DÖNEM
: 22 CİLT : 2 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
20 nci Birleşim
9 . 1 . 2003 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. – TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin’in,
Türk Hava Yollarına ait “Konya” adlı uçağın Diyarbakır Havaalanına inerken,
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da Malatya üzerinde çarpışarak
düşmeleriyle ilgili konuşması
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan’ın,
Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin
gündemdışı konuşması
2. – Şanlıurfa Milletvekili Turan
Tüysüz’ün, Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen
sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
3. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan’ın, 10 Ocak Gazeteciler Günü nedeniyle gazetecilerin sosyal güvenlik
sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter’in davetine icabetle bu ülkeye
resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın beraberindeki
Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/147)
2. – Bazı milletvekillerine, Başkanlık
tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/148)
D) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer
ve 34 milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis
memurları cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/17)
IV. –
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. – 18 sıra sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48
saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun çalışma
süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olmasına
ilişkin AKParti Grubu önerisi
V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/311) (S.
Sayısı : 15)
2. – Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S.Sayısı : 18)
VI. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük’ün, Makedonya’daki Ata-Evi’nin (Müze-Ev) yeniden inşa edilmesine,
– Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün,
Tekirdağ’da yürütülen kazıların ödeneklerine ve Tekirdağ Müzesinin personel
ihtiyacına;
İlişkin soruları ve Kültür Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı (7/41, 42)
2. – İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in,
Merkez Bankasının müdahalesiyle Demirbank’ın fona devrinin önlenip
önlenemeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan’ın
cevabı (7/37)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
Ağrı Milletvekili Naci Aslan, Ağrı İlinin
ekonomik, sosyal ve güncel sorunlarına,
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün de elma
üreticilerinin sorunlarına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;
İstanbul Milletvekili Ersin Arıoğlu'nun,
Erzincan İli ve civarında 27 Aralık 1939'da meydana gelen depremin 63 üncü
yıldönümüne ve konusu yalnız "deprem" olan bir ihtisas ve araştırma
komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Bayındırlık ve
İskân Bakanı Zeki Ergezen cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Bihlun Tanaylıgil ve
30 milletvekilinin, tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol açan holdinglerin
faaliyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16) okundu; önergenin,
gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın,
Millî Savunma Komisyonu başkan ve üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 8 Ocak 2003 Çarşamba günkü
(bugün) birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine; aynı gün gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 16 sıra sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve
Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa Göre
Gelir veya Aylık Almakta Olanlara Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına, 13 sıra
sayılı Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci sırasına, 14 sıra
sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü sırasına,
15 sıra sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair
Kanun Tasarısının 4 üncü sırasına alınmasına ve tasarıların görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi, kabul edildi.
Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve CHP
Grubuna düşen bir üyeliğe, Ankara Milletvekili İsmet Çanakçı, seçildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına alınan:
Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri
Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Gelir veya Aylık Almakta Olanlara Sosyal Destek
Ödemesi Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/341) (S. Sayısı : 16),
görüşmeleri takiben yapılan açık oylamadan sonra,
Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı
Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının (1/300) (S. Sayısı: 13),
Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda ve Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/291) (S. Sayısı : 14),
Yapılan görüşmelerden
sonra,
Kabul edildikleri ve
kanunlaştıkları açıklandı;
Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının (1/311) (S.
Sayısı : 15) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi.
9 Ocak 2003 Perşembe günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.26'da son verildi.
İsmail
Alptekin |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Yaşar Tüzün |
Mevlüt Akgün |
|
Bilecik |
Karaman |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. – GELEN
KÂĞITLAR No. : 27
9.1.2003 PERŞEMBE
Tasarılar
1. – Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütü Arasında Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Uluslararası Sekreteryası İçin
Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/348) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
3.1.2003)
2. – Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/349)
(Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
3.1.2003)
3. – Yolsuzluğa Karşı
Özel Hukuk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/350) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)
4. – Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/351) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2003)
Teklif
1. – Samsun Milletvekili
Haluk Koç'un; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ekli (1) Sayılı Cetvelinin
"III-Sağlık Hizmetleri Sınıfı"
Bölümünün (C) Bendinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/26) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.1.2003)
Raporlar
1. – Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı : 17)
(Dağıtma tarihi : 9.1.2003) (GÜNDEME)
2. – Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı : 18) (Dağıtma tarihi:
9.1.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. – Kars Milletvekili
Yusuf Selahattin Beyribey'in, Çıraklık Eğitimi Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta
primlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
2. – Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerinin Edirne'de ne zaman
yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. – Şanlıurfa
Milletvekili Turan Tüysüz'ün, GAP kapsamındaki bazı uygulamalara ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi
(7/91) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
2. – Şanlıurfa
Milletvekili Turan Tüysüz'ün, Şanlıurfa'da yapımı devam eden uluslararası hava
alanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/92)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
3. – Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun bilgi edinme hakkını düzenleyecek yasa çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/93) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2003)
4. – İzmir Milletvekili
Erdal Karademir'in, Karayolları Genel Müdürünün bazı açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/94) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
5. – İzmir Milletvekili
Erdal Karademir'in, AKP İzmir İl ve Menemen İlçe Başkanı ile ilgili çeşitli
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/95) (Başkanlığa geliş
tarihi : 8.1.2003)
6. – Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çerkezköy Devlet Hastanesinin çeşitli
sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/96) (Başkanlığa
geliş tarihi : 8.1.2003)
7. – Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatında
vekâleten görev yapan bürokratların atanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/97) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
8. – Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Sakarya-Karasu, Kırklareli-İğneada
kıyı bandı çevre düzeni planına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/98) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
9. – Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, Kırklareli'nin sınır ticaretine ne
zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşat Tüzmen) yazılı soru
önergesi (7/99) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
10. – Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/100) (Başkanlığa geliş tarihi :
8.1.2003)
11. – Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, Çukurova Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/101) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2003)
Meclis Araştırması Önergesi
1. – Diyarbakır
Milletvekili Mesut Değer ve 34 Milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları cinayetinin araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/17)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
9 Ocak 2003 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. – TBMM
Başkanvekili İsmail Alptekin’in, Türk Hava Yollarına ait “Konya” adlı uçağın
Diyarbakır Havaalanına inerken, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait iki uçağın da
Malatya üzerinde çarpışarak düşmeleriyle ilgili konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bugün, Meclisimizi, ülkemizi acıya boğan bir acı haberle açmak
durumundayız. Hepinizin bildiği gibi, Türk Hava Yollarına ait bir uçağımız
Diyarbakır Havaalanına inerken, elim bir kaza sonucu birçok yolcumuz hayatını
kaybetmiştir; kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum Başkanlık Divanımız ve
Yüce Heyetiniz adına, ailelerine sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ
olsun ve yaralı olarak kurtulan yolcularımıza da en kısa zamanda acil şifalar
diliyorum.
Henüz bu acımızı
beraberce hissettiğimiz bir anda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin iki uçağının da
Malatya üzerinde çarpışmak suretiyle elim ve vahim bir kaza vukua bulmuştur. Bu
kazanın acısını da Yüce Meclis adına paylaşıyor ve şehit olan genç
subaylarımıza, komutanlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum, Silahlı
Kuvvetlerimize, Ordumuza başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Bu
tip kazaların, üzücü olayların bir daha tahakkuk etmemesini, tekerrür
etmemesini de Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum. İnşallah, acılar sarılacaktır,
milletimiz bu tip büyük acıları her zaman için sarmıştır.
Bu duygularla sizleri
yeniden selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşımız gündemdışı söz
istemişlerdir; kendilerine, müracaat sırasına göre söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınması konusunda
söz isteyen, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'a aittir.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Mersin
Milletvekili Hüseyin Özcan’ın, Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli sanayi
bölgesi kapsamına alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin Serbest Bölgesinin nitelikli
sanayi bölgesi kapsamına alınmasına dair düşüncelerimi sizlere arz etmek üzere
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dün
Diyarbakır'da, bugün Malatya'da meydana gelen uçak kazalarında yaşamını yitiren
yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ailelerine başsağlığı, yaralı
olan vatandaşlara ise acil şifalar diliyorum. Bütün Türk Milletinin ve Silahlı
Kuvvetlerimizin başı sağ olsun diyorum.
Ülkemizin, ABD ile olan
ticarî ilişkilerini güçlendirmek maksadıyla çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz.
Nitelikli sanayi bölgesi adında, Ürdün İrbid Serbest Bölgesine benzer bir
projenin Türkiye'de gerçekleştirilmesi yönündeki çalışmalara başlanılmış
bulunmaktadır.
Mersin Serbest Bölgesinin
nitelikli sanayi bölgesi kapsamına alınabilmesi için gerekli olan tüm
kriterlere sahip olduğunu görmekteyiz. Şöyle ki, Mersin Serbest Bölgesi, modern
bir altyapıya sahip olup, altyapıyla ilgili yeni yatırım ve finansman
gerektirmeyecek yapısıyla, yeni projelere açık durumdadır. Mersin Serbest
Bölgesi 786 000 metrekarelik açık yatırım alanı üzerine inşa edilmiştir ve yaklaşık 500 000 metrekarelik kapalı alanı
ve nitelikli sanayi bölgesi projelerine yönelik olarak kullanılmaya hazır 250
000 metrekarelik kapalı alanı; bununla beraber ileride gerekli olduğu takdirde
bölgenin doğu ve batı yönünde yaklaşık 500 000 metrekarelik genişlemesine
müsait açık yatırım alanı mevcuttur.
Mersin Serbest Bölgesi,
Doğu Akdeniz ve ülkemizin en büyük limanlarından biri olan Mersin Limanının
hemen yanında kurulmuş, aradaki koridor vasıtasıyla serbest bölge kullanıcıları
Mersin Limanının tüm imkânlarından faydalanabilmekte olup, limanın yanı sıra
Mersin Serbest Bölgesi sınırları içerisinde kapasitesi 1,2 milyon ton/yıl olan
özel rıhtımları da kullanıma hazırdır.
Mersin, ulaşım
olanaklarıyla da önemli avantajlara sahip olup, Türkiye'deki karayolu taşıma
şirketlerinin yüzde 13'ünü bünyesinde bulundurmaktadır. Adana Havaalanı 60
kilometre mesafede olup, özellikle sahip olduğu liman sayesinde ihraç
kabiliyeti olan bir yörede kurulmuştur.
Mersin, geçmiş yıllarda
her türlü ticarî, ithalat, ihracat, transit taşımacılık yapmış olması nedeniyle
deneyimli bir dışticaret birikimine sahip, bu işlere bağlı olarak da
acentecilik, bankacılık, müşavirlik hizmetlerinde belirli bir kaliteye ulaşmış
bir şehrimizdir. Üretimde kullanılacak hammadde, menşe kriterlerinin
sağlanacağı ülkelere yakın konumdadır. Uzun yıllardan bu yana devam eden yüksek
orandaki işsizlik sebebiyle düşük ücretle işgücü temini mümkün bulunmaktadır.
Bu özellikleri itibariyle
Türkiye'de nitelikli sanayi bölge projesinin uygulanacağı en uygun bölgenin
Mersin Serbest Bölgesi olduğu görülmelidir. Ayrıca, Mersin'in sağlıklı
kalabilmesi için, bu projeye ivedilikle ihtiyaç bulunmaktadır. Zira, Mersin bir
liman, hizmet, ticaret şehri olarak Körfez Savaşına kadar kademeli bir gelişme
göstermesine rağmen, savaş sonrasında uygulanan ambargodan, ekonomik, sosyal ve
işgücü alanında ülkemizin en fazla etkilenen ili olmuştur. Ambargo sebebiyle
başta deniz ve kara taşımacılığı olmak üzere, dolaylı olarak etkilenen diğer
sektörlerin de içinde bulunduğu yüzlerce firma işyerini kapatmış, işsizlik ilin
en önemli problemi haline gelmiştir. Bu anlamda yaşanılan gelişmelere
bakıldığında, Mersin, 1990'lı yıllarda, serbest bölgenin de kurulmasıyla, yüzde
90'ı doğu ve güneydoğu illerinden olmak üzere büyük bir göç almıştır.
İlimizde, son onbeş yıl
içerisinde, serbest bölge yatırımının dışında, istihdam yönünde olumlu katkılar
sağlayabilecek herhangi bir yatırım yapılmamış, Mersin Limanı kapasitesinin
yüzde 50'siyle çalışabilir bir duruma gelmiştir.
Ülkemizdeki ekonomik
krizin 2001 yılı sonlarından başlayarak 2002 yılında da devam eden olumsuz
etkileri, Mersin'de, istihdam hacminin, 2000 yılı oranına göre yüzde 50
azalmasına neden olmuş, Mersin'de yaşayanların yüzde 35'i işsiz ve perişan
duruma gelmiştir.
Bütün bu sorunların
yanında, binlerce dönüm tarım arazisi, yaşanan sel felaketiyle su altında
kalmış, çiftçiler, Ziraat Bankasından aldığı kredileri ödeyemez duruma gelmiş
ve traktörlerini satmak durumunda kalmışlardır.
Turizm, inşaat ve taşıma
sektörü, ekonominin durgunluğundan fazlaca etkilenmiş, nakliyeciler,
kamyonlarını pazarda satışa çıkarmak zorunda kalmışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan,
mikrofonu açıyorum; toparlamanızı rica ediyorum.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Geçmiş hükümetlerin duyarsızlığı neticesinde, Mersin'de, esnaf, evine ekmek
götüremez hale gelmiş, şehir, genel olarak bir umutsuzluk havasına terk
edilmiştir.
Bu yönüyle
değerlendirildiğinde, Mersin Serbest Bölgesinin sanayi bölgesi kapsamına
alınmasının, ilimize getireceği istihdam ve ekonomik faydaları gözönünde
bulundurmak zorundayız.
Nitelikli endüstri
bölgesi olarak, yer seçiminde önemli olan tüm unsurlar Mersin'de mevcuttur.
Şöyle ki; yatırım yapılacak sektörün zenginliği, tarım, kimya, makine, turizm,
sosyal ve kültürel yapının kalitesinin yüksek oluşu, iki üniversite, devlet
opera ve balesi ve tarihî ve kültürel yapısının zenginliği, Kızkalesi, Korikos
Harabeleri gibi turistik alanların ve sivil toplum örgütlerinin çeşitliliğiyle
mükemmel bir altyapıya sahiptir.
Mersin, nitelikli sanayi
bölgesinin kurulması bakımından, gerek altyapısı gerek ekonomisi ve gerekse
yabancı sermaye açısından düşünüldüğünde, en sorunsuz ve yabancılara en rahat
uyum sağlayabilecek yer olarak gösterilebilir.
Yabancı sermayenin,
doğrudan yatırım yaparken, özellikle yer seçiminde maliyetleri gözönüne aldığı
bilinmektedir. Mersin, organize sanayi bölgesine ve serbest bölgeye sahip
olması ve bunların yanında eğitimli, nitelikli işgücüne sahip, altyapısını
tamamlamış bir il olarak gözönünde bulundurulmalıdır.
