DÖNEM : 21 CİLT : 85 YASAMA
YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 62 nci
Birleşim 7 . 2 . 2002 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler ve
Önergeler 1. - Samsun Milletvekili Kemal Kabataş'ın, Türkiye Büyük Millet
Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde temsil edecek Türk
Grubunu oluşturmak üzere, DYP Grup Başkanlığınca aday gösterildiğine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/979) 2. - Moğolistan Meclis Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin
ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/980) 3. - Gürcistan Parlamento Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin
ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/981) B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ 1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 22 arkadaşının, Ortadoğu'daki
son gelişmeler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26) 2. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 21 arkadaşının, gençliği
tehdit eden satanizm ve benzeri akımların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/250) 3. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç ve 29 arkadaşının, Elazığ'daki
krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/251) 4. - İstanbul Milletvekili Aydın A. Ayaydın ve 20 arkadaşının, Boğaz
köprüleri, bağlantı ve çevre yolları üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık
durumlarının araştırılarak güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/252) 5. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve 21 arkadaşının, Bingöl İlinin
ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/253) 6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 24 arkadaşının, intihar
olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254) V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :
527) 2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu,
Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) 3. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri
Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S.
Sayısı: 786) 4. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433) VI. - SORULAR VE CEVAPLAR A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI 1. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; Ağrı-Taşlıçay-Diyadin Ayrımı Projesine, Diyadin-Ağrı-Doğubeyazıt Projesine, Karayolları Genel Müdürlüğünün bir projesine, Aşkale-Erzurum Projesine, Erzurum Ayrımı-İspir Projesine, Aralık Sınır Kapısı Bağlantı ve İstasyon Tesisleri İnşaatı Projesine, - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın; Kırıkkale İlinin deprem haritasına, İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın
cevabı (7/5364, 5365, 5366, 5367, 5368, 5369, 5409) 2. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir internet sitesinde
yeralan bazı iddialara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir
Akcan'ın cevabı (7/5461) 3. - Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Karayolları Genel Müdürlüğünün
ülkemize gelmesine engel olduğu iddia edilen sigorta parasına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5469) 4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, tütün piyasasını düzenleyen
kanun ile sigara üretimine ve tüketimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz
Karakoyunlu'nun cevabı (7/5514) 5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman-Kahramanmaraş
illerindeki bazı yollara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5539) 6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Türk rakısı baş
bayiliğinin bir Alman firmasına verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5557) 7. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ-Kınalı
arasındaki D-10 Karayoluna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5593) 8. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin; Ceyhan Depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine, - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin; Amasya Çevre Yoluna, İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın
cevabı (7/5602, 5603) 9. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, tabiî afet nedeniyle İller
Bankasınca dağıtılan ek ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5635) 10. - Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın, Yozgat-Yerköy İnandık Barajı
projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın
cevabı (7/5706) 11. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Işıklı Barajından Ankara'ya
su sağlama projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki
Çakan'ın cevabı (7/5718) I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak iki oturum yaptı. Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu Üyeleri hakkındaki (11/25)
esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 12.2.2002 Salı günkü
birleşimde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu, Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 315 inci sırasında bulunan 810 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına alınmasına, 6 Şubat 2002 Çarşamba günü gündemin
10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin saat
20.00'ye kadar tamamlanamaması halinde, 10 uncu sırasına kadar olan kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin DSP Grubu, Önerileri kabul edildi. 5.2.2002 tarihli 60 ıncı Birleşimde öngörüşmeleri tamamlanan ve Genel
Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı için oylaması yapılamayan, Karaman
Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/15) kabul edilmediği açıklandı. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından; Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair (1/593) (S.
Sayısı: 643), Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744)
(S. Sayısı: 786), Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S. Sayısı: 433), Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
(1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666), Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675), Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756,
1/691) (S. Sayısı: 676), Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685), Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadıklarından, Ertelendi; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/946,
2/192, 2/439) (S. Sayısı: 810) yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği ve
kanunlaştığı açıklandı. 7 Şubat 2002 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te
toplanmak üzere, birleşime 21.46'da son verildi. Mustafa Murat Sökmenoğlu Başkanvekili
No. : 83 II. - GELEN
KÂĞITLAR 7.2.2002
PERŞEMBE Sözlü Soru
Önergeleri 1. - Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, sağlık harcamalarına, özel sağlık
kuruluşlarının sağlık hizmetlerine ve organ satışına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1699) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, TAEK 'in
bir sağlık harcamasıyla ilgili iddiaya ilişkin Devlet Bakanından
(Edip Safder Gaydalı) sözlü soru önergesi (6/1700) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba
Havalimanı kargo binaları yapım ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1701) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 4. - İzmir Milletvekili Mehmet Özcan'ın, zeytinyağının
ihracat ve ithalatıyla ilgili kararlara ilişkin Devlet Bakanından (Tunca
Toskay) sözlü soru önergesi (6/1702) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) Yazılı Soru
Önergeleri 1. - Aksaray
Milletvekili Sadi
Somuncuoğlu'nun, bazı AB üyesi
ülkelerin terör örgütlerine karşı yaklaşımlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5925)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 2. - Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu'nun pancar
alımında uygulanan polarizasyon sistemine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5926) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 3. - Aksaray
Milletvekili Sadi Somuncuoğlu'
nun, çiftçi borçlarına getirilen ödeme
kolaylığına ilişkin Devlet Bakanından
(Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5927) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 4. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, 2001-2002 yıllarına ait hedeflenen ve beklenen
vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5928) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 5. - Aksaray
Milletvekili Ramazan Toprak'ın,
Mavi Akım Doğalgaz Anlaşmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5929) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 6. - Aksaray
Milletvekili Ramazan
Toprak'ın, Tuz Gölü havzası içinde kalan arazilerin sahiplerinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5930) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 7. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, bugüne
kadar eğitime katkı payı olarak toplanan para miktarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5931)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 8. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Pakistan
Otoyolu projesinin finansmanı ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından
(Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/5932) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, öğrenci
intiharlarının nedenlerine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5933) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 10. - Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un,
Türkiye'nin Irak ile ticaretine ABD'nin müdahalesinin bulunduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5934) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 11. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, sigorta primine esas kazanç tabanına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5935) (Bakanlığa
geliş tarihi : 5.2.2002) 12. - İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın, Darüşşafaka Lisesi binasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5936) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 13. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, bazı GSM
şirketlerinin Telekom aleyhine dava açıp açmadığına, bakanlık için çalışan
avukatlara ve Ayaş Tüneliyle ilgili soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5937) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 14. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Bakanlıkta
çalışan hukukçu ve avukatlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5938) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 15. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün,
Savunma Sanayi Müsteşarlığında çalışan
hukukçu ve avukatlar ile personel alımına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5939)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 16. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Tarım
Kredi Kooperatifleri Birliğinde çalışan hukukçulara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5940) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 17. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün,
Pankobirlik'te ve Bakanlıkta çalışan hukukçu ve avukatlar ile TŞOF ve TESK yöneticileri hakkında soruşturma
açılıp açılmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5941) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 18. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Bakanlık
bünyesinde çalışan hukukçu ve avukatlar ile yeni alınan personele ilişkin
Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/5942) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.2.2002) 19. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
"Her İle Bir Havaalanı"
projesi kapsamında yapılan havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5943) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 20. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, ABD
seyahatine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5944) (Başkanlığa geliş
tarihi : 5.2.2002) 21. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Çevre
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5945) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 22. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5946) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 23. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin
Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5947) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 24. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5948) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 25. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5949) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 26. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5950) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 27. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5951) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 28. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5952) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 29. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5953) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 30. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5954) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 31. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5955) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 32. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5956) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 33. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5957) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 34. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5958) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 35. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5959) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 36. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5960) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 37. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı
soru önergesi (7/5961) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 38. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı
soru önergesi (7/5962) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 39. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı
soru önergesi (7/5963) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 40. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru
önergesi (7/5964) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 41. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı)
yazılı soru önergesi (7/5965) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 42. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı
soru önergesi (7/5966) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 43. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru
önergesi (7/5967) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 44. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, pancar
alımında uygulanan polarizasyon sistemine
ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5968) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 45. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/5969) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 46. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı
soru önergesi (7/5970) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 47. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002
yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı
soru önergesi (7/5971) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 48. - Ankara
Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Şereflikoçhisar İlçesindeki sağlık
personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5972) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.2.2002) 49. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Bolu Tüneli
ve Gümüşova-Gerede otoyol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5973) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 50. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, TEKEL Genel
Müdürlüğündeki bazı üst düzey atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz
Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/5974) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 51. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın,
Antalya BAĞ-KUR İl Müdürlüğünce eksik prim ödedikleri gerekçesiyle mağdur
edildiği öne sürülen BAĞ-KUR'lulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5975) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 52. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın,
İstanbul'daki viyadüklerin takviyesine yönelik bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5976) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 53. - Erzurum
Milletvekili Aslan Polat'ın,
Erzurum'daki enerji projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5977) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) Genel Görüşme
Önergesi 1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 22 arkadaşının,
Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca
bir Genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26) (Başkanlığa geliş tarihi
: 29.1.2002) Meclis
Araştırması Önergeleri 1. - İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz ve 21
arkadaşının, gençliği tehdit eden satanizm ve benzeri akımların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi ( 10/250)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.2002) 2. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç ve 29
arkadaşının, Elazığ'daki krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/251) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.2.2002) 3. - İstanbul
Milletvekili Aydın Ayaydın ve 20 arkadaşının, boğaz köprüleri bağlantı
ve çevre yolları üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık durumlarının
araştırılarak güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/252) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 4. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve 21
arkadaşının, Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/253)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) 5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 24
arkadaşının, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 14.00 7 Şubat 2002
Perşembe BAŞKAN :
Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER
: Lütfi YALMAN (Konya), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62 nci
Birleşimini açıyorum. Yoklama talebi vardır. (MHP sıralarından gürültüler) Efendim, ben, bugün, gündemdışı söz vermedim; sebebine
gelince: Dün çok yoğun bir çalışmamız vardı, bugün de üç gündür sarkan Meclis
sunuşları var, onları yapalım diye; ama, olmadı, yine vakit gitti. İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş'ın önemli bir
söz talebi vardı; İstanbul depremiyle ilgili. Tabiî, bugün Milliyet Gazetesinde
de var. Ben de, İstanbul Milletvekili olarak aynı endişeleri paylaşıyorum; ama,
önümüzdeki haftaya kaldı. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Efendim, ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır. (Ad okunmak suretiyle yoklamaya başlanıldı) Şeref Malkoç?.. BAŞKAN - Burada. ÖMER VEHBİ HATİBOĞLU (Diyarbakır) - Hani nerede? BAŞKAN - Duvarın arkasında... Vallahi gördüm. ÖMER VEHBİ HATİBOĞLU (Diyarbakır) - Yok efendim. BAŞKAN - Çıkmış olabilir efendim. Peki, yok... Girip de
orada olanı ben görüyorum. İstirham ederim... Dört gözüm var, iki değil ki... (Yoklamaya devam edildi) BAŞKAN - Pusula gönderen arkadaşların burada olup
olmadıklarını arayacağım. Nurettin Atik?.. Burada. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Nurettin Atik nerede?!. BAŞKAN - "Yok" dedim zaten efendim. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - "Burada" dediniz
efendim. Kulağımla duydum "Nurettin Atik burada" dediniz. BAŞKAN - Nasıl dedim efendim. Burada olmayanları da
okumuyorum. İstirham ederim... Yapmayın... KÂTİP ÜYE LÜTFİ YALMAN (Konya) - "Burada"
dediniz. BAŞKAN - Burada mı dedim. KÂTİP ÜYE LÜTFİ YALMAN (Konya) - Öyle dediniz. Yanlış
oldu. BAŞKAN - Yanlış olmuş. Kâtip Üye arkadaşımız ayırmış
zaten. (Yoklamaya devam edildi) BAŞKAN - Demin yoklama yaparken Sayın Bekir Aksoy
buradaydı, verdi pusulayı, dışarı çıkmış, geri geldi; şimdi, ben, bunu nasıl
saymayayım; değil mi?! İşte, arkanızda efendim! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, siz, elektronik
cihazla yoklama yapmanız gerekirken yapmıyorsunuz; yani, bir hakkı kötüye
kullanarak, ad okumak suretiyle yoklama yapıyorsunuz. BAŞKAN - Efendim, elektronik sistemle yoklama yapma
diye bir mecburiyetim yok. Ben, Meclis Başkanvekiliyim; ben, Türkiye Büyük
Millet Meclisini çalıştırmakla mükellefim. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından
alkışlar) NEVZAT ERCAN (Sakarya) - O yetkiyi, vicdanları
sızlatmadan kullanacaksınız. BAŞKAN - İstirham ederim efendim, ben kimin vicdanını
sızlatıyorum?! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Adil kullanacaksınız, yanlı
kullanmayacaksınız onu. Yani, buradaki konjonktüre göre, zaman zaman ad okumak
suretiyle yoklama, zaman zaman elektronik sistemle 2 dakikada yoklama, 1
dakikada yoklama, 10 dakikada yoklama... Bu tavırlarınızı da, biz, izliyoruz
buradan, takip ediyoruz. Bu, adil olmadığınızı gösteriyor. BAŞKAN - Şimdi, bütün bunların muhatabı ben değilim.
Ben, hayatımda 1 dakika yoklama yapmadım, 5 dakikadan evvel yoklama yapmadım;
ama, bu kadar hazırun varken, karar yetersayısı istediğinizde Meclis çalışsın
diye 1 dakika yapabilirim. ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Gelsinler de
Meclisi çalıştırsınlar Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, o, iktidar ile sizin sorununuz, benim
sorunum değil. Ben, burada, bağımsız bir başkanvekiliyim. Yoklama istediniz,
ben, yoklamamı yaptım, aksini yapmıyorum. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ama, usulüne uygun yapın... BAŞKAN - Kâtip üye sizden, ben de karışmıyorum. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Gerekçesini söyleyin; neden ad
okunmak suretiyle yoklama yaptınız efendim? Gerekçesini söyleyin... Söyleyin
efendim. BAŞKAN - Meclis çalışsın diye. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Meclis çalışsın diye!..
Çalıştırsınlar efendim... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Orası çalıştıracak efendim,
siz değil. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir bitirin, sonucu ilan edin
efendim. DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Sayın
Başkan, siz pusulaları okurken, o kapıdan en az 15 kişi girdi, oturdu bu
salona. BAŞKAN - Kabul etmiyorlar efendim... Ne yapayım,
muhalefet kabul etmiyor!.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, muhalefet
milletvekilleri maaş almıyor mu? DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Ben
mecbursam, o da mecbur... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ne olur,
bitirin... Bitirin artık... İşin tadı kaçtı. BAŞKAN - Sayıyorlar efendim, istirham ederim... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bir de haklı çıkmaya
çalışıyorlar yahu!.. Ayıp yahu!.. BAŞKAN - Efendim, yani, gecikince, ben, burada ilave mi
yapıyorum? Sayın Ercan, istirham ederim!.. Yapmayın yahu!.. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - O zaman, bir açmazın içine
düşüyorsunuz. Şimdi verildiydi, kendisi buradaydı, yoktu gibi bir
tartışmanın... BAŞKAN - Efendim, elektronik cihazla yapma mecburiyetim
yok. Ben, ad okunarak arkadaşları çağırdım, iş uzasın, odalarında olan sayın
milletvekilleri gelsin diye. Açık ve seçik benim işim. Çünkü, Danışma
Kurulunda, saat 14.00'te diye çalışma kararı alıyorsunuz... (MHP sıralarından
alkışlar) NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Efendim, bunları niye
yaptırdık? Niçin aldık bunları? Niye oldu bunlar? Bunlar niye oldu? BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, size değil; ama, bu
Yüce Mecliste saat 14.00'ten 20.00'ye kadar çalışma kararı alan insanların da
gelmesi lazım. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ee, gelsinler efendim!.. BAŞKAN - Ee, bitti. Ben de... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Gelsinler... Mesele bu
zaten... BAŞKAN - Efendim, niye münakaşa ediyoruz ki, sayıp,
yoksa kapatacağım. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Üç partili bir koalisyon
iktidarı var, 350'ye yakın sayıları var, Meclise gelsin, çalıştırsınlar.
Toplantı yetersayısı 184. Olayları çarpıtmayın Başkan!.. Yani, o kürsüden
istediğiniz gibi konuşma hakkınız yok... MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Yani, burada bulunup,
yoklamaya katılmadığınız için ad okunmak suretiyle yoklama yapıldı. BAŞKAN - Efendim, burada bulunan sayın
milletvekillerinin hepsi yoklamaya katıldı; bilmeden bir şey söylemeyin;
istirham ederim... Birbirinizi tahrik etmeyin lütfen... Buraya kavgaya gelmedik
biz. Varsanız çalışacağız, yoksanız yoksunuzdur. Efendim, 235 sayın üye var. Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere geçiyoruz.
(MHP ve DSP sıralarından alkışlar) Sayın Ercan, affedersiniz, bir şey söyleyeceğim. Siz,
Grup Başkanvekilisiniz ve çok eski, deneyimli milletvekili arkadaşımsınız. Ben,
bu yoklamayı ad okuyarak yapmasaydım, 1 saat hakkım var, 1 saat ara verseydim,
yine geleceklerdi. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bir hususu arz
edebilir miyim efendim. BAŞKAN - Buyurun efendim... Tenkitinize açığım efendim;
buyurun... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Lütfedersiniz... BAŞKAN - Tecrübemiz artar. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Estağfurullah efendim... BAŞKAN - Efendim, musalla taşına kadar tecrübe lazım
insanlara; öyle, her şeyi bilirim yok. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, belki, bir
bilgi sunma açısından ihtiyaç hissettim. Zatıâliniz buyurdunuz ki: "Elektronik
cihazla yapma mecburiyetim yoktur." Hatırlayacaksınız... En azından,
Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımızın hatırlatması lazım. İçtüzüğe, zahmet edip, bakmayınız, İçtüzükte böyle bir
hüküm yok; ama, Başkanlık Divanında, Sayın Meclis Başkanının da Başkanlığında
yapılan toplantıda "yoklamalar, oylamalar, itiraz olmadığı takdirde,
cihazla yapılacak" diye prensip kararı alındı. BAŞKAN - 5 dakika diye bir karar alınmış benden evvel
efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, neyse... 5 dakika, 5 dakika... BAŞKAN - Yani, 20 nci Dönemde, zatıâlinizin
Başkanvekili olduğu devirde alınmış. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Evet. BAŞKAN - Bendeniz de, tabiî, devlette nasıl devamlılık
varsa Mecliste de devamlılık var diye tatbik ediyorum 5 dakikayı; ama, itiraz
olursa... Arkadaşlarımız itiraz ettiler; dediler ki: "Ad okuyarak da
yapabilirsin..." Ne yapayım efendim?!. Kabahati Sayın Köse'de, bende
değil! O da eski arkadaşınız. YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkanım, şimdi, dokunur
mokunur, şarap kırk yıllıktır demiş. O da, bana bak arkadaş, şarap kırk yıllık
ya, eden kaç yıllık acaba demiş. Yapmayın Sayın Başkan! BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutacağım. Efendim, kâtip üyenin yerinde oturarak okuması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür
ediyorum. Tezkereleri okutuyorum: IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler ve
Önergeler 1. - Samsun Milletvekili Kemal
Kabataş'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar
Birliğinde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, DYP Grup Başkanlığınca
aday gösterildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/979) 6 Şubat 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, Türkiye Büyük
Millet Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde temsil edecek Türk
Grubunu oluşturmak üzere, Samsun Milletvekili Kemal Kabataş Doğru Yol Partisi
Grup Başkanlığınca aday gösterilmiştir. Genel Kurulun bilgilerine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur efendim. 2. - Moğolistan Meclis Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/980) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna TBMM Başkanlık Divanının 11 Ocak 2002 tarih ve 95
sayılı Kararı ile, Moğolistan Meclis Başkanı Sayın Sanjbegz Tumur-Ochir ve beraberindeki
parlamento heyetinin TBMM Başkanlık Makamının konuğu olarak ülkemize davet
edilmesi kararlaştırılmıştır. Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun
7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur efendim. 3. - Gürcistan Parlamento Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/981) 6 Şubat 2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Gürcistan Parlamento Başkanı Sayın Nino Burjanadze ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi, TBMM Başkanlık
Divanının 11 Ocak 2002 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır. Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel
Kurulun bilgisine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum: B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ 1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve
22 arkadaşının, Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/26) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Filistin-İsrail ekseninde tırmanan terör ve şiddet
hareketleri, Irak'la ilgili gelişmeler ve bunların ülkemiz, milletimiz ve
devletimiz açısından doğuracağı sonuçlar, Fener Patriği Bartalomeos'un İran'a
yaptığı ziyaret ve bu ziyaretin muhtemel etki ve istikametleri, TBMM tarafından
acilen ele almak mecburiyetinde olduğumuz önemli konulardır. T.C.
Hükümetlerince şu ana kadar sürdürülen politikaları gelişen şartlar
muvacehesinde yeniden değerlendirmek, katkı sağlamak ve gereğinde destek vermek
hepimiz için millî bir görevdir. İş bu genel görüşme önergesi bu maksatla verilmiş olup,
Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 101 ve 103 üncü maddelerine göre işlem
yapılmasını ve gereğini yüksek takdirlerinize saygılarımızla arz ederiz.
29.01.2002
Gerekçe: 11 Eylül 2001 günü vuku bulan terör saldırılarının
ardından dünyanın dikkati Afganistan'la birlikte yeniden Ortadoğu'ya
çevrilmiştir. Bir taraftan Filistin-İsrail ekseninde tırmanan şiddet olayları,
diğer taraftan Irak'la ilgili değerlendirmeler bu bölgede büyük bir çatışmanın
çok da uzak olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bunlara ilaveten Fener
Patriği Bartalomeos'un İran'a yaptığı ziyaret ve ziyaretin yansımaları dikkate
alındığında bölgemizin giderek ısındığı, çok farklı unsurların ve aktörlerin
Ortadoğu'daki gelişmelere müdahil olduğunu ve olacağını göstermektedir. Şüphesiz, bu gelişmelerin hepsi Türkiye'yi çok yakından
ilgilendirmektedir. Türkiye, hem stratejik konumu itibariyle hem de tarihî,
kültürel ve siyasî menfaatları açısından olup bitenleri çok yönlü olarak ele
almaya, politikalar üretmeye, sürdürdüğü politikaları güncelleştirerek ve
katılım sağlayarak yürütmeye mecburuz. Türkiye, Filistin-İsrail çatışmasında nerede durmalı,
nerede müdahil olmalı ve ne zaman bunu yapmalıdır? Ya da bunların dışında bir
politika mı izlemelidir? Bu politikayı tek başına mı, birlikte mi ya da
kimlerle götürmelidir? Doğrusu, bu ve benzer soruları beraberce konuşmaya,
müzakere etmeye ihtiyaç vardır. Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın bizden
talepleri, konuyu daha da müstacel kılmaktadır. Öte yandan, Irak'ta da önemli bir hareketlilik müşahede
edilmekte olup, Irak yönetimi, muhtemel ABD müdahalesine engel olmak için
Moskova ve Pekin gibi önemli merkezleri ziyaret ederek, kendi politikasına
destek bulmaya çalışmaktadır. Irak'ın da en büyük beklentisi Türkiye'dendir.
Türkiye'nin bazı tereddütlerden ve tereddütlü açıklamalardan sonra
"Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması" tezine indirgediği bu
politika ne ölçüde ve nasıl temin edilecektir? Bu bütünlüğün sağlanması tek başına
yeterli midir? Bir müdahale vuku bulacak ve orada yeni bir siyasî yapı, model
oluşacaksa bunun Türkiye'ye yansıması nasıl olacaktır? Tümüyle sahipsiz kalan
ve ancak satır aralarında önemsiz bir toplulukmuş gibi konumlarına işaret
edilen Türkmenlerin, diğer toplulukların yanında durumu, statüsü nasıl güvence
altına alınacaktır? Türkiye, bu ve benzeri sayısız soruların ve sorunların
çözümünde ne gibi inisiyatifler kullanmalı, hangi düzeyde, hangi formatta bu
çabalarını sürdürmelidir? Ve nihayet, Fener Patriki Bartalomeos'un İran'a yaptığı
ziyaret, yapılan açıklamalar, kendine uygulanan protokol, ele alınan konular ve
varılan mutabakatlar çok yönlü değerlendirmeye ve tedbire muhtaç gözükmektedir.
