DÖNEM : 22 CİLT
: 2 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
21 inci Birleşim
14 . 1 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in,
Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına
inerken, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde
çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Diyarbakır Milletvekili Aziz
Akgül'ün, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı
2. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
3. - Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalı'nın, Doğu Anadolu Bölgesinin problemlerine ve acil çözüm önerilerine
ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Barış İçin Asyalı Parlamentolar
Birliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak
üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/149)
2. - Türkiye - AB Karma Parlamento
Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak
üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/150)
3. - Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları
oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve
yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/151)
4. - Parlamentolararası Birlikte Türkiye
Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti
grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/152)
5. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî
parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/153)
6. - NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti
grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/154)
7. - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen
asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/155)
8. - AGİT Parlamenter Asamblesi Türk Grubu
Geçici Başkanlığının, Grubun başkan seçimine ilişkin tezkeresi (3/156)
9. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, (6/20) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/4)
10. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, (6/22) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/5)
11. - Hindistan Parlamento Başkanının
davetine, TBMM Başkanını temsilen bir TBMM Başkanvekilinin beraberinde bir
milletvekiliyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/157)
12. - Avrupa Kıtası Global Habitat
Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı tarafından yapılan davete, TBMM Çevre
Komisyonu Başkanı Ahmet Münir Erkal'ın icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/158)
D) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer
ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip Hablemitoğlu cinayetinin
araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18)
IV. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtının akaryakıt
ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4)
2. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
Doğrudan Gelir Desteği Projesinde öncelik kriteri, ödemesi yapılmayan illerin
ödeme tarihi ile bu çerçevede Manisa'nın durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/7)
3. - Denizli Milletvekili Mustafa
Gazalcı'nın, pamukta prim ve çekirdeksiz kuru üzümde destek uygulaması yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/8)
4. - Ordu Milletvekili Kazım Türkmen'in,
fındık üreticisine verilmesi planlanan ek fiyata ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)
5. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Suruç Ovası Sulama Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/11)
6. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın,
doğrudan gelir desteği ödemelerinde öncelik kriterlerine ve dekar başına ödeme
miktarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/12)
7. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın,
doğrudan gelir desteği ödemelerinin, mülkiyet yerine üretici olma şartına ve
ürün çeşidine göre yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/13)
8. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın,
doğrudan gelir desteği ödemelerinin üreticilerin borçlarına mahsup edilip
edilmeyeceğine ve kalan ödemelerin zamanına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/14)
9. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın,
tabiî afetlerden zarar gören üreticilere verilen destek ile tarım ürünleri
ithalatına kısıtlama getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün
cevabı (6/15)
10. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Kars-Tiflis Demiryolu Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/16)
11. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ve Ekinözü ilçelerinde polis
teşkilâtı kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/17)
12. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'taki otoyol ve bağlantı yolları çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/18)
13. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta iş mahkemesi kurulup kurulmayacağına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)
14. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, TSE'nin Kahramanmaraş'ta tekstil laboratuvarı kurup kurmayacağına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/21)
15. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2003 yılı yatırım
programına bazı projelerin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)
16. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta Vakıflar İl Şube Müdürlüğü kurulup
kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali
Şahin) sözlü soru önergesi (6/25)
17. - Trabzon Milletvekili Şevket Arz'ın,
fındıktaki fiyat politikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/27)
18. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur
Neşşar'ın, tıpta kullanılan görüntüleme cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/28)
19. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur
Neşşar'ın, aile hekimliği uygulaması ile sağlık personeli atamalarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
(6/29)
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanuna aykırı
hareket ettiği iddia edilen kişilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/19)
2. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın,
İzmir'in bazı ilçelerindeki yapımı bitirilemeyen hastane inşaatlarına ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/43)
3. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, Ankara'nın bazı ilçe ve köylerinde görev yapan öğretmenlerin
aldıkları raporlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun
cevabı (7/49)
4. - Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın,
TEKEL ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/50)
5. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in,
Ankara-Mamak Çöplüğü ve Yenikent Çadırtepe Çöplüğü Projesine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/52)
6. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, kredi kartı borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali
Babacan'ın cevabı (7/53)
7. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın,
Kopenhag kararları sonrası KKTC'nin durumuna ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı
Yaşar Yakış'ın cevabı (7/54)
8. - Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz'in, boş bulunan yönetim kademelerine yapılacak atamalara ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/56)
9. - Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz'in, Konya-Ankara hızlı tren projesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/58)
10. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, Ankara-Elmadağ-Hasanoğlan Beldesinde yapımı süren Millî Eğitim
Akademisine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/59)
11. - Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan'ın, sigorta eksperliği sınavı ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/61)
12. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın,
İzmir'in çöp depolama alanı sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/64)
V. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve
23 milletvekilinin, Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak
ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.
Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili İsmail
Alptekin, Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı uçağın Diyarbakır
Havaalanına inerken düşmesi sonucunda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı ve yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar, Türk Silâhlı
Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmesi sonucunda
şehit olan 4 subaya Allah'tan rahmet, Silâhlı Kuvvetlere ve ailelerine
başsağlığı dileğiyle, bu tip kazaların bir daha meydana gelmemesini Allah'tan
niyaz eden bir konuşma yaptı.
Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, Mersin
Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına,
Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz,
Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen sorunlara ve
alınması gereken önlemlere,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan, 10 Ocak Gazeteciler Günü nedeniyle, gazetecilerin sosyal güvenlik
sorunlarına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter'in davetine icabetle bu ülkeye resmî
ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento
heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34
milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları
cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/17) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini
alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Bazı milletvekillerine, Başkanlık
tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesi kabul edildi.
9 Ocak 2003 Perşembe günü gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18 sıra sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48
saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun
çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
olmasına ilişkin AK Parti Grubunun önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildi.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yargılama usullerine Dair Kanun Tasarısının (1/311) (S.Sayısı: 15),
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/325) (S.Sayısı: 18),
Yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
14 Ocak Salı günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşime 17.44'te son verildi.
İsmail
Alptekin
Başkanvekili
Mevlüt Akgün Yaşar Tüzün
Karaman Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No: 28
II. - GELEN
KÂĞITLAR
10 . 1 .
2003 CUMA
Yazılı Soru
Önergeleri
1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, muhtarların aylıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/102) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)
2. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın,
Şanlıurfa TEDAŞ'ta çalışan bir mühendisin öldürülmesi olayına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/103) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)
No: 29
13 . 1 .
2003 PAZARTESİ
Tasarılar
1. - İskân Kanunu Tasarısı (1/352)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
2. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Tasarısı (1/353) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
3. - Karayolu Taşıma Kanunu Tasarısı
(1/354) (Adalet ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7.1.2003)
4. - Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/355) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
5. - At Yarışları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/356) (Adalet ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
6. - Köye Götürülen Hizmetlerden Gönüllü
Katkılar Dışında Katılma Payı Alınmaması Hakkında Kanunun Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/357) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
7. - Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep
ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/358) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
8. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/359) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
9. - Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/360) (Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
10. - Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/361) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
11. - Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/362) (Dışişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)
Teklifler
1. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal
Ağar'ın; Bazı Doğu ve Güneydoğu Anadolu İllerinde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/27) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.1.2003)
2. - Diyarbakır Milletvekilleri Muhsin
Koçyiğit ve Mesut Değer'in; Beş İlçe ve Ergani Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.1.2003)
3. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
Kurtulmuşoğlu'nun; Devlet Memurları Kanununda ve Eki 1 Sayılı Cetvelde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/29) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.1.2003)
4. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22
Milletvekilinin; 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/30) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2003)
5. - Balıkesir Milletvekilleri Ali
Aydınlıoğlu ve İsmail Özgün'ün; Balıkesir İlinde Altınova Adıyla Bir İlçe
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/31) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)
6. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal
Ağar'ın; İdarî Usul ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Teklifi (2/32) (Anayasa ve
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2003)
Raporlar
1. - Vergi Barışı Kanunu Tasarısı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/342) (S. Sayısı: 19) (Dağıtma tarihi: 13.1.2003)
(GÜNDEME)
2. - Millî Güvenlik Kurulu ve Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 20) (Dağıtma tarihi:
13.1.2003) (GÜNDEME)
No: 30
14 . 1 .
2003 SALI
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın,
seralarda kullanılan elektriğin tarifesine ve tarımsal sulama kaynaklı elektrik
borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/65) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
2. - İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın,
İzmir-Konak-Ballıkuyu Semtindeki heyelan kaynaklı sorunlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/66) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.1.2003)
3. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan
Halkbank kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru
önergesi (6/67) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
4. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/68) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
5. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
esnaf ve sanatkârlara kefalet kooperatifleri aracılığı ile kullandırılan
Halkbank kredilerinin kullanım şartlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali
Babacan) sözlü soru önergesi (6/69) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
6. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
memur emekli maaşlarının aylık olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/70) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
7. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
Antalya'daki kazı çalışmalarına kaynak aktarılıp aktarılmayacağına ilişkin
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/71) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.1.2003)
8. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
Antalya'daki kazı çalışmalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi
(6/72) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
9. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
işsizlik sigortası ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/73) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
10. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele çalışmalarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.1.2003)
11. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, zeytin alanlarının hayvanlardan korunmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/75) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.1.2003)
12. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, devlet tasarrufundaki zeytin ekolojisine dahil alanlardaki üretim
faaliyetlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/76)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
13. - Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun toplantılarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
14. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/78) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
15. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Türk Ticaret Bankası emeklilerinin maaşlarının ödenmemesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/79) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2003)
16. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Konya-Ereğli'deki İvriz Kaya Kabartmasının ve benzeri tarihi
eserlerin korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/80)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2003)
Yazılı Soru
Önergeleri
1. - Van Milletvekili Hacı Biner'in,
Projeler Koordinasyon Merkezine kiralanan konutlar ile Din Öğretimi Genel
Müdürünün idari görevlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/104) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
2. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
İzmir'deki bir alışveriş merkezinin imar planına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/105) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
3. - Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, Mamak Belediyesinin bazı faaliyetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/106) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.1.2003)
4. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
sigorta prim borçlarına ve farklı hizmetlerin değerlendirilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/107) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.1.2003)
5. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur
Yaka'nın, Fethiye Devlet Hastanesinin ne zaman hizmete gireceğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/108) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.1.2003)
6. - Ağrı Milletvekili Mehmet Melik
Özmen'in, AB finansman ve fon uygulamalarının ülkelere etkisine ilişkin Devlet
Bakanından (Ertuğrul Yalçınbayır) yazılı soru önergesi (7/109) Başkanlığa geliş
tarihi: 13.1.2003)
Meclis Araştırması Önergesi
1. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer
ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip Hablemitoğlu cinayetinin
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.1.2003)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Meclisinin 21 inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - TBMM
Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, Türk Hava Yollarına ait "Konya" adlı
uçağın Di-yarbakır Havaalanına inerken, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait iki
uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bildiğiniz
gibi, 8 Ocak günü meydana gelen feci uçak kazası sonucu 75 yolcu ve mürettebat
hayatını kaybetmiştir. Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini yapan
uçağında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli
ailelerine ve Türk Hava Yolları personeline, Başkanlık Divanımız ve Yüce
Meclisimiz adına sabır ve başsağlığı, bu elim kazayı yaralı olarak atlatan ve
tedavileri devam eden vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Henüz bu elim kazanın üzüntüsünü beraberce
yaşarken, Malatya'dan gelen başka bir kaza haberi üzüntümüzü daha da
artırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 2 uçağımızın eğitim uçuşu sırasında
çarpışması sonucu 4 pilotumuz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet,
Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına, kederli ailelerine ve tüm
vatandaşlarımıza sabır ve metanet diliyorum; başımız sağ olsun. Bu tür
kazaların ve üzücü olayların bir daha tekrar etmemesini Cenabı Allah'tan niyaz
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir;
hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Diyarbakır'daki uçak
kazası ve alınması gereken önlemler konusunda söz isteyen Diyarbakır
Milletvekili Aziz Akgül'e aittir.
Buyurun Sayın Akgül. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'ün, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
AZİZ AKGÜL (Diyarbakır) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanımızın ifade ettikleri gibi, 8
Ocak ve 9 Ocakta, birisi Diyarbakır'da, diğeri de Malatya'da olmak üzere, iki
önemli uçak kazası meydana gelmiştir. Bu uçak kazalarında hayatını kaybeden
bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, hayatını
kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine de sabır diliyorum.
Uçak kazaları haber alınır alınmaz,
Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde, Sayın Ulaştırma Bakanımızın başkanlığında,
Müsteşar Yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü, Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdüründen oluşan bir acil kriz yönetim merkezi
oluşturulmuştur. 8 Ocak, yani, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazasının
olduğu günün akşamında, saat 11 civarında, Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif
Şener, Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey ve Diyarbakır Milletvekili
Sayın Osman Aslan'dan oluşan bir heyet, süratle, kaza mahalline intikal
etmiştir. 9 Ocak günü ise, Sayın Başbakanımız, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı
vekilimiz, Bayındırlık Bakanımız ve diğer bölge ve Diyarbakır milletvekilleri
bölgeye intikal etmiş ve orada, vatandaşlarımıza hizmet etmek ve onlara
yardımcı olmak için ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir.
Bu vesileyle, başta Bölge Valisi,
Diyarbakır Valisi, 2 nci Taktik Hava Kuvvet Komutanı ve diğer kamu
görevlilerine -bunların hemen başında bahsetmek istediğim kişilerden bir tanesi
de emniyet müdürümüz; Diyarbakır'da, bu elim uçak kazası sırasında, oraya gelen
ailelerin misafir edilmesiyle ilgili olarak, Polis Evini bütün imkânlarıyla bu
vatandaşlarımıza seferber etmiştir- huzurlarınızda sayın emniyet müdürümüze,
büyük bir olumlu kişilik sergileyen başsavcımıza, Diyarbakır'daki bütün
hastanelerin başhekimleri ile personeline ve Diyarbakır'da meydana gelen bu
kaza sırasında her türlü desteği ve yardımı esirgemeyen bütün sivil ve askerî
personele huzurlarınızda teşekkür ediyorum efendim. Ayrıca, büyük bir
misafirperverlik örneği gösteren ve bu elim kaza sırasında gerçekten duygulu ve
büyük destek potansiyelini oluşturan Diyarbakır halkının da bu desteğe
katılarak oradaki acılı ailelere destek vermesinden dolayı, onlara da, bütün
Diyarbakır ve bölge ahalisine, huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bir kaza meydana
gelmiştir. İnşallah, bundan sonra, tekrar böyle bir acı tecrübeye maruz
kalmayız; bizim bütün temennimiz budur. Ancak, bu meydana gelen kazalardan da
dersler çıkarıp, tedbirler geliştirmemiz lazım; ama önce bu kazanın muhtemel
sebeplerini arz etmek istiyorum.
Bunlardan birincisi, uçağın yaklaşma
güzergâhının altında bulunan ve pist seviyesinin altındaki Zaho Deresinin hemen
bitimindeki araziye istemdışı vurması sonucu kaza meydana gelmiştir.
İkincisi, uçağın, alçalma planındaki
minimum alçalma irtifaının altında uçtuğu anlaşılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın lütfen.
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Üçüncü faktör olarak, havaalanı içindeki
genel meteorolojik şartların uçuş operasyonu için uygun olarak rapor edilmesine
rağmen, alçalma güzergâhının son kısmında ve kazanın olduğu Zaho bölgesinde,
lokal yoğun sis yaşanmış olup, bu sis değişkenlik arz etmiştir.
8 Ocak 2003 tarihinde, saat 19.50'deki
meteorolojik raporlara göre, havaalanındaki genel görüş mesafesi 3 500
metredir. 9 Ocakta, aynı havaalanına, Türk Hava Yollarının 3 ve Ata Uçağı olmak
üzere 4 uçak, görüş mesafesi 1 500 metredeyken iniş yapabilmiştir.
Kazadan hemen sonra kamuoyunda yoğun
olarak tartışılan ILS cihazı gibi eksiklikler, şüphesiz, önemlidir; ancak,
sorun, yalnızca bir teçhizat eksikliğine bağlanmamalıdır.
Sizlere de sunduğumuz bu kılçık
diyagramında görüleceği gibi, esas itibariyle, bu kazanın oluşmasına etki eden
ana sebepler, insan faktörü, ekipman, çevre, yöntem ve malzeme olarak
belirlenebilir.
Şimdi, bunlarla ilgili detaylı analizler
yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu ana faktörler ve alt faktörler dikkate alınarak,
hangi unsurlar bu kazanın oluşmasına sebebiyet vermiştir sonucuna
ulaşılabilmesi için, bütün değerlendirmeler yapılmıştır ve sivil havacılık
tarihimizde ilk defa çok ciddî bir değerlendirme yapılarak, dün, Sayın
Ulaştırma Bakanımızın önderliğinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün
hazırladığı sunumla hazırladığı sunumla bir önrapor kamuoyuna açıklanmıştır.
Bundan sonra da, bu bilgilendirme çalışmalarına devam edeceğiz.
Şu anda, sivil havacılıkta yaşanan
sorunların, toplam olarak sisteme ve ülke ekonomisine olan yansımalarını şu
şekilde ifade etmek mümkündür:
Can ve mal güvenliği ve uçuş emniyetinin
güvence altına alınmamış olması, plansız olarak yapılan yatırımlar sonucu çok
büyük kaynak israfı, batan şirketler ve geri alınmayan kredilerle beraber millî
servet kayıpları, AERO kontrol, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve
çalışanların alacaklarının tahsil edilememesi sonucu uluslararası sorunların
oluşturduğu prestij kaybı, sivil havacılık tarafından turizmin yeterince
desteklenememesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kayıplar, hava taşımacılığımızın
büyük ölçüde yabancıların kontrolüne girmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik
kayıplar, ülkemizin ve sektörümüzün itibar kaybı olmuştur.
Bu sorunların millî ekonomiye
yansımalarını daha iyi irdeleyerek, çözüm bulmak için, olumsuzlukları oluşturan
ana sebeplerin mutlaka ortaya çıkarılması ve millî hava gücü politikası
belirlenmesi gerekmektedir.
Alınması gereken ana tedbirler şu şekilde
oluşturulabilir:
Havayolu taşımacılığının, riskleriyle
beraber getirilerini tanımlayacak ve sektöre yol gösterecek temel devlet
politikası oluşturulmalıdır.
Bağımsız olarak yetkilendirme, gözetim ve
denetim yapabilecek kabiliyette bir sivil havacılık otoritesi acilen
oluşturulmalıdır.
Altyapıya, insan kaynakları dahil olmak
üzere, yeterli yatırımlar yapılmalıdır.
Kamu ve özel sektörün yönetim sistemleri,
rekabetçi piyasalarda daha etkin olmak için, mevzuat da dahil olmak üzere, tüm
engeller giderilmelidir.
Bu çerçeve içerisinde, müsaadenizle, ben,
Diyarbakır Havameydanıyla ilgili de bazı hususları arz etmek istiyorum.
Ulaştırma Bakanlığı ile Kuvvet Komutanlığı arasında imzalanan protokol
çerçevesinde, Diyarbakır Havaalanı serbest kullanıma açıktır. Biliyorsunuz, bu
Diyarbakır Havaalanı, askerî bir havaalanıdır; ama, 1952'den beri sivil
kullanımlı bir havaalanıdır.
Dün, Sayın Ulaştırma Bakanımızla
yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, Sayın Bakanımızın, Diyarbakır'da, askerî
havaalanının yanında ayrıca bir sivil havaalanının oluşturulması ve bunun
uluslararası taşımacılık ilkelerine uygun olarak yeniden tasarlanmasıyla
ilgili, çalışmaların yapılmasıyla ilgili talimatları olmuştur ve o çalışmalar
başlatılmıştır.
Bu çerçevede, bir bilgi de arz etmek
istiyorum. Esas itibariyle, Diyarbakır'da oluşturulması düşünülen bu
havaalanının maliyet tutarı da yaklaşık 80 000 000 dolardır. Buradan, bütün
Diyarbakır halkına şunu da ifade etmek istiyorum: İşte, elbirliğiyle bu yeni
imkânı, yeni potansiyeli de, inşallah, orada oluşturacağız. Böylece, askerî
havaalanımızın yanında, uluslararası taşımacılık özelliklerine sahip bir yeni
havaalanının da Diyarbakır'da oluşturulmasıyla ilgili, hükümet, kararlılığını
göstermiştir.
BAŞKAN - Sayın Akgül, lütfen, sözlerinizi
tamamlayınız.
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Sağ olun Sayın
Başkanım.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Konferans
oldu. Böyle şey olmaz!
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Efendim, şu anda,
Diyarbakır Havaalanıyla ilgili, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile DLH Genel
Müdürlüğünün ortaklaşa yaptığı çalışmalarda da ortaya çıkan bu 80 000 000
dolarlık yatırım kalemleriyle ilgili olarak altyapı, üstyapı, kuvvetli ve zayıf
akımla ilgili bütün hazırlıklar şu anda yapılmaya başlanmış ve inşallah, en
kısa zamanda sonuçlandırılacaktır.
