Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

 DÖNEM : 21 CİLT : 84 YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

56 ncı Birleşim

24 . 1 . 2002 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın, Diyarbakır İl Emniyet eski Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 polis memuru ile gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümleri münasebetiyle konuşması

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğünde çalışan geçici işçilerin işten çıkarılacakları iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı

2.- Niğde Milletvekili Mükerrem Levent'in, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışan personelin ücretlerindeki farklılıklara ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, İzmir-Denizli demiryolunun ıslah edilmesi ve hızlı tren projesinin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması

IV. - YOKLAMALAR

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

2.- Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları raporları (1/593) (S. Sayısı: 643)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, soru önergelerinin cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/5134)

2.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, son ekonomik krize ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/5135)

3.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Tahkim Yasasının uygulanmasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/5345)

4.- Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, Sakarya İlindeki belediyelerin Hazine garantili borçlarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/5428)

5.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, kamu personelinin irticai faaliyetlerle ilgili bir eğitimden geçirileceği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/5571)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım, korucuların sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,

Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın, Siirt-Şirvan Madenköy Projesiyle ilgili Eti Holding ve Şırnak Valiliğinin uygulamalarına,

İstanbul Milletvekili Osman Kılıç, sosyal güvenlik kurumlarında emekliliğe kademeli geçiş düzenlemelerine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S. Sayısı : 433),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666),

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675),

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676),

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi;

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/593) (S. Sayısı: 643) 2 nci maddesinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamalarda, Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

24 Ocak 2002 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime l8.25'te son verildi.

 

 

Yüksel Yalova

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Lütfi Yalman

 

Mehmet Ay

 

Konya

 

Gaziantep

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

    

 

     No. : 74

GELEN KAĞITLAR

24.1.2002 PERŞEMBE

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/911) (S. Sayısı : 798) (Dağıtma tarihi : 23.1.2002) (GÜNDEME)

2.- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın, T.C. Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/905, 2/312) (S. Sayısı : 803) (Dağıtma tarihi: 23.1.2002) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

24 Ocak 2002 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER : Lütfi YALMAN (Konya), Mehmet AY (Gaziantep)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşimini açıyorum.

YAKUP BUDAK (Adana) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama talebinizi elbette değerlendirmek durumundayım; ancak, izin verirseniz, gündeme geçmeden önce, bugün, Parlamento olarak, sorumluluk alanımıza girdiğine inandığımız bir açıklamamız olacak.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın, Diyarbakır İl Emniyet eski Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 polis memuru ile gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümleri münasebetiyle konuşması

BAŞKAN - Muhterem milletvekilleri, Diyarbakır halkının can ve mal güvenliği ile toplumsal huzurunu korumakla görevli ve şer güçlerine karşı verdiği mücadelede büyük hizmetleri bulunan Diyarbakır İl Emniyet eski Müdürü Gaffar Okkan ve beraber görev yapan polis memurları Mehmet Kamalı, Sabri Kün, Mehmet Sepetçi, Selahattin Baysoy ve Atilla Durmuş görevi başında şehit olmuş ve 5 polis memurumuz da yaralanmıştır 24.1.2001 günü.

Vatanın ve milletin ebedî varlığı ve Yüce Türk Milletinin bölünmez bütünlüğünü korumak amacıyla, rütbelerin en büyüğü olan şehitlik mertebesine ulaşan adı geçenlerin, şehit olmalarının, bugün, 1 inci yıldönümüdür.

Sahip olunan kutsal değerler uğruna canlarını ortaya koyan şehit ve gazilerimizin hedef ve mücadeleleri yolunda, bugün de aynı kararlılığın gösterileceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Türk Milletinin bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedefleyen bu hain saldırıların müsebbipleri ve faillerinden 1 kişi ölü ele geçirilmiş ve sağ yakalanan 6 kişi ise, yüce Türk adaletine teslim edilmiştir.

Şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Yüce Türk Milletine ve meslektaşlarına sabırlar dilerim.

Muhterem milletvekilleri, bugün, aynı zamanda, gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun öldürülüşünün 9 uncu yıldönümü. Cumhuriyet ilkelerinin savunucusu, demokrasi, özgürlük ve insan hakları savaşçısı, araştırmacı gazeteciliğin yeri kolay doldurulamayacak ismi Uğur Mumcu'yu anarken, tetikçilerinin yakalanması ve hüküm giymesi, içimizi bir ölçüde rahatlatıyor.

Mumcu'nun öldürülmesinden sonra, Parlamentomuz da, üzerine düşeni yapmış ve bir araştırma komisyonu oluşturmuştu; benim de görev yaptığım komisyon, ayrıntılı bir rapor hazırladı. Parlamentomuz, faili meçhul cinayetler konusunda da çok kapsamlı bir çalışma yaparak, bir rapor hazırladı.

Muhterem milletvekilleri, aynı şekilde, Uğur Mumcu'yu da rahmetle anıyoruz.

Terörsüz özgürlük dileğini sürekli yineleyen rahmetli Mumcu'nun bu dileğini bir kez daha hep birlikte paylaşıyor; daha demokratik, daha çağdaş ve faili meçhul cinayetlerin olmadığı bir ülke yaratılmasının hepimizin ortak dileği ve sorumluluğu olduğunu ifade ediyorum. (Alkışlar)

Yoklama talebiniz geçerli mi efendim?

YAKUP BUDAK (Adana) - Evet efendim.

IV. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, komisyonlarda arkadaşlarımız var -şu anda Adalet Komisyonu çalışıyor- ya komisyonları bırakalım, ya burayı bırakalım!..

BAŞKAN - Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Batman İlinde TPAO'da çalışan geçici işçilerin işten çıkarılmaları hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'a aittir.

Buyurun Sayın Aydın. (SP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğünde çalışan geçici işçilerin işten çıkarılacakları iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılına ait genel yatırım ve finansman programı gereğince, Batman'da, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Bölge Müdürlüğünden işten çıkarılmak istenen 1 025 işçiyle ilgili söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de olduğu gibi, Batman'da da işsizlik had safhadadır, yoksulluk had safhadadır. Batman'da onbinlerce insan aç ve perişan vaziyettedir, 800'e yakın esnaf kepenk kapatmıştır ve vatandaş, parasızlıktan dolayı, akşam elektriğini dahi yakamıyor; karanlık basar basmaz, para veremedikleri için, maalesef, yatmak zorunda kalmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, bu da yetmiyormuş gibi, ikinci defa çıkarılan Tütün Yasasıyla, 45 000 aile daha işsiz kalmıştır. Bu, yaklaşık 250 000 insana tekabül etmektedir. Bu insanlar da çok perişan olmuştur. Bunlar, âdeta, sefalete mahkûm edildi.

Bakınız, bu da yetmiyormuş gibi, şimdi, 1 025 işçinin işine son verilmek istenmektedir. Batman'da, 2 400 aile -bu, devletin resmî kayıtlarında mevcuttur- aşevlerinden, maalesef, yemek almaktadır; çocuklar, akşamları aç, perişan olarak yatmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bölgede toplumsal bir barış sağlanmıştır, bu barışı bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bakınız, bu insanlar, işten çıkarılınca, hırsızlık mı yapsın, gasp mı yapsın; yoksa, bunları, yine, teröre mi teşvik ediyorsunuz?! Bunu önlemek için, bu insanlara sahip çıkmak gerekir.

Değerli milletvekilleri, maalesef, insanlar vücutlarını da satmaya başlamışlardır.

Şimdi, bu işe el koymak için, bütün Batman halkı tek vücut olmuştur; siyasî partilerin tümü, sendika başkanları, bütün sivil toplum örgütlerinin başkanları şu anda Ankara'dadır ve saat 17.00'de, Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızla da görüşeceğiz. Gerçi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız, sağ olsunlar, durumu Bakanlar Kuruluna da ileteceklerini söylediler; bu meselenin üzerine gideceğinden eminiz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, şimdi, son aldığımız haberlere göre, sözlü olarak, bunların işten çıkarılmayacağına dair birtakım şeyler söylendi; biz, bunun aslını istiyoruz.

Onbinlerce insan açlığa ve sefalete mahkûm edilmiştir. Bakın, orada geçici olarak çalışan insanlar, onbeş yirmi yıldan beri çalışmaktadırlar. Bu insanların yüzde 10'u yüksekokul mezunu, yüzde 60'ı lise ve dengi okul mezunu ve geriye kalan yüzde 30'u da ortaöğretim mezunudur. Dediğim gibi, bu 1 025 işçinin onbeş yirmi yıldan beri çalıştığı malumdur. Bunlar nerede çalışmaktadırlar; sondaj kuyularında, üretim kuyularında, jeolojide, muhasebede vesaire; yani, önemli yerlerde çalışmaktadırlar. Bakınız, bu insanlar, tabiî, asgarî ücretle çalışmaktadır. Bu insanlar, daha önce, yine, müteahhit elemanı olarak çalışmaktaydılar. Bunlar, 1997 yılında sendikalı olmuşlardır. Sendikal haklarını kazanmak için mahkemeye başvurmuşlar, beş defa mahkemeyi kazanmışlar ve Yargıtay da bunu onaylamıştır. Tabiî ki, şimdi mahkemelere başvurunca, birtakım kişiler bunların sırtından milyarlarca liralık rant kazanmaktadır ve devlet de zarar etmektedir. Geliniz, bunu önleyelim, bunlara biz bu hakkı tanıyalım.

Bakınız, geçen yıl BOTAŞ'ta da aynı durum olmuştu, Köy Hizmetlerinde de aynı durum olmuştu. BOTAŞ'ta bu insanlar geçici kadrolara alınınca sendikalı da oldular ve haklarını yeterince aldılar. Şimdi, TPAO Genel Müdürlüğünden gönderilen yazıya göre, bundan böyle, aslî ve devamlılık arz eden işlerde müteahhit elemanının çalıştırılmayacağı söylenmektedir. Biz de bunu istiyoruz, diyoruz ki, mademki böyle istiyorsunuz ve bu gerekir, o zaman, bunları geçici kadrolara alalım.

Bakın, değerli milletvekilleri, bölge milletvekillerinin tümüyle beraber dün bir toplantı yaptık, 10-15 milletvekili katıldı, hepsi de aynı görüştedirler. Adıyaman da zarar görecek, Batman da zarar görecek... Gelin, bu toplumsal barışı sağlamak için, bu insanların işine son vermeyelim. IMF'den eğer bu talimat gelmişse, Sayın Enerji Bakanımız, Kemal Derviş'le görüşsün, Sayın Başbakanla görüşsün; ama, bu insanların sorununa bir çözüm bulalım; tek çaremiz budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız.

ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli kardeşlerim, bakınız, bu insanlar işten çıkarılınca, tabiî ki, Batman'da yine bir kaos olacak. Oradan gelen arkadaşlar aynen şunu diyorlar: Biz, Batman'ın isminin tekrar kötü olmasını istemeyiz, Batman iyiliklerle anılsın ve Batman, iyiliklerle dünyaca tanınsın. Batman, Türkiye Petrolleriyle tanınmıştır. Yine, Türkiye Petrollerinin yapacağı bu yardımı ve Enerji Bakanının bize yapacağı bu desteği bekler, Yüce Meclise saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Aydın.

Sayın İsen, yerinizden...

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Hükümet cevap verecek mi?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Evet.

BAŞKAN - Arkadaşımızın, yerinden, kısa bir açıklama talebi var Sayın Bakanım.

Buyurunuz Sayın İsen.

BURHAN İSEN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TPAO geçici işçilerinin sorunlarıyla ilgili düşüncelerimi arz etmek üzere söz aldım.

2002 yılına ait genel yatırım ve finansman programına istinaden Batman TPAO Bölge Müdürlüğüne gönderilen bir talimatla, sayısı 1 025'i bulan geçici işçinin işine son verilmesi gündeme gelmiştir. Zaten mağdur, mazlum ve sıkıntılı olan Batman halkı, yeniden, ciddî ekonomik sıkıntıyla yüz yüze kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin çatısı altında, ülke problemlerini çözmek, ekonomik krizi atlatmak için yoğun bir çaba içindeyiz. Bütün mesaimiz, ülke insanını refah ve mutluluğa ulaştırmak içindir.

Ülke genelini düşünürken, lokal sorunların gündeme getirilmesinin zorluklarını bilen bir arkadaşınız olarak arz etmek istiyorum ki, yaralarını henüz saramamış Batman İli ve çevresi, ailelerin parçalanması ve bütçelerinin sarsılması sorunuyla karşı karşıya gelmiştir. Finansman programının uygulanması sonucu, yaklaşık 5 000 kişilik nüfusu ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız. Bu geçici işçilerimiz, kadrolu çalışmayı beklerken, şimdi, işlerinden ve aşlarından olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır.

