Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 91       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

86 ncı Birleşim

11 . 4 . 2002 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa   

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, DSİ, MTA, TMO, TCK ve Köy Hizmetleri gibi kurumların bölge müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, köye dönüş ve göç sorunu ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Türk Polis Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, Emniyet Teşkilâtının sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Madrid'te yapılacak Avrupa Birliği Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım Komisyonları Başkanları Konferansına, Eskişehir Milletvekili Mahmut Erdir'in katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1036)

2.- Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma Trajkovska'nın,  Ohri'de gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci Yüzyılda Kadın Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ı davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1037)

3.- Habitat Global Parlamenterleri Asya Bölge Konseyi Genel Sekreteri Carmen R. Arceno'nun, Filipinler'in başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik'i davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1038)

4.- TBMM'den bir Parlamento heyetinin, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Direktörü Anna K. Tibaijnka'nın davetine icabetle  Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1039)

5.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Bozkurt'un, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/476)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve 21 arkadaşının, gençliğin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat 14.00'te toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2002 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme açılmasına; görüşmelerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve siyasî parti grupları başkanlarına 10'ar dakika süreyle söz verilmesine; 23 Nisan 2002 Salı günü Genel Kurulun yapacağı toplantıda başkaca konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi

VI.- SEÇİM

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.-KİT Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı : 786)

3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı : 557)

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

5.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666)

6.- Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675)

7.- Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676)

8.-  Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685)

9.- Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/847) (S. Sayısı: 835)

10.- Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/951) (S. Sayısı: 841)

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, sigorta primi artışlarına ve SSK'dan haksız maaş alanlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6210)

2.- Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün, SSK primleri artışına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6214)

3.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray İlinde kurulacak şeker fabrikası ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6269)

4.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6281)

5.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, işsizlik sigortasından yararlananlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6343)

6.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Kayseri Şeker Fabrikasına fueloil alımıyla ilgili iddiaya ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret  Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6507)

7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yeraltı kaynaklarımıza ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6588)

8.-İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun, kurum ve kuruluşlara verilen araçlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (7/6643)

9.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesindeki firmalardan TEDAŞ'ın ilave banka teminat mektubu talebine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6777)

10.- Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, MTA Genel Müdürlüğünün bazı bölge müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/6789)

11.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Kangal Termik Santral IV. Ünite projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6845)

 


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 11 Nisan 2002 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 14.39'da son verildi.

 

 

Kamer Genç

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Cahit Savaş Yazıcı

 

Şadan Şimşek

 

İstanbul

 

Edirne

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                          No. :120

II. - GELEN KÂĞITLAR

11.4.2002 PERŞEMBE

Teklif

1.- İçel Milletvekili Akif Serin'in; Türkiye Gümrük Müşavirleri Odaları Birliği Kanunu Teklifi (2/938) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2002)

Rapor

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Arasında Doğal Afetlere Karşı Türk-Yunan Ortak Görev Gücü Kurulmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/962) (S. Sayısı: 848) (Dağıtma tarihi : 11.4.2002) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin   Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1784)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

2.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir'deki sağlık projelerine  ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

3.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir İlindeki  sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin   Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1786)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

4.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,  çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin   Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1787)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.20022)

5.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,  hayvancılığı destekleme çalışmalarına ilişkin   Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1788)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

6.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir- Sivrihisar'a BAĞ-KUR  irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin   Çalışma ve Sosyal Güvenlik  Bakanından sözlü soru önergesi (6/1789)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

7.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, akaryakıt fiyatlarındaki artışın nedenlerine ilişkin  Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1790)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

8.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, telefon ücretlerine ilişkin   Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1791)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

9.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, muhtarların ödeneklerine ilişkin   Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1792)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, M-60 tanklarının modernizasyonuna ve İsrail'in, Filistin'i işgaline karşı izlenen politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6932) (Başkanlığa geliş tarihi:9.4.2002)

2.- Eskişehir  Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,  küçük ve büyükbaş hayvancılığa  ilişkin  Tarım ve Köyişleri  Bakanından  yazılı soru önergesi (7/6933)  (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

3.-Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, akaryakıtın maliyetine ve fiyatlandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6934) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

4.-Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, ekonomik kriz nedeniyle kapanan işletmelere ve işten çıkarılanlara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal  Derviş) yazılı soru önergesi  (7/6935) (Başkanlığa geliş tarihi. 9.4.2002)

5.- Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün,  Şartla Salıverme Kanunundan yararlananlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6936) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

6.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TRT 1'de yayımlanan bir çizgi filmde Yahudilik propagandası yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/6937)(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

7.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelerin teftişine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6938) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2002)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve 21 arkadaşının, gençliğin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.4.2002)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

11 Nisan 2002 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne),

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86 ncı Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama yapılacaktır.

Yoklama için 5 dakikalık bir süre vereceğim. Bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, cihaza girmek suretiyle Genel Kurul salonunda olduklarını belirtmelerini, cihaza giremedikleri takdirde Divandaki teknik elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de cihaza giremedikleri takdirde, Divana pusula göndermelerini diliyorum.

Şimdi, yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı) 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 14.30'a kadar efendim...

BAŞKAN - İsterseniz 10 dakika daha fazla vereyim.

Birleşime 14.40'a kadar ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 14.07


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.40

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, ilk oturumda yapılan yoklamada toplantı yetersayısına ulaşılamamıştı.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Şimdi, elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, Genel Kurul salonunda olduklarını elektronik cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; cihaza giremedikleri takdirde, Divandaki teknik elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de cihaza giremedikleri takdirde, Divana pusula göndermelerini diliyorum; ancak, pusula gönderen sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonundan ayrılmamaları gerektiğini de kendilerine hatırlatmak istiyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız var; ancak, yoklamayı tam yapacağım; o bakımdan muhalefetten yoklamaya girmek istemeyen milletvekilleri varsa, girsin.

İLHAN AKÜZÜM (Kars) - O da nereden çıktı?!

BAŞKAN - Yoklamayı yarıda kesersem yoklama yapılmamış olur. Efendim, bu salonda oturan arkadaşların, hangi sözün hangi anlama geldiğini kestirmesi lazım. Şimdi, ben, yoklamayı burada kesersem, bugün yoklama yapılmamış olur; gelmeyen milletvekilleri...

Hem bilmiyorsunuz hem müdahale ediyorsunuz; anlamıyorum ki!..

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz efendim.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı birinci söz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, yerimden bir hususu arz etmek istiyorum. Kısaca... İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre... Lütfederseniz...

Mikrofonu açabilir misiniz...

BAŞKAN - Ne konuda, bir öğreneyim de efendim. Hangi konuda?..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Sayın Başbakanın, gruplarında yaptıkları bir konuşmayla ilgili; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tüm üyelerini alakadar eden bir konu. Grup olarak, bir cümleyle, maksadımı ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - Peki... Çok kısa... Yerinizden...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Çok kısa efendim... Lütfederseniz...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Yeni bir şey çıkarmayın... Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?!

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Var... Var...

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Var... Var...

BAŞKAN - Bir dakika efendim..

Arkadaşımız, yerinden, kısa bir cümle...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Böyle bir şey yok!..

Sayın Başkan, biz, onların gruptaki konuşmalarını...

BAŞKAN - Efendim, lütfen... Benim yönetimime karışmayın...

Şimdi, bu, İçtüzükte var; yerinden, kısa bir açıklama yapmak istiyor. Meclisi de hedef aldığını söylüyor. Meclisi hedef aldığını söylemese, böyle bir şey söylemem...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Meclisle alakası yok!

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, arkadaşlarıma, İçtüzüğün 60 ıncı maddesini bir kere okumalarını tavsiye ediyorum; bir.

Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her üyesi, bir başka üyenin, cumhuriyete, laikliğe, sosyal hukuk devleti ilkelerine ne kadar bağlı ve sadıksa...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Meclisle ne alakası var bu konuşmaların?!

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - ...diğer üyesi de o kadar bağlı ve sadıktır.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Ne alakası var Meclisle!..

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir ülkenin başbakanının, bir oylamadan dolayı, tüm Büyük Millet Meclisi üyelerini töhmet altında bırakacak bir beyanda bulunma hakkı yoktur.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Yerimden söz istiyorum Sayın Başkan...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Şimdi, ben, merak ediyorum. Sayın Başbakan buyuruyorlar ki: "Dünkü oylamada alınan netice, takınılan tavır, Metin Bostancıoğlu'na karşı değil, laik cumhuriyete karşıdır."

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan... Böyle bir usul olur mu?!

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Sözünü bitirsin... Tamam...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sizin sözünüz efendim... Müsaade buyurun...

BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, lütfen efendim...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - "Laik cumhuriyete karşıdır" diyorlar.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, böyle bir usul nerede var?!

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden özür dilemelidir. (DSP sıralarından "otur yerine" sesleri, gürültüler) Özür dilemelidir... (DSP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Neyse, tamam...

Teşekkür ederim.

Tamam Sayın Hatiboğlu...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Meclis Başkanı... (DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, tamam...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir dakika efendim... İzin verin efendim...

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Onların gruptaki konuşmalarını buraya taşıyor muyuz!..

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Size mi danışacağız da oy vereceğiz!

Senin kadar şerefliyiz biz...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Allah, Allah!..

BAŞKAN - Tamam efendim... Maksadınızı söylediniz...

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Terbiyesiz adamlar!..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, tamam, bitirdiniz...

Maksat hâsıl oldu Sayın Hatiboğlu...

Efendim, rica ediyorum, oturur musunuz. (DSP sıralarından gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakanın oyunun rengini kim tespit edecek?..

BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, rica ediyorum... Oturur musunuz. Efendim, lütfen oturur musunuz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başbakanın kabul oyu vermediğini nereden biliyoruz?!..

Teşekkür ederim. (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

M.ZEKİ SEZER (Ankara) - Otur yerine!..

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sen otur be!.. Oturun hadi!.. Terbiyesizler...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Böyle terbiyesizlik olmaz. (DSP sıralarından gürültüler)

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Ne diyorsun be!.. (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Gel, gel buraya...

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Siz gelin buraya!.. (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Şahin, sizin konunuz neydi?..

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, yazılı olarak talebim vardı. (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Konuşmak için size mi danışacağız?!. Terbiyesiz adamlar... (DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan "terbiyesiz" diyemez... (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, herkes biraz daha sükûnetle konuşsun da...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, bakanlık yapmış bir kişi, burada küfredemez... Bu Meclise yakışmayan tavır ve davranışlarından dolayı bu kişiyi kınıyorum. Küfrediyor burada...

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Hayır; küfretme yok.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Küfredemez burada... Böyle milletvekili olmaz!.. Halka, şikâyet ediyorum onu...Bir de, bakanlık yaptınız!..

BAŞKAN - Sayın Tümen, tutanakları getirteceğim, bakacağım, eğer hakikaten öyle bir şey varsa... (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

MELDA BAYER (Ankara) - "Terbiyesizler" diyemez...

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika... Rica ediyorum...(Gürültüler)

Değerli arkadaşlar, bir dakika...

Evvela, Meclisin çalışmasına bir başlayalım da ondan sonra...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan, yerimden söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, yerinizden neye göre söz istiyorsunuz?

Şimdi, Sayın Hatiboğlu, Sayın Başbakanın... (DSP sıralarından gürültüler)

Bir dakika efendim... Dinler misiniz... Bir dakika efendim... Efendim, bir dakika...

Sayın Başbakan da gelir, burada der ki, ben Mecliste böyle bir laf söylemedim... (DSP sıralarından gürültüler)

Efendim, rica ediyorum...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sayın Başkan, Genel Başkan Yardımcısı olarak söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, Genel Başkan Yardımcısı olarak söz isteyemezsiniz.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başbakan gelir, cevap verir.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - 60 ıncı maddeye göre söz istiyorum. efendim. (SP sıralarından gürültüler)

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Konu ne idi? (Gürültüler)

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - 60 ıncı maddeye göre...

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Oylamayla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Niye alınıyorsunuz; gizli oylamaydı...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bakın... (DSP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Yarası olan gocunur!..

BAŞKAN - Sayın Şahin... Çok kısa, ama...

MELDA BAYER (Ankara) - Arkadaşa niye söz vermiyorsunuz?

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Arkadaşınıza da söz vereceğim... (DSP ve SP sıralarından gürültüler)

Müsaade edin de ben yöneteyim...

Sayın Şahin buyurun; ama, kısa...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Elimdeki şu bülten, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığının, Meclis açık olduğu günlerde çıkarmış olduğu basını tarama bültenidir.

Bakın, bugün 2 nci sayfada şöyle bir haber var. "Rektör kararı kınadı" hangi rektör hangi kararı kınadı; İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Alemdaroğlu, dün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iktidarıyla, muhalefetiyle bir soruşturma önergesiyle ilgili almış olduğu kararı kınadığını ifade ediyor. Hiç kimsenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu şu veya bu yöndeki kararını kınamaya hakkı yoktur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Buna da hiç kimse cüret edemez... (AK Parti sıralarından alkışlar, DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Tamam efendim... Tamam anlaşıldı efendim... Tamam... Rica ediyorum Sayın Şahin.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konudaki tavrını ortaya koymalıdır. Sayın Meclis Başkanımızın ve özellikle sizin bu konuda bu açıklamayı yapan kişiyi kınayan bir beyanda bulunmanız lazım.

GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) - Bu ifade yakışmadı.

BAŞKAN - Tamam efendim, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, elbette ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararlarını kimse kınayamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, herkes, halkın temsilcisi olarak, Anayasaya sadakate yemin etmiş bir milletvekili sıfatıyla, vicdanının sesine göre karar verecektir. Bu karara da herkesin saygılı olması lazım.

Eğer, herhangi bir rektör, bu konuda böyle bir kınama sözünü etmişse, hata etmiştir, suç işlemiştir; ama, tabiî ki, yüzde yüz emin de değiliz; çünkü, basında her yazılana da inanmamak lazım; basın, zaman zaman olayları çok değişik bir ifadeyle de aksettirmektedir. Ona göre, Meclis Başkanlığı olarak, bu konuda gerekli soruşturmayı da yaparız efendim.

Ben de o beyanı okudum. Tabiî ki, Başkanvekili olarak Sayın Başkanımızla konuşacağız.

Sayın Tümen, buyurun efendim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkanım, tabiî, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre, her milletvekili yerinden söz isteyebilir. Siz yönetiminizde de bu konuda haklısınız. Yalnız, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre, burada söz istenirken veya söylenirken, sayın milletvekillerinin de, neyi getirebileceklerini gayet iyi bilmeleri gerekir. Bu da İçtüzükte açıktır. Bir grup toplantısında her şey konuşulabilir, değerlendirmeler yapılabilir. Dün AK Partinin Grup toplantısında konuşuldu, önceki gün Saadet Partisinin Grup toplantısında konuşuldu ve hiç kimse, oradaki yorumları ve değerlendirmeleri buraya getirmedi. Bugün de Sayın Başbakan, bununla ilgili değerlendirmeler yapmıştır ve bizim asla kabul edemeyeceğimiz, içerik olarak da asla kabul edemeyeceğimiz, usul olarak da yakışmayan bir önerge burada kabul edildi. Bizim içimize sinmedi ve bunun değerlendirmesini biz kendi Grubumuzda yaptık, Sayın Başbakan da yaptı. Tabiî ki, bu, sonuç olarak, Genel Kurulun, Meclisin iradesidir, buna saygılıyız; ama, dediğim gibi, bu önerge, sonuç olarak, Türk siyasetini, Türk Parlamentosunu ilerisi için yaralayacak bir kapı açmıştır.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - O sizin kararınız, o sizin düşünceniz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Koray Aydın için niye bir şey demiyordunuz?!

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Rica ediyorum...

AYDIN TÜMEN (Ankara) -Sayın Başbakanın bugünkü konuşması da kesinlikle Parlamentoyu töhmet altında bırakıcı, zan altında bırakıcı değildir; bu, sadece bir değerlendirmedir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (DSP sıralarından alkışlar; AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Meclisin iradesine saygılı olun. Koray Aydın hakkında soruşturma açıldığında niye söylemiyordunuz?!

BAŞKAN - Şimdi, gündemdışı konuşmalara başlıyoruz efendim.

Birinci söz, DSİ Genel Müdürlüğünün ülkemiz açısından önemiyle ilgili söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'e verilmiştir.

Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, DSİ, MTA, TMO, TCK ve Köy Hizmetleri gibi kurumların bölge müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

ÊİSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetlerimle selamlıyorum.

Sözlerimin başında, polis haftası münasebetiyle tüm polislerimizin polis haftasını kutluyor, şehit polislerimizi rahmetle anıyor ve polislerimizin ekonomik problemlerinin çözümü noktasında gerekenlerin yapılmasını hükümetten talep ediyorum.

Değerli arkadaşlar, hükümetin IMF'ye vermiş olduğu 18 Ocak 2002 tarihli niyet mektubuyla, başta DSİ olmak üzere, Maden Tetkik ve Arama, Toprak Mahsulleri Ofisi, Karayolları, Köy Hizmetleri gibi kurumların ve diğer kurumların bölge müdürlüklerinin kapatılması gündeme gelmiştir, daha doğrusu, hükümet, bunu, bu niyet mektubuyla gündeme getirmiştir. Şu anda bu kurumlarda çalışan birçok personel -gerek işçisiyle gerek memuruyla- büyük bir tedirginlik içerisindedir. Bu bölge müdürlüklerinin bulunduğu illerdeki kamuoyu da, ortaya çıkan bu duruma büyük tepki göstermektedir. Sizlere, örnek olsun diye burada şunu söylemek istiyorum:

Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Ziraat Odası, Balıkesir Sanayi Odası ve Ticaret Borsası gibi birçok kurumun başkanları ve yine, diğer ilçelerimizdeki ticaret odaları  ve borsalarının başkanları hep birlikte açıklamalar yapmışlar ve bize bu konuda fakslar göndermişlerdir. Yaptıkları açıklamalara bakıldığında "DSİ kapatılmasın, DSİ kapatılmamalı" şeklinde beyanların olduğu görülmektedir. Bu konuda, gerçekten, kamuoyu çok tepkilidir. Tabiî, bunları, sadece, bu ticaret odaları ve ticaret borsalarının başkanları söylemiyor, bunun yanında, esnafımız, çiftçimiz de, bu tür kurumların kapatılmamasını istiyor.

Değerli arkadaşlar, DSİ, elli yılda, büyük gayretlerle, ülkemizin mevcut sulama potansiyelini ancak yüzde 27'sine kadar getirebilmiştir, hidroelektrik potansiyelini de ancak yüzde 35'e getirebilmiştir. Bunları yüzde 100'e tamamlayabilmemiz için, önümüzde yapılacak daha çok iş vardır; yüzlerce barajın yapılması lazım, daha büyük tarım alanlarının sulamaya açılması lazım. O bakımdan, başta DSİ olmak üzere, bu kurumların önemi gerçekten ortada durmaktadır. Böyle bir durumda bunların kapatılmak istenmesi fevkalade yanlış olur diye düşünüyoruz.

Örneğin, Balıkesir'de 25 inci Bölge Müdürlüğünün 2002 yılı yatırım programına baktığımızda, 7 adet sulama barajı, 24 adet gölet, 23 adet taşkın koruma, 4 adet erozyon ve rüsubat, 2 adet yerüstü sulaması, 1 adet içmesuyu izale hattı, arıtma tesisi ve 1 adet hidroelektrik  santral inşaatı olduğunu görmekteyiz. Bu da gösteriyor ki, gerçekten bu kurumlara büyük ihtiyaç vardır.

O bakımdan, başta DSİ olmak üzere, Maden Tetkik ve Arama, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi kurumların bölge müdürlüklerinin muhafaza edilmesi, hatta, bunların daha çok desteklenmesi, yatırım programlarının, bütçe imkânlarıyla desteklenmesi gerekir düşüncesindeyim.

Siz, bu niyet mektubuna, bunları "tasarruf yapacağız" amacıyla koymuş olabilirsiniz; ama, hortumcuların faturasını getirip bu kurumların sırtına yıkmakta çok büyük hata ediyorsunuz. Bu kurumlara Türkiye'nin ihtiyacı vardır diye düşünüyorum. Mesela, Balıkesir'deki Maden Tetkik ve Arama Bölge Müdürlüğünün iş hacmine bakıyoruz, Türkiye'deki, Maden Tetkik ve Aramanın yüzde 25 iş hacmine sadece bu bölge müdürlüğü sahip. Balıkesir il sınırları içerisinde 28 adet jeotermal saha  ve ayrıca bor, demir, kömür, altın gibi 37 çeşit maden vardır; o halde, bu madenlerin aranması, işletilmesi noktasında Maden Tetkik ve Arama Balıkesir Bölge Müdürlüğüne tabiî ki ihtiyaç vardır.

O bakımdan, dünya bor rezervinin üçte 2'si Türkiye'de bulunuyor; yani, yüzde 70 civarında rezerve sahibiz. Bunun da üçte 1'i Balıkesir'de bulunuyor, Bigadiç'te bulunuyor. Dünyanın gözü bu bor madeninde iken, dolayısıyla, Balıkesir'de iken, sizin, kalkıp da, bu kurumun bölge müdürlüğünü kapatmaya kalkışmanız fevkalade büyük yanlışlıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özgün, buyurun, toparlayın efendim. Lütfen...

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) -Sonra, siz, bu bölge müdürlüklerini kapatmaya kalkışırken kime danıştınız, kime sordunuz, nasıl bu kararları alıyorsunuz; doğrusu, bunları da anlamak mümkün değil. Fevkalade büyük bir yanlışlık içerisinde olduğunuzu sizlere hatırlatıyorum. Bu kurumların, özellikle, Devlet Su İşleri, MTA, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi kurumların bölge müdürlüklerinin desteklenmesi, daha da güçlendirilmesi gerekir kanaatimi ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Efendim, gündemdışı konuşmaya cevap verecek, herhalde, Sayın Bakan yok.

İkinci gündemdışı söz, köye dönüş ve göç sorunuyla ilgili, Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş Beye verilmiştir.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2.- Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, köye dönüş ve göç sorunu ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

 ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve Polis Haftası münasebetiyle, Emniyet mensuplarını da tebrik ediyorum.

Bugün, köye dönüş ve göçle ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Ülkemizde yaşanan göç olgusu, zaten bozuk olan kent dokusunu daha da bozmuş, büyük kentlerde gettolaşma olgusunu da beraberinde getirmiştir. Öte yandan, devletin, göç edenlerin konut sorununu çözmedeki yetersizliği, bu alanda yasadışı oluşumların meydana gelmesine yol açmıştır. Arsa ve konut mafyası hep bunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Son yıllarda değişik bölgelerimizde yaşanan deprem ve sel felaketi, bu konuda önlem almamanın faturasının ne kadar pahalıya mal olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan göç ise, ülke genelindeki ekonomik nedenlerden dolayı yaşanan göçlerden çok daha vahim sonuçlar doğurmuştur. Bölgede 3 000'in üzerinde köy ve mezra çeşitli nedenlerle boşaltılmış, 2 000 000 civarında insan, evsiz barksız olarak ve yoksullaşarak, büyük bir öfkeyle büyük kentlere yönelmiştir. Böylece, göçün en yaygın yaşandığı kentlerde nüfus alabildiğine artmış, buna paralel olarak, bu merkezler, altından kalkılması mümkün olmayan ekonomik, sosyal, güvenlik ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

Nevruz bayramı münasebetiyle Mersin ve İstanbul'da meydana gelen üzücü olayları bir örnek olarak hatırlayalım. Küçük yaşta çocukların polis panzerlerini taşlamaları, temelsiz, sağlıksız yerleşimin, zorunlu göçün sonucu değil midir? Bu olayların nedeni, tek başına, sadece, yasadışı örgütler midir? İlgisiz, bilgisiz yöneticilerin, hatta, bizlerin sorumluluğu yok mudur? Kaldı ki, bu olumsuz tablo, bilinçsiz ve plansız göçün getirdiği sorunlarla sınırlı değil. İşsizliğin, yoksulluğun, geri kalmışlığın, eğitim, sağlık sorunlarının, hak, özgürlük ve demokrasi taleplerinin çözümünü sadece güvenlik tedbirleriyle aşmaya çalışan bu çağdışı zihniyetin bedelini, devlet ve milletçe ödüyoruz.

Eğitim problemlerini bile asayiş sorunu haline getirerek, okullarda, neredeyse öğrenci sayısından fazla polis bulunduran bizim gibi kaç ülke vardır dünyada, merak ediyorum? Çok açıktır ki, başta, sosyal ve kültürel sorunlar olmak üzere, hangi soruna asayiş gözüyle bakılırsa, sonuçta, o sorun, asayiş sorunu haline gelir; son yaşanan olaylar bunun bir örneğidir.

Mersin ve İstanbul'daki olaylarda terör örgütlerinin provokasyonlarını tek neden olarak görenler, acaba, yüzbinlerin katılımıyla, hem de büyük bir coşkuyla, Diyarbakır'da gerçekleşen kutlamalarda en ufak bir olayın bile olmamasının nedenlerini hiç mi merak etmiyorlar? Diyarbakır'da terör örgütleri yoktu da, Mersin'de mi vardı?! Altını çizerek belirtmeliyim ki, bu farkın nedeni, başta, Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı'nın iyi niyeti, hoşgörülü ve gayreti, ayrıca, yasalara bağlılığı ve güvenlik güçlerinin sağduyulu yaklaşımlarından başka bir şey değildir. İşte, milletçe özlemini çektiğimiz bu anlayışın, diğer yöneticilere ve ilgililere de örnek olmasını diliyorum. Bir kez daha, Sayın Valiyi, organizasyonda görev alanları ve bütün katılımcıları yürekten tebrik ediyorum.

Sayın milletvekilleri, ilkbaharla birlikte, bölgemizde, köye dönüş heyecanı yeniden başlamıştır. 2001 yılında, bu amaçla, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği yaklaşık 4 trilyon liralık bir harcama yaparak binlerce insana nefes aldırmıştır. Bu katkıyı, takdirle, şükranla karşılıyor ve bu yıl da devamını diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.

Buyurun Sayın Erdoğmuş.

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün ise ivedilikle yapılması gereken, hangi nedenle ve nasıl gerçekleşmiş olursa olsun, köyleri boşaltılan vatandaşların tekrar köye dönebilmelerinin önündeki engellerin bütünüyle kaldırılarak, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının tüm imkânlarının seferber edilerek, Bölge Valiliğinin de katkılarıyla, geçici de olsa, bunun çözüme kavuşturulmasıdır. Bu yöntemle köye dönüşün, sınırlı ve geçici de olsa, binlerce yoksulun geçimini temin etmek bakımından bile rahatlatıcı olacağından kuşku yoktur. Bunun, psikolojik açıdan da küçümsenemeyecek bir katkısı olacaktır. En azından, toprağına ve geçmişine bağımlı ve bunun özlemiyle yanıp tutuşan göç mağdurlarının toprağıyla, bağ bahçesiyle, köyüyle buluşması, yeniden hayata dönüşleri kadar onları mutlu edecektir.

Burada göçle ilgili bir hususu daha vurgulamak istiyorum: Göç, Türkiye için bir serüven ve köyler de, geriye dönülebilir yerler olarak görülür. Büyük kentlere sağlıksız göçün önlenebilmesinin tek yoluysa, yerinde, kaynağında kalıcı ve kabul edilebilir önlemlerin alınmasıdır.

Çağdaşlığın gereği, köyleri yaşanabilir yerler haline getirmekken, biz, kentleri köylere çevirdik! Bugün, İstanbul'daki deprem korkusunun geri dönüş eğilimini artırdığını hepimiz biliyoruz. Bunun tedbirlerinin alınması için hükümetin ve ilgililerin dikkatini önemle çekiyorum.

BAŞKAN - Efendim, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz; rica ediyorum...

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Toparlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar, göç olgusunun bir kısmı iradî, bir kısmıysa cebrî idi; ancak, geriye dönüş tamamen iradî olmakla birlikte, yardım da gerektiren bir şeydir. Bu yardım ise, özellikle, mecbur kaldıkları için köylerinden göç eden vatandaşlarımızın müstahak oldukları bir yardımdır.

Devletin kaynak yetersizliğinden hizmet götürememesi anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir gerekçedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim...

