BIM 2 1 2003-01-28T10:57:00Z 2003-01-28T10:57:00Z 40 24085 137286 TBMM 1144 274 168596 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 2       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

21 inci Birleşim

14 . 1 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına inerken, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'ün, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

2. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

3. - Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Doğu Anadolu Bölgesinin problemlerine ve acil çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/149)

2. - Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/150)

3. - Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/151)

4. - Parlamentolararası Birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/152)

5. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/153)

6. - NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/154)

7. - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/155)

8. - AGİT Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlığının, Grubun başkan seçimine ilişkin tezkeresi (3/156)

9. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/20) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/4)

10. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/22) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/5)

11. - Hindistan Parlamento Başkanının davetine, TBMM Başkanını temsilen bir TBMM Başkanvekilinin beraberinde bir milletvekiliyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/157)

12. - Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı tarafından yapılan davete, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ahmet Münir Erkal'ın icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/158)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18)

IV. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtının akaryakıt ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4) 

2. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Doğrudan Gelir Desteği Projesinde öncelik kriteri, ödemesi yapılmayan illerin ödeme tarihi ile bu çerçevede Manisa'nın durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/7)

3. - Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, pamukta prim ve çekirdeksiz kuru üzümde destek uygulaması yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/8)

4. - Ordu Milletvekili Kazım Türkmen'in, fındık üreticisine verilmesi planlanan ek fiyata ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)

5. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Suruç Ovası Sulama Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/11)

6. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinde öncelik kriterlerine ve dekar başına ödeme miktarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/12)

7. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin, mülkiyet yerine üretici olma şartına ve ürün çeşidine göre yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/13)

8. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin üreticilerin borçlarına mahsup edilip edilmeyeceğine ve kalan ödemelerin zamanına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/14)

9. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, tabiî afetlerden zarar gören üreticilere verilen destek ile tarım ürünleri ithalatına kısıtlama getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/15)

10. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Kars-Tiflis Demiryolu Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/16)

11. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ve Ekinözü ilçelerinde polis teşkilâtı kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/17)

12. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'taki otoyol ve bağlantı yolları çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/18)

13. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta iş mahkemesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)

14. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, TSE'nin Kahramanmaraş'ta tekstil laboratuvarı kurup kurmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/21)

15. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2003 yılı yatırım programına bazı projelerin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)

16. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta Vakıflar İl Şube Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi (6/25)

17. - Trabzon Milletvekili Şevket Arz'ın, fındıktaki fiyat politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/27)

18. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, tıpta kullanılan görüntüleme cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/28)

19. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, aile hekimliği uygulaması ile sağlık personeli atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/29)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanuna aykırı hareket ettiği iddia edilen kişilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/19)

2. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, İzmir'in bazı ilçelerindeki yapımı bitirilemeyen hastane inşaatlarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/43)

3. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Ankara'nın bazı ilçe ve köylerinde görev yapan öğretmenlerin aldıkları raporlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/49)

4. - Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın, TEKEL ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/50)

5. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in, Ankara-Mamak Çöplüğü ve Yenikent Çadırtepe Çöplüğü Projesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/52)

6. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, kredi kartı borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/53)

7. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, Kopenhag kararları sonrası KKTC'nin durumuna ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın cevabı (7/54)

8. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, boş bulunan yönetim kademelerine yapılacak atamalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/56)

9. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya-Ankara hızlı tren projesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/58)

10. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Ankara-Elmadağ-Hasanoğlan Beldesinde yapımı süren Millî Eğitim Akademisine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/59)

11. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, sigorta eksperliği sınavı ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/61)

12. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, İzmir'in çöp depolama alanı sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/64)

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 23 milletvekilinin, Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.

Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına inerken düşmesi sonucunda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmesi sonucunda şehit olan 4 subaya Allah'tan rahmet, Silâhlı Kuvvetlere ve ailelerine başsağlığı dileğiyle, bu tip kazaların bir daha meydana gelmemesini Allah'tan niyaz eden bir konuşma yaptı.

Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına,

Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz, Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen sorunlara ve alınması gereken önlemlere,

Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan, 10 Ocak Gazeteciler Günü nedeniyle, gazetecilerin sosyal güvenlik sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter'in davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34 milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesi kabul edildi.

9 Ocak 2003 Perşembe günü gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18 sıra sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olmasına ilişkin AK Parti Grubunun önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama usullerine Dair Kanun Tasarısının (1/311) (S.Sayısı: 15),

Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/325) (S.Sayısı: 18),

Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

14 Ocak Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 17.44'te son verildi.

İsmail Alptekin

Başkanvekili

Mevlüt Akgün            Yaşar Tüzün

          Karaman                     Bilecik

Kâtip Üye               Kâtip Üye

 

No:  28

II. - GELEN KÂĞITLAR

10 . 1 . 2003 CUMA

 

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, muhtarların aylıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/102) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)

2. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Şanlıurfa TEDAŞ'ta çalışan bir mühendisin öldürülmesi olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/103) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)

 

No:  29

13 . 1 . 2003 PAZARTESİ

 

Tasarılar

1. - İskân Kanunu Tasarısı (1/352) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

2. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/353) (Tarım, Orman ve Köyişleri  ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

3. - Karayolu Taşıma Kanunu Tasarısı (1/354) (Adalet ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

4. - Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/355) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

5. - At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/356) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

6. - Köye Götürülen Hizmetlerden Gönüllü Katkılar Dışında Katılma Payı Alınmaması Hakkında Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/357) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

7. - Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/358) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

8. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/359) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

9. - Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/360) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

10. - Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/361) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

11. - Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/362) (Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)

Teklifler

1. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın; Bazı Doğu ve Güneydoğu Anadolu İllerinde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/27) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.1.2003)

2. - Diyarbakır Milletvekilleri Muhsin Koçyiğit ve Mesut Değer'in; Beş İlçe ve Ergani Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/28) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

3. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun; Devlet Memurları Kanununda ve Eki 1 Sayılı Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/29) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

4. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/30) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

5. - Balıkesir Milletvekilleri Ali Aydınlıoğlu ve İsmail Özgün'ün; Balıkesir İlinde Altınova Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/31) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)

6. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın; İdarî Usul ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Teklifi (2/32) (Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)

Raporlar

1. - Vergi Barışı Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/342) (S. Sayısı: 19) (Dağıtma tarihi: 13.1.2003) (GÜNDEME)

2. - Millî Güvenlik Kurulu ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 20) (Dağıtma tarihi: 13.1.2003) (GÜNDEME)

No:  30

14 . 1 . 2003  SALI

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, seralarda kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/65) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

2. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/66) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

3. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/67) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

4. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/68) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

5. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan Halkbank kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/69) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

6. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, memur emekli maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/70) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

7. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/71) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

8. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/72) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

9. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizlik sigortası ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/73) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

10. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

11. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/75) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

12. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, devlet tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim faaliyetlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

13. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

14. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

15. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2003)

16. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi eserlerin korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Van Milletvekili Hacı Biner'in, Projeler Koordinasyon Merkezine kiralanan konutlar ile Din Öğretimi Genel Müdürünün idari görevlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/104) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

2. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'deki bir alışveriş merkezinin imar planına  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/105) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

3. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesinin bazı faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/106) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

4. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, sigorta prim borçlarına ve farklı hizmetlerin değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/107) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

5. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur Yaka'nın, Fethiye Devlet Hastanesinin ne zaman hizmete gireceğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/108) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)

6. - Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'in, AB finansman ve fon uygulamalarının ülkelere etkisine ilişkin Devlet Bakanından (Ertuğrul Yalçınbayır) yazılı soru önergesi (7/109) Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2003)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

14 Ocak 2003 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Meclisinin 21 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı uçağın Di-yarbakır Havaalanına inerken, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, 8 Ocak günü meydana gelen feci uçak kazası sonucu 75 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetmiştir. Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan uçağında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk Hava Yolları personeline, Başkanlık Divanımız ve Yüce Meclisimiz adına sabır ve başsağlığı, bu elim kazayı yaralı olarak atlatan ve tedavileri devam eden vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Henüz bu elim kazanın üzüntüsünü beraberce yaşarken, Malatya'dan gelen başka bir kaza haberi üzüntümüzü daha da artırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 2 uçağımızın eğitim uçuşu sırasında çarpışması sonucu 4 pilotumuz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına, kederli ailelerine ve tüm vatandaşlarımıza sabır ve metanet diliyorum; başımız sağ olsun. Bu tür kazaların ve üzücü olayların bir daha tekrar etmemesini Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır.

Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Diyarbakır'daki uçak kazası ve alınması gereken önlemler konusunda söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'e aittir.

Buyurun Sayın Akgül. (AK Parti sıralarından alkışlar)

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'ün, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

AZİZ AKGÜL (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanımızın ifade ettikleri gibi, 8 Ocak ve 9 Ocakta, birisi Diyarbakır'da, diğeri de Malatya'da olmak üzere, iki önemli uçak kazası meydana gelmiştir. Bu uçak kazalarında hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine de sabır diliyorum.

Uçak kazaları haber alınır alınmaz, Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde, Sayın Ulaştırma Bakanımızın başkanlığında, Müsteşar Yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdüründen oluşan bir acil kriz yönetim merkezi oluşturulmuştur. 8 Ocak, yani, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasının olduğu günün akşamında, saat 11 civarında, Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener, Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey ve Diyarbakır Milletvekili Sayın Osman Aslan'dan oluşan bir heyet, süratle, kaza mahalline intikal etmiştir. 9 Ocak günü ise, Sayın Başbakanımız, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı vekilimiz, Bayındırlık Bakanımız ve diğer bölge ve Diyarbakır milletvekilleri bölgeye intikal etmiş ve orada, vatandaşlarımıza hizmet etmek ve onlara yardımcı olmak için ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir.

Bu vesileyle, başta Bölge Valisi, Diyarbakır Valisi, 2 nci Taktik Hava Kuvvet Komutanı ve diğer kamu görevlilerine -bunların hemen başında bahsetmek istediğim kişilerden bir tanesi de emniyet müdürümüz; Diyarbakır'da, bu elim uçak kazası sırasında, oraya gelen ailelerin misafir edilmesiyle ilgili olarak, Polis Evini bütün imkânlarıyla bu vatandaşlarımıza seferber etmiştir- huzurlarınızda sayın emniyet müdürümüze, büyük bir olumlu kişilik sergileyen başsavcımıza, Diyarbakır'daki bütün hastanelerin başhekimleri ile personeline ve Diyarbakır'da meydana gelen bu kaza sırasında her türlü desteği ve yardımı esirgemeyen bütün sivil ve askerî personele huzurlarınızda teşekkür ediyorum efendim. Ayrıca, büyük bir misafirperverlik örneği gösteren ve bu elim kaza sırasında gerçekten duygulu ve büyük destek potansiyelini oluşturan Diyarbakır halkının da bu desteğe katılarak oradaki acılı ailelere destek vermesinden dolayı, onlara da, bütün Diyarbakır ve bölge ahalisine, huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bir kaza meydana gelmiştir. İnşallah, bundan sonra, tekrar böyle bir acı tecrübeye maruz kalmayız; bizim bütün temennimiz budur. Ancak, bu meydana gelen kazalardan da dersler çıkarıp, tedbirler geliştirmemiz lazım; ama önce bu kazanın muhtemel sebeplerini arz etmek istiyorum.

Bunlardan birincisi, uçağın yaklaşma güzergâhının altında bulunan ve pist seviyesinin altındaki Zaho Deresinin hemen bitimindeki araziye istemdışı vurması sonucu kaza meydana gelmiştir.

İkincisi, uçağın, alçalma planındaki minimum alçalma irtifaının altında uçtuğu anlaşılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın lütfen.

AZİZ AKGÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Üçüncü faktör olarak, havaalanı içindeki genel meteorolojik şartların uçuş operasyonu için uygun olarak rapor edilmesine rağmen, alçalma güzergâhının son kısmında ve kazanın olduğu Zaho bölgesinde, lokal yoğun sis yaşanmış olup, bu sis değişkenlik arz etmiştir.

8 Ocak 2003 tarihinde, saat 19.50'deki meteorolojik raporlara göre, havaalanındaki genel görüş mesafesi 3 500 metredir. 9 Ocakta, aynı havaalanına, Türk Hava Yollarının 3 ve Ata Uçağı olmak üzere 4 uçak, görüş mesafesi 1 500 metredeyken iniş yapabilmiştir.

Kazadan hemen sonra kamuoyunda yoğun olarak tartışılan ILS cihazı gibi eksiklikler, şüphesiz, önemlidir; ancak, sorun, yalnızca bir teçhizat eksikliğine bağlanmamalıdır.

Sizlere de sunduğumuz bu kılçık diyagramında görüleceği gibi, esas itibariyle, bu kazanın oluşmasına etki eden ana sebepler, insan faktörü, ekipman, çevre, yöntem ve malzeme olarak belirlenebilir.

Şimdi, bunlarla ilgili detaylı analizler yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu ana faktörler ve alt faktörler dikkate alınarak, hangi unsurlar bu kazanın oluşmasına sebebiyet vermiştir sonucuna ulaşılabilmesi için, bütün değerlendirmeler yapılmıştır ve sivil havacılık tarihimizde ilk defa çok ciddî bir değerlendirme yapılarak, dün, Sayın Ulaştırma Bakanımızın önderliğinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün hazırladığı sunumla hazırladığı sunumla bir önrapor kamuoyuna açıklanmıştır. Bundan sonra da, bu bilgilendirme çalışmalarına devam edeceğiz.

Şu anda, sivil havacılıkta yaşanan sorunların, toplam olarak sisteme ve ülke ekonomisine olan yansımalarını şu şekilde ifade etmek mümkündür:

Can ve mal güvenliği ve uçuş emniyetinin güvence altına alınmamış olması, plansız olarak yapılan yatırımlar sonucu çok büyük kaynak israfı, batan şirketler ve geri alınmayan kredilerle beraber millî servet kayıpları, AERO kontrol, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve çalışanların alacaklarının tahsil edilememesi sonucu uluslararası sorunların oluşturduğu prestij kaybı, sivil havacılık tarafından turizmin yeterince desteklenememesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kayıplar, hava taşımacılığımızın büyük ölçüde yabancıların kontrolüne girmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kayıplar, ülkemizin ve sektörümüzün itibar kaybı olmuştur.

Bu sorunların millî ekonomiye yansımalarını daha iyi irdeleyerek, çözüm bulmak için, olumsuzlukları oluşturan ana sebeplerin mutlaka ortaya çıkarılması ve millî hava gücü politikası belirlenmesi gerekmektedir.

Alınması gereken ana tedbirler şu şekilde oluşturulabilir:

Havayolu taşımacılığının, riskleriyle beraber getirilerini tanımlayacak ve sektöre yol gösterecek temel devlet politikası oluşturulmalıdır.

Bağımsız olarak yetkilendirme, gözetim ve denetim yapabilecek kabiliyette bir sivil havacılık otoritesi acilen oluşturulmalıdır.

Altyapıya, insan kaynakları dahil olmak üzere, yeterli yatırımlar yapılmalıdır.

Kamu ve özel sektörün yönetim sistemleri, rekabetçi piyasalarda daha etkin olmak için, mevzuat da dahil olmak üzere, tüm engeller giderilmelidir.

Bu çerçeve içerisinde, müsaadenizle, ben, Diyarbakır Havameydanıyla ilgili de bazı hususları arz etmek istiyorum. Ulaştırma Bakanlığı ile Kuvvet Komutanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde, Diyarbakır Havaalanı serbest kullanıma açıktır. Biliyorsunuz, bu Diyarbakır Havaalanı, askerî bir havaalanıdır; ama, 1952'den beri sivil kullanımlı bir havaalanıdır.

Dün, Sayın Ulaştırma Bakanımızla yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, Sayın Bakanımızın, Diyarbakır'da, askerî havaalanının yanında ayrıca bir sivil havaalanının oluşturulması ve bunun uluslararası taşımacılık ilkelerine uygun olarak yeniden tasarlanmasıyla ilgili, çalışmaların yapılmasıyla ilgili talimatları olmuştur ve o çalışmalar başlatılmıştır.

Bu çerçevede, bir bilgi de arz etmek istiyorum. Esas itibariyle, Diyarbakır'da oluşturulması düşünülen bu havaalanının maliyet tutarı da yaklaşık 80 000 000 dolardır. Buradan, bütün Diyarbakır halkına şunu da ifade etmek istiyorum: İşte, elbirliğiyle bu yeni imkânı, yeni potansiyeli de, inşallah, orada oluşturacağız. Böylece, askerî havaalanımızın yanında, uluslararası taşımacılık özelliklerine sahip bir yeni havaalanının da Diyarbakır'da oluşturulmasıyla ilgili, hükümet, kararlılığını göstermiştir.

BAŞKAN - Sayın Akgül, lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

AZİZ AKGÜL (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkanım.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Konferans oldu. Böyle şey olmaz!

AZİZ AKGÜL (Devamla) - Efendim, şu anda, Diyarbakır Havaalanıyla ilgili, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile DLH Genel Müdürlüğünün ortaklaşa yaptığı çalışmalarda da ortaya çıkan bu 80 000 000 dolarlık yatırım kalemleriyle ilgili olarak altyapı, üstyapı, kuvvetli ve zayıf akımla ilgili bütün hazırlıklar şu anda yapılmaya başlanmış ve inşallah, en kısa zamanda sonuçlandırılacaktır.

Bu vesileyle, tekrar, hem Diyarbakır'da hem de Malatya'da meydana gelen uçak kazalarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum; yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgül.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, yine, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazası konusunda söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'e aittir.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (Alkışlar)

2. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Ocak 2003 tarihinde Diyarbakır'da meydana gelen elim uçak kazasıyla ilgili olarak görüşlerimi belirtmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan RJ-100 tipi "Konya" adlı uçağın, 8 Ocak günü saat 20.13'te, inişi sırasında düşmesi sonucu yaşamını kaybeden 75 vatandaşımıza Tanrıdan rahmet, acılarını paylaştığım kederli ailelerine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralanan yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Halkımızın başı sağ olsun.

Ayrıca, aynı günlerde Malatya'da meydana gelen uçak kazasında şehit olan pilotlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

Elim kazayla birlikte, başta Diyarbakır olmak üzere, çevre il ve ilçelerin hemen hemen tümünde yas evleri kurulmuş, Diyarbakır halkı, büyük bir toplumsal dayanışma ve birlik olgusu içerisinde hareket ederek, yas evlerini ziyaret etmek suretiyle birbirlerinin acısını paylaşarak, teselli bulmaya çalışmıştır. Üzgün ve acılı Diyarbakır halkı, tüm kayıplarını, kalplerinde açtıkları sevgi bahçesine gömmüşlerdir.

Bu kazanın da diğerleri gibi unutulup gitmemesi için, artık susmak değil konuşmak, tartışmak değil hesap sormak zamanı gelmiş de geçmektedir. Bu vurdumduymazlıklarımız devam ettiği sürece, doğal olarak, daha çok acılar yaşamamız ve yaşatmamız kaçınılmazdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde insan hayatı neden bu kadar ucuzdur? İnsanımıza neden önem vermiyoruz? İnsan hayatının söz konusu olduğu bir yerde maliyet hesabı yapılır mı? Soruyorum sizlere. Ayrıca, bu hesabı yapanlara soruyorum; dünyada fazladan bir nefes almak için neler vermezler ki, bunu vicdanlarında bir düşünsünler.

Bu kaza tüm yönleriyle araştırılıp soruşturularak, nedeni açıkça ortaya çıkarılmalı, sorumluların bulunup cezalandırılması için gerekli işlemler derhal başlatılmalıdır.