Irak'la yapılacak bir
savaşı asla kabullenemiyoruz. Çıkacak bir savaşta en büyük zararı ülkemiz
görecektir; bundan da en fazla etkilenecek bölge güneydoğu ve Çukurova
bölgeleri olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mersin için hayatî önemi haiz bu proje için katkılarınızı
bekliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özcan.
Gündemdışı ikinci söz,
Şanlıurfa İlinin elektrik sorunları konusunda, Şanlıurfa Milletvekili Turan
Tüysüz'e aittir.
Buyurun Sayın Tüysüz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2. –
Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz’ün, Şanlıurfa İlinde elektrik kesintileri
nedeniyle meydana gelen sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması
TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, dün gece
Diyarbakır Havaalanında inişe geçerken düşen Türk Hava Yollarına ait uçağımızda
ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı olarak kurtulanlara
da Allah'tan acil şifalar diliyorum.
Bu arada, bugün Malatya
semalarında iki askerî uçağımızın çarpışması neticesinde şehit olan dört
pilotumuza da Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı
diliyorum. Bu gibi üzücü durumları bir daha milletimize yaşatmamasını Cenabı
Allah'tan niyaz ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Şanlıurfa İlinin enerji sorunları hakkında söz almış
bulunmaktayım; Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Şanlıurfa İli, 1 300 000'e yaklaşan nüfusuyla çevre illerden sürekli göç
almaktadır. Bu göçün artarak sürmesi hayatı olumsuz yönde etkilemekte ve
beraberinde çarpık kentleşmeyi en üst düzeye ulaştırmaktadır. Buna paralel olarak,
halkın gelir dağılımındaki dengesizliği de aynı oranda artmaktadır.
GAP gibi devasa bir
projeye ev sahipliği yapan ilimiz, ne yazık ki, hak ettiği yatırımları
istenilen oranda görememiştir. Gelecekte sulu tarımın merkezi olacak ilimizde,
tarımsal sorunlar gittikçe artmakta ve bu sorunlara yenileri eklenmektedir. Bu
sorunların başında, bir türlü bitirilemeyen enerji yatırımları boyutunda
elektrik sorunları gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
son yıllarda sulu tarım alanında kullanılan elektrik, Şanlıurfa İlimizde,
özellikle Siverek, Viranşehir, Ceylanpınar ve Hilvan İlçelerimizde ve
köylerinde büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Elektrik, artık, bölge
halkımızın yalnız tarımda değil, hayatın her alanında kullandığı
vazgeçilmezlerdendir.
Bir ülkenin
gelişmişliğinin göstergesi kullandığı enerjiyle orantılıdır; ama, maalesef,
Şanlıurfa ve ilçelerinde, halk, elektrik kesintileri nedeniyle isyan etme
noktasına gelmiştir. Halkımız, Ankara'ya sesini duyurmak için değişik protesto
yöntemlerini kullanmıştır. Haftalardır elektrik sıkıntısı yaşayan Şanlıurfa ve
ilçelerindeki vatandaşlarımız elektronik eşyalarını kırarak soruna dikkat
çekmek istemişlerdir.
Şanlıurfa İlimizde,
1999-2000 yılları arasında yatırım programında bulunun 16 adet projenin ancak 5
adedi tamamlanmıştır. Tamamlanan bu projelere 13 trilyon 271 milyar lira
harcanmıştır. Geri kalan projeler ise ödeneksizlik nedeniyle bir türlü
bitirilememiştir.
Bir örnek verecek
olursak, köyleriyle birlikte nüfusu yaklaşık olarak 300 000'i bulan
Şanlıurfa'nın en büyük ilçesi Siverek'te, 22 mw puant gücüyle beslenen 66 adet
trafonun çoğu eski ve yetersizdir. Özellikle kış mevsiminde, şehir merkezi ve
köylerde günlerce elektrik kesintisi yaşandığı gözlenmektedir. Bu durum,
vatandaşın devletle karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır. İl düzeyinde olan
Siverek ve Hilvan İlçelerimiz de elektrik sorunları yüzünden sosyoekonomik
gelişmelerini tamamlayamamışlardır.
Değerli milletvekilleri,
yöre insanının mağduriyeti kimseye prim yaptırmaz. TEDAŞ Genel Müdürlüğünün
2000-2002 yılları arasında programına koyduğu ödenekler her geçen gün
azalmaktadır. Kırsal dağıtım şebekesi, şehir şebekesi ve köy şebekelerine TEDAŞ
tarafından 4 trilyon 768 milyar lira ödenek ayrılmasına rağmen, ancak bunun 1
trilyonu harcanabilmiştir.
Köylerimizin durumu,
merkezden daha vahimdir. Trafoların yetersiz olduğu köy hatlarının düzene
girmesi için tümünde bakım ve yenilemeye ihtiyaç vardır.
Şu anda, Siverek,
Viranşehir, Ceylanpınar ve Hilvan İlçelerimizde ağaç direklerin şiddetli
fırtınalarda kırılmasından dolayı, buralarda elektrik kesintileri sürmektedir.
Değerli milletvekilleri,
barajlarımızdan ülke üretimine kazandırılan elektrik enerjisinin binde 1'ini
bile kullanamayan Şanlıurfa İlimiz ve ilçelerinde, bir an önce, kırsal dağıtım
enerji hatları, köy şebekeleri ve trafoların yenilenmesi, bakımlarının
yapılması ve güçlerinin artırılması gerekmektedir. Yalnızca Siverek İlçemizin
ihtiyacı olan trafo sayısı 135'tir; ama, şu an sadece 66 trafomuz mevcuttur.
Ayrıca, ilçe merkezinde -sorunlarına rağmen- yalnızca 2 personelin görev
yapması aksamalara neden olmaktadır. Hizmetin düzenli hale getirilmesi için,
acilen, ilçelerin personel ihtiyacının karşılanması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan, ilimiz ve tüm çiftçi
vatandaşlarımız adına ricamız vardır; Sayın Bakanımız, bildiğimiz üzere mart ve
nisan aylarında pamuk ekimi başlayacak ve Şanlıurfa İlimizde pamuk sulamasının
yüzde 70'i tarımsal elektrikle yapılmaktadır. Bu dönemde, elektrik
kesintilerinin sona erdirilmesini...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
toparlayın efendim.
TURAN TÜYSÜZ (Devamla) -
"Herkes gönül rahatlığıyla pamuğunu eksin" diyebilecek misiniz? Şu
anda çiftçimiz, pamuk ekip ekmeme konusunda tereddütlüdür. Bu tereddüdün
ortadan kaldırılması gerekmektedir ve geçen dönemlerde, eski sayın hükümet
döneminde, Şanlıurfa çiftçimiz, gerçekten, elektrik kesintileri dolayısıyla
büyük sıkıntı yaşamıştır. Bu dönemde bunun yaşanmaması için, Sayın Bakan ve
hükümet üyelerimizden, bu konuda bize bir söz vermelerini istiyoruz.
Sözlerime son verirken,
Şanlıurfa İlimiz hakkındaki bu duygu ve düşünceler ışığında Yüce Meclise
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Tüysüz.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, 10 Ocak Gazeteciler Günü münasebetiyle, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mehmet Yılmazcan'a aittir.
Buyurun Sayın Yılmazcan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3. –
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan’ın, 10 Ocak Gazeteciler Günü
nedeniyle gazetecilerin sosyal güvenlik sorunlarına ilişkin gündemdışı
konuşması
MEHMET YILMAZCAN
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak Gazeteciler
Günü münasebetiyle gündemdışı konuşmak için huzurunuza çıkmış bulunuyorum;
sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün ve bugün düşen
uçaklarda hayatını kaybedenlere Cenabı Allah'tan rahmet; yakınlarına, büyük
Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum.
Anayasamıza göre, herkes,
bilgi edinme, haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına
sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın
ve yayın özgürlüğü, temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk
devletinde anayasal güvence altında olması esastır.
İfade özgürlüğünün
sağlanması amacıyla yapılacak düzeltme ve düzenlemelerin yaşama geçirilmesinin
önşartı, uygulamanın ana sorumluluklarını oluşturan gazetecilerin kimlik ve
kişilik haklarına saygı gösterilmesi gereğidir. Uzunca bir süreden beri,
gazeteciler, kimi yasaların öngördüğü asgarî kadrolar dışında, 1475 sayılı İş
Kanunu kapsamında ya da 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi
kötüye kullanılarak, telif ücretiyle çalıştırılmaktadır. Gazeteciler için 1952
yılında çıkarılmış 212 sayılı Kanunla değişik 5953 sayılı Basın Mesleğinde
Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun
uygulamadan büyük ölçüde kaldırılmıştır. Bu uygulama, fiilen gazetecilik yapan,
ancak, hukuken gazeteci sayılmayan bir çalışanlar grubu oluşturmuştur. Çalışma
şartları, hem iş güvencesinden hem de sosyal güvenlik hakkından yararlanmayı da
imkânsız kılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, halkın gerçekleri öğrenme
ve bilgi edinme hakkı, haberlerin toplanması, halka yayılması, meslek kuralları
kapsamında görev yapan gazeteciler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Gelecekleri, işverenlerin ya da işveren vekillerinin iki dudağı arasında
bulunan, sosyal güvenlikten yoksun gazetecilerin görevlerini meslek kuralları
çerçevesinde yerine getirmesi, haklarını yitirmiş olmaları nedeniyle de
zorlaşmıştır.
Avrupa Birliği
normlarının öngörmesine rağmen, sendikalaşma haklarını da, 27 sayılı
gazetecilik işkolu dışına çıkarılmalarından dolayı kullanamamaktadırlar. 212
sayılı Basın İş Kanununun uygulanabilmesi için, işverenleri zorlayan hükümlerin
getirilmesi ve etkin denetlenmenin sağlanması zorunlu görülmektedir. Bu
kapsamda, zorunlu asgarî kadro uygulaması getirilmelidir, sendikalaşmanın
önündeki baskılar ve engeller kaldırılmalıdır.
Herkesin bildiği ve
tartışmasız kabul ettiği gibi, basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü
denilince sadece sansür veya basının siyasal iktidara karşı özgür olması akla
gelmemelidir. Asıl basın özgürlüğü, gazetecilerin patronlarına karşı özgür
olmalarıdır. Bu özgürlük ve teminat, gazetecilerin görevlerini meslek kuralları
kapsamında sürdürebilmelerinin asgarî şartıdır. Gazete patronlarının veya
iktidarların hoşlanmadıkları gazetecilerin işlerine son verilmesinin üzücü
örneklerine de geçmiş dönemlerde şahit olunmuştur. Gazetecilerden beklenen
faydanın sağlanabilmesi, onların gerekli sosyal güvenceye kavuşturulmalarıyla
mümkün olacaktır.
Konuşmama,
cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüyle son
veriyorum: "Basın, milletin müşterek sesidir; bir milleti aydınlatma ve
irşatta, bir milletin muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulasa, bir milletin
hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın
başlıbaşına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir. Basın hürriyetinden doğacak
mahzurların izale vasıtası da, yine, bizzat basın hürriyetidir."
Bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yılmazcan.
Hükümetin bir söz isteği
var mı? Yok.
Gündemdışı söz istekleri
tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum :
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter’in
davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent
Arınç’ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca
isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/147)
8.1.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Dr. Vehbi Zeki Serter'in davetine icabetle, beraberinde bir
Parlamento heyeti olduğu halde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine resmî ziyarette
bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulda kabul
edilmiştir.
Anılan Kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen isimler ilişiktedir.
Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
|
|
Bülent Arınç |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Başkanı |
|
Heyet Listesi : |
|
|
Adı Soyadı : |
Seçim İli : |
|
Mehmet Dülger |
Antalya Milletvekili |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Karaman Milletvekili |
|
Emin Şirin |
İstanbul Milletvekili |
|
Ensar Öğüt |
Ardahan Milletvekili |
|
Mehmet Asım Kulak |
Bartın Milletvekili |
|
Mehmet Güner |
Bolu Milletvekili |
|
Mehmet Küçükaşık |
Bursa Milletvekili |
|
Niyazi Pakyürek |
Bursa Milletvekili |
|
Mehmet Fehmi Uyanık |
Diyarbakır Milletvekili |
|
Mehmet Eraslan |
Hatay Milletvekili |
|
Şükrü Elekdağ |
İstanbul Milletvekili |
|
Onur Öymen |
İstanbul Milletvekili |
|
Erdal Karademir |
İzmir Milletvekili |
|
Tevfik Ensari |
İzmir Milletvekili |
|
Ufuk Özkan |
Manisa Milletvekili |
|
Süleyman Turgut |
Manisa Milletvekili |
|
Nihat Eri |
Mardin Milletvekili |
|
Osman Seyfi |
Nevşehir Milletvekili |
|
Abdurrahman Müfit Yetkin |
Şanlıurfa Milletvekili |
|
Erdoğan Kaplan |
Tekirdağ Milletvekili |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 34
milletvekilinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurları
cinayetinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/17)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
24 Ocak 2001 tarihinde
şehit olan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve polis memurlarımızın
cinayeti aydınlığa kavuşmamıştır. Gaffar Okkan, Diyarbakır'da 7'den 70'e
insanların sevgisini ve güvenini kazanmıştır.
Siyasal nitelikli
cinayetlerin faillerinin meçhul kalması ve faili meçhul kalmış cinayetler,
olağanüstü bir profesyonellikle işlenmiş cinayetlerdir.
Gaffar Okkan'ın şehit
edilmesi olayında iyi eğitilmiş, disiplinli ve güçlü odaklarla desteklenen
örgütler ve örgütlenmeler gözükmektedir.
Diyarbakır'ı derinden
sarsan bu olayla iki yıla yakın geçen süreçte tam aydınlatılmamış olunması,
büyük bir olasılık, bu cinayetlerin ardında son derece karmaşık bir siyasal
örgütün var olmasıdır.
TBMM'de bir araştırma
komisyonu oluşturulup, bu olayın araştırılması ile cinayetin meydana gelişi ve
nedenleri aydınlığa kavuşturulmalıdır.
Bu nedenle, biz, aşağıda
imzaları bulunan siyasal parti temsilcileri, Anayasanın 98 nci, İçtüzüğün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve şehit
düşen polis memurlarımızın cinayetini araştırma konusunda bir Meclis
araştırmasını talep etmekteyiz.