Batman İlimizin, topraklarından çıkan petrol rezervleri ve bunları işleyen tesisleriyle, ülke üretim ekonomisinin yaklaşık yüzde 20'sini karşıladığını gururla söylemek istiyorum. Hükümetimizin ekonomimizi yeniden canlandırma çabalarını da yürekten desteklediğimi söylemek istiyorum; fakat, ilimizin ekonomik yapısını göz önüne aldığımızda, bölgeye özgü birtakım rahatlamaların yapılması gerekliliğini de söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, binlerce kişi bu kuruluşlarda zaten asgarî ücret alarak çalışmaktaydı. Parasal ifadesi bakımından cüzî rakamlarla ifade edilebilen bu duruma bir çözüm yolunun bulunması, vatandaşın devlete olan güven ve birlikteliğini takviye edecektir.

Bu duygularla hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Burhan İsen.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeçiler.

Buyurunuz Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Batman Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın'ın gündemdışı konuşması ve o konuşmaya ilaveten yine Batman Milletvekili Sayın Burhan İsen'in mütalaaları üzerine, TPAO'da çalışan işçilerin işten çıkarılması hakkındaki görüşleri üzerine, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının hükümetimiz adına Yüce Meclise sunduğu cevabı arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğünde, aslî kadrolarda 2 003 kişi çalıştırılmaktadır. Kapsamdışı statüde 114, kapsamiçi statüde 1 680, mukaveleli statüde 209 personel olmak üzere, toplam 2 003 kişi Batman'da çalıştırılmaktadır.

Yine Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğünde, kamu iktisadî teşebbüslerinin tamamında olduğu gibi, mevsimlik, dönemsellik arz eden veya yardımcı hizmetlerin satın alınması yoluyla müteahhit elemanı olarak çalıştırılan 1 043 personel değişik sürelerde istihdam edilmektedir.

Aslî kadrolar dışında, hizmet alımı olarak müteahhit elemanı çalıştırılması, her yıl yatırım programı ödeneklerine bağlı olarak ve Hazine Müsteşarlığının izniyle mümkün olmaktadır. 18 Ekim 2001 tarih ve 24557 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, kuruluşların veya çalışanların kurmuş olduğu vakıf, dernek veya bunların iştirak ettiği şirketlerin kamu iktisadî teşebbüslerine hizmet satması kaldırılmış ve kamu iktisadî teşebbüslerinin hizmet alımında tam bir rekabet ortamı oluşturulması amacıyla, bu tarz hizmet satın alınması hiçbir kuruma yapılmayacak şekilde serbestleştirilmiştir. Yani, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı mensuplarının, Petrol Ticaret Limited Şirketi adıyla TPAO'ya hizmet satması yolu kapatılmıştır. Bu uygulama bütün KİT'ler için söz konusudur. Bunun amacı, kamu iktisadî yönetimlerinde, hizmet ihalelerinde yanlı ve kayırıcı davranışlarla bu ihalelerde şaibe yaratmalarını önlemek ve sektörde tamamen işin uzmanı müteahhitlerden yararlanmayı sağlamaktır. Böyle bir yasal mevzuat düzenlemesi karşısında, özellikle Batman'da ve tamamen mahallî sendika yöneticilerinin yönetiminde, kamuoyuna yanlış anlaşılmalara meydan verecek açıklamalarda bulunulmuş, çalışanlar huzursuz edilmiş ve bazı -küçük de olsa- eylemlere neden olunmuştur. Batman'da veya bir başka ilde -yani, Türkiye'nin tamamında- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının, daimî işçilerinden veya geçici işçilerinden herhangi birisini işten çıkarmak gibi bir uygulaması olmamıştır.

Yukarıda sayıları belirtilen TPAO işçileri, halen, işlerine aynen devam etmektedirler.

İdareyle sözleşmesi süren müteahhit elemanları da işlerine, hiçbir işten çıkarma olmaksızın devam etmektedirler. Yani, hem geçici işçiler devam ediyor hem müteahhit işçileri devam ediyor.

Kamuoyuna yansıtılan bilgiler de, sayın milletvekilinin TPAO'dan işçi çıkarıldığına dair beyanları da yanlıştır.

Yapılmak istenilen ve getirilen mevzuat düzenlemesi, yukarıda belirttiğim Bakanlar Kurulu kararında belirtildiği gibi, kuruluşların veya çalışanlarının kurmuş olduğu vakıf veya şirketlerin, bu tür hizmet alımı ihalelerine giremeyecek, bunların mensupları olarak KİT kuruluşlarında imtiyazlı bir şekilde çalışma hakkı elde edemeyecek olmalarıdır. Bütün müteahhitler gibi, devletin yasal mevzuatı içerisinde çalışma hakkı elde edebilmek için yarışacaklardır. Bu uygulamanın işçi çıkarılması olarak sunulması, kamuoyuna takdim edilmesi, tamamen yanlıştır.

Biz, Batman'da geçici işçileri çıkarmadık. Biz, Batman'da mevsimlik işçileri çıkarmadık. Biz, Batman'da müteahhit işçilerini çıkarmadık. Hepsi görevine devam ediyor. Dolayısıyla, bilgiler eksiktir ve yanlıştır, düzeltiyorum.

Arz ederim efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz...

BAŞKAN - Karşılıklı...

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) -  Hayır, karşılıklı değil, bir cümle...

BAŞKAN - Bakın, siz söz istediniz, sürenizi uzattım, verdim...

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, bir cümle; müsaade edin arz edeyim.

BAŞKAN - Hayır, hükümet adına konuşma yapıldıktan sonra, siz oradan...

ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Bu işçilerin işine son verilmemiştir; ama, ay başında son verilecektir.

BAŞKAN - Efendim, gündemdışı ikinci söz, kamuda ve kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışan personel ve teknik personelin ücretleri hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mükerrem Levent'e aittir.

Buyurun Sayın Levent. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Niğde Milletvekili Mükerrem Levent'in, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışan personelin ücretlerindeki farklılıklara ilişkin gündemdışı konuşması

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, milletvekili arkadaşlarımı Yüce Rabbim kazadan beladan esirgesin, çoluklarıyla çocuklarıyla rahat yaşasınlar dileğiyle...

Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışan personelin maaşlarına ve personel sayılarına bakıldığında birçok dengesizlik görülmektedir. Uzun yıllardır ücret dengesizliğinin düzeltilmesi için çalışılmış, fakat, bir türlü başarılamamıştır. Yaklaşık 12 senedir üzerinde çalışılan personel yasası, bir türlü uygulamaya konulamamıştır. Uygulamanın gecikmesi, kamu iktisadî teşebbüsleri ve kamu kuruluşlarında personel fazlalığı ve kurumlarda çalışan personel ücretleri arasında uçurumlar yaratmıştır.

Emekli Sandığında çalışan 1 inci derece 4 üncü kademedeki 6 400 ekgöstergeli 25 yıllık genel müdür 983 000 000 lira maaş almaktadır. 15.11.2001 tarihi itibariyle, aynı kurumda, 1 inci derece 4 üncü kademedeki 2200 ekgöstergeli 25 yıllık şube müdürü ise 517 000 000 lira aylık almaktadır. Aynı kurumda 9 uncu derece 1 inci kademedeki 2 yıllık hizmetli memur ise 251 000 000  lira almaktadır. Bu maaşlara ayda 80 saati geçmeyen fazla mesai ücreti ve yılda 2 aylık tutarı geçmeyen ikramiye katılmamıştır.

18 Ekim 2001 tarihi itibariyle, Bağ-Kur personeline bakıldığında; 1 inci derece 4 üncü kademedeki genel müdür 930 000 000 lira, 1 inci derece 2 nci kademedeki şube müdürü 495 000 000 lira, 8 inci derece 2 nci kademedeki hizmetli 242 000 000 lira, 6 ncı derece 3 üncü kademedeki hizmetli ise 232 000 000 lira maaş almaktadır. Yukarıdaki rakamlara lojman tazminatı dahil, aile ve çocuk yardımı, yabancı dil tazminatları dahil değildir.

Bir diğer kurum olan SSK'ya bakıldığında; 1 inci derece 4 üncü kademedeki 3000 ekgöstergeli daire başkanı 728 000 000 lira, 1 inci derece 4 üncü kademedeki 2200 ekgöstergeli şube müdürü 492 000 000 lira, 8 inci derece 2 nci kademedeki memur 242 000 000 lira, 10 uncu derece 3 üncü kademedeki hizmetli ise 232 000 000 lira ücret almaktadır. Bu 3 kurumda çalışan en düşük devlet memuru aylığı 232 000 000, en yüksek devlet memuru aylığı ise 930 000 000 liradır.

5 Ocak 2001 tarihinde 246 dolar olan memurun maaşı, 5 Ekim 2001'de 140 dolara düşmüştür. Ekonomide yaşanan kriz ve dövizdeki dalgalı kurdan kaynaklanan artışlardan ötürü en düşük memur maaşında 2001 yılının ocak-ekim ayları arasında 106 dolar, en yüksek memur maaşında ise 864 dolar düzeyinde gerileme olmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de iki kişilik bir ailenin aylık temel tüketim harcamaları, 601 000 000 lira, dört kişilik bir ailenin aylık tüketim harcamaları 879 000 000 liradır. Bu harcamalarda, gıda, konut, kira, sağlık, ulaşım, haberleşme, kültür-eğitim, giyim, yakıt ve diğer ihtiyaç grupları gözönüne alınmamıştır.

Bir gazetede çıkan yazıda Devlet Bakanı Sayın Recep Önal'ın belirttiği gibi, 23 kamu iktisadî teşebbüsünde görevli 428 müşavire yılda 5 trilyon lira ödendiği ve bunların çoğunun aktif olarak çalışmadıkları açıklanmıştır. Büyük bölümü özelleştirme kapsamında olan, hemen hepsi zarar eden 23 ayrı kamu iktisadî teşebbüsünde toplam 13 başmüşavir ve 415 müşavir bulunduğu ve bunlardan çoğunun hiçbir iş yapmadığı belirlenmiştir. Bu müşavirlere yılda 5 trilyon 170 milyar 800 milyon lira maaş ödenmektedir.

23 kamu iktisadî teşebbüsündeki müşavirlerle ilgili inceleme tamamlanırken, geri kalan 36 kamu iktisadî teşebbüsünde henüz bir netice alınmamıştır.

23 kamu iktisadî teşebbüsünde çalışan müşavirlerin isimleri karşısına "aktif değildir" yazılmıştır. Böylelikle müşavirlerin bankamatik memuru olduğu tescil edilmiştir. 23 kamu iktisadî teşebbüsünde toplam 13 başmüşavir, 415 müşavir görev yapmaktadır. Memur statüsündeki 191 müşavire aylık ortalama 950 000 000 lira, işçi statüsündeki müşavirlere ise, ortalama 1 400 000 000 lira maaş ödenmektedir.

Bu müşavirlerin devlete bir yıllık maliyeti ise 5 trilyon liraya ulaşmaktadır.

Bu KİT'lerdeki müşavir maaşları da şöyledir:

BOTAŞ bir müşavire aylık 2 373 000 000 lira öderken, kurumdaki müşavirlerin yıllık maliyeti 1,5 trilyon liradır.

Müşavirlerin; Türkiye Elektrik İletim Grubuna yıllık maliyeti 161 milyar, Devlet Hava Meydanlarına 323 milyar, Türkiye Taşkömürüne 409 milyar liradır.

Türkiye Kömür İşletmelerinde aylık ortalama maaş 947 000 000 lira...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜKERREM LEVENT (Devamla) - Sayın Başkan, çok az kaldı.

BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.

MÜKERREM LEVENT (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

... kurumdaki müşavirlerin yıllık maliyeti 217 milyar liradır, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına 75 500 000 000 liradır, Türk Telekoma 296 milyar liradır, posta işletmelerine 388 milyar liradır, Makine Kimya Endüstrisi Kurumuna 390 milyar liradır, Eti Holdinge 299 milyar liradır, Tekele maliyeti 99 milyar liradır.

Yukarıda belirtilen ücret dengesizliği neticesinde, kamuda ve Kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışanlar arasında, güvensizlik, birbirini çekememe gibi durumlar söz konusu olduğundan, çalışan insanların yapmış oldukları işte ne kadar verimli oldukları, devlet memurları olarak ne kadar güvenleri kaldığı ve devlet kurumlarının ne kadar hantal bir yapıya kavuştuğu, yan yana iki masada oturan memurun, ücret dengesizliğiyle ne kadar verimle çalışacağını hep beraber düşünmemiz gerekir.

Bu konuyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması için Meclis araştırması önergesi vermiş bulunmaktayım. Bu konuda siz sayın milletvekillerinin desteklerini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Levent.

Gündemdışı konuşmaya hükümet yanıt vermek ister mi?

Sayın bakanlarımız?..

Sayın Keçeciler?.. Sayın Keçeciler, gündemdışı konuşmaya yanıt verecek misiniz efendim?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Hayır.

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, İzmir-Denizli tren yoluyla ilgili söz isteyen Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Gözlükaya. (DYP sıralarından alkışlar)

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, İzmir-Denizli demiryolunun ıslah edilmesi ve hızlı tren projesinin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gündemdışı söz verdiği için Sayın Başkana da teşekkürlerimi arz ediyorum.