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Ancak, belirttiğim tarzda bir göç ve bozuk kentleşmenin ekonomik ve sosyal maliyetleri; yani, mevcut duruma seyirci kalmanın maliyeti, yapılacak yardımların maliyetinden daha yüksek olmuştur ve fazlasıyla da olacaktır.

Bu itibarla, bugün, köye dönüş için devletin gerekli tedbiri  alması ve yardımı yapması, hem göç etmeye mecbur kalan vatandaşlara karşı zorunlu bir görev hem de çok daha akıllıca bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğmuş; 3 dakika fazla konuştunuz. Rica ediyorum efendim...

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Sayın Başkanın müsamahasına teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tamam, teşekkür ederim efendim.

Aslında, konuştuğunuz konu, hakikaten, bölgemizin çok ciddî ve önemli bir konusu; ben de çok süre vermeyi isterim; fakat, ancak o kadar verebiliyorum.

Efendim, köye dönüş konusunda, herhalde, hükümetten cevap verecek kimse yok.

Gerçekten, bölge olarak çok büyük sıkıntı çekiyoruz; çünkü, yayla zamanı. İnsanlar, her gün, biz köyümüze döneceğiz diyor -inanmanızı istiyorum- ama, karşımızda muhatap da bulamıyoruz. Bu konunun, hükümet tarafından, en acil şekilde çözüme bağlanmasını istiyoruz; çünkü, yaylacılık konusunu... Yaz geldi, hayvanlar yaylalara gidecek, hâlâ, birçok yayla kapalı. Bunu, hükümete özellikle arz ediyorum; lütfen, bir çare bulun.

Efendim, gündemdışı üçüncü söz, Emniyet Teşkilâtının Kuruluş Günü dolayısıyla gündemdışı söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Türk Polis Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle, Emniyet Teşkilâtının sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

 SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, 10 Nisan Türk Polis Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümüydü. Toplantı yetersayısı olmadığı için bu konuşmayı yapamamıştım.

Bugün, Sayın Başkanımızın özellikle Türk Polis Teşkilâtının birkısım sorunlarına göstermiş olduğu hassasiyetinin bir ifadesi ve Sayın Sadri Yıldırım'a verilmiş olan sözü de bana verdiği için Sayın Başkana ve Sayın Sadri Yıldırım'a özellikle teşekkür ediyorum.

Değerli Milletvekilleri, ülkede, güvenin sağlanması, emniyet ve asayişin temini konusunda, ta Osmanlı İmparatorluğu zamanında, devlette yeniden yapılanmanın çok önemli bir mihenk taşı olarak değerlendirilen Emniyet Teşkilâtı o zamandan itibaren kurulmuş ve cumhuriyetten itibaren de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, yurtta huzur ve güvenin sağlanması ve insan hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması için de Türk güvenlik kuvvetlerine, hem önemli görevin düştüğü hem de onlara karşı olan güvenin bir ifadesi olarak da birkısım ifadeler bulunmaktadır ve Türk Emniyet Teşkilâtının yüzelliyedi yıllık mazisinde şan ve şerefle dolu sayfalar vardır, başarıları vardır ve o sebeple de Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve milletine fevkalade önemli hizmetler ve görevler yapmıştır.

Bu itibarla, milletimizin emrinde ve milletimizin sevinci ve tasasıyla birlikte olduğu Türk Emniyet Teşkilâtının 157 nci Kuruluş Yıldönümünde, bugüne kadar hizmet yapmış olanlara ve yapacaklara, özellikle tebriklerimizi ve teşekkürlerimizi ifade ederken, bu uğurda şehit olmuş olanlara Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi ve emeklilerimizi de minnetle anıyor ve bundan sonra da, özellikle, Emniyet Teşkilâtımıza, bilhassa, başarılarının devamını temenni ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, 200 000 kişilik bir kuvvete sahip olan Türk Emniyet Teşkilâtı, iç güvenliğin sağlanmasında fevkalâde zor ve o nispetle de stratejik bir görev ifa etmektedir. O zor görevi, görevin mukaddesliğini düşünmek suretiyle, en üst seviyede yerine getirmek için elinden gelen gayreti göstermektedir. Teşkilât, terör, kaçakçılık örgütleri, Anayasa ve yasalara aykırı her türlü eyleme karşı amansız bir şekilde mücadele etmekte ve 24 saat üzerinden görev yapmaktadır.

Polisin, geçmişinde gözyaşı vardır; polisin, geçmişinde hizmet aşkı vardır; vatanına, milletine hizmet aşkı vardır ve sevdası vardır, üstün başarıları da vardır. Her gün 20 kişinin can verdiği ve yine, insanların rahat ve huzur içerisinde dolaşmasına imkân sağlanamadığı ve kurtarılmış bölgelerin olduğu bir dönemde, güvenlik gibi son derece önemli bir hizmeti en güzel şekilde bu millete tanıtmış ve sağlamış olan, yine Emniyet Teşkilâtıdır.

Güvenlik, çağımızın üzerinde durduğu müesses nizamın meşru organlarını, hukukun üstünlüğünü temin etmede temel unsuru teşkil etmektedir. Yükselen değer insansa, insan ve hak hürriyetlerini korumak da o nispette önemlidir. İnsan hak ve hürriyetlerini, yaşam hakkını, mal ve can emniyetini sağlayacak olan da Emniyet Teşkilâtıdır.

Teknolojideki gelişme, dünyadaki globalleşmenin getirdiği birkısım sıkıntılar vardır ve o sebeple de, birkısım tehdidin, tehlikelerin ve suçların yeniden tarif edilmesi fevkalade önem arz etmektedir. Bu itibarla, bu tehdit ve tehlikeyi iyi bilmek için suç tarifini yeniden gözden geçirmek, insanın can ve mal emniyetini sağlamak için, güçlü teknolojiye dayalı mücadele metot ve usullerine ve başarıyı elde edebilmek için de, görev ve sorumluluğunun idraki içerisinde olan Teşkilâta ve eğitim seviyesi yüksek personele ihtiyaç bulunmaktadır. İşte bu itibarla, Emniyet Teşkilâtı bir taraftan modernize edilmekte; ama, bir taraftan da, özellikle modernize olabilmek için, yeni suç ve suç tiplerine paralel olarak birkısım araç ve gerece ihtiyacı vardır.

Bir diğer husus da, Emniyet, gerçekten, yüksek tahsilli personel almaktadır; ancak, hizmetiçi eğitimlerle de üzerine düşen görevi yapıp, bilhassa, kendi hizmet ettiği milletine en güzel ve standardı itibariyle en yüksek seviyede hizmet yapması gerektiğini hem bilmekte ve onunla ilgili birkısım hazırlığı da yapmaktadır. Nitekim, İstanbul Emniyeti, kalite ve standart bakımından ISO belgesini almıştır. Ankara Emniyetine bakıyorsunuz, hem insan haklarıyla ilgili hem olay yerleriyle ilgili birkısım tespiti yapmış ve belgeler almıştır; ama, bütün bu şartlara rağmen, acaba, Emniyet Teşkilâtı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Bedük, lütfen toparlar mısınız.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla)- Bitiriyorum efendim.

Bütün bu şartlara rağmen, İzmir Emniyetine bakıyorsunuz, kültür ve sanatla birlikte halkla bütünleşmektedir; ama, değerli milletvekilleri, Emniyet Teşkilâtı huzurlu mudur, mutlu mudur, görevini yerine getirebilmekte midir; hayır. Halbuki Emniyet Teşkilâtı âdeta yargı organı ile yürütme organı arasında önemli bir denge unsurunu gerçekleştirirken, fevkalade önemli hedef olmaktadır, hayatı tehlikeye girmektedir.

Ekonomik ve sosyal sıkıntının içerisinden kurtulmak istiyorsak ve ülkede kalkınmayı sağlamak istiyorsak, kalite ve standardı yüksek emniyet hizmetlerini yerine getirmesi için, Türk Emniyet Teşkilâtının ekonomik durumunu mutlaka düzeltmek gerekmektedir.

Maaşlarına bakıyorsunuz, gerçekten az maaş almaktadırlar. Yine, standartları itibariyle bakıyorsunuz; mesela, elbise alacak... Dikiş parası 3 500 000 lira veriliyor; kumaş alacak 30 000 000 lira kumaş parası veriliyor; kira parası 200 000 lira veriliyor ve bu Teşkilâtın yüzde 75'ten fazlasının, şu anda dışarıda, özellikle vatandaşların arasında olması gerekir; ama, kira parasını ödemek suretiyle, özellikle ihtiyaçlarını karşılamak gerektiğini unutmamak lazımdır.

Değerli milletvekilleri, eğer Emniyet Teşkilâtı mensupları maişetini düşünürse, çoluk çocuğunun özellikle gelirini düşünürse, geleceğini düşünürse hizmet standardını yükseltmek mümkün değildir.

Bakın, bir hususu daha ifade etmek istiyorum sizlere: Emniyet Teşkilâtı mensubu olup da özellikle lise mezunu olanlar, 3 üncü derecenin yan kademesine gitmektedirler. Oysa, sivil ve diğer bakanlıklara baktığınızda, lise mezunları, 2 nci derecenin son kademesine kadar gitme imkânına sahiptirler, bu da, şu anda görevde bulunanlar içindir.

Emeklilerine bakıyorsunuz; emekli mensuplar, keza aynı şekilde emekli oldukları takdirde, üzerine ilave yan ödemeler verildiği için, özellikle şu anda eğer 500 000 000 lira para alıyorlarsa, 245 000 000-248 000 000 lira para almaktadırlar.

Şöyle bir düşünün; bir taraftan maişetini düşünen, şu andaki durumunu düşünen, bir taraftan da, gelecekte emekli olduğum takdirde ne hallere düşeceğim diye bir düşünce içerisinde olan Emniyet Teşkilâtının sıkıntısını, şöyle, hep beraber göğüslememiz gerekmez mi?!

İşte, ben onun için diyorum ki değerli milletvekilleri, Emniyet Teşkilâtı mensuplarına, emekli olanlarına, hiç olmazsa sivil idarede olduğu gibi, hiç olmazsa aynı görevi yapan assubaylara verilen maaş gibi ve emekli maaşı gibi, mutlaka verilmesi gerekir. Bu, hakkın teslimidir; bu bir tespittir ve mutlaka çözümlenmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, hep Avrupa Konseyinden bahsediyoruz. Bakın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin polisle ilgili bölümü ne diyor?

BAŞKAN - Sayın Bedük, lütfen, toparlar mısınız efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Polisin, içinde görev yaptığı çevrenin meslekî, psikolojik ve maddî koşullarının birliğini, tarafsızlığını ve onurunu koruyacak nitelikte olması gerektiğini ifade ediyor ve ilave ediyor: "Polislerin adil ücret hakkına sahip olması, ücretlerinin tespitinde tehlike ve sorumluluklarının önemi ve çalışma standartlarının dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi fevkalade önemlidir; insan hakları için, oradaki huzur ve güvenlik standartlarını yükseltebilmek için gereklidir" diyor. Mademki, Avrupa Konseyini düşünüyoruz, Avrupa Konseyinin isteklerini yerine getiriyoruz, o halde, Avrupa Konseyinin polisle ilgili bildirisini dikkate almak gerektiğini ifade ediyor ve Sayın Başkan size teşekkür ediyorum. Sayın milletvekillerimize de saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bedük, teşekkür ederim efendim.

Emniyet Teşkilâtının Kuruluş Yıldönümü nedeniyle, herhalde, yapılan gündemdışı konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Biz de Meclis olarak Emniyetimizin, polisimizin 157 nci Kuruluş Yıldönümünü kutluyoruz. Gerçekten, polisimizi, son zamanlarda geliştirdiği halkla ilişkiler konusundaki insancıl düşünceleri, halka yardım konusunda gösterdikleri gayretlerden ötürü tebrik ediyor, görevleri başında şehit olan polislerimize Tanrıdan rahmet, gazilerimize Allah'tan şifalar ve yardımlar diliyoruz.

Ayrıca, hükümetten diliyorum, şu bizim Tunceli'deki polis lojmanlarını, on sene oldu daha bitirmediler; lütfen bitirsinler.

Bir de, Sayın İçişleri Bakanımız burada "polis Teşkilâtı kanununu getireceğim, maaşlarına zam yapacağım, tek başıma oturacağım" demişti; buyursun, gelsin; biz, Meclis olarak kendisine yardım ederiz efendim.

MEHMET PAK (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Pak, siz İçişleri Komisyonu Başkanısınız; keşke, Sayın Bakan gelip cevap verseydi; ama, size de, İçişleri Komisyonu Başkanı olduğunuz için çok kısa bir söz veriyorum.

Buyurun

MEHMET PAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, polis Teşkilâtımızın kuruluşunun 157 nci yıldönümünü bugün birlikte kutluyoruz. Konuşmama başlarken, bugüne kadar şehit verdiğimiz 1 195 personelimize Allah'tan tekrar rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, polisimiz şehitlerini verirken, sadece ülkenin bölünmez bütünlüğüne kastedenlerle mücadelesinde değil ya da vatandaşın can ve mal güvenliğini korurken değil, Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk'le birlikte Balkan ve İstiklal Savaşında, dış güçlere karşı olan amansız mücadelesinde de 63 polisimizi şehit vermiştir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında polisimizin büyük katkıları olduğu gayet açık.

Sayın Başkan, sizlerle birkaç örneği paylaşmak istiyorum:

Fransızlar tarafından Türk kadınına uzanan elleri kırarak 2 Fransız askerini öldürdüğü için ömür boyu hapis cezasına çarptırılan polisimiz Cemil Efendinin, Atatürk'ün üstün zekâsı ve diplomatik girişimleriyle ülkeye nasıl getirildiğini bilmekteyiz.

Yine, Maraş direnişi esnasında, Polis Memuru Abdullah Efendinin devriye gezen 5 Fransız askerinin ellerinden silahlarını almak suretiyle 21 gün, gece-gündüz, direnişçilerle birlikte Kurtuluş Savaşındaki mücadelesini bilmekteyiz; bu polisimiz, bugün, "polis fedaisi" namıyla anılmaktadır.

Yine, Antep'te görevli Serkomiser (Başkomiser) Körükçü Fevzi Beyin Kıvılcım adlı Kuvayi Milliye örgütünü kurup, emrindeki polislerle ve halkın katılımıyla Antep'te, Kurtuluş Savaşındaki mücadelelerini bilmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, biz, polisimizin, Türkiye standardının üzerinde, 190 000 kişiyle, zor imkânlar içerisinde vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlama noktasındaki, haftada yetmişiki saate varan fazla mesailerini de gayet iyi biliyoruz.

Avrupa standartlarına göre, 250 kişiye 1 polis düşmesine rağmen, ülkemizde 409 kişiye 1 polis düşmektedir.

Polis, hanımı doğum yapar başında bulunamaz, anası ameliyat olur başında bulunamaz. Bu manada, biz, polisimizin, akşama kadar, teröre ve kaçakçılığa karşı vermiş olduğu mücadelede, kendi bölgesinde, şehrin en mümtaz yerlerinde oturma imkânı olmayan ve varoşlarda kovaladığı insanların arasına çocuklarını bıraktığını da bilmekteyiz.

BAŞKAN - Efendim, lütfen tamamlar mısınız.

MEHMET PAK (İstanbul) - Şunu söylemek istiyorum Sayın Başkanım:

Sayın Başkanım: Polisimizin, sadece kuruluş yıldönümlerinde ya da şehit olduğu dönemlerde anılmaması dileğiyle, hoşgörünüzden dolayı çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, ben, Sayın Pak'a, İçişleri Komisyonu Başkanı sıfatıyla bir kısa açıklama yapmak üzere söz verdim.

Zaten Polis Teşkilâtına her milletvekilinin çok sıcak baktığını, Polis Teşkilâtının çok zor görev yaptığını, burada 550 milletvekilinin de Polis Teşkilâtına şükran ve minnet borcunu sunma duygusu içinde olduğunu biliyorum; onun için, bu kadar yeterli. Müsaade ederseniz başka arkadaşlara da söz vermiyorum.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Rica ediyorum, söz vermiyorum efendim.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan, Polis Teşkilâtının eski bir mensubu olarak ve aynı zamanda...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum...

Şimdi öteki arkadaşlara da vermemiz lazım, onun için rica ediyorum...

Biz, gerçekten Polis Teşkilâtımıza şükran sunuyoruz. Mesela, ben, bir şükran borcumu da yerine getirmek istiyorum.

Geçen sene Tunceli'de Munzur Festivalinde polisimizin gösterdiği basiret ve çok iyi niyetli yönetim orada büyük bir olayın önlenmesi yönünde gelişti. Ben tekrar şükranlarımı sunuyorum.

MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın valiye de söz verin Sayın Başkan.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın vali bey konuşsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, çok valiler var burada hangisine vereyim?

MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın valimiz olağanüstü hal valiliği yaptı.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Hepsini sen söyledin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Neyse...

Gündemin Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşlarına geçmeden önce, sunuşlar çok olduğu için Divan üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının 4 adet tezkeresi vardır,  ilk tezkereyi okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Madrid'te yapılacak Avrupa Birliği Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım Komisyonları Başkanları Konferansına, Eskişehir Milletvekili Mahmut Erdir'in katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1036)

                                   9 Nisan 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Birliği Üye Ülke Parlamentoları, Avrupa Parlamentosu ve Aday Ülke Parlamentoları Tarım Komisyonları Başkanları Konferansı 25-26 Nisan 2002 tarihleri arasında Madrid'de yapılacaktır. Konferansa katılınması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun 2.4.2002 tarih ve 81 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca siyasî parti grubunca bildirilen üyenin ismi Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

 

 

 

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

  Başkanı

Adı Soyadı:

 

Seçim İli:

 

Mahmut Erdir

Eskişehir

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma Trajkovska'nın,  Ohri'de gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci Yüzyılda Kadın Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ı davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1037)

                                   9 Nisan 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşi Bayan Vilma Trajkovska'nın himayelerinde, 12-14 Nisan 2002 tarihleri arasında Ohri'de gerçekleştirilecek olan İkinci Uluslararası 21 inci Yüzyılda Kadın Konferansına, İzmir Milletvekili Işılay Saygın ismen davet edilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

 

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

  Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Habitat Global Parlamenterleri Asya Bölge Konseyi Genel Sekreteri Carmen R. Arceno'nun, Filipinler'in başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik'i davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1038)

                                 10 Nisan 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Habitat Global Parlamenterleri Asya Bölge Konseyi Genel Sekreteri Carmen R. Arceno tarafından gönderilen davet mektubunda 24-26 Nisan 2002 tarihlerinde Filipinler'in başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik ismen davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

 

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

  Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4.- TBMM'den bir Parlamento heyetinin, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Direktörü Anna K. Tibaijnka'nın davetine icabetle  Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1039)

                                 10 Nisan 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Direktörü Anna K. Tibaijnka tarafından gönderilen davet mektubunda, 29 Nisan-3 Mayıs 2002 tarihlerinde Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna TBMM Çevre Komisyonu üyeleri davet edilmektedir.

Ayrıca, anılan toplantıya, Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cemal Özbilen ve Ankara Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Sedat Çevik de ismen davet edilmektedir.

Söz konusu davete bir parlamento heyetiyle icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

 

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

  Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bir Meclis araştırma önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın ve 21 arkadaşının, gençliğin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

ÊTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde yaşanan krizler değişik sosyal sarsıntılara zemin hazırlamıştır. Özellikle gençliğimizin geçirmekte olduğu derin sarsıntı, gerekli tedbirlerin alınmaması halinde, milletçe bedelini ödemekte zorlanacağımız büyük yıkımlara yol açacaktır. Geleceğe dair bütün umutlarını, heyecanlarını kaybeden, geçmişiyle de bağları kopartılan, sorunlarıyla mücadele edecek mekanizmalarını geliştiremeyen ve çözüm için 11-13 yaşlarında alkol ve uyuşturucuya yönelen, intihar ve satanizm tehlikeleri ile yüz yüze olan gençliğimizin sorunlarının detaylı olarak araştırılması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerine göre ekte sunulan gerekçeye binaen, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Nezir Aydın

(Sakarya)

2- Veysel Candan

(Konya)

3- Ömer Vehbi Hatipoğlu

(Diyarbakır)

4- Latif Öztek

(Elazığ)

5- Yaşar Canbay

(Malatya)

6- Ali Oğuz

(İstanbul)

7- Rıza Ulucak

(Ankara)

8- Bahri Zengin

(İstanbul)

9- Süleyman Arif Emre

(İstanbul)

10- Lütfi Doğan

(Gümüşhane)

11- Lütfü Esengün

(Erzurum)

12- Fethullah Erbaş

(Van)

13- Turhan Alçelik

(Giresun)

14- Aslan Polat

(Erzurum)

15- Hüsamettin Korkutata

(Bingöl)

16- Mustafa Geçer

(Hatay)

17- Ahmet Cemil Tunç

(Elazığ)

18- Mehmet Bekâroğlu

(Rize)

19- Alaattin Sever Aydın

(Batman)

20- Hüseyin Karagöz

(Çankırı)

21- Mehmet Batuk

(Kocaeli)

22- Mehmet Zeki Okudan

(Antalya)

Gerekçe:

Ülke olarak birbiri ardına yaşadığımız krizler, toplumumuzda farklı sosyal sarsıntılara zemin hazırlamıştır. Bu krizler ve sosyal sarsıntılar, özellikle gençliğimizin derinden sallanmasına sarsılmasına âdeta öncülük etmiştir. Ekonomik ve siyasal depremlerin doğal takipçisi, şiddeti daha yüksek, etki alanı alabildiğince geniş olan sosyal depremlerdir. Sosyal depremlerin en yıkıcı olanı da, ülkemiz nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan gençliğimizin içine düştüğü ağır sorunlar ve bunalımlardır. Jeolojik, ekonomik ya da siyasal depremlerin yol açtığı tahribatlar, belli ölçülerde telafi edilebilir. Ancak, ağır sorunlarla bunalan, kendisinin ve ülkesinin geleceğine dair bütün umut ve heyecanını kaybeden, geçmişiyle bağları kopartılan, alkol-uyuşturucu-satanizm-intihar girdabında çırpınan bir gençliğin önüne koyacağı faturayı hiçbir toplum ödeyemez.

Son günlerde medyada önemli ölçüde yer bulan bir bilimsel çalışmanın sonuçları açıklandı. Yeniden Sağlık ve Eğitim Vakfının 9 ilimizde, 24 250 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirdiği "Sigara, Alkol ve Madde Kullanım Yaygınlığı" araştırması çok ciddî sonuçlar ortaya koymuştur. Bu araştırmaya göre, sigara ve alkolle tanışma yaşı 11, uyuşturucuyla tanışma yaşı 13'e inmiştir. Ortaöğretimde kızlarda alkol kullanma oranı yüzde 11, 7; erkeklerde yüzde 18,8'dir; gençlerimizin yüzde 7'si eroini çok rahat bulduklarını söylemişlerdir.

Yapılan bu araştırmaların asıl çarpıcı sonuçlarını, elde edilen bulguları yorumlayan uzmanlarımız ortaya koymaktadır. Batı toplumlarında gençler, genellikle eğlence ve zevk için alkol ve uyuşturucu kullanırken, ülkemiz gençliği, rahatlamak, sakinleşmek ve sorunlardan uzaklaşmak için bunları kullandıklarını belirtmişlerdir. Uzmanlarımıza göre, gençlerimiz sorunlarla başa çıkmayı bilmiyorlar, bu konularda bilinçsiz ve gerekli destekten yoksundurlar. Sorunlarla mücadele edebilme mekanizmaları gelişmemiş, geliştirilmemiştir ve gençler de en kolay çözümü tercih ederek, sorunlarından kaçmak ve rahatlamak için alkol  ve uyuşturucuya koşmaktadır.

Bir toplum, özellikle gençler, ahlakî ve manevî değerlerden ve bu değerlerin temeli olan dinden bir şekilde soğutulduğunda, her türlü sıra dışı yönelişe hazır demektir. İlköğretimden mezun olana kadar ahlakî ve manevî değerlerin öğreniminden önemli ölçüde mahrum edilen gençlerimizin içine düştüğü boşluğu, alkol, uyuşturucu maddeler, satanizm ve intihar olayları doldurmuştur. Gençlerimizin içine düştüğü çöküşün ve çürümenin önemli sebeplerinden biri de, bu değerlerin lojistik desteğinden mahrum oluşlarıdır.

Gençlerimizin önemli sorunlarından biri de öğrenim hayatlarıyla ilgilidir. İlkokuldan başlayarak, eğitim sisteminin de dayatmasıyla, bitmeyen sınav maratonu, sürekli bir yarışma, sonu gelmeyen koşturmaca ve bu sürecin okul ve aile çevresinden desteklenmesi, gençlerimizi  âdeta mekanik bir hayatın içine yuvarlamıştır. Ezbere dayanan, gençlerimizi aynı tornadan çıkmış kuklalara çeviren, onların yetenek ve becerilerini değil, beceriksizliklerini ölçen eğitim sistemi yeniden değerlendirilmelidir. Sistem, gençlerimizi kazanmak için düzenlemeli; en ufak bir kusurlarını, eksikliklerini bularak onları sistem dışına atmak için değil.

Yetişmeleri için 15 yıl yatırım yaptığımız geçlerimizin, yetişmiş beyinlerimizin, çeşitli sebeplerle, gelecekte bu ülkede yaşamak istemiyor olmaları en büyük sorunlardan biridir. Unutulmamalıdır ki, millet olmak, hem ortak bir geçmişe sahip çıkmakla hem de ortak bir geleceğe kafa yormakla mümkündür. Gençliğimiz, yeniden bu ülkenin geleceğine kafa yorabileceği, heyecan duyabileceği zemine kavuşturulmalıdır.

Sorunlu bir gençlik, sorunlu bir gelecek demektir. Ülke olarak geleceğimiz çöküyor, çürüyor; gençlerimize, geleceğimize, ülkemize  yazık etmemeliyiz. Gençlerimize bu ağır sorunlar karşısında tutunacak bir dal, sığınacak sakin bir liman temin edilmeli; alkol, uyuşturucu, satanizm ve intihar gibi her türlü sıra dışı seçeneğin pusuda beklediği unutulmamalıdır.

Ülke gençliğimizin, ruhen, bedenen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik haline, çevreleriyle tam bir uyuma kavuşabilmeleri için gereken çalışmaları yapmak amacıyla Meclis araştırması açılmasını arz ediyoruz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Bozkurt’un, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/476)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum KİT Komisyonundan ayrılmak istiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.                                    10.4.2002

                            Mahmut Bozkurt

                                       Adıyaman

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat 14.00'te toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

            No:108                                Tarih:10.4.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci yıldönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2002 Salı günü saat 14.00'te toplanmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

Aydın Tümen

Koray Aydın

Ali Rıza Gönül

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

DYP Grup Başkanvekili

 

 

 

 

 

İbrahim Yaşar Dedelek

Mehmet Ali Şahin

Yasin Hatiboğlu

 

ANAP Grup Başkanvekili

AK Parti Grup Başkanvekili

SP Grup Başkanvekili

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının önerileri vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 82 nci Yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2002 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme açılmasına; görüşmelerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve siyasî parti grupları başkanlarına 10'ar dakika süreyle söz verilmesine; 23 Nisan 2002 Salı günü Genel Kurulun yapacağı toplantıda başkaca konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi

ÊBaşkanlık Önerisi

               No.:3                                     Tarih:10.4.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak ve günün önem ve anlamını belirtmek için, 23 Nisan 2002 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda özel bir görüşme yapılması hakkında, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre, Danışma Kurulunun görüşüne uygun olarak, Başkanlığımızca hazırlanan önerileri Genel Kurulun onayına sunuyorum:

 

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

Başkanlık önerileri:

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 82 nci yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2002 Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir görüşme açılması,

2.- Görüşmelerde:

a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına on dakika süreyle söz verilmesi,

b) Siyasî parti grupları başkanlarına onar dakika süre ile söz verilmesi,

3.- 23 Nisan 2002 Salı günü Genel Kurulun yapacağı toplantıda başkaca konunun görüşülmemesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI. - SEÇİM

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - KİT Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boşalan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı : 786)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı:557)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

4. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

5. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

6. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

7. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.        

8. -  Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685)

  BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

  Ertelenmiştir.

  Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

9. - Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/847) (S. Sayısı: 835)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

10.- Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/951) (S. Sayısı: 841) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 841 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde; MHP Grubu adına Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu; şahsı adına, Ankara Milletvekili Oya Akgönenç söz istemişlerdir.

MHP Grubu adına, Sayın Çulhaoğlu; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

MHP GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; Sayın Başkanı ve siz değerli üyeleri, şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum.

Ülkemiz, dünya devletler topluluğunun saygın bir üyesi olarak, geçmişte ve bugün önemli bir yere sahiptir. Bizler, dünya jeopolitiğinin kalbi denilebilecek Türkiye Devletini ve cumhuriyeti, tarihin görüp görebileceği en ağır bedeli ödeyerek kurduk. Yeryüzünün en değerli; fakat, aynı zamanda en tehlikeli ve zorlu coğrafyasına sahip ülkemiz, âdeta, üç kıtayı kilitleyen anahtar gibidir. Bu anahtara ilgi duyan, iştahı kabaranların fazla olduğunu hatırdan çıkarmadan, hızla kalkınmamızı tamamlama gayreti içerisinde olmalıyız.

21 inci Yüzyıl, belki, 20 nci Yüzyılda yaşanan dünya savaşlarına sahne olmayacaktır; fakat, dünya devletleri arasında mücadele bitmeyecek, sadece, farklı zeminlerde, farklı ve yeni araçlar kullanılarak devam edecektir. Başka bir deyişle, bilimsel, teknolojik ve ekonomik yarışların yaratacağı yeni soğuk savaşlar ile bölgesel çatışmalar neticesi oluşabilecek sıcak savaşların, insanlık âleminin önüne yeni gündemler koyabileceği de gözden ırak tutulmamalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu değerlendirme çerçevesinde, dünya politik ve askerî ortamında meydana gelen ve yakından takip ettiğimiz önemli gelişmeler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, barıştan itibaren, yüksek, caydırıcı özelliğe sahip daha üstün teknoloji ürünü silahları kullanabilen, daha modern ve üstün manevra kabiliyetine sahip bir yapıya kavuşturulmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetlerini geleceğe hazırlayan en önemli faktörlerden biri de eğitilmiş insangücüdür; çünkü, bilgi toplumuna geçiş sürecinde, insanlığın itici gücünü, bilgiyle donatılmış eğitimli insanlar oluşturacaktır. Bireyleri yeterli bilgi seviyesine erişmemiş kurumlar ve toplumlar, bu alanda gelişmiş olanlara bağımlı hale gelecektir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin halen icra ettiği ve 21 inci Yüzyılda icra edebileceği vazifeler, yakın ve orta gelecekteki politik, sosyokültürel ve askerî gelişmeler dikkate alınarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin eğitim sisteminin çerçevesini belirleyen, eğitim ve öğretim vizyonunu içeren ve bu kapsamdaki faaliyetlerine ışık tutan geleceğe yönelik projeleri kapsamaktadır.

Günümüzde büyük bir hızla gelişen silah sistemlerine rağmen, en önemli silah, yine, hepimizin kabul edeceği gibi, çok iyi eğitilmiş asker ve onların oluşturduğu birliklerdir. Bu nedenler Türk Silahlı Kuvvetleri, bir yandan zamanımızın ve geleceğin şartlarına uygun teknolojik silah sistemlerine sahip olmaya çalışırken, diğer taraftan da, bilgi çağının silahlı kuvvetlerini de oluşturacak kadroları ve en önemli unsur olan insanı yetiştirmeye yönelik eğitim ve öğretim ortamını oluşturmak durumundadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, ancak bu sayede, dış ve iç tehdide karşı muharebeye hazır, kazanmaya azimli, üstün vazife bilincine, yüksek fizik ve moral gücüne, çağın gerekli kıldığı bilgi ve beceriye sahip askerlere sahip olması ve böylece, vazifesini başarması mümkün olabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kapsamda, bugün Genel Kurulda huzurunuza getirilen Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı nedeniyle, Millî Savunma Bakanlığımızı ve tasarıya emek veren Millî Savunma Komisyonunun Başkan ve değerli üyelerini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerleri mensuplarını gönülden kutlamak istiyorum.

Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde önemli bir yer tutan assubayların eğitim seviyesi iki yıllık önlisans düzeyine çıkarılmış olacaktır. Bu sayede, Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı tehdit ve riskleri önceden görebilecek ve bunlara karşı uygun strateji ve konseptler geliştirebilecek olan lider kadroların teknik desteğini sağlayacak yapının daha da eğitimli olması sağlanacaktır ve bu sayede, eğitimli Türk gençlerimizin emir ve komutasını, yeni, daha eğitimli bir kadronun yapması mümkün olacaktır.

Kurulması düşünülen assubay meslek yüksek okulları, halen mevcut olan assubay hazırlama okullarının yerini alacaktır. Bu durumda, mevcut olan bina ve tesislerden istifade edileceği için, ilave bir masrafa da ihtiyaç duyulmayacaktır. Dolayısıyla, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı, bu yönüyle de bütçeye ilave bir yük getirmeyecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilime karşı muhalefet yapmak akıntıya karşı yüzmeye benzer. Akıntıya karşı ilerleme kaydetmek veya aynı konumda durmak mümkün olmayacağına göre, gerilemek kaçınılmaz olacaktır. Sonuç olarak, eğer, bir kimse hangi limana erişmek istediğini bilmiyorsa, her türlü rüzgâr onun için uygundur.

Bu duygularla, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diler; Yüce Heyetinizi bir kez daha saygılarla selamlarım. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çulhaoğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Mehmet Gölhan; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖLHAN (Konya) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı, ülkemizin en güvenilir ve en güzide bir kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetlerine, çağımızın gelişen ve değişen teknolojik bilgileriyle donatılmış teknik ve idarî personel yetiştirilmesini sağlayacağı için, çok önemli bir yasa tasarısı olduğunu belirtmek istiyorum.

Zira, baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojinin en etkili olduğu sahalar, silah sanayiidir. Bugün, çok etkili, çok tesirli olan bir silah, üç beş sene sonra eskimekte ve yeni teknolojilerle daha üstün performanslı silahlar ortaya çıkmaktadır.

Yeni ve üstün silah sistemlerine sahip olan ülkeler, daha az sayıda silahlara sahip olsalar dahi, şüphe yok ki, eski teknolojiyle üretilmiş silahlara sahip olan ülkelere karşı büyük bir üstünlük kazanmaktadırlar.

İleri teknoloji ürünü silahların tabiî ki maliyetleri de fazla olmakta, yüksek olmakta ve bu da, ülkelerin silahlanma harcamaları için ayırdıkları payların artmasını zorunlu kılmaktadır.

Ülkemizin coğrafî konumu, jeopolitik özelliği, güç dengeleri itibariyle çok hassas ve dünya çapında bir odak noktası olması durumu karşısında, devamlı olarak sıcak çatışmaların hüküm sürdüğü Ortadoğu bölgesinde yeralmış bulunması ve bölge barışında gayet disiplinli ve güçlü ordusuyla bir denge unsuru olması dolayısıyla, gerektiğinde kendisine yönelebilecek tehditleri karşılayabilmesi, yani bertaraf edebilmesi için güçlü olmak durumunda olduğunu, bir defa daha vurgulayarak belirtmek istiyorum. Geleceğimizi güvence altına alarak, barış ve huzur içerisinde yaşayabilmek için, gerek silah bakımından, gerekse bu silahları kullanacak yetişmiş, eğitilmiş eleman bakımından güçlü olmak zorundayız.

Ülkemizin, bağımsızlığını güven içerisinde sürdürebilmesi için, belirli imkân ve kabiliyetlere sahip olmamız gerekiyor; bu da, ancak, eğitilmiş, yetenekli personel gücünü haiz olmakla sağlanabilir.

Her türlü istikrarsızlık olaylarına karşın, ülkemizin, güvenlik konularına ilişkin özen ve duyarlılığını devam ettirmesinin zarurî olduğunu belirtmek istiyorum.

Ayrıca, komşu ülkelerdeki silahlanma faaliyetlerine baktığımız zaman, silahlanma ihtiyacının çok ötesinde, âdeta, bir silahlanma yarışı içerisinde olduklarını da müşahede etmekteyiz. Modern silah ve teçhizat alındıkça, gayet tabiî ki, personel sayısı azalmakta; ama, buna bağlı olarak, maliyetler artmakta, yetişmiş personele ihtiyaç artmaktadır.

İşte, müzakeresini yapmakta olduğumuz Astsubay Meslek yüksek Okulları Kanunu Tasarısı yasalaştığı takdirde, ordumuzun, bilhassa idarî ve teknik hizmetlerinde istihdam edilen assubayların eğitim seviyesinin yükseltilmesi de sağlanmış olacaktır.

Çağın gereklerine, bilim ve teknoloji alanlarındaki süratli değişmelere ayak uyduracak assubay  yetiştirilerek, daha nitelikli elemanlara sahip olunacaktır. Bugün, Silahlı Kuvvetlerin yapısındaki assubaylara baktığımız zaman, bu assubaylarımızın sadece yüzde 10'u dört yıllık üniversite mezunu, yüzde 15'i dört yıllık üniversitelere devam etmekte, yüzde 1'i iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu, yüzde 2'si de iki yıllık meslek yüksekokuluna devam etmekte. Yani, böylece, yüksekokullara -meslek yüksekokulları dahil- devam etmekte olan assubaylara baktığımız zaman, bunların, toplam yüzde 28'inin bu okullardan -üniversiteler dahil- mezun olmuş veya okullara devam etmekte olduğunu görüyoruz. Tabiî ki, müzakere etmekte olduğumuz bu tasarı kanunlaştığında, tüm assubaylarımız yüksekokul mezunu olacaklardır.

Assubaylar, Silahlı Kuvvetlerimizin personel, insangücünün çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Assubaylarımız, subaylarımıza yardımcı olarak Silahlı Kuvvetlerimizde görev yapmaktadırlar. Bugün, assubaylar, assubay okullarında yetiştirilmektedir. Assubay okulları, assubay hazırlama okulları ve assubay sınıf okullarından oluşmaktadır. Assubay hazırlama okullarında lise düzeyinde eğitim ve öğretim verilmektedir; bu okullardan mezun olan öğrenciler, assubay sınıf okullarında 1 yıl süreyle eğitim ve öğretime tabi olduktan sonra, assubay çavuş rütbesiyle hizmete başlamaktadırlar. Assubay sınıf okullarına, sivil lise ve dengi okul mezunları ile meslek yüksekokulu ve fakülte mezunu talebeler de alınmaktadır.

Teknolojik gelişmeler harp silah ve araçlarının gelişmesini etkilediği gibi, aynı zamanda, savaş tekniklerini de etkilemektedir. Bu itibarla, eğitim kurumlarının da teknoloji ve bilim çağına adapte edilmesi zaruridir. Bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarına uygun alanlarda yükseköğretim görmüş assubay yetiştirilmesi için assubay meslek yüksekokullarının kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Bu tasarı kanunlaştığı zaman, kuvvet komutanlıklarında, Jandarma Genel Komutanlığımızda, Sahil Güvenlik Komutalığımızda ve Mızıka Subay Meslek Yüksekokulunda, gayet tabiî ki, kendilerine uygun olarak assubay meslek yüksekokulları kurulacaktır. Buna ilaveten, Gülhane Askerî Tıp Akademisinde de, yine, sağlık assubay meslek yüksekokulu kurulması öngörülmektedir. Bu tasarıyla, assubay meslek yüksekokullarının kuruluşu, organları, öğretim elemanlarının görevleri, bu öğretim elemanlarının atanması, öğretim elemanlarının çalışmaları, denetim işleri, kurumlararası dayanışmalar, okulların öğrenci kaynakları, okullara giriş şartları, disiplin işleri ve okuldan çıkarılmayla ilgili hususlar düzenlenmektedir.

DYP Grubu olarak, bu tasarının son derece yararlı olduğunu ifade ediyorum. Gayet tabiî ki, Grubumuz olarak bu tasarıyı destekleyeceğimizi burada bir defa daha belirterek Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gölhan.

ANAP Grubu adına, Sayın Yaşar Dedelek; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

ANAP GRUBU ADINA İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce Yüce Meclisimizi en derin saygılarımla selamlarım.

21 inci Yüzyılın adı, yüksek teknoloji ve bilgi çağıdır. Teknolojideki sürekli değişme ve gelişme, her alanda olduğu gibi, kendisini harp alanlarında da hissettirmektedir. Bu hızlı değişim ve içinde bulunduğumuz çağın bilgi çağı olması, gerek bilim ve teknolojide ve gerekse savunma sanayii alanında meydana gelen gelişmeler karşısında Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de kendini yenilemesi, geliştirmesi ve çağın gerçeklerine uyması gerekmektedir. Bu hızlı gelişime ayak uydurabilmek için en önemli unsur, bilimsel ve teknik alanda yetişmiş insan kaynağı, yetişmiş personeldir. Global ve bölgesel dengelerin henüz tam olarak oluşmadığı içinde bulunduğumuz politik ve askerî ortamda, bölgemizde ve dünyada barışa ve istikrara katkıda bulunmanın yanı sıra, iç ve dış tehditlere karşı ülke savunmasını sağlayacak Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanmasında ve geliştirilmesinde çok önemli faydalar vardır. İşte, bu yasa tasarısı, bu amaçlara uygun, kısmî reform nitelikli bir yasa tasarısı şeklinde önümüze gelmiştir.

Mevcut sisteme göre, assubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin assubay okullarında yetiştirilmektedir. Assubay okulları, assubay hazırlama ve assubay sınıf okulları olarak hizmet vermektedir. Assubay hazırlama okulları, lise dengi okullardır; assubay sınıf okulları ise, branşlaşmayı sağlayan, bir yıllık eğitim ve öğretim veren okullardır. Assubay sınıf okullarına, lise ve dengi okullardan ve meslek yüksekokullarından mezun öğrenciler alınabilmektedir.

Assubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, profesyonel ve yetişmiş insangücünü büyük ölçüde sağlayan önemli bir bölümüdür. Bu nedenle, assubayların eğitim seviyesinin yükseltilmesi, çağın teknolojisine uygun bir eğitim yapması, bilim ve teknoloji alanında süratli gelişmeye ayak uydurabilecek bir yapıya kavuşturulabilmesi için, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde assubay meslek yüksekokulları kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanma projelerinin bir parçası niteliğindedir ve son derece önemli bir projedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyemiz, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar gibi çok önemli bölgelerin arasında yer alan, çok önemli bir coğrafî konuma sahiptir. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin çabuk hareket kabiliyetine ve üstün teknolojiye sahip bir güç olması gerçeği ortaya çıkmaktadır. Millî savunma sanayiine dayanan ve personel, Teşkilât, silah, araç ve gereçleri itibariyle yürütülen yeniden yapılanma çalışmalarının bir parçası olan bu yasa tasarısının Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olması temennisiyle, yasa tasarısını ANAP Grubu adına destekliyor ve Yüce Meclisimize en derin saygılarımı sunuyorum. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dedelek.

AK Parti Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Doğan.

AK PARTİ GRUBU ADINA AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.

Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz, Türkiye, istikrarsız bir coğrafyada bulunuyor. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, tarih boyunca, hep medeniyetlerin merkezi olmuş, belli çatışmaların merkezi olmuş, belli güçlerin merkezi olmuştur. Anadolu'da kurulan devletler, tarih boyunca, hep güçlü devletler olmuş, hep büyük devletler olmuş, hep dünya devleti, evrensel etkisi olan devletler olmuş. Osmanlı bunun en son örneği. Tabiî, Anadolu Selçukluları aynı şekilde bir örnek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, genç bir devlet olmasına rağmen, bir bölge devleti olmanın ötesinde, büyük gücüyle, siyasî yapısıyla, devlet anlayışıyla, dünyaya bakışıyla, bir dünya devletidir. Tabiî, bir dünya devletinin, büyük bir devletin -hele hele bu devlet karmaşık bir coğrafyada varlığını sürdüren bir devletse- elbette ki, ordusu büyük olmalı, ordusu güçlü olmalı. Türk Milleti ordu milletidir; zaten, bunu biliyoruz. Ortaasya'dan bu yana, Türk Milleti, ordu millettir, ordusuyla iç içe, ordusuyla bütünleşmiş bir millettir.

Etrafımıza bir baktığımız zaman, Türkiye, bulunduğu coğrafya icabı, komşularıyla sorunları olan bir ülke; daha doğrusu, uluslararası güçlerin, sorunlu bir coğrafya olarak tanzim ettiği bir coğrafyada bulunan bir ülke. Balkanlar karmakarışık, halihazır sıcak savaşın devam ettiği bir coğrafya bizim komşumuz. Kafkaslarda sıcak savaş var, Kafkaslar henüz alabildiğine istikrarsız; bizim komşumuz ve biz bu istikrarsızlığa tarihî bağlar nedeniyle de tarafız. İşte, istesek de istemesek de Azerbaycan-Ermenistan çatışması üzerinde söz söylemek durumundayız. İstesek de istemesek de Bosna'da olanlar, Kosova'da olanlar hakkında söz söylemek durumundayız. İstesek de istemesek de bugün Filistin'de bir istikrarsızlık var, Ortadoğu'da bir istikrarsızlık var, istikrarsızlığın bir tarafıyla anlaşmalarımız var, bir tarafıyla da tarihî bağlarımız var. Geçmişte, seksen yıl önce bizim egemen olduğumuz coğrafyada olan istikrarsızlıklar bunlar. Tabiî, gerek Ortadoğu coğrafyası gerek Balkanlar gerek Kafkaslar gerekse burada yaşayan topluluklar, Türkiye'yi, hep önemli bir unsur olarak gördüler, önemli bir unsur olarak görmeye devam ediyorlar ve Türkiye'yi önemli bir unsur olarak da görmek zorundalar. 

Tabiî, Türkiye, aynı zamanda bir NATO ülkesidir, NATO'nun içerisindeki çok büyük güçlerden de birisidir. Böyle olunca, güçlü bir Silahlı Kuvvetlere, eğitilmiş, çağdaş teknolojiyi en son şekliyle  tanıyan, en son şekliyle bilen bir  Silahlı Kuvvetlere ihtiyaç duyuyoruz ve böyle bir Silahlı Kuvvetlere de sahibiz. Türkiye'de, öyle zannediyorum ki, devlet kurumları içerisinde çağdaş eğitimi ve çağdaş teknolojiyi en yakın takip eden kurumumuz da Türk Silahlı Kuvvetleridir; bununla elbette gurur duyuyoruz.

Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin iyi eğitilmiş olması, çağdaş teknolojiye hâkim olması, egemen olması, çağdaş teknolojiye sahip olması, yalnız Türkiye'nin savunması için önemli değildir; Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin iyi eğitilmiş olması, çağdaş teknolojiyi çok iyi tanıması, bölgesel istikrar için  de çok önemlidir. Yani, bir gün, yaşadığımız bölgede Ortadoğu'da, Kafkaslarda, Balkanlarda istikrar olacaksa, bunda Türkiye'nin payı olacaktır, hatta, Türkiye'nin payının olmadığı, Türkiye'nin ağırlığının olmadığı bir istikrar, bu coğrafyada gerçek istikrar değildir.

Şimdi, bütün bunların gerçekleşebilmesi için, Türkiye, son derece donanımlı bir Silahlı Kuvvetlere sahip olmak zorundadır, zaten, öyle bir Silahlı Kuvvetlere de sahiptir. Bu, yalnız bölgesel istikrar için gerekli bir şey değildir, yalnız Türkiye'nin savunması için de gerekli bir şey değildir; dünyadaki istikrarın sağlanmasında da Türkiye'nin gücü, hem siyasî gücü hem ekonomik gücü, ama, özellikle de Silahlı Kuvvetlerinin gücü, dünyadaki istikrarın da çok önemli bir teminatıdır. Bu, geçmişte böyle olmuştur, şimdi böyledir, bundan sonra da böyle olacaktır.

Şimdi, hal böyle olunca, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde önemli görevler üstlenen assubaylarımızın da son derece iyi eğitilmiş, yükseköğretim almış, teknolojiye hâkim, teknolojiyi kullanabilen, teknolojiyi kullanmayı astlarına öğretebilen bir bilgi donanımına sahip olması lazımdır.

Assubay okullarının teknik durumunu Sayın Gölhan anlattı, Sayın Dedelek anlattı, MHP milletvekili arkadaşımız geniş olarak anlattı. Bugün assubayların nasıl yetiştirildiği konusunu, assubay okullarının yapısını, assubay sınıf okullarının yapısını arkadaşlarım anlattı; bundan sonra nasıl yetiştirileceklerini, bu tasarının neler getirdiği konusunu da arkadaşlarımız anlattı. Assubaylarımızın Türk Ordusu içerisindeki yerine üç arkadaşımız da değindi. Ben, bu konulara değinmek istemiyorum; ama, benim, bu milletin bilmesini istediğim, Yüce Meclisin bilmesini istediğim, eğer, bu dünyada bilmeyenler varsa onların bilmesini istediğim bir gerçek var: Türk Ordusunun iyi yetişmiş olması, Türk Ordusunun iyi bir teknolojiye sahip olması, yalnız Türkiye'nin güvencesi değildir; bütün Ortadoğu'nun güvencesidir, bütün Balkanların, Kafkasların ve dünyanın güvencesidir. Kudüs, 2000 yıllık tarihinde, sadece, Türk Milletinin oraya egemen olduğu dönemlerde istikrar bulmuştur; üç din, yalnız o dönemde rahat olmuştur. Balkanlarda, ne zaman Türkiye'nin siyasî ağırlığı var, o zaman kan dökülmemiştir; Kafkaslar öyle, Kırım'a kadar öyle...

Onun için, Türkiye'nin güçlü bir orduya sahip olması, iyi eğitilmiş bir orduya sahip olması, dünya barışının teminatıdır, dünyadaki istikrarın teminatıdır. Onun için, elimizdeki, önümüzdeki bu tasarı konusunda, Yüce Meclisimizin bütün siyasî partilerinin uzlaşması vardır; Millî Savunma Komisyonundan uzlaşmayla geldi ve Yüce Meclisten geçecektir. Biz de, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, bu tasarıyı destekliyoruz.

Tasarının, Türk Silahlı Kuvvetlerine, assubaylarımıza, assubay olmak için arzu duyan öğrencilerimize, gençlerimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Saadet Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sacit Günbey; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının geneli üzerinde Saadet Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, tüm polislerimizin Polis Gününü tebrik ediyorum. Filistin'de hayatlarını kaybeden gençlerin, insanların acılarını paylaşıyor ve Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum.

Muhterem milletvekilleri, Silahlı Kuvvetlerimizin, kuvvet komutanlıklarına bağlı, lise dengi okullardan öğrenci alıp, muayyen bir süre eğitim verdikten sonra, assubay yetiştiren okulları şu anda mevcuttur. Bu kurumlardan, şimdiye kadar, ülkemize ve Silahlı Kuvvetlerimize çok değerli hizmetler veren çok sayıda assubay yetiştirilmiştir. Bunların çok önemli bir kısmı teknik eleman olup, Silahlı Kuvvetlerimizin destek hizmetlerinde ve teknik donanımında çok önemli görevler yapmışlardır ve gerçekten, çok iyi yetişen bu elemanların -personelin- çok önemli bir kısmı da yabancı dil bilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, ben inanıyorum ki, Silahlı Kuvvetlerimiz içindeki personel, teknik personel, ekipman ve bilgi birikimi, ülkemizde, uçak, helikopter, tank ve silah sanayiinin kurulmasında, yürütülmesinde ve geliştirilmesinde fevkalade yeterlidir.

Önümüze getirilen bu kanun tasarısıyla assubay yetiştiren kurumlar, daha iyi bir statüye kavuşturulmak istenmekte iki yıllık meslek yüksekokulu haline getirilmekte, bu kurumlara, üniversite formasyonu kazandırılmaktadır; bu bakımdan bu kanun tasarısını olumlu karşılamaktayız.

Ancak, bu kanun tasarısı hazırlanırken, Batılı ülkelerdeki buna benzer kurumların yapıları incelenmiş midir, onlardan örnekler alınmış mıdır bilmiyorum; fakat, benim görebildiğim kadarıyla, bu tasarının en önemli eksikliği, kurulacak yüksekokulların yapısında, üniversitelerde görülmesi gereken demokratik yapı ve oluşum, maalesef, eksik kalmıştır.

Tüm yetkiler, yönetim alanında, idarî alanda ve kurullarda, idarî subaylara verilmiş, öğretim elemanları, sadece ve sadece ders vermek için tahsis edilen elemanlar olarak görülmüştür. Öğretim elemanlarının alımından itibaren, meseleye hep şüpheci bir gözle yaklaşılmış, göreve başlamak için müspetlik belgesi şartı getirilmiş, gerekli görüldüğünde işine son verilmekte veya kıtaya gönderilmekte bir beis görülmemiştir. Belki, bunlar, askerlik mesleğinin gerekleri olsa diye düşünüyorum. Kıtaya gönderilmenin hangi sebepten olabileceği belirtilmemiştir; öğretim elemanının haksızlığa uğradığı durumlarda mahkeme yolu kapalı görülmektedir; öğretim elemanlarının ne şekilde yetiştirileceği açık şekilde ortaya konulmamıştır; birçok konunun daha sonra hazırlanacak yönetmeliklerle tanzim edileceği ve yönetmeliklerle durumun tespit edileceği ifade edilmektedir. İyiniyetle hazırlandığından hiçbir şüphemizin olmadığı bu kanun tasarısıyla, bu yüksekokulların, üniversal değerleri paylaşmakta ve bilimsel özgürlük ortamını elde etmekte sıkıntı çekeceklerini düşünmekteyiz. Güvenlik endişesiyle, kurulacak yüksekokullar, daha kurulduğu günden itibaren, âdeta, bir garnizon haline getirilmektedir.

Sayın milletvekilleri, aynı anlayış, 1980 ihtilaliyle kurulan üniversitelerde yerleşmiş ve üniversitelere, öğretim üyelerine güven duygusu olmadığı için, üniversiteler, YÖK marifetiyle sürekli denetim altında tutulmak istenmiştir. Bu anlayış, Türkiye'de üniversitelerin gelişmesini önlemiştir. Özellikle, YÖK'ün ve üniversitelerin başına getirilen, atanan yetkililerin mantaliteleri ile üniversitelerin gelişmesi arasında ciddî korelasyonlar ortaya çıkmıştır. Eğer, getirilen kişinin bilime ve özgürlüğe yakınlığı varsa, üniversitelerde gelişme daha iyi şekilde ortaya çıkarken, baskıcı bir anlayış içerisinde olan yöneticilerin bulunduğu durumlarda üniversitelerin gelişmesi maalesef geri kalmıştır.

Bakınız, şimdi size bir üniversitemizden örnek vermek istiyorum. Seçim bölgem olan Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne, Sayın YÖK Başkanının tavsiye etmediği bir hocamız, Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanıyor. Sırf YÖK Başkanının tavsiyesi olmadığı için, iki yıldır Diyarbakır Dicle Üniversitesinde, maalesef, bütün işlemler durmuştur. Profesörlüğe yükselen hocalarımız, profesör kadrosuna atanamamaktadır; doçentlik sınavını kazanan doçentlerimiz, doçent kadrosuna atanma imkânına sahip değillerdir; yardımcı doçentlik ve uzmanlık sınavını kazanmış olan insanlar bu kadrolara atanamamaktadırlar ve iki yıldan beri bu durum tıkanmıştır. Sadece atamayla ilgili tıkanıklık yoktur; Dicle Üniversitesinde, YÖK tarafından müsaade edilecek bütün yatırımlar durmuştur. Bu yatırımlarla birlikte, maalesef, üniversitede, araştırma hizmetleri de önemli ölçüde engellenmiş ve durmuştur.

Muhterem arkadaşlarım, bu durumdan, Dicle Üniversitesi ile YÖK Başkanlığı arasındaki bu olumsuz tablodan, hem Dicle Üniversitesi çalışanları hem Diyarbakır hem oradaki öğretim üyeleri ve hem de oradan istifade eden halk zarar görmektedir. Bu durumdan hükümetin habersiz olması mümkün değildir. Olayların üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, maalesef, hükümet, bu konuda tamamen hareketsiz kalmıştır, hiçbir şey yapmamıştır. Ben, hükümetimizden bu konuda tedbir almasını ve üniversitemizin daha fazla zarar görmeden, bu yapının çalışmasını hükümet yetkililerinden rica ediyorum ve maalesef, bu yapıdan dolayı, Dicle Üniversitesinden birçok üniversite öğretim üyesi başka üniversitelere kaçmak zorunda kalmıştır.