1. Mesut Değer (Diyarbakır)
2. Haluk Koç (Samsun)
3. Şevket Arz (Trabzon)
4. Şevket Gürsoy (Adıyaman)
5. Berhan Şimşek (İstanbul)
6. İsmail Özay (Çanakkale)
7. Kemal Demirel (Bursa)
8. Mehmet Küçükaşık (Bursa)
9. Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
10. Ali Cumhur Yaka
(Muğla)
11. Erol Tınastepe
(Erzincan)
12. Ali Arslan (Muğla)
13. Yücel Artantaş
(Iğdır)
14 - Uğur Aksöz (Adana)
15. Tacidar Seyhan
(Adana)
16. Ufuk Özkan (Manisa)
17. Emin Koç (Yozgat)
18. Atilla Başoğlu
(Adana)
19. Ali Rıza Bodur
(İzmir)
20. Mustafa Sayar
(Amasya)
21. Orhan Erarslan
(Niğde)
22. Şefik Zengin (Mersin)
23. Özlem Çerçioğlu
(Aydın)
24. Zübeyir Amber (Hatay)
25. Mustafa Gazalcı
(Denizli)
26. Muharrem Doğan
(Mardin)
27. Harun Akın
(Zonguldak)
28. Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
29. Mehmet Vedat Melik
(Şanlıurfa)
30. V. Haşim Oral
(Denizli)
31. Mehmet Ali Arıkan
(Eskişehir)
32. Naci Aslan (Ağrı)
33. Yakup Kepenek
(Ankara)
34. Algan Hacaloğlu
(İstanbul)
35. Güldal Okuducu
(İstanbul)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına
ilişkin bir tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2. – Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde
belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/148)
8
Ocak 2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda adları yazılı
sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli
sayılmaları Başkanlık Divanının 3.1.2003 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
"Batman Milletvekili
Mehmet Ali Suçin, hastalığı nedeniyle 19.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere
45 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner, mazereti nedeniyle 26.12.2002 tarihinden geçerli
olmak üzere 16 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Yozgat Milletvekili
İlyas Arslan, hastalığı nedeniyle 10.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 45
gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım.
IV. –
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. – 18
sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2 nci sırasına alınmasına ve
Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar olmasına ilişkin AKParti Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 9.1.2003
Perşembe günü yapılan ilk çağrıda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu temsilcisinin
katılmaması nedeniyle toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince
Grubumuzun ekteki önerisinin Genel Kurula sunulmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Eyüp
Fatsa
AK
Parti Grubu Başkanvekili
Öneri: 9 Ocak 2003
Perşembe günü Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18
sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına
alınması ve Genel Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar olması önerilmiştir.
BAŞKAN - Söz isteği var
mı efendim?
HALUK KOÇ (Samsun) - Var
efendim.
BAŞKAN - Lehte mi aleyhte
mi konuşacaksınız?
HALUK KOÇ (Samsun) -
Aleyhte konuşacağım efendim.
BAŞKAN - Öneri üzerinde
şahsı adına Sayın Haluk Koç; buyurun efendim.
Konuşma süreniz 10
dakika.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen önerinin aleyhinde kişisel
görüşlerimi açıklamak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce,
Türkiye'yi dün gece sarsan, hepimizi acıya boğan elim uçak kazasında hayatını
kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
diliyorum. Tanrının, ülkemizi bir daha böyle kazalarla karşı karşıya
getirmemesini ve bu kazaların hepimizden uzak kalmasını diliyorum. Ayrıca, 10
Ocak Gazeteciler Günü dolayısıyla da tüm basın mensubu arkadaşlarımızı
kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, 3
Kasım seçimlerinden sonra pek alışa gelmediğimiz bir Parlamento aritmetiğiyle
yasama görevine başlayan bir Meclis içinde hepimiz görev yapıyoruz. İki ana
partinin oluşturduğu bir Meclis çatısı altındayız. Bunlardan bir tanesi, Adalet
ve Kalkınma Partisi ve büyük bir ekseriyetle, büyük bir aritmetik çoğunlukla
iktidar görevini yürütüyor; diğeri de, mensubu olduğum Cumhuriyet Halk Partisi
ve yine tek başına muhalefet görevini yürütüyor. Alışık olmadığımız dedim;
çünkü, son dönemde, sıkıntılı bir Parlamento çalışmasına hepimiz tanık olduk.
Koalisyonla idare edilen bir devlet, bir hükümet yapısı, kendi içerisinde masa
üzerinde uzlaşır gözüken; ama, masa altından birbirini çelmelemeye çalışan bir
iktidar yapısı; yani, kendi içinde karar alma yetisini tam sunamayan bir
iktidar görüntüsü ve bunun karşısında da, yine, çokpartili bir muhalefet
yapısı. Kendi içerisinde muhalefet etmek için dahi anlaşamayan bir muhalefet manzarası.
Bu sıkıntılı fotoğraf, Türkiye'de siyaseti istikrarsızlığa boğdu. Türkiye'nin
çeşitli sorunlara sürüklenmesinde bu yapı büyük oranda etkili oldu, yanlış
yönetimin yanı sıra.
Şimdi, bugünkü yapıyı
daha farklı bir şekilde ele aldım konuşmamın başında. Bakın, 363 kişiden oluşan
bir iktidar partisisiniz; kendi içinizde engellenmeyen, aldığınız kararları
komisyon aşamalarından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
getirdiğinizde çok rahatlıkla karar alabilen ve uygulayabilen bir çoğunluğunuz
var; ama, bu yasama döneminin başlangıcından itibaren farklı bir uygulamaya
tanık oluyoruz. Sorumlu muhalefet anlayışımızı her aşamada belirttik ve bunun
örneklerini de sergiledik, sergilemeye de devam edeceğiz, toplumsal çıkar bunu
emrettiği sürece, Cumhuriyet Halk Partisi, sorumlu muhalefet anlayışını
sergilemeye devam edecektir.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bir alışkanlıkla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Bakın, ocak ayına
geldik, Parlamentonun açılışından bugüne kadar, bütün birleşimlerde hemen hemen
bir Danışma Kurulu gündemiyle geliyoruz ve buradan, İçtüzüğün 52 nci maddesinde
çok açık bir şekilde belirtildiği üzere, komisyon görüşmelerinin üzerinden
kırksekiz saat geçmeden komisyonda görüşülen bir kanun tasarısını Genel Kurula
indirme gayreti içindeyiz; bunu, iki cepheden ele almak, bu uygulamanın
alışkanlık haline getirilmesinin sakıncalarına değinmek, sizinle paylaşmak
istiyorum ve bu -demin de vurguladığım gibi- kesin bir aritmetik çoğunluğa
dayalı iktidar için de sakıncalı, bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Değişik yorumlar
getirilebilir burada. Bir defa, bu kırksekiz saat niye konulmuştur; bu
kırksekiz saat, getirilen kanun tasarısıyla ilgili -bu, kanun hükmünde bir
kararname de olabilir- konuda, milletvekillerinin yasama görevi yapmadan önce
bu olayı incelemesi, araştırması, değerlendirmesi için tanınan bir süredir;
bunu milletvekillerine çok görmememiz gerekiyor; bu bir.
İkincisi, bu süre
dolmadan, Danışma Kurulu kararıyla veya örneğini bugün yaşadığımız gibi iktidar
partisi önergesiyle, bu süre dikkate alınmadan, hemen, daha dün görüşülen,
komisyondan çıkan tasarıların Genel Kurula getirilmesinin amacı ne olabilir;
bunlar, kamuoyunda çeşitli soru işaretleriyle karşılanır sevgili arkadaşlarım,
acaba, bazı meseleleri gözden kaçırma gayreti mi var Parlamentoda denilebilir.
Bunlar, sizin de sorumluluğunuzda.
Bir diğeri, her şeyi son
dakikaya bırakma gibi bir alışkanlık içine giriyorsunuz; bu da yanlış. Bunun
sonucu, emrivakiyle karşı karşıya kalan bir yasama organı manzarası çıkıyor
Türkiye'nin önüne; bundan, hepimizin imtina ederek, bu beklentileri boşa
çıkarmamız gerekiyor.
Sonuçta,
milletvekillerinin, yasama görevini yerine getirirken, gelen yasa teklifleri
üzerinde kendi iradelerini olgunlaştıracak, karar mekanizmalarını geliştirecek,
gündemdeki konuyu inceleyip değerlendirip, tartıp ve irade beyan edecek bir
süreye ihtiyaçları olduğu açık değil mi?! Bu, sizler için de geçerli. Sizler
makine değilsiniz; Partinizin, komisyonlardan getirdiği ve gündemi bu şekilde
by-pass ederek koyduğu her yasa teklifine olumlu el kaldırmak zorunda değilsiniz;
tıpkı bizim aleyhte el kaldırmak zorunda olmadığımız gibi. Kendi iradenizi
beyan edeceksiniz, kendi iradenizi olgunlaştıracak bir süreye sizlerin de
ihtiyacı var; bunu değerlendirmek istemez misiniz? Bu, sizin en doğal hakkınız.
Ben, sizler adına da karşı çıkıyorum bu öneriye.
Değerli arkadaşlarım,
bunun en tehlikeli boyutlarından bir tanesi de şudur: Yasama organını
yürütmenin emrine koyan bir sonuç çıkıyor burada, bundan hepimizin sakınması
gerekir.
Bakın, 3 Kasım
seçimlerinde oluşan bu Parlamentonun en önemli görevlerinden biri de şudur:
Kamuoyunda saygınlığını yitiren siyaset kurumunun saygınlığını yeniden
kazandırma gayreti; bu, hepimizin ortak çabası olmalı. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben, bu konuda, bir kere daha duyarlılığınıza hitap etmek istiyorum; bu iradeyi
siz de gösterin. Gelen yasa teklifleri bize empoze edilemez; biz, bunları
kırksekiz saat inceleyelim ve irademizi o şekilde beyan edelim deyin.
Bu önerinin aleyhinde
olduğum konusunda görüşlerimi beyan etmek için söz almıştım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Koç.
EYÜP FATSA (Ordu) - Söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lehte mi
efendim?
EYÜP FATSA (Ordu) - Evet, önerinin lehinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, milletçe üzüldüğümüz, yüreğimize kan damlattığımız iki acı olaydan dolayı, AK Parti Grubunun
hassasiyetlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle
İstanbul-Diyarbakır seferini yaparken düşen Türk Hava Yollarına ait uçağımızda
hayatını kaybeden herkese Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara
da acil şifalar diliyor, Türk Milletinin başı sağ olsun diyorum.
Yine, bugün, elim bir
başka kazayla hep beraber irkildik ve sarsıldık. Malatya'da, Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin 2 eğitim uçağının havada çarpışması sonucu düşmesiyle beraber 4
kıymetli pilotumuzu, subayımızı kaybettik (CHP sıralarından "şehit
oldular" sesleri) Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
huzurlarınıza Danışma Kurulu önerisi münasebetiyle geldim. Ben, öncelikle Sayın
Koç'a bir cevap olsun diye söz almadım; ancak, bazı şeylerin de Genel Kurul
tarafından bilinmesini arzu ediyorum. Biz, AK Parti Grubu olarak, Meclisin
açıldığı günden bugüne kadar çalışmalarda göstermiş oldukları sorumlu muhalefet
anlayışından dolayı Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna teşekkürlerimizi arz
ediyoruz.
Sayın Koç'un,
milletvekillerinin, Genel Kurula gelen tasarıları önceden bilme, üzerinde
çalışma ve birtakım hazırlıkları yapma imkânı verilmesi konusunda talebi oldu;
elbette ki, bu çok doğal bir taleptir, haklı bir taleptir; ancak, bugün,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine almayı arzu etmiş olduğumuz
tasarılardan bir tanesi, 15 sıra sayısıyla Genel Kurulun gündemine gelen Aile
Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı, zaten
milletvekili arkadaşlarımızın elindeydi, arkadaşlarımızın bununla ilgili
bilgisi var, üzerinde çalışıldı. İktidar ve muhalefet partilerine mensup
arkadaşlarımız bunun lehinde, aleyhinde görüşlerini ifade edeceklerdir.
Yine, bugün Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine almayı arzu etmiş olduğumuz, Millî Savunma
Komisyonumuzdan gelen, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile o tasarı bugün bitene kadar Genel Kurul
çalışsın diye Danışma Kuruluna bir teklifimiz oldu. Sayın Koç, gerçi Danışma
Kuruluna katılamadı, bir mazeret de bildirmedi; ama, daha sonra yapmış
olduğumuz görüşmede haklı bir mazeretinin olduğunu ifade etti, biz de teklifimizi
Grup önerisi olarak Genel Kurula getirdik.
Şunu söylemek istiyorum
Sayın Koç: Türk Silahlı Kuvvetlerinin Personel Kanununda yapılması gereken
değişiklikle ilgili Genel Kurulun ve milletvekillerinin gündeminden,
bilgisinden neyi esirgeyebiliriz, neyi gizleyebiliriz; yani, böyle bir şeyin
olması mümkün değil. Dolayısıyla, hiçbir şeyin milletvekillerinin ve Genel
Kurulun bilgisi dışında olması, yürütülmesi söz konusu değildir. Zaten, biz,
geçen dönemlerde de bunları yaşadık, iktidar partileri Genel Kurulun gündemini
hiçbir şekilde muhalefetle paylaşmadı. Biz, Genel Kurula geldiğimiz zaman o gün
hangi konuları görüşebileceğimizi öğrenebiliyorduk. Siz de takdir edersiniz ki,
hiçbir şeyi Genel Kurula getirmeden önce, biz, Genel Kurulun gündemine getirmek
istediğimiz bütün kanun teklif ve tasarılarını muhalefet partinizle paylaşarak
getiriyoruz. Buradan da bir şeyi ifade etmek istiyorum; bütün bu çalışmalarda
da muhalefet partimizin yetkilileri bize bugüne kadar gerçekten büyük bir anlayış,
büyük bir destek vermişler ve getirdiğimiz teklifleri de anlayışla
karşılamışlardır.
Dolayısıyla, Genel
Kurulun gündeminden bir şeyi gizlememiz mümkün değildir. Bunu arz etmek için
huzurlarınıza geldim; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Fatsa.
HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın
Başkan, ufak bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz?..
BAŞKAN- Yerinizden mi?..
HALUK KOÇ (Samsun)- Evet.
BAŞKAN- Efendim, hangi
konuyla ilgiliydi Sayın Koç?
HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın
Fatsa'nın adımı zikrederek belirttiği ifadelerde bir ufak yanlış anlama
olabilir; onu düzeltmek için söz istiyorum.
BAŞKAN- Ne yöndeydi; onu
bir...
ÖNDER SAV (Ankara)- Sayın
Başkan, daha nasıl söylesin!..
HALUK KOÇ (Samsun)- Benim
ifade ettiğim...
ÖNDER SAV (Ankara)- Daha
nasıl ifade etsin!..
BAŞKAN- Efendim, şimdi,
bu bir sataşma mıdır, yoksa...
HALUK KOÇ (Samsun)-
Hayır, sataşma değil efendim.
ÖNDER SAV (Ankara)- Bir
açıklama yapacak; bundan doğal bir şey yok ki!..
BAŞKAN- Bir açıklama
yapmak istiyorsunuz; tamam.
Buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun)-
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Fatsa'nın adımı zikrederek yaptığı açıklamalara ben de
bir açıklama yaparak katkı yapmak istiyorum.
