BIM 2 5 2002-12-25T08:25:00Z 2002-12-25T08:25:00Z 43 21711 123755 TBMM 1031 247 151979 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 1       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

8 inci Birleşim

11 . 12 . 2002 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, sarmısak üreticilerinin, sarmısak ithalatı nedeniyle karşılaştıkları sıkıntılar ile alınması gereken önlemlere ve Köy Hizmetleri Kastamonu Bölge Müdürlüğünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Sıdıka Aydoğan'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 68 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı

3.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 68 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Hindistan Parlamentosu Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı Manohar Joshi'nin davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/116)

2.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/117)

3.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/118)

4.- Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/119)

5.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/120)

6.- Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/121)

7.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/122)

8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/123)

9.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/124)

10.- Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/125)

11.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/126)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1) (S. Sayısı : 2)

2.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı : 3)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, üst kurul ve kurulların denetimi ile yeniden yapılandırma çalışmalarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/3)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Başkanvekili İsmail Alptekin, Başkanvekilliği görevine başlaması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, Mevlana'yı Anma ve 729 uncu Vuslat Yıldönümü kutlamalarına,

İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabulünün 54 üncü Yıldönümüne,

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış da 10 Aralık İnsan Hakları Gününe,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Laeken Avrupa Konseyi tarafından oluşturulan Konvansiyonda Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil etmek üzere gruplarınca aday gösterilen iki asil iki yedek üyeye ilişkin Başkanlık tezkeresi,

Başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin,

Anayasa,

Adalet,

Millî Savunma,

İçişleri,

Dilekçe,

Komisyonları Geçici Başkanlıkları tezkereleri,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başkanlıkça;

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,

Çevre,

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,

Tarım, Orman ve Köyişleri,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme,

Plan ve Bütçe,

Kamu İktisadî Teşebbüsleri,

İnsan Haklarını İnceleme,

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,

Dışişleri,

Komisyonlarının başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 23 arkadaşının, İzmit Büyükşehir Belediyesi İzmit Kentsel ve Endüstriyel Su Temin Projesiyle ilgili iddiaların araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4) okundu; önergenin, gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Yüksek Seçim Kurulunun, 3.11.2002 tarihinde yapılan milletvekili genel seçiminde Siirt İli seçim çevresinde yapılan seçimin iptaline ilişkin kararı Genel Kurulun bilgisine sunuldu ve Başkanlıkça, Yüksek Seçim Kurulunun bu kararı gereğince seçim tutanakları iptal edilen Siirt Milletvekilleri Ekrem Bilek, Mervan Gül ve Mehmet Fadıl Akgündüz'ün milletvekilliklerinin sona ermiş bulunduğu ve gerekli işlemin yapılacağı açıklandı.

Gündemde bulunan Meclis araştırması önergelerinin 10 Aralık 2002 Salı günkü (bugün) birleşimde görüşülmemesine; aynı tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 1 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ile 2 sıra sayılı 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 ve 2 nci sıralarına alınmasına ve her iki teklifin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen bir üyeliğe, Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan,

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen bir üyeliğe de Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir,

Seçildiler.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına alınan:

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/2) (S. Sayısı : 1) yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/1) (S. Sayısı : 2)  birinci görüşmesi tamamlandı; ikinci görüşmesine en az 48 saat geçtikten sonra başlanabileceği açıklandı.

11 Aralık 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.57'de son verildi.

 

                                        İsmail Alptekin

                                            Başkanvekili

Mehmet Daniş                                            Yaşar Tüzün

                Çanakkale                                                     Bilecik

Kâtip Üye                                               Kâtip Üye


     No.: 8

II. – GELEN KÂĞITLAR

11.12.2002 ÇARŞAMBA

Teklifler

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün; Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası'na, Tarım Kredi Kooperatiflerine, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne, Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne Olan Borç Faizlerinin Silinmesine Dair Kanun Teklifi (2/3) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.2002)

2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 7 Arkadaşının; Balıkesir İline İstiklâl Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/4) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.11.2002)

3.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/5) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2002)

Rapor

1.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı : 3) (Dağıtma tarihi : 11.12.2002) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

11 Aralık 2002 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu),Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8 inci Birleşiminin Birinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapılacaktır.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Çoğunluğumuz vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı konuşma süresi 5 dakikadır, hükümet bu konuşmalara cevap verebilir.

Gündemdışı ilk söz, sarmısak ithali ve Köy Hizmetlerine bağlı ulaşıma kapalı bazı yollarla ilgili söz isteyen Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'a aittir.

Buyurun Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, sarmısak üreticilerinin, sarmısak ithalatı nedeniyle karşılaştıkları sıkıntılar ile alınması gereken önlemlere ve Köy Hizmetleri Kastamonu Bölge Müdürlüğünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

ÊMEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye'nin ve Kastamonu'nun önemli sorunu saydığım iki önemli konu üzerine söz aldım; sözlerime başlamadan, Yüce Meclisi ve televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarımı ve tüm Kastamonu halkını saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, 3 Aralık tarihinde Başbakan Sayın Abdullah Gül'ün cevaplaması koşuluyla bir soru önergesi verdim. Bu soru önergem, dünden itibaren daha da güncelleşmiştir. Türkiye sarmısak yetiştiriyor. Sarmısak demeyin; bu, bir ilaç, antibiyotik; yani, diğer bir deyişle, tabiî, 26 hastalığa iyi gelen bir ilaç; ama, bu ilaç, Türkiye'de Kastamonu'nun Taşköprü İlçesinde, Balıkesir'de ve Kırklareli'nde, Babaeski'de yetişmektedir.

Türkiye'nin ihtiyacı kadar sarmısağı ürettiğimiz halde, geçmiş 57 nci hükümetin, 1 Kasım tarihi itibariyle, Çin'den 5 000 ton civarında Çin sarmısağını Türkiye'ye Dubai hattından sokmasına bir anlam veremiyoruz. Hükümete soruyoruz; ithalatı durdurmayı düşünüyor musunuz? Çiftçinin elinde 10 000 tona yakın sarmısak varken, AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Kastamonu'da, Nasrullah Meydanında halkımıza verdiği söze "sarmısak ithalatına hayır; ihracatla, dünyaya kaliteli sarmısağı tanıtacağım" sözüne sadık kalıyor musunuz? Bu, bir.

İkinci konu: Sarmısak ithalatını gerekli kılan, büyük basında, medyada da kendini tarif eden, dün, Sabah Gazetesinde "ithal sarmısakta pis kokular geliyor" anlayışıyla, bunu araştırmayı düşünüyor musunuz?

Yükte hafif, ama pahada kıymetli, Çin'den, Dubai'den Türkiye'ye, Türkiye'den de dışarı giden bu yabancı sarmısağın içinde başka yabancı maddeler ve insanlığa zehir saçan maddeler olduğunu araştırmayı düşünüyor musunuz?

Değerli arkadaşlar, bu sarmısak 5 000 ton ithal edilmiş, şu anda da Mersin gümrüğünde 1 000 ton beklemektedir. IMF'nin kapılarında, 1 dolar alacağız diye, nöbet bekliyoruz. Balıkesir'de, Mersin'de, Kastamonu'nun Taşköprü İlçesinde Türkiye'nin ihtiyacı olan sarmısak üretilirken, sarmısak ithal edilmesine bir anlam verebiliyor muyuz?! Elbette ki, bu Meclise, bu sarmısağı ben, seçim meydanlarında, başında başörtüsü olan Kastamonu'nun Taşköprü İlçesindeki bir kadına, simge halinde taşıdığım bu kadına söz vermiştim. O kadın bana "oğul, alınterim, emeğim, kendirim, sarmısağım sana emanet, bunların hakkını, hukukunu koru" demişti. Bu başörtülü anaya "sözüm namusumdur, bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine götüreceğim ve tüm milletvekilleriyle birlikte mücadelemizi vereceğiz" diye söz vermiştim. İşte, bunun için söz aldım ve huzurunuza çıktım; Sayın Başkana bu konuda söz verdiği için teşekkür ediyorum.

Bu sarmısak Kastamonu sarmısağı, Taşköprü sarmısağı; bak, ne güzel, mis kokuyor. Bu ise, Çin'den getirilen; Türk halkına yedirilmek istenen, kötü emellilerin Türkiye'yi transit taşımada kullandıkları, Çin sarmısağı. Bakın, bu sarmısak parçalanmış ve sağlığa zararlı; biz Kastamonu'da bu sarmısağı satmayız ve atarız, yemeyiz, yedirmeyiz; çünkü, bu sarmısak çürümüştür ve sağlığa da zararlı hale gelmiştir; ama, görüyorum ki, Ankara'nın marketlerinde bu sarmısağın bir paketi    2 000 000 liraya satılmaktadır. Bizim Kastamonumuzun Taşköprü İlçesinde bu sarmısağın bir kilosu 4 000 000 liradır. Bilgilerimize arz ediyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye'nin, artık kaybedecek zamanı yok. Sarmısaktan kendirine, kendirinden şekerine, hatta diğer tarım ürünlerine varıncaya kadar ithal etmeye başladık; ihraç ederken ithal etmeye başladık. Bizim dünyaya borcumuz var. Biz, üretmeden, çiftçiye ürettirmeden borcumuzu nasıl ödeyeceğiz, bunun için ne çareler arayacağız diye düşünüyorum. Sayın Hükümetin buna duyarlılık göstereceğini düşünüyor, derhal sarmısak ithalatının durdurulmasını talep ediyorum.

İkinci konu ise Köy Hizmetlerinin akaryakıt sıkıntısı. Şu anda, Kastamonu'da -yine 3 Aralık tarihinde vermiş olduğum önerge gereği- makine var, işçi var; ama, mazot yok.

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız...

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Dün akşam anayasa oylaması sırasında Sayın Bakanın yanına giderek, Kastamonulu diğer milletvekili arkadaşlarımla birlikte, akaryakıt sıkıntısının olduğunu ve 9,5 trilyon lira bir paranın acil olarak verilmesini talep ettik. Sayın Bakan, gereğini yapacağını ve paranın aktarıldığını söyledi. Şu anda, buraya geldiğim ana kadar Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne para hâlâ aktarılmamış.

Dün, İnsan Hakları Gününü kutladık. Mecliste arkadaşlarımız konuştu. Kastamonu'nun şu anda 169 köyünün yolları kapalı; çocuklarımız okula gidemiyor; hastalarımız hastaneye gidemiyor. İnsanlarımız normal ulaşım hakkını kullanamıyor. Bu insanlarımızın insan haklarından yararlanması için, acil eylem paketi içerisinde, vilayet, özel idare kaynaklarını kullanamıyor, makineler çalışmıyor, velhâsıl, millet mahsur kalmış durumda.

Lütfen, bürokratik işlemleri bir tarafa iterek, Sayın Bakanımız, Maliye Bakanlığındaki bürokratlara acil eylem planını uygulatarak, makinelerimizin akaryakıtını acilen temin etsin ve mahsur kalan köylerimiz kurtulsun.

Keza, Karayolları aynı durumda. Ben, eski bir Karayolcu başmühendisim. 15 trilyon lira talep etmiştir. Makineleri eskidir, kar mücadelesinde hepimiz gidiyoruz, görüyoruz, yollar buzlu, karlı, tuz sericisi yok, rotatifleri yok, kar makineleri yok... 1975 model makinelerle bunları aşmaya çalışıyorlar. Operatör yok, işçi yok... Peki, biz, televizyonlarda bir kaza gördüğümüz zaman, bu insanlarımıza, Karayolları yetkililerine, nasıl "tuzlama yapmamışsınız, tuz sermemişsiniz, buzu ortadan kaldırmamışsınız" diyebiliriz?! Karayolları bölge müdürüyle görüştüm; tuz parası yok. Öyleyse, Sayın Maliye Bakanından, Sayın Başbakanımızdan, sayın hükümetten rica ediyoruz, acil eylem planını hemen uygulamaya koyun.

Hepinize saygılar sunuyorum ve bu sarmısağı da Türkiye Büyük Millet Meclisine hediye ediyorum. Bizim kırsal bölgelerimizde "nazar değmesin" derler; inşallah, iktidar ile muhalefete nazar değmez. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı söz vermeden önce, İçtüzük gereğince, gündemdışı sözün 5 dakikayla sınırlı olduğunu ifade etmiştim. Biz, Başkanlık Divanı olarak, Başkanlık olarak, milletin kürsüsünden milletimize hitap eden hiçbir milletvekilimizin sözünün kesilmesini arzu etmeyiz; ancak, değerli milletvekillerimizin bu hususta da hassasiyet göstermelerini istirham ediyorum.

Gündemdışı ikinci söz, 5 Aralık kadınların seçme ve seçilme hakları konusunda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sıdıka Aydoğan'a aittir.

Buyurun Sayın Aydoğan (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2.- İstanbul Milletvekili Sıdıka Aydoğan'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 68 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı

SIDIKA AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Genel Başkanım, sayın milletvekilleri; idrak ettiğimiz 5 Aralık kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı günün bayram tatiline denk gelmesi, tatilden sonraki ilk oturum günü olan 10 Aralık tarihli Genel Kurul gündeminin yoğun olması nedeniyle, 5 Aralık tarihinin mana ve önemini belirten "Atatürk'ün Kadın Devrimi" konulu konuşmayı yapmak için, bugün, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizin geçmiş ramazan bayramını kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.

3 Nisan 1930: Belediye seçimlerinde Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan 1580 sayılı Yasa kabul edildi.

26 Ekim 1933: Türk kadınına köy ihtiyar heyetlerine seçme ve seçilme hakkının tanınmasına ilişkin 2329 sayılı Yasa kabul edildi.

5 Aralık 1934: Milletvekili Seçimi Yasasının 5, 11, 16, 23 ve 58 inci maddeleri değiştirilerek, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesine ilişkin 2598 sayılı Yasa kabul edildi ve yine, aynı tarihte, Anayasanın kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan 10 ve 11 inci maddelerinin değişikliğine ilişkin 2599 sayılı Yasa kabul edildi.

Bu üç tarih alt alta yazıldığında dörtbuçuk yılı biraz aşan bir zaman dilimini kapsadığı görülür. Ancak, bu üç tarihî olayın boyutları anlaşıldığında, anlamları kavrandığında, bir büyük, bir görkemli ve köklü devrimin yapı taşlarının oluştuğu fark edilir. O devrimin adı Kemalist devrimdir, o devrimin adı 1923 Anadolu aydınlanmasıdır, o devrimin adı cumhuriyettir. Atatürk'ün kadın devrimi de, bu devrimin bütünselliği içinde vazgeçilmez bir yer tutar. Kadını özgürleştirmeye, aydınlatmaya, eğitmeye, kamusal alanda eşit bir yurttaş olarak yerini almasını sağlamaya yönelik diğer yasalar, uygulamalar ve devrim kanunlarıyla birlikte, bu üç tarih, çağları da aşan bir anlama kavuşur.

Gerçekleştirilen bu devrimin boyutları: Kentleşmemiş, sanayileşmemiş, okuma-yazma oranı en iyimser verilerle bile yüzde 10 dolayında olan geri kalmış bir ülkede yapılmıştır. Bu devrim, günümüzde de güncelliğini ve evrenselliğini korumaktadır.

Türk kadını ile diğer Müslüman ülke kadınları arasındaki eğitim ve gelişmişlik farkı daha iyi anlaşılmaktadır. Günümüzde bile, kadınlardan en temel insan hakkını esirgeyen, onların eşitliğini reddeden, onları dört duvar arasına hapseden, onların yüzlerini göstermeyen yönetimlerin varlığı dikkate alınırsa, Atatürk'ün dehası, büyüklüğü ve uzak görüşlülüğü daha iyi anlaşılmaktadır.

Kanımca, bu fark, devrimin bütünlüğü kavranmadan açıklanamaz. Bu devrimin kökleri de Kurtuluş Savaşına uzanır; savaş ile devrimin birlikte, iç içe yapıldığı, o haklı, halklı bağımsızlık savaşına... Savaşta ön safta, en ön sırada erkeğiyle birlikte savaşan, çarpışan, dövüşen Türk kadını, bu sonuca Türk Ulusunun en dev ve en devrimci evladı olan Gazi'nin öngörüsüyle ulaşmıştır.

Cumhuriyet, milletin kayıtsız şartsız egemenliği üzerinde kurulup yükselirken, milletini, kentli-köylü, varsıl-yoksul, okumuş-okumamış diye ayırmadığı gibi, kadın-erkek diye de ayırmamıştır.

Cumhuriyet, laiklik konusundaki ödünsüzlüğü bütün ulusa verirken, doğal olarak, kadını da eşit, özgür, bağımsız yurttaş yapmıştır.