Bugün, kazanın başlıca nedeni olarak görülen ILS sistemi, Diyarbakır Havalimanında kurulmamıştır. Sisli havalarda, görüşün sıfır olduğu alanlarda dahi, piste güvenli inişi sağlayan ILS aletli yaklaşım sistemi, ülkemizdeki 26 havalimanının çoğunda -17 tanesinde- bulunmamaktadır. Bir ILS sisteminin maliyeti, yaklaşık olarak 1 milyon dolar; yani, 1,5 trilyon liradır. Buna göre, yaklaşık 14 milyon dolar veya 23 trilyon lirayla, ülkemizdeki tüm havalimanlarında güvenli inişi sağlayan ILS sisteminin kurulması mümkündür.

Ülkemizde, daha yakın zaman önce, sadece banka hortumcularına 20 milyar dolar, bir başka ifadeyle 32 katrilyon lira hortumlatanların, halkın yaşamında ihtiyaç duyulan bu sistemin kurulması için gerekli olan parayı esirgemelerinin nedenini anlamakta güçlük çekiyorum. Umarım, bir gün, kendileri de, bu tür bir kazaya kurban gitmezler. Kaldı ki, insan hayatının söz konusu olduğu yerde böyle bir maliyet hesabının yapılması, insanlık adına onur kırıcı, utanılacak bir davranış şeklidir.

Gerekli önlemler alınmazsa -almayanlar da dahil olmak üzere- bir gün, herkesin, böyle bir acı sonla karşılaşması doğaldır. Bugünden tezi yok, gelin, hep birlikte, gerekli yasal düzenlemeleri yaparak, ILS sistemi olmayan havalimanlarını inişe kapatalım; yeni acıların oluşmasını önleyip, çocuklarımızın annesiz, babasız kalmasını engelleyelim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılda bir - iki uçak inişinin yapıldığı havalimanlarında ILS sistemi mevcut olduğu halde, günde onlarca uçak inişinin yapıldığı güneydoğunun merkezi konumundaki Diyarbakır Havalimanında ILS sisteminin kurulmamasını akılla izah etmek mümkün değildir.

Siyasî şov malzemesi olarak açılmış, ancak atıl olarak bekletilen, kullanılmayan havalimanlarına milyonlarca dolar kaynak aktarılırken, her gün yüzlerce yolcunun inip bindiği, günde birkaç uçak seferinin yapıldığı, güneydoğunun merkezi durumundaki Diyarbakır Havalimanı için 1 milyon dolar neden harcanmıyor? Bunu sormak istiyorum. Hava koşullarının uygun olmadığı, gerekli ILS sistemi bulunmadığı halde uçakların iniş kalkışına kimler izin veriyor? Bunu da sormak istiyorum. Her kaza sonrasında, uçakların yer bakımıyla ilgili, pilotajla ilgili ortaya bir yığın soru atılmasına karşın cevaplandırılmayan bu sorular, ta ki bir sonraki kazaya kadar neden askıda bırakılıyor; yoksa, yine mi askıda bırakılacak? Bunu da soruyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla) - Gelin, bu sefer,  hep birlikte bir ilki gerçekleştirelim; insan olmanın onuru ve sorumluluğu içinde hareket ederek, insana, yani kendimize önem verdiğimizi göstererek, cevapsız kalan tüm soruları ve sorumlularını gün ışığına çıkaralım, yeni acıları böylece engelleyelim, halkımıza yeni acılar yaşatmayalım diyorum.

Ayrıca, Diyarbakır Havalimanına inişi sırasında düşen uçakla ilgili olarak, şu soruları yetkililere sorma ihtiyacını duyuyorum:

1- Bu uçağın teknik özellikleri bakımından durumu nedir?

2- Ülkemiz dışında, diğer ülkelerde de bu uçaklar aktif bir şekilde kullanılıyor mu?

3- Uçak yangınına anında müdahale edebilecek bir birim var mıdır?

4- Sisli havalarda güvenli bir şekilde inişi sağlayarak pilotaj hatalarını da asgariye indiren aletli iniş sistemi (ILS) Diyarbakır Havalimanında neden bulunmamaktadır?

5- Bu cihazı koymayanlardan hesap sorulacak mı?

6- Tüm bu kazalarda ihmali ve sorumluluğu olanlar cezalandırılacak mı?

7- Sorumlular, sanki hiçbir şey olmamış gibi, yine görevlerini sürdürmeye devam edecekler mi?

8- Hesabı sorulmayan her kaza kurbanı, yeni günahsız kurbanların mezarı olmaya devam edecek mi daha?!

Bu soruların yanı sıra, eğitimde tasarruf düşünülmeden, hava trafik kontrolörlerinin, pilotların ve yer personelinin eğitimine gerekli hassasiyetin gösterilmesi büyük önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölge olarak Irak'ta meydana gelebilecek bir savaşa şiddetle karşı olmamıza rağmen, savaşın ayak seslerinin duyulduğu bir ortamda, hastane morglarının ne kadar yetersiz olduğu, bu kazayla bir kez daha gün ışığına çıkmıştır. Hastane morgları yetersiz kalınca, cesetlerin büyük bir bölümü, teşhis için kapalı spor salonunda bekletilerek, çağımıza karşı büyük bir sorumsuzluk örneği sergilenmiştir.

Bu kazayla birlikte, Diyarbakır'da, mevcut askerî havalimanı dışında yeni bir sivil havalimanına ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmıştır. Bunun için, özellikle yer seçimi konusunda gerekli araştırmalar yapılarak şehrin en az sis alan bölgesinde, altyapısı yapılmış, teçhizat, alet ve edevat yönünden tam donanımlı bir sivil havalimanı kurulması işlemlerine derhal başlanmalıdır.

Bu elim kaza sonucu yitirdiğimiz vatandaşlarımızın acısını kalbimize gömdük. Bu ölümlerde, ülke olarak, toplum olarak hepimizin payı vardır; çünkü, sustuk, zamanında önlem almadık, "bana ne, bize ne" diyerek işi sürüncemede bıraktık ve böylece, kazanın oluşmasına hep birlikte katkıda bulunduk. Umarım, bu kaza da, diğer kazalar gibi, birkaç gün tartışıldıktan sonra unutulup, tarihin karanlık sayfaları arasında kaybolup gitmez. Bunun için, bugünden tezi yok, hemen şimdi, zaman geçirmeksizin gerekli önlemleri almamız gerekmektedir.

Bu olayda, başta devlet olmak üzere, Türk Hava Yolları ve Devlet Hava Meydanları İşletmesinin de hizmet kusuru ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bundan dolayı, bunların, sigorta şirketleriyle el ele vererek, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın hayatta kalan yakınlarının yaralarını sarmak üzere gerekli tazminat ve yardımlara ilişkin ödemeleri yerine getirmeleri gerekir. Ayrıca, bu insanlara yardım elini uzatmak, toplum olarak hepimizin birincil görevi olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tür acılı olayların ülkemizde ve tüm dünyada bir daha yaşanmaması dileğiyle, elim uçak kazasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diler, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.

Gündemdışı konuşmalarla ilgili olarak, hükümet adına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Ulaştırma Bakanı vekili Sayın Mehmet Hilmi Güler Bey cevap vereceklerdir.

Sayın Güler, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanımıza vekâlet ettiğim için, bu konuşmalara ilave olarak ben cevap vermeyi uygun buldum.

Sayın konuşmacılara, ifade ettikleri noktalarla ilgili yazılı cevabı Sayın Bakanımız vereceklerdir; ancak, ben şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten, bu üzücü durum hepimizi çok rahatsız etmiştir. Bunun tekerrür etmemesi için, gerekli tedbirler süratle alınacaktır.

Yalnız, şunu ifade edeyim ki, burada, önemli olan, enstrümantal bir hatadan ziyade, kişisel hataların -ilk araştırmalarda- neden olduğu ortaya çıkmıştır. Soruşturma, araştırma ve incelemeler devam etmektedir. Kapsamlı bir çalışma yürütülmektedir. Bu, peyderpey sizlere arz edilecektir. Ancak, yapılan  çalışmalarda, özellikle CVR Tahkikat Heyeti üyelerinden ikisinin gözetiminde Türk Hava Yollarının teknik atölyelerinde dinlenmek üzere açılmış ve ilk dinleme sonucunda yapılan değerlendirmede pilotun uçağın bulunduğu pozisyon hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadığı, maalesef, anlaşılmıştır; ama, biraz önce de arz ettiğim gibi, bu çalışmalar, soruşturma ve incelemeler devam etmektedir. Bu sonuçlar ortaya çıktığında yazılı olarak da sayın milletvekillerimize arz edilecektir.

 Bu durumu saygıyla ifade etmek istiyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, Doğu Anadolu Bölgesinin problemleri ve acil çözüm önerileri konusunda söz isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'ya aittir.

Sayın Ilıcalı, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3. - Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Doğu Anadolu Bölgesinin problemlerine ve acil çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta, Diyarbakır ve Malatya'da uçak kazasında kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.

Doğu Anadolu Bölgesinde yaşanan problemler ve acil çözümleri ifade etmek için söz aldım.

Geçtiğimiz hafta sonu, Erzurum Milletvekilleri Sayın Ömer Özyılmaz ve Mustafa Nuri Akbulut'la beraber Erzurum'da yoğun bir program uyguladık. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine katıldık, üniversite, belediye, yerel yönetimlerle görüştük, çiftçilerle görüştük, Doğu Anadolu Besiciler Birliğinin genel kuruluna katıldık. Başka çok etkinlikler, yoğun çalışma geçti.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, burada görüyoruz ki, sorunlar, sadece Erzurum'un sorunları değil. Bendeniz bir Erzurum Milletvekiliyim; ama, Erzurum'un sorunu olarak söz almadım. Bu sorun, incelediğimizde, tüm Doğu Anadolu'daki şehirlerde hemen hemen aynı. Sorunlar, hepimiz tarafından zaten biliniyor. Bunların çözümü nelerdir? Önemli olan bunları çözebilmek. Peki, bu çözümleri nasıl üreteceğiz; bunu, sayın hükümetimiz çözecek. Hükümetimizin bir acil eylem planı var, hükümet programı var; bu çerçevede çözümleri düşüneceğiz; ama, görüyoruz ki, şu seçimlerden sonra, Doğu Anadolu insanının yüzünde bir tebessüm oluşmuş; bu tebessümün kalıcı olması için, yapılması gereken işlerin de bir an önce yapılması lazım.

Görüyoruz ki, sadece seçim bölgem olan Erzurum'da, yaşanan son ekonomik krizlerle, gerek esnaf ve sanatkârlar odasına gerek ticaret odasına bağlı neredeyse ikibin kişi işini kaybetmiş; yani, onbinler, işsiz ordusuna dahil olmuş. Bu kadar imkânsızlıklar içerisinde, gelir düzeyine baktığımız zaman, bu iller de Türkiye ortalamasının oldukça altında.

Bu problemlerimizin bir an önce çözülmesi için, acaba, hiç mi elimizde bir potansiyel yok? Doğu Anadolu Bölgesinde, esasında, potansiyel var; bunu mutlaka kullanabiliriz, çok kısa sürede çok önemli işler yapabiliriz.

Şimdi, sizler de takdir edersiniz ki, beş dakikalık bir konuşmada, bu kadar iddialı bir başlıkta, Doğu Anadolu'nun problemlerini ve çözüm önerilerini anlatmam mümkün olmaz; ama, ne yapmamız gerekiyor? Ben, bu konuşmayı yapmadan önce, en özet hazırladığım bir metin 13-14 sayfa. Bunun, size her satırını ifade etmeme Sayın Başkanım izin vermez; çünkü, bana verilen süreyi çok aşar. Ne yapacağız? Ama, burada yaptığım konuşmanın kalıcı olmasını istiyorum. Ne yapacağız; bu, bir başlangıç olacak; ben, bu konuşmayı yaptıktan sonra, buradaki, ayrıntılı olarak hazırladığım raporu, Doğu Anadolu Bölgesinin iktidara ve muhalefete mensup tüm milletvekillerine, çözümleriyle beraber sunacağım ve şu çağrıyı da Sayın Başkanımın izniyle yapmak istiyorum: Doğu Anadolu Bölgesinin milletvekilleri bir araya gelelim, burada benim üzerinde çalıştığım, sizin belki benden daha fazla çalıştığınız konular olabilir, bunları nasıl çözeceğiz, nasıl sonuca ulaştıracağız diye bir program yapalım, bunları paylaşalım. Önemli olan, buradaki hizmetin Doğu Anadolu'ya gitmesidir. Bunda da yardımcı olacağınızı ve Sayın Başkanlığımızın da bu tip çalışmalarda bize yardımcı olacağını düşünüyorum.

İşte bu girişi yaptıktan sonra, açıkladığım hususlarda neler yapılabileceğine bir fikir verebilmek amacıyla bazı başlıklarda size bilgiler sunacağım.

Birincisi, bölgenin ulaşım sorunu. Şimdi, bölgede ciddî ulaşım sorunu vardır, gerek devlet il yollarında gerek köy yollarında; ama, hükümetimizin başlattığı duble yol -yani, bölünmüş yol- projesi kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi de bu projeden istifade edecektir. Kendi seçim bölgemde, tahmin ediyorum ki -uluslararası bir devlet yolu olduğundan tüm kriterlere de uygundur- bölünmüş yolun ilk açılan yollarından biri olacaktır Erzurum'dan başlayıp Hasankale-Horasan'a giden yol.

Bunun haricinde, demiryollarıyla ilgili Ulaştırma Bakanlığımızın ciddî projeleri içerisinde Kars-Tiflis demiryolu hattı, Erzurum demiryolu ağının gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu yolun da, geometrik ve fizikî standartlarının artırılması yönünde Bakanlığımızın gerekli çalışmaları yapacağını ben de yakından bilmekteyim.

Bunun yanı sıra, bugün, Erzurum için, Doğu Anadolu için hizmet veren demiryolları seferlerinin devam etmesi, işletme koşullarının daha da iyileştirilmesi için, yine, Ulaştırma Bakanlığımızın yapacağı çalışmaları bilmekteyim. Diğer taraftan, Doğu Anadolu'da yaşayan insanlarımızın demiryollarından yararlanabilmeleri için de gerekli kampanyaların düzenlenmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Sayın Başkanım, en az bir 5 dakika daha zamana ihtiyacım olacak.

BAŞKAN - Mümkün olduğunca erken toparlarsanız Sayın Ilıcalı...

Devam ediniz.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür ederim efendim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum'daki bu sivil havaalanının da bir an önce yapılması konusunda, yine, Ulaştırma Bakanlığımızın çalışmalarını yakından bilmekteyim.

Bundan sonraki başlıkları kısa geçip, bu 5 dakikayı daha verimli kullanmaya çalışacağım.

İkinci önemli sorun, Erzurumumuzun, Doğu Anadolumuzun enerji ve sulama sorunudur. Sayın Bakanımızın da burada olmasını büyük bir şans olarak görüyorum. Bölgenin hidroelektrik enerji üretim potansiyeli çok yüksektir. Bu potansiyelden yararlanılmalı ve bunun için değişik finans yöntemleri denenerek, hükümet programında belki gösterilmeyen bazı yatırımların süratle faaliyete geçmesi sağlanmalıdır. Bu arada, tabiî ki, -Sayın Bakanımın da yakından bildiği- başka enerji sistemleri üzerine, özellikle doğalgazdan kojenerasyon metoduyla elektrik üretimine yönelik çalışmalarımızda da Bakanlığımızın verdiği desteğe teşekkür ediyoruz. Bu fizibilite çalışmaları tamamlandıktan sonra, mutlak suretle, bazı girişimcileri çekebileceğimizi, Bakanlığımızın bize yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Burada bir hususu daha önemle belirtmek isterim: Baraj ve göletler vasıtasıyla yapılan sulamada su bedelleri batıdaki verimli topraklara nazaran çok yüksektir; bu, çiftçimiz tarafından bize iletilen en önemli sorundur. Şöyle ki, seçim bölgemde dönüm başına uygulanan 30 000 000 TL'lik su bedeli çok yüksek olduğundan çiftçimiz bu avantajı kullanamamakta, bu nedenle verim düşük olmaktadır.

Bir hususu daha Sayın Bakanıma arz etmek istiyorum: 1998 yılında yapımına başlanılan ve bölgemizin istifade edeceği çok önemli iki baraj vardır; Olur ve Ayvalı Barajları; bunlar maalesef iptal edilmiştir; bunların tekrar hayata geçirilebilmesi için gerekli yardımlarını bölgemiz adına arz ediyorum. Ayrıca, yine, yapılmış olan, ama, henüz sulama kanalları tamamlanamayan barajlarımız vardır. Bir tarım şehri olduğu için, bu bölgenin ayağa kaldırılmasında tarım ve hayvancılık önemli rol oynayacağı için, Sayın Bakanımızın bu hususlarda gerekli titizliği göstereceğinden hiç şüphem yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer önemli bir husus, tarım ve hayvancılıktır. Erzurum yöresi, Kars ve diğer iller, tarım ve hayvancılıkta çok önemli bir potansiyele sahipken, bu iller, bugün bu potansiyellerini maalesef kaybetmişlerdir; bu potansiyelin tekrar kazandırılması gerekmektedir.

Tarım Bakanımız da buradalar; burada, aktarmak istediğim çok sorun vardır. Özellikle, Doğu Anadolu Besiciler Birliğine katıldığım için, kendi uzmanlık alanımız olmamasına rağmen, oradan bilgilenip, özellikle ekolojik tarım üzerinde yapılan çalışmalar, hazırlanan yönetmelikler, tarafımızdan ciddî bir şekilde incelenmiştir.

Burada, çok özet olarak, Sayın Bakanıma şunu arz etmek istiyorum: Erzurum'da ekolojik tarıma mutlak suretle başlanmalıdır. Bunu incelediğimiz zaman, Erzurum çiftçisi, sivil toplum kuruluşları "ekolojik tarım" diyor. Burada, ziraat mühendisi hocalarımız da var, daha ayrıntısını bilebilirler. Bunu gördüm, inceledik; Erzurum'daki olay, kontrol ve sertifikasyon sorunudur Sayın Bakanım. Erzurum'da Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi oldukça yüksek potansiyele sahiptir; oradaki öğretim üyelerinin hazırladığı yayımlara baktığımızda, ekolojik tarım konusunda çok ciddî çalışmalar yapılmıştır. Bugün, bunun sağlanması için, sadece o bölgenin ekolojik tarım alanı olarak ilan edilmesi gerekmektedir. Ekolojik tarım sertifikasını veren kuruluşlar yalnız İzmir'de yer aldığından, bunlar -bir çiftçinin bana verdiği rakam var- yüksek rakamlar, yani, Erzurumlunun, Doğu Anadolulunun ödeyemeyeceği bedeller, 8 000 euroya falan tekabül etmektedir.

Ben, bu konuda şöyle bir öneri sunsam acaba nasıl olur diye düşünüyorum: Atatürk Üniversitesi ile yurtdışındaki bu konuda uzman kuruluşlar bir protokol çerçevesinde bir araya getirilerek, şuradaki organik tarımın esasları ve uygulamasına ilişkin yönetmelik çerçevesinde, böyle bilimsel bir kuruluşun Erzurum'da faaliyet vereceğini düşünüyorum ve buradan önemli başarılara elde edeceğiz. Burada rakamlarımız var, buradan gelecek döviz miktarı oldukça yüksektir. Erzurum'da üretilen birçok tarım ürünü, ekolojik tarıma elverişlidir.

Tarım Bakanıma arz etmek istediğim bir başka önemli konu, hayvancılığın sorunlarıdır. Hayvancılık, Erzurum'da çok kötü bir duruma gelmiştir; bu, Doğu Anadolu için de geçerlidir.

