Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 97       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

109 uncu Birleşim

5 . 6 . 2002 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

 

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gündemdişi Konuşmalar

1.- İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Ankara Milletvekili Mehmet Arslan'ın Ergene Havzası ve pirinç üretimine ilişkin gündemdışı konuşması

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'ın (6/1827) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/494)

2.- Avrupa Birliği Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından Avusturya-Alpbach'da düzenlenecek olan "Kırsal Kalkınma" konulu seminere vaki resmî davete, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1101)

C) Çeşıtlı İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Nikolai Cherginets ve beraberindeki Parlamento heyetine, Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denilmesi

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

 

1.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

5.- Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870)

 

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7302)

2.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Danışma Kurulu toplantılarına ve TBMM'nin çeşitli yasama ve denetim faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/7382)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.

İzmir Milletvekili Suha Tanık, devlet memurluğu sınavı ve sınavı kazandıkları halde işe yerleştirilmeyenlerin içinde bulundukları sorunlara,

Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol, tarım sektörünün önemine ve çiftçilere devletçe uygulanan desteklerin kaldırılmasının yarattığı sorunlara,

Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan, Hakkâri ve Tunceli İllerinden olağanüstü halin kaldırılmasından sonra yapılması gerekenlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Makedonya Meclisi Dış Politika Komisyonu Başkanı Jordan Boskov'un resmî davetine icabetle 4-7 Haziran 2002 tarihleri arasında bu ülkeye gidecek olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine,

Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine,

İlişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Daimî Komitesi Başkanı Li Peng'in vaki davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Çin Halk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunmasına,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Ali Ilıksoy'un, Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi'nin 17-18 Haziran 2002 tarihleri arasında İtalya'nın Bari kentinde düzenlenecek olan Dördüncü Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna vaki resmî davetlerine TBMM Başkanını temsilen katılmasına,

İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

4.6.2002 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 13 üncü sırasına, gündemin 328 inci sırasında yer alan 856 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 237 nci sırasında yer alan 668 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 335 inci sırasında yer alan 869 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına alınmasına; Genel Kurulun 4 Haziran 2002 Salı günü 15.00-20.00; 5 Haziran 2002 Çarşamba, 6 Haziran 2002 Perşembe ve 11 Haziran 2002 Salı, 12 Haziran 2002 Çarşamba ve 13 Haziran 2002 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmasına; 4 Haziran 2002 Salı, 5 Haziran 2002 Çarşamba ve 12 Haziran 2002 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine; 11 Haziran 2002 Salı günü de sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, bugünde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 4 Haziran 2002 Salı günü (10/136) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra saat 20.00'ye kadar kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 5 Haziran 2002 Çarşamba günü gündemin 12 nci sırasına, 6 Haziran 2002 Perşembe günü 14 üncü sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Bir İlçe ve Bir İl Kurulmasına İlişkin (2/697),

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Devlet Memurları Kanunu ile Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında (2/748),

Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Askerlik Kanunu ile Er ve Erbaş Harçlıkları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (2/747),

Kanun tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra,

Konya Milletvekili Veysel Candan ve 21 arkadaşının, belediyelerin kaynak sorunları ve denetimi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/136) yarım kalan görüşmelerinin tamamlanmasından sonra,

Kabul edilmedikleri;

Açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S.Sayısı: 786),

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S.Sayısı: 557),

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886) (S.Sayısı: 827),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının (1/988) (S.Sayısı: 870) görüşmelerine devam edilerek, 3 üncü maddesinin oylanması sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından,

5 Haziran 2002 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.30'da son verildi.

 

 

Ali Ilıksoy

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

Burhan Orhan

 

Kemal Albayrak

 

 

 

Bursa

 

Kırıkkale

 

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 


                                         No. : 155

II. – GELEN KÂĞITLAR

5.6.2002 ÇARŞAMBA

Raporlar

1.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/980) (S.Sayısı : 874) (Dağıtma Tarihi: 5.6.2002) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Uzayın Araştırma ve Kullanımı Konularında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/983) (S.Sayısı: 875) (Dağıtma Tarihi: 5.6.2002) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in, Bursa Karayolları 14. Bölge Müdürlüğünün kapatılması kararına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7644) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002)

2.- Ankara Milletvekili Birkan Erdal'ın, Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan yapılan yardımlara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7645) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002)

3.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Fatih Mahmudiye İlköğretim Okulunun mezuniyet gecesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7646) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002)

4.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı, üyeleri ve genel müdürlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7647) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2002)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

5 Haziran 2002 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN (Bursa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı sözlerin ilk ikisi, çevre konusuyla ilgilidir. Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Bu günün, tüm insanlığa ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Gündemdışı ilk söz, Dünya Çevre Günüyle ilgili olarak söz isteminde bulunan, İstanbul Milletvekili Sayın Yücel Erdener'e aittir.

Arkadaşlar, lütfen, 1 dakika ilave süreden sonra ısrarcı olmayınız; zaten, başka ilave süre vermiyorum. Bu hususu bilmenizi isterim.

Buyurun Sayın Erdener. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İstanbul Milletvekili Yücel Erdener’in Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her yıl 5 Haziranda kutlanan Dünya Çevre Günü, bundan 30 yıl evvel, Birleşmiş Milletler tarafından Stockholm'de düzenlenen Dünya Çevre Kalkınma Konferansında, 113 üyenin katılımıyla, ilk kez resmî olarak dünyanın gündemine gelmiştir. Ben de, bugün, bu konuyla ilgili söz almış bulunuyorum; Çevre Gününüzü kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnsanlık tarihi boyunca, dünya nüfusunun artışı, değişik zamanlarda, değişik oranlarda olmuştur. Bu artışın teknolojik ve bilimsel alanlardaki gelişmelere koşut olduğu gözlenmektedir. Örneğin, nüfus, 1830'lu yıllarda 1 milyar 200 milyon iken, 100 yıl sonra 2 milyar, bu tarihten 30 yıl sonra da 3 milyar olmuştur. Bugün, dünya nüfusu 6,1 milyara ulaşmıştır; her 13 yılda, yaklaşık 1 milyar artmaktadır. Çok hızlı artan nüfusu beslemenin ve barındırmanın ciddî sorun olacağı ise apaçık ortadadır.

Bu nüfus, kentlerde toplanmakta ve yaşam kalitesini menfi yönde etkilemektedir. Aslında, nüfus, çevrenin bir parçasıdır. Sosyokültürel, sosyoekonomik durumlarda çevrenin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğinden, kalkınma programları da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Kentleşmenin en büyük maliyeti, doğal kaynak tüketimi, tahribatı ve çevre kirliliği olarak ortaya çıkmakta iken, 1,3 milyar insan, yeterince sağlıklı içmesuyu kaynağından yoksun kalmakta, 1,5 milyar insan da mutlak yoksulluk düzeyinde yaşamaktadır.

1972'de uluslararası bir boyut kazanan çevre konferansı gereği insanın, şerefli bir hayata izin verecek kaliteli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve elverişli hayat şartlarında yaşaması temel hakkıdır. Bu nedenle, ırk ayırımı, sömürgecilik ve diğer eziyet çeşitleri, yabancı tahakkümü ve bunu destekleyen politikalar yasak olmalı ve kaldırılmalıdır. Çevrenin korunması ve geliştirilmesi, bütün insanlığın esenliği ve dünyanın ekonomik kalkınması için önemli bir unsurdur.

İnsan, kendisini doğanın bir parçası olarak kabul etmektedir; doğaya verilen zararı kendisine verilmiş gibi görmektedir. İnsanla doğa arasında bir denge kurmanın zorunlu olduğu, bunun adına da "ekolojik sözleşme" denildiği bilinmektedir. Ekoloji, insanlığın doğayla ilişkilerinin bir ürünüdür; yani, canlıların birbiriyle ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekolojinin temel öğretileri doğayı tanımlayan öğretilerdir. Bunlar; doğayla birlikte gitme ilkesi, doğanın bütünlüğü, sınırlılığı, özdenetimi, çeşitliliği, yok olmazlığı, yararlılığı, geri tepmesi ve bulduğu en uygun çözüm ilkesiyle kültürel evrim ve ekolojiye saygı ilkesidir. Bunun da nedeni, doğanın kendi kendini denetleyen bir bütün olmasıdır. İnsanın, ileriyi görmeden, bilinçsizce çevresinde yaptığı değişiklikler, bir bütünün çeşitli dengelerini bozmaktadır. Oysa, bu denge, doğaya aykırı değil, doğayla birlikte hareket etmekle sağlanabilir. Örneğin, tarım ürünlerini ıslah ederek, besin ürünlerini artırmak olasıdır. Bunu yaparken, bedelsiz yarar olamayacağı unutulmamalıdır. Doğanın geri tepmesi olasılığı da hesaba katılarak temkinli olunmalıdır.

Bugünlerde, kamuoyunun gündeminde hormonlu sebze ve meyvelerden söz edilmektedir. Örneğin, çarliston biberinin Almanya'da aflatoksin içerdiğinden, imha edilmesi, ihracatımız için önemli bir kayıptır. Bu durum, aynı şekilde balda da mevcuttur, halen devam etmektedir. Sofralarınızdaki ballar, ne yazık ki, aflatoksinlidir. Bu konuda çeşitli fikirler öne sürülmekte, yanlış tarım ilaçlarının kullanılmasından söz edilmektedir. 400 çeşidi aşkın tarım ilacının piyasaya sürülmesi, tarımda devlet desteğinin çekilmesi ve devlet denetiminin ortadan kalkmasıyla, sözü edilen sorunların yaşandığı bir gerçektir.

1970'li yıllardan sonra dikkat çeken nükleer santralların önemini unutmamak gerekir. İnsanlık doğaya karşı elde edilen her başarının bir bedeli olduğunun bilincindedir. Örneğin, Çernobil, İskandinav ülkelerine kadar ulaşmakla kalmadı, Orta Avrupa'dan Federal Almanya'ya, İspanya'dan Türkiye'ye kadar yayıldı.

Bilindiği gibi, doğanın tahribi sonunda yaşam alanları daralmaktadır. Şehirlerin genişletilmesi, tarım alanlarının açılması, endüstrileşme, habitatların bozulması ve çevrenin kirlenmesine neden olmaktadır; yani, insanın yüzyıllarca etkisi sonucu doğal bitki örtüsünün bozulmasıyla, iklim, toprak, su koşullarının değişmesi sonucudur. Örneğin, Amik Gölünün kurutularak tarıma açılması, Yılanboyu adlı bir kuş türünün yok olmasına neden olduğu gibi, geçtiğimiz yılda Hatay İlini sel alması bu olayın bir sonucudur.

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdener, 1 dakika içinde toparlayınız efendim.

Buyurun.

YÜCEL ERDENER (Devamla) - Çevre sorunlarının çözümü, yalnızca doğayı korumakla olmaz. 1987 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından "Ortak Geleceğimiz" adı altında yayımlanan kalkınma raporunda sözü edilen sürdürülebilir kalkınma ilkesiyle, bir kalkınma ve yaşama katılma ortaya çıkmıştır. 1992'de yapılan Rio Konferansında, sürdürülebilir kalkınma, doğal sermayeyi tüketmeyen, gelecek kuşakların gereksinimlerini elinden almayan, ekonomi ve ekosistem arasındaki dengeyi koruyan, ekolojik açıdan sürdürülebilir nitelikte olan ekonomik kalkınma olarak tanımlanabilir. Bu tanımla, dünya çevre sorununun çözümü yakından ilişkilidir diyor; bir kez daha Dünya Çevre Gününüzü kutluyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (DSP; MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın Erdener.

Tabiî, bugün Dünya Çevre Günü olunca, Sayın Ediz Hun'un bu konudaki istemi muhakkak yerine getirilecek; çünkü, çevre denilince Sayın Hun akla geliyor. Bu nedenle, gündemdışı ikinci söz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ediz Hun'a ait.

Buyurun Sayın Hun. (Alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un Dünya Çevre Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

EDİZ HUN (İstanbul) - Muhterem Başkanım, Yüce Meclisimizin güzide temsilcileri, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri en derin saygılarımla selamlıyorum. Çevre Günü münasebetiyle konuşma yapmak üzere huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum.

Tabiatıyla, gün, çok büyük ehemmiyet arz ediyor. Çağımızın global değerler sistemi ve çağdaş yönetim anlayışında, özellikle üç temel unsur ön plana çıkıyor. Birincisi, tabiatıyla, demokratikleşme; ülkeler bazında ne kadar demokratiğiz? İnsan hakları onunla paralellik arz etmekte. Bir de, tabiî, antropojenik kökenli; yani, insan kaynaklı çevre sorunları ve onun oluşturduğu çevre kavramının gündeme gelmiş olması.

Çevreyi, sadece, böyle, bir temizlik anlayışıyla mütalaa etmemek gerekir; çevre, çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gereken bir konu başlığı, bir kaynak kullanımı... Kaynakların sonsuz olduğunu düşünmek, bizi büyük bir yanılgıya sevk eder; ama, yalnız bir kaynak kullanımı değildir. Doğal değerlerin korunması, aynı zamanda, ülkelerin çağdaşlık göstergesini simgelemektedir.

Vakit çok dar olduğu için, kısaca, Avrupa Birliğiyle işi özdeşleştirmek istiyorum. 27 Şubat 1992 tarihli Maastricht Anlaşması ve onu takiben 1 Kasım 1993'te Avrupa Birliği olarak tescil edilmesinde en önemli madde başlığı "kalkınma ve büyümenin çevreye duyarlı bir şekilde geliştirilmesinden geçecektir" ifadesini taşımakta.

Kısaca, Avrupa Birliğinin müktesabatı ile bizimkini karşılaştırdığımız zaman, Avrupa Birliğinde 300'e yakın yönetmelik, direktif, karar mevcutken, bizim mevzuatımızda, 30'a yakın anakanun, 100 kadar da tüzük ve yönetmelik mevcut bulunmaktadır. 8 Kasım 2000 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi, yeniden yapılanma sürecinde bize çeşitli bilgilerin gerekli olduğu şeklinde, belki bir talimat olarak değerlendirilebilir.

ÇED uygulamalarındaki darboğazlar, enformasyon sistemindeki bazı eksikliklerin giderilmesini öngörmektedir; ama, özellikle Avrupa Birliğinin üzerinde durduğu birkaç önemli çevre problemini çok kısa olarak sizlerle paylaşmak istiyorum:

1997 Kyoto Protokolü, sera gazlarının elimine edilmesini veya en azından, azaltılmasını öngörmekte idi. Global ısınma sonucu karbondioksit emisyonlarının çok yükseldiği günümüzde, normalde onbinde 3 seviyesinde olan karbondioksit, bugün, 380 p.p.m'e çıkmıştır; yani, onbinde 3,8 durumuna gelmiştir. Bu, tabiatıyla, artrik ve antartik bölgelerdeki veya permofrost dediğimiz daimî don altında olan bölgelerdeki kıtaya merbut veya hareket halindeki aysberklerin bir kısmının çözülmesine neden olacaktır; ama, daha önemlisi, şimdiye kadar Türkiye'de fazla telaffuz edilmemiş olan, derin denizlerde basınç altında, soğuk altında mevcut su moleküllerine merbut vaziyetteki metanhidratların açığa çıkmasını ve atmosfere aşırı bir metan (CH4) deşarjını beraberinde getirecektir; bu da, ısınmayı teşvik edici mahiyette gözükmektedir.

İkincisi, hava kalitesi ve asidifikasyon sorunudur; yani, toprağın, zeminin asitlenmesi sorunudur.

Üçüncüsü, biyolojik çeşitlilik çok çok büyük önem taşımaktadır. 1992'de bunu imzaladık; ancak, 1996'da yürürlüğe sokabildik.

Bizi çok ilgilendiren bir başka şey de su yönetimidir. Sularımız devamlı kirlenmektedir; aşırı derecede, tabiatıyla, atıkların bombardımanıyla karşı karşıya bulunduklarından, gravitasyon sebebiyle, yeraltı suları, zemin suları son derece kirli gözükmektedir ve onbeş yıl içinde Türkiye'nin içmesuyu bulmakta güçlükle karşılaşacağını ümit etmiyoruz; ama, böyle bir tehlikenin var olduğunu düşünüyoruz.

Bunun dışında, kentsel çevre, atık yönetimi, nükleerden kaynaklanan sorunlar, radyasyondan korunma... Sınırlarımızda -Çernobil'e kadar gitmeye gerek yok- 2 tane çok önemli kritik nükleer santral var. Bir tanesi, Iğdır'a 30, hududa 16 kilometre mesafede, Ermenistan içindeki, 2x440 megavat gücünde Metsamor -35 saniye içinde tamamlıyorum Sevgili Başkanım- ikincisi de, Bulgaristan'daki Kozluduy Nükleer Santralı, 4x440 2x1000 megavat gücünde. Bunlar 1960-1962 eski Sovyet yapısı, WWL sistemiyle inşa edilmiş, son derece demode nükleer santrallardır. Bir tanesi de, Romanya'daki Çernovada Nükleer Santralıdır; bu, 1990 Kanada yapımıdır ve 1x660 megavat gücünde bir reaktöre sahiptir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız.

EDİZ HUN (Devamla) - Bitiriyorum efendim; sağ olun.

Diğer taraftan, sanayiden kaynaklanan riskler, tabiatıyla, ozon tabakasının, CFC dediğimiz kloroflorokarbon gazları sebebiyle, bir klor atomunun veya flor atomunun binlerce ozon molekülünü tahrip ettiğini biliyoruz. Bütün bunlarla ilgili, bizim ülkemizde de çok duyarlı çalışmalar yapılmaktadır. Çevre Bakanımız burada değil; ama, kendisini ve ekibini de yürekten kutlamak istiyorum. Ülkemiz, bu konuda, çevre konusunda, hakikaten büyük bir hassasiyet içinde bulunmaktadır.

Dünya Çevre Günümüzü tekrar kutluyorum. Tabiî, bunu 5 dakikaya sığdırmak mümkün değil; ama, siz lütfettiniz, çok mütehassis olduk. Size Sayın Başkanım sevgilerimi, saygılarımı, sizlere de hürmetlerimi sunuyorum.

Teşekkür ediyorum efendim; sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Hun.

Sayın Çevre Bakanı yurtdışında galiba; o nedenle burada hazır değil.

Gündemdışı üçüncü söz, Ergene Havzası ve pirinç üretimi hakkında söz isteminde bulunan Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Arslan'a aittir.

Buyurun Sayın Arslan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. – Ankara Milletvekili Mehmet Arslan’ın Ergene Havzası ve pirinç üretimine ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ARSLAN (Ankara)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Türkiye sevdalıları Türkiye'yi konuşuyor, Türkiye sevdalıları Türkiye'yi dolaşıyor" programı gereği, geçenlerde, ben ve dört milletvekili arkadaşım Edirne İli ve ilçelerinde vatandaşlarımızla kucaklaştık; dertlerini ve çeşitli sorunlarını dinledik.

Bugünün Dünya Çevre Günü olması münasebetiyle, ülkemizin önemli çevre sorunlarından, Ergene Havzasının kirliliğini Yüce Mecliste dile getirerek, gerek Çevre Bakanlığımızın gerekse Ergene Nehrini kirleten fabrika sahiplerinin dikkatini bir daha bu önemli çevre sorununa çekmek, vakit kaybetmeden önlemlerin alınmasına yardımcı olmak üzere, söz almış bulunuyorum; Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve bu vesileyle, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Ergene Vadisinin kirliliğinden bahsetmeden önce, Türkiye'nin çeltik ekiminden ve bu konudaki devlet politikalarından bahsetmek gerektiğine inanıyorum.

1980'li yıllara kadar pirinç ithal etmeyen Türkiye, gerek nüfusun artması gerekse yanlış tarım politikaları sonucunda, 1984 yılında 4 000 000 dolar karşılığında 20 000 ton pirinç ithal ederken, 2000 yılında, yaklaşık  100 000 000 dolar karşılığı 300 000 ton pirinç ithal etmiştir.

Üretilen pirincin yüzde 93'ü Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde gerçekleşmekte; Türkiye üretiminin yüzde 50'si ise, Ergene ve Meriç Nehri havzasında gerçekleştirilmektedir. İpsala ve Uzunköprü İlçelerimizi, Türkiye'nin çeltik depoları olarak yorumlamamız mümkündür. Memnuniyetle öğrendiğimiz bir gerçeği de sizinle paylaşmak istiyorum.

İpsala Çeltik Üreticileri Birliğinin çalışkan Başkanı Sayın Dr. Gürsel Şimşek'ten aldığımız bilgilere göre, İpsala ve Ergene Ovalarında, lazer teknolojisi kullanılmak suretiyle, üretim, dünya ortalamasının üstünde olup, son beş sene içerisinde hektar başına 530 kilogramdan 700-800 kilograma kadar çıkarılmıştır.

57 nci hükümetin gerçekçi tarım politikaları sayesinde üretilen yerli pirinç tüketilmeden, pirinç ithalatına müsaade edilmemekte, Toprak Mahsulleri Ofisi, piyasayı düzenleme ve üreticiyi mağdur etmeme politikasını başarıyla sürdürmektedir. 2000 yılında yaşanan ekonomik krize rağmen, çeltik destekleme politikalarımız sayesinde, çeltik fiyatları, 300 000 lira iken, bugün, 550 000-600 000 lira seviyesinde, üreticinin alınterini karşılayacak şekilde seyretmektedir. Bunun yeterli olmadığını, çeltik üretiminin mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulamak isterim.

Edirne İlimizin çeltik tarımında ana su kaynağı Meriç Nehri ve onun ana kolu olan Ergene Nehridir. Meriç İlçesine ziyaretimiz sırasında, Meriç İlçesinin Adasarhanlı Köyünde insanlarımızın, Meriç Nehri üzerindeki köprünün ortasında bizi karşılamalarına önce bir anlam verememiştim. Yöre insanları bize, Ergene Nehrinin kirliliğini kendi gözlerimizle görmemizi istediklerini ilettiklerinde, acı gerçek bizler tarafından da müşahede edildi. Sanki bir akarsu değil, küf ve pastan oluşan, madenî bir renk halini almış bir atıksu görünümündeydi.

Burada, Edirneli bir vatandaşımızın sözlerini  iletmek isterim: "Devletimiz, trilyonlar harcayarak GAP'ı yaratmaya çalışmakta; fakat, Yüce Allah'ın bize bahşettiği doğal GAP Ergene Havzasının yok olmasına seyirci kalmaktadır."

Trakya yöresinin, Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ İllerini boydan boya geçerek, etkisi altına alan Ergene Nehri, bugün, başta, Çerkezköy ve Çorlu olmak üzere, sanayi kuruluşlarının müşterek bir kanalizasyonu durumunu almıştır. Bu kirlilikten, nehrin içinde yaşayan bütün canlılar etkilendiği gibi, tarımsal sulama yapılması bölge insanını son derece olumsuz etkilemiştir. Nitekim, geçen yıl en az 60 000 dönüm arazide, dekara verim 100 kilogram gibi düşük düzeylerde seyrederek, çiftçinin büyük zarar görmesine sebep olmuştur. Ayrıca, bu kirli suyla sulanan topraklarda tuz oranının artması ve toprağın çoraklaşması nedeniyle, verimli Trakya toprakları yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Yine, bu bölgede sulamaya yönelik olarak kurulmuş bulunan ve Meriç Nehrinden pompajla dolan Altınyazı, Sultanköy ve Yenikarpuzlu Barajları kirlilik nedeniyle doldurulamamakta; kuraklık döneminde, çiftçimiz, çok sıkıntılı günler geçirmektedir. Bu kirlilik, aynı zamanda, Güney Meriç, Gala Gölü ve Saros Körfezine taşınarak, denize de sirayet etmektedir.

Bu olay, 1985 yılında başlayan plansız sanayileşme neticesi, özellikle Çorlu, Lüleburgaz ve Çerkezköy çevresinde gelişen sanayi tesisleri ve çevre bilincinden yoksun insanlarımız tarafından oluşturulagelmiştir. Bu nedenle, bu konu, bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Bu konuda, 11 Temmuz 1999'da, Trakya Üniversitesi ile Çevre Bakanlığı arasında, Ergene Nehrinin temizlenmesiyle ilgili master plan anlaşması imzalanmıştır.

Yine, Çevre Bakanlığınca, Ergene Havzası Atıksu Arıtım ve Katı Atık Yönetimi Projeleri hazırlanmış ve hükümetimizce, bu konu, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği kaynaklarınca finanse edilmeye çalışılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

MEHMET ARSLAN (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

Üç yıl geçmesine rağmen, bu konuda neler yapıldığına dair Sayın Bakanımızın bizi bilgilendireceğine eminim. Edirne çeltik üreticisinin, artık, bu kirliliğe tahammülü kalmamıştır.

Sayın Çevre Bakanımızın, bakan olmadan önce, Ergene Nehrinin kirliliğinin önlenmesi için göstermiş olduğu duyarlılığı şimdi de göstereceğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, sanayileşmeye ülkemizin ne kadar ihtiyacı olduğunu belirtmeye dahi gerek yoktur; ama, çocuklarımızın sağlıklı gelişmesi, çevreye vereceğimiz önemle paralellik arz eder.

Bu nedenle, yöredeki sanayi kuruluşlarının hızla denetlenerek, gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak ve içerisinde balıkların oynaştığı, Trakya insanının ekonomisine katkı sağlayan masmavi, temiz Ergene'ye kavuşmak dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyor, Çevre Gününüzü tekrar kutluyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ertürk, buyurun.

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Söz istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Niçin efendim?..

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Ergene bizim yöremiz; Edirne milletvekili olarak, bu konuda bir iki şey söylemek istiyorum İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre.

BAŞKAN - Buyurun, iki cümleyle...

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Değerli milletvekili arkadaşımız, Ergene ve Meriç Nehirleriyle ilgili konuştu, kendisine çok teşekkür ediyoruz. Bu, bizim, çoktan beri, seçildiğimizden bu yana çok önem verdiğimiz bir konudur, takip ettiğimiz bir konudur. Bu konunun başka bölge milletvekili tarafından da vurgulanıyor olması, çözümü konusundaki aciliyeti vurgulamak açısından önemlidir. Çeltik üreticilerimizin sorunlarını ve Ergene, Meriç Nehirlerindeki kirlilik konularını, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız, Çevre Bakanlığımız nezdinde, biz DSP milletvekilleri olarak her zaman vurguluyoruz.

BAŞKAN - Katıldığınızı ifade ediyorsunuz değil mi efendim?

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Ben, bu konuyla ilgili söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Arkadaşımıza da -konunun önemini vurgulamak bakımından- başka bölgenin bir milletvekili olarak konuya değinmiş olmasından dolayı tekrar teşekkür ediyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın İlimen, sizin de aynı konuyla ilgili...

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp’ın (6/1827) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/494)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 605 inci sırasında yer alan (6/1827) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

          4.6.2002

Teoman Özalp

               Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

2. – Avrupa Birliği Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından Avusturya-Alpbach’da düzenlenecek olan “Kırsal Kalkınma” konulu seminere vaki resmî davete, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1101)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü bünyesinde aday ülkelerin AB müktesebatına uyum sürecinde teknik yardım vermek üzere kurulmuş olan TAIEX Ofisi tarafından 18-20 Temmuz 2002 tarihlerinde Avusturya Tarım, Orman, Çevre ve Su Koruma Bakanlığının yakın işbirliğiyle Alpbach'da (Avusturya) "Kırsal Kalkınma" konulu bir seminer düzenlenecektir. Bu seminere TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerinden oluşan parlamento heyeti davet edilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Kabul Edenler... Etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Tasarının 3 üncü maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Mükellef ve vergi sorumlusu

MADDE 4. - 1. Özel tüketim vergisinin mükellefi, bu Kanuna ekli;

a) (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler,

b) (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanlar için; motorlu araç ticareti yapanlar, kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenlerdir.

2. Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tâbi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.

BAŞKAN - 4 üncü maddeyle ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekilimiz Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 4 üncü madde, Özel Tüketim Vergisinde mükellef ve sorumluyu tayin etmektedir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunundaki mükellef ve sorumlu ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunundaki mükellef ve vergi sorumlusu hususları Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısına taşınmıştır.

Değerli milletvekilleri, Özel Tüketim Vergisi Kanunu, geçmişte Gider Vergileri Kanununun yerine kaim olan 8-9 tane vergi kanununu meriyetten kaldıran Katma Değer Vergisi Kanununun uygulanması ve bilahara da, bu kanunla, Avrupa Birliğine uyum sağlamak için, bazı vergilerin de Özel Tüketim Vergisi şekline dönüştürülmesidir. Yani, Katma Değer Vergisi Kanununu, genel bir tüketim vergisi kanunu olarak düşünürsek, bu çıkacak olan Özel Tüketim Vergisi Kanunu da özel tüketim konularını kapsamaktadır.

Yürürlüğe girdiğinde, Avrupa Birliğiyle uyum sağlamada önemli bir kanun tasarısıdır; ancak, bunun aksayan noktaları... Hakikaten, ülkemiz, bilhassa iktisadî yönden çok zor bir durumdadır, vatandaşlarımız çok zor bir durumdadır. Müstahsilin, işçinin, çiftçinin, hepsinin zor durumda olduğu bir zamanda, vergi kanunlarında sık sık değişiklik yapılıyor intibaı verilmesi, üretici ve tüketici cephesini ürkütmektedir.

Değerli milletvekilleri, bugünkü ekonomik konjonktürde, ekonominin yüzde 9,4 oranında daraldığı, işsizliğin -resmî kayıtlara göre- yüzde 11'e yükseldiği, kent merkezlerinde eğitimli gençler arasında işsizlik oranının yüzde 35'lere yükseldiği ve 400 000'e yakın küçük ve orta boy işletmenin faaliyetine son verildiği bir ortamda, Türkiye'nin, bu yüksek vergi oranlarıyla ve bu yüksek vergi yüküyle yoluna devam etmesi mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, resmî kayıtlarda, Türkiye'de, sadece krizin yol açtığı iş kaybının 2 500 000 işgücü/insan düzeyinde olduğu ifade edilmektedir.

Vergi... Vergi... Vergi... Ama, ne kadar vergi; herkesin doğru sorgulaması ve algılaması gerekir. Vergiye karşı olmak doğru değildir; ancak, verginin yükünün, oranının, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme üzerindeki etkilerini herkes doğru ölçmek, doğru tanımlamak zorundadır. Bu oranlar yanlıştır ve bu durum, Türkiye'deki üretimi, yatırımı ve moralleri bozmaya katkı sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, vergi sisteminin karmaşıklığı, mükelleflere yasaların etkin bir şekilde uygulanmayacağı ve ihlallerin takip edilip yakalanmasının zayıf bir ihtimal olduğu izlenimini vererek, yolsuzlukları artırıcı etki yapmakta ve yargı kararlarının daha çok idare aleyhine sonuçlanmasına neden olarak, vergi uyumunu dolaylı şekilde azaltıcı etki yaratabilmektedir.

Değerli milletvekilleri, yeni vergiler ihdas edilmesi, vergi oranlarının artırılması ekonominin büyüme sürecine  girememesini kaçınılmaz hale getirmiştir. Büyümenin gerçekleşmesi için, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmesi, dövize, borsaya ve mevduata plase edilen tembel paraların yatırım, üretim ve ihracata kanalize edilmesi gerekmektedir.

Yabancı yatırımlara kapılarını ardına kadar açan Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere sermaye ihraç eden Türkiye, yabancı sermayenin önündeki tüm yasal ve bürokratik engelleri bir an önce kaldırmak ve özelleştirmeyi hızlandırmak zorundadır; ama, ne yazık ki, bu hükümet özelleştirmede bir arpa boyu ilerleyememiştir.

Değerli milletvekilleri, Merkez Bankasının reel sektörde gerçekleştirdiği nisan ayı iktisadî amaca yönelik anketi, sanayicilerin büyük bölümünün, talep artışı konusunda karamsar olduğunu ortaya koydu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içinde toparlar mısınız.

MURAT AKIN (Devamla) - Peki.

Ankete cevap veren işyerlerinin yüzde 80,6'sı, gelecek üç aylık dönemde sanayi üretimini kısıtlayacak faktör olarak sipariş ve satışlardaki düşük seyri göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, vergi yasalarında sık sık yapılan bu oynamalar, üretimi kısmakta ve ekonomik durgunluğa büyük katkı sağlamaktadır. Bu hükümet, dört yıldır, yılda üç beş kez vergi kanunu çıkarmak suretiyle, istihdam yaratan KOBİ'leri, küçük boy işletmeleri tamamen müflis hale getirdi ve tüccarlarımızın, ödeyemedikleri vergi borçlarıyla ilgili gecikme zammı ve faizlerine de bugüne kadar bir af getirmedi. Sayın Maliye Bakanımızdan istirhamımız, bu affı bir an evvel Meclis gündemine getirmesidir.

Bu dilekle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akın.

Saadet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun.

SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çok değerli arkadaşlar, 4 üncü maddede, kimlerin vergi mükellefi, nelerin vergiye tabi olacağı ve bunların nasıl garanti altına alınacağı tadat edilmiştir.

Ülkemiz, hakikaten çok ciddî bir krizden geçti geliyor ve hâlâ geçmekte. Böyle bir kriz anında ülkenin de kendini sağlama alması, bazı düzenlemeler yapması kadar tabiî bir şey olamaz ve biz, bu ülkeye canlılık getirecek, hayatiyet verecek, insanlarımızı rahatlatacak her şeyin yanında oluruz; ama, bizim yaptığımız incelemeler, yapılan bütün çalışmalar ve bu konuda etkin olan, bu konuda gerçekten söz sahibi olan insanların da söylediği, bu çalışmalarla bunu yapabilmek mümkün değil. Çünkü, burada 1 500 kişi veya kurum bu işe tabi, 210 çeşit mal; ama, vergi gelirinin yüzde 22'sine tekabül eden bir gelir elde edilmesi düşünülüyor. Bununla ülkenin kurtulması mümkün değil; bunlar zaten çoğunlukla vardı.

Yeni bir düzenleme yapılıyor; 16 tane fon, vergi ve sair şey tek kaleme döndürülüyor; ama, ülkemizde, hakikaten ciddî bir sıkıntı var; bu sıkıntının giderilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Eğer, ciddî şekilde bir önlem alınacaksa, bu önlem ne kadar radikal olursa olsun, bu ülke insanını, bu sefaletten, bu sıkıntıdan kurtarıyorsa, iktidar-muhalefet, hepimiz yanında olmalıyız ve oluruz da; ama, gerçekten, biz bugün bunu bu meyanda görmüyoruz.

"Yeni vergiler getirilmiyor, yeni bir yük getirilmiyor" deniliyor; ama, değerli arkadaşlar, bana göre bir düzenleme, yük değil rahatlatma getirmelidir, huzur getirmelidir. Şu anda, herkesin cebi delik, herkesin cebi boş. Herkes, her gün kapımızda; yakamıza sarılıyor... Bunları rahatlatacak önlemler getirilmelidir ve ne kadar radikal olursa olsun, biz, bunları yapmak mecburiyetindeyiz diyorum.

Bugün, kamuda çalışan 3 200 000'e yakın kadrolu personelimiz,  kamuda çalışan 400 000 işçimiz, 10 000 000 küsur da özel sektörde çalışan bordro mahkûmumuz var. Bunların ödediği vergi vergi hâsılatının yüzde 65-70'i civarındadır; yüzde 70, yüzde 22 de bu, etti yüzde 90; yani, yüzde 10 civarını, diğerleri ödüyor. Halbuki,  bizim kanaatimize göre, verginin tabana mutlaka yayılması lazımdır. Bu memlekette, verginin yüzde 65-70'ini eğer bordro mahkûmları ödüyorsa, bu bir düzenleme değil. Değerli arkadaşlar, bordro mahkûmlarının sırtından bu yükü kaldırmak gerekiyor ve tabiî, bu ÖTV'yi ödeyecek 1 500  kurum da 10 000'lere çıkmalı; yeni işyerleri açmak mecburiyetindeyiz. Bize vergi ödeyen insanları güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Şu anda, devletin, 9 katrilyon alacağı var; yani, 5-6 milyar dolar alacağı var. Alabiliyor mu; alamıyor. Ben inanıyorum ki, bundan sonraki yılda, bu, 15 katrilyon olacak; vergisiyle, faiziyle bu meblağlara ulaşacak. Neye yarar peki?! Eğer, ben, bir para alamıyorsam, insanlarımı rahatlatacak bir yatırım yapamıyorsam, benim 100 katrilyon alacağım olsa, beş para etmez! Bu konuda bir düzenleme getirilmesi lazım. Evet... Vergi... Zam... Vergi... Zam... Bunlarla hiçbir şey olmaz. Şu anda, devletin bu alacağına karşılık, eğer vatandaşın devlette 1 kuruş alacağı varsa, 1 kuruş zam yok; yani, alacağına şahin, vereceğine serçe bile değil; böyle şey olmaz! Devlet, mutlak şekilde, adil olmalıdır; devlet adil olmadığı takdirde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Korkutata, 1 dakika eksüre vereceğim; toparlarsınız...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) - Çok teşekkür ederim Başkanım.

Devlet adil olmadı mı yaptığı hiçbir şey bereketli olmaz, hiç kimse inanmaz; devlet ve milletin kaynaşması da olmaz. Onun için, devlet, vatandaştan ne alıyorsa, vatandaşın devletten alacağı olduğu zaman da mutlaka onları vermek mecburiyetindedir.

Şimdi, devlet, akaryakıta, elektriğe, telefon ve birkaç tekel maddesine yüklenip duruyor, yüklenip duruyor; bunlarla bir neticeye varılmaz. Bu ülkenin bu krizden kurtulması için, bu vatandaşın bu sıkıntıdan kurtulması için, bu Meclisin de bu yükten kurtulması için, ciddî şekilde, yeni yapılanmaya ihtiyacımız var. Bu ülkenin, vergisinden tutun iline kadar, her alanda, şiddetle, ciddî bir reforma, radikal bazı kararlara ihtiyacı var ve bu kararlarda yanınızda oluruz; yoksa, bunlarla hiçbir şeyin olamayacağını zaten siz de söylüyorsunuz "yeni bir şey getirmedik; Avrupa Birliğine gidiyoruz, bazı düzenlemeler yapıyoruz" diyorsunuz; ama, gelin, güzel, gerçekçi ve radikal çalışmalar yapın, sizin yanınızda olalım.

Saygılar sunuyorum. (SP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Korkutata.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarının 4 üncü maddesi, Özel Tüketim Vergisinin mükellefi ile verginin sorumlusunu hükme bağlamaktadır; bu Özel Tüketim Vergisinin sorumluları kimlerdir, mükellefi kimlerdir bunları açıklamaktadır. Ancak, bugün geldiğimiz noktada, bahsettiğimiz bu vergi mükelleflerimiz, vergi sorumlularımız, gerçekten ağır vergiler altında fevkalade büyük sıkıntı içerisinde ezilmektedirler.

Vergiyle ilgili, gerçekten, yapılacak önemli işler var, alınacak önemli tedbirler var. Bunların yapılması lazım; ancak, gördüğümüz kadarıyla geçen üç sene içerisinde bu ciddî tedbirler alınmamıştır. Ne yapılması lazımdır; öncelikle üretimi artırmak ve sanayiciye yatırım imkânı tanımak için, kesinlikle yeni vergiler oluşturulmamalı, tam tersine, vergi oranlarında indirim yapılarak piyasalara canlılık kazandırılmalı ve bir daha ekvergi konulmayacağı yasalarla garanti altına alınmalıdır. Hükümetin sorumsuzluğunun ve beceriksizliğinin cezası, halka ve iş âlemine çıkarılmamalıdır. Öncelikle, iç tüketimi artıracak kayıtlı ekonomiyi teşvik etmek ve piyasaları canlandırmak amacıyla, vergi oranlarında süratle indirime gidilmelidir. Özellikle, Katma Değer Vergisi oranları çok yüksektir. Lüks mallar ve diğer mallar hariç, özellikle temel ihtiyaç maddelerindeki KDV oranları düşürülmelidir; çünkü, dünyada, vergi oranlarının indirilmesi yönünde genel bir eğilim vardır. Onlar Mersin'e gidiyor, âdeta, biz hep tersine gidiyoruz. Sadece oranlar indirilmekle kalınmamalı, aynı zamanda, asgarî geçim indirimi getirilmelidir. Yabancı ülkelere baktığımızda, vergileme olayında Türkiye'den farklı iki temel özellik göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi, en az geçim indirimi adı altında insanların insanca yaşayabileceği bir indirim uygulaması ve bu tutara kadar olan gelirlerden vergi alınmaması uygulamasıdır.

Diğeri de, vergi mükelleflerine tanınan vergi indirimleridir. Halbuki, Türkiye'de, bakıyorsunuz, vergi mükelleflerine tanınan en az geçim indirimi sıfırdır, sadece ücretlilerde ayda 21 900 000 liralık bir özel indirim söz konusudur. Dünyada vergi oranları azalırken, bizde ne yazık ki yükseliyor; bu vergi oranlarının aşağıya çekilmesi lazım.

Yapılması gereken ikinci bir husus, gelirin vergilendirilmesinde enflasyondan arındırılmış gerçek gelirler üzerinden bir vergilendirmeye gidilmelidir. Böylece, yabancı sermaye ve turizm sektörünün önündeki bu en büyük engel de kaldırılmış olur.

Efendim, bu çerçevede, her türlü gelirin gelir, her türlü giderin de gider olarak kabul edildiği bir vergi sistemine geçilmesi lazım. Diğer taraftan, yapılması gereken önemli hususlardan birisi, toplanan vergilerin, bir defa, yerli yerince harcanması lazım; bu konuda vatandaşın kanaati fevkalade olumsuzdur.

Diğer taraftan, dolaylı vergilere çok ağırlık verilmiştir son zamanlarda, buradan dönülmesi lazım. Kamu harcamalarının denetiminde şeffaflık ve etkinlik sağlanmalıdır.

Geçici vergi uygulaması, hiç olmazsa, altı aylık periyotlarda ve yüzde 10, yüzde 15 düzeyinde uygulanmalıdır.

Bir defa, asgarî hayat standardı diye bir şey olmamalıdır. Kazanandan kazandığı ölçüde vergi alınmalı, sen mutlaka şu kadar vergi vereceksin deyip, kazanamayan vatandaşın karşısına dikilmek doğru değildir.

Öbür taraftan, işletmelerin bilançolarının aktifinde bulunan; ancak, muhasebe değeri gerçeği yansıtmayan iktisadî kıymetlerin, piyasa şartlarına göre oluşan fiyatlar üzerinden yeniden değerlemeye tabi tutulma imkânı kendilerine verilmelidir. Bu farkın vergi konusu yapılmadan sermayeye ilave edilerek, bilançoların daha gerçekçi hale getirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması yoluna da gidilmelidir.

Değerli arkadaşlar, tabiî bunlar vergi sistemimizde bugün itibariyle aksayan yönler. Bunların düzeltilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özgün, 1 dakika içinde toparlar mısınız.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Biraz önce ifade ettiğim gibi, şu anda tıkanmış olan piyasayı açmak, piyasayı canlandırmak, özel sektörü canlandırmak, reel sektörü canlandırmak bakımından, vergi oranlarında kısmî indirimlere gitmek ve üretimi teşvik edici vergi uygulamalarını gerçekleştirmek gerekir diye düşünüyorum.

Bunların en kısa zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, bu önergelerden 3'ünü işleme alabileceğim.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasındaki "gerekli görülen diğer hallerde" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendindeki "satışını gerçekleştirenler" ibaresinin "alanlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendindeki "(I), (III) ve (IV) sayılı listedeki mallar ile  (II) sayılı listedeki mallardan" ibaresinin "(I), (III) ve (IV) sayılı liste kapsamındaki mallar ile (II) sayılı liste kapsamındaki mallardan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Önergeleri geri çekiyorum Sayın Başkan.

ASLAN POLAT (Erzurum) -  Sayın Başkan, arkadaş, savunamayacağı önergeyi niçin vermiş, sorar mısınız?..

BAŞKAN - Önergeler geri çekilmiştir.

Maddeyi oylarınıza...

III. – YOKLAMA

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz vardı.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunmadan önce bir yoklama isteği var; yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımın burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım; gereğini yapacağım.

Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.

Sayın Mahmut Göksu?..

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Açba?.. Burada.

Sayın Ergezen?.. Burada.

Sayın Osman Aslan?.. Burada.

Sayın Fethullah Erbaş?.. Burada.

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Metin Musaoğlu?..

YAKUP BUDAK (Adana) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Teoman Özalp?.. Burada.

Sayın Mehmet Gölhan?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Burada.

Sayın Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.

Sayın Veysel Candan?..

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Özkan Öksüz?.. Burada.

Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın Murat Akın?.. Burada.

Sayın Nevzat Ercan?.. Burada.

Sayın İlyas Arslan?.. Burada.

Adını okuduğum arkadaşlarımız sisteme girmesin.

Yoklamayı elektronik cihazla yapacağım.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız olursa, yoklama pusulalarını, belirlenen süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

Yoklama pusulası gönderen arkadaşlarımızın Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını özellikle rica ediyorum; çünkü, burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam)

BAŞKAN - 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu tasarının bitimine kadar çalışma süresini uzattık. O nedenle, değerli milletvekili arkadaşlarımızın hassasiyet göstermesi halinde, çok erken sürede bitirme şansımız var. Bu hususu bilgilerinize sunuyorum sadece.

5 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İstisnalar

İhracat istisnası

MADDE 5. - 1. Bu Kanuna ekli listelerdeki malların ihracat teslimleri aşağıdaki şartlarla vergiden müstesnadır.

a) Teslim yurt dışındaki bir müşteriye yapılmalıdır. Yurt dışındaki müşteri tâbiri; ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezleri yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir işletmenin, yurt dışında faaliyet gösteren şubelerini ifade eder.

b) Teslim konusu mal, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinden çıkmış olmalıdır. Malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket edenlere veya bizzat alıcıya işlenmek ya da herhangi bir şekilde değerlendirilmek üzere yurt içinde teslimi ihracat sayılmaz.

2. İhraç edilen malların alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen özel tüketim vergisi ihracatçıya iade edilir. Maliye Bakanlığı, ihraç edilen mallara ait verginin iadesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Ahmet Nurettin Aydın; buyurun.(Ak Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Aydın.

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüksek Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, düşünün ki, bir ülkede, ekonomi darboğaza girmiş, yoksulluk giderek yaygınlaşıp genelleşiyor, fukaralık toplumun belini bükmüş, insanlar evlerine ekmek götürmekten aciz!.. Bu durum karşısında, "vergi" kelimesinin, vergi kavramının sempatik gelmesini takdirlerinize bırakıyorum. Takdir edersiniz ki, mevcut konjonktür içerisinde "vergi" toplumumuzu fevkalade yaralayan bir ifade.

Tabiî, vatandaşların temel yükümlülükleri arasındadır vergi, birinci vazifesidir denilebilir; ancak, vatandaş, gerçek demokrasilerde, vermiş olduğu verginin nereye gittiğini takip eder, denetler. Gerçek demokrasiler böyle vaz eder; ancak, bizim devletimizin yapısı, demokratik olmaktan ziyade bürokratik olduğu için, maalesef, böyle bir imkânı vermemektedir.

Değerli arkadaşlar, bütün mesele şeffaflıktır; eğer, vergi sistemimize de şeffaflığı getirmiş olsaydık, vatandaşımız, severek, gönüllülükle vergisini öderdi; fakat, maalesef müşahede ediyoruz ki, son yıllarda, vergi gelirlerimizde ciddî bir kayıp var, ciddî bir düşüş var; sebep de kapalı sistemdir.

Değerli arkadaşlar, bir millî meseleyi gündeme getiriyoruz; vergi meselesi; oldukça önemli. Enine boyuna tartışmadan, değerlendirmeden -hatta ve hatta, Plan ve Bütçe Komisyonunda bile yeterince müzakere edildiğini sanmıyorum- böyle bir emrivakiyle getiriliyor bu vergi ve maalesef, tartışılmadığı için birçok nakısası var. Mesela, 5 inci maddenin getirdiği hususları gündeme getirecek olursak, 5 inci maddede, ÖTV'ye tabi malların vergisinde ihracat istisnası var; bu, tabiî bir şeydir. Haliyle, direkt ihracatta vergi ödemezsiniz; ama, bu, yeterli değil aziz kardeşlerim. Mesele şu: Bugün, Türkiye gibi, 70 000 000 nüfuslu, yer altı ve yer üstü zenginliklerine sahip bir ülkede 32 milyar dolar ihracat, gerçekten, yetersiz bir ihracattır. Biz, eğer, sistemimizi yeniden düzenlersek, sanıyorum, bu potansiyelle, bizim, 100 milyar dolarları yakalamamız lazım.

Şimdi, biliyorsunuz, ihracatı iki kesim yapar; bir, imalatçılar ihracat yapar; bir de işi profesyonel ihracat olan, imalatçı olmayan, sadece mal tedarik eden firmalar ihracat yapar. Bu 5 inci maddede, sadece imalatçılara istisna şartı getiriliyor, ihracatçılara getirilmiyor. Oysa, Türkiye'nin ihracatının önemli bir kısmını profesyonel ihracat şirketleri, yani, daha doğrusu, sermaye dışticaret firmaları yapıyor. Şimdi, bir firma, ihracata mal tedarik ederken, yurtiçi alımlarda, eğer, ÖTV öderse, bu, onun için caydırıcı olur. Onun için, bizim, burada üzerinde durduğumuz husus şu: Mal tedarikinde, yurtiçi teslimatlarında, mutlaka, bir istisna getirilmesi lazım; bu, bir şarttır; bu, bir gerekliliktir.

Değerli arkadaşlar, şimdi, ülkenin içerisinde bulunduğu durum ortada. Üretim ve ihracata dayalı bir ülkede ihracatı kolaylaştıramazsanız, siz, yabancı sermayeyi çekemezsiniz. Globalleşen dünyada, ülkemiz, her ne kadar pozitif yaklaşıyorsa da, ancak, bu düzenlemelerle bizim neticeye gitmemiz mümkün değil.

Onun için, gelin, şu 5 inci maddenin ikinci fıkrasını yeniden gözden geçirelim ve ihracat tedariki yapan firmalara yurtiçi teslimatlarında da mutlaka muafiyet getirelim.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de ihracatın yüzde 60'ından fazlasını, imalatçı olmayan, sadece ihracatçı olan firmalar yapıyor. Bize gelen telefonlara göre, mutlaka... Bizim bir önergemiz var, ümit ediyorum ki, bizim önergemizi dikkate alırsınız ve yeni bir düzenleme yapılır.

Bu duygu ve düşüncelerle, yeniden, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı tasarının 5 inci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, vergi kanunlarında, umumiyetle, mükellefiyetin yanında istisnalar yer almaktadır; vergiden istisna sayılan kısımlar, kesimler ayrı ayrı belirtilmektedir. Bu Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısına da, genel tüketim vergisi olan Katma Değer Vergisindeki benzeri istisnalar taşınmıştır; yerinde bir düzenlemedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının değerlendirilmesinde üzerinde durmak istediğimiz birinci nokta, bu tasarıyla 16 adet vergi kaldırılıyor; doğru, basitleştiriliyor; bu da doğru; ancak, litrede 779 000 liralık verginin sabitleştirilmesi yanlıştır. Şimdi, akaryakıt tüketimini, bilhassa, çiftçilerin yanında nakliyeciler de yapmaktadır. Seçim bölgelerinize gittiğinizde, yol boylarında lokantalara uğradığınızda, nakliyelerinde depolarına koydukları mazotun bedelini alamadıklarını, durumlarından şikâyetçi olduklarını, birçok nakliyeci, biz vekillere bildirmektedirler.

Değerli milletvekilleri, sorun, aynı şekilde çiftçiler tarafından da bildirilmektedir. Çiftçilerimiz, hakikaten zor  durumdadır.  1 litre mazottan  779 000 lira vergi alınması, 1 042 000 lira olan 1 litre mazotun 779 000 lirasının vergi olması ve bunun da, her ay, Devlet İstatistik Enstitüsünün belirlemiş olduğu toptan eşya fiyatları artışı oranında artırılması, kaldırılacak bir yük değildir. Sayın Bakanımız acaba, Manisa seçim bölgesine gittiğinde, bu akaryakıttaki vergi yükünden dolayı, çiftçiler, kendisine hiç müşteki olmuyor mu; yoksa, seçim bölgesine gidiyor, İzmir'e uçakla indikten sonra, belirli yerlere uğradıktan sonra, müstahsil bölgesi olan Manisa'da müstahsillerle görüşmeden mi dönüyor? Çünkü, yetkili birisi olmadığımız halde, milletin temsilcisi olarak bize, müstahsiller, bu vergi yükünün çiftçi üzerinde çok fazla olduğunu belirtmektedirler.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, bu düzenlemeyle, doğalgazda da vergi yükü akaryakıtta olduğu gibi her ay toptan eşya fiyat endeksi oranında artırılacak. Şimdi, varoşlarda oturan insanlar var, bunların doğalgaz tüketmesi mümkün değildir. Şehir kirliliği, en fazla da, varoşta oturanların kalitesiz katı yakıt kullanmalarından kaynaklandığına göre, Avrupa Birliğine girerken, bu modern şehircilik ile modern vergicilik ve Özel Tüketim Vergisi acaba çelişmiyor mu, çelişkili bir duruma düşmüyor mu?

Değerli milletvekilleri, ekonomi yönetimi, belki borçların çevrilebilir hale gelmesinden, enflasyon ve faizlerin gerilemesinden memnun ise de, üretim ve tüketim cephesindeki durgunluk ve işsizliğin ürkütücü boyutlara ulaşması, döviz kurlarının bir yıl öncesine gerilemesine rağmen ithalatın artmaması ve ekonomide büyüme sürecine girilememesi nedeniyle, herhalde, bu hükümet, sık sık vergi kanunlarındaki vergi  oranlarını artırmak ya da yeni yeni vergiler ihdas etmek suretiyle bütçe açıklarını kapatma cihetine gitmektedir.

Değerli milletvekilleri, dört aylık gelirlere baktığımız zaman, bu, 20 katrilyon liradır. Bunun 15 katrilyon 306 trilyonu vergi gelirleridir. Harcamalar ise 35 katrilyondur. Diğer gelirleri de dahil ettiğimiz zaman, 20 katrilyon 165 trilyon 853 milyar gelir; 35 katrilyon 377 trilyon 936 milyar da gider olmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim...

Buyurun.

MURAT AKIN (Devamla) - Aradaki fark 15 katrilyon 212 trilyon 083 milyardır; yani, dört aylık açık 15 katrilyon. Halbuki, hükümetin bütçede hedeflemiş olduğu 12 aylık açık 26 katrilyon. Hükümetin 12 aylık hedeflemiş olduğu 26 katrilyonluk bütçe açığının 15 katrilyonu dört ay içerisinde oluşmuş durumdadır. Bu artışla, yıl sonu itibariyle 50-52 katrilyonluk bütçe açığı oluşmaktadır. Hükümet, bu açığı Özel Tüketim Vergisiyle kapatırım diye düşünüyorsa, mümkün değildir. Ekonomide durgunluk devam ediyor, ülke Başbakanını arıyor, ülke hükümeti arıyor, ülke perişan!..

