BIM 2 1 2003-01-23T13:37:00Z 2003-01-23T13:37:00Z 31 18342 104550 TBMM 871 209 128394 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 2       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

20 nci Birleşim

9 . 1 . 2003 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. – TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin’in, Türk Hava Yollarına ait “Konya” adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına inerken, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan’ın, Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz’ün, Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan’ın, 10 Ocak Gazeteciler Günü nedeniyle gazetecilerin sosyal güvenlik sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter’in davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/147)

2. – Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/148)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34 milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17)

IV. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – 18 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olmasına ilişkin AKParti Grubu önerisi

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/311) (S. Sayısı : 15)

2. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S.Sayısı : 18)

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Makedonya’daki Ata-Evi’nin (Müze-Ev) yeniden inşa edilmesine,

– Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ’da yürütülen kazıların ödeneklerine ve Tekirdağ Müzesinin personel ihtiyacına;

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/41, 42)

2. – İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in, Merkez Bankasının müdahalesiyle Demirbank’ın fona devrinin önlenip önlenemeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan’ın cevabı (7/37)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Ağrı Milletvekili Naci Aslan, Ağrı İlinin ekonomik, sosyal ve güncel sorunlarına,

Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün de elma üreticilerinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;

İstanbul Milletvekili Ersin Arıoğlu'nun, Erzincan İli ve civarında 27 Aralık 1939'da meydana gelen depremin 63 üncü yıldönümüne ve konusu yalnız "deprem" olan bir ihtisas ve araştırma komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Bihlun Tanaylıgil ve 30 milletvekilinin, tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol açan holdinglerin faaliyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16) okundu; önergenin, gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Millî Savunma Komisyonu başkan ve üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 8 Ocak 2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine; aynı gün gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 16 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Gelir veya Aylık Almakta Olanlara Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına, 13 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci sırasına, 14 sıra sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü sırasına, 15 sıra sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 4 üncü sırasına alınmasına ve tasarıların görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.

Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve CHP Grubuna düşen bir üyeliğe, Ankara Milletvekili İsmet Çanakçı, seçildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına alınan:

Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Gelir veya Aylık Almakta Olanlara Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/341) (S. Sayısı : 16), görüşmeleri takiben yapılan açık oylamadan sonra,

Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/300) (S. Sayısı: 13),

Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/291) (S. Sayısı : 14),

Yapılan görüşmelerden sonra,

Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı;

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının (1/311) (S. Sayısı : 15) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

9 Ocak 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.26'da son verildi.

İsmail Alptekin

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Yaşar Tüzün

Mevlüt Akgün

 

Bilecik

Karaman

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

                                                   II. – GELEN KÂĞITLAR                                          No. : 27

9.1.2003 PERŞEMBE

Tasarılar

1. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütü Arasında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Uluslararası Sekreteryası İçin Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/348) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)

2. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/349) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)

3. – Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/350) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)

4. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/351) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)

Teklif

1. – Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ekli (1) Sayılı Cetvelinin "III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı"  Bölümünün (C) Bendinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/26) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.1.2003) 

Raporlar

1. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı : 17) (Dağıtma tarihi : 9.1.2003) (GÜNDEME)

2. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı : 18) (Dağıtma tarihi: 9.1.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

2. – Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, GAP kapsamındaki bazı uygulamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/91) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, Şanlıurfa'da yapımı devam eden uluslararası hava alanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/92) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

3. – Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun bilgi edinme hakkını düzenleyecek yasa çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/93) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)

4. – İzmir Milletvekili Erdal Karademir'in, Karayolları Genel Müdürünün bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/94) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

5. – İzmir Milletvekili Erdal Karademir'in, AKP İzmir İl ve Menemen İlçe Başkanı ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/95) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

6. – Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çerkezköy Devlet Hastanesinin çeşitli sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/96) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

7. – Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatında vekâleten görev yapan bürokratların atanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/97) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

8. – Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Sakarya-Karasu, Kırklareli-İğneada kıyı bandı çevre düzeni planına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/98) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

9. – Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Kırklareli'nin sınır ticaretine ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/99) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

10. – Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/100) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

11. – Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Çukurova Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/101) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)

Meclis Araştırması Önergesi

1. – Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34 Milletvekilinin, Diyarbakır  Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve  polis memurları cinayetinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/17)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

9 Ocak 2003 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. – TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin’in, Türk Hava Yollarına ait “Konya” adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına inerken, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün, Meclisimizi, ülkemizi acıya boğan bir acı haberle açmak durumundayız. Hepinizin bildiği gibi, Türk Hava Yollarına ait bir uçağımız Diyarbakır Havaalanına inerken, elim bir kaza sonucu birçok yolcumuz hayatını kaybetmiştir; kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum Başkanlık Divanımız ve Yüce Heyetiniz adına, ailelerine sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun ve yaralı olarak kurtulan yolcularımıza da en kısa zamanda acil şifalar diliyorum.

Henüz bu acımızı beraberce hissettiğimiz bir anda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin iki uçağının da Malatya üzerinde çarpışmak suretiyle elim ve vahim bir kaza vukua bulmuştur. Bu kazanın acısını da Yüce Meclis adına paylaşıyor ve şehit olan genç subaylarımıza, komutanlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum, Silahlı Kuvvetlerimize, Ordumuza başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Bu tip kazaların, üzücü olayların bir daha tahakkuk etmemesini, tekerrür etmemesini de Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum. İnşallah, acılar sarılacaktır, milletimiz bu tip büyük acıları her zaman için sarmıştır.

Bu duygularla sizleri yeniden selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşımız gündemdışı söz istemişlerdir; kendilerine, müracaat sırasına göre söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınması konusunda söz isteyen, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'a aittir.

Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan’ın, Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına dair düşüncelerimi sizlere arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, dün Diyarbakır'da, bugün Malatya'da meydana gelen uçak kazalarında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ailelerine başsağlığı, yaralı olan vatandaşlara ise acil şifalar diliyorum. Bütün Türk Milletinin ve Silahlı Kuvvetlerimizin başı sağ olsun diyorum.

Ülkemizin, ABD ile olan ticarî ilişkilerini güçlendirmek maksadıyla çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. Nitelikli sanayi bölgesi adında, Ürdün İrbid Serbest Bölgesine benzer bir projenin Türkiye'de gerçekleştirilmesi yönündeki çalışmalara başlanılmış bulunmaktadır.

Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınabilmesi için gerekli olan tüm kriterlere sahip olduğunu görmekteyiz. Şöyle ki, Mersin Serbest Bölgesi, modern bir altyapıya sahip olup, altyapıyla ilgili yeni yatırım ve finansman gerektirmeyecek yapısıyla, yeni projelere açık durumdadır. Mersin Serbest Bölgesi 786 000 metrekarelik açık yatırım alanı üzerine inşa edilmiştir ve  yaklaşık 500 000 metrekarelik kapalı alanı ve nitelikli sanayi bölgesi projelerine yönelik olarak kullanılmaya hazır 250 000 metrekarelik kapalı alanı; bununla beraber ileride gerekli olduğu takdirde bölgenin doğu ve batı yönünde yaklaşık 500 000 metrekarelik genişlemesine müsait açık yatırım alanı mevcuttur.

Mersin Serbest Bölgesi, Doğu Akdeniz ve ülkemizin en büyük limanlarından biri olan Mersin Limanının hemen yanında kurulmuş, aradaki koridor vasıtasıyla serbest bölge kullanıcıları Mersin Limanının tüm imkânlarından faydalanabilmekte olup, limanın yanı sıra Mersin Serbest Bölgesi sınırları içerisinde kapasitesi 1,2 milyon ton/yıl olan özel rıhtımları da kullanıma hazırdır.

Mersin, ulaşım olanaklarıyla da önemli avantajlara sahip olup, Türkiye'deki karayolu taşıma şirketlerinin yüzde 13'ünü bünyesinde bulundurmaktadır. Adana Havaalanı 60 kilometre mesafede olup, özellikle sahip olduğu liman sayesinde ihraç kabiliyeti olan bir yörede kurulmuştur.

Mersin, geçmiş yıllarda her türlü ticarî, ithalat, ihracat, transit taşımacılık yapmış olması nedeniyle deneyimli bir dışticaret birikimine sahip, bu işlere bağlı olarak da acentecilik, bankacılık, müşavirlik hizmetlerinde belirli bir kaliteye ulaşmış bir şehrimizdir. Üretimde kullanılacak hammadde, menşe kriterlerinin sağlanacağı ülkelere yakın konumdadır. Uzun yıllardan bu yana devam eden yüksek orandaki işsizlik sebebiyle düşük ücretle işgücü temini mümkün bulunmaktadır.

Bu özellikleri itibariyle Türkiye'de nitelikli sanayi bölge projesinin uygulanacağı en uygun bölgenin Mersin Serbest Bölgesi olduğu görülmelidir. Ayrıca, Mersin'in sağlıklı kalabilmesi için, bu projeye ivedilikle ihtiyaç bulunmaktadır. Zira, Mersin bir liman, hizmet, ticaret şehri olarak Körfez Savaşına kadar kademeli bir gelişme göstermesine rağmen, savaş sonrasında uygulanan ambargodan, ekonomik, sosyal ve işgücü alanında ülkemizin en fazla etkilenen ili olmuştur. Ambargo sebebiyle başta deniz ve kara taşımacılığı olmak üzere, dolaylı olarak etkilenen diğer sektörlerin de içinde bulunduğu yüzlerce firma işyerini kapatmış, işsizlik ilin en önemli problemi haline gelmiştir. Bu anlamda yaşanılan gelişmelere bakıldığında, Mersin, 1990'lı yıllarda, serbest bölgenin de kurulmasıyla, yüzde 90'ı doğu ve güneydoğu illerinden olmak üzere büyük bir göç almıştır.

İlimizde, son onbeş yıl içerisinde, serbest bölge yatırımının dışında, istihdam yönünde olumlu katkılar sağlayabilecek herhangi bir yatırım yapılmamış, Mersin Limanı kapasitesinin yüzde 50'siyle çalışabilir bir duruma gelmiştir.

Ülkemizdeki ekonomik krizin 2001 yılı sonlarından başlayarak 2002 yılında da devam eden olumsuz etkileri, Mersin'de, istihdam hacminin, 2000 yılı oranına göre yüzde 50 azalmasına neden olmuş, Mersin'de yaşayanların yüzde 35'i işsiz ve perişan duruma gelmiştir.

Bütün bu sorunların yanında, binlerce dönüm tarım arazisi, yaşanan sel felaketiyle su altında kalmış, çiftçiler, Ziraat Bankasından aldığı kredileri ödeyemez duruma gelmiş ve traktörlerini satmak durumunda kalmışlardır.

Turizm, inşaat ve taşıma sektörü, ekonominin durgunluğundan fazlaca etkilenmiş, nakliyeciler, kamyonlarını pazarda satışa çıkarmak zorunda kalmışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özcan, mikrofonu açıyorum; toparlamanızı rica ediyorum.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Geçmiş hükümetlerin duyarsızlığı neticesinde, Mersin'de, esnaf, evine ekmek götüremez hale gelmiş, şehir, genel olarak bir umutsuzluk havasına terk edilmiştir.

Bu yönüyle değerlendirildiğinde, Mersin Serbest Bölgesinin sanayi bölgesi kapsamına alınmasının, ilimize getireceği istihdam ve ekonomik faydaları gözönünde bulundurmak zorundayız.

Nitelikli endüstri bölgesi olarak, yer seçiminde önemli olan tüm unsurlar Mersin'de mevcuttur. Şöyle ki; yatırım yapılacak sektörün zenginliği, tarım, kimya, makine, turizm, sosyal ve kültürel yapının kalitesinin yüksek oluşu, iki üniversite, devlet opera ve balesi ve tarihî ve kültürel yapısının zenginliği, Kızkalesi, Korikos Harabeleri gibi turistik alanların ve sivil toplum örgütlerinin çeşitliliğiyle mükemmel bir altyapıya sahiptir.

Mersin, nitelikli sanayi bölgesinin kurulması bakımından, gerek altyapısı gerek ekonomisi ve gerekse yabancı sermaye açısından düşünüldüğünde, en sorunsuz ve yabancılara en rahat uyum sağlayabilecek yer olarak gösterilebilir.

Yabancı sermayenin, doğrudan yatırım yaparken, özellikle yer seçiminde maliyetleri gözönüne aldığı bilinmektedir. Mersin, organize sanayi bölgesine ve serbest bölgeye sahip olması ve bunların yanında eğitimli, nitelikli işgücüne sahip, altyapısını tamamlamış bir il olarak gözönünde bulundurulmalıdır.

Irak'la yapılacak bir savaşı asla kabullenemiyoruz. Çıkacak bir savaşta en büyük zararı ülkemiz görecektir; bundan da en fazla etkilenecek bölge güneydoğu ve Çukurova bölgeleri olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin için hayatî önemi haiz bu proje için katkılarınızı bekliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.

Gündemdışı ikinci söz, Şanlıurfa İlinin elektrik sorunları konusunda, Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'e aittir.

