DÖNEM
: 21 CİLT : 97 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 109 uncu Birleşim 5 . 6 . 2002 Çarşamba İ
Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
YOKLAMALAR IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Gündemdişi Konuşmalar 1.- İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in
Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması 2.- İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un
Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması 3.- Ankara Milletvekili Mehmet Arslan'ın
Ergene Havzası ve pirinç üretimine ilişkin gündemdışı konuşması B) Tezkereler ve Önergeler 1.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'ın
(6/1827) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/494) 2.- Avrupa Birliği Komisyonu Genişleme
Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından
Avusturya-Alpbach'da düzenlenecek olan "Kırsal Kalkınma" konulu
seminere vaki resmî davete, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1101) C) Çeşıtlı İşler 1.- Genel Kurulu ziyaret eden
Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Nikolai Cherginets ve
beraberindeki Parlamento heyetine, Başkanlıkça "Hoş geldiniz"
denilmesi V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı: 786) 3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557) 4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827) 5.- Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) Yazili Sorular ve Cevaplari 1.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip
Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7302) 2.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan
Bedük'ün, Danışma Kurulu toplantılarına ve TBMM'nin çeşitli yasama ve denetim
faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer
İzgi'nin cevabı (7/7382) I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
dört oturum yaptı. İzmir Milletvekili Suha Tanık, devlet
memurluğu sınavı ve sınavı kazandıkları halde işe yerleştirilmeyenlerin içinde
bulundukları sorunlara, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol,
tarım sektörünün önemine ve çiftçilere devletçe uygulanan desteklerin kaldırılmasının
yarattığı sorunlara, Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan,
Hakkâri ve Tunceli İllerinden olağanüstü halin kaldırılmasından sonra yapılması
gerekenlere, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Makedonya Meclisi Dış Politika Komisyonu
Başkanı Jordan Boskov'un resmî davetine icabetle 4-7 Haziran 2002 tarihleri
arasında bu ülkeye gidecek olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan
Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine, Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk
Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet
edilmelerine, İlişkin Başkanlık tezkereleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer
İzgi'nin, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Daimî Komitesi Başkanı Li
Peng'in vaki davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Çin Halk
Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
Ali Ilıksoy'un, Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox ile Fas Temsilciler Meclisi
Başkanı Abdelwahad Radi'nin 17-18 Haziran 2002 tarihleri arasında İtalya'nın
Bari kentinde düzenlenecek olan Dördüncü Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna
vaki resmî davetlerine TBMM Başkanını temsilen katılmasına, İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul
edildi. 4.6.2002 tarihli gelen kâğıtlarda
yayımlanan 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 13 üncü sırasına, gündemin 328
inci sırasında yer alan 856 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 237
nci sırasında yer alan 668 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 335
inci sırasında yer alan 869 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına
alınmasına; Genel Kurulun 4 Haziran 2002 Salı günü 15.00-20.00; 5 Haziran 2002
Çarşamba, 6 Haziran 2002 Perşembe ve 11 Haziran 2002 Salı, 12 Haziran 2002
Çarşamba ve 13 Haziran 2002 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışmasına; 4 Haziran 2002 Salı, 5 Haziran 2002 Çarşamba ve 12 Haziran 2002
Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine; 11 Haziran 2002 Salı günü de
sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, bugünde de kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 4 Haziran 2002 Salı günü (10/136) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra
saat 20.00'ye kadar kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 5 Haziran 2002
Çarşamba günü gündemin 12 nci sırasına, 6 Haziran 2002 Perşembe günü 14 üncü
sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği; Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Bir
İlçe ve Bir İl Kurulmasına İlişkin (2/697), Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün,
Devlet Memurları Kanunu ile Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında
(2/748), Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un,
Askerlik Kanunu ile Er ve Erbaş Harçlıkları Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair (2/747), Kanun tekliflerinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21
arkadaşının, belediyelerin kaynak sorunları ve denetimi konusunda Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/136) yarım kalan görüşmelerinin
tamamlanmasından sonra, Kabul edilmedikleri; Açıklandı. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286,
2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha
önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S.Sayısı: 786), Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/777) (S.Sayısı: 557), Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886)
(S.Sayısı: 827), Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, Ertelendi. Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının
(1/988) (S.Sayısı: 870) görüşmelerine devam edilerek, 3 üncü maddesinin
oylanması sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar
sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 5 Haziran 2002 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.30'da son verildi.
No. : 155 II. – GELEN KÂĞITLAR 5.6.2002 ÇARŞAMBA Raporlar 1.- Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporu (1/980) (S.Sayısı : 874) (Dağıtma Tarihi: 5.6.2002) (GÜNDEME) 2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Uzayın Araştırma ve Kullanımı
Konularında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/983) (S.Sayısı: 875) (Dağıtma
Tarihi: 5.6.2002) (GÜNDEME) Yazılı Soru Önergeleri 1.- Bursa Milletvekili
Oğuz Tezmen'in, Bursa Karayolları 14. Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7644)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002) 2.- Ankara Milletvekili
Birkan Erdal'ın, Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan yapılan yardımlara ilişkin
Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7645) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.6.2002) 3.- Konya Milletvekili
Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Fatih Mahmudiye İlköğretim Okulunun mezuniyet
gecesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7646)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002) 4.- İstanbul Milletvekili
Azmi Ateş'in, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı, üyeleri ve
genel müdürlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7647) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.6.2002) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 14.00 5 Haziran 2002 Çarşamba BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN
(Bursa) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız
vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı sözlerin ilk
ikisi, çevre konusuyla ilgilidir. Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Bu günün,
tüm insanlığa ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Gündemdışı ilk söz, Dünya
Çevre Günüyle ilgili olarak söz isteminde bulunan, İstanbul Milletvekili Sayın
Yücel Erdener'e aittir. Arkadaşlar, lütfen, 1
dakika ilave süreden sonra ısrarcı olmayınız; zaten, başka ilave süre
vermiyorum. Bu hususu bilmenizi isterim. Buyurun Sayın Erdener.
(DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – İstanbul Milletvekili Yücel Erdener’in Dünya Çevre
Gününe ilişkin gündemdışı konuşması YÜCEL ERDENER (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her yıl 5 Haziranda kutlanan Dünya Çevre
Günü, bundan 30 yıl evvel, Birleşmiş Milletler tarafından Stockholm'de
düzenlenen Dünya Çevre Kalkınma Konferansında, 113 üyenin katılımıyla, ilk kez
resmî olarak dünyanın gündemine gelmiştir. Ben de, bugün, bu konuyla ilgili söz
almış bulunuyorum; Çevre Gününüzü kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. İnsanlık tarihi boyunca,
dünya nüfusunun artışı, değişik zamanlarda, değişik oranlarda olmuştur. Bu
artışın teknolojik ve bilimsel alanlardaki gelişmelere koşut olduğu
gözlenmektedir. Örneğin, nüfus, 1830'lu yıllarda 1 milyar 200 milyon iken, 100
yıl sonra 2 milyar, bu tarihten 30 yıl sonra da 3 milyar olmuştur. Bugün, dünya
nüfusu 6,1 milyara ulaşmıştır; her 13 yılda, yaklaşık 1 milyar artmaktadır. Çok
hızlı artan nüfusu beslemenin ve barındırmanın ciddî sorun olacağı ise apaçık
ortadadır. Bu nüfus, kentlerde
toplanmakta ve yaşam kalitesini menfi yönde etkilemektedir. Aslında, nüfus,
çevrenin bir parçasıdır. Sosyokültürel, sosyoekonomik durumlarda çevrenin her
zaman göz önünde bulundurulması gerektiğinden, kalkınma programları da bu
çerçevede değerlendirilmelidir. Kentleşmenin en büyük
maliyeti, doğal kaynak tüketimi, tahribatı ve çevre kirliliği olarak ortaya
çıkmakta iken, 1,3 milyar insan, yeterince sağlıklı içmesuyu kaynağından yoksun
kalmakta, 1,5 milyar insan da mutlak yoksulluk düzeyinde yaşamaktadır. 1972'de uluslararası bir
boyut kazanan çevre konferansı gereği insanın, şerefli bir hayata izin verecek
kaliteli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve elverişli hayat şartlarında yaşaması
temel hakkıdır. Bu nedenle, ırk ayırımı, sömürgecilik ve diğer eziyet
çeşitleri, yabancı tahakkümü ve bunu destekleyen politikalar yasak olmalı ve
kaldırılmalıdır. Çevrenin korunması ve geliştirilmesi, bütün insanlığın
esenliği ve dünyanın ekonomik kalkınması için önemli bir unsurdur. İnsan, kendisini doğanın
bir parçası olarak kabul etmektedir; doğaya verilen zararı kendisine verilmiş
gibi görmektedir. İnsanla doğa arasında bir denge kurmanın zorunlu olduğu,
bunun adına da "ekolojik sözleşme" denildiği bilinmektedir. Ekoloji,
insanlığın doğayla ilişkilerinin bir ürünüdür; yani, canlıların birbiriyle ve
çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekolojinin temel
öğretileri doğayı tanımlayan öğretilerdir. Bunlar; doğayla birlikte gitme
ilkesi, doğanın bütünlüğü, sınırlılığı, özdenetimi, çeşitliliği, yok olmazlığı,
yararlılığı, geri tepmesi ve bulduğu en uygun çözüm ilkesiyle kültürel evrim ve
ekolojiye saygı ilkesidir. Bunun da nedeni, doğanın kendi kendini denetleyen bir
bütün olmasıdır. İnsanın, ileriyi görmeden, bilinçsizce çevresinde yaptığı
değişiklikler, bir bütünün çeşitli dengelerini bozmaktadır. Oysa, bu denge,
doğaya aykırı değil, doğayla birlikte hareket etmekle sağlanabilir. Örneğin,
tarım ürünlerini ıslah ederek, besin ürünlerini artırmak olasıdır. Bunu
yaparken, bedelsiz yarar olamayacağı unutulmamalıdır. Doğanın geri tepmesi
olasılığı da hesaba katılarak temkinli olunmalıdır. Bugünlerde, kamuoyunun
gündeminde hormonlu sebze ve meyvelerden söz edilmektedir. Örneğin, çarliston
biberinin Almanya'da aflatoksin içerdiğinden, imha edilmesi, ihracatımız için
önemli bir kayıptır. Bu durum, aynı şekilde balda da mevcuttur, halen devam
etmektedir. Sofralarınızdaki ballar, ne yazık ki, aflatoksinlidir. Bu konuda
çeşitli fikirler öne sürülmekte, yanlış tarım ilaçlarının kullanılmasından söz
edilmektedir. 400 çeşidi aşkın tarım ilacının piyasaya sürülmesi, tarımda
devlet desteğinin çekilmesi ve devlet denetiminin ortadan kalkmasıyla, sözü
edilen sorunların yaşandığı bir gerçektir. 1970'li yıllardan sonra
dikkat çeken nükleer santralların önemini unutmamak gerekir. İnsanlık doğaya
karşı elde edilen her başarının bir bedeli olduğunun bilincindedir. Örneğin,
Çernobil, İskandinav ülkelerine kadar ulaşmakla kalmadı, Orta Avrupa'dan
Federal Almanya'ya, İspanya'dan Türkiye'ye kadar yayıldı. Bilindiği gibi, doğanın
tahribi sonunda yaşam alanları daralmaktadır. Şehirlerin genişletilmesi, tarım
alanlarının açılması, endüstrileşme, habitatların bozulması ve çevrenin
kirlenmesine neden olmaktadır; yani, insanın yüzyıllarca etkisi sonucu doğal
bitki örtüsünün bozulmasıyla, iklim, toprak, su koşullarının değişmesi
sonucudur. Örneğin, Amik Gölünün kurutularak tarıma açılması, Yılanboyu adlı
bir kuş türünün yok olmasına neden olduğu gibi, geçtiğimiz yılda Hatay İlini
sel alması bu olayın bir sonucudur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Erdener, 1
dakika içinde toparlayınız efendim. Buyurun. YÜCEL ERDENER (Devamla) -
Çevre sorunlarının çözümü, yalnızca doğayı korumakla olmaz. 1987 yılında,
Birleşmiş Milletler tarafından "Ortak Geleceğimiz" adı altında
yayımlanan kalkınma raporunda sözü edilen sürdürülebilir kalkınma ilkesiyle,
bir kalkınma ve yaşama katılma ortaya çıkmıştır. 1992'de yapılan Rio Konferansında,
sürdürülebilir kalkınma, doğal sermayeyi tüketmeyen, gelecek kuşakların
gereksinimlerini elinden almayan, ekonomi ve ekosistem arasındaki dengeyi
koruyan, ekolojik açıdan sürdürülebilir nitelikte olan ekonomik kalkınma olarak
tanımlanabilir. Bu tanımla, dünya çevre sorununun çözümü yakından ilişkilidir
diyor; bir kez daha Dünya Çevre Gününüzü kutluyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (DSP; MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Çok teşekkür
ederiz Sayın Erdener. Tabiî, bugün Dünya Çevre
Günü olunca, Sayın Ediz Hun'un bu konudaki istemi muhakkak yerine getirilecek;
çünkü, çevre denilince Sayın Hun akla geliyor. Bu nedenle, gündemdışı ikinci
söz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ediz Hun'a ait. Buyurun Sayın Hun.
(Alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 2. – İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un Dünya Çevre Gününe
ilişkin gündemdışı konuşması EDİZ HUN (İstanbul) -
Muhterem Başkanım, Yüce Meclisimizin güzide temsilcileri, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri en derin saygılarımla selamlıyorum. Çevre Günü
münasebetiyle konuşma yapmak üzere huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum. Tabiatıyla, gün, çok
büyük ehemmiyet arz ediyor. Çağımızın global değerler sistemi ve çağdaş yönetim
anlayışında, özellikle üç temel unsur ön plana çıkıyor. Birincisi, tabiatıyla,
demokratikleşme; ülkeler bazında ne kadar demokratiğiz? İnsan hakları onunla
paralellik arz etmekte. Bir de, tabiî, antropojenik kökenli; yani, insan
kaynaklı çevre sorunları ve onun oluşturduğu çevre kavramının gündeme gelmiş
olması. Çevreyi, sadece, böyle,
bir temizlik anlayışıyla mütalaa etmemek gerekir; çevre, çok boyutlu olarak
değerlendirilmesi gereken bir konu başlığı, bir kaynak kullanımı... Kaynakların
sonsuz olduğunu düşünmek, bizi büyük bir yanılgıya sevk eder; ama, yalnız bir
kaynak kullanımı değildir. Doğal değerlerin korunması, aynı zamanda, ülkelerin
çağdaşlık göstergesini simgelemektedir. Vakit çok dar olduğu
için, kısaca, Avrupa Birliğiyle işi özdeşleştirmek istiyorum. 27 Şubat 1992
tarihli Maastricht Anlaşması ve onu takiben 1 Kasım 1993'te Avrupa Birliği
olarak tescil edilmesinde en önemli madde başlığı "kalkınma ve büyümenin
çevreye duyarlı bir şekilde geliştirilmesinden geçecektir" ifadesini
taşımakta. Kısaca, Avrupa Birliğinin
müktesabatı ile bizimkini karşılaştırdığımız zaman, Avrupa Birliğinde 300'e
yakın yönetmelik, direktif, karar mevcutken, bizim mevzuatımızda, 30'a yakın
anakanun, 100 kadar da tüzük ve yönetmelik mevcut bulunmaktadır. 8 Kasım 2000
tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi, yeniden yapılanma sürecinde bize çeşitli
bilgilerin gerekli olduğu şeklinde, belki bir talimat olarak
değerlendirilebilir. ÇED uygulamalarındaki
darboğazlar, enformasyon sistemindeki bazı eksikliklerin giderilmesini
öngörmektedir; ama, özellikle Avrupa Birliğinin üzerinde durduğu birkaç önemli
çevre problemini çok kısa olarak sizlerle paylaşmak istiyorum: 1997 Kyoto Protokolü,
sera gazlarının elimine edilmesini veya en azından, azaltılmasını öngörmekte
idi. Global ısınma sonucu karbondioksit emisyonlarının çok yükseldiği
günümüzde, normalde onbinde 3 seviyesinde olan karbondioksit, bugün, 380
p.p.m'e çıkmıştır; yani, onbinde 3,8 durumuna gelmiştir. Bu, tabiatıyla, artrik
ve antartik bölgelerdeki veya permofrost dediğimiz daimî don altında olan
bölgelerdeki kıtaya merbut veya hareket halindeki aysberklerin bir kısmının
çözülmesine neden olacaktır; ama, daha önemlisi, şimdiye kadar Türkiye'de fazla
telaffuz edilmemiş olan, derin denizlerde basınç altında, soğuk altında mevcut
su moleküllerine merbut vaziyetteki metanhidratların açığa çıkmasını ve atmosfere
aşırı bir metan (CH4) deşarjını beraberinde getirecektir; bu da, ısınmayı
teşvik edici mahiyette gözükmektedir. İkincisi, hava kalitesi
ve asidifikasyon sorunudur; yani, toprağın, zeminin asitlenmesi sorunudur. Üçüncüsü, biyolojik
çeşitlilik çok çok büyük önem taşımaktadır. 1992'de bunu imzaladık; ancak,
1996'da yürürlüğe sokabildik. Bizi çok ilgilendiren bir
başka şey de su yönetimidir. Sularımız devamlı kirlenmektedir; aşırı derecede,
tabiatıyla, atıkların bombardımanıyla karşı karşıya bulunduklarından,
gravitasyon sebebiyle, yeraltı suları, zemin suları son derece kirli
gözükmektedir ve onbeş yıl içinde Türkiye'nin içmesuyu bulmakta güçlükle
karşılaşacağını ümit etmiyoruz; ama, böyle bir tehlikenin var olduğunu
düşünüyoruz. Bunun dışında, kentsel
çevre, atık yönetimi, nükleerden kaynaklanan sorunlar, radyasyondan korunma...
Sınırlarımızda -Çernobil'e kadar gitmeye gerek yok- 2 tane çok önemli kritik
nükleer santral var. Bir tanesi, Iğdır'a 30, hududa 16 kilometre mesafede,
Ermenistan içindeki, 2x440 megavat gücünde Metsamor -35 saniye içinde
tamamlıyorum Sevgili Başkanım- ikincisi de, Bulgaristan'daki Kozluduy Nükleer
Santralı, 4x440 2x1000 megavat gücünde. Bunlar 1960-1962 eski Sovyet yapısı,
WWL sistemiyle inşa edilmiş, son derece demode nükleer santrallardır. Bir
tanesi de, Romanya'daki Çernovada Nükleer Santralıdır; bu, 1990 Kanada
yapımıdır ve 1x660 megavat gücünde bir reaktöre sahiptir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde
toparlar mısınız. EDİZ HUN (Devamla) -
Bitiriyorum efendim; sağ olun. Diğer taraftan, sanayiden
kaynaklanan riskler, tabiatıyla, ozon tabakasının, CFC dediğimiz
kloroflorokarbon gazları sebebiyle, bir klor atomunun veya flor atomunun
binlerce ozon molekülünü tahrip ettiğini biliyoruz. Bütün bunlarla ilgili,
bizim ülkemizde de çok duyarlı çalışmalar yapılmaktadır. Çevre Bakanımız burada
değil; ama, kendisini ve ekibini de yürekten kutlamak istiyorum. Ülkemiz, bu
konuda, çevre konusunda, hakikaten büyük bir hassasiyet içinde bulunmaktadır. Dünya Çevre Günümüzü
tekrar kutluyorum. Tabiî, bunu 5 dakikaya sığdırmak mümkün değil; ama, siz
lütfettiniz, çok mütehassis olduk. Size Sayın Başkanım sevgilerimi,
saygılarımı, sizlere de hürmetlerimi sunuyorum. Teşekkür ediyorum
efendim; sağ olun. (Alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz
Sayın Hun. Sayın Çevre Bakanı
yurtdışında galiba; o nedenle burada hazır değil. Gündemdışı üçüncü söz,
Ergene Havzası ve pirinç üretimi hakkında söz isteminde bulunan Ankara
Milletvekili Sayın Mehmet Arslan'a aittir. Buyurun Sayın Arslan.
(MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. 3. – Ankara Milletvekili Mehmet Arslan’ın Ergene Havzası ve
pirinç üretimine ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET ARSLAN (Ankara)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Türkiye sevdalıları Türkiye'yi
konuşuyor, Türkiye sevdalıları Türkiye'yi dolaşıyor" programı gereği,
geçenlerde, ben ve dört milletvekili arkadaşım Edirne İli ve ilçelerinde
vatandaşlarımızla kucaklaştık; dertlerini ve çeşitli sorunlarını dinledik. Bugünün Dünya Çevre Günü
olması münasebetiyle, ülkemizin önemli çevre sorunlarından, Ergene Havzasının
kirliliğini Yüce Mecliste dile getirerek, gerek Çevre Bakanlığımızın gerekse
Ergene Nehrini kirleten fabrika sahiplerinin dikkatini bir daha bu önemli çevre
sorununa çekmek, vakit kaybetmeden önlemlerin alınmasına yardımcı olmak üzere,
söz almış bulunuyorum; Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
Ergene Vadisinin kirliliğinden bahsetmeden önce, Türkiye'nin çeltik ekiminden
ve bu konudaki devlet politikalarından bahsetmek gerektiğine inanıyorum. 1980'li yıllara kadar
pirinç ithal etmeyen Türkiye, gerek nüfusun artması gerekse yanlış tarım
politikaları sonucunda, 1984 yılında 4 000 000 dolar karşılığında 20 000 ton
pirinç ithal ederken, 2000 yılında, yaklaşık
100 000 000 dolar karşılığı 300 000 ton pirinç ithal etmiştir. Üretilen pirincin yüzde
93'ü Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde gerçekleşmekte; Türkiye üretiminin yüzde
50'si ise, Ergene ve Meriç Nehri havzasında gerçekleştirilmektedir. İpsala ve
Uzunköprü İlçelerimizi, Türkiye'nin çeltik depoları olarak yorumlamamız
mümkündür. Memnuniyetle öğrendiğimiz bir gerçeği de sizinle paylaşmak
istiyorum. İpsala Çeltik Üreticileri
Birliğinin çalışkan Başkanı Sayın Dr. Gürsel Şimşek'ten aldığımız bilgilere
göre, İpsala ve Ergene Ovalarında, lazer teknolojisi kullanılmak suretiyle,
üretim, dünya ortalamasının üstünde olup, son beş sene içerisinde hektar başına
530 kilogramdan 700-800 kilograma kadar çıkarılmıştır. 57 nci hükümetin gerçekçi
tarım politikaları sayesinde üretilen yerli pirinç tüketilmeden, pirinç
ithalatına müsaade edilmemekte, Toprak Mahsulleri Ofisi, piyasayı düzenleme ve
üreticiyi mağdur etmeme politikasını başarıyla sürdürmektedir. 2000 yılında
yaşanan ekonomik krize rağmen, çeltik destekleme politikalarımız sayesinde,
çeltik fiyatları, 300 000 lira iken, bugün, 550 000-600 000 lira seviyesinde,
üreticinin alınterini karşılayacak şekilde seyretmektedir. Bunun yeterli
olmadığını, çeltik üretiminin mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulamak
isterim. Edirne İlimizin çeltik
tarımında ana su kaynağı Meriç Nehri ve onun ana kolu olan Ergene Nehridir.
Meriç İlçesine ziyaretimiz sırasında, Meriç İlçesinin Adasarhanlı Köyünde
insanlarımızın, Meriç Nehri üzerindeki köprünün ortasında bizi karşılamalarına
önce bir anlam verememiştim. Yöre insanları bize, Ergene Nehrinin kirliliğini
kendi gözlerimizle görmemizi istediklerini ilettiklerinde, acı gerçek bizler
tarafından da müşahede edildi. Sanki bir akarsu değil, küf ve pastan oluşan,
madenî bir renk halini almış bir atıksu görünümündeydi. Burada, Edirneli bir
vatandaşımızın sözlerini iletmek
isterim: "Devletimiz, trilyonlar harcayarak GAP'ı yaratmaya çalışmakta;
fakat, Yüce Allah'ın bize bahşettiği doğal GAP Ergene Havzasının yok olmasına
seyirci kalmaktadır." Trakya yöresinin,
Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ İllerini boydan boya geçerek, etkisi altına alan
Ergene Nehri, bugün, başta, Çerkezköy ve Çorlu olmak üzere, sanayi
kuruluşlarının müşterek bir kanalizasyonu durumunu almıştır. Bu kirlilikten,
nehrin içinde yaşayan bütün canlılar etkilendiği gibi, tarımsal sulama
yapılması bölge insanını son derece olumsuz etkilemiştir. Nitekim, geçen yıl en
az 60 000 dönüm arazide, dekara verim 100 kilogram gibi düşük düzeylerde
seyrederek, çiftçinin büyük zarar görmesine sebep olmuştur. Ayrıca, bu kirli
suyla sulanan topraklarda tuz oranının artması ve toprağın çoraklaşması
nedeniyle, verimli Trakya toprakları yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yine, bu bölgede sulamaya
yönelik olarak kurulmuş bulunan ve Meriç Nehrinden pompajla dolan Altınyazı,
Sultanköy ve Yenikarpuzlu Barajları kirlilik nedeniyle doldurulamamakta;
kuraklık döneminde, çiftçimiz, çok sıkıntılı günler geçirmektedir. Bu kirlilik,
aynı zamanda, Güney Meriç, Gala Gölü ve Saros Körfezine taşınarak, denize de
sirayet etmektedir. Bu olay, 1985 yılında
başlayan plansız sanayileşme neticesi, özellikle Çorlu, Lüleburgaz ve Çerkezköy
çevresinde gelişen sanayi tesisleri ve çevre bilincinden yoksun insanlarımız
tarafından oluşturulagelmiştir. Bu nedenle, bu konu, bir an önce çözüme
kavuşturulmalıdır. Bu konuda, 11 Temmuz 1999'da, Trakya Üniversitesi ile Çevre
Bakanlığı arasında, Ergene Nehrinin temizlenmesiyle ilgili master plan
anlaşması imzalanmıştır. Yine, Çevre Bakanlığınca,
Ergene Havzası Atıksu Arıtım ve Katı Atık Yönetimi Projeleri hazırlanmış ve
hükümetimizce, bu konu, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği kaynaklarınca finanse
edilmeye çalışılmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız. MEHMET ARSLAN (Devamla) -
Tamam Sayın Başkanım. Üç yıl geçmesine rağmen,
bu konuda neler yapıldığına dair Sayın Bakanımızın bizi bilgilendireceğine
eminim. Edirne çeltik üreticisinin, artık, bu kirliliğe tahammülü kalmamıştır. Sayın Çevre Bakanımızın,
bakan olmadan önce, Ergene Nehrinin kirliliğinin önlenmesi için göstermiş
olduğu duyarlılığı şimdi de göstereceğine inanıyorum. Değerli milletvekilleri,
sanayileşmeye ülkemizin ne kadar ihtiyacı olduğunu belirtmeye dahi gerek
yoktur; ama, çocuklarımızın sağlıklı gelişmesi, çevreye vereceğimiz önemle
paralellik arz eder. Bu nedenle, yöredeki
sanayi kuruluşlarının hızla denetlenerek, gerekli önlemlerin alınmasını
sağlamak ve içerisinde balıkların oynaştığı, Trakya insanının ekonomisine katkı
sağlayan masmavi, temiz Ergene'ye kavuşmak dileğiyle, hepinizi saygıyla
selamlıyor, Çevre Gününüzü tekrar kutluyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne)
- Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Ertürk,
buyurun. ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne)
- Söz istiyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Niçin efendim?.. ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne)
- Ergene bizim yöremiz; Edirne milletvekili olarak, bu konuda bir iki şey
söylemek istiyorum İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre. BAŞKAN - Buyurun, iki
cümleyle... ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne)
- Değerli milletvekili arkadaşımız, Ergene ve Meriç Nehirleriyle ilgili
konuştu, kendisine çok teşekkür ediyoruz. Bu, bizim, çoktan beri,
seçildiğimizden bu yana çok önem verdiğimiz bir konudur, takip ettiğimiz bir
konudur. Bu konunun başka bölge milletvekili tarafından da vurgulanıyor olması,
çözümü konusundaki aciliyeti vurgulamak açısından önemlidir. Çeltik
üreticilerimizin sorunlarını ve Ergene, Meriç Nehirlerindeki kirlilik
konularını, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız, Çevre Bakanlığımız nezdinde, biz
DSP milletvekilleri olarak her zaman vurguluyoruz. BAŞKAN - Katıldığınızı
ifade ediyorsunuz değil mi efendim? ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne)
- Ben, bu konuyla ilgili söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Arkadaşımıza da
-konunun önemini vurgulamak bakımından- başka bölgenin bir milletvekili olarak
konuya değinmiş olmasından dolayı tekrar teşekkür ediyor, Genel Kurula saygılar
sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler. Sayın İlimen, sizin de
aynı konuyla ilgili... MUSTAFA İLİMEN (Edirne) -
Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır. Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır. Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp’ın (6/1827) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/494) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 605 inci sırasında yer alan (6/1827) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. 4.6.2002 Teoman Özalp Bursa BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım: 2. – Avrupa Birliği Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü
bünyesinde kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından Avusturya-Alpbach’da
düzenlenecek olan “Kırsal Kalkınma” konulu seminere vaki resmî davete, TBMM
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetiyle
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1101) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Avrupa Birliği (AB)
Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü bünyesinde aday ülkelerin AB müktesebatına
uyum sürecinde teknik yardım vermek üzere kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından
18-20 Temmuz 2002 tarihlerinde Avusturya Tarım, Orman, Çevre ve Su Koruma
Bakanlığının yakın işbirliğiyle Alpbach'da (Avusturya) "Kırsal
Kalkınma" konulu bir seminer düzenlenecektir. Bu seminere TBMM Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerinden oluşan parlamento heyeti davet
edilmiştir. Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Kabul Edenler...
Etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir. Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin
görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz. Ceza İnfaz Kurumları ve
Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim
Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/744) (S. Sayısı: 786) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. 3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 4. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Özel Tüketim Vergisi
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz. 5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (1) BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır. Hükümet?.. Hazır. Tasarının 3 üncü maddesi
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi, 3 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul
edilmiştir. 4 üncü maddeyi
okutuyorum: Mükellef ve vergi
sorumlusu MADDE 4. - 1. Özel
tüketim vergisinin mükellefi, bu Kanuna ekli; a) (I), (III) ve (IV)
sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile
tâbi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla
satışını gerçekleştirenler, b) (II) sayılı listedeki
mallardan kayıt ve tescile tâbi olanlar için; motorlu araç ticareti yapanlar,
kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını
gerçekleştirenlerdir. 2. Mükellefin Türkiye
içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri
ile gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet
altına alınması amacıyla vergiye tâbi işlemlere taraf olanları verginin
ödenmesinden sorumlu tutabilir. BAŞKAN - 4 üncü maddeyle
ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili
Sayın İsmail Özgün?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Aksaray Milletvekilimiz Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT
AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı kanun
tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle,
Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
4 üncü madde, Özel Tüketim Vergisinde mükellef ve sorumluyu tayin etmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunundaki mükellef ve sorumlu ile 213 sayılı
Vergi Usul Kanunundaki mükellef ve vergi sorumlusu hususları Özel Tüketim
Vergisi Kanunu Tasarısına taşınmıştır. Değerli milletvekilleri,
Özel Tüketim Vergisi Kanunu, geçmişte Gider Vergileri Kanununun yerine kaim
olan 8-9 tane vergi kanununu meriyetten kaldıran Katma Değer Vergisi Kanununun
uygulanması ve bilahara da, bu kanunla, Avrupa Birliğine uyum sağlamak için,
bazı vergilerin de Özel Tüketim Vergisi şekline dönüştürülmesidir. Yani, Katma
Değer Vergisi Kanununu, genel bir tüketim vergisi kanunu olarak düşünürsek, bu
çıkacak olan Özel Tüketim Vergisi Kanunu da özel tüketim konularını
kapsamaktadır. Yürürlüğe girdiğinde,
Avrupa Birliğiyle uyum sağlamada önemli bir kanun tasarısıdır; ancak, bunun
aksayan noktaları... Hakikaten, ülkemiz, bilhassa iktisadî yönden çok zor bir
durumdadır, vatandaşlarımız çok zor bir durumdadır. Müstahsilin, işçinin,
çiftçinin, hepsinin zor durumda olduğu bir zamanda, vergi kanunlarında sık sık
değişiklik yapılıyor intibaı verilmesi, üretici ve tüketici cephesini
ürkütmektedir. Değerli milletvekilleri,
bugünkü ekonomik konjonktürde, ekonominin yüzde 9,4 oranında daraldığı, işsizliğin
-resmî kayıtlara göre- yüzde 11'e yükseldiği, kent merkezlerinde eğitimli
gençler arasında işsizlik oranının yüzde 35'lere yükseldiği ve 400 000'e yakın
küçük ve orta boy işletmenin faaliyetine son verildiği bir ortamda,
Türkiye'nin, bu yüksek vergi oranlarıyla ve bu yüksek vergi yüküyle yoluna
devam etmesi mümkün değildir. Değerli milletvekilleri,
resmî kayıtlarda, Türkiye'de, sadece krizin yol açtığı iş kaybının 2 500 000
işgücü/insan düzeyinde olduğu ifade edilmektedir. Vergi... Vergi...
Vergi... Ama, ne kadar vergi; herkesin doğru sorgulaması ve algılaması gerekir.
Vergiye karşı olmak doğru değildir; ancak, verginin yükünün, oranının, üretim,
istihdam, ihracat ve büyüme üzerindeki etkilerini herkes doğru ölçmek, doğru
tanımlamak zorundadır. Bu oranlar yanlıştır ve bu durum, Türkiye'deki üretimi,
yatırımı ve moralleri bozmaya katkı sağlamaktadır. Değerli milletvekilleri,
ayrıca, vergi sisteminin karmaşıklığı, mükelleflere yasaların etkin bir şekilde
uygulanmayacağı ve ihlallerin takip edilip yakalanmasının zayıf bir ihtimal
olduğu izlenimini vererek, yolsuzlukları artırıcı etki yapmakta ve yargı
kararlarının daha çok idare aleyhine sonuçlanmasına neden olarak, vergi uyumunu
dolaylı şekilde azaltıcı etki yaratabilmektedir. Değerli milletvekilleri,
yeni vergiler ihdas edilmesi, vergi oranlarının artırılması ekonominin büyüme
sürecine girememesini kaçınılmaz hale
getirmiştir. Büyümenin gerçekleşmesi için, rant ekonomisinden üretim
ekonomisine geçilmesi, dövize, borsaya ve mevduata plase edilen tembel paraların
yatırım, üretim ve ihracata kanalize edilmesi gerekmektedir. Yabancı yatırımlara
kapılarını ardına kadar açan Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere sermaye ihraç
eden Türkiye, yabancı sermayenin önündeki tüm yasal ve bürokratik engelleri bir
an önce kaldırmak ve özelleştirmeyi hızlandırmak zorundadır; ama, ne yazık ki,
bu hükümet özelleştirmede bir arpa boyu ilerleyememiştir. Değerli milletvekilleri,
Merkez Bankasının reel sektörde gerçekleştirdiği nisan ayı iktisadî amaca
yönelik anketi, sanayicilerin büyük bölümünün, talep artışı konusunda karamsar
olduğunu ortaya koydu. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1
dakika içinde toparlar mısınız. MURAT AKIN (Devamla) -
Peki. Ankete cevap veren
işyerlerinin yüzde 80,6'sı, gelecek üç aylık dönemde sanayi üretimini
kısıtlayacak faktör olarak sipariş ve satışlardaki düşük seyri göstermektedir. Değerli milletvekilleri,
vergi yasalarında sık sık yapılan bu oynamalar, üretimi kısmakta ve ekonomik
durgunluğa büyük katkı sağlamaktadır. Bu hükümet, dört yıldır, yılda üç beş kez
vergi kanunu çıkarmak suretiyle, istihdam yaratan KOBİ'leri, küçük boy
işletmeleri tamamen müflis hale getirdi ve tüccarlarımızın, ödeyemedikleri
vergi borçlarıyla ilgili gecikme zammı ve faizlerine de bugüne kadar bir af
getirmedi. Sayın Maliye Bakanımızdan istirhamımız, bu affı bir an evvel Meclis
gündemine getirmesidir. Bu dilekle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Akın. Saadet Partisi Grubu
adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun. SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN
KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı kanun
tasarısı üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Çok değerli arkadaşlar, 4
üncü maddede, kimlerin vergi mükellefi, nelerin vergiye tabi olacağı ve
bunların nasıl garanti altına alınacağı tadat edilmiştir. Ülkemiz, hakikaten çok
ciddî bir krizden geçti geliyor ve hâlâ geçmekte. Böyle bir kriz anında ülkenin
de kendini sağlama alması, bazı düzenlemeler yapması kadar tabiî bir şey olamaz
ve biz, bu ülkeye canlılık getirecek, hayatiyet verecek, insanlarımızı
rahatlatacak her şeyin yanında oluruz; ama, bizim yaptığımız incelemeler,
yapılan bütün çalışmalar ve bu konuda etkin olan, bu konuda gerçekten söz
sahibi olan insanların da söylediği, bu çalışmalarla bunu yapabilmek mümkün
değil. Çünkü, burada 1 500 kişi veya kurum bu işe tabi, 210 çeşit mal; ama, vergi
gelirinin yüzde 22'sine tekabül eden bir gelir elde edilmesi düşünülüyor.
Bununla ülkenin kurtulması mümkün değil; bunlar zaten çoğunlukla vardı. Yeni bir düzenleme
yapılıyor; 16 tane fon, vergi ve sair şey tek kaleme döndürülüyor; ama,
ülkemizde, hakikaten ciddî bir sıkıntı var; bu sıkıntının giderilmesi yönünde
çalışmalar yapılmalıdır. Eğer, ciddî şekilde bir önlem alınacaksa, bu önlem ne
kadar radikal olursa olsun, bu ülke insanını, bu sefaletten, bu sıkıntıdan
kurtarıyorsa, iktidar-muhalefet, hepimiz yanında olmalıyız ve oluruz da; ama,
gerçekten, biz bugün bunu bu meyanda görmüyoruz. "Yeni vergiler
getirilmiyor, yeni bir yük getirilmiyor" deniliyor; ama, değerli
arkadaşlar, bana göre bir düzenleme, yük değil rahatlatma getirmelidir, huzur
getirmelidir. Şu anda, herkesin cebi delik, herkesin cebi boş. Herkes, her gün
kapımızda; yakamıza sarılıyor... Bunları rahatlatacak önlemler getirilmelidir
ve ne kadar radikal olursa olsun, biz, bunları yapmak mecburiyetindeyiz
diyorum. Bugün, kamuda çalışan 3
200 000'e yakın kadrolu personelimiz,
kamuda çalışan 400 000 işçimiz, 10 000 000 küsur da özel sektörde
çalışan bordro mahkûmumuz var. Bunların ödediği vergi vergi hâsılatının yüzde
65-70'i civarındadır; yüzde 70, yüzde 22 de bu, etti yüzde 90; yani, yüzde 10
civarını, diğerleri ödüyor. Halbuki,
bizim kanaatimize göre, verginin tabana mutlaka yayılması lazımdır. Bu
memlekette, verginin yüzde 65-70'ini eğer bordro mahkûmları ödüyorsa, bu bir
düzenleme değil. Değerli arkadaşlar, bordro mahkûmlarının sırtından bu yükü
kaldırmak gerekiyor ve tabiî, bu ÖTV'yi ödeyecek 1 500 kurum da 10 000'lere çıkmalı; yeni işyerleri
açmak mecburiyetindeyiz. Bize vergi ödeyen insanları güçlendirmek
mecburiyetindeyiz. Şu anda, devletin, 9 katrilyon alacağı var; yani, 5-6 milyar
dolar alacağı var. Alabiliyor mu; alamıyor. Ben inanıyorum ki, bundan sonraki
yılda, bu, 15 katrilyon olacak; vergisiyle, faiziyle bu meblağlara ulaşacak.
Neye yarar peki?! Eğer, ben, bir para alamıyorsam, insanlarımı rahatlatacak bir
yatırım yapamıyorsam, benim 100 katrilyon alacağım olsa, beş para etmez! Bu
konuda bir düzenleme getirilmesi lazım. Evet... Vergi... Zam... Vergi... Zam...
Bunlarla hiçbir şey olmaz. Şu anda, devletin bu alacağına karşılık, eğer
vatandaşın devlette 1 kuruş alacağı varsa, 1 kuruş zam yok; yani, alacağına
şahin, vereceğine serçe bile değil; böyle şey olmaz! Devlet, mutlak şekilde,
adil olmalıdır; devlet adil olmadığı takdirde... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Korkutata,
1 dakika eksüre vereceğim; toparlarsınız... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Devamla) - Çok teşekkür ederim Başkanım. Devlet adil olmadı mı
yaptığı hiçbir şey bereketli olmaz, hiç kimse inanmaz; devlet ve milletin
kaynaşması da olmaz. Onun için, devlet, vatandaştan ne alıyorsa, vatandaşın
devletten alacağı olduğu zaman da mutlaka onları vermek mecburiyetindedir. Şimdi, devlet,
akaryakıta, elektriğe, telefon ve birkaç tekel maddesine yüklenip duruyor,
yüklenip duruyor; bunlarla bir neticeye varılmaz. Bu ülkenin bu krizden
kurtulması için, bu vatandaşın bu sıkıntıdan kurtulması için, bu Meclisin de bu
yükten kurtulması için, ciddî şekilde, yeni yapılanmaya ihtiyacımız var. Bu
ülkenin, vergisinden tutun iline kadar, her alanda, şiddetle, ciddî bir
reforma, radikal bazı kararlara ihtiyacı var ve bu kararlarda yanınızda oluruz;
yoksa, bunlarla hiçbir şeyin olamayacağını zaten siz de söylüyorsunuz
"yeni bir şey getirmedik; Avrupa Birliğine gidiyoruz, bazı düzenlemeler
yapıyoruz" diyorsunuz; ama, gelin, güzel, gerçekçi ve radikal çalışmalar
yapın, sizin yanınızda olalım. Saygılar sunuyorum. (SP,
DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Korkutata. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 4 üncü maddesinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar,
tasarının 4 üncü maddesi, Özel Tüketim Vergisinin mükellefi ile verginin
sorumlusunu hükme bağlamaktadır; bu Özel Tüketim Vergisinin sorumluları
kimlerdir, mükellefi kimlerdir bunları açıklamaktadır. Ancak, bugün geldiğimiz
noktada, bahsettiğimiz bu vergi mükelleflerimiz, vergi sorumlularımız,
gerçekten ağır vergiler altında fevkalade büyük sıkıntı içerisinde
ezilmektedirler. Vergiyle ilgili,
gerçekten, yapılacak önemli işler var, alınacak önemli tedbirler var. Bunların
yapılması lazım; ancak, gördüğümüz kadarıyla geçen üç sene içerisinde bu ciddî
tedbirler alınmamıştır. Ne yapılması lazımdır; öncelikle üretimi artırmak ve
sanayiciye yatırım imkânı tanımak için, kesinlikle yeni vergiler
oluşturulmamalı, tam tersine, vergi oranlarında indirim yapılarak piyasalara
canlılık kazandırılmalı ve bir daha ekvergi konulmayacağı yasalarla garanti
altına alınmalıdır. Hükümetin sorumsuzluğunun ve beceriksizliğinin cezası,
halka ve iş âlemine çıkarılmamalıdır. Öncelikle, iç tüketimi artıracak kayıtlı
ekonomiyi teşvik etmek ve piyasaları canlandırmak amacıyla, vergi oranlarında
süratle indirime gidilmelidir. Özellikle, Katma Değer Vergisi oranları çok
yüksektir. Lüks mallar ve diğer mallar hariç, özellikle temel ihtiyaç
maddelerindeki KDV oranları düşürülmelidir; çünkü, dünyada, vergi oranlarının
indirilmesi yönünde genel bir eğilim vardır. Onlar Mersin'e gidiyor, âdeta, biz
hep tersine gidiyoruz. Sadece oranlar indirilmekle kalınmamalı, aynı zamanda,
asgarî geçim indirimi getirilmelidir. Yabancı ülkelere baktığımızda, vergileme
olayında Türkiye'den farklı iki temel özellik göze çarpmaktadır. Bunlardan
birincisi, en az geçim indirimi adı altında insanların insanca yaşayabileceği
bir indirim uygulaması ve bu tutara kadar olan gelirlerden vergi alınmaması
uygulamasıdır. Diğeri de, vergi
mükelleflerine tanınan vergi indirimleridir. Halbuki, Türkiye'de, bakıyorsunuz,
vergi mükelleflerine tanınan en az geçim indirimi sıfırdır, sadece ücretlilerde
ayda 21 900 000 liralık bir özel indirim söz konusudur. Dünyada vergi oranları
azalırken, bizde ne yazık ki yükseliyor; bu vergi oranlarının aşağıya çekilmesi
lazım. Yapılması gereken ikinci
bir husus, gelirin vergilendirilmesinde enflasyondan arındırılmış gerçek
gelirler üzerinden bir vergilendirmeye gidilmelidir. Böylece, yabancı sermaye
ve turizm sektörünün önündeki bu en büyük engel de kaldırılmış olur. Efendim, bu çerçevede,
her türlü gelirin gelir, her türlü giderin de gider olarak kabul edildiği bir
vergi sistemine geçilmesi lazım. Diğer taraftan, yapılması gereken önemli
hususlardan birisi, toplanan vergilerin, bir defa, yerli yerince harcanması
lazım; bu konuda vatandaşın kanaati fevkalade olumsuzdur. Diğer taraftan, dolaylı
vergilere çok ağırlık verilmiştir son zamanlarda, buradan dönülmesi lazım. Kamu
harcamalarının denetiminde şeffaflık ve etkinlik sağlanmalıdır. Geçici vergi uygulaması,
hiç olmazsa, altı aylık periyotlarda ve yüzde 10, yüzde 15 düzeyinde
uygulanmalıdır. Bir defa, asgarî hayat
standardı diye bir şey olmamalıdır. Kazanandan kazandığı ölçüde vergi alınmalı,
sen mutlaka şu kadar vergi vereceksin deyip, kazanamayan vatandaşın karşısına
dikilmek doğru değildir. Öbür taraftan,
işletmelerin bilançolarının aktifinde bulunan; ancak, muhasebe değeri gerçeği
yansıtmayan iktisadî kıymetlerin, piyasa şartlarına göre oluşan fiyatlar
üzerinden yeniden değerlemeye tabi tutulma imkânı kendilerine verilmelidir. Bu
farkın vergi konusu yapılmadan sermayeye ilave edilerek, bilançoların daha
gerçekçi hale getirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması yoluna da
gidilmelidir. Değerli arkadaşlar, tabiî
bunlar vergi sistemimizde bugün itibariyle aksayan yönler. Bunların
düzeltilmesi lazım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özgün, 1
dakika içinde toparlar mısınız. İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) -
Biraz önce ifade ettiğim gibi, şu anda tıkanmış olan piyasayı açmak, piyasayı
canlandırmak, özel sektörü canlandırmak, reel sektörü canlandırmak bakımından,
vergi oranlarında kısmî indirimlere gitmek ve üretimi teşvik edici vergi
uygulamalarını gerçekleştirmek gerekir diye düşünüyorum. Bunların en kısa zamanda
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde olmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde 4 adet önerge
vardır; ancak, bu önergelerden 3'ünü işleme alabileceğim. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasındaki
"gerekli görülen diğer hallerde" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b)
bendindeki "satışını gerçekleştirenler" ibaresinin
"alanlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a)
bendindeki "(I), (III) ve (IV) sayılı listedeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan"
ibaresinin "(I), (III) ve (IV) sayılı liste kapsamındaki mallar ile (II)
sayılı liste kapsamındaki mallardan" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Önergeleri geri çekiyorum Sayın Başkan. ASLAN POLAT (Erzurum)
- Sayın Başkan, arkadaş, savunamayacağı
önergeyi niçin vermiş, sorar mısınız?.. BAŞKAN - Önergeler geri
çekilmiştir. Maddeyi oylarınıza... III. – YOKLAMA HÜSEYİN ÇELİK (Van) -
Sayın Başkan, yoklama talebimiz vardı. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunmadan önce bir yoklama isteği var; yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımın burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım; gereğini yapacağım. Sayın Hüseyin Çelik?..
Burada. Sayın Mahmut Göksu?.. MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Açba?.. Burada. Sayın Ergezen?.. Burada. Sayın Osman Aslan?..
Burada. Sayın Fethullah Erbaş?..
Burada. Sayın Latif Öztek?..
Burada. Sayın Rıza Ulucak?..
Burada. Sayın Metin Musaoğlu?.. YAKUP BUDAK (Adana) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Teoman
Özalp?.. Burada. Sayın Mehmet Gölhan?..
Burada. Sayın Aslan Polat?..
Burada. Sayın Nevzat Yalçıntaş?..
Burada. Sayın Veysel Candan?.. ALAATTİN SEVER AYDIN
(Batman) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Özkan
Öksüz?.. Burada. Sayın Ahmet
Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Murat Akın?..
Burada. Sayın Nevzat Ercan?..
Burada. Sayın İlyas Arslan?..
Burada. Adını okuduğum
arkadaşlarımız sisteme girmesin. Yoklamayı elektronik
cihazla yapacağım. Yoklama için 5 dakikalık
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik
personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız
olursa, yoklama pusulalarını, belirlenen süre içerisinde Başkanlığımıza
ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. Yoklama pusulası gönderen
arkadaşlarımızın Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını özellikle rica
ediyorum; çünkü, burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam) BAŞKAN - 4 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul
edilmiştir. Değerli arkadaşlar, bu
tasarının bitimine kadar çalışma süresini uzattık. O nedenle, değerli
milletvekili arkadaşlarımızın hassasiyet göstermesi halinde, çok erken sürede
bitirme şansımız var. Bu hususu bilgilerinize sunuyorum sadece. 5 inci maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM İstisnalar İhracat istisnası MADDE 5. - 1. Bu Kanuna
ekli listelerdeki malların ihracat teslimleri aşağıdaki şartlarla vergiden
müstesnadır. a) Teslim yurt dışındaki
bir müşteriye yapılmalıdır. Yurt dışındaki müşteri tâbiri; ikametgâhı, işyeri,
kanunî ve iş merkezleri yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir
işletmenin, yurt dışında faaliyet gösteren şubelerini ifade eder. b) Teslim konusu mal,
Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinden çıkmış olmalıdır. Malın ihraç edilmeden
önce yurt dışındaki alıcı adına hareket edenlere veya bizzat alıcıya işlenmek
ya da herhangi bir şekilde değerlendirilmek üzere yurt içinde teslimi ihracat
sayılmaz. 2. İhraç edilen malların
alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen özel
tüketim vergisi ihracatçıya iade edilir. Maliye Bakanlığı, ihraç edilen mallara
ait verginin iadesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. BAŞKAN - 5 inci madde
üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın
Ahmet Nurettin Aydın; buyurun.(Ak Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Aydın. AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel
Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüksek
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar,
düşünün ki, bir ülkede, ekonomi darboğaza girmiş, yoksulluk giderek yaygınlaşıp
genelleşiyor, fukaralık toplumun belini bükmüş, insanlar evlerine ekmek
götürmekten aciz!.. Bu durum karşısında, "vergi" kelimesinin, vergi
kavramının sempatik gelmesini takdirlerinize bırakıyorum. Takdir edersiniz ki,
mevcut konjonktür içerisinde "vergi" toplumumuzu fevkalade yaralayan
bir ifade. Tabiî, vatandaşların
temel yükümlülükleri arasındadır vergi, birinci vazifesidir denilebilir; ancak,
vatandaş, gerçek demokrasilerde, vermiş olduğu verginin nereye gittiğini takip
eder, denetler. Gerçek demokrasiler böyle vaz eder; ancak, bizim devletimizin
yapısı, demokratik olmaktan ziyade bürokratik olduğu için, maalesef, böyle bir
imkânı vermemektedir. Değerli arkadaşlar, bütün
mesele şeffaflıktır; eğer, vergi sistemimize de şeffaflığı getirmiş olsaydık,
vatandaşımız, severek, gönüllülükle vergisini öderdi; fakat, maalesef müşahede
ediyoruz ki, son yıllarda, vergi gelirlerimizde ciddî bir kayıp var, ciddî bir
düşüş var; sebep de kapalı sistemdir. Değerli arkadaşlar, bir
millî meseleyi gündeme getiriyoruz; vergi meselesi; oldukça önemli. Enine
boyuna tartışmadan, değerlendirmeden -hatta ve hatta, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bile yeterince müzakere edildiğini sanmıyorum- böyle bir
emrivakiyle getiriliyor bu vergi ve maalesef, tartışılmadığı için birçok nakısası
var. Mesela, 5 inci maddenin getirdiği hususları gündeme getirecek olursak, 5
inci maddede, ÖTV'ye tabi malların vergisinde ihracat istisnası var; bu, tabiî
bir şeydir. Haliyle, direkt ihracatta vergi ödemezsiniz; ama, bu, yeterli değil
aziz kardeşlerim. Mesele şu: Bugün, Türkiye gibi, 70 000 000 nüfuslu, yer altı
ve yer üstü zenginliklerine sahip bir ülkede 32 milyar dolar ihracat,
gerçekten, yetersiz bir ihracattır. Biz, eğer, sistemimizi yeniden düzenlersek,
sanıyorum, bu potansiyelle, bizim, 100 milyar dolarları yakalamamız lazım. Şimdi, biliyorsunuz,
ihracatı iki kesim yapar; bir, imalatçılar ihracat yapar; bir de işi
profesyonel ihracat olan, imalatçı olmayan, sadece mal tedarik eden firmalar
ihracat yapar. Bu 5 inci maddede, sadece imalatçılara istisna şartı
getiriliyor, ihracatçılara getirilmiyor. Oysa, Türkiye'nin ihracatının önemli
bir kısmını profesyonel ihracat şirketleri, yani, daha doğrusu, sermaye
dışticaret firmaları yapıyor. Şimdi, bir firma, ihracata mal tedarik ederken,
yurtiçi alımlarda, eğer, ÖTV öderse, bu, onun için caydırıcı olur. Onun için,
bizim, burada üzerinde durduğumuz husus şu: Mal tedarikinde, yurtiçi
teslimatlarında, mutlaka, bir istisna getirilmesi lazım; bu, bir şarttır; bu,
bir gerekliliktir. Değerli arkadaşlar, şimdi,
ülkenin içerisinde bulunduğu durum ortada. Üretim ve ihracata dayalı bir ülkede
ihracatı kolaylaştıramazsanız, siz, yabancı sermayeyi çekemezsiniz. Globalleşen
dünyada, ülkemiz, her ne kadar pozitif yaklaşıyorsa da, ancak, bu
düzenlemelerle bizim neticeye gitmemiz mümkün değil. Onun için, gelin, şu 5
inci maddenin ikinci fıkrasını yeniden gözden geçirelim ve ihracat tedariki
yapan firmalara yurtiçi teslimatlarında da mutlaka muafiyet getirelim. Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de ihracatın yüzde 60'ından fazlasını, imalatçı olmayan, sadece
ihracatçı olan firmalar yapıyor. Bize gelen telefonlara göre, mutlaka... Bizim
bir önergemiz var, ümit ediyorum ki, bizim önergemizi dikkate alırsınız ve yeni
bir düzenleme yapılır. Bu duygu ve düşüncelerle,
yeniden, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Aydın. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA MURAT
AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı
tasarının 5 inci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
vergi kanunlarında, umumiyetle, mükellefiyetin yanında istisnalar yer
almaktadır; vergiden istisna sayılan kısımlar, kesimler ayrı ayrı
belirtilmektedir. Bu Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısına da, genel tüketim
vergisi olan Katma Değer Vergisindeki benzeri istisnalar taşınmıştır; yerinde
bir düzenlemedir. Değerli milletvekilleri,
bu tasarının değerlendirilmesinde üzerinde durmak istediğimiz birinci nokta, bu
tasarıyla 16 adet vergi kaldırılıyor; doğru, basitleştiriliyor; bu da doğru;
ancak, litrede 779 000 liralık verginin sabitleştirilmesi yanlıştır. Şimdi,
akaryakıt tüketimini, bilhassa, çiftçilerin yanında nakliyeciler de
yapmaktadır. Seçim bölgelerinize gittiğinizde, yol boylarında lokantalara
uğradığınızda, nakliyelerinde depolarına koydukları mazotun bedelini
alamadıklarını, durumlarından şikâyetçi olduklarını, birçok nakliyeci, biz
vekillere bildirmektedirler. Değerli milletvekilleri,
sorun, aynı şekilde çiftçiler tarafından da bildirilmektedir. Çiftçilerimiz,
hakikaten zor durumdadır. 1 litre mazottan 779 000 lira vergi alınması, 1 042 000 lira olan 1 litre mazotun
779 000 lirasının vergi olması ve bunun da, her ay, Devlet İstatistik
Enstitüsünün belirlemiş olduğu toptan eşya fiyatları artışı oranında
artırılması, kaldırılacak bir yük değildir. Sayın Bakanımız acaba, Manisa seçim
bölgesine gittiğinde, bu akaryakıttaki vergi yükünden dolayı, çiftçiler,
kendisine hiç müşteki olmuyor mu; yoksa, seçim bölgesine gidiyor, İzmir'e
uçakla indikten sonra, belirli yerlere uğradıktan sonra, müstahsil bölgesi olan
Manisa'da müstahsillerle görüşmeden mi dönüyor? Çünkü, yetkili birisi
olmadığımız halde, milletin temsilcisi olarak bize, müstahsiller, bu vergi
yükünün çiftçi üzerinde çok fazla olduğunu belirtmektedirler. Değerli milletvekilleri,
ayrıca, bu düzenlemeyle, doğalgazda da vergi yükü akaryakıtta olduğu gibi her
ay toptan eşya fiyat endeksi oranında artırılacak. Şimdi, varoşlarda oturan
insanlar var, bunların doğalgaz tüketmesi mümkün değildir. Şehir kirliliği, en
fazla da, varoşta oturanların kalitesiz katı yakıt kullanmalarından kaynaklandığına
göre, Avrupa Birliğine girerken, bu modern şehircilik ile modern vergicilik ve
Özel Tüketim Vergisi acaba çelişmiyor mu, çelişkili bir duruma düşmüyor mu? Değerli milletvekilleri,
ekonomi yönetimi, belki borçların çevrilebilir hale gelmesinden, enflasyon ve
faizlerin gerilemesinden memnun ise de, üretim ve tüketim cephesindeki
durgunluk ve işsizliğin ürkütücü boyutlara ulaşması, döviz kurlarının bir yıl
öncesine gerilemesine rağmen ithalatın artmaması ve ekonomide büyüme sürecine
girilememesi nedeniyle, herhalde, bu hükümet, sık sık vergi kanunlarındaki
vergi oranlarını artırmak ya da yeni
yeni vergiler ihdas etmek suretiyle bütçe açıklarını kapatma cihetine
gitmektedir. Değerli milletvekilleri,
dört aylık gelirlere baktığımız zaman, bu, 20 katrilyon liradır. Bunun 15
katrilyon 306 trilyonu vergi gelirleridir. Harcamalar ise 35 katrilyondur.
