DÖNEM
: 22 CİLT : 3 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
25 inci Birleşim
22 . 1 . 2003 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Ankara Milletvekili Bayram Ali
Meral'in, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonuna ve kamu işçilerinin
ikramiyelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
2. - Manisa Milletvekili Hakan Taşçı'nın,
Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif
Şener'in cevabı
3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
yarım kalan kamu yatırımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - İstanbul Milletvekili Cengiz
Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik sektörünün yeterince
gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem'in,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/10)
V . - USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1. - (10/19) ve (10/22) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin 24 üncü Birleşimde yapılan öngörüşmelerinden
sonraki oylamanın tekrarlanmasına dair CHP milletvekillerinin talebinin Oturum
Başkanı tarafından farklı değerlendirilip değerlendirilmediğine ilişkin
VI. -
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. - Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin
afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/34)
2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden
kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/35)
3. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/36)
4. - Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)
5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği
vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/45)
6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/46)
7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş
bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/48)
8. - Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in, Emekli Sandığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/50)
9. - Mardin Milletvekili Muharrem
Doğan'ın, bir araştırma önergesinde imzası bulunan bir Bakana ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/51)
10. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, zorunlu tasarruf birikimlerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali
Babacan) sözlü soru önergesi (6/54)
11. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemelerinde uygulanan öncelik kriterlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/55)
12. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, Ziraat Bankası Diyarbakır-Ergani Şubesinin kapatılması kararına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/56)
13. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Sinop Havaalanının Jandarma Genel Komutanlığına devrine ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/57)
14. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Sinop Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/58)
15. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Karadeniz'e bırakılan zehirli atık dolu varillere ilişkin Çevre Bakanından
sözlü soru önergesi (6/59)
16. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, memurlara yapılan kira yardımının artırılıp artırılmayacağına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/60)
17. - Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/61)
18. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın,
İzmir ören yerleri gelirlerinden İl Özel İdaresine aktarılan payı düzenleyen
protokolün iptaline ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/62)
19. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin
Beyribey'in, Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
20. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın,
doğrudan gelir desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman yapılacağına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64)
21. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın,
seralarda kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik
borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/65)
22. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın,
İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki
Ergezen'in cevabı (6/66)
23. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan
Halkbank kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru
önergesi (6/67)
24. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/68)
25. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan
Halkbank kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/69)
26. - Antalya Milletvekili Nail
Kamacı'nın, memur emekli maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/70)
27. - Antalya Milletvekili Nail
Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağına
ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/71)
28. - Antalya Milletvekili Nail
Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü
soru önergesi (6/72)
29. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
işsizlik sigortası ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/73)
30. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74)
31. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, zeytin alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/75)
32. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, devlet tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim
faaliyetlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76)
33. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)
34. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/78)
35. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/79)
36. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi
eserlerin korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80)
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Konya Mevlana Kültür Merkezi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin
Çelik'in cevabı (7/76)
2. - İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, DÖSİM bünyesindeki geçici işçilere ilişkin sorusu ve Kültür
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/87)
VIII. -
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı : 17)
2. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve
Adalet Komisyonları Raporları (1/283) (S. Sayısı : 36)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt,
Erzurum İlindeki hava kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna bağlı olarak
doğalgaz kullanımının zorunluluğuna ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.
Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,
Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın,
sınır ticaretinde yaşanan sorunlara, bunun yöre halkına yansımalarına ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına da Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen,
Cevap verdi.
4779 sayılı, Basın ve Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı,
Hindistan Parlamento Başkanı Manohar
Joshi'nin vaki davetine istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası
parlamenter konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM
Başkanvekili İsmail Alptekin'le beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan
Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM
Başkanlığı,
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri
istendiğine dair Başbakanlık,
Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarının hükümete
geri verildiği bildirildi.
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79
milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının
(İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve
yolsuzluklar yapıldığı iddialarının (10/21),
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve
24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili
iddiaların (10/22),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri,
Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün (6/42),
Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/44),
Esas numaralı sözlü sorularını geri
aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin geri verildiği ifade edildi.
Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın,
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 21 Ocak 2003 Salı günkü
(bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan,
İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında
aletli iniş sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/19) esas
numaralı Meclis araştırması önergesi ile aynı gün gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve okunmuş bulunan, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24
milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/22) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin birleştirilerek
yapılmasına ve aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının
görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmın:
1 inci sırasında bulunan (6/31) esas
numaralı sorunun üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya
çevrilerek gündemden çıkarıldığı bildirildi, soru sahibi de görüşlerini
açıkladı.
2 nci sırasında bulunan
(6/33),
6 ncı " " (6/37),
7 nci " " (6/38),
Esas numaralı sorulara,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü;
8 inci sırasında bulunan
(6/40) esas numaralı soruya, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen,
14 üncü sırasında bulunan
(6/47) esas numaralı soruya, Turizm Bakanı Güldal Akşit,
16 ncı sırasında bulunan
(6/49),
19 uncu " " (6/52),
Esas numaralı sorulara
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil;
Cevap verdi; soru
sahipleri de karşı görüşlerini açıkladılar;
3 üncü sırasında bulunan
(6/34),
4 üncü " " (6/35),
5 inci " " (6/36),
10 uncu " " (6/43),
12 nci " " (6/45),
13 üncü " " (6/46),
15 inci " " (6/48),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan ve
birleştirilerek görüşülmesi kararı alınan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve
22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında aletli iniş sistemi (ILS) bulunmamasının
kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi (10/19) ve Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24
milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/22) için Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin öngörüşmeleri tamamlandı, yapılan
oylamadan sonra, önergelerin kabul edilmediği açıklandı.
22 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 18.39'da son verildi.
Sadık Yakut |
|
Başkanvekili |
|
Suat Kılıç |
Ahmet Küçük |
Samsun |
Çanakkale |
Kâtip
Üye |
Kâtip |
No. : 36
II. - GELEN KÂĞITLAR
22.1.2003 ÇARŞAMBA
Tasarı
1. - Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı (1/433) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
21.1.2003)
Raporlar
1. -Sınıraşan Örgütlü
Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/309) (S. Sayısı : 29) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
2. - Türkiye Cumhuriyeti
ile Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/313) (S. Sayısı : 30) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
3. - Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Avrupa Birliği Komisyonu Arasında Merkezi Finans ve İhale
Biriminin Kurulması ile Ulusal Fonun Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zabıtlarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/314) (S. Sayısı : 31) (Dağıtma tarihi :
22.1.2003) (GÜNDEME)
4. - Sınıraşan Örgütlü
Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla
Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/315) (S.
Sayısı : 32) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
5. - Sınıraşan Örgütlü
Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle
Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/316) (S. Sayısı : 33) (Dağıtma
tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
6. - Türkiye Cumhuriyeti
ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/337) (S. Sayısı : 34) (Dağıtma
tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
7. - Türkiye Cumhuriyeti,
Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti,
Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana
İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev
Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet
Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/339) (S. Sayısı : 35)
(Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
8. - Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor ve Adalet Komisyonları Raporları
(1/283) (S. Sayısı : 36) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili
Canan Arıtman'ın, AKP Genel Başkanının yurtdışı gezilerindeki giderlerin nasıl
karşılandığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/105) (Başkanlığa
geliş tarihi : 20.1.2003)
2. - Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, inşaat aşamasındaki Çermik Devlet Hastanesine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/106) (Başkanlığa geliş tarihi
: 20.1.2003)
3. - Denizli Milletvekili
Mehmet Uğur Neşşar'ın, bazı üst düzey bürokrat atamalarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/107) (Başkanlığa geliş tarihi
: 20.1.2003)
4. - Denizli Milletvekili
Mehmet Uğur Neşşar'ın, bazı üst düzey bürokrat atamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/108) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)
5. - Denizli Milletvekili
Mehmet Uğur Neşşar'ın, AKP Genel Başkanının aldığı sağlık raporuna ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/109) (Başkanlığa geliş tarihi :
20.1.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Hatay Milletvekili
Gökhan Durgun'un, Yapı Denetimi Kanununa göre pilot bölge seçilen Hatay'da
uygulamada esneklik sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/143) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)
2. - Antalya Milletvekili
Atilla Emek'in, Gazipaşa Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/144) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)
3. - Antalya Milletvekili
Atilla Emek'in, Alanya-Antalya karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/145) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)
4. - Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlu'nun, doğrudan gelir desteği ödemelerinde sıralama kriteri ile
ödemenin Uşak'ta ne zaman yapılacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/146) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)
Meclis Araştırması Önergesi
1. - İstanbul
Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik sektörünün
yeterince gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23) (Başkanlığa
geliş tarihi : 21.1.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
22 Ocak 2003 Çarşamba
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 25 inci Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak, salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel
aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5
dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20
dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonu ve ikramiyeler konusunda söz isteyen Ankara
Milletvekili Bayram Meral'e aittir.
Buyurun Sayın Meral. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Ankara
Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonuna ve kamu
işçilerinin ikramiyelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan, hepinizi,
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz, açıkladığınız konulara geçmeden, iki konu üzerinde düşüncelerimi arz
etmek istiyorum.
Bugün, ülkenin en önemli
sorunlarından birisi işsizliktir. İş talebinde bulunanlar, Meclise dolup
taşmaktadırlar. Bugün, işsizlik, Türkiye'nin başlıbaşına önemli bir sorunudur.
Geçmiş hükümetler, uyguladıkları IMF patentli politikalarla işsizliği,
yoksulluğu artırmıştır. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki, bugünkü hükümet de,
IMF patentli bir ekonomik politika izlemeyi düşünmektedir. Bu, işsizliği,
yoksulluğu artıracaktır. Temenni etmiyorum; ama, işsizlik, yoksulluk bu
tempoyla devam ederse, gelecekte, bizleri, ekonomik sıkıntılarla birlikte,
telafisi mümkün olmayan bazı sosyal sorunlar da beklemektedir.
Diğer ikinci bir konu, 57
nci hükümet döneminde merkezî sistem dahilinde bir imtihan yapıldı. Bu imtihana
485 377 gencimiz katıldı. Bunlardan 180 282'si imtihanı kazandı. Sizlerce de
malum, bu imtihanları kazananların anneleri, babaları, kardeşleri, elinde bir
"imtihan kazandı" belgesiyle, gelip, hepimizi ziyaret etmektedirler.
Bunlara işkence çektirmenin anlamı yoktur; hükümet, bu konuda ne düşünüyorsa,
kamuoyuna açıklama zarureti vardır.
Sayın Başkan, biraz önce
zatıâlinizin de buyurduğu gibi, arz etmek istediğim diğer konu, Çalışanları
Tasarrufa Teşvik Fonudur.
Değerli arkadaşlarım, bu
fon 1988 yılında kuruldu, kurulduğu zaman dolara endeksliydi. 1994 krizinde,
dolar 8 000 liradan 42 000 liraya çıktı. O dönemin hükümeti, aldığı bir
kararla, 8 000 lira üzerinden Türk parasına çevirdi, böylece, çalışanların
büyük bir kaybı söz konusu oldu. Bu da yetmiyormuş gibi, faizlerin yüzde
100'lere, yüzde 150'lere tırmandığı bir dönemde, yüzde 2, yüzde 5 faiz
uygulandı; çalışanların burada da büyük kaybı oldu. Şimdi, bu da yetmiyormuş
gibi, bakanlarımızdan birisi açıklama yapıyor, diyor ki: "Üç yıl
içerisinde Tasarrufu Teşvik Fonundaki paraları hak sahiplerine dağıtacağım, her
yıl bir taksit olmak üzere, üç taksitte." Diğer bir bakanımız çıkıyor
"bunu beş yıla yayacağım" diyor.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz, İstanbul Sanayi Odasının bir açıklaması vardır; deniliyor ki:
"Bizim gelirimizin -yani, 500 büyük firmanın gelirinin- yüzde 70'i
bonodan, tahvilden." Şimdi, soruyorum hükümete; acaba, bu gelirleri de beş
yıla yayabiliyor musunuz?! Bu da yetmiyormuş gibi, bu ay içerisinde, 5,5
katrilyon lira içborç ödemesi söz konusudur. Değerli arkadaşlarım, bu 5,5
katrilyon liranın büyük bir bölümü faizlerdir. Bu faizleri işçilere mi
veriyorsunuz, memurlara mı veriyorsunuz, emeklilere mi veriyorsunuz; yok; kime
veriyorsunuz; rantiyeye. Acaba, bunları da beş yıla yayabiliyor musunuz?!
Neden, her zaman çalışanlardan bu fedakârlık bekleniyor?
Sayın Başbakanımızın,
geçenlerde, çok güzel bir açıklaması vardı; Odalar ve Borsalar Birliğinde şunu
söylemişti: "Ülkeyi sizinle birlikte yöneteceğiz." Biz çalışanlar,
ülkeyi hükümetle birlikte yönetmeye talip olmasak bile, hiç olmazsa şu
Tasarrufu Teşvik Fonundaki paranın birlikte yönetilmesini karara bağlasınlar;
taraflar karşılıklı otursunlar, halkı sokaklara, meydanlara dökmesinler.
Geçenlerde İstanbul'da bir grup arkadaşım yolu kesti, belki de üzücü bazı
olaylar oldu. Bunlara fırsat verilmesin.
Ayrıca, yine, unutulan
bir konu daha var; bu fonun dışında, Konut Edindirme Fonunda 2 katrilyon
liranın üzerinde, çalışanların alacağı var. Yemen askeri gibi, bunun nerede
olduğunu, inanıyorum ki, hükümet de bilmiyor. İşte, çalışanların bu
birikimlerinin, kısa sürede ödenmesi gerekir.
Bakınız, yakın bir
tarihte, emekliye, memura üç kuruş zam yapıldı; emeklinin, memurun bu cebine
koydunuz, akaryakıta, Tekel ürünlerine yapılan ve devam edecek zamlarla geri
aldınız.
Değerli arkadaşlarım, bir
diğer konu da, ikramiyelerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral,
konuşmanızı toparlayabilmeniz için sürenizi uzatıyorum.
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben onbeş sene Kayseri'de
çalıştım, siz de Kayseri Milletvekilisiniz; o kadar olacak... (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Meral,
işçi temsilcisisiniz, onun için sürenizi uzattım.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Dünkü sertliğiniz gitmiş Başkanım, çok teşekkür ederim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her yıl, kamuda çalışan işçilere, 6772 sayılı Yasa gereğince 2
ikramiye verilir. Bunlar bazen dört bölümde de ödenebilir, 13'er günlük. Her
yıl, ocak ayının başında, Bakanlar Kurulu bunu ilan eder. Bu kez, Sayın
Bakanlar Kurulumuzun herhalde işi çok ki, bu karar almadı; ama, kafalar
karıştı, farklı söylentiler ortada dolaşıyor. Benim özellikle isteğim, ricam,
Sayın Bakanlar Kurulumuzun bu kararı bir an önce açıklamasıdır.
Burada benim bir teklifim
daha var sayın milletvekilleri; biliyorsunuz, 2002 yılında alacağımız
ikramiyenin birisi 2003 yılına ertelendi. Bir sendikamızın toplantısında
konuşurken, Sayın Genel Başkanınız Tayyip Bey de oradaydı; bu ertelenen
ikramiyeyi, bu bayramdan önce ödeyeceği sözünü verdi. Sayın milletvekilleri,
umuyorum ki, hükümetiniz, Sayın Başkanınızı mahcup etmez.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; halk, sizi iktidar etti. Halkın çığ gibi sorunları var.
Elbette ki, bu sorunların hepsi üç ay içinde çözülemez. Geçen yaptığımız bir
toplantıda, halkın üzüntülerini, bana gelen üzüntüleri özellikle ifade etmek
istiyorum. Vergi af yasasıyla, Sayın Maliye Bakanımızı affettiniz; halktaki
izlenim bu. Unutmamak gerekir ki, geçmiş dönemlerde, bu kubbe altında, birbirini
affeden bakanlar oldu; Yüce Divana gitmemek için birbirini affeden parti genel
başkanları oldu; ama, onları affetmeyen bir yüce divan vardı, o da halktı.
(Alkışlar) Halk, onları affetmedi; sandıkta, onlara en büyük cezayı verdi.
Şimdi, kişisel sorunlarınızı bırakın; çünkü, meydanlarda şunu söyledik: İşsize
iş, aşsıza aş; vurguncudan, talancıdan hesap soracağız dedik. Bunu en çok
sizler kullandınız; ama, bugün tersini yaparsanız, geçmişte olduğu gibi,
siyaset, bir kez daha, halk nezdinde sevimsiz hale gelir, güvensiz hale gelir;
bundan hepimiz çok şey kaybederiz. Halkın sorunlarına bir an önce eğilin.
BAŞKAN - Sözlerinizi
toparlar mısınız Sayın Meral...
BAYRAM ALİ
MERAL(Devamla)- Hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.
Eğer, halkın sorunlarını
çözemezsek, başta işsizliğe çözüm bulamazsak bu koltuklarda rahat oturamayız.
Saygılar sunuyorum
hepinize; teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Meral.
Gündemdışı ikinci söz,
Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Manisa
Milletvekili Hakan Taşçı'ya aittir.
Buyurun Sayın Taşçı. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
2. - Manisa
Milletvekili Hakan Taşçı'nın, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
HAKAN TAŞÇI (Manisa) -
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Manisa'nın da içinde
bulunduğu Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarını dile getirmek amacıyla
gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de, tütün
üretimi, ekonomik ve sosyal açıdan dünyada bir örneği daha olmayan yere
sahiptir. Tütün, ülkemizde, kıraç topraklarda fakir insanların aile ziraatı
yaparak ürettikleri bir üründür. Tütünün tohumundan sigara oluşumuna kadar
geçen süreç içinde birçok insan geçimini temin etmektedir. Tütün, ülkemizin en
önemli istihdam ve gelir kaynaklarındandır. Tütün ziraatı, Ege, Karadeniz,
Marmara, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine dağılmış biçimde 571 000 çiftçi
ailesi tarafından yapılmaktadır. Ülkemizde bu kadar önemli yeri olan ürünümüzün
esas çilesini çeken tütün ekicilerinin sorunlarını görmezden gelmek mümkün
değildir.
Bilindiği üzere, 3.1.2002
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen 4733 sayılı Tütün
Kanununun 9.1.2002 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle,
tütün üreticilerinin sorunları azalmamış, aksine artmıştır.
Kısa vadede Türk
tütüncüsünün önündeki en önemli sorunlar şunlardır:
Sözleşmesiz tütün tarımı
yapan ekicilerin durumu ne olacaktır? 1.10.2002 tarihî itibariyle, Manisa İli
tütün üretim durumunu ele alarak açıklama yapmak gerekirse, sözleşmesiz üretim
yapan 4 300 ekicinin bu tütünlerini, kime, nasıl, kaç liraya satacağı belli
değildir. Daha önceki yıllarda devlet başfiyat açıklardı; ama, bu yıl, bu fiyat
açıklanmayacak ve bu tütünler Tekel tarafından alınmayacaktır. Bu sorunun acil
olarak çözülmesi gerekmektedir.
Sözleşmeli tütün
tarımında son derece adil olmayan bir
akit vardır. Alıcılar tarafından üreticilere dayatılan sözleşmenin bir
incelemesini yapacak olursak, alıcıların hiçbir sorumluluğunun olmadığını, buna
karşın, üreticilerin birtakım sorumluluklara mecbur bırakıldığını, cezaların da
maddeler içine sıkıştırıldığını görüyoruz.
Sözleşmeye göre üretici,
başka bir alıcı için, başka bir tarlada da olsa, tütün üretemez. Doğal
afetlerde her türlü risk üreticiye aittir. Kırım ve balyalamada, ekici, el el
dizmek zorundadır. Eğer, üretici, bunu -istemeden dahi olsa- bozmuşsa, ekiciye
verilecek fiyatta balyada bulunan en düşük elin fiyatı esas olacaktır.
Ekspertiz, alıcılar tarafından yapılacak, bu konuda ekicinin söz hakkı
olmayacaktır; ancak, itiraz hakkının ne kadar süre içinde ve hangi koşulda
olduğu belli olmamakla beraber, mümkün olacağı ifade edilmektedir. Alıcının tek
sorumluluğu, alınan tütünlerin bedelini on gün içinde ödemek olup, ödemediği
takdirde, yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Zamanım kısıtlı olduğu
için, sözleşmedeki diğer adaletsizliklerin hepsini dile getiremiyorum.
Tarımında etkin olarak
işleyen, üretici örgütlenmesi olmadan serbest pazar koşullarına terk edilecek
tütün üreticisinin, giderek yoksullaşması ve tasfiye olması kaçınılmazdır.
Şimdiye kadar, bu fonksiyonu, devlet, Tekel eliyle yürütmüştü. Yeni Tütün
Yasasıyla bu işlev artık yoktur. Üreticinin hakkını koruyabildiği, kendisiyle
ilgili kararlara katılabildiği, pazarda direnip yarışabildiği, girdi ve
teknolojiyi etkin kullanabildiği bir ekonomik, demokratik örgütlenme olmadan tütün
üreticisinin hakkını korumak mümkün değildir. Üreticilerin yüzbinlerce,
alıcının ise üç tane olduğu tütün sektöründe, bu örgütlenme şarttır. 4733
sayılı Yasayla kurulan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulunun, 2003 yılından başlamak üzere, yeni bir sözleşme taslağı
hazırladığı bilinmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Taşçı,
konuşmanızı toparlayabilmeniz açısından sürenizi uzatıyorum.
HAKAN TAŞÇI (Devamla) -
İki üç hafta içinde bu taslağın tamamlanacağı göz önüne alınarak, bu taslağın
ekiciler lehine hükümler içermesi, yapılacak en önemli çalışmalar olarak ele
alınmalı ve tütün ekicilerinin mağduriyetleri giderilmelidir.