Bu vesileyle, tekrar, hem Diyarbakır'da
hem de Malatya'da meydana gelen uçak kazalarında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum; yaralılara
da acil şifalar diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgül.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci
söz, yine, Diyarbakır'da meydana gelen uçak kazası konusunda söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'e aittir.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (Alkışlar)
2. -
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Diyarbakır'daki uçak kazasına ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Ocak 2003 tarihinde Diyarbakır'da meydana
gelen elim uçak kazasıyla ilgili olarak görüşlerimi belirtmek üzere gündemdışı
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, Türk Hava Yollarının İstanbul-Diyarbakır seferini
yapan RJ-100 tipi "Konya" adlı uçağın, 8 Ocak günü saat 20.13'te,
inişi sırasında düşmesi sonucu yaşamını kaybeden 75 vatandaşımıza Tanrıdan
rahmet, acılarını paylaştığım kederli ailelerine ve yakınlarına sabır ve
başsağlığı, yaralanan yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Halkımızın
başı sağ olsun.
Ayrıca, aynı günlerde Malatya'da meydana
gelen uçak kazasında şehit olan pilotlarımıza Allah'tan rahmet, kederli
ailelerine başsağlığı diliyorum.
Elim kazayla birlikte, başta Diyarbakır
olmak üzere, çevre il ve ilçelerin hemen hemen tümünde yas evleri kurulmuş,
Diyarbakır halkı, büyük bir toplumsal dayanışma ve birlik olgusu içerisinde
hareket ederek, yas evlerini ziyaret etmek suretiyle birbirlerinin acısını
paylaşarak, teselli bulmaya çalışmıştır. Üzgün ve acılı Diyarbakır halkı, tüm
kayıplarını, kalplerinde açtıkları sevgi bahçesine gömmüşlerdir.
Bu kazanın da diğerleri gibi unutulup
gitmemesi için, artık susmak değil konuşmak, tartışmak değil hesap sormak
zamanı gelmiş de geçmektedir. Bu vurdumduymazlıklarımız devam ettiği sürece,
doğal olarak, daha çok acılar yaşamamız ve yaşatmamız kaçınılmazdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde insan hayatı neden bu kadar ucuzdur? İnsanımıza neden önem
vermiyoruz? İnsan hayatının söz konusu olduğu bir yerde maliyet hesabı yapılır
mı? Soruyorum sizlere. Ayrıca, bu hesabı yapanlara soruyorum; dünyada fazladan
bir nefes almak için neler vermezler ki, bunu vicdanlarında bir düşünsünler.
Bu kaza tüm yönleriyle araştırılıp
soruşturularak, nedeni açıkça ortaya çıkarılmalı, sorumluların bulunup
cezalandırılması için gerekli işlemler derhal başlatılmalıdır.
Bugün, kazanın başlıca nedeni olarak
görülen ILS sistemi, Diyarbakır Havalimanında kurulmamıştır. Sisli havalarda,
görüşün sıfır olduğu alanlarda dahi, piste güvenli inişi sağlayan ILS aletli
yaklaşım sistemi, ülkemizdeki 26 havalimanının çoğunda -17 tanesinde-
bulunmamaktadır. Bir ILS sisteminin maliyeti, yaklaşık olarak 1 milyon dolar;
yani, 1,5 trilyon liradır. Buna göre, yaklaşık 14 milyon dolar veya 23 trilyon
lirayla, ülkemizdeki tüm havalimanlarında güvenli inişi sağlayan ILS sisteminin
kurulması mümkündür.
Ülkemizde, daha yakın zaman önce, sadece
banka hortumcularına 20 milyar dolar, bir başka ifadeyle 32 katrilyon lira
hortumlatanların, halkın yaşamında ihtiyaç duyulan bu sistemin kurulması için
gerekli olan parayı esirgemelerinin nedenini anlamakta güçlük çekiyorum.
Umarım, bir gün, kendileri de, bu tür bir kazaya kurban gitmezler. Kaldı ki,
insan hayatının söz konusu olduğu yerde böyle bir maliyet hesabının yapılması,
insanlık adına onur kırıcı, utanılacak bir davranış şeklidir.
Gerekli önlemler alınmazsa -almayanlar da
dahil olmak üzere- bir gün, herkesin, böyle bir acı sonla karşılaşması
doğaldır. Bugünden tezi yok, gelin, hep birlikte, gerekli yasal düzenlemeleri
yaparak, ILS sistemi olmayan havalimanlarını inişe kapatalım; yeni acıların
oluşmasını önleyip, çocuklarımızın annesiz, babasız kalmasını engelleyelim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yılda bir - iki uçak inişinin yapıldığı havalimanlarında ILS sistemi mevcut
olduğu halde, günde onlarca uçak inişinin yapıldığı güneydoğunun merkezi
konumundaki Diyarbakır Havalimanında ILS sisteminin kurulmamasını akılla izah
etmek mümkün değildir.
Siyasî şov malzemesi olarak açılmış, ancak
atıl olarak bekletilen, kullanılmayan havalimanlarına milyonlarca dolar kaynak
aktarılırken, her gün yüzlerce yolcunun inip bindiği, günde birkaç uçak
seferinin yapıldığı, güneydoğunun merkezi durumundaki Diyarbakır Havalimanı
için 1 milyon dolar neden harcanmıyor? Bunu sormak istiyorum. Hava koşullarının
uygun olmadığı, gerekli ILS sistemi bulunmadığı halde uçakların iniş kalkışına
kimler izin veriyor? Bunu da sormak istiyorum. Her kaza sonrasında, uçakların
yer bakımıyla ilgili, pilotajla ilgili ortaya bir yığın soru atılmasına karşın
cevaplandırılmayan bu sorular, ta ki bir sonraki kazaya kadar neden askıda
bırakılıyor; yoksa, yine mi askıda bırakılacak? Bunu da soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla) - Gelin, bu
sefer, hep birlikte bir ilki
gerçekleştirelim; insan olmanın onuru ve sorumluluğu içinde hareket ederek,
insana, yani kendimize önem verdiğimizi göstererek, cevapsız kalan tüm soruları
ve sorumlularını gün ışığına çıkaralım, yeni acıları böylece engelleyelim,
halkımıza yeni acılar yaşatmayalım diyorum.
Ayrıca, Diyarbakır Havalimanına inişi
sırasında düşen uçakla ilgili olarak, şu soruları yetkililere sorma ihtiyacını
duyuyorum:
1- Bu uçağın teknik özellikleri bakımından
durumu nedir?
2- Ülkemiz dışında, diğer ülkelerde de bu
uçaklar aktif bir şekilde kullanılıyor mu?
3- Uçak yangınına anında müdahale
edebilecek bir birim var mıdır?
4- Sisli havalarda güvenli bir şekilde
inişi sağlayarak pilotaj hatalarını da asgariye indiren aletli iniş sistemi
(ILS) Diyarbakır Havalimanında neden bulunmamaktadır?
5- Bu cihazı koymayanlardan hesap
sorulacak mı?
6- Tüm bu kazalarda ihmali ve sorumluluğu
olanlar cezalandırılacak mı?
7- Sorumlular, sanki hiçbir şey olmamış
gibi, yine görevlerini sürdürmeye devam edecekler mi?
8- Hesabı sorulmayan her kaza kurbanı,
yeni günahsız kurbanların mezarı olmaya devam edecek mi daha?!
Bu soruların yanı sıra, eğitimde tasarruf
düşünülmeden, hava trafik kontrolörlerinin, pilotların ve yer personelinin
eğitimine gerekli hassasiyetin gösterilmesi büyük önem arz etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bölge olarak Irak'ta meydana gelebilecek bir savaşa şiddetle karşı olmamıza
rağmen, savaşın ayak seslerinin duyulduğu bir ortamda, hastane morglarının ne
kadar yetersiz olduğu, bu kazayla bir kez daha gün ışığına çıkmıştır. Hastane
morgları yetersiz kalınca, cesetlerin büyük bir bölümü, teşhis için kapalı spor
salonunda bekletilerek, çağımıza karşı büyük bir sorumsuzluk örneği
sergilenmiştir.
Bu kazayla birlikte, Diyarbakır'da, mevcut
askerî havalimanı dışında yeni bir sivil havalimanına ihtiyaç duyulduğu ortaya
çıkmıştır. Bunun için, özellikle yer seçimi konusunda gerekli araştırmalar
yapılarak şehrin en az sis alan bölgesinde, altyapısı yapılmış, teçhizat, alet
ve edevat yönünden tam donanımlı bir sivil havalimanı kurulması işlemlerine
derhal başlanmalıdır.
Bu elim kaza sonucu yitirdiğimiz
vatandaşlarımızın acısını kalbimize gömdük. Bu ölümlerde, ülke olarak, toplum
olarak hepimizin payı vardır; çünkü, sustuk, zamanında önlem almadık,
"bana ne, bize ne" diyerek işi sürüncemede bıraktık ve böylece,
kazanın oluşmasına hep birlikte katkıda bulunduk. Umarım, bu kaza da, diğer
kazalar gibi, birkaç gün tartışıldıktan sonra unutulup, tarihin karanlık
sayfaları arasında kaybolup gitmez. Bunun için, bugünden tezi yok, hemen şimdi,
zaman geçirmeksizin gerekli önlemleri almamız gerekmektedir.
Bu olayda, başta devlet olmak üzere, Türk
Hava Yolları ve Devlet Hava Meydanları İşletmesinin de hizmet kusuru ve
sorumluluğu bulunmaktadır. Bundan dolayı, bunların, sigorta şirketleriyle el
ele vererek, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın hayatta kalan yakınlarının
yaralarını sarmak üzere gerekli tazminat ve yardımlara ilişkin ödemeleri yerine
getirmeleri gerekir. Ayrıca, bu insanlara yardım elini uzatmak, toplum olarak
hepimizin birincil görevi olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tür acılı olayların ülkemizde ve tüm dünyada bir daha yaşanmaması dileğiyle,
elim uçak kazasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet,
yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diler, hepinize
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.
Gündemdışı konuşmalarla ilgili olarak,
hükümet adına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Ulaştırma Bakanı vekili
Sayın Mehmet Hilmi Güler Bey cevap vereceklerdir.
Sayın Güler, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma
Bakanımıza vekâlet ettiğim için, bu konuşmalara ilave olarak ben cevap vermeyi
uygun buldum.
Sayın konuşmacılara, ifade ettikleri
noktalarla ilgili yazılı cevabı Sayın Bakanımız vereceklerdir; ancak, ben şunu
ifade etmek istiyorum: Gerçekten, bu üzücü durum hepimizi çok rahatsız
etmiştir. Bunun tekerrür etmemesi için, gerekli tedbirler süratle alınacaktır.
Yalnız, şunu ifade edeyim ki, burada,
önemli olan, enstrümantal bir hatadan ziyade, kişisel hataların -ilk
araştırmalarda- neden olduğu ortaya çıkmıştır. Soruşturma, araştırma ve
incelemeler devam etmektedir. Kapsamlı bir çalışma yürütülmektedir. Bu,
peyderpey sizlere arz edilecektir. Ancak, yapılan çalışmalarda, özellikle CVR Tahkikat Heyeti üyelerinden ikisinin
gözetiminde Türk Hava Yollarının teknik atölyelerinde dinlenmek üzere açılmış
ve ilk dinleme sonucunda yapılan değerlendirmede pilotun uçağın bulunduğu
pozisyon hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadığı, maalesef, anlaşılmıştır;
ama, biraz önce de arz ettiğim gibi, bu çalışmalar, soruşturma ve incelemeler
devam etmektedir. Bu sonuçlar ortaya çıktığında yazılı olarak da sayın
milletvekillerimize arz edilecektir.
Bu
durumu saygıyla ifade etmek istiyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı üçüncü
söz, Doğu Anadolu Bölgesinin problemleri ve acil çözüm önerileri konusunda söz
isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'ya aittir.
Sayın Ilıcalı, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3. -
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Doğu Anadolu Bölgesinin problemlerine
ve acil çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önce, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta, Diyarbakır ve Malatya'da
uçak kazasında kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Doğu Anadolu Bölgesinde yaşanan problemler
ve acil çözümleri ifade etmek için söz aldım.
Geçtiğimiz hafta sonu, Erzurum
Milletvekilleri Sayın Ömer Özyılmaz ve Mustafa Nuri Akbulut'la beraber
Erzurum'da yoğun bir program uyguladık. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının
faaliyetlerine katıldık, üniversite, belediye, yerel yönetimlerle görüştük,
çiftçilerle görüştük, Doğu Anadolu Besiciler Birliğinin genel kuruluna
katıldık. Başka çok etkinlikler, yoğun çalışma geçti.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, burada görüyoruz ki, sorunlar, sadece Erzurum'un sorunları değil.
Bendeniz bir Erzurum Milletvekiliyim; ama, Erzurum'un sorunu olarak söz
almadım. Bu sorun, incelediğimizde, tüm Doğu Anadolu'daki şehirlerde hemen
hemen aynı. Sorunlar, hepimiz tarafından zaten biliniyor. Bunların çözümü
nelerdir? Önemli olan bunları çözebilmek. Peki, bu çözümleri nasıl üreteceğiz;
bunu, sayın hükümetimiz çözecek. Hükümetimizin bir acil eylem planı var,
hükümet programı var; bu çerçevede çözümleri düşüneceğiz; ama, görüyoruz ki, şu
seçimlerden sonra, Doğu Anadolu insanının yüzünde bir tebessüm oluşmuş; bu
tebessümün kalıcı olması için, yapılması gereken işlerin de bir an önce yapılması
lazım.
Görüyoruz ki, sadece seçim bölgem olan
Erzurum'da, yaşanan son ekonomik krizlerle, gerek esnaf ve sanatkârlar odasına
gerek ticaret odasına bağlı neredeyse ikibin kişi işini kaybetmiş; yani,
onbinler, işsiz ordusuna dahil olmuş. Bu kadar imkânsızlıklar içerisinde, gelir
düzeyine baktığımız zaman, bu iller de Türkiye ortalamasının oldukça altında.
Bu problemlerimizin bir an önce çözülmesi
için, acaba, hiç mi elimizde bir potansiyel yok? Doğu Anadolu Bölgesinde,
esasında, potansiyel var; bunu mutlaka kullanabiliriz, çok kısa sürede çok
önemli işler yapabiliriz.
Şimdi, sizler de takdir edersiniz ki, beş
dakikalık bir konuşmada, bu kadar iddialı bir başlıkta, Doğu Anadolu'nun
problemlerini ve çözüm önerilerini anlatmam mümkün olmaz; ama, ne yapmamız
gerekiyor? Ben, bu konuşmayı yapmadan önce, en özet hazırladığım bir metin
13-14 sayfa. Bunun, size her satırını ifade etmeme Sayın Başkanım izin vermez;
çünkü, bana verilen süreyi çok aşar. Ne yapacağız? Ama, burada yaptığım
konuşmanın kalıcı olmasını istiyorum. Ne yapacağız; bu, bir başlangıç olacak;
ben, bu konuşmayı yaptıktan sonra, buradaki, ayrıntılı olarak hazırladığım
raporu, Doğu Anadolu Bölgesinin iktidara ve muhalefete mensup tüm
milletvekillerine, çözümleriyle beraber sunacağım ve şu çağrıyı da Sayın
Başkanımın izniyle yapmak istiyorum: Doğu Anadolu Bölgesinin milletvekilleri
bir araya gelelim, burada benim üzerinde çalıştığım, sizin belki benden daha
fazla çalıştığınız konular olabilir, bunları nasıl çözeceğiz, nasıl sonuca
ulaştıracağız diye bir program yapalım, bunları paylaşalım. Önemli olan,
buradaki hizmetin Doğu Anadolu'ya gitmesidir. Bunda da yardımcı olacağınızı ve
Sayın Başkanlığımızın da bu tip çalışmalarda bize yardımcı olacağını
düşünüyorum.
İşte bu girişi yaptıktan sonra,
açıkladığım hususlarda neler yapılabileceğine bir fikir verebilmek amacıyla
bazı başlıklarda size bilgiler sunacağım.
Birincisi, bölgenin ulaşım sorunu. Şimdi,
bölgede ciddî ulaşım sorunu vardır, gerek devlet il yollarında gerek köy
yollarında; ama, hükümetimizin başlattığı duble yol -yani, bölünmüş yol-
projesi kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi de bu projeden istifade edecektir.
Kendi seçim bölgemde, tahmin ediyorum ki -uluslararası bir devlet yolu
olduğundan tüm kriterlere de uygundur- bölünmüş yolun ilk açılan yollarından
biri olacaktır Erzurum'dan başlayıp Hasankale-Horasan'a giden yol.
Bunun haricinde, demiryollarıyla ilgili
Ulaştırma Bakanlığımızın ciddî projeleri içerisinde Kars-Tiflis demiryolu
hattı, Erzurum demiryolu ağının gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu yolun
da, geometrik ve fizikî standartlarının artırılması yönünde Bakanlığımızın
gerekli çalışmaları yapacağını ben de yakından bilmekteyim.
Bunun yanı sıra, bugün, Erzurum için, Doğu
Anadolu için hizmet veren demiryolları seferlerinin devam etmesi, işletme
koşullarının daha da iyileştirilmesi için, yine, Ulaştırma Bakanlığımızın
yapacağı çalışmaları bilmekteyim. Diğer taraftan, Doğu Anadolu'da yaşayan
insanlarımızın demiryollarından yararlanabilmeleri için de gerekli
kampanyaların düzenlenmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Sayın
Başkanım, en az bir 5 dakika daha zamana ihtiyacım olacak.
BAŞKAN - Mümkün olduğunca erken
toparlarsanız Sayın Ilıcalı...
Devam ediniz.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür
ederim efendim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Erzurum'daki bu sivil havaalanının da bir an önce yapılması konusunda, yine,
Ulaştırma Bakanlığımızın çalışmalarını yakından bilmekteyim.
Bundan sonraki başlıkları kısa geçip, bu 5
dakikayı daha verimli kullanmaya çalışacağım.
İkinci önemli sorun, Erzurumumuzun, Doğu
Anadolumuzun enerji ve sulama sorunudur. Sayın Bakanımızın da burada olmasını
büyük bir şans olarak görüyorum. Bölgenin hidroelektrik enerji üretim
potansiyeli çok yüksektir. Bu potansiyelden yararlanılmalı ve bunun için
değişik finans yöntemleri denenerek, hükümet programında belki gösterilmeyen
bazı yatırımların süratle faaliyete geçmesi sağlanmalıdır. Bu arada, tabiî ki,
-Sayın Bakanımın da yakından bildiği- başka enerji sistemleri üzerine,
özellikle doğalgazdan kojenerasyon metoduyla elektrik üretimine yönelik
çalışmalarımızda da Bakanlığımızın verdiği desteğe teşekkür ediyoruz. Bu
fizibilite çalışmaları tamamlandıktan sonra, mutlak suretle, bazı girişimcileri
çekebileceğimizi, Bakanlığımızın bize yardımcı olabileceğini düşünüyorum.
Burada bir hususu daha önemle belirtmek
isterim: Baraj ve göletler vasıtasıyla yapılan sulamada su bedelleri batıdaki
verimli topraklara nazaran çok yüksektir; bu, çiftçimiz tarafından bize
iletilen en önemli sorundur. Şöyle ki, seçim bölgemde dönüm başına uygulanan 30
000 000 TL'lik su bedeli çok yüksek olduğundan çiftçimiz bu avantajı
kullanamamakta, bu nedenle verim düşük olmaktadır.
Bir hususu daha Sayın Bakanıma arz etmek
istiyorum: 1998 yılında yapımına başlanılan ve bölgemizin istifade edeceği çok
önemli iki baraj vardır; Olur ve Ayvalı Barajları; bunlar maalesef iptal
edilmiştir; bunların tekrar hayata geçirilebilmesi için gerekli yardımlarını
bölgemiz adına arz ediyorum. Ayrıca, yine, yapılmış olan, ama, henüz sulama
kanalları tamamlanamayan barajlarımız vardır. Bir tarım şehri olduğu için, bu
bölgenin ayağa kaldırılmasında tarım ve hayvancılık önemli rol oynayacağı için,
Sayın Bakanımızın bu hususlarda gerekli titizliği göstereceğinden hiç şüphem
yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
diğer önemli bir husus, tarım ve hayvancılıktır. Erzurum yöresi, Kars ve diğer
iller, tarım ve hayvancılıkta çok önemli bir potansiyele sahipken, bu iller,
bugün bu potansiyellerini maalesef kaybetmişlerdir; bu potansiyelin tekrar
kazandırılması gerekmektedir.