Ziyaretin zamanlaması ise, ayrıca dikkate değer niteliktedir. İran, komşumuz
olmakla birlikte, bölgede en büyük rakibimizdir. Kendi rejiminin karakteri,
uygulamaları dikkate alındığında, özellikle, Kafkasya'da Ermenistan ve Rusya
ile işbirliği irdelendiğinde, Ortodoksların lideri durumundaki Fener Patriği
ile yaptığı görüşmeler öyle kolayca geçiştirilemeyecek ve masumane bir ziyaret
gibi algılanamayacak kadar önem arz etmektedir. Bütün bu sebeplerden ve müzakereler sırasında arz
edilecek hususlardan dolayı, konunun bir defa da Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ele alınmasında, sürdürülen politikalara parti gruplarımızın ve
sayın milletvekillerinin katkılarının sağlanmasında ülkemiz, milletimiz ve
devletimiz adına fayda mülahaza edilmektedir. BAŞKAN - Önerge bilgilerinize sunulmuş olup gündemde
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Meclis araştırması önergelerini okutuyorum efendim. 2. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz
ve 21 arkadaşının, gençliği tehdit eden satanizm ve benzeri akımların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/250) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Son günlerde Lara isimli genç bir kızımızın intiharı,
ondan önce Şehriban Coşkunfırat isimli bir kızımızın öldürülmesi, Aslı Yardımcı
ile Alp Cenan Yuğaç'ın elele tutuşarak intiharları ile gündeme gelen, basın ve
medyada günlerce tartışılan ve gençliğimizi tehdit eden satanizm ve benzeri
sapık düşüncelerin, özellikle ülkemizin en gözde örgün eğitim kurumlarında
ortaya çıktığı görülmektedir. Kendi kültüründen koparılan, kendi musikisinden ürken,
kendi tarihinden, millî ve manevî değerlerinden yoksun bırakılan gençler, bu
tür akımların pençesine düşmüştür. Toplumumuz yakın zamanlara kadar adını bile işitmediği
inanç görünümlü çeşitli sapık akımların, albenili ambalajlar içinde
sunulmasıyla şaşkına dönmüştür. Hele bu düşünceler internet ortamına taşınmış
ve sadece Türkiye çapında değil, dünya çapında gençlerin birbirlerini
cinayetlere tahrik ettikleri sanal bir cehennem meydana gelmiştir. Böylesine önemli ve güncel bir konu, sadece polis ve
savcılara bırakılamaz. Gençliğimizi merhametsiz bir vahşete iten sebepler
araştırılmalı ve gerekli tedbirler bir an önce alınmalıdır. Bu yönelişlerin
neden kaynaklandığı, hangi sebeplerle ortaya çıktığı, nasıl taraftar topladığı,
önlenmesi için ne gibi tedbirler alınması gerektiğine acilen ihtiyaç vardır. Anayasamızın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince bu konuda Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederiz. 1. İrfan
Gündüz (İstanbul) 2. Mahfuz
Güler (Bitlis) 3. Tevhit
Karakaya (Erzincan) 4. Faruk Çelik
(Bursa) 5. Eyüp Fatsa
(Ordu) 6. Azmi Ateş
(İstanbul) 7. Mahmut
Göksu (Adıyaman) 8. Avni Doğan
(Kahramanmaraş) 9. Musa Uzunkaya (Samsun) 10. Akif Gülle (Amasya) 11. Nurettin Aktaş (Gaziantep) 12. Salih Kapusuz (Kayseri) 13. Mehmet Ali Şahin (İstanbul) 14. Hüseyin Çelik (Van) 15. Bülent Arınç (Manisa) 16. Ramazan Toprak (Aksaray) 17. Osman Aslan (Diyarbakır) 18. Ali Sezal (Kahramanmaraş) 19. Şükrü Ünal (Osmaniye) 20. Maliki Ejder Arvas (Van) 21. Eyyüp Sanay (Ankara) 22. Hüseyin Kansu (İstanbul) Gerekçe: Şeytana tapınma şeklinde tanımlanan satanizm, Ortaçağ
Avrupasında kilise ve engizisyon mahkemelerinin halka uyguladığı baskıya karşı
bazı insanların kiliseye nefretini alternatif bir inanç sistemi olarak ileri
sürmesiyle ortaya çıkmıştır. Macar asıllı Anton Szander Lavey isimli bir şahsın
öncülüğünde kurulmuştur. Onun Satanic Bible isimli kitabı satanist gruplarca
kutsal kitap olarak benimsenmiş ve satanizm, sadece düşüncede kalmayıp bir
inanç ve hayat tarzına dönüştürülerek sembolik bazı ayin ve törenler ortaya
konmuştur. Satanist törenlerine "alim" adı verilir. Bu
törenler, pentagram işareti etrafında mumların yakılması, baltaların elde
tutulması, ters haç işaretinin çizilmesi veya tahta bir haçın yakılması,
şeytana dua edilmesi ve kurban olarak bir kedinin kesilerek kanının içilmesi,
burçları aynı veya birbirine yakın olan kız ve erkeklerin ilişkiye girmeleri,
bazı ayinlerde civcivlerin ayaklar altına alınıp ezilerek öldürülmesi gibi
tüyler ürpertici eylemlerin yapıldığı bilinmekte, hatta, şeytana, bakire
kızların kurban edildiği de söylenmektedir. 1 Ocak 2000 tarihinde Sultanahmet Camiinin yıkılması,
yazma bir Kur'an'ı Kerim'in 1/6 sayfasının yırtılarak tuvalete, geri kalan
kısmının da denize atılması, kedi kurban etmenin yeterli olmadığı, şeytanın,
bir kadın veya kız kurban etmelerini kendilerinden istediği ve bu düşüncenin
hayata geçirilmesi gerektiğine dair kararlar aldıkları bilinmektedir. Satanizmin kendisine has bazı özelliklerinin olduğu,
bunların başında da büyük bir gizliliğin geldiği, grup üyelerinin, yakın aile
ve çevrelerinden bile satanist olduklarını sakladıkları, buna sebep olarak, herhangi
bir açıklamada bulunmaları halinde, şeytanın lanetine uğrayarak başlarına kötü
olayların geleceğine inandırılmalarıdır. Satanizm, ülkemizde, Ataköy'de meydana gelen, iki
gencimizin el ele tutuşarak intiharıyla ilk defa adını duyurmuş, son olarak da,
Lara'nın Boğaziçi Köprüsünden kendini Boğaz'ın soğuk sularına atmasıyla tekrar
gündeme gelmiştir. Bu ve buna benzer intihar olayları, satanizmin seçtiği
yollardan biridir. İntiharın seçilme sebebi, bütün semavî dinlerin kişilerin
kendi hayatlarına son vermesini kesin bir şekilde yasaklamasıdır. Toplum içinde
garip kıyafetleri, uzun saç ve tırnakları, bıyıksız keçi sakal, yaz-kış postal
giyme, siyah kıyafetleri, hızma, küpe, kirli kıyafetler, black metal müzik
gruplarının sembollerini taşıyan tişörtler, pentagram kolyeleri, vücutlarının
değişik bölgelerinde mitolojik şeytanı simgeleyen garip figürler, değişik şekilli takı ve bileklikler, ters
haç figürlü kolye ve takılarıyla hem birbirini tanımaları hem de toplumda
tanınmaları kolaylaşmaktadır. Metal, heavy metal, death metal, trash metal müzik
akımlarının 1990 yılında Türkiye'ye getirilmesiyle, gençler arasında satanist
eğilim başlamıştır. İnsanımızın internetle tanışmasıyla bu süreç daha da
hızlanmıştır. Bu gruba dahil olan ya da özenti ve imrenme duygusuyla bunlara
ilgi duyan kişilerin, genellikle 14-25 yaşlarında oldukları, ergenlik dönemi
problemleri, aile içerisinde yaşanan olumsuzluklar, din bilgisi yetersizliği ve
kurdukları arkadaşlıklar neticesinde satanizme
sığındıkları belirlenmiştir. Geleceğimizin garantisi ve gözbebeğimiz gençliğimizi
hedef alan ve onları kendilerine, ailelerine ve topluma düşman hale getiren
böylesi sapık akım ve benzerlerinin önüne geçilmesi için, konunun araştırılarak
gerekli tedbirlerin alınması önem arz etmektedir. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Önerge gündemde yerini alacak ve sırası gelince
görüşülecektir. Diğerini okutuyorum: 3. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç
ve 29 arkadaşının, Elazığ'daki krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/251) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Elazığ'ın Güleman (Alacakaya) İlçesinde dünya krom
rezervinin yüzde 6'sı bulunmaktadır. 1935 yılından beri işletilen, 1977
yılından sonra da ferrokrom üretimine başlatılan işletme, bugün üretimini
durdurmuş, ocaklar sönmüş, kapanmayla yüz yüze gelmiştir. Ocaklar hariç, 1 500 kişinin sadece işletmede
çalıştığı, Türkiye'nin ve Elazığ'ın ekonomisine büyük katkılar sağladığı
bilinen, kimya ve çelik sanayiinde kullanılan bu stratejik öneme sahip Ferrokrom İşletmesinin içine
düşürüldüğü durumu tespit etmek, kurtarılması ve yeniden üretime başlayabilmesi
için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
Gerekçe : Dünya krom rezervi 3,3 milyar tondur. Bunun 2,4 milyar
tonu Güney Afrika Cumhuriyetindedir. Türkiye'nin dünya krom üretimindeki payı
yüzde 6 civarındadır.Dünya krom üretiminin yüzde 78'i üretildiği ülkelerde tüketilmekte, ancak yüzde 22'lik
kısmı dünya krom piyasalarında satılmaktadır. Krom, çelik üretiminde, kimya,
refrakter ve döküm sanayilerinde kullanılan, ekonomik değeri yüksek stratejik
bir maddedir. Bu ekonomik ve stratejik önemi itibariyle krom üretiminin ve işletilmesinin
araştırılması, ferrokromun özelleştirilmesi durumunda Türkiye'nin ve sektörün
karşılaşacağı sorunların araştırılması gerekliliği ortadadır. Ferrokromun üretiminin yüzde 90'ı paslanmaz çelik
üretiminde kullanılmaktadır. Ayrıca, düşük karbonlu, yüksek karbonlu ve
"charge" krom olmak üzere üç kalitede üretilmektedir. Kimya sanayiinde ve çelik sanayiinde kullanılan
ferrokrom üretimi ile defa Türkiye'de 1935 yılında Elazığ-Güleman (Alacakaya)
İlçesinde bulunan kromit cevher yatağının işletilmesinin 1936 yılında Etibanka
verilmesiyle başlar. 1977 yılında da ferrokrom üretimine geçilmiştir. 1984
yılından itibaren de Şark Kromlari İşletmesi ile Ferrokrom İşletmesi, Etibank
Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu kararıyla "Etibank Şark Kromları ve
Ferrokrom İşletmesi Müessesesi" adıyla birleştirilmiştir. 1998 yılında 98/10552 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla
Şarkkromları Ferrokrom İşletmesi Müessesesi Eti Krom A.Ş. adıyla bağlı
ortaklığa dönüştürülmüştür. 2000 yılına kadar işletme faaliyetine, bağlı kuruluş
olarak devam eden ferrokrom, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hayatına büyük
katkılarda bulunmuştur. Belki her yıl somut kâr ifade eden rakamlara
ulaşamamıştır. Ancak, ürettiği büyük ekonomik ve sosyal faydalar yanında 1-2
trilyonluk işletme zararı fazla bir şey ifade etmemelidir. Ferrokrom İşletmesi,
modern işletmecilik anlayışı ve uygulamalarıyla yönetildiği takdirde kâr eden
bir kuruluş olduğunu da göstermiştir. 1995 yılında l trilyon 820 milyar, 1996
yılında 1 trilyon 640 milyar zarar eden işletme; 1997 yılında 2 trilyon 511
milyar kâr etmiştir. 1998 yılında tekrar 1 trilyon 880 milyar, 1999 yılında ise
5 trilyon 750 milyar TL. zarar etmiştir. İşte bunun sebeplerinin araştırılması
gerekir. Zarar ediyor, öyleyse özelleştirelim anlayışı
yanlıştır. Zarar etmemesi için ne yapmak lazım, bunun araştırılması gerekir.
İhtiyaç duyulursa yeni yatırım yapmak lazım. Gerekirse daha ucuz elektrik
kullandırılmalı, rekabet edecek hale gelebilmesi için her türlü tedbir
alınmalıdır. Kaldı ki, özelleştirme kapsamına alındıktan sonra
üretilen cevher satılamamıştır. 100 000 tonun üzerinde stokta cevher bekliyor.
Ortalama fiyat 500 dolar civarındadır. İki yıldır cevheri satamadığı için
işletme çalışmamış, üretim tamamen durmuş, ocaklar sönmüştür. 1 500'ün üzerindeki işçi ve memuruna maaş ödeyemez hale
gelmiştir. Kaldı ki, sadece İşletme Özelleştirme İdaresine
devredilmiş, maden ocaklarıyla ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Ocaklar olmadan işletmenin hiçbir şey ifade etmediği de
ortadadır. Dolayısıyla, 18.10.2000 tarihinde Bakanlar Kurulu
kararıyla Ferrokrom İşletmesi Özelleştirme İdaresine devredilirken, detaylı bir
çalışmanın yapılmadığı, İşletmenin Özelleştirme İdaresine devredilmesiyle
nelerle karşılaşılacağının hesabının dahi yapılamadığı, iki yıldır çalışmayan
işçisine, memuruna maaş ödeyemeyen, stoktaki 100 000 tonun üzerindeki cevherini
satamayan, borç altına sokulan işletmenin tedbir alınmazsa kapanacağı,
Türkiye'nin ve yörenin büyük bir ekonomik kayba uğrayacağı ortadadır. Kaldı ki, madenler sanayimizin ana girdisini oluşturur.
Endüstriyel hammadde kaynakları olmadan sanayileşmek mümkün değildir. Dünya
sanayiinin ihtiyaç duyduğu madenler, Yüce Allah'ın bize bahşettiği, lütfettiği
varlıklarımızdır, zenginliklerimizdir. Bu zenginliklerimizin üzerinde oynanan
oyunları bozmamız gerekir, bu varlıklarımızı insanlarımızın refah düzeyini ve
zenginliklerini artıracak şekilde kullanmamız ve yönetmemiz gerekir. Kaldı ki, OHAL Bölgesindeki KİT'lerin
özelleştirilmemesi yönündeki genel politika, bütün hükümetlerin programlarında
genel bir yaklaşımı ifade ettiği gibi, KİT Komisyonunun bu yöndeki temennileri
ortadadır. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır. Diğer önergeyi okutuyorum: 4. - İstanbul Milletvekili Aydın A.
Ayaydın ve 20 arkadaşının, Boğaz köprüleri, bağlantı ve çevre yolları
üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık durumlarının araştırılarak
güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/252) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına İstanbul'da Avrupa ve Asya Kıtasını birbirine bağlayan
Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çevre yolları ile bağlantı
yolları üzerindeki viyadüklerin bazılarında kullanımdan ötürü aşınmalar olduğu;
ayrıca, 17 Ağustos 1999 Yalova ve 12 Kasım 1999 Düzce merkezli depremlerden
ötürü meydana gelen tahribatlar sonucu olası bir depremde tehlike
oluşturabilecek bir yapıda olduğu bilim adamlarınca açıklanmaktadır. Boğaz köprüleri ve çevre yolları üzerinde bulunan
viyadüklerin olası bir depremde dayanıklılık durumunu ortaya koymak, İstanbul
halkının hassasiyetini dikkate alarak, yetkili kurumların bu konudaki
çalışmalarını araştırmak ve alınacak önlemlerin tespit edilmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Gerekçe: Bilindiği üzere 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999
tarihlerinde yaşanan Yalova ve Düzce merkezli depremlerde İstanbul'da bulunan
başta Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olmak üzere çevre
yolları ile bağlantı yolları üzerinde mevcut birçok viyadük kısmen tahrip
olmuştur. Bilim adamlarınca yapılan açıklamalarda bu viyadüklerin
yaşanabilecek olası bir depremde tehlike oluşturacağı belirtilmektedir.
Özellikle Ortaköy, Mecidiyeköy ve Beşiktaş Viyadükleri olmak üzere toplam 123
köprü ve viyadükten 27'sinin acilen güçlendirilmesinin gerekli olduğu
belirtilmiştir. Deprem konusundaki uzmanlıkları halkımızca da bilinen
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ve Prof. Dr. Özal Yüzügüllü, yaptıkları açıklamalarda
olası bir depremde İstanbul'da ulaşımın aksamaması için viyadüklere takviye
yapılarak depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu
iki değerli bilim adamımızın uyarılarını dikkate alarak, üzücü tablolarla
karşılaşmamak için konunun Meclisimiz tarafından araştırılması, sorunların
tespiti ve çözüm yöntemlerini belirlemek için bir Meclis araştırması
açılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Sayın Ayaydın'a da teşekkür ediyorum, çok kısa bir gerekçe
yazdığı için; çünkü, gerekçeler 500 kelimeyi geçmeye başladı. Önerge gündemde yerini alacak ve sırası geldiğinde
görüşülecektir. Diğer önergeyi okutuyorum: 5. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve
21 arkadaşının, Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/253) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları
ile özellikle kamu yatırımları, kamu hizmetleri ve özel sektörün teşvik
edilmesi gibi alanlarda ortaya çıkan sorunlarının araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104
üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Genel gerekçe: Bingöl, 1936 tarihinde il oluşundan bu yana, gerek
bulunduğu coğrafî bölge gerekse iklim şartları nedeniyle ne devlet ne de özel
sektör tarafından gerekli yatırımlar yapılamamıştır. Şehir nüfusunda yıllık artış hızı, Türkiye genelinde
binde 28,27, Doğu Anadolu Bölgesinde binde 39,3, Bingöl'de ise binde 54,35'tir.
Bu oranlar dikkate alındığında, Bingöl'ün kentsel nüfus artış hızı Türkiye ve
bölge ortalamasının oldukça üzerinde olduğu görülmektedir. Kentsel nüfus
oranındaki bu aşırı artış, kentsel altyapı sorunlarını da beraberinde
getirmektedir. Ayrıca, 5 inci derece gelişmiş iller grubunda yer alan
Bingöl İli, ekonomik ve sosyal göstergeler itibariyle Türkiye ve Doğu Anadolu
Bölge ortalamalarının oldukça altında bulunmaktadır. Bingöl İlinin en önemli geçim kaynağı olan tarım ve
hayvancılık alanında üretim gittikçe azalmış, tarım sektörünün getirdiği yeni
yükler nedeniyle insanlar ziraî faaliyetten vazgeçmektedirler. 1991 yılında yatırım programına alınan ve 1 572
hektarlık bir alanın sulanmasına imkân sağlayacak Bingöl-Gözeler Projesinin
fizikî gerçekleşme oranı yüzde 42'dir. Önceki yıllardan devam eden, sulama
amaçlı Bingöl ikinci merhale projesi kapsamında bulunan Gayt sağ sahil üst
kotları sulamasının fizikî gerçekleşmesi yüzde 76'dır. Bingöl-Genç projesi ve
Bingöl-Gözeler projesi sulama tesisleri, ödenek yetersizliğinden ihale
edilememiştir. Bu barajlar hayata geçirildiği takdirde, oldukça fazla miktarda
alan sulu tarıma kazandırılacaktır. Böylece, hem nadas alanları azalacak hem de
tarımda verim artışı sağlanacaktır. Daha önceki yıllarda hayvancılık merkezi olan ilimizde,
terör olayları nedeniyle hayvancılık bitim noktasına gelmiştir. Hayvancılığın
tekrar canlanması için, köylümüze hayvancılık kredisinin faizsiz olarak
verilmesi sağlanmalıdır. Daha önce ilimiz çiftçilerine verilen kredi faizleri,
bölge konumu göz önüne alınarak silinmelidir. Uzun yıllar devam eden terör olaylarıyla can ve mal
güvenlikleri tehlikede olan insanlarımız, yerleşim yerlerine, şehir merkezine
ve ilçe merkezlerine göç ederek, birer tüketici olmuşlardır. Bunun sonucu
olarak, il ve ilçe merkezlerinde, eğitim, sağlık hizmetleri, kanalizasyon,
ulaşım gibi altyapı yetersizliği, çarpık kentleşme, işsizlik ve üretim azalması
gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Köyünde huzur ve rahat içinde yaşarken
üretici olan bu insanlarımız, küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan,
et, süt, yumurta üreterek, ilimiz ve ülke ekonomisine katkısı olan, istihdam
yaratan bu insanlar, terör illetiyle yerinden yurdundan göç ederek, il ve ilçe
merkezlerinde geçim sıkıntısı çeken, kira, su, elektrik ödemeleri altında
ezilen bu insanlarımızın köye dönüşleri sağlanmalıdır. Bunun için, köylerimize
altyapı, yol, su, elektrik gibi hizmetler götürülmeli, bu insanlarımızı üretken
etmek için, süt ineği, koyun, keçi gibi hayvancılığı geliştirici destekler
sağlanmalıdır. İstihdam açısından önem taşıyan, uzun vadeli
yatırımlarımızdan olan organize sanayi bölgesinin 25.3.1997 tarihinde ihalesi
yapılmıştır. Altyapı çalışmalarının yüzde 85'i bitmiştir. Arsa talepleri devam
etmektedir. Yatırımcının gelmesi için teşvikler ve krediler artırılmalı,
muafiyetler getirilmelidir. Elektrik ve su ihtiyacının giderilmesi, eksik kalan
işler için ödenek çıkarılması gerekir. İnsanlarımız, yarının ne getireceğini bilmeden, umutsuz
ve çaresizlik içinde yaşamaktadır. İnsanların her geçen gün devlete, siyasete,
bürokrasiye ve siyasetçiye olan güveni azalmaktadır. İnsanlarımızın güvenini kazanabilmek için onlara iş
bulmak, onların karınlarını doyurmak, insanca yaşayabileceği bir hayat
standardına ulaştırmak zorundayız. Bu da, Bingöl'de yaşanan ekonomik, sosyal ve
diğer alanlarda yaşanan sorunların araştırılması ve bu sorunların giderilmesi
yönünde tedbirlerin alınmasıyla mümkündür. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Sayın milletvekilleri, son Meclis araştırması
önergesini okutacağım. Dışarıdaki arkadaşlarımız da teşrif etsinler; biraz
sonra, oylamayla kanuna geçeceğiz. Önergeyi okutuyorum: 6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu
ve 24 arkadaşının, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/254) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Son zamanlarda ülkemizde yaşanan müessif intihar
olayları herkesi endişelendirmektedir. Yaşanan acı olaylara bakıldığında,
intiharların tek boyutlu olmadığı, değişik nedenlerden dolayı insanlarımızın ve
gençlerimizin hayatlarına son verdikleri görülmektedir. Ekonomik kriz, geçim
sıkıntısı, yaşanan iflaslar, işten çıkarmalar belki bir boyutu. Diğer bir
boyutu, ama daha tehlikelisi, gençler arasında yayılan ruhsal bozukluklar,
cinsel istismarlar, aile içi sorunlar, alkol ve uyuşturucu kullanımı, yanlış
dinî telkin ve tavsiyeler ile kimlik bunalımıdır. Tüm bu hususlar ile intihara neden olan diğer
hususların (ekonomik, sosyal, ailevî, idarî, sağlık, eğitim, çevre...)
araştırılıp incelenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için Anayasanın 98 inci
ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 1- Mahmut Göksu (Adıyaman) 2- Ali Coşkun (İstanbul) 3- Hüseyin Çelik (Van) 4- Abdüllatif Şener (Sıvas) 5- Tevhit
Karakaya (Erzincan) 6- Zeki
Ergezen (Bitlis) 7- İlyas
Arslan (Yozgat) 8- Osman Aslan
(Diyarbakır) 9- M. Necati
Çetinkaya (Manisa) 10- Zeki Ünal (Karaman) 11- Eyüp Fatsa (Ordu) 12- Yahya Akman (Şanlıurfa) 13- Nevzat Yalçıntaş (İstanbul) 14- Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat) 15- Ali Sezal (Kahramanmaraş) 16- Ramazan Toprak (Aksaray) 17- Ahmet Nurettin Aydın (Siirt) 18- Şükrü Ünal (Osmaniye) 19- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa) 20- Maliki Ejder Arvas (Van) 21- Salih Kapusuz (Kayseri) 22- Eyyüp Sanay (Ankara) 23- Mehmet Ali Şahin (İstanbul) 24- Musa Uzunkaya (Samsun) 25- Mahfuz Güler (Bingöl) Gerekçe: Son iki yılda Türkiye'de tırmanış gösteren intihar
olayları herkesi endişelendirmektedir. Ancak, yaşanan bu müessif olaylar tek
boyutlu değil. Ülkemizin üst üste yaşadığı ekonomik krizler nedeniyle yaşanan
geçim sıkıntıları, iflaslar, işten çıkarmalar, açlık çığlıkları insanımızı
bunalttı. Hatta, o noktaya geldi ki, Türkiye Arjantin olur mu tartışmaları
günlerce kamuoyunu meşgul etti. Hatta, olabilecek bir sosyal patlamayı önlemek
için, Dünya Bankasınca gönderilen 500 000 000 dolar "Sosyal Riski
Azaltma" adı altında, fakir ve yoksul ailelere ve çocuklarına dağıtıldı.
Halkımızın her kesimi sıkıntıları anlatmak için yürüyüşler yaptı, yasal
eylemlerde bulundu. Öyle ki, geçim sıkıntılarını anlatabilmek için, esnafından
çiftçisine, öğretmeninden öğrencisine, doktorundan polisine, işverenden
işçisine, işçisinden memuruna, her kesim katıldı. Yetmedi, Başbakanlık önünde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bahçesinde protestolar oldu, intiharlar yaşandı. Yaşamlarını onurlu bir şekilde sürdüremeyince ruhsal
bunalıma girip intiharlara gidenler olayın bir boyutu; diğer bir boyutu da, her
türlü imkân ve varlık içinde olup, sosyoekonomik durumu fevkalade iyi olan
ailelelerin çocuklarında yaşanan intiharlar. Bu kesimde görülen acı olaylar, genellikle gençler
arasında yaşanmaktadır. Yapılan yorumlar ve yaşanan olaylara bakıldığında, bu
intiharların temelinde, gençlerin millî, dinî, ahlakî ve insanî değerlerden
yoksun bırakılması, kısaca, inanç boşluğu yatmaktadır. Kendi ruh kökünden
koparılan, kültürüne yabancı, manevî değerlerden mahrum kalan gençlerin mutsuz,
umutsuz ve duygusuz oldukları açıkça görülmektedir. Paranın ve prestijin
doyumuna erişen bu gençler, boş kalan ruhlarını, iç âlemlerini, (doğrusu
verilemeyince) yalan yanlış, sapık fikirler ve inançlarla doldurmakta ve
sonunda hayatına kıymaktadır. Psikologların, intiharların nedenini gençlerin kimlik
bunalımı, aile içi sorunlar, ruhsal bozukluklar, cinsel istismarlar, alkol ve
uyuşturucu madde kullanımı ve arkadaş ortamı şeklindeki izahları, elbette
üzerinde durulması gereken hususlardır. Ancak, tüm bu sorunları aşmasına,
hayatlarına kasteden görünen ve görünmeyen tuzaklardan kurtulmalarına vesile
olacak, kendilerine sağlam bir kişilik ve özgüven kazandıracak mana ikliminden
uzak olmaları da yaşanan felaketlerin geçici olmadığını ortaya koymaktadır.