Benim ileri sürdüğüm
sakıncalar bugün gündeme getirilmesi düşünülen Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili değil, genele
dönük birtakım hassasiyetler. Bu hassasiyetlerde sizlerin de ortak olmasını
istediğim noktalar vardı; onları vurguladım; yani, bugün görüşülmesi istenen
kanun tasarılarıyla ilgili değil, onu düzeltmek istiyorum; çünkü, o konuya
odakladı Sayın Fatsa. Ben, genel davranış üzerine söz aldım, bunun alışkanlık
haline getirilmemesini, bu kırksekiz saatlik sürenin kullanılmasını; yani,
iktidarıyla muhalefetiyle, yangından mal kaçırır gibi bir uygulama içinde
olmamamız gerektiğini ifade ettim; bunları düzeltmek istedim Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Açıklamalarınız
için teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Başka bir istek yok.
Şimdi, öneriyi tekrar
okutuyorum:
Öneri :
9 Ocak 2003 Perşembe günü
gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 18 sıra sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri İle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınması ve Genel
Kurulun çalışma süresinin, bu kısımdaki işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar olması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Efendim, kâtip üyelerimiz
arasında mutabakat sağlanamadı, elektronik cihazla oylama yapacağım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. – Aile
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/311) (S. Sayısı : 15) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Sayın milletvekilleri,
Komisyon raporu 15 sıra sayıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Mehmet Ziya
Yergök söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Yergök (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın
üyeleri; Adalet Komisyonunda oybirliğiyle kabul edilerek Genel Kurula sunulan
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı
hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüş ve düşüncelerimi açıklamak
üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Ancak, öncelikle,
Diyarbakır'daki uçak kazasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Tanrı'dan
rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum. Ayrıca, Türk Hava
Kuvvetlerinin eğitim uçaklarının çarpışması sonucunda yaşamını yitiren
şehitlerimizin ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri camiasına da başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri,
önceki yasama döneminde hazırlanıp, 57 nci hükümet tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan; ancak, İçtüzüğün 77 nci maddesi uyarınca
hükümsüz sayılan bu yasa tasarısının 58 inci hükümet tarafından da
benimsenerek, yeniden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması
doğru ve yerinde bir karar olmuştur.
Daha önce, 14.1.1998
tarihinde 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.
Ayrıca, geçtiğimiz süreçte, Türk hukuk devriminin simgesi olan ve 4 Ekim 1926
tarihinde yürürlüğe giren Medenî Yasa, özüne dokunulmaksızın, değişen koşullara
göre, çağdaş bir anlayışla yenilenmiştir. Türk ve İsviçre doktrini ile yargı
içtihatlarında ileri sürülen görüşler ve anılan ülkelerdeki gelişmeler de göz
önünde bulundurularak, pek çok yeni hükümler içeren, özellikle kadın-erkek
eşitliğine yer veren 4721 sayılı yeni Medenî Yasa 1 Ocak 2002 tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
Yeni Medenî Yasada en
köklü değişiklikler aile hukuku alanında yapılmıştır. Bu anlamda, kadın-erkek
eşitliğine aykırı olan veya uygulamada eşitsizlik doğuran hükümler yeniden
düzenlenmiştir. İşte, Medenî Yasanın aile hukukuna ilişkin hükümlerinden
beklenen amacın gerçekleşmesi bakımından, aile mahkemelerinin kurulması, bugün,
gerçek bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu anlamda, tasarının daha fazla
gecikmeden yasalaşması son derece isabetli olacaktır.
Bünyesinde psikolog,
pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve
işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı
sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı
karşıya oldukları sorunları tespit ederek, bunların sulh yoluyla çözümünü
sağlamaya çalışacaktır, sulh sağlanmadığı takdirde yargılamaya devam edip, esas
hakkında bir karar verecektir; yargılama görevi yanında, toplumun temelini
oluşturan ailenin korunmasına yönelik, hem yetişkinler bakımından hem de
küçükler bakımından, koruyucu, eğitici, uyarıcı ve sosyal önlemler alma gibi
önemli işlevleri de yerine getirecektir. Bu düzenlemenin son derece yararlı olacağına
inanmaktayız.
Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa Tasarısının kabulüyle, hem
tarafı olduğumuz ve imzacısı bulunduğumuz uluslararası sözleşmelerin hem de
Anayasanın önemli bir gereğini yerine getirmiş olacağız; zira, Anayasamızın
"Ailenin korunması" başlığını taşıyan 41 inci maddesinde "Aile,
Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin
huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli
tedbirleri alır, teşkilatı kurar" denilmektedir. "Teşkilatı
kurar" ifadesini tekrar Yüce Meclisin dikkatine sunuyorum. Gerçekten de,
Anayasanın sözüne ve özüne uygun bir iş yapılacaksa, sadece Yüce Meclisten yasa
çıkarmak yetmiyor. Yasayı mutlaka çıkaralım; ancak, bu yasanın gereklerinin
yürütme organı tarafından süratle yerine getirilip uygulamaya geçirilmesi de
önem kazanıyor. Kısaca, bu yasanın öngördüğü mahkemeler, Adalet Bakanlığınca
süratle kurulmalı, gerekli kadrolar çıkarılmalı, personel atamaları yapılmalı
ve mahkemenin gereği olan her türlü donanım süratle sağlanmalıdır.
Bu yönde neden bir kaygı
taşıdığımızı da Yüce Meclisin dikkatine sunmak istiyorum. Zira, benzer bir
konuda yaşanmış olumsuz bir örnek önümüzde durmaktadır. Nedir bu?.. Daha önce
Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamışız. 21.11.1979 tarihinde de 2253 sayılı
Yasa ile Çocuk Mahkemeleri Kanununu çıkarmışız. Amaç, ceza vermek yerine, suça
itilmiş çocukları topluma kazandırmaktı. Yasada, 1 Haziran 1982 tarihi yürürlük
tarihi olarak belirtilmiş ve geçici 1 inci maddesine göre de, on yıl
içerisinde, yani 1 Haziran 1992 tarihine kadar da bu mahkemelerin kuruluşunun
tamamlanması gerekiyordu. Aile Mahkemeleri Kanunu Tasarısında olduğu gibi,
çocuk mahkemelerinin de her il merkezinde ve nüfusu 100 000'i aşan her ilçede
kurulması öngörülüyordu; ancak, aradan yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen,
yasanın gereği yerine getirilememiştir. Bunca yıla rağmen, bugün sadece Ankara,
İstanbul, İzmir ve Trabzon'da çocuk mahkemesi kurulmuş bulunmaktadır. Bunun
dışında hiçbir ilde çocuk mahkemeleri kurulamamıştır. Aile mahkemelerinin de
aynı akıbete uğramamasını diliyor ve temenni ediyoruz.
Yüce Meclis, toplumun
ihtiyaç duyduğu temel bir yasayı çıkaracak, bu yasa şu veya bu nedenlerle
yıllarca uygulanmayacak ve yaşama geçirilmeyecek, ondan sonra da hukuk
devletinden, hukukun üstünlüğünden söz edilecek. Böyle bir uygulama devlet
ciddiyetiyle bağdaşmaz, hukuk devletine ise, hiç yakışmaz. Ondan sonra da
birileri çıkıp "yasa çıkarmanız yetmez, uygulamayı göreceğiz" dediği
zaman alınganlık gösterip kızıyoruz. Öncelikle bu yanlışlığımızı düzeltmeliyiz
ve çıkardığımız yasaları uygulayarak, topluma mal etmeliyiz.
Kurulmasını büyük bir
memnuniyetle karşıladığımız ve desteklediğimiz aile mahkemelerinin de çocuk
mahkemelerinin akıbetine uğrayacağı kaygısını taşımamızın bir önemli nedeni de
şudur: Zira, bu mahkemeleri kuracak olan Adalet Bakanlığının son yıllarda genel
bütçedeki payı binde 7'lere kadar gerilemiştir. Öncelikle bu yanlışlığın
giderilmesi gerekir. Adalet Bakanlığının bugünkü bütçe imkânlarıyla, 81 il
merkezinde ve nüfusu 100 000'i aşan ilçe merkezlerinde makul bir süre içinde bu
mahkemelerin kurulmasının zorluğu, hatta, imkânsızlığı ortadadır.
Yeri gelmişken bir önemli
ayrıntıyı da Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyorum. Cumhuriyet döneminin
yoklukları ve zorlukları içinde adalete ayrılan pay, bugünkünün neredeyse 4
katı civarındaydı. Bir iki örnek verecek olursak, 1924 yılında Adalet
Bakanlığının genel bütçe içindeki payı yüzde 3,5; 1934 yılında ise yüzde 4'tür.
Bu oran, 1960 yılına kadar yüzde 3'lerin altına düşmemiştir. Ancak, 1990'lı
yıllarda bu pay yüzde 1'lere kadar düşmüş, son üç yılın içindeyse yüzde 1'in
altına inmiştir, rakamlar artık bindeli sayılarla ifade edilmektedir. Adalet
Bakanlığının genel bütçe içindeki payı 2000 yılında binde 7,7'ye, 2001 yılında
binde 9,3'e, 2002 yılında ise binde 8,2'ye kadar gerilemiştir. 2003 yılında
öngörülen pay ise binde 7,5'tir. Bu imkânlarla çocuk mahkemelerini, aile
mahkemelerini yaşama geçirmek şöyle dursun, Bakanlık rutin işlerini yürütmekte
bile zorlanmaktadır. Bugün, Fransa gibi gelişmiş ve yargıyla ilgili bütün
sorunlarını çözmüş bir ülkede adalete bütçeden ayrılan pay yüzde 9 olmasına
rağmen bunun azlığı ileri sürülmekte ve sürekli eleştiri konusu yapılmaktadır.
Dileğimiz ve önerimiz
şudur: Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
Tasarısını mutlaka yasalaştıralım. Bu dahi başlıbaşına önemli bir adım, yerinde
bir atılım olacaktır. Ancak, yakın gelecekte Genel Kurul gündemine inecek olan
bütçe kanun tasarısı görüşülürken, hem aile mahkemelerinin kuruluşuna olanak
sağlamak hem de yargının artan sorunlarını çözmek ve hukuk alanında yapılması
gereken reformları yaşama geçirebilmek için, Adalet Bakanlığının genel
bütçedeki payını, ciddî ve gerçekçi oranda artıralım.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, bu doğrultuda her türlü desteği vermeye, her türlü katkıyı
sunmaya hazırız. Her zaman bu anlayış içerisinde olmuşuzdur. Umarız ki, AKP
Hükümeti ve Grubu da aynı anlayış içerisinde hareket eder; ancak, durum pek
öyle olmayacak gibi gözüküyor. Zira, 4 Ocak 2003 tarihli Hürriyet Gazetesinde,
gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ertuğrul Özkök'ün köşesindeki yazısında
şu satırları okuyunca, karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmakta haksız
olmadığımız anlaşılacaktır.
Sayın Özkök, beş gün
önceki yazısında aynen şöyle diyor: "Geçen gün Başyazarımız Oktay Ekşi ve
ben, Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır ile sohbet ediyorduk. 'Bütün
medyadan bir ricam var' diyerek şunu söyledi: 'Türkiye'de yargıyı rahatlatmamız
lazım. Bunun için, bütçeden adalete ayrılan parayı artırmalıyız; ama, ben, tek
başıma bunu başaramıyorum. Ne olur, bize yardımcı olun.' -Yazı şöyle devam
ediyor- Koskoca Bakanın yalvarırcasına istediği şey neydi biliyor musunuz;
adalete bütçeden ayrılan payın binde 7'den, yüzde 2'ye çıkarılması."
Sayın Bakan haklı olarak
feryat ediyor, tek başına kaldığını söylüyor. Bu soruna hep birlikte sahip
çıkmalıyız; aksi halde, mevcut bütçe imkânlarıyla, ne bu mahkemeler kurulabilir
ne AKP Hükümetinin programında uzun uzun anlatılan yargı reformu yaşama
geçirilebilir.
Önemine değindiğimiz ve
kuruluşunu desteklediğimiz aile mahkemelerinin de çocuk mahkemelerinin durumuna
düşmemesi ve aynı akıbete uğramaması için, Genel Kurula önerimiz, bütçe kanun
tasarısı geldiğinde gereğini hep birlikte yapalım, Adalet Bakanlığının genel
bütçe içerisindeki payının artırılmasına destek verelim, aile mahkemelerinin
de, yargı alanında yapılması gereken diğer reformların da yaşama geçmesine
olanak sağlayalım. Aksi halde, burada Meclis kürsüsüne çıkıp, haktan, hukuktan,
hukuk devletinden söz etmek, 2003 yılını hukuk yılı ilan etmek, hoş; ama, boş
bir söylem olarak kalır; ama, kalmamalıdır. Tez elden hukuk devletini
kurumlaştırmak, bunun için gerekli altyapıyı hazırlamak ve her türlü olanağı
sağlamak gerekir. Aksi halde, yargının çalışma koşullarının olumsuzluğundan, iş
yükünün ağırlığından, yargıç, savcı ve adalet personelinin yetersizliğinden,
adliyenin onurunu ve saygınlığını taşıyacak hizmet binalarının bulunmamasından
ve yargı bağımsızlığının sağlanmamış olmasından doğan sorunlar katlanarak devam
eder. Adalet mekanizmasının çağdaş ve demokratik bir toplumun hizmet
beklentilerinin gerisinde kalması ve adaletin etkin, hızlı ve doğru şekilde tecellisinin
güçleşmesi durumunda da hukukdışı güç odaklarında hak arama eğilimi ister
istemez artar. Nitekim, ülkemizde de bunun pek çok örneği yaşanmıştır ve
yaşanmaktadır.
Bugün, gelişmiş ülkelerde
1 yargıç yılda 70 ile 100 arasında davaya bakarken, bizde, neredeyse, 1 günde
bakılan dava sayısı bu kadardır. Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002
yılından devreden dosya sayısı 2 000'dir.
Açıkçası, artık adalet
terazisi bu kadar sıkleti çekmiyor. Ortaya çıkıp, adalet mülkün temelidir;
geciken adalet, adalet değildir nutukları atmak yetmiyor. Bu da bugünkü bütçe
imkânlarıyla olmuyor. Bu durumu mutlaka düzeltmeliyiz.
Bugün yargının sorunları
öyle boyutlara ulaşmıştır ki, çözümlerinin de köklü, geniş kapsamlı olmasını
zorunlu kılmaktadır. Yaşananlar ortaya koymuştur ki, sadece yasa çıkarmak,
birkısım yasa ve usul yasalarında değişiklik yapmak yeterli olmayacaktır. Beş
yıllık kalkınma planlarında adalet hizmetlerinden adil, hızlı, etkin ve
ekonomik sonuç almayı sağlamak üzere, teşkilat yapısında yargıç, savcı ve
adalet meslek personeline ilişkin politikalarda köklü düzenlemeler yapılması,
adalet hizmetlerinde fizikî altyapı eksikliklerinin tamamlanması, yargı
sisteminin modern araç ve gereçlerle takviye edilmesi ve bilgisayar
kullanımının yaygınlaştırılması, ihtilafları azaltıcı ve davaları süratle
çözüme bağlayıcı yönde mevzuat düzenlemesi öngörülmüş olmasına rağmen, adalet
hizmetleri için yıllardır yeterli kaynak aktarılmadığından bu öneriler gerçek
anlamda gündeme getirilememiş, yaşama geçirilememiştir.