Cumhuriyet, hukuksal alanda bu adımları atarken, başta eğitim olmak üzere, ekonomiden sanata dek yaşamın tüm alanlarında kadının öne çıkmasını özendirip, Türk kadınının kendisine verilen hakları iyi kavramasını ve gereğini yerine getirmesini amaçlamıştır.

Cumhuriyetin 79 uncu yılında Türk kadınını insan haklarından mahrum bırakmaya, eşitliğini reddetmeye, evine hapsetmeye ve ikinci sınıf yurttaş konumuna indirgemeye dönük tüm çabalar sonuçsuz kalacaktır. Buna engel olmaya kalkanlar, karşılarında cumhuriyetin başı dik, alnı açık, Atatürkçü ve aydın kadınlarını, "cumhuriyet erdemdir" diyen tüm cumhuriyetçilerini ve Türk Ulusunu bulacaklardır.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydoğan.

Gündemdışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'ya aittir.

Buyurun Sayın Uslu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 68 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı

ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 68 inci yıldönümü nedeniyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerin ışığında, Büyük Millet Meclisimiz tarafından, 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933 tarihinde köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçimlerinde Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla, çağdaş yönetim biçimi olan demokrasinin temel gereklerinden biri daha yerine getirilmiştir.

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı, dünyada ilk defa 1788 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde tanınmış; Fransa 1945, Belçika 1946, İsviçre 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış ve ülkemizin hayli gerisinde kalmışlardır. Kadınlar, eşit oy hakkı için yıllarca mücadele ettikleri Batı ülkelerinde ise uzun süre bu hakla yetinmişler ve aktif siyasetin dışında kalmışlardır.

Birleşmiş Milletler raporuna göre, 1999 yılında dünyadaki tüm ulusal meclislerde kadın üye oranı yüzde 14,2'dir ve en yüksek oran ise yüzde 21'le Batı Avrupa'dadır.

3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğine seçilen 24 kadın milletvekiliyle cumhuriyet tarihinin en yüksek sayısına ulaşılmış olması sevindirici olmakla birlikte, kadınlarımızın, nispî olarak, Türk siyasal hayatında henüz hak ettiği ölçüde yer almadığını da kabul etmek zorundayız. Ülkemizde, kadınların Parlamentoda ve yerel yönetimlerdeki varlıkları, çağdaş bir toplumda olması gerekenin çok altındadır. Üstelik sadece siyasal alanda değil, toplumsal yaşamın neredeyse bütün alanlarında kadınlar gereğince yer almamaktadırlar. Bu durumun nedenlerini çeşitli kültürel, sosyal ve tarihsel gerekçelerle açıklamak mümkündür; ama, ben, bugün, bu nedenler üzerinde durmak istemiyorum. Siyasetçiler olarak bizlere düşen görev, nedenler üzerinde akademik tartışmalar yapmak değil, sorunu ortadan kaldıracak çözümler geliştirmektir. Daha açık bir ifadeyle, toplumun yarısından fazlasının karşı karşıya bulunduğu adaletsizliği ortadan kaldırmak ve ülkemizin toplam insan kaynağı potansiyelinin yarısının topluma daha fazla katkıda bulunmasını sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak, kadın veya erkek, bütün milletvekillerinin ortak görevidir.

Hem insan hakları ve demokrasinin ilkeleri hem adaletin tesisi hem de ekonomik rasyonalite gereği, kadının toplumsal, ekonomik ve politik hayatta gereğince yer almasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Türk kadınının toplumsal hayata her yönüyle katılmasında önemli bir adımı oluşturan seçme ve seçilme hakkının tanındığı 1934 yılında birçok Avrupa ülkesindeki kadının bu hakka sahip olmadığını düşündüğümüzde, üye olma çabası verdiğimiz Avrupa Birliğinin, bugün, demokratik ve siyasî kriterler şeklinde ülkemize çeşitli engeller koyması da çok anlamlıdır.

Yasal statüsü ve haklar bakımından erkeklerden farklı olmamakla birlikte, uygulamada kadınların yasal haklarını yeterince kullanamamaları, ülkemizin gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçeğidir.

Avrupa Birliğine katılma süreci içinde, uygulamaya dönük eksikliklerin önümüzdeki dönemde giderilmesi için, yönetsel, sosyal ve siyasal sorumluluk taşıyan kadın-erkek herkes, üzerine düşeni samimiyetle yerine getirmelidir.

Muhafazakâr demokrat siyasî temeller üzerine bina edilen Adalet ve Kalkınma Partisi, Seçim Beyannamesi ve Hükümet Programının doğal sonucu olarak, önümüzdeki beş yıllık dönemde, muhalefetin de desteğiyle, Türk kadınının toplumsal kalkınma ve siyasal temsilin yükselen değeri olacağına ve diğer birçok alanda olduğu gibi, ülke yönetiminde de hak ettiği yere ulaşacağına olan inancım tamdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEYNEP KARAHAN USLU (Devamla) - Ankara Kazan Köyü muhtarlığı görevinden Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilen ve ilk kadın milletvekilimiz olan Satı Kadın'ın Türk siyasal hayatında yer aldığı zaman karşılaştığı güçlükleri yenmesinde her zaman desteğini bulduğu Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk kadınına verdiği önemi ve Türk kadını için layık gördüğü toplumsal yeri tarif eden şu sözleriyle konuşmama son vermek istiyorum: "Bir içtimaî heyetin bir uzvu faaliyette bulunurken diğer bir uzvu atalette olursa, o içtimai heyet mefluçtur... Kadınların asrın icabı olarak her hususta yükselmelerini temin için kadınlarımız da alim ve mütefennin olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğrenim derecelerinden geçeceklerdir."

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kadının sosyal, iktisadî ve siyasal hayatta hak ettiği yeri almasında Meclisimizin tüm dünyaya örnek olacak çalışmalar yapacağına olan inancımı bir kez daha yineliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.

Gündemdışı konuşmalara cevap vermek üzere, hükümet adına, Sayın Bakan; buyurun efendim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; İstanbul Milletvekillerimiz Sayın Sıdıka Aydoğan ve Sayın Zeynep Armağan Uslu'nun yapmış oldukları gündemdışı konuşmalar üzerine huzurunuzdayım. Her iki değerli milletvekili arkadaşıma teşekkür ediyorum. Toplumumuzun ve kadınlarımızın çok önemli meselesini Yüce Meclisimizin gündemine taşıdıkları için, ayrıca Sayın Başkana da bu konuda bize görüşlerimizi ifade etme fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.

Bilindiği gibi, 5 Aralık Pazar günü, kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilişinin 68 inci yıldönümü idi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, demokrasimiz açısından önemli bir dönüm noktasını oluşturmuştur. Bu konu, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk'ün önemli devrimlerinden birisidir.

Kadınlarımızın, Türk toplumunda, tarihten gelen yeri ve önemi büyüktür. Bunu bir adım daha ileri taşıyıp, çağdaş bir toplum olmamızın gereği olarak kadın-erkek arasında eşitliği hedefleyen Ulu Önder, ilk olarak 1933 yılında kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde etmelerini sağlamış; bir yıl sonra, 5 Aralık 1934'te yapılan bir yasal düzenlemeyle de kadınlara, genel seçimlere katılma hakkı verilmiştir.

Bu hakkın bugün uygar Batı dünyası olarak bilinen pek çok Avrupa ülkesinden önce verilmiş olması, toplumumuzda kadına verilen yeri ifade etmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu hakkın verilişi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye'nin modern bir ulus devlet kurma çabaları içinde önemli bir aşamayı oluşturmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, kadınların karar alma süreçlerine ve siyasal yaşama tam olarak katılmalarını sağlamak, aynı zamanda, toplumsal bir talebe cevap verme anlamını taşımaktadır. Ancak, cumhuriyet tarihimize baktığımızda, kadınlarımızın Parlamentoda istenilen düzeyde yer almadığını üzüntüyle görüyoruz.

Türkiye'de kadın milletvekili oranlarına ilişkin birkaç örneği, izninizle, sunmak istiyorum. 1935-1939 yıllarında Parlamentodaki milletvekili sayısı 395 iken, kadın milletvekili sayısı 18'dir; 1946-1950 döneminde 455'e 9'dur, 1973-1983 döneminde 450'ye 6'dır, 1995-1999 döneminde 550'ye 13'tür. 2002 yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinde oluşan tabloya göre de, 24 değerli milletvekilimiz Parlamentoda temsil imkânına kavuşmuştur ki, bu sayı, toplam milletvekili sayısı içerisinde yüzde 4,3 oranında gerçekleşmiştir; ama, şu anda bile kadın milletvekili sayısı istenilen düzeye gelememiştir.

Kadınlarımızın siyasal yaşama katılımında, yasal, yapısal, sosyokültürel ve ekonomik sorunlar yaşanmaktadır. Toplumsal güç paylaşımı veya rol dağılımı, ekonomik bağımlılık, geleneksel değer yargıları, kadınların siyasal yaşama katılmalarının önündeki en önemli engelleri oluşturmaktadır. Oysa, kadınların siyasal yaşama aktif katılmaları ve karar almanın bütün düzeylerinde yeterli temsile sahip olmaları, demokrasi ve kalkınmanın temel şartıdır.

58 inci hükümetin programında, kadınlarımızın erkeklerle birlikte her alanda toplumsal sorumluluğu yüklenecek statüye kavuşturulması temel hedef olarak belirlenmiştir. Böylece, konuya verilen önem açıkça ifade edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malumlarınız olduğu üzere, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, 58 inci hükümet döneminde Bakanlığıma bağlanmıştır.

Ana hatlarıyla baktığımızda, kadınlarımızın siyasal yaşama katılmalarının önündeki en büyük sorunların, biraz önce arz ettiğim gibi, yasal, yapısal, sosyokültürel, ekonomik ve bu gibi nedenlerden kaynaklandığını görüyoruz.

Hepinizin bildiği gibi, siyaset, belirli düzeylerde ekonomik güç gerektirir. Oysa, genel olarak baktığımızda, kadınlarımızın ekonomik bakımdan erkeklere bağımlı olduğu görülmektedir.

Öte yandan, kadınlarımızın eğitim düzeyi erkeklere oranla önemli ölçüde düşüktür. Tüm bu nedenler, kadınların, siyaset ve çalışma hayatı içerisinde yeterince yer almalarına engel teşkil etmektedir. Oysa, araştırmalar göstermektedir ki, kadınlar, başta siyaset olmak üzere, erkek işi olarak bilinen pek çok alanda en az erkekler kadar başarılıdırlar. Hatta, bazı işlerde -itiraf etmemiz gerekir ki- erkeklerden daha başarılı oldukları bilinmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadınların siyasî yaşamın içinde yeterince yer almalarının sağlanmasının yanı sıra, kadınlarımıza yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması da hükümetimizin öncelikli konuları arasındadır.

Bu bağlamda, Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesiyle getirilen ilkelerin uygulanmasına yönelik düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak çaba içerisinde olacağımızı ifade etmek istiyorum. Kadına yönelik her türlü şiddetin, cinsel ve ekonomik istismarın önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması, muhtaç durumdaki kadınların korunması da, yine, Bakanlığımızın faaliyet konuları arasında yer alacaktır.

Kadın ve erkeğin her alanda eşit katılımı ve eşit temsili demokrasinin bir gereğidir. Bu konularda kaydedilen gelişmeleri daha da ileriye götürmeye kararlı ve inançlıyız. Burada, Türk kadınlarının, zaten var olan haklarını kullanmalarında daha da kararlı olmalarını öneriyor ve bu çabalarını da yürekten desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Bir temenniyle konuşmamı bitirmek istiyorum. İnşallah, bu yasama dönemimizin ikinci yarısında Meclis Başkanlık Divanımızda bir kadın üyemizin temsil edildiğini görme temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum.(Alkışlar)

BAŞKAN - Hükümetimiz adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu, hükümetin görüşlerini, temennilerini ifade etmişlerdir; kendilerine teşekkür ediyoruz.

Başkanlık Divanı olarak da bütün konuşmalara gönülden katılıyoruz; bu hususta herkesin kendine düşeni yapacağına da inanıyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Hindistan Parlamentosu Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı Manohar Joshi'nin davetine icabetle bu ülkeye resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere Gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/116)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Hindistan Parlamentosu Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı Manohar Joshi'nin davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyeti olduğu halde, Hindistan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 28 Kasım 2002 tarihindeki Beşinci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

           Bülent Arınç

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                   Başkanı

Akif Gülle Amasya

Feridun Ayvazoğlu Çorum

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonların, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin 10 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım:

2.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/117)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış ve kullanılan 21 adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adı ve soyadı belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

    Tayyar Altıkulaç

                   İstanbul                                                                                               

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik

ve Spor Komisyonu

        Geçici Başkanı

Başkan : Tayyar Altıkulaç İstanbul 17 oy

Başkanvekili : Hikmet Özdemir Çankırı 12 oy

Sözcü : Hacı Biner Van 18 oy

Kâtip : Recep Garip Adana 16 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/118)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimini yapmak üzere 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış, toplantıya 24 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının tasnifi sonucunda aşağıda adı ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üyeler aşağıda hizalarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Parlakyiğit

      Kahramanmaraş

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma

ve Turizm Komisyonu

        Geçici Başkanı

Başkan : Adem Baştürk Kayseri 21 oy

Başkanvekili : İbrahim Kösdere Çanakkale 20 oy

Sözcü : Mustafa Demir Samsun 20 oy

Kâtip : Mehmet Sarı Gaziantep 20 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4.- Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/119)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış ve kullanılan 23 adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adı ve soyadı belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

           Halil Tiryaki

                 Kırıkkale

Çevre Komisyonu                                

        Geçici Başkanı

Başkan : Münir Erkal Malatya 21 oy

Başkanvekili : Yahya Baş İstanbul 20 oy

Sözcü : Zeynep Armağan Uslu İstanbul 20 oy

Kâtip : Fuat Geçen Hatay 20 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/120)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış ve kullanılan 22 adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları yazılı üyeler karşısında gösterilen oyu alarak İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

        Nurettin Sözen

                        Sıvas

Sağlık, Aile, Çalışma ve

Sosyal İşler Komisyonu

        Geçici Başkanı

Başkan : Mahfuz Güler Bingöl 22 oy

Başkanvekili : Agah Kafkas Çorum 22 oy

Sözcü : Remziye Öztoprak Ankara 22 oy

Kâtip : Bayram Özçelik Burdur 22 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6.- Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/121)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da 20 üyeyle toplanmış ve yapılan seçim sonucunda aşağıda adı, soyadı ve seçim bölgeleri gösterilen üyeler hizalarında belirtilen oylarla Başkan, Başkanvekili, sözcü ve Kâtipliğe seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

         Fikret Badazlı

                   Antalya

Komisyon Geçici Başkanı

Başkan : İlyas Arslan Yozgat 13 oy

Başkanvekili : Vahit Kirişçi Adana 13 oy

Sözcü : Erdoğan Özegen Niğde 13 oy

Kâtip : Ali Osman Başkurt Malatya 13 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

7.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/122)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 17.30'da 23 üyeyle toplanmış ve yapılan seçim sonucunda aşağıda adı, soyadı ve seçim bölgeleri gösterilen üyeler hizalarında belirtilen oylarla Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtipliğe seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

           Soner Aksoy

                  Kütahya

Komisyon Geçici Başkanı

Başkan : Soner Aksoy Kütahya 16 oy

Başkanvekili : Ahmet Büyükakkaşlar Konya 17 oy

Sözcü : Hasan Ali Çelik Sakarya 17 oy

Kâtip : Fatma Şahin Gaziantep 17 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/123)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu, Komisyon Başkanı, Başkanvekili, Sözcü, Kâtip, Denetçi seçimleri için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da 13 komisyon üyesinin katılımıyla toplanmış ve kullanılan 13 oy pusulasının sayımı sonucu aşağıda ad ve soyadı  belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü, Kâtip ve Denetçi seçilmişlerdir.

Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

           İsmet Atalay

                   İstanbul

Komisyon Geçici Başkanı

Başkan : M. Ergün Dağcıoğlu Tokat 13 oy

Başkanvekili : A. İhsan Merdanoğlu Diyarbakır 13 oy

Sözcü : Fetani Battal Bayburt 13 oy

Kâtip : Adem Tatlı Giresun 13 oy

Denetçi : Saffet Benli Mersin 13 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

9.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/124)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu, Başkanlığın çağrısı üzerine, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üyelerini seçmek üzere 10.12.2002 tarihinde 518 numaralı komisyon salonunda toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler hizalarında gösterilen oyları alarak belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Saygılarımla arz ederim.

