BIM 2 6 2003-01-31T15:12:00Z 2003-01-31T15:12:00Z 44 25376 144645 TBMM 1205 289 177634 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 3       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

25 inci Birleşim

22 . 1 . 2003 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa   

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonuna ve kamu işçilerinin ikramiyelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

2. - Manisa Milletvekili Hakan Taşçı'nın, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, yarım kalan kamu yatırımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik sektörünün yeterince gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem'in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/10)

V . - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1. - (10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin 24 üncü Birleşimde yapılan öngörüşmelerinden sonraki oylamanın tekrarlanmasına dair CHP milletvekillerinin talebinin Oturum Başkanı tarafından farklı değerlendirilip değerlendirilmediğine ilişkin

VI. - ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/34)

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/35)

3. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/36)

4. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

 

5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)

6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)

7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/48)

8. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, Emekli Sandığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/50)

9. - Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, bir araştırma önergesinde imzası bulunan bir Bakana ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/51)

10. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, zorunlu tasarruf birikimlerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/54)

11. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemelerinde uygulanan öncelik kriterlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/55)

12. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Ziraat Bankası Diyarbakır-Ergani Şubesinin kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/56)

13. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Havaalanının Jandarma Genel Komutanlığına devrine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/57)

14. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü  soru önergesi (6/58)

15. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Karadeniz'e bırakılan zehirli atık dolu varillere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/59)

16. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, memurlara yapılan kira yardımının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/60)

17. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/61)

18. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, İzmir ören yerleri gelirlerinden İl Özel İdaresine aktarılan payı düzenleyen protokolün iptaline ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/62)

19. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)

20. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64)

21. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, seralarda kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/65)

22. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/66)

23. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/67)

24. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/68)

25. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/69)

26. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, memur emekli maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/70)

27. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/71)

28. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/72)

29. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizlik sigortası ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/73)

30. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74)

31. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/75)

32. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, devlet tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim faaliyetlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76)

33. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)

34. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78)

35. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79)

36. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi eserlerin korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Konya Mevlana Kültür Merkezi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/76)

2. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, DÖSİM bünyesindeki geçici işçilere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/87)

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı : 17)

2. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları Raporları (1/283) (S. Sayısı : 36)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt, Erzurum İlindeki hava kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanımının zorunluluğuna ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,

Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın, sınır ticaretinde yaşanan sorunlara, bunun yöre halkına yansımalarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına da Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen,

Cevap verdi.

4779 sayılı, Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı,

Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası parlamenter konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'le beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM Başkanlığı,

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri istendiğine dair Başbakanlık,

Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarının hükümete geri verildiği bildirildi.

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının (İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının (10/21),

Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların (10/22),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün (6/42),

Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/44),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin geri verildiği ifade edildi.

Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 21 Ocak 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında aletli iniş sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/19) esas numaralı Meclis araştırması önergesi ile aynı gün gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve okunmuş bulunan, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmın:

1 inci sırasında bulunan (6/31) esas numaralı sorunun üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya çevrilerek gündemden çıkarıldığı bildirildi, soru sahibi de görüşlerini açıkladı.

2 nci sırasında bulunan (6/33),

6 ncı         "    "                    (6/37),

7 nci         "    "                    (6/38),

Esas numaralı sorulara, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü;

8 inci sırasında bulunan (6/40) esas numaralı soruya, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen,

14 üncü sırasında bulunan (6/47) esas numaralı soruya, Turizm Bakanı Güldal Akşit,

16 ncı sırasında bulunan (6/49),

19 uncu    "    "                    (6/52),

Esas numaralı sorulara TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil;

Cevap verdi; soru sahipleri de karşı görüşlerini açıkladılar;

3 üncü sırasında bulunan (6/34),

4 üncü      "    "                    (6/35),

5 inci        "    "                    (6/36),

10 uncu    "    "                    (6/43),

12 nci       "    "                    (6/45),

13 üncü    "    "                    (6/46),

15 inci      "    "                    (6/48),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan ve birleştirilerek görüşülmesi kararı alınan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında aletli iniş sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/19) ve Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/22) için Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin öngörüşmeleri tamamlandı, yapılan oylamadan sonra, önergelerin kabul edilmediği açıklandı.

22 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.39'da son verildi.

Sadık Yakut

 

Başkanvekili

 

Suat Kılıç

Ahmet Küçük

Samsun

Çanakkale

Kâtip Üye

Kâtip

                                                                           No. : 36

II. - GELEN KÂĞITLAR

22.1.2003 ÇARŞAMBA

Tasarı

1. - Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/433) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.1.2003)

Raporlar

1. -Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/309) (S. Sayısı : 29) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/313) (S. Sayısı : 30) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Birliği Komisyonu Arasında Merkezi Finans ve İhale Biriminin Kurulması ile Ulusal Fonun Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zabıtlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/314) (S. Sayısı : 31) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

4. - Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/315) (S. Sayısı : 32) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

5. - Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/316) (S. Sayısı : 33) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

6. - Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/337)  (S. Sayısı : 34) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

7. - Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/339) (S. Sayısı : 35) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

8. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları Raporları  (1/283) (S. Sayısı : 36) (Dağıtma tarihi : 22.1.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, AKP Genel Başkanının yurtdışı gezilerindeki giderlerin nasıl karşılandığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/105) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

2. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, inşaat aşamasındaki Çermik Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/106) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

3. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, bazı üst düzey bürokrat atamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/107) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

4. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, bazı üst düzey bürokrat atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/108) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

5. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, AKP Genel Başkanının aldığı sağlık raporuna ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/109) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un, Yapı Denetimi Kanununa göre pilot bölge seçilen Hatay'da uygulamada esneklik sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/143) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

2. - Antalya Milletvekili Atilla Emek'in, Gazipaşa Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/144) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

3. - Antalya Milletvekili Atilla Emek'in, Alanya-Antalya karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/145) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

4. - Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun, doğrudan gelir desteği ödemelerinde sıralama kriteri ile ödemenin Uşak'ta ne zaman yapılacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/146) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.1.2003)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik sektörünün yeterince gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.1.2003)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

22 Ocak 2003 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak, salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise,  yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5 dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonu ve ikramiyeler konusunda söz isteyen Ankara Milletvekili Bayram Meral'e aittir.

Buyurun Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonuna ve kamu işçilerinin ikramiyelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan, hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, açıkladığınız konulara geçmeden, iki konu üzerinde düşüncelerimi arz etmek istiyorum.

Bugün, ülkenin en önemli sorunlarından birisi işsizliktir. İş talebinde bulunanlar, Meclise dolup taşmaktadırlar. Bugün, işsizlik, Türkiye'nin başlıbaşına önemli bir sorunudur. Geçmiş hükümetler, uyguladıkları IMF patentli politikalarla işsizliği, yoksulluğu artırmıştır. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki, bugünkü hükümet de, IMF patentli bir ekonomik politika izlemeyi düşünmektedir. Bu, işsizliği, yoksulluğu artıracaktır. Temenni etmiyorum; ama, işsizlik, yoksulluk bu tempoyla devam ederse, gelecekte, bizleri, ekonomik sıkıntılarla birlikte, telafisi mümkün olmayan bazı sosyal sorunlar da beklemektedir.

Diğer ikinci bir konu, 57 nci hükümet döneminde merkezî sistem dahilinde bir imtihan yapıldı. Bu imtihana 485 377 gencimiz katıldı. Bunlardan 180 282'si imtihanı kazandı. Sizlerce de malum, bu imtihanları kazananların anneleri, babaları, kardeşleri, elinde bir "imtihan kazandı" belgesiyle, gelip, hepimizi ziyaret etmektedirler. Bunlara işkence çektirmenin anlamı yoktur; hükümet, bu konuda ne düşünüyorsa, kamuoyuna açıklama zarureti vardır.

Sayın Başkan, biraz önce zatıâlinizin de buyurduğu gibi, arz etmek istediğim diğer konu, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonudur.

Değerli arkadaşlarım, bu fon 1988 yılında kuruldu, kurulduğu zaman dolara endeksliydi. 1994 krizinde, dolar 8 000 liradan 42 000 liraya çıktı. O dönemin hükümeti, aldığı bir kararla, 8 000 lira üzerinden Türk parasına çevirdi, böylece, çalışanların büyük bir kaybı söz konusu oldu. Bu da yetmiyormuş gibi, faizlerin yüzde 100'lere, yüzde 150'lere tırmandığı bir dönemde, yüzde 2, yüzde 5 faiz uygulandı; çalışanların burada da büyük kaybı oldu. Şimdi, bu da yetmiyormuş gibi, bakanlarımızdan birisi açıklama yapıyor, diyor ki: "Üç yıl içerisinde Tasarrufu Teşvik Fonundaki paraları hak sahiplerine dağıtacağım, her yıl bir taksit olmak üzere, üç taksitte." Diğer bir bakanımız çıkıyor "bunu beş yıla yayacağım" diyor.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, İstanbul Sanayi Odasının bir açıklaması vardır; deniliyor ki: "Bizim gelirimizin -yani, 500 büyük firmanın gelirinin- yüzde 70'i bonodan, tahvilden." Şimdi, soruyorum hükümete; acaba, bu gelirleri de beş yıla yayabiliyor musunuz?! Bu da yetmiyormuş gibi, bu ay içerisinde, 5,5 katrilyon lira içborç ödemesi söz konusudur. Değerli arkadaşlarım, bu 5,5 katrilyon liranın büyük bir bölümü faizlerdir. Bu faizleri işçilere mi veriyorsunuz, memurlara mı veriyorsunuz, emeklilere mi veriyorsunuz; yok; kime veriyorsunuz; rantiyeye. Acaba, bunları da beş yıla yayabiliyor musunuz?! Neden, her zaman çalışanlardan bu fedakârlık bekleniyor?

Sayın Başbakanımızın, geçenlerde, çok güzel bir açıklaması vardı; Odalar ve Borsalar Birliğinde şunu söylemişti: "Ülkeyi sizinle birlikte yöneteceğiz." Biz çalışanlar, ülkeyi hükümetle birlikte yönetmeye talip olmasak bile, hiç olmazsa şu Tasarrufu Teşvik Fonundaki paranın birlikte yönetilmesini karara bağlasınlar; taraflar karşılıklı otursunlar, halkı sokaklara, meydanlara dökmesinler. Geçenlerde İstanbul'da bir grup arkadaşım yolu kesti, belki de üzücü bazı olaylar oldu. Bunlara fırsat verilmesin.

Ayrıca, yine, unutulan bir konu daha var; bu fonun dışında, Konut Edindirme Fonunda 2 katrilyon liranın üzerinde, çalışanların alacağı var. Yemen askeri gibi, bunun nerede olduğunu, inanıyorum ki, hükümet de bilmiyor. İşte, çalışanların bu birikimlerinin, kısa sürede ödenmesi gerekir.

Bakınız, yakın bir tarihte, emekliye, memura üç kuruş zam yapıldı; emeklinin, memurun bu cebine koydunuz, akaryakıta, Tekel ürünlerine yapılan ve devam edecek zamlarla geri aldınız.

Değerli arkadaşlarım, bir diğer konu da, ikramiyelerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Meral, konuşmanızı toparlayabilmeniz için sürenizi uzatıyorum.

Buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben onbeş sene Kayseri'de çalıştım, siz de Kayseri Milletvekilisiniz; o kadar olacak... (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Meral, işçi temsilcisisiniz, onun için sürenizi uzattım.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Dünkü sertliğiniz gitmiş Başkanım, çok teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl, kamuda çalışan işçilere, 6772 sayılı Yasa gereğince 2 ikramiye verilir. Bunlar bazen dört bölümde de ödenebilir, 13'er günlük. Her yıl, ocak ayının başında, Bakanlar Kurulu bunu ilan eder. Bu kez, Sayın Bakanlar Kurulumuzun herhalde işi çok ki, bu karar almadı; ama, kafalar karıştı, farklı söylentiler ortada dolaşıyor. Benim özellikle isteğim, ricam, Sayın Bakanlar Kurulumuzun bu kararı bir an önce açıklamasıdır.

Burada benim bir teklifim daha var sayın milletvekilleri; biliyorsunuz, 2002 yılında alacağımız ikramiyenin birisi 2003 yılına ertelendi. Bir sendikamızın toplantısında konuşurken, Sayın Genel Başkanınız Tayyip Bey de oradaydı; bu ertelenen ikramiyeyi, bu bayramdan önce ödeyeceği sözünü verdi. Sayın milletvekilleri, umuyorum ki, hükümetiniz, Sayın Başkanınızı mahcup etmez.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; halk, sizi iktidar etti. Halkın çığ gibi sorunları var. Elbette ki, bu sorunların hepsi üç ay içinde çözülemez. Geçen yaptığımız bir toplantıda, halkın üzüntülerini, bana gelen üzüntüleri özellikle ifade etmek istiyorum. Vergi af yasasıyla, Sayın Maliye Bakanımızı affettiniz; halktaki izlenim bu. Unutmamak gerekir ki, geçmiş dönemlerde, bu kubbe altında, birbirini affeden bakanlar oldu; Yüce Divana gitmemek için birbirini affeden parti genel başkanları oldu; ama, onları affetmeyen bir yüce divan vardı, o da halktı. (Alkışlar) Halk, onları affetmedi; sandıkta, onlara en büyük cezayı verdi. Şimdi, kişisel sorunlarınızı bırakın; çünkü, meydanlarda şunu söyledik: İşsize iş, aşsıza aş; vurguncudan, talancıdan hesap soracağız dedik. Bunu en çok sizler kullandınız; ama, bugün tersini yaparsanız, geçmişte olduğu gibi, siyaset, bir kez daha, halk nezdinde sevimsiz hale gelir, güvensiz hale gelir; bundan hepimiz çok şey kaybederiz. Halkın sorunlarına bir an önce eğilin.

BAŞKAN - Sözlerinizi toparlar mısınız Sayın Meral...

BAYRAM ALİ MERAL(Devamla)- Hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.

Eğer, halkın sorunlarını çözemezsek, başta işsizliğe çözüm bulamazsak bu koltuklarda rahat oturamayız.

Saygılar sunuyorum hepinize; teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Meral.

Gündemdışı ikinci söz, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Hakan Taşçı'ya aittir.

Buyurun Sayın Taşçı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2. - Manisa Milletvekili Hakan Taşçı'nın, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

HAKAN TAŞÇI (Manisa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Manisa'nın da içinde bulunduğu Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarını dile getirmek amacıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de, tütün üretimi, ekonomik ve sosyal açıdan dünyada bir örneği daha olmayan yere sahiptir. Tütün, ülkemizde, kıraç topraklarda fakir insanların aile ziraatı yaparak ürettikleri bir üründür. Tütünün tohumundan sigara oluşumuna kadar geçen süreç içinde birçok insan geçimini temin etmektedir. Tütün, ülkemizin en önemli istihdam ve gelir kaynaklarındandır. Tütün ziraatı, Ege, Karadeniz, Marmara, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine dağılmış biçimde 571 000 çiftçi ailesi tarafından yapılmaktadır. Ülkemizde bu kadar önemli yeri olan ürünümüzün esas çilesini çeken tütün ekicilerinin sorunlarını görmezden gelmek mümkün değildir.

Bilindiği üzere, 3.1.2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen 4733 sayılı Tütün Kanununun 9.1.2002 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle, tütün üreticilerinin sorunları azalmamış, aksine artmıştır.

Kısa vadede Türk tütüncüsünün önündeki en önemli sorunlar şunlardır:

Sözleşmesiz tütün tarımı yapan ekicilerin durumu ne olacaktır? 1.10.2002 tarihî itibariyle, Manisa İli tütün üretim durumunu ele alarak açıklama yapmak gerekirse, sözleşmesiz üretim yapan 4 300 ekicinin bu tütünlerini, kime, nasıl, kaç liraya satacağı belli değildir. Daha önceki yıllarda devlet başfiyat açıklardı; ama, bu yıl, bu fiyat açıklanmayacak ve bu tütünler Tekel tarafından alınmayacaktır. Bu sorunun acil olarak çözülmesi gerekmektedir.

Sözleşmeli tütün tarımında son derece adil olmayan  bir akit vardır. Alıcılar tarafından üreticilere dayatılan sözleşmenin bir incelemesini yapacak olursak, alıcıların hiçbir sorumluluğunun olmadığını, buna karşın, üreticilerin birtakım sorumluluklara mecbur bırakıldığını, cezaların da maddeler içine sıkıştırıldığını görüyoruz.

Sözleşmeye göre üretici, başka bir alıcı için, başka bir tarlada da olsa, tütün üretemez. Doğal afetlerde her türlü risk üreticiye aittir. Kırım ve balyalamada, ekici, el el dizmek zorundadır. Eğer, üretici, bunu -istemeden dahi olsa- bozmuşsa, ekiciye verilecek fiyatta balyada bulunan en düşük elin fiyatı esas olacaktır. Ekspertiz, alıcılar tarafından yapılacak, bu konuda ekicinin söz hakkı olmayacaktır; ancak, itiraz hakkının ne kadar süre içinde ve hangi koşulda olduğu belli olmamakla beraber, mümkün olacağı ifade edilmektedir. Alıcının tek sorumluluğu, alınan tütünlerin bedelini on gün içinde ödemek olup, ödemediği takdirde, yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Zamanım kısıtlı olduğu için, sözleşmedeki diğer adaletsizliklerin hepsini dile getiremiyorum.

Tarımında etkin olarak işleyen, üretici örgütlenmesi olmadan serbest pazar koşullarına terk edilecek tütün üreticisinin, giderek yoksullaşması ve tasfiye olması kaçınılmazdır. Şimdiye kadar, bu fonksiyonu, devlet, Tekel eliyle yürütmüştü. Yeni Tütün Yasasıyla bu işlev artık yoktur. Üreticinin hakkını koruyabildiği, kendisiyle ilgili kararlara katılabildiği, pazarda direnip yarışabildiği, girdi ve teknolojiyi etkin kullanabildiği bir ekonomik, demokratik örgütlenme olmadan tütün üreticisinin hakkını korumak mümkün değildir. Üreticilerin yüzbinlerce, alıcının ise üç tane olduğu tütün sektöründe, bu örgütlenme şarttır. 4733 sayılı Yasayla kurulan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulunun, 2003 yılından başlamak üzere, yeni bir sözleşme taslağı hazırladığı bilinmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taşçı, konuşmanızı toparlayabilmeniz açısından sürenizi uzatıyorum.

HAKAN TAŞÇI (Devamla) - İki üç hafta içinde bu taslağın tamamlanacağı göz önüne alınarak, bu taslağın ekiciler lehine hükümler içermesi, yapılacak en önemli çalışmalar olarak ele alınmalı ve tütün ekicilerinin mağduriyetleri giderilmelidir.

Sayın milletvekilleri, 4733 sayılı Tütün Yasasında, geçimini tütün tarımıyla sağlayan çiftçilerin sorunlarını çözümleyecek herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir; üreticinin açık artırma yöntemiyle satışa çıkardığı tütünlerini alıcı bulunmaması durumunda nasıl değerlendireceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Açık artırma yöntemiyle tütün satışının güçlüğü ve tütünün yurt içinde alınma zorunluluğunun bulunmaması, üreticinin, özellikle fiyat yönünden piyasada etkinlik gösteren sınırlı sayıdaki kişi ve kuruluşların tek yanlı saptadığı koşullara mahkûm edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Yerli üreticilerin fon ve vergiler nedeniyle karşılaştıkları yüksek maliyet dikkate alınmadan sigarada serbest dış alıma geçilmesi, belirtilen olumsuz etmenler nedeniyle, yabancı markalı sigaraların Türkiye'de üretilmesinin gerekçesini ortadan kaldırmakta ve içpazar, böylece, tümüyle yabancı sigara tekeline açılmış olmaktadır. Getirilen düzenlemelerin tütün üretimini yok edici ve sigara pazarını tümüyle dış alıma dayandırıcı sonuçlar doğurması nedeniyle, Tekelin elindeki fabrika ve işletmelerin gerçek değerlerinin çok altında satılma olasılığı ise ayrı bir sorun olarak görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek Resmî Gazetede yayımlanan bu yasanın, dünya tütüncülüğünde, teknolojide ve uluslararası ticarette yaşanan gelişmelere uyum sağlamamıza ve devletin hedeflediği tütün ve tarım sektörü reformuna yeterli olmayacağı kesindir. Çıkarılması gereken tüzük ve yönetmelikler, nispeten, tespit ettiğimiz sorunların aşılmasına yardımcı olmalıdır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak, sözlerime son veriyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Taşçı, teşekkür ediyorum.