Muhterem arkadaşlar, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine atanan bir dekan var; herkesin tanıdığı ve bildiği bir dekan. Bu dekan, maalesef, son günlerde toplumun gündemini işgal eden, Ankara'nın merkezinde, Moon Tarikatı denilen bir tarikatın toplantısına, eski bakanlar ve eski milletvekilleriyle birlikte katılmıştır ve bunların masraflarını, yolluklarını, otel ücretlerini, maalesef, bu tarikat mensupları  karşılamıştır. Bu bir rüşvet olayı olarak değerlendirilir mi bilmiyorum; ama, bu toplantının yapılmasına kim müsaade etmiştir, kimden izin alınmıştır; bunu, şahsen öğrenmek istiyorum. Maalesef, İlahiyat Fakültesi Dekanı olan bu kişi, bu toplantıya katılmakla kalmamış, gayriahlakî bir davranışın içerisinde olduğunu kendisi de ifade etmiştir. Hükümetten, bu konuda da bir adım atmasını ve ilahiyat fakültesine yakışmayan bu dekanın bir an önce görevden alınmasını rica ediyorum.

Bu kanun tasarısının Silahlı Kuvvetlerimize, assubaylarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.(SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günbey.

Başka söz isteyen?..

AYDIN TÜMEN (Ankara) - DSP Grubu adına Sayın Evliya Parlak konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Parlak.

Sayın Parlak, süreniz 20 dakika.

DSP GRUBU ADINA EVLİYA PARLAK (Hakkâri) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlarken, şahsım ve mensubu olmakla gurur duyduğum Demokratik Sol Parti adına en içten saygılarımı sunarım.

Ben de, hem şahsım hem Grubum adına, 10 Nisan Polis Gününü kapsayan içinde bulunduğumuz Polis Haftasının kahraman polislerimize hayırlı olmasını, şehitlerimize rahmet, kalanlara sağlık, esenlik ve mutlu bir gelecek diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepimizin bildiği gibi, çağımızda, bilim, teknoloji alanında her gün yeni aşamalarla karşı karşıya bulunmaktayız. Bugüne kadar, Silahlı Kuvvetlerde üç kategoride hizmet veren insanımız bulunmaktadır: Subaylar, assubaylar ve bunların maiyetindeki erbaş ve erler. Assubay sınıfının, subaylar ile erbaş ve erler arasında hizmet verecek, hem idarî hem teknik kadroda çok önemli yer tutan bir sınıf olduğu hepimizce bilinmektedir. Günümüze dek, bütün assubaylar, assubaylıkla ilgili; ama, lise dengi okulları bitirerek ve ayrıca, dışarıdan lise mezunu veya yüksekokul mezunu olup, bir yıllık -bir kurs gibi- bir eğitimden geçerek, assubay hazırlama okulundan sonra çavuş rütbesiyle bu sınıfa katılıyorlardı; ancak, günümüzdeki gelişmeler bu eğitimin yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır; ki, ülkemizde, bütün kamu kesiminde çalışan kamu personeli bile, artık, en az iki yıllık önlisans eğitimine sahip kılınmaktadır. Hatta, geçmiş yıllarda mezun olan lise mezunları bile, açıköğretim fakültesi kanalıyla, önlisans eğitimine ve mümkün olursa lisans tamamlama eğitimine tabi tutulmaktadır veya zorunlu hale getirilmiş bulunmaktadır; çünkü, mevcut bilgiler, mevcut teknoloji gelişmesi, çalışan her kesimi zorlamaktadır. Ki, dünyada, onurla sözünü ettiğimiz Silahlı Kuvvetlerimizin, bütün dünyadaki gelişmelerin en önünde yer alma çabası içinde olduğu da hepimizce bilinmektedir. Dolayısıyla, kendi içinde önemli bir yer tutan assubay sınıfının, lise dengi bir okulu bitirdikten sonra, bir yıllık eğitimle yetinmesi elbette ki mümkün değildir, ondan dolayı da, hükümet, bunu hazırlayarak huzurumuza getirmiştir.

Bunu hazırlayan ve Yüce Meclisin huzuruna getiren gerek Bakanlık mensuplarına gerek hükümetimize ve gerekse katkıda bulunan her iki komisyon üyelerine şükranlarımızı da sunmak istiyorum.

Ben, bu assubay sınıfını, kamu ve sanayi kesiminde çalışan ara insan gücüne benzetiyorum. Sanayide bile, mutlaka, ara insanı oluşturan, önlisans bitiren meslek yüksekokullu elemanlara çok ihtiyaç bulunmaktadır ve esasında, yükseköğrenimde millî eğitim politikamız olarak da izlediğimiz bir husus vardır: Lisans programından önce, ara insangücüne ihtiyaç olan alanlarda meslek yüksekokullarını çoğaltmaya çalışıyorduk. Geçtiğimiz haziran ayında, burada, Yüce Meclisin çıkardığı bir yasayla, özellikle bunu özendirdik ve özel üniversitelere de meslek yüksekokulu açma imkânını tanıdık.

Buna paralel olarak, şu anda getirilen yasa tasarısında, bakıyoruz ki, Silahlı Kuvvetlerde, kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve bunların dışında, Gülhane Askerî Tıp Akademisine bağlı olarak, sağlık alanında, sağlık meslek yüksek assubay okulu ve bir de, Silahlı Kuvvetler mızıka sınıfı için de meslek yüksekokulu kurulması öngörülmektedir.

Yasa tasarısını incelediğimizde, tasarının, bu okulların tümünün kuruluşunu, işleyişini, kadrosunu, gelişimini, bilim kurullarını, yönetimini, öğrenci alışını, bütün koşullarını düzenleyen hükümlerden ibaret olduğunu görüyoruz.

Bu meslek yüksekokullarının, kuvvet komutanlıklarınca, Jandarma Genel Komutanlığınca, Sahil Güvenlik Komutanlığınca hazırlıkları yapıldıktan sonra, kuvvet komutanlıklarına bağlı olarak açılacak olanlar, Genelkurmay Başkanlığının onayıyla, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından açılması öngörülenler de İçişleri Bakanlığının onayıyla, Gülhane Askerî Tıp Akademisine bağlı olarak açılacak sağlık meslek yüksekokulunun onayının da Genelkurmay tarafından verileceği yönünde, olumlu düşüncelerle madde düzenlenmiştir.

Yine, bu yasa tasarısının ilgili hükümlerinde, bu okulların, okul komutanlığı, bilim kurulu başkanlığı ve diğer organlarının düzenlenmesi detaylı şekilde açıklanmıştır. Özellikle kariyer sahibi doçent, yardımcı doçent ve profesörlerin yeterince temini sağlanıncaya kadar YÖK'le işbirliği yapılması ve diğer üniversite kurumlarıyla bağlantı kurularak, onlardan yararlanılması da öngörülmüştür.

Değerli arkadaşlar, kısaca, Silahlı Kuvvetlerimizin, özellikle, assubay sınıfında -ki, günün koşullarına göre eğitim noksanlığı vardır- teknolojik  alanda, harp, silah araç-gereci kullanımı açısından ve diğer bilimsel gelişmeleri takip bakımından olan eğitim eksikliğini gidermeye yönelik bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız.

Bütün konuşmacıları dinledim. İktidarıyla muhalefetiyle tüm sözcü arkadaşlarımız bu yasanın çok gerekli olduğuna ait düşüncelerini ortaya koydular. Biz de, Demokratik Sol Parti olarak, bu yasanın, gerçekten, Silahlı Kuvvetlerin bu sınıfında çok büyük bir gereksinim duyulan bir açığı gidereceğine olan inancımızı vurgulamak istiyoruz.

Bu yasa tasarısının elbirliğiyle yasalaştırılacağı düşüncesini de vurgulayarak, yasanın, Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını ve gelecekte çok başarılı hizmetlere vesile olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Parlak.

Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Şahsı adına Sayın Akgönenç, buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanun Tasarısı üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Muhakkak ki, içinde bulunduğumuz teknoloji ve iletişim çağında, eğitim ve teknoloji her gün değişmekte ve gelişmektedir. Güçlü bir ordu, eğitimiyle, mühimmat ve silahıyla, teknolojisi ve uygulamasıyla, mutlaka, çağın gelişimlerini ve ihtiyaçlarını yakalamak zorundadır. Elindeki insangücü, bir ordunun en önemli zenginliği olup, iyi yetiştirilmiş olan bu insangücü, diğer tüm faktörleri de en iyi şekilde değerlendirmeye kadirdir. Bu inanç ve düşüncelerle, askerlik yükümlülüğünü yerine getirecek olan Türk gençlerini daha iyi bir şekilde yetiştirebilecek ve geleceğe daha iyi bir şekilde hazırlayabilecek bu assubay meslek yüksekokullarının kurulmasını desteklediğimizi ve bunların faydasına inandığımızı, kendim ve Partim adına belirtmek istiyorum.

Mevcut sisteme göre assubaylar, subayların yardımcısı konumunda olup, özellikle idarî ve teknik hizmetlerde istihdam edilmektedir. Bunlar, Silahlı Kuvvetlerin profesyonel insangücünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. İyi yetiştirilmiş ve verimli çalışmayı öğrenmiş bir destek grubu, profesyonel anlamda işlerin en verimli şekilde gerçekleşmesinin de bir garantisi olup, başarıyı kolaylaştırmaktadır.

Bu anlamda, belki de, Türkiye'nin bütününde ve tüm eğitim sisteminde köklü bir reforma ve çağın ihtiyaçlarını göz önüne alan uygulamalı eğitime ve öğretime yer ve önem vermekte fayda vardır diye düşünüyorum. Bugün, Türkiye'de, yetişmiş, kaliteli bir profesyonel sınıf bulunmakla beraber, onlara destek verecek asistan, danışman, sekreter, ofis elemanı ve teknik elemanlar grubu açısından aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. İşlerin oldukça yavaş yürümesinde ve gereken tempo ve kalitenin tam olarak yakalanmamasında bu durumun rolü büyüktür.

Bunun farkına varan ve destek sınıfın ne kadar önemli olduğunu kabul eden Silahlı Kuvvetler, durumu düzeltecek tedbirler almak üzere bir girişimde bulunmaktadır. Buna benzer uygulama ve düzeltmeler, Türk eğitim sisteminin geliştirilmesi için de gereklidir.

O halde, bazı noktaların üzerinde kısaca durmakta fayda vardır:

Destek gruplarının, pratik, uygulamaya yönelik eğitilmesi için programlar hazırlanmalıdır. Bu programları uygulayabilecek ve öğretecek eğitimci kadroların hazırlığı gerekir; yani, sadece program hazırlamak değil, bu programları öğretecek öğretmenlerin de hazırlanması çok önemli bir konudur.

Bunun hepsinden üstün olan, sorumluluk hissinin verilmesi ve bunun aşılanmasıdır. Sorumlulukla birlikte yetkinin de verilmesi gerekmektedir.

Destek hizmetlerinin kademeli olarak geliştirilmesi şarttır.

Her yıl veya iki yılda bir, meslekiçi geliştirme eğitimleriyle, değişen ihtiyaç ve teknolojiye göre insan eğitiminin sağlanması bir zarurettir.

Bu ve buna benzer ihtiyaçlar, belki, zaman zaman dile getirilmiş olabilir; fakat, hiçbir zaman tam anlamıyla ülke çapında uygulanmaya konulmamış ve sistemli bir programlanmaya da tabi tutulmamıştır. Her ne kadar, Devlet Prodüktivite Merkezi gibi kurumlar kurulmuş ve zaman içerisinde bir hayli kadroya sahip olmuşsa da, tam olarak, hangi kesimi nasıl eğiteceği, nasıl ele alacağı, hangi seviyede verimi artıracağı, hangi konularda pratik uygulamalı eğitim vereceği de pek net olarak belirlenmemiştir. Bu kurum, bütün iyi niyetlerine rağmen, daha çok teorik seviyede kalmıştır, bol bol yazı ve teori üretmiştir. Esasen, tek bir merkezin, 65 000 000'un üzerinde  bir nüfusu olan Türkiye'ye yetişmesi de imkânsızdır.

Okullarda açılan bölümler de yeterince hazırlıklı eleman yetiştirememektedir. Arada, iyi yetişmiş elemanlardan da çok fazla hizmet talep edildiğinden, bir süre sonra onlar da yavaşlayıp, diğerlerine ayak uydurmaktan başka çare bulamamışlardır. Yani, kısaca şunu söylemeye çalışıyorum: Arada, gayet iyi yetişmiş elemanlar mevcuttur; fakat, bu iyi elemanların işi o kadar talep görmektedir ki, bu sefer, bunlar, aşırı derecede yorulmakta ve hele, arkadaşlarına bakıp, onların üstlerindeki yükü taşımadıklarını gördükleri zaman, bir de moral bozukluğuna uğramaktadırlar.

Dolayısıyla, çalışmayanı ayıklayan, verimli olmayanı ayıran, işini hakkıyla yapmayanı cezalandıran bir personel sistemini yerleştiremediğimizden, işin akışı içerisinde, âdeta, çalışanı cezalandıran ve bıktıran bir sistem kendiliğinden oluşmuş bulunmaktadır. Bürokrasimizin en büyük sıkıntılarının altında da bunlar yatmaktadır.

Her ne kadar, bu okullar yüksekokul seviyesinde ise de, düz liseden sonra, genelde, bir üniversiteli olma akımı yaşanmaktadır ve bunlarda da, çocukların çoğu dört yılı seçmektedir.

Peki, buradaki etken nedir dediğimiz zaman, buradaki etkenin ve etkili faktörün maaş ve prestij olduğu ortaya çıkmaktadır. O halde, burada, mutlak surette, acil düzeltmeler yapılmalıdır.

Sekiz yıllık eğitime geçişte, teori ile pratik arasında farklar olmuştur. Sonuçta, daha çok ve iyi eğitelim derken, daha kaliteli insan yetiştirelim derken, bazı hususlar gözardı edilmiştir. Mesela, Türkiye'nin kalkınması için çok lüzumlu olan birçok meslek ve sanat okulu, imam-hatiplerin orta kısımları, yabancı kolejlerin orta kısımları kapatılmak veya şekil değiştirmek zorunda bırakılmış; bundan da en büyük zararı bu okullar, özellikle sanat okulları görmüştür.

Herkesin liseyi bitirip üniversiteli olması şartı yoktur. Özellikle kalkınan ülkelerde, daha çok, kaliteli, seviyeli, ara destek sınıfına büyük ölçüde ihtiyaç duyulmaktadır.

Aynen gelişmiş ülkeleri taklit edersek, kendi şartlarımızın dışında kalmış oluruz. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında, Tedrisat Kanunu uygulamasında, millîlik, millî ihtiyaçların öne çıkarılması ve millî kaynakların kullanılması gibi üç ana esas ele alınmıştır; ama, şu anda bu prensiplerden hareket ettiğimizi iddia etmek de pek kolay değildir.

Bir bakıma, çalışma psikolojisinde yenilik lazımdır. Çalışma psikolojisiyle şunu kastediyorum: Gençlerde, çalışmadan, rahat iş ve kazanç isteğini değiştirmemiz lazım ve en önemlisi ve benim her şeyden çok üzerinde durduğum husus, gereken işler için işin ehlinin seçilmesi lazım.

Ülkemizde, ahbap, tanıdık, akraba hatırına iş yapmak durmadıkça veya azalmadıkça, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olması ve tam anlamıyla kalkınması hayli zor bir çaba olacaktır. Bugün, birçok teknik bilgi isteyen konuda, değil bilgisi olmak, sıfır deneyimiyle, sadece falancanın kızı veya oğlu olduğu için işe alınmalar, atamalar yapılmaktadır ve maalesef, bunu hepimiz görmekteyiz.

O halde, ben, burada bir teklif getiriyorum: Belki de, sadece Meclisin kontrolünde olacak bir denetleme kurumları zinciri kurulmalıdır ve bu grupların her dairede, işbaşında olanların hakikaten o işin tarifine uyan tahsil, deneyim ve performans verip vermediklerini incelemesi lazımdır.

O halde, işe alınanlar sadece masa başında değil, iş başında çalışıp, eğitilmelidirler.

İş yapmayanların, verimli olmayanların, kolaya kaçanların görevleri değiştirilmelidir, en altan işe başlatılmalıdır.

Yeniden ve hakikî anlamıyla bir ehliyet ve hakkaniyet sistemi, ülke ekonomisine ve eğitim sistemine yerleştirilmelidir. Bunun etkileri çok kısa bir zamanda görülebilir. Bir bakıma, açılması düşünülen bu assubay yüksekokullarının, bu ehliyet ve hakkaniyet sistemini daha iyi uygulayacağını ummaktayım. Belki, hatır gönül işleri, sivil hayatta olduğu kadar, oraları etkilemeyebilir.

Son olarak da, sürekli görev içi eğitim programları ihdas edilmelidir ve zorunlu hale getirilmelidir ve buradaki başarı, terfilere ve ilerlemelere esas olmalıdır.

Tabiî, bütün bunların yapılması için de, Millî Eğitim Bakanlığının ve YÖK'ün bazı uygulama ve eğitim felsefelerinde değişiklikler gerekmektedir.

Bütün bu düşüncelerle, bu çıkacak kanunun ve yapılacak okulların hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgönenç.

Tasarı üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Sorulara geçiyoruz.

Sayın Şahin, buyurun efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Aracılığınızla Sayın Bakanıma 2 soru yöneltmek istiyorum.

Tabiî, Silahlı Kuvvetlerimizin eğitim düzeyinin yükseltilmesi amacıyla hazırlanmış olan bu kanun tasarısına tüm gruplarımız olumlu yaklaşmaktadırlar. Bu memnuniyet vericidir.

Sayın Bakanım, ilk sorum: Tasarının "Organlar" başlığını taşıyan 7 nci maddesinde "astsubay meslek yüksek okulunun" diyor. Bunu okuyunca, bir tek okul açacakmışsınız gibi bir intiba uyanıyor. Halbuki, daha önceki maddelerde "astsubay meslek yüksek okullarının" ibaresi geçiyor. O bakımdan, bu maddenin, kanun yapma tekniği açısından "Astsubay meslek yüksek okullarının eğitim, öğretim ve yönetim işleri, aşağıda belirtilen organlar tarafından yürütülür" şeklinde değiştirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Ne düşünüyorsunuz? Birinci sorum bu.

Devam ediyorum efendim. İkinci sorum da şudur: Tasarının 29 uncu maddesinde astsubay meslek yüksekokullarının öğrenci kaynakları ifade edilmiş. Burada deniliyor ki: Astsubay meslek yüksek okullarına, astsubay hazırlama okulları mezunlarından öğrenci alınacaktır ve ayrıca, sivil lise ve dengi okul mezunlarından da alınacaktır; ancak, sivil lise ve dengi okul mezunlarının hangi okullar olacağı kuvvet komutanlıklarınca belirlenecek ve Genelkurmay bunları onaylayacak. Yani, her liseden ve lise dengi okuldan öğrenci alınmayacak demektir. Şimdi, biz, yapacağımız kanunları Anayasaya uygun yapmak durumundayız. Anayasanın 10 uncu maddesi "Herkes, ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" demektedir. Şimdi, A lisesinden öğrenci alıp, B lisesinden öğrenci almazsanız, bu, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olmaz mı; Anayasaya aykırı bir düzenleme yapmış bir olmaz mıyız? Bizim, 29 uncu maddeyle ilgili, Anayasaya uygun şekilde düzenlenmiş bir önerimiz var. Biraz sonra takdim edeceğiz.

Sayın Bakanım bu konularda ne düşünüyor? Bizi aydınlatırlarsa sevinirim.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri)- Sayın Başkan, değerli arkadaşım Mehmet Ali Şahin Beyin sorularından birincisi, doğrudur, tamamen katılıyoruz, "astsubay meslek yüksek okulu" değil, "astsubay meslek yüksek okulları" olması...

BAŞKAN- Zaten Kanun başlığı da öyle efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Evet, orada bir düşüklük olduğu -yazılışta- anlaşılıyor. 7 nci maddeyle ilgili olarak, tamamen katılıyoruz

29 uncu maddedeki lise ve dengi okulların belirlenmesi şekline dair görüşleri var. Zaten, assubay meslek yüksekokulu, lise kültürü aldıktan sonra, temel eğitimini aldıktan sonra mesleğe yönelmeyi gerçekleştirmek için düzenlenmiştir. Bir meslek yüksekokuludur.

Bizim, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, meslek yüksekokuluna, ihtiyaç duyacağımız alanlarla ilgili lise ve dengi okullardan eleman alınacaktır. Bunlar, bugün de kullandığımız idarî alanda kullandığımız, çeşitli teknik alanda kullandığımız ve uzmanlığa ihtiyaç duyduğumuz alanlarda kullandığımız okullar olacaktır. Onun için tadat edilmemiştir efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sorular da cevaplandırılmış ve tasarının tümü üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ASTSUBAY MESLEK YÜKSEK OKULLARI KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı, Türk Silâhlı Kuvvetleri astsubay meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretimle ilgili amaç ve ilkeleri belirlemek, astsubay meslek yüksek okullarının teşkilâtlanmasını, görev ve sorumluluklarını, eğitim ve öğretim, araştırma, yayın, öğretim elemanları ve öğrencileriyle ilgili esasları düzenlemektir.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde Saadet Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sacit Günbey; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 841 sıra sayılı astsubay meslek yüksekokullarıyla ilgili kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; saygılarımı arz ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu kanun tasarısıyla bu yüksekokulların nerelerde açılacağına dair, ne kadar yüksekokul açılacağına dair tasarıda herhangi bir maddeye rastlamadım. Bu yüksekokulların sayısı ne kadardır, nerede açılacaktır, ne kadar öğrenci alacaktır, ihtiyaç ne kadardır; bunlarla ilgili, zannediyorum, yönetmelikte bilgi verilecektir.

Bu kanun tasarısında, biraz önce de ifade ettiğim gibi, öğretim üyeleriyle ilgili birtakım muğlak ifadeler vardır. Mesela, profesör, doçent ve yardımcı doçentlerin nerede yetiştirileceği, hangi okullarda eğitim yaptırılacağı, doktoraların nerede yapılacağına dair bir açıklık göremedim. Bunlarla ilgili, doğrusu, tasarıda eksiklik olduğunu zannediyorum.

Bir de, zaman zaman, bize, askerlikte tezkere bırakıp da uzman çavuş olarak ordu mensubu olan kişilerin özlük haklarıyla ilgili şikâyetler ulaşıyor. Bunlar, özlük haklarıyla ilgili problemlerinin olduğunu ifade ediyorlar. Bunlarla ilgili de, bunların özlük haklarını garanti altına alacak bir kanuna ihtiyaç olduğu, zaman zaman bize ulaşıyor. Bununla ilgili de bir çalışma yapılmasını hükümete teklif ediyorum.

Bu kanun tasarısının, tekrar, hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günbey.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın Yahya Çevik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Çevik.

DYP GRUBU ADINA YAHYA ÇEVİK (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksekokulları Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, DYP Grubu adına, söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının bu maddesi, astsubay meslek yüksekokullarındaki yükseköğretimle ilgili amaç ve ilkeler ile Teşkilâtlanma, görev ve sorumluluklar, eğitim ve öğretim, araştırma ve yayın, öğretim elemanları ve öğrencilerle ilgili esasları içermektedir.

Değerli milletvekilleri, Ordumuz, dünyada, büyüklük bakımından, ilk üçe girmektedir. 21 inci Yüzyılda artık günümüz, bilgi çağı, teknoloji çağıdır. Bu nedenle, Ordumuz, küreselleşen dünyada teknoloji bakımından gerekli yeri ne pahasına olursa olsun almalıdır. Teknolojide sürekli gelişme kendisini harp alanlarında da hissettirmekte, harp silah ve araçlarının değişmesiyle birlikte savaş tekniği de değişmektedir. Dolayısıyla, eğitim sistemlerini ve kurumlarını da, teknoloji ve bilim çağına uydurmak ve yeni ihtiyaçlara göre geliştirmek gerektiğine inanıyorum.

57 nci hükümetten önce de, bütün kurulan hükümetler, Ordumuza gerekli önemi göstermiş ve bütçeden gereken ödeneği ayırmıştır. Ordumuz, ulusumuz için çok önem arz etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin personeli ile onların öğrencilerinin yetiştirilmesine, eğitim ve öğretimlerinin daha iyi şartlarda oluşmasına imkân veren kara, deniz, hava harp okullarının, yine sağlık alanında Gülhane Askerî Tıp Akademisi adı altında faaliyet gösteren, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline sağlıkla ilgili kaynaklık eden öğrencilerimiz için yeni düzenlemelerle, çağın ve Türkiye'nin şartlarına uygun hale getirilmesi gereklidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz çağın bilgi çağı olması, gerek bilgi ve teknoloji ve gerekse savunma sanayii alanında meydana gelen gelişmeler, değişen askerlik anlayışıyla teknik ve bilimsel alanda yetişmiş personele ihtiyaç vardır. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına uygun alanlarda yükseköğretim yapmış, assubay yetiştirmek için meslek yüksekokullarının kurulmasına gerek vardır. Assubay sınıf okullarına, assubay hazırlama okulları mezunları, lise ve dengi okulları mezunları ile meslek yüksekokulu ve fakülte mezunlarından öğrenci alınacaktır. Onun için, Türk Millî Eğitiminin en önemli sıkıntılarından birisi, kendisini yenilememiş olmasıdır. Türk Millî Eğitimi, bu hantal yapıdan bir an önce kurtulup çağa ayak uydurmalıdır; kaliteli, nitelikli öğrenciler yetiştirmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin insan gücünün önemli bir kısmını oluşturan assubayların, eğitim seviyesinin yükseltilmesi, çağın gereklerine, bilim ve teknoloji alanındaki süratli değişime göre yetiştirilmesi ve istihdamı, bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyacına uygun, yükseköğrenim yapmış assubay yetiştirmek için meslek yüksekokullarının kurulması inancındayım ve hatta, eğitim süresinin uzatılmasının da gerekli olduğu düşünülebilir diye düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çevik.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Kapsam

MADDE 2. - Bu Kanun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin astsubay meslek yüksek okullarını ve bunlarla ilgili faaliyet ve esasları kapsar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Kaya, süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısıyla ilgili olarak Anamuhalefet Partisi, Doğru Yol Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi, en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Hiç şüphesiz ki, gözbebeğimiz ve gerçekten, varlığından onur duyduğumuz Ordumuz, her konuda güçlü olmalı; teknik açıdan güçlü olmalı, bilgi açısından donanımlı olmalı. Ülkemizin bulunduğu jeopolitik durumla ilgili en güçlü noktada, zamanın önünde, gerisinde olmayan bir ordumuz olmalı ve yine, şükürler olsun ki, dostlarımızın sevineceği, düşmanlarımızın kara kara düşünebileceği bir ordumuz var ve birilerine göre, gözbebeğimiz Ordumuz, işte, dünyanın en güçlü üç ordusundan birisi halindedir ve çok ciddî bir şekilde, iç düşmanlar adına, dış düşmanlar adına, varlığı Türkiye için bir teminattır. Ordumuzu yıpratmak isteyen şer güçler de vardır şüphesiz; ama, biz, Parlamento olarak, her zaman, gözbebeğimiz Ordumuzun her türlü imkânlarını, muhalefet-iktidar anlayışıyla, burada destekleriz; Çünkü, Ordumuzu, bulunduğu coğrafyada en güçlü noktaya getirebilmenin gereğiyle, Yüce Parlamento olarak arkasında olduğumuz çok açık.

Assubaylarımızla ilgili değişiklikte, tabiî, burada, hem eğitimle ilgili bir varyasyon var, hem de, onun dışında, assubaylarımızın özlük haklarıyla ilgili bir değişiklik var. Ben, burada, çok değerli ve çok kıymetli Bakanıma da şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Kendisi çok saygın bir devlet adamıdır. Çok değerli bir Bakanımız olması nedeniyle, Millî Savunmanın başında böyle kıymetli bir bakanın olması -gönül ifademi dile getiriyorum- bir şanstır. Onu da ifade ederek söylüyorum.

