Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 85       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

62 nci Birleşim

7 . 2 . 2002 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler ve Önergeler

1. - Samsun Milletvekili Kemal Kabataş'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, DYP Grup Başkanlığınca aday gösterildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/979)

2. - Moğolistan Meclis Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/980)

3. - Gürcistan Parlamento Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/981)

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 22 arkadaşının, Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26)

2. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 21 arkadaşının, gençliği tehdit eden satanizm ve benzeri akımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/250)

3. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç ve 29 arkadaşının, Elazığ'daki krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/251)

4. - İstanbul Milletvekili Aydın A. Ayaydın ve 20 arkadaşının, Boğaz köprüleri, bağlantı ve çevre yolları üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık durumlarının araştırılarak güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/252)

5. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve 21 arkadaşının, Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/253)

6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 24 arkadaşının, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu,  Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları raporları (1/593) (S. Sayısı: 643)

3. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

4. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın;

Ağrı-Taşlıçay-Diyadin Ayrımı Projesine,

Diyadin-Ağrı-Doğubeyazıt Projesine,

Karayolları Genel Müdürlüğünün bir projesine,

Aşkale-Erzurum Projesine,

Erzurum Ayrımı-İspir Projesine,

Aralık Sınır Kapısı Bağlantı ve İstasyon Tesisleri İnşaatı Projesine,

- Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın;

Kırıkkale İlinin deprem haritasına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5364, 5365, 5366, 5367, 5368, 5369, 5409)

2. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir internet sitesinde yeralan bazı iddialara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5461)

3. - Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Karayolları Genel Müdürlüğünün ülkemize gelmesine engel olduğu iddia edilen sigorta parasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5469)

4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, tütün piyasasını düzenleyen kanun ile sigara üretimine ve tüketimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5514)

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman-Kahramanmaraş illerindeki bazı yollara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5539)

6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Türk rakısı baş bayiliğinin bir Alman firmasına verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5557)

7. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ-Kınalı arasındaki D-10 Karayoluna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5593)

8. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin;

Ceyhan Depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine,

- Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin;

Amasya Çevre Yoluna,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5602, 5603)

9. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, tabiî afet nedeniyle İller Bankasınca dağıtılan ek ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5635)

10. - Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın, Yozgat-Yerköy İnandık Barajı projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5706)

11. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Işıklı Barajından Ankara'ya su sağlama projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5718)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu Üyeleri hakkındaki (11/25) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 12.2.2002 Salı günkü birleşimde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 315 inci sırasında bulunan 810 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına alınmasına, 6 Şubat 2002 Çarşamba günü gündemin 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin saat 20.00'ye kadar tamamlanamaması halinde, 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DSP Grubu,

Önerileri kabul edildi.

5.2.2002 tarihli 60 ıncı Birleşimde öngörüşmeleri tamamlanan ve Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı için oylaması yapılamayan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/15) kabul edilmediği açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair (1/593) (S. Sayısı: 643),

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S. Sayısı: 786),

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S. Sayısı: 433),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666),

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675),

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676),

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S. Sayısı: 685),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi;

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/946, 2/192, 2/439) (S. Sayısı: 810) yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

7 Şubat 2002 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.46'da son verildi.

Mustafa Murat Sökmenoğlu

Başkanvekili

 

Sebahattin Karakelle

Lütfi Yalman

 

Erzincan

Konya

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

No. : 83

II. - GELEN KÂĞITLAR

7.2.2002 PERŞEMBE

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Samsun  Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, sağlık harcamalarına, özel sağlık kuruluşlarının sağlık hizmetlerine ve organ satışına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1699) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, TAEK 'in bir sağlık  harcamasıyla  ilgili iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) sözlü soru önergesi (6/1700) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba Havalimanı kargo binaları yapım ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1701) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

4. - İzmir Milletvekili Mehmet Özcan'ın, zeytinyağının ihracat ve ithalatıyla ilgili kararlara ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) sözlü soru önergesi (6/1702) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Aksaray  Milletvekili  Sadi Somuncuoğlu'nun,  bazı AB üyesi ülkelerin terör örgütlerine karşı yaklaşımlarına   ilişkin  Dışişleri  Bakanından yazılı soru önergesi (7/5925) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

2. - Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu'nun pancar alımında uygulanan polarizasyon sistemine ilişkin  Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı  soru önergesi (7/5926) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

3. - Aksaray  Milletvekili  Sadi Somuncuoğlu' nun,  çiftçi borçlarına getirilen ödeme kolaylığına  ilişkin Devlet  Bakanından  (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5927) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

4. - Aksaray Milletvekili  Ramazan Toprak'ın, 2001-2002 yıllarına ait hedeflenen ve beklenen vergi oranlarına  ilişkin   Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5928) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

5. - Aksaray  Milletvekili   Ramazan Toprak'ın, Mavi Akım Doğalgaz Anlaşmasına  ilişkin  Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5929) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

6. - Aksaray  Milletvekili  Ramazan Toprak'ın,  Tuz Gölü  havzası içinde kalan arazilerin sahiplerinin sorunlarına ilişkin  Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5930) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

7. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, bugüne kadar eğitime katkı payı olarak toplanan para miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5931)  (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

8. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Pakistan Otoyolu projesinin finansmanı ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/5932) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, öğrenci intiharlarının nedenlerine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5933) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

10. - Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, Türkiye'nin Irak ile ticaretine ABD'nin müdahalesinin bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5934) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

11. - Gaziantep Milletvekili  Nurettin Aktaş'ın, sigorta primine esas kazanç tabanına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5935) (Bakanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

12. - İstanbul Milletvekili Mustafa  Baş'ın, Darüşşafaka Lisesi binasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5936) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)    

13. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, bazı GSM şirketlerinin Telekom aleyhine dava açıp açmadığına, bakanlık için çalışan avukatlara ve Ayaş Tüneliyle ilgili soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin  Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5937) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

14. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Bakanlıkta çalışan hukukçu ve avukatlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5938) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

15. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Savunma  Sanayi Müsteşarlığında çalışan hukukçu ve avukatlar ile personel alımına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı  soru önergesi (7/5939) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

16. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğinde çalışan hukukçulara ilişkin Tarım ve  Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5940) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

17. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Pankobirlik'te ve Bakanlıkta çalışan hukukçu ve avukatlar ile TŞOF  ve TESK yöneticileri hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5941) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

18. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Bakanlık bünyesinde çalışan hukukçu ve avukatlar ile yeni alınan personele ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/5942) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

19. - Samsun Milletvekili  Musa Uzunkaya'nın,  "Her İle Bir Havaalanı"  projesi kapsamında yapılan havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5943) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

20. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, ABD seyahatine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5944) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

21. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/5945) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

22. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5946) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

23. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5947) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

24. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5948) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

25. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5949) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

26. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5950) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

27. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5951) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

28. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5952) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

29. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5953) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

30. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5954) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

31. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5955) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

32. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5956) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

33. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5957) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

34. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  İçişleri  Bakanından yazılı soru önergesi (7/5958) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

35. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5959) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

36. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5960) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

37. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/5961) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

38. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5962) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

39. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/5963) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

40. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/5964) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

41. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/5965) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

42. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı soru önergesi (7/5966) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

43. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/5967) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

44. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, pancar alımında uygulanan polarizasyon sistemine  ilişkin Sanayi ve Ticaret  Bakanından  yazılı soru önergesi (7/5968) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

45. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/5969) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

46. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru önergesi (7/5970) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

47. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2002 yılında Erzincan İline yapılacak olan yatırımlara ve ödeneklerine ilişkin  Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/5971) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

48. - Ankara  Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Şereflikoçhisar İlçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5972) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

49. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Bolu Tüneli ve Gümüşova-Gerede otoyol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5973) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

50. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, TEKEL Genel Müdürlüğündeki bazı üst düzey atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/5974) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

51. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, Antalya BAĞ-KUR İl Müdürlüğünce eksik prim ödedikleri gerekçesiyle mağdur edildiği öne sürülen BAĞ-KUR'lulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5975) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

52. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, İstanbul'daki viyadüklerin takviyesine yönelik bir çalışma yapılıp  yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5976) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

53. - Erzurum  Milletvekili Aslan  Polat'ın, Erzurum'daki enerji projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5977) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

Genel Görüşme Önergesi

1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 22 arkadaşının, Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda Anayasanın 98 inci,  İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir  Genel görüşme açılmasına  ilişkin önergesi (8/26) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.2002)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - İstanbul  Milletvekili İrfan Gündüz  ve 21 arkadaşının, gençliği tehdit eden satanizm ve benzeri akımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla   Anayasanın 98 inci,  İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması  açılmasına  ilişkin önergesi ( 10/250)  (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.2002)

2. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç ve 29 arkadaşının, Elazığ'daki krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/251) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

3. - İstanbul  Milletvekili Aydın Ayaydın ve 20 arkadaşının, boğaz köprüleri bağlantı ve çevre yolları üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık durumlarının araştırılarak güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci  İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/252) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

4. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve 21 arkadaşının, Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın  98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/253) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve  24  arkadaşının,  intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca  bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.2002)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

7 Şubat 2002 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Lütfi YALMAN (Konya), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62 nci Birleşimini açıyorum.

Yoklama talebi vardır. (MHP sıralarından gürültüler)

Efendim, ben, bugün, gündemdışı söz vermedim; sebebine gelince: Dün çok yoğun bir çalışmamız vardı, bugün de üç gündür sarkan Meclis sunuşları var, onları yapalım diye; ama, olmadı, yine vakit gitti.

İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş'ın önemli bir söz talebi vardı; İstanbul depremiyle ilgili. Tabiî, bugün Milliyet Gazetesinde de var. Ben de, İstanbul Milletvekili olarak aynı endişeleri paylaşıyorum; ama, önümüzdeki haftaya kaldı.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Efendim, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

(Ad okunmak suretiyle yoklamaya başlanıldı)

Şeref Malkoç?..

BAŞKAN - Burada.

ÖMER VEHBİ HATİBOĞLU (Diyarbakır) - Hani nerede?

BAŞKAN - Duvarın arkasında... Vallahi gördüm.

ÖMER VEHBİ HATİBOĞLU (Diyarbakır) - Yok efendim.

BAŞKAN - Çıkmış olabilir efendim. Peki, yok... Girip de orada olanı ben görüyorum. İstirham ederim... Dört gözüm var, iki değil ki...

(Yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Pusula gönderen arkadaşların burada olup olmadıklarını arayacağım.

Nurettin Atik?.. Burada.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Nurettin Atik nerede?!.

BAŞKAN - "Yok" dedim zaten efendim.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - "Burada" dediniz efendim. Kulağımla duydum "Nurettin Atik burada" dediniz.

BAŞKAN - Nasıl dedim efendim. Burada olmayanları da okumuyorum. İstirham ederim... Yapmayın...

KÂTİP ÜYE LÜTFİ YALMAN (Konya) - "Burada" dediniz.

BAŞKAN - Burada mı dedim.

KÂTİP ÜYE LÜTFİ YALMAN (Konya) - Öyle dediniz. Yanlış oldu.

BAŞKAN - Yanlış olmuş. Kâtip Üye arkadaşımız ayırmış zaten.

(Yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Demin yoklama yaparken Sayın Bekir Aksoy buradaydı, verdi pusulayı, dışarı çıkmış, geri geldi; şimdi, ben, bunu nasıl saymayayım; değil mi?! İşte, arkanızda efendim!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, siz, elektronik cihazla yoklama yapmanız gerekirken yapmıyorsunuz; yani, bir hakkı kötüye kullanarak, ad okumak suretiyle yoklama yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Efendim, elektronik sistemle yoklama yapma diye bir mecburiyetim yok. Ben, Meclis Başkanvekiliyim; ben, Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırmakla mükellefim. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - O yetkiyi, vicdanları sızlatmadan kullanacaksınız.

BAŞKAN - İstirham ederim efendim, ben kimin vicdanını sızlatıyorum?!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Adil kullanacaksınız, yanlı kullanmayacaksınız onu. Yani, buradaki konjonktüre göre, zaman zaman ad okumak suretiyle yoklama, zaman zaman elektronik sistemle 2 dakikada yoklama, 1 dakikada yoklama, 10 dakikada yoklama... Bu tavırlarınızı da, biz, izliyoruz buradan, takip ediyoruz. Bu, adil olmadığınızı gösteriyor.

BAŞKAN - Şimdi, bütün bunların muhatabı ben değilim. Ben, hayatımda 1 dakika yoklama yapmadım, 5 dakikadan evvel yoklama yapmadım; ama, bu kadar hazırun varken, karar yetersayısı istediğinizde Meclis çalışsın diye 1 dakika yapabilirim.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Gelsinler de Meclisi çalıştırsınlar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, o, iktidar ile sizin sorununuz, benim sorunum değil. Ben, burada, bağımsız bir başkanvekiliyim. Yoklama istediniz, ben, yoklamamı yaptım, aksini yapmıyorum.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ama, usulüne uygun yapın...

BAŞKAN - Kâtip üye sizden, ben de karışmıyorum.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Gerekçesini söyleyin; neden ad okunmak suretiyle yoklama yaptınız efendim? Gerekçesini söyleyin... Söyleyin efendim.

BAŞKAN - Meclis çalışsın diye.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Meclis çalışsın diye!.. Çalıştırsınlar efendim...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Orası çalıştıracak efendim, siz değil. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bir bitirin, sonucu ilan edin efendim.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, siz pusulaları okurken, o kapıdan en az 15 kişi girdi, oturdu bu salona.

BAŞKAN - Kabul etmiyorlar efendim... Ne yapayım, muhalefet kabul etmiyor!..

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, muhalefet milletvekilleri maaş almıyor mu?

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Ben mecbursam, o da mecbur...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ne olur, bitirin... Bitirin artık... İşin tadı kaçtı.

BAŞKAN - Sayıyorlar efendim, istirham ederim...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bir de haklı çıkmaya çalışıyorlar yahu!.. Ayıp yahu!..

BAŞKAN - Efendim, yani, gecikince, ben, burada ilave mi yapıyorum? Sayın Ercan, istirham ederim!.. Yapmayın yahu!..

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - O zaman, bir açmazın içine düşüyorsunuz. Şimdi verildiydi, kendisi buradaydı, yoktu gibi bir tartışmanın...

BAŞKAN - Efendim, elektronik cihazla yapma mecburiyetim yok. Ben, ad okunarak arkadaşları çağırdım, iş uzasın, odalarında olan sayın milletvekilleri gelsin diye. Açık ve seçik benim işim. Çünkü, Danışma Kurulunda, saat 14.00'te diye çalışma kararı alıyorsunuz... (MHP sıralarından alkışlar)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Efendim, bunları niye yaptırdık? Niçin aldık bunları? Niye oldu bunlar? Bunlar niye oldu?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, size değil; ama, bu Yüce Mecliste saat 14.00'ten 20.00'ye kadar çalışma kararı alan insanların da gelmesi lazım.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ee, gelsinler efendim!..

BAŞKAN - Ee, bitti. Ben de...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Gelsinler... Mesele bu zaten...

BAŞKAN - Efendim, niye münakaşa ediyoruz ki, sayıp, yoksa kapatacağım.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Üç partili bir koalisyon iktidarı var, 350'ye yakın sayıları var, Meclise gelsin, çalıştırsınlar. Toplantı yetersayısı 184. Olayları çarpıtmayın Başkan!.. Yani, o kürsüden istediğiniz gibi konuşma hakkınız yok...

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Yani, burada bulunup, yoklamaya katılmadığınız için ad okunmak suretiyle yoklama yapıldı.

BAŞKAN - Efendim, burada bulunan sayın milletvekillerinin hepsi yoklamaya katıldı; bilmeden bir şey söylemeyin; istirham ederim... Birbirinizi tahrik etmeyin lütfen... Buraya kavgaya gelmedik biz. Varsanız çalışacağız, yoksanız yoksunuzdur.

Efendim, 235 sayın üye var.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere geçiyoruz. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Ercan, affedersiniz, bir şey söyleyeceğim. Siz, Grup Başkanvekilisiniz ve çok eski, deneyimli milletvekili arkadaşımsınız. Ben, bu yoklamayı ad okuyarak yapmasaydım, 1 saat hakkım var, 1 saat ara verseydim, yine geleceklerdi.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bir hususu arz edebilir miyim efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim... Tenkitinize açığım efendim; buyurun...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Lütfedersiniz...

BAŞKAN - Tecrübemiz artar.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Estağfurullah efendim...

BAŞKAN - Efendim, musalla taşına kadar tecrübe lazım insanlara; öyle, her şeyi bilirim yok.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, belki, bir bilgi sunma açısından ihtiyaç hissettim. Zatıâliniz buyurdunuz ki: "Elektronik cihazla yapma mecburiyetim yoktur." Hatırlayacaksınız... En azından, Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımızın hatırlatması lazım.

İçtüzüğe, zahmet edip, bakmayınız, İçtüzükte böyle bir hüküm yok; ama, Başkanlık Divanında, Sayın Meclis Başkanının da Başkanlığında yapılan toplantıda "yoklamalar, oylamalar, itiraz olmadığı takdirde, cihazla yapılacak" diye prensip kararı alındı.

BAŞKAN - 5 dakika diye bir karar alınmış benden evvel efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -  Efendim, neyse... 5 dakika, 5 dakika...

BAŞKAN - Yani, 20 nci Dönemde, zatıâlinizin Başkanvekili olduğu devirde alınmış.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Evet.

BAŞKAN - Bendeniz de, tabiî, devlette nasıl devamlılık varsa Mecliste de devamlılık var diye tatbik ediyorum 5 dakikayı; ama, itiraz olursa... Arkadaşlarımız itiraz ettiler; dediler ki: "Ad okuyarak da yapabilirsin..." Ne yapayım efendim?!. Kabahati Sayın Köse'de, bende değil! O da eski arkadaşınız.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkanım, şimdi, dokunur mokunur, şarap kırk yıllıktır demiş. O da, bana bak arkadaş, şarap kırk yıllık ya, eden kaç yıllık acaba demiş. Yapmayın Sayın Başkan!

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutacağım.

Efendim, kâtip üyenin yerinde oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ediyorum.

Tezkereleri okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler ve Önergeler

1. - Samsun Milletvekili Kemal Kabataş'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, DYP Grup Başkanlığınca aday gösterildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/979)

6 Şubat 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliğinde temsil edecek Türk Grubunu oluşturmak üzere, Samsun Milletvekili Kemal Kabataş Doğru Yol Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilmiştir.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

2. - Moğolistan Meclis Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/980)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 11 Ocak 2002 tarih ve 95 sayılı Kararı ile, Moğolistan Meclis Başkanı Sayın Sanjbegz Tumur-Ochir ve beraberindeki parlamento heyetinin TBMM Başkanlık Makamının konuğu olarak ülkemize davet edilmesi kararlaştırılmıştır.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

3. - Gürcistan Parlamento Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemize davet edilmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/981)

6 Şubat 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Gürcistan Parlamento Başkanı Sayın Nino Burjanadze ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi, TBMM Başkanlık Divanının 11 Ocak 2002 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır.

Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 22 arkadaşının, Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Filistin-İsrail ekseninde tırmanan terör ve şiddet hareketleri, Irak'la ilgili gelişmeler ve bunların ülkemiz, milletimiz ve devletimiz açısından doğuracağı sonuçlar, Fener Patriği Bartalomeos'un İran'a yaptığı ziyaret ve bu ziyaretin muhtemel etki ve istikametleri, TBMM tarafından acilen ele almak mecburiyetinde olduğumuz önemli konulardır. T.C. Hükümetlerince şu ana kadar sürdürülen politikaları gelişen şartlar muvacehesinde yeniden değerlendirmek, katkı sağlamak ve gereğinde destek vermek hepimiz için millî bir görevdir.

İş bu genel görüşme önergesi bu maksatla verilmiş olup, Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 101 ve 103 üncü maddelerine göre işlem yapılmasını ve gereğini yüksek takdirlerinize saygılarımızla arz ederiz. 29.01.2002

1- Cemil Çiçek

(Ankara)

2- Zeki Ertugay

(Erzurum)

3- M. Necati Çetinkaya

(Manisa)

4- İrfan Gündüz

(İstanbul)

  5- Azmi Ateş

(İstanbul)

  6- Bekir Aksoy

(Çorum)

  7- Ali Güngör

(İçel)

  8- Şükrü Ünal

(Osmaniye)

  9- Mustafa Baş

(İstanbul)

10- Mehmet Özcan

(İzmir)

11- Ali Coşkun

(İstanbul)

12- Zeki Ünal

(Karaman)

13- Ekrem Pakdemirli

(Manisa)

14- Mustafa Cihan Paçacı

(Ankara)

15- Nihan İlgün

(Tekirdağ)

16- Mehmet Sadri Yıldırım

(Eskişehir)

17- Necmettin Cevheri

(Şanlıurfa)

18- Mehmet Elkatmış

(Nevşehir)

19- Hüseyin Arı

(Konya)

20- Yücel Seçkiner

(Ankara)

21- Mehmet Altan Karapaşaoğlu

(Bursa)

22- Ayvaz Gökdemir

(Erzurum)

23- Erdoğan Sezgin

(Samsun)

 

Gerekçe:

11 Eylül 2001 günü vuku bulan terör saldırılarının ardından dünyanın dikkati Afganistan'la birlikte yeniden Ortadoğu'ya çevrilmiştir. Bir taraftan Filistin-İsrail ekseninde tırmanan şiddet olayları, diğer taraftan Irak'la ilgili değerlendirmeler bu bölgede büyük bir çatışmanın çok da uzak olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bunlara ilaveten Fener Patriği Bartalomeos'un İran'a yaptığı ziyaret ve ziyaretin yansımaları dikkate alındığında bölgemizin giderek ısındığı, çok farklı unsurların ve aktörlerin Ortadoğu'daki gelişmelere müdahil olduğunu ve olacağını göstermektedir.

Şüphesiz, bu gelişmelerin hepsi Türkiye'yi çok yakından ilgilendirmektedir. Türkiye, hem stratejik konumu itibariyle hem de tarihî, kültürel ve siyasî menfaatları açısından olup bitenleri çok yönlü olarak ele almaya, politikalar üretmeye, sürdürdüğü politikaları güncelleştirerek ve katılım sağlayarak yürütmeye mecburuz.

Türkiye, Filistin-İsrail çatışmasında nerede durmalı, nerede müdahil olmalı ve ne zaman bunu yapmalıdır? Ya da bunların dışında bir politika mı izlemelidir? Bu politikayı tek başına mı, birlikte mi ya da kimlerle götürmelidir? Doğrusu, bu ve benzer soruları beraberce konuşmaya, müzakere etmeye ihtiyaç vardır. Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın bizden talepleri, konuyu daha da müstacel kılmaktadır.

Öte yandan, Irak'ta da önemli bir hareketlilik müşahede edilmekte olup, Irak yönetimi, muhtemel ABD müdahalesine engel olmak için Moskova ve Pekin gibi önemli merkezleri ziyaret ederek, kendi politikasına destek bulmaya çalışmaktadır. Irak'ın da en büyük beklentisi Türkiye'dendir. Türkiye'nin bazı tereddütlerden ve tereddütlü açıklamalardan sonra "Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması" tezine indirgediği bu politika ne ölçüde ve nasıl temin edilecektir? Bu bütünlüğün sağlanması tek başına yeterli midir? Bir müdahale vuku bulacak ve orada yeni bir siyasî yapı, model oluşacaksa bunun Türkiye'ye yansıması nasıl olacaktır? Tümüyle sahipsiz kalan ve ancak satır aralarında önemsiz bir toplulukmuş gibi konumlarına işaret edilen Türkmenlerin, diğer toplulukların yanında durumu, statüsü nasıl güvence altına alınacaktır? Türkiye, bu ve benzeri sayısız soruların ve sorunların çözümünde ne gibi inisiyatifler kullanmalı, hangi düzeyde, hangi formatta bu çabalarını sürdürmelidir?

Ve nihayet, Fener Patriki Bartalomeos'un İran'a yaptığı ziyaret, yapılan açıklamalar, kendine uygulanan protokol, ele alınan konular ve varılan mutabakatlar çok yönlü değerlendirmeye ve tedbire muhtaç gözükmektedir. Ziyaretin zamanlaması ise, ayrıca dikkate değer niteliktedir. İran, komşumuz olmakla birlikte, bölgede en büyük rakibimizdir. Kendi rejiminin karakteri, uygulamaları dikkate alındığında, özellikle, Kafkasya'da Ermenistan ve Rusya ile işbirliği irdelendiğinde, Ortodoksların lideri durumundaki Fener Patriği ile yaptığı görüşmeler öyle kolayca geçiştirilemeyecek ve masumane bir ziyaret gibi algılanamayacak kadar önem arz etmektedir.

Bütün bu sebeplerden ve müzakereler sırasında arz edilecek hususlardan dolayı, konunun bir defa da Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alınmasında, sürdürülen politikalara parti gruplarımızın ve sayın milletvekillerinin katkılarının sağlanmasında ülkemiz, milletimiz ve devletimiz adına fayda mülahaza edilmektedir.

BAŞKAN - Önerge bilgilerinize sunulmuş olup gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Meclis araştırması önergelerini okutuyorum efendim.

2. - İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 21 arkadaşının, gençliği tehdit eden satanizm ve benzeri akımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/250)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerde Lara isimli genç bir kızımızın intiharı, ondan önce Şehriban Coşkunfırat isimli bir kızımızın öldürülmesi, Aslı Yardımcı ile Alp Cenan Yuğaç'ın elele tutuşarak intiharları ile gündeme gelen, basın ve medyada günlerce tartışılan ve gençliğimizi tehdit eden satanizm ve benzeri sapık düşüncelerin, özellikle ülkemizin en gözde örgün eğitim kurumlarında ortaya çıktığı görülmektedir.