Sayın Başkanım, sayın milletvekillerim; burada söylediklerim, tüm Doğu Anadolu Bölgesini kapsar; bazen "Erzurum" kelimesi ağzımdan çıksa da, hafta sonunu Erzurum'da geçirmemden dolayıdır.

Buradaki hayvancılıkta en önemli konu...

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Sayın Başkanım, iki dakikada, diğer başlıklarla tamamlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen...

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bu, Doğu Anadolu'nun meselesi; sadece Erzurum adına konuşmadığım için, muhalefet ve iktidar milletvekillerinin toleransı için şimdiden teşekkür ediyorum, sağ olsunlar.

Bu hayvancılık konusunda, et ve balık kombinasının Millî Savunma Bakanlığıyla olan ilişkisi önemlidir. Mart ayında bu sözleşmenin yenilenmesi gerekmektedir. Bunun mutlaka sağlanması...  Bir de, zaten öğretim üyesi olan Sayın Tarım Bakanımızdan Erzurum adına istirhamımız, bir hayvancılık şûrasının toplanmasının bir an önce sağlanmasıdır. Kendi dalım olan ulaşım konusunda topladığımız şûralardan çok önemli sonuçlar çıktı. Eğer bu hayvancılık şûrası toplanırsa, bizzat orada yaşayan insanlar kendi meselelerini ortaya koyarlar ve çözüme yönelik önemli gelişmeler olur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum için önemli hususlardan biri de dışticarettir. Üzülerek söylüyorum, Erzurum'da kurulan serbest bölgenin, 9 bölgeden bir tanesi olmasına rağmen hiçbir faaliyeti yoktur. Burada, hemen, sayın hükümetimize tek bir cümleyle somut bir öneride bulunmak istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri tarafından tekstilde uygulanan hassas kotanın Dış Ticaret Müsteşarlığınca dağıtılan yıllık oranlarından -Doğu Anadolu Serbest Bölgesinde üretim yapılmasına kaydırılmasıyla- bir miktar serbest bölgemize verilmesi sonucunda şu fayda elde edilecektir; rakamlara dikkatinizi çekiyorum: 30 000 000 euroluk bir yatırımla 200 000 000 euroluk bir ticaret hacmine kavuşulacaktır ki, bu, bölgemiz için oldukça önemlidir.

Bunun haricinde, yine, sayın bakanlarımız buradayken söylemek istiyorum. Atıl tesisler vardır; maalesef, bundan önceki hükümetler tarafından -iyi niyetle de olsa- iyi fizibilite çalışmaları yapılmadığından sahipsiz kalmışlardır. Bunlardan bir tanesi dolum tesisleridir Sayın Bakanım. Dolum tesisleriyle, Yumurtalık'tan Erzurum'a bir boru hattı vardır, rahatlıkla buraya akaryakıtı getirebilir -eksiklikleri tamamlandıktan sonra- bölgenin ulaşım sorunlarına ve ticaretine önemli katkılarda bulunabiliriz. Onun haricinde, başka tesislerimiz de vardır. Onu da, sayın bakanlarımıza arz edeceğiz.

Yine, Bakanımızın çok yakın ilgi alanı olan...

BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tamam efendim.

Sayın Bakanım, maden potansiyeli çok yüksektir. Burada, Erzurum'da yapılan çok büyük bir çalışma vardır; derhal devreye konulması mümkündür.

Geçen hafta -rakamları getirdim- Erzurum'daki hava kirliliği sınır değerlere ulaşmıştır. Bunun için, doğalgaz ve ithal kömür için hükümetimizin gerekli kolaylıkları sağlamasını istiyoruz.

Doğrudan gelir desteği konusunda bize çok sorular sorulmaktadır. Bunun da bir an önce sonuçlandırılması, Erzurum'un turizm potansiyelinin canlandırılması, kültür ve tabiat varlıklarımızın korunması için, ilgili bakanlıklarımızın bu projelerimize önem vereceğini düşünüyoruz.

Çok uzattım, burada bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, teşekkür ediyorum. Lütfen, son cümlenizi tamamlayınız.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür ederim; saygılar sunarım. (Alkışlar)

Özür diliyorum uzattığım için.

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, teşekkür ediyorum.

Sayın Ilıcalı'nın yapmış olduğu gündemdışı konuşmayı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler Bey cevaplayacaktır.

Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) - Enerjiyle ilgili bir şey söyledi mi?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Ilıcalı'nın...

AHMET ERSİN (İzmir) - İyi paslaşıyorsunuz Sayın Bakan...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Arzu ediyorsanız cevap vermeyeyim.

BAŞKAN - Lütfen...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Aynı zamanda, sizin için de bir bilgi arzıdır; çünkü, ben, bu vesileyle, zaten, sayın partinizin değerli milletvekillerini de aydınlatmak istiyordum; çünkü, son zamanlarda enerjiyle ilgili, sulamayla ilgili ciddî çalışmalarımız oldu. Eğer uygun görürseniz, değerli grubunuzu da aydınlatmayı özel olarak arzu ediyorum.

Bildiğiniz gibi, enerjiyi biz çok pahalı olarak kullanıyoruz; çünkü, girdi fiyatları gayet yüksek. Yapılan anlaşmalarda, maalesef, belirli bir politikanın takip edilmediğini üzülerek görüyoruz. İlk izlenimlerimiz bunların yeniden revize edilmesi doğrultusundadır ve bu noktada hem enerji girdileri açısından sanayii hem de sulama açısından tarımı yakından ilgilendirmektedir Bu bakımdan, ciddî bir çalışma başlattık ve Türkiye'nin enerji balansını, enerji dengesini yeniden düzenleme niyetindeyiz. Bununla ilgili olarak da, özellikle doğalgaz başta olmak üzere, enerji girdileriyle ilgili yurtiçi ve yurtdışı görüşmelerimiz sürmektedir. Burada gördüğümüz şu: Maalesef -size, bunun detayını uygun bir toplantıda da arz etmek isterim- aynı kaynaktan üç ayrı fiyatla doğalgaz alındığını, bu girdilerin de özellikle elektrik enerjisi üretiminde maliyetleri yükselttiğini görüyoruz ve verimsiz çalışan işletmeler, aynı zamanda kayıp ve kaçak oranlarının yüksekliği bakımından da, özelleştirmelerin gecikmesi nedeniyle, büyük bir maliyet artışı izlenmektedir. Bu, başta Erzurum olmak üzere, diğer illerin gerek sulama gerekse diğer enerji girdilerinde, maalesef, büyük, akıl almaz yükseklikler ifade etmektedir. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor ve yakın bir gelecekte -ki, bu, ay mertebesindedir- bunları aşağı çekmeyi düşünüyoruz. Aslında, Bakanlığa gelir gelmez, ilk haftada, biz, enerji fiyatlarının, özellikle elektrik enerjisi fiyatlarının indirilmesiyle ilgili etüdümüzü yaptık, çalışmalarımızı yaptık, rakamı tespit ettik; ancak, faizdışı fazla konusunda bir sıkıntıya sebep olacağı için, esas girdiler üzerinde -ki, öyle olması gerekir- çalışmalarımızı sürdürüyoruz; bu da -ay mertebesinde- sizlere arz edilecektir ve gerek sanayi gerekse tarım sektöründe rahatlama sağlanacaktır; bununla ilgili hassas ayarı tamamlamak üzereyiz. Bu bakımdan, enerjiyle ilgili konuyu bu şekilde arz ediyorum.

Tarımla ilgili konuda da çok ciddî bir çalışma içinde hükümetimiz. Tarım Bakanımız ve ekibi, tarımı, hayvancılıkla birlikte ele alarak, bu noktada ciddî projeler yürütmektedir ve bununla ilgili somut sonuçlar da yine yakında sizlere arz edilecektir.

Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/149)

     13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisini "Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliği"nde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

BAPB Türk Grubu İsim Listesi:

Mehmet Kerim Yıldız                                (Ağrı)

Necdet Budak                                (Edirne)

Ömer Abuşoğlu                                 (Gaziantep)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. - Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/150)

 

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu"nda temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı 

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu İsim Listesi

Vahit Kirişçi                                (Adana)

Yakup Kepenek                                (Ankara)

Abdülbaki Türkoğlu                                (Elazığ)

Muzaffer Gülyurt                                 (Erzurum)

Kemal Derviş                                (İstanbul)

Şükrü Mustafa Elekdağ                                (İstanbul)

Muharrem Karslı                                (İstanbul)

Onur Öymen                                (İstanbul)

İbrahim Reyhan Özal                                (İstanbul)

Hanefi Mahçiçek                                (Kahramanmaraş)

Şaban Dişli                                 (Sakarya)

Aydın Dumanoğlu                                (Trabzon)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. - Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/151)

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna 

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

KEİPA Türk Grubu Listesi :

Mustafa Baş                                (İstanbul)

Necdet Budak                                (Edirne)

Mustafa Çakır                                (Samsun)

Mehmet Necati Çetinkaya                                 (Elazığ)

Salih Kapusuz                                (Ankara)

Zeki Karabayır                                (Kars)

Yaşar Nuri Öztürk                                (İstanbul)

Bülent Tanla                                (İstanbul)

Ali Temur                                (Giresun)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - Parlamentolararası Birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/152)

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Parlamentolararası Birlik"te temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

Parlamentolararası Birlik Türk Grubu İsim Listesi:

Hikmet Özdemir                                (Çankırı)

Murat Yıldırım                                (Çorum)

İnal Batu                                (Hatay)

Memduh Hacıoğlu                                (İstanbul)

Bihlun Tamaylıgil                                (İstanbul)

Remzi Çetin                                (Konya)

İlyas Çakır                                (Rize)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/153)

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

AKPM Yedek Üyeleri:

A. Faruk Ünsal                                (Adıyaman)

Eşref Erdem                                (Ankara)

Yakup Kepenek                                (Ankara)

Ersönmez Yarbay                                (Ankara)

Fahrettin Poyraz                                (Bilecik)

Kemal Derviş                                (İstanbul)

Ömer İnan                                (Mersin)

Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6. - NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/154)

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "NATO Parlamenter Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen asil ve yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

NATO PA Türk Grubu İsim Listesi:

Asil Üyeler:

Ömer Çelik                                (Adana)

Ali Rıza Alaboyun                                 (Aksaray)

Ali Dinçer                                (Bursa)

Mehmet Neşşar                                (Denizli)

Aziz Akgül                                (Diyarbakır)

Mustafa Açıkalın                                 (İstanbul)

Ersin Arıoğlu                                (İstanbul)

Egemen Bağış                                (İstanbul)

Z. Damla Gürel                                (İstanbul)

Vahit Erdem                                (Kırıkkale)

Erol Cebeci                                (Sakarya)

Yedek Üyeler:

Reha Denemeç                                 (Ankara)

Bülent Gedikli                                 (Ankara)

Gülsün Bilgehan Toker                                (Ankara)

Atilla Koç                                       (Aydın)

Ümmet Kandoğan                                                (Denizli)

Necdet Budak                                 (Edirne)

İnal Batu                                         (Hatay)

Fuat Geçen                                      (Hatay)

Ö. Zülfü Livanelioğlu                                (İstanbul)

Adem Baştürk                                 (Kayseri)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

7. - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/155)

                                                                                        13 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca yedek üye adayı olarak gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

AGİTPA Türk Grubu Yedek Üyeleri İsim Listesi:

Mahmut Koçak                                 (Afyon)

Ali Osman Sali                                (Balıkesir)

Ali Dinçer                                (Bursa)

Bihlun Tamaylıgil                                (İstanbul)

Onur Öymen                                (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanlığının Başkan seçimini yaptığına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

8. - AGİT Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlığının, Grubun başkan seçimine ilişkin tezkeresi (3/156)

                                                                                        9 Ocak 2003

TBMM Başkanlık Makamına

AGİT Parlamenter Asamblesi Türk Grubu ilk toplantısı 9 Ocak 2003 Perşembe günü saat 11.00'de TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü toplantı salonunda yapılmıştır. Toplantıya 7 üye katılmış, yapılan oylamada Başkanlığa İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş 7 üyenin olumlu oyuyla seçilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

                                                        Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş

                                                        İstanbul

                                                        Geçici Başkan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Faili meçhul siyasal cinayetler ülkemizde yeniden gündeme mi gelmektedir. Bu cinayetin Ankara'da öğretim görevlisi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülme olayıyla faili meçhul cinayetler tekrar başlayacak mı endişesi toplumu çok derinden sarsmıştır.

Siyasal nitelikli cinayetlerin amacı demokratik rejimi güçsüz kılmak, yeni demokratik açılımları önlemek, toplumun demokratik rejime olan güvenini sarsmak ve rejimi baskıcı, yasakçı bir kapalı yönetime itmektir. Bununla Türkiye'nin iç ve dış dengelerinin ve istikrarının bozulacağı umulmaktadır.

Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle gündeme, Fethullah Gülen, Bergama'da siyanürle altın arama karşıtı dernek, AB karşıtı, laik, demokratik cumhuriyete karşı ve Alman vakıfları yanı sıra ajanlık gündeme gelerek olayın değişik boyutu tartışılmaya başlanmıştır.

Bu sorun siyasal partilerin ortak sorunudur. Bu sorun siyasal partilere yönelik bir tehdit ve saldırıdır. Bu sorun TBMM araştırma komisyonunun araştırmasıyla aşılır.

Bu nedenle biz aşağıda imzaları bulunan siyasal parti temsilcileri, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun cinayetini araştırma konusunda bir Meclis araştırmasını talep etmekteyiz.

1- Mesut Değer                                 (Diyarbakır)

2- Yücel Artantaş                                (Iğdır)

3- Haluk Koç                                (Samsun)

4- Şevket Gürsoy                                (Adıyaman)

5- Berhan Şimşek                                (İstanbul)

6- İsmail Özay                                (Çanakkale)

7- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

8- Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

9- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

10- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

11- Ali Arslan                                (Muğla)

12- Uğur Aksöz                                (Adana)

13- Tacidar Seyhan                                (Adana)

14- Ufuk Özkan                                (Manisa)

15- Emin Koç                                (Yozgat)

16- Kemal Demirel                                (Bursa)

17- Atilla Başoğlu                                (Adana)

18- Şevket Arz                                (Trabzon)

19- Ali Rıza Bodur                                (İzmir)

20- Mustafa Sayar                                (Amasya)

21- Orhan Erarslan                                (Niğde)

22- Şefik Zengin                                (Mersin)

23- Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

24- Muharrem Doğan                                (Mardin)

25- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

26- Züheyir Amber                                (Hatay)

27- Harun Akın                                (Zonguldak)

28- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

29- Yakup Kepenek                                (Ankara)

30- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

31- Naci Aslan                                (Ağrı)

32- Algan Hacaloğlu                                (İstanbul)

33- Güldal Okuducu                                (İstanbul)

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

9. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/20) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/4)

                                                        9.1.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 14 üncü sırasında yer alan (6/20) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                        Mehmet Yılmazcan

                                                        Kahramanmaraş

BAŞKAN- Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

10. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/22) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/5)

                                                                                        9.1.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 16 ncı sırasında yer alan (6/22) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                        Mehmet Yılmazcan

                                                        Kahramanmaraş

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 tezkeresi daha vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:

11. - Hindistan Parlamento Başkanının davetine, TBMM Başkanını temsilen bir TBMM Başkanvekilinin beraberinde bir milletvekiliyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/157)

                                                        9 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hindistan Parlamento Başkanı Manohar Joshı tarafından TBMM Başkanı Bülent Arınç'a gönderilen bir mektupta, Hindistan Parlamentosunun 50 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle 22-26 Ocak 2003 tarihlerinde, Yeni Delhi'de düzenlenecek Uluslararası Parlamenter Konferansa, TBMM Başkanı ve bir milletvekilinin davet edildiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete TBMM Başkanını temsilen bir TBMM Başkanvekilinin ve bir TBMM üyesinin katılması hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                        Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

12. - Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı tarafından yapılan davete, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ahmet Münir Erkal'ın icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/158)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı Peter Götz tarafından gönderilen yazıda "Habitat Dördüncü Global Parlamenterler Forumu"na hazırlık amacıyla 16 Ocak 2003 tarihinde Almanya Federal Cumhuriyetinin Başkenti Berlin'de yapılacak olan "Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri Başkanlık Çalışma Toplantısı"na Malatya Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı A. Münir Erkal ismen davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                        Nevzat Pakdil

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                        Başkanı Vekili        

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

IV. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtının akaryakıt ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilmiştir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Doğrudan Gelir Desteği Projesinde öncelik kriteri, ödemesi yapılmayan illerin ödeme tarihi ile bu çerçevede Manisa'nın durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/7)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sözlü soru önergesi ertelenmiştir.

3. - Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, pamukta prim ve çekirdeksiz kuru üzümde destek uygulaması yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/8)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sözlü soru önergesi ertelenmiştir.

4. - Ordu Milletvekili Kazım Türkmen'in, fındık üreticisine verilmesi planlanan ek fiyata ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sözlü soru önergesi ertelenmiştir.

5. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Suruç Ovası Sulama Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/11)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sözlü soru önergesi ertelenmiştir.

6. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinde öncelik kriterlerine ve dekar başına ödeme miktarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/12)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Sözlü soru önergesini okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Sami Güçlü'nün sözlü olarak cevaplandırmasında aracılığınızı arz ederim.

Saygılarımla.                                                                    9.12.2002

                                                        Ali Oksal

                                                        Mersin

Sorular :

1.- Doğrudan Gelir Desteği ödemelerinde öncelik sıralamasında esas alınan kriterler nelerdir? Bazı illere ödemenin erken yapılmasında "bakan bölgesi olmak" veya "x partiye mensup olmak" gibi aidiyetlerin kritere etkisi nedir? Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemesi bugüne kadar yapılmayan Mersin (herkesin bildiği üzere 2001 Aralık ayında görülmemiş bir sel afetiyle karşılaşmıştır) ve Adana gibi sebze üretimi yapan illerimizin hangi gerekçelere göre ödemesi geri plana itilmiştir?

2.- Şu anda doğrudan gelir desteği dekar başına 13 500 000 olarak yapılıyor; ama, bu miktar yeterli olmadığı için, iki üç katına çıkarılmasını düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemimizi çok işgal eden bu konuyla ilgili daha önce de açıklamalar oldu; ancak, çeşitli illerimizin milletvekilleri, kendi bölgeleriyle ilgili olarak, bu soruları ayrı ayrı dile getirdiler. Aslında, bunların genel cevabını daha önce de vermeye çalışmıştım.

Evvela, konuyla ilgili genel yaklaşımı şöyle ifade edebiliriz: Türkiye, son yıllarda yaşadığı kamu kesimindeki bu malî bozukluk karşısında, malî yapısını düzeltmek, sektörler arasında dengeleri kurmak, piyasa ekonomisini tarımda da gerçekleştirmek konusunda uluslararası kurumlarla yürütülen çalışmaların neticesi olarak, tarımda çiftçi kayıt sisteminin geliştirilmesi, doğrudan gelir desteği ve birkısım tarımsal projelerin uygulamaya konulması konusunda yapılan anlaşmalar, bizi, uzun bir dönemdir tarımı teşvik politikaları olarak kullandığımız araçlardan piyasa mekanizmasına daha az müdahale edilen araçlara getirmiştir. Evvela, doğrudan gelir desteği, bir bakıma, tarımın teşvik mekanizmalarından yoksun kalması sonucu, bu kesimi genel olarak destekleyen, desteklemeyi amaçlayan sosyal yönü önplana çıkmış bir tarımsal destekleme politikası olarak gündemimize girmiştir. Bunun 2001-2005 yılları arasında uygulamaya konulması kararlaştırılmış ve bütçeden bunun için belli oranlarda kaynak ayrılması kabul edilmiştir. Bu proje devreye girerken, bunu uygulayabilmemiz için temel bir altyapının oluşturulması hedeflenmiştir; o da, çiftçi kayıt sistemidir.