Sayın milletvekilleri,
4733 sayılı Tütün Yasasında, geçimini tütün tarımıyla sağlayan çiftçilerin
sorunlarını çözümleyecek herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir; üreticinin
açık artırma yöntemiyle satışa çıkardığı tütünlerini alıcı bulunmaması
durumunda nasıl değerlendireceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Açık
artırma yöntemiyle tütün satışının güçlüğü ve tütünün yurt içinde alınma
zorunluluğunun bulunmaması, üreticinin, özellikle fiyat yönünden piyasada
etkinlik gösteren sınırlı sayıdaki kişi ve kuruluşların tek yanlı saptadığı
koşullara mahkûm edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Yerli üreticilerin fon ve
vergiler nedeniyle karşılaştıkları yüksek maliyet dikkate alınmadan sigarada
serbest dış alıma geçilmesi, belirtilen olumsuz etmenler nedeniyle, yabancı
markalı sigaraların Türkiye'de üretilmesinin gerekçesini ortadan kaldırmakta ve
içpazar, böylece, tümüyle yabancı sigara tekeline açılmış olmaktadır. Getirilen
düzenlemelerin tütün üretimini yok edici ve sigara pazarını tümüyle dış alıma
dayandırıcı sonuçlar doğurması nedeniyle, Tekelin elindeki fabrika ve işletmelerin
gerçek değerlerinin çok altında satılma olasılığı ise ayrı bir sorun olarak
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek Resmî Gazetede yayımlanan bu
yasanın, dünya tütüncülüğünde, teknolojide ve uluslararası ticarette yaşanan
gelişmelere uyum sağlamamıza ve devletin hedeflediği tütün ve tarım sektörü
reformuna yeterli olmayacağı kesindir. Çıkarılması gereken tüzük ve
yönetmelikler, nispeten, tespit ettiğimiz sorunların aşılmasına yardımcı
olmalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlayarak, sözlerime son veriyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Taşçı,
teşekkür ediyorum.
Gündemdışı üçüncü söz,
kamu yatırımları konusunda söz isteyen Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'a aittir.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
3. - Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, yarım kalan kamu yatırımlarına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin kanayan yarası olan yarım
kalan kamu yatırımlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
kamu yatırımları niye yapılır; kamu yatırımları, yörenin şartlarını göz önüne
alarak, ekonomik durumunu, sosyal durumunu, stratejik durumunu, kaynaklarını
göz önüne alarak, bölgelerarası eşitsizliği ortadan kaldırmayı göz önüne alarak
devlet tarafından yapılan yatırımlardır.
Peki, geçmiş dönemden
bugüne gelinceye kadar kamu yatırımları bunlar göz önüne alınarak mı
yapılmıştır; hayır. Kamu yatırımları, maalesef, siyasetin öne çıktığı,
siyasetin ağır bastığı, ihtiyacın gözardı edildiği "ben yaptım oldu"
anlayışının hâkim olduğu, yöre halkının kandırılarak ve geleceğini karartan
yatırımlar olmuştur.
Yaptığım araştırmaya göre
almış olduğum veriler çok korkunç bir tabloyu karşımıza koyuyor. 2002 yılında
terk edilen kamu yatırımları, yani, işlevini yitiren, işlevsiz kabul edilen
kamu yatırımları 1 002 adet. Bugün, kamunun hâlâ devam etme kararlılığında
olduğu, yani, yarım kalan kamu yatırımlarının adedi 4 414'tür. Bunlara harcanan
para -ülkemizde 1-2 milyar dolarla ekonomimizin ne hale geldiğini biliyor isek,
söylediğim rakamın vahametini sizler, lütfen, bir düşünün- 130 milyar dolar;
kamunun, devletin, halkımızın alınteri bu tesislerde yatmaktadır ve her geçen
gün çürümeye terk edilmektedir.
Enerji sektöründen eğitim
sektörüne, ulaştırma sektöründen tarım sektörüne yapılması planlanan ve
bitirilmesi planlanan kamu yatırımları, maalesef, planlanan sürenin 3-4 kat
üzerine çıkmıştır. Örneklemek istersek, ulaştırma sektöründeki kamu yatırımının
3 yılda bitmesi planlanırken 9 yıla kadar çıkmıştır. Enerji sektöründeki
yatırımlar, 5 yıldan 15 yıla kadar uzayan bir süreçte bitirilmeyi
beklemektedir.
Yarım kalan kamu
yatırımlarıyla ilgili, size, birkaç tane örnek vermek istiyorum. Bir İzmit
Haramidere petrol boru hattı vardır, 18 yıldır bitirilmeyi bekliyor.
İstanbul-Ankara hızlı tren projesi, tam 27 yıldır bitirilmeyi bekleyen devasa
bir projedir ve projeye harcanan para, bugün itibariyle, 615 000 000 dolardır.
18 tane hükümet eskiten hızlı tren projesinin 19 uncu hükümeti de eskitmemesini
temenni ediyorum. Doğubeyazıt Kültür Merkezi 26 yıldır bitirilmeyi bekliyor.
Bugün, Doğubeyazıt'a harcanan parayı telaffuz etmek bile güçtür. Devlet hastanelerimiz var her bölgede, yarım kalan,
sağlık ocaklarımız var her bölgede, yarım kalan. Bunlar acil ihtiyaç ise,
derhal bitirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bir Akhisar Sigara Fabrikası var ki,
yörenin ciddî bir kanayan yarasıdır; tam 28 yıldır bitirilmeyi bekliyor; 28
yılda 13 tane başbakan eskitti, 14 üncü Başbakanın sigara fabrikasını açması
temennisiyle bu dileğimi de iletmek istiyorum; ama, maalesef, üzülerek
söylüyorum, özelleştirme kapsamında olan fabrikamızın şayet bu haliyle
satılması söz konusu olursa, yatırılmış olan 180 trilyon lira paranın onda
1'ini almak bile son derece güç olacaktır.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; 5 000 yatırımdan yarım kalan 4 4 414 yatırımımızın bir başka
boyutu daha var. Biraz fıkra gibi; ama, kaybolan emeği söylüyorum: 5 000 tane
yatırımın hepsinde temel atma törenlerinin yapıldığını, bürokratların,
bakanların, partililerin geldiğini, konvoyların yapıldığını, kurbanların
kesildiğini bir gözünüzün önüne alın...
Değerli milletvekilleri,
seçim zamanı geldiğinde bu yatırımların tümü siyasî malzeme konusu yapılır.
Geçmiş dönemde siyaset yapan insanlar, seçim bölgesine her geldiklerinde
"yarım kalan tesisleri bitireceğiz" sözünü vermişler ve vatandaşı
kolay oy deposu olarak görerek oylarını
almışlardır. Gönül arzu eder ki, bu Parlamento, bu yarım kalan tesisleri derhal
faaliyete geçirebilsin, ki, katma değere faydası olabilsin, istihdama faydalı
olabilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan,
konuşmanızı toparlayabilmeniz için sürenizi uzatıyorum.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -
Tüm yatırımlarımızın hükümet ve yetkililer tarafından ciddî bir şekilde ele
alınmasını, istihdama ve katma değere faydası olacak yatırımların derhal
açılmasını, enerji sektöründe ulusal kaynaklarımıza, jeotermal enerjiye ve
kömüre dönülmesi için yatırımların tamamlanmasını, kurumlarımızın kendi
kaynaklarıyla bitirebileceklerine inandıkları ve hükümetimiz tarafından tasvip
görecek yatırımların bir an önce bitirilmesini; ama, bunları yaparken,
siyasetin kesinlikle ağır basmamasını, geçmiş dönemdeki siyasî hataların bu
dönem tekrarlanmamasını temenni ediyorum.
Kişilerin veya
hükümetlerin, siyasî geleceğini, ülkemizin siyasal ve sosyal geleceğinin önüne
hiçbir zaman koymaması temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Gündemdışı konuşmaya,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener cevap verecektir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün gündemdışı söz alan
değerli milletvekillerimiz, gerçekten, ülkemizin değişik konulardaki, önemli
sorunları üzerindeki görüşlerini beyan ettiler. Gündemdışı söz alıp burada konuşan
bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Gerçekten, Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Türkiye'de kamu yatırımlarının içinde bulunduğu
durumla ilgili yapmış olduğu konuşma önemlidir. Türkiye'nin kamu yönetim
anlayışının, kamu yatırım anlayışının en çarpık görüntülerinden birini Meclis
gündemine taşımışlardır.
Kamu yatırımlarıyla
ilgili temel bazı sorunlar var. Popülist yaklaşımlar sonrasında, yıllardır,
siyasal iktidarlar her talep edilen yatırımın yatırım stoku içerisine girmesini
sağlamışlardır ve bunun sonunda da, kamu yatırım programı, bildiğiniz gibi,
büyük bir şişkinlik arz etmiştir. Şu anda, yatırım sepeti içerisinde 6 000
civarında yatırım vardır; bunların çoğu, ekonomik gerekçelerle, hizmetin
gereklilikleriyle bağlantılı olarak yatırım programı içerisine girmemiştir ve
neticede de, bu yatırımların pek çoğu yıllardır bitirilememektedir, ekonomiye
kazandırılamamaktadır.
Diğer taraftan,
yatırımların bir kısmı ise ilgili kamu kuruluşlarının ihtiyaçtan kaynaklanan
taleplerine istinaden programa alınmamış, çoğu kez müteahhit talepleriyle
programlara giren, ödenekleri yıllardır buna göre belirlenen yatırımların
varlığı da, yatırım sepetini anlamsızlaştıran, ekonomik değerini düşüren bir
sonucun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
58 inci Cumhuriyet Hükümeti
olarak, bu tablo, ilk incelemeye aldığımız ve üzerinde proje bazında
çalıştığımız bir alandır, bir konudur. Mevcut yatırım sepetinde bulunan
yatırımlara şu ana kadar sürdürülen miktarda ödeneğin konulması halinde, bu
yatırımların ortalama tamamlanma süresi en az sekizbuçuk yılın üzerindedir;
hatta, bazı yatırımların onbeş, yirmi yılda bile tamamlanabilmesi mümkün
değildir. Elbette, böyle bir yatırım sepetinin proje bazında, tek tek
ayıklanması, ekonomik olanlarına devam edilmesi, başlanılmış olması sebebiyle
çıkarılmasında yeni mahzurlar ortaya çıkarmayacak yatırımların da yatırım
programından çıkarılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu hassasiyetler içerisinde
değerlendirmelerimiz devam etmektedir. Yatırım sepeti, ekonomik gerekçelere
göre yeniden düzenlenecektir, yeniden belirlenecektir ve yatırım sepeti
içerisinde bulunacak yatırımların da süratlice tamamlanabilmesi için, gerekli
ödenekler konulacaktır ve ekonomiye kazandırılacaktır.
Gündemdışı ilk sözü alan
Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral de, yine, çalışanlarımızın yakinen takip
etmiş olduğu iki konuyu dile getirdiler; bunlardan birincisi Çalışanları
Tasarrufa Teşvik Fonuyla ilgilidir, diğeri de işçi ikramiyeleriyle ilgilidir.
Bildiğiniz gibi,
Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonu, Türkiye'de yıllardır tartışılan, çalışanlar
arasında sürekli huzursuzluk kaynağı haline dönüşmüş olan bir konudur ve şu
anda, nema ve anapara olarak 11 katrilyon civarında birikmiş borç vardır ve bu
fonun kesintilerinin pek çoğu -özellikle kamu çalışanları açısından söylüyorum-
hesabî olarak kesilen paralar niteliğindedir ve hesabî olarak da gözüken bir
rakamdır; ama, bunun çalışanlara karşı bir yükümlülük ifadesi olması bakımından
ve çalışanların hakkı olması açısından, belli bir süre içerisinde tasfiye
edilmesi, nema ve anaparaların ödenmesinin tamamlanması gerekmektedir. Hükümet
olarak, tek taraflı kararlarla işleri yürütmenin sağlıklı olmadığı
kanaatindeyiz. Bu anlayış doğrultusunda, sendikalarımızla, gerek memur
sendikalarımızla gerek işçi sendikalarımızla yapmış olduğumuz toplantılarda bu
hesabın tasfiye edilebilmesi için gerekli ilkeler ve prensipler üzerinde
görüşmelerimiz devam etmektedir ve önümüzdeki günlerde bu fonun nasıl tasfiye
edileceği, çalışanların bu fondan alacakları nema ve anaparaların nasıl, hangi esaslar
dairesinde ödeneceği de esaslara bağlanacaktır ve hükümetimiz döneminde bu
hesap kapatılmak suretiyle önemli bir tartışma konusu olan bu yapının ortadan
kaldırılması için gerekli kararlar alınacaktır.
Diğer taraftan, Manisa
Milletvekilimiz Hakan Taşçı Bey, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına
ilişkin olarak görüşlerini ifade etmişlerdir, beyan etmişlerdir; kendilerine
teşekkür ediyorum; bu da, tarım sektörünü ilgilendiren önemli alanlardan
biridir.
Gerçekten, tütün üretimi
ve buna bağlı olarak tütün sektöründe ortaya çıkan istihdam, Türkiye açısından
yadsınamayacak, bir kenara itilemeyecek büyüklüktedir. Tütün üreticilerinin
yıllardır süren önemli sorunları var. Özellikle, küreselleşen dünyada, gümrük
duvarlarının açıldığı, gümrük engellerinin ortadan kalktığı bir dönemde,
dışarıdan gelen ithal sigaralar ve sigara sanayiinde tütün kalitesiyle ilgili
gelişmeler, daha önceki iktidarlar döneminde tütünle ilgili bazı düzenlemeleri
ortaya çıkarmıştır. Her geçiş döneminde olduğu gibi, bu süreç de tütün
üreticisini mağdur etmiştir, tütün üreticileriyle ilgili önemli sorunların
ortaya çıkmasına sebep olmuştur; ancak, şunu biliyoruz ki, Türkiye'deki en
kaliteli tütünler Ege Bölgesinde yetişmektedir. Bu bölgedeki tütün üretiminin
teşvik edilmesi ve bu konuya ar-ge faaliyetleri çerçevesinde kaynak ayrılması
halinde, Ege tütününün dünya standartları üzerinde bir kaliteye ulaşabilmesi
mümkündür; buna yönelik olarak çalışmaları en kısa zamanda başlatacağız, Tekel
Genel Müdürlüğümüzle de görüştük. Türkiye'deki tarım kesimindeki üreticiler ile
Batı'daki tarım işletmeleri arasında temel fark buradan kaynaklanmaktadır.
Batı'da, tarımda küçük işletmeler yerine büyük tarım işletmeleri mevcuttur, bu
büyük tarım işletmeleri içerisinde son model üretim teknikleri kullanılmaktadır,
üretim dalıyla ilgili ar-ge çalışmaları yapılmaktadır, ürünün kalitesini,
verimini artırabilmek için gerekli kaynaklar ayrılmaktadır ve buna bağlı olarak
sürdürülen tarımsal faaliyetler de, elbette ki, uluslararası rekabette farklı
bir konumu sergilemektedir.
Türkiye'de tarım
kesiminde işletmelerin küçük oluşu, yeterli ar-ge kaynaklarının işletmeler
bünyesinde ayrılamayışı; kamuda ise bu konuya şu ana kadar ilgi gösterilmemesi
sebebiyle, tarım sektörü, yine belirttiğim gibi, bu küreselleşme dalgaları
sonrasında Türkiye'de en önemli sıkıntıları çeken kesim haline dönüşmüştür.
Ancak, biz, tarımı bir
kenara bırakamayız. Tütün üreticisini de, diğer tarımsal alanlarda faaliyette
bulunan insanlarımızın sorunlarına da uzak duramayız; onların sorunları,
ülkemizin sorunları demektir. Nüfusun üçte 1'ini barındıran tarım kesimiyle
ilgili tüm sorunların çözülmesi için kapsamlı, detaylı bir tarımsal program
ortaya çıkardık. Bu program çerçevesinde, başta tütün üreticisi olmak üzere,
tarım kesimindeki üretimin sürdürülebilmesi, üretim faaliyetlerinin
artırılabilmesi için, başta tarım destekleri olmak üzere, bütün mevcut
enstrümanlar tekrar gözden geçirilmek suretiyle, önemli kararlar alınacaktır.
Bu çerçevede, ben,
tekrar, gerek çalışanlarımızın Tasarrufu Teşvik Fonuyla ilgili, ikramiyelerle
ilgili duyarlılıklarını, tütün üreticilerimizin sorunlarını, duyarlılıklarını
ve kamu yatırımları gibi temel bir konuda görüşlerini, düşüncelerini bu
kürsüden ifade etmek suretiyle Meclis gündemine taşıyan değerli milletvekillerimizden
Sayın Bayram Meral'a, Sayın Hakan Taşçı'ya ve Sayın Ufuk Özkan'a teşekkürlerimi
sunuyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
Gündeme geçiyoruz...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, gündeme geçmeden önce, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz
istiyorum.
BAŞKAN - Neyle ilgili
Sayın Başkan?
HALUK KOÇ (Samsun) -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını çalışma usulüne uymaya davet konusunda
Sayın Başkan. Söz vermeme yetkiniz yok, İçtüzükte çok açık madde...
BAŞKAN - Usulsüzlük nedir
onu öğrenelim Sayın Başkan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Dün
akşamki oylamada yapılan haksızlık, usulsüzlük...
AHMET SIRRI ÖZBEK
(İstanbul) - Söz vermek zorundasınız Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koç, dün
akşamki konu...
HALUK KOÇ (Samsun) - Söz
vermek zorundasınız; İçtüzüğün 63 üncü maddesi açık efendim.
BAŞKAN - Kapanmıştır
dün...
Sayın Başkan, İçtüzüğün
63 üncü maddesini okuyorum: "Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme
veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir
konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer işlerden önce
konuşulur..."
HALUK KOÇ (Samsun) -
Evet, arka sayfası da var.
BAŞKAN - "... Bu
yolda bir istemde bulunulursa, onar dakikadan fazla sürmemek şartıyla, lehte ve
aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir.
Bu görüşme sonucunda oya
başvurmak gerekirse, oylama işaretle yapılır."
HALUK KOÇ (Samsun) - Bu
yolda bir istemde bulunuyorum.
BAŞKAN - Bu konu dün
kapanmıştır Sayın Başkan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Bu
yolda bir istemde bulunuyorum; bu, tartışmaya açık bir hüküm maddesi değildir
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Başkan, o,
dünkü birleşimle ilgiliydi.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Hayır efendim... Dün, oturumu kapattınız Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bugün gündeme
devam ediyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan,söz vermek zorundasınız.
Sayın Başkan, bu,
keyfiyet arz etmiyor. Takdir hakkınız yok 63 üncü maddenin son bendinde.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, takdir hakkınız yoktur.
HALUK KOÇ (Samsun) -Sayın
Başkan, İçtüzüğün 63 üncü maddesinde çok açık bir şekilde ifade ediliyor.
Sayın Başkan, bakın,
maddede "Bu yolda bir istemde bulunulursa..." deniliyor, takdir hakkı
içermiyor bu madde.
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- Sayın Başkan, 10 dakikayı geçmemek üzere söz ver; madde çok açık.
AHMET SIRRI ÖZBEK
(İstanbul) - Sayın Başkan, usul tartışması her zaman yapılabilir.
BAŞKAN - Buyurun okuyun.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- Sayın Başkan... Sayın Başkan...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Bakın efendim, takdir hakkınız yok 63 üncü maddenin yorumlanmasında.
"...Ülkemizin
coğrafî konumu deniz ulaştırmasına elverişlilik yönünden büyük avantajlar
sağlamaktadır. 4 500 deniz mili..."
AHMET SIRRI ÖZBEK
(İstanbul) - Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili usul tartışması her zaman
açılabilir.
Sayın Başkan, 10 dakika
ara verin!..
BAŞKAN- Birleşime 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.59
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 25 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
V . - USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1. -
(10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin 24 üncü
Birleşimde yapılan öngörüşmelerinden sonraki oylamanın tekrarlanmasına dair CHP
milletvekillerinin talebinin Oturum Başkanı tarafından farklı değerlendirilip
değerlendirilmediğine ilişkin
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin dünkü oturumunda araştırma önergesinin oylanması sırasında
önergenin reddedildiği belirtildiği halde, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
gelen sesler üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun itirazlarının
anlaşılmadığı, bugün arkadaşlarımızın, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekillerinin itirazının değerlendirilmesi anlamında Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekiline söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Bundan sonra İçtüzüğü okuyacaksınız biraz!
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz
almış bulunuyorum. Bu maddeyi bir kere daha huzurlarınıza getirmek istiyor ve
yüksek sesle okumak istiyorum:
"Madde 63.- Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı
gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet,
bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer işlerden
önce konuşulur." Yani, ana gündeme geçmeden önce konuşulur ki, bu yönde
talebimizi belirtmiştik dünkü uygulamayla ilgili. "Bu yolda bir istemde
bulunulursa -ki, burada takdir hakkı yok, altını çizdik- onar dakikadan fazla
sürmemek şartıyla lehte ve aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir." İçtüzüğün
63 üncü maddesinden doğan hakkımız konusunda şu anda söz almış bulunuyorum,
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
dünkü oturumda Diyarbakır'da düşen Türk Hava Yolları uçağıyla ilgili bir Meclis
araştırması açılması önergesi vardı. Bunun hakkında, Cumhuriyet Halk Partili ve
Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız görüşlerini açıkladılar ve daha sonra
oylamaya geçildi. Bizim için ciddî bir konuydu; çünkü, canım, üç dört yılda bir
uçak düşüyor Türkiye'de, işte bu sefer de düştü, şu nedene bağlı ya da bu
nedene bağlı, bunun önemi yok, nasıl olsa bu da on onbeş gün sonra unutulur
gider, yine klasik kaderci bir çizgiye getiririz işi... Böyle olmasın istedik.