Kendi kültüründen koparılan, kendi musikisinden ürken, kendi tarihinden, millî ve manevî değerlerinden yoksun bırakılan gençler, bu tür akımların pençesine düşmüştür.

Toplumumuz yakın zamanlara kadar adını bile işitmediği inanç görünümlü çeşitli sapık akımların, albenili ambalajlar içinde sunulmasıyla şaşkına dönmüştür. Hele bu düşünceler internet ortamına taşınmış ve sadece Türkiye çapında değil, dünya çapında gençlerin birbirlerini cinayetlere tahrik ettikleri sanal bir cehennem meydana gelmiştir.

Böylesine önemli ve güncel bir konu, sadece polis ve savcılara bırakılamaz. Gençliğimizi merhametsiz bir vahşete iten sebepler araştırılmalı ve gerekli tedbirler bir an önce alınmalıdır. Bu yönelişlerin neden kaynaklandığı, hangi sebeplerle ortaya çıktığı, nasıl taraftar topladığı, önlenmesi için ne gibi tedbirler alınması gerektiğine acilen ihtiyaç vardır.

Anayasamızın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bu konuda Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederiz.

  1. İrfan Gündüz (İstanbul)

  2. Mahfuz Güler (Bitlis)

  3. Tevhit Karakaya (Erzincan)

  4. Faruk Çelik (Bursa)

  5. Eyüp Fatsa (Ordu)

  6. Azmi Ateş (İstanbul)

  7. Mahmut Göksu (Adıyaman)

  8. Avni Doğan (Kahramanmaraş)

  9. Musa Uzunkaya (Samsun)

10. Akif Gülle (Amasya)

11. Nurettin Aktaş (Gaziantep)

12. Salih Kapusuz (Kayseri)

13. Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

14. Hüseyin Çelik (Van)

15. Bülent Arınç (Manisa)

16. Ramazan Toprak (Aksaray)

17. Osman Aslan (Diyarbakır)

18. Ali Sezal (Kahramanmaraş)

19. Şükrü Ünal (Osmaniye)

20. Maliki Ejder Arvas (Van)

21. Eyyüp Sanay (Ankara)

22. Hüseyin Kansu (İstanbul)

Gerekçe:

Şeytana tapınma şeklinde tanımlanan satanizm, Ortaçağ Avrupasında kilise ve engizisyon mahkemelerinin halka uyguladığı baskıya karşı bazı insanların kiliseye nefretini alternatif bir inanç sistemi olarak ileri sürmesiyle ortaya çıkmıştır.

Macar asıllı Anton Szander Lavey isimli bir şahsın öncülüğünde kurulmuştur. Onun Satanic Bible isimli kitabı satanist gruplarca kutsal kitap olarak benimsenmiş ve satanizm, sadece düşüncede kalmayıp bir inanç ve hayat tarzına dönüştürülerek sembolik bazı ayin ve törenler ortaya konmuştur.

Satanist törenlerine "alim" adı verilir. Bu törenler, pentagram işareti etrafında mumların yakılması, baltaların elde tutulması, ters haç işaretinin çizilmesi veya tahta bir haçın yakılması, şeytana dua edilmesi ve kurban olarak bir kedinin kesilerek kanının içilmesi, burçları aynı veya birbirine yakın olan kız ve erkeklerin ilişkiye girmeleri, bazı ayinlerde civcivlerin ayaklar altına alınıp ezilerek öldürülmesi gibi tüyler ürpertici eylemlerin yapıldığı bilinmekte, hatta, şeytana, bakire kızların kurban edildiği de söylenmektedir.

1 Ocak 2000 tarihinde Sultanahmet Camiinin yıkılması, yazma bir Kur'an'ı Kerim'in 1/6 sayfasının yırtılarak tuvalete, geri kalan kısmının da denize atılması, kedi kurban etmenin yeterli olmadığı, şeytanın, bir kadın veya kız kurban etmelerini kendilerinden istediği ve bu düşüncenin hayata geçirilmesi gerektiğine dair kararlar aldıkları bilinmektedir.

Satanizmin kendisine has bazı özelliklerinin olduğu, bunların başında da büyük bir gizliliğin geldiği, grup üyelerinin, yakın aile ve çevrelerinden bile satanist olduklarını sakladıkları, buna sebep olarak, herhangi bir açıklamada bulunmaları halinde, şeytanın lanetine uğrayarak başlarına kötü olayların geleceğine inandırılmalarıdır.

Satanizm, ülkemizde, Ataköy'de meydana gelen, iki gencimizin el ele tutuşarak intiharıyla ilk defa adını duyurmuş, son olarak da, Lara'nın Boğaziçi Köprüsünden kendini Boğaz'ın soğuk sularına atmasıyla tekrar gündeme gelmiştir.

Bu ve buna benzer intihar olayları, satanizmin seçtiği yollardan biridir. İntiharın seçilme sebebi, bütün semavî dinlerin kişilerin kendi hayatlarına son vermesini kesin bir şekilde yasaklamasıdır. Toplum içinde garip kıyafetleri, uzun saç ve tırnakları, bıyıksız keçi sakal, yaz-kış postal giyme, siyah kıyafetleri, hızma, küpe, kirli kıyafetler, black metal müzik gruplarının sembollerini taşıyan tişörtler, pentagram kolyeleri, vücutlarının değişik bölgelerinde mitolojik şeytanı simgeleyen garip figürler,  değişik şekilli takı ve bileklikler, ters haç figürlü kolye ve takılarıyla hem birbirini tanımaları hem de toplumda tanınmaları kolaylaşmaktadır.

Metal, heavy metal, death metal, trash metal müzik akımlarının 1990 yılında Türkiye'ye getirilmesiyle, gençler arasında satanist eğilim başlamıştır.

İnsanımızın internetle tanışmasıyla bu süreç daha da hızlanmıştır. Bu gruba dahil olan ya da özenti ve imrenme duygusuyla bunlara ilgi duyan kişilerin, genellikle 14-25 yaşlarında oldukları, ergenlik dönemi problemleri, aile içerisinde yaşanan olumsuzluklar, din bilgisi yetersizliği ve kurdukları arkadaşlıklar neticesinde satanizme  sığındıkları belirlenmiştir.

Geleceğimizin garantisi ve gözbebeğimiz gençliğimizi hedef alan ve onları kendilerine, ailelerine ve topluma düşman hale getiren böylesi sapık akım ve benzerlerinin önüne geçilmesi için, konunun araştırılarak gerekli tedbirlerin alınması önem arz etmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Önerge gündemde yerini alacak ve sırası gelince görüşülecektir.

Diğerini okutuyorum:

3. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç ve 29 arkadaşının, Elazığ'daki krom üretimi ve Ferrokrom İşletmesi ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/251)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Elazığ'ın Güleman (Alacakaya) İlçesinde dünya krom rezervinin yüzde 6'sı bulunmaktadır. 1935 yılından beri işletilen, 1977 yılından sonra da ferrokrom üretimine başlatılan işletme, bugün üretimini durdurmuş, ocaklar sönmüş, kapanmayla yüz yüze gelmiştir.

Ocaklar hariç, 1 500 kişinin sadece işletmede çalıştığı, Türkiye'nin ve Elazığ'ın ekonomisine büyük katkılar sağladığı bilinen, kimya ve çelik sanayiinde kullanılan bu stratejik öneme  sahip Ferrokrom İşletmesinin içine düşürüldüğü durumu tespit etmek, kurtarılması ve yeniden üretime başlayabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca  bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

1. Ahmet Cemil Tunç

(Elazığ)

2. Latif Öztek

(Elazığ)

  3. Musa Demirci

(Sıvas)

  4. Mehmet Zeki Okudan

(Antalya)

  5. Ali Oğuz

(İstanbul)

  6. Yaşar Canbay

(Malatya)

  7. Ömer Vehbi Hatipoğlu

(Diyarbakır)

  8. M.Zeki Çelik

(Ankara)

  9. Nezir Aydın

(Sakarya)

10. Yakup Budak

(Adana)

11. Ahmet Karavar

(Şanlıurfa )

12. Alaattin Sever Aydın

(Batman)

13. Lütfi Yalman

(Konya)

14. Mustafa Niyazi Yanmaz

(Şanlıurfa)

15. Fahrettin Kukaracı

(Erzurum)

16. Temel Karamollaoğlu

(Sıvas)

17. Ahmet Derin

(Kütahya)

18. Lütfü Doğan

(Gümüşhane)

19. Sacit Günbey

(Diyarbakır)

20. Mustafa Geçer

(Hatay)

21. Suat Pamukçu

(Bayburt)

22. Süleyman Arif Emre

(İstanbul)

23. Rıza Ulucak

(Ankara)

24. Mustafa Kamalak

(Kahramanmaraş)

25. Mehmet Batuk

(Kocaeli)

26. Şeref Malkoç

(Trabzon)

27. Ahmet Sünnetçioğlu

(Bursa)

28. Hüseyin Karagöz

(Çankırı)

29. Teoman Rıza Güneri

(Konya)

30. Turhan Alçelik

(Giresun)

 

Gerekçe :

Dünya krom rezervi 3,3 milyar tondur. Bunun 2,4 milyar tonu Güney Afrika Cumhuriyetindedir. Türkiye'nin dünya krom üretimindeki payı yüzde 6 civarındadır.Dünya krom üretiminin yüzde 78'i üretildiği  ülkelerde tüketilmekte, ancak yüzde 22'lik kısmı dünya krom piyasalarında satılmaktadır. Krom, çelik üretiminde, kimya, refrakter ve döküm sanayilerinde kullanılan, ekonomik değeri yüksek stratejik bir maddedir.

Bu ekonomik ve stratejik önemi itibariyle  krom üretiminin ve işletilmesinin araştırılması, ferrokromun özelleştirilmesi durumunda Türkiye'nin ve sektörün karşılaşacağı sorunların araştırılması gerekliliği ortadadır.

Ferrokromun üretiminin yüzde 90'ı paslanmaz çelik üretiminde kullanılmaktadır. Ayrıca, düşük karbonlu, yüksek karbonlu ve "charge" krom olmak üzere üç kalitede üretilmektedir.

Kimya sanayiinde ve çelik sanayiinde kullanılan ferrokrom üretimi ile defa Türkiye'de 1935 yılında Elazığ-Güleman (Alacakaya) İlçesinde bulunan kromit cevher yatağının işletilmesinin 1936 yılında Etibanka verilmesiyle başlar.

1977 yılında da ferrokrom üretimine geçilmiştir. 1984 yılından itibaren de Şark Kromlari İşletmesi ile Ferrokrom İşletmesi, Etibank Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu kararıyla "Etibank Şark Kromları ve Ferrokrom İşletmesi Müessesesi" adıyla birleştirilmiştir.

1998 yılında 98/10552 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Şarkkromları Ferrokrom İşletmesi Müessesesi Eti Krom A.Ş. adıyla bağlı ortaklığa dönüştürülmüştür.

2000 yılına kadar işletme faaliyetine, bağlı kuruluş olarak devam eden ferrokrom, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hayatına büyük katkılarda bulunmuştur. Belki her yıl somut kâr ifade eden rakamlara ulaşamamıştır. Ancak, ürettiği büyük ekonomik ve sosyal faydalar yanında 1-2 trilyonluk işletme zararı fazla bir şey ifade etmemelidir. Ferrokrom İşletmesi, modern işletmecilik anlayışı ve uygulamalarıyla yönetildiği takdirde kâr eden bir kuruluş olduğunu da göstermiştir. 1995 yılında l trilyon 820 milyar, 1996 yılında 1 trilyon 640 milyar zarar eden işletme; 1997 yılında 2 trilyon 511 milyar kâr etmiştir. 1998 yılında tekrar 1 trilyon 880 milyar, 1999 yılında ise 5 trilyon 750 milyar TL. zarar etmiştir. İşte bunun sebeplerinin araştırılması gerekir.

Zarar ediyor, öyleyse özelleştirelim anlayışı yanlıştır. Zarar etmemesi için ne yapmak lazım, bunun araştırılması gerekir. İhtiyaç duyulursa yeni yatırım yapmak lazım. Gerekirse daha ucuz elektrik kullandırılmalı, rekabet edecek hale gelebilmesi için her türlü tedbir alınmalıdır.

Kaldı ki, özelleştirme kapsamına alındıktan sonra üretilen cevher satılamamıştır. 100 000 tonun üzerinde stokta cevher bekliyor. Ortalama fiyat 500 dolar civarındadır. İki yıldır cevheri satamadığı için işletme çalışmamış, üretim tamamen durmuş, ocaklar sönmüştür.

1 500'ün üzerindeki işçi ve memuruna maaş ödeyemez hale gelmiştir.

Kaldı ki, sadece İşletme Özelleştirme İdaresine devredilmiş, maden ocaklarıyla ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır.

Ocaklar olmadan işletmenin hiçbir şey ifade etmediği de ortadadır.

Dolayısıyla, 18.10.2000 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla Ferrokrom İşletmesi Özelleştirme İdaresine devredilirken, detaylı bir çalışmanın yapılmadığı, İşletmenin Özelleştirme İdaresine devredilmesiyle nelerle karşılaşılacağının hesabının dahi yapılamadığı, iki yıldır çalışmayan işçisine, memuruna maaş ödeyemeyen, stoktaki 100 000 tonun üzerindeki cevherini satamayan, borç altına sokulan işletmenin tedbir alınmazsa kapanacağı, Türkiye'nin ve yörenin büyük bir ekonomik kayba uğrayacağı ortadadır.

Kaldı ki, madenler sanayimizin ana girdisini oluşturur. Endüstriyel hammadde kaynakları olmadan sanayileşmek mümkün değildir. Dünya sanayiinin ihtiyaç duyduğu madenler, Yüce Allah'ın bize bahşettiği, lütfettiği varlıklarımızdır, zenginliklerimizdir. Bu zenginliklerimizin üzerinde oynanan oyunları bozmamız gerekir, bu varlıklarımızı insanlarımızın refah düzeyini ve zenginliklerini artıracak şekilde kullanmamız ve yönetmemiz gerekir.

Kaldı ki, OHAL Bölgesindeki KİT'lerin özelleştirilmemesi yönündeki genel politika, bütün hükümetlerin programlarında genel bir yaklaşımı ifade ettiği gibi, KİT Komisyonunun bu yöndeki temennileri ortadadır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki  öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

4. - İstanbul Milletvekili Aydın A. Ayaydın ve 20 arkadaşının, Boğaz köprüleri, bağlantı ve çevre yolları üzerindeki viyadüklerin dayanıklılık durumlarının araştırılarak güçlendirilmeleri için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/252)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul'da Avrupa ve Asya Kıtasını birbirine bağlayan Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çevre yolları ile bağlantı yolları üzerindeki viyadüklerin bazılarında kullanımdan ötürü aşınmalar olduğu; ayrıca, 17 Ağustos 1999 Yalova ve 12 Kasım 1999 Düzce merkezli depremlerden ötürü meydana gelen tahribatlar sonucu olası bir depremde tehlike oluşturabilecek bir yapıda olduğu bilim adamlarınca açıklanmaktadır.

Boğaz köprüleri ve çevre yolları üzerinde bulunan viyadüklerin olası bir depremde dayanıklılık durumunu ortaya koymak, İstanbul halkının hassasiyetini dikkate alarak, yetkili kurumların bu konudaki çalışmalarını araştırmak ve alınacak önlemlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

  1- A.Aydın Ayaydın

(İstanbul)

  2- İ.Sühan Özkan

(İstanbul)

  3- Mehmet Cavit Kavak

(İstanbul)

  4- Ediz Hun

(İstanbul)

  5- Şamil Ayrım

(İstanbul)

  6- Şadan Tuzcu

(İstanbul)

  7- Kenan Sönmez

(Bursa)

  8- Yaşar Topçu

(Sinop)

  9- Necdet Tekin

(Kırklareli)

10-Evren Bulut

(Edirne)

11-Sefer Ekşi

(Kocaeli)

12-Cengiz Aydoğan

(Antalya)

13-Mustafa Güven Karahan

(Balıkesir)

14-Ahmet Kabil

(Rize)

15-Ömer Ertaş

(Mardin)

16-A.Emre Kocaoğlu

(İstanbul)

17-Masum Türker

(İstanbul)

18-Erdoğan Toprak

(İstanbul)

19-Işın Çelebi

(İzmir)

20-Bahri Sipahi

(İstanbul)

21-Turhan Tayan

(Bursa)

Gerekçe:

Bilindiği üzere 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan Yalova ve Düzce merkezli depremlerde İstanbul'da bulunan başta Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olmak üzere çevre yolları ile bağlantı yolları üzerinde mevcut birçok viyadük kısmen tahrip olmuştur.

Bilim adamlarınca yapılan açıklamalarda bu viyadüklerin yaşanabilecek olası bir depremde tehlike oluşturacağı belirtilmektedir. Özellikle Ortaköy, Mecidiyeköy ve Beşiktaş Viyadükleri olmak üzere toplam 123 köprü ve viyadükten 27'sinin acilen güçlendirilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir.

Deprem konusundaki uzmanlıkları halkımızca da bilinen Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ve Prof. Dr. Özal Yüzügüllü, yaptıkları açıklamalarda olası bir depremde İstanbul'da ulaşımın aksamaması için viyadüklere takviye yapılarak depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu iki değerli bilim adamımızın uyarılarını dikkate alarak, üzücü tablolarla karşılaşmamak için konunun Meclisimiz tarafından araştırılması, sorunların tespiti ve çözüm yöntemlerini belirlemek için bir Meclis araştırması açılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın Ayaydın'a da teşekkür ediyorum, çok kısa bir gerekçe yazdığı için; çünkü, gerekçeler 500 kelimeyi geçmeye başladı.

Önerge gündemde yerini alacak ve sırası geldiğinde görüşülecektir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

5. - Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve 21 arkadaşının, Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bingöl İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları ile özellikle kamu yatırımları, kamu hizmetleri ve özel sektörün teşvik edilmesi gibi alanlarda ortaya çıkan sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

 

1- Mahfuz Güler

(Bingöl)

 

2- İrfan Gündüz

(İstanbul)

 

3- Şükrü Ünal

(Osmaniye)

 

4- Özkan Öksüz

(Konya)

 

5- Mehmet Altan Karapaşaoğlu

(Bursa)

 

6- Tevhit Karakaya

(Erzincan)

 

7- Ahmet Nurettin Aydın

(Siirt)

 

8- Eyyüp Sanay

(Ankara)

 

9- Eyüp Fatsa

(Ordu)

 

10- Avni Doğan

(Kahramanmaraş)

 

11- Yahya Akman

(Şanlıurfa)

 

12- Dengir Mir Mehmet Fırat

(Adıyaman)

 

13- Maliki Ejder Arvas

(Van)

 

14- M. Necati Çetinkaya

(Manisa)

 

15- Zülfükar İzol

(Şanlıurfa)

 

16- Abdülkadir Aksu

(İstanbul)

 

17- Osman Aslan

(Diyarbakır)

 

18- Abdullah Veli Seyda

(Şırnak)

 

19- İlyas Arslan

(Yozgat)

 

20- Nurettin Aktaş

(Gaziantep)

 

21- Hüseyin Kansu

(İstanbul)

 

22- Ali Sezal

(Kahram

anmaraş)

 

Genel gerekçe:

Bingöl, 1936 tarihinde il oluşundan bu yana, gerek bulunduğu coğrafî bölge gerekse iklim şartları nedeniyle ne devlet ne de özel sektör tarafından gerekli yatırımlar yapılamamıştır.

Şehir nüfusunda yıllık artış hızı, Türkiye genelinde binde 28,27, Doğu Anadolu Bölgesinde binde 39,3, Bingöl'de ise binde 54,35'tir. Bu oranlar dikkate alındığında, Bingöl'ün kentsel nüfus artış hızı Türkiye ve bölge ortalamasının oldukça üzerinde olduğu görülmektedir. Kentsel nüfus oranındaki bu aşırı artış, kentsel altyapı sorunlarını da beraberinde getirmektedir.

Ayrıca, 5 inci derece gelişmiş iller grubunda yer alan Bingöl İli, ekonomik ve sosyal göstergeler itibariyle Türkiye ve Doğu Anadolu Bölge ortalamalarının oldukça altında bulunmaktadır.

Bingöl İlinin en önemli geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık alanında üretim gittikçe azalmış, tarım sektörünün getirdiği yeni yükler nedeniyle insanlar ziraî faaliyetten vazgeçmektedirler.

1991 yılında yatırım programına alınan ve 1 572 hektarlık bir alanın sulanmasına imkân sağlayacak Bingöl-Gözeler Projesinin fizikî gerçekleşme oranı yüzde 42'dir. Önceki yıllardan devam eden, sulama amaçlı Bingöl ikinci merhale projesi kapsamında bulunan Gayt sağ sahil üst kotları sulamasının fizikî gerçekleşmesi yüzde 76'dır. Bingöl-Genç projesi ve Bingöl-Gözeler projesi sulama tesisleri, ödenek yetersizliğinden ihale edilememiştir. Bu barajlar hayata geçirildiği takdirde, oldukça fazla miktarda alan sulu tarıma kazandırılacaktır. Böylece, hem nadas alanları azalacak hem de tarımda verim artışı sağlanacaktır.

Daha önceki yıllarda hayvancılık merkezi olan ilimizde, terör olayları nedeniyle hayvancılık bitim noktasına gelmiştir. Hayvancılığın tekrar canlanması için, köylümüze hayvancılık kredisinin faizsiz olarak verilmesi sağlanmalıdır.

Daha önce ilimiz çiftçilerine verilen kredi faizleri, bölge konumu göz önüne alınarak silinmelidir.

Uzun yıllar devam eden terör olaylarıyla can ve mal güvenlikleri tehlikede olan insanlarımız, yerleşim yerlerine, şehir merkezine ve ilçe merkezlerine göç ederek, birer tüketici olmuşlardır. Bunun sonucu olarak, il ve ilçe merkezlerinde, eğitim, sağlık hizmetleri, kanalizasyon, ulaşım gibi altyapı yetersizliği, çarpık kentleşme, işsizlik ve üretim azalması gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Köyünde huzur ve rahat içinde yaşarken üretici olan bu insanlarımız, küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan, et, süt, yumurta üreterek, ilimiz ve ülke ekonomisine katkısı olan, istihdam yaratan bu insanlar, terör illetiyle yerinden yurdundan göç ederek, il ve ilçe merkezlerinde geçim sıkıntısı çeken, kira, su, elektrik ödemeleri altında ezilen bu insanlarımızın köye dönüşleri sağlanmalıdır. Bunun için, köylerimize altyapı, yol, su, elektrik gibi hizmetler götürülmeli, bu insanlarımızı üretken etmek için, süt ineği, koyun, keçi gibi hayvancılığı geliştirici destekler sağlanmalıdır.

İstihdam açısından önem taşıyan, uzun vadeli yatırımlarımızdan olan organize sanayi bölgesinin 25.3.1997 tarihinde ihalesi yapılmıştır. Altyapı çalışmalarının yüzde 85'i bitmiştir. Arsa talepleri devam etmektedir. Yatırımcının gelmesi için teşvikler ve krediler artırılmalı, muafiyetler getirilmelidir. Elektrik ve su ihtiyacının giderilmesi, eksik kalan işler için ödenek çıkarılması gerekir.

İnsanlarımız, yarının ne getireceğini bilmeden, umutsuz ve çaresizlik içinde yaşamaktadır. İnsanların her geçen gün devlete, siyasete, bürokrasiye ve siyasetçiye olan güveni azalmaktadır.

İnsanlarımızın güvenini kazanabilmek için onlara iş bulmak, onların karınlarını doyurmak, insanca yaşayabileceği bir hayat standardına ulaştırmak zorundayız. Bu da, Bingöl'de yaşanan ekonomik, sosyal ve diğer alanlarda yaşanan sorunların araştırılması ve bu sorunların giderilmesi yönünde tedbirlerin alınmasıyla mümkündür.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, son Meclis araştırması önergesini okutacağım. Dışarıdaki arkadaşlarımız da teşrif etsinler; biraz sonra, oylamayla kanuna geçeceğiz.

Önergeyi okutuyorum:

6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 24 arkadaşının, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan müessif intihar olayları herkesi endişelendirmektedir. Yaşanan acı olaylara bakıldığında, intiharların tek boyutlu olmadığı, değişik nedenlerden dolayı insanlarımızın ve gençlerimizin hayatlarına son verdikleri görülmektedir. Ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, yaşanan iflaslar, işten çıkarmalar belki bir boyutu. Diğer bir boyutu, ama daha tehlikelisi, gençler arasında yayılan ruhsal bozukluklar, cinsel istismarlar, aile içi sorunlar, alkol ve uyuşturucu kullanımı, yanlış dinî telkin ve tavsiyeler ile kimlik bunalımıdır.