Bu ülkenin, bu perişan olan vatandaşlarının derdine çare olacak bir seçim hükümetinin en kısa zamanda kurulması temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, tasarının bu maddesinde özet olarak -Plan ve Bütçe Komisyonunda bize verilen notta da bu var- ihracat teslimleri yurt dışındaki bir müşteriye yapılmalı ki istisnadan faydalansın, teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini terk etmelidir ki bu istisnadan faydalansın ve bir de, ihracatçı adına düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmiş ve beyan edilmiş olması kaydıyla ÖTV ihracatçıya iade edilsin deniliyor. Bunu ne için yapıyor; ihracatçıya bir destek niyetiyle yapıyor.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bir kere başta şunu söyleyeyim: Bugün bu tasarı bitinceye kadar zannediyorum uzatma kararı alındı. Esasında 3 Nisan 2002 tarihinde Mr. Köhler'e verilen taahhütnamedeyse, nisan ayında bu verginin çıkarılacağı yazıyordu. Onun için, başbakan yardımcıları bugün Meclise gelip burada oturmaya başladılar; çünkü, IMF'ye verdikleri bir taahhüt var, taahhüt nisan ayındaydı, geç kaldı. Onu bugün çıkarmak için buraya geldiler; yoksa, halka verdikleri bir söz için olsaydı, buraya geleceklerini tahmin etmiyordum.

Şimdi, burada, bir yönlendirmeden bahsediliyor. Özel Tüketim Vergisinin özü yönlendirmedir; yani, yönlendirmedeki maksadımız, hangi vergileri yönlendirmek istiyoruz, ona bakacağız; fakat, biz, bu ÖTV'den, 14 katrilyon 990 trilyon TL bu sene vergi bekliyoruz; bunun yüzde 71'ini benzinden, petrol ürünlerinden ve enerji kaynaklarından bekliyoruz. Şimdi, enerjiden vergi almaya yönlendirmek, esasında doğru bir yönlendirme değildir; çünkü, üretim pahalı olmaktadır. Üretim pahalı olunca da, ihracatımızda bir azalma meydana gelecektir.

Şimdi, bakın, birkaç gündür basında çıkan bazı yazılar var. Bunlara beraber bakarsak, işin ruhu buradadır. Basın diyor ki, 1994 yılında Türkiye'de ihraç edilen ürünlerin genel fiyat endeksini 100 kabul edersek, 1997'de -yani, Refahyol döneminde, yani, Erbakan Hocanın Başbakan olduğu dönemde- bu, 102,7'ye çıkmıştı; fakat, şimdi ise, 2002 yılı ocak ayı sonunda bu endeks 82,4'e düştü. Tekrar ediyorum, 1994 yılında aynı malı ihraç ettiğimiz zaman 100 birim elde ediyorsak, 1997'de bu 102,7'ye çıkmıştı; 2,7 daha fazla para elde edebiliyorduk. Yine, 1994 yılında aynı mallardan 100 birim para alırken, şimdi sizin hükümetiniz döneminizde, 2002 Ocak ayında, 82,4 birim para alabiliyoruz; yani, aynı malı ihraç ederken daha az para alabiliyoruz, ithalatta ise daha fazla para ödüyoruz. 1994'te aynı parayla 100 birim mal ithal ederken, 1997'de 102,3 birim mal ithal edebiliyorduk; yani, 1997'de, 1994'e göre daha fazla mal ithal edebiliyorduk. Sizin hükümetiniz döneminde, 2002 yılı ocak ayında, bu, 92,7'ye düştü. Yani, siz öyle yanlış politikalar yaptınız ki, ihracat yaptığımız zaman ucuz ihraç ettik, ithalat yaparken de mala fazla para verdik. Bu durum da, sizin bu yönlendirmelerinizin yanlış olduğunun, hatalı olduğunun, bu işi yanlış yaptığınızın matematiksel izahıdır.

Devlet İstatistik Enstitüsünün, en son, 31.5.2002 tarihinde verdiği raporlara göre, şubat ayındaki miktar endeksimizde bir önceki aya göre yüzde 6,1 ihracatta azalma meydana gelmiştir. Yani, sizin o çok güvendiğiniz bir yıl içinde ortalamalara göre yüzde 22,7 artırdık dediğiniz ihracatınız şubat ayı itibariyle tökezlemeye başlamış ve miktar olarak yüzde 6,1 azalmaya başlamıştır. Bununla neyi söylemek istiyorum: İthalatta da bir azalma var, yüzde 10,2. İthalattaki bu azalma da belki bütçe dengelerimizi sağlıyor görünüyor; ama, çok önemli bir sorunu da getiriyor; ithalattaki malların yüzde 85 veya yüzde 90'ı aramal ve yatırım malları olduğu için, bu durum, Türkiye'de yatırımın azaldığının; dolayısıyla, üretimin azaldığının en büyük özetidir.

Bunun neticesi olarak da yine, Devlet İstatistik Enstitüsünün 27.5.2002 tarihli en son raporuna göre, 2000 yılında 1 450 000 olan işsiz sayısı 2 462 000'e çıkmıştır; yani, siz iki yıl içerisinde işsiz sayısını tam 1 012 000 kişi daha artırmışsınız. Bunun neticesi olarak da, siz, sürekli olarak vergileri artırmaya başlıyorsunuz. 1985'te verginin millî gelire oranı yüzde 15 iken, 2002 yılında bu yüzde 33'e çıktı; yani, 2 kat vergi almaya kalktık; ama, alabiliyor musunuz; alamıyorsunuz. Bunun da en güzel göstergesi, geçen sene tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 90 iken, şimdi, yani, 2002 yılının ilk 4 ayı (ocak-nisan ayları) itibariyle tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 68,22'ye düşmüştür. Bu da gösteriyor ki, siz, tahakkuk eden vergileri dahi toplayamıyorsunuz; ancak, yüzde 68'ini toplayabiliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Polat, 1 dakika içinde tamamlayınız.

ASLAN POLAT (Devamla) - Evet, Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, bir de, burada şunu söylemek istiyorum. Şimdi, çok önemli bir tasarı gelmiştir. Bu tasarıda, biz, muhalefet partileri olarak birtakım önergeler vererek, burada katkı sağlamak istiyoruz; fakat, benim şüphelendiğim bir konu var. Ben ne kadar takip edersem edeyim, hükümet önergelerinden önce önerge veremedik. Örneğin, pazartesi günü, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının basılmasını, ben, dakika dakika takip ettim. Cuma günü ancak saat 17.30'da Plan ve Bütçe Komisyonundan Kanunlar ve Kararlar Dairesine giden bu kanun tasarısıyla ilgili olarak pazartesi günü saat 9.30'da telefon açtığım zaman "5 dakika önce dağıtmaya başladık" dediler. Biz önergeleri gönderdik; ama, 2 dakika önce iktidar partisi milletvekilleri önergeleri buraya vermişler. Ben, bu önergelerin verilmesi konusunda bir şüpheye düştüm, haksızlık edildiği kanaatindeyim. Zaten, iktidar partisi milletvekilleri de savunamayacakları önergeleri veriyorlar, tek bir önergeyi dahi savunamayacaklardır; çünkü, hepsi sanaldır, hepsi hayalidir, hepsi yanlıştır.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Polat.

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Tabiî, tabiî!..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Savunamayacaksın, bir tanesini savun göreyim; dinliyorum burada, dinliyorum, bir tanesini savunun.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - İçtüzükteki hakkını kullanıyor, bozulacak bir şey yok; bunu, siz de yaptınız.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, Ahmet Nurettin Aydın arkadaşımız konuşmalarında, kanun tasarısının 5 inci maddesiyle imalatçılara istisna tanındığı, halbuki, profesyonel ihracatçılara da istisna gerektiği ifadesinde bulundular. Gerçekten, Özel Tüketim Vergisinin mükellefi, imalatçı ve ithalatçıdır; ancak, ihracatçının üzerinde kesinlikle ÖTV yükü bulundurulmamaktadır. Eğer, ihracatçı, imalatçı ise, esasen tamamen o istisnadan yararlanıyor. Eğer, ihracatçı, imalatçı değil tedarikçi ise, 8 inci maddeye göre, tecil ve terkin müessesesi kanalıyla ödemiyor. Dolayısıyla, tecil ve terkin müessesesi kanalıyla bir vergi yükünden kurtuluyor. Böylece, ihracatçının bir ÖTV yükü taşıdığı iddiası, kanuna göre pek gerçeğe uymuyor. Arkadaşımızın takıldığı bu konuya cevap vermek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Efendim, Sayın Aslan Polat diyor ki "savunamıyorsunuz." Siz, savunuyor musunuz tasarıyı Sayın Bakan?..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, ben "önergeleri savunamıyorlar" dedim. Sayın Bakanımın açıklamasını ben de izah etmiştim orada; doğrudur Sayın Bakanım. Ben, Şadan Arkadaşımın, hiçbir önergesini savunamayacağını söylüyorum; savunsun, cevap vereyim, hepsi sanal önergeler.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - O, onun sorunu...

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Aynısını siz de yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Madde üzerinde verilmiş 4 adet önerge vardır; ancak, 3'ünü, önce geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasındaki "teslimleri" ibaresinin fıkra hükmünden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinin sonuna parantez içi hüküm olarak "(Gümrük antreposuna konulan mallar hariç)" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan "Maliye Bakanlığı" ifadesinin "Bakanlar Kurulu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor mu önergeye?..

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Önergelerimi çekiyorum Sayın Başkan. (SP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Çekiyorsunuz...

5 inci maddeyi oylarınıza sunacağım...

III. – YOKLAMA

(SP ve AK Parti sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını istiyoruz efendim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Yetmez, yetmez!..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Yetiyor, yetiyor; biz her zaman buradayız.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Toplantı yetersayısı yoktur efendim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - 20 kişi ayağa kalkmadınız.

BAŞKAN - 19 kişi var efendim.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hayır efendim...

BAŞKAN - Sayın efendim...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Tespit edin efendim, 20 kişi de burada.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Biz de kalkalım...

BAŞKAN - Efendim, oturanları varsaymam. Oturmayacaksınız; ben, yoklama yapacağım.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Oturmuyoruz efendim...

BAŞKAN - Yoklama isteyenlerin isimlerini tespit ediyoruz:

Sayın Erbaş...

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, üslubunuz hiç hoş değil.

BAŞKAN - Neden?

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Öğretmen gibi, sınıf başkanı gibi...

BAŞKAN - Ne demek öğretmen gibi?! Yoklama yapılmasını istediğiniz zaman, ayakta beklemesini de bileceksiniz, İçtüzüğün uygulanmasını istiyorsanız. (DSP sıralarından alkışlar)

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi... Öyle şey mi olur?!

BAŞKAN - O zaman, önerge verirsiniz.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Üslubunuz hiç hoş değil...

BAŞKAN - Önce, siz, hitabınızı bilin; Başkanlığa hitapta, öyle bir konuşma tarzınız olamaz.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Böyle üslup mu olur?! Burası ilkokul mu?! Hiç hoş değil...

BAŞKAN - Sayın Erbaş, Sayın Polat, Sayın Çelik, Sayın Ulucak, Sayın Öztek, Sayın Akgönenç, Sayın Günbey, Sayın Zengin, Sayın Kukaracı, Sayın Aydın, Sayın Esengün, Sayın Karavar, Sayın Malkoç, Sayın Geçer, Sayın Demirci, Sayın Karamollaoğlu, Sayın Yumakoğulları, Sayın Doğan, Sayın Ergezen, Sayın Fırat.

Bu arkadaşlarımız sisteme girmesinler.

Yoklamayı elektronik cihazla yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın Ergün Bayrak?.. Burada

Sayın Evliya Parlak?.. Burada.

Sayın Şuayip Üşenmez?.. Burada.

Sayın Kâmran İnan?.. Burada.

Toplantı yetersayımız vardır.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Diplomatik istisna

MADDE 6. - Bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan malların, karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve uluslararası anlaşmalarla vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları tarafından kendi ihtiyaçları için ilk iktisabı, ithali veya bunlara teslimi vergiden müstesnadır.

BAŞKAN - 6 ncı maddeyle ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, vergi kanunları ne derece mükemmel olursa olsun, vergi idaresi ve bunları uygulayacak dirayet ve kabiliyet olmazsa, beklenen sonuç maalesef elde edilemiyor.

Vergi sistemimizde teknik olarak yapılacak düzenlemeler, vergi oranlarını artırıcı değil, bizatihi azaltıcı ve tabana yayıcı olmalıdır.

Vergi yasalarını çıkaran kurum Yüce Meclis olduğu halde, tasarıya baktığımızda, Komisyonun katkısı sadece 15 ve 19 uncu maddelerde olmuştur. Çok değerli Komisyon üyeleri muhalefet şerhi yazmışlardır. Bu tasarıya, Komisyonun değerli üyelerinin katkısı sağlanamamıştır. Vergi düzenlemelerinin iş yaşamına hareket getirmesi gerekirken beraberinde yeni yükler getirmektedir, girişimcinin yatırım ve iş yapma şevkini kırmaktadır. Kamudaki yolsuzluklar, rant dağıtımındaki kayırmacılıklar, performans kriterleri göz önünde tutulmadan ödenen kamudaki adaletsiz maaş dağıtım ve uygulamaları, karmakarışık mevzuat, yapılan tüm vergi düzenlemelerinden istenilen sonucun alınması önündeki engellerdir. Hükümet, çok acil olarak, vergilerden önce, mevzuat reformunu gerçekleştirmelidir. Devlet, vergileri kendi istediği için değil vatandaş için koymalı ve devlet tüccar olmamalı; ancak, vergi ödeyecekleri bir müşteri olarak görmelidir.

Değerli milletvekilleri, elli yıldır, vergi sistemimizdeki her reformdan söz edildiğinde sonuç olarak birkaç madde değişikliği akla gelmektedir. Vergi reformu denilince, basit, anlaşılabilir ve adet olarak az ve tabana yayılmış vergi düzenlemesi akla gelmelidir. Görüşülmekte olan yasa tasarısıyla, yeni bir vergi konulurken, 16 adet değişik vergi, harç, fon ve pay yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu, elbette ki ilk bakışta olumlu gibi görülmektedir; ama, bu arada ek olarak bir şey ge-tirilmektedir. Mesela, eğitime katkı payıyla ilgili vergi geçici bir vergi olmasına rağmen, bu Özel Tüketim Vergisinin içine dahil edilmekle, ne yazık ki, kalıcı bir vergi haline getirilmektedir. Yani, burada, hükümetin iddia ettiği gibi, ekvergi gelmiyor değil, maalesef, ekvergi de, önümüzdeki yıllar akabinde gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği yolunda, vergi yasalarındaki bu değişiklikler memnuniyet vericidir; ancak, yine, vatandaşa bir müjde yoktur. Yeni yeni vergiler, yeni yeni yükler getirilmektedir.

Bu arada, Avrupa Birliği denilince, şunu da açıklamak istiyorum: Gönlüm arzu ederdi ki, Sayın Yılmaz burada olsun. Bu tür düzenlemeleri, gerek RTÜK'teki ve gerek Özel Tüketim Vergisindeki düzenlemeleri, daha çok, Avrupa Birliğiyle uyum yasaları için yapıyoruz; ancak, şu bir gerçek ki, Amerika yeniden keşfedilmek istenilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde özel tüketim vergileri vardır; ama, kalemleri azdır, bizimki gibi 210 kaleme tekabül etmemektedir. Ne yazık ki, biz, bugün çıkardığımız bu Özel Tüketim Vergisinin ayarlamasını, yarınlarda Avrupa Birliğiyle tekrar masaya oturduğumuz zaman yeniden yapacağız. Aynı ne gibi; aynı RTÜK Yasasında olduğu gibi.

Ben şunu da tekrar merak ediyorum: Sayın Yılmaz, her konuşmasında Avrupa Birliğinden yana tavır takınıyor ve her konuşmasında Avrupa Birliğini savunuyor; biz de parti olarak Avrupa Birliğinden yana bir partiyiz; ama, RTÜK Yasasının akabinde Avrupa Birliğinden gelen demeçleri sizler dinlediniz. Denildi ki, "Bu RTÜK Yasasıyla Avrupa Birliğine giremezsiniz." O zaman, Avrupa Birliği konusunda Sayın Yılmaz'ın ve bu yasayı hazırlayan sayın hükümetin samimiyeti tartışılır vaziyete gelmiştir. Haa, şunu diyorsunuz: "Yarınlarda yeniden bir RTÜK Yasası yaparız..."

Değerli milletvekilleri, o zaman, yeni yasaya ne gerek vardı; yarınki yapacağınız yasayı bugünden istenilen tutarda yapsanız da yarın tekrar gündeme gelmeseydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Başkanım, hemen bitireceğim bu konuyu.

BAŞKAN - Evet, 1 dakika süre veriyorum; buyurun efendim.

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Ben, Sayın Clinton'ın bu kürsüden söylediklerini hatırlıyorum. Sayın Clinton bu hükümetin çıkardığı yasa sayısına bakınca gülümsedi ve "ben gittiğim zaman, Senatoya sizi örnek vereceğim, bu kadar yasa çıkardınız" dedi. Ben, o gülümsemeyi sanki acı bir gülümseme olarak algıladım; çünkü, Sayın Clinton bilse ki, dünkü yaptığımız yasayı bugün değiştirmiş olmakla, o çıkardığımız yasaların yüzde 80'ini aynı hükümet daha değişik gerekçelerle yeniliyor; o zaman bu övgüyü size de yapmayacaktı diyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arslan.

Saadet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Sayın Candan, süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Özel Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Saadet Partisinin görüşlerini açıklayacağım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

6 ncı madde diplomatik istisna getirmektedir. Türkiye'deki diplomatik temsilcilikler veya uluslararası anlaşmalarla karşılıklı vergi muafiyeti tanınan kuruluşlar ve bunların mensuplarının ilk alımı ve ithali vergiden muaf tutulmaktadır.

Şimdi, tabiî, konunun özüne gelmek istiyorum ve bu kürsüde, bu kanun tasarısı çıkıncaya kadar hep şunu soracağız ve sormaya devam edeceğiz: Diyorsunuz ki hükümet olarak, "biz, çeşitli vergileri birleştiriyoruz." İyi, tamam da, bu birleşme sonucunda, vatandaşın cebinden vergi için daha çok para çıkacak mı çıkmayacak mı? Maddelere baktığımız zaman, burada vatandaşın cebinden daha çok para çıkacak; dolayısıyla, bu Özel Tüketim Vergisi Anayasa ve yasalara aykırıdır. OECD ülkeleri içerisinde en fazla vergi ödeyen mükellefe tekrar vergi koymak, bir yerde zulmetmek anlamına gelir.

Bir soru daha soracağız; bu hükümete soruyorum: Acaba, hangi ekonomik dengelerde iyileştirme yaptınız da, ihracat arttı, üretim arttı, işçi ve memura çok paralar verildi de, siz, dönüp bu milletten tekrar vergi istiyorsunuz? Bu sorunun cevabı da çok önemlidir. Kaldı ki, ülkede kriz içinde kriz, hâlâ kriz devam ediyor ve siz de, hâlâ bütçe açıkları için ya iç veya dış borç buluyorsunuz; olmadı, dönüp, milletten daha çok para istiyorsunuz; bunun sonu yok.

Evvela, size önerimiz şudur; aklı eren bütün ekonomistler, iktisatçılar hep bunu söylüyorlar: 230 milyar dolar borcu olan bir devletin 144,5 milyar dolar gayri safî yurt içi hâsılası varsa, yapacağı iş, bu borçları bir ödeme takvimine bağlamaktır; aksi halde, yapacağınız hiçbir şey yok. Bakın, beni, devletin resmî raporları doğruluyor. Yani, hükümet Hazineyi nasıl yönetiyor? Yani, hükümet bir yerde duruyor, soygun büyüyor.

Şimdi devletin kurumunun resmî bir raporunu takdim edeceğim. Hazine Kontrolörler Kurulu, Hazine garantili kredilerle ilgili bir araştırma, bir inceleme yapıyor. Yani, normal görevle araştırdığı konu, 14,4 katrilyonluk bir inceleme... 296 adet rapor hazırlıyor ve hepsi, bu parasal işlemlerle ilgili olarak devletin -sonucunu söylüyorum sadece- zarara uğratıldığı rakam, 14,4 katrilyonda 2,1 katrilyon. Bunu kim söylüyor; Hazine adına denetçilik yapan kontrolörlerin raporu.

Siz, burada istediğiniz kadar vergi çıkarın, vatandaşa vergi üzerine vergi koyun; hatta, şimdi yaptığınız gibi, benzine 1 000 000 vergi koyun, o 1 000 000'a bir de KDV koyun, ne yaparsanız yapın, hangi zulmü yaparsanız yapın, kaçaklar böyle olduğu sürece bir yere gidemezsiniz. 14,4 katrilyonluk bir incelemede 2,1 katrilyon zarar varsa, yolsuzluk varsa, usulsüzlük varsa, bu, durum vahim demektir.

Şimdi, aynı raporun ikinci maddesinde, 221 milyon dolar da karapara aklandığı yazıyor. Ayrıca, yine, aynı raporun sonuç bölümünde çok dikkat çekici bir konu var; o da, KİT'lerin görev zararını fazla gösterdikleri. Yani, KİT'lerle ilgili, onun üzerinde  manipülasyon hareketleri... Yani, özelleştirmeyi hızlandıralım, KİT'ler çok zarar ediyor... Bu rapor, o açıdan da fevkalade önemlidir. Tabiî, yapılan iş nedir; sonuç itibariyle, 32 memur hakkında soruşturma açılıyor; onlara da maaştan kesme cezası veriliyor!..

Yani, şimdi, 2,1 katrilyon zarar eden bir hükümetin, yolsuzluğa alet olan, incelemeyen bir hükümetin, hâlâ, Maliye Bakanı olarak, hâlâ, Başbakanı olarak hükümette kalmasını anlamak ve izah etmek, maalesef, mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, biz, bunları niçin araştırıp, gündeme getiriyoruz; ümit ediyoruz ki, ilgililer bu raporları bir kere daha inceleme fırsatı bulurlar. Mesela, Hazineden sorumlu Sayın Derviş, keşke Bilderberg toplantıları için Avrupa'da olmasaydı da, burada olsaydı, bizi dinleseydi ve Hazineden sorumlu Bakan olarak bunlara cevap verme imkânını bulmuş olsaydı...

Ben konuşmamı şöyle tamamlamak istiyorum değerli arkadaşlarım: Ülke kötü yönetiliyor. Çözüm, vergi koymak değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Hemen bitiriyorum.

Aslında, çözüm, borçların bir takvime bağlanmasıdır. Bunun yanında, reel sektör dediğimiz üretim sektörünü bir an önce harekete geçirip, daha çok üretim, daha çok yatırım, daha çok ihracat ve daha çok döviz girdisi... Şu anda, Hazine dövizleri, yabancıların; borsa, yabancıların... En son, 30 tane şirket yabancılara geçti.

Bu gidişin gidiş olmadığını bir kere daha ifade eder, saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Candan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Genel olarak, Özel Tüketim Vergisinin, vergi sistemindeki dağınıklığı gidereceği ve bir sadeleşme sağlayacağı söylenmektedir. Bu kanunla, 6 değişik adı taşıyan vergi, 5 değişik fon ve 3 adet "pay" adını taşıyan tahsilat kaldırılmaktadır. Kaldırılan vergilerden 2 tanesi de ekvergidir.

Öncelikle, bazı rakamları ve oranları hatırlatmakta fayda var. Özel Tüketim Vergisine konu edilen mallardan alınan söz konusu vergi, fon ve payların genel bütçe vergi gelirlerine oranı 1998 yılında yüzde 10 iken, 2001 yılında yüzde 20 civarında olmuştur. Bu artıştaki en önemli etken ise, Akaryakıt Tüketim Vergisindeki artıştır; zira, 1998 yılında, Akaryakıt Tüketim Vergisinin toplam genel bütçe vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 7 iken, 2001 yılında, bu oran yüzde 15 olmuştur. Aynı dönemde Akaryakıt Tüketim Vergisindeki artış ise yüzde 430'dur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi gelirlerinin gayri safî yurtiçi hâsıla oranına bakıldığında, OECD ortalaması yüzde 37 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 27 civarındadır. Gelir üzerinden alınan vergilerin gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı, OECD ülkelerinde ortalama yüzde 35 iken, Türkiye'de yüzde 26'dır. Oysa, diğer mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler ve diğer gelirler toplamında Türkiye ortalaması OECD ortalamasının 1,5 katıdır. OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin gayri safî yurtiçi hâsılaya oranının Türkiye'den yüksek olduğu üç ülke vardır; bunlar da, Meksika, Kore ve Portekiz'dir. Bu durum, ülkemizde vergi adaletinin ve vergilemede eşitlik prensibinin bir tarafa bırakılarak, sırf tahsilat amacıyla vergi uygulamalarına yön verildiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

En nihayet, 2001 yılında, Akaryakıt Tüketim Vergisinin, Özel Tüketim Vergisiyle kaldırıldığı söylenen vergi, fon ve paylar içindeki payı da yüzde 75'tir. Dolayısıyla, öyle sanıldığı gibi bir toparlama ve köklü bir Özel Tüketim Vergi düzenlemesi söz konusu değildir. Öyle olsaydı, diğer bazı, adı "özel"le başlayan yükümlülüklerin de burada toparlanması gerekirdi. Olay, yasak savmaktan ibarettir.

Zira, ulusal programda, Avrupa Birliği Mevzuatıyla uyumlu bir Özel Tüketim Vergisi Kanununun orta vadede çıkarılması konusunda taahhütte bulunulmuştur. Yani, yine, kendi irademizle değil, başkalarının zorlamasıyla kanun çıkarmaktayız. Bu kanunun, Avrupa Birliğinin Özel Tüketim Vergisiyle ilgili direktifleriyle ne kadar bağdaşacağı, uyumlaştırmanın sağlanıp sağlanamayacağı da ayrı bir tartışma konusu olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa uygulamalarında, Özel Tüketim Vergileri uygulanırken, birtakım sosyal faydaları sağlamak veya sosyal zararların önüne geçmek de amaçlanmaktadır. Örneğin, alkol ve alkollü içki ve tütün tüketiminin düşük gelir grupları tarafından daha az tüketilmesini sağlayarak toplumu zararlı etkilerden korumak, çevreyi kirletenlerin bu vergiye muhatap olmaları, enerji tasarrufu ve diğer çevresel kaygılarla petrol ve petrol ürünlerine bu vergiyi koymak gibi... Ancak, bizde, amaç, sadece gelir toplamak ve bir de verilen sözü yerine getirmektir.

Esasen, Özel Tüketim Vergisi, Avrupa Birliğiyle uyum sürecinde gereksinim duyulan bir düzenlemedir. Ancak, hem sosyal fayda ve zarar unsurunu gözeten hem vergilemede eşitlik ve adalete yönelen hem de gelir sağlayıcı fonksiyonu bulunan içi dolu bir Özel Tüketim Vergisi yasasının çıkarılması gerektiği kanısındayım; yoksa, sadece birkaç vergi veya fonu aynı isim altında toplamak suretiyle yapılan yasanın bu fonksiyonları sağlayabileceğini düşünmüyorum.

Öncelikle, bu kanunun, kanun yapma tekniği ve vergi tekniği açısından da sıkıntılar getireceği kanasındayım. Önce bir kanun var; sonra, bu kanunda değişiklik yapan kanunlar var; sonra, bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunlar var; ardından, bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunlarda değişiklik yapan kanunlar çıkarıyoruz; sonra da, bunun adı, dağınıklığı gidermek oluyor. Çocuk oyuncağına çevirdik maalesef!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yöndar, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Teşekkür ederim.