Buyurun Sayın Tüysüz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2. – Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz’ün, Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, dün gece Diyarbakır Havaalanında inişe geçerken düşen Türk Hava Yollarına ait uçağımızda ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı olarak kurtulanlara da Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Bu arada, bugün Malatya semalarında iki askerî uçağımızın çarpışması neticesinde şehit olan dört pilotumuza da Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum. Bu gibi üzücü durumları bir daha milletimize yaşatmamasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa İlinin enerji sorunları hakkında söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Şanlıurfa İli, 1 300 000'e yaklaşan nüfusuyla çevre illerden sürekli göç almaktadır. Bu göçün artarak sürmesi hayatı olumsuz yönde etkilemekte ve beraberinde çarpık kentleşmeyi en üst düzeye ulaştırmaktadır. Buna paralel olarak, halkın gelir dağılımındaki dengesizliği de aynı oranda artmaktadır.

GAP gibi devasa bir projeye ev sahipliği yapan ilimiz, ne yazık ki, hak ettiği yatırımları istenilen oranda görememiştir. Gelecekte sulu tarımın merkezi olacak ilimizde, tarımsal sorunlar gittikçe artmakta ve bu sorunlara yenileri eklenmektedir. Bu sorunların başında, bir türlü bitirilemeyen enerji yatırımları boyutunda elektrik sorunları gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda sulu tarım alanında kullanılan elektrik, Şanlıurfa İlimizde, özellikle Siverek, Viranşehir, Ceylanpınar ve Hilvan İlçelerimizde ve köylerinde büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Elektrik, artık, bölge halkımızın yalnız tarımda değil, hayatın her alanında kullandığı vazgeçilmezlerdendir.

Bir ülkenin gelişmişliğinin göstergesi kullandığı enerjiyle orantılıdır; ama, maalesef, Şanlıurfa ve ilçelerinde, halk, elektrik kesintileri nedeniyle isyan etme noktasına gelmiştir. Halkımız, Ankara'ya sesini duyurmak için değişik protesto yöntemlerini kullanmıştır. Haftalardır elektrik sıkıntısı yaşayan Şanlıurfa ve ilçelerindeki vatandaşlarımız elektronik eşyalarını kırarak soruna dikkat çekmek istemişlerdir.

Şanlıurfa İlimizde, 1999-2000 yılları arasında yatırım programında bulunun 16 adet projenin ancak 5 adedi tamamlanmıştır. Tamamlanan bu projelere 13 trilyon 271 milyar lira harcanmıştır. Geri kalan projeler ise ödeneksizlik nedeniyle bir türlü bitirilememiştir.

Bir örnek verecek olursak, köyleriyle birlikte nüfusu yaklaşık olarak 300 000'i bulan Şanlıurfa'nın en büyük ilçesi Siverek'te, 22 mw puant gücüyle beslenen 66 adet trafonun çoğu eski ve yetersizdir. Özellikle kış mevsiminde, şehir merkezi ve köylerde günlerce elektrik kesintisi yaşandığı gözlenmektedir. Bu durum, vatandaşın devletle karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır. İl düzeyinde olan Siverek ve Hilvan İlçelerimiz de elektrik sorunları yüzünden sosyoekonomik gelişmelerini tamamlayamamışlardır.

Değerli milletvekilleri, yöre insanının mağduriyeti kimseye prim yaptırmaz. TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000-2002 yılları arasında programına koyduğu ödenekler her geçen gün azalmaktadır. Kırsal dağıtım şebekesi, şehir şebekesi ve köy şebekelerine TEDAŞ tarafından 4 trilyon 768 milyar lira ödenek ayrılmasına rağmen, ancak bunun 1 trilyonu harcanabilmiştir.

Köylerimizin durumu, merkezden daha vahimdir. Trafoların yetersiz olduğu köy hatlarının düzene girmesi için tümünde bakım ve yenilemeye ihtiyaç vardır.

Şu anda, Siverek, Viranşehir, Ceylanpınar ve Hilvan İlçelerimizde ağaç direklerin şiddetli fırtınalarda kırılmasından dolayı, buralarda elektrik kesintileri sürmektedir.

Değerli milletvekilleri, barajlarımızdan ülke üretimine kazandırılan elektrik enerjisinin binde 1'ini bile kullanamayan Şanlıurfa İlimiz ve ilçelerinde, bir an önce, kırsal dağıtım enerji hatları, köy şebekeleri ve trafoların yenilenmesi, bakımlarının yapılması ve güçlerinin artırılması gerekmektedir. Yalnızca Siverek İlçemizin ihtiyacı olan trafo sayısı 135'tir; ama, şu an sadece 66 trafomuz mevcuttur. Ayrıca, ilçe merkezinde -sorunlarına rağmen- yalnızca 2 personelin görev yapması aksamalara neden olmaktadır. Hizmetin düzenli hale getirilmesi için, acilen, ilçelerin personel ihtiyacının karşılanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan, ilimiz ve tüm çiftçi vatandaşlarımız adına ricamız vardır; Sayın Bakanımız, bildiğimiz üzere mart ve nisan aylarında pamuk ekimi başlayacak ve Şanlıurfa İlimizde pamuk sulamasının yüzde 70'i tarımsal elektrikle yapılmaktadır. Bu dönemde, elektrik kesintilerinin sona erdirilmesini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın efendim.

TURAN TÜYSÜZ (Devamla) - "Herkes gönül rahatlığıyla pamuğunu eksin" diyebilecek misiniz? Şu anda çiftçimiz, pamuk ekip ekmeme konusunda tereddütlüdür. Bu tereddüdün ortadan kaldırılması gerekmektedir ve geçen dönemlerde, eski sayın hükümet döneminde, Şanlıurfa çiftçimiz, gerçekten, elektrik kesintileri dolayısıyla büyük sıkıntı yaşamıştır. Bu dönemde bunun yaşanmaması için, Sayın Bakan ve hükümet üyelerimizden, bu konuda bize bir söz vermelerini istiyoruz.

Sözlerime son verirken, Şanlıurfa İlimiz hakkındaki bu duygu ve düşünceler ışığında Yüce Meclise saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tüysüz.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, 10 Ocak Gazeteciler Günü münasebetiyle, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Yılmazcan'a aittir.

Buyurun Sayın Yılmazcan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan’ın, 10 Ocak Gazeteciler Günü nedeniyle gazetecilerin sosyal güvenlik sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET YILMAZCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak Gazeteciler Günü münasebetiyle gündemdışı konuşmak için huzurunuza çıkmış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün ve bugün düşen uçaklarda hayatını kaybedenlere Cenabı Allah'tan rahmet; yakınlarına, büyük Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum.

Anayasamıza göre, herkes, bilgi edinme, haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü, temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır.

İfade özgürlüğünün sağlanması amacıyla yapılacak düzeltme ve düzenlemelerin yaşama geçirilmesinin önşartı, uygulamanın ana sorumluluklarını oluşturan gazetecilerin kimlik ve kişilik haklarına saygı gösterilmesi gereğidir. Uzunca bir süreden beri, gazeteciler, kimi yasaların öngördüğü asgarî kadrolar dışında, 1475 sayılı İş Kanunu kapsamında ya da 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kötüye kullanılarak, telif ücretiyle çalıştırılmaktadır. Gazeteciler için 1952 yılında çıkarılmış 212 sayılı Kanunla değişik 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun uygulamadan büyük ölçüde kaldırılmıştır. Bu uygulama, fiilen gazetecilik yapan, ancak, hukuken gazeteci sayılmayan bir çalışanlar grubu oluşturmuştur. Çalışma şartları, hem iş güvencesinden hem de sosyal güvenlik hakkından yararlanmayı da imkânsız kılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkı, haberlerin toplanması, halka yayılması, meslek kuralları kapsamında görev yapan gazeteciler tarafından gerçekleştirilmektedir. Gelecekleri, işverenlerin ya da işveren vekillerinin iki dudağı arasında bulunan, sosyal güvenlikten yoksun gazetecilerin görevlerini meslek kuralları çerçevesinde yerine getirmesi, haklarını yitirmiş olmaları nedeniyle de zorlaşmıştır.

Avrupa Birliği normlarının öngörmesine rağmen, sendikalaşma haklarını da, 27 sayılı gazetecilik işkolu dışına çıkarılmalarından dolayı kullanamamaktadırlar. 212 sayılı Basın İş Kanununun uygulanabilmesi için, işverenleri zorlayan hükümlerin getirilmesi ve etkin denetlenmenin sağlanması zorunlu görülmektedir. Bu kapsamda, zorunlu asgarî kadro uygulaması getirilmelidir, sendikalaşmanın önündeki baskılar ve engeller kaldırılmalıdır.

Herkesin bildiği ve tartışmasız kabul ettiği gibi, basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü denilince sadece sansür veya basının siyasal iktidara karşı özgür olması akla gelmemelidir. Asıl basın özgürlüğü, gazetecilerin patronlarına karşı özgür olmalarıdır. Bu özgürlük ve teminat, gazetecilerin görevlerini meslek kuralları kapsamında sürdürebilmelerinin asgarî şartıdır. Gazete patronlarının veya iktidarların hoşlanmadıkları gazetecilerin işlerine son verilmesinin üzücü örneklerine de geçmiş dönemlerde şahit olunmuştur. Gazetecilerden beklenen faydanın sağlanabilmesi, onların gerekli sosyal güvenceye kavuşturulmalarıyla mümkün olacaktır.

Konuşmama, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüyle son veriyorum: "Basın, milletin müşterek sesidir; bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir milletin muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulasa, bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlıbaşına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir. Basın hürriyetinden doğacak mahzurların izale vasıtası da, yine, bizzat basın hürriyetidir."

Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmazcan.

Hükümetin bir söz isteği var mı? Yok.

Gündemdışı söz istekleri tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum :

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter’in davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/147)

                                          8.1.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter'in davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyeti olduğu halde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulda kabul edilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler ilişiktedir.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

 

 

Bülent Arınç

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

Heyet Listesi :

 

 

Adı Soyadı :

Seçim İli :

 

Mehmet Dülger

Antalya Milletvekili

 

Yüksel Çavuşoğlu

Karaman Milletvekili

 

Emin Şirin

İstanbul Milletvekili

 

Ensar Öğüt

Ardahan Milletvekili

 

Mehmet Asım Kulak

Bartın Milletvekili

 

Mehmet Güner

Bolu Milletvekili

 

Mehmet Küçükaşık

Bursa Milletvekili

 

Niyazi Pakyürek

Bursa Milletvekili

 

Mehmet Fehmi Uyanık

Diyarbakır Milletvekili

 

Mehmet Eraslan

Hatay Milletvekili

 

Şükrü Elekdağ

İstanbul Milletvekili

 

Onur Öymen

İstanbul Milletvekili

 

Erdal Karademir

İzmir Milletvekili

 

Tevfik Ensari

İzmir Milletvekili

 

Ufuk Özkan

Manisa Milletvekili

 

Süleyman Turgut

Manisa Milletvekili

 

Nihat Eri

Mardin Milletvekili

 

Osman Seyfi

Nevşehir Milletvekili

 

Abdurrahman Müfit Yetkin

Şanlıurfa Milletvekili

 

Erdoğan Kaplan

Tekirdağ Milletvekili

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34 milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

24 Ocak 2001 tarihinde şehit olan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurlarımızın cinayeti aydınlığa kavuşmamıştır. Gaffar Okkan, Diyarbakır'da 7'den 70'e insanların sevgisini ve güvenini kazanmıştır.

Siyasal nitelikli cinayetlerin faillerinin meçhul kalması ve faili meçhul kalmış cinayetler, olağanüstü bir profesyonellikle işlenmiş cinayetlerdir.

Gaffar Okkan'ın şehit edilmesi olayında iyi eğitilmiş, disiplinli ve güçlü odaklarla desteklenen örgütler ve örgütlenmeler gözükmektedir.

Diyarbakır'ı derinden sarsan bu olayla iki yıla yakın geçen süreçte tam aydınlatılmamış olunması, büyük bir olasılık, bu cinayetlerin ardında son derece karmaşık bir siyasal örgütün var olmasıdır.

TBMM'de bir araştırma komisyonu oluşturulup, bu olayın araştırılması ile cinayetin meydana gelişi ve nedenleri aydınlığa kavuşturulmalıdır.

Bu nedenle, biz, aşağıda imzaları bulunan siyasal parti temsilcileri, Anayasanın 98 nci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve şehit düşen polis memurlarımızın cinayetini araştırma konusunda bir Meclis araştırmasını talep etmekteyiz.

  1. Mesut Değer (Diyarbakır)

  2. Haluk Koç (Samsun)

  3. Şevket Arz (Trabzon)

  4. Şevket Gürsoy (Adıyaman)

  5. Berhan Şimşek (İstanbul)

  6. İsmail Özay (Çanakkale)

  7. Kemal Demirel (Bursa)

  8. Mehmet Küçükaşık (Bursa)

  9. Feridun Ayvazoğlu (Çorum)

10. Ali Cumhur Yaka (Muğla)

11. Erol Tınastepe (Erzincan)

12. Ali Arslan (Muğla)

13. Yücel Artantaş (Iğdır)

14 - Uğur Aksöz (Adana)

15. Tacidar Seyhan (Adana)

16. Ufuk Özkan (Manisa)

17. Emin Koç (Yozgat)

18. Atilla Başoğlu (Adana)

19. Ali Rıza Bodur (İzmir)

20. Mustafa Sayar (Amasya)

21. Orhan Erarslan (Niğde)

22. Şefik Zengin (Mersin)

23. Özlem Çerçioğlu (Aydın)

24. Zübeyir Amber (Hatay)

25. Mustafa Gazalcı (Denizli)

26. Muharrem Doğan (Mardin)

27. Harun Akın (Zonguldak)

28. Feridun Fikret Baloğlu (Antalya) 

29. Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)

30. V. Haşim Oral (Denizli)

31. Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)

32. Naci Aslan (Ağrı)

33. Yakup Kepenek (Ankara)

34. Algan Hacaloğlu (İstanbul)

35. Güldal Okuducu (İstanbul)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin bir tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/148)

                                    8 Ocak 2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 3.1.2003 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

"Batman Milletvekili Mehmet Ali Suçin, hastalığı nedeniyle 19.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 45 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner, mazereti nedeniyle 26.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 16 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Yozgat Milletvekili İlyas Arslan, hastalığı nedeniyle 10.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 45 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – 18 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olmasına ilişkin AKParti Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 9.1.2003 Perşembe günü yapılan ilk çağrıda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu temsilcisinin katılmaması nedeniyle toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun ekteki önerisinin Genel Kurula sunulmasını arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

                                     Eyüp Fatsa

                        AK Parti Grubu Başkanvekili

Öneri: 9 Ocak 2003 Perşembe günü Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınması ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olması önerilmiştir.