Üzerinde konuştuğum konu şu: İzmir-Aydın-Denizli güzergâhı, trafiğin en yoğun olduğu yerlerden birisidir, trafik kazalarının da en çok olduğu güzergâhtır. Aydın-Denizli güzergâhı tek yoldur; maalesef, bu yol bir felakettir, gidenleriniz var mı bilmiyorum; gelen turistler şikâyet eder, yabancılar şikâyet eder ve kazalar her gün artmaktadır. Dar ve bakımsız bir yoldur. Bu yol, 1994 yılında programa alınmış, 1996 yılında ihale edilmiş; ancak, ağır aksak yürüyen -ödenek yetersizliği sebebiyle- henüz daha büyük mesafe alınamayan bir yoldur. Bu yoldaki kazalarımız devam etmektedir. Bu kadar az ödenekle -ki, 2 trilyonluk bir ödeneği vardır- bu yolun ne zaman biteceği belli değildir. Diyelim ki, bu yol, bir zaman sonra yapıldı, üç sene, beş sene sonra; ama, tek şerit halinde yürüyen bu yolun, zaman içerisinde, artan trafiğe cevap vermesi mümkün değildir. Bu bakımdan, hükümetimize, ilgili bakanlığımıza, bir hızlı tren meselesini gündeme getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, İzmir Aliağa'dan başlayan ve Torbalı'da biten -o yöreyi bilenler bilirler- bir metro vardır; mesafe çok kısalmıştır; trafik, büyük şehirden geçerken gayet rahat şekilde ilerlemektedir. Bu bakımdan, şunu bilhassa belirtmek istiyoruz: Eğer, mümkünse, imkânlarımız elveriyorsa, bu metronun, Aydın'ı da kapsamak kaydıyla, Denizli'ye kadar uzamasında büyük fayda vardır diye düşünmekteyiz; ama, bu olmuyorsa -yani, metro meselesi olmuyorsa- mevcut demiryolunun yetersiz oluşu ve diğer demiryollarımız gibi herhangi bir şekilde yolcuya ve yüke cevap vermeyişi gözönüne alınarak, bu demiryollarının ıslah edilmesi suretiyle, hızlı tren gündeme getirilmelidir. Eğer, bu hızlı treni gerçekleştirebilirsek, 3 saati aşan bu mesafe 1-1,5 saate inebilecektir. Bu bakımdan, Denizli Belediyesi -Sayın Aygören- tarafından, Ulaştırma Bakanlığına bir müracaatta bulunulmuştur; hızlı tren projesinin üzerinde durulmasıyla ilgili bir müracaatları olmuştur. Sayın Bakanlığımızdan, bu projenin dikkate alınmasını ve bu yolun bir an önce hizmete açılmasını istirham ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu o kadar önemli bir yoldur ki... Pamukkale'ye turistler gelir; ama, maalesef, uçakla İzmir'e gelirler, oradan arabayla gitmek durumunda kalırlar.

Keza, Denizli, sanayi bölgesidir, bu sanayide üretilen malların limana ulaşmasıyla ilgili olarak, demiryollarının ıslah edilmesi ve hızlı trenin mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Eğer, hükümetimiz, bunu, ciddî olarak ele alırsa, memnun olacağız. Bölge basını ve ulusal basın, bu projeyi büyük ölçüde desteklemektedir, bakanlığımızın da, bu desteğe müspet cevap vermesini istirham ediyoruz. Egeli vekiller olarak, bu işin takipçisi olmamız gerektiğini ifade ediyorum. Biz, Denizli vekilleri olarak, bu yol meselesini, hızlı tren meselesini takip edeceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gözlükaya.

Gündemdışı konuşmaya, hükümet adına yanıt verme talebi?.. Yok.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2.- Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Tasarının 2 nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler...

CEVAT AYHAN (Sakarya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. (MHP sıralarından "Geçti, geçti" sesleri)

BAŞKAN - Sayın Ayhan, benim bu konudaki titizliğimi herhalde takdir buyurursunuz. Yoklama taleplerinde olsun, diğer taleplerde olsun hiç yoruma açık bir tutumum yok; ama, hakikaten bu maddeyi oylayalım, çünkü gecikti.

                                           

(1) 643 S. Sayılı Basmayazı 23.1.2002 tarihli 55 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü:

Madde 7. - Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır :

a) Deniz ve içsular ulaştırmasını ülkenin genel ulaştırma ihtiyaçlarına göre düzenlemek, denetlemek ve gereken tedbirleri almak.

b) Türk gemileri ile ulusal ve uluslararası sularda yapılacak ulaştırmaları ülkenin ihtiyaçlarına göre düzenlemek, bu maksatla kanun ve yönetmelik değişikliklerinin hazırlanmasına yardımcı olmak, gemilerin can ve mal güvenliği bakımından denetimini yapmak.

c) Gemi adamlarının belgelendirme ve kütükleme faaliyetlerini düzenlemek.

d) Gemilerin ve yatların haberleşme alanında denetimlerini yapmak, gemilerle yapılan sahil konuşmalarını kolaylaştırıcı tedbirler almak, deniz işletmelerinin, acentelerin ve benzerlerinin uyması gereken teknik ve idarî hususları ilgili kuruluşlarla birlikte haberleşme kurallarına uygun olarak düzenlemek.

e) Deniz ulaştırması ile liman ve iskelelerin çalışmaları ve boğazlardaki deniz trafiği hakkında istatistikler tutmak.

f) Deniz ekolojisini bozacak ve deniz kirlenmesine neden olacak her türlü faaliyetin izlenmesini ve denetlenmesini yapmak, bu konuda diğer kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, gerekli tedbirleri almak.

g) Liman tesislerinin ve ulaşım alt sistemlerinin çok noktalı taşıma sistemlerine uygunluğunu sağlamak için kara, hava ve deniz yolu ulaşım sistemlerine entegre olabilecek tesisleri planlamak, yapmak veya yaptırmak.

h) Müsteşarlıkça verilen benzer görevleri yapmak."

BAŞKAN- Değerli milletvekilleri, 3 üncü madde üzerinde gruplar adına söz talepleri vardır; ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'da.

Buyurun Sayın Kansu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN KANSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 643 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 3 üncü maddesi, Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğünün görevlerini düzenliyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üç tarafı denizlerle çevrili, toplam sahil şeridi 8 333 kilometre olan ülkemizde, denizcilik sektörü, maalesef, arzu edilen seviyede değildir. Denizciliğimizin bugünkü durumuna baktığımızda, filo tonajının giderek düşmekte olduğunu, sektörün büyük bir finansman sıkıntısı içinde olduğunu; limanlarımızın, kapasite, teknik yeterlilik ve mevzuat açısından yetersiz olduğunu görürüz. Ülkemizde, yük taşımacılığının ancak yüzde 1,7'si, yolcu taşımacılığının ise sadece binde 1'i denizyoluyla yapılmaktadır. Oysa, taşımacılık maliyetlerinde deniz taşımacılığı, demiryollarından 2,5 kat, karayollarından 4 kat, hava taşımacılığından ise 12 kat daha ucuzdur. Denizyolu taşımacılığımızın toplam taşımacılığımız içindeki payını en az yüzde 10 seviyelerine çıkarmaya yönelik gerekli tedbirler alınmalı ve süratle uygulanmalıdır. Denizyolu, yenisinin yapılması için istimlak bedeli ödenmesine, doğal yapının bozulmasına gerek olmayan, bakım ve onarım istemeyen, ekonomik ve güvenli bir yoldur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; denizlerimizde insan ve yük ulaştırmasının çağın gerektirdiği teknoloji, konfor ve hızla yaygın olarak yapılabilmesi için, bu alandaki özelleştirmeye hız verilmeli, gerekli bürokratik ve malî ortam hazırlanmalıdır; mevcut durum, bunu gerektirmektedir. Denizcilik Bankası Deniz Nakliyatı Türk Anonim Şirketi özelleştirilip, bünyesindeki yük taşıyan gemiler zaten özel sektöre devredilmiştir. Türkiye Denizcilik İşletmeleri Denizyolları Türk Anonim Ortaklığı bünyesinde bulunan yolcu gemileri özelleştirme kapsamında olup, özel sektöre devrini beklemektedir. Türkiye Denizcilik İşletmeleri İzmir Şehir Hatları, İzmir Büyükşehir Belediyesine devredilmiş; İstanbul Şehir Hatları İşletmesi gemilerinin de İstanbul Büyükşehir Belediyesine devri son birkaç yıldır konuşulmaktadır. Bir yandan bu işlere hız verilirken, diğer yandan, oluşacak özel sektör denizciliğinin pilotaj, römorkörlük, acentelik, su, yağ, yakıt, kumanya temini, pissu, çöp alımı, yükleme boşaltma gibi hizmetlerinin, yine, özel sektör tarafından yapılması için gerekli ortam hazırlanmalıdır. Devletin, bu konularda, koordinasyon görevi yapması esas olmalıdır. Özel sektör Türk gemilerinin, ulusal ve uluslararası sularda yapacakları insan ve yük taşımacılığının ülkeye en ucuza mal olup, en fazla geliri getirmesi için, Türk Bayrağı taşımanın kolaylaştırılması ve daha ucuz hale getirilmesi, uluslararası sular için sağlanan gümrüksüz yağ ve yakıt temininin kabotaj hattına da uygulanması ve vergi indirimine gidilmesi gibi çeşitli teşvikler getirilmelidir. Ülke olarak taraf olduğumuz, gemilerden kaynaklanan Deniz Kirliliğinin Önlenmesi Sözleşmesi gereğince, katı ve sıvı atık atma hizmetlerinin ve de depolama, arıtma, geri kazanım tesislerinin özel sektör tarafından yapılması için gerekli ortam hazırlanmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının genel mahiyetine baktığımızda, tasarının, devletçi bakış açısını, hantal devlet yapısını daha da şişirmeye, kadroları artırmaya, kamuya yük getirmeye dönük yönünü, maalesef, görmezlikten gelemeyiz.  Devletin küçülmesi hükümet programında da öngörülmüşken, üstelik de ekonomimizin dibe vurduğu bir dönemde, bu durumun kabul edilebilmesi mümkün değildir. Tasarı gerekçesinde sıralanan teftiş kuruluna ve araştırma planlama koordinasyon dairesine olan ihtiyaca yönelik gerekçeler inandırıcı olmaktan uzaktır. Bunun yerine, Müsteşarlığın, üniversiteler ve deniz ticaret odalarıyla işbirliği yaparak, ülkemiz denizciliğini geliştirmeye yönelik projeleri çok daha etkin ve verimli olarak üretmesi mümkündür. Üstelik, APK dairelerinin kamu kurum ve kuruluşlarımızda gördüğü işlev hepimizin malumudur; kadro israfından başka bir anlam ifade etmemektedir. Amaç, denizcilik sektörüne gerekli atılımı yaptırmak, soruna kalıcı çözüm üretmekse, bu tasarıya hâkim olan bakış açısının mutlaka terk edilmesi gerekmektedir; yok, eğer, amaç, kadroları şişirerek, gerekli siyasî manevra alanı sağlamaksa, diyecek sözümüz yok.

Bu düşüncelerle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Kansu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Yıldırım Ulupınar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA YILDIRIM ULUPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığının  Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime, yaşadığımız sürece yüzlercesine tanık olduğumuz bir örnekle başlamak istiyorum. Özellikle, yaşadığımız kentlerde ve bölgelerde şahit olduğumuz, belediyelerin yapmış olduğu yollarla ilgili bir örnekle başlayıp, sonucu bu maddeyle bitirmek istiyorum.

Yaşadığımız kentlerde, belediyelere ait yerlerde çok güzel yolların yapıldığını görürüz; ama, bir süre geçtikten sonra, bu yolların, başka bir bakanlığa bağlı bir birim tarafından gelinip bozulduğunu görürüz. Örnek vermek gerekirse, yapılan bu güzel yolu, bir gün gelir, Türkiye Elektrik Kurumu, kablo döşeme bahanesiyle bozar, sonra, aynı kuruluş, gelir, oraya tekrar güzel bir yol yapar, milyarlarca lira harcar, üzerinden belli bir süre geçtikten sonra, bir başka kuruluş, Telekom gelir, kabloları döşemek için o yolları tekrar bozar, tekrar yapar. Eğer, bu işin uzun süreden beri böyle devam ettiğini düşünecek olursak, Türkiye, bu yolla milyarlarca dolar zarar etmiştir.

Bunu niçin anlatıyorum; bunu, bakanlıklar arasındaki koordinasyon eksikliğinden ve kombinasyonun olmadığından bahsetmek için anlatmak istedim.  Öncelikle, tüm dünyada kombine taşımacılığının önplana çıktığı son yıllarda, Denizcilik Müsteşarlığının da, buna uygun olarak, Ulaştırma Bakanlığı bünyesine alınıp, yükümlülüklerin tamamının tek elde toplanmasının ve sorunların tek elden giderilmesinin daha yararlı olacağını ifade etmek istedim ve bu kanun tasarısı komisyonlarda görüşülürken, muhalefet şerhi koyan Doğru Yol Partisi milletvekillerinin de belirttiği gibi, ekonomik krizin çok yoğun olarak hissedildiği ülkemizde, yüzde 200'lere varan borçlanmalarla böyle bir kadro isteğinin hükümete büyük yük olacağını düşünmekteyim.

