DÖNEM : 22 CİLT : 3 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK
DERGİSİ
24 üncü
Birleşim
21 . 1 . 2003 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, Erzurum İlindeki hava
kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna bağlı olarak doğalgaz kullanımının
zorunluluğuna ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, turfanda sebze ve meyve
üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
3.- Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın, sınır ticaretinde yaşanan
sorunlara, bunun yöre halkına yansımalarına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 4779 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve
Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir
defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/163)
2.- Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine
istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası parlamenter konferansına
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'le
beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî
parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi (3/164)
3.- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri istendiğine dair Başbakanlık
tezkeresi (3/165)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün (6/42) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/7)
5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/44) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/8)
6.- Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, Dışişleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/9)
C) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergesİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 Milletvekilinin, İlkokul
Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının (İLKSAN) kuruluş amacından
uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)
2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin,
Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/22)
IV. – ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- (10/19) ve (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve aynı birleşimde, sözlü sorular
dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi
V.– SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, özelleştirme kapsamındaki
Kastamonu Taşköprü Sigara Kâğıdı Fabrikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/31)
2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, hayvancılıktaki damızlık
düve sorununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/33)
3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, depremzede esnafın
mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin afete maruz bölge ilan
edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/34)
4.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, belediyelere ödenen afet
paylarının kesilmesine ve depremzedelerden kalıcı konut maliyetinin tahsil
edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/35)
5.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı
konumundaki depremzedelerin konut sahibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/36)
6.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, TMO Diyarbakır Bölge
Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/37)
7.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, TMO Diyarbakır Bölge
Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/38)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan-Türközü sınır kapısından
yapılan motorin ticaretinin kaldırılmasına, Çıldır-Aktaş sınır kapısı
çalışmalarına ve Ardahan'da doğalgaz rafinerisi ve çevrim santrali kurulup
kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen'in cevabı (6/40)
9.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü
şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/43)
10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel
yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği vergilerden yeterince pay alamamasına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/45)
11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Burdur-Antalya
demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)
12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı
Beldesinde kapalı durumdaki bir otele ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (6/47)
13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı
Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş bir alana ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)
14.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, TBMM Bilgi İşlem Merkezine ve
bazı bilgi işlem hizmetlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/49)
15.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, milletvekili
lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi
ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/52)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Birecik Barajı suları
altında kalan Halfeti İlçesinin yeni yerleşim merkezine nakledilmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı (7/48)
2.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan'ın, Kayseri çevre yolu
projesinin ne zaman tamamlanacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/66)
3.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'un bazı ilçelerine ne zaman
kaymakam atanacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı (7/73)
4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hayvancılığın geliştirilmesi
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
(7/100)
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 Milletvekilinin, bazı
havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS) bulunmamasının kazalara yol açtığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)
2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin,
Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/22)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan, kalkınmada öncelikli yörelerle
ilgili olarak, 4325 sayılı Yasanın yerine çıkarılacak yeni yasaya,
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan İlinin sosyal ve ekonomik
sorunlarına,
Manisa Milletvekili Nuri Çilingir, Gediz Havzası ve Manisalı tarım
üreticilerinin sorunlarına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 41 Milletvekilinin, tarım
sektörünün sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20) okundu; önergenin
gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair 607 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili
tasarının görüşmeleri (1/278) (S. Sayısı : 17) komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
2 nci sırasında bulunan, Vergi Barışı Kanunu Tasarısı (1/342) (S. Sayısı
: 19) üzerindeki görüşmeler tamamlandı; elektronik cihazla yapılan
açıkoylamadan sonra tasarının kabul edilip, kanunlaştığı açıklandı.
21 Ocak 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.15'te
son verildi.
|
Nevzat Pakdil |
|
|
Başkanvekili |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Enver Yılmaz |
İzmir |
|
Ordu |
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.: 33
II. – GELEN KÂĞITLAR
17.1.2003 CUMA
Teklifler
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; İzmir İlinde Uzundere Adıyla Bir
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/46) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.1.2003)
2.- Ağrı Milletvekilleri Cemal Kaya ile Naci Aslan ve 111
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun İle 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/47) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.1.2003)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Karakaya Baraj
Gölünde iptal edilen feribot seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/88) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova Termal Kaplıca
Tesislerinin yönetimindeki belirsizliklere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/89) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
3.-Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.1.2003)
4.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde boşaltılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/91) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
5.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Afyon SEKA tesislerinin satış
bedeline ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener)
sözlü soru önergesi (6/92) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
6.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon SEKA işletmesinin
modernizasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
Şener) sözlü soru önergesi (6/93) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
7.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon SEKA işletmesinin
özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
Şener) sözlü soru önergesi (6/94) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
8.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun, aşı üretimine ve
ithaline ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/95) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.1.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat İlinin yatırımların
desteklenmesini amaçlayan Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınıp
alınmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/128) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
2.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat'ta Dış Ticaret
Standardizasyon Grup Denetim Şubesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/129) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.1.2003)
3.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Yeşilırmak ıslah
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/130) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
4.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir'in SSK Hastanesi ve
BAĞ-KUR şubesi ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/131) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
5.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir-Cevizli-Akseki yol yapım
projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/132)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
6.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir Gölü Milli Parkına
ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/133) (Başkanlığa geliş tarihi
: 16.1.2003)
7.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Beyşehir-Antalya karayolu
ulaşımının Gembos yolu üzerinden yapılmasına yönelik bir çalışma olup
olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/134)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
8.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Ankara'daki anadolu lisesi
öğretmenlerinin atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/135) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
9.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, havaalanlarına ILS sistemi
yerleştirme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/136) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
10.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, buğday tohumu ve zirai
ilaçlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/137)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.1.2003)
11.- İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, havaalanlarındaki ILS
sistemine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/138) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.1.2003)
No.
: 34
20 . 1 . 2003
PAZARTESİ
Cumhurbaşkanınca
Geri Gönderilen Kanun
1.- Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava
ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 2.1.2003
Tarihli ve 4779 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/432)
(Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında
Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/368) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
2.- Dünya Turizm
Teşkilâtı Tüzüğünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/369) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/370) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası
Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Tadiline İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/371) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/372)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
6.- Uluslararası
Sergilere İlişkin Sözleşme ile Sözleşmeye Değişiklik Getiren Uluslararası
Sergiler Bürosu Genel Kurul Kararına Katılmamızın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/373) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı
(1/374) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Hukuki
ve Adli İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/375) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
: 13.1.2003)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü Arasında Örgütün Türkiye'deki
Hukuksal Durumu, Ayrıcalıkları ve Dokunulmazlıkları Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/376) (Plan ve Bütçe
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
10.- Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/377) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/378)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
12.- Batı Avrupa
Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Görevlilerin Statüsü Hakkında
Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile
İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin Mektupların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/379) (Millî Savunma ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/380)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
14.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/381) (Dışişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti İle Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/382) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Güney Afrika
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/383) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
17.- Avda ve
Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı,
Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/384) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
18.- Köy
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Tasarısı (1/385) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
19.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/386)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
20.- Bir Evlenme
Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların
Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısı (1/387) (İçişleri ve
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
21.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi Genel Müdürlüğü
Arasında Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/388) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
22.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Şili Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/389) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
23.- Ozon
Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolünde Yapılan Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/390) (Çevre ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
24.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/391) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.1.2003)
25.- İzmir Gaz ve
Ulaşım Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
(1/392) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
26.- Taşınmaz Mal
Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanuna Bazı Maddeler
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/393) (Adalet ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
27.- Devlet
Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun
Tasarısı (1/394) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe ve
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
28.- Uzman
Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/395) (Millî
Savunma ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
29.- Eski
Yugoslavya'da İşlenen Bazı Suçların Kovuşturulması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/396) (Dışişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
30.-
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/397) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
31.-
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/398) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
32.- Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/399) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
33.- Kimlik
Bildirme Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile
Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/400) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
34.- Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı
(1/401) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
35.- Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun
Tasarısı (1/402) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
36.- Uzman
Jandarma Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
(1/403) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
37.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Çalışma Örgütü Arasında Uluslararası
Çalışma Örgütünün Ankara'daki Ofisi İçin Yer Tahsisine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/404) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
38.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/405) (Plan ve Bütçe ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
39.-
Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından
Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/406) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
40.- Su Ürünleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/407) (Tarım, Orman ve
Köyişleri ve İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
41.- Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı (1/408) (Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
42.- Ev
Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/409) (Çevre, Tarım, Orman ve Köyişleri ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
43.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/410) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
44.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Devleti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/411)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
45.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/412) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
46.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Kurulu Arasında
Ankara ve Saraybosna'da Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı (1/413) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.1.2003)
47.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/414) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
48.- Özel
Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi Değişikliklerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/415) (Plan ve Bütçe
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
49.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/416) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
50.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Türkmenistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve
Aşkabad'da Diplomatik Temsilcilerin Yerleşimine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/417) (Dışişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
51.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Belbaşı
Tesisinin Kapanması ve Yeni Bir Sismik Araştırma İstasyonunun Faal Hale
Getirilmesi ile İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/418) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
52.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Hindistan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki
ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/419) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.1.2003)
53.- Devlet
Memurları Kanunu ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi
233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/420) (Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
54.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve
Duşanbe'de Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/421) (Dışişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
55.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Sağlık Bakımı Hakkında
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/422)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
56.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fransa Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin
Barışçıl Amaçlı Kullanımı İçin İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.1.2003)
57.- Telsiz
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/424)
(Adalet, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
58.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/425) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.1.2003)
59.- Uzman
Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/426) (İçişleri
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
60.- Karayolu
Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/427)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
61.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/428) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.1.2003)
62.- Birleşmiş
Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine Katkılar Hakkında Türkiye
Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet Beyanının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/429) (Millî Savunma ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
63.- Eşyanın
Sınırlardaki Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/430) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
64.- Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Birleşik Meksika Devletleri Sağlık Bakanlığı
Arasında Sağlık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/431) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2003)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, çiftçilerin
kredi borçlarına ve Ardahan'da doğrudan gelir desteği ödemelerinin ne zaman
yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/96)
(Başkanlığa geliş tarihi : 10.1.2003)
2.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Alanya
yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/97) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
3.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, muz ithalatına
ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat tarifelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/98) (Başkanlığa geliş tarihi :
17.1.2003)
4.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in bazı
ilçelerindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/99) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
5.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'deki
okulların elektrik, yakıt ve su borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/100) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
6.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışı gezilerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/101) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
7.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in
gecekondu semtlerindeki düşük voltajlı elektrik sorununa ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/102) (Başkanlığa geliş tarihi
: 17.1.2003)
8.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın aile
planlamasıyla ilgili açıklamalara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/103) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
9.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın hükümetin aile
planlaması politikasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/104)
(Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, tarımsal
kooperatiflerin kredilendirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/139) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
2.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, şehit
yakınları ve gazilerin maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/140) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
3.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur Yaka'nın, kamu kurum
ve kuruluşlarında çalışan geçici işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/141) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
No.
: 35
21.1.2003 SALI
Teklifler
1.- Kırklareli Milletvekilleri Mehmet S. Kesimoğlu ile Yavuz Altınorak
ve 54 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809 Sayılı
Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/48) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.2003)
2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/49) Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.2003)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi
Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı : 23) (Dağıtma tarihi
: 21.1.2003) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hava Arama Kurtarma Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/336) (S. Sayısı :
24) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sahil Güvenlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/338) (S. Sayısı : 25) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)
4.- Avrupa Çevre Ajansına ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Türkiye Cumhuriyetinin
Katılımı ile İlgili Olarak Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında
Yapılan Anlaşmanın Kabul Edilmesi ile İlgili Müzakerelerin Nihaî Senedinin ve
Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa
Çevre Ajansı ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Katılımı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/301) (S. Sayısı : 26) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye'nin MATRA Programına Katılımına İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/302) (S. Sayısı : 27) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)
6.- Türkiye-EFTA Ortak Komitesinin 2000 Yılına Ait 4 Sayılı Kararının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/303) (S.
Sayısı : 28) (Dağıtma tarihi : 21.1.2003) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 79 milletvekilinin, İlkokul
Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı'nın (İLKSAN) kuruluş amacından
uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/21) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.1.2003)
2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin,
Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/22) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2003)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı
Soru Önergesi
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Zorunlu Tasarruf Fonuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/45)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
21 Ocak 2003 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20
dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Erzurum İlindeki hava kirliliği ve buna bağlı olarak
doğalgaz kullanma zorunluluğu konusunda söz isteyen, Erzurum Milletvekili
Muzaffer Gülyurt'a aittir.
Buyurun Sayın Gülyurt. (AK Parti sıralarından alkışlar)
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer
Gülyurt'un, Erzurum İlindeki hava kirliliğinin yarattığı sorunlara ve buna
bağlı olarak doğalgaz kullanımının zorunluluğuna ilişkin gündemdışı konuşması
MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Erzurum İlinin hava kirliliği sorunu ve buna bağlı olarak doğalgaz
kullanma zorunluluğuyla ilgili olarak, şahsım adına, gündemdışı söz almış
bulunmaktayım; Mecliste ilk konuşmamı yapmış olmamdan dolayı da, bu vesileyle,
Yüce Meclisimin çok değerli üyelerini, sizleri, saygıyla selamlıyorum ve
konuşmama bu şekilde devam etmek istiyorum.
Erzurum, tarihî misyonu itibariyle, gerçekten, çok önemli bir yerleşim
bölgesidir. Yeterince, çok...
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, çoğunluk yok ki, Meclisi
açtınız!..
MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Erzurum...
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başkan, çoğunluk yok Mecliste...
AHMET IŞIK (Konya) - Hatibin dikkati dağılıyor!..
MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Devam edeyim mi Başkanım?
BAŞKAN - Buyurun.
MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Erzurum, tarihin her döneminde önemli bir
yerleşim merkezi olmuş ve stratejik olarak, tarihî misyonunu muhafaza etmiştir.
Doğu ile batı arasında önemli bir kilit rolü oynamıştır. Ayrıca, insanlık
mirasının ortak değerlerine sahip olması, ulusal mimarinin en güzel eserlerini
vermesi, insanlığa ışık tutan kişileri yetiştirmesi ve yine insanlığa ışık
tutan kurumları kurup bugüne taşıması bakımından, gerçek bir hazine olarak,
tarihteki yerini almıştır. Cumhuriyetin ve ülke bütünlüğünün temel taşlarının
ilk atıldığı il, yine Erzurum olmuştur.
Ancak, tarihteki bu önemine rağmen -tarih boyunca, İpek Yolu üzerinde
olmasına, ticaret merkezi olmasına, kültür merkezi olmasına rağmen- Erzurum'un
bugünkü konumu, bu önemine layık olacak durumda değildir. Türkiyemizin illeri
arasında yapılan sıralamada gün geçtikçe gerilere doğru düşmüş ve şu anda 69 uncu
sırada yer almış bulunmaktadır.
Erzurum'un bugünkü duruma gelmesinde, geçmiş dönemlerdeki ihmaller
yatmaktadır. Özellikle son yirmi otuz senedir, Erzurum'a, devletimiz
tarafından, kendisine eşdeğer illere yapıldığı kadar yatırım yapılamamıştır.
Son olarak da, Erzurum'da, kış şartlarının ağır olmasının yanında,
nüfusun artmasına bağlı olarak, hava kirliliği de gündeme oturmuş ve bugün,
hava kirliliği, artık, bir yerde, hayatı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Yapılan bilimsel incelemelerde -ki, bu incelemeler, Atatürk
Üniversitesinde ve bir de Hıfzıssıhha Enstitüsünde yapılmaktadır- hava kirlilik
oranının tehlike sınırlarını zorladığı dikkati çekmektedir. Örneğin, ocak ayı
ortalamalarına göre, kükürtdioksit gazı ortalaması 275 mikrogram/metreküp, partikül
madde oranı ise 216 mikrogram/metreküp olarak tespit edilmiştir. Bu rakamlar,
Dünya Sağlık Örgütünün belirlemiş olduğu sınırları zorlayıcı rakamlardır.
Bunun sonucu olarak, insanlarımızda, hava kirliliğine bağlı olarak,
sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Yaptığımız çalışmalarda -benim de bir sağlık
uzmanı olarak, sağlıkçı olarak- gördüğümüz şey şudur: Özellikle çocuklarımızda,
bebeklerimizde, okula giden öğrencilerimizde hava kirliliği nedeniyle üst
solunum yolları hastalıklarının arttığını ve dolayısıyla hayatın gerçekten
çekilmez olduğunu görmüş bulunmaktayız.
Ayrıca, Erzurum'da eksi 40 dereceye varan soğukların olduğu günlerde ve
kışın sekiz ay devam ettiği bir ortamda, gerçekten, hayat şartları oldukça zor
olmaktadır. Normalde baktığınız zaman, İstanbul'da, Ankara'da veya batıdaki bir
ilimizde bir kar yağdığında âdeta hayat felce uğramakta; ama, biz bu hayatı
Erzurum'da ve Erzurum gibi doğu illerimizde her gün yaşamaktayız. O halde, bu
tür yerlerde, doğalgazla beraber bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Geçmiş dönemlerde yapılan çalışmalarda, 1999'da Erzurum'a doğalgazın
gelmesi, akıtılması gerekiyordu; ama, bugün, 2003 yılına geldik, hâlâ doğalgaz
Erzurum'a gelmemiştir. Doğalgazın Erzurum'a gelmeyişi, tabiî, sadece Erzurum
değil, doğudaki diğer illerimize de gitmeyişi, sağlık yönünden insanlarımızı
etkilediği gibi..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gülyurt, 1 dakika eksüre veriyorum, konuşmanızı toparlar
mısınız...
MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sağlık durumunu etkilediği gibi; ayrıca, turizmi de etkilemektedir.
Bugün, Erzurum bölgesinde kayak turizmi son derece önem arz etmektedir; ama,
hava kirliliği gerçekten insanlarımızı ürkütmektedir. Onun için, gecikmeli de
olsa, 1999 yılında akıtılması gereken doğalgazın, bir an önce akıtılması
konusunda sayın hükümetimizden ve Sayın Bakanımızdan acil önlemler
beklemekteyiz.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun ihaleye çıkardığı iller arasında yer
aldığını duymuş olmaktan da mutluyuz. Bu illerden sadece bir tanesinin
ihalesinin Resmî Gazetede yayımlandığını duymuş bulunmaktayım. Ümit ediyorum
ki, çok acil durumda olan Erzurum İlinin de bu sorununu çözmek için doğalgaz
ihalesinin yapılmasının gerekliliğini buradan ifade etmek istiyorum.
Konuşmamı daha fazla uzatmak istemiyorum. Erzurum Valiliğimizce
hazırlanmış olan bir CD'mizi, Sayın Başkanıma, arşivde bulunması için, arz
edeceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gülyurt.
Gündemdışı ikinci söz, turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunları
hakkında söz isteyen, Antalya Milletvekili Nail Kamacı'ya aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kamacı.
2.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
turfanda sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı
NAİL KAMACI (Antalya)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce
söz istediğim zaman da, bu bölgede, Kale-Demre'de bir dolu felaketi olmuştu.
Bugün, yine bu bölgenin bir yerinde, Kumluca, Finike, Mavikent, Beykonak ve
Adrasan'da sel felaketi yaşandı değerli arkadaşlar. Turfanda sebzeciliğin ve
meyveciliğin kaderi yıllardan beri budur.
Geçen yıl 1 Aralık, 9 Aralık, 15 Aralıkta yine bir sel felaketi
yaşamıştı bu bölge. O zaman da mülkî idare ve siyasetçiler gelip gitmişti.
Gerekli yardımın, gerekli çabaların gösterileceği söylenmişti; ancak, o günden
bu yana herhangi bir çalışmanın içine girilmedi. Hatta, Ziraat Bankasına olan
borçlarını, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını bile, tarlalarını,
traktörlerini satarak ödediler.
Sizin de yerel medyada, basında izlediğiniz gibi, şu anda yağmur
felaketi devam etmekte. Bu bölgedeki 10 000 dönüm arazi sular altında kalmıştır
değerli arkadaşlar.
Yıllardan beri söylüyoruz; Devlet Su İşlerinin daha önce yaptığı ve
uygulamak istediği projeler eğer uygulanmış olsaydı, siyasîler, önünde engel
olmamış olsaydı, bugün bu bölgede bu felaketler yaşanmamış olacaktı; ancak,
yine aynı şekilde, yıllardan beri söylenen bir söz vardır; ne zaman enflasyon
artsa, hayat pahalılığı artsa, manavlardaki domatesi, manavlardaki biberi,
başta devletin bürokratı olmak üzere, enflasyonun en büyük artış sebebi olarak
göstermektedir; ama, onların ne çektiklerini, ne çekmekte olduklarını
bilenlerin sayısı çok azdır değerli arkadaşlar.
Dün bölgeden gelen milletvekili arkadaşlarımız vardı. Yarım metre
yüksekliğinde sel felaketi!.. Bu, sadece Kumluca'yı, Mavikent'i, Adrasan'ı
ilgilendirmiyor; şu anda, bu bölgedeki, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen
30 000 civarındaki işçiyi, yani istihdamı engelliyor. Bugün, aranızda Uşak
Milletvekili vardır, Denizli Milletvekili vardır, Burdur vardır, Isparta
vardır, Hatay milletvekili vardır. Bunların birçoğu, şu anda, bu bölgede turfanda
sebze ve meyvecilikte çalışmaktadır. Bunlar da, burada bulunan nüfusun yaklaşık
2 katı kadar istihdam yaratmaktadır.
Bunu, şunun için söylüyorum: İki kere söz istedim dedim. Bunları daha
önce uyarmak istemiştim; ama, Meclis çalışmalarımızın sıkışıklığından dolayı,
sanıyorum, söz verme imkânı olmadı değerli arkadaşlar.
Dün akşam, milletvekillerimizin desteği sayesinde, valilik tarafından, 4
000 kişiye yetecek şekilde kuru gıda ve erzak gönderilmiştir.
Arkadaşlar, düşünün, Antalya'nın bir bölgesinde, denize sıfır bir
bölgede sel felaketi yaşanıyor... Yani, garip değil mi bu?! Denizin kenarındaki
bir bölgede yarım metre yükseklikte sel felaketi yaşanıyor. Halbuki, gölet
yapılacak bölgeler var, açılacak dereler var. Sadece geçen dönem, birkaç kişi istemediği
için açılmayan bir Baysı Deresi var. Bu, Kumluca ve Finike bölgesinin en büyük
sorunudur değerli arkadaşlar.
İşte, size en büyük, en önemli bir fırsat. Gerçi, afetten fırsat olmaz;
ama, sizin, afetle ilgili, üç aylık planlarınızda, acil eylem planınızda ve
AKP'nin programlarında (AK Parti sıralarından "AK Parti" sesleri)
Adalet ve Kalkınma Partisinin planlarında, bir yıl içerisinde üründe sigortaya
geçileceğine dair bir yaklaşımınız var. İşte, size bir fırsat; 21 Aralıkta
Kale-Demre'de, pazarı pazartesiye bağlayan akşam da Kumluca ve çevresinde bir
afet yaşandı; buraları pilot bölge ilan edin, ürüne desteklemeyi, ürüne
sigortayı buradan başlatın, biz de sizi alkışlayalım değerli arkadaşlar,
"bravo" diyelim! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kamacı, konuşmanızı toparlayabilmeniz için 1 dakika
eksüre veriyorum.