Örneğin, 4684 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin (d) fıkrasının 1 ve 3 numaralı alt bentleri 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir; şimdi, ÖTV Kanununun 18 inci maddesinin 13 numaralı bendiyle yürürlükten kaldırıyorsunuz. Yani, daha yılbaşında yürürlüğe giren hükmü, şimdi yürürlükten kaldırıyorsunuz. Madem altı ay sonra kaldıracaksınız, allahaşkına, niye çıkardınız bu kanunu?!

Bence, hükümet olarak ne yapacağınıza karar veremiyorsunuz. Vergi kanunlarını tam bir yaz boza çevirdiniz. Amacınız, vergi sisteminde dağınıklığı gidermek, bozulan sistemi onarmaksa, bunun yolu bu değildir. Şu anda yapılan işlem de, öncekiler gibi, kanun yapma tekniğine tamamen aykırıdır.

Tüm bu eleştirilerimize rağmen, çıkarılması gereken bir vergi kanunu olduğu; böylece, hem idare hem de mükellef açısından iş ve işlemler bakımından rahatlama getireceği kanısındayım.

Bu duygu ve düşüncelerle, kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yöndar.

6 ncı maddeyle ilgili olarak 4 adet önerge vardır; ancak, ilk 3 önergeyi, önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki "(I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan" ibaresinin "(II) ve (III) sayılı listelerde yer alan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki "kendi ihtiyaçları için" ibaresinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesindeki "(I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan" ibaresinin "(I), (II), (III) ve (IV) sayılı listelerde yer alan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkan, önergelerimi çekiyorum.

BAŞKAN - Önergelerinizi çekiyorsunuz.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...   6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Diğer istisnalar

MADDE 7. - Bu Kanuna ekli;

1. (I) sayılı listede yer alan malların;

a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilâtının ihtiyacı için bu kuruluşlara veya bunların gerek göstermeleri üzerine ve işlemlerin bu kuruluşlar adına yapılması koşuluyla akaryakıt ikmalini yapanlara teslimi,

b) 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre petrol arama ve istihsal faaliyetlerinde kullanılmak üzere bu faaliyetleri yapanlara teslimi,

2. (II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tâbi mallardan, münhasıran aracı sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibatı bulunanların malûl ve sakatlar tarafından beş yılda bir defaya mahsus olarak bizzat kullanılmak üzere ilk iktisabı,

3. (II) sayılı listede yer alan mallardan; uçak ve helikopterlerin Türk Hava Kurumu tarafından ilk iktisabı,

4. (IV) sayılı listedeki 9302.00 ve 93.03 tarife pozisyonunda yer alan malların  Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne teslimi veya bunlar tarafından ithali,

5. (IV) sayılı listede yer alan malların genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali,

6. Kanuna ekli listelerdeki mallardan 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesi [(5)numaralı fıkrasının (a) bendi ile (7) numaralı fıkrası hariç], geçici ithalat ve hariçte işleme rejimleri ile geri gelen eşyaya ilişkin hükümleri kapsamında gümrük vergisinden muaf veya müstesna olan eşyanın ithali (Bu Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen ihracat istisnası ile 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen ihraç kaydıyla teslimlerde verginin tecil ve terkin edilmesi uygulamasından yararlanılarak ihraç edilen, ancak 4458 sayılı Gümrük Kanununun 168, 169 ve 170 inci maddelerinde belirtildiği şekilde geri gelen eşyanın ithalat istisnasından faydalanabilmesi için, bu eşya ile ilgili olarak ihracat istisnasından veya tecil-terkin uygulamasından faydalanılan miktarın gümrük idaresine ödenmesi veya bu miktar kadar teminat gösterilmesi şarttır),

7. 4458 sayılı Gümrük Kanununun transit, gümrük antrepo, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında işleme rejimlerine tâbi tutulanlar ile serbest bölgeler ve geçici depolama yerleri hükümlerinin uygulandığı mallar,

Vergiden müstesnadır.

BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Partim adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz madde, istisna hükümleri düzenlemektedir; hangi kurumların, hangi kuruluşların bu ÖTV'den muaf olduğu sıralanmaktadır.

Bu tasarıyla 16 adet değişik vergi, fon ve pay, tek bir kanunda "Özel Tüketim Vergisi" adı altında toplanılmaktadır. Bu anlamda, bürokrasiyi azaltma ve sadeleştirme yönüyle bu kanuna müspet bakılabilir; ama, bu tasarının özünde halkımız adına pozitif olarak bir getirisi var mı yok mu; elbette, bir getirisi yok, artı, tersine, belki birtakım yükümlülükler de getirmektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde, maalesef, sık sık vergi kanunları değiştirilmekte, adedi, sayısı bazen yetkililer tarafından bile doğru olarak ifade edilememektedir. Çünkü, maalesef, devlet, sıkıştığı her noktada milletin sırtına binerek, onu, âdeta, verginin altında inletmektedir. Türkiye'de bir vergi adaleti yoktur.

Bir meslek kuruluşu olan İstanbul Ticaret Odasının Başkanı şöyle diyor: "Dürüst bir mükellef, eğer vergisini dürüstçe verirse, 3,5-4 yılda batar!" Niçin; çünkü, devlet, kârından senede yüzde 65 vergi alıyor, artı, yüzde 60-70 seviyesinde giden enflasyonu da yüklediğiniz zaman, o dürüst mükellefin, hayatını idame ettirmesi çok zor gözükmektedir.

Ne yapıyor o zaman vatandaş; kendi malının hırsızı oluyor! 1940'lı yıllarda Varlık Vergisi vardı; vatandaş harmandan buğdayını çalar, vergi memurlarına ahırdaki hayvanını göstermezdi. Bugün de aynen öyle. Vatandaş doğru beyanda bulunmaktan imtina ediyor; çünkü, devlet, batmaması, çökmemesi için, maalesef, bunu yapmak zorunda bırakıyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye'de verginin ne kadar büyük ve ağır olduğu rakamlarla ortada. Avrupa'da KDV oranı yüzde 14, kişi başına düşen millî gelir 30 000 dolardır; ama, Türkiye'de ise KDV oranı yüzde 20, kişi başına düşen millî gelir ise 2 000 dolar civarındadır! Bu, Doğu Anadolu'da çok daha aşağıdadır. Yine, OECD ülkeleri içerisinde vergi gelirleri yüzde 18 olarak tespit edilirken, Türkiye'de ise, bu, yüzde 33'tür değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bu kadar ağır vergi yükünün altından vatandaşın kalkması elbette zordur. Bundan dolayı, devlet, harcamalarını kısmak yerine, vatandaşın üzerine sürekli vergi yükleyerek, onu âdeta inim inim inletmektedir.

Bakınız, KDV, 1985 yılında çıktı; çıktığı zaman oran ortalama yüzde 10'du, sonra yüzde 12 oldu, sonra yüzde 15 oldu, 13 Aralık 1999'da; yani, yine bu hükümetin kurulduğu dönemlerde yüzde 17 oldu, en son yüzde 18 oldu. Tabiî, bunları yaparken yasaya ihtiyaç yoktur. Bakanlar Kurulu bir karar alıyor, milletin sırtına bu yükü yüklüyor.

Değerli arkadaşlar, bütün bunlar toplanıyor da, millete yol, su, elektrik olarak mı dönüyor; hayır. Bakınız, Maliye Bakanlığının bir açıklaması var zaten vergiyi de bundan dolayı toplayamıyor- harcamalar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 132,18 oranında artarken, gelirlerdeki artış yüzde 35,30 oranında kaldı. Dönem içerisinde 19,6 katrilyon lira faiz ödemesi yapılırken -yani, ilk dört ayda devlet, maalesef, 19 katrilyon lira faiz borcu ödemiş- toplanan her 100 lira verginin 128 lirası, her 100 liralık gelirin de 97,15 lirası faiz ödemeleri için harcandı. Yani, bu fakir milleti inim inim inletirken, elinden iki ekmeğinden birini alırken, bunu, yine, bu ülkenin imarı için değil, birtakım odaklara, tefeci faiziyle IMF'den almış olduğunuz kredilerin borçları değil, onun faizi olarak ödüyorsunuz ve bu fakir millet, günde, maalesef, 370 trilyon lira faiz ödüyor; yani, saatte 15 trilyon lira faiz ödüyoruz değerli arkadaşlar. Bunun mutlaka bir çaresi bulunmalı. Değilse...

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Ne zamandan beri?..

MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Ben bu hükümet dönemini söylüyorum Sayın Öztürk.

Evet, bu dönemde faiz giderleri çok daha artmıştır. Daha önceki dönemlerde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, vatandaşa güven verilemeyince, vatandaş vergisini vermiyor diyoruz. Bakın, Euro-Asia Grubunun hazırladığı bir istikrar endeksine göre, Arjantin ve Venezüela'dan sonra en istikrarsız ülke Türkiye olarak gözükmektedir; çünkü, ekonomik istikrarın olabilmesi için, önce siyasî istikrar lazım; ama, maalesef, hükümet ortağı 3 parti arasında bile istikrar yok.

Vatandaştan normal yolla vergi alamayınca, dolaylı vergilerle vatandaşa varıyorlar. Bakınız, bir haberde "zorunlu bağış vergi rekortmeni oldu... Vatandaşa nüfus cüzdanı verirken zorunlu bağış toplayan Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, vergi rekortmeni listesine girdi; 3 trilyon 325 milyar lira vergi tahakkuk etmiş" diyor. Yine, bir başka örnek: "Devlet işsizlerin sırtından 70 trilyon lira..." Seni işe sokacağım diye imtihan ediyor; 70 trilyon bundan para toplamış; ama, işe giren vatandaş yok veya çok az miktarda. Yani, değişik şekillerde, dolaylı şekillerde, devlet, milleti soyuyor. Milleti soymak değil, milletle bütünleşecek yasalar getirmek gerekir diye düşünüyor; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Göksu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılının ilk üç ayının kesinleşen verilerine göre, cumhuriyet tarihinde, ilk kez, devletin, bırakınız vergi gelirlerini, tüm geliri dahi faiz ödemelerini karşılayamamıştır. Rakamlarla ifade etmek gerekirse; 2002 yılının mart ayı sonu itibariyle, gelirler 15 katrilyon -bunun 11,7 katrilyonu vergi gelirindendir- faiz ödemeleri ise 16 katrilyon 540 trilyon TL'dir. Görüldüğü gibi, devletin bütün geliri faiz ödemelerini karşılayamıyor. Daha ilk üç ayda, hedeflenen yıllık bütçe açığının da yarısına yaklaşılmıştır. Diğer bir deyişle, konsolide bütçede, yılın ilk üç ayında, faiz ödemelerinin büyüklüğü yüzünden, rekor denilebilecek düzeyde açık verildi. Bu yılın ocak- mart döneminde, geçen yılın ilk altı ayındakinden daha fazla faiz ödemesi yapıldı. İlk üç ayda verilen bütçe açığı, geçen yılın ilk yedi ayında verilen açıkla hemen hemen aynı düzeydedir. Bu yılın ilk üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 243,9 oranında faiz ödemeleri artmıştır. İlk üç ayda ödenen faizin vergi gelirlerine oranı, yaklaşık yüzde 141 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle, elde edilen her 100 liralık vergi gelirine karşılık, 141 liralık faiz ödemesi yapılmıştır. Oysa, daha önceki yıllarda, toplanan vergilerin belirli bir yüzdesi faiz ödemelerine giderken, bu hükümet döneminde bu tablo bozulmuş, 2001 yılında bile toplanan bütün vergiler faiz giderlerini karşılayamamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletin kamu giderlerini karşılamak için önünde iki yol vardır; ya vergi toplayacak ya da borç alacaktır. Krizler nedeniyle, maalesef, vergi toplayamıyoruz, borçlanmayı seçmiş bulunuyoruz. Verginin toplanması için, Türkiye'nin, şu anda, ciddî bir vergi barışına ihtiyacı vardır. Vergi mükellefi olanların neredeyse tamamının, vergilerle ilgili olarak başı dertte. Krizden dolayı vergi borcunu ve birikmiş faizi ödeyemeyenler, işyerlerini kapatmak ya da işlerini küçültmek zorunda kalanlar, Maliyeyle ihtilaflı olup vergi mahkemelerinde ve daha üst mahkeme olan Danıştayda uğraşanlar ya da 1.1.2003'te başlayacak "nereden buldun" uygulaması karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmeyenler, kısaca, herkes şaşırmış vaziyette, sıkıntılı bir şekilde, neyin, nasıl olacağını ya da nasıl sonuçlandırılacağını izlemeye çalışıyorlar. Burada yapılacak bir tek şey var; o da, vatandaş ile Maliye arasında vergi barışını sağlamaktır. Nasıl bir vergi barışı öneriyoruz?.. Burada tanımını yaptığımız barış, hem vergi mükelleflerini rahatlatan hem de devlete katrilyonlarca lira gelir sağlayabilecek olan bir barıştır. Örneğin, vergi mahkemelerinde ve Danıştayda ihtilafa konu vergi dava dosyalarının mahkemelerden geri çekilmesi, özel pişmanlık yoluyla matrah artırımı, birikmiş 9 katrilyon liralık vergi alacağına ödeme kolaylığının sağlanması; faturasız mal, demirbaş ve makine bulunduranlara stok affı; kayıtlarda gözüktüğü halde gerçekte olmayan mal, makine ve demirbaşlar; yurtdışındaki dövizlerin Türkiye'ye getirilmesine kolaylık sağlanması, nereden buldun malî milat uygulamasına uzun vadeli yumuşak geçiş suretiyle servet affı ve son olarak da, Vergi Usul Kanununda değişiklik yapılarak enflasyon muhasebesine geçilmesi. Bunları getirmek suretiyle, beyaz sayfa açmış olacağız. Bütün bunlarla beraber, unutulmaması gereken bir husus daha var; o da, vergi idaresinin mevcut durumudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi idaresi personeli, ekonomik yönden sıkıntı içindedir. Vergi mevzuatında çok sık yapılan değişiklikler, vergi uygulamalarını olumsuz etkilemektedir. Gelir sağlayıcı birimler adına, vergi dairelerinde tasarruf adı altında yapılan her kısıntı ve kesinti, daha az vergi toplanmasına sebep olmaktadır. Vergi dairelerinin pek çoğunun fiziksel ortamları, çağın koşullarına uymamaktadır. Vergi dairelerinde çalışan personelin meslekî eğitimi yetersizdir. Maliyeden kalifiye eleman kaçışını önlemek için, maliye hizmetler sınıfının tahsis edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, dolaylı vergiler, hemen hemen bütün gelişmiş ülkelerde hem vergi hâsılatının artırılması hem de tabanın çok geniş olması nedeniyle, kamu açısından tercih edilen bir vergi türüdür...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Buyurun.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Bunun en bilineni de Katma Değer Vergisidir. Özel Tüketim Vergisinin şöyle bir özelliği var: Kamu, belirli alanları, belli tüketimleri özel olarak vergilendirmek isteyebilir; Özel Tüketim Vergisinin mantığında da bu vardır.

Diğer bir ilginç konu da, bu hükümetin çıkardığı vergi kanunlarıyla yapılan düzenlemelerin neredeyse tamamının ya ek ya da özel olmasıdır: Ek Gelir Vergisi, Ek Kurumlar Vergisi, Ek Emlak Vergisi, Ek Taşıt Alım Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Özel Tüketim Vergisi... Şu anda hatırlayabildiklerim bunlardır. Sonuçta, vergi kanunları, tam bir yamalı bohçaya çevrilmiştir; ne yapanların ne de uygulayanların içinden çıkamayacağı bir hale gelmiş bulunmaktadır. Daha durun, Maliye Bakanlığının işi şimdi başlıyor; kim bilir bu kanunla ilgili kaç tane genel tebliğ çıkaracaklar, kaç tane muktaza verecekler, kaç tane yargıya intikal eden konu olacak. Allah onlara kolaylık versin; şimdiden belirtmek istiyorum. Özel Tüketim Vergisinin özelliklerinden biri de, genelde talebin fiyat esnekliğinin düşük olması dolayısıyla, tüketim alışkanlıklarının fiyat değişimlerine daha az duyarlı olduğu mallara uygulanmasıdır. Örneğin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Yasanın hayırlı ve uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yöndar.

Saadet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Yasası Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

7 nci maddede vergi istisnaları sayılıyor. Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatına temin edilecek akaryakıt konusuyla ilgili ve ayrıca petrol arama ve üretiminde... Böylece, listede, birtakım vergi muafiyetleri tek tek yazılmaktadır.

Şimdi, aslında biz, burada, bu kanun tasarısını görüşürken, bir görevi yerine getiriyoruz; yani, bir şeklî oluşumu yerine getirmiş oluyoruz. Neden; faraza, biz, bu vergi istisnaları yeterli değildir, şunu da içine koyalım diye bir önerge verecek veya madde üzerinde, ciddî anlamda bir analiz yapacak olsak, hükümet, naylon önergelerle olayı kapatmış ve müzakere etme şansımız yok. O zaman, bize kalan, ekonomideki sıkıntıları dile getirmek veya hükümete hatırlatma yapmak; çünkü, burada, ciddî anlamda, muhalefetin tasarılara katkısı öngörülmüyor, öyle bir düşünce yok. Biz yaptık, bu oldu, bunu onaylayacaksınız... Daha doğrusu, Türkiye'de bir teknokrat hükümeti var; bu hükümetin Başbakanı da Sayın Kemal Derviş, Merkez Bankası ve Hazine de yanında; iki bakan daha var, üç... Peki diyeceksiniz ki, bu Meclisi ne yapıyor; bu Meclis de, onların buraya havale ettiğini yasalaştırıyor; yani, ikinci, hükümetin görevi de bu. O açıdan, burada, ciddî anlamda bir şey ortaya koymanın da fazlaca bir mantığı yok. Onun için, dikkat ederseniz, çıkan arkadaşlar, bir sayfa metin okuyup iniyorlar; yani, görevlerini yerine getirmiş oluyorlar.

Şimdi, esas olan, ben, burada birtakım hatırlatmalar yapmak istiyorum:

Şimdi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu 2001 yılı raporu yayımlandı; bu raporda, fon bankalarına aktarılan para 21,5 milyar dolar; yani, bu vergiyi çıkardığınız zaman ne olacağını anlatmak için örnek veriyorum. Bu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanının imzasıyla yayımlanan rapordur. Fona aldığınız 19 bankadan yaptığınız tahsilat 1,2 milyar dolar; yani, paranın yüzde 5'i bile tahsil edilememiş. 19 bankada batan para net olarak baktığımız zaman 20 milyar dolardır ve alacağı karşılığında da, güyâ, 17,4 trilyonluk gayrimenkul almış; ayrıca, bu 17 trilyon eder mi etmez mi, bu da tartışmalı.

Şunu söylemeye çalışıyorum: Emek emek, madde madde, ince ince dokuyorsunuz, IMF'nin talimatıyla, direktifiyle diye de kanunun içine sokarak, burada sabahlara kadar beklediğiniz halde, millete, âdeta, vergi değil soyguna dönen, haraca dönen bir vergi...

Ben, şurada bir soru sorsam Sayın Bakanımıza: Bu hükümetin üç yılda getirdiği vergi, sadece vergiyi içeren kanun taç tane Sayın Bakan; ben saydım 9 tane, belki de bundan sonra 1 tane daha geliyor, 10 tane; ayrıca, bazı tasarıların içerisine konan vergiler hariç.  O zaman siz bir şey yapmayı biliyorsunuz; vergi koymak, bir de zam yapmak; yani, o zaman hükümet olmaya da gerek yok, bütün bunlar kendiliğinden zaten olur.

Değerli arkadaşlar, peki, bankada 20 milyar dolar battı da, sanki geri kalan paralar nereye gidiyor? Vatandaş çok merak ediyor; yahu, ödüyoruz ödüyoruz bitmiyor, ödüyoruz ödüyoruz bitmiyor...

Şimdi, vatandaşın da bilgilenmesi için söylüyorum; bu, bakanlık kayıtlarında vardır.

20.5.2002, Hazinede rekor ödeme... Aslında, hükümet yetkilileri, bu yaptığı icraatla "borcu döndürüyoruz, artık borcu borçla ödemeye devam ediyoruz, o kriz kalktı, ödeyememezlik diye bir şey yok" diyorlar, sevinerek anlatıyorlar; ama, Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 20.5.2002 Pazartesi günü ödenen para 421 000 000 dolar; salı, 19,8 milyon dolar; Çarşamba, 4,6 milyon dolar; Perşembe, 57 000 000 dolar; cuma, 253,3 milyon dolar; toplam ödeme 755,7 milyon dolar. 24 Mayısa kadar dışborç ödemesi 1  228 000 000 dolar; yani, siz, ne yaptığınızı zannediyorsunuz, bu vergileri toplayıp toplayıp dolara çevirip, IMF'nin bankasına yatırıyorsunuz, yaptığınız bu; yani, neresinden ele alsak, neresinden tutsak, hangi raporu okusak, özetini takdim etsek, altından, maalesef, boşluk çıkıyor ve ülkenin kaynakları dışarı transfer ediliyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, ben biliyorum, dinleyen milletvekili arkadaşlarım  -hükümet olanlar- şöyle diyorlar: "Biz mi yaptık." İyi de, sizin dönemde 115 milyar dolar, şimdi 230 milyar dolar; yani, üç yılda getirdiğiniz yer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Hazinenin, yılbaşından bu tarafa ödediği para miktarı 3 milyar 847,6 milyon dolar; ocakta 406,2 milyon dolar, şubatta 1 milyar 0,5 milyon dolar, martta 759,7 milyon dolar, nisanda 453,1 milyon dolar dış ödeme yapmışız; yani, o zaman, bu hükümetin adı IMF tahsildarıdır; yani, vergileri topluyor, yeni vergiler koyuyor, zamlar yapıyor, petrole zam yapıyor, onları toplayıp dolara çeviriyor, borç ödüyor. Onun için, bu hükümete "ekonomik özürlü hükümet" demek, daha doğru olur.

Saygılarımla. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarımın, konuşmalarında değindiği bir konu var; eğer izniniz olursa, o konuda bir açıklama yapmak istiyorum.

Şimdi, ilk dört ay bütçe uygulamaları rakamlarına bakarak, sanki, öngörülenin üzerinde bir açık, öngörülenin üzerinde bir faiz ödemesi, öngörülenin altında bir vergi tahsilatı ve dolayısıyla yıl sonunda bütçe açığı daha fazla olacakmış gibi bir kanaat ifade edilmektedir.

Bilindiği gibi, bütçedeki açık rakamı, faiz ödemeleri, bütçe giderleri ve vergi gelirleri yıllık olarak öngörülmektedir. İlk dört ayın sonundaki faiz ödemesini alıp: "İlk dört ay, yılın üçte 1'idir, yıl sonunda bunun üç katı olur" diye bir kanaat, kesinlikle gerçeğe uymaz; çünkü, faiz ödemelerinin belli tarihleri vardır. O ödeme tarihlerinden ilk dört ayda bir miktar fazla faiz ödenmiştir. 2002 yılı için öngörülen faiz, 42,7 katrilyondur. Biz umuyoruz ki, yıl sonunda o 42,7'nin 2 katrilyon lira falan daha aşağısında faiz tahakkuk edecek; ama, dört ayın sonunda 19 katrilyon olmuş; o, yıl sonundaki faizin daha yüksek düzeylere geleceği anlamına gelmez; o, tamamen vadelerden ibarettir. Biz, vergi gelirlerinde,  ilk dört ayın sonunda -devletin rakamlarıdır- öngörülenin 400 trilyon önündeyiz; çünkü, normal olarak her ay vergi gelirleri ve bütçe harcamalarıyla ilgili hedefler vardır, bunlar yılbaşında tespit edilir. Nisan sonu itibariyle vergi gelirlerinde 383 trilyon lira öndeyiz. Bütçe giderlerinde de -faiz hariç- öngörülenin üzerinde değiliz ve bütçenin en önemli performans kriteri olan faizdışı bütçe fazlasında da ilk dört ay için öngördüğümüzün bir hayli üzerinde, 4,4 katrilyonluk bir faizdışı bütçe fazlamız var.

Şimdi, son derece olumlu gerçekleşen bir dört ay var; ama, buradaki konuşmalardan, sanki, burada bir zafiyet varmış gibi bir kanaat hasıl olabilir; o, kesinlikle yoktur. Onun için bu açıklamayı getirdim.

Nitekim, geçen sene de, çeşitli nedenlerle, ilk aylarda burada yapılan konuşmalarda hep bu tür eleştiriler gündeme gelmiştir; ama, yıl sonunda öngörülen hedeflerin altında kalmadık, üzerinde gerçekleştirdik; ama, bu demek değildir ki, bütçemiz sağlam bir yapıya kavuşmuştur. Gayet tabiî, vergi gelirlerinin yüzde 80'ine tekabül eden bir bölümü faize gidiyorsa, bir bütçenin yüzde 45'i faize gidiyorsa, sağlıklı bir bütçe değil.

VEYSEL CANDAN (Konya) -Biz de onu soruyoruz.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Ama, kademe kademe, programla birlikte bütçeleri sağlıklı bir dengeye kavuşturmaya, sağlam bir kamu maliyesi oluşturmaya gidiyoruz; ama, sanki, dört aylık sonuçlar öngörülenin üzerinde olumsuz gelişiyormuş gibi bir kanaat var. Kesinlikle, bunun böyle olmadığını, hatta, öngörülen dengelerin çok daha üzerinde olumlu gittiğini değerli arkadaşlarıma ifade etmek için söz aldım.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

7 nci madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, bunlardan 3'ünü geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısın 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "bu faaliyetleri yapanlara teslimi" ibaresinin "münhasıran bu faaliyetleri yapanlara teslimi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan "beş yılda bir" ibaresinin "on yılda bir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 5 inci fıkrasında yer alan "bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali" ibaresinin "bunların teşkil ettikleri birliklere teslimi veya bunlar tarafından ithali" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkan, önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önergelerinizi çekiyorsunuz.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Maddenin oylamasına geçmeden önce bir yoklama isteği vardır; onun gereğini yerine getireceğim.

Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.

Sayın İlyas Arslan?.. Burada.

Sayın Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.

Sayın Mahfuz Güler?..

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Pepe takabbül ediyor.

Sayın İsmail Özgün?..

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya takabbül ediyor.

Sayın Mahmut Göksu?..

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Sezal takabbül ediyor.

Sayın Eyüp Fatsa?..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, 20 kişiden fazla var burada.

BAŞKAN - Evet, şu bir gerçek ki, hükümetin Genel Kurulda bulunduğu kadar, siz de öyle bulunuyorsunuz; bunu da burada söyleyeyim.

Sayın Eyüp Fatsa'yı kim takabbül ediyor?..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Ben ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Polat takabbül ediyor.

Sayın İrfan Gündüz?.. Burada.

Sayın Sait Açba?.. Burada.

Sayın Zeki Ergezen?.. Burada.

Sayın Sacit Günbey?.. Burada.

Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.

Sayın Veysel Candan?.. Burada.

Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Oya Akgönenç?..

MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Okudan takabbül ediyor.

Sayın Fahrettin Kukaracı?.. Burada.

Sayın Alaattin Sever Aydın?.. Burada.

Sayın Ahmet Karavar?.. Burada.

Bu arkadaşlarımız sisteme girmesinler.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim.

Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız olursa, aynı süre içerisinde yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Pusula gönderen değerli arkadaşlarımızın Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını tekrar hatırlatıyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayımız vardır.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam)

BAŞKAN - 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Verginin tecili

MADDE 8. - 1. Bu Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B)cetvelindeki malların, (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren 12 ay içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan vergi, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. Ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.

2. İhraç edilmek şartıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel tüketim vergisi, mükelleflerce ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla, bu mükelleflerin talebi üzerine vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde tecil edilen vergi terkin olunur. İhracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi, vade tarihinden itibaren 6183  sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı ile birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim edilen malların 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilememesi halinde, tecil edilen vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilir.

