DÖNEM : 21 CİLT : 91 YASAMA
YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 86 ncı
Birleşim 11 . 4 . 2002 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, DSİ, MTA, TMO, TCK ve Köy
Hizmetleri gibi kurumların bölge müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek
sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması 2.- Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, köye dönüş ve göç
sorunu ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması 3.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Türk Polis Teşkilâtının
Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, Emniyet Teşkilâtının sorunları ile alınması
gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1.- Madrid'te yapılacak Avrupa Birliği Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa
Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım Komisyonları Başkanları
Konferansına, Eskişehir Milletvekili Mahmut Erdir'in katılacağına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1036) 2.- Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma
Trajkovska'nın, Ohri'de
gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci Yüzyılda Kadın
Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ı davetine icabet edilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1037) 3.- Habitat Global Parlamenterleri Asya Bölge Konseyi Genel Sekreteri
Carmen R. Arceno'nun, Filipinler'in başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci
Asya Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu
Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı
Sedat Çevik'i davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1038) 4.- TBMM'den bir Parlamento heyetinin, Birleşmiş Milletler İnsan
Yerleşimleri Programı Direktörü Anna K. Tibaijnka'nın davetine icabetle Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri
Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna
katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1039) 5.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Bozkurt'un, KİT Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/476) C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve 21 arkadaşının, gençliğin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) V.- ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının
belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat 14.00'te toplanmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2002 Salı günü, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme açılmasına; görüşmelerde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı ve siyasî parti grupları başkanlarına 10'ar dakika
süreyle söz verilmesine; 23 Nisan 2002 Salı günü Genel Kurulun yapacağı
toplantıda başkaca konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi VI.- SEÇİM A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1.-KİT Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri
Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/744) (S.
Sayısı : 786) 3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı : 557) 4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)
5.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç
Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666) 6.- Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675) 7.- Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676) 8.- Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685) 9.- Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma, İçişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/847) (S. Sayısı: 835) 10.- Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporları (1/951) (S. Sayısı: 841) VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, sigorta primi artışlarına ve
SSK'dan haksız maaş alanlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6210) 2.- Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün, SSK primleri artışına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6214) 3.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray İlinde kurulacak
şeker fabrikası ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6269) 4.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6281) 5.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, işsizlik sigortasından
yararlananlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan'ın cevabı (7/6343) 6.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Kayseri Şeker Fabrikasına
fueloil alımıyla ilgili iddiaya ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı
(7/6507) 7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yeraltı kaynaklarımıza ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6588) 8.-İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun, kurum ve kuruluşlara verilen
araçlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (7/6643) 9.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep Organize Sanayi
Bölgesindeki firmalardan TEDAŞ'ın ilave banka teminat mektubu talebine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6777) 10.- Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, MTA Genel Müdürlüğünün bazı
bölge müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip
Safder Gaydalı'nın cevabı (7/6789) 11.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Kangal Termik Santral IV.
Ünite projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki
Çakan'ın cevabı (7/6845) I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak iki oturum yaptı. Elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı
yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 11 Nisan 2002 Perşembe günü, alınan
karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 14.39'da son verildi.
No. :120 II. - GELEN
KÂĞITLAR 11.4.2002
PERŞEMBE Teklif 1.- İçel Milletvekili Akif Serin'in; Türkiye Gümrük
Müşavirleri Odaları Birliği Kanunu Teklifi (2/938) (Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2002) Rapor 1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti
Arasında Doğal Afetlere Karşı Türk-Yunan Ortak Görev Gücü Kurulmasına İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/962) (S. Sayısı: 848) (Dağıtma tarihi : 11.4.2002)
(GÜNDEME) Sözlü Soru
Önergeleri 1.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir İlindeki belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin Çevre
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1784)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 2.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir'deki sağlık
projelerine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1785)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 3.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir İlindeki sağlık ocaklarının personel ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1786) (Başkanlığa geliş
tarihi : 9.4.2002) 4.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1787) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.20022) 5.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
hayvancılığı destekleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1788) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 6.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir- Sivrihisar'a
BAĞ-KUR irtibat bürosu açılıp
açılmayacağına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1789) (Başkanlığa geliş
tarihi : 9.4.2002) 7.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, akaryakıt fiyatlarındaki artışın
nedenlerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1790) (Başkanlığa
geliş tarihi : 9.4.2002) 8.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, telefon ücretlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1791) (Başkanlığa geliş tarihi :
9.4.2002) 9.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, muhtarların ödeneklerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1792) (Başkanlığa geliş
tarihi : 9.4.2002) Yazılı Soru
Önergeleri 1.-İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, M-60 tanklarının
modernizasyonuna ve İsrail'in, Filistin'i işgaline karşı izlenen politikaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6932) (Başkanlığa geliş
tarihi:9.4.2002) 2.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
küçük ve büyükbaş hayvancılığa
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6933)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 3.-Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
akaryakıtın maliyetine ve fiyatlandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6934) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 4.-Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, ekonomik kriz
nedeniyle kapanan işletmelere ve işten çıkarılanlara ilişkin Devlet Bakanından
(Kemal Derviş) yazılı soru
önergesi (7/6935) (Başkanlığa geliş
tarihi. 9.4.2002) 5.- Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, Şartla Salıverme Kanunundan yararlananlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6936) (Başkanlığa geliş
tarihi : 9.4.2002) 6.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TRT 1'de
yayımlanan bir çizgi filmde Yahudilik propagandası yapıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6937)(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002) 7.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelerin
teftişine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6938) (Başkanlığa
geliş tarihi : 9.4.2002) Meclis
Araştırması Önergesi 1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve 21 arkadaşının,
gençliğin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) (Başkanlığa geliş
tarihi : 3.4.2002) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 14.00 11 Nisan 2002
Perşembe BAŞKAN:
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER:
Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne), BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86 ncı
Birleşimini açıyorum. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla
yoklama yapılacaktır. Yoklama için 5 dakikalık bir süre vereceğim. Bu süre
içerisinde, sayın milletvekillerinin, cihaza girmek suretiyle Genel Kurul salonunda
olduklarını belirtmelerini, cihaza giremedikleri takdirde Divandaki teknik
elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de cihaza giremedikleri takdirde,
Divana pusula göndermelerini diliyorum. Şimdi, yoklamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
yoktur. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 14.30'a kadar efendim... BAŞKAN - İsterseniz 10 dakika daha fazla vereyim. Birleşime 14.40'a kadar ara veriyorum. Kapanma Saati
: 14.07 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
14.40 BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER:
Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86 ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri, ilk oturumda yapılan yoklamada
toplantı yetersayısına ulaşılamamıştı. III. - Y O K
L A M A BAŞKAN - Şimdi, elektronik cihazla yeniden yoklama
yapacağım. Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre
içerisinde, sayın milletvekillerinin, Genel Kurul salonunda olduklarını
elektronik cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; cihaza giremedikleri
takdirde, Divandaki teknik elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de cihaza
giremedikleri takdirde, Divana pusula göndermelerini diliyorum; ancak, pusula
gönderen sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonundan ayrılmamaları
gerektiğini de kendilerine hatırlatmak istiyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
var; ancak, yoklamayı tam yapacağım; o bakımdan muhalefetten yoklamaya girmek
istemeyen milletvekilleri varsa, girsin. İLHAN AKÜZÜM (Kars) - O da nereden çıktı?! BAŞKAN - Yoklamayı yarıda kesersem yoklama yapılmamış
olur. Efendim, bu salonda oturan arkadaşların, hangi sözün hangi anlama
geldiğini kestirmesi lazım. Şimdi, ben, yoklamayı burada kesersem, bugün
yoklama yapılmamış olur; gelmeyen milletvekilleri... Hem bilmiyorsunuz hem müdahale ediyorsunuz; anlamıyorum
ki!.. (Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır; çalışmalara başlıyoruz efendim. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı birinci söz... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, müsaade
ederseniz, yerimden bir hususu arz etmek istiyorum. Kısaca... İçtüzüğün 60 ıncı
maddesine göre... Lütfederseniz... Mikrofonu açabilir misiniz... BAŞKAN - Ne konuda, bir öğreneyim de efendim. Hangi
konuda?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Sayın Başbakanın,
gruplarında yaptıkları bir konuşmayla ilgili; yani, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tüm üyelerini alakadar eden bir konu. Grup olarak, bir cümleyle,
maksadımı ifade etmek istiyorum. BAŞKAN - Peki... Çok kısa... Yerinizden... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Çok kısa efendim...
Lütfederseniz... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Yeni bir şey
çıkarmayın... Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?! YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Var... Var... BAŞKAN - Değerli milletvekilleri... MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Var... Var... BAŞKAN - Bir dakika efendim.. Arkadaşımız, yerinden, kısa bir cümle... AYDIN TÜMEN (Ankara) - Böyle bir şey yok!.. Sayın Başkan, biz, onların gruptaki konuşmalarını... BAŞKAN - Efendim, lütfen... Benim yönetimime
karışmayın... Şimdi, bu, İçtüzükte var; yerinden, kısa bir açıklama
yapmak istiyor. Meclisi de hedef aldığını söylüyor. Meclisi hedef aldığını
söylemese, böyle bir şey söylemem... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Meclisle alakası
yok! BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım,
arkadaşlarıma, İçtüzüğün 60 ıncı maddesini bir kere okumalarını tavsiye
ediyorum; bir. Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her
üyesi, bir başka üyenin, cumhuriyete, laikliğe, sosyal hukuk devleti ilkelerine
ne kadar bağlı ve sadıksa... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Meclisle ne alakası var bu
konuşmaların?! BAŞKAN - Bir dakika efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - ...diğer üyesi de o kadar
bağlı ve sadıktır. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Ne alakası var Meclisle!.. BAŞKAN - Bir dakika efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir ülkenin başbakanının, bir
oylamadan dolayı, tüm Büyük Millet Meclisi üyelerini töhmet altında bırakacak
bir beyanda bulunma hakkı yoktur. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Yerimden söz istiyorum Sayın
Başkan... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Şimdi, ben, merak ediyorum.
Sayın Başbakan buyuruyorlar ki: "Dünkü oylamada alınan netice, takınılan
tavır, Metin Bostancıoğlu'na karşı değil, laik cumhuriyete karşıdır." AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan... Böyle bir usul
olur mu?! BAŞKAN - Bir dakika efendim... Sözünü bitirsin...
Tamam... AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, böyle bir usul
yok... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sizin sözünüz efendim...
Müsaade buyurun... BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, lütfen efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - "Laik cumhuriyete
karşıdır" diyorlar. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, böyle bir usul
nerede var?! YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden özür dilemelidir. (DSP sıralarından "otur yerine"
sesleri, gürültüler) Özür dilemelidir... (DSP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler) BAŞKAN - Neyse, tamam... Teşekkür ederim. Tamam Sayın Hatiboğlu... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Meclis Başkanı... (DSP
sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Efendim, tamam... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir dakika efendim... İzin
verin efendim... İHSAN ÇABUK (Ordu) - Onların gruptaki konuşmalarını
buraya taşıyor muyuz!.. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Size mi danışacağız da oy
vereceğiz! Senin kadar şerefliyiz biz... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Allah, Allah!.. BAŞKAN - Tamam efendim... Maksadınızı söylediniz... SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Terbiyesiz adamlar!.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Efendim, tamam, bitirdiniz... Maksat hâsıl oldu Sayın Hatiboğlu... Efendim, rica ediyorum, oturur musunuz. (DSP
sıralarından gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakanın oyunun
rengini kim tespit edecek?.. BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, rica ediyorum... Oturur
musunuz. Efendim, lütfen oturur musunuz... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakanın kabul oyu
vermediğini nereden biliyoruz?!.. Teşekkür ederim. (DSP ve SP sıralarından gürültüler) M.ZEKİ SEZER (Ankara) - Otur yerine!.. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sen otur be!.. Oturun
hadi!.. Terbiyesizler... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Böyle terbiyesizlik olmaz.
(DSP sıralarından gürültüler) SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Ne diyorsun be!.. (DSP ve
SP sıralarından gürültüler) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Gel, gel buraya... SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Siz gelin buraya!.. (DSP ve
SP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Sayın Şahin, sizin konunuz neydi?.. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, yazılı
olarak talebim vardı. (Gürültüler) BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... (DSP ve SP
sıralarından gürültüler) SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Konuşmak için size mi
danışacağız?!. Terbiyesiz adamlar... (DSP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan "terbiyesiz"
diyemez... (DSP ve SP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Arkadaşlar, herkes biraz daha sükûnetle
konuşsun da... AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, bakanlık yapmış
bir kişi, burada küfredemez... Bu Meclise yakışmayan tavır ve davranışlarından
dolayı bu kişiyi kınıyorum. Küfrediyor burada... SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Hayır; küfretme yok. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Küfredemez burada... Böyle
milletvekili olmaz!.. Halka, şikâyet ediyorum onu...Bir de, bakanlık
yaptınız!.. BAŞKAN - Sayın Tümen, tutanakları getirteceğim,
bakacağım, eğer hakikaten öyle bir şey varsa... (DSP ve SP sıralarından
gürültüler) MELDA BAYER (Ankara) - "Terbiyesizler"
diyemez... BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika... Rica
ediyorum...(Gürültüler) Değerli arkadaşlar, bir dakika... Evvela, Meclisin çalışmasına bir başlayalım da ondan
sonra... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan, yerimden söz
istiyorum. BAŞKAN - Efendim, yerinizden neye göre söz
istiyorsunuz? Şimdi, Sayın Hatiboğlu, Sayın Başbakanın... (DSP
sıralarından gürültüler) Bir dakika efendim... Dinler misiniz... Bir dakika
efendim... Efendim, bir dakika... Sayın Başbakan da gelir, burada der ki, ben Mecliste
böyle bir laf söylemedim... (DSP sıralarından gürültüler) Efendim, rica ediyorum... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan, Genel Başkan
Yardımcısı olarak söz istiyorum. BAŞKAN - Efendim, Genel Başkan Yardımcısı olarak söz
isteyemezsiniz. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başbakan gelir, cevap
verir. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - 60 ıncı maddeye göre söz istiyorum.
efendim. (SP sıralarından gürültüler) MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz
istiyorum. BAŞKAN - Konu ne idi? (Gürültüler) M. ZEKİ SEZER (Ankara) - 60 ıncı maddeye göre... BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika... MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Oylamayla ilgili bir
açıklama yapmak istiyorum. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Niye alınıyorsunuz; gizli
oylamaydı... BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bakın... (DSP sıralarından
gürültüler) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Yarası olan
gocunur!.. BAŞKAN - Sayın Şahin... Çok kısa, ama... MELDA BAYER (Ankara) - Arkadaşa niye söz vermiyorsunuz? BAŞKAN - Bir dakika efendim... Arkadaşınıza da söz
vereceğim... (DSP ve SP sıralarından gürültüler) Müsaade edin de ben yöneteyim... Sayın Şahin buyurun; ama, kısa... MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok
teşekkür ediyorum. Elimdeki şu bülten, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın
ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığının, Meclis açık olduğu günlerde çıkarmış
olduğu basını tarama bültenidir. Bakın, bugün 2 nci sayfada şöyle bir haber var.
"Rektör kararı kınadı" hangi rektör hangi kararı kınadı; İstanbul
Üniversitesi Rektörü Sayın Alemdaroğlu, dün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
iktidarıyla, muhalefetiyle bir soruşturma önergesiyle ilgili almış olduğu
kararı kınadığını ifade ediyor. Hiç kimsenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
almış olduğu şu veya bu yöndeki kararını kınamaya hakkı yoktur. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Buna da hiç kimse cüret
edemez... (AK Parti sıralarından alkışlar, DSP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Tamam efendim... Tamam anlaşıldı efendim...
Tamam... Rica ediyorum Sayın Şahin. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu konudaki tavrını ortaya koymalıdır. Sayın Meclis Başkanımızın ve
özellikle sizin bu konuda bu açıklamayı yapan kişiyi kınayan bir beyanda
bulunmanız lazım. GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) - Bu ifade yakışmadı. BAŞKAN - Tamam efendim, teşekkür ediyorum. Sayın milletvekilleri, elbette ki, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kararlarını kimse kınayamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
herkes, halkın temsilcisi olarak, Anayasaya sadakate yemin etmiş bir
milletvekili sıfatıyla, vicdanının sesine göre karar verecektir. Bu karara da
herkesin saygılı olması lazım. Eğer, herhangi bir rektör, bu konuda böyle bir kınama
sözünü etmişse, hata etmiştir, suç işlemiştir; ama, tabiî ki, yüzde yüz emin de
değiliz; çünkü, basında her yazılana da inanmamak lazım; basın, zaman zaman
olayları çok değişik bir ifadeyle de aksettirmektedir. Ona göre, Meclis
Başkanlığı olarak, bu konuda gerekli soruşturmayı da yaparız efendim. Ben de o beyanı okudum. Tabiî ki, Başkanvekili olarak
Sayın Başkanımızla konuşacağız. Sayın Tümen, buyurun efendim. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkanım, tabiî, İçtüzüğün
60 ıncı maddesine göre, her milletvekili yerinden söz isteyebilir. Siz
yönetiminizde de bu konuda haklısınız. Yalnız, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine
göre, burada söz istenirken veya söylenirken, sayın milletvekillerinin de, neyi
getirebileceklerini gayet iyi bilmeleri gerekir. Bu da İçtüzükte açıktır. Bir
grup toplantısında her şey konuşulabilir, değerlendirmeler yapılabilir. Dün AK
Partinin Grup toplantısında konuşuldu, önceki gün Saadet Partisinin Grup
toplantısında konuşuldu ve hiç kimse, oradaki yorumları ve değerlendirmeleri
buraya getirmedi. Bugün de Sayın Başbakan, bununla ilgili değerlendirmeler
yapmıştır ve bizim asla kabul edemeyeceğimiz, içerik olarak da asla kabul
edemeyeceğimiz, usul olarak da yakışmayan bir önerge burada kabul edildi. Bizim
içimize sinmedi ve bunun değerlendirmesini biz kendi Grubumuzda yaptık, Sayın
Başbakan da yaptı. Tabiî ki, bu, sonuç olarak, Genel Kurulun, Meclisin
iradesidir, buna saygılıyız; ama, dediğim gibi, bu önerge, sonuç olarak, Türk
siyasetini, Türk Parlamentosunu ilerisi için yaralayacak bir kapı açmıştır. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - O sizin kararınız, o sizin
düşünceniz. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Koray Aydın için
niye bir şey demiyordunuz?! BAŞKAN - Bir dakika efendim... Rica ediyorum... AYDIN TÜMEN (Ankara) -Sayın Başbakanın bugünkü
konuşması da kesinlikle Parlamentoyu töhmet altında bırakıcı, zan altında
bırakıcı değildir; bu, sadece bir değerlendirmedir. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (DSP sıralarından
alkışlar; AK Parti ve SP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Teşekkür ederim. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Meclisin iradesine saygılı
olun. Koray Aydın hakkında soruşturma açıldığında niye söylemiyordunuz?! BAŞKAN - Şimdi, gündemdışı konuşmalara başlıyoruz
efendim. Birinci söz, DSİ Genel Müdürlüğünün ülkemiz açısından
önemiyle ilgili söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'e
verilmiştir. Buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından
alkışlar) IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1.- Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, DSİ, MTA, TMO, TCK ve Köy Hizmetleri gibi kurumların bölge
müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek sorunlara ilişkin gündemdışı
konuşması
Sözlerimin başında, polis haftası münasebetiyle tüm
polislerimizin polis haftasını kutluyor, şehit polislerimizi rahmetle anıyor ve
polislerimizin ekonomik problemlerinin çözümü noktasında gerekenlerin
yapılmasını hükümetten talep ediyorum. Değerli arkadaşlar, hükümetin IMF'ye vermiş olduğu 18
Ocak 2002 tarihli niyet mektubuyla, başta DSİ olmak üzere, Maden Tetkik ve
Arama, Toprak Mahsulleri Ofisi, Karayolları, Köy Hizmetleri gibi kurumların ve
diğer kurumların bölge müdürlüklerinin kapatılması gündeme gelmiştir, daha
doğrusu, hükümet, bunu, bu niyet mektubuyla gündeme getirmiştir. Şu anda bu
kurumlarda çalışan birçok personel -gerek işçisiyle gerek memuruyla- büyük bir
tedirginlik içerisindedir. Bu bölge müdürlüklerinin bulunduğu illerdeki kamuoyu
da, ortaya çıkan bu duruma büyük tepki göstermektedir. Sizlere, örnek olsun
diye burada şunu söylemek istiyorum: Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Ziraat Odası,
Balıkesir Sanayi Odası ve Ticaret Borsası gibi birçok kurumun başkanları ve
yine, diğer ilçelerimizdeki ticaret odaları
ve borsalarının başkanları hep birlikte açıklamalar yapmışlar ve bize bu
konuda fakslar göndermişlerdir. Yaptıkları açıklamalara bakıldığında "DSİ
kapatılmasın, DSİ kapatılmamalı" şeklinde beyanların olduğu görülmektedir.
Bu konuda, gerçekten, kamuoyu çok tepkilidir. Tabiî, bunları, sadece, bu
ticaret odaları ve ticaret borsalarının başkanları söylemiyor, bunun yanında,
esnafımız, çiftçimiz de, bu tür kurumların kapatılmamasını istiyor. Değerli arkadaşlar, DSİ, elli yılda, büyük gayretlerle,
ülkemizin mevcut sulama potansiyelini ancak yüzde 27'sine kadar
getirebilmiştir, hidroelektrik potansiyelini de ancak yüzde 35'e
getirebilmiştir. Bunları yüzde 100'e tamamlayabilmemiz için, önümüzde yapılacak
daha çok iş vardır; yüzlerce barajın yapılması lazım, daha büyük tarım
alanlarının sulamaya açılması lazım. O bakımdan, başta DSİ olmak üzere, bu
kurumların önemi gerçekten ortada durmaktadır. Böyle bir durumda bunların
kapatılmak istenmesi fevkalade yanlış olur diye düşünüyoruz. Örneğin, Balıkesir'de 25 inci Bölge Müdürlüğünün 2002
yılı yatırım programına baktığımızda, 7 adet sulama barajı, 24 adet gölet, 23
adet taşkın koruma, 4 adet erozyon ve rüsubat, 2 adet yerüstü sulaması, 1 adet
içmesuyu izale hattı, arıtma tesisi ve 1 adet hidroelektrik santral inşaatı olduğunu görmekteyiz. Bu da
gösteriyor ki, gerçekten bu kurumlara büyük ihtiyaç vardır. O bakımdan, başta DSİ olmak üzere, Maden Tetkik ve
Arama, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi kurumların bölge müdürlüklerinin muhafaza
edilmesi, hatta, bunların daha çok desteklenmesi, yatırım programlarının, bütçe
imkânlarıyla desteklenmesi gerekir düşüncesindeyim. Siz, bu niyet mektubuna, bunları "tasarruf
yapacağız" amacıyla koymuş olabilirsiniz; ama, hortumcuların faturasını
getirip bu kurumların sırtına yıkmakta çok büyük hata ediyorsunuz. Bu kurumlara
Türkiye'nin ihtiyacı vardır diye düşünüyorum. Mesela, Balıkesir'deki Maden
Tetkik ve Arama Bölge Müdürlüğünün iş hacmine bakıyoruz, Türkiye'deki, Maden Tetkik
ve Aramanın yüzde 25 iş hacmine sadece bu bölge müdürlüğü sahip. Balıkesir il
sınırları içerisinde 28 adet jeotermal saha
ve ayrıca bor, demir, kömür, altın gibi 37 çeşit maden vardır; o halde,
bu madenlerin aranması, işletilmesi noktasında Maden Tetkik ve Arama Balıkesir
Bölge Müdürlüğüne tabiî ki ihtiyaç vardır. O bakımdan, dünya bor rezervinin üçte 2'si Türkiye'de
bulunuyor; yani, yüzde 70 civarında rezerve sahibiz. Bunun da üçte 1'i
Balıkesir'de bulunuyor, Bigadiç'te bulunuyor. Dünyanın gözü bu bor madeninde
iken, dolayısıyla, Balıkesir'de iken, sizin, kalkıp da, bu kurumun bölge
müdürlüğünü kapatmaya kalkışmanız fevkalade büyük yanlışlıktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özgün, buyurun, toparlayın efendim.
Lütfen... İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) -Sonra, siz, bu bölge
müdürlüklerini kapatmaya kalkışırken kime danıştınız, kime sordunuz, nasıl bu
kararları alıyorsunuz; doğrusu, bunları da anlamak mümkün değil. Fevkalade
büyük bir yanlışlık içerisinde olduğunuzu sizlere hatırlatıyorum. Bu
kurumların, özellikle, Devlet Su İşleri, MTA, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi
kurumların bölge müdürlüklerinin desteklenmesi, daha da güçlendirilmesi gerekir
kanaatimi ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgün. Efendim, gündemdışı konuşmaya cevap verecek, herhalde,
Sayın Bakan yok. İkinci gündemdışı söz, köye dönüş ve göç sorunuyla
ilgili, Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş Beye verilmiştir. Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. 2.- Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki
Erdoğmuş'un, köye dönüş ve göç sorunu ile alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması ABDULBAKİ
ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum ve Polis Haftası münasebetiyle, Emniyet mensuplarını da
tebrik ediyorum. Bugün, köye dönüş ve göçle ilgili gündemdışı söz almış
bulunuyorum. Ülkemizde yaşanan göç olgusu, zaten bozuk olan kent
dokusunu daha da bozmuş, büyük kentlerde gettolaşma olgusunu da beraberinde
getirmiştir. Öte yandan, devletin, göç edenlerin konut sorununu çözmedeki
yetersizliği, bu alanda yasadışı oluşumların meydana gelmesine yol açmıştır.
Arsa ve konut mafyası hep bunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Son yıllarda
değişik bölgelerimizde yaşanan deprem ve sel felaketi, bu konuda önlem
almamanın faturasının ne kadar pahalıya mal olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan göç ise,
ülke genelindeki ekonomik nedenlerden dolayı yaşanan göçlerden çok daha vahim
sonuçlar doğurmuştur. Bölgede 3 000'in üzerinde köy ve mezra çeşitli nedenlerle
boşaltılmış, 2 000 000 civarında insan, evsiz barksız olarak ve yoksullaşarak,
büyük bir öfkeyle büyük kentlere yönelmiştir. Böylece, göçün en yaygın
yaşandığı kentlerde nüfus alabildiğine artmış, buna paralel olarak, bu
merkezler, altından kalkılması mümkün olmayan ekonomik, sosyal, güvenlik ve
psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Nevruz bayramı münasebetiyle Mersin ve İstanbul'da
meydana gelen üzücü olayları bir örnek olarak hatırlayalım. Küçük yaşta
çocukların polis panzerlerini taşlamaları, temelsiz, sağlıksız yerleşimin,
zorunlu göçün sonucu değil midir? Bu olayların nedeni, tek başına, sadece,
yasadışı örgütler midir? İlgisiz, bilgisiz yöneticilerin, hatta, bizlerin
sorumluluğu yok mudur? Kaldı ki, bu olumsuz tablo, bilinçsiz ve plansız göçün
getirdiği sorunlarla sınırlı değil. İşsizliğin, yoksulluğun, geri kalmışlığın,
eğitim, sağlık sorunlarının, hak, özgürlük ve demokrasi taleplerinin çözümünü
sadece güvenlik tedbirleriyle aşmaya çalışan bu çağdışı zihniyetin bedelini,
devlet ve milletçe ödüyoruz. Eğitim problemlerini bile asayiş sorunu haline
getirerek, okullarda, neredeyse öğrenci sayısından fazla polis bulunduran bizim
gibi kaç ülke vardır dünyada, merak ediyorum? Çok açıktır ki, başta, sosyal ve
kültürel sorunlar olmak üzere, hangi soruna asayiş gözüyle bakılırsa, sonuçta,
o sorun, asayiş sorunu haline gelir; son yaşanan olaylar bunun bir örneğidir. Mersin ve İstanbul'daki olaylarda terör örgütlerinin
provokasyonlarını tek neden olarak görenler, acaba, yüzbinlerin katılımıyla,
hem de büyük bir coşkuyla, Diyarbakır'da gerçekleşen kutlamalarda en ufak bir
olayın bile olmamasının nedenlerini hiç mi merak etmiyorlar? Diyarbakır'da
terör örgütleri yoktu da, Mersin'de mi vardı?! Altını çizerek belirtmeliyim ki,
bu farkın nedeni, başta, Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı'nın iyi niyeti,
hoşgörülü ve gayreti, ayrıca, yasalara bağlılığı ve güvenlik güçlerinin
sağduyulu yaklaşımlarından başka bir şey değildir. İşte, milletçe özlemini
çektiğimiz bu anlayışın, diğer yöneticilere ve ilgililere de örnek olmasını
diliyorum. Bir kez daha, Sayın Valiyi, organizasyonda görev alanları ve bütün
katılımcıları yürekten tebrik ediyorum. Sayın milletvekilleri, ilkbaharla birlikte, bölgemizde,
köye dönüş heyecanı yeniden başlamıştır. 2001 yılında, bu amaçla, Olağanüstü
Hal Bölge Valiliği yaklaşık 4 trilyon liralık bir harcama yaparak binlerce
insana nefes aldırmıştır. Bu katkıyı, takdirle, şükranla karşılıyor ve bu yıl
da devamını diliyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız. Buyurun Sayın Erdoğmuş. ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Bugün ise ivedilikle yapılması gereken, hangi nedenle
ve nasıl gerçekleşmiş olursa olsun, köyleri boşaltılan vatandaşların tekrar
köye dönebilmelerinin önündeki engellerin bütünüyle kaldırılarak, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının tüm imkânlarının seferber edilerek, Bölge
Valiliğinin de katkılarıyla, geçici de olsa, bunun çözüme kavuşturulmasıdır. Bu
yöntemle köye dönüşün, sınırlı ve geçici de olsa, binlerce yoksulun geçimini
temin etmek bakımından bile rahatlatıcı olacağından kuşku yoktur. Bunun,
psikolojik açıdan da küçümsenemeyecek bir katkısı olacaktır. En azından,
toprağına ve geçmişine bağımlı ve bunun özlemiyle yanıp tutuşan göç
mağdurlarının toprağıyla, bağ bahçesiyle, köyüyle buluşması, yeniden hayata
dönüşleri kadar onları mutlu edecektir. Burada göçle ilgili bir hususu daha vurgulamak
istiyorum: Göç, Türkiye için bir serüven ve köyler de, geriye dönülebilir
yerler olarak görülür. Büyük kentlere sağlıksız göçün önlenebilmesinin tek
yoluysa, yerinde, kaynağında kalıcı ve kabul edilebilir önlemlerin alınmasıdır.