Diğer gelirleri de dahil ettiğimiz zaman, 20 katrilyon 165 trilyon 853 milyar
gelir; 35 katrilyon 377 trilyon 936 milyar da gider olmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız efendim... Buyurun. MURAT AKIN (Devamla) -
Aradaki fark 15 katrilyon 212 trilyon 083 milyardır; yani, dört aylık açık 15
katrilyon. Halbuki, hükümetin bütçede hedeflemiş olduğu 12 aylık açık 26
katrilyon. Hükümetin 12 aylık hedeflemiş olduğu 26 katrilyonluk bütçe açığının
15 katrilyonu dört ay içerisinde oluşmuş durumdadır. Bu artışla, yıl sonu
itibariyle 50-52 katrilyonluk bütçe açığı oluşmaktadır. Hükümet, bu açığı Özel
Tüketim Vergisiyle kapatırım diye düşünüyorsa, mümkün değildir. Ekonomide
durgunluk devam ediyor, ülke Başbakanını arıyor, ülke hükümeti arıyor, ülke
perişan!.. Bu ülkenin, bu perişan
olan vatandaşlarının derdine çare olacak bir seçim hükümetinin en kısa zamanda
kurulması temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Saadet Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA ASLAN
POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlarım. Şimdi, tasarının bu
maddesinde özet olarak -Plan ve Bütçe Komisyonunda bize verilen notta da bu
var- ihracat teslimleri yurt dışındaki bir müşteriye yapılmalı ki istisnadan
faydalansın, teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini terk
etmelidir ki bu istisnadan faydalansın ve bir de, ihracatçı adına düzenlenen
fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmiş ve beyan edilmiş olması
kaydıyla ÖTV ihracatçıya iade edilsin deniliyor. Bunu ne için yapıyor;
ihracatçıya bir destek niyetiyle yapıyor. Şimdi, sayın
milletvekilleri, bir kere başta şunu söyleyeyim: Bugün bu tasarı bitinceye
kadar zannediyorum uzatma kararı alındı. Esasında 3 Nisan 2002 tarihinde Mr.
Köhler'e verilen taahhütnamedeyse, nisan ayında bu verginin çıkarılacağı
yazıyordu. Onun için, başbakan yardımcıları bugün Meclise gelip burada oturmaya
başladılar; çünkü, IMF'ye verdikleri bir taahhüt var, taahhüt nisan ayındaydı,
geç kaldı. Onu bugün çıkarmak için buraya geldiler; yoksa, halka verdikleri bir
söz için olsaydı, buraya geleceklerini tahmin etmiyordum. Şimdi, burada, bir
yönlendirmeden bahsediliyor. Özel Tüketim Vergisinin özü yönlendirmedir; yani,
yönlendirmedeki maksadımız, hangi vergileri yönlendirmek istiyoruz, ona
bakacağız; fakat, biz, bu ÖTV'den, 14 katrilyon 990 trilyon TL bu sene vergi
bekliyoruz; bunun yüzde 71'ini benzinden, petrol ürünlerinden ve enerji
kaynaklarından bekliyoruz. Şimdi, enerjiden vergi almaya yönlendirmek, esasında
doğru bir yönlendirme değildir; çünkü, üretim pahalı olmaktadır. Üretim pahalı
olunca da, ihracatımızda bir azalma meydana gelecektir. Şimdi, bakın, birkaç
gündür basında çıkan bazı yazılar var. Bunlara beraber bakarsak, işin ruhu
buradadır. Basın diyor ki, 1994 yılında Türkiye'de ihraç edilen ürünlerin genel
fiyat endeksini 100 kabul edersek, 1997'de -yani, Refahyol döneminde, yani,
Erbakan Hocanın Başbakan olduğu dönemde- bu, 102,7'ye çıkmıştı; fakat, şimdi
ise, 2002 yılı ocak ayı sonunda bu endeks 82,4'e düştü. Tekrar ediyorum, 1994
yılında aynı malı ihraç ettiğimiz zaman 100 birim elde ediyorsak, 1997'de bu
102,7'ye çıkmıştı; 2,7 daha fazla para elde edebiliyorduk. Yine, 1994 yılında
aynı mallardan 100 birim para alırken, şimdi sizin hükümetiniz döneminizde,
2002 Ocak ayında, 82,4 birim para alabiliyoruz; yani, aynı malı ihraç ederken
daha az para alabiliyoruz, ithalatta ise daha fazla para ödüyoruz. 1994'te aynı
parayla 100 birim mal ithal ederken, 1997'de 102,3 birim mal ithal
edebiliyorduk; yani, 1997'de, 1994'e göre daha fazla mal ithal edebiliyorduk.
Sizin hükümetiniz döneminde, 2002 yılı ocak ayında, bu, 92,7'ye düştü. Yani,
siz öyle yanlış politikalar yaptınız ki, ihracat yaptığımız zaman ucuz ihraç
ettik, ithalat yaparken de mala fazla para verdik. Bu durum da, sizin bu
yönlendirmelerinizin yanlış olduğunun, hatalı olduğunun, bu işi yanlış
yaptığınızın matematiksel izahıdır. Devlet İstatistik
Enstitüsünün, en son, 31.5.2002 tarihinde verdiği raporlara göre, şubat
ayındaki miktar endeksimizde bir önceki aya göre yüzde 6,1 ihracatta azalma
meydana gelmiştir. Yani, sizin o çok güvendiğiniz bir yıl içinde ortalamalara
göre yüzde 22,7 artırdık dediğiniz ihracatınız şubat ayı itibariyle tökezlemeye
başlamış ve miktar olarak yüzde 6,1 azalmaya başlamıştır. Bununla neyi söylemek
istiyorum: İthalatta da bir azalma var, yüzde 10,2. İthalattaki bu azalma da
belki bütçe dengelerimizi sağlıyor görünüyor; ama, çok önemli bir sorunu da
getiriyor; ithalattaki malların yüzde 85 veya yüzde 90'ı aramal ve yatırım
malları olduğu için, bu durum, Türkiye'de yatırımın azaldığının; dolayısıyla,
üretimin azaldığının en büyük özetidir. Bunun neticesi olarak da
yine, Devlet İstatistik Enstitüsünün 27.5.2002 tarihli en son raporuna göre,
2000 yılında 1 450 000 olan işsiz sayısı 2 462 000'e çıkmıştır; yani, siz iki
yıl içerisinde işsiz sayısını tam 1 012 000 kişi daha artırmışsınız. Bunun
neticesi olarak da, siz, sürekli olarak vergileri artırmaya başlıyorsunuz.
1985'te verginin millî gelire oranı yüzde 15 iken, 2002 yılında bu yüzde 33'e
çıktı; yani, 2 kat vergi almaya kalktık; ama, alabiliyor musunuz;
alamıyorsunuz. Bunun da en güzel göstergesi, geçen sene tahsilatın tahakkuka
oranı yüzde 90 iken, şimdi, yani, 2002 yılının ilk 4 ayı (ocak-nisan ayları)
itibariyle tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 68,22'ye düşmüştür. Bu da
gösteriyor ki, siz, tahakkuk eden vergileri dahi toplayamıyorsunuz; ancak,
yüzde 68'ini toplayabiliyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Polat, 1
dakika içinde tamamlayınız. ASLAN POLAT (Devamla) -
Evet, Sayın Başkanım. Sayın milletvekilleri,
bir de, burada şunu söylemek istiyorum. Şimdi, çok önemli bir tasarı gelmiştir.
Bu tasarıda, biz, muhalefet partileri olarak birtakım önergeler vererek, burada
katkı sağlamak istiyoruz; fakat, benim şüphelendiğim bir konu var. Ben ne kadar
takip edersem edeyim, hükümet önergelerinden önce önerge veremedik. Örneğin,
pazartesi günü, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
basılmasını, ben, dakika dakika takip ettim. Cuma günü ancak saat 17.30'da Plan
ve Bütçe Komisyonundan Kanunlar ve Kararlar Dairesine giden bu kanun
tasarısıyla ilgili olarak pazartesi günü saat 9.30'da telefon açtığım zaman
"5 dakika önce dağıtmaya başladık" dediler. Biz önergeleri gönderdik;
ama, 2 dakika önce iktidar partisi milletvekilleri önergeleri buraya vermişler.
Ben, bu önergelerin verilmesi konusunda bir şüpheye düştüm, haksızlık edildiği
kanaatindeyim. Zaten, iktidar partisi milletvekilleri de savunamayacakları
önergeleri veriyorlar, tek bir önergeyi dahi savunamayacaklardır; çünkü, hepsi
sanaldır, hepsi hayalidir, hepsi yanlıştır. Saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Polat. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Tabiî, tabiî!.. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Savunamayacaksın, bir tanesini savun göreyim; dinliyorum burada, dinliyorum,
bir tanesini savunun. AYDIN TÜMEN (Ankara) -
İçtüzükteki hakkını kullanıyor, bozulacak bir şey yok; bunu, siz de yaptınız. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Sayın Başkan, Ahmet Nurettin Aydın arkadaşımız konuşmalarında, kanun
tasarısının 5 inci maddesiyle imalatçılara istisna tanındığı, halbuki,
profesyonel ihracatçılara da istisna gerektiği ifadesinde bulundular.
Gerçekten, Özel Tüketim Vergisinin mükellefi, imalatçı ve ithalatçıdır; ancak,
ihracatçının üzerinde kesinlikle ÖTV yükü bulundurulmamaktadır. Eğer,
ihracatçı, imalatçı ise, esasen tamamen o istisnadan yararlanıyor. Eğer,
ihracatçı, imalatçı değil tedarikçi ise, 8 inci maddeye göre, tecil ve terkin
müessesesi kanalıyla ödemiyor. Dolayısıyla, tecil ve terkin müessesesi
kanalıyla bir vergi yükünden kurtuluyor. Böylece, ihracatçının bir ÖTV yükü
taşıdığı iddiası, kanuna göre pek gerçeğe uymuyor. Arkadaşımızın takıldığı bu
konuya cevap vermek istedim. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Efendim, Sayın Aslan
Polat diyor ki "savunamıyorsunuz." Siz, savunuyor musunuz tasarıyı
Sayın Bakan?.. ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır,
ben "önergeleri savunamıyorlar" dedim. Sayın Bakanımın açıklamasını
ben de izah etmiştim orada; doğrudur Sayın Bakanım. Ben, Şadan Arkadaşımın,
hiçbir önergesini savunamayacağını söylüyorum; savunsun, cevap vereyim, hepsi
sanal önergeler. AYDIN TÜMEN (Ankara) - O,
onun sorunu... NİHAT GÖKBULUT
(Kırıkkale) - Aynısını siz de yapıyorsunuz. BAŞKAN - Madde üzerinde
verilmiş 4 adet önerge vardır; ancak, 3'ünü, önce geliş sırasına göre okutup,
aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasındaki
"teslimleri" ibaresinin fıkra hükmünden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinin
sonuna parantez içi hüküm olarak "(Gümrük antreposuna konulan mallar
hariç)" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan
"Maliye Bakanlığı" ifadesinin "Bakanlar Kurulu" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın Komisyon,
katılıyor mu önergeye?.. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Önergelerimi çekiyorum Sayın Başkan. (SP sıralarından alkışlar[!]) BAŞKAN - Çekiyorsunuz... 5 inci maddeyi oylarınıza
sunacağım... III. – YOKLAMA (SP ve AK Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Yoklama yapılmasını istiyoruz efendim. AYDIN TÜMEN (Ankara) -
Yetmez, yetmez!.. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Yetiyor, yetiyor; biz her zaman buradayız. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Toplantı yetersayısı yoktur efendim. AYDIN TÜMEN (Ankara) - 20
kişi ayağa kalkmadınız. BAŞKAN - 19 kişi var
efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Hayır efendim... BAŞKAN - Sayın efendim... FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Tespit edin efendim, 20 kişi de burada. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Biz de kalkalım... BAŞKAN - Efendim,
oturanları varsaymam. Oturmayacaksınız; ben, yoklama yapacağım. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Oturmuyoruz efendim... BAŞKAN - Yoklama
isteyenlerin isimlerini tespit ediyoruz: Sayın Erbaş... MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Sayın Başkan, üslubunuz hiç hoş değil. BAŞKAN - Neden? MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Öğretmen gibi, sınıf başkanı gibi... BAŞKAN - Ne demek
öğretmen gibi?! Yoklama yapılmasını istediğiniz zaman, ayakta beklemesini de
bileceksiniz, İçtüzüğün uygulanmasını istiyorsanız. (DSP sıralarından alkışlar) MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi... Öyle şey mi olur?! BAŞKAN - O zaman, önerge
verirsiniz. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Üslubunuz hiç hoş değil... BAŞKAN - Önce, siz,
hitabınızı bilin; Başkanlığa hitapta, öyle bir konuşma tarzınız olamaz. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Böyle üslup mu olur?! Burası ilkokul mu?! Hiç hoş değil... BAŞKAN - Sayın Erbaş,
Sayın Polat, Sayın Çelik, Sayın Ulucak, Sayın Öztek, Sayın Akgönenç, Sayın
Günbey, Sayın Zengin, Sayın Kukaracı, Sayın Aydın, Sayın Esengün, Sayın
Karavar, Sayın Malkoç, Sayın Geçer, Sayın Demirci, Sayın Karamollaoğlu, Sayın
Yumakoğulları, Sayın Doğan, Sayın Ergezen, Sayın Fırat. Bu arkadaşlarımız sisteme
girmesinler. Yoklamayı elektronik
cihazla yapacağım. Yoklama için 5 dakika
süre veriyorum (Elektronik cihazla yoklama
yapıldı) BAŞKAN - Sayın Ergün
Bayrak?.. Burada Sayın Evliya Parlak?..
Burada. Sayın Şuayip Üşenmez?..
Burada. Sayın Kâmran İnan?..
Burada. Toplantı yetersayımız
vardır. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5. – Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. 5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: Diplomatik istisna MADDE 6. - Bu Kanuna ekli
(I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan malların, karşılıklı olmak
kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri,
konsoloslukları ve uluslararası anlaşmalarla vergi muafiyeti tanınan
uluslararası kuruluşlar ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları
tarafından kendi ihtiyaçları için ilk iktisabı, ithali veya bunlara teslimi
vergiden müstesnadır. BAŞKAN - 6 ncı maddeyle
ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili
Sayın İlyas Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. AK PARTİ GRUBU ADINA
İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, AK Parti Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
vergi kanunları ne derece mükemmel olursa olsun, vergi idaresi ve bunları
uygulayacak dirayet ve kabiliyet olmazsa, beklenen sonuç maalesef elde
edilemiyor. Vergi sistemimizde teknik
olarak yapılacak düzenlemeler, vergi oranlarını artırıcı değil, bizatihi
azaltıcı ve tabana yayıcı olmalıdır. Vergi yasalarını çıkaran
kurum Yüce Meclis olduğu halde, tasarıya baktığımızda, Komisyonun katkısı
sadece 15 ve 19 uncu maddelerde olmuştur. Çok değerli Komisyon üyeleri
muhalefet şerhi yazmışlardır. Bu tasarıya, Komisyonun değerli üyelerinin
katkısı sağlanamamıştır. Vergi düzenlemelerinin iş yaşamına hareket getirmesi
gerekirken beraberinde yeni yükler getirmektedir, girişimcinin yatırım ve iş
yapma şevkini kırmaktadır. Kamudaki yolsuzluklar, rant dağıtımındaki
kayırmacılıklar, performans kriterleri göz önünde tutulmadan ödenen kamudaki
adaletsiz maaş dağıtım ve uygulamaları, karmakarışık mevzuat, yapılan tüm vergi
düzenlemelerinden istenilen sonucun alınması önündeki engellerdir. Hükümet, çok
acil olarak, vergilerden önce, mevzuat reformunu gerçekleştirmelidir. Devlet,
vergileri kendi istediği için değil vatandaş için koymalı ve devlet tüccar
olmamalı; ancak, vergi ödeyecekleri bir müşteri olarak görmelidir. Değerli milletvekilleri,
elli yıldır, vergi sistemimizdeki her reformdan söz edildiğinde sonuç olarak
birkaç madde değişikliği akla gelmektedir. Vergi reformu denilince, basit,
anlaşılabilir ve adet olarak az ve tabana yayılmış vergi düzenlemesi akla
gelmelidir. Görüşülmekte olan yasa tasarısıyla, yeni bir vergi konulurken, 16
adet değişik vergi, harç, fon ve pay yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu, elbette
ki ilk bakışta olumlu gibi görülmektedir; ama, bu arada ek olarak bir şey
ge-tirilmektedir. Mesela, eğitime katkı payıyla ilgili vergi geçici bir vergi
olmasına rağmen, bu Özel Tüketim Vergisinin içine dahil edilmekle, ne yazık ki,
kalıcı bir vergi haline getirilmektedir. Yani, burada, hükümetin iddia ettiği
gibi, ekvergi gelmiyor değil, maalesef, ekvergi de, önümüzdeki yıllar akabinde
gelmektedir. Değerli milletvekilleri,
Avrupa Birliği yolunda, vergi yasalarındaki bu değişiklikler memnuniyet
vericidir; ancak, yine, vatandaşa bir müjde yoktur. Yeni yeni vergiler, yeni
yeni yükler getirilmektedir. Bu arada, Avrupa Birliği
denilince, şunu da açıklamak istiyorum: Gönlüm arzu ederdi ki, Sayın Yılmaz burada
olsun. Bu tür düzenlemeleri, gerek RTÜK'teki ve gerek Özel Tüketim Vergisindeki
düzenlemeleri, daha çok, Avrupa Birliğiyle uyum yasaları için yapıyoruz; ancak,
şu bir gerçek ki, Amerika yeniden keşfedilmek istenilmektedir. Avrupa Birliği
ülkelerinde özel tüketim vergileri vardır; ama, kalemleri azdır, bizimki gibi
210 kaleme tekabül etmemektedir. Ne yazık ki, biz, bugün çıkardığımız bu Özel
Tüketim Vergisinin ayarlamasını, yarınlarda Avrupa Birliğiyle tekrar masaya
oturduğumuz zaman yeniden yapacağız. Aynı ne gibi; aynı RTÜK Yasasında olduğu
gibi. Ben şunu da tekrar merak
ediyorum: Sayın Yılmaz, her konuşmasında Avrupa Birliğinden yana tavır
takınıyor ve her konuşmasında Avrupa Birliğini savunuyor; biz de parti olarak
Avrupa Birliğinden yana bir partiyiz; ama, RTÜK Yasasının akabinde Avrupa
Birliğinden gelen demeçleri sizler dinlediniz. Denildi ki, "Bu RTÜK
Yasasıyla Avrupa Birliğine giremezsiniz." O zaman, Avrupa Birliği
konusunda Sayın Yılmaz'ın ve bu yasayı hazırlayan sayın hükümetin samimiyeti
tartışılır vaziyete gelmiştir. Haa, şunu diyorsunuz: "Yarınlarda yeniden
bir RTÜK Yasası yaparız..." Değerli milletvekilleri,
o zaman, yeni yasaya ne gerek vardı; yarınki yapacağınız yasayı bugünden
istenilen tutarda yapsanız da yarın tekrar gündeme gelmeseydi. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) İLYAS ARSLAN (Devamla) -
Başkanım, hemen bitireceğim bu konuyu. BAŞKAN - Evet, 1 dakika
süre veriyorum; buyurun efendim. İLYAS ARSLAN (Devamla) -
Ben, Sayın Clinton'ın bu kürsüden söylediklerini hatırlıyorum. Sayın Clinton bu
hükümetin çıkardığı yasa sayısına bakınca gülümsedi ve "ben gittiğim
zaman, Senatoya sizi örnek vereceğim, bu kadar yasa çıkardınız" dedi. Ben,
o gülümsemeyi sanki acı bir gülümseme olarak algıladım; çünkü, Sayın Clinton
bilse ki, dünkü yaptığımız yasayı bugün değiştirmiş olmakla, o çıkardığımız
yasaların yüzde 80'ini aynı hükümet daha değişik gerekçelerle yeniliyor; o
zaman bu övgüyü size de yapmayacaktı diyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Arslan. Saadet Partisi Grubu
adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (SP sıralarından
alkışlar) Sayın Candan, süreniz 5
dakika. SP GRUBU ADINA VEYSEL
CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Özel
Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Saadet Partisinin
görüşlerini açıklayacağım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 6 ncı madde diplomatik
istisna getirmektedir. Türkiye'deki diplomatik temsilcilikler veya uluslararası
anlaşmalarla karşılıklı vergi muafiyeti tanınan kuruluşlar ve bunların
mensuplarının ilk alımı ve ithali vergiden muaf tutulmaktadır. Şimdi, tabiî, konunun
özüne gelmek istiyorum ve bu kürsüde, bu kanun tasarısı çıkıncaya kadar hep
şunu soracağız ve sormaya devam edeceğiz: Diyorsunuz ki hükümet olarak,
"biz, çeşitli vergileri birleştiriyoruz." İyi, tamam da, bu birleşme
sonucunda, vatandaşın cebinden vergi için daha çok para çıkacak mı çıkmayacak
mı? Maddelere baktığımız zaman, burada vatandaşın cebinden daha çok para
çıkacak; dolayısıyla, bu Özel Tüketim Vergisi Anayasa ve yasalara aykırıdır.
OECD ülkeleri içerisinde en fazla vergi ödeyen mükellefe tekrar vergi koymak,
bir yerde zulmetmek anlamına gelir. Bir soru daha soracağız;
bu hükümete soruyorum: Acaba, hangi ekonomik dengelerde iyileştirme yaptınız
da, ihracat arttı, üretim arttı, işçi ve memura çok paralar verildi de, siz,
dönüp bu milletten tekrar vergi istiyorsunuz? Bu sorunun cevabı da çok
önemlidir. Kaldı ki, ülkede kriz içinde kriz, hâlâ kriz devam ediyor ve siz de,
hâlâ bütçe açıkları için ya iç veya dış borç buluyorsunuz; olmadı, dönüp,
milletten daha çok para istiyorsunuz; bunun sonu yok. Evvela, size önerimiz
şudur; aklı eren bütün ekonomistler, iktisatçılar hep bunu söylüyorlar: 230
milyar dolar borcu olan bir devletin 144,5 milyar dolar gayri safî yurt içi
hâsılası varsa, yapacağı iş, bu borçları bir ödeme takvimine bağlamaktır; aksi
halde, yapacağınız hiçbir şey yok. Bakın, beni, devletin resmî raporları
doğruluyor. Yani, hükümet Hazineyi nasıl yönetiyor? Yani, hükümet bir yerde
duruyor, soygun büyüyor. Şimdi devletin kurumunun
resmî bir raporunu takdim edeceğim. Hazine Kontrolörler Kurulu, Hazine
garantili kredilerle ilgili bir araştırma, bir inceleme yapıyor. Yani, normal görevle
araştırdığı konu, 14,4 katrilyonluk bir inceleme... 296 adet rapor hazırlıyor
ve hepsi, bu parasal işlemlerle ilgili olarak devletin -sonucunu söylüyorum
sadece- zarara uğratıldığı rakam, 14,4 katrilyonda 2,1 katrilyon. Bunu kim
söylüyor; Hazine adına denetçilik yapan kontrolörlerin raporu. Siz, burada istediğiniz
kadar vergi çıkarın, vatandaşa vergi üzerine vergi koyun; hatta, şimdi
yaptığınız gibi, benzine 1 000 000 vergi koyun, o 1 000 000'a bir de KDV koyun,
ne yaparsanız yapın, hangi zulmü yaparsanız yapın, kaçaklar böyle olduğu sürece
bir yere gidemezsiniz. 14,4 katrilyonluk bir incelemede 2,1 katrilyon zarar
varsa, yolsuzluk varsa, usulsüzlük varsa, bu, durum vahim demektir. Şimdi, aynı raporun
ikinci maddesinde, 221 milyon dolar da karapara aklandığı yazıyor. Ayrıca,
yine, aynı raporun sonuç bölümünde çok dikkat çekici bir konu var; o da,
KİT'lerin görev zararını fazla gösterdikleri. Yani, KİT'lerle ilgili, onun
üzerinde manipülasyon hareketleri... Yani,
özelleştirmeyi hızlandıralım, KİT'ler çok zarar ediyor... Bu rapor, o açıdan da
fevkalade önemlidir. Tabiî, yapılan iş nedir; sonuç itibariyle, 32 memur
hakkında soruşturma açılıyor; onlara da maaştan kesme cezası veriliyor!.. Yani, şimdi, 2,1
katrilyon zarar eden bir hükümetin, yolsuzluğa alet olan, incelemeyen bir
hükümetin, hâlâ, Maliye Bakanı olarak, hâlâ, Başbakanı olarak hükümette
kalmasını anlamak ve izah etmek, maalesef, mümkün değil. Değerli arkadaşlar, biz,
bunları niçin araştırıp, gündeme getiriyoruz; ümit ediyoruz ki, ilgililer bu
raporları bir kere daha inceleme fırsatı bulurlar. Mesela, Hazineden sorumlu
Sayın Derviş, keşke Bilderberg toplantıları için Avrupa'da olmasaydı da, burada
olsaydı, bizi dinleseydi ve Hazineden sorumlu Bakan olarak bunlara cevap verme
imkânını bulmuş olsaydı... Ben konuşmamı şöyle
tamamlamak istiyorum değerli arkadaşlarım: Ülke kötü yönetiliyor. Çözüm, vergi
koymak değildir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurunuz Sayın
Candan. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Hemen bitiriyorum. Aslında, çözüm, borçların
bir takvime bağlanmasıdır. Bunun yanında, reel sektör dediğimiz üretim
sektörünü bir an önce harekete geçirip, daha çok üretim, daha çok yatırım, daha
çok ihracat ve daha çok döviz girdisi... Şu anda, Hazine dövizleri, yabancıların;
borsa, yabancıların... En son, 30 tane şirket yabancılara geçti. Bu gidişin gidiş
olmadığını bir kere daha ifade eder, saygılar sunarım. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Candan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA NECATİ
YÖNDAR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde
görüşlerimi belirtmek üzere Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Genel olarak, Özel
Tüketim Vergisinin, vergi sistemindeki dağınıklığı gidereceği ve bir sadeleşme
sağlayacağı söylenmektedir. Bu kanunla, 6 değişik adı taşıyan vergi, 5 değişik
fon ve 3 adet "pay" adını taşıyan tahsilat kaldırılmaktadır.
Kaldırılan vergilerden 2 tanesi de ekvergidir. Öncelikle, bazı rakamları
ve oranları hatırlatmakta fayda var. Özel Tüketim Vergisine konu edilen
mallardan alınan söz konusu vergi, fon ve payların genel bütçe vergi
gelirlerine oranı 1998 yılında yüzde 10 iken, 2001 yılında yüzde 20 civarında
olmuştur. Bu artıştaki en önemli etken ise, Akaryakıt Tüketim Vergisindeki
artıştır; zira, 1998 yılında, Akaryakıt Tüketim Vergisinin toplam genel bütçe
vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 7 iken, 2001 yılında, bu oran yüzde 15
olmuştur. Aynı dönemde Akaryakıt Tüketim Vergisindeki artış ise yüzde 430'dur. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vergi gelirlerinin gayri safî yurtiçi hâsıla oranına
bakıldığında, OECD ortalaması yüzde 37 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 27
civarındadır. Gelir üzerinden alınan vergilerin gayri safî yurtiçi hâsılaya
oranı, OECD ülkelerinde ortalama yüzde 35 iken, Türkiye'de yüzde 26'dır. Oysa,
diğer mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler ve diğer gelirler toplamında
Türkiye ortalaması OECD ortalamasının 1,5 katıdır. OECD ülkelerinde dolaylı
vergilerin gayri safî yurtiçi hâsılaya oranının Türkiye'den yüksek olduğu üç
ülke vardır; bunlar da, Meksika, Kore ve Portekiz'dir. Bu durum, ülkemizde
vergi adaletinin ve vergilemede eşitlik prensibinin bir tarafa bırakılarak,
sırf tahsilat amacıyla vergi uygulamalarına yön verildiğini net bir şekilde ortaya
koymaktadır. En nihayet, 2001 yılında,
Akaryakıt Tüketim Vergisinin, Özel Tüketim Vergisiyle kaldırıldığı söylenen
vergi, fon ve paylar içindeki payı da yüzde 75'tir. Dolayısıyla, öyle sanıldığı
gibi bir toparlama ve köklü bir Özel Tüketim Vergi düzenlemesi söz konusu
değildir. Öyle olsaydı, diğer bazı, adı "özel"le başlayan
yükümlülüklerin de burada toparlanması gerekirdi. Olay, yasak savmaktan
ibarettir. Zira, ulusal programda,
Avrupa Birliği Mevzuatıyla uyumlu bir Özel Tüketim Vergisi Kanununun orta
vadede çıkarılması konusunda taahhütte bulunulmuştur. Yani, yine, kendi
irademizle değil, başkalarının zorlamasıyla kanun çıkarmaktayız. Bu kanunun,
Avrupa Birliğinin Özel Tüketim Vergisiyle ilgili direktifleriyle ne kadar
bağdaşacağı, uyumlaştırmanın sağlanıp sağlanamayacağı da ayrı bir tartışma
konusu olacaktır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avrupa uygulamalarında, Özel Tüketim Vergileri uygulanırken,
birtakım sosyal faydaları sağlamak veya sosyal zararların önüne geçmek de
amaçlanmaktadır. Örneğin, alkol ve alkollü içki ve tütün tüketiminin düşük
gelir grupları tarafından daha az tüketilmesini sağlayarak toplumu zararlı
etkilerden korumak, çevreyi kirletenlerin bu vergiye muhatap olmaları, enerji
tasarrufu ve diğer çevresel kaygılarla petrol ve petrol ürünlerine bu vergiyi
koymak gibi... Ancak, bizde, amaç, sadece gelir toplamak ve bir de verilen sözü
yerine getirmektir. Esasen, Özel Tüketim
Vergisi, Avrupa Birliğiyle uyum sürecinde gereksinim duyulan bir düzenlemedir.