Buyurun Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Afet Fonunun yeniden
değerlendirmesi de gerekir. Afet Fonunda gündeme getirildiğinde, şöyle oluyor:
Sabit tesis ücreti 15 milyar deniyor, içindeki üretim maliyeti 5 milyar diye
söyleniyor, toplamı 20 milyar yapıyor. 5'i 20'ye bölüyorlar, "yüzde 25'lik
bir zarar var" diyorlar. Halbuki, içinde üretimi yapılacak fidenin, fidanın
herhangi bir katkısı olmadıktan sonra, bunun ne anlamı var arkadaşlar! Bakın,
hallerde, turfanda sebze ve meyvecilikte, her gün 100 000 liranın yüzde 17'si
devlete vergi olarak gidiyor. Böyle bir durum hiçbir kurumda yok! Yani, 100 000
liraya sattıkları domatesin, biberin yüzde 17'si, bugün, Bağ-Kur'a ve devlete
vergi olarak gidiyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başkan, önemli bir konu, açın, konuşsun,
dinlesin arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın Kamacı, 1 dakika eksüre verdim, bu genel uygulamadan
vazgeçmiyoruz.
Konuşma süreniz tamamlanmıştır; buyurun.
NAİL KAMACI (Devamla) - Bitti mi?!. (AK Parti sıralarından "Bir
dahaki sefere" sesleri)
BAŞKAN - Bitti efendim.
NAİL KAMACI (Devamla) - Bir dahaki sefere afet olmasın; Allah
göstermesin. Bir dahaki sefere ne konuşayım! (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bakın, daha önceki hafta 13,5 dakika
gündemdışı konuşan konuşmacı oldu?..
BAŞKAN - Sayın Başkan, benim uygulamalarımda konuşmacı arkadaşlarımıza 1
dakika eksüre verdim, bu süre geçilmedi.
Gündemdışı konuşmaya Tarım Bakanı Sami Güçlü cevap verecektir.
Buyurun Sayın Güçlü. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Antalya Milletvekilimiz Sayın Nail Kamacı'nın, turfanda sebze
ve meyve üreticilerinin sorunları hakkındaki gündemdışı konuşmasına cevap
vermek için söz aldım. Ancak, sayın milletvekilimiz, bölgesinde meydana gelen
felaketleri, haklı olarak, biraz önplana çekti. Ben de bu bölgemizde meydana
gelen tabiî afetten zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi ifade
ediyorum ve bu konu içerisinde dile getirilen hususlara kısmen cevap vermeye
çalışacağım.
Ülkemizin, tarımsal üretim potansiyeli bakımından dünya üzerinde önemli
bir yere ve ekolojiye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu
bu varlık, başta meyve ve sebze olmak üzere çok çeşitli ürünlerin
yetiştirilmesine, seracılık üretimini de katarak, yıl boyunca üretilmesine
imkân tanımaktadır.
Ülkemizin yıllık toplam sebze üretimi 22 000 000 ton olup, bunun
yaklaşık yüzde 13'ü örtü altında yapılmaktadır. Örtüaltı tarımının en yaygın
olduğu bölgemiz ise Akdeniz Bölgesi ve dolayısıyla Antalya İlimizdir. Ülke
meyve üretimi ise 13 400 000 tondur.
Daha önce, yukarıda ifade edildiği gibi, ülkemiz, birçok ülkede olmayan
iklim avantajına sahiptir, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde seracılığımız
hızla gelişmekte; bu bölgelerde, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde, kısa
devrelerde, daha ekonomik ve pratik seralarda, uygun ve yeterli ilaçlamayla,
turfanda ürün elde etmemiz mümkün olmaktadır.
Bu ürünlerimizle ilgili olarak zaman zaman çeşitli sorunlar karşımıza
çıkmakta, basınımıza intikal etmekte. Dolayısıyla, üreticilerimizin, hasat
döneminde, ithalatın serbest kaldığını, bu nedenle mağdur duruma düştüklerini,
bazı dönemlerde bu konuda meydana gelen gelişmeler, hadiseyi büyük ölçüde
etkilemese bile, üreticilerimizin bu konudan mağdur olduklarını ve bunu dile
getirdiklerini biliyoruz. Bu hususta tabiî ki sorunlarımız çok fazla. Elbette
en önemlisi, bu alanda, tohumculuk konusudur. Büyük ölçüde ithalata bağlı olan
bu tohumculuk konusunda Bakanlığımızın çalışmaları devam etmektedir. Bununla
ilgili olarak birkaç cümleyi şöyle ifade edebilirim: Tohumluk, bitkisel
üretimin önemli girdilerindendir. Yeni bitki çeşitlerine ait kaliteli
tohumlukların ve her türlü bitki çoğaltım materyallerinin zamanında tedarik
edilmesi ve uygun fiyatlarda çiftçilerin kullanımına sunulması, Bakanlığımız
için önemlidir. Bakanlık olarak ilkemiz, üretimin artırılması yanında ileri
teknolojilerin ülkemize transferini mümkün kılmak için gerekli her türlü destek
ve kolaylığın sağlanmasıdır; ancak, bu tohumluk veya bitki çoğaltım materyallerinin,
ülkemizde tescil edilmiş, üretim izni almış ya da ticarî sebze tohumculuğu
olarak kayıt altına alınmış bulunan bitki çeşitlerine ait olması şarttır.
Sebze üretiminde ağırlıklı olarak hibrit tohum kullanılmakta olup, açık
tarla üretiminde ise bir miktar standart tohum da kullanılmaktadır. Kullanılan
hibrit sebze tohumluklarının çok önemli bir kısmı ithal yoluyla
karşılanmaktadır. Ülkemizde ıslahçı hakkı ve patent hakkı yasası yeterli
olmadığından, ülkemizde ıslah edilen tohumlukların ana ve baba hatları dışarıya
götürülerek orada çoğaltılıp tekrar gönderilmektedir. Bu nedenle, ülke
tohumculuğunun önüne açacak olan yeni bitki çeşitlerine ait ıslahçı haklarının
korunması hakkındaki kanun tasarısı da Bakanlığımızca hazırlanarak son şekli
verilmiş ve ilgili bakanlıkların görüşlerine sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, bugün, tarım sektörünün karşı karşıya kaldığı
sorunlarından birisi de, işte bugünlerde Antalya İlimizde karşımıza çıkan tabiî
afetler konusudur. Kumluca İlçesi Mavikent Beldesi, Salur Köyü, Beykonak
Beldesi, Merkez, Hızırkâhya ve Hacıveliler Köylerinde sel afeti vuku bulduğunu
sayın milletvekilimiz ifade etti. Bakanlığımızca yapılan ilk tespitlere göre,
bu köylerimizde yaklaşık 1000'in üzerinde üreticinin 6 ilâ 10 000 dekar alanda
sera ürünlerinin yüzde 40 ile 50 arasında zarar gördüğü, sel afetiyle karşı
karşıya kaldıkları tespit edilmiştir. Bölgede yağış halen devam etmektedir.
Doğal afete maruz kalan bu ve bunun gibi üreticilerimize yardım etmemizi
sağlayacak mevcut yasalar, bu konudaki ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu
nedenle, yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır.
2002 yılı başına kadar, ülkemizde doğal afete maruz kalan üreticilere
yardım yapılmasını sağlayan iki yasa vardı. Biliyorsunuz, bunlardan birisi,
5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanundur. Bu
kanun -3 Mart 2001 tarihinde yayımlanarak- 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlükten
kaldırılmıştır. İkincisi ise, doğal afete maruz kalan üreticilere yardımı
sağlayan, 20 Haziran 1977 tarihinde yürürlüğe giren, 2090 sayılı Tabiî
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundur. Yine,
bu kanunla ilgili olarak, "yangın, yersarsıntısı, yerkayması, fırtına,
taşkın, sel, don, dolu, kuraklık, haşere ve hastalıklar gibi nedenlerle tarımsal
ürünleri, canlı-cansız üretim araçları ve tesisleri, değeri itibariyle, en az
yüzde 40 oranında zarar gören veya yok olan ve bu yüzden çalışma ve üretme
imkânları önemli ölçülerde bozulan çiftçilere, köylünün kurmuş olduğu tarımsal
amaçlı kooperatiflerine devletçe gerekli yardımların yapılmasını sağlamak ve
yapılacak yardımlara ilişkin usul ve esasları belirlemek" diye ifade
edilmekle beraber, bu 2090 sayılı Kanunun fon ve fonla ilgili maddeleri de,
3.3.2001 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan bir hükümle yürürlükten
kaldırılmıştır. Dolayısıyla, kanun, fonksiyonunu yerine getirmesi için gerekli
kaynaktan yoksun hale gelmiştir.
Ben, sayın milletvekilimizin ifade ettiği görüşe şöyle katılıyorum:
Evet, şu anda, tarım sektörümüzü sel, yangın, don ve benzeri afetlere karşı
koruyacak etkin bir mekanizma bugün için yoktur. Dolayısıyla, yapılması
gereken, tarımımızın sorunlarını ve bu sorunlar içerisinde önemli bir noktaya
gelen bu afetlere karşı koruyucu tedbir, tarım ürünleri sigortası yasasıdır.
Bununla ilgili çalışmalarımızı yürütmek ve bu kanunu Meclisimizin huzuruna
getirmek, Tarım Bakanlığı olarak görevimizdir. Bu hususta, tüm
milletvekillerimizden bu konuda gerekli desteği bulacağımızı ve
çiftçilerimizin, benzer afetler karşısında çaresiz kalmasını da önleme imkânını
böylece bulacağımızı ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Bakanın cevabından hiçbir şey
anlamadık; afete yardım edecek mi, etmeyecek mi?! Yazılı cevap verirseniz daha
iyi anlaşılır Sayın Bakan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz, sınır ticareti konusunda söz isteyen Hakkâri
Milletvekili Mustafa Zeydan'a aittir.
Buyurun Sayın Zeydan. (Alkışlar)
3.- Hakkâri Milletvekili Mustafa
Zeydan'ın, sınır ticaretinde yaşanan sorunlara, bunun yöre halkına
yansımalarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı
MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınır
ticaretiyle ilgili söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Böyle hayatî bir ticarî meselede 5 dakikada derdimizi anlatmak, sizlere
bilgi vermek, sizleri bilgilendirmek mümkün değildir; ancak, özet olarak, çok
önemli olan bazı konulara temas etmekle iktifa edeceğim.
Muhterem arkadaşlar, sınır ticareti, o yöre halkının ekonomik durumunu,
sosyal hayatını temin eden, dolayısıyla, kaçakçılığı önleyen, artı, devlete
ekonomik yönden katkı sağlayan bir kısmî ticaret şeklidir ve dünyanın bütün
devletlerinde bu yapılmaktadır; ancak, beş seneden beri, maalesef, Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti, yani 57 nci hükümet, bizim bölgelerimizde ve diğer
bölgelerde, bu sınır ticaretini durdurmuştur. Bunun sebeplerini de halen bilmiş
değiliz.
Muhterem arkadaşlar, Hakkâri, sadece sınır ticareti ve hayvancılıkla
idare eden bir bölge, bir halk. Hepinizin bildiği gibi, onbeş sene civarında
terör belasıyla baş başa kalan bir halk. Hayvancılık sıfır noktayı bulmakta;
dolayısıyla, sınır ticareti de kalmamış durumdadır. Artı, burada, hükümetimizin
de yapmış olduğu bazı yatırımlar, ister istemez, son noktayı bulmuş, hükümet
de, o olaylar nedeniyle, oraya gereği gibi hizmet de götürememiştir.
57 nci hükümet zamanında, bu sınır ticareti, çeşitli sebeplerle
durduruldu. Bunun sebebini de -biraz evvel söyledim- bilmiş değiliz. Aslında,
sınır ticareti olduğunda, yörede çok büyük huzur temin edilmekte. Bakınız,
sınır ticareti bittikten sonra, Hakkâri ve Van ilinde -Van milletvekillerimizin
hepsi biliyor- belki 1 000'in üzerinde araç, 20 litre mazot, 1 bidon mazot
yüzünden yakalanmış, şu anda, gümrüklere verilmiş ve araçlar terk edilmiş
durumdadır; halkımız çok büyük bir sıkıntı içindedir. 55 inci ve 56 ncı hükümet
döneminde sınır ticareti mevcuttu. Vatandaşımız gayet büyük bir hizmetle bu işe
başlamıştı ve ekonomik durumunu da düzeltmişti; hatta, Hakkâri gibi ufak bir
yerde, 2 trilyon civarında vilayete katkı sağlandı ve zamanın valisi, hükümeti,
oraya, köylere içmesuyu, yol, okullar vesaire yaptı. Sınır ticaretinin önemi
hepinizce malumdur; ancak, Türkiyemizde, bu sınır ticaretine, geçmiş hükümetler
niçin böyle baktı, halen bilmiş değiliz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sınır ticaretinde, bizim Hakkâri'de üç tane
kapımız var; Esendere, Derecik ve Çukurca Kapısı. Esendere Kapısı fiilen zaten
çalışıyor; ancak, sınır ticareti anlamını taşımıyor. Diğer kapılar durdurulmuş
durumda. Halk büyük bir perişanlık içinde. Hakkâri'de 5 000 işsiz var; eğer,
sınır ticareti açılırsa, bu 5 000 işçinin yüzde 80'i artık devlet kapısını
çalmayacaktır, kendisi çalışıp, kendisi kazanacaktır; bu, bir gerçektir. Bunu,
Sayın Bakanımız da biliyor; Sayın Bakanımız dışticaretten sorumlu olduğu için,
daha evvel de bu konuya vâkıf olduğu için bu durumları çok iyi biliyor.
Benim Sayın Bakanımızdan, hükümetimizden istirhamım şu: Petrol kotası,
sınır ticaretine konu olan ürün ve eşya miktarı artırılmalıdır. Esendere Sınır
Kapısının transit kara taşımacılığına, araç geçişine açılması önem arz
etmektedir. Hayvan kaçakçılığının önlenmesi ve hayvan giriş-çıkışlarının
kontrol edilebilmesi için, hayvan ticareti, sınır ticareti kapsamında
değerlendirilmelidir.
Sınır kapılarında uygulanan 20 kalem ürün kotasının açık pazar
faaliyetlerinde de geçerli olması, olumsuzluk yaratmaktadır. Açık pazara
müsaade edilecek ürün çeşidine valilikler karar vermelidir.
Açılması kararlaştırılan Çukurca ve Derecik kapılarının bir an evvel
faaliyete geçirilmesi önem taşımaktadır. Bütün vatandaşımız ümidini bu kapılara
bağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Zeydan, konuşmanızı toparlamanız için 1 dakikalık süre
veriyorum.
MUSTAFA ZEYDAN (Devamla) - Şu anda 58 inci hükümetten bizim istediğimiz
şudur: Bu millet, size çok büyük bir güven duyarak oy vermiştir. Bu güveni,
halen, bu millet muhafaza etmektedir. Şimdi, sınır ticareti konusuna siz eğer
el atarsanız, bir an evvel açarsanız, Hakkâri'nin güvenini kaybetmeyeceksiniz.
Ben sadece ilimden bahsediyorum; ama ben inanıyorum ki, bütün sınır illerimiz
aynı görüştedir.
Sayın hükümetimiz, bir an evvel, sınırlarımızdaki bu ticaret konusuna el
atmalı ve bir an evvel açılmasına karar vermelidir. Biraz da galiba zaman kaybı
var gibi görüyoruz; çünkü, sayın hükümetimiz tamamen dış duruma bağlanmış
durumdadır, iç piyasayı veya vatandaşın geçim derdini biraz galiba unutmuş mu
bilemiyorum; burada da hatırlatmak istiyorum. Sesimizi mutlaka hükümetimiz
dikkate almalı.
Hepinize saygılar sunarım, teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Zeydan.
Gündemdışı konuşmaya Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen cevap verecektir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hakkâri Milletvekilimiz...
MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Hakkari değil, Hakkâri...
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Devamla) - Hakkâri Milletvekilimiz Sayın
Mustafa Zeydan'ın, burada sormuş olduğu soruya cevap vermeye çalışacağım.
Kendisinin süresi 5 dakika, benim sürem biraz daha fazla olduğu için, şu sınır
ticaretini de sizlere biraz anlatmak istiyorum doğrusu.
28 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe giren, sınır ticaretinin
düzenlenmesine ilişkin 10.3.2002 tarihli ve 2000/364 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı, bütün bu çerçeveyi çizen karardır. Mezkûr kararın dayanağı, aslında,
27.10.1999 tarih ve 454 sayılı Millî Güvenlik Kurulu Tavsiye Kararından
oluşmaktadır. Kars haricinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki 12
sınır ilinde uygulama imkânı bulunmaktadır. Ayrıca, Esendere Gümrük Kapısından
İran, ilaveten, Üzümlü ve Çalıdüzü Beldelerindeki açıkpazar yerlerinden de
Irak'la sınır ticareti yapma imkânı vardır.
Uygulama, esasen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden yapılan
ihracatın artırılması ve bu ihracat sayesinde, bölgede sınaî ve ticarî
gelişmenin sağlanması, ayrıca, sınır illerinin ihtiyacının bir bölümünün
ithalat yoluyla daha düşük maliyetle karşılanması ve bu bölgelere ekonomik
canlılık getirilmesi amacıyla başlatılmıştır; ancak, 1997 yılında, motorinin de
sınır ticareti kapsamına alınmasıyla birlikte, söz konusu ticaret, zaman içerisinde
amacından uzaklaştı ve ağırlıklı olarak motorin olmak üzere, petrol ürünleri
ithalatından oluşan bir ticaret şekline dönüştü; yani, bunun adı "sınır
ticareti" değil, bunun adı, aslında "petrol ürünleri ithalatı."
Aslında, ismi sınır ticareti, o hale geldi.
Şimdi, bu durum, sınır ülkelerinden, Türkiye'ye, standartsız ve
kalitesiz motorin girişine ve rafinerilerimizin de eksik kapasiteyle çalışır
hale gelmesine ve petrol istasyonu işletmecilerinin, hem malî yükümlülükleri
açısından hem de rafinerilere karşı sorumlulukları yüzünden oldukça zor durumda
kalmalarına neden olduğuna dair devamlı şikâyetler yapıldı. Nitekim, 1997-1999
döneminde -sayın milletvekilimiz çok iyi bilir- sınır ticareti dahilinde
müsaade edilen petrol ürünleri ithalatında, normal ithalata göre belirli
oranlarda vergi indirimi olması nedeniyle, bahse konu ticaret yoluyla
gerçekleştirilen motorin ithalatından, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan
hesaplamalarda, devletin 3,5 milyar Amerikan Doları değerinde vergi kaybı
olduğu hesaplandı.
Öte yandan, söz konusu dönemde, sınır ticareti yoluyla, özellikle yaş
meyve, sebze olmak üzere, hiçbir kotaya tabi tutulmaksızın, il ihtiyacını aşan
miktardaki tarım ürünleri ithalatına müsaade edilmiş olması, hasat döneminde
yerli üreticinin malını gerçek piyasa fiyatlarından satamamasına ve emeğinin
karşılığı olan geliri kazanamamasına yol açtı.
İran'ın, ülkemize, motorin dışında ağırlıklı olarak tarım ürünleri ihraç
etme imkânı bulunmakta; ancak, motorinle birlikte iki ülke arasındaki sınır
ticareti, sadece motorin ticaretine dönüştü ve ülkemiz aleyhine çalışmaya
başladı. Esasen, İran'dan ithal edilen motorin, Türkmenistan menşeli olup,
İran, söz konusu ürünün sadece transit taşımacılığını yaparak ilave gelir elde
etmeye başladı.
Konu, 1999-2000 yıllarında gerçekleştirilen Türkiye-İran Sınır Ticareti
Ortak Komitesi Toplantısında gündeme getirildi. Türk tarafınca, iki ülke
arasındaki sınır ticaretinin mevcut dengesizliği vurgulandı. Buna karşılık,
İran tarafınca, ülkelerindeki ilgili mevzuat çerçevesinde petrol ürünlerinin
sınır ticareti kapsamında değerlendirilmediği, ayrıca petrol ürünleri hariç
tutulduğunda da, iki ülke arasındaki sınır ticaretinin dengeli bir gelişme
sergilediği ifade edilerek, sınır ticareti yoluyla ülkemiz ihracatını artırıcı
önerilerimize pek olumlu yaklaşılmadı.
Esasen, ülkemizin sınır ticaretinde karşılaştığı temel sıkıntı, komşu
ülkelerden, bilhassa İran'dan, ithaline izin verilmesi talep edilen tarım
ürünlerinin, aynı zamanda ülkemizde de yerli üretiminin bulunması, buna karşılık,
bu ülkelerin mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde ülkemizden ithal etmek
istedikleri malların ise iç üretimi olmayan ve ithalatı komşu ülkenin iç
piyasasında sıkıntı yaratmayacak ürünlerden oluşmasından kaynaklanmaktadır.
Yukarıda sözü edilen olumsuz gelişmelerin durdurulması ve motorinin
tedricen kaldırılmasına yönelik alınan tedbirler uyarınca, 1999 yılından
itibaren yürürlüğe konulan Millî Güvenlik Kurulu tavsiye kararları uyarınca,
sınır ticaretinde il ihtiyacı esası kabul edilerek, ithalatta kota sistemine
geçildi. Bu çerçevede, ithal edilen ürünlerin ilgili il sınırları dışına
çıkarıldığının tespiti halinde, ağır cezai müeyyidelerin tatbik edilmesi hükme
bağlandı ve motorin ithalatında alınması gereken vergi ve fonların oranı büyük
ölçüde yükseltildi.
2000 yılından itibaren, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının görüşleri
doğrultusunda, ithalata esas teşkil eden il ihtiyaçlarının tespitinde hiçbir
yaş meyve, sebze, destekleme alımlarına tabi mallar, canlı hayvan ve
hayvancılık ürünleri ile içpiyasa dengelerini bozacak nitelikteki mallara yer
verilmeme politikası izlenmeye başlandı.
Bu çerçevede, Hakkâri İline, yukarıda belirtilen esaslara uygun olarak
il ihtiyacı çerçevesinde, 2000 yılında 5 ürün, 2001 yılında 8 ürün, ülkemizin
içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar da dikkate alınmak suretiyle, 2002
yılında 20 ürün tahsis edildi. Hakkâri İline tahsis edilen ürünlerin miktar
tespitinde diğer illerde olduğu gibi, sadece ilgili il ihtiyacı dikkate alınmış
olup, mücavir illerin ihtiyacı değerlendirme dışında tutulmuştur.
2003 yılı il ihtiyacı nihai listelerinin tespitine yönelik çalışmalara
devam edilmekte olup, 2003 yılı şubat ayından önce ilgili valiliklere
duyurulması planlanmaktadır. Bu çerçevede, ithalat kotalarının belirlenmesinde,
2003 yılında, önceki yıllara göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca da uygun görülmesi halinde, daha geniş bir yaklaşım
içerisinde hareket edilmesi planlanmaktadır.
Hakkâri İlinde gerçekleştirilen sınır ticareti istatistikleri
incelendiğinde, 2000 yılında 3 600 000 ABD Doları değerinde olan ithalatın,
2001 yılında 84 000 ABD Dolarına düştüğü ve ihracatın 2000 yılında 2 200 000
ABD Doları olduğu, 2001 yılında da 14 000 ABD Doları düzeyinde gerçekleştiği
görülmektedir.
2002 yılında, Hakkâri İlinden, sınır ticareti dahilinde ihracat ve
ithalat yapılmamıştır. İhracattaki düşüşün, 2000 yılından itibaren motorin
ithalatı için tahsis edilen kotaların düşürülmesine karşılık olarak, İran'ın
ortaya koyduğu bir tepkiden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Şimdi, Sayın Milletvekilimiz "pek zaman da kalmıyor" dedi. Bu
konuda çalışmalara devam ediyoruz; çünkü, samimiyetle, aslında yapmaya
çalıştığımız, bütün bu mahzurları göz önüne alarak, bu sisteme kalıcı bir çözüm
bulmaya çalışmak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Amaçladığımız, zaten, sınır ticaretinin de ötesinde, Türkiye'nin komşu
ülkelerle olan ticaretinin geliştirilmesi; yani, buna sadece dar bir çerçevede
bakmıyoruz, sınır ticareti şeklinde bakmıyoruz; bütün bu ülkelerle, bütün komşu
ülkelerle, Türkiye'nin, şu anda yüzde 5'lerde, yüzde 7'lerde olan toplam
ticaretindeki payını yüzde 25'ler seviyesine getirmeyi amaçlıyoruz; çünkü,
hükümet olarak şuna inanıyoruz: Güneydoğu Anadolu'nun, Doğu Anadolu'nun,
Karadenizin ağırlıklarını atmadan, Batı'ya doğru koşmamız mümkün değil; ama, bu
mahzurları da ortadan kaldıracak bir sistem koymamız lazım.