Dün Diyarbakır'da oldu, yarın başka bir yurt köşesinde olabilir, başka yerlere
ateş düşebilir, hepimizin evladı, hepimizin kardeşi, bu sorunlar, ulusal
sorunlarımız; eğer, birtakım hatalarımız varsa, giderilmesi mümkün olabilecek
birtakım noktalar varsa, bunları düzeltmeye dönük bir araştırma komisyonu
kurulması önerisiydi. Sayın Onur Öymen, bunu, kendi uzmanlık alanı dışında
olmasına rağmen son derece iyi hazırlamıştı, bütün teknik özelliklerini de
sunmuştu; bizce olumlu bir önergeydi; fakat, Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarımız, belki Meclisi yoğun çalışma içerisinde meşgul etmemek için
bunun gündeme alınmaması yönünde bir tercih belirttiler ve sonuçta oylamaya
geçildi. Oylamaya geçildiğinde... Dünkü tutanaklar var elimde...
Değerli arkadaşlarım,
bakın, "Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir" ve Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından
itirazlar... Yine, İçtüzüğe göre, 5 kişinin ayağa kalkarak tekrar oylama isteme
hakkı olduğunu da biliyoruz ve burada, bu 5 kişi, Meclis tutanaklarında isim
isim yazılı; fakat, oturum kapatıldı, hatırlıyorsunuz...
Sonuç şu şekilde olur, bu
şekilde olur. O sırada Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın sıralarında
boşluklar vardı. 363 kişiyle iktidar görevi yürütüyorsunuz, zaman zaman böyle
boşluklar doğacaktır, doğaldır. Cumhuriyet Halk Partisi de 177 kişiyle
muhalefet görevi yürütüyor. Bizim de, siyaset olarak, muhalefet olarak bu
boşlukları değerlendirme hakkımız vardır.
Şimdi, ben, Sayın Sadık
Yakut'ın iyi niyetinden hiçbir şekilde şüphe etmiyorum. Bütün söylediklerim
konusunda da, yani, bu çalışma adabına davet konusunda da kendisini tenzih
ederek konuşuyorum; bir usul konuşması yapmaya gayret ediyorum burada, tekrarı
olmaması için Meclisin dikkatini çekmeye çalışıyorum.
Bakın, Sayın Yakut, 24
Aralık 2002 günü Meclis Başkanvekili olarak görev aldığında ve ilk oturumu
yönetmeye çıktığında şu ifadelerde bulundu: "Görevimi, çağdaş, laik,
çoğulcu, temel hak ve özgürlüklere dayalı, demokratik ve sosyal hukuk devleti
anlayışına bağlı ve tarafsızlık prensibine uygun şekilde yürüteceğim" diyor;
son bölümünden alıntı yaptım. Ben, bu şekilde de yürüteceğine de inanıyorum,
kendisiyle olan diyaloğumuz da bu şekilde. Dün "Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarında eksik var; bu önerge, iktidar partisinin bu sayısal çoğunluğuna
rağmen ve isteği dışında, muhalefet tarafının oylarıyla kabul edilirse, partim
bir prestij kaybına uğrayacak" şeklinde düşündüğüne ben inanmak
istemiyorum; bunu, huzurlarınızda bir kere daha belirtiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarıma dönerek
konuşuyorum; bu oylamanın sonucunda, kürsünün önünde olan itirazlar sırasında
-yine, değerli milletvekili arkadaşlarımla, her iki partinin Başkanlık Divanı
önünde konuşuyoruz- ben bir şey gözlemledim ve bu gözlemimi sizlerle paylaşmak
istiyorum: Bazılarınızın yüzünde mahcubiyet ifadeleri vardı. (AK Parti
sıralarından "Yok, yok" sesleri) Lütfen... Lütfen... Önce çorba
içelim, sonra tatlıyı yeriz; sırayla, lütfen... Bu mahcubiyet ifadesini ben
gözlemledim. Sizi, bu mahcubiyet konusunda, iç dünyanızla baş başa bırakıyorum.
Bunu, aynen "vergi barışı" adı altında görüşülen tasarının 15 inci
maddesinin oylamasını, kuliste, televizyon ekranlarında izlerken de gördüm.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Koç.
Sayın Salih Kapusuz,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabiî, Parlamento
çalışmalarının giderek yoğunlaşmaya doğru mesafe aldığı bir dönemde, birtakım
usul tartışmaları ve geçmişe yönelik birtakım değerlendirmeler, elbette,
doğaldır. Biz, her türlü tenkite açığız; fakat, bazı konularda bilgilendirmenin
de gereğine inandığım için huzurlarınıza geldim; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Her şeyden önce, ben, şu
anda yönetimde bulunan, Başkan ve Kâtip Üyesi arkadaşlarımı tebrik ediyorum.
Hakikaten, biraz zorlanarak da olsa, usul yönünden, bir anlayış, hoşgörü ve
barışçı bir yaklaşım olarak, Sayın Başkan, Değerli Grup Başkanvekilimize söz
vermiştir; onun için, kendilerini tebrik ediyorum. (CHP sıralarından
"İçtüzük gereği" sesleri)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Lütuf değil, İçtüzük gereği.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Evet, bu yaklaşım, doğrusu, barışçı bir yaklaşımdır, anlayışlı ve hoşgörülü bir
yaklaşımdır. Bu ve benzeri yaklaşımların bundan sonra da devam etmesinden yana
olduğumuzu ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar,
sizinle paylaşmak istediğim husus şudur: Değerli yönetici arkadaşlarımız ile
biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarıyla ilgili olarak, sürekli
temas halindeyiz. İktidar partisi olarak, değerli yöneticilerimize,
çalışmalarımızla ilgili, hafta başında, mutlaka, bilgi veririz. Dikkat edilecek
olursa -şayet, dün, arkadaşlarım, mutlaka, dikkat etmişlerdir- salı günü yapmış
olduğumuz denetim sırasına bakacak olursanız... Birinci sırayı okumak istiyorum
size; yani, denetimde normal olarak yapılması gerekli olan uygulamayı
söylüyorum: Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 23 Milletvekilinin, İzmit
Büyükşehir Belediyesi İzmit Kentsel ve Endüstriyel Su Temin Projesi ile İlgili
iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi var. İlk
sırada bu önerge var ve biz bundan başlamadık, dikkat edin. Sadece, arkadaşlarımızın,
güncel...
AHMET SIRRI ÖZBEK
(İstanbul) - Başlasaydınız kardeşim...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bakınız, bir hususu bilmeniz için hatırlatıyorum. İki
değerli milletvekili arkadaşımın ve arkadaşlarının verdiği önerge var, güncel
bir konu olması hasebiyle... Bir uçak kazamız oldu, kayıplarımız oldu, Allah
rahmet eylesin, arkadaşlarımız, bundan sonra da kayıplarımız olmasın diye bir
gayret içerisindeler. Hatta, araştırmanın bir tanesi okunmamıştı. Okunmamış
olanları bile, okunduktan sonra birleştirmek üzere bir mutabakat sağladık.
Yani, bu iyi niyeti, bu anlayışı, çalışmalarda verimlilik sağlamak için, bir
gayret olarak, herhalde, takdir edersiniz. Yani, burada bir kastın
olmadığını... Arkadaşlarımıza söyledik, değerli başkanlarımız çok iyi
biliyorlar, belki, milletvekili arkadaşlarımız bu kadar detayı bilmeyebilirler;
o da şu: Arkadaşlar, bu konuyu tartışalım, konuşalım, hükümetimiz de bu konuya
açıklık getirsin; ama, bu araştırma önergesini de kabul edemeyeceğiz dedik.
Bunu da başlangıçta söyledik.
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
Neden?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Neden... Gerekçesi de açık: Bunların konuşulmasında, elbette, denetim olarak
fayda var; ama, icraat olarak bu eksikliklerin giderilmesi konusunda
hükümetimizin de bir iradesi var, bunları yapmaya kararlılığı var; dolayısıyla,
bu adımları atacağını beyan etmiş. Bu adımlarla ilgili her türlü çabayı
sergilemiş bir iktidar karşısında, bunun konuşulmasından başka bir anlamı
olmadığı için de, özel bir araştırmaya ihtiyaç olmadığını arkadaşlarımıza
hatırlattık.
Değerli arkadaşlar, yine,
ifade etmek isterim ki, denetim konularında, biz, elbette, çok anlayışlıyız.
Sizlerin denetimlerine de müdahale etmiyoruz, etme hakkımız da yok. Siz,
bunları Meclise taşırsınız; ancak, yine, bunların nihaî kararını kim verecek;
Yüce Genel Kurul verecek. Oylanacak, bu oylamanın tabiî sonucu olarak orta yere
bir sonuç çıkacak; bu önerge ya kabul edilecek ya da reddedilecek.
Bakınız, ilk araştırma
komisyonunu kurmuş olduğumuz denetim konusu, yine, iktidar partisi milletvekili
arkadaşlarımızın -AK Partililerin desteğiyle- Ergene Nehrinin kirlenmesiyle
alakalı bir araştırma önergesidir. İlk önerge size aittir ve kabul etmiştir bu
Meclis. Onun için, burada bir kasıt aramak yerine, daha çok uzlaşmaya, daha çok
anlaşmaya, belki gerekli olanlarda mutabakat sağlayıp -bu konuların
araştırılmasına, şayet, illa da gerek varsa- onlarla ilgili komisyonları
kurmaya, elbette, biz, katkı sağlarız. Bundan dolayıdır ki, arkadaşlarımız bizi
anlayışla karşılasınlar.
Denetim konularını
böylece ifade ettikten sonra, yasamayla ilgili olarak da bir iki şey söylemek
istiyorum. Belki, biraz sonra, bu konu, yine, tartışmaya açılacak -bu konuda,
arkadaşlarımızla, Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamadığı için, kendileri de
gerekçelerini izah edecekler- biliyorsunuz, komisyonlarımızdan çıkan birtakım
tasarılar, 48 saat geçmeden Meclis gündemine gelebiliyor. Buna Genel Kurul
karar veriyor. Muhalefetimiz de, haklı olarak "bu konular 48 saat geçmeden
Meclise gelmesin, bizler de bu konuyla ilgili hazırlık yapalım" diyor.
Takdir edersiniz ki, Türkiye'nin, başında beri bir devlet projesi haline
getirmiş olduğu, Avrupa Birliği süreciyle alakalı birinci paketi çıkardık,
ikinci uyum paketi de komisyonlarımızdaydı. Komisyonlarımızda şekillenen bu
tasarı Genel Kurulumuza indi. Ancak, Türkiye'nin bu konuda ısrarlı olduğunu,
samimî olduğunu, Avrupa Birliğiyle ilgili olarak bundan sonra atılması gerekli
olan her tür adımı da atacağımızı kamuoyuna deklare etmiş bir grup, bir siyasî
parti ve bir iktidar olarak, bunun gereği olarak, ikinci uyum paketini de
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün görüşmek istiyoruz. Yarına da
kalabilirdi; ancak, takdir edersiniz ki, Davos'ta bir zirve var, Sayın
Başbakanımız ve Genel Başkanımız katılacaklar. Ayrıca, bir de, Avrupa
Parlamentosunda Sayın Başbakanımızın yine bir konuşması olacak. Oraya
gittiklerinde, iradesini orta yere koymuş bir meclisin ve bunun gereğini yerine
getiren bir iktidarın, sonuç olarak, bu yasayı götürmüş olmasında, ülkemiz
adına büyük menfaat ve katkı söz konusudur. İşte, biz, Parlamento olarak
perşembe günü kanunlaştıracağımız bu tasarıyı bugünden çıkarmakta bir beis
görmediğimiz için, arkadaşlarımıza bunu önerdik. Ancak, arkadaşlarımız, bu
konuyla ilgili olarak, kendilerine göre haklı kabul ettikleri "48 saat
bekleyelim de, ondan sonra görüşelim" yaklaşımında bulundukları için,
Danışma Kurulu olarak değil, grup önerisi olarak getirmek mecburiyetinde
kaldık.
Şimdi, bu grup önerisine
de, arkadaşlarımız, oylarıyla katkı sağlayacaklardır. Bizim sizlerden
istirhamımız şudur: Elbette, bu ve benzeri konularda eksik anlamalar, farklı
yaklaşımlar, farklı düşünceler olabilir; ama, yapmak istediğimiz her şey,
Türkiye içindir! (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK Parti olarak "her
şey, Türkiye içindir" diyen anlayışımızı, sadece, bazı konularda birazcık
gayret etmek, acele etmek gibi bir mecburiyetimizi sizin anlayışla
karşılamanızı istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kapusuz.
Gündeme devam ediyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. -
İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik
sektörünün yeterince gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/23)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin coğrafî konumu,
deniz ulaştırmasına elverişlilik yönünden büyük avantajlar sağlamaktadır. 4 500
deniz mili sahil şeridimiz bulunmakta, bu sahil şeridine komşu iller ülke
nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca, Türkiye sanayiinin büyük
bir bölümü kıyılarımıza çevre illerde yer almaktadır.
Coğrafî konum avantajımız
nedeniyle, ithalat ve ihracat yüklerimizin yüzde 90'lık bölümü denizyoluyla
taşınmaktadır. 113 milyon tonu bulan bu yüklerin sadece yüzde 30'luk bölümü
Türk bayraklı gemiler tarafından taşınmakta, geri kalan yüzde 70'lik bölüm
için, yabancı bayraklı gemilere, her yıl 3 milyar doların üzerinde navlun
ücreti ödenmektedir.
Dışticarette yüzde 90'a
yakın taşımacılığını denizyoluyla yapan Türkiye'de "kabotaj" diye
adlandırdığımız dahilî deniz taşımacılığının aldığı pay, sadece, yük
taşımacılığında yüzde 3, yolcu taşımacılığında binde 3'tür.
Türk bayraklı gemilerin
kullanılamaması nedeniyle yabancı bayraklı gemilere verilen navlun ücretinin
düşürülememesi ve kabotaj taşımacılığında deniz taşımacılığına gereken önemin
verilmeyişiyle ülkemizin ekonomik kalkınmasına büyük katkılar sağlayabilecek
denizcilik sektörünün yeterince gelişme sağlayamamasının nedenlerinin
saptanması amacıyla, Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1.- Cengiz Kaptanoğlu (İstanbul)
2.- Azmi Ateş (İstanbul)
3.- Faruk Çelik (Bursa)
4.- Sabri Varan (Gümüşhane)
5.- Erdoğan Özegen (Niğde)
6.- Fahri Keskin (Eskişehir)
7.- Ünal Kacır (İstanbul)
8.- Köksal Toptan (Zonguldak)
9.- Mehmet Mustafa
Açıkalın (İstanbul)
10.- Reyhan Balandı (Afyon)
11.- Ekrem Erdem (İstanbul)
12.- Zeynep Karahan Uslu (İstanbul)
13.- Cahit Can (Sinop)
14.- İlhan Albayrak (İstanbul)
15.- Süleyman Gündüz (Sakarya)
16.- Niyazi Pakyürek (Bursa)
17.- Mehmet Beyazıt
Denizolgun (İstanbul)
18.- Vahit Kiler (Bitlis)
19.- Hasan Angı (Konya)
20.- Mustafa Baş (İstanbul)
21.- Serpil Yıldız (İzmir)
22.- Ayhan Zeynep Tekin (Adana)
23.- İnci Gülser Özdemir (İstanbul)
24.- Kenan Altun (Ardahan)
25.- Tevfik Ensari (İzmir)
26.- Hasan Bilir (Karabük)
27.- Ali Öğüten (Karabük)
28.- Faruk Özak (Trabzon)
29.- Mustafa Cumur (Trabzon)
30.- Polat Türkmen (Zonguldak)
31.- Aydın Dumanoğlu (Trabzon)
32.- Asım Aykan (Trabzon)
33.- Cevdet Erdöl (Trabzon)
34.- İsmail Katmerci (İzmir)
35.- İlyas Çakır (Rize)
36.- Bayram Özçelik (Burdur)
37.- Hanefi Mahçiçek (Kahramanmaraş)
38.- İbrahim Reyhan Özal (İstanbul)
39.- Mehmet Erdemir (Yozgat)
40.- Metin Yılmaz (Bolu)
41.- İbrahim Köşdere (Çanakkale)
42.- Mehmet Daniş (Çanakkale)
43- Burhan Kuzu (İstanbul)
44.- Selami Uzun (Sıvas)
45.- Hüseyin Besli (İstanbul)
46.- Fatma Şahin (Gaziantep)
47.- Tevfik Ziyaeddin
Akbulut (Tekirdağ)
48.- Halide İncekara (İstanbul)
49.- Ahmet Kambur (Tekirdağ)
50.- Mahmut Koçak (Afyon)
51.- Hacı İbrahim Kabarık (Bartın)
52.- Halil Aydoğan (Afyon)
53.- Sinan Özkan (Kastamonu)
54.- Feyzi Berdibek (Bingöl)
55.- Mehmet Asım Kulak (Bartın)
56.- Zeyid Aslan (Tokat)
57.- Abdurrahim Aksoy (Bitlis)
58.- Cemal Uysal (Ordu)
59.- Mustafa Ataş (İstanbul)
60.- Telat Karapınar (Ankara)
61.- İsmail Ericekli (Çankırı)
62.- Seracettin Karayağız (Muş)
63.- Zafer Hıdıroğlu (Bursa)
64.- Ahmet Faruk Ünsal (Adıyaman)
65.- Hasan Ali Çelik (Sakarya)
66.- Mehmet Çiçek (Yozgat)
67.- Abdurrahman Anik (Bingöl)
68.- Mehmet Özyol (Adıyaman)
69.- Muharrem Tozçöken (Eskişehir)
70.- Sedat Kızılcıklı (Bursa)
71.- Hüsnü Ordu (Kütahya)
72.- Mahmut Uğur Çetin (Niğde)
73.- Fahrettin Poyraz (Bilecik)
74.- Ali İbiş (İstanbul)
75.- Mehmet Sayım
Tekelioğlu (İzmir)
76.- Gürsoy Erol (İstanbul)
77.- Şükrü Önder (Yalova)
78.- Bekir Bozdağ (Yozgat)
79.- Hasan Kara (Kilis)
80.- Murat Yılmazer (Kırıkkale)
81.- Ramazan Toprak (Aksaray)
82.- Fahri Keskin (Eskişehir)
83.- Fatih Arıkan (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Ülkelerin refahlarını
artırmak için çeşitli kaynakların kullanılması gerekmektedir. Bazı ülkeler,
refahlarını, sahip oldukları petrol ve diğer kıymetli madenlerden sağlarken,
bazı ülkeler teknoloji ve sermaye birikimlerinin sağladığı kaynaklardan
yararlanmaktadır.
Ülkemizin, ne yazık ki,
yeterli doğal kaynakları bulunmadığı gibi, teknolojik ve sermaye birikimimizin
de rekabeti sağlayacak düzeyde olmayışı, ekonomik güçlüklerimizin aşılamamasına
yol açmaktadır. Ülkemiz, yoğun dış ve içborç
baskısı altında yatırıma, dolayısıyla istihdama yönelik atılımları
yapamamaktadır.
Türk boğazlarına ve büyük
bir sahil şeridine sahip olmamıza, dünya deniz ulaştırma hatlarının merkezinde
olmamıza rağmen, deniz ulaştırmasından yararlanamamamız, denizcilik sektörünün
bünyesinde barındırdığı kaynak sağlama potansiyelinin harekete geçirilemeyişi,
denizcilik sektörünün dışında, ülke ekonomisinin de zararına olmaktadır.
Oysa, deniz ulaştırması,
ulaştırma şekillerinin içinde en güvenilir, sınır aşımı olmayan, en çabuk ve en
ucuzudur. Deniz ulaştırması, havayoluna göre 22, karayoluna göre 7 ve
demiryoluna göre 3,5 kat daha ucuz olup, en az altyapı yatırımına ihtiyaç
duymaktadır.
Denizcilik sektörü,
genelde, sadece taşımacılığı bünyesinde barındırıyor gibi görünmesine rağmen,
olağanüstü büyük bir sektördür. Sektör, temel olarak üç bölüme ayrılmaktadır.
Bunlar;
- Deniz Ulaştırması
- Taşımacılık (Deniz
Ticaret Filosu)
- Limancılık
- Gemi İnşa, Bakım-Onarım
- Deniz Turizmi
-Kruvaziyer Turizm
- Yat İşletmeciliği
- Marina ve Çekek Yerleri
İşletmeciliği
- Yat İnşaı
- Gezinti Tekneleri ve
Günübirlik Turizm
- Su Sporları
- Dalış Turizmi
- Deniz Kaynakları
- Balıkçılık
- Madencilik, Kumculuk,
Petrol, Doğalgazdır.
Ayrıca, sektörün ekonomik
önemi dışındaki askerî, politik ve stratejik önemi de böyle bir durumun
mevcudiyetinde ekonomik sıkıntıların yanı sıra çok daha büyük olumsuz
tezahürlere de konu olacaktır. Nitekim, yakın geçmişteki Kıbrıs gerginliği
(1963), Kıbrıs Barış Harekâtı (1974) ve Körfez Harbinde (1990) bu olumsuzluklar
yaşanmıştır.