Ancak, hem sosyal fayda ve zarar unsurunu gözeten hem vergilemede eşitlik ve
adalete yönelen hem de gelir sağlayıcı fonksiyonu bulunan içi dolu bir Özel
Tüketim Vergisi yasasının çıkarılması gerektiği kanısındayım; yoksa, sadece
birkaç vergi veya fonu aynı isim altında toplamak suretiyle yapılan yasanın bu
fonksiyonları sağlayabileceğini düşünmüyorum. Öncelikle, bu kanunun,
kanun yapma tekniği ve vergi tekniği açısından da sıkıntılar getireceği
kanasındayım. Önce bir kanun var; sonra, bu kanunda değişiklik yapan kanunlar
var; sonra, bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına
dair kanunlar var; ardından, bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunlarda değişiklik yapan kanunlar çıkarıyoruz;
sonra da, bunun adı, dağınıklığı gidermek oluyor. Çocuk oyuncağına çevirdik
maalesef! (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yöndar, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız. NECATİ YÖNDAR (Devamla) -
Teşekkür ederim. Örneğin, 4684 sayılı
Kanunun geçici 3 üncü maddesinin (d) fıkrasının 1 ve 3 numaralı alt bentleri
1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir; şimdi, ÖTV Kanununun 18 inci maddesinin
13 numaralı bendiyle yürürlükten kaldırıyorsunuz. Yani, daha yılbaşında
yürürlüğe giren hükmü, şimdi yürürlükten kaldırıyorsunuz. Madem altı ay sonra
kaldıracaksınız, allahaşkına, niye çıkardınız bu kanunu?! Bence, hükümet olarak ne
yapacağınıza karar veremiyorsunuz. Vergi kanunlarını tam bir yaz boza
çevirdiniz. Amacınız, vergi sisteminde dağınıklığı gidermek, bozulan sistemi
onarmaksa, bunun yolu bu değildir. Şu anda yapılan işlem de, öncekiler gibi,
kanun yapma tekniğine tamamen aykırıdır. Tüm bu eleştirilerimize
rağmen, çıkarılması gereken bir vergi kanunu olduğu; böylece, hem idare hem de
mükellef açısından iş ve işlemler bakımından rahatlama getireceği kanısındayım.
Bu duygu ve düşüncelerle,
kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yöndar. 6 ncı maddeyle ilgili
olarak 4 adet önerge vardır; ancak, ilk 3 önergeyi, önce geliş sırasına göre
okutup, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki
"(I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan" ibaresinin "(II)
ve (III) sayılı listelerde yer alan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki
"kendi ihtiyaçları için" ibaresinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki
"(I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan" ibaresinin "(I),
(II), (III) ve (IV) sayılı listelerde yer alan" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkan, önergelerimi çekiyorum. BAŞKAN - Önergelerinizi
çekiyorsunuz. 6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
6 ncı madde kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum:
Diğer istisnalar MADDE 7. - Bu Kanuna
ekli; 1. (I) sayılı listede yer
alan malların; a) Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Millî
İstihbarat Teşkilâtının ihtiyacı için bu kuruluşlara veya bunların gerek
göstermeleri üzerine ve işlemlerin bu kuruluşlar adına yapılması koşuluyla
akaryakıt ikmalini yapanlara teslimi, b) 6326 sayılı Petrol
Kanunu hükümlerine göre petrol arama ve istihsal faaliyetlerinde kullanılmak
üzere bu faaliyetleri yapanlara teslimi, 2. (II) sayılı listedeki
kayıt ve tescile tâbi mallardan, münhasıran aracı sakatlığına uygun hareket
ettirici özel tertibatı bulunanların malûl ve sakatlar tarafından beş yılda bir
defaya mahsus olarak bizzat kullanılmak üzere ilk iktisabı, 3. (II) sayılı listede
yer alan mallardan; uçak ve helikopterlerin Türk Hava Kurumu tarafından ilk
iktisabı, 4. (IV) sayılı listedeki
9302.00 ve 93.03 tarife pozisyonunda yer alan malların Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı, Emniyet
Genel Müdürlüğü ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne teslimi veya bunlar
tarafından ithali, 5. (IV) sayılı listede
yer alan malların genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine,
belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi
veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali, 6. Kanuna ekli
listelerdeki mallardan 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesi
[(5)numaralı fıkrasının (a) bendi ile (7) numaralı fıkrası hariç], geçici
ithalat ve hariçte işleme rejimleri ile geri gelen eşyaya ilişkin hükümleri
kapsamında gümrük vergisinden muaf veya müstesna olan eşyanın ithali (Bu
Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen ihracat istisnası ile 8 inci maddesinin
(2) numaralı fıkrasında düzenlenen ihraç kaydıyla teslimlerde verginin tecil ve
terkin edilmesi uygulamasından yararlanılarak ihraç edilen, ancak 4458 sayılı
Gümrük Kanununun 168, 169 ve 170 inci maddelerinde belirtildiği şekilde geri
gelen eşyanın ithalat istisnasından faydalanabilmesi için, bu eşya ile ilgili
olarak ihracat istisnasından veya tecil-terkin uygulamasından faydalanılan
miktarın gümrük idaresine ödenmesi veya bu miktar kadar teminat gösterilmesi
şarttır), 7. 4458 sayılı Gümrük
Kanununun transit, gümrük antrepo, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında
işleme rejimlerine tâbi tutulanlar ile serbest bölgeler ve geçici depolama
yerleri hükümlerinin uygulandığı mallar, Vergiden müstesnadır. BAŞKAN - 7 nci madde
üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın
Mahmut Göksu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı
kanun tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Partim adına söz almış bulunmaktayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar,
üzerinde konuştuğumuz madde, istisna hükümleri düzenlemektedir; hangi
kurumların, hangi kuruluşların bu ÖTV'den muaf olduğu sıralanmaktadır. Bu tasarıyla 16 adet
değişik vergi, fon ve pay, tek bir kanunda "Özel Tüketim Vergisi" adı
altında toplanılmaktadır. Bu anlamda, bürokrasiyi azaltma ve sadeleştirme
yönüyle bu kanuna müspet bakılabilir; ama, bu tasarının özünde halkımız adına
pozitif olarak bir getirisi var mı yok mu; elbette, bir getirisi yok, artı,
tersine, belki birtakım yükümlülükler de getirmektedir. Değerli arkadaşlar,
ülkemizde, maalesef, sık sık vergi kanunları değiştirilmekte, adedi, sayısı
bazen yetkililer tarafından bile doğru olarak ifade edilememektedir. Çünkü,
maalesef, devlet, sıkıştığı her noktada milletin sırtına binerek, onu, âdeta,
verginin altında inletmektedir. Türkiye'de bir vergi adaleti yoktur. Bir meslek kuruluşu olan
İstanbul Ticaret Odasının Başkanı şöyle diyor: "Dürüst bir mükellef, eğer
vergisini dürüstçe verirse, 3,5-4 yılda batar!" Niçin; çünkü, devlet,
kârından senede yüzde 65 vergi alıyor, artı, yüzde 60-70 seviyesinde giden
enflasyonu da yüklediğiniz zaman, o dürüst mükellefin, hayatını idame ettirmesi
çok zor gözükmektedir. Ne yapıyor o zaman
vatandaş; kendi malının hırsızı oluyor! 1940'lı yıllarda Varlık Vergisi vardı;
vatandaş harmandan buğdayını çalar, vergi memurlarına ahırdaki hayvanını
göstermezdi. Bugün de aynen öyle. Vatandaş doğru beyanda bulunmaktan imtina
ediyor; çünkü, devlet, batmaması, çökmemesi için, maalesef, bunu yapmak zorunda
bırakıyor. Değerli arkadaşlar,
bakınız, Türkiye'de verginin ne kadar büyük ve ağır olduğu rakamlarla ortada.
Avrupa'da KDV oranı yüzde 14, kişi başına düşen millî gelir 30 000 dolardır;
ama, Türkiye'de ise KDV oranı yüzde 20, kişi başına düşen millî gelir ise 2 000
dolar civarındadır! Bu, Doğu Anadolu'da çok daha aşağıdadır. Yine, OECD
ülkeleri içerisinde vergi gelirleri yüzde 18 olarak tespit edilirken,
Türkiye'de ise, bu, yüzde 33'tür değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bu kadar ağır
vergi yükünün altından vatandaşın kalkması elbette zordur. Bundan dolayı, devlet,
harcamalarını kısmak yerine, vatandaşın üzerine sürekli vergi yükleyerek, onu
âdeta inim inim inletmektedir. Bakınız, KDV, 1985
yılında çıktı; çıktığı zaman oran ortalama yüzde 10'du, sonra yüzde 12 oldu,
sonra yüzde 15 oldu, 13 Aralık 1999'da; yani, yine bu hükümetin kurulduğu
dönemlerde yüzde 17 oldu, en son yüzde 18 oldu. Tabiî, bunları yaparken yasaya
ihtiyaç yoktur. Bakanlar Kurulu bir karar alıyor, milletin sırtına bu yükü
yüklüyor. Değerli arkadaşlar, bütün
bunlar toplanıyor da, millete yol, su, elektrik olarak mı dönüyor; hayır.
Bakınız, Maliye Bakanlığının bir açıklaması var zaten vergiyi de bundan dolayı
toplayamıyor- harcamalar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 132,18 oranında
artarken, gelirlerdeki artış yüzde 35,30 oranında kaldı. Dönem içerisinde 19,6
katrilyon lira faiz ödemesi yapılırken -yani, ilk dört ayda devlet, maalesef,
19 katrilyon lira faiz borcu ödemiş- toplanan her 100 lira verginin 128 lirası,
her 100 liralık gelirin de 97,15 lirası faiz ödemeleri için harcandı. Yani, bu fakir
milleti inim inim inletirken, elinden iki ekmeğinden birini alırken, bunu,
yine, bu ülkenin imarı için değil, birtakım odaklara, tefeci faiziyle IMF'den
almış olduğunuz kredilerin borçları değil, onun faizi olarak ödüyorsunuz ve bu
fakir millet, günde, maalesef, 370 trilyon lira faiz ödüyor; yani, saatte 15
trilyon lira faiz ödüyoruz değerli arkadaşlar. Bunun mutlaka bir çaresi
bulunmalı. Değilse... BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(İstanbul) - Ne zamandan beri?.. MAHMUT GÖKSU (Devamla) -
Ben bu hükümet dönemini söylüyorum Sayın Öztürk. Evet, bu dönemde faiz
giderleri çok daha artmıştır. Daha önceki dönemlerde... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika
içerisinde toparlayın efendim. MAHMUT GÖKSU (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkan. Değerli arkadaşlar,
vatandaşa güven verilemeyince, vatandaş vergisini vermiyor diyoruz. Bakın,
Euro-Asia Grubunun hazırladığı bir istikrar endeksine göre, Arjantin ve
Venezüela'dan sonra en istikrarsız ülke Türkiye olarak gözükmektedir; çünkü,
ekonomik istikrarın olabilmesi için, önce siyasî istikrar lazım; ama, maalesef,
hükümet ortağı 3 parti arasında bile istikrar yok. Vatandaştan normal yolla
vergi alamayınca, dolaylı vergilerle vatandaşa varıyorlar. Bakınız, bir haberde
"zorunlu bağış vergi rekortmeni oldu... Vatandaşa nüfus cüzdanı verirken
zorunlu bağış toplayan Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, vergi rekortmeni
listesine girdi; 3 trilyon 325 milyar lira vergi tahakkuk etmiş" diyor.
Yine, bir başka örnek: "Devlet işsizlerin sırtından 70 trilyon
lira..." Seni işe sokacağım diye imtihan ediyor; 70 trilyon bundan para
toplamış; ama, işe giren vatandaş yok veya çok az miktarda. Yani, değişik
şekillerde, dolaylı şekillerde, devlet, milleti soyuyor. Milleti soymak değil,
milletle bütünleşecek yasalar getirmek gerekir diye düşünüyor; saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Göksu. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA NECATİ
YÖNDAR (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu
Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2002 yılının ilk üç ayının kesinleşen verilerine göre,
cumhuriyet tarihinde, ilk kez, devletin, bırakınız vergi gelirlerini, tüm geliri
dahi faiz ödemelerini karşılayamamıştır. Rakamlarla ifade etmek gerekirse; 2002
yılının mart ayı sonu itibariyle, gelirler 15 katrilyon -bunun 11,7 katrilyonu
vergi gelirindendir- faiz ödemeleri ise 16 katrilyon 540 trilyon TL'dir.
Görüldüğü gibi, devletin bütün geliri faiz ödemelerini karşılayamıyor. Daha ilk
üç ayda, hedeflenen yıllık bütçe açığının da yarısına yaklaşılmıştır. Diğer bir
deyişle, konsolide bütçede, yılın ilk üç ayında, faiz ödemelerinin büyüklüğü
yüzünden, rekor denilebilecek düzeyde açık verildi. Bu yılın ocak- mart
döneminde, geçen yılın ilk altı ayındakinden daha fazla faiz ödemesi yapıldı.
İlk üç ayda verilen bütçe açığı, geçen yılın ilk yedi ayında verilen açıkla
hemen hemen aynı düzeydedir. Bu yılın ilk üç ayında, geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 243,9 oranında faiz ödemeleri artmıştır. İlk üç ayda ödenen faizin
vergi gelirlerine oranı, yaklaşık yüzde 141 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka
ifadeyle, elde edilen her 100 liralık vergi gelirine karşılık, 141 liralık faiz
ödemesi yapılmıştır. Oysa, daha önceki yıllarda, toplanan vergilerin belirli
bir yüzdesi faiz ödemelerine giderken, bu hükümet döneminde bu tablo bozulmuş,
2001 yılında bile toplanan bütün vergiler faiz giderlerini karşılayamamıştır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devletin kamu giderlerini karşılamak için önünde iki yol
vardır; ya vergi toplayacak ya da borç alacaktır. Krizler nedeniyle, maalesef,
vergi toplayamıyoruz, borçlanmayı seçmiş bulunuyoruz. Verginin toplanması için,
Türkiye'nin, şu anda, ciddî bir vergi barışına ihtiyacı vardır. Vergi mükellefi
olanların neredeyse tamamının, vergilerle ilgili olarak başı dertte. Krizden
dolayı vergi borcunu ve birikmiş faizi ödeyemeyenler, işyerlerini kapatmak ya
da işlerini küçültmek zorunda kalanlar, Maliyeyle ihtilaflı olup vergi
mahkemelerinde ve daha üst mahkeme olan Danıştayda uğraşanlar ya da 1.1.2003'te
başlayacak "nereden buldun" uygulaması karşısında ne yapmaları
gerektiğini bilmeyenler, kısaca, herkes şaşırmış vaziyette, sıkıntılı bir şekilde,
neyin, nasıl olacağını ya da nasıl sonuçlandırılacağını izlemeye çalışıyorlar.
Burada yapılacak bir tek şey var; o da, vatandaş ile Maliye arasında vergi
barışını sağlamaktır. Nasıl bir vergi barışı öneriyoruz?.. Burada tanımını
yaptığımız barış, hem vergi mükelleflerini rahatlatan hem de devlete
katrilyonlarca lira gelir sağlayabilecek olan bir barıştır. Örneğin, vergi
mahkemelerinde ve Danıştayda ihtilafa konu vergi dava dosyalarının
mahkemelerden geri çekilmesi, özel pişmanlık yoluyla matrah artırımı, birikmiş
9 katrilyon liralık vergi alacağına ödeme kolaylığının sağlanması; faturasız
mal, demirbaş ve makine bulunduranlara stok affı; kayıtlarda gözüktüğü halde
gerçekte olmayan mal, makine ve demirbaşlar; yurtdışındaki dövizlerin
Türkiye'ye getirilmesine kolaylık sağlanması, nereden buldun malî milat
uygulamasına uzun vadeli yumuşak geçiş suretiyle servet affı ve son olarak da,
Vergi Usul Kanununda değişiklik yapılarak enflasyon muhasebesine geçilmesi.
Bunları getirmek suretiyle, beyaz sayfa açmış olacağız. Bütün bunlarla beraber,
unutulmaması gereken bir husus daha var; o da, vergi idaresinin mevcut
durumudur. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vergi idaresi personeli, ekonomik yönden sıkıntı içindedir.
Vergi mevzuatında çok sık yapılan değişiklikler, vergi uygulamalarını olumsuz
etkilemektedir. Gelir sağlayıcı birimler adına, vergi dairelerinde tasarruf adı
altında yapılan her kısıntı ve kesinti, daha az vergi toplanmasına sebep
olmaktadır. Vergi dairelerinin pek çoğunun fiziksel ortamları, çağın koşullarına
uymamaktadır. Vergi dairelerinde çalışan personelin meslekî eğitimi
yetersizdir. Maliyeden kalifiye eleman kaçışını önlemek için, maliye hizmetler
sınıfının tahsis edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Değerli milletvekilleri,
dolaylı vergiler, hemen hemen bütün gelişmiş ülkelerde hem vergi hâsılatının
artırılması hem de tabanın çok geniş olması nedeniyle, kamu açısından tercih
edilen bir vergi türüdür... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) NECATİ YÖNDAR (Devamla) -
Sayın Başkan, 1 dakika müsaade eder misiniz? BAŞKAN - Buyurun. NECATİ YÖNDAR (Devamla) -
Bunun en bilineni de Katma Değer Vergisidir. Özel Tüketim Vergisinin şöyle bir
özelliği var: Kamu, belirli alanları, belli tüketimleri özel olarak
vergilendirmek isteyebilir; Özel Tüketim Vergisinin mantığında da bu vardır. Diğer bir ilginç konu da,
bu hükümetin çıkardığı vergi kanunlarıyla yapılan düzenlemelerin neredeyse
tamamının ya ek ya da özel olmasıdır: Ek Gelir Vergisi, Ek Kurumlar Vergisi, Ek
Emlak Vergisi, Ek Taşıt Alım Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Özel İletişim
Vergisi, Özel Tüketim Vergisi... Şu anda hatırlayabildiklerim bunlardır.
Sonuçta, vergi kanunları, tam bir yamalı bohçaya çevrilmiştir; ne yapanların ne
de uygulayanların içinden çıkamayacağı bir hale gelmiş bulunmaktadır. Daha
durun, Maliye Bakanlığının işi şimdi başlıyor; kim bilir bu kanunla ilgili kaç
tane genel tebliğ çıkaracaklar, kaç tane muktaza verecekler, kaç tane yargıya
intikal eden konu olacak. Allah onlara kolaylık versin; şimdiden belirtmek
istiyorum. Özel Tüketim Vergisinin özelliklerinden biri de, genelde talebin
fiyat esnekliğinin düşük olması dolayısıyla, tüketim alışkanlıklarının fiyat
değişimlerine daha az duyarlı olduğu mallara uygulanmasıdır. Örneğin... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) NECATİ YÖNDAR (Devamla) -
Yasanın hayırlı ve uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yöndar. Saadet Partisi Grubu
adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA VEYSEL
CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Yasası Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde,
Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 7 nci maddede vergi
istisnaları sayılıyor. Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı,
Millî İstihbarat Teşkilatına temin edilecek akaryakıt konusuyla ilgili ve
ayrıca petrol arama ve üretiminde... Böylece, listede, birtakım vergi
muafiyetleri tek tek yazılmaktadır. Şimdi, aslında biz,
burada, bu kanun tasarısını görüşürken, bir görevi yerine getiriyoruz; yani,
bir şeklî oluşumu yerine getirmiş oluyoruz. Neden; faraza, biz, bu vergi
istisnaları yeterli değildir, şunu da içine koyalım diye bir önerge verecek
veya madde üzerinde, ciddî anlamda bir analiz yapacak olsak, hükümet, naylon
önergelerle olayı kapatmış ve müzakere etme şansımız yok. O zaman, bize kalan,
ekonomideki sıkıntıları dile getirmek veya hükümete hatırlatma yapmak; çünkü,
burada, ciddî anlamda, muhalefetin tasarılara katkısı öngörülmüyor, öyle bir
düşünce yok. Biz yaptık, bu oldu, bunu onaylayacaksınız... Daha doğrusu,
Türkiye'de bir teknokrat hükümeti var; bu hükümetin Başbakanı da Sayın Kemal
Derviş, Merkez Bankası ve Hazine de yanında; iki bakan daha var, üç... Peki
diyeceksiniz ki, bu Meclisi ne yapıyor; bu Meclis de, onların buraya havale
ettiğini yasalaştırıyor; yani, ikinci, hükümetin görevi de bu. O açıdan,
burada, ciddî anlamda bir şey ortaya koymanın da fazlaca bir mantığı yok. Onun
için, dikkat ederseniz, çıkan arkadaşlar, bir sayfa metin okuyup iniyorlar;
yani, görevlerini yerine getirmiş oluyorlar. Şimdi, esas olan, ben,
burada birtakım hatırlatmalar yapmak istiyorum: Şimdi, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu 2001 yılı raporu yayımlandı; bu raporda, fon bankalarına
aktarılan para 21,5 milyar dolar; yani, bu vergiyi çıkardığınız zaman ne
olacağını anlatmak için örnek veriyorum. Bu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu Başkanının imzasıyla yayımlanan rapordur. Fona aldığınız 19 bankadan
yaptığınız tahsilat 1,2 milyar dolar; yani, paranın yüzde 5'i bile tahsil
edilememiş. 19 bankada batan para net olarak baktığımız zaman 20 milyar
dolardır ve alacağı karşılığında da, güyâ, 17,4 trilyonluk gayrimenkul almış;
ayrıca, bu 17 trilyon eder mi etmez mi, bu da tartışmalı. Şunu söylemeye
çalışıyorum: Emek emek, madde madde, ince ince dokuyorsunuz, IMF'nin
talimatıyla, direktifiyle diye de kanunun içine sokarak, burada sabahlara kadar
beklediğiniz halde, millete, âdeta, vergi değil soyguna dönen, haraca dönen bir
vergi... Ben, şurada bir soru
sorsam Sayın Bakanımıza: Bu hükümetin üç yılda getirdiği vergi, sadece vergiyi
içeren kanun taç tane Sayın Bakan; ben saydım 9 tane, belki de bundan sonra 1 tane
daha geliyor, 10 tane; ayrıca, bazı tasarıların içerisine konan vergiler
hariç. O zaman siz bir şey yapmayı
biliyorsunuz; vergi koymak, bir de zam yapmak; yani, o zaman hükümet olmaya da
gerek yok, bütün bunlar kendiliğinden zaten olur. Değerli arkadaşlar, peki,
bankada 20 milyar dolar battı da, sanki geri kalan paralar nereye gidiyor?
Vatandaş çok merak ediyor; yahu, ödüyoruz ödüyoruz bitmiyor, ödüyoruz ödüyoruz
bitmiyor... Şimdi, vatandaşın da
bilgilenmesi için söylüyorum; bu, bakanlık kayıtlarında vardır. 20.5.2002, Hazinede rekor
ödeme... Aslında, hükümet yetkilileri, bu yaptığı icraatla "borcu
döndürüyoruz, artık borcu borçla ödemeye devam ediyoruz, o kriz kalktı,
ödeyememezlik diye bir şey yok" diyorlar, sevinerek anlatıyorlar; ama,
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 20.5.2002 Pazartesi günü ödenen para 421
000 000 dolar; salı, 19,8 milyon dolar; Çarşamba, 4,6 milyon dolar; Perşembe,
57 000 000 dolar; cuma, 253,3 milyon dolar; toplam ödeme 755,7 milyon dolar. 24
Mayısa kadar dışborç ödemesi 1 228 000
000 dolar; yani, siz, ne yaptığınızı zannediyorsunuz, bu vergileri toplayıp
toplayıp dolara çevirip, IMF'nin bankasına yatırıyorsunuz, yaptığınız bu; yani,
neresinden ele alsak, neresinden tutsak, hangi raporu okusak, özetini takdim
etsek, altından, maalesef, boşluk çıkıyor ve ülkenin kaynakları dışarı transfer
ediliyor. Değerli arkadaşlar,
şimdi, ben biliyorum, dinleyen milletvekili arkadaşlarım -hükümet olanlar- şöyle diyorlar: "Biz
mi yaptık." İyi de, sizin dönemde 115 milyar dolar, şimdi 230 milyar
dolar; yani, üç yılda getirdiğiniz yer... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın
Candan. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Hazinenin, yılbaşından bu tarafa ödediği para miktarı 3 milyar 847,6 milyon
dolar; ocakta 406,2 milyon dolar, şubatta 1 milyar 0,5 milyon dolar, martta
759,7 milyon dolar, nisanda 453,1 milyon dolar dış ödeme yapmışız; yani, o
zaman, bu hükümetin adı IMF tahsildarıdır; yani, vergileri topluyor, yeni
vergiler koyuyor, zamlar yapıyor, petrole zam yapıyor, onları toplayıp dolara
çeviriyor, borç ödüyor. Onun için, bu hükümete "ekonomik özürlü
hükümet" demek, daha doğru olur. Saygılarımla. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakanım. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarımın, konuşmalarında değindiği bir
konu var; eğer izniniz olursa, o konuda bir açıklama yapmak istiyorum. Şimdi, ilk dört ay bütçe
uygulamaları rakamlarına bakarak, sanki, öngörülenin üzerinde bir açık,
öngörülenin üzerinde bir faiz ödemesi, öngörülenin altında bir vergi tahsilatı
ve dolayısıyla yıl sonunda bütçe açığı daha fazla olacakmış gibi bir kanaat
ifade edilmektedir. Bilindiği gibi, bütçedeki
açık rakamı, faiz ödemeleri, bütçe giderleri ve vergi gelirleri yıllık olarak
öngörülmektedir. İlk dört ayın sonundaki faiz ödemesini alıp: "İlk dört
ay, yılın üçte 1'idir, yıl sonunda bunun üç katı olur" diye bir kanaat,
kesinlikle gerçeğe uymaz; çünkü, faiz ödemelerinin belli tarihleri vardır. O
ödeme tarihlerinden ilk dört ayda bir miktar fazla faiz ödenmiştir. 2002 yılı
için öngörülen faiz, 42,7 katrilyondur. Biz umuyoruz ki, yıl sonunda o 42,7'nin
2 katrilyon lira falan daha aşağısında faiz tahakkuk edecek; ama, dört ayın
sonunda 19 katrilyon olmuş; o, yıl sonundaki faizin daha yüksek düzeylere geleceği
anlamına gelmez; o, tamamen vadelerden ibarettir. Biz, vergi gelirlerinde, ilk dört ayın sonunda -devletin
rakamlarıdır- öngörülenin 400 trilyon önündeyiz; çünkü, normal olarak her ay
vergi gelirleri ve bütçe harcamalarıyla ilgili hedefler vardır, bunlar
yılbaşında tespit edilir. Nisan sonu itibariyle vergi gelirlerinde 383 trilyon
lira öndeyiz. Bütçe giderlerinde de -faiz hariç- öngörülenin üzerinde değiliz
ve bütçenin en önemli performans kriteri olan faizdışı bütçe fazlasında da ilk
dört ay için öngördüğümüzün bir hayli üzerinde, 4,4 katrilyonluk bir faizdışı
bütçe fazlamız var. Şimdi, son derece olumlu
gerçekleşen bir dört ay var; ama, buradaki konuşmalardan, sanki, burada bir
zafiyet varmış gibi bir kanaat hasıl olabilir; o, kesinlikle yoktur. Onun için
bu açıklamayı getirdim. Nitekim, geçen sene de,
çeşitli nedenlerle, ilk aylarda burada yapılan konuşmalarda hep bu tür
eleştiriler gündeme gelmiştir; ama, yıl sonunda öngörülen hedeflerin altında
kalmadık, üzerinde gerçekleştirdik; ama, bu demek değildir ki, bütçemiz sağlam
bir yapıya kavuşmuştur. Gayet tabiî, vergi gelirlerinin yüzde 80'ine tekabül
eden bir bölümü faize gidiyorsa, bir bütçenin yüzde 45'i faize gidiyorsa,
sağlıklı bir bütçe değil. VEYSEL CANDAN (Konya)
-Biz de onu soruyoruz. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Ama, kademe kademe, programla birlikte bütçeleri sağlıklı bir dengeye
kavuşturmaya, sağlam bir kamu maliyesi oluşturmaya gidiyoruz; ama, sanki, dört
aylık sonuçlar öngörülenin üzerinde olumsuz gelişiyormuş gibi bir kanaat var.
Kesinlikle, bunun böyle olmadığını, hatta, öngörülen dengelerin çok daha
üzerinde olumlu gittiğini değerli arkadaşlarıma ifade etmek için söz aldım. Teşekkür ederim Sayın
Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
7 nci madde üzerinde 4
adet önerge vardır; ancak, bunlardan 3'ünü geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısın 7 nci maddesinin 1 inci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "bu faaliyetleri yapanlara teslimi"
ibaresinin "münhasıran bu faaliyetleri yapanlara teslimi" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 2 inci
fıkrasında yer alan "beş yılda bir" ibaresinin "on yılda
bir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 5 inci
fıkrasında yer alan "bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi
veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali" ibaresinin "bunların
teşkil ettikleri birliklere teslimi veya bunlar tarafından ithali" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkan, önergelerimi geri çekiyorum. BAŞKAN - Önergelerinizi
çekiyorsunuz. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Maddenin
oylamasına geçmeden önce bir yoklama isteği vardır; onun gereğini yerine
getireceğim. Sayın Hüseyin Çelik?..
Burada. Sayın İlyas Arslan?..
Burada. Sayın Nevzat Yalçıntaş?..
Burada. Sayın Mahfuz Güler?.. OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Pepe
takabbül ediyor. Sayın İsmail Özgün?.. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya
takabbül ediyor. Sayın Mahmut Göksu?.. ALİ SEZAL (Kahramanmaraş)
- Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Sezal
takabbül ediyor. Sayın Eyüp Fatsa?.. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, 20 kişiden fazla var burada. BAŞKAN - Evet, şu bir
gerçek ki, hükümetin Genel Kurulda bulunduğu kadar, siz de öyle bulunuyorsunuz;
bunu da burada söyleyeyim. Sayın Eyüp Fatsa'yı kim
takabbül ediyor?.. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Ben ediyorum. BAŞKAN - Sayın Polat
takabbül ediyor. Sayın İrfan Gündüz?..
Burada. Sayın Sait Açba?..
Burada. Sayın Zeki Ergezen?..
Burada. Sayın Sacit Günbey?..
Burada. Sayın Mehmet Altan
Karapaşaoğlu?.. Burada. Sayın Veysel Candan?..
Burada. Sayın Rıza Ulucak?..
Burada. Sayın Latif Öztek?..
Burada. Sayın Oya Akgönenç?.. MEHMET ZEKİ OKUDAN
(Antalya) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Okudan
takabbül ediyor. Sayın Fahrettin
Kukaracı?.. Burada. Sayın Alaattin Sever
Aydın?.. Burada. Sayın Ahmet Karavar?..
