Genel Kurul Belgesi BIM T genel kurul şablonu.dot dino 2 2 2002-10-01T14:06:00Z 2002-10-11T14:36:00Z 2002-10-11T14:36:00Z 11 5763 32851 TBMM 273 65 40343 9.3821 Comments 21 6 nk 6 nk 0

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

1 Ekim 2002 Salı

BAŞKAN: Ömer İZGİ

KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci Dönem 5 inci Yasama Yılının Birinci Birleşimini açıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarımı İstiklâl Marşına davet ediyorum.

(İstiklâl Marşı)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, demokrasi, ulusun kendi kendini yönetmesidir. Bu yönetim işini de, iradesini açığa vurarak, seçtiği parlamentoyla yapar. Gerçek bir demokraside, her yurttaşın, kendi isteği ve bilinci üzerinde yükselen devleti denetleme ve ondan hesap sorma hakkı vardır. Demokrasinin kuralları yerleştikçe, bu denetim mekanizmaları da gelişir ve zenginleşir, sivil toplum kuruluşlarının etkileri artar; hatta, bir Batı ülkesinde olduğu gibi, her yurttaşın, parlamentoca kabul edilen bütün yasalar hakkında, anayasaya aykırılık savıyla, doğrudan doğruya dava açması gibi olanaklar da doğabilir; ama, bütün demokrasilerde yurttaş denetiminin en somut ve belirgin biçimde kendini göstermesi parlamento seçimleriyle olur. Yurdumuzda da, ulusumuzun siyasal mekanizmalar üzerindeki en önemli denetim yetkisi genel seçimlerle gerçekleşmektedir.

Türkiye ve dünya olaylarındaki yeni gelişmeler, bazı önemli siyasal sorunların ulusumuzun oyuyla çözülmesi gereğini Yüce Meclisimize göstermiştir.

Ender görülmüş ölçüde son derece verimli çalışan, bu özelliğiyle Türk Parlamento tarihinde çok onurlu ve yüksek bir yere erişen 21 inci Dönem milletvekillerimizin, yaptıkları işleri ulusun kararına sunma kanısına varmaları, elbette, son derece yerinde bir davranıştır. Bu bakımdan, 31 Temmuz 2002 günü, 449 kabul oyuyla, 3 Kasım 2002 tarihinde milletvekili genel seçiminin yapılması kararlaştırılmıştır. Yüce Meclisimizin seçimlerin Anayasamızda öngörülen sürenin bitiminden önce yapılması konusundaki iradesi, yine, anayasal hakkına dayanarak, açık ve seçik biçimde belirtilmiştir. Bu kararın gereği olarak, milletvekili genel seçimine ilişkin kurallar işlemeye başlamıştır. Ulusumuz ve siyasal partilerimiz büyük bir olgunlukla seçimlere hazırlanmaktadır. Bu büyük ve görkemli irade bizim değil, ulusumuzun isteğinin göstergesidir.

Sonuç olarak, çok yakında, ulusumuz, kayıtsız, koşulsuz sahip olduğu egemenlik yetkisini kullanıp, kendisini temsil edecek yeni vekillerini seçip, Yüce Parlamentosuna gönderecektir.

Çok kısa sürecek olan Beşinci Yasama Yılında, ulus temsilcileri olarak bizlerin, verdiğimiz erken seçim kararı için en doğru olanı yerine getireceğimizden hiç kuşkum bulunmamaktadır. Bütün arkadaşlarımın bu bilince sahip olduklarını düşünerek, yeni yasama yılında 21 inci Dönemin onurunu son güne kadar artıracak başarılı çalışmalarıyla taçlandırmalarını diler, bugüne kadarki verimli çalışmalarınızdan dolayı hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

Değerli milletvekilleri, her yasama yılını açışımızda, usulümüz gereği, bu toplantı törensel bir toplantı olur, ondan sonra da birleşimi kapar idik. Ancak, bugün, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları var. Şimdi onlara geçiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi, Doğru Yol Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre, ayrı ayrı verilmiş önergeleri var. Önce önergeleri Başkanlığa geliş sırasına göre okutacağım, sonra işleme alacağım. Aynı mahiyette olduğundan söz konusu önergelerin işlemlerini birlikte yapacağım ve sonra da oylayacağım.

Şimdi önerileri okutuyorum:

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamadığından aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                        Salih Kapusuz

AK Parti Grup Başkanvekili

Öneri: Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 Kasım 2002 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçimlerinin kesin sonuçlarının 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyonlarından ilanını takip eden 5’inci gün saat 15.00’de toplanmak üzere tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – İkinci öneriyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 1 Ekim 2002 Salı günü yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                            Turhan Güven

Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili

Öneri: 3 Kasım 2002 Pazar günü yapılacak olan milletvekili genel seçimlerinde siyasî partilerin seçim çalışmalarını yapabilmelerine imkân sağlamak amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Üçüncü öneriyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 1 Ekim 2002 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, grubumuzun ekteki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Koray Aydın Mehmet Şandır      İsmail Köse

            Ankara              Hatay           Erzurum

MHP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili

Öneri: Türkiye Büyük Millet Meclisi 22 nci Dönem Milletvekili Erken Genel Seçiminde siyasî partilerin seçim çalışmalarını yapabilmelerini temin etmek amacıyla TBMM’nin 1 Ekim 2002 tarihinden itibaren tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN- 3’ü de aynı mahiyette olduğu için öneriler birleştirilmiştir.

Şimdi, bu öneriler üzerinde, İçtüzüğümüzün 63 üncü maddesine göre, en fazla 10 dakikayı geçmemek üzere, 2 aleyhte, 2 de lehte milletvekili arkadaşımıza söz vereceğim. Ancak, bize gelen başvurulara göre, hem aleyhte hem de lehte söz isteyenlerin sayısı 2’den fazla. Geliş sıraları aynı ana rastlayan bu arkadaşlarımızdan hangisinin konuşacağı, elbette ki, her zaman yaptığımız uygulama gibi, kurayla tespit edilecektir.