Gündemdışı üçüncü söz, kamu yatırımları konusunda söz isteyen Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'a aittir.

Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, yarım kalan kamu yatırımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin kanayan yarası olan yarım kalan kamu yatırımlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, kamu yatırımları niye yapılır; kamu yatırımları, yörenin şartlarını göz önüne alarak, ekonomik durumunu, sosyal durumunu, stratejik durumunu, kaynaklarını göz önüne alarak, bölgelerarası eşitsizliği ortadan kaldırmayı göz önüne alarak devlet tarafından yapılan yatırımlardır.

Peki, geçmiş dönemden bugüne gelinceye kadar kamu yatırımları bunlar göz önüne alınarak mı yapılmıştır; hayır. Kamu yatırımları, maalesef, siyasetin öne çıktığı, siyasetin ağır bastığı, ihtiyacın gözardı edildiği "ben yaptım oldu" anlayışının hâkim olduğu, yöre halkının kandırılarak ve geleceğini karartan yatırımlar olmuştur.

Yaptığım araştırmaya göre almış olduğum veriler çok korkunç bir tabloyu karşımıza koyuyor. 2002 yılında terk edilen kamu yatırımları, yani, işlevini yitiren, işlevsiz kabul edilen kamu yatırımları 1 002 adet. Bugün, kamunun hâlâ devam etme kararlılığında olduğu, yani, yarım kalan kamu yatırımlarının adedi 4 414'tür. Bunlara harcanan para -ülkemizde 1-2 milyar dolarla ekonomimizin ne hale geldiğini biliyor isek, söylediğim rakamın vahametini sizler, lütfen, bir düşünün- 130 milyar dolar; kamunun, devletin, halkımızın alınteri bu tesislerde yatmaktadır ve her geçen gün çürümeye terk edilmektedir.

Enerji sektöründen eğitim sektörüne, ulaştırma sektöründen tarım sektörüne yapılması planlanan ve bitirilmesi planlanan kamu yatırımları, maalesef, planlanan sürenin 3-4 kat üzerine çıkmıştır. Örneklemek istersek, ulaştırma sektöründeki kamu yatırımının 3 yılda bitmesi planlanırken 9 yıla kadar çıkmıştır. Enerji sektöründeki yatırımlar, 5 yıldan 15 yıla kadar uzayan bir süreçte bitirilmeyi beklemektedir.

Yarım kalan kamu yatırımlarıyla ilgili, size, birkaç tane örnek vermek istiyorum. Bir İzmit Haramidere petrol boru hattı vardır, 18 yıldır bitirilmeyi bekliyor. İstanbul-Ankara hızlı tren projesi, tam 27 yıldır bitirilmeyi bekleyen devasa bir projedir ve projeye harcanan para, bugün itibariyle, 615 000 000 dolardır. 18 tane hükümet eskiten hızlı tren projesinin 19 uncu hükümeti de eskitmemesini temenni ediyorum. Doğubeyazıt Kültür Merkezi 26 yıldır bitirilmeyi bekliyor. Bugün, Doğubeyazıt'a harcanan parayı telaffuz etmek  bile güçtür. Devlet hastanelerimiz var her bölgede, yarım kalan, sağlık ocaklarımız var her bölgede, yarım kalan. Bunlar acil ihtiyaç ise, derhal bitirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bir Akhisar Sigara Fabrikası var ki, yörenin ciddî bir kanayan yarasıdır; tam 28 yıldır bitirilmeyi bekliyor; 28 yılda 13 tane başbakan eskitti, 14 üncü Başbakanın sigara fabrikasını açması temennisiyle bu dileğimi de iletmek istiyorum; ama, maalesef, üzülerek söylüyorum, özelleştirme kapsamında olan fabrikamızın şayet bu haliyle satılması söz konusu olursa, yatırılmış olan 180 trilyon lira paranın onda 1'ini almak bile son derece güç olacaktır.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 5 000 yatırımdan yarım kalan 4 4 414 yatırımımızın bir başka boyutu daha var. Biraz fıkra gibi; ama, kaybolan emeği söylüyorum: 5 000 tane yatırımın hepsinde temel atma törenlerinin yapıldığını, bürokratların, bakanların, partililerin geldiğini, konvoyların yapıldığını, kurbanların kesildiğini bir gözünüzün önüne alın...

Değerli milletvekilleri, seçim zamanı geldiğinde bu yatırımların tümü siyasî malzeme konusu yapılır. Geçmiş dönemde siyaset yapan insanlar, seçim bölgesine her geldiklerinde "yarım kalan tesisleri bitireceğiz" sözünü vermişler ve vatandaşı kolay oy  deposu olarak görerek oylarını almışlardır. Gönül arzu eder ki, bu Parlamento, bu yarım kalan tesisleri derhal faaliyete geçirebilsin, ki, katma değere faydası olabilsin, istihdama faydalı olabilsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özkan, konuşmanızı toparlayabilmeniz için sürenizi uzatıyorum.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Tüm yatırımlarımızın hükümet ve yetkililer tarafından ciddî bir şekilde ele alınmasını, istihdama ve katma değere faydası olacak yatırımların derhal açılmasını, enerji sektöründe ulusal kaynaklarımıza, jeotermal enerjiye ve kömüre dönülmesi için yatırımların tamamlanmasını, kurumlarımızın kendi kaynaklarıyla bitirebileceklerine inandıkları ve hükümetimiz tarafından tasvip görecek yatırımların bir an önce bitirilmesini; ama, bunları yaparken, siyasetin kesinlikle ağır basmamasını, geçmiş dönemdeki siyasî hataların bu dönem tekrarlanmamasını temenni ediyorum.

Kişilerin veya hükümetlerin, siyasî geleceğini, ülkemizin siyasal ve sosyal geleceğinin önüne hiçbir zaman koymaması temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün gündemdışı söz alan değerli milletvekillerimiz, gerçekten, ülkemizin değişik konulardaki, önemli sorunları üzerindeki görüşlerini beyan ettiler. Gündemdışı söz alıp burada konuşan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Gerçekten, Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Türkiye'de kamu yatırımlarının içinde bulunduğu durumla ilgili yapmış olduğu konuşma önemlidir. Türkiye'nin kamu yönetim anlayışının, kamu yatırım anlayışının en çarpık görüntülerinden birini Meclis gündemine taşımışlardır.

Kamu yatırımlarıyla ilgili temel bazı sorunlar var. Popülist yaklaşımlar sonrasında, yıllardır, siyasal iktidarlar her talep edilen yatırımın yatırım stoku içerisine girmesini sağlamışlardır ve bunun sonunda da, kamu yatırım programı, bildiğiniz gibi, büyük bir şişkinlik arz etmiştir. Şu anda, yatırım sepeti içerisinde 6 000 civarında yatırım vardır; bunların çoğu, ekonomik gerekçelerle, hizmetin gereklilikleriyle bağlantılı olarak yatırım programı içerisine girmemiştir ve neticede de, bu yatırımların pek çoğu yıllardır bitirilememektedir, ekonomiye kazandırılamamaktadır.

Diğer taraftan, yatırımların bir kısmı ise ilgili kamu kuruluşlarının ihtiyaçtan kaynaklanan taleplerine istinaden programa alınmamış, çoğu kez müteahhit talepleriyle programlara giren, ödenekleri yıllardır buna göre belirlenen yatırımların varlığı da, yatırım sepetini anlamsızlaştıran, ekonomik değerini düşüren bir sonucun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

58 inci Cumhuriyet Hükümeti olarak, bu tablo, ilk incelemeye aldığımız ve üzerinde proje bazında çalıştığımız bir alandır, bir konudur. Mevcut yatırım sepetinde bulunan yatırımlara şu ana kadar sürdürülen miktarda ödeneğin konulması halinde, bu yatırımların ortalama tamamlanma süresi en az sekizbuçuk yılın üzerindedir; hatta, bazı yatırımların onbeş, yirmi yılda bile tamamlanabilmesi mümkün değildir. Elbette, böyle bir yatırım sepetinin proje bazında, tek tek ayıklanması, ekonomik olanlarına devam edilmesi, başlanılmış olması sebebiyle çıkarılmasında yeni mahzurlar ortaya çıkarmayacak yatırımların da yatırım programından çıkarılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu hassasiyetler içerisinde değerlendirmelerimiz devam etmektedir. Yatırım sepeti, ekonomik gerekçelere göre yeniden düzenlenecektir, yeniden belirlenecektir ve yatırım sepeti içerisinde bulunacak yatırımların da süratlice tamamlanabilmesi için, gerekli ödenekler konulacaktır ve ekonomiye kazandırılacaktır.

Gündemdışı ilk sözü alan Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral de, yine, çalışanlarımızın yakinen takip etmiş olduğu iki konuyu dile getirdiler; bunlardan birincisi Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonuyla ilgilidir, diğeri de işçi ikramiyeleriyle ilgilidir.

Bildiğiniz gibi, Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonu, Türkiye'de yıllardır tartışılan, çalışanlar arasında sürekli huzursuzluk kaynağı haline dönüşmüş olan bir konudur ve şu anda, nema ve anapara olarak 11 katrilyon civarında birikmiş borç vardır ve bu fonun kesintilerinin pek çoğu -özellikle kamu çalışanları açısından söylüyorum- hesabî olarak kesilen paralar niteliğindedir ve hesabî olarak da gözüken bir rakamdır; ama, bunun çalışanlara karşı bir yükümlülük ifadesi olması bakımından ve çalışanların hakkı olması açısından, belli bir süre içerisinde tasfiye edilmesi, nema ve anaparaların ödenmesinin tamamlanması gerekmektedir. Hükümet olarak, tek taraflı kararlarla işleri yürütmenin sağlıklı olmadığı kanaatindeyiz. Bu anlayış doğrultusunda, sendikalarımızla, gerek memur sendikalarımızla gerek işçi sendikalarımızla yapmış olduğumuz toplantılarda bu hesabın tasfiye edilebilmesi için gerekli ilkeler ve prensipler üzerinde görüşmelerimiz devam etmektedir ve önümüzdeki günlerde bu fonun nasıl tasfiye edileceği, çalışanların bu fondan alacakları nema ve anaparaların nasıl, hangi esaslar dairesinde ödeneceği de esaslara bağlanacaktır ve hükümetimiz döneminde bu hesap kapatılmak suretiyle önemli bir tartışma konusu olan bu yapının ortadan kaldırılması için gerekli kararlar alınacaktır.

Diğer taraftan, Manisa Milletvekilimiz Hakan Taşçı Bey, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin olarak görüşlerini ifade etmişlerdir, beyan etmişlerdir; kendilerine teşekkür ediyorum; bu da, tarım sektörünü ilgilendiren önemli alanlardan biridir.

Gerçekten, tütün üretimi ve buna bağlı olarak tütün sektöründe ortaya çıkan istihdam, Türkiye açısından yadsınamayacak, bir kenara itilemeyecek büyüklüktedir. Tütün üreticilerinin yıllardır süren önemli sorunları var. Özellikle, küreselleşen dünyada, gümrük duvarlarının açıldığı, gümrük engellerinin ortadan kalktığı bir dönemde, dışarıdan gelen ithal sigaralar ve sigara sanayiinde tütün kalitesiyle ilgili gelişmeler, daha önceki iktidarlar döneminde tütünle ilgili bazı düzenlemeleri ortaya çıkarmıştır. Her geçiş döneminde olduğu gibi, bu süreç de tütün üreticisini mağdur etmiştir, tütün üreticileriyle ilgili önemli sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur; ancak, şunu biliyoruz ki, Türkiye'deki en kaliteli tütünler Ege Bölgesinde yetişmektedir. Bu bölgedeki tütün üretiminin teşvik edilmesi ve bu konuya ar-ge faaliyetleri çerçevesinde kaynak ayrılması halinde, Ege tütününün dünya standartları üzerinde bir kaliteye ulaşabilmesi mümkündür; buna yönelik olarak çalışmaları en kısa zamanda başlatacağız, Tekel Genel Müdürlüğümüzle de görüştük. Türkiye'deki tarım kesimindeki üreticiler ile Batı'daki tarım işletmeleri arasında temel fark buradan kaynaklanmaktadır. Batı'da, tarımda küçük işletmeler yerine büyük tarım işletmeleri mevcuttur, bu büyük tarım işletmeleri içerisinde son model üretim teknikleri kullanılmaktadır, üretim dalıyla ilgili ar-ge çalışmaları yapılmaktadır, ürünün kalitesini, verimini artırabilmek için gerekli kaynaklar ayrılmaktadır ve buna bağlı olarak sürdürülen tarımsal faaliyetler de, elbette ki, uluslararası rekabette farklı bir konumu sergilemektedir.

Türkiye'de tarım kesiminde işletmelerin küçük oluşu, yeterli ar-ge kaynaklarının işletmeler bünyesinde ayrılamayışı; kamuda ise bu konuya şu ana kadar ilgi gösterilmemesi sebebiyle, tarım sektörü, yine belirttiğim gibi, bu küreselleşme dalgaları sonrasında Türkiye'de en önemli sıkıntıları çeken kesim haline dönüşmüştür.

Ancak, biz, tarımı bir kenara bırakamayız. Tütün üreticisini de, diğer tarımsal alanlarda faaliyette bulunan insanlarımızın sorunlarına da uzak duramayız; onların sorunları, ülkemizin sorunları demektir. Nüfusun üçte 1'ini barındıran tarım kesimiyle ilgili tüm sorunların çözülmesi için kapsamlı, detaylı bir tarımsal program ortaya çıkardık. Bu program çerçevesinde, başta tütün üreticisi olmak üzere, tarım kesimindeki üretimin sürdürülebilmesi, üretim faaliyetlerinin artırılabilmesi için, başta tarım destekleri olmak üzere, bütün mevcut enstrümanlar tekrar gözden geçirilmek suretiyle, önemli kararlar alınacaktır.

Bu çerçevede, ben, tekrar, gerek çalışanlarımızın Tasarrufu Teşvik Fonuyla ilgili, ikramiyelerle ilgili duyarlılıklarını, tütün üreticilerimizin sorunlarını, duyarlılıklarını ve kamu yatırımları gibi temel bir konuda görüşlerini, düşüncelerini bu kürsüden ifade etmek suretiyle Meclis gündemine taşıyan değerli milletvekillerimizden Sayın Bayram Meral'a, Sayın Hakan Taşçı'ya ve Sayın Ufuk Özkan'a teşekkürlerimi sunuyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Gündeme geçiyoruz...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, gündeme geçmeden önce, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Neyle ilgili Sayın Başkan?

HALUK KOÇ (Samsun) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını çalışma usulüne uymaya davet konusunda Sayın Başkan. Söz vermeme yetkiniz yok, İçtüzükte çok açık madde...

BAŞKAN - Usulsüzlük nedir onu öğrenelim Sayın Başkan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Dün akşamki oylamada yapılan haksızlık, usulsüzlük...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Söz vermek zorundasınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Koç, dün akşamki konu...

HALUK KOÇ (Samsun) - Söz vermek zorundasınız; İçtüzüğün 63 üncü maddesi açık efendim.

BAŞKAN - Kapanmıştır dün...

Sayın Başkan, İçtüzüğün 63 üncü maddesini okuyorum: "Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer işlerden önce konuşulur..."

HALUK KOÇ (Samsun) - Evet, arka sayfası da var.

BAŞKAN - "... Bu yolda bir istemde bulunulursa, onar dakikadan fazla sürmemek şartıyla, lehte ve aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir.

Bu görüşme sonucunda oya başvurmak gerekirse, oylama işaretle yapılır."

HALUK KOÇ (Samsun) - Bu yolda bir istemde bulunuyorum.

BAŞKAN - Bu konu dün kapanmıştır Sayın Başkan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bu yolda bir istemde bulunuyorum; bu, tartışmaya açık bir hüküm maddesi değildir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Başkan, o, dünkü birleşimle ilgiliydi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Hayır efendim... Dün, oturumu kapattınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bugün gündeme devam ediyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan,söz vermek zorundasınız.

Sayın Başkan, bu, keyfiyet arz etmiyor. Takdir hakkınız yok 63 üncü maddenin son bendinde.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, takdir hakkınız yoktur.

HALUK KOÇ (Samsun) -Sayın Başkan, İçtüzüğün 63 üncü maddesinde çok açık bir şekilde ifade ediliyor.

Sayın Başkan, bakın, maddede "Bu yolda bir istemde bulunulursa..." deniliyor, takdir hakkı içermiyor bu madde.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sayın Başkan, 10 dakikayı geçmemek üzere söz ver; madde çok açık.

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, usul tartışması her zaman yapılabilir.

BAŞKAN - Buyurun okuyun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

HALUK KOÇ (Samsun) - Bakın efendim, takdir hakkınız yok 63 üncü maddenin yorumlanmasında.

"...Ülkemizin coğrafî konumu deniz ulaştırmasına elverişlilik yönünden büyük avantajlar sağlamaktadır. 4 500 deniz mili..."

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili usul tartışması her zaman açılabilir.

Sayın Başkan, 10 dakika ara verin!..

BAŞKAN- Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.47


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.59

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

V . - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1. - (10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin 24 üncü Birleşimde yapılan öngörüşmelerinden sonraki oylamanın tekrarlanmasına dair CHP milletvekillerinin talebinin Oturum Başkanı tarafından farklı değerlendirilip değerlendirilmediğine ilişkin

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin dünkü oturumunda araştırma önergesinin oylanması sırasında önergenin reddedildiği belirtildiği halde, Türkiye Büyük Millet Meclisinden gelen sesler üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun itirazlarının anlaşılmadığı, bugün arkadaşlarımızın, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekillerinin itirazının değerlendirilmesi anlamında Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekiline söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bundan sonra İçtüzüğü okuyacaksınız biraz!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz almış bulunuyorum. Bu maddeyi bir kere daha huzurlarınıza getirmek istiyor ve yüksek sesle okumak istiyorum:

"Madde  63.- Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer işlerden önce konuşulur." Yani, ana gündeme geçmeden önce konuşulur ki, bu yönde talebimizi belirtmiştik dünkü uygulamayla ilgili. "Bu yolda bir istemde bulunulursa -ki, burada takdir hakkı yok, altını çizdik- onar dakikadan fazla sürmemek şartıyla lehte ve aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir." İçtüzüğün 63 üncü maddesinden doğan hakkımız konusunda şu anda söz almış bulunuyorum, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, dünkü oturumda Diyarbakır'da düşen Türk Hava Yolları uçağıyla ilgili bir Meclis araştırması açılması önergesi vardı. Bunun hakkında, Cumhuriyet Halk Partili ve Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız görüşlerini açıkladılar ve daha sonra oylamaya geçildi. Bizim için ciddî bir konuydu; çünkü, canım, üç dört yılda bir uçak düşüyor Türkiye'de, işte bu sefer de düştü, şu nedene bağlı ya da bu nedene bağlı, bunun önemi yok, nasıl olsa bu da on onbeş gün sonra unutulur gider, yine klasik kaderci bir çizgiye getiririz işi... Böyle olmasın istedik. Dün Diyarbakır'da oldu, yarın başka bir yurt köşesinde olabilir, başka yerlere ateş düşebilir, hepimizin evladı, hepimizin kardeşi, bu sorunlar, ulusal sorunlarımız; eğer, birtakım hatalarımız varsa, giderilmesi mümkün olabilecek birtakım noktalar varsa, bunları düzeltmeye dönük bir araştırma komisyonu kurulması önerisiydi. Sayın Onur Öymen, bunu, kendi uzmanlık alanı dışında olmasına rağmen son derece iyi hazırlamıştı, bütün teknik özelliklerini de sunmuştu; bizce olumlu bir önergeydi; fakat, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız, belki Meclisi yoğun çalışma içerisinde meşgul etmemek için bunun gündeme alınmaması yönünde bir tercih belirttiler ve sonuçta oylamaya geçildi. Oylamaya geçildiğinde... Dünkü tutanaklar var elimde...

Değerli arkadaşlarım, bakın, "Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir" ve Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından itirazlar... Yine, İçtüzüğe göre, 5 kişinin ayağa kalkarak tekrar oylama isteme hakkı olduğunu da biliyoruz ve burada, bu 5 kişi, Meclis tutanaklarında isim isim yazılı; fakat, oturum kapatıldı, hatırlıyorsunuz...