Konuyla ilgili olan arkadaşlarımızın bileceği gibi, Türkiye'de, tarımla ilgili bilgilerin çoğu tahmine dayalıdır. Ülkede, ekim alanları, üretim miktarları, verim, birkısım örneklemelerle ve genellemelerle ifade edilmektedir. Ülkemizde, bu konuyla ilgili net bilgiler yoktur. Tarımsal ölçeğin gittikçe küçülmesi, çiftçi kayıtlarının çok düzgün bir şekilde yapılamaması, ekim alanlarının takip edilememesi, bizim, bu konuda, etkin bir üretim politikası uygulamamıza da mani olmaktadır; tarımsal teşviklerin yerine ulaşmasını, zamanında ulaşmasını engellemektedir; bunlar, genel olarak, bizim tarımımızın sorunu olarak karşımızdadır.

Şimdi, tarıma da yönelik olarak uygulanan, son yıllarda gündemimize gelen konu içerisinde, belki, bize en çok lazım olan araç, doğrudan gelir desteği mekanizması ile çiftçi kayıt sistemini gerçekleştirmek ve tamamlamaktır. Bu, hem bölgesel olarak farklı politikaları uygulamamıza imkân verecektir hem de genel olarak, Türkiye'de, çiftçilerin, ne kadar, hangi oranlarda, hangi miktarlarda ne ürettiğini, hangi girdilere ihtiyaç olduğunu tespit etme imkânını bulacağız. Kısaca, bundan böyle, tarıma yönelik politikaların uygulanabilmesi için, bizim, çiftçi kayıt sistemimizi tamamlamamız gerekiyor. İki yıllık bir uygulama döneminin sonucunda ulaştığımız nokta şudur: Tahminen, 4 000 000'u biraz aşkın olan tarımsal işletme sayımızın yaklaşık yüzde 65, yüzde 70'ine yakın birkısmını tespit etmiş durumdayız; 2003 yılında, bunu, mümkün olduğu kadar yüksek bir orana taşıyarak, bu eksikliği derin olarak hissedilen konuyu tamamlamamız lazım. Bunu tamamlayabilmenin teşvik edici mekanizması, doğrudan gelir desteğidir. Dolayısıyla, doğrudan gelir desteği, kendi başına, çiftçiye bir sosyal yardım, bir tarımsal teşvikten öteye, bundan böyle, tarımla ilgili her türlü politikamızı doğru olarak ele alabilmemiz için gerekli olan veri tabanını oluşturmaktır; bunu önemsiyorum; konuyla ilgili arkadaşlarımızın da takdir edeceğini düşünüyorum.

Doğrudan gelir desteği konusunda 2002 yılındaki uygulamalar, hepinizin bildiği gibi, maalesef, çiftçimizi tatmin edici olmamıştır. Daha önce de ifade ettim, 2002 yılı bütçesinde sadece 800 trilyona yakın bir para ayrılmıştır; ama, bildiğiniz gibi bizim ödememiz gereken miktar 2,2 katrilyondur; dolayısıyla, bunun 1,4 katrilyonu 2003 yılı bütçesine intikal etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Dolayısıyla, 2003 yılının ilk 3 aylık geçici bütçesinde yaklaşık 800 trilyonluk bir kaynak aktarılmıştır. Şu ana kadar hiç ödeme yapılmayan bazı illerimizde veya bir başka ifadeyle, doğrudan gelir desteği almayan yaklaşık 34 ilimizde ve bunların içerisinde arazi tespitleri konusunda bazı sorunlu olan illerimiz de vardır, bunlar da dahil olmak üzere bu illerimizde üreticilerimizin hak ettikleri alacakları doğrudan gelir desteğinin yüzde 50'sini karşılayacak bir kaynak ayrılmıştır. Netice itibariyle, ilk 3 ay içerisinde, bu ödemeler, bütçede konulan bir kaynak olması dolayısıyla, kendilerine ödenecektir; ama, tabiî, gönül arzu eder ki, bu, bayramdan önce ödensin. Bu konuda milletvekillerimizden gelen yoğun talebi, biz de ilgili bakana iletiyoruz. Konu, Hazinenin inisiyatifindedir, ödeme planı buradan yapılmaktadır.

Bu konuyla ilgili soru soran arkadaşımıza cevap da bu açıklamanın içindedir. Dolayısıyla, bundan sonra daha düzgün bir şekilde ödenmesini, tabiî hepimiz arzu ederiz. 2003 yılı için, bütçenin 9 aylık hazırlık kısmında gerekli kaynak ayrılmaktadır. Dolayısıyla, 2003 yılındaki ödemelerin daha düzgün yapılacağını düşünüyor ve tahmin ediyoruz, aynı zamanda arzu da ediyoruz.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız?

ALİ OKSAL (Mersin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Yerinizden, buyurun.

ALİ OKSAL (Mersin) - Sayın Tarım Bakanıma açıklamalarından ötürü teşekkür ediyorum. Ancak, Sayın Tarım Bakanım, benim sorduğum soruda öncelikler sıralamasını kastederken, 34 ilde tamamının, 11 ilde yüzde 50'sinin, Konya İlinin 14 ilçesinde de tamamının ödendiğini yazılı olarak, bana, lütfedip, yollamışsınız. Ben de, sözlü soru önergemde, Mersin'in 2001 yılı aralık ayında sel afetine maruz kaldığını yazmıştım. Siz, Mersin'in bir önceki yıl birinci planda ödendiğini söylemiştiniz. Ancak, pilot bölge olduğu için Mersin birinci yıl ödenmişti. Sel afeti ödemeden sonra oldu. Ben, öncelikler sıralaması derken, Mersin gibi diğer illerimizin de... 2001 yılı Türkiye'de afetler yılı olmuştur, sizler de biliyorsunuz ama, Mersin'i kastederken, bunu öne çıkarmıştım; bir.

İkincisi "Hazinenin nakit ödeme planına göre yapılıyor" deniliyor. Elbette bütçeye bir ödenek konulmasa, Hazinenin de Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına yapacağı fazla bir tahsis olmaz, bütçede neyse onu yapar.

Şimdi, bunlar bizden evvel olmuştu diyeceksiniz; buna da katılıyorum; ama, 2003 yılının ekbütçesinde de geri kalan yerlerimizin ancak yüzde 50'sini ödeyeceksiniz. Ben bunları öğrenmek istiyorum; neden yüzde 50?! Sizler de biliyorsunuz ki, üreticilerimiz, bu olumsuzluktan, bu ödeme gecikmesinden dolayı son derece mağdur olmaktadır.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın Oksal, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, bir açıklama yapacak mısınız?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

Süreniz 5 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; soruyu soran arkadaşımın özel olarak belirttiği hususlara cevap verme imkânım olmamıştı; onun için, kendisine, tekrar soruyu yöneltmesinden dolayı şimdi cevap verme imkânını bulduğum için teşekkür ediyorum.

Ben, yine, çok özel olarak cevaplandıramayacağım bunları; ancak, şöyle ifade edeyim: Evet, dedikleri doğru; 2002'nin kasım ayından önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanıp gelen listeler, Hazinece, hiçbir değişikliğe uğramadan, ödeme planına alınmış ve ödenmiş. 58 inci hükümet döneminde, son kalan bakiyenin ödenebilmesi için sırada bekleyen iller dikkate alındığında, Başbakanın bir talimatı üzerine, yine, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın Hazineye verdiği bir talimat doğrultusunda hazırlık yapılmış. Ben, bu hazırlığın anafikrini biliyorum. Bununla ilgili, basında, zaten, açıklamalar da yapıldı.

Kırsal katmadeğerle ilgili bir hesaplama yapılmış; kırsal nüfus ve tarımsal üretim ve bu üretime bağlı olarak tarımsal nüfus başına düşen tarımsal gelir hesabı yapılmış. Evet, mantıksal olarak ben de doğru buluyorum bunu. Bazı şehir merkezlerimizde sanayi sektörünün gelişmiş olması o şehirde ortalama geliri yüksek çıkarabilir; ama, kırsal kesimde - bildiğiniz gibi, İç Anadolu'da  birçok il de kırsal kesimde; çok kıraç araziler, verimsiz araziler- buna göre yapılan bir sıralamaya göre, yine, ilgili Müsteşarlığın açıklamasına göre, bu 11 il belirlenmiş. O günkü belirlemeye uygun olarak da, kalan ödemelerin -diğer illerimiz için yüzde 50 ödemesinin- burada, bu kritere göre belirlenen sıraya göre devam edeceğini ilan ettiler. Ben, bunda da çok büyük bir yanlışlık olmadığını düşünüyorum.

Mersin ile ilgili konuya gelince; evet, bu konu, Mersin Milletvekili Sayın Ömer İnan tarafından da bize iletildi. Ben de, bu konuyu Hazineye intikal ettirdim. Bu doğrudan gelir desteği konusunda 2002 hakedişleriyle ilgili olarak Hazine bize şöyle bir yaklaşım gösterdi: "Bunu, sadece Mersin'in sel felaketine uğrayan ilçeleri için değil, 2002'de benzer nitelikte  felaketlere uğrayan ilçeler konusunda da bir değerlendirme yaparak gerçekleştirelim" dedi.

Ben, bu sayın milletvekiline, bu konuda bir çalışma yapmasını ve bu konuyu Hazineye intikal ettireceğimizi belirttim. Dolayısıyla, sizin dediğiniz konuda, yavaş da olsa, bir çalışmanın olduğunu ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

7. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin, mülkiyet yerine üretici olma şartına ve ürün çeşidine göre yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/13)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Sami Güçlü'nün sözlü olarak cevaplandırmasında aracılığınızı arz ederim.

Saygılarımla.      10.12.2002

         Ali Oksal

             Mersin

Sorular:

1- Doğrudan gelir desteğinin bazı aksayan yönleri şunlardır:

a) Mülkiyet sahibi olup, toprağı işlemeyen, kiraya veren kişilere doğrudan gelir desteğinin verilmesi haksız bir uygulamadır. Doğrudan gelir desteğinin asıl amacı üreticiye yardım yapmak, onun olumsuz koşullardan daha az etkilenmesini sağlamaktır. Doğru olanı mülkiyet sahibi olup, toprağını işleyen üretici ile resmî kurumlar tarafından tespit edilmiş, çiftçilik yapan üreticiye verilmesidir. Bu uygulamanın haksız kazanç sağlayan yönlerinin değiştirilmesini düşünüyor musunuz?

b) Doğrudan gelir desteğinin çiftçilerin ürün çeşidi ayrımı yapılmaksızın tamamına aynı oranda ödenmesi doğru bir uygulama değildir. Ödemelerin ürün desenine göre yapılması gerektiğini planlıyor musunuz? Zira, sebze üretiminde taban fiyat uygulaması olmadığı gibi, sebze üreticisi vasıfsız işçilere istihdam sağladığı, değişik sektörlerden girdi kullandığı için daha büyük risk almakta ve ülke ekonomisine daha büyük katkı sağlamaktadır.

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Doğrudan gelir desteği konusundaki sorular devam ediyor. Bununla ilgili olarak konunun yine genel anlamda değerlendirilmesine de tekrar dönerek, bu milletvekili arkadaşımızın sorusuna da cevap vermeye çalışacağım.

Ana fikri tekrar ifade etmek istiyorum. Evet, doğrudan gelir desteği, sosyal yönü de olan, tarımsal kesimde yaşayan, çalışan insanların, özellikle 1980'den sonra uygulamaya konulan politikalar, özellikle 1994'ten sonra ihmal edilen tarım sektörü ve bilhassa 1999'dan sonra ortaya çıkan tarımda gittikçe kaybolan mevcut klasik teşvik mekanizmalarının terk edilmesiyle birlikte meydana gelen büyük gelir kayıplarını telafi etmek ve burada yaşayan insanlarımıza bir parça destek olma amacıyla uygulamaya konulan bir projedir. Ancak, bu projenin, yine ifade ettiğim gibi biraz önce, bize en çok lazım olacak olan ayağı çiftçi kayıt sistemidir. Dolayısıyla, evvela, prensip olarak, doğrudan gelir desteği ödemesinin, bu sistemi tamamlanıncaya kadar devam etmesini tercih ediyoruz; ama, elbette, arkadaşımızın belirttiği gibi, bunu toprak mülkiyetine dayalı bir şekilde ödenmesini de doğru bulmuyoruz. Bunu doğru bulmadığımızı hükümet programında da belirttik.

Bunun üretime yönelik olarak kullanılması konusunda bir çalışma da sürdürülmektedir. Bu henüz netleşmemiştir. Doğrudan gelir desteği, kırsal kesime yaygın olarak ve sosyal yardımı da bünyesinde barındıran bir anlayışla verildiği için bölgesel ve ürün bazında uygulanabilirliği şu anda nispeten zordur; çünkü, eğer böyle bir yöne gidecek olursak, daha az destek verdiğimiz bölgelerde kayda alınma hadisesinde, çiftçilerin bu sisteme dahil olması konusundaki arzularında bir kırılma ortaya çıkacaktır. Bunun dikkatle düşünülmesi lazım. Yani, bununla ilgili biz bir karara varıp bunu kamuoyuna açıklayacak hale gelmiş değiliz. Ancak, Türkiye'nin şartları, özellikle bitkisel üretimde farklı uygulamayı zorunlu kılmaktadır; çünkü, ülkemizde, hepinizin bildiği gibi, bazı ürünlerde bir arz eksikliği söz konusu iken, bir kısmında ise üretim fazlası vardır. Bugün, biz, doğrudan gelir desteğini, üretim fazlası olan bu  ürünlere de ödüyoruz, arz eksikliği içerisinde olan ürünlere de ödüyoruz. Halbuki, biz, eğer çiftçi kayıt sistemini tamamlayabilirsek, bu konuda bahsedilen farklılaştırmayı da rahat bir şekilde yapmak ve tatbik etmek imkânını bulacağız; çünkü, kimin, ne kadar arazisi var ve burada ne ekiliyor, ortaya çıkmış olacak.

Dolayısıyla, çiftçi kayıt sistemi tamamlanıncaya kadar, bu doğrudan gelir desteği politikasının bölgesel ve ürün bazında çok farklılaştırılmasının, en azından, şu an için çok netleşmeyeceğini ifade ediyorum; ama, toprak mülkiyeti yerine, üreticiye ödenmesi konusundaki çalışmamızı yakın bir zaman içerisinde tamamlayacağımızı ve kamuoyuna açıklayacağımızı belirtiyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız efendim?

ALİ OKSAL (Mersin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oksal; yerinizden lütfen.

ALİ OKSAL (Mersin) - Ben, Sayın Tarım Bakanıma, yine teşekkür ediyorum; zira, çiftçi kayıt sistemi öncelikli sırada yer alıyor.

Ancak, Sayın Bakanım, sizler de biliyorsunuz ki, resmî organlar tarafından -ziraat odaları gibi, ilçe tarım müdürlükleri gibi- üreticiler tespit edilmektedir. Aynı zamanda, sebze üretimiyle iştigal eden üreticiler ile yem bitkileri, yağ bitkileri ve tahıl bitkileri üzerinde üreticilik yapanlar, Ziraat Bankasından, tarım kredi kooperatiflerinden kredi alırlarken, o ürün çeşitleri, ürün desenleri ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'nin bugünkü koşulları dikkate alınacak olursa, dolaylı ve dolaysız vergi üreten, katma değer üreten, ekonomiyi canlandıran vasıflı ve vasıfsız işçiye istihdam olanağı sağlayanlar, yani, sebze üretimiyle iştigal eden üreticiler büyük bir risk almaktalar. Bugün, Türkiye'de uygulanan tarım politikalarında, tahıl bitkilerinde genellikle tabanfiyat uygulanmakta; ancak, sebze üretiminde böyle bir tabanfiyat uygulaması yoktur. Dolayısıyla, çiftçilerimiz, üreticilerimiz büyük bir risk almakta ve ekonomiyi canlandırmaktadır.

Bugün, ülkede, büyük bir işsizlik söz konusudur. Üreticilerimiz, bu ülkede, gerçekten, sosyal patlamanın engelidirler; zira, demin de söylediğim gibi, vasıflı ve vasıfsız işçi çalıştırdıkları için ve değişik sektörlerden de girdi kullandıkları için -yani, sera örtüsü gibi, zehir gibi- ülke ekonomisini canlandırdıkları için çok büyük önemi haizdirler. Bu nedenle, ürün desenine göre yapılacak olan doğrudan gelir desteğinin dikkate alınması gerekiyor.

Aynı zamanda, bu 13 500 000 lira olarak verilen miktarın, yem bitkileri, tahıl bitkileri, hububat bitkileri üreticilerine en az 50 000 000 lira; ama, sebze üreticisine de 100 000 000 lira civarında verilmesi gerektiğine inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oksal.

Sayın Bakanım, bir açıklama yapacak mısınız?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; doğrudan gelir desteği uygulaması konusunda, eğer elimizde gerekli çiftçi kayıt sistemini tamamlamış bilgi olsaydı, ben, bunun nasıl uygulanacağı konusunda, elbette, gerek bölgesel gerekse ürün bazında çok daha kapsamlı bir planlamayı yapmanın mümkün olacağını söyler, bunu da savunurdum. Ancak, ülkemizde, bununla ilgili, şimdiye kadar, derli toplu, herkesin kabul ettiği, doğru olduğuna inandığımız bir kayıt sistemi maalesef yoktur ve şu ana kadar geldiğimiz tek nokta da, 2,6 milyon çiftçiyi kaydettiğimiz bu sistemdir. Eğer, 2003 yılında bunu tamamlayabilirsek, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, belki, 2003 yılında çok önemli bir işi başarmış olacaktır. İnşallah, ona fırsat bulacağımızı ümit ediyorum.

Sizin bahsettiğiniz hususlarla ilgili olarak çiftçiye ödediğimiz teşvikler, sadece doğrudan gelir desteği değil; sizin özellikle arzu ettiğiniz ürüne yok ama, normal prim sistemimiz içerisinde arz eksikliği olan ürünlere prim sistemiyle destekler de yapıyoruz. Yağlı tohumlar dediğimiz ve çok önemli miktarda da döviz harcadığımız bu kalemler, ana başlıklarla pamuk, ayçiçeği, soya, kanola, zeytinyağıdır.

Bunların içerisinde bizim bir başka prim desteğimiz daha var, o da yem bitkileri. 2000, 2001 ve 2002 yıllarında yem bitkilerine desteklerimiz oldu; ama, tabiî, sebzeciliğe olmadı. Bununla ilgili konuda bu kadar detaya inmemiz zor; eğer gerekli bilgiler olsa, uygulanabilir; ancak, pratikte bunun bu kadar bölgesel ve ürün bazına inmesinin bugünkü şartlar içerisinde takibinin imkânsız olduğu ve kayda girmeyenler arasında bir dengenin kurulamayacağı düşüncesindeyim.

Bu konuyla ilgili bu kadar kısa bir açıklamayı kâfi görmenizi diliyor, tekrar saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

8. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin üreticilerin borçlarına mahsup edilip edilmeyeceğine ve kalan ödemelerin zamanına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/14)

BAŞKAN - Sayın Bakan?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Yazılı cevaplandıracağım.

BAŞKAN - Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

9. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, tabiî afetlerden zarar gören üreticilere verilen destek ile tarım ürünleri ithalatına kısıtlama getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/15)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Sayın Sami Güçlü'nün sözlü olarak cevaplandırılmasında aracılığınızı arz ederim.