Çağdaşlığın gereği, köyleri yaşanabilir yerler haline
getirmekken, biz, kentleri köylere çevirdik! Bugün, İstanbul'daki deprem
korkusunun geri dönüş eğilimini artırdığını hepimiz biliyoruz. Bunun
tedbirlerinin alınması için hükümetin ve ilgililerin dikkatini önemle
çekiyorum. BAŞKAN - Efendim, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz;
rica ediyorum... ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Toparlıyorum. Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar, göç olgusunun
bir kısmı iradî, bir kısmıysa cebrî idi; ancak, geriye dönüş tamamen iradî
olmakla birlikte, yardım da gerektiren bir şeydir. Bu yardım ise, özellikle,
mecbur kaldıkları için köylerinden göç eden vatandaşlarımızın müstahak
oldukları bir yardımdır. Devletin kaynak yetersizliğinden hizmet götürememesi anlaşılabilir
ve kabul edilebilir bir gerekçedir. BAŞKAN - Teşekkür ederim... ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Ancak, belirttiğim
tarzda bir göç ve bozuk kentleşmenin ekonomik ve sosyal maliyetleri; yani,
mevcut duruma seyirci kalmanın maliyeti, yapılacak yardımların maliyetinden
daha yüksek olmuştur ve fazlasıyla da olacaktır. Bu itibarla, bugün, köye dönüş için devletin gerekli
tedbiri alması ve yardımı yapması, hem
göç etmeye mecbur kalan vatandaşlara karşı zorunlu bir görev hem de çok daha
akıllıca bir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğmuş; 3 dakika
fazla konuştunuz. Rica ediyorum efendim... ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Sayın Başkanın
müsamahasına teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Tamam, teşekkür ederim efendim. Aslında, konuştuğunuz konu, hakikaten, bölgemizin çok
ciddî ve önemli bir konusu; ben de çok süre vermeyi isterim; fakat, ancak o
kadar verebiliyorum. Efendim, köye dönüş konusunda, herhalde, hükümetten
cevap verecek kimse yok. Gerçekten, bölge olarak çok büyük sıkıntı çekiyoruz;
çünkü, yayla zamanı. İnsanlar, her gün, biz köyümüze döneceğiz diyor
-inanmanızı istiyorum- ama, karşımızda muhatap da bulamıyoruz. Bu konunun,
hükümet tarafından, en acil şekilde çözüme bağlanmasını istiyoruz; çünkü,
yaylacılık konusunu... Yaz geldi, hayvanlar yaylalara gidecek, hâlâ, birçok
yayla kapalı. Bunu, hükümete özellikle arz ediyorum; lütfen, bir çare bulun. Efendim, gündemdışı üçüncü söz, Emniyet Teşkilâtının
Kuruluş Günü dolayısıyla gündemdışı söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın
Saffet Arıkan Bedük'e verilmiştir. Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 3.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan
Bedük'ün, Türk Polis Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, Emniyet
Teşkilâtının sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması SAFFET ARIKAN
BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, 10 Nisan Türk
Polis Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümüydü. Toplantı yetersayısı olmadığı için bu
konuşmayı yapamamıştım. Bugün, Sayın Başkanımızın özellikle Türk Polis
Teşkilâtının birkısım sorunlarına göstermiş olduğu hassasiyetinin bir ifadesi
ve Sayın Sadri Yıldırım'a verilmiş olan sözü de bana verdiği için Sayın Başkana
ve Sayın Sadri Yıldırım'a özellikle teşekkür ediyorum. Değerli Milletvekilleri, ülkede, güvenin sağlanması,
emniyet ve asayişin temini konusunda, ta Osmanlı İmparatorluğu zamanında,
devlette yeniden yapılanmanın çok önemli bir mihenk taşı olarak değerlendirilen
Emniyet Teşkilâtı o zamandan itibaren kurulmuş ve cumhuriyetten itibaren de
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, yurtta huzur ve güvenin sağlanması ve
insan hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması için de Türk güvenlik
kuvvetlerine, hem önemli görevin düştüğü hem de onlara karşı olan güvenin bir
ifadesi olarak da birkısım ifadeler bulunmaktadır ve Türk Emniyet Teşkilâtının
yüzelliyedi yıllık mazisinde şan ve şerefle dolu sayfalar vardır, başarıları
vardır ve o sebeple de Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve milletine fevkalade
önemli hizmetler ve görevler yapmıştır. Bu itibarla, milletimizin emrinde ve milletimizin
sevinci ve tasasıyla birlikte olduğu Türk Emniyet Teşkilâtının 157 nci Kuruluş
Yıldönümünde, bugüne kadar hizmet yapmış olanlara ve yapacaklara, özellikle
tebriklerimizi ve teşekkürlerimizi ifade ederken, bu uğurda şehit olmuş
olanlara Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi ve emeklilerimizi de minnetle
anıyor ve bundan sonra da, özellikle, Emniyet Teşkilâtımıza, bilhassa,
başarılarının devamını temenni ediyoruz. Değerli milletvekilleri, 200 000 kişilik bir kuvvete
sahip olan Türk Emniyet Teşkilâtı, iç güvenliğin sağlanmasında fevkalâde zor ve
o nispetle de stratejik bir görev ifa etmektedir. O zor görevi, görevin
mukaddesliğini düşünmek suretiyle, en üst seviyede yerine getirmek için elinden
gelen gayreti göstermektedir. Teşkilât, terör, kaçakçılık örgütleri, Anayasa ve
yasalara aykırı her türlü eyleme karşı amansız bir şekilde mücadele etmekte ve
24 saat üzerinden görev yapmaktadır. Polisin, geçmişinde gözyaşı vardır; polisin, geçmişinde
hizmet aşkı vardır; vatanına, milletine hizmet aşkı vardır ve sevdası vardır,
üstün başarıları da vardır. Her gün 20 kişinin can verdiği ve yine, insanların
rahat ve huzur içerisinde dolaşmasına imkân sağlanamadığı ve kurtarılmış
bölgelerin olduğu bir dönemde, güvenlik gibi son derece önemli bir hizmeti en
güzel şekilde bu millete tanıtmış ve sağlamış olan, yine Emniyet Teşkilâtıdır. Güvenlik, çağımızın üzerinde durduğu müesses nizamın
meşru organlarını, hukukun üstünlüğünü temin etmede temel unsuru teşkil
etmektedir. Yükselen değer insansa, insan ve hak hürriyetlerini korumak da o
nispette önemlidir. İnsan hak ve hürriyetlerini, yaşam hakkını, mal ve can
emniyetini sağlayacak olan da Emniyet Teşkilâtıdır. Teknolojideki gelişme, dünyadaki globalleşmenin
getirdiği birkısım sıkıntılar vardır ve o sebeple de, birkısım tehdidin,
tehlikelerin ve suçların yeniden tarif edilmesi fevkalade önem arz etmektedir.
Bu itibarla, bu tehdit ve tehlikeyi iyi bilmek için suç tarifini yeniden gözden
geçirmek, insanın can ve mal emniyetini sağlamak için, güçlü teknolojiye dayalı
mücadele metot ve usullerine ve başarıyı elde edebilmek için de, görev ve
sorumluluğunun idraki içerisinde olan Teşkilâta ve eğitim seviyesi yüksek
personele ihtiyaç bulunmaktadır. İşte bu itibarla, Emniyet Teşkilâtı bir
taraftan modernize edilmekte; ama, bir taraftan da, özellikle modernize
olabilmek için, yeni suç ve suç tiplerine paralel olarak birkısım araç ve
gerece ihtiyacı vardır. Bir diğer husus da, Emniyet, gerçekten, yüksek tahsilli
personel almaktadır; ancak, hizmetiçi eğitimlerle de üzerine düşen görevi
yapıp, bilhassa, kendi hizmet ettiği milletine en güzel ve standardı itibariyle
en yüksek seviyede hizmet yapması gerektiğini hem bilmekte ve onunla ilgili
birkısım hazırlığı da yapmaktadır. Nitekim, İstanbul Emniyeti, kalite ve
standart bakımından ISO belgesini almıştır. Ankara Emniyetine bakıyorsunuz, hem
insan haklarıyla ilgili hem olay yerleriyle ilgili birkısım tespiti yapmış ve
belgeler almıştır; ama, bütün bu şartlara rağmen, acaba, Emniyet Teşkilâtı... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Bedük, lütfen toparlar mısınız. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla)- Bitiriyorum efendim. Bütün bu şartlara rağmen, İzmir Emniyetine
bakıyorsunuz, kültür ve sanatla birlikte halkla bütünleşmektedir; ama, değerli
milletvekilleri, Emniyet Teşkilâtı huzurlu mudur, mutlu mudur, görevini yerine
getirebilmekte midir; hayır. Halbuki Emniyet Teşkilâtı âdeta yargı organı ile
yürütme organı arasında önemli bir denge unsurunu gerçekleştirirken, fevkalade
önemli hedef olmaktadır, hayatı tehlikeye girmektedir. Ekonomik ve sosyal sıkıntının içerisinden kurtulmak
istiyorsak ve ülkede kalkınmayı sağlamak istiyorsak, kalite ve standardı yüksek
emniyet hizmetlerini yerine getirmesi için, Türk Emniyet Teşkilâtının ekonomik
durumunu mutlaka düzeltmek gerekmektedir. Maaşlarına bakıyorsunuz, gerçekten az maaş
almaktadırlar. Yine, standartları itibariyle bakıyorsunuz; mesela, elbise
alacak... Dikiş parası 3 500 000 lira veriliyor; kumaş alacak 30 000 000 lira
kumaş parası veriliyor; kira parası 200 000 lira veriliyor ve bu Teşkilâtın
yüzde 75'ten fazlasının, şu anda dışarıda, özellikle vatandaşların arasında
olması gerekir; ama, kira parasını ödemek suretiyle, özellikle ihtiyaçlarını
karşılamak gerektiğini unutmamak lazımdır. Değerli milletvekilleri, eğer Emniyet Teşkilâtı
mensupları maişetini düşünürse, çoluk çocuğunun özellikle gelirini düşünürse,
geleceğini düşünürse hizmet standardını yükseltmek mümkün değildir. Bakın, bir hususu daha ifade etmek istiyorum sizlere:
Emniyet Teşkilâtı mensubu olup da özellikle lise mezunu olanlar, 3 üncü
derecenin yan kademesine gitmektedirler. Oysa, sivil ve diğer bakanlıklara
baktığınızda, lise mezunları, 2 nci derecenin son kademesine kadar gitme
imkânına sahiptirler, bu da, şu anda görevde bulunanlar içindir. Emeklilerine bakıyorsunuz; emekli mensuplar, keza aynı
şekilde emekli oldukları takdirde, üzerine ilave yan ödemeler verildiği için,
özellikle şu anda eğer 500 000 000 lira para alıyorlarsa, 245 000 000-248 000
000 lira para almaktadırlar. Şöyle bir düşünün; bir taraftan maişetini düşünen, şu
andaki durumunu düşünen, bir taraftan da, gelecekte emekli olduğum takdirde ne
hallere düşeceğim diye bir düşünce içerisinde olan Emniyet Teşkilâtının
sıkıntısını, şöyle, hep beraber göğüslememiz gerekmez mi?! İşte, ben onun için diyorum ki değerli milletvekilleri,
Emniyet Teşkilâtı mensuplarına, emekli olanlarına, hiç olmazsa sivil idarede
olduğu gibi, hiç olmazsa aynı görevi yapan assubaylara verilen maaş gibi ve
emekli maaşı gibi, mutlaka verilmesi gerekir. Bu, hakkın teslimidir; bu bir
tespittir ve mutlaka çözümlenmesi gerekir. Değerli milletvekilleri, hep Avrupa Konseyinden
bahsediyoruz. Bakın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin polisle ilgili
bölümü ne diyor? BAŞKAN - Sayın Bedük, lütfen, toparlar mısınız efendim. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkanım. Polisin, içinde görev yaptığı çevrenin meslekî,
psikolojik ve maddî koşullarının birliğini, tarafsızlığını ve onurunu koruyacak
nitelikte olması gerektiğini ifade ediyor ve ilave ediyor: "Polislerin
adil ücret hakkına sahip olması, ücretlerinin tespitinde tehlike ve
sorumluluklarının önemi ve çalışma standartlarının dikkate alınmak suretiyle
belirlenmesi fevkalade önemlidir; insan hakları için, oradaki huzur ve güvenlik
standartlarını yükseltebilmek için gereklidir" diyor. Mademki, Avrupa
Konseyini düşünüyoruz, Avrupa Konseyinin isteklerini yerine getiriyoruz, o
halde, Avrupa Konseyinin polisle ilgili bildirisini dikkate almak gerektiğini
ifade ediyor ve Sayın Başkan size teşekkür ediyorum. Sayın milletvekillerimize
de saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Bedük, teşekkür ederim efendim. Emniyet Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümü nedeniyle,
herhalde, yapılan gündemdışı konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Yok. Biz de Meclis olarak Emniyetimizin, polisimizin 157 nci
Kuruluş Yıldönümünü kutluyoruz. Gerçekten, polisimizi, son zamanlarda
geliştirdiği halkla ilişkiler konusundaki insancıl düşünceleri, halka yardım
konusunda gösterdikleri gayretlerden ötürü tebrik ediyor, görevleri başında
şehit olan polislerimize Tanrıdan rahmet, gazilerimize Allah'tan şifalar ve
yardımlar diliyoruz. Ayrıca, hükümetten diliyorum, şu bizim Tunceli'deki
polis lojmanlarını, on sene oldu daha bitirmediler; lütfen bitirsinler. Bir de, Sayın İçişleri Bakanımız burada "polis
Teşkilâtı kanununu getireceğim, maaşlarına zam yapacağım, tek başıma oturacağım"
demişti; buyursun, gelsin; biz, Meclis olarak kendisine yardım ederiz efendim. MEHMET PAK (İstanbul) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Pak, siz İçişleri Komisyonu
Başkanısınız; keşke, Sayın Bakan gelip cevap verseydi; ama, size de, İçişleri
Komisyonu Başkanı olduğunuz için çok kısa bir söz veriyorum. Buyurun MEHMET PAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım, söz verdiğiniz için. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi,
polis Teşkilâtımızın kuruluşunun 157 nci yıldönümünü bugün birlikte kutluyoruz.
Konuşmama başlarken, bugüne kadar şehit verdiğimiz 1 195 personelimize
Allah'tan tekrar rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar diliyorum. Değerli arkadaşlar, polisimiz şehitlerini verirken,
sadece ülkenin bölünmez bütünlüğüne kastedenlerle mücadelesinde değil ya da
vatandaşın can ve mal güvenliğini korurken değil, Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu
Önder Atatürk'le birlikte Balkan ve İstiklal Savaşında, dış güçlere karşı olan
amansız mücadelesinde de 63 polisimizi şehit vermiştir. Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında
polisimizin büyük katkıları olduğu gayet açık. Sayın Başkan, sizlerle birkaç örneği paylaşmak
istiyorum: Fransızlar tarafından Türk kadınına uzanan elleri
kırarak 2 Fransız askerini öldürdüğü için ömür boyu hapis cezasına çarptırılan
polisimiz Cemil Efendinin, Atatürk'ün üstün zekâsı ve diplomatik girişimleriyle
ülkeye nasıl getirildiğini bilmekteyiz. Yine, Maraş direnişi esnasında, Polis Memuru Abdullah
Efendinin devriye gezen 5 Fransız askerinin ellerinden silahlarını almak
suretiyle 21 gün, gece-gündüz, direnişçilerle birlikte Kurtuluş Savaşındaki
mücadelesini bilmekteyiz; bu polisimiz, bugün, "polis fedaisi"
namıyla anılmaktadır. Yine, Antep'te görevli Serkomiser (Başkomiser) Körükçü
Fevzi Beyin Kıvılcım adlı Kuvayi Milliye örgütünü kurup, emrindeki polislerle
ve halkın katılımıyla Antep'te, Kurtuluş Savaşındaki mücadelelerini
bilmekteyiz. Değerli arkadaşlar, biz, polisimizin, Türkiye
standardının üzerinde, 190 000 kişiyle, zor imkânlar içerisinde vatandaşın can
ve mal güvenliğini sağlama noktasındaki, haftada yetmişiki saate varan fazla
mesailerini de gayet iyi biliyoruz. Avrupa standartlarına göre, 250 kişiye 1 polis
düşmesine rağmen, ülkemizde 409 kişiye 1 polis düşmektedir. Polis, hanımı doğum yapar başında bulunamaz, anası
ameliyat olur başında bulunamaz. Bu manada, biz, polisimizin, akşama kadar,
teröre ve kaçakçılığa karşı vermiş olduğu mücadelede, kendi bölgesinde, şehrin
en mümtaz yerlerinde oturma imkânı olmayan ve varoşlarda kovaladığı insanların
arasına çocuklarını bıraktığını da bilmekteyiz. BAŞKAN - Efendim, lütfen tamamlar mısınız. MEHMET PAK (İstanbul) - Şunu söylemek istiyorum Sayın
Başkanım: Sayın Başkanım: Polisimizin, sadece kuruluş
yıldönümlerinde ya da şehit olduğu dönemlerde anılmaması dileğiyle,
hoşgörünüzden dolayı çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, ben, Sayın Pak'a, İçişleri
Komisyonu Başkanı sıfatıyla bir kısa açıklama yapmak üzere söz verdim. Zaten Polis Teşkilâtına her milletvekilinin çok sıcak
baktığını, Polis Teşkilâtının çok zor görev yaptığını, burada 550
milletvekilinin de Polis Teşkilâtına şükran ve minnet borcunu sunma duygusu
içinde olduğunu biliyorum; onun için, bu kadar yeterli. Müsaade ederseniz başka
arkadaşlara da söz vermiyorum. M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Rica ediyorum, söz vermiyorum efendim. M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan, Polis
Teşkilâtının eski bir mensubu olarak ve aynı zamanda... BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Şimdi öteki arkadaşlara da vermemiz lazım, onun için
rica ediyorum... Biz, gerçekten Polis Teşkilâtımıza şükran sunuyoruz.
Mesela, ben, bir şükran borcumu da yerine getirmek istiyorum. Geçen sene Tunceli'de Munzur Festivalinde polisimizin
gösterdiği basiret ve çok iyi niyetli yönetim orada büyük bir olayın önlenmesi
yönünde gelişti. Ben tekrar şükranlarımı sunuyorum. MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın valiye de söz verin Sayın
Başkan. MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın vali bey
konuşsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, çok valiler var burada hangisine
vereyim? MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın valimiz olağanüstü hal
valiliği yaptı. VEYSEL CANDAN (Konya) - Hepsini sen söyledin Sayın
Başkan. BAŞKAN - Neyse... Gündemin Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşlarına
geçmeden önce, sunuşlar çok olduğu için Divan üyesi arkadaşımızın oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının 4 adet
tezkeresi vardır, ilk tezkereyi
okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1.- Madrid'te yapılacak Avrupa Birliği
Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım
Komisyonları Başkanları Konferansına, Eskişehir Milletvekili Mahmut Erdir'in
katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1036) 9 Nisan 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Avrupa Birliği Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa
Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım Komisyonları Başkanları
Konferansı 25-26 Nisan 2002 tarihleri arasında Madrid'de yapılacaktır.
Konferansa katılınması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel
Kurulun 2.4.2002 tarih ve 81 inci Birleşiminde kabul edilmiştir. Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca siyasî parti
grubunca bildirilen üyenin ismi Genel Kurulun bilgilerine sunulur. Ömer İzgi
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Diğer tezkereyi okutuyorum: 2.- Makedonya Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma Trajkovska'nın, Ohri'de gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci
Yüzyılda Kadın Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ı davetine icabet
edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1037) 9 Nisan 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma
Trajkovska'nın himayelerinde, 12-14 Nisan 2002 tarihleri arasında Ohri'de
gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci Yüzyılda Kadın
Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın ismen davet edilmiştir. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9
uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3.- Habitat Global Parlamenterleri Asya
Bölge Konseyi Genel Sekreteri Carmen R. Arceno'nun, Filipinler'in başkenti
Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli
Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili
TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik'i davetine icabet edilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1038) 10 Nisan 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Habitat Global Parlamenterleri Asya Bölge Konseyi Genel
Sekreteri Carmen R. Arceno tarafından gönderilen davet mektubunda 24-26 Nisan
2002 tarihlerinde Filipinler'in başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya
Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı
Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı
Sedat Çevik ismen davet edilmektedir. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9
uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 4.- TBMM'den bir Parlamento heyetinin,
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Direktörü Anna K. Tibaijnka'nın
davetine icabetle Birleşmiş Milletler
İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya
Kent Forumuna katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1039) 10 Nisan 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı
Direktörü Anna K. Tibaijnka tarafından gönderilen davet mektubunda, 29 Nisan-3
Mayıs 2002 tarihlerinde Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi
Kenya'nın başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna TBMM Çevre
Komisyonu üyeleri davet edilmektedir. Ayrıca, anılan toplantıya, Kırklareli Milletvekili TBMM
Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre
Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik de ismen davet edilmektedir. Söz konusu davete bir parlamento heyetiyle icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bir Meclis araştırma önergesi vardır; okutuyorum: C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve
21 arkadaşının, gençliğin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/275)
Ülkemizde yaşanan krizler değişik sosyal sarsıntılara
zemin hazırlamıştır. Özellikle gençliğimizin geçirmekte olduğu derin sarsıntı,
gerekli tedbirlerin alınmaması halinde, milletçe bedelini ödemekte
zorlanacağımız büyük yıkımlara yol açacaktır. Geleceğe dair bütün umutlarını,
heyecanlarını kaybeden, geçmişiyle de bağları kopartılan, sorunlarıyla mücadele
edecek mekanizmalarını geliştiremeyen ve çözüm için 11-13 yaşlarında alkol ve
uyuşturucuya yönelen, intihar ve satanizm tehlikeleri ile yüz yüze olan
gençliğimizin sorunlarının detaylı olarak araştırılması amacıyla Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerine göre ekte sunulan gerekçeye binaen,
Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe: Ülke olarak birbiri ardına yaşadığımız krizler,
toplumumuzda farklı sosyal sarsıntılara zemin hazırlamıştır. Bu krizler ve
sosyal sarsıntılar, özellikle gençliğimizin derinden sallanmasına sarsılmasına
âdeta öncülük etmiştir. Ekonomik ve siyasal depremlerin doğal takipçisi,
şiddeti daha yüksek, etki alanı alabildiğince geniş olan sosyal depremlerdir.