BAŞKAN - Söz isteği var mı efendim?

HALUK KOÇ (Samsun) - Var efendim.

BAŞKAN - Lehte mi aleyhte mi konuşacaksınız?

HALUK KOÇ (Samsun) - Aleyhte konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Öneri üzerinde şahsı adına Sayın Haluk Koç; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 10 dakika.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen önerinin aleyhinde kişisel görüşlerimi açıklamak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuya geçmeden önce, Türkiye'yi dün gece sarsan, hepimizi acıya boğan elim uçak kazasında hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Tanrının, ülkemizi bir daha böyle kazalarla karşı karşıya getirmemesini ve bu kazaların hepimizden uzak kalmasını diliyorum. Ayrıca, 10 Ocak Gazeteciler Günü dolayısıyla da tüm basın mensubu arkadaşlarımızı kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım seçimlerinden sonra pek alışa gelmediğimiz bir Parlamento aritmetiğiyle yasama görevine başlayan bir Meclis içinde hepimiz görev yapıyoruz. İki ana partinin oluşturduğu bir Meclis çatısı altındayız. Bunlardan bir tanesi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve büyük bir ekseriyetle, büyük bir aritmetik çoğunlukla iktidar görevini yürütüyor; diğeri de, mensubu olduğum Cumhuriyet Halk Partisi ve yine tek başına muhalefet görevini yürütüyor. Alışık olmadığımız dedim; çünkü, son dönemde, sıkıntılı bir Parlamento çalışmasına hepimiz tanık olduk. Koalisyonla idare edilen bir devlet, bir hükümet yapısı, kendi içerisinde masa üzerinde uzlaşır gözüken; ama, masa altından birbirini çelmelemeye çalışan bir iktidar yapısı; yani, kendi içinde karar alma yetisini tam sunamayan bir iktidar görüntüsü ve bunun karşısında da, yine, çokpartili bir muhalefet yapısı. Kendi içerisinde muhalefet etmek için dahi anlaşamayan bir muhalefet manzarası. Bu sıkıntılı fotoğraf, Türkiye'de siyaseti istikrarsızlığa boğdu. Türkiye'nin çeşitli sorunlara sürüklenmesinde bu yapı büyük oranda etkili oldu, yanlış yönetimin yanı sıra.

Şimdi, bugünkü yapıyı daha farklı bir şekilde ele aldım konuşmamın başında. Bakın, 363 kişiden oluşan bir iktidar partisisiniz; kendi içinizde engellenmeyen, aldığınız kararları komisyon aşamalarından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna getirdiğinizde çok rahatlıkla karar alabilen ve uygulayabilen bir çoğunluğunuz var; ama, bu yasama döneminin başlangıcından itibaren farklı bir uygulamaya tanık oluyoruz. Sorumlu muhalefet anlayışımızı her aşamada belirttik ve bunun örneklerini de sergiledik, sergilemeye de devam edeceğiz, toplumsal çıkar bunu emrettiği sürece, Cumhuriyet Halk Partisi, sorumlu muhalefet anlayışını sergilemeye devam edecektir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir alışkanlıkla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Bakın, ocak ayına geldik, Parlamentonun açılışından bugüne kadar, bütün birleşimlerde hemen hemen bir Danışma Kurulu gündemiyle geliyoruz ve buradan, İçtüzüğün 52 nci maddesinde çok açık bir şekilde belirtildiği üzere, komisyon görüşmelerinin üzerinden kırksekiz saat geçmeden komisyonda görüşülen bir kanun tasarısını Genel Kurula indirme gayreti içindeyiz; bunu, iki cepheden ele almak, bu uygulamanın alışkanlık haline getirilmesinin sakıncalarına değinmek, sizinle paylaşmak istiyorum ve bu -demin de vurguladığım gibi- kesin bir aritmetik çoğunluğa dayalı iktidar için de sakıncalı, bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Değişik yorumlar getirilebilir burada. Bir defa, bu kırksekiz saat niye konulmuştur; bu kırksekiz saat, getirilen kanun tasarısıyla ilgili -bu, kanun hükmünde bir kararname de olabilir- konuda, milletvekillerinin yasama görevi yapmadan önce bu olayı incelemesi, araştırması, değerlendirmesi için tanınan bir süredir; bunu milletvekillerine çok görmememiz gerekiyor; bu bir.

İkincisi, bu süre dolmadan, Danışma Kurulu kararıyla veya örneğini bugün yaşadığımız gibi iktidar partisi önergesiyle, bu süre dikkate alınmadan, hemen, daha dün görüşülen, komisyondan çıkan tasarıların Genel Kurula getirilmesinin amacı ne olabilir; bunlar, kamuoyunda çeşitli soru işaretleriyle karşılanır sevgili arkadaşlarım, acaba, bazı meseleleri gözden kaçırma gayreti mi var Parlamentoda denilebilir. Bunlar, sizin de sorumluluğunuzda.

Bir diğeri, her şeyi son dakikaya bırakma gibi bir alışkanlık içine giriyorsunuz; bu da yanlış. Bunun sonucu, emrivakiyle karşı karşıya kalan bir yasama organı manzarası çıkıyor Türkiye'nin önüne; bundan, hepimizin imtina ederek, bu beklentileri boşa çıkarmamız gerekiyor.

Sonuçta, milletvekillerinin, yasama görevini yerine getirirken, gelen yasa teklifleri üzerinde kendi iradelerini olgunlaştıracak, karar mekanizmalarını geliştirecek, gündemdeki konuyu inceleyip değerlendirip, tartıp ve irade beyan edecek bir süreye ihtiyaçları olduğu açık değil mi?! Bu, sizler için de geçerli. Sizler makine değilsiniz; Partinizin, komisyonlardan getirdiği ve gündemi bu şekilde by-pass ederek koyduğu her yasa teklifine olumlu el kaldırmak zorunda değilsiniz; tıpkı bizim aleyhte el kaldırmak zorunda olmadığımız gibi. Kendi iradenizi beyan edeceksiniz, kendi iradenizi olgunlaştıracak bir süreye sizlerin de ihtiyacı var; bunu değerlendirmek istemez misiniz? Bu, sizin en doğal hakkınız. Ben, sizler adına da karşı çıkıyorum bu öneriye.

Değerli arkadaşlarım, bunun en tehlikeli boyutlarından bir tanesi de şudur: Yasama organını yürütmenin emrine koyan bir sonuç çıkıyor burada, bundan hepimizin sakınması gerekir.

Bakın, 3 Kasım seçimlerinde oluşan bu Parlamentonun en önemli görevlerinden biri de şudur: Kamuoyunda saygınlığını yitiren siyaset kurumunun saygınlığını yeniden kazandırma gayreti; bu, hepimizin ortak çabası olmalı. (CHP sıralarından alkışlar) Ben, bu konuda, bir kere daha duyarlılığınıza hitap etmek istiyorum; bu iradeyi siz de gösterin. Gelen yasa teklifleri bize empoze edilemez; biz, bunları kırksekiz saat inceleyelim ve irademizi o şekilde beyan edelim deyin.

Bu önerinin aleyhinde olduğum konusunda görüşlerimi beyan etmek için söz almıştım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koç.

EYÜP FATSA (Ordu) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lehte mi efendim?

EYÜP FATSA (Ordu) -  Evet, önerinin lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, milletçe üzüldüğümüz, yüreğimize kan damlattığımız  iki acı olaydan dolayı, AK Parti Grubunun hassasiyetlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle İstanbul-Diyarbakır seferini yaparken düşen Türk Hava Yollarına ait uçağımızda hayatını kaybeden herkese Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyor, Türk Milletinin başı sağ olsun diyorum.

Yine, bugün, elim bir başka kazayla hep beraber irkildik ve sarsıldık. Malatya'da, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 2 eğitim uçağının havada çarpışması sonucu düşmesiyle beraber 4 kıymetli pilotumuzu, subayımızı kaybettik (CHP sıralarından "şehit oldular" sesleri) Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, huzurlarınıza Danışma Kurulu önerisi münasebetiyle geldim. Ben, öncelikle Sayın Koç'a bir cevap olsun diye söz almadım; ancak, bazı şeylerin de Genel Kurul tarafından bilinmesini arzu ediyorum. Biz, AK Parti Grubu olarak, Meclisin açıldığı günden bugüne kadar çalışmalarda göstermiş oldukları sorumlu muhalefet anlayışından dolayı Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna teşekkürlerimizi arz ediyoruz.

Sayın Koç'un, milletvekillerinin, Genel Kurula gelen tasarıları önceden bilme, üzerinde çalışma ve birtakım hazırlıkları yapma imkânı verilmesi konusunda talebi oldu; elbette ki, bu çok doğal bir taleptir, haklı bir taleptir; ancak, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine almayı arzu etmiş olduğumuz tasarılardan bir tanesi, 15 sıra sayısıyla Genel Kurulun gündemine gelen Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı, zaten milletvekili arkadaşlarımızın elindeydi, arkadaşlarımızın bununla ilgili bilgisi var, üzerinde çalışıldı. İktidar ve muhalefet partilerine mensup arkadaşlarımız bunun lehinde, aleyhinde görüşlerini ifade edeceklerdir.

Yine, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine almayı arzu etmiş olduğumuz, Millî Savunma Komisyonumuzdan gelen, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile o tasarı bugün bitene kadar Genel Kurul çalışsın diye Danışma Kuruluna bir teklifimiz oldu. Sayın Koç, gerçi Danışma Kuruluna katılamadı, bir mazeret de bildirmedi; ama, daha sonra yapmış olduğumuz görüşmede haklı bir mazeretinin olduğunu ifade etti, biz de teklifimizi Grup önerisi olarak Genel Kurula getirdik.

Şunu söylemek istiyorum Sayın Koç: Türk Silahlı Kuvvetlerinin Personel Kanununda yapılması gereken değişiklikle ilgili Genel Kurulun ve milletvekillerinin gündeminden, bilgisinden neyi esirgeyebiliriz, neyi gizleyebiliriz; yani, böyle bir şeyin olması mümkün değil. Dolayısıyla, hiçbir şeyin milletvekillerinin ve Genel Kurulun bilgisi dışında olması, yürütülmesi söz konusu değildir. Zaten, biz, geçen dönemlerde de bunları yaşadık, iktidar partileri Genel Kurulun gündemini hiçbir şekilde muhalefetle paylaşmadı. Biz, Genel Kurula geldiğimiz zaman o gün hangi konuları görüşebileceğimizi öğrenebiliyorduk. Siz de takdir edersiniz ki, hiçbir şeyi Genel Kurula getirmeden önce, biz, Genel Kurulun gündemine getirmek istediğimiz bütün kanun teklif ve tasarılarını muhalefet partinizle paylaşarak getiriyoruz. Buradan da bir şeyi ifade etmek istiyorum; bütün bu çalışmalarda da muhalefet partimizin yetkilileri bize bugüne kadar gerçekten büyük bir anlayış, büyük bir destek vermişler ve getirdiğimiz teklifleri de anlayışla karşılamışlardır.

Dolayısıyla, Genel Kurulun gündeminden bir şeyi gizlememiz mümkün değildir. Bunu arz etmek için huzurlarınıza geldim; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Fatsa.

HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın Başkan, ufak bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz?..

BAŞKAN- Yerinizden mi?..

HALUK KOÇ (Samsun)- Evet.

BAŞKAN- Efendim, hangi konuyla ilgiliydi Sayın Koç?

HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın Fatsa'nın adımı zikrederek belirttiği ifadelerde bir ufak yanlış anlama olabilir; onu düzeltmek için söz istiyorum.

BAŞKAN- Ne yöndeydi; onu bir...

ÖNDER SAV (Ankara)- Sayın Başkan, daha nasıl söylesin!..

HALUK KOÇ (Samsun)- Benim ifade ettiğim...

ÖNDER SAV (Ankara)- Daha nasıl ifade etsin!..

BAŞKAN- Efendim, şimdi, bu bir sataşma mıdır, yoksa...

HALUK KOÇ (Samsun)- Hayır, sataşma değil efendim.

ÖNDER SAV (Ankara)- Bir açıklama yapacak; bundan doğal bir şey yok ki!..

BAŞKAN- Bir açıklama yapmak istiyorsunuz; tamam.

Buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun)- Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Fatsa'nın adımı zikrederek yaptığı açıklamalara ben de bir açıklama yaparak katkı yapmak istiyorum.