Bu durumun bir başka
nedeni ise, yürütme organının, adalet hizmetlerini yalnızca tüketici bir hizmet
sektörü olarak görüp değerlendirmesidir. Ancak, bu, son derece yanlış bir
yaklaşımdır. Yürütme organları, adalete olan bu yaklaşımını değiştirmeli,
adalet hizmetlerine yatırımı hızlandırmalı, kadro açıkları hızla kapatılmalı,
yeni kadrolar açılmalı ve her kademede yargıya en son teknoloji sokulmalı,
işlevi olan, çağdaş mimarîye sahip adliye hizmet binaları yapılmalı, yargıç güvencesi
ve yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır. Unutmayalım ki, bağımsız
yargı ve güvenceli yargıç, hukuk devleti olmanın vazgeçilmez önkoşuludur. Tüm
bu olumsuzlukların giderilmemesi, ne yazık ki, adalete olan güvenin azalması
sonucunu doğuruyor. Hoca Ahmet Yesevi'nin takipçilerinden birinin, dönemin
Osmanlı padişahına yazdığı şiirdeki şu dörtlük, ne kadar anlamlı ve
değindiğimiz konuyu ne kadar güzel açıklıyor:
"Ekmek, su, aş
bulmak gecikebilir,
Temele taş bulmak
gecikebilir,
Devlete baş bulmak
gecikebilir;
Adalet gecikmez, tez
verilmeli."
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz ve yasalaşmasını desteklediğimiz, son
derece önemli ve yararlı bulduğumuz Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının bir an önce yürürlüğe girmesini,
uygulama koşullarının sağlanmasını ve gerekli altyapının hazırlanarak bu
mahkemelerin, yasanın öngördüğü her yerde kurulup hayata geçirilmesini
içtenlikle diliyor ve yasanın ülkemize ve ulusumuza yararlı olmasını temenni ediyorum.
Bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerine tekrar saygılarımı sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yergök.
Şimdi, AK Parti Grubu
adına, Artvin Milletvekili Sayın Orhan Yıldız Konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yıldız.
Sayın Yıldız süreniz 20
dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN YILDIZ (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;dün
Diyarbakır'da, bugün Malatya'da meydana gelen elim uçak kazaları nedeniyle
millet olarak büyük üzüntüye boğulduk. Bu nedenle, ben, öncelikle, kazalarda
hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum,
yakınlarına, ulusumuza, Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum.
İnşallah böyle kazaları bir daha yaşamayız.
Biliyorsunuz bu kanun
komisyonda CHP Grubunun da desteğiyle, oybirliğiyle geçti. Bu nedenle, bu
kanunla ilgili olarak, tabiî ki, burada, benim de söyleyeceğim bazı konulardan
Sayın Yergök de bahsetti. Biz, kendisine teşekkür ediyoruz.
Ayrıca, Sayın Yergök,
tabiî ki, adalet sisteminden kaynaklanan bazı mahzurlara, bazı sıkıntılara da
temas etti, bunlara da tabiî ki katılıyoruz. İnşallah adalet reformu
çerçevesinde bu sıkıntılar da giderilecektir, adliye mekanizması sağlıklı bir
şekilde işleyecektir.
Değerli milletvekilleri,
bugün görüşülmekte olan aile mahkemeleri hakkındaki tasarı, gerçekten, çok
önemli bir boşluğu dolduracaktır. Anayasamız "Ailenin korunması"
kenar başlığını taşıyan 41 inci maddesinde, ailenin korunması, bununla ilgili
mahkemelerin kurulması görevini devlete vermiştir, devletin aslî görevleri arasında
saymıştır. Gerçekten, yaşadığımız bu sürede, ailenin korunması için gerekli
önlemlerin alınması ihtiyacı, her gün daha da artmaktadır.
Ülkemizde yaşanan yapısal
dönüşümler ve ekonomik kriz süreci, her yönden sağlıklı, olumlu ve gelişmeye
açık ailelerin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Hiç kuşkusuz, toplumda,
sosyal barış ve adaletin sağlanmasında, demokratik haklara saygılı, her yönden
sağlıklı ve yararlı bireylerin yetiştirilmesinde en önemli rol aileye
düşmektedir. Günümüzde, birçok alanda yaşanan baş döndürücü gelişmeler ve
olumsuzluklar, eşlerin ve çocukların sorunlarının artmasına ve olumsuzluklar
yaşamasına neden olmaktadır. Bu sorunların çözümünde, yargı alanına giren
konularda da birtakım yenilikler getirilmesi zorunlu bulunmaktadır.
Yürürlükteki mevzuata
göre, aile hukukundaki uyuşmazlıklar genel mahkemelerde çözümlenmektedir. Oysa,
bu mahkemelerin iş yükünün çok ağır olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle,
büyük şehirlerde, nüfus yoğunluğu fazla olan illerimizde, bu mahkemeler günde
50-60 dosyaya bakmaktadırlar. Ayrıca, bu mahkemeler, en zayıf kanıt olan tanık
beyanlarına dayanarak hüküm kurmaya çalışmaktadırlar. Bu davalarda, çoğunlukla,
bir tarafın tanığı, diğer tarafın tanığının yüzde yüz aksine şeyler
söylemektedir ve hâkimler de, bunları ayıklamaya çalışarak, önlerine gelen
uyuşmazlıklar hakkında karar vermeye çalışmaktadırlar; bu şartlar altında
verilen kararlar da sağlıksız olabilmektedir.
Bu nedenle, aile
hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere, kuruluş görev ve yargılama
usulleri düzenlenmiş; kuruluşuna özgü belli esasları olan, atanacak hâkim,
pedagog, psikolog, sosyal çalışmacıda, diğer özelliklerinin yanında, aile ve
aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapma koşulu aranan; görev alanına
giren konularda yetişkinler ve küçükler hakkında koruyucu, eğitici ve sosyal
önlemleri alan; diğer kanunların yanında, Türk Medenî Kanunu hükümlerini temel alan
bir mahkemenin kurulması hukuk sistemlerinde temel yaklaşımdır. Bu nedenle, Afrika ülkelerinde, Avrupa'da,
Amerika kıtasında aile mahkemelerinin yıllardan beri kurulduğu ve çalıştığı
bilinmektedir.
Ayrıca, 1 Ocak 2002
tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun aile
hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen yararın elde edilebilmesi için de aile
mahkemelerinin kurulması zorunlu olmuştur. Bu, Türk Medenî Kanununda son dönem
sağlanan gelişmeleri tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Böylece, bünyesinde
psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, aile hukukundan
doğan dava ve işleri, taraflar arasında karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün
korunması ilkesini gözeterek, eşlerin ve çocukların yaşadığı sorunları barışçıl
yönlerden çözüme kavuşturmaya çalışacaktır, böylece, yargılama görevinin
yanında, toplumun temel taşı olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici
ve sosyal önlemler alma görevini de yerine getirecektir.
Yine, Ailenin Korunmasına
Dair 4320 sayılı Kanun, aile içinde bireylerden birinin şiddete maruz kalması
durumunda sulh hâkiminin resen önlemler alma yetkisini düzenlemiştir. Bu
yasanın uygulanmasında da, aile mahkemeleri önemli bir işlevi yerine
getirecektir.
Getirilen tasarıyla,
koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler çerçevesinde aile mahkemeleri, yetişkinler
hakkında resmî veya özel sağlık ve sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine
veya benzeri yerlere yerleştirme kararı verebilecektir; yine, yetişkinler
hakkında meslek edinme kursuna veya eğitim kurumuna gönderme kararı
verebilecektir. Bu, çok önemli ve faydalı bir yeniliktir; çünkü, bugün, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, İŞKUR, Millî Eğitim Bakanlığı ve mahallî
idarelerin bu alanda faaliyet gösterdiğini biliyoruz; fakat, tüm bu kurumların
bu alandaki hizmetlerinin yetersiz kaldığı da herkesin malumudur. Getirilen
düzenlemeyle, yargı kararlarının, tüm resmî ve özel kurumları bağlayıcı olması
nedeniyle bu alandaki eksikliklerin ve yetersizliklerin de hızla giderilmesi
sağlanmış olacaktır.
Yine, alınan kararların
takip ve yerine getirilmesinde uzmanların görevlendirilmesi, mahkemenin
kararlarını uygulamaya dönüştürme gücünü de artıracaktır.
Sevgili milletvekilleri,
yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi, bu tasarı, aile hukuku alanında çok
önemli yenilikler getirmekte ve ihtiyaçlara cevap vermektedir. Gerek ülkemizin
şartları gerekse diğer modern hukuk sistemlerine paralel düzenlemeler
getirilmiştir.
Bu tasarının ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Tasarının tümü
üzerinde, AK Parti Grubu adına Artvin Milletvekili Orhan Yıldız konuşmuştur.
Teşekkür ediyoruz Sayın
Yıldız.
Şahısı adına, Çorum
Milletvekili Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bugün, Aile Mahkemelerinin Kuruluş,
Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ile ilgili, şahsım adına söz
almış bulunuyorum.
Öncelikle, ülkemizi yasa
boğan, Diyarbakır'da dün meydana gelen kazada ölenlere Allah'tan rahmet
diliyor, kalanlara geçmiş olsun diyorum. Ayrıca, bugün Malatya havaüssünden
kalkan 2 askerî uçağımızın çarpışması sonucu meydana gelen kazada şehit olan
subaylarımıza da, yine, Allah'tan rahmet diliyor, kalanlara da aynı
dileklerimi, aynı duygularımı iletiyorum.
Bugün görüşülmekte olan
bu tasarının, hukukumuzda yepyeni bir mahkeme kurmakta olan bir tasarı olduğunu
biliyoruz. Adına "ihtisas mahkemesi" diyeceğimiz böyle bir
mahkemenin, Batı normları çerçevesinde, gerek Almanya'da gerekse Kanada'da yer
aldığını ve aktif bir faaliyet gösterdiğini de bilmekteyiz. Bu mahkemelerin
kurulmasındaki temel amaca bakıldığında, gerek hükümet gerekçesinde gerekse
Adalet Komisyonumuzda yapılan görüşmeler sonucu temel alınan görüşler doğrultusunda,
Anayasamızın 41 inci maddesinde yer alan, aile Türk toplumunun temelidir,
ilkesidir. Ailenin kurulmasının ne olduğunu Medenî Kanunumuza göre yine hepimiz
bilmekteyiz. Ailenin, resmî nikâh aktinin karı koca arasında yapılması suretiyle
meydana geldiğini ve bunun aile adını aldığını yine yasalarımız göstermektedir.
Aile, Türk toplumunun
temelidir dediğimizde, ailenin temelinde anne ve babanın olduğunu; ancak, aile
kurulurken çocukların olmadığı bir ailenin ve ailelerin de mevcut olduğunu
gözden uzak tutamayız. Böyle bir anlayış içerisinde, yeni kurulacak bu
mahkemenin yargıçlarının seçiminden tutalım, psikolog ve pedagoglarda
aranılacak niteliklere de yasa tekniği açısından bakıldığında, birtakım
eksikliklerin olabileceğini gözden uzak bulunduramayız.
Mutlaka sosyal devlet
anlayışı içerisinde, ailenin bireylerinin, bireyin özgürlüğünün ve rahatının
yerine getirilmesi için birinci derecede görevli olduğunu da biliyoruz. Sosyal
devlet anlayışı bunu gerektirmektedir. Yine, kuruluş süresi olarak, bu
mahkemenin iki yıllık bir süre içerisinde kurulması ve diğer şartlar
çerçevesinde bunun yerine getirilmesi gerektiği de maddede yer almaktadır. Biz
diliyoruz ve istiyoruz ki, bu, iki yılda değil de daha kısa bir sürede yerine getirilsin;
ancak, daha önce Grubumuz adına konuşan arkadaşımızın da belirttiği gibi,
adalet mülkün temelidir anlayışını kabul ettiğimiz ve hiçbirimizin dilinden
düşürmediği "geciken adalet adalet değildir" anlayışına rağmen, iki
yıllık süreye, yeter ki yerine gelsin, yeter ki bu mahkemeler kurulduğunda
faaliyetlerini yerine getirebilsin, buna razıyız; ama, adalete ayrılan payın,
maalesef, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da beklenen bir pay
olmadığını, olamayacağını üzüntüyle görmekteyiz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, böyle bir anlayışta, bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Grubumuz adına arkadaşımın belirttiği görüşler ve şahsım adına görüşlerim
doğrultusunda, böyle bir yasa tasarısına, böyle bir mahkemenin kurulmasına dair
bu yasa tasarısına olumlu yönde oy kullanacağımızın bilinmesini istiyorum;
ancak, Türkiye'de, çocuk mahkemeleri gibi, kurulmakta olan veya kurulup da
görevlerini yapamayan onlarca mahkemenin olduğunu da biliyoruz. Bağımsız
yargıdan bahsediyoruz; ama, bunların, gerçekten bağımsız yargılama yapabilmesi
için, öncelikle ve öncelikle, bağımsız yargıçların bu görevleri yerine
getirebilmesi çok önemlidir diye düşünüyoruz.
Anayasamızın 159 uncu
maddesindeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun oluşmasındaki bağımsızlığın,
ne derece gerçek bir bağımsız yargıç teminatı olabileceğini hepimiz şüpheyle
karşılamaktayız. Geliniz, öncelikle, Anayasanın 159 uncu maddesindeki Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilgili hükümlerini "bağımsız yargıç" adı
altında neler olması gerekirse, ona göre değiştirelim; çünkü, düşününüz ki, şu
anda, sadece AKP'nin tek başına iktidar olduğu bir hükümetin sayın bakanının
öyle bir kurula başkanlık yapıp yapmaması, kişisel olarak sorunumuz değildir;
ancak, yarın öbürgün, AKP'nin yerinde başka siyasî partilerin de görev
yapacağını göz önünde tuttuğumuzda, 159 uncu maddedeki yargıç bağımsızlığının
ne derece yeterinde ve yerinde olup olmadığını herhalde hepimiz bilmekteyiz.
Sevgili arkadaşlar, bizim
muhalefet anlayışımız, bu şekilde, toplumun ihtiyacı olan konularda, gerek
mahkeme kurulması olsun gerekse toplumsal görevlere ilişkin diğer konular
olsun, toplumu ilgilendiren olumlu her adıma evet şeklinde olacaktır.