Zira, sanal ortamda arkadaşıyla çhat'leşen bir genç, yanlış telkin ve
tavsiyeleri ancak sağlam bir iman ve sonsuz bir güvenle aşabilir. Bu yoksa, o
çocuk satanizmin veya başka sahte ideolojilerin kurbanı olmaya hazırdır. Tabiî, bunlar bir günde olan ve gelişen olaylar
değildir. Şöyle bir anımsama yaparsak, son yıllarda "irticayla
mücadale" adı altında samimî mütedeyyin insanlar da rahatsız, hatta,
rencide edildikleri için, yapılan olumsuz propagandayla din ile irtica âdeta
özdeş hale getirildiği için, gençlerimiz çeşitli endişelerle manevî değerlerden
uzaklaştılar. "İrtica" kavramının net bir tarifi yapılmadığı için,
neyin irtica, neyin dinin icabı olduğu karıştırılır oldu. Maddî durumları iyi
olsa da, insanların mideden ibaret varlıklar olmadığı, onların bir de çok
komplike ruh dünyalarının var olduğu göz önünde bulundurulursa, moral
değerlerden mahrum nesillerin nasıl bir boşluk içine düşebilecekleri rahatlıkla
tahmin edilebilir. Meydana getirilen manevî boşluk ortamında, gençliğimiz,
birçok zararlı fantezilere dayalı nihilizme varan akımların tehdidi altına
girdi. Devletine bağlı, vatanperver vatandaşlar, sırf hayatlarını dinî inançları
doğrultusunda tanzim ettikleri için horlanıp, dışlandılar. Yaşanan tüm bu intihar olaylarının çok yönlü
araştırılıp incelenmesi ve elde edilen veriler çerçevesinde gerekli önlemlerin
alınması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonunun
kurulması gerekmektedir. Arz ederiz. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır
efendim. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Ne yapacağım ki, neyi istiyorsunuz?.. Nasıl olur Sayın Günbey?!. Ben, daha ne yapacağımı
bilmiyorum. Zamanı gelsin hay hay... Bekleyeceksiniz... MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Lazım, lazım Sayın
Başkan!.. BAŞKAN - Yok öyle, peşin hüküm yok... Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle
ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz. Sayın milletvekilleri, şimdi, Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet
Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı:
643) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. Sayın milletvekilleri, 5 inci madde üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştı. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz efendim. BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunarken, karar
yetersayısının aranılması istenildi. Dışarıdaki arkadaşlarımı daha evvel çağırdım; ama, yine
de, ben, oylamayı, elektronik cihazla yapıyorum efendim. (Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı) MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkanım, künefe
ikram etmenizi bekliyorlar(!) BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, haklısınız; ama, ben de
haklıyım. Herkes mesleğini sevmeli... Ben, Sayın Hatiboğlu'ndan çok şey öğrendim; yani, bizim
pirimiz, ne yapalım... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Estağfurullah...
Estağfurullah... BAŞKAN - Grup başkanvekili olarak onun zorluklarını da
ben takdir ediyorum. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İnşallah... İnşallah... BAŞKAN - Etmez miyim efendim; istirham ederim... Ben, bir siyasî partinin grup sözcülüğünü de yaptım;
biliyorum. Oradan geldim. Masanın hem o tarafını hem bu tarafını biliyorum. (1) 643 S.
Sayılı Basmayazı 23.1.2002 tarihli 55 inci Birleşim Tutanağına eklidir. Siz bize teveccüh gösteriyorsunuz, biz size... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bütün bunlara rağmen hâlâ
gelemediler!.. BAŞKAN - Efendim, ne yapayım?!. Nasıl yapayım efendim;
bilemem ki... Aşk ve şevk meselesi bu Sayın Hatiboğlu... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bendeniz de damdan
düşenlerdenim; bendeniz zatıâlinizi gayet iyi anlıyorum. BAŞKAN - Çok teşekkür ederim efendim... Efendim, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar,
elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekilleri, pusula gönderebilirler. Komisyonda olan milletvekillerimiz de var. Gelecekler
efendim, anons ediyorum. Herkesin önünde televizyon var, iletişim çağındayız.
Önergeyi bitirmeden anons ettim. (Elektronik cihazla oylamaya devam edildi) BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısı vardır; 5 inci
madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23
üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Madde 23. - 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı
Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında
kalan memurların atanmaları Başbakan tarafından yapılır. Başbakan bu
yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir. Ancak, Teftiş Kurulu Başkanı ile müfettiş unvanlarını
taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılır." BAŞKAN - Madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat; buyursunlar
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Yasa Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu yasa tasarı üzerinde, 5 inci maddede de görüşlerimi
bildirmiştim ve şu soruları sormuştum: Demiştim ki, denizcilikle ilgili olan bu
yasa tasarısını, lütfen, tetkik buyurduğunuz takdirde, denizciliğin gelişmesine
ne gibi bir katkıda bulunduğunu, ben, anlama imkânına sahip olamadım. Acaba,
anlayan arkadaşlarımız var mıdır?! Size, buna bir misal olarak şunu göstermek
isterim: Aslında, bu, tamamen, devlet kadrolarına yeni atamaların yapılmasıyla
ilgili ve bir yerde, belki taraftarların, belki aynı düşüncede olan insanların,
devlet kapısında, bürokrasiden beslenmesi için getirilmiş olan özel bir tasarı.
Bu tasarı Meclise sevk edildiğinde, talep edilen
personel sayısı 37 kişidir. Bunun 13 tanesi için, birinci sınıf memur, yani,
istisnaî memur kadrosu istenmiştir; ancak, önünüze gelen ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda kabul edilen personel sayısına baktığınızda, 37 sayısının 64'e çıkarıldığını
ve 13 olan birinci sınıf memur sayısının ise, çok enteresan olarak, 3 misli
artırılarak, 33'e çıkarıldığını görüyorsunuz. Malumlarınız olduğu üzere,
birinci derece memuriyetler, istisnaî memuriyetlerdir, devletin üst kademesini
oluşturan memuriyetlerdir. Peki, bu memurlar hangi görevleri yapacak, bir de ona
bakalım; yeni olarak organlar nelerdir: Birincisi, teftiş kurulu başkanlığı ve
iddia edildiğine göre, o kadar çok soruşturma dosyası var ki, Başbakanlık
Teftiş Kurulu tarafından bunlara yetişmek mümkün olmadığı için, bir teftiş
kurulu başkanlığı ve teftiş heyeti kuruluyor. Bir de, bürokrasiden gelen arkadaşlarımız çok iyi
bilecektir ki "APK" adıyla anılan araştırma planlama ve koordinasyon
dairesi başkanlığı kurulmaktadır. Türkiye'deki bürokraside APK'nın görevi,
Sayın Bakanın anlaşamadığı, ancak idarî mahkemeye gittiğinde geri dönebilecek
olan insanların atanmış olduğu, maalesef, bir kurul haline getirilmiştir. Hukuk
müşavirliği ve bir de müsteşarlık müşavirleri kadrosu oluşturuluyor. Bu teşkilatlar kurulduğu takdirde bunların hangisinin
denizciliğimizin, denizcilik sektörümüzün kalkınmasına yardımcı olacağını,
kapasiteyi artıracağını ve Türkiye'ye ithal edilen ve Türkiye'den ihraç edilen
malların Türk bayraklı gemilerle taşınmasını artıracağı konusunda ben bir fikir
sahibi olamadım; ancak, şu neticeye vardım ki; hakikaten, devlet kadroları
biraz daha şişme durumundadır. Bir hukuk müşavirliğini anlayabilmek mümkün değil. Niye
her bakanlıkta, her müsteşarlıkta bir hukuk müşavirliği kısmı kurulur? Neden
Türkiye'de, Başbakanlıkta bir hukuk müşavirleri ofisi kurularak, tüm devletin
hukukî bilgilendirilmesi bir çatı altından yapılmaz? Bunun cevabını verebilmek
bence mümkün değil. Aynı şeyi teftiş kurulları için de söylemek mümkün.
Eğer bir Başbakanlık Teftiş Kurulu varsa, bunun daha geniş bir çatı altında,
devletin tüm denetim işlerini yapabilecek bağımsız ve hakikaten bu konuda uzman
olan bir teftiş kurulu başkanlığı veya bir teftiş kurulu ofisinin
oluşturularak, bir idarî reforma gidilmesi acaba daha doğru olmaz mı? APK'ya,
biraz evvel söylediğim gibi, tamamen kızak memurların gönderilmiş olduğu veya
halk arasındaki tabiriyle "arpalık" olarak nitelendirilen bir yere
yeniden bir APK uzmanlığının, o kurulun kurulmasının kime, ne fayda
getireceğini bilmek mümkün değil; ancak, inanıyorum ki, 13 olan birinci derece
memur sayısının 33'e çıkarılmasıyla, 33 kişi, ki, kimlerin bu mevkie atanacakları
bellidir, kararnamesi hazırdır; bu kanun yayımlandıktan çok kısa bir süre sonra
da yerlerine atanacaklardır. Aslında, yapmakta olduğumuz iş, budur; çıkacak
kanunun neticesi de budur. Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. İkinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Trabzon
Milletvekili Sayın Ali Naci Tuncer'de. Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA ALİ NACİ TUNCER (Trabzon) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Denizcilik Müsteşarlığı, malumlarınız, 1993 yılında
kararnameyle kurulmuştu ve 1994 yılında da teşkilatı tamamlanarak faaliyete
geçmişti. Üç tarafı denizle kaplı olan memleketimizde denizcilik sektörünün,
maalesef, şanımıza, tarihimize yakışmayacak bir seviyede olması nedeniyle, o
zamanki hükümetler, bunu, müstakil bir müsteşarlık altında toplayarak,
denizcilik hizmetlerinin daha verimli şekilde yapılmasını sağlamaya
çalışmışlardır. Kararnamenin 2 nci maddesinde, Denizcilik
Müsteşarlığına, 12 bentte sayılan görevler tevdi edilmiştir ve merkez
teşkilatı, yasayla tadaden belirlenmiş, taşra teşkilatının ise, kararnamenin 18
inci maddesiyle, 3046 sayılı Kanuna uygun olarak, Müsteşarlıkça düzenlenmesine
karar verilmişti. Müsteşarlık, Türkiye genelinde 7 bölge kurmuş, 65 tane de
liman başkanlığı vardır. Benim seçim bölgem olan Trabzon'un, bir sahil şehri
olduğu malumlarınızdır; bir de, liman başkanlığımız vardır. Bir tarihlerde,
bilhassa komşumuz İran'ın, Avrupa'dan yaptığı bütün ithalatların Türkiye
üzerinden geçtiği bir dönemde, Trabzon'un can damarı olan limanımız, bugün
özelleştirme kapsamına alınmış, 6 vincinin 4'ü çürümeye terk edilmiş, maalesef,
halen özelleştirilmesi yapılamamış ve hizmet veremez durumdadır. İnşallah,
diğer 65 limanımız da aynı durumda değildir. Denizyoluyla nakliyat, havayolundan 22 kat,
karayolundan 7 kat ve demiryolundan 3,5 kat daha ucuz olmasına rağmen,
maalesef, ulusal yolcu taşımada binde 3 ve yük taşımada da yüzde 3 civarında
bir tablo göstermekteyiz. Bu demektir ki, teşkilatları kurmakla hizmet
verilemiyor. Hükümetin, bunların üzerine eğilmesi lazım, bu sektörü ayağa
kaldırması lazım. Deniz filomuzda 904 gemi vardır, bunların yarısı 20
yaşın üzerindedir. Yalnız petrol sektöründe hizmet veren gemilerimiz
yenilenmiş, çift cidarlı gemiler yapılmış ve petrol taşımaya hazır olmasına
rağmen, bu sahada en büyük işveren olarak gözüken TÜPRAŞ, bilhassa Rusya'dan
ithal ettiği petrolde Yunan bandralı gemilerle hizmet vermektedir. Bu da tabiî,
bu sektörün yok olmasına sebep olmaktadır. Müsteşarlığa, geçen konuşmamda da ifade ettim, teftiş
kurulunu ilave etmek, bir genel müdürlük ilave etmek ve hele hele askerî
dönemlerde meydana çıkarılmış araştırma planlama kurulu -ki, bugün, hiçbir
bakanlıkta hizmet vermeyen bir birimdir- ya kadro almak için eleman tayin
edilir veya görevden alınan insanların, yargı mercilerine gitmemeleri için,
eşdeğerde kadro olarak koydukları bu kadrolara atanmaları için
kullanılmaktadır. Bürokraside görev yapmış, bakanlık yapmış birçok milletvekili
arkadaşlarım buradadır. Hiçbir kişinin, gelip de, ben, APK'dan hizmet aldım diyeceklerini
tahmin etmiyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, bu tasarı, zaten talihsiz
bir tasarı; tasarının 5 inci maddesinden 6 ncı maddesine geçmemiz tam 25 günü
buldu. Demek ki, hükümet, buna bu kadar değer veriyor. Bugüne kadar ya
çoğunluğu sağlayamadık veya önüne başka bir tasarı getirildi. işte, bugün
kısmet oldu, inşallah tamamına erdirebiliriz bunu. Merkez teşkilatında denetim birimi kurulabilir; tabiî,
onun kadrolarını da almak gerekiyor, ona diyeceğim bir şey yok. Taşra
teşkilatında denetim birimi olmadığı halde, acaba "denetim şefi" veya
"denetim memuru" adı altında alınan kadrolara ne ihtiyaç var? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Sayın Başkanım, 1
dakikanızı istirham edeceğim. BAŞKAN - Buyurun efendim. ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Sayın Bakanımız bu
kadroların zaruretini izah ederlerse memnun kalacağım. Ayrıca, bu sektöre doğru dürüst kredi sağlayamadık.
Emlak Bankası bir dönemde biraz kredi verdi; Emlak Bankası tasfiye halinde
olduğu için, Türkiye'nin içerisine düştüğü ekonomik kriz nedeniyle, tasfiye
kurulları, bunlardan kredi alanlara acaba yeniden bir imkân tanıyacak ödeme
planlarını yapmakta mıdır? Sayın Bakanımız bu hususa da cevap verirlerse memnun
kalacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Şimdi söz sırası Saadet Partisinde. Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak. Buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan, 643
sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Saadet Partimiz adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizin Sayın Başkanını ve değerli
üyelerini partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Bilindiği üzere, 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle, Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığı kurulmuştur.
Bu kararnameyle, Denizcilik Müsteşarlığı merkez ve taşra teşkilatından
oluşturulmuştur. Merkez teşkilatı, Müsteşarlık makamı, ana hizmet birimleri,
danışma birimleri ve yardımcı birimlerden oluşmaktadır. 29.6.1994 tarihinde
Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan taşra teşkilatı ise, 7 adet bölge
müdürlüğü ve bunların bünyesinde gerekçede 65 olarak bildirilen -daha önce
konuşma yapan bir sözcü arkadaşımızın tespitlerine göre ise 68- liman
başkanlığından teşekkül etmiştir. Ancak, bu Müsteşarlığın Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede bir denetim birimine yer verilmemiştir. 1994 yılında kurulmuş ve faaliyete başlamış Denizcilik
Müsteşarlığının hiçbir birimi ve özellikle taşra teşkilatı, periyodik ve etkili
bir denetime tabi tutulamamıştır. Gerekçede de belirtildiği üzere, denetim,
şimdiye kadar Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca veya bir ihbar veya
şikâyet halinde, Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanlığından alınan onayla
görevlendirilen muhakkikler tarafından yürütülmektedir. Başbakanlık Teftiş Kurulunun iş yoğunluğu sebebiyle,
Müsteşarlık bünyesinde bugüne kadar genel bir teftiş ve denetim yapılması
mümkün olamamıştır. Müsteşarlık bünyesinden tefrik olunan muhakkikler
vasıtasıyla yürütülen denetim ve soruşturmalardan ise yeterli ölçüde verim
alınamamaktadır. Sebep olarak da, muhakkiklik yapabilecek seviye ve bilgiye
sahip olacak personel sayısının son derecede yetersiz olduğu, bu görevleri
yürüten personelin işlerinde de aksamalar meydana geldiği, inceleme ve
soruşturmanın tamamlanarak rapor yazılmasının uzun zaman aldığı, muhakkikler
ile hakkında soruşturma yapılan personel arasında istenmeden husumet doğmakta
olduğu, muhakkikler vasıtasıyla yapılan hemen her soruşturmada muhakkiklerin
yanlı ve objektif olmadığı yönünde şikâyetler gelmektedir. Bu durum ise, kurum
içinde barış ve sükûnu bozucu bir olgu haline gelmektedir. Ayrıca, devam eden
ve sonuçlandırılamayan çok sayıda soruşturma yanında, inceleme ve soruşturma
açılmasını gerektiren çok sayıda şikâyet ve ihbar dosyalarının mevcut olduğu da
tespit olunmuştur. Belirtilen bu durum muvacehesinde, Müsteşarlığın, mevcut
statü içerisinde etkili ve yeterli soruşturma ve teftiş yapabilmesi imkânsız
hale geldiğinden, Müsteşarlık bünyesinde bir denetim biriminin oluşturulması
gerekmektedir. Bu gereklilik sebebiyle getirilen tasarının 6 ncı
maddesiyle, kanun hükmünde kararnamenin 23 üncü maddesi "23.4.1981 tarih
ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun
hükümleri dışında kalan memurların atamaları Başbakan tarafından yapılır.
Başbakan bu yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir; ancak,
teftiş kurulu başkanı ile müfettiş unvanlarını taşıyan görevlere müşterek
kararla atama yapılır" şeklinde değiştirilerek, bu kurulun
oluşturulmasıyla atama esasları belirlenmekte, ekli cetvellerde gerekli
kadrolar ihdas edilmektedir. Devletin küçültülmesi zorunluluğunun sıkça dile
getirildiği şu sıralarda, Denizcilik Müsteşarlığına kadro tahsisi, bazı
sözcülerimiz tarafından eleştirilmişse de, 1993 yılında çıkarılan 491 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede, denetimin başka kuruluşlara bırakılması sebebiyle,
eksik doğmuş Müsteşarlığın görevlerini hakkıyla ifa etmesi bakımından, zarurî
olan başkanlıklar ihdası ile kadro verilmesinin uygun olacağı kanaatinde
olduğumu Yüksek Heyetinize arz ediyorum. 19 uncu Yüzyılın ortalarına kadar dünya denizciliğinde
ağırlıklı söz sahibi olan ülkemizin, tekrar söz sahibi olacağı günlere en kısa
sürede ulaşması temennisiyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler
tamamlandı. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Oylamaya geçmeden önce, yoklama talebi vardır.
Benim gür sesimi duyanlar herhalde teşrif edeceklerdir. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ortaoyunu gibi oldu... Bu ne
yahu?!.. BAŞKAN - Efendim, muhalefet muhalefetliğini yapacak,
iktidar iktidarlığını yapacak... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Muhalefet, çalışmaları engellemez.
BAŞKAN - Sayın milletvekili, mademki kanun çıkarıyoruz,
burada 185 kişi kalacak. Kimsenin odasında oturmaya hakkı yok. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Şu anda kimse odasında oturmuyor.
Burada suiistimal var yani. BAŞKAN - Çok affedersiniz, ben suiistimal görmüyorum;
isteyecekler efendim... MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Efendim, komisyonlarda
arkadaşlarımız var. BAŞKAN- Efendim, müsaade ederseniz, vakit
kaybetmeyelim, imza sahiplerini arayalım efendim. Sayın Murat Akın?.. Burada. Sayın Nevzat Ercan?.. Burada. Sayın Ali Rıza Gönül?.. Burada. Sayın Turhan Güven?.. Burada. Sayın Ali Naci Tuncer?.. Burada. Sayın Salih Çelen?.. Burada. Sayın Faris Özdemir?.. Burada. Sayın Sevgi Esen?.. Burada. Sayın Hakkı Töre?.. Burada. Sayın Saffet Arıkan Bedük?.. Burada. Sayın Mehmet Gölhan?.. Burada. Sayın Teoman Özalp?.. Burada. Sayın Mehmet Sağlam?.. Burada. Sayın Metin Kocabaş?.. Burada. Sayın Ramazan Gül?.. RIZA AKÇALI (Manisa)- Takabbül ediyorum. MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Ramazan Gül yok. BAŞKAN- Takabbül ettiler efendim. İstirham ederim
yani... MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Vekilin vekili olmaz!.. BAŞKAN- Olur efendim, olur!.. Şükredin ki, 21 kişi istemişler; size yardım
ediyorlar... Sayın Mehmet Gözlükaya?.. Burada. Sayın Ayvaz Gökdemir?.. Burada. Sayın Celal Adan?.. Burada. Sayın Yıldırım Ulupınar?.. Burada. Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada. Sayın Mehmet Baysarı?.. Burada. 21 sayın milletvekiliyle başlıyoruz efendim. DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep)- Sayın Başkan,
önce, mevcutları bir tespit edin. BAŞKAN- Efendim, zaten, mevcutlar 21. DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep)- 21 değil 121
var orada!.. BAŞKAN- Efendim, sayın milletvekillerini rahatsız
edersek, geri çıkarlar; onların hakkı var. Yoklama için 5 dakika süre veriyorum. Denize kıyısı olan vilayetlerin milletvekilleri
yoklamaya iştirak etmeli bence, denizcilerin ruhu için... (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
yoktur. Kaç dakika ara verelim? İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 15 dakika ara verin Sayın
Başkan. BAŞKAN - Hayhay efendim, 15 dakika ara vereceğim; ama,
istirham edeceğim, grup başkanvekilleri de dahil olmak üzere, buradan
ayrılmasınlar. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Haklısın Sayın Başkan; bravo... BAŞKAN - Birleşime 15 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati
: 16.01 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati
: 16.15 BAŞKAN :
Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER
: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62 nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. 643 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tasarının 6 ncı maddesinin oylamasında yoklama talep
edilmiş ve toplantı yetersayısı bulunamamıştı. III. - Y O K
L A M A BAŞKAN - Şimdi, yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır. Efendim, lütfen ayrılmayın da, diğer maddeleri de
bitirelim; istirham edeceğim... V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. -
Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı:
643) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerini almıştır. 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutmadan evvel ricamı tekrarlıyorum;
biraz sonra bir yoklama daha istenir, bir yere gitmeyin; bizi üzmeyin. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir. "Teftiş Kurulu Başkanlığı EK MADDE 6.- Teftiş Kurulu, Müsteşarın yazılı olarak
vereceği emri veya onayı üzerine, Müsteşar adına aşağıdaki görevleri yapar : a) Müsteşarlık teşkilâtının her türlü faaliyet ve
işlemleri ile ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma işlerini yürütmek. b) Müsteşarlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek,
mevzuata, plan ve programa uygun çalışmalarını sağlamak üzere gerekli
teklifleri hazırlamak ve Müsteşara sunmak. c) Müsteşar tarafından istenilen konularda araştırma,
inceleme yapmak ve diğer hizmetleri yürütmek. d) Özel kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Teftiş Kurulu Müfettişlerinin görev, yetki ve
sorumlulukları, çalışma esasları ile atanma ve yükselme usulleri, Müsteşarlık
tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. BAŞKAN- Efendim, 7 nci madde üzerinde, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak... MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Ergün Dağcıoğlu
konuşacak. BAŞKAN- Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu;
buyurun efendim. AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ek maddeyle, Teftiş Kurulunun,
müsteşarın yazılı olarak vereceği emri veya onayı üzerine, müsteşar adına
yapacağı görevler ifade edilmektedir. Maddenin genel gerekçesinde ise,
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde Teftiş Kurulunun teşkili ifade
edilmektedir. Teftiş Kurulunun teşkilinin ifadesinden sonra, gerekleri dile
getirilen bir yerde, mealen, soruşturulması gereken hususların müsteşarlık
bünyesinde teşkil edilen muhakkikler eliyle yapılmasının sakıncalarına
değinilmekte ve muhakkikler ile soruşturmaya muhatap personel arasında,
istenmeden de olsa, bir düşmanlık, husumet doğacağı dile getirilmekte; bu
durumun ise, barış ve sükûnu bozacağına vurgu yapılmaktadır. Sayın Bakanım,
şimdi buradan şunu anlamak mı lazım acaba: Yönetim, usulsüzlüklerin üzerine,
teftiş kurulu olmadığından şu ana kadar yeterince gidemiyor, bundan sonra
gidecektir mi anlamak lazım? Şayet öyleyse, şimdi sizlere, soruşturma komisyonu
başkanlığı da yapmış bir üst düzey bürokratın, dönemin bakanına, birçok
bürokratın hazan yaprağı misali tek tek ayrıldığı bir ortamda -geçen gün de bir
konuşmamda ifade etmiştim; bir dönemde, bürokratlar, hazan yaprağı misali tek
tek gidiyordu- yazdığı iddia edilen bir veda mektubunu sürem çok sınırlı
olduğundan özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu arada, mektupta adı
geçen bürokrat ve ilgili bazı firma adlarını da, tabiîdir ki, burada
zikretmeyeceğim. Sayın Başkan, mektup... "Sayın Bakanım, çalıştığım
sürede, ilkelerimden birisi, size ileride gelebilecek muhtemel tehlikeleri
önlemek..." Bakın, üst düzey bürokrat diyor ki: "Sayın Bakanım,
çalıştığım sürede, ilkelerimden birisi, size ileride gelebilecek muhtemel
tehlikeleri önlemek ve bürokrasiye yardımcı olmak olmuştur" şeklinde
başlıyor ve şöyle devam ediyor: "Öncelikle belirteyim ki, 1993 yılından
itibaren Trabzon hariç hiçbir bölge teftiş görmemiş -sanki şimdi görmüş de-
olduğundan, yaptığımız soruşturmalar bu hukukî eksikliği de gidermiştir. Bu soruşturma sırasında İzmir'de faaliyet gösteren bir
(X) firmasının, kuruluşundan itibaren bürokraside bağlantıları olduğunu, birçok
kişinin açıkça yeminli ve yazılı ifadeleriyle tespit ettik. Bir diğer korunan
şirket ise (Y) ortaklığıdır ki, yine aynı türden bağlantılar söz konusudur.
Ayrıca bu şirket de, bir üst düzey bürokratın koruması altındadır. Merkezde mesailer bu ilişkiler üzerine yürütülmektedir
ve dengelenmektedir. Bir başka ifadeyle, açıkça paslaşılmaktadır. Bürokratik
istikrarsızlığın da ana sebebi budur" diyor ve yine devam ediyor:
"Sayın Bakanım, ayrıca teknik bilgi açısından da yanıltılmaktasınız.
