BIM 2 4 2003-02-03T07:14:00Z 2003-02-03T07:14:00Z 52 28847 164431 TBMM 1370 328 201932 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 3       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

24 üncü Birleşim

21 . 1 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, Erzurum İlindeki hava kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanımının zorunluluğuna ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3.- Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın, sınır ticaretinde yaşanan sorunlara, bunun yöre halkına yansımalarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4779 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/163)

2.- Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası parlamenter konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'le beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi (3/164)

3.- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri istendiğine dair Başbakanlık tezkeresi (3/165)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün (6/42) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/7)

5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/44) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/8)

6.- Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/9)

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergesİ

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 Milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının (İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- (10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi

V.– SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, özelleştirme kapsamındaki Kastamonu Taşköprü Sigara Kâğıdı Fabrikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/31)

2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, hayvancılıktaki damızlık düve sorununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/33)

3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/34)

4.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/35)

5.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/36)

6.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/37)

7.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/38)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan-Türközü sınır kapısından yapılan motorin ticaretinin kaldırılmasına, Çıldır-Aktaş sınır kapısı çalışmalarına ve Ardahan'da doğalgaz rafinerisi ve çevrim santrali kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (6/40)

9.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)

11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)

12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde kapalı durumdaki bir otele ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (6/47)

13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)

14.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, TBMM Bilgi İşlem Merkezine ve bazı bilgi işlem hizmetlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/49)

15.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/52)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Birecik Barajı suları altında kalan Halfeti İlçesinin yeni yerleşim merkezine nakledilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/48)

2.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan'ın, Kayseri çevre yolu projesinin ne zaman tamamlanacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/66)

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'un bazı ilçelerine ne zaman kaymakam atanacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/73)

4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/100)

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 Milletvekilinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan, kalkınmada öncelikli yörelerle ilgili olarak, 4325 sayılı Yasanın yerine çıkarılacak yeni yasaya,

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarına,

Manisa Milletvekili Nuri Çilingir, Gediz Havzası ve Manisalı tarım üreticilerinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 41 Milletvekilinin, tarım sektörünün sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20) okundu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmeleri (1/278) (S. Sayısı : 17) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

2 nci sırasında bulunan, Vergi Barışı Kanunu Tasarısı (1/342) (S. Sayısı : 19) üzerindeki görüşmeler tamamlandı; elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra tasarının kabul edilip, kanunlaştığı açıklandı.

21 Ocak 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.15'te son verildi.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

Başkanvekili

 

Türkân Miçooğulları

 

Enver Yılmaz

İzmir

 

Ordu

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 


     No.: 33

II. – GELEN KÂĞITLAR

17.1.2003 CUMA

Teklifler

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; İzmir İlinde Uzundere Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/46) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.1.2003)

2.- Ağrı Milletvekilleri Cemal Kaya ile Naci Aslan ve 111 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun İle 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/47) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.1.2003)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Karakaya Baraj Gölünde iptal edilen feribot seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/88) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova Termal Kaplıca Tesislerinin yönetimindeki belirsizliklere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/89) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

3.-Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

4.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde boşaltılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/91) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

5.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Afyon SEKA tesislerinin satış bedeline ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/92) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

6.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon SEKA işletmesinin modernizasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/93) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

7.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon SEKA işletmesinin özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/94) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

8.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun, aşı üretimine ve ithaline ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/95) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat İlinin yatırımların desteklenmesini amaçlayan Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/128) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

2.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat'ta Dış Ticaret Standardizasyon Grup Denetim Şubesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/129) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

3.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Yeşilırmak ıslah çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/130) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

4.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir'in SSK Hastanesi ve BAĞ-KUR şubesi ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/131) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir-Cevizli-Akseki yol yapım projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/132) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

6.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir Gölü Milli Parkına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/133) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

7.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir-Antalya karayolu ulaşımının Gembos yolu üzerinden yapılmasına yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/134) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

8.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Ankara'daki anadolu lisesi öğretmenlerinin atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/135) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

9.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, havaalanlarına ILS sistemi yerleştirme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/136) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

10.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, buğday tohumu ve zirai ilaçlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/137) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)

11.- İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, havaalanlarındaki ILS sistemine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/138) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)


     No. : 34

20 . 1 . 2003 PAZARTESİ

Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun

1.- Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 2.1.2003 Tarihli ve 4779 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/432) (Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/368) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

2.- Dünya Turizm Teşkilâtı Tüzüğünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/369) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/370) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Tadiline İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/371) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/372) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

6.- Uluslararası Sergilere İlişkin Sözleşme ile Sözleşmeye Değişiklik Getiren Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurul Kararına Katılmamızın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/373) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/374) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Hukuki ve Adli İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/375) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü Arasında Örgütün Türkiye'deki Hukuksal Durumu, Ayrıcalıkları ve Dokunulmazlıkları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/376) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

10.- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/377) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/378) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

12.- Batı Avrupa Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Görevlilerin Statüsü Hakkında Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/379) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/380) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

14.- Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/381) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/382) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/383) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

17.- Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/384) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

18.- Köy Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/385) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/386) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

20.- Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısı (1/387) (İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

21.- Türkiye Cumhuriyeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi Genel Müdürlüğü Arasında Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/388) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

22.- Türkiye Cumhuriyeti ile Şili Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/389) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

23.- Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolünde Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/390) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/391) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

25.- İzmir Gaz ve Ulaşım Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/392) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

26.- Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/393) (Adalet ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

27.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı (1/394) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

28.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/395) (Millî Savunma ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

29.- Eski Yugoslavya'da İşlenen Bazı Suçların Kovuşturulması Hakkında Kanun Tasarısı (1/396) (Dışişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

                  30.- Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/397) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

                  31.- Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/398) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

32.- Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/399) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

33.- Kimlik Bildirme Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/400) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

34.- Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/401) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

35.- Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/402) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

36.- Uzman Jandarma Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/403) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

37.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Çalışma Örgütü Arasında Uluslararası Çalışma Örgütünün Ankara'daki Ofisi İçin Yer Tahsisine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/404) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

38.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/405) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

                  39.- Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/406) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

40.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/407) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

41.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/408) (Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

42.- Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/409) (Çevre, Tarım, Orman ve Köyişleri ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

43.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/410) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

44.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Devleti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/411) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

45.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/412) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

46.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Ankara ve Saraybosna'da Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/413) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

47.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/414) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

48.- Özel Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi Değişikliklerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/415) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

49.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/416) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

50.- Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve Aşkabad'da Diplomatik Temsilcilerin Yerleşimine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/417) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

51.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Belbaşı Tesisinin Kapanması ve Yeni Bir Sismik Araştırma İstasyonunun Faal Hale Getirilmesi ile İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/418) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

52.- Türkiye Cumhuriyeti ile Hindistan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/419) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

53.- Devlet Memurları Kanunu ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/420) (Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

54.- Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve Duşanbe'de Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/421) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

55.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Sağlık Bakımı Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/422) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

56.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fransa Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlı Kullanımı İçin İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

57.- Telsiz Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/424) (Adalet, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

58.- Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/425) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

59.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/426) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

60.- Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/427) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

61.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/428) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

62.- Birleşmiş Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine Katkılar Hakkında Türkiye Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet Beyanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/429) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

63.- Eşyanın Sınırlardaki Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/430) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

64.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Birleşik Meksika Devletleri Sağlık Bakanlığı Arasında Sağlık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/431) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, çiftçilerin kredi borçlarına ve Ardahan'da doğrudan gelir desteği ödemelerinin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/96) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.1.2003)

2.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Alanya yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/97) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

3.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, muz ithalatına ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat tarifelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/98) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

4.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/99) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

5.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'deki okulların elektrik, yakıt ve su borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/100) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

6.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışı gezilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/101) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

7.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in gecekondu semtlerindeki düşük voltajlı elektrik sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/102) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

8.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın aile planlamasıyla ilgili açıklamalara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/103) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

9.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın hükümetin aile planlaması politikasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/104) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, tarımsal kooperatiflerin kredilendirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/139) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

2.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, şehit yakınları ve gazilerin maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/140) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

3.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur Yaka'nın, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan geçici işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/141) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

 


     No. : 35

21.1.2003 SALI

 

Teklifler

1.- Kırklareli Milletvekilleri Mehmet S. Kesimoğlu ile Yavuz Altınorak ve 54 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/48) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.2003)

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/49) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.2003)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı : 23) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Arama Kurtarma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/336) (S. Sayısı : 24) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sahil Güvenlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/338) (S. Sayısı : 25) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

4.- Avrupa Çevre Ajansına ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Türkiye Cumhuriyetinin Katılımı ile İlgili Olarak Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Yapılan Anlaşmanın Kabul Edilmesi ile İlgili Müzakerelerin Nihaî Senedinin ve Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Çevre Ajansı ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Katılımı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/301) (S. Sayısı : 26) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

5.- Türkiye'nin MATRA Programına Katılımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/302) (S. Sayısı : 27) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

6.- Türkiye-EFTA Ortak Komitesinin 2000 Yılına Ait 4 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/303) (S. Sayısı : 28) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı'nın (İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.1.2003)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Zorunlu Tasarruf Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/45)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

21 Ocak 2003 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır.

Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Erzurum İlindeki hava kirliliği ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanma zorunluluğu konusunda söz isteyen, Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'a aittir.

Buyurun Sayın Gülyurt. (AK Parti sıralarından alkışlar)

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, Erzurum İlindeki hava kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanımının zorunluluğuna ilişkin gündemdışı konuşması

MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Erzurum İlinin hava kirliliği sorunu ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanma zorunluluğuyla ilgili olarak, şahsım adına, gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Mecliste ilk konuşmamı yapmış olmamdan dolayı da, bu vesileyle, Yüce Meclisimin çok değerli üyelerini, sizleri, saygıyla selamlıyorum ve konuşmama bu şekilde devam etmek istiyorum.

Erzurum, tarihî misyonu itibariyle, gerçekten, çok önemli bir yerleşim bölgesidir. Yeterince, çok...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, çoğunluk yok ki, Meclisi açtınız!..

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Erzurum...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başkan, çoğunluk yok Mecliste...

AHMET IŞIK (Konya) - Hatibin dikkati dağılıyor!..

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Devam edeyim mi Başkanım?

BAŞKAN - Buyurun.

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Erzurum, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmuş ve stratejik olarak, tarihî misyonunu muhafaza etmiştir. Doğu ile batı arasında önemli bir kilit rolü oynamıştır. Ayrıca, insanlık mirasının ortak değerlerine sahip olması, ulusal mimarinin en güzel eserlerini vermesi, insanlığa ışık tutan kişileri yetiştirmesi ve yine insanlığa ışık tutan kurumları kurup bugüne taşıması bakımından, gerçek bir hazine olarak, tarihteki yerini almıştır. Cumhuriyetin ve ülke bütünlüğünün temel taşlarının ilk atıldığı il, yine Erzurum olmuştur.

Ancak, tarihteki bu önemine rağmen -tarih boyunca, İpek Yolu üzerinde olmasına, ticaret merkezi olmasına, kültür merkezi olmasına rağmen- Erzurum'un bugünkü konumu, bu önemine layık olacak durumda değildir. Türkiyemizin illeri arasında yapılan sıralamada gün geçtikçe gerilere doğru düşmüş ve şu anda 69 uncu sırada yer almış bulunmaktadır.

Erzurum'un bugünkü duruma gelmesinde, geçmiş dönemlerdeki ihmaller yatmaktadır. Özellikle son yirmi otuz senedir, Erzurum'a, devletimiz tarafından, kendisine eşdeğer illere yapıldığı kadar yatırım yapılamamıştır.

Son olarak da, Erzurum'da, kış şartlarının ağır olmasının yanında, nüfusun artmasına bağlı olarak, hava kirliliği de gündeme oturmuş ve bugün, hava kirliliği, artık, bir yerde, hayatı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.

Yapılan bilimsel incelemelerde -ki, bu incelemeler, Atatürk Üniversitesinde ve bir de Hıfzıssıhha Enstitüsünde yapılmaktadır- hava kirlilik oranının tehlike sınırlarını zorladığı dikkati çekmektedir. Örneğin, ocak ayı ortalamalarına göre, kükürtdioksit gazı ortalaması 275 mikrogram/metreküp, partikül madde oranı ise 216 mikrogram/metreküp olarak tespit edilmiştir. Bu rakamlar, Dünya Sağlık Örgütünün belirlemiş olduğu sınırları zorlayıcı rakamlardır.

Bunun sonucu olarak, insanlarımızda, hava kirliliğine bağlı olarak, sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Yaptığımız çalışmalarda -benim de bir sağlık uzmanı olarak, sağlıkçı olarak- gördüğümüz şey şudur: Özellikle çocuklarımızda, bebeklerimizde, okula giden öğrencilerimizde hava kirliliği nedeniyle üst solunum yolları hastalıklarının arttığını ve dolayısıyla hayatın gerçekten çekilmez olduğunu görmüş bulunmaktayız.

Ayrıca, Erzurum'da eksi 40 dereceye varan soğukların olduğu günlerde ve kışın sekiz ay devam ettiği bir ortamda, gerçekten, hayat şartları oldukça zor olmaktadır. Normalde baktığınız zaman, İstanbul'da, Ankara'da veya batıdaki bir ilimizde bir kar yağdığında âdeta hayat felce uğramakta; ama, biz bu hayatı Erzurum'da ve Erzurum gibi doğu illerimizde her gün yaşamaktayız. O halde, bu tür yerlerde, doğalgazla beraber bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Geçmiş dönemlerde yapılan çalışmalarda, 1999'da Erzurum'a doğalgazın gelmesi, akıtılması gerekiyordu; ama, bugün, 2003 yılına geldik, hâlâ doğalgaz Erzurum'a gelmemiştir. Doğalgazın Erzurum'a gelmeyişi, tabiî, sadece Erzurum değil, doğudaki diğer illerimize de gitmeyişi, sağlık yönünden insanlarımızı etkilediği gibi..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gülyurt, 1 dakika eksüre veriyorum, konuşmanızı toparlar mısınız...

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sağlık durumunu etkilediği gibi; ayrıca, turizmi de etkilemektedir. Bugün, Erzurum bölgesinde kayak turizmi son derece önem arz etmektedir; ama, hava kirliliği gerçekten insanlarımızı ürkütmektedir. Onun için, gecikmeli de olsa, 1999 yılında akıtılması gereken doğalgazın, bir an önce akıtılması konusunda sayın hükümetimizden ve Sayın Bakanımızdan acil önlemler beklemekteyiz.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun ihaleye çıkardığı iller arasında yer aldığını duymuş olmaktan da mutluyuz. Bu illerden sadece bir tanesinin ihalesinin Resmî Gazetede yayımlandığını duymuş bulunmaktayım. Ümit ediyorum ki, çok acil durumda olan Erzurum İlinin de bu sorununu çözmek için doğalgaz ihalesinin yapılmasının gerekliliğini buradan ifade etmek istiyorum.

Konuşmamı daha fazla uzatmak istemiyorum. Erzurum Valiliğimizce hazırlanmış olan bir CD'mizi, Sayın Başkanıma, arşivde bulunması için, arz edeceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gülyurt.

Gündemdışı ikinci söz, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen, Antalya Milletvekili Nail Kamacı'ya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Kamacı.

2.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

NAİL KAMACI (Antalya)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce söz istediğim zaman da, bu bölgede, Kale-Demre'de bir dolu felaketi olmuştu. Bugün, yine bu bölgenin bir yerinde, Kumluca, Finike, Mavikent, Beykonak ve Adrasan'da sel felaketi yaşandı değerli arkadaşlar. Turfanda sebzeciliğin ve meyveciliğin kaderi yıllardan beri budur.

Geçen yıl 1 Aralık, 9 Aralık, 15 Aralıkta yine bir sel felaketi yaşamıştı bu bölge. O zaman da mülkî idare ve siyasetçiler gelip gitmişti. Gerekli yardımın, gerekli çabaların gösterileceği söylenmişti; ancak, o günden bu yana herhangi bir çalışmanın içine girilmedi. Hatta, Ziraat Bankasına olan borçlarını, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını bile, tarlalarını, traktörlerini satarak ödediler.

Sizin de yerel medyada, basında izlediğiniz gibi, şu anda yağmur felaketi devam etmekte. Bu bölgedeki 10 000 dönüm arazi sular altında kalmıştır değerli arkadaşlar.

Yıllardan beri söylüyoruz; Devlet Su İşlerinin daha önce yaptığı ve uygulamak istediği projeler eğer uygulanmış olsaydı, siyasîler, önünde engel olmamış olsaydı, bugün bu bölgede bu felaketler yaşanmamış olacaktı; ancak, yine aynı şekilde, yıllardan beri söylenen bir söz vardır; ne zaman enflasyon artsa, hayat pahalılığı artsa, manavlardaki domatesi, manavlardaki biberi, başta devletin bürokratı olmak üzere, enflasyonun en büyük artış sebebi olarak göstermektedir; ama, onların ne çektiklerini, ne çekmekte olduklarını bilenlerin sayısı çok azdır değerli arkadaşlar.

Dün bölgeden gelen milletvekili arkadaşlarımız vardı. Yarım metre yüksekliğinde sel felaketi!.. Bu, sadece Kumluca'yı, Mavikent'i, Adrasan'ı ilgilendirmiyor; şu anda, bu bölgedeki, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen 30 000 civarındaki işçiyi, yani istihdamı engelliyor. Bugün, aranızda Uşak Milletvekili vardır, Denizli Milletvekili vardır, Burdur vardır, Isparta vardır, Hatay milletvekili vardır. Bunların birçoğu, şu anda, bu bölgede turfanda sebze ve meyvecilikte çalışmaktadır. Bunlar da, burada bulunan nüfusun yaklaşık 2 katı kadar istihdam yaratmaktadır.

Bunu, şunun için söylüyorum: İki kere söz istedim dedim. Bunları daha önce uyarmak istemiştim; ama, Meclis çalışmalarımızın sıkışıklığından dolayı, sanıyorum, söz verme imkânı olmadı değerli arkadaşlar.

Dün akşam, milletvekillerimizin desteği sayesinde, valilik tarafından, 4 000 kişiye yetecek şekilde kuru gıda ve erzak gönderilmiştir.

Arkadaşlar, düşünün, Antalya'nın bir bölgesinde, denize sıfır bir bölgede sel felaketi yaşanıyor... Yani, garip değil mi bu?! Denizin kenarındaki bir bölgede yarım metre yükseklikte sel felaketi yaşanıyor. Halbuki, gölet yapılacak bölgeler var, açılacak dereler var. Sadece geçen dönem, birkaç kişi istemediği için açılmayan bir Baysı Deresi var. Bu, Kumluca ve Finike bölgesinin en büyük sorunudur değerli arkadaşlar.

İşte, size en büyük, en önemli bir fırsat. Gerçi, afetten fırsat olmaz; ama, sizin, afetle ilgili, üç aylık planlarınızda, acil eylem planınızda ve AKP'nin programlarında (AK Parti sıralarından "AK Parti" sesleri) Adalet ve Kalkınma Partisinin planlarında, bir yıl içerisinde üründe sigortaya geçileceğine dair bir yaklaşımınız var. İşte, size bir fırsat; 21 Aralıkta Kale-Demre'de, pazarı pazartesiye bağlayan akşam da Kumluca ve çevresinde bir afet yaşandı; buraları pilot bölge ilan edin, ürüne desteklemeyi, ürüne sigortayı buradan başlatın, biz de sizi alkışlayalım değerli arkadaşlar, "bravo" diyelim! (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kamacı, konuşmanızı toparlayabilmeniz için 1 dakika eksüre veriyorum.

Buyurun Sayın Kamacı.

NAİL KAMACI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Afet Fonunun yeniden değerlendirmesi de gerekir. Afet Fonunda gündeme getirildiğinde, şöyle oluyor: Sabit tesis ücreti 15 milyar deniyor, içindeki üretim maliyeti 5 milyar diye söyleniyor, toplamı 20 milyar yapıyor. 5'i 20'ye bölüyorlar, "yüzde 25'lik bir zarar var" diyorlar. Halbuki, içinde üretimi yapılacak fidenin, fidanın herhangi bir katkısı olmadıktan sonra, bunun ne anlamı var arkadaşlar! Bakın, hallerde, turfanda sebze ve meyvecilikte, her gün 100 000 liranın yüzde 17'si devlete vergi olarak gidiyor. Böyle bir durum hiçbir kurumda yok! Yani, 100 000 liraya sattıkları domatesin, biberin yüzde 17'si, bugün, Bağ-Kur'a ve devlete vergi olarak gidiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başkan, önemli bir konu, açın, konuşsun, dinlesin arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Kamacı, 1 dakika eksüre verdim, bu genel uygulamadan vazgeçmiyoruz.

Konuşma süreniz tamamlanmıştır; buyurun.

NAİL KAMACI (Devamla) - Bitti mi?!. (AK Parti sıralarından "Bir dahaki sefere" sesleri)

BAŞKAN - Bitti efendim.

NAİL KAMACI (Devamla) - Bir dahaki sefere afet olmasın; Allah göstermesin. Bir dahaki sefere ne konuşayım! (CHP sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bakın, daha önceki hafta 13,5 dakika gündemdışı konuşan konuşmacı oldu?..

BAŞKAN - Sayın Başkan, benim uygulamalarımda konuşmacı arkadaşlarımıza 1 dakika eksüre verdim, bu süre geçilmedi.

Gündemdışı konuşmaya Tarım Bakanı Sami Güçlü cevap verecektir.

Buyurun Sayın Güçlü. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Antalya Milletvekilimiz Sayın Nail Kamacı'nın, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunları hakkındaki gündemdışı konuşmasına cevap vermek için söz aldım. Ancak, sayın milletvekilimiz, bölgesinde meydana gelen felaketleri, haklı olarak, biraz önplana çekti. Ben de bu bölgemizde meydana gelen tabiî afetten zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum ve bu konu içerisinde dile getirilen hususlara kısmen cevap vermeye çalışacağım.

Ülkemizin, tarımsal üretim potansiyeli bakımından dünya üzerinde önemli bir yere ve ekolojiye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu bu varlık, başta meyve ve sebze olmak üzere çok çeşitli ürünlerin yetiştirilmesine, seracılık üretimini de katarak, yıl boyunca üretilmesine imkân tanımaktadır.