Tarım Bakanımız da buradalar; burada,
aktarmak istediğim çok sorun vardır. Özellikle, Doğu Anadolu Besiciler
Birliğine katıldığım için, kendi uzmanlık alanımız olmamasına rağmen, oradan
bilgilenip, özellikle ekolojik tarım üzerinde yapılan çalışmalar, hazırlanan
yönetmelikler, tarafımızdan ciddî bir şekilde incelenmiştir.
Burada, çok özet olarak, Sayın Bakanıma
şunu arz etmek istiyorum: Erzurum'da ekolojik tarıma mutlak suretle
başlanmalıdır. Bunu incelediğimiz zaman, Erzurum çiftçisi, sivil toplum
kuruluşları "ekolojik tarım" diyor. Burada, ziraat mühendisi hocalarımız
da var, daha ayrıntısını bilebilirler. Bunu gördüm, inceledik; Erzurum'daki
olay, kontrol ve sertifikasyon sorunudur Sayın Bakanım. Erzurum'da Atatürk
Üniversitesi Ziraat Fakültesi oldukça yüksek potansiyele sahiptir; oradaki
öğretim üyelerinin hazırladığı yayımlara baktığımızda, ekolojik tarım konusunda
çok ciddî çalışmalar yapılmıştır. Bugün, bunun sağlanması için, sadece o
bölgenin ekolojik tarım alanı olarak ilan edilmesi gerekmektedir. Ekolojik
tarım sertifikasını veren kuruluşlar yalnız İzmir'de yer aldığından, bunlar
-bir çiftçinin bana verdiği rakam var- yüksek rakamlar, yani, Erzurumlunun,
Doğu Anadolulunun ödeyemeyeceği bedeller, 8 000 euroya falan tekabül
etmektedir.
Ben, bu konuda şöyle bir öneri sunsam
acaba nasıl olur diye düşünüyorum: Atatürk Üniversitesi ile yurtdışındaki bu
konuda uzman kuruluşlar bir protokol çerçevesinde bir araya getirilerek,
şuradaki organik tarımın esasları ve uygulamasına ilişkin yönetmelik
çerçevesinde, böyle bilimsel bir kuruluşun Erzurum'da faaliyet vereceğini
düşünüyorum ve buradan önemli başarılara elde edeceğiz. Burada rakamlarımız
var, buradan gelecek döviz miktarı oldukça yüksektir. Erzurum'da üretilen
birçok tarım ürünü, ekolojik tarıma elverişlidir.
Tarım Bakanıma arz etmek istediğim bir
başka önemli konu, hayvancılığın sorunlarıdır. Hayvancılık, Erzurum'da çok kötü
bir duruma gelmiştir; bu, Doğu Anadolu için de geçerlidir.
Sayın Başkanım, sayın milletvekillerim;
burada söylediklerim, tüm Doğu Anadolu Bölgesini kapsar; bazen
"Erzurum" kelimesi ağzımdan çıksa da, hafta sonunu Erzurum'da
geçirmemden dolayıdır.
Buradaki hayvancılıkta en önemli konu...
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Sayın
Başkanım, iki dakikada, diğer başlıklarla tamamlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen...
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bu, Doğu
Anadolu'nun meselesi; sadece Erzurum adına konuşmadığım için, muhalefet ve
iktidar milletvekillerinin toleransı için şimdiden teşekkür ediyorum, sağ
olsunlar.
Bu hayvancılık konusunda, et ve balık
kombinasının Millî Savunma Bakanlığıyla olan ilişkisi önemlidir. Mart ayında bu
sözleşmenin yenilenmesi gerekmektedir. Bunun mutlaka sağlanması... Bir de, zaten öğretim üyesi olan Sayın Tarım
Bakanımızdan Erzurum adına istirhamımız, bir hayvancılık şûrasının
toplanmasının bir an önce sağlanmasıdır. Kendi dalım olan ulaşım konusunda
topladığımız şûralardan çok önemli sonuçlar çıktı. Eğer bu hayvancılık şûrası
toplanırsa, bizzat orada yaşayan insanlar kendi meselelerini ortaya koyarlar ve
çözüme yönelik önemli gelişmeler olur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Erzurum için önemli hususlardan biri de dışticarettir. Üzülerek söylüyorum,
Erzurum'da kurulan serbest bölgenin, 9 bölgeden bir tanesi olmasına rağmen
hiçbir faaliyeti yoktur. Burada, hemen, sayın hükümetimize tek bir cümleyle
somut bir öneride bulunmak istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri tarafından
tekstilde uygulanan hassas kotanın Dış Ticaret Müsteşarlığınca dağıtılan yıllık
oranlarından -Doğu Anadolu Serbest Bölgesinde üretim yapılmasına
kaydırılmasıyla- bir miktar serbest bölgemize verilmesi sonucunda şu fayda elde
edilecektir; rakamlara dikkatinizi çekiyorum: 30 000 000 euroluk bir yatırımla
200 000 000 euroluk bir ticaret hacmine kavuşulacaktır ki, bu, bölgemiz için
oldukça önemlidir.
Bunun haricinde, yine, sayın bakanlarımız
buradayken söylemek istiyorum. Atıl tesisler vardır; maalesef, bundan önceki
hükümetler tarafından -iyi niyetle de olsa- iyi fizibilite çalışmaları
yapılmadığından sahipsiz kalmışlardır. Bunlardan bir tanesi dolum tesisleridir
Sayın Bakanım. Dolum tesisleriyle, Yumurtalık'tan Erzurum'a bir boru hattı
vardır, rahatlıkla buraya akaryakıtı getirebilir -eksiklikleri tamamlandıktan
sonra- bölgenin ulaşım sorunlarına ve ticaretine önemli katkılarda
bulunabiliriz. Onun haricinde, başka tesislerimiz de vardır. Onu da, sayın
bakanlarımıza arz edeceğiz.
Yine, Bakanımızın çok yakın ilgi alanı
olan...
BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tamam efendim.
Sayın Bakanım, maden potansiyeli çok
yüksektir. Burada, Erzurum'da yapılan çok büyük bir çalışma vardır; derhal
devreye konulması mümkündür.
Geçen hafta -rakamları getirdim-
Erzurum'daki hava kirliliği sınır değerlere ulaşmıştır. Bunun için, doğalgaz ve
ithal kömür için hükümetimizin gerekli kolaylıkları sağlamasını istiyoruz.
Doğrudan gelir desteği konusunda bize çok
sorular sorulmaktadır. Bunun da bir an önce sonuçlandırılması, Erzurum'un
turizm potansiyelinin canlandırılması, kültür ve tabiat varlıklarımızın
korunması için, ilgili bakanlıklarımızın bu projelerimize önem vereceğini
düşünüyoruz.
Çok uzattım, burada bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, teşekkür ediyorum.
Lütfen, son cümlenizi tamamlayınız.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür
ederim; saygılar sunarım. (Alkışlar)
Özür diliyorum uzattığım için.
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, teşekkür ediyorum.
Sayın Ilıcalı'nın yapmış olduğu gündemdışı
konuşmayı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler Bey
cevaplayacaktır.
Buyurun Sayın Güler. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) - Enerjiyle ilgili bir
şey söyledi mi?!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Ilıcalı'nın...
AHMET ERSİN (İzmir) - İyi paslaşıyorsunuz
Sayın Bakan...
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Arzu ediyorsanız cevap vermeyeyim.
BAŞKAN - Lütfen...
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Aynı zamanda, sizin için de bir bilgi arzıdır; çünkü,
ben, bu vesileyle, zaten, sayın partinizin değerli milletvekillerini de
aydınlatmak istiyordum; çünkü, son zamanlarda enerjiyle ilgili, sulamayla
ilgili ciddî çalışmalarımız oldu. Eğer uygun görürseniz, değerli grubunuzu da
aydınlatmayı özel olarak arzu ediyorum.
Bildiğiniz gibi, enerjiyi biz çok pahalı
olarak kullanıyoruz; çünkü, girdi fiyatları gayet yüksek. Yapılan anlaşmalarda,
maalesef, belirli bir politikanın takip edilmediğini üzülerek görüyoruz. İlk
izlenimlerimiz bunların yeniden revize edilmesi doğrultusundadır ve bu noktada
hem enerji girdileri açısından sanayii hem de sulama açısından tarımı yakından
ilgilendirmektedir Bu bakımdan, ciddî bir çalışma başlattık ve Türkiye'nin
enerji balansını, enerji dengesini yeniden düzenleme niyetindeyiz. Bununla
ilgili olarak da, özellikle doğalgaz başta olmak üzere, enerji girdileriyle
ilgili yurtiçi ve yurtdışı görüşmelerimiz sürmektedir. Burada gördüğümüz şu:
Maalesef -size, bunun detayını uygun bir toplantıda da arz etmek isterim- aynı
kaynaktan üç ayrı fiyatla doğalgaz alındığını, bu girdilerin de özellikle
elektrik enerjisi üretiminde maliyetleri yükselttiğini görüyoruz ve verimsiz
çalışan işletmeler, aynı zamanda kayıp ve kaçak oranlarının yüksekliği
bakımından da, özelleştirmelerin gecikmesi nedeniyle, büyük bir maliyet artışı
izlenmektedir. Bu, başta Erzurum olmak üzere, diğer illerin gerek sulama
gerekse diğer enerji girdilerinde, maalesef, büyük, akıl almaz yükseklikler
ifade etmektedir. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor ve yakın bir gelecekte
-ki, bu, ay mertebesindedir- bunları aşağı çekmeyi düşünüyoruz. Aslında,
Bakanlığa gelir gelmez, ilk haftada, biz, enerji fiyatlarının, özellikle
elektrik enerjisi fiyatlarının indirilmesiyle ilgili etüdümüzü yaptık,
çalışmalarımızı yaptık, rakamı tespit ettik; ancak, faizdışı fazla konusunda
bir sıkıntıya sebep olacağı için, esas girdiler üzerinde -ki, öyle olması
gerekir- çalışmalarımızı sürdürüyoruz; bu da -ay mertebesinde- sizlere arz
edilecektir ve gerek sanayi gerekse tarım sektöründe rahatlama sağlanacaktır;
bununla ilgili hassas ayarı tamamlamak üzereyiz. Bu bakımdan, enerjiyle ilgili
konuyu bu şekilde arz ediyorum.
Tarımla ilgili konuda da çok ciddî bir
çalışma içinde hükümetimiz. Tarım Bakanımız ve ekibi, tarımı, hayvancılıkla
birlikte ele alarak, bu noktada ciddî projeler yürütmektedir ve bununla ilgili
somut sonuçlar da yine yakında sizlere arz edilecektir.
Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize
sunacağım:
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Barış
İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil
edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday
gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/149)
13
Ocak 2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisini "Barış İçin Asyalı Parlamentolar
Birliği"nde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5
sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAPB Türk Grubu İsim
Listesi:
Mehmet Kerim Yıldız (Ağrı)
Necdet Budak (Edirne)
Ömer Abuşoğlu (Gaziantep)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2. -
Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca
aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/150)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Türkiye-AB Karma Parlamento
Komisyonu"nda temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5
sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu İsim Listesi
Vahit Kirişçi (Adana)
Yakup Kepenek (Ankara)
Abdülbaki Türkoğlu (Elazığ)
Muzaffer Gülyurt (Erzurum)
Kemal Derviş (İstanbul)
Şükrü Mustafa Elekdağ (İstanbul)
Muharrem Karslı (İstanbul)
Onur Öymen (İstanbul)
İbrahim Reyhan Özal (İstanbul)
Hanefi Mahçiçek (Kahramanmaraş)
Şaban Dişli (Sakarya)
Aydın Dumanoğlu (Trabzon)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
3. -
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/151)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamenter Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak
üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık
Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin
isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KEİPA Türk Grubu Listesi
:
Mustafa Baş (İstanbul)
Necdet Budak (Edirne)
Mustafa Çakır (Samsun)
Mehmet Necati Çetinkaya (Elazığ)
Salih Kapusuz (Ankara)
Zeki Karabayır (Kars)
Yaşar Nuri Öztürk (İstanbul)
Bülent Tanla (İstanbul)
Ali Temur (Giresun)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
4. -
Parlamentolararası Birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen
asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/152)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Parlamentolararası
Birlik"te temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5
sayılı oturumunda kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Parlamentolararası Birlik
Türk Grubu İsim Listesi:
Hikmet Özdemir (Çankırı)
Murat Yıldırım (Çorum)
İnal Batu (Hatay)
Memduh Hacıoğlu (İstanbul)
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
Remzi Çetin (Konya)
İlyas Çakır (Rize)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
5. - Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen
asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/153)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5
sayılı oturumunda kabul edilen yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
AKPM Yedek Üyeleri:
A. Faruk Ünsal (Adıyaman)
Eşref Erdem (Ankara)
Yakup Kepenek (Ankara)
Ersönmez Yarbay (Ankara)
Fahrettin Poyraz (Bilecik)
Kemal Derviş (İstanbul)
Ömer İnan (Mersin)
Vedat Melik (Şanlıurfa)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
6. - NATO
Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları
oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve
yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/154)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "NATO Parlamenter
Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5
sayılı oturumunda kabul edilen asil ve yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
NATO PA Türk Grubu İsim
Listesi:
Asil Üyeler:
Ömer Çelik (Adana)
Ali Rıza Alaboyun (Aksaray)
Ali Dinçer (Bursa)
Mehmet Neşşar (Denizli)
Aziz Akgül (Diyarbakır)
Mustafa Açıkalın (İstanbul)
Ersin Arıoğlu (İstanbul)
Egemen Bağış (İstanbul)
Z. Damla Gürel (İstanbul)
Vahit Erdem (Kırıkkale)
Erol Cebeci (Sakarya)
Yedek Üyeler:
Reha Denemeç (Ankara)
Bülent Gedikli (Ankara)
Gülsün Bilgehan Toker (Ankara)
Atilla Koç (Aydın)
Ümmet Kandoğan (Denizli)
Necdet Budak (Edirne)
İnal Batu (Hatay)
Fuat Geçen (Hatay)
Ö. Zülfü Livanelioğlu (İstanbul)
Adem Baştürk (Kayseri)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
7. - Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/155)
13 Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini "Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi"nde temsil edecek grubumuzu
oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca yedek üye adayı olarak
gösterilen ve Başkanlık Divanının 10 Ocak 2003 tarih ve 5 sayılı oturumunda
kabul edilen yedek üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
AGİTPA Türk Grubu Yedek
Üyeleri İsim Listesi:
Mahmut Koçak (Afyon)
Ali Osman Sali (Balıkesir)
Ali Dinçer (Bursa)
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
Onur Öymen (İstanbul)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanlığının Başkan
seçimini yaptığına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
8. - AGİT
Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlığının, Grubun başkan seçimine
ilişkin tezkeresi (3/156)
9 Ocak 2003
TBMM Başkanlık Makamına
AGİT Parlamenter
Asamblesi Türk Grubu ilk toplantısı 9 Ocak 2003 Perşembe günü saat 11.00'de
TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü toplantı salonunda yapılmıştır.
Toplantıya 7 üye katılmış, yapılan oylamada Başkanlığa İstanbul Milletvekili
Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş 7 üyenin olumlu oyuyla seçilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Prof.
Dr. Nevzat Yalçıntaş
İstanbul
Geçici
Başkan
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
D) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. -
Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 32 milletvekilinin, Doçent Doktor Necip
Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/18)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Faili meçhul siyasal
cinayetler ülkemizde yeniden gündeme mi gelmektedir. Bu cinayetin Ankara'da
öğretim görevlisi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülme olayıyla faili
meçhul cinayetler tekrar başlayacak mı endişesi toplumu çok derinden
sarsmıştır.
Siyasal nitelikli
cinayetlerin amacı demokratik rejimi güçsüz kılmak, yeni demokratik açılımları
önlemek, toplumun demokratik rejime olan güvenini sarsmak ve rejimi baskıcı,
yasakçı bir kapalı yönetime itmektir. Bununla Türkiye'nin iç ve dış
dengelerinin ve istikrarının bozulacağı umulmaktadır.
Doç. Dr. Necip
Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle gündeme, Fethullah Gülen, Bergama'da siyanürle
altın arama karşıtı dernek, AB karşıtı, laik, demokratik cumhuriyete karşı ve
Alman vakıfları yanı sıra ajanlık gündeme gelerek olayın değişik boyutu
tartışılmaya başlanmıştır.
Bu sorun siyasal
partilerin ortak sorunudur. Bu sorun siyasal partilere yönelik bir tehdit ve
saldırıdır. Bu sorun TBMM araştırma komisyonunun araştırmasıyla aşılır.
Bu nedenle biz aşağıda
imzaları bulunan siyasal parti temsilcileri, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun cinayetini
araştırma konusunda bir Meclis araştırmasını talep etmekteyiz.
1- Mesut Değer (Diyarbakır)
2- Yücel Artantaş (Iğdır)
3- Haluk Koç (Samsun)
4- Şevket Gürsoy (Adıyaman)
5- Berhan Şimşek (İstanbul)
6- İsmail Özay (Çanakkale)
7- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
8- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
9- Erol Tınastepe (Erzincan)
10- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
11- Ali Arslan (Muğla)
12- Uğur Aksöz (Adana)
13- Tacidar Seyhan (Adana)
14- Ufuk Özkan (Manisa)
15- Emin Koç (Yozgat)
16- Kemal Demirel (Bursa)
17- Atilla Başoğlu (Adana)
18- Şevket Arz (Trabzon)
19- Ali Rıza Bodur (İzmir)
20- Mustafa Sayar (Amasya)
21- Orhan Erarslan (Niğde)
22- Şefik Zengin (Mersin)
23- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
24- Muharrem Doğan (Mardin)
25- Mustafa Gazalcı (Denizli)
26- Züheyir Amber (Hatay)
27- Harun Akın (Zonguldak)
28- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
29- Yakup Kepenek (Ankara)
30- Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
31- Naci Aslan (Ağrı)
32- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
33- Güldal Okuducu (İstanbul)
BAŞKAN- Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum:
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
9. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/20) esas numaralı sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/4)
9.1.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 14 üncü sırasında yer alan (6/20) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Mehmet
Yılmazcan
Kahramanmaraş
BAŞKAN- Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
10. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, (6/22) esas numaralı sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/5)
9.1.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 16 ncı sırasında yer alan (6/22) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Mehmet
Yılmazcan
Kahramanmaraş
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 tezkeresi daha vardır; ayrı ayrı
okutup, oylarınıza sunacağım:
11. -
Hindistan Parlamento Başkanının davetine, TBMM Başkanını temsilen bir TBMM
Başkanvekilinin beraberinde bir milletvekiliyle icabetine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/157)
9
Ocak 2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Hindistan Parlamento
Başkanı Manohar Joshı tarafından TBMM Başkanı Bülent Arınç'a gönderilen bir
mektupta, Hindistan Parlamentosunun 50 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle
22-26 Ocak 2003 tarihlerinde, Yeni Delhi'de düzenlenecek Uluslararası
Parlamenter Konferansa, TBMM Başkanı ve bir milletvekilinin davet edildiği
bildirilmektedir.
Söz konusu davete TBMM
Başkanını temsilen bir TBMM Başkanvekilinin ve bir TBMM üyesinin katılması
hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
12. -
Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı tarafından
yapılan davete, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ahmet Münir Erkal'ın icabetine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/158)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Kıtası Global
Habitat Parlamenterleri Bölgesel Konsey Başkanı Peter Götz tarafından
gönderilen yazıda "Habitat Dördüncü Global Parlamenterler Forumu"na
hazırlık amacıyla 16 Ocak 2003 tarihinde Almanya Federal Cumhuriyetinin Başkenti
Berlin'de yapılacak olan "Avrupa Kıtası Global Habitat Parlamenterleri
Başkanlık Çalışma Toplantısı"na Malatya Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu
Başkanı A. Münir Erkal ismen davet edilmektedir.
Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
IV. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra
teşkilâtının akaryakıt ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilmiştir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.
2. - Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, Doğrudan Gelir Desteği Projesinde öncelik kriteri,
ödemesi yapılmayan illerin ödeme tarihi ile bu çerçevede Manisa'nın durumuna
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/7)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sözlü soru önergesi
ertelenmiştir.
3. -
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, pamukta prim ve çekirdeksiz kuru
üzümde destek uygulaması yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/8)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sözlü soru önergesi
ertelenmiştir.
4. - Ordu
Milletvekili Kazım Türkmen'in, fındık üreticisine verilmesi planlanan ek fiyata
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sözlü soru önergesi
ertelenmiştir.
5. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Suruç Ovası Sulama Projesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/11)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sözlü soru önergesi
ertelenmiştir.
6. - Mersin
Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinde öncelik
kriterlerine ve dekar başına ödeme miktarının artırılıp artırılmayacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/12)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Sözlü soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Sami Güçlü'nün sözlü olarak
cevaplandırmasında aracılığınızı arz ederim.