Sonuç şu şekilde olur, bu şekilde olur. O sırada Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın sıralarında boşluklar vardı. 363 kişiyle iktidar görevi yürütüyorsunuz, zaman zaman böyle boşluklar doğacaktır, doğaldır. Cumhuriyet Halk Partisi de 177 kişiyle muhalefet görevi yürütüyor. Bizim de, siyaset olarak, muhalefet olarak bu boşlukları değerlendirme hakkımız vardır.

Şimdi, ben, Sayın Sadık Yakut'ın iyi niyetinden hiçbir şekilde şüphe etmiyorum. Bütün söylediklerim konusunda da, yani, bu çalışma adabına davet konusunda da kendisini tenzih ederek konuşuyorum; bir usul konuşması yapmaya gayret ediyorum burada, tekrarı olmaması için Meclisin dikkatini çekmeye çalışıyorum.

Bakın, Sayın Yakut, 24 Aralık 2002 günü Meclis Başkanvekili olarak görev aldığında ve ilk oturumu yönetmeye çıktığında şu ifadelerde bulundu: "Görevimi, çağdaş, laik, çoğulcu, temel hak ve özgürlüklere dayalı, demokratik ve sosyal hukuk devleti anlayışına bağlı ve tarafsızlık prensibine uygun şekilde yürüteceğim" diyor; son bölümünden alıntı yaptım. Ben, bu şekilde de yürüteceğine de inanıyorum, kendisiyle olan diyaloğumuz da bu şekilde. Dün "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında eksik var; bu önerge, iktidar partisinin bu sayısal çoğunluğuna rağmen ve isteği dışında, muhalefet tarafının oylarıyla kabul edilirse, partim bir prestij kaybına uğrayacak" şeklinde düşündüğüne ben inanmak istemiyorum; bunu, huzurlarınızda bir kere daha belirtiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarıma dönerek konuşuyorum; bu oylamanın sonucunda, kürsünün önünde olan itirazlar sırasında -yine, değerli milletvekili arkadaşlarımla, her iki partinin Başkanlık Divanı önünde konuşuyoruz- ben bir şey gözlemledim ve bu gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum: Bazılarınızın yüzünde mahcubiyet ifadeleri vardı. (AK Parti sıralarından "Yok, yok" sesleri) Lütfen... Lütfen... Önce çorba içelim, sonra tatlıyı yeriz; sırayla, lütfen... Bu mahcubiyet ifadesini ben gözlemledim. Sizi, bu mahcubiyet konusunda, iç dünyanızla baş başa bırakıyorum. Bunu, aynen "vergi barışı" adı altında görüşülen tasarının 15 inci maddesinin oylamasını, kuliste, televizyon ekranlarında izlerken de gördüm.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Sayın Salih Kapusuz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabiî, Parlamento çalışmalarının giderek yoğunlaşmaya doğru mesafe aldığı bir dönemde, birtakım usul tartışmaları ve geçmişe yönelik birtakım değerlendirmeler, elbette, doğaldır. Biz, her türlü tenkite açığız; fakat, bazı konularda bilgilendirmenin de gereğine inandığım için huzurlarınıza geldim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Her şeyden önce, ben, şu anda yönetimde bulunan, Başkan ve Kâtip Üyesi arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Hakikaten, biraz zorlanarak da olsa, usul yönünden, bir anlayış, hoşgörü ve barışçı bir yaklaşım olarak, Sayın Başkan, Değerli Grup Başkanvekilimize söz vermiştir; onun için, kendilerini tebrik ediyorum. (CHP sıralarından "İçtüzük gereği" sesleri)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Lütuf değil, İçtüzük gereği.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, bu yaklaşım, doğrusu, barışçı bir yaklaşımdır, anlayışlı ve hoşgörülü bir yaklaşımdır. Bu ve benzeri yaklaşımların bundan sonra da devam etmesinden yana olduğumuzu ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, sizinle paylaşmak istediğim husus şudur: Değerli yönetici arkadaşlarımız ile biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarıyla ilgili olarak, sürekli temas halindeyiz. İktidar partisi olarak, değerli yöneticilerimize, çalışmalarımızla ilgili, hafta başında, mutlaka, bilgi veririz. Dikkat edilecek olursa -şayet, dün, arkadaşlarım, mutlaka, dikkat etmişlerdir- salı günü yapmış olduğumuz denetim sırasına bakacak olursanız... Birinci sırayı okumak istiyorum size; yani, denetimde normal olarak yapılması gerekli olan uygulamayı söylüyorum: Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 23 Milletvekilinin, İzmit Büyükşehir Belediyesi İzmit Kentsel ve Endüstriyel Su Temin Projesi ile İlgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi var. İlk sırada bu önerge var ve biz bundan başlamadık, dikkat edin. Sadece, arkadaşlarımızın, güncel...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başlasaydınız kardeşim...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, bir hususu bilmeniz için hatırlatıyorum. İki değerli milletvekili arkadaşımın ve arkadaşlarının verdiği önerge var, güncel bir konu olması hasebiyle... Bir uçak kazamız oldu, kayıplarımız oldu, Allah rahmet eylesin, arkadaşlarımız, bundan sonra da kayıplarımız olmasın diye bir gayret içerisindeler. Hatta, araştırmanın bir tanesi okunmamıştı. Okunmamış olanları bile, okunduktan sonra birleştirmek üzere bir mutabakat sağladık. Yani, bu iyi niyeti, bu anlayışı, çalışmalarda verimlilik sağlamak için, bir gayret olarak, herhalde, takdir edersiniz. Yani, burada bir kastın olmadığını... Arkadaşlarımıza söyledik, değerli başkanlarımız çok iyi biliyorlar, belki, milletvekili arkadaşlarımız bu kadar detayı bilmeyebilirler; o da şu: Arkadaşlar, bu konuyu tartışalım, konuşalım, hükümetimiz de bu konuya açıklık getirsin; ama, bu araştırma önergesini de kabul edemeyeceğiz dedik. Bunu da başlangıçta söyledik.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Neden?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Neden... Gerekçesi de açık: Bunların konuşulmasında, elbette, denetim olarak fayda var; ama, icraat olarak bu eksikliklerin giderilmesi konusunda hükümetimizin de bir iradesi var, bunları yapmaya kararlılığı var; dolayısıyla, bu adımları atacağını beyan etmiş. Bu adımlarla ilgili her türlü çabayı sergilemiş bir iktidar karşısında, bunun konuşulmasından başka bir anlamı olmadığı için de, özel bir araştırmaya ihtiyaç olmadığını arkadaşlarımıza hatırlattık.

Değerli arkadaşlar, yine, ifade etmek isterim ki, denetim konularında, biz, elbette, çok anlayışlıyız. Sizlerin denetimlerine de müdahale etmiyoruz, etme hakkımız da yok. Siz, bunları Meclise taşırsınız; ancak, yine, bunların nihaî kararını kim verecek; Yüce Genel Kurul verecek. Oylanacak, bu oylamanın tabiî sonucu olarak orta yere bir sonuç çıkacak; bu önerge ya kabul edilecek ya da reddedilecek.

Bakınız, ilk araştırma komisyonunu kurmuş olduğumuz denetim konusu, yine, iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımızın -AK Partililerin desteğiyle- Ergene Nehrinin kirlenmesiyle alakalı bir araştırma önergesidir. İlk önerge size aittir ve kabul etmiştir bu Meclis. Onun için, burada bir kasıt aramak yerine, daha çok uzlaşmaya, daha çok anlaşmaya, belki gerekli olanlarda mutabakat sağlayıp -bu konuların araştırılmasına, şayet, illa da gerek varsa- onlarla ilgili komisyonları kurmaya, elbette, biz, katkı sağlarız. Bundan dolayıdır ki, arkadaşlarımız bizi anlayışla karşılasınlar.

Denetim konularını böylece ifade ettikten sonra, yasamayla ilgili olarak da bir iki şey söylemek istiyorum. Belki, biraz sonra, bu konu, yine, tartışmaya açılacak -bu konuda, arkadaşlarımızla, Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamadığı için, kendileri de gerekçelerini izah edecekler- biliyorsunuz, komisyonlarımızdan çıkan birtakım tasarılar, 48 saat geçmeden Meclis gündemine gelebiliyor. Buna Genel Kurul karar veriyor. Muhalefetimiz de, haklı olarak "bu konular 48 saat geçmeden Meclise gelmesin, bizler de bu konuyla ilgili hazırlık yapalım" diyor. Takdir edersiniz ki, Türkiye'nin, başında beri bir devlet projesi haline getirmiş olduğu, Avrupa Birliği süreciyle alakalı birinci paketi çıkardık, ikinci uyum paketi de komisyonlarımızdaydı. Komisyonlarımızda şekillenen bu tasarı Genel Kurulumuza indi. Ancak, Türkiye'nin bu konuda ısrarlı olduğunu, samimî olduğunu, Avrupa Birliğiyle ilgili olarak bundan sonra atılması gerekli olan her tür adımı da atacağımızı kamuoyuna deklare etmiş bir grup, bir siyasî parti ve bir iktidar olarak, bunun gereği olarak, ikinci uyum paketini de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün görüşmek istiyoruz. Yarına da kalabilirdi; ancak, takdir edersiniz ki, Davos'ta bir zirve var, Sayın Başbakanımız ve Genel Başkanımız katılacaklar. Ayrıca, bir de, Avrupa Parlamentosunda Sayın Başbakanımızın yine bir konuşması olacak. Oraya gittiklerinde, iradesini orta yere koymuş bir meclisin ve bunun gereğini yerine getiren bir iktidarın, sonuç olarak, bu yasayı götürmüş olmasında, ülkemiz adına büyük menfaat ve katkı söz konusudur. İşte, biz, Parlamento olarak perşembe günü kanunlaştıracağımız bu tasarıyı bugünden çıkarmakta bir beis görmediğimiz için, arkadaşlarımıza bunu önerdik. Ancak, arkadaşlarımız, bu konuyla ilgili olarak, kendilerine göre haklı kabul ettikleri "48 saat bekleyelim de, ondan sonra görüşelim" yaklaşımında bulundukları için, Danışma Kurulu olarak değil, grup önerisi olarak getirmek mecburiyetinde kaldık.

Şimdi, bu grup önerisine de, arkadaşlarımız, oylarıyla katkı sağlayacaklardır. Bizim sizlerden istirhamımız şudur: Elbette, bu ve benzeri konularda eksik anlamalar, farklı yaklaşımlar, farklı düşünceler olabilir; ama, yapmak istediğimiz her şey, Türkiye içindir! (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK Parti olarak "her şey, Türkiye içindir" diyen anlayışımızı, sadece, bazı konularda birazcık gayret etmek, acele etmek gibi bir mecburiyetimizi sizin anlayışla karşılamanızı istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kapusuz.

Gündeme devam ediyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ve 82 milletvekilinin, denizcilik sektörünün yeterince gelişmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin coğrafî konumu, deniz ulaştırmasına elverişlilik yönünden büyük avantajlar sağlamaktadır. 4 500 deniz mili sahil şeridimiz bulunmakta, bu sahil şeridine komşu iller ülke nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca, Türkiye sanayiinin büyük bir bölümü kıyılarımıza çevre illerde yer almaktadır.

Coğrafî konum avantajımız nedeniyle, ithalat ve ihracat yüklerimizin yüzde 90'lık bölümü denizyoluyla taşınmaktadır. 113 milyon tonu bulan bu yüklerin sadece yüzde 30'luk bölümü Türk bayraklı gemiler tarafından taşınmakta, geri kalan yüzde 70'lik bölüm için, yabancı bayraklı gemilere, her yıl 3 milyar doların üzerinde navlun ücreti ödenmektedir.

Dışticarette yüzde 90'a yakın taşımacılığını denizyoluyla yapan Türkiye'de "kabotaj" diye adlandırdığımız dahilî deniz taşımacılığının aldığı pay, sadece, yük taşımacılığında yüzde 3, yolcu taşımacılığında binde 3'tür.

Türk bayraklı gemilerin kullanılamaması nedeniyle yabancı bayraklı gemilere verilen navlun ücretinin düşürülememesi ve kabotaj taşımacılığında deniz taşımacılığına gereken önemin verilmeyişiyle ülkemizin ekonomik kalkınmasına büyük katkılar sağlayabilecek denizcilik sektörünün yeterince gelişme sağlayamamasının nedenlerinin saptanması amacıyla, Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1.- Cengiz Kaptanoğlu                                (İstanbul)

2.- Azmi Ateş                                (İstanbul)

3.-  Faruk Çelik                                (Bursa)

4.- Sabri Varan                                (Gümüşhane)

5.- Erdoğan Özegen                                (Niğde)

6.- Fahri Keskin                                (Eskişehir)

7.- Ünal Kacır                                (İstanbul)

8.- Köksal Toptan                                (Zonguldak)

9.- Mehmet Mustafa Açıkalın                                (İstanbul)

10.- Reyhan Balandı                                (Afyon)

11.- Ekrem Erdem                                (İstanbul)

12.- Zeynep Karahan Uslu                                (İstanbul)

13.- Cahit Can                                (Sinop)

14.- İlhan Albayrak                                (İstanbul)

15.- Süleyman Gündüz                                (Sakarya)

16.- Niyazi Pakyürek                                (Bursa)

17.- Mehmet Beyazıt Denizolgun                                (İstanbul)

18.- Vahit Kiler                                (Bitlis)

19.- Hasan Angı                                (Konya)

20.- Mustafa Baş                                (İstanbul)

21.- Serpil Yıldız                                (İzmir)

22.- Ayhan Zeynep Tekin                                (Adana)

23.- İnci Gülser Özdemir                                 (İstanbul)

24.- Kenan Altun                                (Ardahan)

25.- Tevfik Ensari                                (İzmir)

26.- Hasan Bilir                                (Karabük)

27.- Ali Öğüten                                (Karabük)

28.- Faruk Özak                                (Trabzon)

29.- Mustafa Cumur                                (Trabzon)

30.- Polat Türkmen                                (Zonguldak)

31.- Aydın Dumanoğlu                                (Trabzon)

32.- Asım Aykan                                (Trabzon)

33.- Cevdet Erdöl                                (Trabzon)

34.- İsmail Katmerci                                (İzmir)

35.- İlyas Çakır                                (Rize)

36.- Bayram Özçelik                                (Burdur)

37.- Hanefi Mahçiçek                                (Kahramanmaraş)

38.- İbrahim Reyhan Özal                                (İstanbul)

39.- Mehmet Erdemir                                (Yozgat)

40.- Metin Yılmaz                                (Bolu)

41.- İbrahim Köşdere                                (Çanakkale)

42.- Mehmet Daniş                                (Çanakkale)

43- Burhan Kuzu                                (İstanbul)

44.- Selami Uzun                                (Sıvas)

45.- Hüseyin Besli                                (İstanbul)

46.- Fatma Şahin                                (Gaziantep)

47.- Tevfik Ziyaeddin Akbulut                                (Tekirdağ)

48.- Halide İncekara                                (İstanbul)

49.- Ahmet Kambur                                (Tekirdağ)

50.- Mahmut Koçak                                (Afyon)

51.- Hacı İbrahim Kabarık                                (Bartın)

52.- Halil Aydoğan                                (Afyon)

53.- Sinan Özkan                                (Kastamonu)

54.- Feyzi Berdibek                                (Bingöl)

55.- Mehmet Asım Kulak                                (Bartın)

56.- Zeyid Aslan                                (Tokat)

57.- Abdurrahim Aksoy                                (Bitlis)

58.- Cemal Uysal                                (Ordu)

59.- Mustafa Ataş                                (İstanbul)

60.- Telat Karapınar                                (Ankara)

61.- İsmail Ericekli                                 (Çankırı)

62.- Seracettin Karayağız                                (Muş)

63.- Zafer Hıdıroğlu                                (Bursa)

64.- Ahmet Faruk Ünsal                                (Adıyaman)

65.- Hasan Ali Çelik                                (Sakarya)

66.- Mehmet Çiçek                                (Yozgat)

67.- Abdurrahman Anik                                (Bingöl)

68.- Mehmet Özyol                                (Adıyaman)

69.- Muharrem Tozçöken                                (Eskişehir)

70.- Sedat Kızılcıklı                                (Bursa)

71.- Hüsnü Ordu                                (Kütahya)

72.- Mahmut Uğur Çetin                                (Niğde)

73.- Fahrettin Poyraz                                (Bilecik)

74.- Ali İbiş                                (İstanbul)

75.- Mehmet Sayım Tekelioğlu                                (İzmir)

76.- Gürsoy Erol                                (İstanbul)

77.- Şükrü Önder                                (Yalova)

78.- Bekir Bozdağ                                (Yozgat)

79.- Hasan Kara                                (Kilis)

80.- Murat Yılmazer                                (Kırıkkale)

81.- Ramazan Toprak                                (Aksaray)

82.- Fahri Keskin                                (Eskişehir)

83.- Fatih Arıkan                                (Kahramanmaraş)

Gerekçe:

Ülkelerin refahlarını artırmak için çeşitli kaynakların kullanılması gerekmektedir. Bazı ülkeler, refahlarını, sahip oldukları petrol ve diğer kıymetli madenlerden sağlarken, bazı ülkeler teknoloji ve sermaye birikimlerinin sağladığı kaynaklardan yararlanmaktadır.

Ülkemizin, ne yazık ki, yeterli doğal kaynakları bulunmadığı gibi, teknolojik ve sermaye birikimimizin de rekabeti sağlayacak düzeyde olmayışı, ekonomik güçlüklerimizin aşılamamasına yol açmaktadır. Ülkemiz, yoğun dış ve içborç  baskısı altında yatırıma, dolayısıyla istihdama yönelik atılımları yapamamaktadır.

Türk boğazlarına ve büyük bir sahil şeridine sahip olmamıza, dünya deniz ulaştırma hatlarının merkezinde olmamıza rağmen, deniz ulaştırmasından yararlanamamamız, denizcilik sektörünün bünyesinde barındırdığı kaynak sağlama potansiyelinin harekete geçirilemeyişi, denizcilik sektörünün dışında, ülke ekonomisinin de zararına olmaktadır.

Oysa, deniz ulaştırması, ulaştırma şekillerinin içinde en güvenilir, sınır aşımı olmayan, en çabuk ve en ucuzudur. Deniz ulaştırması, havayoluna göre 22, karayoluna göre 7 ve demiryoluna göre 3,5 kat daha ucuz olup, en az altyapı yatırımına ihtiyaç duymaktadır.

Denizcilik sektörü, genelde, sadece taşımacılığı bünyesinde barındırıyor gibi görünmesine rağmen, olağanüstü büyük bir sektördür. Sektör, temel olarak üç bölüme ayrılmaktadır. Bunlar;

- Deniz Ulaştırması

- Taşımacılık (Deniz Ticaret Filosu)

- Limancılık

- Gemi İnşa, Bakım-Onarım

- Deniz Turizmi

-Kruvaziyer Turizm

- Yat İşletmeciliği

- Marina ve Çekek Yerleri İşletmeciliği

- Yat İnşaı

- Gezinti Tekneleri ve Günübirlik Turizm

- Su Sporları

- Dalış Turizmi

- Deniz Kaynakları

- Balıkçılık

- Madencilik, Kumculuk, Petrol, Doğalgazdır.

Ayrıca, sektörün ekonomik önemi dışındaki askerî, politik ve stratejik önemi de böyle bir durumun mevcudiyetinde ekonomik sıkıntıların yanı sıra çok daha büyük olumsuz tezahürlere de konu olacaktır. Nitekim, yakın geçmişteki Kıbrıs gerginliği (1963), Kıbrıs Barış Harekâtı (1974) ve Körfez Harbinde (1990) bu olumsuzluklar yaşanmıştır.

Ülkemizde, denizciliğin devlet politikası olarak yeterince benimsenmemesinin nedenlerinin ekonomik, politik, askerî ve stratejik tezahürlerinin önüne geçebilmek ve bir an önce gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla, denizciliğin kamu ve özel sektör bölümlerinin araştırılarak gerekli tedbirlerin alınabilmesi ve en az turizm sektörü kadar ülke ekonomisine katkı sağlayacak denizcilik dinamiklerinin harekete geçirilmesi amacıyla, Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması gerekliliği hâsıl olmuştur.

Saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem'in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/10)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonundan istifa ediyorum.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                  Ekrem Erdem

                                           İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

VI. - ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 22 Ocak 2003 Çarşamba günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun ekteki önerisinin Genel Kurula sunulmasını arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

                                     Faruk Çelik

                        AK Parti Grubu Başkanvekili

Öneri:

Genel Kurulun 22 Ocak 2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 36 sıra sayılı kanun tasarısının, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına, 26 sıra sayılı kanun tasarısının, 3 üncü sırasına; 27 sıra sayılı kanun tasarısının, 4 üncü sırasına; 28 sıra sayılı kanun tasarısının, 5 inci sırasına; 23 sıra sayılı kanun tasarısının, 6 ncı sırasına; 24 sıra sayılı kanun tasarısının, 7 nci sırasına; 25 sıra sayılı kanun tasarısının, 8 inci sırasına; 29 sıra sayılı kanun tasarısının, 9 uncu sırasına; 30 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasına; 31 sıra sayılı kanun tasarısının, 11 inci sırasına; 32 sıra sayılı kanun tasarısının, 12 nci sırasına; 33 sıra sayılı kanun tasarısının, 13 üncü sırasına; 34 sıra sayılı kanun tasarısının, 14 üncü sırasına; 35 sıra sayılı kanun tasarısının, 15 inci sırasına, 48 saat geçmeden alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi kabul edenler...

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Öneri üzerinde konuşmak isteyenler var...

BAŞKAN - Sayın Altay, lehte mi konuşacaksınız, aleyhte mi?

ENGİN ALTAY (Sinop) - Üzerinde.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Meclis çalışmalarının ciddiyeti açısından son derece önem verdiğimiz bir konuyu gündeme taşımak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, biraz önce Sayın Kapusuz da belirtti, ikinci uyum paketinin bir an önce yasalaşması 48 saat beklemeye tahammüllerinin olmadığını ifade etti. Bu ikinci uyum paketi, birinci uyum paketiyle birlikte yılbaşından önce komisyonlara sevk edilmiştir. O birinci uyum paketi, nasıl komisyonlardan hızla geçirilmişse, ikincisinin de aynı şekilde hızla geçirilip buraya getirilmesi mümkünken, iktidar partimizin kendine özgü değerlendirmeleri sonucunda, komisyonlarda bir süre bekletilmiştir; komisyonlardan çıkar çıkmaz, hemen, 48 saat bekletilmeden buraya getirilmiş olmasını, doğrusu, biz, Meclisin çalışma usulleri açısından uygun bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, biz, hepimiz, halk adına, burada, millî iradeyi temsil ediyoruz; neye oy verdiğimizi, niçin oy verdiğimizi bilmek zorundayız. Bu 36 sıra sayılı komisyon kararının 48 saat beklemeden görüşülmesi isteniyor.

Burada önemli bir konuyu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları üzerine iadei muhakeme konusunu karara bağlayacağız. Bu, gerçekten, bizim içhukukumuz açısından son derece önemli bir konudur. Bunun önemi nedeniyledir ki, hem AKP'den hem CHP'den birer üye, oldukça kapsamlı bir muhalefet şerhi vermişlerdir. Demek ki, bu, tartışılması gereken bir konudur. Böylesi bir konuyu alelacele buradan çıkarmak ve milletvekillerimizin neye, niçin oy verdiklerini bilmeden el kaldırmalarını sağlamak, doğrusu, Meclise güveni sarstığı için biz Danışma Kurulunda buna muhalif kaldık.

Sayın Kapusuz iktidar-muhalefet diyalogundan bahsetti. Elbette karşılıklı iyiniyetli, dostane ilişkilerimiz var; ama, bunun somuta indirgenmesi lazım. Bu Meclis çalışmalarının usulüne uygun yürütülmesi açısından bu diyalogun sağlanması lazım. Bizim çoğunluğumuz var, siz, Danışma Kurulunda "evet" de deseniz "hayır" da deseniz, biz buraya getiririz, istediğimiz konuları görüşürüz ve karara bağlarız... Bu mantık bu sonucu doğruyor. Doğrusu, bu mantığı biz kabul etmiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bunun hiç kimseye yararı yoktur. Eğer bu konu böylesine önemliyse, Davos'a giderken, Sayın Başbakan, bu konuda Meclisten bir karar çıktığını belirtecek durumda olsun isteniyorsa, daha önce komisyonlardan bu çıkarılabilirdi, komisyonlar biraz daha çalışabilirdi. Kaldı ki, Davos'un gündemini, Davos'un niteliğini hepimiz biliyoruz. Avrupa Birliği süreci ile Davos çalışmalarının bir alakası yoktur. Davos, bir kulüp niteliğinde, biraz paralı katılınarak çalışmalar yapılan bir paneldir, bir sempozyumdur. Buraya giderken Sayın Başbakanın, bu konuda elinin güçlü olup olmamasının çok önemi yoktur. O bakımdan, şu, biraz önce AKP'nin önerisi doğrultusunda burada okunan konuların hiçbirinin 48 saat beklemesiyle kaybedilecek bir tarafı yoktur. O bakımdan, iktidar partimizin bunu usul haline getirmiş olmasından, bizim muhalefet olarak karşı çıktığımız her konuyu buraya getirip oy çokluğuyla karara bağlamış olmasından son derece rahatsızız, son derece şikâyetçiyiz. Ne olacak; bunlar, yine bildiğimiz usulle buraya gelir, oy çokluğuyla kararlaştırılabilir; ama, sağlıklı bir çalışma ortamı yaratılmaz değerli arkadaşlarım. Bilmeden verdiğimiz oylar, bilmeden yaptığımız değerlendirmeler sonucu kanunlar çıkar; ama, kamu vicdanını tatmin etmiş olmayız. O açıdan, ben, özellikle rica ediyorum, Danışma Kurulunda uzlaşmadığımız, 48 saat geçmeden, konuların, kanunların burada görüşülmesine, iktidar partisinin milletvekilleri olarak izin vermeyiniz. Bu, son derece önemlidir. Çoğunluk her zaman, her şey demek değildir. Burada çoğunluğunuz var; belki, 48 saat beklemeyi de Tüzükten çıkaracak bir değişiklik yapabilirsiniz; ama, peki, burada çoğunluğu temsil eden milletvekili arkadaşlarımın bu kanunları inceleme, değerlendirme ihtiyacı yok mu?! Ben, sormak istiyorum şimdi: Bugün, şurada, hızla sayılmış olan 9-10 tane kanun tasarını hangi arkadaşımız inceledi?! İnsafla söyleyelim; bu, 9-10 kişiyi geçmez. Peki, niçin bu kadar aceleye getiriyoruz, niçin yangından mal kaçırmaya çalışıyoruz?!

Değerli arkadaşlarım, bu yol, yol değildir, bu yoldan dönelim. Eğer, verimli, uyumlu bir çalışma ortamı yaratmak istiyorsak, birbirimizi ikna etmeye çalışalım ve milletvekillerine, konuları, tasarıları, teklifleri değerlendirme süresini, şansını sağlayalım.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce, AKP Grup Başkanvekili değerli arkadaşımız Salih Kapusuz dedi ki: "Dün, çalışmalar sırasında, biz, büyük bir anlayış gösterdik; Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe ve 23 arkadaşının verdiği araştırma önergesini gündeme aldırmadık." Burada, şöyle bir sonuç çıkıyor: Sanki, Cumhuriyet Halk Partisi, bu önergenin gündeme alınmasını istememiş gibi... Bizim, hiçbirimizin böyle bir talebi olmamıştır. Hatta, Sefa Sirmen arkadaşımız, dün, bütün oturum boyunca, bu konu gündeme alınacak, ben de kalkıp bu konuda konuşma yapacağım diye, hazır bir şekilde beklemiştir. O bakımdan, Cumhuriyet Halk Partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin, hiçbir konunun görüşülmesinden gocunacak bir tarafları yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Her araştırma önergesini, her soruşturma önergesini buraya getirirsiniz; bunun hesabını da veririz, bunu rahat rahat konuşuruz.

Ben, değerli milletvekillerimizden, Danışma Kurulunda kabul edilmeyen, iktidar partisinin önerisi doğrultusunda getirilen çalışma gündemini reddetmelerini ve değerli milletvekillerimize, 48 saat, konuları inceleme süresinin tanınmasını istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.

Önerinin aleyhinde konuşmak üzere, ikinci söz, Sinop Milletvekili Engin Altay'ın.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum; ancak, bir rahatsızlığımı da sizlerle paylaşmak istiyorum:

Parlamentonun saygınlığı, her şeyden çok ve çok önemlidir. Malumunuz, Parlamentomuz, geçmiş dönemlerde çeşitli sebeplerle çeşitli yaralar almış, bir parça da yıpranmıştır. Yüce Meclis, kurulduğu 23 Nisan 1920'deki amaç ve ruhu bugün de taşımalıdır, o ruhu taşıyacağını umuyorum, ummak istiyorum; Yüce Milletimiz de, bizden, 23 Nisan 1920'deki ruhu, şevki, azim ve aşkı bekliyor. Bunu niçin söyledim; Sayın Kapusuz, son derece takdir ettiğim, çok beğendiğim değerli bir siyasetçidir, çok iyi bir grup yöneticisidir; doğrudur; ancak, kendisinin belirttiği gibi, biraz sonra değineceğim bu tarz uygulamalar Meclisimizin yasama görevine başladığı günden beri var. Gelen komisyon raporları ben de var; bunların bir kısmının Avrupa Birliğiyle ilgisi yok.

Ben, size, çok açık bir şey söylemek istiyorum; değerli milletvekilleri, bugün görüşeceğimiz tasarılar elimde. Bunların içinden, sadece 17 sıra sayılı tasarı, komisyon raporu, daha önce bana intikal etti ve baktım -ben hukukçu değilim, ben eğitimciyim- ancak, seçim bölgenizden size telefon gelse "bugün ne görüşüyorsunuz, memleket için neyi, hangi kanunu çıkarıyorsunuz" deseler -ki, diyorlardır- ne cevap vereceksiniz, vereceğiz çok merak ediyorum. Eğer, zaman olursa -36 sıra sayılı tasarıyı atladık- 23, 26, 27, 28 sıra sayılı komisyon raporlarını burada görüşeceğiz. Allah için söyleyin, bu raporların her birini 5'er dakika dahi inceleme olanağı bulan kaç milletvekili arkadaşımız var?! Değerli arkadaşlarım, ilk Meclis, Polatlı'da top sesleri gelirken bile bu kadar alelacele kanun çıkarmamıştır, bu kadar alelacele iş ve işlem yapmamıştır. Bazı işlerin ve işlemlerin yetişmesi için hükümetimizin duyarlılığını anlıyorum; ancak -beğenilir, beğenilmez- her birimiz, yüce milletimizin takdirine mazhar olarak bu Parlamentoya geldik, çok ciddî bir iş yapıyoruz. Yaptığımız işin adı, 65 000 000 insanın uyması gereken kanun yapma işidir; artı, bununla beraber, icrayı, yani, yürütmeyi denetlemek gibi bir siyasal sorumluluğumuz ve görevimiz var ve bildiğiniz gibi, Yüce Milletimiz geriye dönük çok çektiği için bu Parlamentodan çok şey bekliyor. İnanınız ki, TRT3 hiçbir dönemde izlenmediği kadar bu dönem izleniyor ve yüce milletimiz burada kanunun nasıl çıktığını da gözlüyor. Üç gün sonra kamuoyunda "Parlamento parmak kaldırma indirme makinesi oldu" denirse, bu hepimizin ayıbı olur.

Bu sebeple AK Partinin sayın grup yöneticilerini bu konuda bir parça daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Hükümetimizin hassasiyetini anlıyorum. Birtakım konular vardır ki, elbette, bir an önce, ivedilikle hallolması gerekir. Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partililer olarak da bu tarz tekliflere her zaman destek olmuşuzdur, malumunuzdur. Ancak, yine üzüntüyle görüyorum ki, Grubumuzdan gelen, sizce müspet de olan, hepinizin, birebir, bireysel konuştuğumuzda "evet, aslında doğru" dediğiniz bir tek önerimiz bile iktidar sıralarından destek görmemiştir. Bu da beni bir parça üzmektedir.

Siyaset elbette ki ciddî bir iştir. Benim gibi, benden çok genç birçok arkadaşım var, sanıyorum 40 civarında; genç insanlar siyasetten soğutulmamalıdır. Bu ülkeye ileride bu genç insanlar değişik kademelerde hizmet verecektir. Sayın Kapusuz'un oturduğu yerde ileriki yıllarda AK Partiden çok genç, çok dinamik arkadaşlarımız oturacaktır. Gençlere iyi örnek olmak lazım diye düşünüyorum.

Şayet, çok acelemiz varsa, benim bir teklifim var; ben, Yüce Meclise diyorum ki: Gelin, bir tasarı getirin, milletvekili sayısını 250'ye düşürelim. Böylece hem çok ciddî bir tasarruf yapma olanağı buluruz, hem de işleri biraz daha hızlı hızlı yürütürüz. (AK Parti sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar) Her şey Türkiye içinse, gelin böyle yapalım.

Bir milletvekili, 65 milyon insan adına burada iş ve işlem yapıyor. Bu duyarlılık içinde, biraz daha hassas olmanızı, burada hep beraber mesai yürüten bir arkadaşınız olarak sizden rica ediyorum ya da biz, şunu yapalım diyorum: Kanun yapma işini İktidar Partisinin grup yönetimine devredelim, Halkla İlişkiler Binasındaki odamıza gidelim, Meclise, her gün 10 000 insan geliyor, derdine çare arıyor, bari orada oturalım, gelen hemşerilerimizin, yurttaşlarımızın bireysel mağduriyetlerini gidermek için uğraşalım; ayda bir de gelelim İktidar Partisinin grup yönetiminin yaptığı kanunların hepsini toptan oylayalım, burada boşuna zaman israfı yapmayalım diyorum. Tekrar, sizleri duyarlılığa davet ediyorum. Ülkemizin sorunları ağırdır, yüce milletimizin gözü ve kulağı buradadır.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

Önergenin lehinde, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup önerimiz üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili arkadaşlarımız, her vesileyle, kürsüye çıktıklarında, özellikle dikkat ettim, "yangından mal kaçırır gibi, tasarıları getiriyorsunuz ve geçiriyorsunuz" diyorlar. Doğrusu, AK Parti olarak bizler, yangını söndürmek için geldik, bunu herkes biliyor, hepiniz biliyorsunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ülkenin çok ciddî sorunlarla karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı acelemiz var, acele etmemiz gerekiyor. Aceledeki kastımız, birilerinin düşündüğü gibi, ecele gitmek değil, aceleden kastımız, bunalan, daralan, gerçekten sıkılan vatandaşımıza merhem olmaktır, dertlerine deva olmaktır.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Tam tersi oluyor.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bunu zaman gösterecek, çok erken konuşuyorsunuz, biraz bekleyiniz, daha birbuçuk ay oldu. Çok yakın zamanda mahcup olacağınızı düşünüyorum; çünkü, bu hükümet gecesini gündüzüne katarak yoğun bir çalışma içerisinde, yoğun bir faaliyet içerisinde, otuz yıl, kırk yıl birikmiş olan meselelerin üstesinden gelme çabası içerisinde. Bugüne kadar, muhalefet olarak, Cumhuriyet Halk Partili değerli milletvekillerimizin duyarlılıklarına teşekkür ediyoruz; ama, bugün ne oldu anlayamadım. Anadolu tabiriyle, bugün soldan mı kalktınız, tersten mi kalktınız derler bilemiyorum; ama, bir anormallik var.

Değerli milletvekilleri, dünkü olaya dönmek istemezdim; ama, ben de, dün Grupta bulunan Grup Başkanvekili olarak şunu ifade etmek istiyorum: Dün, araştırma önergesi üzerinde değerlendirmeler yapıldı, konuşmalar yapıldı. AK Parti, bugüne kadar, çoğunluğa güvenerek, çoğunluğa dayanarak bir güç gösterisinde olmadı, bundan sonra da olmayacak. Çoğunluk bizde, güç bizde, yani bizde He-Man anlayışı olmayacak. Bunu, birçok sözcümüz defalarca bu kürsüden ifade etti, biz de ifade etmeye devam edeceğiz; bunun tatbikatını da göreceksiniz. Yalnız, araştırma önergesinin içeriğiyle ilgili veya araştırma önergesiyle ilgili muhalefet partisine mensup arkadaşların buradaki konuşmaları ile araştırma önergesinin içeriği arasında ciddî tezatlar var. Yani, içerikte ILS dediğimiz cihazların havaalanlarına monte edilmeyişinden bahsediliyor, burada bahsedilen konular ise çok farklı konulardı. Şunu söylüyorum: Kemiyet keyfiyete galebe çalmayacak, keyfiyet çok önemlidir, içerik çok önemlidir; ama, dün, biz, grup olarak, sağlıklı bir değerlendirme yaptık. Bu araştırma önergesiyle elde edilecek hiçbir şey yok; ama, şöyle bir araştırma önergesi olsaydı, havaalanlarıyla ilgili, bunların inşaıyla ilgili, bunların konumlarının tespitiyle ilgili bir araştırma önergesi olsaydı, tabiî ki, hep birlikte... Ülkemizde yapılan yolsuzlukların, haksızlıkların, usulsüzlüklerin, yanlışların üzerine gitmek, en başta AK Parti Grubunun boynunun borcudur. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Onun için, dün oylama da sağlıklıydı; ama -Sayın Başkanın barışçıl anlayışına ben de teşekkür ediyorum- biz, yine barışçıl olmaya devam edeceğiz.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Zorunlu... 63 üncü madde kardeşim.. Teşekkür ederiz de, zorunlu...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bugünkü gündemimize gelince. Bugün gündeme almak istediğimiz tasarılarla ilgili Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamadı. Bu tasarıların içeriğiyle ilgili, muhalefet partisinden bir eleştiri yok; ama, ısrarla, arkadaşlarımız diyorlar ki: "İçtüzüğün bir maddesi... Yani, 48 saat geçmeden neden taşıyorsunuz?"

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - İçeriğini bilmediğimiz için 48 saat sürenin tanınmasını istiyoruz.

OYA ARASLI (Ankara) - İçeriği hakkında bilgi sahibi olmak için.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, prensip olarak, biz de tabiî katılıyoruz. Tabiî ki, tasarıların 48 saat geçtikten sonra gelmesinden yanayız; ama, istisnalar kaideyi bozmaz. Biz, iktidarız, Meclisi çalıştırmak durumundayız.

Millet...

OYA ARASLI (Ankara) - Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yangını söndürmeye çalıştığımızı söyledim.

OYA ARASLI (Ankara) - Anlamaya fırsat vermiyorsunuz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - O zaman, siz anlamıyorsunuz özellikle.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Okumadan anlaşılır mı kardeşim?!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, tasarıların buraya 48 saat sonra gelmesi İçtüzük gereğidir; ama, 48 saatten önce gelmesi de İçtüzüğün gereğidir. Bunu nasıl izah edersiniz?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

OYA ARASLI (Ankara) - Ama, siz, olağanüstü bir hali rutin hale getirdiniz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Olağanüstü haldir.

OYA ARASLI (Ankara) - Olağan hale getirdiniz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Sayın Başbakan, Avrupa Konseyinde konuşma yapacaklar. Siz, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, güçlü olarak gitmesi konusunda samimî değil misiniz yoksa? Veya şunu söyleyelim... Şunu açık bir şekilde ifade etmek istiyorum: Avrupa Birliğinden yana mıyız, değil miyiz?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ne alakası var bunun?! Ne alakası var?!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Çok ilgisi var...

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Yetkisiz Genel Başkanınız dünyayı dolaştı, ses çıkarmadık.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Eğer Avrupa Birliğinden yana olduğumuz konusunda samimî isek, bu uyum yasalarının bir an önce çıkması konusunda da destek vermekten daha tabiî bir davranış olamaz diyorum.

Bugün, yine, uyum yasasıyla birlikte gündeme alınmasını istediğimiz tasarılara baktığınız zaman, bunların birçoğu uluslararası sözleşmeler ve eski Başbakanlardan Sayın Bülent Ecevit'ten, Sayın Mesut Yılmaz'dan, o dönemlerden kalan anlaşmaların görüşülmesini istiyoruz. Bununla ilgili de bir acelecilik, bununla ilgili de bir "yangından mal kaçırıyor" ifadesini ne derece doğru buluyorsunuz; bunu da Yüce Heyetin takdirine arz ediyorum.