Ülkemizin yıllık toplam sebze üretimi 22 000 000 ton olup, bunun yaklaşık yüzde 13'ü örtü altında yapılmaktadır. Örtüaltı tarımının en yaygın olduğu bölgemiz ise Akdeniz Bölgesi ve dolayısıyla Antalya İlimizdir. Ülke meyve üretimi ise 13 400 000 tondur.

Daha önce, yukarıda ifade edildiği gibi, ülkemiz, birçok ülkede olmayan iklim avantajına sahiptir, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde seracılığımız hızla gelişmekte; bu bölgelerde, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde, kısa devrelerde, daha ekonomik ve pratik seralarda, uygun ve yeterli ilaçlamayla, turfanda ürün elde etmemiz mümkün olmaktadır.

Bu ürünlerimizle ilgili olarak zaman zaman çeşitli sorunlar karşımıza çıkmakta, basınımıza intikal etmekte. Dolayısıyla, üreticilerimizin, hasat döneminde, ithalatın serbest kaldığını, bu nedenle mağdur duruma düştüklerini, bazı dönemlerde bu konuda meydana gelen gelişmeler, hadiseyi büyük ölçüde etkilemese bile, üreticilerimizin bu konudan mağdur olduklarını ve bunu dile getirdiklerini biliyoruz. Bu hususta tabiî ki sorunlarımız çok fazla. Elbette en önemlisi, bu alanda, tohumculuk konusudur. Büyük ölçüde ithalata bağlı olan bu tohumculuk konusunda Bakanlığımızın çalışmaları devam etmektedir. Bununla ilgili olarak birkaç cümleyi şöyle ifade edebilirim: Tohumluk, bitkisel üretimin önemli girdilerindendir. Yeni bitki çeşitlerine ait kaliteli tohumlukların ve her türlü bitki çoğaltım materyallerinin zamanında tedarik edilmesi ve uygun fiyatlarda çiftçilerin kullanımına sunulması, Bakanlığımız için önemlidir. Bakanlık olarak ilkemiz, üretimin artırılması yanında ileri teknolojilerin ülkemize transferini mümkün kılmak için gerekli her türlü destek ve kolaylığın sağlanmasıdır; ancak, bu tohumluk veya bitki çoğaltım materyallerinin, ülkemizde tescil edilmiş, üretim izni almış ya da ticarî sebze tohumculuğu olarak kayıt altına alınmış bulunan bitki çeşitlerine ait olması şarttır.

Sebze üretiminde ağırlıklı olarak hibrit tohum kullanılmakta olup, açık tarla üretiminde ise bir miktar standart tohum da kullanılmaktadır. Kullanılan hibrit sebze tohumluklarının çok önemli bir kısmı ithal yoluyla karşılanmaktadır. Ülkemizde ıslahçı hakkı ve patent hakkı yasası yeterli olmadığından, ülkemizde ıslah edilen tohumlukların ana ve baba hatları dışarıya götürülerek orada çoğaltılıp tekrar gönderilmektedir. Bu nedenle, ülke tohumculuğunun önüne açacak olan yeni bitki çeşitlerine ait ıslahçı haklarının korunması hakkındaki kanun tasarısı da Bakanlığımızca hazırlanarak son şekli verilmiş ve ilgili bakanlıkların görüşlerine sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bugün, tarım sektörünün karşı karşıya kaldığı sorunlarından birisi de, işte bugünlerde Antalya İlimizde karşımıza çıkan tabiî afetler konusudur. Kumluca İlçesi Mavikent Beldesi, Salur Köyü, Beykonak Beldesi, Merkez, Hızırkâhya ve Hacıveliler Köylerinde sel afeti vuku bulduğunu sayın milletvekilimiz ifade etti. Bakanlığımızca yapılan ilk tespitlere göre, bu köylerimizde yaklaşık 1000'in üzerinde üreticinin 6 ilâ 10 000 dekar alanda sera ürünlerinin yüzde 40 ile 50 arasında zarar gördüğü, sel afetiyle karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir. Bölgede yağış halen devam etmektedir.

Doğal afete maruz kalan bu ve bunun gibi üreticilerimize yardım etmemizi sağlayacak mevcut yasalar, bu konudaki ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle, yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır.

2002 yılı başına kadar, ülkemizde doğal afete maruz kalan üreticilere yardım yapılmasını sağlayan iki yasa vardı. Biliyorsunuz, bunlardan birisi, 5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanundur. Bu kanun -3 Mart 2001 tarihinde yayımlanarak- 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. İkincisi ise, doğal afete maruz kalan üreticilere yardımı sağlayan, 20 Haziran 1977 tarihinde yürürlüğe giren, 2090 sayılı Tabiî Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundur. Yine, bu kanunla ilgili olarak, "yangın, yersarsıntısı, yerkayması, fırtına, taşkın, sel, don, dolu, kuraklık, haşere ve hastalıklar gibi nedenlerle tarımsal ürünleri, canlı-cansız üretim araçları ve tesisleri, değeri itibariyle, en az yüzde 40 oranında zarar gören veya yok olan ve bu yüzden çalışma ve üretme imkânları önemli ölçülerde bozulan çiftçilere, köylünün kurmuş olduğu tarımsal amaçlı kooperatiflerine devletçe gerekli yardımların yapılmasını sağlamak ve yapılacak yardımlara ilişkin usul ve esasları belirlemek" diye ifade edilmekle beraber, bu 2090 sayılı Kanunun fon ve fonla ilgili maddeleri de, 3.3.2001 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan bir hükümle yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla, kanun, fonksiyonunu yerine getirmesi için gerekli kaynaktan yoksun hale gelmiştir.

Ben, sayın milletvekilimizin ifade ettiği görüşe şöyle katılıyorum: Evet, şu anda, tarım sektörümüzü sel, yangın, don ve benzeri afetlere karşı koruyacak etkin bir mekanizma bugün için yoktur. Dolayısıyla, yapılması gereken, tarımımızın sorunlarını ve bu sorunlar içerisinde önemli bir noktaya gelen bu afetlere karşı koruyucu tedbir, tarım ürünleri sigortası yasasıdır. Bununla ilgili çalışmalarımızı yürütmek ve bu kanunu Meclisimizin huzuruna getirmek, Tarım Bakanlığı olarak görevimizdir. Bu hususta, tüm milletvekillerimizden bu konuda gerekli desteği bulacağımızı ve çiftçilerimizin, benzer afetler karşısında çaresiz kalmasını da önleme imkânını böylece bulacağımızı ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Bakanın cevabından hiçbir şey anlamadık; afete yardım edecek mi, etmeyecek mi?! Yazılı cevap verirseniz daha iyi anlaşılır Sayın Bakan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, sınır ticareti konusunda söz isteyen Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'a aittir.

Buyurun Sayın Zeydan. (Alkışlar)

3.- Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın, sınır ticaretinde yaşanan sorunlara, bunun yöre halkına yansımalarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınır ticaretiyle ilgili söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Böyle hayatî bir ticarî meselede 5 dakikada derdimizi anlatmak, sizlere bilgi vermek, sizleri bilgilendirmek mümkün değildir; ancak, özet olarak, çok önemli olan bazı konulara temas etmekle iktifa edeceğim.

Muhterem arkadaşlar, sınır ticareti, o yöre halkının ekonomik durumunu, sosyal hayatını temin eden, dolayısıyla, kaçakçılığı önleyen, artı, devlete ekonomik yönden katkı sağlayan bir kısmî ticaret şeklidir ve dünyanın bütün devletlerinde bu yapılmaktadır; ancak, beş seneden beri, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, yani 57 nci hükümet, bizim bölgelerimizde ve diğer bölgelerde, bu sınır ticaretini durdurmuştur. Bunun sebeplerini de halen bilmiş değiliz.

Muhterem arkadaşlar, Hakkâri, sadece sınır ticareti ve hayvancılıkla idare eden bir bölge, bir halk. Hepinizin bildiği gibi, onbeş sene civarında terör belasıyla baş başa kalan bir halk. Hayvancılık sıfır noktayı bulmakta; dolayısıyla, sınır ticareti de kalmamış durumdadır. Artı, burada, hükümetimizin de yapmış olduğu bazı yatırımlar, ister istemez, son noktayı bulmuş, hükümet de, o olaylar nedeniyle, oraya gereği gibi hizmet de götürememiştir.

57 nci hükümet zamanında, bu sınır ticareti, çeşitli sebeplerle durduruldu. Bunun sebebini de -biraz evvel söyledim- bilmiş değiliz. Aslında, sınır ticareti olduğunda, yörede çok büyük huzur temin edilmekte. Bakınız, sınır ticareti bittikten sonra, Hakkâri ve Van ilinde -Van milletvekillerimizin hepsi biliyor- belki 1 000'in üzerinde araç, 20 litre mazot, 1 bidon mazot yüzünden yakalanmış, şu anda, gümrüklere verilmiş ve araçlar terk edilmiş durumdadır; halkımız çok büyük bir sıkıntı içindedir. 55 inci ve 56 ncı hükümet döneminde sınır ticareti mevcuttu. Vatandaşımız gayet büyük bir hizmetle bu işe başlamıştı ve ekonomik durumunu da düzeltmişti; hatta, Hakkâri gibi ufak bir yerde, 2 trilyon civarında vilayete katkı sağlandı ve zamanın valisi, hükümeti, oraya, köylere içmesuyu, yol, okullar vesaire yaptı. Sınır ticaretinin önemi hepinizce malumdur; ancak, Türkiyemizde, bu sınır ticaretine, geçmiş hükümetler niçin böyle baktı, halen bilmiş değiliz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, sınır ticaretinde, bizim Hakkâri'de üç tane kapımız var; Esendere, Derecik ve Çukurca Kapısı. Esendere Kapısı fiilen zaten çalışıyor; ancak, sınır ticareti anlamını taşımıyor. Diğer kapılar durdurulmuş durumda. Halk büyük bir perişanlık içinde. Hakkâri'de 5 000 işsiz var; eğer, sınır ticareti açılırsa, bu 5 000 işçinin yüzde 80'i artık devlet kapısını çalmayacaktır, kendisi çalışıp, kendisi kazanacaktır; bu, bir gerçektir. Bunu, Sayın Bakanımız da biliyor; Sayın Bakanımız dışticaretten sorumlu olduğu için, daha evvel de bu konuya vâkıf olduğu için bu durumları çok iyi biliyor.

Benim Sayın Bakanımızdan, hükümetimizden istirhamım şu: Petrol kotası, sınır ticaretine konu olan ürün ve eşya miktarı artırılmalıdır. Esendere Sınır Kapısının transit kara taşımacılığına, araç geçişine açılması önem arz etmektedir. Hayvan kaçakçılığının önlenmesi ve hayvan giriş-çıkışlarının kontrol edilebilmesi için, hayvan ticareti, sınır ticareti kapsamında değerlendirilmelidir.

Sınır kapılarında uygulanan 20 kalem ürün kotasının açık pazar faaliyetlerinde de geçerli olması, olumsuzluk yaratmaktadır. Açık pazara müsaade edilecek ürün çeşidine valilikler karar vermelidir.

Açılması kararlaştırılan Çukurca ve Derecik kapılarının bir an evvel faaliyete geçirilmesi önem taşımaktadır. Bütün vatandaşımız ümidini bu kapılara bağlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zeydan, konuşmanızı toparlamanız için 1 dakikalık süre veriyorum.

MUSTAFA ZEYDAN (Devamla) - Şu anda 58 inci hükümetten bizim istediğimiz şudur: Bu millet, size çok büyük bir güven duyarak oy vermiştir. Bu güveni, halen, bu millet muhafaza etmektedir. Şimdi, sınır ticareti konusuna siz eğer el atarsanız, bir an evvel açarsanız, Hakkâri'nin güvenini kaybetmeyeceksiniz. Ben sadece ilimden bahsediyorum; ama ben inanıyorum ki, bütün sınır illerimiz aynı görüştedir.

Sayın hükümetimiz, bir an evvel, sınırlarımızdaki bu ticaret konusuna el atmalı ve bir an evvel açılmasına karar vermelidir. Biraz da galiba zaman kaybı var gibi görüyoruz; çünkü, sayın hükümetimiz tamamen dış duruma bağlanmış durumdadır, iç piyasayı veya vatandaşın geçim derdini biraz galiba unutmuş mu bilemiyorum; burada da hatırlatmak istiyorum. Sesimizi mutlaka hükümetimiz dikkate almalı.

Hepinize saygılar sunarım, teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Zeydan.

Gündemdışı konuşmaya Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hakkâri Milletvekilimiz...

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Hakkari değil, Hakkâri...

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Devamla) - Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Mustafa Zeydan'ın, burada sormuş olduğu soruya cevap vermeye çalışacağım. Kendisinin süresi 5 dakika, benim sürem biraz daha fazla olduğu için, şu sınır ticaretini de sizlere biraz anlatmak istiyorum doğrusu.

28 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe giren, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin 10.3.2002 tarihli ve 2000/364 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, bütün bu çerçeveyi çizen karardır. Mezkûr kararın dayanağı, aslında, 27.10.1999 tarih ve 454 sayılı Millî Güvenlik Kurulu Tavsiye Kararından oluşmaktadır. Kars haricinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki 12 sınır ilinde uygulama imkânı bulunmaktadır. Ayrıca, Esendere Gümrük Kapısından İran, ilaveten, Üzümlü ve Çalıdüzü Beldelerindeki açıkpazar yerlerinden de Irak'la sınır ticareti yapma imkânı vardır.

Uygulama, esasen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden yapılan ihracatın artırılması ve bu ihracat sayesinde, bölgede sınaî ve ticarî gelişmenin sağlanması, ayrıca, sınır illerinin ihtiyacının bir bölümünün ithalat yoluyla daha düşük maliyetle karşılanması ve bu bölgelere ekonomik canlılık getirilmesi amacıyla başlatılmıştır; ancak, 1997 yılında, motorinin de sınır ticareti kapsamına alınmasıyla birlikte, söz konusu ticaret, zaman içerisinde amacından uzaklaştı ve ağırlıklı olarak motorin olmak üzere, petrol ürünleri ithalatından oluşan bir ticaret şekline dönüştü; yani, bunun adı "sınır ticareti" değil, bunun adı, aslında "petrol ürünleri ithalatı." Aslında, ismi sınır ticareti, o hale geldi.

Şimdi, bu durum, sınır ülkelerinden, Türkiye'ye, standartsız ve kalitesiz motorin girişine ve rafinerilerimizin de eksik kapasiteyle çalışır hale gelmesine ve petrol istasyonu işletmecilerinin, hem malî yükümlülükleri açısından hem de rafinerilere karşı sorumlulukları yüzünden oldukça zor durumda kalmalarına neden olduğuna dair devamlı şikâyetler yapıldı. Nitekim, 1997-1999 döneminde -sayın milletvekilimiz çok iyi bilir- sınır ticareti dahilinde müsaade edilen petrol ürünleri ithalatında, normal ithalata göre belirli oranlarda vergi indirimi olması nedeniyle, bahse konu ticaret yoluyla gerçekleştirilen motorin ithalatından, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan hesaplamalarda, devletin 3,5 milyar Amerikan Doları değerinde vergi kaybı olduğu hesaplandı.

Öte yandan, söz konusu dönemde, sınır ticareti yoluyla, özellikle yaş meyve, sebze olmak üzere, hiçbir kotaya tabi tutulmaksızın, il ihtiyacını aşan miktardaki tarım ürünleri ithalatına müsaade edilmiş olması, hasat döneminde yerli üreticinin malını gerçek piyasa fiyatlarından satamamasına ve emeğinin karşılığı olan geliri kazanamamasına yol açtı.

İran'ın, ülkemize, motorin dışında ağırlıklı olarak tarım ürünleri ihraç etme imkânı bulunmakta; ancak, motorinle birlikte iki ülke arasındaki sınır ticareti, sadece motorin ticaretine dönüştü ve ülkemiz aleyhine çalışmaya başladı. Esasen, İran'dan ithal edilen motorin, Türkmenistan menşeli olup, İran, söz konusu ürünün sadece transit taşımacılığını yaparak ilave gelir elde etmeye başladı.

Konu, 1999-2000 yıllarında gerçekleştirilen Türkiye-İran Sınır Ticareti Ortak Komitesi Toplantısında gündeme getirildi. Türk tarafınca, iki ülke arasındaki sınır ticaretinin mevcut dengesizliği vurgulandı. Buna karşılık, İran tarafınca, ülkelerindeki ilgili mevzuat çerçevesinde petrol ürünlerinin sınır ticareti kapsamında değerlendirilmediği, ayrıca petrol ürünleri hariç tutulduğunda da, iki ülke arasındaki sınır ticaretinin dengeli bir gelişme sergilediği ifade edilerek, sınır ticareti yoluyla ülkemiz ihracatını artırıcı önerilerimize pek olumlu yaklaşılmadı.

Esasen, ülkemizin sınır ticaretinde karşılaştığı temel sıkıntı, komşu ülkelerden, bilhassa İran'dan, ithaline izin verilmesi talep edilen tarım ürünlerinin, aynı zamanda ülkemizde de yerli üretiminin bulunması, buna karşılık, bu ülkelerin mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde ülkemizden ithal etmek istedikleri malların ise iç üretimi olmayan ve ithalatı komşu ülkenin iç piyasasında sıkıntı yaratmayacak ürünlerden oluşmasından kaynaklanmaktadır.

Yukarıda sözü edilen olumsuz gelişmelerin durdurulması ve motorinin tedricen kaldırılmasına yönelik alınan tedbirler uyarınca, 1999 yılından itibaren yürürlüğe konulan Millî Güvenlik Kurulu tavsiye kararları uyarınca, sınır ticaretinde il ihtiyacı esası kabul edilerek, ithalatta kota sistemine geçildi. Bu çerçevede, ithal edilen ürünlerin ilgili il sınırları dışına çıkarıldığının tespiti halinde, ağır cezai müeyyidelerin tatbik edilmesi hükme bağlandı ve motorin ithalatında alınması gereken vergi ve fonların oranı büyük ölçüde yükseltildi.

2000 yılından itibaren, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının görüşleri doğrultusunda, ithalata esas teşkil eden il ihtiyaçlarının tespitinde hiçbir yaş meyve, sebze, destekleme alımlarına tabi mallar, canlı hayvan ve hayvancılık ürünleri ile içpiyasa dengelerini bozacak nitelikteki mallara yer verilmeme politikası izlenmeye başlandı.

Bu çerçevede, Hakkâri İline, yukarıda belirtilen esaslara uygun olarak il ihtiyacı çerçevesinde, 2000 yılında 5 ürün, 2001 yılında 8 ürün, ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar da dikkate alınmak suretiyle, 2002 yılında 20 ürün tahsis edildi. Hakkâri İline tahsis edilen ürünlerin miktar tespitinde diğer illerde olduğu gibi, sadece ilgili il ihtiyacı dikkate alınmış olup, mücavir illerin ihtiyacı değerlendirme dışında tutulmuştur.

2003 yılı il ihtiyacı nihai listelerinin tespitine yönelik çalışmalara devam edilmekte olup, 2003 yılı şubat ayından önce ilgili valiliklere duyurulması planlanmaktadır. Bu çerçevede, ithalat kotalarının belirlenmesinde, 2003 yılında, önceki yıllara göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca da uygun görülmesi halinde, daha geniş bir yaklaşım içerisinde hareket edilmesi planlanmaktadır.

Hakkâri İlinde gerçekleştirilen sınır ticareti istatistikleri incelendiğinde, 2000 yılında 3 600 000 ABD Doları değerinde olan ithalatın, 2001 yılında 84 000 ABD Dolarına düştüğü ve ihracatın 2000 yılında 2 200 000 ABD Doları olduğu, 2001 yılında da 14 000 ABD Doları düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir.

2002 yılında, Hakkâri İlinden, sınır ticareti dahilinde ihracat ve ithalat yapılmamıştır. İhracattaki düşüşün, 2000 yılından itibaren motorin ithalatı için tahsis edilen kotaların düşürülmesine karşılık olarak, İran'ın ortaya koyduğu bir tepkiden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Şimdi, Sayın Milletvekilimiz "pek zaman da kalmıyor" dedi. Bu konuda çalışmalara devam ediyoruz; çünkü, samimiyetle, aslında yapmaya çalıştığımız, bütün bu mahzurları göz önüne alarak, bu sisteme kalıcı bir çözüm bulmaya çalışmak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Amaçladığımız, zaten, sınır ticaretinin de ötesinde, Türkiye'nin komşu ülkelerle olan ticaretinin geliştirilmesi; yani, buna sadece dar bir çerçevede bakmıyoruz, sınır ticareti şeklinde bakmıyoruz; bütün bu ülkelerle, bütün komşu ülkelerle, Türkiye'nin, şu anda yüzde 5'lerde, yüzde 7'lerde olan toplam ticaretindeki payını yüzde 25'ler seviyesine getirmeyi amaçlıyoruz; çünkü, hükümet olarak şuna inanıyoruz: Güneydoğu Anadolu'nun, Doğu Anadolu'nun, Karadenizin ağırlıklarını atmadan, Batı'ya doğru koşmamız mümkün değil; ama, bu mahzurları da ortadan kaldıracak bir sistem koymamız lazım.

Görüyorsunuz, ürünler, yaş meyve, sebze geliyor, sadece o ilde kalması lazım; İzmir'den şikâyet geliyor. Motorin, sadece o ilde kalması gerekirken, bakıyorsunuz, Kocaeli'ndeki rafineriden şikâyet geliyor. Bunu da dengeleyecek şekilde bir sistem oluşturmamız lazım. Amacımız, buradaki dengeleri çok iyi ortaya koymak. Bu konudaki çalışmalarımız arasında "sınır ticaret merkezleri" olarak yeni tarif ettiğimiz bir sistemi de, önümüzdeki günlerde uygulamaya geçirmeyi düşünüyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Milletvekillerini de dikkate alırsanız, daha güzel yaparsınız.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4779 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/163)

     17.01.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: 03.01.2003 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-234/1368 sayılı yazınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 02.01.2003 gününde kabul edilen, 4779 sayılı "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" incelenmiştir:

1-İncelenen 4779 sayılı Yasanın 1 inci maddesiyle, 28.08.1999 günlü, 4454 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Yasanın 2 nci maddesine iki fıkra eklenmekte ve bu fıkralarda,

-1 inci madde kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanların da, bu yasanın yayımı gününe kadar geçen süreyi aynı kapsama giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirmeleri durumunda mahkûmiyetlerinin vaki olmamış sayılacağı,

-Bu madde uyarınca mahkûmiyeti vaki olmamış sayılanların hakları üzerindeki yasaklamaların kendiliğinden kalkacağı,

öngörülmektedir.