Ülkemizde, denizciliğin
devlet politikası olarak yeterince benimsenmemesinin nedenlerinin ekonomik,
politik, askerî ve stratejik tezahürlerinin önüne geçebilmek ve bir an önce
gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla, denizciliğin kamu ve özel sektör
bölümlerinin araştırılarak gerekli tedbirlerin alınabilmesi ve en az turizm
sektörü kadar ülke ekonomisine katkı sağlayacak denizcilik dinamiklerinin
harekete geçirilmesi amacıyla, Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması gerekliliği hâsıl olmuştur.
Saygılarımızla arz
ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Komisyondan istifa
önergesi vardır; okutuyorum:
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. -
İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem'in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/10)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum Plan ve
Bütçe Komisyonundan istifa ediyorum.
Gereğini bilgilerinize
arz ederim.
Ekrem
Erdem
İstanbul
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım:
VI. -
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. - Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 22 Ocak
2003 Çarşamba günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun ekteki
önerisinin Genel Kurula sunulmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Faruk
Çelik
AK
Parti Grubu Başkanvekili
Öneri:
Genel Kurulun 22 Ocak
2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 36 sıra sayılı kanun tasarısının, gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 2 nci sırasına, 26 sıra sayılı kanun tasarısının, 3 üncü sırasına; 27
sıra sayılı kanun tasarısının, 4 üncü sırasına; 28 sıra sayılı kanun
tasarısının, 5 inci sırasına; 23 sıra sayılı kanun tasarısının, 6 ncı sırasına;
24 sıra sayılı kanun tasarısının, 7 nci sırasına; 25 sıra sayılı kanun
tasarısının, 8 inci sırasına; 29 sıra sayılı kanun tasarısının, 9 uncu
sırasına; 30 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasına; 31 sıra sayılı
kanun tasarısının, 11 inci sırasına; 32 sıra sayılı kanun tasarısının, 12 nci
sırasına; 33 sıra sayılı kanun tasarısının, 13 üncü sırasına; 34 sıra sayılı
kanun tasarısının, 14 üncü sırasına; 35 sıra sayılı kanun tasarısının, 15 inci
sırasına, 48 saat geçmeden alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneriyi kabul
edenler...
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Öneri üzerinde konuşmak isteyenler var...
BAŞKAN - Sayın Altay,
lehte mi konuşacaksınız, aleyhte mi?
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Üzerinde.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Meclis çalışmalarının ciddiyeti açısından
son derece önem verdiğimiz bir konuyu gündeme taşımak için söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, biraz önce Sayın
Kapusuz da belirtti, ikinci uyum paketinin bir an önce yasalaşması 48 saat
beklemeye tahammüllerinin olmadığını ifade etti. Bu ikinci uyum paketi, birinci
uyum paketiyle birlikte yılbaşından önce komisyonlara sevk edilmiştir. O
birinci uyum paketi, nasıl komisyonlardan hızla geçirilmişse, ikincisinin de
aynı şekilde hızla geçirilip buraya getirilmesi mümkünken, iktidar partimizin
kendine özgü değerlendirmeleri sonucunda, komisyonlarda bir süre
bekletilmiştir; komisyonlardan çıkar çıkmaz, hemen, 48 saat bekletilmeden
buraya getirilmiş olmasını, doğrusu, biz, Meclisin çalışma usulleri açısından
uygun bulmuyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
biz, hepimiz, halk adına, burada, millî iradeyi temsil ediyoruz; neye oy
verdiğimizi, niçin oy verdiğimizi bilmek zorundayız. Bu 36 sıra sayılı komisyon
kararının 48 saat beklemeden görüşülmesi isteniyor.
Burada önemli bir konuyu,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları üzerine iadei muhakeme
konusunu karara bağlayacağız. Bu, gerçekten, bizim içhukukumuz açısından son
derece önemli bir konudur. Bunun önemi nedeniyledir ki, hem AKP'den hem CHP'den
birer üye, oldukça kapsamlı bir muhalefet şerhi vermişlerdir. Demek ki, bu,
tartışılması gereken bir konudur. Böylesi bir konuyu alelacele buradan çıkarmak
ve milletvekillerimizin neye, niçin oy verdiklerini bilmeden el kaldırmalarını
sağlamak, doğrusu, Meclise güveni sarstığı için biz Danışma Kurulunda buna
muhalif kaldık.
Sayın Kapusuz
iktidar-muhalefet diyalogundan bahsetti. Elbette karşılıklı iyiniyetli, dostane
ilişkilerimiz var; ama, bunun somuta indirgenmesi lazım. Bu Meclis
çalışmalarının usulüne uygun yürütülmesi açısından bu diyalogun sağlanması
lazım. Bizim çoğunluğumuz var, siz, Danışma Kurulunda "evet" de
deseniz "hayır" da deseniz, biz buraya getiririz, istediğimiz
konuları görüşürüz ve karara bağlarız... Bu mantık bu sonucu doğruyor. Doğrusu,
bu mantığı biz kabul etmiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bunun hiç kimseye yararı yoktur. Eğer bu konu böylesine önemliyse, Davos'a
giderken, Sayın Başbakan, bu konuda Meclisten bir karar çıktığını belirtecek
durumda olsun isteniyorsa, daha önce komisyonlardan bu çıkarılabilirdi,
komisyonlar biraz daha çalışabilirdi. Kaldı ki, Davos'un gündemini, Davos'un
niteliğini hepimiz biliyoruz. Avrupa Birliği süreci ile Davos çalışmalarının
bir alakası yoktur. Davos, bir kulüp niteliğinde, biraz paralı katılınarak
çalışmalar yapılan bir paneldir, bir sempozyumdur. Buraya giderken Sayın
Başbakanın, bu konuda elinin güçlü olup olmamasının çok önemi yoktur. O
bakımdan, şu, biraz önce AKP'nin önerisi doğrultusunda burada okunan konuların
hiçbirinin 48 saat beklemesiyle kaybedilecek bir tarafı yoktur. O bakımdan,
iktidar partimizin bunu usul haline getirmiş olmasından, bizim muhalefet olarak
karşı çıktığımız her konuyu buraya getirip oy çokluğuyla karara bağlamış
olmasından son derece rahatsızız, son derece şikâyetçiyiz. Ne olacak; bunlar, yine
bildiğimiz usulle buraya gelir, oy çokluğuyla kararlaştırılabilir; ama,
sağlıklı bir çalışma ortamı yaratılmaz değerli arkadaşlarım. Bilmeden
verdiğimiz oylar, bilmeden yaptığımız değerlendirmeler sonucu kanunlar çıkar;
ama, kamu vicdanını tatmin etmiş olmayız. O açıdan, ben, özellikle rica
ediyorum, Danışma Kurulunda uzlaşmadığımız, 48 saat geçmeden, konuların,
kanunların burada görüşülmesine, iktidar partisinin milletvekilleri olarak izin
vermeyiniz. Bu, son derece önemlidir. Çoğunluk her zaman, her şey demek
değildir. Burada çoğunluğunuz var; belki, 48 saat beklemeyi de Tüzükten
çıkaracak bir değişiklik yapabilirsiniz; ama, peki, burada çoğunluğu temsil
eden milletvekili arkadaşlarımın bu kanunları inceleme, değerlendirme ihtiyacı
yok mu?! Ben, sormak istiyorum şimdi: Bugün, şurada, hızla sayılmış olan 9-10
tane kanun tasarını hangi arkadaşımız inceledi?! İnsafla söyleyelim; bu, 9-10
kişiyi geçmez. Peki, niçin bu kadar aceleye getiriyoruz, niçin yangından mal
kaçırmaya çalışıyoruz?!
Değerli arkadaşlarım, bu
yol, yol değildir, bu yoldan dönelim. Eğer, verimli, uyumlu bir çalışma ortamı
yaratmak istiyorsak, birbirimizi ikna etmeye çalışalım ve milletvekillerine,
konuları, tasarıları, teklifleri değerlendirme süresini, şansını sağlayalım.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce, AKP Grup Başkanvekili değerli arkadaşımız Salih Kapusuz dedi ki:
"Dün, çalışmalar sırasında, biz, büyük bir anlayış gösterdik; Kocaeli
Milletvekili Sayın Osman Pepe ve 23 arkadaşının verdiği araştırma önergesini
gündeme aldırmadık." Burada, şöyle bir sonuç çıkıyor: Sanki, Cumhuriyet
Halk Partisi, bu önergenin gündeme alınmasını istememiş gibi... Bizim,
hiçbirimizin böyle bir talebi olmamıştır. Hatta, Sefa Sirmen arkadaşımız, dün,
bütün oturum boyunca, bu konu gündeme alınacak, ben de kalkıp bu konuda konuşma
yapacağım diye, hazır bir şekilde beklemiştir. O bakımdan, Cumhuriyet Halk
Partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin, hiçbir konunun görüşülmesinden
gocunacak bir tarafları yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Her araştırma önergesini,
her soruşturma önergesini buraya getirirsiniz; bunun hesabını da veririz, bunu
rahat rahat konuşuruz.
Ben, değerli
milletvekillerimizden, Danışma Kurulunda kabul edilmeyen, iktidar partisinin
önerisi doğrultusunda getirilen çalışma gündemini reddetmelerini ve değerli
milletvekillerimize, 48 saat, konuları inceleme süresinin tanınmasını
istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özyürek.
Önerinin aleyhinde
konuşmak üzere, ikinci söz, Sinop Milletvekili Engin Altay'ın.
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum; ancak, bir
rahatsızlığımı da sizlerle paylaşmak istiyorum:
Parlamentonun saygınlığı,
her şeyden çok ve çok önemlidir. Malumunuz, Parlamentomuz, geçmiş dönemlerde
çeşitli sebeplerle çeşitli yaralar almış, bir parça da yıpranmıştır. Yüce
Meclis, kurulduğu 23 Nisan 1920'deki amaç ve ruhu bugün de taşımalıdır, o ruhu
taşıyacağını umuyorum, ummak istiyorum; Yüce Milletimiz de, bizden, 23 Nisan
1920'deki ruhu, şevki, azim ve aşkı bekliyor. Bunu niçin söyledim; Sayın
Kapusuz, son derece takdir ettiğim, çok beğendiğim değerli bir siyasetçidir,
çok iyi bir grup yöneticisidir; doğrudur; ancak, kendisinin belirttiği gibi,
biraz sonra değineceğim bu tarz uygulamalar Meclisimizin yasama görevine
başladığı günden beri var. Gelen komisyon raporları ben de var; bunların bir
kısmının Avrupa Birliğiyle ilgisi yok.
Ben, size, çok açık bir
şey söylemek istiyorum; değerli milletvekilleri, bugün görüşeceğimiz tasarılar
elimde. Bunların içinden, sadece 17 sıra sayılı tasarı, komisyon raporu, daha
önce bana intikal etti ve baktım -ben hukukçu değilim, ben eğitimciyim- ancak,
seçim bölgenizden size telefon gelse "bugün ne görüşüyorsunuz, memleket
için neyi, hangi kanunu çıkarıyorsunuz" deseler -ki, diyorlardır- ne cevap
vereceksiniz, vereceğiz çok merak ediyorum. Eğer, zaman olursa -36 sıra sayılı
tasarıyı atladık- 23, 26, 27, 28 sıra sayılı komisyon raporlarını burada
görüşeceğiz. Allah için söyleyin, bu raporların her birini 5'er dakika dahi
inceleme olanağı bulan kaç milletvekili arkadaşımız var?! Değerli arkadaşlarım,
ilk Meclis, Polatlı'da top sesleri gelirken bile bu kadar alelacele kanun
çıkarmamıştır, bu kadar alelacele iş ve işlem yapmamıştır. Bazı işlerin ve
işlemlerin yetişmesi için hükümetimizin duyarlılığını anlıyorum; ancak
-beğenilir, beğenilmez- her birimiz, yüce milletimizin takdirine mazhar olarak
bu Parlamentoya geldik, çok ciddî bir iş yapıyoruz. Yaptığımız işin adı, 65 000
000 insanın uyması gereken kanun yapma işidir; artı, bununla beraber, icrayı,
yani, yürütmeyi denetlemek gibi bir siyasal sorumluluğumuz ve görevimiz var ve
bildiğiniz gibi, Yüce Milletimiz geriye dönük çok çektiği için bu Parlamentodan
çok şey bekliyor. İnanınız ki, TRT3 hiçbir dönemde izlenmediği kadar bu dönem
izleniyor ve yüce milletimiz burada kanunun nasıl çıktığını da gözlüyor. Üç gün
sonra kamuoyunda "Parlamento parmak kaldırma indirme makinesi oldu"
denirse, bu hepimizin ayıbı olur.
Bu sebeple AK Partinin
sayın grup yöneticilerini bu konuda bir parça daha duyarlı olmaya davet
ediyorum. Hükümetimizin hassasiyetini anlıyorum. Birtakım konular vardır ki,
elbette, bir an önce, ivedilikle hallolması gerekir. Kaldı ki, Cumhuriyet Halk
Partililer olarak da bu tarz tekliflere her zaman destek olmuşuzdur,
malumunuzdur. Ancak, yine üzüntüyle görüyorum ki, Grubumuzdan gelen, sizce
müspet de olan, hepinizin, birebir, bireysel konuştuğumuzda "evet, aslında
doğru" dediğiniz bir tek önerimiz bile iktidar sıralarından destek
görmemiştir. Bu da beni bir parça üzmektedir.
Siyaset elbette ki ciddî
bir iştir. Benim gibi, benden çok genç birçok arkadaşım var, sanıyorum 40
civarında; genç insanlar siyasetten soğutulmamalıdır. Bu ülkeye ileride bu genç
insanlar değişik kademelerde hizmet verecektir. Sayın Kapusuz'un oturduğu yerde
ileriki yıllarda AK Partiden çok genç, çok dinamik arkadaşlarımız oturacaktır.
Gençlere iyi örnek olmak lazım diye düşünüyorum.
Şayet, çok acelemiz
varsa, benim bir teklifim var; ben, Yüce Meclise diyorum ki: Gelin, bir tasarı
getirin, milletvekili sayısını 250'ye düşürelim. Böylece hem çok ciddî bir
tasarruf yapma olanağı buluruz, hem de işleri biraz daha hızlı hızlı yürütürüz.
(AK Parti sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar) Her şey Türkiye
içinse, gelin böyle yapalım.
Bir milletvekili, 65
milyon insan adına burada iş ve işlem yapıyor. Bu duyarlılık içinde, biraz daha
hassas olmanızı, burada hep beraber mesai yürüten bir arkadaşınız olarak sizden
rica ediyorum ya da biz, şunu yapalım diyorum: Kanun yapma işini İktidar
Partisinin grup yönetimine devredelim, Halkla İlişkiler Binasındaki odamıza
gidelim, Meclise, her gün 10 000 insan geliyor, derdine çare arıyor, bari orada
oturalım, gelen hemşerilerimizin, yurttaşlarımızın bireysel mağduriyetlerini
gidermek için uğraşalım; ayda bir de gelelim İktidar Partisinin grup
yönetiminin yaptığı kanunların hepsini toptan oylayalım, burada boşuna zaman
israfı yapmayalım diyorum. Tekrar, sizleri duyarlılığa davet ediyorum.
Ülkemizin sorunları ağırdır, yüce milletimizin gözü ve kulağı buradadır.
Hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Altay.
Önergenin lehinde, Bursa
Milletvekili Sayın Faruk Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup önerimiz üzerinde söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili arkadaşlarımız, her vesileyle,
kürsüye çıktıklarında, özellikle dikkat ettim, "yangından mal kaçırır
gibi, tasarıları getiriyorsunuz ve geçiriyorsunuz" diyorlar. Doğrusu, AK
Parti olarak bizler, yangını söndürmek için geldik, bunu herkes biliyor,
hepiniz biliyorsunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ülkenin çok ciddî
sorunlarla karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı acelemiz
var, acele etmemiz gerekiyor. Aceledeki kastımız, birilerinin düşündüğü gibi,
ecele gitmek değil, aceleden kastımız, bunalan, daralan, gerçekten sıkılan
vatandaşımıza merhem olmaktır, dertlerine deva olmaktır.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Tam tersi oluyor.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Bunu zaman gösterecek, çok erken konuşuyorsunuz, biraz bekleyiniz, daha birbuçuk
ay oldu. Çok yakın zamanda mahcup olacağınızı düşünüyorum; çünkü, bu hükümet
gecesini gündüzüne katarak yoğun bir çalışma içerisinde, yoğun bir faaliyet
içerisinde, otuz yıl, kırk yıl birikmiş olan meselelerin üstesinden gelme
çabası içerisinde. Bugüne kadar, muhalefet olarak, Cumhuriyet Halk Partili
değerli milletvekillerimizin duyarlılıklarına teşekkür ediyoruz; ama, bugün ne
oldu anlayamadım. Anadolu tabiriyle, bugün soldan mı kalktınız, tersten mi
kalktınız derler bilemiyorum; ama, bir anormallik var.
Değerli milletvekilleri,
dünkü olaya dönmek istemezdim; ama, ben de, dün Grupta bulunan Grup
Başkanvekili olarak şunu ifade etmek istiyorum: Dün, araştırma önergesi
üzerinde değerlendirmeler yapıldı, konuşmalar yapıldı. AK Parti, bugüne kadar,
çoğunluğa güvenerek, çoğunluğa dayanarak bir güç gösterisinde olmadı, bundan
sonra da olmayacak. Çoğunluk bizde, güç bizde, yani bizde He-Man anlayışı
olmayacak. Bunu, birçok sözcümüz defalarca bu kürsüden ifade etti, biz de ifade
etmeye devam edeceğiz; bunun tatbikatını da göreceksiniz. Yalnız, araştırma
önergesinin içeriğiyle ilgili veya araştırma önergesiyle ilgili muhalefet
partisine mensup arkadaşların buradaki konuşmaları ile araştırma önergesinin
içeriği arasında ciddî tezatlar var. Yani, içerikte ILS dediğimiz cihazların
havaalanlarına monte edilmeyişinden bahsediliyor, burada bahsedilen konular ise
çok farklı konulardı. Şunu söylüyorum: Kemiyet keyfiyete galebe çalmayacak,
keyfiyet çok önemlidir, içerik çok önemlidir; ama, dün, biz, grup olarak, sağlıklı
bir değerlendirme yaptık. Bu araştırma önergesiyle elde edilecek hiçbir şey
yok; ama, şöyle bir araştırma önergesi olsaydı, havaalanlarıyla ilgili,
bunların inşaıyla ilgili, bunların konumlarının tespitiyle ilgili bir araştırma
önergesi olsaydı, tabiî ki, hep birlikte... Ülkemizde yapılan yolsuzlukların,
haksızlıkların, usulsüzlüklerin, yanlışların üzerine gitmek, en başta AK Parti
Grubunun boynunun borcudur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Onun için, dün oylama da
sağlıklıydı; ama -Sayın Başkanın barışçıl anlayışına ben de teşekkür ediyorum-
biz, yine barışçıl olmaya devam edeceğiz.
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- Zorunlu... 63 üncü madde kardeşim.. Teşekkür ederiz de, zorunlu...
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Bugünkü gündemimize gelince. Bugün gündeme almak istediğimiz tasarılarla ilgili
Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamadı. Bu tasarıların içeriğiyle ilgili,
muhalefet partisinden bir eleştiri yok; ama, ısrarla, arkadaşlarımız diyorlar
ki: "İçtüzüğün bir maddesi... Yani, 48 saat geçmeden neden taşıyorsunuz?"
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- İçeriğini bilmediğimiz için 48 saat sürenin tanınmasını istiyoruz.
OYA ARASLI (Ankara) -
İçeriği hakkında bilgi sahibi olmak için.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, prensip olarak, biz de tabiî katılıyoruz. Tabiî ki,
tasarıların 48 saat geçtikten sonra gelmesinden yanayız; ama, istisnalar
kaideyi bozmaz. Biz, iktidarız, Meclisi çalıştırmak durumundayız.
Millet...
OYA ARASLI (Ankara) -
Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?!
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Yangını söndürmeye çalıştığımızı söyledim.
OYA ARASLI (Ankara) -
Anlamaya fırsat vermiyorsunuz.
FARUK ÇELİK (Devamla) - O
zaman, siz anlamıyorsunuz özellikle.
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- Okumadan anlaşılır mı kardeşim?!
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Şimdi, tasarıların buraya 48 saat sonra gelmesi İçtüzük gereğidir; ama, 48
saatten önce gelmesi de İçtüzüğün gereğidir. Bunu nasıl izah edersiniz?! (AK
Parti sıralarından alkışlar)
OYA ARASLI (Ankara) -
Ama, siz, olağanüstü bir hali rutin hale getirdiniz.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Olağanüstü haldir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Olağan hale getirdiniz.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Sayın Başbakan, Avrupa Konseyinde konuşma yapacaklar. Siz, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanının, güçlü olarak gitmesi konusunda samimî değil misiniz yoksa? Veya
şunu söyleyelim... Şunu açık bir şekilde ifade etmek istiyorum: Avrupa
Birliğinden yana mıyız, değil miyiz?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Ne alakası var bunun?! Ne alakası var?!
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Çok ilgisi var...
CEVDET SELVİ (Eskişehir)
- Yetkisiz Genel Başkanınız dünyayı dolaştı, ses çıkarmadık.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Eğer Avrupa Birliğinden yana olduğumuz konusunda samimî isek, bu uyum
yasalarının bir an önce çıkması konusunda da destek vermekten daha tabiî bir
davranış olamaz diyorum.
Bugün, yine, uyum
yasasıyla birlikte gündeme alınmasını istediğimiz tasarılara baktığınız zaman,
bunların birçoğu uluslararası sözleşmeler ve eski Başbakanlardan Sayın Bülent
Ecevit'ten, Sayın Mesut Yılmaz'dan, o dönemlerden kalan anlaşmaların
görüşülmesini istiyoruz. Bununla ilgili de bir acelecilik, bununla ilgili de
bir "yangından mal kaçırıyor" ifadesini ne derece doğru buluyorsunuz;
bunu da Yüce Heyetin takdirine arz ediyorum.