Grup önerimize, her şeye rağmen, muhalefet partisi milletvekillerimizin de olumlu bakacaklarına, olumlu oy vereceklerine inanıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Öneri üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Öneriyi yeniden okutup, oylarınıza sunacağım:

Öneri:

Genel Kurulun 22 Ocak 2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan, 36 sıra sayılı kanun tasarısının, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına, 26 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 27 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 28 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 23 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 24 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 25 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 29 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 30 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 32 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 33 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 34 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 35 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına 48 saat geçmeden alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayılacak efendim.

Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/34)

BAŞKAN - Sayın Başbakan veya soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Bakan burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                            18.12.2002

                        Mehmet Sefa Sirmen

                                            Kocaeli

Soru 1: Deprem bölgesinde iş yerleri yıkılan esnaflar zor durumda ve mağdur olmuşlardır. Bunların mağduriyetlerini gidermek amacıyla ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz; bu esnaflar için düşük faizli veya faizsiz kredi verilmesi düşünülmekte midir?

Soru 2:  Gölcük Kavaklı Mahallesi afete maruz bölge ilan edilmiştir. Bu bölgenin sağı ve solundaki araziler afete maruz bölge olmaktan çıkarıldı. Kavaklı Mahallesinde oturan ailelerden o bölgeyi boşaltmaları istenmektedir. Aynı güzergâhta bulunup da sağı ve solu afete maruz bölge olmaması sadece Kavaklı Mahallesinin afete maruz bölge olması düşündürücüdür. Bu bölgeyi de afete maruz bölge olmaktan çıkarmayı düşünüyor musunuz?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, ben bir teklifte bulunayım: Sayın milletvekilinin ayrı ayrı 3 tane soru önergesi var; 3'ü de okunsun, birlikte cevaplandırayım, eğer İçtüzük müsaitse.

BAŞKAN - Sayın Bakan soruları birlikte cevaplandıracak.

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (6/35)

3. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (6/36)

BAŞKAN - İkinci soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.               18.12.2002

Mehmet Sefa Sirmen

            Kocaeli

Soru 1: Belediyelere ödenen afet payları kesilmiştir. Bu durumda belediyeler ekonomik olarak zor duruma düşmüşlerdir. Belediyelerin bu mağduriyetlerini gidermek için afet paylarının ödenmesi yeniden düşünülmekte midir?

Soru 2: Depremde evi yıkılan hak sahibi maliklere kalıcı konut tahsis edilmektedir. Bu konutlar için hak sahiplerinden maliyetleri tahsil edilmek istenmektedir. Bu kişilerin mağduriyetlerini gidermek için para almamayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Üçüncü soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.               18.12.2002

Mehmet Sefa Sirmen

            Kocaeli

Soru 1: Irak Kızılayı tarafından Türk Kızılayı vasıtasıyla Kocaeli Valiliği emrine yaklaşık olarak 10 000 000 dolar depremzedelere bağışlanmak üzere gönderilmiştir. Bu paranın bir bölümüyle 250'ye yakın site halinde konut yapılmıştır. Bu konutlara çok mağdur durumda olan depremzedeler yerleştirilmiştir. Depremzedelere bağış için yapılan bu konutlardan kira istenilmektedir. Kira alınmadan bu malikleri mal sahibi yapmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2: Prefabrikler için arsalara kira bedeli olarak her yıl yaklaşık 16 trilyon Türk Lirası ödenmektedir. Bu prefabrikler kiracı konumundaki depremzedeler için yapılmıştır. Bu konutlarda oturan depremzedeleri özel bir statüyle konut sahibi yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Üç soruyu cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen'e söz vereceğim; ancak, soru sahipleri yerlerinden konuyla ilgili çok kısa açıklama yapmak istedikleri takdirde söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Sirmen'in soru önergesi şöyle: "Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim." Konu, ilgili bakana iletilmiştir; ben de, bu nedenle huzurunuzdayım. Sayın milletvekilimin sorusuna cevap arz ediyorum.

Sorunun birisini, anlaşılsın diye, tekrar ediyorum; çünkü, burada, cevaplandırmanın bir anlamı olması lazım, bir formaliteyi tamamlamak için huzurunuzda değilim. Gerçekten, sorulara cevap verilip verilmeyeceğini... Her ne kadar kürsüden sayın milletvekilini göremiyorsam da, belki seçim bölgesindeki insanlar dinliyor olabilir.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Buradayım Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Peki, çok özür diliyorum; biraz önce göremedim. Burada olmanızdan mutluluk duyuyorum; çünkü, biraz da sizi ilgilendiriyor.

Sorunun birisi şöyle: "Deprem bölgesinde işyerleri yıkılan esnaflar zor durumda ve mağdur olmuşlardır. Bunların mağduriyetlerini gidermek amacıyla ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz; bu esnaflar için düşük faizli veya faizsiz kredi verilmesi düşünülmekte midir?"

Şimdi, bu deprem nedeniyle, hak sahibi tespiti yapılmış. İşyeri hak sahibi tespiti. Aynen konutlar gibi, evi yıkılan insanlarla ilgili nasıl hak sahibi tespiti yapılmışsa Afetler Kanununa göre, 2 370 hak sahibi tespiti yapılmış; bunlardan 2 361'inin işyerinin yapımına karar verilmiş. Kredi olarak verilmemiş de, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, konutu yıkılanlara konut yapar anlayışıyla işyeri yapmaya karar vermiş. Bu işyerlerinden 2 361'inin yüzde 90'ı tamamlanmıştır. 9 tanesine başlanılmamış, 9'una da 2003 yılında başlanılacaktır; dosyalardan, ilgililerden ve yetkililerden aldığım bilgileri arz ediyorum huzurunuzda. Bunlar, yüzde 4 faizlidir ve beş yıl geri ödemelidir. Ayrıca, bu soruyu iletince, Sanayi Bakanlığı, Hazine ve ilgili bakanlıklardan da bilgi almaya çalıştım. Onların da, aynı işyerleri için, aynı işyerlerinin altyapıları için, tahminî yüzde 15-20 civarında faizli kredileri var; ancak, görebildiğim kadarıyla, Kocaeli'nde bu konu kullanılamamıştır, talepte bulunulmamıştır. Sorunun birinin cevabı böyle.

İkinci sorunuzda şöyle diyorsunuz: "Gölcük Kavaklı Mahallesi afete maruz bölge ilan edilmiştir. Bu mahallenin sağı ve solu afete maruz bölge olmaktan çıkarılmış; ama, bu mahallenin kendisi halen afet bölgesi olarak devam ediyor." Pek tutarlı ve mantıklı gelmediğini ifade etmek istiyorsunuz. Bize de pek mantıklı gelmedi; ancak, bizden önceki hükümetin Bakanlar Kurulu kararıyla, Teknik Üniversitenin raporlarına rağmen, afet bölgesi olmaktan çıkarılmış. Yani, buranın tamamı, sağı da, solu da, mahallenin merkezi de afet bölgesi olarak İstanbul Teknik Üniversitesinin raporlarında beyan edilmiş, rapora bağlanmış; ancak, bilahara, resen, Bakanlar Kurulu, sözünü ettiğiniz mahallenin sağını ve solunu, deprem bölgesi, yani afet bölgesi olmaktan çıkarmış, diğeri kalmış; ama, Teknik Üniversitenin raporlarında burası afet bölgesi. Bizim, bilime, ilme ve bu mühendislerin raporuna itimadımız var, güvenimiz var; ama, çok arzu ediliyorsa, yeniden bir inceleme yapılır, gerçekten yanlış bir rapor varsa düzeltilir, bu arzunuz da yerine gelir; ama, verilen rapor doğruysa -bir önceki Bakanlar Kurulunun yaptığını eleştirmiyorum- gerçekten afet bölgesiyse, afet bölgesi olarak kalmamasında herhalde ısrarcı olamayız, hiçbirimiz ısrarcı olamayız. Konu bu şekilde. Birinci, yani (6/34) esas numaralı soruyu ifade eden önergenizin cevabı böyle.

(6/35) esas numaralı soru önergenizde, yine, Sayın Başbakanımız tarafından cevaplandırılmak üzere zatıâlilerine sormuşsunuz; ilgili Bakan olarak huzurunuzdayım. "Belediyelere ödenen afet payları kesilmiştir. Bu durumda belediyeler ekonomik olarak zor duruma düşmüşlerdir. Belediyelerin, bu mağduriyetlerini gidermek için afet paylarının ödenmesi yeniden düşünülmekte midir?" Sorunuzun birincisi böyle. Şunu söyleyeyim: Afet bölgesindeki afetzede belediyelerin görev alanlarını ihtiva eden yatırımları telafi edecek afet kararnameleri bugüne kadar çıkarılmış. Önemli kesimde, bu bölgenin belediyelerle ilgili yapılması gereken hizmetlerin yapıldığını görüyoruz; en azından, dosya üzerinde öyle görüyoruz, kâğıtların üzerinde öyle görüyoruz; ancak, göreve geldiğimiz günden bugüne kadar -ki, iki ay oldu- o bölgeye çok sık elemanlarımızı, ekiplerimizi gönderiyoruz, problemlerini yerinde tespit ediyoruz, adım adım da çözmeye çalışıyoruz.

Şimdi, tabiî, yeni bir afet kararnamesi çıkarmayı şahsen düşünmüyorum. Bu kararnamenin çok istismar edildiğini de hepimiz biliyoruz; ancak, bu bölgedeki, yani, deprem bölgesindeki Afyon, Yalova, Gölcük, Kocaeli, Adapazarı, Düzce, Bolu İllerimizin borçları da olsa belediyelerimizin aylık paylarını yüzde 75 olarak gönderiyoruz. Yani, diğer belediyelerimize, borçları olan belediyelerimize yüzde 35-40 gönderirken, bu bölgeye önce yüzde 60 dedik, üç gün sonra tekrar düzelttik, yüzde 75'e çıkardık. Gaye, bu bölgeyi biraz daha onore etmek için. Bunu da devam ettireceğiz. Eğer imkânımız olursa, biraz daha yukarı çıkarmaya çalışıyoruz; ancak, Danıştay 11. Dairesinin kararıyla mağdur edilen belediyelerimiz var. Bu belediyelerin içerisinde deprem bölgesindeki belediyelerimiz de var. Onunla ilgili çalışmalarımız son aşamaya gelmiştir. Mağdur edilen belediyelerin haklarını iade etmek üzere, Bakanlar Kurulunun imzasına yakında açacağımı söylemek istiyorum buradan. Bunu da telafi etmek istiyoruz.

Yine, aynı konuda bir sorunuz var. "Depremde evi yıkılan hak sahibi maliklere kalıcı konut tahsis edilmektedir. Bu konutlar için hak sahiplerinden maliyetleri tahsil edilmek istenmektedir. Bu kişilerin mağduriyetlerini gidermek için para almamayı düşünüyor musunuz?" Almamak güzel de... Ama, 1959 yılından beri süregelen bir kanun vardır. Bütün hükümetler bunu almışlardır. Aslında, çok da bir miktar değildir ki, altyapı maliyetleri bu projeye dahil değildir; sadece, konutun maliyeti, bittikten sonra tespit ediliyor, yirmi yıl vadeli, faizsiz ödeniyor. Gönlümüz de arzu eder ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok zengin olsun, fazla sıkıntıları olmasın, içte dışta borcumuz olmasın; elbette ki, bu insanları sevindirmek, sizin de, bizim de, hepimizin görevi olur; çünkü, insanların yarasını ne kadar sararsanız, ne kadar yardımcı olursanız, o insanlar, size, o kadar sempatik davranırlar veya dua ederler veya sizin yanınızda yer alırlar; ama, şu an için böyle bir imkân gözükmüyor; çünkü, bu, bir kanun gereğidir.

Üçüncü soru kâğıdınız, (6/36)... Onda da iki soru görüyoruz. Yine, Sayın Başbakan tarafından cevaplandırılmasını arz etmişsiniz. İlgili bakan olarak, zatınıza Meclisin huzurunda cevap vermek üzere buradayım diyorum Sayın Sefa Sirmen.

Sorunuzun birincisi, "Irak Kızılayının, Türkiye Kızılayı vasıtasıyla, Kocaeli Valiliğinin emrine yaklaşık olarak 10 000 000 dolar..." Doğrudur; 10 000 000 dolar para gönderilmemiş, 10 000 000 dolara karşılık petrol -benzin diyelim veyahut mazot diyelim- gönderilmiş. Bunun 9 000 000 dolarlık kısmı konutlar için, 1 000 000 doları da Kızılayda bloke edilmiş bir teminat gibi. Yalnız, bu verilirken şartlar konulmuş. Şartın birincisi, afetzede olacak; ikincisi, Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde hiçbir vilayette, hiçbir köyde konutu olmayacak; üçüncüsü de, depremden dolayı bir yakınının ölmüş olması lazım ki, bu krediden elde edilecek konutlardan yararlanabilsin. Yani, burada, hak sahibi değil bu insanlar. Hak sahibi kimlerdir; orta ve ağır hasarlı binaları yıkılan insanlardır; çünkü, hak sahibi kavramı, çok farklı bir kavramdır.

Burada, mağdurları korumak için bir kredi verilmiş. Bunun da toplamı 250 değil -düzeltmek istiyorum- 230 hanedir. Bunlar yapılmış, insanlar buralarda oturmuş; bunlardan, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin konut kira tespitine göre bir kira alınmaya başlanmış. Bunun miktarı da, 55 000 000 liradır. Bu 55 000 000 liraya bütün ortak giderler de dahildir. Nedir; apartmanın bakımıdır, temizlik işleridir, elektrik işidir, sokak aydınlatması, park, bakım, onarım gibi işler de bu 55 000 000'un içinde değerlendirilmiştir. Çok fazla bir miktar değil. "Bunları verebilir misiniz" diyorsunuz; verebilmek için bir hukukî sorun karşımıza çıkıyor. Bu bir kanun gereğidir. Yani, hak sahibi değil bunlar. Ayrıca, buradaki insanların bir kısmı burayı terk etmiş, hiç alakası olmayan insanlar da bu konutların içine gelmiş oturmuş. Yani, hakları mı, değil mi, ayrı mesele; ama, sayıları nedir; şu anda da onu tespit etme durumunda olmadığımızı arz etmek istiyorum. Durum bundan ibaret.

Diğer, ikinci soru: "Prefabrikeler için arsalara kira bedeli olarak her yıl yaklaşık 16 trilyon TL ödenmektedir. Bu  prefabrikeler kiracı konumundaki depremzedeler için yapılmıştır. Bu konutlarda oturan depremzedeleri özel bir statüyle konut sahibi yapmayı düşünüyor musunuz?" Tabiî, soruyu güzel soruyorsunuz... Keşke olsa da yapabilsek. Yalnız, bu 16 trilyon değil, 6 trilyondur; bu rakamı düzeltmek istiyorum. Bizler de, o sıralarda, muhalefette otururken çok bol keseden verdiğimizi hatırlıyorum; ama, bu kürsüye geldiğiniz zaman, elinizi taşın altına koyduğunuz zaman hiç de muhalefette oturduğunuz gibi iktidar koltuğunda oturamıyorsunuz. Bu da bir gerçek, bir realite. Tabiî, bunların oturanlara verilmesi bir kanun ve mevzuat ölçüleri içinde ele alınabilir, değerlendirilebilir; ama, şu anda, bunlara verilebilir deme noktasında olmadığımı... Yani, bir popülist politika da izlemek istemiyorum. Burada, bir bakan olarak, kendimi, sağa vurarak sola vurarak, bunu halledebilirim diye, belki, İzmitlilere alkışlatabilirim; ama, bir yarayı çok da iyi sarmış olduğumuza inanmıyorum. Biraz emin adımlarla yürümek; yani, vatandaşı bedavacılığa teşvik etmemek konusunda da, gerek muhalefet gerekse iktidar, çok dikkatli konuşmamız, çok dikkatli davranmamız gerektiği anlayışındayım; çünkü, onbir yıldır arkadaşlarımızla beraber bu Parlamentodayız. Bunun faydalı olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla, geçici olarak bunlara verilmiştir. Yani, hak sahibi değillerdir; hak sahibi olmadıklardan dolayı, sadece, geçici olarak verilmiştir. Orta ve ağır hasarlı konut sahibi insanlar, kendilerine ev yapılıncaya kadar, burada ikamet etsinler diye verilmiştir.

Ancak, ben, dün, kendi imzamla bir yazı gönderdim; çünkü -bu afetzedelerle ilgili bir dernek kurulmuş, o dernek mensupları buradaydılar- evleri bitenleri konutlarına gitmek üzere valiliğin zorladığını duyunca, hiç olmazsa yaz aylarına kadar bu vatandaşların buradan çıkarılmaması konusunda valiliğe talimat verdik. Vatandaşların, evleri bitmiş olsa dahi, kışın rahatsız olmamaları, dağılıp dökülmemeleri için evlerinden çıkarılmaması konusunda valiliklere böyle bir talimat verdik.

Ayrıca, zatıâlinizin bulunduğu Kocaeli'nde 550'ye yakın konut vardı; bunlar, bir yıla yakın zamandan beri tamamlanmıştı. İçmesuyu konusuyla ilgili, belediyeye bağlı bir şirkete 230 trilyona yakın bir paranın ödenmesi gerekiyordu; ödenmediğinden dolayı, bitmiş olan konutlara, aşağı yukarı yedi sekiz aydan beri vatandaşlar taşınamıyorlardı. Bundan onbeş yirmi gün önce de, ilgili miktarı ilgili şirkete ödedik; dolayısıyla, bu sorunu da çözmüş olduk.

Bize böyle imkân verdiğiniz için zatıâlinize teşekkür ediyor; Parlamentoya saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Sirmen, eğer konuyla ilgili kısa açıklama istiyorsanız, Sayın Bakana yöneltebilirisiniz; buyurun.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Yerimden mi, kürsüden mi?

BAŞKAN - Yerinizden Sayın Sirmen.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Efendim, her soru önergesini ayrı ayrı, kısa kısa değerlendirmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Sirmen, değerlendirme durumunda değilsiniz; sadece, Sayın Bakandan kısa açıklama isteyebilirsiniz.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Evet, tabiî, kısa...

Her soru için ayrı açıklama isteyeceğim efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Şimdi, birinci sorumuzda, belediyelere deprem bölgesinde işyerleri yıkılan esnafla ilgili soru sordum. Tabiî, işyerleri yıkılan bu depremzedelerin 2 370'i hak sahibi oldu. Bunlara iki yıl başlanılamadı, daha yeni başlanıldı, yeni de teslim ediliyor; ama, bu işyerleri, esas ticaret yaptıkları yerlerde değil, farklı farklı alanlarda kuruldu. Kimine düzgün yer verildi, kimine verilmedi ve bu insanlar perişan; çünkü, dükkânları yıkılırken mallarını da kaybettiler, yakınlarını da kaybettiler ve o günden bugüne, üç yılı geçen bu zaman dilimi içerisinde, çok mağdur oldular, çok perişan oldular; başka hiçbir sosyal güvenceleri yok, yapacakları başka hiçbir iş yok; çünkü, otuz yıldır bu işi, bu mesleği yapmışlar. Bu esnafa -hiç olmazsa- uzun vadeli, faizsiz krediler verilerek, yeni iş düzenlerine imkân tanınmış olur. Bu konuda talebimiz vardı. Tabiî, bu, benim şahsî talebim değil, oradaki esnafın bizden beklentileri, hükümetimizden beklentileridir.

İkincisi, Gölcük Kavaklı Mahallesinin afete maruz bölge olmasıdır. Buranın hemen bitişiğinde, Ford fabrikası da aynı şekilde afete maruz bölgeydi; ama, daha sonra, bir başka zemin etüdü raporuna göre, yine Bakanlıkça -sizden evvelki Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünce- burası kaldırıldı, afete maruz bölge olmaktan çıkarıldı. Şimdi, bu masa afete maruz bölge, bu masa afete maruz bölge değil, orası da afete maruz bölge değil. Yani, ikisinin arasında kalan Kavaklı Mahallesinde 7,4 şiddetindeki depreme rağmen evler yıkılmamış; ama, buradaki insanlara "burayı terk edin, burası afete maruz bölgedir" demek, insafla ölçülür değil. Sizden ricamız, burayı daha iyi inceletip, yerinde, yeniden zemin etütleri yapılıp, hakkaniyet ölçüsüne göre, bu insanların mağduriyetlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bugün, deprem, yaşadığımız bir gerçektir. Zemine uygun inşaat yaptığınız zaman, bütün inşaatlar depreme dayanıklıdır. Bu konuda duyarlılığınızı bekliyoruz Sayın Bakanım.