Önümüzdeki günlerde
muhtemel bir savaş gözlemekteyiz. Eğer, biz barış istiyorsak, savaş
istemiyorsak, hepimizin yine dilinden düşürmediği, Ulu Önder Atatürk'ün
"yurtta sulh cihanda sulh" ilkesi doğrultusunda, bunu Yüce Meclisin
çatısı altında artık gündeme getirmeliyiz. Bundan sonra ailenin parçalanmasını
istemiyorsak, çocuklarımızın ölmesini istemiyorsak, gerçekten, Yüce Meclisin
çatısı altında bu savaşa "Hayır" denilmesini diliyoruz ve hepimizin
bu görüşlerini özgürce burada ifade etmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Sevgili milletvekili
arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, kurulacak olan mahkemeleri -ailenin,
toplumumuzun temeli olduğunu kabul ederek- bu sosyal anlayış ve zorunluluk
içerisinde kabul ettiğimizi bildirmek istiyoruz. Elbette, Medenî Kanun
hükümlerine göre, tapu iptali ve tescile bakan bir yargıcın -elindeki topograf
aletleriyle, diğer aletlerle gelip de, onu bırakıp- çocuklarla ilgili, aileyle
ilgili bir karar verip yargıyı yerine getirmesindeki çelişkiyi hepimiz
biliyoruz; onun için de bu yasa tasarısına, şahsım ve grubumuz adına olumlu oy
kullanacağımızı ve iktidarın toplum adına, sosyal barış adına yerine getireceği
her türlü olumlu adımın da yanında yer alacağımızı bildirmek istiyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerimle, hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Ayvazoğlu'na teşekkür ediyoruz.
Başka konuşma isteği?..
Yok.
Hükümet adına, Başbakan
Yardımcımız Sayın Ertuğrul Yalçınbayır söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce, dün Diyarbakır'da meydana gelen elim uçak kazası ve
bugün Malatya'da meydana gelen yine bir uçak kazasında hayatlarını kaybedenlere
rahmet diliyorum; kederli ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
de başsağlığı dileklerimi arz ediyorum.
Ölümler doğal olduğu
zaman diyeceğimiz yok; ama, doğalın dışındaki ölümler insanları çok daha fazla
sarsıyor. İnsanların elinin mahsulü olan dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslek
veya sanattaki acemilik nedeniyle olan ölümler veya kasten olan ölümler insanı
çok daha fazla sarsıyor. Bu kazaların sebepleri mutlaka araştırılacaktır;
dikkatsizliğin, tedbirsizliğin olup olmadığı ortaya çıkarılacaktır ve biz,
insanlığın, insanların doğal nedenler dışında ölmemesini diliyoruz. Bu, savaş
da olsa; bu, kaza da olsa, insanların bu akıbete, bu nedenle duçar olmamalarını
diliyoruz. İnsanların barış içerisinde, özgürlük içerisinde, güvenlik
içerisinde yaşamlarını, vadeleri kadar sürdürmelerini diliyoruz.
Bu duygularla, tekrar,
kendilerine rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum.
Yine, aileyle ilgili bir
konuyu tartışıyoruz. Buradaki konuşma vesilesiyle, bu kanun tasarısının ne
getirip ne götürdüğünü kamuoyuna da anlatıyoruz; halkın, kanunları bilme ve
koruyucu hukuktan yararlanma hakkına da fırsat veriyoruz.
Bilindiği gibi, 8.12.2001
günlü Resmî Gazetede yayımlanan ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Medeni
Kanunun yapısından sonra, ikinci kitapta aile hukuku, 118 ilâ 494 üncü maddeler
arasında yer almaktadır; bunlar, evlilik hukukunu, hısımlığı, vesayeti,
velayeti ve benzer hükümleri kapsamaktadır.
Biz, öncelikle, 21 inci
Dönemde Medeni Kanunu çıkaran 21 inci Dönem Parlamentosuna teşekkürlerimizi
sunuyoruz. O kanunu, çok kapsamlı olan o kanunu temel kanun olarak kabul edip
Meclise getiren ve yasalaşmasına fırsat veren, çalışan Meclise teşekkürlerimi
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi, Anayasanın, ailenin korunmasıyla ilgili hükmü, ailenin toplumun
temeli olduğunu ve devletin, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve
çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağını ve gerekli teşkilatı
kuracağını belirtmektedir. Toplumun temelini teşkil eden ailenin korunması için
gerekli önlemlerin alınması ihtiyacı, her geçen gün daha da artmaktadır.
2001 yılında,
mahkemelerimizde görülen davalara ait 1 279 062 dosyanın yüzde 15 dolayında
olanı aile hukukuyla ilgilidir. Ekonomik şartlar ve giderek yozlaşan bazı
değerler sebebiyle, ailede çözülme tehlikesi, tehdidi ortaya çıkmaktadır.
Yapılacak en önemli yatırım aileye yatırımdır. Kendisiyle barışık, toplumla
barışık, özgür ve demokrat insanların yetişmesi, önce ailede olur. Aileye
yapılacak yatırım, en önemli yatırımlardan birisidir. Ailenin korunması, sadece
ailenin bireylerine ve topluma değil, devlete de bir görevdir.
Günümüzde, birçok sahada
olduğu gibi, sosyal yapıdaki baş döndürücü gelişmeler ve karmaşıklık, eşlerin
ve çocukların da sorunlarının artmasına ve olumsuzlukların daha da yaşanmasına
neden olabilmektedir. Bunların çözümünde yargı alanına giren konular bakımından
birtakım yeniliklerin getirilmesine ihtiyaç vardır. Yargı alanına getirilmesi
gereken yeniliklerle birlikte, yargının bütçeden aldığı payın mutlak surette
artırılması gerekmektedir.
Çocuk mahkemeleriyle
ilgili, biraz önce konuşan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, daha önce
kurulan çocuk mahkemelerinin sayısı ancak 8'de kalabilmiş, birisi de henüz
faaliyete girememiştir.
Bütçeden alınan binde 7
payların mutlak surette artırılması hususunu, biraz önce arkadaşımızın
söylediği gibi, ben, Hürriyet Gazetesinin Başyazarı Sayın Özkök'e ifade ettim;
ama, bu, sadece benim isteğim değildi. Bu konuda, Sayın Adalet Bakanının da,
Başbakanın da gayretlerini biliyoruz. Birkaç gün önceki konuşmalarıyla, hem AK
Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan hem dün buradaki konuşmasıyla Sayın Cemil
Çiçek, 2003 yılını hukuk yılı olarak ilan ettiler. 1998'de de hukuk yılı ilan
edilmişti; ama, bütçe paylarında hiçbir kıpırdama yoktu. Bütçe yapma görevi,
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan bir görevdir. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve hükümetin bu konudaki hassasiyetini ortaya koyacağına dair inancımı
belirtmek istiyorum.
Birçok ülkenin iç
hukukunda aile mahkemeleri var. Artık, Türkiye'de de bunların ihtisas mahkemesi
olarak kurulması zorunlu hale geldi ve bu mahkemelerde, şüphesiz ki, ihtiyaç
duyulan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı mahkeme bünyesinde bulunacaktır.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla kurulması öngörülen ve bünyesinde biraz önce belirttiğim kişilerin de
bulunacağı aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri taraflar
arasındaki karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörünün korunması ilkesini gözeterek,
gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak eşlerin ve çocukların karşı karşıya
oldukları sorunların sulh yoluyla çözümünü sağlamaya çalışacaktır. Sulh yoluyla
çözüm, dostane çözüm, çözümlerin en iyisidir. Barışık toplum, bu tür çözüm
yollarını çok daha fazla kullanan bir toplumdur.
Değerli milletvekilleri,
biz, inanıyoruz ki, yargılama görevinin yanında, toplumun temel taşı olan
ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alma gibi
önemli işlevleri de yerine getirecek olan aile mahkemelerinin kurulması
amacıyla getirilen bu tasarı kanunlaşacak ve toplumumuza oldukça hizmet
edecektir. Bunun da en önemli şartlarından birisi, şüphesiz ki, yargının
bağımsızlığı, tarafsızlığı, kalitesi ve bütçeden aldığı payın artmasıdır. Bu
bütçe payıyla, yargının, kuvvetler arasındaki yerini gerçekten alabilmesi
zordur.
Biraz önce Sayın Haluk
Koç'un beyan ettiği bir hususa da atıfta bulunmak istiyorum. Sayın Haluk Koç,
konuşmalarında, yasama organını yürütmenin emrine koyan bir sonuç çıkacak her
türlü davranıştan kaçınmamız gerektiğini ifade etmiştir. Yürütmemizin, Bakanlar
Kurulunun da görüşü, anlayışı budur. Biz, tasarıları size hiçbir zaman için
empoze etmiyoruz. Sizin özgür fikirlerinizle bunlar oluşuyor ve kabul
edilecektir. Geçen dönemlerde yapılan anlayışla yasama faaliyeti Türkiye'yi bu
noktalara getirmiştir. Çoğulculuk ve katılımcılık, sadece onlara söz verme
hakkından ibaret değildir; onların görüşlerinin, tasarıları, teklifleri
zenginleştirmesidir.
Bu duygularla, hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
AİLE MAHKEMELERİNİN
KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA
USULLERİNE DAİR KANUN
TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE1. - Bu Kanunun
amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini
düzenlemektir.
Bu Kanun, aile hukukundan
doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri
kapsar.
BAŞKAN - 1 inci madde
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Nevin
Gaye Erbatur; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NEVİN
GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, ulusumuzu üzüntüye boğan uçak kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Tanrı'dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilemek istiyorum.
Elim kazadan yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımızın da, bir an önce
sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum. Ayrıca, bugün şehit olan pilotlarımızın
ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine de başsağlığı diliyorum. Umarım,
ülkemiz, bundan sonra bu tür kazaları görmez.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine
Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısıyla aile
mahkemelerinin kurulması öngörülmektedir. Giderek karmaşıklaşan toplumsal
yapıdan etkilenen kurumlardan biri olan ailede ortaya çıkan sorun ve
anlaşmazlıkların bir ihtisas mahkemesi aracılığıyla çözümünü olumlu bulduğumuzu
belirtmek isterim. Aile mahkemelerinin kurulması, biz kadınların ve mensubu
olmaktan onur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinin öteden beri talep ettiği
düzenlemelerden biridir. Bugün, bu yolda bir adım atılıyor olmasını memnuniyetle
karşılıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; isterdik ki, tasarıda, kadın kuruluşları başta olmak üzere,
sivil toplum kuruluşlarının görüşleri yer alsın, mahkemede görev alacak
uzmanlar arasında aile ve aile içi şiddet konularında uzmanlaşmış hukukçular
bulunsun, uzlaşma veya uzlaştırma iki tarafın mutabakatına dayansın ve 4320
sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanması aile mahkemelerinin
görevleri arasında yer alsın. Ne yazık ki, bunlar gerçekleştirilememiştir.
Ülkemizin 1985 yılında
taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
kadınlara karşı ayırımcılığı tanımlarken, ayırımcılığın toplumun ve ailenin
refahının artırılmasına engel teşkil edeceğini belirtmektedir. Sözleşme, taraf
devletlere, evlilik ve aile ilişkilerinde kadınlara karşı ayırımcılığı önlemek
üzere gerekli önlemleri alma görevi vermektedir.
İşte, bu noktadan yola
çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi, kadınların elli yıldır dile getirdikleri
talepleri de dikkate alarak, yeni Medenî Kanunu yasalaştırmıştır. Yeni Medenî
Kanunla hüküm altına alınan eşitlik ilkesi, çocukların velayetinden eş
seçimine, evlat edinmekten velayetin kullanılmasına dek birçok konuda hâkime
takdir yetkisi vermektedir. Bu yetkinin uzmanlaşmış yargıçlar tarafından
uzmanlık mahkemeleri yapısı içinde kullanılması, yeni Medenî Kanunun
uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Diğer bir deyişle, aile mahkemelerinin
kurulması, Medenî Kanunla tanımlanan süreçlerin uygulamaya geçirilmesinde
önemli bir araç olacaktır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hakların tanınması, onların hayata geçirilmesi anlamına
gelmemektedir. Aile mahkemelerini destekleyecek insangücü, idarî ve malî
önlemlerin alınması gerekmektedir. Sayın Adalet Bakanının "Adalet bütçesi
değil, sefalet bütçesi" olarak tanımladığı bütçe imkânları içinde aile
mahkemelerinin işlevsel kılınması, ne yazık ki, zor gözükmektedir. Diğer
taraftan, bu mahkemelerde görev alacak yargıçların bu özel ihtisas alanında
gereği gibi eğitilmesi için önlemler alınmalı ve meslekiçi eğitimden
yararlanmaları sağlanmalıdır. Bunu sağlayacak organizasyonel düzenlemeleri de
yapmak gerekmektedir; aksi takdirde, görevlerini gereği gibi yerine getirmeleri
mümkün değildir.
Bilindiği üzere, aile içi
anlaşmazlıkların yargıya yansıyan bölümü daha çok cana kast, kötü muamele,
fiziksel ve sözle şiddetten kaynaklanmaktadır. Aile içi şiddet, aile içi
anlaşmazlıkların en kötü şekilde tezahürüdür ve maalesef, ülkemizde giderek
yaygınlaşmaktadır. Sudan nedenle karısını bıçaklayanlar, intihar süsü vererek
töre adına kadınları öldürenler, eşini ve ailesini, eşi evi terk etti diye
silahla tarayanlara ilişkin habere her gün rastlamaktayız.
Şiddetin giderek
yaygınlaştığı bu toplumsal yapıda aile içi sorunların çözümünde uzman
mahkemelerin kurulması sorunları çözemez, destekleyici kurumsal yapılanmalara da
ihtiyaç vardır. Kadınların sığınacağı mekânların yapılanmasına da ihtiyacı
vardır. Kadınların sığınacağı mekânların önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği normlarına göre kamu tarafından finanse
edilen sığınma evlerinin sayısının 3 000 olması gerekmektedir. Türkiye'de
sadece 9 sığınma evi bulunmaktadır. Bu sayının artırılması için gerekli
düzenlemelerin yapılması, Yüce Heyetinizin girişimi ve desteğiyle mümkün
olacaktır.
Aile mahkemeleriyle
birlikte düşünülmesi gereken bir başka yapılanma, sorunları olan ailelere
verilecek danışmanlık hizmetlerinin kurumsallaşmasıdır. Aile danışma
birimlerinin kurumsallaşması çok önemli bir ihtiyaca cevap verecektir.
"Alo danışma" ve "alo yardım" hatlarının henüz kurulamamış
olması da çok önemli bir eksikliktir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yukarıda özetlemeye çalıştığım destekleyici düzenlemelerle
güçlendirilecek ve eksikleri, önerilerimiz ve uygulamada ortaya çıkacak
sorunlar doğrultusunda giderilecek aile mahkemelerinin önemli bir toplumsal
talebe cevap vereceğini düşünmekteyiz.