Çıkarılan Kılavuzluk ve Römorkaj Yönetmeliği ile kılavuzluk ve römorkaj
hizmetlerini verecek onlarca şirket varken, birkaç şirket uğruna tekel
oluşturuldu, işadamlarına, kendi gemilerine bile bu hizmeti verebilme şansı
verilmedi. Açıkça, özelleştirme hukuku ve TDİ'nin tekeli çiğnendi, by-pass
edildi ve kendi kollamaları altındaki şirketlere tekel oluşturuldu. Böylelikle
de, serbest rekabet şartları gözardı edilmiştir. Ufak bir bilgi araştırmasında
Hollanda'da sadece bir limanda 50'ye yakın firmanın bu şekilde hizmet verdiği
görülecektir" diyor. Değerli arkadaşlarım, mektuptan anlaşıldığına göre,
işte, bu üst düzey bürokratın başına ne geldiyse, bu soruşturmadan sonra
gelmiş. Bakın, kendisi bunu nasıl anlatıyor: "Yaptığım, devletin asgarî
500 milyarını Maliyeye yatırtmaktı. Bunun için üst düzey bir kamu görevlisinin
bir muhakkik heyet başkanına hesap sormasını anlamak o kadar kolay değildir.
Buna rağmen, ben, hiçbir şeyden etkilenmeden soruşturmayı sonuçlandırdım. Sayın Bakanım, filan iskele çok tehlikeli; can ve mal
emniyeti açısından her an bir kaza çıkabilir. Bu ifadeler, uzman bilirkişilerin
ifadeleridir; altı aylık geçici iznin hiçbir hukukî gerekçesi yoktur. Açıkça, (X) ve (Y) şirketleriyle ilgili olarak sizi ve makamınızı
baştan korumaya çalıştım. Tıpkı EXPO 98 ihalesinde verdiğimiz mesai gibi. Belki
de, raporun kapsamını etkiledi; ama, size anlatamadım. Bu konuları en ince
detayına kadar sektör biliyor, çok kişi biliyor. Bir üst düzey bürokratınız,
bir diğerine 'bu konular soruşturmalık, bu konular Arenalıktır' diye açıkça
söylüyor. Bu şekilde konuşmaları duyan bir insan, sizi korumak için ne yapması
gerekiyorsa, ben de baştan beri bunu yapmaya çalıştım" diyor. "Bu konuda sorumluluğu önleyici ve dağıtıcı çalışmalarımıza
kulak tıkandı. Bu konular ileride başınızı çok ciddî ağrıtacak konulardır.
EXPO-98 ve şûra İhalelerinden hukuk tekniği ve diğer açılardan daha vahimdir. Sayın Bakanım, inanın sorumluluk savunamayacağınız
ölçüde... " (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın
Başkanım. "...üzerinizde kalır. Şu anda risk, hukuken ve
tamamen sizin üzerinizdedir. Bu yazdıklarımla görevimi yerine getirdiğimi ve bir
vebalden kurtulduğumu sanıyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyor, saygılar
sunuyorum. Allahaısmarladık" diyor. Kim söylüyor bunu; evet, değerli arkadaşlar, bunları, o
zamanlar muhakkik heyeti başkanlığı görevindeki bir üst düzey görevli söylüyor. Şimdi, bakın, mektup, yani, üst düzey bürokratın Sayın
Bakana yazdığı iddia edilen mektup bu şekilde bitiyor. Ben yorum yapmadan ve
yeniden yapılanmada teftiş kurulunun kurulmasıyla ilgili olarak önemli olduğu
kanaatiyle, mektubu, dolayısıyla bu konuyu bilgilerinize sundum. Şayet, bu
iddia doğruysa, konuyla ilgili zamanaşımı dikkate alınmalıdır diyor, mümkün
olursa, konuya bir sonraki konuşmamda, yani, sanıyorum 9 uncu maddede devam
etmek ve konuyu tamamlamak üzere, hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Efendim, şimdi söz sırası Doğru Yol
Partisinde; Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın... (DYP sıralarından
alkışlar) Efendim, biz çerçeve 7 nci maddenin ek 6 ncı maddesini
görüşüyoruz. Buyurun Sayın Akın. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 643 sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, denizcilikten sorumlu idare,
yani Müsteşarlık, uluslararası normları takip edebilecek düzeyde
kurumsallaşmaya önem vermeli, personel istihdamında uzmanlık ve sürekliliği
esas almalıdır. Dünya coğrafyasına, tarihine bir göz atarsak,
yeryüzüne, bugüne kadar birçok imparatorluğun geldiğini görürüz. Bunların çoğu,
tarih sahnesinden silinmişlerdir. Ancak, tarih sahnesinden silinen
imparatorlukların bazılarının etkileri günümüzde de devam etmektedir. Bunun
sebebi ortadadır. Etkileri devam eden imparatorlukların tümü, denizci
stratejisinin yöntemlerini kullanmışlardır. İngiltere'nin, Hindistan'da,
Avustralya'da, Kanada'da, hatta Falkland'da süren etkilerinin nedeni budur.
Küçük bir ülke ama, denizci devlet Hollanda'nın, Surinam ve Antiller'deki
etkisi halen sürmekte; Brezilya Portekizce konuşmaktadırlar. Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin denizcilik
alanında hak ettiği noktaya ulaşması için, öncelikli hedefi, miktara, sayıya,
girdiye bağlı kavramlar değil, deniz gücü oluşturmak olmalıdır. Deniz gücü
oluşturmak için, denizlerin, mümkün olduğunca askerî, ekonomik ve siyasî olarak
kullanılması gerekmektedir. Bu, denizci stratejisidir. Özetlemek gerekirse,
denizcilikte hedefe varmak için deniz gücünü oluşturmak ve sivil-asker
işbirliği en önemli faktördür. Denizcilikte hedefe ulaşmak için birinci öncelik,
devletle bireyi aynı çizgide birleştirerek denizi seven, denizin getirdiği
nimetleri bilen denizci bir memleket olmamız gerekmektedir. Denizin getireceği
nimetlerin somut boyutunun ötesinde kültür boyutunun öneminin de gözardı
edilmemesi gerekir. Değerli milletvekilleri, denizcilik sektörünün güçlü
bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Bu güçlü yapılanmanın, sivil kesimde
denizcilikten sorumlu idarenin bünyesinde başlaması birinci koşuldur. Yani,
bugün için bu işlevle görevli Denizcilik Müsteşarlığının bünyesi,
kurumsallaşmaya yönelik olarak teşkilatlanmalıdır. Bu kurumsallaşma için temel
koşul ise, uzmanlık ve süreklilik olmalıdır. Değerli milletvekilleri, kurumsallaşmayla birlikte
alınacak diğer idarî tedbir ise yasal düzenlemelerdir. Yasal düzenlemede,
denizcilikle ilgili kurumların görev ihtiyaçlarına yönelik mevzuat hazırlamak
yanılgısına düşülmemelidir. Temel ilke, hizmet ihtiyaçlarına göre kurumların
görevlerinin belirlendiği mevzuatın hazırlanması olmalıdır. Mevzuat
hazırlanırken dikkat edilecek bir önemli unsur da, ulusal mevzuatın
uluslararası uygulamalarla uyumunun sağlanmasıdır. Zira, ulusal normlardan
ziyade, uluslararası normlarla yönlendirilen deniz ticaret sektörünün hareket
kabiliyeti, ancak bu şekilde artırılabilir. Hedefe ulaşabilmek için salt ekonomik idarî tedbirlerin
yeterli olmayacağı aşikârdır. Öncelikle bu hedefe ulaşmak için, ulusal
denizcilik politikasının somut kavramlara dayalı olarak yeniden belirlenmesine
ihtiyaç vardır. Değerli milletvekilleri, nüfusu 70 milyon, içborç stoku
100 katrilyon Türk Lirası, dışborç stoku 110 milyar doların üzerinde, işsizlik
oranı yüzde 10'larda, kalkınma hızı eksi yüzde 11,2'de olan ekonomimizin,
artık, borçla yürümeyeceği ortadadır. Türkiye'nin aradığı kaynak elinin
altındadır. Bu kaynak ise denizcilik sektörüdür. Türk deniz ticaret sektörü, desteklendiği, gerekli
yapısal ve idarî tedbirler alındığı takdirde, Türkiye'nin, turizmle birlikte
kaynak eksikliğini en az yatırımla ve en az destekle giderebilecek önemde bir
sektördür. Bu destek sağlanırsa, ülkenin en önemli meselelerinden biri olan
istihdamda sektörün emek/yoğun yapısı ve shore based işletme çokluğu nedeniyle
bire 15 oranında istihdam imkânı sağlanabilecektir. Yine, dışarıya minimum
düzeyde ödenecek navlunlarla kaynak tasarrufu sağlanabilecektir. Deniz ticaret
filosu, ülke ihtiyacını karşılamanın ötesinde, dünya denizcilik pastasından
daha fazla pay alarak, ülkeye kaynak girişi sağlanacaktır. Kabotaj taşımacılığının canlanmasıyla, karayolları,
bakım, idame, yenileme masrafları ve akaryakıt tüketimindeki azalmalarla ayrı
kaynak imkânı oluşturulacaktır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız... MURAT AKIN (Devamla) -
Dünya deniz ticaret filosunun güvenlik ve çevre mülahazalarıyla
yenilenme dönemine girmiş olması nedeniyle, kendi filomuzda inşa edilecek
gemilerin yanı sıra, dünya gemi inşa piyasasından pay alınarak, ülkeye kaynak
girişi ve yan sanayiin gelişimi sağlanacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Şimdi, söz sırası Saadet Partisinde. Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, buyurun efendim.
(SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasıyla İlgili
Kanun Tasarısı hakkında Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Türkiye, üç tarafı denizlerle
çevrili bir ülke. Konumu itibariyle stratejik önemi büyük olan Türkiye'nin, üç
tarafının denizlerle de çevrili olması, tabiî ki, stratejik önemini kat kat
artırıyor. Türkiye'nin yaklaşık 8 400 kilometrelik sahil şeridi var; bu, büyük
bir nimet; ama, maalesef, birçok alanda olduğu gibi, bu büyük nimetten de
Türkiye yeterince istifade edemiyor. Türkiye, maden yataklarına sahip; değerlendiremiyoruz.
Türkiye'de bor madenleri var; dünyanın en büyük rezervi bizde; yeterince
istifade edemiyoruz. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarımızın, ticarî, ekonomik,
stratejik konumunu hepimiz biliyoruz; ama, yeterince istifade edemiyoruz. Bu ve
benzeri işletmelerimizden, imkânlarımızdan, nimetlerimizden yeterince istifade
edemiyoruz ve hatta, Türkiye, buralarda kayba uğruyor. Biraz önce, Sayın Ahmet Cemil Tunç'un araştırma
önergesini okuduk; Elazığ Ferrokrom Tesisleri çalıştırılıyor; şu anda kapanmış
durumda; 1 500 kişi maaş alamıyor. Aynı tesis, 1996'da zarar etmiş; 1997'de nasıl kâr etti acaba?..
1998'de yeniden niye zarar etti?.. Bu,
mutlaka tetkik edilmeli. Değerli arkadaşlar, bunları şunun için söylüyorum :
Denizlerimiz, İstanbul Boğazımız ve Çanakkale Boğazımız bu ülke için büyük bir
nimet; mutlak manada, bu felsefeyle, bu anlayışla, bu düşünceyle işletilmeli ve
yeterince bunlardan bu ülke istifade etmelidir. Kanun tasarısında, yeni bir araştırma planlama
kurulundan, yeni bir yapılanmadan bahsediliyor. Aslında -şahsî kanaat olarak
ifade ediyoruz- yeni bir araştırma planlama kuruluna gerek yok; çünkü, bu yeni kadrolar, yeni yükler demektir. Denizcilik
Müsteşarlığımız, ülkemizde, denizciliğin geliştirilmesi konusunda, mutlaka
üniversitelerimizle, deniz ticaret odalarımızla sürekli diyalog halinde ve
birlikte çalışmalıdır. Bu konularla ilgili müsteşarlığımızın ne tür faaliyetlerini
olduğunu, işin gerçeği, tam bilemiyoruz;
çünkü, bu kurumlarda yetişmiş uzmanlarımız, insanlarımız var.
Türkiye'de, hep yurtdışına giden beyin göçünden şikâyet eder dururuz... Değerli arkadaşlar, bir konuya daha değinmeden
geçemeyeceğim. 57 nci hükümetten Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen tasarılarla
ilgili, konular bir farklı, fakat yetkililerin söylemiş olduğu sözler bir
farklı; çelişkiler arz ediyor. Bakın, bu ülke, ekonomik krizlerden, sıkıntılardan
geçiyor; millet, kemer sıkıyor; sıkmaya devam ediyor, âdeta beli kopmak üzere;
devlet, yaklaşık olarak yüzde 200'lere varan faizlerle borçlanıyor; bir de hükümetimizin uyguladığı
bir istikrar programı var, paketi var; ayrıca, tasarruf genelgeleri var;
yine, hükümet programında, devletin
küçültülmesi yazılmış, ifade edilmiş; ama, buna rağmen, bu yeni tasarıda, yeni
kadrolar ve yeni yükler geliyor. Daha önce tasarı üzerinde görüşmeler yapılırken,
aslında, Sayın Bakan güzel bir şey söyledi, "bu kadrolar, ilk defa hizmete
başlayacaklara kapalıdır"dedi. Evet, doğrudur ve hassasiyetine de teşekkür
ediyor, tebrik ediyoruz; ama, bu yeni kadrolar en az 10-12 yıllık veya 8 yıllık
görev süresini gerektiriyor. Yani, siz, 34 tane 1 inci derecenin 4 üncü kademesinden yeni kadro
ihdas edeceksiniz. Bu, dışa kadro olarak kapalı; ama, içte, yeni makamlara açılan
yeni kadrolar, büyük kadrolar demektir; bu, yeni yükler demektir mutlak manada.
2 nci, 3 üncü ve 5 inci dereceden bir
sürü kadrolar... Bunlar, malî külfetleri beraberinde getirir. (DSP sıralarından
"Ne alakası var?" sesleri) Tabiî ki canım;
5 inci dereceden, 7 nci dereceden bir memurun aldığı maaşla, 1 'in 4
ünde yüksek kademedeki bir insanın aldığı maaş arasında çok büyük fark vardır.
Bunu bilmiyorsanız, bilenlere soracaksınız. Değerli arkadaşlar, bu, elbette ki yeni eleman alımı
değil; ama, üst düzey yeni kadro ve yeni birkaç misli ekonomik gider demektir.
Tabiî ki, denizciliğimizin, Denizcilik Müsteşarlığımızın, Türkiyemizin
denizlerimizden istifade etmesi konusundaki; Çanakkale Boğazından, İstanbul
Boğazından ve benzeri yerlerden istifade etmesi konusundaki çabalarına hep
destek vermek mecburiyetindeyiz; ama, Türkiye, bu tip yapılanmalara giderken,
yeni külfetleri, yeni birtakım sıkıntıları beraberinde taşımamalı. Onun için,
tasarının bu çerçeve içerisinde ele alınması ve bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi
daha doğrudur diye düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Ek 6 ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kabul edenlere de karışmayanlara da teşekkür ediyorum. Ek 7 nci maddeyi okutuyorum efendim: Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı EK MADDE 7. - Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığının görevleri
şunlardır : a) Müsteşarlığa, kalkınma planları, yıllık programlar
ve Bakanlar Kurulu Kararları çerçevesinde verilen emir ve görevlerin yerine
getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu esaslara uygun olarak
Müsteşarlığın ana hizmet politikasının ve planlarının hazırlanmasına yardımcı
olmak. b) Uzun vadeli planlarla, kalkınma planlarında ve
yıllık programlarda öncelikle yer alması gerekli görülen hizmet ve tedbirlerin
ve bunlarla ilgili temel politikaların bilimsel araştırma esaslarına göre
tespitini sağlamak, Müsteşarın onayını aldıktan sonra Devlet Planlama Teşkilâtı
Müsteşarlığına göndermek. c) Hizmet ve faaliyetlerin ekonomik ve etkin bir
şekilde yerine getirilmesi için insan gücü ile finansman ve malzeme gibi mevcut
kaynakların en uygun ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için
Müsteşarlık bütçesini plan ve program esaslarına göre hazırlamak ve
uygulanmasını takip etmek. d) Müsteşarlık yıllık çalışma programını hazırlamak,
Müsteşarlık hizmetleriyle ilgili gerekli istatistikleri toplamak ve
değerlendirmek. e) Planlama ve koordinasyon konularında verilen diğer
görevleri yerine getirmek, yıllık çalışma programlarının yürütülmesini takip
etmek. f) Kanun, tüzük ve yönetmelik tasarıları ile kanun
teklifleri hakkında Müsteşarlık görüşünün tespitine yardımcı olmak. g) Denizciliğin tarihçesini hazırlamak. h) Müsteşar tarafından verilen konularda araştırma ve
inceleme yapmak ve diğer hizmetleri yürütmek. ı) Müsteşar tarafından verilen benzeri görevleri
yapmak. BAŞKAN - Ek 7 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak; buyursunlar efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle İlgili Kanun Tasarısının çerçeve
6 ncı maddeye bağlı ek 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu madde, gerçekten önemli bir maddedir; çünkü, böyle
bir müessesenin, böyle bir kurumun, 1993'te kurulan böyle bir müsteşarlığın,
1994'te genişleyen bir müsteşarlığın araştırma ve planlama dairesinin olmayışı,
gerçekten üzücü bir hadisedir. Bundan dolayı da, şu anki Sayın Bakanımız ve
bürokratlarının böyle bir düşünceyi ortaya koymasına da teşekkür ediyorum;
çünkü, değerli arkadaşlar, bu araştırma planlama dairesi sadece denizcilik
için, her kurum için geçerlidir. Mesele, bu müessesenin ortaya konması, kanunen
kurulması olayından ziyade, bu kurumun iyi işletilmesinde. Yani, önemi buradan
geliyor; ama, ben de bürokraside çalışmış bir insan olarak gördüğüm kadarıyla,
her bakanlığın araştırma planlama dairesi vardır; ama, Türkiye'de, sanki,
merkez valilerinin kızağa alınması gibidir; yani, buna kızak başkanlığı da
demek mümkündür; çünkü, Türkiye'de işleyiş, maalesef, bu şekilde olmuştur. Ülke kaynaklarının iyi bir şekilde kullanılması, ülke
kaynaklarının verimli hale getirilmesi, bu kaynakların ileriye dönük alanda
yatırımlara cevap verecek nitelikte kullanılması bu birimin sayesinde olur;
bütçeler, ileriki hedefler bu birim sayesinde olur. Bakın, 1960'tan sonra, planlamayla kalkınmaya başlayan
ülkemizde iyi şeyler yapılmıştır. Biliyorsunuz, planlama dönemine geçiş 1960
yıllarından sonra olmuştur. Bu, iyi bir şeydir; ama, her bakanlığın bu tip
kuruluşları olduğu halde, ne yazık ki, mevzuatlardan dolayı veya siyasetin
acımasızlığından dolayı, bu kurumlar işlemez hale getirilmiştir, halen de
günümüzde böyledir. Çok kıymetli bir insan, bir genel müdür alınacağı zaman,
ilk gideceği yer araştırma planlama dairesidir, araştırma uzmanlığıdır. İnşallah, Denizcilik Müsteşarlığı, Türkiye'deki diğer
bakanlık ve birimlere örnek olur; böyle bir yapılanmayı, sadece, denizcilik
hedeflerinin ileriye doğru gitmesinde kullanır; temennim odur. Niye bunu diyorum değerli arkadaşlar; denizcilik
sektörü, bizim, üzerinde hassasiyetle duracağımız bir sektördür. Sadece 10
milyar dolar, 15 milyar dolar, 20 milyar dolar için pek çok tavizin verildiği
bu ülkede -özellikle bu hükümet döneminde- pek çok taviz verilerek böyle bir
kaynağın alınmaya çalışıldığı bir dönemde, enteresandır, çevreye baktığımız
zaman, 300 milyar dolarlık bir potansiyeli olan bu sektörün, Türkiye açısından
kullanılma değeri; yani, kaynak girdisi -ne yazık ki, çok acı bir olay- 3
milyar dolar gibi rakamdır. Kimilerine göre, bu, biraz daha fazla gözüküyor;
ama, yanı başımızdaki Yunanistan'ı ele aldığımızda, bu, 100 milyar dolara yakın
bir kaynak. Yine, Norveç'te, bu, 60 milyar dolara yakın bir kaynak. Yani,
bunlar bizden çok mu zeki veya bunların imkânları bizden daha mı fazla; ben
bunu kabul etmiyorum; çünkü, Türkiye'nin bu konudaki imkânları daha fazladır. O
halde, değerli arkadaşlar, burada yapılması gereken bazı hadiseler vardır.
Finansal açıdan birtakım sorunlar vardır, vergilerin çokluğu hadisesi vardır,
yine, yapısal çözümler bu Planlama Teşkilatıyla getirilmelidir, bir incelemeye
tabi tutulmalıdır. Hakikaten, denizcilik sektörü, şu anda, belki içerisinde
bulunduğu kurum itibariyle de çok dağınıktır; Ulaştırmanın, diğer bakanlıkların
müdahaleleri... Bunlar bir çatı altında toplanır veya toplanmıyorsa bile,
Araştırma Planlama Dairesi bunlara öncülük ederek, bunları bir çatı altına
getirmesi mümkündür. Bugün, vergiler konusuna geldiğimizde, hepimizin
malumu, akaryakıtla ilgili vergiler hepimizin sıkıntısı olan bir hadisedir.
Özellikle Yunanistan'da, Fransa'da, İtalya'da, denizcilik sektöründe kullanılan
akaryakıtta vergiler alınmamaktadır, bazı ülkelerde de bu çok cüzi şekilde
alınmaktadır. Bunları halletmek mümkündür. Kim halledecek; yine... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Bir dakika efendim, sürenizi uzatıyorum. Kâtip Üyelerin öyle bir imkânı var... KEMAL ALBAYRAK (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum. BAŞKAN - Buyurun. KEMAL ALBAYRAK (Devamla) - Yalnız, bu süre uzatımını
sadece bize değil, tüm arkadaşlara tanıyorsunuz; yani, bize ayrı bir hak
tanımış değilsiniz; yine de teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Velhasıl, dediğim gibi, 100 milyara yakın bir kaynağın
hedeflenmesi mümkündür. Öyle ümit ediyorum ki, çok kaliteli, kıymetli bürokrat
arkadaşların, önce, ileriye dönük hedefleri tespit ederek bu sektörü
canlandırması lazım. Bundan dolayı da, araştırma planlama teşkilatının
kurulmasını memnuniyetle karşılıyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Albayrak'a teşekkür ediyorum. Sayın Azmi Ateş'e ayrıca teşekkür ediyorum; Allah razı
olsun diyorum; biraz sonra okuyacağım. Efendim, şimdi sıra Doğru Yol Partisinde. Antalya Milletvekili Sayın Salih Çelen; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığıyla İlgili Kanun Tasarısının
çerçeve 7 nci maddeyie bağlı, ek 7 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz aldım; Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum. Üzerinde söz aldığım ek 7 nci maddede araştırma
planlama ve koordinasyon dairesi başkanlığının görevleri düzenlenmiştir. Değerli milletvekilleri, araştırma planlama ve
koordinasyon dairesi başkanlıkları veya kurulları, bütün kamu kurumlarında,
bütün bakanlıklarda vardır. Amacı, adı üzerinde, araştırma yapmak, gelişmeyi
sağlamak, koordine etmek gibi fevkalade önemlidir. Gerek içerisinde
bulunduğumuz çağın gerekse gelecek biyoteknik, biyogenetik cağının olmazsa
olmaz gereklerinden birisidir. Değerli milletvekilleri, ne var ki, hepimizin bildiği
gibi, bu kurullar, günümüz Türkiyesinde böylesine önemli işlevleri yerine
getirmek yerine, maalesef, tabiri caizse, kızak yer olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde yoğun biçimde yaşanan ekonomik kriz ortamı,
atıl kapasitesiyle çalışma, şişirilen kadrolar, fona devredilmesine rağmen
halen kapatılamayan, kapatılmayan bankalardaki sefahat gibi nedenlerle, bugün
için, böyle bir dairenin kurulması kesinlikle isabetli değildir. Kaldı ki,
dünyanın her tarafında görülmüştür ki, bu gibi araştırma geliştirme ve koordine
çalışmaları üniversitelerle birlikte yürütülmektedir. Denizciliğin
geliştirilmesi, bu konudaki araştırmaların yapılaması ve sair konularda,
pekâlâ, üniversitelerimizle birlikte, Deniz Harp Okuluyla birlikte ve deniz
ticaret odalarıyla birlikte müşterek çalışmalar yapılabilir ve istenen sonuca
ulaşılabilir. Ekonomik krizin en derin olduğu bugünlerde, böylesine
geniş kadrolara ihtiyaç, maalesef, bulunmamaktadır; ama, hükümetimiz, herhalde
kadro ihtiyacını karşılamak için bu tür yeni yeni kadrolar ihdas etmektedir.
Ancak, bilinmelidir ki, bu kadroların ihdas edilmesinde ülke menfaatı yoktur.
Bu nedenle, Doğru Yol Partisi olarak bizim, bu tasarıya destek vermemiz, maalesef,
söz konusu değildir. Değerli milletvekilleri, üzerinde söz aldığım maddede,
APK dairesi başkanlığının görevleri sayılırken, maddenin (g) bendinde,
denizciliğin tarihçesinin hazırlanması görevi verilmiştir ki, bu daire
başkanlığının da herhalde yapacağı en önemli görev bu olsa gerektir. Gerçekten
de bu husus, tasarının en önemli noktasıdır. Esasen bunun çok daha önceden
yapılması gerekirdi. Denizcilik tarihimiz, bilindiği üzere, harikalarla
doludur, ilklerle doludur, zaferlerle doludur; ancak, maalesef, yazılı bir
tarihçenin olmaması, gereği gibi olmaması nedeniyle, halen, bugün, Türkiye'de,
Piri Reis'in muhteşem haritasını bile bilmeyen vatandaşlarımız vardır. Şayet
kurulacak olan bu daire başkanlığı, bu görevi hakkıyla, gereği gibi yerine
getirirse, inşallah faydalı bir iş yapmış olur. Piri Reis'in yüzyıllar önce
hazırlamış olduğu o harita, bugün bile Portekiz kıyı adacıkları nedeniyle doğan
ihtilaflarda kaynak olarak gösterilmektedir. Bunu, kurulacak olan daire
başkanlığı, inşallah çok daha iyi bir şekilde alır, irdeler, tarihçesini
hazırlar ve gerek Türk kamuoyuna gerekse dünyaya sunar. Değerli milletvekilleri, esasen komplike ve vazgeçilmez
bir sektör olan denizcilik sektörüne hak ettiği önem verilmeli, dağınık
yetkiler bir elde toplanmalıdır. Sektörün dünyayla rekabet edebilmesi için
ihmal edilmemesi ve mutlaka desteklenmesi gerekir. Bu bağlamda, Türkiye'de, İstanbul'da, Boğazlarımızla
ilgili olarak Denizcilik Müsteşarlığına da çok önemli görevler düşmektedir.