4454 sayılı Yasanın 1 inci maddesinin ilk fıkrasında "23 Nisan 1999 tarihine kadar sorumlu müdür sıfatı ile işlenmiş suçlar dahil, basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı oniki yılı geçmeyen suçlardan dolayı oniki yıl veya daha az şahsî hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm edilmiş bulunan kimselerin cezalarının infazı ertelenmiştir" kuralına yer verilmiştir.

Bu kuraldaki "basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup" ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 19.09.2000 günlü, E.1999 / 39, K.2000 / 23 sayılı kararıyla iptal edilmiş, bunun üzerine anılan fıkra 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı Yasayla yeniden düzenlenmiştir.

Yapılan düzenlemeyle "miting, kongre, konferans, seminer, sempozyum, açıkoturum veya panel gibi her türlü toplantılarda yapılan konuşmalarla" işlenen suçlar da yasa kapsamına alınmıştır.

Böylece 4454 sayılı Yasanın kapsamı, Türk Ceza Yasasının 312 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçları da içine alacak biçimde genişletilmiştir.

Kapsamı bu biçimde genişletilen erteleme uygulamasının sonuçları ise, Yasanın 2 nci maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Maddeye göre, erteleme gününden başlayarak üç yıl içinde 4454 sayılı Yasa kapsamına giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeyenlerin, ertelenen mahkûmiyetleri vaki olmamış sayılacak ya da bu suçtan dolayı haklarında kamu davası açılmayacak, açılmışsa davanın ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, mahkûmiyeti vaki olmamış sayılanların hakları üzerindeki yasaklamalar da kendiliğinden kalkacaktır.

4454 sayılı Yasayla getirilen erteleme hükümleri ile cezasının infazını geciktirmiş kişilerin, bu yasanın yürürlüğe girmesi sonucunda "mahkûmiyetin hiç vaki olmaması" olanağından yararlanarak her türlü haklarına yeniden kavuşmasına karşın, yasanın yürürlüğe girmesinden önce cezasını çeken kişilerin bu olanaklardan yararlandırılmaması, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmayan bir eksiklik olarak görülmüştür.

İncelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeyle, söz konusu eksikliğin giderilmesi, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren suçlar nedeniyle hüküm giyen ve cezasını çekenlerin de bu yasanın getirdiği olanaklardan yararlandırılması sağlanmıştır.

Yapılan düzenlemeye göre, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanların, bu Yasanın yayımına kadar geçen süreyi aynı kapsama giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirmeleri durumunda mahkûmiyetleri vaki olmamış sayılacak ve hakları üzerindeki yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır.

2- İncelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan bu düzenlemenin hukuksal niteliğinin irdelenmesi gerekmektedir:

İncelenen 4779 sayılı Yasa "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" başlığını taşımakla birlikte; eklenen fıkralar, cezanın infazını, davanın açılmasını ya da kesin hükme bağlanmasını ertelemeyi içermediğine, geleceğe dönük bir deneme süresi öngörmek yerine geçmiş dönemde yeniden mahkûm olmama koşulunu aramakla yetindiğine, asıl cezanın infazı aşamasından sonrası için uygulanması söz konusu olduğuna göre yapılan düzenlemeyi erteleme olarak nitelendirmeye olanak bulunmamaktadır.

İncelenen 4779 sayılı Yasayla getirilen sistem, sonuçları itibariyle "adlî sicilden kaydın çıkarılması" ve "yasaklı hakların geri verilmesi" kurumlarıyla benzerlik gösteriyorsa da; mahkeme kararı gerektirmemesi, infazından itibaren belli bir süre geçmiş olmasının aranmaması, suç türü ve ceza süresinin etkili olmaması yönüyle ilkinden, mahkeme kararı gerektirmemesi, geçici hak yoksunluklarına da uygulanması, iyi hal koşulu ve belli bir deneme süresi aranmaması yönünden de ikincisinden farklılık göstermektedir.

Yapılan düzenleme uyarınca, 4454 sayılı Yasanın 1 inci maddesi kapsamına giren suçlardan mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanlar, mahkûm olmamış sayılacak ve hakları üzerindeki yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır. Türk Ceza Yasasının 11 inci maddesi, kamu hizmetlerinden yasaklamayı cürümlere özgü cezalar arasında saymıştır. Süre ve içeriğine ilişkin özellikleri Türk Ceza Yasasının 20 nci maddesinde tanımlanan bu ceza, uygulama maddesinde öngörülmesi koşuluyla, aslî ceza olarak verilebildiği gibi; 31 inci maddeye göre, üç yıldan fazla ağır hapis cezasına mahkûmiyet durumunda hükümlülüğün yasal sonucu olarak feri ceza biçiminde de verilebilecektir.

İncelenen 4779 sayılı Yasayla getirilen fıkralar uyarınca, üç yıldan fazla ağır hapis cezasına hükümlülüğün yasal sonucu olarak mahkûmiyete eklenen geçici ve sürekli kamu hizmetlerinden yasaklanma cezaları, mahkeme kararına gerek olmadan, 1 inci madde kapsamına giren bir suçtan yeniden mahkûm olmama dışında iyi hal gösterme koşulu aranmadan ve infazdan itibaren belli bir sürenin geçmesine gerek görülmeden kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

Türk Ceza Yasasının 97 nci maddesinde, genel affın kamu davasını ve hükmolunan cezaları tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıracağı, 98 inci maddesinde, özel affın yasada tersi yazılı olmadıkça, feri ve mütemmim cezaları etkilemeyeceği belirtilerek, mahkemece verilen ceza mahkûmiyetinin yasal sonucu olan hak yasaklamasına ilişkin feri cezaların, ancak af yasalarıyla ortadan kaldırılabileceği kurala bağlanmıştır.

Yapılan düzenleme, suç türü ve suç tarihi ayırımı yapılmaksızın, tüm hak yasaklamaları için öngörülmüş sürekli bir uygulama niteliğinde olmayıp, af yasalarına özgü olduğu biçimde, yalnızca belli tarihe kadar işlenen suçları kapsamaktadır.

Yukarıda yer verilen gerekçelerle, içeriğine, amacına ve doğuracağı sonuçlara göre, incelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan düzenlemenin, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren suçlardan mahkûm olan ve cezası infaz edilmiş bulunan kişiler yönünden af niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır.

3- Anayasanın, 4709 sayılı Yasayla değişik 87 nci maddesinde, genel ve özel af ilanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun kararına bağlanmıştır.

87 nci maddenin nitelikli çoğunluk arayan bu özel düzenlemesi karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel ve özel af ilanıyla ilgili yasaları kabulünde, Anayasanın genel düzenleme içeren 96 ncı maddesinin uygulanamayacağı ve bu maddede öngörülen karar yetersayısının geçerli olamayacağı açıktır.

 Belirtilen bu hukuksal duruma karşın, incelenen 4779 sayılı Yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisince, Anayasanın değişik 87 nci maddesinde öngörülen "üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun kararı ile" kabul edilmediği anlaşılmaktadır.

Nitekim, tutanakların incelenmesinden de, maddenin üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun kararıyla kabul edildiğine ilişkin herhangi bir kayda yer verilmediği saptanmıştır. Oysa, Anayasada, genel kuraldan ayrılarak toplantı ve karar yetersayısı için özel düzenlemeler öngörülen durumlarda, herhangi bir itiraz olmasa bile, sonradan ortaya çıkabilecek duraksama ya da tartışmalara neden olmamak için toplantı ve karar yetersayılarının tutanaklara geçirilmesi gerekmektedir.

Belirtilen duruma göre, genel af niteliğinde düzenleme içeren 4779 sayılı Yasa, Anayasanın değişik 87 nci maddesinde öngörülen karar yetersayısı olmaksızın kabul edildiğinden, Anayasaya uygun bulunmamıştır.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 4779 sayılı "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun", Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

Ahmet Necdet Sezer

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Nevzat Pakdil'in bir başvurusu vardır; okuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 16 ncı ve 19 uncu sıralarında bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yöneltilmiş olan sözlü soru önergelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince birlikte cevaplamak istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

  Nevzat Pakdil

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

  Başkanvekili"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2.- Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası parlamenter konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'le beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi (3/164)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin ve beraberinde bir TBMM üyesinin, Hindistan Parlamentosunun 50 nci Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, 22-26 Ocak 2003 tarihlerinde, Yeni Delhi'de düzenlenecek Uluslararası Parlamenter Konferansına katılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasî parti grubunca bildirilen üyenin ismi Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Adı Soyadı Seçim İli

Hasan Fehmi Kinay Kütahya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

3.- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri istendiğine dair Başbakanlık tezkeresi (3/165)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi:8/1/2003 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-325/140 sayılı yazımız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan "Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre yeniden değerlendirilmek üzere geri gönderilmesini arz ederim.

   Abdullah Gül

         Başbakan

BAŞKAN - Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.

2 adet Meclis araştırması önergesi vardır; ayrı ayrı okutacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergesİ

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 Milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının (İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)

     13.1.2003

TBMM Başkanlığına

İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı, kısa adı İLKSAN bundan 60 yıl önce 1943 yılında 4357 sayılı Yasayla kuruldu. Dönemine göre oldukça demokratik bir yapıya sahip olan İLKSAN üyelerine, evlenmesinde, çocuklarının doğumunda, emekliye ayrılmalarında, doğal afet sırasında, ölümlerinde olumlu katkılar yaptı. Yurdun çeşitli yerlerinde mağazalar (pazarlar), Ankara'da Öğretmenevi açarak, defter üreterek, Ünite Dergisi çıkararak üyelerine ve eğitime hizmet verdi.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra, birçok kuruluşta olduğu gibi, İLKSAN'ın da demokratik yapısı değiştirildi. 1985'te çıkarılan 3179 sayılı Yasayla, sandığın işleyişini belirleyen ana sözleşme (statüsü) yapma yetkisi sandığın genel kurulundan alınarak Millî Eğitim Bakanlığına verildi.

Bu değişiklikten sonra, İLKSAN, kuruluş amacından uzaklaştı, üye öğretmenlerin demokratik katılımı, söz ve yönetme yetkileri daraltıldı. Sandık bünyesinde bir holding, 6 şirket kurularak, arsa ticareti ve araba dağıtım kampanyasına başlandı. 1989 yılında Millî Eğitim Bakanlığı müfettişleri arsa alımı ve satımında, araba dağıtımında usulsüzlükler yaşandığını iki kez rapor ettiler. Bu raporların gereği yerine getirilmedi. İLKSAN'da usulsüzlükler ve yolsuzluklar arttı. Öğretmenlere konut yapacağız diye Hazineden alınan 50 milyar lira kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Hazine zarara sokulduğu gerekçesiyle 1993 tarihinde zamanının Başbakanı hakkında 71 milletvekilinin verdiği Meclis soruşturması reddedildi. Konu yeterince Yüce Mecliste ele alınamadı.

Sonunda İLKSAN konusu mahkemeye yansıdı. Sandığın yönetimi, mahkeme kararıyla kayyıma devredildi. Kayyım aralıklarla raporlar yayımladı. Yargılama sonucunda, 29.11.1995 tarihinde Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, İLKSAN yöneticisi 22 sanığa, 3 yıl ile 9 yıl 9 ay arasında 22 sanığa çeşitli cezalar verildi. Cezalarını çektikten sonra basında ve televizyonlarda açıklama yapan kimi eski yöneticiler soruşturmanın eksik yapıldığını söylediler.

İLKSAN, sayıları yaklaşık 300 000 ilkokul öğretmeninin aylıklarından kesilerek kurulmuş bir sandıktır. Zamanında emeklilik kesintileri ödenmeyerek, paralar iyi kullanılmayarak bu öğretmenler zarar görmüştür. Bu zararların giderilmesi için yasal düzenlemeyle İLKSAN'ın anasözleşmesi günün koşullarına göre değiştirilmelidir. Bundan önce, TBMM, İLKSAN konusunu bütün boyutlarıyla incelemeli, üyelerini ve kamuoyunu aydınlatmalıdır.

Bu düşünceyle, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını saygıyla dileriz.

1- Mustafa Gazalcı (Denizli)

2- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)

3- Şevket Arz (Trabzon)

4- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)

5- Osman Coşkunoğlu (Uşak)

6- Zeynep Damla Gürel (İstanbul)

7- A. İsmet Çanakçı (Ankara)

8- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)

9- Mevlüt Coşkuner (Isparta)

10- Bülent Hasan Tanla (İstanbul)

11- Naci Aslan (Ağrı)

12- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

13- Mehmet Boztaş (Aydın)

14- Necati Uzdil (Osmaniye)

15- Esat Canan (Hakkâri)

16- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)

17- Tacidar Seyhan (Adana)

18- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)

19- Halil Ünlütepe (Afyon)

20- Nevin Gaye Erbatur (Adana)

21- Mehmet Ziya Yergök (Adana)

22- İsmail Değerli (Ankara)

23- Mehmet Semerci (Aydın)

24- Hakkı Ülkü (İzmir)

25- Halil Tiryaki (Kırıkkale)

26- Nuri Çilingir (Manisa)

27- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)

28- Emin Koç (Yozgat)

29- Mehmet Uğur Neşşar (Denizli)

30- Abdürrezzak Erten (İzmir)

31- Enver Öktem (İzmir)

32- Mehmet Kartal (Van)

33- Muharrem Kılıç (Malatya)

34- Hakkı Akalın (İzmir)

35- Mehmet Tomanbay (Ankara)

36- Zekeriya Akıncı (Ankara)

37- Mustafa Özyurt (Bursa)

38- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)

39- Muharrem İnce (Yalova)

40- Osman Özcan (Antalya)

41- Nadir Saraç (Zonguldak)

42- Algan Hacaloğlu (İstanbul)

43- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)

44- Nail Kamacı (Antalya)

45- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)

46- Yakup Kepenek (Ankara)

47- Güldal Okuducu (İstanbul)

48- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)

49- Halil Akyüz (İstanbul)

50- Hüseyin Özcan (Mersin)

51- Züheyir Amber (Hatay)

52- Canan Arıtman (İzmir)

53- Abdulaziz Yazar (Hatay)

54- Yaşar Tüzün (Bilecik)

55- Mustafa Sayar (Amasya)

56- Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)

57- Ersoy Bulut (Mersin)

58- Necdet Budak (Edirne)

59- Vahit Çekmez (Mersin)

60- Kemal Sağ (Adana)

61- Cevdet Selvi (Eskişehir)

62- Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)

63- İnal Batu (Hatay)

64- K. Kemal Anadol (İzmir)

65- Orhan Eraslan (Niğde)

66- Harun Akın (Zonguldak)

67- Ahmet Küçük (Çanakkale)

68- İsmail Özay (Çanakkale)

69- Muharrem Doğan (Mardin)

70- Gökhan Durgun (Hatay)

71- M. Nezir Nasıroğlu (Batman)

72- Sedat Uzunbay (İzmir)

73- Turan Tüysüz (Şanlıurfa)

74- Cemal Kaya (Ağrı)

75- Osman Kaptan (Antalya)

76- Ali Cumhur Yaka (Muğla)

77- Kazım Türkmen (Ordu)

78- Orhan Ziya Diren (Tokat)

79- Mesut Özakcan (Aydın)

80- Ahmet Ersin (İzmir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan, RJ-100 tipi "Konya" adlı uçağın 8 Ocak 2003 günü saat 20.13'te Diyarbakır Havalimanına inişi sırasında düşmesi sonucu, 75 vatandaşımız yaşamlarını yitirmiş, 5 vatandaşımız da yaralanmış bulunmaktadır.

Görsel ve yazılı basın ve medyada kazanın nedenleri konusunda değişik görüş ve iddialar ortaya atılmış bulunmaktadır.

Kazaya ilişkin olarak;

1- Hava trafik kontrol ünitesi ile uçak arasındaki konuşma kayıtlarında, uçağın alçalma planındaki minimum alçalma irtifasının altında uçtuğu,

2- Sisli havalarda güvenli bir şekilde inişi sağlayarak, pilotaj hatalarını asgarîye indiren, Aletli İniş Sistemi-ILS sisteminin kurulu bulunmadığı,

3- Uçağın teknik ve yapım özelliklerinden kaynaklanan bir sorunun olup olmadığı,

4- Uçağın yer bakımı ve pilotajla ilgili bir sorununun bulunup bulunmadığı,

5- Uçağın düştüğü Zogo bölgesinde mevcut yoğun lokal sisin değişkenlik gösterdiği,

Konusundaki görüş ve iddiaların elim uçak kazası üzerindeki etkilerinin ayrıntılı bir şekilde araştırılarak kazanın gerçek nedeninin ortaya çıkarılması ve buna ilişkin önlemlerin alınması; ayrıca, kazada sorumluluğu ve ihmali bulunanların belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1- Muhsin Koçyiğit                                 (Diyarbakır)

2- Mesut Değer                                (Diyarbakır)

3- Mehmet Şerif Ertuğrul                                (Muş)

4- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

5- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

6- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

7- Necati Uzdil                                (Osmaniye)

8- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

9- Abdulkadir Ateş                                (Gaziantep)

10- Hasan Fehmi Güneş                                (İstanbul)

11- Mustafa Özyurt                                (Bursa)

12- Ali Rıza Gülçiçek                                (İstanbul)

13- M. Nezir Nasıroğlu                                (Batman)

14- Şevket Arz                                (Trabzon)

15- Halil Akyüz                                (İstanbul)

16- Kemal Kılıçdaroğlu                                (İstanbul)

17- Osman Kaptan                                (Antalya)

18- Zeynep Damla Gürel                                (İstanbul)

19- Canan Arıtman                                (İzmir)

20- Muharrem Toprak                                (İzmir)

21- Mahmut Duyan                                (Mardin)

22- Sıdıka Aydoğan                                (İstanbul)

23- Muharrem İnce                                (Yalova)

24- Salih Gün                                (Kocaeli)

25- Harun Akın                                (Zonguldak)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; ayrı ayrı okutacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün (6/42) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 9 uncu sırasında yer alan (6/42) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 21.01.2003

      Ensar Öğüt

           Ardahan

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/44) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 11 inci sırasında yer alan (6/44) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

     Selami Yiğit

                 Kars

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

6.- Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/9)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gördüğüm lüzum üzerine Dışişleri Komisyonu üyeliğimden istifa ediyorum.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.   16.1.2003

         Seracettin Karayağız

                 Muş

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

İstem halinde, ikişer üyeye, lehte ve aleyhte, 10'ar dakika söz vereceğim.

Danışma Kurulu önerisini okutuyorum:

IV.– ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- (10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 13   Tarih: 21.1.2003

Genel Kurulun 21 Ocak 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekillinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/19) esas numaralı Meclis araştırması önergesi ile aynı gün gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve okunmuş bulunan, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılması ve aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

Salih Kapusuz

Haluk Koç

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

 

BAŞKAN - Söz isteyen var mı? Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

V.– SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, özelleştirme kapsamındaki Kastamonu Taşköprü Sigara Kâğıdı Fabrikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/31)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerge sahibine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kastamonu Taşköprü'de bulunan SEKA sigara kâğıdı fabrikasının konumunu, durumunu ve Türkiye'nin tarımsal sanayiinin durumunu gözler önüne sermek için görsel bir gösteriyi de huzurlarınıza getiriyorum.

Değerli milletvekilleri, bu gördüğünüz, kendir; yani, diğer bir deyişle, kenevir. Türkiye'nin Kastamonusunun Merkezi ve Taşköprü'de, Çorum'un Osmancık'ında, Mecitözü'nde, Amasya'nın Gümüşhacı Köyünde, Kütahya'nın Gediz'inde, Samsun'un Vezirköprü İlçesinde üretilir. Dünyada yeşili korumak, ormanı korumak, çevreyi korumak bakımından Avrupa Birliği ülkeleri bu ürüne destek verir. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve bu Meclisi bize emanet eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları da, millî bir tarımın geliştirilmesi ve millî sanayiin geliştirilmesi için SEKA müesseselerini geliştirmiş, bu tarımsal sanayi için de fabrikalar kurmuştur.

Ulu Önderden emanet aldığımız ülkenin durumuna bir bakalım, bir seyredelim: Taşköprü'de sigara kâğıdı fabrikası kurmuşuz, krediler almışız, 1984'te açılışını yapmışız; ama, gelin görün ki, 1984 sonrası uyguladığımız politikalarla, biz, şu anda, sigara kâğıdının hammaddesi olan kendiri Hollanda'dan, Belçika'dan, Fransa'dan ithal eder duruma gelmişiz.

Değerli arkadaşlar, eğer biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği millî tarım politikalarına dönmezsek, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu tesisleri sat kurtul anlayışıyla özelleştirmeye devam edersek, Türkiye, içeride tefeciden, dışta da IMF'den kurtulamaz. Öyleyse, yapmamız gereken şey, millî tarım politikalarına sahip çıkmak, ithalatı durdurmak ve mevcut sanayi tesislerinin -gerekirse özerkleştirerek- tam kapasiteyle çalıştırılmasını temin etmek.

Değerli arkadaşlar, şu gördüğünüz rulo, belki, hepinizin içtiği, tükettiği Tekel 2000 sigarasının filtresinin uç kâğıdıdır; bu gördüğünüz rulo, Maltepe sigarasının uç kâğıdıdır ve sigara tütününü sardığımız kâğıt da, bu maddeden, gösterdiğimiz bu bitkiden üretilmektedir. Türkiye'de bu bitki tarlada ekiliyor, ağustosta çekiliyor, fabrikaya geliyor, kâğıt oluyor. Peki, bu üründen vazgeçtiğimiz zaman, tarlada üretimden vazgeçtiğimiz zaman ne yapacağız?! Türkiye'de, Tekel, 7 500 ton civarında sigara kâğıdı talep ediyor; 1 tonu 6 000 - 6 500 dolar civarında. Biz, bunu dışarıdan, Hollanda'dan ithal ediyoruz, Fransa'dan ithal ediyoruz, Belçika'dan ithal ediyoruz. Fabrika orada, tarla orada, yoksul çiftçi köyde.