Grup önerimize, her şeye
rağmen, muhalefet partisi milletvekillerimizin de olumlu bakacaklarına, olumlu
oy vereceklerine inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik.
Öneri üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Öneriyi yeniden okutup,
oylarınıza sunacağım:
Öneri:
Genel Kurulun 22 Ocak
2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan, 36 sıra sayılı kanun tasarısının,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2 nci sırasına, 26 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü
sırasına, 27 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 28 sıra sayılı
kanun tasarısının 5 inci sırasına, 23 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı
sırasına, 24 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 25 sıra sayılı kanun
tasarısının 8 inci sırasına, 29 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına,
30 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 sıra sayılı kanun
tasarısının 11 inci sırasına, 32 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına,
33 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 34 sıra sayılı kanun
tasarısının 14 üncü sırasına, 35 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına
48 saat geçmeden alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Sayalım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayılacak
efendim.
Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmiştir.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. -
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri
ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in
cevabı (6/34)
BAŞKAN - Sayın Başbakan
veya soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Bakan
burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 18.12.2002
Mehmet
Sefa Sirmen
Kocaeli
Soru 1: Deprem bölgesinde
iş yerleri yıkılan esnaflar zor durumda ve mağdur olmuşlardır. Bunların
mağduriyetlerini gidermek amacıyla ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz; bu
esnaflar için düşük faizli veya faizsiz kredi verilmesi düşünülmekte midir?
Soru 2: Gölcük Kavaklı Mahallesi afete maruz bölge
ilan edilmiştir. Bu bölgenin sağı ve solundaki araziler afete maruz bölge
olmaktan çıkarıldı. Kavaklı Mahallesinde oturan ailelerden o bölgeyi
boşaltmaları istenmektedir. Aynı güzergâhta bulunup da sağı ve solu afete maruz
bölge olmaması sadece Kavaklı Mahallesinin afete maruz bölge olması
düşündürücüdür. Bu bölgeyi de afete maruz bölge olmaktan çıkarmayı düşünüyor
musunuz?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, ben bir teklifte bulunayım: Sayın
milletvekilinin ayrı ayrı 3 tane soru önergesi var; 3'ü de okunsun, birlikte
cevaplandırayım, eğer İçtüzük müsaitse.
BAŞKAN - Sayın Bakan
soruları birlikte cevaplandıracak.
2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in,
belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı
konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (6/35)
3. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in,
Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (6/36)
BAŞKAN - İkinci soruyu
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 18.12.2002
Mehmet Sefa Sirmen
Kocaeli
Soru 1: Belediyelere
ödenen afet payları kesilmiştir. Bu durumda belediyeler ekonomik olarak zor
duruma düşmüşlerdir. Belediyelerin bu mağduriyetlerini gidermek için afet
paylarının ödenmesi yeniden düşünülmekte midir?
Soru 2: Depremde evi
yıkılan hak sahibi maliklere kalıcı konut tahsis edilmektedir. Bu konutlar için
hak sahiplerinden maliyetleri tahsil edilmek istenmektedir. Bu kişilerin
mağduriyetlerini gidermek için para almamayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Üçüncü soruyu
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 18.12.2002
Mehmet Sefa Sirmen
Kocaeli
Soru 1: Irak Kızılayı
tarafından Türk Kızılayı vasıtasıyla Kocaeli Valiliği emrine yaklaşık olarak 10
000 000 dolar depremzedelere bağışlanmak üzere gönderilmiştir. Bu paranın bir
bölümüyle 250'ye yakın site halinde konut yapılmıştır. Bu konutlara çok mağdur
durumda olan depremzedeler yerleştirilmiştir. Depremzedelere bağış için yapılan
bu konutlardan kira istenilmektedir. Kira alınmadan bu malikleri mal sahibi
yapmayı düşünüyor musunuz?
Soru 2: Prefabrikler için
arsalara kira bedeli olarak her yıl yaklaşık 16 trilyon Türk Lirası
ödenmektedir. Bu prefabrikler kiracı konumundaki depremzedeler için
yapılmıştır. Bu konutlarda oturan depremzedeleri özel bir statüyle konut sahibi
yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Üç soruyu
cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen'e söz
vereceğim; ancak, soru sahipleri yerlerinden konuyla ilgili çok kısa açıklama
yapmak istedikleri takdirde söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Sirmen'in
soru önergesi şöyle: "Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim." Konu, ilgili
bakana iletilmiştir; ben de, bu nedenle huzurunuzdayım. Sayın milletvekilimin
sorusuna cevap arz ediyorum.
Sorunun birisini,
anlaşılsın diye, tekrar ediyorum; çünkü, burada, cevaplandırmanın bir anlamı
olması lazım, bir formaliteyi tamamlamak için huzurunuzda değilim. Gerçekten,
sorulara cevap verilip verilmeyeceğini... Her ne kadar kürsüden sayın milletvekilini
göremiyorsam da, belki seçim bölgesindeki insanlar dinliyor olabilir.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Buradayım Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Peki, çok özür diliyorum; biraz önce göremedim.
Burada olmanızdan mutluluk duyuyorum; çünkü, biraz da sizi ilgilendiriyor.
Sorunun birisi şöyle:
"Deprem bölgesinde işyerleri yıkılan esnaflar zor durumda ve mağdur
olmuşlardır. Bunların mağduriyetlerini gidermek amacıyla ne gibi önlemler
almayı düşünüyorsunuz; bu esnaflar için düşük faizli veya faizsiz kredi
verilmesi düşünülmekte midir?"
Şimdi, bu deprem
nedeniyle, hak sahibi tespiti yapılmış. İşyeri hak sahibi tespiti. Aynen
konutlar gibi, evi yıkılan insanlarla ilgili nasıl hak sahibi tespiti
yapılmışsa Afetler Kanununa göre, 2 370 hak sahibi tespiti yapılmış; bunlardan
2 361'inin işyerinin yapımına karar verilmiş. Kredi olarak verilmemiş de, Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, konutu yıkılanlara konut yapar anlayışıyla işyeri
yapmaya karar vermiş. Bu işyerlerinden 2 361'inin yüzde 90'ı tamamlanmıştır. 9
tanesine başlanılmamış, 9'una da 2003 yılında başlanılacaktır; dosyalardan,
ilgililerden ve yetkililerden aldığım bilgileri arz ediyorum huzurunuzda.
Bunlar, yüzde 4 faizlidir ve beş yıl geri ödemelidir. Ayrıca, bu soruyu
iletince, Sanayi Bakanlığı, Hazine ve ilgili bakanlıklardan da bilgi almaya
çalıştım. Onların da, aynı işyerleri için, aynı işyerlerinin altyapıları için,
tahminî yüzde 15-20 civarında faizli kredileri var; ancak, görebildiğim
kadarıyla, Kocaeli'nde bu konu kullanılamamıştır, talepte bulunulmamıştır.
Sorunun birinin cevabı böyle.
İkinci sorunuzda şöyle
diyorsunuz: "Gölcük Kavaklı Mahallesi afete maruz bölge ilan edilmiştir.
Bu mahallenin sağı ve solu afete maruz bölge olmaktan çıkarılmış; ama, bu
mahallenin kendisi halen afet bölgesi olarak devam ediyor." Pek tutarlı ve
mantıklı gelmediğini ifade etmek istiyorsunuz. Bize de pek mantıklı gelmedi;
ancak, bizden önceki hükümetin Bakanlar Kurulu kararıyla, Teknik Üniversitenin
raporlarına rağmen, afet bölgesi olmaktan çıkarılmış. Yani, buranın tamamı,
sağı da, solu da, mahallenin merkezi de afet bölgesi olarak İstanbul Teknik
Üniversitesinin raporlarında beyan edilmiş, rapora bağlanmış; ancak, bilahara,
resen, Bakanlar Kurulu, sözünü ettiğiniz mahallenin sağını ve solunu, deprem
bölgesi, yani afet bölgesi olmaktan çıkarmış, diğeri kalmış; ama, Teknik
Üniversitenin raporlarında burası afet bölgesi. Bizim, bilime, ilme ve bu
mühendislerin raporuna itimadımız var, güvenimiz var; ama, çok arzu ediliyorsa,
yeniden bir inceleme yapılır, gerçekten yanlış bir rapor varsa düzeltilir, bu
arzunuz da yerine gelir; ama, verilen rapor doğruysa -bir önceki Bakanlar
Kurulunun yaptığını eleştirmiyorum- gerçekten afet bölgesiyse, afet bölgesi
olarak kalmamasında herhalde ısrarcı olamayız, hiçbirimiz ısrarcı olamayız.
Konu bu şekilde. Birinci, yani (6/34) esas numaralı soruyu ifade eden
önergenizin cevabı böyle.
(6/35) esas numaralı soru
önergenizde, yine, Sayın Başbakanımız tarafından cevaplandırılmak üzere
zatıâlilerine sormuşsunuz; ilgili Bakan olarak huzurunuzdayım.
"Belediyelere ödenen afet payları kesilmiştir. Bu durumda belediyeler
ekonomik olarak zor duruma düşmüşlerdir. Belediyelerin, bu mağduriyetlerini
gidermek için afet paylarının ödenmesi yeniden düşünülmekte midir?" Sorunuzun
birincisi böyle. Şunu söyleyeyim: Afet bölgesindeki afetzede belediyelerin
görev alanlarını ihtiva eden yatırımları telafi edecek afet kararnameleri
bugüne kadar çıkarılmış. Önemli kesimde, bu bölgenin belediyelerle ilgili
yapılması gereken hizmetlerin yapıldığını görüyoruz; en azından, dosya üzerinde
öyle görüyoruz, kâğıtların üzerinde öyle görüyoruz; ancak, göreve geldiğimiz
günden bugüne kadar -ki, iki ay oldu- o bölgeye çok sık elemanlarımızı,
ekiplerimizi gönderiyoruz, problemlerini yerinde tespit ediyoruz, adım adım da
çözmeye çalışıyoruz.
Şimdi, tabiî, yeni bir
afet kararnamesi çıkarmayı şahsen düşünmüyorum. Bu kararnamenin çok istismar
edildiğini de hepimiz biliyoruz; ancak, bu bölgedeki, yani, deprem bölgesindeki
Afyon, Yalova, Gölcük, Kocaeli, Adapazarı, Düzce, Bolu İllerimizin borçları da
olsa belediyelerimizin aylık paylarını yüzde 75 olarak gönderiyoruz. Yani,
diğer belediyelerimize, borçları olan belediyelerimize yüzde 35-40 gönderirken,
bu bölgeye önce yüzde 60 dedik, üç gün sonra tekrar düzelttik, yüzde 75'e
çıkardık. Gaye, bu bölgeyi biraz daha onore etmek için. Bunu da devam
ettireceğiz. Eğer imkânımız olursa, biraz daha yukarı çıkarmaya çalışıyoruz;
ancak, Danıştay 11. Dairesinin kararıyla mağdur edilen belediyelerimiz var. Bu
belediyelerin içerisinde deprem bölgesindeki belediyelerimiz de var. Onunla
ilgili çalışmalarımız son aşamaya gelmiştir. Mağdur edilen belediyelerin
haklarını iade etmek üzere, Bakanlar Kurulunun imzasına yakında açacağımı
söylemek istiyorum buradan. Bunu da telafi etmek istiyoruz.
Yine, aynı konuda bir
sorunuz var. "Depremde evi yıkılan hak sahibi maliklere kalıcı konut
tahsis edilmektedir. Bu konutlar için hak sahiplerinden maliyetleri tahsil
edilmek istenmektedir. Bu kişilerin mağduriyetlerini gidermek için para almamayı
düşünüyor musunuz?" Almamak güzel de... Ama, 1959 yılından beri süregelen
bir kanun vardır. Bütün hükümetler bunu almışlardır. Aslında, çok da bir miktar
değildir ki, altyapı maliyetleri bu projeye dahil değildir; sadece, konutun
maliyeti, bittikten sonra tespit ediliyor, yirmi yıl vadeli, faizsiz ödeniyor.
Gönlümüz de arzu eder ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok zengin olsun, fazla
sıkıntıları olmasın, içte dışta borcumuz olmasın; elbette ki, bu insanları
sevindirmek, sizin de, bizim de, hepimizin görevi olur; çünkü, insanların
yarasını ne kadar sararsanız, ne kadar yardımcı olursanız, o insanlar, size, o
kadar sempatik davranırlar veya dua ederler veya sizin yanınızda yer alırlar;
ama, şu an için böyle bir imkân gözükmüyor; çünkü, bu, bir kanun gereğidir.
Üçüncü soru kâğıdınız,
(6/36)... Onda da iki soru görüyoruz. Yine, Sayın Başbakan tarafından
cevaplandırılmasını arz etmişsiniz. İlgili bakan olarak, zatınıza Meclisin
huzurunda cevap vermek üzere buradayım diyorum Sayın Sefa Sirmen.
Sorunuzun birincisi,
"Irak Kızılayının, Türkiye Kızılayı vasıtasıyla, Kocaeli Valiliğinin
emrine yaklaşık olarak 10 000 000 dolar..." Doğrudur; 10 000 000 dolar
para gönderilmemiş, 10 000 000 dolara karşılık petrol -benzin diyelim veyahut
mazot diyelim- gönderilmiş. Bunun 9 000 000 dolarlık kısmı konutlar için, 1 000
000 doları da Kızılayda bloke edilmiş bir teminat gibi. Yalnız, bu verilirken
şartlar konulmuş. Şartın birincisi, afetzede olacak; ikincisi, Türkiye
Cumhuriyeti hudutları içinde hiçbir vilayette, hiçbir köyde konutu olmayacak;
üçüncüsü de, depremden dolayı bir yakınının ölmüş olması lazım ki, bu krediden
elde edilecek konutlardan yararlanabilsin. Yani, burada, hak sahibi değil bu
insanlar. Hak sahibi kimlerdir; orta ve ağır hasarlı binaları yıkılan insanlardır;
çünkü, hak sahibi kavramı, çok farklı bir kavramdır.
Burada, mağdurları
korumak için bir kredi verilmiş. Bunun da toplamı 250 değil -düzeltmek
istiyorum- 230 hanedir. Bunlar yapılmış, insanlar buralarda oturmuş; bunlardan,
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin konut kira tespitine göre bir kira alınmaya
başlanmış. Bunun miktarı da, 55 000 000 liradır. Bu 55 000 000 liraya bütün
ortak giderler de dahildir. Nedir; apartmanın bakımıdır, temizlik işleridir,
elektrik işidir, sokak aydınlatması, park, bakım, onarım gibi işler de bu 55
000 000'un içinde değerlendirilmiştir. Çok fazla bir miktar değil.
"Bunları verebilir misiniz" diyorsunuz; verebilmek için bir hukukî
sorun karşımıza çıkıyor. Bu bir kanun gereğidir. Yani, hak sahibi değil bunlar.
Ayrıca, buradaki insanların bir kısmı burayı terk etmiş, hiç alakası olmayan
insanlar da bu konutların içine gelmiş oturmuş. Yani, hakları mı, değil mi,
ayrı mesele; ama, sayıları nedir; şu anda da onu tespit etme durumunda
olmadığımızı arz etmek istiyorum. Durum bundan ibaret.
Diğer, ikinci soru:
"Prefabrikeler için arsalara kira bedeli olarak her yıl yaklaşık 16
trilyon TL ödenmektedir. Bu
prefabrikeler kiracı konumundaki depremzedeler için yapılmıştır. Bu
konutlarda oturan depremzedeleri özel bir statüyle konut sahibi yapmayı
düşünüyor musunuz?" Tabiî, soruyu güzel soruyorsunuz... Keşke olsa da
yapabilsek. Yalnız, bu 16 trilyon değil, 6 trilyondur; bu rakamı düzeltmek
istiyorum. Bizler de, o sıralarda, muhalefette otururken çok bol keseden
verdiğimizi hatırlıyorum; ama, bu kürsüye geldiğiniz zaman, elinizi taşın
altına koyduğunuz zaman hiç de muhalefette oturduğunuz gibi iktidar koltuğunda
oturamıyorsunuz. Bu da bir gerçek, bir realite. Tabiî, bunların oturanlara
verilmesi bir kanun ve mevzuat ölçüleri içinde ele alınabilir,
değerlendirilebilir; ama, şu anda, bunlara verilebilir deme noktasında
olmadığımı... Yani, bir popülist politika da izlemek istemiyorum. Burada, bir
bakan olarak, kendimi, sağa vurarak sola vurarak, bunu halledebilirim diye,
belki, İzmitlilere alkışlatabilirim; ama, bir yarayı çok da iyi sarmış
olduğumuza inanmıyorum. Biraz emin adımlarla yürümek; yani, vatandaşı
bedavacılığa teşvik etmemek konusunda da, gerek muhalefet gerekse iktidar, çok
dikkatli konuşmamız, çok dikkatli davranmamız gerektiği anlayışındayım; çünkü,
onbir yıldır arkadaşlarımızla beraber bu Parlamentodayız. Bunun faydalı
olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla, geçici olarak bunlara verilmiştir. Yani, hak
sahibi değillerdir; hak sahibi olmadıklardan dolayı, sadece, geçici olarak
verilmiştir. Orta ve ağır hasarlı konut sahibi insanlar, kendilerine ev
yapılıncaya kadar, burada ikamet etsinler diye verilmiştir.
Ancak, ben, dün, kendi
imzamla bir yazı gönderdim; çünkü -bu afetzedelerle ilgili bir dernek kurulmuş,
o dernek mensupları buradaydılar- evleri bitenleri konutlarına gitmek üzere
valiliğin zorladığını duyunca, hiç olmazsa yaz aylarına kadar bu vatandaşların
buradan çıkarılmaması konusunda valiliğe talimat verdik. Vatandaşların, evleri
bitmiş olsa dahi, kışın rahatsız olmamaları, dağılıp dökülmemeleri için
evlerinden çıkarılmaması konusunda valiliklere böyle bir talimat verdik.
Ayrıca, zatıâlinizin
bulunduğu Kocaeli'nde 550'ye yakın konut vardı; bunlar, bir yıla yakın zamandan
beri tamamlanmıştı. İçmesuyu konusuyla ilgili, belediyeye bağlı bir şirkete 230
trilyona yakın bir paranın ödenmesi gerekiyordu; ödenmediğinden dolayı, bitmiş
olan konutlara, aşağı yukarı yedi sekiz aydan beri vatandaşlar
taşınamıyorlardı. Bundan onbeş yirmi gün önce de, ilgili miktarı ilgili şirkete
ödedik; dolayısıyla, bu sorunu da çözmüş olduk.
Bize böyle imkân
verdiğiniz için zatıâlinize teşekkür ediyor; Parlamentoya saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Sirmen, eğer
konuyla ilgili kısa açıklama istiyorsanız, Sayın Bakana yöneltebilirisiniz;
buyurun.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Yerimden mi, kürsüden mi?
BAŞKAN - Yerinizden Sayın
Sirmen.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Efendim, her soru önergesini ayrı ayrı, kısa kısa değerlendirmek
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Sirmen, değerlendirme
durumunda değilsiniz; sadece, Sayın Bakandan kısa açıklama isteyebilirsiniz.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Evet, tabiî, kısa...
Her soru için ayrı
açıklama isteyeceğim efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Şimdi, birinci sorumuzda, belediyelere deprem bölgesinde işyerleri
yıkılan esnafla ilgili soru sordum. Tabiî, işyerleri yıkılan bu depremzedelerin
2 370'i hak sahibi oldu. Bunlara iki yıl başlanılamadı, daha yeni başlanıldı,
yeni de teslim ediliyor; ama, bu işyerleri, esas ticaret yaptıkları yerlerde
değil, farklı farklı alanlarda kuruldu. Kimine düzgün yer verildi, kimine
verilmedi ve bu insanlar perişan; çünkü, dükkânları yıkılırken mallarını da
kaybettiler, yakınlarını da kaybettiler ve o günden bugüne, üç yılı geçen bu
zaman dilimi içerisinde, çok mağdur oldular, çok perişan oldular; başka hiçbir
sosyal güvenceleri yok, yapacakları başka hiçbir iş yok; çünkü, otuz yıldır bu
işi, bu mesleği yapmışlar. Bu esnafa -hiç olmazsa- uzun vadeli, faizsiz
krediler verilerek, yeni iş düzenlerine imkân tanınmış olur. Bu konuda
talebimiz vardı. Tabiî, bu, benim şahsî talebim değil, oradaki esnafın bizden
beklentileri, hükümetimizden beklentileridir.
İkincisi, Gölcük Kavaklı
Mahallesinin afete maruz bölge olmasıdır. Buranın hemen bitişiğinde, Ford
fabrikası da aynı şekilde afete maruz bölgeydi; ama, daha sonra, bir başka
zemin etüdü raporuna göre, yine Bakanlıkça -sizden evvelki Bayındırlık
Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünce- burası kaldırıldı, afete maruz bölge
olmaktan çıkarıldı. Şimdi, bu masa afete maruz bölge, bu masa afete maruz bölge
değil, orası da afete maruz bölge değil. Yani, ikisinin arasında kalan Kavaklı
Mahallesinde 7,4 şiddetindeki depreme rağmen evler yıkılmamış; ama, buradaki
insanlara "burayı terk edin, burası afete maruz bölgedir" demek,
insafla ölçülür değil. Sizden ricamız, burayı daha iyi inceletip, yerinde,
yeniden zemin etütleri yapılıp, hakkaniyet ölçüsüne göre, bu insanların
mağduriyetlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bugün, deprem, yaşadığımız bir gerçektir.