Bir yandan erken emekliliği teşvik ederken, hatta zorlarken, diğer yandan yanlış uygulamalarla binlerce insanı sokağa dökerken, binlerce insan işsiz kalırken, bu kadro talebinizin uygulamalarınızla bağdaşmadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Artık, Türkiye de, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, sivil toplum örgütleriyle devletin iç içe çalışmasına alışmalıdır. Denizcilik Müsteşarlığı, ülkemiz denizciliğinin gelişmesi için sektörün sıkıntılarının yaşandığı ve bu sıkıntıların sebeplerini ve nasıl sonuçlanacağını en iyi bilen deniz ticaret odalarıyla birlikte çalışarak, önerilerini Bakanlar Kuruluna iletebilirler.

Denizin, masa başından bakıldığında, oturup camdan dışarıya bakıldığında, sadece manzaradan ibaret olmadığını, bir sektör olarak içine girildiğinde, dalgaların çok büyük olduğunu ve sektörün bu dalgalar içinde batmamasını sağlamak için de, bu sıkıntıları iyi bilen deniz ticaret odalarıyla iç içe çalışmanın, hem Türkiye'ye hem de sektöre çok büyük katkılar getireceği inancı içindeyim.

Sayın Bakandan, cevaplamasını istediğim iki soru var:

1- Ulusal denizcilik sektörümüzün, Emlak Bankası aracılığıyla Alman Hamburgische Landesbanktan kullandıkları kredilerin geri ödenmediği, ödenmeyeceği, batak olduğu doğru mudur?

2- Dünya denizciliğinde yaşanan ağır navlun krizi münasebetiyle bu kredilerin geri dönüşünü sağlamak amacıyla;

a- 3.3.2000 tarih ve 2000/5/5 sayılı YPK Kararı.

b- 20.6.2001 tarih ve 2565 sayılı Kararname.

c- Emlak Bankası Tasfiye Kurulu oluşturulmasına dair 4684 sayılı Kanun çıkarılarak, geri ödemede yeniden yapılandırılmalar sağlanmış mıdır sağlanmamış mıdır?

Sayın Bakanımızın bu sorulara cevap vereceğini ümit ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Yüce Tanrı'nın bizlere bahşettiği, üç tarafı denizlerle çevrili, 8 333 kilometre kıyı şeridi olan Türkiye Cumhuriyetinin, şöyle bir baktığımızda, gerçekten, değerlenmediğini çok iyi görüyoruz. Bir fıkra var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sonuçlandırır mısınız.

YILDIRIM ULUPINAR (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Vaktim çok fazla kalmadığı ve 4 üncü madde de konuşacağım için, inşallah, konuşmama orada devam etmek istiyorum; ama, özellikle vurgulamadan geçemeyeceğim.

Gerçekten, çok büyük bir nimet olan üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin çok iyi değerlenmediği inancındayım. Denizcilerin tabiriyle, bir deniz ülkesi olan; ama, denizcilik ülkesi olamayan Türkiyemizin denizcilik sektörünün azgın denizlerde kaybolup gitmemesi için devlete çok büyük görevlerin düştüğünü özellikle ifade etmek istiyor; 4 üncü maddede, tekrar denizcilik sektörüyle ilgili sorunları dile getireceğimden, bu maddenin Türkiyemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ulupınar.

Saadet Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Yakup Budak; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, Saadet Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapan bu tasarının 3 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu maddeyle, Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğünün görevleri maddeler halinde tadat edilmektedir.

Burada gördüğümüz şudur: Türkiye'nin gerçekleri, üç tarafının denizlerle çevrili olduğu, her toplantıda, her konuşmada ifade ediliyor; ama, maalesef, bu zamana kadar, denizcilikle ilgili kurumları kurumsallaştıramadığımız gibi, aynı zamanda, ulusal anlamda, uluslararası ihtiyaçlara cevap verecek, Türkiye'nin beklentilerine ve Türkiye'nin gelişmesine katkıda bulunabilecek bir denizcilik politikasını geliştirdiğimizi, bir denizcilik filosu kurulması konusunda ve bunların geliştirilmesi noktasında, stratejimizi, millî değerlerin üzerine oturtamadığımızı da ifade etmek istiyorum.

İşte, Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü, bütün bu konularda, ön çalışmaları, ön hazırlıkları yapacak ve Türkiye'nin deniz taşımacılığıyla ilgili ihtiyaçlarını tespit edecek, limanları ve diğer kara, hava ve deniz taşımacılığıyla ilgili birimlerin entegrasyonu noktasında, çalışmaları ve gayretleri ortaya koyacak; ayrıca, gemilerin ve bu gemilerin taşıyacağı yüklerin, hangi alanlarda, hangi noktalarda hizmete gireceği noktasında da çalışmalarda, gayretlerde  bulunacak ve denizcilik sektörünün en fazla ihtiyaç duyduğu gemi adamlarının tespit edilmesi ve aynı zamanda kütüklerinin tutulması noktasında da bir görevi var. Bütün bunların yanında, özellikle Boğazlar konusu gündeme geldiğinde dile getirilen deniz ekolojisinin korunması noktasında da görevler ifa edecektir.

Maalesef, Marmara Denizi, özellikle Boğazlarımız, özellikle Karadeniz'den gelen tehlikelerden dolayı, âdeta bir bataklık haline dönüşmüştür. Deniz kirliliği, Karadeniz kıyılarımızda, Marmara'da ve Ege'de had safhaya ulaşmıştır. Bunda, Türkiye'nin uygulamış olduğu hukukî yaptırımların yetersizliği yanında, uygulamadaki eleman yetersizliğinin, donanım yetersizliğinin de çok büyük etkisi vardır. Bu denizlerin ekolojik yapısının korunması noktasında eleman yetersizliğinin giderilmesinde, elbette, Müsteşarlığımıza ve ilgili bakanlığımıza, çok büyük görevler düşmektedir. Maalesef, bakanlıklarımızda görevlendirmeler yapılırken, işin uzmanlığına değil, belki de birtakım istihdam endişeleri önplana çıkarılmak suretiyle, konusuyla ilgisi olmayan, en azından direkt ilişkisi olmayan insanlar bu kurumlarda istihdam  edilmekte; dolayısıyla, istihdam edilen insan sayısı ile elde edilen faydalar ve zararlar mukayese edildiğinde, hiç de hoş olmayan neticelerin çıktığını görüyoruz.

Onun için -yeni kadrolar ihdas ediliyor- bu yeni kadrolara elemanlar konulurken, işin sürekliliğini sağlayacak, uzmanlık alanının gereklerine uygun insanların bu kadrolara yerleştirilmesi, Türkiye'nin geleceği açısından, denizcilik sektörünün geleceği açısından, deniz ulaştırmasının geleceği açısından ve en fazla ihtiyaç duyduğumuz döviz girdilerinin artırılması açısından da çok büyük faydalar sağlayacaktır.

İşte, bu noktada, üzerinde durmak istediğim bir başka konu da şudur: Maalesef, deniz filomuz oldukça yaşlanmıştır ve dünya deniz ticaret filosunun ancak yüzde 1'ini oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 6-7 milyar ton, iç taşımalar da dikkate alındığında 10 milyar ton civarında, deniz yoluyla yük taşınmakta; ancak, Türkiye'nin bundan alabildiği pay yüzde 1 mesabesindedir ki, bu da, yaklaşık 2,5-3 milyar dolar civarındadır; tonaj olarak da aynıdır. Bunu artırmak için, deniz ticaret filomuzun geliştirilmesi açısından teşviklerin artırılması, liberasyonun, daha önce Bülend Ulusu hükümeti zamanında çıkarılan kanunun işletilerek devam ettirilmesinde büyük faydalar vardır. Bunun gerçekleştirilmesi için de, denizcilik filomuza katkıda bulunmak isteyen yatırımcıların desteklenmesi gerekir; çünkü, bu alan, hem istihdama katkıda bulunmakta hem de Türkiye, ithalat ve ihracatının yüzde 95'ini deniz yoluyla yapmaktadır; maalesef, yüzde 95'in hemen hemen yüzde 60 civarında olan bölümünü yabancı bayraklı gemilere taşıtmaktayız. Dolayısıyla, bu ithalat ve ihracat anlaşmaları yapılırken, Türk bayrağı taşıyan gemilerin bu yükleri taşıması noktasında, hükümetlerin ve ilgili kurumların anlaşmalara özel maddeler koydurmaları, bu sektörden elde edilecek kaynağın, dolayısıyla, ülke kalkınmasına katkıda bulunacak olan dövizin artırılmasına da büyük katkıda bulunacaktır. Anlaşmalar ve sözleşmeler yapılırken, muhakkak surette, mallarımızın, özellikle Türkiye'ye ithalatında, ihracatta taşınacak olan malların, Türk deniz filosuna ait...

BAŞKAN - Sayın Budak, lütfen bitiriniz.

YAKUP BUDAK (Devamla) - ...gemilerce taşınması noktasında anlaşmalara özel hükümler konulursa, elde edilecek döviz miktarı artacağı gibi, istihdam noktasında da daha fazla imkâna kavuşmuş olacağız diyorum.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Grupları adına başka söz talebi?.. Yok.

Hükümet adına, Sayın Bakan; buyurunuz.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 643 sıra sayılı kanun tasarısıyla ilgili, bazı grup sözcülerimiz sık sık bir konuyu dile getiriyorlar, hükümetten de cevap istiyorlar. Bunlara müsaadenizle cevap vermek istiyorum.

Birinci konu, bu tasarıyla devlete yeniden ilave yük ve kadrolaşmanın getirildiği ileri sürülüyor. Bu konudaki durum şudur: Denizcilik Müsteşarlığında yeni oluşturulacak kadrolar 1 ve 2 sayılı cetvelde de görüldüğü gibi, ilk defa hizmete başlayacaklara kapalıdır. İhdası istenilen 64 kadrodan 34'ü birinci dereceli kadrolar olup, en az 10 ilâ 12 yıl devlet hizmeti zorunluluğu, diğer 30 adet kadro en az 8 yıl devlet hizmeti zorunluluğu taşımaktadır. İhdas edilen kadrolara alınacak elemanların öncelikli olarak Denizcilik Müsteşarlığının bünyesinde çalışan ihtisas sahibi personelden temin edilmesi düşünülmekte olup, ancak, diğer kadrolara alınacak elemanlar ise halihazırda devletin diğer kurumlarında çalışan elemanlardan kurumlararası nakil yoluyla veya özelleştirmeden karşılanacağından bütçeye yeni bir yük getirmesi söz konusu olmadığı gibi, Devlet Bakanlığı olarak da açıktan personel alma yetkimiz bulunmamaktadır. Saygıyla arz olunur.

İkinci husus; denizcilik sektörünün borçları, kredileriyle ilgili açıklamayı yapıyorum. Dün, bunu Sayın Polat da dile getirdi; ona da cevap vermiş oluyorum. Kredi borçlarının ertelenmesi konusu... Değerli milletvekilleri, Yüksek Planlama Kurulunun 3.4.1998 tarih ve 98 sayılı kararıyla, yani, bizim hükümetimizden önce, denizcilik sektörüne 200 000 000 ABD Doları işletme kredisiyle 200 000 000 ABD Doları teminat mektubu verilmesine karar verilmiş olup, aynı kurulun 3.3.2000 tarih ve şu sayılı kararıyla söz konusu kredinin ertelenmesi tavsiye edilmiştir. 11.1.2001 tarih ve 2001/1956 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, sektörün Türkiye Emlak Bankasına olan borçlarının ABD Dolarına dönüştürülmesi ve yıllık libor+2 faiz uygulanarak beş yıl süreyle itfaya tabi tutulması kararlaştırılmıştır; ancak, bu karar, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizden dolayı, alınan tedbirler doğrultusunda, 18.4.2001 tarih ve şu sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilmiştir.

Son yıllarda dünya genelinde yaşanan ve ülkemizi de olumsuz bir şekilde etkileyen global kriz neticesinde, dışticaretimizdeki önemli daralmalar ve navlun ücretlerinin düşmesi sonucunda, sektörde ciddî sıkıntılar yaşanmış, orta ve uzun vadeli planlamayı 11.1.2001 tarih ve şu sayılı Bakanlar Kurulu kararına göre yapan, ancak, alınan kararın iptal edilmesiyle birlikte, ülkemizde yaşanılan ekonomik kriz, sektörün mevcut durumunu koruyamaz hale gelmesine neden olmuştur.