Gelin, sizinle yeni bir başlangıç yapalım, Mustafa Kemal'e dönelim; Mustafa Kemal'le birlikte, Mustafa Kemal'in politikalarıyla birlikte, millî tarım sanayiini geliştirelim ve millî tarım sanayimizde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, toparlamanız için 1 dakika eksüre veriyorum.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

...fabrikalarımızı çalıştıralım, illaki özelleştireceğiz diye direnmeyelim.

Fabrika özelleştirme gündemdedir. 1995 yılında, Cumhuriyet Halk Partisinin 55 günlük iktidarında, kendirin fiyatının 3 litre mazot karşılığına çıkarılması -Genel Başkanım Deniz Baykal'ın talimatıyla- o günkü Sanayi ve Ticaret Bakanı Hasan Akyol tarafından uygulamaya konulmuş ve fabrika 1995 yılında kâr etmiştir. Daha sonra işbaşına gelen hükümetler, ne kendir ne de kâr bırakmışlardır.

Gelin, hep birlikte Mustafa Kemal'e dönelim; millî sanayimize,millî tarımımıza sahip çıkalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, hayvancılıktaki damızlık düve sorununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı (6/33)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.

Saygılarımla.

     17.12.2002

           Mehmet Yıldırım

      Kastamonu

Ülkemizin büyükbaş hayvan potansiyeli yetersizdir. Yaklaşık 11 900 000 büyükbaş hayvan potansiyelinin yüzde 60'ı kültür ırkıdır, yüzde 40'ı da yerli ırktan oluşmaktadır. Damızlık üretimi bakımından ülkemiz sıkıntıdadır.

Her kurbanda 2,5 yaşına gelmiş gebe veya gebeliğe hazır damızlık düveler, bilinçsizce kurban olarak kesilmektedir. Diğer bir deyişle üretim kesilmektedir.

1- Diyanet İşleri Başkanlığını görevli kılarak, dişi damızlık düveler yerine erkek hayvanların kurbanda tercih edilmesi için, halkı bu yönde bilinçlendirmeyi düşünüyor musunuz?

2- Valiliklere gerekli nakit kaynağı temin ederek, dişi damızlık düveleri satmak zorunda kalan çiftçilerimize, bireysel doğrudan hayvancılık destek projesini uygulamaya koymayı düşünüyor musunuz?

3- Valilikçe satın alınan damızlık düveleri yoksul ve açlık sınırındaki çiftçimize en az 2 adet olmak üzere vermeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım Beyin sormuş olduğu sorular biraz önce okundu. Ben, bunlara genel olarak şöyle cevap vermek istiyorum.

Kurban edilecek hayvanların dişi damızlık düveler yerine erkek hayvanlardan temini hususunda halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar, Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik gereğince yapılmaktadır. Bu çerçevede kurulan Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu 31.12.2002 tarihinde toplanarak, konuyla ilgili çalışmalarına başlamıştır. Bu Kurulun yukarıdaki tarihte belirtilen toplantısında, gündeminin 10 uncu maddesinde, kurban edilecek hayvanların dişi damızlık düveler yerine erkek hayvanlardan temini hususunda halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar, tüm illerde oluşturulan kurban hizmetleri komisyonlarına tavsiye edilmiştir.

Bildiği üzere, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliğinin 93 üncü maddesinde "zayıf hayvanlar ile etleri olgunlaşmamış durumdaki genç hayvanlar, gebelik süresinin üçte 2'sini doldurmuş gebeler, bir hafta önce doğum yapmış inekler ve ateşi çok yüksek hayvanların kesilmesine müsaade edilmez" hükmü mevcuttur.

Bu kapsamda, gebe ve genç hayvanların bazı kombinalar ve mezbahalarda kesildiği duyumları üzerine, 25 kilogram canlı ağırlıktan aşağı kuzu kesimlerinin, olgunlaşmamış buzağı kesimlerinin, gebelik sürelerinin üçte 2'sini doldurmuş hayvan kesimlerinin ülkemizdeki damızlık hayvan popülasyonunun devamını sağlayacak olan damızlık hayvan kesimlerinin önlenmesi amacıyla resmî ve özel kombina ve mezbahalarda gerekli tedbirlerin alınması, bu amaçla diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği yapılması, gerek yetiştirici gerekse kombina ve mezbaha sorumlularına konunun öneminin anlatılması yönünde tüm valiliklere her yıl bir tamim gönderilmektedir.

Yine, bilindiği üzere, Kurban Bayramı nedeniyle ülkemizde hayvan hareketleri fazlalaşmakta, özellikle doğu ve güneydoğu illerimizden diğer illere önemli miktarda hayvan sevki olmakta ve buna paralel olarak da Kurban Bayramı öncesi ülkemizde hayvan pazarları dışında hayvan satış yerleri çoğalmakta, bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılma riski artmaktadır.

Kurban Bayramının arzu edilen şekilde yapılmasını sağlamak ve yaşanabilecek tüm bu sorunları ortadan kaldırmak için, bu yıl da, yine, Bakanlığımızca hazırlanan genelge tüm valiliklerimize iletilmiş ve genelge kapsamında yer alan hususların titizlikle takip edilmesi istenmiştir.

Bu genelgeyle;

Kurbanlık hayvan işletmeleri ve hayvan sevkleriyle ilgili alınacak önlemler,

Kurbanlık hayvanların sevkleri sırasında uygulanacak kontroller,

Kurbanlık hayvanların satış yerlerine yönelik alınacak önlemler,

Sığır cinsi hayvanların kulak, küpe ve belgelerinin toplanması ve bilgisayar destekli veri tabanından kayıtlarının silinmesinin sağlanmasına yönelik alınacak önlemler ve diğer tedbirler ilan edilmiş, duyurulmuştur.

Diğer yandan, damızlık düvelerini satmak zorunda kalan çiftçilerimize bireysel doğrudan hayvancılık destek projesi uygulaması ve kesilmelerini önlemek amacıyla satın alınması, tahmin edeceğiniz gibi, Bakanlığımızın bütçe imkânlarıyla mümkün değildir. Ancak, Bakanlığımız, hayvancılığın desteklenmesi amacıyla Hayvancılığın Desteklenmesi Kararnamesini uygulamakta olup, bu uygulama kapsamında, damızlıkların desteklenmesi, suni tohumlamanın teşviki, yem bitkileri üretiminin teşviki ve süt teşviki gibi uygulamaları sürdürmektedir.

Bu yazılı açıklamadan sonra, müsaade ederseniz, hayvancılığımızla ilgili, bu konunun da devamını teşkil edecek şekilde, kısa açıklamalarda bulunmak istiyorum.

Tarım sektörü, ülkemizde, temel sektörler içerisinde sorunları en çok olan ve birikmiş sorunlarla karşı karşıya bulunan bir sektördür. Bu sorunların içerisinde en önemlilerinden birisi de, üretim değerinin temel tarım alt sektörleri içerisinde çok dengesiz dağılımıdır; yani, olması gereken, bitkisel üretimin payının düşmesi, hayvancılığın artmasıdır. Bildiğiniz gibi, ülkemizde, yüzde 75 oranında bitkisel üretim söz konusuyken, hayvancılığın payı yüzde 25'tir; ama, ülkemizde toplam tarımsal üretim içerisinde payını artırmamız gereken bu alt sektöre son yıllarda verilen destek giderek azalmış, hepinizin bildiği gibi, genel tarım destekleri içerisindeki azalma hayvancılık sektörü açısından da geçerli olmuştur.

Yüce Meclisimizin saygıdeğer üyelerine bir fikir vermek üzere şunu ifade etmek istiyorum:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakika süre veriyorum.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla)- Son üç yılda, yani, 2000-2002 yılları arasındaki üç yıl içerisinde, hayvancılık sektörüne Tarım Bakanlığı bünyesinde verilen desteklerin ortalaması yılda 50 000 000 dolardır. Böyle bir rakamla, bu ülkede, özellikle, ülkemizin bazı bölgelerinde temel gelir kaynağı olan bu üretim faaliyet alanını destekliyoruz demek mümkün değildir. Dolayısıyla, benim ve bu Meclisin üyelerinin görevi, bir bakıma, bu tarımsal faaliyetin temel alt kolu olan bu hayvancılık sektörünün desteklenmesi için gerekli kaynağın artırılmasıdır.

Bu hususta 2003 yılı bütçesiyle ilgili çalışmaları yakından takip ediyor ve bütçeye, geçmiş yıllardakine nispetle hiç olmazsa büyük artışlar ifade eden bir kaynağın konulması ve hayvancılığımızın belli ölçüde desteklenmesini gerçekleştirmek konusunda bir gayretin sahibiyiz; Yüce Meclisten de bu konuda destek istiyoruz.

Konuyla ilgili soruya cevabımı bu şekilde tamamlıyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)- Sayın Başkan...

BAŞKAN- Soru sahibi açıklama yapacaksa...

Buyurun Sayın Yıldırım; yerinizden kısa bir açıklama yapabilirsiniz.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)- Sayın Başkan, Sayın Bakan önemli konularda açıklamalar yaptılar; ama, yetersizdir; çünkü, Tarım Bakanıdır, işin başındadır. Tarım Bakanlığı, 50 000 000 dolarlık hayvancılığı destekleme projesinin yetersiz olduğunu söylemekle yetinme noktasında değildir.

Şimdi, benim ilave açıklamalarım şöyle olacaktır: Türkiye, 11 900 000 hayvan varlığının 2 100 000 küsurunu bir yılda kesmektedir. Biz, Avrupa Birliğine girmek istiyoruz. Avrupa Birliğine girecek bir ülke, Avrupa Birliği ülkeleriyle, tarımıyla, sanayiiyle, insangücüyle, bileğiyle, yüreğiyle yarışma noktasına gelmelidir. Türkiye bir tarım ülkesidir; nüfusumuzun yüzde 40'ından fazlası kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Hükümet programında da izlediğimiz şekilde, diyor ki hükümet "nüfusumuzun yüzde 15'i yoksuldur. Bu yoksulluğun merkezi kırsal alanlardır. Bu yoksullar, kırsal alanlardan kent merkezlerine gelerek varoşlarda yaşamaktadır."

Benim sorum şu idi: "Diyanet İşleri Başkanlığını harekete geçirerek, dinî eğitimle, camilerde hutbeler okutularak, halkımızı erkek hayvanların kurbanda tercih edilmesi için bilinçlendirilmeyi düşünüyor musunuz?"

Sayın Bakan buna doğru yanıt vermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığına ve Sayın Bakana bu konuda teşekkür ediyorum; çünkü, 24 Ocak 2003 Cuma günü Türkiye'deki bütün camilerde dişi damızlık düvelerin ve gebe düvelerin kurban olarak kesilmemesi yönünde hutbeler okunacaktır. Basın, medya ve televizyonlar bu konuya büyük ilgi göstermiştir ve gereği yapılmıştır; ama, bu işin birinci ayağıydı. Önemli olan ikinci ayak.(AK Parti sıralarından gürültüler)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan...

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Ben diyorum ki sorumda...

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, bunun bir süresi yok mu?!

BAŞKAN - Bir saniye...

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Değerli arkadaşlar, lütfen, sabırlı olalım. Türkiye üretmeye başlasın... Yani, Amerika geliyor, Irak'ı bombalayacağım diyor...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, soruyla ilgili...

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - ...3,5 milyar dolar para vereceğim diyor... Biz hayvan üretelim de, o da bize 3,5 milyar dolar falan vermesin; biz istemiyoruz onun parasını. Ne Türkiye savaşa girsin ne Amerika Irak'ı bombalasın!..

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, soruyla ilgili konuşur musunuz.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Lütfen, sabırlı olun!.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ikinci sorum, damızlık hayvanların kurban edilmesiyle ilgilidir. Yoksul köylümüz, Ziraat Bankasına olan borçlarını, kızını evlendirdiyse çeyiz borçlarını, oğlunu evlendirdiyse çeyiz borçlarını veya çocukları okuyorsa eğitim masraflarını ödeyemez durumdadır. Eğer bir damızlık düve yetiştirmişse, bunu satma durumundadır. Satma durumunda olan vatandaşa -Tarım Bakanlığımız valiliklere gerekli kaynağı temin ederek- bireysel doğrudan hayvancılık destek projesini uygulamaya koymayı düşünüyor musunuz dedik; bu sorumuza yanıt alamadık.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - 1 dakika... Üçüncü sorumu da söylüyorum, bir daha söz almayacağım.

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, İçtüzükte "cevap üzerine soru sahibi, yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir" deniliyor, size 4 dakika süre verildi.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, biz, buraya susmaya değil, konuşmaya geldik.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Bakan sizin konuşmanıza cevap vermek isterse, cevap verecektir.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Yani, biz, buraya konuşmaya geldik...

BAŞKAN - Sayın Bakan, cevaplandırmak istiyorsanız, buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım tabiî ki ülkemizin sorunlarına değiniyor, tabiî ki ülkemizde, özellikle kırsal kesimde meydana gelen gelişmelerden ve bu sektörde çalışan insanların içinde bulunduğu durumlardan bahsediyor.

Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde, bütün sektörlerle ilgili sorunları sıralasak, önceliğin, sayının nerede biteceğini bir anda kararlaştıramayız. Her birimiz kendi ilgi alanımıza göre konuşuyoruz. Tarımla ilgili sorunları, sıralayacak olsam, herhalde, konumum gereği, öyle şeyler söylemem lazım ki... Bu işin içerisinden nasıl çıkacağız; birlikte çıkacağız. Bu ülkedeki sorunları, biz, bir günde üretmedik; yıllarca süren bir ihmalin sonucunda ürettik. 1980 sonrası arttı; hepimiz biliyoruz. Yine, bu ülkede, başta tarım olmak üzere, diğer sektörlerdeki sorunlarımız, bu ülkenin insanları tarafından çözülecek, bizler çözeceğiz; en başta sorumluluk bizde, bu Mecliste. Dolayısıyla, konuları, belli kalıp içerisinde konuşmamız lazım. Sayın muhalefet milletvekilleri, elbette, bizden, çok kısa bir süre içerisinde, birikmiş olan bu sorunların çözümünü beklemiyordur; ama, bu sorunları ifade edebilirler. Belki, biraz, bu konuda daha insaflı davranmalarını bekleyebiliriz.

Hayvancılıkla ilgili konuda, ben, problemin ne olduğunu söyledim. Hayvancılıkla ilgili problem, bu sektörün, ithalatın açılmasıyla birlikte, ölmüş olmasıdır. Son üç yılda, belki, bizim irademiz dışında gelişen bir sebepten dolayı, yani, Avrupa'da çıkan bir hastalıktan dolayı ithalatın yasaklanmasıyla beraber, Türkiye'de, hayvancılık, tekrar ayağa kalkmaya başlamıştır; ama, tabiî bir şekilde ortaya çıkan bu ithalat engeli hayvancılığımızı canlandırırken, içinde bulunulan şartlardan dolayı, devletin bu sektöre verebildiği -tabiî ki, o dönemdeki insanlar da çok istemiştir; ama, verebildiği destek miktarını söylüyorum- ortalama 50 milyon dolardır. Hangi tarım bakanı bunu ister, hangi milletvekili buna razı olur; ama, biliyoruz ki, ülkenin malî bünyesi çok bozulunca, öncelikli olan alanlar malî sektöre kayınca, hiç de tasvip etmediğimiz büyük kaynaklar bu sektöre gitmiştir. Şimdi, ülkemizin malî yapısı çok mu düzgündür? Öyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz; ama, bütün bunlara rağmen, hayvancılığımızın geliştirilebilmesi için, ben, şunu söylüyorum: 2003 yılında, çok daha yüksek oranda bir kaynakla hayvancılık sektörünü desteklemeliyiz. Böyle yaparsak, damızlık dişi düveler sorununu da bir nebzede çözeriz; aksi halde, çözemeyiz. Aksi halde, temel ihtiyaç maddelerini karşılayamayan bir insan, elindeki ineğinin damızlık olup olmadığına bakmadan tabiî ki satar. Dolayısıyla, hükümet olarak, Meclis olarak, bu ülkenin aydınları olarak, yöneticileri olarak bizim sorumluluğumuz, genel olarak tarımda ve hayvancılık sektöründe bir canlanmayı sağlamaktır.

Ben, yine, bilgi olarak şunu söylüyorum: Geçen bu üç yılda sunî tohumlama, sunî tohumlama ekip desteği, damızlık desteği, yem bitkileri desteği, süt teşvik primi kapsamında verilen desteklerin ortalaması 2000, 2001 ve 2002 yıllarında 50 000 000 dolar olmuştur. Biz, buna, sunî tohumlamadan doğan buzağı desteğini, arıcılık desteğini, hastalıklardan ari, arındırılmış bir bölge oluşturma konusunda bir desteği ve gerçekleştirebilirsek, koyun ihracatını teşvik edecek bir desteği katmak istiyoruz.

Gönül ister ki, bu konuda hayvancılığımızı çok kısa sürede canlandıralım. Bu mümkündür; ama, bu, bir kaynak sorunudur. Biz, sanayileşmeden vazgeçebilir miyiz, ülkemizin sanayileşmesini çözmeden tarımsal sorunlarını çözebilir miyiz; hayır. Dolayısıyla, eleştirileriniz haklı; ama, bu eleştirilerin çözümü üç ayda, altı ayda, bir yılda değil... Zamanla iyileştireceğiz, birlikte iyileştireceğiz; desteğinize ihtiyacımız var, tavsiyelerinize ihtiyacımız var.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/34)

BAŞKAN - Cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

4.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/35)

BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

5.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/36)

BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

6.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı (6/37)

BAŞKAN - Soruya cevap verecek Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bir önceki hükümet tarafından, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizin aşılması amacıyla, IMF'yle yapılan anlaşmalarla, kamunun küçültülmesi kararı alınmış, bu kararlar çerçevesinde, Toprak Mahsulleri Ofisi bölge müdürlüklerinden 5 tanesinin kapatılması planlanmıştır. Bu planlamaya göre, TMO Yönetim Kurulu, ilk aşamada Gaziantep ve Bandırma, ikinci aşamada Şanlıurfa ve Samsun Bölge Müdürlüklerinin, son aşamada ise Afyon veya İzmir Bölge Müdürlüklerinden birinin kapatılmasını kararlaştırmıştır.

Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 96 ncı maddeleri hükmü gereğince, aşağıda yönelttiğim soruların cevabının ilgili bakan tarafından sözlü olarak verilmesini arz ederim.

            Muhsin Koçyiğit

       Diyarbakır

1 - Daha önce, TMO Yönetim Kurulu tarafından Şanlıurfa Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmışken, ani bir karar değişikliğiyle, onun yerine Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılmasının arkasındaki gerçek neden nedir? Yoksa, bu, bir siyasî tercih midir?

2 - Bu, bir siyasî tercih değilse, kararınızı düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Diyarbakır Bölge Müdürlüğü faaliyetine devam edecek mi?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin sayın milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Diyarbakır Milletvekilimiz Muhsin Koçyiğit'in ve yine, soru önergesini çeken Diyarbakır Milletvekilimiz Mesut Değer'in benzer sorularına cevap vermek istiyorum.

Biraz önce kaldığım yerden devam edecek olursam, ülkemizde 1980, 1994, 1999 yıllarında ortaya çıkan krizlerle, ekonomik alanda, özellikle reel sektörde arzu edilen gelişme sağlanamazken, malî piyasaların gittikçe serbestleşmesi sonucunda kamu kesimi açıklarının artması Türkiye'de sorunların artmasına sebep olmuş ve dolayısıyla, birkısım tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştır. Bunu ister IMF'yle ilgilendirelim ister ilgilendirmeyelim; kamu harcamalarının kısılması konusunda, her kuruma da, tedbir alması sorumluluğu gelmiştir.

Bakanlığım bünyesinde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi de, bu konuda getireceği tedbirler arasında bölge müdürlüklerinin kapatılmasını görüşmüş ve 5 bölge müdürlüğünün kapatılmasını bir takvime bağlamıştır.

Bu konuyla ilgili olarak, milletvekilimiz Sayın Muhsin Koçyiğit'in sorularına, bir akış içerisinde, şöyle cevap vermek istiyorum: Şanlıurfa Bölge Müdürlüğünün kapatılması konusunda daha önce alınmış bir Yönetim Kurulu kararı bulunmamaktadır; dolayısıyla, bu konuya ilişkin bir karar değişikliği ve siyasî bir tercih söz konusu olduğunu söyleyemiyorum.

"Bu bir siyasî tercih değilse" diye başlayan 2 nci sorusuna da şöyle cevap vermek istiyorum: Bazı kurum ve kuruluşlara ait bölge müdürlüklerinin ve başmüdürlüklerin kaldırılması ve alınacak tasarruf tedbirlerine ilişkin 12 Ocak 2002 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, Mayıs 2002'de 2, Mayıs 2003'te yine 2 ve 2004 yılında 1 adet olmak üzere toplam 5 adet bölge müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmış; ilgili kurumun yönetim kurulu da, ilkönce Gaziantep ve Bandırma, daha sonra Samsun ve Diyarbakır Bölge Müdürlüklerinin ve en sonra da "İzmir veya Afyon" diye bir belirsizlik de ortaya koyarak, kapatılmasını kararlaştırmıştır.

Toprak Mahsulleri Ofisinin faaliyetlerini inceleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, 2001 yılı raporunda "bölge müdürlüklerinin kapatılması durumunda iş ve işlemlerin daha hızlı ve verimli yürütülebileceği anlaşılmakta olup, bölge müdürlüklerinin kuruma getirdiği malî külfet de dikkate alınarak, gelecekleri hakkında bir karar alınması gerekmektedir" diye bir değerlendirme yapmıştır. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılan bu öneri, Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunca da, sürdürülen yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında değerlendirilmiş ve kuruluşa ait bölge müdürlüklerinin kapatılması konusu genel olarak ele alınmıştır.

Yönetim Kurulunun aldığı bu karara göre, konuyu genel olarak incelemesi sonucunda bölge müdürlüklerimizin tamamının kapatılması gündeme gelince, 2002 yılı sonunda kapatılması söz konusu olan Samsun ve Diyarbakır Bölge Müdürlüklerinin de bu kapsam içerisine alınarak, Ekim 2003 tarihinde bölge müdürlüklerimizin kapatılması konusunda bir irade ortaya konulmuş ve bu konu Bakanlar Kurulunda görüşülmek üzere, yine, Aralık 2002 tarihinde, Başbakanlığa iletilmiştir.