Sosyal depremlerin en yıkıcı olanı da, ülkemiz nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan
gençliğimizin içine düştüğü ağır sorunlar ve bunalımlardır. Jeolojik, ekonomik
ya da siyasal depremlerin yol açtığı tahribatlar, belli ölçülerde telafi
edilebilir. Ancak, ağır sorunlarla bunalan, kendisinin ve ülkesinin geleceğine
dair bütün umut ve heyecanını kaybeden, geçmişiyle bağları kopartılan,
alkol-uyuşturucu-satanizm-intihar girdabında çırpınan bir gençliğin önüne
koyacağı faturayı hiçbir toplum ödeyemez. Son günlerde medyada önemli ölçüde yer bulan bir
bilimsel çalışmanın sonuçları açıklandı. Yeniden Sağlık ve Eğitim Vakfının 9
ilimizde, 24 250 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirdiği "Sigara, Alkol ve
Madde Kullanım Yaygınlığı" araştırması çok ciddî sonuçlar ortaya
koymuştur. Bu araştırmaya göre, sigara ve alkolle tanışma yaşı 11,
uyuşturucuyla tanışma yaşı 13'e inmiştir. Ortaöğretimde kızlarda alkol kullanma
oranı yüzde 11, 7; erkeklerde yüzde 18,8'dir; gençlerimizin yüzde 7'si eroini
çok rahat bulduklarını söylemişlerdir. Yapılan bu araştırmaların asıl çarpıcı sonuçlarını,
elde edilen bulguları yorumlayan uzmanlarımız ortaya koymaktadır. Batı
toplumlarında gençler, genellikle eğlence ve zevk için alkol ve uyuşturucu
kullanırken, ülkemiz gençliği, rahatlamak, sakinleşmek ve sorunlardan
uzaklaşmak için bunları kullandıklarını belirtmişlerdir. Uzmanlarımıza göre,
gençlerimiz sorunlarla başa çıkmayı bilmiyorlar, bu konularda bilinçsiz ve
gerekli destekten yoksundurlar. Sorunlarla mücadele edebilme mekanizmaları
gelişmemiş, geliştirilmemiştir ve gençler de en kolay çözümü tercih ederek,
sorunlarından kaçmak ve rahatlamak için alkol
ve uyuşturucuya koşmaktadır. Bir toplum, özellikle gençler, ahlakî ve manevî
değerlerden ve bu değerlerin temeli olan dinden bir şekilde soğutulduğunda, her
türlü sıra dışı yönelişe hazır demektir. İlköğretimden mezun olana kadar ahlakî
ve manevî değerlerin öğreniminden önemli ölçüde mahrum edilen gençlerimizin
içine düştüğü boşluğu, alkol, uyuşturucu maddeler, satanizm ve intihar olayları
doldurmuştur. Gençlerimizin içine düştüğü çöküşün ve çürümenin önemli
sebeplerinden biri de, bu değerlerin lojistik desteğinden mahrum oluşlarıdır. Gençlerimizin önemli sorunlarından biri de öğrenim
hayatlarıyla ilgilidir. İlkokuldan başlayarak, eğitim sisteminin de
dayatmasıyla, bitmeyen sınav maratonu, sürekli bir yarışma, sonu gelmeyen
koşturmaca ve bu sürecin okul ve aile çevresinden desteklenmesi,
gençlerimizi âdeta mekanik bir hayatın
içine yuvarlamıştır. Ezbere dayanan, gençlerimizi aynı tornadan çıkmış
kuklalara çeviren, onların yetenek ve becerilerini değil, beceriksizliklerini
ölçen eğitim sistemi yeniden değerlendirilmelidir. Sistem, gençlerimizi
kazanmak için düzenlemeli; en ufak bir kusurlarını, eksikliklerini bularak
onları sistem dışına atmak için değil. Yetişmeleri için 15 yıl yatırım yaptığımız
geçlerimizin, yetişmiş beyinlerimizin, çeşitli sebeplerle, gelecekte bu ülkede
yaşamak istemiyor olmaları en büyük sorunlardan biridir. Unutulmamalıdır ki,
millet olmak, hem ortak bir geçmişe sahip çıkmakla hem de ortak bir geleceğe
kafa yormakla mümkündür. Gençliğimiz, yeniden bu ülkenin geleceğine kafa
yorabileceği, heyecan duyabileceği zemine kavuşturulmalıdır. Sorunlu bir gençlik, sorunlu bir gelecek demektir. Ülke
olarak geleceğimiz çöküyor, çürüyor; gençlerimize, geleceğimize, ülkemize yazık etmemeliyiz. Gençlerimize bu ağır
sorunlar karşısında tutunacak bir dal, sığınacak sakin bir liman temin edilmeli;
alkol, uyuşturucu, satanizm ve intihar gibi her türlü sıra dışı seçeneğin
pusuda beklediği unutulmamalıdır. Ülke gençliğimizin, ruhen, bedenen ve sosyal yönlerden
tam bir iyilik haline, çevreleriyle tam bir uyuma kavuşabilmeleri için gereken
çalışmaları yapmak amacıyla Meclis araştırması açılmasını arz ediyoruz. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam) 5. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Bozkurt’un, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/476) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Üyesi bulunduğum KİT Komisyonundan ayrılmak istiyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. 10.4.2002 Mahmut Bozkurt Adıyaman BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım: V.- ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması
ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat
14.00'te toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma
Kurulu Önerisi No:108 Tarih:10.4.2002 Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci
yıldönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem
ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması
için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat 14.00'te
toplanmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun
görülmüştür.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının önerileri
vardır; okutup, oylarınıza sunacağım: B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan
2002 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme
açılmasına; görüşmelerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve siyasî parti
grupları başkanlarına 10'ar dakika süreyle söz verilmesine; 23 Nisan 2002 Salı
günü Genel Kurulun yapacağı toplantıda başkaca konunun görüşülmemesine ilişkin
Başkanlık önerisi
No.:3 Tarih:10.4.2002 Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci
yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak ve günün önem ve
anlamını belirtmek için, 23 Nisan 2002 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda özel bir görüşme yapılması hakkında, İçtüzüğün 19 uncu
maddesine göre, Danışma Kurulunun görüşüne uygun olarak, Başkanlığımızca
hazırlanan önerileri Genel Kurulun onayına sunuyorum:
Başkanlık önerileri: 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci
yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2002 Salı günü
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme açılması, 2.- Görüşmelerde: a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına on dakika
süreyle söz verilmesi, b) Siyasî parti grupları başkanlarına onar dakika süre
ile söz verilmesi, 3.- 23 Nisan 2002 Salı günü Genel Kurulun yapacağı
toplantıda başkaca konunun görüşülmemesi, Önerilmiştir. BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. VI. - SEÇİM A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1. - KİT
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN - Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda
boşalan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Balıkesir Milletvekili
Agâh Oktay Güner aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1.- İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S. Sayısı : 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle
ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin müzakeresini
erteliyoruz. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim
Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2. - Ceza
İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı : 786) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 3. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu
Raporu (1/777) (S. Sayısı:557) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı
Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine
başlayacağız. 4. - Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız. 5. - Sosyal
Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689,
2/699) (S. Sayısı : 666) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız. 6. - Türkiye
İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş
Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili
tasarının müzakeresine başlayacağız. 7. - Esnaf ve
Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu,
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691)
(S. Sayısı : 676) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine
başlayacağız. 8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının
Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685) BAŞKAN -
Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Olağanüstü Hal
Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız. 9. -
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma, İçişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/847) (S. Sayısı: 835) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe
Komisyonu raporlarının müzakeresine başlıyoruz. 10.- Astsubay
Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/951) (S. Sayısı:
841) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. Komisyon raporu 841 sıra sayıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde; MHP Grubu adına Adana
Milletvekili Metanet Çulhaoğlu; şahsı adına, Ankara Milletvekili Oya Akgönenç
söz istemişlerdir. MHP Grubu adına, Sayın Çulhaoğlu; buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika efendim. MHP GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan Astsubay Meslek
Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; Sayın Başkanı ve siz
değerli üyeleri, şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımla
selamlıyorum. Ülkemiz, dünya devletler topluluğunun saygın bir üyesi
olarak, geçmişte ve bugün önemli bir yere sahiptir. Bizler, dünya
jeopolitiğinin kalbi denilebilecek Türkiye Devletini ve cumhuriyeti, tarihin
görüp görebileceği en ağır bedeli ödeyerek kurduk. Yeryüzünün en değerli;
fakat, aynı zamanda en tehlikeli ve zorlu coğrafyasına sahip ülkemiz, âdeta, üç
kıtayı kilitleyen anahtar gibidir. Bu anahtara ilgi duyan, iştahı kabaranların
fazla olduğunu hatırdan çıkarmadan, hızla kalkınmamızı tamamlama gayreti
içerisinde olmalıyız. 21 inci Yüzyıl, belki, 20 nci Yüzyılda yaşanan dünya
savaşlarına sahne olmayacaktır; fakat, dünya devletleri arasında mücadele
bitmeyecek, sadece, farklı zeminlerde, farklı ve yeni araçlar kullanılarak
devam edecektir. Başka bir deyişle, bilimsel, teknolojik ve ekonomik yarışların
yaratacağı yeni soğuk savaşlar ile bölgesel çatışmalar neticesi oluşabilecek
sıcak savaşların, insanlık âleminin önüne yeni gündemler koyabileceği de gözden
ırak tutulmamalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu değerlendirme
çerçevesinde, dünya politik ve askerî ortamında meydana gelen ve yakından takip
ettiğimiz önemli gelişmeler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, barıştan itibaren,
yüksek, caydırıcı özelliğe sahip daha üstün teknoloji ürünü silahları
kullanabilen, daha modern ve üstün manevra kabiliyetine sahip bir yapıya
kavuşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetlerini geleceğe
hazırlayan en önemli faktörlerden biri de eğitilmiş insangücüdür; çünkü, bilgi
toplumuna geçiş sürecinde, insanlığın itici gücünü, bilgiyle donatılmış
eğitimli insanlar oluşturacaktır. Bireyleri yeterli bilgi seviyesine erişmemiş
kurumlar ve toplumlar, bu alanda gelişmiş olanlara bağımlı hale gelecektir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin halen icra ettiği ve 21 inci
Yüzyılda icra edebileceği vazifeler, yakın ve orta gelecekteki politik,
sosyokültürel ve askerî gelişmeler dikkate alınarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
eğitim sisteminin çerçevesini belirleyen, eğitim ve öğretim vizyonunu içeren ve
bu kapsamdaki faaliyetlerine ışık tutan geleceğe yönelik projeleri
kapsamaktadır. Günümüzde büyük bir hızla gelişen silah sistemlerine
rağmen, en önemli silah, yine, hepimizin kabul edeceği gibi, çok iyi eğitilmiş
asker ve onların oluşturduğu birliklerdir. Bu nedenler Türk Silahlı Kuvvetleri,
bir yandan zamanımızın ve geleceğin şartlarına uygun teknolojik silah
sistemlerine sahip olmaya çalışırken, diğer taraftan da, bilgi çağının silahlı
kuvvetlerini de oluşturacak kadroları ve en önemli unsur olan insanı
yetiştirmeye yönelik eğitim ve öğretim ortamını oluşturmak durumundadır. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin, ancak bu sayede, dış ve iç tehdide karşı muharebeye
hazır, kazanmaya azimli, üstün vazife bilincine, yüksek fizik ve moral gücüne,
çağın gerekli kıldığı bilgi ve beceriye sahip askerlere sahip olması ve
böylece, vazifesini başarması mümkün olabilecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kapsamda,
bugün Genel Kurulda huzurunuza getirilen Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu
Tasarısı nedeniyle, Millî Savunma Bakanlığımızı ve tasarıya emek veren Millî
Savunma Komisyonunun Başkan ve değerli üyelerini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
değerleri mensuplarını gönülden kutlamak istiyorum. Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının
yasalaşmasıyla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde önemli bir yer
tutan assubayların eğitim seviyesi iki yıllık önlisans düzeyine çıkarılmış
olacaktır. Bu sayede, Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı tehdit ve riskleri
önceden görebilecek ve bunlara karşı uygun strateji ve konseptler
geliştirebilecek olan lider kadroların teknik desteğini sağlayacak yapının daha
da eğitimli olması sağlanacaktır ve bu sayede, eğitimli Türk gençlerimizin emir
ve komutasını, yeni, daha eğitimli bir kadronun yapması mümkün olacaktır. Kurulması düşünülen assubay meslek yüksek okulları,
halen mevcut olan assubay hazırlama okullarının yerini alacaktır. Bu durumda,
mevcut olan bina ve tesislerden istifade edileceği için, ilave bir masrafa da
ihtiyaç duyulmayacaktır. Dolayısıyla, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu
Tasarısı, bu yönüyle de bütçeye ilave bir yük getirmeyecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilime karşı
muhalefet yapmak akıntıya karşı yüzmeye benzer. Akıntıya karşı ilerleme
kaydetmek veya aynı konumda durmak mümkün olmayacağına göre, gerilemek
kaçınılmaz olacaktır. Sonuç olarak, eğer, bir kimse hangi limana erişmek
istediğini bilmiyorsa, her türlü rüzgâr onun için uygundur. Bu duygularla, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu
Tasarısının milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diler; Yüce Heyetinizi bir
kez daha saygılarla selamlarım. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çulhaoğlu. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın
Mehmet Gölhan; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakikadır. DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖLHAN (Konya) - Sayın Başkanım,
sayın milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, Yüce Heyetinizi şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu yasa
tasarısı, ülkemizin en güvenilir ve en güzide bir kurumu olan Türk Silahlı
Kuvvetlerine, çağımızın gelişen ve değişen teknolojik bilgileriyle donatılmış
teknik ve idarî personel yetiştirilmesini sağlayacağı için, çok önemli bir yasa
tasarısı olduğunu belirtmek istiyorum. Zira, baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojinin en
etkili olduğu sahalar, silah sanayiidir. Bugün, çok etkili, çok tesirli olan
bir silah, üç beş sene sonra eskimekte ve yeni teknolojilerle daha üstün
performanslı silahlar ortaya çıkmaktadır. Yeni ve üstün silah sistemlerine sahip olan ülkeler,
daha az sayıda silahlara sahip olsalar dahi, şüphe yok ki, eski teknolojiyle
üretilmiş silahlara sahip olan ülkelere karşı büyük bir üstünlük
kazanmaktadırlar. İleri teknoloji ürünü silahların tabiî ki maliyetleri
de fazla olmakta, yüksek olmakta ve bu da, ülkelerin silahlanma harcamaları
için ayırdıkları payların artmasını zorunlu kılmaktadır. Ülkemizin coğrafî konumu, jeopolitik özelliği, güç
dengeleri itibariyle çok hassas ve dünya çapında bir odak noktası olması durumu
karşısında, devamlı olarak sıcak çatışmaların hüküm sürdüğü Ortadoğu bölgesinde
yeralmış bulunması ve bölge barışında gayet disiplinli ve güçlü ordusuyla bir
denge unsuru olması dolayısıyla, gerektiğinde kendisine yönelebilecek
tehditleri karşılayabilmesi, yani bertaraf edebilmesi için güçlü olmak
durumunda olduğunu, bir defa daha vurgulayarak belirtmek istiyorum.
Geleceğimizi güvence altına alarak, barış ve huzur içerisinde yaşayabilmek
için, gerek silah bakımından, gerekse bu silahları kullanacak yetişmiş,
eğitilmiş eleman bakımından güçlü olmak zorundayız. Ülkemizin, bağımsızlığını güven içerisinde
sürdürebilmesi için, belirli imkân ve kabiliyetlere sahip olmamız gerekiyor; bu
da, ancak, eğitilmiş, yetenekli personel gücünü haiz olmakla sağlanabilir. Her türlü istikrarsızlık olaylarına karşın, ülkemizin,
güvenlik konularına ilişkin özen ve duyarlılığını devam ettirmesinin zarurî
olduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca, komşu ülkelerdeki silahlanma faaliyetlerine
baktığımız zaman, silahlanma ihtiyacının çok ötesinde, âdeta, bir silahlanma
yarışı içerisinde olduklarını da müşahede etmekteyiz. Modern silah ve teçhizat
alındıkça, gayet tabiî ki, personel sayısı azalmakta; ama, buna bağlı olarak,
maliyetler artmakta, yetişmiş personele ihtiyaç artmaktadır. İşte, müzakeresini yapmakta olduğumuz Astsubay Meslek
yüksek Okulları Kanunu Tasarısı yasalaştığı takdirde, ordumuzun, bilhassa idarî
ve teknik hizmetlerinde istihdam edilen assubayların eğitim seviyesinin
yükseltilmesi de sağlanmış olacaktır. Çağın gereklerine, bilim ve teknoloji alanlarındaki
süratli değişmelere ayak uyduracak assubay
yetiştirilerek, daha nitelikli elemanlara sahip olunacaktır. Bugün,
Silahlı Kuvvetlerin yapısındaki assubaylara baktığımız zaman, bu assubaylarımızın
sadece yüzde 10'u dört yıllık üniversite mezunu, yüzde 15'i dört yıllık
üniversitelere devam etmekte, yüzde 1'i iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu,
yüzde 2'si de iki yıllık meslek yüksekokuluna devam etmekte. Yani, böylece,
yüksekokullara -meslek yüksekokulları dahil- devam etmekte olan assubaylara
baktığımız zaman, bunların, toplam yüzde 28'inin bu okullardan -üniversiteler
dahil- mezun olmuş veya okullara devam etmekte olduğunu görüyoruz. Tabiî ki,
müzakere etmekte olduğumuz bu tasarı kanunlaştığında, tüm assubaylarımız
yüksekokul mezunu olacaklardır. Assubaylar, Silahlı Kuvvetlerimizin personel,
insangücünün çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Assubaylarımız,
subaylarımıza yardımcı olarak Silahlı Kuvvetlerimizde görev yapmaktadırlar.
Bugün, assubaylar, assubay okullarında yetiştirilmektedir. Assubay okulları,
assubay hazırlama okulları ve assubay sınıf okullarından oluşmaktadır. Assubay
hazırlama okullarında lise düzeyinde eğitim ve öğretim verilmektedir; bu
okullardan mezun olan öğrenciler, assubay sınıf okullarında 1 yıl süreyle
eğitim ve öğretime tabi olduktan sonra, assubay çavuş rütbesiyle hizmete
başlamaktadırlar. Assubay sınıf okullarına, sivil lise ve dengi okul mezunları
ile meslek yüksekokulu ve fakülte mezunu talebeler de alınmaktadır. Teknolojik gelişmeler harp silah ve araçlarının
gelişmesini etkilediği gibi, aynı zamanda, savaş tekniklerini de
etkilemektedir. Bu itibarla, eğitim kurumlarının da teknoloji ve bilim çağına
adapte edilmesi zaruridir. Bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyaçlarına uygun alanlarda yükseköğretim görmüş assubay yetiştirilmesi için
assubay meslek yüksekokullarının kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu tasarı kanunlaştığı zaman, kuvvet komutanlıklarında,
Jandarma Genel Komutanlığımızda, Sahil Güvenlik Komutalığımızda ve Mızıka Subay
Meslek Yüksekokulunda, gayet tabiî ki, kendilerine uygun olarak assubay meslek
yüksekokulları kurulacaktır. Buna ilaveten, Gülhane Askerî Tıp Akademisinde de,
yine, sağlık assubay meslek yüksekokulu kurulması öngörülmektedir. Bu
tasarıyla, assubay meslek yüksekokullarının kuruluşu, organları, öğretim
elemanlarının görevleri, bu öğretim elemanlarının atanması, öğretim
elemanlarının çalışmaları, denetim işleri, kurumlararası dayanışmalar,
okulların öğrenci kaynakları, okullara giriş şartları, disiplin işleri ve
okuldan çıkarılmayla ilgili hususlar düzenlenmektedir. DYP Grubu olarak, bu tasarının son derece yararlı
olduğunu ifade ediyorum. Gayet tabiî ki, Grubumuz olarak bu tasarıyı
destekleyeceğimizi burada bir defa daha belirterek Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gölhan. ANAP Grubu adına, Sayın Yaşar Dedelek; buyurun efendim.
(ANAP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika. ANAP GRUBU ADINA İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; 841 sıra sayılı Astsubay
Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisinin
görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; sözlerime
başlamadan önce Yüce Meclisimizi en derin saygılarımla selamlarım. 21 inci Yüzyılın adı, yüksek teknoloji ve bilgi
çağıdır. Teknolojideki sürekli değişme ve gelişme, her alanda olduğu gibi,
kendisini harp alanlarında da hissettirmektedir. Bu hızlı değişim ve içinde
bulunduğumuz çağın bilgi çağı olması, gerek bilim ve teknolojide ve gerekse
savunma sanayii alanında meydana gelen gelişmeler karşısında Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin de kendini yenilemesi, geliştirmesi ve çağın gerçeklerine
uyması gerekmektedir. Bu hızlı gelişime ayak uydurabilmek için en önemli unsur,
bilimsel ve teknik alanda yetişmiş insan kaynağı, yetişmiş personeldir. Global
ve bölgesel dengelerin henüz tam olarak oluşmadığı içinde bulunduğumuz politik
ve askerî ortamda, bölgemizde ve dünyada barışa ve istikrara katkıda bulunmanın
yanı sıra, iç ve dış tehditlere karşı ülke savunmasını sağlayacak Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yeniden yapılanmasında ve geliştirilmesinde çok önemli faydalar
vardır. İşte, bu yasa tasarısı, bu amaçlara uygun, kısmî reform nitelikli bir
yasa tasarısı şeklinde önümüze gelmiştir. Mevcut sisteme göre, assubaylar, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin assubay okullarında yetiştirilmektedir. Assubay okulları, assubay
hazırlama ve assubay sınıf okulları olarak hizmet vermektedir. Assubay
hazırlama okulları, lise dengi okullardır; assubay sınıf okulları ise,
branşlaşmayı sağlayan, bir yıllık eğitim ve öğretim veren okullardır. Assubay
sınıf okullarına, lise ve dengi okullardan ve meslek yüksekokullarından mezun
öğrenciler alınabilmektedir. Assubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, profesyonel ve
yetişmiş insangücünü büyük ölçüde sağlayan önemli bir bölümüdür. Bu nedenle,
assubayların eğitim seviyesinin yükseltilmesi, çağın teknolojisine uygun bir
eğitim yapması, bilim ve teknoloji alanında süratli gelişmeye ayak
uydurabilecek bir yapıya kavuşturulabilmesi için, Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinde assubay meslek yüksekokulları kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanma projelerinin bir parçası niteliğindedir
ve son derece önemli bir projedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyemiz,
Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar gibi çok önemli bölgelerin arasında yer alan,
çok önemli bir coğrafî konuma sahiptir. Bu nedenle, Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin çabuk hareket kabiliyetine ve üstün teknolojiye sahip bir güç
olması gerçeği ortaya çıkmaktadır. Millî savunma sanayiine dayanan ve personel,
Teşkilât, silah, araç ve gereçleri itibariyle yürütülen yeniden yapılanma
çalışmalarının bir parçası olan bu yasa tasarısının Türk Silahlı Kuvvetlerimize
hayırlı olması temennisiyle, yasa tasarısını ANAP Grubu adına destekliyor ve
Yüce Meclisimize en derin saygılarımı sunuyorum. (ANAP ve MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dedelek. AK Parti Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Avni Doğan; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın Doğan. AK PARTİ GRUBU ADINA AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek
Okulları Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti adına konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım. Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz, Türkiye,
istikrarsız bir coğrafyada bulunuyor. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, tarih
boyunca, hep medeniyetlerin merkezi olmuş, belli çatışmaların merkezi olmuş,
belli güçlerin merkezi olmuştur. Anadolu'da kurulan devletler, tarih boyunca,
hep güçlü devletler olmuş, hep büyük devletler olmuş, hep dünya devleti,
evrensel etkisi olan devletler olmuş. Osmanlı bunun en son örneği. Tabiî,
Anadolu Selçukluları aynı şekilde bir örnek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de,
genç bir devlet olmasına rağmen, bir bölge devleti olmanın ötesinde, büyük
gücüyle, siyasî yapısıyla, devlet anlayışıyla, dünyaya bakışıyla, bir dünya
devletidir. Tabiî, bir dünya devletinin, büyük bir devletin -hele hele bu
devlet karmaşık bir coğrafyada varlığını sürdüren bir devletse- elbette ki,
ordusu büyük olmalı, ordusu güçlü olmalı. Türk Milleti ordu milletidir; zaten,
bunu biliyoruz. Ortaasya'dan bu yana, Türk Milleti, ordu millettir, ordusuyla
iç içe, ordusuyla bütünleşmiş bir millettir. Etrafımıza bir baktığımız zaman, Türkiye, bulunduğu
coğrafya icabı, komşularıyla sorunları olan bir ülke; daha doğrusu,
uluslararası güçlerin, sorunlu bir coğrafya olarak tanzim ettiği bir coğrafyada
bulunan bir ülke. Balkanlar karmakarışık, halihazır sıcak savaşın devam ettiği
bir coğrafya bizim komşumuz. Kafkaslarda sıcak savaş var, Kafkaslar henüz
alabildiğine istikrarsız; bizim komşumuz ve biz bu istikrarsızlığa tarihî
bağlar nedeniyle de tarafız. İşte, istesek de istemesek de
Azerbaycan-Ermenistan çatışması üzerinde söz söylemek durumundayız. İstesek de
istemesek de Bosna'da olanlar, Kosova'da olanlar hakkında söz söylemek
durumundayız. İstesek de istemesek de bugün Filistin'de bir istikrarsızlık var,
Ortadoğu'da bir istikrarsızlık var, istikrarsızlığın bir tarafıyla
anlaşmalarımız var, bir tarafıyla da tarihî bağlarımız var. Geçmişte, seksen
yıl önce bizim egemen olduğumuz coğrafyada olan istikrarsızlıklar bunlar.
Tabiî, gerek Ortadoğu coğrafyası gerek Balkanlar gerek Kafkaslar gerekse burada
yaşayan topluluklar, Türkiye'yi, hep önemli bir unsur olarak gördüler, önemli
bir unsur olarak görmeye devam ediyorlar ve Türkiye'yi önemli bir unsur olarak
da görmek zorundalar. Tabiî, Türkiye, aynı zamanda bir NATO ülkesidir,
NATO'nun içerisindeki çok büyük güçlerden de birisidir. Böyle olunca, güçlü bir
Silahlı Kuvvetlere, eğitilmiş, çağdaş teknolojiyi en son şekliyle tanıyan, en son şekliyle bilen bir Silahlı Kuvvetlere ihtiyaç duyuyoruz ve
böyle bir Silahlı Kuvvetlere de sahibiz. Türkiye'de, öyle zannediyorum ki,
devlet kurumları içerisinde çağdaş eğitimi ve çağdaş teknolojiyi en yakın takip
eden kurumumuz da Türk Silahlı Kuvvetleridir; bununla elbette gurur duyuyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin iyi eğitilmiş
olması, çağdaş teknolojiye hâkim olması, egemen olması, çağdaş teknolojiye
sahip olması, yalnız Türkiye'nin savunması için önemli değildir; Türk Silahlı
Kuvvetleri personelinin iyi eğitilmiş olması, çağdaş teknolojiyi çok iyi
tanıması, bölgesel istikrar için de çok
önemlidir. Yani, bir gün, yaşadığımız bölgede Ortadoğu'da, Kafkaslarda,
Balkanlarda istikrar olacaksa, bunda Türkiye'nin payı olacaktır, hatta, Türkiye'nin
payının olmadığı, Türkiye'nin ağırlığının olmadığı bir istikrar, bu coğrafyada
gerçek istikrar değildir. Şimdi, bütün bunların gerçekleşebilmesi için, Türkiye,
son derece donanımlı bir Silahlı Kuvvetlere sahip olmak zorundadır, zaten, öyle
bir Silahlı Kuvvetlere de sahiptir. Bu, yalnız bölgesel istikrar için gerekli
bir şey değildir, yalnız Türkiye'nin savunması için de gerekli bir şey
değildir; dünyadaki istikrarın sağlanmasında da Türkiye'nin gücü, hem siyasî
gücü hem ekonomik gücü, ama, özellikle de Silahlı Kuvvetlerinin gücü, dünyadaki
istikrarın da çok önemli bir teminatıdır. Bu, geçmişte böyle olmuştur, şimdi
böyledir, bundan sonra da böyle olacaktır. Şimdi, hal böyle olunca, Türk Silahlı Kuvvetleri
içerisinde önemli görevler üstlenen assubaylarımızın da son derece iyi
eğitilmiş, yükseköğretim almış, teknolojiye hâkim, teknolojiyi kullanabilen,
teknolojiyi kullanmayı astlarına öğretebilen bir bilgi donanımına sahip olması
lazımdır. Assubay okullarının teknik durumunu Sayın Gölhan
anlattı, Sayın Dedelek anlattı, MHP milletvekili arkadaşımız geniş olarak
anlattı. Bugün assubayların nasıl yetiştirildiği konusunu, assubay okullarının
yapısını, assubay sınıf okullarının yapısını arkadaşlarım anlattı; bundan sonra
nasıl yetiştirileceklerini, bu tasarının neler getirdiği konusunu da
arkadaşlarımız anlattı. Assubaylarımızın Türk Ordusu içerisindeki yerine üç
arkadaşımız da değindi. Ben, bu konulara değinmek istemiyorum; ama, benim, bu
milletin bilmesini istediğim, Yüce Meclisin bilmesini istediğim, eğer, bu
dünyada bilmeyenler varsa onların bilmesini istediğim bir gerçek var: Türk
Ordusunun iyi yetişmiş olması, Türk Ordusunun iyi bir teknolojiye sahip olması,
yalnız Türkiye'nin güvencesi değildir; bütün Ortadoğu'nun güvencesidir, bütün
Balkanların, Kafkasların ve dünyanın güvencesidir. Kudüs, 2000 yıllık
tarihinde, sadece, Türk Milletinin oraya egemen olduğu dönemlerde istikrar
bulmuştur; üç din, yalnız o dönemde rahat olmuştur. Balkanlarda, ne zaman
Türkiye'nin siyasî ağırlığı var, o zaman kan dökülmemiştir; Kafkaslar öyle,
Kırım'a kadar öyle... Onun için, Türkiye'nin güçlü bir orduya sahip olması,
iyi eğitilmiş bir orduya sahip olması, dünya barışının teminatıdır, dünyadaki
istikrarın teminatıdır. Onun için, elimizdeki, önümüzdeki bu tasarı konusunda,
Yüce Meclisimizin bütün siyasî partilerinin uzlaşması vardır; Millî Savunma Komisyonundan
uzlaşmayla geldi ve Yüce Meclisten geçecektir. Biz de, Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak, bu tasarıyı destekliyoruz. Tasarının, Türk Silahlı Kuvvetlerine, assubaylarımıza,
assubay olmak için arzu duyan öğrencilerimize, gençlerimize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan. Saadet Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili
Sayın Sacit Günbey; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika. SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek
Okulları Kanunu Tasarısının geneli üzerinde Saadet Partisi Grubu adına konuşmak
üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin başında, tüm polislerimizin Polis Gününü
tebrik ediyorum. Filistin'de hayatlarını kaybeden gençlerin, insanların
acılarını paylaşıyor ve Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Muhterem milletvekilleri, Silahlı Kuvvetlerimizin,
kuvvet komutanlıklarına bağlı, lise dengi okullardan öğrenci alıp, muayyen bir
süre eğitim verdikten sonra, assubay yetiştiren okulları şu anda mevcuttur. Bu
kurumlardan, şimdiye kadar, ülkemize ve Silahlı Kuvvetlerimize çok değerli
hizmetler veren çok sayıda assubay yetiştirilmiştir. Bunların çok önemli bir
kısmı teknik eleman olup, Silahlı Kuvvetlerimizin destek hizmetlerinde ve
teknik donanımında çok önemli görevler yapmışlardır ve gerçekten, çok iyi
yetişen bu elemanların -personelin- çok önemli bir kısmı da yabancı dil
bilmektedir. Muhterem arkadaşlar, ben inanıyorum ki, Silahlı
Kuvvetlerimiz içindeki personel, teknik personel, ekipman ve bilgi birikimi,
ülkemizde, uçak, helikopter, tank ve silah sanayiinin kurulmasında,
yürütülmesinde ve geliştirilmesinde fevkalade yeterlidir. Önümüze getirilen bu kanun tasarısıyla assubay
yetiştiren kurumlar, daha iyi bir statüye kavuşturulmak istenmekte iki yıllık
meslek yüksekokulu haline getirilmekte, bu kurumlara, üniversite formasyonu
kazandırılmaktadır; bu bakımdan bu kanun tasarısını olumlu karşılamaktayız. Ancak, bu kanun tasarısı hazırlanırken, Batılı
ülkelerdeki buna benzer kurumların yapıları incelenmiş midir, onlardan örnekler
alınmış mıdır bilmiyorum; fakat, benim görebildiğim kadarıyla, bu tasarının en
önemli eksikliği, kurulacak yüksekokulların yapısında, üniversitelerde
görülmesi gereken demokratik yapı ve oluşum, maalesef, eksik kalmıştır. Tüm yetkiler, yönetim alanında, idarî alanda ve
kurullarda, idarî subaylara verilmiş, öğretim elemanları, sadece ve sadece ders
vermek için tahsis edilen elemanlar olarak görülmüştür. Öğretim elemanlarının
alımından itibaren, meseleye hep şüpheci bir gözle yaklaşılmış, göreve başlamak
için müspetlik belgesi şartı getirilmiş, gerekli görüldüğünde işine son
verilmekte veya kıtaya gönderilmekte bir beis görülmemiştir. Belki, bunlar,
askerlik mesleğinin gerekleri olsa diye düşünüyorum. Kıtaya gönderilmenin hangi
sebepten olabileceği belirtilmemiştir; öğretim elemanının haksızlığa uğradığı
durumlarda mahkeme yolu kapalı görülmektedir; öğretim elemanlarının ne şekilde
yetiştirileceği açık şekilde ortaya konulmamıştır; birçok konunun daha sonra
hazırlanacak yönetmeliklerle tanzim edileceği ve yönetmeliklerle durumun tespit
edileceği ifade edilmektedir. İyiniyetle hazırlandığından hiçbir şüphemizin
olmadığı bu kanun tasarısıyla, bu yüksekokulların, üniversal değerleri
paylaşmakta ve bilimsel özgürlük ortamını elde etmekte sıkıntı çekeceklerini
düşünmekteyiz. Güvenlik endişesiyle, kurulacak yüksekokullar, daha kurulduğu
günden itibaren, âdeta, bir garnizon haline getirilmektedir. Sayın milletvekilleri, aynı anlayış, 1980 ihtilaliyle
kurulan üniversitelerde yerleşmiş ve üniversitelere, öğretim üyelerine güven
duygusu olmadığı için, üniversiteler, YÖK marifetiyle sürekli denetim altında
tutulmak istenmiştir. Bu anlayış, Türkiye'de üniversitelerin gelişmesini
önlemiştir. Özellikle, YÖK'ün ve üniversitelerin başına getirilen, atanan
yetkililerin mantaliteleri ile üniversitelerin gelişmesi arasında ciddî
korelasyonlar ortaya çıkmıştır. Eğer, getirilen kişinin bilime ve özgürlüğe
yakınlığı varsa, üniversitelerde gelişme daha iyi şekilde ortaya çıkarken,
baskıcı bir anlayış içerisinde olan yöneticilerin bulunduğu durumlarda
üniversitelerin gelişmesi maalesef geri kalmıştır. Bakınız, şimdi size bir üniversitemizden örnek vermek
istiyorum. Seçim bölgem olan Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne, Sayın
YÖK Başkanının tavsiye etmediği bir hocamız, Cumhurbaşkanı tarafından rektör
olarak atanıyor. Sırf YÖK Başkanının tavsiyesi olmadığı için, iki yıldır
Diyarbakır Dicle Üniversitesinde, maalesef, bütün işlemler durmuştur.