Benim ileri sürdüğüm sakıncalar bugün gündeme getirilmesi düşünülen Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili değil, genele dönük birtakım hassasiyetler. Bu hassasiyetlerde sizlerin de ortak olmasını istediğim noktalar vardı; onları vurguladım; yani, bugün görüşülmesi istenen kanun tasarılarıyla ilgili değil, onu düzeltmek istiyorum; çünkü, o konuya odakladı Sayın Fatsa. Ben, genel davranış üzerine söz aldım, bunun alışkanlık haline getirilmemesini, bu kırksekiz saatlik sürenin kullanılmasını; yani, iktidarıyla muhalefetiyle, yangından mal kaçırır gibi bir uygulama içinde olmamamız gerektiğini ifade ettim; bunları düzeltmek istedim Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Açıklamalarınız için teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Başka bir istek yok.

Şimdi, öneriyi tekrar okutuyorum:

Öneri :

9 Ocak 2003 Perşembe günü gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınması ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

Efendim, kâtip üyelerimiz arasında mutabakat sağlanamadı, elektronik cihazla oylama yapacağım. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/311) (S. Sayısı : 15) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Sayın milletvekilleri, Komisyon raporu 15 sıra sayıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Mehmet Ziya Yergök söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Yergök (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri; Adalet Komisyonunda oybirliğiyle kabul edilerek Genel Kurula sunulan Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüş ve düşüncelerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Ancak, öncelikle, Diyarbakır'daki uçak kazasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Tanrı'dan rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum. Ayrıca, Türk Hava Kuvvetlerinin eğitim uçaklarının çarpışması sonucunda yaşamını yitiren şehitlerimizin ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri camiasına da başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Değerli milletvekilleri, önceki yasama döneminde hazırlanıp, 57 nci hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan; ancak, İçtüzüğün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan bu yasa tasarısının 58 inci hükümet tarafından da benimsenerek, yeniden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması doğru ve yerinde bir karar olmuştur.

Daha önce, 14.1.1998 tarihinde 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, geçtiğimiz süreçte, Türk hukuk devriminin simgesi olan ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Medenî Yasa, özüne dokunulmaksızın, değişen koşullara göre, çağdaş bir anlayışla yenilenmiştir. Türk ve İsviçre doktrini ile yargı içtihatlarında ileri sürülen görüşler ve anılan ülkelerdeki gelişmeler de göz önünde bulundurularak, pek çok yeni hükümler içeren, özellikle kadın-erkek eşitliğine yer veren 4721 sayılı yeni Medenî Yasa 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Yeni Medenî Yasada en köklü değişiklikler aile hukuku alanında yapılmıştır. Bu anlamda, kadın-erkek eşitliğine aykırı olan veya uygulamada eşitsizlik doğuran hükümler yeniden düzenlenmiştir. İşte, Medenî Yasanın aile hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen amacın gerçekleşmesi bakımından, aile mahkemelerinin kurulması, bugün, gerçek bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu anlamda, tasarının daha fazla gecikmeden yasalaşması son derece isabetli olacaktır.

Bünyesinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek, bunların sulh yoluyla çözümünü sağlamaya çalışacaktır, sulh sağlanmadığı takdirde yargılamaya devam edip, esas hakkında bir karar verecektir; yargılama görevi yanında, toplumun temelini oluşturan ailenin korunmasına yönelik, hem yetişkinler bakımından hem de küçükler bakımından, koruyucu, eğitici, uyarıcı ve sosyal önlemler alma gibi önemli işlevleri de yerine getirecektir. Bu düzenlemenin son derece yararlı olacağına inanmaktayız.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa Tasarısının kabulüyle, hem tarafı olduğumuz ve imzacısı bulunduğumuz uluslararası sözleşmelerin hem de Anayasanın önemli bir gereğini yerine getirmiş olacağız; zira, Anayasamızın "Ailenin korunması" başlığını taşıyan 41 inci maddesinde "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar" denilmektedir. "Teşkilatı kurar" ifadesini tekrar Yüce Meclisin dikkatine sunuyorum. Gerçekten de, Anayasanın sözüne ve özüne uygun bir iş yapılacaksa, sadece Yüce Meclisten yasa çıkarmak yetmiyor. Yasayı mutlaka çıkaralım; ancak, bu yasanın gereklerinin yürütme organı tarafından süratle yerine getirilip uygulamaya geçirilmesi de önem kazanıyor. Kısaca, bu yasanın öngördüğü mahkemeler, Adalet Bakanlığınca süratle kurulmalı, gerekli kadrolar çıkarılmalı, personel atamaları yapılmalı ve mahkemenin gereği olan her türlü donanım süratle sağlanmalıdır.

Bu yönde neden bir kaygı taşıdığımızı da Yüce Meclisin dikkatine sunmak istiyorum. Zira, benzer bir konuda yaşanmış olumsuz bir örnek önümüzde durmaktadır. Nedir bu?.. Daha önce Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamışız. 21.11.1979 tarihinde de 2253 sayılı Yasa ile Çocuk Mahkemeleri Kanununu çıkarmışız. Amaç, ceza vermek yerine, suça itilmiş çocukları topluma kazandırmaktı. Yasada, 1 Haziran 1982 tarihi yürürlük tarihi olarak belirtilmiş ve geçici 1 inci maddesine göre de, on yıl içerisinde, yani 1 Haziran 1992 tarihine kadar da bu mahkemelerin kuruluşunun tamamlanması gerekiyordu. Aile Mahkemeleri Kanunu Tasarısında olduğu gibi, çocuk mahkemelerinin de her il merkezinde ve nüfusu 100 000'i aşan her ilçede kurulması öngörülüyordu; ancak, aradan yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen, yasanın gereği yerine getirilememiştir. Bunca yıla rağmen, bugün sadece Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon'da çocuk mahkemesi kurulmuş bulunmaktadır. Bunun dışında hiçbir ilde çocuk mahkemeleri kurulamamıştır. Aile mahkemelerinin de aynı akıbete uğramamasını diliyor ve temenni ediyoruz.

Yüce Meclis, toplumun ihtiyaç duyduğu temel bir yasayı çıkaracak, bu yasa şu veya bu nedenlerle yıllarca uygulanmayacak ve yaşama geçirilmeyecek, ondan sonra da hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden söz edilecek. Böyle bir uygulama devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz, hukuk devletine ise, hiç yakışmaz. Ondan sonra da birileri çıkıp "yasa çıkarmanız yetmez, uygulamayı göreceğiz" dediği zaman alınganlık gösterip kızıyoruz. Öncelikle bu yanlışlığımızı düzeltmeliyiz ve çıkardığımız yasaları uygulayarak, topluma mal etmeliyiz.

Kurulmasını büyük bir memnuniyetle karşıladığımız ve desteklediğimiz aile mahkemelerinin de çocuk mahkemelerinin akıbetine uğrayacağı kaygısını taşımamızın bir önemli nedeni de şudur: Zira, bu mahkemeleri kuracak olan Adalet Bakanlığının son yıllarda genel bütçedeki payı binde 7'lere kadar gerilemiştir. Öncelikle bu yanlışlığın giderilmesi gerekir. Adalet Bakanlığının bugünkü bütçe imkânlarıyla, 81 il merkezinde ve nüfusu 100 000'i aşan ilçe merkezlerinde makul bir süre içinde bu mahkemelerin kurulmasının zorluğu, hatta, imkânsızlığı ortadadır.

Yeri gelmişken bir önemli ayrıntıyı da Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyorum. Cumhuriyet döneminin yoklukları ve zorlukları içinde adalete ayrılan pay, bugünkünün neredeyse 4 katı civarındaydı. Bir iki örnek verecek olursak, 1924 yılında Adalet Bakanlığının genel bütçe içindeki payı yüzde 3,5; 1934 yılında ise yüzde 4'tür. Bu oran, 1960 yılına kadar yüzde 3'lerin altına düşmemiştir. Ancak, 1990'lı yıllarda bu pay yüzde 1'lere kadar düşmüş, son üç yılın içindeyse yüzde 1'in altına inmiştir, rakamlar artık bindeli sayılarla ifade edilmektedir. Adalet Bakanlığının genel bütçe içindeki payı 2000 yılında binde 7,7'ye, 2001 yılında binde 9,3'e, 2002 yılında ise binde 8,2'ye kadar gerilemiştir. 2003 yılında öngörülen pay ise binde 7,5'tir. Bu imkânlarla çocuk mahkemelerini, aile mahkemelerini yaşama geçirmek şöyle dursun, Bakanlık rutin işlerini yürütmekte bile zorlanmaktadır. Bugün, Fransa gibi gelişmiş ve yargıyla ilgili bütün sorunlarını çözmüş bir ülkede adalete bütçeden ayrılan pay yüzde 9 olmasına rağmen bunun azlığı ileri sürülmekte ve sürekli eleştiri konusu yapılmaktadır.

Dileğimiz ve önerimiz şudur: Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısını mutlaka yasalaştıralım. Bu dahi başlıbaşına önemli bir adım, yerinde bir atılım olacaktır. Ancak, yakın gelecekte Genel Kurul gündemine inecek olan bütçe kanun tasarısı görüşülürken, hem aile mahkemelerinin kuruluşuna olanak sağlamak hem de yargının artan sorunlarını çözmek ve hukuk alanında yapılması gereken reformları yaşama geçirebilmek için, Adalet Bakanlığının genel bütçedeki payını, ciddî ve gerçekçi oranda artıralım.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu doğrultuda her türlü desteği vermeye, her türlü katkıyı sunmaya hazırız. Her zaman bu anlayış içerisinde olmuşuzdur. Umarız ki, AKP Hükümeti ve Grubu da aynı anlayış içerisinde hareket eder; ancak, durum pek öyle olmayacak gibi gözüküyor. Zira, 4 Ocak 2003 tarihli Hürriyet Gazetesinde, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ertuğrul Özkök'ün köşesindeki yazısında şu satırları okuyunca, karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmakta haksız olmadığımız anlaşılacaktır.

Sayın Özkök, beş gün önceki yazısında aynen şöyle diyor: "Geçen gün Başyazarımız Oktay Ekşi ve ben, Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır ile sohbet ediyorduk. 'Bütün medyadan bir ricam var' diyerek şunu söyledi: 'Türkiye'de yargıyı rahatlatmamız lazım. Bunun için, bütçeden adalete ayrılan parayı artırmalıyız; ama, ben, tek başıma bunu başaramıyorum. Ne olur, bize yardımcı olun.' -Yazı şöyle devam ediyor- Koskoca Bakanın yalvarırcasına istediği şey neydi biliyor musunuz; adalete bütçeden ayrılan payın binde 7'den, yüzde 2'ye çıkarılması."

Sayın Bakan haklı olarak feryat ediyor, tek başına kaldığını söylüyor. Bu soruna hep birlikte sahip çıkmalıyız; aksi halde, mevcut bütçe imkânlarıyla, ne bu mahkemeler kurulabilir ne AKP Hükümetinin programında uzun uzun anlatılan yargı reformu yaşama geçirilebilir.

Önemine değindiğimiz ve kuruluşunu desteklediğimiz aile mahkemelerinin de çocuk mahkemelerinin durumuna düşmemesi ve aynı akıbete uğramaması için, Genel Kurula önerimiz, bütçe kanun tasarısı geldiğinde gereğini hep birlikte yapalım, Adalet Bakanlığının genel bütçe içerisindeki payının artırılmasına destek verelim, aile mahkemelerinin de, yargı alanında yapılması gereken diğer reformların da yaşama geçmesine olanak sağlayalım. Aksi halde, burada Meclis kürsüsüne çıkıp, haktan, hukuktan, hukuk devletinden söz etmek, 2003 yılını hukuk yılı ilan etmek, hoş; ama, boş bir söylem olarak kalır; ama, kalmamalıdır. Tez elden hukuk devletini kurumlaştırmak, bunun için gerekli altyapıyı hazırlamak ve her türlü olanağı sağlamak gerekir. Aksi halde, yargının çalışma koşullarının olumsuzluğundan, iş yükünün ağırlığından, yargıç, savcı ve adalet personelinin yetersizliğinden, adliyenin onurunu ve saygınlığını taşıyacak hizmet binalarının bulunmamasından ve yargı bağımsızlığının sağlanmamış olmasından doğan sorunlar katlanarak devam eder. Adalet mekanizmasının çağdaş ve demokratik bir toplumun hizmet beklentilerinin gerisinde kalması ve adaletin etkin, hızlı ve doğru şekilde tecellisinin güçleşmesi durumunda da hukukdışı güç odaklarında hak arama eğilimi ister istemez artar. Nitekim, ülkemizde de bunun pek çok örneği yaşanmıştır ve yaşanmaktadır.

Bugün, gelişmiş ülkelerde 1 yargıç yılda 70 ile 100 arasında davaya bakarken, bizde, neredeyse, 1 günde bakılan dava sayısı bu kadardır. Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002 yılından devreden dosya sayısı 2 000'dir.

Açıkçası, artık adalet terazisi bu kadar sıkleti çekmiyor. Ortaya çıkıp, adalet mülkün temelidir; geciken adalet, adalet değildir nutukları atmak yetmiyor. Bu da bugünkü bütçe imkânlarıyla olmuyor. Bu durumu mutlaka düzeltmeliyiz.