               Ali Topuz

Plan ve Bütçe Komisyonu

        Geçici Başkanı

Başkan : Sait Açba  Afyon 20 oy

Başkanvekili : M.Altan Karapaşaoğlu Bursa 20 oy

Sözcü : Ekrem Erdem İstanbul 20 oy

Katip : Mehmet Sekmen İstanbul 20 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okuyoruz:

10.- Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/125)

              10.12.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış, toplantıya 31 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının  tasnifi sonucu, aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevreleri belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla

           Mehmet Işık

                   Giresun

Kamu İktisadi Teşebbüsleri

Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan : İsmail Özgün Balıkesir 22 oy

Başkanvekili : Ahmet Işık Konya 17 oy

Sözcü :  Ali Rıza Alaboyun Aksaray 20 oy

Katip : Hüsnü Ordu  Kütahya 20 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum :

11.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/126)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Başkan, Başkanvekilleri (2), Sözcü ve Kâtip seçimi için 10.12.2002 Salı günü saat 16.00'da toplanmış ve kullanılan  oyların tasnifi sonucu, aşağıda ad ve soyadı belirtilen üye, karşısında gösterilen oyu alarak seçilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

Ahmet Yılmazkaya

               Gaziantep

Komisyon Geçici Başkanı

Başkan : Mehmet Elkatmış Nevşehir 19 oy

Başkanvekili : Cavit Torun Diyarbakır 18 oy

Başkanvekili : Mehmet Şerif Ertuğrul Muş 16 oy

Sözcü : Ahmet Faruk Ünsal Adıyaman 13 oy

Katip : Özlem Çerçioğlu Aydın 17 oy.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım :

 

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 5    Tarih :11.12.2002

Genel Kurulun toplantı günlerinden salı gününün denetim konularına, (Anayasanın süreye bağladığı konular hariç), çarşamba ve perşembe  günlerinin de kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine ayrılması, salı ve çarşamba günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi, "Sunuşlar" ve işaret oyu ile yapılacak seçimlerin her gün yapılması, 11 Aralık 2002 Çarşamba günü (bugün) "Gelen Kâğıtlar" listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 3 sıra sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınması ve tasarının görüşülmesinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması, 12 Aralık 2002 Perşembe günü denetim konularının görüşülmesi, 13 Aralık 2002 Cuma günü de Genel Kurulun saat 13.00'te toplanarak, 2 sıra sayılı 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin ikinci görüşmelerine başlanması ve çalışma süresinin teklifin görüşmelerinin bitimine kadar olmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

           Bülent Arınç

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                   Başkanı

Salih Kapusuz   Mustafa Özyürek

AK Parti Grubu Başkanvekili    CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Bu konuda söz isteyen?.. Yok.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1) (S. Sayısı : 2)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 244 milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci görüşmesine, birinci görüşmenin bitiminden 48 saat geçmeden başlanamayacağından teklifin görüşülmesini erteliyoruz.

Alınan karar gereğince, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

2.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı :3) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu, 3 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, CHP Grubu adına Önder Sav söz istemektedir.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav söz istemiştir; ancak, Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Prof. Burhan Kuzu da söz istemiş olduğundan, İçtüzüğümüze göre, öncelikle Komisyon Başkanımıza söz veriyorum.

Buyurun Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa Komisyonumuz, kurulduğu günden itibaren, hemen, çok yoğun bir çalışmaya başlamış bulunuyor. Hepinizin de yakından bildiği üzere, evvela, Anayasa Mahkememizin iptal etmiş olduğu İçtüzüğün bazı maddelerinin değiştirilmesi gündemdeydi. Onu, dün huzurlarınıza getirdik ve sizlerin oylarıyla kabul edilmiş oldu. Teşekkür ediyorum.

İkinci husus, anayasa değişikliği, küçük, mini paket şeklindeydi. Bunların birincisinde, milletvekili seçilme şartları açısından biraz daha kolaylık sağlanmıştır. İkincisinde, Türkiye'de hemen hemen yapılamayan araseçime birazcık işlerlik kazandırma amaçlanmıştır. Bu da gündemimizde, görüşülüyor, devam etmektedir. Üçüncü paket de, yine, Anayasa Komisyonumuzda, dün geç saatlere kadar çalışmak suretiyle tamamladığımız ve bugün de huzurunuzda arz ettiğimiz, "uyum paketi" olarak bilinen, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı. Tabiî, bu yasa değişikliklerinin detayını, birazdan, burada konuşma, tartışma fırsatı bulacağız. Komisyonumuzdan geçerek gelmiş durumda.

Bu yasalarla alakalı olarak, yasaların genel çerçevesi hakkında bilgi vermek istiyorum. Efendim, aslında, 16 kanunda değişiklik getiren bu yasa değişiklikleri, paket şeklinde, Avrupa Sözleşmesi bağlamında ele alınan bir yasa değişikliği olarak gözüküyor. O bakımdan, bu pakette, istediğimiz her hususu bulma şansımız tabiî ki olmayacaktır. Yani, bir yasayı önümüze koyduğumuzda "şunların da değişmesi gerekirdi" şeklindeki bir düşünce çok doğrudur ve çok normaldir; ama, bilinmesi gerekir ki, bu paket, biraz, 12 Aralık bağlamında düşünülmüş olan bir paket olarak gözüküyor.

Biliyorsunuz, Türkiye, uzun süredir, Avrupa Birliği üyeliği bakımından, epeyce bir gayret göstermiştir ve uzun ince bir yolda, 1950'lerden beri, yürüyerek gelmiştir. Avrupa'nın Türkiye'ye bakışı noktasında, haklı ve haksız olduğu bazı durumlar vardır. Şimdi, en son gelinen noktada, aday üyeliklerine, bizim "tampon bölge" diye ifade ettiğimiz bir kavram geliştirdi. Bunun, aslında doğru olmadığını düşünebiliriz; fakat, çok sayıda üyenin talepte bulunması karşısında, Avrupa Birliği, böyle bir tedbir almak durumunda kaldı ve bizi de, o toplama salonuna, bekleme salonuna almış oldu. Biliyorsunuz, 15 üyeli Avrupa Birliği sayısı da biraz arttı ve çok yoğun taleple karşı karşıya kaldı ve Türkiye'ye, 10 Aralık 1999 İnsan Hakları Günü -tesadüf olarak- Helsinki Zirvesinde, bir üyelik noktasında ümit verir oldu.

Bizden istenenlere baktığımızda  "Kopenhag Kriterleri" deniliyor ve bu bağlamda, ekonomik kriterler ve müktesebat dediğimiz üç ana noktada bazı sorunlar tespit edilmiş. Bugün, sizin huzurunuza getirilen paket, siyasî kriterler bağlamında ele alınan bir pakettir; daha sonraki paketlerde diğer konular yer alabilecektir. Çünkü, Avrupa müktesebatına baktığımız zaman, 10 000 sayfalık bir doküman olarak gözüküyor. Bunların tamamını elbette ki bir günde değiştirme şansımız söz konusu değil. Kaldı ki, Türkiye bu alanda epeyce bir yol almış durumda.

1990 tarihli Kopenhag belgesine baktığımız zaman, bizden istenenler, serbest seçimler, hukuk devleti, insan hakları, barış, adalet ve işbirliğine dayalı kalıcı bir düzenin kurulması, düşünce açıklama hürriyeti önündeki engellerin kaldırılması şeklinde özetleniyor. Bunlar, zaten, bizim de hep kavgasını verdiğimiz, yıllardan beri olmasını istediğimiz temel birtakım noktalardır ve Türkiye bu konuda çaba göstermektedir. Bu pakette, aslında, buna yönelik işleri görüyoruz.

Yalnız, Türkiye konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına baktığımızda, bazı sorunlarımız olduğunu da unutmamamız lazım. Eldeki rakamlar, sayı olarak epeyce fazla; Türkiye aleyhine açılmış dava sayısı 4 000 - 5 000'i geçmiş durumda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Türkiye'ye bakış açısında her zaman da tarafsız kaldığını söyleyemeyiz. Mesela, 12 Ekim tarihinde verdiği bir kararda, sekiz davayı bir günde Türkiye aleyhine sonuçlandırmıştır. Yani, Türkiye'yi gördüğü zaman, biraz da, sanki, yapar mı yapar gibi bir mantıkla yaklaşıyor. Bu da, elbette ki doğru bir yaklaşım değildir; ama, ne var ki, Türkiye'nin dava sayısında son yıllardaki azalmaya rağmen, nitelikte pek değişiklik görmüyoruz; özellikle, Türkiye bakımından, işkence iddiası devam ediyor, kötü muamele iddiası devam ediyor ve davaların sürünceme iddiası yine devam ediyor. Dava sıralamasında biraz gerilere doğru çekilmiş olduk; zannediyorum, güneydoğu olaylarındaki azalmayı buna bağlayabiliriz; ama, yine de, hakkımızda verilen raporlar pek de iyi gözükmüyor. O açıdan, bu paket, bir yol alacağı ümidiyle huzurunuza gelmiş oldu; tebrik ediyorum, buna sebep olanlara teşekkür ediyorum.

Tabiî, pakette, özellikle, düşünce açıklama hürriyeti bakımından birtakım noktalar olacaktır;  geldiği zaman onları burada tartışma fırsatı bulacağız. Bu hürriyete, Avrupa çok önem veriyor. Bunun, bizim pakette de ağırlıklı olduğunu göreceksiniz; çünkü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında, bu hürriyet için "kaynak hürriyet" ifadesi kullanılmış. Yani, kaynak hürriyet, diğer tüm hürriyetlerin anası anlamında kullanılıyor. Hatta, genellikle şöyle denilir: İnsanların tüm hak ve hürriyetleri ellerinden alınmış olsa, sadece düşünce açıklama hürriyeti muhafaza edilse, konuşarak, tartışarak, ifade ederek, zaman içinde, kaybedilen hürriyetleri alma şansı elde edebilir. Bu bakımdan, kararların bu durumu bizim taslakta da tartışıldı, görüşüldü ve buraya kadar getirilmiş oldu.

Biz, bu alanda, daha önce de, önceki Meclis döneminde de epeyce değişiklik yaptık, yine bu paket bağlamında. Hepinizin bildiği gibi, 3 Ekim 2001 tarihinde, Türkiye'de önemli bir anayasa değişikliği oldu, 34 maddelik bir değişiklik. Biz, pakette yer alan, fakat o an değişmeyen birkaç maddeyi de dün buraya getirmiş olduk; en azından bir kısmını getirmiş olduk. Yine, elbette, bunun yansımalarını da yasa tasarısında göreceğiz.

Şimdi, paketle alakalı olarak kısa bir bilgi vereyim efendim.

Sayın Başkan, sürem?..

BAŞKAN - Sayın Başkan, süreniz 20 dakika; gereği kadar süreniz var, gerekli açıklamayı yapabilirsiniz.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Şimdi, bildiğiniz gibi, biz, bu anayasa değişikliğinde, özellikle öze dokunma açısından, 1961 Anayasamızda olan, 1982 Anayasasıyla kaldırılan bir kıstası getirmiş olduk. Biz bunu önemseriz. Anayasa Mahkememizin eskiden verdiği karalarda da bu mevcuttu; "Bir hak ve hürriyetin kullanılmasını son derece zorlaştıran, onu kullanılamaz duruma düşüren sınırlamalar, o hürriyetin özüne dokunmuş sayılı" deniliyordu. Daha sonra yapılan değişiklikle 1982 Anayasasında "demokratik toplum düzeninin gerekliliği ifadesi getirilmişti. Gerçi, Anayasa Mahkememiz, bu konudaki kararlarıyla bunu belirgin hale getirdi; ama, Anayasamızdaki son değişikliği bu açıdan önemsiyorum. Bizim pakette, bundan da kimi yansımaları görüyoruz. Kaldı ki, daha önceki 4771 sayılı Kanunda da bunun belli oranda yansıdığını biliyoruz. Savaş ve yakın savaş hali hariç, ölüm cezasıyla alakalı Anayasaya getirilen hükümlerin kaldırılması daha doğrusu,

Yine, Dernekler Kanunu, cemaat ve vakıflarla ilgili kanunlar, yabancıların gösteri yürüyüşleriyle alakalı değişiklikler, dille alakalı birtakım yasakların kaldırılması önemli aşama olarak gözüküyordu. Demek ki, bu elimizdeki paketi, bu sürecin devamı bir paket şeklinde algılamamız lazım.

İşkence ve kötü muamele iddiasına gelince -demin de kısmen belirttim- bizim dava sayımızda azalma var, ama nitelikte pek azalma yok. Yani, sayıdaki azalmaya rağmen, işkence ve kötü muameleyle alakalı iddialar yine devam ediyor. Kayıtlara geçmesi bakımından şunu özellikle belirtmek istiyorum: Türkiye'de, elbette ki, devletin sistematik bir şekilde takip ettiği bir işkence politikası yoktur; ama, zaman zaman, yer yer, elbette ki, memurların yaptığı hatalardan kaynaklanan birtakım kötü muamele örnekleri mevcuttur, bunlar tespit edilmiştir, doğrudur. Bununla alakalı olarak, bu iddiaları belki çok daha aza indirmek için bu pakette birtakım düzenlemeler öngörülüyor.

İşkence ve kötü muamele konusunda, bir defa, izin alma hususu kaldırılıyor; bunu önemsiyoruz. Yani, ilgili kurumun izin vermesiyle değil, doğrudan doğruya yargılama süreci başlıyor; çünkü, özellikle Avrupa'da bu kişilerin korunduğu konuşuluyor. Doğrudur, yanlıştır; ama, böyle bir iddia ciddî olarak var.

Para cezası ya da başka bir tedbire çevrilmemesi konusu yine değişiklik paketimizde var; yani, işkence iddiası sonucu verilen ceza hapis olarak kalmış olacak.

Zamanaşımı konusuna gelince; yasalarda zaten zamanaşımı onbeş yıl olarak gözüküyor. Mevcut yasalardaki zamanaşımından biraz daha uzun bir süre bu. Zamanaşımı hiç olmasın da denilebilir; ama, o zaman da, hakikaten, 20-22 yaşlarındaki bir memurun yapmış olduğu bir kötü muamele sonucu, 80 yaşına geldiğinde, hâlâ, takibata uğrar mıyım uğramaz mıyım gibi bir kaygı içerisinde olması da herhalde çok doğru olmasa gerekir. Bir devlet o kişiyi onbeş yılda yakalayamıyorsa, ondan sonrasında herhalde serbest bırakmakta yarar görüyorum.

Cemaat vakıfları bakımından yapılan değişiklikler var; dinî cemaatleri kastediyoruz azınlık anlamında. Bildiğimiz gibi, bunlar, aynı zamanda vatandaş. Bunlarla alakalı, taşınmaz edinme usulünde kolaylıklar getiriliyor. Burada mütekabiliyet esası aranmıyor; çünkü, bunlar yabancı konumunda değiller; ama, elbette ki, görüşmelerle bunlar sağlanabilir; o, ayrı bir konu.

Basınla alakalı, özellikle mevkute sahibi, mesul müdür ve yazı sahibi için, haber kaynağını söylememe, vermeme imkânı getiriliyor; belki biraz genişletiliyor. Bir açıdan baktığımız zaman, sanki bunlar istediğini yazıp çizecek, arkasından sorumlu olmayacak; bu, o anlamda değildir. Bilelim ki, bu, vatandaşın haber verme hakkını korumak bakımındandır; yani, enformasyon hakkı dediğimiz, haberi rahat vermesi bakımından; ama, bu, hiçbir zaman insanları karalama imkânını tabiî ki vermeyecektir, zaten, bununla alakalı hükümler yasamızda mevcuttur.

Yine, değişiklik paketimizde bazı noktalar Siyasî Partiler Kanununa yansıyor. Bununla, üye olma şartları veya milletvekili olma şartlarında Türk Ceza Yasasında yer alan 312 nci maddeden mahkûm olma meselesi kaldırılıyor; zaten Anayasada kalktığı için otomatikman orada düzeltme anlamında bunu söylüyorum. "Terör eyleminden mahkûm olanlar milletvekili olamaz" durumuna getirmiş oluyoruz. Böylece, bir kimse, düşünce açıklama hürriyeti sebebiyle, herhangi bir görüşten dolayı mahkûm olmuşsa, milletvekili olma ve üye olma şartlarını kaybetmemiş oluyor.

Yine, siyasî partilerde kurucu üye olmada, milletvekili olma şartı değil, üye olma şartları yeterli görülüyor. Bu, ilk etapta eleştirilebilir; ama, bilmek lazım ki, artık dünyada 18 yaşında milletvekilleri var; mesela Kanada'da böyledir, birçok ülkede bunları görüyoruz. Bu bakımdan, bu elimizdeki tasarıyla, katılımı artırması açısından, parti kurmayı biraz daha kolay hale getirmiş oluyoruz.