Profesörlüğe yükselen hocalarımız, profesör kadrosuna atanamamaktadır;
doçentlik sınavını kazanan doçentlerimiz, doçent kadrosuna atanma imkânına
sahip değillerdir; yardımcı doçentlik ve uzmanlık sınavını kazanmış olan
insanlar bu kadrolara atanamamaktadırlar ve iki yıldan beri bu durum
tıkanmıştır. Sadece atamayla ilgili tıkanıklık yoktur; Dicle Üniversitesinde,
YÖK tarafından müsaade edilecek bütün yatırımlar durmuştur. Bu yatırımlarla
birlikte, maalesef, üniversitede, araştırma hizmetleri de önemli ölçüde
engellenmiş ve durmuştur. Muhterem arkadaşlarım, bu durumdan, Dicle Üniversitesi
ile YÖK Başkanlığı arasındaki bu olumsuz tablodan, hem Dicle Üniversitesi
çalışanları hem Diyarbakır hem oradaki öğretim üyeleri ve hem de oradan
istifade eden halk zarar görmektedir. Bu durumdan hükümetin habersiz olması
mümkün değildir. Olayların üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, maalesef,
hükümet, bu konuda tamamen hareketsiz kalmıştır, hiçbir şey yapmamıştır. Ben,
hükümetimizden bu konuda tedbir almasını ve üniversitemizin daha fazla zarar
görmeden, bu yapının çalışmasını hükümet yetkililerinden rica ediyorum ve
maalesef, bu yapıdan dolayı, Dicle Üniversitesinden birçok üniversite öğretim
üyesi başka üniversitelere kaçmak zorunda kalmıştır. Muhterem arkadaşlar, Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesine atanan bir dekan var; herkesin tanıdığı ve bildiği bir dekan. Bu
dekan, maalesef, son günlerde toplumun gündemini işgal eden, Ankara'nın merkezinde,
Moon Tarikatı denilen bir tarikatın toplantısına, eski bakanlar ve eski
milletvekilleriyle birlikte katılmıştır ve bunların masraflarını, yolluklarını,
otel ücretlerini, maalesef, bu tarikat mensupları karşılamıştır. Bu bir rüşvet olayı olarak değerlendirilir mi
bilmiyorum; ama, bu toplantının yapılmasına kim müsaade etmiştir, kimden izin
alınmıştır; bunu, şahsen öğrenmek istiyorum. Maalesef, İlahiyat Fakültesi
Dekanı olan bu kişi, bu toplantıya katılmakla kalmamış, gayriahlakî bir
davranışın içerisinde olduğunu kendisi de ifade etmiştir. Hükümetten, bu konuda
da bir adım atmasını ve ilahiyat fakültesine yakışmayan bu dekanın bir an önce
görevden alınmasını rica ediyorum. Bu kanun tasarısının Silahlı Kuvvetlerimize,
assubaylarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.(SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günbey. Başka söz isteyen?.. AYDIN TÜMEN (Ankara) - DSP Grubu adına Sayın Evliya
Parlak konuşacak Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın Parlak. Sayın Parlak, süreniz 20 dakika. DSP GRUBU ADINA EVLİYA PARLAK (Hakkâri) - Sayın Başkan,
Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlarken, şahsım ve mensubu
olmakla gurur duyduğum Demokratik Sol Parti adına en içten saygılarımı sunarım. Ben de, hem şahsım hem Grubum adına, 10 Nisan Polis
Gününü kapsayan içinde bulunduğumuz Polis Haftasının kahraman polislerimize
hayırlı olmasını, şehitlerimize rahmet, kalanlara sağlık, esenlik ve mutlu bir
gelecek diliyorum. Değerli arkadaşlarım, 841 sıra sayılı Astsubay Meslek
Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Hepimizin bildiği gibi, çağımızda, bilim, teknoloji alanında her gün yeni
aşamalarla karşı karşıya bulunmaktayız. Bugüne kadar, Silahlı Kuvvetlerde üç
kategoride hizmet veren insanımız bulunmaktadır: Subaylar, assubaylar ve
bunların maiyetindeki erbaş ve erler. Assubay sınıfının, subaylar ile erbaş ve
erler arasında hizmet verecek, hem idarî hem teknik kadroda çok önemli yer
tutan bir sınıf olduğu hepimizce bilinmektedir. Günümüze dek, bütün assubaylar,
assubaylıkla ilgili; ama, lise dengi okulları bitirerek ve ayrıca, dışarıdan
lise mezunu veya yüksekokul mezunu olup, bir yıllık -bir kurs gibi- bir
eğitimden geçerek, assubay hazırlama okulundan sonra çavuş rütbesiyle bu sınıfa
katılıyorlardı; ancak, günümüzdeki gelişmeler bu eğitimin yetersiz olduğunu
ortaya koymaktadır; ki, ülkemizde, bütün kamu kesiminde çalışan kamu personeli
bile, artık, en az iki yıllık önlisans eğitimine sahip kılınmaktadır. Hatta,
geçmiş yıllarda mezun olan lise mezunları bile, açıköğretim fakültesi
kanalıyla, önlisans eğitimine ve mümkün olursa lisans tamamlama eğitimine tabi
tutulmaktadır veya zorunlu hale getirilmiş bulunmaktadır; çünkü, mevcut
bilgiler, mevcut teknoloji gelişmesi, çalışan her kesimi zorlamaktadır. Ki,
dünyada, onurla sözünü ettiğimiz Silahlı Kuvvetlerimizin, bütün dünyadaki
gelişmelerin en önünde yer alma çabası içinde olduğu da hepimizce
bilinmektedir. Dolayısıyla, kendi içinde önemli bir yer tutan assubay
sınıfının, lise dengi bir okulu bitirdikten sonra, bir yıllık eğitimle
yetinmesi elbette ki mümkün değildir, ondan dolayı da, hükümet, bunu
hazırlayarak huzurumuza getirmiştir. Bunu hazırlayan ve Yüce Meclisin huzuruna getiren gerek
Bakanlık mensuplarına gerek hükümetimize ve gerekse katkıda bulunan her iki
komisyon üyelerine şükranlarımızı da sunmak istiyorum. Ben, bu assubay sınıfını, kamu ve sanayi kesiminde
çalışan ara insan gücüne benzetiyorum. Sanayide bile, mutlaka, ara insanı
oluşturan, önlisans bitiren meslek yüksekokullu elemanlara çok ihtiyaç
bulunmaktadır ve esasında, yükseköğrenimde millî eğitim politikamız olarak da
izlediğimiz bir husus vardır: Lisans programından önce, ara insangücüne ihtiyaç
olan alanlarda meslek yüksekokullarını çoğaltmaya çalışıyorduk. Geçtiğimiz
haziran ayında, burada, Yüce Meclisin çıkardığı bir yasayla, özellikle bunu
özendirdik ve özel üniversitelere de meslek yüksekokulu açma imkânını tanıdık. Buna paralel olarak, şu anda getirilen yasa
tasarısında, bakıyoruz ki, Silahlı Kuvvetlerde, kuvvet komutanlıkları, Jandarma
Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve bunların dışında, Gülhane
Askerî Tıp Akademisine bağlı olarak, sağlık alanında, sağlık meslek yüksek
assubay okulu ve bir de, Silahlı Kuvvetler mızıka sınıfı için de meslek
yüksekokulu kurulması öngörülmektedir. Yasa tasarısını incelediğimizde, tasarının, bu
okulların tümünün kuruluşunu, işleyişini, kadrosunu, gelişimini, bilim
kurullarını, yönetimini, öğrenci alışını, bütün koşullarını düzenleyen
hükümlerden ibaret olduğunu görüyoruz. Bu meslek yüksekokullarının, kuvvet komutanlıklarınca,
Jandarma Genel Komutanlığınca, Sahil Güvenlik Komutanlığınca hazırlıkları
yapıldıktan sonra, kuvvet komutanlıklarına bağlı olarak açılacak olanlar,
Genelkurmay Başkanlığının onayıyla, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından açılması öngörülenler de İçişleri Bakanlığının
onayıyla, Gülhane Askerî Tıp Akademisine bağlı olarak açılacak sağlık meslek
yüksekokulunun onayının da Genelkurmay tarafından verileceği yönünde, olumlu
düşüncelerle madde düzenlenmiştir. Yine, bu yasa tasarısının ilgili hükümlerinde, bu
okulların, okul komutanlığı, bilim kurulu başkanlığı ve diğer organlarının
düzenlenmesi detaylı şekilde açıklanmıştır. Özellikle kariyer sahibi doçent,
yardımcı doçent ve profesörlerin yeterince temini sağlanıncaya kadar YÖK'le
işbirliği yapılması ve diğer üniversite kurumlarıyla bağlantı kurularak,
onlardan yararlanılması da öngörülmüştür. Değerli arkadaşlar, kısaca, Silahlı Kuvvetlerimizin,
özellikle, assubay sınıfında -ki, günün koşullarına göre eğitim noksanlığı
vardır- teknolojik alanda, harp, silah
araç-gereci kullanımı açısından ve diğer bilimsel gelişmeleri takip bakımından
olan eğitim eksikliğini gidermeye yönelik bir yasa tasarısıyla karşı
karşıyayız. Bütün konuşmacıları dinledim. İktidarıyla muhalefetiyle
tüm sözcü arkadaşlarımız bu yasanın çok gerekli olduğuna ait düşüncelerini
ortaya koydular. Biz de, Demokratik Sol Parti olarak, bu yasanın, gerçekten,
Silahlı Kuvvetlerin bu sınıfında çok büyük bir gereksinim duyulan bir açığı
gidereceğine olan inancımızı vurgulamak istiyoruz. Bu yasa tasarısının elbirliğiyle yasalaştırılacağı
düşüncesini de vurgulayarak, yasanın, Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını
ve gelecekte çok başarılı hizmetlere vesile olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Parlak. Gruplar adına konuşmalar bitmiştir. Şahsı adına Sayın Akgönenç, buyurun. (SP sıralarından
alkışlar) Süreniz 10 dakika. OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanun Tasarısı üzerinde
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım. Muhakkak ki, içinde bulunduğumuz teknoloji ve iletişim
çağında, eğitim ve teknoloji her gün değişmekte ve gelişmektedir. Güçlü bir
ordu, eğitimiyle, mühimmat ve silahıyla, teknolojisi ve uygulamasıyla, mutlaka,
çağın gelişimlerini ve ihtiyaçlarını yakalamak zorundadır. Elindeki insangücü,
bir ordunun en önemli zenginliği olup, iyi yetiştirilmiş olan bu insangücü,
diğer tüm faktörleri de en iyi şekilde değerlendirmeye kadirdir. Bu inanç ve
düşüncelerle, askerlik yükümlülüğünü yerine getirecek olan Türk gençlerini daha
iyi bir şekilde yetiştirebilecek ve geleceğe daha iyi bir şekilde
hazırlayabilecek bu assubay meslek yüksekokullarının kurulmasını
desteklediğimizi ve bunların faydasına inandığımızı, kendim ve Partim adına
belirtmek istiyorum. Mevcut sisteme göre assubaylar, subayların yardımcısı
konumunda olup, özellikle idarî ve teknik hizmetlerde istihdam edilmektedir.
Bunlar, Silahlı Kuvvetlerin profesyonel insangücünün önemli bir kısmını
oluşturmaktadır. İyi yetiştirilmiş ve verimli çalışmayı öğrenmiş bir destek
grubu, profesyonel anlamda işlerin en verimli şekilde gerçekleşmesinin de bir
garantisi olup, başarıyı kolaylaştırmaktadır. Bu anlamda, belki de, Türkiye'nin bütününde ve tüm
eğitim sisteminde köklü bir reforma ve çağın ihtiyaçlarını göz önüne alan
uygulamalı eğitime ve öğretime yer ve önem vermekte fayda vardır diye
düşünüyorum. Bugün, Türkiye'de, yetişmiş, kaliteli bir profesyonel sınıf
bulunmakla beraber, onlara destek verecek asistan, danışman, sekreter, ofis
elemanı ve teknik elemanlar grubu açısından aynı şeyi söylemek pek mümkün
değildir. İşlerin oldukça yavaş yürümesinde ve gereken tempo ve kalitenin tam
olarak yakalanmamasında bu durumun rolü büyüktür. Bunun farkına varan ve destek sınıfın ne kadar önemli
olduğunu kabul eden Silahlı Kuvvetler, durumu düzeltecek tedbirler almak üzere
bir girişimde bulunmaktadır. Buna benzer uygulama ve düzeltmeler, Türk eğitim
sisteminin geliştirilmesi için de gereklidir. O halde, bazı noktaların üzerinde kısaca durmakta fayda
vardır: Destek gruplarının, pratik, uygulamaya yönelik
eğitilmesi için programlar hazırlanmalıdır. Bu programları uygulayabilecek ve
öğretecek eğitimci kadroların hazırlığı gerekir; yani, sadece program
hazırlamak değil, bu programları öğretecek öğretmenlerin de hazırlanması çok
önemli bir konudur. Bunun hepsinden üstün olan, sorumluluk hissinin
verilmesi ve bunun aşılanmasıdır. Sorumlulukla birlikte yetkinin de verilmesi
gerekmektedir. Destek hizmetlerinin kademeli olarak geliştirilmesi
şarttır. Her yıl veya iki yılda bir, meslekiçi geliştirme
eğitimleriyle, değişen ihtiyaç ve teknolojiye göre insan eğitiminin sağlanması
bir zarurettir. Bu ve buna benzer ihtiyaçlar, belki, zaman zaman dile
getirilmiş olabilir; fakat, hiçbir zaman tam anlamıyla ülke çapında uygulanmaya
konulmamış ve sistemli bir programlanmaya da tabi tutulmamıştır. Her ne kadar,
Devlet Prodüktivite Merkezi gibi kurumlar kurulmuş ve zaman içerisinde bir
hayli kadroya sahip olmuşsa da, tam olarak, hangi kesimi nasıl eğiteceği, nasıl
ele alacağı, hangi seviyede verimi artıracağı, hangi konularda pratik
uygulamalı eğitim vereceği de pek net olarak belirlenmemiştir. Bu kurum, bütün
iyi niyetlerine rağmen, daha çok teorik seviyede kalmıştır, bol bol yazı ve
teori üretmiştir. Esasen, tek bir merkezin, 65 000 000'un üzerinde bir nüfusu olan Türkiye'ye yetişmesi de
imkânsızdır. Okullarda açılan bölümler de yeterince hazırlıklı
eleman yetiştirememektedir. Arada, iyi yetişmiş elemanlardan da çok fazla
hizmet talep edildiğinden, bir süre sonra onlar da yavaşlayıp, diğerlerine ayak
uydurmaktan başka çare bulamamışlardır. Yani, kısaca şunu söylemeye
çalışıyorum: Arada, gayet iyi yetişmiş elemanlar mevcuttur; fakat, bu iyi
elemanların işi o kadar talep görmektedir ki, bu sefer, bunlar, aşırı derecede
yorulmakta ve hele, arkadaşlarına bakıp, onların üstlerindeki yükü
taşımadıklarını gördükleri zaman, bir de moral bozukluğuna uğramaktadırlar. Dolayısıyla, çalışmayanı ayıklayan, verimli olmayanı
ayıran, işini hakkıyla yapmayanı cezalandıran bir personel sistemini
yerleştiremediğimizden, işin akışı içerisinde, âdeta, çalışanı cezalandıran ve
bıktıran bir sistem kendiliğinden oluşmuş bulunmaktadır. Bürokrasimizin en
büyük sıkıntılarının altında da bunlar yatmaktadır. Her ne kadar, bu okullar yüksekokul seviyesinde ise de,
düz liseden sonra, genelde, bir üniversiteli olma akımı yaşanmaktadır ve
bunlarda da, çocukların çoğu dört yılı seçmektedir. Peki, buradaki etken nedir dediğimiz zaman, buradaki
etkenin ve etkili faktörün maaş ve prestij olduğu ortaya çıkmaktadır. O halde,
burada, mutlak surette, acil düzeltmeler yapılmalıdır. Sekiz yıllık eğitime geçişte, teori ile pratik arasında
farklar olmuştur. Sonuçta, daha çok ve iyi eğitelim derken, daha kaliteli insan
yetiştirelim derken, bazı hususlar gözardı edilmiştir. Mesela, Türkiye'nin
kalkınması için çok lüzumlu olan birçok meslek ve sanat okulu, imam-hatiplerin
orta kısımları, yabancı kolejlerin orta kısımları kapatılmak veya şekil
değiştirmek zorunda bırakılmış; bundan da en büyük zararı bu okullar, özellikle
sanat okulları görmüştür. Herkesin liseyi bitirip üniversiteli olması şartı
yoktur. Özellikle kalkınan ülkelerde, daha çok, kaliteli, seviyeli, ara destek
sınıfına büyük ölçüde ihtiyaç duyulmaktadır. Aynen gelişmiş ülkeleri taklit edersek, kendi
şartlarımızın dışında kalmış oluruz. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında,
Tedrisat Kanunu uygulamasında, millîlik, millî ihtiyaçların öne çıkarılması ve
millî kaynakların kullanılması gibi üç ana esas ele alınmıştır; ama, şu anda bu
prensiplerden hareket ettiğimizi iddia etmek de pek kolay değildir. Bir bakıma, çalışma psikolojisinde yenilik lazımdır.
Çalışma psikolojisiyle şunu kastediyorum: Gençlerde, çalışmadan, rahat iş ve
kazanç isteğini değiştirmemiz lazım ve en önemlisi ve benim her şeyden çok
üzerinde durduğum husus, gereken işler için işin ehlinin seçilmesi lazım. Ülkemizde, ahbap, tanıdık, akraba hatırına iş yapmak
durmadıkça veya azalmadıkça, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olması ve tam
anlamıyla kalkınması hayli zor bir çaba olacaktır. Bugün, birçok teknik bilgi
isteyen konuda, değil bilgisi olmak, sıfır deneyimiyle, sadece falancanın kızı
veya oğlu olduğu için işe alınmalar, atamalar yapılmaktadır ve maalesef, bunu
hepimiz görmekteyiz. O halde, ben, burada bir teklif getiriyorum: Belki de,
sadece Meclisin kontrolünde olacak bir denetleme kurumları zinciri kurulmalıdır
ve bu grupların her dairede, işbaşında olanların hakikaten o işin tarifine uyan
tahsil, deneyim ve performans verip vermediklerini incelemesi lazımdır. O halde, işe alınanlar sadece masa başında değil, iş
başında çalışıp, eğitilmelidirler. İş yapmayanların, verimli olmayanların, kolaya
kaçanların görevleri değiştirilmelidir, en altan işe başlatılmalıdır. Yeniden ve hakikî anlamıyla bir ehliyet ve hakkaniyet
sistemi, ülke ekonomisine ve eğitim sistemine yerleştirilmelidir. Bunun
etkileri çok kısa bir zamanda görülebilir. Bir bakıma, açılması düşünülen bu
assubay yüksekokullarının, bu ehliyet ve hakkaniyet sistemini daha iyi
uygulayacağını ummaktayım. Belki, hatır gönül işleri, sivil hayatta olduğu
kadar, oraları etkilemeyebilir. Son olarak da, sürekli görev içi eğitim programları
ihdas edilmelidir ve zorunlu hale getirilmelidir ve buradaki başarı, terfilere
ve ilerlemelere esas olmalıdır. Tabiî, bütün bunların yapılması için de, Millî Eğitim
Bakanlığının ve YÖK'ün bazı uygulama ve eğitim felsefelerinde değişiklikler
gerekmektedir. Bütün bu düşüncelerle, bu çıkacak kanunun ve yapılacak
okulların hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgönenç. Tasarı üzerindeki konuşmalar bitmiştir. Sorulara geçiyoruz. Sayın Şahin, buyurun efendim. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim. Aracılığınızla Sayın Bakanıma 2 soru yöneltmek istiyorum. Tabiî, Silahlı Kuvvetlerimizin eğitim düzeyinin
yükseltilmesi amacıyla hazırlanmış olan bu kanun tasarısına tüm gruplarımız
olumlu yaklaşmaktadırlar. Bu memnuniyet vericidir. Sayın Bakanım, ilk sorum: Tasarının
"Organlar" başlığını taşıyan 7 nci maddesinde "astsubay meslek
yüksek okulunun" diyor. Bunu okuyunca, bir tek okul açacakmışsınız gibi
bir intiba uyanıyor. Halbuki, daha önceki maddelerde "astsubay meslek
yüksek okullarının" ibaresi geçiyor. O bakımdan, bu maddenin, kanun yapma
tekniği açısından "Astsubay meslek yüksek okullarının eğitim, öğretim ve
yönetim işleri, aşağıda belirtilen organlar tarafından yürütülür" şeklinde
değiştirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Ne düşünüyorsunuz? Birinci sorum
bu. Devam ediyorum efendim. İkinci sorum da şudur:
Tasarının 29 uncu maddesinde astsubay meslek yüksekokullarının öğrenci
kaynakları ifade edilmiş. Burada deniliyor ki: Astsubay meslek yüksek
okullarına, astsubay hazırlama okulları mezunlarından öğrenci alınacaktır ve
ayrıca, sivil lise ve dengi okul mezunlarından da alınacaktır; ancak, sivil
lise ve dengi okul mezunlarının hangi okullar olacağı kuvvet komutanlıklarınca
belirlenecek ve Genelkurmay bunları onaylayacak. Yani, her liseden ve lise
dengi okuldan öğrenci alınmayacak demektir. Şimdi, biz, yapacağımız kanunları
Anayasaya uygun yapmak durumundayız. Anayasanın 10 uncu maddesi "Herkes,
ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye
veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar" demektedir. Şimdi, A lisesinden öğrenci alıp, B lisesinden
öğrenci almazsanız, bu, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olmaz mı;
Anayasaya aykırı bir düzenleme yapmış bir olmaz mıyız? Bizim, 29 uncu maddeyle
ilgili, Anayasaya uygun şekilde düzenlenmiş bir önerimiz var. Biraz sonra
takdim edeceğiz. Sayın Bakanım bu konularda ne düşünüyor? Bizi
aydınlatırlarsa sevinirim. BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakan. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri)-
Sayın Başkan, değerli arkadaşım Mehmet Ali Şahin Beyin sorularından birincisi,
doğrudur, tamamen katılıyoruz, "astsubay meslek yüksek okulu" değil,
"astsubay meslek yüksek okulları" olması... BAŞKAN- Zaten Kanun başlığı da öyle efendim. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Evet, orada bir düşüklük olduğu -yazılışta- anlaşılıyor. 7 nci maddeyle ilgili
olarak, tamamen katılıyoruz 29 uncu maddedeki lise ve dengi okulların belirlenmesi
şekline dair görüşleri var. Zaten, assubay meslek yüksekokulu, lise kültürü
aldıktan sonra, temel eğitimini aldıktan sonra mesleğe yönelmeyi
gerçekleştirmek için düzenlenmiştir. Bir meslek yüksekokuludur. Bizim, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, meslek
yüksekokuluna, ihtiyaç duyacağımız alanlarla ilgili lise ve dengi okullardan
eleman alınacaktır. Bunlar, bugün de kullandığımız idarî alanda kullandığımız,
çeşitli teknik alanda kullandığımız ve uzmanlığa ihtiyaç duyduğumuz alanlarda
kullandığımız okullar olacaktır. Onun için tadat edilmemiştir efendim. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sorular da cevaplandırılmış ve tasarının tümü
üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır. Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: ASTSUBAY
MESLEK YÜKSEK OKULLARI KANUNU TASARISI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1. - Bu Kanunun amacı, Türk Silâhlı Kuvvetleri
astsubay meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretimle ilgili amaç ve ilkeleri
belirlemek, astsubay meslek yüksek okullarının teşkilâtlanmasını, görev ve
sorumluluklarını, eğitim ve öğretim, araştırma, yayın, öğretim elemanları ve
öğrencileriyle ilgili esasları düzenlemektir. BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde Saadet Partisi Grubu
adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sacit Günbey; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 841 sıra sayılı astsubay meslek
yüksekokullarıyla ilgili kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; saygılarımı arz ediyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, bu kanun tasarısıyla bu
yüksekokulların nerelerde açılacağına dair, ne kadar yüksekokul açılacağına
dair tasarıda herhangi bir maddeye rastlamadım. Bu yüksekokulların sayısı ne
kadardır, nerede açılacaktır, ne kadar öğrenci alacaktır, ihtiyaç ne kadardır;
bunlarla ilgili, zannediyorum, yönetmelikte bilgi verilecektir. Bu kanun tasarısında, biraz önce de ifade ettiğim gibi,
öğretim üyeleriyle ilgili birtakım muğlak ifadeler vardır. Mesela, profesör,
doçent ve yardımcı doçentlerin nerede yetiştirileceği, hangi okullarda eğitim
yaptırılacağı, doktoraların nerede yapılacağına dair bir açıklık göremedim.
Bunlarla ilgili, doğrusu, tasarıda eksiklik olduğunu zannediyorum. Bir de, zaman zaman, bize, askerlikte tezkere bırakıp
da uzman çavuş olarak ordu mensubu olan kişilerin özlük haklarıyla ilgili
şikâyetler ulaşıyor. Bunlar, özlük haklarıyla ilgili problemlerinin olduğunu
ifade ediyorlar. Bunlarla ilgili de, bunların özlük haklarını garanti altına
alacak bir kanuna ihtiyaç olduğu, zaman zaman bize ulaşıyor. Bununla ilgili de
bir çalışma yapılmasını hükümete teklif ediyorum. Bu kanun tasarısının, tekrar, hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günbey. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili
Sayın Yahya Çevik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Çevik. DYP GRUBU ADINA YAHYA ÇEVİK (Bitlis) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 841 sıra sayılı Astsubay Meslek
Yüksekokulları Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, DYP Grubu adına, söz
almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının bu
maddesi, astsubay meslek yüksekokullarındaki yükseköğretimle ilgili amaç ve
ilkeler ile Teşkilâtlanma, görev ve sorumluluklar, eğitim ve öğretim, araştırma
ve yayın, öğretim elemanları ve öğrencilerle ilgili esasları içermektedir. Değerli milletvekilleri, Ordumuz, dünyada, büyüklük
bakımından, ilk üçe girmektedir. 21 inci Yüzyılda artık günümüz, bilgi çağı,
teknoloji çağıdır. Bu nedenle, Ordumuz, küreselleşen dünyada teknoloji
bakımından gerekli yeri ne pahasına olursa olsun almalıdır. Teknolojide sürekli
gelişme kendisini harp alanlarında da hissettirmekte, harp silah ve araçlarının
değişmesiyle birlikte savaş tekniği de değişmektedir. Dolayısıyla, eğitim
sistemlerini ve kurumlarını da, teknoloji ve bilim çağına uydurmak ve yeni
ihtiyaçlara göre geliştirmek gerektiğine inanıyorum. 57 nci hükümetten önce de, bütün kurulan hükümetler,
Ordumuza gerekli önemi göstermiş ve bütçeden gereken ödeneği ayırmıştır.
Ordumuz, ulusumuz için çok önem arz etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin personeli ile onların
öğrencilerinin yetiştirilmesine, eğitim ve öğretimlerinin daha iyi şartlarda
oluşmasına imkân veren kara, deniz, hava harp okullarının, yine sağlık alanında
Gülhane Askerî Tıp Akademisi adı altında faaliyet gösteren, Türk Silahlı
Kuvvetleri personeline sağlıkla ilgili kaynaklık eden öğrencilerimiz için yeni
düzenlemelerle, çağın ve Türkiye'nin şartlarına uygun hale getirilmesi
gereklidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde
bulunduğumuz çağın bilgi çağı olması, gerek bilgi ve teknoloji ve gerekse
savunma sanayii alanında meydana gelen gelişmeler, değişen askerlik anlayışıyla
teknik ve bilimsel alanda yetişmiş personele ihtiyaç vardır. Bu nedenle, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına uygun alanlarda yükseköğretim yapmış,
assubay yetiştirmek için meslek yüksekokullarının kurulmasına gerek vardır.
Assubay sınıf okullarına, assubay hazırlama okulları mezunları, lise ve dengi
okulları mezunları ile meslek yüksekokulu ve fakülte mezunlarından öğrenci
alınacaktır. Onun için, Türk Millî Eğitiminin en önemli sıkıntılarından birisi,
kendisini yenilememiş olmasıdır. Türk Millî Eğitimi, bu hantal yapıdan bir an
önce kurtulup çağa ayak uydurmalıdır; kaliteli, nitelikli öğrenciler
yetiştirmelidir. Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
insan gücünün önemli bir kısmını oluşturan assubayların, eğitim seviyesinin
yükseltilmesi, çağın gereklerine, bilim ve teknoloji alanındaki süratli
değişime göre yetiştirilmesi ve istihdamı, bir zorunluluk olarak kendini
göstermektedir. Bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyacına uygun,
yükseköğrenim yapmış assubay yetiştirmek için meslek yüksekokullarının
kurulması inancındayım ve hatta, eğitim süresinin uzatılmasının da gerekli
olduğu düşünülebilir diye düşünüyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çevik. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: Kapsam MADDE 2. - Bu Kanun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
astsubay meslek yüksek okullarını ve bunlarla ilgili faaliyet ve esasları
kapsar. BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) Sayın Kaya, süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli Başkan,
çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısıyla
ilgili olarak Anamuhalefet Partisi, Doğru Yol Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi, en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Hiç şüphesiz ki, gözbebeğimiz ve gerçekten, varlığından
onur duyduğumuz Ordumuz, her konuda güçlü olmalı; teknik açıdan güçlü olmalı,
bilgi açısından donanımlı olmalı. Ülkemizin bulunduğu jeopolitik durumla ilgili
en güçlü noktada, zamanın önünde, gerisinde olmayan bir ordumuz olmalı ve yine,
şükürler olsun ki, dostlarımızın sevineceği, düşmanlarımızın kara kara
düşünebileceği bir ordumuz var ve birilerine göre, gözbebeğimiz Ordumuz, işte,
dünyanın en güçlü üç ordusundan birisi halindedir ve çok ciddî bir şekilde, iç
düşmanlar adına, dış düşmanlar adına, varlığı Türkiye için bir teminattır.