Saygılarımla.               12.12.2002

         Ali Oksal

             Mersin

Sorular:

1- Bakanlığınız, tabiî afetler karşısında zarara uğramış üreticilere doğrudan veya dolaylı hangi desteği vermektedir? Bu destek kapsamında kredi borçlarının ertelenmesi veya faizlerinin silinmesine yönelik çalışma yapılması planlanmakta mıdır?

2- Sebze çeşitleri yetiştiği zaman iyi bir fiyata satılacaksa bu da başka bir şekilde engellenmektedir. Üretim bölgesi olmasına rağmen ürünün yetişmesine yakın bir tarihte, dışardan, o boşluğu ithal ederek doldurmaktayız ve üreticimiz, özellikle karpuz üreticisi, İran'dan getirilen karpuzdan dolayı büyük bir mağduriyet görmektedir. Bunun için, yerli üretimin artırılması ve üreticinin korunmasına ilişkin tarım ürünlerinin ithalatına yönelik kısıtlamalar getirmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere buyurun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü.

TARİM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Efendim, tekrar saygılar sunarak kısa açıklamamı yapmak istiyorum.

Mersin Milletvekilimiz Ali Oksal Beyin sorusuna, bu defa, biraz sistematik açıklamalar getireyim.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının halen tabi olduğu mevzuat çerçevesi içerisinde, afetlerle ilgili, kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan üreticilerimize yönelik bir destekleme aracı yoktur. Bu konuda elimizde böyle bir aletin olmadığını üzülerek arz ederim.

İkinci husus olarak; mevsim itibariyle belli mevsimlerde üretilen, piyasaya sürülen ve tabiî bu dönemde üreticisi için çok büyük bir beklenti ve gelir kaynağı olarak ortaya çıkan ürünlerimizin aynı zamanda ithalata konu olması hususuna gelince. Herhalde, Türkiye'de son yıllardaki uygulamaları dikkate alırsak, piyasa ekonomisi, liberal politikalar, dışticaretteki serbestlik gibi kavramların altında, belki, Türk tarımını ve Türk çiftçisini koruyan en önemli mekanizma Tarım Bakanlığı bünyesinde işletilmektedir. Tarım Bakanlığı, bugün, Türk çiftçisini korumaya yönelik olarak -belki, yaptığımız birçok anlaşmayı- görünmeyen engeller diye ifade ettiğimiz birkısım engellerle korumaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, üreticimizle ilgili, piyasa ihtiyacının yurtiçi üretimle karşılanması konusunda çok özverili, hatta, belki, bu konuda belli sınırları aşan ve bunun karşılığında da birkısım uluslararası kuruluşlar nezdinde sorgulanan tutum ve davranış içerisine girmiştir. Buna ait bazı somut hadiseler de kurumumuzun bünyesinde yaşanmıştır; ama, buna rağmen, Türk çiftçisini korumaya yönelik tedbirler içerisindedir.

Ancak, tabiî, biliyorsunuz, ülkemiz dışticarette serbestliği büyük ölçüde uygulamaktadır; sanayi sektörü başta olmak üzere. Tarım ürünleriyle ilgili esnekliğimiz biraz daha fazladır; ancak, bunda da belli bir sınır vardır. Biz, gerek Dünya Ticaret Örgütüyle gerek uluslararası ve Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde, tarım ürünleri konusunda da bir serbestlik getirmiş durumdayız. Ancak, Tarım Bakanlığı, ithalat izinlerini, çok sıkı bir tetkikten sonra yerine getirmektedir. Bu hususta gerekli kriterler, üreticimizi koruyacak, himaye edecek şekilde sonuçlar ortaya koymaktadır. Ancak, şunu kabul etmeliyiz ki, biz, tabiî, yurtiçi üretimi ve verimliliği arttıramazsak, uluslararası ticarî ilişkilerin ve bunun sonuçlarının yansımasını önleyemeyiz. Yani, biz, bir müddet daha bu şekilde götürebiliriz. Türk tarımının verimliliği konusunu temel bir sorun olarak karşımızda bulmalıyız ve bunu iyileştirme yönünde bir mücadele vermeliyiz; asıl başarımız buradadır. Dolayısıyla, bazı ürünlerde, zaman zaman, mevsiminde, hem yurtiçi ürün üretilirken hem de o ürünlerin ithal ediliyor olması, çıkan feryada nispetle olayın boyutu çok küçük çaptadır; yani, bu, zaman zaman bir-iki üründe olmuştur.

Mesela, patatesle ilgili bir hadise bundan bir ay önce olmuştur. Evet, patates, bölgemizde fiyatlar düşükken -hâlâ aynı durumdadır- Kıbrıs kaynaklı, ama, başka bir ülkeden alınıp bize tekrar satılan bir ürünün, iç piyasamızda olumsuz bir etkisi yaşanmıştır; ama, bunlar, kontrolü, takibi mümkün olan hususlardır. Bu konuda genel bir endişeye mahal yoktur. Bakanlığımız, bu hususta, Türk çiftçisini koruyucu yönde tutum ve tavrını sürdürecektir.

Bu anlayışımızı bilgilerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.(AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.

Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız?

ALİ OKSAL (Mersin) -Evet.

BAŞKAN - Buyurun; mikrofonunuzu açıyorum.

ALİ OKSAL (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımın verdiği cevaplara teşekkür ediyorum; ama, yeterli bulmadığımı da ifade etmek zorundayım.

Tabiî afetlerden zarar gören üreticilerimizin borçlarının ertelenmesi ve faizlerinin silinmesiyle ilgili soru önergemde, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımız lütfettiler yazılı bir şekilde bana cevap verdiler ve şimdi de, bununla ilgili soruya çok kısa geçiş yaptılar. 2090 sayılı Yasaya göre, üreticilerimiz don, dolu, sel, kuraklık gibi afetlere maruz kaldığı zaman, üretim varlığının yüzde 40'ını kaybetti mi, üreticilere, aynî, nakdî, düşük faizli bir şekilde ya da faizsiz erteleme yoluyla yardım yapılır; ancak, bununla beraber, şöyle de söylenmekte: 25.11.2000 tarihli Resmî Gazetede ve 4603 sayılı Kanuna göre, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Halk Bankası Anonim Şirketi, Emlak Bankası Anonim Şirketi de, bedeli önceden ödenmeden görev verilemeyeceği hükme bağlandığından dolayı, bu hükümden yola çıkarak "böyle bir erteleme yapamıyoruz" denilmiş. Şimdi, Sayın Bakanım, belki bu yasa sizden evvel çıkmıştı, 25.11.2000 tarihinde çıkmış, yürürlüğe girmiş. Anlamakta zorluk çektiğim şu: Tüm AKP'ye sesleniyorum, 3 Kasım seçimlerinden önce, bu yasa 2000 tarihinde çıktığı halde, siz, bütün seçim meydanlarında ve Türkiye'de "çiftçi borçlarının faizlerini sileceğiz, anaparalarını faizsiz taksitlendireceğiz, ucuz mazot kullandıracağız, mazottaki KDV oranlarını düşürüp yeşil mazot vereceğiz" dediniz; bunu bildiğiniz halde, 25.11.2000 yılında yürürlüğe giren yasayı bildiğiniz halde, bunu söylediniz ve şimdi de bunun içerisinden çıkmaya çalışıyorsunuz.

Batı demokrasilerinde, seçim öncesi vaatte bulunan liderlerin yargılandığı bir dünyada biz hangi konumda olacağız?! Sanıyorum, milletin zihninde de, bizler, siyasiler olarak yargılanacağız. Özür diliyorum; ama, bu gerçeği gözardı etmeden de geçemeyeceğim.

İthalatla ilgili soruma gelince, dışticaret standardizasyonunun 2002-5 tebliği hükümlerine göre, tarım ürünleri ithalatının Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılacağını beyan ettiniz. Doğrudur; ancak, Tarım Bakanlığı burada neye yarıyor Sayın Bakanım?! Şunu söylemek istiyorum: Türkiye'de, üreticinin korunması açısından, gümrük duvarları yükseltilebilir, kotalar konulabilir ve üreticilerimiz bu sıkıntıdan kurtulabilir; her ne kadar düşük bir oranda dahi olsa, en azından, onu erken yetiştirmek için daha büyük maliyetlere giren üreticimiz mağdur olmamış olur. Patatesi örnek verdiniz, bir örnek de ben vereyim karpuz üreticisinden; ülke ekonomisine büyük katkıda bulunan bu üreticilerin gün geçtikçe yok olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin dördüncü büyük kenti olan Adana'da karpuz üretimi son derece yaygındır. Bakanlığımız ve Dış Ticaret Müsteşarlığımız, kurumlar arasında istişarede bulunarak, bu soruna daha köklü bir çözüm üretir diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oksal.

Sayın Bakan, kısa bir açıklama yapmak için, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, milletvekili arkadaşlarım; Mersin Milletvekili arkadaşımız Ali Oksal Beyin sorularına, özellikle belirttiği son hususlara şöyle cevap vermek istiyorum.

Evet, seçimlerden önce, AK Parti Genel Başkanımız ve önde gelen yöneticilerimiz bu konuda açıklamalarda bulundular; başka parti liderleri de bulundu; çiftçilerin anapara ve faiz borçlarının yeniden düzenleneceği konusunda daha net ifadeler kullanıldı; doğru. Yalnız, bununla ilgili konuda, bugüne kadar, evet, belki netleşme sağlanamadı; ama, ben, burada şunu ifade ediyorum: Faizle ilgili bir çalışma, ilgili bakanlığımız tarafından yürütülüyor. Bu hususta gelinen noktada, borcun reelleştirilerek, faiz konusunda başlangıçta seçmene verdiğimiz taahhüdü gerçekleştirmeye yönelik bir çalışma büyük ölçüde tamamlanmış durumda; ama, bunun açıklamasını, tabiî ki olaya dolaylı olarak katılan Tarım Bakanı olarak ben yapmak durumunda değilim, ilgili bakanımız, yani ekonomiden sorumlu Devlet Bakanımız bunun detayı hakkında Meclisimize bilgi verebilir, çalışmanın hangi safhada ve ne boyutta olduğunu, birikmiş faiz borçları ve anaparayla ilgili durumları açıklayabilir. Benim bildiğim, bu husustaki çalışmaların önemli bir mesafe kaydettiğidir. Dolayısıyla, sayın milletvekilimizin, seçimlerden önce söylediğimiz bu sözlerin ne anlama geldiğine yönelik olarak ifadesine cevabımız; evet, biz, bu hususta verdiğimiz sözü yerine getirmek için, ekonominin şartlarını ve içinde bulunduğumuz dış konjonktürü de dikkate alarak cevap arıyoruz; bunu, Meclisimizde de ifade edeceğiz.

Mazot konusuna gelince; elbette, mazotla ilgili konuda da benzer ifadeler kullandık. Mazotla ilgili konuyu, ben, yine, çiftçi kayıt sistemine dönerek cevaplandırmak istiyorum. Mazotla ilgili ifade üzerinde; yani, nasıl bir destek verelim ve bunu çiftçilere nasıl intikal ettirelim dediğim anda -bir an için düşünürseniz- elde bir kayıt sistemi olmadan çiftçilere intikal ettirmenin çok zor olacağını tahmin edersiniz. Bunun, kesinlikle ulaştırma sektörüne, oradan da sanayi sektörüne kayacağını ve dolayısıyla, kimi, nasıl destekleyeceğiniz hadisesinin çok zor bir mekanizmaya dönüşeceğini tahmin edersiniz. Bu konuda, mazotla ilgili çalışmalar, yine, Hazine ile ilgili Devlet Bakanımız, ekonomiden sorumlu Bakanımız tarafından yürütülüyor. Bununla ilgili, biz, Tarım Bakanlığı olarak da "nasıl" sorusuna cevap arıyoruz. Bunun, çiftçi kayıt sistemiyle mutlaka irtibatlandırılması lazım. Traktörü olmayan; ama, tarımı yaparken, birkısım işleri parayla yaptıran kişilere de mazot desteğini yapmamız lazım. Bunu yaptırabilmenin yolu, kimin, ne kadar arazisi olduğunu ve ne ektiğini ve bu ekim maliyeti içerisinde mazot oranının, mazot maliyetinin hesaplanması lazım. Bunun da tamamlanabilmesi için, bu kayıt sisteminin tamamlanması gerektiğini düşünüyorum.

Her iki konu, hükümet programı ve acil eylem planı içerisinde, belli ölçülerde, ifade edilmiştir, kamuoyuna duyurulmuştur. Bu hususta -tekrar belirtiyorum- ekonominin içinde bulunduğu darboğaz ve dış konjonktürün de, lütfen dikkate alınarak, çiftçiye yönelik bu önemli desteklerin zaman alabileceğini düşünerek, hadisenin biraz daha beklenebileceğini; ama, bu konuda geri adım atmadığımızı ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

10. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Kars-Tiflis Demiryolu Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/16)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

11. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ve Ekinözü ilçelerinde polis teşkilâtı kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/17)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Soru ertelenmiştir.

12. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'taki otoyol ve bağlantı yolları çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/18)

BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

13. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta iş mahkemesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

14. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, TSE'nin Kahramanmaraş'ta tekstil laboratuvarı kurup kurmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/21)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

15. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2003 yılı yatırım programına bazı projelerin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)

BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta Vakıflar İl Şube Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi (6/25)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

17. - Trabzon Milletvekili Şevket Arz'ın, fındıktaki fiyat politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/27)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

18. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, tıpta kullanılan görüntüleme cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/28)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 98 inci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi çerçevesinde, aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda, gereğini yüce makamlarınıza saygılarımla arz ederim.

Mehmet Uğur Neşşar

             Denizli

Sorularım:

1.- Başta MRI cihazları olmak üzere çok sayıda görüntüleme cihazları tıp piyasasında kontrolsüz olarak kullanılmakta mıdır?

2.- Bu cihazların teknik özellikleri yeterli midir, yoksa çoğu ikinci ve üçüncü el ve çağdışı eski teknoloji ürünleri midir?

3.- Cihazların, ülke ekonomisine ve yurttaşlara getirdiği malî yük ne düzeydedir?

4.- Cihazların kullanımıyla ilgili sertifikasyon ve ruhsatlandırma konularında ne düşünüyorsunuz?

5.- Bu konuda, Türk Tabipler Birliği ve üniversitelerin görüş ve katkılarına açık olacak mısınız?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ; buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekilimiz Sayın Mehmet Uğur Neşşar'ın sözlü sorularını cevaplandırmak üzere, huzurunuzda bulunuyorum.

Ard arda beş sorusu var sayın milletvekilimizin; birinci soruda, MRI cihazı diye bilinen, manyetik rezonans görüntüleme cihazlarının kontrolsüz kullanılıp kullanılmadığı hususunu sormaktadır.

Devlet hastaneleri, üniversiteler ve diğer kamu hastaneleri, 40 000 Amerikan Dolarını geçen tıbbî cihaz yatırımlarıyla ilgili olarak, Bakanlığımızda kurulan Tıbbî Cihaz Daimî Özel İhtisas Komisyonundan izin almak zorundadırlar ve bu anlamda, bu kamu kurum ve kuruluşları, kanun gereğince, eski cihaz kullanamamaktadırlar; kullanılan bütün cihazlar, kullanılmamış, birinci el cihaz olmak zorundadır.

Özel görüntüleme merkezleri ise, ilgili kanun gereğince, uzmanlık belgesine sahip uzman hekimler sorumluluğunda ruhsatlandırılmaktadır ve bunlar da, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından, 3 yaşından büyük cihazlara yurda giriş izni verilmemek suretiyle ruhsatlandırılmaktadır.

Bakanlığımızda halen 11 adet MRI cihazı bulunmaktadır, 4 tanesi de alınma aşamasındadır. Bu cihazlarla ilgili tetkiklerin, resmî sağlık kurumlarında, tıbbî ve teknik yetersizlik ve hasta çokluğu nedeniyle bir ay içerisinde yapılamaması halinde, özel kurum ve kuruluşlara sevke ilişkin esaslar bütçe uygulama talimatında düzenlenmiştir; ancak, Bakanlığa başladığımızda, bu hususta gördüğümüz aksaklıkların düzeltilmesi amacıyla, 23 Aralık 2002 tarihli 27807 sayılı genelge çıkarılarak kurumlarımıza tamim edilmiştir. Bu genelgede, özel sağlık kuruluşlarına sevklerin azaltılması, suiistimale yol açacak uygulamalara meydan verilmemesi ve böylelikle lüzumsuz sevklerin önüne geçilmesi hususu ilgililere hatırlatılmıştır.

Değerli milletvekilleri, ikinci el cihazların ithaline ilişkin olarak, Dış Ticaret Müsteşarlığının 1.11.2000 tarihle Bakanlığımıza iletilen yazılarında yeniden görüş istenmiş ve cevabî yazımızda, tüm tıbbî cihaz ve malzemelerin, daha önce konuyla ilgili tebliğden çıkarılarak, bu tür cihazların ithaline bir sınırlama getirilmesi gerektiği bildirilmiştir.

Cihazların ülke ekonomisine maliyetine gelince: Maalesef, bu hususta yeterli kayıt sistemi olmadığı için, bu tür görüntüleme tetkiklerinin kişilere ve ülke ekonomisine getirdiği malî yük bu aşamada net bir şekilde hesaplanamamaktadır. Gerek geri ödeme kuruluşları gerekse genel sağlık sigortasının tek çatı altında toplanmasıyla, kamu sigortacılığının gerçek anlamda bir kamu sigortacılığı haline getirilmesiyle bunların ortaya çıkarılabileceğini biliyoruz ve bununla ilgili çalışmalar sürdürülmekte olup, bu gerçekleştikten sonra sağlıklı bir değerlendirme yapılması mümkün olabilecektir.

Bildiğiniz gibi, hükümetimiz, genel sağlık sigortasını ülkede yerleştirmek azmi ve kararlığı içerisindedir.

Sayın milletvekilleri, bu cihazların kullanımıyla ilgili olarak, elbette, yeni hazırladığımız kanun tasarısıyla ilişkili bir şekilde, değişik üniversitelerden çalışma gruplarıyla birlikte çalışmaktayız. Ayrıca, çeşitli uzmanlık derneklerinden de öngörüşler alınmıştır. Çalışmanın bundan sonraki dönemlerinde, başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere, konuyla ilgisi olan kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle yine yakın işbirliği halinde çalışacağız.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Neşşar, açıklama mı yapacaksınız?

MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum; buyurun.

MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bakana da açıklamaları için teşekkür ederim.

Yalnız, izin verirseniz, konunun biraz daha anlaşılması için bir iki katkıda bulunmak istiyorum.

Örneğin, bu cihazların ülkeye maliyeti açısından şöyle bir... Bu, basında da yer aldı, sağlık alanında çok da bilinen bir konudur. Maalesef, sağlık alanı, Meclis gündemini ekonomi ve yolsuzluklar dolayısıyla çok fazla işgal edemediği için birçok arkadaşımızın da belki bu konudan haberi olmadığı için bu soru önergesini vermiş bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, Oslo'da toplam 4 tane, Londra'da toplam 20 tane -eğer, Londra'yı İstanbul büyüklüğünde kabul edersek- MRI cihazı varsa, İstanbul'da, bu, 150'nin üzerindedir. Türkiye'de bulunun MRI cihazının sayısı, tüm Avrupa'daki toplam MRI cihazlarının sayısından fazladır. Zannediyorum, bu, bu cihazların ülkeye getirdiği malî yükün çok güzel bir göstergesi olarak algılanabilir.