Bu tasarının, Doğru Yol Partisi, Anamuhalefet Partisi nezdince de desteklenmesini istiyoruz; çünkü, değerli hatip arkadaşlarımızın da söylediği gibi, gerçekten, askerimiz -assubayından, erinden subayına kadar- bilgi toplumuna giden, küreselleşen dünya içinde, şüphesiz ki, bilgi toplumunu yakalayan ve bu bilgi enformasyonunda, her zaman, zamanın önünde olabilen bir yapılanma, bir reorganizasyon içinde olmalıdır. Bu getirilen tasarı da bu içerikte olması nedeniyle, umarım ki, askerimiz ve tabiî, askerimizin omurgası olan assubaylarımız -her konuda, teknik konuda, bilgi noktasında, emek noktasında gerçekten etkili olan assubay kesimi- özlük haklarıyla, bilgi enformasyonuyla çok iyi bir noktaya taşınır. Bilgi toplumuna giden dünyamızda, assubaylarımızla ilgili değişiklik, yani, liseyi bitirdikten sonra assubay sınıflarına alınan şahısların 1 yıllık eğitime değil de 2 yıllık eğitime tabi tutulmaları, şüphesiz ki, çok önemli ve bu noktada, gerçekten, teknik bir eleman olarak yetişmeleri son derece önem arz etmekte. Hele ki, Türkiyemizin jeopolitik yapısı içinde askerimizin rolünün çok önemli olduğunu bilerek, teknolojik açıdan, bilgi verisi açısından son derece önem arz eden askerimizin konumu bu noktada mutlaka teşhis edilmeli ve askerimize her konuda destek verilmesi noktasında, gerçekten, gayretlerimiz olmalı.

Türk Silahlı Kuvvetlerimizle ilgili, önümüzdeki günler içinde, umarım ki -ülke olarak beklentimiz, Parlamento olarak beklentimiz- hiç şüphesiz ki, bölgesinde daha modernize olmuş, daha mobilize olmuş ve bilgisiyle, teknolojisiyle en güçlü noktaya gelmiş, hatta -yine, buradan, şunu da özellikle söylemek isterim ki- İsrail'den tank modernizasyonu adında bir işbirliği değil, kendi teknolojisini yaratmış, güce sahip olan bir Türk Silahlı Kuvvetleri ve onu destekleyen hükümet... Bu noktada bir beklentimiz var. Kendi teknolojisini yaratan bir Türkiye ve onu en iyi şekilde teçhiz eden, ordusuyla güç birliği yapan, ordusuyla, milletiyle bir olan bir ülke düşünüyoruz. Gerçekten, biz, Ordumuzu, her zaman gözbebeğimiz olarak kabul ediyoruz. Biz, ordu milletiz hiç şüphesiz; Ordumuzu her koşulda destekliyoruz ve her koşulda güçlü olmasını istiyoruz. Ordumuzu zamanın, 21 inci Yüzyılın en güçlü ordusu görebilme noktasında, desteğimizi, tüm Parlamento olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAFFET KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, sözümü tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun.

SAFFET KAYA (Devamla) - Anamuhalefet Partisi olarak, bu getirilen tekliflerin koşulsuz olarak yanında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Assubaylarımızın önümüzdeki günler içinde, iki yıllık meslek yüksekokulları bağlamında daha da etkili, bilgili bir noktaya taşınmasını, Anamuhalefet Partisinin bir üyesi olarak, Doğru Yol Partisinin bir üyesi olarak gönülden desteklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Bakanlığa hayırlı olmasını, Ordumuza hayırlı olmasını, Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik; buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, böyle bir kanunun gerçekten lüzumlu olduğuna inanıyoruz. Hem Ordumuzun çağın gereklerine uygun olarak gerek bilgi gerekse teknolojik donanım açısından güçlenmesi hem de bir durumun da düzeltilmesi açısından bu kanun önemlidir. Böyle bir kanun tasarısının getirilmiş olmasını da olumlu buluyoruz.

Bugün, insanlarımızın, gerçekten, eğitim seviyeleri yükselmiştir. Bizim üzerinde durmamız gereken husus şu olmalıdır: Ülkemizin etrafı bir ateş çemberi gibidir. Bunun için de, güçlü, eğitimli, teknolojiyi takip eden bir orduya ihtiyacımız var. Onun için de, gerek insangücü olarak gerek malzeme ve teknik olarak, bunlara sahip olmak durumundayız. Tabiî, arzu ediyoruz ki, keşke, topunu, tankını, uçağını, füzesini kendisi yapan bir ülke olsaydık ve bunları, başkalarına yaptırmak durumunda kalmasaydık!

Tabiî, bu kanun tasarısı vesilesiyle, Sayın Bakanımız da burada iken, şu anda İsrail'de yaşanan katliam sebebiyle, daha önceden, ta geçen yıl sormuş olduğumuz ve Sayın Bakanın cevaplandırdığı soru önergemizdeki bazı hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bu M-60 tankları Türkiye'nin gündemine oturdu. Kendilerine, böyle bir bakım yapılması halinde bu tanklardan istifade edilebilir mi diye sorduğumuzda, 20 yıl daha istifade edileceğini... Peki, niçin bir İsrail firması seçildiği sorulduğunda, henüz böyle bir anlaşma yapılmadığını ifade etmişler; ama, daha sonraki sorulara cevap verildiğinde, İsrail firmasının tarif edildiğini, yani, "IMI" adındaki firmanın tarif edildiğini görüyoruz. "Bu firma, başka bir yere tank modernizasyonu yapmış mı" diye sorduğumuzda, soruya Bakanımız şöyle cevap veriyor: "Sadece İsrail tanklarını modernize etmiştir."

Yani, şimdi, burada, biz, arkadaşlarımız dahi, kendi evimize bir eşya aldığımız zaman "yahu, bu, başka bir yerde kullanılmış mıdır, bunun referansı var mıdır, yok mudur"diye sorma ihtiyacını duyduğumuz bir durumda, siz, milyonlarca dolar vermek suretiyle bir modernizasyon yaptıracaksınız, sadece kendi ülkesinde yapmış olduğunu yeterli göreceksiniz!.. Bu, gerçekten akla ve mantığa çok uygun bir durum değildir.

Ayrıca "niçin, Makine Kimya Endüstrisi, ASELSAN gibi kuruluşlarımız, bu işte, teknolojik altyapılarını kullanarak bu işleri yapmıyorlar" diye sorduğumuzda "onlar da bunlara katkı sağlayacak ve bu teknolojileri öğrendikten sonra, belki, ileriye yönelik çalışmalar yapacaklar" denmesinde ve bu arada, tabiî, ödenecek paraların, ücretlerin de bu konuda gerçekten heder olacağını düşündüğümüzde, bu bilgi ve teknolojiyle ileriye yönelik yatırımların yapılacağını söylüyorlar. Yeterli araştırma yapılmış mıdır? Mesela, bir Petlas firması için, ta MİT'ten istihbarat yapılmasına karşın "böyle bir firma hakkında araştırma yaptınız mı" diye sorulunca, yeterli araştırmanın yapıldığını söylüyorlar. Bir taraftan, anlaşma yapılmamış, sözleşme yapılmamış, herhangi bir işlem yapılmamış ifadesi, öbür taraftan, yeterli bir anlaşma yapıldığı şeklinde... Bu da, bu işin daha önceden planlandığını, programlandığını ve bu ihale şartlarının yerine getirildiğini ifade etmektedir.

Burada, dikkatinizi çekeceğim çok önemli bir husus var. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmektedir. Bakınız, Yüksek Denetleme Kurulu üyeleri, şuna dikkatimizi çekiyorlar: 1948 yılında, Makine ve Kimya, mühimmat ve cephane işine başladığı anda, Amerikan yardımları, onunla paralel ülkemize gelmeye başlamıştır. Bu ne demektir; siz bu işlerle uğraşmayın, biz size bunları vereceğiz, ondan sonra da, siz, bize mahkûm olacaksınız tarzında... Biz, istiyoruz ki, kendi silahını üreten, kendi teknolojisiyle ayakta duran bir ülke olalım ve yetişmiş, gerek subay gerek assubay ve gerekse erleriyle orduya, en güzel hizmeti veren, ülkesini en iyi şekilde temsil eden bir orduya, askere, subay ve assubaya sahip olalım diyoruz.

Teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Biraz maddeye bağlı konuşsaydınız, daha iyi olurdu.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 3. - Bu Kanunda geçen deyimlerden;

a) Astsubay meslek yüksek okulu : Bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı, askerî değerleri haiz, muvazzaf astsubay yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan bir yüksek öğretim kurumunu,

b) Bölüm : Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaçlarına uygun olarak personel yetiştirilmek üzere kurulan eğitim ve öğretim birimini,

c) Bölüm başkanı : Bölümde görevli rütbe ve kıdemce en büyük asker öğretim elemanını,

d) Program : Bu Kanunda belirtilen özelliklere sahip muvazzaf astsubay yetiştirmek amacıyla, içeriği Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen, branş veya ihtisasa yönelik eğitim konu, kapsam ve sürelerinin bütününü,

e) Diğer kavram ve terimler : 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili olan diğer kavram ve terimleri,

İfade eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın Yahya Çevik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA YAHYA ÇEVİK (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, DYP Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Hayatımızın her alanında yaşadığımız değişim ve gelişmelere ayak uydurmamız, çağın gerektirdiği teknolojik ve bilimsel gerçekler ışığında kendimize hızla yön vermemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu gelişme ve değişmelere en açık olan kurumumuz da, Silahlı Kuvvetlerimizdir; çağın gerektirdiklerini yerine getirdiği gibi, topluma örnek olacak tutumların sergilenmesinde de önemli bir misyon yüklenmektedir. Teknoloji gelişirken, insan faktörünün yeri ve işlevi de değişmektedir. Artık, bedensel gücün yerini zihinsel güç almıştır. Yine de, bu gücün sevk ve idaresini yapacak olan da insandır. Yani, nitelikli insan gücünden bahsediyoruz. Silahlı Kuvvetlerimizin, tabiri caizse, mutfağında görevli olan assubaylarımızın gelişen şartlara uygun hizmet verebilmeleri için assubay meslek yüksek okulları açılması fikri, tam olarak yerine oturmuş görülmektedir. Özellikle, nitelikli ara eleman sorunu yaşanan ülkemizde, askerî alanda hizmet verecek personelin yetiştirilmesinde ve gereken personelin sağlanmasında çok önemli bir misyon olacağını düşünmekteyim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yaklaşık 70 ilimizde yaygın hale gelen yükseköğretim kurumlarımız vardır. Bu okullarda yetişen gençlerimiz, hayata dair bir şeyler beklemektedir. Bu gençlerimizin, askerimizin ihtiyacına cevap verecek şekilde içhizmete adapte edilmesi de düşünülebilir mi? Bu konuda yapılmış bir çalışma var mıdır bilmiyorum. Askerî strateji ve teknolojinin alanının çok daha farklı olduğu bilinmekle beraber, elimizde yetişmiş olan işgücünün de daha verimli halde nasıl kullanılacağı konusunda yüksek sesle düşünmeye çalışıyorum.

Bütün iyi niyetimle şunu ifade etmek istiyorum: YÖK'ün Silahlı Kuvvetlerimizin personel ihtiyacını karşılayacak bir araeleman yetiştirme programı var mıdır; yoksa, bu konuda, elindeki akademik imkânları ve yetişmiş öğretim elemanları sayesinde bu entegrasyonun yapılması cihetine gidilebilir mi diye düşünmekteyim. Yani, YÖK, tek başına bir ihtiyacı karşılayabilir mi? Bu yetişmiş gençlerimizin, daha sonradan askerî okullarda -kendi içhizmet, özel eğitimiyle birlikte- bünyeye alınması çalışmalarının da özellikle gözden kaçırılmamasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çevik.

Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik.

Konuşmayacak mısınız?..

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Kuruluş

MADDE 4. - Astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve kuruluşları; ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından hazırlanır.

Kuvvet komutanlıklarına bağlı  astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve kuruluşları, Genelkurmay Başkanlığınca; Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı astsubay meslek yüksek okullarının kadro ve kuruluşları, Genelkurmay Başkanlığının olumlu görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca onaylanır.

Gülhane Askerî Tıp Akademisi bünyesinde kurulacak sağlık astsubay meslek yüksek okulunun kadro ve kuruluşuna ilişkin esaslar, Genelkurmay Başkanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Takiddin Yarayan?.. Yok.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, yanlışlık var.

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Musa Demirci; buyurun.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Saffet Kaya olacak; yanlışlık var.

BAŞKAN -  Saffet Bey mi?.. O zaman, Saffet Beyi davet ediyorum.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Kaya, süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Sevgili Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Assubay meslek yüksekokulları kadro ve kuruluşlarının, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından hazırlanmasını içeren bir kanun teklifi bu.

Assubaylarımızı, ordu içindeki yerleri noktasında, eğitimleri noktasında analiz ettiğimizde, karşımıza çıkan tablo şudur: Yüzde 30'u yüksekokul mezunudur, yüzde 40'ı meslek lisesi, kalan yüzde 30'luk kısım ise lise mezunudur.

Şüphesiz ki, önümüzdeki günler içinde -Genelkurmayın, Millî Savunma Bakanlığımızın, bu noktada görüşleri vardır- yüksekokulu bitiren assubaylarımızın özlük haklarının düzeltilmesiyle ilgili mutlaka bir değerlendirme yapılması gerektiği gibi, yine önümüzdeki günler içinde, subaylık noktasında namzet olan assubaylarımızın, yüksekokulu bitirmiş olan assubaylarımızın, kadro olarak önlerini açarak, o ihdas edeceğimiz değerlendirmeleri, mutlaka ve mutlaka, bakanlık olarak, Genelkurmay olarak yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

 Bu kanun maddesiyle ilgili de, hiç şüphesiz ki, astsubay meslek yüksekokulları, bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, vatan savunmasında çok önemli görevleri yerine getirecek olan muvazzaf assubay yetiştirecek, önlisans düzeyinde eğitim ve öğrenim verecek, bilimsel araştırmalar ve yayınlar yapabilecek bir yüksek öğrenim kurumudur. Bunun, mutlaka, assubaylarımıza ve onların hedeflerine, perspektiflerine, dünya görüşlerine, şüphesiz çok büyük katkıları olacak ve ordumuzda bilim çağını yakalayabilecek argümanların oluşması... Az önce de arz ettiğim gibi, gerçekten, uçakların kaldırılmasında, limanlarda gemilerin hareket etmesinde, bu noktada ordumuzun omurgasını teşkil eden assubay grubumuzun çok iyi bir şekilde techiz edilmesi gerektiğini, Doğru Yol Partisi Grubu adına arz etmek istiyorum ve umuyorum ki, önümüzdeki günler içinde, gerçekten, hem subay namzedi oluşturabilecek yüksekokul mezunlarına kadro açılması hem de -maalesef, assubaylarımızın derecelerinin çok eksik olduğunu da görmek çok mümkün- derecelerinin artırılması noktasında bizlerin de assubaylarımıza maaş farkı anlamında bir değerlendirme yapabilme çalışmasını yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknik sınıfını oluşturan assubaylarımızın, az önce de söylediğim gibi, tanklarımızın, gemilerimizin yürütülmesi, uçaklarımızın uçurulmasında en büyük ve en zor görevi yaptıkları da çok açıktır ve önümüzdeki günler içerisinde, tekrar, bu özlük haklarıyla ilgili, derecelendirmeyle ilgili, assubaylarımızın eksik olan yapılanmasıyla ilgili Yüce Parlamentomuza gelebilecek değişikliklerde de bizler, anamuhalefet partisi olarak bizler, gerçekten bu görüşü destekleyeceğimizi ve özellikle, ordumuzun daha modern ve bilimsel çağı daha iyi yakalamış bir duruma gelmesi noktasındaki tüm altyapı oluşumlarında desteğimizi verebileceğimizi ifade ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Sayın Musa Demirci; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Saadet Partisi Grubumuz adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 4 üncü madde, daha çok, assubay meslek yüksekokullarının kadrolarıyla alakalı bir madde; ancak, burada görüyoruz ki, bütün gruplar mutabakata varmışlar ve bu tasarının bir an evvel çıkmasını arzu ediyorlar. Elbette, grup olarak biz de bu tasarının bir an evvel yasalaşmasını ve dolayısıyla, yürürlüğe girmesini arzu ederiz. Ancak, burada şunu vurgulamak istiyorum: Ülkemiz büyük bir ülke ve büyük ülkenin de elbette büyük imkânları var, büyük birikimleri var. Bunlardan istifade etmek lazım ve israfa kaçmadan da bu imkânlarımızı değerlendirmemiz gerekir. Yeni okullar, yeni binalar, yeni kurullar; bunlar, tahmin ediyorum ki bir israftır. O bakımdan, bizim imkânlarımızı bir gözden geçirmemiz lazım.

Şimdi, bilim kurulları kuruluyor. Niye? YÖK varken, teftiş kurulları varken, niye buna lüzum görüldü? Bu bakımdan, tahmin ediyorum ki, belki... Evet, görüşülmüş, Millî Eğitim Komisyonunda, şurada burada; ama, bana göre, bu hazırlanırken ülkenin imkânları gözardı edilmiş. Şimdi, bir darboğazdan geçiyoruz; bunu herkes kabul eder ve herkesin de kabul etmesi lazım.

Şu anda, ülkemizde 3 500 meslek teknikokulu var. Öğrenci sayısı 900 000 ve öğretmen sayısı 70 000. Dolayısıyla, şu imkândan elbette hepimizin faydalanması gerekir.

Her üniversitemizde aşağı yukarı 7-8 meslekî yüksekokul var ve ülkemizde bunların sayısı da aşağı yukarı 700-800 civarında. Bu bakımdan, bunların ciddiyetle incelenmesi lazımdı. Hangisi ordumuza daha çok eleman sağlayabilir, hangisi daha çok yarar sağlayabilir, mutlaka bunun irdelenmesi gerekirdi.

Mesela, Gülhane Askerî Tıp Akademisinin bünyesinde assubay sağlık yüksekokulu kuruluyor. Şimdi, ülkemize bakın, her ilimizde bir sağlık meslek lisesi var; ama, bu okullardan mezun olan öğrencilerimizin yüzde 80'i, şu anda iş bulamıyor, işsiz. Öyleyse, bunlar organize edilmek suretiyle, birkaç ilimizde, acaba, ordumuzun ihtiyacı olan sağlık personeli, buradan, yine assubay adı altında karşılanamaz mıydı? Bu bakımdan, bu imkânlar tahmin ediyorum ki yeteri kadar değerlendirilmedi.

Değerli arkadaşlar, bugün, ülkemizdeki öğretim üyesi sayısını veriyorum; 8 999 -yani, 9 000'e yakın- profesör var, 5 552 doçent var, 11 573 yardımcı doçent var, hepsi 26 000 ediyor. Şimdi, kanunu inceleyin "öğretim elemanları" başlığında, yardımcı doçent, doçent, profesör... İşte, şu imkânları kullanırsak, tahmin ediyorum ki, israftan kaçar ve böylece kurduğumuz bu yüksekokullar da, hem kaliteli hem de ülkemize daha yüksek derecede, yüksek seviyede hizmet verebilecek kurullar haline gelir.

Bu bakımdan, tahmin ediyorum ki, gelecekte, çıkaracağımız bu kanun yine buraya gelecek, yine, bu imkânlardan nasıl istifade edileceği tartışılacaktır. Buraya getirilmeden, bana göre, yeniden bir gözden geçirilmesi gerekirdi; ancak, grupların mutabakatı var, bir an evvel geçsin istiyorlar.

Hayırlı olsun diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Demirci.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Ana ilkeler

MADDE 5. - Astsubay meslek yüksek okullarında eğitim ve öğretimin plânlanmasında, programlanmasında ve uygulanmasında aşağıdaki ana ilkeler göz önünde bulundurulur :

a) Öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve meslekî değerlerin kazandırılması sağlanır.

b) Millî kültürümüz, örf ve adetlerimize bağlı şekil ve özellikleri ile evrensel değerler içinde korunarak geliştirilir ve öğrencilere millî birlik ve beraberliği güçlendirici ruh ve irade gücü kazandırılır.

c) Eğitim ve öğretim plân ve programları; çağdaş, bilimsel ve teknolojik esaslara uygun olarak Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanır. Kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca sürekli olarak geliştirilen bu plân ve programların koordinasyonu, Genelkurmay Başkanlığınca yapılır.

d) Astsubay meslek yüksek okullarının verimliliklerinin artırılması, genişletilmesi ve öğretim elemanlarının yetiştirilmeleri, Genelkurmay Başkanlığının direktif ve prensipleri çerçevesinde kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca plânlanır ve gerçekleştirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi, okullardaki ana ilkeleri içermektedir. Bunlar, (a) şıkkı, (b) şıkkı, (c) şıkkı ve (d) şıkkı şeklindedir. (a) şıkkında, her şeyden önce, Anayasamızın tarif ettiği, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerine uygun kişilerin assubay yetiştirilmesi, öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve meslekî değerlerin kazandırılmasının sağlanacağı; (b) şıkkında, millî kültürümüz, toplumumuzun gelenekleri ve evrensel değerlere sahip ruh ve irade gücünü taşıyacak assubayların yetiştirileceği; (c) şıkkında, eğitim ve öğretim programının esasları, bunların hangi birimlerce yapılacağı; (d) şıkkında ise assubay meslek yüksekokullarının daha verimli olmasının kimler tarafından sağlanacağı belirtilmektedir.

Değerli arkadaşlar, tarihin her devrinde, biz devletler kurmuşuz. Devletlerimizin başta gelen özelliği -eskilerin ifade tarzıyla- seyfiyesiyle, kalemiyesiyle, ilmiyesiyle dimdik ayakta durmuş bu devletler. Bu müesseseler zaafa uğradığı vakit, devletlerimiz de zaafa uğramıştır. Seyfiye ordumuzdur, kalemiye bürokrasimizdir, ilmiyemiz de üniversitelerimizdir. Bu müesseseler arasındaki ahenk, bu milletin yükselmesini, yücelmesini, devletimizin de daha güçlü hale gelmesini sağlamaktadır. Bugün, tanklarımız modernize olacak; inşallah, yetişecek olan assubaylarımız, mükemmel bir şekilde yetişerek, o tanklarımızı yalnız modernize etmek değil, yeni baştan yapabilecek nitelikte yetişirler.

Onun için, biz, bu maddenin de olumlu olduğunu kabul ediyoruz ve bu kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP, DSP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yumakoğulları.

Ak Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Yalçıntaş; buyurun efendim. (Ak Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Yalçıntaş.

AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu maddede (d) fıkrası var; burada öğretim elemanlarının yetiştirilmesinden bahsediliyor; yani, bazı esaslar konuluyor. Bu öğretim elemanı, her müessese için, öğretim müessesesi için hayatî, bir numaralı meseledir; yani, bir fakültenin, bir yüksekokulun seviyesi, oradaki öğretim elemanlarının seviyesiyle ölçülür.

Harp okulları dört yıl olup, reform, eğitim reformu müfredatta yapılacağı zaman, üniversitelerden temsilciler, üyeler gönderildi, istenildi. İstanbul Üniversitesinden de senatör olarak bendeniz geldim ve burada çalıştık, Ankara'da. Tamamen, baştan aşağı yeniledik ve orada hepimizi en fazla meşgul eden hayatî nokta, burada ders verecek kişiler nasıl yetiştirilecek ve bazı branşlarda o şekilde bir planlama yapıldı ki, o harp okulu, mesela -Hava Harp Okulu bunlardan biriydi- Kara Harp Okulunun bazı branşlarında mezun olacak öğrenci bir yüksek mühendis seviyesinde olsun; bu da ancak hoca ve müfredatla mümkün. Nitekim, o seviye getirildi. Bugün, bazı branşlarda, okullarımızdan harp okulu mezunu olan gençlerimiz bir yüksek mühendis formasyonu almaktadırlar; ama, buradaki öğretim üyelerinin planlaması da ona göre yapıldı. Burada, ben, sadece bir yorum yapıyorum Sayın Bakanım; yani, böyle anlaşılması zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Genelkurmay Başkanlığı ve ordu komutanları, Jandarma Komutanı, Salih Güvenlik Komutanı, bu planlamayı yaparken, mutlaka üniversitelerin katkılarını sağlasınlar; çünkü, sonraki maddeler var; işte, 14 üncü madde ve daha sonra 16 ncı madde filan geliyor. Burada, doçent, profesör olacak bu şahıslar... Ve bunların neler yapacağı da yazılmış; bilimsel araştırma, bilimsel çalışma, projeler yapmak, akademik danışmanlık, ve sair... Yani, tam yetişmiş bir akademisyenin yapabileceği fonksiyonlar bunlara yüklenmiş. Çok güzel; ama, bu insanları nasıl yetiştireceğiz; üniversitelerin katkısı şarttır. Sadece Kara Kuvvetleri Komutanlığının elemanlarıyla yahut da başka komutanlıkların elemanlarıyla bu planlama yapılamaz. Biz, bunun müşkülatını çekmişizdir üniversiteler olarak.

Ben, maddede bir değişiklik yapılsın demiyorum Sayın Bakanım; ama, bunu böyle anlamak lazım. Şimdi, böyle olunca, çok kaliteli öğretim üyelerinin elinden çok kaliteli assubaylar yetiştirilecektir. Hepimiz orduda bulunduk. Assubaylar daha ziyade teknik kaliteye müteallik branşlarda çalışmaktadırlar ve bunun seviyesinin yüksek olması lazım. Kutluyorum böyle bir şey kurulduğu için. Keşke daha önce kurulsaydı.

Bu konuya girmek istemiyorum Sayın Başkan; ama İsrail tank şeyi...

BAŞKAN - İstediğinizi konuşabilirsiniz efendim.

NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Başüstüne.

...acı veriyor. Hepimiz Türk vatanperveriyiz, Türk milliyetçisiyiz. Halkımıza acı veriyor bu münakaşa. Tankların harp sahasına sürüldüğü tarih, Birinci Dünya Harbidir. Bir asır geçmiş. Bir asırdır, biz, bırakın tank imalini, yenilemeyi yaptıracak teknolojiyi bu ülkede, bu yenilemeyi yaptıracak insangücünü bu ülkede yetiştiremedik mi; buna, menfî cevap veremeyiz. Burada bir mesele var. Biz yetiştiremedik diyemeyiz. Yapılacak ödeme, o ödeme için alınacak kredilerin faizleri konulduğu zaman -çünkü, onların kredilerini de bu ülke sağlıyor halen- 1 milyar dolara yaklaşmaktadır. 1 milyar dolarla, bu yenileştirme teknolojisinin çekirdeği kurulabilirdi. Bu ülke uçak imalatı yaptı, F-16'lar; akıllıca, iyi işletmelerle, mühendislerimiz yetişti, tecrübeyle yapıldı. Tank... Olmadı, düşmüyor... Daha mazisi şu kadar... Evet, o da başka yerden aldı; o aldığı ülke, bizim müttefikimiz, dostumuz. Biz, bunlarla, senelerce birçok meselenin altına giriyoruz, imza atıyoruz, müşterek kaderimizi paylaşıyoruz. Ondan sonra, o teknoloji bize verilmiyor da mı, biz gidiyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 

BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Yalçıntaş...

NEVZAT YAÇINTAŞ (Devamla) - Şununla toparlayayım Sayın Başkan; teknolojiyi kullanan insangücüdür. İnsangücünün iyi yetiştirilmesi lazımdır. Burada bir ihmalin olduğu da anlaşılmıştır. Bu da ülkemize acı vermektedir.

Hayırlı ve uğurlu olsun. İyi elemanlar, teknik elemanlar yetiştirelim, başkasına vereceğimiz paraları buraya yatıralım, bu işleri biz yapalım.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalçıntaş.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Görev

MADDE 6.- Astsubay meslek yüksek okullarının görevleri; bu Kanunun 5'inci maddesinde belirtilen ilkelere ve kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının görev ve sorumluluklarına uygun olarak, ön lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, ilerideki safhalarda meslek gelişim programlarında belirtilen eğitimleri takip edebilecek nitelikte muvazzaf astsubay yetiştirmektir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, konuşmuyoruz...