Ordumuzu yıpratmak isteyen şer güçler de vardır şüphesiz; ama, biz, Parlamento
olarak, her zaman, gözbebeğimiz Ordumuzun her türlü imkânlarını,
muhalefet-iktidar anlayışıyla, burada destekleriz; Çünkü, Ordumuzu, bulunduğu
coğrafyada en güçlü noktaya getirebilmenin gereğiyle, Yüce Parlamento olarak
arkasında olduğumuz çok açık. Assubaylarımızla ilgili değişiklikte, tabiî, burada,
hem eğitimle ilgili bir varyasyon var, hem de, onun dışında, assubaylarımızın
özlük haklarıyla ilgili bir değişiklik var. Ben, burada, çok değerli ve çok
kıymetli Bakanıma da şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Kendisi çok saygın bir
devlet adamıdır. Çok değerli bir Bakanımız olması nedeniyle, Millî Savunmanın
başında böyle kıymetli bir bakanın olması -gönül ifademi dile getiriyorum- bir
şanstır. Onu da ifade ederek söylüyorum. Bu tasarının, Doğru Yol Partisi, Anamuhalefet Partisi
nezdince de desteklenmesini istiyoruz; çünkü, değerli hatip arkadaşlarımızın da
söylediği gibi, gerçekten, askerimiz -assubayından, erinden subayına kadar-
bilgi toplumuna giden, küreselleşen dünya içinde, şüphesiz ki, bilgi toplumunu
yakalayan ve bu bilgi enformasyonunda, her zaman, zamanın önünde olabilen bir
yapılanma, bir reorganizasyon içinde olmalıdır. Bu getirilen tasarı da bu
içerikte olması nedeniyle, umarım ki, askerimiz ve tabiî, askerimizin omurgası
olan assubaylarımız -her konuda, teknik konuda, bilgi noktasında, emek
noktasında gerçekten etkili olan assubay kesimi- özlük haklarıyla, bilgi
enformasyonuyla çok iyi bir noktaya taşınır. Bilgi toplumuna giden dünyamızda,
assubaylarımızla ilgili değişiklik, yani, liseyi bitirdikten sonra assubay
sınıflarına alınan şahısların 1 yıllık eğitime değil de 2 yıllık eğitime tabi
tutulmaları, şüphesiz ki, çok önemli ve bu noktada, gerçekten, teknik bir
eleman olarak yetişmeleri son derece önem arz etmekte. Hele ki, Türkiyemizin
jeopolitik yapısı içinde askerimizin rolünün çok önemli olduğunu bilerek,
teknolojik açıdan, bilgi verisi açısından son derece önem arz eden askerimizin
konumu bu noktada mutlaka teşhis edilmeli ve askerimize her konuda destek
verilmesi noktasında, gerçekten, gayretlerimiz olmalı. Türk Silahlı Kuvvetlerimizle ilgili, önümüzdeki günler
içinde, umarım ki -ülke olarak beklentimiz, Parlamento olarak beklentimiz- hiç
şüphesiz ki, bölgesinde daha modernize olmuş, daha mobilize olmuş ve
bilgisiyle, teknolojisiyle en güçlü noktaya gelmiş, hatta -yine, buradan, şunu
da özellikle söylemek isterim ki- İsrail'den tank modernizasyonu adında bir
işbirliği değil, kendi teknolojisini yaratmış, güce sahip olan bir Türk Silahlı
Kuvvetleri ve onu destekleyen hükümet... Bu noktada bir beklentimiz var. Kendi
teknolojisini yaratan bir Türkiye ve onu en iyi şekilde teçhiz eden, ordusuyla
güç birliği yapan, ordusuyla, milletiyle bir olan bir ülke düşünüyoruz.
Gerçekten, biz, Ordumuzu, her zaman gözbebeğimiz olarak kabul ediyoruz. Biz,
ordu milletiz hiç şüphesiz; Ordumuzu her koşulda destekliyoruz ve her koşulda
güçlü olmasını istiyoruz. Ordumuzu zamanın, 21 inci Yüzyılın en güçlü ordusu
görebilme noktasında, desteğimizi, tüm Parlamento olarak... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SAFFET KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, sözümü
tamamlayabilir miyim? BAŞKAN - Buyurun. SAFFET KAYA (Devamla) - Anamuhalefet Partisi olarak, bu
getirilen tekliflerin koşulsuz olarak yanında olduğumuzu bir kez daha ifade
etmek istiyorum. Assubaylarımızın önümüzdeki günler içinde, iki yıllık
meslek yüksekokulları bağlamında daha da etkili, bilgili bir noktaya
taşınmasını, Anamuhalefet Partisinin bir üyesi olarak, Doğru Yol Partisinin bir
üyesi olarak gönülden desteklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bakanlığa hayırlı olmasını, Ordumuza hayırlı olmasını,
Yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Saygılarımı arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya. Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın
Zeki Çelik; buyurun. Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları
Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, böyle bir kanunun gerçekten lüzumlu olduğuna
inanıyoruz. Hem Ordumuzun çağın gereklerine uygun olarak gerek bilgi gerekse
teknolojik donanım açısından güçlenmesi hem de bir durumun da düzeltilmesi
açısından bu kanun önemlidir. Böyle bir kanun tasarısının getirilmiş olmasını
da olumlu buluyoruz. Bugün, insanlarımızın, gerçekten, eğitim seviyeleri
yükselmiştir. Bizim üzerinde durmamız gereken husus şu olmalıdır: Ülkemizin
etrafı bir ateş çemberi gibidir. Bunun için de, güçlü, eğitimli, teknolojiyi
takip eden bir orduya ihtiyacımız var. Onun için de, gerek insangücü olarak
gerek malzeme ve teknik olarak, bunlara sahip olmak durumundayız. Tabiî, arzu
ediyoruz ki, keşke, topunu, tankını, uçağını, füzesini kendisi yapan bir ülke
olsaydık ve bunları, başkalarına yaptırmak durumunda kalmasaydık! Tabiî, bu kanun tasarısı vesilesiyle, Sayın Bakanımız
da burada iken, şu anda İsrail'de yaşanan katliam sebebiyle, daha önceden, ta
geçen yıl sormuş olduğumuz ve Sayın Bakanın cevaplandırdığı soru önergemizdeki
bazı hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu M-60 tankları Türkiye'nin gündemine oturdu.
Kendilerine, böyle bir bakım yapılması halinde bu tanklardan istifade
edilebilir mi diye sorduğumuzda, 20 yıl daha istifade edileceğini... Peki,
niçin bir İsrail firması seçildiği sorulduğunda, henüz böyle bir anlaşma
yapılmadığını ifade etmişler; ama, daha sonraki sorulara cevap verildiğinde,
İsrail firmasının tarif edildiğini, yani, "IMI" adındaki firmanın
tarif edildiğini görüyoruz. "Bu firma, başka bir yere tank modernizasyonu
yapmış mı" diye sorduğumuzda, soruya Bakanımız şöyle cevap veriyor:
"Sadece İsrail tanklarını modernize etmiştir." Yani, şimdi, burada, biz, arkadaşlarımız dahi, kendi
evimize bir eşya aldığımız zaman "yahu, bu, başka bir yerde kullanılmış
mıdır, bunun referansı var mıdır, yok mudur"diye sorma ihtiyacını
duyduğumuz bir durumda, siz, milyonlarca dolar vermek suretiyle bir
modernizasyon yaptıracaksınız, sadece kendi ülkesinde yapmış olduğunu yeterli
göreceksiniz!.. Bu, gerçekten akla ve mantığa çok uygun bir durum değildir. Ayrıca "niçin, Makine Kimya Endüstrisi, ASELSAN
gibi kuruluşlarımız, bu işte, teknolojik altyapılarını kullanarak bu işleri
yapmıyorlar" diye sorduğumuzda "onlar da bunlara katkı sağlayacak ve
bu teknolojileri öğrendikten sonra, belki, ileriye yönelik çalışmalar
yapacaklar" denmesinde ve bu arada, tabiî, ödenecek paraların, ücretlerin
de bu konuda gerçekten heder olacağını düşündüğümüzde, bu bilgi ve teknolojiyle
ileriye yönelik yatırımların yapılacağını söylüyorlar. Yeterli araştırma
yapılmış mıdır? Mesela, bir Petlas firması için, ta MİT'ten istihbarat
yapılmasına karşın "böyle bir firma hakkında araştırma yaptınız mı"
diye sorulunca, yeterli araştırmanın yapıldığını söylüyorlar. Bir taraftan,
anlaşma yapılmamış, sözleşme yapılmamış, herhangi bir işlem yapılmamış ifadesi,
öbür taraftan, yeterli bir anlaşma yapıldığı şeklinde... Bu da, bu işin daha
önceden planlandığını, programlandığını ve bu ihale şartlarının yerine
getirildiğini ifade etmektedir. Burada, dikkatinizi çekeceğim çok önemli bir husus var.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
tarafından denetlenmektedir. Bakınız, Yüksek Denetleme Kurulu üyeleri, şuna
dikkatimizi çekiyorlar: 1948 yılında, Makine ve Kimya, mühimmat ve cephane
işine başladığı anda, Amerikan yardımları, onunla paralel ülkemize gelmeye
başlamıştır. Bu ne demektir; siz bu işlerle uğraşmayın, biz size bunları
vereceğiz, ondan sonra da, siz, bize mahkûm olacaksınız tarzında... Biz,
istiyoruz ki, kendi silahını üreten, kendi teknolojisiyle ayakta duran bir ülke
olalım ve yetişmiş, gerek subay gerek assubay ve gerekse erleriyle orduya, en
güzel hizmeti veren, ülkesini en iyi şekilde temsil eden bir orduya, askere,
subay ve assubaya sahip olalım diyoruz. Teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik. Biraz maddeye bağlı konuşsaydınız, daha iyi olurdu. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: Tanımlar MADDE 3. - Bu Kanunda geçen deyimlerden; a) Astsubay meslek yüksek okulu : Bilimsel özerkliğe
sahip, Atatürk ilkelerine bağlı, askerî değerleri haiz, muvazzaf astsubay
yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma ve yayın
yapan bir yüksek öğretim kurumunu, b) Bölüm : Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının
ihtiyaçlarına uygun olarak personel yetiştirilmek üzere kurulan eğitim ve
öğretim birimini, c) Bölüm başkanı : Bölümde görevli rütbe ve kıdemce en
büyük asker öğretim elemanını, d) Program : Bu Kanunda belirtilen özelliklere sahip
muvazzaf astsubay yetiştirmek amacıyla, içeriği Genelkurmay Başkanlığı, ilgili
kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen, branş veya ihtisasa
yönelik eğitim konu, kapsam ve sürelerinin bütününü, e) Diğer kavram ve terimler : 4.11.1981 tarihli ve 2547
sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan ve bu Kanunun
uygulanması ile ilgili olan diğer kavram ve terimleri, İfade eder. BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Bitlis Milletvekili Sayın Yahya Çevik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA YAHYA ÇEVİK (Bitlis) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 841 sıra sayılı Astsubay Meslek
Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, DYP Grubu adına söz
almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi selamlıyorum. Hayatımızın her alanında yaşadığımız değişim ve
gelişmelere ayak uydurmamız, çağın gerektirdiği teknolojik ve bilimsel
gerçekler ışığında kendimize hızla yön vermemiz gereken bir süreçten geçiyoruz.
Bu gelişme ve değişmelere en açık olan kurumumuz da, Silahlı Kuvvetlerimizdir;
çağın gerektirdiklerini yerine getirdiği gibi, topluma örnek olacak tutumların
sergilenmesinde de önemli bir misyon yüklenmektedir. Teknoloji gelişirken,
insan faktörünün yeri ve işlevi de değişmektedir. Artık, bedensel gücün yerini
zihinsel güç almıştır. Yine de, bu gücün sevk ve idaresini yapacak olan da
insandır. Yani, nitelikli insan gücünden bahsediyoruz. Silahlı Kuvvetlerimizin,
tabiri caizse, mutfağında görevli olan assubaylarımızın gelişen şartlara uygun
hizmet verebilmeleri için assubay meslek yüksek okulları açılması fikri, tam
olarak yerine oturmuş görülmektedir. Özellikle, nitelikli ara eleman sorunu
yaşanan ülkemizde, askerî alanda hizmet verecek personelin yetiştirilmesinde ve
gereken personelin sağlanmasında çok önemli bir misyon olacağını düşünmekteyim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yaklaşık 70
ilimizde yaygın hale gelen yükseköğretim kurumlarımız vardır. Bu okullarda
yetişen gençlerimiz, hayata dair bir şeyler beklemektedir. Bu gençlerimizin,
askerimizin ihtiyacına cevap verecek şekilde içhizmete adapte edilmesi de
düşünülebilir mi? Bu konuda yapılmış bir çalışma var mıdır bilmiyorum. Askerî
strateji ve teknolojinin alanının çok daha farklı olduğu bilinmekle beraber,
elimizde yetişmiş olan işgücünün de daha verimli halde nasıl kullanılacağı
konusunda yüksek sesle düşünmeye çalışıyorum. Bütün iyi niyetimle şunu ifade etmek istiyorum: YÖK'ün
Silahlı Kuvvetlerimizin personel ihtiyacını karşılayacak bir araeleman
yetiştirme programı var mıdır; yoksa, bu konuda, elindeki akademik imkânları ve
yetişmiş öğretim elemanları sayesinde bu entegrasyonun yapılması cihetine
gidilebilir mi diye düşünmekteyim. Yani, YÖK, tek başına bir ihtiyacı
karşılayabilir mi? Bu yetişmiş gençlerimizin, daha sonradan askerî okullarda -kendi
içhizmet, özel eğitimiyle birlikte- bünyeye alınması çalışmalarının da
özellikle gözden kaçırılmamasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çevik. Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın
Zeki Çelik. Konuşmayacak mısınız?.. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Konuşmayacağım Sayın
Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Kuruluş MADDE 4. - Astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve
kuruluşları; ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından hazırlanır. Kuvvet komutanlıklarına bağlı astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve kuruluşları,
Genelkurmay Başkanlığınca; Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığına bağlı astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve kuruluşları,
Genelkurmay Başkanlığının olumlu görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca
onaylanır. Gülhane Askerî Tıp Akademisi bünyesinde kurulacak
sağlık astsubay meslek yüksek okulunun kadro ve kuruluşuna ilişkin esaslar,
Genelkurmay Başkanlığınca belirlenir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Siirt Milletvekili Takiddin Yarayan?.. Yok. SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, yanlışlık var. BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili
Musa Demirci; buyurun. SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi
Grubu adına Saffet Kaya olacak; yanlışlık var. BAŞKAN - Saffet
Bey mi?.. O zaman, Saffet Beyi davet ediyorum. Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Sayın Kaya, süreniz 5 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Sevgili Başkan,
çok teşekkür ediyorum. Assubay meslek yüksekokulları kadro ve kuruluşlarının,
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı tarafından hazırlanmasını içeren bir kanun teklifi bu. Assubaylarımızı, ordu içindeki yerleri noktasında,
eğitimleri noktasında analiz ettiğimizde, karşımıza çıkan tablo şudur: Yüzde
30'u yüksekokul mezunudur, yüzde 40'ı meslek lisesi, kalan yüzde 30'luk kısım
ise lise mezunudur. Şüphesiz ki, önümüzdeki günler içinde -Genelkurmayın,
Millî Savunma Bakanlığımızın, bu noktada görüşleri vardır- yüksekokulu bitiren
assubaylarımızın özlük haklarının düzeltilmesiyle ilgili mutlaka bir
değerlendirme yapılması gerektiği gibi, yine önümüzdeki günler içinde, subaylık
noktasında namzet olan assubaylarımızın, yüksekokulu bitirmiş olan
assubaylarımızın, kadro olarak önlerini açarak, o ihdas edeceğimiz
değerlendirmeleri, mutlaka ve mutlaka, bakanlık olarak, Genelkurmay olarak
yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kanun
maddesiyle ilgili de, hiç şüphesiz ki, astsubay meslek yüksekokulları, bilimsel
özerkliğe sahip, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, vatan savunmasında çok
önemli görevleri yerine getirecek olan muvazzaf assubay yetiştirecek, önlisans
düzeyinde eğitim ve öğrenim verecek, bilimsel araştırmalar ve yayınlar
yapabilecek bir yüksek öğrenim kurumudur. Bunun, mutlaka, assubaylarımıza ve
onların hedeflerine, perspektiflerine, dünya görüşlerine, şüphesiz çok büyük
katkıları olacak ve ordumuzda bilim çağını yakalayabilecek argümanların
oluşması... Az önce de arz ettiğim gibi, gerçekten, uçakların kaldırılmasında,
limanlarda gemilerin hareket etmesinde, bu noktada ordumuzun omurgasını teşkil
eden assubay grubumuzun çok iyi bir şekilde techiz edilmesi gerektiğini, Doğru
Yol Partisi Grubu adına arz etmek istiyorum ve umuyorum ki, önümüzdeki günler
içinde, gerçekten, hem subay namzedi oluşturabilecek yüksekokul mezunlarına kadro
açılması hem de -maalesef, assubaylarımızın derecelerinin çok eksik olduğunu da
görmek çok mümkün- derecelerinin artırılması noktasında bizlerin de
assubaylarımıza maaş farkı anlamında bir değerlendirme yapabilme çalışmasını yerine
getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknik sınıfını oluşturan
assubaylarımızın, az önce de söylediğim gibi, tanklarımızın, gemilerimizin
yürütülmesi, uçaklarımızın uçurulmasında en büyük ve en zor görevi yaptıkları
da çok açıktır ve önümüzdeki günler içerisinde, tekrar, bu özlük haklarıyla
ilgili, derecelendirmeyle ilgili, assubaylarımızın eksik olan yapılanmasıyla
ilgili Yüce Parlamentomuza gelebilecek değişikliklerde de bizler, anamuhalefet
partisi olarak bizler, gerçekten bu görüşü destekleyeceğimizi ve özellikle,
ordumuzun daha modern ve bilimsel çağı daha iyi yakalamış bir duruma gelmesi
noktasındaki tüm altyapı oluşumlarında desteğimizi verebileceğimizi ifade
ediyorum. Saygılarımı arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya. Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Sayın
Musa Demirci; buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum; Saadet Partisi Grubumuz adına Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 4 üncü madde, daha çok,
assubay meslek yüksekokullarının kadrolarıyla alakalı bir madde; ancak, burada
görüyoruz ki, bütün gruplar mutabakata varmışlar ve bu tasarının bir an evvel
çıkmasını arzu ediyorlar. Elbette, grup olarak biz de bu tasarının bir an evvel
yasalaşmasını ve dolayısıyla, yürürlüğe girmesini arzu ederiz. Ancak, burada
şunu vurgulamak istiyorum: Ülkemiz büyük bir ülke ve büyük ülkenin de elbette
büyük imkânları var, büyük birikimleri var. Bunlardan istifade etmek lazım ve
israfa kaçmadan da bu imkânlarımızı değerlendirmemiz gerekir. Yeni okullar,
yeni binalar, yeni kurullar; bunlar, tahmin ediyorum ki bir israftır. O
bakımdan, bizim imkânlarımızı bir gözden geçirmemiz lazım. Şimdi, bilim kurulları kuruluyor. Niye? YÖK varken,
teftiş kurulları varken, niye buna lüzum görüldü? Bu bakımdan, tahmin ediyorum
ki, belki... Evet, görüşülmüş, Millî Eğitim Komisyonunda, şurada burada; ama,
bana göre, bu hazırlanırken ülkenin imkânları gözardı edilmiş. Şimdi, bir
darboğazdan geçiyoruz; bunu herkes kabul eder ve herkesin de kabul etmesi
lazım. Şu anda, ülkemizde 3 500 meslek teknikokulu var.
Öğrenci sayısı 900 000 ve öğretmen sayısı 70 000. Dolayısıyla, şu imkândan
elbette hepimizin faydalanması gerekir. Her üniversitemizde aşağı yukarı 7-8 meslekî yüksekokul
var ve ülkemizde bunların sayısı da aşağı yukarı 700-800 civarında. Bu
bakımdan, bunların ciddiyetle incelenmesi lazımdı. Hangisi ordumuza daha çok
eleman sağlayabilir, hangisi daha çok yarar sağlayabilir, mutlaka bunun
irdelenmesi gerekirdi. Mesela, Gülhane Askerî Tıp Akademisinin bünyesinde
assubay sağlık yüksekokulu kuruluyor. Şimdi, ülkemize bakın, her ilimizde bir
sağlık meslek lisesi var; ama, bu okullardan mezun olan öğrencilerimizin yüzde
80'i, şu anda iş bulamıyor, işsiz. Öyleyse, bunlar organize edilmek suretiyle,
birkaç ilimizde, acaba, ordumuzun ihtiyacı olan sağlık personeli, buradan, yine
assubay adı altında karşılanamaz mıydı? Bu bakımdan, bu imkânlar tahmin
ediyorum ki yeteri kadar değerlendirilmedi. Değerli arkadaşlar, bugün, ülkemizdeki öğretim üyesi
sayısını veriyorum; 8 999 -yani, 9 000'e yakın- profesör var, 5 552 doçent var,
11 573 yardımcı doçent var, hepsi 26 000 ediyor. Şimdi, kanunu inceleyin
"öğretim elemanları" başlığında, yardımcı doçent, doçent, profesör...
İşte, şu imkânları kullanırsak, tahmin ediyorum ki, israftan kaçar ve böylece
kurduğumuz bu yüksekokullar da, hem kaliteli hem de ülkemize daha yüksek
derecede, yüksek seviyede hizmet verebilecek kurullar haline gelir. Bu bakımdan, tahmin ediyorum ki, gelecekte, çıkaracağımız
bu kanun yine buraya gelecek, yine, bu imkânlardan nasıl istifade edileceği
tartışılacaktır. Buraya getirilmeden, bana göre, yeniden bir gözden geçirilmesi
gerekirdi; ancak, grupların mutabakatı var, bir an evvel geçsin istiyorlar. Hayırlı olsun diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Demirci. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi okutuyorum: Ana ilkeler MADDE 5. - Astsubay meslek yüksek okullarında eğitim ve
öğretimin plânlanmasında, programlanmasında ve uygulanmasında aşağıdaki ana
ilkeler göz önünde bulundurulur : a) Öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılâpları
doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal hukuk
devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve meslekî değerlerin kazandırılması
sağlanır. b) Millî kültürümüz, örf ve adetlerimize bağlı şekil ve
özellikleri ile evrensel değerler içinde korunarak geliştirilir ve öğrencilere
millî birlik ve beraberliği güçlendirici ruh ve irade gücü kazandırılır. c) Eğitim ve öğretim plân ve programları; çağdaş,
bilimsel ve teknolojik esaslara uygun olarak Genelkurmay Başkanlığı, ilgili
kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanır. Kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca
sürekli olarak geliştirilen bu plân ve programların koordinasyonu, Genelkurmay
Başkanlığınca yapılır. d) Astsubay meslek yüksek okullarının verimliliklerinin
artırılması, genişletilmesi ve öğretim elemanlarının yetiştirilmeleri,
Genelkurmay Başkanlığının direktif ve prensipleri çerçevesinde kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca
plânlanır ve gerçekleştirilir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul) -
Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları
Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, Astsubay Meslek Yüksek Okulları
Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi, okullardaki ana ilkeleri içermektedir.
Bunlar, (a) şıkkı, (b) şıkkı, (c) şıkkı ve (d) şıkkı şeklindedir. (a) şıkkında,
her şeyden önce, Anayasamızın tarif ettiği, Türkiye Cumhuriyetinin temel
niteliklerine uygun kişilerin assubay yetiştirilmesi, öğrencilere, Atatürk ilke
ve inkılapları doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve
sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve meslekî değerlerin
kazandırılmasının sağlanacağı; (b) şıkkında, millî kültürümüz, toplumumuzun
gelenekleri ve evrensel değerlere sahip ruh ve irade gücünü taşıyacak
assubayların yetiştirileceği; (c) şıkkında, eğitim ve öğretim programının
esasları, bunların hangi birimlerce yapılacağı; (d) şıkkında ise assubay meslek
yüksekokullarının daha verimli olmasının kimler tarafından sağlanacağı
belirtilmektedir. Değerli arkadaşlar, tarihin her devrinde, biz devletler
kurmuşuz. Devletlerimizin başta gelen özelliği -eskilerin ifade tarzıyla-
seyfiyesiyle, kalemiyesiyle, ilmiyesiyle dimdik ayakta durmuş bu devletler. Bu
müesseseler zaafa uğradığı vakit, devletlerimiz de zaafa uğramıştır. Seyfiye
ordumuzdur, kalemiye bürokrasimizdir, ilmiyemiz de üniversitelerimizdir. Bu
müesseseler arasındaki ahenk, bu milletin yükselmesini, yücelmesini,
devletimizin de daha güçlü hale gelmesini sağlamaktadır. Bugün, tanklarımız
modernize olacak; inşallah, yetişecek olan assubaylarımız, mükemmel bir şekilde
yetişerek, o tanklarımızı yalnız modernize etmek değil, yeni baştan yapabilecek
nitelikte yetişirler. Onun için, biz, bu maddenin de olumlu olduğunu kabul
ediyoruz ve bu kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (SP, DSP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yumakoğulları. Ak Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın
Nevzat Yalçıntaş; buyurun efendim. (Ak Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Yalçıntaş. AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu maddede (d) fıkrası var; burada
öğretim elemanlarının yetiştirilmesinden bahsediliyor; yani, bazı esaslar
konuluyor. Bu öğretim elemanı, her müessese için, öğretim müessesesi için
hayatî, bir numaralı meseledir; yani, bir fakültenin, bir yüksekokulun
seviyesi, oradaki öğretim elemanlarının seviyesiyle ölçülür. Harp okulları dört yıl olup, reform, eğitim reformu
müfredatta yapılacağı zaman, üniversitelerden temsilciler, üyeler gönderildi,
istenildi. İstanbul Üniversitesinden de senatör olarak bendeniz geldim ve
burada çalıştık, Ankara'da. Tamamen, baştan aşağı yeniledik ve orada hepimizi
en fazla meşgul eden hayatî nokta, burada ders verecek kişiler nasıl
yetiştirilecek ve bazı branşlarda o şekilde bir planlama yapıldı ki, o harp
okulu, mesela -Hava Harp Okulu bunlardan biriydi- Kara Harp Okulunun bazı
branşlarında mezun olacak öğrenci bir yüksek mühendis seviyesinde olsun; bu da
ancak hoca ve müfredatla mümkün. Nitekim, o seviye getirildi. Bugün, bazı
branşlarda, okullarımızdan harp okulu mezunu olan gençlerimiz bir yüksek
mühendis formasyonu almaktadırlar; ama, buradaki öğretim üyelerinin planlaması
da ona göre yapıldı. Burada, ben, sadece bir yorum yapıyorum Sayın Bakanım;
yani, böyle anlaşılması zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Genelkurmay
Başkanlığı ve ordu komutanları, Jandarma Komutanı, Salih Güvenlik Komutanı, bu
planlamayı yaparken, mutlaka üniversitelerin katkılarını sağlasınlar; çünkü,
sonraki maddeler var; işte, 14 üncü madde ve daha sonra 16 ncı madde filan
geliyor. Burada, doçent, profesör olacak bu şahıslar... Ve bunların neler
yapacağı da yazılmış; bilimsel araştırma, bilimsel çalışma, projeler yapmak,
akademik danışmanlık, ve sair... Yani, tam yetişmiş bir akademisyenin
yapabileceği fonksiyonlar bunlara yüklenmiş. Çok güzel; ama, bu insanları nasıl
yetiştireceğiz; üniversitelerin katkısı şarttır. Sadece Kara Kuvvetleri
Komutanlığının elemanlarıyla yahut da başka komutanlıkların elemanlarıyla bu
planlama yapılamaz. Biz, bunun müşkülatını çekmişizdir üniversiteler olarak. Ben, maddede bir değişiklik yapılsın demiyorum Sayın
Bakanım; ama, bunu böyle anlamak lazım. Şimdi, böyle olunca, çok kaliteli
öğretim üyelerinin elinden çok kaliteli assubaylar yetiştirilecektir. Hepimiz
orduda bulunduk. Assubaylar daha ziyade teknik kaliteye müteallik branşlarda çalışmaktadırlar
ve bunun seviyesinin yüksek olması lazım. Kutluyorum böyle bir şey kurulduğu
için. Keşke daha önce kurulsaydı. Bu konuya girmek istemiyorum Sayın Başkan; ama İsrail
tank şeyi... BAŞKAN - İstediğinizi konuşabilirsiniz efendim. NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Başüstüne. ...acı veriyor. Hepimiz Türk vatanperveriyiz, Türk
milliyetçisiyiz. Halkımıza acı veriyor bu münakaşa. Tankların harp sahasına
sürüldüğü tarih, Birinci Dünya Harbidir. Bir asır geçmiş. Bir asırdır, biz,
bırakın tank imalini, yenilemeyi yaptıracak teknolojiyi bu ülkede, bu
yenilemeyi yaptıracak insangücünü bu ülkede yetiştiremedik mi; buna, menfî
cevap veremeyiz. Burada bir mesele var. Biz yetiştiremedik diyemeyiz. Yapılacak
ödeme, o ödeme için alınacak kredilerin faizleri konulduğu zaman -çünkü,
onların kredilerini de bu ülke sağlıyor halen- 1 milyar dolara yaklaşmaktadır.