Sayın Bakanımızın konunun üzerine hassasiyetle gittiğini biliyorum ve kendisine de teşekkür ediyorum; ama, bu konuda, kendilerinin de belirttiği üzere, ithal edilirken birtakım kurallara uyulan cihazlar, eski cihazların, ithal edilirken, birtakım işlemlerden geçirilerek, numaratörleri sıfırlanarak Türkiye'ye yeniymiş gibi sokulduklarına dair de birçok duyum var.

Ayrıca, yine, sağlık alanında, maalesef, biz hekimleri de çok üzen birtakım yolsuzluk haberlerini duyuyoruz. Bu arada, MRI için sevklerle ilgili, bu, özellikle özel merkezlerin kurulumuyla, kuruluşlarıyla ilgili ciddî problemlerin, ciddî soru işaretlerinin olduğunu da hatırlatmak istiyorum.

Son olarak, ülkede bu kadar çok MRI cihazı varken, Bakanlığa 4 tane daha yeni cihaz alınırken, bu mevcutların daha iyi değerlendirilmesi ve belki, büyük kentlerde yığılan cihazların Anadoluya dağıtılması konusunda da birtakım önlemlerin alınması iyi olur diye düşünüyorum. 

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Neşşar.

Sayın Bakan, ek bir açıklama yapacak mısınız efendim?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Hayır.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

19. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, aile hekimliği uygulaması ile sağlık personeli atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/29)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 16.12.2002

Mehmet Uğur Neşşar

             Denizli

1- Aile hekimliği, tanımı itibariyle hangi uygulamaları kapsamaktadır?

2- Aile hekimliği içerisinde koruyucu sağlık hizmetlerinin yeri nedir?

3- Aile hekimliği uygulamasına geçildiğinde, halen uygulanan sistem çerçevesinde oluşturulmuş birinci basamak sağlık hizmetleri terk edilerek, yeni bir sistem mi oluşturulacaktır?

4- Mevcut pratisyen hekimlerin aile hekimi olarak eğitilmesinde birinci basamak hizmetler geliştirilecek mi; yoksa, kaderine mi terk edilecektir?

5-Birinci basamak sağlık hizmetlerinde, özellikle kırsal kesimde belirginleşen doktor açığı ile kadro temin edilemediği için bakanlık kapısında diploma bekleyen 3 400 doktor ironik bir çelişki yaratmıyor mu?

6-Kırsal kesimde ebe ve doktor açığına karşılık, kent merkezlerinde ve özellikle ikinci basamak hastanelerde çok sayıda pratisyen hekimin bulunmasının nedeni nedir?

7-Birçok ebe ve doktor, kadroları kırsalda olmasına karşılık kent merkezlerinde mi görevlendirilmiştir? Bu doğruysa, temelinde kayırmacılık, torpil ve partizanlık mı yatmaktadır?

8-Bu durumun ivedilikle düzeltilmesi için ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ; buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Neşşar'a huzurunuzda özellikle teşekkür ediyorum. Gerçekten, yoğun problemler içerisinde bulunan ülkemizde, sağlık meselelerinin, sanki, biraz gündemdışı kalıyor olduğunu kendileri ifade ettiler.

Aslında, Sayın Neşşar'a ve sizlere şunu söylemek isterim: Bu meselelerle ilgili olarak, gerçekten, işin mutfağında, bugün, çok yoğun bir biçimde çalışılmaktadır. Bildiğiniz gibi, aile hekimliği konusunda hükümetimizin programında bulunan sistem değişikliği veya dönüşüm diyebileceğimiz hususta, tarafımızca, yoğun biçimde çalışılmaktadır.

Sayın Neşşar'ın sorularına, süre içerisinde kısaca cevap vermeye çalışacağım. Aslında, bu konu için, geniş bir zaman ayırmak, belki bir oturum yapmak gerekiyor.

Aile hekimliği, tanımı itibariyle, bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini, bireye yönelik tedavi edici hizmetleri ve yine bireye yönelik rehabilite edici hizmetleri kapsayacaktır. Dolayısıyla, aile hekimliği içerisinde, koruyucu sağlık hizmetlerinin elbette yeri vardır; ancak, koruyucu sağlık hizmetlerinin toplum sağlığını ilgilendiren cihetleri, yine, sağlık ocakları başta olmak üzere, ilgili kuruluşlarca, Sağlık Bakanlığımızca devam ettirilecektir.

Aile hekimliği uygulamasına geçildiğinde, halen uygulanan sistem çerçevesinde oluşturulmuş birinci basamak sağlık hizmetleri terk edilmeyecektir. Terk edilmeyeceği gibi, gerçekte olması gereken çerçevesine oturtulacaktır. Bugün, ülkemizde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin verildiğini söylemek mümkün müdür! Kalabalık sağlık ocağı polikliniklerinde, kişilerin, hastaların, hekimlerini seçemediği, özgürce seçemediği bir ortamda, gerçekten bir sağlık hizmeti verildiğine inanıyor muyuz birinci basamakta!

Aile hekimliği hizmetleri, aile hekimliği dönüşüm projesi, birinci basamak sağlık hizmetlerinin ülkemizde etkinleştirilmesine yönelik bir çalışma olacaktır.

Birinci basamak sağlık hizmetlerinde, özellikle kırsal kesimde belirginleşen doktor açığı, gerçekten, ülkenin bir olgusudur. Şu anda, Bakanlık kapısında diploma bekleyen 3 400 doktor yok, 1 600 doktor var; ama, doğrusu, yakın zamanda bu sayı artacaktır; çünkü, her yıl, tıp fakültelerinden çok sayıda hekim mezun olmaktadır. Bu durumun çelişki yarattığı bir gerçektir ve maalesef, bütün iyiniyetli çabalara rağmen, ülkemizde, mecburî hizmet uygulamaları bile bunu ortadan kaldıramamıştır. Son yaptığımız mecburî hizmet kurasında, 400 pratisyen için ilan ettiğimiz kadroya, yalnızca 134 kişi müracaat etmiştir ve bu hekimler, bekleyebilecekleri azamî süreyi beklemek niyetindedirler, öyle görünmektedir.

Kırsal kesimde ebe ve doktor açığına karşılık, kent merkezlerinde ve ikinci basamak hastanelerde çok sayıda pratisyen hekim bulunmasının nedeni de, ülkemizde daha önce uygulanmış olan personel istihdam, hekim istihdam politikalarıdır ve bu politikaların bugüne kadar sağlıklı bir yapı oluşturamadığı açıktır. Bundan böyle, sağlıklı bir insangücü planlaması için, Bakanlığımız bir envanter çalışması başlatmış durumdadır ve biz Bakanlığa gelmeden önce başlatılmış bir norm kadro çalışması vardır; onun da henüz sonuçlarını alabilmiş değiliz.

Birçok ebe ve doktorun, kadroları kırsalda olmasına rağmen kent merkezlerinde görevlendirilmesi, gerçekten, olmaması gereken bir husustur ve bunun ivedilikle düzeltilmesi için öncelikle Bakanlığımızın şu anda yürütmek durumunda bulunduğu mevcut bir yönetmelik vardır; ancak, bugüne kadar bu yönetmelik hükümleri, maalesef, işletilememiştir ve mecburî hizmet uygulamaları dahi bugüne kadar bu dağılımı yeterince gerçekleştirebilmiş değildir. Biz "mecburî hizmet", "zorunlu hizmet" ifadeleri yerine "özendirilmiş gönüllü hizmet uygulamaları" şeklinde bu personel politikalarını geliştirmek azmindeyiz ve bu hususta, başta söylediğim gibi, mutfağımızda çalışmalarımız devam etmektedir.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Buyurun Sayın Neşşar.

MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakana teşekkür ediyorum. Yalnız, bu konuda biraz daha net açıklamalar beklerdim; çünkü, sağlık, aynı açlığa benziyor; aç insan yaşayamayacağına göre, sağlık da insanın yaşama hakkının hemen yanında yer alan çok önemli bir konu ve bugün hâlâ Bakanımız da çocuk doktoru olduğu için çok iyi bilmektedir- özellikle kırsal kesimde, yeni doğan bebekler ölmektedir, anneler tarlada doğum yaparken hayatlarını yitirmektedir. Onun yanında, hâlâ, ishalden, üst solunum yolu enfeksiyonundan insanlar ölmektedir. Gerçekten, sağlık konusunun, bu Meclisin gündemini çok daha fazla işgal etmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımızın, sanki ideal bir çözümmüş gibi sunduğu aile hekimliği konusunu tartışmayacağız; o, zamanında, yerinde uygulandığı zaman, belki iyi sonuçlar verebilecek olan bir sistem; fakat, benim gözlemlediğim, ilk günden itibaren sıklıkla telaffuz edilmesiyle birlikte, sanki bu memlekette birçok pratisyen hekimin gece gündüz demeden özveriyle hizmet verdiği ve kırk yıllık bir birikimi olan 224 sayılı Yasayla kurulmuş mevcut sistemin hiçbir işe yaramadığı gibi bir yanlış anlama ortaya çıkabiliyor. Tam tersine, bu sistem sayesinde, iyi de kötü de olsa, birçok eksiğiyle, birçok yanlışıyla -ideal olduğunu hiçbirimiz iddia etmiyoruz- Türkiye'de, doktorunu seçemeyen, mevcut sorunlar ve ekonomik sıkıntılar içerisinde sağlığına kaynak ayıramayan insanlarımızın belki de tek umut kapısı olarak gördüğü yer buralar ve hâlâ, burada, muayene başına -bugünkü ekonomik koşullarda- vatandaşlarımızdan 4 500 000 lira muayene ücreti, hâlâ enjeksiyon için 1 000 000 lira alınmaktadır. Bu sistem düzeltilmeden, bu sistem oturtulmadan sizin bahsettiğiniz aile hekimliğine geçilmesi hiç de kolay bir uygulama değildir.

Aile hekimliğinin olabilmesi için; bir, sağlık sigortalarının birleştirilmesi lazım; iki, genel sağlık sigorta sistemine geçilmesi lazım; üç, otomasyon sistemine -bilgi sistemi diye ifade ediliyor- geçilmesi lazım; dört, aile hekimlerinin yetiştirilmesi lazım. Bugün, 40 000 pratisyene karşılık Türkiye'de 1 000 aile hekimi var. 40 000 hekimi, siz, bir zamanlar yapıldığı gibi, onbeş günlük kurslarla ve etiket yapıştırarak aile hekimi yapacaksanız, o ayrı bir şey; ama, bu sistemi doğru dürüst uygulayacaksanız, değil bir senede, bunun çok uzun bir zamanda ancak uygulanabileceği ortaya çıkıyor.

O halde, bizim görüşümüz, benim şahsî görüşüm -Gruptaki sağlıkçı arkadaşların da buna çok iyi katıldığını düşünüyorum- biz, önce, mevcut sistemi işletmeliyiz. Önce, mevcut birinci basamağın, 224 sayılı Yasanın tashihiyle, düzeltilmesiyle, etkinlik kazandırılmasıyla harekete geçirilmesi lazım; ki, ondan sonra, insanlarımız bir parça sağlık hizmeti alsınlar; ki, bizim de milletvekili olarak, bir parça, onların yüzlerine bakacak halimiz olsun; seçim meydanlarına gittiğimiz zaman, bir kere daha, o insanların aynı soruları, aynı çaresizlikleriyle karşılaşmayalım. Dolayısıyla, bu konuda, Sağlık Bakanlığımızın dikkatini çekiyorum: Her türlü konuda paylaşmaya ve destek olmaya hazırız; ama, sanıyorum, öncelik, mevcut birinci basamağın güçlendirilmesine verilmelidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Neşşar.

Sayın Bakanım, ek bir açıklama yapacak mısınız?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Neşşar'a teşekkür ediyorum. Tabiî, biraz yüzeysel gibi oldu cevaplarım; doğrudur. 8 soruya 5 dakika içerisinde ancak bu kadar cevap verilebiliyor. Aslında -zamanımız olsa- tabiî ki, bunu, çok daha geniş biçimde konuşmalıyız.

Aslında, kendisine katılıyorum; tabiî ki, aile hekimliği uygulamaları yerine oturtuluncaya kadar, birinci basamak sağlık hizmetleri geliştirilmelidir; özellikle çocuk sağlığı ve anne sağlığı açısından bunun önemi son derecede büyüktür. Benim söylemek istediğim şey şudur: Türkiye'de birinci basamak sağlık hizmetleriyle ilgili ilk önemli yasa 1961 yılında çıkmıştır. Bugün, 2003 yılındayız ve maalesef, sağlık çalışanları, hekimler veya halkımız olarak hepimizin gördüğü gibi, aradan geçen yarım asrı aşkın bir zaman içerisinde, Türkiye'de sağlık hizmetleri iyileştirilememiştir ve biz, ekonomik göstergelerimizin, gelişmişlik seviyemizin çok daha altında bir sağlık hizmetiyle, bugün, ülkede insanlarımıza hizmet vermekteyiz. Bu, gerçekten üzücüdür.

Bizim, sağlık dönüşümünde amaçladığımız en önemli noktalardan birisi şudur: Kişiler, kendi hekimlerini özgürce seçebilmelidirler. Bu iş, tabiî ki, sağlık sigortası kapsamında yapılmalıdır; para ödeyerek yapılmamalıdır. Bu, hekimlerin kendi aralarındaki olumlu yarışma duygularını, olumlu rekabet duygularını geliştirecek ve böylece, hastalarımıza verdiğimiz, halkımıza verdiğimiz sağlık hizmeti hem daha kaliteli hem de sürekli hale gelebilecektir.

Sayın Neşşar'ın işbirliği önerisine yüzde yüz katılıyorum. Biz, kendi mutfağımızda geliştirdiğimiz sistemimizin detaylarını çok kısa bir süre içerisinde bitirerek hem Parlamentodaki hem Parlamento dışındaki bütün unsurlarla yapacağımız iyileştirmeleri birlikte tekrar tartışacağız. Bu hususta, kendilerinin ve bütün arkadaşlarımızın katkılarına açık olduğumuzu ifade etmek isterim; yani, dönüşüm projemizin temel prensipleri çerçevesinde bu işin detaylandırılması mutlaka birlikte yapılacaktır ve kendilerinin de bu hususta ciddî katkılarının olacağına inanmaktayım.

Şunu son cümle olarak söylemek isterim: Bizim dönüşüm projesinde ortaya koyduğumuz kavramlar, aslında, kendimizin icat ettiği kavramlar değildir. Bu kavramlar, bugün, bütün gelişmiş ülkelerde kullanılan, ülkelerin kendi gerçeklerine göre biraz değiştirilmiş, geliştirilmiş kavramlardır. Biz de, bu işin Türk modelini kendi ülkemizde geliştirmeye çalışıyoruz.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 23 milletvekilinin, Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

 

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 23 milletvekilinin, Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)

BAŞKAN - Hükümet, Genel Kurulun 12.12.2002 tarihli 9 uncu Birleşiminde temsil edilmediğinden görüşmelere devam edeceğiz.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, önerge sahipleri adına Çanakkale Milletvekili İsmail Özay.

İlk söz, Sayın Hükümetin.

Sayın Bakan, hükümet adına konuşacak mısınız?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, sözlerime başlamadan önce, ben de, Diyarbakır ve Malatya'daki uçak kazalarında kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çanakkale Milletvekili Sayın Ahmet Küçük ve 23 arkadaşı tarafından, Çanakkale İlimize bağlı Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarını ve çözümlerini tespit amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Lozan Antlaşmasıyla 22 Eylül 1923'te Türkiye Cumhuriyetine bağlanan Çanakkale İli Gökçeada İlçesi, 290 kilometrekare yüzölçümüne ve 95 kilometre kıyı şeridi uzunluğuna sahip, Türkiye'nin en büyük adasıdır. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ilçe merkezi ve köylerinde yerleşik nüfus 10 000 civarındadır, yaz aylarında ise 25 000 kişiyi bulmaktadır.

Gökçeada, Çanakkale'den 33 mil, Gelibolu Yarımadasındaki Kabatepe Limanına 14 mil uzaklıkta, berrak denizi ve bakir topraklarında mavinin ve yeşilin bütün tonlarını barındıran bir adamızdır. Çeşitli kültürlerin buluştuğu Gökçeada, yüzyılların içinden gelerek, tatlı suyun bulunduğu tek Ege adasıdır. Eski Rum köylerine manastırlarını, kiliselerini taşımış Türk ve Rum toplumları kaynaşarak, dostluk ve kardeşlik içinde nasıl yaşanacağını göstermiştir.

Gökçeadamızda, Türkiyemizin çeşitli illerinden ve Bulgaristan'dan zorunlu göç sebebiyle gelen yurttaşlarımızın ikametine açılan yeni yerleşim alanları bulunmaktadır.

Ada yaşamı: Yerli, yerleşik Ada halkı ile zorunlu göç nedeniyle anakaradan koparılarak Adaya yerleştirilen bu insanların psikolojik, ekonomik ve özel sorunları bulunmaktadır. Gökçeada'da ekonomik ve sosyal yaşamı, iç ve dışturizmi canlandırmak için, ulaşım Adanın en büyük sorunudur. Tarım, hayvancılık, balıkçılık ve meyvecilikte altyapı hazırlıkları bulunmasına rağmen, gelişmesinin önündeki en büyük engel, anakarayla yegâne bağlantısı olan deniz ulaşımının hızlı ve düzenli sağlanamamasıdır. Gemi seferleri hava muhalefeti nedeniyle çoğu zaman aksamaktadır. İktidarımızda yapılacak çalışmalarla, her türlü hava şartlarında ulaşım seferlerini yapabilecek çağdaş deniz ulaşım araçları tahsisi yapılacaktır. Acil sağlık durumlarında sahil güvenlik botlarının görevlendirilmesi uygun görülmüş ve uygulama da bu şekilde sürdürülmektedir. Özel sektörün, deniz ulaşımında faaliyet göstermesi için teşvik edilmesinin yararlı olacağını düşünmekteyim. Yüksek Planlama Kurulu kararıyla, özel sektör gemilerinin limanlardan ücretsiz ya da Türkiye Denizcilik İşletmeleri gemileriyle aynı tarifeden yararlanmaları, bu sektörde teşvik edici olacaktır. Bu husus, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğince de uygun görülmüştür.

Gökçeada'da, Karayolları yol ağına dahil ve tamamı asfalt kaplama 118 kilometre karayolu bulunmaktadır. 1996 yılında, yol ağında asfalt kaplama ve bakım yapılmıştır. Ayrıca, periyodik olarak, yolların bakım ve onarım çalışmaları ihtiyaca göre yapılmaktadır. İnşaatı devam eden havaalanı ve Kaleköy Balıkçı Barınağı için gerekli malzemeyi taşıyan ağır tonajlı vasıtalar yol ağını kullanmaktadırlar. Havaalanı için dolgu malzemeleri 25 kilometre uzaklıktaki Uğurlu taşocağından alınmakta, balıkçı barınağı için ise limana 11 kilometre uzaklıktaki taşocağı kullanılmaktadır. Ağır tonajlı vasıtaların kullanıldığı Uğurlu-Merkez arasındaki dar ve standardı düşük 25 kilometrelik yolda satıh kaplama bozulmuş ve çökmeler meydana gelmiştir. Bozulan yolların yapımı, havaalanı için çekilen malzemelerin bitirilmesiyle yolların bazı kısımlarının genişletilmesi ve tehlikeli virajların kaldırılması da gerçekleştirilecektir. İlçe içerisinde ulaşım yapılan yollarımız Ada turizminin olumlu yönde gelişmesini sağlamaktadır. Yollarda meydana gelen yıpranma ve çökmelerin süre geçirilmeden onarılması hususunda Karayolları ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından gerekli tedbir alınmış olup, Tepeköy bağlantısını sağlayan 3 kilometrelik yolda dar ve virajlı olan güzergâhta genişletme yapılarak tesviye ve kaplama yapılması sağlanacaktır.