Tüm bu hususlar ile intihara neden olan diğer hususların (ekonomik, sosyal, ailevî, idarî, sağlık, eğitim, çevre...) araştırılıp incelenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis  araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Mahmut Göksu (Adıyaman)

2- Ali Coşkun (İstanbul)

3- Hüseyin Çelik (Van)

4- Abdüllatif Şener (Sıvas)

  5- Tevhit Karakaya (Erzincan)

  6- Zeki Ergezen (Bitlis)

  7- İlyas Arslan (Yozgat)

  8- Osman Aslan (Diyarbakır)

  9- M. Necati Çetinkaya (Manisa)

10- Zeki Ünal (Karaman)

11- Eyüp Fatsa (Ordu)

12- Yahya Akman (Şanlıurfa)

13- Nevzat Yalçıntaş (İstanbul)

14- Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

15- Ali Sezal (Kahramanmaraş)

16- Ramazan Toprak (Aksaray)

17- Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)

18- Şükrü Ünal (Osmaniye)

19- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

20- Maliki Ejder Arvas (Van)

21- Salih Kapusuz (Kayseri)

22- Eyyüp Sanay (Ankara)

23- Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

24- Musa Uzunkaya (Samsun)

25- Mahfuz Güler (Bingöl)

Gerekçe:

Son iki yılda Türkiye'de tırmanış gösteren intihar olayları herkesi endişelendirmektedir. Ancak, yaşanan bu müessif olaylar tek boyutlu değil. Ülkemizin üst üste yaşadığı ekonomik krizler nedeniyle yaşanan geçim sıkıntıları, iflaslar, işten çıkarmalar, açlık çığlıkları insanımızı bunalttı. Hatta, o noktaya geldi ki, Türkiye Arjantin olur mu tartışmaları günlerce kamuoyunu meşgul etti. Hatta, olabilecek bir sosyal patlamayı önlemek için, Dünya Bankasınca gönderilen 500 000 000 dolar "Sosyal Riski Azaltma" adı altında, fakir ve yoksul ailelere ve çocuklarına dağıtıldı. Halkımızın her kesimi sıkıntıları anlatmak için yürüyüşler yaptı, yasal eylemlerde bulundu. Öyle ki, geçim sıkıntılarını anlatabilmek için, esnafından çiftçisine, öğretmeninden öğrencisine, doktorundan polisine, işverenden işçisine, işçisinden memuruna, her kesim katıldı. Yetmedi, Başbakanlık önünde, Türkiye Büyük Millet Meclisi bahçesinde protestolar oldu, intiharlar yaşandı.

Yaşamlarını onurlu bir şekilde sürdüremeyince ruhsal bunalıma girip intiharlara gidenler olayın bir boyutu; diğer bir boyutu da, her türlü imkân ve varlık içinde olup, sosyoekonomik durumu fevkalade iyi olan ailelelerin çocuklarında yaşanan intiharlar.

Bu kesimde görülen acı olaylar, genellikle gençler arasında yaşanmaktadır. Yapılan yorumlar ve yaşanan olaylara bakıldığında, bu intiharların temelinde, gençlerin millî, dinî, ahlakî ve insanî değerlerden yoksun bırakılması, kısaca, inanç boşluğu yatmaktadır. Kendi ruh kökünden koparılan, kültürüne yabancı, manevî değerlerden mahrum kalan gençlerin mutsuz, umutsuz ve duygusuz oldukları açıkça görülmektedir. Paranın ve prestijin doyumuna erişen bu gençler, boş kalan ruhlarını, iç âlemlerini, (doğrusu verilemeyince) yalan yanlış, sapık fikirler ve inançlarla doldurmakta ve sonunda hayatına kıymaktadır.

Psikologların, intiharların nedenini gençlerin kimlik bunalımı, aile içi sorunlar, ruhsal bozukluklar, cinsel istismarlar, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ve arkadaş ortamı şeklindeki izahları, elbette üzerinde durulması gereken hususlardır. Ancak, tüm bu sorunları aşmasına, hayatlarına kasteden görünen ve görünmeyen tuzaklardan kurtulmalarına vesile olacak, kendilerine sağlam bir kişilik ve özgüven kazandıracak mana ikliminden uzak olmaları da yaşanan felaketlerin geçici olmadığını ortaya koymaktadır. Zira, sanal ortamda arkadaşıyla çhat'leşen bir genç, yanlış telkin ve tavsiyeleri ancak sağlam bir iman ve sonsuz bir güvenle aşabilir. Bu yoksa, o çocuk satanizmin veya başka sahte ideolojilerin kurbanı olmaya hazırdır.

Tabiî, bunlar bir günde olan ve gelişen olaylar değildir. Şöyle bir anımsama yaparsak, son yıllarda "irticayla mücadale" adı altında samimî mütedeyyin insanlar da rahatsız, hatta, rencide edildikleri için, yapılan olumsuz propagandayla din ile irtica âdeta özdeş hale getirildiği için, gençlerimiz çeşitli endişelerle manevî değerlerden uzaklaştılar. "İrtica" kavramının net bir tarifi yapılmadığı için, neyin irtica, neyin dinin icabı olduğu karıştırılır oldu. Maddî durumları iyi olsa da, insanların mideden ibaret varlıklar olmadığı, onların bir de çok komplike ruh dünyalarının var olduğu göz önünde bulundurulursa, moral değerlerden mahrum nesillerin nasıl bir boşluk içine düşebilecekleri rahatlıkla tahmin edilebilir. Meydana getirilen manevî boşluk ortamında, gençliğimiz, birçok zararlı fantezilere dayalı nihilizme varan akımların tehdidi altına girdi. Devletine bağlı, vatanperver vatandaşlar, sırf hayatlarını dinî inançları doğrultusunda tanzim ettikleri için horlanıp, dışlandılar.

Yaşanan tüm bu intihar olaylarının çok yönlü araştırılıp incelenmesi ve elde edilen veriler çerçevesinde gerekli önlemlerin alınması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonunun kurulması gerekmektedir.

Arz ederiz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır efendim.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Ne yapacağım ki, neyi istiyorsunuz?..

Nasıl olur Sayın Günbey?!. Ben, daha ne yapacağımı bilmiyorum. Zamanı gelsin hay hay... Bekleyeceksiniz...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Lazım, lazım Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Yok öyle, peşin hüküm yok...

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

 

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu,  Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu,  Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 5 inci madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştı.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz efendim.

BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunarken, karar yetersayısının aranılması istenildi.

Dışarıdaki arkadaşlarımı daha evvel çağırdım; ama, yine de, ben, oylamayı, elektronik cihazla yapıyorum efendim.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkanım, künefe ikram etmenizi bekliyorlar(!)

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, haklısınız; ama, ben de haklıyım. Herkes mesleğini sevmeli...

Ben, Sayın Hatiboğlu'ndan çok şey öğrendim; yani, bizim pirimiz, ne yapalım...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Estağfurullah... Estağfurullah...

BAŞKAN - Grup başkanvekili olarak onun zorluklarını da ben takdir ediyorum.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İnşallah... İnşallah...

BAŞKAN - Etmez miyim efendim; istirham ederim...

Ben, bir siyasî partinin grup sözcülüğünü de yaptım; biliyorum. Oradan geldim. Masanın hem o tarafını hem bu tarafını biliyorum.

                              

(1) 643 S. Sayılı Basmayazı 23.1.2002 tarihli 55 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

Siz bize teveccüh gösteriyorsunuz, biz size...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bütün bunlara rağmen hâlâ gelemediler!..

BAŞKAN - Efendim, ne yapayım?!. Nasıl yapayım efendim; bilemem ki... Aşk ve şevk meselesi bu Sayın Hatiboğlu...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bendeniz de damdan düşenlerdenim; bendeniz zatıâlinizi gayet iyi anlıyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim efendim...

Efendim, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar, elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekilleri, pusula gönderebilirler.

Komisyonda olan milletvekillerimiz de var. Gelecekler efendim, anons ediyorum. Herkesin önünde televizyon var, iletişim çağındayız. Önergeyi bitirmeden anons ettim.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısı vardır; 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 23. - 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atanmaları Başbakan tarafından yapılır. Başbakan bu yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir.

Ancak, Teftiş Kurulu Başkanı ile müfettiş unvanlarını taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat; buyursunlar efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum.

Bu yasa tasarı üzerinde, 5 inci maddede de görüşlerimi bildirmiştim ve şu soruları sormuştum: Demiştim ki, denizcilikle ilgili olan bu yasa tasarısını, lütfen, tetkik buyurduğunuz takdirde, denizciliğin gelişmesine ne gibi bir katkıda bulunduğunu, ben, anlama imkânına sahip olamadım. Acaba, anlayan arkadaşlarımız var mıdır?! Size, buna bir misal olarak şunu göstermek isterim: Aslında, bu, tamamen, devlet kadrolarına yeni atamaların yapılmasıyla ilgili ve bir yerde, belki taraftarların, belki aynı düşüncede olan insanların, devlet kapısında, bürokrasiden beslenmesi için getirilmiş olan özel bir tasarı.

Bu tasarı Meclise sevk edildiğinde, talep edilen personel sayısı 37 kişidir. Bunun 13 tanesi için, birinci sınıf memur, yani, istisnaî memur kadrosu istenmiştir; ancak, önünüze gelen ve Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen personel sayısına baktığınızda, 37 sayısının 64'e çıkarıldığını ve 13 olan birinci sınıf memur sayısının ise, çok enteresan olarak, 3 misli artırılarak, 33'e çıkarıldığını görüyorsunuz. Malumlarınız olduğu üzere, birinci derece memuriyetler, istisnaî memuriyetlerdir, devletin üst kademesini oluşturan memuriyetlerdir.

Peki, bu memurlar hangi görevleri yapacak, bir de ona bakalım; yeni olarak organlar nelerdir: Birincisi, teftiş kurulu başkanlığı ve iddia edildiğine göre, o kadar çok soruşturma dosyası var ki, Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından bunlara yetişmek mümkün olmadığı için, bir teftiş kurulu başkanlığı ve teftiş heyeti kuruluyor.

Bir de, bürokrasiden gelen arkadaşlarımız çok iyi bilecektir ki "APK" adıyla anılan araştırma planlama ve koordinasyon dairesi başkanlığı kurulmaktadır. Türkiye'deki bürokraside APK'nın görevi, Sayın Bakanın anlaşamadığı, ancak idarî mahkemeye gittiğinde geri dönebilecek olan insanların atanmış olduğu, maalesef, bir kurul haline getirilmiştir. Hukuk müşavirliği ve bir de müsteşarlık müşavirleri kadrosu oluşturuluyor.

Bu teşkilatlar kurulduğu takdirde bunların hangisinin denizciliğimizin, denizcilik sektörümüzün kalkınmasına yardımcı olacağını, kapasiteyi artıracağını ve Türkiye'ye ithal edilen ve Türkiye'den ihraç edilen malların Türk bayraklı gemilerle taşınmasını artıracağı konusunda ben bir fikir sahibi olamadım; ancak, şu neticeye vardım ki; hakikaten, devlet kadroları biraz daha şişme durumundadır.

Bir hukuk müşavirliğini anlayabilmek mümkün değil. Niye her bakanlıkta, her müsteşarlıkta bir hukuk müşavirliği kısmı kurulur? Neden Türkiye'de, Başbakanlıkta bir hukuk müşavirleri ofisi kurularak, tüm devletin hukukî bilgilendirilmesi bir çatı altından yapılmaz? Bunun cevabını verebilmek bence mümkün değil.

Aynı şeyi teftiş kurulları için de söylemek mümkün. Eğer bir Başbakanlık Teftiş Kurulu varsa, bunun daha geniş bir çatı altında, devletin tüm denetim işlerini yapabilecek bağımsız ve hakikaten bu konuda uzman olan bir teftiş kurulu başkanlığı veya bir teftiş kurulu ofisinin oluşturularak, bir idarî reforma gidilmesi acaba daha doğru olmaz mı? APK'ya, biraz evvel söylediğim gibi, tamamen kızak memurların gönderilmiş olduğu veya halk arasındaki tabiriyle "arpalık" olarak nitelendirilen bir yere yeniden bir APK uzmanlığının, o kurulun kurulmasının kime, ne fayda getireceğini bilmek mümkün değil; ancak, inanıyorum ki, 13 olan birinci derece memur sayısının 33'e çıkarılmasıyla, 33 kişi, ki, kimlerin bu mevkie atanacakları bellidir, kararnamesi hazırdır; bu kanun yayımlandıktan çok kısa bir süre sonra da yerlerine atanacaklardır. Aslında, yapmakta olduğumuz iş, budur; çıkacak kanunun neticesi de budur.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

İkinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Ali Naci Tuncer'de.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA ALİ NACİ TUNCER (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Denizcilik Müsteşarlığı, malumlarınız, 1993 yılında kararnameyle kurulmuştu ve 1994 yılında da teşkilatı tamamlanarak faaliyete geçmişti. Üç tarafı denizle kaplı olan memleketimizde denizcilik sektörünün, maalesef, şanımıza, tarihimize yakışmayacak bir seviyede olması nedeniyle, o zamanki hükümetler, bunu, müstakil bir müsteşarlık altında toplayarak, denizcilik hizmetlerinin daha verimli şekilde yapılmasını sağlamaya çalışmışlardır.

Kararnamenin 2 nci maddesinde, Denizcilik Müsteşarlığına, 12 bentte sayılan görevler tevdi edilmiştir ve merkez teşkilatı, yasayla tadaden belirlenmiş, taşra teşkilatının ise, kararnamenin 18 inci maddesiyle, 3046 sayılı Kanuna uygun olarak, Müsteşarlıkça düzenlenmesine karar verilmişti. Müsteşarlık, Türkiye genelinde 7 bölge kurmuş, 65 tane de liman başkanlığı vardır.

Benim seçim bölgem olan Trabzon'un, bir sahil şehri olduğu malumlarınızdır; bir de, liman başkanlığımız vardır. Bir tarihlerde, bilhassa komşumuz İran'ın, Avrupa'dan yaptığı bütün ithalatların Türkiye üzerinden geçtiği bir dönemde, Trabzon'un can damarı olan limanımız, bugün özelleştirme kapsamına alınmış, 6 vincinin 4'ü çürümeye terk edilmiş, maalesef, halen özelleştirilmesi yapılamamış ve hizmet veremez durumdadır. İnşallah, diğer 65 limanımız da aynı durumda değildir.

Denizyoluyla nakliyat, havayolundan 22 kat, karayolundan 7 kat ve demiryolundan 3,5 kat daha ucuz olmasına rağmen, maalesef, ulusal yolcu taşımada binde 3 ve yük taşımada da yüzde 3 civarında bir tablo göstermekteyiz. Bu demektir ki, teşkilatları kurmakla hizmet verilemiyor. Hükümetin, bunların üzerine eğilmesi lazım, bu sektörü ayağa kaldırması lazım.

Deniz filomuzda 904 gemi vardır, bunların yarısı 20 yaşın üzerindedir. Yalnız petrol sektöründe hizmet veren gemilerimiz yenilenmiş, çift cidarlı gemiler yapılmış ve petrol taşımaya hazır olmasına rağmen, bu sahada en büyük işveren olarak gözüken TÜPRAŞ, bilhassa Rusya'dan ithal ettiği petrolde Yunan bandralı gemilerle hizmet vermektedir. Bu da tabiî, bu sektörün yok olmasına sebep olmaktadır.

Müsteşarlığa, geçen konuşmamda da ifade ettim, teftiş kurulunu ilave etmek, bir genel müdürlük ilave etmek ve hele hele askerî dönemlerde meydana çıkarılmış araştırma planlama kurulu -ki, bugün, hiçbir bakanlıkta hizmet vermeyen bir birimdir- ya kadro almak için eleman tayin edilir veya görevden alınan insanların, yargı mercilerine gitmemeleri için, eşdeğerde kadro olarak koydukları bu kadrolara atanmaları için kullanılmaktadır. Bürokraside görev yapmış, bakanlık yapmış birçok milletvekili arkadaşlarım buradadır. Hiçbir kişinin, gelip de, ben, APK'dan hizmet aldım diyeceklerini tahmin etmiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu tasarı, zaten talihsiz bir tasarı; tasarının 5 inci maddesinden 6 ncı maddesine geçmemiz tam 25 günü buldu. Demek ki, hükümet, buna bu kadar değer veriyor. Bugüne kadar ya çoğunluğu sağlayamadık veya önüne başka bir tasarı getirildi. işte, bugün kısmet oldu, inşallah tamamına erdirebiliriz bunu.

Merkez teşkilatında denetim birimi kurulabilir; tabiî, onun kadrolarını da almak gerekiyor, ona diyeceğim bir şey yok. Taşra teşkilatında denetim birimi olmadığı halde, acaba "denetim şefi" veya "denetim memuru" adı altında alınan kadrolara ne ihtiyaç var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakikanızı istirham edeceğim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Sayın Bakanımız bu kadroların zaruretini izah ederlerse memnun kalacağım.

Ayrıca, bu sektöre doğru dürüst kredi sağlayamadık. Emlak Bankası bir dönemde biraz kredi verdi; Emlak Bankası tasfiye halinde olduğu için, Türkiye'nin içerisine düştüğü ekonomik kriz nedeniyle, tasfiye kurulları, bunlardan kredi alanlara acaba yeniden bir imkân tanıyacak ödeme planlarını yapmakta mıdır? Sayın Bakanımız bu hususa da cevap verirlerse memnun kalacağım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Şimdi söz sırası Saadet Partisinde.

Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak.

Buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan, 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Saadet Partimiz adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizin Sayın Başkanını ve değerli üyelerini partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığı kurulmuştur. Bu kararnameyle, Denizcilik Müsteşarlığı merkez ve taşra teşkilatından oluşturulmuştur. Merkez teşkilatı, Müsteşarlık makamı, ana hizmet birimleri, danışma birimleri ve yardımcı birimlerden oluşmaktadır. 29.6.1994 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan taşra teşkilatı ise, 7 adet bölge müdürlüğü ve bunların bünyesinde gerekçede 65 olarak bildirilen -daha önce konuşma yapan bir sözcü arkadaşımızın tespitlerine göre ise 68- liman başkanlığından teşekkül etmiştir. Ancak, bu Müsteşarlığın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede bir denetim birimine yer verilmemiştir.

1994 yılında kurulmuş ve faaliyete başlamış Denizcilik Müsteşarlığının hiçbir birimi ve özellikle taşra teşkilatı, periyodik ve etkili bir denetime tabi tutulamamıştır. Gerekçede de belirtildiği üzere, denetim, şimdiye kadar Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca veya bir ihbar veya şikâyet halinde, Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanlığından alınan onayla görevlendirilen muhakkikler tarafından yürütülmektedir.

Başbakanlık Teftiş Kurulunun iş yoğunluğu sebebiyle, Müsteşarlık bünyesinde bugüne kadar genel bir teftiş ve denetim yapılması mümkün olamamıştır. Müsteşarlık bünyesinden tefrik olunan muhakkikler vasıtasıyla yürütülen denetim ve soruşturmalardan ise yeterli ölçüde verim alınamamaktadır. Sebep olarak da, muhakkiklik yapabilecek seviye ve bilgiye sahip olacak personel sayısının son derecede yetersiz olduğu, bu görevleri yürüten personelin işlerinde de aksamalar meydana geldiği, inceleme ve soruşturmanın tamamlanarak rapor yazılmasının uzun zaman aldığı, muhakkikler ile hakkında soruşturma yapılan personel arasında istenmeden husumet doğmakta olduğu, muhakkikler vasıtasıyla yapılan hemen her soruşturmada muhakkiklerin yanlı ve objektif olmadığı yönünde şikâyetler gelmektedir. Bu durum ise, kurum içinde barış ve sükûnu bozucu bir olgu haline gelmektedir. Ayrıca, devam eden ve sonuçlandırılamayan çok sayıda soruşturma yanında, inceleme ve soruşturma açılmasını gerektiren çok sayıda şikâyet ve ihbar dosyalarının mevcut olduğu da tespit olunmuştur. Belirtilen bu durum muvacehesinde, Müsteşarlığın, mevcut statü içerisinde etkili ve yeterli soruşturma ve teftiş yapabilmesi imkânsız hale geldiğinden, Müsteşarlık bünyesinde bir denetim biriminin oluşturulması gerekmektedir.

Bu gereklilik sebebiyle getirilen tasarının 6 ncı maddesiyle, kanun hükmünde kararnamenin 23 üncü maddesi "23.4.1981 tarih ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atamaları Başbakan tarafından yapılır. Başbakan bu yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir; ancak, teftiş kurulu başkanı ile müfettiş unvanlarını taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılır" şeklinde değiştirilerek, bu kurulun oluşturulmasıyla atama esasları belirlenmekte, ekli cetvellerde gerekli kadrolar ihdas edilmektedir.

Devletin küçültülmesi zorunluluğunun sıkça dile getirildiği şu sıralarda, Denizcilik Müsteşarlığına kadro tahsisi, bazı sözcülerimiz tarafından eleştirilmişse de, 1993 yılında çıkarılan 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, denetimin başka kuruluşlara bırakılması sebebiyle, eksik doğmuş Müsteşarlığın görevlerini hakkıyla ifa etmesi bakımından, zarurî olan başkanlıklar ihdası ile kadro verilmesinin uygun olacağı kanaatinde olduğumu Yüksek Heyetinize arz ediyorum.

19 uncu Yüzyılın ortalarına kadar dünya denizciliğinde ağırlıklı söz sahibi olan ülkemizin, tekrar söz sahibi olacağı günlere en kısa sürede ulaşması temennisiyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Oylamaya geçmeden önce, yoklama talebi vardır. Benim gür sesimi duyanlar herhalde teşrif edeceklerdir.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ortaoyunu gibi oldu... Bu ne yahu?!..

BAŞKAN - Efendim, muhalefet muhalefetliğini yapacak, iktidar iktidarlığını yapacak...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Muhalefet, çalışmaları engellemez.

BAŞKAN - Sayın milletvekili, mademki kanun çıkarıyoruz, burada 185 kişi kalacak. Kimsenin odasında oturmaya hakkı yok.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Şu anda kimse odasında oturmuyor. Burada suiistimal var yani.

BAŞKAN - Çok affedersiniz, ben suiistimal görmüyorum; isteyecekler efendim...

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Efendim, komisyonlarda arkadaşlarımız var.

BAŞKAN- Efendim, müsaade ederseniz, vakit kaybetmeyelim, imza sahiplerini arayalım efendim.

Sayın Murat Akın?.. Burada.

Sayın Nevzat Ercan?.. Burada.

Sayın Ali Rıza Gönül?.. Burada.

Sayın Turhan Güven?.. Burada.

Sayın Ali Naci Tuncer?.. Burada.

Sayın Salih Çelen?.. Burada.

Sayın Faris Özdemir?.. Burada.

Sayın Sevgi Esen?.. Burada.

Sayın Hakkı Töre?.. Burada.

Sayın Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.

Sayın Mehmet Gölhan?.. Burada.

Sayın Teoman Özalp?.. Burada.

Sayın Mehmet Sağlam?.. Burada.

Sayın Metin Kocabaş?.. Burada.

Sayın Ramazan Gül?..

RIZA AKÇALI (Manisa)- Takabbül ediyorum.

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Ramazan Gül yok.

BAŞKAN- Takabbül ettiler efendim. İstirham ederim yani...

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum)- Vekilin vekili olmaz!..

BAŞKAN- Olur efendim, olur!..

Şükredin ki, 21 kişi istemişler; size yardım ediyorlar...

Sayın Mehmet Gözlükaya?.. Burada.

Sayın Ayvaz Gökdemir?.. Burada.

Sayın Celal Adan?.. Burada.

Sayın Yıldırım Ulupınar?.. Burada.

Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.

Sayın Mehmet Baysarı?.. Burada.

21 sayın milletvekiliyle başlıyoruz efendim.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep)- Sayın Başkan, önce, mevcutları bir tespit edin.

BAŞKAN- Efendim, zaten, mevcutlar 21.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep)- 21 değil 121 var orada!..

BAŞKAN- Efendim, sayın milletvekillerini rahatsız edersek, geri çıkarlar; onların hakkı var.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum.

Denize kıyısı olan vilayetlerin milletvekilleri yoklamaya iştirak etmeli bence, denizcilerin ruhu için...

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur.

Kaç dakika ara verelim?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 15 dakika ara verin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayhay efendim, 15 dakika ara vereceğim; ama, istirham edeceğim, grup başkanvekilleri de dahil olmak üzere, buradan ayrılmasınlar.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Haklısın Sayın Başkan; bravo...

BAŞKAN - Birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.01


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.15

BAŞKAN : Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

643 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Tasarının 6 ncı maddesinin oylamasında yoklama talep edilmiş ve toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Şimdi, yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.

Efendim, lütfen ayrılmayın da, diğer maddeleri de bitirelim; istirham edeceğim...

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerini almıştır.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutmadan evvel ricamı tekrarlıyorum; biraz sonra bir yoklama daha istenir, bir yere gitmeyin; bizi üzmeyin.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

"Teftiş Kurulu Başkanlığı

EK MADDE 6.- Teftiş Kurulu, Müsteşarın yazılı olarak vereceği emri veya onayı üzerine, Müsteşar adına aşağıdaki görevleri yapar :

a) Müsteşarlık teşkilâtının her türlü faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma işlerini yürütmek.

b) Müsteşarlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalışmalarını sağlamak üzere gerekli teklifleri hazırlamak ve Müsteşara sunmak.

c) Müsteşar tarafından istenilen konularda araştırma, inceleme yapmak ve diğer hizmetleri yürütmek.

d) Özel kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Teftiş Kurulu Müfettişlerinin görev, yetki ve sorumlulukları, çalışma esasları ile atanma ve yükselme usulleri, Müsteşarlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN- Efendim, 7 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Ergün Dağcıoğlu konuşacak.