1 milyar dolarla, bu yenileştirme teknolojisinin çekirdeği kurulabilirdi. Bu
ülke uçak imalatı yaptı, F-16'lar; akıllıca, iyi işletmelerle, mühendislerimiz
yetişti, tecrübeyle yapıldı. Tank... Olmadı, düşmüyor... Daha mazisi şu
kadar... Evet, o da başka yerden aldı; o aldığı ülke, bizim müttefikimiz,
dostumuz. Biz, bunlarla, senelerce birçok meselenin altına giriyoruz, imza
atıyoruz, müşterek kaderimizi paylaşıyoruz. Ondan sonra, o teknoloji bize
verilmiyor da mı, biz gidiyoruz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Yalçıntaş... NEVZAT YAÇINTAŞ (Devamla) - Şununla toparlayayım Sayın
Başkan; teknolojiyi kullanan insangücüdür. İnsangücünün iyi yetiştirilmesi
lazımdır. Burada bir ihmalin olduğu da anlaşılmıştır. Bu da ülkemize acı
vermektedir. Hayırlı ve uğurlu olsun. İyi elemanlar, teknik
elemanlar yetiştirelim, başkasına vereceğimiz paraları buraya yatıralım, bu
işleri biz yapalım. Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalçıntaş. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Görev MADDE 6.- Astsubay meslek yüksek okullarının görevleri;
bu Kanunun 5'inci maddesinde belirtilen ilkelere ve kuvvet komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının görev ve
sorumluluklarına uygun olarak, ön lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip,
ilerideki safhalarda meslek gelişim programlarında belirtilen eğitimleri takip
edebilecek nitelikte muvazzaf astsubay yetiştirmektir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, konuşmuyoruz... BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Teşekkürünüz uğruna
konuşmuyoruz. BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim tabiî... Yani,
zaten, konuşulanlar belli. Zaten, burada, askerlerle, asker kişilerle ilgili
kanun çıkarmak gayet güzel oluyor; en kolay, sükûnetle... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, belli de, bu
tasarıyı getiren iktidar nerede; merak ediyorum... BAŞKAN - Hepimiz kısmen eksiğiz canım, neyse... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Buyurun efendim, biz
konuşmuyoruz. BAŞKAN - Müteakip maddeyi okutuyorum: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Organlar ve Görevler Organlar MADDE 7.- Astsubay meslek yüksek okulunun eğitim,
öğretim ve yönetim işleri, aşağıda belirtilen organlar tarafından yürütülür. a) Meslek yüksek okulu komutanı, b) Yüksek okul kurulu, c) Öğretim başkanı, d) Bilimsel denetleme kurulu, e) Öğrenci alay veya tabur komutanı, f) Yüksek disiplin kurulu. SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkanım, karar
yetersayısı istemediğimiz için bize teşekkür etmeniz lazım. BAŞKAN - Efendim, yalnız burada "okul"
kelimesi "okullar" olacaktır. Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Sayın Oya Akgönenç... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Hakkımızı atiye talik
ediyoruz. BAŞKAN - Öyle mi; teşekkür ederiz. Hakkınızı her zaman öyle talik ederseniz, herkesi
memnun edersiniz. "Okul" kelimesinin "okullar" olarak
değiştirilmesi suretiyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim. Müteakip maddeyi okutuyorum: Astsubay meslek yüksek okulu komutanı MADDE 8.- Astsubay meslek yüksek okulu komutanı,
astsubay meslek yüksek okulu ve bağlı birimlerinin bütün faaliyetlerinin
yönetim, gözetim ve denetiminden sorumlu asker kişidir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Siirt Milletvekili Sayın Takiddin Yarayan?.. Yok. Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın
Oya Akgönenç... Onu da atiye mi?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Kısa bir bilgi arz edeceğiz. BAŞKAN - Peki efendim. Buyurun Sayın Akgönenç. Konuşma süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının 8 inci maddesi üzerinde konuşmak üzere
burada bulunuyorum. Bu 8 inci maddede bahsedilen husus, komutanlıkla
ilgili; yani, astsubay meslek yüksekokulu komutanı... Tabiî komutanlık
denildiği zaman benim aklıma gelen husus, yönetim ve yönlendirme; yani, sadece
idareden ibaret kalmayıp, bir de olayın doğru olarak yönlendirilmesi; yani, bu
da, benim açımdan, disiplin, bilgi ve vizyonu gerektiren bir yaklaşımdır. Yani,
aynen, bir geminin kaptanının başarılı olması, gemiyi doğru sularda doğru
istikametlere götürdüğü gibi, bir okulun yöneticisinin de önemi, her şeyden
fazladır; çünkü, diğer öğretmenlerin, programların, öğrencilerin bütünüyle
başarısı ve koordinasyonu, o komutanın bilgisi, görgüsü, disiplini ve götürmek
istediği istikamette başarıya ulaşmaktadır. Şimdi, efendim, bu, bütün şirketlerde, bütün
teşekküllerde olduğu gibi, okullarda daha da önem kazanmaktadır; çünkü,
formativ senelerde olan insanlar, her şeyden önce büyüklerinden ve
liderlerinden disiplini ve sistemli çalışmayı öğrenmektedirler, dolayısıyla,
komutanlık görevinin son derece önemli olduğunun, bunun dikkatle seçilmesinin
ve iyi yönlendirmesinin gerekliliğine inanmaktayım ve bunun da böyle olacağına
zaten inancım var, diğer askerî okullarda olduğu gibi, bu işler güzel bir
şekilde yapılmaktadır. Özellikle teknik okullarda, staj işine, pratik
uygulamaya ve hakikaten kalite ve kalifiye insanın işbaşına getirilmesinin
sağlanmasında komutanına da büyük görev düşmektedir. Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlarım efendim.
Sağ olun. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgönenç. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: Yüksek okul kurulu MADDE 9. - Yüksek okul kurulu, astsubay meslek yüksek
okulu komutanının başkanlığında; öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur
komutanı ve bölüm başkanlarından oluşur. Astsubay meslek yüksek okulu
komutanının bulunmadığı hallerde en kıdemli üye, kurula başkanlık eder. Yüksek
okul kurulu, her eğitim ve öğretim yılı başında ve sonunda olmak üzere yılda en
az iki defa toplanır. Ayrıca, astsubay meslek yüksek okulu komutanı, gerekli
gördüğü hallerde de yüksek okul kurulunu toplantıya çağırabilir. Yüksek okul kurulu; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili
kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca
belirlenen temel esaslar doğrultusunda astsubay meslek yüksek okulunun eğitim
ve öğretimi ile ilgili uygulama ve geliştirmeye yönelik usul ve esasları tespit
eden, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleri hakkında kararlar alan, astsubay
meslek yüksek okullarının bütününü ilgilendiren kanun, tüzük, yönetmelik ve
yönerge ihtiyaçları ile mevcut mevzuatın uygulanmasından doğan hususları
inceleyip bağlı olduğu komutanlığa görüş bildiren, yıllık eğitim ve öğretim
programının uygunluğu hususunu ve eğitim ve öğretim programlarında ortaya
çıkabilecek sorunları görüşüp karara bağlayan en yüksek eğitim ve öğretim
organıdır. BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Sevgili Başkan,
Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde,
Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Grubum ve şahsım adına
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz bu
maddede, yüksekokul kurulunun, assubay meslek yüksekokulu komutanının
başkanlığında, öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur komutanı ve bölüm
başkanlarından oluştuğu belirtilmekte ve ayrıca kurulun toplanma şekli de
düzenlenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri üniversitesi şeklinde
olgunlaştırılıp, arkasından harp okulları fakültesi bazında düşünülebilir,
yüksekokullar olabilir; yani, harp okulları bünyesinde yüksekokullar da
kurulabilir. Burada, assubay arkadaşlarımızın, bu yüksekokullar aracılığıyla,
meslek yüksekokulları aracılığıyla, daha üst düzeyde yetişen elemanlar haline
dönüştürülmeleri isteniyor. Tabiî ki, yüksekokulların kurulmasıyla beraber, bir
yüksekokul üstyapısı da gerekiyor ve nitekim, yasa tasarısının içerisinde,
meslek yüksekokulu komutanından başlayıp, yüksekokul kurulları, bilimsel
denetleme kurulları oluşturuluyor. Buna uygun olarak da, yardımcı doçent,
doçent, profesör oluşturma sistematiği kurulacaktır. Harp okullarının bir üniversite düzeyine yükseltilmesi
gibi bir çalışma yapılmalıdır. Üniversite anlayışı içerisinde, subaylar için de
böyle bir altyapı sağlanmalıdır. Bilimsel manada, yüksekokullarda -öğrenci
yerleştirmede, bu, assubay olabilir, er olabilir, subay olabilir- bunların,
prensip itibariyle bilimsel olarak yetiştirilmeleri göz önüne alınmalıdır. Dolayısıyla,
burada verilecek kadrolar, bu yasa tasarısında olduğu gibi, deniz kuvvetleri
için, sahil güvenlik için, hava kuvvetleri için, kara kuvvetleri için, jandarma
komutanlığı için, hatta, sağlık yüksekokulları için ayrı ayrı birimler
oluşturularak, bu ayrı ayrı birimlerin denetlenmesi, bilim heyetleri oluşturmak
yerine, bu sistematiğin öğretim grubu, tamamen harp okulu veya üniversite
bünyesinde gerçekleştirilmiş olsaydı, zannediyorum, daha da iyi olurdu; çok
daha az kuruluş, çok daha az yapılanma ve çok daha yetişmiş personel
üstyapısıyla bunu gerçekleştirmek mümkün olurdu. Şimdi, neredeyse, her
yüksekokul için bir sistematik oluşturuluyor. Bu yasaya göre, uygulamada
problemler olacağını düşünüyorum. Yani, uygulamada, çok ciddî kadro şişkinliği,
çok ciddî sayıda fazla kurul ve çok sayıda yetersiz kurul oluşturulacağını
düşünüyorum; çünkü, burada, yüksekokul kurulu doçentliği, profesörlüğü gibi,
öğretim görevlileri -Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava
Kuvvetleri Komutanlığı- bunların bilgisi dahilinde gerçekleştirilecek ve bunlar
için ayrı ayrı bir bilim kurulu oluşturacaksınız, her biri için ayrı bir
denetleme kurulu oluşturacaksınız ve bu kurulların kim tarafından
yönetileceği... Benim düşüncem, harp okullarının temel oluşturduğu
üniversite bünyesinde bu öğretim üyeleri oluşturulmuş olsa ve bunlar da, oraya
görevlendirme şeklinde gönderilseler, hem bilimsel çalışmanın merkezde
toplanması açısından, denetimi açısından, uygulanması açısından kolaylık sağlar
hem de kadro açısından, Deniz Meslek Yüksekokuluna, Jandarma Meslek
Yüksekokuluna ya da Sahil Güvenlik Yüksekokuluna ayrı ayrı kadro açıp, oraya
ayrı ayrı öğretim üyeleri elde etmeye çalışmanın, zaman, para ve imkân
açısından, bir anlamda, masrafını engellemiş oluruz. Yani, bu sistematik, harp
okulu merkez olmak üzere oluşturulan temel üniversite kavramı içerisinde
yerleşmiş olsaydı, daha iyi olurdu ve daha çok iyi işler, verimli şeyler
olabilirdi diye düşünüyorum ve tasarruf açısından da yararlı olabileceğini
düşünüyordum; fakat, bu tarzda düşünülen 9 uncu maddenin teklifi, umarım
faydalı bir sonuç alacaktır, umarım, yeniden yapılanmada güzel sonuçlara vesile
olacaktır. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi tekrar, Doğru Yol Partisi
Grubu adına saygıyla selamlıyorum. Hürmet ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya. Saadet Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın
Yaşar Canbay; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA YAŞAR CANBAY (Malatya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Astsubay Meslek Yüksek Okulları
Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu maddeyle, yüksek okul kurulu ile ilgili düzenlemeler
yapılmıştır. Buna göre düzenleme şu şekildedir: "Yüksek okul kurulu,
astsubay meslek yüksek okulu komutanının başkanlığında, öğretim başkanı,
öğrenci alay veya tabur komutanı ve bölüm başkanlarından oluşur. Astsubay
meslek yüksek okulu komutanının bulunmadığı hallerde en kıdemli üye, kurula
başkanlık eder. Yüksek okul kurulu, her eğitim ve öğretim yılı başında ve
sonunda olmak üzere yılda en az iki defa toplanır. Ayrıca, astsubay meslek
yüksek okulu komutanı, gerekli gördüğü hallerde de yüksek okul kurulunu
toplantıya çağırabilir. Yüksek okul kurulu, Genelkurmay Başkanlığı, ilgili
kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca
belirlenen temel esaslar doğrultusunda astsubay meslek yüksek okulunun eğitim
ve öğretimi ile ilgili uygulama ve geliştirmeye yönelik usul ve esasları tespit
eden, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleri hakkında kararlar alan, astsubay
meslek yüksek okullarının bütününü ilgilendiren kanun, tüzük, yönetmelik ve
yönerge ihtiyaçları ile mevcut mevzuatın uygulanmasından doğan hususları
inceleyip bağlı olduğu komutanlığa görüş bildiren, yıllık eğitim ve öğretim
programının uygunluğu hususunu ve eğitim ve öğretim programlarında ortaya
çıkabilecek sorunları görüşüp karara bağlayan en yüksek eğitim ve öğretim
organıdır." Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında yapılan
yararlı görüşmelerden sonra Genel Kurula gelmiş bulunan bu tasarıyı
destekliyoruz. İnanıyoruz ki, bu tasarının kanunlaşmasıyla, assubay yetiştiren
kurumlar daha iyi bir statüye kavuşturulmuş olacaktır. İki yıllık meslek
yüksekokullarıyla üniversite formasyonunu elde etme imkânı sağlanmış olacaktır.
Bu tasarının görüşmeleri vesilesiyle şu kanaatimizi de
arz etmek istiyorum: Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan tanklarımızı
kendimiz üretebilmek için neler yapmalıyız? Tanklarımızın modernizasyonunu
kendimiz niçin yapamıyoruz? Tanklarımızı onarmak ve modernize etmek için millî
harp sanayiimiz kurulamaz mı? İsrail'in, âdeta, bir devlet terörü ile Filistin
topraklarını işgal ettiği ve bütün dünyanın infialine sebep olduğu cinayetleri
işlerken, çağın en büyük vahşetini ve katliamını yaparken, İsrail'le yapılan
tank modernizasyonu ihalesinin iptalini diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Canbay. Efendim, Ak Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili
Sayın Musa Uzunkaya; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın Uzunkaya. AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek
Okulları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyor, çıkacak olan bu kanunun, Türk Silahlı Kuvvetleri ve milletimiz için
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Değerli arkadaşlar, burada, sözlerimin başında, bir
başka temennimi de ifade etmek istiyorum. Bendeniz, hem Millî Eğitim
Komisyonunda hem de Millî Savunma Komisyonunda üyeyim. Bu tasarıya, iki
komisyonda da, hiçbir partiden hiçbir arkadaşımızdan karşı çıkan olmadı.
Esasen, böyle bir şeyin, belki, gecikilmiş olduğuna da vurgu yapıldı; ama,
başka arz etmek istediğim husus şu: Bu temennimin Sayın Meclis
Başkanvekilimizin aracılığıyla Sayın Başkanımıza iletilmesini temenni ettiğim
bir husustur. Bakınız, bir hükümet tasarısı var burada, bir de
komisyonlar, hemen yan tarafta Plan ve Bütçe Komisyonu var; yani, Plan ve Bütçe
Komisyonunun son hazırladığı metin esas kabul edilmiş metindir. Oysaki ihtisas
komisyonunun bu alanda daha çok, maddî boyutunu bir tarafa bırakırsanız ya
Millî Eğitim Komisyonu olması lazım doğrudan doğruya veyahut da Millî Savunma
Komisyonu olması lazım. Bugüne kadar bu komisyonlar konusundaki ihtilafı bir
türlü çözebilmiş değiliz; yani, tali komisyon hangisi olacak? Esasen, burada,
kanaatim odur ki, eğitimle alakalı olan bu husus, komisyonlarda defaatle
tartıştığımız husustur; ama, Yüce Parlamentoya inerken bu husus,
komisyonlararası görüşülen ki, mutlaka görüşülmesi gereken ihtisas
komisyonlarında yasalar umumiyetle hep maddî boyutlarıyla ele alınıyor,
tabiatıyla da o maddî boyutuyla ilgili olan komisyon; yani, Plan ve Bütçe
Komisyonu genelde esas komisyon kabul ediliyor. Biz, olayın maddî boyutunu
hafife almıyoruz; ama, eğer olayın maddî boyutunu hafife almamak gelen
tekliflerin Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmesini gerektiriyorsa, benden önceki
çok değerli konuşmacı arkadaşlarımın sık sık vurgu yaptığı bir husus var ve
önemle işaret edilen husus şudur: TSK'nın, yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin en
önemli ihtiyaçlarından birisi olan tankların modernizasyonu, geçtiğimiz sene
F-4'lerin modernizasyonu, peki bunlar maddî boyutu olan meseleler değil mi de
bunları Meclise indirmiyor, komisyonlardan geçirmiyor, hâlâ anlaşmanın metni,
mahiyeti nedir; bu Yüce Parlamento bilmiyor ve biz bu anlaşmaları İsrail'in bir
kısım maslahatgüzarları veyahut da temsilcileriyle, milletvekillerinin veya bu
komisyonların bilgisi dışında görüşüp, hallüfasl ediyoruz. Değerli arkadaşlar, olayı bu boyutuyla da yakaladığımız
veya tespit etmeye çalıştığımız da görüyoruz ki, hükümetimizin bakışı veya
Parlamentomuzun bakışı salt olarak maddî yapı üzerine pek fazla oturmuyor;
yani, siz 668 000 000 dolarlık bir tank modernizasyonu ihalesini bir kalemde,
takriben 1 katrilyonluk bir anlaşmayı Parlamentoya sormayacaksınız, hatta -Plan
ve Bütçe Komisyonunun- bu konuda diyeceksiniz ki "bu usul açısından mümkün
değil, böyle bir uygulama yok" ama, maddî olarak, bu yasanın Türk Silahlı
Kuvvetlerine getireceği yük, şu tank modernizasyonunun üçte 1'i bile değildir.
Yani, zaten mevcut assubay okullarını yüksekokul haline çevireceksiniz, işte,
biraz daha eğitim imkânlarını geliştireceksiniz. Zannediyorum, geçtiğimiz
günlerde -benim de Sayın Bakana sorum var; belki, biraz sonraki maddelerde de
konuşacağım- özellikle, üzerinde bugün toplumun hassasiyeti olan çok önemli bir
husus; İsrail'in, bulunduğu coğrafyadaki insanları tedirgin eden, yurtlarından
tecrit eden, tamamen bir soykırımına dönüşen tavrını eleştirme babından bırakın
gür bir sesin çıkması, bu anlaşmanın askıya alınması, maddî boyutları olarak
devlete getireceği yükün ne olduğunun sorgulanamaz hale gelmesi, bu tasarının
plan ve bütçe mantığıyla buraya gelmesiyle bile telif edilmeyecek bir
anlayıştır, ters bir anlayıştır. Özellikle, Meclis Başkanlığından istirham ediyoruz, bir
milletvekili olarak rica ediyoruz vekiller adına. Komisyonların hangi komisyon
olması lazım geldiğini, aslî komisyonun yeniden belirlenmesinin gerektiğini
düşünüyorum; çünkü, bu, bir eğitim meselesidir; burada da yüksekokul kurulu... Değerli arkadaşlar, biraz sonra gelecek maddelerde de
var; yani, Yüksekokul Kurulu, Öğretim Başkanı, Bilimsel Denetleme Kurulu,
Öğrenci Alay veya Tabur Komutanı, Disiplin kurulu gibi... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Buyurun efendim; konuşmanızı tamamlar mısınız. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Tabiî, askeriyenin kendi
yapısından kaynaklanan bir hiyerarşik yapısı var; yani, özelliği var. Aslında,
bu hususlar, üniversitelerimizde bu şekilde değil. Bilebildiğim kadarıyla,
değerli akademisyen milletvekillerimiz var; bu kurullar seçimle geliyor
üniversitelerde; ama, askeriyenin kendi disiplin yapısının bozulmaması
açısından, zannediyorum, bu 9 uncu maddeden itibaren gelecek Disiplin Kurulu ve
benzeri akademik kurulların oluşumunda, temenni ederim ki -bu bir temennidir-
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, burada da, yani, biraz atama, biraz seçim gibi;
yani, o bünye içinde, acaba mümkün müdür ki, yarı demokratikleşmeyi sağlayacak
bir uygulamaya doğru yavaş yavaş gidilebilir mi?.. Hiç olmazsa, kendi bünyesi
içerisinde böyle bir yapıyı, hem onların içerisinde bu işi biraz daha sevecen
göstermek, yani, antidemokratik bir yapı olduğunu söylemek istemiyorum; ama,
ona da demokratik usulleri kendi içlerinde uygulamaya fırsat verme konusunda
böyle bir teamül geliştirilirse hayırlı olur diye umuyor, hepinize saygılar
sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunkaya. Aslında, bu tank meselesini çok konuşuyorsunuz; ama, bu
tank meselesi bu kanuna pek sığmıyor. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Aslında, Parlamentoya
sığmadığı belli zaten. BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde konuşulabilir; ama,
şimdi, maddelerle ilgili olarak konuşmak lazım. Ben biraz müsamahalı
davranıyorum. Ayrıca, havalede hata yapılmışsa, İçtüzüğün 73 üncü
maddesine göre, milletvekili bunu Genel Kurulda gündeme getirir; ancak, tabiî,
burada, İçtüzükte bir eksiklik var bana göre. Yani, milletvekili buraya çıkar
konuşur; ama, ne yapılır, o da belirtilmemiştir. Bence, İçtüzük düzenlemesinde,
burada, Genel Kurulda müzakere edilip, bir karara da bağlanabilir, bu, bir
İçtüzük eksikliğidir. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Öğretim başkanı MADDE 10. - Öğretim başkanı, astsubay meslek yüksek
okullarındaki ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretimin yürütülmesinden sorumlu
asker kişidir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına
Malatya Milletvekili Sayın Yaşar Canbay. YAŞAR CANBAY (Malatya) - Vazgeçtim Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Başka söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Bilimsel denetleme kurulu MADDE 11. - Astsubay
meslek yüksek okullarının öğretim faaliyetlerinin bilimsel yönden
denetlenmesini sağlamak üzere ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından bilimsel denetleme kurulu
oluşturulur. BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili
Sayın Musa Demirci?.. Yok. AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa
Uzunkaya; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın Uzunkaya. AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkanın az önce değindiği hususa açıklık
getirmek istiyorum. Komisyonlar açısından eleştirime zannediyorum katıldılar;
ama, bu konuşmalara tankın sığmadığını da söylediler. Neden tanka
takıldığımızı.. Tabiî, tank, aslında, bu kürsüye sığmaz. Önemli bir şey de... Fakat, Yüce Parlamentonun
kürsüsüne sığmayacak hiçbir şey yoktur; bu, milletin kürsüsüdür. BAŞKAN - Kürsü değil, bu tasarıya dedim. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bu tasarıya da sığar efendim.
Çünkü, neticede... BAŞKAN - Efendim, yani, madde üzerinde
konuşuyorsunuz... MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, ben, madde
üzerinde... BAŞKAN - İçtüzükte hüküm var, maddeye bağlı
konuşacaksınız. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen... Biz,
tüm maddelerde tek tek konuşuruz... BAŞKAN - Konuşun efendim, ben, sizi yasaklamıyorum ki! MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arizamik konuşuruz; ancak,
bakın, benim söylediğim husus şu: Burada temas edilen, sizin söylediğiniz,
tanktır, F4'lerin -geçtiğimiz sene 54 uçağın- onarımında karşılaşılan, iddia
edilen, medyaya yansıyan skandallardır. 17 uçağın arızalı geldiği şeklinde...
Bunlar, İsrail'de onarıldı, geldi. Bu, millî sorundur, bu, milletin sorunudur,
bu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin meselesidir, bu, Yüce Parlamentonun, yürütmenin
meselesidir. Yani, bu, buraya sığmaz!.. Özel olarak bir tank yasası
getirin, onu konuşalım. Getirin bir tank yasası, konuşalım burada. Yani, bu
milletten... İşte, geçen gün konu geldi buraya; Sayın Dışişleri Bakanı olayı
bir diğer boyutuyla aldı, işte, birkaç dakikalık konuşma... Şimdi, gitti,
Yunanistan'da konuya çare aramak için Yunanlı meslektaşıyla... Ben, diyorum ki, sorunun çözüm yeri Yüce Parlamentodur.
Bölgesiyle de ilgili olsa, ülkesiyle de ilgili olsa, askerî teçhizatımızın
güçlendirilmesi, mühimmatın daha modern hale getirilmesi, tank
modernizasyonu... Elbette, assubay okullarını da ilgilendirecek, yüksekokulu da
ilgilendirecek; yarın bu tanklara hükmedecek olan benim bu okullarımdan mezun
olacak subaylarım, generallerim... Dolayısıyla, efendim, bununla ilgili özel bir madde
yok. Ne yapacağım? Neyini konuşayım ben bunun? Hangi yasaya?.. Hükümet hakkında
verilen veyahut da bakan hakkında verilen soruşturma önergesinde konuşma hakkım
yok; ama, hükümet için bununla ilgili soruşturma önergesi veririz. Değerli arkadaşlar, hadise şudur: Elbette, az önce
söylediğim gibi, bu kurullar açısından, bu kurullara... Esasen bu yasanın,
başta da söyledim, içeriğine, muhteviyatına, taleplerine itirazı olan hiçbir
grubumuz olmadı, komisyonlarda da olmadı, burada da; daha güzelleşmesi için
katkılar olmuştur, daha iyi hale gelmesi için katkılar olmuştur. Türk Silahlı
Kuvvetleri, dünyanın ikinci en büyük gücüne sahip bir kuvvettir. Bundan, millet
olarak, hakikaten, mutluluk duyuyoruz, bahtiyarlık duyuyoruz; ama, bu
modernizasyonu -tekrar oraya atıfta bulunuyorum- böyle güçlü bir ordunun
ülkesinin yapamaması ilginçtir. Bizi kahreden budur. Yani, nüfusumun onikide
1'i, onüçte 1'i olan bir ülke benim tankımı modernize edecekse, yarın hini
hacette, fevkalade muhtaç ve muztar kaldığım bir dönemde... Ki olmuştur,
1974'te Kıbrıs Harekâtında olmuştur. Bunu, değerli subaylarımız çok iyi
biliyorlar. O dönemde, bizim, parasını verdiğimiz silahları alamadığımız oldu.
Yarın öyle bir hengâme olacak ki... Yani, elbette, ülkelerarası ebedi dostluk
ve ezeli düşmanlıktan bahsetmek mümkün değildir; bugün dost bildiklerinizin
yarın düşman, bugün düşman zannettiklerinizin yarın dost olması mümkündür.
Öyleyse, dışpolitika dizayn edilirken, özellikle askerî zeminde de bu konulara
bakılırken, daima, ülkenin millî sanayii desteklenmek zorundadır. Şimdi, şu anda, belki ilgisi var veya yok diyeceksiniz;
ama, Sayın Millî Savunma Bakanımız oradalar, ben sordum: Türkiye, ASELSAN'da,
170 leopar tankının onarımını yapabiliyor da, M-60 tanklarını mı yapamıyor?
Aynı tankları benim Silahlı Kuvvetlerim kullanacak. ASELSAN'ın şartları buna
müsait değilse, biz, 600 milyon dolarla ASELSAN'ı takviye etseydik de, 170
tane, 162 tane tankı onaracağımız yerine, belki binlerce tankı imal edebilecek
bir güce kavuşsaydık daha doğru değil mi? İşte, yarın subaylarımız bunu
kullanacak. Ben buna olumsuz bir şey demiyorum ki. Biz, olumlu olan
katkılarımızı, zaten komisyonlarda mümkün olduğu kadar vermeye çalıştık.
Dolayısıyla, hadiseyi, tank konusunda bir takıntı olarak görmek yanlıştır. Burada içimiz yanıyor. Ben, içimiz yandığı konusunda
540 küsur milletvekilimizin hepsinin de müttefik olduğuna inanıyorum. Bu,
yanlış bir tercihtir. Bu anlaşmanın gerekçelerini ve gerçek yüzünü, dünüyle
bugünüyle, mutlaka bu Parlamentoyla paylaşmak zorundadır hükümet, mecburdur
buna, millet adına mecburdur buna. Yani, siz, kamuoyuna çıkın sorun; Türkiye
Radyo Televizyonları -5 tane devlet televizyonu var, diğer özel televizyonları
bir tarafa koyuyorum- bu akşam bir anket çalışması yapsınlar, sorsunlar
vatandaşa: Bu onarımın, bu modernizasyonun İsrail'e verilmesini istiyor
musunuz? Şu milletin nüfusundan katılacak binlerce insandan yüzde 10'u eğer
size "evet" diyecekse, okeyleyecekse, samimî söylüyorum, milletten
de, sizden de özür dileyeceğim. Bu kadar yanlışı bir hükümet yapabilir mi? Buna
hakkınız var mı? Milletin namına böyle bir şey yapmak mümkün mü; ama, böyle bir
hükümet yapar; çünkü, millete rağmen var bu hükümet. Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Uzunkaya -şimdi, ben, tabiî, Meclisin zamanını da
almak istemiyorum- İçtüzüğümüzde, konuya bağlı konuşma zorunluluğu var
milletvekilinin. Sizin üzerinde konuştuğunuz, bilimsel denetleme kuruluyla
ilgili madde. Yani, elbette ki, tank da buraya gelecek, her türlü suiistimaller
de gelecek; ama, her konunun gelecek zamanı belli. Biz, burada, bir kanunu
müzakere ederken, o kanun maddelerinin yerine her şeyi karıştırırsak, burada,
müzakere adabı diye bir şey kalmaz. Yıllardır bu politikanın içerisindeyiz, ben
onu diyorum; yoksa, her şeyi getirebilirsiniz, burası Meclisin kürsüsü. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Adaba aykırı bir şey
olmadı Sayın Başkan, gayet normal bir konuşmaydı. BAŞKAN - Efendim, olur; yarın, kanun tasarısının tümü
üzerinde konuşurken, hükümetin politikasını tenkit edersiniz; ama, denetleme
kurulu diyen bir madde üzerinde, tutup da, genel politikaya giremezsiniz. Aksi
takdirde süre yetmez. Her maddede konuşma zorunluluğu da yok. Ben uzatmak
istemiyorum. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN - Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Öğrenci alay veya tabur komutanı MADDE 12. - Öğrenci alay veya tabur komutanı; ilgili
mevzuat doğrultusunda öğrencilerin eğitim, disiplin, yönetim ve diğer
hizmetlerini yürütmekten sorumlu asker kişidir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına
Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Vazgeçti Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde başka söz talebi yoktur. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Yüksek disiplin kurulu MADDE 13. - Yüksek disiplin kurulu, astsubay meslek
yüksek okulu komutanının başkanlığında; öğretim başkanı, öğrenci alay veya
tabur komutanı ve disiplin subayından oluşur. Yüksek disiplin kurulu; kurula sevk edilen öğrencilerin
disiplini ile ilgili safahatını ve yapılan işlemlerin ilgili mevzuata
uygunluğunu inceleyerek, okuldan ilişiklerinin kesilmesine veya kesilmemesine
karar verir. Okulla ilişiğin kesilmesi hakkındaki karar; ilgili kuvvet
komutanı, Jandarma GenelKomutanı veya Sahil Güvenlik Komutanı yahut yetki
verecekleri makamların onayı ile yürürlüğe girer. Sağlık astsubay meslek yüksek
okulu için onay makamı, Genelkurmay İkinci Başkanı veya yetki vereceği
makamdır. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına
Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Vazgeçti Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde başka söz talebi yoktur. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Öğretim Elemanları Öğretim elemanlarının görevleri MADDE 14. - Öğretim elemanlarının görevleri aşağıda
belirtilmiştir : a) Astsubay meslek yüksek okullarında, bu Kanundaki
amaç ve ilkelere uygun biçimde ön lisans düzeyinde eğitim, öğretim ve
uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri
yönetmek, b) Projeleri yürütmek, c) Bilimsel çalışmalara katılmak, bilimsel araştırma ve
yayın yapmak, d) Akademik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerini
yürütmek, e) Yetkili organlarca ve amirlerce verilecek diğer
görevleri yerine getirmek. BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına,
Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak; buyurun efendim. (SP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Ulucak. SP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu
Tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde Saadet Partimiz adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tasarının genel gerekçesinde de belirtildiği üzere,
assubaylar, subaylar ile askerlik yükümlülüğünü yerine getirmekte olan erbaş ve
erler arasında ve subayların yardımcısı olarak görev yapmaktadırlar. Bu görevi
yapmakta olan assubaylar, Silahlı Kuvvetlerimizin insangücünün önemli bir
kısmını oluşturmaktadır. Assubaylarımız, özellikle idarî ve teknik hizmetlerde
görevlendirilmektedir. Teknoloji sahasında meydana gelen gelişmelere paralel
olarak harp silah ve araçları gelişmekte ve savaş tekniği de değişmektedir.