Bugün yargının sorunları öyle boyutlara ulaşmıştır ki, çözümlerinin de köklü, geniş kapsamlı olmasını zorunlu kılmaktadır. Yaşananlar ortaya koymuştur ki, sadece yasa çıkarmak, birkısım yasa ve usul yasalarında değişiklik yapmak yeterli olmayacaktır. Beş yıllık kalkınma planlarında adalet hizmetlerinden adil, hızlı, etkin ve ekonomik sonuç almayı sağlamak üzere, teşkilat yapısında yargıç, savcı ve adalet meslek personeline ilişkin politikalarda köklü düzenlemeler yapılması, adalet hizmetlerinde fizikî altyapı eksikliklerinin tamamlanması, yargı sisteminin modern araç ve gereçlerle takviye edilmesi ve bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılması, ihtilafları azaltıcı ve davaları süratle çözüme bağlayıcı yönde mevzuat düzenlemesi öngörülmüş olmasına rağmen, adalet hizmetleri için yıllardır yeterli kaynak aktarılmadığından bu öneriler gerçek anlamda gündeme getirilememiş, yaşama geçirilememiştir.

Bu durumun bir başka nedeni ise, yürütme organının, adalet hizmetlerini yalnızca tüketici bir hizmet sektörü olarak görüp değerlendirmesidir. Ancak, bu, son derece yanlış bir yaklaşımdır. Yürütme organları, adalete olan bu yaklaşımını değiştirmeli, adalet hizmetlerine yatırımı hızlandırmalı, kadro açıkları hızla kapatılmalı, yeni kadrolar açılmalı ve her kademede yargıya en son teknoloji sokulmalı, işlevi olan, çağdaş mimarîye sahip adliye hizmet binaları yapılmalı, yargıç güvencesi ve yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır. Unutmayalım ki, bağımsız yargı ve güvenceli yargıç, hukuk devleti olmanın vazgeçilmez önkoşuludur. Tüm bu olumsuzlukların giderilmemesi, ne yazık ki, adalete olan güvenin azalması sonucunu doğuruyor. Hoca Ahmet Yesevi'nin takipçilerinden birinin, dönemin Osmanlı padişahına yazdığı şiirdeki şu dörtlük, ne kadar anlamlı ve değindiğimiz konuyu ne kadar güzel açıklıyor:

"Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir,

Temele taş bulmak gecikebilir,

Devlete baş bulmak gecikebilir;

Adalet gecikmez, tez verilmeli."

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz ve yasalaşmasını desteklediğimiz, son derece önemli ve yararlı bulduğumuz Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının bir an önce yürürlüğe girmesini, uygulama koşullarının sağlanmasını ve gerekli altyapının hazırlanarak bu mahkemelerin, yasanın öngördüğü her yerde kurulup hayata geçirilmesini içtenlikle diliyor ve yasanın ülkemize ve ulusumuza yararlı olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerine tekrar saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yergök.

Şimdi, AK Parti Grubu adına, Artvin Milletvekili Sayın Orhan Yıldız Konuşacaktır.

Buyurun Sayın Yıldız.

Sayın Yıldız süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YILDIZ (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;dün Diyarbakır'da, bugün Malatya'da meydana gelen elim uçak kazaları nedeniyle millet olarak büyük üzüntüye boğulduk. Bu nedenle, ben, öncelikle, kazalarda hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına, ulusumuza, Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum. İnşallah böyle kazaları bir daha yaşamayız.

Biliyorsunuz bu kanun komisyonda CHP Grubunun da desteğiyle, oybirliğiyle geçti. Bu nedenle, bu kanunla ilgili olarak, tabiî ki, burada, benim de söyleyeceğim bazı konulardan Sayın Yergök de bahsetti. Biz, kendisine teşekkür ediyoruz.

Ayrıca, Sayın Yergök, tabiî ki, adalet sisteminden kaynaklanan bazı mahzurlara, bazı sıkıntılara da temas etti, bunlara da tabiî ki katılıyoruz. İnşallah adalet reformu çerçevesinde bu sıkıntılar da giderilecektir, adliye mekanizması sağlıklı bir şekilde işleyecektir.

Değerli milletvekilleri, bugün görüşülmekte olan aile mahkemeleri hakkındaki tasarı, gerçekten, çok önemli bir boşluğu dolduracaktır. Anayasamız "Ailenin korunması" kenar başlığını taşıyan 41 inci maddesinde, ailenin korunması, bununla ilgili mahkemelerin kurulması görevini devlete vermiştir, devletin aslî görevleri arasında saymıştır. Gerçekten, yaşadığımız bu sürede, ailenin korunması için gerekli önlemlerin alınması ihtiyacı, her gün daha da artmaktadır.

Ülkemizde yaşanan yapısal dönüşümler ve ekonomik kriz süreci, her yönden sağlıklı, olumlu ve gelişmeye açık ailelerin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Hiç kuşkusuz, toplumda, sosyal barış ve adaletin sağlanmasında, demokratik haklara saygılı, her yönden sağlıklı ve yararlı bireylerin yetiştirilmesinde en önemli rol aileye düşmektedir. Günümüzde, birçok alanda yaşanan baş döndürücü gelişmeler ve olumsuzluklar, eşlerin ve çocukların sorunlarının artmasına ve olumsuzluklar yaşamasına neden olmaktadır. Bu sorunların çözümünde, yargı alanına giren konularda da birtakım yenilikler getirilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Yürürlükteki mevzuata göre, aile hukukundaki uyuşmazlıklar genel mahkemelerde çözümlenmektedir. Oysa, bu mahkemelerin iş yükünün çok ağır olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle, büyük şehirlerde, nüfus yoğunluğu fazla olan illerimizde, bu mahkemeler günde 50-60 dosyaya bakmaktadırlar. Ayrıca, bu mahkemeler, en zayıf kanıt olan tanık beyanlarına dayanarak hüküm kurmaya çalışmaktadırlar. Bu davalarda, çoğunlukla, bir tarafın tanığı, diğer tarafın tanığının yüzde yüz aksine şeyler söylemektedir ve hâkimler de, bunları ayıklamaya çalışarak, önlerine gelen uyuşmazlıklar hakkında karar vermeye çalışmaktadırlar; bu şartlar altında verilen kararlar da sağlıksız olabilmektedir.

Bu nedenle, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere, kuruluş görev ve yargılama usulleri düzenlenmiş; kuruluşuna özgü belli esasları olan, atanacak hâkim, pedagog, psikolog, sosyal çalışmacıda, diğer özelliklerinin yanında, aile ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapma koşulu aranan; görev alanına giren konularda yetişkinler ve küçükler hakkında koruyucu, eğitici ve sosyal önlemleri alan; diğer kanunların yanında, Türk Medenî Kanunu hükümlerini temel alan bir mahkemenin kurulması hukuk sistemlerinde temel yaklaşımdır.  Bu nedenle, Afrika ülkelerinde, Avrupa'da, Amerika kıtasında aile mahkemelerinin yıllardan beri kurulduğu ve çalıştığı bilinmektedir.

Ayrıca, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen yararın elde edilebilmesi için de aile mahkemelerinin kurulması zorunlu olmuştur. Bu, Türk Medenî Kanununda son dönem sağlanan gelişmeleri tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Böylece, bünyesinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri, taraflar arasında karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması ilkesini gözeterek, eşlerin ve çocukların yaşadığı sorunları barışçıl yönlerden çözüme kavuşturmaya çalışacaktır, böylece, yargılama görevinin yanında, toplumun temel taşı olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alma görevini de yerine getirecektir.

Yine, Ailenin Korunmasına Dair 4320 sayılı Kanun, aile içinde bireylerden birinin şiddete maruz kalması durumunda sulh hâkiminin resen önlemler alma yetkisini düzenlemiştir. Bu yasanın uygulanmasında da, aile mahkemeleri önemli bir işlevi yerine getirecektir.

Getirilen tasarıyla, koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler çerçevesinde aile mahkemeleri, yetişkinler hakkında resmî veya özel sağlık ve sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine veya benzeri yerlere yerleştirme kararı verebilecektir; yine, yetişkinler hakkında meslek edinme kursuna veya eğitim kurumuna gönderme kararı verebilecektir. Bu, çok önemli ve faydalı bir yeniliktir; çünkü, bugün, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, İŞKUR, Millî Eğitim Bakanlığı ve mahallî idarelerin bu alanda faaliyet gösterdiğini biliyoruz; fakat, tüm bu kurumların bu alandaki hizmetlerinin yetersiz kaldığı da herkesin malumudur. Getirilen düzenlemeyle, yargı kararlarının, tüm resmî ve özel kurumları bağlayıcı olması nedeniyle bu alandaki eksikliklerin ve yetersizliklerin de hızla giderilmesi sağlanmış olacaktır.

Yine, alınan kararların takip ve yerine getirilmesinde uzmanların görevlendirilmesi, mahkemenin kararlarını uygulamaya dönüştürme gücünü de artıracaktır.

Sevgili milletvekilleri, yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi, bu tasarı, aile hukuku alanında çok önemli yenilikler getirmekte ve ihtiyaçlara cevap vermektedir. Gerek ülkemizin şartları gerekse diğer modern hukuk sistemlerine paralel düzenlemeler getirilmiştir.

Bu tasarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına Artvin Milletvekili Orhan Yıldız konuşmuştur.

Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.

Şahısı adına, Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu.

Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bugün, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ile ilgili, şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, ülkemizi yasa boğan, Diyarbakır'da dün meydana gelen kazada ölenlere Allah'tan rahmet diliyor, kalanlara geçmiş olsun diyorum. Ayrıca, bugün Malatya havaüssünden kalkan 2 askerî uçağımızın çarpışması sonucu meydana gelen kazada şehit olan subaylarımıza da, yine, Allah'tan rahmet diliyor, kalanlara da aynı dileklerimi, aynı duygularımı iletiyorum.

Bugün görüşülmekte olan bu tasarının, hukukumuzda yepyeni bir mahkeme kurmakta olan bir tasarı olduğunu biliyoruz. Adına "ihtisas mahkemesi" diyeceğimiz böyle bir mahkemenin, Batı normları çerçevesinde, gerek Almanya'da gerekse Kanada'da yer aldığını ve aktif bir faaliyet gösterdiğini de bilmekteyiz. Bu mahkemelerin kurulmasındaki temel amaca bakıldığında, gerek hükümet gerekçesinde gerekse Adalet Komisyonumuzda yapılan görüşmeler sonucu temel alınan görüşler doğrultusunda, Anayasamızın 41 inci maddesinde yer alan, aile Türk toplumunun temelidir, ilkesidir. Ailenin kurulmasının ne olduğunu Medenî Kanunumuza göre yine hepimiz bilmekteyiz. Ailenin, resmî nikâh aktinin karı koca arasında yapılması suretiyle meydana geldiğini ve bunun aile adını aldığını yine yasalarımız göstermektedir.

Aile, Türk toplumunun temelidir dediğimizde, ailenin temelinde anne ve babanın olduğunu; ancak, aile kurulurken çocukların olmadığı bir ailenin ve ailelerin de mevcut olduğunu gözden uzak tutamayız. Böyle bir anlayış içerisinde, yeni kurulacak bu mahkemenin yargıçlarının seçiminden tutalım, psikolog ve pedagoglarda aranılacak niteliklere de yasa tekniği açısından bakıldığında, birtakım eksikliklerin olabileceğini gözden uzak bulunduramayız.

Mutlaka sosyal devlet anlayışı içerisinde, ailenin bireylerinin, bireyin özgürlüğünün ve rahatının yerine getirilmesi için birinci derecede görevli olduğunu da biliyoruz. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirmektedir. Yine, kuruluş süresi olarak, bu mahkemenin iki yıllık bir süre içerisinde kurulması ve diğer şartlar çerçevesinde bunun yerine getirilmesi gerektiği de maddede yer almaktadır. Biz diliyoruz ve istiyoruz ki, bu, iki yılda değil de daha kısa bir sürede yerine getirilsin; ancak, daha önce Grubumuz adına konuşan arkadaşımızın da belirttiği gibi, adalet mülkün temelidir anlayışını kabul ettiğimiz ve hiçbirimizin dilinden düşürmediği "geciken adalet adalet değildir" anlayışına rağmen, iki yıllık süreye, yeter ki yerine gelsin, yeter ki bu mahkemeler kurulduğunda faaliyetlerini yerine getirebilsin, buna razıyız; ama, adalete ayrılan payın, maalesef, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da beklenen bir pay olmadığını, olamayacağını üzüntüyle görmekteyiz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, böyle bir anlayışta, bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Grubumuz adına arkadaşımın belirttiği görüşler ve şahsım adına görüşlerim doğrultusunda, böyle bir yasa tasarısına, böyle bir mahkemenin kurulmasına dair bu yasa tasarısına olumlu yönde oy kullanacağımızın bilinmesini istiyorum; ancak, Türkiye'de, çocuk mahkemeleri gibi, kurulmakta olan veya kurulup da görevlerini yapamayan onlarca mahkemenin olduğunu da biliyoruz. Bağımsız yargıdan bahsediyoruz; ama, bunların, gerçekten bağımsız yargılama yapabilmesi için, öncelikle ve öncelikle, bağımsız yargıçların bu görevleri yerine getirebilmesi çok önemlidir diye düşünüyoruz.