Diğer önergemizle ilgili: Sizin de ifade ettiğiniz gibi, belediyelere bundan evvelki dönemde ödenen afet payları tamamen partizanca dağıtıldı. Kendine yakın belediyelere, hatta, hiç afete maruz kalmamış belediyelere afet payları verildi; maalesef, gerçekten yıkılmış, yakılmış belediyeler afet payları alamadılar. Ülkemizin başka yerlerinde Erzincan gibi, Dinar gibi, Adana gibi yörelerde, Kocaeli depreminin, Marmara depreminin çok daha düşük seviyede, çok daha tahribatı az olan yerlerde, 5 yıl, aralıksız, o belediyelere afet payı verildi, hem de hiç ayrımsız, 3 katsayı olarak. Maalesef, bizim belediyelerimize 1,5 yıl katsayı verildi ve bunlar perişan durumda. Özellikle, bazı belediyelerimiz var, bir anda 10 000 nüfusla karşı karşıya kaldılar; kamyonları yok, temizlik aracı alamıyor, zaten maaş ödeyemiyor. Siz, dediniz ki...

BAŞKAN - Sayın Sirmen, sorunuzu sorar mısınız. Lütfen ama...

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Sorumuzu soruyorum.

Yüzde 75'ini gönderiyoruz paranın hakedişlerini İller Bankasında. Bu ay tamamı kesilmişti belediyelerimizin. Yine, bizim arkadaşlarımız size geldiler, sizin talimatınızla yüzde...

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sirmen.

Buyurun Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, ben anladım; yani, duydum... Herhalde aynı şeyleri tekrar ediyoruz Sayın Sirmen.

Şimdi, birinci sorunuzda, mağdur olduklarını söylüyorsunuz. Doğru, depremde, zaten, insanlar mağdur olur. Yani, bu, yeni bir tespit değil. Deprem olmuş, mağdur olmuş, doğru; yani, ben, elhak, sizi tasdik ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkincisi, düşük faizli kredi diyorsunuz. Yani, bizden öncekileri ille kötülemek gerekmiyor, vermişler yüzde 4 faizle; yani, bu, sıfır demektir.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Ne kadar vermişler; 500 000 000 lira.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Yüzde 4. Bitiriyorlar tamamını... Bakın, ille geçmiş hükümetleri kötülemek gibi bir alışkanlığımızın da olmaması gerektiğini, huzurlarınızda, bir bakan olarak ifade etmek istiyorum. (Alkışlar)

Eğer, biz doğruları koymazsak, bu ülke zarar eder. Ben, şahsen, popülist politikalardan yana değilim. Onun için de -bir yerlere, zatıâlinize de şirin görünmek gibi bir niyetim yok- sizi ve Parlamentoyu mümkün mertebe aydınlatmaya çalışıyorum. Emin olun ki, bu soruları sorduğunuzda çok ciddîye aldım ve çok ciddî olarak, dosyaların arasına girdim; yani "benim partimden değil, geçiştireyim" anlayışıyla meseleye bakmadım...

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Benim talebim değil bu efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Anladım; ama, soru sizin, sizin seçim bölgeniz... Benim seçim bölgem Bitlis olduğu için... Siz bu taraftasınız...

Şimdi, yüzde 4 faizli kredi. Yani, bu bedavadır. Siz bile çocuğunuza bu kadar düşük faizle kredi zor verirsiniz. Size söyleyeyim. İkincisi, beş yıl geri ödemeli. Buradaki vatandaşlar, zamanında "bizim iş yerlerimizi siz yapın" demişler. Aslında -pahalı yapmışlar, ucuz yapmışlar konusunu ayrı tartışalım- bana göre, bir adım ileride gitmişler; yani, parayı verip "buyur, git, kendin usta bul, işçi bul, yap" diyebilirlerdi. Burada başka hinoğluhinlik de olabilir, onu da burada çok fazla tartışmak istemiyorum; ama, vatandaş açısından bakıyorum, işin yapılışında kolaylık var; ama, pahalı yaptırtıp da, vatandaşın sırtına fazla yük vurdularsa, onun vebalini ödeyeceklerdir. Oralara çok fazla girmek istemiyorum, sadece, böyle, bu konuda soruları cevaplandırmak istiyorum.

İkinci sorunuzda, yani, teknik üniversite tarafından bir rapor verilmiş, sonradan bu raporu kendileri değiştirmişler. Doğrudur; ben baştan söyledim, sorunuz doğrudur; ancak, gerçekten, çok fazla bir haksızlık varsa, yanlı davranılmışsa, sonradan verilen karar doğruysa, o konu araştırılıyor zaten, arkadaşlarımıza talimat verdik. Bu, hemen, kürsüden, benim "evet" veya sizin "hayır" demenizle olacak bir olay değil. Bu, teknik bir konudur; yeniden teknik heyet kurulması lazım, araştırılması lazım. Zatıâlinizin sıralarında oturan milletvekilimiz, iki hafta önce, Erzincan depremini gündeme getirdi burada. Bu kürsüye çıktık, yanlı, taraflı, keyfî tutumlarla, birilerine rant sağlamak için, birilerini memnun etmek için, birilerinin arsalarını kıymetlendirmek için her türlü yanlışlığa boyun eğilmiş; bu memlekette insanlar canlarını vererek ödemişler dedik. Burada, hep beraber, konuştuk, birbirimizi alkışladık.

Benden öncekiler böyle bir yanlışlığı yapmışlarsa, o yanlışı yapmamak için direnirim; zorla bir rapor tutturmam, verilen karar yanlışsa, onu geriye aldırtmanın yollarına bakarım. (Alkışlar) Ama, doğruysa, şu Parlamentonun huzurunda söz veriyorum -buradaki mülkün tamamı bir şahsa ait olsa dahi- o doğruyu yerine getirmek için gayret sarf edeceğimi deklare ederim, ilan ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Biz de onu istiyoruz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - O yönden hiçbir endişeniz olmasın; sizinle görüşerek bu işi çözmeye çalışacağım.

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Sizi bölgeye bekliyoruz efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Geleceğim, geleceğim...

İki defa heyet gönderdim, Gölcük'e ve Kocaeli'ne ayrı ayrı heyet gönderdim, Adapazarı'na da kendim gittim. Göreve geldiğim günden beri deprem bölgesini heyetlerle donatıyorum, problemleri yerinde çözüyorum Allah'a şükür. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Sizi bekliyoruz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Yakında da geleceğim.

Belediyelerle ilgili konuya gelince: Biz göreve gelmeden önce borcu olan belediyelere sıfır para gönderiliyordu. İlk ayda "deprem bölgesindeki belediyelere yüzde 60, borcu olan diğer belediyelere parti farkı gözetilmeksizin -CHP'li, MHP'li, ANAP'lı- yüzde 40 göndereceksiniz" dedim ve birinci ay uygulamamızı böyle yaptık. İkinci ay uygulamamızda bir yanlışlık oldu. Sizlerden de, bu taraftan da arkadaşlarımız geldi, bir yanlışlığın olduğunu gördük, yanlışlığı iki gün sonra düzelttik. Yine, deprem bölgesinin dışında borcu olan belediyelere -hiçbir parti farkı gözetilmeksizin- yüzde 40, yüzde 50, yüzde 35, yüzde 55 oranlarında para gönderdik ve mağdur etmedik. Deprem bölgemizde de yüzde 60'ı yüzde 75'e çıkardık; yine, belediye farkı gözetmeksizin, tamamına...

Onun için, elimizden geldiği kadar, tabiî ki, deprem bölgesine de, ülkenin diğer taraflarına da hizmet etmeyi arzu ediyoruz; ama, ayağımızı da yorgana göre uzatmak mecburiyetindeyiz diyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, samimî açıklamalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

Soru cevaplandırılmıştır.

4. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü  soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (6/48)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına

Ekte sunulan sorularımın Bayındırlık Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.               27.12.2002

Feridun F. Baloğlu

           Antalya

1. - Antalya'nın turistik beldesi Konyaaltı'da, deniz kıyısında (Akdeniz Bulvarı ile Gazi Mustafa Kemal Bulvarının kesiştiği noktada) Karayolları Genel Müdürlüğüne ait geniş bir alanın yıllardan beri boş olarak durması nedeniyle doğan terkedilmiş görüntünün turizme verdiği zararın önlenmesi için hangi çözüm önerileri düşünülmektedir?

2. - Bu alanın Konyaaltı kent merkezi ve kültür merkezi olarak düzenlenmesi için Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesine devri düşünülmekte midir?

BAŞKAN - Soruyu, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen cevaplandıracaktır.

Buyurun Sayın Ergezen. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'nın turistik beldesi Konyaaltı'da, deniz kıyısında, Akdeniz Bulvarı ile Gazi Mustafa Kemal Bulvarının kesiştiği noktada Karayolları Genel Müdürlüğüne ait geniş bir alanla ilgili bir sorusu var. Soru daha önceden bana intikal ettiği için, tamamını okumak istemiyorum. Böyle bir konunun ne yazılı soruyla ne de sözlü sorularla çözülmesi mümkün değil, cevap vermek de mümkün değil. Bu, iki kurumun kendi arasında, masaya oturarak, anlaşarak, çözüm bularak halletmeleri gereken bir husustur. Şu anda, Sayın Milletvekilime, burada "ben, bu arsayı verdim gitti" deme noktasında değilim, "vermiyorum" demem de yanlış olur, her ikisi de doğru olmaz. Dolayısıyla, böyle bir konuda ilgili bakanlıktaki birimler ile belediye ve valilik bir araya gelir, konuyu masaya yatırırlar, artıları eksileri görüşülür. Bu, karşılıklı bir mutabakat meselesidir. Eğer, Karayollarının bunu vermesinde kendi açısından bir mahzur yoksa, o arsanın da orada boş kalması, herhalde, kimseye merhem olmayacağına göre, böyle bir konuda olumlu adım atacağımızı Sayın Milletvekilimizin, ilgili belediyenin bilmesi lazım; ama, Karayollarına da lazımsa, lüzumluysa, Karayollarının da ihtiyacı varsa, bu konuyu, bana göre, bu kürsülere taşımanın da çok fazla yararı olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla, ilgili belediye başkanını Bakanlığa davet ediyorum, ilgili milletvekilini Bakanlığa davet ediyorum; gelsinler, konuyu masaya yatıralım, görüşelim. Çözülmesi gerekiyorsa, ben, olumlu adım atacağıma huzurlarınızda söz veriyorum diyorum ve saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya)- Sayın Başkan...

BAŞKAN- Sayın Baloğlu, yerinizden kısa bir açıklama isteyecekseniz, yalnız, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesinin üçüncü fıkrasını hatırlatmak istiyorum:

"Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru sahibi, yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir. Hükümet adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır. İkinci cevap süresi de beş dakikayı geçemez."

Dolayısıyla, Sayın Baloğlu, yerinizden, Sayın Bakandan çok kısa bir açıklama isteyebilirsiniz.

Buyurun.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya)- Sayın Başkan, bu çok kısa açıklama nitelemenizi...

BAŞKAN - Sayın Baloğlu, çok kısa açıklama değil, Sayın Bakandan kısa açıklama isteyebilirsiniz.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya)- Evet, onu ifade etmeye çalışıyorum.

Şimdi, efendim, iki kurum arasında çözülebileceğini ben de biliyorum; ama, bu çözümü getirecek olan kurum, oraya malik olan kurumdur, Karayollarıdır. Karayolları, 10 yıldır burayı boş tutuyor, kullanmıyor ve bu yeri kullanabileceğine ilişkin hiçbir belirti de yok.

Ben, böyle bir hazırlığın olup olmadığını öğrenmek için bu soruyu sormuştum; bu, birincisi.

İkincisi; doğal ki, devlet kurumları arasındaki ilişkinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben şunu da biliyorum: Antalya belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesi bu konudaki girişimlerini Sayın Bakana aktarmışlardır. Eğer, eksiklik, benim Sayın Bakanla görüşmememse, bu eksikliği kısa süre içerisinde tamamlayacağım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Baloğlu.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis)- Evet.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; sayın milletvekilimizin hassasiyetini anlıyorum. Antalya Büyükşehir Belediyesinin yetkilileri Bakanlığımıza hayırlı olsuna geldiklerinde bu konuyu ayaküstü dile getirmişlerdi ve konu bu kadarla kaldı. Tabiî, konuyu burada çok fazla tartışmak istemiyorum; çünkü, burada tartışılması gereken bir konu olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ben, dokuz on yıldır Bakan değilim, ben daha iki aylık Bakanım. Dokuz on yıl önceki sorunları bir tarafa bırakalım, geçmişi bir tarafa bırakalım. Bu konu, gerçekten, Antalya'nın menfaatına ise, Antalyalının yararına ise ve Karayollarının hizmetine engel değilse, Karayollarını sıkıntıya sokmayacaksa, belediye gerçekten burayı Antalyalıya yararlı bir hale getirecekse, elbette ki, bu konu çözülür ve çözüme de kavuşturulur. Yine söylüyorum, zatıâlinizi, belediye yetkililerini makama davet ediyorum, gelin, konuyu orada görüşelim, bunun görüşme yeri orasıdır diyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

8. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, Emekli Sandığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/50)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

9. - Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, bir araştırma önergesinde imzası bulunan bir Bakana ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/51)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Bakan burada.

BAŞKAN - Soru Sayın Başbakana yöneltilmiştir.

10. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, zorunlu tasarruf birikimlerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/54)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemelerinde uygulanan öncelik kriterlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/55)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

12. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Ziraat Bankası Diyarbakır-Ergani Şubesinin kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/56)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

13. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Havaalanının Jandarma Genel Komutanlığına devrine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/57)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

14. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü  soru önergesi (6/58)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

15. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Karadeniz'e bırakılan zehirli atık dolu varillere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/59)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

16. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, memurlara yapılan kira yardımının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/60)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

17. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/61)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

18. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, İzmir ören yerleri gelirlerinden İl Özel İdaresine aktarılan payı düzenleyen protokolün iptaline ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/62)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

19. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

20. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

21. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, seralarda kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/65)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

22. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (6/66)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından sözlü olarak yanıtlanması hususunda aracılığınızı saygılarımla arz ederim.    10.1.2003

   Yılmaz Kaya

                İzmir

1) Heyelan nedeniyle, 7269 sayılı Kanun gereği "Afete Maruz Bölge" ilan edilen İzmir, Konak İlçesi, Ballıkuyu Semtinde yıkım kararı verilen ve boşaltılan binaların sakinlerinin barınmaları sağlanmış mıdır?

2) Sağlanmamışsa, kendilerine herhangi bir kira yardımı yapılmakta mıdır?

3) Devam etmekte olan ve çok büyük faciaya yol açma ihtimali olan heyelanın önlenmesi için Bakanlığınız tarafından herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

4) 7269 sayılı Yasa gereği, Bakanlığınızın alması gereken tedbirler için Bakanlığınızın ödeneğinin bulunmadığı, Konak Belediyesi bütçesinden ödenek ayrılarak bölgede yapılacak çalışmaların belediye bütçesinden karşılanması gerektiği bildirilerek belediyeye havale edilmiş midir?

5) Böyle ise, yetki ve sorumluluğunda olmayan belediyenin bu işlerin altından kalkabilmesi mümkün müdür?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya'nın ilettiği soruları cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım, saygılarımı sunuyorum.

Ben, soruları tekrar ifade etmekte yarar görüyorum.

"Heyelan nedeniyle, 7269 sayılı Kanun gereği afete maruz bölge ilan edilen İzmir'in Konak İlçesi Ballıkuyu Semtinde yıkım kararı verilen ve boşaltılan binaların sakinlerinin barınmaları sağlanmış mıdır?"

Soruları tek tek cevaplandırmanın doğru olacağı kanaatindeyim.

Evet, Bayındırlık Bakanlığı olaya zamanında müdahale etmiş; hak sahipleri tespiti yapılmış, bu hak sahiplerine 925 bina yapılmış ve aileler buraya yerleştirilmiştir. Ancak, 2 452 aile, ilan edilmesine rağmen, hak sahibi olmama konusunda pasif bir direnişe geçmişler -ne hikmetse, bilemiyoruz- hak sahipliği tespit zamanı içinde müracaat etmemişler, bundan dolayı, kendilerine ev yapılmamış.

Bir diğer sorunuz da şudur: "Sağlanmamışsa, kendilerine herhangi bir kira yardımı yapılmakta mıdır?"

Hak sahibi tespiti yapılmış ve 925 aileye konut yapıldığı için, 925 aileye ev verilmiş; 2 452 aileye, müracaat etmedikleri için, kanunen böyle bir yardımı yapmak da mümkün değil.

Üçüncü sorunuz şudur: "Devam etmekte olan ve çok büyük faciaya yol açma ihtimali olan heyelanın önlenmesi için Bakanlığınız tarafından herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?"

Burası afet bölgesi olarak ilan edilmiş. Buranın boşaltılması için valiliğe talimat yazısı yazılmış. Boşaltılmadığı gibi, valilik ve belediye, burada kaçak konutların yapılmasına göz yummuş; dolayısıyla, Bayındırlık Bakanlığının burada yapacağı bir şey yok. Boşaltılması ilan edilmesine rağmen kaçak yapılaşmaya göz yumulması, o ilin yetkililerinin sorumluluğundadır.

Olay, çok eski bir olay, 1978'in olayı. Bir çözüm aranıyor gibi, herhalde, bu sorular ondan soruldu; ama, bu olay da bu şekilde çözüleceğe benzemiyor. Ben, yine de, samimî bir ifadeyle söylüyorum; bilmediğimiz hususlar varsa, sayın milletvekilimiz bize bu konuları ayrıca şifahen iletirse, yardımcı olmaya çalışırım.

Yine, aynı konuyla ilgili başka sorular var: "7269 sayılı Yasa gereği Bakanlığınızın alması gereken tedbirler için Bakanlığınızın ödeneğinin bulunmadığı, Konak Belediyesi bütçesinden ödenek ayrılarak bölgede yapılacak çalışmaların belediye bütçesinden karşılanması gerektiği bildirilerek belediyeye havale edilmiş midir?

Böyle ise, yetki ve sorumluluğunda olmayan belediyenin bu işlerin altından kalkabilmesi mümkün müdür?"

Şimdi, bu soruya cevap vermek de çok zor, yuvarlak cevap vereceğiz. Cevabı da burada yuvarlayacağız; çünkü, cevap vermek çok zor.

İSMET ATALAY (İstanbul) - Sana yakışmıyor yuvarlak cevap vermek Sayın Bakan!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bu iş, biraz teknik çalışmayı gerektiriyor, teknik bir konu. Araştırılmadan, tabiî, yine cevap verilmez. Davet ediyoruz...

İSMET ATALAY (İstanbul) - Biraz çalış da gel!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Ucuz politika yok. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, sen bu lafı atarsan, bu cevabı da veririm! Çünkü, biz, buraya, lüzumsuz yere, boş yere enerjimizi tüketmek için gelmiyoruz. Sorunları çözmekte kararlıyız ve azimliyiz. Gecenin saat 12'lerine kadar çalışıyoruz ve hepinize de eşit davranmak gayreti ve azmi içindeyiz. O bakımdan, lütfen... Ben, kendi milletvekillerime de söylüyorum, zatıâlilerinize de söylüyorum, bu sorunların çözülmesini istiyorsanız, gelin, zaman kaybetmeyelim; gelin, daktilografları meşgul etmeyelim; gelin, sekreterleri bu yazılar peşinde koşturmayalım; gelin, bakanları bunlarla meşgul etmeyelim; dosyaları masaya yatıralım, gerçekten, sorunları çözelim. Ben, bunu bekliyorum, bunu istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yani, onbir yıldır diyorum, şaka da söylemiyorum... O zaman, Deniz Baykal da şuralarda otururlardı, Erdal İnönü şurada otururdu, Demirel şurada otururdu, biz de burada otururduk. Gördüğüm bir şey var, bu kürsüler çok şeye şahit -Turizm eski Bakanım da tebessüm ediyor; çünkü, o da çok şeye şahit- bizim, enerjimizi boşa tüketecek vaktimiz yok, zamanımızı boşa tüketecek kadar da israfçı olmamalıyız. Türkiye'nin çok ciddî sorunları var, çok ciddî problemleri var. Hep "al gülüm ver gülüm" yapılmış, insanlara "bugün git, yarın gel" denilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Kaprislerle, ihtiraslarla, hırslarla, siyasî taassupvari yaklaşımlarla, birçok insanın sorunlarının çözülmediğini görüyoruz. Biz, bunları kırmak istiyoruz, bunları unutmak istiyoruz, devletin bütün kapılarının eşit şekilde açıldığının imajını insanlarda yerleştirmek istiyoruz, insanların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün yetkililerine güvenmesini sağlamak istiyoruz.