Bakanlığımızın bu konuda duyarlı olacağını inanıyor; çıkacak olan kanunla
birlikte görevlerin gereği gibi yerine getirilmesi halinde, inşallah, Türk
Milletine hayırlara vesile olacaktır diye düşünüyor; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Çelen, teşekkür ediyorum. Şimdi, söz sırası, Saadet Partisi Grubu adına, Malatya
Milletvekili Sayın Yaşar Canbay'da. Buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA YAŞAR CANBAY (Malatya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 7 nci maddesi
üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla
selamlıyorum. Bu maddede, Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde
kurulacak olan araştırma planlama ve koordinasyon dairesi başkanlığının
görevleri belirtilmektedir. Müsteşarlığın, kalkınma planları, yıllık programlar
ve Bakanlar Kurulu kararları ile bu çerçevede verilen emir ve görevlerin yerine
getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu esaslara uygun olarak
Müsteşarlığın ana hizmet politikasının ve planlarının hazırlanması, uzun vadeli
planlar ile kalkınma planlarında öncelikle yer alması gereken hizmet ve
tedbirlerin alınması, Müsteşarlık bütçesinin hazırlanması, Müsteşarlık yıllık
çalışma programının hazırlanması ve gerekli istatistiklerin değerlendirilmesi,
yıllık çalışma programlarının yürütülmesinin takip edilmesi gibi pek çok görevi
sıralanmaktadır; ancak, hepimizin çok iyi bildiği gibi, bütün bakanlıklarda,
kurum ve kuruluşlarda, APK daireleri, hiçbir araştırma, planlama, geliştirme ve
koordinasyon yapamamaktadırlar. APK daireleri, kadro verilme için, görevden
alınanların atandığı pasif görev yeri olarak görülmektedir. Âdeta, bir kızak
görev, sürgün yeri olarak görülen bu kadroların, bir hizmet üretmediği herkesin
malumudur. Bugün, kurum ve kuruluşların, araştırma, geliştirme,
planlama ve koordinasyon hizmetlerini en iyi alabilecekleri müesseseler,
üniversitelerdir. Üniversitelerimizin bünyesinde yapılan çok ciddî
çalışmalardan, kurumlarımızın yararlanması gerekir. Ayrıca, günümüzde, özel
sektörde, ulusal ve uluslararası düzeyde, çok ileri çalışmalar yapılmaktadır. Denizcilik Müsteşarlığımızın da, bu kanun tasarısıyla
bir araştırma, planlama, koordinasyon dairesi kurma yerine, bu hizmetleri
üniversitelerimizden ve özel sektörden satın alması, daha verimli sonuçlar
sağlar. Denizcilik sektörünü çok iyi değerlendirmek, ülkemize
önemli kaynaklar sağlayacaktır. Önemli istihdam imkânı da sağlayacak olan
denizcilik sektörüne gerekli önem verilmelidir. Bugüne kadar denizcilik
sektöründeki ihmalimizin de, maalesef, hesabı verilmemektedir. Çıkacak olan bu kanunun hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Ek 7 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir. Ek 8 inci maddeyi okutuyorum: Döner Sermayeye Aktarılacak Paylar EK MADDE 8. - Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri
vermekte olan kamu ve özel kuruluşların, elde ettikleri aylık gayri safî
hâsılattan yüzde altıbuçuk (6,5) oranında pay alınır. Bu pay, en geç tahsil
edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılır. Yatırılan
miktarın yarısı Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin
faaliyetlerinin gerektirdiği her türlü harcamada (personel harcamaları hariç)
kullanılmak üzere Denizcilik Müsteşarlığı Döner Sermaye İşletmesi bütçesine
aktarılır." BAŞKAN - Ek 8 inci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başlangıçta hükümet tasarısında yer
almayan, ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarıya eklenen bu ek madde,
kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşların
elde ettikleri aylık gayri safî hâsılattan yüzde 6,5 oranında pay alınmasıyla
ilgilidir. Sayın milletvekilleri, bu konuyla ilgili olarak, bundan
iki yıl önce, 21 Aralık 1999 tarihinde bu kürsüden yapmış olduğum bir
konuşmada, kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin önemini hatırlatmış, bundan bir
yıl sonra da, 13 Aralık 2000 tarihinde, yine, Sayın Bakanın 1999 ve 2000
tarihlerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda dile getirdiği; ancak, kendilerinin
ifadesiyle, yine, her ne hikmetse, devletin normal hâsılat üzerinden yüzde
6,5'luk payıyla aynı çerçevede değerlendirilmesi gereken özel iskele
sahiplerinden alınan yüzde 15'lik nispî bedele ilişkin uygulamanın da hukuksuz
olarak 1998'den beri yürürlükten kaldırılmış olmasına dikkat çekmiş ve devlet,
yıllardır trilyonlarca lira zarara uğratılmaktadır demiştim. Hâlâ da sorumlular
hakkında ne işlem yapıldığını bugüne kadar öğrenebilmiş değilim; ancak, sırası
gelmişken, aceleyle olsa gerek, herhalde gözden kaçan yüzde 15 nispî kira
bedelinin de yasaya bir önergeyle monte edilmesinin büyük bir yarar
sağlayacağını düşünüyorum Sayın Bakanım. Bu yönüyle de personelin ücret
dengesizliğine çözüm getirilecek; ayrıca, liman ve bayrak devleti olarak sorumluluklarımızın
yerine getirilmesine katkıda bulunulacaktır kanaatimi arz ediyorum. Önceki konuşmalarımda, şayet, yönetmelik Anayasaya
aykırı ise neden buna uygun bir yasal düzenleme yapma gayreti içinde olunmamış
ve bu zarara sebebiyet verilmiştir; işte, ben, bunu sormuş ve cevabını
aramıştım. Sayın Bakan, bu konuşmama cevaben, aynı gün, bu kürsüden, sadece
"gerçekten, Sayın Dağcıoğlu'nun dediği doğru; 1996'dan evvel
limanlarımızda ve Boğazlarımızda verilen bütün kılavuzluk ve römorkaj
hizmetleri devlet tarafından yapılıyordu; 1996'dan itibaren yapılan
değişiklikler neticesinde, bu hizmet, bazı limanlarımızda özel sektöre verildi.
1996 yılında hâsılatın yüzde 6,5'u hazineye kaydedilirken -yine, her ne
hikmetse, Sayın Bakanın ifadesiyle- 1998 yılında çıkarılan bir yönetmelikle devlet
bu hissesinden vazgeçti, kamu zarara uğratıldı" itirafında bulunmuştu
Sayın Bakanımız. Ardından, bildiğiniz gibi, o yıl 2001 bütçesinin Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi sırasında yüzde 6,5'luk payla ilgili yukarıda sözü edilen
düzenleme yapılmış, Sayın Bakanın ifadesiyle, kamunun zararı önlenmiş ve akan
kan durdurulmuştu. İşte, şimdi, 1996 yılında uygulamaya konulan, 1998'de
hukuksuz olarak kaldırılan kılavuzluk ve römorkajlık hizmetlerinden yüzde 6,5
pay alınması mücadelesinin şu anda sağlam ve sürekli bir yasal zemine
kavuşturulması noktasındayız sanıyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; az da olsa bu
konunun birtakım çevreleri rahatsız ettiğinin farkındayız. Bu çevreler devletin
kamusal alanında faaliyet göstermekte, bu imkânlardan yararlanmakta, her türlü
kredi desteği ve libor + 2-2,5'larla birkaç kez erteleme kararları
imtiyazlarına sahip olduğunu düşünmekte; ancak, nimet-külfet dengesine
bakıldığında, kılavuzluk ve römorkajlık hizmetlerinden devletin yaptığı yüzde
6,5'luk kesintiye gelince, hukuksuz olduğunu iddia edebilmektedirler. İşte, bu
çevreler, bir süreden beri, Anayasanın "devletin, vergi, resim ve harç
dışında hiçbir şekilde gelir sağlayıcı düzenlemelerde bulunamayacağı"
hükmüne atıfta bulunarak, bahse konu gelirlerin ayrı bir yasaya dayalı olması
gerektiğini ileri sürmekteydiler. Son iki yıldır, Bütçe Kanununa ilave edilen
hükmün iptali için, Danıştayın, Anayasa Mahkemesine başvurmasına neden
olmuşlardır. İlginçtir ki, şimdi, aynı çevreler, bize mektup göndermek
suretiyle -bu nasıl Anayasaya aykırılıksa- yüzde 6,5'luk kalkmıyorsa, hiç
değilse yüzde 3'e indirin bari diye kulis yapıyorlar; yani, nalıncı keseri gibi
hep kendine yontanlar, kamusal alanda faaliyet gösterme hakkının -tabiri
caizse- kirasına, kira bedeline gelince "iskeleyi ben yaptım, ne yüzde
15'i; römorkörü ben aldım, ne yüzde 6,5'u" diyenlere, ben de, şimdi
kalkıp, İstanbul'a giderken, Ergün Dağcıoğlu olarak, "otomobili ben aldım,
ne yol parası; otomobil benim, ne köprü parası" dersem, doğru olur mu;
soruyorum allahaşkına! Umut ediyor ve diliyoruz ki, bu düzenlemeyle, artık, bu
tür hukukî tartışmalar son bulacak ve devlet de, özel sektör de işine
bakacaktır. Milletvekillerine de, oturduğu koltuktan mektup yazıp, ahkâm
kesmeyecek bazı gruplar. Arkadaşlar, hiç kimse sorumluluğundan kaçmamalıdır diye
düşünüyorum. Sayın Bakanım, size düşen görev, kılavuzluk ve
römorkörcülük hizmetleriyle ilgili yönetmeliği, gerekiyorsa, yeniden gözden
geçirmeniz ve maddede epey geniş bir anlamda kullanılan "faaliyetlerinin
gerektirdiği her türlü harcamada..." Bu çok geniş bir ifade. Bu ifadeyi,
lütfen, çarçur edilmeyecek, öncelikle liman ve bayrak devleti uygulamaları
yoğunluklu olmak üzere, sektörün gelişmesine katkıda bulunacak şekilde
sınırlandırmanızdır ve bu teminatı da, bu kanun çıkmadan, lütfen, mümkünse
hemen, şimdi, burada vermek zorundasınız diye düşünüyorum. Böylece, şu anda
gündemde olan bazı hukukî sorunların ve güvensizliğin de önüne geçilmiş
olacağını ifade ediyorum. Değerli sektörümüzün... BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu... MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Hemen bitiriyorum
efendim. Değerli sektörümüzün içinde bazı firmaların, artık
"ülkem için seve seve" kampanyası çerçevesinde, sürekli olarak devlet
hazinesine el uzatmamasını, aksine, Emlakbank kredilerini paylaştığı gibi,
gerektiğinde külfetleri de paylaşabileceğini göstermesini bekliyor, kanunun
hayırlara vesile olmasını dileyerek, hepinize saygı sunuyorum. (AK Parti ve SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisinde. Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim.
(DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı yasa tasarısının ek 8 inci maddesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu, kılavuzluk ve
römorkörcülük hizmetlerinden belirli bir payın döner sermaye saymanlığına
aktarılması ve bu paranın da Denizcilik Müsteşarlığı merkez ve taşra
teşkilatının ihtiyaçlarında harcanmasına yönelik bir maddedir. Değerli milletvekilleri, denizcilik sektöründe kamu
kesintilerinin pahalılığı, fazlalığı hepinizce bilinmektedir. Türkiye'de
âdetaaltın yumurtlayan bir tavuk olan denizcilik sektörü, kamu tarafından
desteklenmemekte, âdeta baltalanmaktadır. Devletler bütün dünyada, limanları
tüm alt ve üstyapılarıyla birlikte inşa edip, işletmesi için özel sektöre
devrederken, bizde büyük limanlar, çağdışı bir anlayışla, kamu tarafından
işletilmesinin yanı sıra, devletten bir Türk Lirası destek almadan inşa edilen
özel limanlardan yüksek irtifak hakkı bedelleri tahsil edilmekte, ayrıca,
elleçledikleri yüklerin brüt hâsılatından, Anayasaya aykırı bir şekilde, yüzde
15 nispî kira bedeli kesilmektedir. Yine, kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin brüt
hâsılatından bu yapılacak yüzde 6,5 hâsılat da, ilave bir kamu kesintisi
olmaktadır. Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, limanlarımıza
gelen-giden gemilerden, gemi sağlık rüsumu adı altında, hiçbir hizmet vermeden,
dünya standartlarının çok üzerinde ücret tahsil etmektedir. Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün limanlarımıza gelen-giden gemilerden, yetersiz hizmetlerine,
olmayan fenerlerine karşılık, dünya ölçeklerine göre çok pahalı fener ve
tahlisiye rüsumu tahsil etmektedir. Bu nedenlerle, Türk limanları, elleçleme fiyatları ucuz
olmasına rağmen, toplam ücretlendirmede pahalı liman statüsüne girmekte, bu
durum, özellikle transit taşımacılığın gelişmemesine sebep olmakta, zaten güç
durumda olan, işletme sermayesi temininde güçlüğü olan gemi sahiplerinin
piyasadan çekilmesine, kabotaj taşımacılığının sekteye uğramasına yol
açmaktadır. Ayrıca, İstanbul'daki ulaşım karmaşasının bir nedeni
de, Haydarpaşa Limanının yük trafiğine yönelik kullanılmasıdır. Oysa, İzmit
Körfezi, Gemlik, Bandırma ve Tekirdağ'daki kenti çevreleyen liman tesisleri,
Haydarpaşa Limanındaki yük hareketini fazlasıyla abrayacak kapasiteye sahiptir. Haydarpaşa Limanın yük trafiğine yönelik kullanılması
ve Salıpazarı Rıhtımlarının da yolcu trafiğine yönelik düzensizliği,
İstanbul'un kruvaziyer turizmden nemalanmasının önüne geçmektedir. Değerli milletvekilleri, denizcilik sektöründe
kullanılan akaryakıttan alınan vergi de çok fazladır. Dolayısıyla, bu hükümet,
denizcilik sektörünü ihmal etmektedir. Değerli milletvekilleri, gerek denizcilik sektöründeki
ihmal gerek ekonominin idaresindeki ihmal Türkiye'yi bir yıldır derin bir
ekonomik krizin pençesine sürüklemiştir. Ekonomi 2001 yılında rekor oranda
küçülürken, işsizlik önemli oranda artmış, halk kriz boyunca tasarruflarıyla
idare etmiştir; ama, düşen gelir ve artan enflasyon ortamında bu tasarrufların
uzun bir süre daha idare etmesi mümkün değildir. Türkiye ekonomisi, hızla,
yeniden büyüme trendine girmeli, istihdam artışı sağlanmalıdır. Türk Halkının geleneğinde tepkilerini ve
hoşnutsuzluğunu toplumsal patlama biçiminde dışa vurmak yoktur; ama, halkın
sabrını ve sağduyusunu açlık ve yoklukla test etmek de, akıllı bir iktisat
politikası olarak değerlendirilemez. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MURAT AKIN (Devamla) - Değerli milletvekillerim,
hükümet, boğazlarda, denizlerde, denizcilik sektörünün hizmetlerine, biraz önce
ifade ettiğim katkıyı sağlamadığı gibi, ekonominin büyümesine büyük katkı sağlayacak
Anadolu'da göletlerin yapımını da ihmal etmiştir. Söz denizden açılmışken, bilhassa, İlimle ilgili, devam
etmekte olan ve hakikaten, büyük işsizliğin ortadan kalkmasına büyük katkı
sağlayacak olan Aksaray Ortaköy İlçesindeki Ahmetler Göleti ile Eşmekaya'daki
barajımız hükümetimiz tarafından ihmal edilmektedir. OSMAN PEPE (Kocaeli) - Aksaray'a deniz gelecek!..
Gelecek!.. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Deniz!.. Deniz!.. MURAT AKIN (Devamla) - Şimdi, Anadolu'nun denizi
göletlerdir arkadaşlar. Tarım kesimini istihdam eden ve büyük miktarda tarımsal
büyümeyi, tarımsal kalkınmayı sağlayacak olan bu göletlerdir. Göleti ihmal eden
bir hükümet, denizcilik sektörünü haydi haydi ihmal edecek. Sayın Bakanımız,
çok iyi biliyor; Kesikköprü'de ırmak üzerinde bulunan Selçuklu eseri köprünün
bir kısmı yıkıldı; bunun yapılması halen sağlanmadı. Sayın Bakanımın seçim
bölgesi benim de yakın bölgem olduğu için ifade ediyorum. BAŞKAN - Efendim teşekkür edebilir miyim. MURAT AKIN (Devamla) - Yine, Sarıyahşi, Kırşehir arası
yapılacak olan köprümüz yapılmadı. Sayın Bakanımız buradayken bunun sözünü
alayım. Bu vesileyle, bilhassa, Aksaray Ortaköy İlçesindeki
Ahmetler Göletinin bu yıl ihale edilmesi temennisiyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Akın, ödeştik; gündemdışı söz vermedim;
ama, bugün son 1,5 dakika gündemdışı oldu. MURAT AKIN (Aksaray) - O hakkım baki. BAŞKAN - Yok... Şimdi, Tarım ve Köyişleri Bakanının,
size cevap vermesi lazım. Gölet, buranın konusu değil, değil mi?! MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - 3 dakika daha olsaydı,
Aksaray'a denizi götürecekti. BAŞKAN - Yazılı cevap verecek size. MURAT AKIN (Aksaray) - Sözlü cevap versin de
dinleyelim. BAŞKAN - Çok uzar iş... Efendim, teşekkür ediyorum. Şimdi, söz sırası, Saadet Partisinde. İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim.
(SP sıralarından alkışlar) Evet, denizciliği de bir İstanbul Milletvekili konuşsun
efendim; ben, onun için üzerinde hassasiyetle duruyorum, İstanbul Milletvekili
olduğum için; şu kanun çıksın diye. SP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlarım; özellikle üç haftadan beri üzerinde durduğumuz 643 sıra
sayılı kanun tasarısıyla ilgili olarak -ifade ettiğim gibi üç haftalık bir
dönem içinde- arkadaşlarımız, bu kanun tasarısının en ince noktalarına kadar
faydalarını, mahzurlarını ve bugüne kadarki safahatını gayet güzel bir şekilde,
ariz amik dile getirdiler ve denizcilik bakanlığı kurulması gerekirken
müsteşarlığın kurulması hususundaki gecikmemizin bile memleketimize neler
kaybettirdiğini, herkesin sahili dahi yokken veya küçücük bir sahilinden, bu
konuda ne kadar faydalar kazandığını ifade edip, dile getirdiler. Hele hele,
komşumuz Yunanistan'ın nüfusu ve imkânları bizim dörtte 1'imiz kadar olmasına
rağmen, dünyada sayılı filolara sahip olmasının ve bu konudaki kazançlarının
dünyada takdirle karşılandığını ve gemi tonajı itibariyle hatırı sayılır bir
varlığa ve zenginliğe sahip olduğunu, yine, ifade ettiler. Konu içerisinde, özellikle ek 8 inci maddede,
Boğazlarda ve sahillerimizde römorkör hizmetleri ve bunun yanında ek 8 inci
maddede ilave edildiği gibi, kılavuzluk ve römorkörlük hizmetleri vermekte olan
kamu ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayri safî hâsılatın yüzde 6,5'i
oranında pay alınacağını ve bu payın, en geç, tahsil edildiği ayı takip eden ay
sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılmasını; yatırılan miktarın yarısının,
Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin
gerektirdiği her türlü harcamalarda -personel harcamaları hariç- kullanılmak
üzere, Denizcilik Müsteşarlığı döner sermaye işletmesi bütçesine aktarılacağı
hususunu hükme bağlamaktadır. Bugüne kadar, bu konuda, bazı kaynakların da,
özellikle, kanunla veya yönetmeliklerle tahsis edilmiş olmasına rağmen,
bunların bir kısmının ihmal edildiğini, hatta, gayri kanunî olarak bunlardan
vazgeçildiğini, sonra tekrar ihdas edilmek istenildiğini ve buna rağmen yine de
bu kaynakların zayiata uğradığını ve tahsil edilemediğini, bugün dahi sağlıklı
bir şekilde mevzuatının ortaya konularak bunların yeniden ihdas edilmesini ve
takip edilmesini, arkadaşlarımız, özellikle safahatını ifade ederek, Sayın
Bakanın ilgisini istirham ettiler. Boğazlarımızın, hakikaten, dünyada emsalsiz ve bazı
ülkelerin, böyle boğazlardan fevkalade kazançlar elde ettiklerini de ifade
ederek, bu konudaki ihmalimizin memleketimize ne kadar imkânlar, ne kadar malî
kaynaklar kaybettirdiklerini de tekrar tekrar ifade ederek, bu konudaki
hissizliğimizin memleketimize kaybettireceği malî imkânları da yine dile
getirdiler. Ben de, buradan, Sayın Bakanımızın, bu konuda, özellikle bu
kürsüden ifade edilen ve ikaz edilen ve Sayın Bakanın dikkati çekilen
konularda, bundan sonra titizlikle üzerinde durularak memleketimize
kazandıracağı imkânları ifade etmek istiyorum. Son olarak, Bakanlığın, özellikle kanun tasarısı olarak
getirdiği ve Meclisimize indirdiği ve özellikle Boğazlardan geçişin sıhhatli
bir şekilde, emniyetli bir şekilde takip edilebilmesi ve korunması ve bu
hususta lazım gelen cihazların ve takip, seyir imkânlarının elde edilerek ve
takip edilerek, memleketimize gayet itibarlı bir şekilde hizmet verilmesi ve
hizmetlerin ortaya konulması ve bunun karşılığının alınması hususundaki mevzuat
düzenlemelerini de yine burada ifade etmek istiyorum ve bunun üzerinde de
titizlikle durulmasını istirham ediyorum. Denizcilik konusu, yıllardır, memleketimizde tartışılan
ve en uzun sahillerinden birisi olduğu ve dünyada en büyük sahil şeridine sahip
bir ülke olmamıza rağmen, en az imkânlar, kaynaklar veya faydalar temin ettiği
hususundaki ihmalimizin veya bu konudaki titizliğimizin, lazım gelen özelliğin
verilmeyerek, dikkatin gösterilmeyerek neler kaybettiğimiz hususundaki
arkadaşlarımızın ikazları ve özellikle, kanun tasarısının gerekçesinde de bu
konunun ariz amik bir şekilde tahlil edilerek dikkat çekilmesi ve hiç olmazsa,
bundan sonraki kayıpların, bugünden telafi edilerek ve bundan sonra, lazım
gelen özelliğin, özellikle titizliğin ve gayretin gösterilmesi hususunda dikkat
çekilmesindeki hassasiyeti ben de buradan göstermek istiyor ve ilgilileri ikaz
ediyorum. Hiç olmazsa, bundan sonra, gerek ihmal gerek terahi noktasındaki
kayıplarımızın gösterilmemesini ve bu husustaki titizliğin ve gayretin,
memleketimize kaybettiğimiz konuları yeniden kazandırması ve bundan sonra, hiç
olmazsa, memleketimizin layık olduğu imkânların ortaya konulması hususunda,
Sayın Bakanımızın lazım gelen titizliği göstereceğine inanıyor ve
memleketimizin bu konudaki kayıplarının da telafi edilmesini kendisinden
istirham ediyor ve bu kanunun memleket ve milletimize hayırlar getirmesini,
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Yüce Heyetinizi hürmet ve muhabbetle
selamlıyorum efendim. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ali Oğuz'a. Madde üzerinde başka söz talebi yok. 1 adet önergemiz vardır; okutup işleme alacağım
efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan (1/593) esas numaralı ve 643 sıra
sayılı tasarının 7 nci maddesiyle, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
eklenen ek 8 nci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Döner Sermayeye Aktarılacak Paylar Ek Madde 8- Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmeti
vermekte olan kamu kurum ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayri safî
hâsılattan yüzde altıbuçuk (6,5) oranında pay alınır. Bu tutarın yüzde on'a
kadar artırılmasına veya yüzde 3'e kadar indirilmesine Bakanlar Kurulu
yetkilidir. Bu pay, en geç tahsil edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar
ilgili saymanlığa yatırılır. Yatırılan miktarın yarısı Denizcilik
Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği her
türlü harcamada (personel harcamaları hariç) kullanılmak üzere Denizcilik
Müsteşarlığı Döner Sermaye İşletmesi bütçesine aktarılır. BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) -
Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutayım müsaade ederseniz. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Gerekçe: Geniş yelpaze içinde yer alan Denizcilik
Müsteşarlığının hizmetlerinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için değişen
ekonomik şartlar göz önüne alınarak Bakanlar Kuruluna oranın ayarlanması
yetkisinin verilmesidir. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Keşke şu çerçeve maddenin oylanması sırasında yoklama
isteseydiniz de... Müsaade eder misiniz? VEYSEL CANDAN (Konya) - Tamam Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Ek 8 inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ediyorum Sayın Veysel Candan. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Şimdi, çerçeve 7 nci maddeyi kabul ettiğiniz
ek 6, ek 7, ek 8 inci maddeler doğrultusunda oylarınıza sunarken, yoklama
talebi vardır. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Karar yetersayısına çevirelim Sayın Başkan. VEYSEL CANDAN (Konya) - Ne yazdıysak o... BAŞKAN - Benim vazifem önümdekini okumak. VEYSEL CANDAN (Konya) - Biraz daha oyalanın da, tamamen
gelsinler, ondan sonra yaparsınız. BAŞKAN - Ne yapayım efendim şimdi... Allah rızası için
yapıyoruz... Azmi Ateş Beyin kulağı çınlasın; bakın ne diyordu: "Haset, gururla savaşta; Gurur, Kafdağında derebeyi.. Onu da yaralar kanadından, Gelse bir şefkat meleği İyiliğin türbesine Türbedar oldu iyi!" ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - İstiklal Marşını da
okuyalım!.. BAŞKAN - Yok, aman ha! İstiklal Marşıyla ilgisi yok
bunun. Azmi Ateş Beye söylerseniz... Veysel Candan da
oradaydı, onlar gönderdi bana. Efendim, şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşları
arayacağım: Veysel Candan?.. Burada. Mustafa Geçer?.. Burada. Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Niyazi Yanmaz?.. Burada. Sacit Günbey?.. Burada. Yaşar Canbay?.. Burada. Ali Oğuz?.. Burada. Osman Yumakoğulları?.. Burada. Ömer Vehbi Hatipoğlu?.. Burada. İlhan Aytekin?.. MEHMET BAYSARI (Antalya) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Oğuz Tezmen?.. Burada. Kemal Kabataş?.. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Salih Çelen?.. Burada. Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada. Murat Akın?.. İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Mustafa Örs?.. Burada. Hakkı Töre?.. SEVGİ ESEN (Kayseri) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Süleyman Arif Emre?.. Burada. Metin Kalkan?.. Burada. Azmi Ateş?.. Burada. Oğuzhan Asiltürk?.. Burada. Şimdi yoklamayı başlatıyor ve 5 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Efendim, toplantı yetersayımız vardır. V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 2. -
Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı:
643) (Devam) BAŞKAN - Çerçeve 7 nci maddeyi, kabul ettiğimiz ek 6,
ek 7, ek 8 inci maddeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 7. - Ekli 1 ve 2 sayılı listelerde
yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki
cetvellerin Denizcilik
Müsteşarlığına ait bölümüne eklenmiştir." BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe; buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları
Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu maddede, toplam 64 tane kadro
ihdas ediliyor; bunun 47 tanesi merkezde, 17 tanesi de taşrada olmak üzere.