Burada. Bu arkadaşlarımız sisteme
girmesinler. Yoklama için 5 dakikalık
süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız olursa, aynı süre içerisinde yoklama
pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Pusula gönderen değerli
arkadaşlarımızın Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını tekrar hatırlatıyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı
yetersayımız vardır. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5. – Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam) BAŞKAN - 7 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul
edilmiştir. 8 inci maddeyi
okutuyorum: Verginin tecili MADDE 8. - 1. Bu Kanuna
ekli (I) sayılı listenin (B)cetvelindeki malların, (I) sayılı listeye dahil
olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları
tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil
olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren 12 ay
içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde
tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan
vergi, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte
alıcıdan tahsil edilir. Ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul
Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu
vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli
tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. 2. İhraç edilmek şartıyla
ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel tüketim vergisi, mükelleflerce
ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla, bu mükelleflerin talebi üzerine
vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz konusu malların
ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç
edilmesi halinde tecil edilen vergi terkin olunur. İhracatın yukarıdaki
şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi, vade
tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen
gecikme zammı ile birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim
edilen malların 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle
ihraç edilememesi halinde, tecil edilen vergi, tecil edildiği tarihten itibaren
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine
göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilir. 3. (III) sayılı listede
yer alan malların tamamının ya da bir kısmının tesliminde veya ithalinde
tahakkuk eden vergiyi, teminat alınmak suretiyle, bu malların tüketiciye
teslimine kadar (bu safha dahil) tecil ettirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. BAŞKAN - 8 inci maddeyle
ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın
Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi
hakkında görüşlerimizi iletmek üzere söz aldım. Bu maddede, "(I)
sayılı listenin (B) cetvelindeki malların -(B) cetveli daha ziyade solvent
türevlerinden oluşuyor; bu solvent
türevlerinin- (I) sayılı listeye dahil olmayan diğer malların imalinde girdi
olarak kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde
tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV'nin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek
kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur" ifadesi var. Efendim, şimdi, burada,
bir defa, solventlerin çok geniş manada sanayide kullanıldığını kabul etmemiz
lazım. Zira, solventler, yalnız akaryakıtta katkı maddesi olarak değil,
yoğunluk itibariyle yüzde 80'e varan miktarda sanayi üretiminde kullanılır.
Mesela kimya sanayiinde kullanılır, mesela tekstil sanayiinde kullanılır.
Şimdi, bu arada "bu türevlerin ithalinde veya üretiminde alınacak olan
özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen miktarı"
derken, anlaşılıyor ki, tamamı terkin edilmeyecek, bir kısmı terkin edilecek;
ama, bir kısmı da tahsil edilebilecek manası çıkıyor buradan. Bu, sektörü
oldukça etkiler. Bu konuda, tamamının terkin edilmesi konusunda, bir
düzenlemenin bahis konusu olması lazım. Bunun dışında "Bu
hükümlere uyulmaması halinde tecil edilen vergi, vade tarihinden itibaren
gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil olunur" derken, burada,
açıklayıcı notlarda, zarurî hallerden bahsediliyor. Bu zarurî hallerde, bu
verginin terkini, ödemesi geciktiği zaman, faiziyle birlikte tahsil
edileceğinden bahsediliyor. Halbuki "mücbir sebepler" dendiği zaman,
üreticinin, satıcının veya imalatçının elinde olmayan sebeplerden bahsedilir.
Mücbir sebepte, verginin üzerinden tekrar faiz alınmasının, gecikmesi halinde
faiz alınmasının doğru olmadığı kanaatini taşıyorum. İkinci paragrafında ise
"ihraç edilmek şartıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel
tüketim vergisi" derken, bu malların yarı mamul, mamul olabileceği
düşünülmeli, ayrıca "söz konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip
eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde" denilirken,
yanına "bu 3, ayı geçmesi halinde şayet zarurî hallerden doğuyorsa bu süre
uzatılabilir de" demek lazım. Bunlarla ilgili bir düzenlemenin gerekli
olduğuna inanıyoruz. Tabiî, solventleri üreten
sanayicimize bu konuda çok yoğun bir iş yükü gelecektir; bir taraftan tahakkuk
ettirecek, bir taraftan terkin ettirecek, sürekli olarak ilave beyannameler
vermek zorunda kalacak. Ayrıca, tahakkuk ve terkin konusundaki teminatlar bir
finans yükü getirecek. Bu teminatlar ne olacak? Özellikle, zannediyorum, vergi
daireleri -öteden beri bunu böyle yaparlar- teminat mektubu talep edecekler.
Teminat mektubu talep ettikleri zaman da, üreticiye veya satıcıya bir finansman
yükü gelecek. Bu teminat mektupları
talep edilirken, bu işi sürekli yapanlardan süresiz teminat mektubu almak
suretiyle, hiç olmazsa, teminat mektubunun bir defa alınması bahis konusu olur,
sabit masraf bir defa ödenir, yıllık komisyonları ise devreler halinde
ödenebilir; yani, bu konuda sanayicimiz üzerinde bir yük vardır. Bu yükün
giderilmesi konusunda, Bakanlığın, birtakım düzenlemelerde bulunması lazım. Şu maddelerden aldığımız
mesajlar, Bakanlığın eline biraz fazlaca elastikî olan yetkiler tanınmış
durumda. Bir belirsizlik bahis konusudur. Bu belirsizliğin tüzükle,
yönetmelikle, tebliğlerle giderilmesi gerekiyor. Zannediyorum, Bakanlık, bu
konuda hassasiyetini dile getirecektir. Ayrıca, sanayicimizin
önünde bir konu var; o da, kasıtlı bir şekilde... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika
içerisinde toparlayınız. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - O da şudur: Sanayicimizin alışverişlerinde yüzlerce, binlerce
evrakın kayıtlara girdiği çıktığı bir süre içerisinde, Vergi Usul Kanununun
kaçakçılık suçları ve cezalarını düzenleyen 359 uncu maddesinin uygulamasında,
sahte ve yanıltıcı belge düzenlenmesi konusunda madde metninde
"bilerek" sözcüğünün yer almamış olması, bugün, Türkiye'de 178 000 sanayiciyi
mahkeme kapılarına düşürmüştür; sanayiciler para cezasından geçmişler, hapis
cezalarıyla karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla, Sayın Bakanlığımızın bu konuda
bir düzenleme yapmasını da sanayiciler adına talep ediyoruz, bekliyoruz;
saygılarımızı sunuyoruz efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Karapaşaoğlu. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA OĞUZ
TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz Özel
Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının, bir anlamda, vergi sistemimizde yeni bir
aşama olduğunu burada belirtmek istiyorum. Gerçekten, çok sayıda verginin,
yaklaşık 16 tane verginin, fonun ya da payın kaldırılarak tek bir sistem
altında toplanmaya çalışılması ileri bir aşamadır. Zaten bununla ilgili olarak
Bakanlık uzun yıllardır çalışmalarını yaptı, çeşitli denemelerden sonra bugün
gündeme gelmesi gerçekten olumlu bir aşamadır. Avrupa Birliği hedefini dikkate
aldığımızda, kodifikasyon açısından bu vergi tasarısının gelmesi doğru
olmuştur. Yalnız, bu tasarıyla
ilgili olarak en önemli konu, vergi silahının, ekonomi politikasının bir aracı
olarak etkin kullanılması lazım. Vergi, ekonomi politikasının en önemli araçlarından
birisi. Özellikle, tüketim üzerinden alınan vergi oranlarını indirmek ya da
artırmak suretiyle ekonomideki gelişmeyi kontrol altına alabilirsiniz. Vergi
oranlarını çok artırdığınız zaman, o mal, tüketici açısından pahalı olacağı
için alınmayacaktır, daha az tüketilecektir; böylelikle, tüketimi kısma
fonksiyonunu ifa edebilir; ama, tersini yaparak, yani, özellikle ekonominin
durgunluk içinde bulunduğu dönemlerde, üretimin satılamadığı dönemlerde, vergi
oranlarını genel olarak aşağı çekerek ekonomiyi canlandırma yoluna gitme imkânı
var. Şimdi, bu ekonomi
politikası tedbirini acaba bugünkü koşullarda nasıl uyguluyoruz; ekonominin
içinde bulunduğu şartlarda, ciddî bir talep daralması nedeniyle, üreticilerin
ürettikleri malları yeterince satamamalarından kaynaklanan ciddî bir sıkıntı
vardır; ekonomi durgunluk içindedir. Aslında şimdi yapılması gereken, bu mevcut
vergi oranlarını ciddî biçimde aşağı çekerek -özellikle bunlar, özel tüketim
vergisi, ek vergidir; yani, genel oranın üzerine eklenen ek oranlardır- toplam
vergi hâsılatını artırma imkânı olduğu gibi, ekonomiyi de canlandırarak üretim
sürecini tekrar harekete geçirme imkânı olabilir. Kapasite kullanımının yüzde
70'ler seviyesinde olduğunu düşündüğünüzde, aslında talebin bir parça
canlanması enflasyonist etki de yaratmayacaktır; çünkü, kurulu kapasite var.
Adam, kapasitesinin yüzde 70'ini kullanıyorsa, o maliyetleri, yüzde 70'lik
üretimin içine giydiriyor. Halbuki, biz bunu daha yukarı çekecek ekonomi
politikası tedbirlerini hayata geçirsek, o zaman, toplam maliyet -aynı işçilik
gideri ya da diğer sabit giderler- daha fazla üretilen malın içine
gireceğinden, aslında hatta ucuzluk sağlama olanağı da vardır. Kaldı ki, ekonominin
canlanması nedeniyle, toplanacak vergiler daha da fazla olacaktır. Ekonomide,
vergi gelirlerini artırarak bütçe gelirlerini takviye etmek sınırlı olarak
uygulanabilir; ama, ekonomi, resesyon ya da durgunluk işaretleri veriyorsa,
tersi tedbirleri hayata geçirmek lazım; ama, bu yapılmıyor. Aslında, Özel
Tüketim Vergisi yasası nedeniyle yapılması gereken, tümüyle bu oranlarda
-hepsinden belki- çok ciddî indirimler yapmaktır. Nitekim, hatırlarsanız, işte
geçen yıl aralık ayında otomobillerden alınan vergiler geçici süre indirildi,
toplam vergi arttı. En çarpıcı örnek şudur:
Biz, cep telefonlarına çok ciddî vergiler getirdik, ne oldu; cep telefonu
kullanımı azaldı, oradan topladığımız vergiler daha da aşağıya düştü, hem
buraya gelen yabancı yatırımcılar zarara uğradılar hem de devlet olarak bu
sektörden alacağımız vergiler aşağıya indi. Onun için, vergiyi, belki geçici
süreler için yükseltici olarak uygulamak lazım; ama, düşük ve yaygın vergi
oranı, hem kaçağı önleyecektir hem de çarkın dönmesi dolayısıyla daha yüksek
vergi hâsılatı sağlayacaktır. Görüştüğümüz 8 inci
madde, aslında teknik bir maddedir, gerçekten işin gereği olan bir maddedir. Bu
terkin ve tecil müesseseleri, doğru müesseselerdir; çünkü, vergiyi almak yerine
bir süre erteliyorsunuz; çünkü, ihraç edilecektir ya da başka malın girdisi
olacaktır. Onun için, bu düzenleme de doğrudur; ama, biz genel politikaları iyi
belirlemek durumundayız. Teşekkür ederim. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Tezmen. Saadet Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA ASLAN
POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlarım. Şimdi, biz bu tasarı
üzerinde konuşurken bize laf atan DSP'li arkadaşlara diyorum ki; gelin siz de
konuşun, buradan söyleyin ne diyeceğinizi; oradan dediğiniz zaman duyulmuyor.
Eğer halkın duymasını istiyorsanız, gelin buradan konuşun, ne konuştuğunuzu hep
beraber anlayalım. Korkarım ki, sizin bu konuşmalarınız da aynen Şadan Beyin
önergelerine benzer; tek birini savunamayacağı önergeleri verip geri çektiği
gibi, siz de aynen böyle, bu konuşmalarınızı burada yapamayacağınızdan
çekiniyorsunuz. İşte önergeleri burada; sayısız önerge göndermiş; tek biri
burada görüşülmemiş; tek bir şeye yarıyor; müsvedde kâğıdı olarak kullanıyoruz;
işte bu iyi oluyor; yani, israf olmasın diye biz bunları müsvedde olarak
kullanıyoruz; tek faydası bu; yoksa, kimsenin burada tartışacağı önergeler
değil. Sayın milletvekilleri,
şimdi size şunu söylüyorum: Bu tasarının bu maddesi, biraz önce arkadaşların da
söyledikleri gibi, hükümetin Plan ve Bütçe Komisyonuna sunduğu gerekçede,
teknik bir tasarı olduğunu, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki solvent
türevlerinden oluşan bu maddelerdeki vergi oranlarının genellikle... Aynen
ifadesini okuyayım hükümetin gerekçesinin, biraz sonra üzerindeki fikrimi
söyleyeceğim: "Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetveli; üzerindeki
vergi yükünün çok az olması nedeniyle, akaryakıt ürünlerine yasal olmayan bir
şekilde katılabilen ve kamuoyunda "solvent" olarak adlandırılan
mallardan oluşmaktadır. Bu suretle haksız kazanç sağlanmasının ve taşıtların
zarar görmesinin önlenmesi amacıyla, söz konusu malların vergi tutarları,
katılabilecekleri akaryakıt ürünlerinin vergi tutarlarına eşit hale
getirilmiştir." Böylece, bunların kendi özdeğerinden 3-4 kat daha fazla
vergi getirildiği için de, bunlar pahalı hale getirilmişlerdir. Eğer bunlar
akaryakıt ürünlerinde kullanılmıyor da ihraç edilecek mallarda veya imalatçılar tarafından kullanılıyorsa
"biz bunları (I) sayılı listedeki ürünlerde kullanmıyoruz, ihraç ediyoruz
veya imalat girdisi olarak kullanıyoruz" diye beyan ediyorlarsa ve bunları
(I) sayılı listeye dahil ürünlerin imalat girdisi olarak kullandıklarının oniki
ay içerisinde tespit edilmesi durumunda, önce tecil edilen vergiler sonradan tarh
ediliyor. Fakat, burada doğru bir uygulama getiriliyor -bu kısmı doğrudur- eğer
oniki ay içerisinde doğru yapılır da imalatta kullanılırsa, tarh ediliyor; ama,
bir haksızlık yapıldığı ve (I) sayılı listede tespit edilen benzine bunun
katıldığı tespit edilirse, bunlar, gecikme cezalarıyla geri alınıyor. İhraç
edilmek suretiyle, ihracatçılara teslim edilen mallara ait ÖTV ise,
mükelleflerce ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla tecil ediliyor. Bu
kapsamda satılan malların 3 ay içerisinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen
kısmı terkin ediliyor. Önemli olan ve bizim,
Plan ve Bütçe Komisyonu raporuna muhalefet şerhi yazdığımız bölüm ise şudur:
(III) sayılı listede yer alan malların tamamının ya da bir kısmının tesliminde
veya ithalinde ödenmesi gereken vergiyi bu malların tüketim safhasına kadar
erteleyebilme yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilmesidir. Şimdi, burada, Sayın
Maliye Bakanı yok; gümrüklerden sorumlu Bakanımız oturuyor. O zaman, o bize bir
cevap verirse, memnun olurum; madem oraya oturmuş, cevabını da versin. Bu tasarıya muhalefet
şerhi yazarken, Plan ve Bütçe Komisyonunda "tasarının 8 inci maddesinin
üçüncü fıkrasında (III) sayılı listedeki mallara ait verginin, bu malların
tüketiciye teslimine kadar teciline imkân veren hükmün gerekçesi anlaşılmış
değildir. Biz ikna olmadık; haklılığı açık değildir. Bu hükmün kaldırılmasını
istiyoruz " dedik. Fakat, buna ait önerge verme şansımız da olmamıştır
burada; çünkü, önergelerimizin her birisinin önü, sanal önergelerle iktidar
partileri gruplarınca doldurulduğu için, buna ait önerge verememişizdir; onun
için de bunu burada izah edememişizdir. Sayın milletvekilleri,
bakın, bir şey söylemek istiyorum: Bu sene,
ÖTV'den 14 katrilyon 990 trilyon lira bekliyorsunuz. Bu tasarı Plan ve
Bütçe Komisyonuna geldiği gün, alt komisyon kurdurulmadı "bugün burada
bitecek, bitmesi lazım" denildi ve hemen o gün orada bitirildi. Onun için,
muhalefetin yapmış olduğu hemen hemen hiçbir ciddî tenkit dikkate alınmadı;
buraya geldi, muhalefetin önerge vermesinin önlenmesi için, bütün sanal
önergelerle dolduruldu. Hiçbir önerge verme imkânımız yok ve bugün burada bu
bitecek diye sabaha kadar konuşacağız, oturacağız konuşacağız... Hükümet?..
Hükümet konuşmayacak; onlar dinleyecek, muhalefet konuşacak. Muhalefetin önerge
verme şansı yok; çünkü, önergelerin hepsi, sanal olarak doldurulmuş ve bu durum
karşısında, bu tasarı buradan çıkacak ve halktan alınacak 14 katrilyon 990
trilyon liralık verginin nasıl alınacağı konusunda, ne Meclis ikna olacak ne
Plan ve Bütçe Komisyonu ikna olacak ne de kamuoyu ikna olacak. Bunların
içerisinde, bizim katıldığımız da var, itiraz ettiklerimiz de var; veya itiraz
ettiğimiz noktaları, katıldığımız noktaları burada anlatamadığımızı izah
etmekteyiz. Şimdi burada biraz önce,
Sayın Maliye Bakanımız -şimdi kendisi burada yok- Grubumuz adına konuşan
arkadaşımıza cevap verirken "giderlerin yüzde 132 artması, faizlerin yüzde
207 artması, hep böyle faizler artacak demek değildir" diyor; ama, Sayın
Bakanıma şunu söylemek istiyorum... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkan, 1 dakika müsaade ederseniz bitireceğim. Mademki orada
gümrüklerden sorumlu Bakanımız oturmuş, o cevap versin. Şimdi, dört ayda
vergilerin reel olarak yüzde 23,5 azalmasını, Gelir Vergisinin reel olarak dört
ayda yüzde 20,8 oranında azalmasını bana izah edin. İkincisi, bu senenin dört
ayındaki vergi tahsilatının, tahakkuk oranının yüzde 60'da kalmasını bana izah
edin. Neden bunlar böyle oluyor? Yani, vatandaş, tahakkuk eden, beyan ettiği
vergiyi niye ödeyemiyor? Siz, yine bana izah edin;
bu sene enflasyon düştü diye iftihar ediyorsunuz; peki, enflasyon düşerken, son
bir ay içerisinde bono faizlerinin yüzde 50'den 59'a çıkmasını izah edin. Bir
taraftan enflasyonu düşürüyorsunuz, bir taraftan faizleri artırıyorsunuz; rant
kesimine kaynak aktarıyorsunuz, üretenden esirgediğiniz bedeli, parayı,
rantçılara aktarıyorsunuz, faizcilere aktarıyorsunuz; gelin, bunu bana izah
edin. Bir yıl içerisinde tam 1 milyon insanın işsiz kalmasını -Devlet İstatistik
Enstitüsü rakamlarıdır- gelin, bana izah edin. Bunları izah etmedikten sonra,
vereceğiniz cevaplar bizi de tatmin etmez, sizi de tatmin etmez. Bizim önerge
verme şansımız yok, sizin de korkudan konuşma imkânınız yok. Hepinize saygılar
sunarım. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Polat. Madde üzerinde verilmiş 4
adet önerge vardır... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Okutmayın, vakit geçiriyorsunuz; nasıl olsa geri çekecekler!.. BAŞKAN - Efendim, biz,
usulî, işlemleri, Tüzüğün gereğini yapalım; belki çekmez, bilemem ki... İlk üç önergeden
birincisini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "12 ay içinde" ibaresinin "6 ay içinde"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan vergi,
vade tarihinden itibaren" ibaresinin "Bu hükümlere uyulmaması halinde
tecil olunan vergi, tecil tarihinden itibaren" olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "3 ay içinde ihraç edilmesi" ibaresinin "1
ay içinde ihraç edilmesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkanım, önergelerimi geri çekiyorum. BAŞKAN - Önergeler
çekilmiştir. 8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi
okutuyorum: Vergi indirimi MADDE 9. - Özel tüketim
vergisine tâbi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde
kullanılması halinde ödenen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre
ödenecek vergiden indirilir. BAŞKAN - Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım;
buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MEHMET
SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Doğru
Yol Partisi Gurubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize, aziz
milletimize, Partim ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
ülkemiz ve milletimiz için çok önemli bir tasarıyı görüşüyoruz. Öncelikle,
vergi nedir, onu izah etmek istiyorum. Vergi, ülkenin ekonomisini ayakta tutan,
birinci ve öncelikli gelir kaynağıdır. Anayasanın 73 üncü maddesinde
"Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi
ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının
sosyal amacıdır" denildiği halde, ülkemizde, vatandaştan vergi, maalesef,
malî gücüne göre alınmadığı gibi, vergi yükü adaletli ve dengeli de değildir.
Hatta, vergide denge gittikçe bozulmaktadır; çünkü, vergi tabana yayılmadığı
gibi, eşit şekilde alınmamakta, haksızlık ve eşitsizlik, gün geçtikçe
artmaktadır. Ekonomide, kayıtdışı, halen, kayıt altına alınmamıştır. Öyleyse,
bu hükümetin vergi politikası yanlıştır; çünkü, üç yıldır hiç yatırım
yapılmadığı gibi, vatandaşa hizmet de yapılmamıştır. Üstelik, milletin
çekemeyeceği ve ödeyemeyeceği vergiler yüklemiştir. Zaten hükümet vatandaştan
hep almış, hiç vermemiştir. Onun için vatandaş vergilerin altında ezilmektedir.
Cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar en fazla vergi toplayan, bu hükümettir.
Kazancı olmayan, yiyeceği olmayandan vergi alınarak, vatandaş âdeta
soyulmuştur. Türkiye'de son iki yılda
dünya ortalamasının üzerinde vergi alınmaktadır. OECD ülkelerinde 1980 yılından
bu yana, vergilerde büyük indirim yapılmış; ortalama, en yüksek gelir vergisi
oranı 13 puan, kurumlar vergisi oranı 10 puan düşmüştür; bizde maalesef
artmaktadır. Bu, sosyal devlete yakışır mı?! Acaba, bu toplanan vergiler nereye
gidiyor; hükümet bunu biliyor mu; faize mi, yatırıma mı, nereye gidiyor?.. Eğer biliyorsa, Yüce Meclise ve millete
açıklamaları gerekir. Kısaca tasarıya
baktığımızda, 9 uncu madde vergi indirimini düzenlemiştir. Tasarının 9 uncu
maddesiyle, mükerrer vergilemenin önlenmesi amacıyla vergi indirimi uygulaması
getirilmektedir. Getirilen düzenlemeye göre, tasarıya ekli listelerdeki
mallardan birisi başka bir malın üretiminde kullanılırsa, kullanılan mal için
ödenen vergi, üretilen mal için hesaplanan vergiden indirilecek ve böylece
mükerrer vergileme önlenecektir. Bu indirim sisteminin uygulanmasına ilişkin
esaslar Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecektir; ancak, vergilerin yüksek
olması nedeniyle, genelde indirim yapılması gerekirdi; ama, Bakanlar Kuruluna,
vergi oranlarını artırma konusunda verilen yetki yanlış ve fahiştir. Her ne
kadar bu tasarı vatandaşın lehine gibi gözükse de, maalesef, vatandaşın
vergisini artırmaktadır. Sayın hükümet, ülke ve
millet perişan; aç insanlar, işsiz insanlar gün geçtikçe çoğalıyor. Artık,
milletin ve muhalefetin sesine kulak verin, ülkeyi krizden çıkarmak, ekonomiyi
canlandırmak istiyorsanız, artık, zam yapmayın, ekvergi getirmeyin, vergi
oranlarını, hele hele olağanüstü artış gösteren KDV oranlarını mutlaka indirin.
Eğer indirmezseniz, vergi ödeyecek mükellef bulamayacaksınız. Reform diye üç yıldır
getirdiğiniz dokuzuncu olan bu kanunu ileride yine değiştirmek mecburiyetinde
kalacaksınız; çünkü, milleti yoksulluğa düşürdünüz; ülkeyi eksi 9,4
küçülttünüz; esnafın, KOBİ'lerin ve sanayicilerin üçte 1'i işyerini kapatmış
durumda; çiftçi tamamen bitmiş; halk karnını doyuramıyor, yoksullaşıyor;
işsizlik gün geçtikçe artıyor; emekliler aç ve sürünüyor. Peki, öyleyse siz,
vergi oranlarını düşürmediğiniz, üretim yapmadığınız takdirde, vergiyi kimden
alacaksınız söyler misiniz? Borç batağına düşürdüğünüz, vergi borcu için
hapishanelere kapattığınız, Başbakanlığın önünde yazarkasa atan, kendini
yakmak, intihar etmek isteyen bu insanlardan vergi almanız mümkün mü?!
Söyleyin, mümkün mü?! Öyleyse, bu tasarıyı
yeniden gözden geçirerek, vatandaşın ödeyeceği şekilde tüm vergi oranlarını
mutlaka indirmelisiniz; ama, esas çare hükümetin istifasındadır diyor, Yüce
Heyetinize Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yıldırım. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA
UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 870 sıra sayılı kısa adı ÖTV olan, Özel Tüketim Vergisi Kanunu
Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu
madde, bu tasarı içerisinde olumlu yaklaştığımız maddelerden birisidir. Benden
önceki konuşmacı arkadaşımın da işaret ettiği gibi, bu kapsama giren mallar
için, verginin bir kez uygulanmasını teminen, vergilenen bir malın yer aldığı
listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde, imal edilecek mal için
ödenecek vergiden daha önce ödenen vergi bu yasayla indirilebilecektir. Bu
madde, vergi mükerrerliğinin önlenmesi ve ödenen vergi ile ödenecek verginin
net olarak bilinmesini sağlayacak bir sistemin uygulanması konusunda Maliye
Bakanına yetki vermektedir. Tabiî, belki burada bizim
itirazımız, bu yasa tasarısının genelinde de görüldüğü üzere "vergiler
kanunla konulur" esası büyük oranda bu tasarıyla ihlal edilmektedir.
Maliye Bakanı, hükümet, birçok konuda bu yasayla ciddî yetkiler almaktadır ve bu
yetkileri nasıl kullanacağı da doğrusu bilinmemektedir. Eğer bu millet Maliye
Bakanına güvenecek, daha açığı, bu millet bu hükümete güvenebilecek olsaydı,
biraz sonra vereceğim rakamları sağlıklı olarak okumamız söz konusu olacaktı;
ama, görüyoruz ki, Maliye Bakanımızın... Ki, şu anda keşke, gümrüklerden
sorumlu Sayın Bakanımız değil de... Şimdi soracağım sorulara cevap
veremeyeceksiniz Sayın Bakan. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya)- Veririz, veririz; sen sor. MUSA UZUNKAYA (Devamla)-
Hayır, bu hükümet verir de, kendine göre cevap verir; milletin sorularına cevap
vermeye muktedir olmayan bir hükümet bu. Niye; bakın şimdi, Sayın Bakanın daha
önce yaptığı konuşmalar var. Mesela şu kitapçık, biliyorsunuz, Sayın Bakanın
2002 bütçe sunuş konuşmasıdır. Sayın Bakanım bunu okumadınız siz şimdi; okuyup
gelseydiniz... Şimdi bakın, size bir şey soracağım: Diyor ki Bakan "2000
yılında vergi gelirlerinin yüzde 77,1'i, 2001 yılında da bankacılık sisteminin
sağlıklı bir yapıya kavuşturulması amacıyla yapılan düzenlemelerin getirdiği
yük de dahil olmak üzere yüzde 105,3'ü faize gitti. 2002 yılında ise hedef
yüzde 73,9." Şimdi, ben, daha önce de,
bir bütçe sunuş konuşması esnasında Bakana sordum. Bu hükümetin, allahaşkına...