Şimdi, önce, lehte ve aleyhte söz isteyenlerin adlarını, tutanaklara geçmesi bakımından okutacağım.

Lehte söz isteyenlerin adlarını okutuyorum:

Lehinde söz isteyenler:

1- Bülent Arınç                  (Manisa)

2- Turhan Güven                  (Mersin)

3- Abdulsamet Turgut                   (Diyarbakır)

4- Akif Serin                   (Mersin)

5- Mahmut Erdir                  (Eskişehir)

6- Salih Dayıoğlu                  (İzmir)

7- Hasan Özgöbek                  (Uşak)

8- Mustafa İlimen                  (Edirne)

9- Turhan İmamoğlu                  (Kocaeli)

10- Gönül Saray Alphan                  (Amasya)

11- Gaffar Yakın                                    (Afyon)

12- Tarık Cengiz                                    (Samsun)

13- Halit Dikmen                                    (Aydın)

14- Numan Gültekin                  (Balıkesir)

15- Esvet Özdoğu                                    (Ankara)

16- Cahit Savaş Yazıcı                  (İstanbul)

17- Bekir Gündoğan                  (Tunceli)

18- Halil Çalık                                    (Kocaeli)

19- Çetin Bilgir                                    (Kars)

20- Cafer Tufan Yazıcıoğlu                  (Bartın)

21- Burhan Bıçakçıoğlu                  (İzmir)

22- İsmail Köse                                    (Erzurum)

BAŞKAN – Adları okunan 22 arkadaşımdan yalnız Sayın İsmail Köse kuraya giremeyecektir; çünkü, onların başvuru saati 13.30’dur. Halbuki, diğer 21 arkadaşım 11.55’te başvuruda bulundukları için, kuraya, o 21 arkadaşımız girecektir.

Şimdi, aleyhte söz isteyen arkadaşlarımı okutuyorum:

Aleyhte söz isteyen milletvekilleri:

1- Veysel Candan                                     (Konya)

2- Burhan Bıçakçıoğlu                  (İzmir)

3- Cafer Tufan Yazıcıoğlu                  (Bartın)

4- Çetin Bilgir                                    (Kars)

5- Halil Çalık                                    (Kocaeli)

6- Bekir Gündoğan                                    (Tunceli)

7- Esvet Özdoğu                                    (Ankara)

8- Numan Gültekin                                    (Balıkesir)

9- Tarık Cengiz                                    (Samsun)

10- Halit Dikmen                                    (Aydın)

11- Gaffar Yakın                                    (Afyon)

12- Gönül Saray Alphan                  (Amasya)

13- İhsan Çabuk                                    (Ordu)

14- Edip Özgenç                                    (Mersin)

15- Kemal Vatan                                    (İzmir)

16- Abdulsamet Turgut                  (Diyarbakır)

17- Akif Serin                                    (Mersin)

18- Mahmut Erdir                                     (Eskişehir)

19- Salih Dayıoğlu                                    (İzmir)

20- Mustafa İlimen                                    (Edirne)

21- M.Turhan İmamoğlu                  (Kocaeli)

22- Ahmet Cemil Tunç                  (Elazığ)

23- Lütfü Esengün                                    (Erzurum)

24- Lütfi Yalman                                    (Konya)

25- Fethullah Erbaş                                    (Van)

26- Mehmet Zeki Okudan                  (Antalya)

27- Hüsamettin Korkutata                  (Bingöl)

28- Mehmet Bekâroğlu                  (Rize)

29- Yasin Hatiboğlu                                    (Çorum)

BAŞKAN – Adları okunan 29 arkadaşımızdan Sayın Ahmet Cemil Tunç, Sayın Lütfü Esengün, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Fethullah Erbaş, Sayın Zeki Okudan, Sayın Hüsamettin Korkutata, Sayın Mehmet Bekâroğlu ve Sayın Hatiboğlu kuraya dahil edilmeyeceklerdir; çünkü, onların başvuru saati 12.05’tir, diğer 21 kişinin başvurusu 11.55’te yapılmıştır.

Şimdi, kura çekeceğiz, lehte söz isteyen arkadaşlarımın adları bu torbada...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir hususu arz etmek istiyorum: Dikkat edilirse, bazı isimler aynı önergenin hem lehinde hem aleyhinde söz istemişlerdir. Dolayısıyla, onun ikisinin birlikte değerlendirilmesi yanlış olur; ya lehte olacak ya aleyhte.

BAŞKAN – Kendilerine soracağız...

Cafer Tufan Yazıcıoğlu; lehte söz isteyenler arasında kurayla çıktı.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Burada mı, Sayın Başkan?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Arkadaşımız burada mı efendim?

BAŞKAN – Soracağız, soracağız.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Bir hakkın suiistimaline fırsat vermeyin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tarık Cengiz, Samsun milletvekili.

Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Bartın milletvekili, burada mı?..

Lehte mi söz istediniz efendim; burada öyle yazıyor?

CAFER TUFAN YAZICIOĞLU (Bartın) – Evet.(AK Parti sıralarından “Aleyhte de var” sesleri)

BAŞKAN – Peki efendim; lehinde söz isteğinizi yazdınız ve lehinde konuşacaksınız.

Sayın Tarık Cengiz, Samsun milletvekili?..

TARIK CENGİZ (Samsun) – Aleyhte.

BAŞKAN – O zaman sizi bu kuradan çıkaracağız.

Tekrar çekiyoruz:

Sayın Abdulsamet Turgut, Diyarbakır...

Sayın Turgut, burada mı?.. Burada lehte konuşacağınız yazılı; öyle mi efendim?

ABDULSAMET TURGUT (Diyarbakır) – Evet.

BAŞKAN – Lehte konuşacaksınız, peki.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – oylarına da bakacağız!

BAŞKAN – Şimdi, aleyhte söz isteyen arkadaşlarımızı tespit için kura çekimine geçtik: Tarık Cengiz.

Tarık Cengiz burada mı?..

TARIK CENGİZ (Samsun) – Aleyhte...

BAŞKAN – Lehte olanı sildik, aleyhte konuşacak.