Denizcilik Müsteşarlığı, bu kadroları, temenni ederim ki, iyi kullanır, iyi
değerlendirir. Tabiî, bugün, devletin, kadrolarını yeterli randımanda
kullandığını söylemek mümkün değildir. Devletin küçültüleceğini,
daraltılacağını, kamunun yükünün azaltılacağını söyleyerek yola çıkan
hükümetin, kadro üzerine kadro ihdas ettiğini, devleti alabildiğine
şişirdiğini, bir kez daha burada görmüş oluyoruz. Hükümet, yaklaşık üç yıllık
icraatı içerisinde 300 000 işçi ve memur kadrosunu, ihdas etmiştir,
doldurmuştur. Değerli arkadaşlar, denizcilik söz konusu olunca, tabiî
-burada 5 dakikada çok uzun şeyleri söylemek, çok gerekli şeyleri söylemek,
maalesef, mümkün değil- dünyanın büyük devletlerinin denizle barışık
olduklarını, büyük deniz stratejileri olduğunu, zannediyorum, bu Parlamento
çatısı altında olan herkes kabul eder. Eğer, Amerika Birleşik Devletleri bugün
dünyanın en büyük devleti, en büyük gücüyse, büyük deniz stratejisi
sayesindedir. Osmanlının, büyük devlet olarak 600 sene hükmetmesinin özünde
yatan, Akdenize, Basra'ya, Karadenize, dünyanın bütün stratejik su yollarına
sahip olmasıdır. Bugün, bu kadar uzun kıyısı olan bir ülkenin, maalesef,
deniz ticaret filosunun ne kadar yetersiz olduğunu, denizi kullanamadığını,
denizin nimetlerinden istifade edemediğini, limanlarımızın çalıştırılamadığını,
filolarımızın yaşlarının fevkalade geçmiş olduğunu, ekonomik ömürlerini
tamamladığını; ben, Avrupa'da Ren'in ve Tuna'nın taşımacılıkta, bilhassa yük
taşımacılığında ne kadar verimli bir şekilde kullanıldığını gördükten sonra,
Türkiye'de denizlerin bu kadar ihmal edilmişliğini; aslında, Türkiye'nin bütün
konulardaki yetersiz politikaları gibi, denizciliği anlayamayan, büyük devlet
olma iddiasını, güçlü devlet olma iddiasını bugün ortaya koymaktan çok uzak bir
performans neticesinde buraya geldiğimizi, elbette ki... Denizcilik Bakanlığı
kurulsun diye, Türkiye'de, uzun yıllardan bu tarafa tartışması yapılıyor. Ben
şunu söyleyeyim ki, Türkiye'de Çevre Bakanlığı kuruldu; ama, çevreyle alakalı
ne kadar olumlu adımlar atıldı... Denizcilik Bakanlığı kurulsa ne olacak?!
Temel mantalite değişmedikten sonra, sorunlara köklü çözümler üretmek için,
elimizi çözüm için taşın altına koymadıktan sonra, elbette ki, bu sorunlar
çözülemez. Bakın değerli arkadaşlar, taşımacılıkta, mutlaka ve
mutlaka, kendi, bizim yatırımcılarımızı, armatörlerimizi korumamız lazım. Uzun
süreli yapacak oldukları kontratlarla onların kredilendirilmesi, ucuz
yakıtlarla birlikte desteklenmesi lazım. Değerli arkadaşlar, söz buraya gelmişken -ben, Kocaeli
Milletvekili olarak- Türkiye'nin en büyük limanlarından birisi Derince
Limanıdır. Derince Limanı, bugün boş; Derince Limanı, bugün zarar ediyor.
Körfezde, Derince Limanının sağında, solunda 20'den fazla özel iskele ve liman
var. Bunların her biri para kazanıyor, çatır çatır para kazanıyor, boşaltma yapıyor,
tahmil ve tahliye yapıyor; ama, Derince Limanı zarar üstüne zarar ediyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) OSMAN PEPE (Devamla)- Değerli arkadaşlar, Derince
Limanı zarar ederken, ondan çok daha geri teknik donanımları olan özel
limanlar, özel iskeleler niye kâr ediyor biliyor musunuz? Devlet, hantal;
devlet, işletmeciliği bilmiyor; devlet, kadroları siyasî mülahazalarla
alabildiğine dolduruyor, işi bileni değil, partisine yakın olanı işbaşına
getiriyor. İşte, böyle olduğu için, Türkiye'nin sırtı bir türlü minderden ayağa
kalkmıyor. Türkiye, denizi, deniz taşımacılığını, deniz turizmini, denizin yan
sanayilerini eğer değerlendirebilmiş olsa, IMF'nin kapısında, Dünya Bankasının
kapısında, bugün olduğu gibi, 5 milyar, 10 milyar dolar için koşturmasına, el
açmasına gerek kalmaz. Bizim işadamlarımızın, armatörlerimizin, ben,
Türkiye'deki deniz taşımacılığına sevdalı insanların, dünya limanlarında Türk
Bayrağını dalgalandırmak için nasıl yanıp tutuştuklarını; ama, kendilerinin
arkasında devlet desteğinin olmadığını; devletin, destek vermek bir tarafa
dursun, aksine, köstek olduğunu ifade ediyorum. Temenni ediyorum ki -bu kanun çıkıyor- inşallah,
Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bundan böyle, deniz ve denizcilikle alakalı
olarak Türkiye'nin yüzünü ağartacak politikaları hayata geçirir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Ben de teşekkür ediyorum efendim. Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Antalya Milletvekili Sayın Salih Çelen'de. Buyurun Sayın Çelen. DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının, Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bir geçici madde ekleyen çerçeve
8 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz
aldım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Bu maddeyle Denizcilik Müsteşarlığı teşkilatında
yapılan değişikliklerin gerektirdiği yeni kadrolar ve unvanlar, Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ekinde yer alan kurum kadro
cetvellerinden, Denizcilik Müsteşarlığının kadroları arasına eklenmektedir. Değerli milletvekilleri, öncelikle kanun tekniği
açısından bir nokta dikkat çekicidir. Kadrolar, 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye eklenmektedir; ancak, bu düzenleme, Müsteşarlığın kuruluşuyla
ilgili kanun hükmünde kararnamesine
geçici madde eklemek suretiyle gerçekleştirilmektedir. Tasarılarda, üzerinde
görüştüğümüz çerçeve maddede, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye doğrudan
ekleme yapılmamakta, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye geçici madde
konularak, bu geçici maddenin lafzı içerisinde, Genel Kadro Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye kadro ilave edilmektedir. Ancak, tasarı başlığına,
çerçeve maddede yer almamasına rağmen, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin taşındığı
görülmektedir. Başka bir kanun hükmünde kararnamenin içerisinde atıf yoluyla
değiştirilen kanun hükmünde
kararnamenin tasarı başlığına alınması isabetli olmasa gerektir. Daha önceki
kadro ihdaslarında, doğrudan 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye çerçeve
maddeyle ekleme yapılmaktaydı. Kadro düzenlemesinde ve kanun yapım yönteminde
uzmanlaştığını düşündüğümüz Plan ve Bütçe Komisyonunun, yapılan düzenlemenin
kanun tekniğine uygunluğuna dikkat etmemiş olacağını zannetmiyorum; fakat,
doğrusu, dikkatlice incelendiğinde, bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiği
izlenimini veren bir düzenleme söz konusu olduğu kanaatindeyim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddede sözü
edilen ekli cetveller incelendiğinde, Plan ve Bütçe Komisyonunun kadrolarda
epey değişiklik yaptığı göze çarpmaktadır. Komisyonun kadro üzerinde
gerçekleştirdiği değişiklikler, raporunda, -tırnak içinde söylüyorum- aynen
"ihtiyaçları çerçevesinde ve tasarıda gerçekleştirilen değişikliklere
paralel olarak" şeklinde açıklanmıştır. Ne kadar açıklayıcı olduğunu
görüyorsunuz değil mi değerli milletvekilleri?! Aslında, komisyon raporlarında,
komisyonca yapılan değişikliklerin daha doyurucu yazılması, açıklanması
gerekmektedir. Ne yazık ki, sıra sayısını alan bir kişi, kabul edilen metni
tasarıyla karşılaştırdığında, raporu okuduğunda, düzenlemedeki değişikliğin,
farklılığın ne olduğunu, neden yapıldığını, maalesef, kolayca anlayamamaktadır.
Şimdi, bu maddede, Plan ve Bütçe Komisyonu, tutmuş, 2 şube müdürü kadrosunu
10'a yükseltmiş, 5 müfettiş yardımcısı kadrosunu listeden çıkarmış, 1'er
kişilik programcı ve bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni
gibi bilgiişlem elemanlarının kadrolarını da liste dışında bırakmıştır.
Eklenmek istenen 4 memur kadrosu da metinden silinmiştir. Kadro listesindeki
tüm bu değişiklik, çıkarma, dönüşüm ise "ihtiyaçları çerçevesinde ve
tasarıda gerçekleştirilen değişikliklere paralel olarak" şeklinde
gerekçelendirilmiştir. Komisyon raporlarını inceleyenler, doğrusu, hayal
kırıklığına uğramaktadır. İlgilendikleri kanun değişikliği çalışmalarını
araştıran kişiler, raporlarda kavramalarını kolaylaştırıcı, kendilerini
aydınlatıcı bilgilere yeterince ulaşamamaktadırlar. Çoğu tasarının genel ve
madde gerekçelerinde de durum pek farklı değildir. Uzun uzun yazılsın demiyorum
değerli milletvekilleri; ama, lütfen, biraz daha açıklayıcı olsun, aydınlatıcı
olsun. Sayın Komisyon Başkanımızdan da, hükümetten de gelen tasarılarda, bu
hassasiyete dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi, neden şube müdürü 10 oluyor da, müfettiş
yardımcısı 5 çıkıyor? Hadi, çıkarılan bilgiişlem elamanı ve memur kadroları
Müsteşarlığın diğer birimlerinden karşılanabilir. Peki, ya müfettiş
yardımcıları?.. Tasarının geçici maddesiyle, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında
halen müfettişlik yapanlardan müfettiş ihtiyacının karşılanması öngörülmüştür.
Peki, daha sonra, yeni müfettişlere ihtiyaç duyulunca ne olacaktır?
Müfettişler, müfettiş yardımcılığı sınavıyla alınır, müfettiş yardımcısı olarak
işe başlatılır, genellikle üç yıllık yardımcılık döneminden sonra da müfettiş
kadrosuna atanırlar. Bu durumda, müfettişliklerden boşalma olunca, yerlerine
yine başka kurumlardan mı müfettiş alacaksınız? Mümkün değil... Geçici maddeye
dayanarak bunu bir kez yaparsınız; sonrasında, tüm kariyer meslek gruplarında
olduğu gibi, açarsınız müfettiş yardımcılığı sınavını, müfettişlerinizi,
kurumun ihtiyaçları doğrultusunda bünyenizde yetiştirirsiniz. Peki, müfettiş
yardımcısı kadronuz yoksa ne yapacaksınız? Bunun cevabı, maalesef, kanunda
yoktur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sözlerim bitti;
ancak, son olarak... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SALİH ÇELEN (Devamla) - Kadro unvanları, sayıları,
mevcut yapının analizi, gerçek ihtiyacın belirlenmesi ve uzun vadeli
düşünülerek insangücü planlaması yapılması suretiyle düzenlenmelidir; yoksa,
personelden beklenen verimlilik sağlanamaz diye düşünüyor, Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Şimdi, söz sırası, Saadet Partisi Grubunda efendim. Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu, buyurun.
(SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı tasarının 8 inci maddesi üzerinde
Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi
selamlıyorum. 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede, denetim birimine yer verilmediği
gibi, Müsteşarlığın, araştırma, planlama, koordinasyon işlerini yürütecek
herhangi bir birim de bulunmamaktadır. Bu gerekçeyle, bu maddeyle, bu kadrolar
talep edilmektedir. Değerli milletvekilleri, biraz evvel konuşan bütün
arkadaşlarım, denizcilik sektörünün ne kadar önemli olduğunu, Türkiye'nin üç
tarafının denizlerle çevrili olduğunu ve buna rağmen, denizciliğe hiç önem
verilmediğini en güzel örnekleriyle belirttiler. Bu bakımdan, zaten kısıtlı
olan ülke kaynakları, 2002 bütçesinde yatırıma yok denecek kadar az pay
ayrıldığı da düşünülerek, en etkin, en rantabl şekilde kullanılması gerektiği
kanaatindeyim. Ekonomik krizin yoğun bir şekilde yaşandığı, iç ve dış borçların
gayri safî millî hâsılayı geçtiği bu günlerde, bu kadro talebi yerinde
değildir. Malî sektöre ait borçların yeniden yapılandırılmasıyla
ilgili, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanından geri dönen tasarı, burada
kanunlaştı. Bu kanunda, finansal darboğaz yaşayan borçluların daha önce açılmış
kredileriyle ilgili vadelerini uzatmaya, krediyi yenilemeye, ilave yeni
krediler vermek üzere anapara veya faiz indirmek ve hatta faizden vazgeçmek
üzere kamu bankaları yöneticilerine biz yetki verdik ve onları da sorumsuz
kıldık; ama, öbür tarafta, Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatiflerinden alınan
kredilerde faizler, özel bankalardan alınan diğer kredilerle aynı düzeyde veya
daha yüksek. Bakın, bu konuda, İnegöl Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkanı
bizi arıyor "Sayın Milletvekilim, lütfen, idarecilerimize hatırlatın,
hükümete hatırlatın, Anayasanın 170 inci maddesini hatırlatın. 'Devlet, esnaf
ve sanatkârlarımızı korur ve kollayıcı tedbirler alır' diyor. Bu bakımdan,
bizim de kredilerimizi ve faizlerimizi esnafın gerçekten ödeyebileceği oranlara
çekmesini talep ediyoruz. Taksitlerini aksatmadan ödeyenler sağlık ve ilaç
yardımlarından faydalanamıyorlar, bunların sağlanmasını istiyoruz" diyor.
Bu denizcilik müsteşarlığıyla ilgili konuda bunları niye söylüyorum; bu esnaf,
çiftçi haklıdır. Niye haklıdır; bunların bu isteklerine, siz, IMF müsaade
etmiyor, Hazine müsaade etmiyor diye sırt çeviriyorsunuz, bunları
vermiyorsunuz; ama, burada, sırf koalisyon ortağı istiyor diye, yeni kadrolar oluşturmaya
da onay veriyorsunuz. Ülke kaynakları yerinde kullanılmıyor. Neden yerinde
kullanılmıyor? Bakın, bugüne kadar Başbakanlık Teftiş Kurulunca sürdürülen
teftişler, yine, aynı kuruluşla, Denizcilik Müsteşarlığında sürdürülebilirdi;
şayet aksıyorsa, bu kurum revize edilebilirdi. Kaldı ki, bankalar yasasında da
Sayıştayın denetimlerini Başbakanlık Teftiş Kuruluna verdik. Araştırma ve
Planlama Kurulunun da yapacağı görevler, üniversitelerle işbirliği yapılarak
yapılabilirdi. Bunlar mümkünken, bunlara burada yeni kadrolar istiyoruz. Kaldı
ki, Denizcilik Müsteşarlığı, birçok bakanlıkla iç içe çalışmaktadır; arama
kurtarma çalışmaları ve liman işletmeciliğiyle ilgili Ulaştırma Bakanlığıyla,
sahil güvenlik hizmetleri için İçişleri Bakanlığıyla, yatçılık ve
sertifikalandırılmaları konusunda Turizm Bakanlığıyla, denizlerin gemiler
nedeniyle kirlenmesi konusunda Çevre Bakanlığıyla, açıkdeniz balıkçılığı ve su
ürünleri konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ve Savunma Bakanlığıyla iç
içe çalışmak durumundadır ve yetki kargaşası vardır. Halbuki, en büyük
atılımlar, Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeyken yapılmıştır; özel teşvikler
geliştirilmiş, özel finansman imkânları sağlanmıştır. Yani, biz, bugün, burada, bu kadroları vereceğimize, bu
parayı denizciliğin teşviki için kullansaydık, bu şekilde, denizciliği daha da
geliştirmemiz mümkün olacaktı. Sorunların çözümü, yeni hantal kurumlar yaratmakla
olmuyor. Bu millet, artık, dayanamıyor ve vergi vermeye de, artık, gücü
kalmadı. Bizler, harcamalarımızı, kurumlarımızı yeniden dizayn etmek
durumundayız. Türkiye, gerçekten, idarî yapılandırmasını yapmak durumundadır,
yönetsel yapısını tekrar gözden geçirmek durumundadır. Bir kişi veya bir
kurumla yapılacak işi, on kişi veya ayrı ayrı kurumlarla yaparsanız, sistem
tıkanır ve nitekim tıkanmıştır. Bugün, Anavatan Partisi, kendine bağlı kurumlarda
müşavirlik kadrosundaki fazla isimleri belirliyor, tekliflerini önceden
kendilerinin uygulayacağını da deklare ediyor. Bu maddeyi nasıl
değerlendirecekler, onu merak ediyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Hoş, onbeş gündür, bu
kanun tasarısı geldiği zamandan beri, bir türlü karar yetarsayısının dahi
sağlanamadığı, toplantı yetersayısının dahi sağlanamadığı, Meclisin iki üç defa
tatil edildiği -bu tasarı yüzünden- düşünülürse, demek ki, iktidar partileri de
bu tasarının geçmesi için zorlanıyorlar, bu kadroların verilmesine karşı
çıkıyorlar; ama, dün geçen kanundan dolayı mıdır, yoksa bir diyet borcu mudur
-onu merak ediyorum- bugün, ne hikmetse, zorla da olsa toplantı yetersayıları
sağlanıyor ve bu kanun tasarısı, Başkanımızın da gayretleriyle, inşallah,
geçecek. Hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
(SP sıralarından alkışlar) VEYSEL CANDAN (Konya) - Sizin gayretinizi takdir etti. BAŞKAN - Efendim, benim gayretimi belirttiğiniz için
teşekkür ediyorum; ama, birinci söylediğiniz cümle... Dünkü kanunla ilgili
olsa, yoklama istemezsiniz. AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - İstiyoruz da, ite kaka
gidiyor Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, neyse yani. Dünkü anlaşmayla ilgisi
yok. Dün dündür, bugün bugündür. 8 inci maddeyi, ekli 1 ve 2 sayılı listelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, 9 uncu maddeyi okutmadan evvel
bir düzeltme yapacağım efendim. 9 uncu maddenin (b) bendinde geçen ek madde, bu rapor
Plan ve Bütçe Komisyonundan geçtikten sonra, 4 Temmuz 2001 tarihli, 631 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle 657 sayılı Kanunun numaraları teselsül ettirilerek,
152 nci madde olarak numaralandırılmıştır. Bu nedenle, (b) bendini bu
düzeltmeyle sayın kâtip üyeye okutacağım. Yani, ek madde 152 oldu. Arz ederim efendim. MADDE 9.- 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun; a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"
bölümünün A-11 numaralı bendine "Bakanlık" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Müsteşarlık" ibaresi, b) "Zam ve tazminatlar" başlıklı 152 nci
maddesinin "II-Tazminatlar" bölümünün "A-Özel Hizmet
Tazminatı" bendinin (g) alt bendine "Bakanlık" ibaresinden sonra
gelmek üzere "Denizcilik Müsteşarlığı" ibaresi, c) I sayılı Ek gösterge Cetvelinin (I/d) bölümüne
"Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanı" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Denizcilik Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanı" ibaresi, Eklenmiştir. BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu... HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Sayın Ergün
Dağcıoğlu konuşacak efendim. BAŞKAN - Ne oldu, değişti mi; niye haber
vermiyorsunuz?! Bunları daha evvel bildireceksiniz Sayın Çelik. Kolay mı Grup
başkanvekili olmak; kâtiplik gibi değil. Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bu tasarı yasalaştığında kurulacak
olan denetim birimi, beklentileri karşılayabilecek mi, daha önce olan olayların
üstüne gidilebilecek mi, bekleyip göreceğiz; ancak, tutanaklara geçmesi
açısından, ek madde 6 üzerinde konuşurken, az önce sizlerle paylaştığım, elime
ulaşan, eski bir üst düzey bürokratın mektubunu sonuçlandırmam gerekiyor
demiştim. Sayın Bakanım, şimdi, günümüzün bakanı olarak, size,
konuyla ilgili şu soruları yöneltmek istiyorum: Acaba, bu tasarı yasalaşıp
teftiş kurulu kurulduğunda mı 4.3.1998 ve 98/303 sayılı tahkikat raporunun
gereklerini yapacaksınız, yoksa, muhakkikler eliyle gereği yapıldı mı? Aliağa gemi söküm bölgesi, neden, Aliağa Gemi Söküm Organize Sanayi
Bölgesi adını almıştır? Taşlıca Burnundan hemen hemen Ilıca Burnuna kadar, Arap
Çiftliğini de içine alan bölgenin yarısı neden enerji yatırım bölgesi olarak
ayrılmıştır? Bu yapılırken, hukukî metin, yani, yönetmelik orta
yerde dururken ve yönetmeliğe rağmen, mektupta değinilen uzun süreli izinler
verilmiş midir? İzin verildiyse, 6.11.1998 tarih ve 98/12039 sayılı
kararname ekindeki krokide yer alan bölgelerde, mektupta sözü edilen rapor
doğrultusunda, yatırımcılar tarafından yapılacak kıyı yapılarında uygulanacak
prosedür gerekleri yerine getirilmiş ve Bakanlıklararası Koordinasyon Kurulu
kararı istihsalinden sonrası, mektupta dile getirilen uygulamalar yapılmış
mıdır? Şayet böyleyse, Müsteşarlığın 98/5-2 karar sayılı
Disiplin Kurulu kararları ne anlama gelmektedir bunun ışığında? Neden böyle bir
yola gidilmiştir? Bu konuda yetki aşımı söz konusu mudur? Şayet, raporda sözü edilen usulsüzlükler varsa,
bürokrasinin, kamu gücü, kamu otoritesi hiyerarşisi dışında kaldığı görüntüsü
nasıl telafi edilecektir, edilebilecek midir? 618 sayılı Limanlar Kanunu 1925 yılında yürürlüğe
girdiğine göre ve halen de yürürlükte olduğuna göre, söz konusu kanunun 4 üncü
maddesi, uç bir ifadeyle -bu uç ifadeyi bilinçli olarak kullanıyorum- deniz
yüzeyinde veya kıyıda, sahilde bir paslı çivinin dahi çakılmasında yetkiyi
liman otoritesine, yani, liman başkanlığına vermektedir; dolayısıyla da,
Denizcilik Müsteşarlığına vermektedir. Mektuptan anlayabildiğim kadarıyla,
gerek deniz yüzeyinde kıyıda, gerekli yapılar, tesisler Aliağa gemi söküm
bölgesinde gerçekleştirildikten sonra, bir anlamda fiilî durum yaratıldıktan
sonra, bilahara hukuk işletilmeye çalışılmıştır. Doğru mu anlıyorum Sayın
Bakanım? Zatıâlinize arz ediyorum. Delilin ne derseniz şayet, biraz önce konuşmamda ifade
ettiğim, tarih ve sayısını verdiğim muhakkik raporu ile disiplin kurulu kararı,
dolayısıyla da Müsteşarlık kayıtlarına bakılması yeterli olacaktır
kanaatindeyim; çünkü, Sayın Bakana yazıldığı iddia edilen mektupta buraya vurgu
yapılmaktadır. Buradan da, yeni yönetmelik hazırlanırken, gerekli
karar mekanizmalarına sağlıklı bilgi akışı sağlanmış mıdır, doğru bilgilendirme
yapılmış mıdır? Bunlar hep önemli. Şayet bu yapılsaydı, can, mal ve çevre
emniyeti bakımından böylesine tehlikeli ve hukuk dışı uygulamalara kimse
cesaret edemezdi sanıyorum. Tabiî, soruları olabildiğince çoğaltmamız mümkün. Sonuç olarak; evet, hepimiz, millet olarak, kendimizle
yüzleşmeliyiz. Siyaset kurumu olarak, belki de, ilkönce bir abdest almamız
gerekiyor kanaatindeyim; çünkü, sihirli sözcük, kritik eşik
"güven"dir ve ilk seçimde de bu güven oylanacaktır. Daha önce değindiğim ve dönemin bakanına yazılan
mektupta da dile getirildiği gibi, varsayalım ki, bir gas-free çalışması
esnasında bir kıvılcım bir felakete sebep oldu. Hatıralarınızı tazelerseniz
şayet, İstanbul Tuzla'da da -hatırlayabildiğimiz kadarıyla- TPAO isimli tanker
faciasını, ülkemiz insanları ve dünya, ıstırapla hatırlıyordur. Ülkemizin cennet kıyıları, şayet, böyle bir faciayı
müteakiben, sınırlı ekonomik ve çoğaltılamaz değerli doğal kaynaklar olup, bir
kez yanlış kullanılırsa, bir kez yok edilirse, yeniden kazanılması hemen hemen
imkânsızdır kanaatimi burada arz ediyorum. Evet, öte yandan, Karen Fogg daha geçenlerde yaptığı
bir açıklamada "Türkiye, AB'ye girmek istemiyor" demişti. Neden;
çünkü, AB müktesebatına tam uyum yasaları nerede? Nerede Maastricht ve Kopenhag
kriterleri? Acaba, 159 ve 312 nci maddelerdeki düzenlemeler, sizce,
beklentileri karşılayabilecek mi? Neden mi diyorum; yöneten demokrasiye, teknik
devlete hemen kavuşmalıyız da onun için acele ediyorum. Yeter mi bütün bunlar;
yetmez. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, 1
dakika... BAŞKAN - Buyurun. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Teknik devlet
işletilirken, yüzyıllar öncesinden Yunus'un sesine de kulak vermeliyiz: "Her dem yeni doğarız, Bizden kim usanası." Evet, artık, aziz milletimizin, özlem duyulan yöneten
demokrasiye, hukuk devletine, teknik devlete kavuşması yakındır. İşte, o zaman
ülkemiz, dünyanın sayılı on ekonomisi içerisinde yer alırken, belirleyici on
ülkeden de birisi olacaktır diyorum. Ancak, burada sözlerimi bitirmeden evvel, yeri
gelmişken, Sayın Bakanımı da burada yakalamışken, tarihe bir not düşmek adına
bir mesaj iletiyorum, bir rahatsızlığımızı iletiyorum. TURMEPA Deniztemiz
Derneği diye bir dernek var. Şimdi, bu dernek ne yapıyor allahaşkına?! Geçenlerdeki bir konuşmamda da ifade etmiştim ve
Varyagın geçişi esnasında, Montrö Anlaşmaları dahil, uluslararası elde
ettiğimiz bütün haklar dahil, masanın üstünü tertemiz ettik ve geçmişe dönük
olarak kazandığımız bütün hakları yok etti; bunu, gelecekte hep beraber
göreceğiz demiştim. İşte, geçenlerde ifade ettiğim INTERTANKO'nun İstanbul'daki
toplantısından sonra, şimdi de TURMEPA, geçen gün -ayın 2 sinde, yani şubatın
2'sinde- bir toplantı yaptı. Nerede yaptı; yine, İstanbul Konrad Otelde yaptı.