Bu hükümete, tabiî, Cenabı Haktan başka yaptırım gücünün olmadığını varsayıyor;
çünkü, bir iddiası var: "Bizim hiçbir alternatifimiz yok." Bütün
debelenmelerine rağmen, bunalmışlığına rağmen, sıkıntılarına rağmen, sağlıksız
bir başbakan, sağlıksız bir yönetim, güvensiz bir idareye rağmen, verdiği
sözlerinde duramayan bu hükümet, kendi kendine de bir onurlu yaptırım
uygulayamıyor. Mesela, şu rakamlar yılın sonunda tutmazsa, onuruyla istifa
edecek bir bakan görmek istiyorum. Gerçi, yılın sonuna ömrünüz gitmeyecek, onu
biliyorum; yani, hükümet olarak ömrünüz gitmeyecek; yanlış anlamayın; Allah
size uzun ömürler versin, Sayın Başbakana da, velakin, şunu söylüyorum, bugüne
kadar da söyledim... Bakın, Sayın Bakan
şuradaki konuşmasında ve basında çıkan açıklamalarında "üç yıl kemer
sıkılacak ve üç yıl sonra Türkiye'de tek haneli enflasyona ineceğiz"
diyor. Ne zaman söylemiş bunu; 17 Ocak 2000'de. 17 Ocak 2000'ten itibaren üç
yıl mühlet istemiş, yani, buna göre Sayın Bakanın altı ayı var. Söyler misiniz
Sayın Bakanım bana, tek haneli enflasyona ne zaman ineceğiz?! AHMET KABİL (Rize) - İki
defa kriz oldu, onu da hesaba katın. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Hangi krizler... Krizleri kim doğurdu?! Krizler semadan gelmedi, sizin
içinizden geldi. Sizin krizlerinizin bedelini bu milletin ödemeye mecburiyeti
yoktur. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Böyle karşılıklı konuşma usulü yok... MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Şimdi, Sayın Bakan diyor ki "üç yıl müddet verin." 17 Kasım 2000
tarihinde "2003" demiş. 2001 yılında üç yıl müddet istemiş, yine, bu
yılın bütçesi sunulurken ve hatta, bu yasa tasarısının başlangıcında, yine bir
üç yıllık müddet istemiş. Çok dikkat ettim; Hoca Nasrettin'in misali bu bakanın
hali ve bu hükümetin hali. Hani, Hoca Nasrettin Rahmetullah aleyhe sormuşlar
"kaç yaşındasın" diye. 40 demiş. On yıl geçmiş, yine sormuşlar, 40
demiş. Aradan bir beş yıl, on yıl daha geçmiş, yine 40 demiş. "Hoca ne
yapıyorsun Allahaşkına, 30 yıldır sana soruyoruz, yine 40 diyorsun"
demişler. Hoca da "valla, erkek, sözünde durur" demiş. Gerçi, bu
hükümetin ortakları hep erkek, hep sözlerini yerine getirdiler; ama, sizin
sözünüz de bir başka doğrusu!.. Yani, neden bu haliniz?! Nasıl millete karşı
güven telkin edecek?.. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Sayın Başkan, bitiriyorum. Bakın, az önce arkadaşlar
raporlar sundular ve dediler ki "güvensizlik açısından dünyanın şampiyon
ülkesisiniz." Böyle bir hükümete, böyle bir yönetime, Allahaşkına, bu
millet nasıl güvensin?! Neyinize güvensin de vergi versin?! İşte az önce,
değerli bir arkadaşım, Anayasanın 73 üncü maddesine göre, verginin niçin
toplanacağını, nerede harcanması gerektiğini söyledi. Allahaşkına, şu millete
söyleyin; 19 katrilyonu bir avuç rantiyeciye, faizciye verdiniz, onlardan
aldığınız vergiyi söyleyebilir misiniz?! Gelin, şurada izah edin. Gümrüklerden
sorumlu Devlet Bakanı olarak, bana
"biz, dört ayda 19 katrilyon faiz ödedik; ama, bu faizcilerden şu kadar
vergi aldık" deyin. 163 milyon lira asgarî ücret alandan, ücretinin yüzde
30'unu, yüzde 40'ını vergi olarak alıyorsunuz; ama, 19 katrilyon lira faiz
ödediğiniz insanlardan aldığınız ve bize gösterebileceğiniz 1 kuruşluk vergi
geliriniz yoktur. Değerli arkadaşlar, bu
hükümet, bütünüyle, güvenini sarsmış, yıkmış, millet yanında itimadı
kaybolmuştur. Bir güvenilecek noktanız kaldı: Onurunuzla istifa edin ve çekin
gidin; millet huzur bulsun. Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Uzunkaya. Saadet Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Ali Gören konuşacaklar. Buyurun Sayın Gören. Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA ALİ GÖREN
(Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan
vergi yasa tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Grubum ve şahsım adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım. Değerli arkadaşlarım,
vergi -biraz önce konuşan arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi- tabiî ki,
devletin ayakta durması ve milletin işlerini görmesi için, vatandaştan,
üretenden, gücü yetenden alıp, yine, vatandaşa yönelik olarak harcaması
gereken, makul, kabul edilmiş ve insanlık tarihi boyunca da uygulanmış bir
yöntemdir. Ancak, her işin sonuna ve uygulanış biçimine bakmak ve uygulanış
biçimine göre de hüküm vermek, gözetilenin ne olduğunu belirlemek, insanların,
hem görevi hem de vazgeçilmez bir vazifesidir. Değerli arkadaşlarım,
vergi konusunda, hükümetimizin, kuruluşundan beri uyguladığı ve -biraz önce de
ifade edildiği gibi- defalarca değiştirerek Meclise getirdiği her vergi
paketinin, uygulamadan bir süre sonra demode olup, görülen çok büyük aksaklıklar
nedeniyle yenilenmek zorunda kalması, gerçekten, millete karşı bizim bir nevi
kusurumuzdur, bu kusurun giderilmesinin yöntemi de, üzerinde iyi düşünerek,
vatandaşımızın, ülkemizin şartlarını göz önüne alarak yapmamız ve uygulamamız
gerekmesidir. Değerli arkadaşlarım,
klasik devlet anlayışında üç önemli unsur öne çıkmaktadır. Nedir bu;
vatandaşını öncelemeyen veyahut da yaşamını bir nevi vatandaşın refah ve
huzuruna göre değil de, yöneticilerin rahat ve keyfine göre ayarlayan devlet
anlayışında, vergi salmak, para basmak ve borç almak üçlüsü yönetime hâkim
olmaktadır. Bizim ülkemizi yöneten, özellikle, 57 hükümette de bu üç unsur öne
çıkmaktadır. Değerli arkadaşlarım,
vergi alma konusunun çok fazla izahına gerek yok. Allah'a şükür, hepimizin
arabası var. Kullandığımız akaryakıtta vergi oranı dünyada birinci vaziyette
bulunmaktadır. Bunun uzmanlarınca verilen bilgilere göre, 1 400 000 lirayı aşan
yakıtın aşağı yukarı 1 000 000 lirasının veya daha fazlasının vergi olması,
izah edilir bir tutum değildir. Aynı zamanda, vatandaşa salınan verginin artık,
vatandaş tarafından ödenemez hale gelmiş olmasının örneğini, her gittiğimiz
yerde, acı hatıra ve örneklerle görmekteyiz; vatandaş vergisini ödeyemediğinden
dolayı sağlık güvencesini askıya almıştır ve emeklilik güvencesini, yerine
göre, askıya almıştır. O nedenle, bu hususun derin bir şekilde düşünülmesi ve
uygulanılması düşünülen vergi paketinin, vatandaşın huzur ve refahını önceleyen
bir yapıya kavuşturulması şarttır, elzemdir. Değerli arkadaşlarım,
vergi paketinde, şu an için üzerinde konuştuğumuz maddeye spesifik olarak
baktığımızda, sanki, bir kolaylık, vatandaşın lehine bir tutum var gibiyse de,
Türkiye şartlarında, iç içe vergilendirmenin pratik olarak mümkün olmadığını,
uygulayıcıların da bunu gerçekleştiremeyeceklerini buradan ifade etmek
zorundayım ve bu hususta da üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Diğer bir konu ise,
vatandaşın vergi konusunda düşürüldüğü durumun yanında, devletin buna karşılık
olarak borçlanma yükünün gittikçe artması, son üç yıl içerisinde 30 milyar
dolardan daha fazla bir borç alınmış olması, önceki borçların faizlerinin bile
ödenmesinde büyük sıkıntıya düşülmüş olması, bu ülkenin kaderinin ileriye
yönelik olarak ciddî bir şekilde düşünülüp düşünülmediği konusunda, gerçekten,
bizleri ürpertiye ve endişeye sürüklemektedir. Değerli arkadaşlarım,
borç almak bir beceri işidir; icabında, borç almanın bir anlamı olur. Ancak,
kronik borçla, artan borçla ve faizini bile ödeyememe durumuyla karşı karşıya
kalmak, ülkemiz açısından, vatandaşımız açısından çok ciddî bir sıkıntıyı
beraberinde getirmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. ALİ GÖREN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, vergi konusunda vatandaşın durumunu, acı hatıralarını
anlatmaya gerek duymadan tekrar önünüze koyarken, vergiyi artırıp vatandaşın
durumunun daha kötüye gitmesini sağlayarak bu milletin refah ve huzurunun
sağlanamayacağına, mesleğimden, tıptan -aramızda doktor arkadaşlar var- bir
kötü örnekle misal vermek istiyorum: Hastanın ateşi yükselirken nabzı da
yükselebiliyorsa, bunun, bir anlamı, olumlu bir tarafı vardır; hasta ayak
uydurmaktadır, hastalığını yenmeye çalışmaktadır; ancak, hastanın ateşi
yükselirken nabzı düşüyorsa; yani, vergi yükseliyor, ama, üretim düşüyorsa, bunun
çok kötü bir adı vardır, onu söylemek istemiyorum. Yöneticilerimizi, bu konu
üzerinde tekrar düşünmeye davet ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Gören. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) C) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Genel Kurulu ziyaret eden Belarus-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Nikolai Cherginets ve beraberindeki
Parlamento heyetine, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın
Nikolai Cherginets ve beraberindeki parlamento heyeti Meclisimizi
onurlandırmışlardır; kendilerine, sizin adınıza hoş geldiniz diyorum ve
teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar) V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5.- Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam)
BAŞKAN - Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır. Madde üzerinde 4 adet
önerge vardır; önergelerden 3'ünü geliş sırasına göre okutup, aykırılık
sırasına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan
"yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen
vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden
indirilir" ibaresinin "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde
kullanılması halinde ödenen verginin Maliye Bakanlığınca belirlenecek kısmı
ödenecek vergiden indirilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan
"yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen
vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden
indirilir" ibaresinin "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde
kullanılması halinde ödenen verginin Bakanlar Kurulunca belirlenecek kısmı
ödenecek vergiden indirilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan
"Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre" ibaresinin
"Bakanlar Kurulunca belirlenen esaslara göre" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkan, önergelerimi çekiyorum. BAŞKAN - Sayın Şimşek
önergelerini çekiyor efendim. 9 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... LATİF ÖZTEK (Elazığ) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - ...
Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir. LATİF ÖZTEK (Elazığ) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz hiç bakmıyorsunuz,
hep, o tarafa bakıyorsunuz. VEYSEL CANDAN (Konya) -
Sağınıza solunuza bakmıyorsunuz Sayın Baş-kan. BAŞKAN - Sayın Öztek,
oylamaya geçtikten sonra istediniz. 10 uncu maddeyi
okutuyorum: İstisnaların sınırı ve yetki MADDE 10. - 1. Özel
tüketim vergisine ilişkin istisna ve muafiyetler ancak bu Kanuna hüküm eklenmek
veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Diğer kanunlarda yer
alan istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir. Uluslararası
anlaşma hükümleri saklıdır. 2. Maliye Bakanlığı, bu
Kanunda yer alan istisna ve muafiyetlerin uygulanması ile verginin tecilinde
alınacak teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin terkinine
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. BAŞKAN - 10 uncu madde
üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın
Musa Uzunkaya; buyurun. AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA
UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili tasarının 10
uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, az
önceki madde ile bu madde, kendinden önceki birkısım maddelere atıfta bulunan
maddelerdir. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(İstanbul) - Sayın Uzunkaya, Sayın Maliye Bakanı geldi, burada. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Maliye Bakanımız, muhtemeldir ki, cevap vermeye geldi diyorsun; inşallah, cevap
verir. Bu maddeyle, ÖTV'de
uygulama bütünlüğünü korumak için, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce veya
sonra diğer kanunlarla getirilmiş veya getirilebilecek olan istisnaların, bu
kanun açısından geçersiz kılınması sağlanmakta. Dolayısıyla, kanunda yer alan
istisna ve muafiyetler ile tecil-terkin uygulamasının usul ve esaslarının
belirlenmesi ve bu kapsamda alınacak olan vergi alacağının güvenceye
kavuşturulması için getirilen teminatların türü ve miktarlarını tespit etme
konusunda, yine, bu madde de, Maliye Bakanlığını yetkili kılmaktadır. Değerli arkadaşlar, yasa,
bir anlamda kolaylık getiriyor; ama, yasa çıkarken, hudutların ne olduğu
bilinmediği, Maliye Bakanının, tamamen o günkü konjonktürde... Yani, Sayın
Bakan az önce dediler ki: "Efendim, aslında, bu beş ay, görünürde çok
yüksek bir faiz ödemesi oldu gibi; ama, bundan sonraki aylar, inşallah, öyle
olmayacak; dolayısıyla, biz, hesaplarımızın altında bir faiz ödemesi; yani,
42,7 katrilyondan daha az bir faiz ödemesi yapacağız..." MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Öyle görünüyor. MUSA UZUNKAYA (Devamla)-
Öyle görünüyor da, görünmezse ne olacak; bu millet neyi soracak, kime soracak?
Biz onu merak ediyoruz sevgili Bakanım. Diyoruz ki: Sizin bulunduğunuz yerden
öyle gözüküyor da, milletin bulunduğu yerden başka şeyler gözüküyor. Bu sabah
petrole zam yaptınız, hafta sonu zam yaptınız, geçen hafta başı zam yaptınız.
"378 trilyon fazla vergi getirdim" diyorsun. Allahaşkına, bu zammı
millete hangi zulüm için yapıyorsunuz! Millet feryat ediyor. Bakın, Giresun'un
Alucra’sından, Şebinkarahisar'ından, Çamoluk'undan geliyorum. İnsanlar feryat
ediyor; traktörlerini bağladı, otobüslerini bağladı, hareket edemiyor. Ülkeyi
durdurdunuz, yürüyen aracı durdurdunuz. "Bu aya kadar 378 trilyon fazla
gelir aldım" diyorsun; ama, hâlâ akaryakıta dünyanın görülmedik en
zalimane zulmünü, zammını yapıyorsunuz. Bunu hangi insafla kabul edebilir bu
millet. Bir taraftan, aşırı
derecede faiz borçlanması... İşte rakam ortada. Dileyelim, sizin dediğiniz gibi
olsun. Ama, zatıâliniz az önce orada yoktunuz, gümrüklerden sorumlu Sayın
Devlet Bakanımız oradaydı. Ben şimdi tekrar soruyorum size: Peki, görünen şey
tutmazsa ne yapacaksınız? Ben öyle gördüm; ama, yılın sonunda tutmadı
diyeceksiniz. Peki, millet kime takılacak, kimden ne isteyecek?.. Yani, bu
millete biraz insaf edelim, bu millete biraz acıyalım allahaşkına. Bakın, Anayasa açık. Az
önce bir arkadaşım okudu. Ben metni tekrar okuyacağım. Kaldı ki, siz
konuşmanızda zaten o hususa dikkat çekmişsiniz. Demişsiniz ki bütçe sunuşunda:
"Vergiler insafla alınır, merhametle alınır ve insanlara kolaylık
sağlanmak için gelir." Yani, sizin uygulamanızda, vergi uygulamanızda, bu
söylediğiniz hususların hiçbirisini bulmak mümkün değil. "Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere..." Şimdi siz, aldığınız vergileri, kamu
giderlerini mi yoksa faiz açıklarınızı kapamak üzere mi alıyorsunuz? Vergi yasası çıkarmak
kolay. Adı ÖTV'ymiş, ATV'ymiş... Vatandaşı, ÖTV'nin, ATV'nin, KDV'nin
ilgilendirdiği yok. Demin yine burada bir arkadaşım sordu: "Net bir şey
öğrenmek istiyorum: ÖTV'yle vatandaşımız bu yılın sonuna kadar, geçen seneki
hesaplara göre, daha fazla mı vergi verecek, daha az mı verecek?" Eğer
eşit ise, burada vatandaşı ilgilendiren hiçbir şey yok. Sadece, memurlara
kolaylık. 16 adet verginin sayısını düşüreceksiniz; ama, vatandaşın cebine
buradan bir şey girecek mi, kazancında bir artış olacak mı?! Artış olacaksa,
size gelsin vergi!.. Ama, söylüyorum, vatandaş traktörünü bağladı. Bağlanan
traktörle -yani, 1 000 000'u aşan 1 litre mazot bu noktaya gelmişken-
allahaşkına, bu vatandaş tarıma nasıl çıkar, nasıl hizmet verebilir, nasıl üretim
yapabilir?! Peki ne diyor: "Kamu
giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür."
Şimdi insaf edin; Sayın Bakanım, hangi vatandaşımızın malî gücünü göz önünde
bulundurarak ondan vergi alıyorsunuz?! Var mı önümüzde böyle bir erk?! İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Biz de varız Sayın Uzunkaya. SEFER EKŞİ (Kocaeli) - Bu
tarafa dön; öyle konuş! MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Efendim, bu Parlamentonun en talihsiz olan yönü, bakanlar, milletin sözcüsü
olan milletvekillerinin arkasında, sütre gerisinde saklanıyorlar. Sözümüzün
ulaşmamasının hikmeti de o; sütrenin arkasında, direk arkasında,
milletvekilinin arkasında saklanıyor bakanlar. Sonuçta, kötü bir görüntü... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
1 dakika içerisinde toparlarsanız... O, aslında, Meclisin
proje hatası, başka bir şey değil. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Ah, bu Meclisin ne proje hataları var; keşke, bu hatalar sadece burada kalsa. BAŞKAN - Biri de
bulunduğunuz kürsü efendim. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı... Yahu, şu Anayasa maddesini,
allahaşkına, biraz tahlil edin de, şu vergi uzmanlarınız bunu hazırlarken,
adaletli ve dengeli olsun. Anayasa bunu demiş; şu Anayasayı uygulasanız yeter.
Hangi dengeli uygulama? Demin söyledim; 20 katrilyon faiz geliri olacak
insanlar rantla kazanacaklar, götürecekler trilyonları, katrilyonları ve
onlardan vergi alamayacaksınız; ama, 163 000 000 maaşı olan insanın maaşının
yarısına göz dikeceksiniz, 2 500 000 insanı, üç senede, işinden, aşından,
sonunda, yıkılan yuvası ile eşinden edeceksiniz. İnsaf edin!.. Bu, millete
karşı yapılan ciddî bir haksızlıktır. Size oy vermiş olmakla bu millet, bu
kadar kendine zulmetmeyi düşünmedi; ama, bari siz insaf edin, kendinize zulmetmeyin;
bu vefasızlık olur. Yasaları biraz insaf çizgisine çekin ve istirham ediyorum
Sayın Bakanım, şu akaryakıt vergilerini ciddî olarak, hiç olmazsa yüzde 10,
yüzde 20 geri çekin. Yani, yüzde 10 diyorum... Bir iki defa, böyle, yüzde 0
bilmem kaç oranında akaryakıttan vergi düşüşü... Haftanın başında, sonunda, iki
de bir bu vergiler... Yani, yeni zamlarla,
milleti, hayatından da, geçiminden de perişan eder, pişman eder hale gelmeyin. Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Uzunkaya. Doğru Yol Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA OĞUZ
TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Özel
Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının 10 uncu maddesi, aslında, bir müdahaleyi
önlemek amacıyla düzenlenmiş; yani, ilke olarak, daha sonra çıkarılacak
kanunlarda ÖTV'nin alınması ya da ÖTV'de değişiklik yapılması olanağını
sınırlamak amacıyla düzenlenmiş bir madde; ama, burada, kanunla getirilen bir
düzenlemenin, Meclis iradesini sınırlamasının söz konusu olmasından bahsetmek
lazım. Yani, şimdi, Meclis
istediği gibi kanun çıkarır, değiştirme iradesi de var; yani, daha sonra
çıkaracağı kanunla, buradaki hükmü de değiştirebilir ya da başka kanunla bu
iradesini ortaya koyar, ÖTV'de indirim yapabilir. Bunu nasıl engeller bu yasa;
o da yasa bu da yasa; yani, bir hiyerarşi yok ki yasalar açısından! Özel
Tüketim Vergisi Yasası da bir yasadır, Meclisin sonradan herhangi bir şekilde
çıkaracağı yasa da bir yasadır. Peki, buraya bu hükmü koymakla neyi
gerçekleştirmiş oluyoruz; hiçbir şey gerçekleştirmemiş oluyoruz. Yani, aslında, bu,
anayasa hükmü olsa bir anlam ifade eder; yani, "vergi yasalarında
değişiklik yapılması, ancak ilgili yasada yapılacak değişiklikle söz konusu
olabilir" diye bir anayasa hükmü getirirsiniz, o zaman bu, geçerli bir
anlam ifade eder; ama, şimdi, Meclis bir yasa çıkaracak, diyor ki: "Meclis
iradesini biz burada sınırlıyoruz, bundan sonra çıkacak yasalarda sen bu ÖTV'de
değişiklik yapamazsın." Hiçbir ciddiyeti olmayan, hiçbir geçerliliği
olmayan bir düzenleme! Meclis istediği gibi iradesini ortaya koyar, daha sonra
çıkaracağı bir yasayla ÖTV'de değişiklik yapar, zımnî ilga yoluyla bu hükmü de
değiştirmiş olur. Yani, böyle bir düzenlemenin tasarıda yer almasını anlamak
mümkün değil. Zamanında belki o askerî dönemden henüz çıkıldığı dönemde Katma
Değer Vergisine kondu; ama, artık, bu kanunla anayasa hükmü gibi hüküm
vazetmemiz, gerçekten şaşırtıcı ve yanlıştır. Bir diğer konu da,
maddede "diğer kanunlarda yer alan istisna veya muafiyet hükümleri bu
vergi bakımından geçersizdir" deniliyor. Nasıl geçersiz kılınır?! Bu ifade
de gerçekten yanlış bir düzenleme. Ne demek geçersizdir?! Yani, anayasa maddesi
hükmü mü? Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı mı? Nasıl geçersiz kılar?! Daha
sonra çıkacak kanunu bu kanunla biz nasıl geçersiz kılacağız?! Anlamak mümkün
değil! 10 uncu maddenin ikinci
bendinde "teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin
terkinine ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı belirlemeye
yetkilidir" ifadesi var. Tüm vergi sistemimizde
verginin nasıl tahsil edileceği, nasıl teminat alınacağı yasayla
düzenlenmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
vardır. Bu kanun, nelerin teminat gösterileceğini, teminatların nasıl kabul
edileceğini, nasıl çözüleceğini ve nasıl tecil yapılacağını düzenlemiş durumda.
Özel Tüketim Vergisinde Maliye Bakanlığına böyle bir yetki vermek, aslında 6183
sayılı Kanunun -bu yasa açısından- uygulanmasını engellemektir. Maliye
Bakanlığı, o zaman, belki, 6183 sayılı Yasa gereğince teminat olarak kabul
edilmeyecek şeyleri de teminat olarak kabul edebilecek. Özellikle, taşınabilir
malların teminatı, bizim vergi sistemimizde ancak depolamayla mümkün olur; ama,
bu yetkiyle biz bunu kaldırıyoruz. Maliye Bakanlığı -isterse- her şeyi teminat
kabul edebilecek. Yani, biz, aslında, vergi sistemimizi böyle parça parça
delerek, keyfî uygulamalara... Ben, bugünkü idarenin böyle bir keyfî uyguluma
düşüncesinde olduğunu iddia etmiyorum; ama, bu hükümler, ileride, çok ciddî
sıkıntı yaratabilecek hükümlerdir. Bu yetkiyi idareye verdiğiniz zaman, bunun
nasıl kullanılacağından emin olamazsınız. Onun için, bu yetkiyi, Meclisin,
vermemesi lazım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Tezmen, 1
dakika içinde toparlar mısınız efendim. OĞUZ TEZMEN (Devamla) -
Toparlayayım Sayın Başkan. Gerçekten de, temel
yasalardaki değişikliklerde, böyle ara hükümlerle -teminat gibi çok önemli bir konuda- düzenleme yapmak, bence
anlamsızdır. Burada, benim düşüncem, hükümet bu maddeyi geri çeksin. Gerçekten,
bunu, istedikleri gibi yaparlar. Hiçbir anlam ifade etmiyor; fazladan yazılmış
bir madde. Hele, ikinci bendi ise, idareye, keyfî uygulamalara yol açacak yetkiler
vermektedir. Yarın, bunun sıkıntılarını, ciddî biçimde çekeriz endişesi
içerisindeyim. Hepinize saygılar
sunuyorum; teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Tezmen. Saadet Partisi Grubu
adına, Antalya Milletvekili Sayın Zeki Okudan; buyurun. (SP sıralarından
alkışlar) SP GRUBU ADINA MEHMET
ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 870 sıra sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, Grubum adına
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Burada, Özel Tüketim
Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında "özel
tüketim vergisine ilişkin istisna ve muafiyetler ancak bu Kanuna hüküm eklenmek
veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir" ibaresi var. Değerli arkadaşlar,
aslında, bu hükmün tüm kanunlar için geçerli olması gerekir. Geçtiğimiz
günlerde "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmak Üzere..." diye, bir
kanun başlığı altında, birçok kanunda yaptığımız değişiklikleri madde madde
çıkardık. Halbuki, aynen burada olduğu gibi "...ancak bu Kanuna hüküm
eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir"
ibaresine uyulsa idi, değişiklik yapılan kanunların uygulamasında bazı
aksaklıkların önüne geçilmiş olurdu. Bunu, Parlamentomuzun temel kural olarak
benimsemesinde fayda mülahaza ediyorum. Değerli arkadaşlar
"diğer kanunlarda yer alan istisna ve muafiyet hükümleri bu vergi
bakımından geçersizdir. Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır" ibaresine
katılıyoruz. Arkadaşlar, ikinci
fıkrada "Maliye Bakanlığı, bu Kanunda yer alan istisna ve muafiyetlerin
uygulaması ile verginin tecilinde alınacak teminatların türü ve miktarları ile
tecil edilen verginin terkinine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir"
deniliyor. Yani, burada, tecilin, terkinin, istisnanın, muafiyetin Maliye
Bakanlığı tarafından yapılmaması gerektiği gibi bir şey anlıyorum. O yüzden,
burada verilen yetkide, usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili
olarak gösterilmiş; bu yetkinin aşılmaması gerektiği kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, biz,
yeni bir vergi kanunu çıkarıyoruz; 13-14 kalemlik bir vergiyi tek kaleme
düşürüyoruz. Bu düzenlemeyle, vergi gelirinde bir azalma beklemiyoruz, belki
oranlarda yapılacak değişikliklerle vergide artma beklentisi içinde olabiliriz.
Değerli arkadaşlar,
ancak, baktığımız zaman, gelir elde ediyorsunuz, vergi isteniyor,
tüketiyorsunuz, vergi isteniyor, özel tüketiyorsunuz, yine vergi isteniyor,
katmadeğer deniyor, vergi istiyorsunuz, su kullanıyorsunuz vergi, suyu
harcıyorsunuz, vergi, benzin alıyorsunuz, vergi, benzini tüketiyorsunuz, vergi,
egzoz vergisi, efendim nefes aldınız vergi, nefes verdiniz vergi; ne yapacak bu
millet; ölsün... Değerli arkadaşlar, bir
işletme için ölüm demek, o işletmenin kapanması demektir. O işletmenin
kapanmasıysa, sizin vergi gelirinizin kuruması demektir. Yüzbinlere varan
işyerinin kapandığını görüyoruz. O yüzden, vergi
gelirlerini artıracak tedbirlerden ziyade, milletin gelirlerini nasıl artırırız
hesabını yapıp, reel sektöre para aktarmış olsaydık, halkımız, daha fazla
kazanır, daha fazlayı da seve seve verirdi. Geçmiş yıllardaki vergi gelirindeki
artış yüzde 160'larda iken, şu andaki vergi gelirindeki artış yüzde 60'lar
civarında, belki daha da aşağılarda. O sebeple, mutlaka,
vergiyi, gelir artırarak artırma yoluna gitmek gerekiyor. Bu, neye benziyor;
yonca tarlasından yoncayı biçiyorsunuz, satıyorsunuz; fakat, öyle bir
biçiyorsunuz ki, bu defa, köküyle köklüyorsunuz, yonca size yaramıyor, tarla da
bir işe yaramıyor. Şu anda, esnaf, inim inim inlemekte, vergilerden önemli
derecede bunalmakta. Bugün ziyaretime gelen bir terzi esnafının dükkân
kapattığını da duyunca, üzüntüm daha da arttı. Değerli arkadaşlar,
vergiyi artırmak istiyorsak, geliri artırmamız gerekir. Onun için de, reel
sektöre para aktarmak gerekir. İşçiye para yok, taban fiyat kalkmış, memura
para yok, emekliye para yok, Bağ-Kurluya para yok; ama, vergiyi artırıcı tedbir
var. Tabiî ki, esnaf parayı nereden alacak; harcayandan alacak. Siz,
harcayandan, ilave vergi almak suretiyle de, harcama gücünü kırıyor,
dolayısıyla, esnafın da dükkân kapatmasına sebep oluyorsunuz. Bu duygularla, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Çok teşekkür
ederiz Sayın Okudan. Madde üzerinde 4 adet
önerge vardır; ancak, İçtüzük gereği, 3 önergeyi, önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasındaki "diğer kanunlarda yer alan istisna ve muafiyet hükümleri bu
kanun bakımından geçersizdir" ibaresinin "diğer kanunlarda yer alan
istisna ve muafiyet hükümleri ancak bu kanunda da aynı hükümlere yer verilmesi
halinde uygulanır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin 2 nci
fıkrasının son cümlesindeki "usul ve esasları" ibaresinin
"uygulama usullerini" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesine aşağıdaki
3 üncü fıkra hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz. "3. (III) sayılı
listedeki mallardan istisna uygulanacak asgarî miktar veya tutarları
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkan, önergeleri çekiyorum. BAŞKAN - Efendim,
önergeler çekilmiştir. 10 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul
edilmiştir. 11 inci maddeyi
okutuyorum: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Verginin Matrahı, Oranı
veya Tutarı Vergileme ölçüleri ve
matrah MADDE 11.- 1. (I) sayılı
listedeki mallar için belirlenen maktu vergi tutarları ile (III) sayılı
listedeki mallar için topluca veya ayrı ayrı maktu vergi tutarları tespit
edilmesi halinde vergileme ölçüleri; alkol derecesi, kilogram, litre, metre,
metreküp, kilokalori veya bunların alt ve üst birimleri ile gerektiğinde
büyüklükleri de dikkate alınarak kap, ambalaj veya adet olarak uygulanır. 2. (II), (III) (tütün
mamûlleri hariç) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için verginin matrahı;
bunların teslimi, ilk iktisabı ve ithalinde, hesaplanacak özel tüketim vergisi
hariç katma değer vergisi matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül eder. 3. (III) sayılı listedeki
mallardan tütün mamûllerinde matrah; bunların nihaî tüketicilere perakende
satış fiyatıdır. BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA
İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 870 sıra sayılı yasa tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Değerli milletvekilleri,
biraz önce, Sayın Başkan anons etti "Yozgat Milletvekili" diye.