Saygılarımla. 9.12.2002
Ali
Oksal
Mersin
Sorular :
1.- Doğrudan Gelir
Desteği ödemelerinde öncelik sıralamasında esas alınan kriterler nelerdir? Bazı
illere ödemenin erken yapılmasında "bakan bölgesi olmak" veya "x
partiye mensup olmak" gibi aidiyetlerin kritere etkisi nedir? Doğrudan Gelir
Desteği (DGD) ödemesi bugüne kadar yapılmayan Mersin (herkesin bildiği üzere
2001 Aralık ayında görülmemiş bir sel afetiyle karşılaşmıştır) ve Adana gibi
sebze üretimi yapan illerimizin hangi gerekçelere göre ödemesi geri plana itilmiştir?
2.- Şu anda doğrudan
gelir desteği dekar başına 13 500 000 olarak yapılıyor; ama, bu miktar yeterli
olmadığı için, iki üç katına çıkarılmasını düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemimizi çok işgal
eden bu konuyla ilgili daha önce de açıklamalar oldu; ancak, çeşitli
illerimizin milletvekilleri, kendi bölgeleriyle ilgili olarak, bu soruları ayrı
ayrı dile getirdiler. Aslında, bunların genel cevabını daha önce de vermeye
çalışmıştım.
Evvela, konuyla ilgili
genel yaklaşımı şöyle ifade edebiliriz: Türkiye, son yıllarda yaşadığı kamu
kesimindeki bu malî bozukluk karşısında, malî yapısını düzeltmek, sektörler
arasında dengeleri kurmak, piyasa ekonomisini tarımda da gerçekleştirmek
konusunda uluslararası kurumlarla yürütülen çalışmaların neticesi olarak,
tarımda çiftçi kayıt sisteminin geliştirilmesi, doğrudan gelir desteği ve
birkısım tarımsal projelerin uygulamaya konulması konusunda yapılan anlaşmalar,
bizi, uzun bir dönemdir tarımı teşvik politikaları olarak kullandığımız
araçlardan piyasa mekanizmasına daha az müdahale edilen araçlara getirmiştir.
Evvela, doğrudan gelir desteği, bir bakıma, tarımın teşvik mekanizmalarından yoksun
kalması sonucu, bu kesimi genel olarak destekleyen, desteklemeyi amaçlayan
sosyal yönü önplana çıkmış bir tarımsal destekleme politikası olarak
gündemimize girmiştir. Bunun 2001-2005 yılları arasında uygulamaya konulması
kararlaştırılmış ve bütçeden bunun için belli oranlarda kaynak ayrılması kabul
edilmiştir. Bu proje devreye girerken, bunu uygulayabilmemiz için temel bir
altyapının oluşturulması hedeflenmiştir; o da, çiftçi kayıt sistemidir.
Konuyla ilgili olan
arkadaşlarımızın bileceği gibi, Türkiye'de, tarımla ilgili bilgilerin çoğu
tahmine dayalıdır. Ülkede, ekim alanları, üretim miktarları, verim, birkısım
örneklemelerle ve genellemelerle ifade edilmektedir. Ülkemizde, bu konuyla
ilgili net bilgiler yoktur. Tarımsal ölçeğin gittikçe küçülmesi, çiftçi
kayıtlarının çok düzgün bir şekilde yapılamaması, ekim alanlarının takip
edilememesi, bizim, bu konuda, etkin bir üretim politikası uygulamamıza da mani
olmaktadır; tarımsal teşviklerin yerine ulaşmasını, zamanında ulaşmasını
engellemektedir; bunlar, genel olarak, bizim tarımımızın sorunu olarak
karşımızdadır.
Şimdi, tarıma da yönelik
olarak uygulanan, son yıllarda gündemimize gelen konu içerisinde, belki, bize
en çok lazım olan araç, doğrudan gelir desteği mekanizması ile çiftçi kayıt
sistemini gerçekleştirmek ve tamamlamaktır. Bu, hem bölgesel olarak farklı
politikaları uygulamamıza imkân verecektir hem de genel olarak, Türkiye'de,
çiftçilerin, ne kadar, hangi oranlarda, hangi miktarlarda ne ürettiğini, hangi
girdilere ihtiyaç olduğunu tespit etme imkânını bulacağız. Kısaca, bundan
böyle, tarıma yönelik politikaların uygulanabilmesi için, bizim, çiftçi kayıt
sistemimizi tamamlamamız gerekiyor. İki yıllık bir uygulama döneminin sonucunda
ulaştığımız nokta şudur: Tahminen, 4 000 000'u biraz aşkın olan tarımsal
işletme sayımızın yaklaşık yüzde 65, yüzde 70'ine yakın birkısmını tespit etmiş
durumdayız; 2003 yılında, bunu, mümkün olduğu kadar yüksek bir orana taşıyarak,
bu eksikliği derin olarak hissedilen konuyu tamamlamamız lazım. Bunu tamamlayabilmenin
teşvik edici mekanizması, doğrudan gelir desteğidir. Dolayısıyla, doğrudan
gelir desteği, kendi başına, çiftçiye bir sosyal yardım, bir tarımsal teşvikten
öteye, bundan böyle, tarımla ilgili her türlü politikamızı doğru olarak ele
alabilmemiz için gerekli olan veri tabanını oluşturmaktır; bunu önemsiyorum;
konuyla ilgili arkadaşlarımızın da takdir edeceğini düşünüyorum.
Doğrudan gelir desteği konusunda 2002
yılındaki uygulamalar, hepinizin bildiği gibi, maalesef, çiftçimizi tatmin
edici olmamıştır. Daha önce de ifade ettim, 2002 yılı bütçesinde sadece 800
trilyona yakın bir para ayrılmıştır; ama, bildiğiniz gibi bizim ödememiz
gereken miktar 2,2 katrilyondur; dolayısıyla, bunun 1,4 katrilyonu 2003 yılı
bütçesine intikal etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla, 2003 yılının ilk 3 aylık
geçici bütçesinde yaklaşık 800 trilyonluk bir kaynak aktarılmıştır. Şu ana
kadar hiç ödeme yapılmayan bazı illerimizde veya bir başka ifadeyle, doğrudan
gelir desteği almayan yaklaşık 34 ilimizde ve bunların içerisinde arazi
tespitleri konusunda bazı sorunlu olan illerimiz de vardır, bunlar da dahil
olmak üzere bu illerimizde üreticilerimizin hak ettikleri alacakları doğrudan
gelir desteğinin yüzde 50'sini karşılayacak bir kaynak ayrılmıştır. Netice
itibariyle, ilk 3 ay içerisinde, bu ödemeler, bütçede konulan bir kaynak olması
dolayısıyla, kendilerine ödenecektir; ama, tabiî, gönül arzu eder ki, bu,
bayramdan önce ödensin. Bu konuda milletvekillerimizden gelen yoğun talebi, biz
de ilgili bakana iletiyoruz. Konu, Hazinenin inisiyatifindedir, ödeme planı
buradan yapılmaktadır.
Bu konuyla ilgili soru soran arkadaşımıza
cevap da bu açıklamanın içindedir. Dolayısıyla, bundan sonra daha düzgün bir
şekilde ödenmesini, tabiî hepimiz arzu ederiz. 2003 yılı için, bütçenin 9 aylık
hazırlık kısmında gerekli kaynak ayrılmaktadır. Dolayısıyla, 2003 yılındaki
ödemelerin daha düzgün yapılacağını düşünüyor ve tahmin ediyoruz, aynı zamanda
arzu da ediyoruz.
Bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız?
ALİ OKSAL (Mersin) - Evet efendim.
BAŞKAN - Yerinizden, buyurun.
ALİ OKSAL (Mersin) - Sayın Tarım Bakanıma
açıklamalarından ötürü teşekkür ediyorum. Ancak, Sayın Tarım Bakanım, benim
sorduğum soruda öncelikler sıralamasını kastederken, 34 ilde tamamının, 11 ilde
yüzde 50'sinin, Konya İlinin 14 ilçesinde de tamamının ödendiğini yazılı
olarak, bana, lütfedip, yollamışsınız. Ben de, sözlü soru önergemde, Mersin'in
2001 yılı aralık ayında sel afetine maruz kaldığını yazmıştım. Siz, Mersin'in
bir önceki yıl birinci planda ödendiğini söylemiştiniz. Ancak, pilot bölge
olduğu için Mersin birinci yıl ödenmişti. Sel afeti ödemeden sonra oldu. Ben,
öncelikler sıralaması derken, Mersin gibi diğer illerimizin de... 2001 yılı
Türkiye'de afetler yılı olmuştur, sizler de biliyorsunuz ama, Mersin'i
kastederken, bunu öne çıkarmıştım; bir.
İkincisi "Hazinenin nakit ödeme
planına göre yapılıyor" deniliyor. Elbette bütçeye bir ödenek konulmasa,
Hazinenin de Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına yapacağı fazla bir tahsis
olmaz, bütçede neyse onu yapar.
Şimdi, bunlar bizden evvel olmuştu
diyeceksiniz; buna da katılıyorum; ama, 2003 yılının ekbütçesinde de geri kalan
yerlerimizin ancak yüzde 50'sini ödeyeceksiniz. Ben bunları öğrenmek istiyorum;
neden yüzde 50?! Sizler de biliyorsunuz ki, üreticilerimiz, bu olumsuzluktan,
bu ödeme gecikmesinden dolayı son derece mağdur olmaktadır.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN - Sayın Oksal, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bir açıklama yapacak mısınız?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
Süreniz 5 dakika.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; soruyu soran arkadaşımın özel
olarak belirttiği hususlara cevap verme imkânım olmamıştı; onun için,
kendisine, tekrar soruyu yöneltmesinden dolayı şimdi cevap verme imkânını bulduğum
için teşekkür ediyorum.
Ben, yine, çok özel olarak
cevaplandıramayacağım bunları; ancak, şöyle ifade edeyim: Evet, dedikleri
doğru; 2002'nin kasım ayından önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
hazırlanıp gelen listeler, Hazinece, hiçbir değişikliğe uğramadan, ödeme
planına alınmış ve ödenmiş. 58 inci hükümet döneminde, son kalan bakiyenin
ödenebilmesi için sırada bekleyen iller dikkate alındığında, Başbakanın bir
talimatı üzerine, yine, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın Hazineye
verdiği bir talimat doğrultusunda hazırlık yapılmış. Ben, bu hazırlığın
anafikrini biliyorum. Bununla ilgili, basında, zaten, açıklamalar da yapıldı.
Kırsal katmadeğerle ilgili bir hesaplama
yapılmış; kırsal nüfus ve tarımsal üretim ve bu üretime bağlı olarak tarımsal
nüfus başına düşen tarımsal gelir hesabı yapılmış. Evet, mantıksal olarak ben
de doğru buluyorum bunu. Bazı şehir merkezlerimizde sanayi sektörünün gelişmiş
olması o şehirde ortalama geliri yüksek çıkarabilir; ama, kırsal kesimde -
bildiğiniz gibi, İç Anadolu'da birçok
il de kırsal kesimde; çok kıraç araziler, verimsiz araziler- buna göre yapılan
bir sıralamaya göre, yine, ilgili Müsteşarlığın açıklamasına göre, bu 11 il
belirlenmiş. O günkü belirlemeye uygun olarak da, kalan ödemelerin -diğer
illerimiz için yüzde 50 ödemesinin- burada, bu kritere göre belirlenen sıraya
göre devam edeceğini ilan ettiler. Ben, bunda da çok büyük bir yanlışlık
olmadığını düşünüyorum.
Mersin ile ilgili konuya gelince; evet, bu
konu, Mersin Milletvekili Sayın Ömer İnan tarafından da bize iletildi. Ben de,
bu konuyu Hazineye intikal ettirdim. Bu doğrudan gelir desteği konusunda 2002
hakedişleriyle ilgili olarak Hazine bize şöyle bir yaklaşım gösterdi:
"Bunu, sadece Mersin'in sel felaketine uğrayan ilçeleri için değil,
2002'de benzer nitelikte felaketlere
uğrayan ilçeler konusunda da bir değerlendirme yaparak gerçekleştirelim"
dedi.
Ben, bu sayın milletvekiline, bu konuda
bir çalışma yapmasını ve bu konuyu Hazineye intikal ettireceğimizi belirttim.
Dolayısıyla, sizin dediğiniz konuda, yavaş da olsa, bir çalışmanın olduğunu
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
7. - Mersin
Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin, mülkiyet yerine
üretici olma şartına ve ürün çeşidine göre yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı (6/13)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Prof. Dr. Sami Güçlü'nün sözlü olarak cevaplandırmasında
aracılığınızı arz ederim.
Saygılarımla. 10.12.2002
Ali Oksal
Mersin
Sorular:
1- Doğrudan gelir desteğinin bazı aksayan
yönleri şunlardır:
a) Mülkiyet sahibi olup, toprağı
işlemeyen, kiraya veren kişilere doğrudan gelir desteğinin verilmesi haksız bir
uygulamadır. Doğrudan gelir desteğinin asıl amacı üreticiye yardım yapmak, onun
olumsuz koşullardan daha az etkilenmesini sağlamaktır. Doğru olanı mülkiyet
sahibi olup, toprağını işleyen üretici ile resmî kurumlar tarafından tespit
edilmiş, çiftçilik yapan üreticiye verilmesidir. Bu uygulamanın haksız kazanç
sağlayan yönlerinin değiştirilmesini düşünüyor musunuz?
b) Doğrudan gelir desteğinin çiftçilerin
ürün çeşidi ayrımı yapılmaksızın tamamına aynı oranda ödenmesi doğru bir
uygulama değildir. Ödemelerin ürün desenine göre yapılması gerektiğini
planlıyor musunuz? Zira, sebze üretiminde taban fiyat uygulaması olmadığı gibi,
sebze üreticisi vasıfsız işçilere istihdam sağladığı, değişik sektörlerden
girdi kullandığı için daha büyük risk almakta ve ülke ekonomisine daha büyük
katkı sağlamaktadır.
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü; buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Doğrudan gelir desteği konusundaki sorular
devam ediyor. Bununla ilgili olarak konunun yine genel anlamda
değerlendirilmesine de tekrar dönerek, bu milletvekili arkadaşımızın sorusuna
da cevap vermeye çalışacağım.
Ana fikri tekrar ifade etmek istiyorum.
Evet, doğrudan gelir desteği, sosyal yönü de olan, tarımsal kesimde yaşayan,
çalışan insanların, özellikle 1980'den sonra uygulamaya konulan politikalar,
özellikle 1994'ten sonra ihmal edilen tarım sektörü ve bilhassa 1999'dan sonra
ortaya çıkan tarımda gittikçe kaybolan mevcut klasik teşvik mekanizmalarının
terk edilmesiyle birlikte meydana gelen büyük gelir kayıplarını telafi etmek ve
burada yaşayan insanlarımıza bir parça destek olma amacıyla uygulamaya konulan
bir projedir. Ancak, bu projenin, yine ifade ettiğim gibi biraz önce, bize en
çok lazım olacak olan ayağı çiftçi kayıt sistemidir. Dolayısıyla, evvela,
prensip olarak, doğrudan gelir desteği ödemesinin, bu sistemi tamamlanıncaya
kadar devam etmesini tercih ediyoruz; ama, elbette, arkadaşımızın belirttiği
gibi, bunu toprak mülkiyetine dayalı bir şekilde ödenmesini de doğru
bulmuyoruz. Bunu doğru bulmadığımızı hükümet programında da belirttik.
Bunun üretime yönelik olarak kullanılması
konusunda bir çalışma da sürdürülmektedir. Bu henüz netleşmemiştir. Doğrudan
gelir desteği, kırsal kesime yaygın olarak ve sosyal yardımı da bünyesinde
barındıran bir anlayışla verildiği için bölgesel ve ürün bazında
uygulanabilirliği şu anda nispeten zordur; çünkü, eğer böyle bir yöne gidecek
olursak, daha az destek verdiğimiz bölgelerde kayda alınma hadisesinde,
çiftçilerin bu sisteme dahil olması konusundaki arzularında bir kırılma ortaya
çıkacaktır. Bunun dikkatle düşünülmesi lazım. Yani, bununla ilgili biz bir
karara varıp bunu kamuoyuna açıklayacak hale gelmiş değiliz. Ancak, Türkiye'nin
şartları, özellikle bitkisel üretimde farklı uygulamayı zorunlu kılmaktadır;
çünkü, ülkemizde, hepinizin bildiği gibi, bazı ürünlerde bir arz eksikliği söz
konusu iken, bir kısmında ise üretim fazlası vardır. Bugün, biz, doğrudan gelir
desteğini, üretim fazlası olan bu
ürünlere de ödüyoruz, arz eksikliği içerisinde olan ürünlere de
ödüyoruz. Halbuki, biz, eğer çiftçi kayıt sistemini tamamlayabilirsek, bu
konuda bahsedilen farklılaştırmayı da rahat bir şekilde yapmak ve tatbik etmek
imkânını bulacağız; çünkü, kimin, ne kadar arazisi var ve burada ne ekiliyor,
ortaya çıkmış olacak.
Dolayısıyla, çiftçi kayıt sistemi
tamamlanıncaya kadar, bu doğrudan gelir desteği politikasının bölgesel ve ürün
bazında çok farklılaştırılmasının, en azından, şu an için çok netleşmeyeceğini
ifade ediyorum; ama, toprak mülkiyeti yerine, üreticiye ödenmesi konusundaki
çalışmamızı yakın bir zaman içerisinde tamamlayacağımızı ve kamuoyuna
açıklayacağımızı belirtiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız
efendim?
ALİ OKSAL (Mersin) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oksal; yerinizden
lütfen.
ALİ OKSAL (Mersin) - Ben, Sayın Tarım
Bakanıma, yine teşekkür ediyorum; zira, çiftçi kayıt sistemi öncelikli sırada
yer alıyor.
Ancak, Sayın Bakanım, sizler de
biliyorsunuz ki, resmî organlar tarafından -ziraat odaları gibi, ilçe tarım
müdürlükleri gibi- üreticiler tespit edilmektedir. Aynı zamanda, sebze
üretimiyle iştigal eden üreticiler ile yem bitkileri, yağ bitkileri ve tahıl
bitkileri üzerinde üreticilik yapanlar, Ziraat Bankasından, tarım kredi
kooperatiflerinden kredi alırlarken, o ürün çeşitleri, ürün desenleri ortaya
çıkmaktadır.
Türkiye'nin bugünkü koşulları dikkate
alınacak olursa, dolaylı ve dolaysız vergi üreten, katma değer üreten,
ekonomiyi canlandıran vasıflı ve vasıfsız işçiye istihdam olanağı sağlayanlar,
yani, sebze üretimiyle iştigal eden üreticiler büyük bir risk almaktalar.
Bugün, Türkiye'de uygulanan tarım politikalarında, tahıl bitkilerinde
genellikle tabanfiyat uygulanmakta; ancak, sebze üretiminde böyle bir
tabanfiyat uygulaması yoktur. Dolayısıyla, çiftçilerimiz, üreticilerimiz büyük
bir risk almakta ve ekonomiyi canlandırmaktadır.
Bugün, ülkede, büyük bir işsizlik söz
konusudur. Üreticilerimiz, bu ülkede, gerçekten, sosyal patlamanın
engelidirler; zira, demin de söylediğim gibi, vasıflı ve vasıfsız işçi
çalıştırdıkları için ve değişik sektörlerden de girdi kullandıkları için -yani,
sera örtüsü gibi, zehir gibi- ülke ekonomisini canlandırdıkları için çok büyük
önemi haizdirler. Bu nedenle, ürün desenine göre yapılacak olan doğrudan gelir
desteğinin dikkate alınması gerekiyor.
Aynı zamanda, bu 13 500 000 lira olarak
verilen miktarın, yem bitkileri, tahıl bitkileri, hububat bitkileri üreticilerine
en az 50 000 000 lira; ama, sebze üreticisine de 100 000 000 lira civarında
verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oksal.
Sayın Bakanım, bir açıklama yapacak
mısınız?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; doğrudan gelir desteği
uygulaması konusunda, eğer elimizde gerekli çiftçi kayıt sistemini tamamlamış
bilgi olsaydı, ben, bunun nasıl uygulanacağı konusunda, elbette, gerek bölgesel
gerekse ürün bazında çok daha kapsamlı bir planlamayı yapmanın mümkün olacağını
söyler, bunu da savunurdum. Ancak, ülkemizde, bununla ilgili, şimdiye kadar,
derli toplu, herkesin kabul ettiği, doğru olduğuna inandığımız bir kayıt
sistemi maalesef yoktur ve şu ana kadar geldiğimiz tek nokta da, 2,6 milyon
çiftçiyi kaydettiğimiz bu sistemdir. Eğer, 2003 yılında bunu tamamlayabilirsek,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, belki, 2003 yılında çok önemli bir işi başarmış
olacaktır. İnşallah, ona fırsat bulacağımızı ümit ediyorum.
Sizin bahsettiğiniz hususlarla ilgili
olarak çiftçiye ödediğimiz teşvikler, sadece doğrudan gelir desteği değil;
sizin özellikle arzu ettiğiniz ürüne yok ama, normal prim sistemimiz içerisinde
arz eksikliği olan ürünlere prim sistemiyle destekler de yapıyoruz. Yağlı
tohumlar dediğimiz ve çok önemli miktarda da döviz harcadığımız bu kalemler,
ana başlıklarla pamuk, ayçiçeği, soya, kanola, zeytinyağıdır.