Mustafa İlimen, Edirne Milletvekili, burada mı?..

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) – Buradayım.

BAŞKAN – Aleyhte konuşacaksınız?..

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) – Evet.

BAŞKAN – Peki efendim.

Böylece, lehte ve aleyhte söz almak isteyen arkadaşlarımızın adlarını kurayla belirlemiş olduk.

İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, lehte ve aleyhte ikişer üyeye söz verebileceğimden, iki üyeye sırasıyla söz verme işlemine geçiyorum.

Aleyhte söz isteyenlerden Samsun milletvekili Sayın Tarık Cengiz, buyurun efendim,

TARIK CENGİZ (Samsun) – Söz hakkımı Sayın Gaffar Yakın’a devrediyorum.

Buyurun Sayın Yakın.

Süreniz 10 dakika.

GAFFAR YAKIN (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 inci Dönem milletvekilleri olarak yeni bir dönemi açıyoruz bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni bir dönemi başlatıyor ve inanıyorum ki, Türk siyaset tarihinde ve Türk Devletinin idare anlayışında, yönetiminde artık yeni bir dönem başlayacak. Türk siyasî hayatının ve lider oligarşisinin artık değiştiği, milletvekillerinin artık gerçekten milletin vekili olduğu ve gerçekten demokrasinin işlediği yeni bir dönem başlayacak ve bu dönemde artık insanlar iki yüzlü, çok yönlü, yan cebime koy politikalarını değil Türkiye gerçeklerini, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Türk halkının yüzüne en acı gerçekleri, Churchille’in yaptığı gibi “ben size ölmeyi, felaketleri vaat ediyorum” dediği halde, kabul ettikleri gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşında “ben size ölmeyi emrediyorum” deyip de kabul ettiği gibi artık Türk Milletinin yüzüne gerçekleri söyleyecek, gerçekleri haykıracak yeni bir siyaset dönemi başlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, işte, eski siyaset anlayışından dolayı, hep değişik beklentilerden dolayı, hep 12 eylül ihtilalinin yaratmış olduğu siyasî kalıntıların neticesinde lider oligarşisinin kaldığı dönemden dolayı ve “erkeklik-ürkeklik” tartışmaları arasında, birtakım fobiler arasında Türkiye’ye bu seçimler ne getirecek, ne götürecek tartışmalarını yetirince yapmadan hep birlikte -ben onu yanlışlık olarak değerlendiriyorum- bir yanlışı yaptık ve erken seçim kararı aldık.

Değerli milletvekilleri, erken seçim kararını alırken burada sadece ve sadece Sayın Ecevit, zamanlama açısından yanlış olduğunu bütün hepimize söyledi.

AZMİ ATEŞ (İstanbul) – Niye tutmadınız, niye dinlemediniz?

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Çünkü, erken seçim tartışmalarının ilk defa gündeme geldiği Sayın Tuğmaner’in evindeki yemekli toplantıda ben de vardım. Sayın Derviş’in ilk defa dile getirmiş olduğu erken seçim tartışmasında benim itirazım şu oldu: Biz, iktidarız; üç yıldır iktidardayız; ekonomik bir paket uyguluyoruz; iki defa ekonomik kriz geçirdik. Ben, iki yıldır, Afyon’un köylerinde... Köyüne yol yaptığımız, su yaptığımız insanlar, ekonomik sıkıntılarından dolayı, iktidara karşı kızgınlar, küskünler. Ekonomik iyileştirme yapılmadan, işçinin, köylünün, memurun, esnafın, emeklinin durumu iyileştirilmeden yapılacak seçimlerde iktidarın kaybedeceğini, bunun için bir yıllık bir ekonomik iyileştirmeden sonra dünyanın her yerinde seçimlerin yapılması gerektiğini söyledim. Ve daha sonra, bu haber basına sızdırıldığında, bugün hepinize göndermiş olduğum yazımda olduğu gibi iki tane yorum yaptım Habertürk’te: 1- Erken seçim meselesini Sayın Derviş’in getirmiş olmasının sebebinin arkasında... Çünkü, biliniyor ki, bu sonbaharda erken seçim yaptığında, siyasî iktidar partileri, ekonomideki halkı iyileştirme noktasını getiremediklerinden dolayı bir bedel ödeyeceklerdir. Bundan dolayı erken seçim tetiklenmiştir. Niye tetiklenmiştir iki yorumunu yaptım; birincisi, daha o zaman Avrupa Birliği uyum yasaları çıkmamış olduğu için, belki, birileri, bunu, Avrupa Birliği uyum yasalarını siyasî bir tartışma malzemesi yapmak için seçim istemiş olabilir; ikincisi ise, bizzat içerisinde bizzat yaşadığım ve takip ettiğim en önemli olay Irak olaylarıydı. Irak olayları ve Amerika’nın Irak’a yapacağı operasyon sırasında Türkiye’nin çıkarlarını ve geleceğini çok uzun vadede tehdit edecek çok önemli, en önemli bir olaydır. Bugün, 4 Ekimde, Kuzey Irak’ta ilan edilecek olan bir federe Kürt devletinin ne sorunlar açabileceğini, on yıllık PKK terörü yaşayan bir millet olarak hepimiz, biz, gözümüzün önünde canlandırmamız gerekir.

1900’lü yılların başlarında başlayan, Filistin’deki İsrail Devletinin kurulmasıyla gelişen ve bugün hâlâ devam eden -100 yıldır devam eden- Araplar ve Yahudiler arasındaki çatışmaların, nasıl kanlı çatışmaların yaşandığını her gün televizyonlardan görüyoruz.

Aynı tarzdaki gelişmeler, eğer, biz, akıllı politikalar gütmezsek, bugün Türkiye’nin de başına gelmesi mukadderdir. Türkiye’nin Irak operasyonu sırasında -dedim- güçlü, dirayetli dışpolitika uzmanlarından ve dışpolitikada uzman olan Sayın Ecevit’in olmaması istendiği için erken seçimler önerilmektedir diye bir yorum getirdim ve benim şahsî kanaatim odur ki, ben, bu noktada, açık ve seçik olarak da şunu söylemek istiyorum: Irak operasyonu sırasında, eğer, 3 Kasımda seçimler yapılacaksa, oluşacak olan tahmini iktidarlar, Türkiye’nin çıkarlarını, Sayın Ecevit kadar, dışpolitika deneyimi ve Kıbrıs deneyimi de olan Sayın Ecevit kadar koruyacağına ben inanmıyorum.