Denizcilik sektörümüz, ülkemiz ithal ve ihraç yüklerinin taşınmasında, gerekse dünyanın dört bir tarafında Türk bayrağı taşıyan gemilerle ulusal bir görev ifa etmektedir. Bu faaliyetler sonunda, 2000 yılında, üçüncü ülkeler arasında yapılan taşımalarda yaklaşık 2 milyar dolar elde edilmiştir. Ancak, dışticaret yüklerimizin büyük bir kısmının yabancı bayraklı gemilerle taşıtmak zorunda kalınarak, bu taşımalar için 2,5 milyar dolarlık döviz ödenmiştir. Mevcut durumda bile yüklerimizin taşınmasında çok az bir paya sahip olan filomuz, ekonomik kriz nedeniyle yok olma noktasına gelebilecek; dolayısıyla, tamamiyle yabancı bayraklı gemilere mahkûm olabileceğiz. Bu takdirde, rekabet şansımız olmadığı için, çok daha yüksek navlun bedeliyle taşıma yaptırmak zorunda kalacağımız aşikârdır. Müsteşarlığımızca, sektörün içinde bulunduğu darboğazı aşması ve uzun vadede ülke ekonomisine katkı sağlaması amacıyla, Başbakanlıktan ve Hazine Müsteşarlığından gerekli desteğin sağlanması talep edilmiştir. Bu doğrultuda, Hazine Müsteşarlığının belirlediği kriterlere uygun olarak çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı, genel itibariyle, ülke menfaatı ve çıkarlarına hizmet eden bir düzenlemedir. Zaten, ilgili kurumlarda gerekli soruşturmalar sürmekte olup, yapılan bir usulsüzlüğü de tasvip etmemiz söz konusu değildir. Bu bağlamda, tüm denizcilik camiasının suçlanmasının büyük bir haksızlık olacağını düşünmekteyiz.

Saygıyla arz olunur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Madde üzerinde önerge yok.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Yok, yok...

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Liman kurmam ilinize ha!.. Şu kanunu çıkaralım; her gün milyarlarca...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Çıkar Sayın Bakan; rahat olun; çıkar!..

VEYSEL CANDAN (Konya) - Hükümet istemiyor müsteşarlık kurulsun diye, hükümet istemiyor.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Siz isteyin efendim...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Biz isteyelim!.. Ayıp olur size, ayıp olur.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Siz isteyin...

BAŞKAN - Oylamaya geçtik Sayın Bakan... Sayın Bakan, izin verir misiniz...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Vallahi, ne kadar bekleseniz de gelecekleri yok onların Sayın Başkan.

BAŞKAN - Her iki Kâtip Üye arkadaşımın verdiği rakamlar arasında fark var; onun için, tereddütlü olmaması amacıyla, elektronik cihazla...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yok Sayın Başkan!

BAŞKAN - Ben "var" demedim Sayın Kapusuz; "iki arkadaşımın rakamları arasında fark var" dedim. Kelimeleri seçerek kullanırım.

Elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin, teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın, oy pusulalarını Başkanlığa göndermelerini rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; 3 üncü madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde ilave edilmiştir.

"Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü

MADDE 7/A - Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır :

a) Millî denizcilik politikasına uygun olarak deniz ticaret politikaları ve uygulama esaslarını belirlemek, Türk deniz ticaret filosunun, ülkenin ihtiyaçlarına ve milletlerarası şartlara göre gelişmesi, milletlerarası rekabet gücü kazanmasını teşvik edici tedbirleri almak.

b) Dünyadaki ve ülkemizdeki deniz taşımacılığı ve ticaret filosu hakkındaki istatistikleri tutmak, gelişme eğilimlerini izleyerek raporlar, planlar hazırlamak ve uygulamak.

c) Gemi kiralamalarında Türk ve yabancı bayrak çekilmesine ilişkin talepleri değerlendirmek ve ilgili mevzuatı uyarınca izin vermek.

d) Düzenli gemi seferlerinin esas ve usullerini belirlemek ve uygulanmasını takip etmek, denetlemek.

e) Deniz acente, brokerlik ve komisyonculuğu gibi işleri yapacak olan gerçek ve tüzel kişilerin yeterlilik, çalışma usul ve esaslarını tespit etmek, belgelendirmek ve denetlemek.

f) Deniz sigortacılığı ile ilgili çalışmalar yapmak, bu çalışmaları diğer kuruluşlarla koordine etmek ve izlemek.

g) Denizcilikle ilgili kamu ve özel kuruluşlar ile gerçek kişilerin tüm hizmetlerinin ücret tarifelerini belirlemek, belirlenmiş olanları incelemek, onaylamak ve bunlar arasında hizmetin niteliğine göre uyumlu bir ücret sistemini kurmak ve konu ile ilgili istatistikleri toplamak.

h) Her türlü gemi sicillerini tutmak.

ı) İthalat ve ihracat yüklerinin taşınmasında Türk deniz ticaret filosunun daha fazla pay almasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, bu hususta ilgili kurum ve kuruluşları koordine etmek.

j) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Gruplar adına ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu'nun.

Buyurun Sayın Dağcıoğlu.

Süreniz 5 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 643 sıra sayılı kanun tasarısının, hükümetten gelen tasarı kısmında yer almayan, ancak, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında ihtiyaç fark edilmek suretiyle, deniz ticareti genel müdürlüğünün de ihdası ve Müsteşarlık bünyesine montesiyle ortaya çıkan bir maddeyi görüşmekteyiz. Bu madde de, deniz ticareti genel müdürlüğüyle ilgili, onun kuruluş ve çalışma sistemlerinin dizayn edilmesiyle ilgili.

Arkadaşlar, deniz ticareti deyince, bizler, olayı çok geniş bir skalada değerlendirmek suretiyle, hem ülkemizde hem dünyada deniz ticaretiyle ilgili işin neresinde olduğumuzun doğru tespitini yapmamız ve bu doğru tespitlerden sonra da çalışma esas ve programlarımızı tanzim etmemiz gerekir kanaatimi ifade ederek, bu deniz ticareti için bir kere derdest edilmesi gereken bilgilerin, deniz taşımacılığının düzenlenmesi ve gözden geçirilmesi, transit taşımacılığın dikkate alınarak gözden geçirilmesi, kamu yükleri ve ham petrol taşımacılığının deniz ticaretinde öneminin ve yerinin vurgulanması; bütün bunlardan sonra, yine, taşımacılık sektörüyle ilgili olduğu için, tatlısu taşımacılığının bile, deniz ticaretindeki yerinin, öneminin mutlaka derdest edilmesi gerektiği ve bütün bunlardan sonra da, deniz ticaretiyle ilgili görüşmeler içerisinde, gemi inşa sanayiinin, önem verilmek suretiyle, gerek Bakanlığımız gerek hükümetimiz ve gerekse Müsteşarlığımız bünyesinde tekrardan gözden geçirilerek, denizci bir milletten gelen ülkenin çocukları olarak, dünyada hak ettiği konuma tekrar getirilmesi için olağanüstü gayret göstermemiz gerektiği kanaatimi burada ifade etmek istiyorum.

Ondan sonra, bu gemi inşaına varana kadar, tekrardan, düşüncelerimizi ve bilgi birikimimizi restore ettikten sonra, geldiğimiz noktada, limancılık ve özelleştirmeyle ilgili konuların tekrar tekrar gündeme alınması ve bununla ilgili, Bakanlığımız bünyesinde çok ciddî çalışmaların yapılması gerektiği kanaatimi ifade etmek istiyorum. Çünkü, bütün bunlardan sonra, gemi yapımlarımız, gemilerimizin taşıma kabiliyetinin, tonajlarının ve yolcu ve yük taşıması konusundaki geldiğimiz noktanın gözden geçirilmesinden sonra, ancak deniz turizmine dönük neler yapabilirizin gündeme gelebileceğine inanıyorum. Bu manada, deniz turizmi de, yine deniz ticaretiyle ilgili olarak önemli bir konu, önemli bir kapı olarak gündeme gelmek zorundadır.

İşte, bütün bunlardan sonra, sektörümüzün finansal sorunlarını, yine deniz ticaretiyle ilgili, gözden geçirmemiz gerekmektedir ve deniz ticaretinin takviye edilebilmesi için, Anadolu'da, karayollarının da, deniz ticaretini bütünleyen, onun mütemmimi olarak bakılması sonucunda karayollarının da, rehabilitasyondan, gözden geçirilmiş, rehabilite edilmiş ciddî bir ağ olarak gündeme alınması gerekir; yani, çok komplike bir çalışma gerekir bu konuda diye kanaatlerimi, tarihe bir not olsun diye, Sayın Bakanlığa arz etmek istiyorum.

Bütün bunlardan sonra, deniz ticaretinin geliştirilebilmesi için, bazı problemleri, komplike bilgiler olarak neler olabilir diye düşündüğümüzde, bunların başında, az evvel, bazı arkadaşlarımızın da sorduğu soruların ehemmiyetini ben de bir kez daha teyit etmek bakımından, uluslararası alanda taşımacılık kabiliyetimizi artırabilmek için ne yapmamız lazım; uluslararası alanlarda da çalışma yaparak, denizcilik sektörümüze, Bakanlığımız tarafından destek olunması gerekir kanaatimi ifade etmek istiyorum. Bu destekler nasıl olabilir; sektörü genişletebilmek, geliştirebilmek için, alan açma, alan genişletme çalışmalarına, bizim de onlarla birlikte, hatta üniversitelerimizle birlikte kafa yormak suretiyle, şimdi kuracağımız araştırma, planlama ve koordinasyon kurullarını ciddî bir şekilde devreye sokmak suretiyle, ne yapmamız lazım; denizcilik sektörümüzü güçlendirmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Demin söylediğim komprime bilgilerden birisi nedir, örnek nedir diye soracak olursanız; mesela denizcilik sektörünün, bize, mütemadiyen yazı yazmak suretiyle, canhıraş bir şekilde, bizi destekleyin mealli uyarıları var. Bunlardan bir tanesi, Manavgat suyunun satılması hadisesi. Hangi ülkeye satılırsa satılsın; ama, sektörümüzün, bana göre de haklı olan, bizim partimize göre de haklı olan taleplerini dikkate almak durumundayız diye düşünüyorum. Nedir bu; bizim sektörümüz taşımalı. Yani, hangi ülkeyle anlaşma yaparsak yapalım, o taşımanın, anlaşmanın alt maddesi olarak, Türk denizcilik sektörü tarafından yapılması gerektiğinin vurgulanmasını burada bir kez daha arz ediyorum. Bu, hem benim hem de AK Parti Grubunun talepleridir Sayın Bakanımızdan. O manada, gerek uluslararası turizm ve taşımacılığı gerek yük taşımacılığı gerek çevreyle ilgili olan ilişkileri, deniz ticaretini, tamamını, komplike bir plan, proje olarak düşünüp, masaya yatırıp, Müsteşarlıkta, genel müdürlüğe bağlı olarak, bir genel müdürlük olarak kurulmasının hayırlı olduğu kanaatimi ifade ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.

Doğru Yol Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Yıldırım Ulupınar...

Buyurun Sayın Ulupınar (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA YILDIRIM ULUPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanıma sorduğum ilk soruya verdiği cevap için teşekkür etmek istiyorum; ama, şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Değerli Bakanım, biz de biliriz ki, her hükümet istediğini yapamaz, her hükümetin kendine has zorlukları vardır; ama, hükümetin yapabileceği şeyler de vardır, elinde olan imkânlar vardır. Bunların kullanılmamasının ya da Türk denizciliği lehine kullanılmamasının mantıklı bir izah tarzı yoktur. Türkiye'de, Millî Güvenlik Kurulunun tavsiye kararıyla, Devlet Planlama Teşkilatı raporuna istinaden, TÜPRAŞ'ın ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılmış bir gemi için 60 000 000 dolar harcanmış, 165 dwt'luk gemiler boş gezerken, Yunanistan bandıralı ve özellikle Rus bandıralı gemilere yük vermemizi nasıl izah edeceksiniz bilemiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın her yerinde, özellikle gelişmiş ülkelere baktığımızda, gelişmiş ülkelerin bakanları, başbakanları hatta cumhurbaşkanları herhangi bir sebeple yurtdışında bir ziyareti bahane edip, kendi ülkelerindeki işadamları için iş isteyebilmektedirler. Türkiye'de böyle bir iş isteyen devlet adamına iş takipçisi gözüyle bakılır. Öncelikle, bu psikozdan Türkiye'nin kurtulması gerektiğine inanıyorum.

Denizcilik sektörüne baktığımızda, denizcilik sektörünün, herhangi bir bakandan, başbakandan ya da cumhurbaşkanından "bana dünyada iş temin edin" diye bir ricası yok. Denizcilik sektörü, kendisini çok güçlü bulan, isteklerinde son derece haklı ve iddialı bir sektör, Türkiye'nin geleceğinde de gerçekten çok büyük önem taşıyan bir sektör. Tanrı her şeyi vermiş...

Hem biraz havayı değiştirmek için hem de konuyla ilgili, gerçekten çok ders alınacak bir fıkra olduğu için, eğer, müsaade ederseniz, bir fıkra anlatmak istiyorum. Adamın biri, her gün Yüce Tanrı'ya yalvarıyor "Yüce Rabbim, millî piyangonun en büyük ikramiyesini bana çıkar" diye. El açıyor, her gün "Yüce Rabbim, millî piyangonun en büyük ikramiyesini bana çıkar" diyor. Ecel vakti geliyor, Tanrı, Azrail'i çağırıyor "git, bu adamın canını al gel" diyor. Azrail, adamı çok iyi tanıdığı için "Ya Rabbim, bu adam her gün size yalvarıyor. Millî piyangonun büyük ikramiyesini bu adama çıkarsak da, canını sonra alsak olmaz mı" diyor. Yüce Rabbim Azrail'e dönüyor "ben de biliyorum; ama, adam hayatı boyunca hiç millî piyango almadı ki" diyor.