Parti kapatma konusunda, artık, bildiğimiz gibi -Anayasamızda tek tek sayılmış- üç hal dışında parti kapatma kararı verilemiyor, böyle bir iddiada bulunulamıyor; ama, bizim yasamızda, Siyasî Partiler Yasasında, hâlâ, parti kapatma konusunda eskiden kalma birçok hüküm var. Elimizdeki şu son metinle bunlar ayıklanıyor.

Yine, bir zorunlu düzenleme de "siyasî partileri kapatmaya beşte 3 oy çokluğuyla karar verilir" hükmü var; o, buraya yansıtılmış oluyor. Ancak, tabiî bir de şunu bilmemiz lazım: Biliyorsunuz, Cumhuriyet Başsavcılığının, tüzüklerindeki birtakım yasaya aykırılıklar sebebiyle siyasî partilerden birtakım talepleri oluyor "bunları düzeltin" diyor, düzeltmiyorlar; bunun da bir yaptırımı olması lazım, bunu da öngörüyor ilgili yasa; ancak, malî açıdan bir yardım kesme, devletin yardımını kısmen veya tamamen kesme şeklinde değerlendiriliyor.

Dernek üyeliği konusunda, yine yapılan son anayasa değişikliğinin yansımasını görüyoruz; tüzelkişiler de dernek üyesi olabiliyorlar.

Önemli bir gelişmeyi dilekçe hakkı bakımından görüyoruz. Dilekçe hakkı, gerçekten Türkiye'de çok kullanılan bir hak olmaktan çıkmış durumda. İdareye dilekçeyi veriyorsunuz- hani bildiğimiz iki aylık cevap verme süreleri, bilinen o dilekçe hariç- şikâyeti bildirdiğiniz zaman, uzun süre dilekçeye cevap verilmediğini görüyorsunuz. Bunda kısaltmalar getiriliyor, otuz günlük, altmış günlük birtakım süreler öngörülüyor. Gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen dilekçeler gerek idareye verilen dilekçeler gerekse İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna verilen dilekçeler konusunda süre tespit ediliyor ki, bunları işlerlik bakımından önemsiyoruz.

Türkiye'de yaşayan yabancılara dilekçe verme hakkı getiriliyor, bu da önemli. Gerçekten, burada ikamet eden yabancıların dilekçe verme hakkını kullanmaları önemlidir, bizce de önemlidir. Belediyeden bir şikâyeti varsa, hiç olmazsa dilekçesini versin ve takip edebilsin."İkamet eden" şartını arıyoruz. Tabiî, burada bir de şunu bilmemiz lazım ki, mütekabiliyet esasını burada arıyoruz; yani, diğer ülkelerin bu hakları vermiş olmalarını da dikkate alıyoruz.

Adli Sicil Yasasında değişiklikler var. Artık bundan sonra adli sicille alakalı "hiçbir suç sicilden silinemez" şeklinde bir kavram yok; yani, insanları ömrü billah sicilde tutmanın da bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, suçun cinsine, çeşidine ve cezanın durumuna göre süreler öngörülüyor, o süreler doldukça sicilden silinme imkânları getirilmiş oluyor. Ayrıca, sicildeki bilgiler rasgele kullanılamayacak, onlar belirtiliyor, şu şu hallerde şuralara verilir şeklinde.

Olağanüstü Hal Kanununda, daha doğrusu kararnamede değişiklik var. Hükümlü veya tutuklular, yüzleştirme için veya ifade verme için -diğer sebepler de sayılıyor yasada- bulundukları yerden, tutukevinden alınıp götürüldüklerinde, ancak dört gün süre için götürülebiliyor ve bu dört günün, gidiş ve gelişten, doktor raporunu istiyoruz elbette ki. Yine yasaya göre bunlar var. Bu süre, tutuklu ve hükümlünün süresinden sayılacak; o da açıkça belirtiliyor. Bu da önemli bir aşama bizce.

Son olarak, Çocuk Hakları Kanununda değişiklik yapılmış oluyor bir anlamda. O da: Biliyorsunuz Çocuk Hakları Yasası bizde 15 yaş öngörmüş; halbuki, insan haklarıyla alakalı belgelerde, Çocuk Hakları Sözleşmesinde 18 yaş kabul edilmiş. O bağlamda değişiklikler gerekiyor.

Bütün bunları elbette ki önemsiyoruz. Ayrıca, yapılacak olan yeni anayasa değişikliği çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının, özellikle Nice toplantısındaki yeni birtakım hakların -mesela kişinin onur hakkı gibi, kişilik bütünlüğü hakkı gibi- bunların Anayasaya girmesi, tabiî ki, daha sonraki gündemimizde gelecek konular arasında gözüküyor.

Son olarak söylemek istediğim şudur: Bütün bu iyi şeylere rağmen, Türkiye'de, maalesef bir şeyi çözemiyoruz, daha doğrusu iki şeyi çözemiyoruz: Bir tanesi, mahkeme kararları uygulanmıyor Türkiye'de; yani, idare tarafından uygulanmıyor. Bunların ciddî olarak takibinin yapılması lazım. İkinci bir husus da, mahkemelerimiz, bazen, kanunda yapılan değişik, maalesef, sanki hiç yapılmamış gibi bir davranış içerisine giriyorlar. Bunu, özellikle, son yapılan Türk Ceza Kanununun 112 nci maddesindeki değişiklik açısından gördük. Böyle bir değişiklik sanki yokmuş gibi bir uygulamayı görüyoruz. Zaten, Avrupa yetkilileri de bize genellikle şunu söylüyorlar: "Siz, Anayasayı değiştiriyorsunuz, yasaları değiştiriyorsunuz; ama, uygulamıyorsunuz." Bu iddiaları gidermek bakımından da, zannediyorum, bu paket çok önemli olmakla beraber, uygulamasının özellikle takip edilmesi gerektiğini arz ediyorum.

Herkesi saygıyla selamlıyorum efendim; teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kuzu.

Şimdi, tasarının geneli üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav konuşacaklar.

Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; önümüzde, Anayasa Komisyonunun Sayın Başkanının da değindiği gibi, pek çok kanunu ilgilendiren, pek çok kanunun değişik maddelerinde değişiklik getiren bir tasarı bulunmaktadır. Siyasî Partiler Kanunu, Dernekler Kanunu, Dilekçe Kanunu, Basın Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve benzeri birtakım yasalarda değişiklikler getiren bir paketle karşı karşıyayız.

Aslında, işin özünde, çağdaş demokrasilerdeki uygulamalar gibi, ülkemizde de benzer uygulamaları getirmemiz, benzer düzenlemeleri yapmamız çok doğaldır ve çağdaş bir ülke olmanın da gereğidir. Sanıyorum, bu gerekçeden yola çıkarak, önce, dışarıyla uyumlu olma, dış ülkelerle uyumlu olma, AB ülkeleri gibi benzer uygulamaları yapma kaygısı önplana alınmış gibi görünüyor; ama, bize yakışan, yıllardan beri söylediğimiz gibi, biz, kendi insanımızın layık olduğu, kendi insanımız için düşündüğümüz temel hak ve özgürlüklerin boyutlarını genişletmek, onlara ilişkin düzenlemeler yapmak durumundayız. Elbette, çağdaş ülkelerle uyumlu olacağız; ama, kendi insanımızı da önplanda tutacağız.

Bu düzenlemelerde, her iki konuya da değinilmiş. Temel hak ve hürriyetlerin boyutlarını geliştirmek ve onlara ilişkin düzenlemeler yapmak fevkalade önemli.

Anayasa Komisyonumuzun değerli Başkanını dikkatle dinledim; düşünce açıklama özgürlüğünün sınırlarını genişletmek açısından, bu yasa tasarısında düzenlemeler olduğuna değindi. Katılıyorum; ancak, yeterli bulmuyorum. Tabiî, düşünce açıklama özgürlüğünün sınırlandığı yasalar sadece bu pakette söylenenler değil; düşünce özgürlüğünün sınırlandığı başka pek çok yasa var. Önümüzdeki süreçte onlara da el atmamız gerekiyor. Basın Kanunu, kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının önünü tıkayan, düşünce açıklamalarını engelleyen hükümler, sendikalar ve sendikaların önünü tıkayan, onların düşünce açıklamasının önünü tıkayan hükümler ve bunlar kadar önemlisi, Terörle Mücadele Yasasında düşünce açıklamanın önünü tıkayan engeller var. Bu paketteki düzenleyici maddeler, düşünce açıklama özgürlüğünün önünü tamamen açtık dememiz için fevkalade yetersizdir.

Ayrıca, bu pakette yer alan, işkenceye ilişkin olan düzenleme de bizce yararlı; ama, yeterli değil. Sayın Başkan değindiler -Anayasa Komisyonu Başkanımız- işkencede belki daha değişik bir zamanaşımı tarifi yapmak gerekebilirdi diye. O zaman, ben, niye yapmadınız diye sormak gereğini duyuyorum burada; çünkü, ağzımızı açtığımız zaman "işkence insanlık suçudur" diye başlıyoruz ve işkenceden dertleniyoruz, yakınıyoruz. Falakaları, copları, emniyet saraylarının altıncı, yedinci katından kendi isteğiyle atlamaları komedi konusu yapıyoruz. Gözaltında bulunan insanların feryatları sokağa yansıyor. Bunlara kötü davranan, zorla ifade almasına yönlendirilen, bedensel, cismani ve ruhî eziyet yapan insanları sadece "haklarında verilen cezalar para cezasına ve tedbire çevrilemez" diye geçiştiriyoruz; buna asla katılmıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak. (CHP sıralarından alkışlar) Delil elde etmenin çağdaş başka yolları vardır. Eğer, işkence, delil elde etmenin çok kolay, basit, baştan savma yolu olarak kabul edilirse, o düşünce açıklama özgürlüğüyle ilgili söylediğimiz çok güzel sözlerin hepsi havada kalmaya mahkûmdur.

Bu önümüzdeki pakette -tümü üzerinde konuşuyorum- maddelere geçildiği zaman, Sayın Komisyona, Sayın Bakana kolaylık olsun diye bazı noktaların altını çizmek istiyorum.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin sanık ve müdafiine tebliğ olunacağına ilişkin düzenleme gözden kaçmış. Sayın Bakan, onu, zannediyorum birazdan açıklayacak; "ilgili daire" olması gerekecek herhalde.

Bir başka konu, tasarının Anayasa Komisyonunca 7 nci madde olarak kabul edilen metinde üçüncü bent olarak "taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezası..." deniliyor. "Taksirli suçlar hariç ağır hapis" olmaz arkadaşlar. Taksirli suç ile ağır hapis birbiriyle çelişir. Sayın Başkan, Sayın Bakan; rica ediyorum, bu yanlışlığı düzeltelim. "Taksirli suçlar hariç" olmaz. Bunu "ağır hapis veya taksirli suçlar hariç beş yıl hapis" şeklinde düzenlemek gerekecektir. Eğer böyle kalırsa, taksirli suçun içine ağır hapis de karışmış olur; yani, taksirli suçlardan ağır hapis cezası verilebilir noktasına gidilir. Bunu, eğer komisyon düzeltirse düzeltir, düzeltmezse, bir önergeyle biz düzeltilmesi yolunda kolaylık sağlamaya çalışacağız.

Dün, burada, anayasa paketi görüşülürken değindiğim konu, maalesef oturumu yöneten Sayın Başkanımız tarafından değerlendirilmedi. Aslında, değerlendirmeye alınıp, bir redaksiyon yapılabilirdi. Üzülerek görüyorum ki, aynı ifade zaafı, bugün önümüze gelen Anayasa Komisyonunun kabul ettiği metinde 14 üncü maddede de var; biraz daha düzelmiş; ama, yeterli değil. "Yukarıda yazılı haller dışında, bir ilin veya seçim çevresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesinin..." Bu, zaaf taşıyor, anlatım zaafı taşıyor. "Yukarıda yazılı haller dışında, bir ilin veya seçim çevresinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin" demek gerekecek. Hem daha açık hem daha düzgün hem de sıfatlarımıza uygun bir tanım olur. Bunu da bu şekilde düzeltmeye itina edelim diye düşünüyorum.

Bir başka konu, 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan değişiklikle ilgili. Yararlı bir değişiklik yapılmış. Bence, 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, ondan önceki 429 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, sıkıntılı bir dönemin belgeleridir. O sıkıntılı dönemden, Türkiye, olağanüstü hali ilgili vilayetlerde kaldırarak çıkıyor. Oradan çıkarken, bu düzenlemeyi de daha sağlıklı yapma konusunda gösterilen özene teşekkür ediyorum.

Hükümetin getirdiği tasarıdaki yedi günü dört güne indiren değişiklik, oldukça önemli bir değişikliktir. 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili anlatımına baktığımız zaman, tutuklu ya da hükümlünün cezaevinden alınıp cezaevi dışında konuşması, ifade alınması gibi benzer şeyleri taşıyor. Tutuklu veya hükümlünün çok uzun süre cezaevi dışında kalması, ister istemez, insanın aklına kötü şeyler getiriyor. O süreyi olabildiğince kısaltmakta yarar var. O bakımdan, yedi günü dört güne indirmeyi ben önemsiyorum.

Ancak, burada, hükümet tasarısına yine yararlı bir ekleme yapılmış. Suçluların soruşturulmasında ifadelerine başvurulması gerekenler; yer gösterme, yüzleştirme, teşhis, tıbbî muayene gibi, cezaevinde ifade almanın yeterli olmadığı durumlarda... Tabiî, burada bunu anlıyorum. Burada sayılanların dışında, aklımıza bugün gelmeyen bazı şeyler olur da önümüzü tıkamayalım diye bir iyimser düzenleme var; ama, çok hassas bir konu. Bu "gibi" ifadesinin, ilgililer tarafından, ileride çok daha fazla genişletilmesinden kaygı duyuyorum, endişe duyuyorum. O bakımdan, burada daha somut, anlaşılır, uygulayıcılara "acaba, o da var mıydı, bu da var mıydı" dedirtmeyecek bir düzenlemenin yapılmasında yarar görmekteyim.

Bence, hükümetin sevk etmiş olduğu tasarıda bir diğer yararlı değişiklik -243 ve 245 inci maddelerle yetinilmişti Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerinde açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda- memurin muhakematı, yeni deyimiyle memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanmasıyla ilgili hükümlerin uygulanmayacağı hususunda 154 üncü maddenin dördüncü fıkrasına yollama yapılmış olmasını önemsiyorum; çünkü, işkenceyi sokaktaki vatandaş yapmıyor, işkenceyi zabıta amirleri yapıyor. O kanunda tanımı yapılan metin yok önümde; ama, belleğimde yanlış kalmamışsa, 154 üncü maddenin dördüncü fıkrası, zabıta amirlerini fevkalade koruyan, onları yargıçların yargılamasıyla ilgili hükümlere bağlayan bir maddedir; onu oradan kopartıp, burada bunu bu şekilde tedvin etmenin fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.

Bence, bir diğer önemli değişiklik, hükümetin sevk ettiği tasarının 32 nci maddesinde yer alan, fakat, şimdi elimizdeki Anayasa Komisyonunun kabul ettiği metinde 35 inci maddede çıkarıldığı görülen, Adlî Sicil Kanununun 9 uncu maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olan ibarenin, Anayasa Komisyonu metninden, yani, önümüze gelen, tartıştığımız metinden çıkarılmasını fevkalade önemli buluyorum; çünkü, o haliyle, Anayasanın 76 ncı maddesine aykırı bir düzenlemeydi. Anayasaya aykırılığı bu şekilde kaldırarak gidermek önemli bir gelişme olmuştur. Ayrıca, Adlî Sicil Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası, zaten Adlî Sicil Kanununun yeni getirilen düzenlemesinde 8 inci maddenin içine de yedirilmiş bulunmaktadır, o maddenin içine konulmuş bulunmaktadır. 9 uncu maddede sadece bir fıkra kalmış oluyor. O fıkrayla ilgili bu önemli değişiklik isteğinin Anayasa Komisyonunda, önüne geçilmiş olmasının fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu ve benzeri -daha benim sayarak zamanınızı almak istemediğim- iyileştirici düzenlemelerde, daha henüz Anayasa Komisyonuna gelmeden Cumhuriyet Halk Partisi olarak gösterdiğimiz iyi niyetle, uzlaşmacı tavırla, hukukun üstünlüğüne saygımızın gereği, düşünce açıklama özgürlüğüne saygımızın gereği, demokratik, laik hukuk devleti ilkelerine saygımızın gereği, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığımızın gereği yaptığımız katkılarla övünüyoruz ve iktidar partisini de buna gösterdiği yaklaşımdan dolayı kutluyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum değerli arkadaşlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sav.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, iki cümle...