3. (III) sayılı listede yer alan malların tamamının ya da bir kısmının tesliminde veya ithalinde tahakkuk eden vergiyi, teminat alınmak suretiyle, bu malların tüketiciye teslimine kadar (bu safha dahil) tecil ettirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - 8 inci maddeyle ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi hakkında görüşlerimizi iletmek üzere söz aldım.

Bu maddede, "(I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların -(B) cetveli daha ziyade solvent türevlerinden oluşuyor;  bu solvent türevlerinin- (I) sayılı listeye dahil olmayan diğer malların imalinde girdi olarak kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV'nin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur" ifadesi var.

Efendim, şimdi, burada, bir defa, solventlerin çok geniş manada sanayide kullanıldığını kabul etmemiz lazım. Zira, solventler, yalnız akaryakıtta katkı maddesi olarak değil, yoğunluk itibariyle yüzde 80'e varan miktarda sanayi üretiminde kullanılır. Mesela kimya sanayiinde kullanılır, mesela tekstil sanayiinde kullanılır. Şimdi, bu arada "bu türevlerin ithalinde veya üretiminde alınacak olan özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen miktarı" derken, anlaşılıyor ki, tamamı terkin edilmeyecek, bir kısmı terkin edilecek; ama, bir kısmı da tahsil edilebilecek manası çıkıyor buradan. Bu, sektörü oldukça etkiler. Bu konuda, tamamının terkin edilmesi konusunda, bir düzenlemenin bahis konusu olması lazım.

Bunun dışında "Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil edilen vergi, vade tarihinden itibaren gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil olunur" derken, burada, açıklayıcı notlarda, zarurî hallerden bahsediliyor. Bu zarurî hallerde, bu verginin terkini, ödemesi geciktiği zaman, faiziyle birlikte tahsil edileceğinden bahsediliyor. Halbuki "mücbir sebepler" dendiği zaman, üreticinin, satıcının veya imalatçının elinde olmayan sebeplerden bahsedilir. Mücbir sebepte, verginin üzerinden tekrar faiz alınmasının, gecikmesi halinde faiz alınmasının doğru olmadığı kanaatini taşıyorum.

İkinci paragrafında ise "ihraç edilmek şartıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel tüketim vergisi" derken, bu malların yarı mamul, mamul olabileceği düşünülmeli, ayrıca "söz konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde" denilirken, yanına "bu 3, ayı geçmesi halinde şayet zarurî hallerden doğuyorsa bu süre uzatılabilir de" demek lazım. Bunlarla ilgili bir düzenlemenin gerekli olduğuna inanıyoruz.

Tabiî, solventleri üreten sanayicimize bu konuda çok yoğun bir iş yükü gelecektir; bir taraftan tahakkuk ettirecek, bir taraftan terkin ettirecek, sürekli olarak ilave beyannameler vermek zorunda kalacak. Ayrıca, tahakkuk ve terkin konusundaki teminatlar bir finans yükü getirecek. Bu teminatlar ne olacak? Özellikle, zannediyorum, vergi daireleri -öteden beri bunu böyle yaparlar- teminat mektubu talep edecekler. Teminat mektubu talep ettikleri zaman da, üreticiye veya satıcıya bir finansman yükü gelecek.

Bu teminat mektupları talep edilirken, bu işi sürekli yapanlardan süresiz teminat mektubu almak suretiyle, hiç olmazsa, teminat mektubunun bir defa alınması bahis konusu olur, sabit masraf bir defa ödenir, yıllık komisyonları ise devreler halinde ödenebilir; yani, bu konuda sanayicimiz üzerinde bir yük vardır. Bu yükün giderilmesi konusunda, Bakanlığın, birtakım düzenlemelerde bulunması lazım.

Şu maddelerden aldığımız mesajlar, Bakanlığın eline biraz fazlaca elastikî olan yetkiler tanınmış durumda. Bir belirsizlik bahis konusudur. Bu belirsizliğin tüzükle, yönetmelikle, tebliğlerle giderilmesi gerekiyor. Zannediyorum, Bakanlık, bu konuda hassasiyetini dile getirecektir.

Ayrıca, sanayicimizin önünde bir konu var; o da, kasıtlı bir şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - O da şudur: Sanayicimizin alışverişlerinde yüzlerce, binlerce evrakın kayıtlara girdiği çıktığı bir süre içerisinde, Vergi Usul Kanununun kaçakçılık suçları ve cezalarını düzenleyen 359 uncu maddesinin uygulamasında, sahte ve yanıltıcı belge düzenlenmesi konusunda madde metninde "bilerek" sözcüğünün yer almamış olması, bugün, Türkiye'de 178 000 sanayiciyi mahkeme kapılarına düşürmüştür; sanayiciler para cezasından geçmişler, hapis cezalarıyla karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla, Sayın Bakanlığımızın bu konuda bir düzenleme yapmasını da sanayiciler adına talep ediyoruz, bekliyoruz; saygılarımızı sunuyoruz efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Karapaşaoğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz Özel Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının, bir anlamda, vergi sistemimizde yeni bir aşama olduğunu burada belirtmek istiyorum. Gerçekten, çok sayıda verginin, yaklaşık 16 tane verginin, fonun ya da payın kaldırılarak tek bir sistem altında toplanmaya çalışılması ileri bir aşamadır. Zaten bununla ilgili olarak Bakanlık uzun yıllardır çalışmalarını yaptı, çeşitli denemelerden sonra bugün gündeme gelmesi gerçekten olumlu bir aşamadır. Avrupa Birliği hedefini dikkate aldığımızda, kodifikasyon açısından bu vergi tasarısının gelmesi doğru olmuştur.

Yalnız, bu tasarıyla ilgili olarak en önemli konu, vergi silahının, ekonomi politikasının bir aracı olarak etkin kullanılması lazım. Vergi, ekonomi politikasının en önemli araçlarından birisi. Özellikle, tüketim üzerinden alınan vergi oranlarını indirmek ya da artırmak suretiyle ekonomideki gelişmeyi kontrol altına alabilirsiniz. Vergi oranlarını çok artırdığınız zaman, o mal, tüketici açısından pahalı olacağı için alınmayacaktır, daha az tüketilecektir; böylelikle, tüketimi kısma fonksiyonunu ifa edebilir; ama, tersini yaparak, yani, özellikle ekonominin durgunluk içinde bulunduğu dönemlerde, üretimin satılamadığı dönemlerde, vergi oranlarını genel olarak aşağı çekerek ekonomiyi canlandırma yoluna gitme imkânı var.

Şimdi, bu ekonomi politikası tedbirini acaba bugünkü koşullarda nasıl uyguluyoruz; ekonominin içinde bulunduğu şartlarda, ciddî bir talep daralması nedeniyle, üreticilerin ürettikleri malları yeterince satamamalarından kaynaklanan ciddî bir sıkıntı vardır; ekonomi durgunluk içindedir. Aslında şimdi yapılması gereken, bu mevcut vergi oranlarını ciddî biçimde aşağı çekerek -özellikle bunlar, özel tüketim vergisi, ek vergidir; yani, genel oranın üzerine eklenen ek oranlardır- toplam vergi hâsılatını artırma imkânı olduğu gibi, ekonomiyi de canlandırarak üretim sürecini tekrar harekete geçirme imkânı olabilir. Kapasite kullanımının yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu düşündüğünüzde, aslında talebin bir parça canlanması enflasyonist etki de yaratmayacaktır; çünkü, kurulu kapasite var. Adam, kapasitesinin yüzde 70'ini kullanıyorsa, o maliyetleri, yüzde 70'lik üretimin içine giydiriyor. Halbuki, biz bunu daha yukarı çekecek ekonomi politikası tedbirlerini hayata geçirsek, o zaman, toplam maliyet -aynı işçilik gideri ya da diğer sabit giderler- daha fazla üretilen malın içine gireceğinden, aslında hatta ucuzluk sağlama olanağı da vardır.

Kaldı ki, ekonominin canlanması nedeniyle, toplanacak vergiler daha da fazla olacaktır. Ekonomide, vergi gelirlerini artırarak bütçe gelirlerini takviye etmek sınırlı olarak uygulanabilir; ama, ekonomi, resesyon ya da durgunluk işaretleri veriyorsa, tersi tedbirleri hayata geçirmek lazım; ama, bu yapılmıyor. Aslında, Özel Tüketim Vergisi yasası nedeniyle yapılması gereken, tümüyle bu oranlarda -hepsinden belki- çok ciddî indirimler yapmaktır. Nitekim, hatırlarsanız, işte geçen yıl aralık ayında otomobillerden alınan vergiler geçici süre indirildi, toplam vergi arttı.

En çarpıcı örnek şudur: Biz, cep telefonlarına çok ciddî vergiler getirdik, ne oldu; cep telefonu kullanımı azaldı, oradan topladığımız vergiler daha da aşağıya düştü, hem buraya gelen yabancı yatırımcılar zarara uğradılar hem de devlet olarak bu sektörden alacağımız vergiler aşağıya indi. Onun için, vergiyi, belki geçici süreler için yükseltici olarak uygulamak lazım; ama, düşük ve yaygın vergi oranı, hem kaçağı önleyecektir hem de çarkın dönmesi dolayısıyla daha yüksek vergi hâsılatı sağlayacaktır.

Görüştüğümüz 8 inci madde, aslında teknik bir maddedir, gerçekten işin gereği olan bir maddedir. Bu terkin ve tecil müesseseleri, doğru müesseselerdir; çünkü, vergiyi almak yerine bir süre erteliyorsunuz; çünkü, ihraç edilecektir ya da başka malın girdisi olacaktır. Onun için, bu düzenleme de doğrudur; ama, biz genel politikaları iyi belirlemek durumundayız.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tezmen.

Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, biz bu tasarı üzerinde konuşurken bize laf atan DSP'li arkadaşlara diyorum ki; gelin siz de konuşun, buradan söyleyin ne diyeceğinizi; oradan dediğiniz zaman duyulmuyor. Eğer halkın duymasını istiyorsanız, gelin buradan konuşun, ne konuştuğunuzu hep beraber anlayalım. Korkarım ki, sizin bu konuşmalarınız da aynen Şadan Beyin önergelerine benzer; tek birini savunamayacağı önergeleri verip geri çektiği gibi, siz de aynen böyle, bu konuşmalarınızı burada yapamayacağınızdan çekiniyorsunuz. İşte önergeleri burada; sayısız önerge göndermiş; tek biri burada görüşülmemiş; tek bir şeye yarıyor; müsvedde kâğıdı olarak kullanıyoruz; işte bu iyi oluyor; yani, israf olmasın diye biz bunları müsvedde olarak kullanıyoruz; tek faydası bu; yoksa, kimsenin burada tartışacağı önergeler değil.

Sayın milletvekilleri, şimdi size şunu söylüyorum: Bu tasarının bu maddesi, biraz önce arkadaşların da söyledikleri gibi, hükümetin Plan ve Bütçe Komisyonuna sunduğu gerekçede, teknik bir tasarı olduğunu, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki solvent türevlerinden oluşan bu maddelerdeki vergi oranlarının genellikle... Aynen ifadesini okuyayım hükümetin gerekçesinin, biraz sonra üzerindeki fikrimi söyleyeceğim: "Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetveli; üzerindeki vergi yükünün çok az olması nedeniyle, akaryakıt ürünlerine yasal olmayan bir şekilde katılabilen ve kamuoyunda "solvent" olarak adlandırılan mallardan oluşmaktadır. Bu suretle haksız kazanç sağlanmasının ve taşıtların zarar görmesinin önlenmesi amacıyla, söz konusu malların vergi tutarları, katılabilecekleri akaryakıt ürünlerinin vergi tutarlarına eşit hale getirilmiştir." Böylece, bunların kendi özdeğerinden 3-4 kat daha fazla vergi getirildiği için de, bunlar pahalı hale getirilmişlerdir. Eğer bunlar akaryakıt ürünlerinde kullanılmıyor da ihraç edilecek mallarda  veya imalatçılar tarafından kullanılıyorsa "biz bunları (I) sayılı listedeki ürünlerde kullanmıyoruz, ihraç ediyoruz veya imalat girdisi olarak kullanıyoruz" diye beyan ediyorlarsa ve bunları (I) sayılı listeye dahil ürünlerin imalat girdisi olarak kullandıklarının oniki ay içerisinde tespit edilmesi durumunda, önce tecil edilen vergiler sonradan tarh ediliyor. Fakat, burada doğru bir uygulama getiriliyor -bu kısmı doğrudur- eğer oniki ay içerisinde doğru yapılır da imalatta kullanılırsa, tarh ediliyor; ama, bir haksızlık yapıldığı ve (I) sayılı listede tespit edilen benzine bunun katıldığı tespit edilirse, bunlar, gecikme cezalarıyla geri alınıyor. İhraç edilmek suretiyle, ihracatçılara teslim edilen mallara ait ÖTV ise, mükelleflerce ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla tecil ediliyor. Bu kapsamda satılan malların 3 ay içerisinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen kısmı terkin ediliyor.

Önemli olan ve bizim, Plan ve Bütçe Komisyonu raporuna muhalefet şerhi yazdığımız bölüm ise şudur: (III) sayılı listede yer alan malların tamamının ya da bir kısmının tesliminde veya ithalinde ödenmesi gereken vergiyi bu malların tüketim safhasına kadar erteleyebilme yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilmesidir.

Şimdi, burada, Sayın Maliye Bakanı yok; gümrüklerden sorumlu Bakanımız oturuyor. O zaman, o bize bir cevap verirse, memnun olurum; madem oraya oturmuş, cevabını da versin.

Bu tasarıya muhalefet şerhi yazarken, Plan ve Bütçe Komisyonunda "tasarının 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında (III) sayılı listedeki mallara ait verginin, bu malların tüketiciye teslimine kadar teciline imkân veren hükmün gerekçesi anlaşılmış değildir. Biz ikna olmadık; haklılığı açık değildir. Bu hükmün kaldırılmasını istiyoruz " dedik. Fakat, buna ait önerge verme şansımız da olmamıştır burada; çünkü, önergelerimizin her birisinin önü, sanal önergelerle iktidar partileri gruplarınca doldurulduğu için, buna ait önerge verememişizdir; onun için de bunu burada izah edememişizdir.

Sayın milletvekilleri, bakın, bir şey söylemek istiyorum: Bu sene,  ÖTV'den 14 katrilyon 990 trilyon lira bekliyorsunuz. Bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği gün, alt komisyon kurdurulmadı "bugün burada bitecek, bitmesi lazım" denildi ve hemen o gün orada bitirildi. Onun için, muhalefetin yapmış olduğu hemen hemen hiçbir ciddî tenkit dikkate alınmadı; buraya geldi, muhalefetin önerge vermesinin önlenmesi için, bütün sanal önergelerle dolduruldu. Hiçbir önerge verme imkânımız yok ve bugün burada bu bitecek diye sabaha kadar konuşacağız, oturacağız konuşacağız... Hükümet?.. Hükümet konuşmayacak; onlar dinleyecek, muhalefet konuşacak. Muhalefetin önerge verme şansı yok; çünkü, önergelerin hepsi, sanal olarak doldurulmuş ve bu durum karşısında, bu tasarı buradan çıkacak ve halktan alınacak 14 katrilyon 990 trilyon liralık verginin nasıl alınacağı konusunda, ne Meclis ikna olacak ne Plan ve Bütçe Komisyonu ikna olacak ne de kamuoyu ikna olacak. Bunların içerisinde, bizim katıldığımız da var, itiraz ettiklerimiz de var; veya itiraz ettiğimiz noktaları, katıldığımız noktaları burada anlatamadığımızı izah etmekteyiz.

Şimdi burada biraz önce, Sayın Maliye Bakanımız -şimdi kendisi burada yok- Grubumuz adına konuşan arkadaşımıza cevap verirken "giderlerin yüzde 132 artması, faizlerin yüzde 207 artması, hep böyle faizler artacak demek değildir" diyor; ama, Sayın Bakanıma şunu söylemek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika müsaade ederseniz bitireceğim.

Mademki orada gümrüklerden sorumlu Bakanımız oturmuş, o cevap versin. Şimdi, dört ayda vergilerin reel olarak yüzde 23,5 azalmasını, Gelir Vergisinin reel olarak dört ayda yüzde 20,8 oranında azalmasını bana izah edin.

İkincisi, bu senenin dört ayındaki vergi tahsilatının, tahakkuk oranının yüzde 60'da kalmasını bana izah edin. Neden bunlar böyle oluyor? Yani, vatandaş, tahakkuk eden, beyan ettiği vergiyi niye ödeyemiyor?

Siz, yine bana izah edin; bu sene enflasyon düştü diye iftihar ediyorsunuz; peki, enflasyon düşerken, son bir ay içerisinde bono faizlerinin yüzde 50'den 59'a çıkmasını izah edin. Bir taraftan enflasyonu düşürüyorsunuz, bir taraftan faizleri artırıyorsunuz; rant kesimine kaynak aktarıyorsunuz, üretenden esirgediğiniz bedeli, parayı, rantçılara aktarıyorsunuz, faizcilere aktarıyorsunuz; gelin, bunu bana izah edin. Bir yıl içerisinde tam 1 milyon insanın işsiz kalmasını -Devlet İstatistik Enstitüsü rakamlarıdır- gelin, bana izah edin. Bunları izah etmedikten sonra, vereceğiniz cevaplar bizi de tatmin etmez, sizi de tatmin etmez. Bizim önerge verme şansımız yok, sizin de korkudan konuşma imkânınız yok.

Hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Polat.

Madde üzerinde verilmiş 4 adet önerge vardır...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Okutmayın, vakit geçiriyorsunuz; nasıl olsa geri çekecekler!..

BAŞKAN - Efendim, biz, usulî, işlemleri, Tüzüğün gereğini yapalım; belki çekmez, bilemem ki...

İlk üç önergeden birincisini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "12 ay içinde" ibaresinin "6 ay içinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan vergi, vade tarihinden itibaren" ibaresinin "Bu hükümlere uyulmaması halinde tecil olunan vergi, tecil tarihinden itibaren" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "3 ay içinde ihraç edilmesi" ibaresinin "1 ay içinde ihraç edilmesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkanım, önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önergeler çekilmiştir.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Vergi indirimi

MADDE 9. - Özel tüketim vergisine tâbi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden indirilir.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım; buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Gurubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize, aziz milletimize, Partim ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz ve milletimiz için çok önemli bir tasarıyı görüşüyoruz. Öncelikle, vergi nedir, onu izah etmek istiyorum. Vergi, ülkenin ekonomisini ayakta tutan, birinci ve öncelikli gelir kaynağıdır. Anayasanın 73 üncü maddesinde "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır" denildiği halde, ülkemizde, vatandaştan vergi, maalesef, malî gücüne göre alınmadığı gibi, vergi yükü adaletli ve dengeli de değildir. Hatta, vergide denge gittikçe bozulmaktadır; çünkü, vergi tabana yayılmadığı gibi, eşit şekilde alınmamakta, haksızlık ve eşitsizlik, gün geçtikçe artmaktadır. Ekonomide, kayıtdışı, halen, kayıt altına alınmamıştır. Öyleyse, bu hükümetin vergi politikası yanlıştır; çünkü, üç yıldır hiç yatırım yapılmadığı gibi, vatandaşa hizmet de yapılmamıştır. Üstelik, milletin çekemeyeceği ve ödeyemeyeceği vergiler yüklemiştir. Zaten hükümet vatandaştan hep almış, hiç vermemiştir. Onun için vatandaş vergilerin altında ezilmektedir. Cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar en fazla vergi toplayan, bu hükümettir. Kazancı olmayan, yiyeceği olmayandan vergi alınarak, vatandaş âdeta soyulmuştur.

Türkiye'de son iki yılda dünya ortalamasının üzerinde vergi alınmaktadır. OECD ülkelerinde 1980 yılından bu yana, vergilerde büyük indirim yapılmış; ortalama, en yüksek gelir vergisi oranı 13 puan, kurumlar vergisi oranı 10 puan düşmüştür; bizde maalesef artmaktadır. Bu, sosyal devlete yakışır mı?! Acaba, bu toplanan vergiler nereye gidiyor; hükümet bunu biliyor mu; faize mi, yatırıma mı, nereye gidiyor?.. Eğer  biliyorsa, Yüce Meclise ve millete açıklamaları gerekir.

Kısaca tasarıya baktığımızda, 9 uncu madde vergi indirimini düzenlemiştir. Tasarının 9 uncu maddesiyle, mükerrer vergilemenin önlenmesi amacıyla vergi indirimi uygulaması getirilmektedir. Getirilen düzenlemeye göre, tasarıya ekli listelerdeki mallardan birisi başka bir malın üretiminde kullanılırsa, kullanılan mal için ödenen vergi, üretilen mal için hesaplanan vergiden indirilecek ve böylece mükerrer vergileme önlenecektir. Bu indirim sisteminin uygulanmasına ilişkin esaslar Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecektir; ancak, vergilerin yüksek olması nedeniyle, genelde indirim yapılması gerekirdi; ama, Bakanlar Kuruluna, vergi oranlarını artırma konusunda verilen yetki yanlış ve fahiştir. Her ne kadar bu tasarı vatandaşın lehine gibi gözükse de, maalesef, vatandaşın vergisini artırmaktadır.

Sayın hükümet, ülke ve millet perişan; aç insanlar, işsiz insanlar gün geçtikçe çoğalıyor. Artık, milletin ve muhalefetin sesine kulak verin, ülkeyi krizden çıkarmak, ekonomiyi canlandırmak istiyorsanız, artık, zam yapmayın, ekvergi getirmeyin, vergi oranlarını, hele hele olağanüstü artış gösteren KDV oranlarını mutlaka indirin. Eğer indirmezseniz, vergi ödeyecek mükellef bulamayacaksınız.

Reform diye üç yıldır getirdiğiniz dokuzuncu olan bu kanunu ileride yine değiştirmek mecburiyetinde kalacaksınız; çünkü, milleti yoksulluğa düşürdünüz; ülkeyi eksi 9,4 küçülttünüz; esnafın, KOBİ'lerin ve sanayicilerin üçte 1'i işyerini kapatmış durumda; çiftçi tamamen bitmiş; halk karnını doyuramıyor, yoksullaşıyor; işsizlik gün geçtikçe artıyor; emekliler aç ve sürünüyor. Peki, öyleyse siz, vergi oranlarını düşürmediğiniz, üretim yapmadığınız takdirde, vergiyi kimden alacaksınız söyler misiniz? Borç batağına düşürdüğünüz, vergi borcu için hapishanelere kapattığınız, Başbakanlığın önünde yazarkasa atan, kendini yakmak, intihar etmek isteyen bu insanlardan vergi almanız mümkün mü?! Söyleyin, mümkün mü?!

Öyleyse, bu tasarıyı yeniden gözden geçirerek, vatandaşın ödeyeceği şekilde tüm vergi oranlarını mutlaka indirmelisiniz; ama, esas çare hükümetin istifasındadır diyor, Yüce Heyetinize Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı kısa adı ÖTV olan, Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde, bu tasarı içerisinde olumlu yaklaştığımız maddelerden birisidir. Benden önceki konuşmacı arkadaşımın da işaret ettiği gibi, bu kapsama giren mallar için, verginin bir kez uygulanmasını teminen, vergilenen bir malın yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde, imal edilecek mal için ödenecek vergiden daha önce ödenen vergi bu yasayla indirilebilecektir. Bu madde, vergi mükerrerliğinin önlenmesi ve ödenen vergi ile ödenecek verginin net olarak bilinmesini sağlayacak bir sistemin uygulanması konusunda Maliye Bakanına yetki vermektedir.

Tabiî, belki burada bizim itirazımız, bu yasa tasarısının genelinde de görüldüğü üzere "vergiler kanunla konulur" esası büyük oranda bu tasarıyla ihlal edilmektedir. Maliye Bakanı, hükümet, birçok konuda bu yasayla ciddî yetkiler almaktadır ve bu yetkileri nasıl kullanacağı da doğrusu bilinmemektedir. Eğer bu millet Maliye Bakanına güvenecek, daha açığı, bu millet bu hükümete güvenebilecek olsaydı, biraz sonra vereceğim rakamları sağlıklı olarak okumamız söz konusu olacaktı; ama, görüyoruz ki, Maliye Bakanımızın... Ki, şu anda keşke, gümrüklerden sorumlu Sayın Bakanımız değil de... Şimdi soracağım sorulara cevap veremeyeceksiniz Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya)- Veririz, veririz; sen sor.

MUSA UZUNKAYA (Devamla)- Hayır, bu hükümet verir de, kendine göre cevap verir; milletin sorularına cevap vermeye muktedir olmayan bir hükümet bu. Niye; bakın şimdi, Sayın Bakanın daha önce yaptığı konuşmalar var. Mesela şu kitapçık, biliyorsunuz, Sayın Bakanın 2002 bütçe sunuş konuşmasıdır. Sayın Bakanım bunu okumadınız siz şimdi; okuyup gelseydiniz... Şimdi bakın, size bir şey soracağım: Diyor ki Bakan "2000 yılında vergi gelirlerinin yüzde 77,1'i, 2001 yılında da bankacılık sisteminin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması amacıyla yapılan düzenlemelerin getirdiği yük de dahil olmak üzere yüzde 105,3'ü faize gitti. 2002 yılında ise hedef yüzde 73,9."

Şimdi, ben, daha önce de, bir bütçe sunuş konuşması esnasında Bakana sordum. Bu hükümetin, allahaşkına... Bu hükümete, tabiî, Cenabı Haktan başka yaptırım gücünün olmadığını varsayıyor; çünkü, bir iddiası var: "Bizim hiçbir alternatifimiz yok." Bütün debelenmelerine rağmen, bunalmışlığına rağmen, sıkıntılarına rağmen, sağlıksız bir başbakan, sağlıksız bir yönetim, güvensiz bir idareye rağmen, verdiği sözlerinde duramayan bu hükümet, kendi kendine de bir onurlu yaptırım uygulayamıyor. Mesela, şu rakamlar yılın sonunda tutmazsa, onuruyla istifa edecek bir bakan görmek istiyorum. Gerçi, yılın sonuna ömrünüz gitmeyecek, onu biliyorum; yani, hükümet olarak ömrünüz gitmeyecek; yanlış anlamayın; Allah size uzun ömürler versin, Sayın Başbakana da, velakin, şunu söylüyorum, bugüne kadar da söyledim...

Bakın, Sayın Bakan şuradaki konuşmasında ve basında çıkan açıklamalarında "üç yıl kemer sıkılacak ve üç yıl sonra Türkiye'de tek haneli enflasyona ineceğiz" diyor. Ne zaman söylemiş bunu; 17 Ocak 2000'de. 17 Ocak 2000'ten itibaren üç yıl mühlet istemiş, yani, buna göre Sayın Bakanın altı ayı var. Söyler misiniz Sayın Bakanım bana, tek haneli enflasyona ne zaman ineceğiz?!