Türkiye'nin bugünkü durumu, maalesef, aynı buna benziyor. Hiçbir iş yapmayan, her şeyi Allah'tan bekleyen, verdiği bu güzel imkânları kullanmasını bilmeyen, herhalde, dünyada başka bir ülke daha yoktur.

Değerli milletvekilleri, ben, çok samimî dileklerimi söylemek için buraya çıktım; ama, bir şeyi söylemeden yapamayacağım. Biraz önce, 5 dakikalık bir konuşma için buraya çıktım, hiçbir mesaj vermeden geri döndüm. 5 dakikalık bir konuşma için tekrar buraya geldim; süreme bakıyorum, 1 dakika 21 saniye kalmış. İçtüzük değişikliği sırasında, Doğru Yol Partisinin, bu işe neden bu kadar muhalif olduğunu bu kürsüye çıktıktan sonra çok daha iyi anladım. Türkiye'nin en önemli sektörlerinden biri olan denizcilik sektörünün sorunlarını tartışacağız ve bunu 5 dakikaya sığdıracağız. Bunun ne mantığı ne de bir izahı olabilir düşüncesindeyim.

Değerli milletvekilleri, dünya deniz ticaret filosu, her yıl 5,7 milyar ton yük taşımakta ve bundan 300 milyar dolar gelir elde etmekte; Türkiye, bu payın ancak yüzde 1'ini alabilmektedir. Buna karşılık, Türkiye'nin, toplam ithalat ve ihracatının yüzde 90'ının üzerindeki taşımacılık deniz sektörüyle yapılmaktadır. Sayın Bakanın da söylediği gibi, bu taşımada, yabancı bayraklı gemilere ödenen para 2,5 milyar dolardır. Eğer, Türk deniz filosunu yenilemezsek, gençleştirmezsek bunun çok vahim rakamlara doğru gideceği bir aşikârdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.

YILDIRIM ULUPINAR (Devamla) - Komşumuz Yunanistan'a baktığımızda, İkinci Dünya Harbinde gıda temin etmek için Türk ticaret filosunu kullanan Yunanistan, İkinci Dünya Harbinden sonra Amerika Birleşik Devletlerinin önce Türkiye'ye teklif ettiği; fakat, Türkiye'nin çok eski bulup "aman başımı ağrıtmasın" diye almadığı, reddettiği gemileri alarak, İkinci Dünya Savaşından sonra gayri safî millî hâsılasının çok büyük bir bölümünü denizcilik sektöründen elde etmiştir. Yunanistan, denizcilik sektörüne verdiği önemle bu sektörden her yıl en az 60 milyar dolar gelir elde etmektedir. Türk deniz filosu dünya ticaret filosunun yüzde 1,2'sini oluştururken, Yunanistan ticaret filosu yüzde 17,4'ünü oluşturmaktadır.

Değerli milletvekilleri -sürem çok az kaldığı için hemen toparlamaya çalışıyorum Sayın Başkanım- denizciliğe çok büyük önem vermemiz gerekmektedir. Bu, böyle beş dakikada anlatılacak bir konu değildir ve bunu hiç kimseye, hiçbir şeye de izah edemeyiz. Ben, Yüce Atatürk'ün, İstiklal Savaşında çok büyük kahramanlıklar yapan Türk Milletinin istikbalde de çok şeyler yapacağını varsayıp "Türk övün, çalış, güven" lafını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bugün, Yüce Atatürk'ün bıraktığı o günden bugüne geldiğimizde ve bugünkü Türkiye'ye baktığımızda "Türk övün, çalış, güven" demenin, artık biraz daha fazla çalışmayla söylenebileceğini ve bugün bunun yeterli olmadığını, Yüce Atatürk'ün, İstiklal Savaşında istikbale bakıp da o umutlu bakışlarını tekrar yakalayabilmek için, doğru zamanda doğru kararlar vermemiz gerektiğini, bu doğru zamanın şimdi olduğunu, doğru kararın da Türk denizciliğine verilecek destek olduğunu beyan ediyor, Doğru Yol Partisi Grubu adına ve şahsım adına bu maddenin Türkiye'ye hayırlar getirmesini temenni ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ulupınar.

Efendim, Saadet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 643 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesine yeni bir ilave öngörmektedir. Söz konusu maddeyle, müsteşar yardımcılıklarından birisine bağlı ana hizmet birimi olarak, Deniz Ticaret Genel Müdürlüğü eklenmektedir. Aslında, tasarıyla, Deniz Ticaret Genel Müdürlüğü ihdas edilmektedir; dolayısıyla, tasarının en önemli kısmı burası olsa gerek.

Sayın milletvekilleri, coğrafya bilgilerimize göre ve çok sıkça kullandığımız tabirle "üç tarafımız denizlerle çevrili" vesaire vesaire!.. Peki, üç tarafı denizlerle çevrili; yani, kuzeyde Karadeniz, güneyde Akdeniz, batıda Ege Denizi bulunan, 8 333 kilometre sahil şeridine sahip bir coğrafyası bulunan ülkemiz, söylenildiği gibi, sahip olduğu bu imkânı en iyi şekilde kullanabiliyor mu? Buna evet demek mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 bin küsur kilometre sahil şeridine sahip ve birçok ülkenin tarih boyunca arzuladığı ve de uğrunda büyük savaşların olduğu bu coğrafyayı nasıl kullanıyoruz? İşte, sizlere birkaç rakam arz ederek, gerçeği ortaya koymaya çalışacağım. Türkiye, dünya ticaret filosunun yüzde 1,09'una sahipken, dünkü vilayetimiz Yunanistan bunun yüzde 17,4'üne sahiptir. Bu durum, açıkça, deniz ticareti noktasında ne kadar kötü bir durumda olduğumuzun göstergesidir.

Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısıyla, deniz ticaretimizin gelişmesine katkı yapacak altyapının oluşturulması için gerekli hukukî zemin hazırlanmaktadır.

643 sayılı tasarının 4 üncü maddesi, Deniz Ticaret Genel Müdürlüğümüzü ihdas ederken; deniz ticaretinde, ülkemizin ihtiyaçlarına ve uluslararası şartlara göre politikaların belirlenmesinden, dünyada ve ülkemizde deniz ticaret filosuyla ilgili istatistiklerin tutulması, rapor ve planların hazırlanması, deniz sigortacılığıyla ilgili çalışmaların yapılması, gemi sicillerinin tutulması ve en önemlisi, ithalat ve ihracat yüklerinin taşınmasında Türk deniz ticaret filosunun daha fazla pay almasını sağlayacak gerekli tedbirleri alarak ve ilgili kuruluşlarla koordinasyonu yapması gibi çok önemli görevler verilmektedir.

İşte, bizce, Denizcilik Müsteşarlığıyla ilgili yasa tasarısının özü, amacı, hedefi, bu Deniz Ticaret Genel Müdürlüğüne verilen görevlerin samimiyetle, içtenlikle ve gerçek vatanseverlik inancıyla yapılmasıyla, olumlu ve verimli sonuç alınabilir.

Yıllardır, üç tarafı denizlerle çevrilidir nakaratlarıyla söylenip durulan ve en yakın komşu ülkelerin çok gerisinde olan deniz ticaret hacmimiz, hak ettiği yeri bir türlü alamamıştır. Ülkemizin üç yanının deniz olması, ticaret hacminin yüksek olması için yeterli neden değildir.

Bunun yanı sıra, deniz ulaşımının rantabl, verimli, güvenli bir ulaşım şekli olmasıyla, bu taşımacılık sektörünün payını artırmak mümkün olur. Yapılan bilimsel araştırmalar ve incelemelerde, deniz ulaştırmasının, havayolları ulaştırmasından 22 kat, karayolu ulaştırmasından 7 kat, demiryolu ulaştırmasından 3,5 kat daha ucuz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Sayın milletvekilleri, deniz ticaret sektörü, ülkemizin içinde bulunduğu sorunların bir kısmını çözmeye aday önemli bir sektördür. Deniz ticaret sektörümüze gereken önemin verilmesi, deniz ticaretiyle ilgili bürokratik engellemelerin kaldırılması ve deniz ticaretinin artması halinde, ülkeye, nakit döviz girişi artacaktır, döviz tasarrufu sağlanacaktır, istihdam artacaktır, karayollarındaki yük ve yolcu trafiğinin deniz yoluna kaydırılmasıyla, dünya deniz ticaret pastasından daha çok  pay alınmasıyla taşımacılık birim maliyetleri ucuzlayacaktır; bu durumun üretim maliyetlerine yansıması, enflasyonun azalmasında etken olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırır mısınız...

OSMAN YUMAKOĞULLARI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, nüfusu 70 000 000, içborcu 119 katrilyon, dışborcu 120 milyar  dolar, işsizlik oranı yüzde 15, kalkınma hızı -hızı mı diyeceğiz, yoksa düşüşü mü- eksi yüzde 11 olan ekonomimizin artık, borçla yürümeyeceği ortadadır.

Türkiye'nin aradığı kaynak elinin altındadır; bu da denizcilik sektörüyle olacaktır diyor, çıkarılacak kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yumakoğulları.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir Milletvkilimiz Sayın Yıldırım Ulupınar, petrol taşımacılığında Türk tankerlerinin kullanılması konusunu dile getirdi, kendisine teşekkür ediyoruz.

Ülkemizde üç firma büyük tanker yaptırmıştır. Bunlardan bir tanesi Güngen Denizcilik şirketine ait 165 000 tonluk tankerdir; 2001 yılında DİTAŞ ile üç yıllık anlaşma yapmıştır -biz de, bu konuda Güngen'e yardımcı olduk- bu tanker halen petrol taşımaktadır.

İkinci tanker Beşiktaş Denizcilik şirketine ait olup,  bu da 165 000 tonluktur ve şu anda iş yapmamaktadır. Biz, yine DİTAŞ'a yazdık; bu gemi 2001 yılı sonunda bitti, yeni anlaşma yapmasını bekliyoruz.

Üçüncü tanker, 165 000 tonluktur, DİTAŞ'a aittir -bu, bir kamu kuruluşudur- halen petrol taşımaktadır.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Ergün Dağcıoğlu, Manavgat suyunun bizim tankerlerimizle taşınması konusunu dile getirdi, bu konuyu dün de dile getirmişti. Gerçekten, bu, çok önemli bir konu. Bunu sağlamak amacıyla, Denizcilik Müsteşarlığı, bütün kurum ve kuruluşlarla koordinasyon yürütmektedir. Aralık 2001'de, İstanbul'da, İsrail'le yapılan denizcilikle ilgili görüşmelerde de bu ısrarımız gündeme getirilmiştir. Çalışmalarımız devam etmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Efendim, 4 üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/593) esas numaralı ve 643 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen 7/A maddesinin (h) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Emrehan Halıcı

İsmail Köse

Nihat Gökbulut

 

Konya

Erzurum

Kırıkkale

 

Hasan Basri Üstünbaş

 

Bekir Ongun

 

Kayseri

 

Aydın

"h) Her türlü gemi sicillerini tutmak. Denizde hareket imkânı bulunan ve ticari bir gayeye tahsis edilmiş olan, ancak tahsis edildiği gaye denizde seyrüseferi gerektirmeyen deniz araçlarının, belirlenen deniz ticaret politikaları ve uygulama esasları doğrultusunda, Türk deniz filosunun gelişimi ve milletlerarası rekabetin sağlanması ve Ülke ekonomisinin ihtiyaçlarına yönelik olarak gemi sicillerine kaydını yapmak."

BAŞKAN - Bu ikinci önerge, aynı zamanda, maddeye en aykırı önerge niteliği taşıdığından, okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 643 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesiyle eklenen 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7/A maddesinin (g) bendinin metinden çıkarılmasını ve bundan sonra gelen bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

İbrahim Yaşar Dedelek

Mehmet Şandır

 

Ankara

Eskişehir

Hatay

 

Mehmet Gül

 

Müjdat Kayayerli

 

İstanbul

 

Afyon

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahibi arkadaşlarıma soruyorum. Gerekçeyi okutmamız kâfi mi?

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

Gerekçe: (g) bendinde belirtilen görevlerin 491 sayılı kanun hükmündeki kararnamede yer alması ve uygulamada tereddütlere sebebiyet vermemesini teminen belirtilen bendin metinden çıkarılmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN - Komisyonun, çoğunluğu olmadığı için uygun görüşle takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/593 esas numaralı ve 643 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi ile 491 sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen 7/A maddesinin (h) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mehmet Emrehan Halıcı

(Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahibi arkadaşlarım...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bilindiği üzere 1956 yılından beri, yaklaşık kırkbeş yıldır yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, özellikle denizcilik sektörünü ilgilendirilen "Deniz Ticareti" başlıklı dördüncü kitabı ile günün koşullarına hizmet vermekten uzak kalmıştır. Dünyadaki denizciliğin, deniz ticaretinin, deniz teknolojisinin gelişmesine paralel olarak ülkemiz denizcilik sektöründe de benzer gelişmeler meydana gelmiş ve bu gelişme sonucu oluşan fiilî durum mevcut hukukî altyapı ile karşılanamaz hale geldiğinden, denizcilik yatırımları denizciliğin muhtelif alanlarına yayılamamıştır. Yapılmış yatırımların da hukukî boşluk nedeniyle kayıt altına alınması, uluslararası alanda ülkemizin denizcilik otoritesi olan Denizcilik Müsteşarlığınca gerçekçi bir denetimi mümkün olmamıştır.