BAŞKAN - Yerinizden konuşabilirsiniz Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; şimdi, Sayın Önder Sav'ı dinledik. Özellikle işkenceyle ilgili zamanaşımı konusunda benim bir şikâyetim olmadı; yani "böyle denebilir" dedim. Aksine, tam öbür düşüncedeyim. Ömrübillah bir insanı zamanaşımından mahrum bırakıp, dünyanın her yerinde olan bir şeydir... Hatta şu örneği verdim: 21-22 yaşındaki bir memur hakkında işkence iddiası olduğunu düşünün siz ve zamanaşımı yok. 80 yaşına gelmiş, hâlâ her an bir takibattan çekiniyor; böyle bir şey olamaz.

Ben böyle bir şey söylemediğim için, komisyonda bu konuda bir düzeltme düşünmedik. Kaldı ki, zaten bildiğim kadarıyla, onbeş yıllık bir süre var, diğer cezalardan bu daha uzun bir süredir.

Arz ederim efendim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kuzu.

Şimdi, AK Parti Grubu adına, Ankara Milletvekili Haluk İpek; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA HALUK İPEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Demokrasi hayatımızda yeni bir dönem başlamıştır. AK Parti olarak yeni siyaset anlayışımız, katılımcı, çoğulcu ve uzlaşmacı olmaktır. Görüşmeye başladığımız 1/282 esas nolu kanun tasarısı 16 kanunda değişiklik öngörmektedir. Getirilen yeni düzenlemeler ve gerekçesi incelendiğinde bu tasarının, geçtiğimiz yasama döneminde sonuçlandırılan 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanunla gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinin uygulamaya geçirilmesine ve Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlere yönelik hükümler içerdiği görülecektir. Ayrıca, görüşmelerini sürdürdüğümüz ve ilk oylamalarında oldukça büyük çoğunlukla kabul gören anayasa değişikliğiyle paralellik taşıyan hükümler tasarıda yer almaktadır.

Genel olarak tasarı hükümleri, belirttiğimiz bu çerçevede, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri biraz daha kaldıran, daha çok demokratikleşme, daha çok özgürlük ve daha çok insan hakları adına olumlu adımlar atmayı amaçlayan düzenlemeler içermektedir.

Mükemmeli yakalamak daima hedefimiz olmakla birlikte, gerçekleştirilmesi son derece güçtür; ancak, bu amaca yönelik atılacak her olumlu adımın desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.

Partimiz, uyum yasalarının hazırlanmasından önce, bilindiği gibi, onun dayanağı olan anayasa değişikliklerine 21 inci Dönemde tam ve koşulsuz destek vermiştir. Hiçbir siyasî mülahazayı düşünmeksizin, bireyi ve insan hak ve hürriyetlerini öne alan tüm çalışmalara destek verdiğimiz gibi, parti programımız ve seçim bildirimiz her zaman insan merkezli olmuştur. Bu konuda Partimizin temel felsefesi "insanı yaşat ki devlet yaşasın" olmuştur.

Bu tasarının hazırlanış aşamasında, tali komisyonlar ile esas komisyon olan Anayasa Komisyonunda görüşülmesi sırasında muhalefetin görüş, düşünce ve teklifleri en ayrıntılı şekilde Grubumuzca değerlendirilmiş ve bizim de iştirak ettiğimiz pek çok noktada gerekli değişiklikler yapılarak tasarı Genel Kurulun önüne getirilmiştir.

Grubumuz, tüm bu düzenlemeleri birileri zorladı diye değil, halkımızın demokrasi ve yaşam standardını yükseltmek için getirmiştir. Ancak, bugün, anlamlı bir gündür; 11 Aralık 2002 günündeyiz; yarınki, 12 Aralık Kopenhag Zirvesini halkımız ve tüm dünya merakla beklemektedir. Bu tasarının kanunlaşmasıyla, Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği iddiasıyla sık sık karşılaşan ülkemizin vereceği güzel bir cevap olacaktır.

Bu yoldaki çabaları iktidar-muhalefet bağlamında görmüyoruz, ülkemizin geleceği, insanımızın geleceği olarak ve iktidarıyla muhalefetiyle ortak sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Hükümetimiz, yarın elinde bu paketle Avrupa Birliğindeki görüşmelere katıldığında, eli çok daha güçlü olarak görüşmelere başlamış olacaktır. Bu nedenle, bu sorumluluğun bilincinde olan iktidar ve muhalefet partileri gece gündüz çalışarak, hızlı bir şekilde, Genel Kurula mevcut tasarıyı getirmişlerdir. Emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın İpek.

Hükümet adına, Adalet Bakanımız Sayın Cemil Çiçek söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (Alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve yeni yasama yılında hepinize başarılar diliyorum.

Dün, 10 Aralık İnsan Hakları Günüydü. Bütün dünya insanlığı için 10 Aralık, fevkalade önem ifade ediyor. Bugün ise, gündemdışı konuşmalarda da ifade edildiği gibi, tarihi 5 Aralık olmakla beraber, içinden geçtiğimiz süreç, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınışının 68 inci yıldönümü. Bu iki tarih bile, getirilen bu tasarının ne kadar önemli ve anlamlı olduğunu ifade ediyor; çünkü, 58 inci hükümet olarak huzurunuza getirdiğimiz ilk tasarı, netice itibariyle haklar ve özgürlüklerle alakalı bir tasarıdır ve Türkiye'nin daha demokratik, daha çağdaş, daha uygar bir ülke olabilmesi noktasında önemli hükümleri ifade etmektedir; Sayın Komisyon Başkanının da ifade ettiği gibi, 16 yasada 37 maddelik bir değişikliği içermektedir. Bu ve benzeri paketler, önümüzdeki günlerde yine huzurunuza getirilecek ve Türkiye'nin daha modern, daha çağdaş, daha ileri bir ülke olabilmesi noktasındaki yasal altyapıyı hazırlamış olacaktır.

Şüphesiz, tasarının huzurunuza gelinceye kadar geçirdiği dönemlerde, devrelerde, İçişleri Komisyonumuzun, Adalet Komisyonumuzun ve son olarak da Anayasa Komisyonumuzun Sayın Başkanlarının ve üyelerinin çok önemli katkıları olmuştur. Hassaten, huzurunuzda ifade etmek isterim ki, muhalefet partimizin de çok önemli katkıları olmuştur; huzurunuzda hepsine teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu tasarı, basın tarafından "Avrupa Birliğine uyum yasası" olarak ifade edildi. Sanki Avrupa Birliği olmasaydı, 12 Aralık zirvesi olmasaydı Türkiye'nin bu neviden düzenlemelere ihtiyacı yokmuş gibi bir tek sebebe indirgenen, bir yanlış anlamaya imkân veren bir üslup içerisinde takdim edildi. Şunu çok açık olarak ifade edeyim ki; bu ülkede hükümet eden herkesin en öncelikli meselesi içinden geldiğimiz millettir; ona layık olan bir düzenlemeyi yapıyoruz. Bu tasarının getiriliş amacı da, milletimizin bu düzenlemelere ihtiyacı olduğundandır. İster 12 Aralık ister 15 Aralık, bu, olur ya da olmaz, bunun hiçbir önemi yok ya da belli bir saatten sonra çok fazla önemi yok; ama, biz, bu ülkede yaşıyoruz, bizim insanımız da bir Alman vatandaşı kadar, bir İngiliz vatandaşı kadar, Batı'da yaşayan herhangi bir insan gibi daha özgür bir ortamda yaşayabilmeli, daha demokratik bir ortamda yaşayabilmelidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) 37 maddelik bu değişikliği düzenlerken, huzurunuza getirirken en öncelikle düşündüğümüz mesele budur; çünkü, bizim milletimiz her şeyin üstündedir ve her şeye layıktır; bunun altını özellikle çizmek istiyorum.

İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasasının 2 nci maddesinde de ifade edildiği gibi "...demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." Getirdiğimiz tasarı açısından baktığımızda, demokratik niteliği ve hukuk devleti niteliği öne çıkmaktadır; çünkü, demokrasi dediğimiz şey mevsimlik bir statü değildir, toplumumuzun, milletimizin en az yarım yüzyıllık bir tecrübeden sonra bir tercihidir, bir hayat tarzıdır. Belli zamanlarda, zaman zaman askıya alınmış olsa bile, Türkiye'deki halkımız, insanlarımız, hepimiz demokrasiyi özlüyoruz, demokrasiyi özümsemek istiyoruz. Demokrasi dediğimiz mesele sadece bir slogan değil, bir hayat tarzı olacaksa, bunun gereğini yapmak, bunun yasal ve anayasal alt zeminini de hazırlamak mecburiyetindeyiz. Dün, bu Mecliste görüşülen anayasa değişikliği ve bugün getirdiğimiz tasarı böyle bir altyapının hazırlanmasında önemli adımları atmaktadır.

Bu getirilen tasarıda temel hak ve özgürlükler açısından iki özgürlük önem arz ediyor; bunlardan birincisi siyasî özgürlüklerdir. Maalesef, Türkiye'de siyaset alanı daralmıştır, siyaset yapan insanlar bakımından yeteri kadar özgürlük yoktur. Bunun en açık misalini bu dönem yaşıyoruz, AK Parti olarak da yaşıyoruz, bütün dünyanın kabul ettiği bir sayın genel başkanı, halen yasaklı durumda tutmanın ayıbını taşıyoruz, Türkiye, bu ayıptan bir an evvel kurtulmalıdır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İşte, gerek Siyasî Partiler Kanununda gerekse Milletvekili Seçimi Kanununda yaptığımız düzenlemeler, bir anlamda hem siyaset alanını genişletmekte, hem de ikinci ve önemli bir özgürlük olarak, İnsan Hakları Sözleşmesinde de ifadesini bulan örgütlenme özgürlüğüne kolaylıklar getirmekte, yeni imkânlar, yeni fırsatlar açmaktadır.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin niteliği, eğer demokratik hukuk devletiyse, demokrasi ile hukuk devleti arasında doğrudan bir bağ vardır, yani, bir ülkede demokrasi varsa, orada bir hukuk devleti var; hukuk devletinden başlayarak hukukun üstünlüğüne giden bir çaba, bir gayret, bir mücadele vardır demektir. Eğer bir taraftan bir ülkeye demokratik ülke deniyorsa; ama, diğer taraftan da temel hak ve özgürlükler baskı altındaysa, bu anlamda olabildiğince yasaklar varsa, daha açık bir ifadeyle yasaklar kural, özgürlükler istisna haline gelmişse, ne yazılırsa yazılsın, ne söylenirse söylensin sadece belli metinlerde demokrasinin yazılmış olması, belli metinlerde "hukuk" lafının geçmiş olması, o toplumun demokratik bir hukuk devleti olduğu anlamını ifade etmez. O halde, mesele, sadece bu kavramları, bu nitelikleri metinlere yazmak değil, onu, toplumun her kesimindeki insanlarımızın teker teker yaşadığı birer nitelik haline getirmek lazım.

İşte, getirdiğimiz bu 37 maddelik tasarı, bir anlamda Anayasada ifadesini bulan ve çok önemli olan, Anayasada yazılmış olmasa bile -yani, önemi Anayasada yazılmış olmaktan kaynaklanmıyor- demokratik hukuk devleti, laik ve sosyal hukuk devleti, zaten çağdaş devletin, modern devletin özellikleridir. Bu anlamda, bu önemli nitelikleri, özellikleri toplumumuzda yaşanır hale getirmek çabası ve gayreti içerisindeyiz. İşte, bu tasarının gündeme getirilmesindeki ikinci amaç da budur.

Üçüncü amaç şudur: Tabiatıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti pek çok uluslararası sözleşmeye taraf olmuştur. Oradaki ilkeleri, düşünceleri, fikirleri benimsemiştir ve bunları benimsediğini de Parlamentolarından geçirmek suretiyle, çok açık metinler olarak, uyulması geren metinler olarak ortaya koymuştur. Bunların başında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi geliyor, bunların başında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi geliyor, bunların başında Çocuk Hakları Sözleşmeleri geliyor. Bunların hepsi bu Parlamentoda görüşüldü ve Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girdi. O halde, biz, geçmişte olduğu gibi, bundan sonra da huzurunuza hangi metinleri getirirsek getirelim -ister teklif tarafınızdan getirilmiş olsun, isterse tasarı olarak tarafımızdan getirilmiş olsun- bu metinlerin uluslararası sözleşmelere uyumunu sağlamak da bir vecibedir, bir görevdir, Anayasa emridir. Dolayısıyla, bu getirdiğimiz tasarıda, bu sözleşmelere uyumu sağlamak babında da önemli adımlar atılmaktadır.

Bir başka özellik de şuradadır: Tabiatıyla, 1982 Anayasası, 1982 şartlarında yapılmış bir Anayasadır ve yapıldıktan kısa bir süre sonra da bu Anayasanın Türkiye'nin bünyesine uymadığını, o günün şartlarında, makul, anlayışla karşılanabilecek bazı hükümlerin, artık, aradan geçen zaman zarfında eskidiğini, önemini yitirdiğini, yeni bir konseptle, yeni bir anlayışla bu maddelerin yeni baştan gözden geçirilmesi lazım geldiğini herkes kabul etmiştir, her parti kabul etmiştir.

Bu noktadan hareketle, yapıldığı günden bugüne kadar -bildiğim kadarıyla 7 defa değişiklik yapılmış oluyor, 8 incisi de dün gündemdeydi- bu değişikliklerin hepsi bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır ve önemli değişikliklerdir. Anayasayı değiştirmişiz -belli maddelerini değiştirmişiz, önemli maddelerini değiştirmişiz- fakat, buna karşılık yasalarımızda halen eski hükümler devam etmektedir; yani, bir tarafta Anayasanın emredici hükümleri, öbür tarafta bunlara aykırı mevzuatımızdaki, kanunlarımızdaki hükümler. Doğrusu, hukuk devletinde, hukuk normlarının bir hiyerarşisi söz konusu olacağına göre, yasaların Anayasaya uygun hale getirilmesi lazım. Dolayısıyla, bu 37 maddelik değişiklik bir anayasal zaruret olarak, yasaların Anayasaya uygunluğunu sağlamak anlamında, uyumunu sağlamak anlamında bir zaruretin sonucu olarak huzurunuza getirilmiştir ve nihayet, önemli bir sebeptir. Şüphesiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa Birliği meselesini bir millî politika haline getirmiştir, bir devlet politikası haline getirmiştir. 58 inci hükümet olarak da bunu uyguluyoruz, uygulamak durumundayız, bu politikanın da arkasındayız. Belki, hiçbir dönemde olmadığı kadar, iktidarıyla muhalefetiyle, sivil toplum kurumlarıyla beraber 12 Aralık meselesini diğer saydığım sebeplerin yanında önemsiyoruz ve bu getirilen 37 maddelik tasarının 12 Aralık sürecinde önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz ya da en azından, Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini istemeyen bir kısım Avrupalı çevreler varsa onların istismarına da meydan vermek istemiyoruz, onların samimiyetini test etmek istiyoruz. Yani, Avrupa Birliği dediğimiz nesne, Avrupa Birliği dediğimiz şey bir coğrafî beraberlik midir, yoksa bir değerler bütünü müdür; bu noktada da 12 Aralık önemli bir gösterge olacaktır.

Biz inanıyoruz ki, iktidar olarak da, parti olarak da, Avrupa Birliği bir değerler manzumesidir, bir değerler topluluğudur, çağdaş değerler topluluğudur. Biz de Türkiye olarak bu değerler topluluğu içerisinde yer almak istiyoruz ve Türkiye'nin bu topluluğa çok önemli katkıları olacaktır, Türkiye'nin yapabileceği bu katkıyı da hiçbir Avrupa ülkesinin veya bir başka ülkenin yapması söz konusu değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, meseleye bu açıdan da baktığımızda getirilen bu tasarının, ümit ediyoruz ve inanıyoruz ki, 12 Aralık Zirvesinden çıkacak karara olumlu katkıları olacaktır.