Gökçeada'da sağlık sorunları: Gökçeada Devlet Hastanesi, konumu ve ulaşım şartları nedeniyle özel bir bölge olarak yaklaşık 10 000 nüfuslu Gökçeada'ya hizmet veren bir sağlık kuruluşudur. Devlet hastanesi, 50 yatak kapasiteli, 24 saat nöbet sistemiyle hizmette olan, altyapı ve teknik donanım olarak yeterli bir kamu kuruluşudur.

Ancak, son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılan protokol gereğince, herhangi bir SSK hastanesi veya dispanseri bulunmayan Gökçeada'da, SSK'lı hastalarla ilgili bakım ve tedavi problemleri oluşmaktadır. Özellikle belli kalem ilaçlarda uzman doktor imzası aranması, yatırılarak tedavisi gereken SSK'lı hastaların Gökçeada Devlet Hastanesine yatışı SSK'nın genelgesiyle engellenmiştir. Bu da, Ada'da ikamet eden SSK'lı hastaların mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu sorunun özellikle Gökçeada ve Bozcaada için özel bir düzenlemeyle çözümlenmesi, telafisi imkânsız sağlık problemlerinin oluşmasını engelleyecektir.

Sağlık Bakanlığına bağlı olarak çalışan Gökçeada Devlet Hastanesinde, çocuk hastalıkları, nöroloji, ortopedi uzman hekimlerine, Ada'nın ulaşım şartları da göz önüne alındığında, mutlak gereksinim vardır. Ayrıca, 50 yataklı devlet hastanesinin 10 hemşire-ebeyle yeterli sağlık hizmeti veremeyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.

Geçtiğimiz yıl sonunda, Bakanlık tarafından ihalesi yapılan hemodiyaliz sisteminin sağlıklı işletilebilmesi için, acilen, kan gazı ve iyon analizatörü cihazlarının da temini gerekmektedir.

Gökçeada'da yaşayan tüm halkın sağlık sorunlarının çözümlenebilmesi için;

1.- SSK'ya bağlı hastaların tedavi, reçete, sevk, yatırılarak tedavi işlemlerinde adalara özel bir çözümün devreye sokulması,

2.- Gökçeada Devlet Hastanesinin acil hastalara müdahalede verimini artırabilmek için, eksik uzman doktor kadrosunun tamamlanması,

3.- Yardımcı sağlık personeli -hemşire, ebe, sağlık memuru, laborant, röntgen teknisyeni- eksikliklerinin hastane potansiyeli gözönüne alınarak tamamlanması,

4.- Memur, tıbbî sekreter, hizmetli kadro açıklarının tamamlanması,

5.- Günün tıbbî gereksinimlerine uygun tıbbî cihaz ve ekipman eksiklerinin tamamlanması gerekmektedir.

Gökçeada, gerek mevcut yapısı gerekse coğrafî ve askerî önemi de gözönünde tutularak, Türkiye açısından, bir vitrin özeniyle yapılandırılması gereken bir vatan parçasıdır ve bunun için, başta Gökçeadalılar olmak üzere herkes üzerine düşeni yapmalıdır ve yapacağına da inanıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çanakkale İlimize bağlı Bozcaada İlçesi, ada etrafındaki irili ufaklı adacıklar dahil olmak üzere yaklaşık 42 kilometrekarelik yüzölçümüne sahiptir. Ada, Ege Denizinin kuzeydoğusunda yer almaktadır; yaklaşık yerleşik nüfusu 2 500'dir, yaz aylarında ise 12 000 kişiye çıkmaktadır; Çanakkale Boğazına 15 mil, Yanan Adası Limni'ye 30 mil mesafededir; ulaşımın sağlandığı Ezine Geyikli Beldesi Yükyeri Feribot İskelesine ise 3,4 mil uzaklıktadır.

Bozcaada , içturizm açısından ciddî bir çekim merkezi haline gelmiştir. Plan revizyonu, İmar Kanununun 18 inci maddesi uygulamasıyla, parselasyon ve arazi çalışmaları tescil işlemleri tamamlanmıştır. Turizm gelişim projesi içerisinde kalan, Hazineye ait 13 parça, toplam 67 863 metrekare arsanın, Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğüne tahsisi yapılmıştır.

Altyapı çalışmalarında elektrik projesi hazırlanmış olup -bu proje için- Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğünce ilimize ödenek gönderilmiştir. Bozcaada Kaymakamlığının talebi üzerine, Çanakkale TEDAŞ İl Müdürlüğünce elektrik projesi için yapılan keşif bedeli 54 000 000 000 TL'dir.

Parseller arasında açılacak yollar için Bursa Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan keşif bedeli 216 000 000 000 TL'dir.

Mevcut limanın genişletilerek balıkçı barınağı ve çekek yeri yapımı etüt çalışmaları Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü 6 ncı Bölge Müdürlüğü tarafından bitirilerek, Genel Müdürlüğe gönderilen yatırım projeleri tekliflerinde 3 trilyon TL olarak yer almıştır. Bu ödeneğin hızlandırılarak, limanın genişletilme çalışmalarının bir an önce tamamlanması için çalışıyoruz.

Bozcaada Kaymakamlığımızca -söz konusu inşaat için- Hazineye ait arazi üzerinde taşocağı açılabilmesi için, Kültür Bakanlığı izni alınmış ve Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğüne tahsis işlemi tamamlanmıştır.

Hükümet konağı alanı içerisinde kalan 7 adet taşınmazın ifraz ve tevhit işlemleri tamamlanmış olup, tevhit sonrası 387 ada, 59 parsel nosunda 7 603 metrekare yüzölçümlü yerin cins tahsisi yapılarak, cinsi arsa olarak değiştirilen Maliye hazinesi adına kayıtlı taşınmazın, Çanakkale Defterdarlığının olurlarıyla hükümet konağı yeri olarak, Maliye Bakanlığına tahsisi yapılmıştır.

Hükümet konağının projesi, Çanakkale Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce hazırlanmış, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca da tasdik edilerek hükümet konağı inşaatı ihalesi yapılmış, halen yüzde 50 seviyelerinde inşaata devam edilmektedir.

Adanın kendisine has yapısı bozulmadan denetim ve kontrollere devam edilmektedir.

Bozcaada'nın başlıca gelir kaynağı, turizm gelirleri, balıkçılık ve mitolojik çağlardan beri dünyada ün yapmış üzüm bağlarıdır. Bozulmaya yüz tutmuş olan üzüm bağları, partimizin vereceği destekleme projeleriyle Ada halkının beklentilerine cevap verecektir.

Turizm sektörüne ümit bağlamış Ada halkımız, genellikle yerli turizmde kendi olanaklarıyla çalışma yapmakta olup, Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğünce etüt ve inceleme yapılarak, eğitim de önplana çıkarılarak, yerli ve yabancı turizme yıllarca kısıtlı imkânlarıyla cevap veren turizm sektörüne gerekli teşvik ve destekleme verilecektir.

Ulaşımın, mevcut imkânların dışında, daha süratli ve daha modern deniz taşıma araçlarıyla yapılması sağlanacaktır.

Bozcaada Sağlık Merkezinin, Sağlık Bakanlığı tarafından, sağlık ocağına dönüştürüleceği, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünden öğrenilmiştir. Bozcaadamızda görev yapan doktor ve sağlık personelinde azalma olmadan 24 saat hizmet veren sağlık ocağı konumunu muhafaza edecektir. Acil durumlarda feribot seferlerinden ücretsiz olarak yararlandırılması veya Adada görev yapan sahil güvenlik botlarından istifade edilmesi uygun görülmüş olup, bu uygulamanın takibi de yapılacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla, Çanakkale ve adalarımızın gelişmesi, güzelleşmesi ve yaşam standartlarının düzelmesi için gerekli her türlü devlet desteğinin sağlanacağına ve bu gelişmelerin sağlanabilmesi için hükümetimizin gerekli önem ve hassasiyeti göstereceğine inanıyor, hepinizi saygılarımla ve sevgilerimle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması için vermiş olduğumuz (10/3) numaralı önergem hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Çanakkale İlimiz sınırları içinde yer alan ve 22 Eylül 1923'te Lozan Antlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyetine bağlanan Gökçeada, 290 kilometrekare yüzölçümüne, 95 kilometrelik kıyı şeridi uzunluğuna sahiptir. Yerleşik nüfusu bugün için 9 000 civarındadır, yazın, turizm mevsiminde de 20 000-25 000'lere ulaşan bir nüfusa sahiptir.

Değerli milletvekilleri, yine Çanakkale İlimize bağlı olan diğer bir ada ilçemiz Bozcaada, ada etrafında irili ufaklı adacıklarla beraber 42 kilometrekareye varan yüzölçümüne sahip bulunmakta ve Ege Denizinin kuzeydoğusunda yer almakta, yerleşik nüfusu 2 500 dolayında bulunmakta, içturizmin geliştiği aylarda, yaz aylarında 10 000-12 000 kişilik bir nüfusa hizmet vermektedir. Bu iki adamıza da, esas olarak, ulaşım Çanakkale'den, Eceabat'ın Kabatepe Limanından ve Ezine Geyikli İskelesinden sağlanmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu iki adada yaşayan insanların sorunları Türkiye'nin yaşadığı genel sorunlardan elbette ayrılamaz. Türkiye'nin içinde bulunduğu önemli sıkıntıları, bu Adada yaşayan insanlar yaşıyor; ayrıca, bu Adanın kendine has sorunlarını da yaşıyor. Dolayısıyla, bizim bu araştırma önergesini vermiş olmamızın nedeni bu özel durumun, bu özel sıkıntıların araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınmasına yöneliktir.

Adalarda, özellikle Gökçeada'da bugün için Türk ve Rum nüfustan oluşan bir yapı oluşmaktadır. Ne acı ve ne yazıktır ki, maalesef Rum nüfus süratle azalmış ve bugün için fiilî olarak 300 civarında Rum vatandaşı Adada kalmıştır, 9 000 civarında da Türk kökenli yurttaşımız bulunmaktadır bu yurttaşlarımız da, anakaranın çeşitli yerlerinden, çeşitli altyapı projelerinde, köylerinden, kentlerinden edilen yurttaşlarımızda Gökçeada'da yerleşmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, ada yaşamının bir kültür olduğu ve adada yaşamanın ayrı bir kültürü gerektirdiği düşünülürse, buradaki insanlarımız, sadece bu nedenden dolayı bile çok özel sıkıntılar yaşamaktadır; çünkü, adada yaşamak ayrı psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sıkıntıları beraberinde getirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, 300 kadar Rum vatandaşımız kalmıştır; ama, resmî kayıtlarda bu, 5 000'lere varmaktadır. İnsanlar çeşitli nedenlerle yurtlarından kopmuş olup, yılın belli aylarında gelip, Adayı, köylerini, oturdukları evleri ziyaret etmekte ve büyük bir nostalji yaşamaktadırlar ve Adada, onların geliş tarihinde ekonomi, alışveriş çok hızlanmakta ve Ada esnafı dört gözle bu insanların yolunu beklemektedir.

Adada, Dereköy, Tepeköy, Zeytinli, Eskibademli, Kaleköy, Uğurlu, Yenibademli, Eşelek gibi eski ve yeni yerleşim yerleri vardır. Özellikle Dereköy, on yıl öncesine kadar 2 000 haneye varan yapısıyla Türkiye'nin en büyük köyü, hatta Ortadoğu'nun en büyük köyü özelliğini taşıyordu; ama, bugün, maalesef, evlerin yıkılmaya başladığı ve insanların anılarının birer birer yok olduğu bir tabloyu görmekteyiz.

Yine, Tepeköy, bir tepeye yaslanmış, özellikle 15 Ağustos şenliklerinin yoğun bir şekilde kutlandığı ve insanların gelip evlerine yerleştiği, evlerini tamir ettirdiği bir köy ve görülmesi gereken bir köydür.

Zeytinli de, yine, eski mekânları koruyan ve o güzel nostaljik ortamını korumaya çalışan, özellikle, yüz yıldır bir gelenek olan madamın dibek kahvesinin içildiği bir köydür ve Adanın en güzel gözlendiği, Ada merkezinin en güzel görüldüğü köydür.

Kaleköy, turistik tesislerin yoğun olduğu ve turizm yatırımlarının yoğunlaştığı bir yerdir.

Uğurlu'da atıl bir liman bulunmakta ve maalesef, gerekli ekonomik verimlilikte kullanılamamakta, Ada ekonomisine gerekli katkıyı yapamamaktadır.

Yenibademli-Eşelek Köyü, Biga'da yapılan bir baraj inşaatından dolayı yurttaşlarımızın göç ettirilmesiyle kurulmuş yeni bir köydür, çok özel, çok yeni sorunları bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Gökçeada çok özel bir adadır. Örneğin, Gökçeada, dünyada su kaynakları en bol olan ve kendi kendine yeten adalardan biridir ve bol tepelerin bulunduğu, ovaların bulunduğu, vadilerin içinde olduğu bir adadır. Gökçeada, Akdeniz ve Marmara iklimlerini içinde barındıran, çok güzel koyları olan, turizme çok elverişli ve gerçekten Türkiye'nin tanıtamadığı, Türk halkının yeteri kadar tanımadığı ve ulaşım olanaklarından dolayı, maalesef, insanların gidip gelmede büyük eziyet çektikleri bir adadır.

Değerli arkadaşlarım, Adada bulunan kamu kampları, maalesef, gerekli bakımları yapılmadığından ve kış aylarında atıl kapasitede kaldıklarından yöre halkına yeterli katkıyı sağlayamamaktadır. O nedenle, bu kamu kamplarına yeterli özenin gösterilerek, gerekli tadilatlarının yapılmasını ve mümkünse, buraların kış aylarında da çeşitli eğitim çalışmalarının yapılması gereken yerler olarak değerlendirilmesini istiyoruz.

Uğurlu Limanının da, Ege Denizinde Limni Adasıyla ve diğer Yunan adalarıyla ekonomik ilişkiye geçilmesi nedeniyle kurulduğu farz edilirse, bu işlerliğinin bir an önce kazandırılıp ada ekonomisine katkıda bulunması gerekmektedir.

Adada havaalanı vardır ve havaalanını genişletme ve büyütme inşaatı devam etmektedir.

Adada yoğun bir dedikodu vardır, adanın bir kumar merkezi olarak er geç kullanılacağı söylenmektedir ve ada ekonomisi buna göre yapılanma arayışı içerisindedir. Eğer, bu girişim yapılacaksa, bunu, Ada halkı bilmek ve ona göre vaziyet almak istemektedir. Yapılmayacaksa, diğer tedbirler alınmalı,  Ada halkı için, orada, başka ekonomik girişimlerle Ada yaşanabilir hale getirilmelidir.

Gene, eski, açık bir cezaevi vardır, perişan olmuş bir vaziyettedir, maalesef, orada, yok olup gitmektedir ve ekonomiye kazandırılması gerekmektedir.

Diğer bir adamız Bozcaada'da da Rum ve Türk nüfuslar yüzyıllardır beraberce yaşamakta, barış ve kardeşliğin örneklerini vermekte olup otuz civarında Rum yurttaşımız kalmıştır. Adamızın tamamı arkeolojik doğal SİT alanıdır ve maalesef, ada, yeteri kadar Türkiye'ye tanıtılamamaktadır. Son yıllarda tanınmaya başlamasıyla içturizm hareketleri gelişmiş; ama, adanın doğal SİT yapısının korunması yönünde maalesef endişeler oluşmaya başlamıştır. Adada, mutlak surette, arkeolojik kazılar yapılmalı ve adanın tanıtımı, yöredeki en büyük arkeolojik kent olan Troya'yla özdeşleştirilmelidir.

Gene, adada, İller Bankasının devam ettirdiği kanalizasyon altyapı inşaatı, adadaki duyarlı yurttaşlarımızı zaman zaman endişeye sevk etmektedir. Şöyle ki: Yapılan kanalizasyon çalışmalarının, adadaki SİT ve doğal SİT alanına zarar verebileceği endişesini orada yaşayan birçok entelektüel ada halkı taşımaktadır. Burada, sonuçta, yapılacak kanalizasyon çalışması konusunda, yeterli arıtmanın olup olmayacağı, arıtıldıktan sonra deşarjın nereye, ne şartlarda yapılacağı belli değildir. O nedenle, geliştirilen projeler, tartışılan konular vardır ve bunların, mutlaka, ada halkıyla tartışılarak, gerekirse projede tadilatlar yapılmalı ve adadaki doğal konum ve doğa, mutlaka, titizlikle ve inatla korunmalıdır; Adanın bütün sermayesi budur.

Değerli arkadaşlarım, Adanın, elbette ki, en büyük sorunu, tartışmasız bir şekilde, ulaşımdır. Gökçeada'ya, yazın, özel bir kuruluşun temin ettiği ve çalıştırdığı bir araçla ve Türkiye Deniz İşletmelerinin arabalı vapurlarıyla Kabatepe'den ulaşım sağlanmakta; ayrıca, Çanakkale'den de yaz aylarında feribot seferleri düzenlenmektedir. Gerçi, şu anda, kış olması nedeniyle feribot seferleri yapılamamakta; çünkü, feribot bakımdadır. Adalıların başına bu hal sık sık gelmekte -ya arabalı vapurunun kapağı bozulur ya rüzgâr çıkar- adalılar, bazen üç dört gün Çanakkale'de zorunlu misafirliğe tabi olmaktadır. Dolayısıyla, aynı şey, Adada kalanlar için de geçerlidir. Mesela, bir avukat, Adaya bir dava görmeye gitmekte  birden rüzgâr çıkınca da Adada bir hafta zorunlu olarak kalmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, burada, ulaşımdaki bu engeller süratle giderilmeli ve yöreye has bu sularda, her ortamda seyahat edilebilecek ulaşım araçları, mutlaka, Adanın anakarayla irtibatını sağlamalıdır.

Bozcaada, anakaraya daha yakın mesafede olduğu için -anakaraya 3,5 mil civarında bir mesafededir- yazın 6 defa, kışın 3 defa arabalı vapurlarla sefer yapılmaktadır.

Arkadaşlar, en sıkıntılı durumlardan bir tanesi de -bakın, dikkatinizi çekiyorum- sağlıktır. Benden önce konuşan AK Parti sözcüsü Sayın İbrahim Köşdere, sağlıkla ilgili eksiklikleri, duyarlılıkları aksettirdi, onlara girmeyeceğim; ama, şu anda çok önemli bir sorun var. Adada yaşayan ve sıkıntılı bir durumda olan, rahatsızlanan bir insanın anakaraya ulaşmasıyla ilgili ciddî sıkıntılar vardır. Bugün için, bir kişi hastalandığında, acil durum olduğunda, arabalı vapuru -normal seferler dışında- Bozcaada'dan 1 800 000 000 Gökçeada'dan da 2 100 000 000 anakaraya ulaşmaktadır. Bu, birçok insan için, ada halkı için "orada ölün" demektir. Bu, ne biçim bir anlayıştır?! Bu anlayışın süratle değişmesi, ada halkının bu stresten ve sıkıntıdan kurtarılması ve yerel yöneticilerin de bu baskıdan kurtarılması gerekmektedir. Sonuçta, vatandaş rahatsızlanınca, yörenin kaymakamı, belediye başkanı, sağlıkla ilgili bu sorunu çözmek zorunda kalmakta ve çok sıkıntılı durumlar yaşamaktadırlar; bu konu, süratle giderilmelidir. Kalıcı çözüm, Çanakkale'ye, mutlaka, bir ambulans helikopter temin etmektir; yıllardır konuşulur; ama, hiçbir iktidar, Çanakkale Vilayeti emrine, bugüne kadar, bir ambulans helikopter temin edip, verememiştir; mutlaka, en kısa zamanda bu giderilmelidir.