Zemine uygun inşaat yaptığınız zaman, bütün inşaatlar depreme dayanıklıdır. Bu
konuda duyarlılığınızı bekliyoruz Sayın Bakanım.
Diğer önergemizle ilgili:
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, belediyelere bundan evvelki dönemde ödenen afet
payları tamamen partizanca dağıtıldı. Kendine yakın belediyelere, hatta, hiç
afete maruz kalmamış belediyelere afet payları verildi; maalesef, gerçekten
yıkılmış, yakılmış belediyeler afet payları alamadılar. Ülkemizin başka
yerlerinde Erzincan gibi, Dinar gibi, Adana gibi yörelerde, Kocaeli depreminin,
Marmara depreminin çok daha düşük seviyede, çok daha tahribatı az olan
yerlerde, 5 yıl, aralıksız, o belediyelere afet payı verildi, hem de hiç
ayrımsız, 3 katsayı olarak. Maalesef, bizim belediyelerimize 1,5 yıl katsayı
verildi ve bunlar perişan durumda. Özellikle, bazı belediyelerimiz var, bir
anda 10 000 nüfusla karşı karşıya kaldılar; kamyonları yok, temizlik aracı
alamıyor, zaten maaş ödeyemiyor. Siz, dediniz ki...
BAŞKAN - Sayın Sirmen,
sorunuzu sorar mısınız. Lütfen ama...
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Sorumuzu soruyorum.
Yüzde 75'ini gönderiyoruz
paranın hakedişlerini İller Bankasında. Bu ay tamamı kesilmişti
belediyelerimizin. Yine, bizim arkadaşlarımız size geldiler, sizin
talimatınızla yüzde...
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sirmen.
Buyurun Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, ben anladım; yani, duydum...
Herhalde aynı şeyleri tekrar ediyoruz Sayın Sirmen.
Şimdi, birinci sorunuzda,
mağdur olduklarını söylüyorsunuz. Doğru, depremde, zaten, insanlar mağdur olur.
Yani, bu, yeni bir tespit değil. Deprem olmuş, mağdur olmuş, doğru; yani, ben,
elhak, sizi tasdik ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İkincisi, düşük faizli
kredi diyorsunuz. Yani, bizden öncekileri ille kötülemek gerekmiyor, vermişler
yüzde 4 faizle; yani, bu, sıfır demektir.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Ne kadar vermişler; 500 000 000 lira.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Yüzde 4. Bitiriyorlar tamamını... Bakın, ille
geçmiş hükümetleri kötülemek gibi bir alışkanlığımızın da olmaması gerektiğini,
huzurlarınızda, bir bakan olarak ifade etmek istiyorum. (Alkışlar)
Eğer, biz doğruları
koymazsak, bu ülke zarar eder. Ben, şahsen, popülist politikalardan yana
değilim. Onun için de -bir yerlere, zatıâlinize de şirin görünmek gibi bir
niyetim yok- sizi ve Parlamentoyu mümkün mertebe aydınlatmaya çalışıyorum. Emin
olun ki, bu soruları sorduğunuzda çok ciddîye aldım ve çok ciddî olarak,
dosyaların arasına girdim; yani "benim partimden değil, geçiştireyim"
anlayışıyla meseleye bakmadım...
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Benim talebim değil bu efendim.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Anladım; ama, soru sizin, sizin seçim
bölgeniz... Benim seçim bölgem Bitlis olduğu için... Siz bu taraftasınız...
Şimdi, yüzde 4 faizli
kredi. Yani, bu bedavadır. Siz bile çocuğunuza bu kadar düşük faizle kredi zor
verirsiniz. Size söyleyeyim. İkincisi, beş yıl geri ödemeli. Buradaki
vatandaşlar, zamanında "bizim iş yerlerimizi siz yapın" demişler.
Aslında -pahalı yapmışlar, ucuz yapmışlar konusunu ayrı tartışalım- bana göre,
bir adım ileride gitmişler; yani, parayı verip "buyur, git, kendin usta
bul, işçi bul, yap" diyebilirlerdi. Burada başka hinoğluhinlik de olabilir,
onu da burada çok fazla tartışmak istemiyorum; ama, vatandaş açısından
bakıyorum, işin yapılışında kolaylık var; ama, pahalı yaptırtıp da, vatandaşın
sırtına fazla yük vurdularsa, onun vebalini ödeyeceklerdir. Oralara çok fazla
girmek istemiyorum, sadece, böyle, bu konuda soruları cevaplandırmak istiyorum.
İkinci sorunuzda, yani,
teknik üniversite tarafından bir rapor verilmiş, sonradan bu raporu kendileri
değiştirmişler. Doğrudur; ben baştan söyledim, sorunuz doğrudur; ancak,
gerçekten, çok fazla bir haksızlık varsa, yanlı davranılmışsa, sonradan verilen
karar doğruysa, o konu araştırılıyor zaten, arkadaşlarımıza talimat verdik. Bu,
hemen, kürsüden, benim "evet" veya sizin "hayır" demenizle
olacak bir olay değil. Bu, teknik bir konudur; yeniden teknik heyet kurulması
lazım, araştırılması lazım. Zatıâlinizin sıralarında oturan milletvekilimiz,
iki hafta önce, Erzincan depremini gündeme getirdi burada. Bu kürsüye çıktık,
yanlı, taraflı, keyfî tutumlarla, birilerine rant sağlamak için, birilerini
memnun etmek için, birilerinin arsalarını kıymetlendirmek için her türlü
yanlışlığa boyun eğilmiş; bu memlekette insanlar canlarını vererek ödemişler
dedik. Burada, hep beraber, konuştuk, birbirimizi alkışladık.
Benden öncekiler böyle
bir yanlışlığı yapmışlarsa, o yanlışı yapmamak için direnirim; zorla bir rapor
tutturmam, verilen karar yanlışsa, onu geriye aldırtmanın yollarına bakarım.
(Alkışlar) Ama, doğruysa, şu Parlamentonun huzurunda söz veriyorum -buradaki
mülkün tamamı bir şahsa ait olsa dahi- o doğruyu yerine getirmek için gayret
sarf edeceğimi deklare ederim, ilan ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Biz de onu istiyoruz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - O yönden hiçbir endişeniz olmasın; sizinle
görüşerek bu işi çözmeye çalışacağım.
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Sizi bölgeye bekliyoruz efendim.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Geleceğim, geleceğim...
İki defa heyet gönderdim,
Gölcük'e ve Kocaeli'ne ayrı ayrı heyet gönderdim, Adapazarı'na da kendim
gittim. Göreve geldiğim günden beri deprem bölgesini heyetlerle donatıyorum,
problemleri yerinde çözüyorum Allah'a şükür. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET SEFA SİRMEN
(Kocaeli) - Sizi bekliyoruz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Yakında da geleceğim.
Belediyelerle ilgili
konuya gelince: Biz göreve gelmeden önce borcu olan belediyelere sıfır para
gönderiliyordu. İlk ayda "deprem bölgesindeki belediyelere yüzde 60, borcu
olan diğer belediyelere parti farkı gözetilmeksizin -CHP'li, MHP'li, ANAP'lı-
yüzde 40 göndereceksiniz" dedim ve birinci ay uygulamamızı böyle yaptık.
İkinci ay uygulamamızda bir yanlışlık oldu. Sizlerden de, bu taraftan da
arkadaşlarımız geldi, bir yanlışlığın olduğunu gördük, yanlışlığı iki gün sonra
düzelttik. Yine, deprem bölgesinin dışında borcu olan belediyelere -hiçbir
parti farkı gözetilmeksizin- yüzde 40, yüzde 50, yüzde 35, yüzde 55 oranlarında
para gönderdik ve mağdur etmedik. Deprem bölgemizde de yüzde 60'ı yüzde 75'e
çıkardık; yine, belediye farkı gözetmeksizin, tamamına...
Onun için, elimizden
geldiği kadar, tabiî ki, deprem bölgesine de, ülkenin diğer taraflarına da
hizmet etmeyi arzu ediyoruz; ama, ayağımızı da yorgana göre uzatmak
mecburiyetindeyiz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
samimî açıklamalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Soru cevaplandırılmıştır.
4. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası
yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun,
Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden
yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun,
Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/46)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun,
Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı
(6/48)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Sayın Başkanlığına
Ekte sunulan sorularımın
Bayındırlık Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 27.12.2002
Feridun F. Baloğlu
Antalya
1. - Antalya'nın turistik
beldesi Konyaaltı'da, deniz kıyısında (Akdeniz Bulvarı ile Gazi Mustafa Kemal
Bulvarının kesiştiği noktada) Karayolları Genel Müdürlüğüne ait geniş bir
alanın yıllardan beri boş olarak durması nedeniyle doğan terkedilmiş görüntünün
turizme verdiği zararın önlenmesi için hangi çözüm önerileri düşünülmektedir?
2. - Bu alanın Konyaaltı
kent merkezi ve kültür merkezi olarak düzenlenmesi için Antalya Büyükşehir
Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesine devri düşünülmekte midir?
BAŞKAN - Soruyu,
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen cevaplandıracaktır.
Buyurun Sayın Ergezen.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'nın turistik beldesi
Konyaaltı'da, deniz kıyısında, Akdeniz Bulvarı ile Gazi Mustafa Kemal
Bulvarının kesiştiği noktada Karayolları Genel Müdürlüğüne ait geniş bir alanla
ilgili bir sorusu var. Soru daha önceden bana intikal ettiği için, tamamını
okumak istemiyorum. Böyle bir konunun ne yazılı soruyla ne de sözlü sorularla
çözülmesi mümkün değil, cevap vermek de mümkün değil. Bu, iki kurumun kendi
arasında, masaya oturarak, anlaşarak, çözüm bularak halletmeleri gereken bir
husustur. Şu anda, Sayın Milletvekilime, burada "ben, bu arsayı verdim
gitti" deme noktasında değilim, "vermiyorum" demem de yanlış
olur, her ikisi de doğru olmaz. Dolayısıyla, böyle bir konuda ilgili
bakanlıktaki birimler ile belediye ve valilik bir araya gelir, konuyu masaya
yatırırlar, artıları eksileri görüşülür. Bu, karşılıklı bir mutabakat
meselesidir. Eğer, Karayollarının bunu vermesinde kendi açısından bir mahzur
yoksa, o arsanın da orada boş kalması, herhalde, kimseye merhem olmayacağına
göre, böyle bir konuda olumlu adım atacağımızı Sayın Milletvekilimizin, ilgili
belediyenin bilmesi lazım; ama, Karayollarına da lazımsa, lüzumluysa,
Karayollarının da ihtiyacı varsa, bu konuyu, bana göre, bu kürsülere taşımanın
da çok fazla yararı olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla, ilgili belediye
başkanını Bakanlığa davet ediyorum, ilgili milletvekilini Bakanlığa davet
ediyorum; gelsinler, konuyu masaya yatıralım, görüşelim. Çözülmesi gerekiyorsa,
ben, olumlu adım atacağıma huzurlarınızda söz veriyorum diyorum ve saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya)- Sayın Başkan...
BAŞKAN- Sayın Baloğlu,
yerinizden kısa bir açıklama isteyecekseniz, yalnız, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesinin üçüncü fıkrasını hatırlatmak istiyorum:
"Hükümet adına
verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru sahibi,
yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir. Hükümet adına
verilecek cevapla görüşme tamamlanır. İkinci cevap süresi de beş dakikayı
geçemez."
Dolayısıyla, Sayın
Baloğlu, yerinizden, Sayın Bakandan çok kısa bir açıklama isteyebilirsiniz.
Buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya)- Sayın Başkan, bu çok kısa açıklama nitelemenizi...
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
çok kısa açıklama değil, Sayın Bakandan kısa açıklama isteyebilirsiniz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya)- Evet, onu ifade etmeye çalışıyorum.
Şimdi, efendim, iki kurum
arasında çözülebileceğini ben de biliyorum; ama, bu çözümü getirecek olan
kurum, oraya malik olan kurumdur, Karayollarıdır. Karayolları, 10 yıldır burayı
boş tutuyor, kullanmıyor ve bu yeri kullanabileceğine ilişkin hiçbir belirti de
yok.
Ben, böyle bir hazırlığın
olup olmadığını öğrenmek için bu soruyu sormuştum; bu, birincisi.
İkincisi; doğal ki,
devlet kurumları arasındaki ilişkinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben şunu
da biliyorum: Antalya belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ve Konyaaltı
Belediyesi bu konudaki girişimlerini Sayın Bakana aktarmışlardır. Eğer,
eksiklik, benim Sayın Bakanla görüşmememse, bu eksikliği kısa süre içerisinde
tamamlayacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Baloğlu.
Sayın Bakan, cevap
verecek misiniz?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis)- Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakanım.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; sayın
milletvekilimizin hassasiyetini anlıyorum. Antalya Büyükşehir Belediyesinin
yetkilileri Bakanlığımıza hayırlı olsuna geldiklerinde bu konuyu ayaküstü dile
getirmişlerdi ve konu bu kadarla kaldı. Tabiî, konuyu burada çok fazla
tartışmak istemiyorum; çünkü, burada tartışılması gereken bir konu olmadığının
altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ben, dokuz on yıldır Bakan değilim, ben
daha iki aylık Bakanım. Dokuz on yıl önceki sorunları bir tarafa bırakalım,
geçmişi bir tarafa bırakalım. Bu konu, gerçekten, Antalya'nın menfaatına ise,
Antalyalının yararına ise ve Karayollarının hizmetine engel değilse,
Karayollarını sıkıntıya sokmayacaksa, belediye gerçekten burayı Antalyalıya
yararlı bir hale getirecekse, elbette ki, bu konu çözülür ve çözüme de
kavuşturulur. Yine söylüyorum, zatıâlinizi, belediye yetkililerini makama davet
ediyorum, gelin, konuyu orada görüşelim, bunun görüşme yeri orasıdır diyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
8. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, Emekli Sandığı
Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/50)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
9. - Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, bir araştırma
önergesinde imzası bulunan bir Bakana ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/51)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sayın Bakan burada.
BAŞKAN - Soru Sayın
Başbakana yöneltilmiştir.
10. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, zorunlu
tasarruf birikimlerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru
önergesi (6/54)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
11. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, çiftçilere doğrudan
gelir desteği ödemelerinde uygulanan öncelik kriterlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/55)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
12. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Ziraat
Bankası Diyarbakır-Ergani Şubesinin kapatılması kararına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/56)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
13. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Havaalanının
Jandarma Genel Komutanlığına devrine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/57)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
14. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/58)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
15. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Karadeniz'e
bırakılan zehirli atık dolu varillere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru
önergesi (6/59)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
16. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, memurlara
yapılan kira yardımının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/60)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
17. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, doğrudan gelir
desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/61)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
18. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, İzmir ören
yerleri gelirlerinden İl Özel İdaresine aktarılan payı düzenleyen protokolün
iptaline ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/62)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
19. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in,
Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
20. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, doğrudan gelir
desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/64)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
21. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, seralarda
kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik
borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/65)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
22. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın,
İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki
Ergezen’in cevabı (6/66)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından sözlü olarak yanıtlanması hususunda
aracılığınızı saygılarımla arz ederim. 10.1.2003
Yılmaz Kaya
İzmir
1) Heyelan nedeniyle,
7269 sayılı Kanun gereği "Afete Maruz Bölge" ilan edilen İzmir, Konak
İlçesi, Ballıkuyu Semtinde yıkım kararı verilen ve boşaltılan binaların
sakinlerinin barınmaları sağlanmış mıdır?
2) Sağlanmamışsa,
kendilerine herhangi bir kira yardımı yapılmakta mıdır?
3) Devam etmekte olan ve
çok büyük faciaya yol açma ihtimali olan heyelanın önlenmesi için Bakanlığınız
tarafından herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?
4) 7269 sayılı Yasa
gereği, Bakanlığınızın alması gereken tedbirler için Bakanlığınızın ödeneğinin
bulunmadığı, Konak Belediyesi bütçesinden ödenek ayrılarak bölgede yapılacak çalışmaların
belediye bütçesinden karşılanması gerektiği bildirilerek belediyeye havale
edilmiş midir?
5) Böyle ise, yetki ve
sorumluluğunda olmayan belediyenin bu işlerin altından kalkabilmesi mümkün
müdür?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakika.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir
Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya'nın ilettiği soruları cevaplandırmak üzere
huzurunuzdayım, saygılarımı sunuyorum.
Ben, soruları tekrar
ifade etmekte yarar görüyorum.
"Heyelan nedeniyle,
7269 sayılı Kanun gereği afete maruz bölge ilan edilen İzmir'in Konak İlçesi
Ballıkuyu Semtinde yıkım kararı verilen ve boşaltılan binaların sakinlerinin
barınmaları sağlanmış mıdır?"
Soruları tek tek
cevaplandırmanın doğru olacağı kanaatindeyim.
Evet, Bayındırlık
Bakanlığı olaya zamanında müdahale etmiş; hak sahipleri tespiti yapılmış, bu
hak sahiplerine 925 bina yapılmış ve aileler buraya yerleştirilmiştir. Ancak, 2
452 aile, ilan edilmesine rağmen, hak sahibi olmama konusunda pasif bir
direnişe geçmişler -ne hikmetse, bilemiyoruz- hak sahipliği tespit zamanı
içinde müracaat etmemişler, bundan dolayı, kendilerine ev yapılmamış.
Bir diğer sorunuz da
şudur: "Sağlanmamışsa, kendilerine herhangi bir kira yardımı yapılmakta
mıdır?"
Hak sahibi tespiti
yapılmış ve 925 aileye konut yapıldığı için, 925 aileye ev verilmiş; 2 452
aileye, müracaat etmedikleri için, kanunen böyle bir yardımı yapmak da mümkün
değil.
Üçüncü sorunuz şudur:
"Devam etmekte olan ve çok büyük faciaya yol açma ihtimali olan heyelanın
önlenmesi için Bakanlığınız tarafından herhangi bir çalışma yapılmakta
mıdır?"
Burası afet bölgesi
olarak ilan edilmiş. Buranın boşaltılması için valiliğe talimat yazısı
yazılmış. Boşaltılmadığı gibi, valilik ve belediye, burada kaçak konutların
yapılmasına göz yummuş; dolayısıyla, Bayındırlık Bakanlığının burada yapacağı
bir şey yok. Boşaltılması ilan edilmesine rağmen kaçak yapılaşmaya göz
yumulması, o ilin yetkililerinin sorumluluğundadır.
Olay, çok eski bir olay,
1978'in olayı. Bir çözüm aranıyor gibi, herhalde, bu sorular ondan soruldu;
ama, bu olay da bu şekilde çözüleceğe benzemiyor. Ben, yine de, samimî bir
ifadeyle söylüyorum; bilmediğimiz hususlar varsa, sayın milletvekilimiz bize bu
konuları ayrıca şifahen iletirse, yardımcı olmaya çalışırım.
Yine, aynı konuyla ilgili
başka sorular var: "7269 sayılı Yasa gereği Bakanlığınızın alması gereken
tedbirler için Bakanlığınızın ödeneğinin bulunmadığı, Konak Belediyesi
bütçesinden ödenek ayrılarak bölgede yapılacak çalışmaların belediye
bütçesinden karşılanması gerektiği bildirilerek belediyeye havale edilmiş
midir?
Böyle ise, yetki ve
sorumluluğunda olmayan belediyenin bu işlerin altından kalkabilmesi mümkün
müdür?"
Şimdi, bu soruya cevap
vermek de çok zor, yuvarlak cevap vereceğiz. Cevabı da burada yuvarlayacağız;
çünkü, cevap vermek çok zor.
İSMET ATALAY (İstanbul) -
Sana yakışmıyor yuvarlak cevap vermek Sayın Bakan!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bu iş, biraz teknik çalışmayı gerektiriyor,
teknik bir konu. Araştırılmadan, tabiî, yine cevap verilmez. Davet ediyoruz...
İSMET ATALAY (İstanbul) -
Biraz çalış da gel!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Ucuz politika yok. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yani, sen bu lafı atarsan, bu cevabı da veririm! Çünkü, biz, buraya,
lüzumsuz yere, boş yere enerjimizi tüketmek için gelmiyoruz. Sorunları çözmekte
kararlıyız ve azimliyiz. Gecenin saat 12'lerine kadar çalışıyoruz ve hepinize
de eşit davranmak gayreti ve azmi içindeyiz. O bakımdan, lütfen... Ben, kendi
milletvekillerime de söylüyorum, zatıâlilerinize de söylüyorum, bu sorunların
çözülmesini istiyorsanız, gelin, zaman kaybetmeyelim; gelin, daktilografları
meşgul etmeyelim; gelin, sekreterleri bu yazılar peşinde koşturmayalım; gelin,
bakanları bunlarla meşgul etmeyelim; dosyaları masaya yatıralım, gerçekten,
sorunları çözelim. Ben, bunu bekliyorum, bunu istiyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Yani, onbir yıldır
diyorum, şaka da söylemiyorum... O zaman, Deniz Baykal da şuralarda
otururlardı, Erdal İnönü şurada otururdu, Demirel şurada otururdu, biz de
burada otururduk. Gördüğüm bir şey var, bu kürsüler çok şeye şahit -Turizm eski
Bakanım da tebessüm ediyor; çünkü, o da çok şeye şahit- bizim, enerjimizi boşa
tüketecek vaktimiz yok, zamanımızı boşa tüketecek kadar da israfçı olmamalıyız.