Şimdi, bu tasarıyla nelerin getirildiğini, şüphesiz, maddelerin görüşülmesi sırasında daha teferruatlı bir şekilde görüşeceğiz; ancak, kabul etmemiz lazım ki, bir iki hususta bir özeleştiri yapmaya, geriye dönüp kendimize bakmaya, hep başkalarını suçlamak yerine kendimizin de nerede hata yaptığını zaman zaman ortaya koymaya mecburuz. Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış, içinden geçtiğimiz sürecin getirileri ne olursa olsun, bugün uluslararası platformlarda, özellikle Batı platformlarında, Batı organlarında Türkiye bir işkenceci ülke olarak gözükmektedir; en çok insan hakları ihlallerinin yapıldığı birkaç ülkeden biri olarak gözükmektedir. Dolayısıyla, biz, bu görüntüyü ortadan kaldırmaya mecburuz, bu görüntü bize yakışmıyor. Şüphesiz, Türkiye'de görev yapan insanlarımız, sıfatı ne olursa olsun, ister güvenlik görevlisi, ister yargı görevlisi, ister bir başka kamu görevlisi olsun; ne olursa olsun, bu insanların tamamını aynı kategoriye koymak, aynı kare içerisinde mütalaa etmek haksızlık olur, insafsızlık olur. Bu insanların hepsinin büyük bir vatanperverlikle görev ifa ettiklerine inanıyoruz ve bundan dolayı kendilerine huzurunuzda şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ancak, sayıları az dahi olsa -ki, her toplumda bulunur, her organın içerisinde yanlışlık yapanlar olabilir- bu yanlışlıkları düzeltmek de, ülkeyi yöneten insanlar olarak, Türkiye'de yasama faaliyetini yürüten ve bu noktada yetkili olan insanlar olarak, bu görüntüleri de ortadan kaldırmak bizim görevimiz oluyor.

Şimdi, elimdeki birkaç rakam bile Türkiye'nin bu noktadaki gölgesinin ne kadar koyu olduğunu göstermesi açısından bir anlam ifade ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye aleyhine başvuruda bulunanların sayısı 5 000'in üzerindedir ve dava sayısı, 2001 rakamları itibariyle 3 142'dir. 3 142 dava İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye'nin aleyhine sürdürülmektedir. Bu 3 142 dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisini kabul etmiş olan ülkelerin açtığı davaların üçte 1'dir; yani, üçte 1'i Türkiye aleyhine, üçte 2'si de, geriye ne kadar ülke kalıyorsa, ne kadar devlet kalıyorsa onların aleyhinedir.

Bu görüntüyü ortadan kaldırmamız lazım gelir diye düşünüyoruz; çünkü, Türkiye bu görüntüyü hak etmiyor. Elbette, bu noktada, yasalarımızdan kaynaklanan boşluklar varsa, bunları düzeltmeliyiz. Nitekim, getirdiğimiz tasarının 1 inci maddesi bu anlamda önemli bir açılım ifade ediyor, önemli tedbirleri içermektedir. Şüphesiz, bundan daha ileri adımlar atılmasını isteyen değerli üyelerimiz olabilir, partilerimiz olabilir; ancak, biz, getirdiğimiz düzenlemenin bu haliyle bile çok önemli adımları attığını ve işkencenin Türkiye'de bugünkü bulunduğu noktadan itibaren, hiç olmazsa caydırıcı bir nitelik taşıması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak, şunu da kabul etmiş olmamız lazım gelir: Tabiatıyla, zaman zaman Türkiye için söylenen de budur; bu noktada bir kabulü de huzurunuzda ifade etmemiz lazım. Eğer, bir ülkenin tüm sorunlarını yasak çıkararak çözmek mümkün olsaydı, dünyada sorunlu olan hiçbir ülke de olmazdı. Demek ki, mesele, sadece yasa çıkarmak değil. Yasayı çıkarmak belki bunun önşartıdır ya da ilk şartıdır; ama, bütün mesele, kendi insanımızı da kanunlarla, bu getirdiğimiz düzenlemelerle korumaya çalıştığımız değerler noktasında eğitmektir, insanımızın bilincini o noktaya getirmektir, en evvel de kamu görevlilerini çıkan bu yasalarla ilgili, bugün, bundan sonra çıkacak yasalarla ilgili bilgilendirebilmek, eğitebilmek ve bu yasaların doğru uygulanmasını temin etmek lazım gelir. Kabul edelim ki, zaman zaman bu noktalarda sıkıntılarımız var, bunları açık yüreklilikle konuşmakta da ben şahsen bir beis görmüyorum.

Bakınız, demin bir şey arz etmeye çalıştım; Avrupa Birliği meselesini biz bir millî politika haline getirmişiz, bir devlet politikası haline getirmişiz. İktidarıyla muhalefetiyle, Sayın Cumhurbaşkanımızla, muhalefet partimizle, sivil toplum kuruluşlarımıza varıncaya kadar 4 Kasım sabahından itibaren yollara düştük, kendi haklılığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Yarın ne tarih çıkar, ne anlam ifade eder, bunun hepsini bu kürsüden yine tartışabiliriz; ama, 4 kasım sabahından itibaren bütün Avrupa başkentlerinde Türkiye var, üstelik, Türkiye iyi adımlarla var, iyi görüntülerle var, bunu devam ettirmemiz lazım, bunu daha ileri bir noktaya götürmemiz lazım. Şimdi, bunu bu noktaya götürürken devletin bütün organlarının, devlette görev yapan herkesin tasarruflarını, kararlarını, tefsirlerini, yorumlarını bu hedefe göre yapması gerekir. Devletin bir organı Avrupa Birliğine girelim diye uğraşırken, bir başka noktada buna ters düşecek, acaba Türkiye bu noktada samimi midir, değil midir tarzındaki bir ikileme imkân verecek uygulamalardan da kaçınmış olmamız icap ediyor. İşte, bir manada, 1 inci maddeyle birlikte getirilmeye çalışılan düzenlemeler, bundan sonra getirilecek olan düzenlemeler, devletin bütün organlarının, bütün birimlerinin bir devlet politikası haline gelmiş Avrupa Birliği noktasında bir uyum içerisinde çalışmış olması lazım gelir. İşte, bu anlamda da bu tasarıyı biz bir uyum yasası olarak kabul edebiliriz.

Tabiatıyla bu 37 madde içerisinde yine siyasî partilerimizle ilgili, siyasî alanı daraltan, siyasî özgürlükleri kısıtlayan birkısım hükümler ya değiştirilmekte ya ortadan kaldırılmaktadır.

Dernekler Kanununda örgütlenme özgürlüğüyle ilgili önemli imkânlar, önemli fırsatlar getirilmeye çalışılmaktadır. Adlî sicil kaydı zaman zaman Türkiye için çok önem arz ediyor. İnsanların geçmişte yaptığı bir hatadan dolayı ömür boyu o sıfatla anılması, çoluğunun çocuğunun herhangi bir devlet kurumuna başvurduğunda babasının otuz sene evvel, kırk sene evvel veya kendisinin küçük yaşta işlediği bazı suçlardan dolayı hep önüne bu lekeyle çıkılıp, onun devlet hayatında, toplum hayatında görev almasını engelleyecek birkısım aksaklıklar, eksiklikler ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Diğer maddelerde de yeri geldiğinde açıkça ifade edeceğiz ki, bu tasarı yasalaştığında, şüphesiz, bugün bulunduğumuz noktadan çok daha ileri bir noktada olacağız. Türkiye'yi dışarıda temsil durumunda olan yabancı ülkelerde görev yapan misyonlarımız da Türkiye'yi savunmakta, Türkiye'nin hakkını, hukukunu başı dik olarak savunabilmekte önemli bir yasal imkâna kavuşmuş olacaktır.

Ben, Genel Kurulumuzun, bu tasarının yasalaşması noktasındaki katkılarına şimdiden, peşinen teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum:

ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 245 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"243 üncü madde ile bu maddede yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemez ve ertelenemez."

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart konuşacaktır.

Sayın Kart, buyurun.

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının değiştirilmesi yolunda Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen önerge hakkında görüş beyan etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, günümüzde, artık, tartışılması mümkün olmayan bir gerçek var; işkence, artık, günümüzde bir insanlık suçu haline gelmiştir. Çağımızın insan haklarına saygılı tüm devletleri gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, işkencenin önlenmesi için gerekli tüm tedbirleri almak ve daha da önemlisi, uygulamaya koymak durumundadır.

Getirilen tasarının genel anlayışı içinde, demokratikleşme paketinin genel anlayışı içinde getirilen maddeye, elbette, olumlu bir şekilde bakıyoruz, olumlu bir değerlendirme olarak görüyoruz. Ancak, tasarının bu haliyle yeterli olmadığı görüşündeyiz; bu sebepledir ki, biz, işkenceyle ilgili suçlarda, suçlamalarda zamanaşımı konusunda Ceza Kanunundaki genel düzenlemelerin dışında daha özel bir düzenlemenin yapılması gerektiği düşüncesiyle, zamanaşımı sürelerinin üç katı olarak uygulanması yolundaki değişiklik önergemizi, gerek komisyonda gerek Genel Kurulda takdir ve değerlendirmenize sunmuş bulunuyoruz.

Bunun gerekçesini biraz daha açmak istiyoruz. İşkence suçunda caydırıcılığı sağlamak ve insan haklarına daha etkin bir koruma sağlamak amacıyla böyle özel bir uygulamanın yapılmasında zorunluluk olduğu görüşündeyiz. Bilindiği gibi, uygulamada, daha çok, zabıta amirleri vasıtasıyla bu türlü suçların işlenmesi mümkün olmakta; ülkemizde, yargının, yargının bağımsızlığının bütün unsurlarıyla uygulanmamasından alınan cesaretle de, mahallî ilişkilerin tesiriyle yargılama sürecinde uzamalar, aksamalar olabilmektedir. Bu sebepledir ki, zamanaşımı konusunda, diğer genel hükümlerin dışında, özel bir düzenlemenin yapılmasında yarar görüyoruz. Aslında, bu yapılmak istenilen düzenleme, Ceza Kanununun genel hükümleri anlamında, ilk defa da olan bir istisnaî uygulama olmayacaktır; çünkü, bilindiği gibi, Ceza Kanunumuzda, 102 nci maddenin son fıkrasında, bu konuda, zaten, istisnaî birtakım hükümler mevcuttur. Ceza Kanununun 102 nci maddesinin son fıkrasında, açık bir şekilde, bu kanunun ikinci kitabının birinci babında yazılı olan birtakım cürümlere ilişkin olarak zamanaşımı hükümlerinin uygulanmayacağı yolunda düzenleme getirilmiştir. Bu anlamda, işkence konusunu da, işkenceye ilişkin suçlamayı da, biz, Ceza Kanunumuzdaki mevcut bu istisnaî hüküm kadar önemli bir düzenleme olarak görüyoruz. Bu konuda, önergemizle yapılacak olan değişikliğin, demokratikleşmenin sağlanması anlamında, özellikle uygulamada demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılması anlamında, çok önemli olduğu görüşündeyiz.

Yapılacak olan değişiklikle, önergemiz doğrultusunda yapılacak olan uygulamayla, inanıyoruz ki, demokratikleşme konusunda çok ciddî bir adım atılmış olacak. Bu yolda işlenmesi muhtemel olan suçların caydırıcılığı konusunda daha etkin bir düzenleme getirilmiş olacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bu konuda göstermiş olduğu duyarlılığı AK Parti Grubunun da göstereceği düşüncesiyle hepinize saygılar sunuyor ve önerge doğrultusunda uygulama yapılmasının, demokratikleşme anlamında son derece önemli olduğu konusundaki görüşümüzü bir defa daha ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

Madde üzerinde şu ana kadar Başkanlığımıza ulaşmış başka bir söz talebi yok.

Madde üzerinde bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oya Araslı

Haluk Koç

Oğuz Oyan

 

Ankara

Samsun

İzmir

 

Hüseyin Güler

 

Bülent Baratalı

 

Mersin

 

İzmir

Madde 1.- 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunun 245 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"243 üncü madde ile bu maddede yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar, para cezasına çevrilemez ve ertelenemez; 102 ve 112 nci maddelerdeki zamanaşımı süreleri iki katı olarak hesaplanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçesini de ifade edelim; çünkü, hassas bir madde: Bir defa, 1999 yılında çıkardığımız 4449 sayılı Yasada zamanaşımı süreleri, zaten, yüzde 50 artırıldı, 15 yıla çıkarıldı. 15 yıla çıkarılırken de, zaten, işkence ve başka zalimce insanlıkdışı ya da onur kırıcı davranış ya da cezaya karşı sözleşme hükümleri dikkate alınmak suretiyle dava ve ceza zamanaşımında böyle bir artırım meydana getirildi. Kaldı ki, en önemli suçlardan bir tanesi adam öldürmedir. Adam öldürme suçunda bile zaman aşımı yirmi yıl. Dolayısıyla, Avrupa'da da bir uygulaması yok. Onun için, biz, onbeş yıllık sürenin o anlamda yeterli olacağını kabul ediyoruz.

Kaldı ki, eğer, bir ülke, bir devlet, işkence gibi bir insanlık suçunu işlemiş olan birisini onbeş yıl içerisinde yargılayamıyorsa, buna ceza veremiyorsa, oturup, başka şeyleri düşünmek lazım gelir. Onun için, biz, mevcut düzenlemenin uygun olduğu kanaatindeyiz; bu sebeple katılmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Şimdi, önerge sahibi olarak konuşmak istiyor musunuz, yoksa, gerekçeyi mi okutayım efendim?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

İşkence bir insanlık suçudur. Çağımızın insan haklarına saygılı tüm devletleri gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, işkencenin önlenmesi için gerekli tüm önlemleri almak durumunda ve gereksinimindedir.

Tasarıdaki düzenleme bu bakımdan yeterli görülmemiş, işkence suçunda caydırıcılığı sağlamak ve insan haklarına daha etkin koruma sağlamak amacıyla söz konusu öneride bulunulmuştur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 316 ncı maddesinin kenar başlığı "Temyiz dilekçesi ve lâyihasının tebliği ve cevabı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevi" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname sanık veya müdafiine tebliğ olunur."

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde gruplar adına söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına, Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, 2 nci maddenin bu düzenleniş tarzı düşünce olarak güzel. Gerçekten, Yargıtay aşamasında, sanık veya müdafiinin, özellikle savcının tebliğnamesi hakkında bilgi sahibi olması önceki düzenlemede mümkün değildi. Yeni getirilen bu düzenlemede, sanığa ve müdafiine tebliğname hakkında bilgi edinme hakkı getirilmiş oldu; ancak, burada şöyle bir düşünce, şöyle bir değişikliğin daha uygun olacağı kanaatiyle söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi, Yargıtayda, ceza davalarında duruşmaya müdahilin katılma hakkı yok; ancak, müdahilin temyiz hakkı var. Dolayısıyla, müdahilin de, Yargıtayda, özellikle savcının tebliğnamesinden haber alma hakkı olduğunu düşünüyorum. Ceza muhakemesinde, müdahilin yeterince korunma imkânı bulunmadığını, müdahil tarafın, silahlarda eşitlik prensibine, haklarına sahip olmadığını düşünüyorum. Özellikle, CMUK çerçevesinde, müdafi talep hakkının müdahile tanınmamasının, suçtan mağdur olana tanınmamasının bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Yargıtay aşamasında da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin aynı zamanda müdahil tarafa da, temyiz eden müdahile, mağdura da tebliğ edilmesinin, bu düzenlemenin, bu maddeyle getirilmesinin daha uygun olacağını ve müdahilin de, suçtan mağdur olanın da, Yargıtaydaki duruşmanın safahatı hakkında bilgi sahibi olacağı kanaatindeyim. Böyle bir teklif sunuyorum. Bu teklifi arz ederek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerinde 1 adet önerge var; bu önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Haluk İpek

Eyüp Fatsa

 

Ankara

Ankara

Ordu

 

Recep Garip

Vahit Kirişçi

Ramazan Can

 

Adana

Adana

Kırıkkale

 

MADDE 2.- 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 316 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname taraflara ilgili dairece tebliğ olunur."

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN- Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)- Katılıyoruz.

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum.

MADDE 3. - 5.6.1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Cemaat vakıfları, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Vakıflar Genel Müdürlüğünün izniyle dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinebilirler ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler."

"Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN- Efendim, bu madde üzerinde gruplar adına ve şahıslar adına söz isteği?.. Yok.

Önerge de yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 15 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Mevkute sahibi, mesul müdür ve yazı sahibi haber kaynaklarını açıklamaya zorlanamaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde grupları ve şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi okunduğu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 1.7.1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1. - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına dayanılarak yapılacak ödemeler ile dostane çözüm bağlamında yapılacak ödemelere ilişkin olarak düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden istisnadır."

BAŞKAN - Madde üzerinde grupları ve şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi okunduğu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı  maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 22.4.1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Siyasî partiler, partiye üye olma yeterliğine sahip en az otuz Türk vatandaşı tarafından kurulur."

BAŞKAN - Madde üzerinde grupları ve şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi okunduğu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - Siyasî Partiler Kanununun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (2), (3) ve (5) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"2. Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar,

3. Taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar."

"5. Terör eyleminden mahkûm olanlar,"

BAŞKAN - Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu.

Buyurun Sayın Kutlu.