Görüyorsunuz, ürünler, yaş meyve, sebze geliyor, sadece o ilde kalması
lazım; İzmir'den şikâyet geliyor. Motorin, sadece o ilde kalması gerekirken,
bakıyorsunuz, Kocaeli'ndeki rafineriden şikâyet geliyor. Bunu da dengeleyecek
şekilde bir sistem oluşturmamız lazım. Amacımız, buradaki dengeleri çok iyi
ortaya koymak. Bu konudaki çalışmalarımız arasında "sınır ticaret
merkezleri" olarak yeni tarif ettiğimiz bir sistemi de, önümüzdeki
günlerde uygulamaya geçirmeyi düşünüyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) - Milletvekillerini de dikkate alırsanız, daha
güzel yaparsınız.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 4779 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/163)
17.01.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İLGİ: 03.01.2003 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-234/1368 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 02.01.2003 gününde kabul
edilen, 4779 sayılı "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava
ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun" incelenmiştir:
1-İncelenen 4779 sayılı Yasanın 1 inci maddesiyle, 28.08.1999 günlü,
4454 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Yasanın 2 nci maddesine iki fıkra eklenmekte ve bu
fıkralarda,
-1 inci madde kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp
cezası infaz edilmiş olanların da, bu yasanın yayımı gününe kadar geçen süreyi
aynı kapsama giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin
geçirmeleri durumunda mahkûmiyetlerinin vaki olmamış sayılacağı,
-Bu madde uyarınca mahkûmiyeti vaki olmamış sayılanların hakları
üzerindeki yasaklamaların kendiliğinden kalkacağı,
öngörülmektedir.
4454 sayılı Yasanın 1 inci maddesinin ilk fıkrasında "23 Nisan 1999
tarihine kadar sorumlu müdür sıfatı ile işlenmiş suçlar dahil, basın yoluyla
yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup ilgili kanun
maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı oniki yılı
geçmeyen suçlardan dolayı oniki yıl veya daha az şahsî hürriyeti bağlayıcı bir
cezaya mahkûm edilmiş bulunan kimselerin cezalarının infazı ertelenmiştir"
kuralına yer verilmiştir.
Bu kuraldaki "basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın
araçlarıyla işlenmiş olup" ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 19.09.2000 günlü,
E.1999 / 39, K.2000 / 23 sayılı kararıyla iptal edilmiş, bunun üzerine anılan
fıkra 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı Yasayla yeniden düzenlenmiştir.
Yapılan düzenlemeyle "miting, kongre, konferans, seminer,
sempozyum, açıkoturum veya panel gibi her türlü toplantılarda yapılan konuşmalarla"
işlenen suçlar da yasa kapsamına alınmıştır.
Böylece 4454 sayılı Yasanın kapsamı, Türk Ceza Yasasının 312 nci
maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçları da içine alacak biçimde
genişletilmiştir.
Kapsamı bu biçimde genişletilen erteleme uygulamasının sonuçları ise,
Yasanın 2 nci maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Maddeye göre, erteleme
gününden başlayarak üç yıl içinde 4454 sayılı Yasa kapsamına giren kasıtlı bir
cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeyenlerin, ertelenen mahkûmiyetleri vaki
olmamış sayılacak ya da bu suçtan dolayı haklarında kamu davası açılmayacak,
açılmışsa davanın ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, mahkûmiyeti vaki
olmamış sayılanların hakları üzerindeki yasaklamalar da kendiliğinden
kalkacaktır.
4454 sayılı Yasayla getirilen erteleme hükümleri ile cezasının infazını
geciktirmiş kişilerin, bu yasanın yürürlüğe girmesi sonucunda
"mahkûmiyetin hiç vaki olmaması" olanağından yararlanarak her türlü
haklarına yeniden kavuşmasına karşın, yasanın yürürlüğe girmesinden önce
cezasını çeken kişilerin bu olanaklardan yararlandırılmaması, adalet,
hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmayan bir eksiklik olarak görülmüştür.
İncelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeyle, söz konusu
eksikliğin giderilmesi, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren suçlar nedeniyle hüküm
giyen ve cezasını çekenlerin de bu yasanın getirdiği olanaklardan
yararlandırılması sağlanmıştır.
Yapılan düzenlemeye göre, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren bir suçtan
dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanların, bu Yasanın
yayımına kadar geçen süreyi aynı kapsama giren kasıtlı bir cürümden dolayı
yeniden mahkûm edilmeksizin geçirmeleri durumunda mahkûmiyetleri vaki olmamış
sayılacak ve hakları üzerindeki yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır.
2- İncelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan bu düzenlemenin hukuksal
niteliğinin irdelenmesi gerekmektedir:
İncelenen 4779 sayılı Yasa "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara
İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun" başlığını taşımakla birlikte; eklenen fıkralar, cezanın
infazını, davanın açılmasını ya da kesin hükme bağlanmasını ertelemeyi
içermediğine, geleceğe dönük bir deneme süresi öngörmek yerine geçmiş dönemde
yeniden mahkûm olmama koşulunu aramakla yetindiğine, asıl cezanın infazı
aşamasından sonrası için uygulanması söz konusu olduğuna göre yapılan
düzenlemeyi erteleme olarak nitelendirmeye olanak bulunmamaktadır.
İncelenen 4779 sayılı Yasayla getirilen sistem, sonuçları itibariyle
"adlî sicilden kaydın çıkarılması" ve "yasaklı hakların geri
verilmesi" kurumlarıyla benzerlik gösteriyorsa da; mahkeme kararı
gerektirmemesi, infazından itibaren belli bir süre geçmiş olmasının aranmaması,
suç türü ve ceza süresinin etkili olmaması yönüyle ilkinden, mahkeme kararı
gerektirmemesi, geçici hak yoksunluklarına da uygulanması, iyi hal koşulu ve
belli bir deneme süresi aranmaması yönünden de ikincisinden farklılık
göstermektedir.
Yapılan düzenleme uyarınca, 4454 sayılı Yasanın 1 inci maddesi kapsamına
giren suçlardan mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanlar, mahkûm
olmamış sayılacak ve hakları üzerindeki yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır.
Türk Ceza Yasasının 11 inci maddesi, kamu hizmetlerinden yasaklamayı cürümlere
özgü cezalar arasında saymıştır. Süre ve içeriğine ilişkin özellikleri Türk
Ceza Yasasının 20 nci maddesinde tanımlanan bu ceza, uygulama maddesinde
öngörülmesi koşuluyla, aslî ceza olarak verilebildiği gibi; 31 inci maddeye
göre, üç yıldan fazla ağır hapis cezasına mahkûmiyet durumunda hükümlülüğün
yasal sonucu olarak feri ceza biçiminde de verilebilecektir.
İncelenen 4779 sayılı Yasayla getirilen fıkralar uyarınca, üç yıldan
fazla ağır hapis cezasına hükümlülüğün yasal sonucu olarak mahkûmiyete eklenen
geçici ve sürekli kamu hizmetlerinden yasaklanma cezaları, mahkeme kararına
gerek olmadan, 1 inci madde kapsamına giren bir suçtan yeniden mahkûm olmama
dışında iyi hal gösterme koşulu aranmadan ve infazdan itibaren belli bir
sürenin geçmesine gerek görülmeden kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Türk Ceza Yasasının 97 nci maddesinde, genel affın kamu davasını ve
hükmolunan cezaları tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıracağı, 98 inci
maddesinde, özel affın yasada tersi yazılı olmadıkça, feri ve mütemmim cezaları
etkilemeyeceği belirtilerek, mahkemece verilen ceza mahkûmiyetinin yasal sonucu
olan hak yasaklamasına ilişkin feri cezaların, ancak af yasalarıyla ortadan
kaldırılabileceği kurala bağlanmıştır.
Yapılan düzenleme, suç türü ve suç tarihi ayırımı yapılmaksızın, tüm hak
yasaklamaları için öngörülmüş sürekli bir uygulama niteliğinde olmayıp, af
yasalarına özgü olduğu biçimde, yalnızca belli tarihe kadar işlenen suçları
kapsamaktadır.
Yukarıda yer verilen gerekçelerle, içeriğine, amacına ve doğuracağı
sonuçlara göre, incelenen 4779 sayılı Yasayla yapılan düzenlemenin, 4454 sayılı
Yasa kapsamına giren suçlardan mahkûm olan ve cezası infaz edilmiş bulunan
kişiler yönünden af niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır.
3- Anayasanın, 4709 sayılı Yasayla değişik 87 nci maddesinde, genel ve
özel af ilanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte 3
çoğunluğunun kararına bağlanmıştır.
87 nci maddenin nitelikli çoğunluk arayan bu özel düzenlemesi
karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel ve özel af ilanıyla ilgili
yasaları kabulünde, Anayasanın genel düzenleme içeren 96 ncı maddesinin
uygulanamayacağı ve bu maddede öngörülen karar yetersayısının geçerli
olamayacağı açıktır.
Belirtilen bu hukuksal duruma
karşın, incelenen 4779 sayılı Yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisince,
Anayasanın değişik 87 nci maddesinde öngörülen "üye tam sayısının beşte 3
çoğunluğunun kararı ile" kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Nitekim, tutanakların incelenmesinden de, maddenin üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun kararıyla kabul edildiğine ilişkin herhangi bir kayda yer
verilmediği saptanmıştır. Oysa, Anayasada, genel kuraldan ayrılarak toplantı ve
karar yetersayısı için özel düzenlemeler öngörülen durumlarda, herhangi bir
itiraz olmasa bile, sonradan ortaya çıkabilecek duraksama ya da tartışmalara
neden olmamak için toplantı ve karar yetersayılarının tutanaklara geçirilmesi
gerekmektedir.
Belirtilen duruma göre, genel af niteliğinde düzenleme içeren 4779
sayılı Yasa, Anayasanın değişik 87 nci maddesinde öngörülen karar yetersayısı
olmaksızın kabul edildiğinden, Anayasaya uygun bulunmamıştır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 4779
sayılı "Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun", Türkiye
Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve
104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet Necdet
Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Nevzat Pakdil'in bir başvurusu
vardır; okuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 16 ncı ve 19 uncu
sıralarında bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yöneltilmiş olan
sözlü soru önergelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 98 inci
maddesinin beşinci fıkrası gereğince birlikte cevaplamak istiyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Nevzat Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır;
okutuyorum:
2.- Hindistan Parlamento Başkanı Manohar
Joshi'nin vaki davetine istinaden Yeni Delhi'de düzenlenecek uluslararası
parlamenter konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen TBMM
Başkanvekili İsmail Alptekin'le beraber gidecek olan Kütahya Milletvekili Hasan
Fehmi Kinay'ın isminin, siyasî parti grubunca bildirildiğine ilişkin TBMM
Başkanlığı tezkeresi (3/164)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshi'nin vaki davetine istinaden,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen TBMM Başkanvekili İsmail
Alptekin ve beraberinde bir TBMM üyesinin, Hindistan Parlamentosunun 50 nci
Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, 22-26 Ocak 2003 tarihlerinde, Yeni Delhi'de
düzenlenecek Uluslararası Parlamenter Konferansına katılması, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun
9 uncu maddesi uyarınca TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasî
parti grubunca bildirilen üyenin ismi Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Adı Soyadı Seçim İli
Hasan Fehmi Kinay Kütahya
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi
vardır; okutuyorum:
3.- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri
istendiğine dair Başbakanlık tezkeresi (3/165)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi:8/1/2003 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-325/140 sayılı yazımız.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan "Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre yeniden
değerlendirilmek üzere geri gönderilmesini arz ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
BAŞKAN - Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarı,
hükümete geri verilmiştir.
2 adet Meclis araştırması önergesi vardır; ayrı ayrı okutacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergesİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı
ve 79 Milletvekilinin, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının
(İLKSAN) kuruluş amacından uzaklaştığı, yönetiminde usulsüzlükler ve
yolsuzluklar yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)
13.1.2003
TBMM
Başkanlığına
İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı, kısa adı İLKSAN
bundan 60 yıl önce 1943 yılında 4357 sayılı Yasayla kuruldu. Dönemine göre
oldukça demokratik bir yapıya sahip olan İLKSAN üyelerine, evlenmesinde,
çocuklarının doğumunda, emekliye ayrılmalarında, doğal afet sırasında,
ölümlerinde olumlu katkılar yaptı. Yurdun çeşitli yerlerinde mağazalar
(pazarlar), Ankara'da Öğretmenevi açarak, defter üreterek, Ünite Dergisi
çıkararak üyelerine ve eğitime hizmet verdi.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra, birçok kuruluşta olduğu gibi, İLKSAN'ın
da demokratik yapısı değiştirildi. 1985'te çıkarılan 3179 sayılı Yasayla,
sandığın işleyişini belirleyen ana sözleşme (statüsü) yapma yetkisi sandığın
genel kurulundan alınarak Millî Eğitim Bakanlığına verildi.
Bu değişiklikten sonra, İLKSAN, kuruluş amacından uzaklaştı, üye
öğretmenlerin demokratik katılımı, söz ve yönetme yetkileri daraltıldı. Sandık
bünyesinde bir holding, 6 şirket kurularak, arsa ticareti ve araba dağıtım
kampanyasına başlandı. 1989 yılında Millî Eğitim Bakanlığı müfettişleri arsa
alımı ve satımında, araba dağıtımında usulsüzlükler yaşandığını iki kez rapor
ettiler. Bu raporların gereği yerine getirilmedi. İLKSAN'da usulsüzlükler ve
yolsuzluklar arttı. Öğretmenlere konut yapacağız diye Hazineden alınan 50
milyar lira kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Hazine zarara sokulduğu
gerekçesiyle 1993 tarihinde zamanının Başbakanı hakkında 71 milletvekilinin
verdiği Meclis soruşturması reddedildi. Konu yeterince Yüce Mecliste ele
alınamadı.
Sonunda İLKSAN konusu mahkemeye yansıdı. Sandığın yönetimi, mahkeme
kararıyla kayyıma devredildi. Kayyım aralıklarla raporlar yayımladı. Yargılama
sonucunda, 29.11.1995 tarihinde Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, İLKSAN
yöneticisi 22 sanığa, 3 yıl ile 9 yıl 9 ay arasında 22 sanığa çeşitli cezalar
verildi. Cezalarını çektikten sonra basında ve televizyonlarda açıklama yapan
kimi eski yöneticiler soruşturmanın eksik yapıldığını söylediler.
İLKSAN, sayıları yaklaşık 300 000 ilkokul öğretmeninin aylıklarından
kesilerek kurulmuş bir sandıktır. Zamanında emeklilik kesintileri ödenmeyerek,
paralar iyi kullanılmayarak bu öğretmenler zarar görmüştür. Bu zararların
giderilmesi için yasal düzenlemeyle İLKSAN'ın anasözleşmesi günün koşullarına
göre değiştirilmelidir. Bundan önce, TBMM, İLKSAN konusunu bütün boyutlarıyla
incelemeli, üyelerini ve kamuoyunu aydınlatmalıdır.
Bu düşünceyle, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerine
göre Meclis araştırması açılmasını saygıyla dileriz.
1- Mustafa Gazalcı (Denizli)
2- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
3- Şevket Arz (Trabzon)
4- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)
5- Osman Coşkunoğlu (Uşak)
6- Zeynep Damla Gürel (İstanbul)
7- A. İsmet Çanakçı (Ankara)
8- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
9- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10- Bülent Hasan Tanla (İstanbul)
11- Naci Aslan (Ağrı)
12- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)
13- Mehmet Boztaş (Aydın)
14- Necati Uzdil (Osmaniye)
15- Esat Canan (Hakkâri)
16- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
17- Tacidar Seyhan (Adana)
18- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
19- Halil Ünlütepe (Afyon)
20- Nevin Gaye Erbatur (Adana)
21- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
22- İsmail Değerli (Ankara)
23- Mehmet Semerci (Aydın)
24- Hakkı Ülkü (İzmir)
25- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
26- Nuri Çilingir (Manisa)
27- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
28- Emin Koç (Yozgat)
29- Mehmet Uğur Neşşar (Denizli)
30- Abdürrezzak Erten (İzmir)
31- Enver Öktem (İzmir)
32- Mehmet Kartal (Van)
33- Muharrem Kılıç (Malatya)
34- Hakkı Akalın (İzmir)
35- Mehmet Tomanbay (Ankara)
36- Zekeriya Akıncı (Ankara)
37- Mustafa Özyurt (Bursa)
38- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)
39- Muharrem İnce (Yalova)
40- Osman Özcan (Antalya)
41- Nadir Saraç (Zonguldak)
42- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
43- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
44- Nail Kamacı (Antalya)
45- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
46- Yakup Kepenek (Ankara)
47- Güldal Okuducu (İstanbul)
48- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
49- Halil Akyüz (İstanbul)
50- Hüseyin Özcan (Mersin)
51- Züheyir Amber (Hatay)
52- Canan Arıtman (İzmir)
53- Abdulaziz Yazar (Hatay)
54- Yaşar Tüzün (Bilecik)
55- Mustafa Sayar (Amasya)
56- Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)
57- Ersoy Bulut (Mersin)
58- Necdet Budak (Edirne)
59- Vahit Çekmez (Mersin)
60- Kemal Sağ (Adana)
61- Cevdet Selvi (Eskişehir)
62- Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)
63- İnal Batu (Hatay)
64- K. Kemal Anadol (İzmir)
65- Orhan Eraslan (Niğde)
66- Harun Akın (Zonguldak)
67- Ahmet Küçük (Çanakkale)
68- İsmail Özay (Çanakkale)
69- Muharrem Doğan (Mardin)
70- Gökhan Durgun (Hatay)
71- M. Nezir Nasıroğlu (Batman)
72- Sedat Uzunbay (İzmir)
73- Turan Tüysüz (Şanlıurfa)
74- Cemal Kaya (Ağrı)
75- Osman Kaptan (Antalya)
76- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
77- Kazım Türkmen (Ordu)
78- Orhan Ziya Diren (Tokat)
79- Mesut Özakcan (Aydın)
80- Ahmet Ersin (İzmir)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusunda öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
İkinci önergeyi okutuyorum:
2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit ve 24 Milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan, RJ-100 tipi
"Konya" adlı uçağın 8 Ocak 2003 günü saat 20.13'te Diyarbakır
Havalimanına inişi sırasında düşmesi sonucu, 75 vatandaşımız yaşamlarını
yitirmiş, 5 vatandaşımız da yaralanmış bulunmaktadır.
Görsel ve yazılı basın ve medyada kazanın nedenleri konusunda değişik
görüş ve iddialar ortaya atılmış bulunmaktadır.
Kazaya ilişkin olarak;
1- Hava trafik kontrol ünitesi ile uçak arasındaki konuşma kayıtlarında,
uçağın alçalma planındaki minimum alçalma irtifasının altında uçtuğu,
2- Sisli havalarda güvenli bir şekilde inişi sağlayarak, pilotaj
hatalarını asgarîye indiren, Aletli İniş Sistemi-ILS sisteminin kurulu
bulunmadığı,
3- Uçağın teknik ve yapım özelliklerinden kaynaklanan bir sorunun olup
olmadığı,
4- Uçağın yer bakımı ve pilotajla ilgili bir sorununun bulunup
bulunmadığı,
5- Uçağın düştüğü Zogo bölgesinde mevcut yoğun lokal sisin değişkenlik
gösterdiği,
Konusundaki görüş ve iddiaların elim uçak kazası üzerindeki etkilerinin
ayrıntılı bir şekilde araştırılarak kazanın gerçek nedeninin ortaya çıkarılması
ve buna ilişkin önlemlerin alınması; ayrıca, kazada sorumluluğu ve ihmali
bulunanların belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca, Meclis araştırması açılmasını arz ederim.
1- Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır)
2- Mesut Değer (Diyarbakır)
3- Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)
4- Muharrem Kılıç (Malatya)
5- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
6- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
7- Necati Uzdil (Osmaniye)
8- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
9- Abdulkadir Ateş (Gaziantep)
10- Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)
11- Mustafa Özyurt (Bursa)
12- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
13- M. Nezir Nasıroğlu (Batman)
14- Şevket Arz (Trabzon)
15- Halil Akyüz (İstanbul)
16- Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
17- Osman Kaptan (Antalya)
18- Zeynep Damla Gürel (İstanbul)
19- Canan Arıtman (İzmir)
20- Muharrem Toprak (İzmir)
21- Mahmut Duyan (Mardin)
22- Sıdıka Aydoğan (İstanbul)
23- Muharrem İnce (Yalova)
24- Salih Gün (Kocaeli)
25- Harun Akın (Zonguldak)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; ayrı
ayrı okutacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün
(6/42) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/7)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 9 uncu sırasında yer alan
(6/42) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim. 21.01.2003
Ensar Öğüt
Ardahan
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in
(6/44) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/8)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 11 inci sırasında yer alan
(6/44) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Selami Yiğit
Kars
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:
6.- Muş Milletvekili Seracettin
Karayağız'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/9)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm lüzum üzerine Dışişleri Komisyonu üyeliğimden istifa ediyorum.
Gereğini bilgilerinize arz ederim. 16.1.2003
Seracettin
Karayağız
Muş
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
İstem halinde, ikişer üyeye, lehte ve aleyhte, 10'ar dakika söz
vereceğim.
Danışma Kurulu önerisini okutuyorum:
IV.– ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- (10/19) ve (10/22) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve
aynı birleşimde, sözlü sorular dışındaki diğer denetim konularının
görüşülmemesine dair Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 13 Tarih: 21.1.2003
Genel Kurulun 21 Ocak 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22
milletvekillinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS) bulunmamasının
kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesine ilişkin (10/19) esas numaralı Meclis araştırması önergesi ile
aynı gün gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve okunmuş bulunan, Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen
uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesine ilişkin (10/22) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılması ve aynı birleşimde, sözlü sorular
dışındaki diğer denetim konularının görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Salih Kapusuz |
Haluk Koç |
AK Parti Grubu
Başkanvekili |
CHP Grubu
Başkanvekili |
BAŞKAN - Söz isteyen var mı? Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
V.– SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, özelleştirme kapsamındaki Kastamonu Taşköprü Sigara Kâğıdı
Fabrikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması (6/31)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 98 inci maddesine
göre söz istiyorum.
BAŞKAN - Önerge sahibine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kastamonu Taşköprü'de bulunan SEKA sigara kâğıdı fabrikasının konumunu,
durumunu ve Türkiye'nin tarımsal sanayiinin durumunu gözler önüne sermek için
görsel bir gösteriyi de huzurlarınıza getiriyorum.
Değerli milletvekilleri, bu gördüğünüz, kendir; yani, diğer bir deyişle,
kenevir. Türkiye'nin Kastamonusunun Merkezi ve Taşköprü'de, Çorum'un
Osmancık'ında, Mecitözü'nde, Amasya'nın Gümüşhacı Köyünde, Kütahya'nın
Gediz'inde, Samsun'un Vezirköprü İlçesinde üretilir. Dünyada yeşili korumak,
ormanı korumak, çevreyi korumak bakımından Avrupa Birliği ülkeleri bu ürüne
destek verir. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve bu Meclisi bize emanet eden
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları da, millî bir tarımın geliştirilmesi ve
millî sanayiin geliştirilmesi için SEKA müesseselerini geliştirmiş, bu tarımsal
sanayi için de fabrikalar kurmuştur.