Hukukî alanda ortaya çıkan problemlerin en başında, kanundaki "gemi" tanımının günün şartlarına cevap vermemesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten, Türk Ticaret Kanununun 816 ncı maddesinde düzenlenen gemi tanımı kapsamına girmeyen deniz araçlarının Millî Gemi Sicili veya Uluslararası Gemi Siciline kaydı mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda;

1) Gemisini gemi sicillerinden herhangi birine kaydettiremeyen müteşebbis yatırım veya işletme sermayesi temini amacıyla bankalara kredi talebinde bulunduğunda, bu araçları teminat gösteremediklerinden kredi kullanamamaktadırlar.

2) Gemi Siciline kayıtlı gemiler hukuken gayrimenkul hükmünde sayılmalarına rağmen, kayıtlı olmayanlar menkul hükmünde sayılmakta ve bu durum hukukî işlemlerde çelişkilere ve adaletsizliklere neden olmaktadır.

3) Sicilde kayıtlı gemilerin Türk Bayrağı çekme zorunlulukları bulunmasına rağmen, sicil kaydı bulunmayanların Türk Bayrağı çekmesi belirli şartlara bağlıdır.

4) Herhangi bir sicilde kayıtlı gemi mevzuat gereği mutat teknik ve idarî denetimlerden geçerek belgelendirilirken, kayıtlı olmayan araçlar gemi sayılmadıklarından, bu denetim gereği gibi yapılamamaktadır. Maddede yapılacak değişiklikle denizlerde çeşitli faaliyetlere tahsisli deniz araçları da denetime tabi tutulabilecektir.

Bugün için artık zarurî hale gelen bu sorunların çözümü, acil yatırımların sürüncemede bırakılmaması, denetim dışında bulunan bazı deniz araçlarının da bir an önce Denizcilik Müsteşarlığı kontrolü altına alınabilmesi amacıyla, teklif edilen metnin ivedilikle yürürlüğe konulması gerekmektedir.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, maddeyi, kabul edilen önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... (SP sıralarından "Yoklama istedik" sesleri")

Bir talebinizi hatırlatmanın üslubu, herhalde, bu şekilde sesi yükseltmek olmamalı. Arkadaşlarımızdan "vazgeçildi" şeklinde bir bilgi geldiği için dedim.

IV. - YOKLAMA

BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunanları arayacağım efendim.

Yakup Budak?.. Burada.

Mehmet Batuk?..

BAHRİ ZENGİN (İstanbul) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Mustafa Geçer?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Alaattin Sever Aydın?.. Burada

Turhan Alçelik?..

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ahmet Demircan?..

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Veysel Candan?.. Burada.

Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Lütfi Doğan?.. Burada.

Nezir Aydın?.. Burada.

Ahmet Karavar?.. Burada.

Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Zeki Okudan?.. Burada.

Metin Kalkan?.. Burada.

Ali Gören?..

MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Latif Öztek?.. Burada.

Arkadaşlarımızın talebi doğrultusunda işlem yapacağız.

Yoklamayı elektronik cihazla yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde -aslında, bunları tekrarlamak bizim için de şey değil; ama, usul böyle olduğu için, mecburen, aynı sözleri defalarca tekrarlıyorum- sisteme giremeyen arkadaşlarımın teknik personelden yardım almalarını, buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşlarımın, pusulalarını Başkanlığa göndermelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, toplantı yetersayısı yok. Az bir sayıya ihtiyaç var. Grup başkanvekillerimize danışıyorum.

VEYSEL CANDAN (Konya) - 5 dakika ara verelim.

BAŞKAN- 5 dakikanın pratik bir şeyi yok; yani, çalışmayalım arzusunun başka bir ifadesi olur.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul)- 15 dakika...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 15 dakika ara verelim Sayın Başkan.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - 15 dakika...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada grubu ya da şahsı adına konuşan her arkadaşım "deniz" dedi "denizciler" dedi "nimet" dedi... Doğru, hepsini paylaşıyoruz; ama, bütün denizcilik sektörünün beklediği, Türkiye'nin belki en önemli yasalarından biri olan bu yasa konusunda -muhalefetteki arkadaşlarımız, elbette, İçtüzükten kaynaklanan talepleri nedeniyle suçlanamaz- birazcık da arkadaşlarımızın gelmesi lazım ve benim sizden de bir istirhamım var: Şimdi ara vereceğim. Ne olur şu yasayı... O sektörde, zaten, insanlar sıkıntı çekiyorlar. Bunu sizler söylüyorsunuz; katılıyorum.

Şurada elbirliğiyle, hiç değilse, bu meselede -bunun şerefi sizlere ait olacak- bir özveri gösterebilirsek birlikte şu yasayı çıkaralım istiyorum.

16.15'te tekrar toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.56

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.15

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER : Lütfi YALMAN (Konya), Mehmet AY (Gaziantep)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin İkinci  Oturumunu açıyorum.

IV. - YOKLAMA

BAŞKAN - Bir önceki oturumda tasarının 4 üncü maddesinin oylanmasından önce yoklama istenmişti ve toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Yoklamayı tekrarlıyorum.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum. Bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen arkadaşlarımız olursa, teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız olursa, belirtilen süre içerisinde yoklama pusulalarını Başkanlığa iletmelerini rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.

Ben, arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; sizlerin katkısıyla bu sayıya ulaşabildik.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe  Komisyonları Raporları (1/593) (S. Sayısı: 643) (Devam)

BAŞKAN - Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, 4 üncü maddeyi, kabul edilen önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, arkadaşları ikaz edin, ayrılmasınlar. Şikâyet konusu olmasın. Karar yetersayısı arayacağız.

BAŞKAN - Evet, Sayın Salih Kapusuz haklı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, demin arz ettim, bizim cezalandırdığımız, Denizcilik Müsteşarlığı ya da Sayın Devlet Bakanımız değildir; denizcilik sektörünü cezalandırıyoruz.

Ayrıca, Sayın Kâmran İnan'ın işaret buyurduğu bir husus vardır: Bu Parlamentonun 1 saati 100 milyarlarca yazıyor. Onun için, sayın milletvekillerinden, özellikle hükümete mensup partilerin milletvekillerinden istirham ediyorum, lütfen, kimse ayrılmasın; şurada, üç dört saat içinde bu kanunu bitiririz; ayrı ayrı hepinizden istirham ediyorum.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesi bölüm ve madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Danışma ve Denetim Birimleri"

"Danışma ve denetim birimleri

Madde 10.- Müsteşarlığın merkez kuruluşundaki danışma ve denetim birimleri şunlardır:

a) Teftiş Kurulu Başkanlığı.

b) Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı.

c) Hukuk Müşavirliği.

d) Müsteşarlık Müşavirleri."

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'a aittir.

Buyurun Sayın Fırat. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünden beri görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı üzerinde konuşan değerli milletvekili arkadaşlarımı dinlediğimde, acaba, ben mi yanlış bir kanun tasarısını önüme aldım, yoksa, arkadaşlar mı başka şeylerden bahsediyor diye meraklandım. Şu ana kadar bu kürsüde söz alan arkadaşlarımız, denizcilik sektörünün sorunlarını halleden bir yasa tasarısı gelmiş gibi, bu konu üzerinde görüştüler; tasarıyı incelediğim zaman, aslında, Denizcilik Müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında bir yasa tasarısı üzerinde görüştüğümüzü gördüm.

Burada getirilen, müsteşarlığın altında kurulmuş olan üç dört tane genel müdürlük, üç dört tane daire başkanlığı, birkaç tane de kurul ve kuruluş. Yani, devlet çarkının, bürokrasinin biraz daha semirdiği, biraz daha özel sektöre, müteşebbisin önüne setler koyabilecek yeni kuruluşlar ve yeni görevler belirlediğini gördüm.

Düşünüyorum, Denizcilik Müsteşarlığı kurulmadan evvel, Ulaştırma Bakanlığına bağlı bir genel müdürlük, hatta ondan evvel de bir daire başkanlığıydı. Müsteşarlık kurulduktan bugüne kadar, o günkü daire başkanlığıyla idare edilen bu sektör, acaba, bu müsteşarlık kurulduktan, bu genel müdürlükler, bu kurum ve kuruluşlar kurulduktan sonra büyük bir atılımın içerisine girdi, bu sektör ayağa mı kalktı diye düşündüğümde ve verilere, devletin istatistikî verilerine baktığımda bunların hiçbirisinin gerçekleşmediğini gördüm. Bir şey gerçekleşti, bir müsteşar, üç dört müsteşar yardımcısı, üç dört genel müdür, genel müdür yardımcıları, daire başkanları, bunun yanında alt kademeyi teşkil eden daktilograflar, bunun yanında odacılar, şoförler, araçlar hakikaten devletin istatistiklerine girdi; ama, bunun haricinde artan bir şey olmadı.

Bir yerde şunu sormak lazım: Bu hükümetin programında ve 550 milletvekili olarak hepimizin üstünde mutabık olduğumuz bir konu var: Devletin, yani bürokrasinin giderek küçültülmesi; ancak, buraya getirilmiş olan tüm yasaların büyük bir çoğunluğu devlet bakanlıklarının, yatırımcı bakanlıklar haline dönüştürülmesi, genel müdürlerin müsteşar olabilmesi, daire başkanlarının genel müdür olabilmesi ve bunların etrafındaki hizmet birimlerinin giderek artırılmasından başka bir noktaya varmak mümkün olmuyor, bir kere bunda bir karar vermemiz lazım.

Denizcilik sektörüyle ilgili müsteşarlık değil de genel müdürlük olsaydı, genel müdürlük değil de bir daire başkanlığı olsaydı acaba hizmette daha mı verimli olurdu, yoksa daha mı az verimli olurdu veya bizim dışımızdaki modern ülkeler, bizim kadar zeki mi değiller veya organizasyonu bilmiyorlar mı? Gelişmiş olan ülkelerin tümüne baktığımız zaman, İngilteresinden Amerikasına kadar, hangisinde bir denizcilik müsteşarı olduğunu soruşturmak, sormak gerekir kanısındayım. Eğer, bir yerde bu işlemleri özel sektöre devrederek yapabilmemiz mümkün ise, meslek kuruluşlarına vererek götürmemiz mümkün ise, neden bürokrasiyi bu kadar büyültmek lüzumunu hissediyoruz, neden birilerine devlet kadrolarında yer vermek lüzumunu hissediyoruz.

Sayın Bakan şunu söylüyor: "O kadar çok memurumuz ve o kadar çok soruşturulacak meselemiz var ki, Başbakanlık Denetleme Kurulu vasıtasıyla bunları denetlememiz mümkün değil; yetmiyor bunlar." Peki, yetmediği zaman, yeni bir teftiş kurulu kurmakla buna yetişmek mümkün mü; yok. O zaman, problemin temeline inmek lazım. Dünyanın hiçbir ülkesinde, modern ülkesinde 2 500 000 devlet memuru sıfatını haiz insan yoktur. İngiltere'de, bu 5 000 kişidir, 3 000 kişidir, 2 000 kişidir; Amerika Birleşik Devletlerinde de aynıdır. Eğer, siz, yeniden bir devlet memuru sıfatını sınırlayabilirseniz, bunu 2 000'e, 3 000'e indirebilirseniz, o birisini hizmetli olarak kabul edebilirseniz ve Devlet Memurin Kanununun getirmiş olduğu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun bitiriniz.

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - ... Devlet Memurin Yasasının zırhına büründürmediğiniz zaman, inanınız ki, Başbakanlık Denetleme Kurulu bile fazla gelir; çünkü, denetleyeceğiniz insan sayısı 3 000'le, 4 000'le sınırlanır. Varılması gereken, problemin çözüm noktası, aslında orasıdır ve bu şekilde halledilebilir. Yoksa, yeniden, bir süre sonra, inanıyorum ki, şurada belirtilmiş olan genel müdürlüklere de teftiş kurulları gerekecektir; çünkü, Denizcilik Müsteşarlığının böylesine büyümesi neticesinde, artık Müsteşarlık bünyesindeki teftiş kurulu da yetmeyecektir.

Bilahara, bu konudaki fikirlerimi söylemeye devam edeceğim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fırat.

Doğru Yol Partisi Grubumuz adına, Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer.

Buyurun Sayın Tuncer.

DYP GRUBU ADINA ALİ NACİ TUNCER (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, görüşülmekte olan 5 inci maddeyle, Denizcilik Müsteşarlığının merkez teşkilatına iki birim daha ilave edilmektedir: Birincisi, Teftiş Kurulu; ikincisi de, kısaltılmış adıyla, APK Daire Başkanlığı.