Süreniz 10 dakikadır.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 7 nci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Siyasî partiler, halk tarafından kurulan, yine, millet tarafından İktidara getirilen kurumlardır. Bu siyasî partilere üye olma koşullarını, partiler kendileri belirlemelidirler. Bu bakımdan, siyasî partilere üye olma koşullarının mümkün olduğu kadar kolaylaştırılması, hatta, kaldırılması gerektiği kanaatindeyim.

Kanun tasarısının geneli üzerinde yapılan görüşmelerde bu konuda bir değişiklik önergesi verileceği bildirildi ve bu değişiklik önergesinde ağır hapis veya taksirli suçlar hariç beş yıldan fazla hapis cezası getirilmesinin dil olarak daha doğru olduğu belirtildi. Ancak, böyle bir değişiklik yapıldığı zaman, 1 gün dahi ağır hapis cezası alınsa, kişinin siyasî partilere üye olması engellenmiş olacaktır ve siyasî partilere üye olmanın kolaylaştırılması amacından sapılmış olacaktır.

Bu düşüncelerle, önümüzdeki kanun maddelerinin çokluğunu da nazara alarak, fazla uzatmıyorum ve siyasî partilere üye olmanın önündeki bütün engellerin kaldırılması dileğiyle saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kutlu.

Sayın milletvekilleri, 7 nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır. Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tasarının 7 nci maddesinin üçüncü bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"3- Ağır hapis cezası ve taksirli suçlar hariç beş yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar."

 

Önder Sav

Oya Araslı

Eşref Erdem

 

Ankara

Ankara

Ankara

 

Mesut Değer

Algan Hacaloğlu

Güldal Okuducu

 

Diyarbakır

İstanbul

İstanbul

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet Önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önerge sahipleri, önergelerini açıklamak üzere söz istiyorlar mı, yoksa gerekçe mi okunsun efendim?

Ankara Milletvekili Sayın Sav, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; aslında, önergenin gerekçesini okutmakla yetinecektim; ama, Sayın Komisyon Başkanının ve Sayın Bakanın önergeye katılmamasını hayretle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Acaba ayrı fakültelerde mi okuduk, ayrı kanunları mı okuduk diye kendi kendime sormaktan kendimi alamıyorum. Herhalde bir değişik fakültede ben okudum, bir değişik fakültede Komisyon Başkanı ile Sayın Bakan okudu!

Türk Ceza Kanununun 13 üncü maddesini okuyorum: "Ağır hapis cezası müebbet veya muvakkattır." Türk Ceza Kanununun 11 inci maddesi ağır hapisle hapsi ayrı ayrı saymış ve ağır hapis cezasının bir seneden yirmidört seneye kadar olduğunu söylemiş. Biraz evvel konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsünün dediği gibi bir günlük ağır hapis olmaz arkadaşlar. Burada konuşurken düzgün konuşalım, ifademizi düzgün anlatalım, kanuna düzgün şekilde girelim. Böyle bir düzenleme fevkalade sakınca taşıyacaktır. "Taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis..."! Taksirli suçlarda ağır hapis yoktur arkadaşlar. Ben mi yanlış anlıyorum Sayın Bakan, ben mi yanlış anlıyorum Sayın Başkan? Lütfen, bu yanlışlığa düşmeyelim, bunu düzeltelim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sav.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman)- Sayın Başkan, şahsıma sataşma var, söz istiyorum.

BAŞKAN - Biz bir sataşma görmüyoruz efendim.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Efendim, bir hukukçu olarak konuyu bilmediğimizi söylediler.

BAŞKAN - Lütfen...

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Görülen bir çoğunlukla önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8.- Siyasî Partiler Kanununun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yukarıdaki fıkranın dışında kalan gerçek ve tüzelkişilerin her birinin bir siyasî partiye aynı yıl içinde ikimilyar liradan fazla kıymette aynî veya nakdî bağışta bulunması veya yayınları kullandırması yasaktır. Bağış veya bağışların, bağışta bulunana, yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasî partilerce bağış kabul edilemez."

BAŞKAN - Bu maddede grupların ve şahısların herhangi bir söz talebi yoktur; ancak, bir önerge vardır; bu önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Haluk İpek

Eyüp Fatsa

 

Ankara

Ankara

Ordu

 

Vahit Kirişçi

Recep Garip

Abdullah Torun

 

Adana

Adana

Adana

 

Madde 8.- Siyasî Partiler Kanununun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasında geçen "ikimilyar liradan fazla kıymette aynî veya nakdî bağışta bulunması" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya yayınları kullandırması" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 8 inci maddeyi kabul edilen önergeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. - Siyasî Partiler Kanununun 98 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Siyasî partilerin kapatılması davalarında kapatılmaya karar verilebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır."

BAŞKAN- Madde üzerinde, grupları ve şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Önerge de yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - Siyasî Partiler Kanununun 100 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Anayasada yazılı nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir siyasî partinin kapatılması davasının açılması,

a) Re'sen,

b) Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle,

c) Bir siyasî partinin istemi üzerine,

olur."

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - Siyasî Partiler Kanununun 102 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında geçen "kapatılması ya da" ibareleri madde metninden çıkarılmış ve maddenin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Siyasî parti, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu istemlerine karşı Anayasa Mahkemesine itiraz edebilir."

BAŞKAN - Bu madde üzerinde söz isteyen ?..Yok.

Önerge yok.

Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 12. - Siyasî Partiler Kanununun 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Anayasa Mahkemesi, söz konusu hükümlere aykırılık görürse bu aykırılığın giderilmesi için ilgili siyasî parti hakkında ihtar kararı verir. Bu yazının tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aykırılık giderilmediği takdirde, Cumhuriyet Başsavcılığı o siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması için Anayasa Mahkemesine re'sen dava açabilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen ?..Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 13. - Siyasî Partiler Kanununun 111 inci maddesine (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.

"d) 104 üncü maddeye göre verilen ihtar kararının gereğini yerine getirmeyerek partiyi Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakan sorumlular ile Devlet yardımından faydalanmayan siyasî partilerin sorumluları hakkında üç aydan altı aya kadar hafif hapis cezası,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen ?...Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Madde  kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 14. - 10.6.1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yukarıda yazılı haller dışında, bir ilin veya seçim çevresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü o seçim çevresinde ara seçim yapılır. Bu fıkra gereği yapılacak seçimlerde Anayasanın 127 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz."

BAŞKAN - Bu maddenin müzakeresinden önce 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.23

 

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.30

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - 8 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

3 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı :3) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon yerinde.

Hükümet yerinde.

Tasarının 14 üncü maddesini okutmuştum.

Madde üzerinde, şu ana kadar, söz istemi yok.

Madde üzerinde bir önerge var; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 14 üncü maddesiyle 10.6.1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 7 nci maddesine eklenmesi öngörülen fıkranın ikinci cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Dengir Mir Mehmet Fırat

Zülfü Demirbağ

 

Ankara

Mersin

Elazığ

 

 

Afif Demirkıran

 

 

 

Batman

 

 

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, 14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 15. - 10.6.1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11 inci maddesinin (f) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"1. Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar,"

"3. Terör eylemlerinden mahkûm olanlar,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

15 inci maddeyi, okunduğu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. - Milletvekili Seçimi Kanununun 39 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "altmışıncı günü" ibaresi "doksanıncı günü" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. - 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 5. - Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel nitelikleri ile 174 üncü maddesinde belirtilen inkılap kanunlarının korunması hükümlerine, millî güvenliğe ve kamu düzenine, genel sağlık ve genel ahlâka aykırı olarak; Türkiye Cumhuriyetinde ırk, din, mezhep ve bölge farklılığı veya bunlara dayanarak azınlık yaratmak ve Türkiye Cumhuriyetinin üniter Devlet yapısını bozmak; Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini, çalışmalarını veya anılarını kötülemek veya küçük düşürmek ya da başkalarının hürriyetlerini kısıtlamak amacıyla, dernek kurulamaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18. - Dernekler Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Dernekler, Türkiye Cumhuriyetinin resmî kurumlarıyla yazışmalarında Türkçe kullanırlar."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19. - Dernekler Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Fiil ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler derneklere üye olabilirler."

BAŞKAN - Bu madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart.

Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, bir yanlışlık var; tasarının 19 uncu, Komisyon metninin 21 inci maddesi üzerinde bir değişiklik önergesi verdik; orada söz alacağım.

BAŞKAN - 21 inci maddede söz alacaksınız.

ATİLLA KART (Konya) - Anayasa Komisyonunun sunmuş olduğu 21 inci madde hakkında değişiklik önergemiz var, 21 inci maddede konuşacağım.

BAŞKAN - Efendim, biz, şu anda 19 uncu maddeyi müzakere ediyoruz.

ATİLLA KART (Konya) - Ben 21 inci maddede söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - O zaman, söz isteğinizi geri alıyorsunuz.

ATİLLA KART (Konya) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - 19 uncu madde üzerinde herhangi bir söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 20. - Dernekler Kanununun 18 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

"Tüzel kişinin üye olması halinde, yönetim kurulu başkanı veya temsille görevlendireceği kişi oy kullanır. Bu kişinin başkanlık veya temsil görevi sona erdiğinde, tüzel kişi adına oy kullanacak kimse yeniden belirlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...  20 nci madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 21. - Dernekler Kanununun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 44. - Dernekler tarafından yapılan bildiri, beyanname ve benzeri yayınlar, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine aykırı ve Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozucu mahiyette veya suç işlemeye veya ayaklanmaya veya isyana teşvik edici bir nitelik taşıdığı veya Devletin gizli belgelerini açıklamak veya başkalarının şöhret veya haklarına, özel ve aile hayatlarına tecavüz etmek amacına yönelik bulunduğu takdirde, mahallin en büyük mülkî amirinin emriyle toplattırılabilir. Mahallin en büyük mülkî amiri bu kararını yirmidört saat içinde asliye ceza hâkimliğine bildirir. Hâkim, mülkî amirin bu kararını en geç kırksekiz saat içinde inceleyerek karara bağlar. Bu süre içinde bir karar verilememesi hâlinde mahallî mülkî amirin kararı hükümsüz sayılır.

Yukarıdaki hüküm siyasî partiler hakkında uygulanmaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

Sayın Kart, bu maddeyle ilgili söz isteğiniz vardı.

CHP Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun.

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hükümet tasarısının 19 uncu maddesi, Komisyonun 21 inci maddesine ilişkin olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilmiş olan değişiklik önergesi konusundaki düşüncelerimizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, mevcut Dernekler Yasasının 5 inci maddesi, kurulması yasak olan dernekleri düzenleyen bir maddedir. Bu maddenin 8 inci bendinde ise şu şekilde bir düzenleme var: "Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini, çalışmalarını veya anılarını kötülemek veya küçük düşürmek amacıyla dernek kurulamaz"

Getirilen tasarı ise, 44 üncü maddede düzenlemesi yapılan, bildiri yayımlanmasıyla ilgili olarak, derneklerin yayımlayacağı bildirilerle ilgili olarak yapılan düzenlemeleri içeriyor. Bu kapsamda da, doğaldır ki, kurulması yasak olan derneklerin faaliyetleriyle paralellik sağlamak gerekiyor. Başka bir anlatımla, kurulması yasak olan bir derneğin faaliyetleri esnasında yayımlayacağı bildirilerde de, 5 inci maddedeki kısıtlamaların bildiri yayımlanması aşamasında da geçerli olması gerekiyor. Bu sebepledir ki, biz, 44 üncü maddede yapılacak düzenleme esnasında, inkılap kanunlarındaki o hassasiyetimizle beraber, Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini ve çalışmalarını kötülemeye yönelik olmak üzere bildiri yayımlanamayacağı yolundaki hükmün 44 üncü maddeye de ithalini doğal olarak talep ettik. Bu, aynı zamanda, hukuk tekniğinin de bir gereği. Bu paralelliği sağlamadığımız takdirde, uygulamada istikrarsızlığın doğması, birtakım tereddütlerin doğması kaçınılmazdır. Sanki, kurulması yasak olan dernekler dışında, bildiri yayımlanması aşamasında, bu tür faaliyetlerde bulunulabileceği gibi, istismara yönelik, yorumdan kaynaklanan birtakım uygulama yanlışlıkları doğabilir. Bu sebeple, Sayın Bakanımızın bu konudaki hassasiyetini de biliyoruz, o sebeple de kendilerine ayrıca teşekkür ediyoruz; hatta, komisyon çalışmaları esnasında, bu konunun gündeme getirilebileceğini, ithal edilebileceğini de ifade ettiler; ama, bu ithali sağlayamadık.

Bu sebeple, uygulamada doğabilecek tereddütleri gidermek, uygulamada doğabilecek istikrarsızlıkları gidermek ve daha da önemlisi, hukuk tekniği anlamında paralellik sağlamak amacıyla, bu değişiklik önergemizin kabul edilmesinde yarar görüyoruz.

Takdirlerinize saygıyla sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

Başka söz istemi yok; ancak, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 

Madde 21 - Dernekler Kanununun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 44 - Dernekler tarafından yapılan bildiri, beyanname ve benzeri yayınlar, Anayasada belirtilen cumhuriyetin temel niteliklerine ve 174 üncü maddede sıralanan inkılap kanunlarının korunması hükümlerine aykırı; devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozucu mahiyette veya suç işlemeye, ayaklanmaya, isyana teşvik edici bir nitelik taşıdığı veya devletin gizli belgelerini açıklamak, Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini ve çalışmalarını küçük düşürmek ve kötülemek veya başkalarının şöhret ve haklarına, özel ve aile hayatlarına tecavüz etmek amacına yönelik bulunduğu takdirde, mahallin en büyük mülkî amirinin emriyle toplattırılabilir. Mahallin en büyük mülkî amiri bu kararını yirmidört saat içinde asliye ceza hâkimliğine bildirir. Hâkim, mülkî amirin bu kararını en geç kırksekiz saat içinde inceleyip karara bağlar. Bu süre içinde bir karar verilememesi halinde, mahallî mülkî amirin kararı hükümsüz sayılır.

Yukarıdaki hüküm siyasî partiler hakkında uygulanmaz.

 

Oya Araslı

Haluk Koç

Oğuz Oyan

 

Ankara

Samsun

İzmir

 

Hüseyin Güler

 

Atilla Kart

 

Mersin

 

Konya

 

BAŞKAN - Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Efendim, hem önergedeki hassasiyetlere hem de önergenin kendisine katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

Bu nedenle, önergeyi okutup, Komisyona soracağım. Komisyon, önergeye salt çoğunlukla; yani, 13 üyeyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini, devamındaki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Dengir Mir Mehmet Fırat

Zülfü Demirbağ

 

Ankara

Mersin

Elazığ

 

 

Afif Demirkıran

 

 

 

Batman

 

 

Madde 22.- 18.1.1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Milletvekili Seçimi Kanununun 7 nci maddesinin son fıkrası gereğince yapılan seçimler hariç, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahallî idareler organlarına veya bu organların üyeliklerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birleştirilir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye, yukarıda ifade ettiğim salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Evet efendim, çoğunluğumuz var, katılıyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, bu yeni bir madde önerisi, önerge değil; önerge muamelesi yapamazsınız.

BAŞKAN - Şimdi, Komisyonun salt çoğunlukla katılmış olduğu önerge üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açıyorum; gruplar adına söz isteyen olduğu takdirde söz vereceğim, şahsı adına söz isteyenlere de, ayrıca, İçtüzük gereğince söz vereceğim, Komisyon ve Hükümet de, elbette ki görüşünü açıklayacaktır.

Söz isteyen var mı?

ÖNDER SAV (Ankara) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav; buyurun.

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; yapılmak üzere olan bir yanlışlık düzeltildiği için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olarak memnuniyetimi ifade etmek istiyorum.

Bir başka kanunda değişiklik yapılmasını gerektirecek önergenin, yeni bir madde hükmünde mütalaa edilmesi gerekir ve yaptığımız gibi, müzakere açılması gerekir.

Şimdi, getirilen teklif, verilen önerge, mahallî idareler seçimleriyle ilgili kanunda bir değişiklik getiriyor. "Milletvekili Seçimi Kanununun 7 nci maddesinin son fıkrası gereğince yapılan seçimler hariç" deniliyor. Hangi son fıkrası diye Komisyona soruyorum: Acaba, biraz önce kabul edilen, dün benimsenmiş olan, Anayasanın 78 inci maddesine son fıkra olarak eklediğimiz fıkrayı mı kastediyor Komisyon yoksa, mevcut, elimizdeki 2839 sayılı Kanunun "genel seçimlere bir yıl kala ara seçim yapılamaz" diye biten son fıkrasını mı kastediyor? Eğer, dün yapılan anayasa değişikliğine göre, bugün yapılan düzenlemedeki son fıkrayı kastediyorsa, yine, bir hukuk trajedisi işliyor demektir. Henüz, anayasa değişikliği yürürlüğe girmedi. Yürürlüğe girmemiş, akıbetinin ne olacağı belli olmayan bir değişikliğe göre, biz, burada, Anayasanın değişen bu hükmüne göre, hem de bir başka kanunda değişiklik yaparak, hüküm ifade edecek hale sokmaya çalışıyoruz. Bu hukukî yanlışlıktan dönülmesini rica ediyorum. Demin söylediğim, ağır hapisteki hukuk trajedisi burada da işlenmesin diye rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim.