BAŞKAN- Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ek maddeyle, Teftiş Kurulunun, müsteşarın yazılı olarak vereceği emri veya onayı üzerine, müsteşar adına yapacağı görevler ifade edilmektedir. Maddenin genel gerekçesinde ise, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde Teftiş Kurulunun teşkili ifade edilmektedir. Teftiş Kurulunun teşkilinin ifadesinden sonra, gerekleri dile getirilen bir yerde, mealen, soruşturulması gereken hususların müsteşarlık bünyesinde teşkil edilen muhakkikler eliyle yapılmasının sakıncalarına değinilmekte ve muhakkikler ile soruşturmaya muhatap personel arasında, istenmeden de olsa, bir düşmanlık, husumet doğacağı dile getirilmekte; bu durumun ise, barış ve sükûnu bozacağına vurgu yapılmaktadır. Sayın Bakanım, şimdi buradan şunu anlamak mı lazım acaba: Yönetim, usulsüzlüklerin üzerine, teftiş kurulu olmadığından şu ana kadar yeterince gidemiyor, bundan sonra gidecektir mi anlamak lazım? Şayet öyleyse, şimdi sizlere, soruşturma komisyonu başkanlığı da yapmış bir üst düzey bürokratın, dönemin bakanına, birçok bürokratın hazan yaprağı misali tek tek ayrıldığı bir ortamda -geçen gün de bir konuşmamda ifade etmiştim; bir dönemde, bürokratlar, hazan yaprağı misali tek tek gidiyordu- yazdığı iddia edilen bir veda mektubunu sürem çok sınırlı olduğundan özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu arada, mektupta adı geçen bürokrat ve ilgili bazı firma adlarını da, tabiîdir ki, burada zikretmeyeceğim.

Sayın Başkan, mektup... "Sayın Bakanım, çalıştığım sürede, ilkelerimden birisi, size ileride gelebilecek muhtemel tehlikeleri önlemek..." Bakın, üst düzey bürokrat diyor ki: "Sayın Bakanım, çalıştığım sürede, ilkelerimden birisi, size ileride gelebilecek muhtemel tehlikeleri önlemek ve bürokrasiye yardımcı olmak olmuştur" şeklinde başlıyor ve şöyle devam ediyor: "Öncelikle belirteyim ki, 1993 yılından itibaren Trabzon hariç hiçbir bölge teftiş görmemiş -sanki şimdi görmüş de- olduğundan, yaptığımız soruşturmalar bu hukukî eksikliği de gidermiştir.

Bu soruşturma sırasında İzmir'de faaliyet gösteren bir (X) firmasının, kuruluşundan itibaren bürokraside bağlantıları olduğunu, birçok kişinin açıkça yeminli ve yazılı ifadeleriyle tespit ettik. Bir diğer korunan şirket ise (Y) ortaklığıdır ki, yine aynı türden bağlantılar söz konusudur. Ayrıca bu şirket de, bir üst düzey bürokratın koruması altındadır.

Merkezde mesailer bu ilişkiler üzerine yürütülmektedir ve dengelenmektedir. Bir başka ifadeyle, açıkça paslaşılmaktadır. Bürokratik istikrarsızlığın da ana sebebi budur" diyor ve yine devam ediyor: "Sayın Bakanım, ayrıca teknik bilgi açısından da yanıltılmaktasınız. Çıkarılan Kılavuzluk ve Römorkaj Yönetmeliği ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerini verecek onlarca şirket varken, birkaç şirket uğruna tekel oluşturuldu, işadamlarına, kendi gemilerine bile bu hizmeti verebilme şansı verilmedi. Açıkça, özelleştirme hukuku ve TDİ'nin tekeli çiğnendi, by-pass edildi ve kendi kollamaları altındaki şirketlere tekel oluşturuldu. Böylelikle de, serbest rekabet şartları gözardı edilmiştir. Ufak bir bilgi araştırmasında Hollanda'da sadece bir limanda 50'ye yakın firmanın bu şekilde hizmet verdiği görülecektir" diyor.

Değerli arkadaşlarım, mektuptan anlaşıldığına göre, işte, bu üst düzey bürokratın başına ne geldiyse, bu soruşturmadan sonra gelmiş. Bakın, kendisi bunu nasıl anlatıyor: "Yaptığım, devletin asgarî 500 milyarını Maliyeye yatırtmaktı. Bunun için üst düzey bir kamu görevlisinin bir muhakkik heyet başkanına hesap sormasını anlamak o kadar kolay değildir. Buna rağmen, ben, hiçbir şeyden etkilenmeden soruşturmayı sonuçlandırdım.

Sayın Bakanım, filan iskele çok tehlikeli; can ve mal emniyeti açısından her an bir kaza çıkabilir. Bu ifadeler, uzman bilirkişilerin ifadeleridir; altı aylık geçici iznin hiçbir hukukî gerekçesi yoktur.

Açıkça, (X) ve (Y) şirketleriyle ilgili olarak sizi ve makamınızı baştan korumaya çalıştım. Tıpkı EXPO 98 ihalesinde verdiğimiz mesai gibi. Belki de, raporun kapsamını etkiledi; ama, size anlatamadım. Bu konuları en ince detayına kadar sektör biliyor, çok kişi biliyor. Bir üst düzey bürokratınız, bir diğerine 'bu konular soruşturmalık, bu konular Arenalıktır' diye açıkça söylüyor. Bu şekilde konuşmaları duyan bir insan, sizi korumak için ne yapması gerekiyorsa, ben de baştan beri bunu yapmaya çalıştım" diyor.

"Bu konuda sorumluluğu önleyici ve dağıtıcı çalışmalarımıza kulak tıkandı. Bu konular ileride başınızı çok ciddî ağrıtacak konulardır. EXPO-98 ve şûra İhalelerinden hukuk tekniği ve diğer açılardan daha vahimdir.

Sayın Bakanım, inanın sorumluluk savunamayacağınız ölçüde... "

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

"...üzerinizde kalır. Şu anda risk, hukuken ve tamamen sizin üzerinizdedir.

Bu yazdıklarımla görevimi yerine getirdiğimi ve bir vebalden kurtulduğumu sanıyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyor, saygılar sunuyorum. Allahaısmarladık" diyor.

Kim söylüyor bunu; evet, değerli arkadaşlar, bunları, o zamanlar muhakkik heyeti başkanlığı görevindeki bir üst düzey görevli söylüyor.

Şimdi, bakın, mektup, yani, üst düzey bürokratın Sayın Bakana yazdığı iddia edilen mektup bu şekilde bitiyor. Ben yorum yapmadan ve yeniden yapılanmada teftiş kurulunun kurulmasıyla ilgili olarak önemli olduğu kanaatiyle, mektubu, dolayısıyla bu konuyu bilgilerinize sundum. Şayet, bu iddia doğruysa, konuyla ilgili zamanaşımı dikkate alınmalıdır diyor, mümkün olursa, konuya bir sonraki konuşmamda, yani, sanıyorum 9 uncu maddede devam etmek ve konuyu tamamlamak üzere, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Efendim, şimdi söz sırası Doğru Yol Partisinde; Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın... (DYP sıralarından alkışlar)

Efendim, biz çerçeve 7 nci maddenin ek 6 ncı maddesini görüşüyoruz.

Buyurun Sayın Akın.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, denizcilikten sorumlu idare, yani Müsteşarlık, uluslararası normları takip edebilecek düzeyde kurumsallaşmaya önem vermeli, personel istihdamında uzmanlık ve sürekliliği esas almalıdır.

Dünya coğrafyasına, tarihine bir göz atarsak, yeryüzüne, bugüne kadar birçok imparatorluğun geldiğini görürüz. Bunların çoğu, tarih sahnesinden silinmişlerdir. Ancak, tarih sahnesinden silinen imparatorlukların bazılarının etkileri günümüzde de devam etmektedir. Bunun sebebi ortadadır. Etkileri devam eden imparatorlukların tümü, denizci stratejisinin yöntemlerini kullanmışlardır. İngiltere'nin, Hindistan'da, Avustralya'da, Kanada'da, hatta Falkland'da süren etkilerinin nedeni budur. Küçük bir ülke ama, denizci devlet Hollanda'nın, Surinam ve Antiller'deki etkisi halen sürmekte; Brezilya Portekizce konuşmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin denizcilik alanında hak ettiği noktaya ulaşması için, öncelikli hedefi, miktara, sayıya, girdiye bağlı kavramlar değil, deniz gücü oluşturmak olmalıdır. Deniz gücü oluşturmak için, denizlerin, mümkün olduğunca askerî, ekonomik ve siyasî olarak kullanılması gerekmektedir. Bu, denizci stratejisidir. Özetlemek gerekirse, denizcilikte hedefe varmak için deniz gücünü oluşturmak ve sivil-asker işbirliği en önemli faktördür.

Denizcilikte hedefe ulaşmak için birinci öncelik, devletle bireyi aynı çizgide birleştirerek denizi seven, denizin getirdiği nimetleri bilen denizci bir memleket olmamız gerekmektedir. Denizin getireceği nimetlerin somut boyutunun ötesinde kültür boyutunun öneminin de gözardı edilmemesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, denizcilik sektörünün güçlü bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Bu güçlü yapılanmanın, sivil kesimde denizcilikten sorumlu idarenin bünyesinde başlaması birinci koşuldur. Yani, bugün için bu işlevle görevli Denizcilik Müsteşarlığının bünyesi, kurumsallaşmaya yönelik olarak teşkilatlanmalıdır. Bu kurumsallaşma için temel koşul ise, uzmanlık ve süreklilik olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, kurumsallaşmayla birlikte alınacak diğer idarî tedbir ise yasal düzenlemelerdir. Yasal düzenlemede, denizcilikle ilgili kurumların görev ihtiyaçlarına yönelik mevzuat hazırlamak yanılgısına düşülmemelidir. Temel ilke, hizmet ihtiyaçlarına göre kurumların görevlerinin belirlendiği mevzuatın hazırlanması olmalıdır. Mevzuat hazırlanırken dikkat edilecek bir önemli unsur da, ulusal mevzuatın uluslararası uygulamalarla uyumunun sağlanmasıdır. Zira, ulusal normlardan ziyade, uluslararası normlarla yönlendirilen deniz ticaret sektörünün hareket kabiliyeti, ancak bu şekilde artırılabilir.

Hedefe ulaşabilmek için salt ekonomik idarî tedbirlerin yeterli olmayacağı aşikârdır. Öncelikle bu hedefe ulaşmak için, ulusal denizcilik politikasının somut kavramlara dayalı olarak yeniden belirlenmesine ihtiyaç vardır.

Değerli milletvekilleri, nüfusu 70 milyon, içborç stoku 100 katrilyon Türk Lirası, dışborç stoku 110 milyar doların üzerinde, işsizlik oranı yüzde 10'larda, kalkınma hızı eksi yüzde 11,2'de olan ekonomimizin, artık, borçla yürümeyeceği ortadadır. Türkiye'nin aradığı kaynak elinin altındadır. Bu kaynak ise denizcilik sektörüdür.

Türk deniz ticaret sektörü, desteklendiği, gerekli yapısal ve idarî tedbirler alındığı takdirde, Türkiye'nin, turizmle birlikte kaynak eksikliğini en az yatırımla ve en az destekle giderebilecek önemde bir sektördür. Bu destek sağlanırsa, ülkenin en önemli meselelerinden biri olan istihdamda sektörün emek/yoğun yapısı ve shore based işletme çokluğu nedeniyle bire 15 oranında istihdam imkânı sağlanabilecektir. Yine, dışarıya minimum düzeyde ödenecek navlunlarla kaynak tasarrufu sağlanabilecektir. Deniz ticaret filosu, ülke ihtiyacını karşılamanın ötesinde, dünya denizcilik pastasından daha fazla pay alarak, ülkeye kaynak girişi sağlanacaktır.

Kabotaj taşımacılığının canlanmasıyla, karayolları, bakım, idame, yenileme masrafları ve akaryakıt tüketimindeki azalmalarla ayrı kaynak imkânı oluşturulacaktır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız... 

MURAT AKIN (Devamla) -  Dünya deniz ticaret filosunun güvenlik ve çevre mülahazalarıyla yenilenme dönemine girmiş olması nedeniyle, kendi filomuzda inşa edilecek gemilerin yanı sıra, dünya gemi inşa piyasasından pay alınarak, ülkeye kaynak girişi ve yan sanayiin gelişimi sağlanacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Şimdi, söz sırası Saadet Partisinde.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasıyla İlgili Kanun Tasarısı hakkında Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke. Konumu itibariyle stratejik önemi büyük olan Türkiye'nin, üç tarafının denizlerle de çevrili olması, tabiî ki, stratejik önemini kat kat artırıyor. Türkiye'nin yaklaşık 8 400 kilometrelik sahil şeridi var; bu, büyük bir nimet; ama, maalesef, birçok alanda olduğu gibi, bu büyük nimetten de Türkiye yeterince istifade edemiyor.

Türkiye, maden yataklarına sahip; değerlendiremiyoruz. Türkiye'de bor madenleri var; dünyanın en büyük rezervi bizde; yeterince istifade edemiyoruz. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarımızın, ticarî, ekonomik, stratejik konumunu hepimiz biliyoruz; ama, yeterince istifade edemiyoruz. Bu ve benzeri işletmelerimizden, imkânlarımızdan, nimetlerimizden yeterince istifade edemiyoruz ve hatta, Türkiye, buralarda kayba uğruyor.

Biraz önce, Sayın Ahmet Cemil Tunç'un araştırma önergesini okuduk; Elazığ Ferrokrom Tesisleri çalıştırılıyor; şu anda kapanmış durumda; 1 500 kişi maaş alamıyor. Aynı tesis, 1996'da  zarar etmiş; 1997'de nasıl kâr etti acaba?.. 1998'de yeniden niye  zarar etti?.. Bu, mutlaka tetkik edilmeli.

Değerli arkadaşlar, bunları şunun için söylüyorum : Denizlerimiz, İstanbul Boğazımız ve Çanakkale Boğazımız bu ülke için büyük bir nimet; mutlak manada, bu felsefeyle, bu anlayışla, bu düşünceyle işletilmeli ve yeterince bunlardan bu ülke istifade etmelidir.

Kanun tasarısında, yeni bir araştırma planlama kurulundan, yeni bir yapılanmadan bahsediliyor. Aslında -şahsî kanaat olarak ifade ediyoruz- yeni bir araştırma planlama kuruluna  gerek yok; çünkü, bu yeni kadrolar, yeni yükler demektir. Denizcilik Müsteşarlığımız, ülkemizde, denizciliğin geliştirilmesi konusunda, mutlaka üniversitelerimizle, deniz ticaret odalarımızla sürekli diyalog halinde ve birlikte çalışmalıdır. Bu konularla ilgili müsteşarlığımızın ne tür faaliyetlerini olduğunu, işin gerçeği, tam bilemiyoruz;  çünkü, bu kurumlarda yetişmiş uzmanlarımız, insanlarımız var. Türkiye'de, hep yurtdışına giden beyin göçünden şikâyet eder dururuz...

Değerli arkadaşlar, bir konuya daha değinmeden geçemeyeceğim. 57 nci hükümetten Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen tasarılarla ilgili, konular bir farklı, fakat yetkililerin söylemiş olduğu sözler bir farklı; çelişkiler arz ediyor.

Bakın, bu ülke, ekonomik krizlerden, sıkıntılardan geçiyor; millet, kemer sıkıyor; sıkmaya devam ediyor, âdeta beli kopmak üzere; devlet, yaklaşık olarak yüzde 200'lere varan faizlerle  borçlanıyor; bir de hükümetimizin uyguladığı bir istikrar programı var, paketi var; ayrıca, tasarruf genelgeleri var; yine,  hükümet programında, devletin küçültülmesi yazılmış, ifade edilmiş; ama, buna rağmen, bu yeni tasarıda, yeni kadrolar ve yeni yükler geliyor.

Daha önce tasarı üzerinde görüşmeler yapılırken, aslında, Sayın Bakan güzel bir şey söyledi, "bu kadrolar, ilk defa hizmete başlayacaklara kapalıdır"dedi. Evet, doğrudur ve hassasiyetine de teşekkür ediyor, tebrik ediyoruz; ama, bu yeni kadrolar en az 10-12 yıllık veya 8 yıllık görev süresini gerektiriyor. Yani, siz, 34 tane 1 inci  derecenin 4 üncü kademesinden yeni kadro ihdas edeceksiniz. Bu, dışa kadro olarak kapalı; ama, içte, yeni makamlara açılan yeni kadrolar, büyük kadrolar demektir; bu, yeni yükler demektir mutlak manada. 2 nci, 3 üncü ve 5 inci  dereceden bir sürü kadrolar... Bunlar, malî külfetleri beraberinde getirir. (DSP sıralarından "Ne alakası var?" sesleri)

Tabiî ki canım;  5 inci dereceden, 7 nci dereceden bir memurun aldığı maaşla, 1 'in 4 ünde yüksek kademedeki bir insanın aldığı maaş arasında çok büyük fark vardır. Bunu bilmiyorsanız, bilenlere soracaksınız.

Değerli arkadaşlar, bu, elbette ki yeni eleman alımı değil; ama, üst düzey yeni kadro ve yeni birkaç misli ekonomik gider demektir. Tabiî ki, denizciliğimizin, Denizcilik Müsteşarlığımızın, Türkiyemizin denizlerimizden istifade etmesi konusundaki; Çanakkale Boğazından, İstanbul Boğazından ve benzeri yerlerden istifade etmesi konusundaki çabalarına hep destek vermek mecburiyetindeyiz; ama, Türkiye, bu tip yapılanmalara giderken, yeni külfetleri, yeni birtakım sıkıntıları beraberinde taşımamalı. Onun için, tasarının bu çerçeve içerisinde ele alınması ve bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi daha doğrudur diye düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Ek 6 ncı maddeyi  oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler...  Kabul etmeyenler...  Kabul edilmiştir.

Kabul edenlere de karışmayanlara da teşekkür ediyorum.

Ek 7 nci maddeyi okutuyorum efendim:

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı

EK MADDE 7. - Araştırma,  Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır :

a) Müsteşarlığa, kalkınma planları, yıllık programlar ve Bakanlar Kurulu Kararları çerçevesinde verilen emir ve görevlerin yerine getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu esaslara uygun olarak Müsteşarlığın ana hizmet politikasının ve planlarının hazırlanmasına yardımcı olmak.

b) Uzun vadeli planlarla, kalkınma planlarında ve yıllık programlarda öncelikle yer alması gerekli görülen hizmet ve tedbirlerin ve bunlarla ilgili temel politikaların bilimsel araştırma esaslarına göre tespitini sağlamak, Müsteşarın onayını aldıktan sonra Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığına göndermek.

c) Hizmet ve faaliyetlerin ekonomik ve etkin bir şekilde yerine getirilmesi için insan gücü ile finansman ve malzeme gibi mevcut kaynakların en uygun ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için Müsteşarlık bütçesini plan ve program esaslarına göre hazırlamak ve uygulanmasını takip etmek.

d) Müsteşarlık yıllık çalışma programını hazırlamak, Müsteşarlık hizmetleriyle ilgili gerekli istatistikleri toplamak ve değerlendirmek.

e) Planlama ve koordinasyon konularında verilen diğer görevleri yerine getirmek, yıllık çalışma programlarının yürütülmesini takip etmek.

f) Kanun, tüzük ve yönetmelik tasarıları ile kanun teklifleri hakkında Müsteşarlık görüşünün tespitine yardımcı olmak.

g) Denizciliğin tarihçesini hazırlamak.

h) Müsteşar tarafından verilen konularda araştırma ve inceleme yapmak ve diğer hizmetleri yürütmek.

ı) Müsteşar tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

BAŞKAN - Ek 7 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak; buyursunlar efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle İlgili Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddeye bağlı ek 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, gerçekten önemli bir maddedir; çünkü, böyle bir müessesenin, böyle bir kurumun, 1993'te kurulan böyle bir müsteşarlığın, 1994'te genişleyen bir müsteşarlığın araştırma ve planlama dairesinin olmayışı, gerçekten üzücü bir hadisedir. Bundan dolayı da, şu anki Sayın Bakanımız ve bürokratlarının böyle bir düşünceyi ortaya koymasına da teşekkür ediyorum; çünkü, değerli arkadaşlar, bu araştırma planlama dairesi sadece denizcilik için, her kurum için geçerlidir. Mesele, bu müessesenin ortaya konması, kanunen kurulması olayından ziyade, bu kurumun iyi işletilmesinde. Yani, önemi buradan geliyor; ama, ben de bürokraside çalışmış bir insan olarak gördüğüm kadarıyla, her bakanlığın araştırma planlama dairesi vardır; ama, Türkiye'de, sanki, merkez valilerinin kızağa alınması gibidir; yani, buna kızak başkanlığı da demek mümkündür; çünkü, Türkiye'de işleyiş, maalesef, bu şekilde olmuştur.

Ülke kaynaklarının iyi bir şekilde kullanılması, ülke kaynaklarının verimli hale getirilmesi, bu kaynakların ileriye dönük alanda yatırımlara cevap verecek nitelikte kullanılması bu birimin sayesinde olur; bütçeler, ileriki hedefler bu birim sayesinde olur.

Bakın, 1960'tan sonra, planlamayla kalkınmaya başlayan ülkemizde iyi şeyler yapılmıştır. Biliyorsunuz, planlama dönemine geçiş 1960 yıllarından sonra olmuştur. Bu, iyi bir şeydir; ama, her bakanlığın bu tip kuruluşları olduğu halde, ne yazık ki, mevzuatlardan dolayı veya siyasetin acımasızlığından dolayı, bu kurumlar işlemez hale getirilmiştir, halen de günümüzde böyledir. Çok kıymetli bir insan, bir genel müdür alınacağı zaman, ilk gideceği yer araştırma planlama dairesidir, araştırma uzmanlığıdır.

İnşallah, Denizcilik Müsteşarlığı, Türkiye'deki diğer bakanlık ve birimlere örnek olur; böyle bir yapılanmayı, sadece, denizcilik hedeflerinin ileriye doğru gitmesinde kullanır; temennim odur.

Niye bunu diyorum değerli arkadaşlar; denizcilik sektörü, bizim, üzerinde hassasiyetle duracağımız bir sektördür. Sadece 10 milyar dolar, 15 milyar dolar, 20 milyar dolar için pek çok tavizin verildiği bu ülkede -özellikle bu hükümet döneminde- pek çok taviz verilerek böyle bir kaynağın alınmaya çalışıldığı bir dönemde, enteresandır, çevreye baktığımız zaman, 300 milyar dolarlık bir potansiyeli olan bu sektörün, Türkiye açısından kullanılma değeri; yani, kaynak girdisi -ne yazık ki, çok acı bir olay- 3 milyar dolar gibi rakamdır. Kimilerine göre, bu, biraz daha fazla gözüküyor; ama, yanı başımızdaki Yunanistan'ı ele aldığımızda, bu, 100 milyar dolara yakın bir kaynak. Yine, Norveç'te, bu, 60 milyar dolara yakın bir kaynak. Yani, bunlar bizden çok mu zeki veya bunların imkânları bizden daha mı fazla; ben bunu kabul etmiyorum; çünkü, Türkiye'nin bu konudaki imkânları daha fazladır. O halde, değerli arkadaşlar, burada yapılması gereken bazı hadiseler vardır. Finansal açıdan birtakım sorunlar vardır, vergilerin çokluğu hadisesi vardır, yine, yapısal çözümler bu Planlama Teşkilatıyla getirilmelidir, bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Hakikaten, denizcilik sektörü, şu anda, belki içerisinde bulunduğu kurum itibariyle de çok dağınıktır; Ulaştırmanın, diğer bakanlıkların müdahaleleri... Bunlar bir çatı altında toplanır veya toplanmıyorsa bile, Araştırma Planlama Dairesi bunlara öncülük ederek, bunları bir çatı altına getirmesi mümkündür.

Bugün, vergiler konusuna geldiğimizde, hepimizin malumu, akaryakıtla ilgili vergiler hepimizin sıkıntısı olan bir hadisedir. Özellikle Yunanistan'da, Fransa'da, İtalya'da, denizcilik sektöründe kullanılan akaryakıtta vergiler alınmamaktadır, bazı ülkelerde de bu çok cüzi şekilde alınmaktadır. Bunları halletmek mümkündür. Kim halledecek; yine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika efendim, sürenizi uzatıyorum.

Kâtip Üyelerin öyle bir imkânı var...

KEMAL ALBAYRAK (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

KEMAL ALBAYRAK (Devamla) - Yalnız, bu süre uzatımını sadece bize değil, tüm arkadaşlara tanıyorsunuz; yani, bize ayrı bir hak tanımış değilsiniz; yine de teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Velhasıl, dediğim gibi, 100 milyara yakın bir kaynağın hedeflenmesi mümkündür. Öyle ümit ediyorum ki, çok kaliteli, kıymetli bürokrat arkadaşların, önce, ileriye dönük hedefleri tespit ederek bu sektörü canlandırması lazım. Bundan dolayı da, araştırma planlama teşkilatının kurulmasını memnuniyetle karşılıyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Albayrak'a teşekkür ediyorum.

Sayın Azmi Ateş'e ayrıca teşekkür ediyorum; Allah razı olsun diyorum; biraz sonra okuyacağım.

Efendim, şimdi sıra Doğru Yol Partisinde.

Antalya Milletvekili Sayın Salih Çelen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığıyla İlgili Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddeyie bağlı, ek 7 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz aldım; Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum.

Üzerinde söz aldığım ek 7 nci maddede araştırma planlama ve koordinasyon dairesi başkanlığının görevleri düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, araştırma planlama ve koordinasyon dairesi başkanlıkları veya kurulları, bütün kamu kurumlarında, bütün bakanlıklarda vardır. Amacı, adı üzerinde, araştırma yapmak, gelişmeyi sağlamak, koordine etmek gibi fevkalade önemlidir. Gerek içerisinde bulunduğumuz çağın gerekse gelecek biyoteknik, biyogenetik cağının olmazsa olmaz gereklerinden birisidir.