Anayasamızın 159 uncu maddesindeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun oluşmasındaki bağımsızlığın, ne derece gerçek bir bağımsız yargıç teminatı olabileceğini hepimiz şüpheyle karşılamaktayız. Geliniz, öncelikle, Anayasanın 159 uncu maddesindeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilgili hükümlerini "bağımsız yargıç" adı altında neler olması gerekirse, ona göre değiştirelim; çünkü, düşününüz ki, şu anda, sadece AKP'nin tek başına iktidar olduğu bir hükümetin sayın bakanının öyle bir kurula başkanlık yapıp yapmaması, kişisel olarak sorunumuz değildir; ancak, yarın öbürgün, AKP'nin yerinde başka siyasî partilerin de görev yapacağını göz önünde tuttuğumuzda, 159 uncu maddedeki yargıç bağımsızlığının ne derece yeterinde ve yerinde olup olmadığını herhalde hepimiz bilmekteyiz.

Sevgili arkadaşlar, bizim muhalefet anlayışımız, bu şekilde, toplumun ihtiyacı olan konularda, gerek mahkeme kurulması olsun gerekse toplumsal görevlere ilişkin diğer konular olsun, toplumu ilgilendiren olumlu her adıma evet şeklinde olacaktır.

Önümüzdeki günlerde muhtemel bir savaş gözlemekteyiz. Eğer, biz barış istiyorsak, savaş istemiyorsak, hepimizin yine dilinden düşürmediği, Ulu Önder Atatürk'ün "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesi doğrultusunda, bunu Yüce Meclisin çatısı altında artık gündeme getirmeliyiz. Bundan sonra ailenin parçalanmasını istemiyorsak, çocuklarımızın ölmesini istemiyorsak, gerçekten, Yüce Meclisin çatısı altında bu savaşa "Hayır" denilmesini diliyoruz ve hepimizin bu görüşlerini özgürce burada ifade etmesi gerekir diye düşünüyoruz.

Sevgili milletvekili arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, kurulacak olan mahkemeleri -ailenin, toplumumuzun temeli olduğunu kabul ederek- bu sosyal anlayış ve zorunluluk içerisinde kabul ettiğimizi bildirmek istiyoruz. Elbette, Medenî Kanun hükümlerine göre, tapu iptali ve tescile bakan bir yargıcın -elindeki topograf aletleriyle, diğer aletlerle gelip de, onu bırakıp- çocuklarla ilgili, aileyle ilgili bir karar verip yargıyı yerine getirmesindeki çelişkiyi hepimiz biliyoruz; onun için de bu yasa tasarısına, şahsım ve grubumuz adına olumlu oy kullanacağımızı ve iktidarın toplum adına, sosyal barış adına yerine getireceği her türlü olumlu adımın da yanında yer alacağımızı bildirmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerimle, hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu'na teşekkür ediyoruz.

Başka konuşma isteği?.. Yok.

Hükümet adına, Başbakan Yardımcımız Sayın Ertuğrul Yalçınbayır söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, dün Diyarbakır'da meydana gelen elim uçak kazası ve bugün Malatya'da meydana gelen yine bir uçak kazasında hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyorum; kederli ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine de başsağlığı dileklerimi arz ediyorum.

Ölümler doğal olduğu zaman diyeceğimiz yok; ama, doğalın dışındaki ölümler insanları çok daha fazla sarsıyor. İnsanların elinin mahsulü olan dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslek veya sanattaki acemilik nedeniyle olan ölümler veya kasten olan ölümler insanı çok daha fazla sarsıyor. Bu kazaların sebepleri mutlaka araştırılacaktır; dikkatsizliğin, tedbirsizliğin olup olmadığı ortaya çıkarılacaktır ve biz, insanlığın, insanların doğal nedenler dışında ölmemesini diliyoruz. Bu, savaş da olsa; bu, kaza da olsa, insanların bu akıbete, bu nedenle duçar olmamalarını diliyoruz. İnsanların barış içerisinde, özgürlük içerisinde, güvenlik içerisinde yaşamlarını, vadeleri kadar sürdürmelerini diliyoruz.

Bu duygularla, tekrar, kendilerine rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum.

Yine, aileyle ilgili bir konuyu tartışıyoruz. Buradaki konuşma vesilesiyle, bu kanun tasarısının ne getirip ne götürdüğünü kamuoyuna da anlatıyoruz; halkın, kanunları bilme ve koruyucu hukuktan yararlanma hakkına da fırsat veriyoruz.

Bilindiği gibi, 8.12.2001 günlü Resmî Gazetede yayımlanan ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanunun yapısından sonra, ikinci kitapta aile hukuku, 118 ilâ 494 üncü maddeler arasında yer almaktadır; bunlar, evlilik hukukunu, hısımlığı, vesayeti, velayeti ve benzer hükümleri kapsamaktadır.

Biz, öncelikle, 21 inci Dönemde Medeni Kanunu çıkaran 21 inci Dönem Parlamentosuna teşekkürlerimizi sunuyoruz. O kanunu, çok kapsamlı olan o kanunu temel kanun olarak kabul edip Meclise getiren ve yasalaşmasına fırsat veren, çalışan Meclise teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasanın, ailenin korunmasıyla ilgili hükmü, ailenin toplumun temeli olduğunu ve devletin, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağını ve gerekli teşkilatı kuracağını belirtmektedir. Toplumun temelini teşkil eden ailenin korunması için gerekli önlemlerin alınması ihtiyacı, her geçen gün daha da artmaktadır.

2001 yılında, mahkemelerimizde görülen davalara ait 1 279 062 dosyanın yüzde 15 dolayında olanı aile hukukuyla ilgilidir. Ekonomik şartlar ve giderek yozlaşan bazı değerler sebebiyle, ailede çözülme tehlikesi, tehdidi ortaya çıkmaktadır. Yapılacak en önemli yatırım aileye yatırımdır. Kendisiyle barışık, toplumla barışık, özgür ve demokrat insanların yetişmesi, önce ailede olur. Aileye yapılacak yatırım, en önemli yatırımlardan birisidir. Ailenin korunması, sadece ailenin bireylerine ve topluma değil, devlete de bir görevdir.

Günümüzde, birçok sahada olduğu gibi, sosyal yapıdaki baş döndürücü gelişmeler ve karmaşıklık, eşlerin ve çocukların da sorunlarının artmasına ve olumsuzlukların daha da yaşanmasına neden olabilmektedir. Bunların çözümünde yargı alanına giren konular bakımından birtakım yeniliklerin getirilmesine ihtiyaç vardır. Yargı alanına getirilmesi gereken yeniliklerle birlikte, yargının bütçeden aldığı payın mutlak surette artırılması gerekmektedir.

Çocuk mahkemeleriyle ilgili, biraz önce konuşan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, daha önce kurulan çocuk mahkemelerinin sayısı ancak 8'de kalabilmiş, birisi de henüz faaliyete girememiştir.

Bütçeden alınan binde 7 payların mutlak surette artırılması hususunu, biraz önce arkadaşımızın söylediği gibi, ben, Hürriyet Gazetesinin Başyazarı Sayın Özkök'e ifade ettim; ama, bu, sadece benim isteğim değildi. Bu konuda, Sayın Adalet Bakanının da, Başbakanın da gayretlerini biliyoruz. Birkaç gün önceki konuşmalarıyla, hem AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan hem dün buradaki konuşmasıyla Sayın Cemil Çiçek, 2003 yılını hukuk yılı olarak ilan ettiler. 1998'de de hukuk yılı ilan edilmişti; ama, bütçe paylarında hiçbir kıpırdama yoktu. Bütçe yapma görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan bir görevdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve hükümetin bu konudaki hassasiyetini ortaya koyacağına dair inancımı belirtmek istiyorum.

Birçok ülkenin iç hukukunda aile mahkemeleri var. Artık, Türkiye'de de bunların ihtisas mahkemesi olarak kurulması zorunlu hale geldi ve bu mahkemelerde, şüphesiz ki, ihtiyaç duyulan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı mahkeme bünyesinde bulunacaktır.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla kurulması öngörülen ve bünyesinde biraz önce belirttiğim kişilerin de bulunacağı aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri taraflar arasındaki karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörünün korunması ilkesini gözeterek, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların sulh yoluyla çözümünü sağlamaya çalışacaktır. Sulh yoluyla çözüm, dostane çözüm, çözümlerin en iyisidir. Barışık toplum, bu tür çözüm yollarını çok daha fazla kullanan bir toplumdur.

Değerli milletvekilleri, biz, inanıyoruz ki, yargılama görevinin yanında, toplumun temel taşı olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alma gibi önemli işlevleri de yerine getirecek olan aile mahkemelerinin kurulması amacıyla getirilen bu tasarı kanunlaşacak ve toplumumuza oldukça hizmet edecektir. Bunun da en önemli şartlarından birisi, şüphesiz ki, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, kalitesi ve bütçeden aldığı payın artmasıdır. Bu bütçe payıyla, yargının, kuvvetler arasındaki yerini gerçekten alabilmesi zordur.

Biraz önce Sayın Haluk Koç'un beyan ettiği bir hususa da atıfta bulunmak istiyorum. Sayın Haluk Koç, konuşmalarında, yasama organını yürütmenin emrine koyan bir sonuç çıkacak her türlü davranıştan kaçınmamız gerektiğini ifade etmiştir. Yürütmemizin, Bakanlar Kurulunun da görüşü, anlayışı budur. Biz, tasarıları size hiçbir zaman için empoze etmiyoruz. Sizin özgür fikirlerinizle bunlar oluşuyor ve kabul edilecektir. Geçen dönemlerde yapılan anlayışla yasama faaliyeti Türkiye'yi bu noktalara getirmiştir. Çoğulculuk ve katılımcılık, sadece onlara söz verme hakkından ibaret değildir; onların görüşlerinin, tasarıları, teklifleri zenginleştirmesidir.

Bu duygularla, hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA

USULLERİNE DAİR KANUN TASARISI

Amaç ve kapsam

MADDE1. - Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.

Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Nevin Gaye Erbatur; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NEVİN GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, ulusumuzu üzüntüye boğan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Tanrı'dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilemek istiyorum. Elim kazadan yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımızın da, bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum. Ayrıca, bugün şehit olan pilotlarımızın ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine de başsağlığı diliyorum. Umarım, ülkemiz, bundan sonra bu tür kazaları görmez.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun tasarısıyla aile mahkemelerinin kurulması öngörülmektedir. Giderek karmaşıklaşan toplumsal yapıdan etkilenen kurumlardan biri olan ailede ortaya çıkan sorun ve anlaşmazlıkların bir ihtisas mahkemesi aracılığıyla çözümünü olumlu bulduğumuzu belirtmek isterim. Aile mahkemelerinin kurulması, biz kadınların ve mensubu olmaktan onur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinin öteden beri talep ettiği düzenlemelerden biridir. Bugün, bu yolda bir adım atılıyor olmasını memnuniyetle karşılıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; isterdik ki, tasarıda, kadın kuruluşları başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının görüşleri yer alsın, mahkemede görev alacak uzmanlar arasında aile ve aile içi şiddet konularında uzmanlaşmış hukukçular bulunsun, uzlaşma veya uzlaştırma iki tarafın mutabakatına dayansın ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanması aile mahkemelerinin görevleri arasında yer alsın. Ne yazık ki, bunlar gerçekleştirilememiştir.

Ülkemizin 1985 yılında taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi kadınlara karşı ayırımcılığı tanımlarken, ayırımcılığın toplumun ve ailenin refahının artırılmasına engel teşkil edeceğini belirtmektedir. Sözleşme, taraf devletlere, evlilik ve aile ilişkilerinde kadınlara karşı ayırımcılığı önlemek üzere gerekli önlemleri alma görevi vermektedir.

İşte, bu noktadan yola çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi, kadınların elli yıldır dile getirdikleri talepleri de dikkate alarak, yeni Medenî Kanunu yasalaştırmıştır. Yeni Medenî Kanunla hüküm altına alınan eşitlik ilkesi, çocukların velayetinden eş seçimine, evlat edinmekten velayetin kullanılmasına dek birçok konuda hâkime takdir yetkisi vermektedir. Bu yetkinin uzmanlaşmış yargıçlar tarafından uzmanlık mahkemeleri yapısı içinde kullanılması, yeni Medenî Kanunun uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Diğer bir deyişle, aile mahkemelerinin kurulması, Medenî Kanunla tanımlanan süreçlerin uygulamaya geçirilmesinde önemli bir araç olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hakların tanınması, onların hayata geçirilmesi anlamına gelmemektedir. Aile mahkemelerini destekleyecek insangücü, idarî ve malî önlemlerin alınması gerekmektedir. Sayın Adalet Bakanının "Adalet bütçesi değil, sefalet bütçesi" olarak tanımladığı bütçe imkânları içinde aile mahkemelerinin işlevsel kılınması, ne yazık ki, zor gözükmektedir. Diğer taraftan, bu mahkemelerde görev alacak yargıçların bu özel ihtisas alanında gereği gibi eğitilmesi için önlemler alınmalı ve meslekiçi eğitimden yararlanmaları sağlanmalıdır. Bunu sağlayacak organizasyonel düzenlemeleri de yapmak gerekmektedir; aksi takdirde, görevlerini gereği gibi yerine getirmeleri mümkün değildir.

Bilindiği üzere, aile içi anlaşmazlıkların yargıya yansıyan bölümü daha çok cana kast, kötü muamele, fiziksel ve sözle şiddetten kaynaklanmaktadır. Aile içi şiddet, aile içi anlaşmazlıkların en kötü şekilde tezahürüdür ve maalesef, ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır. Sudan nedenle karısını bıçaklayanlar, intihar süsü vererek töre adına kadınları öldürenler, eşini ve ailesini, eşi evi terk etti diye silahla tarayanlara ilişkin habere her gün rastlamaktayız.