Başka söz isteyen?.. Yok.

Başka söz isteyen olmadığına göre, Komisyonun katıldığı ve yeni madde niteliğinde olan 22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, bu durumda, elimizdeki 22 nci maddeyi 23 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 23. - 1.11.1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 1. - Bu Kanunun amacı, Türk vatandaşlarının ve Türkiye'de ikâmet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile başvurma haklarının kullanılma biçimini düzenlemektir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Herhangi bir değişiklik önergesi yok.

22 nci maddeyi 23 üncü madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi de 24 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 24. - Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 2. - Bu Kanun, Türk vatandaşları ve Türkiye'de ikâmet eden yabancılar tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi ile idarî makamlara yapılan dilek ve şikâyetler hakkındaki başvuruları kapsar."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Herhangi bir önerge yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi 25 inci madde olarak okutuyorum:

MADDE 25. - Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Türkiye'de ikâmet eden yabancılar karşılıklılık esası gözetilmek ve dilekçelerinin Türkçe yazılması kaydıyla bu haktan yararlanabilirler."

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Önerge yok.

24 üncü maddeyi 25 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 25 inci maddeyi 26 ncı madde olarak okutuyorum:

MADDE 26. - Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 4. - Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikâmetgâh adresinin bulunması gerekir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

25 inci maddeyi 26 ncı madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi 27 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 27. - Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 7. - Türk vatandaşlarının ve Türkiye'de ikâmet eden yabancıların kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri konusunda yetkili makamlara yaptıkları başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlemin safahatı hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak cevap verilir. İşlem safahatının duyurulması halinde alınan sonuç ayrıca bildirilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

26 ncı maddeyi 27 nci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 27 nci maddeyi 28 inci madde olarak okutuyorum:

MADDE 28. - Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8. - Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen dilekçelerin, Dilekçe Komisyonunda incelenmesi ve karara bağlanması altmış gün içinde sonuçlandırılır. İlgili kamu kurum veya kuruluşları Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonunca gönderilen dilekçeleri otuz gün içinde cevaplandırır. İnceleme ve karara bağlamanın esas ve usulleri Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde gösterilir

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Herhangi bir önerge yok.

27 nci maddeyi 28 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi 29 uncu madde olarak okutuyorum:

MADDE 29. - 5.12.1990 tarihli ve 3686 sayılı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Komisyon, başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlem hakkında başvuru sahibine en geç altmış gün içinde bilgi verir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

28 inci maddeyi 29 uncu madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi 30 uncu madde olarak okutuyorum:

MADDE 30. - 22.11.1990 tarihli ve 3682 sayılı Adlî Sicil Kanununun 5 inci maddesinin kenar başlığı "Adlî sicil bilgilerini verebilecek merciler ve küçükler hakkında uygulanacak esaslar" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Onsekiz yaşından küçükler hakkında adlî sicile geçirilen bilgiler; ancak, soruşturma ve kovuşturma konusu olan işler sebebiyle Cumhuriyet savcıları ve mahkemelerce veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği seçimleri ile ilgili olarak yetkili seçim kurullarınca istendiği takdirde verilir. Bu bilgiler başka herhangi bir iş ve konu için kullanılamaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

29 uncu maddeyi 30 uncu madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi 31 inci madde olarak okutuyorum:

MADDE 31. - Adlî Sicil Kanununun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8. - Cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren;

a) Kabahatten mahkûmiyet halinde, diğer bir cürüm veya kabahatten dolayı bir yıl içinde,

b) Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile beş yıldan fazla ağır hapis ve hapis cezasına mahkûmiyetler on yıl içinde,

c) Beş yıl veya daha az ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasına mahkûmiyet halinde diğer bir cürümden dolayı beş yıl içinde,

d) (b) bendindeki suçlara mahkûmiyetlerin; suçu işlediği zaman onsekiz yaşını doldurmamış olan küçükler hakkında verilmesi halinde diğer bir cürümden dolayı beş yıl içinde,

e) (c) bendindeki suçlara mahkûmiyetlerin suçu işlediği zaman onsekiz yaşını doldurmamış olan küçükler hakkında verilmesi halinde diğer bir cürümden dolayı iki yıl içinde,

Evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkûm olunmadığı takdirde ilgilinin, Cumhuriyet savcısının veya Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince duruşma yapılmaksızın adlî sicildeki kaydın çıkartılmasına karar verilir. Ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde ise, bu tarih esas alınır. Bu kararların bir örneği Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gönderilir.

Kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucu suç olmaktan çıkarılan veya idarî nitelikte cezaya dönüştürülen suçlarla ilgili bilgiler Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce re'sen adlî sicil kayıtlarından çıkartılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

30 uncu maddeyi 31 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi 32 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 32. - 15.12.1990 tarihli ve 430 sayılı Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Olağanüstü Hâlin Devamı Süresince Alınacak İlâve Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin (c) bendinin birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Hükümlü veya tutuklulardan, olağanüstü hâl ilânına neden olan suçların soruşturmasında ifadelerine başvurulması gerekenler, yer gösterme, yüzleştirme, teşhis, tıbbî muayene gibi cezaevinde yapılacak ifade almanın yeterli olmayacağı durumlarda, Olağanüstü Hâl Bölge Valisinin teklifi üzerine yetkili Cumhuriyet Başsavcısının talebi ve hâkimin kararı ile, her defasında dört günü geçmemek üzere ceza infaz kurumu veya tutukevinden alınabilir. Bu süre hükümlülük veya tutuklulukta geçmiş sayılır. Hâkim her defasında karar vermeden önce hükümlü veya tutukluyu dinler. Hükümlü veya tutuklu ceza infaz kurumu veya tutukevinden alındıktan sonra da yasal konumunun gerektirdiği haklardan yararlanır. Ceza infaz kurumu veya tutukevinden ayrılış ve dönüşlerinde hükümlü veya tutuklunun sağlık durumu doktor raporu ile tespit edilir."

BAŞKAN - 31 inci madde 32 nci madde olarak okundu.

Madde üzerinde söz isteyen?..

Buyurun Sayın Yarbay.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan bu madde, demokratikleşme paketine aykırı diye düşünüyorum; çünkü, Türkiye gibi bir yerde, teknolojinin geliştiği bir yerde, dört günlük bir süre yüzleştirme, teşhis, tıbbî muayene gibi konular için yeterlidir; daha uzağa bir yere götürmeye gerek yoktur.

Bu dört günün bir sınırı da yok; bir defa demiyor, her defasında dört gün, dört gün uzatılır diyor. Bence, bu demokratikleşmeyle ilgili hususta önemli bir engel teşkil edecektir. O sebeple, sadece bir dört günlük süre yeterlidir diye düşünüyorum.

Görüşlerimi arz etme fırsatını verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yarbay.

Sayın milletvekilleri, 32 nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 32 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde ifade edilmesini ve "gibi" sözcüğü yerine "nedeniyle" sözcüğünün getirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Hükümlü veya tutuklulardan, olağanüstü hâl ilânına neden olan suçların soruşturulmasında ifadelerine başvurulması gerekenler, yer gösterme, tıbbî muayene ve cezaevinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan yüzleştirme hallerinde, Olağanüstü Hal Bölge Valisinin teklifi üzerine yetkili Cumhuriyet Başsavcısının talebi ve hâkimin kararıyla, her defasında dört günü geçmemek üzere ceza infaz kurumu veya tutukevinden alınabilir."

 

Oya Araslı

Haluk Koç

Oğuz Oyan

 

Ankara

Samsun

İzmir

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Deveciler

Atilla Kart

 

İzmir

Balıkesir

Konya

 

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tasarının 32 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz değişiklik önergemizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemiz hakkındaki düşüncelerimizi açıklamadan evvel, olağanüstü hali yaratan sebep ve şartların bir defa daha doğmaması temennisiyle -özellikle bunu belirterek, vurgulayarak- görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Bilindiği gibi, bu konuda, mevcut yasada on günlük bir süre düzenlemesi varken, tasarıyla bu süre önce yedi güne, daha sonra komisyon görüşmeleri esnasında da dört güne inmiştir. Biz, bu değişikliği, demokratikleşme anlamında, son derece yararlı gördüğümüzü hemen ifade etmek istiyoruz; ancak, burada, değişiklik önergemizde açıkladığımız üzere, bir hatalı, yanlış ifadeden kaynaklanan ve sonuçta, demokratikleşme anlamında olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir kelime konusundaki hassasiyetimizi ifade etmek amacıyla bu önergeyi vermiş bulunuyoruz.

Getirilen önergeyle, kişi güvenliğini sağlamak konusunda tasarıda getirilmiş olandan daha kapsamlı ve daha etkin bir korumanın sağlanması amaçlanmıştır; çünkü, biliyorsunuz tasarıda kullanılan "gibi" ifadesi, hangi anlamda kullanılan ifade bu; hemen bakıyoruz: "Yer gösterme, yüzleştirme, teşhis, tıbbî muayene gibi" ifadesi, sonuçta uygulamada yorumlara yol açabilecek ve bazı uygulamalarda da istismar edilebilecek bir kavram. Biz, bu türlü istismarlara yol açılmaması ve istikrarsızlığa yol açılmaması sebebiyle, tasarıdaki "gibi" kelimesinin çıkarılarak "nedeniyle" sözcüğünün eklenmesinin çok daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Bu taktirde, cezaevinden alınma konusunda tahdidi bir düzenleme yapılmış olacaktır, zaten ulaşılmak istenilen amaç da budur; çünkü, öyle bir tahdidi düzenleme getirilmediği takdirde, bunun uygulamada yargı görevlileri dışında daha çok idarî görevliler tarafından maalesef, istismar edildiğini çok iyi biliyoruz. Özellikle güneydoğudaki failî meçhul olaylar döneminde bunun çok büyük sıkıntıları yaşandı, çok büyük acıları görüldü.

Bu sebeple, Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda göstermiş olduğu duyarlılığın AK Parti Grubu tarafından da gösterileceği düşüncesiyle ve temennisiyle, bu önergemiz doğrultusunda tasarının değişmesinin yine demokratikleşme anlamında yararlı olacağını düşünüyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kart.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Genel Kurulumuzun takdirine bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, verilen önergede itiraz edilen kısım "gibi" sözcüğüdür.

OYA ARASLI (Ankara) - Evet.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Eğer, "gibi" sözcüğünün çıkması tarzında, sadece bu kelimenin çıkması tarzında önergeyi düzeltirseniz, o zaman şöyle olacak: "Hükümlü veya tutuklulardan, olağanüstü hâl ilânına neden olan suçların soruşturmasında ifadelerine başvurulması gerekenler, yer gösterme, yüzleştirme, teşhis, tıbbî muayene, cezaevinde yapılacak ifade almanın yeterli olmayacağı durumlarda..." Böylece sınırlandırmış oluyoruz. "...gibi" sözcüğünün...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İstenilen bu...

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Evet; ama, önerge, bu metni biraz daha daraltıcı bir ifadedir. Sadece "gibi" sözcüğünün çıkarılması tarzında bir önerge olursa, önergeye katılırız.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Anlaşılmıştır... Evet...

OYA ARASLI (Ankara) - Hayır...

BAŞKAN - Efendim, o konuda karşılıklı bir yaklaşma var; eğer bir düzenleme yapacaksanız, Başkanlık, bu konuda yardımcı olmak bakımından, 5 dakika ara verebilir efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, ihtiyaç yoktur efendim.

Hükümet talebe uymuştur; oya sunarsınız, işte o kadar...

BAŞKAN - Talebe uymuyor efendim... O önerge tam uygun değil...

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, burada bir şey eksik; onu tasrih edeyim; burada, bir ihtimal eksik.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, önergeyi konuşuyoruz...

BAŞKAN - Sayın hükümet, beraber bir metin hazırlama imkânınız varsa...

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - 5 dakika ara verebiliriz Sayın Başkan.

OYA ARASLI (Ankara) - Bir bakalım efendim.

BAŞKAN - Bu imkânı sağlamak amacıyla -elbette ki, iktidar ile muhalefet, uygun olan her şeyi beraberce yapacaktır- Başkanlık olarak, 10 dakika ara veriyoruz efendim.

 

Kapanma Saati : 18.11

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.45

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu),Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - 8 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

3 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı :3) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon yerinde.

Hükümet yerinde.

Tasarının 32 nci maddesi üzerinde verilen Ankara Milletvekili Oya Araslı ve arkadaşlarının önergesi üzerindeki görüşmelerde kalmıştık. Anlaşma sağlanan bir önerge var; bu önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 32 nci (yeni) maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hükümlü veya tutuklular, olağanüstü hal ilanına neden olan suçların soruşturulmasında ifade alma, yer gösterme, yüzleştirme, teşhis ve tıbbî muayene için Olağanüstü Hal Bölge Valisinin teklifi üzerine, yetkili cumhuriyet başsavcısının talebi ve hâkimin kararı ile, her defasında dört günü geçmemek üzere ceza infaz kurumu veya tutukevinden alınabilir.

 

Oya Araslı

Atilla Kart

Ali Kemal Deveciler

 

Ankara

Konya

Balıkesir

 

Feridun Ayvazoğlu

 

Yılmaz Kaya

 

Çorum

 

İzmir

 

BAŞKAN - Okunan  önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL  ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 32 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi 33 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 33. - 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245 inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz."

BAŞKAN - Şimdi, 33 üncü madde olarak okunan eski 32 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Herhangi bir söz isteği ve önerge olmayan 32 nci maddeyi 33 üncü madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 33 üncü madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 33 üncü maddeyi 34 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 34. - 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 91. - Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere uluslararası faaliyette ve işbirliğinde bulunabilirler, yurt dışında şube açabilirler ve yurt dışında kurulmuş dernek veya kuruluşlara üye olarak katılabilirler."

BAŞKAN - 33 üncü madde 34 üncü madde olarak okunmuştur.

Bu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Herhangi bir önerge yok.

33 üncü maddeyi 34 üncü madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 34 üncü maddeyi 35 inci madde olarak okutuyorum:

MADDE 35. - Türk Medenî Kanununun 92 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 92. - Yabancı dernekler, uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen hallerde ve karşılıklı olmak koşuluyla Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının izniyle Türkiye'de faaliyette ve işbirliğinde bulunabilirler, şube açabilirler, üst kuruluşlar kurabilir ve kurulmuş üst kuruluşlara katılabilirler."

BAŞKAN - Efendim, 35 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Sayın milletvekilleri, 34 üncü maddeyi 35 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 34 üncü madde 35 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Şimdi, ek maddeyi okutuyorum:

EK MADDE - Bu Kanunun 34 üncü maddesi hükmü, dernek ve vakıf dışındaki diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar hakkında  da uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, ek madde üzerinde bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının ek maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Haluk İpek

Eyüp Fatsa

 

Ankara

Ankara

Ordu

 

Recep Garip

Vahit Kirişçi

Ramazan Can

 

Adana

Adana

Kırıkkale

 

"Madde 36.- Bu Kanunla değiştirilen Türk Medenî Kanununun 92 nci maddesi hükmü, dernek ve vakıf dışındaki diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar hakkında da uygulanır."

BAŞKAN - Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Ek maddeyi 36 ncı madde olarak, kabul edilen önerge doğrultusunda, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, şimdi 35 inci maddeyi 37 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 37. - 7.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 34 üncü maddesi, 16.6.1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun 11 ve 12 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

35 inci maddeyi 37 nci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 35 inci madde 37 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Komisyon Başkanının bir söz isteği var; buyurun.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Efendim, İçtüzüğümüzün 88 inci maddesi çerçevesinde, tasarının son 2 maddesini bir defaya mahsus olmak üzere Komisyona geri çekiyoruz.

BAŞKAN- Komisyonun bu isteği İçtüzüğümüzün 88 inci maddesi gereğince kabul edilmiştir; iki maddeyi bir defaya mahsus olmak üzere iade ediyoruz.

Sayın Komisyon, aldığımız karar çalışmaların bitimine kadardır; yani, bu geri çektiğiniz maddeleri hemen hazırlayıp...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Bugün yetiştiremeyiz efendim.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, görüşülecek başka bir konu kalmadığından, alınan karar gereğince, denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 12 Aralık 2002 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.56