Bu toplantıda neler konuşuluyor; INTERTANKO'nun yapamadıkları konuşuluyor diye
altını çizmek istiyorum. Arkadaşlar, bu konuya Denizcilik Müsteşarlığımızın ve
Bakanımızın çok büyük önem göstermesini arz ediyorum. Şimdi burada neler yapılıyor; bizim Boğazlarımız, ucuz
bir deniz yolu olarak, hatta, pipe-line olarak kullanılmak isteniliyor dış
güçler tarafından. Bütün bunları anlamak mümkün dış güçler adına; ama, bizim
kendi kuruluşlarımız ve anlı şanlı işadamlarımız bu tür toplantılarda ne
yapıyor?! Tek büyük tankerin geçmesine bile biz tahammül edemezken, konvoy
halinde tankerlerin pipe-line olarak kullanacağı bir İstanbul Boğazının
tartışılmasını, hem de İstanbul'da tartışılmasını içimize sindiremiyoruz. Sayın Bakanımızın bu konunun üstüne gitmesi ricasıyla
ve kanunun da hayırlara vesile olması duasıyla, hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dağcıoğlu. Ben de
İstanbul milletvekili olarak içime sindiremiyorum; Sayın Bakan, inşallah, bize
cevap verecektir. Şimdi mi cevap vereceksiniz? DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Oturduğum
yerden Başkanım. BAŞKAN - Peki efendim. DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın
Başkan, bir açıklama yapacağım kısaca. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Dağcıoğlu'nun bahsettiği soruşturmayla ilgili kısa bir açıklama yapmak
istiyorum: Bahsettiği soruşturma, 1998 yılında yapılmış olup, soruşturma
raporunun gereği o dönemde tam olarak yerine getirilememiştir. Bu iktidar
döneminde söz konusu soruşturmaların gereği yapılmış, İzmir'deki şirket,
Hazineye yatırmadığı kılavuzluk ve römorkaj hizmetleriyle ilgili katkı payını
ödemiştir. Ayrıca, 1998 yılında yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri
Yönetmeliğiyle ilgili olarak tarafımdan soruşturma açtırılmış ve ilgililer
hakkında yasal işlem başlatılmıştır. Saygıyla arz ederim. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Ne zaman?.. BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Teşekkür ediyoruz;
ama, mesele, sadece para değil, oradaki kombinasyonları soruyorum size. BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, size de teşekkür ediyorum. Şimdi, söz sırası Doğru Yol Partisinde... Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun efendim.
(DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan,
sayın milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 643 sıra sayılı kanun
tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üç tarafı
denizlerle çevrili ve 8 333 kilometre sahil şeridi olan ülkemizde denizcilik
sektörünün arzu edilen konumlara gelebilmesi amacıyla, Doğru Yol Partisi-SHP
koalisyon hükümeti döneminde 1993 tarihinde çıkarılan 491 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle, Denizcilik Müsteşarlığı, Başbakanlığa bağlı bir birim olarak
kurulmuştur. Denizcilik Müsteşarlığı, merkez ve taşra
teşkilatlarından oluşmaktadır. Merkez teşkilatı, müsteşarlık makamı, danışma
birimleri, ana hizmet birimleri ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşmaktayken,
taşra teşkilatı 1994 yılında yapılandırılmış olup, Müsteşarlığa bağlı 7 adet
bölge müdürlüğü ve bunlara bağlı olarak faaliyet gösteren 68 liman
başkanlığından oluşmuştur. O tarihlerde Müsteşarlık bünyesinde denetim birimine
yer verilmemiş, bu görev, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına bırakılmıştır. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının yoğun iş
temposu nedeniyle, denetim hizmetlerinde aksamalar meydana gelmiş ve taşra
teşkilatı bugüne kadar etkin bir denetimden geçirilememiştir. Düzenlenen Teftiş Kurulu Başkanlığı, Müsteşarlık hizmet
birimlerinin merkez ve taşra teşkilatlarının mevzuata uygun ve etkin bir
şekilde denetlenebilmesi açısından yerinde bir karardır. Bu kurulun oluşumuyla
çeşitli suiistimallerin önüne geçilmesi arzumuzdur. Müsteşarlığın ulusal ve uluslararası alanda yüklendiği
görevlerin layıkıyla yerine getirilebilmesi için yapılan iş ve uygulamaların
mevzuata uygunluğunun temini için, periyodik olarak etkili biçimde denetlenmesi
gerekir. Bu denetim, idarî konular yanında, teknik hususları da kapsayacak
şekilde yapılmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik
Müsteşarlığı, 1994 yılında faaliyete başlamış olmasına rağmen, özellikle taşra
teşkilatı, az önce de belirttiğim gibi, denetimden geçmiş değildir. Denetleme
görevi, mevzuat gereği, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca ya da herhangi
bir şikâyet konusu olursa, sorumlu bakanın onayıyla atanan muhakkikler
tarafından yürütülmekteydi. Başbakanlık Teftiş Kurulunun iş yoğunluğu
nedeniyle, devam eden ve sonuçlandırılamayan çok sayıda ihbar ve şikâyet
dosyaları bulunmaktadır. Bunların etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması,
ancak Teftiş Kurulunun etkin çalışmasıyla olabilmektedir. Bu açıdan,
oluşturulan Teftiş Kurulu, Müsteşarlık hizmetlerinin zamanında denetlenmesini
sağlayacak ve suiistimal iddialarını da ortadan kaldıracak şekilde görev
yapmalıdır. Bu kanunla düzenlenen personel alımlarında, özellikle
deniz ticareti ve uluslararası sular konusunda uzmanlaşmış kadroların, siyasî
hesaplardan uzak durularak işbaşına getirilmesi ve bu sayede üç tarafı
denizlerle çevrili ülkemizin bu nimetten en iyi şekilde yararlanması
sağlanmalıdır. Özellikle Teftiş Kurulu Başkanlığına, denizcilik konusunda uzman
ve yetişmiş kadrolardan eleman alınmalıdır. Bu sayede, siyasî olarak bu kurulun
elemanla doldurulmasının ve denetim zafiyetinin engellenmesi sağlanmış
olacaktır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; denizcilikte
sürekli lider olan, Preveze zaferleriyle Akdenizi Türk gölü haline getiren,
Karadenizde, Hint Okyanusunda donanmalarıyla fetihler gerçekleştiren, gemileri
karadan yürüterek denize indirip İstanbul'u fetheden ve çağı değiştiren,
kralları değiştiren, gücünü, kendisinden güçsüz ülkelere verdiği
kapitülasyonlarla ispatlayan Osmanlının torunları olarak, bugün, gemi sanayii,
deniz ticareti ve diğer tüm konularda lider ülke olmak konumundayız. Bu
nedenle, sürekli olarak kendimizi yenileyip ekonomik güçlükleri bir an önce
aşarak ülkemizi muasır medeniyetler sıralamasında üst noktalara çıkarmak
zorundayız. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tali komisyon
olarak Bayındırlık ve Ulaştırma Komisyonundan geçen tasarının 9 ve 10 uncu
maddeleri, Plan ve Bütçe Komisyonumuz tarafından ilave edilmiştir. Maddeyle bir
derece yükselmesi, ek gösterge, özel hizmet tazminatı gibi malî haklarla ilgili
düzenlemeleri, teftiş kurulu başkanı, müfettiş, müfettiş yardımcısı
elemanlarımız için yapıyoruz. Eminim ki, bu denetim görevlileri, ülkemizin
temel sorunlarından yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadelede önemli bir misyon
üstleneceklerdir; hizmet gerekleri, ülke ve kurum çıkarları doğrultusunda ve
hukuka uygunluk çerçevesinde, siyasî iradenin öncülüğü ve yönlendirmesiyle de
müsteşarlığın faaliyetlerini gözetecek, denetleyecek ve destekleyeceklerdir. Bu
yüzden, müfettişlik, kontrolörlük, denetmenlik gibi kariyer meslek elemanları,
kamu görevlileri içerisinde müstesna bir konumda değerlendirilmelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun. MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan. Halen uygulanan, belli öğrenim ve yaş gibi şartları
taşıyanların katılabildiği yarışma sınavlarıyla hizmete alınma, sistemli eğitim
programı sürdürülmeli, kariyer unvanlar dejenere edilmemelidir. Kariyer unvanlı
görevlilerin yetiştirilmesi, kurumların aslî görevlerinde, bu personelin
değerlendirilmesi, yönetim kademelerinde de bu kişilere öncelik verilmesi
isabetli olacaktır. Buy duygularla, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına
sizleri ve milletimizi selamlarken, kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Örs. Şimdi söz sırası, Saadet Partisi Grubu adına,
Diyarbakır Milletvekili Sayın Sacit Günbey'de. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Saadet
Partimizin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Muhterem milletvekilleri, hemen hemen bütün hatiplerin
üzerinde ittifakla işaret ettikleri gibi, ülkemiz, bir deniz ülkesi olmasına
rağmen, maalesef, deniz mahsullerinden yararlanma konusunda olsun, deniz
nakliyatı konusunda olsun ve özellikle boğazlar gibi bir nimete sahip olmamıza
rağmen, denizlerimizden ve boğazlardan arzu edildiği oranda istifade
edememekteyiz. Denizcilik Müsteşarlığı, 1993 yılında bir kanun
hükmünde kararnameyle kurulmuş, hemen hemen on yıllık bir geçmişi var. Bu on
yıl içerisinde, Türkiye'nin çok büyük atılım yapması mümkündü, ama yapılamamış.
Umuyoruz ve tavsiye ediyoruz ki, inşallah, Bakanlığımız, bu konuda çok ciddî
çalışmalar yapar ve çok kısa süre içerisinde ülkemizi, denizcilik konusunda
veya denizlerden istifade eden ülkeler arasında en ön sıralara getirir, taşır. Muhterem arkadaşlar, bu kanun tasarısını
incelediğimizde, çok önemli üç noktaya işaret etmek gerekiyor. Bunlardan
birincisi, bu kanun tasarısıyla yeni kadrolar ihdas edilmiş olması; ikincisi,
kurumda birtakım birimlerin oluşturulmuş olması ve üçüncüsü de döner sermaye
gelirlerinin artırılmış olması. Muhterem arkadaşlar, bu kanun tasarısında ihdas edilen
kadro sayısı 60'tan fazladır. Bu hükümetin iddialarından biri de devletin
küçültülmesi konusundadır ve özellikle bu sene içerisinde devlet memurlarının
ve işçilerin zorunlu emekli edileceğini biliyoruz. Buna rağmen, bu kadroların
ihdas edilmesi, bu hükümetin iddiasıyla tenakuz teşkil etmektedir ve
zannediyorum, bundan sonra, IMF kanunları çıktıktan sonra, hükümetin
bakanlıkları, her bakanlık, kadrolaşma konusunda birtakım kanun teklifleri ve
çalışmalar yapacaklardır. Bu hükümet döneminde 300 000'den fazla kadrolaşma ve
devlet kadrolarına personel alımı yapılmıştır. Bu alımlarda, maalesef -zaman
zaman basında da çıkmaktadır- puan durumunun zaman zaman dikkate alınmadığı,
yüksek puanlı insanlar dururken, düşük puanlı insanların devlet kadrolarına
alındığı konusunda gazetelerde, basında haberler çıktığı gibi, bize de müracaat
eden insanlar vardır. Hatta, insanların, bu imtihanlara girmeden devlet
kadrolarına alındığı konusunda iddialar vardır; hatta, Denizcilik
Müsteşarlığına, deniz görmeyen insanların, deniz konusunda çalışmak üzere
personel olarak istihdam edildiğine dair iddialar yayınlanmıştır. Ben, bu
kadrolaşma meselesinin hükümetin iddiasıyla çeliştiğini bir kez daha burada
ifade etmek istiyorum. Muhterem arkadaşlar, önemli bir husus da, döner sermaye
gelirlerinin artırılmasıdır. Bakın, bu hükümetin daha önce çıkardığı
kanunlardan biri fonların kapatılması konusunda olmuştu; yani, bütçe dışı
harcamaların kontrol altına alınması, bunların ortadan kaldırılması konusunda
olmuştu. Bu bütçe dışı harcamaların önemli nedenlerinden biri de döner
sermayelerdir. Maalesef, burada, yine bu anlayışa tezat teşkil edecek tarzda
döner sermaye işletmelerinin gelirleri artırılmış ve bütçe denetiminin dışına
bir miktar daha vergi veya gelir aktarılmış olmaktadır. Muhterem arkadaşlar, bir önemli özellik de,
Başbakanlığa bağlı olan Devlet
Bakanlığı ve bu kurumun teftiş kurulunun oluşturulmasıdır. Bakın, Başbakanlıkta
teftiş kurulu var, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu var; bu kurullar varken,
böyle bir teftiş kuruluna ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim. Ben, bu kanunun hayırlı olmasını Cenabı Allah'tan niyaz
ediyorum ve bu hükümetin söyledikleri ile yaptıklarının birbiriyle uyumlu
olması gerektiğini düşünüyorum. Bu kanunun, IMF'nin ve Sayın Derviş'in
dikkatlerinden kaçtığını düşünüyorum; eğer, Sayın Derviş bu kanunu görmüş
olsaydı veya IMF bu kanundan haberdar olmuş olsaydı, muhtemeldir ki, bu kanunun
Meclisten geçmesine izin verilmeyecekti. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Efendim, 9 uncu madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum : MADDE 10. - 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah
Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki "Bakanlık ve Bağımsız
Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" ibaresi, "Bakanlık,
Müsteşarlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları"
şeklinde değiştirilmiştir. BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde ilk söz, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal'ın. Buyurun efendim.(AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 643 sıra sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet
Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere AK
Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar
sunuyorum. Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 10.2.1954 tarihli
ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki
"bakanlık ve bağımsız genel müdürlük müfettiş ve müfettiş
yardımcıları" ibaresi "bakanlık, müsteşarlık ve bağımsız genel
müdürlük müfettiş ve müfettiş yardımcıları" şeklinde değiştirilmektedir. Dikkat edilirse, burada ilgili bende sadece
"müsteşarlık" sözcüğü eklenmektedir. Şüphesiz, Denizcilik
Müsteşarlığıyla ilgili kanun hükmünde kararnamede yapılan değişikliklere
paralel olarak Harcırah Yasasının ilgili maddesi veya bendinde de gerekli
değişikliğin yapılması gayet normaldir. Genel gerekçeden anladığımız kadarıyla, Müsteşarlık, üç
tarafı denizlerle çevrili, toplam sahil şeridi 8 333 kilometre olan ülkemizde
denizcilik sistem ve hizmetlerinin ülkemizin deniz ilgi, çıkar ve ihtiyaçlarına
uygun olarak tahsis ve geliştirilmesi amacıyla 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur. Yine, 29.6.1994 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla
taşra teşkilatı oluşturulmuştur ve hizmetlerini o yıldan beri de sürdürmektedir.
Değerli milletvekilleri, genel gerekçenin birinci
paragrafında, Denizcilik Müsteşarlığının kuruluş tarihi 1993 olarak
gösterilirken, beşinci paragrafında 1994 olarak gösterilmektedir. Ay ve günü
verildiğine göre, biz, Müsteşarlığın, 1993'te kurulduğunu kabul edersek, bu
zamana kadar tam 9 yıl 4 ay geçmiştir. Hiç kimseyi suçlamak için söylemiyorum,
acaba, bu geçen zaman içerisinde, Denizcilik Müsteşarlığımız, denizciliğimizi
hangi noktadan alıp hangi noktaya getirmiştir, bunun cevabını bulmalıyız önce.
Sanıyorum ki, bu cevap, bence, hukukî ve idarî düzenlemelerden daha önemlidir;
çünkü, bakanlıklar, müsteşarlıklar, genel müdürlükler, ülke sorunlarını çözmek
için kurulurlar, o maksatla personel istihdam ederler; eğer sorunlar
çözülmüşse, ülkeyi daha ileriye nasıl götürürüz diye plan-proje yaparlar; eğer
konu denizcilikse, uluslararası rekabete nasıl açılırız diyerek onun hesabını
yaparlar, hedeflerini ortaya koyarlar. Eğer, Müsteşarlık, üç tarafı denizlerle çevrili büyük
bir ülkenin yükünü kaldıramıyor, mutlaka bakanlık kurulması gerekiyor
deniliyorsa, getirin, bakanlık sayısının tartışıldığı bir ortamda denizcilik
bakanlığını görüşelim. Doğrudur, gelişmiş ülkelere bakıldığında, Türkiye'de
bakanlık sayısının çok olduğu görülecektir. Bizde öyle bakanlıklar vardır ki,
âdeta birer genel müdürlük mesabesindedirler. O halde, bazı devlet
bakanlıklarında tenkisata gitmek mümkündür, hatta bazı bakanlıklar da
birleştirilebilir. Bu görüşümüzü Turizm Bakanı Sayın Taşar da teyit etmiştir.
Beyanatında, Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlıklarının tek çatı altında olması
gerektiğini ifade etmişlerdir. Değerli arkadaşlar, eğer ülkemiz denizciliğini büyük
hedeflere götürebilecekse, elbette, müstakil bir bakanlığın kurulması
yadırganmamalıdır. Dünyada 20 nci sıradaki denizciliğimizi yukarılara çekecek,
10 000 000 dwt taşıma kapasitesini 100 000 000 dwt'lara çıkaracaksa, niçin bir
denizcilik bakanlığı kurulmasın. 10 000 000'luk Yunanistan 150 000 000 dwt kapasitesiyle
yılda 60 milyar dolar gelir elde ediyorsa, 67 000 000'luk bir Türkiye'nin 3
milyar dolar gibi cüzî bir gelir sağlaması, hepimizi ciddî bir şekilde
düşündürmelidir. Bu alandaki her türlü olumlu ve faydalı çalışmaları
Grup olarak destekleyeceğimizi taahhüt eder, bu duygu ve düşüncelerle hepinize
saygılar sunar, teşekkür ederim. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Şimdi söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı'da. Buyursunlar efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Bundan sonra bitireceğim, yeter ki yoklama istemeyin. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Zabıtlara
geçiriyorsunuz Sayın Başkan. BAŞKAN - Vallahi ben çalışırım da size acırım. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Yetersayı olmadığını
zabıtlara geçirdiniz Sayın Başkan. BAŞKAN - Yok, dışarıda arkadaşlarımız... MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Zabıtlara geçirdiniz! BAŞKAN - Vakit geçiyor, ondan. DYP GRUBU ADINA MEHMET BAYSARI (Antalya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Tasarının Harcırah Kanununun
bir maddesinde ibare değişikliği yapan 10 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol
Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve
Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; deniz ticaret odaları bölgesel bir toplantı
yaparak kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda denilmektedir ki
"denizcilik, doğası gereği uzmanlık ve süreklilik isteyen bir meslektir.
Bu sektörü kamu kesiminde yönlendiren kişilerin kurumsallaştırmaya önem
vermesi, teşkilatlanmanın ise, ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara
göre yönlendirilen denizcilik sektörünün ihtiyaçlarını karşılayacak yapıya göre
dizayn edilmesi gerekmektedir. Denizcilikten sorumlu idare, icracı değil,
yönlendirici olmalıdır; icraattaki temel görevleri, güvenlik hizmetleri dışına
çıkmamalıdır. Kamu denizcilik kesimi bir istihdam deposu olarak
kullanılmamalıdır." Denizcilikle ilgili söylenilen tespitlerin dışında
finansal sorunlarını ve diğer sorunlarını gündeme getiren çok kapsamlı bir
rapor, Yüce Mecliste tüm milletvekillerimize dağıtılmıştı; ama, hükümet ne
yapıyor: Bu sorunları çözmek yerine, hantal bürokratik yapıyı daha hantal hale
getirmek ve sorunları ağırlaştırmak için gerekli çabayı göstermekten geri
kalmıyor. Denizcilik Müsteşarlığı ise, bu sorunlarla uğraşmak yerine, kendi
sorunlarını önplana çıkaran bir çalışmayı sergilemektedir. Ancak, getirilen kanun tasarısının bu maddesine
baktığımız zaman, Harcırah Kanununa yapılan bu ilaveyle, Denizcilik
Müsteşarlığının merkez ve taşra teşkilatlarında teftiş, inceleme ve soruşturma
görevleri yürütecek Denizcilik Müsteşarlığı müfettiş ve müfettiş
yardımcılarının, söz konusu kanunda yer alan hükümlerden yararlanarak yolluk ve
gündelik almaları sağlanmaktadır. Bu düzenleme, gerekli ve zorunlu; bu tip
denetim görevleri için yapılması gereken bir değişikliktir. Bu vesileyle, Harcırah Kanunundan söz açılmışken, bazı
kurum ve kuruluşların birkısım görevlilerinin çok yüksek harcırah ve gündelik
almaları konusuna değinmeden edemeyeceğim. Bakanlık ve genel müdürlük
başmüfettişleri, müfettişleri, müfettiş yardımcıları, olması gereken normal
standartlarda seyahat, konaklama ve yemek gibi gerekli ihtiyaçları için yeterli
miktarda harcırah almakla beraber, bu denetim elemanları, genellikle kamu kurum
ve kuruluşlarının misafirhanelerinde kalmaktadırlar. Ülkemizin önde gelen
sorunlarından yolsuzluk sorunuyla mücadelede, yetişmiş, kariyer meslek sahibi
denetim elemanlarımızın etkin ve verimli çalışmaları büyük önem taşımaktadır.
Bakanlık ve Genel Müdürlük, yaptığımız değişiklikle Müsteşarlık, denetim
elemanlarını, ancak yeterli miktarda yolluk ve gündelikle, inceleme ve
araştırmaya, bazen miktarları korkunç boyutlara ulaşan olayların üzerine
göndermektedir; ama, öte yandan, kamuoyunda, bazı kurum ve kuruluşların bazı
görevlilerinin, fahiş tutarda yolluk ve gündelikleri, üstelik kendilerinin
belirledikleri miktarları aldığının, tartışıldığını görüyoruz. Hangi kurum ve kuruluşlardır bunlar: Tabiî ki, son
zamanların hep tartışılan, eleştirilen ve haklı olarak göze batan, hatta, zaman
zaman Sayın Başbakanın yetki ve hadlerini aştıkları konusunda yakındıkları üst
kurul ve teşkilatlanmaları. En başta üst kurul ve kurul başkanları, hemen
arkalarından üst kurul ve kurul üyeleri, kendilerine tanınan ve kendi
kendilerine tanıdıkları, çalışma hayatı şartlarıyla bağdaşmayan özlük haklarına
sahiptirler ve lüks sayılabilecek sosyal imkânlara sahiptirler. Belli
yükseköğrenim kurumlarını bitirmiş, Türkiye çapında açılan yarışma sınavlarını
kazanıp binlerce kişi arasında başarılı olmuş, yetiştirilmiş müfettişlerimiz,
kamu misafirhanelerinde kalıp, inceleme ve soruşturmaları gerçekleştirirken,
diğerleri, çok yıldızlı otellerde konaklamayı, rahatsız edici miktarlarda
yolluk ve gündelik almayı kendilerine hak görmektedirler. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun. MEHMET BAYSARI (Devamla) - Üst kurul ve örgütlenmeleri,
özerkliklerini, en başarılı şekilde düzenlemeleri ve işleyişini gözetip
geliştirmeyle görevlendirildikleri ve sorumlu tutuldukları hizmet alanlarında
değil, kendi özlük haklarını ve sosyal imkânlarını geliştirmede
kullanmışlardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu işin
çözümünün, personel kanununun çok rasyonel bir şekilde, tekrar, titizlikle,
günün şartlarına uyan bir şekilde düzeltilmesiyle sağlanabileceği
kanaatindeyiz. Bu görüş ve düşüncelerle, Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyor, bu kanunun hayırlı olmasını diliyoruz. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baysarı. Şimdi, söz sırası Saadet Partisi Grubunda. Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz; buyurun
efendim. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu
maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 10 uncu madde şöyledir:
"Harcırah Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki 'Bakanlık ve
Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" ibaresi,
'Bakanlık, Müsteşarlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları' şeklinde değiştirilmiştir." Değerli arkadaşlar, bu çerçeve içerisinde, denizcilik
sektörümüz, burada, çeşitli konuşmacı arkadaşlarımız tarafından dile getirildi.