Bu nedenle, tasarıya
olumlu oy vereceğimizi bildirir; Yüce Heyetinizi, saygıyla selamlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Erbatur.
Başka söz talebi?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
Aile mahkemelerinin
kuruluşu
MADDE 2. - Aile
mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu
görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek
hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile
mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla
belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci
fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi
kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan
yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir
yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
Aile mahkemeleri
hâkimlerinin nitelikleri ve atanmaları
MADDE 3. - Aile
mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî
yargıda görevli, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan aile
hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili, Bihlun Tamaylıgil
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tamaylıgil.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün
Diyarbakır'da meydana gelen ve tüm vatandaşlarımızı yasa boğan elim uçak
kazasında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli
ailelerine başsağlığı diliyorum. Ayrıca, yine, bugün, Malatya'da meydana gelen
uçak kazasında şehit olan pilotlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve
Türk Silahlı Kuvvetlerin başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Toplumun temel taşı olan
ailenin karşılaşabileceği genel sorunların bir uzmanlık mahkemesinde ele
alınmasını, olumlu yaklaşımlarla karar alınmasını sağlaması açısından aile
mahkemelerinin kuruluşunu olumlu karşılıyoruz. Ayrıca, 4320 sayılı Ailenin
Korunmasına Dair Kanundaki sulh hâkiminin, aile mahkemesi hâkimi olarak
değiştirilmesini de isabetli buluyoruz. Ancak, üzerinde görüştüğümüz 3 üncü
madde, önemli bir eksiklik içermektedir. Aile mahkemesine atanacak yargıçların,
evli ve çocuk sahibi olmaları şartının getirilmesi, evli olmayan ya da çocuğu
olmayan yargıçların isabetli karar veremeyecekleri gibi bir sonucu ortaya
koymaktadır.Hükümetin teklif ettiği metinde, yargıçların, evli ve çocuk sahibi
olmaları tercihen olarak belirtilirken, Adalet Komisyonundan Genel Kurula
geldiğinde, şart başlığına dönüşmüştür. Bu durum, yanlış ve ayrımcı bir
kavrayışa işaret etmektedir. Tam tersine, evli olmayan bir yargıç, sorunlara
daha objektif bakabilir. Objektifliği belirlemenin belirli bir standardı
yoktur. Evli ve çocuk sahibi olmayanlar da çok isabetli kararlar verebilir.
Sonuçta, herkes bir aile ortamı içinde yetişmiştir.
Kanun tasarısına böyle
bir sınırlamanın getirilmesinin dayanağı tam olarak anlaşılmamaktadır. Hangi
örnek uygulamada bu tür bir sınırlamayla yapılan görevlendirmenin başarılı
sonuçları dayanak olmuştur. Ülkemizde, konu üzerinde başarılı araştırma ve
çözüm önerisi sahibi değerli otoritelerin araştırma sonuçlarını
değerlendirirken başarılı sonuçlar için önce medeni hallerini mi dikkate
almalıyız... Yargının karar başarısının belirli bir sınır içine alınmasının
doğru bir yaklaşım olmadığını önemle belirtmek isterim.
Yukarıda belirttiğimiz
eksikliğine rağmen, tasarının yasalaşmasını geciktirmemek için maddeye olumlu
yönde oy vereceğimizi belirtir; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Tamaylıgil.
3 üncü madde üzerinde
başka söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
Aile mahkemelerinin
görevleri
MADDE 4. - Aile
mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22.11.2001 tarihli ve
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722
sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre
aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20.5.1982 tarihli ve
2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile
hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen
diğer görevler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
Aile mahkemeleri
bünyesinde bulunan uzmanlar
MADDE 5. - Her aile
mahkemesine,
1. Davanın esasına
girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular
hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve
inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,
2. Mahkemenin gerekli
gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili
çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,
3. Mahkemece verilecek
diğer görevleri yapmak üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan evli ve çocuk
sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim
yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin
bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından
yapılmasında hukukî veya fiilî herhangi bir engel bulunması ya da başka bir
uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.
Bu uzmanlar, 18.6.1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hâkimin
reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Gaye Erbatur;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA NEVİN
GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi
üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Tasarının 5 inci
maddesinde, aile mahkemeleri bünyesinde çalışacak uzmanların hangi meslek
dallarından uzmanlar olacağı ve bunların nitelikleri belirtilmektedir. Aile
mahkemelerine atanacak yargıçların niteliği de bu maddede düzenlenmiştir.
Yargıçlar için evli ve çocuk sahibi olma şartının getirilmesinin, evli olmayan
veya evli, ancak çocuksuz yargıçların isabetli karar veremeyeceği sonucunu
getireceği; dolayısıyla, sübjektif bir ön kabl, daha doğrusu, ayırımcılığı
içinde barındırdığını belirtmek isterim.
Uzmanlar arasında aile
hukuku konusunda uzmanlaşmış hukukçuların sayılmamasının da, bir eksiklik
olduğunu düşünüyorum. Benzer şekilde, psikiyatri uzmanlarının da, uzmanlar
arasında sayılmaması yine bir eksikliktir. Buna rağmen, aile mahkemelerine olan
ihtiyacın aciliyeti sebebiyle, maddeye olumlu oy vereceğimizi beyan ederek
sözlerimi bitirmek istiyorum.
Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Erbatur.
Madde üzerinde başka söz
isteği?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
Koruyucu, eğitici ve
sosyal önlemler
MADDE 6. - Aile
mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren
konularda :
1. Yetişkinler hakkında;
a) Evlilik birliğinden
doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik
varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine
getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmî veya özel sağlık
veya sosyal hizmet kurumlarına, huzurevlerine veya benzeri yerlere
yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme
kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,
2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime
yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel
gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve
babadan alarak bir aile yanına veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya
eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının
yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli
daireler, mahallî idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ve bankalar tarafından
kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut
meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,
Karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen
bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan
uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması
halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun
Tamaylıgil; buyurun.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısının 6
ncı maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşümüzü bildirmek
üzere söz almış bulunuyorum.
Tasarının 6 ncı maddesi
"koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler" başlığını taşımaktadır.
Mahkeme, görev alanına giren konularda gerekli gördüğü durumlarda,
yetişkinleri, resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına,
huzurevlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye, bir meslek edinme kursuna
veya uygun görülecek eğitim kurumuna yerleştirmeye karar verebilecektir; ancak,
bu noktada, mahkemeyle ilgili kuruluşlar arasında etkili ve verimli bir
diyaloğun gerekli olduğunu belirtmek istiyorum. Bu diyalog, mahkemece alınacak
kararın, uygulanabilir bir hukukî dayanağa oturması halinde
gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu,
İşkur, Millî Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler yasalarında, mahkeme
kararlarının uygulamaya geçilmesine izin verecek yeni düzenlemeler yapılması
gerekir.
Küçüklerin korunması
açısından baktığımızda ise, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
mevzuatının aile mahkemelerine destek verir nitelikte olduğu görülmektedir;
ancak, bu koruma mekanizmasının iyileştirilmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesi standartlarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Buna
göre, çocukların aile ortamında bakımının sağlanması temel yaklaşımdır. Çocuğun
korunmaya alınma zorunluluğunun ortaya çıktığı durumlarda, geçici bir korunma
sağlanması ve bu süreçte anne-babanın eğitimi ve aile ortamının düzeltilmesi
hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir. Bu süreç sonunda, aile bütünlüğünü
sağlayacak ortamın oluşması sonucu ortaya çıkabilecektir.
Madde, ayrıca, ailenin
ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî
yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına
ilişkin hükümler getirmektedir. Ancak, ailenin ve fertlerinin ekonomik açıdan
korunması düşüncesi, yalnızca aile içi birlikle ilgili sorunlar ortaya
çıktığında olmamalıdır. Bu noktada, Türkiye'nin ekonomik sorunları nedeniyle
sayıları giderek artan yoksul ailelerin sorunlarına cevap verecek özel önlemlerin
geliştirilmesi büyük bir gereklilik oluşturmaktadır. Bu kapsamda, aile
yardımlarının ve hizmetlerin nicel ve nitel olarak artırılması yönünde
düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
İlgili madde üzerindeki
değerlendirmeyi bilgilerinize arz ettikten sonra, değişen Medenî Kanunun
tamamlayıcısı olacak bu tasarının yasalaşması yönünde olumlu oy vereceğimizi
belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Tamaylıgil.
AK Parti Grubu adına,
Aydın Milletvekili Sayın Semiha Öyüş; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın)- Sayın Başkan, değerli üyeler; dün meydana gelen uçak
kazası nedeniyle hayatlarını kaybedenlere Tanrı'dan rahmet, ailelerine de
başsağlığı ve sabır diliyorum. Ayrıca, bugün şehit olan subaylarımıza da, aynı
şekilde, Tanrı'dan rahmet ve ailelerine sabır dileyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
6 ncı maddeyi
görüşüyoruz; o sebeple söz aldım ve hepinize saygılar sunuyorum.
Aile mahkemeleriyle
ilgili olarak, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere, görev alanına
giren konularda yetişkinler ve küçükler hakkında yasal değerlendirme
yapılmıştır bu yasayla. Burada, toplumumuzun çok ihtiyacı olan bir duruma
düzenleme getirilmiştir. Bu bakımdan, şimdiki düzenlemeyle toplumun önemli bir
ihtiyacı karşılandığı kanaatindeyim. Bu konuda olumlu bir gelişme meydana
geldi.
Saygılar sunuyor,
teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Öyüş.
Şahısları adına söz
isteği?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
Usul hükümleri
MADDE 7. - Aile
mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden
önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından
eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların
sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder.
Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar
verilir.
Bu Kanunun uygulamasında,
vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara karşı, Türk Medenî
Kanununun 397 nci maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, varsa bir
sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince,
asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile
mahkemesi veya 2 nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen Asliye
Hukuk Mahkemesince yerine getirilir.
Özel kanunlardaki
hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk
Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Gaye Erbatur;
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA NEVİN
GAYE ERBATUR (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısın 7 nci maddesiyle
düzenlenen uzlaştırma, sorunların tespit edilerek sulh yoluyla çözümü gibi
doğru bir ilkeden yola çıkıyor; ancak, bu, davayı uzatıp kadın üzerinde baskı
kurmayı getirebilir. Bu nedenle, sulhun sağlanması işinin her iki tarafın da
başvuru ve isteğine bağlanması daha doğru olacaktır; ancak, tasarıda böyle bir
düzenleme yapılmamıştır. Bu eksikliğin, uygulamada kadınlar aleyhine durum
yaratacağını düşünmekle birlikte, konunun aciliyeti bakımdan oyumuzun olumlu
olacağını belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Efendim, Sayın
Erbatur'a teşekkür ediyoruz.
7 nci madde üzerinde
başka söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
Kadrolar
MADDE 8. - Adalet
Bakanlığı taşra teşkilâtında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede
yer alan kadrolar ihdas edilerek 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine
eklenmiştir.
BAŞKAN - Söz isteği?..
Yok.
8 inci maddeyi, ekli (I)
ve (II) sayılı cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
Değiştirilen ve
yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 9. - 14.1.1998
tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin
birinci fıkrasındaki "Sulh Hâkimi" ibaresi "Aile Mahkemesi
Hâkimi" olarak değiştirilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendindeki
"Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkemeye veya hâkime verilen
işleri," ibaresi hariç olmak üzere (4) ve (5) numaralı bendi yürürlükten
kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı bendi (5) numaralı bent olarak teselsül
ettirilmiştir.
BAŞKAN - Söz isteği?..
Yok.
Ancak, 9 uncu madde
üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 15 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının başına
(1) numarasının eklenmesini ve aynı maddenin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Ayhan Sefer Üstün |
Haluk İpek |
|
Ankara |
Sakarya |
Ankara |
|
Hasan Kara |
|
Orhan Erdem |
|
Kilis |
|
Konya |
"2) 18.6.1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin
(II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
(5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi
(5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91,
92 nci maddelerinde mahkeme veya hâkime verilen işleri,"
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri, konuşmak mı istiyorsunuz, gerekçe mi okunsun?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Şekil yönünden kanun
yapım tekniğine uygunluğun sağlanması amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilmiş
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 1- Aile
mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi
içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve
görevli aile mahkemesine devredilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 1 inci madde kabul
edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
Yürürlük
MADDE 10. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
10 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum :
Yürütme
MADDE 11. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
11 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Adalet Bakanı Sayın Cemil
Çiçek'in bir söz isteği vardır.
Buyurun Sayın Bakan.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında,
Diyarbakır'da ve Malatya'da hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan
rahmet diliyor; ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize de başınız
sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri,
hepimiz biliyoruz, insanların üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşacağı en
tabiî, en vazgeçilmez, en sağlam, en alternatifsiz kurum, hiç şüphesiz ki
ailedir. Belki bundan dolayı Anayasamızın isabetle belirlediği, 41 inci maddede
ve 58 inci maddede, iki konuyla ilgili olarak "korunma" tabiri
kullanılır. 41 inci maddenin başlığı "ailenin korunması", 58 inci
maddenin başlığı da "gençliğin korunması"dır. Demek ki, bizim
toplumumuz açısından da, ailenin korunması, gençliğin korunması fevkalade önem
arz eder; ancak, aileyi korumak çeşitli tedbirlere bağlıdır. Elbette, esas
olan, ihtilafların, varsa aile içi geçimsizliklerin, yine, aile içerisinde
çözüme kavuşturulmasıdır; ama, hayatın akışı icabı, zaman zaman, bazı
problemleri aile dışında da çözme mecburiyeti hâsıl olduğunda, işte, o zaman
mahkemeler devreye girmekte ve bunun için de ihtisas mahkemelerine zaruret
hâsıl olmaktadır.
Biraz evvel değerli
oylarınızla kabul ettiğiniz aile mahkemeleri, toplumumuzdaki önemli bir
ihtiyacı karşılamış olacaktır. 2001 yılı itibariyle, mahkemelerimize intikal
eden ve şimdi kabul ettiğiniz mahkemelerin görev alanına giren davaların genel
davalar içerisindeki nispeti yüzde 15'tir. Dolayısıyla, aile mahkemeleri, gerek
boşanma gerek vasi tayini ve nafaka davalarıyla ilgili olmak üzere, yüzde 15
nispetindeki davalara bakmış olacaktır; bunu, bir rakam olarak ifade etmek
istiyorum.
Tabiatıyla, ailenin, her
toplum için önemi olmakla beraber, bizim toplumumuz bakımından ayrıca da bir
özelliği var, önemi var; çünkü, aile, bir sosyal kurum, sosyolojik kurum,
nesillerarası kültür aktarımını yapan, dayanışmayı sağlayan, birliğin ve
beraberliğin tesisinde önemli rol oynayan bir kurum. Eğer, Türkiye'de
demokratik standartları yükseltmek istiyorsak, bunun önemli ayaklarından bir
tanesinin de aile olduğunu, aileiçi demokrasi olduğunu unutmamak lazım gelir.