O bakımdan, bu meselelerin çözüm yerleri bellidir; lütfen, buralarda oturalım, çalışalım ve bunları çözelim; çünkü, burası afete maruz bölge ilan edilmiş, hak sahipleri tespit edilmiş, evler yapılmış... Bu bölgenin boşaltılması talimatı verilmesine rağmen, kaçak yapılaşmaya devam edilmiş, 2 452 aile de ev sahibi olmamak için direnmiş. Aradan yıllar geçmiş; 1978, 1988, 1998, 2003... O halde, burada bir rahatsızlık var, bir hastalık var, burada bir problem var demektir. O zaman, onu, oturup, enine boyuna görüşmemiz lazım diyorum ve çözme konusunda çok hızlı adımlar atacağımı da burada ilan ediyorum.

Bana bu konuda yardımcı olursanız memnun olurum diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Kaya, Sayın Bakandan açıklama isteyecek misiniz?

YILMAZ KAYA (İzmir) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

YILMAZ KAYA (İzmir) - Öncelikle, Sayın Bakanıma, bu sorunu çözme konusunda taahhütte bulunduğu için teşekkür ediyorum, daha sonra şunu belirtmek istiyorum: Pazartesi günü, yani iki gün önce, ben, sözünü ettiğim yerdeydim. Burada, Ballıkuyu'daki vatandaşlarımız, kapıları, pencereleri sökülmüş, elektrik ve su saatleri sökülmüş binalarda, soğuktan titreyerek oturmaktaydılar.

Şimdi, biraz önce Sayın Bakanımız ucuz politikadan bahsetti. Ben orada incelemeler yaparken, gözümün önünde bir istinat duvarı çökmüş, altında bir vatandaşımız kalmış ve hayatını kaybetmiştir. Bunların çözümünü aramak, bu sorunları buraya taşımak, kesinlikle, ucuz politika değildir ve bu sorunların çözümü için -benim elimde gerekli dokümanlar da vardır- Sayın Bakanla görüşmeye, kendileri de hazırsa, her zaman hazırım.

Yine tekrar ediyorum: Bu sorunun çözümü için taahhütte bulunduklarını sevinerek görüyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.

Sayın Bakan?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Teşekkür ediyorum; sağ olun.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

23. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/67)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

24. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/68)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

25. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/69)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

26. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, memur emekli maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/70)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

27. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağını ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/71)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

28. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/72)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

29. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizlik sigortası ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/73)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

30. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

31. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/75)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

32. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, devlet tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim faaliyetlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

33. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

34. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

35. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

36. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi eserlerin korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Aynı zamanda, sözlü sorulara ayrılan 1 saatlik süre dolmuştur.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.52

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.06

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - 25 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı : 17)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Komisyon ve Hükümet olmadığı için ertelenmiştir.

2 nci sıraya alınan, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

2. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Adalet Komisyonları raporları (1/283) (S. Sayısı : 36) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 36 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yergök; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri; Adalet Komisyonunda değiştirilerek kabul edilen ve Genel Kurula sunulan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüş ve düşüncelerimi açıklamak üzere, söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak, sözlerime başlamak istiyorum.

Tasarının çerçeve 1 inci maddesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/A maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen ihlal kararlarının iadeimuhakeme sebebi sayılması amacıyla değişiklik yapılmasını öngörmektedir. Adalet Komisyonu, bu değişikliğin 445 inci maddenin birinci fıkrasına bir bent ilavesiyle yapılmasını uygun görmüş ve 445 inci maddenin birinci fıkrasına, hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya Eki Protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olmasını iadeimuhakeme sebepleri arasına sokmuştur. Yapılan değişikliğin sonucu olarak, bu iadeimuhakeme sebebi için başvuru süresini düzenlemek gerektiğinden, süreye ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 447 nci maddesine bir fıkra eklenerek "445 inci maddenin onbirinci bendinde yazılı sebepten dolayı iadeimuhakeme müddeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıldır" denilmiştir.

Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle de, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 327/a maddesinin değiştirilmesi öngörülmekte ve bu değişiklikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bakımından muhakemenin iadesi yoluna gidilmesinin kolaylaştırılması amaçlanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen ihlal kararlarının, muhakemenin iadesi sebebi sayılması amacıyla Adalet Komisyonumuz, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesinin birinci fıkrasına 6 numaralı bent ekleyen yeni bir çerçeve madde düzenlemiştir.

Sayın milletvekilleri, 3 Ağustos 2002 tarihinde 4771 sayılı Yasa kabul edilmiş, konuyla ilgili düzenleme yapılmış ve bu yasanın yürürlüğe ilişkin 13 üncü maddesinde, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda 327/a, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda da 445/A maddesiyle yapılan değişikliğin bir yıl sonra, yani 8 Ağustos 2003'te yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Ancak, bugün görüşmekte olduğumuz tasarıyla, henüz yürürlüğe girmemiş bir düzenlemeyi değiştirmiş oluyoruz. Bugün bu tasarı kabul edildiğinde, her iki yasadaki değişiklik, hiç uygulanmadan değiştirilmiş olacaktır. Bu da, geçtiğimiz dönemde bu yöndeki düzenlemenin ne kadar özensizce yapıldığını ortaya koymaktadır.

Hükümet tasarısındaki düzenlemede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde Yargıtay Birinci Başkanlığından muhakemenin iadesi isteminde bulunulacağı ve bu istemin, hukuk davaları yönünden Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, ceza davaları yönünden ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca inceleneceği, istem, süresi içinde yapılmamış ise reddine, aksi halde dosyanın, davaya bakması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verileceği biçimindeydi.

Adalet Komisyonumuzun kabul ettiği metin çok daha isabetlidir; zira, Yargıtayımızın bilinen iş yoğunluğu karşısında, üstelik de salt süre yönünden yapılacak bir inceleme için Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunu meşgul etmenin doğru ve mantıklı bir tarafı bulunmamaktaydı. Şimdiki düzenleme, yani Adalet Komisyonunun kabul ettiği metin çok daha yerinde olmuştur.

Sayın milletvekilleri, hükümet tasarısında 3 üncü madde olarak geçen öğrenci disiplin affıyla ilgili maddenin metinden çıkarılması da ayrıca doğru bir karar olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ikiyüz yıldır yüzünü Batı'ya dönmüş, cumhuriyetle birlikte de çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı kendisine hedef koymuştur. Bunun için de başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere, birçok uluslararası belgeye imza atmıştır.

İşte, çağdaş toplum anlayışına yaşamın her alanında işlerlik kazandırmayı amaç edinen ülkemizde, birey-toplum ve birey-devlet ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, uygar, demokratik bir devlet olmanın tüm gereklerini yerine getirecek köklü, kapsamlı ve hızlı yapısal değişiklikler ve düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, gerek Anayasamızda gerekse yasalarımızda bugüne kadar pek çok düzenleme de yapılmıştır. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla yapılmakta olan düzenleme de bu amacın gerçekleşmesine katkı sağlayacak bir düzenleme olarak görülmelidir.

Çağdaş demokrasilerde hukuk devleti, anayasanın açık hükümlerinden önce, hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere, evrensel hukukun üstün kurallarına, yasaların üzerinde, yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkelerine bağlı olan devlettir. Hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirmek için de buna uygun düzenlemeler yapmak zorunlu bulunmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 inci maddesine baktığımızda, taraf devletlerin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlükleri, yetki alanları içindeki bireylere sağlamakla yükümlü oldukları belirtilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90 ıncı maddesinde de "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz" denilmektedir. "Kanun hükmünde" denilmekle beraber kanunların Anayasaya aykırılığı ileri sürülürken, uluslararası sözleşmelerin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine gidilemeyeceği öngörülmüştür. Yine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, ilgili devlet bakımından bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sözleşmenin ihlal edilip edilmediğini saptar ve ihlal varsa, tazminata karar verir. Kararın uygulanmasının denetimi ise, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine aittir. Ne var ki, tazminat ödenmesi bazı durumlarda yeterli olmadığından, yargılamanın iadesi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, sözleşmeye aykırılığı tespit edilen bir mahkeme kararına dayanılarak, şikâyetçinin cezasının infazının sürdürülmesi halinde, böyle bir durum söz konusu olabilir.

Bugüne kadar, birçok devlet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararını, yargılamanın iadesi nedeni olarak kabul etmiştir. Örneğin; Federal Almanya, 1998'de Ceza Muhakemeleri Usul Kanununun 359 uncu maddesine bu amaçla yeni bir fıkra eklemiştir. Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir ihlal kararı varsa ve ulusal mahkemenin hükmü bu ihlal kararına dayanıyorsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı, davanın yeniden görülmesi nedeni olabilir. İsviçre, 15 Şubat 1992'de, Federal Usul Yasasında yaptığı değişiklikle aynı olanağı tanımıştır. Avusturya, 1996'da, aynı yönde, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda değişiklik yapmıştır. Keza, Lüksemburg ve Norveç de, sözleşmeye aykırılığı tespit edilen mahkeme kararları açısından yargılamanın yenilenmesi yöntemini kabul ederek, gerekli yasal düzenlemeleri yapmıştır. Hatta, Polonya, 1998 yılının eylül ayında, Ceza Yargılaması Yasasının 540 ıncı maddesinde bir değişiklik yaparak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılamanın ihlal edildiği yolunda bir karar verildiği takdirde, yargılamanın yenileneceğini kabul etmiştir.

Sayın milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen bir ihlal kararının, bir iadeimuhakeme nedeni olarak kabul edilmesinin aşağıdaki yararları sağlayacağı düşünülmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle ulusal hukuk sistemi arasındaki etkileşim artacak; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, ulusal hukuk sisteminin bir parçası olduğu, daha belirli bir nitelik kazanacaktır. Dolayısıyla, yargı organları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını dikkate almaya daha fazla özen göstereceklerdir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması aşamasında, Bakanlar Komitesinde karşılaşılan sorunlar büyük ölçüde sona erecektir.

Yukarıda açıkladığımız gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda değişiklik yapılarak, mevcut iadei muhakeme sebeplerine, sözleşmeye aykırılığı tespit edilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşen kararlarının da eklenmiş olması, yerinde ve isabetli bir düzenlemedir.

Yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırı bir yönü de bulunmamaktadır; bu nedenle, Adalet Komisyonunca kabul edilen şekliyle yapılan düzenlemeyi desteklediğimizi belirtir, Yüce Meclisi, tekrar saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yergök, teşekkür ediyoruz.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylü; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 inci maddesinde, taraf devletlerin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlükleri, yetki alanları içindeki herkese sağlamakla yükümlü oldukları belirtilmektedir.

19 uncu maddede de belirtildiği üzere, mahkemenin kuruluş amacı, taraf devletlerin sözleşme ve ek protokollerinde öngörülen taahhütlerinin yerine getirilmesini denetlemektir.

Sözleşmenin 46 ncı maddesine göre ise, yüksek taraf devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin nihai kararına uymayı taahhüt eder. Mahkemenin nihai kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine gönderilir.

Bu üç maddenin birlikte değerlendirilmesi, Mahkeme kararlarının bağlayıcılığını, hiç tereddütsüz, ortaya koymaktadır.

Nitelik olarak Mahkeme kararı kurucu değil, tespit edici bir karardır. Kararda bireyin sözleşmeyle güvence altına alınan bir hakkının ihlal edildiği tespit edilmektedir. Mahkeme kararı, yalnız şikâyet edilen devlet açısından bağlayıcıdır; ancak, karar, bu devletin içhukukunda doğrudan bir sonuç doğurmaz. Kararla, ilgili devletin, ne içhukuk düzeni değiştirilebilir ne de devlet organlarının yapmış olduğu bir işlem ortadan kaldırılabilir; ancak, ilgili devlet, kararın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür; ihlale son vermek ve eski hali olabildiğince yeniden ihya etmek zorundadır. Bunun nasıl yapılacağı kendi takdirine kalmış olmakla beraber, kararın uygulanması için, mutlaka, içhukukunda gerekli değişiklik ve düzenlemeler yapmak zorundadır. Kararın muhatabı olan taraf devlet, ayrıca, gelecekte başka bireylere karşı da bu tür ihlal eylemlerinden kaçınmak zorundadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, önüne gelen taraf devlet mahkemesi veya idarî makam kararının sözleşmeye uygun olup olmadığını denetlerken, iki hususu gözönüne alarak karar vermektedir.

1.- Sözleşmenin ihlal edilip edilmediği,

2.- Sözleşmenin 41 inci maddesi uyarınca uygun bir tazminata gerek olup olmadığı.

Mahkeme bir meblağ hükmetmişse, ilgili taraf devlet, bunu, aynen yerine getirmek yükümlülüğündedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir içhukuk kuralının Sözleşmeye aykırı olduğunu belirlemişse, artık, taraf devlet, ilgili hukuk kuralını sözleşmeye uygun hale getirmek zorundadır. Bu zorunluluk, hem Sözleşmenin bütününden hem de Sözleşmenin 46/1 inci maddesinden kaynaklanır.

Değerli milletvekilleri, bir içhukuk kuralının Sözleşmeye aykırı olduğunun tespiti halinde, bu içhukuk kuralının sözleşmeye uydurulduğuna dair birçok örnekler görebiliriz. Belçika, bir davada, Sözleşmeye aykırı olduğu saptanan yasayı parlamento tarafından derhal yürürlükten kaldırmıştır. Keza, Avusturya, bir davada, komisyon kararından hemen sonra ceza usul hukukunda değişiklik yapmış ve bununla da yetinmeyip şikâyetçinin davasını yeniden yargı önüne getirmiştir. Danimarka'da mahkemelerin tarafsızlığı konusu dava edilmiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda Sözleşmenin ihlal edildiğine karar vermiş, bunun üzerine ülke İdarî Hâkimler Kanununda değişiklik yapmıştır. İngiltere ve Fransa da aynı şekilde mevzuatında buna benzer değişiklikler yapmışlardır.

Eski hale getirmeyle ilgili birçok Avrupa ülkesinde uygulamalar mevcuttur. Avusturya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin veya ekprotokollerden birisinin ihlal edildiğine karar vermesi halinde, yargılamanın yenilenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bulgaristan aynı şekilde, 1998 tarihinde yapılan bir değişiklikle Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 362 nci maddesine bir paragraf eklemiş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiğine dair cezai soruşturmalar açısından esasa ilişkin büyük öneme sahip bir karar vermesi durumunda, davanın yenileneceğine karar vermiştir. Ayrıca, Hırvatistan, Finlandiya, Fransa ve Almanya mevzuatlarında bu gibi düzenlemeler yapmış ve yenileme kararları almışlardır.

Keza, Lüksemburg, Slovenya, Norveç ve Polonya mevzuatlarında yaptıkları değişiklikten sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, insan haklarının ihlal edildiğine dair vermiş olduğu kararlardan sonra, davaların yenilenmesine karar vermişler ve bunu fiilen uygulamışlardır. Buna daha çok örnek verebiliriz; Yunanistan, İsviçre, Danimarka ve İsveç de, aynı şekilde kararlar vermişlerdir.

Değerli milletvekilleri, verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere, Avrupa Konseyine üye olan ve keza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan ülkemizin, Sözleşmede ve eki protokollerde yer alan taahhütlerini yerine getirmesi, elbette, kendisinden beklenmektedir. Biz, bunu, aynı zamanda, demokrasiyi kabul etmiş ve özümsemiş olan ülkemizin insanları açısından, onların lehine durum doğurması sebebiyle de yerine getirmemiz gerektiği kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, tasarı, komisyonumuza geldiğinde, iadei muhakeme sürecini başlatmak için, kararın, önce Yargıtay Birinci Başkanlığına gitmesi gerekiyordu, ardından Hukuk Genel Kuruluna ve ilgisine göre de Ceza Genel Kuruluna gönderilecek ve burada süreye bakılacak, şayet süre geçirilmemişse, doğrudan mahkemesine gönderilecekti. Biz, komisyonda, Yargıtay Başkanlığının ve Ceza Genel Kurulu ile Hukuk Genel Kurulunun bu konularla meşgul edilmemesini düşünerek, doğrudan ilgili mahkemesine gelmesini görüştük ve komisyonumuz da bu şekilde kabul etti.

Tasarıda, ayrıca, Dernekler Kanununda daha önce yapılan değişikliğe paralel olarak bir değişiklik yapılmış, 2908 sayılı Dernekler Kanununun "Bildiri Yayınlanması" başlıklı 44 üncü maddesi, yakın bir zamanda kısaltılmış ve bazı basitleştirmeler yapılmıştır. Buna bağlı olarak da, bu maddeye atıf yapan, ceza hükmü taşıyan 82 nci maddedeki hapis cezası yerine, 1 milyardan 3 milyar liraya kadar para cezası getirilmiştir.

İşte, huzurlarınızda bulunan tasarı, ana hatlarıyla bu şekilde düzenlenmiştir. Detaylarına fazla girmek istemiyorum. Cumhuriyet Halk Partili değerli meslektaşım da aynı şeyleri ifade ettiler. Tasarının olumlu bir tasarı olduğunu düşünüyor ve takdirlerinize sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Köylü.

Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Aydın; buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın üyeler, değerli arkadaşlarım; bugün "uyum paketi" diye adlandırılan, çeşitli konuların değerlendirildiği, insan haklarına dayalı uyum yasalarıyla ilgili tasarının Meclise getirilmiş olmasını, esas itibariyle olumlu buluyorum. Avrupa'yla bir uyum içerisinde olmamız, onun da ötesinde, insan haklarını savunan bir ülke, insan haklarının savunulduğu, yasal güvencelerinin oluşturulduğu bir Parlamento olmamız, ülkemiz insanının bizden beklediği.

Değerli arkadaşlarım, belki, Türkiye'de yaşanan sorunun esası, Türkiye'de yasalar çıkar; ama, yasaların yaşamsallaşması, hayata geçirilmesi, insanı için uygulanır hale getirilmesi problemleri ülkemizde yaşanmaya devam etmesidir.

Burada, tasarının gerekçesinde, uluslararası insan haklarından, çoğulculuktan, demokrasiden söz edilmektedir. Bugün, burada, bu konuyla da çok yakından ilgili olduğunu düşündüğüm, eğer böylesine gelişmeler karşısında tavır koyamaz isek, düşünce söyleyemez isek, bu çıkarmış olduğumuz yasaların formalite yasalar olmayı aşamayacağı gerçeğine inanıyorum.  Bugün, ülkemizde, dünyada en çok konuşulan ve konumuzla çok yakından ilgisi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Irak savaşına bakışımızın, Amerika Birleşik Devletlerinin Irak'a ilişkin davranışlarının, insan haklarıyla ve bu yasalarla çok yakından ilgili olduğunu ifade etmeliyim.

Değerli arkadaşlarım, evrensel insan hakları dediğimizde, insanların sadece kendilerinin ya da ülke insanlarının haklarından söz etmesi değil; aynı zamanda, bu gezegen üzerinde yaşayan insanların tümünün haklarını gözetmesi ve bir yasa çıkacaksa, o yasanın bu anlamda da işe yaramasını da gözetiyor olması gerekir.