Arkadaşlar, bu yasa tasarısı, aşağı yukarı bir aydır,
Parlamentomuzun gündeminde, habire gelip gidiyor. Bizim burada tereddütlerimiz,
endişelerimiz şu: Türkiye'deki bu ekonomik kriz içerisinde, kamudaki
çalışanlarımızı zorunlu emekliliğe sevk ederken, yeni baştan bir kadro
ihdasının getirilmesi ve dolayısıyla, bu harcırahların da artırılmasıyla yeni
bir malî külfet getirilmesi söz konusu; bizim endişelerimiz burada. Değerli arkadaşlar, bunun yanında, bu yasa tasarısıyla,
ülkemizde denizcilik sektörümüzün radikal bir şekilde, köklü bir şekilde
rehabilite edileceği kanaatini taşımıyoruz; sadece palyatif çözümlerle,
palyatif tedbirlerle meselenin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Değerli arkadaşlar, bakın, denizcilik sektöründe
taşımacılık yapan gemilerimizin yaş ortalaması 20'nin üzerinde. Günümüzde, artık, taşımacılık yaptıran
ülkeler ve sektörler, özellikle yaşlı gemilere yük vermemektedirler.
Dolayısıyla, biz, denizyoluyla taşımacılık sektöründen gerçek nasibimizi
alamamaktayız. Değerli arkadaşlar, bakın, dünyanın diğer ülkelerindeki
tersanelerde, 2006 yılına kadar siparişler kabul edilmemekte; bir diğer
ifadeyle, tersaneler full bir şekilde çalışmakta. Oysa, bizim ülkemizde
tersaneler, ancak yüzde 50 kapasiteyle çalışmakta. Bunun yanında, biraz önce konuşmacı arkadaşların da
ifade ettiği gibi, biz, denizyolundan, ne yük taşımacılığında ne yolcu
taşımacılığında istifade edememekteyiz. Türkiye'de yediden yetmişe herkes, kime
sorarsanız sorun, trafik canavarından şikâyet etmektedir. Trafik canavarına ana
neden olan şey, karayoluyla taşımacılığın Türkiye'de yüzde 95'lerin üzerinde
olmasıdır. Oysa, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, 8 333 kilometre sahil şeridine sahip bir
ülkede, yolcu taşımacılığında, yük taşımacılığında denizyolundan istifade
etmemek, değerli arkadaşlar, tamamen safdilliktir. Bunun yanında, armatörlerimizi, gemi sanayicilerimizi
bu noktada desteklemek gerekir diye düşünüyorum. Bu globalizasyonda, ülkelerin
birbiriyle iç içe olduğu bu zamanda, bizim deniz filomuzun artırılması için,
denizcilik sektörümüzde daha iyi bir yere gelebilmek için, değerli arkadaşlar,
bu sektörün korumacılık altına alınması gerektiği kanaatini taşımaktayım. Bunu doğrulayan diğer bir veri de şudur: Dünya deniz
ticaret filosunun tonajı 752 000 000 dwt'dur. Türkiye'nin bu filo içindeki payı
sadece yüzde 1'dir. Halbuki, Panama 155 000 000 dwt'la bu payın yüzde 20'sini,
Liberya 83 000 000 dwt'la yüzde 11'ini, komşumuz Yunanistan 41 552 000 dwt'la
bu payın yüzde 6'sını alabilmektedir. Türkiye, sadece 9 907 000 dwt'la bu
sektörde, değerli arkadaşlar, 17 nci sıradadır ve payı yüzde 1'dir. Bu,
hakikaten içler acısı bir durumdur. Durumumuzu Yunanistan ile kıyasladığımız zaman,
komşumuz Yunanistan, 41 552 000 dwt'a ek olarak, 15 000 000 dwt kapasiteli 220
adet gemi siparişi vermiştir. Yani, Yunanistan'ın, bu gemilerin filoya
katılmasıyla, taşımacılıktaki payı 56 000 000 dwt'a ulaşmış olacaktır. Değerli arkadaşlar, ülkemizin içerisinde bulunduğu bu
ekonomik krizde, Sayın Derviş, her ay Amerika'ya gidip Washington'un kapısını
çalıp, borç para alırken, yüksek faizlerle paralar alınırken, ülkenin iç ve dış
borcunun 200 milyar dolara vardığı bu zamanda, kamu kaynaklarını çok daha
rantabl, çok daha rasyonel bir şekilde kullanmamız gerekirken, ne yazık ki,
yeni baştan kadro ihdasları yapılmakta. Bunlar, tabiî, denizcilik... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Devamla) - Bu yasa tasarısıyla
denizcilik sektörümüze de çok büyük katkıların olmadığı kanaati taşımaktayız. Bu çerçeve içerisinde, bir aydır, Sayın Bakanımız da
burada bayağı sıkıldı, çok büyük bir işkence içerisinde. Ben, zannediyorum, bu
yasa tasarısı da çıkarsa, Sayın Bakanımız, artık, adak adamışsa bir kurban
keser diye düşünüyorum. Bu yasa tasarısının hepimize hayırlı olmasını
diliyorum. Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. 10 uncu madde üzerinde görüşmeler bitti. 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Nihayet, geldik geçici 1 inci maddeye... Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
Bakanlık, Müsteşarlık veya Genel Müdürlük kadrolarında teftiş, inceleme ve
tahkikat yetkilerini haiz olarak yardımcılıkta geçen süre dahil en az beş yıl
görev yapmış olan denetim elemanlarından en geç üç ay içinde müracaat edenler,
kurumlarının muvafakatı üzerine bu Kanunun yayımını takip eden altı ay içinde
Denizcilik Müsteşarlığı Müfettişi olarak atanabilirler. BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal; buyurun. AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 643 sıra sayılı yasa
tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere AK Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri, bu maddeyle oluşturulan teftiş
kurulu başkanlığına denetim elemanlarının temini hedeflenmektedir. Gerekçede,
Denizcilik Müsteşarlığı 1993'te kurulmasına rağmen, bünyesinde bir teftiş
kurulu olmadığı için, müsteşarlık birimlerinde, özellikle taşra teşkilatlarında
gerekli ve etkili denetim yapılamadığı için teftiş kurulu başkanlığına gerek
duyulduğu ifade edilmektedir. Müsteşarlık kurulalı dokuz yıl olduğuna göre, peki, bu
zaman içerisinde denetim hizmetleri nasıl yürütülmüştür? Sorunlar birikip
altından kalkılamaz bir hal aldığı için mi dokuz yıl sonra bir denetim
mekanizmasının oluşturulması akla gelmiştir veya şimdiye kadar hiç sorun yokmuş
da, yeni mi çıkmıştır? Tasarı, 24.12.1999 tarihinde, Başbakan Sayın Ecevit
imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildiği halde, bugüne kadar
niçin görüşülmemiştir? Daha önemlisi, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı
takviye edilerek, niçin sorunun çözümü cihetine gidilmemiştir veya niçin
müfettiş kadrolarından atama yapma yerine, bakanlık danışmanlarına istihdam
alanı oluşturma amacına yönelik gibi görünen özel madde çıkarılmaya
çalışılmıştır? Bunlar cevap bekleyen ve aklımıza takılan ilk sorulardır. Değerli milletvekilleri, merak ettiğim ve cevabını bir
türlü bulamadığım diğer bir husus da şudur: Hükümet, bir taraftan tasarruf ve
istikrar tedbirlerinden bahsediyor, öbür yandan yeni yeni birimler, kurumlar,
kurullar, başkanlıklar ihdas ediyor. Bir taraftan bütçe üzerindeki malî yükü
azaltma iddiasıyla, IMF'nin direktifi doğrultusunda, 30 000 memurun re'sen
emekliye sevk edilmesini gündeme getiriyor; öbür yandan, hükümet ortakları,
yeni yeni ihdas edilen kadrolarla personel almaya çalışıyorlar. Değerli
milletvekilleri, bu durum, size, biraz garip gelmiyor mu?! Müfettişleri,
diğer kamu kurumlarından naklen temin
edebileceğinizi söyleyebilirsiniz; ama, diğer kadrolar için aynı şeyi söylemek
mümkün müdür?! Bu düzenlemeler, genelde, ekonomimize katma değer
sağlayacak, özelde denizcilik sektöründe ciddî atılımlara önayak olacaksa, buna
da itirazımız olamaz; ama, şimdiye kadar da, denizciliğimizin geleceği
hakkında, hükümetten, ümit verici bir mesaj alabilmiş değiliz. Hükümetin göreve
başladığı 1999 yılından itibaren, sektördeki performansını incelersek,
sözümüzün doğruluğunu anlamış oluruz: 1999'da gemi sayısı 884, taşıma kapasitesi 9 500
000 dwt'la dünya sıralamasındaki yerimiz 18 incilikti; 2000 yılında, 904 gemi,
9 900 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle 18 inci sırada; 2001 yılında ise, 902
gemi ve 9 000 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle
20 nci sırada yer aldık. Halbuki, bundan beş sene önce, 1996 yılında, 858 gemi
ve 10 000 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle dünya sıralamasında 16 ncı idik.
Dünya deniz ticaret filosu 767 000 000 dwt kapasitesindedir. Türkiye'nin filosu,
9 000 000 dwt'la dünya ticaret filosunun ancak yüzde 1,2'sini oluşturmaktadır;
üstelik, filomuzun yaş ortalaması 20'nin üzerindedir; bu filoyla, 300 milyar
dolarlık dünya ticaret hacminden, ancak yüzde 1 -yani 3 milyar dolar- pay alabilmektedir.
Halbuki, 10 milyonluk Yunanistan, 3 548 gemisi ve 151 000 000 dwt'luk taşıma
kapasitesiyle, dünya ticaret filosunun yüzde 17,4'ünü oluşturmaktadır. Bu oran,
resmî verilere göre yüksek görülebilir; sebebi, Yunan armatörlerinin vergi
avantajı nedeniyle, kendi gemilerine, Liberya ve Panama bayrakları çektikleri
içindir. Deniz Ticaret Odasının verilerine göre, Yunanistan'ın gerçek filosu
budur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim; toparlarsanız memnun olurum. ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Doğal kaynakları kısıtlı, sanayii
gelişmemiş, dinamik olmayan nüfusuyla Yunanistan, denizciliğe verdiği önem
sayesinde, denizcilik sektöründen, yılda en az 60 milyar dolar gelir elde
etmektedir. Bu, bizim toplam ihracatımızın 2 katıdır. Değerli milletvekilleri, denizcilik sektörünü
uluslararası rekabete açarak ülkemize büyük oranda döviz girdisi sağlayacaksak,
geliniz, böyle primitif işlerle, palyatif tedbirlerle vakit öldürmeyelim. Büyük
düşünelim, ortaya büyük hedefler koyalım; sektörü masaya yatıralım, çözüm
üretelim, sorunları çözelim. Deniz Ticaret Odasının hesaplarına göre, gerekli
tedbirlerin alınması halinde, halen sektörün 9,5 milyar dolar döviz girdisi 24
milyar dolara çıkacaktır. İnşallah, hükümet bunları dikkate alır. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Geçici 1 inci madde üzerinde grupları adına başka söz
isteyen?.. Yok. Geçici 1 inci madde üzerinde verilmiş bir önerge
vardır; okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/593 esas numaralı ve 643 sıra
sayılı tasarının geçici 1 inci maddesine aşağıdaki iki fıkranın ilavesini arz
ve teklif ederiz.
a "Halen Denizcilik Müsteşarlığında 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre geçici sözleşmeli statüde çalışan
mühendis, kaptan, başkılavuz, kılavuz ve kılavuz yardımcılarından herhangi bir
sosyal güvenlik kuruluşundan emekli bulunanlar hariç, bu kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde müracaat etmeleri halinde, bir
defaya mahsus olmak üzere Denizcilik Müsteşarlığında ihdas edilecek uzman veya
memur kadrolarına atanırlar. Bunların sözleşmeli personel kadroları herhangi
bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu şekilde atanacak olan sözleşmeli personelden, ihdas
edilen ve ekli (2) sayılı listede belirtilen uzman ve GSK uzmanı kadrolarına
fakülte ve yüksekokul mezunları, denetleme şefi ve denetleme memuru kadrolarına
ise lise ve dengi okul mezunları atanırlar." (II) SAYILI CETVEL Kurumu : Denizcilik Müsteşarlığı Teşkilatı
: Taşra İHDASI İSTENİLEN KADROLAR
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Sayın Başkan, önergede söz edilen, bu statüdeki personel hemen hemen tüm
bakanlıklarımızda vardır. Böyle bir uygulamayla, sigortalı personelin, kanunla
memur statüsüne geçirilmesi çok sakıncalı sonuçlar getirir ve birçok
kuruluşlarımızdan benzer talepleri getirir ve bu, gerek çalışanlar arasındaki
eşitliği gerekse de bütçe açısından dengeleri oldukça rahatsız eder. O bakımdan
katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Efendim, bir de ben ilave edeyim. Zaten, daimî
kadrolar, geçici maddeyle ilave edilmez. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Evet. BAŞKAN - Sayın Bakan?.. DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Efendim,
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın ifade ettiği gibi, bu tip personele başka
bir şekilde düzenleme yapacağız. O bakımdan katılmıyoruz. BAŞKAN - Önerge sahibi efendim?.. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi lütfen okur musunuz. Gerekçe: Halen, 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre
sözleşmeli olarak görev yapan personelin büyük bir kısmı, denizcilik uzmanı
gibi çalışmakta; bu uzmanların yaptığı görevleri ifa etmektedirler. Denizcilik
Müsteşarlığında personelin uzmanlaşması önplanda tutulduğundan, aynı görevi
yapan ve ancak sözleşmeli olarak çalışan bu tür personelin kuruma
kazandırılmaları, tecrübelerinden daha uzun süre yararlanabilmek için kadroya
geçirilmek suretiyle çalışma güvencelerinin sağlanması; Diğer yandan, Plan ve Bütçe Komisyonunun E:1/593, K:31
sayılı ve 4.4.2001 tarihli raporunda; İstanbul ve Çanakkale Boğazı ile Marmara
Denizinden oluşan ve Türk Boğazları olarak tanımlanan bölgenin, yoğun bir
ulusal ve uluslararası deniz trafiği nedeniyle, can, mal ve çevre güvenliği
bakımından büyük risklerle karşı karşıya olduğu; Boğazlarımızın karşı karşıya
kaldığı bu riskleri asgariye indirmek amacıyla, 6 Kasım 1998'de yayımlanan
"Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü" ile getirilen rapor
sistemi ve "Trafik Ayrım Şeritleri"nin yanı sıra, Boğazlarımızda kaza
riskini asgariye indirmenin teknolojik bir sistemle takviye edilmesi, gemi
seyir güvenliğini sağlayacak ve çevreyi koruyacak ağırlıklı olarak radar
kontrolüne dayalı bir sistemin, 28 Ocak 2001 tarihinde oluşturulmaya
başlandığı; böylece, Boğaz trafiğinin kontrol ve denetiminin daha etkin bir
şekilde sağlanacağı belirtilmektedir. İşte, halen kurulu ve faaliyette bulunan trafik kontrol
merkezlerindeki başkılavuz, kılavuz ve kılavuz yardımcıları, uzun yılların
verdiği tecrübeyle, özverili bir çalışma içerisinde görevlerini
sürdürmektedirler. Yeni kurulacak ve şimdikinden daha modern ve komplike
tesislerin işletilmesinde teknik bilgi yanında, tecrübe ve özveri de elzem
kabul edilmekte, millî servetimiz harcanarak inşa edilen böyle modern
tesislerden, sistem kapsamında eğitime tabi tutulan, ancak deneyimsiz teknik
personelle birlikte işin içinde fiilen çalışarak yetişmiş personelin
katılımıyla daha iyi sonuç alınacağı düşüncesiyle, halen 4/B statüsünde çalışan
bu kalifiye personelin yitirilmemesi ve kadroya alınmak suretiyle, bu
tecrübelerinden faydalanılması, yeni başlayacak personele yardımcı olmaları
amacıyla teklifte bulunulmuştur. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 11. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE12. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 86'ya göre söz isteyenlerin isimlerini okuyorum: İçel
Milletvekili Edip Özgenç, İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Masum Türker, Ankara Milletvekili Hayrettin Özdemir. Buyurun Sayın Özgenç. (DSP sıralarından alkışlar) EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tahammülümüzün son sınırına geldik; ama, 330 kilometre uzun
bir sahil şeridi bulunan Mersin ilinin milletvekili olarak duygularımı sizlerle
paylaşmadan edemedim; beni bağışlayacağınızı umuyorum. Değerli milletvekilleri, geçmişten bugüne kadar
Türkiye'nin ekonomik yapılanması, ne yazık ki, bir borçlanma kısır döngüsü
içerisinde süregeldi. Ülkemizin süratle gerçek kaynağa ihtiyacı vardır. Batı
dünyasıyla, gelişim paterni içinde, geleneksel ürünlerimiz ve sanayimizle bu
kaynağı temin etmemiz oldukça zor görünüyor. Kaynak temini için başvuracağımız
en önemli enstrümanlar, turizm ve denizcilik olarak görülüyor. Denizcilik
sektöründen elde edilecek devasa kaynak girişinin kullanılacağı alanların
sadece denizcilik sektörü olmayıp, Batıyla rekabette zorlanan işkollarımıza
yönlendirileceğinin hiçbir zaman gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Denizciliğin öneminin kavranması, mevcut potansiyelin
harekete geçirilmesi için çıkış noktasının, tek yerin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, sizden istirham ediyorum; lütfen,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde denizcilikle ilgili gerek yasa teklifleriyle
gerek soru önergeleriyle gerek gensoru önergeleriyle gerekse araştırma
önergeleri ve komisyon çalışmalarıyla denizciliğin gelişmesinde olabildiğince
gayret gösterelim. Bu konuyla ilgili olarak çok şeyler söylemek mümkün;
ama, uluslararası ilgi ve çıkarların yoğun bir rekabete neden olduğu ve ülkemiz
ekonomisinin ana arterlerinden biri olan denizcilik, çok sayıda kurum ve
kuruluşun yetki alanında yaygın bir mevzuat çeşitliliği içinde idare
edilmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız... EDİP ÖZGENÇ (Devamla) - Denizcilikle ilgili konular,
Türkiye'de, 9 bakanlık ve genel müdürlük tarafından çözümlenmeye çalışılıyor.
Bu otorite karmaşası neticesinde ülkemizin dünya konjonktüründe hak ettiği yere
gelmesini engellemektedir. Sektörün ülke ekonomisine katkısı sınırlı kaldığı
gibi, bu yanlış yapılanma, denizlerdeki alaka ve menfaatlarımızı dahi tehdit
eder boyutlara ulaşmaktadır. Dilerim ki, bu yasa, bu menfaatlarımızın korunmasında
bir kilometre taşı olacaktır. Bu yasanın, ülkemize, milletimize hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyor; oyumun lehte olduğunu arz etmek istiyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (DSP ve MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Bir lehte bir aleyhte... İstanbul Milletvekili Sayın Cahit Savaş Yazıcı; buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar) CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir maratonun sonuna geldik. Aslında birkaç gün sürmesinin bir
yararı oldu; uzun zamandır konuşulamayan denizcilik konusu tartışılma fırsatı
buldu. Bütün partilerin ortak olarak gösterdikleri denizciliğe duyarlılığın
devamlı olması ve denizciliğin Türkiye için bir petrol, bir zenginlik
olduğunun, bununla ilgili olarak çalışmalar yapılmasının gerekliliğinin ortaya
çıkması gerekir; bu da buna vesile olduğu için, kanunun hayırlı olmasını
diliyorum. Bakanımızdan, sadece, bu kadroların özellikle ehil
kişiler tarafından kullanılmasını rica
ediyor; saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Hayırlı olsun efendim. Biraz evvel bir yanlışlık oldu, zabıtları düzeltmek
için ifade etmek istiyorum: Azmi Ateş Beyin kulağı çınlasın; bakın, bana
verdiği şiirde "rahmetli Arif Nihat Asya ne diyordu" ifadesi olması
gerekiyordu. Büyük şairin de ruhu incinmesin; onun için düzeltmek istedim.
Allah rahmet eylesin. Buyurun Sayın Bakan. DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığımıza dair, Yüce Meclisten
geçen bu kanun tasarısıyla Türk denizciliğine önemli bir katkı yaptık.
Denizcilik ülkesi olan Türkiyemizi, denizci ülke haline getirme konusunda ileri
bir adım attık. Bu bakımdan, başta Değerli Başkanımız, Kâtip Üyelerimiz ve Yüce
Meclisi oluşturan milletvekillerimiz olmak üzere, hepinize çok çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Hayırlı, uğurlu olsun efendim. Ben teşekkür
ediyorum. Sayın milletvekilleri, bu arada, Isparta Milletvekili
Sayın Ramazan Gül'e yerinden söz vereceğim; çünkü, Isparta'nın Yalvaç
Kazasında, Çay'a yakın olduğu için bir deprem olmuştu, orada 20 köy hasara
uğramış. Ispartalılara da geçmiş olsun diyorum. Buyurun Sayın Gül. RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; önce, Denizcilik Müsteşarlığı Kanununun hayırlı,
uğurlu olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Yüksek hoşgörünüze sığınarak, kısa bir zamanınızı almak
istiyorum. Değerli milletvekilleri, 3 Şubat 2002 tarihinde Afyon Sultandağı
merkez üssünde, Richter ölçeğine göre 6 şiddetinde deprem meydana gelmiş, 45
kişi hayatını kaybetmiştir. Ölenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sağlık,
sıhhat, afiyet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Değerli milletvekilleri, Isparta Yalvaç İlçesi,
depremin ağırlık merkezî olan Sultandağı'na 15 kilometre uzaklıktadır ve
depremin bölgesel niteliği mevcuttur, arada bir dağ vardır. Vatandaşlarımız
psikolojik olarak etkilenmişler, geceyi devamlı olarak dışarıda geçirmişlerdir.
Isparta İl Bayındırlık Müdürlüğü ön hasar tespit çalışması yapmıştır ve yapılan
tespit sonucunda Isparta Yalvaç İlçesinde Çakırçal Köyünde 15 hasarlı bina
tespit edilmiş; Yarıkkaya Köyünde 2 oturulamaz, 133 hasarlı bina tespit
edilmiş; Çamharman Köyünde 3 oturulamaz, 43 hasarlı bina tespit edilmiş;
Terziler Köyünde 7 hasarlı bina tespit edilmiş; Sağır Köyünde 8 hasarlı bina
tespit edilmiş; Ayvalı Köyünde 3 oturulamaz, 6 hasarlı bina tespit edilmiş;
Bağlarbaşı Köyünde, 2 oturulamaz, 46 hasarlı bina tespit edilmiş; Celeptaş
Köyünde, 3 hasarlı bina tespit edilmiş; Körküler Köyünde de 36 hasarlı, 7
oturulamaz bina tespit edilmiştir. Ayrıca, Yalvaç İlçemizde, korkudan
mütevellit, 2 vatandaşımız, kendisini balkondan atmış, değişik şekilde
yaralanmış, hastanede yatmaktadır. Bunun haricinde, Yalvaç İlçemizin Uyanış
İlköğretim Okulunda eğitim yapılamaz duruma gelmiştir ve öğrenciler başka
okullara nakledilmiştir. Durumu sayın yetkililere arz ediyorum. Konunun
hassasiyeti nedeniyle, Isparta'nın Yalvaç İlçesinin, biraz evvel arz etmiş
olduğum köylerinin de Deprem Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesini diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyor ve ilgileriniz için teşekkür ediyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, tekrar, Yalvaçlılara geçmiş olsun
diyorum. Sadettin Bilgiç'e de, tabiî, geçmiş olsun demek lazım; onu unutmayın
sakın. RAMAZAN GÜL (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum efendim.
Allah razı olsun, sağ olun efendim. BAŞKAN - İstirham ederim; tabiî, Reis Bey... Efendim, şimdi, bürokrat arkadaşlara da teşekkür
ediyoruz. Sayın Bakan, kanununuz
hayırlı olsun. Bu arada, muhalefete de teşekkür ediyorum, bugün
bendenize gösterdiğiniz müsamahadan dolayı; sayenizde de bu kanun geçti. Diğer arkadaşlarla beraber, Sayın Hüsamettin Özkan'a da
teşekkür ediyorum. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HASAN HÜSAMETTİN
ÖZKAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Rica ederim efendim. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim
Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız. 3. - Ceza
İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı
Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının
müzakeresine başlayacağız. 4. - Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri, beni burada fazla yormayın da,
bütün komisyonları okumayalım. Anlaşılan, komisyon gelmeyecek. Zaten, çalışma
süremizin dolmasına da dakikalar var. MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Saat 19.00; 20.00'ye kadar daha
1 saatimiz var Sayın Başkan. BAŞKAN - Ayrıca, Muhterem Osman Bölükbaşı ve Muzaffer
Özdağ'ın ailelerine rahmet diliyorum ve yarın saat 11.00'de, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılacak törenden sonra, Kocatepe Camiinde... ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Ailelerine sabır
diliyoruz. BAŞKAN - Ailelerine sabır, Türk Milletine de başsağlığı
diliyorum efendim; onu da duyurmuş olayım. Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkındaki gensoru önergesi ile sözlü sorular ve diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için, 12 Şubat 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum. Hayırlı akşamlar efendim. Kapanma
Saati: 19.00 |
|