Böylece, bölge müdürlüklerimizin kaldırılmasıyla ilgili olarak, verilen hizmetlerde hiçbir aksama ve gerileme olmaması, alım satım, sevk, tesellüm ve diğer tüm faaliyetlerin yeni bağlantı yerleri kanalıyla sürdürülmesi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasa regülasyonuna yönelik bir müdahale kuruluşu olarak yeniden yapılanması konusunda, daha verimli ve yüksek bir performansla çalışması hususları göz önüne alınarak, bölge müdürlüklerimizle ilgili bu tasarruf tedbiri alınmıştır. Dolayısıyla, bölge milletvekillerimizin kendi bölgelerinde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisinin kapatılmasıyla ilgili bir siyasî tercihin olmadığını, daha çok, ekonomik ve tasarrufa yönelik yönün ağır bastığını ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru sahibi Sayın Koçyiğit, yerinizden kısa açıklama yapabilirsiniz. Yalnız, açıklama kısa olsun.

Buyurun.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır)- Sayın Başkan, değerli Bakanım, değerli milletvekilleri; Bakanım gerçekten ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Durumun bir siyasî tercih olmadığını, ekonomik nedenlerden kaynaklandığını, zaten sorunun da amacına ulaştığını, Diyarbakır Bölge Müdürlüğümüzün kapatılma işleminin ortadan kaldırıldığını, faaliyetine devam ettiğini belirtmişlerdir. Bundan dolayı kendisine teşekkür ederim.

Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.

Soru cevaplandırılmıştır.

7.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı (6/38)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya)- Cevaplayayım.

BAŞKAN- Sayın Bakan, yalnız, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince sözlü soru önergelerinin birden fazlasını cevaplandırabilmeniz için baştan bildirmeniz gerekirdi. Ancak, soru önergesini okutacağım, Sayın Değer kabul ettiği takdirde yerinden kısa açıklama yapabilir.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

   Mesut Değer

       Diyarbakır

Tasarruf tedbirlerine ilişkin 12.1.2002 tarihli ve 2002/3849 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, TMO 13 Bölge Müdürlüğünden Gaziantep, Bandırma Bölge Müdürlüklerinin öncelikli olarak (31.5.2002), Şanlıurfa ve Samsun Bölge Müdürlüklerinin ikinci aşamada (31.12.2002), Afyon ve İzmir Bölge Müdürlüklerinin son aşamada (31.5.2002) kapatılması kararı alınmıştır.

1- 1992 yılına kadar Ofis bölge müdürlüğü 10 iken, 1992 yılında Bandırma ve Şanlıurfa, 1998 yılında da Gaziantep Bölge Müdürlüğü kurulmuştur. Yönetim Kurulunun 29.4.2002 tarihli kararıyla da son kuruluşlardan ikisi kapatılmıştır.

Son kurulan Şanlıurfa Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmışken, il sayıları, iş yoğunluğu ve kapasitesiyle beşinci büyük olan Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüğünün kapatılma kararı neden alınmıştır?

Bu bir siyasî karar mıdır?

Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılmasıyla doğacak maddî zarar nedir?

2- Diyarbakır Bölge Müdürlüğü faaliyetine devam edecek mi?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun Sayın Bakanım.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır Milletvekilimiz Mesut Değer'in soruları ile diğer milletvekilimiz Muhsin Koçyiğit Beyin soruları tam bir paralellik göstermektedir. Dolayısıyla, biraz da bu konuda tecrübe eksikliğinden dolayı -belki başlangıçta bunu belirtmem gerekiyordu- bir tek cevapla iki soru önergesini de cevaplandırabilirdim; ancak, bunu da yaşayarak öğreniyoruz. Dolayısıyla, ben, Sayın Mesut Değer'in sorularına da çok kısa olarak cevap veriyorum.

Bu bölgeler arasında birkısım değerlendirmeler yapılırken... Geçmişte yapılmış bir değerlendirmedir. Tabiî, bunun bütününe vâkıf değilim. Benim bürokratlardan aldığım bilgiye göre, daha önce Şanlıurfa'yla ilgili böyle bir kararın olmadığı, dolayısıyla, bu hususta, bir siyasî baskı sonucu bir değişikliğe gidilmediği ifade ediliyor. Doğru kabul etmek zorundayım. Zaten, bu konudaki tereddütleri ortadan kaldırmak için, Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması hadisesini, diğer bölge müdürlüklerimizle beraber, Ekim 2003 yılına topluca ertelemiş olduk. Dolayısıyla, bölge müdürlüğümüz diğer bölge müdürlükleriyle birlikte faaliyetini sürdürecektir; ama, 2003 yılının ekim ayında, tüm bölge müdürlüklerimizi, hizmette bir aksamaya sebep olmayacak bir yapılanmaya giderek, tasarrufu amaçlayarak ve Toprak Mahsulleri Ofisini, piyasayı doğrudan düzenleme fonksiyonunu yerine getirecek şekilde düzenlemek amacıyla kapatacağımızı, bununla ilgili Bakanlar Kuruluna gerekli teşebbüste bulunduğumuzu ifade ediyor, tekrar saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın Değer, açıklama yapacaksanız, buyurun. Kısa olsun yalnız açıklamanız.

MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüğü 1945'ten beri vardır. Bizim burada soru önergemizde, yani, Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün büyük hacmi, kapasitesi, çalışmasına rağmen, daha sonra 1994'te şube müdürlüğüyken bölge müdürlüğü olan bir ile neden bağlandığı yönündeydi; fakat, Sayın Bakanımızın vermiş olduğu cevapta Türkiye'deki bütün Toprak Mahsulleri Ofisi bölge müdürlüklerinin kaldırılacağı yönünde.

Yine, Sayın Bakanın açıklamasında bir husus açıkta kaldı; bu konuda Bakanlar Kuruluna bir taslak hazırlanıp sunulduğunu beyan ettiler; bu taslak Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleşecek mi? Yani, Toprak Mahsulleri Ofisi bölge müdürlüklerinin tamamının 31 Mayıs 2003 tarihinde kapatılmasına herhangi bir diyeceğimiz yok, bizim soru önergemiz, sadece, Diyarbakır'daki bölge müdürlüğümüzün kapatılarak, bir başka il bölge müdürlüğüne bağlanması konusundaydı. Bu konudaki cevap doğru; ama, Sayın Bakanımız Bakanlar Kurulu taslağı hazırlandığını beyan ettiler; bu taslak Bakanlar Kurulu kararı şeklinde ne zaman gerçekleşir; bu muallakta kaldı efendim.

Teşekkür ediyorum

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değer.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Hayır, tamam.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan, Türközü sınır kapısından yapılan motorin ticaretinin kaldırılmasına, Çıldır-Aktaş sınır kapısı çalışmalarına ve Ardahan'da doğalgaz rafinerisi ve çevrim santrali kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (6/40)

BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Var.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

      Ensar Öğüt

           Ardahan

1993 yılında Gürcistan'a açılan Türkgözü kapısı Ardahan'ın kalkınması için önemli bir imkân olarak görüldü. Ancak sınır ticaretinden faydalanılamadı.

1999 yılında Ardahan'a ve çevre illere verilen 90 000 ton motorinin tamamen kaldırılması, Ardahan'daki ticarî hayatı bitirmiştir.

1- Ardahan Türkgözü kapısındaki motorin ticareti yapan tüm esnaf iflas ederek icralık olmuştur. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

2- Gürcistan'a açılması düşünülen Çıldır-Aktaş kapısının altyapı, bina ve diğer hazırlıkları tamamlanmıştır. Bu kapının açılması için çalışmalarınız ne aşamadadır?

3- İlimizden geçen doğalgazın çevrim santralının ve rafinerisinin ilimizde kurulmasını düşünüyor musunuz? İlimizde işsizliği ve göçü azaltacağı gibi ilimizin kalkınmasına da çok ciddî katkı sağlayacak olan bu tesislerin kurulmasını, ayrıca ilimizde kurulacak çevrim santralının ve rafinerinin doğu illerimize ve Karadeniz illerimize dağıtımının daha ekonomik ve kolay olacağı bir gerçektir. Bu husustaki düşünceleriniz nelerdir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen, buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün sözlü soru önergesine cevap vermek için huzurunuzdayım; saygılar sunuyorum.

Sınır ticareti uygulamaları, esasen, biliyorsunuz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden yapılan ihracatın artırılması ve bu ihracat sayesinde bölgede sınaî ve ticarî gelişmenin sağlanması, ayrıca sınır illerinin ihtiyaçlarının bir bölümünün de ithalat yoluyla daha düşük maliyetle sağlanması ve bölgelere ekonomik canlılık getirilmesi amacıyla başlatılmıştı. 1997'de motorin ticaretinin devreye girmesiyle, tamamıyla petrol ürünleri ithalatına dönüştü ve böylece, hem kalitesiz motorin girişi hem rafinerilerimizin eksik kapasiteyle çalışır hale gelmesi nedeniyle, çeşitli kamu kuruluşlarından yapılan itirazlar sonucu gitgide azaltılmaya başlandı.

Ardahan İlinde, 1998 yılında 130 000 ton, 1999 yılında ise bu ilimize tahsis edilen 90 000 tonluk kota dahilinde 81 000 ton motorin Gürcistan'dan ithal edildi. Ülke genelinde çeşitli meslek kuruluşlarının şikâyetine yol açan olumsuz gelişmeler sonucu, tekrar tekrar, ikame olarak da hiçbir vergi ve fonun kaybolmadığı ham petrol ithalatına dönülmesi ve yerli üretimin zarar görmesinin engellenmesine yönelik olarak 1999 yılında kabul edilen politikalar çerçevesinde ithalatta il ihtiyacı ölçütü benimsendi ve motorin ithalatında alınması gereken vergi ve fonların oranı büyük oranda yükseltildi. Bu çerçevede, il ihtiyacı olarak, Türkgözü gümrük kapısından, 2000 yılında 2 200 ton, bilahara 2001 yılında ise 1 000 ton motorin ithalatı gerçekleştirildi.

İthalat vergi oranlarının yükseltilmiş olması ve ithalinden sonra il dışına çıkarılmasına müsaade edilmemesinden dolayı, motorin talebi önceki dönemlere göre önemini yitirdi ve 2002 yılında motorin ithalatı sona erdi. Bununla beraber, 2000 yılından itibaren uygulamaya konulan politikalar neticesinde sona eren bu motorin ticaretine alternatif olarak, yine sınır ticareti dahilinde gümrük hatlarında sınır ticareti merkezleri kurulmasına yönelik çalışmalara devam ediyoruz. Öncelikle pilot uygulama olarak birkaç ilde başlatılmasını düşündüğümüz bu sınır ticareti merkezlerinden bir tanesinin de Ardahan Türkgözü kapısında inşası öngörülüyor. Söz konusu ticaret merkezleriyle sınır bölgelerinden ticarî faaliyetlerin daha da artmasını, daha da önemlisi, bölgede kalıcı bir ekonomik aktivitenin sağlanmasını amaçlıyoruz.

Çıldır-Aktaş sınır kapısı da, 1995 yılı yatırım programına alınmıştı biliyorsunuz, 1998 yılında ikmal edilmek üzere dahil edildi; ancak, Çıldır-Aktaş sınır kapısı, 8.8.1995 gün ve 22378 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, yolcu giriş kapısı olarak tespit edildi. Söz konusu sınır kapısı, 6.2.1997 günü 22900 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle, birinci sınıf gümrük müdürlüğü olarak kurulmuştur. Çıldır-Aktaş gümrük kapısının Posof-Türközü gümrük kapısıyla aynı tarihte açılması öngörülmüş olmasına rağmen, Gürcistan tarafından gümrük idare binasının ve yolun yapılmaması ve Sayın Shevardnadze'nin yoğun ısrarı üzerine, Sayın Cumhurbaşkanının da mutabakatıyla, kapının açılışı yapılmadı. Çıldır-Aktaş sınır kapısı projesi kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde, sınır kapısı, son durum itibariyle hizmete hazır hale getirildi. Ancak, bu kapının tam olarak faaliyete geçebilmesi için, Gürcistan sınır kapısı inşaatı, yol ve altyapı tesislerinin tamamlanmış olması gerekmektedir. Bu konuda, Gürcistan yetkililerince, Gürcistan tarafındaki 33 kilometrelik bağlantı yolu ile gümrük sahası finansmanının sağlanması hususunda Türkiye'nin yardımlarına ihtiyaç olduğu bildirilmiştir. Bu proje kapsamında, teknik incelemelerde bulunmak üzere, 2.7.2001 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü ve Gümrük Müsteşarlığı yetkililerince bölgeye gerçekleştirilen ziyaret sonucunda hazırlanan raporda, yolun maliyeti, 10 Mayıs 2001 tarihi itibariyle 13 trilyon 123 milyar lira olarak hesaplanmıştır.

Bilgilerinize arz ederim; saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın Öğüt, yerinizden cevap vermek isterseniz, kısa bir açıklama yapabilirsiniz.

Buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; Ardahan'da iki tane sınır kapısı var; maalesef, birisi kapalı, birisi yarı açık. 1996'da motorin ticaretine başlandı. 1996'dan 2001'e kadar, belli bir motorin ithalatı yapıldı; 750 aile 750 tanker aldı. Bu tankerleri alırken, herkes, yüksek faizle bankadan borçlandı; iş yapacağım, kapı açıldı, gözümüz aydın diye, bir sevinç içerisinde, sevinçle, heyecanla bir işe başlandı. Ancak, daha sonra, ithalat kesilince, 750 aile ve ona bağlı olarak sınır ticaretinden faydalanan, karne alan 2 000 aile iflas etti. Bugünkü konumda, Ardahanlı esnaf, tankerlerini yok pahasına sattı, halen bankalara borcu var. Bankaların dışında, SSK, artı Bağ-Kur, artı vergi dairesine 32 trilyon borcu var.

Şimdi, sınır ticaretinin bu kadar zarurî olması gereken bir bölgede, sınırımızın öteki tarafında 200 000 000 insan var, o insanların sınır ticareti potansiyelinden faydalanmamız gerekirken, kapının birisinin yarım açık, diğerinin de tam kapalı olması, değil Ardahan'a, Türk ekonomisine büyük zarar vermektedir. Bu anlamda, Sayın Bakandan ben istirham ediyorum, ayrıca duyarlı baktığı için teşekkür ediyorum -daha önceden de sohbet etmiştik- ben inanıyorum, bu Çıldır kapısının açılması için de 13 trilyonu sağlayacaklardır.

Posof kapısının da daha iyi bir şekilde çalıştırılarak, ilin ihtiyacı olan motorin ithalatı ve diğer sınır ticaretini geliştireceğine inanıyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Öğüt, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, açıklamada bulunacak mısınız?

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Yerimden konuşabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bu konuyla ilgili olarak çalışmaları arkadaşlarımız zaten yapıyorlar. Daha önce Hakkâri milletvekilimize verdiğim cevapta da olduğu gibi, önemli olan, Türkiye ekonomisine zarar vermeden bu sınır ticaretini tekrar revize etmek; çünkü, her taraftan, bütün kamu kuruluşlarından, bu konuyla ilgili, bu konunun gerçekten Türkiye ekonomisine zarar verdiğine dair yazılar var.

Şimdi, amacımız, komşu ülkelerle olan ticaretin arttırılmasıyla bunu çözmek. Bunu nasıl yapacağız; görüyorsunuz, Irak'a ticaret heyetini düzenledik, ay sonunda Suriye'ye ticaret heyeti düzenliyoruz, İran'a da ticaret heyeti düzenleyeceğiz. Zaten, komşu ülkelerle olan ticaretteki engellerin kaldırılması, özellikle bu bölgede sınır komşularımızla olan ticaretin artması, bizim bu şehirlerimizin tamamında ticarî aktiviteyi artıracaktır; çözümümüz bu olacak.

Motorinin dışında da, sınır ticareti içerisinde, böyle çok cazip ürünler yok. Bazı illerde kalem sayısını 20'ye çıkardık, 10'a çıkardık; ama, burada, istediğimiz ticaret akışı sağlanmıyor; dolayısıyla, bu konuda çalışma yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde, inşallah, bu sınır ticareti merkezleri kavramını oturtabilirsek, bunlarla, çözümün bir kısmını halledeceğiz, tamamını çözemeyeceğiz; çözümün tamamı, bu ülkelerle olan ticaretimizin toplam ticaret hacmimizdeki oranının yükselmesidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

9.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde kapalı durumdaki bir otele ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (6/47)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ekte sunulan sorularımın Turizm Bakanı Sayın Güldal Akşit tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.      27.12.2002

Feridun Fikret Baloğlu

           Antalya

1- Ülkemizin turizm başkenti olarak nitelenen Antalya'da turistik belde Konyaaltı'nın merkezindeki Turem Otel, iki yıldır kapalı durumdadır. Dört yıldızlı otel düzeyindeki bu tesisin atıl durumda kalma nedeninin Maliye Bakanlığıyla çözümlenemeyen sorunlar olduğu doğru mudur? Bu durumda sorunun çözümlenmesi için Bakanlığınız hangi çözümü önermektedir?

2- Söz konusu otelde, turizm eğitimi görmekte olan öğrencilerin, ötelin kapalı tutulması nedeniyle eğitimlerini başka otellerde yapmak zorunda kalmalarının doğurduğu zorluklar nasıl giderilecektir?

3- Söz konusu otelin ve otelin yanındaki eğitim merkezinin arsasıyla birlikte gerçek değeri nedir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Turizm Bakanı Sayın Güldal Akşit; buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuzdayım.

Antalya Arapsu Turizm Eğitim Merkezi, mülkiyeti Hazineye ait ve Bakanlığımıza bu amaçla tahsisli 10 426 metrekare yüzölçümlü taşınmaz üzerine kurulmuştur. Söz konusu arazinin bir bölümü üzerinde eğitim merkezi kurulması amacıyla Hazineye bağışta bulunan Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezi adıyla kurulan tesiste eğitim hizmetleri sürdürülmektedir. Tesis, okul ve uygulama oteli bölümlerinden oluşmaktadır.

Bakanlığımıza bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren TUREM'lerde uygulama otelleri, eğitimin vazgeçilmez bir parçası durumundadır. Kursiyerlerimize uygulama alanlarının yaratılması ve genel bütçeye daha fazla yük getirilmemesi için, bu alanlar, Bakanlığımız çalışanlarının kurmuş olduğu ve başlangıçta Turizm Dayanışma Vakfının (TUDAV) yüzde 49, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğünün (DÖSEM) ise yüzde 51 payıyla kurulan TURAŞ Turizm ve Ticaret A.Ş.'ye, işletilmek üzere bir protokolle verilmiştir.

Söz konusu şirketin pay oranları, 19.3.2002 tarihinde yapılan yeni düzenlemeyle yüzde 47,7'si DÖSEM, yüzde 51,3'ü TUDAV, geri kalan yüzde 1 pay ise Belek Turizm Yatırımcıları Birliği (BETUYAB), Nesil Büyükpamukçu, Galip Metingü ve Mümtaz Telli arasında dağıtılmıştır.

Ancak, Başbakanlığın 26.10.1998 tarih, 1998/28 sayılı Genelgesiyle, vakıfların bu tür faaliyetlerden men edilmiş olması nedeniyle, işletmeciliğin yasal bir prosedüre kavuşturulmasını teminen, uygulama oteli faaliyetlerine, 1999 Kasım ayında işletmeci TURAŞ tarafından ara verilmiştir.

Bakanlığımızca, Maliye Bakanlığı nezdinde, uygulama otelinin tahsis amacı değiştirilmeksizin, işletme faaliyetinin kira mukabili TURAŞ AŞ'ye verilmesi için 2000 Kasım ayında girişimlerde bulunulmuş, ancak, sonuç alınamamıştır.

Bu arada, Maliye Bakanlığınca, tesisin kurulu olduğu arazinin, TUREM'in amacı doğrultusunda kullanılmadığı gerekçesiyle satılarak tasfiyesi gündeme getirilmiştir. Hazine Taşınmaz Malları Satış Koordinasyon Kurulunun 4.12.2001 tarihli kararı ve Maliye Bakanlığının 11.12.2001 tarihli talebi üzerine, 6.2.2002 tarih ve 24663 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ekinde, satışa çıkan taşınmazlar listesinde, anılan taşınmaz da yer almıştır.

Ancak, okul kısmında eğitimin fiilen sürmesi, otel ve okul bölümlerinin ayrı kullanılmasının yarattığı sorunlar ile arazinin bir bölümünü Hazineye, üzerinde turizm eğitim merkezi kurulması şartıyla, Mehmet Zeki Balcı'nın adının verilmesi koşuluyla bağışlanmış olması, bağışlanan kısmın teknik olarak ifrazının yapılamaması ve benzeri nedenlerle, konu yeniden değerlendirilerek, Bakanlığımızca, ilgili bakanlık nezdinde girişimlerde bulunulmuş, söz konusu taşınmazın satış listesinden çıkarılması talep edilmiştir. Konu, Bakanlığımızca izlenmektedir. Bu konudaki teknik, idarî işlemler, Yatırımlar Genel Müdürlüğü ve İşletmeler Genel Müdürlüğünce takip edilmektedir.

Diğer yandan, Bakanlığımız Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 36 ncı maddesinde yapılacak değişiklikle, turizm eğitim merkezlerinin, uygulama otellerinin, döner sermaye müdürlüklerimiz aracılığıyla işletilmesine, işlettirilmesine imkân sağlayacak talebimiz, 9.1.2003 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu gündemine alınarak görüşülmüştür.

Söz konusu değişikliğin gerçekleşmesi durumunda, uygulama otelinin işletilmesine yönelik sorun çözümlenmiş olacaktır; ancak, uygulama otellerinin işletilmesine yönelik hukukî sorunların çözümüyle birlikte, Maliye Bakanlığınca Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezinin üzerinde kurulu olduğu taşınmazın, yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararı ekindeki satış listesinden çıkarılması gerekmektedir. Bakanlığımca bu konu izlenmektedir.

2 nci soruya vereceğim cevap: Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezinde, halen eğitime devam eden öğrencilerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakika süre veriyorum.

TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (Devamla) - ... uygulamalı eğitimleri, Antalya'daki nitelikli tesislerle kurulan koordinasyon sonucunda bu tesislerde yapılmaktadır.

Öğrenciler, söz konusu tesislere, Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezi Müdürlüğünün sorumluluğunda sağlanan ulaşım araçlarıyla götürülüp getirilmekte ve disiplin kuralları açısından yakından izlenmektedirler.

1 inci sorunun cevabında arz edilen yasal, idarî sorunların çözümüyle, uygulama oteli de fiilen işletmeye açıldığında, Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezinde, otel ve okul eğitimi bir bütün olarak sağlanacaktır.

3 üncü soruya vereceğim cevap: Otel, 16.1.1991 yılında ihale edilmiş ve 18.8.1994 yılında tamamlanmış olup, müteahhide bu tarihler arasında Bakanlığımızca yapılan ödemeler yazılı olarak liste halinde sunulmuştur; ama, toplam olarak kesin hakediş tutarı, fiyat farkları hariç, o günkü tarih birim fiyatlarına göre, 11 506 530 587 liradır.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın Baloğlu, açıklama yapmak istiyorsanız, buyurun.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakana açıklamaları nedeniyle teşekkür ediyorum; ama, bu açıklamalar beni tatmin etmedi; Antalya'da bu nedenle sıkıntı çeken insanları da tatmin ettiğini sanmıyorum.

Doğal ki, Bakanlığındaki bürokratlar bu bilgeleri kendilerine sunmuşlardır; ama, Antalya'ya uğradıkları zaman o tesisi -gördüler mi bilmiyorum- görmelerini istiyorum; çünkü, Konyaaltı, Antalya ve Türkiye turizmi açısından çok önemli bir yerdir ve o otelin şu andaki değeri, emlak komisyoncuları aracılığıyla yaptığımız bir tespite göre, 14 trilyon civarındadır, önemli bir miktardır. Sorunun nasıl çözümleneceği konusunda birtakım önerilerin getirildiğini ve Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun hükmünde kararnamenin değiştirilmek üzere olduğunu burada öğreniyorum. Aslında, çözümü getirecek olan Maliye Bakanlığıdır. Sayın Turizm Bakanı ile Sayın Maliye Bakanı aynı hükümet içerisinde ve aynı partiden iki bakandır. O nedenle, sorunun böyle sürüncemede kalmaması ve süratle çözümlenmesi mümkündür.

Öğrencilere gelince, aslında, olayın en dramatik sonucu şudur: Orada, 200 civarında çocuk turizm eğitimi görüyor. Burunlarının dibinde bir okul var, o okulda eğitim göremiyorlar, arabalara bindiriliyorlar. Hangi disiplin içerisinde olursa olsun, bu öğrencilerin, yanı başlarındaki bir okulda öğretim görmekten mahrum olmaları ve Antalya'nın uzağındaki bazı özel okullara taşınmaları son derece yanlıştır. Bunun bir an önce çözümlenmesi çok önemlidir.

Gayretleri için teşekkür ediyorum; ama, anlıyorum ki, kısa sürede çözümlenmeyecektir. Bu, beni çok üzüyor.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Baloğlu, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, açıklamada bulunacak mısınız?

TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Gündemin 16 ve 19 uncu sırasındaki soruları birlikte okutacağım.

14.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, TBMM Bilgi İşlem Merkezine ve bazı bilgi işlem hizmetlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/49)

15.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/52)

BAŞKAN - Soruları cevaplandıracak Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili?.. Hazır.

Birinci soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mecliste, hazırda var olan bilgisayar ağı içerisinde internet hizmetleri verilmektedir. Ancak, güvenlik gerekçesiyle video konferans (görüntülü, sesli haberleşme) ve karşılıklı yazışma müsaadesi verilmemektedir.

Aşağıdaki sorularımın, Meclis Başkanlığınca sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

            Tacidar Seyhan

              Adana

1- Meclisin Bilgiişlem Merkezini yeniden teknik olarak düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

2- Daha önce yayımlanan 15.03.2001 tarih ve A.01.0.GNS.40/021-22457 sayılı genelgeyle yasaklanan sesli ve görüntülü haberleşmeyi yasak kapsamından çıkarmayı düşünüyor musunuz?

3- Şu anda kullanmakta olduğumuz telefon hatlarımızdan paralel çıkış alarak, Meclis server'ı dışında kendi bilgisayarımızı direkt olarak iletişime açmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - İkinci soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM 22 nci Dönem milletvekilleri, örnek bir davranışla, Meclis lojmanlarında oturmama kararı almışlardır.

Aşağıdaki sorularımın, Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 96 ncı maddeleri uyarınca Sayın Meclis Başkanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

            Muhsin Koçyiğit

       Diyarbakır

1- Meclis lojmanlarında, eski ve yeni sayın milletvekillerimizden, şu anda kaç kişi oturmaktadır?

2- Meclis lojmanlarında oturan sayın milletvekillerimiz, kaç Türk Lirası kira ödemektedirler?

3- Meclis lojmanlarını satmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda, bugüne değin bir işlem yapıldı mı?

4- Şayet kısa bir süre içerisinde (bir yıl) satılamayacaksa, evsiz, yurtsuz, fakir vatandaşlarımızın kullanımına bedava olarak vermeyi düşünür müsünüz?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Nevzat Pakdil; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan'ın Başkanlığımıza yönelttiği Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgiişlem Merkezi Birim Amirliği ve bazı bilgiişlem hizmetlerine ilişkin sözlü soru önergesine, Sayın Başkan adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Soru önergesinin ilk kısmında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgiişlem Merkezinin teknik açıdan yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceği sorulmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bilgisayar ağının bugünkü altyapısı 1999 yılında kurulmuştur. Kuruluşunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi gereksinimlerinin gelişen bilişim teknolojilerine, artan kullanıcı sayısına ve kurum içerisinde üretilen ve dışarıdan gelen bilgi miktarının zaman içerisinde büyüyeceği bilincine dayalı olarak, gelişmeye ve çağın teknolojilerine adapte olmaya uygun bir altyapı seçilmiştir. Kuruluşundan günümüze kadar geçen süre içerisinde, hizmet açısından herhangi bir sıkıntı yaşanmadan, ilerleyen teknoloji ve büyüyen gereksinimler paralelinde altyapı güncellenmesi yapılmış ve yapılmaktadır. Bilgiişlem Merkezi iletişim altyapısının, teknik olarak yeni bir düzenlemeye, şu aşamada gereksinimi yoktur; ancak, kurumumuzun 1 Mbit olan internet bağlantı hızının, iç ve dış kullanıcı sayısının artması ve erişime açılan bilgi miktarının büyümesi nedeniyle, 2003 yılı başında 2 Mbit'e yükseltilmesi planlanmıştır.

İkinci olarak, daha önce bir genelgeyle getirilen sesli ve görüntülü haberleşme yasağının kaldırılıp kaldırılmayacağı sorulmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Telefon Yönetmeliği hükümlerinin gereği olarak, telefon kullanımında azamî tasarrufun sağlanması amacıyla, telefon hatlarından internet bağlantısı yapılması ve telefon hatları bilgisayara bağlanarak sesli ve görüntülü görüşme yapılması, yasaklanmıştır.

Önergenin üçüncü kısmında, halen kullanılmakta olan telefon hatlarından paralel çıkış alarak, Meclis sunucu bilgisayarı dışında, şahsî bilgisayarların doğrudan iletişime açılıp açılmayacağı sorulmaktadır. Meclis yerel ağına bağlı bilgisayarların bilgi güvenliğinin mümkün olan en üst düzeyde sağlanması için, Bilgiişlem Merkezi Birim Amirliğimiz bir dizi teknolojik önlem almıştır. Kurum ağı altyapısına bağlı bir bilgisayarın, aynı zamanda telefon hattıyla iletişime açılması, bu alınan önlemlerin bir ölçüde devredışı kalması, dolayısıyla, kurum ağına bağlı tüm bilgisayarların dışarıdan gelebilecek saldırılara açık hale gelmesine neden olacağından, şimdilik düşünülmemektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Muhsin Koçyiğit'in, milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yönelttiği sözlü soru önergesini Sayın Başkan adına cevaplandırıyorum; Yüce Heyetinize, tekrar, saygılar sunarım.

Sayın milletvekilleri, halen, toplam 265 lojmanda 47 yeni milletvekili ve 21 inci Dönemden 218 milletvekili oturmaktadır. Lojmanlarda oturan milletvekilleri, 15 Ocak 2003 tarihine kadar, lojman kirası, yakıt ve ortak kullanım giderleri dahil, aylık 345 000 000 Türk Lirası ödemişlerdir. 15 Ocak 2003 tarihinden sonra, yani, şu aşamada kira tahsilatı Maliye Bakanlığının sorumluluğundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Ocak 2003 tarihli toplantısında, Milletvekili Lojmanlarının başka bir kamu kuruluşuna devredilmemesi ve özel kişi veya kuruluşlara en uygun sürede satışının yapılması şartıyla tahsis kararının 15 Ocak 2003 tarihi itibariyle kaldırılması hususunun Maliye Bakanlığına bildirilmesi ve lojman yönetiminin 15 Ocak 2003 tarihinde Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilmesi kararlaştırılmıştır ve bu işlem yapılmıştır. Başkanlık Divanı kararında da belirtildiği gibi, Maliye Bakanlığı, lojmanları en kısa sürede, en uygun şartlarla satmak için hazırlıklara başlamıştır.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; durumu Başkan adına bilgilerinize arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Seyhan, açıklamada bulunacak mısınız?

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Seyhan.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; duyarlılığından dolayı Sayın Meclis Başkanvekilime teşekkür ederim. Belli bir bilgi almışlar; ama, ben, burada hem milletvekili arkadaşlarımın hem Sayın Başkanvekilinin dikkatini çekmek istiyorum.

Ben, doğrusu, çok üzüldüm; ya ben uzayda yaşıyorum ya da bu arkadaşlar eksik bilgi alıyorlar. Yeterliliğinden bahsedildi. Şu anda kullanmakta olduğumuz, benim size seslenmekte olduğum winmix denilen aracın dahi bir yedeği var, parmak izi alan makinenin dahi bir yedeği var; ancak, bunların bağlı olduğu server'ın yedeği yok. Şimdi eternet kartı bozulsa bu oturumu iptal etmek zorundasınız; bu bir.

İkincisi, Meclis Bilgiişlem Merkezinde halen Pentium 166 bilgisayarlar kullanılıyor. Bu parçaların ithalini dahi Yüce Meclis 2000 yılında durdurdu. Böyle bir Meclisten nasıl e-devlet yapısına geçilebileceğini çok merak ediyorum. Önce e-Meclis yapalım. Bankolara dört bilgisayarla hizmet veriliyor. Bu, hiçbir arkadaşımın günlük ihtiyacını dahi görmüyor. Eğer, otomasyona geçemezsek, eğer, bilişim teknolojisini reddedersek Türkiye'de ekonomik yıpranmanın önüne geçemeyiz. Bilişimsizliğin faturası, Türkiye Bilişim Derneğinin de onayladığı gibi 100 milyar doların üzerindedir arkadaşlar; çok ciddî bir rakam. Diğer ülkeler de araştırılarak bu bilgiler verilmiştir. Lütfen, sizi, her konuda bilişimden yana, e-devletten yana duyarlı olmaya çağırıyorum. Özellikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilişim teknolojisini kullanabilecek idarî yapılanma dahi sağlanamamıştır. Elektrik-elektronik mezunu çocuklarımız, bugün, müstahdemle aynı maaşla, 4/b statüsünde çalışmaktadırlar. İdarî yapılanma yapmadığınız sürece, teknik yapılanmanın israfa yol açtığını her bilgiişlemci size söyler.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Yalnız, şöyle tamamlamak istiyorum Sayın Başkan.

Bakın, bizler, çoğu zaman yoklamaya tabi tutuluyoruz. Yoklamada devam-devamsızlığımızı ortaya çıkaracağınız bir yazılımınız dahi yok Mecliste, text dosyasına yazılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Tamamlıyorum efendim.

Her gün text raporunu alıp, teker teker bunları hesaplamak zorundayız ve ben, merak ettiğim bir şeyi de sorarak bitirmek istiyorum.

Geçen hafta 40 ıncı sıradayken...

Bakın, teknolojiyi görüyorsunuz. Buyurun, değiştirmeye gerek duymadığınız teknoloji bu; mikrofonum düştü...

BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Efendim...

BAŞKAN - İçtüzük hükmü açık, çok kısa bir açıklama yapmak konumundasınız.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, yalnız, bununla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Geçen hafta gündemin 40 ıncı sırasındayken, bu hafta 16 ncı sıraya gelmiş olmayı mantıklı görüyorum; doğru bir açıklaması vardır; gündem de eksildiği için, sıram ilerliyor; ama, 7 Ocakta 36 ncı sıradayken, 14 Ocakta 40 ıncı sıraya nasıl geldiğimi anlamadım.

Bir de, iki aydır...

BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Peki Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, konumuzla ilgili açıklamada bulunacaksanız, buyurun. Yalnız, İçtüzük hükümlerine uygun olarak kısa bir açıklama.

Buyurun Sayın Koçyiğit.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Sayın Başkanvekilim; gerekli hassasiyeti gösterip, sorunun yanıtını verdiği için Başkanvekilimize teşekkür ederim. Sadece sorunun bir bölümünü açıklamadılar. Ben, eğer, bu lojmanların satışı fazla zaman alacaksa, bunları fakirlerin kullanımına bedava olarak vermeyi düşünüyor musunuz diye sormuştum; bu soruya yanıt alamadım. Açıklayabilirlerse sevinirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.

Soru cevaplandırılmıştır.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.21

 

 

 

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.30

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Şimdi, alınan karar gereğince, bu kısmın 14 üncü sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi ile konuları aynı olması nedeniyle birlikte görüşülecek olan Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin birlikte yapılacak öngörüşmelerine başlıyoruz.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10 dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimXlerini okuyorum: Hükümet adına, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım; gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Onur Öymen; önerge sahibi adına, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit.

İlk söz, hükümet adına, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'ın.

Buyurun Sayın Bakan. (Alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Ocak 2003 tarihinde meydana gelen uçak kazasıyla ilgili Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; Değerli Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, Türk Hava Yollarının RJ-100 tipi yolcu uçağı, TK-634 sefer sayısıyla İstanbul-Diyarbakır seferini yapmak üzere saat 18.45'te İstanbul Atatürk Havaalanından kalkmış ve Diyarbakır Havaalanına inişi esnasında, 20.20'de, pist başına yaklaşık 900 metre kala düşmüştür. Uçakta bulunan 75 yolcu ve 5 mürettebattan sadece 5 kişi sağ olarak kurtarılabilmiştir.

Kazada hayatını kaybeden bütün yolcu ve mürettebata Allah'tan rahmet, kederli ailelerine de sabırlar diliyorum.

2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun "Sivil Hava Aracı Kazaları" başlıklı ikinci bölümünde, kazaların soruşturulması ve gerekli önlemlerin alınması konusunda Ulaştırma Bakanlığına görev verilmektedir. Ayrıca, söz konusu kanun doğrultusunda yayımlanmış Sivil Hava Araç Kazaları Soruşturma Yönetmeliğinin 13 üncü maddesi, kazaların teknik soruşturma esaslarını belirler.

Kaza tahkikat çalışmalarının, ülkemizin de üyesi olduğu Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) tarafından aynı konuyla ilgili olarak belirlenen standartların yer aldığı Annex ek 13'e uygun yapılması, yine, uluslararası kurallar gereğidir.

Bu kapsamda, kazadan hemen sonra başkanlığımda bir kriz yönetim merkezi oluşturulmuş ve aynı günün gecesi, Başbakan Yardımcımızla birlikte kaza mahalline intikal edilmiştir. Gerek kaza mahalli tetkik edilmiş gerekse yaralılar hastanede ziyaret edilmiştir. Ertesi gün, yani, 9 Ocak günü kaza kırım heyeti teşkil edilerek olay mahalline gönderilmiştir.

Bu kazanın olmasının hemen akabinde gerek Bakanlığımıza gelerek gerekse sürekli telefonla arayarak bizimle destek ve işbirliği içinde olan, bizleri ve Diyarbakır halkını yalnız bırakmayan bölge milletvekillerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı Kaza Kırım Dokümanına göre, uçağın tasarım ve imalatçı kuruluşlarının bağlı olduğu ülkenin kaza kırım tahkikat otoritelerinin de tahkikata katılma hakları bulunmaktadır. Bu kapsamda, İngiltere Kaza Tahkikat Bürosu haberdar edilmiş ve Diyarbakır'daki çalışmalara davet edilmişlerdir. İngiltere'den gelen 6 kişilik bir ekibin de, 9 Ocak 2003 tarihinde, bizim kaza kırım ekibine katılmasıyla çalışmalar devam etmiştir.

Kaza yapan uçak, İngiliz British Aerospace Firması tarafından üretilmiş, Türk Hava Yolları filosuna 23 Mart 1994 tarihinde katılmış bir uçaktır. Bu tip uçaklar, filomuza ilk defa 22 Temmuz 1993 tarihinde katılmış ve o günden bugüne hâlâ hizmet veren, RJ-70 tipi 3 adet ve RJ-100 tipi 7 adet olmak üzere, toplam 10 adet uçak bulunmaktadır.

Kaza kırım tahkikat heyetinin yaptığı çalışmaları şu şekilde özetlemek mümkündür:

Kazanın oluş sebebinin tam ve doğru tespit edilebilmesi için çok önemli olan uçuş kayıt veri cihazı (FDR) ile kokpit ses kayıt cihazı (CVR) bulunmuş ve bunların değerlendirme çalışmaları yapılmaktadır.

Ses kayıt cihazı, tahkikat üyelerinden ikisi gözetiminde Türk Hava Yollarının teknik atölyelerinde dinlenmiş ve ilk dinleme sonucunda yapılan değerlendirmeye göre, uçağın bulunduğu pozisyon hakkında pilotun tam bir bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır. Ses kayıt cihazıyla ilgili detaylı çalışmalar halen devam etmektedir. Bu arada, FDR'ın değerlendirilmesi çalışmaları da İngiltere'de sürdürülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır Havaalanımız, bildiğiniz gibi, askerî ve sivil trafiğin birlikte yapıldığı bir havaalanımızdır. Havaalanımızda, aletle alçalma maksadıyla kullanılan VOR, NDB, DME seyrüsefer cihazları mevcuttur.

TK-634 sefer sayılı uçağa verilen hizmetlerle ilgili olarak yapılan çalışmalar kapsamında, hava trafik kontrol ünitesi ile uçak arasındaki konuşma kayıtları dinlenmiş ve transkriptleri çözülmüştür. Bu konuşmalardan, uçağın minimum alçalma irtifaına gelmesine rağmen, pistin pilot tarafından görülmediği ve uçuş ekibi tarafından herhangi bir radar yardımı da talep edilmediği anlaşılmıştır.

Enkaz üzerinde yapılan çalışmalarda, kazanın oluşuna sebep olabilecek teknik bulgular araştırılmış, önemli parçaların her biri çeşitli açılardan fotoğraflandırılmış ve enkaz bölgesi detaylı olarak krokilendirilmiş, kanıt teşkil edebilecek deliller toplanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, kaza bölgesinde, olaya ışık tutacak mahiyetteki parçalar da koruma altına alınmıştır.

Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular şu şekildedir:

Kaza, uçağın, yaklaşma güzergâhı altında bulunan ve pist seviyesinin altındaki Zogo Deresinin hemen bitimindeki araziye istemdışı vurması sonucu meydana gelmiştir.

Uçağın, alçalma planındaki minimum alçalma irtifaının altında uçtuğu anlaşılmaktadır. Bununla ilgili gerek ses kayıt cihazlarından gerekse kuleyle olan görüşmelerden alınan bilgilere göre, çıkarılan simülasyon diyagramında da görüldüğü gibi, uçak yaklaşım planı, aletli iniş dediğimiz VOR sistemine göre bulunması gereken irtifaın çok altında seyrettiği, hatta ILS olsaydı bile -şu yeşil hatta gördüğünüz ILS yaklaşım hattıdır, minima hattıdır- bu hattın dahi altına indiği ve bu nedenle de, ILS olması durumunda dahi kazanın kaçınılmaz olduğu tespit edilmiştir.

Yine, havaalanı içindeki genel meteorolojik şartların uçuş operasyonu için uygun olarak rapor edilmesine rağmen -ki, 19.50'de alınan meteorolojik rapora göre, görüş mesafesi pist başından 3,5 kilometre- alçalma güzergâhının son kısmında ve kazanın olduğu Zogo bölgesinde lokal yoğun sis yaşanmış ve bu sisin değişkenlik gösterdiği ifade edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bilgiler ışığında, TK-634 kazasıyla ilgili olarak bütün verilerin toplanması çalışmaları devam etmekte olup, ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin temini maksadıyla gerek uçağın işleticisi Türk Hava Yolları, gerekse imalatçısı British Aerospace ile ortak çalışmalar devam etmektedir.

Bu kazanın oluş biçimi, nedenleri üzerinde çok çeşitli spekülasyonlar yapılmıştır. Özellikle, ILS cihazı üzerinde yoğunlaşan tartışmalar neticesinde Bakanlığımızda geniş çaplı bir inceleme başlatılmıştır. Kamuoyu, olup bitenlerden, kazanın olduğu geceden itibaren düzenli olarak tarafımızca bilgilendirilmiştir. Hatta, Türkiye'de, böylesi bir kaza sonrası, Bakanlık yönetimi tarafından ilk kez, kamuoyunu aydınlatma toplantısı düzenlenmiş ve konuya ne denli hassas ne denli şeffaf yaklaşıldığı ortaya konulmuştur.

Siz sayın milletvekillerimizin, bu tür spekülatif haberler sonucunda farklı görüş ve düşüncelere sahip olmanız son derece doğaldır. Bugünkü bu görüşmeyi, sizleri aydınlatmamız açısından bir vesile olarak görüyorum; bu nedenle, önerge sahibi sayın milletvekili arkadaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, izninizle (ILS) Aletli İniş Sistemi denilen sistemle ilgili kafanızdaki sorulara cevap vermeye çalışacağım. Önce, nedir ILS cihazı; biraz, bu cihaz hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.