Şiddetin giderek yaygınlaştığı bu toplumsal yapıda aile içi sorunların çözümünde uzman mahkemelerin kurulması sorunları çözemez, destekleyici kurumsal yapılanmalara da ihtiyaç vardır. Kadınların sığınacağı mekânların yapılanmasına da ihtiyacı vardır. Kadınların sığınacağı mekânların önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği normlarına göre kamu tarafından finanse edilen sığınma evlerinin sayısının 3 000 olması gerekmektedir. Türkiye'de sadece 9 sığınma evi bulunmaktadır. Bu sayının artırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması, Yüce Heyetinizin girişimi ve desteğiyle mümkün olacaktır.

Aile mahkemeleriyle birlikte düşünülmesi gereken bir başka yapılanma, sorunları olan ailelere verilecek danışmanlık hizmetlerinin kurumsallaşmasıdır. Aile danışma birimlerinin kurumsallaşması çok önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. "Alo danışma" ve "alo yardım" hatlarının henüz kurulamamış olması da çok önemli bir eksikliktir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yukarıda özetlemeye çalıştığım destekleyici düzenlemelerle güçlendirilecek ve eksikleri, önerilerimiz ve uygulamada ortaya çıkacak sorunlar doğrultusunda giderilecek aile mahkemelerinin önemli bir toplumsal talebe cevap vereceğini düşünmekteyiz.

Bu nedenle, tasarıya olumlu oy vereceğimizi bildirir; Yüce Heyetinizi, saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erbatur.

Başka söz talebi?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

Aile mahkemelerinin kuruluşu

MADDE 2. - Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.

Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.

Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

Aile mahkemeleri hâkimlerinin nitelikleri ve atanmaları

MADDE 3. - Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili, Bihlun Tamaylıgil konuşacaktır.

Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün Diyarbakır'da meydana gelen ve tüm vatandaşlarımızı yasa boğan elim uçak kazasında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Ayrıca, yine, bugün, Malatya'da meydana gelen uçak kazasında şehit olan pilotlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerin başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Toplumun temel taşı olan ailenin karşılaşabileceği genel sorunların bir uzmanlık mahkemesinde ele alınmasını, olumlu yaklaşımlarla karar alınmasını sağlaması açısından aile mahkemelerinin kuruluşunu olumlu karşılıyoruz. Ayrıca, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanundaki sulh hâkiminin, aile mahkemesi hâkimi olarak değiştirilmesini de isabetli buluyoruz. Ancak, üzerinde görüştüğümüz 3 üncü madde, önemli bir eksiklik içermektedir. Aile mahkemesine atanacak yargıçların, evli ve çocuk sahibi olmaları şartının getirilmesi, evli olmayan ya da çocuğu olmayan yargıçların isabetli karar veremeyecekleri gibi bir sonucu ortaya koymaktadır.Hükümetin teklif ettiği metinde, yargıçların, evli ve çocuk sahibi olmaları tercihen olarak belirtilirken, Adalet Komisyonundan Genel Kurula geldiğinde, şart başlığına dönüşmüştür. Bu durum, yanlış ve ayrımcı bir kavrayışa işaret etmektedir. Tam tersine, evli olmayan bir yargıç, sorunlara daha objektif bakabilir. Objektifliği belirlemenin belirli bir standardı yoktur. Evli ve çocuk sahibi olmayanlar da çok isabetli kararlar verebilir. Sonuçta, herkes bir aile ortamı içinde yetişmiştir.

Kanun tasarısına böyle bir sınırlamanın getirilmesinin dayanağı tam olarak anlaşılmamaktadır. Hangi örnek uygulamada bu tür bir sınırlamayla yapılan görevlendirmenin başarılı sonuçları dayanak olmuştur. Ülkemizde, konu üzerinde başarılı araştırma ve çözüm önerisi sahibi değerli otoritelerin araştırma sonuçlarını değerlendirirken başarılı sonuçlar için önce medeni hallerini mi dikkate almalıyız... Yargının karar başarısının belirli bir sınır içine alınmasının doğru bir yaklaşım olmadığını önemle belirtmek isterim.

Yukarıda belirttiğimiz eksikliğine rağmen, tasarının yasalaşmasını geciktirmemek için maddeye olumlu yönde oy vereceğimizi belirtir; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tamaylıgil.

3 üncü madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

Aile mahkemelerinin görevleri

MADDE 4. - Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:

1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,

2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,

3. Kanunlarla verilen diğer görevler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum :

Aile mahkemeleri bünyesinde bulunan uzmanlar

MADDE 5. - Her aile mahkemesine,

1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,

2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,

3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.

Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukukî veya fiilî herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.

Bu uzmanlar, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hâkimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Gaye Erbatur; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA NEVİN GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.

Tasarının 5 inci maddesinde, aile mahkemeleri bünyesinde çalışacak uzmanların hangi meslek dallarından uzmanlar olacağı ve bunların nitelikleri belirtilmektedir. Aile mahkemelerine atanacak yargıçların niteliği de bu maddede düzenlenmiştir. Yargıçlar için evli ve çocuk sahibi olma şartının getirilmesinin, evli olmayan veya evli, ancak çocuksuz yargıçların isabetli karar veremeyeceği sonucunu getireceği; dolayısıyla, sübjektif bir ön kabl, daha doğrusu, ayırımcılığı içinde barındırdığını belirtmek isterim.

Uzmanlar arasında aile hukuku konusunda uzmanlaşmış hukukçuların sayılmamasının da, bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Benzer şekilde, psikiyatri uzmanlarının da, uzmanlar arasında sayılmaması yine bir eksikliktir. Buna rağmen, aile mahkemelerine olan ihtiyacın aciliyeti sebebiyle, maddeye olumlu oy vereceğimizi beyan ederek sözlerimi bitirmek istiyorum.

Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erbatur.

Madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum :

Koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler

MADDE 6. - Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda :

1. Yetişkinler hakkında;

a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,

b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,

c) Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,

d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,

2. Küçükler hakkında;

a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,

b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,

c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,

d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahallî idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,

Karar verebilir.

Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşümüzü bildirmek üzere söz almış bulunuyorum.

Tasarının 6 ncı maddesi "koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler" başlığını taşımaktadır. Mahkeme, görev alanına giren konularda gerekli gördüğü durumlarda, yetişkinleri, resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye, bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek eğitim kurumuna yerleştirmeye karar verebilecektir; ancak, bu noktada, mahkemeyle ilgili kuruluşlar arasında etkili ve verimli bir diyaloğun gerekli olduğunu belirtmek istiyorum. Bu diyalog, mahkemece alınacak kararın, uygulanabilir bir hukukî dayanağa oturması halinde gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, İşkur, Millî Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler yasalarında, mahkeme kararlarının uygulamaya geçilmesine izin verecek yeni düzenlemeler yapılması gerekir.

Küçüklerin korunması açısından baktığımızda ise, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu mevzuatının aile mahkemelerine destek verir nitelikte olduğu görülmektedir; ancak, bu koruma mekanizmasının iyileştirilmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi standartlarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Buna göre, çocukların aile ortamında bakımının sağlanması temel yaklaşımdır. Çocuğun korunmaya alınma zorunluluğunun ortaya çıktığı durumlarda, geçici bir korunma sağlanması ve bu süreçte anne-babanın eğitimi ve aile ortamının düzeltilmesi hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir. Bu süreç sonunda, aile bütünlüğünü sağlayacak ortamın oluşması sonucu ortaya çıkabilecektir.

Madde, ayrıca, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin hükümler getirmektedir. Ancak, ailenin ve fertlerinin ekonomik açıdan korunması düşüncesi, yalnızca aile içi birlikle ilgili sorunlar ortaya çıktığında olmamalıdır. Bu noktada, Türkiye'nin ekonomik sorunları nedeniyle sayıları giderek artan yoksul ailelerin sorunlarına cevap verecek özel önlemlerin geliştirilmesi büyük bir gereklilik oluşturmaktadır. Bu kapsamda, aile yardımlarının ve hizmetlerin nicel ve nitel olarak artırılması yönünde düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

İlgili madde üzerindeki değerlendirmeyi bilgilerinize arz ettikten sonra, değişen Medenî Kanunun tamamlayıcısı olacak bu tasarının yasalaşması yönünde olumlu oy vereceğimizi belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Tamaylıgil.

AK Parti Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Semiha Öyüş; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın)- Sayın Başkan, değerli üyeler; dün meydana gelen uçak kazası nedeniyle hayatlarını kaybedenlere Tanrı'dan rahmet, ailelerine de başsağlığı ve sabır diliyorum. Ayrıca, bugün şehit olan subaylarımıza da, aynı şekilde, Tanrı'dan rahmet ve ailelerine sabır dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

6 ncı maddeyi görüşüyoruz; o sebeple söz aldım ve hepinize saygılar sunuyorum.

Aile mahkemeleriyle ilgili olarak, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere, görev alanına giren konularda yetişkinler ve küçükler hakkında yasal değerlendirme yapılmıştır bu yasayla. Burada, toplumumuzun çok ihtiyacı olan bir duruma düzenleme getirilmiştir. Bu bakımdan, şimdiki düzenlemeyle toplumun önemli bir ihtiyacı karşılandığı kanaatindeyim. Bu konuda olumlu bir gelişme meydana geldi.

Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Öyüş.

Şahısları adına söz isteği?.. Yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum :

Usul hükümleri

MADDE 7. - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.

Bu Kanunun uygulamasında, vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara karşı, Türk Medenî Kanununun 397 nci maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2 nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesince yerine getirilir.

Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Gaye Erbatur; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA NEVİN GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısın 7 nci maddesiyle düzenlenen uzlaştırma, sorunların tespit edilerek sulh yoluyla çözümü gibi doğru bir ilkeden yola çıkıyor; ancak, bu, davayı uzatıp kadın üzerinde baskı kurmayı getirebilir. Bu nedenle, sulhun sağlanması işinin her iki tarafın da başvuru ve isteğine bağlanması daha doğru olacaktır; ancak, tasarıda böyle bir düzenleme yapılmamıştır. Bu eksikliğin, uygulamada kadınlar aleyhine durum yaratacağını düşünmekle birlikte, konunun aciliyeti bakımdan oyumuzun olumlu olacağını belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, Sayın Erbatur'a teşekkür ediyoruz.

7 nci madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum :

Kadrolar

MADDE 8. - Adalet Bakanlığı taşra teşkilâtında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.

BAŞKAN - Söz isteği?.. Yok.

8 inci maddeyi, ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum :

Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 9. - 14.1.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Sulh Hâkimi" ibaresi "Aile Mahkemesi Hâkimi" olarak değiştirilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendindeki "Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkemeye veya hâkime verilen işleri," ibaresi hariç olmak üzere (4) ve (5) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı bendi (5) numaralı bent olarak teselsül ettirilmiştir.

BAŞKAN - Söz isteği?.. Yok.

Ancak, 9 uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 15 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının başına (1) numarasının eklenmesini ve aynı maddenin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Ayhan Sefer Üstün

Haluk İpek

 

Ankara

Sakarya

Ankara

 

Hasan Kara

 

Orhan Erdem

 

Kilis

 

Konya

"2) 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.

4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hâkime verilen işleri,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, konuşmak mı istiyorsunuz, gerekçe mi okunsun?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Şekil yönünden kanun yapım tekniğine uygunluğun sağlanması amacıyla bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilmiş önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 1- Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 1 inci madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

Yürürlük

MADDE 10. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

Yürütme

MADDE 11. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.

Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek'in bir söz isteği vardır.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, Diyarbakır'da ve Malatya'da hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor; ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize de başınız sağ olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz, insanların üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşacağı en tabiî, en vazgeçilmez, en sağlam, en alternatifsiz kurum, hiç şüphesiz ki ailedir. Belki bundan dolayı Anayasamızın isabetle belirlediği, 41 inci maddede ve 58 inci maddede, iki konuyla ilgili olarak "korunma" tabiri kullanılır. 41 inci maddenin başlığı "ailenin korunması", 58 inci maddenin başlığı da "gençliğin korunması"dır. Demek ki, bizim toplumumuz açısından da, ailenin korunması, gençliğin korunması fevkalade önem arz eder; ancak, aileyi korumak çeşitli tedbirlere bağlıdır. Elbette, esas olan, ihtilafların, varsa aile içi geçimsizliklerin, yine, aile içerisinde çözüme kavuşturulmasıdır; ama, hayatın akışı icabı, zaman zaman, bazı problemleri aile dışında da çözme mecburiyeti hâsıl olduğunda, işte, o zaman mahkemeler devreye girmekte ve bunun için de ihtisas mahkemelerine zaruret hâsıl olmaktadır.

Biraz evvel değerli oylarınızla kabul ettiğiniz aile mahkemeleri, toplumumuzdaki önemli bir ihtiyacı karşılamış olacaktır. 2001 yılı itibariyle, mahkemelerimize intikal eden ve şimdi kabul ettiğiniz mahkemelerin görev alanına giren davaların genel davalar içerisindeki nispeti yüzde 15'tir. Dolayısıyla, aile mahkemeleri, gerek boşanma gerek vasi tayini ve nafaka davalarıyla ilgili olmak üzere, yüzde 15 nispetindeki davalara bakmış olacaktır; bunu, bir rakam olarak ifade etmek istiyorum.