Bugün, birinci parti çıkma durumunda olan bir partinin, daha ortada bir başbakan adayı dahi yoktur. Bugün, birinci parti çıkma durumundaki olan partinin liderleri durumunda olan insanların, bu ülkede yapmış oldukları hizmetlerin sonucunda, İstanbul’un bir sel aldığındaki kanalizasyonların... Ve sel felaketlerini hep birlikte yaşıyoruz.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Yalan söylüyorsun!

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) – Sen kendi işine bak!

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Bugün, seçimler sonucunda oluşacak olan iktidarın diğer bir ortağı olarak gösterilen Sayın Baykal ise, otuz yıldır Türk siyasî sahnesindedir; ben, bir tek projesini ve bir tek çakılı çivisini hatırlamıyorum; o madenlerin devletleştirilmesinden başka.

Sonuç olarak, 3 Kasım seçimleri yanlış bir zamanlamaydı ve Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olduğunu, zaman içerisinde ve bu yapılan operasyonlar neticesinde, ben ve diğer arkadaşlarım gördük.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) – Kaçmayın!

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Bu seçimler, toplumsal tepkinin neticesi oluşacak bir seçimlerdir ve bu seçimlerdeki yansıyacak olan reyler normal olmayacaktır. Bu, Türkiye’deki demokratik yaşamı ve Türkiye’nin geleceğini tehdit etmektedir. Yüzde 50’ye yakın, bu Seçim Kanunuyla oylar çöpe gidecektir. Deneyimsiz, yetersiz ve Türkiye’yi idare etmekten âciz iktidar oluşacaktır.

3 Kasım seçimlerinden sonra oluşacak iktidara yeşil ışık yakanlar ve 3 Kasım sonunda oluşacak iktidarı oluşturmaya çalışan çevrelere ödenecek diyet borçları, Türk Mehmetçiğinin kanı olamaz.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl ) - İstismar etmeyin!

GAFFAR YAKIN (Devamla) - Türk Mehmetçiği, eğer, Irak’a gidecekse, orada Amerika’nın menfaatlarını değil, Türk Devletinin ve Türk Milletinin stratejik menfaatlarını korumak için gidecektir.

Diğer bir husus, bugün, eğer, 3 Kasımla birlikte gelişecek olaylardan ve yapılacak bu yasaklı seçimlerle birlikte Avrupa Birliği uyum yasalarının hayata geçirilmemesinden dolayı Avrupa Birliğinden takvim almak bir hayalden ibarettir ve Türkiye’nin, yapmış olduğu bunca hizmetler boşa gidecektir. Ekonomik rahatlama olmadan, ekonomik paketin son rahatlatıcı tedbirleri alınmadan, seçim kanunları değiştirilmeden, halka inisiyatif tanımayan seçim kanunlarıyla yapılacak seçimlerin Türkiye’nin yararına olacağına inanmıyorum. Türkiye’de mesuliyet durumunda olan herkesi -milletvekilinden, bakanından, başbakanından, cumhurbaşkanından ama herkesi- 3 Kasım sonrasında oluşacak Türkiye’deki siyasî tabloyu, Türkiye’nin iç ve dış dinamiklerini ve Türkiye’yi bekleyen geleceği düşünerek, bu kararımızın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini, ben, bir milletvekili olarak hiçbir siyasî endişe taşımadan, Türkiye’nin geleceği açısından bu kararın tekrar düşünülmesi gerektiğine inanıyorum ve herkesi uyarıyorum: Evet, bir hata yapılmıştır; ama, Türkiye, 3 Kasımla birlikte, bir uçurumun kenarına gelmektedir. Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur. Bugün, Türkiye’nin, erkeklik, ürkeklik tartışmalarından, seçimden kaçtın, kaçmadım tartışmalarından korkacak liderciklere –liderlere demiyorum- liderciklere ihtiyacı yoktur. Türk halkına, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi, tüm gerçekleri çıkıp söylemek ve Türk halkından tasvip beklemek en doğru yoldur. Bugün, yapılacak olan 3 Kasım seçimleri, bu ülkenin demokratik yaşamını, sosyal yaşamını, tıpkı, 1980 öncesi kamplaşmalara götürecektir.

Artık yapılması kaçınılmaz olan Irak operasyonu sırasında Türkiye’nin başında, ben, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, Sayın Başbakanımızı başbakan olarak görmek istiyorum (YTP sıralarından alkışlar) ve bu oyunları bozacağım. Elimden geldiği kadarıyla, Türkiye’ye oyun oynamak isteyenlerin oyunlarını tersine çevireceğim ve buradan, bundan sonra da mücadeleme devam edeceğim. Türkiye’ye oyun oynamak isteyenler şunu bilsinler ki, Türk Devleti büyük bir devlettir, bütün oyunları boşa çıkaracak güçtedir.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Siz oy verdiniz mi, vermediniz mi; bırakın o bahaneleri!

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Bu noktaya getiren, bu olayları tetikleyen ve Türk Milletiyle ilgili düşünceleri şudur: Bu senaryoları yazanlar, Türk Milleti, erkeklik-ürkeklik tartışmalarından dolayı veya televizyonlar böyle dedi, gazete köşelerinde böyle yazıldı diye etkilenir, Türkiye menfaatlarını koruyamaz diye hesaplarını yapıyorlar. Ben şuna inanıyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Yakın, siz bahaneleri bırakın; siz, oy verdiniz mi vermediniz mi?!

BAŞKAN – Sayın Yakın, toparlıyor musunuz efendim?

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Toparlıyorum.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Oy verdiniz mi vermediniz mi Sayın Yakın?!