Yozgat, Ankara'ya 220 kilometre; bu vesileyle de, her hafta sonu Yozgat'a gidip
gelmekteyim ve her gidiş gelişimde, ya bir belde belediyesine ya ilçe
belediyesine veya il belediyesine uğruyoruz. Sordukları bir soru var:
"Mahallî İdareler Yasası ne oldu?" Cevap veremiyoruz; alt komisyonda
diyoruz, üst komisyonda diyoruz, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi diyoruz; işte,
hallolacak diyoruz, biz muhalefetiz diyoruz, bu hükümet beceremiyor, inşallah
biz becereceğiz diyoruz; ama, insanları tatmin edemiyoruz. Köye varıyoruz;
köyler de çiftçi borçlarından bahsediyorlar. Diyorlar ki: "Biz, daha önce,
aynı ürettiğimiz buğdayla, aynı ürettiğimiz pancarla, aynı ürettiğimiz nohutla,
mercimekle, aynı kilogramla veya aynı
tonajla, mazot bidonlarının tamamını dolduruyorduk; ama, ne yazık ki,
üretim aynı olmasına rağmen, biz, bu mazot bidonlarını artık dolduramıyoruz; bu
nedenle de toprağımızın tamamını ekemiyoruz ve
Ziraat Bankası bize ne kadar zulmederse zulmetsin, her ne kadar, bize
'yüzde 35'le kredi verdim' derken, bizim bilgisizliğimizden yararlanarak, sabit
faiz mi istediniz, değişken faiz mi noktasında, değişken faizi bize yanlışlıkla
imzalatıp, yüzde 35'le verdiği krediyi şimdi bizden yüzde 100'leri aşan
rakamlarla isterse istesin, bizim verecek gücümüz yoktur." Tarım kredi
kooperatiflerinin sağladığı desteği de Ziraat Bankasından görmediklerini ifade
ediyorlar; ama, şu anda, tarım kredi kooperatifleri de artık SOS vermeye
başladı; çünkü, Ziraat Bankası, artık, eskisi gibi tarım kredi kooperatiflerini
de desteklemez duruma geldi. Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bunlar Türkiye'nin gerçeği. Siz, bir tarafta mahallî idareler yasası
dururken, bir tarafta çiftçi borçlarıyla ilgili yasalar dururken, süratle bir
yasa geçirmeye çalışıyorsunuz, Özel Tüketim Vergisi. Siz, biz bununla yeni
vergi getirmiyoruz diye her ne kadar söylerseniz söyleyin "vergi"
deyince vatandaşın tüyleri diken diken oluyor, hah, tamam yeni bir yük daha
bize geliyor!.. Değerli milletvekilleri,
onun için, Avrupa Birliği yolunda ciddî reformlar öngören Türkiye Ulusal
Programında, Avrupa Birliğine uyum sağlamaya yönelik taahhütlerin takvime
bağlanmış olması, toplumsal olarak demokrasinin içimize sindirilmesi açısından
atılmış önemli bir adımdır. Biz, toplum olarak Avrupa'nın, hep, medenî
yasalarına bugüne kadar talip olmuşuz; şimdi, yine aynı usulle kanun yapıyoruz.
Çünkü, gerekçede "Avrupa Birliği özel tüketim vergisi sisteminin temel
kural ve ilkeleri, verginin kapsamında olması gereken mallar, vergileme
ölçüleri ve vergilerin yapısını belirleyen Avrupa Birliği direktifleri dikkate
alınmıştır" denilmektedir. Bunu derken, Avrupa'nın içinde bulunduğu
ekonomik ve sosyal durumu da dikkate almamız gerekmez mi? Türkiye'nin
şartlarıyla Avrupa Birliği şartlarını aynı anda değerlendirmiş olmuyor muyuz? Bir de, Özel Tüketim
Vergisinde vatandaşın anladığı bir şey var; tek düzenleme, taşıtlarla ilgili
olan bölüm gözükmektedir. Vatandaş şunu çok iyi anlıyor: Ben, ikinci el bir
otomobil aldığımda, ikinci el bir kamyonet aldığımda, ikinci el bir traktör
aldığımda yeni bir vergiyle karşılaşmayacağım diyor. Sadece vatandaş lehine
görünen düzenleme ne yazık ki budur. Değerli milletvekilleri,
o kadar çok vergi konulmuş ki, bir malın KDV'si ve diğer ad altındaki
vergilerin hesabının içinden malî müşavirler bile zor çıkabilmektedir. Tüketici
ne yapsın, üretici ne yapsın?! Üretici, bin bir umutla
mal üretiyor, satayım, kapasite artırayım diye. Vergi... Vergi... Ne rekabet
şansı ne de ayakta durma gücü bırakıyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun. İLYAS ARSLAN (Devamla) -
Bu vatandaşa yapacağınız en iyi hizmet, daha fazla kafaları karıştırmadan,
Avrupa Birliği üyeliği çalışmalarına hız verip, Avrupa Birliği üyeliğinin
getireceği avantajlarla vatandaşa rahat nefes aldırmanız veya hep beraber
aldırmamızdır veya eğer bunu yapamıyorsak, hükümet olarak istifa edip, milleti
bir an önce seçime götürüp, yeni gelecek hükümete bu görevleri bırakmanızdır
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Saadet Partisi Grubu
adına, Batman Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun. (SP
sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA ALAATTİN
SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Saadet
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
biliyoruz ki, iktidar, hiçbir zaman muhalefeti dinlemiyor; ama, biz, yine
konuşacağız, susmayacağız. Bakın, bu kanun
tasarısının genel gerekçesinde neler yazılıdır: Bu vergi, Avrupa Birliğine
verilen taahhütler doğrultusunda çıkarılmaktadır; bu vergi, Avrupa Birliği
direktifleriyle getirilmiştir. Doğrudur, inkâr edemezsiniz; çünkü, genel
gerekçede vardır. Ayrıca, bakınız, Sayın
Kemal Derviş, hastane zirvesinde liderlere bir not iletiyor ve ne diyor biliyor
musunuz; IMF'ye verilen taahhütleri hatırlatıyor: Haziran ayının ikinci
yarısında, 1,1 milyar dolarlık kredi dilimi için toplanacak IMF'ye verilen
niyet mektubunda taahhüt edilmiş düzenlemeleri hatırlatıyor, ki, bunların
başında da Özel Tüketim Vergisinin çıkarılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca,
yine, genel gerekçede, dolaylı vergilerin geleceği belirtilmektedir. Siz neyi
inkâr ediyorsunuz?! Bu kanunu çıkarmakla, mutlak, vergiden vergi alacaksınız,
gizli vergiler adı altında verginin vergisini dahi alacaksınız. Dünyanın
neresinde, böyle, vergiden vergi alan bir ülke vardır?! Sayın Bakan, Sayın
Hükümet; size şunu tavsiye ediyorum: Nasıl olsa baskı ve zulüm devam ediyor,
hiç kimse de bir şey diyemiyor; nefes alıp verme vergisini de getirin! Su içme
vergisi zaten alınıyor; yolda yürüme vergisi de getirin! Değerli milletvekilleri,
bakınız, orta halli bir otomobil alan veya cep telefonu alan bir kişi ile yat
alan kişiyi vergi bakımından aynı kefeye koyuyorsunuz; böyle adaletsizlik
olmaz! Önce, lüks malın ne olduğunu ayırt etmelisiniz. Hani, Anayasaya göre
vergide adalet vardı?! Sizin, bu vergiyi getirmeniz, adaletsiz bir şekilde
hareket ettiğinizi gösteriyor ve Anayasaya aykırı hareket ediyorsunuz. Vatandaş, esnaf,
sermayesini satarak vergi borcunu ödüyor, kâr etmediği için neticede iflas
ediyor. Borcunu ödeyemeyen icra takibine alınıyor, icralık bir şey kalmadığı
için de, mahkeme kapılarına ve oradan da hapishanelere düşüyor. Şimdi, Sayın
Hükümete sesleniyorum: Daha ne kadar insanımız icra takibine girecek,
mahkemelerde sürünecek ve hapishanelere girecektir?! Değerli milletvekilleri,
çiftçi, aldığı kredi borcunu ödeyemiyor, Ziraat Bankası, ikide bir borç ödeme
süresini uzatıyor, bunu hepiniz biliyorsunuz; ama, netice itibariyle çiftçi
ödeyemiyor, iflas ediyor. Hükümet, herkesten vergi alıyor; ama, rantiye
kesimine gücü yetmiyor. MELDA BAYER (Ankara) -
Kim diyor onu?! ALAATTİN SEVER AYDIN
(Devamla) - Basında yazılanlara göre konuşuyorum. Bakınız, rantiye grubu,
kazancının yüzde 95'ini faizden alıyor, faizden kazanıyor. Bu hükümet, 2002'de,
en az 43 katrilyon lira faiz ödeyecektir; ama, bu faizden hiçbir vergi almıyor;
çünkü, gücü yetmiyor. Gücü kime yetiyor; gücü vatandaşa yetiyor. Değerli milletvekilleri,
bakınız, ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği azaltmak için, tüm vergi oranlarında
indirim yapacağınız yerde, maalesef, hükümet, hâlâ vergi getirmeye devam
ediyor. 1 litre kurşunsuz benzinin fiyatı 1 500 000 liraya dayanmıştır. Bunun 1
000 000 lirası vergidir Değerli Bakanım. Motorinin litre fiyatının 600 000
lirası vergidir. Devlet, neredeyse, verginin çoğunu, emekçi kesimin sırtından
dolaylı vergilerle almaktadır. Halbuki, bankalara ve rantiye gelirlerine ise
vergi muafiyeti getirmektedir. Yine, onu da bu vergi kanunlarıyla daha önce
getirdiniz. Vergileri artırmakla, ne yatırımcı yatırım yapabilir ne de
ihracatta canlanma sağlanabilir. Hükümet, vergi sistemini
âdil bir şekilde düzenlemek ve aynı zamanda ekonominin düzeltilmesini sağlamak
için, halkın bu perişanlıktan kurtarılması için, refaha kavuşması için,
mutlaka, muhalefetin sözünü dinlemelidir, dediklerine kulak asmalıdır. Biz,
Saadet Partisi olarak, halkın refaha kavuşması için, getireceğiniz her türlü
kanuna destek vereceğimizi burada taahhüt ediyoruz. Bu hükümetin vatandaşa
verdiği, getirdiği nedir biliyor musunuz; zulümdür, zamdır, yoksulluktur,
vergidir ve baskıdır. Değerli milletvekilleri,
bakınız, bu hükümet döneminde 200 000'e yakın işyeri kapandı. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ALAATTİN SEVER AYDIN
(Devamla) - Bir dakikanızı rica edeceğim Sayın Başkan. 20 000 civarında şirket
kapanmıştır, 2 000 000 işsiz vardır. Bunu ben demiyorum; bunu, Devlet
İstatistik Enstitüsü söylüyor. İşyerleri, vergi borçlarını ödeyemedikleri için
kapanmıştır. Bu hükümetin vatandaşa verdiği, getirdiği nedir; işte, bunlardır. Bakınız, vatandaş, artık,
çöplüklerden ekmek topluyor. Doğru mudur değil midir; doğrudur, hepimiz bunu
biliyoruz. Vatandaş, çocuklarının bedenini, artık, satıyor, kendi bedenini
satıyor. Bunu inkâr eden var mıdır? Yılda binlerce kişi boşanıyor ve intihar
ediyor. Gelin, bunları engellemek için, halkın menfaatı için gece gündüz
çalışalım ve halkın refaha kavuşması için, ekonomik bunalımı sona erdirmek için
birlik beraberlik içerisinde hareket edelim. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Aydın. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870
sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili olarak, Doğru Yol
Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 11 inci madde, teknik bir düzenleme
maddesidir. Bilindiği üzere, her vergi kanununda, verginin üzerinden alındığı
veya verginin hesaplanmasına esas teşkil eden tutarın ne şekilde hesaplanacağı
yer almaktadır. Yapılan bu düzenleme de, bu temel unsurdan hareketle tasarıda
yer almış ve Özel Tüketim Vergisinin matrahı belirlenmiştir; ancak, maddede yer
alan düzenleme, vergiden vergi alınması sonucunu doğurmaktadır; yani, mükerrer
vergi alınma olayıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Şöyle ki, bir mal üzerindeki
Özel Tüketim Vergisi, aynı zamanda, Katma Değer Vergisinin hesaplanmasına dahil
edilmekte; yani, hem Katma Değer Vergisi hem de Özel Tüketim Vergisi
alınmaktadır. Bu, yanlış bir uygulamadır, verginin vergisi olmaz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, biz, Doğru Yol Partisi
Grubu olarak, bu vergiye karşı değiliz. Bu vergi doğru bir düzenlemedir; ancak,
bu Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı, gecikmiş bir yasa tasarısıdır. Bildiğimiz kadarıyla uzun
süredir hazırlıkları yapılan; ancak, her nedense Parlamentoya getirilmeyen bu
tasarı, ne yazık ki, dayatmalar sonucu gündeme getirilmiştir. Avrupa Birliğiyle uyum,
Avrupa Birliği süreci açısından, vergisel açıdan atılması gereken bir adımdır. Değerli milletvekilleri,
aslında, biraz evvel konuşmamın başında da arz ve ifade ettiğim gibi, ne yazık
ki, bu vergi kanunlarındaki düzenlemeleri de, illâ bir dayatma sonucu, Avrupa
Birliği müktesebatına uyum nedeniyle getirilmektedir. Oysa, bizim vergi
teşkilatımız, bunu, daha önceden hazırlamalı ve daha önceden, bu, Meclise
getirilmeliydi. Aslında, biz, Doğru Yol
Partisi Grubu olarak, bu vergiyi, 1995 yılı başında da Meclise getirmiştik;
ama, maalesef, o zaman geçirilememiş idi. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Maliye Bakanımız, bu tasarının, yasalaşması halinde
vatandaşlara ek bir yük getirmeyeceğini ifade etmiştir. Bu konuda, Sayın
Bakanım, değişik medya organlarına verdiği cevaplarda da bunu dile getirmiştir.
Ancak, değerli milletvekilleri, şimdi, bu tasarıya daha yakından baktığımızda,
farklı bir tabloyla karşı karşıya kalmaktayız. Bu tasarı, bu şekliyle
yasalaştığı takdirde, Bakanlar Kurulu, vatandaşa, âdeta, arzu ettiği kadar
ilave yük getirebilecektir. O kadar ki, bu tasarı, sadece vergi oranlarında
düzenlemeye değil, bazı malların da vergi kapsamına alınıp alınmaması veyahut
da vergi kapsamından çıkarılması gibi bir uygulamaya da imkân vermektedir. Değerli milletvekilleri,
bu durum, Anayasamızın, vergi ödeviyle ilgili 73 üncü maddesine aykırıdır;
çünkü, Anayasamızda yer alan düzenlemeyle "vergi ... kanunla konulur,
değiştirilir veya kaldırılır" denilmektedir. Değerli milletvekilleri,
bu madde, icabında, Bakanlar Kurulu tarafından keyfî bir uygulamayla da imkân
vermektedir ve biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu maddenin, bu şekilde
düzenlenmesine karşıyız. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özel tüketim vergisiyle, vergi uygulamalarındaki çeşitlilik
büyük ölçüde kalkacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Bu açıdan, tasarının makul olduğunu belirtmek isteriz; ancak, değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin sorunu sistemde değildir; Türkiye'nin sorunu,
vergi yönetiminden de kaynaklanmaktadır. Bugünkü vergi idaresi büyük sorunlarla
karşı karşıyadır; vergi daireleri, âdeta, iş yapamaz hale gelmişlerdir. Vergi
memurları, bugün, devlet bürokrasisi içerisinde, kamu kuruluşları içerisinde,
maalesef, ne acıdır ki, en az maaş alan kesimdir; bu sorunları çözecek muhatap
da bulamamıştır. Bu itibarla, bu Meclis kürsüsünden müteaddit defalar bu
konulara değindiğim halde, maalesef, Maliye Bakanlığından, bu konuyla ilgili,
vergi memurlarıyla ilgili, iyileştirici noktada bir uygulama gelmemiştir. Bu yasanın hayırlı
olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Gül. Madde üzerinde, 1'i sayın
hükümete, diğerleri de milletvekillerine ait olmak üzere 5 adet önerge vardır;
sayın milletvekillerinden gelen 3 önergeyi ve hükümete ait 1 önergeyi okutup,
aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "metreküp" ibaresinden sonra "standart
metreküp" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "hesaplanacak özel tüketim vergisi hariç"
ifadesinin "özel tüketim vergisi hariç tutulmak suretiyle" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin üçüncü
fıkrasındaki "matrah" ifadesinden sonra gelmek üzere "bunların
KDV dahil" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Okutacağım
dördüncü önerge Hükümete aittir ve en aykırı önergedir; okutup, işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin 1
numaralı fıkrasında belirtilen III sayılı listede 2402.90.00.00.00 (Diğerleri)
GTİP numarasıyla tanımlanan satırın altında yer alan "(Tütün veya tütün
yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar ve
sigaralar)" açıklama ibaresinin "(Tütün yerine geçen maddelerden
yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar ve sigaralar)"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Sümer
Oral İzmir
Maliye
Bakanı BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için Yüce Meclisin takdirine
bırakıyorum. BAŞKAN - Zaten Hükümetin
önergesi; katılıyor? MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Evet. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Önergelerimi geri çekiyorum. BAŞKAN - Diğer önergeler
geri çekilmiştir. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Maddenin
oylanmasından önce, toplantı yetersayısının aranılması istemi var. İstemde
bulunan arkadaşların burada hazır bulunup bulunmadıklarını arayacağım: Sayın Mahmut Göksu?.. MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Ali
Sezal?.. HÜSEYİN ÇELİK (Van) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın İlyas
Arslan?.. Burada. Sayın Eyyüp Sanay?.. Burada. Sayın Nevzat Yalçıntaş?.. İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Mahfuz
Güler?.. SAİT AÇBA (Afyon) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Musa
Uzunkaya?.. OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Ramazan
Toprak?.. MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Şükrü
Ünal?.. Burada. Sayın Nurettin Aktaş?.. ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Faruk
Çelik?.. MEHMET BATUK (Kocaeli) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Veysel Candan?..
Burada. Sayın Zeki Çelik?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Rıza
Ulucak?.. Burada. Sayın Latif Öztek?..
Burada. Sayın Ahmet Karavar?..
Burada. Sayın Ahmet
Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Ahmet Cemil Tunç?..
SACİT GÜNBEY (Diyarbakır)
- Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Alaattin
Sever Aydın?.. Burada. Bu 20 arkadaşımız sisteme
girmesin. Elektronik cihazla
yoklama yapacağız. 5 dakikalık süre
vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen giremeyen arkadaşımız olursa, belirlenen süre içerisinde yoklama
pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
yoklamaya başlanıldı) ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkanım, pusula verenleri yoklama fişiyle kontrol edelim. Çift yoklama
olmasın; şüpheleniyorum çünkü. BAŞKAN - Sayın Polat,
meraklanmayın... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Hayır, o isimlere baksınlar; parmak izini mi basmışlar, bir de kâğıt göndermişler
mi diye. BAŞKAN - Efendim, buraya
gelen isimler belli zaten. Her zaman aynı isimler geliyor; giremiyorlar
sisteme. Biz, onu takip ediyoruz. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Öyle bir talebimiz var yani. (Elektronik cihazla
yoklamaya devam edildi) BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam) BAŞKAN - 11 inci maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi
okutuyorum: Oran veya tutar MADDE 12. - 1. Özel
tüketim vergisi, bu Kanuna ekli listelerde yazılı malların karşılarında
gösterilen tutar ve/veya oranlarda alınır. 2. Bakanlar Kurulu,
topluca veya ayrı ayrı olmak üzere; a) (I) sayılı listedeki
mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarını, her bir mal itibarıyla en yüksek
vergi tutarının yarısına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, bu sınırlar
içinde mal cinsleri, özellikleri, kullanım yerleri veya ithalatın şekline göre
farklı tutarlar tespit etmeye, b) (III) sayılı listedeki
mallar için belirlenen oranları; yarısına kadar indirmeye, tütün mamulleri için
yarısına, diğer mallar için dört katına kadar artırmaya, bu oranlara isabet
eden vergi tutarlarını dikkate alarak mal cinsleri, özellikleri, alkol derecesi
itibarıyla maktu vergi tutarları belirlemeye, maktu vergi tutarları ile vergi
oranlarını aynı mal için birlikte veya ayrı ayrı uygulatmaya, mal cinsleri veya
özellikleri itibarıyla en çok satılan mamule isabet eden özel tüketim vergisi
miktarının beş katına kadar asgari vergi tutarları belirlemeye, aynı cins veya
özellikteki mallar için nispi ve/veya maktu tutarda hesaplanacak vergi
toplamının asgari vergi tutarından az olmaması şartını koymaya, c) (II) sayılı listedeki
mallar için belirlenen oranları bir katına kadar artırmaya, sıfıra kadar
indirmeye; uygulanmakta olan oranları EURO normlarını sağlayan katalitik
konvektör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda yarısına kadar indirmeye,
kanunî oranına kadar çıkarmaya, d) (IV) sayılı listedeki
mallar için belirlenen oranları sıfıra kadar indirmeye, e) Listelerde gümrük
tarife pozisyonu veya tarife alt pozisyonu olarak yer alan malların her biri
için belirlenmiş olan oran veya tutarların alt ve üst sınırları içinde kalmak
suretiyle, bu pozisyonların altında yer alan mallar itibarıyla farklı vergi
tutarları veya oranları belirlemeye, Yetkilidir. 3. (I) sayılı listedeki
mallar için belirlenen maktu vergi tutarları ile (III) sayılı listedeki mallar
için maktu ve/veya asgarî vergi tutarları belirlenmesi halinde bu tutarlar, her
ay bir önceki ayda uygulanan vergi tutarları esas alınmak suretiyle Devlet
İstatistik Enstitüsü tarafından aylık olarak ilan edilen toptan eşya fiyatları
indeksinde bir önceki aya göre meydana gelen değişim oranında, bu değişimin
ilanını izleyen günden itibaren değişir. Bakanlar Kurulu belirleyeceği mallar
ve aylar itibarıyla bu değişimi uygulatmamaya, maktu vergi tutarlarını Avrupa
para birimi veya yabancı para birimleri karşılığı Türk Lirası olarak
uygulatmaya, uygulama dönemlerini gün veya ay olarak belirlemeye, vergileme
ölçülerini değiştirmeye de yetkilidir. BAŞKAN - Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. Konuşma süreniz 5 dakika
efendim. DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı kanun
tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
tasarının 12 nci maddesinde Özel Tüketim Vergisi oranları belirlenmektedir. Her
ne kadar, Özel Tüketim Vergisi oranları, tasarıdaki ekli tablolarda yer
almasına rağmen, Bakanlar Kuruluna geniş yetkiler verilmiştir. Şöyle ki:
Bakanlar Kuruluna yüzde 400 gibi artırma
yetkisi tanınmaktadır. Biz, Bakanlar Kuruluna bu kadar yetki verilmesini
uygun görmüyoruz değerli milletvekilleri; çünkü, mevcut hükümetin, ilave vergi
koymakla veyahut da bazı vergileri cetvellere dahil etmekle -anladığım
kadarıyla- Meclis denetiminden kaçırmak gibi bir düşüncesinin olduğu anlamı
çıkmaktadır; çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı, eğer, gelecek yeni
vergilerin Mecliste tartışılmasından korkuyor ise, bunu da Meclis denetiminden
kaçırarak, Bakanlar Kurulunun inisiyatifi dahiline vermektedir. Biz, bu
maddenin uygulanmasından endişe duymaktayız. Değerli milletvekilleri,
bugün, Türkiyemizde vergi denetim sistemi iflas etmiştir. Hakikaten, Türk vergi
sisteminde, belge düzeninde, naylon fatura dediğimiz olay, geçmiş dönemlerde
sadece ve sadece Güneydoğu Anadolu'dayken, bugün, Türkiye'nin her yerinde,
naylon fatura dediğimiz, sahte fatura dediğimiz olay yaygın bir hale gelmiştir
ve bu da, ülkemizin, özellikle Türk vergi sisteminin en büyük sıkıntısı olan
vergi kayıp ve kaçağının artmasına neden olmuştur. Değerli milletvekilleri,
bunun ana nedenlerinin başında Türk vergi sistemindeki vergi yükünün ağır
olması gelmektedir. Bugün, Dünya Bankası normlarına göre Türkiye'deki vergi
yükü, diğer Avrupa Birliği ülkelerindeki vergi oranlarına göre, vergi yüklerine
göre korkunç derecede ağırdır. Vatandaş, bu ağır vergi yükü altında inim inim
inlemektedir; çünkü, Türk vergi sistemi öyle bir hal almıştır ki, Maliyenin
denetim elemanları, Maliye Bakanlığı, belirli bir vergi mükellefi kesimi
üzerine gitmekte, belirli grupları incelemekte; ama, maalesef ve maalesef,
vergi kayıp ve kaçağını önlemek için gerekli önlemi alamamaktadır. Bu da, vergi
idaresinin zafiyetini göstermektedir. Değerli milletvekilleri,
bakınız, bugün uygulanmakta olan mevcut Katma Değer Vergisi oranları, gerçekten
çok yüksektir, yüzde 40'lara baliğ olmaktadır. Düşünebiliyor musunuz ki, 100
liralık bir emtiadan, 40 liranın Katma Değer Vergisi olarak alınması durumunda,
gerek alıcı açısından gerekse satıcı açısından büyük menfaatlar doğmakta ve bu
da, vergi kaçırılmasını özendirmektedir. Değerli milletvekilleri,
öte yandan, Akaryakıt Tüketim Vergisinin Türk vergi idaresindeki gelir payları
artmıştır. Oysa, normal ekonomilerde, üretime dayalı ekonomilerde, akaryakıt
tüketim vergilerinin payları yüzde 5'ler civarındadır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika
içerisinde toparlayın Sayın Gül. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Bitiriyorum efendim. Bu, dünya normlarında da
böyledir. Bu, Avrupa Birliği normlarında da yüzde 5'lerdedir; ama, ne acıdır
ki, vergi toplayamayan devlet ne yapmıştır değerli milletvekilleri; Akaryakıt
Tüketim Vergisine ölçüsüzce, insafsızca zamlar yaparak, Türk vergi idaresindeki
gelir payını yüzde 5'lerden yüzde 30'lara çıkarmıştır. Bu da, haksız bir
vergidir ve vergi idaresinin ne kadar başarısız olduğunu göstermektedir. Teşekkür eder,
saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Biz teşekkür
ediyoruz. Saadet Partisi Grubu
adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu; buyurun. (SP sıralarından
alkışlar) SP GRUBU ADINA AHMET
SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum. Bu tasarının gerekçesinde
"tüketim vergileri, tüm mal ve hizmetler üzerinden alınan Katma Değer
Vergisi ve benzeri genel tüketim vergileri ve sadece belirli bazı malları konu
edinen özel tüketim vergileri olmak üzere ikili yapı göstermektedir"
deniliyor. Bu vergilerin; yani, dolaylı vergilerin hem gelir toplama hem de
tüketicilerin harcama kalıplarını etkileme açısından önem kazandığı belirtiliyor.
"Mevcut yapı basitleştirilmeye çalışılmış. 16 adet vergi, harç, fon, pay
yürürlükten kaldırılmış, ilave bir vergi yükü doğurmayacak oranlar tespit
edilmesine özen gösterilmiştir" denilmekle, bir kere daha, gerekçede yeni
vergiler konulduğu kabul edilmektedir. "Özen gösterilmiştir"
denileceğine, kesin ifade kullanılarak "yeni vergi yükü doğurmayacak
oranlar tespit edilmiştir" denilmesi gerekiyordu. Yani, bir kere, (I),
(II), (III) ve (IV) sayılı ekli listelerde yayımlanan, gazyağı, benzin, motorin
ve doğalgazdan, otobüs ve minibüse; alkolden tütüne; saç spreyinden parfüme;
cam seramiğinden sofra ve mutfak eşyasına; buzdolabından çamaşır makinesine,
tıraş makinesine, gazeteye dergiye kadar bir dizi mala yeni vergi yükleri
getirilmektedir. Ayrıca, görüştüğümüz bu
maddede "bu vergileri en yüksek vergi tutarının yarısına kadar, bazı
ürünlerde bir katı, bazı ürünlerde dört katı, bazı ürünlerde beş katına kadar
artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir" denilmektedir. Nereden bakarsanız bakın,
ne kadar saklamaya çalışırsanız çalışın, bu düzenleme yeni, hem de çok ağır
vergi yüklerini kapsamaktadır ve yeni vergi yükleri getirmektedir. Bu yol, yol
değildir, bunu defalarca söyledik; bu yoldan vazgeçmeniz gerekmektedir.
Toplumun bütün kesimleri perişan; işçi, köylü, memur, esnaf, sanayici hem de en
büyük sanayici feryat ediyor. Devlet-millet kaynaşmasına, birlik ve beraberliğe
en çok ihtiyacımızın olduğu bu dönemde, sizler, vidayı bir kere daha
sıkıyorsunuz. Bir vida bu kadar sıkılmaz; eğer sıkarsanız, bunu sıkmaya devam ederseniz,
ya yalama olur ya da etrafındaki dokular parçalanır. İnsanlar perişan, yeni
yatırımlar yapamıyorlar. "Bugünü kazasız belasız atlatayım da, yarın ne
olursa olsun" noktasına gelmiş insanlar. Temel vergi olan Gelir
Vergisi oranı reel olarak yüzde 27,8 gerilemiştir. Yani, işyerleri ve
fabrikalar kapanmakta, sizler vergi toplayamamaktasınız. Ocak-Nisan 2001
döneminde, dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki oranı yüzde 59 iken,
2002'nin aynı döneminde yüzde 69'a ulaşmıştır; yani, dolaylı vergilerde yüzde
10'luk bir artış söz konusudur. Bu artışı gördünüz, şurada yüzde 10'luk bir
artış var dediniz; hemen, dolaylı vergileri artırmak üzere bir teşebbüsünüz
var; bu yol da yanlıştır. Bu şekilde, piyasada tekrar durgunluk yaratacaksınız
ve halkı tekrar cendereye sokacaksınız. En büyük hedefiniz
faizdışı fazlaydı. Bütçe harcamalarındaki artış yüzde 132,2'ye ulaşmış,
gelirlerdeki artış ise yüzde 35,3'te kalmıştır. Böylece, ilk dört ayda bütçe
açığı 15,2 katrilyon olmuştur; halbuki, 2001 yılının aynı döneminde bütçe açığı
332 trilyon idi. Sayın Bakan biraz evvel
burada -gerçi, şimdi bizleri dinlemiyorlar; ama, biz, tekrar konuşa konuşa
dinlettireceğiz- dediler ki: "Bu dört aylık bütçe açığına fazla takmayın,
bu yıl sonuna kadar düzelir." Şimdi, ben beklerdim ki "bu bütçe
açığına fazla takmayın" diyen Bakanımızın, bize "bakın, biz bundan
sonra faizle borç alarak değil, kendi imkânlarımızı, öz imkânlarımızı
kullanarak bu bütçe açığını kapatacağız" demesi lazımdı. Burada öneri
söylüyoruz; ama, Bakan yine konuşmaya devam ediyor. Ben ısrarla söyleyeceğim.