Değerli milletvekilleri, ne var ki, hepimizin bildiği gibi, bu kurullar, günümüz Türkiyesinde böylesine önemli işlevleri yerine getirmek yerine, maalesef, tabiri caizse, kızak yer olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde yoğun biçimde yaşanan ekonomik kriz ortamı, atıl kapasitesiyle çalışma, şişirilen kadrolar, fona devredilmesine rağmen halen kapatılamayan, kapatılmayan bankalardaki sefahat gibi nedenlerle, bugün için, böyle bir dairenin kurulması kesinlikle isabetli değildir. Kaldı ki, dünyanın her tarafında görülmüştür ki, bu gibi araştırma geliştirme ve koordine çalışmaları üniversitelerle birlikte yürütülmektedir. Denizciliğin geliştirilmesi, bu konudaki araştırmaların yapılaması ve sair konularda, pekâlâ, üniversitelerimizle birlikte, Deniz Harp Okuluyla birlikte ve deniz ticaret odalarıyla birlikte müşterek çalışmalar yapılabilir ve istenen sonuca ulaşılabilir.

Ekonomik krizin en derin olduğu bugünlerde, böylesine geniş kadrolara ihtiyaç, maalesef, bulunmamaktadır; ama, hükümetimiz, herhalde kadro ihtiyacını karşılamak için bu tür yeni yeni kadrolar ihdas etmektedir. Ancak, bilinmelidir ki, bu kadroların ihdas edilmesinde ülke menfaatı yoktur. Bu nedenle, Doğru Yol Partisi olarak bizim, bu tasarıya destek vermemiz, maalesef, söz konusu değildir.

Değerli milletvekilleri, üzerinde söz aldığım maddede, APK dairesi başkanlığının görevleri sayılırken, maddenin (g) bendinde, denizciliğin tarihçesinin hazırlanması görevi verilmiştir ki, bu daire başkanlığının da herhalde yapacağı en önemli görev bu olsa gerektir. Gerçekten de bu husus, tasarının en önemli noktasıdır. Esasen bunun çok daha önceden yapılması gerekirdi.

Denizcilik tarihimiz, bilindiği üzere, harikalarla doludur, ilklerle doludur, zaferlerle doludur; ancak, maalesef, yazılı bir tarihçenin olmaması, gereği gibi olmaması nedeniyle, halen, bugün, Türkiye'de, Piri Reis'in muhteşem haritasını bile bilmeyen vatandaşlarımız vardır. Şayet kurulacak olan bu daire başkanlığı, bu görevi hakkıyla, gereği gibi yerine getirirse, inşallah faydalı bir iş yapmış olur. Piri Reis'in yüzyıllar önce hazırlamış olduğu o harita, bugün bile Portekiz kıyı adacıkları nedeniyle doğan ihtilaflarda kaynak olarak gösterilmektedir. Bunu, kurulacak olan daire başkanlığı, inşallah çok daha iyi bir şekilde alır, irdeler, tarihçesini hazırlar ve gerek Türk kamuoyuna gerekse dünyaya sunar.

Değerli milletvekilleri, esasen komplike ve vazgeçilmez bir sektör olan denizcilik sektörüne hak ettiği önem verilmeli, dağınık yetkiler bir elde toplanmalıdır. Sektörün dünyayla rekabet edebilmesi için ihmal edilmemesi ve mutlaka desteklenmesi gerekir.

Bu bağlamda, Türkiye'de, İstanbul'da, Boğazlarımızla ilgili olarak Denizcilik Müsteşarlığına da çok önemli görevler düşmektedir. Bakanlığımızın bu konuda duyarlı olacağını inanıyor; çıkacak olan kanunla birlikte görevlerin gereği gibi yerine getirilmesi halinde, inşallah, Türk Milletine hayırlara vesile olacaktır diye düşünüyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Çelen, teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Saadet Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Yaşar Canbay'da.

Buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA YAŞAR CANBAY (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 7 nci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede, Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde kurulacak olan araştırma planlama ve koordinasyon dairesi başkanlığının görevleri belirtilmektedir. Müsteşarlığın, kalkınma planları, yıllık programlar ve Bakanlar Kurulu kararları ile bu çerçevede verilen emir ve görevlerin yerine getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu esaslara uygun olarak Müsteşarlığın ana hizmet politikasının ve planlarının hazırlanması, uzun vadeli planlar ile kalkınma planlarında öncelikle yer alması gereken hizmet ve tedbirlerin alınması, Müsteşarlık bütçesinin hazırlanması, Müsteşarlık yıllık çalışma programının hazırlanması ve gerekli istatistiklerin değerlendirilmesi, yıllık çalışma programlarının yürütülmesinin takip edilmesi gibi pek çok görevi sıralanmaktadır; ancak, hepimizin çok iyi bildiği gibi, bütün bakanlıklarda, kurum ve kuruluşlarda, APK daireleri, hiçbir araştırma, planlama, geliştirme ve koordinasyon yapamamaktadırlar. APK daireleri, kadro verilme için, görevden alınanların atandığı pasif görev yeri olarak görülmektedir. Âdeta, bir kızak görev, sürgün yeri olarak görülen bu kadroların, bir hizmet üretmediği herkesin malumudur.

Bugün, kurum ve kuruluşların, araştırma, geliştirme, planlama ve koordinasyon hizmetlerini en iyi alabilecekleri müesseseler, üniversitelerdir. Üniversitelerimizin bünyesinde yapılan çok ciddî çalışmalardan, kurumlarımızın yararlanması gerekir. Ayrıca, günümüzde, özel sektörde, ulusal ve uluslararası düzeyde, çok ileri çalışmalar yapılmaktadır.

Denizcilik Müsteşarlığımızın da, bu kanun tasarısıyla bir araştırma, planlama, koordinasyon dairesi kurma yerine, bu hizmetleri üniversitelerimizden ve özel sektörden satın alması, daha verimli sonuçlar sağlar.

Denizcilik sektörünü çok iyi değerlendirmek, ülkemize önemli kaynaklar sağlayacaktır. Önemli istihdam imkânı da sağlayacak olan denizcilik sektörüne gerekli önem verilmelidir. Bugüne kadar denizcilik sektöründeki ihmalimizin de, maalesef, hesabı verilmemektedir.

Çıkacak olan bu kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Ek 7 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ek 8 inci maddeyi okutuyorum:

Döner Sermayeye Aktarılacak Paylar

EK MADDE 8. - Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşların, elde ettikleri aylık gayri safî hâsılattan yüzde altıbuçuk (6,5) oranında pay alınır. Bu pay, en geç tahsil edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılır. Yatırılan miktarın yarısı Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği her türlü harcamada (personel harcamaları hariç) kullanılmak üzere Denizcilik Müsteşarlığı Döner Sermaye İşletmesi bütçesine aktarılır."

BAŞKAN - Ek 8 inci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başlangıçta hükümet tasarısında yer almayan, ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarıya eklenen bu ek madde, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayri safî hâsılattan yüzde 6,5 oranında pay alınmasıyla ilgilidir.

Sayın milletvekilleri, bu konuyla ilgili olarak, bundan iki yıl önce, 21 Aralık 1999 tarihinde bu kürsüden yapmış olduğum bir konuşmada, kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin önemini hatırlatmış, bundan bir yıl sonra da, 13 Aralık 2000 tarihinde, yine, Sayın Bakanın 1999 ve 2000 tarihlerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda dile getirdiği; ancak, kendilerinin ifadesiyle, yine, her ne hikmetse, devletin normal hâsılat üzerinden yüzde 6,5'luk payıyla aynı çerçevede değerlendirilmesi gereken özel iskele sahiplerinden alınan yüzde 15'lik nispî bedele ilişkin uygulamanın da hukuksuz olarak 1998'den beri yürürlükten kaldırılmış olmasına dikkat çekmiş ve devlet, yıllardır trilyonlarca lira zarara uğratılmaktadır demiştim. Hâlâ da sorumlular hakkında ne işlem yapıldığını bugüne kadar öğrenebilmiş değilim; ancak, sırası gelmişken, aceleyle olsa gerek, herhalde gözden kaçan yüzde 15 nispî kira bedelinin de yasaya bir önergeyle monte edilmesinin büyük bir yarar sağlayacağını düşünüyorum Sayın Bakanım. Bu yönüyle de personelin ücret dengesizliğine çözüm getirilecek; ayrıca, liman ve bayrak devleti olarak sorumluluklarımızın yerine getirilmesine katkıda bulunulacaktır kanaatimi arz ediyorum.

Önceki konuşmalarımda, şayet, yönetmelik Anayasaya aykırı ise neden buna uygun bir yasal düzenleme yapma gayreti içinde olunmamış ve bu zarara sebebiyet verilmiştir; işte, ben, bunu sormuş ve cevabını aramıştım. Sayın Bakan, bu konuşmama cevaben, aynı gün, bu kürsüden, sadece "gerçekten, Sayın Dağcıoğlu'nun dediği doğru; 1996'dan evvel limanlarımızda ve Boğazlarımızda verilen bütün kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri devlet tarafından yapılıyordu; 1996'dan itibaren yapılan değişiklikler neticesinde, bu hizmet, bazı limanlarımızda özel sektöre verildi. 1996 yılında hâsılatın yüzde 6,5'u hazineye kaydedilirken -yine, her ne hikmetse, Sayın Bakanın ifadesiyle- 1998 yılında çıkarılan bir yönetmelikle devlet bu hissesinden vazgeçti, kamu zarara uğratıldı" itirafında bulunmuştu Sayın Bakanımız. Ardından, bildiğiniz gibi, o yıl 2001 bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında yüzde 6,5'luk payla ilgili yukarıda sözü edilen düzenleme yapılmış, Sayın Bakanın ifadesiyle, kamunun zararı önlenmiş ve akan kan durdurulmuştu.

İşte, şimdi, 1996 yılında uygulamaya konulan, 1998'de hukuksuz olarak kaldırılan kılavuzluk ve römorkajlık hizmetlerinden yüzde 6,5 pay alınması mücadelesinin şu anda sağlam ve sürekli bir yasal zemine kavuşturulması noktasındayız sanıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; az da olsa bu konunun birtakım çevreleri rahatsız ettiğinin farkındayız. Bu çevreler devletin kamusal alanında faaliyet göstermekte, bu imkânlardan yararlanmakta, her türlü kredi desteği ve libor + 2-2,5'larla birkaç kez erteleme kararları imtiyazlarına sahip olduğunu düşünmekte; ancak, nimet-külfet dengesine bakıldığında, kılavuzluk ve römorkajlık hizmetlerinden devletin yaptığı yüzde 6,5'luk kesintiye gelince, hukuksuz olduğunu iddia edebilmektedirler. İşte, bu çevreler, bir süreden beri, Anayasanın "devletin, vergi, resim ve harç dışında hiçbir şekilde gelir sağlayıcı düzenlemelerde bulunamayacağı" hükmüne atıfta bulunarak, bahse konu gelirlerin ayrı bir yasaya dayalı olması gerektiğini ileri sürmekteydiler. Son iki yıldır, Bütçe Kanununa ilave edilen hükmün iptali için, Danıştayın, Anayasa Mahkemesine başvurmasına neden olmuşlardır. İlginçtir ki, şimdi, aynı çevreler, bize mektup göndermek suretiyle -bu nasıl Anayasaya aykırılıksa- yüzde 6,5'luk kalkmıyorsa, hiç değilse yüzde 3'e indirin bari diye kulis yapıyorlar; yani, nalıncı keseri gibi hep kendine yontanlar, kamusal alanda faaliyet gösterme hakkının -tabiri caizse- kirasına, kira bedeline gelince "iskeleyi ben yaptım, ne yüzde 15'i; römorkörü ben aldım, ne yüzde 6,5'u" diyenlere, ben de, şimdi kalkıp, İstanbul'a giderken, Ergün Dağcıoğlu olarak, "otomobili ben aldım, ne yol parası; otomobil benim, ne köprü parası" dersem, doğru olur mu; soruyorum allahaşkına!

Umut ediyor ve diliyoruz ki, bu düzenlemeyle, artık, bu tür hukukî tartışmalar son bulacak ve devlet de, özel sektör de işine bakacaktır. Milletvekillerine de, oturduğu koltuktan mektup yazıp, ahkâm kesmeyecek bazı gruplar.

Arkadaşlar, hiç kimse sorumluluğundan kaçmamalıdır diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, size düşen görev, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleriyle ilgili yönetmeliği, gerekiyorsa, yeniden gözden geçirmeniz ve maddede epey geniş bir anlamda kullanılan "faaliyetlerinin gerektirdiği her türlü harcamada..." Bu çok geniş bir ifade. Bu ifadeyi, lütfen, çarçur edilmeyecek, öncelikle liman ve bayrak devleti uygulamaları yoğunluklu olmak üzere, sektörün gelişmesine katkıda bulunacak şekilde sınırlandırmanızdır ve bu teminatı da, bu kanun çıkmadan, lütfen, mümkünse hemen, şimdi, burada vermek zorundasınız diye düşünüyorum. Böylece, şu anda gündemde olan bazı hukukî sorunların ve güvensizliğin de önüne geçilmiş olacağını ifade ediyorum. Değerli sektörümüzün...

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Hemen bitiriyorum efendim.

Değerli sektörümüzün içinde bazı firmaların, artık "ülkem için seve seve" kampanyası çerçevesinde, sürekli olarak devlet hazinesine el uzatmamasını, aksine, Emlakbank kredilerini paylaştığı gibi, gerektiğinde külfetleri de paylaşabileceğini göstermesini bekliyor, kanunun hayırlara vesile olmasını dileyerek, hepinize saygı sunuyorum. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisinde.

Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı yasa tasarısının ek 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinden belirli bir payın döner sermaye saymanlığına aktarılması ve bu paranın da Denizcilik Müsteşarlığı merkez ve taşra teşkilatının ihtiyaçlarında harcanmasına yönelik bir maddedir.

Değerli milletvekilleri, denizcilik sektöründe kamu kesintilerinin pahalılığı, fazlalığı hepinizce bilinmektedir. Türkiye'de âdetaaltın yumurtlayan bir tavuk olan denizcilik sektörü, kamu tarafından desteklenmemekte, âdeta baltalanmaktadır. Devletler bütün dünyada, limanları tüm alt ve üstyapılarıyla birlikte inşa edip, işletmesi için özel sektöre devrederken, bizde büyük limanlar, çağdışı bir anlayışla, kamu tarafından işletilmesinin yanı sıra, devletten bir Türk Lirası destek almadan inşa edilen özel limanlardan yüksek irtifak hakkı bedelleri tahsil edilmekte, ayrıca, elleçledikleri yüklerin brüt hâsılatından, Anayasaya aykırı bir şekilde, yüzde 15 nispî kira bedeli kesilmektedir.

Yine, kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin brüt hâsılatından bu yapılacak yüzde 6,5 hâsılat da, ilave bir kamu kesintisi olmaktadır.

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, limanlarımıza gelen-giden gemilerden, gemi sağlık rüsumu adı altında, hiçbir hizmet vermeden, dünya standartlarının çok üzerinde ücret tahsil etmektedir.

Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünün limanlarımıza gelen-giden gemilerden, yetersiz hizmetlerine, olmayan fenerlerine karşılık, dünya ölçeklerine göre çok pahalı fener ve tahlisiye rüsumu tahsil etmektedir.

Bu nedenlerle, Türk limanları, elleçleme fiyatları ucuz olmasına rağmen, toplam ücretlendirmede pahalı liman statüsüne girmekte, bu durum, özellikle transit taşımacılığın gelişmemesine sebep olmakta, zaten güç durumda olan, işletme sermayesi temininde güçlüğü olan gemi sahiplerinin piyasadan çekilmesine, kabotaj taşımacılığının sekteye uğramasına yol açmaktadır.

Ayrıca, İstanbul'daki ulaşım karmaşasının bir nedeni de, Haydarpaşa Limanının yük trafiğine yönelik kullanılmasıdır. Oysa, İzmit Körfezi, Gemlik, Bandırma ve Tekirdağ'daki kenti çevreleyen liman tesisleri, Haydarpaşa Limanındaki yük hareketini fazlasıyla abrayacak kapasiteye sahiptir.

Haydarpaşa Limanın yük trafiğine yönelik kullanılması ve Salıpazarı Rıhtımlarının da yolcu trafiğine yönelik düzensizliği, İstanbul'un kruvaziyer turizmden nemalanmasının önüne geçmektedir.

Değerli milletvekilleri, denizcilik sektöründe kullanılan akaryakıttan alınan vergi de çok fazladır. Dolayısıyla, bu hükümet, denizcilik sektörünü ihmal etmektedir.

Değerli milletvekilleri, gerek denizcilik sektöründeki ihmal gerek ekonominin idaresindeki ihmal Türkiye'yi bir yıldır derin bir ekonomik krizin pençesine sürüklemiştir. Ekonomi 2001 yılında rekor oranda küçülürken, işsizlik önemli oranda artmış, halk kriz boyunca tasarruflarıyla idare etmiştir; ama, düşen gelir ve artan enflasyon ortamında bu tasarrufların uzun bir süre daha idare etmesi mümkün değildir. Türkiye ekonomisi, hızla, yeniden büyüme trendine girmeli, istihdam artışı sağlanmalıdır.

Türk Halkının geleneğinde tepkilerini ve hoşnutsuzluğunu toplumsal patlama biçiminde dışa vurmak yoktur; ama, halkın sabrını ve sağduyusunu açlık ve yoklukla test etmek de, akıllı bir iktisat politikası olarak değerlendirilemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT AKIN (Devamla) - Değerli milletvekillerim, hükümet, boğazlarda, denizlerde, denizcilik sektörünün hizmetlerine, biraz önce ifade ettiğim katkıyı sağlamadığı gibi, ekonominin büyümesine büyük katkı sağlayacak Anadolu'da göletlerin yapımını da ihmal etmiştir.

Söz denizden açılmışken, bilhassa, İlimle ilgili, devam etmekte olan ve hakikaten, büyük işsizliğin ortadan kalkmasına büyük katkı sağlayacak olan Aksaray Ortaköy İlçesindeki Ahmetler Göleti ile Eşmekaya'daki barajımız hükümetimiz tarafından ihmal edilmektedir.

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Aksaray'a deniz gelecek!.. Gelecek!..

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Deniz!.. Deniz!..

MURAT AKIN (Devamla) - Şimdi, Anadolu'nun denizi göletlerdir arkadaşlar.

Tarım kesimini istihdam eden ve büyük miktarda tarımsal büyümeyi, tarımsal kalkınmayı sağlayacak olan bu göletlerdir. Göleti ihmal eden bir hükümet, denizcilik sektörünü haydi haydi ihmal edecek. Sayın Bakanımız, çok iyi biliyor; Kesikköprü'de ırmak üzerinde bulunan Selçuklu eseri köprünün bir kısmı yıkıldı; bunun yapılması halen sağlanmadı. Sayın Bakanımın seçim bölgesi benim de yakın bölgem olduğu için ifade ediyorum.

BAŞKAN - Efendim teşekkür edebilir miyim.

MURAT AKIN (Devamla) - Yine, Sarıyahşi, Kırşehir arası yapılacak olan köprümüz yapılmadı. Sayın Bakanımız buradayken bunun sözünü alayım.

Bu vesileyle, bilhassa, Aksaray Ortaköy İlçesindeki Ahmetler Göletinin bu yıl ihale edilmesi temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Akın, ödeştik; gündemdışı söz vermedim; ama, bugün son 1,5 dakika gündemdışı oldu.

MURAT AKIN (Aksaray) - O hakkım baki.

BAŞKAN - Yok... Şimdi, Tarım ve Köyişleri Bakanının, size cevap vermesi lazım. Gölet, buranın konusu değil, değil mi?!

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - 3 dakika daha olsaydı, Aksaray'a denizi götürecekti.

BAŞKAN - Yazılı cevap verecek size.

MURAT AKIN (Aksaray) - Sözlü cevap versin de dinleyelim.

BAŞKAN - Çok uzar iş...

Efendim, teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Saadet Partisinde.

İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Evet, denizciliği de bir İstanbul Milletvekili konuşsun efendim; ben, onun için üzerinde hassasiyetle duruyorum, İstanbul Milletvekili olduğum için; şu kanun çıksın diye.

SP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; özellikle üç haftadan beri üzerinde durduğumuz 643 sıra sayılı kanun tasarısıyla ilgili olarak -ifade ettiğim gibi üç haftalık bir dönem içinde- arkadaşlarımız, bu kanun tasarısının en ince noktalarına kadar faydalarını, mahzurlarını ve bugüne kadarki safahatını gayet güzel bir şekilde, ariz amik dile getirdiler ve denizcilik bakanlığı kurulması gerekirken müsteşarlığın kurulması hususundaki gecikmemizin bile memleketimize neler kaybettirdiğini, herkesin sahili dahi yokken veya küçücük bir sahilinden, bu konuda ne kadar faydalar kazandığını ifade edip, dile getirdiler. Hele hele, komşumuz Yunanistan'ın nüfusu ve imkânları bizim dörtte 1'imiz kadar olmasına rağmen, dünyada sayılı filolara sahip olmasının ve bu konudaki kazançlarının dünyada takdirle karşılandığını ve gemi tonajı itibariyle hatırı sayılır bir varlığa ve zenginliğe sahip olduğunu, yine, ifade ettiler.

Konu içerisinde, özellikle ek 8 inci maddede, Boğazlarda ve sahillerimizde römorkör hizmetleri ve bunun yanında ek 8 inci maddede ilave edildiği gibi, kılavuzluk ve römorkörlük hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayri safî hâsılatın yüzde 6,5'i oranında pay alınacağını ve bu payın, en geç, tahsil edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılmasını; yatırılan miktarın yarısının, Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği her türlü harcamalarda -personel harcamaları hariç- kullanılmak üzere, Denizcilik Müsteşarlığı döner sermaye işletmesi bütçesine aktarılacağı hususunu hükme bağlamaktadır.

Bugüne kadar, bu konuda, bazı kaynakların da, özellikle, kanunla veya yönetmeliklerle tahsis edilmiş olmasına rağmen, bunların bir kısmının ihmal edildiğini, hatta, gayri kanunî olarak bunlardan vazgeçildiğini, sonra tekrar ihdas edilmek istenildiğini ve buna rağmen yine de bu kaynakların zayiata uğradığını ve tahsil edilemediğini, bugün dahi sağlıklı bir şekilde mevzuatının ortaya konularak bunların yeniden ihdas edilmesini ve takip edilmesini, arkadaşlarımız, özellikle safahatını ifade ederek, Sayın Bakanın ilgisini istirham ettiler.

Boğazlarımızın, hakikaten, dünyada emsalsiz ve bazı ülkelerin, böyle boğazlardan fevkalade kazançlar elde ettiklerini de ifade ederek, bu konudaki ihmalimizin memleketimize ne kadar imkânlar, ne kadar malî kaynaklar kaybettirdiklerini de tekrar tekrar ifade ederek, bu konudaki hissizliğimizin memleketimize kaybettireceği malî imkânları da yine dile getirdiler. Ben de, buradan, Sayın Bakanımızın, bu konuda, özellikle bu kürsüden ifade edilen ve ikaz edilen ve Sayın Bakanın dikkati çekilen konularda, bundan sonra titizlikle üzerinde durularak memleketimize kazandıracağı imkânları ifade etmek istiyorum.

Son olarak, Bakanlığın, özellikle kanun tasarısı olarak getirdiği ve Meclisimize indirdiği ve özellikle Boğazlardan geçişin sıhhatli bir şekilde, emniyetli bir şekilde takip edilebilmesi ve korunması ve bu hususta lazım gelen cihazların ve takip, seyir imkânlarının elde edilerek ve takip edilerek, memleketimize gayet itibarlı bir şekilde hizmet verilmesi ve hizmetlerin ortaya konulması ve bunun karşılığının alınması hususundaki mevzuat düzenlemelerini de yine burada ifade etmek istiyorum ve bunun üzerinde de titizlikle durulmasını istirham ediyorum.

Denizcilik konusu, yıllardır, memleketimizde tartışılan ve en uzun sahillerinden birisi olduğu ve dünyada en büyük sahil şeridine sahip bir ülke olmamıza rağmen, en az imkânlar, kaynaklar veya faydalar temin ettiği hususundaki ihmalimizin veya bu konudaki titizliğimizin, lazım gelen özelliğin verilmeyerek, dikkatin gösterilmeyerek neler kaybettiğimiz hususundaki arkadaşlarımızın ikazları ve özellikle, kanun tasarısının gerekçesinde de bu konunun ariz amik bir şekilde tahlil edilerek dikkat çekilmesi ve hiç olmazsa, bundan sonraki kayıpların, bugünden telafi edilerek ve bundan sonra, lazım gelen özelliğin, özellikle titizliğin ve gayretin gösterilmesi hususunda dikkat çekilmesindeki hassasiyeti ben de buradan göstermek istiyor ve ilgilileri ikaz ediyorum. Hiç olmazsa, bundan sonra, gerek ihmal gerek terahi noktasındaki kayıplarımızın gösterilmemesini ve bu husustaki titizliğin ve gayretin, memleketimize kaybettiğimiz konuları yeniden kazandırması ve bundan sonra, hiç olmazsa, memleketimizin layık olduğu imkânların ortaya konulması hususunda, Sayın Bakanımızın lazım gelen titizliği göstereceğine inanıyor ve memleketimizin bu konudaki kayıplarının da telafi edilmesini kendisinden istirham ediyor ve bu kanunun memleket ve milletimize hayırlar getirmesini, hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Yüce Heyetinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ali Oğuz'a.

Madde üzerinde başka söz talebi yok.

1 adet önergemiz vardır; okutup işleme alacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/593) esas numaralı ve 643 sıra sayılı tasarının 7 nci maddesiyle, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 8 nci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

Nihat Gökbulut

 

Ankara

Erzurum

Kırıkkale

 

Esvet Özdoğu

Oğuz Aygün

 

 

Ankara

Ankara

 

Döner Sermayeye Aktarılacak Paylar

Ek Madde 8- Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmeti vermekte olan kamu kurum ve özel kuruluşların elde ettikleri aylık gayri safî hâsılattan yüzde altıbuçuk (6,5) oranında pay alınır. Bu tutarın yüzde on'a kadar artırılmasına veya yüzde 3'e kadar indirilmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu pay, en geç tahsil edildiği ayı takip eden ay sonuna kadar ilgili saymanlığa yatırılır. Yatırılan miktarın yarısı Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra birimlerinin faaliyetlerinin gerektirdiği her türlü harcamada (personel harcamaları hariç) kullanılmak üzere Denizcilik Müsteşarlığı Döner Sermaye İşletmesi bütçesine aktarılır.