Tabiatıyla, ailenin, her toplum için önemi olmakla beraber, bizim toplumumuz bakımından ayrıca da bir özelliği var, önemi var; çünkü, aile, bir sosyal kurum, sosyolojik kurum, nesillerarası kültür aktarımını yapan, dayanışmayı sağlayan, birliğin ve beraberliğin tesisinde önemli rol oynayan bir kurum. Eğer, Türkiye'de demokratik standartları yükseltmek istiyorsak, bunun önemli ayaklarından bir tanesinin de aile olduğunu, aileiçi demokrasi olduğunu unutmamak lazım gelir.

Aileyi ihmal eden toplumların ne büyük bedeller ödediğini, bugün, hep beraber görüyoruz. Yapılan istatistiklere baktığımızda, özellikle Batı toplumları, geçtiğimiz yüzyıldaki birkısım felsefî akımların tesiriyle ihmal ettikleri aile kurumunu, bugün, yeniden canlandırmak, tekrar sağlıklı bir yapıya kavuşturabilmek noktasında ciddî politikalar ortaya koymakta, aile bakanlıkları kurmakta, aile mahkemeleri kurmakta, bunu, öncelikli bir politika haline getirmektedir.

Hatta, gerek Amerika'da gerekse gelişmiş Batı toplumlarında, bir partiyi diğerine tercih ettiren önemli sebeplerin başında sosyal politikalar öne çıkmakta, sosyal politikaların özünde de aile politikaları belirleyici bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, aile politikaları bütün dünyada güncel bir konudur, aile kavramı da yükselen bir değerdir.

Çok şükür, bizim toplumumuz, her türlü eksikliğine rağmen, aile konusunda fevkalade duyarlıdır ve hassastır. O sebeple, bugün, aile mahkemelerinin bir başka açıdan ele alınmasını, aile ihtilaflarına bir başka açıdan yaklaşılmış olmasını da, bu anlamda fevkalade isabetli buluyoruz. Katkılarınızdan dolayı, bu anlamda, çok teşekkür ediyorum.

Benim bakımımdan ise, aile mahkemelerinin özel bir önemi var. Övünmek anlamında söylemiyorum; ama, bir tespit olarak ifade ediyorum ki, bugünkü hükümet, 58 inci hükümet; bu 58 inci hükümet içerisinde aile politikalarının Türkiye'nin gündemine gelmesi, benim görev aldığım zamana rastlar. Aile danışma merkezleri ilk defa benim tarafımdan kuruldu, Aile Araştırma Kurumunu ben kurdum, Aile Komisyonu, ilk defa, bu Mecliste, benim zamanımda kuruldu, ilk defa Aile Şûrasını ben topladım, beş yıllık kalkınma planlarında "müstakil aile politikaları" adı altında bir başlığın tespit edilmiş olması benim dönemime rastlar. Eksik olan aile mahkemeleriydi; bugün, çok değerli oylarınızla, bunu Türk Milletine armağan etmiş oldunuz.

Bu katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. İnşallah, bu mahkemelere ihtiyaç kalmadan, toplumumuz, huzur içerisinde, barış içerisinde, aile içerisinde bu mutluluğu paylaşsın; sıkıntıları, sevinçleri orada halletmeye bakalım; ama, ihtiyaç hâsıl olduğunda da, bir farklı anlayışla konuya yaklaşmış olmak, tabiatıyla, milletimizin geleceği açısından da önem arz ediyor.

Hayırlı ve uğurlu olsun diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, 2 nci sıraya alınan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

2. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S.Sayısı : 18) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu 18 sıra sayısıyla bastırılıp, sayın milletvekillerine dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın İsmail Değerli; buyurun.

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA İSMAİL DEĞERLİ (Ankara)- Sayın Başkan, Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, dün ve bugün meydana gelen uçak kazalarında ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısıyla, 607 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, "Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun Tasarısı" diye sunulmuş; 29.6.2000 tarih ve 4588 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulunca 21.7.2000 tarihinde kararlaştırılan bu kanun hükmünde kararname, 4.8.2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak Anayasanın 91 inci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Ancak, 21 inci Yasama Döneminde görüşülemeyen bu kanun hükmünde kararname, 4.12.2002 tarihinde Millî Savunma Komisyonuna gönderilmiştir. 8.1.2003 tarihinde, yani, dün görüşüldü. Dün görüşüldü ve tasarıyla ilgili bazı önergeler verilmişti.

BAŞKAN - Sayın Değerli, bir dakikanızı rica edeceğim...

Şu anda görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı, zannediyorum, sizin bahsettiğiniz yasa tasarısı değil. O bakımdan, o konuda dikkatinizi çekiyorum.

İSMAİL DEĞERLİ (Devamla) - Yalnız, biliyorsunuz, bu ikisi bir arada geldi...

BAŞKAN - Ama, o, ayrı görüşülecek; o ayrı, bu ayrı. O bakımdan, şu anda 18 sıra sayılı yasa tasarısı üzerinde konuşmanızı rica edeceğim.

İSMAİL DEĞERLİ (Devamla) - Yalnız, ben, 17 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde konuşmak için söz almıştım... O zaman, sıra, 17 sıra sayılı kanun tasarısına gelince konuşayım.

BAŞKAN - Danışma Kurulu kararına göre, 17 sıra sayılı kanun tasarısı bugün görüşülmüyor sayın milletvekili.

İSMAİL DEĞERLİ (Devamla) - Yani, ben 17 sıra sayılı kanun tasarısı için hazırlanmıştım...

BAŞKAN - Siz bilirsiniz...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - O kanun tasarısı görüşüldüğünde konuşabilirsiniz...

İSMAİL DEĞERLİ (Devamla) - Peki; o zaman bu kanun tasarısı üzerinde bir görüş belirtemeyeceğim.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, AK Parti Grubu adına, Sayın Telat Karapınar konuşacak.

BAŞKAN - Efendim, bir defa, konuşmacıların isimlerini yazılı olarak istiyorum... Rica ediyorum...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Başka konuşmacı yok Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tamam da...

Sayın milletvekilleri, tasarının geneli üzerinde, AK Parti Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Telat Karapınar konuşacak.

Buyurun Sayın Karapınar.

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Dün yaşadığımız ve hepimizi yasa boğan, İstanbul-Diyarbakır seferi sırasında düşen ve 75 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan kazada hayatlarını kaybeden aziz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Ayrıca, bugün meydana gelen kaza neticesinde, havada çarpışan uçaklarımızda şehit düşen Silahlı Kuvvetlerimizin değerli mensubu 4 pilotumuza da Allah'tan rahmet, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, yakınlarına ve Büyük Milletimize başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 inci Yasama Döneminde sonuçlandırılamayan ve bu döneme intikal etmiş bulunan (1/325) esas numaralı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülmek üzere, Yüce Heyetimize arz edilmiştir. Kanun tasarısıyla, sicil notu ortalamasının hesaplanmasında genç rütbelerde alınan olumsuz sicillerin, personelin ileriki meslek yaşamını olumsuz yönde etkilediği, dolayısıyla, müteakip dönemde kendisini yetiştiren ve kusursuz hale getiren personelin yeterlik derecesi sıralamasında üst bölümde yer alan kritik görevlere seçilmelerine engel olduğu için, personelin daha gerçekçi bir kıdem sıralamasına tabi tutulması öngörülmektedir.

Çağımızda insan kaynaklarının eğitimi, örgün eğitim sistemi tarafından yapılmakta ise de, yaşanan hızlı ve teknolojik gelişmeler ve küreselleşme olgusu, yaşam boyu eğitimi zorunlu hale getirmiştir. Bu zorunluluk neticesinde, Ordumuzun, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de temel amacı, iyi seçilmiş, motive edilmiş, eğitilmiş, alanında uzman, kendisi ve çevresiyle barışık, kendisini sürekli geliştiren, güleryüzlü, çabuk ve kusursuz hizmet veren ve yaratıcı özelliklere sahip bir Silahlı Kuvvetler Teşkilatı yaratmak uğraşını sürdürmek olmalıdır. Çok genç yaşlarda, gençliğinden veya tecrübe eksikliğinden kaynaklanan nedenlerle, mesleğinin başlangıcında düşük sicil notu alan, ancak, daha sonra kendini geliştirerek ve yetiştirerek mükemmel bir asker olan Silahlı Kuvvetlerimiz mensuplarının işlemiş oldukları hataların ömür boyu terfi ve ilerlemelerinde karşılarına çıkmasına ve hak ettikleri halde daha üst rütbelere terfilerine engel olan yasanın değiştirilerek, bu durumdan mağdur olanların mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bir kanun tasarısıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, 21 inci Yüzyılın hızlı teknolojik gelişmelerine ayak uydurabilmesi  için, daha az sayıda; fakat daha fazla hareket kabiliyetine ve ateş gücüne sahip modern ve daha profesyonel bir kuvvet haline getirilmesi çağımızın gereğidir.

Yeri gelmişken, Yüce Heyetinize ve ilgililere de bir temennimi belirtmek istiyorum: Trafik, cezaevi, hatta turizmle ilgili asayiş hizmetlerinde bayanların da astsubay olarak istihdamına yönelik gerekli düzenlemelerin de yapılması temennisiyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Karapınar.

Tasarının geneli üzerinde şahısları adına söz isteği?.. Yok.

Hükümet adına, Millî Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül Bey söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan.(AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün ve bugün milletimizi üzüntüye gark eden uçak kazalarından dolayı en derin teessürlerimi arz ediyorum.

Bugün saat 10'u 10 geçe Malatya Erhaç Üssünden kalkan 2 adet RF-4 keşif uçağı, bilinmeyen bir sebeple, kalkışından on dakika sonra düşmüştür. Bununla ilgili olarak da bir bilgi arz etmek istiyorum.

Mürettebat isimleri: Yüzbaşı Fatih Fazıl Taşkın, Yüzbaşı Rıza Sadak, Üsteğmen Fatih Ongun ve Üsteğmen Semih Destecioğlu. Maalesef, bu mürettebat, şehit olarak, hayatlarını kaybetmişlerdir. Üzüntülerimi belirtiyor ve manevî şahsiyetleri önünde saygıyla eğiliyorum.

Uçak enkazı, Malatya'ya 45 kilometre mesafede bulunan Kozaklı bölgesinde ve Yalınkaya vadisinde bulunmuştur. Enkaz yangını geçtiği için şimdi bu şehitlerimizin naaşlarına da ulaşmak mümkün olmuştur. Bu sebeple artık bir başka ümidimiz de maalesef kalmamıştır. Tekrar huzurlarınızda kendilerini saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; huzurunuza getirilen yasa tasarısıyla 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 3 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Tasarı tek bir madde değişikliğini içermekteyse de, özellikle doğrudan general ve amiral rütbesine terfide yapılan değerlendirmelerle ilgisi nedeniyle özel bir önem taşımaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde 1998 yılına kadar yapılan general ve amirallikle ilgili değerlendirmelerde binbaşı ve daha üst rütbede alınan siciller dikkate alınmaktayken bunun özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesini oluşturan kurmay subaylarımızın değerlendirilmesinde üst subaylık rütbesinde alınan sicillerin birbirine aşırı derecede yakın olması nedeniyle yeterli ayırıcı özellik taşımadığı tespit edilmiş ve 4374 sayılı Kanun değişikliğiyle üsteğmen ve daha üst rütbedeki sicillerin baz alındığı bir sistem bu tarihten sonra benimsenmiş ve yürürlüğe konmuştur; ancak, geçmiş dört yıllık uygulamada, bu defa, genç rütbede alınan olumsuz bir sicil veya sicillerin daha sonraki çalışma hayatında kendini çok iyi yetiştirerek mükemmel seviyeye getiren ve bütün sicil notları tam olan bir personel, genç rütbede almış olduğu birkaç düşük sicil notu nedeniyle, yeterlik derecesi sıralamasında geride kalarak kritik görevlere seçilmeleri söz konusu olamamakta ve bu görevin en yetenekli personel tarafından yerine getirilmesi ilkesiyle ters düşebilmektedir.

Huzurunuzdaki tasarıyla, her rütbede alınan sicillerin belirli oranlarda dikkate alınması esası getirilerek, arz edilen problemleri önlemek ve personelin daha gerçekçi bir kıdem sıralamasına tabi tutulması amaçlanmaktadır.

Tasarı, takdirlerinize arz olunur.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum :

 

TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"n) Sicil Notu Ortalaması :

A) 1. Teğmen rütbesi için; bulunulan rütbede alınan muteber sicil notlarının aritmetik ortalamasıdır.

2. Üsteğmen rütbesi için; teğmenliğe nasıptan itibaren alınan muteber sicil notlarının aritmetik ortalamasıdır.

3. Yüzbaşı rütbesi için; üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

4. Binbaşı rütbesi için, üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, binbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

5. Yarbay rütbesi için; üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, yarbay rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, binbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

6. Albay rütbesi için; üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, albay rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, yarbay rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 95'i, binbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

B) 1. Astsubay çavuş rütbesi için; bulunulan rütbede alınan muteber sicil notlarının aritmetik ortalamasıdır.

2. Kıdemli çavuş rütbesi için; astsubay çavuşluğa nasıptan itibaren alınan muteber sicil notlarının aritmetik ortalamasıdır.

3. Üstçavuş rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

4. Kıdemli üstçavuş rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

5. Başçavuş rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, başçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.

6. Kıdemli başçavuş rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not ortalamalarının, kıdemli başçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, başçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 95'i, kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun Hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemimizde görüşülecek başka bir konu kalmadığından, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 14 Ocak 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 17.44