İsterseniz susayım, konuşmayayım Bakan bizi dinleyene kadar. Bakın, bu millete özel
vergi getiriyorsunuz, biz buna karşıyız, muhalefet ediyoruz. Bakan hâlâ dinleme
lütfunda bulunmuyor. Tekrar ediyorum, dinlemiyorsunuz... MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Efendim?.. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Bakın "ilk dört aylık bütçe açığına takmayın" dediniz.
Siz, buraya gelip de "biz, bundan sonra kendi imkânlarımızla bu
kaynaklarımızı artıracağız, borç almayacağız, şuradan şu gelirleri
getireceğiz" derseniz biz buna takmayız; ama, siz yine vergi koyuyorsunuz,
yine zam getiriyorsunuz; ondan sonra bu önerileri de dinlemiyorsunuz. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Bir üye gelip konuşuyor, ne yapacaksınız?.. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Halka geldiği zaman da... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Siz Genel Kurula hitap edin, bunu alışkanlık haline getirmeyin,. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Hayır, hayır... Bakanım ama... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - İnegöl'de dolu afeti oldu, 10 trilyon zarar var tarımda, bunu
Ziraat Bankasından sübvanse edin. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Sizin de bize saygınızın olması lazım. BEYHAN ASLAN (Denizli) -
Konu dışında konuşuyorsunuz. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Biz, sizi saygıyla dinliyoruz. BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen... Sayın Dedelek, lütfen... Sayın Sünnetçioğlu,
buyurun. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Dinleyeceksiniz... Hem halkın boğazını sıkacaksınız hem de burada
dinlemeyeceksiniz; öyle şey yok. Dinleyeceksiniz burada. Biz halkın sesiyiz
burada, halkın... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Biz neyiz?.. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Biz de halkın sesiyiz burada. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Dinleyeceksiniz... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Biz, Genel Kurul olarak sizi dinliyoruz. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Halkın sesiyiz, dinleyeceksiniz, dinlemesini de bileceksiniz. Bakan
cevap verdiği için söylüyorum ben onu Bakana. BAŞKAN - Efendim, elbette
ki sayın bakanlar dinleyecekler tabiî. Buyurun, ilave 1 dakikayı
da verdim efendim. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Şimdi, halka geldiği zaman sübvanse yok; ama, bir yıl içerisinde
ödenen içborç faizlerinin yüzde 1'ini bile oluşturmayan sübvansiyonları devamlı
siz gündeme getiriyorsunuz. Bu hassasiyeti, lütfen, aldığınız faizlere de
gösterin diyorum. Vergi koyuyorsunuz, bu vergileri bütçe açıklarında
kullanıyorsunuz, bu millet artık size güvenmiyor. Daha önce, deprem vergisi
olarak bilinen geçici vergileri de kalıcı hale getirdiniz. Bu halk güvenmiyor
ve şimdi -arkadaşlarımın devamlı söylediği, bizim de ısrarla söylediğimiz- bu
yasayla da "Avrupa direktifleri doğrultusunda" diyorsunuz. Biz, bunu,
emir olarak algılıyoruz ve bundan sonra hiçbir iktidar temsilcisinin çıkıp da,
Avrupa Birliğinden, IMF'den telkinlerle biz bu ülkeyi idare etmiyoruz demeye
hakkı yoktur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkan, ben sataşmalara cevap verdim. 1 dakika ek süreyi
vermediniz. BAŞKAN - Verdim efendim.
Mikrofon kesildiği zaman cevaplaştınız efendim. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Bundan sonra, IMF direktiflerine karşıyız demeyin; buna hakkınız
yok. Hepinize saygılar
sunarım. (SP sıralarından alkışlar BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Sünnetçioğlu. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun. HÜSEYİN ÇELİK (Van) -
Sayın Başkan, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal konuşacak. BAŞKAN - Evet, buyurun
Sayın Ünal. AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
870 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz
tasarının bu maddesiyle, birkısım mallardan alınacak vergilerin oranlarını
artırma ve eksiltme yönünde Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir; ancak, bu
hükümetin vergilerde eksiltmeye gideceğine inanmak hiçbir zaman mümkün
değildir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir diğer dikkat çekici husus da, bu maddenin gerekçesinde
"bu maddede verilen yetkilerle vergileme ölçüleri, vergileme oran ve
tutarları, vergileme esasları yönünden Avrupa Birliği mevzuatına ve bu
mevzuatta muhtemel değişikliklere kolayca uyum sağlanmasına, ayrıca Avrupa
Birliğiyle katılım müzakerelerinde ayrıcalık talep edilmesi muhtemel alanlarda
düzenleme yapılmasına da imkân sağlanmaktadır" denilmektedir. Değerli arkadaşlarım,
şimdi, vergi kanunlarımızı AB mevzuatına ve standartlarına uydurmaya gayret
ediyorsunuz. Peki, vergi mükelleflerimizi, işçi, esnaf, çiftçi, tüccar ve
sanayicimizi de Avrupalı meslektaşlarının ekonomik seviyesine çıkarmak için ne
yapıyorsunuz? Dolaylı vergilerle bunalttığınız halkımızı rahatlatmak için bir
çabanız, bir gayretiniz var mı? Elbette, hiçbir şey yapmıyorsunuz; esnafı,
çiftçiyi, memuru, tüccarı, sanayiciyi, işçiyi canından bezdirdiniz. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; geçenlerde, seçim bölgem Osmaniye'de, küçük sanayi sitesini
ziyaret ettim. Dükkânların bir kısmı kapalı. Kepenklerin üzerinde
"kiralık" veya "satılık" yazıyor. Esnafın çoğu Maliyeyle,
Bağ-Kur'la ve SSK'yla icralık, mahkemede. Esnaf, geçimini sağlayamamaktan,
yanında çalıştırdığı çırağının haftalığını ödeyememekten şikâyet ediyor. Geliri
her gün biraz daha azalırken, giderleri, yaptığınız keyfî zamlarla, saldığınız
vergilerle durmadan artmaktadır. Kısaca, ülkenin de, milletin de bu hükümete
tahammülü kalmamıştır. İktidar partileri bu şartlarda nasıl halkın huzuruna
çıkacaklar; doğrusu merak ediyorum. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir)- Çıkarlar, çıkarlar; sen merak etme. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
DSP'li arkadaşlara, bilhassa "çıkacaklar" diyen arkadaşıma
söylüyorum; samimî ifadem, gönülden ifadem şudur: Hiçbirinizin halkın huzuruna
çıkacak yüzü yok. (DSP sıralarından gürültüler) MELDA BAYER (Ankara)- Her
hafta çıkıyoruz. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Gerçekten yok... Samimî söylüyorum, yok. SALİH DAYIOĞLU (İzmir)-
Gel çıkalım seninle; beraber gidelim. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Beraber çıkalım... Hep beraber gidelim; ama; yok. Neden yok; çünkü,
hiçbirinizin halkla ilgi ve alakası yok. Kusura bakmayın; bürokrasiden
gelmişsiniz, havada bulup, tavada yemişsiniz... MELDA BAYER (Ankara)-
Olur mu; biz halk çocuğuyuz. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Esnaf can çekişiyor, bundan haberiniz yok. SALİH DAYIOĞLU (İzmir)-
Sen halkı tanıyor musun? ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Çok
iyi tanıyorum. Esnafın içinden geldim, tüccarın içinden geldim. SALİH DAYIOĞLU (İzmir)-
Halkı tanıyorsan, gel beraber gidelim. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Onların bugün ne sıkıntılar çektiğini çok iyi biliyorum ve görüyorum. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir)- Biz de biliyoruz. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Maalesef, DSP'nin konuşmaya da hakkı yok. BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, lütfen... ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Bu
halkı bitirdiniz, perişan ettiniz ve şu anda da bana laf atıyorsunuz. SALİH DAYIOĞLU (İzmir)-
Kim atıyor?.. Lafı, durduğun yerde sen attın, şimdi karşılığını alıyorsun. BAŞKAN - Lütfen
arkadaşlar... Lütfen... ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)-
Hayır, buradaki arkadaşlarımız attı. BAŞKAN- Sayın Ünal, siz,
Genel Kurula hitap edin efendim. SALİH DAYIOĞLU (İzmir) -
Halk kim, siz kimsiniz?.. ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Bu
üç partiden, bu üç partinin elinden, bu iktidarın elinden halkımız daha çok
çekmesin inşallah. Bu yüce halka, bu güzel millete sabırlar diliyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Ünal. HALİL ÇALIK (Kocaeli) -
Söylediklerine sen inandın mı?! ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) -
Her şeyimle, bütün kalbimle inanıyorum. BAŞKAN - Lütfen
efendim... Madde üzerinde verilmiş 4
önerge vardır; ilk 3'ünü geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine
göre de işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendindeki "beş katına" ibaresinin "yedi
katına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendindeki "bir katına" ibaresinin "iki
katına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Şimdi okutacağım
üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870 sıra
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci
fıkrasının (d) bendinin sonuna "tekrar kanunî oranlarına kadar
yükseltmeye" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Önergelerimi geri çekiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki, efendim. 12 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi
okutuyorum: Müteselsil sorumluluk ve
ceza uygulaması MADDE 13. - 1. Gerçek
veya tüzel kişiler tarafından ithal edilen ham petrolün Türkiye'deki
rafinerilere fason olarak rafine ettirilmesi sonucu elde edilen (I) sayılı
listedeki malların tesliminde doğacak özel tüketim vergisinin ödenmesinden, ham
petrol ithalini gerçekleştirenlerle birlikte, ilgili rafineri şirketi
müteselsilen sorumludur. 2. (I) sayılı listedeki
malları teslim alanların, bu malları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal
olarak kullanmak veya üçüncü kişilere satmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet
vermeleri halinde, ziyaa uğratılan vergi bunlar adına tarh olunur ve tarhiyata
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası
uygulanır. 3. (II) sayılı listedeki
malların ilk iktisabı, teslimi veya ithaline ilişkin işlemleri
gerçekleştirenler, bu işlemlerden önce özel tüketim vergisinin ödendiğini
gösteren belgeleri aramak zorundadırlar. Bu mecburiyete uymamak suretiyle
gerekli verginin ödenmesinden önce işlem yapan gümrük memurları, kayıt ve
tescile yetkili memurlar, motorlu araç ticareti yapanlar, bu malların müzayede
yoluyla satışını gerçekleştirenler ile icra memurları, ziyaa uğratılan vergi,
vergi cezası ve gecikme faizinden mükellefle birlikte müteselsilen
sorumludurlar. Ancak bunlar, ödemek zorunda kaldıkları vergi, ceza ve faizler
için mükellefe rücu hakkına sahiptirler. BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Eyyüp Sanay. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Sanay. AK PARTİ GRUBU ADINA
EYYÜP SANAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
870 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesi hakkında, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi, şahsım ve Grubum adına
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
insanlık tarihine baktığımız zaman, devletler, oluşmaya başladıkları andan
itibaren, vatandaşlarından veya tebaasından vergi alagelmiştir; günümüzde de bu
sistem devam etmektedir. Ancak, bu vergiler, tarih içerisinde, baktığımız
zaman, bazen doğrudan doğruya malın kendisinden alınmış, yani, sermayeden
alınmış, bazen gelirden alınmış, nihayet, 20 nci Yüzyıldaki vergi sisteminde
daha ziyade, varlıktan değil, gelirden değil; tüketimden, boğazdan alınmaya
başlanmış. Sanıyorum, çok iyi bir sistem geliştirilmiş; özellikle, güç sahibi
olan insanlar, vergi mükellefi olmalarına rağmen, devletin her türlü imkânından
asıl yararlananlar kendileri olmalarına rağmen, devletin yükünü de malı tüketen
insanların üzerine yıkıvermişler. Ancak, bunu yıkan devletler, yıkmış; ama,
sosyal hukuk devleti anlayışına göre de, Batı'da ve gelişmiş ülkelerde
vatandaşın tüketim vergisi ödeyebilecek bir seviyeye ulaşması temin edilmiş.
Ülkemizde de bunun temin edilmesi gerekirken, bu temin edilmeden, yine,
tüketimden vergi alınır hale gelinmiş. Önce, bu, KDV'ydi; şimdi,
özel tüketim maddelerinden alınan vergi diye "ÖTV" adı altında
getiriliyor ve özellikle Avrupa Birliği ülkeleri yasalarına gayet de uyum sağlanıyor.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşları işsiz dahi kalsalar, otomobiline
benzin doldurduğunda, bunun vergisini verebilecek, otomobiline binebilecek bir
hayat standardına sahiptirler. İşsizlerimizin oranının yüzde 20'lere
yaklaştığı, 5 kişiden 1'inin işsiz olduğu bu ülkede, Özel Tüketim Vergisi adı
altında, 160 000 000 lira asgarî ücretle çalışan bir kişiden -birtakım
maddeleri tükettiğinde- veya 500 000 000 lira -ortalama- maaş alan memurlardan,
arabalarına koydukları benzinden vergi alacağız; öbür yandan, trilyonlar
kazanan insanlardan ise, aynı derecede, aynı oranda vergi alacağız... Bu,
devlet adaletine sığmaz, sosyal hukuk devleti anlayışına sığmaz. Eğer, genel vergi
içerisindeki tutarlarına bakacak olursak -hatırımda kaldığı kadarıyla- 2000
yılında, genel vergi toplamı içerisinde, KDV yoluyla toplanan vergi oranı yüzde
30 civarındadır. Bu, 1984 yılından beri -1984 yılında yüzde 20 civarında-
sürekli artmaktadır ve 2001 yılında, sanıyorum, bu yüzde 31'e ulaşmıştır.
Şimdi, ÖTV'yle tekrar böyle bir durum getiriyoruz. Ayrıca, diğer yandan
baktığınız zaman, devletin yaşaması için vergi şart, çok güzel ama, önce
insanın yaşaması lazım, devletin de insanı yaşatması lazım. Bu toplanan
vergilerin tekrar halka geri dönmesi gerekir. Halbuki, toplanan vergiler halka
dönmüyor, borçlara ödeniyor. Elimde, yazılı soru önergeme Sayın Derviş'in
verdiği cevap var. Burada, 18 Ocak 2002 tarihinde stand-by düzenlemesiyle gelen
9,1 milyar ABD Dolarından 3,7 milyar ABD Dolarının 7 Şubat 2002'de ve 3,5
milyar dolarının da 8 Şubat 2002'de Merkez Bankasının çıkardığı içborçların
faizine ödendiği, 1,9 milyar doların da konsolide bütçeye gittiği belirtiliyor;
konsolide bütçede de nereye gittiğini bilmiyoruz. Oysa, bunun yatırıma dönmesi
lazım. Toplanan vergilerin yatırıma dönmesi lazım ki, Avrupa Birliği
standartlarına ulaşabilelim. Sadece vergi almada, vergi koymada Avrupa Birliği
standartlarına ulaşmak önemli değil. İnsanımızın düşünce özgürlüğünü, yaşama
özgürlüğünü, can güvenliğini ve ekonomik yaşama standardını Avrupa Birliği
ülkelerinin seviyesine çıkaracak kanunların getirilmesi lazım, asıl bunların
gelmesi lazım. Özellikle bizim milletimiz, bunu temin ettiğiniz zaman, siz
vergi koymadan, gelir, devletine sahip olur ve bütün paraları akıtır oraya.
Nitekim, yapılan pek çok yol... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) EYYÜP SANAY (Devamla) -
Tarihte de görüyoruz, günümüzde de pek çok yardımsever insan okullar yapıyor,
sağlık yurtları, sağlık ocakları açıyor, yaşlılar evi açıyor; dolayısıyla, bu
insanlar zorlanmadığı halde açıyor. Eğer, biz bu insanlara bu standardı
verirsek, bu insanlar, kendiliğinden, gelirler, bu devlete vergisini öderler.
Biz, tabiî, bunu alamayınca, sadece diyoruz ki, bu vergileri biz tüketenden
alalım. Nitekim, Maliye uzmanlarının yaptığı vergi kaçağı incelemesinde, 1999
yılına göre 2001 yılında vergi kaçağı 5 misli artmıştır. Demek ki, bizim
çıkardığımız kanunlarla biz vergi toplayamıyoruz; oturup, önce bunu düşünmemiz
lazım. Nasıl vergi toplanabilir, önce, üretim nasıl artırılabilir, insan nasıl
zengin edilebilir, Türk vatandaşı nasıl zengin olabilir, buna kafa yormamız
lazım; daha sonra, vergisi kolaydır, önce zenginliği yakalamamız lazım. Bununla
ilgili vergiler çıkaralım, bununla ilgili kanunlar çıkaralım, zenginliği
yakalamanın yolunu bulalım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Sanay. Saadet Partisi Grubu
adına, Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun. (SP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA TURHAN
ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı Özel
Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde, Saadet Partisi
Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Değerli arkadaşlar,
buradaki değerlendirmelerde amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Bu
bakımdan, sizlerle paylaşmayı arzu ettiğimiz görüşlerimiz, tamamen, bu ülke
insanına katkıda bulunma amacına dönüktür. Değerli arkadaşlarım,
buradaki madde, Özel Tüketim Vergisiyle ilgili sorumlulukları ve cezaî
müeyyideleri içerisine alıyor; ithal edilen ham petrolün, rafineri çıkışından
itibaren, birtakım yükümlülüklerini yerine getirmeyen satıcı veya tüketicilerle
ilgili, eğer, sorumluluk yerine gelmemişse, cezaî müeyyideler içeriyor. Ayrıca,
bakanlığın hazırladığı bir metne göre de, solvent türevlerinin akaryakıt
ürünlerine karıştırılması önlenecek gibi bir iddiayla bu madde kanun metnine
konuluyor. Değerli arkadaşlarım, tek
başına cezaî müeyyideler koyarak birtakım zararları önlemek mümkün değil;
öncelikle, sizin, insanların bu tür yanlışları yapmasını önleyecek olumlu
tedbirleri almanız lazım. Bu yapılmıyor, iş tersinden ele alınıyor. Bakınız, bu maddeyle Özel
Tüketim Vergisinde birtakım miktarlar getiriyorsunuz. Bu maddede yer alan
birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: Burada, kurşunsuz normal benzinin
-belli özellikleri var- vergi tutarı 739 000 lira; Özel Tüketim Vergisi olarak
buraya koyuyorsunuz. Yine, bazı ürünlerde -litre başına söylüyorum bunu- 767
000 lira vergi getiriyorsunuz. Buna, bir de yüzde 18 KDV eklediğiniz zaman, şu
andaki benzin fiyatı, mazot fiyatı karşımıza çıkıyor. Neticeye baktığınız
zaman, diyelim ki, 1 000 000 lirayı aşmış olan mazotta, 1 500 000 liraya
yaklaşmış olan benzinde, neredeyse, esas maliyeti dörtte 1'i; ama, dörtte 3'e
yakını vergi. Böyle bir vergilendirme dünya üzerinde görülmüş değil arkadaşlar.
Lütfen... Bir de, bunu belli oranda artırma yetkisi alıyorsunuz, yarıya
kadar... Tasarı metninden okuyorum, daha önce aldınız bu yetkiyi. Yine (II) sayılı
listeye baktığımız zaman, birtakım araçlarda yüzde 40'a kadar olan vergi
miktarını yüzde 50'ye çıkarıyorsunuz; bir de bunu 1 misli artırma yetkisi
aldınız. Şimdi, vergileri
artırarak toplanan vergi miktarını artırmak dünya üzerinde uygulanan bir yöntem
değil. Dünya üzerinde uygulanan yöntem şu Sayın Bakan: Eğer, siz, insanımızın
vergi ödeyebilir hale gelmesini istiyorsanız, vergi oranlarını düşüreceksiniz,
düşürün ki, insanlar ödeyebilsin. Eğer, kullanılan mazot
miktarını, kamyoncunun mazot kullanımını, otobüsçünün mazot kullanımını
artırmak istiyorsanız, insanların daha çok yolculuk yapmasını ve özel araç
kullanmayı teşvik etmek istiyorsanız, vergiyi azaltacaksınız. İnanın,
azalttığınız vergiyle, topladığınız vergi azalmayacak. İnsanlar, arabasını daha
rahat kullanacak, daha rahat seyahat edecek, yüklerini daha rahat taşıyacak ve
inanın, o zaman, topladığınız vergi artacak. Bu yöntem yanlıştır;
yani, şu anda, siz, getirdiğiniz bu vergi yasasıyla -ki, yeni bir vergi
yasasıdır bu- yanlış yapıyorsunuz. Kesinlikle ifade ediyorum, yapılan bu iş
yanlıştır. Siz, lütfen, bizim buradaki eleştirilerimizi dikkate alın ve vergiyi
artırmak yerine, azaltın; göreceksiniz, topladığınız vergi artacak. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim. TURHAN ALÇELİK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, burada ifade etmek istediğim husus şudur: Vergileri
niye topluyorsunuz veya niye vergi kanunları yapıyorsunuz; insanlarımıza daha
iyi hizmet edebilelim diye. Amaç budur, hizmet için toplanıyor; ama, bugünkü
bütçenize ve uygulamanıza baktığımız zaman, gördüğümüz tablo şudur:
İnsanımızdan ve şu kanunla, araçlardan, kullanılan mazottan, benzinden ve tüm
ürünlerden toplayacağınız vergi, maalesef, insanımıza hizmet olarak dönmeyecek,
sadece ve sadece, faizciye götüreceksiniz, vereceksiniz bu paraları. Yazık
değil mi allahaşkına! Lütfen, insanımıza hizmet
olarak döndüreceğiniz şekilde, insanlarımızı zorlamayacak şekilde bir vergi
sistemi uygulayın ve bu vergileri azaltın. Aksi halde, topladığınız vergi
artmayacak, bilakis, azalacak. Saygılar sunuyorum. (SP
ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Alçelik. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı yasa
tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
bu 13 üncü madde teknik bir düzenleme maddesidir. 13 üncü madde (I), (II),
(III), (IV) sayılı listedeki malların özel tüketim vergilerinin güven altına
alınması amacıyla düzenlenmiştir. Değerli milletvekilleri,
sizlerle, Yüce Heyetinizle bazı konuları paylaşmak istiyorum. Bugün, Türk malî
sistemi içerisinde, maalesef, vergi gelirlerinin payı, özellikle, üretimden
alınan vergi gelirlerinin payı düşmüştür. Geçenlerde, seçim bölgem
olan Isparta İlinde, en yüksek vergi ödeyen mükelleflerin ilk beş sırasında
"İsmi açıklanmıyor" diye ibareler gördüm. Merak ettim, acaba nedir bu
diye; maalesef, ne hazindir ki, bu vergi mükellefleri, faiz gelirlerinden
dolayı vergi listelerinin ilk sıralarını işgal etmişler ve işin esası da bu. Değerli arkadaşlarım, bu
nedir; bu şunu göstermektedir: Türk ekonomisinin içler açısı durumunu; yani,
üretimden vergi alınmıyor, artık, vergi, faizden alınır bir duruma gelmektedir. Değerli milletvekilleri,
sizlere arz etmek istediklerim: Bu hükümetin yetkilileri diyor ki:
"Ekonomide kıpırdanmalar var, ekonomi iyi yolda." Şimdi, bu ifadeler
bile, bu hükümet üyelerinin halktan ne kadar kopuk olduğunu göstermektedir. Değerli milletvekilleri,
şimdi, buradan soruyorum: Şayet, ekonomi, sizin dediğiniz gibi ise, işsiz
sayısı, nasıl oluyor da 2 500 000'e çıkıyor?! Şayet, ekonomi bu kadar iyi ise,
nasıl oluyor da, vergi gelirlerinde reel bazda düşüş var? Değerli
milletvekilleri, ekonomi bu kadar iyi ise, niçin, cesaret edip de şu halkın
arasına bir karışmıyorsunuz?! Yoksa, halktan mı korkuyorsunuz?! Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hükümet, kayıtdışı ekonomiyi bütün icraatlarıyla
beslemektedir. Sigorta primlerinin yüksekliği, kayıtdışı ekonomiyi
özendirmiştir. Dolaylı vergilere gelen zamlar, vergide adalet kavramını yok
etmiştir. Devletin pazarladığı, ürettiği mallara yapılan zamlar ise, âdeta, bir
başka vergi kaynağı haline gelmiştir. Maliyet ve kârlılık kavramlarının dışına
çıkılarak, devlet, gelir elde etmek için bütün yükünü fakir ve fukaranın omzuna
yıkmıştır. Şimdi, insafla sormak gerekiyor: Hangi medenî devlette böyle bir
vergi anlayışı vardır? Bazen kızıyoruz, bizi
niçin Avrupa Birliğine almıyorlar diye. Böyle bir vergi sistemiyle, böyle bir
vergi yönetimi anlayışıyla bizi Avrupa Birliğine niçin alsınlar değerli
milletvekilleri. Acaba Maliye Bakanlığı bu hususta üzerine düşeni yapmış mıdır?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Türkiye, bu iktidar döneminde, cumhuriyet tarihinin en ağır
gerilemelerine sebep olmuştur. Bakınız değerli milletvekilleri, kişi başına
düşen millî gelirimiz, 3 200 dolardan 2 000 dolara düşmüştür. Gayri safî millî
hâsılamız, 201 milyar dolardan 148 milyar dolara düşmüştür. Peki, bu gerileyen
ekonomide bu hükümet ne yaptı; bu hükümet, tüm ekonomik olaylara seyirci kaldı;
yönetim, dışarıdan yasa tasarılarıyla, dışarıdan alınan talimatlarla, dışarıdan
alınan uygulamalarla hareket etti. Peki, o zaman, sizler, niçin yönetim
koltuklarında oturuyorsunuz?! Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hakikaten, bugün Clinton'ın danışmanının o lafı bile bizim
ülkemizin onurunu kırmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Gül, 1
dakika içerisinde toparlayın efendim. RAMAZAN GÜL (Devamla)-
Bitiriyorum efendim. Bu hükümet, artık, son
dönemlerini yaşamaktadır. Seçim hazırlıkları başlamıştır. Hükümet, kendi içinde
varmış gibi görünen uyumunu kaybetmiştir. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Allah, Allah!.. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Hükümeti oluşturan partiler, artık, iç hesaplaşmalara başlamıştır. Seçim
hazırlıklarına start verilmiştir. Bu arada, bu hükümet yeni tasarıyla gündeme
gelmiştir. Biz, Doğru Yol Partisi
olarak, sistemi rahatlatacak her türlü ciddî ve tutarlı tasarıya olumlu
yaklaşır ve olumlu bakarız; çünkü, bizim için Türkiye'nin çıkarları her şeyin
üstündedir. Bu tasarı yasalaştığında, uygulamasında ne denli başarılı olduğunu
zaman gösterecektir. Tasarının hayırlı ve
uğurlu olmasını diler, siz değerli milletvekillerime saygılar sunarım. (DYP
sıralarından alkışlar; DSP ve MHP sıralarından alkışlar[!]) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Gül. Madde üzerinde 4 adet
önerge vardır; ancak, bunlardan 3'ünü işleme alabileceğim. Önce geliş sırasına
göre okutup, sonra, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının sonuna "Bu hüküm (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların
fason olarak imal ettirilmesinde de uygulanır" ibaresinin eklenmesinin arz
ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin 1
numaralı fıkrasına aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne "Bu hüküm (III) ve
(IV) sayılı listedeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt tescile
tabi olmayanları fason olarak imal edenler hakkında da uygulanır." BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 870
sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "kayıt ve
tescile yetkili memurlar" ibaresinin fıkra hükmünden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz. Şadan
Şimşek Edirne BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkanım, önergeleri geri çekiyorum. BAŞKAN - Çekiyorsunuz... ASLAN POLAT (Erzurum) - O
kadar zahmet ettin, yazdın; birini savun da dinleyelim! Sen savunmayacaksan,
bırak ben savunayım yahu! Ayıp!.. III. – Y O K L A M A BAŞKAN - Maddenin
oylanmasından önce, bir yoklama isteği vardır. Şimdi, yoklama talebinde
bulunan arkadaşları arayacağım. Sayın Hüseyin Çelik?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Özkan
Öksüz?.. Burada. Sayın Osman Pepe?.. RIZA ULUCAK (Ankara) -
Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın İsmail
Özgün?.. Burada. Sayın Şükrü Ünal?..
Burada. Sayın Nevzat Yalçıntaş?..
Burada. Sayın İsmail Alptekin?..
Burada. Sayın Eyüp Fatsa?..
Burada. Sayın Maliki Ejder
Arvas?.. Burada. Sayın Mehmet Özyol?..
Burada. Sayın Ali Sezal?..
Burada. Sayın Osman Aslan?..
Burada. Sayın Sabahattin
Yıldız?.. Burada. Sayın Sacit Günbey?..
Burada. Sayın Aslan Polat?.. Her
zaman hazır tabiî. Sayın Mustafa Geçer?..
Burada. Sayın Mehmet Batuk?..
Burada. Sayın Turhan Alçelik?..
Burada. Sayınn Ahmet Demircan?..
Burada. Sayın Hüseyin Karagöz?..
Burada. Bu arada, yoklama
sırasında sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, yoklama pusulalarını
Başkanlığımıza ulaştırmalarını ve pusula gönderen arkadaşlarımızın da Genel
Kurul salonundan ayrılmamalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur. 19.30'da toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati:18.52 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati : 19.40 BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN
(Bursa) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. III. – Y O K L A M A BAŞKAN - 13 üncü maddenin
oylanması sırasında, toplantı yetersayısı istenilmişti. Şimdi, toplantı
yetersayısının bulunup bulunmadığına dair elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama pusulası gönderen
sayın milletvekilleri, lütfen, Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar efendim. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır. Bu durumda, iki kez üst
üste yaptığımız yoklamalarda sonuç alınamadığına göre, alınan karar uyarınca,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 6 Haziran 2002 Perşembe
günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 19.47 |
|