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutayım müsaade ederseniz.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Gerekçe:

Geniş yelpaze içinde yer alan Denizcilik Müsteşarlığının hizmetlerinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için değişen ekonomik şartlar göz önüne alınarak Bakanlar Kuruluna oranın ayarlanması yetkisinin verilmesidir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Keşke şu çerçeve maddenin oylanması sırasında yoklama isteseydiniz de...

Müsaade eder misiniz?

VEYSEL CANDAN (Konya) - Tamam Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Ek 8 inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ediyorum Sayın Veysel Candan.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Şimdi, çerçeve 7 nci maddeyi kabul ettiğiniz ek 6, ek 7, ek 8 inci maddeler doğrultusunda oylarınıza sunarken, yoklama talebi vardır.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Karar yetersayısına çevirelim Sayın Başkan.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Ne yazdıysak o...

BAŞKAN - Benim vazifem önümdekini okumak.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Biraz daha oyalanın da, tamamen gelsinler, ondan sonra yaparsınız.

BAŞKAN - Ne yapayım efendim şimdi... Allah rızası için yapıyoruz...

Azmi Ateş Beyin kulağı çınlasın; bakın ne diyordu:

"Haset, gururla savaşta;

Gurur, Kafdağında derebeyi..

Onu da yaralar kanadından,

Gelse bir şefkat meleği

İyiliğin türbesine

Türbedar oldu iyi!"

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - İstiklal Marşını da okuyalım!..

BAŞKAN - Yok, aman ha! İstiklal Marşıyla ilgisi yok bunun.

Azmi Ateş Beye söylerseniz... Veysel Candan da oradaydı, onlar gönderdi bana.

Efendim, şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşları arayacağım:

Veysel Candan?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Sacit Günbey?.. Burada.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Ömer Vehbi Hatipoğlu?.. Burada.

İlhan Aytekin?..

MEHMET BAYSARI (Antalya) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Oğuz Tezmen?.. Burada.

Kemal Kabataş?..

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Salih Çelen?.. Burada.

Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.

Murat Akın?..

İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Mustafa Örs?.. Burada.

Hakkı Töre?..

SEVGİ ESEN (Kayseri) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Süleyman Arif Emre?.. Burada.

Metin Kalkan?.. Burada.

Azmi Ateş?.. Burada.

Oğuzhan Asiltürk?.. Burada.

Şimdi yoklamayı başlatıyor ve 5 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Efendim, toplantı yetersayımız vardır.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) (Devam)

BAŞKAN - Çerçeve 7 nci maddeyi, kabul ettiğimiz ek 6, ek 7, ek 8 inci maddeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 7. - Ekli 1 ve 2 sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerin  Denizcilik Müsteşarlığına  ait bölümüne  eklenmiştir."

BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu maddede, toplam 64 tane kadro ihdas ediliyor; bunun 47 tanesi merkezde, 17 tanesi de taşrada olmak üzere. Denizcilik Müsteşarlığı, bu kadroları, temenni ederim ki, iyi kullanır, iyi değerlendirir. Tabiî, bugün, devletin, kadrolarını yeterli randımanda kullandığını söylemek mümkün değildir. Devletin küçültüleceğini, daraltılacağını, kamunun yükünün azaltılacağını söyleyerek yola çıkan hükümetin, kadro üzerine kadro ihdas ettiğini, devleti alabildiğine şişirdiğini, bir kez daha burada görmüş oluyoruz. Hükümet, yaklaşık üç yıllık icraatı içerisinde 300 000 işçi ve memur kadrosunu, ihdas etmiştir, doldurmuştur.

Değerli arkadaşlar, denizcilik söz konusu olunca, tabiî -burada 5 dakikada çok uzun şeyleri söylemek, çok gerekli şeyleri söylemek, maalesef, mümkün değil- dünyanın büyük devletlerinin denizle barışık olduklarını, büyük deniz stratejileri olduğunu, zannediyorum, bu Parlamento çatısı altında olan herkes kabul eder. Eğer, Amerika Birleşik Devletleri bugün dünyanın en büyük devleti, en büyük gücüyse, büyük deniz stratejisi sayesindedir. Osmanlının, büyük devlet olarak 600 sene hükmetmesinin özünde yatan, Akdenize, Basra'ya, Karadenize, dünyanın bütün stratejik su yollarına sahip olmasıdır.

Bugün, bu kadar uzun kıyısı olan bir ülkenin, maalesef, deniz ticaret filosunun ne kadar yetersiz olduğunu, denizi kullanamadığını, denizin nimetlerinden istifade edemediğini, limanlarımızın çalıştırılamadığını, filolarımızın yaşlarının fevkalade geçmiş olduğunu, ekonomik ömürlerini tamamladığını; ben, Avrupa'da Ren'in ve Tuna'nın taşımacılıkta, bilhassa yük taşımacılığında ne kadar verimli bir şekilde kullanıldığını gördükten sonra, Türkiye'de denizlerin bu kadar ihmal edilmişliğini; aslında, Türkiye'nin bütün konulardaki yetersiz politikaları gibi, denizciliği anlayamayan, büyük devlet olma iddiasını, güçlü devlet olma iddiasını bugün ortaya koymaktan çok uzak bir performans neticesinde buraya geldiğimizi, elbette ki... Denizcilik Bakanlığı kurulsun diye, Türkiye'de, uzun yıllardan bu tarafa tartışması yapılıyor. Ben şunu söyleyeyim ki, Türkiye'de Çevre Bakanlığı kuruldu; ama, çevreyle alakalı ne kadar olumlu adımlar atıldı... Denizcilik Bakanlığı kurulsa ne olacak?! Temel mantalite değişmedikten sonra, sorunlara köklü çözümler üretmek için, elimizi çözüm için taşın altına koymadıktan sonra, elbette ki, bu sorunlar çözülemez.

Bakın değerli arkadaşlar, taşımacılıkta, mutlaka ve mutlaka, kendi, bizim yatırımcılarımızı, armatörlerimizi korumamız lazım. Uzun süreli yapacak oldukları kontratlarla onların kredilendirilmesi, ucuz yakıtlarla birlikte desteklenmesi lazım.

Değerli arkadaşlar, söz buraya gelmişken -ben, Kocaeli Milletvekili olarak- Türkiye'nin en büyük limanlarından birisi Derince Limanıdır. Derince Limanı, bugün boş; Derince Limanı, bugün zarar ediyor. Körfezde, Derince Limanının sağında, solunda 20'den fazla özel iskele ve liman var. Bunların her biri para kazanıyor, çatır çatır para kazanıyor, boşaltma yapıyor, tahmil ve tahliye yapıyor; ama, Derince Limanı zarar üstüne zarar ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN PEPE (Devamla)- Değerli arkadaşlar, Derince Limanı zarar ederken, ondan çok daha geri teknik donanımları olan özel limanlar, özel iskeleler niye kâr ediyor biliyor musunuz? Devlet, hantal; devlet, işletmeciliği bilmiyor; devlet, kadroları siyasî mülahazalarla alabildiğine dolduruyor, işi bileni değil, partisine yakın olanı işbaşına getiriyor. İşte, böyle olduğu için, Türkiye'nin sırtı bir türlü minderden ayağa kalkmıyor. Türkiye, denizi, deniz taşımacılığını, deniz turizmini, denizin yan sanayilerini eğer değerlendirebilmiş olsa, IMF'nin kapısında, Dünya Bankasının kapısında, bugün olduğu gibi, 5 milyar, 10 milyar dolar için koşturmasına, el açmasına gerek kalmaz. Bizim işadamlarımızın, armatörlerimizin, ben, Türkiye'deki deniz taşımacılığına sevdalı insanların, dünya limanlarında Türk Bayrağını dalgalandırmak için nasıl yanıp tutuştuklarını; ama, kendilerinin arkasında devlet desteğinin olmadığını; devletin, destek vermek bir tarafa dursun, aksine, köstek olduğunu ifade ediyorum.

Temenni ediyorum ki -bu kanun çıkıyor- inşallah, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bundan böyle, deniz ve denizcilikle alakalı olarak Türkiye'nin yüzünü ağartacak politikaları hayata geçirir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ben de teşekkür ediyorum efendim.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Salih Çelen'de.

Buyurun Sayın Çelen.

DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının, Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bir geçici madde ekleyen çerçeve 8 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz aldım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle Denizcilik Müsteşarlığı teşkilatında yapılan değişikliklerin gerektirdiği yeni kadrolar ve unvanlar, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ekinde yer alan kurum kadro cetvellerinden, Denizcilik Müsteşarlığının kadroları arasına eklenmektedir.

Değerli milletvekilleri, öncelikle kanun tekniği açısından bir nokta dikkat çekicidir. Kadrolar, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmektedir; ancak, bu düzenleme, Müsteşarlığın kuruluşuyla ilgili  kanun hükmünde kararnamesine geçici madde eklemek suretiyle gerçekleştirilmektedir. Tasarılarda, üzerinde görüştüğümüz çerçeve maddede, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye doğrudan ekleme yapılmamakta, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye geçici madde konularak, bu geçici maddenin lafzı içerisinde, Genel Kadro Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye kadro ilave edilmektedir. Ancak, tasarı başlığına, çerçeve maddede yer almamasına rağmen, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin taşındığı görülmektedir. Başka bir kanun hükmünde kararnamenin içerisinde atıf yoluyla değiştirilen  kanun hükmünde kararnamenin tasarı başlığına alınması isabetli olmasa gerektir. Daha önceki kadro ihdaslarında, doğrudan 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye çerçeve maddeyle ekleme yapılmaktaydı. Kadro düzenlemesinde ve kanun yapım yönteminde uzmanlaştığını düşündüğümüz Plan ve Bütçe Komisyonunun, yapılan düzenlemenin kanun tekniğine uygunluğuna dikkat etmemiş olacağını zannetmiyorum; fakat, doğrusu, dikkatlice incelendiğinde, bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiği izlenimini veren bir düzenleme söz konusu olduğu kanaatindeyim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddede sözü edilen ekli cetveller incelendiğinde, Plan ve Bütçe Komisyonunun kadrolarda epey değişiklik yaptığı göze çarpmaktadır. Komisyonun kadro üzerinde gerçekleştirdiği değişiklikler, raporunda, -tırnak içinde söylüyorum- aynen "ihtiyaçları çerçevesinde ve tasarıda gerçekleştirilen değişikliklere paralel olarak" şeklinde açıklanmıştır. Ne kadar açıklayıcı olduğunu görüyorsunuz değil mi değerli milletvekilleri?! Aslında, komisyon raporlarında, komisyonca yapılan değişikliklerin daha doyurucu yazılması, açıklanması gerekmektedir. Ne yazık ki, sıra sayısını alan bir kişi, kabul edilen metni tasarıyla karşılaştırdığında, raporu okuduğunda, düzenlemedeki değişikliğin, farklılığın ne olduğunu, neden yapıldığını, maalesef, kolayca anlayamamaktadır. Şimdi, bu maddede, Plan ve Bütçe Komisyonu, tutmuş, 2 şube müdürü kadrosunu 10'a yükseltmiş, 5 müfettiş yardımcısı kadrosunu listeden çıkarmış, 1'er kişilik programcı ve bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni gibi bilgiişlem elemanlarının kadrolarını da liste dışında bırakmıştır. Eklenmek istenen 4 memur kadrosu da metinden silinmiştir. Kadro listesindeki tüm bu değişiklik, çıkarma, dönüşüm ise "ihtiyaçları çerçevesinde ve tasarıda gerçekleştirilen değişikliklere paralel olarak" şeklinde gerekçelendirilmiştir. Komisyon raporlarını inceleyenler, doğrusu, hayal kırıklığına uğramaktadır. İlgilendikleri kanun değişikliği çalışmalarını araştıran kişiler, raporlarda kavramalarını kolaylaştırıcı, kendilerini aydınlatıcı bilgilere yeterince ulaşamamaktadırlar. Çoğu tasarının genel ve madde gerekçelerinde de durum pek farklı değildir. Uzun uzun yazılsın demiyorum değerli milletvekilleri; ama, lütfen, biraz daha açıklayıcı olsun, aydınlatıcı olsun. Sayın Komisyon Başkanımızdan da, hükümetten de gelen tasarılarda, bu hassasiyete dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Şimdi, neden şube müdürü 10 oluyor da, müfettiş yardımcısı 5 çıkıyor? Hadi, çıkarılan bilgiişlem elamanı ve memur kadroları Müsteşarlığın diğer birimlerinden karşılanabilir. Peki, ya müfettiş yardımcıları?.. Tasarının geçici maddesiyle, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında halen müfettişlik yapanlardan müfettiş ihtiyacının karşılanması öngörülmüştür. Peki, daha sonra, yeni müfettişlere ihtiyaç duyulunca ne olacaktır? Müfettişler, müfettiş yardımcılığı sınavıyla alınır, müfettiş yardımcısı olarak işe başlatılır, genellikle üç yıllık yardımcılık döneminden sonra da müfettiş kadrosuna atanırlar. Bu durumda, müfettişliklerden boşalma olunca, yerlerine yine başka kurumlardan mı müfettiş alacaksınız? Mümkün değil... Geçici maddeye dayanarak bunu bir kez yaparsınız; sonrasında, tüm kariyer meslek gruplarında olduğu gibi, açarsınız müfettiş yardımcılığı sınavını, müfettişlerinizi, kurumun ihtiyaçları doğrultusunda bünyenizde yetiştirirsiniz. Peki, müfettiş yardımcısı kadronuz yoksa ne yapacaksınız? Bunun cevabı, maalesef, kanunda yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sözlerim bitti; ancak, son olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH ÇELEN (Devamla) - Kadro unvanları, sayıları, mevcut yapının analizi, gerçek ihtiyacın belirlenmesi ve uzun vadeli düşünülerek insangücü planlaması yapılması suretiyle düzenlenmelidir; yoksa, personelden beklenen verimlilik sağlanamaz diye düşünüyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Saadet Partisi Grubunda efendim.

Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu, buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı tasarının 8 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede, denetim birimine yer verilmediği gibi, Müsteşarlığın, araştırma, planlama, koordinasyon işlerini yürütecek herhangi bir birim de bulunmamaktadır. Bu gerekçeyle, bu maddeyle, bu kadrolar talep edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, biraz evvel konuşan bütün arkadaşlarım, denizcilik sektörünün ne kadar önemli olduğunu, Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olduğunu ve buna rağmen, denizciliğe hiç önem verilmediğini en güzel örnekleriyle belirttiler. Bu bakımdan, zaten kısıtlı olan ülke kaynakları, 2002 bütçesinde yatırıma yok denecek kadar az pay ayrıldığı da düşünülerek, en etkin, en rantabl şekilde kullanılması gerektiği kanaatindeyim. Ekonomik krizin yoğun bir şekilde yaşandığı, iç ve dış borçların gayri safî millî hâsılayı geçtiği bu günlerde, bu kadro talebi yerinde değildir.

Malî sektöre ait borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanından geri dönen tasarı, burada kanunlaştı. Bu kanunda, finansal darboğaz yaşayan borçluların daha önce açılmış kredileriyle ilgili vadelerini uzatmaya, krediyi yenilemeye, ilave yeni krediler vermek üzere anapara veya faiz indirmek ve hatta faizden vazgeçmek üzere kamu bankaları yöneticilerine biz yetki verdik ve onları da sorumsuz kıldık; ama, öbür tarafta, Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatiflerinden alınan kredilerde faizler, özel bankalardan alınan diğer kredilerle aynı düzeyde veya daha yüksek. Bakın, bu konuda, İnegöl Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkanı bizi arıyor "Sayın Milletvekilim, lütfen, idarecilerimize hatırlatın, hükümete hatırlatın, Anayasanın 170 inci maddesini hatırlatın. 'Devlet, esnaf ve sanatkârlarımızı korur ve kollayıcı tedbirler alır' diyor. Bu bakımdan, bizim de kredilerimizi ve faizlerimizi esnafın gerçekten ödeyebileceği oranlara çekmesini talep ediyoruz. Taksitlerini aksatmadan ödeyenler sağlık ve ilaç yardımlarından faydalanamıyorlar, bunların sağlanmasını istiyoruz" diyor. Bu denizcilik müsteşarlığıyla ilgili konuda bunları niye söylüyorum; bu esnaf, çiftçi haklıdır. Niye haklıdır; bunların bu isteklerine, siz, IMF müsaade etmiyor, Hazine müsaade etmiyor diye sırt çeviriyorsunuz, bunları vermiyorsunuz; ama, burada, sırf koalisyon ortağı istiyor diye, yeni kadrolar oluşturmaya da onay veriyorsunuz.

Ülke kaynakları yerinde kullanılmıyor. Neden yerinde kullanılmıyor? Bakın, bugüne kadar Başbakanlık Teftiş Kurulunca sürdürülen teftişler, yine, aynı kuruluşla, Denizcilik Müsteşarlığında sürdürülebilirdi; şayet aksıyorsa, bu kurum revize edilebilirdi. Kaldı ki, bankalar yasasında da Sayıştayın denetimlerini Başbakanlık Teftiş Kuruluna verdik. Araştırma ve Planlama Kurulunun da yapacağı görevler, üniversitelerle işbirliği yapılarak yapılabilirdi. Bunlar mümkünken, bunlara burada yeni kadrolar istiyoruz. Kaldı ki, Denizcilik Müsteşarlığı, birçok bakanlıkla iç içe çalışmaktadır; arama kurtarma çalışmaları ve liman işletmeciliğiyle ilgili Ulaştırma Bakanlığıyla, sahil güvenlik hizmetleri için İçişleri Bakanlığıyla, yatçılık ve sertifikalandırılmaları konusunda Turizm Bakanlığıyla, denizlerin gemiler nedeniyle kirlenmesi konusunda Çevre Bakanlığıyla, açıkdeniz balıkçılığı ve su ürünleri konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ve Savunma Bakanlığıyla iç içe çalışmak durumundadır ve yetki kargaşası vardır. Halbuki, en büyük atılımlar, Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeyken yapılmıştır; özel teşvikler geliştirilmiş, özel finansman imkânları sağlanmıştır.

Yani, biz, bugün, burada, bu kadroları vereceğimize, bu parayı denizciliğin teşviki için kullansaydık, bu şekilde, denizciliği daha da geliştirmemiz mümkün olacaktı.

Sorunların çözümü, yeni hantal kurumlar yaratmakla olmuyor. Bu millet, artık, dayanamıyor ve vergi vermeye de, artık, gücü kalmadı. Bizler, harcamalarımızı, kurumlarımızı yeniden dizayn etmek durumundayız. Türkiye, gerçekten, idarî yapılandırmasını yapmak durumundadır, yönetsel yapısını tekrar gözden geçirmek durumundadır. Bir kişi veya bir kurumla yapılacak işi, on kişi veya ayrı ayrı kurumlarla yaparsanız, sistem tıkanır ve nitekim tıkanmıştır.

Bugün, Anavatan Partisi, kendine bağlı kurumlarda müşavirlik kadrosundaki fazla isimleri belirliyor, tekliflerini önceden kendilerinin uygulayacağını da deklare ediyor. Bu maddeyi nasıl değerlendirecekler, onu merak ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Hoş, onbeş gündür, bu kanun tasarısı geldiği zamandan beri, bir türlü karar yetarsayısının dahi sağlanamadığı, toplantı yetersayısının dahi sağlanamadığı, Meclisin iki üç defa tatil edildiği -bu tasarı yüzünden- düşünülürse, demek ki, iktidar partileri de bu tasarının geçmesi için zorlanıyorlar, bu kadroların verilmesine karşı çıkıyorlar; ama, dün geçen kanundan dolayı mıdır, yoksa bir diyet borcu mudur -onu merak ediyorum- bugün, ne hikmetse, zorla da olsa toplantı yetersayıları sağlanıyor ve bu kanun tasarısı, Başkanımızın da gayretleriyle, inşallah, geçecek.

Hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sizin gayretinizi takdir etti.

BAŞKAN - Efendim, benim gayretimi belirttiğiniz için teşekkür ediyorum; ama, birinci söylediğiniz cümle... Dünkü kanunla ilgili olsa, yoklama istemezsiniz.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - İstiyoruz da, ite kaka gidiyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, neyse yani. Dünkü anlaşmayla ilgisi yok. Dün dündür, bugün bugündür.

8 inci maddeyi, ekli 1 ve 2 sayılı listelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 9 uncu maddeyi okutmadan evvel bir düzeltme yapacağım efendim.

9 uncu maddenin (b) bendinde geçen ek madde, bu rapor Plan ve Bütçe Komisyonundan geçtikten sonra, 4 Temmuz 2001 tarihli, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 657 sayılı Kanunun numaraları teselsül ettirilerek, 152 nci madde olarak numaralandırılmıştır. Bu nedenle, (b) bendini bu düzeltmeyle sayın kâtip üyeye okutacağım. Yani, ek madde 152 oldu.

Arz ederim efendim.

MADDE 9.- 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün A-11 numaralı bendine "Bakanlık" ibaresinden sonra gelmek üzere "Müsteşarlık" ibaresi,

b) "Zam ve tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" bölümünün "A-Özel Hizmet Tazminatı" bendinin (g) alt bendine "Bakanlık" ibaresinden sonra gelmek üzere "Denizcilik Müsteşarlığı" ibaresi,

c) I sayılı Ek gösterge Cetvelinin (I/d) bölümüne "Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere "Denizcilik Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanı" ibaresi,

Eklenmiştir.

BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu...

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Sayın Ergün Dağcıoğlu konuşacak efendim.

BAŞKAN - Ne oldu, değişti mi; niye haber vermiyorsunuz?! Bunları daha evvel bildireceksiniz Sayın Çelik. Kolay mı Grup başkanvekili olmak; kâtiplik gibi değil.

Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bu tasarı yasalaştığında kurulacak olan denetim birimi, beklentileri karşılayabilecek mi, daha önce olan olayların üstüne gidilebilecek mi, bekleyip göreceğiz; ancak, tutanaklara geçmesi açısından, ek madde 6 üzerinde konuşurken, az önce sizlerle paylaştığım, elime ulaşan, eski bir üst düzey bürokratın mektubunu sonuçlandırmam gerekiyor demiştim.

Sayın Bakanım, şimdi, günümüzün bakanı olarak, size, konuyla ilgili şu soruları yöneltmek istiyorum: Acaba, bu tasarı yasalaşıp teftiş kurulu kurulduğunda mı 4.3.1998 ve 98/303 sayılı tahkikat raporunun gereklerini yapacaksınız, yoksa, muhakkikler eliyle gereği yapıldı mı?

Aliağa gemi söküm bölgesi, neden,  Aliağa Gemi Söküm Organize Sanayi Bölgesi  adını almıştır?

Taşlıca Burnundan hemen hemen Ilıca Burnuna kadar, Arap Çiftliğini de içine alan bölgenin yarısı neden enerji yatırım bölgesi olarak ayrılmıştır?

Bu yapılırken, hukukî metin, yani, yönetmelik orta yerde dururken ve yönetmeliğe rağmen, mektupta değinilen uzun süreli izinler verilmiş midir?

İzin verildiyse, 6.11.1998 tarih ve 98/12039 sayılı kararname ekindeki krokide yer alan bölgelerde, mektupta sözü edilen rapor doğrultusunda, yatırımcılar tarafından yapılacak kıyı yapılarında uygulanacak prosedür gerekleri yerine getirilmiş ve Bakanlıklararası Koordinasyon Kurulu kararı istihsalinden sonrası, mektupta dile getirilen uygulamalar yapılmış mıdır?

Şayet böyleyse, Müsteşarlığın 98/5-2 karar sayılı Disiplin Kurulu kararları ne anlama gelmektedir bunun ışığında? Neden böyle bir yola gidilmiştir? Bu konuda yetki aşımı söz konusu mudur?

Şayet, raporda sözü edilen usulsüzlükler varsa, bürokrasinin, kamu gücü, kamu otoritesi hiyerarşisi dışında kaldığı görüntüsü nasıl telafi edilecektir, edilebilecek midir?

618 sayılı Limanlar Kanunu 1925 yılında yürürlüğe girdiğine göre ve halen de yürürlükte olduğuna göre, söz konusu kanunun 4 üncü maddesi, uç bir ifadeyle -bu uç ifadeyi bilinçli olarak kullanıyorum- deniz yüzeyinde veya kıyıda, sahilde bir paslı çivinin dahi çakılmasında yetkiyi liman otoritesine, yani, liman başkanlığına vermektedir; dolayısıyla da, Denizcilik Müsteşarlığına vermektedir. Mektuptan anlayabildiğim kadarıyla, gerek deniz yüzeyinde kıyıda, gerekli yapılar, tesisler Aliağa gemi söküm bölgesinde gerçekleştirildikten sonra, bir anlamda fiilî durum yaratıldıktan sonra, bilahara hukuk işletilmeye çalışılmıştır. Doğru mu anlıyorum Sayın Bakanım? Zatıâlinize arz ediyorum.

Delilin ne derseniz şayet, biraz önce konuşmamda ifade ettiğim, tarih ve sayısını verdiğim muhakkik raporu ile disiplin kurulu kararı, dolayısıyla da Müsteşarlık kayıtlarına bakılması yeterli olacaktır kanaatindeyim; çünkü, Sayın Bakana yazıldığı iddia edilen mektupta buraya vurgu yapılmaktadır.