Değerli arkadaşlar, Adada ve adalarda yaşam, ekonomi... Tabiî, adada ve adalarda, ekonomik faaliyetler çok kısıtlı olanaklarla yapılabilmekte; çünkü, bugün, adalardaki ekonomik faaliyetler, doğaldır ki, tarımsal ağırlıklıdır. Adalarda, bitkisel tarımla ilgili olarak, bağcılık, zeytincilik ve dolayısıyla şarapçılık yapılmaktadır. Gökçeada'da hayvancılık ve bir miktarda da balıkçılık yapılmaktadır. Anakarada bu ekonomik faaliyetlerle uğraşan insanların sorunlarını çözemediği bir ülkede, Adada bunların ne kadar zor yapıldığını, Adada yaşayan insanlara hiçbir ayrıcalık tanınmadığında, özel desteklemeye tabi tutulmadığında, buradaki insanların ne durumda olduğunu, herhalde, herkes tahmin ediyordur.

Değerli arkadaşlarım, Gökçeada'da sulu tarım yapılabilme olanakları vardır, üretim olanakları vardır; ama, sulu tarımla elde edilen ürünleri vatandaşın değerlendirmesiyle ilgili hiçbir tedbir alınmamıştır. Geçen yıl, yöremizde -özellikle, domates ve biber bizim yöremizin önemli bir ürünüdür- kapya biberi, maalesef, tarlalarda sürülüp, gübre olarak kullanılmıştır. Zeytincilik, yine öyle; yöredeki insanlar, maalesef, ürettikleri ürünü yeteri kadar değerlendirememektedirler.

Bakın, özel sektörün ve bazı girişimcilerin biyolojik ve ekolojik tarımla ilgili yaptığı, kendiliğinden yaptığı girişimlerinin, mutlaka, desteklenmesi ve bence, ada halkının, tarım konusunda, mutlaka, biyolojik tarıma yönlendirilmesi ve bu konuda desteklenmesi gerekmektedir; çünkü, adanın biyolojik tarıma çok uygun bir yapısı vardır. Hayvancılıkta, başıboş hayvancılık vardır; yani, adaya gidenler görünce şaşırırlar, hayvanlar -koyunlar, keçiler- başıboş dolaşırlar. Hangi hayvanın kimin olduğu belli bile değildir, onların özel işaretleri vardır. Yılın belli aylarında o hayvanlar toplanır, yünlerinden istifade edilir -sütlerinden kesinlikle istifade edilmez- gerektiğinde kesilerek etlerinden istifade edilir. Dolayısıyla, genel olarak etinden istifade edilmek üzere hayvancılık yapılmaktadır. Bu da, tabiî, bitkisel tarımda birtakım zorluklar meydana getirmektedir; başıboş dolaşan hayvanlar, bitkisel tarım alanlarına zarar vermektedir. Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi meralar ıslah edilmemiştir.

Balıkçılık türü olarak kıyı balıkçılığı yapılmaktadır. Balıkçılıkla ilgili barınaklar yetersiz olduğundan, maalesef, bu konu sıkıntı yaratmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, yine, trolle balık avcılığı, tabiî, ada halkının en büyük sıkıntısıdır. Bu durum, küçük balıkçıları mağdur etmekte ve çok zaman, ada balıkçısı, tuttuğu balıkları değerlendirmede -demin anlattığım nedenlerle, balık taze tüketildiği için- sıkıntıya düşmektedir.

Esnaf zordadır; çünkü, yazın iki aylık bir turizm mevsiminde ona görev vaziyet alan, borçlanan esnaf, en ufak bir aksilikte borcunu ödeyememektedir. Yine, Ada esnafı, anakaradakinden çok farklı sıkıntıları içinde barındırmaktadır; esnafın durumu budur.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, buraya çıkmadan önce, konunun bugün gündeme geleceğini bildiğim için, yöredeki çiftçilerle görüştüm "ne söyleyeyim, nedir sıkıntınız, galiba, öğrendiğimiz kadarıyla iktidar partisi araştırma önergesini reddedecek, o nedenle, hiç olmazsa bu fırsattan istifade sorunlarınızı aktarayım" dedim. Ben, onlardan, tabiî, Adaya özgü, spesifik birtakım şikâyetler beklerken, maalesef, doğrudan desteklemeden bahsettiler,doğrudan desteklemeyi bekliyor çiftçi; oradaki çiftçi de onu bekliyor. O nedenle, doğrudan desteklemelerin bir an önce ödenmesi ve mazot fiyatlarının da bir an önce yarıya düşürülmesi gerekmektedir, söz verildiği üzere;ama, maalesef, 6 defa zam oldu galiba.

Değerli arkadaşlarım, Bozcaada'da da farklı sorun yok. Bozcaada'nın bir farklı yapısı var, Türkiye'nin en güzel bağlarını barındırır içerisinde. Bozcaada'ya girersiniz, hakikaten, bozca bir adadır ve bu şaraplar nerede oluyor, bu bağlar nerede diye merak edersiniz; ama, müthiş bir yeşillik vardır, bağların müthiş bir güzelliği vardır içeride. Bozcaada, bugün, Türkiye şarap üretiminin yüzde 8'ini tek başına gerçekleştirir, 10 000 dönüm bağ vardır. Dolayısıyla, Bozcaada'daki bağların yapısının bozulmaması gerekmektedir. Dünyanın en lezzetli çavuşüzümünü Bozcaada yetiştirmektedir. Yalnız, şaraplık üzümlerde, karasakız ve vasilaki üzümlerinde, alkol oranı fazla olduğundan, tür değişikliğine gitme çalışmaları vardır, bu çalışma mutlaka desteklenmelidir.

Bozcaada'nın ucuz şarap üreticisi yapısından kurtarılması ve halkın, mutlaka, kaliteli şarapları üretebileceği, el şarapçılığının da desteklendiği bir yapının ortaya çıkması ve bu konuda, mutlaka, bilgi ve kredi desteğinin sağlanması gerekir.

Değerli arkadaşlarım, biz, esas olarak, bu önergeleri, daha önce, birinci imzası diğer Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Özay'a ait olan Gelibolu Tarihî Millî Parkıyla ilgili araştırma önergemizi ve Gökçeada ve Bozcaada'nın sorunlarının tartışılmasıyla ilgili verdiğimiz önergeleri, kesinlikle, seçim kaygısıyla ve seçmene selam babından vermedik; çünkü, Gelibolu Tarihî Millî Parkı sınırları içerisinde yaşayan insan sayısı 10 000'dir, bu iki adada da yaşayan insan sayısı 12 000'dir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Biz, seçmene mektup yazacak olsak, çok daha geniş seçmen kitlelerini ilgilendiren, çok daha kolay ajite edilebilecek konuları buluruz ve biliriz. Bu konular, kesinlikle, ekstra sorunları içerisinde barındıran ve Çanakkale'de çok özel, Çanakkale'nin Türkiye'ye mal olmuş sorunlarıdır. Bu sorunların, mutlaka ve mutlaka, bir komisyon kurularak araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Ben, bu nedenle, iktidar grubunun, hiç olmazsa bu konuya ilgisinin olumlu olacağına ve araştırma komisyonu kurulmasına olumlu oy vereceğine inanmak istiyorum; mutlaka inanmak istiyorum... Canlarının istediği ve doğru buldukları konularda, kendi konularında biz destek verdiğimizde, nasıl ki "oh oh, ne güzel uyuşma var, ne güzel uzlaşıyoruz" diyorlarsa, gelin, burada da uzlaşalım. Lütfen... (CHP sıralarından alkışlar)

Uzlaşma iki taraflı olur, iki taraflı; tek taraflı olmaz. Tek taraflı uzlaşma, bir yerde kopar, biter ve bu Parlamentoda, iktidar da, muhalefet de, ne yaptığını, ne yapacağını bilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, bakın -burada ilgiyle izliyorum- gündemdışı konuşmaların üçte 2'sini iktidar partisi yapıyor. Halbuki, konuşacak olan biziz, biz... Siz iş yapacaksınız, siz seçmene icraatlarınızı yollayacaksınız, biz eleştirilerimizi... İktidar iktidarlığını bilecek, muhalefet de muhalefetliğini bilecek. Parlamentoda, birileri, başkalarının işini yapmaya kalkar, demokraside taşlar oynatılırsa, o zaman, demokrasi sıhhatli yürümez, doğru yürümez, doğru sonuç alınmaz; boşluklar doldurulur. Onun için, Cumhuriyet Halk Partisinin bu iyi niyetli yaklaşımının, iktidar partisi tarafından, lütfen, suiistimal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Bakın, Gelibolu Tarihî Millî Parkı hakkında, burada, herkes güzel sözler söyledi, kimse de kötü söyleyemez; ama, Gelibolu'ya sahip çıkmak, tarihî millî parka sahip çıkmak, orası için yazılmış güzel şiirler okumakla olmaz; orada, o millî parkın içinde yaşayan insanların sorunlarına eğilmekle olur, sahip çıkmakla olur. Oradaki insanların sorunlarını çözmezseniz, yaptıklarınız, yine, bir gün mahvolabilir. Onun için, mutlaka, o millî parkın içindeki insanların sorunlarını çözmek ve gereklilikleri yerine getirmek zorundasınız.

Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve düşünceler içerisinde, ben, tüm bu değerlendirmelerimizin ışığı altında, ülkemiz için stratejik önemi haiz iki adamız olan Bozcaada ve Gökçeada'nın ekonomik ve sosyal yönden geri kalmasını önlemek ve tedbirler almak amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini Yüce Meclisin takdirine sunuyorum; gereğinin yapılacağına olan inancımı kaybetmek istemiyorum.

Yüce Meclise en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Küçük.

Önerge sahipleri adına, Çanakkale Milletvekili Sayın İsmail Özay; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Özay, süreniz 10 dakikadır.

İSMAİL ÖZAY (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti için jeopolitik önem arz eden Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarını ve çözüm yollarını tespit etmek amacıyla Meclis araştırması önergesi veren imza sahipleri adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi, bu nedenle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, benden önceki arkadaşlarımız, özellikle resmî bilgileri, internetten indirilmiş sayısal rakamları güzel sözlerle, gölüyle, denizin mavisiyle, yeşiliyle aktardılar. Bense, biraz daha farklı sorunları gündeme getirmeye çalışacağım. Özellikle, bu bölgede stratejik anlamda, insanların karnından konuştuğu, resmî otoritenin zaman zaman bu konuların konuşulmasında sakınca olduğunu iddia ettiği konuları dile getireceğim; çünkü, özellikle, bu konuların konuşulması gereken yerlerin başında Yüce Parlamentonun olduğuna inanıyorum. O nedenle, bu Meclis araştırmasının açılmasını destekliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz konuların bir kısmına değinerek geçeceğim. Adalar, 76 yıl önce oluşturulmuş, 1151 sayılı Yasa ile yönetilmektedir. Bu yasada, bu bölgenin yönetilmesiyle ilgili olarak, seçilmiş 20 kişiden oluşan bir encümen kanalıyla adaların yönetilmesini önermektedir; ancak, şu anda memurlardan oluşan İlçe İdare Kuruluyla bu yönetim gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, Türkiye'de bütün ilçelerin il genel meclisi üyeleri mevcuttur; ama, Türkiye'de bir tek 2 ilçenin il genel meclisi üyesi yoktur. Bunlar, yasanın özel olarak uygulamaya koyduğu yönetim şekilleridir. Özellikle bu bölgede, Millî Güvenlik Kurulu bünyesinde Adalar Daire Başkanlığı bulunmaktadır. Adalar Daire Başkanlığı, bu bölgeye yapılacak olan her türlü yatırım, her türlü girişim konusunda yönlendirici ve etkileyici kararları almak konumundadır.

Değerli arkadaşlarım, özellikle 1960'tan sonra bu bölgede göç hareketleri yaşanmıştır; biraz önce Sayın Küçük arkadaşımız bahsettiler. Bu göç hareketlerinin yaşandığı süre içerisinde, 1960'lı yıllarda uygulanan istimlak politikaları kayda değer, geleceğimize yönelik araştırma için önemli bir nedeni oluşturmaktadır. Örneğin, göç hareketlerinin oluştuğu, yaklaşık 5 000 civarında Rum yurttaşın buradan uzaklaştığı dönemde, açık cezaevi kurulması ve bu anlamdaki istimlak politikasının gündeme getirilmesi, incelenmesi gereken bir konudur. Şu anda bomboş olan Köy Hizmetleri ve Tarım İşleri Genel Müdürlüğünün alanları bugün için de değerlendirilmesi gereken bir durumu içermektedir.

Hepimizin bildiği bir başka konu; ABD Ortodoks Ruhanî Lideri Yakovas, Gökçeadalıdır. Fener Rum Patriği Barthelemeos, Gökçeada Metropolitliğinden bu bölgeye geçmiştir. Dünyadaki önemli metropolitlerden birisi Gökçeada'da bulunmaktadır. Yaklaşık 15 Ağustosta, 2 000-3 000 civarında -her yıl giderek artması söz konusu- olan insanın inanç turizmine yönelik kaynaşmaları burada gerçekleştirilmektedir.

Bilinen Fethiye'deki Kayaköy, terk edilmiş hayalet köylerden birisidir; ancak, mübadele anlaşması gereği bu bölge boşaltılmıştır; ama, batıda, Gökçeada'da yaşayan bir kent, 2 000 nüfusun yaşadığı Dereköy, yaşarken hayalet köy haline getirilmiştir. Bunların nedenlerini Yüce Parlamentonun sorgulaması gerekmektedir.

Şu anda, mülkiyet değişimi söz konusudur. Özellikle mülkiyet değişimini gerçekleştiren insanların, daha önce Yunanistan'a göçen; ama, şimdi buradaki haklarını kullanmak isteyen insanlar olduğu; ayrıca, eğlence dünyasına, kumar turizmine yönelik girişimlerin olduğu konusunda bazı karapara aklayıcıların burada mülkiyet edinme hakkını kullanmaları, belki, araştırma konusu yapılmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konu; burada uyguladığımız iskân politikasını değerlendirmek durumundayız. Yurdun çeşitli köşelerinden -Ispartasından, Erzurumundan, Sıvasından, Karadenizinden, Bulgaristan'ından- insanları, şu veya bu nedenle oraya gönderdiğimizde, oradaki siyasal ve sosyal yapının, şimdi bölgesel esaslı bir kaosa, bir kargaşaya gittiğini, bu arada, insanların Karadenizli-doğulu çekişmesi içerisinde siyasî ve sosyal yapıyı oluşturduklarını görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce söylendiği gibi, amacımız, sadece bu küçücük bölgedeki seçmen arkadaşlarımıza bir mesaj gönderme amacına yönelik değildir. Bakın, eğer adalarla ilgili araştırma yapılacak olur ise, şunların da sonuçları, nedenleri ortaya çıkacaktır. Örneğin, Lozan Antlaşmasının adalardaki silahsızlanmaya yönelik değerlendirmeleri, bu araştırmada gündeme getirilecektir.

Ayrıca, Türkiye'nin, Kıbrıs'ta veya başka bir bölgedeki -şimdi özellikle Annan raporuyla ilgili göç politikasının değerlendirildiği bir dönemde- göç politikasının, Türkiye'nin iskâna dayalı yerleşme anlayışının, Gökçeada'da da ne tür sorunlar yarattığının değerlendirmesi, belki bu araştırmada ortaya çıkacaktır.

Örneğin, Batı Trakya'da Türk nüfusa yapılan haksızlığı defalarca dile getirdiğimiz bir gerçektir. Gerçekten, batı Trakya'da Türk nüfusa yönelik baskılar yapılmıştır; ama, bu baskıların önemini, haksız karşıtlılık ilkesinin dayanağının Bozcaada ve Gökçeada olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, son günlerde, özellikle, zilyetlik ilkesinin, zilyetlikten dolayı tapu tescillerinin gündeme getirildiği ve Kıbrıs'ta başımızı ağrıtması söz konusu olan Loisidiu kararlarına yönelik, bu bölgedeki insanların İnsan Hakları Mahkemesine yavaş yavaş gitme hazırlıkları içerisinde olması konusundaki değerlendirmeyi Yüce Parlamentonun yapması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken, içtenlikle şunu söylemek istiyorum: Bulunduğum yörede ondört yıl kamu görevinde bulundum, belediye başkanlığı yaptım on yıl aktif siyaset yaptım; bu konuları şu veya bu nedenle ifade etmeye kalktığımda hep karşımıza güvenlik gerekçeleri çıkarılmıştır, devletin âli menfaatlarından bahsedilmiştir. Şüphesiz ki, bunlar önemlidir; ama, özellikle, orada yaşayan insanların değerlerini ifade etmeye yönelik masumane çabalarımız, hep etkili çevreler tarafından durdurulmuş ve dindirilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken, burada yeni bir milletvekili olarak, iki noktada çalışma yaptık, bu iki noktanın bir tanesinde başarısız olduğumuzu gördük. Bu, Gelibolu Yarımadasındaki Millî Parkla ilgili araştırma önergemizdi. Bununla ilgili -biraz önce Sayın Küçük arkadaşım değindi- detaya girmek istemiyorum, takdir hakkıdır; ama, bu tecrübesizliğim içerisinde, özellikle, AKP'li arkadaşlarımızın bu önergelere yönelik anlayışlarını, bu önergedeki karara bir mesnet oluşturması bakımından sunmak istiyorum: AKP Grup Başkanvekilimiz "bu çok önemli bir konu, bunu Meclis araştırmasıyla gündeme getirmenizin hiç gereği yok. Biz geçtiğimiz dönemlerde Meclis araştırması yaptık, sonuç alamadık. Bunu elbirliğiyle gerçekleştirelim"  dediler; ama, baktım, AKP'li arkadaşlarımızın birçok Meclis araştırması önergesi verdiklerini gördüm. Demek ki, bu sav doğru değil; Meclis araştırması da sonuçlara ulaşabilmek için ciddî argümanlardan bir tanesi.

Bir başka konu, başka arkadaşlarımız, AKP'li arkadaşlarımız, "keşke bize önceden haber verseydiniz" dediler; ama, bakıyorum uygulamalarda, yine, AKP'li arkadaşlarımızın verdiği hiçbir Meclis araştırmasında kimsenin kimseye haber vermesi söz konusu değil. Şüphesiz ki, demokratik yaklaşım içerisinde Parlamentonun İçtüzük gereği anlayışı içerisinde bilgilenme hakkı her grup için geçerlidir.

Değerli arkadaşlarım, bir de çok kısa söz var:"Evet, siz iyi çaba sarf ediyorsunuz; ama, bakanlarımız bu işi bilir, bakanlarımız bu işi takip ediyor" diyorlar. Gördük; Gelibolu Yarımadası konusunda da Sayın Orman Bakanımızın "ben bu konuyu çok iyi biliyorum" demesi ve son yasa tasarısından yöre milletvekillerinin bile haberinin olmaması -birkaç gün sonra gelecek Gelibolu Yarımadasıyla ilgili- ilginç bir örnek olarak ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu söylediğim anlayışlar içerisinde, gerçekten, bu bölgedeki sorunların kişisel sorunlar olmaması, gelecekte Ege sorunlarına yönelik önemli bir etken oluşturacak oluşumu da gerçekleştirmesi nedeniyle, araştırma önergesine, AKP'li arkadaşlarımızın ve diğer milletvekili arkadaşlarımızın olumlu oy vermesini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özay, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar [!])

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz henüz dolmamıştır; ancak, grupların, diğer Meclis araştırması önergeleri üzerinde konuşacak sözcülerinin hazır olmaması ve gruplar arasındaki mutabakat nedeniyle, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.00