Bunların içerisinde bizim bir başka prim
desteğimiz daha var, o da yem bitkileri. 2000, 2001 ve 2002 yıllarında yem
bitkilerine desteklerimiz oldu; ama, tabiî, sebzeciliğe olmadı. Bununla ilgili
konuda bu kadar detaya inmemiz zor; eğer gerekli bilgiler olsa, uygulanabilir;
ancak, pratikte bunun bu kadar bölgesel ve ürün bazına inmesinin bugünkü
şartlar içerisinde takibinin imkânsız olduğu ve kayda girmeyenler arasında bir
dengenin kurulamayacağı düşüncesindeyim.
Bu konuyla ilgili bu kadar kısa bir
açıklamayı kâfi görmenizi diliyor, tekrar saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.
Soru cevaplandırılmıştır.
8. - Mersin
Milletvekili Ali Oksal'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin üreticilerin
borçlarına mahsup edilip edilmeyeceğine ve kalan ödemelerin zamanına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/14)
BAŞKAN - Sayın Bakan?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Yazılı cevaplandıracağım.
BAŞKAN - Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
9. - Mersin
Milletvekili Ali Oksal'ın, tabiî afetlerden zarar gören üreticilere verilen
destek ile tarım ürünleri ithalatına kısıtlama getirilip getirilmeyeceğine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (6/15)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişleri
Bakanı Prof. Dr. Sayın Sami Güçlü'nün sözlü olarak cevaplandırılmasında
aracılığınızı arz ederim.
Saygılarımla. 12.12.2002
Ali Oksal
Mersin
Sorular:
1- Bakanlığınız, tabiî afetler karşısında
zarara uğramış üreticilere doğrudan veya dolaylı hangi desteği vermektedir? Bu
destek kapsamında kredi borçlarının ertelenmesi veya faizlerinin silinmesine
yönelik çalışma yapılması planlanmakta mıdır?
2- Sebze çeşitleri yetiştiği zaman iyi bir
fiyata satılacaksa bu da başka bir şekilde engellenmektedir. Üretim bölgesi
olmasına rağmen ürünün yetişmesine yakın bir tarihte, dışardan, o boşluğu ithal
ederek doldurmaktayız ve üreticimiz, özellikle karpuz üreticisi, İran'dan
getirilen karpuzdan dolayı büyük bir mağduriyet görmektedir. Bunun için, yerli
üretimin artırılması ve üreticinin korunmasına ilişkin tarım ürünlerinin
ithalatına yönelik kısıtlamalar getirmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere
buyurun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü.
TARİM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Efendim, tekrar saygılar sunarak kısa açıklamamı yapmak istiyorum.
Mersin Milletvekilimiz Ali Oksal Beyin sorusuna,
bu defa, biraz sistematik açıklamalar getireyim.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının halen tabi
olduğu mevzuat çerçevesi içerisinde, afetlerle ilgili, kırsal kesimde yaşayan
ve tarımla uğraşan üreticilerimize yönelik bir destekleme aracı yoktur. Bu
konuda elimizde böyle bir aletin olmadığını üzülerek arz ederim.
İkinci husus olarak; mevsim itibariyle
belli mevsimlerde üretilen, piyasaya sürülen ve tabiî bu dönemde üreticisi için
çok büyük bir beklenti ve gelir kaynağı olarak ortaya çıkan ürünlerimizin aynı
zamanda ithalata konu olması hususuna gelince. Herhalde, Türkiye'de son
yıllardaki uygulamaları dikkate alırsak, piyasa ekonomisi, liberal politikalar,
dışticaretteki serbestlik gibi kavramların altında, belki, Türk tarımını ve
Türk çiftçisini koruyan en önemli mekanizma Tarım Bakanlığı bünyesinde
işletilmektedir. Tarım Bakanlığı, bugün, Türk çiftçisini korumaya yönelik
olarak -belki, yaptığımız birçok anlaşmayı- görünmeyen engeller diye ifade
ettiğimiz birkısım engellerle korumaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, üreticimizle
ilgili, piyasa ihtiyacının yurtiçi üretimle karşılanması konusunda çok
özverili, hatta, belki, bu konuda belli sınırları aşan ve bunun karşılığında da
birkısım uluslararası kuruluşlar nezdinde sorgulanan tutum ve davranış
içerisine girmiştir. Buna ait bazı somut hadiseler de kurumumuzun bünyesinde
yaşanmıştır; ama, buna rağmen, Türk çiftçisini korumaya yönelik tedbirler
içerisindedir.
Ancak, tabiî, biliyorsunuz, ülkemiz
dışticarette serbestliği büyük ölçüde uygulamaktadır; sanayi sektörü başta
olmak üzere. Tarım ürünleriyle ilgili esnekliğimiz biraz daha fazladır; ancak,
bunda da belli bir sınır vardır. Biz, gerek Dünya Ticaret Örgütüyle gerek
uluslararası ve Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde, tarım ürünleri konusunda da
bir serbestlik getirmiş durumdayız. Ancak, Tarım Bakanlığı, ithalat izinlerini,
çok sıkı bir tetkikten sonra yerine getirmektedir. Bu hususta gerekli
kriterler, üreticimizi koruyacak, himaye edecek şekilde sonuçlar ortaya
koymaktadır. Ancak, şunu kabul etmeliyiz ki, biz, tabiî, yurtiçi üretimi ve
verimliliği arttıramazsak, uluslararası ticarî ilişkilerin ve bunun
sonuçlarının yansımasını önleyemeyiz. Yani, biz, bir müddet daha bu şekilde
götürebiliriz. Türk tarımının verimliliği konusunu temel bir sorun olarak
karşımızda bulmalıyız ve bunu iyileştirme yönünde bir mücadele vermeliyiz; asıl
başarımız buradadır. Dolayısıyla, bazı ürünlerde, zaman zaman, mevsiminde, hem
yurtiçi ürün üretilirken hem de o ürünlerin ithal ediliyor olması, çıkan
feryada nispetle olayın boyutu çok küçük çaptadır; yani, bu, zaman zaman
bir-iki üründe olmuştur.
Mesela, patatesle ilgili bir hadise bundan
bir ay önce olmuştur. Evet, patates, bölgemizde fiyatlar düşükken -hâlâ aynı
durumdadır- Kıbrıs kaynaklı, ama, başka bir ülkeden alınıp bize tekrar satılan
bir ürünün, iç piyasamızda olumsuz bir etkisi yaşanmıştır; ama, bunlar,
kontrolü, takibi mümkün olan hususlardır. Bu konuda genel bir endişeye mahal
yoktur. Bakanlığımız, bu hususta, Türk çiftçisini koruyucu yönde tutum ve
tavrını sürdürecektir.
Bu anlayışımızı bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.(AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.
Sayın Oksal, bir açıklama yapacak mısınız?
ALİ OKSAL (Mersin) -Evet.
BAŞKAN - Buyurun; mikrofonunuzu açıyorum.
ALİ OKSAL (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın
Tarım ve Köyişleri Bakanımın verdiği cevaplara teşekkür ediyorum; ama, yeterli
bulmadığımı da ifade etmek zorundayım.
Tabiî afetlerden zarar gören
üreticilerimizin borçlarının ertelenmesi ve faizlerinin silinmesiyle ilgili
soru önergemde, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımız lütfettiler yazılı bir
şekilde bana cevap verdiler ve şimdi de, bununla ilgili soruya çok kısa geçiş
yaptılar. 2090 sayılı Yasaya göre, üreticilerimiz don, dolu, sel, kuraklık gibi
afetlere maruz kaldığı zaman, üretim varlığının yüzde 40'ını kaybetti mi,
üreticilere, aynî, nakdî, düşük faizli bir şekilde ya da faizsiz erteleme
yoluyla yardım yapılır; ancak, bununla beraber, şöyle de söylenmekte:
25.11.2000 tarihli Resmî Gazetede ve 4603 sayılı Kanuna göre, Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Halk Bankası Anonim Şirketi, Emlak Bankası Anonim
Şirketi de, bedeli önceden ödenmeden görev verilemeyeceği hükme bağlandığından
dolayı, bu hükümden yola çıkarak "böyle bir erteleme yapamıyoruz"
denilmiş. Şimdi, Sayın Bakanım, belki bu yasa sizden evvel çıkmıştı, 25.11.2000
tarihinde çıkmış, yürürlüğe girmiş. Anlamakta zorluk çektiğim şu: Tüm AKP'ye
sesleniyorum, 3 Kasım seçimlerinden önce, bu yasa 2000 tarihinde çıktığı halde,
siz, bütün seçim meydanlarında ve Türkiye'de "çiftçi borçlarının
faizlerini sileceğiz, anaparalarını faizsiz taksitlendireceğiz, ucuz mazot
kullandıracağız, mazottaki KDV oranlarını düşürüp yeşil mazot vereceğiz"
dediniz; bunu bildiğiniz halde, 25.11.2000 yılında yürürlüğe giren yasayı
bildiğiniz halde, bunu söylediniz ve şimdi de bunun içerisinden çıkmaya
çalışıyorsunuz.
Batı demokrasilerinde, seçim öncesi vaatte
bulunan liderlerin yargılandığı bir dünyada biz hangi konumda olacağız?!
Sanıyorum, milletin zihninde de, bizler, siyasiler olarak yargılanacağız. Özür
diliyorum; ama, bu gerçeği gözardı etmeden de geçemeyeceğim.
İthalatla ilgili soruma gelince,
dışticaret standardizasyonunun 2002-5 tebliği hükümlerine göre, tarım ürünleri
ithalatının Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılacağını beyan ettiniz.
Doğrudur; ancak, Tarım Bakanlığı burada neye yarıyor Sayın Bakanım?! Şunu
söylemek istiyorum: Türkiye'de, üreticinin korunması açısından, gümrük
duvarları yükseltilebilir, kotalar konulabilir ve üreticilerimiz bu sıkıntıdan
kurtulabilir; her ne kadar düşük bir oranda dahi olsa, en azından, onu erken
yetiştirmek için daha büyük maliyetlere giren üreticimiz mağdur olmamış olur.
Patatesi örnek verdiniz, bir örnek de ben vereyim karpuz üreticisinden; ülke
ekonomisine büyük katkıda bulunan bu üreticilerin gün geçtikçe yok olduğunu
hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin dördüncü büyük kenti olan Adana'da karpuz
üretimi son derece yaygındır. Bakanlığımız ve Dış Ticaret Müsteşarlığımız,
kurumlar arasında istişarede bulunarak, bu soruna daha köklü bir çözüm üretir
diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oksal.
Sayın Bakan, kısa bir açıklama yapmak
için, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Sayın Başkan, milletvekili arkadaşlarım; Mersin Milletvekili
arkadaşımız Ali Oksal Beyin sorularına, özellikle belirttiği son hususlara
şöyle cevap vermek istiyorum.
Evet, seçimlerden önce, AK Parti Genel
Başkanımız ve önde gelen yöneticilerimiz bu konuda açıklamalarda bulundular;
başka parti liderleri de bulundu; çiftçilerin anapara ve faiz borçlarının
yeniden düzenleneceği konusunda daha net ifadeler kullanıldı; doğru. Yalnız,
bununla ilgili konuda, bugüne kadar, evet, belki netleşme sağlanamadı; ama,
ben, burada şunu ifade ediyorum: Faizle ilgili bir çalışma, ilgili bakanlığımız
tarafından yürütülüyor. Bu hususta gelinen noktada, borcun reelleştirilerek,
faiz konusunda başlangıçta seçmene verdiğimiz taahhüdü gerçekleştirmeye yönelik
bir çalışma büyük ölçüde tamamlanmış durumda; ama, bunun açıklamasını, tabiî ki
olaya dolaylı olarak katılan Tarım Bakanı olarak ben yapmak durumunda değilim,
ilgili bakanımız, yani ekonomiden sorumlu Devlet Bakanımız bunun detayı
hakkında Meclisimize bilgi verebilir, çalışmanın hangi safhada ve ne boyutta
olduğunu, birikmiş faiz borçları ve anaparayla ilgili durumları açıklayabilir.
Benim bildiğim, bu husustaki çalışmaların önemli bir mesafe kaydettiğidir.
Dolayısıyla, sayın milletvekilimizin, seçimlerden önce söylediğimiz bu sözlerin
ne anlama geldiğine yönelik olarak ifadesine cevabımız; evet, biz, bu hususta
verdiğimiz sözü yerine getirmek için, ekonominin şartlarını ve içinde
bulunduğumuz dış konjonktürü de dikkate alarak cevap arıyoruz; bunu,
Meclisimizde de ifade edeceğiz.
Mazot konusuna gelince; elbette, mazotla
ilgili konuda da benzer ifadeler kullandık. Mazotla ilgili konuyu, ben, yine,
çiftçi kayıt sistemine dönerek cevaplandırmak istiyorum. Mazotla ilgili ifade
üzerinde; yani, nasıl bir destek verelim ve bunu çiftçilere nasıl intikal
ettirelim dediğim anda -bir an için düşünürseniz- elde bir kayıt sistemi
olmadan çiftçilere intikal ettirmenin çok zor olacağını tahmin edersiniz.
Bunun, kesinlikle ulaştırma sektörüne, oradan da sanayi sektörüne kayacağını ve
dolayısıyla, kimi, nasıl destekleyeceğiniz hadisesinin çok zor bir mekanizmaya
dönüşeceğini tahmin edersiniz. Bu konuda, mazotla ilgili çalışmalar, yine,
Hazine ile ilgili Devlet Bakanımız, ekonomiden sorumlu Bakanımız tarafından
yürütülüyor. Bununla ilgili, biz, Tarım Bakanlığı olarak da "nasıl"
sorusuna cevap arıyoruz. Bunun, çiftçi kayıt sistemiyle mutlaka
irtibatlandırılması lazım. Traktörü olmayan; ama, tarımı yaparken, birkısım
işleri parayla yaptıran kişilere de mazot desteğini yapmamız lazım. Bunu
yaptırabilmenin yolu, kimin, ne kadar arazisi olduğunu ve ne ektiğini ve bu
ekim maliyeti içerisinde mazot oranının, mazot maliyetinin hesaplanması lazım.
Bunun da tamamlanabilmesi için, bu kayıt sisteminin tamamlanması gerektiğini
düşünüyorum.
Her iki konu, hükümet programı ve acil
eylem planı içerisinde, belli ölçülerde, ifade edilmiştir, kamuoyuna
duyurulmuştur. Bu hususta -tekrar belirtiyorum- ekonominin içinde bulunduğu
darboğaz ve dış konjonktürün de, lütfen dikkate alınarak, çiftçiye yönelik bu
önemli desteklerin zaman alabileceğini düşünerek, hadisenin biraz daha
beklenebileceğini; ama, bu konuda geri adım atmadığımızı ifade ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
10. -
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Kars-Tiflis Demiryolu Projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/16)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
11. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit
ve Ekinözü ilçelerinde polis teşkilâtı kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/17)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok
Soru ertelenmiştir.
12. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'taki otoyol ve
bağlantı yolları çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi (6/18)
BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
13. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta iş mahkemesi
kurulup kurulmayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
14. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, TSE'nin Kahramanmaraş'ta
tekstil laboratuvarı kurup kurmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/21)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
15. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi 2003 yılı yatırım programına bazı projelerin dahil edilip
edilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)
BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
16. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş'ta Vakıflar İl
Şube Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi (6/25)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
17. -
Trabzon Milletvekili Şevket Arz'ın, fındıktaki fiyat politikasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/27)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
18. -
Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, tıpta kullanılan görüntüleme
cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağ'ın cevabı (6/28)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 98 inci
maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi
çerçevesinde, aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması hususunda, gereğini yüce makamlarınıza
saygılarımla arz ederim.
Mehmet Uğur Neşşar
Denizli
Sorularım:
1.- Başta MRI cihazları olmak üzere çok
sayıda görüntüleme cihazları tıp piyasasında kontrolsüz olarak kullanılmakta
mıdır?
2.- Bu cihazların teknik özellikleri
yeterli midir, yoksa çoğu ikinci ve üçüncü el ve çağdışı eski teknoloji
ürünleri midir?
3.- Cihazların, ülke ekonomisine ve
yurttaşlara getirdiği malî yük ne düzeydedir?
4.- Cihazların kullanımıyla ilgili
sertifikasyon ve ruhsatlandırma konularında ne düşünüyorsunuz?
5.- Bu konuda, Türk Tabipler Birliği ve
üniversitelerin görüş ve katkılarına açık olacak mısınız?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ; buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Uğur Neşşar'ın sözlü sorularını cevaplandırmak üzere, huzurunuzda bulunuyorum.
Ard arda beş sorusu var sayın
milletvekilimizin; birinci soruda, MRI cihazı diye bilinen, manyetik rezonans
görüntüleme cihazlarının kontrolsüz kullanılıp kullanılmadığı hususunu
sormaktadır.
Devlet hastaneleri, üniversiteler ve diğer
kamu hastaneleri, 40 000 Amerikan Dolarını geçen tıbbî cihaz yatırımlarıyla
ilgili olarak, Bakanlığımızda kurulan Tıbbî Cihaz Daimî Özel İhtisas
Komisyonundan izin almak zorundadırlar ve bu anlamda, bu kamu kurum ve
kuruluşları, kanun gereğince, eski cihaz kullanamamaktadırlar; kullanılan bütün
cihazlar, kullanılmamış, birinci el cihaz olmak zorundadır.
Özel görüntüleme merkezleri ise, ilgili
kanun gereğince, uzmanlık belgesine sahip uzman hekimler sorumluluğunda
ruhsatlandırılmaktadır ve bunlar da, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından, 3
yaşından büyük cihazlara yurda giriş izni verilmemek suretiyle
ruhsatlandırılmaktadır.
Bakanlığımızda halen 11 adet MRI cihazı
bulunmaktadır, 4 tanesi de alınma aşamasındadır. Bu cihazlarla ilgili
tetkiklerin, resmî sağlık kurumlarında, tıbbî ve teknik yetersizlik ve hasta
çokluğu nedeniyle bir ay içerisinde yapılamaması halinde, özel kurum ve
kuruluşlara sevke ilişkin esaslar bütçe uygulama talimatında düzenlenmiştir;
ancak, Bakanlığa başladığımızda, bu hususta gördüğümüz aksaklıkların
düzeltilmesi amacıyla, 23 Aralık 2002 tarihli 27807 sayılı genelge çıkarılarak
kurumlarımıza tamim edilmiştir. Bu genelgede, özel sağlık kuruluşlarına
sevklerin azaltılması, suiistimale yol açacak uygulamalara meydan verilmemesi
ve böylelikle lüzumsuz sevklerin önüne geçilmesi hususu ilgililere
hatırlatılmıştır.
Değerli milletvekilleri, ikinci el
cihazların ithaline ilişkin olarak, Dış Ticaret Müsteşarlığının 1.11.2000
tarihle Bakanlığımıza iletilen yazılarında yeniden görüş istenmiş ve cevabî
yazımızda, tüm tıbbî cihaz ve malzemelerin, daha önce konuyla ilgili tebliğden
çıkarılarak, bu tür cihazların ithaline bir sınırlama getirilmesi gerektiği
bildirilmiştir.
Cihazların ülke ekonomisine maliyetine
gelince: Maalesef, bu hususta yeterli kayıt sistemi olmadığı için, bu tür
görüntüleme tetkiklerinin kişilere ve ülke ekonomisine getirdiği malî yük bu
aşamada net bir şekilde hesaplanamamaktadır. Gerek geri ödeme kuruluşları
gerekse genel sağlık sigortasının tek çatı altında toplanmasıyla, kamu
sigortacılığının gerçek anlamda bir kamu sigortacılığı haline getirilmesiyle
bunların ortaya çıkarılabileceğini biliyoruz ve bununla ilgili çalışmalar
sürdürülmekte olup, bu gerçekleştikten sonra sağlıklı bir değerlendirme
yapılması mümkün olabilecektir.
Bildiğiniz gibi, hükümetimiz, genel sağlık
sigortasını ülkede yerleştirmek azmi ve kararlığı içerisindedir.
Sayın milletvekilleri, bu cihazların
kullanımıyla ilgili olarak, elbette, yeni hazırladığımız kanun tasarısıyla
ilişkili bir şekilde, değişik üniversitelerden çalışma gruplarıyla birlikte
çalışmaktayız. Ayrıca, çeşitli uzmanlık derneklerinden de öngörüşler
alınmıştır. Çalışmanın bundan sonraki dönemlerinde, başta Türk Tabipleri
Birliği olmak üzere, konuyla ilgisi olan kamu kurum ve kuruluşları ile sivil
toplum örgütleri ve üniversitelerle yine yakın işbirliği halinde çalışacağız.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Neşşar, açıklama mı yapacaksınız?
MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum; buyurun.
MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bakana da açıklamaları için teşekkür
ederim.
Yalnız, izin verirseniz, konunun biraz
daha anlaşılması için bir iki katkıda bulunmak istiyorum.
Örneğin, bu cihazların ülkeye maliyeti
açısından şöyle bir... Bu, basında da yer aldı, sağlık alanında çok da bilinen
bir konudur. Maalesef, sağlık alanı, Meclis gündemini ekonomi ve yolsuzluklar
dolayısıyla çok fazla işgal edemediği için birçok arkadaşımızın da belki bu
konudan haberi olmadığı için bu soru önergesini vermiş bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, Oslo'da toplam 4
tane, Londra'da toplam 20 tane -eğer, Londra'yı İstanbul büyüklüğünde kabul
edersek- MRI cihazı varsa, İstanbul'da, bu, 150'nin üzerindedir. Türkiye'de
bulunun MRI cihazının sayısı, tüm Avrupa'daki toplam MRI cihazlarının
sayısından fazladır. Zannediyorum, bu, bu cihazların ülkeye getirdiği malî
yükün çok güzel bir göstergesi olarak algılanabilir.
Sayın Bakanımızın konunun üzerine
hassasiyetle gittiğini biliyorum ve kendisine de teşekkür ediyorum; ama, bu
konuda, kendilerinin de belirttiği üzere, ithal edilirken birtakım kurallara
uyulan cihazlar, eski cihazların, ithal edilirken, birtakım işlemlerden
geçirilerek, numaratörleri sıfırlanarak Türkiye'ye yeniymiş gibi sokulduklarına
dair de birçok duyum var.
Ayrıca, yine, sağlık alanında, maalesef,
biz hekimleri de çok üzen birtakım yolsuzluk haberlerini duyuyoruz. Bu arada,
MRI için sevklerle ilgili, bu, özellikle özel merkezlerin kurulumuyla,
kuruluşlarıyla ilgili ciddî problemlerin, ciddî soru işaretlerinin olduğunu da
hatırlatmak istiyorum.
Son olarak, ülkede bu kadar çok MRI cihazı
varken, Bakanlığa 4 tane daha yeni cihaz alınırken, bu mevcutların daha iyi
değerlendirilmesi ve belki, büyük kentlerde yığılan cihazların Anadoluya
dağıtılması konusunda da birtakım önlemlerin alınması iyi olur diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Neşşar.
Sayın Bakan, ek bir açıklama yapacak
mısınız efendim?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Hayır.
BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.
19. -
Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, aile hekimliği uygulaması ile
sağlık personeli atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (6/29)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soru önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın
Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 16.12.2002
Mehmet Uğur Neşşar
Denizli
1- Aile hekimliği, tanımı itibariyle hangi
uygulamaları kapsamaktadır?
2- Aile hekimliği içerisinde koruyucu
sağlık hizmetlerinin yeri nedir?
3- Aile hekimliği uygulamasına
geçildiğinde, halen uygulanan sistem çerçevesinde oluşturulmuş birinci basamak
sağlık hizmetleri terk edilerek, yeni bir sistem mi oluşturulacaktır?
4- Mevcut pratisyen hekimlerin aile hekimi
olarak eğitilmesinde birinci basamak hizmetler geliştirilecek mi; yoksa,
kaderine mi terk edilecektir?
5-Birinci basamak sağlık hizmetlerinde,
özellikle kırsal kesimde belirginleşen doktor açığı ile kadro temin edilemediği
için bakanlık kapısında diploma bekleyen 3 400 doktor ironik bir çelişki
yaratmıyor mu?
6-Kırsal kesimde ebe ve doktor açığına
karşılık, kent merkezlerinde ve özellikle ikinci basamak hastanelerde çok
sayıda pratisyen hekimin bulunmasının nedeni nedir?
7-Birçok ebe ve doktor, kadroları kırsalda
olmasına karşılık kent merkezlerinde mi görevlendirilmiştir? Bu doğruysa,
temelinde kayırmacılık, torpil ve partizanlık mı yatmaktadır?
8-Bu durumun ivedilikle düzeltilmesi için
ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ; buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Neşşar'a huzurunuzda özellikle
teşekkür ediyorum. Gerçekten, yoğun problemler içerisinde bulunan ülkemizde,
sağlık meselelerinin, sanki, biraz gündemdışı kalıyor olduğunu kendileri ifade
ettiler.
Aslında, Sayın Neşşar'a ve sizlere şunu
söylemek isterim: Bu meselelerle ilgili olarak, gerçekten, işin mutfağında,
bugün, çok yoğun bir biçimde çalışılmaktadır. Bildiğiniz gibi, aile hekimliği
konusunda hükümetimizin programında bulunan sistem değişikliği veya dönüşüm
diyebileceğimiz hususta, tarafımızca, yoğun biçimde çalışılmaktadır.
Sayın Neşşar'ın sorularına, süre
içerisinde kısaca cevap vermeye çalışacağım. Aslında, bu konu için, geniş bir
zaman ayırmak, belki bir oturum yapmak gerekiyor.
Aile hekimliği, tanımı itibariyle, bireye
yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini, bireye yönelik tedavi edici hizmetleri ve
yine bireye yönelik rehabilite edici hizmetleri kapsayacaktır. Dolayısıyla,
aile hekimliği içerisinde, koruyucu sağlık hizmetlerinin elbette yeri vardır;
ancak, koruyucu sağlık hizmetlerinin toplum sağlığını ilgilendiren cihetleri,
yine, sağlık ocakları başta olmak üzere, ilgili kuruluşlarca, Sağlık
Bakanlığımızca devam ettirilecektir.
Aile hekimliği uygulamasına geçildiğinde,
halen uygulanan sistem çerçevesinde oluşturulmuş birinci basamak sağlık
hizmetleri terk edilmeyecektir. Terk edilmeyeceği gibi, gerçekte olması gereken
çerçevesine oturtulacaktır. Bugün, ülkemizde, birinci basamak sağlık
hizmetlerinin verildiğini söylemek mümkün müdür! Kalabalık sağlık ocağı
polikliniklerinde, kişilerin, hastaların, hekimlerini seçemediği, özgürce
seçemediği bir ortamda, gerçekten bir sağlık hizmeti verildiğine inanıyor muyuz
birinci basamakta!
Aile hekimliği hizmetleri, aile hekimliği
dönüşüm projesi, birinci basamak sağlık hizmetlerinin ülkemizde
etkinleştirilmesine yönelik bir çalışma olacaktır.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinde,
özellikle kırsal kesimde belirginleşen doktor açığı, gerçekten, ülkenin bir
olgusudur. Şu anda, Bakanlık kapısında diploma bekleyen 3 400 doktor yok, 1 600
doktor var; ama, doğrusu, yakın zamanda bu sayı artacaktır; çünkü, her yıl, tıp
fakültelerinden çok sayıda hekim mezun olmaktadır. Bu durumun çelişki yarattığı
bir gerçektir ve maalesef, bütün iyiniyetli çabalara rağmen, ülkemizde, mecburî
hizmet uygulamaları bile bunu ortadan kaldıramamıştır. Son yaptığımız mecburî
hizmet kurasında, 400 pratisyen için ilan ettiğimiz kadroya, yalnızca 134 kişi
müracaat etmiştir ve bu hekimler, bekleyebilecekleri azamî süreyi beklemek
niyetindedirler, öyle görünmektedir.
Kırsal kesimde ebe ve doktor açığına
karşılık, kent merkezlerinde ve ikinci basamak hastanelerde çok sayıda
pratisyen hekim bulunmasının nedeni de, ülkemizde daha önce uygulanmış olan
personel istihdam, hekim istihdam politikalarıdır ve bu politikaların bugüne
kadar sağlıklı bir yapı oluşturamadığı açıktır. Bundan böyle, sağlıklı bir
insangücü planlaması için, Bakanlığımız bir envanter çalışması başlatmış
durumdadır ve biz Bakanlığa gelmeden önce başlatılmış bir norm kadro çalışması
vardır; onun da henüz sonuçlarını alabilmiş değiliz.
Birçok ebe ve doktorun, kadroları kırsalda
olmasına rağmen kent merkezlerinde görevlendirilmesi, gerçekten, olmaması
gereken bir husustur ve bunun ivedilikle düzeltilmesi için öncelikle
Bakanlığımızın şu anda yürütmek durumunda bulunduğu mevcut bir yönetmelik
vardır; ancak, bugüne kadar bu yönetmelik hükümleri, maalesef, işletilememiştir
ve mecburî hizmet uygulamaları dahi bugüne kadar bu dağılımı yeterince
gerçekleştirebilmiş değildir. Biz "mecburî hizmet", "zorunlu
hizmet" ifadeleri yerine "özendirilmiş gönüllü hizmet
uygulamaları" şeklinde bu personel politikalarını geliştirmek azmindeyiz
ve bu hususta, başta söylediğim gibi, mutfağımızda çalışmalarımız devam
etmektedir.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Neşşar.
MEHMET UĞUR NEŞŞAR (Denizli) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bakana teşekkür ediyorum. Yalnız, bu
konuda biraz daha net açıklamalar beklerdim; çünkü, sağlık, aynı açlığa
benziyor; aç insan yaşayamayacağına göre, sağlık da insanın yaşama hakkının
hemen yanında yer alan çok önemli bir konu ve bugün hâlâ Bakanımız da çocuk
doktoru olduğu için çok iyi bilmektedir- özellikle kırsal kesimde, yeni doğan
bebekler ölmektedir, anneler tarlada doğum yaparken hayatlarını yitirmektedir.
Onun yanında, hâlâ, ishalden, üst solunum yolu enfeksiyonundan insanlar
ölmektedir. Gerçekten, sağlık konusunun, bu Meclisin gündemini çok daha fazla
işgal etmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Bakanımızın, sanki ideal bir çözümmüş gibi sunduğu aile hekimliği konusunu
tartışmayacağız; o, zamanında, yerinde uygulandığı zaman, belki iyi sonuçlar
verebilecek olan bir sistem; fakat, benim gözlemlediğim, ilk günden itibaren
sıklıkla telaffuz edilmesiyle birlikte, sanki bu memlekette birçok pratisyen
hekimin gece gündüz demeden özveriyle hizmet verdiği ve kırk yıllık bir
birikimi olan 224 sayılı Yasayla kurulmuş mevcut sistemin hiçbir işe yaramadığı
gibi bir yanlış anlama ortaya çıkabiliyor. Tam tersine, bu sistem sayesinde,
iyi de kötü de olsa, birçok eksiğiyle, birçok yanlışıyla -ideal olduğunu
hiçbirimiz iddia etmiyoruz- Türkiye'de, doktorunu seçemeyen, mevcut sorunlar ve
ekonomik sıkıntılar içerisinde sağlığına kaynak ayıramayan insanlarımızın belki
de tek umut kapısı olarak gördüğü yer buralar ve hâlâ, burada, muayene başına
-bugünkü ekonomik koşullarda- vatandaşlarımızdan 4 500 000 lira muayene ücreti,
hâlâ enjeksiyon için 1 000 000 lira alınmaktadır. Bu sistem düzeltilmeden, bu
sistem oturtulmadan sizin bahsettiğiniz aile hekimliğine geçilmesi hiç de kolay
bir uygulama değildir.
Aile hekimliğinin olabilmesi için; bir,
sağlık sigortalarının birleştirilmesi lazım; iki, genel sağlık sigorta
sistemine geçilmesi lazım; üç, otomasyon sistemine -bilgi sistemi diye ifade
ediliyor- geçilmesi lazım; dört, aile hekimlerinin yetiştirilmesi lazım. Bugün,
40 000 pratisyene karşılık Türkiye'de 1 000 aile hekimi var. 40 000 hekimi,
siz, bir zamanlar yapıldığı gibi, onbeş günlük kurslarla ve etiket yapıştırarak
aile hekimi yapacaksanız, o ayrı bir şey; ama, bu sistemi doğru dürüst
uygulayacaksanız, değil bir senede, bunun çok uzun bir zamanda ancak
uygulanabileceği ortaya çıkıyor.
O halde, bizim görüşümüz, benim şahsî
görüşüm -Gruptaki sağlıkçı arkadaşların da buna çok iyi katıldığını
düşünüyorum- biz, önce, mevcut sistemi işletmeliyiz. Önce, mevcut birinci
basamağın, 224 sayılı Yasanın tashihiyle, düzeltilmesiyle, etkinlik
kazandırılmasıyla harekete geçirilmesi lazım; ki, ondan sonra, insanlarımız bir
parça sağlık hizmeti alsınlar; ki, bizim de milletvekili olarak, bir parça,
onların yüzlerine bakacak halimiz olsun; seçim meydanlarına gittiğimiz zaman,
bir kere daha, o insanların aynı soruları, aynı çaresizlikleriyle
karşılaşmayalım. Dolayısıyla, bu konuda, Sağlık Bakanlığımızın dikkatini
çekiyorum: Her türlü konuda paylaşmaya ve destek olmaya hazırız; ama, sanıyorum,
öncelik, mevcut birinci basamağın güçlendirilmesine verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Neşşar.
Sayın Bakanım, ek bir açıklama yapacak
mısınız?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Evet
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sayın Neşşar'a teşekkür ediyorum. Tabiî, biraz yüzeysel gibi oldu cevaplarım;
doğrudur. 8 soruya 5 dakika içerisinde ancak bu kadar cevap verilebiliyor.
Aslında -zamanımız olsa- tabiî ki, bunu, çok daha geniş biçimde konuşmalıyız.
Aslında, kendisine katılıyorum; tabiî ki,
aile hekimliği uygulamaları yerine oturtuluncaya kadar, birinci basamak sağlık
hizmetleri geliştirilmelidir; özellikle çocuk sağlığı ve anne sağlığı açısından
bunun önemi son derecede büyüktür. Benim söylemek istediğim şey şudur:
Türkiye'de birinci basamak sağlık hizmetleriyle ilgili ilk önemli yasa 1961
yılında çıkmıştır. Bugün, 2003 yılındayız ve maalesef, sağlık çalışanları,
hekimler veya halkımız olarak hepimizin gördüğü gibi, aradan geçen yarım asrı
aşkın bir zaman içerisinde, Türkiye'de sağlık hizmetleri iyileştirilememiştir
ve biz, ekonomik göstergelerimizin, gelişmişlik seviyemizin çok daha altında
bir sağlık hizmetiyle, bugün, ülkede insanlarımıza hizmet vermekteyiz. Bu,
gerçekten üzücüdür.
Bizim, sağlık dönüşümünde amaçladığımız en
önemli noktalardan birisi şudur: Kişiler, kendi hekimlerini özgürce
seçebilmelidirler. Bu iş, tabiî ki, sağlık sigortası kapsamında yapılmalıdır;
para ödeyerek yapılmamalıdır. Bu, hekimlerin kendi aralarındaki olumlu yarışma
duygularını, olumlu rekabet duygularını geliştirecek ve böylece, hastalarımıza
verdiğimiz, halkımıza verdiğimiz sağlık hizmeti hem daha kaliteli hem de
sürekli hale gelebilecektir.
Sayın Neşşar'ın işbirliği önerisine yüzde
yüz katılıyorum. Biz, kendi mutfağımızda geliştirdiğimiz sistemimizin
detaylarını çok kısa bir süre içerisinde bitirerek hem Parlamentodaki hem
Parlamento dışındaki bütün unsurlarla yapacağımız iyileştirmeleri birlikte
tekrar tartışacağız. Bu hususta, kendilerinin ve bütün arkadaşlarımızın
katkılarına açık olduğumuzu ifade etmek isterim; yani, dönüşüm projemizin temel
prensipleri çerçevesinde bu işin detaylandırılması mutlaka birlikte
yapılacaktır ve kendilerinin de bu hususta ciddî katkılarının olacağına
inanmaktayım.
Şunu son cümle olarak söylemek isterim:
Bizim dönüşüm projesinde ortaya koyduğumuz kavramlar, aslında, kendimizin icat
ettiği kavramlar değildir. Bu kavramlar, bugün, bütün gelişmiş ülkelerde
kullanılan, ülkelerin kendi gerçeklerine göre biraz değiştirilmiş,
geliştirilmiş kavramlardır. Biz de, bu işin Türk modelini kendi ülkemizde
geliştirmeye çalışıyoruz.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri, gündemin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmına geçiyoruz.
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 23
milletvekilinin, Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik
ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.
V. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. -
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 23 milletvekilinin, Bozcaada ve
Gökçeada'nın sorunlarının araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3)
BAŞKAN - Hükümet, Genel Kurulun 12.12.2002
tarihli 9 uncu Birleşiminde temsil edilmediğinden görüşmelere devam edeceğiz.
İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve
önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine
söz verilecektir. Konuşma süreleri hükümet ve gruplar için 20'şer dakika,
önerge sahibi için 10 dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili İbrahim
Köşdere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük, önerge sahipleri adına Çanakkale Milletvekili İsmail Özay.
İlk söz, Sayın Hükümetin.
Sayın Bakan, hükümet adına konuşacak
mısınız?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına, Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, sözlerime başlamadan önce, ben
de, Diyarbakır ve Malatya'daki uçak kazalarında kaybettiğimiz vatandaşlarımıza
Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Çanakkale Milletvekili Sayın Ahmet Küçük ve 23 arkadaşı tarafından, Çanakkale
İlimize bağlı Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarını ve çözümlerini tespit
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Grubum adına
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Lozan
Antlaşmasıyla 22 Eylül 1923'te Türkiye Cumhuriyetine bağlanan Çanakkale İli
Gökçeada İlçesi, 290 kilometrekare yüzölçümüne ve 95 kilometre kıyı şeridi
uzunluğuna sahip, Türkiye'nin en büyük adasıdır. 2000 yılı genel nüfus sayımına
göre ilçe merkezi ve köylerinde yerleşik nüfus 10 000 civarındadır, yaz
aylarında ise 25 000 kişiyi bulmaktadır.
Gökçeada, Çanakkale'den 33 mil, Gelibolu
Yarımadasındaki Kabatepe Limanına 14 mil uzaklıkta, berrak denizi ve bakir
topraklarında mavinin ve yeşilin bütün tonlarını barındıran bir adamızdır.
Çeşitli kültürlerin buluştuğu Gökçeada, yüzyılların içinden gelerek, tatlı
suyun bulunduğu tek Ege adasıdır. Eski Rum köylerine manastırlarını,
kiliselerini taşımış Türk ve Rum toplumları kaynaşarak, dostluk ve kardeşlik
içinde nasıl yaşanacağını göstermiştir.
Gökçeadamızda, Türkiyemizin çeşitli
illerinden ve Bulgaristan'dan zorunlu göç sebebiyle gelen yurttaşlarımızın
ikametine açılan yeni yerleşim alanları bulunmaktadır.
Ada yaşamı: Yerli, yerleşik Ada halkı ile
zorunlu göç nedeniyle anakaradan koparılarak Adaya yerleştirilen bu insanların
psikolojik, ekonomik ve özel sorunları bulunmaktadır. Gökçeada'da ekonomik ve
sosyal yaşamı, iç ve dışturizmi canlandırmak için, ulaşım Adanın en büyük
sorunudur. Tarım, hayvancılık, balıkçılık ve meyvecilikte altyapı hazırlıkları
bulunmasına rağmen, gelişmesinin önündeki en büyük engel, anakarayla yegâne
bağlantısı olan deniz ulaşımının hızlı ve düzenli sağlanamamasıdır. Gemi
seferleri hava muhalefeti nedeniyle çoğu zaman aksamaktadır. İktidarımızda
yapılacak çalışmalarla, her türlü hava şartlarında ulaşım seferlerini
yapabilecek çağdaş deniz ulaşım araçları tahsisi yapılacaktır. Acil sağlık
durumlarında sahil güvenlik botlarının görevlendirilmesi uygun görülmüş ve
uygulama da bu şekilde sürdürülmektedir. Özel sektörün, deniz ulaşımında
faaliyet göstermesi için teşvik edilmesinin yararlı olacağını düşünmekteyim.
Yüksek Planlama Kurulu kararıyla, özel sektör gemilerinin limanlardan ücretsiz
ya da Türkiye Denizcilik İşletmeleri gemileriyle aynı tarifeden yararlanmaları,
bu sektörde teşvik edici olacaktır. Bu husus, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğince de uygun görülmüştür.
Gökçeada'da, Karayolları yol ağına dahil
ve tamamı asfalt kaplama 118 kilometre karayolu bulunmaktadır. 1996 yılında,
yol ağında asfalt kaplama ve bakım yapılmıştır. Ayrıca, periyodik olarak,
yolların bakım ve onarım çalışmaları ihtiyaca göre yapılmaktadır. İnşaatı devam
eden havaalanı ve Kaleköy Balıkçı Barınağı için gerekli malzemeyi taşıyan ağır
tonajlı vasıtalar yol ağını kullanmaktadırlar. Havaalanı için dolgu malzemeleri
25 kilometre uzaklıktaki Uğurlu taşocağından alınmakta, balıkçı barınağı için
ise limana 11 kilometre uzaklıktaki taşocağı kullanılmaktadır. Ağır tonajlı
vasıtaların kullanıldığı Uğurlu-Merkez arasındaki dar ve standardı düşük 25
kilometrelik yolda satıh kaplama bozulmuş ve çökmeler meydana gelmiştir.