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Teşekkürünüz uğruna konuşmuyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim tabiî... Yani, zaten, konuşulanlar belli. Zaten, burada, askerlerle, asker kişilerle ilgili kanun çıkarmak gayet güzel oluyor; en kolay, sükûnetle...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, belli de, bu tasarıyı getiren iktidar nerede; merak ediyorum...

BAŞKAN - Hepimiz kısmen eksiğiz canım, neyse...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Buyurun efendim, biz konuşmuyoruz.

BAŞKAN - Müteakip maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Organlar ve Görevler

Organlar

MADDE 7.- Astsubay meslek yüksek okulunun eğitim, öğretim ve yönetim işleri, aşağıda belirtilen organlar tarafından yürütülür.

a) Meslek yüksek okulu komutanı,

b) Yüksek okul kurulu,

c) Öğretim başkanı,

d) Bilimsel denetleme kurulu,

e) Öğrenci alay veya tabur komutanı,

f) Yüksek disiplin kurulu.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkanım, karar yetersayısı istemediğimiz için bize teşekkür etmeniz lazım.

BAŞKAN - Efendim, yalnız burada "okul" kelimesi "okullar" olacaktır.

Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Oya Akgönenç...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Hakkımızı atiye talik ediyoruz.

BAŞKAN - Öyle mi; teşekkür ederiz.

Hakkınızı her zaman öyle talik ederseniz, herkesi memnun edersiniz.

"Okul" kelimesinin "okullar" olarak değiştirilmesi suretiyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Astsubay meslek yüksek okulu komutanı

MADDE 8.- Astsubay meslek yüksek okulu komutanı, astsubay meslek yüksek okulu ve bağlı birimlerinin bütün faaliyetlerinin yönetim, gözetim ve denetiminden sorumlu asker kişidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Takiddin Yarayan?.. Yok.

Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Oya Akgönenç... Onu da atiye mi?..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Kısa bir bilgi arz edeceğiz.

BAŞKAN - Peki efendim.

Buyurun Sayın Akgönenç.

Konuşma süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının 8 inci maddesi üzerinde konuşmak üzere burada bulunuyorum.

Bu 8 inci maddede bahsedilen husus, komutanlıkla ilgili; yani, astsubay meslek yüksekokulu komutanı... Tabiî komutanlık denildiği zaman benim aklıma gelen husus, yönetim ve yönlendirme; yani, sadece idareden ibaret kalmayıp, bir de olayın doğru olarak yönlendirilmesi; yani, bu da, benim açımdan, disiplin, bilgi ve vizyonu gerektiren bir yaklaşımdır. Yani, aynen, bir geminin kaptanının başarılı olması, gemiyi doğru sularda doğru istikametlere götürdüğü gibi, bir okulun yöneticisinin de önemi, her şeyden fazladır; çünkü, diğer öğretmenlerin, programların, öğrencilerin bütünüyle başarısı ve koordinasyonu, o komutanın bilgisi, görgüsü, disiplini ve götürmek istediği istikamette başarıya ulaşmaktadır.

Şimdi, efendim, bu, bütün şirketlerde, bütün teşekküllerde olduğu gibi, okullarda daha da önem kazanmaktadır; çünkü, formativ senelerde olan insanlar, her şeyden önce büyüklerinden ve liderlerinden disiplini ve sistemli çalışmayı öğrenmektedirler, dolayısıyla, komutanlık görevinin son derece önemli olduğunun, bunun dikkatle seçilmesinin ve iyi yönlendirmesinin gerekliliğine inanmaktayım ve bunun da böyle olacağına zaten inancım var, diğer askerî okullarda olduğu gibi, bu işler güzel bir şekilde yapılmaktadır. Özellikle teknik okullarda, staj işine, pratik uygulamaya ve hakikaten kalite ve kalifiye insanın işbaşına getirilmesinin sağlanmasında komutanına da büyük görev düşmektedir.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlarım efendim. Sağ olun. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgönenç.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Yüksek okul kurulu

MADDE 9. - Yüksek okul kurulu, astsubay meslek yüksek okulu komutanının başkanlığında; öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur komutanı ve bölüm başkanlarından oluşur. Astsubay meslek yüksek okulu komutanının bulunmadığı hallerde en kıdemli üye, kurula başkanlık eder. Yüksek okul kurulu, her eğitim ve öğretim yılı başında ve sonunda olmak üzere yılda en az iki defa toplanır. Ayrıca, astsubay meslek yüksek okulu komutanı, gerekli gördüğü hallerde de yüksek okul kurulunu toplantıya çağırabilir.

Yüksek okul kurulu; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca belirlenen temel esaslar doğrultusunda astsubay meslek yüksek okulunun eğitim ve öğretimi ile ilgili uygulama ve geliştirmeye yönelik usul ve esasları tespit eden, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleri hakkında kararlar alan, astsubay meslek yüksek okullarının bütününü ilgilendiren kanun, tüzük, yönetmelik ve yönerge ihtiyaçları ile mevcut mevzuatın uygulanmasından doğan hususları inceleyip bağlı olduğu komutanlığa görüş bildiren, yıllık eğitim ve öğretim programının uygunluğu hususunu ve eğitim ve öğretim programlarında ortaya çıkabilecek sorunları görüşüp karara bağlayan en yüksek eğitim ve öğretim organıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Sevgili Başkan, Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz bu maddede, yüksekokul kurulunun, assubay meslek yüksekokulu komutanının başkanlığında, öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur komutanı ve bölüm başkanlarından oluştuğu belirtilmekte ve ayrıca kurulun toplanma şekli de düzenlenmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri üniversitesi şeklinde olgunlaştırılıp, arkasından harp okulları fakültesi bazında düşünülebilir, yüksekokullar olabilir; yani, harp okulları bünyesinde yüksekokullar da kurulabilir. Burada, assubay arkadaşlarımızın, bu yüksekokullar aracılığıyla, meslek yüksekokulları aracılığıyla, daha üst düzeyde yetişen elemanlar haline dönüştürülmeleri isteniyor. Tabiî ki, yüksekokulların kurulmasıyla beraber, bir yüksekokul üstyapısı da gerekiyor ve nitekim, yasa tasarısının içerisinde, meslek yüksekokulu komutanından başlayıp, yüksekokul kurulları, bilimsel denetleme kurulları oluşturuluyor. Buna uygun olarak da, yardımcı doçent, doçent, profesör oluşturma sistematiği kurulacaktır.

Harp okullarının bir üniversite düzeyine yükseltilmesi gibi bir çalışma yapılmalıdır. Üniversite anlayışı içerisinde, subaylar için de böyle bir altyapı sağlanmalıdır.

Bilimsel manada, yüksekokullarda -öğrenci yerleştirmede, bu, assubay olabilir, er olabilir, subay olabilir- bunların, prensip itibariyle bilimsel olarak yetiştirilmeleri göz önüne alınmalıdır. Dolayısıyla, burada verilecek kadrolar, bu yasa tasarısında olduğu gibi, deniz kuvvetleri için, sahil güvenlik için, hava kuvvetleri için, kara kuvvetleri için, jandarma komutanlığı için, hatta, sağlık yüksekokulları için ayrı ayrı birimler oluşturularak, bu ayrı ayrı birimlerin denetlenmesi, bilim heyetleri oluşturmak yerine, bu sistematiğin öğretim grubu, tamamen harp okulu veya üniversite bünyesinde gerçekleştirilmiş olsaydı, zannediyorum, daha da iyi olurdu; çok daha az kuruluş, çok daha az yapılanma ve çok daha yetişmiş personel üstyapısıyla bunu gerçekleştirmek mümkün olurdu. Şimdi, neredeyse, her yüksekokul için bir sistematik oluşturuluyor. Bu yasaya göre, uygulamada problemler olacağını düşünüyorum. Yani, uygulamada, çok ciddî kadro şişkinliği, çok ciddî sayıda fazla kurul ve çok sayıda yetersiz kurul oluşturulacağını düşünüyorum; çünkü, burada, yüksekokul kurulu doçentliği, profesörlüğü gibi, öğretim görevlileri -Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı- bunların bilgisi dahilinde gerçekleştirilecek ve bunlar için ayrı ayrı bir bilim kurulu oluşturacaksınız, her biri için ayrı bir denetleme kurulu oluşturacaksınız ve bu kurulların kim tarafından yönetileceği...

Benim düşüncem, harp okullarının temel oluşturduğu üniversite bünyesinde bu öğretim üyeleri oluşturulmuş olsa ve bunlar da, oraya görevlendirme şeklinde gönderilseler, hem bilimsel çalışmanın merkezde toplanması açısından, denetimi açısından, uygulanması açısından kolaylık sağlar hem de kadro açısından, Deniz Meslek Yüksekokuluna, Jandarma Meslek Yüksekokuluna ya da Sahil Güvenlik Yüksekokuluna ayrı ayrı kadro açıp, oraya ayrı ayrı öğretim üyeleri elde etmeye çalışmanın, zaman, para ve imkân açısından, bir anlamda, masrafını engellemiş oluruz. Yani, bu sistematik, harp okulu merkez olmak üzere oluşturulan temel üniversite kavramı içerisinde yerleşmiş olsaydı, daha iyi olurdu ve daha çok iyi işler, verimli şeyler olabilirdi diye düşünüyorum ve tasarruf açısından da yararlı olabileceğini düşünüyordum; fakat, bu tarzda düşünülen 9 uncu maddenin teklifi, umarım faydalı bir sonuç alacaktır, umarım, yeniden yapılanmada güzel sonuçlara vesile olacaktır.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi tekrar, Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum. Hürmet ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Saadet Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Yaşar Canbay; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA YAŞAR CANBAY (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu maddeyle, yüksek okul kurulu ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre düzenleme şu şekildedir: "Yüksek okul kurulu, astsubay meslek yüksek okulu komutanının başkanlığında, öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur komutanı ve bölüm başkanlarından oluşur. Astsubay meslek yüksek okulu komutanının bulunmadığı hallerde en kıdemli üye, kurula başkanlık eder. Yüksek okul kurulu, her eğitim ve öğretim yılı başında ve sonunda olmak üzere yılda en az iki defa toplanır. Ayrıca, astsubay meslek yüksek okulu komutanı, gerekli gördüğü hallerde de yüksek okul kurulunu toplantıya çağırabilir. Yüksek okul kurulu, Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca belirlenen temel esaslar doğrultusunda astsubay meslek yüksek okulunun eğitim ve öğretimi ile ilgili uygulama ve geliştirmeye yönelik usul ve esasları tespit eden, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleri hakkında kararlar alan, astsubay meslek yüksek okullarının bütününü ilgilendiren kanun, tüzük, yönetmelik ve yönerge ihtiyaçları ile mevcut mevzuatın uygulanmasından doğan hususları inceleyip bağlı olduğu komutanlığa görüş bildiren, yıllık eğitim ve öğretim programının uygunluğu hususunu ve eğitim ve öğretim programlarında ortaya çıkabilecek sorunları görüşüp karara bağlayan en yüksek eğitim ve öğretim organıdır."

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında yapılan yararlı görüşmelerden sonra Genel Kurula gelmiş bulunan bu tasarıyı destekliyoruz. İnanıyoruz ki, bu tasarının kanunlaşmasıyla, assubay yetiştiren kurumlar daha iyi bir statüye kavuşturulmuş olacaktır. İki yıllık meslek yüksekokullarıyla üniversite formasyonunu elde etme imkânı sağlanmış olacaktır.

Bu tasarının görüşmeleri vesilesiyle şu kanaatimizi de arz etmek istiyorum: Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan tanklarımızı kendimiz üretebilmek için neler yapmalıyız? Tanklarımızın modernizasyonunu kendimiz niçin yapamıyoruz? Tanklarımızı onarmak ve modernize etmek için millî harp sanayiimiz kurulamaz mı?

İsrail'in, âdeta, bir devlet terörü ile Filistin topraklarını işgal ettiği ve bütün dünyanın infialine sebep olduğu cinayetleri işlerken, çağın en büyük vahşetini ve katliamını yaparken, İsrail'le yapılan tank modernizasyonu ihalesinin iptalini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Canbay.

Efendim, Ak Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Uzunkaya.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, çıkacak olan bu kanunun, Türk Silahlı Kuvvetleri ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, burada, sözlerimin başında, bir başka temennimi de ifade etmek istiyorum. Bendeniz, hem Millî Eğitim Komisyonunda hem de Millî Savunma Komisyonunda üyeyim. Bu tasarıya, iki komisyonda da, hiçbir partiden hiçbir arkadaşımızdan karşı çıkan olmadı. Esasen, böyle bir şeyin, belki, gecikilmiş olduğuna da vurgu yapıldı; ama, başka arz etmek istediğim husus şu: Bu temennimin Sayın Meclis Başkanvekilimizin aracılığıyla Sayın Başkanımıza iletilmesini temenni ettiğim bir husustur.

Bakınız, bir hükümet tasarısı var burada, bir de komisyonlar, hemen yan tarafta Plan ve Bütçe Komisyonu var; yani, Plan ve Bütçe Komisyonunun son hazırladığı metin esas kabul edilmiş metindir. Oysaki ihtisas komisyonunun bu alanda daha çok, maddî boyutunu bir tarafa bırakırsanız ya Millî Eğitim Komisyonu olması lazım doğrudan doğruya veyahut da Millî Savunma Komisyonu olması lazım. Bugüne kadar bu komisyonlar konusundaki ihtilafı bir türlü çözebilmiş değiliz; yani, tali komisyon hangisi olacak? Esasen, burada, kanaatim odur ki, eğitimle alakalı olan bu husus, komisyonlarda defaatle tartıştığımız husustur; ama, Yüce Parlamentoya inerken bu husus, komisyonlararası görüşülen ki, mutlaka görüşülmesi gereken ihtisas komisyonlarında yasalar umumiyetle hep maddî boyutlarıyla ele alınıyor, tabiatıyla da o maddî boyutuyla ilgili olan komisyon; yani, Plan ve Bütçe Komisyonu genelde esas komisyon kabul ediliyor. Biz, olayın maddî boyutunu hafife almıyoruz; ama, eğer olayın maddî boyutunu hafife almamak gelen tekliflerin Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmesini gerektiriyorsa, benden önceki çok değerli konuşmacı arkadaşlarımın sık sık vurgu yaptığı bir husus var ve önemle işaret edilen husus şudur: TSK'nın, yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli ihtiyaçlarından birisi olan tankların modernizasyonu, geçtiğimiz sene F-4'lerin modernizasyonu, peki bunlar maddî boyutu olan meseleler değil mi de bunları Meclise indirmiyor, komisyonlardan geçirmiyor, hâlâ anlaşmanın metni, mahiyeti nedir; bu Yüce Parlamento bilmiyor ve biz bu anlaşmaları İsrail'in bir kısım maslahatgüzarları veyahut da temsilcileriyle, milletvekillerinin veya bu komisyonların bilgisi dışında görüşüp, hallüfasl ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, olayı bu boyutuyla da yakaladığımız veya tespit etmeye çalıştığımız da görüyoruz ki, hükümetimizin bakışı veya Parlamentomuzun bakışı salt olarak maddî yapı üzerine pek fazla oturmuyor; yani, siz 668 000 000 dolarlık bir tank modernizasyonu ihalesini bir kalemde, takriben 1 katrilyonluk bir anlaşmayı Parlamentoya sormayacaksınız, hatta -Plan ve Bütçe Komisyonunun- bu konuda diyeceksiniz ki "bu usul açısından mümkün değil, böyle bir uygulama yok" ama, maddî olarak, bu yasanın Türk Silahlı Kuvvetlerine getireceği yük, şu tank modernizasyonunun üçte 1'i bile değildir. Yani, zaten mevcut assubay okullarını yüksekokul haline çevireceksiniz, işte, biraz daha eğitim imkânlarını geliştireceksiniz. Zannediyorum, geçtiğimiz günlerde -benim de Sayın Bakana sorum var; belki, biraz sonraki maddelerde de konuşacağım- özellikle, üzerinde bugün toplumun hassasiyeti olan çok önemli bir husus; İsrail'in, bulunduğu coğrafyadaki insanları tedirgin eden, yurtlarından tecrit eden, tamamen bir soykırımına dönüşen tavrını eleştirme babından bırakın gür bir sesin çıkması, bu anlaşmanın askıya alınması, maddî boyutları olarak devlete getireceği yükün ne olduğunun sorgulanamaz hale gelmesi, bu tasarının plan ve bütçe mantığıyla buraya gelmesiyle bile telif edilmeyecek bir anlayıştır, ters bir anlayıştır.

Özellikle, Meclis Başkanlığından istirham ediyoruz, bir milletvekili olarak rica ediyoruz vekiller adına. Komisyonların hangi komisyon olması lazım geldiğini, aslî komisyonun yeniden belirlenmesinin gerektiğini düşünüyorum; çünkü, bu, bir eğitim meselesidir; burada da yüksekokul kurulu...

Değerli arkadaşlar, biraz sonra gelecek maddelerde de var; yani, Yüksekokul Kurulu, Öğretim Başkanı, Bilimsel Denetleme Kurulu, Öğrenci Alay veya Tabur Komutanı, Disiplin kurulu gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun efendim; konuşmanızı tamamlar mısınız.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Tabiî, askeriyenin kendi yapısından kaynaklanan bir hiyerarşik yapısı var; yani, özelliği var. Aslında, bu hususlar, üniversitelerimizde bu şekilde değil. Bilebildiğim kadarıyla, değerli akademisyen milletvekillerimiz var; bu kurullar seçimle geliyor üniversitelerde; ama, askeriyenin kendi disiplin yapısının bozulmaması açısından, zannediyorum, bu 9 uncu maddeden itibaren gelecek Disiplin Kurulu ve benzeri akademik kurulların oluşumunda, temenni ederim ki -bu bir temennidir- Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, burada da, yani, biraz atama, biraz seçim gibi; yani, o bünye içinde, acaba mümkün müdür ki, yarı demokratikleşmeyi sağlayacak bir uygulamaya doğru yavaş yavaş gidilebilir mi?.. Hiç olmazsa, kendi bünyesi içerisinde böyle bir yapıyı, hem onların içerisinde bu işi biraz daha sevecen göstermek, yani, antidemokratik bir yapı olduğunu söylemek istemiyorum; ama, ona da demokratik usulleri kendi içlerinde uygulamaya fırsat verme konusunda böyle bir teamül geliştirilirse hayırlı olur diye umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunkaya.

Aslında, bu tank meselesini çok konuşuyorsunuz; ama, bu tank meselesi bu kanuna pek sığmıyor.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Aslında, Parlamentoya sığmadığı belli zaten.

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde konuşulabilir; ama, şimdi, maddelerle ilgili olarak konuşmak lazım. Ben biraz müsamahalı davranıyorum.

Ayrıca, havalede hata yapılmışsa, İçtüzüğün 73 üncü maddesine göre, milletvekili bunu Genel Kurulda gündeme getirir; ancak, tabiî, burada, İçtüzükte bir eksiklik var bana göre. Yani, milletvekili buraya çıkar konuşur; ama, ne yapılır, o da belirtilmemiştir. Bence, İçtüzük düzenlemesinde, burada, Genel Kurulda müzakere edilip, bir karara da bağlanabilir, bu, bir İçtüzük eksikliğidir.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Öğretim başkanı

MADDE 10. - Öğretim başkanı, astsubay meslek yüksek okullarındaki ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretimin yürütülmesinden sorumlu asker kişidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Yaşar Canbay.

YAŞAR CANBAY (Malatya) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Bilimsel denetleme kurulu

MADDE 11. - Astsubay  meslek yüksek okullarının öğretim faaliyetlerinin bilimsel yönden denetlenmesini sağlamak üzere ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından bilimsel denetleme kurulu oluşturulur.

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Sayın Musa Demirci?.. Yok.

AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Uzunkaya.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanın az önce değindiği hususa açıklık getirmek istiyorum. Komisyonlar açısından eleştirime zannediyorum katıldılar; ama, bu konuşmalara tankın sığmadığını da söylediler. Neden tanka takıldığımızı.. Tabiî, tank, aslında, bu kürsüye sığmaz. Önemli  bir şey de... Fakat, Yüce Parlamentonun kürsüsüne sığmayacak hiçbir şey yoktur; bu, milletin kürsüsüdür.

BAŞKAN - Kürsü değil, bu tasarıya dedim.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bu tasarıya da sığar efendim. Çünkü, neticede...

BAŞKAN - Efendim, yani, madde üzerinde konuşuyorsunuz...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, ben, madde üzerinde...

BAŞKAN - İçtüzükte hüküm var, maddeye bağlı konuşacaksınız.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen... Biz, tüm maddelerde tek tek konuşuruz...

BAŞKAN - Konuşun efendim, ben, sizi yasaklamıyorum ki!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arizamik konuşuruz; ancak, bakın, benim söylediğim husus şu: Burada temas edilen, sizin söylediğiniz, tanktır, F4'lerin -geçtiğimiz sene 54 uçağın- onarımında karşılaşılan, iddia edilen, medyaya yansıyan skandallardır. 17 uçağın arızalı geldiği şeklinde... Bunlar, İsrail'de onarıldı, geldi. Bu, millî sorundur, bu, milletin sorunudur, bu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin meselesidir, bu, Yüce Parlamentonun, yürütmenin meselesidir.

Yani, bu, buraya sığmaz!.. Özel olarak bir tank yasası getirin, onu konuşalım. Getirin bir tank yasası, konuşalım burada. Yani, bu milletten... İşte, geçen gün konu geldi buraya; Sayın Dışişleri Bakanı olayı bir diğer boyutuyla aldı, işte, birkaç dakikalık konuşma... Şimdi, gitti, Yunanistan'da konuya çare aramak için Yunanlı meslektaşıyla...

Ben, diyorum ki, sorunun çözüm yeri Yüce Parlamentodur. Bölgesiyle de ilgili olsa, ülkesiyle de ilgili olsa, askerî teçhizatımızın güçlendirilmesi, mühimmatın daha modern hale getirilmesi, tank modernizasyonu... Elbette, assubay okullarını da ilgilendirecek, yüksekokulu da ilgilendirecek; yarın bu tanklara hükmedecek olan benim bu okullarımdan mezun olacak subaylarım, generallerim...

Dolayısıyla, efendim, bununla ilgili özel bir madde yok. Ne yapacağım? Neyini konuşayım ben bunun? Hangi yasaya?.. Hükümet hakkında verilen veyahut da bakan hakkında verilen soruşturma önergesinde konuşma hakkım yok; ama, hükümet için bununla ilgili soruşturma önergesi veririz.

Değerli arkadaşlar, hadise şudur: Elbette, az önce söylediğim gibi, bu kurullar açısından, bu kurullara... Esasen bu yasanın, başta da söyledim, içeriğine, muhteviyatına, taleplerine itirazı olan hiçbir grubumuz olmadı, komisyonlarda da olmadı, burada da; daha güzelleşmesi için katkılar olmuştur, daha iyi hale gelmesi için katkılar olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın ikinci en büyük gücüne sahip bir kuvvettir. Bundan, millet olarak, hakikaten, mutluluk duyuyoruz, bahtiyarlık duyuyoruz; ama, bu modernizasyonu -tekrar oraya atıfta bulunuyorum- böyle güçlü bir ordunun ülkesinin yapamaması ilginçtir. Bizi kahreden budur. Yani, nüfusumun onikide 1'i, onüçte 1'i olan bir ülke benim tankımı modernize edecekse, yarın hini hacette, fevkalade muhtaç ve muztar kaldığım bir dönemde... Ki olmuştur, 1974'te Kıbrıs Harekâtında olmuştur. Bunu, değerli subaylarımız çok iyi biliyorlar. O dönemde, bizim, parasını verdiğimiz silahları alamadığımız oldu. Yarın öyle bir hengâme olacak ki... Yani, elbette, ülkelerarası ebedi dostluk ve ezeli düşmanlıktan bahsetmek mümkün değildir; bugün dost bildiklerinizin yarın düşman, bugün düşman zannettiklerinizin yarın dost olması mümkündür. Öyleyse, dışpolitika dizayn edilirken, özellikle askerî zeminde de bu konulara bakılırken, daima, ülkenin millî sanayii desteklenmek zorundadır.

Şimdi, şu anda, belki ilgisi var veya yok diyeceksiniz; ama, Sayın Millî Savunma Bakanımız oradalar, ben sordum: Türkiye, ASELSAN'da, 170 leopar tankının onarımını yapabiliyor da, M-60 tanklarını mı yapamıyor? Aynı tankları benim Silahlı Kuvvetlerim kullanacak. ASELSAN'ın şartları buna müsait değilse, biz, 600 milyon dolarla ASELSAN'ı takviye etseydik de, 170 tane, 162 tane tankı onaracağımız yerine, belki binlerce tankı imal edebilecek bir güce kavuşsaydık daha doğru değil mi? İşte, yarın subaylarımız bunu kullanacak. Ben buna olumsuz bir şey demiyorum ki. Biz, olumlu olan katkılarımızı, zaten komisyonlarda mümkün olduğu kadar vermeye çalıştık. Dolayısıyla, hadiseyi, tank konusunda bir takıntı olarak görmek yanlıştır.

Burada içimiz yanıyor. Ben, içimiz yandığı konusunda 540 küsur milletvekilimizin hepsinin de müttefik olduğuna inanıyorum. Bu, yanlış bir tercihtir. Bu anlaşmanın gerekçelerini ve gerçek yüzünü, dünüyle bugünüyle, mutlaka bu Parlamentoyla paylaşmak zorundadır hükümet, mecburdur buna, millet adına mecburdur buna. Yani, siz, kamuoyuna çıkın sorun; Türkiye Radyo Televizyonları -5 tane devlet televizyonu var, diğer özel televizyonları bir tarafa koyuyorum- bu akşam bir anket çalışması yapsınlar, sorsunlar vatandaşa: Bu onarımın, bu modernizasyonun İsrail'e verilmesini istiyor musunuz? Şu milletin nüfusundan katılacak binlerce insandan yüzde 10'u eğer size "evet" diyecekse, okeyleyecekse, samimî söylüyorum, milletten de, sizden de özür dileyeceğim. Bu kadar yanlışı bir hükümet yapabilir mi? Buna hakkınız var mı? Milletin namına böyle bir şey yapmak mümkün mü; ama, böyle bir hükümet yapar; çünkü, millete rağmen var bu hükümet.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Uzunkaya -şimdi, ben, tabiî, Meclisin zamanını da almak istemiyorum- İçtüzüğümüzde, konuya bağlı konuşma zorunluluğu var milletvekilinin. Sizin üzerinde konuştuğunuz, bilimsel denetleme kuruluyla ilgili madde. Yani, elbette ki, tank da buraya gelecek, her türlü suiistimaller de gelecek; ama, her konunun gelecek zamanı belli. Biz, burada, bir kanunu müzakere ederken, o kanun maddelerinin yerine her şeyi karıştırırsak, burada, müzakere adabı diye bir şey kalmaz. Yıllardır bu politikanın içerisindeyiz, ben onu diyorum; yoksa, her şeyi getirebilirsiniz, burası Meclisin kürsüsü.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Adaba aykırı bir şey olmadı Sayın Başkan, gayet normal bir konuşmaydı.

BAŞKAN - Efendim, olur; yarın, kanun tasarısının tümü üzerinde konuşurken, hükümetin politikasını tenkit edersiniz; ama, denetleme kurulu diyen bir madde üzerinde, tutup da, genel politikaya giremezsiniz. Aksi takdirde süre yetmez. Her maddede konuşma zorunluluğu da yok. Ben uzatmak istemiyorum.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Öğrenci alay veya tabur komutanı

MADDE 12. - Öğrenci alay veya tabur komutanı; ilgili mevzuat doğrultusunda öğrencilerin eğitim, disiplin, yönetim ve diğer hizmetlerini yürütmekten sorumlu asker kişidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Vazgeçti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka söz talebi yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yüksek disiplin kurulu

MADDE 13. - Yüksek disiplin kurulu, astsubay meslek yüksek okulu komutanının başkanlığında; öğretim başkanı, öğrenci alay veya tabur komutanı ve disiplin subayından oluşur.