Aileyi ihmal eden
toplumların ne büyük bedeller ödediğini, bugün, hep beraber görüyoruz. Yapılan
istatistiklere baktığımızda, özellikle Batı toplumları, geçtiğimiz yüzyıldaki
birkısım felsefî akımların tesiriyle ihmal ettikleri aile kurumunu, bugün,
yeniden canlandırmak, tekrar sağlıklı bir yapıya kavuşturabilmek noktasında
ciddî politikalar ortaya koymakta, aile bakanlıkları kurmakta, aile mahkemeleri
kurmakta, bunu, öncelikli bir politika haline getirmektedir.
Hatta, gerek Amerika'da
gerekse gelişmiş Batı toplumlarında, bir partiyi diğerine tercih ettiren önemli
sebeplerin başında sosyal politikalar öne çıkmakta, sosyal politikaların özünde
de aile politikaları belirleyici bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, aile
politikaları bütün dünyada güncel bir konudur, aile kavramı da yükselen bir
değerdir.
Çok şükür, bizim
toplumumuz, her türlü eksikliğine rağmen, aile konusunda fevkalade duyarlıdır
ve hassastır. O sebeple, bugün, aile mahkemelerinin bir başka açıdan ele
alınmasını, aile ihtilaflarına bir başka açıdan yaklaşılmış olmasını da, bu
anlamda fevkalade isabetli buluyoruz. Katkılarınızdan dolayı, bu anlamda, çok
teşekkür ediyorum.
Benim bakımımdan ise,
aile mahkemelerinin özel bir önemi var. Övünmek anlamında söylemiyorum; ama,
bir tespit olarak ifade ediyorum ki, bugünkü hükümet, 58 inci hükümet; bu 58
inci hükümet içerisinde aile politikalarının Türkiye'nin gündemine gelmesi,
benim görev aldığım zamana rastlar. Aile danışma merkezleri ilk defa benim
tarafımdan kuruldu, Aile Araştırma Kurumunu ben kurdum, Aile Komisyonu, ilk
defa, bu Mecliste, benim zamanımda kuruldu, ilk defa Aile Şûrasını ben topladım,
beş yıllık kalkınma planlarında "müstakil aile politikaları" adı
altında bir başlığın tespit edilmiş olması benim dönemime rastlar. Eksik olan
aile mahkemeleriydi; bugün, çok değerli oylarınızla, bunu Türk Milletine
armağan etmiş oldunuz.
Bu katkılarınızdan dolayı
hepinize teşekkür ediyorum. İnşallah, bu mahkemelere ihtiyaç kalmadan,
toplumumuz, huzur içerisinde, barış içerisinde, aile içerisinde bu mutluluğu
paylaşsın; sıkıntıları, sevinçleri orada halletmeye bakalım; ama, ihtiyaç hâsıl
olduğunda da, bir farklı anlayışla konuya yaklaşmış olmak, tabiatıyla,
milletimizin geleceği açısından da önem arz ediyor.
Hayırlı ve uğurlu olsun
diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, 2
nci sıraya alınan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/325) (S.Sayısı : 18)
(1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Komisyon raporu 18 sıra
sayısıyla bastırılıp, sayın milletvekillerine dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın İsmail Değerli;
buyurun.
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İSMAİL
DEĞERLİ (Ankara)- Sayın Başkan, Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan
önce, dün ve bugün meydana gelen uçak kazalarında ölenlere Allah'tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa tasarısıyla, 607 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, "Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun Tasarısı" diye sunulmuş;
29.6.2000 tarih ve 4588 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar
Kurulunca 21.7.2000 tarihinde kararlaştırılan bu kanun hükmünde kararname,
4.8.2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak Anayasanın 91 inci maddesi uyarınca
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Ancak, 21 inci Yasama Döneminde görüşülemeyen bu kanun hükmünde kararname,
4.12.2002 tarihinde Millî Savunma Komisyonuna gönderilmiştir. 8.1.2003 tarihinde,
yani, dün görüşüldü. Dün görüşüldü ve tasarıyla ilgili bazı önergeler
verilmişti.
BAŞKAN - Sayın Değerli,
bir dakikanızı rica edeceğim...
Şu anda görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı, zannediyorum, sizin bahsettiğiniz yasa tasarısı değil.
O bakımdan, o konuda dikkatinizi çekiyorum.
İSMAİL DEĞERLİ (Devamla)
- Yalnız, biliyorsunuz, bu ikisi bir arada geldi...
BAŞKAN - Ama, o, ayrı
görüşülecek; o ayrı, bu ayrı. O bakımdan, şu anda 18 sıra sayılı yasa tasarısı
üzerinde konuşmanızı rica edeceğim.
İSMAİL DEĞERLİ (Devamla)
- Yalnız, ben, 17 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde konuşmak için söz
almıştım... O zaman, sıra, 17 sıra sayılı kanun tasarısına gelince konuşayım.
BAŞKAN - Danışma Kurulu
kararına göre, 17 sıra sayılı kanun tasarısı bugün görüşülmüyor sayın
milletvekili.
İSMAİL DEĞERLİ (Devamla)
- Yani, ben 17 sıra sayılı kanun tasarısı için hazırlanmıştım...
BAŞKAN - Siz
bilirsiniz...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
O kanun tasarısı görüşüldüğünde konuşabilirsiniz...
İSMAİL DEĞERLİ (Devamla)
- Peki; o zaman bu kanun tasarısı üzerinde bir görüş belirtemeyeceğim.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, AK Parti Grubu adına, Sayın Telat Karapınar konuşacak.
BAŞKAN - Efendim, bir
defa, konuşmacıların isimlerini yazılı olarak istiyorum... Rica ediyorum...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Başka konuşmacı yok Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamam da...
Sayın milletvekilleri,
tasarının geneli üzerinde, AK Parti Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın
Telat Karapınar konuşacak.
Buyurun Sayın Karapınar.
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Dün yaşadığımız ve
hepimizi yasa boğan, İstanbul-Diyarbakır seferi sırasında düşen ve 75
vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan kazada hayatlarını kaybeden
aziz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Ayrıca, bugün meydana
gelen kaza neticesinde, havada çarpışan uçaklarımızda şehit düşen Silahlı
Kuvvetlerimizin değerli mensubu 4 pilotumuza da Allah'tan rahmet, Türk Silahlı
Kuvvetlerimize, yakınlarına ve Büyük Milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 inci Yasama Döneminde sonuçlandırılamayan ve bu döneme
intikal etmiş bulunan (1/325) esas numaralı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülmek üzere, Yüce
Heyetimize arz edilmiştir. Kanun tasarısıyla, sicil notu ortalamasının
hesaplanmasında genç rütbelerde alınan olumsuz sicillerin, personelin ileriki
meslek yaşamını olumsuz yönde etkilediği, dolayısıyla, müteakip dönemde kendisini
yetiştiren ve kusursuz hale getiren personelin yeterlik derecesi sıralamasında
üst bölümde yer alan kritik görevlere seçilmelerine engel olduğu için,
personelin daha gerçekçi bir kıdem sıralamasına tabi tutulması öngörülmektedir.
Çağımızda insan
kaynaklarının eğitimi, örgün eğitim sistemi tarafından yapılmakta ise de,
yaşanan hızlı ve teknolojik gelişmeler ve küreselleşme olgusu, yaşam boyu
eğitimi zorunlu hale getirmiştir. Bu zorunluluk neticesinde, Ordumuzun, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin de temel amacı, iyi seçilmiş, motive edilmiş,
eğitilmiş, alanında uzman, kendisi ve çevresiyle barışık, kendisini sürekli
geliştiren, güleryüzlü, çabuk ve kusursuz hizmet veren ve yaratıcı özelliklere
sahip bir Silahlı Kuvvetler Teşkilatı yaratmak uğraşını sürdürmek olmalıdır.
Çok genç yaşlarda, gençliğinden veya tecrübe eksikliğinden kaynaklanan
nedenlerle, mesleğinin başlangıcında düşük sicil notu alan, ancak, daha sonra
kendini geliştirerek ve yetiştirerek mükemmel bir asker olan Silahlı
Kuvvetlerimiz mensuplarının işlemiş oldukları hataların ömür boyu terfi ve
ilerlemelerinde karşılarına çıkmasına ve hak ettikleri halde daha üst rütbelere
terfilerine engel olan yasanın değiştirilerek, bu durumdan mağdur olanların
mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bir kanun tasarısıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, 21 inci Yüzyılın hızlı
teknolojik gelişmelerine ayak uydurabilmesi
için, daha az sayıda; fakat daha fazla hareket kabiliyetine ve ateş
gücüne sahip modern ve daha profesyonel bir kuvvet haline getirilmesi çağımızın
gereğidir.
Yeri gelmişken, Yüce
Heyetinize ve ilgililere de bir temennimi belirtmek istiyorum: Trafik, cezaevi,
hatta turizmle ilgili asayiş hizmetlerinde bayanların da astsubay olarak
istihdamına yönelik gerekli düzenlemelerin de yapılması temennisiyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Karapınar.
Tasarının geneli üzerinde
şahısları adına söz isteği?.. Yok.
Hükümet adına, Millî
Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül Bey söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan.(AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika
efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün ve bugün milletimizi
üzüntüye gark eden uçak kazalarından dolayı en derin teessürlerimi arz
ediyorum.
Bugün saat 10'u 10 geçe
Malatya Erhaç Üssünden kalkan 2 adet RF-4 keşif uçağı, bilinmeyen bir sebeple,
kalkışından on dakika sonra düşmüştür. Bununla ilgili olarak da bir bilgi arz
etmek istiyorum.
Mürettebat isimleri:
Yüzbaşı Fatih Fazıl Taşkın, Yüzbaşı Rıza Sadak, Üsteğmen Fatih Ongun ve
Üsteğmen Semih Destecioğlu. Maalesef, bu mürettebat, şehit olarak, hayatlarını
kaybetmişlerdir. Üzüntülerimi belirtiyor ve manevî şahsiyetleri önünde saygıyla
eğiliyorum.
Uçak enkazı, Malatya'ya
45 kilometre mesafede bulunan Kozaklı bölgesinde ve Yalınkaya vadisinde
bulunmuştur. Enkaz yangını geçtiği için şimdi bu şehitlerimizin naaşlarına da
ulaşmak mümkün olmuştur. Bu sebeple artık bir başka ümidimiz de maalesef
kalmamıştır. Tekrar huzurlarınızda kendilerini saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; huzurunuza getirilen yasa tasarısıyla 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 3 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Tasarı tek bir madde değişikliğini içermekteyse de, özellikle doğrudan general
ve amiral rütbesine terfide yapılan değerlendirmelerle ilgisi nedeniyle özel
bir önem taşımaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde 1998 yılına kadar yapılan
general ve amirallikle ilgili değerlendirmelerde binbaşı ve daha üst rütbede
alınan siciller dikkate alınmaktayken bunun özellikle Türk Silahlı
Kuvvetlerinin komuta kademesini oluşturan kurmay subaylarımızın
değerlendirilmesinde üst subaylık rütbesinde alınan sicillerin birbirine aşırı
derecede yakın olması nedeniyle yeterli ayırıcı özellik taşımadığı tespit
edilmiş ve 4374 sayılı Kanun değişikliğiyle üsteğmen ve daha üst rütbedeki
sicillerin baz alındığı bir sistem bu tarihten sonra benimsenmiş ve yürürlüğe
konmuştur; ancak, geçmiş dört yıllık uygulamada, bu defa, genç rütbede alınan
olumsuz bir sicil veya sicillerin daha sonraki çalışma hayatında kendini çok
iyi yetiştirerek mükemmel seviyeye getiren ve bütün sicil notları tam olan bir
personel, genç rütbede almış olduğu birkaç düşük sicil notu nedeniyle, yeterlik
derecesi sıralamasında geride kalarak kritik görevlere seçilmeleri söz konusu
olamamakta ve bu görevin en yetenekli personel tarafından yerine getirilmesi
ilkesiyle ters düşebilmektedir.
Huzurunuzdaki tasarıyla,
her rütbede alınan sicillerin belirli oranlarda dikkate alınması esası
getirilerek, arz edilen problemleri önlemek ve personelin daha gerçekçi bir
kıdem sıralamasına tabi tutulması amaçlanmaktadır.
Tasarı, takdirlerinize
arz olunur.
Saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 1 inci maddeyi
okutuyorum :
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 27.7.1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (n) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"n) Sicil Notu
Ortalaması :
A) 1. Teğmen rütbesi
için; bulunulan rütbede alınan muteber sicil notlarının aritmetik
ortalamasıdır.
2. Üsteğmen rütbesi için;
teğmenliğe nasıptan itibaren alınan muteber sicil notlarının aritmetik
ortalamasıdır.
3. Yüzbaşı rütbesi için;
üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü,
üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan
ortalamasıdır.
4. Binbaşı rütbesi için,
üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, binbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, yüzbaşı
rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üsteğmen rütbesindeki sicil notu
ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.
5. Yarbay rütbesi için;
üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, yarbay rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, binbaşı
rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu
ortalamasının % 85'i, üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i
alınarak hesaplanan ortalamasıdır.
6. Albay rütbesi için;
üsteğmenliğe nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, albay rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü, yarbay
rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 95'i, binbaşı rütbesindeki sicil notu
ortalamasının % 90'ı, yüzbaşı rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i,
üsteğmen rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan
ortalamasıdır.
B) 1. Astsubay çavuş
rütbesi için; bulunulan rütbede alınan muteber sicil notlarının aritmetik
ortalamasıdır.
2. Kıdemli çavuş rütbesi
için; astsubay çavuşluğa nasıptan itibaren alınan muteber sicil notlarının
aritmetik ortalamasıdır.
3. Üstçavuş rütbesi için;
kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü,
kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan
ortalamasıdır.
4. Kıdemli üstçavuş
rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber
sicil not ortalamalarının, kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu
ortalamasının % 100'ü, üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı,
kıdemli çavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan
ortalamasıdır.
5. Başçavuş rütbesi için;
kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber sicil not
ortalamalarının, başçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 100'ü,
kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üstçavuş
rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil
notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır.
6. Kıdemli başçavuş
rütbesi için; kıdemli çavuşluğa nasıptan itibaren her rütbede alınan muteber
sicil not ortalamalarının, kıdemli başçavuş rütbesindeki sicil notu
ortalamasının % 100'ü, başçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 95'i,
kıdemli üstçavuş rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 90'ı, üstçavuş
rütbesindeki sicil notu ortalamasının % 85'i, kıdemli çavuş rütbesindeki sicil
notu ortalamasının % 70'i alınarak hesaplanan ortalamasıdır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
Hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
gündemimizde görüşülecek başka bir konu kalmadığından, sözlü soru önergeleriyle
diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 14 Ocak 2003 Salı günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 17.44