Lise düzeyinde öğrenim veren assubay hazırlama okullarında, assubay sınıf
okullarında öğrenime tabi tutulan assubayların, gelişmekte olan savaş tekniği
ve harp silah ve araçlarının değişmesi karşısında, eğitim sisteminin
geliştirilmesi de zaruret haline gelmiştir. Bu bakımdan, assubay meslek yüksekokullarının
oluşturulması yönünden memnuniyetle karşıladığımız tasarının 14 üncü
maddesinde, az önce sayın kâtip üyemizin okuduğu gibi -ben, tekrar etmiyorum-
bu kurumda hizmet verecek elemanların görevleri belirlenmiştir. Bu okulların, milletimize, kahraman ordumuza hayırlı
olmasını diliyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ulucak. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili
Sayın İsmail Karakuyu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Karakuyu. DYP GRUBU ADINA İSMAİL KARAKUYU (Kütahya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde üzerinde önemli gördüğüm, belki de
düzeltilmesinde yarar gördüğüm birkaç husus için söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, assubay meslek yüksekokulları kurulurken, iki
ana omurga mevcut; biri fizikî şartlar, diğeri de akademik öğretim kadrosu.
Fizikî şartları assubay sınıf okulları ve hazırlama okullarındaki araç ve
gereçlerle tamamlamak mümkün. Öğretim kadrosuna geldiğimiz zaman, bu maddede,
öğretim elemanlarıyla ilgili görev taksimi mevcuttur. Öğretim elemanları
denildiği zaman, bize sunulan ve bildiğimiz, öğretim görevlileri var, uzmanlar
var, okutmanlar var, araştırmacı ve çevirmenler var, araştırma görevlileri var
ve daha sonra, öğretim üyeliği noktasına gelindiğinde, yardımcı doçentler,
doçentler ve profesörler var. Şimdi, bu maddede, öğretim elemanlarının görevleri
zikredilirken, bir öğretim görevlisinin görevleri ne olacaktır, araştırma
görevlisinin görevleri ne olacaktır -bu konuya bir madde sonra geleceğim;
araştırma görevlileriyle ilgili bir eksiklik de olduğunu zannediyorum-
uzmanların görevleri ne olacaktır, okutmanların görevleri ne olacaktır,
çevirmenlerin görevleri ne olacaktır; bunlar belirtilmemiş. Bu madde, geneli
ifade eden beş paragraftan ibaret. Bu eksikliklerin, bir müddet sonra
çıkarılacak yönetmeliklerle düzeltileceği belirtilmekte ve bu da, tasarının 34
üncü maddesinde yer almakta; ancak, 34 üncü maddesinde yönergelerle tespit
edilecek kısımlara baktığımız zaman, bu öğretim elemanlarının görevleriyle
ilgili bir paragraf da yoktur. Dolayısıyla, kanunun daha sağlıklı ve isabetli
çıkması açısından, bizim önerimiz şu olacaktır: 34 üncü maddeye gelindiğinde,
öğretim görevlileri, okutmanlar, uzmanlar, çeviriciler, eğitim-öğretim
planlayıcılarının, hangi görevlerde ve ne tür görevler yapacakları hususunda
bir düzenleme yapılmasının sağlıklı olacağını düşünüyoruz; çünkü, okutmanın
görevi uzmanın göreviyle aynıysa veya öğretim görevlisinin göreviyle aynıysa, o
zaman, unvanlarını ayrı ayrı belirlemekte yarar yoktur. Yine, tasarının 34 üncü maddesinden bahsetmek
istiyorum; çünkü, kanunun daha sağlıklı çıkması için, bunlar, belki, gruplara
imza attırılarak, bir önergeyle düzeltilebilir. Sayın Bakanım, 34 üncü maddenin (a) fıkrasına bakıldığı
zaman, öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulamaların,
yönettikleri seminer çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı ve ek
dersle ilgili hususlar belirtilmekte; fakat, burada öğretim görevlileri var,
burada okutmanlar var, burada uzmanlar var. Siz "öğretim üyeleri"
diye sınırladığınız zaman, burada, yardımcı doçentler, doçentler ve profesörler
işin içine girer, diğerleri de dışarıya çıkmış olur; dolayısıyla, yarın
yönergeler düzenlendiği zaman, bunlarla ilgili bir hüküm vermek de zorlaşır. Benim önerim şu: 34 üncü maddeye gelindiğinde, (a)
fıkrasındaki "öğretim üyelerinin" ifadesinin "öğretim
elemanlarının" olarak değiştirilmesinde yarar görüyorum; çünkü, öğretim
görevlisine ders ücreti vereceksiniz, nasıl vereceksiniz; uzmana ders ücreti
vereceksiniz, nasıl vereceksiniz? Bir diğer husus da şu: Çıkacak bu kanunla, akademik bir
öğretim kadrosu oluşturulmaya çalışılıyor. Çıkacak bu kanun, Türkiye açısından
çok isabetli olacak bir kanun; ancak, öğretim üyeliğine yükseltilmede ana
mesele olan araştırma görevlileri bu kanun tasarısında yok; yani, meslek
yüksekokullarının araştırma görevlisi yok; yani, akademik çalışmanın ilk
basamağına girecek, bilimsel çalışma yapacak asıl elemanlar için, ileriki
günlerde akademik seviyede yetişecek öğretim elemanları için bir kadro yok.
Dolayısıyla, kanun çıkarken, bu kadronun da eksik olduğunu zannediyorum ve
bunun düzeltilmesi şu anda mümkün; belki, meslek yüksekokullarında bir
araştırma görevlisi kadrosu oluşturmak mümkün. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Karakuyu, lütfen toparlar mısınız
efendim. İSMAİL KARAKUYU (Devamla) - Teşekkür ediyorum. "Diğerlerinin görevleri de, ayrı ayrı, 34 üncü
maddede belirtilecek şekilde, yönergelerle düzenlenecek" denilirse, bu
boşluğun da doldurulacağını zannediyorum. Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakuyu. AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa
Uzunkaya?.. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Vazgeçtik efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Efendim, madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Yardımcı doçentliğe atanma MADDE 15. - Astsubay meslek yüksek okulları
komutanlıklarınca tespit edilen açık yardımcı doçentlik kadroları, isteklileri
tespit etmek amacıyla her yıl ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilan edilir. Yardımcı doçentliğe
yükselme ve atanma işlemleri, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa aykırı
olmamak üzere, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı; sağlık astsubay meslek yüksek okulu için Genelkurmay
Başkanlığı tarafından yürütülür. Yardımcı doçentliğe önermede ve atamada askerî
personele öncelik verilir. Yardımcı doçentler, ilgili kuvvet komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından uygun
görülmesi halinde, ilk üç yılı müteakip, birer yıllık sürelerle uzatılmak
kaydıyla en fazla altı yıla kadar bu kadrolarda kalabilirler. Yardımcı doçentliğe atamada aranacak şartlar aşağıda
belirtilmiştir. a) İlgili bilim dalında doktora yapmış olmak, b) Türk Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli
personel için hakkında müspet nitelik belgesi doldurulmuş olmak, c) Merkezî sistemle yapılacak yabancı dil sınavında yüz
üzerinden 60 veya daha yukarısında not almış olmak. BAŞKAN - Sayın Bakan, sizin biraz önce bir talebiniz
gelmişti; bu tankla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorsanız, öncelikle
açıklamanızı yapın, ondan sonra gruplara söz vereyim. Buyurun efendim. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Astsubay Meslek Yüksekokulu
Tasarımızla ilgili değerli görüşlerini belirten, grup adına konuşan
arkadaşlarımız ve diğer kişisel olarak görüşlerini beyan eden arkadaşlarımız,
gündemde olan M-60 tank modernizasyonu ile ilgili eleştirilerini ve görüşlerini
ifade ettiler. Sayın Başkanımın da müsaadeleriyle özet bir açıklama yapmak
istiyorum. Bir kere, Türk savunma sanayiinin gelişmesi ve kendine
yeterli ve bütün ihtiyaçlarımızın kendi imkânlarımızla karşılanması bizim
hedefimizdir. Bunda NATO dönemi, Marshall yardımı ve benzeri hareketler
sebebiyle zaman zaman rehavet içerisinde olduğumuz, o sebeple gerekli önemi
vermediğimiz yardım ve hibeler almak suretiyle, konuyu ancak krizler döneminde
hatırladığımız da bir gerçektir. Kıbrıs buhranı sebebiyle yeniden öze dönülmüş
ve savunma sanayiinin ayakları üstünde durması ve geliştirilmesine önemli
gayretler sarf edilmiş ve 1985 yılında Savunma Sanayii Destekleme Fonu ihdas
edilmek suretiyle ve özel bir müsteşarlık yönetimiyle de gündeme getirilerek
savunma sanayiinin geliştirilmesine önem verilmiştir. Şu halde, gündemimizde olan tank modernizasyonu
konusunda ülkemizin kazandığı kabiliyetler ve imkânlar dikkate alındığında,
yapılabilecek tank modernizasyonları ülkemizde yapılmaktadır. En son üç ay
kadar evvel bitirdiğimiz ve sözleşmesini yapmış olduğumuz Leopard tankları daha
genç yaşta olanlardır ve bunlar, daha çok, atış tertibatı ve elektronik
harplerle ilgili donatımdır ve ASELSAN'a verilmiştir, Makine Kimya ile
müştereken yapılacaktır ve 170 adettir. Bu M-60 tanklarından, yine, bahse konu
170 adedi ise, 33 yaş ve daha yaşlı olan nesil tanklardır. Modernize edilmek
suretiyle ömürlerini sürdürmeleri, modern tanklar haline getirme projesi, 170
adet tankın modernize edilmesine bağlıdır; ancak, Türkiye'de, maalesef, o
teknoloji, M-60 tanklarının tamamını modernize etmeye yeterli olmadığı için,
hazırlanan projeler incelenmek suretiyle, kendi tankını modernize etmiş ve bunu
silahlı kuvvetlerinde kullanan tek ülke İsrail olduğu için bu tercih yapılmıştır.
Başka ülkelerin bir ikisinin de ihraç lisansı ve Türkiye'nin belli bölgelerinde
kullanılmama gibi kısıtlayıcı kararları da dikkate alınmış, başka, değişik
firmaların "biz de yaparız" şeklindeki teklifleri de, yine, Genelkurmay
ve Kara Kuvvetleri uzmanlarınca incelenmiş ve bu incelemeler sonucunda, bu
firmanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin stratejik, taktik, teknik ve bundan
sonrası lojistik beraberliği için şart olan teknolojiyi bize kazandıracağı
esası üzerine bu sözleşme imzalanmıştır. MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Zamansız, zamansız!.. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Buradan şunu ifade etmek istiyorum. Bu 170 adet tank, aslında, 962 tanktır; 792
tank daha, modernize edilecektir. 169 tank, Kayseri Ana tamir Fabrikamızda,
kazanılacak teknolojilerle beraber modernize edilecektir. Bir tanesi prototip
olarak müşterek yapıldıktan sonra Kayseri'dekiler yapılacaktır. İşte, bu
anlaşmayla, sonuca varıldığında, Türkiye, kendi tankını kendisi yapacak konuma
gelecektir. Buna da, bizim zamanımızda ve sizlerin de görev yaptığı dönemde
girişmiş olmak gibi bir özelliği de ifade etmek istiyorum. 792 tankı da, biz,
kazandığımız teknolojiyle yapacağız. Diğer, değerli arkadaşlarımızın bu konudaki
hassasiyetlerini biliyoruz. Bize ulaşmış ve ulaşacak olan sorularını,
meraklarını ve bilgi edinmek istedikleri her hususu da açıklayacağımızı beyan
ediyoruz. Bilmiyorum, eksik bıraktığım bir husus var mı; şu var:
Bazı arkadaşlar ve birkısım basın, ihaleden bahsetmektedir. Bu, nevi şahsına
münhasır bir düzenlemedir. "Tedarik hizmetleri ve tedarik alımı"
ifadesiyle, Savunma Sanayii Müsteşarlığına, bunun kurulmasını zaten gerektiren
gerekçeler sebebiyle görev verilmiştir. Savunma Sanayii İcra Komitesi, o sebeple, en üst
kademede tesis edilmiştir, kurumsallaştırılmıştır. Sayın Başbakan, Millî
Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığından oluşan bir kurul, en yetkili
organdır. Bu kurulun karar vermesine yetecek altyapı hizmetlerini,
çalışmalarını, araştırmalarını yapacak olan da, teknik, idarî, lojistik, malî
yönüyle Savunma Sanayii Müsteşarlığı elemanları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarının nasıl ve ne ölçüde karşılanacağına dair teklifleri de
Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlarıyla hazırlayarak
getirmektedir. Bu safhalardan geçtikten sonra gelmiştir. Zamanlama konusundaki eleştirileri anlıyorum; ama,
Türkiye gibi bölgesinde güçlü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılık unsuru
olduğu bir devletin Ortadoğu'da 50-60 yıldır devam eden, özellikle,
Filistin'deki kardeşlerimiz ile İsrail arasındaki çatışmaların geçmişini
düşündüğümüzde, azalan-yükselen yoğunluktaki bir dönemi de dikkate aldığımızda,
bunun, bu zaman imzalanmış olması, eleştirileri belki haklı kılabilir; ama,
barışın orada ne kadar zaman sonra tesis edileceği sorusuna ikna edici bir
cevap verilebilecek midir? Bir ay daha bekleseydik, üç ay daha olsaydı... Acaba
bu anlaşma, bu sözleşme imzalandığı için mi, orada yaşanmasını tasvip
etmediğimiz bugünkü olaylar olmaktadır?! Bir ay sonra oraya barış gelecek
midir... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Caydırıcı olabilirdi Sayın
Bakan. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
...gibi sorular da gündeme gelebilir; ama, ben, duygusal olunmaması
gerektiğini... ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Milletin hassasiyetini dikkate
almak lazım Sayın Bakan. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
O zaman, bunun yüz sene evvelindeki duygusallıkları da gündeme getirmemizin
mümkün olabileceğini düşünüyorum. Sanıyorum, yapılan işler, özetle budur. Esas olan -tekrarlıyorum- eksiğimiz olan teknolojinin
kazanılacak olmasıdır. Ondan sonra, yine, bahsettiğim sayıdaki tankların
modernizasyonu tarafımızdan yapılacak ve Türkiye, tank konusunda kendi tankını
kendisi yapan ülke konumuna gelecektir. Eksikliğimiz, biz veya bizden evvel bunu
tamamlayamamış olmamızdır diye sunuyorum. Sayın Başkana ve siz değerli arkadaşlarıma saygılarımı
sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Bu ihale askıya alınmalıdır! BAŞKAN - Teşekkür ederim. ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Alkışlanacak bir şey yok! YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Bakanın beyanlarının
tamamına katılmıyoruz... MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Burada alkışlanacak bir şey
yoktur! Bu bakımdan, ihale askıya alınmalıdır; arkadaşlarımızı... (DSP ve MHP
sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Rica ediyorum arkadaşlar... Şimdi, bakın...
Rica ediyorum... (SP ve AK Parti sıralarından gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...(SP ve AK
Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika...Bağırmayın... Bir
dakika... MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Bunda alkışlanacak bir şey
yoktur! Verilen paralar Filistin'deki insanlara...(Gürültüler) Yanlış
yapıyorsunuz! ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - 200 tane çocuk öldürdüler. Ayıp! BAŞKAN - Sayın Ergezen... Arkadaşlar... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşma hakkınız
var. 15 inci madde üzerinde konuşurken bunu dile getirebilirsiniz. Buyurun, grubunuz adına siz konuşun. Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önümüzde bir tasarı var. Ben, müşahede ediyorum,
birlikte görüyoruz ki, bu tasarının bir an önce yasalaşması, Genel Kuruldan
geçmesi arzu ediliyor. Herkesin çabası da bu istikamettedir. Yoksa, böyle
müşterek bir niyet oluşmasaydı, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, İçtüzüğün
birtakım hükümleri de kullanılmak suretiyle, bu 36 maddelik düzenleme herhalde
birkaç gün sürüncemede kalır idi. Böyle bir niyetimiz yok. Sayın Bakana sual tevcih edilmiş olabilir. Sualin
tevcih yeri bellidir. Sayın Bakan, lütfeder dinlerseniz... Biz, sizi, hem
grupta dinledik hem burada dinledik. Sualin yeri belliydi; tümünün konuşulmasından sonraydı
ve Sayın Bakanın o sualleri cevaplama yeri de belliydi, o da suallerin hemen
sorulmasından sonraydı. Sayın Bakan cevap verdiler; verirler, yazılı verirler,
tamamen kendi takdirlerine mevdu bir husustur; ama, şimdi, beni bağışlayınız,
Sayın Bakan da beni bağışlasın, bu, dam başında saksağan vur beline kazmayı...
Yani, durup dururken, hiçbir ilgisi, alakası olmadığı yerde, 12 nci madde
konuşulurken, M-60 tanklarının modernizasyonunun gerekçelerinin burada uzun
uzun anlatılmasını anlamış değilim. Bütün Genel Kurul... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Uzunkaya sordu. BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar... YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, ona cevap vermeye
mecbur değil ki. (MHP sıralarından gürültüler) İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Olur mu?.. BAŞKAN -Sayın Köse, lütfen, rica ediyorum efendim!.. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Lütfen, bırakınız;
İçtüzüğün hangi imkânları verdiğini biliyorum. (MHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Efendim, lütfen... YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın Bakan, mesele
konuşulur, kalkar söz alır konuşur; ama, böyle bir tartışma açarsanız, ters
düşünen, farklı düşünen insanlara da bu imkânı vermeniz lazım. ALİ GEBEŞ (Konya) - Hile yapıyorsunuz. BAŞKAN - Efendim, lütfen... YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada Genel Kurul
sessiz ve sakin dinledi; dinleyince, şimdi bizi izleyenler zannediyorlar ki,
herhalde Sayın Bakan o kadar isabetli şeyler söylediler ki kimseden itiraz
gelmedi diyecekler. Bu olacak iş değildir. Ben şimdi merak ediyorum ve Sayın Bakana, cevap
veriyorsa, bu kadar arzuluysa suallere cevap vermeye, şimdi sualime cevap
versin lütfen.Hangi İsrail yurttaşı, eğitim düzeyi, zeka seviyesi ne olursa
olsun, benim yurttaşımdan daha zeki, daha becerikli, daha başarılıdır? Bunu
söyleyin. Biz niye senelerdir bunu yapamıyoruz? Bir tank modernizasyonu, bir
tank projesi vardı yıllardır; ne oldu bunlar? Siz bunları söyleyin. Sayın Bakan, biz burada bu kanunun çıkmasını arzu
ediyoruz. Lütfen, bu kanunun çıkmasını önleme ve engelleme tahrikinde
bulunmayın. Saygı sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hatiboğlu. Efendim, tabiî, Sayın Bakan, bazı arkadaşlarımız
"tanklar, işte, şöyle yaptınız, İsrail'le yaptığınız anlaşmayı
yapınca" deyince "cevap vereyim" dedi. Biliyorsunuz, hükümetin
ve komisyonun da her an öncelikle söz isteme hakkı var. ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - İsrail'le askerî
anlaşma... BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... Bir dakika efendim, susun. Ben de Sayın Bakana söz verdim; ama, Sayın Bakan da...
Yani öteki arkadaşlar bu konuyu dile getirdiği için -hükümetin hassas olduğu
bir konu, kamuoyunun hassas olduğu bir konu- ben de burada açıklamasında bir
zarar görmedim; ama, tabiî, ille açıklar açıklamaz da, beni ilgilendiren bir
konu değil... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Oyla, oyla... Bitir şunu... BAŞKAN - Hayır, madde üzerinde... Efendim, bir dakika... Yani, söz isteyen arkadaşımız...
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Karakuyu;
buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA İSMAİL KARAKUYU (Kütahya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yine, 15 inci madde üzerinde, önemli
gördüğümüz bir hususu belirtmek için söz almış bulunuyorum. Şimdi, 15 inci maddemiz yardımcı doçentliğe atanma.
Yardımcı doçentlik, öğretim üyeliğinin ilk basamağı. Dolayısıyla, yardımcı
doçentliğe atamada, atama şeklini belirtiyor 15 inci maddemiz. Burada, üç
paragraf halinde atanmanın şekilleri belirtilmiş. Şimdi, yardımcı doçentliğe atanmak için, yardımcı
doçent adaylarının, öncelikle doktoralarını yapma zorunluluğu var. Doktorasını
yapmış bir öğretim elemanının yardımcı doçentliğe başvurusu için birinci şart
tespit ediliyor; birinci şart olarak doktorasını yapmış olmak; ikinci şart
olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri kadrosunda bulunanlar için, nitelikli belge
doldurulmuş olmak; üçüncü şarta geldiğimiz zaman da, merkezî sistemle yapılacak
yabancı dil sınavında 100 üzerinden 60 veya daha yukarı not almış olmak. Şimdi, Sayın Bakanım, yardımcı doçentlik, öğretim
üyeliğinin ilk basamağı. Şu anda yapılan da şu: Yardımcı doçentlik, doçentlik
ve profesörlüğe hazırlanırken, onlara ders verme niteliğini kazandırabilecek
nitelikteki bir unvan. Dolayısıyla, bu atamaların, bilimsel kurul raporları,
artı, meslek yüksekokulu bünyesinde veya akademi bünyesinde oluşturulacak
yabancı dil sınavıyla yapılmasının daha uygun olacağı kanaatimiz vardır; çünkü,
diğer türlü, merkezî sistemle yapılacak yabancı dil sınavını kazanan -ki, bu,
doçentlik yabancı dil sınavı zannederim, konulan- bir kişi, doçentliğe adım
atmış olur ve yardımcı doçentlik kadroları boş kalacaktır. Bundan dolayı önerim
şudur: Bilim kurulu raporlarıyla birlikte, doçentliğe atanmada -16 ncı maddede-
belirtilen, ilgili bölüm başkanı, okul içinden veya okul dışından ana bilim
dalından ve yan daldan oluşan, üç profesörden oluşan bir kadroyla, bir kurulla
yardımcı doçentliğin atanmasının daha uygun olacağı ve işleyişin daha sağlıklı
olacağı düşüncesine sahibiz. Bu noktada, böyle bir düzeltme yapılırsa işleyiş
daha rahat olur, öğretim üyelerini istihzar etmek daha kolay olur, doktorasını
yapmış bir kişiden yararlanmak daha kolay olur. Diğeri ise; yardımcı doçentlik
kadro olarak aradan kaldırılır, direkt olarak doçentliğe atanır. Bu da büyük
bir boşluk yaratır düşüncesini besliyorum. Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakuyu. Madde üzerinde müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Doçentliğe atanma MADDE 16. - Doçentliğe atanmak için; 2547 sayılı Yüksek
Öğretim Kanunundaki doçentliğe yükseltilme şartlarını yerine getirmek ve Türk
Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli personel için hakkında müspet nitelik
belgesi doldurulmuş olmak gereklidir. Astsubay meslek yüksek okulları komutanlıklarınca
tespit edilen açık doçentlik kadroları, isteklileri tespit etmek amacıyla her
yıl; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilân edilir. Anılan
komutanlıklarca adaylığı uygun görülen istekliler, astsubay meslek yüksek okulu
komutanlığına bildirilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı başkanlığında,
ilgili bölüm başkanı ile okul içinden veya dışından ilgili ana bilim veya yan
bilim dalından üç profesörden oluşan bir kurul teşkil edilir. Astsubay meslek
yüksek okulu komutanı, bu kuruldan adayların her biri hakkında yazılı mütalâa
ister ve kendi görüşünü de belirterek atanmanın sağlanması için ilgili kuvvet
komutanlıklarına, Jandarma Genel Komutanlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına;
sağlık astsubay meslek yüksek okulu için Genelkurmay Başkanlığına öneride
bulunur. Genelkurmay Başkanlığı tarafından da atanması uygun bulunanların
atanmaları, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır. Doçentlik kadrosuna önermede ve
atamada askerî personele öncelik verilir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. VEYSEL CANDAN ( Konya) - Sayın Başkan, söz istiyorum... BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Candan;
buyurun. SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya)- Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 841 sayılı astsubay yüksekokullarıyla
ilgili, yani, madde üzerinde değil de, bu maddeye ek olarak biraz önce
konuşulan, Sayın Bakanın açıklamalarıyla ilgili kamuoyunun yanlış
bilgilenmemesi için bazı bilgilerin aktarılması gerekir. Evvela, 54 üncü hükümet döneminde, başbakanın
başkanlığında, ar-ge çalışmalarında kullanılmak ve sıfır kilometre tank yapılmak üzere 400 000 000 dolar bir para
ayrılmıştır; hükümetten ayrıldıktan sonra bu iş rafa kaldırılmıştır. Bugün
geldiğimiz nokta itibariyle, birtakım aciliyet gerekçe gösterilerek İsrail
firmasıyla bir anlaşmadan "ihale" değil, bir pazarlıktan
bahsediliyor. Yaptığımız tüm araştırmalarda, basında çıkan
bilgilerde, bakanlığa sorduğumuz sorularda bugüne kadar cevap verilemedi; biz,
milletvekili olarak bu konuyla ilgili evvela bilgilenmek istiyoruz; yani,
burada, İsrail'le yapılan sözleşme metnini istiyoruz. Doğrusu, bu metindeki
maddelerin ulusal çıkarlarımızla bağdaşıp bağdaşmadığına bakmak istiyoruz;
çünkü, müzakereler sırasında gelinen nokta itibariyle ciddî sorular var.