Yüksek disiplin kurulu; kurula sevk edilen öğrencilerin disiplini ile ilgili safahatını ve yapılan işlemlerin ilgili mevzuata uygunluğunu inceleyerek, okuldan ilişiklerinin kesilmesine veya kesilmemesine karar verir. Okulla ilişiğin kesilmesi hakkındaki karar; ilgili kuvvet komutanı, Jandarma GenelKomutanı veya Sahil Güvenlik Komutanı yahut yetki verecekleri makamların onayı ile yürürlüğe girer. Sağlık astsubay meslek yüksek okulu için onay makamı, Genelkurmay İkinci Başkanı veya yetki vereceği makamdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Vazgeçti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka söz talebi yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Öğretim Elemanları

Öğretim elemanlarının görevleri

MADDE 14. - Öğretim elemanlarının görevleri aşağıda belirtilmiştir :

a) Astsubay meslek yüksek okullarında, bu Kanundaki amaç ve ilkelere uygun biçimde ön lisans düzeyinde eğitim, öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek,

b) Projeleri yürütmek,

c) Bilimsel çalışmalara katılmak, bilimsel araştırma ve yayın yapmak,

d) Akademik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerini yürütmek,

e) Yetkili organlarca ve amirlerce verilecek diğer görevleri yerine getirmek.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Ulucak.

SP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 841 sıra sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde Saadet Partimiz adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının genel gerekçesinde de belirtildiği üzere, assubaylar, subaylar ile askerlik yükümlülüğünü yerine getirmekte olan erbaş ve erler arasında ve subayların yardımcısı olarak görev yapmaktadırlar. Bu görevi yapmakta olan assubaylar, Silahlı Kuvvetlerimizin insangücünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Assubaylarımız, özellikle idarî ve teknik hizmetlerde görevlendirilmektedir.

Teknoloji sahasında meydana gelen gelişmelere paralel olarak harp silah ve araçları gelişmekte ve savaş tekniği de değişmektedir. Lise düzeyinde öğrenim veren assubay hazırlama okullarında, assubay sınıf okullarında öğrenime tabi tutulan assubayların, gelişmekte olan savaş tekniği ve harp silah ve araçlarının değişmesi karşısında, eğitim sisteminin geliştirilmesi de zaruret haline gelmiştir.

Bu bakımdan, assubay meslek yüksekokullarının oluşturulması yönünden memnuniyetle karşıladığımız tasarının 14 üncü maddesinde, az önce sayın kâtip üyemizin okuduğu gibi -ben, tekrar etmiyorum- bu kurumda hizmet verecek elemanların görevleri belirlenmiştir.

Bu okulların, milletimize, kahraman ordumuza hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ulucak.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın İsmail Karakuyu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Karakuyu.

DYP GRUBU ADINA İSMAİL KARAKUYU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde üzerinde önemli gördüğüm, belki de düzeltilmesinde yarar gördüğüm birkaç husus için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, assubay meslek yüksekokulları kurulurken, iki ana omurga mevcut; biri fizikî şartlar, diğeri de akademik öğretim kadrosu. Fizikî şartları assubay sınıf okulları ve hazırlama okullarındaki araç ve gereçlerle tamamlamak mümkün. Öğretim kadrosuna geldiğimiz zaman, bu maddede, öğretim elemanlarıyla ilgili görev taksimi mevcuttur. Öğretim elemanları denildiği zaman, bize sunulan ve bildiğimiz, öğretim görevlileri var, uzmanlar var, okutmanlar var, araştırmacı ve çevirmenler var, araştırma görevlileri var ve daha sonra, öğretim üyeliği noktasına gelindiğinde, yardımcı doçentler, doçentler ve profesörler var.

Şimdi, bu maddede, öğretim elemanlarının görevleri zikredilirken, bir öğretim görevlisinin görevleri ne olacaktır, araştırma görevlisinin görevleri ne olacaktır -bu konuya bir madde sonra geleceğim; araştırma görevlileriyle ilgili bir eksiklik de olduğunu zannediyorum- uzmanların görevleri ne olacaktır, okutmanların görevleri ne olacaktır, çevirmenlerin görevleri ne olacaktır; bunlar belirtilmemiş. Bu madde, geneli ifade eden beş paragraftan ibaret. Bu eksikliklerin, bir müddet sonra çıkarılacak yönetmeliklerle düzeltileceği belirtilmekte ve bu da, tasarının 34 üncü maddesinde yer almakta; ancak, 34 üncü maddesinde yönergelerle tespit edilecek kısımlara baktığımız zaman, bu öğretim elemanlarının görevleriyle ilgili bir paragraf da yoktur. Dolayısıyla, kanunun daha sağlıklı ve isabetli çıkması açısından, bizim önerimiz şu olacaktır: 34 üncü maddeye gelindiğinde, öğretim görevlileri, okutmanlar, uzmanlar, çeviriciler, eğitim-öğretim planlayıcılarının, hangi görevlerde ve ne tür görevler yapacakları hususunda bir düzenleme yapılmasının sağlıklı olacağını düşünüyoruz; çünkü, okutmanın görevi uzmanın göreviyle aynıysa veya öğretim görevlisinin göreviyle aynıysa, o zaman, unvanlarını ayrı ayrı belirlemekte yarar yoktur.

Yine, tasarının 34 üncü maddesinden bahsetmek istiyorum; çünkü, kanunun daha sağlıklı çıkması için, bunlar, belki, gruplara imza attırılarak, bir önergeyle düzeltilebilir.

Sayın Bakanım, 34 üncü maddenin (a) fıkrasına bakıldığı zaman, öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulamaların, yönettikleri seminer çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı ve ek dersle ilgili hususlar belirtilmekte; fakat, burada öğretim görevlileri var, burada okutmanlar var, burada uzmanlar var. Siz "öğretim üyeleri" diye sınırladığınız zaman, burada, yardımcı doçentler, doçentler ve profesörler işin içine girer, diğerleri de dışarıya çıkmış olur; dolayısıyla, yarın yönergeler düzenlendiği zaman, bunlarla ilgili bir hüküm vermek de zorlaşır.

Benim önerim şu: 34 üncü maddeye gelindiğinde, (a) fıkrasındaki "öğretim üyelerinin" ifadesinin "öğretim elemanlarının" olarak değiştirilmesinde yarar görüyorum; çünkü, öğretim görevlisine ders ücreti vereceksiniz, nasıl vereceksiniz; uzmana ders ücreti vereceksiniz, nasıl vereceksiniz?

Bir diğer husus da şu: Çıkacak bu kanunla, akademik bir öğretim kadrosu oluşturulmaya çalışılıyor. Çıkacak bu kanun, Türkiye açısından çok isabetli olacak bir kanun; ancak, öğretim üyeliğine yükseltilmede ana mesele olan araştırma görevlileri bu kanun tasarısında yok; yani, meslek yüksekokullarının araştırma görevlisi yok; yani, akademik çalışmanın ilk basamağına girecek, bilimsel çalışma yapacak asıl elemanlar için, ileriki günlerde akademik seviyede yetişecek öğretim elemanları için bir kadro yok. Dolayısıyla, kanun çıkarken, bu kadronun da eksik olduğunu zannediyorum ve bunun düzeltilmesi şu anda mümkün; belki, meslek yüksekokullarında bir araştırma görevlisi kadrosu oluşturmak mümkün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karakuyu, lütfen toparlar mısınız efendim.

İSMAİL KARAKUYU (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

"Diğerlerinin görevleri de, ayrı ayrı, 34 üncü maddede belirtilecek şekilde, yönergelerle düzenlenecek" denilirse, bu boşluğun da doldurulacağını zannediyorum.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakuyu.

AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya?..

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Vazgeçtik efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Efendim, madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yardımcı doçentliğe atanma

MADDE 15. - Astsubay meslek yüksek okulları komutanlıklarınca tespit edilen açık yardımcı doçentlik kadroları, isteklileri tespit etmek amacıyla her yıl ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilan edilir. Yardımcı doçentliğe yükselme ve atanma işlemleri, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa aykırı olmamak üzere, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı; sağlık astsubay meslek yüksek okulu için Genelkurmay Başkanlığı tarafından yürütülür. Yardımcı doçentliğe önermede ve atamada askerî personele öncelik verilir. Yardımcı doçentler, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından uygun görülmesi halinde, ilk üç yılı müteakip, birer yıllık sürelerle uzatılmak kaydıyla en fazla altı yıla kadar bu kadrolarda kalabilirler.

Yardımcı doçentliğe atamada aranacak şartlar aşağıda belirtilmiştir.

a) İlgili bilim dalında doktora yapmış olmak,

b) Türk Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli personel için hakkında müspet nitelik belgesi doldurulmuş olmak,

c) Merkezî sistemle yapılacak yabancı dil sınavında yüz üzerinden 60 veya daha yukarısında not almış olmak.

BAŞKAN - Sayın Bakan, sizin biraz önce bir talebiniz gelmişti; bu tankla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorsanız, öncelikle açıklamanızı yapın, ondan sonra gruplara söz vereyim.

Buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Astsubay Meslek Yüksekokulu Tasarımızla ilgili değerli görüşlerini belirten, grup adına konuşan arkadaşlarımız ve diğer kişisel olarak görüşlerini beyan eden arkadaşlarımız, gündemde olan M-60 tank modernizasyonu ile ilgili eleştirilerini ve görüşlerini ifade ettiler. Sayın Başkanımın da müsaadeleriyle özet bir açıklama yapmak istiyorum.

Bir kere, Türk savunma sanayiinin gelişmesi ve kendine yeterli ve bütün ihtiyaçlarımızın kendi imkânlarımızla karşılanması bizim hedefimizdir. Bunda NATO dönemi, Marshall yardımı ve benzeri hareketler sebebiyle zaman zaman rehavet içerisinde olduğumuz, o sebeple gerekli önemi vermediğimiz yardım ve hibeler almak suretiyle, konuyu ancak krizler döneminde hatırladığımız da bir gerçektir. Kıbrıs buhranı sebebiyle yeniden öze dönülmüş ve savunma sanayiinin ayakları üstünde durması ve geliştirilmesine önemli gayretler sarf edilmiş ve 1985 yılında Savunma Sanayii Destekleme Fonu ihdas edilmek suretiyle ve özel bir müsteşarlık yönetimiyle de gündeme getirilerek savunma sanayiinin geliştirilmesine önem verilmiştir.

Şu halde, gündemimizde olan tank modernizasyonu konusunda ülkemizin kazandığı kabiliyetler ve imkânlar dikkate alındığında, yapılabilecek tank modernizasyonları ülkemizde yapılmaktadır. En son üç ay kadar evvel bitirdiğimiz ve sözleşmesini yapmış olduğumuz Leopard tankları daha genç yaşta olanlardır ve bunlar, daha çok, atış tertibatı ve elektronik harplerle ilgili donatımdır ve ASELSAN'a verilmiştir, Makine Kimya ile müştereken yapılacaktır ve 170 adettir. Bu M-60 tanklarından, yine, bahse konu 170 adedi ise, 33 yaş ve daha yaşlı olan nesil tanklardır. Modernize edilmek suretiyle ömürlerini sürdürmeleri, modern tanklar haline getirme projesi, 170 adet tankın modernize edilmesine bağlıdır; ancak, Türkiye'de, maalesef, o teknoloji, M-60 tanklarının tamamını modernize etmeye yeterli olmadığı için, hazırlanan projeler incelenmek suretiyle, kendi tankını modernize etmiş ve bunu silahlı kuvvetlerinde kullanan tek ülke İsrail olduğu için bu tercih yapılmıştır. Başka ülkelerin bir ikisinin de ihraç lisansı ve Türkiye'nin belli bölgelerinde kullanılmama gibi kısıtlayıcı kararları da dikkate alınmış, başka, değişik firmaların "biz de yaparız" şeklindeki teklifleri de, yine, Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri uzmanlarınca incelenmiş ve bu incelemeler sonucunda, bu firmanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin stratejik, taktik, teknik ve bundan sonrası lojistik beraberliği için şart olan teknolojiyi bize kazandıracağı esası üzerine bu sözleşme imzalanmıştır.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Zamansız, zamansız!..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Buradan şunu ifade etmek istiyorum. Bu 170 adet tank, aslında, 962 tanktır; 792 tank daha, modernize edilecektir. 169 tank, Kayseri Ana tamir Fabrikamızda, kazanılacak teknolojilerle beraber modernize edilecektir. Bir tanesi prototip olarak müşterek yapıldıktan sonra Kayseri'dekiler yapılacaktır. İşte, bu anlaşmayla, sonuca varıldığında, Türkiye, kendi tankını kendisi yapacak konuma gelecektir. Buna da, bizim zamanımızda ve sizlerin de görev yaptığı dönemde girişmiş olmak gibi bir özelliği de ifade etmek istiyorum. 792 tankı da, biz, kazandığımız teknolojiyle yapacağız.

Diğer, değerli arkadaşlarımızın bu konudaki hassasiyetlerini biliyoruz. Bize ulaşmış ve ulaşacak olan sorularını, meraklarını ve bilgi edinmek istedikleri her hususu da açıklayacağımızı beyan ediyoruz.

Bilmiyorum, eksik bıraktığım bir husus var mı; şu var: Bazı arkadaşlar ve birkısım basın, ihaleden bahsetmektedir. Bu, nevi şahsına münhasır bir düzenlemedir. "Tedarik hizmetleri ve tedarik alımı" ifadesiyle, Savunma Sanayii Müsteşarlığına, bunun kurulmasını zaten gerektiren gerekçeler sebebiyle görev verilmiştir.

Savunma Sanayii İcra Komitesi, o sebeple, en üst kademede tesis edilmiştir, kurumsallaştırılmıştır. Sayın Başbakan, Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığından oluşan bir kurul, en yetkili organdır. Bu kurulun karar vermesine yetecek altyapı hizmetlerini, çalışmalarını, araştırmalarını yapacak olan da, teknik, idarî, lojistik, malî yönüyle Savunma Sanayii Müsteşarlığı elemanları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının nasıl ve ne ölçüde karşılanacağına dair teklifleri de Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlarıyla hazırlayarak getirmektedir. Bu safhalardan geçtikten sonra gelmiştir.

Zamanlama konusundaki eleştirileri anlıyorum; ama, Türkiye gibi bölgesinde güçlü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılık unsuru olduğu bir devletin Ortadoğu'da 50-60 yıldır devam eden, özellikle, Filistin'deki kardeşlerimiz ile İsrail arasındaki çatışmaların geçmişini düşündüğümüzde, azalan-yükselen yoğunluktaki bir dönemi de dikkate aldığımızda, bunun, bu zaman imzalanmış olması, eleştirileri belki haklı kılabilir; ama, barışın orada ne kadar zaman sonra tesis edileceği sorusuna ikna edici bir cevap verilebilecek midir? Bir ay daha bekleseydik, üç ay daha olsaydı... Acaba bu anlaşma, bu sözleşme imzalandığı için mi, orada yaşanmasını tasvip etmediğimiz bugünkü olaylar olmaktadır?! Bir ay sonra oraya barış gelecek midir...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Caydırıcı olabilirdi Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - ...gibi sorular da gündeme gelebilir; ama, ben, duygusal olunmaması gerektiğini...

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Milletin hassasiyetini dikkate almak lazım Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - O zaman, bunun yüz sene evvelindeki duygusallıkları da gündeme getirmemizin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Sanıyorum, yapılan işler, özetle budur.

Esas olan -tekrarlıyorum- eksiğimiz olan teknolojinin kazanılacak olmasıdır. Ondan sonra, yine, bahsettiğim sayıdaki tankların modernizasyonu tarafımızdan yapılacak ve Türkiye, tank konusunda kendi tankını kendisi yapan ülke konumuna gelecektir. Eksikliğimiz, biz veya bizden evvel bunu tamamlayamamış olmamızdır diye sunuyorum.

Sayın Başkana ve siz değerli arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Bu ihale askıya alınmalıdır!

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Alkışlanacak bir şey yok!

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Bakanın beyanlarının tamamına katılmıyoruz...

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Burada alkışlanacak bir şey yoktur! Bu bakımdan, ihale askıya alınmalıdır; arkadaşlarımızı... (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Rica ediyorum arkadaşlar... Şimdi, bakın... Rica ediyorum... (SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...(SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika...Bağırmayın... Bir dakika...

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Bunda alkışlanacak bir şey yoktur! Verilen paralar Filistin'deki insanlara...(Gürültüler) Yanlış yapıyorsunuz!

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - 200 tane çocuk öldürdüler. Ayıp!

BAŞKAN - Sayın Ergezen...

Arkadaşlar...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşma hakkınız var. 15 inci madde üzerinde konuşurken bunu dile getirebilirsiniz.

Buyurun, grubunuz adına siz konuşun.

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzde bir tasarı var. Ben, müşahede ediyorum, birlikte görüyoruz ki, bu tasarının bir an önce yasalaşması, Genel Kuruldan geçmesi arzu ediliyor. Herkesin çabası da bu istikamettedir. Yoksa, böyle müşterek bir niyet oluşmasaydı, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, İçtüzüğün birtakım hükümleri de kullanılmak suretiyle, bu 36 maddelik düzenleme herhalde birkaç gün sürüncemede kalır idi. Böyle bir niyetimiz yok.

Sayın Bakana sual tevcih edilmiş olabilir. Sualin tevcih yeri bellidir.

Sayın Bakan, lütfeder dinlerseniz... Biz, sizi, hem grupta dinledik hem burada dinledik.

Sualin yeri belliydi; tümünün konuşulmasından sonraydı ve Sayın Bakanın o sualleri cevaplama yeri de belliydi, o da suallerin hemen sorulmasından sonraydı. Sayın Bakan cevap verdiler; verirler, yazılı verirler, tamamen kendi takdirlerine mevdu bir husustur; ama, şimdi, beni bağışlayınız, Sayın Bakan da beni bağışlasın, bu, dam başında saksağan vur beline kazmayı... Yani, durup dururken, hiçbir ilgisi, alakası olmadığı yerde, 12 nci madde konuşulurken, M-60 tanklarının modernizasyonunun gerekçelerinin burada uzun uzun anlatılmasını anlamış değilim. Bütün Genel Kurul...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Uzunkaya sordu.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, ona cevap vermeye mecbur değil ki. (MHP sıralarından gürültüler)

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Olur mu?..

BAŞKAN -Sayın Köse, lütfen, rica ediyorum efendim!..

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Lütfen, bırakınız; İçtüzüğün hangi imkânları verdiğini biliyorum. (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın Bakan, mesele konuşulur, kalkar söz alır konuşur; ama, böyle bir tartışma açarsanız, ters düşünen, farklı düşünen insanlara da bu imkânı vermeniz lazım.

ALİ GEBEŞ (Konya) - Hile yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada Genel Kurul sessiz ve sakin dinledi; dinleyince, şimdi bizi izleyenler zannediyorlar ki, herhalde Sayın Bakan o kadar isabetli şeyler söylediler ki kimseden itiraz gelmedi diyecekler. Bu olacak iş değildir.

Ben şimdi merak ediyorum ve Sayın Bakana, cevap veriyorsa, bu kadar arzuluysa suallere cevap vermeye, şimdi sualime cevap versin lütfen.Hangi İsrail yurttaşı, eğitim düzeyi, zeka seviyesi ne olursa olsun, benim yurttaşımdan daha zeki, daha becerikli, daha başarılıdır? Bunu söyleyin. Biz niye senelerdir bunu yapamıyoruz? Bir tank modernizasyonu, bir tank projesi vardı yıllardır; ne oldu bunlar? Siz bunları söyleyin.

Sayın Bakan, biz burada bu kanunun çıkmasını arzu ediyoruz. Lütfen, bu kanunun çıkmasını önleme ve engelleme tahrikinde bulunmayın.

Saygı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hatiboğlu.

Efendim, tabiî, Sayın Bakan, bazı arkadaşlarımız "tanklar, işte, şöyle yaptınız, İsrail'le yaptığınız anlaşmayı yapınca" deyince "cevap vereyim" dedi. Biliyorsunuz, hükümetin ve komisyonun da her an öncelikle söz isteme hakkı var.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - İsrail'le askerî anlaşma...

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum...

Bir dakika efendim, susun.

Ben de Sayın Bakana söz verdim; ama, Sayın Bakan da... Yani öteki arkadaşlar bu konuyu dile getirdiği için -hükümetin hassas olduğu bir konu, kamuoyunun hassas olduğu bir konu- ben de burada açıklamasında bir zarar görmedim; ama, tabiî, ille açıklar açıklamaz da, beni ilgilendiren bir konu değil...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Oyla, oyla... Bitir şunu...

BAŞKAN - Hayır, madde üzerinde...

Efendim, bir dakika... Yani, söz isteyen arkadaşımız...

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Karakuyu; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA İSMAİL KARAKUYU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yine, 15 inci madde üzerinde, önemli gördüğümüz bir hususu belirtmek için söz almış bulunuyorum.

Şimdi, 15 inci maddemiz yardımcı doçentliğe atanma. Yardımcı doçentlik, öğretim üyeliğinin ilk basamağı. Dolayısıyla, yardımcı doçentliğe atamada, atama şeklini belirtiyor 15 inci maddemiz. Burada, üç paragraf halinde atanmanın şekilleri belirtilmiş.

Şimdi, yardımcı doçentliğe atanmak için, yardımcı doçent adaylarının, öncelikle doktoralarını yapma zorunluluğu var. Doktorasını yapmış bir öğretim elemanının yardımcı doçentliğe başvurusu için birinci şart tespit ediliyor; birinci şart olarak doktorasını yapmış olmak; ikinci şart olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri kadrosunda bulunanlar için, nitelikli belge doldurulmuş olmak; üçüncü şarta geldiğimiz zaman da, merkezî sistemle yapılacak yabancı dil sınavında 100 üzerinden 60 veya daha yukarı not almış olmak.

Şimdi, Sayın Bakanım, yardımcı doçentlik, öğretim üyeliğinin ilk basamağı. Şu anda yapılan da şu: Yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlüğe hazırlanırken, onlara ders verme niteliğini kazandırabilecek nitelikteki bir unvan. Dolayısıyla, bu atamaların, bilimsel kurul raporları, artı, meslek yüksekokulu bünyesinde veya akademi bünyesinde oluşturulacak yabancı dil sınavıyla yapılmasının daha uygun olacağı kanaatimiz vardır; çünkü, diğer türlü, merkezî sistemle yapılacak yabancı dil sınavını kazanan -ki, bu, doçentlik yabancı dil sınavı zannederim, konulan- bir kişi, doçentliğe adım atmış olur ve yardımcı doçentlik kadroları boş kalacaktır. Bundan dolayı önerim şudur: Bilim kurulu raporlarıyla birlikte, doçentliğe atanmada -16 ncı maddede- belirtilen, ilgili bölüm başkanı, okul içinden veya okul dışından ana bilim dalından ve yan daldan oluşan, üç profesörden oluşan bir kadroyla, bir kurulla yardımcı doçentliğin atanmasının daha uygun olacağı ve işleyişin daha sağlıklı olacağı düşüncesine sahibiz. Bu noktada, böyle bir düzeltme yapılırsa işleyiş daha rahat olur, öğretim üyelerini istihzar etmek daha kolay olur, doktorasını yapmış bir kişiden yararlanmak daha kolay olur. Diğeri ise; yardımcı doçentlik kadro olarak aradan kaldırılır, direkt olarak doçentliğe atanır. Bu da büyük bir boşluk yaratır düşüncesini besliyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakuyu.

Madde üzerinde müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Doçentliğe atanma

MADDE 16. - Doçentliğe atanmak için; 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunundaki doçentliğe yükseltilme şartlarını yerine getirmek ve Türk Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli personel için hakkında müspet nitelik belgesi doldurulmuş olmak gereklidir.

Astsubay meslek yüksek okulları komutanlıklarınca tespit edilen açık doçentlik kadroları, isteklileri tespit etmek amacıyla her yıl; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilân edilir. Anılan komutanlıklarca adaylığı uygun görülen istekliler, astsubay meslek yüksek okulu komutanlığına bildirilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı başkanlığında, ilgili bölüm başkanı ile okul içinden veya dışından ilgili ana bilim veya yan bilim dalından üç profesörden oluşan bir kurul teşkil edilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı, bu kuruldan adayların her biri hakkında yazılı mütalâa ister ve kendi görüşünü de belirterek atanmanın sağlanması için ilgili kuvvet komutanlıklarına, Jandarma Genel Komutanlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına; sağlık astsubay meslek yüksek okulu için Genelkurmay Başkanlığına öneride bulunur. Genelkurmay Başkanlığı tarafından da atanması uygun bulunanların atanmaları, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır. Doçentlik kadrosuna önermede ve atamada askerî personele öncelik verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

VEYSEL CANDAN ( Konya) - Sayın Başkan, söz istiyorum...

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Candan; buyurun.

SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 841 sayılı astsubay yüksekokullarıyla ilgili, yani, madde üzerinde değil de, bu maddeye ek olarak biraz önce konuşulan, Sayın Bakanın açıklamalarıyla ilgili kamuoyunun yanlış bilgilenmemesi için bazı bilgilerin aktarılması gerekir.

Evvela, 54 üncü hükümet döneminde, başbakanın başkanlığında, ar-ge çalışmalarında kullanılmak ve  sıfır kilometre tank yapılmak üzere 400 000 000 dolar bir para ayrılmıştır; hükümetten ayrıldıktan sonra bu iş rafa kaldırılmıştır. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle, birtakım aciliyet gerekçe gösterilerek İsrail firmasıyla bir anlaşmadan "ihale" değil, bir pazarlıktan bahsediliyor.

Yaptığımız tüm araştırmalarda, basında çıkan bilgilerde, bakanlığa sorduğumuz sorularda bugüne kadar cevap verilemedi; biz, milletvekili olarak bu konuyla ilgili evvela bilgilenmek istiyoruz; yani, burada, İsrail'le yapılan sözleşme metnini istiyoruz. Doğrusu, bu metindeki maddelerin ulusal çıkarlarımızla bağdaşıp bağdaşmadığına bakmak istiyoruz; çünkü, müzakereler sırasında gelinen nokta itibariyle ciddî sorular var. Mesela, bunlardan bir tanesi, fiyatların fevkalade yüksek olduğu... Daha önce İsrail basınında çıkan yazılarda bu işin kendilerine verileceği yazılı ve proje aşamasında, anlaşma aşamasında, proje daire başkanının görevden alındığı, yerine gelen, imza atması gereken görevlinin de metnin içeriği boş olduğu için imza atmadığı noktasında ciddî sorular var.

Şu anda, bu istifalardan sonra, bu fiyat iddialarından sonra kamuoyu, özellikle milletvekilleri olarak bizler, bu anlaşmanın detayı hakkında bilgi edinmek istiyoruz. Sayın Bakana ilettiğimiz zaman işte "işin teknolojik yönü var" deniliyor. Hatırlarsanız, burada, daha önce, Rusya ile yapılan anlaşmalar, doğalgaz anlaşmaları için de aynı şey söylendi o zaman. Milletin vekilinden gizlenen hangi ticarî anlaşmanın doğru olacağını merak ediyoruz doğrusu.

Kaldı ki, Kıbrıs Harekâtında, ABD, bize, ekonomik ambargo uygulamıştı; Meclis Genel Kurulunda uzun süre onay alınmasına rağmen, bedelini ödediğimiz firkateynleri bize vermemişti.

Yine, Almanların "PKK'yla mücadelede kullanılıyor" gerekçesiyle, tank malzemeleri de, bedelini ödediğimiz halde bize verilmemişti.

Şimdi, Ortadoğu'da bir işgal hareketi var, bir soykırım hareketi var ve her gün binlerce insan katlediliyor, Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen... Birleşmiş Milletlerin, bugüne kadar, Ortadoğu'yla ilgili İsrail aleyhine aldığı 250 civarında kararın hiçbirinde yaptırım gücü olmadığını görüyoruz; eğer, bu, Avrupa Birliği de, Birleşmiş Milletler gibi olacaksa...

Dolayısıyla, Sayın Bakanın buradaki açıklamalarının, ben, hem yetersiz hem de siyaseten doğru olmadığı kanaatindeyim. Mutlaka, bu anlaşmanın askıya alınması gerekir. Kaldı ki, bölgedeki gelişmelerin ve bizim oraya ödeyeceğimiz paraların nereye gideceği belli. Anlaşmanın geldiği nokta, bize ulaşan bilgiler doğrultusunda, hemen imza aşamasında. Yani, İsrail firması, teminat mektubu getirecek ve buna karşı da biz, hemen avans ödeyeceğiz. Yani, savaş halinde olan bir ülkeye 1 milyar dolarlık iş vereceksiniz ve beş yılda yapılacak işin bedelinin de, avans olarak bir miktarını hemen ödeyeceksiniz... Biraz önce ifade edildi, acaba, bizim mühendislerimiz, bizim teknik adamlarımız, bizim uzmanlarımız ne yapacaklar?