Bir taraftan, hemen yanı başımızda, binlerce yıllık tarihi olan, binlerce yıllık komşuluk tarihimiz olan, ailelerimizin, sınırların ötesinde akrabalarının olduğu, geleneklerimizin ve göreneklerimizin son derece benzer olduğu, dünyanın neredeyse en yoksul ve ezilen ülkelerinin içerisinde bulunan, insan haklarının son derece ihlal edildiği Irak; ezilen, yoksul Irak; halkı aç, susuz Irak; onun tepesinde bir diktatör; öte taraftan, dünyanın ilgilenmek zorunda kaldığı, dünyanın başında ve dünyanın diktatörü konumunda olan ABD'nin başında Bush ve bunun tam ortasında Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu, Anadolunun insanları, Anadolunun milleti, milletin vekilleri, bu Parlamento...

Bu insan hakkı, bu Parlamento dışında her yerde konuşuluyor. Bu Parlamentonun dışında, bu insan hakkı, gazeteci tarafından konuşuluyor, sokaktaki insan tarafından konuşuluyor; ama, bu ülkenin kaderini belirleyen, bu ülkenin geleceğini belirlemekle yükümlü ve yetkilendirilmiş olan bu Parlamentoda, bugüne kadar, bu ciddî meseleyi -çıkarmış olduğumuz yasalar ne olursa olsun- bu önemli meseleyi, bu insan hakkı meselesini bir kere konuşma şansını yakalayamadık.

Ben, bir milletvekili olarak -ilk defa oluyor- seçim bölgeme gittiğimde, vatandaşın ve seçmenin bana sorduğu "Türkiye'de neler oluyor, Amerika Birleşik Devletleri ne yapıyor, Saddam ne yapıyor, böyle bir savaş çıkarsa bu, ülkemizi nasıl etkileyecek" gibi sorular karşısında, gazete köşelerinden okuduğum, televizyon ekranlarından duyduğum haberlerden yola çıkarak bilgi vermemeliyim. (CHP sıralarından alkışlar)

Samimiyetle ifade etmek isterim ki, burada konuşmamın içeriği ve niyeti eleştiriye yönelik değildir; bir ülke vatandaşı olarak, bir ülkenin vekili olarak duyduğum sıkıntı ve zaman zaman uykularımı kaçırabilecek olan bir sorumluluk duygumdur.

Türkiye ne yapacak; Türkiye, insan haklarını savunurken, Türkiye, Avrupa Birliğine uyum yasalarını çıkarırken, Avrupa Birliğine girmeye çalışırken... Evet, yoksuluz, borcumuz var, sıkıntılarımız var. Dünyanın güçlü ülkeleri, bizi istemediğimiz noktalara zorlamaktadırlar, bizi zorlamaktadırlar "eğer, bizim bu istediklerimizi yapmazsanız, başınıza şöyle şöyle şeyler gelir." Tehdit, açık tehditler... Büyük gazetelerin birinci sayfalarında açık tehditleri görüyor olabiliriz; ama, bir şeyi unutmayalım: Bu Parlamentoda oturan insanlar ve bunları seçen insanlar, dünlerde, tarihimizdeki en zor günlerde "yok oldu" diye düşünüldüğü günlerde, Fatih Sultan Mehmet'in, Karacaoğlan'ın, Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun torunları, borcumuz var diye, harcımız var diye, istemediği, ülkesinin insanının istemediği, komşusunun istemediği, insana fayda sağlamayacağına inandığımız, kan demek, zulüm demek, ölüm demek olan bir olayın karşısında tavır koymayı bilmek, yeri geldiğinde dünyanın en güçlü, yeri geldiğinde dünyanın en haksız olayında, zalimin yanında değil, karşısında, mazlumun yanında yer almasını bilebilecek bir ülke olduğumuzu bütün dünyaya gösterme göreviyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlarım, insan hakkı, temel bir hak, dokunulduğunda günah işlediğiniz bir nokta. Bir suçu yok. Bugün, savaş ilan etmekte olan dünyanın süper gücü, Irak'ta bir silah bulmuş değil, bir kimyasal bulmuş değil, bir suç unsuru bulmuş değil; varsaymaktadır "var" demektedir; var olduğunu, dünyanın bütün ülkelerinin bir araya geldiği Birleşmiş Milletler bulabilmiş değil.

Bu güç, bir diktatörün yıkılmasından söz etmektedir, Irak'a demokrasiyi getirmekten söz etmektedir. Ben, Anadolu coğrafyasında doğan bir vatandaş olarak, önce, bu düşünceye sorarım: İsrail'de, Filistin'de, 10 yaşında, 12 yaşında çocuklar televizyon kameraları önünde kurşunlanırken, sizin, insan hakları konusundaki bakışınız neydi?! (Alkışlar)

Dünyanın en büyük diktatörlerinden destek alarak, dünyanın en büyük zalimlerinden destek alarak bir başka diktatörü yıkma hevesi ve bir başka diktatörü yıkma noktasındaki samimiyetinize bizi inandırmak mı istiyorsunuz?!

Sevgili arkadaşlarım, kastettiğim şudur: Biz, bu Parlamentoda bu işi konuşmadık ya da konuşmadık demeyelim; Türkiye'de, en önce bilgi alması gereken, bu konuda fikir beyan etmesi gereken, düşünce beyan etmesi gereken arkadaşlarımın tümü, bu konudan uzağız.

Belki şöyle düşünülmüş olabilir; buna yüreğimle inanıyorum: Bu Parlamentoda, kim isterse istesin, kim dayatırsa dayatsın, Türkiye'nin, mazlum Irak Halkına karşı savaşın yanında olacağı şeklindeki bir karar çıkmaz. (Alkışlar) Hiçbir güç, bu kararı bize dayatamaz.

Bu nedenle, diyorum ki sevgili arkadaşlarım, biraz sorumluluk duyalım. Yöneticilerimizin, bir sorumluluk anlayışı içerisinde  "Parlamentoya gelirse, ne olur ne olmaz; acaba, stratejimize uygun, uluslararası ilişkilerimize uygun bir karar çıkar mı" endişesi taşımaları söz konusu olabilir. Biz, kendi içimizde, zaman zaman, iki kardeşin yaptığı gibi kavgalar yapabiliriz, zaman zaman birbirimize farklı düşebiliriz, zaman zaman oylarımızın azlığı çokluğu meselelerini tartışabiliriz; ama, bir tek şeyi tartışamayız: İnsanımızın, bir zalimin yanında yer alması mecburiyetini tartışamayız; insanımızın, bir mazluma saldırılmasına, bir mazluma saldırıyı gözden kaçırmasına izin veremeyiz. Ben, bu noktada, Parlamentoda bulunan arkadaşlarımın tümünün yüreğine, vicdanına, kalbine inanıyorum. Biz, bu noktada bir davranış koymalıyız.

İlk defa, böylesine önemli bir insan hakkını, böylesine önemli bir ülke sorununu, böylesine önemli bir ülke geleceğini tartışmak ve gündeme getirmek zorunda olduğum için üzgünüm. Bir milletvekilinin, sonuçta, böylesine önemli bir meseleyi gündeme getirmiş olması, bir milletvekilinin yarattığı ağırlık kadardır; ama, isterdim ki, bu Parlamentonun bu kürsüsünde ilk konuşmayı yapan İstanbul'dan gelmiş bir milletvekili değil, bugün ülkemizi temsil eden Başbakanımız olsaydı. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün, Başbakanımız, bize, burada bilgi verseydi, fikirlerimizi alsaydı, düşüncelerimizi alsaydı. Bunu da bir eleştiri olarak söylemiyorum; bunu samimi bir dilek, bunu samimi bir talep olarak söylüyorum.

İnanıyorum ki, milletvekillerimizin tümü "ne oluyor arkadaş" sorusuna, en kısa sürede, en kısa zamanda bir cevap ihtiyacı içerisindedirler. Bu taleple buraya geldim; bir milletvekili de olsam, böyle bir uyarı görevini yapmanın bu ülkeye yarar sağlayacağı düşüncesiyle geldim. Beni dinlediniz.

Tümünüzü saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bağımsız bir ülkenin, bağımsız bir milletin vekilleri olarak hepimizin gelecek noktasında bir ortak davranış taşıyacağımıza inanıyorum.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın milletvekili, ilk konuşmayı geçen hafta ben yaptım burada, AK Parti milletvekili olarak; siz, ikincisiniz.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Tenzih ediyorum, geri aldım. Problem yok.

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi var mı? Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Saymaya gerek yok galiba... (Alkışlar) Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Divan üyesinin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki 11 inci bent eklenmiştir.

"11 - Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması."

BAŞKAN - Tasarının 1 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sayın hükümet, bir yandan Anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin, Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde yapılması gerekli tedbirlerle ilgili olarak çeşitli kanunlarda değişiklik yapmaya çalışmaktadır. Şu anda gelen tasarı da bu değişikliklerden bir kısmını içermektedir.

Tasarının 1 inci maddesiyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesine 445/A olarak yeni bir madde eklenmesi öngörülmüştür. Bu tasarıya göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiği saptandığında, Adalet Bakanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, başvuruda bulunan veya temsilcisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleşmesinden itibaren, bir yıl içinde, Yargıtay Birinci Başkanlığından muhakemenin iadesini isteyebilirler. Bu istem, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, süre yönünden incelenir, süre geçmişse reddedilir, süresi içindeyse, duruşma yapmaksızın ilgili mahkemeye gönderilir.

Maddenin bu şekilde düzenlenmiş olması, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki muhakemenin iadesi uygulamasının dışında yeni bir uygulama getirdiğinden ve ayrıca, Yargıtay Birinci Başkanlığı ile istisnaî durumlarda toplanan ve içtihat oluşturan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu, fuzulen, sadece süre yönünden inceleme yapmak üzere meşgul edeceğinden, bu düzenleme, Adalet Komisyonu tarafından kabul edilmemiştir. Bunun yerine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesine 11 inci bent eklenerek yeni bir düzenleme yapılmıştır. Gerek şahsım ve gerekse Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, tasarının Adalet Komisyonundan geçen haliyle düzenlenmesini kabul ediyoruz ve bu düzenlemeye olumlu oy kullanacağız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hükümet, Meclis açıldığından bu yana, yasalardaki maddeleri tek tek değiştirmek suretiyle düzenlemeler yapmaya çalışmaktadır. Oysa, yürürlükteki içhukukun yenileştirilmesi ve uluslararası sözleşmelerin içselleştirilmesi için kapsamlı bir hukuk reformu yapmakta yarar bulunmaktadır.

Yargı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin, yasama, yürütme, yargı şeklindeki üçlü sacayağından birisidir; ancak, her nedense, yargıya hak ettiği önem verilmemektedir. Ayrıca, yürütme organının etkisiyle, yargı, tam olarak bağımsızlığını da yaşayamamaktadır. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarı, kurulda oy hakkı da olduğu halde katılmaktadırlar. Ayrıca, hâkim ve savcıların özlük dosyaları Adalet Bakanlığında tutulmakta olup, disiplin soruşturmaları da Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılmaktadır.

Tüm bu durumlar, Anayasanın 144 üncü maddesinde yer alan yargı bağımsızlığı ilkesiyle çelişmektedir. Yıllardır, hükümetler, maalesef, Adalet teşkilatına yeteri kadar kaynak da aktarmamaktadırlar. Hâkim ve savcılarımız, yaptıkları yüce göreve göre çok az aldıkları ücretleriyle ve geçim zorluğu içinde dahi büyük özveriyle çalışarak yargıya gelen sorunları çözme gayreti içindedirler. Bunun yanında, adliyelerde yardımcı personel konumundaki zabıt kâtipleri, mübaşirler, müstahdemler, infaz koruma memurları büyük ekonomik zorluklar içerisinde çalışmalarını sürdürmektedirler.

Tüm bu sorunlara hükümetin ivedilikle el atarak gereğini yapmasını talep ediyor, Yüce Heyete saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kılıç, teşekkür ediyorum.

1 inci madde üzerinde başka söz talebi var mı? Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 447 nci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"445 inci maddenin 11 inci bendinde yazılı sebepten dolayı iadei muhakeme müddeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıldır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, dikkatli okunursa, o maddede bir redaksiyon ihtiyacı var.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesine aşağıdaki 6 ncı bent eklenmiştir.

"6- Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, bu halde, muhakemenin iadesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir."

BAŞKAN - Son cümlenin baş harfi büyük "B" olarak düzeltilmiştir. Matbaa hatasını böylece düzeltiyorum.

3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesindeki değişiklikle ilgili yasa tasarısının 3 üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Bu tasarının özüne bakıldığında, hedefin ve amacın, Avrupa Birliği, yani, Batı normları olduğu gözlenmektedir. Bunları yaparken, Avrupa Birliği veya Batı ülkeleri istiyor diye bunların yapılmasını uygun görmüyoruz; ancak, bunları yapmak istiyorsak, Türkiye'de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yaptığımızın bilincine vararak yapalım diyoruz; çünkü, Türkiye'de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, hukuk devleti içerisinde her şeyin daha iyisine layık olma özelliğine sahip insanlardır diye düşünmek zorundayız.

Böyle bir yasa tasarısının, elbette, bizler tarafından kabul edilmesi doğaldır; çünkü, yine özüne bakıldığında, Türkiye'nin, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmiş olduğu gözüküyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamışız. O zaman, evrensel hukuk ilkeleri doğrultusunda, elbette, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş bulunan kararların da içhukukumuz açısından belirli bir kıymete sahip olması gerekir diye düşündüğümüz için böyle bir destek vereceğimizi belirtmek istiyoruz.

Bu çerçevede, ek olarak yapılması düşünülen değişikliğin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesindeki iadei muhakeme sebeplerinden biri olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı mevcut olduğunda, bunun da iadei muhakemeye sebep olması içhukukumuz yönünden doğaldır. Bu şekilde kabul ediyoruz; ancak, bu maddelerdeki, komisyonda yapılan tartışmalara dikkat ettiğimizde, 2 değerli milletvekili arkadaşımızın muhalefet şerhini görmekteyiz. 2 değerli arkadaşın muhalefet şerhinin özüne bakıldığında şu gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız: Arkadaşlarımızın endişesi ve kuşkusu, egemenlik hakkımızın elimizden alınıp alınmadığı veya egemenlik hakkımıza müdahale olarak kabul edilip edilmediği şeklindedir.

Sevgili arkadaşlar, elbette, egemenliğin, bağımsızlığın, burada bulunan 550 arkadaşın da kıskançlık yapmak suretiyle korumaya çalıştığı temel bir ilke olduğunu hepimiz kabul etmek zorundayız; ancak, burada, şunu yapmayalım: Doğuya giden gemide batıya koşmayalım. Gerçekten "egemenlik hakkına müdahale edilmesin", "egemenlik hakkını kıskanmak hepimizin görevidir" diyorsak, 550 milletvekili arkadaş da, burada, bu yönde tek yumruk olabilelim. Eğer, böyle bir ilkeyi bizler kabul etmiyorsak, bunu kabul ediyoruz diye sadece lafta kalıyorsa, bunun lafta kaldığına gerçek Mustafa Kemalciler inanmaz, hele hele Cumhuriyet Halk Partililer hiç inanmaz.

Egemenlik, bağımsızlık derken, 1919'ların ruhuyla kurduğumuz Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarında, emperyalist ülke görüntüsünde olan Amerika Birleşik Devletlerine verilen üslere izin verilirken, bu egemenlik hakkının düşünülmesi gerekmez miydi sevgili kardeşlerim?!

Böyle bir konunun Yüce Mecliste şimdiye kadar tartışılmaması, şimdiye kadar görüşülmemesi egemenlik hakkına müdahale değil midir?! Egemenlik derken, 1974'lerde bir ulusu yok etmeye kalkan Helen anlayışına dur diyen Türkiye Cumhuriyeti Ordusuna işgalci diyebilmeyi içimize sindirmeyelim. Geliniz, hep birlikte, hukuk devleti ilkeleri içerisinde çağdaş uygarlık düzeyinde yaşayabilmenin mutluluğunu, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan 70 000 000'a hep birlikte yaşatalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, birlik ve beraberlik anlayışında, Yüce Meclise saygılar sunuyor; böyle bir yasaya olumlu oy vereceğimizi de iletiyorum. Sağ olun, var olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.

3 üncü madde üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili Atilla Kart; buyurun.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 3 üncü maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan tasarıdaki bir temel eksiklikten dolayı duymuş olduğum endişeyi ifade için söz almış bulunuyorum. Bu endişemi izninizle açmak istiyorum: Bilindiği gibi yargılama usulünün üç temel ayağı vardır; bu ayaklardan bir tanesi ceza yargılaması, bir tanesi hukuk yargılaması, bir tanesi de İdarî Yargılama Usulü Yasasıdır. Yine bilindiği gibi, İdarî Yargılama Usulü Yasasında, idarî yargılama alanında yürütme gücünü kullanan mahallî ve mülkî idareler ile vatandaşlar arasındaki hukukî ihtilaflar düzenlenir, onlara bir çözüm bulunmaya çalışılır. Bu İdarî Yargılama Usulü Yasasında Yasasında, kişinin, özellikle kamuya karşı korunması, hukuk devleti anlayışının temel bir özelliğidir. Bu sebeple, İdarî Yargılama Usulü Yasasına ilişkin düzenlemenin, hukuk devleti kavramının, hukuk devleti yapılanmasının sağlanmasında adlî yargıya göre, yani, hukuk ve ceza usulüne göre daha da fazla bir önemi vardır. Bunu, özellikle ifade etmek istiyorum.

Tasarıdaki bu eksikliği, İdarî Yargılama Usulü Yasasının 31 inci maddesindeki düzenlemeyle geçiştirmek de mümkün değildir. İdarî Yargılama Usulü Yasasının 53 üncü maddesi, 31 inci maddeyle birlikte değerlendirildiği zaman, bu konunun atıf yoluyla düzenlenemeyeceği açıkça görülmektedir. Esasen bu konu, hukuk devleti anlayışının çok temel bir unsurunu teşkil etmesi sebebiyle, müstakilen ve ayrıca düzenlenmesi gereken bir düzenlemeydi; ama, baktığımızda, gerek komisyon tartışmalarında gerekse tasarının komisyona sunulması aşamasında bu konulara hiç temas edilmediğini görüyoruz.

Burada, asıl söylemek istediğim noktaya gelmek istiyorum. Gelinen süreçte, bu gündemin başında tartışıldığı gibi, yasa tasarıları aceleyle Genel Kurul gündemine getirildiği zaman veya bir başka ifadeyle -AK Parti Grubuna mensup bir arkadaşımızın ifadesiyle- Sayın Başbakanın Davos konuşmasına gerekçe sağlamak amacıyla böyle bir gayret içine girildiği zaman, ne kadar temel yanlışların yapıldığını görüyorsunuz.

Aslında, bu eksikliği, salt hukukî bir eksiklik veya yanlışlık olarak ifade etmek de mümkün değildir. Bu düşüncemi üzülerek ifade ediyorum, zira, bu eksikliğin temel amacının, siyasî kadrolaşmayı, idarî yargı denetiminin dışında tutmak amacına yönelik olduğu düşüncesindeyim. Her ne kadar, mevcut idarî yargılamamızla, İdarî Yargılama Usulü Yasamızla, içhukuk mevzuatı içinde bu denetimi sınırlı da olsa yapmak mümkün ise de, gelinen aşamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve sözleşmeleri sürecinde, bu konuyu yargı denetimi dışında tutmanın özel bir amaca, siyasî kadrolaşma amacına hizmet ettiği düşüncesindeyim. Bunu ifade ederken de, gerekçeli bir şekilde bu düşüncemi açmak istiyorum.

Siz, kamu yönetimine ilişkin işlemleri sınırlı bir şekilde yargı denetimine tabi tuttuğunuz zaman, orada, demokratikleşmede bir aksaklık var demektir. Siz, yargılama usulünün üç temel ayağından birisini teşkil eden İdarî Yargılama Usulü Yasasını, bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve sözleşmeleri süreci dışına çıkardığınız zaman, orada hukuk devleti yapılanmasında ciddî bir eksiklik var demektir. Bu sebeple, hukuk bütünlüğüne ve tutarlılığına bu yönleriyle aykırı olan bu düzenlemeden duymuş olduğum endişeyi ve kaygıyı önemle belirtmek istiyorum. Ümit ve temenni ederim ki, hükümet, bu konudaki eksikliği en kısa zamanda giderir ve gerekli olan yasal düzenlemeyi yapar.

Tasarıya bu ihtirazî kayıtla kabul oyu vereceğimi beyan ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

3 üncü madde üzerinde başka söz talebi var mı? Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.00