Buradan da, yeni yönetmelik hazırlanırken, gerekli karar mekanizmalarına sağlıklı bilgi akışı sağlanmış mıdır, doğru bilgilendirme yapılmış mıdır? Bunlar hep önemli. Şayet bu yapılsaydı, can, mal ve çevre emniyeti bakımından böylesine tehlikeli ve hukuk dışı uygulamalara kimse cesaret edemezdi sanıyorum.

Tabiî, soruları olabildiğince çoğaltmamız mümkün.

Sonuç olarak; evet, hepimiz, millet olarak, kendimizle yüzleşmeliyiz. Siyaset kurumu olarak, belki de, ilkönce bir abdest almamız gerekiyor kanaatindeyim; çünkü, sihirli sözcük, kritik eşik "güven"dir ve ilk seçimde de bu güven oylanacaktır.

Daha önce değindiğim ve dönemin bakanına yazılan mektupta da dile getirildiği gibi, varsayalım ki, bir gas-free çalışması esnasında bir kıvılcım bir felakete sebep oldu. Hatıralarınızı tazelerseniz şayet, İstanbul Tuzla'da da -hatırlayabildiğimiz kadarıyla- TPAO isimli tanker faciasını, ülkemiz insanları ve dünya, ıstırapla hatırlıyordur.

Ülkemizin cennet kıyıları, şayet, böyle bir faciayı müteakiben, sınırlı ekonomik ve çoğaltılamaz değerli doğal kaynaklar olup, bir kez yanlış kullanılırsa, bir kez yok edilirse, yeniden kazanılması hemen hemen imkânsızdır kanaatimi burada arz ediyorum.

Evet, öte yandan, Karen Fogg daha geçenlerde yaptığı bir açıklamada "Türkiye, AB'ye girmek istemiyor" demişti. Neden; çünkü, AB müktesebatına tam uyum yasaları nerede? Nerede Maastricht ve Kopenhag kriterleri? Acaba, 159 ve 312 nci maddelerdeki düzenlemeler, sizce, beklentileri karşılayabilecek mi? Neden mi diyorum; yöneten demokrasiye, teknik devlete hemen kavuşmalıyız da onun için acele ediyorum. Yeter mi bütün bunlar; yetmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika...

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Teknik devlet işletilirken, yüzyıllar öncesinden Yunus'un sesine de kulak vermeliyiz:

"Her dem yeni doğarız,

Bizden kim usanası."

Evet, artık, aziz milletimizin, özlem duyulan yöneten demokrasiye, hukuk devletine, teknik devlete kavuşması yakındır. İşte, o zaman ülkemiz, dünyanın sayılı on ekonomisi içerisinde yer alırken, belirleyici on ülkeden de birisi olacaktır diyorum.

Ancak, burada sözlerimi bitirmeden evvel, yeri gelmişken, Sayın Bakanımı da burada yakalamışken, tarihe bir not düşmek adına bir mesaj iletiyorum, bir rahatsızlığımızı iletiyorum. TURMEPA Deniztemiz Derneği diye bir dernek var. Şimdi, bu dernek ne yapıyor allahaşkına?!

Geçenlerdeki bir konuşmamda da ifade etmiştim ve Varyagın geçişi esnasında, Montrö Anlaşmaları dahil, uluslararası elde ettiğimiz bütün haklar dahil, masanın üstünü tertemiz ettik ve geçmişe dönük olarak kazandığımız bütün hakları yok etti; bunu, gelecekte hep beraber göreceğiz demiştim. İşte, geçenlerde ifade ettiğim INTERTANKO'nun İstanbul'daki toplantısından sonra, şimdi de TURMEPA, geçen gün -ayın 2 sinde, yani şubatın 2'sinde- bir toplantı yaptı. Nerede yaptı; yine, İstanbul Konrad Otelde yaptı. Bu toplantıda neler konuşuluyor; INTERTANKO'nun yapamadıkları konuşuluyor diye altını çizmek istiyorum.

Arkadaşlar, bu konuya Denizcilik Müsteşarlığımızın ve Bakanımızın çok büyük önem göstermesini arz ediyorum.

Şimdi burada neler yapılıyor; bizim Boğazlarımız, ucuz bir deniz yolu olarak, hatta, pipe-line olarak kullanılmak isteniliyor dış güçler tarafından. Bütün bunları anlamak mümkün dış güçler adına; ama, bizim kendi kuruluşlarımız ve anlı şanlı işadamlarımız bu tür toplantılarda ne yapıyor?! Tek büyük tankerin geçmesine bile biz tahammül edemezken, konvoy halinde tankerlerin pipe-line olarak kullanacağı bir İstanbul Boğazının tartışılmasını, hem de İstanbul'da tartışılmasını içimize sindiremiyoruz.

Sayın Bakanımızın bu konunun üstüne gitmesi ricasıyla ve kanunun da hayırlara vesile olması duasıyla, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dağcıoğlu. Ben de İstanbul milletvekili olarak içime sindiremiyorum; Sayın Bakan, inşallah, bize cevap verecektir.

Şimdi mi cevap vereceksiniz?

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Oturduğum yerden Başkanım.

BAŞKAN - Peki efendim.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın Başkan, bir açıklama yapacağım kısaca.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Dağcıoğlu'nun bahsettiği soruşturmayla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum: Bahsettiği soruşturma, 1998 yılında yapılmış olup, soruşturma raporunun gereği o dönemde tam olarak yerine getirilememiştir. Bu iktidar döneminde söz konusu soruşturmaların gereği yapılmış, İzmir'deki şirket, Hazineye yatırmadığı kılavuzluk ve römorkaj hizmetleriyle ilgili katkı payını ödemiştir. Ayrıca, 1998 yılında yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri Yönetmeliğiyle ilgili olarak tarafımdan soruşturma açtırılmış ve ilgililer hakkında yasal işlem başlatılmıştır.

Saygıyla arz ederim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Ne zaman?..

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Teşekkür ediyoruz; ama, mesele, sadece para değil, oradaki kombinasyonları soruyorum size.

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, size de teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası Doğru Yol Partisinde...

Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 643 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üç tarafı denizlerle çevrili ve 8 333 kilometre sahil şeridi olan ülkemizde denizcilik sektörünün arzu edilen konumlara gelebilmesi amacıyla, Doğru Yol Partisi-SHP koalisyon hükümeti döneminde 1993 tarihinde çıkarılan 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, Denizcilik Müsteşarlığı, Başbakanlığa bağlı bir birim olarak kurulmuştur.

Denizcilik Müsteşarlığı, merkez ve taşra teşkilatlarından oluşmaktadır. Merkez teşkilatı, müsteşarlık makamı, danışma birimleri, ana hizmet birimleri ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşmaktayken, taşra teşkilatı 1994 yılında yapılandırılmış olup, Müsteşarlığa bağlı 7 adet bölge müdürlüğü ve bunlara bağlı olarak faaliyet gösteren 68 liman başkanlığından oluşmuştur. O tarihlerde Müsteşarlık bünyesinde denetim birimine yer verilmemiş, bu görev, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına bırakılmıştır.

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının yoğun iş temposu nedeniyle, denetim hizmetlerinde aksamalar meydana gelmiş ve taşra teşkilatı bugüne kadar etkin bir denetimden geçirilememiştir.

Düzenlenen Teftiş Kurulu Başkanlığı, Müsteşarlık hizmet birimlerinin merkez ve taşra teşkilatlarının mevzuata uygun ve etkin bir şekilde denetlenebilmesi açısından yerinde bir karardır. Bu kurulun oluşumuyla çeşitli suiistimallerin önüne geçilmesi arzumuzdur.

Müsteşarlığın ulusal ve uluslararası alanda yüklendiği görevlerin layıkıyla yerine getirilebilmesi için yapılan iş ve uygulamaların mevzuata uygunluğunun temini için, periyodik olarak etkili biçimde denetlenmesi gerekir. Bu denetim, idarî konular yanında, teknik hususları da kapsayacak şekilde yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığı, 1994 yılında faaliyete başlamış olmasına rağmen, özellikle taşra teşkilatı, az önce de belirttiğim gibi, denetimden geçmiş değildir. Denetleme görevi, mevzuat gereği, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca ya da herhangi bir şikâyet konusu olursa, sorumlu bakanın onayıyla atanan muhakkikler tarafından yürütülmekteydi. Başbakanlık Teftiş Kurulunun iş yoğunluğu nedeniyle, devam eden ve sonuçlandırılamayan çok sayıda ihbar ve şikâyet dosyaları bulunmaktadır. Bunların etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması, ancak Teftiş Kurulunun etkin çalışmasıyla olabilmektedir. Bu açıdan, oluşturulan Teftiş Kurulu, Müsteşarlık hizmetlerinin zamanında denetlenmesini sağlayacak ve suiistimal iddialarını da ortadan kaldıracak şekilde görev yapmalıdır.

Bu kanunla düzenlenen personel alımlarında, özellikle deniz ticareti ve uluslararası sular konusunda uzmanlaşmış kadroların, siyasî hesaplardan uzak durularak işbaşına getirilmesi ve bu sayede üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin bu nimetten en iyi şekilde yararlanması sağlanmalıdır. Özellikle Teftiş Kurulu Başkanlığına, denizcilik konusunda uzman ve yetişmiş kadrolardan eleman alınmalıdır. Bu sayede, siyasî olarak bu kurulun elemanla doldurulmasının ve denetim zafiyetinin engellenmesi sağlanmış olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; denizcilikte sürekli lider olan, Preveze zaferleriyle Akdenizi Türk gölü haline getiren, Karadenizde, Hint Okyanusunda donanmalarıyla fetihler gerçekleştiren, gemileri karadan yürüterek denize indirip İstanbul'u fetheden ve çağı değiştiren, kralları değiştiren, gücünü, kendisinden güçsüz ülkelere verdiği kapitülasyonlarla ispatlayan Osmanlının torunları olarak, bugün, gemi sanayii, deniz ticareti ve diğer tüm konularda lider ülke olmak konumundayız. Bu nedenle, sürekli olarak kendimizi yenileyip ekonomik güçlükleri bir an önce aşarak ülkemizi muasır medeniyetler sıralamasında üst noktalara çıkarmak zorundayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tali komisyon olarak Bayındırlık ve Ulaştırma Komisyonundan geçen tasarının 9 ve 10 uncu maddeleri, Plan ve Bütçe Komisyonumuz tarafından ilave edilmiştir. Maddeyle bir derece yükselmesi, ek gösterge, özel hizmet tazminatı gibi malî haklarla ilgili düzenlemeleri, teftiş kurulu başkanı, müfettiş, müfettiş yardımcısı elemanlarımız için yapıyoruz. Eminim ki, bu denetim görevlileri, ülkemizin temel sorunlarından yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadelede önemli bir misyon üstleneceklerdir; hizmet gerekleri, ülke ve kurum çıkarları doğrultusunda ve hukuka uygunluk çerçevesinde, siyasî iradenin öncülüğü ve yönlendirmesiyle de müsteşarlığın faaliyetlerini gözetecek, denetleyecek ve destekleyeceklerdir. Bu yüzden, müfettişlik, kontrolörlük, denetmenlik gibi kariyer meslek elemanları, kamu görevlileri içerisinde müstesna bir konumda değerlendirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Halen uygulanan, belli öğrenim ve yaş gibi şartları taşıyanların katılabildiği yarışma sınavlarıyla hizmete alınma, sistemli eğitim programı sürdürülmeli, kariyer unvanlar dejenere edilmemelidir. Kariyer unvanlı görevlilerin yetiştirilmesi, kurumların aslî görevlerinde, bu personelin değerlendirilmesi, yönetim kademelerinde de bu kişilere öncelik verilmesi isabetli olacaktır.

Buy duygularla, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına sizleri ve milletimizi selamlarken, kanunun hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Örs.

Şimdi söz sırası, Saadet Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sacit Günbey'de. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Saadet Partimizin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhterem milletvekilleri, hemen hemen bütün hatiplerin üzerinde ittifakla işaret ettikleri gibi, ülkemiz, bir deniz ülkesi olmasına rağmen, maalesef, deniz mahsullerinden yararlanma konusunda olsun, deniz nakliyatı konusunda olsun ve özellikle boğazlar gibi bir nimete sahip olmamıza rağmen, denizlerimizden ve boğazlardan arzu edildiği oranda istifade edememekteyiz.

Denizcilik Müsteşarlığı, 1993 yılında bir kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş, hemen hemen on yıllık bir geçmişi var. Bu on yıl içerisinde, Türkiye'nin çok büyük atılım yapması mümkündü, ama yapılamamış. Umuyoruz ve tavsiye ediyoruz ki, inşallah, Bakanlığımız, bu konuda çok ciddî çalışmalar yapar ve çok kısa süre içerisinde ülkemizi, denizcilik konusunda veya denizlerden istifade eden ülkeler arasında en ön sıralara getirir, taşır.

Muhterem arkadaşlar, bu kanun tasarısını incelediğimizde, çok önemli üç noktaya işaret etmek gerekiyor. Bunlardan birincisi, bu kanun tasarısıyla yeni kadrolar ihdas edilmiş olması; ikincisi, kurumda birtakım birimlerin oluşturulmuş olması ve üçüncüsü de döner sermaye gelirlerinin artırılmış olması.

Muhterem arkadaşlar, bu kanun tasarısında ihdas edilen kadro sayısı 60'tan fazladır. Bu hükümetin iddialarından biri de devletin küçültülmesi konusundadır ve özellikle bu sene içerisinde devlet memurlarının ve işçilerin zorunlu emekli edileceğini biliyoruz. Buna rağmen, bu kadroların ihdas edilmesi, bu hükümetin iddiasıyla tenakuz teşkil etmektedir ve zannediyorum, bundan sonra, IMF kanunları çıktıktan sonra, hükümetin bakanlıkları, her bakanlık, kadrolaşma konusunda birtakım kanun teklifleri ve çalışmalar yapacaklardır.

Bu hükümet döneminde 300 000'den fazla kadrolaşma ve devlet kadrolarına personel alımı yapılmıştır. Bu alımlarda, maalesef -zaman zaman basında da çıkmaktadır- puan durumunun zaman zaman dikkate alınmadığı, yüksek puanlı insanlar dururken, düşük puanlı insanların devlet kadrolarına alındığı konusunda gazetelerde, basında haberler çıktığı gibi, bize de müracaat eden insanlar vardır. Hatta, insanların, bu imtihanlara girmeden devlet kadrolarına alındığı konusunda iddialar vardır; hatta, Denizcilik Müsteşarlığına, deniz görmeyen insanların, deniz konusunda çalışmak üzere personel olarak istihdam edildiğine dair iddialar yayınlanmıştır. Ben, bu kadrolaşma meselesinin hükümetin iddiasıyla çeliştiğini bir kez daha burada ifade etmek istiyorum.

Muhterem arkadaşlar, önemli bir husus da, döner sermaye gelirlerinin artırılmasıdır. Bakın, bu hükümetin daha önce çıkardığı kanunlardan biri fonların kapatılması konusunda olmuştu; yani, bütçe dışı harcamaların kontrol altına alınması, bunların ortadan kaldırılması konusunda olmuştu. Bu bütçe dışı harcamaların önemli nedenlerinden biri de döner sermayelerdir. Maalesef, burada, yine bu anlayışa tezat teşkil edecek tarzda döner sermaye işletmelerinin gelirleri artırılmış ve bütçe denetiminin dışına bir miktar daha vergi veya gelir aktarılmış olmaktadır.

Muhterem arkadaşlar, bir önemli özellik de, Başbakanlığa bağlı olan    Devlet Bakanlığı ve bu kurumun teftiş kurulunun oluşturulmasıdır. Bakın, Başbakanlıkta teftiş kurulu var, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu var; bu kurullar varken, böyle bir teftiş kuruluna ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim.

Ben, bu kanunun hayırlı olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum ve bu hükümetin söyledikleri ile yaptıklarının birbiriyle uyumlu olması gerektiğini düşünüyorum. Bu kanunun, IMF'nin ve Sayın Derviş'in dikkatlerinden kaçtığını düşünüyorum; eğer, Sayın Derviş bu kanunu görmüş olsaydı veya IMF bu kanundan haberdar olmuş olsaydı, muhtemeldir ki, bu kanunun Meclisten geçmesine izin verilmeyecekti.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Efendim, 9 uncu madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 10. - 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki "Bakanlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" ibaresi, "Bakanlık, Müsteşarlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal'ın.

Buyurun efendim.(AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 643 sıra sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun  Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki "bakanlık ve bağımsız genel müdürlük müfettiş ve müfettiş yardımcıları" ibaresi "bakanlık, müsteşarlık ve bağımsız genel müdürlük müfettiş ve müfettiş yardımcıları" şeklinde değiştirilmektedir.

Dikkat edilirse, burada ilgili bende sadece "müsteşarlık" sözcüğü eklenmektedir. Şüphesiz, Denizcilik Müsteşarlığıyla ilgili kanun hükmünde kararnamede yapılan değişikliklere paralel olarak Harcırah Yasasının ilgili maddesi veya bendinde de gerekli değişikliğin yapılması gayet normaldir.

Genel gerekçeden anladığımız kadarıyla, Müsteşarlık, üç tarafı denizlerle çevrili, toplam sahil şeridi 8 333 kilometre olan ülkemizde denizcilik sistem ve hizmetlerinin ülkemizin deniz ilgi, çıkar ve ihtiyaçlarına uygun olarak tahsis ve geliştirilmesi amacıyla 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur.

Yine, 29.6.1994 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla taşra teşkilatı oluşturulmuştur ve hizmetlerini o yıldan beri de sürdürmektedir.

Değerli milletvekilleri, genel gerekçenin birinci paragrafında, Denizcilik Müsteşarlığının kuruluş tarihi 1993 olarak gösterilirken, beşinci paragrafında 1994 olarak gösterilmektedir. Ay ve günü verildiğine göre, biz, Müsteşarlığın, 1993'te kurulduğunu kabul edersek, bu zamana kadar tam 9 yıl 4 ay geçmiştir. Hiç kimseyi suçlamak için söylemiyorum, acaba, bu geçen zaman içerisinde, Denizcilik Müsteşarlığımız, denizciliğimizi hangi noktadan alıp hangi noktaya getirmiştir, bunun cevabını bulmalıyız önce. Sanıyorum ki, bu cevap, bence, hukukî ve idarî düzenlemelerden daha önemlidir; çünkü, bakanlıklar, müsteşarlıklar, genel müdürlükler, ülke sorunlarını çözmek için kurulurlar, o maksatla personel istihdam ederler; eğer sorunlar çözülmüşse, ülkeyi daha ileriye nasıl götürürüz diye plan-proje yaparlar; eğer konu denizcilikse, uluslararası rekabete nasıl açılırız diyerek onun hesabını yaparlar, hedeflerini ortaya koyarlar.

Eğer, Müsteşarlık, üç tarafı denizlerle çevrili büyük bir ülkenin yükünü kaldıramıyor, mutlaka bakanlık kurulması gerekiyor deniliyorsa, getirin, bakanlık sayısının tartışıldığı bir ortamda denizcilik bakanlığını görüşelim. Doğrudur, gelişmiş ülkelere bakıldığında, Türkiye'de bakanlık sayısının çok olduğu görülecektir. Bizde öyle bakanlıklar vardır ki, âdeta birer genel müdürlük mesabesindedirler. O halde, bazı devlet bakanlıklarında tenkisata gitmek mümkündür, hatta bazı bakanlıklar da birleştirilebilir. Bu görüşümüzü Turizm Bakanı Sayın Taşar da teyit etmiştir. Beyanatında, Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlıklarının tek çatı altında olması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Değerli arkadaşlar, eğer ülkemiz denizciliğini büyük hedeflere götürebilecekse, elbette, müstakil bir bakanlığın kurulması yadırganmamalıdır. Dünyada 20 nci sıradaki denizciliğimizi yukarılara çekecek, 10 000 000 dwt taşıma kapasitesini 100 000 000 dwt'lara çıkaracaksa, niçin bir denizcilik bakanlığı kurulmasın.

10 000 000'luk Yunanistan 150 000 000 dwt kapasitesiyle yılda 60 milyar dolar gelir elde ediyorsa, 67 000 000'luk bir Türkiye'nin 3 milyar dolar gibi cüzî bir gelir sağlaması, hepimizi ciddî bir şekilde düşündürmelidir.

Bu alandaki her türlü olumlu ve faydalı çalışmaları Grup olarak destekleyeceğimizi taahhüt eder, bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Şimdi söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı'da.

Buyursunlar efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Bundan sonra bitireceğim, yeter ki yoklama istemeyin.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Zabıtlara geçiriyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Vallahi ben çalışırım da size acırım.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Yetersayı olmadığını zabıtlara geçirdiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yok, dışarıda arkadaşlarımız...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Zabıtlara geçirdiniz!

BAŞKAN - Vakit geçiyor, ondan.

DYP GRUBU ADINA MEHMET BAYSARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Tasarının Harcırah Kanununun bir maddesinde ibare değişikliği yapan 10 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  deniz ticaret odaları bölgesel bir toplantı yaparak kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda denilmektedir ki "denizcilik, doğası gereği uzmanlık ve süreklilik isteyen bir meslektir. Bu sektörü kamu kesiminde yönlendiren kişilerin kurumsallaştırmaya önem vermesi, teşkilatlanmanın ise, ulusal normlardan ziyade uluslararası normlara göre yönlendirilen denizcilik sektörünün ihtiyaçlarını karşılayacak yapıya göre dizayn edilmesi gerekmektedir. Denizcilikten sorumlu idare, icracı değil, yönlendirici olmalıdır; icraattaki temel görevleri, güvenlik hizmetleri dışına çıkmamalıdır. Kamu denizcilik kesimi bir istihdam deposu olarak kullanılmamalıdır."

Denizcilikle ilgili söylenilen tespitlerin dışında finansal sorunlarını ve diğer sorunlarını gündeme getiren çok kapsamlı bir rapor, Yüce Mecliste tüm milletvekillerimize dağıtılmıştı; ama, hükümet ne yapıyor: Bu sorunları çözmek yerine, hantal bürokratik yapıyı daha hantal hale getirmek ve sorunları ağırlaştırmak için gerekli çabayı göstermekten geri kalmıyor. Denizcilik Müsteşarlığı ise, bu sorunlarla uğraşmak yerine, kendi sorunlarını önplana çıkaran bir çalışmayı sergilemektedir.

Ancak, getirilen kanun tasarısının bu maddesine baktığımız zaman, Harcırah Kanununa yapılan bu ilaveyle, Denizcilik Müsteşarlığının merkez ve taşra teşkilatlarında teftiş, inceleme ve soruşturma görevleri yürütecek Denizcilik Müsteşarlığı müfettiş ve müfettiş yardımcılarının, söz konusu kanunda yer alan hükümlerden yararlanarak yolluk ve gündelik almaları sağlanmaktadır. Bu düzenleme, gerekli ve zorunlu; bu tip denetim görevleri için yapılması gereken bir değişikliktir.

Bu vesileyle, Harcırah Kanunundan söz açılmışken, bazı kurum ve kuruluşların birkısım görevlilerinin çok yüksek harcırah ve gündelik almaları konusuna değinmeden edemeyeceğim. Bakanlık ve genel müdürlük başmüfettişleri, müfettişleri, müfettiş yardımcıları, olması gereken normal standartlarda seyahat, konaklama ve yemek gibi gerekli ihtiyaçları için yeterli miktarda harcırah almakla beraber, bu denetim elemanları, genellikle kamu kurum ve kuruluşlarının misafirhanelerinde kalmaktadırlar. Ülkemizin önde gelen sorunlarından yolsuzluk sorunuyla mücadelede, yetişmiş, kariyer meslek sahibi denetim elemanlarımızın etkin ve verimli çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bakanlık ve Genel Müdürlük, yaptığımız değişiklikle Müsteşarlık, denetim elemanlarını, ancak yeterli miktarda yolluk ve gündelikle, inceleme ve araştırmaya, bazen miktarları korkunç boyutlara ulaşan olayların üzerine göndermektedir; ama, öte yandan, kamuoyunda, bazı kurum ve kuruluşların bazı görevlilerinin, fahiş tutarda yolluk ve gündelikleri, üstelik kendilerinin belirledikleri miktarları aldığının, tartışıldığını görüyoruz.

Hangi kurum ve kuruluşlardır bunlar: Tabiî ki, son zamanların hep tartışılan, eleştirilen ve haklı olarak göze batan, hatta, zaman zaman Sayın Başbakanın yetki ve hadlerini aştıkları konusunda yakındıkları üst kurul ve teşkilatlanmaları. En başta üst kurul ve kurul başkanları, hemen arkalarından üst kurul ve kurul üyeleri, kendilerine tanınan ve kendi kendilerine tanıdıkları, çalışma hayatı şartlarıyla bağdaşmayan özlük haklarına sahiptirler ve lüks sayılabilecek sosyal imkânlara sahiptirler. Belli yükseköğrenim kurumlarını bitirmiş, Türkiye çapında açılan yarışma sınavlarını kazanıp binlerce kişi arasında başarılı olmuş, yetiştirilmiş müfettişlerimiz, kamu misafirhanelerinde kalıp, inceleme ve soruşturmaları gerçekleştirirken, diğerleri, çok yıldızlı otellerde konaklamayı, rahatsız edici miktarlarda yolluk ve gündelik almayı kendilerine hak görmektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET BAYSARI (Devamla) - Üst kurul ve örgütlenmeleri, özerkliklerini, en başarılı şekilde düzenlemeleri ve işleyişini gözetip geliştirmeyle görevlendirildikleri ve sorumlu tutuldukları hizmet alanlarında değil, kendi özlük haklarını ve sosyal imkânlarını geliştirmede kullanmışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu işin çözümünün, personel kanununun çok rasyonel bir şekilde, tekrar, titizlikle, günün şartlarına uyan bir şekilde düzeltilmesiyle sağlanabileceği kanaatindeyiz.