Ulu Önderden emanet aldığımız ülkenin durumuna bir bakalım, bir
seyredelim: Taşköprü'de sigara kâğıdı fabrikası kurmuşuz, krediler almışız,
1984'te açılışını yapmışız; ama, gelin görün ki, 1984 sonrası uyguladığımız
politikalarla, biz, şu anda, sigara kâğıdının hammaddesi olan kendiri
Hollanda'dan, Belçika'dan, Fransa'dan ithal eder duruma gelmişiz.
Değerli arkadaşlar, eğer biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet
ettiği millî tarım politikalarına dönmezsek, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu
tesisleri sat kurtul anlayışıyla özelleştirmeye devam edersek, Türkiye, içeride
tefeciden, dışta da IMF'den kurtulamaz. Öyleyse, yapmamız gereken şey, millî
tarım politikalarına sahip çıkmak, ithalatı durdurmak ve mevcut sanayi
tesislerinin -gerekirse özerkleştirerek- tam kapasiteyle çalıştırılmasını temin
etmek.
Değerli arkadaşlar, şu gördüğünüz rulo, belki, hepinizin içtiği,
tükettiği Tekel 2000 sigarasının filtresinin uç kâğıdıdır; bu gördüğünüz rulo,
Maltepe sigarasının uç kâğıdıdır ve sigara tütününü sardığımız kâğıt da, bu
maddeden, gösterdiğimiz bu bitkiden üretilmektedir. Türkiye'de bu bitki tarlada
ekiliyor, ağustosta çekiliyor, fabrikaya geliyor, kâğıt oluyor. Peki, bu
üründen vazgeçtiğimiz zaman, tarlada üretimden vazgeçtiğimiz zaman ne
yapacağız?! Türkiye'de, Tekel, 7 500 ton civarında sigara kâğıdı talep ediyor;
1 tonu 6 000 - 6 500 dolar civarında. Biz, bunu dışarıdan, Hollanda'dan ithal
ediyoruz, Fransa'dan ithal ediyoruz, Belçika'dan ithal ediyoruz. Fabrika orada,
tarla orada, yoksul çiftçi köyde.
Gelin, sizinle yeni bir başlangıç yapalım, Mustafa Kemal'e dönelim;
Mustafa Kemal'le birlikte, Mustafa Kemal'in politikalarıyla birlikte, millî
tarım sanayiini geliştirelim ve millî tarım sanayimizde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, toparlamanız için 1 dakika eksüre veriyorum.
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
...fabrikalarımızı çalıştıralım, illaki özelleştireceğiz diye
direnmeyelim.
Fabrika özelleştirme gündemdedir. 1995 yılında, Cumhuriyet Halk Partisinin
55 günlük iktidarında, kendirin fiyatının 3 litre mazot karşılığına çıkarılması
-Genel Başkanım Deniz Baykal'ın talimatıyla- o günkü Sanayi ve Ticaret Bakanı
Hasan Akyol tarafından uygulamaya konulmuş ve fabrika 1995 yılında kâr
etmiştir. Daha sonra işbaşına gelen hükümetler, ne kendir ne de kâr
bırakmışlardır.
Gelin, hep birlikte Mustafa Kemal'e dönelim; millî sanayimize,millî
tarımımıza sahip çıkalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, hayvancılıktaki damızlık düve sorununa ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı (6/33)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.
Saygılarımla.
17.12.2002
Mehmet
Yıldırım
Kastamonu
Ülkemizin büyükbaş hayvan potansiyeli yetersizdir. Yaklaşık 11 900 000
büyükbaş hayvan potansiyelinin yüzde 60'ı kültür ırkıdır, yüzde 40'ı da yerli
ırktan oluşmaktadır. Damızlık üretimi bakımından ülkemiz sıkıntıdadır.
Her kurbanda 2,5 yaşına gelmiş gebe veya gebeliğe hazır damızlık
düveler, bilinçsizce kurban olarak kesilmektedir. Diğer bir deyişle üretim
kesilmektedir.
1- Diyanet İşleri Başkanlığını görevli kılarak, dişi damızlık düveler
yerine erkek hayvanların kurbanda tercih edilmesi için, halkı bu yönde bilinçlendirmeyi
düşünüyor musunuz?
2- Valiliklere gerekli nakit kaynağı temin ederek, dişi damızlık
düveleri satmak zorunda kalan çiftçilerimize, bireysel doğrudan hayvancılık
destek projesini uygulamaya koymayı düşünüyor musunuz?
3- Valilikçe satın alınan damızlık düveleri yoksul ve açlık sınırındaki
çiftçimize en az 2 adet olmak üzere vermeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Sami Güçlü.
Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz 5 dakika.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisin sayın üyeleri; Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım Beyin
sormuş olduğu sorular biraz önce okundu. Ben, bunlara genel olarak şöyle cevap
vermek istiyorum.
Kurban edilecek hayvanların dişi damızlık düveler yerine erkek
hayvanlardan temini hususunda halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar,
Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik
gereğince yapılmaktadır. Bu çerçevede kurulan Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri
Kurulu 31.12.2002 tarihinde toplanarak, konuyla ilgili çalışmalarına
başlamıştır. Bu Kurulun yukarıdaki tarihte belirtilen toplantısında, gündeminin
10 uncu maddesinde, kurban edilecek hayvanların dişi damızlık düveler yerine
erkek hayvanlardan temini hususunda halkın bilinçlendirilmesine yönelik
çalışmalar, tüm illerde oluşturulan kurban hizmetleri komisyonlarına tavsiye
edilmiştir.
Bildiği üzere, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliğinin 93
üncü maddesinde "zayıf hayvanlar ile etleri olgunlaşmamış durumdaki genç
hayvanlar, gebelik süresinin üçte 2'sini doldurmuş gebeler, bir hafta önce
doğum yapmış inekler ve ateşi çok yüksek hayvanların kesilmesine müsaade
edilmez" hükmü mevcuttur.
Bu kapsamda, gebe ve genç hayvanların bazı kombinalar ve mezbahalarda
kesildiği duyumları üzerine, 25 kilogram canlı ağırlıktan aşağı kuzu
kesimlerinin, olgunlaşmamış buzağı kesimlerinin, gebelik sürelerinin üçte
2'sini doldurmuş hayvan kesimlerinin ülkemizdeki damızlık hayvan popülasyonunun
devamını sağlayacak olan damızlık hayvan kesimlerinin önlenmesi amacıyla resmî
ve özel kombina ve mezbahalarda gerekli tedbirlerin alınması, bu amaçla diğer
kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği yapılması, gerek yetiştirici gerekse
kombina ve mezbaha sorumlularına konunun öneminin anlatılması yönünde tüm
valiliklere her yıl bir tamim gönderilmektedir.
Yine, bilindiği üzere, Kurban Bayramı nedeniyle ülkemizde hayvan
hareketleri fazlalaşmakta, özellikle doğu ve güneydoğu illerimizden diğer
illere önemli miktarda hayvan sevki olmakta ve buna paralel olarak da Kurban
Bayramı öncesi ülkemizde hayvan pazarları dışında hayvan satış yerleri
çoğalmakta, bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılma riski artmaktadır.
Kurban Bayramının arzu edilen şekilde yapılmasını sağlamak ve yaşanabilecek
tüm bu sorunları ortadan kaldırmak için, bu yıl da, yine, Bakanlığımızca
hazırlanan genelge tüm valiliklerimize iletilmiş ve genelge kapsamında yer alan
hususların titizlikle takip edilmesi istenmiştir.
Bu genelgeyle;
Kurbanlık hayvan işletmeleri ve hayvan sevkleriyle ilgili alınacak
önlemler,
Kurbanlık hayvanların sevkleri sırasında uygulanacak kontroller,
Kurbanlık hayvanların satış yerlerine yönelik alınacak önlemler,
Sığır cinsi hayvanların kulak, küpe ve belgelerinin toplanması ve
bilgisayar destekli veri tabanından kayıtlarının silinmesinin sağlanmasına
yönelik alınacak önlemler ve diğer tedbirler ilan edilmiş, duyurulmuştur.
Diğer yandan, damızlık düvelerini satmak zorunda kalan çiftçilerimize
bireysel doğrudan hayvancılık destek projesi uygulaması ve kesilmelerini
önlemek amacıyla satın alınması, tahmin edeceğiniz gibi, Bakanlığımızın bütçe
imkânlarıyla mümkün değildir. Ancak, Bakanlığımız, hayvancılığın desteklenmesi
amacıyla Hayvancılığın Desteklenmesi Kararnamesini uygulamakta olup, bu
uygulama kapsamında, damızlıkların desteklenmesi, suni tohumlamanın teşviki,
yem bitkileri üretiminin teşviki ve süt teşviki gibi uygulamaları
sürdürmektedir.
Bu yazılı açıklamadan sonra, müsaade ederseniz, hayvancılığımızla
ilgili, bu konunun da devamını teşkil edecek şekilde, kısa açıklamalarda
bulunmak istiyorum.
Tarım sektörü, ülkemizde, temel sektörler içerisinde sorunları en çok
olan ve birikmiş sorunlarla karşı karşıya bulunan bir sektördür. Bu sorunların
içerisinde en önemlilerinden birisi de, üretim değerinin temel tarım alt
sektörleri içerisinde çok dengesiz dağılımıdır; yani, olması gereken, bitkisel
üretimin payının düşmesi, hayvancılığın artmasıdır. Bildiğiniz gibi, ülkemizde,
yüzde 75 oranında bitkisel üretim söz konusuyken, hayvancılığın payı yüzde
25'tir; ama, ülkemizde toplam tarımsal üretim içerisinde payını artırmamız
gereken bu alt sektöre son yıllarda verilen destek giderek azalmış, hepinizin
bildiği gibi, genel tarım destekleri içerisindeki azalma hayvancılık sektörü
açısından da geçerli olmuştur.
Yüce Meclisimizin saygıdeğer üyelerine bir fikir vermek üzere şunu ifade
etmek istiyorum:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakika süre
veriyorum.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla)- Son üç yılda, yani,
2000-2002 yılları arasındaki üç yıl içerisinde, hayvancılık sektörüne Tarım
Bakanlığı bünyesinde verilen desteklerin ortalaması yılda 50 000 000 dolardır.
Böyle bir rakamla, bu ülkede, özellikle, ülkemizin bazı bölgelerinde temel
gelir kaynağı olan bu üretim faaliyet alanını destekliyoruz demek mümkün
değildir. Dolayısıyla, benim ve bu Meclisin üyelerinin görevi, bir bakıma, bu
tarımsal faaliyetin temel alt kolu olan bu hayvancılık sektörünün desteklenmesi
için gerekli kaynağın artırılmasıdır.
Bu hususta 2003 yılı bütçesiyle ilgili çalışmaları yakından takip ediyor
ve bütçeye, geçmiş yıllardakine nispetle hiç olmazsa büyük artışlar ifade eden
bir kaynağın konulması ve hayvancılığımızın belli ölçüde desteklenmesini
gerçekleştirmek konusunda bir gayretin sahibiyiz; Yüce Meclisten de bu konuda
destek istiyoruz.
Konuyla ilgili soruya cevabımı bu şekilde tamamlıyorum; hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)- Sayın Başkan...
BAŞKAN- Soru sahibi açıklama yapacaksa...
Buyurun Sayın Yıldırım; yerinizden kısa bir açıklama yapabilirsiniz.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)- Sayın Başkan, Sayın Bakan önemli konularda
açıklamalar yaptılar; ama, yetersizdir; çünkü, Tarım Bakanıdır, işin
başındadır. Tarım Bakanlığı, 50 000 000 dolarlık hayvancılığı destekleme
projesinin yetersiz olduğunu söylemekle yetinme noktasında değildir.
Şimdi, benim ilave açıklamalarım şöyle olacaktır: Türkiye, 11 900 000
hayvan varlığının 2 100 000 küsurunu bir yılda kesmektedir. Biz, Avrupa
Birliğine girmek istiyoruz. Avrupa Birliğine girecek bir ülke, Avrupa Birliği
ülkeleriyle, tarımıyla, sanayiiyle, insangücüyle, bileğiyle, yüreğiyle yarışma
noktasına gelmelidir. Türkiye bir tarım ülkesidir; nüfusumuzun yüzde 40'ından
fazlası kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Hükümet programında da izlediğimiz
şekilde, diyor ki hükümet "nüfusumuzun yüzde 15'i yoksuldur. Bu
yoksulluğun merkezi kırsal alanlardır. Bu yoksullar, kırsal alanlardan kent
merkezlerine gelerek varoşlarda yaşamaktadır."
Benim sorum şu idi: "Diyanet İşleri Başkanlığını harekete
geçirerek, dinî eğitimle, camilerde hutbeler okutularak, halkımızı erkek
hayvanların kurbanda tercih edilmesi için bilinçlendirilmeyi düşünüyor
musunuz?"
Sayın Bakan buna doğru yanıt vermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığına ve
Sayın Bakana bu konuda teşekkür ediyorum; çünkü, 24 Ocak 2003 Cuma günü
Türkiye'deki bütün camilerde dişi damızlık düvelerin ve gebe düvelerin kurban
olarak kesilmemesi yönünde hutbeler okunacaktır. Basın, medya ve televizyonlar
bu konuya büyük ilgi göstermiştir ve gereği yapılmıştır; ama, bu işin birinci
ayağıydı. Önemli olan ikinci ayak.(AK Parti sıralarından gürültüler)
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan...
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Ben diyorum ki sorumda...
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, bunun bir süresi yok mu?!
BAŞKAN - Bir saniye...
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Değerli arkadaşlar, lütfen, sabırlı
olalım. Türkiye üretmeye başlasın... Yani, Amerika geliyor, Irak'ı
bombalayacağım diyor...
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, soruyla ilgili...
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - ...3,5 milyar dolar para vereceğim
diyor... Biz hayvan üretelim de, o da bize 3,5 milyar dolar falan vermesin; biz
istemiyoruz onun parasını. Ne Türkiye savaşa girsin ne Amerika Irak'ı
bombalasın!..
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, soruyla ilgili konuşur musunuz.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Lütfen, sabırlı olun!.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ikinci sorum, damızlık hayvanların
kurban edilmesiyle ilgilidir. Yoksul köylümüz, Ziraat Bankasına olan
borçlarını, kızını evlendirdiyse çeyiz borçlarını, oğlunu evlendirdiyse çeyiz
borçlarını veya çocukları okuyorsa eğitim masraflarını ödeyemez durumdadır.
Eğer bir damızlık düve yetiştirmişse, bunu satma durumundadır. Satma durumunda
olan vatandaşa -Tarım Bakanlığımız valiliklere gerekli kaynağı temin ederek-
bireysel doğrudan hayvancılık destek projesini uygulamaya koymayı düşünüyor
musunuz dedik; bu sorumuza yanıt alamadık.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - 1 dakika... Üçüncü sorumu da söylüyorum,
bir daha söz almayacağım.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, İçtüzükte "cevap üzerine soru sahibi,
yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir" deniliyor,
size 4 dakika süre verildi.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, biz, buraya susmaya değil,
konuşmaya geldik.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Bakan sizin konuşmanıza cevap vermek isterse,
cevap verecektir.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Yani, biz, buraya konuşmaya geldik...
BAŞKAN - Sayın Bakan, cevaplandırmak istiyorsanız, buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakika.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım tabiî ki
ülkemizin sorunlarına değiniyor, tabiî ki ülkemizde, özellikle kırsal kesimde
meydana gelen gelişmelerden ve bu sektörde çalışan insanların içinde bulunduğu
durumlardan bahsediyor.
Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde, bütün sektörlerle ilgili sorunları
sıralasak, önceliğin, sayının nerede biteceğini bir anda kararlaştıramayız. Her
birimiz kendi ilgi alanımıza göre konuşuyoruz. Tarımla ilgili sorunları,
sıralayacak olsam, herhalde, konumum gereği, öyle şeyler söylemem lazım ki...
Bu işin içerisinden nasıl çıkacağız; birlikte çıkacağız. Bu ülkedeki sorunları,
biz, bir günde üretmedik; yıllarca süren bir ihmalin sonucunda ürettik. 1980
sonrası arttı; hepimiz biliyoruz. Yine, bu ülkede, başta tarım olmak üzere,
diğer sektörlerdeki sorunlarımız, bu ülkenin insanları tarafından çözülecek,
bizler çözeceğiz; en başta sorumluluk bizde, bu Mecliste. Dolayısıyla,
konuları, belli kalıp içerisinde konuşmamız lazım. Sayın muhalefet
milletvekilleri, elbette, bizden, çok kısa bir süre içerisinde, birikmiş olan
bu sorunların çözümünü beklemiyordur; ama, bu sorunları ifade edebilirler.
Belki, biraz, bu konuda daha insaflı davranmalarını bekleyebiliriz.
Hayvancılıkla ilgili konuda, ben, problemin ne olduğunu söyledim.
Hayvancılıkla ilgili problem, bu sektörün, ithalatın açılmasıyla birlikte,
ölmüş olmasıdır. Son üç yılda, belki, bizim irademiz dışında gelişen bir
sebepten dolayı, yani, Avrupa'da çıkan bir hastalıktan dolayı ithalatın
yasaklanmasıyla beraber, Türkiye'de, hayvancılık, tekrar ayağa kalkmaya başlamıştır;
ama, tabiî bir şekilde ortaya çıkan bu ithalat engeli hayvancılığımızı
canlandırırken, içinde bulunulan şartlardan dolayı, devletin bu sektöre
verebildiği -tabiî ki, o dönemdeki insanlar da çok istemiştir; ama, verebildiği
destek miktarını söylüyorum- ortalama 50 milyon dolardır. Hangi tarım bakanı
bunu ister, hangi milletvekili buna razı olur; ama, biliyoruz ki, ülkenin malî
bünyesi çok bozulunca, öncelikli olan alanlar malî sektöre kayınca, hiç de
tasvip etmediğimiz büyük kaynaklar bu sektöre gitmiştir. Şimdi, ülkemizin malî
yapısı çok mu düzgündür? Öyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz; ama, bütün
bunlara rağmen, hayvancılığımızın geliştirilebilmesi için, ben, şunu
söylüyorum: 2003 yılında, çok daha yüksek oranda bir kaynakla hayvancılık sektörünü
desteklemeliyiz. Böyle yaparsak, damızlık dişi düveler sorununu da bir nebzede
çözeriz; aksi halde, çözemeyiz. Aksi halde, temel ihtiyaç maddelerini
karşılayamayan bir insan, elindeki ineğinin damızlık olup olmadığına bakmadan
tabiî ki satar. Dolayısıyla, hükümet olarak, Meclis olarak, bu ülkenin
aydınları olarak, yöneticileri olarak bizim sorumluluğumuz, genel olarak
tarımda ve hayvancılık sektöründe bir canlanmayı sağlamaktır.
Ben, yine, bilgi olarak şunu söylüyorum: Geçen bu üç yılda sunî
tohumlama, sunî tohumlama ekip desteği, damızlık desteği, yem bitkileri
desteği, süt teşvik primi kapsamında verilen desteklerin ortalaması 2000, 2001
ve 2002 yıllarında 50 000 000 dolar olmuştur. Biz, buna, sunî tohumlamadan
doğan buzağı desteğini, arıcılık desteğini, hastalıklardan ari, arındırılmış
bir bölge oluşturma konusunda bir desteği ve gerçekleştirebilirsek, koyun
ihracatını teşvik edecek bir desteği katmak istiyoruz.
Gönül ister ki, bu konuda hayvancılığımızı çok kısa sürede
canlandıralım. Bu mümkündür; ama, bu, bir kaynak sorunudur. Biz, sanayileşmeden
vazgeçebilir miyiz, ülkemizin sanayileşmesini çözmeden tarımsal sorunlarını
çözebilir miyiz; hayır. Dolayısıyla, eleştirileriniz haklı; ama, bu
eleştirilerin çözümü üç ayda, altı ayda, bir yılda değil... Zamanla
iyileştireceğiz, birlikte iyileştireceğiz; desteğinize ihtiyacımız var,
tavsiyelerinize ihtiyacımız var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, depremzede esnafın mağduriyetleri ile Gölcük Kavaklı mahallesinin
afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/34)
BAŞKAN - Cevap verecek sayın bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
4.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, belediyelere ödenen afet paylarının kesilmesine ve depremzedelerden
kalıcı konut maliyetinin tahsil edilmek istenmesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/35)
BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
5.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in, Kocaeli'ndeki kiracı konumundaki depremzedelerin konut sahibi
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/36)
BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
6.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami Güçlü’nün cevabı (6/37)
BAŞKAN - Soruya cevap verecek Sayın Bakan?.. Hazır.
Soru önergesini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bir önceki hükümet tarafından, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizin
aşılması amacıyla, IMF'yle yapılan anlaşmalarla, kamunun küçültülmesi kararı
alınmış, bu kararlar çerçevesinde, Toprak Mahsulleri Ofisi bölge
müdürlüklerinden 5 tanesinin kapatılması planlanmıştır. Bu planlamaya göre, TMO
Yönetim Kurulu, ilk aşamada Gaziantep ve Bandırma, ikinci aşamada Şanlıurfa ve
Samsun Bölge Müdürlüklerinin, son aşamada ise Afyon veya İzmir Bölge
Müdürlüklerinden birinin kapatılmasını kararlaştırmıştır.
Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 96 ncı maddeleri hükmü
gereğince, aşağıda yönelttiğim soruların cevabının ilgili bakan tarafından
sözlü olarak verilmesini arz ederim.
Muhsin
Koçyiğit
Diyarbakır
1 - Daha önce, TMO Yönetim Kurulu tarafından Şanlıurfa Bölge
Müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmışken, ani bir karar değişikliğiyle,
onun yerine Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılmasının arkasındaki gerçek
neden nedir? Yoksa, bu, bir siyasî tercih midir?
2 - Bu, bir siyasî tercih değilse, kararınızı düzeltmeyi düşünüyor
musunuz? Diyarbakır Bölge Müdürlüğü faaliyetine devam edecek mi?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım Bakanı Sayın Sami Güçlü;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisimizin sayın milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Diyarbakır Milletvekilimiz Muhsin Koçyiğit'in ve yine, soru önergesini
çeken Diyarbakır Milletvekilimiz Mesut Değer'in benzer sorularına cevap vermek
istiyorum.
Biraz önce kaldığım yerden devam edecek olursam, ülkemizde 1980, 1994, 1999
yıllarında ortaya çıkan krizlerle, ekonomik alanda, özellikle reel sektörde
arzu edilen gelişme sağlanamazken, malî piyasaların gittikçe serbestleşmesi
sonucunda kamu kesimi açıklarının artması Türkiye'de sorunların artmasına sebep
olmuş ve dolayısıyla, birkısım tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştır. Bunu
ister IMF'yle ilgilendirelim ister ilgilendirmeyelim; kamu harcamalarının
kısılması konusunda, her kuruma da, tedbir alması sorumluluğu gelmiştir.
Bakanlığım bünyesinde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi de, bu konuda
getireceği tedbirler arasında bölge müdürlüklerinin kapatılmasını görüşmüş ve 5
bölge müdürlüğünün kapatılmasını bir takvime bağlamıştır.
Bu konuyla ilgili olarak, milletvekilimiz Sayın Muhsin Koçyiğit'in
sorularına, bir akış içerisinde, şöyle cevap vermek istiyorum: Şanlıurfa Bölge
Müdürlüğünün kapatılması konusunda daha önce alınmış bir Yönetim Kurulu kararı
bulunmamaktadır; dolayısıyla, bu konuya ilişkin bir karar değişikliği ve siyasî
bir tercih söz konusu olduğunu söyleyemiyorum.