Türkiye'nin çok ciddî sorunları var, çok ciddî problemleri var. Hep "al
gülüm ver gülüm" yapılmış, insanlara "bugün git, yarın gel"
denilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Kaprislerle,
ihtiraslarla, hırslarla, siyasî taassupvari yaklaşımlarla, birçok insanın
sorunlarının çözülmediğini görüyoruz. Biz, bunları kırmak istiyoruz, bunları
unutmak istiyoruz, devletin bütün kapılarının eşit şekilde açıldığının imajını
insanlarda yerleştirmek istiyoruz, insanların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
bütün yetkililerine güvenmesini sağlamak istiyoruz.
O bakımdan, bu
meselelerin çözüm yerleri bellidir; lütfen, buralarda oturalım, çalışalım ve
bunları çözelim; çünkü, burası afete maruz bölge ilan edilmiş, hak sahipleri
tespit edilmiş, evler yapılmış... Bu bölgenin boşaltılması talimatı verilmesine
rağmen, kaçak yapılaşmaya devam edilmiş, 2 452 aile de ev sahibi olmamak için
direnmiş. Aradan yıllar geçmiş; 1978, 1988, 1998, 2003... O halde, burada bir
rahatsızlık var, bir hastalık var, burada bir problem var demektir. O zaman,
onu, oturup, enine boyuna görüşmemiz lazım diyorum ve çözme konusunda çok hızlı
adımlar atacağımı da burada ilan ediyorum.
Bana bu konuda yardımcı
olursanız memnun olurum diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Kaya, Sayın
Bakandan açıklama isteyecek misiniz?
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kaya.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Öncelikle, Sayın Bakanıma, bu sorunu çözme konusunda taahhütte bulunduğu için
teşekkür ediyorum, daha sonra şunu belirtmek istiyorum: Pazartesi günü, yani
iki gün önce, ben, sözünü ettiğim yerdeydim. Burada, Ballıkuyu'daki
vatandaşlarımız, kapıları, pencereleri sökülmüş, elektrik ve su saatleri
sökülmüş binalarda, soğuktan titreyerek oturmaktaydılar.
Şimdi, biraz önce Sayın
Bakanımız ucuz politikadan bahsetti. Ben orada incelemeler yaparken, gözümün
önünde bir istinat duvarı çökmüş, altında bir vatandaşımız kalmış ve hayatını
kaybetmiştir. Bunların çözümünü aramak, bu sorunları buraya taşımak,
kesinlikle, ucuz politika değildir ve bu sorunların çözümü için -benim elimde
gerekli dokümanlar da vardır- Sayın Bakanla görüşmeye, kendileri de hazırsa, her
zaman hazırım.
Yine tekrar ediyorum: Bu
sorunun çözümü için taahhütte bulunduklarını sevinerek görüyorum ve kendilerine
teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kaya.
Sayın Bakan?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Teşekkür ediyorum; sağ olun.
BAŞKAN - Soru
cevaplandırılmıştır.
23. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve
sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank
kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/67)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
24. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve
sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/68)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
25. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve
sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank
kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/69)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
26. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, memur emekli
maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/70)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
27. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki
kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağını ilişkin Turizm Bakanından
sözlü soru önergesi (6/71)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
28. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki
kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/72)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
29. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizlik sigortası
ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/73)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
30. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin
hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/74)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
31. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin
alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/75)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
32. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, devlet
tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim faaliyetlerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
33. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in,
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/77)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
34. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Türk Ticaret
Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/78)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
35. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türk Ticaret
Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/79)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
36. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi eserlerin
korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
Aynı zamanda, sözlü
sorulara ayrılan 1 saatlik süre dolmuştur.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 18.06
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - 25 inci
Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.
VIII. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. - Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı :
17)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Komisyon ve Hükümet
olmadığı için ertelenmiştir.
2 nci sıraya alınan,
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları raporlarının
görüşmelerine başlıyoruz.
2. -
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları raporları (1/283) (S.
Sayısı : 36) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 36 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yergök; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın
üyeleri; Adalet Komisyonunda değiştirilerek kabul edilen ve Genel Kurula
sunulan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüş ve düşüncelerimi açıklamak
üzere, söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak, sözlerime başlamak
istiyorum.
Tasarının çerçeve 1 inci
maddesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/A maddesinde, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesince verilen ihlal kararlarının iadeimuhakeme sebebi sayılması
amacıyla değişiklik yapılmasını öngörmektedir. Adalet Komisyonu, bu
değişikliğin 445 inci maddenin birinci fıkrasına bir bent ilavesiyle
yapılmasını uygun görmüş ve 445 inci maddenin birinci fıkrasına, hükmün, İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya Eki Protokollerin
ihlali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmiş olmasını iadeimuhakeme sebepleri arasına sokmuştur.
Yapılan değişikliğin sonucu olarak, bu iadeimuhakeme sebebi için başvuru
süresini düzenlemek gerektiğinden, süreye ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 447 nci maddesine bir fıkra eklenerek "445 inci maddenin
onbirinci bendinde yazılı sebepten dolayı iadeimuhakeme müddeti, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıldır" denilmiştir.
Tasarının çerçeve 2 nci
maddesiyle de, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 327/a maddesinin değiştirilmesi
öngörülmekte ve bu değişiklikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
bakımından muhakemenin iadesi yoluna gidilmesinin kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen ihlal kararlarının, muhakemenin
iadesi sebebi sayılması amacıyla Adalet Komisyonumuz, Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun 327 nci maddesinin birinci fıkrasına 6 numaralı bent ekleyen yeni bir
çerçeve madde düzenlemiştir.
Sayın milletvekilleri, 3
Ağustos 2002 tarihinde 4771 sayılı Yasa kabul edilmiş, konuyla ilgili düzenleme
yapılmış ve bu yasanın yürürlüğe ilişkin 13 üncü maddesinde, Ceza Muhakemeleri
Usul Kanununda 327/a, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda da 445/A maddesiyle
yapılan değişikliğin bir yıl sonra, yani 8 Ağustos 2003'te yürürlüğe gireceği
belirtilmiştir. Ancak, bugün görüşmekte olduğumuz tasarıyla, henüz yürürlüğe
girmemiş bir düzenlemeyi değiştirmiş oluyoruz. Bugün bu tasarı kabul
edildiğinde, her iki yasadaki değişiklik, hiç uygulanmadan değiştirilmiş
olacaktır. Bu da, geçtiğimiz dönemde bu yöndeki düzenlemenin ne kadar özensizce
yapıldığını ortaya koymaktadır.
Hükümet tasarısındaki
düzenlemede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararının kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl içinde Yargıtay Birinci Başkanlığından muhakemenin iadesi
isteminde bulunulacağı ve bu istemin, hukuk davaları yönünden Yargıtay Hukuk
Genel Kurulunca, ceza davaları yönünden ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca
inceleneceği, istem, süresi içinde yapılmamış ise reddine, aksi halde dosyanın,
davaya bakması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verileceği
biçimindeydi.
Adalet Komisyonumuzun
kabul ettiği metin çok daha isabetlidir; zira, Yargıtayımızın bilinen iş yoğunluğu
karşısında, üstelik de salt süre yönünden yapılacak bir inceleme için Yargıtay
Hukuk Genel Kurulunu ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunu meşgul etmenin doğru ve
mantıklı bir tarafı bulunmamaktaydı. Şimdiki düzenleme, yani Adalet
Komisyonunun kabul ettiği metin çok daha yerinde olmuştur.
Sayın milletvekilleri,
hükümet tasarısında 3 üncü madde olarak geçen öğrenci disiplin affıyla ilgili
maddenin metinden çıkarılması da ayrıca doğru bir karar olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ikiyüz yıldır yüzünü Batı'ya dönmüş, cumhuriyetle
birlikte de çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı kendisine hedef koymuştur. Bunun
için de başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi olmak üzere, birçok uluslararası belgeye imza atmıştır.
İşte, çağdaş toplum
anlayışına yaşamın her alanında işlerlik kazandırmayı amaç edinen ülkemizde,
birey-toplum ve birey-devlet ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, uygar,
demokratik bir devlet olmanın tüm gereklerini yerine getirecek köklü, kapsamlı
ve hızlı yapısal değişiklikler ve düzenlemelerin bir an önce yapılması
gerekmektedir. Bu bağlamda, gerek Anayasamızda gerekse yasalarımızda bugüne
kadar pek çok düzenleme de yapılmıştır. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla
yapılmakta olan düzenleme de bu amacın gerçekleşmesine katkı sağlayacak bir
düzenleme olarak görülmelidir.
Çağdaş demokrasilerde
hukuk devleti, anayasanın açık hükümlerinden önce, hukukun bilinen ve tüm uygar
ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere, evrensel hukukun üstün kurallarına,
yasaların üzerinde, yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkelerine bağlı
olan devlettir. Hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirmek için de buna
uygun düzenlemeler yapmak zorunlu bulunmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 1 inci maddesine baktığımızda, taraf devletlerin, sözleşmede yer
alan hak ve özgürlükleri, yetki alanları içindeki bireylere sağlamakla yükümlü
oldukları belirtilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90 ıncı maddesinde
de "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun
hükmündedir, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz" denilmektedir. "Kanun hükmünde" denilmekle beraber
kanunların Anayasaya aykırılığı ileri sürülürken, uluslararası sözleşmelerin Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine gidilemeyeceği öngörülmüştür. Yine,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararları, ilgili devlet bakımından bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, sözleşmenin ihlal edilip edilmediğini saptar ve ihlal
varsa, tazminata karar verir. Kararın uygulanmasının denetimi ise, Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesine aittir. Ne var ki, tazminat ödenmesi bazı
durumlarda yeterli olmadığından, yargılamanın iadesi bir ihtiyaç olarak ortaya
çıkmaktadır. Örneğin, sözleşmeye aykırılığı tespit edilen bir mahkeme kararına
dayanılarak, şikâyetçinin cezasının infazının sürdürülmesi halinde, böyle bir
durum söz konusu olabilir.
Bugüne kadar, birçok
devlet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararını, yargılamanın iadesi
nedeni olarak kabul etmiştir. Örneğin; Federal Almanya, 1998'de Ceza
Muhakemeleri Usul Kanununun 359 uncu maddesine bu amaçla yeni bir fıkra
eklemiştir. Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir ihlal kararı varsa
ve ulusal mahkemenin hükmü bu ihlal kararına dayanıyorsa, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararı, davanın yeniden görülmesi nedeni olabilir. İsviçre, 15 Şubat
1992'de, Federal Usul Yasasında yaptığı değişiklikle aynı olanağı tanımıştır.
Avusturya, 1996'da, aynı yönde, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda değişiklik
yapmıştır. Keza, Lüksemburg ve Norveç de, sözleşmeye aykırılığı tespit edilen
mahkeme kararları açısından yargılamanın yenilenmesi yöntemini kabul ederek,
gerekli yasal düzenlemeleri yapmıştır. Hatta, Polonya, 1998 yılının eylül
ayında, Ceza Yargılaması Yasasının 540 ıncı maddesinde bir değişiklik yaparak,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılamanın ihlal edildiği
yolunda bir karar verildiği takdirde, yargılamanın yenileneceğini kabul etmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen bir ihlal kararının, bir
iadeimuhakeme nedeni olarak kabul edilmesinin aşağıdaki yararları sağlayacağı
düşünülmelidir.
Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesiyle ulusal hukuk sistemi arasındaki etkileşim artacak; Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin, ulusal hukuk sisteminin bir parçası olduğu, daha belirli
bir nitelik kazanacaktır. Dolayısıyla, yargı organları, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını dikkate almaya daha
fazla özen göstereceklerdir.
Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarının uygulanması aşamasında, Bakanlar Komitesinde
karşılaşılan sorunlar büyük ölçüde sona erecektir.
Yukarıda açıkladığımız
gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda
değişiklik yapılarak, mevcut iadei muhakeme sebeplerine, sözleşmeye aykırılığı
tespit edilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşen kararlarının da
eklenmiş olması, yerinde ve isabetli bir düzenlemedir.
Yapılan düzenlemenin
Anayasaya aykırı bir yönü de bulunmamaktadır; bu nedenle, Adalet Komisyonunca
kabul edilen şekliyle yapılan düzenlemeyi desteklediğimizi belirtir, Yüce
Meclisi, tekrar saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yergök,
teşekkür ediyoruz.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylü; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısı hakkında Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 1 inci maddesinde, taraf devletlerin, sözleşmede yer alan hak ve
özgürlükleri, yetki alanları içindeki herkese sağlamakla yükümlü oldukları
belirtilmektedir.
19 uncu maddede de
belirtildiği üzere, mahkemenin kuruluş amacı, taraf devletlerin sözleşme ve ek
protokollerinde öngörülen taahhütlerinin yerine getirilmesini denetlemektir.
Sözleşmenin 46 ncı
maddesine göre ise, yüksek taraf devletler, taraf oldukları davalarda
Mahkemenin nihai kararına uymayı taahhüt eder. Mahkemenin nihai kararı, kararın
uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine gönderilir.
Bu üç maddenin birlikte
değerlendirilmesi, Mahkeme kararlarının bağlayıcılığını, hiç tereddütsüz,
ortaya koymaktadır.
Nitelik olarak Mahkeme
kararı kurucu değil, tespit edici bir karardır. Kararda bireyin sözleşmeyle
güvence altına alınan bir hakkının ihlal edildiği tespit edilmektedir. Mahkeme
kararı, yalnız şikâyet edilen devlet açısından bağlayıcıdır; ancak, karar, bu
devletin içhukukunda doğrudan bir sonuç doğurmaz. Kararla, ilgili devletin, ne
içhukuk düzeni değiştirilebilir ne de devlet organlarının yapmış olduğu bir
işlem ortadan kaldırılabilir; ancak, ilgili devlet, kararın gereklerini yerine
getirmekle yükümlüdür; ihlale son vermek ve eski hali olabildiğince yeniden
ihya etmek zorundadır. Bunun nasıl yapılacağı kendi takdirine kalmış olmakla
beraber, kararın uygulanması için, mutlaka, içhukukunda gerekli değişiklik ve
düzenlemeler yapmak zorundadır. Kararın muhatabı olan taraf devlet, ayrıca,
gelecekte başka bireylere karşı da bu tür ihlal eylemlerinden kaçınmak
zorundadır.
Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, önüne gelen taraf devlet mahkemesi veya idarî makam kararının sözleşmeye
uygun olup olmadığını denetlerken, iki hususu gözönüne alarak karar
vermektedir.
1.- Sözleşmenin ihlal
edilip edilmediği,
2.- Sözleşmenin 41 inci
maddesi uyarınca uygun bir tazminata gerek olup olmadığı.
Mahkeme bir meblağ
hükmetmişse, ilgili taraf devlet, bunu, aynen yerine getirmek
yükümlülüğündedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir içhukuk kuralının
Sözleşmeye aykırı olduğunu belirlemişse, artık, taraf devlet, ilgili hukuk
kuralını sözleşmeye uygun hale getirmek zorundadır. Bu zorunluluk, hem
Sözleşmenin bütününden hem de Sözleşmenin 46/1 inci maddesinden kaynaklanır.
Değerli milletvekilleri,
bir içhukuk kuralının Sözleşmeye aykırı olduğunun tespiti halinde, bu içhukuk
kuralının sözleşmeye uydurulduğuna dair birçok örnekler görebiliriz. Belçika,
bir davada, Sözleşmeye aykırı olduğu saptanan yasayı parlamento tarafından
derhal yürürlükten kaldırmıştır. Keza, Avusturya, bir davada, komisyon
kararından hemen sonra ceza usul hukukunda değişiklik yapmış ve bununla da
yetinmeyip şikâyetçinin davasını yeniden yargı önüne getirmiştir. Danimarka'da
mahkemelerin tarafsızlığı konusu dava edilmiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
bu konuda Sözleşmenin ihlal edildiğine karar vermiş, bunun üzerine ülke İdarî
Hâkimler Kanununda değişiklik yapmıştır. İngiltere ve Fransa da aynı şekilde
mevzuatında buna benzer değişiklikler yapmışlardır.
Eski hale getirmeyle
ilgili birçok Avrupa ülkesinde uygulamalar mevcuttur. Avusturya, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin veya ekprotokollerden
birisinin ihlal edildiğine karar vermesi halinde, yargılamanın yenilenmesi
gerektiğine karar vermiştir. Bulgaristan aynı şekilde, 1998 tarihinde yapılan
bir değişiklikle Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 362 nci maddesine bir
paragraf eklemiş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin ihlal edildiğine dair cezai soruşturmalar açısından esasa ilişkin
büyük öneme sahip bir karar vermesi durumunda, davanın yenileneceğine karar
vermiştir. Ayrıca, Hırvatistan, Finlandiya, Fransa ve Almanya mevzuatlarında bu
gibi düzenlemeler yapmış ve yenileme kararları almışlardır.
Keza, Lüksemburg,
Slovenya, Norveç ve Polonya mevzuatlarında yaptıkları değişiklikten sonra,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, insan haklarının ihlal edildiğine dair
vermiş olduğu kararlardan sonra, davaların yenilenmesine karar vermişler ve
bunu fiilen uygulamışlardır. Buna daha çok örnek verebiliriz; Yunanistan,
İsviçre, Danimarka ve İsveç de, aynı şekilde kararlar vermişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere, Avrupa Konseyine üye olan ve
keza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan ülkemizin, Sözleşmede ve eki
protokollerde yer alan taahhütlerini yerine getirmesi, elbette, kendisinden
beklenmektedir. Biz, bunu, aynı zamanda, demokrasiyi kabul etmiş ve özümsemiş
olan ülkemizin insanları açısından, onların lehine durum doğurması sebebiyle de
yerine getirmemiz gerektiği kanaatindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
tasarı, komisyonumuza geldiğinde, iadei muhakeme sürecini başlatmak için,
kararın, önce Yargıtay Birinci Başkanlığına gitmesi gerekiyordu, ardından Hukuk
Genel Kuruluna ve ilgisine göre de Ceza Genel Kuruluna gönderilecek ve burada
süreye bakılacak, şayet süre geçirilmemişse, doğrudan mahkemesine
gönderilecekti. Biz, komisyonda, Yargıtay Başkanlığının ve Ceza Genel Kurulu
ile Hukuk Genel Kurulunun bu konularla meşgul edilmemesini düşünerek, doğrudan
ilgili mahkemesine gelmesini görüştük ve komisyonumuz da bu şekilde kabul etti.
Tasarıda, ayrıca,
Dernekler Kanununda daha önce yapılan değişikliğe paralel olarak bir değişiklik
yapılmış, 2908 sayılı Dernekler Kanununun "Bildiri Yayınlanması"
başlıklı 44 üncü maddesi, yakın bir zamanda kısaltılmış ve bazı
basitleştirmeler yapılmıştır. Buna bağlı olarak da, bu maddeye atıf yapan, ceza
hükmü taşıyan 82 nci maddedeki hapis cezası yerine, 1 milyardan 3 milyar liraya
kadar para cezası getirilmiştir.
İşte, huzurlarınızda
bulunan tasarı, ana hatlarıyla bu şekilde düzenlenmiştir. Detaylarına fazla
girmek istemiyorum. Cumhuriyet Halk Partili değerli meslektaşım da aynı şeyleri
ifade ettiler. Tasarının olumlu bir tasarı olduğunu düşünüyor ve takdirlerinize
sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Köylü.
Tasarının tümü üzerinde,
şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Aydın; buyurun.
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
HASAN AYDIN (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın üyeler, değerli arkadaşlarım; bugün "uyum paketi"
diye adlandırılan, çeşitli konuların değerlendirildiği, insan haklarına dayalı
uyum yasalarıyla ilgili tasarının Meclise getirilmiş olmasını, esas itibariyle
olumlu buluyorum. Avrupa'yla bir uyum içerisinde olmamız, onun da ötesinde,
insan haklarını savunan bir ülke, insan haklarının savunulduğu, yasal güvencelerinin
oluşturulduğu bir Parlamento olmamız, ülkemiz insanının bizden beklediği.
Değerli arkadaşlarım,
belki, Türkiye'de yaşanan sorunun esası, Türkiye'de yasalar çıkar; ama,
yasaların yaşamsallaşması, hayata geçirilmesi, insanı için uygulanır hale getirilmesi
problemleri ülkemizde yaşanmaya devam etmesidir.
Burada, tasarının
gerekçesinde, uluslararası insan haklarından, çoğulculuktan, demokrasiden söz
edilmektedir. Bugün, burada, bu konuyla da çok yakından ilgili olduğunu
düşündüğüm, eğer böylesine gelişmeler karşısında tavır koyamaz isek, düşünce
söyleyemez isek, bu çıkarmış olduğumuz yasaların formalite yasalar olmayı
aşamayacağı gerçeğine inanıyorum.
Bugün, ülkemizde, dünyada en çok konuşulan ve konumuzla çok yakından
ilgisi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Irak savaşına bakışımızın, Amerika
Birleşik Devletlerinin Irak'a ilişkin davranışlarının, insan haklarıyla ve bu
yasalarla çok yakından ilgili olduğunu ifade etmeliyim.
Değerli arkadaşlarım,
evrensel insan hakları dediğimizde, insanların sadece kendilerinin ya da ülke
insanlarının haklarından söz etmesi değil; aynı zamanda, bu gezegen üzerinde
yaşayan insanların tümünün haklarını gözetmesi ve bir yasa çıkacaksa, o yasanın
bu anlamda da işe yaramasını da gözetiyor olması gerekir.