Bir uçak, meydana iniş anında aletle alçalma usullerinden herhangi birisini tercih eder; Instrument Landing System veya kısaca ILS denilen cihaz da bu sistemlerden yalnızca bir tanesidir. ILS, özellikle görüşün kısıtlı olduğu yağmurlu, karlı ve sisli havalarda güvenli iniş sağlayan bir sistemdir. Sisli havalarda, piste 40 kilometre mesafeden itibaren, yatay ve düşey olarak uçağa kılavuzluk görevi yapmaktadır ve bu şekilde inişin sağlanması temin edilmektedir. Bu ILS cihazları, halen, 16 havaalanımıza 24 adet monte edilmiş vaziyettedir. Atatürk Havalimanında 4, Ankara Esenboğa'da 4, Adnan Menderes'te 2, Antalya'da 1, Adana'da 1, Dalaman'da 1, Milas Bodrum'da 2, Trabzon'da 1, Muş'ta 1, Nevşehir Kapadokya'da 1, Bursa Yenişehir'de 1, Çorlu'da 1, Denizli'de 1, Erzurum'da 1, Kars'ta 1, Samsun Çarşamba'da 1 olmak üzere toplam 24 havaalanımızda mevcuttur.

ILS cihazı, özellikleri nedeniyle istenen her havaalanımıza her zaman kurabileceğimiz bir cihaz değildir. Havaalanının bulunduğu coğrafî şartlar, arazinin topoğrafik yapısı, çevre şartları, meteorolojik şartlar, bu aletin konulup veya konulamayacağını belirleyen en önemli şartlardır. Dört farklı üniteden oluşan bu cihaz, her alan için özel olarak dizayn edilmekte ve buna göre imal edilmekte, hatta, bir havaalanı için tasarlanan bir cihazın, başka bir havaalanı için kullanılması mümkün değildir.

ILS cihazlarıyla ilgili olarak, Bakanlığımız bünyesinde, 1993 yılında 7 havaalanında etütler yapılmış ve bunların 4'üne ILS cihazı monte edilmesinin teknik olarak mümkün olduğu ortaya çıkmıştır. Kars, Muş, Adana, Adnan Menderes, Gaziantep, Diyarbakır, Van Havaalanları tetkik edilmiş; Kars, Muş, Adana, Adnan Menderes Havaalanlarımızın ILS'e elverişli olduğu belirlenmiştir.

Bunun yanı sıra, 1999 yılında Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğümüz tarafından daha detaylı bir çalışma yapılmış ve Türkiye genelinde toplam 53 alanda ILS etütleri yapılmıştır. Yapılan bu etütler neticesinde 33 havaalanımızın ILS sistemine uygun olduğu tespit edilmiştir; ancak, bu havaalanlarından Sıvas, Afyon, Merzifon, Balıkesir, Batman, Diyarbakır, Konya, Malatya havaalanları, ILS'e uygun olmalarına rağmen, aynı zamanda kullanıma açık askerî havaalanları oldukları için, ILS konulması mümkün olmamıştır.

Diyarbakır Havaalanına gelince; Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterinde bulunan bu havaalanımız, 1952 yılından bu yana sivil ve askerî müşterek uçuşlarla hizmet vermektedir. Bu meydanımıza teknik olarak ILS cihazının monte edilmesi mümkün olmakla beraber, bu cihazın yaklaşık 15 metre uzunluğundaki "glide-path" denilen antenin, askerî amaçlı uçuşları engellediği için, bu havaalanına tesisi mümkün olmamıştır; ancak, konuşmamın başında da belirttiğim gibi, ILS dışında, bu havaalanımızda, ayrıca, uçak iniş ve yanaşmasını sağlayacak 4 tane cihaz vardır ve bu cihazlar, VOR-DME, RAP-CON gibi cihazlardır. Teknik altyapı yönünden eksiği bulunmayan ve elli yıldır sivil hava uçuşlarının da yapıldığı bu meydana son on yıllık dönemde 27 822 uçak inmiş ve hiçbir kaza vukua gelmemiştir.

Burada altını çizerek belirtmek istediğim bir husus da, kamuoyuna, teknik yönden, ILS konulmayan havaalanlarının güvensiz olduğu şeklinde bir yanlış kanaatin verilmiş olmasıdır. Ülkemizdeki ve dünyadaki örneklere bakıldığında, ILS'e bağlı usullerin yanı sıra, NDB, DME, VOR cihazları da kullanılarak uçağın inişi sağlanabilmektedir. Bu bağlamda, ILS cihazının kullanılması bir zorunluluk değildir. ILS, bir seyrüsefer sistem kolaylığıdır; ancak, olmazsa olmaz zorunlu bir cihaz değildir. Nitekim, İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkelerinin bazı havaalanlarında da ILS mevcut değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; Diyarbakır'da yaşanan bu elim uçak kazasının ILS cihazının bulunmamasından kaynaklandığına ilişkin bu iddialara yanıt vermeye çalıştım. Verilen bu bilgilerin sizleri tatmin edeceğini umuyor, böylesi bir acının tekrar yaşanmaması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen'de.

Buyurun Sayın Öymen. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Öymen, süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; önce, 8 Ocak tarihinde meydana gelen elim uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ben de Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Sayın Ulaştırma Bakanımıza da verdiği değerli bilgiler için içtenlikle teşekkür ediyorum.

Bu konuların Yüce Meclisin çatısı altında bütün boyutlarıyla açıkça görüşülmesi, kuşkusuz, son derece yararlıdır; çünkü, burada söz konusu olan vatandaşlarımızın can güvenliğidir. Sanıyorum ki, Büyük Millet Meclisimizin en önemli görevlerinden biri de, vatandaşlarımızın can güvenliğinin korunmasına yardımcı olmaktır, hükümeti ve ilgili bütün kuruluşlarımızı bu konuda desteklemektir, onlara mümkün olduğu kadar yol göstermektir.

Değerli milletvekilleri, Diyarbakır'da meydana gelen son uçak kazasından sonra, basınımızda, kamuoyumuzda çeşitli tartışmalar yer aldı, uzmanların görüşlerini izledik hep birlikte ve şunu gördük ki, bazı uzmanlarımız, bu uçak kazasının meydana gelmesinde, havaalanının teknik teçhizatındaki bazı eksikliklerin etkili olduğu görüşünü dile getirdiler.

Bakınız, Türk Hava Yolları Pilotları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Ekici ne diyor: "Eğer, Diyarbakır Havaalanında ILS cihazı olsaydı kaza riski en aza indirilirdi." Bazı uzmanlar daha ileri gidiyor, Türk Hava Yolları Uçuş İşletmesi eski Başkanı Mustafa Kolko "siste inişi sağlayan ILS cihazı olsaydı bu kaza olmayacaktı" diyor.

Değerli arkadaşlar, bunlar çok ciddî iddialardır ve biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu gibi iddiaları ciddiye almak zorundayız. Benim görüştüğüm diğer bazı yetkililer de, gerçekten, ILS cihazının olması halinde kaza ihtimalinin daha az olacağı görüşünü dile getirdiler.

Bu cihazın olması şart mıdır; Sayın Bakanın dediği gibi, belki de, uluslararası kurallara göre şart değildir; belki, dünyada bu cihaza sahip olmayan havaalanları da vardır; ama, hiçbir uzman, hiçbir yetkili, şimdiye kadar, bu cihazların bulunmasının kaza riskini azaltmadığını söylemedi. Demek ki, bu cihazların bulunması, gerçekten, havaalanlarımızın güvenliği açısından olumlu bir katkı teşkil edecektir. Zaten, Ulaştırma Bakanlığımızın 1993 yılından beri bu konuyu araştırması, hangi havaalanlarımızın buna uygun olduğunu tespit etmeye çalışması herhalde sebepsiz değildir. O bakımdan, sanıyorum ki, bizim, bu konunun üzerinde çok iyi düşünmemiz ve çok iyi değerlendirme yapmamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, son elli yıldan beri ulusal havayolumuz Türk Hava Yolları, dünyanın çeşitli ülkelerine uçuyor, Türkiye içindeki pek çok hava meydanına sefer yapıyor. Dikkat çekici unsur şudur:

Bu süre içinde, hepimizin bildiği, eski Başbakanımız rahmetli Adnan Menderes'in bulunduğu uçağın Londra'da düşmesi ve Early Havaalanından kalkışta bagaj kapağının kapanmaması nedeniyle bir DC-10 uçağının düşmesi olayları dışında, Türk Hava Yolları, bizim bildiğimiz, hatırladığımız kadarıyla yurtdışında ölümcül kaza yapmamıştır. Bu, bir havayolu için çok iyi bir performanstır, çok yüksek, çok olumlu bir sonuçtur; ama, gelin görün ki, aynı havayolu, ülkemiz içinde yaptığı seferlerde, aynı dönem, içinde pek çoğu ölümcül olan 21 kaza yapmış ve yüzlerce vatandaşımız bu kazalar sonunda hayatını kaybetmiştir. Acaba, bu bir tesadüften ibaret midir? Acaba, bu kazaların meydana gelmesinde bu havaalanlarının veya hava sistemlerinin teknik teçhizatının eksikliği hiç rol oynamamış mıdır? Bazı uzmanların görüşlerine göre, yalnız bu son kazada değil, ondan önce meydana gelen bazı kazalarda da bu teknik teçhizatın eksikliğinin rolü olduğu ifade ediliyor. Birçok havaalanımızda, bulut tavanının alçak görüş faktörlerinin kötü olduğu hava koşullarında, uçağın, piste, elektronik cihazlarla emniyetli iniş yapmasını sağlayan aletli iniş sistemi ILS mevcut değildir. Sayın Bakan bunu açıkladı; ama, şunu da açıkladı: 33 havaalanına bu sistemi koymak teknik olarak mümkündür; ancak, şimdiye kadar sadece 16 havaalanına konulabilmiştir, acaba diğerlerine niçin konulamamıştır?!

Sayın Bakan bazı havaalanlarını zikretti ve dedi ki "bunlara konulamıyor; çünkü, bunlar askerî havaalanıdır." Yani, bundan şu sonucu çıkarmak mümkün: Askerî havaalanlarına bu sistem konulamaz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu sistemin şu anda konulmakta olduğu, inşa edilmekte olduğu Kayseri Havaalanı da bir askerî havaalanıdır; oraya bunu nasıl koyuyoruz? Bildiğimiz kadarıyla İncirlik Havaalanında da ILS sistemi var; oraya nasıl konulmuş bu sistem? Almanya'da, başka ülkelerde, çeşitli havaalanlarında ILS sistemi mevcuttur. O zaman, Türkiye'deki askerî havaalanlarında bu sistemin konuşlandırılamayacağı, inşa edilemeyeceği iddiasının savunulması biraz zor olmuyor mu? Yani, sorumluluğu, bu cihazın konulmasına itiraz eden askerî makamlara yönlendirmek acaba doğru bir yaklaşım mı oluyor?

Kaldı ki, bilindiği kadarıyla, 1993 yılında, bir yabancı şirket, ilgili makamlarımızın talebi üzerine Diyarbakır Havaalanına ILS sisteminin konulması konusunda bir araştırma yapmış ve bu araştırmanın sonucunda, belirli kazı işlemleri ve dolgu işlemleri yapılması kaydıyla bu cihazın bu havaalanına konulabileceği yolunda rapor vermiştir. O zaman, bu işlemler niçin yapılmamıştır şimdiye kadar? Bütün bunlar sorulmaya değer.

Diyelim ki, bir an için, askerî nedenlerle bu cihazı konuşlandırmak mümkün değil; o zaman ne yapacağız, kaderimize boyun mu eğeceğiz? Mademki mümkün değil, bundan vazgeçelim deyip risk almaya devam mı edeceğiz, yoksa başka çareler mi arayacağız?

Değerli arkadaşlar, mesele, sadece ILS sistemiyle ilgili değildir, bundan ibaret değildir. Eğer bundan ibaret olsaydı belki daha kolay olurdu çözümü; ama, sorun, havaalanlarımızın genel olarak güvenlik sistemiyle ilgilidir. Bizim aldığımız bilgilere göre, pek çok havaalanında uçuş güvenliği açısından risk vardır. Sayın Bakan, herhalde, çok iyi bilmektedir, bizdeki bilgilere göre risk taşıyan bu havaalanlarından bir tanesi, mesela, Siirt Havaalanıdır. Bu havaalanında, uygunsuz teknik koşullar nedeniyle, uygunsuz topografik koşullar nedeniyle, 1990 yılında, ölümcül olmayan bir kaza yaşanmıştır; fakat, bu kazanın sonunda, Türk Hava Yolları, Siirt Havaalanına uçuşlarını iptal etmiştir, artık uçuş yapılmıyor. Daha başka havaalanlarında, yine, benzeri nedenlerle, ciddî riskler olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi, Elazığ Havaalanıdır. Burada, pistin kısa oluşu ve civarının dağlarla kaplı oluşu, Elazığ Havaalanına inişi çok tehlikeli hale getirmektedir.

Bunun dışında, Gaziantep Havaalanı var. Bizdeki bilgiye göre, Gaziantep Havaalanının koşulları da sivil havacılık açısından elverişli değildir. Gaziantep Havaalanına bir uçağın inebilmesi için görüş mesafesinin 4 800 metre olması gerekiyor, eğer, bu mesafe yoksa, Türk Hava Yolları, Gaziantep Havaalanına uçuşlarını iptal ediyor. Şimdi, daha pek çok örnek verebilirim. Niçin bu böyledir? Bu havaalanları inşa edilirken teknik özellikler dikkate alınmamış mıdır? Bu havaalanlarının inşası kararını veren yetkililer, bu havaalanlarına teknik cihazların konulup konulmayacağını, topografik özelliklerinin o bölgede bir havaalanı yapılmasına imkân verip vermediğini araştırmamışlar mıdır? Bunu denetleyen hiçbir kuruluş yok mudur Türkiye'de? Kimim görevidir bu?

Şimdi, en son örneği size arz edeyim: Antalya'nın Gazipaşa Havaalanına bir tane uçak inemiyor; bir uçak inmemiştir şimdiye kadar, havaalanı açılamamıştır. Niçin; çünkü, Gazipaşa Havaalanının civarındaki dağlar emniyetli uçuşa izin vermiyormuş. Değerli arkadaşlar, havaalanı inşa edilirken orada dağ yok muydu, sonra mı çıktı bu dağlar?! Nasıl olmuştur da, civarında dağların olduğu ve uçuşa müsait olmadığı teknik olarak bugün saptanan bir yerde havaalanı inşasına izin verilmiştir? Her isteyen kuruluş, her isteyen makam, istediği yerde havaalanı yapabilir mi? Deniliyor ki: "Efendim, bazı yerlerde özel idareler yapıyor, sonra, devlet, mecbur kalıyor, o havaalanlarını tamamlamak için tahsisat ayırıyor. Gazipaşa'da da böyle olmuştur."

Peki, devlet bu tahsisatı ayırırken, hiçbir araştırma yapmamış mıdır?! Buraya uçuş yapılıp yapılamayacağını hiç kimse sormamış mıdır?! Devletin milyonlarca doları, bugün, maalesef, hiç uçuş yapılamayan, ticarî açıdan veya teknik açıdan uçuş yapılmasına elverişli olmayan havaalanlarına yatırılmıştır.

Arkadaşlar, biz, eğitim için yeterince para bulamıyoruz, sağlık için para bulamıyoruz, devletin kaynakları yeterli olmadığı için onbinlerce işçimizi işten çıkarıyoruz; ama, milyonlarca dolarımızı, hiçbir uçağın inemeyeceği havaalanları inşasına harcıyoruz. Kimdir bunun sorumlusu?

Daha çok Doğu Anadoludan örnekler verdim; ama, mesele bundan ibaret değil, batıda da benzeri sorunlar var. İstanbul havaalanının sorunlarını, herhalde, Ulaştırma Bakanımız çok iyi bilmektedir. Gazetelerde sık sık okuyorsunuz "İstanbul havaalanında bir uçak pistten çıktı" diye. Acaba, bu, tesadüf mü?

Yetkililerin verdiği bilgiye göre, İstanbul havaalanındaki pistlerden bir tanesi, ikinci pist, olması gerekenden 700 metre daha kısa yapılmıştır, bu yüzden emniyetli uçuş yapılamamaktadır.

O zaman ne yapmak gerekiyor; bu pisti uzatmak gerekiyor. Bu yapılmış mıdır; hayır, yapılmamıştır. Ne yapılmıştır; bu, bırakılmıştır, onun yanına üçüncü bir pist yapılmıştır. Üçüncü bir pist yapılıyor, bunun için para harcanıyor; ama, ikinci pistin güvenliği için gerekli harcama yapılmıyor, pist uzatılmıyor. Bu söylediğim uzmanların görüşüdür.

Peki, üçüncü pist niye yapılmıştır; çünkü, havaalanının trafiği yoğundur, bu trafiği hafifletmek lazımdır; aynı anda iki uçağın iniş ve kalkış yapması için bu pist inşa edilmiştir.

Peki, arkadaşlar, İstanbul havaalanının bu iki pistine; yani, birinci ve üçüncü pistine uçaklar aynı zamanda iniş kalkış yapabiliyor mu; yapamıyor. Niçin; çünkü, bu pist ICAO kurallarına uygun yapılmamıştır, çünkü, iki pistin arasında, olması gereken mesafe gözetilmemiştir. O yüzden, milyonlarca dolar harcanarak yapılan bu pist, sadece bir yedek pist niteliği taşımaktadır bugün. Arkadaşlar, bunlar doğru mudur, bu iddialar, bu görüşler doğru mudur? Doğruysa, çok ciddidir. Devletin parası, vatandaşın can güvenliği bu kadar hafife alınmamalıydı, bu konuları daha ciddiye almak zorundaydık.

Daha ötesi var; İstanbul'da inşa edilen bu pistlerden bir tanesinin civarında, alınan imar izinlerinin sonucunda inşaatlar yapılmış ve havaalanı uluslararası standartlara uygun değildir. O nedenle, bazı havalarda, uçaklarımız, İstanbul'daki bir havaalanına aletli iniş yapamıyor. Şimdi, bunlar çok ciddî durumlardır, ciddî iddialardır. Adana Şakirpaşa Havaalanında benzeri bir sorun var, uçaklar sadece bir yönden iniş yapabiliyor, öbür yönden inemiyor; çünkü, binalar var. Bunlar, gerçekten, üzerinde durmamız gereken şeyler. Sayın Bakanın sözünü ettiği ILS cihazının bulunduğu havaalanlarından biri Adana'dadır. Şimdi soruyorum; bugün, bu havaalanına iniş yapan uçaklar bu cihazı kullanabiliyor mu; bendeki bilgiye göre, kullanamıyor. Bu cihazın, 30 Ocağa kadar, şu veya bu nedenle, çalıştırılmayacağı bildirilmiştir. Bu konular son derece ciddîdir ve bütün boyutlarıyla araştırmayı gerektirecek bir nitelik taşımaktadır.

İstanbul'da Sabiha Gökçen Havaalanında da çok ciddî sorunlar vardır; çünkü, teknik açıdan olduğu gibi, ekonomik açıdan da bu havaalanı beklenileni verememektedir. Bu havaalanına hemen hemen hiç uçak inip kalkmıyor. Niçin; çünkü, bu havaalanına inişi sağlayan ve "uçuş konisi" denilen sistem, Yeşilköy Atatürk Havaalanındakiyle aynı sistemdir. O bakımdan, bu havaalanının -bizdeki bilgiye göre- Yeşilköy'ün yükünü kaldırması mümkün değildir. Uçaklar, aynı sistemden yararlanarak geliyor, sadece, en son yaklaşmada ya Yeşilköy'e iniyor ya Sabiha Gökçen Havaalanına iniyor. Niçin böyle yapılmıştır? Bütün havaalanları Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından işletilirken, niçin Sabiha Gökçen Havaalanı işletilmiyor, niçin orası Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından işletiliyor; soruların cevabı bilinmiyor. Üstelik, bu havaalanının, standart havaalanı inşa ölçülerimizin 3 misli fiyata mal olduğu söyleniyor. Acaba neden?..

Yani, mesele, sadece, bir tek ILS meselesi değildir, meteoroloji sistemleri konusu var. Bizdeki bilgilere göre, havaalanlarının meteoroloji sistemleri de her zaman uluslararası standartlara göre çalışmıyor. Bütün meteoroloji kayıtlarının cihazlar tarafından kaydedilmesi lazım. Bizde, bu, her zaman yapılmıyor. Bizdeki bilgilere göre, bazen, uçuş mesafeleri, gözle tespit edilerek kule tarafından pilota bildiriliyor. Bunlar çağdaş bir ülkeye yakışmıyor değerli arkadaşlar, bunlar Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan bir ülkeye yakışmıyor ve en önemlisi, bunlar vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit ediyor, millî havayolumuz Türk Hava Yollarının uluslararası alandaki itibarına zarar veriyor.

İşte, bu ve benzeri nedenlerle, Türk Hava Yolları, bugün, havaalanı olmasına rağmen, Siirt'e, Tokat'a, Sinop'a, Adıyaman'a, Kahramanmaraş'a, Nevşehir'e, Eskişehir'e, Uşak'a, Isparta'ya, Gazipaşa'ya, Çanakkale'ye ve Balıkesir'e uçuş yapamamaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu bizim için bir gurur tablosu değildir, bu bizim övüneceğimiz bir tablo değildir ve ne yazık ki, bu konuların yürütülmesinde, şimdiye kadar, öyle anlaşılıyor ki, yeterli ciddiyet gösterilmemiştir. Bazı kararlar alınmıştır, Ulaştırma Bakanlığı, bundan sonra, havaalanlarının inşası için belli standartlar koymuştur, başka bazı önlemler alınmıştır. Bunlar için geçmiş bakanlara teşekkür ediyoruz; ama, şurası muhakkaktır ki, diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de, bir sivil havacılık otoritesi kurulmamıştır. Bugün, Amerika'da "FAA" denilen bir sivil havacılık otoritesi vardır, İngiltere'de "BAA" denilen bir sivil havacılık otoritesi vardır. Bu otoriteler, uçuş güvenliğiyle ilgili normları tespit etmektedirler, bütün havaalanlarından bu standartlara uymalarını istemektedirler, bu standartlara uymayan havaalanlarına uçuş izni vermemektedirler. Türkiye'de de böyle bir otorite kurulması için girişim yapılmıştır, yasa tasarıları hazırlanmıştır; fakat, bugüne kadar, bu gerçekleştirilememiştir. Bizim temennimiz, bu dönemde, hükümetin, Büyük Millet Meclisine, bu konuda bir öneri getirmesidir ve Meclisin de gerekli kararları almasıdır.