"Bu bir siyasî tercih değilse" diye başlayan 2 nci sorusuna da
şöyle cevap vermek istiyorum: Bazı kurum ve kuruluşlara ait bölge
müdürlüklerinin ve başmüdürlüklerin kaldırılması ve alınacak tasarruf
tedbirlerine ilişkin 12 Ocak 2002 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, Mayıs
2002'de 2, Mayıs 2003'te yine 2 ve 2004 yılında 1 adet olmak üzere toplam 5
adet bölge müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmış; ilgili kurumun yönetim
kurulu da, ilkönce Gaziantep ve Bandırma, daha sonra Samsun ve Diyarbakır Bölge
Müdürlüklerinin ve en sonra da "İzmir veya Afyon" diye bir
belirsizlik de ortaya koyarak, kapatılmasını kararlaştırmıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisinin faaliyetlerini inceleyen Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu, 2001 yılı raporunda "bölge müdürlüklerinin kapatılması
durumunda iş ve işlemlerin daha hızlı ve verimli yürütülebileceği anlaşılmakta
olup, bölge müdürlüklerinin kuruma getirdiği malî külfet de dikkate alınarak,
gelecekleri hakkında bir karar alınması gerekmektedir" diye bir
değerlendirme yapmıştır. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılan
bu öneri, Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunca da, sürdürülen yeniden
yapılanma çalışmaları kapsamında değerlendirilmiş ve kuruluşa ait bölge
müdürlüklerinin kapatılması konusu genel olarak ele alınmıştır.
Yönetim Kurulunun aldığı bu karara göre, konuyu genel olarak incelemesi
sonucunda bölge müdürlüklerimizin tamamının kapatılması gündeme gelince, 2002
yılı sonunda kapatılması söz konusu olan Samsun ve Diyarbakır Bölge
Müdürlüklerinin de bu kapsam içerisine alınarak, Ekim 2003 tarihinde bölge
müdürlüklerimizin kapatılması konusunda bir irade ortaya konulmuş ve bu konu
Bakanlar Kurulunda görüşülmek üzere, yine, Aralık 2002 tarihinde, Başbakanlığa
iletilmiştir.
Böylece, bölge müdürlüklerimizin kaldırılmasıyla ilgili olarak, verilen
hizmetlerde hiçbir aksama ve gerileme olmaması, alım satım, sevk, tesellüm ve
diğer tüm faaliyetlerin yeni bağlantı yerleri kanalıyla sürdürülmesi ve Toprak
Mahsulleri Ofisinin piyasa regülasyonuna yönelik bir müdahale kuruluşu olarak
yeniden yapılanması konusunda, daha verimli ve yüksek bir performansla
çalışması hususları göz önüne alınarak, bölge müdürlüklerimizle ilgili bu
tasarruf tedbiri alınmıştır. Dolayısıyla, bölge milletvekillerimizin kendi
bölgelerinde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisinin kapatılmasıyla ilgili bir
siyasî tercihin olmadığını, daha çok, ekonomik ve tasarrufa yönelik yönün ağır
bastığını ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru sahibi Sayın Koçyiğit, yerinizden kısa açıklama yapabilirsiniz.
Yalnız, açıklama kısa olsun.
Buyurun.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır)- Sayın Başkan, değerli Bakanım, değerli
milletvekilleri; Bakanım gerçekten ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Durumun bir
siyasî tercih olmadığını, ekonomik nedenlerden kaynaklandığını, zaten sorunun
da amacına ulaştığını, Diyarbakır Bölge Müdürlüğümüzün kapatılma işleminin
ortadan kaldırıldığını, faaliyetine devam ettiğini belirtmişlerdir. Bundan
dolayı kendisine teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.
Soru cevaplandırılmıştır.
7.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in, TMO Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün
cevabı (6/38)
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya)- Cevaplayayım.
BAŞKAN- Sayın Bakan, yalnız, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince sözlü
soru önergelerinin birden fazlasını cevaplandırabilmeniz için baştan
bildirmeniz gerekirdi. Ancak, soru önergesini okutacağım, Sayın Değer kabul
ettiği takdirde yerinden kısa açıklama yapabilir.
Soru önergesini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mesut Değer
Diyarbakır
Tasarruf tedbirlerine ilişkin 12.1.2002 tarihli ve 2002/3849 sayılı
Bakanlar Kurulu kararıyla, TMO 13 Bölge Müdürlüğünden Gaziantep, Bandırma Bölge
Müdürlüklerinin öncelikli olarak (31.5.2002), Şanlıurfa ve Samsun Bölge
Müdürlüklerinin ikinci aşamada (31.12.2002), Afyon ve İzmir Bölge
Müdürlüklerinin son aşamada (31.5.2002) kapatılması kararı alınmıştır.
1- 1992 yılına kadar Ofis bölge müdürlüğü 10 iken, 1992 yılında Bandırma
ve Şanlıurfa, 1998 yılında da Gaziantep Bölge Müdürlüğü kurulmuştur. Yönetim
Kurulunun 29.4.2002 tarihli kararıyla da son kuruluşlardan ikisi kapatılmıştır.
Son kurulan Şanlıurfa Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararlaştırılmışken,
il sayıları, iş yoğunluğu ve kapasitesiyle beşinci büyük olan Toprak Mahsulleri
Ofisi Bölge Müdürlüğünün kapatılma kararı neden alınmıştır?
Bu bir siyasî karar mıdır?
Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün kapatılmasıyla doğacak maddî zarar nedir?
2- Diyarbakır Bölge Müdürlüğü faaliyetine devam edecek mi?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım Bakanı Sayın Sami Güçlü;
buyurun Sayın Bakanım.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Diyarbakır Milletvekilimiz Mesut Değer'in soruları ile diğer
milletvekilimiz Muhsin Koçyiğit Beyin soruları tam bir paralellik
göstermektedir. Dolayısıyla, biraz da bu konuda tecrübe eksikliğinden dolayı
-belki başlangıçta bunu belirtmem gerekiyordu- bir tek cevapla iki soru
önergesini de cevaplandırabilirdim; ancak, bunu da yaşayarak öğreniyoruz.
Dolayısıyla, ben, Sayın Mesut Değer'in sorularına da çok kısa olarak cevap
veriyorum.
Bu bölgeler arasında birkısım değerlendirmeler yapılırken... Geçmişte
yapılmış bir değerlendirmedir. Tabiî, bunun bütününe vâkıf değilim. Benim
bürokratlardan aldığım bilgiye göre, daha önce Şanlıurfa'yla ilgili böyle bir
kararın olmadığı, dolayısıyla, bu hususta, bir siyasî baskı sonucu bir
değişikliğe gidilmediği ifade ediliyor. Doğru kabul etmek zorundayım. Zaten, bu
konudaki tereddütleri ortadan kaldırmak için, Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün
kapatılması hadisesini, diğer bölge müdürlüklerimizle beraber, Ekim 2003 yılına
topluca ertelemiş olduk. Dolayısıyla, bölge müdürlüğümüz diğer bölge
müdürlükleriyle birlikte faaliyetini sürdürecektir; ama, 2003 yılının ekim
ayında, tüm bölge müdürlüklerimizi, hizmette bir aksamaya sebep olmayacak bir
yapılanmaya giderek, tasarrufu amaçlayarak ve Toprak Mahsulleri Ofisini,
piyasayı doğrudan düzenleme fonksiyonunu yerine getirecek şekilde düzenlemek
amacıyla kapatacağımızı, bununla ilgili Bakanlar Kuruluna gerekli teşebbüste
bulunduğumuzu ifade ediyor, tekrar saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın Değer, açıklama yapacaksanız, buyurun. Kısa olsun yalnız
açıklamanız.
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyarbakır Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüğü 1945'ten beri vardır. Bizim
burada soru önergemizde, yani, Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün büyük hacmi,
kapasitesi, çalışmasına rağmen, daha sonra 1994'te şube müdürlüğüyken bölge
müdürlüğü olan bir ile neden bağlandığı yönündeydi; fakat, Sayın Bakanımızın
vermiş olduğu cevapta Türkiye'deki bütün Toprak Mahsulleri Ofisi bölge
müdürlüklerinin kaldırılacağı yönünde.
Yine, Sayın Bakanın açıklamasında bir husus açıkta kaldı; bu konuda
Bakanlar Kuruluna bir taslak hazırlanıp sunulduğunu beyan ettiler; bu taslak
Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleşecek mi? Yani, Toprak Mahsulleri Ofisi bölge
müdürlüklerinin tamamının 31 Mayıs 2003 tarihinde kapatılmasına herhangi bir
diyeceğimiz yok, bizim soru önergemiz, sadece, Diyarbakır'daki bölge
müdürlüğümüzün kapatılarak, bir başka il bölge müdürlüğüne bağlanması
konusundaydı. Bu konudaki cevap doğru; ama, Sayın Bakanımız Bakanlar Kurulu
taslağı hazırlandığını beyan ettiler; bu taslak Bakanlar Kurulu kararı şeklinde
ne zaman gerçekleşir; bu muallakta kaldı efendim.
Teşekkür ediyorum
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değer.
Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Hayır, tamam.
BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Ardahan, Türközü sınır kapısından yapılan motorin ticaretinin kaldırılmasına,
Çıldır-Aktaş sınır kapısı çalışmalarına ve Ardahan'da doğalgaz rafinerisi ve
çevrim santrali kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (6/40)
BAŞKAN - Soruya cevap verecek sayın bakan?.. Var.
Soru önergesini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ensar Öğüt
Ardahan
1993 yılında Gürcistan'a açılan Türkgözü kapısı Ardahan'ın kalkınması
için önemli bir imkân olarak görüldü. Ancak sınır ticaretinden faydalanılamadı.
1999 yılında Ardahan'a ve çevre illere verilen 90 000 ton motorinin
tamamen kaldırılması, Ardahan'daki ticarî hayatı bitirmiştir.
1- Ardahan Türkgözü kapısındaki motorin ticareti yapan tüm esnaf iflas
ederek icralık olmuştur. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
2- Gürcistan'a açılması düşünülen Çıldır-Aktaş kapısının altyapı, bina
ve diğer hazırlıkları tamamlanmıştır. Bu kapının açılması için çalışmalarınız
ne aşamadadır?
3- İlimizden geçen doğalgazın çevrim santralının ve rafinerisinin
ilimizde kurulmasını düşünüyor musunuz? İlimizde işsizliği ve göçü azaltacağı
gibi ilimizin kalkınmasına da çok ciddî katkı sağlayacak olan bu tesislerin
kurulmasını, ayrıca ilimizde kurulacak çevrim santralının ve rafinerinin doğu
illerimize ve Karadeniz illerimize dağıtımının daha ekonomik ve kolay olacağı
bir gerçektir. Bu husustaki düşünceleriniz nelerdir?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen,
buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün sözlü soru önergesine cevap
vermek için huzurunuzdayım; saygılar sunuyorum.
Sınır ticareti uygulamaları, esasen, biliyorsunuz, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinden yapılan ihracatın artırılması ve bu ihracat sayesinde
bölgede sınaî ve ticarî gelişmenin sağlanması, ayrıca sınır illerinin
ihtiyaçlarının bir bölümünün de ithalat yoluyla daha düşük maliyetle sağlanması
ve bölgelere ekonomik canlılık getirilmesi amacıyla başlatılmıştı. 1997'de
motorin ticaretinin devreye girmesiyle, tamamıyla petrol ürünleri ithalatına
dönüştü ve böylece, hem kalitesiz motorin girişi hem rafinerilerimizin eksik
kapasiteyle çalışır hale gelmesi nedeniyle, çeşitli kamu kuruluşlarından
yapılan itirazlar sonucu gitgide azaltılmaya başlandı.
Ardahan İlinde, 1998 yılında 130 000 ton, 1999 yılında ise bu ilimize
tahsis edilen 90 000 tonluk kota dahilinde 81 000 ton motorin Gürcistan'dan
ithal edildi. Ülke genelinde çeşitli meslek kuruluşlarının şikâyetine yol açan
olumsuz gelişmeler sonucu, tekrar tekrar, ikame olarak da hiçbir vergi ve fonun
kaybolmadığı ham petrol ithalatına dönülmesi ve yerli üretimin zarar görmesinin
engellenmesine yönelik olarak 1999 yılında kabul edilen politikalar
çerçevesinde ithalatta il ihtiyacı ölçütü benimsendi ve motorin ithalatında
alınması gereken vergi ve fonların oranı büyük oranda yükseltildi. Bu
çerçevede, il ihtiyacı olarak, Türkgözü gümrük kapısından, 2000 yılında 2 200
ton, bilahara 2001 yılında ise 1 000 ton motorin ithalatı gerçekleştirildi.
İthalat vergi oranlarının yükseltilmiş olması ve ithalinden sonra il
dışına çıkarılmasına müsaade edilmemesinden dolayı, motorin talebi önceki
dönemlere göre önemini yitirdi ve 2002 yılında motorin ithalatı sona erdi.
Bununla beraber, 2000 yılından itibaren uygulamaya konulan politikalar
neticesinde sona eren bu motorin ticaretine alternatif olarak, yine sınır
ticareti dahilinde gümrük hatlarında sınır ticareti merkezleri kurulmasına
yönelik çalışmalara devam ediyoruz. Öncelikle pilot uygulama olarak birkaç ilde
başlatılmasını düşündüğümüz bu sınır ticareti merkezlerinden bir tanesinin de
Ardahan Türkgözü kapısında inşası öngörülüyor. Söz konusu ticaret merkezleriyle
sınır bölgelerinden ticarî faaliyetlerin daha da artmasını, daha da önemlisi,
bölgede kalıcı bir ekonomik aktivitenin sağlanmasını amaçlıyoruz.
Çıldır-Aktaş sınır kapısı da, 1995 yılı yatırım programına alınmıştı biliyorsunuz,
1998 yılında ikmal edilmek üzere dahil edildi; ancak, Çıldır-Aktaş sınır
kapısı, 8.8.1995 gün ve 22378 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu
kararıyla, yolcu giriş kapısı olarak tespit edildi. Söz konusu sınır kapısı,
6.2.1997 günü 22900 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle,
birinci sınıf gümrük müdürlüğü olarak kurulmuştur. Çıldır-Aktaş gümrük
kapısının Posof-Türközü gümrük kapısıyla aynı tarihte açılması öngörülmüş
olmasına rağmen, Gürcistan tarafından gümrük idare binasının ve yolun
yapılmaması ve Sayın Shevardnadze'nin yoğun ısrarı üzerine, Sayın
Cumhurbaşkanının da mutabakatıyla, kapının açılışı yapılmadı. Çıldır-Aktaş
sınır kapısı projesi kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde, sınır kapısı,
son durum itibariyle hizmete hazır hale getirildi. Ancak, bu kapının tam olarak
faaliyete geçebilmesi için, Gürcistan sınır kapısı inşaatı, yol ve altyapı
tesislerinin tamamlanmış olması gerekmektedir. Bu konuda, Gürcistan
yetkililerince, Gürcistan tarafındaki 33 kilometrelik bağlantı yolu ile gümrük
sahası finansmanının sağlanması hususunda Türkiye'nin yardımlarına ihtiyaç
olduğu bildirilmiştir. Bu proje kapsamında, teknik incelemelerde bulunmak
üzere, 2.7.2001 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü ve Gümrük Müsteşarlığı
yetkililerince bölgeye gerçekleştirilen ziyaret sonucunda hazırlanan raporda,
yolun maliyeti, 10 Mayıs 2001 tarihi itibariyle 13 trilyon 123 milyar lira
olarak hesaplanmıştır.
Bilgilerinize arz ederim; saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın Öğüt, yerinizden cevap vermek isterseniz, kısa bir açıklama
yapabilirsiniz.
Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli
milletvekilleri; Ardahan'da iki tane sınır kapısı var; maalesef, birisi kapalı,
birisi yarı açık. 1996'da motorin ticaretine başlandı. 1996'dan 2001'e kadar,
belli bir motorin ithalatı yapıldı; 750 aile 750 tanker aldı. Bu tankerleri
alırken, herkes, yüksek faizle bankadan borçlandı; iş yapacağım, kapı açıldı,
gözümüz aydın diye, bir sevinç içerisinde, sevinçle, heyecanla bir işe
başlandı. Ancak, daha sonra, ithalat kesilince, 750 aile ve ona bağlı olarak
sınır ticaretinden faydalanan, karne alan 2 000 aile iflas etti. Bugünkü
konumda, Ardahanlı esnaf, tankerlerini yok pahasına sattı, halen bankalara
borcu var. Bankaların dışında, SSK, artı Bağ-Kur, artı vergi dairesine 32
trilyon borcu var.
Şimdi, sınır ticaretinin bu kadar zarurî olması gereken bir bölgede,
sınırımızın öteki tarafında 200 000 000 insan var, o insanların sınır ticareti
potansiyelinden faydalanmamız gerekirken, kapının birisinin yarım açık,
diğerinin de tam kapalı olması, değil Ardahan'a, Türk ekonomisine büyük zarar
vermektedir. Bu anlamda, Sayın Bakandan ben istirham ediyorum, ayrıca duyarlı
baktığı için teşekkür ediyorum -daha önceden de sohbet etmiştik- ben
inanıyorum, bu Çıldır kapısının açılması için de 13 trilyonu sağlayacaklardır.
Posof kapısının da daha iyi bir şekilde çalıştırılarak, ilin ihtiyacı
olan motorin ithalatı ve diğer sınır ticaretini geliştireceğine inanıyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Öğüt, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, açıklamada bulunacak mısınız?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Yerimden konuşabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bu konuyla ilgili olarak çalışmaları arkadaşlarımız zaten yapıyorlar.
Daha önce Hakkâri milletvekilimize verdiğim cevapta da olduğu gibi, önemli
olan, Türkiye ekonomisine zarar vermeden bu sınır ticaretini tekrar revize
etmek; çünkü, her taraftan, bütün kamu kuruluşlarından, bu konuyla ilgili, bu
konunun gerçekten Türkiye ekonomisine zarar verdiğine dair yazılar var.
Şimdi, amacımız, komşu ülkelerle olan ticaretin arttırılmasıyla bunu
çözmek. Bunu nasıl yapacağız; görüyorsunuz, Irak'a ticaret heyetini düzenledik,
ay sonunda Suriye'ye ticaret heyeti düzenliyoruz, İran'a da ticaret heyeti
düzenleyeceğiz. Zaten, komşu ülkelerle olan ticaretteki engellerin
kaldırılması, özellikle bu bölgede sınır komşularımızla olan ticaretin artması,
bizim bu şehirlerimizin tamamında ticarî aktiviteyi artıracaktır; çözümümüz bu
olacak.
Motorinin dışında da, sınır ticareti içerisinde, böyle çok cazip ürünler
yok. Bazı illerde kalem sayısını 20'ye çıkardık, 10'a çıkardık; ama, burada,
istediğimiz ticaret akışı sağlanmıyor; dolayısıyla, bu konuda çalışma
yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde, inşallah, bu sınır ticareti merkezleri
kavramını oturtabilirsek, bunlarla, çözümün bir kısmını halledeceğiz, tamamını
çözemeyeceğiz; çözümün tamamı, bu ülkelerle olan ticaretimizin toplam ticaret
hacmimizdeki oranının yükselmesidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
9.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya'daki yerel yönetimlerin turizm şirketlerinin ödediği
vergilerden yeterince pay alamamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/45)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/46)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde kapalı durumdaki bir otele ilişkin
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
(6/47)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.
Soru önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ekte sunulan sorularımın Turizm Bakanı Sayın Güldal Akşit tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 27.12.2002
Feridun Fikret
Baloğlu
Antalya
1- Ülkemizin turizm başkenti olarak nitelenen Antalya'da turistik belde
Konyaaltı'nın merkezindeki Turem Otel, iki yıldır kapalı durumdadır. Dört
yıldızlı otel düzeyindeki bu tesisin atıl durumda kalma nedeninin Maliye
Bakanlığıyla çözümlenemeyen sorunlar olduğu doğru mudur? Bu durumda sorunun çözümlenmesi
için Bakanlığınız hangi çözümü önermektedir?
2- Söz konusu otelde, turizm eğitimi görmekte olan öğrencilerin, ötelin
kapalı tutulması nedeniyle eğitimlerini başka otellerde yapmak zorunda
kalmalarının doğurduğu zorluklar nasıl giderilecektir?
3- Söz konusu otelin ve otelin yanındaki eğitim merkezinin arsasıyla
birlikte gerçek değeri nedir?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Turizm Bakanı Sayın Güldal Akşit;
buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Antalya Milletvekili Feridun
Fikret Baloğlu'nun soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuzdayım.
Antalya Arapsu Turizm Eğitim Merkezi, mülkiyeti Hazineye ait ve
Bakanlığımıza bu amaçla tahsisli 10 426 metrekare yüzölçümlü taşınmaz üzerine
kurulmuştur. Söz konusu arazinin bir bölümü üzerinde eğitim merkezi kurulması
amacıyla Hazineye bağışta bulunan Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezi adıyla
kurulan tesiste eğitim hizmetleri sürdürülmektedir. Tesis, okul ve uygulama
oteli bölümlerinden oluşmaktadır.
Bakanlığımıza bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren TUREM'lerde uygulama
otelleri, eğitimin vazgeçilmez bir parçası durumundadır. Kursiyerlerimize
uygulama alanlarının yaratılması ve genel bütçeye daha fazla yük getirilmemesi
için, bu alanlar, Bakanlığımız çalışanlarının kurmuş olduğu ve başlangıçta
Turizm Dayanışma Vakfının (TUDAV) yüzde 49, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez
Müdürlüğünün (DÖSEM) ise yüzde 51 payıyla kurulan TURAŞ Turizm ve Ticaret
A.Ş.'ye, işletilmek üzere bir protokolle verilmiştir.
Söz konusu şirketin pay oranları, 19.3.2002 tarihinde yapılan yeni
düzenlemeyle yüzde 47,7'si DÖSEM, yüzde 51,3'ü TUDAV, geri kalan yüzde 1 pay
ise Belek Turizm Yatırımcıları Birliği (BETUYAB), Nesil Büyükpamukçu, Galip
Metingü ve Mümtaz Telli arasında dağıtılmıştır.
Ancak, Başbakanlığın 26.10.1998 tarih, 1998/28 sayılı Genelgesiyle,
vakıfların bu tür faaliyetlerden men edilmiş olması nedeniyle, işletmeciliğin
yasal bir prosedüre kavuşturulmasını teminen, uygulama oteli faaliyetlerine,
1999 Kasım ayında işletmeci TURAŞ tarafından ara verilmiştir.
Bakanlığımızca, Maliye Bakanlığı nezdinde, uygulama otelinin tahsis
amacı değiştirilmeksizin, işletme faaliyetinin kira mukabili TURAŞ AŞ'ye
verilmesi için 2000 Kasım ayında girişimlerde bulunulmuş, ancak, sonuç
alınamamıştır.
Bu arada, Maliye Bakanlığınca, tesisin kurulu olduğu arazinin, TUREM'in
amacı doğrultusunda kullanılmadığı gerekçesiyle satılarak tasfiyesi gündeme
getirilmiştir. Hazine Taşınmaz Malları Satış Koordinasyon Kurulunun 4.12.2001
tarihli kararı ve Maliye Bakanlığının 11.12.2001 tarihli talebi üzerine,
6.2.2002 tarih ve 24663 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı
ekinde, satışa çıkan taşınmazlar listesinde, anılan taşınmaz da yer almıştır.
Ancak, okul kısmında eğitimin fiilen sürmesi, otel ve okul bölümlerinin
ayrı kullanılmasının yarattığı sorunlar ile arazinin bir bölümünü Hazineye,
üzerinde turizm eğitim merkezi kurulması şartıyla, Mehmet Zeki Balcı'nın adının
verilmesi koşuluyla bağışlanmış olması, bağışlanan kısmın teknik olarak
ifrazının yapılamaması ve benzeri nedenlerle, konu yeniden değerlendirilerek,
Bakanlığımızca, ilgili bakanlık nezdinde girişimlerde bulunulmuş, söz konusu
taşınmazın satış listesinden çıkarılması talep edilmiştir. Konu, Bakanlığımızca
izlenmektedir. Bu konudaki teknik, idarî işlemler, Yatırımlar Genel Müdürlüğü
ve İşletmeler Genel Müdürlüğünce takip edilmektedir.