GAFFAR YAKIN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, on yıl sonra, elli yıl sonra burada hiçbirimiz olmayacağız; ama, Türk Devleti ve Milleti yaşayacaktır. Türk Devleti ve Milleti için doğru olanı yapmaya hepimizi davet ediyorum ve Meclisin çalışması gerektiğine inanarak, oyumu bu noktada kullanacağımı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (YTP ve SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yakın, teşekkür ederim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Geçen sefer nasıl oy kullandınız Sayın Yakın?!

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) – Oy verdiniz mi vermediniz mi?!

BAŞKAN – Sayın Abdulsamet Turgut, siz, Sayın Gönül Saray Alphan Hanımefendiye mi verdiniz hakkınızı?

ABDULSAMET TURGUT (Diyarbakır) – Evet efendim.

BAŞKAN – Lehte konuşmak üzere...

ABDULSAMET TURGUT (Diyarbakır) – Evet.

BAŞKAN – Peki.

Buyurun Sayın Alphan. (YTP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika ve lehte konuşmak üzere söz aldınız.

GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) – Evet efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oyunu nasıl kullanacak Sayın Başkan, lehte mi aleyhte mi?!

 

 

 

 

 

 

 

GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; seçimlerin yapılması için Meclisin tatile girmesi, elbette isteğimizdir; bu nedenle, lehinde söz aldım; ancak, Türkiye’nin önünü açacak gerekli değişiklikleri yaptıktan sonra seçime gitmeliyiz yönündeki düşüncelerimi de huzurlarınızda ifade etmeden geçemeyeceğim.

Önyargıları ve davranış kalıplarını parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur diyor Einstein. Bugün, hep beraber, tarihî bir karar vereceğiz; ya önyargıları, klasik davranış kalıplarını, korkak, akıldışı yaklaşımları parçalayacağız ve çağdaş Türkiye’yi cesurca kuracağız ya da hiç hatırlamak istemediğimiz o 1980’li yıllardaki gibi, ülkemizi, insanlarımızı kamplara ayıracağı şimdiden belli olan bir seçimle, ülkemizin geleceğini karartacağız. Halkımız ve çocuklarımız, onları oylarımızla mahkûm edeceğimiz tehlikeli maceralar için, bizleri sorgulamaya hak kazanacak.

Çağı yakalamaya çeyrek var sevgili arkadaşlarım; sadece, iki adım kaldı. Karşımızdaki bizi durdurmaya kararlı bir blok, iç ve dış el korkumuz olmamalı. Eğer bugün, her türlü baskıdan uzak bugün de silkelenemezsek, hiçbir  zaman şaha kalkamayacak geleceğimizi, sonraki dönemlerin maslahatçı yaklaşımlarına miras bırakacağımızın farkında olmalıyız.

Kıymetli arkadaşlarım, gözümüz biraz daha milletvekili kalmak veya bir daha milletvekili seçilebilmek için birinci sıralara yerleştirilmek değildir. Nitekim, bu eleştirilerin ne kadar haksız olduğunu kanıtlamak amacıyla, birinci sıra adaylığımı geri çektiğimden, alabildiğince yalın, özgür ve tarafsız görüşlerimi arz etmek üzere, şahsım adına, lehte söz aldığımı özellikle vurgulamak istiyorum. Bu Meclis, bir yandan köklü değişimler, öte yandan Avrupa Birliği çalışmaları için inanılmaz bir gayretle, müthiş adımlar atmışken, kendisini, bir oldu bittiyle, 3 Kasım seçimlerine doğru,  dolu dizgin giderken bulmuştur. Listeler belli olmuştur. Türkiye’nin geleceğini değiştirmek için, siyasal kararlar yerine, çok radikal değişikliklere korkmadan imza koyan 21 inci Dönemin milletvekilleri, bu andan itibaren, yalnızca kendi vicdanlarıyla hesaplaşmak durumundadırlar. Çok büyük, son hamleler yapabiliriz. Siyasette yeniden bir yapılanmayı, ancak ve ancak, bugünlerde, ulusunu, vatanını çok sevmekten başka hiçbir şeyle ilgilenmeye vakit bulamamış bu Parlamento gerçekleştirebilir. Sizlere, bir kurucu meclis gibi çalışıp, siyaset kurumunu yeniden dizayn edebileceğimizden bahsediyorum.

Siyaset ve siyasetçilere duyulan güvensizlik nedeniyle kötü etkilenen ekonomimizi, halk, Meclis el ele şahlandırabilmekten bahsediyorum. Yeter ki, büyük Atatürk’ün yaptığı ve vasiyet ettiği gibi, doğruları insanlarımızla paylaşalım, onlara gerçekleri anlatalım ve gücümüzü liderlerimizden değil, halkımızdan alalım.

Siyasette her ne zaman bir tıkanma olsa, erken seçim bir çözüm olarak gösterilmiştir. 1987’den beri yapılan her erken seçimde, milletvekillerinin yüzde 40 ilâ 60’ı değişmiş; ancak, uzlaşı kültüründen uzak, kongre kültürünü çok iyi bilen ve çözümsüzlüğü yaratan liderler değişememiştir.

1960’lardan beri siyasette her ne zaman bir tıkanma olsa, mutlak çözüm yeri olan Parlamento içinde liderlerine kayıtsız şartsız milletvekillerince çözüm üretilememiş, modern, postmodern, antimodern yöntemlerle görev başka kuruluşlara devredilmiştir.

Çok kıymetli arkadaşlarım, bugün tarihi bir oturum yapılmaktadır. Ülke geleceğini yeniden şekillendirmede görev, IMF Başkanı Köhler’in, son günlerde bizleri manşetlerinde karalama yarışına sokan iç ve dış siyaset müteahhitlerinin yerine, bizlerin yalnızca bizlerin olmalıdır.