Mesela, bunlardan bir tanesi, fiyatların fevkalade yüksek olduğu... Daha önce
İsrail basınında çıkan yazılarda bu işin kendilerine verileceği yazılı ve proje
aşamasında, anlaşma aşamasında, proje daire başkanının görevden alındığı,
yerine gelen, imza atması gereken görevlinin de metnin içeriği boş olduğu için
imza atmadığı noktasında ciddî sorular var. Şu anda, bu istifalardan sonra, bu fiyat iddialarından
sonra kamuoyu, özellikle milletvekilleri olarak bizler, bu anlaşmanın detayı
hakkında bilgi edinmek istiyoruz. Sayın Bakana ilettiğimiz zaman işte
"işin teknolojik yönü var" deniliyor. Hatırlarsanız, burada, daha
önce, Rusya ile yapılan anlaşmalar, doğalgaz anlaşmaları için de aynı şey
söylendi o zaman. Milletin vekilinden gizlenen hangi ticarî anlaşmanın doğru
olacağını merak ediyoruz doğrusu. Kaldı ki, Kıbrıs Harekâtında, ABD, bize, ekonomik
ambargo uygulamıştı; Meclis Genel Kurulunda uzun süre onay alınmasına rağmen,
bedelini ödediğimiz firkateynleri bize vermemişti. Yine, Almanların "PKK'yla mücadelede
kullanılıyor" gerekçesiyle, tank malzemeleri de, bedelini ödediğimiz halde
bize verilmemişti. Şimdi, Ortadoğu'da bir işgal hareketi var, bir soykırım
hareketi var ve her gün binlerce insan katlediliyor, Birleşmiş Milletler
kararlarına rağmen... Birleşmiş Milletlerin, bugüne kadar, Ortadoğu'yla ilgili
İsrail aleyhine aldığı 250 civarında kararın hiçbirinde yaptırım gücü
olmadığını görüyoruz; eğer, bu, Avrupa Birliği de, Birleşmiş Milletler gibi
olacaksa... Dolayısıyla, Sayın Bakanın buradaki açıklamalarının,
ben, hem yetersiz hem de siyaseten doğru olmadığı kanaatindeyim. Mutlaka, bu
anlaşmanın askıya alınması gerekir. Kaldı ki, bölgedeki gelişmelerin ve bizim
oraya ödeyeceğimiz paraların nereye gideceği belli. Anlaşmanın geldiği nokta,
bize ulaşan bilgiler doğrultusunda, hemen imza aşamasında. Yani, İsrail
firması, teminat mektubu getirecek ve buna karşı da biz, hemen avans
ödeyeceğiz. Yani, savaş halinde olan bir ülkeye 1 milyar dolarlık iş
vereceksiniz ve beş yılda yapılacak işin bedelinin de, avans olarak bir
miktarını hemen ödeyeceksiniz... Biraz önce ifade edildi, acaba, bizim
mühendislerimiz, bizim teknik adamlarımız, bizim uzmanlarımız ne yapacaklar? Kaldı ki, acaba, buraya monte edilecek o bilgisayar
teknik donanıma, İsrail'e ne kadar güvenilebilir olduğunu da ayrıca tartışmak
gerekir. Hatırlanacağı üzere, dört yıl önce, İsrail yetkililerinin, Ankara'yı
bile vurabilecekleri yolunda açıklamalarını biliyoruz. O açıdan -ihale
demiyorum- bu pazarlığın mutlaka durdurulması, ülke menfaatlerı açısından,
geleceğimiz açısından çok önemlidir diyor; bir kere daha, burada, hükümetin
dikkatini çekmeyi bir görev bildiğimizi ifade etmek istiyorum. Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Candan. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Profesörlüğe yükselme ve atanma MADDE 17. - Profesörlüğe yükselebilmek için; 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunundaki profesörlüğe yükseltilme şartlarını yerine
getirmek ve Türk Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli personel için hakkında
müspet nitelik belgesi doldurulmuş olmak gereklidir. Astsubay meslek yüksek okulları komutanlıklarınca
tespit edilen açık profesörlük kadroları, isteklileri tespit etmek amacıyla her
yıl; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilân edilir. Anılan
komutanlıklarca adaylığı uygun görülen istekliler, astsubay meslek yüksek okulu
komutanlığına bildirilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı ile beş
profesörden oluşan bir kurul teşkil edilir. Astsubay meslek yüksek okulu
komutanı, oy hakkı bulunmaksızın bu kurula başkanlık eder. Profesörlerden üçü,
üniversitelerden; ikisi ise, Türk Silâhlı Kuvvetleri bünyesindeki yükseköğretim
kurumlarından ilgili komutanlıklarca seçilir. Üniversitelerden seçilen
profesörlerden birinin profesör kadrosunun açık olduğu bölümden, diğerinin o
bölümün dışından, üçüncüsünün ise ilgili bilim dalından olması şartı aranır. Bu kurulun değerlendirme neticesi, ilgili Kuvvet
Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı
tarafından görüşü alınmak üzere, Yüksek Öğretim Kuruluna gönderilir. Atama;
Yüksek Öğretim Kurulunun olumlu görüş bildirdiği ve Genelkurmay Başkanlığının
da uygun bulduğu adaylar arasından, ilgili kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır. Profesörlük
kadrosuna önermede ve atamada askerî personele öncelik verilir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 18 inci maddeyi okutuyorum: Emeklilik yaş haddi MADDE 18. - Asker öğretim üyelerinin emeklilik yaş
haddi, 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun 40 ıncı maddesinde belirtilen rütbelerin yaş haddidir. Sivil öğretim
üyelerinin yaş haddi, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 30 uncu maddesinde
belirtilen yaş haddidir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 19 uncu maddeyi okutuyorum: Öğretim elemanlarının astsubay meslek yüksek okulu
dışına atanmaları ve görevlendirilmeleri MADDE 19. - Astsubay meslek yüksek okullarında görevli
öğretim elemanları, görev ve unvanlarına bakılmaksızın, disiplin, kıdem, kadro,
kadrosuzluk veya diğer askerî ihtiyaçlar nedeniyle; Genelkurmay Başkanlığı,
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik
Komutanlığınca astsubay meslek yüksek okulu komutanının teklifi üzerine veya
doğrudan, astsubay meslek yüksek okulları dışındaki kıt'a, karargâh ve
kurumlara atanabilirler. Astsubay meslek yüksek okulu dışına atanan asker
öğretim üyeleri için, bu Kanunun emeklilik yaş haddi ile ilgili hükümleri
uygulanmaz. Astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim
elemanları; idarece uygun görülen hallerde, olağanüstü hâl, sıkıyönetim,
seferberlik ve savaş hallerinde; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca
özlük hakları saklı kalmak kaydıyla astsubay meslek yüksek okulları dışında da
görevlendirilebilirler. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 20 nci maddeyi okutuyorum: Öğretim görevlileri MADDE 20. - Astsubay meslek yüksek okullarında bu Kanun
uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel
bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim, öğretim ve uygulamaları için
kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleriyle tanınmış asker veya sivil
kişiler görevlendirilebilirler. Asker öğretim görevlileri tayinle veya geçici
görevle, sivil öğretim görevlileri ise atanacakları ilgili bölüm
başkanlıklarının görüşü alınarak, astsubay meslek yüksek okulu komutanının
önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma
Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının izni ile boş öğretim
görevlisi kadrolarına atanabilirler veya sözleşmeli olarak çalıştırılabilirler. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Zeki Çelik konuşacaklar. BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Çelik;
buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu
Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu maddeyle getirilen, sivil akademisyenlere de yer
verilmesi takdire şayandır; ancak, burada, üzerinde durulması gereken konu,
yeterli sayıda ve yeterli ölçülere uyan bir seçim yapılmalıdır. Aksi halde,
tamamen, tayine ve tensibe dayalı bir seçim ve atamalar olumlu sonuçlar
vermeyecektir. Bu sebepten, teknolojiye ağırlık vererek, gerekli hizmetleri
bilen insanların kullanımına vermek için, bu okulları aracı yaparak, teknik
bilgi ve donanımla, mutlaka önünü açmamız gerekiyor. Bu, sağlık personeli için
böyledir, mühendisler ve mimarlar için böyledir, elektrik ve elektronikçiler
için de böyledir, tank ve topçular için de böyledir. Lise ve dengi okullardan itibaren askerlik mesleğini
seçmiş olan, assubay okullarında -subay yetiştirilmek üzere- belirli bir oranla
başarılı olanlar subay olabilme imkânına kavuşturulmalıdır. Ayrıca, assubay okulu öğrencilerinin eğitim seviyesi
yükseltilirken, assubayların içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek istiyorum: 1- Subay ve
assubaylara sicil affı getirilmesi, 2- Silahlı
Kuvvetler tazminatının Emekli Sandığı kesintisine tabi tutulması, 3- Aynı
kademedeki subay ve assubaylar arasında çok büyük maaş uçurumu vardır, bunların
düzeltilmesi. 4- Çalışma
şartları gözönüne alınarak, emeklilik yaş haddinin eski düzeye getirilmesi,
yıpranma paylarının eski hale dönüştürülmesi. 5- Albay ve
yarbaylara verilen temsil tazminatının aynı hizmet yılındaki assubaylara da
verilmesi ve emeklilere de yansıtılması. 6- Üniversite
bitiren assubaylara derece ve kademeden başka bir şey verilmemektedir. Oysa,
sivil memurlara çok ayrıcalıklı bir işlem yapılmaktadır. 7- Lojman
dağıtımındaki adaletsizliğin de ortadan kaldırılması gerekmektedir. 8- Assubaylıktan
subaylığa geçişin sicille değil de, eğitim, tahsil ve bilgiye dayalı olması
gerekir; çünkü, sicil, her ne kadar sağlam bir temele dayansa da, ikili
ilişkiler neticesinde sübjektif unsurlar taşıdığı bilinen bir gerçektir. 9- Sivil
sektördeki tüm sağlık tesisleri ve hastanelerde nöbet tutan tüm personel, nöbet
parası ve döner sermayeden pay almaktadır. Bu
tür bir hakkın assubaylara da verilmesi. 10- Assubay
okulları iki yıllık yüksekokul seviyesine çıkarılmıştır. Zamanı gelince,
bunlara, subaylarda olduğu gibi, otomatik olarak 1 inci derece verilecek midir
ve geriye yansıtılacak mıdır? Bunun da sağlanmasında yarar görüyoruz. 11- Emekli
albaylar makam ve kadrosuzluk tazminatı almaktadır. Aynı hakkın, emekli
assubaylara da verilmesi ya da böyle bir eşitsizliğin ortadan kaldırılması. Tüm bu sorunların sona ermesi için getirilen
düzenlemelerin, bize has ve belirli niyetlerle değil de, mutlaka, çağdaş
ülkelerde olduğu gibi düzenlemelerin yapılmasıyla assubaylar ile subaylar
arasındaki uçurumun gerek eğitim gerekse statü olarak ortadan kaldırılmasıyla
mümkün olacaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik. Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 21 inci maddeyi okutuyorum: Okutmanlar MADDE 21.- Askerî okutmanlar tayinle veya geçici
görevle, sivil okutmanlar ise süreli veya sürekli olarak atanacakları ilgili
bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak astsubay meslek yüksek okulu komutanının
önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma
Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının onayı ile atanırlar.
Süreli olarak atanan sivil okutmanların atama süresi sonunda görevleri
kendiliğinden sona erer. Bunların aynı yöntemle yeniden atanmaları mümkündür. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 22 nci maddeyi okutuyorum: Öğretim yardımcıları MADDE 22.- Astsubay meslek yüksek okullarının, uzman,
çevirici, eğitim ve öğretim plânlamacısı olarak ihtiyaç duyacağı öğretim
yardımcılarından asker olanlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin atanmaya ilişkin
esas ve usullerine uygun olarak atanırlar. Sivil olanlar ise, çalışacakları
bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak astsubay meslek yüksek okulu komutanının
önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma
Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının onayı ile en çok üç yıl
süre ile atanırlar. Atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer.
Bunlar, aynı usulle yeniden atanabilirler. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 23 üncü maddeyi okutuyorum: Öğretim elemanı yetiştirme MADDE 23.- Astsubay meslek yüksek okullarının ihtiyacı
olan öğretim elemanları; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının uzman personel
temin ve yetiştirme planları esaslarına göre yurt içinde ve yurt dışında
yetiştirilir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 24 üncü maddeyi okutuyorum: BEŞİNCİ BÖLÜM Çalışma ve Denetim Çalışma esasları MADDE 24.- Astsubay meslek yüksek okullarındaki öğretim
elemanlarının haftalık ve günlük çalışma şekli ve süresi konusunda; 27/7/1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 4/1/1961 tarihli ve 211
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümleri uygulanır. Öğretim üyelerinin haftalık ders yükü, en az on
saattir. Öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama, yönettikleri
seminer çalışmalarının, ne ölçüde ders yükünden sayılacağı, yönetmelikte
gösterilir. Astsubay meslek yüksek okullarında kadrolu öğretim görevlileri ile
okutmanlar için haftalık ders yükü, on iki saatten az olamaz. Bölüm başkanları
için haftalık ders yükü, öğretim üyeleri ders yükünün yarısı kadardır. Öğretim
başkanı ile astsubay meslek yüksek okulundaki öğretim elemanı kadrosu dışındaki
görevlerde çalışanlardan ders yükü verilenler için, haftalık ders yükü
zorunluluğu aranmaz. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 25 inci maddeyi okutuyorum: Kamu kuruluşlarında görevlendirme MADDE 25. - İlgili kurumların isteği, astsubay meslek
yüksek okulu komutanlığının olumlu görüşü üzerine ilgili kuvvet komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının izni ve
Genelkurmay Başkanlığının onayı ile ihtiyaç duyulan konularda, öğretim
elemanları, diğer yüksek öğretim kurumlarıyla kamu kurum ve kuruluşlarında
geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu konuda 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 124 üncü maddesi hükümleri saklıdır. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 26 ncı maddeyi okutuyorum: Yurt içinde ve yurt dışında görevlendirme MADDE 26. - Öğretim elemanlarının yolluklu veya yolluk
almaksızın yurt içinde kongre, konferans, seminer ve benzeri bilimsel
toplantılar ile bilim ve meslekleriyle ilgili diğer toplantılara katılmaları,
araştırma ve inceleme görevleri yapmaları, astsubay meslek yüksek okulu
komutanının teklifine ve ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamın onayına
tabidir. Sağlık astsubay meslek yüksek okulu için onay makamı, Genelkurmay
İkinci Başkanı veya yetki vereceği makamdır. Yurt dışında yapılacak benzer çalışmalara katılma ve
görevlendirme ile ilgili onay yetkisi, Genelkurmay Başkanlığına aittir. Yurt içi ve yurt dışında görevlendirilecek öğretim
üyelerine verilecek yolluklar, yol masrafları ve gündelikler genel hükümler
çerçevesinde ödenir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 27 nci maddeyi okutuyorum: Kurumlararası yardımlaşma MADDE 27. - Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yüksek
öğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları, talep halinde; bağlı olduğu
yüksek öğretim kurumu komutanlığının olumlu görüşü ve Genelkurmay Başkanlığı,
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı veya yetki verecekleri makamların onayı ile Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait diğer yüksek öğretim kurumlarında görevlendirilebilirler. Astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim
elemanları, talep halinde; astsubay meslek yüksek okulu komutanlığının olumlu
görüşü ve ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamların onayı ile diğer astsubay
meslek yüksek okullarında, harp okullarında veya yüksek öğretim kurumlarında ek
ders vermek üzere görevlendirilebilirler. Astsubay meslek yüksek okulları; ihtiyacı olan öğretim
elemanlarını ilgili yüksek öğretim kurumlarından, bir kurumda çalışmayanları
ise kendileri ile koordine ederek talep edebilir. Yüksek öğretim kurumları
dışındaki kurum ve kuruluşlardan yapılacak ilâve öğretim elemanı talepleri;
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı veya yetki verecekleri makamlar kanalı ile yapılır. Astsubay meslek yüksek okullarında ek dersle
görevlendirilecek öğretim elemanlarının sözleşmeleri; ilgili kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya
yetki verecekleri makamlar tarafından onaylanır. Sağlık astsubay meslek yüksek
okulu için onay makamı, Genelkurmay İkinci Başkanı veya yetki vereceği
makamdır. Astsubay meslek yüksek okulu ile diğer yüksek öğretim
kurumları arasında karşılıklı olarak ek ders vermekle görevlendirilen öğretim
elemanlarına, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 40 ve 41 inci maddeleri
hükümlerine göre ek ödeme yapılır. Yüksek öğretim kurumları dışından ek ders
vermek üzere temin edilecek öğretim elemanlarına yapılacak ek ders ücreti
ödemesi için ders yükü zorunluluğu aranmaz. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 28 inci maddeyi okutuyorum: Denetim MADDE 28.- Astsubay meslek yüksek okullarının eğitim,
öğretim, idarî ve diğer faaliyetlerinin denetimi; Genelkurmay Başkanlığı,
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik
Komutanlığınca yapılır. Astsubay meslek yüksek okullarının öğretim
faaliyetlerinin bilimsel yönden denetlenmesi; yönetmelikte gösterilecek
esaslara göre, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya
Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından oluşturulacak bilimsel denetleme kurulu
tarafından yapılır. Sağlık astsubay meslek yüksek okulunun bilimsel yönden
denetlenmesi; doğrudan Gülhane Askerî Tıp Akademisi Komutanlığı tarafından
17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanunu
esaslarına göre yapılır. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 29 uncu maddeyi okutuyorum: ALTINCI BÖLÜM Eğitim, Öğretim ve Öğrenciler Kaynak ve giriş şartları MADDE 29. - Astsubay meslek yüksek okullarının öğrenci
kaynakları; astsubay hazırlama okulları mezunları ile astsubay meslek yüksek
okullarının bağlı olduğu kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen ve Genelkurmay Başkanlığı
tarafından onaylanan sivil lise ve dengi okul mezunlarıdır. Yabancı ülke öğrencilerinin astsubay meslek yüksek
okullarına kabul edilmeleri, yapılacak anlaşmalar veya bakanlar kurulu kararına
göre yürütülür. Astsubay meslek yüksek okullarına giriş koşulları,
yabancı ülke öğrencilerinin seçimiyle ilgili esaslar ve kayıt kabul şartları
ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Bir önerge vardır; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 841 sıra sayılı kanun tasarısının 29
uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. "Astsubay meslek yüksekokullarının öğrenci
kaynakları, astsubay hazırlama okulları mezunları ile sivil lise ve dengi okul
mezunlarıdır."
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu önergeye? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI OKTAY VURAL (İzmir) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Buyurun Sayın Şahin. Süreniz 5 dakika. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; 29 uncu maddenin birinci fıkrasıyla ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Hatırlayacaksınız, tasarının maddelerine geçilmeden
önce, Sayın Bakanıma, bu 29 uncu maddenin birinci fıkrasıyla ilgili bir soru
tevcih etmiştim. 29 uncu maddenin birinci fıkrasında, assubay meslek
yüksekokullarının öğrenci kaynaklarından bahsediliyor; bu okullara, assubay
hazırlama okulu mezunlarının, ayrıca, kuvvet komutanlıklarının belirleyeceği ve
Genelkurmay Başkanlığının onaylayacağı sivil lise ve dengi okul mezunlarının
alınacağı ifade ediliyor. Hiç şüphesiz ki, assubay hazırlama okulu mezunlarının
bu yüksekokullara alınması gayet tabiîdir; ancak, lise ve dengi okul
mezunlarından alınacak öğrencilerle ilgili bir muğlaklık söz konusudur; hangi
okullardan alınacaktır?.. Sayın Bakanımız biraz önce ifade ettiler ki, işte,
teknik eğitim yapan okullar bu konuda tercih edilecektir. Şimdi, biraz önce de okumuştum; Anayasamızın 10 uncu
maddesi, kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemiştir. Diyelim ki, bu yasa bu
şekilde yürürlüğe girdi; (A) okulundan öğrenciler alındı, (B) okulundaki
öğrenci de buraya gitmek istiyordu; bu öğrenci "ben de oraya gitmek
istiyordum, niye beni almadınız, benim okulumu niye cezalandırıyorsunuz"
diye yargıya gitse ne olacak?! Sayın Bakanın vermiş olduğu cevap beni tatmin
etmediği için böyle bir değişiklik önergesi verme ihtiyacını hissettim; çünkü,
şu raporun genel gerekçeyle ilgili birinci sayfasında şöyle bir cümle var:
"Astsubay hazırlama okullarında lise düzeyinde öğrenim
verilmektedir." Şimdi, siz, assubay hazırlama okullarında lise düzeyinde
öğrenim veriyorsanız, normal liselerden de öğrenci almanızda hiçbir sakınca
olmaması lazım. O bakımdan, şu veya bu nedenle Anayasa Mahkemesinin
önüne gelebilir bu yasa. Kanun önünde eşitlik ilkesi dikkate alınarak iptal
edilebilir. Biz, yasama organıyız. Hiç şüphesiz ki, bu tasarının yasalaşmasını
istiyoruz. İşte, iktidar-muhalefet, elbirliği halinde, 36 maddelik bir yasa
tasarısını hep birlikte görüşüyoruz, çıkaralım diye gayret ediyoruz; ama, hiç
şüphesiz ki, Anayasaya uygun olarak çıkarmak da bizim görevimizdir. Efendim, bu
arkadaşınız, Anayasa Komisyonunda uzun yıllar görev yapmış bir arkadaşınız.
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda, uyum komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınızım.
O bakımdan, çıkarılan kanunların Anayasaya uygun olması noktasındaki
titizliğimi lütfen anlayışla karşılayın. O bakımdan, vermiş olduğumuz bu önerge, yasayı
Anayasaya aykırı duruma düşmekten de kurtaracak ve gerekçesi ile madde
arasındaki çelişkiyi de ortadan kaldıracaktır. O bakımdan, ben, muhterem
heyetinizin bu değişiklik önergemize destek vererek bu yasanın Anayasaya uygun
daha mükemmel şekilde çıkması istikametinde oy kullanacağınıza inanıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin. Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim MADDE 30. - Astsubay meslek yüksek okullarındaki eğitim
ve öğretim, parasız yatılı olarak yapılır. Öğrencilerin yönetmelikte tespit
edilecek ihtiyaçları, devlet tarafından
karşılanır. Astsubay meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretim, bu
Kanunda belirlenen amaç ve ana ilkelere göre aşağıdaki şekilde düzenlenir. a) Astsubay meslek yüksek okullarında eğitim ve öğretim
süresi iki yıldır. Astsubay meslek yüksek okulu öğrencileri eğitim ve öğrenimi,
sağlık nedenleri hariç olmak üzere üç yılda, sağlık nedenleri de dahil olmak
üzere azamî dört yılda tamamlamak zorundadırlar. Astsubay meslek yüksek
okullarında öğrenciler askerî eğitim, beden eğitimi gibi tatbikî dersler dahil
bütün derslere devam etmek zorundadır. b) Savaş ve olağanüstü hallerde Genelkurmay Başkanlığı
tarafından eğitim ve öğretime ara verilebilir veya eğitim ve öğretimin süresi
kısaltılabilir. Eksik öğretim görenlere daha sonra uygulanacak eğitimin ilke ve
esasları Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlenir. c) Astsubay meslek yüksek okullarından mezun olanlar,
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre muvazzaf
astsubay çavuş olarak nasbedilirler. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: Disiplin ve okuldan çıkarılma MADDE 31.- Astsubay meslek yüksek okullarına alınan her
öğrenciye bir disiplin notu verilir. Disiplin notundan hangi cezalar için ne
kadar not düşüleceği yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirtilir. Astsubay meslek yüksek okullarında öğrenim gören
öğrenciler aşağıdaki hâllerde okuldan çıkarılırlar. a) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak yönetmelik
gereğince verilen disiplin notunu kaybedenler, b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde
öğrencilik niteliğini kaybettiklerine dair yüksek disiplin kurulunca hakkında
karar verilenler, c) Bu Kanunun 30'uncu maddesinde belirtilen süreler
içerisinde eğitim ve öğrenimlerini tamamlayamayanlar, d) Mahkeme kararı ile öğrencilik hukukunu kaybedenler, e) Sağlık kurullarınca verilecek raporlara dayalı
olarak, sağlık yetenekleri bakımından astsubay meslek yüksek okulu öğrenimine
devam imkânı kalmayanlar, f) Giriş koşullarını taşımadıkları öğrenim sırasında
anlaşılanlar veya öğrenim süresi içinde bu niteliklerini kaybedenler. Sağlık durumu nedeniyle okuldan çıkarılanlar hariç
olmak üzere diğer nedenlerle okuldan çıkarılanlara, kendileri için devlet
tarafından yapılan masraflar faizleri ile birlikte ödetilir. Bu öğrencilerin kimlikleri, bütün askerî yüksek öğretim
kurumlarına, emniyet makamlarına ve ilgili askerlik şubelerine alınan çıkarma
kararı ile birlikte bildirilir. Astsubay meslek yüksek okullarında okuyan
öğrencilerden, bu maddede belirtilen nedenlerle okuldan çıkarılanlar ile 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 115'inci maddesi gereğince
kendi isteğiyle okuldan çıkanlar, hiç bir şekilde diğer askerî yüksek öğretim
kurumlarına alınmaz ve 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu,
16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar
Kanunu, 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve 28/5/1988
tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu hükümleri saklı olmak üzere Türk
Silâhlı Kuvvetlerinde istihdam edilmezler. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: YEDİNCİ BÖLÜM Çeşitli Hükümler Özlük hakları MADDE 32. -
Astsubay meslek yüksek okullarında görevli askerî öğretim elemanlarının
özlük haklarına ilişkin ödemelerde, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu hükümleri uygulanır. Asker öğretim elemanlarına, 11.10.1983 tarihli ve 2914
sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 12 nci maddesine göre hesaplanacak
üniversite ödeneği ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek
17 nci maddesine göre ödenen Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatından
hangisi fazla ise o ödenir. Öğretim elemanlarından 28.2.1982 tarihli ve 2629
sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat
Kanunundan istifade edenlerin, bu Kanuna göre ödenen tazminatlarının, Türk
Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatı ile üniversite ödeneğinden fazla olması
halinde, tazminat ödemeleri, 2629 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır.
Ayrıca, astsubay meslek yüksek okulu komutanına, 2914 sayılı Yüksek Öğretim
Personel Kanununun 13 üncü maddesine göre idarî görev ödeneği ödenir. Astsubay
meslek yüksek okulu komutanına verilecek idarî görev ödeneği, meslek yüksek
okulu müdürlerine ödenecek miktar kadardır. Astsubay meslek yüksek okullarında görevlendirilen
sivil öğretim elemanlarının özlük hakları, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu
ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu hükümlerine göre verilir. Haftalık okutulması mecburî ders yükü saati dışında,
astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim elemanlarına; Genelkurmay
Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde haftada en
çok yirmi saate kadar verilecek dersler için, 2914 sayılı Yüksek Öğretim
Personel Kanununun 11 inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 33 üncü maddeyi okutuyorum: Asker kişilerin ataması MADDE 33.- Astsubay meslek yüksek okulu komutanı,
öğretim başkanı ile öğrenci alay veya tabur komutanının ataması, 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre yapılır. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 34 üncü maddeyi okutuyorum: Yönetmelik MADDE 34.- Bu Kanunda esasları belirtilen ve aşağıda
yazılı diğer hususlar, Millî Savunma Bakanlığı tarafından Kanunun yürürlüğe
girmesini müteakip, altı ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.
a) Çalışma esasları, günlük çalışma saatleri ve
haftalık ders yükü, öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama,
yönettikleri seminer çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı ve ek
ders ile ilgili hususlar, b) Ders kitaplarının teminine ilişkin esaslar ve telif
hakları ile ilgili hususlar, c) Bilimsel denetleme kurulunun teşkili, görevleri ve
çalışma esasları, d) Yapılacak bilimsel ve teknik araştırma, inceleme ve
yayınlarla ilgili usul ve esaslar, e) Astsubay meslek yüksek okullarına giriş koşulları,
yabancı ülke öğrencilerinin seçimiyle ilgili esaslar ve kayıt kabul şartları
ile ilgili hususlar, f) Öğrencilerin hangi şartlarda o eğitim ve öğretim
yılını kaybetmiş sayılacakları ve öğrenci niteliğinin kaybedilmesine ilişkin
esaslar, g) Astsubay meslek yüksek okullarındaki sınav,
değerlendirme ve sınıf geçme esasları ve astsubay meslek yüksek okullarının
kuruluş yapısına ve ihtiyaçlarına göre yapılan eğitim ve öğretim ve buna dayalı
olarak verilecek ön lisans diplomaları ile ilgili esaslar, h) Astsubay meslek yüksek okullarında savaş ve
olağanüstü hallerde öğrenime ara verilmesine, kısaltılmasına, aday öğrencilerin
eksik öğrenimlerini tamamlamalarına ve bu durumda verilecek olan diplomalara
ilişkin hususlar, ı) Astsubay meslek yüksek okullarının Genelkurmay
Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığınca denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar, i) Yabancı öğrencilerin eğitim ve öğretimlerinde
uygulanacak usul ve esaslar, j) Disiplin esasları ile ilgili öğrencilerin disiplin,
başarısızlık, sağlık gibi diğer nedenlerle okuldan çıkmasında veya
çıkarılmasında uygulanacak usul ve esaslar, k) Astsubay meslek yüksek okullarında bölümlere bağlı
olarak açılacak programlar, l) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer hususlar. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?. Yok. Madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge vardır;
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan (1/951) esas numaralı kanun
tasarısının 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen
"öğretim üyelerinin" ibaresinin "öğretim elemanlarının"
şeklinde değiştirilmesini arz ederim. Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET KABİL (Rize) -
Çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun da çoğunluğu
olmadığı için takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 34 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 34 üncü madde kabul
edilmiştir. Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum efendim: GEÇİCİ MADDE 1. - Astsubay meslek yüksek okulu
kadrolarında öğretim üyelerinin akademik kariyerlerinin yükseltilmesi
maksadıyla oluşturulacak kurullarda yeterli doçent ve profesör istihdam
edilinceye kadar, astsubay meslek yüksek okullarına ihtiyaç duyulacak doçent ve
profesörler, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla Yüksek Öğretim Kurulundan temin edilir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Geçici 1 inci madde kabul edilmiştir. Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 2 - Sahil Güvenlik Komutanlığı
teşkilâtında astsubay meslek yüksek okulu kuruluncaya kadar, bu Kanunla Sahil
Güvenlik Komutanlığına verilen yetkiler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
tarafından kullanılır. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Geçici 2 nci madde kabul edilmiştir. 35 inci maddeyi okutuyorum: Yürürlük MADDE 35. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 36 ncı maddeyi okutuyorum: Yürütme MADDE 36.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, böylece, 841 sıra sayılı yasa
tasarısı üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır. Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir. Memleketimize, Sayın Bakanlığa, Türk Silahlı
Kuvvetlerine hayırlı ve uğurlu olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklardır. Buyurun efendim. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; huzurlarınıza takdim ettiğimiz
Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısına ve onun müzakerelerine olumlu
katkılarınıza arzı şükran ederim. Türk Silahlı Kuvvetlerinin değişik alanlarda başlatmış
olduğu yeniden yapılanmanın önemli bir bölümünü teşkil eden assubay
mensuplarımızın eğitim öğretim seviyelerini daha da yükseltici bir düzenleme,
böylece, değerli oylarınızla kabul edilmiş bulunuyor. Burada, özetle şunu açıklamak istiyorum: Bazı
arkadaşlarımız temas etti, yeni assubay okulu kuruyor değiliz; mevcut assubay
okullarımız, binaları, donatımları, donanımları, imkânlarıyla zaten vardır,
malî bir yük getirecek değildir. Eğitim öğretim statüsünü geliştiriyoruz.
Böylece, eski ifadeyle ortaokul, şimdiki uyguladığımız sistemle ilköğretim
okullarından itibaren mezun olanlardan alıp da, üç sene assubay hazırlama
okulunda, bir sene de sınıf assubay okulunda yetiştirdiğimiz sistemin yerine,
geçen senelerde kabul ettiğimiz, harp okullarının üniversiteleşen mahiyetiyle
de paralel olmak üzere, lise ve dengi okulları mezunlarından alacağız. Böylece,
temel bilgileri, kültürleri, eğitimi kazanmış olan gençlerimize, tabiî, askerî
ağırlığı olan ve meslekî nitelikleri de kazandırıcı ve geliştirici bir eğitimi
tamamladıktan sonra, ordumuzun hizmetine sunacağız. Böylece, ordumuzun, idarî
alanda, teknik alanda -teknisyen olarak- ve çeşitli uzmanlık alanlarındaki
eleman ihtiyaçlarını daha üst seviyede kazandırmış olacağız. Bu mutluluğu birlikte yaşadığımız için, tekrar,
hepinize teşekkür ediyorum, selam ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Tekrar, hayırlı ve uğurlu olsun Bakanlığınıza. Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına çok
az bir zaman var. Zaten, alınan karar, gündemin 11 inci sırasına kadar olan
kanun tasarı ve teklifleri bitinceye kadardı. Bu itibarla, alınan karar gereğince "Türkiye
Bilişim Stratejileri ve Türkiye" konusundaki (8/28) esas numaralı genel
görüşme önergesi ile basın kuruluşlarının sorunlarının araştırılmasına ilişkin
ve birlikte görüşülmesi kararlaştırılan (10/18), (10/23), (10/79), (10/212),
(10/244) ve (10/257) esas numaraları Meclis araştırması önergelerini sırasıyla
görüşmek için, 16 Nisan 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum. Kapanma Saati
: 18.56 |
|