AHMET KABİL (Rize) - İki defa kriz oldu, onu da hesaba katın.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hangi krizler... Krizleri kim doğurdu?! Krizler semadan gelmedi, sizin içinizden geldi. Sizin krizlerinizin bedelini bu milletin ödemeye mecburiyeti yoktur.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Böyle karşılıklı konuşma usulü yok...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şimdi, Sayın Bakan diyor ki "üç yıl müddet verin." 17 Kasım 2000 tarihinde "2003" demiş. 2001 yılında üç yıl müddet istemiş, yine, bu yılın bütçesi sunulurken ve hatta, bu yasa tasarısının başlangıcında, yine bir üç yıllık müddet istemiş. Çok dikkat ettim; Hoca Nasrettin'in misali bu bakanın hali ve bu hükümetin hali. Hani, Hoca Nasrettin Rahmetullah aleyhe sormuşlar "kaç yaşındasın" diye. 40 demiş. On yıl geçmiş, yine sormuşlar, 40 demiş. Aradan bir beş yıl, on yıl daha geçmiş, yine 40 demiş. "Hoca ne yapıyorsun Allahaşkına, 30 yıldır sana soruyoruz, yine 40 diyorsun" demişler. Hoca da "valla, erkek, sözünde durur" demiş. Gerçi, bu hükümetin ortakları hep erkek, hep sözlerini yerine getirdiler; ama, sizin sözünüz de bir başka doğrusu!.. Yani, neden bu haliniz?! Nasıl millete karşı güven telkin edecek?..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

Bakın, az önce arkadaşlar raporlar sundular ve dediler ki "güvensizlik açısından dünyanın şampiyon ülkesisiniz." Böyle bir hükümete, böyle bir yönetime, Allahaşkına, bu millet nasıl güvensin?! Neyinize güvensin de vergi versin?! İşte az önce, değerli bir arkadaşım, Anayasanın 73 üncü maddesine göre, verginin niçin toplanacağını, nerede harcanması gerektiğini söyledi. Allahaşkına, şu millete söyleyin; 19 katrilyonu bir avuç rantiyeciye, faizciye verdiniz, onlardan aldığınız vergiyi söyleyebilir misiniz?! Gelin, şurada izah edin. Gümrüklerden sorumlu Devlet  Bakanı olarak, bana "biz, dört ayda 19 katrilyon faiz ödedik; ama, bu faizcilerden şu kadar vergi aldık" deyin. 163 milyon lira asgarî ücret alandan, ücretinin yüzde 30'unu, yüzde 40'ını vergi olarak alıyorsunuz; ama, 19 katrilyon lira faiz ödediğiniz insanlardan aldığınız ve bize gösterebileceğiniz 1 kuruşluk vergi geliriniz yoktur.

Değerli arkadaşlar, bu hükümet, bütünüyle, güvenini sarsmış, yıkmış, millet yanında itimadı kaybolmuştur. Bir güvenilecek noktanız kaldı: Onurunuzla istifa edin ve çekin gidin; millet huzur bulsun.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.

Saadet Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Ali Gören konuşacaklar.

Buyurun Sayın Gören.

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA ALİ GÖREN (Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Grubum ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, vergi -biraz önce konuşan arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi- tabiî ki, devletin ayakta durması ve milletin işlerini görmesi için, vatandaştan, üretenden, gücü yetenden alıp, yine, vatandaşa yönelik olarak harcaması gereken, makul, kabul edilmiş ve insanlık tarihi boyunca da uygulanmış bir yöntemdir. Ancak, her işin sonuna ve uygulanış biçimine bakmak ve uygulanış biçimine göre de hüküm vermek, gözetilenin ne olduğunu belirlemek, insanların, hem görevi hem de vazgeçilmez bir vazifesidir.

Değerli arkadaşlarım, vergi konusunda, hükümetimizin, kuruluşundan beri uyguladığı ve -biraz önce de ifade edildiği gibi- defalarca değiştirerek Meclise getirdiği her vergi paketinin, uygulamadan bir süre sonra demode olup, görülen çok büyük aksaklıklar nedeniyle yenilenmek zorunda kalması, gerçekten, millete karşı bizim bir nevi kusurumuzdur, bu kusurun giderilmesinin yöntemi de, üzerinde iyi düşünerek, vatandaşımızın, ülkemizin şartlarını göz önüne alarak yapmamız ve uygulamamız gerekmesidir.

Değerli arkadaşlarım, klasik devlet anlayışında üç önemli unsur öne çıkmaktadır. Nedir bu; vatandaşını öncelemeyen veyahut da yaşamını bir nevi vatandaşın refah ve huzuruna göre değil de, yöneticilerin rahat ve keyfine göre ayarlayan devlet anlayışında, vergi salmak, para basmak ve borç almak üçlüsü yönetime hâkim olmaktadır. Bizim ülkemizi yöneten, özellikle, 57 hükümette de bu üç unsur öne çıkmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, vergi alma konusunun çok fazla izahına gerek yok. Allah'a şükür, hepimizin arabası var. Kullandığımız akaryakıtta vergi oranı dünyada birinci vaziyette bulunmaktadır. Bunun uzmanlarınca verilen bilgilere göre, 1 400 000 lirayı aşan yakıtın aşağı yukarı 1 000 000 lirasının veya daha fazlasının vergi olması, izah edilir bir tutum değildir. Aynı zamanda, vatandaşa salınan verginin artık, vatandaş tarafından ödenemez hale gelmiş olmasının örneğini, her gittiğimiz yerde, acı hatıra ve örneklerle görmekteyiz; vatandaş vergisini ödeyemediğinden dolayı sağlık güvencesini askıya almıştır ve emeklilik güvencesini, yerine göre, askıya almıştır. O nedenle, bu hususun derin bir şekilde düşünülmesi ve uygulanılması düşünülen vergi paketinin, vatandaşın huzur ve refahını önceleyen bir yapıya kavuşturulması şarttır, elzemdir.

Değerli arkadaşlarım, vergi paketinde, şu an için üzerinde konuştuğumuz maddeye spesifik olarak baktığımızda, sanki, bir kolaylık, vatandaşın lehine bir tutum var gibiyse de, Türkiye şartlarında, iç içe vergilendirmenin pratik olarak mümkün olmadığını, uygulayıcıların da bunu gerçekleştiremeyeceklerini buradan ifade etmek zorundayım ve bu hususta da üzüntülerimi belirtmek istiyorum.

Diğer bir konu ise, vatandaşın vergi konusunda düşürüldüğü durumun yanında, devletin buna karşılık olarak borçlanma yükünün gittikçe artması, son üç yıl içerisinde 30 milyar dolardan daha fazla bir borç alınmış olması, önceki borçların faizlerinin bile ödenmesinde büyük sıkıntıya düşülmüş olması, bu ülkenin kaderinin ileriye yönelik olarak ciddî bir şekilde düşünülüp düşünülmediği konusunda, gerçekten, bizleri ürpertiye ve endişeye sürüklemektedir.

Değerli arkadaşlarım, borç almak bir beceri işidir; icabında, borç almanın bir anlamı olur. Ancak, kronik borçla, artan borçla ve faizini bile ödeyememe durumuyla karşı karşıya kalmak, ülkemiz açısından, vatandaşımız açısından çok ciddî bir sıkıntıyı beraberinde getirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ALİ GÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, vergi konusunda vatandaşın durumunu, acı hatıralarını anlatmaya gerek duymadan tekrar önünüze koyarken, vergiyi artırıp vatandaşın durumunun daha kötüye gitmesini sağlayarak bu milletin refah ve huzurunun sağlanamayacağına, mesleğimden, tıptan -aramızda doktor arkadaşlar var- bir kötü örnekle misal vermek istiyorum: Hastanın ateşi yükselirken nabzı da yükselebiliyorsa, bunun, bir anlamı, olumlu bir tarafı vardır; hasta ayak uydurmaktadır, hastalığını yenmeye çalışmaktadır; ancak, hastanın ateşi yükselirken nabzı düşüyorsa; yani, vergi yükseliyor, ama, üretim düşüyorsa, bunun çok kötü bir adı vardır, onu söylemek istemiyorum.

Yöneticilerimizi, bu konu üzerinde tekrar düşünmeye davet ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gören.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Genel Kurulu ziyaret eden Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Nikolai Cherginets ve beraberindeki Parlamento heyetine, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Belarus-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Nikolai Cherginets ve beraberindeki parlamento heyeti Meclisimizi onurlandırmışlardır; kendilerine, sizin adınıza hoş geldiniz diyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870)          (Devam)

BAŞKAN - Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; önergelerden 3'ünü geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden indirilir" ibaresinin "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin Maliye Bakanlığınca belirlenecek kısmı ödenecek vergiden indirilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden indirilir" ibaresinin "yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin Bakanlar Kurulunca belirlenecek kısmı ödenecek vergiden indirilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinde yer alan "Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre" ibaresinin "Bakanlar Kurulunca belirlenen esaslara göre" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkan, önergelerimi çekiyorum.

BAŞKAN - Sayın Şimşek önergelerini çekiyor efendim.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - ... Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.

LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz hiç bakmıyorsunuz, hep, o tarafa bakıyorsunuz.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sağınıza solunuza bakmıyorsunuz Sayın Baş-kan.

BAŞKAN - Sayın Öztek, oylamaya geçtikten sonra istediniz.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

İstisnaların sınırı ve yetki

MADDE 10. - 1. Özel tüketim vergisine ilişkin istisna ve muafiyetler ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Diğer kanunlarda yer alan istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir. Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.

2. Maliye Bakanlığı, bu Kanunda yer alan istisna ve muafiyetlerin uygulanması ile verginin tecilinde alınacak teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin terkinine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili tasarının 10 uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, az önceki madde ile bu madde, kendinden önceki birkısım maddelere atıfta bulunan maddelerdir.

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Sayın Uzunkaya, Sayın Maliye Bakanı geldi, burada.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Maliye Bakanımız, muhtemeldir ki, cevap vermeye geldi diyorsun; inşallah, cevap verir.

Bu maddeyle, ÖTV'de uygulama bütünlüğünü korumak için, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra diğer kanunlarla getirilmiş veya getirilebilecek olan istisnaların, bu kanun açısından geçersiz kılınması sağlanmakta. Dolayısıyla, kanunda yer alan istisna ve muafiyetler ile tecil-terkin uygulamasının usul ve esaslarının belirlenmesi ve bu kapsamda alınacak olan vergi alacağının güvenceye kavuşturulması için getirilen teminatların türü ve miktarlarını tespit etme konusunda, yine, bu madde de, Maliye Bakanlığını yetkili kılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, yasa, bir anlamda kolaylık getiriyor; ama, yasa çıkarken, hudutların ne olduğu bilinmediği, Maliye Bakanının, tamamen o günkü konjonktürde... Yani, Sayın Bakan az önce dediler ki: "Efendim, aslında, bu beş ay, görünürde çok yüksek bir faiz ödemesi oldu gibi; ama, bundan sonraki aylar, inşallah, öyle olmayacak; dolayısıyla, biz, hesaplarımızın altında bir faiz ödemesi; yani, 42,7 katrilyondan daha az bir faiz ödemesi yapacağız..."

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Öyle görünüyor.

MUSA UZUNKAYA (Devamla)- Öyle görünüyor da, görünmezse ne olacak; bu millet neyi soracak, kime soracak? Biz onu merak ediyoruz sevgili Bakanım. Diyoruz ki: Sizin bulunduğunuz yerden öyle gözüküyor da, milletin bulunduğu yerden başka şeyler gözüküyor. Bu sabah petrole zam yaptınız, hafta sonu zam yaptınız, geçen hafta başı zam yaptınız. "378 trilyon fazla vergi getirdim" diyorsun. Allahaşkına, bu zammı millete hangi zulüm için yapıyorsunuz! Millet feryat ediyor. Bakın, Giresun'un Alucra’sından, Şebinkarahisar'ından, Çamoluk'undan geliyorum. İnsanlar feryat ediyor; traktörlerini bağladı, otobüslerini bağladı, hareket edemiyor. Ülkeyi durdurdunuz, yürüyen aracı durdurdunuz. "Bu aya kadar 378 trilyon fazla gelir aldım" diyorsun; ama, hâlâ akaryakıta dünyanın görülmedik en zalimane zulmünü, zammını yapıyorsunuz. Bunu hangi insafla kabul edebilir bu millet.

Bir taraftan, aşırı derecede faiz borçlanması... İşte rakam ortada. Dileyelim, sizin dediğiniz gibi olsun. Ama, zatıâliniz az önce orada yoktunuz, gümrüklerden sorumlu Sayın Devlet Bakanımız oradaydı. Ben şimdi tekrar soruyorum size: Peki, görünen şey tutmazsa ne yapacaksınız? Ben öyle gördüm; ama, yılın sonunda tutmadı diyeceksiniz. Peki, millet kime takılacak, kimden ne isteyecek?.. Yani, bu millete biraz insaf edelim, bu millete biraz acıyalım allahaşkına.

Bakın, Anayasa açık. Az önce bir arkadaşım okudu. Ben metni tekrar okuyacağım. Kaldı ki, siz konuşmanızda zaten o hususa dikkat çekmişsiniz. Demişsiniz ki bütçe sunuşunda: "Vergiler insafla alınır, merhametle alınır ve insanlara kolaylık sağlanmak için gelir." Yani, sizin uygulamanızda, vergi uygulamanızda, bu söylediğiniz hususların hiçbirisini bulmak mümkün değil. "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere..." Şimdi siz, aldığınız vergileri, kamu giderlerini mi yoksa faiz açıklarınızı kapamak üzere mi alıyorsunuz?

Vergi yasası çıkarmak kolay. Adı ÖTV'ymiş, ATV'ymiş... Vatandaşı, ÖTV'nin, ATV'nin, KDV'nin ilgilendirdiği yok. Demin yine burada bir arkadaşım sordu: "Net bir şey öğrenmek istiyorum: ÖTV'yle vatandaşımız bu yılın sonuna kadar, geçen seneki hesaplara göre, daha fazla mı vergi verecek, daha az mı verecek?" Eğer eşit ise, burada vatandaşı ilgilendiren hiçbir şey yok. Sadece, memurlara kolaylık. 16 adet verginin sayısını düşüreceksiniz; ama, vatandaşın cebine buradan bir şey girecek mi, kazancında bir artış olacak mı?! Artış olacaksa, size gelsin vergi!.. Ama, söylüyorum, vatandaş traktörünü bağladı. Bağlanan traktörle -yani, 1 000 000'u aşan 1 litre mazot bu noktaya gelmişken- allahaşkına, bu vatandaş tarıma nasıl çıkar, nasıl hizmet verebilir, nasıl üretim yapabilir?!

Peki ne diyor: "Kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür." Şimdi insaf edin; Sayın Bakanım, hangi vatandaşımızın malî gücünü göz önünde bulundurarak ondan vergi alıyorsunuz?! Var mı önümüzde böyle bir erk?!

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Biz de varız Sayın Uzunkaya.

SEFER EKŞİ (Kocaeli) - Bu tarafa dön; öyle konuş!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Efendim, bu Parlamentonun en talihsiz olan yönü, bakanlar, milletin sözcüsü olan milletvekillerinin arkasında, sütre gerisinde saklanıyorlar. Sözümüzün ulaşmamasının hikmeti de o; sütrenin arkasında, direk arkasında, milletvekilinin arkasında saklanıyor bakanlar. Sonuçta, kötü bir görüntü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, 1 dakika içerisinde toparlarsanız...

O, aslında, Meclisin proje hatası, başka bir şey değil.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ah, bu Meclisin ne proje hataları var; keşke, bu hatalar sadece burada kalsa.

BAŞKAN - Biri de bulunduğunuz kürsü efendim.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı... Yahu, şu Anayasa maddesini, allahaşkına, biraz tahlil edin de, şu vergi uzmanlarınız bunu hazırlarken, adaletli ve dengeli olsun. Anayasa bunu demiş; şu Anayasayı uygulasanız yeter. Hangi dengeli uygulama? Demin söyledim; 20 katrilyon faiz geliri olacak insanlar rantla kazanacaklar, götürecekler trilyonları, katrilyonları ve onlardan vergi alamayacaksınız; ama, 163 000 000 maaşı olan insanın maaşının yarısına göz dikeceksiniz, 2 500 000 insanı, üç senede, işinden, aşından, sonunda, yıkılan yuvası ile eşinden edeceksiniz. İnsaf edin!.. Bu, millete karşı yapılan ciddî bir haksızlıktır. Size oy vermiş olmakla bu millet, bu kadar kendine zulmetmeyi düşünmedi; ama, bari siz insaf edin, kendinize zulmetmeyin; bu vefasızlık olur. Yasaları biraz insaf çizgisine çekin ve istirham ediyorum Sayın Bakanım, şu akaryakıt vergilerini ciddî olarak, hiç olmazsa yüzde 10, yüzde 20 geri çekin. Yani, yüzde 10 diyorum... Bir iki defa, böyle, yüzde 0 bilmem kaç oranında akaryakıttan vergi düşüşü... Haftanın başında, sonunda, iki de bir bu vergiler...

Yani, yeni zamlarla, milleti, hayatından da, geçiminden de perişan eder, pişman eder hale gelmeyin.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Özel Tüketim Vergisi Yasa Tasarısının 10 uncu maddesi, aslında, bir müdahaleyi önlemek amacıyla düzenlenmiş; yani, ilke olarak, daha sonra çıkarılacak kanunlarda ÖTV'nin alınması ya da ÖTV'de değişiklik yapılması olanağını sınırlamak amacıyla düzenlenmiş bir madde; ama, burada, kanunla getirilen bir düzenlemenin, Meclis iradesini sınırlamasının söz konusu olmasından bahsetmek lazım.

Yani, şimdi, Meclis istediği gibi kanun çıkarır, değiştirme iradesi de var; yani, daha sonra çıkaracağı kanunla, buradaki hükmü de değiştirebilir ya da başka kanunla bu iradesini ortaya koyar, ÖTV'de indirim yapabilir. Bunu nasıl engeller bu yasa; o da yasa bu da yasa; yani, bir hiyerarşi yok ki yasalar açısından! Özel Tüketim Vergisi Yasası da bir yasadır, Meclisin sonradan herhangi bir şekilde çıkaracağı yasa da bir yasadır. Peki, buraya bu hükmü koymakla neyi gerçekleştirmiş oluyoruz; hiçbir şey gerçekleştirmemiş oluyoruz.

Yani, aslında, bu, anayasa hükmü olsa bir anlam ifade eder; yani, "vergi yasalarında değişiklik yapılması, ancak ilgili yasada yapılacak değişiklikle söz konusu olabilir" diye bir anayasa hükmü getirirsiniz, o zaman bu, geçerli bir anlam ifade eder; ama, şimdi, Meclis bir yasa çıkaracak, diyor ki: "Meclis iradesini biz burada sınırlıyoruz, bundan sonra çıkacak yasalarda sen bu ÖTV'de değişiklik yapamazsın." Hiçbir ciddiyeti olmayan, hiçbir geçerliliği olmayan bir düzenleme! Meclis istediği gibi iradesini ortaya koyar, daha sonra çıkaracağı bir yasayla ÖTV'de değişiklik yapar, zımnî ilga yoluyla bu hükmü de değiştirmiş olur. Yani, böyle bir düzenlemenin tasarıda yer almasını anlamak mümkün değil. Zamanında belki o askerî dönemden henüz çıkıldığı dönemde Katma Değer Vergisine kondu; ama, artık, bu kanunla anayasa hükmü gibi hüküm vazetmemiz, gerçekten şaşırtıcı ve yanlıştır.

Bir diğer konu da, maddede "diğer kanunlarda yer alan istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir" deniliyor. Nasıl geçersiz kılınır?! Bu ifade de gerçekten yanlış bir düzenleme. Ne demek geçersizdir?! Yani, anayasa maddesi hükmü mü? Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı mı? Nasıl geçersiz kılar?! Daha sonra çıkacak kanunu bu kanunla biz nasıl geçersiz kılacağız?! Anlamak mümkün değil!

10 uncu maddenin ikinci bendinde "teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin terkinine ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı belirlemeye yetkilidir" ifadesi var.

Tüm vergi sistemimizde verginin nasıl tahsil edileceği, nasıl teminat alınacağı yasayla düzenlenmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun vardır. Bu kanun, nelerin teminat gösterileceğini, teminatların nasıl kabul edileceğini, nasıl çözüleceğini ve nasıl tecil yapılacağını düzenlemiş durumda. Özel Tüketim Vergisinde Maliye Bakanlığına böyle bir yetki vermek, aslında 6183 sayılı Kanunun -bu yasa açısından- uygulanmasını engellemektir. Maliye Bakanlığı, o zaman, belki, 6183 sayılı Yasa gereğince teminat olarak kabul edilmeyecek şeyleri de teminat olarak kabul edebilecek. Özellikle, taşınabilir malların teminatı, bizim vergi sistemimizde ancak depolamayla mümkün olur; ama, bu yetkiyle biz bunu kaldırıyoruz. Maliye Bakanlığı -isterse- her şeyi teminat kabul edebilecek. Yani, biz, aslında, vergi sistemimizi böyle parça parça delerek, keyfî uygulamalara... Ben, bugünkü idarenin böyle bir keyfî uyguluma düşüncesinde olduğunu iddia etmiyorum; ama, bu hükümler, ileride, çok ciddî sıkıntı yaratabilecek hükümlerdir. Bu yetkiyi idareye verdiğiniz zaman, bunun nasıl kullanılacağından emin olamazsınız. Onun için, bu yetkiyi, Meclisin, vermemesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tezmen, 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.

OĞUZ TEZMEN (Devamla) - Toparlayayım Sayın Başkan.

Gerçekten de, temel yasalardaki değişikliklerde, böyle ara hükümlerle  -teminat gibi çok önemli bir konuda- düzenleme yapmak, bence anlamsızdır. Burada, benim düşüncem, hükümet bu maddeyi geri çeksin. Gerçekten, bunu, istedikleri gibi yaparlar. Hiçbir anlam ifade etmiyor; fazladan yazılmış bir madde. Hele, ikinci bendi ise, idareye, keyfî uygulamalara yol açacak yetkiler vermektedir. Yarın, bunun sıkıntılarını, ciddî biçimde çekeriz endişesi içerisindeyim.

Hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tezmen.

Saadet Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Zeki Okudan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında "özel tüketim vergisine ilişkin istisna ve muafiyetler ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir" ibaresi var.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu hükmün tüm kanunlar için geçerli olması gerekir. Geçtiğimiz günlerde "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmak Üzere..." diye, bir kanun başlığı altında, birçok kanunda yaptığımız değişiklikleri madde madde çıkardık. Halbuki, aynen burada olduğu gibi "...ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir" ibaresine uyulsa idi, değişiklik yapılan kanunların uygulamasında bazı aksaklıkların önüne geçilmiş olurdu. Bunu, Parlamentomuzun temel kural olarak benimsemesinde fayda mülahaza ediyorum.

Değerli arkadaşlar "diğer kanunlarda yer alan istisna ve muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir. Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır" ibaresine katılıyoruz.

Arkadaşlar, ikinci fıkrada "Maliye Bakanlığı, bu Kanunda yer alan istisna ve muafiyetlerin uygulaması ile verginin tecilinde alınacak teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin terkinine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir" deniliyor. Yani, burada, tecilin, terkinin, istisnanın, muafiyetin Maliye Bakanlığı tarafından yapılmaması gerektiği gibi bir şey anlıyorum. O yüzden, burada verilen yetkide, usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olarak gösterilmiş; bu yetkinin aşılmaması gerektiği kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, biz, yeni bir vergi kanunu çıkarıyoruz; 13-14 kalemlik bir vergiyi tek kaleme düşürüyoruz. Bu düzenlemeyle, vergi gelirinde bir azalma beklemiyoruz, belki oranlarda yapılacak değişikliklerle vergide artma beklentisi içinde olabiliriz.

Değerli arkadaşlar, ancak, baktığımız zaman, gelir elde ediyorsunuz, vergi isteniyor, tüketiyorsunuz, vergi isteniyor, özel tüketiyorsunuz, yine vergi isteniyor, katmadeğer deniyor, vergi istiyorsunuz, su kullanıyorsunuz vergi, suyu harcıyorsunuz, vergi, benzin alıyorsunuz, vergi, benzini tüketiyorsunuz, vergi, egzoz vergisi, efendim nefes aldınız vergi, nefes verdiniz vergi; ne yapacak bu millet; ölsün...

Değerli arkadaşlar, bir işletme için ölüm demek, o işletmenin kapanması demektir. O işletmenin kapanmasıysa, sizin vergi gelirinizin kuruması demektir. Yüzbinlere varan işyerinin kapandığını görüyoruz.

O yüzden, vergi gelirlerini artıracak tedbirlerden ziyade, milletin gelirlerini nasıl artırırız hesabını yapıp, reel sektöre para aktarmış olsaydık, halkımız, daha fazla kazanır, daha fazlayı da seve seve verirdi. Geçmiş yıllardaki vergi gelirindeki artış yüzde 160'larda iken, şu andaki vergi gelirindeki artış yüzde 60'lar civarında, belki daha da aşağılarda.

O sebeple, mutlaka, vergiyi, gelir artırarak artırma yoluna gitmek gerekiyor. Bu, neye benziyor; yonca tarlasından yoncayı biçiyorsunuz, satıyorsunuz; fakat, öyle bir biçiyorsunuz ki, bu defa, köküyle köklüyorsunuz, yonca size yaramıyor, tarla da bir işe yaramıyor. Şu anda, esnaf, inim inim inlemekte, vergilerden önemli derecede bunalmakta. Bugün ziyaretime gelen bir terzi esnafının dükkân kapattığını da duyunca, üzüntüm daha da arttı.

Değerli arkadaşlar, vergiyi artırmak istiyorsak, geliri artırmamız gerekir. Onun için de, reel sektöre para aktarmak gerekir. İşçiye para yok, taban fiyat kalkmış, memura para yok, emekliye para yok, Bağ-Kurluya para yok; ama, vergiyi artırıcı tedbir var. Tabiî ki, esnaf parayı nereden alacak; harcayandan alacak. Siz, harcayandan, ilave vergi almak suretiyle de, harcama gücünü kırıyor, dolayısıyla, esnafın da dükkân kapatmasına sebep oluyorsunuz.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın Okudan.

Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, İçtüzük gereği, 3 önergeyi, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "diğer kanunlarda yer alan istisna ve muafiyet hükümleri bu kanun bakımından geçersizdir" ibaresinin "diğer kanunlarda yer alan istisna ve muafiyet hükümleri ancak bu kanunda da aynı hükümlere yer verilmesi halinde uygulanır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının son cümlesindeki "usul ve esasları" ibaresinin "uygulama usullerini" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesine aşağıdaki 3 üncü fıkra hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"3. (III) sayılı listedeki mallardan istisna uygulanacak asgarî miktar veya tutarları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkan, önergeleri çekiyorum.

BAŞKAN - Efendim, önergeler çekilmiştir.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Verginin Matrahı, Oranı veya Tutarı

Vergileme ölçüleri ve matrah

MADDE 11.- 1. (I) sayılı listedeki mallar için belirlenen maktu vergi tutarları ile (III) sayılı listedeki mallar için topluca veya ayrı ayrı maktu vergi tutarları tespit edilmesi halinde vergileme ölçüleri; alkol derecesi, kilogram, litre, metre, metreküp, kilokalori veya bunların alt ve üst birimleri ile gerektiğinde büyüklükleri de dikkate alınarak kap, ambalaj veya adet olarak uygulanır.

2. (II), (III) (tütün mamûlleri hariç) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için verginin matrahı; bunların teslimi, ilk iktisabı ve ithalinde, hesaplanacak özel tüketim vergisi hariç katma değer vergisi matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül eder.