Kaldı ki, acaba, buraya monte edilecek o bilgisayar teknik donanıma, İsrail'e ne kadar güvenilebilir olduğunu da ayrıca tartışmak gerekir. Hatırlanacağı üzere, dört yıl önce, İsrail yetkililerinin, Ankara'yı bile vurabilecekleri yolunda açıklamalarını biliyoruz. O açıdan -ihale demiyorum- bu pazarlığın mutlaka durdurulması, ülke menfaatlerı açısından, geleceğimiz açısından çok önemlidir diyor; bir kere daha, burada, hükümetin dikkatini çekmeyi bir görev bildiğimizi ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Candan.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Profesörlüğe yükselme ve atanma

MADDE 17. - Profesörlüğe yükselebilmek için; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunundaki profesörlüğe yükseltilme şartlarını yerine getirmek ve Türk Silâhlı Kuvvetleri kadrolarında görevli personel için hakkında müspet nitelik belgesi doldurulmuş olmak gereklidir.

Astsubay meslek yüksek okulları komutanlıklarınca tespit edilen açık profesörlük kadroları, isteklileri tespit etmek amacıyla her yıl; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilân edilir. Anılan komutanlıklarca adaylığı uygun görülen istekliler, astsubay meslek yüksek okulu komutanlığına bildirilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı ile beş profesörden oluşan bir kurul teşkil edilir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanı, oy hakkı bulunmaksızın bu kurula başkanlık eder. Profesörlerden üçü, üniversitelerden; ikisi ise, Türk Silâhlı Kuvvetleri bünyesindeki yükseköğretim kurumlarından ilgili komutanlıklarca seçilir. Üniversitelerden seçilen profesörlerden birinin profesör kadrosunun açık olduğu bölümden, diğerinin o bölümün dışından, üçüncüsünün ise ilgili bilim dalından olması şartı aranır.

Bu kurulun değerlendirme neticesi, ilgili Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından görüşü alınmak üzere, Yüksek Öğretim Kuruluna gönderilir. Atama; Yüksek Öğretim Kurulunun olumlu görüş bildirdiği ve Genelkurmay Başkanlığının da uygun bulduğu adaylar arasından, ilgili kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır. Profesörlük kadrosuna önermede ve atamada askerî personele öncelik verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

Emeklilik yaş haddi

MADDE 18. - Asker öğretim üyelerinin emeklilik yaş haddi, 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinde belirtilen rütbelerin yaş haddidir. Sivil öğretim üyelerinin yaş haddi, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 30 uncu maddesinde belirtilen yaş haddidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

Öğretim elemanlarının astsubay meslek yüksek okulu dışına atanmaları ve görevlendirilmeleri

MADDE 19. - Astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim elemanları, görev ve unvanlarına bakılmaksızın, disiplin, kıdem, kadro, kadrosuzluk veya diğer askerî ihtiyaçlar nedeniyle; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca astsubay meslek yüksek okulu komutanının teklifi üzerine veya doğrudan, astsubay meslek yüksek okulları dışındaki kıt'a, karargâh ve kurumlara atanabilirler.

Astsubay meslek yüksek okulu dışına atanan asker öğretim üyeleri için, bu Kanunun emeklilik yaş haddi ile ilgili hükümleri uygulanmaz.

Astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim elemanları; idarece uygun görülen hallerde, olağanüstü hâl, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca özlük hakları saklı kalmak kaydıyla astsubay meslek yüksek okulları dışında da görevlendirilebilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

Öğretim görevlileri

MADDE 20. - Astsubay meslek yüksek okullarında bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim, öğretim ve uygulamaları için kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleriyle tanınmış asker veya sivil kişiler görevlendirilebilirler. Asker öğretim görevlileri tayinle veya geçici görevle, sivil öğretim görevlileri ise atanacakları ilgili bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak, astsubay meslek yüksek okulu komutanının önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının izni ile boş öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya sözleşmeli olarak çalıştırılabilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Zeki Çelik konuşacaklar.

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Çelik; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle getirilen, sivil akademisyenlere de yer verilmesi takdire şayandır; ancak, burada, üzerinde durulması gereken konu, yeterli sayıda ve yeterli ölçülere uyan bir seçim yapılmalıdır. Aksi halde, tamamen, tayine ve tensibe dayalı bir seçim ve atamalar olumlu sonuçlar vermeyecektir. Bu sebepten, teknolojiye ağırlık vererek, gerekli hizmetleri bilen insanların kullanımına vermek için, bu okulları aracı yaparak, teknik bilgi ve donanımla, mutlaka önünü açmamız gerekiyor. Bu, sağlık personeli için böyledir, mühendisler ve mimarlar için böyledir, elektrik ve elektronikçiler için de böyledir, tank ve topçular için de böyledir.

Lise ve dengi okullardan itibaren askerlik mesleğini seçmiş olan, assubay okullarında -subay yetiştirilmek üzere- belirli bir oranla başarılı olanlar subay olabilme imkânına kavuşturulmalıdır.

Ayrıca, assubay okulu öğrencilerinin eğitim seviyesi yükseltilirken, assubayların içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek istiyorum:

1- Subay ve assubaylara sicil affı getirilmesi,

2-           Silahlı Kuvvetler tazminatının Emekli Sandığı kesintisine tabi tutulması,

3-             Aynı kademedeki subay ve assubaylar arasında çok büyük maaş uçurumu vardır, bunların düzeltilmesi.

4-        Çalışma şartları gözönüne alınarak, emeklilik yaş haddinin eski düzeye getirilmesi, yıpranma paylarının eski hale dönüştürülmesi.

5- Albay ve yarbaylara verilen temsil tazminatının aynı hizmet yılındaki assubaylara da verilmesi ve emeklilere de yansıtılması.

6-    Üniversite bitiren assubaylara derece ve kademeden başka bir şey verilmemektedir. Oysa, sivil memurlara çok ayrıcalıklı bir işlem yapılmaktadır.

7-         Lojman dağıtımındaki adaletsizliğin de ortadan kaldırılması gerekmektedir.

8-         Assubaylıktan subaylığa geçişin sicille değil de, eğitim, tahsil ve bilgiye dayalı olması gerekir; çünkü, sicil, her ne kadar sağlam bir temele dayansa da, ikili ilişkiler neticesinde sübjektif unsurlar taşıdığı bilinen bir gerçektir.

9-              Sivil sektördeki tüm sağlık tesisleri ve hastanelerde nöbet tutan tüm personel, nöbet parası ve döner sermayeden pay almaktadır. Bu  tür bir hakkın assubaylara da verilmesi.

10-     Assubay okulları iki yıllık yüksekokul seviyesine çıkarılmıştır. Zamanı gelince, bunlara, subaylarda olduğu gibi, otomatik olarak 1 inci derece verilecek midir ve geriye yansıtılacak mıdır? Bunun da sağlanmasında yarar görüyoruz.

11-        Emekli albaylar makam ve kadrosuzluk tazminatı almaktadır. Aynı hakkın, emekli assubaylara da verilmesi ya da böyle bir eşitsizliğin ortadan kaldırılması.

Tüm bu sorunların sona ermesi için getirilen düzenlemelerin, bize has ve belirli niyetlerle değil de, mutlaka, çağdaş ülkelerde olduğu gibi düzenlemelerin yapılmasıyla assubaylar ile subaylar arasındaki uçurumun gerek eğitim gerekse statü olarak ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

Okutmanlar

MADDE 21.- Askerî okutmanlar tayinle veya geçici görevle, sivil okutmanlar ise süreli veya sürekli olarak atanacakları ilgili bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak astsubay meslek yüksek okulu komutanının önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının onayı ile atanırlar. Süreli olarak atanan sivil okutmanların atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların aynı yöntemle yeniden atanmaları mümkündür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Öğretim yardımcıları

MADDE 22.- Astsubay meslek yüksek okullarının, uzman, çevirici, eğitim ve öğretim plânlamacısı olarak ihtiyaç duyacağı öğretim yardımcılarından asker olanlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin atanmaya ilişkin esas ve usullerine uygun olarak atanırlar. Sivil olanlar ise, çalışacakları bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak astsubay meslek yüksek okulu komutanının önerisi üzerine; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının onayı ile en çok üç yıl süre ile atanırlar. Atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunlar, aynı usulle yeniden atanabilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Öğretim elemanı yetiştirme

MADDE 23.- Astsubay meslek yüksek okullarının ihtiyacı olan öğretim elemanları; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının uzman personel temin ve yetiştirme planları esaslarına göre yurt içinde ve yurt dışında yetiştirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

 BEŞİNCİ BÖLÜM

Çalışma ve Denetim

Çalışma esasları

MADDE 24.- Astsubay meslek yüksek okullarındaki öğretim elemanlarının haftalık ve günlük çalışma şekli ve süresi konusunda; 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümleri uygulanır.

Öğretim üyelerinin haftalık ders yükü, en az on saattir. Öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama, yönettikleri seminer çalışmalarının, ne ölçüde ders yükünden sayılacağı, yönetmelikte gösterilir. Astsubay meslek yüksek okullarında kadrolu öğretim görevlileri ile okutmanlar için haftalık ders yükü, on iki saatten az olamaz. Bölüm başkanları için haftalık ders yükü, öğretim üyeleri ders yükünün yarısı kadardır. Öğretim başkanı ile astsubay meslek yüksek okulundaki öğretim elemanı kadrosu dışındaki görevlerde çalışanlardan ders yükü verilenler için, haftalık ders yükü zorunluluğu aranmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Kamu kuruluşlarında görevlendirme

MADDE 25. - İlgili kurumların isteği, astsubay meslek yüksek okulu komutanlığının olumlu görüşü üzerine ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının izni ve Genelkurmay Başkanlığının onayı ile ihtiyaç duyulan konularda, öğretim elemanları, diğer yüksek öğretim kurumlarıyla kamu kurum ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu konuda 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 124 üncü maddesi hükümleri saklıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Yurt içinde ve yurt dışında görevlendirme

MADDE 26. - Öğretim elemanlarının yolluklu veya yolluk almaksızın yurt içinde kongre, konferans, seminer ve benzeri bilimsel toplantılar ile bilim ve meslekleriyle ilgili diğer toplantılara katılmaları, araştırma ve inceleme görevleri yapmaları, astsubay meslek yüksek okulu komutanının teklifine ve ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamın onayına tabidir. Sağlık astsubay meslek yüksek okulu için onay makamı, Genelkurmay İkinci Başkanı veya yetki vereceği makamdır.

Yurt dışında yapılacak benzer çalışmalara katılma ve görevlendirme ile ilgili onay yetkisi, Genelkurmay Başkanlığına aittir.

Yurt içi ve yurt dışında görevlendirilecek öğretim üyelerine verilecek yolluklar, yol masrafları ve gündelikler genel hükümler çerçevesinde ödenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Kurumlararası yardımlaşma

MADDE 27. - Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yüksek öğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları, talep halinde; bağlı olduğu yüksek öğretim kurumu komutanlığının olumlu görüşü ve Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamların onayı ile Türk Silahlı Kuvvetlerine ait diğer yüksek öğretim kurumlarında görevlendirilebilirler.

Astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim elemanları, talep halinde; astsubay meslek yüksek okulu komutanlığının olumlu görüşü ve ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamların onayı ile diğer astsubay meslek yüksek okullarında, harp okullarında veya yüksek öğretim kurumlarında ek ders vermek üzere görevlendirilebilirler.

Astsubay meslek yüksek okulları; ihtiyacı olan öğretim elemanlarını ilgili yüksek öğretim kurumlarından, bir kurumda çalışmayanları ise kendileri ile koordine ederek talep edebilir. Yüksek öğretim kurumları dışındaki kurum ve kuruluşlardan yapılacak ilâve öğretim elemanı talepleri; ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamlar kanalı ile yapılır.

Astsubay meslek yüksek okullarında ek dersle görevlendirilecek öğretim elemanlarının sözleşmeleri; ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya yetki verecekleri makamlar tarafından onaylanır. Sağlık astsubay meslek yüksek okulu için onay makamı, Genelkurmay İkinci Başkanı veya yetki vereceği makamdır.

Astsubay meslek yüksek okulu ile diğer yüksek öğretim kurumları arasında karşılıklı olarak ek ders vermekle görevlendirilen öğretim elemanlarına, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine göre ek ödeme yapılır. Yüksek öğretim kurumları dışından ek ders vermek üzere temin edilecek öğretim elemanlarına yapılacak ek ders ücreti ödemesi için ders yükü zorunluluğu aranmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

Denetim

MADDE 28.- Astsubay meslek yüksek okullarının eğitim, öğretim, idarî ve diğer faaliyetlerinin denetimi; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır.

Astsubay meslek yüksek okullarının öğretim faaliyetlerinin bilimsel yönden denetlenmesi; yönetmelikte gösterilecek esaslara göre, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından oluşturulacak bilimsel denetleme kurulu tarafından yapılır.

Sağlık astsubay meslek yüksek okulunun bilimsel yönden denetlenmesi; doğrudan Gülhane Askerî Tıp Akademisi Komutanlığı tarafından 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanunu esaslarına göre yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Eğitim, Öğretim ve Öğrenciler

Kaynak ve giriş şartları

MADDE 29. - Astsubay meslek yüksek okullarının öğrenci kaynakları; astsubay hazırlama okulları mezunları ile astsubay meslek yüksek okullarının bağlı olduğu kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından onaylanan sivil lise ve dengi okul mezunlarıdır.

Yabancı ülke öğrencilerinin astsubay meslek yüksek okullarına kabul edilmeleri, yapılacak anlaşmalar veya bakanlar kurulu kararına göre yürütülür.

Astsubay meslek yüksek okullarına giriş koşulları, yabancı ülke öğrencilerinin seçimiyle ilgili esaslar ve kayıt kabul şartları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 841 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Astsubay meslek yüksekokullarının öğrenci kaynakları, astsubay hazırlama okulları mezunları ile sivil lise ve dengi okul mezunlarıdır."

 

Mehmet Ali Şahin

Nevzat Yalçıntaş

Avni Doğan

 

İstanbul

İstanbul

Kahramanmaraş

 

İsmail Alptekin

Mehmet Özyol

Mehmet Elkatmış

 

Bolu

Adıyaman

Nevşehir

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI OKTAY VURAL (İzmir) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şahin.

Süreniz 5 dakika.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 29 uncu maddenin birinci fıkrasıyla ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım.

Hatırlayacaksınız, tasarının maddelerine geçilmeden önce, Sayın Bakanıma, bu 29 uncu maddenin birinci fıkrasıyla ilgili bir soru tevcih etmiştim. 29 uncu maddenin birinci fıkrasında, assubay meslek yüksekokullarının öğrenci kaynaklarından bahsediliyor; bu okullara, assubay hazırlama okulu mezunlarının, ayrıca, kuvvet komutanlıklarının belirleyeceği ve Genelkurmay Başkanlığının onaylayacağı sivil lise ve dengi okul mezunlarının alınacağı ifade ediliyor.

Hiç şüphesiz ki, assubay hazırlama okulu mezunlarının bu yüksekokullara alınması gayet tabiîdir; ancak, lise ve dengi okul mezunlarından alınacak öğrencilerle ilgili bir muğlaklık söz konusudur; hangi okullardan alınacaktır?.. Sayın Bakanımız biraz önce ifade ettiler ki, işte, teknik eğitim yapan okullar bu konuda tercih edilecektir.

Şimdi, biraz önce de okumuştum; Anayasamızın 10 uncu maddesi, kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemiştir. Diyelim ki, bu yasa bu şekilde yürürlüğe girdi; (A) okulundan öğrenciler alındı, (B) okulundaki öğrenci de buraya gitmek istiyordu; bu öğrenci "ben de oraya gitmek istiyordum, niye beni almadınız, benim okulumu niye cezalandırıyorsunuz" diye yargıya gitse ne olacak?! Sayın Bakanın vermiş olduğu cevap beni tatmin etmediği için böyle bir değişiklik önergesi verme ihtiyacını hissettim; çünkü, şu raporun genel gerekçeyle ilgili birinci sayfasında şöyle bir cümle var: "Astsubay hazırlama okullarında lise düzeyinde öğrenim verilmektedir." Şimdi, siz, assubay hazırlama okullarında lise düzeyinde öğrenim veriyorsanız, normal liselerden de öğrenci almanızda hiçbir sakınca olmaması lazım.

O bakımdan, şu veya bu nedenle Anayasa Mahkemesinin önüne gelebilir bu yasa. Kanun önünde eşitlik ilkesi dikkate alınarak iptal edilebilir. Biz, yasama organıyız. Hiç şüphesiz ki, bu tasarının yasalaşmasını istiyoruz. İşte, iktidar-muhalefet, elbirliği halinde, 36 maddelik bir yasa tasarısını hep birlikte görüşüyoruz, çıkaralım diye gayret ediyoruz; ama, hiç şüphesiz ki, Anayasaya uygun olarak çıkarmak da bizim görevimizdir. Efendim, bu arkadaşınız, Anayasa Komisyonunda uzun yıllar görev yapmış bir arkadaşınız. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda, uyum komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınızım. O bakımdan, çıkarılan kanunların Anayasaya uygun olması noktasındaki titizliğimi lütfen anlayışla karşılayın.

O bakımdan, vermiş olduğumuz bu önerge, yasayı Anayasaya aykırı duruma düşmekten de kurtaracak ve gerekçesi ile madde arasındaki çelişkiyi de ortadan kaldıracaktır. O bakımdan, ben, muhterem heyetinizin bu değişiklik önergemize destek vererek bu yasanın Anayasaya uygun daha mükemmel şekilde çıkması istikametinde oy kullanacağınıza inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim

MADDE 30. - Astsubay meslek yüksek okullarındaki eğitim ve öğretim, parasız yatılı olarak yapılır. Öğrencilerin yönetmelikte tespit edilecek ihtiyaçları, devlet tarafından  karşılanır. Astsubay meslek yüksek okullarındaki yüksek öğretim, bu Kanunda belirlenen amaç ve ana ilkelere göre aşağıdaki şekilde düzenlenir.

a) Astsubay meslek yüksek okullarında eğitim ve öğretim süresi iki yıldır. Astsubay meslek yüksek okulu öğrencileri eğitim ve öğrenimi, sağlık nedenleri hariç olmak üzere üç yılda, sağlık nedenleri de dahil olmak üzere azamî dört yılda tamamlamak zorundadırlar. Astsubay meslek yüksek okullarında öğrenciler askerî eğitim, beden eğitimi gibi tatbikî dersler dahil bütün derslere devam etmek zorundadır.

b) Savaş ve olağanüstü hallerde Genelkurmay Başkanlığı tarafından eğitim ve öğretime ara verilebilir veya eğitim ve öğretimin süresi kısaltılabilir. Eksik öğretim görenlere daha sonra uygulanacak eğitimin ilke ve esasları Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlenir.

c) Astsubay meslek yüksek okullarından mezun olanlar, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre muvazzaf astsubay çavuş olarak nasbedilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Disiplin ve okuldan çıkarılma

MADDE 31.- Astsubay meslek yüksek okullarına alınan her öğrenciye bir disiplin notu verilir. Disiplin notundan hangi cezalar için ne kadar not düşüleceği yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirtilir.

Astsubay meslek yüksek okullarında öğrenim gören öğrenciler aşağıdaki hâllerde okuldan çıkarılırlar.

a) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak yönetmelik gereğince verilen disiplin notunu kaybedenler,

b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde öğrencilik niteliğini kaybettiklerine dair yüksek disiplin kurulunca hakkında karar verilenler,

c) Bu Kanunun 30'uncu maddesinde belirtilen süreler içerisinde eğitim ve öğrenimlerini tamamlayamayanlar,

d) Mahkeme kararı ile öğrencilik hukukunu kaybedenler,

e) Sağlık kurullarınca verilecek raporlara dayalı olarak, sağlık yetenekleri bakımından astsubay meslek yüksek okulu öğrenimine devam imkânı kalmayanlar,

f) Giriş koşullarını taşımadıkları öğrenim sırasında anlaşılanlar veya öğrenim süresi içinde bu niteliklerini kaybedenler.

Sağlık durumu nedeniyle okuldan çıkarılanlar hariç olmak üzere diğer nedenlerle okuldan çıkarılanlara, kendileri için devlet tarafından yapılan masraflar faizleri ile birlikte ödetilir.

Bu öğrencilerin kimlikleri, bütün askerî yüksek öğretim kurumlarına, emniyet makamlarına ve ilgili askerlik şubelerine alınan çıkarma kararı ile birlikte bildirilir.

Astsubay meslek yüksek okullarında okuyan öğrencilerden, bu maddede belirtilen nedenlerle okuldan çıkarılanlar ile 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 115'inci maddesi gereğince kendi isteğiyle okuldan çıkanlar, hiç bir şekilde diğer askerî yüksek öğretim kurumlarına alınmaz ve 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu, 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu hükümleri saklı olmak üzere Türk Silâhlı Kuvvetlerinde istihdam edilmezler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

YEDİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Özlük hakları

MADDE 32. -  Astsubay meslek yüksek okullarında görevli askerî öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin ödemelerde, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümleri uygulanır.

Asker öğretim elemanlarına, 11.10.1983 tarihli ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 12 nci maddesine göre hesaplanacak üniversite ödeneği ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17 nci maddesine göre ödenen Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatından hangisi fazla ise o ödenir. Öğretim elemanlarından 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunundan istifade edenlerin, bu Kanuna göre ödenen tazminatlarının, Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatı ile üniversite ödeneğinden fazla olması halinde, tazminat ödemeleri, 2629 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. Ayrıca, astsubay meslek yüksek okulu komutanına, 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 13 üncü maddesine göre idarî görev ödeneği ödenir. Astsubay meslek yüksek okulu komutanına verilecek idarî görev ödeneği, meslek yüksek okulu müdürlerine ödenecek miktar kadardır.

Astsubay meslek yüksek okullarında görevlendirilen sivil öğretim elemanlarının özlük hakları, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu hükümlerine göre verilir.

Haftalık okutulması mecburî ders yükü saati dışında, astsubay meslek yüksek okullarında görevli öğretim elemanlarına; Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde haftada en çok yirmi saate kadar verilecek dersler için, 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 11 inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Asker kişilerin ataması

MADDE 33.- Astsubay meslek yüksek okulu komutanı, öğretim başkanı ile öğrenci alay veya tabur komutanının ataması, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 34.- Bu Kanunda esasları belirtilen ve aşağıda yazılı diğer hususlar, Millî Savunma Bakanlığı tarafından Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip, altı ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.

a) Çalışma esasları, günlük çalışma saatleri ve haftalık ders yükü, öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama, yönettikleri seminer çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı ve ek ders ile ilgili hususlar,

b) Ders kitaplarının teminine ilişkin esaslar ve telif hakları ile ilgili hususlar,

c) Bilimsel denetleme kurulunun teşkili, görevleri ve çalışma esasları,

d) Yapılacak bilimsel ve teknik araştırma, inceleme ve yayınlarla ilgili usul ve esaslar,

e) Astsubay meslek yüksek okullarına giriş koşulları, yabancı ülke öğrencilerinin seçimiyle ilgili esaslar ve kayıt kabul şartları ile ilgili hususlar,

f) Öğrencilerin hangi şartlarda o eğitim ve öğretim yılını kaybetmiş sayılacakları ve öğrenci niteliğinin kaybedilmesine ilişkin esaslar,

g) Astsubay meslek yüksek okullarındaki sınav, değerlendirme ve sınıf geçme esasları ve astsubay meslek yüksek okullarının kuruluş yapısına ve ihtiyaçlarına göre yapılan eğitim ve öğretim ve buna dayalı olarak verilecek ön lisans diplomaları ile ilgili esaslar,

h) Astsubay meslek yüksek okullarında savaş ve olağanüstü hallerde öğrenime ara verilmesine, kısaltılmasına, aday öğrencilerin eksik öğrenimlerini tamamlamalarına ve bu durumda verilecek olan diplomalara ilişkin hususlar,

ı) Astsubay meslek yüksek okullarının Genelkurmay Başkanlığı, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar,

i) Yabancı öğrencilerin eğitim ve öğretimlerinde uygulanacak usul ve esaslar,

j) Disiplin esasları ile ilgili öğrencilerin disiplin, başarısızlık, sağlık gibi diğer nedenlerle okuldan çıkmasında veya çıkarılmasında uygulanacak usul ve esaslar,

k) Astsubay meslek yüksek okullarında bölümlere bağlı olarak açılacak programlar,

l) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer hususlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/951) esas numaralı kanun tasarısının 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen "öğretim üyelerinin" ibaresinin "öğretim elemanlarının" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

                              Mustafa Yılmaz

                                 Devlet Bakanı

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun da çoğunluğu olmadığı için takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 34 üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum efendim:

GEÇİCİ MADDE 1. - Astsubay meslek yüksek okulu kadrolarında öğretim üyelerinin akademik kariyerlerinin yükseltilmesi maksadıyla oluşturulacak kurullarda yeterli doçent ve profesör istihdam edilinceye kadar, astsubay meslek yüksek okullarına ihtiyaç duyulacak doçent ve profesörler, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla Yüksek Öğretim Kurulundan temin edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 1 inci madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2 - Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilâtında astsubay meslek yüksek okulu kuruluncaya kadar, bu Kanunla Sahil Güvenlik Komutanlığına verilen yetkiler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından kullanılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 2 nci madde kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 35. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 36.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, 841 sıra sayılı yasa tasarısı üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir.

Memleketimize, Sayın Bakanlığa, Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı ve uğurlu olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklardır.

Buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; huzurlarınıza takdim ettiğimiz Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu Tasarısına ve onun müzakerelerine olumlu katkılarınıza arzı şükran ederim.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin değişik alanlarda başlatmış olduğu yeniden yapılanmanın önemli bir bölümünü teşkil eden assubay mensuplarımızın eğitim öğretim seviyelerini daha da yükseltici bir düzenleme, böylece, değerli oylarınızla kabul edilmiş bulunuyor.

Burada, özetle şunu açıklamak istiyorum: Bazı arkadaşlarımız temas etti, yeni assubay okulu kuruyor değiliz; mevcut assubay okullarımız, binaları, donatımları, donanımları, imkânlarıyla zaten vardır, malî bir yük getirecek değildir. Eğitim öğretim statüsünü geliştiriyoruz. Böylece, eski ifadeyle ortaokul, şimdiki uyguladığımız sistemle ilköğretim okullarından itibaren mezun olanlardan alıp da, üç sene assubay hazırlama okulunda, bir sene de sınıf assubay okulunda yetiştirdiğimiz sistemin yerine, geçen senelerde kabul ettiğimiz, harp okullarının üniversiteleşen mahiyetiyle de paralel olmak üzere, lise ve dengi okulları mezunlarından alacağız. Böylece, temel bilgileri, kültürleri, eğitimi kazanmış olan gençlerimize, tabiî, askerî ağırlığı olan ve meslekî nitelikleri de kazandırıcı ve geliştirici bir eğitimi tamamladıktan sonra, ordumuzun hizmetine sunacağız. Böylece, ordumuzun, idarî alanda, teknik alanda -teknisyen olarak- ve çeşitli uzmanlık alanlarındaki eleman ihtiyaçlarını daha üst seviyede kazandırmış olacağız.

Bu mutluluğu birlikte yaşadığımız için, tekrar, hepinize teşekkür ediyorum, selam ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Tekrar, hayırlı ve uğurlu olsun Bakanlığınıza.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına çok az bir zaman var. Zaten, alınan karar, gündemin 11 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve teklifleri bitinceye kadardı.

Bu itibarla, alınan karar gereğince "Türkiye Bilişim Stratejileri ve Türkiye" konusundaki (8/28) esas numaralı genel görüşme önergesi ile basın kuruluşlarının sorunlarının araştırılmasına ilişkin ve birlikte görüşülmesi kararlaştırılan (10/18), (10/23), (10/79), (10/212), (10/244) ve (10/257) esas numaraları Meclis araştırması önergelerini sırasıyla görüşmek için, 16 Nisan 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.56

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.