1980’li yıllarda bizden onlarca yıl geride olan Bulgaristan, Romanya gibi Doğu Bloku ülkeleri, AB üyeliğinin kapısında iken, Fas gibi, Suriye gibi, Ürdün gibi çok geri kalmış ülkelerin gençleşme ve dinamizmle nasıl bir ivme kazandığı ortada iken; biz, klasik, atıl ve hantal siyaset yapımızı değiştirmede yürekli adımlar atamıyorsak, tarih, buna neden olduğumuz için yalnızca bizleri sorgulayacaktır. Çünkü, hepimiz iyi biliyoruz ki, köklü bir değişim için elimizdeki bu fırsatı ve halktan aldığımız yetkiyi iyi kullanamazsak, gelecek dönem parlamentoları da siyasetin yeniden yapılandırılması için istediğimiz değişiklikleri yapmada çekimser kalacaktır.

Sistemin devamında yarar gören, halka ve bizlere baskı yapmak amacıyla hareket eden siyaset müteahhitlerinin bizlere taktığı “küskünler hareketi” adından korkmuyorum. “Yeniler gelsin” diyen bu otoritelere, 3,5 yılını doldurmuş yepyeni bir milletvekili olarak, şahsım adına, bu kürsüden cevap vermek istiyorum: Küskünüz, evet, toplumca küskünüz! Internet çağında, dünyayla ilişkiye girmiş, stabil eğitim yöntemleriyle arayı çok açmış, bizlerden çok daha ileride olan gençlerimiz, öğretmenlerine, sisteme, geleceğe küskün. Öğretmenimiz, şoförümüz, esnafımız, işçimiz devlete küskün. Siyasetçimiz, üst bürokrasiye, düzene küskün. Köylümüz, yönlendirilmediğine, üretemediğine, kibrit kutusu kadar kalmış toprağında doyamadığına küskün. İşadamımız, onu engellediğimize ve üretemediğine küskün. Bu ne çelişkidir ki, tüm bu yapıyı değiştirebilecek olan sadece ve sadece bizleriz ve bizlere yakıştırılan ad da küskün.

Değerli arkadaşlarım, tarih yazan sizleri, çağdaş, modern, demokratik bir Türkiye’yi yaratabilmek için, son bir kez, özveriye, duyarlılığa davet ediyor, bu Meclisi taçlandırarak seçime gidebileceğimiz, siyaseti tıkayan kanunları değiştirerek, ülkemizin önünü açmaya çağırıyorum. Medya yönlendirmesiyle, “halk bize ne diyecek” korkusunu bir atabilirsek, inanıyorum ki, medyanın da yeniden yapılandırılmasına öncülük edebileceğiz.

Ülkesini çok sevdiğinden hiçbir kuşkumuzun olmadığı tüm üyelerin, bu resme dikkatle bakmalarını rica ediyorum; büyük canlanışların, en umutsuz ortamlarda başkaldırışının, hayat bulduğunun resmidir. Ürün vermede çok zorlanan, sürekli iç ve dış katkıyla beslenen çorak ve susuz siyaset toprağından bir gül yaratmak bizlerin elindedir.

Dünyayı dize getirmiş ilk Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı ruhu taşıyan tüm üyelerinin korkularından başka korkacakları hiçbir şey olmadığını önemle vurgulayarak, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (YTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Alphan, teşekkür ederim.

Şimdi, aleyhte konuşma yapacak son konuşmacıyı çağırıyorum; ancak, kurada ismi çıkan Sayın Mustafa İlimen, söz hakkını, kurada adı çıkmayan Sayın Veysel Candan’a vermiştir.

Buyurun Sayın Veysel Candan. (SP ve YTP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Kurada adı çıkmayan ne demek Sayın Başkan, söz talebinde bulunmuş!

 

 

 

 

 

 

 

 

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bazı partilerin verdikleri grup önerileri hakkında görüşlerimi arz etmek üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Deniliyor ki: “Seçim kararı çoğunlukla alındı, değerli milletvekili arkadaşlarımız oylarıyla erken seçimin yapılmasını tasdik ettiler” bu doğrudur; ancak, böyle bir kararın nasıl alındığına baktığımız zaman, üç lider bir araya geliyor, seçim kararı veriyor ve bu kararı milletvekillerimize âdeta dikte ediyorlar.

Şimdi, liderler diyor ki: Bu milletvekilleri eskidi, yeni dikte edecek adamlar gelmesi lazım bu Parlamentoya; bizim kraliyetimiz, bizim imparatorluğumuz devam etsin. İşte, burada, sayın milletvekilleri bu oyunu bozmak durumundadırlar.

Öyle inanıyorum ki, bugün yapılacak oylama, çok daha demokratik ve belki de Meclisin eline uzun yıllardır ilk defa gelen bir fırsat. Değerli arkadaşlar, net ve özet söylüyorum: Erken seçim mutlaka yapılmalıdır ve Parlamento çalışmaya devam etmeli, bu seçimlerin altyapısı konusunda sağlıklı bir düzenleme yapılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, siyasî belirsizliğin faturası çok ağır. Hükümet, her hafta, yüzde 75 faizle 4-5 katrilyon... Yani, her hafta, 3 katrilyon ekfaiz ödemek durumundadır. Hazine soyuluyor. Bu yangın söndürülmeli. Bunun sorumlusu da bu makamda oturan Sayın Ecevit ve hükümet ortaklarıdır. Bu beceriksiz hükümet, üçbuçuk yılda, ekonomiyi batırdı, gayrî safî millî hâsılayı 50 milyar dolar azalttı, işsizlik arttı, insanlar fakirleşti, dünyanın en borçlu ülkesi olduk; istifa edip ülkenin önünü açacağı yerde “bu Meclisten başka hükümet çıkmaz” diyerek, Parlamentoyu tıkadı. Yeni hükümet kurulamadığı için, bu da maalesef yapılamadı.

1 Temmuz 2002’de, Sayın Ecevit ve ortakları bir deklarasyon yayımlıyorlar; cümle şu: “Erken seçim yok, seçim normal süresinde -yani, Nisan 2004’te- herkes hesabını ona göre yapsın.” Meclis karar yetersayısı yokluğundan, o gün kapatılıyor. Hemen arkasından, MHP’siz bir hükümet senaryosundan bahsediliyor, 3 Kasım erken seçimi teklif ediliyor ve liderlerin aldığı kararlar doğrultusunda milletvekili arkadaşlarım, liderlerine güvenerek, ülkenin içerisinde bulunduğu şartları da göz önüne alarak olumlu oy veriyorlar.