Bozulan yolların yapımı, havaalanı için çekilen malzemelerin bitirilmesiyle
yolların bazı kısımlarının genişletilmesi ve tehlikeli virajların kaldırılması
da gerçekleştirilecektir. İlçe içerisinde ulaşım yapılan yollarımız Ada
turizminin olumlu yönde gelişmesini sağlamaktadır. Yollarda meydana gelen
yıpranma ve çökmelerin süre geçirilmeden onarılması hususunda Karayolları ve
Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından gerekli tedbir alınmış olup,
Tepeköy bağlantısını sağlayan 3 kilometrelik yolda dar ve virajlı olan
güzergâhta genişletme yapılarak tesviye ve kaplama yapılması sağlanacaktır.
Gökçeada'da sağlık sorunları: Gökçeada
Devlet Hastanesi, konumu ve ulaşım şartları nedeniyle özel bir bölge olarak
yaklaşık 10 000 nüfuslu Gökçeada'ya hizmet veren bir sağlık kuruluşudur. Devlet
hastanesi, 50 yatak kapasiteli, 24 saat nöbet sistemiyle hizmette olan, altyapı
ve teknik donanım olarak yeterli bir kamu kuruluşudur.
Ancak, son olarak Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılan protokol gereğince,
herhangi bir SSK hastanesi veya dispanseri bulunmayan Gökçeada'da, SSK'lı
hastalarla ilgili bakım ve tedavi problemleri oluşmaktadır. Özellikle belli
kalem ilaçlarda uzman doktor imzası aranması, yatırılarak tedavisi gereken
SSK'lı hastaların Gökçeada Devlet Hastanesine yatışı SSK'nın genelgesiyle
engellenmiştir. Bu da, Ada'da ikamet eden SSK'lı hastaların mağduriyetine sebep
olmaktadır. Bu sorunun özellikle Gökçeada ve Bozcaada için özel bir
düzenlemeyle çözümlenmesi, telafisi imkânsız sağlık problemlerinin oluşmasını
engelleyecektir.
Sağlık Bakanlığına bağlı olarak çalışan
Gökçeada Devlet Hastanesinde, çocuk hastalıkları, nöroloji, ortopedi uzman
hekimlerine, Ada'nın ulaşım şartları da göz önüne alındığında, mutlak
gereksinim vardır. Ayrıca, 50 yataklı devlet hastanesinin 10 hemşire-ebeyle
yeterli sağlık hizmeti veremeyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.
Geçtiğimiz yıl sonunda, Bakanlık
tarafından ihalesi yapılan hemodiyaliz sisteminin sağlıklı işletilebilmesi
için, acilen, kan gazı ve iyon analizatörü cihazlarının da temini
gerekmektedir.
Gökçeada'da yaşayan tüm halkın sağlık
sorunlarının çözümlenebilmesi için;
1.- SSK'ya bağlı hastaların tedavi,
reçete, sevk, yatırılarak tedavi işlemlerinde adalara özel bir çözümün devreye
sokulması,
2.- Gökçeada Devlet Hastanesinin acil
hastalara müdahalede verimini artırabilmek için, eksik uzman doktor kadrosunun
tamamlanması,
3.- Yardımcı sağlık personeli -hemşire,
ebe, sağlık memuru, laborant, röntgen teknisyeni- eksikliklerinin hastane
potansiyeli gözönüne alınarak tamamlanması,
4.- Memur, tıbbî sekreter, hizmetli kadro
açıklarının tamamlanması,
5.- Günün tıbbî gereksinimlerine uygun
tıbbî cihaz ve ekipman eksiklerinin tamamlanması gerekmektedir.
Gökçeada, gerek mevcut yapısı gerekse
coğrafî ve askerî önemi de gözönünde tutularak, Türkiye açısından, bir vitrin
özeniyle yapılandırılması gereken bir vatan parçasıdır ve bunun için, başta
Gökçeadalılar olmak üzere herkes üzerine düşeni yapmalıdır ve yapacağına da
inanıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Çanakkale İlimize bağlı Bozcaada İlçesi, ada etrafındaki irili ufaklı adacıklar
dahil olmak üzere yaklaşık 42 kilometrekarelik yüzölçümüne sahiptir. Ada, Ege
Denizinin kuzeydoğusunda yer almaktadır; yaklaşık yerleşik nüfusu 2 500'dir,
yaz aylarında ise 12 000 kişiye çıkmaktadır; Çanakkale Boğazına 15 mil, Yanan
Adası Limni'ye 30 mil mesafededir; ulaşımın sağlandığı Ezine Geyikli Beldesi
Yükyeri Feribot İskelesine ise 3,4 mil uzaklıktadır.
Bozcaada , içturizm açısından ciddî bir
çekim merkezi haline gelmiştir. Plan revizyonu, İmar Kanununun 18 inci maddesi
uygulamasıyla, parselasyon ve arazi çalışmaları tescil işlemleri
tamamlanmıştır. Turizm gelişim projesi içerisinde kalan, Hazineye ait 13 parça,
toplam 67 863 metrekare arsanın, Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğüne
tahsisi yapılmıştır.
Altyapı çalışmalarında elektrik projesi
hazırlanmış olup -bu proje için- Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğünce
ilimize ödenek gönderilmiştir. Bozcaada Kaymakamlığının talebi üzerine,
Çanakkale TEDAŞ İl Müdürlüğünce elektrik projesi için yapılan keşif bedeli 54
000 000 000 TL'dir.
Parseller arasında açılacak yollar için
Bursa Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan keşif bedeli 216
000 000 000 TL'dir.
Mevcut limanın genişletilerek balıkçı
barınağı ve çekek yeri yapımı etüt çalışmaları Demiryollar, Limanlar ve Hava
Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü 6 ncı Bölge Müdürlüğü tarafından
bitirilerek, Genel Müdürlüğe gönderilen yatırım projeleri tekliflerinde 3
trilyon TL olarak yer almıştır. Bu ödeneğin hızlandırılarak, limanın
genişletilme çalışmalarının bir an önce tamamlanması için çalışıyoruz.
Bozcaada Kaymakamlığımızca -söz konusu
inşaat için- Hazineye ait arazi üzerinde taşocağı açılabilmesi için, Kültür
Bakanlığı izni alınmış ve Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğüne tahsis işlemi
tamamlanmıştır.
Hükümet konağı alanı içerisinde kalan 7
adet taşınmazın ifraz ve tevhit işlemleri tamamlanmış olup, tevhit sonrası 387
ada, 59 parsel nosunda 7 603 metrekare yüzölçümlü yerin cins tahsisi yapılarak,
cinsi arsa olarak değiştirilen Maliye hazinesi adına kayıtlı taşınmazın,
Çanakkale Defterdarlığının olurlarıyla hükümet konağı yeri olarak, Maliye
Bakanlığına tahsisi yapılmıştır.
Hükümet konağının projesi, Çanakkale
Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce hazırlanmış, Edirne Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulunca da tasdik edilerek hükümet konağı inşaatı ihalesi
yapılmış, halen yüzde 50 seviyelerinde inşaata devam edilmektedir.
Adanın kendisine has yapısı bozulmadan
denetim ve kontrollere devam edilmektedir.
Bozcaada'nın başlıca gelir kaynağı, turizm
gelirleri, balıkçılık ve mitolojik çağlardan beri dünyada ün yapmış üzüm
bağlarıdır. Bozulmaya yüz tutmuş olan üzüm bağları, partimizin vereceği
destekleme projeleriyle Ada halkının beklentilerine cevap verecektir.
Turizm sektörüne ümit bağlamış Ada
halkımız, genellikle yerli turizmde kendi olanaklarıyla çalışma yapmakta olup,
Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğünce etüt ve inceleme yapılarak,
eğitim de önplana çıkarılarak, yerli ve yabancı turizme yıllarca kısıtlı
imkânlarıyla cevap veren turizm sektörüne gerekli teşvik ve destekleme
verilecektir.
Ulaşımın, mevcut imkânların dışında, daha
süratli ve daha modern deniz taşıma araçlarıyla yapılması sağlanacaktır.
Bozcaada Sağlık Merkezinin, Sağlık
Bakanlığı tarafından, sağlık ocağına dönüştürüleceği, Sağlık Bakanlığı Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğünden öğrenilmiştir. Bozcaadamızda görev yapan doktor
ve sağlık personelinde azalma olmadan 24 saat hizmet veren sağlık ocağı
konumunu muhafaza edecektir. Acil durumlarda feribot seferlerinden ücretsiz
olarak yararlandırılması veya Adada görev yapan sahil güvenlik botlarından
istifade edilmesi uygun görülmüş olup, bu uygulamanın takibi de yapılacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte,
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla, Çanakkale ve adalarımızın gelişmesi,
güzelleşmesi ve yaşam standartlarının düzelmesi için gerekli her türlü devlet
desteğinin sağlanacağına ve bu gelişmelerin sağlanabilmesi için hükümetimizin
gerekli önem ve hassasiyeti göstereceğine inanıyor, hepinizi saygılarımla ve
sevgilerimle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarının
araştırılarak ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması için vermiş olduğumuz (10/3)
numaralı önergem hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, Çanakkale İlimiz
sınırları içinde yer alan ve 22 Eylül 1923'te Lozan Antlaşmasıyla Türkiye
Cumhuriyetine bağlanan Gökçeada, 290 kilometrekare yüzölçümüne, 95 kilometrelik
kıyı şeridi uzunluğuna sahiptir. Yerleşik nüfusu bugün için 9 000 civarındadır,
yazın, turizm mevsiminde de 20 000-25 000'lere ulaşan bir nüfusa sahiptir.
Değerli milletvekilleri, yine Çanakkale
İlimize bağlı olan diğer bir ada ilçemiz Bozcaada, ada etrafında irili ufaklı
adacıklarla beraber 42 kilometrekareye varan yüzölçümüne sahip bulunmakta ve
Ege Denizinin kuzeydoğusunda yer almakta, yerleşik nüfusu 2 500 dolayında
bulunmakta, içturizmin geliştiği aylarda, yaz aylarında 10 000-12 000 kişilik
bir nüfusa hizmet vermektedir. Bu iki adamıza da, esas olarak, ulaşım
Çanakkale'den, Eceabat'ın Kabatepe Limanından ve Ezine Geyikli İskelesinden
sağlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu iki adada yaşayan
insanların sorunları Türkiye'nin yaşadığı genel sorunlardan elbette ayrılamaz.
Türkiye'nin içinde bulunduğu önemli sıkıntıları, bu Adada yaşayan insanlar
yaşıyor; ayrıca, bu Adanın kendine has sorunlarını da yaşıyor. Dolayısıyla,
bizim bu araştırma önergesini vermiş olmamızın nedeni bu özel durumun, bu özel
sıkıntıların araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınmasına yöneliktir.
Adalarda, özellikle Gökçeada'da bugün için
Türk ve Rum nüfustan oluşan bir yapı oluşmaktadır. Ne acı ve ne yazıktır ki,
maalesef Rum nüfus süratle azalmış ve bugün için fiilî olarak 300 civarında Rum
vatandaşı Adada kalmıştır, 9 000 civarında da Türk kökenli yurttaşımız
bulunmaktadır bu yurttaşlarımız da, anakaranın çeşitli yerlerinden, çeşitli
altyapı projelerinde, köylerinden, kentlerinden edilen yurttaşlarımızda
Gökçeada'da yerleşmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, ada yaşamının bir kültür
olduğu ve adada yaşamanın ayrı bir kültürü gerektirdiği düşünülürse, buradaki
insanlarımız, sadece bu nedenden dolayı bile çok özel sıkıntılar yaşamaktadır;
çünkü, adada yaşamak ayrı psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sıkıntıları
beraberinde getirmektedir.
Değerli arkadaşlarım, 300 kadar Rum
vatandaşımız kalmıştır; ama, resmî kayıtlarda bu, 5 000'lere varmaktadır.
İnsanlar çeşitli nedenlerle yurtlarından kopmuş olup, yılın belli aylarında
gelip, Adayı, köylerini, oturdukları evleri ziyaret etmekte ve büyük bir
nostalji yaşamaktadırlar ve Adada, onların geliş tarihinde ekonomi, alışveriş
çok hızlanmakta ve Ada esnafı dört gözle bu insanların yolunu beklemektedir.
Adada, Dereköy, Tepeköy, Zeytinli,
Eskibademli, Kaleköy, Uğurlu, Yenibademli, Eşelek gibi eski ve yeni yerleşim
yerleri vardır. Özellikle Dereköy, on yıl öncesine kadar 2 000 haneye varan
yapısıyla Türkiye'nin en büyük köyü, hatta Ortadoğu'nun en büyük köyü
özelliğini taşıyordu; ama, bugün, maalesef, evlerin yıkılmaya başladığı ve
insanların anılarının birer birer yok olduğu bir tabloyu görmekteyiz.
Yine, Tepeköy, bir tepeye yaslanmış,
özellikle 15 Ağustos şenliklerinin yoğun bir şekilde kutlandığı ve insanların
gelip evlerine yerleştiği, evlerini tamir ettirdiği bir köy ve görülmesi
gereken bir köydür.
Zeytinli de, yine, eski mekânları koruyan
ve o güzel nostaljik ortamını korumaya çalışan, özellikle, yüz yıldır bir
gelenek olan madamın dibek kahvesinin içildiği bir köydür ve Adanın en güzel
gözlendiği, Ada merkezinin en güzel görüldüğü köydür.
Kaleköy, turistik tesislerin yoğun olduğu
ve turizm yatırımlarının yoğunlaştığı bir yerdir.
Uğurlu'da atıl bir liman bulunmakta ve
maalesef, gerekli ekonomik verimlilikte kullanılamamakta, Ada ekonomisine
gerekli katkıyı yapamamaktadır.
Yenibademli-Eşelek Köyü, Biga'da yapılan
bir baraj inşaatından dolayı yurttaşlarımızın göç ettirilmesiyle kurulmuş yeni
bir köydür, çok özel, çok yeni sorunları bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Gökçeada çok özel
bir adadır. Örneğin, Gökçeada, dünyada su kaynakları en bol olan ve kendi
kendine yeten adalardan biridir ve bol tepelerin bulunduğu, ovaların bulunduğu,
vadilerin içinde olduğu bir adadır. Gökçeada, Akdeniz ve Marmara iklimlerini
içinde barındıran, çok güzel koyları olan, turizme çok elverişli ve gerçekten
Türkiye'nin tanıtamadığı, Türk halkının yeteri kadar tanımadığı ve ulaşım
olanaklarından dolayı, maalesef, insanların gidip gelmede büyük eziyet
çektikleri bir adadır.
Değerli arkadaşlarım, Adada bulunan kamu
kampları, maalesef, gerekli bakımları yapılmadığından ve kış aylarında atıl
kapasitede kaldıklarından yöre halkına yeterli katkıyı sağlayamamaktadır. O
nedenle, bu kamu kamplarına yeterli özenin gösterilerek, gerekli tadilatlarının
yapılmasını ve mümkünse, buraların kış aylarında da çeşitli eğitim
çalışmalarının yapılması gereken yerler olarak değerlendirilmesini istiyoruz.
Uğurlu Limanının da, Ege Denizinde Limni
Adasıyla ve diğer Yunan adalarıyla ekonomik ilişkiye geçilmesi nedeniyle
kurulduğu farz edilirse, bu işlerliğinin bir an önce kazandırılıp ada
ekonomisine katkıda bulunması gerekmektedir.
Adada havaalanı vardır ve havaalanını
genişletme ve büyütme inşaatı devam etmektedir.
Adada yoğun bir dedikodu vardır, adanın
bir kumar merkezi olarak er geç kullanılacağı söylenmektedir ve ada ekonomisi
buna göre yapılanma arayışı içerisindedir. Eğer, bu girişim yapılacaksa, bunu,
Ada halkı bilmek ve ona göre vaziyet almak istemektedir. Yapılmayacaksa, diğer
tedbirler alınmalı, Ada halkı için,
orada, başka ekonomik girişimlerle Ada yaşanabilir hale getirilmelidir.
Gene, eski, açık bir cezaevi vardır,
perişan olmuş bir vaziyettedir, maalesef, orada, yok olup gitmektedir ve
ekonomiye kazandırılması gerekmektedir.
Diğer bir adamız Bozcaada'da da Rum ve
Türk nüfuslar yüzyıllardır beraberce yaşamakta, barış ve kardeşliğin
örneklerini vermekte olup otuz civarında Rum yurttaşımız kalmıştır. Adamızın
tamamı arkeolojik doğal SİT alanıdır ve maalesef, ada, yeteri kadar Türkiye'ye
tanıtılamamaktadır. Son yıllarda tanınmaya başlamasıyla içturizm hareketleri
gelişmiş; ama, adanın doğal SİT yapısının korunması yönünde maalesef endişeler
oluşmaya başlamıştır. Adada, mutlak surette, arkeolojik kazılar yapılmalı ve
adanın tanıtımı, yöredeki en büyük arkeolojik kent olan Troya'yla
özdeşleştirilmelidir.
Gene, adada, İller Bankasının devam
ettirdiği kanalizasyon altyapı inşaatı, adadaki duyarlı yurttaşlarımızı zaman
zaman endişeye sevk etmektedir. Şöyle ki: Yapılan kanalizasyon çalışmalarının,
adadaki SİT ve doğal SİT alanına zarar verebileceği endişesini orada yaşayan
birçok entelektüel ada halkı taşımaktadır. Burada, sonuçta, yapılacak
kanalizasyon çalışması konusunda, yeterli arıtmanın olup olmayacağı,
arıtıldıktan sonra deşarjın nereye, ne şartlarda yapılacağı belli değildir. O
nedenle, geliştirilen projeler, tartışılan konular vardır ve bunların, mutlaka,
ada halkıyla tartışılarak, gerekirse projede tadilatlar yapılmalı ve adadaki
doğal konum ve doğa, mutlaka, titizlikle ve inatla korunmalıdır; Adanın bütün
sermayesi budur.
Değerli arkadaşlarım, Adanın, elbette ki,
en büyük sorunu, tartışmasız bir şekilde, ulaşımdır. Gökçeada'ya, yazın, özel
bir kuruluşun temin ettiği ve çalıştırdığı bir araçla ve Türkiye Deniz
İşletmelerinin arabalı vapurlarıyla Kabatepe'den ulaşım sağlanmakta; ayrıca,
Çanakkale'den de yaz aylarında feribot seferleri düzenlenmektedir. Gerçi, şu
anda, kış olması nedeniyle feribot seferleri yapılamamakta; çünkü, feribot
bakımdadır. Adalıların başına bu hal sık sık gelmekte -ya arabalı vapurunun
kapağı bozulur ya rüzgâr çıkar- adalılar, bazen üç dört gün Çanakkale'de
zorunlu misafirliğe tabi olmaktadır. Dolayısıyla, aynı şey, Adada kalanlar için
de geçerlidir. Mesela, bir avukat, Adaya bir dava görmeye gitmekte birden rüzgâr çıkınca da Adada bir hafta
zorunlu olarak kalmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, burada,
ulaşımdaki bu engeller süratle giderilmeli ve yöreye has bu sularda, her
ortamda seyahat edilebilecek ulaşım araçları, mutlaka, Adanın anakarayla
irtibatını sağlamalıdır.
Bozcaada, anakaraya daha yakın mesafede
olduğu için -anakaraya 3,5 mil civarında bir mesafededir- yazın 6 defa, kışın 3
defa arabalı vapurlarla sefer yapılmaktadır.
Arkadaşlar, en sıkıntılı durumlardan bir
tanesi de -bakın, dikkatinizi çekiyorum- sağlıktır. Benden önce konuşan AK
Parti sözcüsü Sayın İbrahim Köşdere, sağlıkla ilgili eksiklikleri,
duyarlılıkları aksettirdi, onlara girmeyeceğim; ama, şu anda çok önemli bir
sorun var. Adada yaşayan ve sıkıntılı bir durumda olan, rahatsızlanan bir
insanın anakaraya ulaşmasıyla ilgili ciddî sıkıntılar vardır. Bugün için, bir
kişi hastalandığında, acil durum olduğunda, arabalı vapuru -normal seferler
dışında- Bozcaada'dan 1 800 000 000 Gökçeada'dan da 2 100 000 000 anakaraya
ulaşmaktadır. Bu, birçok insan için, ada halkı için "orada ölün"
demektir. Bu, ne biçim bir anlayıştır?! Bu anlayışın süratle değişmesi, ada
halkının bu stresten ve sıkıntıdan kurtarılması ve yerel yöneticilerin de bu
baskıdan kurtarılması gerekmektedir. Sonuçta, vatandaş rahatsızlanınca, yörenin
kaymakamı, belediye başkanı, sağlıkla ilgili bu sorunu çözmek zorunda kalmakta
ve çok sıkıntılı durumlar yaşamaktadırlar; bu konu, süratle giderilmelidir.