Diğer yandan, Bakanlığımız Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 36 ncı maddesinde yapılacak değişiklikle, turizm eğitim
merkezlerinin, uygulama otellerinin, döner sermaye müdürlüklerimiz aracılığıyla
işletilmesine, işlettirilmesine imkân sağlayacak talebimiz, 9.1.2003 tarihinde
Plan ve Bütçe Komisyonu gündemine alınarak görüşülmüştür.
Söz konusu değişikliğin gerçekleşmesi durumunda, uygulama otelinin
işletilmesine yönelik sorun çözümlenmiş olacaktır; ancak, uygulama otellerinin
işletilmesine yönelik hukukî sorunların çözümüyle birlikte, Maliye Bakanlığınca
Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim Merkezinin üzerinde kurulu olduğu taşınmazın,
yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararı ekindeki satış listesinden
çıkarılması gerekmektedir. Bakanlığımca bu konu izlenmektedir.
2 nci soruya vereceğim cevap: Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim
Merkezinde, halen eğitime devam eden öğrencilerin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakika süre
veriyorum.
TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (Devamla) - ... uygulamalı eğitimleri,
Antalya'daki nitelikli tesislerle kurulan koordinasyon sonucunda bu tesislerde
yapılmaktadır.
Öğrenciler, söz konusu tesislere, Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim
Merkezi Müdürlüğünün sorumluluğunda sağlanan ulaşım araçlarıyla götürülüp
getirilmekte ve disiplin kuralları açısından yakından izlenmektedirler.
1 inci sorunun cevabında arz edilen yasal, idarî sorunların çözümüyle,
uygulama oteli de fiilen işletmeye açıldığında, Mehmet Zeki Balcı Turizm Eğitim
Merkezinde, otel ve okul eğitimi bir bütün olarak sağlanacaktır.
3 üncü soruya vereceğim cevap: Otel, 16.1.1991 yılında ihale edilmiş ve
18.8.1994 yılında tamamlanmış olup, müteahhide bu tarihler arasında
Bakanlığımızca yapılan ödemeler yazılı olarak liste halinde sunulmuştur; ama,
toplam olarak kesin hakediş tutarı, fiyat farkları hariç, o günkü tarih birim
fiyatlarına göre, 11 506 530 587 liradır.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Sayın Baloğlu, açıklama yapmak istiyorsanız, buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakana
açıklamaları nedeniyle teşekkür ediyorum; ama, bu açıklamalar beni tatmin
etmedi; Antalya'da bu nedenle sıkıntı çeken insanları da tatmin ettiğini sanmıyorum.
Doğal ki, Bakanlığındaki bürokratlar bu bilgeleri kendilerine
sunmuşlardır; ama, Antalya'ya uğradıkları zaman o tesisi -gördüler mi
bilmiyorum- görmelerini istiyorum; çünkü, Konyaaltı, Antalya ve Türkiye turizmi
açısından çok önemli bir yerdir ve o otelin şu andaki değeri, emlak
komisyoncuları aracılığıyla yaptığımız bir tespite göre, 14 trilyon
civarındadır, önemli bir miktardır. Sorunun nasıl çözümleneceği konusunda
birtakım önerilerin getirildiğini ve Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun hükmünde
kararnamenin değiştirilmek üzere olduğunu burada öğreniyorum. Aslında, çözümü
getirecek olan Maliye Bakanlığıdır. Sayın Turizm Bakanı ile Sayın Maliye Bakanı
aynı hükümet içerisinde ve aynı partiden iki bakandır. O nedenle, sorunun böyle
sürüncemede kalmaması ve süratle çözümlenmesi mümkündür.
Öğrencilere gelince, aslında, olayın en dramatik sonucu şudur: Orada,
200 civarında çocuk turizm eğitimi görüyor. Burunlarının dibinde bir okul var,
o okulda eğitim göremiyorlar, arabalara bindiriliyorlar. Hangi disiplin
içerisinde olursa olsun, bu öğrencilerin, yanı başlarındaki bir okulda öğretim
görmekten mahrum olmaları ve Antalya'nın uzağındaki bazı özel okullara
taşınmaları son derece yanlıştır. Bunun bir an önce çözümlenmesi çok önemlidir.
Gayretleri için teşekkür ediyorum; ama, anlıyorum ki, kısa sürede
çözümlenmeyecektir. Bu, beni çok üzüyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Baloğlu, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, açıklamada bulunacak mısınız?
TURİZM BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Hayır efendim.
BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.
13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya Konyaaltı Beldesinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ait boş
bir alana ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
Gündemin 16 ve 19 uncu sırasındaki soruları birlikte okutacağım.
14.- Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan'ın, TBMM Bilgi İşlem Merkezine ve bazı bilgi işlem hizmetlerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM
Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı (6/49)
15.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sözlü soru önergesi ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in cevabı
(6/52)
BAŞKAN - Soruları cevaplandıracak Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili?.. Hazır.
Birinci soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Mecliste, hazırda var olan bilgisayar ağı içerisinde internet hizmetleri
verilmektedir. Ancak, güvenlik gerekçesiyle video konferans (görüntülü, sesli
haberleşme) ve karşılıklı yazışma müsaadesi verilmemektedir.
Aşağıdaki sorularımın, Meclis Başkanlığınca sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Tacidar
Seyhan
Adana
1- Meclisin Bilgiişlem Merkezini yeniden teknik olarak düzenlemeyi
düşünüyor musunuz?
2- Daha önce yayımlanan 15.03.2001 tarih ve A.01.0.GNS.40/021-22457
sayılı genelgeyle yasaklanan sesli ve görüntülü haberleşmeyi yasak kapsamından
çıkarmayı düşünüyor musunuz?
3- Şu anda kullanmakta olduğumuz telefon hatlarımızdan paralel çıkış
alarak, Meclis server'ı dışında kendi bilgisayarımızı direkt olarak iletişime
açmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - İkinci soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM 22 nci Dönem milletvekilleri, örnek bir davranışla, Meclis
lojmanlarında oturmama kararı almışlardır.
Aşağıdaki sorularımın, Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 96 ncı
maddeleri uyarınca Sayın Meclis Başkanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Muhsin
Koçyiğit
Diyarbakır
1- Meclis lojmanlarında, eski ve yeni sayın milletvekillerimizden, şu
anda kaç kişi oturmaktadır?
2- Meclis lojmanlarında oturan sayın milletvekillerimiz, kaç Türk Lirası
kira ödemektedirler?
3- Meclis lojmanlarını satmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda, bugüne
değin bir işlem yapıldı mı?
4- Şayet kısa bir süre içerisinde (bir yıl) satılamayacaksa, evsiz,
yurtsuz, fakir vatandaşlarımızın kullanımına bedava olarak vermeyi düşünür
müsünüz?
BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili Sayın Nevzat Pakdil; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TBMM BAŞKANVEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan'ın Başkanlığımıza
yönelttiği Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgiişlem Merkezi Birim Amirliği ve
bazı bilgiişlem hizmetlerine ilişkin sözlü soru önergesine, Sayın Başkan adına
cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Soru önergesinin ilk kısmında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgiişlem
Merkezinin teknik açıdan yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceği sorulmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bilgisayar ağının bugünkü altyapısı 1999 yılında
kurulmuştur. Kuruluşunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi
gereksinimlerinin gelişen bilişim teknolojilerine, artan kullanıcı sayısına ve
kurum içerisinde üretilen ve dışarıdan gelen bilgi miktarının zaman içerisinde
büyüyeceği bilincine dayalı olarak, gelişmeye ve çağın teknolojilerine adapte
olmaya uygun bir altyapı seçilmiştir. Kuruluşundan günümüze kadar geçen süre
içerisinde, hizmet açısından herhangi bir sıkıntı yaşanmadan, ilerleyen
teknoloji ve büyüyen gereksinimler paralelinde altyapı güncellenmesi yapılmış
ve yapılmaktadır. Bilgiişlem Merkezi iletişim altyapısının, teknik olarak yeni
bir düzenlemeye, şu aşamada gereksinimi yoktur; ancak, kurumumuzun 1 Mbit olan
internet bağlantı hızının, iç ve dış kullanıcı sayısının artması ve erişime
açılan bilgi miktarının büyümesi nedeniyle, 2003 yılı başında 2 Mbit'e
yükseltilmesi planlanmıştır.
İkinci olarak, daha önce bir genelgeyle getirilen sesli ve görüntülü
haberleşme yasağının kaldırılıp kaldırılmayacağı sorulmaktadır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Telefon Yönetmeliği hükümlerinin gereği olarak,
telefon kullanımında azamî tasarrufun sağlanması amacıyla, telefon hatlarından
internet bağlantısı yapılması ve telefon hatları bilgisayara bağlanarak sesli
ve görüntülü görüşme yapılması, yasaklanmıştır.
Önergenin üçüncü kısmında, halen kullanılmakta olan telefon hatlarından
paralel çıkış alarak, Meclis sunucu bilgisayarı dışında, şahsî bilgisayarların
doğrudan iletişime açılıp açılmayacağı sorulmaktadır. Meclis yerel ağına bağlı
bilgisayarların bilgi güvenliğinin mümkün olan en üst düzeyde sağlanması için,
Bilgiişlem Merkezi Birim Amirliğimiz bir dizi teknolojik önlem almıştır. Kurum
ağı altyapısına bağlı bir bilgisayarın, aynı zamanda telefon hattıyla iletişime
açılması, bu alınan önlemlerin bir ölçüde devredışı kalması, dolayısıyla, kurum
ağına bağlı tüm bilgisayarların dışarıdan gelebilecek saldırılara açık hale
gelmesine neden olacağından, şimdilik düşünülmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın
Muhsin Koçyiğit'in, milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanına yönelttiği sözlü soru önergesini Sayın Başkan adına
cevaplandırıyorum; Yüce Heyetinize, tekrar, saygılar sunarım.
Sayın milletvekilleri, halen, toplam 265 lojmanda 47 yeni milletvekili
ve 21 inci Dönemden 218 milletvekili oturmaktadır. Lojmanlarda oturan
milletvekilleri, 15 Ocak 2003 tarihine kadar, lojman kirası, yakıt ve ortak
kullanım giderleri dahil, aylık 345 000 000 Türk Lirası ödemişlerdir. 15 Ocak
2003 tarihinden sonra, yani, şu aşamada kira tahsilatı Maliye Bakanlığının
sorumluluğundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Ocak 2003
tarihli toplantısında, Milletvekili Lojmanlarının başka bir kamu kuruluşuna
devredilmemesi ve özel kişi veya kuruluşlara en uygun sürede satışının
yapılması şartıyla tahsis kararının 15 Ocak 2003 tarihi itibariyle kaldırılması
hususunun Maliye Bakanlığına bildirilmesi ve lojman yönetiminin 15 Ocak 2003
tarihinde Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilmesi kararlaştırılmıştır ve bu
işlem yapılmıştır. Başkanlık Divanı kararında da belirtildiği gibi, Maliye
Bakanlığı, lojmanları en kısa sürede, en uygun şartlarla satmak için
hazırlıklara başlamıştır.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; durumu Başkan adına bilgilerinize arz
ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Seyhan, açıklamada bulunacak mısınız?
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
duyarlılığından dolayı Sayın Meclis Başkanvekilime teşekkür ederim. Belli bir
bilgi almışlar; ama, ben, burada hem milletvekili arkadaşlarımın hem Sayın
Başkanvekilinin dikkatini çekmek istiyorum.
Ben, doğrusu, çok üzüldüm; ya ben uzayda yaşıyorum ya da bu arkadaşlar
eksik bilgi alıyorlar. Yeterliliğinden bahsedildi. Şu anda kullanmakta
olduğumuz, benim size seslenmekte olduğum winmix denilen aracın dahi bir yedeği
var, parmak izi alan makinenin dahi bir yedeği var; ancak, bunların bağlı
olduğu server'ın yedeği yok. Şimdi eternet kartı bozulsa bu oturumu iptal etmek
zorundasınız; bu bir.
İkincisi, Meclis Bilgiişlem Merkezinde halen Pentium 166 bilgisayarlar
kullanılıyor. Bu parçaların ithalini dahi Yüce Meclis 2000 yılında durdurdu.
Böyle bir Meclisten nasıl e-devlet yapısına geçilebileceğini çok merak
ediyorum. Önce e-Meclis yapalım. Bankolara dört bilgisayarla hizmet veriliyor.
Bu, hiçbir arkadaşımın günlük ihtiyacını dahi görmüyor. Eğer, otomasyona
geçemezsek, eğer, bilişim teknolojisini reddedersek Türkiye'de ekonomik
yıpranmanın önüne geçemeyiz. Bilişimsizliğin faturası, Türkiye Bilişim
Derneğinin de onayladığı gibi 100 milyar doların üzerindedir arkadaşlar; çok
ciddî bir rakam. Diğer ülkeler de araştırılarak bu bilgiler verilmiştir.
Lütfen, sizi, her konuda bilişimden yana, e-devletten yana duyarlı olmaya
çağırıyorum. Özellikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilişim teknolojisini
kullanabilecek idarî yapılanma dahi sağlanamamıştır. Elektrik-elektronik mezunu
çocuklarımız, bugün, müstahdemle aynı maaşla, 4/b statüsünde çalışmaktadırlar.
İdarî yapılanma yapmadığınız sürece, teknik yapılanmanın israfa yol açtığını
her bilgiişlemci size söyler.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Yalnız, şöyle tamamlamak istiyorum Sayın
Başkan.
Bakın, bizler, çoğu zaman yoklamaya tabi tutuluyoruz. Yoklamada
devam-devamsızlığımızı ortaya çıkaracağınız bir yazılımınız dahi yok Mecliste,
text dosyasına yazılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Tamamlıyorum efendim.
Her gün text raporunu alıp, teker teker bunları hesaplamak zorundayız ve
ben, merak ettiğim bir şeyi de sorarak bitirmek istiyorum.
Geçen hafta 40 ıncı sıradayken...
Bakın, teknolojiyi görüyorsunuz. Buyurun, değiştirmeye gerek
duymadığınız teknoloji bu; mikrofonum düştü...
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Efendim...
BAŞKAN - İçtüzük hükmü açık, çok kısa bir açıklama yapmak
konumundasınız.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, yalnız, bununla ilgili bir şey
söylemek istiyorum. Geçen hafta gündemin 40 ıncı sırasındayken, bu hafta 16 ncı
sıraya gelmiş olmayı mantıklı görüyorum; doğru bir açıklaması vardır; gündem de
eksildiği için, sıram ilerliyor; ama, 7 Ocakta 36 ncı sıradayken, 14 Ocakta 40
ıncı sıraya nasıl geldiğimi anlamadım.
Bir de, iki aydır...
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Peki Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, konumuzla ilgili açıklamada bulunacaksanız,
buyurun. Yalnız, İçtüzük hükümlerine uygun olarak kısa bir açıklama.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Sayın Başkanvekilim;
gerekli hassasiyeti gösterip, sorunun yanıtını verdiği için Başkanvekilimize
teşekkür ederim. Sadece sorunun bir bölümünü açıklamadılar. Ben, eğer, bu
lojmanların satışı fazla zaman alacaksa, bunları fakirlerin kullanımına bedava
olarak vermeyi düşünüyor musunuz diye sormuştum; bu soruya yanıt alamadım.
Açıklayabilirlerse sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.
Soru cevaplandırılmıştır.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 17.30
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale),
Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.
Şimdi, alınan karar gereğince, bu kısmın 14 üncü sırasında yer alan,
İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında
Aletli İniş Sistemi bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi ile konuları aynı olması nedeniyle birlikte
görüşülecek olan Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve 24 milletvekilinin,
Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesinin birlikte yapılacak öngörüşmelerine başlıyoruz.
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve
22 milletvekilinin, bazı havaalanlarında Aletli İniş Sistemi (ILS)
bulunmamasının kazalara yol açtığı iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)
2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit ve 24 milletvekilinin, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasıyla
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)
BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.
İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda,
sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza
sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge
sahipleri için 10 dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimXlerini okuyorum: Hükümet adına,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım; gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Onur Öymen; önerge sahibi adına, Diyarbakır Milletvekili
Muhsin Koçyiğit.
İlk söz, hükümet adına, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'ın.
Buyurun Sayın Bakan. (Alkışlar)
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Ocak 2003 tarihinde meydana gelen uçak kazasıyla ilgili
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde söz almış bulunuyorum;
Değerli Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Türk Hava Yollarının RJ-100 tipi yolcu uçağı, TK-634
sefer sayısıyla İstanbul-Diyarbakır seferini yapmak üzere saat 18.45'te
İstanbul Atatürk Havaalanından kalkmış ve Diyarbakır Havaalanına inişi
esnasında, 20.20'de, pist başına yaklaşık 900 metre kala düşmüştür. Uçakta
bulunan 75 yolcu ve 5 mürettebattan sadece 5 kişi sağ olarak
kurtarılabilmiştir.
Kazada hayatını kaybeden bütün yolcu ve mürettebata Allah'tan rahmet,
kederli ailelerine de sabırlar diliyorum.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun "Sivil Hava Aracı
Kazaları" başlıklı ikinci bölümünde, kazaların soruşturulması ve gerekli
önlemlerin alınması konusunda Ulaştırma Bakanlığına görev verilmektedir.
Ayrıca, söz konusu kanun doğrultusunda yayımlanmış Sivil Hava Araç Kazaları
Soruşturma Yönetmeliğinin 13 üncü maddesi, kazaların teknik soruşturma
esaslarını belirler.
Kaza tahkikat çalışmalarının, ülkemizin de üyesi olduğu Uluslararası
Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) tarafından aynı konuyla ilgili olarak
belirlenen standartların yer aldığı Annex ek 13'e uygun yapılması, yine,
uluslararası kurallar gereğidir.
Bu kapsamda, kazadan hemen sonra başkanlığımda bir kriz yönetim merkezi
oluşturulmuş ve aynı günün gecesi, Başbakan Yardımcımızla birlikte kaza
mahalline intikal edilmiştir. Gerek kaza mahalli tetkik edilmiş gerekse
yaralılar hastanede ziyaret edilmiştir. Ertesi gün, yani, 9 Ocak günü kaza
kırım heyeti teşkil edilerek olay mahalline gönderilmiştir.
Bu kazanın olmasının hemen akabinde gerek Bakanlığımıza gelerek gerekse
sürekli telefonla arayarak bizimle destek ve işbirliği içinde olan, bizleri ve
Diyarbakır halkını yalnız bırakmayan bölge milletvekillerine huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası Sivil Havacılık
Teşkilatı Kaza Kırım Dokümanına göre, uçağın tasarım ve imalatçı kuruluşlarının
bağlı olduğu ülkenin kaza kırım tahkikat otoritelerinin de tahkikata katılma
hakları bulunmaktadır. Bu kapsamda, İngiltere Kaza Tahkikat Bürosu haberdar
edilmiş ve Diyarbakır'daki çalışmalara davet edilmişlerdir. İngiltere'den gelen
6 kişilik bir ekibin de, 9 Ocak 2003 tarihinde, bizim kaza kırım ekibine katılmasıyla
çalışmalar devam etmiştir.
Kaza yapan uçak, İngiliz British Aerospace Firması tarafından üretilmiş,
Türk Hava Yolları filosuna 23 Mart 1994 tarihinde katılmış bir uçaktır. Bu tip
uçaklar, filomuza ilk defa 22 Temmuz 1993 tarihinde katılmış ve o günden bugüne
hâlâ hizmet veren, RJ-70 tipi 3 adet ve RJ-100 tipi 7 adet olmak üzere, toplam
10 adet uçak bulunmaktadır.
Kaza kırım tahkikat heyetinin yaptığı çalışmaları şu şekilde özetlemek
mümkündür:
Kazanın oluş sebebinin tam ve doğru tespit edilebilmesi için çok önemli
olan uçuş kayıt veri cihazı (FDR) ile kokpit ses kayıt cihazı (CVR) bulunmuş ve
bunların değerlendirme çalışmaları yapılmaktadır.
Ses kayıt cihazı, tahkikat üyelerinden ikisi gözetiminde Türk Hava
Yollarının teknik atölyelerinde dinlenmiş ve ilk dinleme sonucunda yapılan
değerlendirmeye göre, uçağın bulunduğu pozisyon hakkında pilotun tam bir bilgi
sahibi olmadığı anlaşılmıştır. Ses kayıt cihazıyla ilgili detaylı çalışmalar
halen devam etmektedir. Bu arada, FDR'ın değerlendirilmesi çalışmaları da
İngiltere'de sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır Havaalanımız,
bildiğiniz gibi, askerî ve sivil trafiğin birlikte yapıldığı bir
havaalanımızdır. Havaalanımızda, aletle alçalma maksadıyla kullanılan VOR, NDB,
DME seyrüsefer cihazları mevcuttur.
TK-634 sefer sayılı uçağa verilen hizmetlerle ilgili olarak yapılan
çalışmalar kapsamında, hava trafik kontrol ünitesi ile uçak arasındaki konuşma
kayıtları dinlenmiş ve transkriptleri çözülmüştür. Bu konuşmalardan, uçağın
minimum alçalma irtifaına gelmesine rağmen, pistin pilot tarafından görülmediği
ve uçuş ekibi tarafından herhangi bir radar yardımı da talep edilmediği
anlaşılmıştır.
Enkaz üzerinde yapılan çalışmalarda, kazanın oluşuna sebep olabilecek
teknik bulgular araştırılmış, önemli parçaların her biri çeşitli açılardan
fotoğraflandırılmış ve enkaz bölgesi detaylı olarak krokilendirilmiş, kanıt
teşkil edebilecek deliller toplanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, kaza bölgesinde,
olaya ışık tutacak mahiyetteki parçalar da koruma altına alınmıştır.
Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular şu
şekildedir:
Kaza, uçağın, yaklaşma güzergâhı altında bulunan ve pist seviyesinin
altındaki Zogo Deresinin hemen bitimindeki araziye istemdışı vurması sonucu meydana
gelmiştir.
Uçağın, alçalma planındaki minimum alçalma irtifaının altında uçtuğu
anlaşılmaktadır. Bununla ilgili gerek ses kayıt cihazlarından gerekse kuleyle
olan görüşmelerden alınan bilgilere göre, çıkarılan simülasyon diyagramında da
görüldüğü gibi, uçak yaklaşım planı, aletli iniş dediğimiz VOR sistemine göre
bulunması gereken irtifaın çok altında seyrettiği, hatta ILS olsaydı bile -şu
yeşil hatta gördüğünüz ILS yaklaşım hattıdır, minima hattıdır- bu hattın dahi
altına indiği ve bu nedenle de, ILS olması durumunda dahi kazanın kaçınılmaz
olduğu tespit edilmiştir.
Yine, havaalanı içindeki genel meteorolojik şartların uçuş operasyonu
için uygun olarak rapor edilmesine rağmen -ki, 19.50'de alınan meteorolojik
rapora göre, görüş mesafesi pist başından 3,5 kilometre- alçalma güzergâhının
son kısmında ve kazanın olduğu Zogo bölgesinde lokal yoğun sis yaşanmış ve bu
sisin değişkenlik gösterdiği ifade edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bilgiler ışığında, TK-634
kazasıyla ilgili olarak bütün verilerin toplanması çalışmaları devam etmekte
olup, ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin temini maksadıyla gerek uçağın
işleticisi Türk Hava Yolları, gerekse imalatçısı British Aerospace ile ortak
çalışmalar devam etmektedir.