Bir taraftan, hemen yanı
başımızda, binlerce yıllık tarihi olan, binlerce yıllık komşuluk tarihimiz
olan, ailelerimizin, sınırların ötesinde akrabalarının olduğu, geleneklerimizin
ve göreneklerimizin son derece benzer olduğu, dünyanın neredeyse en yoksul ve
ezilen ülkelerinin içerisinde bulunan, insan haklarının son derece ihlal
edildiği Irak; ezilen, yoksul Irak; halkı aç, susuz Irak; onun tepesinde bir
diktatör; öte taraftan, dünyanın ilgilenmek zorunda kaldığı, dünyanın başında
ve dünyanın diktatörü konumunda olan ABD'nin başında Bush ve bunun tam
ortasında Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu, Anadolunun insanları, Anadolunun
milleti, milletin vekilleri, bu Parlamento...
Bu insan hakkı, bu
Parlamento dışında her yerde konuşuluyor. Bu Parlamentonun dışında, bu insan
hakkı, gazeteci tarafından konuşuluyor, sokaktaki insan tarafından konuşuluyor;
ama, bu ülkenin kaderini belirleyen, bu ülkenin geleceğini belirlemekle yükümlü
ve yetkilendirilmiş olan bu Parlamentoda, bugüne kadar, bu ciddî meseleyi
-çıkarmış olduğumuz yasalar ne olursa olsun- bu önemli meseleyi, bu insan hakkı
meselesini bir kere konuşma şansını yakalayamadık.
Ben, bir milletvekili
olarak -ilk defa oluyor- seçim bölgeme gittiğimde, vatandaşın ve seçmenin bana
sorduğu "Türkiye'de neler oluyor, Amerika Birleşik Devletleri ne yapıyor,
Saddam ne yapıyor, böyle bir savaş çıkarsa bu, ülkemizi nasıl etkileyecek"
gibi sorular karşısında, gazete köşelerinden okuduğum, televizyon ekranlarından
duyduğum haberlerden yola çıkarak bilgi vermemeliyim. (CHP sıralarından alkışlar)
Samimiyetle ifade etmek
isterim ki, burada konuşmamın içeriği ve niyeti eleştiriye yönelik değildir;
bir ülke vatandaşı olarak, bir ülkenin vekili olarak duyduğum sıkıntı ve zaman
zaman uykularımı kaçırabilecek olan bir sorumluluk duygumdur.
Türkiye ne yapacak;
Türkiye, insan haklarını savunurken, Türkiye, Avrupa Birliğine uyum yasalarını
çıkarırken, Avrupa Birliğine girmeye çalışırken... Evet, yoksuluz, borcumuz
var, sıkıntılarımız var. Dünyanın güçlü ülkeleri, bizi istemediğimiz noktalara
zorlamaktadırlar, bizi zorlamaktadırlar "eğer, bizim bu istediklerimizi
yapmazsanız, başınıza şöyle şöyle şeyler gelir." Tehdit, açık tehditler...
Büyük gazetelerin birinci sayfalarında açık tehditleri görüyor olabiliriz; ama,
bir şeyi unutmayalım: Bu Parlamentoda oturan insanlar ve bunları seçen
insanlar, dünlerde, tarihimizdeki en zor günlerde "yok oldu" diye
düşünüldüğü günlerde, Fatih Sultan Mehmet'in, Karacaoğlan'ın, Köroğlu'nun,
Dadaloğlu'nun torunları, borcumuz var diye, harcımız var diye, istemediği, ülkesinin
insanının istemediği, komşusunun istemediği, insana fayda sağlamayacağına
inandığımız, kan demek, zulüm demek, ölüm demek olan bir olayın karşısında
tavır koymayı bilmek, yeri geldiğinde dünyanın en güçlü, yeri geldiğinde
dünyanın en haksız olayında, zalimin yanında değil, karşısında, mazlumun
yanında yer almasını bilebilecek bir ülke olduğumuzu bütün dünyaya gösterme
göreviyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım,
insan hakkı, temel bir hak, dokunulduğunda günah işlediğiniz bir nokta. Bir
suçu yok. Bugün, savaş ilan etmekte olan dünyanın süper gücü, Irak'ta bir silah
bulmuş değil, bir kimyasal bulmuş değil, bir suç unsuru bulmuş değil;
varsaymaktadır "var" demektedir; var olduğunu, dünyanın bütün ülkelerinin
bir araya geldiği Birleşmiş Milletler bulabilmiş değil.
Bu güç, bir diktatörün
yıkılmasından söz etmektedir, Irak'a demokrasiyi getirmekten söz etmektedir.
Ben, Anadolu coğrafyasında doğan bir vatandaş olarak, önce, bu düşünceye
sorarım: İsrail'de, Filistin'de, 10 yaşında, 12 yaşında çocuklar televizyon
kameraları önünde kurşunlanırken, sizin, insan hakları konusundaki bakışınız
neydi?! (Alkışlar)
Dünyanın en büyük
diktatörlerinden destek alarak, dünyanın en büyük zalimlerinden destek alarak
bir başka diktatörü yıkma hevesi ve bir başka diktatörü yıkma noktasındaki
samimiyetinize bizi inandırmak mı istiyorsunuz?!
Sevgili arkadaşlarım,
kastettiğim şudur: Biz, bu Parlamentoda bu işi konuşmadık ya da konuşmadık
demeyelim; Türkiye'de, en önce bilgi alması gereken, bu konuda fikir beyan
etmesi gereken, düşünce beyan etmesi gereken arkadaşlarımın tümü, bu konudan
uzağız.
Belki şöyle düşünülmüş
olabilir; buna yüreğimle inanıyorum: Bu Parlamentoda, kim isterse istesin, kim
dayatırsa dayatsın, Türkiye'nin, mazlum Irak Halkına karşı savaşın yanında
olacağı şeklindeki bir karar çıkmaz. (Alkışlar) Hiçbir güç, bu kararı bize
dayatamaz.
Bu nedenle, diyorum ki
sevgili arkadaşlarım, biraz sorumluluk duyalım. Yöneticilerimizin, bir
sorumluluk anlayışı içerisinde "Parlamentoya gelirse, ne olur ne olmaz; acaba, stratejimize
uygun, uluslararası ilişkilerimize uygun bir karar çıkar mı" endişesi
taşımaları söz konusu olabilir. Biz, kendi içimizde, zaman zaman, iki kardeşin
yaptığı gibi kavgalar yapabiliriz, zaman zaman birbirimize farklı düşebiliriz,
zaman zaman oylarımızın azlığı çokluğu meselelerini tartışabiliriz; ama, bir
tek şeyi tartışamayız: İnsanımızın, bir zalimin yanında yer alması
mecburiyetini tartışamayız; insanımızın, bir mazluma saldırılmasına, bir mazluma
saldırıyı gözden kaçırmasına izin veremeyiz. Ben, bu noktada, Parlamentoda
bulunan arkadaşlarımın tümünün yüreğine, vicdanına, kalbine inanıyorum. Biz, bu
noktada bir davranış koymalıyız.
İlk defa, böylesine
önemli bir insan hakkını, böylesine önemli bir ülke sorununu, böylesine önemli
bir ülke geleceğini tartışmak ve gündeme getirmek zorunda olduğum için üzgünüm.
Bir milletvekilinin, sonuçta, böylesine önemli bir meseleyi gündeme getirmiş
olması, bir milletvekilinin yarattığı ağırlık kadardır; ama, isterdim ki, bu
Parlamentonun bu kürsüsünde ilk konuşmayı yapan İstanbul'dan gelmiş bir
milletvekili değil, bugün ülkemizi temsil eden Başbakanımız olsaydı. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugün, Başbakanımız, bize, burada bilgi verseydi,
fikirlerimizi alsaydı, düşüncelerimizi alsaydı. Bunu da bir eleştiri olarak
söylemiyorum; bunu samimi bir dilek, bunu samimi bir talep olarak söylüyorum.
İnanıyorum ki,
milletvekillerimizin tümü "ne oluyor arkadaş" sorusuna, en kısa
sürede, en kısa zamanda bir cevap ihtiyacı içerisindedirler. Bu taleple buraya
geldim; bir milletvekili de olsam, böyle bir uyarı görevini yapmanın bu ülkeye
yarar sağlayacağı düşüncesiyle geldim. Beni dinlediniz.
Tümünüzü saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. Bağımsız bir ülkenin, bağımsız bir milletin vekilleri
olarak hepimizin gelecek noktasında bir ortak davranış taşıyacağımıza
inanıyorum.
Teşekkür ediyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Aydın,
teşekkür ediyorum.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın milletvekili, ilk konuşmayı geçen hafta ben yaptım burada, AK Parti
milletvekili olarak; siz, ikincisiniz.
HASAN AYDIN (İstanbul) -
Tenzih ediyorum, geri aldım. Problem yok.
BAŞKAN - Tasarının tümü
üzerinde başka söz talebi var mı? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Saymaya gerek yok galiba...
(Alkışlar) Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Divan üyesinin oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN
TASARISI
MADDE 1. - 18.6.1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki 11 inci bent eklenmiştir.
"11 - Hükmün, İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin
ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmiş olması."
BAŞKAN - Tasarının 1 inci
maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili
Sayın Muharrem Kılıç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sayın hükümet, bir
yandan Anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa
Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin, Türkiye Ulusal Programı
çerçevesinde yapılması gerekli tedbirlerle ilgili olarak çeşitli kanunlarda
değişiklik yapmaya çalışmaktadır. Şu anda gelen tasarı da bu değişikliklerden
bir kısmını içermektedir.
Tasarının 1 inci
maddesiyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesine 445/A olarak
yeni bir madde eklenmesi öngörülmüştür. Bu tasarıya göre, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin
veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiği saptandığında, Adalet Bakanı,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, başvuruda bulunan veya temsilcisi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararının kesinleşmesinden itibaren, bir yıl içinde, Yargıtay
Birinci Başkanlığından muhakemenin iadesini isteyebilirler. Bu istem, Yargıtay
Hukuk Genel Kurulunca, süre yönünden incelenir, süre geçmişse reddedilir,
süresi içindeyse, duruşma yapmaksızın ilgili mahkemeye gönderilir.
Maddenin bu şekilde
düzenlenmiş olması, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki muhakemenin iadesi
uygulamasının dışında yeni bir uygulama getirdiğinden ve ayrıca, Yargıtay
Birinci Başkanlığı ile istisnaî durumlarda toplanan ve içtihat oluşturan
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu, fuzulen, sadece süre yönünden inceleme yapmak
üzere meşgul edeceğinden, bu düzenleme, Adalet Komisyonu tarafından kabul
edilmemiştir. Bunun yerine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci
maddesine 11 inci bent eklenerek yeni bir düzenleme yapılmıştır. Gerek şahsım
ve gerekse Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, tasarının Adalet Komisyonundan
geçen haliyle düzenlenmesini kabul ediyoruz ve bu düzenlemeye olumlu oy
kullanacağız.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hükümet, Meclis açıldığından bu yana, yasalardaki maddeleri
tek tek değiştirmek suretiyle düzenlemeler yapmaya çalışmaktadır. Oysa,
yürürlükteki içhukukun yenileştirilmesi ve uluslararası sözleşmelerin
içselleştirilmesi için kapsamlı bir hukuk reformu yapmakta yarar bulunmaktadır.
Yargı, kuvvetler ayrılığı
ilkesinin, yasama, yürütme, yargı şeklindeki üçlü sacayağından birisidir;
ancak, her nedense, yargıya hak ettiği önem verilmemektedir. Ayrıca, yürütme
organının etkisiyle, yargı, tam olarak bağımsızlığını da yaşayamamaktadır.
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarı, kurulda
oy hakkı da olduğu halde katılmaktadırlar. Ayrıca, hâkim ve savcıların özlük
dosyaları Adalet Bakanlığında tutulmakta olup, disiplin soruşturmaları da
Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılmaktadır.
Tüm bu durumlar,
Anayasanın 144 üncü maddesinde yer alan yargı bağımsızlığı ilkesiyle
çelişmektedir. Yıllardır, hükümetler, maalesef, Adalet teşkilatına yeteri kadar
kaynak da aktarmamaktadırlar. Hâkim ve savcılarımız, yaptıkları yüce göreve
göre çok az aldıkları ücretleriyle ve geçim zorluğu içinde dahi büyük özveriyle
çalışarak yargıya gelen sorunları çözme gayreti içindedirler. Bunun yanında,
adliyelerde yardımcı personel konumundaki zabıt kâtipleri, mübaşirler,
müstahdemler, infaz koruma memurları büyük ekonomik zorluklar içerisinde
çalışmalarını sürdürmektedirler.
Tüm bu sorunlara
hükümetin ivedilikle el atarak gereğini yapmasını talep ediyor, Yüce Heyete
saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
teşekkür ediyorum.
1 inci madde üzerinde
başka söz talebi var mı? Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 447 nci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.
"445 inci maddenin
11 inci bendinde yazılı sebepten dolayı iadei muhakeme müddeti Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıldır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, dikkatli okunursa, o maddede bir redaksiyon ihtiyacı
var.
BAŞKAN - 3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - 4.4.1929 tarihli
ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesine aşağıdaki 6
ncı bent eklenmiştir.
"6- Ceza hükmünün,
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki
protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, bu halde, muhakemenin iadesi,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl
içinde istenebilir."
BAŞKAN - Son cümlenin baş
harfi büyük "B" olarak düzeltilmiştir. Matbaa hatasını böylece
düzeltiyorum.
3 üncü madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun
Ayvazoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununun 327 nci maddesindeki değişiklikle ilgili yasa tasarısının 3
üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Bu tasarının özüne bakıldığında,
hedefin ve amacın, Avrupa Birliği, yani, Batı normları olduğu gözlenmektedir.
Bunları yaparken, Avrupa Birliği veya Batı ülkeleri istiyor diye bunların
yapılmasını uygun görmüyoruz; ancak, bunları yapmak istiyorsak, Türkiye'de
yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yaptığımızın bilincine vararak
yapalım diyoruz; çünkü, Türkiye'de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
hukuk devleti içerisinde her şeyin daha iyisine layık olma özelliğine sahip
insanlardır diye düşünmek zorundayız.
Böyle bir yasa
tasarısının, elbette, bizler tarafından kabul edilmesi doğaldır; çünkü, yine
özüne bakıldığında, Türkiye'nin, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmiş olduğu gözüküyor. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesini imzalamışız. O zaman, evrensel hukuk ilkeleri
doğrultusunda, elbette, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş
bulunan kararların da içhukukumuz açısından belirli bir kıymete sahip olması
gerekir diye düşündüğümüz için böyle bir destek vereceğimizi belirtmek
istiyoruz.
Bu çerçevede, ek olarak
yapılması düşünülen değişikliğin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci
maddesindeki iadei muhakeme sebeplerinden biri olarak, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararı mevcut olduğunda, bunun da iadei muhakemeye
sebep olması içhukukumuz yönünden doğaldır. Bu şekilde kabul ediyoruz; ancak,
bu maddelerdeki, komisyonda yapılan tartışmalara dikkat ettiğimizde, 2 değerli
milletvekili arkadaşımızın muhalefet şerhini görmekteyiz. 2 değerli arkadaşın
muhalefet şerhinin özüne bakıldığında şu gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız:
Arkadaşlarımızın endişesi ve kuşkusu, egemenlik hakkımızın elimizden alınıp
alınmadığı veya egemenlik hakkımıza müdahale olarak kabul edilip edilmediği
şeklindedir.
Sevgili arkadaşlar,
elbette, egemenliğin, bağımsızlığın, burada bulunan 550 arkadaşın da kıskançlık
yapmak suretiyle korumaya çalıştığı temel bir ilke olduğunu hepimiz kabul etmek
zorundayız; ancak, burada, şunu yapmayalım: Doğuya giden gemide batıya koşmayalım.
Gerçekten "egemenlik hakkına müdahale edilmesin", "egemenlik
hakkını kıskanmak hepimizin görevidir" diyorsak, 550 milletvekili arkadaş
da, burada, bu yönde tek yumruk olabilelim. Eğer, böyle bir ilkeyi bizler kabul
etmiyorsak, bunu kabul ediyoruz diye sadece lafta kalıyorsa, bunun lafta
kaldığına gerçek Mustafa Kemalciler inanmaz, hele hele Cumhuriyet Halk
Partililer hiç inanmaz.
Egemenlik, bağımsızlık
derken, 1919'ların ruhuyla kurduğumuz Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarında,
emperyalist ülke görüntüsünde olan Amerika Birleşik Devletlerine verilen üslere
izin verilirken, bu egemenlik hakkının düşünülmesi gerekmez miydi sevgili
kardeşlerim?!
Böyle bir konunun Yüce
Mecliste şimdiye kadar tartışılmaması, şimdiye kadar görüşülmemesi egemenlik
hakkına müdahale değil midir?! Egemenlik derken, 1974'lerde bir ulusu yok
etmeye kalkan Helen anlayışına dur diyen Türkiye Cumhuriyeti Ordusuna işgalci
diyebilmeyi içimize sindirmeyelim. Geliniz, hep birlikte, hukuk devleti
ilkeleri içerisinde çağdaş uygarlık düzeyinde yaşayabilmenin mutluluğunu,
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan 70 000 000'a hep birlikte yaşatalım.
Bu duygu ve düşüncelerle,
birlik ve beraberlik anlayışında, Yüce Meclise saygılar sunuyor; böyle bir
yasaya olumlu oy vereceğimizi de iletiyorum. Sağ olun, var olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
3 üncü madde üzerinde,
şahsı adına, Konya Milletvekili Atilla Kart; buyurun.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 3 üncü maddesi
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
görüşülmekte olan tasarıdaki bir temel eksiklikten dolayı duymuş olduğum
endişeyi ifade için söz almış bulunuyorum. Bu endişemi izninizle açmak
istiyorum: Bilindiği gibi yargılama usulünün üç temel ayağı vardır; bu
ayaklardan bir tanesi ceza yargılaması, bir tanesi hukuk yargılaması, bir
tanesi de İdarî Yargılama Usulü Yasasıdır. Yine bilindiği gibi, İdarî Yargılama
Usulü Yasasında, idarî yargılama alanında yürütme gücünü kullanan mahallî ve
mülkî idareler ile vatandaşlar arasındaki hukukî ihtilaflar düzenlenir, onlara
bir çözüm bulunmaya çalışılır. Bu İdarî Yargılama Usulü Yasasında Yasasında,
kişinin, özellikle kamuya karşı korunması, hukuk devleti anlayışının temel bir
özelliğidir. Bu sebeple, İdarî Yargılama Usulü Yasasına ilişkin düzenlemenin,
hukuk devleti kavramının, hukuk devleti yapılanmasının sağlanmasında adlî
yargıya göre, yani, hukuk ve ceza usulüne göre daha da fazla bir önemi vardır.
Bunu, özellikle ifade etmek istiyorum.
Tasarıdaki bu eksikliği,
İdarî Yargılama Usulü Yasasının 31 inci maddesindeki düzenlemeyle geçiştirmek
de mümkün değildir. İdarî Yargılama Usulü Yasasının 53 üncü maddesi, 31 inci
maddeyle birlikte değerlendirildiği zaman, bu konunun atıf yoluyla
düzenlenemeyeceği açıkça görülmektedir. Esasen bu konu, hukuk devleti
anlayışının çok temel bir unsurunu teşkil etmesi sebebiyle, müstakilen ve
ayrıca düzenlenmesi gereken bir düzenlemeydi; ama, baktığımızda, gerek komisyon
tartışmalarında gerekse tasarının komisyona sunulması aşamasında bu konulara
hiç temas edilmediğini görüyoruz.
Burada, asıl söylemek
istediğim noktaya gelmek istiyorum. Gelinen süreçte, bu gündemin başında
tartışıldığı gibi, yasa tasarıları aceleyle Genel Kurul gündemine getirildiği
zaman veya bir başka ifadeyle -AK Parti Grubuna mensup bir arkadaşımızın
ifadesiyle- Sayın Başbakanın Davos konuşmasına gerekçe sağlamak amacıyla böyle
bir gayret içine girildiği zaman, ne kadar temel yanlışların yapıldığını
görüyorsunuz.
Aslında, bu eksikliği,
salt hukukî bir eksiklik veya yanlışlık olarak ifade etmek de mümkün değildir.
Bu düşüncemi üzülerek ifade ediyorum, zira, bu eksikliğin temel amacının,
siyasî kadrolaşmayı, idarî yargı denetiminin dışında tutmak amacına yönelik olduğu
düşüncesindeyim. Her ne kadar, mevcut idarî yargılamamızla, İdarî Yargılama
Usulü Yasamızla, içhukuk mevzuatı içinde bu denetimi sınırlı da olsa yapmak
mümkün ise de, gelinen aşamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve sözleşmeleri
sürecinde, bu konuyu yargı denetimi dışında tutmanın özel bir amaca, siyasî
kadrolaşma amacına hizmet ettiği düşüncesindeyim. Bunu ifade ederken de,
gerekçeli bir şekilde bu düşüncemi açmak istiyorum.
Siz, kamu yönetimine
ilişkin işlemleri sınırlı bir şekilde yargı denetimine tabi tuttuğunuz zaman,
orada, demokratikleşmede bir aksaklık var demektir. Siz, yargılama usulünün üç
temel ayağından birisini teşkil eden İdarî Yargılama Usulü Yasasını, bu Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi ve sözleşmeleri süreci dışına çıkardığınız zaman, orada
hukuk devleti yapılanmasında ciddî bir eksiklik var demektir. Bu sebeple, hukuk
bütünlüğüne ve tutarlılığına bu yönleriyle aykırı olan bu düzenlemeden duymuş
olduğum endişeyi ve kaygıyı önemle belirtmek istiyorum. Ümit ve temenni ederim
ki, hükümet, bu konudaki eksikliği en kısa zamanda giderir ve gerekli olan
yasal düzenlemeyi yapar.
Tasarıya bu ihtirazî
kayıtla kabul oyu vereceğimi beyan ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kart.
3 üncü madde üzerinde
başka söz talebi var mı? Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
Kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.00