Saygıdeğer milletvekilleri, teftiş kurulları üzerinde biraz durmak istiyorum. Teftiş kurulları, cumhuriyetin ilk dönemlerinde, bürokratın açığını bulmaktan ziyade, bir eğitici kurum olarak düşünülmüştür. Klasik bakanlıklara baktığınız zaman, o bakanlıklarda, en temayüz etmiş elemanlar teftiş kuruluna atanırlardı; özellikle Adalet Bakanlığında, özellikle Maliye Bakanlığında ve özellikle İçişleri Bakanlığında. Teftiş kuruluna atanan elemanlar, en temayüz etmiş insanlardı ve ondan sonra, kendi merciinin en üstüne doğru ilerlerdi; çoğu vali olurdu, çoğu Yargıtay üyesi olurdu ve Maliye Bakanlığının üst yönetimindeki elemanların yüzde 80'i teftişten gelirdi.

Bugün, Türkiye'de, bir teftiş furyası görmekteyiz. Her kurumun bir teftiş kurulu var -ki, benim görüşüme göre de, teftiş kurulları, kendi kurumları içerisinde olması lazım; çünkü, orada yetişmiş insanlar, o müessesenin sorunlarını bilmektedir- bunun üzerinde, Başbakanlık Teftiş Kurulu vardır; bunun üzerinde, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, bunun yanında, Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu; bir taraftan Sayıştay, hatta, daha geniş anlamda, Büyük Millet Meclisinin KİT Komisyonu... Bir denetim kargaşası yaşamaktayız. Bürokrat, şaşırmış vaziyette. Kendi kurumunun teftiş edip suç saymadığı bir olayı, bir bakıyorsunuz, Yüksek Denetleme Kurulu veya Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu, yıllar sonra suç sayıyor ve her gün, basında, yok "Kılıç Operasyonu" yok "Balık Operasyonu" diye okuyoruz. Yüzlerce güzide insan, binlerce güzide insan mahkeme kapılarında çile çekmektedir. Saygıdeğer milletvekilleri, doğru birdir. Eğer, bir bürokratın bir yolsuzluğu, bir usulsüzlüğü, bir rüşveti, görevi suiistimali varsa, denetletirsiniz, bulursunuz bunu.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun bulduğu bir noksanlığı Başbakanlık Denetleme Kurulu tetkik ediyor, bunda bir suç yoktur diyor; ama, aynı olay savcılıklara intikal ettiriyor, denetleme raporlarında zaten savcılar -o meslekten geldiğim için ifade ediyorum- çok önemli bir şey yapmaz, ifadeyi alır ve ondan sonra gereğini mahkeme takdir etsin diye mahkemelere sevk eder ve birçok güzide bürokrat, bugün mahkeme kapılarındadır. Bürokrasi tıkanmıştır arkadaşlar.

Bu kurulları kurmak önemli bir şey değil. Hükümet, buna bir çare bulsun. Devlet, şüphe üzerine idare edilmez; asıl olan, herkesin dürüst çalıştığıdır.

Denetleme kurulları, hizmetin daha verimli olması için, yönergelere, kanunlara, mevzuatlara uygunluğunu sağlamaya çalışır; istisnaî olarak da, bir yolsuzluk tespit ettiğinde, tabiî, yetkili merciine gönderecektir.

Sekiz senedir, kurulmuş olan -1994'te kuruluşunu tamamladı- Denizcilik Müsteşarlığı, teftiş kuruluna ihtiyaç hissetmemiş; ama, 2 nci maddeyle oniki bentte saydığımız görevlerinde de çok önemli bir ilerleme kaydetmemiş. İkinci konuşmamda onları tahlil edeceğim. Acaba, teftiş kurulu olmadığı için mi o oniki bentle kendisine verdiğimiz görevleri bihakkın yerine getirememiş? Ne ticaret filolarımız gelişmiş ne deniz kirliliğimizi önleyebilmişiz ne can güvenliğini ne denizdeki araçların teknik donanımını sağlayabilmişiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Bağlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) -  Yine de söylüyorum, her kurumun teftiş kurulunun kendi içinde olması lazım. İkinci konuşmamda biraz daha detaylarına gireceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tuncer.

Saadet Partisi Grubumuz adına, Sakarya Milletvekili Nezir Aydın.

Buyurun Sayın Aydın. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 643 sıra sayılı tasarının 5 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhterem arkadaşlar, 5 inci madde, arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, teftiş kurulu başkanlığını, araştırma, planlama, koordinasyon daire başkanlığını, hukuk müşavirliğini ve Müsteşarlık müşavirlerini merkez kurumunda oluşturan bir madde.

Şimdi, bu noktada, Sayın Başkanımız, az önce "bu kanun çok önemlidir -doğrudur- bunun önemini bilenler bu kanunun çıkmasını bekliyor, ne olur arkadaşlarımız toplansınlar, gitmesinler" dedi ve muhalefetin yardımıyla da çoğunluk sağlandı ve tasarıyı görüşmeye devam ediyoruz. Tabiî, Sayın Başkanımız bunları söyleyince, ister istemez, tasarının baş tarafından doğru şöyle bir baktım, Müsteşarlık, 1993'te kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş; sonra, 1.11.1999 tarihinde, yani, yine, 57 nci hükümet zamanında Sayın Başbakanın ve bakanların imzasıyla tasarı haline getirilmiş; sonra, 3.7.2000 tarihinde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşülmüş, Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmiş; 4.4.2001 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş; 24.1.2002, yani bugün, Genel Kurulumuzda görüşülüyor. Ee, bu kadar önemli bir kanun; allahaşkına, bu seyir ne?! Bunca zaman ne?! Bunca zaman beklemek niye?! Yani, Sayın Derviş, 15 günde 15 kanun çıkarırken, allahaşkına, siz neredeydiniz; siz ne yapıyordunuz o zamanlarda?! Yani, Sayın Derviş'e havale edilseydi, şimdiye kadar bunun gibi 150 tane kanun çıkmıştı; ama, beklemiş; üç yıldır, üç yıldan da fazla bir süredir bekliyor. Ortalama her bir yılda bir, bir yerde görüşülmüş. Bayındırlık Komisyonunda, tasarının gelmesinden tam bir yıl sonra, 1999, 2000; 2001'de Plan ve Bütçe Komisyonunda; 2002'de de Genel Kurulda görüşülüyor. İnşallah, hayırlısı olur.

Şimdi, bu arada, bu kanun tasarısı bu seyri devam ettirirken, bir şey aklıma geldi, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ben, deniz kıyısında büyümüş bir insanım. Sakarya'nın Karasu İlçesi, Karadeniz'in şirin ilçelerinden bir tanesidir. Çocukluğumdan beri, 1 Temmuzda -daima, heyecanla beklenirdi o gün, çocuklukta da- Kabotaj Bayramında -denizcilik bayramı, deniz bayramı derdik biz- deniz kıyısında çok güzel törenler yapılırdı. Yağlı kalas denizin üzerine doğru, onun üzerinde kim fazla yürürse, bayrağı kim kaparsa o birinci gelirdi. Daha sonra, kumda halat çekme yarışmaları yapılırdı. Kaza bela olmaması temennisiyle denize çelenk bırakılırdı. 150 metre, 200 metre yüzme yarışmaları yapılırdı. Aradan yıllar geçti, 50 yaşına merdiven dayadık ve şimdi, yörenin bir seçilmiş insanı olarak, geçen sene bu törenlere katıldığımda, inanın, kırk sene önce ne yapılıyor idiyse, yine aynı mekânda, aynı şartlarda, aynı şeyler yapılıyor, değişen hiçbir şey yok; değişen sadece insanlar, değişen kişiler... Yani, bizim denizciliğimizin, övüne övüne üç yanının deniz olduğunu söylediğimiz bu cennet vatan... Ama, pazarda veya balıkçılarda İsviçre'nin donmuş balıkları satılıyor. Bizim üç yanı denizle çevrili olan ülkemizin durumu...

Bir bakın, bu üç yılda, bu kanun tasarısı bu noktaya gelinceye kadar ülkede neler oldu: İki kere, bu ülke küçülme yaşadı. Millî gelir 3 200 dolardan 2 000 dolarlar seviyesini düştü. Enflasyonla mücadele ede ede bankaların içi boşaldı; devletimizin, milletimizin paraları bankalara gitti. Bu ülke, bir yılda iki defa çok önemli kriz yaşadı. Hâlâ yüzde 40-50 deniyor; ama, temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon, bu zaman zarfında, ortalama yüzde 100 oldu. Sayei 57 nci hükümette, ekmeğin gramı 1 000 liraya, ortalama on gram gelen bir lokma ekmeğin 10 000 liraya geldiği bir ülkede yaşıyoruz; bu kanun tasarısı bekliyordu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz,  sonuçlandırınız.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkanım.

Tasarruf yapacağız derken, her kanunun arkasından bir kurul oluştu. İnanıyorum ki, şu anda, sayın bakanların hiç birisi, tam olarak kaç tane kurul oluşturulduğunu bilmemektedir; çünkü, o kadar çok kurul oluştu ki, bilmek mümkün değil. Ha, bunların yanında, tasarruf amacıyla getirdik, burada... Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen metinde 37 adet gelmiş. Plan ve Bütçe Komisyonunun çok cömert tarafına gelmiş -ben de, geçmişte, bir dönem çalıştım; Plan ve Bütçe Komisyonu böyle cömert değildi- 37 adet talep var; fakat, istenilen kadroları 47'ye çıkarmış.

Ülkemizde, maalesef -doğru değil, ama- bir gerçek var. Halk arasında bir inanış var; bir bakanın, bir belediye başkanının başarısını, onun işe aldığı adamla ölçüyorlar. Eh, Sayın Bakan, bu kanun çıkarsa, siz de 47 kişi istihdam etme şerefine nail olacaksınız. Bu, sizin için bir başarıdır diyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

IV. - YOKLAMA

BAŞKAN - 5 inci maddenin oylamasına geçmeden önce, arkadaşlarımızın bir yoklama talebi iletildi.

Şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Veysel Candan?.. Burada.

Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Ahmet Karavar?.. Burada.

Bahri Zengin?.. Burada.

Ahmet Cemil Tunç?.. Burada.

Metin Kalkan?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Yakup Budak?.. Burada.

Sacit Günbey?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Lütfi Doğan?..

FEHİM ADAK (Mardin) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Rıza Ulucak?.. Burada.

Nezir Aydın?.. Burada.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ergün Dağcıoğlu?..

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ali Sezal?.. Burada.

Sayın Özkan Öksüz?.. Burada.

Sadık Yakut?.. Burada.

Değerli arkadaşlarım, elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, oy pusulalarını Başkanlığa göndermelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

VEYSEL CANDAN (Konya) - Süre doldu Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Candan, gerçekten üzülüyorum bu tutumunuza. İşaret etmenize hiç gerek yok. Sürenin bittiğini ben de biliyorum; ama, Kâtip Üye arkadaşım, kendisine gelen oy pusulalarının sayısını tespit edecek, bana bildirecek, buradaki rakamın üzerine ilave edeceğiz; onu bekliyorum. İstirham ederim.

Sayın Grup Başkanvekilleri kaç dakikalık süreyi tensip buyururlar acaba?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 10 dakika Sayın Başkan.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - 15 dakika... 15 dakika...

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, 10 dakika ara verelim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - 17.15'e kadar...

BAŞKAN - 17.15'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.53


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.15

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Mehmet BATUK (Kocaeli), Mehmet AY (Gaziantep)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

643 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, tasarının 5 inci maddesinin oylanmasından önce yoklama istenilmişti ve toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

IV. - YOKLAMA

BAŞKAN - Şimdi yoklamayı tekrarlayacağım.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, arkadaşlar çıkıyorlar...

BAŞKAN - Sayın milletvekilim, aslında haklısınız. Yoklamaya katılmama mümkün; ama, Genel Kurul salonunda hazır bulunup, yoklamaya katılmama İçtüzüğün ruhuna aykırı.

TURHAN GÜVEN (İçel) - İkinci yoklamada yoklama isteyenleri var sayamazsınız; beni sayarsınız da onları sayamazsınız.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Onları da sayarsınız...

BAŞKAN - Hayır sayamıyoruz. Ben, esasen, bir anayasa hukukçusu olarak sayma kararının doğru olduğunu düşünürüm; ama, elektronik cihazla yoklama yaptığımız için, hangi oyun hangi sayın üyeye ait olduğunun teknik olarak tespiti mümkün değil. Pusula yoluyla olsa ben sayarım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yanlış öyle...

BAŞKAN - Toplantı yetersayımız maalesef yok; az bir farkla yok.

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Yoklamanın isim isim yapılmasını istiyorum, dışarıda duranlar da gelsin içeriye.

BAŞKAN - Başkanlık olarak, bundan daha iyisi olabilir miydi, bilemiyorum.

Alınan karar gereğince, madencilik konusundaki Meclis araştırması önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 29 Ocak 2002 Salı günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 17.24

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.