Bu kazanın oluş biçimi, nedenleri üzerinde çok çeşitli spekülasyonlar
yapılmıştır. Özellikle, ILS cihazı üzerinde yoğunlaşan tartışmalar neticesinde
Bakanlığımızda geniş çaplı bir inceleme başlatılmıştır. Kamuoyu, olup
bitenlerden, kazanın olduğu geceden itibaren düzenli olarak tarafımızca
bilgilendirilmiştir. Hatta, Türkiye'de, böylesi bir kaza sonrası, Bakanlık
yönetimi tarafından ilk kez, kamuoyunu aydınlatma toplantısı düzenlenmiş ve
konuya ne denli hassas ne denli şeffaf yaklaşıldığı ortaya konulmuştur.
Siz sayın milletvekillerimizin, bu tür spekülatif haberler sonucunda
farklı görüş ve düşüncelere sahip olmanız son derece doğaldır. Bugünkü bu
görüşmeyi, sizleri aydınlatmamız açısından bir vesile olarak görüyorum; bu
nedenle, önerge sahibi sayın milletvekili arkadaşlarıma özellikle teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, izninizle (ILS) Aletli
İniş Sistemi denilen sistemle ilgili kafanızdaki sorulara cevap vermeye
çalışacağım. Önce, nedir ILS cihazı; biraz, bu cihaz hakkında sizleri bilgilendirmek
istiyorum.
Bir uçak, meydana iniş anında aletle alçalma usullerinden herhangi
birisini tercih eder; Instrument Landing System veya kısaca ILS denilen cihaz
da bu sistemlerden yalnızca bir tanesidir. ILS, özellikle görüşün kısıtlı
olduğu yağmurlu, karlı ve sisli havalarda güvenli iniş sağlayan bir sistemdir.
Sisli havalarda, piste 40 kilometre mesafeden itibaren, yatay ve düşey olarak
uçağa kılavuzluk görevi yapmaktadır ve bu şekilde inişin sağlanması temin
edilmektedir. Bu ILS cihazları, halen, 16 havaalanımıza 24 adet monte edilmiş
vaziyettedir. Atatürk Havalimanında 4, Ankara Esenboğa'da 4, Adnan Menderes'te
2, Antalya'da 1, Adana'da 1, Dalaman'da 1, Milas Bodrum'da 2, Trabzon'da 1,
Muş'ta 1, Nevşehir Kapadokya'da 1, Bursa Yenişehir'de 1, Çorlu'da 1, Denizli'de
1, Erzurum'da 1, Kars'ta 1, Samsun Çarşamba'da 1 olmak üzere toplam 24
havaalanımızda mevcuttur.
ILS cihazı, özellikleri nedeniyle istenen her havaalanımıza her zaman
kurabileceğimiz bir cihaz değildir. Havaalanının bulunduğu coğrafî şartlar,
arazinin topoğrafik yapısı, çevre şartları, meteorolojik şartlar, bu aletin
konulup veya konulamayacağını belirleyen en önemli şartlardır. Dört farklı
üniteden oluşan bu cihaz, her alan için özel olarak dizayn edilmekte ve buna
göre imal edilmekte, hatta, bir havaalanı için tasarlanan bir cihazın, başka
bir havaalanı için kullanılması mümkün değildir.
ILS cihazlarıyla ilgili olarak, Bakanlığımız bünyesinde, 1993 yılında 7
havaalanında etütler yapılmış ve bunların 4'üne ILS cihazı monte edilmesinin
teknik olarak mümkün olduğu ortaya çıkmıştır. Kars, Muş, Adana, Adnan Menderes,
Gaziantep, Diyarbakır, Van Havaalanları tetkik edilmiş; Kars, Muş, Adana, Adnan
Menderes Havaalanlarımızın ILS'e elverişli olduğu belirlenmiştir.
Bunun yanı sıra, 1999 yılında Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel
Müdürlüğümüz tarafından daha detaylı bir çalışma yapılmış ve Türkiye genelinde
toplam 53 alanda ILS etütleri yapılmıştır. Yapılan bu etütler neticesinde 33
havaalanımızın ILS sistemine uygun olduğu tespit edilmiştir; ancak, bu
havaalanlarından Sıvas, Afyon, Merzifon, Balıkesir, Batman, Diyarbakır, Konya,
Malatya havaalanları, ILS'e uygun olmalarına rağmen, aynı zamanda kullanıma
açık askerî havaalanları oldukları için, ILS konulması mümkün olmamıştır.
Diyarbakır Havaalanına gelince; Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın
envanterinde bulunan bu havaalanımız, 1952 yılından bu yana sivil ve askerî
müşterek uçuşlarla hizmet vermektedir. Bu meydanımıza teknik olarak ILS
cihazının monte edilmesi mümkün olmakla beraber, bu cihazın yaklaşık 15 metre
uzunluğundaki "glide-path" denilen antenin, askerî amaçlı uçuşları
engellediği için, bu havaalanına tesisi mümkün olmamıştır; ancak, konuşmamın
başında da belirttiğim gibi, ILS dışında, bu havaalanımızda, ayrıca, uçak iniş
ve yanaşmasını sağlayacak 4 tane cihaz vardır ve bu cihazlar, VOR-DME, RAP-CON
gibi cihazlardır. Teknik altyapı yönünden eksiği bulunmayan ve elli yıldır
sivil hava uçuşlarının da yapıldığı bu meydana son on yıllık dönemde 27 822
uçak inmiş ve hiçbir kaza vukua gelmemiştir.
Burada altını çizerek belirtmek istediğim bir husus da, kamuoyuna,
teknik yönden, ILS konulmayan havaalanlarının güvensiz olduğu şeklinde bir
yanlış kanaatin verilmiş olmasıdır. Ülkemizdeki ve dünyadaki örneklere
bakıldığında, ILS'e bağlı usullerin yanı sıra, NDB, DME, VOR cihazları da
kullanılarak uçağın inişi sağlanabilmektedir. Bu bağlamda, ILS cihazının
kullanılması bir zorunluluk değildir. ILS, bir seyrüsefer sistem kolaylığıdır;
ancak, olmazsa olmaz zorunlu bir cihaz değildir. Nitekim, İngiltere, Fransa,
Almanya gibi Avrupa ülkelerinin bazı havaalanlarında da ILS mevcut değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; Diyarbakır'da yaşanan bu elim
uçak kazasının ILS cihazının bulunmamasından kaynaklandığına ilişkin bu
iddialara yanıt vermeye çalıştım. Verilen bu bilgilerin sizleri tatmin
edeceğini umuyor, böylesi bir acının tekrar yaşanmaması dileğiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Onur Öymen'de.
Buyurun Sayın Öymen. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Öymen, süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; önce, 8 Ocak tarihinde meydana
gelen elim uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ben de Allah'tan
rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum, yaralanan vatandaşlarımıza
acil şifalar diliyorum. Sayın Ulaştırma Bakanımıza da verdiği değerli bilgiler
için içtenlikle teşekkür ediyorum.
Bu konuların Yüce Meclisin çatısı altında bütün boyutlarıyla açıkça
görüşülmesi, kuşkusuz, son derece yararlıdır; çünkü, burada söz konusu olan
vatandaşlarımızın can güvenliğidir. Sanıyorum ki, Büyük Millet Meclisimizin en
önemli görevlerinden biri de, vatandaşlarımızın can güvenliğinin korunmasına
yardımcı olmaktır, hükümeti ve ilgili bütün kuruluşlarımızı bu konuda
desteklemektir, onlara mümkün olduğu kadar yol göstermektir.
Değerli milletvekilleri, Diyarbakır'da meydana gelen son uçak kazasından
sonra, basınımızda, kamuoyumuzda çeşitli tartışmalar yer aldı, uzmanların
görüşlerini izledik hep birlikte ve şunu gördük ki, bazı uzmanlarımız, bu uçak
kazasının meydana gelmesinde, havaalanının teknik teçhizatındaki bazı
eksikliklerin etkili olduğu görüşünü dile getirdiler.
Bakınız, Türk Hava Yolları Pilotları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Necmi Ekici ne diyor: "Eğer, Diyarbakır Havaalanında ILS cihazı olsaydı
kaza riski en aza indirilirdi." Bazı uzmanlar daha ileri gidiyor, Türk
Hava Yolları Uçuş İşletmesi eski Başkanı Mustafa Kolko "siste inişi
sağlayan ILS cihazı olsaydı bu kaza olmayacaktı" diyor.
Değerli arkadaşlar, bunlar çok ciddî iddialardır ve biz, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, bu gibi iddiaları ciddiye almak zorundayız. Benim
görüştüğüm diğer bazı yetkililer de, gerçekten, ILS cihazının olması halinde
kaza ihtimalinin daha az olacağı görüşünü dile getirdiler.
Bu cihazın olması şart mıdır; Sayın Bakanın dediği gibi, belki de,
uluslararası kurallara göre şart değildir; belki, dünyada bu cihaza sahip
olmayan havaalanları da vardır; ama, hiçbir uzman, hiçbir yetkili, şimdiye
kadar, bu cihazların bulunmasının kaza riskini azaltmadığını söylemedi. Demek
ki, bu cihazların bulunması, gerçekten, havaalanlarımızın güvenliği açısından
olumlu bir katkı teşkil edecektir. Zaten, Ulaştırma Bakanlığımızın 1993
yılından beri bu konuyu araştırması, hangi havaalanlarımızın buna uygun
olduğunu tespit etmeye çalışması herhalde sebepsiz değildir. O bakımdan,
sanıyorum ki, bizim, bu konunun üzerinde çok iyi düşünmemiz ve çok iyi
değerlendirme yapmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, son elli yıldan beri ulusal havayolumuz Türk Hava
Yolları, dünyanın çeşitli ülkelerine uçuyor, Türkiye içindeki pek çok hava
meydanına sefer yapıyor. Dikkat çekici unsur şudur:
Bu süre içinde, hepimizin bildiği, eski Başbakanımız rahmetli Adnan
Menderes'in bulunduğu uçağın Londra'da düşmesi ve Early Havaalanından kalkışta
bagaj kapağının kapanmaması nedeniyle bir DC-10 uçağının düşmesi olayları
dışında, Türk Hava Yolları, bizim bildiğimiz, hatırladığımız kadarıyla
yurtdışında ölümcül kaza yapmamıştır. Bu, bir havayolu için çok iyi bir
performanstır, çok yüksek, çok olumlu bir sonuçtur; ama, gelin görün ki, aynı
havayolu, ülkemiz içinde yaptığı seferlerde, aynı dönem, içinde pek çoğu
ölümcül olan 21 kaza yapmış ve yüzlerce vatandaşımız bu kazalar sonunda
hayatını kaybetmiştir. Acaba, bu bir tesadüften ibaret midir? Acaba, bu
kazaların meydana gelmesinde bu havaalanlarının veya hava sistemlerinin teknik
teçhizatının eksikliği hiç rol oynamamış mıdır? Bazı uzmanların görüşlerine
göre, yalnız bu son kazada değil, ondan önce meydana gelen bazı kazalarda da bu
teknik teçhizatın eksikliğinin rolü olduğu ifade ediliyor. Birçok
havaalanımızda, bulut tavanının alçak görüş faktörlerinin kötü olduğu hava
koşullarında, uçağın, piste, elektronik cihazlarla emniyetli iniş yapmasını
sağlayan aletli iniş sistemi ILS mevcut değildir. Sayın Bakan bunu açıkladı;
ama, şunu da açıkladı: 33 havaalanına bu sistemi koymak teknik olarak mümkündür;
ancak, şimdiye kadar sadece 16 havaalanına konulabilmiştir, acaba diğerlerine
niçin konulamamıştır?!
Sayın Bakan bazı havaalanlarını zikretti ve dedi ki "bunlara
konulamıyor; çünkü, bunlar askerî havaalanıdır." Yani, bundan şu sonucu
çıkarmak mümkün: Askerî havaalanlarına bu sistem konulamaz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu sistemin şu anda konulmakta olduğu,
inşa edilmekte olduğu Kayseri Havaalanı da bir askerî havaalanıdır; oraya bunu
nasıl koyuyoruz? Bildiğimiz kadarıyla İncirlik Havaalanında da ILS sistemi var;
oraya nasıl konulmuş bu sistem? Almanya'da, başka ülkelerde, çeşitli
havaalanlarında ILS sistemi mevcuttur. O zaman, Türkiye'deki askerî
havaalanlarında bu sistemin konuşlandırılamayacağı, inşa edilemeyeceği
iddiasının savunulması biraz zor olmuyor mu? Yani, sorumluluğu, bu cihazın
konulmasına itiraz eden askerî makamlara yönlendirmek acaba doğru bir yaklaşım
mı oluyor?
Kaldı ki, bilindiği kadarıyla, 1993 yılında, bir yabancı şirket, ilgili
makamlarımızın talebi üzerine Diyarbakır Havaalanına ILS sisteminin konulması
konusunda bir araştırma yapmış ve bu araştırmanın sonucunda, belirli kazı
işlemleri ve dolgu işlemleri yapılması kaydıyla bu cihazın bu havaalanına
konulabileceği yolunda rapor vermiştir. O zaman, bu işlemler niçin yapılmamıştır
şimdiye kadar? Bütün bunlar sorulmaya değer.
Diyelim ki, bir an için, askerî nedenlerle bu cihazı konuşlandırmak
mümkün değil; o zaman ne yapacağız, kaderimize boyun mu eğeceğiz? Mademki
mümkün değil, bundan vazgeçelim deyip risk almaya devam mı edeceğiz, yoksa
başka çareler mi arayacağız?
Değerli arkadaşlar, mesele, sadece ILS sistemiyle ilgili değildir,
bundan ibaret değildir. Eğer bundan ibaret olsaydı belki daha kolay olurdu
çözümü; ama, sorun, havaalanlarımızın genel olarak güvenlik sistemiyle ilgilidir.
Bizim aldığımız bilgilere göre, pek çok havaalanında uçuş güvenliği açısından
risk vardır. Sayın Bakan, herhalde, çok iyi bilmektedir, bizdeki bilgilere göre
risk taşıyan bu havaalanlarından bir tanesi, mesela, Siirt Havaalanıdır. Bu
havaalanında, uygunsuz teknik koşullar nedeniyle, uygunsuz topografik koşullar
nedeniyle, 1990 yılında, ölümcül olmayan bir kaza yaşanmıştır; fakat, bu
kazanın sonunda, Türk Hava Yolları, Siirt Havaalanına uçuşlarını iptal
etmiştir, artık uçuş yapılmıyor. Daha başka havaalanlarında, yine, benzeri
nedenlerle, ciddî riskler olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi, Elazığ
Havaalanıdır. Burada, pistin kısa oluşu ve civarının dağlarla kaplı oluşu,
Elazığ Havaalanına inişi çok tehlikeli hale getirmektedir.
Bunun dışında, Gaziantep Havaalanı var. Bizdeki bilgiye göre, Gaziantep
Havaalanının koşulları da sivil havacılık açısından elverişli değildir.
Gaziantep Havaalanına bir uçağın inebilmesi için görüş mesafesinin 4 800 metre
olması gerekiyor, eğer, bu mesafe yoksa, Türk Hava Yolları, Gaziantep
Havaalanına uçuşlarını iptal ediyor. Şimdi, daha pek çok örnek verebilirim.
Niçin bu böyledir? Bu havaalanları inşa edilirken teknik özellikler dikkate
alınmamış mıdır? Bu havaalanlarının inşası kararını veren yetkililer, bu havaalanlarına
teknik cihazların konulup konulmayacağını, topografik özelliklerinin o bölgede
bir havaalanı yapılmasına imkân verip vermediğini araştırmamışlar mıdır? Bunu
denetleyen hiçbir kuruluş yok mudur Türkiye'de? Kimim görevidir bu?
Şimdi, en son örneği size arz edeyim: Antalya'nın Gazipaşa Havaalanına
bir tane uçak inemiyor; bir uçak inmemiştir şimdiye kadar, havaalanı
açılamamıştır. Niçin; çünkü, Gazipaşa Havaalanının civarındaki dağlar emniyetli
uçuşa izin vermiyormuş. Değerli arkadaşlar, havaalanı inşa edilirken orada dağ
yok muydu, sonra mı çıktı bu dağlar?! Nasıl olmuştur da, civarında dağların
olduğu ve uçuşa müsait olmadığı teknik olarak bugün saptanan bir yerde
havaalanı inşasına izin verilmiştir? Her isteyen kuruluş, her isteyen makam,
istediği yerde havaalanı yapabilir mi? Deniliyor ki: "Efendim, bazı
yerlerde özel idareler yapıyor, sonra, devlet, mecbur kalıyor, o havaalanlarını
tamamlamak için tahsisat ayırıyor. Gazipaşa'da da böyle olmuştur."
Peki, devlet bu tahsisatı ayırırken, hiçbir araştırma yapmamış mıdır?!
Buraya uçuş yapılıp yapılamayacağını hiç kimse sormamış mıdır?! Devletin
milyonlarca doları, bugün, maalesef, hiç uçuş yapılamayan, ticarî açıdan veya
teknik açıdan uçuş yapılmasına elverişli olmayan havaalanlarına yatırılmıştır.
Arkadaşlar, biz, eğitim için yeterince para bulamıyoruz, sağlık için
para bulamıyoruz, devletin kaynakları yeterli olmadığı için onbinlerce işçimizi
işten çıkarıyoruz; ama, milyonlarca dolarımızı, hiçbir uçağın inemeyeceği
havaalanları inşasına harcıyoruz. Kimdir bunun sorumlusu?
Daha çok Doğu Anadoludan örnekler verdim; ama, mesele bundan ibaret
değil, batıda da benzeri sorunlar var. İstanbul havaalanının sorunlarını,
herhalde, Ulaştırma Bakanımız çok iyi bilmektedir. Gazetelerde sık sık
okuyorsunuz "İstanbul havaalanında bir uçak pistten çıktı" diye.
Acaba, bu, tesadüf mü?
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, İstanbul havaalanındaki pistlerden
bir tanesi, ikinci pist, olması gerekenden 700 metre daha kısa yapılmıştır, bu
yüzden emniyetli uçuş yapılamamaktadır.
O zaman ne yapmak gerekiyor; bu pisti uzatmak gerekiyor. Bu yapılmış
mıdır; hayır, yapılmamıştır. Ne yapılmıştır; bu, bırakılmıştır, onun yanına
üçüncü bir pist yapılmıştır. Üçüncü bir pist yapılıyor, bunun için para
harcanıyor; ama, ikinci pistin güvenliği için gerekli harcama yapılmıyor, pist
uzatılmıyor. Bu söylediğim uzmanların görüşüdür.
Peki, üçüncü pist niye yapılmıştır; çünkü, havaalanının trafiği
yoğundur, bu trafiği hafifletmek lazımdır; aynı anda iki uçağın iniş ve kalkış
yapması için bu pist inşa edilmiştir.
Peki, arkadaşlar, İstanbul havaalanının bu iki pistine; yani, birinci ve
üçüncü pistine uçaklar aynı zamanda iniş kalkış yapabiliyor mu; yapamıyor.
Niçin; çünkü, bu pist ICAO kurallarına uygun yapılmamıştır, çünkü, iki pistin
arasında, olması gereken mesafe gözetilmemiştir. O yüzden, milyonlarca dolar
harcanarak yapılan bu pist, sadece bir yedek pist niteliği taşımaktadır bugün.
Arkadaşlar, bunlar doğru mudur, bu iddialar, bu görüşler doğru mudur? Doğruysa,
çok ciddidir. Devletin parası, vatandaşın can güvenliği bu kadar hafife
alınmamalıydı, bu konuları daha ciddiye almak zorundaydık.
Daha ötesi var; İstanbul'da inşa edilen bu pistlerden bir tanesinin
civarında, alınan imar izinlerinin sonucunda inşaatlar yapılmış ve havaalanı
uluslararası standartlara uygun değildir. O nedenle, bazı havalarda,
uçaklarımız, İstanbul'daki bir havaalanına aletli iniş yapamıyor. Şimdi, bunlar
çok ciddî durumlardır, ciddî iddialardır. Adana Şakirpaşa Havaalanında benzeri
bir sorun var, uçaklar sadece bir yönden iniş yapabiliyor, öbür yönden
inemiyor; çünkü, binalar var. Bunlar, gerçekten, üzerinde durmamız gereken
şeyler. Sayın Bakanın sözünü ettiği ILS cihazının bulunduğu havaalanlarından
biri Adana'dadır. Şimdi soruyorum; bugün, bu havaalanına iniş yapan uçaklar bu
cihazı kullanabiliyor mu; bendeki bilgiye göre, kullanamıyor. Bu cihazın, 30
Ocağa kadar, şu veya bu nedenle, çalıştırılmayacağı bildirilmiştir. Bu konular
son derece ciddîdir ve bütün boyutlarıyla araştırmayı gerektirecek bir nitelik
taşımaktadır.
İstanbul'da Sabiha Gökçen Havaalanında da çok ciddî sorunlar vardır;
çünkü, teknik açıdan olduğu gibi, ekonomik açıdan da bu havaalanı beklenileni
verememektedir. Bu havaalanına hemen hemen hiç uçak inip kalkmıyor. Niçin;
çünkü, bu havaalanına inişi sağlayan ve "uçuş konisi" denilen sistem,
Yeşilköy Atatürk Havaalanındakiyle aynı sistemdir. O bakımdan, bu havaalanının
-bizdeki bilgiye göre- Yeşilköy'ün yükünü kaldırması mümkün değildir. Uçaklar,
aynı sistemden yararlanarak geliyor, sadece, en son yaklaşmada ya Yeşilköy'e
iniyor ya Sabiha Gökçen Havaalanına iniyor. Niçin böyle yapılmıştır? Bütün
havaalanları Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından işletilirken, niçin
Sabiha Gökçen Havaalanı işletilmiyor, niçin orası Savunma Sanayii Müsteşarlığı
tarafından işletiliyor; soruların cevabı bilinmiyor. Üstelik, bu havaalanının,
standart havaalanı inşa ölçülerimizin 3 misli fiyata mal olduğu söyleniyor.
Acaba neden?..
Yani, mesele, sadece, bir tek ILS meselesi değildir, meteoroloji
sistemleri konusu var. Bizdeki bilgilere göre, havaalanlarının meteoroloji
sistemleri de her zaman uluslararası standartlara göre çalışmıyor. Bütün
meteoroloji kayıtlarının cihazlar tarafından kaydedilmesi lazım. Bizde, bu, her
zaman yapılmıyor. Bizdeki bilgilere göre, bazen, uçuş mesafeleri, gözle tespit
edilerek kule tarafından pilota bildiriliyor. Bunlar çağdaş bir ülkeye
yakışmıyor değerli arkadaşlar, bunlar Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan bir
ülkeye yakışmıyor ve en önemlisi, bunlar vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini
tehdit ediyor, millî havayolumuz Türk Hava Yollarının uluslararası alandaki
itibarına zarar veriyor.
İşte, bu ve benzeri nedenlerle, Türk Hava Yolları, bugün, havaalanı
olmasına rağmen, Siirt'e, Tokat'a, Sinop'a, Adıyaman'a, Kahramanmaraş'a,
Nevşehir'e, Eskişehir'e, Uşak'a, Isparta'ya, Gazipaşa'ya, Çanakkale'ye ve
Balıkesir'e uçuş yapamamaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu bizim için bir gurur tablosu değildir, bu bizim
övüneceğimiz bir tablo değildir ve ne yazık ki, bu konuların yürütülmesinde,
şimdiye kadar, öyle anlaşılıyor ki, yeterli ciddiyet gösterilmemiştir. Bazı
kararlar alınmıştır, Ulaştırma Bakanlığı, bundan sonra, havaalanlarının inşası
için belli standartlar koymuştur, başka bazı önlemler alınmıştır. Bunlar için
geçmiş bakanlara teşekkür ediyoruz; ama, şurası muhakkaktır ki, diğer ülkelerde
olduğu gibi, Türkiye'de, bir sivil havacılık otoritesi kurulmamıştır. Bugün,
Amerika'da "FAA" denilen bir sivil havacılık otoritesi vardır,
İngiltere'de "BAA" denilen bir sivil havacılık otoritesi vardır. Bu
otoriteler, uçuş güvenliğiyle ilgili normları tespit etmektedirler, bütün
havaalanlarından bu standartlara uymalarını istemektedirler, bu standartlara
uymayan havaalanlarına uçuş izni vermemektedirler. Türkiye'de de böyle bir
otorite kurulması için girişim yapılmıştır, yasa tasarıları hazırlanmıştır;
fakat, bugüne kadar, bu gerçekleştirilememiştir. Bizim temennimiz, bu dönemde,
hükümetin, Büyük Millet Meclisine, bu konuda bir öneri getirmesidir ve Meclisin
de gerekli kararları almasıdır.