3. (III) sayılı listedeki mallardan tütün mamûllerinde matrah; bunların nihaî tüketicilere perakende satış fiyatıdır.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı yasa tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce, Sayın Başkan anons etti "Yozgat Milletvekili" diye. Yozgat, Ankara'ya 220 kilometre; bu vesileyle de, her hafta sonu Yozgat'a gidip gelmekteyim ve her gidiş gelişimde, ya bir belde belediyesine ya ilçe belediyesine veya il belediyesine uğruyoruz. Sordukları bir soru var: "Mahallî İdareler Yasası ne oldu?" Cevap veremiyoruz; alt komisyonda diyoruz, üst komisyonda diyoruz, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi diyoruz; işte, hallolacak diyoruz, biz muhalefetiz diyoruz, bu hükümet beceremiyor, inşallah biz becereceğiz diyoruz; ama, insanları tatmin edemiyoruz. Köye varıyoruz; köyler de çiftçi borçlarından bahsediyorlar. Diyorlar ki: "Biz, daha önce, aynı ürettiğimiz buğdayla, aynı ürettiğimiz pancarla, aynı ürettiğimiz nohutla, mercimekle, aynı kilogramla veya aynı  tonajla, mazot bidonlarının tamamını dolduruyorduk; ama, ne yazık ki, üretim aynı olmasına rağmen, biz, bu mazot bidonlarını artık dolduramıyoruz; bu nedenle de toprağımızın tamamını ekemiyoruz ve  Ziraat Bankası bize ne kadar zulmederse zulmetsin, her ne kadar, bize 'yüzde 35'le kredi verdim' derken, bizim bilgisizliğimizden yararlanarak, sabit faiz mi istediniz, değişken faiz mi noktasında, değişken faizi bize yanlışlıkla imzalatıp, yüzde 35'le verdiği krediyi şimdi bizden yüzde 100'leri aşan rakamlarla isterse istesin, bizim verecek gücümüz yoktur." Tarım kredi kooperatiflerinin sağladığı desteği de Ziraat Bankasından görmediklerini ifade ediyorlar; ama, şu anda, tarım kredi kooperatifleri de artık SOS vermeye başladı; çünkü, Ziraat Bankası, artık, eskisi gibi tarım kredi kooperatiflerini de desteklemez duruma geldi.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bunlar Türkiye'nin gerçeği. Siz, bir tarafta mahallî idareler yasası dururken, bir tarafta çiftçi borçlarıyla ilgili yasalar dururken, süratle bir yasa geçirmeye çalışıyorsunuz, Özel Tüketim Vergisi. Siz, biz bununla yeni vergi getirmiyoruz diye her ne kadar söylerseniz söyleyin "vergi" deyince vatandaşın tüyleri diken diken oluyor, hah, tamam yeni bir yük daha bize geliyor!..

Değerli milletvekilleri, onun için, Avrupa Birliği yolunda ciddî reformlar öngören Türkiye Ulusal Programında, Avrupa Birliğine uyum sağlamaya yönelik taahhütlerin takvime bağlanmış olması, toplumsal olarak demokrasinin içimize sindirilmesi açısından atılmış önemli bir adımdır. Biz, toplum olarak Avrupa'nın, hep, medenî yasalarına bugüne kadar talip olmuşuz; şimdi, yine aynı usulle kanun yapıyoruz. Çünkü, gerekçede "Avrupa Birliği özel tüketim vergisi sisteminin temel kural ve ilkeleri, verginin kapsamında olması gereken mallar, vergileme ölçüleri ve vergilerin yapısını belirleyen Avrupa Birliği direktifleri dikkate alınmıştır" denilmektedir. Bunu derken, Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durumu da dikkate almamız gerekmez mi? Türkiye'nin şartlarıyla Avrupa Birliği şartlarını aynı anda değerlendirmiş olmuyor muyuz?

Bir de, Özel Tüketim Vergisinde vatandaşın anladığı bir şey var; tek düzenleme, taşıtlarla ilgili olan bölüm gözükmektedir. Vatandaş şunu çok iyi anlıyor: Ben, ikinci el bir otomobil aldığımda, ikinci el bir kamyonet aldığımda, ikinci el bir traktör aldığımda yeni bir vergiyle karşılaşmayacağım diyor. Sadece vatandaş lehine görünen düzenleme ne yazık ki budur.

Değerli milletvekilleri, o kadar çok vergi konulmuş ki, bir malın KDV'si ve diğer ad altındaki vergilerin hesabının içinden malî müşavirler bile zor çıkabilmektedir. Tüketici ne yapsın, üretici ne yapsın?!

Üretici, bin bir umutla mal üretiyor, satayım, kapasite artırayım diye. Vergi... Vergi... Ne rekabet şansı ne de ayakta durma gücü bırakıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Bu vatandaşa yapacağınız en iyi hizmet, daha fazla kafaları karıştırmadan, Avrupa Birliği üyeliği çalışmalarına hız verip, Avrupa Birliği üyeliğinin getireceği avantajlarla vatandaşa rahat nefes aldırmanız veya hep beraber aldırmamızdır veya eğer bunu yapamıyorsak, hükümet olarak istifa edip, milleti bir an önce seçime götürüp, yeni gelecek hükümete bu görevleri bırakmanızdır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Saadet Partisi Grubu adına, Batman Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biliyoruz ki, iktidar, hiçbir zaman muhalefeti dinlemiyor; ama, biz, yine konuşacağız, susmayacağız.

Bakın, bu kanun tasarısının genel gerekçesinde neler yazılıdır: Bu vergi, Avrupa Birliğine verilen taahhütler doğrultusunda çıkarılmaktadır; bu vergi, Avrupa Birliği direktifleriyle getirilmiştir. Doğrudur, inkâr edemezsiniz; çünkü, genel gerekçede vardır.

Ayrıca, bakınız, Sayın Kemal Derviş, hastane zirvesinde liderlere bir not iletiyor ve ne diyor biliyor musunuz; IMF'ye verilen taahhütleri hatırlatıyor: Haziran ayının ikinci yarısında, 1,1 milyar dolarlık kredi dilimi için toplanacak IMF'ye verilen niyet mektubunda taahhüt edilmiş düzenlemeleri hatırlatıyor, ki, bunların başında da Özel Tüketim Vergisinin çıkarılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca, yine, genel gerekçede, dolaylı vergilerin geleceği belirtilmektedir. Siz neyi inkâr ediyorsunuz?! Bu kanunu çıkarmakla, mutlak, vergiden vergi alacaksınız, gizli vergiler adı altında verginin vergisini dahi alacaksınız. Dünyanın neresinde, böyle, vergiden vergi alan bir ülke vardır?!

Sayın Bakan, Sayın Hükümet; size şunu tavsiye ediyorum: Nasıl olsa baskı ve zulüm devam ediyor, hiç kimse de bir şey diyemiyor; nefes alıp verme vergisini de getirin! Su içme vergisi zaten alınıyor; yolda yürüme vergisi de getirin!

Değerli milletvekilleri, bakınız, orta halli bir otomobil alan veya cep telefonu alan bir kişi ile yat alan kişiyi vergi bakımından aynı kefeye koyuyorsunuz; böyle adaletsizlik olmaz! Önce, lüks malın ne olduğunu ayırt etmelisiniz. Hani, Anayasaya göre vergide adalet vardı?! Sizin, bu vergiyi getirmeniz, adaletsiz bir şekilde hareket ettiğinizi gösteriyor ve Anayasaya aykırı hareket ediyorsunuz.

Vatandaş, esnaf, sermayesini satarak vergi borcunu ödüyor, kâr etmediği için neticede iflas ediyor. Borcunu ödeyemeyen icra takibine alınıyor, icralık bir şey kalmadığı için de, mahkeme kapılarına ve oradan da hapishanelere düşüyor. Şimdi, Sayın Hükümete sesleniyorum: Daha ne kadar insanımız icra takibine girecek, mahkemelerde sürünecek ve hapishanelere girecektir?!

Değerli milletvekilleri, çiftçi, aldığı kredi borcunu ödeyemiyor, Ziraat Bankası, ikide bir borç ödeme süresini uzatıyor, bunu hepiniz biliyorsunuz; ama, netice itibariyle çiftçi ödeyemiyor, iflas ediyor. Hükümet, herkesten vergi alıyor; ama, rantiye kesimine gücü yetmiyor.

MELDA BAYER (Ankara) - Kim diyor onu?!

ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Basında yazılanlara göre konuşuyorum.

Bakınız, rantiye grubu, kazancının yüzde 95'ini faizden alıyor, faizden kazanıyor. Bu hükümet, 2002'de, en az 43 katrilyon lira faiz ödeyecektir; ama, bu faizden hiçbir vergi almıyor; çünkü, gücü yetmiyor. Gücü kime yetiyor; gücü vatandaşa yetiyor.

Değerli milletvekilleri, bakınız, ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği azaltmak için, tüm vergi oranlarında indirim yapacağınız yerde, maalesef, hükümet, hâlâ vergi getirmeye devam ediyor. 1 litre kurşunsuz benzinin fiyatı 1 500 000 liraya dayanmıştır. Bunun 1 000 000 lirası vergidir Değerli Bakanım. Motorinin litre fiyatının 600 000 lirası vergidir. Devlet, neredeyse, verginin çoğunu, emekçi kesimin sırtından dolaylı vergilerle almaktadır. Halbuki, bankalara ve rantiye gelirlerine ise vergi muafiyeti getirmektedir. Yine, onu da bu vergi kanunlarıyla daha önce getirdiniz. Vergileri artırmakla, ne yatırımcı yatırım yapabilir ne de ihracatta canlanma sağlanabilir.

Hükümet, vergi sistemini âdil bir şekilde düzenlemek ve aynı zamanda ekonominin düzeltilmesini sağlamak için, halkın bu perişanlıktan kurtarılması için, refaha kavuşması için, mutlaka, muhalefetin sözünü dinlemelidir, dediklerine kulak asmalıdır. Biz, Saadet Partisi olarak, halkın refaha kavuşması için, getireceğiniz her türlü kanuna destek vereceğimizi burada taahhüt ediyoruz. Bu hükümetin vatandaşa verdiği, getirdiği nedir biliyor musunuz; zulümdür, zamdır, yoksulluktur, vergidir ve baskıdır.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu hükümet döneminde 200 000'e yakın işyeri kapandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Bir dakikanızı rica edeceğim Sayın Başkan.

20 000 civarında şirket kapanmıştır, 2 000 000 işsiz vardır. Bunu ben demiyorum; bunu, Devlet İstatistik Enstitüsü söylüyor. İşyerleri, vergi borçlarını ödeyemedikleri için kapanmıştır. Bu hükümetin vatandaşa verdiği, getirdiği nedir; işte, bunlardır.

Bakınız, vatandaş, artık, çöplüklerden ekmek topluyor. Doğru mudur değil midir; doğrudur, hepimiz bunu biliyoruz. Vatandaş, çocuklarının bedenini, artık, satıyor, kendi bedenini satıyor. Bunu inkâr eden var mıdır? Yılda binlerce kişi boşanıyor ve intihar ediyor. Gelin, bunları engellemek için, halkın menfaatı için gece gündüz çalışalım ve halkın refaha kavuşması için, ekonomik bunalımı sona erdirmek için birlik beraberlik içerisinde hareket edelim.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 11 inci madde, teknik bir düzenleme maddesidir. Bilindiği üzere, her vergi kanununda, verginin üzerinden alındığı veya verginin hesaplanmasına esas teşkil eden tutarın ne şekilde hesaplanacağı yer almaktadır. Yapılan bu düzenleme de, bu temel unsurdan hareketle tasarıda yer almış ve Özel Tüketim Vergisinin matrahı belirlenmiştir; ancak, maddede yer alan düzenleme, vergiden vergi alınması sonucunu doğurmaktadır; yani, mükerrer vergi alınma olayıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Şöyle ki, bir mal üzerindeki Özel Tüketim Vergisi, aynı zamanda, Katma Değer Vergisinin hesaplanmasına dahil edilmekte; yani, hem Katma Değer Vergisi hem de Özel Tüketim Vergisi alınmaktadır. Bu, yanlış bir uygulamadır, verginin vergisi olmaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu vergiye karşı değiliz. Bu vergi doğru bir düzenlemedir; ancak, bu Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı, gecikmiş bir yasa tasarısıdır.

Bildiğimiz kadarıyla uzun süredir hazırlıkları yapılan; ancak, her nedense Parlamentoya getirilmeyen bu tasarı, ne yazık ki, dayatmalar sonucu gündeme getirilmiştir.

Avrupa Birliğiyle uyum, Avrupa Birliği süreci açısından, vergisel açıdan atılması gereken bir adımdır.

Değerli milletvekilleri, aslında, biraz evvel konuşmamın başında da arz ve ifade ettiğim gibi, ne yazık ki, bu vergi kanunlarındaki düzenlemeleri de, illâ bir dayatma sonucu, Avrupa Birliği müktesebatına uyum nedeniyle getirilmektedir. Oysa, bizim vergi teşkilatımız, bunu, daha önceden hazırlamalı ve daha önceden, bu, Meclise getirilmeliydi.

Aslında, biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu vergiyi, 1995 yılı başında da Meclise getirmiştik; ama, maalesef, o zaman geçirilememiş idi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Maliye Bakanımız, bu tasarının, yasalaşması halinde vatandaşlara ek bir yük getirmeyeceğini ifade etmiştir. Bu konuda, Sayın Bakanım, değişik medya organlarına verdiği cevaplarda da bunu dile getirmiştir. Ancak, değerli milletvekilleri, şimdi, bu tasarıya daha yakından baktığımızda, farklı bir tabloyla karşı karşıya kalmaktayız. Bu tasarı, bu şekliyle yasalaştığı takdirde, Bakanlar Kurulu, vatandaşa, âdeta, arzu ettiği kadar ilave yük getirebilecektir. O kadar ki, bu tasarı, sadece vergi oranlarında düzenlemeye değil, bazı malların da vergi kapsamına alınıp alınmaması veyahut da vergi kapsamından çıkarılması gibi bir uygulamaya da imkân vermektedir.

Değerli milletvekilleri, bu durum, Anayasamızın, vergi ödeviyle ilgili 73 üncü maddesine aykırıdır; çünkü, Anayasamızda yer alan düzenlemeyle "vergi ... kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu madde, icabında, Bakanlar Kurulu tarafından keyfî bir uygulamayla da imkân vermektedir ve biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu maddenin, bu şekilde düzenlenmesine karşıyız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özel tüketim vergisiyle, vergi uygulamalarındaki çeşitlilik büyük ölçüde kalkacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bu açıdan, tasarının makul olduğunu belirtmek isteriz; ancak, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin sorunu sistemde değildir; Türkiye'nin sorunu, vergi yönetiminden de kaynaklanmaktadır. Bugünkü vergi idaresi büyük sorunlarla karşı karşıyadır; vergi daireleri, âdeta, iş yapamaz hale gelmişlerdir. Vergi memurları, bugün, devlet bürokrasisi içerisinde, kamu kuruluşları içerisinde, maalesef, ne acıdır ki, en az maaş alan kesimdir; bu sorunları çözecek muhatap da bulamamıştır. Bu itibarla, bu Meclis kürsüsünden müteaddit defalar bu konulara değindiğim halde, maalesef, Maliye Bakanlığından, bu konuyla ilgili, vergi memurlarıyla ilgili, iyileştirici noktada bir uygulama gelmemiştir.

Bu yasanın hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gül.

Madde üzerinde, 1'i sayın hükümete, diğerleri de milletvekillerine ait olmak üzere 5 adet önerge vardır; sayın milletvekillerinden gelen 3 önergeyi ve hükümete ait 1 önergeyi okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "metreküp" ibaresinden sonra "standart metreküp" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "hesaplanacak özel tüketim vergisi hariç" ifadesinin "özel tüketim vergisi hariç tutulmak suretiyle" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "matrah" ifadesinden sonra gelmek üzere "bunların KDV dahil" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Okutacağım dördüncü önerge Hükümete aittir ve en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında belirtilen III sayılı listede 2402.90.00.00.00 (Diğerleri) GTİP numarasıyla tanımlanan satırın altında yer alan "(Tütün veya tütün yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar ve sigaralar)" açıklama ibaresinin "(Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar ve sigaralar)" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Sümer Oral

                                               İzmir

                                Maliye Bakanı

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için Yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.

BAŞKAN - Zaten Hükümetin önergesi; katılıyor?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Evet.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Diğer önergeler geri çekilmiştir.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Maddenin oylanmasından önce, toplantı yetersayısının aranılması istemi var. İstemde bulunan arkadaşların burada hazır bulunup bulunmadıklarını arayacağım:

Sayın Mahmut Göksu?..

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ali Sezal?..

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın İlyas Arslan?.. Burada.

Sayın Eyyüp Sanay?.. Burada.

Sayın Nevzat Yalçıntaş?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Mahfuz Güler?..

SAİT AÇBA (Afyon) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Musa Uzunkaya?..

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ramazan Toprak?..

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Şükrü Ünal?.. Burada.

Sayın Nurettin Aktaş?..

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Faruk Çelik?..

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Veysel Candan?.. Burada.

Sayın Zeki Çelik?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Ahmet Karavar?.. Burada.

Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın Ahmet Cemil Tunç?..

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Alaattin Sever Aydın?.. Burada.

Bu 20 arkadaşımız sisteme girmesin.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

5 dakikalık süre vereceğim.

Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen arkadaşımız olursa, belirlenen süre içerisinde yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, pusula verenleri yoklama fişiyle kontrol edelim. Çift yoklama olmasın; şüpheleniyorum çünkü.

BAŞKAN - Sayın Polat, meraklanmayın...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, o isimlere baksınlar; parmak izini mi basmışlar, bir de kâğıt göndermişler mi diye.

BAŞKAN - Efendim, buraya gelen isimler belli zaten. Her zaman aynı isimler geliyor; giremiyorlar sisteme. Biz, onu takip ediyoruz.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Öyle bir talebimiz var yani.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/988) (S. Sayısı: 870) (Devam)

BAŞKAN - 11 inci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...  Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Oran veya tutar

MADDE 12. - 1. Özel tüketim vergisi, bu Kanuna ekli listelerde yazılı malların karşılarında gösterilen tutar ve/veya oranlarda alınır.

2. Bakanlar Kurulu, topluca veya ayrı ayrı olmak üzere;

a) (I) sayılı listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarını, her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının yarısına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, bu sınırlar içinde mal cinsleri, özellikleri, kullanım yerleri veya ithalatın şekline göre farklı tutarlar tespit etmeye,

b) (III) sayılı listedeki mallar için belirlenen oranları; yarısına kadar indirmeye, tütün mamulleri için yarısına, diğer mallar için dört katına kadar artırmaya, bu oranlara isabet eden vergi tutarlarını dikkate alarak mal cinsleri, özellikleri, alkol derecesi itibarıyla maktu vergi tutarları belirlemeye, maktu vergi tutarları ile vergi oranlarını aynı mal için birlikte veya ayrı ayrı uygulatmaya, mal cinsleri veya özellikleri itibarıyla en çok satılan mamule isabet eden özel tüketim vergisi miktarının beş katına kadar asgari vergi tutarları belirlemeye, aynı cins veya özellikteki mallar için nispi ve/veya maktu tutarda hesaplanacak vergi toplamının asgari vergi tutarından az olmaması şartını koymaya,

c) (II) sayılı listedeki mallar için belirlenen oranları bir katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye; uygulanmakta olan oranları EURO normlarını sağlayan katalitik konvektör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda yarısına kadar indirmeye, kanunî oranına kadar çıkarmaya,

d) (IV) sayılı listedeki mallar için belirlenen oranları sıfıra kadar indirmeye,

e) Listelerde gümrük tarife pozisyonu veya tarife alt pozisyonu olarak yer alan malların her biri için belirlenmiş olan oran veya tutarların alt ve üst sınırları içinde kalmak suretiyle, bu pozisyonların altında yer alan mallar itibarıyla farklı vergi tutarları veya oranları belirlemeye,

Yetkilidir.

3. (I) sayılı listedeki mallar için belirlenen maktu vergi tutarları ile (III) sayılı listedeki mallar için maktu ve/veya asgarî vergi tutarları belirlenmesi halinde bu tutarlar, her ay bir önceki ayda uygulanan vergi tutarları esas alınmak suretiyle Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından aylık olarak ilan edilen toptan eşya fiyatları indeksinde bir önceki aya göre meydana gelen değişim oranında, bu değişimin ilanını izleyen günden itibaren değişir. Bakanlar Kurulu belirleyeceği mallar ve aylar itibarıyla bu değişimi uygulatmamaya, maktu vergi tutarlarını Avrupa para birimi veya yabancı para birimleri karşılığı Türk Lirası olarak uygulatmaya, uygulama dönemlerini gün veya ay olarak belirlemeye, vergileme ölçülerini değiştirmeye de yetkilidir.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, tasarının 12 nci maddesinde Özel Tüketim Vergisi oranları belirlenmektedir. Her ne kadar, Özel Tüketim Vergisi oranları, tasarıdaki ekli tablolarda yer almasına rağmen, Bakanlar Kuruluna geniş yetkiler verilmiştir. Şöyle ki: Bakanlar Kuruluna yüzde 400 gibi artırma  yetkisi tanınmaktadır. Biz, Bakanlar Kuruluna bu kadar yetki verilmesini uygun görmüyoruz değerli milletvekilleri; çünkü, mevcut hükümetin, ilave vergi koymakla veyahut da bazı vergileri cetvellere dahil etmekle -anladığım kadarıyla- Meclis denetiminden kaçırmak gibi bir düşüncesinin olduğu anlamı çıkmaktadır; çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı, eğer, gelecek yeni vergilerin Mecliste tartışılmasından korkuyor ise, bunu da Meclis denetiminden kaçırarak, Bakanlar Kurulunun inisiyatifi dahiline vermektedir. Biz, bu maddenin uygulanmasından endişe duymaktayız.

Değerli milletvekilleri, bugün, Türkiyemizde vergi denetim sistemi iflas etmiştir. Hakikaten, Türk vergi sisteminde, belge düzeninde, naylon fatura dediğimiz olay, geçmiş dönemlerde sadece ve sadece Güneydoğu Anadolu'dayken, bugün, Türkiye'nin her yerinde, naylon fatura dediğimiz, sahte fatura dediğimiz olay yaygın bir hale gelmiştir ve bu da, ülkemizin, özellikle Türk vergi sisteminin en büyük sıkıntısı olan vergi kayıp ve kaçağının artmasına neden olmuştur.

Değerli milletvekilleri, bunun ana nedenlerinin başında Türk vergi sistemindeki vergi yükünün ağır olması gelmektedir. Bugün, Dünya Bankası normlarına göre Türkiye'deki vergi yükü, diğer Avrupa Birliği ülkelerindeki vergi oranlarına göre, vergi yüklerine göre korkunç derecede ağırdır. Vatandaş, bu ağır vergi yükü altında inim inim inlemektedir; çünkü, Türk vergi sistemi öyle bir hal almıştır ki, Maliyenin denetim elemanları, Maliye Bakanlığı, belirli bir vergi mükellefi kesimi üzerine gitmekte, belirli grupları incelemekte; ama, maalesef ve maalesef, vergi kayıp ve kaçağını önlemek için gerekli önlemi alamamaktadır. Bu da, vergi idaresinin zafiyetini göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bugün uygulanmakta olan mevcut Katma Değer Vergisi oranları, gerçekten çok yüksektir, yüzde 40'lara baliğ olmaktadır. Düşünebiliyor musunuz ki, 100 liralık bir emtiadan, 40 liranın Katma Değer Vergisi olarak alınması durumunda, gerek alıcı açısından gerekse satıcı açısından büyük menfaatlar doğmakta ve bu da, vergi kaçırılmasını özendirmektedir.

Değerli milletvekilleri, öte yandan, Akaryakıt Tüketim Vergisinin Türk vergi idaresindeki gelir payları artmıştır. Oysa, normal ekonomilerde, üretime dayalı ekonomilerde, akaryakıt tüketim vergilerinin payları yüzde 5'ler civarındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayın Sayın Gül.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Bu, dünya normlarında da böyledir. Bu, Avrupa Birliği normlarında da yüzde 5'lerdedir; ama, ne acıdır ki, vergi toplayamayan devlet ne yapmıştır değerli milletvekilleri; Akaryakıt Tüketim Vergisine ölçüsüzce, insafsızca zamlar yaparak, Türk vergi idaresindeki gelir payını yüzde 5'lerden yüzde 30'lara çıkarmıştır. Bu da, haksız bir vergidir ve vergi idaresinin ne kadar başarısız olduğunu göstermektedir.

Teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Biz teşekkür ediyoruz.

Saadet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Bu tasarının gerekçesinde "tüketim vergileri, tüm mal ve hizmetler üzerinden alınan Katma Değer Vergisi ve benzeri genel tüketim vergileri ve sadece belirli bazı malları konu edinen özel tüketim vergileri olmak üzere ikili yapı göstermektedir" deniliyor. Bu vergilerin; yani, dolaylı vergilerin hem gelir toplama hem de tüketicilerin harcama kalıplarını etkileme açısından önem kazandığı belirtiliyor. "Mevcut yapı basitleştirilmeye çalışılmış. 16 adet vergi, harç, fon, pay yürürlükten kaldırılmış, ilave bir vergi yükü doğurmayacak oranlar tespit edilmesine özen gösterilmiştir" denilmekle, bir kere daha, gerekçede yeni vergiler konulduğu kabul edilmektedir. "Özen gösterilmiştir" denileceğine, kesin ifade kullanılarak "yeni vergi yükü doğurmayacak oranlar tespit edilmiştir" denilmesi gerekiyordu. Yani, bir kere, (I), (II), (III) ve (IV) sayılı ekli listelerde yayımlanan, gazyağı, benzin, motorin ve doğalgazdan, otobüs ve minibüse; alkolden tütüne; saç spreyinden parfüme; cam seramiğinden sofra ve mutfak eşyasına; buzdolabından çamaşır makinesine, tıraş makinesine, gazeteye dergiye kadar bir dizi mala yeni vergi yükleri getirilmektedir.

Ayrıca, görüştüğümüz bu maddede "bu vergileri en yüksek vergi tutarının yarısına kadar, bazı ürünlerde bir katı, bazı ürünlerde dört katı, bazı ürünlerde beş katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir" denilmektedir.

Nereden bakarsanız bakın, ne kadar saklamaya çalışırsanız çalışın, bu düzenleme yeni, hem de çok ağır vergi yüklerini kapsamaktadır ve yeni vergi yükleri getirmektedir. Bu yol, yol değildir, bunu defalarca söyledik; bu yoldan vazgeçmeniz gerekmektedir. Toplumun bütün kesimleri perişan; işçi, köylü, memur, esnaf, sanayici hem de en büyük sanayici feryat ediyor. Devlet-millet kaynaşmasına, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu dönemde, sizler, vidayı bir kere daha sıkıyorsunuz. Bir vida bu kadar sıkılmaz; eğer sıkarsanız, bunu sıkmaya devam ederseniz, ya yalama olur ya da etrafındaki dokular parçalanır.

İnsanlar perişan, yeni yatırımlar yapamıyorlar. "Bugünü kazasız belasız atlatayım da, yarın ne olursa olsun" noktasına gelmiş insanlar.

Temel vergi olan Gelir Vergisi oranı reel olarak yüzde 27,8 gerilemiştir. Yani, işyerleri ve fabrikalar kapanmakta, sizler vergi toplayamamaktasınız. Ocak-Nisan 2001 döneminde, dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki oranı yüzde 59 iken, 2002'nin aynı döneminde yüzde 69'a ulaşmıştır; yani, dolaylı vergilerde yüzde 10'luk bir artış söz konusudur. Bu artışı gördünüz, şurada yüzde 10'luk bir artış var dediniz; hemen, dolaylı vergileri artırmak üzere bir teşebbüsünüz var; bu yol da yanlıştır. Bu şekilde, piyasada tekrar durgunluk yaratacaksınız ve halkı tekrar cendereye sokacaksınız.

En büyük hedefiniz faizdışı fazlaydı. Bütçe harcamalarındaki artış yüzde 132,2'ye ulaşmış, gelirlerdeki artış ise yüzde 35,3'te kalmıştır. Böylece, ilk dört ayda bütçe açığı 15,2 katrilyon olmuştur; halbuki, 2001 yılının aynı döneminde bütçe açığı 332 trilyon idi.

Sayın Bakan biraz evvel burada -gerçi, şimdi bizleri dinlemiyorlar; ama, biz, tekrar konuşa konuşa dinlettireceğiz- dediler ki: "Bu dört aylık bütçe açığına fazla takmayın, bu yıl sonuna kadar düzelir." Şimdi, ben beklerdim ki "bu bütçe açığına fazla takmayın" diyen Bakanımızın, bize "bakın, biz bundan sonra faizle borç alarak değil, kendi imkânlarımızı, öz imkânlarımızı kullanarak bu bütçe açığını kapatacağız" demesi lazımdı. Burada öneri söylüyoruz; ama, Bakan yine konuşmaya devam ediyor. Ben ısrarla söyleyeceğim. İsterseniz susayım, konuşmayayım Bakan bizi dinleyene kadar.