Değerli arkadaşlar, bu konularda, sanıyorum ki, Meclisimizin, halkımızın, kamuoyumuzun çok daha iyi bilgilendirilmesi gerekiyor. Ben, size, bu sınırlı süre içerisinde saptayabildiğimiz bazı bilgileri aktarmaya çalıştım; ama, mesele, öyle anlaşılıyor ki, çok daha önemlidir, çok daha derinlemesine bir inceleme yapılmasını gerektirmektedir.

Ümit ediyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi değerli milletvekillerimiz de, Cumhuriyet Halk Partisiyle birlikte bu Meclis araştırması önergesine olumlu oy kullanacaklardır ve halkımızın can güvenliğinin korunmasında bu araştırma etkili bir rol oynayacaktır, ilgili kuruluşlarımıza yön verecektir, yardımcı olacaktır, yol gösterecektir.

Bu ümitle, bu inançla Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.

AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Hasan Angı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Angı, konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ANGI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında aletli iniş sistemi bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 Ocak tarihinde Diyarbakır'da meydana gelen elim kaza hepimizi üzmüştür. Hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Ancak, kazaların pek çok sebepleri var; sadece, bir havaalanında bir cihazın eksikliği veya fazlalığı değil, teknik sorunlar, pilotaj hataları, meteorolojik olaylar ve yerle ilgili...

Önergenin verilişiyle, burada Sayın Öymen'in gündeme getirdiği başlıklar farklı farklı.

Maalesef, Türkiye'de, havaalanlarıyla ilgili, geçmiş dönemlerdeki uygulamalar çok farklı gelişti. Bazen, her ile bir havaalanı denildi. Oradaki yeterli altyapı çalışmaları, meteorolojik analizler yapılmadı, inşa edilen havaalanlarında ekonomiklik sağlanamadığı için bazı havaalanları da uçuşa kapatıldı.

Aletli iniş sistemiyle ilgili, Sayın Ulaştırma Bakanının verdiği bilgilerde çok farklı yöntemler var; görerek inişten başlayıp, birtakım diğer teknik yardımlarla, en son gelişmiş sistem olarak da ILS sistemi ortaya konulmuştur.

Bu kazalarla ilgili, genelde, kaza dönemleri sonrasında medyada çok farklı yorumlar yapılıyor. Maalesef, bu kaza sonrasında da, pilotun, işte, tedavi gördüğü, birtakım ilaçlar aldığından tutun da, henüz kaza kırım raporu çıkmadan kendine göre pek çok yorumlar ortaya konuldu. Bugün de Meclisimizde, bu başlıkta, bu cihazın olmaması mı acaba kazaya sebep oldu diye gündemimize geldi. Keşke, gönül isterdi ki, bu 75 insanımızı kaybetmeden tedbirler alınmış olsaydı veya bu kayıpları geri getirebilecek bir çalışma olabilseydi. Maalesef, bu tür kazalardan sonra gündeme gelir; ama, ondan sonra yine herkes yoluna devam eder.

CHP Grubu adına konuşan arkadaşımızın ifade ettiği, havaalanlarıyla ilgili birtakım teknik donanım yetersizlikleri, yer seçimi hataları, meteorolojik problemler ve takip edilen yöntemler çok geniş bir araştırma konusudur. Bu konular, tamamen teknik konulardır değerli arkadaşlar. Mutlaka, her dönem, siyasî irade, havayolu taşımacılığını yaygınlaştırmak, bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak için tasarrufta bulunabiliyor; ama, son gelişmelerle beraber, potansiyeli bulunmayan, coğrafî ve topografik yapısı bu işe uygun olmayan bölgelere bu havaalanlarının yapıldığını, mevcutların bile, trafiğe kapatılarak, uçuşa ara verildiğini biliyoruz.

Sayın Ulaştırma Bakanımız, yine, cihazlarla ilgili, geniş, detaylı bilgi verdiler. 16 havaalanında bu cihazdan 24 tane var. Geriye kalan diğer havaalanlarıyla ilgili süreçte de, birkısım havaalanlarının askerî ve sivil ortak kullanımından doğan... Burada, NATO standartlarına göre belki anten mesafeleri ayarlanıp, bu cihazlarla ilgili gelişmeler de yakalanabilir. Bizler de arzu ediyoruz, bütün havaalanlarına, seyrüsefer içinde, iniş ve kalkışlarda güvenli bir yolculuğu, can kaybının olmamasını, artı, bu işletmeyi yapan havayolu şirketlerinin de herhangi bir şekilde uçuş emniyetini bertaraf etmeden, yolcusunu, götürdüğü havaalanına indirebilmesini. Bu çok önemlidir; çünkü, kış aylarında, özellikle sis ve yağıştan dolayı, giden yolcular, maalesef, bazen havaalanına indirilemeden, kalktıkları alana geri getirilmekteler. Bu, hem zaman kaybına yol açmakta hem de işletici şirketleri zora sokmaktadır.

Mevcut, hizmet gören 33 havaalanındaki, bir kısmı sivil bir kısmı askerî ve sivil maksatlı olarak, müşterek kullanılan bu havaalanlarındaki bu eksikliklerin giderilmesi, gelişmiş teknolojilerle donatılması, mevcut teknik kadronun yaptığı birtakım çalışmalarla ortaya konulmuş. Bunlarla ilgili, Kayseri Havaalanında başlayacak çalışmaların ihalesi yapılmış, mart ayı itibariyle montajı başlayacak. Kendi bölgem olan Konya'da bu sistem yok; bunun dışındaki diğer sistemlerle, VOR yardımıyla bu alçalma ve inişler yapılabilmekte. Keşke, diğer sistem de olabilse.

Yani, buradaki hadise, tamamen, sadece bir teçhizata bağlı değil. Dünyada ortaya çıkan uçak kazalarına baktığımız zaman çok farklı sebeplerle bu sonuca gelinebiliyor. Gönül istiyor ki, sadece havada değil, karada ve denizde de bu kazalar olmasın; insanlarımız canını kaybetmesin; çünkü, hayatın bedelini ölçmek mümkün değil; o insanları tekrar hayata döndürmek mümkün değil. Bugün karayollarında yaşanan standart dışı uygulamalar her gün pek çok kazaya neden oluyor, her yıl binlerce insanımızı kaybediyoruz. Hakeza, denizcilikte ve demiryollarında da benzer sıkıntılar olabilmekte.

Bugün, sadece Diyarbakır'daki elim kazanın, havacılıkla ilgili, Türkiye'nin bütün sorunlarıyla ilgili her şeyi gündemimize getirmesi mümkün değil. Arzumuz, kendi içinde teknolojik gelişimini tamamlamış, kategorileri içinde en üst seviyede bu hizmeti sunabilecek ekipmanların bütün havaalanlarımızda olması. Bununla ilgili olarak da Bakanlığın ve hükümetin çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz. Önümüzdeki dönemde, ihtiyaç duyulup bugüne kadar yapılamamış olan diğer tesislerin de bir an önce yapılması ve bunun yanında gerek uçaklarımızın gerek pilotlarımızın gerekse pistlerimizin sertifikalandırılması da önemli.

Değerli arkadaşlar, sadece cihazın olması yetmiyor; eğer, pilotlarınız bunu kullanamıyorsa, uçaklarınızda bu sertifika yoksa, bu da hizmet görmüyor. Yine, biraz önceki konuşmalarında Sayın Öymen ifade ettiler, Adana'da alet var; ama, kullanılamıyor. Demek ki, aletin olup olmaması da yetmiyor; bunu iyi tahlil etmek lazım.

Şu anda Türk Hava Yollarının elindeki uçaklar oldukça genç uçaklar, teknolojik olarak üst seviyedeki uçaklarımız, pilotların eğitimi olabildiğince üst seviyede. Pistlerle ilgili diğer problemlerin giderilmesiyle hem pistin hem uçakların hem de pilotların sertifikalı hale dönüştürülmesi bu problemleri en aza indirgeyecektir. Hepimizin temel arzusu, hiçbir kazanın olmaması, insanların bu yolculuk esnasında olabildiğince konforlu, rahat, süratli, güvenli bir ulaşımı yakalayabilmiş olması; ama, hayatın bir gerçeği, birtakım eksikliklerin veya zamanlamanın, elde olmayan sebeplerin de çok acı sonuçlar doğurduğunu hep yaşıyoruz.

Havaalanlarının, baştan itibaren, yer seçiminden başlayarak, altyapısıyla ilgili uluslararası standartlara uygun pist mesafelerinin sağlanması, bu kriterlere uygun bir şekilde yapılandırılması; gerekli olan teçhizatın, alet ve edevatın tam bir şekilde tesis edilmesi, hizmet veren uçaklarımızdaki özelliklerin yeterince sağlanmış olması ve onu kullanan değerli pilotlarımızın da bu hassasiyet içerisinde olması, bu problemleri en az seviyeye çekecektir.

Diyarbakır'daki uçak kazasıyla ilgili Sayın Bakanın buradaki ifadelerinde, alçalmanın çok erken yapıldığı, minimum seviyenin altına inildiği ve meteorolojik olayla birlikte, maalesef, sonuç olarak, elim kazanın ortaya çıktığı gerçeği var.

Diğer bölgelerimizde de benzer kazaların asla yaşanmaması, biraz önce de ifade ettiğim gibi, sadece teçhizata bağlı olan bir hadise değil, bir bütünlük içerisinde bunların yakalanması... Çünkü, hatırlayacağınız gibi, ertesi gün de, maalesef, Malatya'da iki askerî uçağımız çarpıştı. Orada da hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyoruz, geride kalanlara başsağlığı diliyoruz. Yani, teknolojinin kendi gelişimi içerisinde birtakım dış unsurların, teknik hataların, pilotaj hatalarının veya meteorolojideki ani değişikliklerin birtakım acı sonuçlarını da yaşayabilmekteyiz.

Bu çerçevede bakacak olursak, ülkedeki, şu anda hizmet veren 33 havaalanından standartları uluslararası trafiğe uygun olanları belirli düzeyde, diğerleri ulusal bazda hizmetlerini yürütmektedir. Bu sertifikalandırma ve denetimler sürekli yapılmaktadır. Devlet Hava Meydanları, kurulmuş olan bu havaalanlarının işletilmesinden, hava trafiğinin düzenlenmesinden ve kontrolünden sorumludur; uluslararası teşkilatlara üyedir. Gelişmeler takip edilerek, ülkedeki havayolu taşımacılığının her geçen gün daha iyiye götürülmesi, her geçen yıl yolcu kapasitesinin yükseltilmesi, yer hizmetlerinin kalitesine bağlı olarak sağlanmaktadır. Sadece kendi ulusal havayollarımız değil yabancı havayolları da bu havaalanlarımıza inip kalkmaktadır. Yani, dünyadaki diğer havayolu şirketlerine de bu havaalanları hizmet vermektedir.

Değerli arkadaşlar, insan hayatının her şeyin üzerinde olduğunu tekrar vurgularken, bütün ulaşım sistemlerinde standartlarımızı olabildiğince yükselterek, kazalarımızı en aza indirebilsek, can kayıplarımızı, keşke elde olsa da ortadan kaldırabilsek, hiçbir cana mal olmadan insanların ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilsek bu hepimizi mutlu eder; hepimizin arzusu da bu. Konu tamamen teknik bir konu. Hangi havaalanlarının hangi standartlarda olup olmadığı, hangi alet ve teçhizatla teçhiz edilip edilmeyeceği, bu konuyla ilgili, çalışan arkadaşların görevi. Bu noktada, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu olarak, hükümetin ve ilgili Bakanlığın çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. O açıdan da Meclis araştırması açılmasına gerek görmüyoruz. Çünkü... (CHP sıralarından "işte bu olmadı" sesleri)

Değerli arkadaşlar, baştan beri ifade ediyorum: Türkiye'deki havacılık sisteminin pek çok sorgulanması gereken yönü olduğu, sadece bir teçhizata yönlendirilmemesi, bunun da geri getirecek bir boyutu olmadığı, şu ana kadar yapılmış çalışmalarda, 33 tane havaalanının bu işe uygunluğu, 16 tanesinde bu tesisin yapıldığı, ilerleyen dönemde bunun da yürütüleceği... Bu havaalanlarından, eğer, uluslararası standartlara uygunluğu yoksa, bunu belirleme yetkisi bizde değil herhalde. Bu konuyla ilgili çalışması gereken teknik ekipler var; bu çalışmalar onlar tarafından yönlendiriliyor, yönetiliyor ve takip ediliyor.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Araştırmamızın sakıncası nedir?!

HASAN ANGI (Devamla) - Müsaade ederseniz...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Parlamento ne yapacak!

HASAN ANGI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Parlamento, denetim görevini yapar.(CHP sıralarından "bu, denetim görevi" sesleri)

Değerli arkadaşlar, bir kazayı sadece gündemimize taşıyıp...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sadece başsağlığı dilemekle olmaz arkadaşlar!

HASAN ANGI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, birçok başlıkta teknik konular; biraz önce de gündeme geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımızın da gündeme getirdiği gibi, çok geniş ve derin konular. Mecliste oluşacak komisyonun gideceği bir sonuç yok.

Ben uçak yüksek mühendisiyim. Yani, konuyu doğru koyalım, doğru belirleyelim, zaman kaybetmeyelim; bununla ilgili yapılması gereken çalışmalara yardımcı olalım.

Açık ve net ifade ediyoruz; bu noktada, keşke, 75 insanımızı geri getirebilsek; açık ve net söylüyoruz. Bu çalışmanın bir sonuç vermeyeceğini düşündüğümüz için, ısrarla, teknik bilgi donanımlı bir insan olarak ifade ediyorum; Grubumuz olarak, olumlu oy vermeyeceğiz.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Adaletinizi biliyoruz...

HASAN ANGI (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Angı.

Önerge sahibi, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit; buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Ocak 2003 günü Diyarbakır'da meydana gelen elim uçak kazasıyla ilgili olarak verilen Meclis araştırması önergesi üzerinde, önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, benden önce bu konuda ayrıntılı açıklamalarda bulunan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımıza ve Ulaştırma Bakanımıza, huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve buradan, şu üzüntülerimi de belirtmek istiyorum: Gerçekten de, insan hayatının söz konusu olduğu bir yerde, AK Parti Grubu olarak böyle bir önergenin yanında olmamalarını bir iradeyle beyan ederek, uçak kazalarını, sanki zımnî olarak onaylıyormuş havası vermelerini de kınıyorum. İnşallah, böyle bir uçak kazası hiçbir arkadaşımızın başına gelmez, bir daha böyle konuşmaları da buralarda yapmayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan RC-100 tipi "Konya" adlı uçağın düşmesi sonucu yaşamlarını yitiren yurttaşlarımıza, bir kere daha Allah'tan rahmet, acılarını paylaştığım kederli aileleri ve yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralanan yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Ayrıca, bu kazanın oluşumunda, ta kazanın başlangıcından bugüne kadar özverili bir şekilde çalışan Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır'daki kamu kurum ve kuruluşlarının personeline ve tüm Diyarbakır halkımıza huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu uçak kazasının nedenleriyle ilgili olarak görsel ve yazılı basında çok değişik iddialar ortaya atıldı, günlerce tartışıldı; bu nedenle böyle bir önerge verme ihtiyacını duyduk. Bu iddia ve görüşlerin başlıcaları aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

1- Sisli havalarda güvenli bir şekilde inişi sağlayarak, pilotaj hatalarını asgarîye indiren aletli iniş sistemi ILS'nin kurulu bulunmadığı,

2- Hava trafik kontrol ünitesiyle uçak arasındaki konuşma kayıtlarında, uçağın, alçalma planındaki minimum alçalma irtifasının altında uçtuğu,

3- Uçağın yer bakımı ve plotajla veya teknik ve yapım özellikleri bakımından bir sorununun bulunduğu,

4- Uçağın düştüğü Zobe bölgesinde, mevcut yoğun lokal sisin değişkenlik gösterdiği,

Düşünceleridir.

Yukarıda ortaya atılan bu görüş ve iddiaların ayrıntılı bir şekilde araştırılarak, elim uçak kazasının gerçek neden veya nedenlerinin saptanması ve bundan böyle bu tür uçak kazalarının olmaması için gerekli önlemlerin alınması büyük önem arz etmektedir. Kazanın başlıca nedeni olarak görülen (ILS) aletli iniş sistemi Diyarbakır dahil, mevcut 26 havalimanının 14'ünde bulunmamaktadır. Sisli havalarda görüşün sıfır olduğu durumlarda dahi piste güvenli inişi sağlayan (ILS) aletli iniş sistemi can ve mal güvenliğinin sağlanması, acıların son bulması bakımından oldukça gerekli bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Diyarbakır, Kayseri, Van, Gaziantep ve Malatya Havalimanlarına günde 5-6 uçak seferi yapılmakta, her gün 1 000'e yakın yolcu taşınmaktadır. Bu havalimanlarımız, ILS sistemi olmadığından her an bir kazayla karşı karşıya bulunmaktadır. Güvenli inişi sağlayan bir (ILS) aletli iniş sistemi 350 000 dolara kurulmaktadır. Binasının yapımı, elektriği ve donanımının sağlanıp, teşkilatının oluşturularak işletmeye açılması yaklaşık 2,5 milyon dolar civarındadır. Buna göre, ülkemizde ILS olmayan 14 havalimanının tümünde ILS'nin kurulmasının, işletmeye açılmasının toplam maliyeti -14 x 2,5 milyon dolar- aşağı yukarı 35 milyon dolar civarındadır. İnsan hayatının söz konusu olduğu bir yerde maliyet hesabının yapılması, insanlık adına utanç verici olduğu kadar, onur kırıcı bir davranış şeklidir. Kaldı ki, daha dün, banka hortumcularına ve naylon faturacılara haksız bir şekilde 20-25 milyar dolar kamu kaynağının aktarıldığı anımsanırsa, ILS için gerekli meblağın bu miktarın yanında ne denli düşük ve komik kalacağı oldukça düşündürücüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yoğun sisin bulunduğu kış ve ilkbahar mevsimlerinde, her yıl, 50'ye yakın uçak seferi iptal edilmekte ya da uçaklar sis nedeniyle iniş yapamayarak kalkış limanına geri dönmektedirler. Her uçakta 100 kişi olduğu düşünülürse, her yıl, yaklaşık 5 000 kişi istediği yere zamanında gidememektedir. Bu, bir yandan seyahat özgürlüğünü kısıtlarken, öte yandan acil işi nedeniyle uçağı tercih edenlerin, hastasını ve yaralısını zamanında hastanelere ulaştıramamasına neden olmaktadır. Ayrıca, yatırım amacıyla bölgeye gitmek isteyen yatırımcıları güvensizliğe iterek, yatırım ihtiyacından vazgeçirmektedir.

Bunların yanı sıra, iptal edilen uçak seferlerinden kaynaklanan ekonomik kayıplar da küçümsenemeyecek derecede fazladır. Bu kayıplarla ILS olmayan tüm havalimanlarımızın bu sisteme kavuşturulması mümkündür.

Türk Hava Yollarının deneyimle pilotları ve uçuş ekibi, bugün 77 noktaya sefer yapmaktadır. Bu seferlerden 21'inde uçak kazası meydana gelmiş, bu kazaların 19'u yurt içinde, 2'si ise teknik arızalardan dolayı yurt dışında olmuştur. Yurtdışına yapılan seferlerde uçak kazası olmadığı halde yahutta yok denecek kadar az olduğu halde, yurt içinde standartlara göre oldukça yüksek düzeyde seyretmesi durumun önemini vurgulamaktadır.

Bu uçak kazaları bir yandan masun insanların yaşamlarını yitirmesine sebep olurken, öte yandan yurt dışında ülkemizin itibarını olumsuz yönde etkilemek suretiyle turizmimize engel olmakta, turizm gelirlerini azaltarak ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

Ülkemizde bu denli uçak kazası olurken, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya dahil Balkan ülkelerinde ve yurt dışında az sayıda uçak kazasının olması bizleri bir an önce önlem almak sorumluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Yurt dışında uçak kazalarının az olmasının başlıca nedeni, havalimanlarının tümünde ILS'nin kurulu olmasıdır.

Uçağın güvenliğinin sağlanıp uçak kazalarının önlenebilmesi için, bir an önce tüm havalimanlarında (ILS) aletli iniş sisteminin kurulup işletmeye açılması, havalimanlarımızdaki teçhizat, alet ve cihazların modernleştirilmesi, yenilenmesi ve teknolojinin son olanaklarıyla donatılması, kulelerde görev yapan hava kontrolörlerinin ve yer personelinin sürekli eğitime tabi tutulması önlemlerinin acilen alınarak uygulamaya konulması gerekmektedir.

Ayrıca, insan yaşamının söz konusu olduğu bir yerde, harcamalarda tasarruf düşüncesinin terk edilmesi de gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan böyle, bu tür kazaların meydana gelmemesi için, bu kazanın nedenleri üzerinde titizlikle durulması, tüm yönleriyle araştırılıp soruşturulması, varsa sorumlularının bulunup cezalandırılması hususundaki inancımızın sonsuz olduğunu belirtir, bu tür acı olayların ülkemizde ve tüm dünyada bir daha yaşanmaması dileğiyle, elim uçak kazasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diler, araştırma önergesinin kabul edilmesi istemiyle, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, teşekkür ediyorum.

Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım:

Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... (CHP sıralarından alkışlar [!]) Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından "sayalım" sesleri)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saymanız lazım...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymadınız... Olmaz bu. (CHP sıralarından "saymak lazım" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar)

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Açık oylama yapılsın...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Siz sayı saymasını bilmiyorsunuz galiba!..

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymanız lazım...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Böylesine yaşamsal bir konuyu jet hızıyla geçirmeye çalışıyorsunuz...

HALUK KOÇ (Samsun) - Başkan, saymanız lazım; saymadan yapıyorsunuz...

BAŞKAN - Önerge kabul edilmemiştir; zaten, açıklaması da yapılmıştır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymanız lazım, haksızlık yapıyorsunuz!..

BAŞKAN - Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.39