Değerli arkadaşlar, bu konularda, sanıyorum ki, Meclisimizin,
halkımızın, kamuoyumuzun çok daha iyi bilgilendirilmesi gerekiyor. Ben, size,
bu sınırlı süre içerisinde saptayabildiğimiz bazı bilgileri aktarmaya çalıştım;
ama, mesele, öyle anlaşılıyor ki, çok daha önemlidir, çok daha derinlemesine
bir inceleme yapılmasını gerektirmektedir.
Ümit ediyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi değerli
milletvekillerimiz de, Cumhuriyet Halk Partisiyle birlikte bu Meclis
araştırması önergesine olumlu oy kullanacaklardır ve halkımızın can
güvenliğinin korunmasında bu araştırma etkili bir rol oynayacaktır, ilgili
kuruluşlarımıza yön verecektir, yardımcı olacaktır, yol gösterecektir.
Bu ümitle, bu inançla Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.
AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Hasan Angı; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Angı, konuşma süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ANGI (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 22 milletvekilinin, bazı
havaalanlarında aletli iniş sistemi bulunmamasının kazalara yol açtığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, 8 Ocak tarihinde Diyarbakır'da meydana gelen elim
kaza hepimizi üzmüştür. Hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet,
yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Ancak, kazaların pek çok sebepleri var;
sadece, bir havaalanında bir cihazın eksikliği veya fazlalığı değil, teknik
sorunlar, pilotaj hataları, meteorolojik olaylar ve yerle ilgili...
Önergenin verilişiyle, burada Sayın Öymen'in gündeme getirdiği başlıklar
farklı farklı.
Maalesef, Türkiye'de, havaalanlarıyla ilgili, geçmiş dönemlerdeki
uygulamalar çok farklı gelişti. Bazen, her ile bir havaalanı denildi. Oradaki
yeterli altyapı çalışmaları, meteorolojik analizler yapılmadı, inşa edilen
havaalanlarında ekonomiklik sağlanamadığı için bazı havaalanları da uçuşa
kapatıldı.
Aletli iniş sistemiyle ilgili, Sayın Ulaştırma Bakanının verdiği
bilgilerde çok farklı yöntemler var; görerek inişten başlayıp, birtakım diğer
teknik yardımlarla, en son gelişmiş sistem olarak da ILS sistemi ortaya
konulmuştur.
Bu kazalarla ilgili, genelde, kaza dönemleri sonrasında medyada çok
farklı yorumlar yapılıyor. Maalesef, bu kaza sonrasında da, pilotun, işte,
tedavi gördüğü, birtakım ilaçlar aldığından tutun da, henüz kaza kırım raporu
çıkmadan kendine göre pek çok yorumlar ortaya konuldu. Bugün de Meclisimizde,
bu başlıkta, bu cihazın olmaması mı acaba kazaya sebep oldu diye gündemimize
geldi. Keşke, gönül isterdi ki, bu 75 insanımızı kaybetmeden tedbirler alınmış
olsaydı veya bu kayıpları geri getirebilecek bir çalışma olabilseydi. Maalesef,
bu tür kazalardan sonra gündeme gelir; ama, ondan sonra yine herkes yoluna
devam eder.
CHP Grubu adına konuşan arkadaşımızın ifade ettiği, havaalanlarıyla
ilgili birtakım teknik donanım yetersizlikleri, yer seçimi hataları,
meteorolojik problemler ve takip edilen yöntemler çok geniş bir araştırma
konusudur. Bu konular, tamamen teknik konulardır değerli arkadaşlar. Mutlaka,
her dönem, siyasî irade, havayolu taşımacılığını yaygınlaştırmak, bölgenin
ihtiyaçlarını karşılamak için tasarrufta bulunabiliyor; ama, son gelişmelerle
beraber, potansiyeli bulunmayan, coğrafî ve topografik yapısı bu işe uygun
olmayan bölgelere bu havaalanlarının yapıldığını, mevcutların bile, trafiğe
kapatılarak, uçuşa ara verildiğini biliyoruz.
Sayın Ulaştırma Bakanımız, yine, cihazlarla ilgili, geniş, detaylı bilgi
verdiler. 16 havaalanında bu cihazdan 24 tane var. Geriye kalan diğer havaalanlarıyla
ilgili süreçte de, birkısım havaalanlarının askerî ve sivil ortak kullanımından
doğan... Burada, NATO standartlarına göre belki anten mesafeleri ayarlanıp, bu
cihazlarla ilgili gelişmeler de yakalanabilir. Bizler de arzu ediyoruz, bütün
havaalanlarına, seyrüsefer içinde, iniş ve kalkışlarda güvenli bir yolculuğu,
can kaybının olmamasını, artı, bu işletmeyi yapan havayolu şirketlerinin de
herhangi bir şekilde uçuş emniyetini bertaraf etmeden, yolcusunu, götürdüğü
havaalanına indirebilmesini. Bu çok önemlidir; çünkü, kış aylarında, özellikle
sis ve yağıştan dolayı, giden yolcular, maalesef, bazen havaalanına
indirilemeden, kalktıkları alana geri getirilmekteler. Bu, hem zaman kaybına
yol açmakta hem de işletici şirketleri zora sokmaktadır.
Mevcut, hizmet gören 33 havaalanındaki, bir kısmı sivil bir kısmı askerî
ve sivil maksatlı olarak, müşterek kullanılan bu havaalanlarındaki bu
eksikliklerin giderilmesi, gelişmiş teknolojilerle donatılması, mevcut teknik
kadronun yaptığı birtakım çalışmalarla ortaya konulmuş. Bunlarla ilgili,
Kayseri Havaalanında başlayacak çalışmaların ihalesi yapılmış, mart ayı
itibariyle montajı başlayacak. Kendi bölgem olan Konya'da bu sistem yok; bunun
dışındaki diğer sistemlerle, VOR yardımıyla bu alçalma ve inişler yapılabilmekte.
Keşke, diğer sistem de olabilse.
Yani, buradaki hadise, tamamen, sadece bir teçhizata bağlı değil.
Dünyada ortaya çıkan uçak kazalarına baktığımız zaman çok farklı sebeplerle bu
sonuca gelinebiliyor. Gönül istiyor ki, sadece havada değil, karada ve denizde
de bu kazalar olmasın; insanlarımız canını kaybetmesin; çünkü, hayatın bedelini
ölçmek mümkün değil; o insanları tekrar hayata döndürmek mümkün değil. Bugün
karayollarında yaşanan standart dışı uygulamalar her gün pek çok kazaya neden
oluyor, her yıl binlerce insanımızı kaybediyoruz. Hakeza, denizcilikte ve
demiryollarında da benzer sıkıntılar olabilmekte.
Bugün, sadece Diyarbakır'daki elim kazanın, havacılıkla ilgili,
Türkiye'nin bütün sorunlarıyla ilgili her şeyi gündemimize getirmesi mümkün değil.
Arzumuz, kendi içinde teknolojik gelişimini tamamlamış, kategorileri içinde en
üst seviyede bu hizmeti sunabilecek ekipmanların bütün havaalanlarımızda
olması. Bununla ilgili olarak da Bakanlığın ve hükümetin çalışmalarının devam
ettiğini biliyoruz. Önümüzdeki dönemde, ihtiyaç duyulup bugüne kadar
yapılamamış olan diğer tesislerin de bir an önce yapılması ve bunun yanında
gerek uçaklarımızın gerek pilotlarımızın gerekse pistlerimizin
sertifikalandırılması da önemli.
Değerli arkadaşlar, sadece cihazın olması yetmiyor; eğer, pilotlarınız
bunu kullanamıyorsa, uçaklarınızda bu sertifika yoksa, bu da hizmet görmüyor.
Yine, biraz önceki konuşmalarında Sayın Öymen ifade ettiler, Adana'da alet var;
ama, kullanılamıyor. Demek ki, aletin olup olmaması da yetmiyor; bunu iyi
tahlil etmek lazım.
Şu anda Türk Hava Yollarının elindeki uçaklar oldukça genç uçaklar,
teknolojik olarak üst seviyedeki uçaklarımız, pilotların eğitimi olabildiğince
üst seviyede. Pistlerle ilgili diğer problemlerin giderilmesiyle hem pistin hem
uçakların hem de pilotların sertifikalı hale dönüştürülmesi bu problemleri en
aza indirgeyecektir. Hepimizin temel arzusu, hiçbir kazanın olmaması,
insanların bu yolculuk esnasında olabildiğince konforlu, rahat, süratli,
güvenli bir ulaşımı yakalayabilmiş olması; ama, hayatın bir gerçeği, birtakım
eksikliklerin veya zamanlamanın, elde olmayan sebeplerin de çok acı sonuçlar
doğurduğunu hep yaşıyoruz.
Havaalanlarının, baştan itibaren, yer seçiminden başlayarak,
altyapısıyla ilgili uluslararası standartlara uygun pist mesafelerinin
sağlanması, bu kriterlere uygun bir şekilde yapılandırılması; gerekli olan
teçhizatın, alet ve edevatın tam bir şekilde tesis edilmesi, hizmet veren
uçaklarımızdaki özelliklerin yeterince sağlanmış olması ve onu kullanan değerli
pilotlarımızın da bu hassasiyet içerisinde olması, bu problemleri en az
seviyeye çekecektir.
Diyarbakır'daki uçak kazasıyla ilgili Sayın Bakanın buradaki
ifadelerinde, alçalmanın çok erken yapıldığı, minimum seviyenin altına inildiği
ve meteorolojik olayla birlikte, maalesef, sonuç olarak, elim kazanın ortaya
çıktığı gerçeği var.
Diğer bölgelerimizde de benzer kazaların asla yaşanmaması, biraz önce de
ifade ettiğim gibi, sadece teçhizata bağlı olan bir hadise değil, bir bütünlük
içerisinde bunların yakalanması... Çünkü, hatırlayacağınız gibi, ertesi gün de,
maalesef, Malatya'da iki askerî uçağımız çarpıştı. Orada da hayatlarını
kaybedenlere rahmet diliyoruz, geride kalanlara başsağlığı diliyoruz. Yani,
teknolojinin kendi gelişimi içerisinde birtakım dış unsurların, teknik
hataların, pilotaj hatalarının veya meteorolojideki ani değişikliklerin
birtakım acı sonuçlarını da yaşayabilmekteyiz.
Bu çerçevede bakacak olursak, ülkedeki, şu anda hizmet veren 33
havaalanından standartları uluslararası trafiğe uygun olanları belirli düzeyde,
diğerleri ulusal bazda hizmetlerini yürütmektedir. Bu sertifikalandırma ve
denetimler sürekli yapılmaktadır. Devlet Hava Meydanları, kurulmuş olan bu
havaalanlarının işletilmesinden, hava trafiğinin düzenlenmesinden ve kontrolünden
sorumludur; uluslararası teşkilatlara üyedir. Gelişmeler takip edilerek,
ülkedeki havayolu taşımacılığının her geçen gün daha iyiye götürülmesi, her
geçen yıl yolcu kapasitesinin yükseltilmesi, yer hizmetlerinin kalitesine bağlı
olarak sağlanmaktadır. Sadece kendi ulusal havayollarımız değil yabancı
havayolları da bu havaalanlarımıza inip kalkmaktadır. Yani, dünyadaki diğer
havayolu şirketlerine de bu havaalanları hizmet vermektedir.
Değerli arkadaşlar, insan hayatının her şeyin üzerinde olduğunu tekrar
vurgularken, bütün ulaşım sistemlerinde standartlarımızı olabildiğince
yükselterek, kazalarımızı en aza indirebilsek, can kayıplarımızı, keşke elde
olsa da ortadan kaldırabilsek, hiçbir cana mal olmadan insanların ulaşım
ihtiyaçlarını karşılayabilsek bu hepimizi mutlu eder; hepimizin arzusu da bu.
Konu tamamen teknik bir konu. Hangi havaalanlarının hangi standartlarda olup
olmadığı, hangi alet ve teçhizatla teçhiz edilip edilmeyeceği, bu konuyla
ilgili, çalışan arkadaşların görevi. Bu noktada, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu olarak, hükümetin ve ilgili Bakanlığın çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz.
O açıdan da Meclis araştırması açılmasına gerek görmüyoruz. Çünkü... (CHP
sıralarından "işte bu olmadı" sesleri)
Değerli arkadaşlar, baştan beri ifade ediyorum: Türkiye'deki havacılık
sisteminin pek çok sorgulanması gereken yönü olduğu, sadece bir teçhizata
yönlendirilmemesi, bunun da geri getirecek bir boyutu olmadığı, şu ana kadar
yapılmış çalışmalarda, 33 tane havaalanının bu işe uygunluğu, 16 tanesinde bu
tesisin yapıldığı, ilerleyen dönemde bunun da yürütüleceği... Bu
havaalanlarından, eğer, uluslararası standartlara uygunluğu yoksa, bunu
belirleme yetkisi bizde değil herhalde. Bu konuyla ilgili çalışması gereken
teknik ekipler var; bu çalışmalar onlar tarafından yönlendiriliyor, yönetiliyor
ve takip ediliyor.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Araştırmamızın sakıncası nedir?!
HASAN ANGI (Devamla) - Müsaade ederseniz...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Parlamento ne yapacak!
HASAN ANGI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Parlamento, denetim görevini
yapar.(CHP sıralarından "bu, denetim görevi" sesleri)
Değerli arkadaşlar, bir kazayı sadece gündemimize taşıyıp...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sadece başsağlığı dilemekle olmaz arkadaşlar!
HASAN ANGI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, birçok başlıkta teknik
konular; biraz önce de gündeme geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
konuşan arkadaşımızın da gündeme getirdiği gibi, çok geniş ve derin konular.
Mecliste oluşacak komisyonun gideceği bir sonuç yok.
Ben uçak yüksek mühendisiyim. Yani, konuyu doğru koyalım, doğru
belirleyelim, zaman kaybetmeyelim; bununla ilgili yapılması gereken çalışmalara
yardımcı olalım.
Açık ve net ifade ediyoruz; bu noktada, keşke, 75 insanımızı geri
getirebilsek; açık ve net söylüyoruz. Bu çalışmanın bir sonuç vermeyeceğini
düşündüğümüz için, ısrarla, teknik bilgi donanımlı bir insan olarak ifade
ediyorum; Grubumuz olarak, olumlu oy vermeyeceğiz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Adaletinizi biliyoruz...
HASAN ANGI (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Angı.
Önerge sahibi, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit; buyurun.
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8
Ocak 2003 günü Diyarbakır'da meydana gelen elim uçak kazasıyla ilgili olarak
verilen Meclis araştırması önergesi üzerinde, önerge sahibi olarak söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, benden önce bu konuda ayrıntılı açıklamalarda bulunan,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımıza ve Ulaştırma
Bakanımıza, huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve buradan, şu üzüntülerimi de
belirtmek istiyorum: Gerçekten de, insan hayatının söz konusu olduğu bir yerde,
AK Parti Grubu olarak böyle bir önergenin yanında olmamalarını bir iradeyle
beyan ederek, uçak kazalarını, sanki zımnî olarak onaylıyormuş havası
vermelerini de kınıyorum. İnşallah, böyle bir uçak kazası hiçbir arkadaşımızın
başına gelmez, bir daha böyle konuşmaları da buralarda yapmayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Türk
Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan RC-100 tipi
"Konya" adlı uçağın düşmesi sonucu yaşamlarını yitiren
yurttaşlarımıza, bir kere daha Allah'tan rahmet, acılarını paylaştığım kederli
aileleri ve yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralanan yurttaşlarımıza acil
şifalar diliyorum.
Ayrıca, bu kazanın oluşumunda, ta kazanın başlangıcından bugüne kadar
özverili bir şekilde çalışan Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi ve Diyarbakır'daki kamu kurum ve kuruluşlarının personeline ve tüm
Diyarbakır halkımıza huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu uçak kazasının nedenleriyle
ilgili olarak görsel ve yazılı basında çok değişik iddialar ortaya atıldı,
günlerce tartışıldı; bu nedenle böyle bir önerge verme ihtiyacını duyduk. Bu
iddia ve görüşlerin başlıcaları aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
1- Sisli havalarda güvenli bir şekilde inişi sağlayarak, pilotaj
hatalarını asgarîye indiren aletli iniş sistemi ILS'nin kurulu bulunmadığı,
2- Hava trafik kontrol ünitesiyle uçak arasındaki konuşma kayıtlarında,
uçağın, alçalma planındaki minimum alçalma irtifasının altında uçtuğu,
3- Uçağın yer bakımı ve plotajla veya teknik ve yapım özellikleri
bakımından bir sorununun bulunduğu,
4- Uçağın düştüğü Zobe bölgesinde, mevcut yoğun lokal sisin değişkenlik
gösterdiği,
Düşünceleridir.
Yukarıda ortaya atılan bu görüş ve iddiaların ayrıntılı bir şekilde
araştırılarak, elim uçak kazasının gerçek neden veya nedenlerinin saptanması ve
bundan böyle bu tür uçak kazalarının olmaması için gerekli önlemlerin alınması
büyük önem arz etmektedir. Kazanın başlıca nedeni olarak görülen (ILS) aletli
iniş sistemi Diyarbakır dahil, mevcut 26 havalimanının 14'ünde bulunmamaktadır.
Sisli havalarda görüşün sıfır olduğu durumlarda dahi piste güvenli inişi
sağlayan (ILS) aletli iniş sistemi can ve mal güvenliğinin sağlanması, acıların
son bulması bakımından oldukça gerekli bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Diyarbakır, Kayseri, Van,
Gaziantep ve Malatya Havalimanlarına günde 5-6 uçak seferi yapılmakta, her gün
1 000'e yakın yolcu taşınmaktadır. Bu havalimanlarımız, ILS sistemi
olmadığından her an bir kazayla karşı karşıya bulunmaktadır. Güvenli inişi
sağlayan bir (ILS) aletli iniş sistemi 350 000 dolara kurulmaktadır. Binasının
yapımı, elektriği ve donanımının sağlanıp, teşkilatının oluşturularak işletmeye
açılması yaklaşık 2,5 milyon dolar civarındadır. Buna göre, ülkemizde ILS
olmayan 14 havalimanının tümünde ILS'nin kurulmasının, işletmeye açılmasının
toplam maliyeti -14 x 2,5 milyon dolar- aşağı yukarı 35 milyon dolar
civarındadır. İnsan hayatının söz konusu olduğu bir yerde maliyet hesabının yapılması,
insanlık adına utanç verici olduğu kadar, onur kırıcı bir davranış şeklidir.
Kaldı ki, daha dün, banka hortumcularına ve naylon faturacılara haksız bir
şekilde 20-25 milyar dolar kamu kaynağının aktarıldığı anımsanırsa, ILS için
gerekli meblağın bu miktarın yanında ne denli düşük ve komik kalacağı oldukça
düşündürücüdür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yoğun sisin bulunduğu
kış ve ilkbahar mevsimlerinde, her yıl, 50'ye yakın uçak seferi iptal edilmekte
ya da uçaklar sis nedeniyle iniş yapamayarak kalkış limanına geri
dönmektedirler. Her uçakta 100 kişi olduğu düşünülürse, her yıl, yaklaşık 5 000
kişi istediği yere zamanında gidememektedir. Bu, bir yandan seyahat özgürlüğünü
kısıtlarken, öte yandan acil işi nedeniyle uçağı tercih edenlerin, hastasını ve
yaralısını zamanında hastanelere ulaştıramamasına neden olmaktadır. Ayrıca,
yatırım amacıyla bölgeye gitmek isteyen yatırımcıları güvensizliğe iterek,
yatırım ihtiyacından vazgeçirmektedir.
Bunların yanı sıra, iptal edilen uçak seferlerinden kaynaklanan ekonomik
kayıplar da küçümsenemeyecek derecede fazladır. Bu kayıplarla ILS olmayan tüm
havalimanlarımızın bu sisteme kavuşturulması mümkündür.
Türk Hava Yollarının deneyimle pilotları ve uçuş ekibi, bugün 77 noktaya
sefer yapmaktadır. Bu seferlerden 21'inde uçak kazası meydana gelmiş, bu
kazaların 19'u yurt içinde, 2'si ise teknik arızalardan dolayı yurt dışında
olmuştur. Yurtdışına yapılan seferlerde uçak kazası olmadığı halde yahutta yok
denecek kadar az olduğu halde, yurt içinde standartlara göre oldukça yüksek
düzeyde seyretmesi durumun önemini vurgulamaktadır.
Bu uçak kazaları bir yandan masun insanların yaşamlarını yitirmesine
sebep olurken, öte yandan yurt dışında ülkemizin itibarını olumsuz yönde
etkilemek suretiyle turizmimize engel olmakta, turizm gelirlerini azaltarak
ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Ülkemizde bu denli uçak kazası olurken, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya
dahil Balkan ülkelerinde ve yurt dışında az sayıda uçak kazasının olması
bizleri bir an önce önlem almak sorumluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır.
Yurt dışında uçak kazalarının az olmasının başlıca nedeni, havalimanlarının
tümünde ILS'nin kurulu olmasıdır.
Uçağın güvenliğinin sağlanıp uçak kazalarının önlenebilmesi için, bir an
önce tüm havalimanlarında (ILS) aletli iniş sisteminin kurulup işletmeye
açılması, havalimanlarımızdaki teçhizat, alet ve cihazların modernleştirilmesi,
yenilenmesi ve teknolojinin son olanaklarıyla donatılması, kulelerde görev
yapan hava kontrolörlerinin ve yer personelinin sürekli eğitime tabi tutulması
önlemlerinin acilen alınarak uygulamaya konulması gerekmektedir.
Ayrıca, insan yaşamının söz konusu olduğu bir yerde, harcamalarda
tasarruf düşüncesinin terk edilmesi de gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan böyle, bu tür kazaların
meydana gelmemesi için, bu kazanın nedenleri üzerinde titizlikle durulması, tüm
yönleriyle araştırılıp soruşturulması, varsa sorumlularının bulunup
cezalandırılması hususundaki inancımızın sonsuz olduğunu belirtir, bu tür acı
olayların ülkemizde ve tüm dünyada bir daha yaşanmaması dileğiyle, elim uçak
kazasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına
sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diler, araştırma önergesinin kabul
edilmesi istemiyle, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, teşekkür ediyorum.
Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza
sunacağım:
Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... (CHP
sıralarından alkışlar [!]) Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından
"sayalım" sesleri)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saymanız lazım...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymadınız... Olmaz bu. (CHP
sıralarından "saymak lazım" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar)
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Açık oylama yapılsın...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Siz sayı saymasını bilmiyorsunuz galiba!..
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymanız lazım...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Böylesine yaşamsal bir konuyu jet hızıyla
geçirmeye çalışıyorsunuz...
HALUK KOÇ (Samsun) - Başkan, saymanız lazım; saymadan yapıyorsunuz...
BAŞKAN - Önerge kabul edilmemiştir; zaten, açıklaması da yapılmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, saymanız lazım, haksızlık
yapıyorsunuz!..
BAŞKAN - Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 22 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.39