Bakın, bu millete özel vergi getiriyorsunuz, biz buna karşıyız, muhalefet ediyoruz. Bakan hâlâ dinleme lütfunda bulunmuyor. Tekrar ediyorum, dinlemiyorsunuz...

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Efendim?..

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Bakın "ilk dört aylık bütçe açığına takmayın" dediniz. Siz, buraya gelip de "biz, bundan sonra kendi imkânlarımızla bu kaynaklarımızı artıracağız, borç almayacağız, şuradan şu gelirleri getireceğiz" derseniz biz buna takmayız; ama, siz yine vergi koyuyorsunuz, yine zam getiriyorsunuz; ondan sonra bu önerileri de dinlemiyorsunuz.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Bir üye gelip konuşuyor, ne yapacaksınız?..

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Halka geldiği zaman da...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Siz Genel Kurula hitap edin, bunu alışkanlık haline getirmeyin,.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Hayır, hayır... Bakanım ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - İnegöl'de dolu afeti oldu, 10 trilyon zarar var tarımda, bunu Ziraat Bankasından sübvanse edin.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sizin de bize saygınızın olması lazım.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Konu dışında konuşuyorsunuz.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Biz, sizi saygıyla dinliyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın Dedelek, lütfen...

Sayın Sünnetçioğlu, buyurun.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Dinleyeceksiniz... Hem halkın boğazını sıkacaksınız hem de burada dinlemeyeceksiniz; öyle şey yok. Dinleyeceksiniz burada. Biz halkın sesiyiz burada, halkın...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Biz neyiz?..

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Biz de halkın sesiyiz burada.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Dinleyeceksiniz...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Biz, Genel Kurul olarak sizi dinliyoruz.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Halkın sesiyiz, dinleyeceksiniz, dinlemesini de bileceksiniz. Bakan cevap verdiği için söylüyorum ben onu Bakana.

BAŞKAN - Efendim, elbette ki sayın bakanlar dinleyecekler tabiî.

Buyurun, ilave 1 dakikayı da verdim efendim.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Şimdi, halka geldiği zaman sübvanse yok; ama, bir yıl içerisinde ödenen içborç faizlerinin yüzde 1'ini bile oluşturmayan sübvansiyonları devamlı siz gündeme getiriyorsunuz. Bu hassasiyeti, lütfen, aldığınız faizlere de gösterin diyorum. Vergi koyuyorsunuz, bu vergileri bütçe açıklarında kullanıyorsunuz, bu millet artık size güvenmiyor.

Daha önce, deprem vergisi olarak bilinen geçici vergileri de kalıcı hale getirdiniz. Bu halk güvenmiyor ve şimdi -arkadaşlarımın devamlı söylediği, bizim de ısrarla söylediğimiz- bu yasayla da "Avrupa direktifleri doğrultusunda" diyorsunuz. Biz, bunu, emir olarak algılıyoruz ve bundan sonra hiçbir iktidar temsilcisinin çıkıp da, Avrupa Birliğinden, IMF'den telkinlerle biz bu ülkeyi idare etmiyoruz demeye hakkı yoktur.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, ben sataşmalara cevap verdim. 1 dakika ek süreyi vermediniz.

BAŞKAN - Verdim efendim. Mikrofon kesildiği zaman cevaplaştınız efendim.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Bundan sonra, IMF direktiflerine karşıyız demeyin; buna hakkınız yok.

Hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sünnetçioğlu.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal konuşacak.

BAŞKAN - Evet, buyurun Sayın Ünal.

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarının bu maddesiyle, birkısım mallardan alınacak vergilerin oranlarını artırma ve eksiltme yönünde Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir; ancak, bu hükümetin vergilerde eksiltmeye gideceğine inanmak hiçbir zaman mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer dikkat çekici husus da, bu maddenin gerekçesinde "bu maddede verilen yetkilerle vergileme ölçüleri, vergileme oran ve tutarları, vergileme esasları yönünden Avrupa Birliği mevzuatına ve bu mevzuatta muhtemel değişikliklere kolayca uyum sağlanmasına, ayrıca Avrupa Birliğiyle katılım müzakerelerinde ayrıcalık talep edilmesi muhtemel alanlarda düzenleme yapılmasına da imkân sağlanmaktadır" denilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, vergi kanunlarımızı AB mevzuatına ve standartlarına uydurmaya gayret ediyorsunuz. Peki, vergi mükelleflerimizi, işçi, esnaf, çiftçi, tüccar ve sanayicimizi de Avrupalı meslektaşlarının ekonomik seviyesine çıkarmak için ne yapıyorsunuz? Dolaylı vergilerle bunalttığınız halkımızı rahatlatmak için bir çabanız, bir gayretiniz var mı? Elbette, hiçbir şey yapmıyorsunuz; esnafı, çiftçiyi, memuru, tüccarı, sanayiciyi, işçiyi canından bezdirdiniz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçenlerde, seçim bölgem Osmaniye'de, küçük sanayi sitesini ziyaret ettim. Dükkânların bir kısmı kapalı. Kepenklerin üzerinde "kiralık" veya "satılık" yazıyor. Esnafın çoğu Maliyeyle, Bağ-Kur'la ve SSK'yla icralık, mahkemede. Esnaf, geçimini sağlayamamaktan, yanında çalıştırdığı çırağının haftalığını ödeyememekten şikâyet ediyor. Geliri her gün biraz daha azalırken, giderleri, yaptığınız keyfî zamlarla, saldığınız vergilerle durmadan artmaktadır. Kısaca, ülkenin de, milletin de bu hükümete tahammülü kalmamıştır. İktidar partileri bu şartlarda nasıl halkın huzuruna çıkacaklar; doğrusu merak ediyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir)- Çıkarlar, çıkarlar; sen merak etme.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- DSP'li arkadaşlara, bilhassa "çıkacaklar" diyen arkadaşıma söylüyorum; samimî ifadem, gönülden ifadem şudur: Hiçbirinizin halkın huzuruna çıkacak yüzü yok. (DSP sıralarından gürültüler)

MELDA BAYER (Ankara)- Her hafta çıkıyoruz.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Gerçekten yok... Samimî söylüyorum, yok.

SALİH DAYIOĞLU (İzmir)- Gel çıkalım seninle; beraber gidelim.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Beraber çıkalım... Hep beraber gidelim; ama; yok. Neden yok; çünkü, hiçbirinizin halkla ilgi ve alakası yok. Kusura bakmayın; bürokrasiden gelmişsiniz, havada bulup, tavada yemişsiniz...

MELDA BAYER (Ankara)- Olur mu; biz halk çocuğuyuz.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Esnaf can çekişiyor, bundan haberiniz yok.

SALİH DAYIOĞLU (İzmir)- Sen halkı tanıyor musun?

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Çok iyi tanıyorum. Esnafın içinden geldim, tüccarın içinden geldim.

SALİH DAYIOĞLU (İzmir)- Halkı tanıyorsan, gel beraber gidelim.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Onların bugün ne sıkıntılar çektiğini çok iyi biliyorum ve görüyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir)- Biz de biliyoruz.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Maalesef, DSP'nin konuşmaya da hakkı yok.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, lütfen...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Bu halkı bitirdiniz, perişan ettiniz ve şu anda da bana laf atıyorsunuz.

SALİH DAYIOĞLU (İzmir)- Kim atıyor?.. Lafı, durduğun yerde sen attın, şimdi karşılığını alıyorsun.

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar... Lütfen...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Hayır, buradaki arkadaşlarımız attı.

BAŞKAN- Sayın Ünal, siz, Genel Kurula hitap edin efendim.

SALİH DAYIOĞLU (İzmir) - Halk kim, siz kimsiniz?..

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Bu üç partiden, bu üç partinin elinden, bu iktidarın elinden halkımız daha çok çekmesin inşallah. Bu yüce halka, bu güzel millete sabırlar diliyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ünal.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Söylediklerine sen inandın mı?!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - Her şeyimle, bütün kalbimle inanıyorum.

BAŞKAN - Lütfen efendim...

Madde üzerinde verilmiş 4 önerge vardır; ilk 3'ünü geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre de işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendindeki "beş katına" ibaresinin "yedi katına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendindeki "bir katına" ibaresinin "iki katına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Şimdi okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinin sonuna "tekrar kanunî oranlarına kadar yükseltmeye" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Önergelerimi geri çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, efendim.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Müteselsil sorumluluk ve ceza uygulaması

MADDE 13. - 1. Gerçek veya tüzel kişiler tarafından ithal edilen ham petrolün Türkiye'deki rafinerilere fason olarak rafine ettirilmesi sonucu elde edilen (I) sayılı listedeki malların tesliminde doğacak özel tüketim vergisinin ödenmesinden, ham petrol ithalini gerçekleştirenlerle birlikte, ilgili rafineri şirketi müteselsilen sorumludur.

2. (I) sayılı listedeki malları teslim alanların, bu malları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak kullanmak veya üçüncü kişilere satmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet vermeleri halinde, ziyaa uğratılan vergi bunlar adına tarh olunur ve tarhiyata 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası uygulanır.

3. (II) sayılı listedeki malların ilk iktisabı, teslimi veya ithaline ilişkin işlemleri gerçekleştirenler, bu işlemlerden önce özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorundadırlar. Bu mecburiyete uymamak suretiyle gerekli verginin ödenmesinden önce işlem yapan gümrük memurları, kayıt ve tescile yetkili memurlar, motorlu araç ticareti yapanlar, bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler ile icra memurları, ziyaa uğratılan vergi, vergi cezası ve gecikme faizinden mükellefle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Ancak bunlar, ödemek zorunda kaldıkları vergi, ceza ve faizler için mükellefe rücu hakkına sahiptirler.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Eyyüp Sanay. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Sanay.

AK PARTİ GRUBU ADINA EYYÜP SANAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 870 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesi hakkında, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insanlık tarihine baktığımız zaman, devletler, oluşmaya başladıkları andan itibaren, vatandaşlarından veya tebaasından vergi alagelmiştir; günümüzde de bu sistem devam etmektedir. Ancak, bu vergiler, tarih içerisinde, baktığımız zaman, bazen doğrudan doğruya malın kendisinden alınmış, yani, sermayeden alınmış, bazen gelirden alınmış, nihayet, 20 nci Yüzyıldaki vergi sisteminde daha ziyade, varlıktan değil, gelirden değil; tüketimden, boğazdan alınmaya başlanmış. Sanıyorum, çok iyi bir sistem geliştirilmiş; özellikle, güç sahibi olan insanlar, vergi mükellefi olmalarına rağmen, devletin her türlü imkânından asıl yararlananlar kendileri olmalarına rağmen, devletin yükünü de malı tüketen insanların üzerine yıkıvermişler. Ancak, bunu yıkan devletler, yıkmış; ama, sosyal hukuk devleti anlayışına göre de, Batı'da ve gelişmiş ülkelerde vatandaşın tüketim vergisi ödeyebilecek bir seviyeye ulaşması temin edilmiş. Ülkemizde de bunun temin edilmesi gerekirken, bu temin edilmeden, yine, tüketimden vergi alınır hale gelinmiş.

Önce, bu, KDV'ydi; şimdi, özel tüketim maddelerinden alınan vergi diye "ÖTV" adı altında getiriliyor ve özellikle Avrupa Birliği ülkeleri yasalarına gayet de uyum sağlanıyor. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşları işsiz dahi kalsalar, otomobiline benzin doldurduğunda, bunun vergisini verebilecek, otomobiline binebilecek bir hayat standardına sahiptirler. İşsizlerimizin oranının yüzde 20'lere yaklaştığı, 5 kişiden 1'inin işsiz olduğu bu ülkede, Özel Tüketim Vergisi adı altında, 160 000 000 lira asgarî ücretle çalışan bir kişiden -birtakım maddeleri tükettiğinde- veya 500 000 000 lira -ortalama- maaş alan memurlardan, arabalarına koydukları benzinden vergi alacağız; öbür yandan, trilyonlar kazanan insanlardan ise, aynı derecede, aynı oranda vergi alacağız... Bu, devlet adaletine sığmaz, sosyal hukuk devleti anlayışına sığmaz.

Eğer, genel vergi içerisindeki tutarlarına bakacak olursak -hatırımda kaldığı kadarıyla- 2000 yılında, genel vergi toplamı içerisinde, KDV yoluyla toplanan vergi oranı yüzde 30 civarındadır. Bu, 1984 yılından beri -1984 yılında yüzde 20 civarında- sürekli artmaktadır ve 2001 yılında, sanıyorum, bu yüzde 31'e ulaşmıştır. Şimdi, ÖTV'yle tekrar böyle bir durum getiriyoruz.

Ayrıca, diğer yandan baktığınız zaman, devletin yaşaması için vergi şart, çok güzel ama, önce insanın yaşaması lazım, devletin de insanı yaşatması lazım. Bu toplanan vergilerin tekrar halka geri dönmesi gerekir. Halbuki, toplanan vergiler halka dönmüyor, borçlara ödeniyor. Elimde, yazılı soru önergeme Sayın Derviş'in verdiği cevap var. Burada, 18 Ocak 2002 tarihinde stand-by düzenlemesiyle gelen 9,1 milyar ABD Dolarından 3,7 milyar ABD Dolarının 7 Şubat 2002'de ve 3,5 milyar dolarının da 8 Şubat 2002'de Merkez Bankasının çıkardığı içborçların faizine ödendiği, 1,9 milyar doların da konsolide bütçeye gittiği belirtiliyor; konsolide bütçede de nereye gittiğini bilmiyoruz. Oysa, bunun yatırıma dönmesi lazım. Toplanan vergilerin yatırıma dönmesi lazım ki, Avrupa Birliği standartlarına ulaşabilelim. Sadece vergi almada, vergi koymada Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak önemli değil. İnsanımızın düşünce özgürlüğünü, yaşama özgürlüğünü, can güvenliğini ve ekonomik yaşama standardını Avrupa Birliği ülkelerinin seviyesine çıkaracak kanunların getirilmesi lazım, asıl bunların gelmesi lazım. Özellikle bizim milletimiz, bunu temin ettiğiniz zaman, siz vergi koymadan, gelir, devletine sahip olur ve bütün paraları akıtır oraya. Nitekim, yapılan pek çok yol...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EYYÜP SANAY (Devamla) - Tarihte de görüyoruz, günümüzde de pek çok yardımsever insan okullar yapıyor, sağlık yurtları, sağlık ocakları açıyor, yaşlılar evi açıyor; dolayısıyla, bu insanlar zorlanmadığı halde açıyor. Eğer, biz bu insanlara bu standardı verirsek, bu insanlar, kendiliğinden, gelirler, bu devlete vergisini öderler. Biz, tabiî, bunu alamayınca, sadece diyoruz ki, bu vergileri biz tüketenden alalım. Nitekim, Maliye uzmanlarının yaptığı vergi kaçağı incelemesinde, 1999 yılına göre 2001 yılında vergi kaçağı 5 misli artmıştır. Demek ki, bizim çıkardığımız kanunlarla biz vergi toplayamıyoruz; oturup, önce bunu düşünmemiz lazım. Nasıl vergi toplanabilir, önce, üretim nasıl artırılabilir, insan nasıl zengin edilebilir, Türk vatandaşı nasıl zengin olabilir, buna kafa yormamız lazım; daha sonra, vergisi kolaydır, önce zenginliği yakalamamız lazım. Bununla ilgili vergiler çıkaralım, bununla ilgili kanunlar çıkaralım, zenginliği yakalamanın yolunu bulalım.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Sanay.

Saadet Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Değerli arkadaşlar, buradaki değerlendirmelerde amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Bu bakımdan, sizlerle paylaşmayı arzu ettiğimiz görüşlerimiz, tamamen, bu ülke insanına katkıda bulunma amacına dönüktür.

Değerli arkadaşlarım, buradaki madde, Özel Tüketim Vergisiyle ilgili sorumlulukları ve cezaî müeyyideleri içerisine alıyor; ithal edilen ham petrolün, rafineri çıkışından itibaren, birtakım yükümlülüklerini yerine getirmeyen satıcı veya tüketicilerle ilgili, eğer, sorumluluk yerine gelmemişse, cezaî müeyyideler içeriyor. Ayrıca, bakanlığın hazırladığı bir metne göre de, solvent türevlerinin akaryakıt ürünlerine karıştırılması önlenecek gibi bir iddiayla bu madde kanun metnine konuluyor.

Değerli arkadaşlarım, tek başına cezaî müeyyideler koyarak birtakım zararları önlemek mümkün değil; öncelikle, sizin, insanların bu tür yanlışları yapmasını önleyecek olumlu tedbirleri almanız lazım. Bu yapılmıyor, iş tersinden ele alınıyor.

Bakınız, bu maddeyle Özel Tüketim Vergisinde birtakım miktarlar getiriyorsunuz. Bu maddede yer alan birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: Burada, kurşunsuz normal benzinin -belli özellikleri var- vergi tutarı 739 000 lira; Özel Tüketim Vergisi olarak buraya koyuyorsunuz. Yine, bazı ürünlerde -litre başına söylüyorum bunu- 767 000 lira vergi getiriyorsunuz. Buna, bir de yüzde 18 KDV eklediğiniz zaman, şu andaki benzin fiyatı, mazot fiyatı karşımıza çıkıyor. Neticeye baktığınız zaman, diyelim ki, 1 000 000 lirayı aşmış olan mazotta, 1 500 000 liraya yaklaşmış olan benzinde, neredeyse, esas maliyeti dörtte 1'i; ama, dörtte 3'e yakını vergi. Böyle bir vergilendirme dünya üzerinde görülmüş değil arkadaşlar. Lütfen... Bir de, bunu belli oranda artırma yetkisi alıyorsunuz, yarıya kadar... Tasarı metninden okuyorum, daha önce aldınız bu yetkiyi. Yine (II) sayılı listeye baktığımız zaman, birtakım araçlarda yüzde 40'a kadar olan vergi miktarını yüzde 50'ye çıkarıyorsunuz; bir de bunu 1 misli artırma yetkisi aldınız.

Şimdi, vergileri artırarak toplanan vergi miktarını artırmak dünya üzerinde uygulanan bir yöntem değil. Dünya üzerinde uygulanan yöntem şu Sayın Bakan: Eğer, siz, insanımızın vergi ödeyebilir hale gelmesini istiyorsanız, vergi oranlarını düşüreceksiniz, düşürün ki, insanlar ödeyebilsin.

Eğer, kullanılan mazot miktarını, kamyoncunun mazot kullanımını, otobüsçünün mazot kullanımını artırmak istiyorsanız, insanların daha çok yolculuk yapmasını ve özel araç kullanmayı teşvik etmek istiyorsanız, vergiyi azaltacaksınız. İnanın, azalttığınız vergiyle, topladığınız vergi azalmayacak. İnsanlar, arabasını daha rahat kullanacak, daha rahat seyahat edecek, yüklerini daha rahat taşıyacak ve inanın, o zaman, topladığınız vergi artacak.

Bu yöntem yanlıştır; yani, şu anda, siz, getirdiğiniz bu vergi yasasıyla -ki, yeni bir vergi yasasıdır bu- yanlış yapıyorsunuz. Kesinlikle ifade ediyorum, yapılan bu iş yanlıştır. Siz, lütfen, bizim buradaki eleştirilerimizi dikkate alın ve vergiyi artırmak yerine, azaltın; göreceksiniz, topladığınız vergi artacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada ifade etmek istediğim husus şudur: Vergileri niye topluyorsunuz veya niye vergi kanunları yapıyorsunuz; insanlarımıza daha iyi hizmet edebilelim diye. Amaç budur, hizmet için toplanıyor; ama, bugünkü bütçenize ve uygulamanıza baktığımız zaman, gördüğümüz tablo şudur: İnsanımızdan ve şu kanunla, araçlardan, kullanılan mazottan, benzinden ve tüm ürünlerden toplayacağınız vergi, maalesef, insanımıza hizmet olarak dönmeyecek, sadece ve sadece, faizciye götüreceksiniz, vereceksiniz bu paraları. Yazık değil mi allahaşkına!

Lütfen, insanımıza hizmet olarak döndüreceğiniz şekilde, insanlarımızı zorlamayacak şekilde bir vergi sistemi uygulayın ve bu vergileri azaltın. Aksi halde, topladığınız vergi artmayacak, bilakis, azalacak.

Saygılar sunuyorum. (SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Alçelik.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 870 sıra sayılı yasa tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bu 13 üncü madde teknik bir düzenleme maddesidir. 13 üncü madde (I), (II), (III), (IV) sayılı listedeki malların özel tüketim vergilerinin güven altına alınması amacıyla düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, sizlerle, Yüce Heyetinizle bazı konuları paylaşmak istiyorum. Bugün, Türk malî sistemi içerisinde, maalesef, vergi gelirlerinin payı, özellikle, üretimden alınan vergi gelirlerinin payı düşmüştür.

Geçenlerde, seçim bölgem olan Isparta İlinde, en yüksek vergi ödeyen mükelleflerin ilk beş sırasında "İsmi açıklanmıyor" diye ibareler gördüm. Merak ettim, acaba nedir bu diye; maalesef, ne hazindir ki, bu vergi mükellefleri, faiz gelirlerinden dolayı vergi listelerinin ilk sıralarını işgal etmişler ve işin esası da bu.

Değerli arkadaşlarım, bu nedir; bu şunu göstermektedir: Türk ekonomisinin içler açısı durumunu; yani, üretimden vergi alınmıyor, artık, vergi, faizden alınır bir duruma gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, sizlere arz etmek istediklerim: Bu hükümetin yetkilileri diyor ki: "Ekonomide kıpırdanmalar var, ekonomi iyi yolda." Şimdi, bu ifadeler bile, bu hükümet üyelerinin halktan ne kadar kopuk olduğunu göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, buradan soruyorum: Şayet, ekonomi, sizin dediğiniz gibi ise, işsiz sayısı, nasıl oluyor da 2 500 000'e çıkıyor?! Şayet, ekonomi bu kadar iyi ise, nasıl oluyor da, vergi gelirlerinde reel bazda düşüş var? Değerli milletvekilleri, ekonomi bu kadar iyi ise, niçin, cesaret edip de şu halkın arasına bir karışmıyorsunuz?! Yoksa, halktan mı korkuyorsunuz?!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hükümet, kayıtdışı ekonomiyi bütün icraatlarıyla beslemektedir. Sigorta primlerinin yüksekliği, kayıtdışı ekonomiyi özendirmiştir. Dolaylı vergilere gelen zamlar, vergide adalet kavramını yok etmiştir. Devletin pazarladığı, ürettiği mallara yapılan zamlar ise, âdeta, bir başka vergi kaynağı haline gelmiştir. Maliyet ve kârlılık kavramlarının dışına çıkılarak, devlet, gelir elde etmek için bütün yükünü fakir ve fukaranın omzuna yıkmıştır. Şimdi, insafla sormak gerekiyor: Hangi medenî devlette böyle bir vergi anlayışı vardır?

Bazen kızıyoruz, bizi niçin Avrupa Birliğine almıyorlar diye. Böyle bir vergi sistemiyle, böyle bir vergi yönetimi anlayışıyla bizi Avrupa Birliğine niçin alsınlar değerli milletvekilleri. Acaba Maliye Bakanlığı bu hususta üzerine düşeni yapmış mıdır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye, bu iktidar döneminde, cumhuriyet tarihinin en ağır gerilemelerine sebep olmuştur. Bakınız değerli milletvekilleri, kişi başına düşen millî gelirimiz, 3 200 dolardan 2 000 dolara düşmüştür. Gayri safî millî hâsılamız, 201 milyar dolardan 148 milyar dolara düşmüştür. Peki, bu gerileyen ekonomide bu hükümet ne yaptı; bu hükümet, tüm ekonomik olaylara seyirci kaldı; yönetim, dışarıdan yasa tasarılarıyla, dışarıdan alınan talimatlarla, dışarıdan alınan uygulamalarla hareket etti. Peki, o zaman, sizler, niçin yönetim koltuklarında oturuyorsunuz?!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hakikaten, bugün Clinton'ın danışmanının o lafı bile bizim ülkemizin onurunu kırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Gül, 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

RAMAZAN GÜL (Devamla)- Bitiriyorum efendim.

Bu hükümet, artık, son dönemlerini yaşamaktadır. Seçim hazırlıkları başlamıştır. Hükümet, kendi içinde varmış gibi görünen uyumunu kaybetmiştir.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Allah, Allah!..

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Hükümeti oluşturan partiler, artık, iç hesaplaşmalara başlamıştır. Seçim hazırlıklarına start verilmiştir. Bu arada, bu hükümet yeni tasarıyla gündeme gelmiştir.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, sistemi rahatlatacak her türlü ciddî ve tutarlı tasarıya olumlu yaklaşır ve olumlu bakarız; çünkü, bizim için Türkiye'nin çıkarları her şeyin üstündedir. Bu tasarı yasalaştığında, uygulamasında ne denli başarılı olduğunu zaman gösterecektir.

Tasarının hayırlı ve uğurlu olmasını diler, siz değerli milletvekillerime saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar; DSP ve MHP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Gül.

Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, bunlardan 3'ünü işleme alabileceğim. Önce geliş sırasına göre okutup, sonra, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının sonuna "Bu hüküm (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların fason olarak imal ettirilmesinde de uygulanır" ibaresinin eklenmesinin arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasına aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

"Bu hüküm (III) ve (IV) sayılı listedeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt tescile tabi olmayanları fason olarak imal edenler hakkında da uygulanır."

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 870 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin  3 üncü fıkrasında yer alan "kayıt ve tescile yetkili memurlar" ibaresinin fıkra hükmünden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                  Şadan Şimşek

                                              Edirne

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkanım, önergeleri geri çekiyorum.

BAŞKAN - Çekiyorsunuz...

ASLAN POLAT (Erzurum) - O kadar zahmet ettin, yazdın; birini savun da dinleyelim! Sen savunmayacaksan, bırak ben savunayım yahu! Ayıp!..

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Maddenin oylanmasından önce, bir yoklama isteği vardır.

Şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşları arayacağım.

Sayın Hüseyin Çelik?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Özkan Öksüz?.. Burada.

Sayın Osman Pepe?..

RIZA ULUCAK (Ankara) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın İsmail Özgün?.. Burada.

Sayın Şükrü Ünal?.. Burada.

Sayın Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.

Sayın İsmail Alptekin?.. Burada.

Sayın Eyüp Fatsa?.. Burada.

Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Mehmet Özyol?.. Burada.

Sayın Ali Sezal?.. Burada.

Sayın Osman Aslan?.. Burada.

Sayın Sabahattin Yıldız?.. Burada.

Sayın Sacit Günbey?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Her zaman hazır tabiî.

Sayın Mustafa Geçer?.. Burada.

Sayın Mehmet Batuk?.. Burada.

Sayın Turhan Alçelik?.. Burada.

Sayınn Ahmet Demircan?.. Burada.

Sayın Hüseyin Karagöz?.. Burada.

Bu arada, yoklama sırasında sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını ve pusula gönderen arkadaşlarımızın da Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.

19.30'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati:18.52


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 19.40

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN (Bursa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - 13 üncü maddenin oylanması sırasında, toplantı yetersayısı istenilmişti. Şimdi, toplantı yetersayısının bulunup bulunmadığına dair elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama pusulası gönderen sayın milletvekilleri, lütfen, Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar efendim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır.

Bu durumda, iki kez üst üste yaptığımız yoklamalarda sonuç alınamadığına göre, alınan karar uyarınca, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 6 Haziran 2002 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.47

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.