Muhalefet olarak diyoruz ki, erken seçim şart. Bir an önce, millet, bu hükümetten kurtulmalıdır. Bu hükümetten seçim hükümeti de olmaz. Seçim kararları alınırken, mutlaka bu değişikliklerin yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyiz.

Yüksek Seçim Kurulu, en son yaptığı açıklamada “seçmen kütükleri yenilenmeli, mükerrer oylar test edilmeli; deprem ve ekonomik kriz nedeniyle seçmenler yer değiştirdi, bunları tespit edemiyoruz; 3 Kasımda direnirseniz, seçimin meşruiyeti tartışılır” diyor. Bunu, devletin en yüksek organından yetkililer söylüyor.

Değerli arkadaşlar, peki, biz ne istiyoruz ve bu toplum ne istiyor; adil, demokratik, bütün düşüncelerin Mecliste temsil edilmesini sağlayan, en az maddî hatası olan, sonuçları tartışılmayan, şaibesi olmayan bir seçim için değerli milletvekili arkadaşlarım oy verdiler, işte onun altyapısını hazırlamak mecburiyetindeyiz.

Burada soru şu: Acaba seçimi ertelemeden bu değişiklikler yapılabilir mi, Parlamentoyu açık tutarak bunları yapabilir miyiz? Bize göre, İçtüzüğe göre bunların hepsi yapılabilir; ancak, bazı partilerin verdikleri önerilere bakınca, ne olursa olsun seçim yapılmalı, istenen olmazsa tekrar seçim yaparız.

Bu duruma, Cumhurbaşkanı, Yargıtay Başkanı, bazı sivil toplum örgütleri, özetle şöyle cevap veriyorlar: Siyasî Partiler ve Seçim Kanunları değiştirilmeden yapılan seçimler hiçbir fayda sağlamaz. Tekrar ediyorum, hiçbir fayda sağlamaz. Yasal zemin hazırlanıp, seçim kararı alınmalıydı. Önceki kararı bir yerde tenkit ediyorlar.

Değerli arkadaşlar, bu istekler neydi? Tercih sistemi, milletvekilini doğrudan halk seçsin; yani, liderler saltanatına son. İlçe seçim kurullarında, sandık kurullarında bütün partiler temsil edilsin; yani, hileye son. Bugünkü şartlarda 4 100 000 oy alan bir parti milletvekili çıkaramıyorsa, bunu aştığı zaman 70 milletvekili çıkarıyorsa, burada bir adaletsizlik var; makul bir rakam.

Ve seçim ittifakları. Şunu anlamak mümkün değil. Kanunsuz, kanunları arkadan dolaşarak ittifak yapan partinin genel başkanı, hem usulsüzlük yapıyor hem kanunu arkadan dolaşıyor hem de odalarda ayrı, kamuoyunda ayrı söylüyor. Dürüst olmak, açık ve net söylemek, milleti aldatmamak mecburiyetindeyiz.

Şimdi, önerge sahipleri, birkısım partiler ne diyor “biz, iki gün de olsa Meclisi çalıştırmak istemiyoruz, aç kapa yapacağız” yani, hemen kapansın.

“Seçim sonuçları tartışmalı olursa, bir daha seçime gideriz”in anlamı nedir; lehlerine rüzgâr varken, millet bazı şeyleri öğrenmeden seçime gitmenin faydasından bahsediyorlar.

Aynı partiler, aday listelerine bir gün kala transfer yaptılar; hatta, kendilerini ağır suçlayanları listenin başına getirdiler. Bu, ahlakî oluyor da, bu siyasî etik olarak hiçbir terslik arz etmiyor da “adil seçim olsun” diyenleri ahlaklı bulmuyorlar! Bu siyaset anlayışını anlamak mümkün değil.

Bugüne kadar, seçimle ilgili kanunlar halktan gizlendi veya yanlış anlatıldı. Millet, bu hükümetten kurtulmak için seçim istiyordu. Seçime karşı gelmek, ülkeye ihanetti. Altyapısını yapmadan seçime gitmek de, bize göre, ikinci bir yanlışlıktır; çünkü, ülkenin sorunları çözülmüş olmuyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi diyoruz ki, Parlamento çalışma kararı almalıdır ve kapanmamalıdır; en azından, bir – iki gün içerisinde, yasal altyapı eksiklikleri düzeltilmek suretiyle, hemen seçime gidilmelidir.

Bu olayların gelişmesinde, genel başkan ve bazı yakınlarının tek seçiciliği, diktatörlüğü ve krallığının payı yok mu sizce bu gelişmelerde? Büyük payı var bize göre. Yağdanlık olmayanlar, doğru bildiğini söyleyenler, şartsız itaat etmeyenler, köle olmayanlar, listelerde hepsi doğranmış. Bunların, bu arkadaşlarımızın söyleyeceği tek cümle demi olmayacak?!

Değerli arkadaşlar, aslında bugün, bu liderlere ders verme zamanıdır. Parti patronu genel başkanlara sesleniyorum, siz değil miydiniz “teşkilat ne derse o olacak, siz değil miydiniz “dürüstlere yer vereceğiz” diyen; şimdi tabloya bakın, eşler, dostlar, mesai arkadaşları, akrabalar, iş ortakları!.. Dürüstlük, doğruluk ve tecrübe hiçbir işe yaramadı. Siyaset -böyle giderse- bir kere daha kilitlenmiş oldu.

Şu soruyu, önerge sahiplerine soruyorum: Bazı siyasî görüşler Mecliste temsil edilmediği zaman, onların oylarıyla milletvekili çıkarmak ne kadar etik?! En azından, 20 milyon seçmenin verdiği oy, partisinden değil de başka partilerden milletvekili çıkardığı zaman temsilde adalet sağlanmış mı olacak?