Bu görüş ve düşüncelerle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyor, bu kanunun hayırlı olmasını diliyoruz. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baysarı.

Şimdi, söz sırası Saadet Partisi Grubunda.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 10 uncu madde şöyledir: "Harcırah Kanununun değişik 33 üncü maddesinin (b) bendindeki 'Bakanlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" ibaresi, 'Bakanlık, Müsteşarlık ve Bağımsız Genel Müdürlük Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları' şeklinde değiştirilmiştir."

Değerli arkadaşlar, bu çerçeve içerisinde, denizcilik sektörümüz, burada, çeşitli konuşmacı arkadaşlarımız tarafından dile getirildi.

Arkadaşlar, bu yasa tasarısı, aşağı yukarı bir aydır, Parlamentomuzun gündeminde, habire gelip gidiyor. Bizim burada tereddütlerimiz, endişelerimiz şu: Türkiye'deki bu ekonomik kriz içerisinde, kamudaki çalışanlarımızı zorunlu emekliliğe sevk ederken, yeni baştan bir kadro ihdasının getirilmesi ve dolayısıyla, bu harcırahların da artırılmasıyla yeni bir malî külfet getirilmesi söz konusu; bizim endişelerimiz burada.

Değerli arkadaşlar, bunun yanında, bu yasa tasarısıyla, ülkemizde denizcilik sektörümüzün radikal bir şekilde, köklü bir şekilde rehabilite edileceği kanaatini taşımıyoruz; sadece palyatif çözümlerle, palyatif tedbirlerle meselenin üstesinden gelmeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, denizcilik sektöründe taşımacılık yapan gemilerimizin yaş ortalaması 20'nin üzerinde.  Günümüzde, artık, taşımacılık yaptıran ülkeler ve sektörler, özellikle yaşlı gemilere yük vermemektedirler. Dolayısıyla, biz, denizyoluyla taşımacılık sektöründen gerçek nasibimizi alamamaktayız.

Değerli arkadaşlar, bakın, dünyanın diğer ülkelerindeki tersanelerde, 2006 yılına kadar siparişler kabul edilmemekte; bir diğer ifadeyle, tersaneler full bir şekilde çalışmakta. Oysa, bizim ülkemizde tersaneler, ancak yüzde 50 kapasiteyle çalışmakta.

Bunun yanında, biraz önce konuşmacı arkadaşların da ifade ettiği gibi, biz, denizyolundan, ne yük taşımacılığında ne yolcu taşımacılığında istifade edememekteyiz. Türkiye'de yediden yetmişe herkes, kime sorarsanız sorun, trafik canavarından şikâyet etmektedir. Trafik canavarına ana neden olan şey, karayoluyla taşımacılığın Türkiye'de yüzde 95'lerin üzerinde olmasıdır. Oysa, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede,  8 333 kilometre sahil şeridine sahip bir ülkede, yolcu taşımacılığında, yük taşımacılığında denizyolundan istifade etmemek, değerli arkadaşlar, tamamen safdilliktir.

Bunun yanında, armatörlerimizi, gemi sanayicilerimizi bu noktada desteklemek gerekir diye düşünüyorum. Bu globalizasyonda, ülkelerin birbiriyle iç içe olduğu bu zamanda, bizim deniz filomuzun artırılması için, denizcilik sektörümüzde daha iyi bir yere gelebilmek için, değerli arkadaşlar, bu sektörün korumacılık altına alınması gerektiği kanaatini taşımaktayım.

Bunu doğrulayan diğer bir veri de şudur: Dünya deniz ticaret filosunun tonajı 752 000 000 dwt'dur. Türkiye'nin bu filo içindeki payı sadece yüzde 1'dir. Halbuki, Panama 155 000 000 dwt'la bu payın yüzde 20'sini, Liberya 83 000 000 dwt'la yüzde 11'ini, komşumuz Yunanistan 41 552 000 dwt'la bu payın yüzde 6'sını alabilmektedir. Türkiye, sadece 9 907 000 dwt'la bu sektörde, değerli arkadaşlar, 17 nci sıradadır ve payı yüzde 1'dir. Bu, hakikaten içler acısı bir durumdur.

Durumumuzu Yunanistan ile kıyasladığımız zaman, komşumuz Yunanistan, 41 552 000 dwt'a ek olarak, 15 000 000 dwt kapasiteli 220 adet gemi siparişi vermiştir. Yani, Yunanistan'ın, bu gemilerin filoya katılmasıyla, taşımacılıktaki payı 56 000 000 dwt'a ulaşmış olacaktır.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin içerisinde bulunduğu bu ekonomik krizde, Sayın Derviş, her ay Amerika'ya gidip Washington'un kapısını çalıp, borç para alırken, yüksek faizlerle paralar alınırken, ülkenin iç ve dış borcunun 200 milyar dolara vardığı bu zamanda, kamu kaynaklarını çok daha rantabl, çok daha rasyonel bir şekilde kullanmamız gerekirken, ne yazık ki, yeni baştan kadro ihdasları yapılmakta. Bunlar, tabiî, denizcilik...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Devamla) - Bu yasa tasarısıyla denizcilik sektörümüze de çok büyük katkıların olmadığı kanaati taşımaktayız.

Bu çerçeve içerisinde, bir aydır, Sayın Bakanımız da burada bayağı sıkıldı, çok büyük bir işkence içerisinde. Ben, zannediyorum, bu yasa tasarısı da çıkarsa, Sayın Bakanımız, artık, adak adamışsa bir kurban keser diye düşünüyorum.

Bu yasa tasarısının hepimize hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

10 uncu madde üzerinde görüşmeler bitti.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Nihayet, geldik geçici 1 inci maddeye...

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Bakanlık, Müsteşarlık veya Genel Müdürlük kadrolarında teftiş, inceleme ve tahkikat yetkilerini haiz olarak yardımcılıkta geçen süre dahil en az beş yıl görev yapmış olan denetim elemanlarından en geç üç ay içinde müracaat edenler, kurumlarının muvafakatı üzerine bu Kanunun yayımını takip eden altı ay içinde Denizcilik Müsteşarlığı Müfettişi olarak atanabilirler.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 643 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle oluşturulan teftiş kurulu başkanlığına denetim elemanlarının temini hedeflenmektedir. Gerekçede, Denizcilik Müsteşarlığı 1993'te kurulmasına rağmen, bünyesinde bir teftiş kurulu olmadığı için, müsteşarlık birimlerinde, özellikle taşra teşkilatlarında gerekli ve etkili denetim yapılamadığı için teftiş kurulu başkanlığına gerek duyulduğu ifade edilmektedir.

Müsteşarlık kurulalı dokuz yıl olduğuna göre, peki, bu zaman içerisinde denetim hizmetleri nasıl yürütülmüştür? Sorunlar birikip altından kalkılamaz bir hal aldığı için mi dokuz yıl sonra bir denetim mekanizmasının oluşturulması akla gelmiştir veya şimdiye kadar hiç sorun yokmuş da, yeni mi çıkmıştır?

Tasarı, 24.12.1999 tarihinde, Başbakan Sayın Ecevit imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildiği halde, bugüne kadar niçin görüşülmemiştir?

Daha önemlisi, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı takviye edilerek, niçin sorunun çözümü cihetine gidilmemiştir veya niçin müfettiş kadrolarından atama yapma yerine, bakanlık danışmanlarına istihdam alanı oluşturma amacına yönelik gibi görünen özel madde çıkarılmaya çalışılmıştır? Bunlar cevap bekleyen ve aklımıza takılan ilk sorulardır.

Değerli milletvekilleri, merak ettiğim ve cevabını bir türlü bulamadığım diğer bir husus da şudur: Hükümet, bir taraftan tasarruf ve istikrar tedbirlerinden bahsediyor, öbür yandan yeni yeni birimler, kurumlar, kurullar, başkanlıklar ihdas ediyor. Bir taraftan bütçe üzerindeki malî yükü azaltma iddiasıyla, IMF'nin direktifi doğrultusunda, 30 000 memurun re'sen emekliye sevk edilmesini gündeme getiriyor; öbür yandan, hükümet ortakları, yeni yeni ihdas edilen kadrolarla personel almaya çalışıyorlar. Değerli milletvekilleri, bu durum, size, biraz garip gelmiyor mu?! Müfettişleri, diğer  kamu kurumlarından naklen temin edebileceğinizi söyleyebilirsiniz; ama, diğer kadrolar için aynı şeyi söylemek mümkün müdür?!

Bu düzenlemeler, genelde, ekonomimize katma değer sağlayacak, özelde denizcilik sektöründe ciddî atılımlara önayak olacaksa, buna da itirazımız olamaz; ama, şimdiye kadar da, denizciliğimizin geleceği hakkında, hükümetten, ümit verici bir mesaj alabilmiş değiliz. Hükümetin göreve başladığı 1999 yılından itibaren, sektördeki performansını incelersek, sözümüzün doğruluğunu anlamış oluruz:

1999'da gemi sayısı 884,  taşıma kapasitesi  9 500 000 dwt'la dünya sıralamasındaki yerimiz 18 incilikti; 2000 yılında, 904 gemi, 9 900 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle 18 inci sırada; 2001 yılında ise, 902 gemi ve     9 000 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle 20 nci sırada yer aldık. Halbuki, bundan beş sene önce, 1996 yılında, 858 gemi ve 10 000 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle dünya sıralamasında 16 ncı idik. Dünya deniz ticaret filosu 767 000 000 dwt kapasitesindedir. Türkiye'nin filosu, 9 000 000 dwt'la dünya ticaret filosunun ancak yüzde 1,2'sini oluşturmaktadır; üstelik, filomuzun yaş ortalaması 20'nin üzerindedir; bu filoyla, 300 milyar dolarlık dünya ticaret hacminden, ancak yüzde 1 -yani 3 milyar dolar- pay alabilmektedir. Halbuki, 10 milyonluk Yunanistan, 3 548 gemisi ve 151 000 000 dwt'luk taşıma kapasitesiyle, dünya ticaret filosunun yüzde 17,4'ünü oluşturmaktadır. Bu oran, resmî verilere göre yüksek görülebilir; sebebi, Yunan armatörlerinin vergi avantajı nedeniyle, kendi gemilerine, Liberya ve Panama bayrakları çektikleri içindir. Deniz Ticaret Odasının verilerine göre, Yunanistan'ın gerçek filosu budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim; toparlarsanız memnun olurum.

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Doğal kaynakları kısıtlı, sanayii gelişmemiş, dinamik olmayan nüfusuyla Yunanistan, denizciliğe verdiği önem sayesinde, denizcilik sektöründen, yılda en az 60 milyar dolar gelir elde etmektedir. Bu, bizim toplam ihracatımızın 2 katıdır.

Değerli milletvekilleri, denizcilik sektörünü uluslararası rekabete açarak ülkemize büyük oranda döviz girdisi sağlayacaksak, geliniz, böyle primitif işlerle, palyatif tedbirlerle vakit öldürmeyelim. Büyük düşünelim, ortaya büyük hedefler koyalım; sektörü masaya yatıralım, çözüm üretelim, sorunları çözelim. Deniz Ticaret Odasının hesaplarına göre, gerekli tedbirlerin alınması halinde, halen sektörün 9,5 milyar dolar döviz girdisi 24 milyar dolara çıkacaktır. İnşallah, hükümet bunları dikkate alır.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Geçici 1 inci madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok.

Geçici 1 inci madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/593 esas numaralı ve 643 sıra sayılı tasarının geçici 1 inci maddesine aşağıdaki iki fıkranın ilavesini arz ve teklif ederiz.

 

Murat Akın

Mehmet Sadri Yıldırım

Mehmet Gölhan

 

Aksaray

Eskişehir

Konya

 

Mehmet Gözlükaya

Mehmet Yalçınkaya

Saffet Arıkan Bedük

 

Denizli

Şanlıurfa

Ankar

a

"Halen Denizcilik Müsteşarlığında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre geçici sözleşmeli statüde çalışan mühendis, kaptan, başkılavuz, kılavuz ve kılavuz yardımcılarından herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli bulunanlar hariç, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde müracaat etmeleri halinde, bir defaya mahsus olmak üzere Denizcilik Müsteşarlığında ihdas edilecek uzman veya memur kadrolarına atanırlar. Bunların sözleşmeli personel kadroları herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

Bu şekilde atanacak olan sözleşmeli personelden, ihdas edilen ve ekli (2) sayılı listede belirtilen uzman ve GSK uzmanı kadrolarına fakülte ve yüksekokul mezunları, denetleme şefi ve denetleme memuru kadrolarına ise lise ve dengi okul mezunları atanırlar."

(II) SAYILI CETVEL

Kurumu  :  Denizcilik Müsteşarlığı

Teşkilatı  :  Taşra

İHDASI İSTENİLEN KADROLAR

 

 

 

Serbest

Tutulan

 

 

 

 

Kadro

Kadro

 

Sınıfı

Unvanı

Derecesi

Adedi

Adedi

Toplam

GİH

Uzman

1

3

3

GİH

Uzman

5

18

18

GİH

Uzman

6

10

10

GİH

Denetleme Şefi

3

4

4

GİH

Denetleme Şefi

4

3

3

GİH

Denetleme Şefi

5

3

3

GİH

Denetleme Şefi

7

18

18

GİH

Denetleme Memuru

9

7

7

GİH

Denetleme Memuru

10

27

27

THS

GSK Uzmanı

5

6

6

THS

GSK Uzmanı

6

5

   5

 

                           Toplam

 

 

 

104

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, önergede söz edilen, bu statüdeki personel hemen hemen tüm bakanlıklarımızda vardır. Böyle bir uygulamayla, sigortalı personelin, kanunla memur statüsüne geçirilmesi çok sakıncalı sonuçlar getirir ve birçok kuruluşlarımızdan benzer talepleri getirir ve bu, gerek çalışanlar arasındaki eşitliği gerekse de bütçe açısından dengeleri oldukça rahatsız eder. O bakımdan katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Efendim, bir de ben ilave edeyim. Zaten, daimî kadrolar, geçici maddeyle ilave edilmez.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Evet.

BAŞKAN - Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Efendim, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın ifade ettiği gibi, bu tip personele başka bir şekilde düzenleme yapacağız. O bakımdan katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahibi efendim?..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi lütfen okur musunuz.

Gerekçe: Halen, 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre sözleşmeli olarak görev yapan personelin büyük bir kısmı, denizcilik uzmanı gibi çalışmakta; bu uzmanların yaptığı görevleri ifa etmektedirler. Denizcilik Müsteşarlığında personelin uzmanlaşması önplanda tutulduğundan, aynı görevi yapan ve ancak sözleşmeli olarak çalışan bu tür personelin kuruma kazandırılmaları, tecrübelerinden daha uzun süre yararlanabilmek için kadroya geçirilmek suretiyle çalışma güvencelerinin sağlanması;

Diğer yandan, Plan ve Bütçe Komisyonunun E:1/593, K:31 sayılı ve 4.4.2001 tarihli raporunda; İstanbul ve Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizinden oluşan ve Türk Boğazları olarak tanımlanan bölgenin, yoğun bir ulusal ve uluslararası deniz trafiği nedeniyle, can, mal ve çevre güvenliği bakımından büyük risklerle karşı karşıya olduğu; Boğazlarımızın karşı karşıya kaldığı bu riskleri asgariye indirmek amacıyla, 6 Kasım 1998'de yayımlanan "Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü" ile getirilen rapor sistemi ve "Trafik Ayrım Şeritleri"nin yanı sıra, Boğazlarımızda kaza riskini asgariye indirmenin teknolojik bir sistemle takviye edilmesi, gemi seyir güvenliğini sağlayacak ve çevreyi koruyacak ağırlıklı olarak radar kontrolüne dayalı bir sistemin, 28 Ocak 2001 tarihinde oluşturulmaya başlandığı; böylece, Boğaz trafiğinin kontrol ve denetiminin daha etkin bir şekilde sağlanacağı belirtilmektedir.

İşte, halen kurulu ve faaliyette bulunan trafik kontrol merkezlerindeki başkılavuz, kılavuz ve kılavuz yardımcıları, uzun yılların verdiği tecrübeyle, özverili bir çalışma içerisinde görevlerini sürdürmektedirler. Yeni kurulacak ve şimdikinden daha modern ve komplike tesislerin işletilmesinde teknik bilgi yanında, tecrübe ve özveri de elzem kabul edilmekte, millî servetimiz harcanarak inşa edilen böyle modern tesislerden, sistem kapsamında eğitime tabi tutulan, ancak deneyimsiz teknik personelle birlikte işin içinde fiilen çalışarak yetişmiş personelin katılımıyla daha iyi sonuç alınacağı düşüncesiyle, halen 4/B statüsünde çalışan bu kalifiye personelin yitirilmemesi ve kadroya alınmak suretiyle, bu tecrübelerinden faydalanılması, yeni başlayacak personele yardımcı olmaları amacıyla teklifte bulunulmuştur.

BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE12. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

86'ya göre söz isteyenlerin isimlerini okuyorum: İçel Milletvekili Edip Özgenç, İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı, İstanbul Milletvekili Masum Türker, Ankara Milletvekili Hayrettin Özdemir.

Buyurun Sayın Özgenç. (DSP sıralarından alkışlar)

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tahammülümüzün son sınırına geldik; ama, 330 kilometre uzun bir sahil şeridi bulunan Mersin ilinin milletvekili olarak duygularımı sizlerle paylaşmadan edemedim; beni bağışlayacağınızı umuyorum.

Değerli milletvekilleri, geçmişten bugüne kadar Türkiye'nin ekonomik yapılanması, ne yazık ki, bir borçlanma kısır döngüsü içerisinde süregeldi. Ülkemizin süratle gerçek kaynağa ihtiyacı vardır. Batı dünyasıyla, gelişim paterni içinde, geleneksel ürünlerimiz ve sanayimizle bu kaynağı temin etmemiz oldukça zor görünüyor. Kaynak temini için başvuracağımız en önemli enstrümanlar, turizm ve denizcilik olarak görülüyor. Denizcilik sektöründen elde edilecek devasa kaynak girişinin kullanılacağı alanların sadece denizcilik sektörü olmayıp, Batıyla rekabette zorlanan işkollarımıza yönlendirileceğinin hiçbir zaman gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Denizciliğin öneminin kavranması, mevcut potansiyelin harekete geçirilmesi için çıkış noktasının, tek yerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, sizden istirham ediyorum; lütfen, Türkiye Büyük Millet Meclisinde denizcilikle ilgili gerek yasa teklifleriyle gerek soru önergeleriyle gerek gensoru önergeleriyle gerekse araştırma önergeleri ve komisyon çalışmalarıyla denizciliğin gelişmesinde olabildiğince gayret gösterelim.

Bu konuyla ilgili olarak çok şeyler söylemek mümkün; ama, uluslararası ilgi ve çıkarların yoğun bir rekabete neden olduğu ve ülkemiz ekonomisinin ana arterlerinden biri olan denizcilik, çok sayıda kurum ve kuruluşun yetki alanında yaygın bir mevzuat çeşitliliği içinde idare edilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız...

EDİP ÖZGENÇ (Devamla) - Denizcilikle ilgili konular, Türkiye'de, 9 bakanlık ve genel müdürlük tarafından çözümlenmeye çalışılıyor. Bu otorite karmaşası neticesinde ülkemizin dünya konjonktüründe hak ettiği yere gelmesini engellemektedir. Sektörün ülke ekonomisine katkısı sınırlı kaldığı gibi, bu yanlış yapılanma, denizlerdeki alaka ve menfaatlarımızı dahi tehdit eder boyutlara ulaşmaktadır.

Dilerim ki, bu yasa, bu menfaatlarımızın korunmasında bir kilometre taşı olacaktır. Bu yasanın, ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor; oyumun lehte olduğunu arz etmek istiyorum.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Bir lehte bir aleyhte...

İstanbul Milletvekili Sayın Cahit Savaş Yazıcı; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir maratonun sonuna geldik. Aslında birkaç gün sürmesinin bir yararı oldu; uzun zamandır konuşulamayan denizcilik konusu tartışılma fırsatı buldu. Bütün partilerin ortak olarak gösterdikleri denizciliğe duyarlılığın devamlı olması ve denizciliğin Türkiye için bir petrol, bir zenginlik olduğunun, bununla ilgili olarak çalışmalar yapılmasının gerekliliğinin ortaya çıkması gerekir; bu da buna vesile olduğu için, kanunun hayırlı olmasını diliyorum.

Bakanımızdan, sadece, bu kadroların özellikle ehil kişiler tarafından  kullanılmasını rica ediyor; saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Hayırlı olsun efendim.

Biraz evvel bir yanlışlık oldu, zabıtları düzeltmek için ifade etmek istiyorum: Azmi Ateş Beyin kulağı çınlasın; bakın, bana verdiği şiirde "rahmetli Arif Nihat Asya ne diyordu" ifadesi olması gerekiyordu. Büyük şairin de ruhu incinmesin; onun için düzeltmek istedim. Allah rahmet eylesin.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığımıza dair, Yüce Meclisten geçen bu kanun tasarısıyla Türk denizciliğine önemli bir katkı yaptık. Denizcilik ülkesi olan Türkiyemizi, denizci ülke haline getirme konusunda ileri bir adım attık. Bu bakımdan, başta Değerli Başkanımız, Kâtip Üyelerimiz ve Yüce Meclisi oluşturan milletvekillerimiz olmak üzere, hepinize çok çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Hayırlı, uğurlu olsun efendim. Ben teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bu arada, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül'e yerinden söz vereceğim; çünkü, Isparta'nın Yalvaç Kazasında, Çay'a yakın olduğu için bir deprem olmuştu, orada 20 köy hasara uğramış. Ispartalılara da geçmiş olsun diyorum.

Buyurun Sayın Gül.

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce, Denizcilik Müsteşarlığı Kanununun hayırlı, uğurlu olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Yüksek hoşgörünüze sığınarak, kısa bir zamanınızı almak istiyorum. Değerli milletvekilleri, 3 Şubat 2002 tarihinde Afyon Sultandağı merkez üssünde, Richter ölçeğine göre 6 şiddetinde deprem meydana gelmiş, 45 kişi hayatını kaybetmiştir. Ölenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sağlık, sıhhat, afiyet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Isparta Yalvaç İlçesi, depremin ağırlık merkezî olan Sultandağı'na 15 kilometre uzaklıktadır ve depremin bölgesel niteliği mevcuttur, arada bir dağ vardır. Vatandaşlarımız psikolojik olarak etkilenmişler, geceyi devamlı olarak dışarıda geçirmişlerdir. Isparta İl Bayındırlık Müdürlüğü ön hasar tespit çalışması yapmıştır ve yapılan tespit sonucunda Isparta Yalvaç İlçesinde Çakırçal Köyünde 15 hasarlı bina tespit edilmiş; Yarıkkaya Köyünde 2 oturulamaz, 133 hasarlı bina tespit edilmiş; Çamharman Köyünde 3 oturulamaz, 43 hasarlı bina tespit edilmiş; Terziler Köyünde 7 hasarlı bina tespit edilmiş; Sağır Köyünde 8 hasarlı bina tespit edilmiş; Ayvalı Köyünde 3 oturulamaz, 6 hasarlı bina tespit edilmiş; Bağlarbaşı Köyünde, 2 oturulamaz, 46 hasarlı bina tespit edilmiş; Celeptaş Köyünde, 3 hasarlı bina tespit edilmiş; Körküler Köyünde de 36 hasarlı, 7 oturulamaz bina tespit edilmiştir. Ayrıca, Yalvaç İlçemizde, korkudan mütevellit, 2 vatandaşımız, kendisini balkondan atmış, değişik şekilde yaralanmış, hastanede yatmaktadır. Bunun haricinde, Yalvaç İlçemizin Uyanış İlköğretim Okulunda eğitim yapılamaz duruma gelmiştir ve öğrenciler başka okullara nakledilmiştir.

Durumu sayın yetkililere arz ediyorum. Konunun hassasiyeti nedeniyle, Isparta'nın Yalvaç İlçesinin, biraz evvel arz etmiş olduğum köylerinin de Deprem Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyor ve ilgileriniz için teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, tekrar, Yalvaçlılara geçmiş olsun diyorum. Sadettin Bilgiç'e de, tabiî, geçmiş olsun demek lazım; onu unutmayın sakın.

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum efendim. Allah razı olsun, sağ olun efendim.

BAŞKAN - İstirham ederim; tabiî, Reis Bey...

Efendim, şimdi, bürokrat arkadaşlara da teşekkür ediyoruz. Sayın Bakan,  kanununuz hayırlı olsun.

Bu arada, muhalefete de teşekkür ediyorum, bugün bendenize gösterdiğiniz müsamahadan dolayı; sayenizde de bu kanun geçti.

Diğer arkadaşlarla beraber, Sayın Hüsamettin Özkan'a da teşekkür ediyorum.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Rica ederim efendim.

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

3. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

4. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, beni burada fazla yormayın da, bütün komisyonları okumayalım. Anlaşılan, komisyon gelmeyecek. Zaten, çalışma süremizin dolmasına da dakikalar var.

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Saat 19.00; 20.00'ye kadar daha 1 saatimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ayrıca, Muhterem Osman Bölükbaşı ve Muzaffer Özdağ'ın ailelerine rahmet diliyorum ve yarın saat 11.00'de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak törenden sonra, Kocatepe Camiinde...

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Ailelerine sabır diliyoruz.

BAŞKAN - Ailelerine sabır, Türk Milletine de başsağlığı diliyorum efendim; onu da duyurmuş olayım.

Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki gensoru önergesi ile sözlü sorular ve diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 12 Şubat 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı akşamlar efendim.

Kapanma Saati: 19.00

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.