Kalıcı çözüm, Çanakkale'ye, mutlaka, bir ambulans helikopter temin etmektir;
yıllardır konuşulur; ama, hiçbir iktidar, Çanakkale Vilayeti emrine, bugüne
kadar, bir ambulans helikopter temin edip, verememiştir; mutlaka, en kısa
zamanda bu giderilmelidir.
Değerli arkadaşlar, Adada ve adalarda
yaşam, ekonomi... Tabiî, adada ve adalarda, ekonomik faaliyetler çok kısıtlı
olanaklarla yapılabilmekte; çünkü, bugün, adalardaki ekonomik faaliyetler,
doğaldır ki, tarımsal ağırlıklıdır. Adalarda, bitkisel tarımla ilgili olarak,
bağcılık, zeytincilik ve dolayısıyla şarapçılık yapılmaktadır. Gökçeada'da
hayvancılık ve bir miktarda da balıkçılık yapılmaktadır. Anakarada bu ekonomik
faaliyetlerle uğraşan insanların sorunlarını çözemediği bir ülkede, Adada
bunların ne kadar zor yapıldığını, Adada yaşayan insanlara hiçbir ayrıcalık
tanınmadığında, özel desteklemeye tabi tutulmadığında, buradaki insanların ne
durumda olduğunu, herhalde, herkes tahmin ediyordur.
Değerli arkadaşlarım, Gökçeada'da sulu
tarım yapılabilme olanakları vardır, üretim olanakları vardır; ama, sulu
tarımla elde edilen ürünleri vatandaşın değerlendirmesiyle ilgili hiçbir tedbir
alınmamıştır. Geçen yıl, yöremizde -özellikle, domates ve biber bizim yöremizin
önemli bir ürünüdür- kapya biberi, maalesef, tarlalarda sürülüp, gübre olarak
kullanılmıştır. Zeytincilik, yine öyle; yöredeki insanlar, maalesef,
ürettikleri ürünü yeteri kadar değerlendirememektedirler.
Bakın, özel sektörün ve bazı
girişimcilerin biyolojik ve ekolojik tarımla ilgili yaptığı, kendiliğinden
yaptığı girişimlerinin, mutlaka, desteklenmesi ve bence, ada halkının, tarım
konusunda, mutlaka, biyolojik tarıma yönlendirilmesi ve bu konuda desteklenmesi
gerekmektedir; çünkü, adanın biyolojik tarıma çok uygun bir yapısı vardır.
Hayvancılıkta, başıboş hayvancılık vardır; yani, adaya gidenler görünce
şaşırırlar, hayvanlar -koyunlar, keçiler- başıboş dolaşırlar. Hangi hayvanın
kimin olduğu belli bile değildir, onların özel işaretleri vardır. Yılın belli
aylarında o hayvanlar toplanır, yünlerinden istifade edilir -sütlerinden
kesinlikle istifade edilmez- gerektiğinde kesilerek etlerinden istifade edilir.
Dolayısıyla, genel olarak etinden istifade edilmek üzere hayvancılık
yapılmaktadır. Bu da, tabiî, bitkisel tarımda birtakım zorluklar meydana
getirmektedir; başıboş dolaşan hayvanlar, bitkisel tarım alanlarına zarar
vermektedir. Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi meralar ıslah edilmemiştir.
Balıkçılık türü olarak kıyı balıkçılığı
yapılmaktadır. Balıkçılıkla ilgili barınaklar yetersiz olduğundan, maalesef, bu
konu sıkıntı yaratmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, yine, trolle balık
avcılığı, tabiî, ada halkının en büyük sıkıntısıdır. Bu durum, küçük
balıkçıları mağdur etmekte ve çok zaman, ada balıkçısı, tuttuğu balıkları
değerlendirmede -demin anlattığım nedenlerle, balık taze tüketildiği için-
sıkıntıya düşmektedir.
Esnaf zordadır; çünkü, yazın iki aylık bir
turizm mevsiminde ona görev vaziyet alan, borçlanan esnaf, en ufak bir
aksilikte borcunu ödeyememektedir. Yine, Ada esnafı, anakaradakinden çok farklı
sıkıntıları içinde barındırmaktadır; esnafın durumu budur.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, buraya
çıkmadan önce, konunun bugün gündeme geleceğini bildiğim için, yöredeki
çiftçilerle görüştüm "ne söyleyeyim, nedir sıkıntınız, galiba, öğrendiğimiz
kadarıyla iktidar partisi araştırma önergesini reddedecek, o nedenle, hiç
olmazsa bu fırsattan istifade sorunlarınızı aktarayım" dedim. Ben,
onlardan, tabiî, Adaya özgü, spesifik birtakım şikâyetler beklerken, maalesef,
doğrudan desteklemeden bahsettiler,doğrudan desteklemeyi bekliyor çiftçi;
oradaki çiftçi de onu bekliyor. O nedenle, doğrudan desteklemelerin bir an önce
ödenmesi ve mazot fiyatlarının da bir an önce yarıya düşürülmesi gerekmektedir,
söz verildiği üzere;ama, maalesef, 6 defa zam oldu galiba.
Değerli arkadaşlarım, Bozcaada'da da
farklı sorun yok. Bozcaada'nın bir farklı yapısı var, Türkiye'nin en güzel
bağlarını barındırır içerisinde. Bozcaada'ya girersiniz, hakikaten, bozca bir
adadır ve bu şaraplar nerede oluyor, bu bağlar nerede diye merak edersiniz;
ama, müthiş bir yeşillik vardır, bağların müthiş bir güzelliği vardır içeride.
Bozcaada, bugün, Türkiye şarap üretiminin yüzde 8'ini tek başına
gerçekleştirir, 10 000 dönüm bağ vardır. Dolayısıyla, Bozcaada'daki bağların
yapısının bozulmaması gerekmektedir. Dünyanın en lezzetli çavuşüzümünü Bozcaada
yetiştirmektedir. Yalnız, şaraplık üzümlerde, karasakız ve vasilaki
üzümlerinde, alkol oranı fazla olduğundan, tür değişikliğine gitme çalışmaları
vardır, bu çalışma mutlaka desteklenmelidir.
Bozcaada'nın ucuz şarap üreticisi
yapısından kurtarılması ve halkın, mutlaka, kaliteli şarapları üretebileceği,
el şarapçılığının da desteklendiği bir yapının ortaya çıkması ve bu konuda,
mutlaka, bilgi ve kredi desteğinin sağlanması gerekir.
Değerli arkadaşlarım, biz, esas olarak, bu
önergeleri, daha önce, birinci imzası diğer Çanakkale Milletvekilimiz Sayın
Özay'a ait olan Gelibolu Tarihî Millî Parkıyla ilgili araştırma önergemizi ve
Gökçeada ve Bozcaada'nın sorunlarının tartışılmasıyla ilgili verdiğimiz
önergeleri, kesinlikle, seçim kaygısıyla ve seçmene selam babından vermedik;
çünkü, Gelibolu Tarihî Millî Parkı sınırları içerisinde yaşayan insan sayısı 10
000'dir, bu iki adada da yaşayan insan sayısı 12 000'dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Biz, seçmene
mektup yazacak olsak, çok daha geniş seçmen kitlelerini ilgilendiren, çok daha
kolay ajite edilebilecek konuları buluruz ve biliriz. Bu konular, kesinlikle,
ekstra sorunları içerisinde barındıran ve Çanakkale'de çok özel, Çanakkale'nin
Türkiye'ye mal olmuş sorunlarıdır. Bu sorunların, mutlaka ve mutlaka, bir
komisyon kurularak araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Ben, bu nedenle, iktidar grubunun, hiç
olmazsa bu konuya ilgisinin olumlu olacağına ve araştırma komisyonu kurulmasına
olumlu oy vereceğine inanmak istiyorum; mutlaka inanmak istiyorum... Canlarının
istediği ve doğru buldukları konularda, kendi konularında biz destek
verdiğimizde, nasıl ki "oh oh, ne güzel uyuşma var, ne güzel
uzlaşıyoruz" diyorlarsa, gelin, burada da uzlaşalım. Lütfen... (CHP
sıralarından alkışlar)
Uzlaşma iki taraflı olur, iki taraflı; tek
taraflı olmaz. Tek taraflı uzlaşma, bir yerde kopar, biter ve bu Parlamentoda,
iktidar da, muhalefet de, ne yaptığını, ne yapacağını bilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, bakın -burada
ilgiyle izliyorum- gündemdışı konuşmaların üçte 2'sini iktidar partisi yapıyor.
Halbuki, konuşacak olan biziz, biz... Siz iş yapacaksınız, siz seçmene
icraatlarınızı yollayacaksınız, biz eleştirilerimizi... İktidar iktidarlığını
bilecek, muhalefet de muhalefetliğini bilecek. Parlamentoda, birileri,
başkalarının işini yapmaya kalkar, demokraside taşlar oynatılırsa, o zaman,
demokrasi sıhhatli yürümez, doğru yürümez, doğru sonuç alınmaz; boşluklar
doldurulur. Onun için, Cumhuriyet Halk Partisinin bu iyi niyetli yaklaşımının,
iktidar partisi tarafından, lütfen, suiistimal edilmemesi gerektiğini
düşünüyorum.
Bakın, Gelibolu Tarihî Millî Parkı
hakkında, burada, herkes güzel sözler söyledi, kimse de kötü söyleyemez; ama,
Gelibolu'ya sahip çıkmak, tarihî millî parka sahip çıkmak, orası için yazılmış
güzel şiirler okumakla olmaz; orada, o millî parkın içinde yaşayan insanların
sorunlarına eğilmekle olur, sahip çıkmakla olur. Oradaki insanların sorunlarını
çözmezseniz, yaptıklarınız, yine, bir gün mahvolabilir. Onun için, mutlaka, o
millî parkın içindeki insanların sorunlarını çözmek ve gereklilikleri yerine
getirmek zorundasınız.
Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve
düşünceler içerisinde, ben, tüm bu değerlendirmelerimizin ışığı altında,
ülkemiz için stratejik önemi haiz iki adamız olan Bozcaada ve Gökçeada'nın
ekonomik ve sosyal yönden geri kalmasını önlemek ve tedbirler almak amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini
Yüce Meclisin takdirine sunuyorum; gereğinin yapılacağına olan inancımı
kaybetmek istemiyorum.
Yüce Meclise en derin sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Küçük.
Önerge sahipleri adına, Çanakkale
Milletvekili Sayın İsmail Özay; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Özay, süreniz 10 dakikadır.
İSMAİL ÖZAY (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti için jeopolitik önem arz eden
Bozcaada ve Gökçeada'nın sorunlarını ve çözüm yollarını tespit etmek amacıyla
Meclis araştırması önergesi veren imza sahipleri adına söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi, bu nedenle, saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, benden önceki
arkadaşlarımız, özellikle resmî bilgileri, internetten indirilmiş sayısal
rakamları güzel sözlerle, gölüyle, denizin mavisiyle, yeşiliyle aktardılar.
Bense, biraz daha farklı sorunları gündeme getirmeye çalışacağım. Özellikle, bu
bölgede stratejik anlamda, insanların karnından konuştuğu, resmî otoritenin
zaman zaman bu konuların konuşulmasında sakınca olduğunu iddia ettiği konuları
dile getireceğim; çünkü, özellikle, bu konuların konuşulması gereken yerlerin
başında Yüce Parlamentonun olduğuna inanıyorum. O nedenle, bu Meclis
araştırmasının açılmasını destekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz konuların
bir kısmına değinerek geçeceğim. Adalar, 76 yıl önce oluşturulmuş, 1151 sayılı
Yasa ile yönetilmektedir. Bu yasada, bu bölgenin yönetilmesiyle ilgili olarak,
seçilmiş 20 kişiden oluşan bir encümen kanalıyla adaların yönetilmesini
önermektedir; ancak, şu anda memurlardan oluşan İlçe İdare Kuruluyla bu yönetim
gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, Türkiye'de bütün ilçelerin il genel meclisi
üyeleri mevcuttur; ama, Türkiye'de bir tek 2 ilçenin il genel meclisi üyesi
yoktur. Bunlar, yasanın özel olarak uygulamaya koyduğu yönetim şekilleridir.
Özellikle bu bölgede, Millî Güvenlik Kurulu bünyesinde Adalar Daire Başkanlığı
bulunmaktadır. Adalar Daire Başkanlığı, bu bölgeye yapılacak olan her türlü
yatırım, her türlü girişim konusunda yönlendirici ve etkileyici kararları almak
konumundadır.
Değerli arkadaşlarım, özellikle 1960'tan
sonra bu bölgede göç hareketleri yaşanmıştır; biraz önce Sayın Küçük
arkadaşımız bahsettiler. Bu göç hareketlerinin yaşandığı süre içerisinde,
1960'lı yıllarda uygulanan istimlak politikaları kayda değer, geleceğimize
yönelik araştırma için önemli bir nedeni oluşturmaktadır. Örneğin, göç
hareketlerinin oluştuğu, yaklaşık 5 000 civarında Rum yurttaşın buradan
uzaklaştığı dönemde, açık cezaevi kurulması ve bu anlamdaki istimlak
politikasının gündeme getirilmesi, incelenmesi gereken bir konudur. Şu anda
bomboş olan Köy Hizmetleri ve Tarım İşleri Genel Müdürlüğünün alanları bugün
için de değerlendirilmesi gereken bir durumu içermektedir.
Hepimizin bildiği bir başka konu; ABD
Ortodoks Ruhanî Lideri Yakovas, Gökçeadalıdır. Fener Rum Patriği Barthelemeos,
Gökçeada Metropolitliğinden bu bölgeye geçmiştir. Dünyadaki önemli
metropolitlerden birisi Gökçeada'da bulunmaktadır. Yaklaşık 15 Ağustosta, 2
000-3 000 civarında -her yıl giderek artması söz konusu- olan insanın inanç
turizmine yönelik kaynaşmaları burada gerçekleştirilmektedir.
Bilinen Fethiye'deki Kayaköy, terk edilmiş
hayalet köylerden birisidir; ancak, mübadele anlaşması gereği bu bölge
boşaltılmıştır; ama, batıda, Gökçeada'da yaşayan bir kent, 2 000 nüfusun
yaşadığı Dereköy, yaşarken hayalet köy haline getirilmiştir. Bunların
nedenlerini Yüce Parlamentonun sorgulaması gerekmektedir.
Şu anda, mülkiyet değişimi söz konusudur.
Özellikle mülkiyet değişimini gerçekleştiren insanların, daha önce Yunanistan'a
göçen; ama, şimdi buradaki haklarını kullanmak isteyen insanlar olduğu; ayrıca,
eğlence dünyasına, kumar turizmine yönelik girişimlerin olduğu konusunda bazı
karapara aklayıcıların burada mülkiyet edinme hakkını kullanmaları, belki,
araştırma konusu yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bir başka konu;
burada uyguladığımız iskân politikasını değerlendirmek durumundayız. Yurdun
çeşitli köşelerinden -Ispartasından, Erzurumundan, Sıvasından, Karadenizinden,
Bulgaristan'ından- insanları, şu veya bu nedenle oraya gönderdiğimizde, oradaki
siyasal ve sosyal yapının, şimdi bölgesel esaslı bir kaosa, bir kargaşaya
gittiğini, bu arada, insanların Karadenizli-doğulu çekişmesi içerisinde siyasî
ve sosyal yapıyı oluşturduklarını görmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce
söylendiği gibi, amacımız, sadece bu küçücük bölgedeki seçmen arkadaşlarımıza
bir mesaj gönderme amacına yönelik değildir. Bakın, eğer adalarla ilgili
araştırma yapılacak olur ise, şunların da sonuçları, nedenleri ortaya
çıkacaktır. Örneğin, Lozan Antlaşmasının adalardaki silahsızlanmaya yönelik
değerlendirmeleri, bu araştırmada gündeme getirilecektir.
Ayrıca, Türkiye'nin, Kıbrıs'ta veya başka
bir bölgedeki -şimdi özellikle Annan raporuyla ilgili göç politikasının
değerlendirildiği bir dönemde- göç politikasının, Türkiye'nin iskâna dayalı
yerleşme anlayışının, Gökçeada'da da ne tür sorunlar yarattığının
değerlendirmesi, belki bu araştırmada ortaya çıkacaktır.
Örneğin, Batı Trakya'da Türk nüfusa
yapılan haksızlığı defalarca dile getirdiğimiz bir gerçektir. Gerçekten, batı
Trakya'da Türk nüfusa yönelik baskılar yapılmıştır; ama, bu baskıların önemini,
haksız karşıtlılık ilkesinin dayanağının Bozcaada ve Gökçeada olduğunun
bilinmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım, son günlerde,
özellikle, zilyetlik ilkesinin, zilyetlikten dolayı tapu tescillerinin gündeme
getirildiği ve Kıbrıs'ta başımızı ağrıtması söz konusu olan Loisidiu
kararlarına yönelik, bu bölgedeki insanların İnsan Hakları Mahkemesine yavaş
yavaş gitme hazırlıkları içerisinde olması konusundaki değerlendirmeyi Yüce
Parlamentonun yapması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, sözlerimi
bitirirken, içtenlikle şunu söylemek istiyorum: Bulunduğum yörede ondört yıl
kamu görevinde bulundum, belediye başkanlığı yaptım on yıl aktif siyaset
yaptım; bu konuları şu veya bu nedenle ifade etmeye kalktığımda hep karşımıza
güvenlik gerekçeleri çıkarılmıştır, devletin âli menfaatlarından
bahsedilmiştir. Şüphesiz ki, bunlar önemlidir; ama, özellikle, orada yaşayan
insanların değerlerini ifade etmeye yönelik masumane çabalarımız, hep etkili
çevreler tarafından durdurulmuş ve dindirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, sözlerimi
bitirirken, burada yeni bir milletvekili olarak, iki noktada çalışma yaptık, bu
iki noktanın bir tanesinde başarısız olduğumuzu gördük. Bu, Gelibolu
Yarımadasındaki Millî Parkla ilgili araştırma önergemizdi. Bununla ilgili
-biraz önce Sayın Küçük arkadaşım değindi- detaya girmek istemiyorum, takdir
hakkıdır; ama, bu tecrübesizliğim içerisinde, özellikle, AKP'li
arkadaşlarımızın bu önergelere yönelik anlayışlarını, bu önergedeki karara bir
mesnet oluşturması bakımından sunmak istiyorum: AKP Grup Başkanvekilimiz
"bu çok önemli bir konu, bunu Meclis araştırmasıyla gündeme getirmenizin
hiç gereği yok. Biz geçtiğimiz dönemlerde Meclis araştırması yaptık, sonuç alamadık.
Bunu elbirliğiyle gerçekleştirelim"
dediler; ama, baktım, AKP'li arkadaşlarımızın birçok Meclis araştırması
önergesi verdiklerini gördüm. Demek ki, bu sav doğru değil; Meclis araştırması
da sonuçlara ulaşabilmek için ciddî argümanlardan bir tanesi.
Bir başka konu, başka arkadaşlarımız,
AKP'li arkadaşlarımız, "keşke bize önceden haber verseydiniz"
dediler; ama, bakıyorum uygulamalarda, yine, AKP'li arkadaşlarımızın verdiği
hiçbir Meclis araştırmasında kimsenin kimseye haber vermesi söz konusu değil.
Şüphesiz ki, demokratik yaklaşım içerisinde Parlamentonun İçtüzük gereği
anlayışı içerisinde bilgilenme hakkı her grup için geçerlidir.
Değerli arkadaşlarım, bir de çok kısa söz
var:"Evet, siz iyi çaba sarf ediyorsunuz; ama, bakanlarımız bu işi bilir,
bakanlarımız bu işi takip ediyor" diyorlar. Gördük; Gelibolu Yarımadası
konusunda da Sayın Orman Bakanımızın "ben bu konuyu çok iyi
biliyorum" demesi ve son yasa tasarısından yöre milletvekillerinin bile
haberinin olmaması -birkaç gün sonra gelecek Gelibolu Yarımadasıyla ilgili-
ilginç bir örnek olarak ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu söylediğim
anlayışlar içerisinde, gerçekten, bu bölgedeki sorunların kişisel sorunlar
olmaması, gelecekte Ege sorunlarına yönelik önemli bir etken oluşturacak
oluşumu da gerçekleştirmesi nedeniyle, araştırma önergesine, AKP'li
arkadaşlarımızın ve diğer milletvekili arkadaşlarımızın olumlu oy vermesini
bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özay, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması
önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılması
hususunu oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar [!])
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz
henüz dolmamıştır; ancak, grupların, diğer Meclis araştırması önergeleri
üzerinde konuşacak sözcülerinin hazır olmaması ve gruplar arasındaki mutabakat
nedeniyle, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 15 Ocak 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.00