Değerli arkadaşlar, biz, bir oyunla karşı karşıyayız. Seçim sonuçları, 4 Kasım sabahı, birilerinin istediği gibi çıkmadığı zaman... Özellikle şimdiden başladılar “seçimler iptal edilsin” diye zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Yazık, çok yazık!.. Seçim için 120 trilyon lirayı bulamayan ülke, tekrar, ikinci bir seçime adım adım gidiyor.

Değerli arkadaşlar, burada, milletvekili arkadaşlarımızın, hür iradeleriyle oylarını kullanarak Parlamentonun açık kalmasını sağlayacaklarını ve bu yasalardaki altyapı eksikliklerini düzelterek gideceğimizi ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP ve YTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Candan, teşekkür ederim.

Şimdi, lehte konuşma yapacak olan ve de son konuşmacı olan Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nu davet ediyorum.

Buyurun efendim. (YTP sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 10 dakika.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CAFER TUFAN YAZICIOĞLU (Bartın) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, yeni yasama yılının, sizlere ve ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum.

Ulu Önderimiz Atatürk’ü, bir kere daha minnet ve şükranla anıyorum.

Yüce Meclisin değerli temsilcileri siz sayın milletvekillerinin en doğru kararı vereceğine olan inancımla, yeni yasama yılının sizlere ve milletime hayırlı olmasını diliyor, sizlere saygılar sunuyor, Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, görüştüğümüz öneri, Milliyetçi Hareket Partisi, Doğru Yol Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Gruplarınca verilmişti, bu üç öneri birleşmişti. Öyleyse, geliş sırasına göre ilk öneriyi şimdi tekrar okutacağım, sonra oylamaya geçeceğim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre, Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamadığından, aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

  Salih Kapusuz

AK Parti Grup Başkanvekili

Öneri: Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 3 Kasım 2002 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçimlerinin kesin sonuçlarının, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre, Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, öneriyi, İçtüzüğümüzün 139 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve yine İçtüzüğümüzün 19 uncu maddesinin son tümcesi gereğince oylarınıza sunacağım. Oylarınızı el kaldırmak suretiyle belirteceksiniz.

Öneriyi kabul edenler ellerini kaldırsınlar...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, nasıl sayacaksınız?! Bu elektronik cihaz boşuna mı yapıldı?!

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bunun usulü bellidir.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, makineyle yapalım. Sayılmıyor...

OĞUZ AYGÜN (Ankara) – Elektronik cihazla yapalım Sayın Başkan.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkanım, efendim, bu elektronik cihazlar niye alındı?! Rica ediyoruz... Bugüne kadar bütün oylamalar elektronik cihazla yapıldı. Siz sayabildiğinize emin misiniz? Divan mutabık mı? Yapmayın efendim... Yapmayın...

BAŞKAN – Ben, söyleyeceğim... Bir dakika...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, yapmayın, siz tarafsız bir insansınız.

BAŞKAN – Sayın Hatiboğlu... Sayın Hatiboğlu...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Buyurun efendim.

BAŞKAN – Ben size oylamaya geçmeden önce maddeleri de söyledim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Efendim...

BAŞKAN – Hatta, hangi cümlelere göre yaptığımı da söyledim. Siz diyorsunuz ki: “Oradaki yazılı kuralları bitirin, bırakın, onları geçin, onlara uymayın, benim dediğime göre uyun.”

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Hayır efendim.

Sayın Başkan, bakın, Başkanlık Divanında alınmış prensip kararları var, uygulamalar var, teamül var. Siz nasıl sayacaksınız, Divan nasıl mutabık olacak?!

BAŞKAN – Evet. Biz saydık.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Siz saydınız, oldu.

BAŞKAN - O sizin dediğiniz aşamaya gelip gelmediğime ben karar vereceğim. İçtüzüğün 19 uncu maddesinin son cümlesi...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Gayet açık...

BAŞKAN - “Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.” 139 uncu maddenin ikinci tümcesi de...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Biz bunu niye yaptık Sayın Başkan?!

BAŞKAN – Onun da kullanılacağı yer var; o da yazılı İçtüzüğün 139 uncu maddesinde.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Yapmayın Sayın Başkan!

BAŞKAN - Niye yapmayayım?!

MÜMTAZ YAVUZ (Muş) - Oylamaya devam edin Sayın Başkan.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) – Sayın Başkan, oylamaya şüphe düşürmeyelim.

BAŞKAN - Öneriyi kabul etmeyenler ellerini kaldırsın...

ABDULSAMET TURGUT (Diyarbakır) – Şaibeli olur, şaibeli...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Yapılan oylamada...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Divanı oluşturuş biçiminiz yanlıştır...

BAŞKAN – Hayır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Bir dakika Sayın Başkan, oylamaya itiraz ediyoruz.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, Divanı yanlış oluşturdunuz...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Oylamaya itiraz ediyoruz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Size güvenmiyoruz; Divanı yanlış oluşturdunuz!..

BAŞKAN – Güzel!..

Yapılan oylamada, arkadaşların ve benim yaptığım sayıma göre...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Bir dakika bakar mısınız...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Oylamayı cihazla yapacaksınız... Cihazla yapacaksınız Sayın Başkan!..

OĞUZ AYGÜN (Ankara) – Sayın Başkan, ayıp oluyor ama!

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenlerin, arkadaşlarımın sayımına göre, en az çıkan sayısı reddedenlerden 21 sayı fazladır. O halde, öneri kabul edilmiştir. (MHP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekili arkadaşlarım, yapılan oylama sonunda, Meclisimiz, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılacak genel seçimler sonrasındaki ilk toplantısına kadar tatile girmiştir. (MHP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

M. TURHAN İMAMOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkanım, ben milletvekiliyim; adil değilsiniz!.. Adil değilsiniz, adil!.. Tutanaklara geçsin!..

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Yüce Yaradan’dan, bir daha, Anayasamızın 78 inci maddesinin bir ve ikinci fıkrasındaki sebeplerle, bu Meclisin olağanüstü toplantısına bizleri mecbur bırakmamasını diliyorum.

Hepinize başarılar dilerim. (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

Kapanma Saati: 15.57