Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 83       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

51 inci Birleşim

15 . 1 . 2002 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Batman Milletvekili Burhan İsen'in, ilaç fiyatları üzerinde gelişen tartışmalar ile eczacıların yaşayacağı sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı

2. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, olağanüstü hal bölgesinde yaşanan hak ihlâllerine ve 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, Ardahan İlinde  sınır ticaretinin tekrar başlatılması ve Kars-Tiflis demiryolu projesinin yeniden hayata geçirilmesi taleplerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. – Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 32 arkadaşının, doğalgaz konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243)

2. – İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ve 38 arkadaşının, Türk medyasının sağlıklı bir yapı ve işleyişe kavuşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244)

3. – Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, enerji, doğalgaz ve LPG konusunda uyguladıkları yanlış politikalarla ekonomik krizi ağırlaştırdıkları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/24)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Afganistan'da yeniden başlayacak imar faaliyetleriyle ilgili olarak İran İslâm Cumhuriyeti İslamî Şûra Meclisi Bayındırlık Komisyonu Başkanı Mohsen Nariman'ın, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Elazığ Milletvekili Mustafa Gül'ü İran İslâm Cumhuriyetine Davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)

2. – Fransa Millî Meclisi Başkanı Raymond Forni'nin, AB üyesi ülkeler parlamentoları üyelerinin katılımıyla düzenlenecek olan "Karaparanın Aklanması" konulu konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir milletvekilini Davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)

3. – Başbakan Bülent Ecevit'in Amerika Birleşik Devletlerine yapacağı resmî ziyarete ekli listede yazılı milletvekillerinin de katılmasının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/957)

4. – Balıkesir Milletvekili Hüseyin Kalkan'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/688) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/436)

5. – Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/385) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/437)

6. –  Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/343) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/438)

IV.– SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/852)

2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ayaş Tüneli projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855)

3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve Çeşme'ye bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/856)

4. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Güneydoğu Umut Petrol  San.ve Tic. A.Ş.ne verilen krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/857)

5. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/863)

6. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, genel nüfus sayımına ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) sözlü soru önergesi (6/866)

7. – Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Ceyhan Depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/869)

8. – Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/870)

9. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Yunanistan'ın soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya  ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/871)

10. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, öğretmen atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/873)

11. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Türk Eczacılar Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/876)

12. – Gaziantep Milletvekili  Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine  ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878)

13. – Bursa  Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekomun abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879)

14. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, eğitime katkı payı adı altında toplanan paralara ve deprem yardımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/880)

15. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Amerika'daki lobi çalışmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/882)

16. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullarda öğrencilerden toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/884)

17. – Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, deprem bölgesindeki vatandaşların vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/887)

18. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğündeki geçici işçilerin kadro sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/888)

19. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, 14 Ağustos 2000 tarihindeki tabiî afet nedeniyle İller Bankasınca dağıtılan ek ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/889)

20. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, otomotiv yan sanayiinde uygulanan şase tadilat projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/891)

21. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, bazı medya sahiplerinin kamu ihalelerine katılmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/893)

22. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-İznik'te dolu yağışından zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/896)

23. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlindeki okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/897)

24. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlindeki eğitim ve öğretim faaliyetlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/898)

25. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlinde inşaatı devam eden sağlık kuruluşlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/909)

26. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/911)

27. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesinde yürütülen hizmetlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/912)

28. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü'nün okul, lojman ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/913)

29. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü Adliye Sarayı ve hizmet içi eğitim merkezine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/914)

30. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, belediye ve tapu müdürlüklerinde yaşanan vergi tahsilat sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/920)

31. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Keles, Harmancık, Büyükorhan, Orhaneli İlçelerinin yol sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/921)

32. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkâri-Şemdinli-Derecik beldesi arasında yapılacak karayolu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/927)

33.– Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, köy okullarının sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

34. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, ilköğretimde önerilen ders kitaplarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/929)

35. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, ilköğretim masraflarının devlet tarafından karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/930)

36. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, zorunlu eğitim uygulamasına uymayan velilerin cezalandırılmalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/931)

37. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, pancar üreticilerinin kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/932)

38. – Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle'nin, ücretli usta öğreticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/933)

39. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkâri Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/934)

40. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkâri-Yüksekova baraj inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/935)

41. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, kapatılan bankaların rehabilite edilip edilemeyeceklerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/936)

42. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, geçici işçilere kadro verilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/937)

43. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulunun geç oluşturulmasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/938)

44. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, kapatılan bankalara verilen kredilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/939)

45. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulunca denetlenen bankalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/940)

46. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulunun oluşumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/941)

47. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, kiralarda uygulanan artış oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/942)

48. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, kapatılan bankalarla ilgili olarak hazırlanan raporların ilgili Devlet Bakanınca bekletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/943)

49. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, faaliyetleri durdurulan bankalar hakkında önceden bilgi sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/944)

50. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, altı yeni bankaya kuruluş izni verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/945)

51. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, terörist başı Abdullah Öcalan'ın idam kararının TBMM' ye sevk edilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/946)

52. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, ceza infaz kurumlarında meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947)

53. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Batum tren yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/948)

54. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, aftan yararlanacaklara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/949)

55. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Af Kanunu Tasarısının öncelikle ele alınacak olmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/950)

56. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Bakanlar Kurulu'nda değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/951)

57. – Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/952)

58 – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, memur, işçi, emekli, dul ve yetimlerin ücretlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/953)

59. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Samsun-Hopa duble yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954)

60. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Cumhurbaşkanınca iade edilen KHK'lere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (6/955)

61. – Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, Af Kanunu Tasarısına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/956)

62. – Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, cezaevlerinde meydana gelen olaylara ve çözüm yollarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/957)

63. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, bazı kamu bankalarının giderlerine ve reklâm harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/958)

64. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Marmara Depreminde hasar gören okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/959)

65. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/960)

66. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen İnterbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/961)

67. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Bank Ekspres'e ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/962)

68. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Bank Kapital'e ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/963)

69. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Yaşarbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/964)

70. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Etibank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/965)

71. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Esbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/966)

72. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Egebank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/967)

73. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Yurtbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/968)

74. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/969)

75. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/970)

76. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/971)

77. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/973)

78. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/974)

79. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/977)

80. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/978)

81. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, belediyelere tahsis edilen Hazine arazilerine ve arsa sertifikası verilen vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/979)

82. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/980)

83. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/981)

84. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi (6/984)

85. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/986)

86. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/987)

87. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/988)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, ölüm oruçları ile ilgili olarak gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (7/5065)

2. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, KİT'lerdeki başmüşavir ve müşavirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/5144)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların yöneticilerinin kamu bankalarında görevlendirilmelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5191)

4. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Özelleştirme İdaresinin reklâm, ilan ve tanıtım giderlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5204)

5. – Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Nazım Hikmet'in doğumunun 100 üncü yılı etkinliklerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M.İstemihan Talay'ın cevabı (7/5218)

6. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Avrupa Güvenlik ve Savunma Planına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/5225)

7. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, Afganistan'a Türk özel birlikleri gönderildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/5240)

8. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın; Kırıkkale içme suyu projesi boru ihalesi hakkındaki iddialara,

- Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın; Yeni Galata Köprüsü kontrol raporuna,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5242, 5252)

9. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Almanya'da yapılan Afganistan'la ilgili bir toplantıya ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/5248)

10. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün'ün, Tekirdağ-Hayrabolu'daki tarihî Osmanlı Köprüsüne ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5259)

11. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, DSP rozetini takmasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/5277)

12. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın; anma programlarına ve yayınlara,

- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın; 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,

- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un; 2002 yılında Kayseri'ye yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,

- Bursa Milletvekili Orhan Şen'in; Etnik ayrımcılık yapıldığı iddia edilen bir filme maddi yardım yapılıp yapılmadığına,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı M.İstemihan Talay'ın cevabı (7/5278, 5296, 5311, 5342)

13. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Türkiye'nin, AGSP'deki yerine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/5284)

14. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın; 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,

- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un; 2002 yılında Kayseri'ye yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (7/5290, 5321)

15. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/5324)

16. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/5330)

17. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/5334)

18. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, 2002 yılında Karaman'a yapılacak yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in cevabı (7/5336)

19. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın;

Çoruh Havzası 1.Merhale Projesine,

Iğdır Tarım Reformu projesine,

Erzurum-Kuzgun-Daphan 1.Merhale Projesine,

Erzurum-Pazaryolu Projesine,

Erzurum-Palandöken Projesine,

Iğdır Projesine,

Iğdır-Aksu-Ereğli-Erciş Projesine,

Çıldır İl Merhale Projesine,

Ağrı-Yazıcı Projesine,

Kuzgun Barajı Projesine,

Kars-Selim Projesine,

Erzurum-Demirdöven Projesine,

İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5371, 5372, 5395, 5396, 5397, 5398, 5399, 5400, 5401, 5402, 5403, 5404)

20. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, enerji işletme hakkı devir ihaleleri ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5407)

21. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, çiftçi borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/5410)

22. – Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5412)

23. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, İstanbul'daki bazı barajların işletmesinin DSİ'den İSKİ'ye devredilip devredilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5424)

24. – İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in, İstanbul/Alibeyköy'deki Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait araziler üzerindeki tapu ve imar sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/5435)

25. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, merkezde ve taşrada çalışan personelin tazminatlarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/5437)

V. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)

 

 


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00' te açılarak beş oturum yaptı.

Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in İran'a yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülmüş bulunan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Genel Kurulu ziyaret eden Japonya Senatosu Başkan Yardımcısı Shoji Motooka ve beraberindeki parlamento heyetine Başkanlıkça "hoş geldiniz" denildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S. Sayısı : 433),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666),

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675),

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676),

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun (1/938) (S. Sayısı : 792) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

Kanun tasarısı üzerinde hükümetçe verildiği anlaşılan değişiklik önergelerinin tasarının anayapısını değiştireceği iddiaları üzerine usul hakkında görüşme açıldı ve tasarının müzakerelerine devam edilmesi hususu Genel Kurulca kabul edildi.

Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında (1/938) (S. Sayısı : 792),

Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/816) (S. Sayısı : 793);

Kanun Tasarılarının görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamalar sonucunda kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

3 Ocak 2002 tarihli 46 ncı Birleşimde kabul edilen grupların müşterek önerisinde öngörülen kanun tasarılarının görüşmeleri tamamlandığından,

15 Ocak 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 00.35'te son verildi.

Mustafa Murat Sökmenoğlu

Başkanvekili                                                         Burhan Orhan                               Sebahattin Karakelle

Bursa                                     Erzincan

Kâtip Üye                             Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 


     No. : 66

II. – GELEN KÂĞITLAR

11.1.2002 CUMA

Sözlü Soru Önergesi

1. – İçel Milletvekili Ali Güngör'ün, Başbakanlık Tanıtma Fonu kaynaklarının kullanımına  ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) sözlü soru önergesi (6/1670) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1. –  Diyarbakır Milletvekili Sebğatullah Seydaoğlu'nun, Diyarbakır İline yapılan araç yardımlarına  ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/5574) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

2. – Sakarya Milletvekili  Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, Sakarya İline Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5575) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

3. – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt'un, köy içme sularındaki KDV oranının düşürülüp düşürülemeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5576) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

4. – Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, Tekstilbank'ın hissedarlarına ilişkin Başbakandan   yazılı soru önergesi (7/5577) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

5. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, canlıların oluşumu hakkındaki Bilinçli Tasarım teorisinin müfredata alınıp alınamayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5578) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

6. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, Evrim Teorisinin müfredattaki yerine ilişkin Millî Eğitim  Bakanından yazılı soru önergesi (7/5579) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.2001)

7. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5580) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2002)

8. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Sakarya İlinde yapılması planlanan göletin proje çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5581) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2002)

9. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Sakarya-Aşırlar ve Karadavutlu köylerinde meydana gelen telefon arızalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5582) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

10. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Adapazarı Doğalgaz Çevrim Santralinin ÇED raporuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5583) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

11. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Adapazarı Şeker Fabrikasının, depremde gördüğü zarara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5584) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

12. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, depremde hasar gören binalara ve hak sahiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5585) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.1.2002)

13. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, bir gazetede  yayınlanan MİT'in hazırladığı iddia edilen rapora ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5586) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.1.2002)

14. – İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun, yasak yayınlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5587) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.1.2002)

     No. : 67

14.1.2002 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul-Güngören Belediyesince yaptırılan bir  hastaneye ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1676) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

2. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Nilüfer Barajı yapım çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1671) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

3. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa Çevre Yolu yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1672) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

4. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa İli ve ilçelerindeki imam ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) sözlü soru önergesi (6/1673) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

5. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Karacabey yolu yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1674) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

6. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul'da kaçak olarak çalışan maden ocaklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1675) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, TMSF'na devredilen bankalarda çalışan personele ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5588) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

2. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Yeni Şafak Gazetesinde polisin izinsiz olarak arama yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5589) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

3. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Trabzon İl Emniyet Müdürünün merkeze alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5590) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

4. – Rize Milletvekili Mehmet  Bekaroğlu'nun, Trabzon İnsan Hakları İl Kurulu ile ilgili mahalli basında çıkan bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5591) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

5. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, yapı kooperatiflerinin vergi ve harç muafiyetinin kaldırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5592) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

6. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ-Kınalı arasındaki D-110 karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5593) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

7. – Mardin Milletvekili  Metin Musaoğlu'nun, Mardin İlindeki Doğrudan Gelir Desteği uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5594) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

8. – Giresun Milletvekili Hasan Akgün'ün, bir milletvekilinin kendi seçim bölgesinin valisi tarafından hakarete uğradığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5595) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002)

Gensoru Önergesi

1. – Saadet Partisi Grubu adına Grup başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, enerji, doğalgaz ve LPG konusunda uyguladıkları yanlış politikalarla ekonomik krizi ağırlaştırdıkları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.1.2002) (Dağıtma tarihi : 14.1.2002)

 

     No : 68

15.1.2002 SALI

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Niğde Milletvekili Mükerrem Levent  ve 32 arkadaşının, doğalgaz konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2002)

2. – İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ve 38 arkadaşının, Türk medyasının sağlıklı bir yapı ve işleyişe kavuşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.1.2002)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

15 Ocak 2002 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. (Alkışlar)

Arkadaşlar, anormal bir şey yok; bugün denetim günü, denetim gününde bütün arkadaşlarımız gelecek; özellikle muhalefetin görevini yapması için böyle bir tolerans tanımak zorundayız.

Efendim, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

Birinci gündemdışı söz, Batman Milletvekili Sayın Burhan İsen'e verilmiştir. Sayın İsen, eczacıların sorunlarıyla ilgili söz istemişlerdir.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Batman Milletvekili Burhan İsen'in, ilaç fiyatları üzerinde gelişen tartışmalar ile eczacıların yaşayacağı sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı

BURHAN İSEN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eczacıların sorunlarıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, eczacı, eczane, ilaç, reçete, muadil, katılım payı, muvazaa, mal fazlası, iskonto; bunlar, bir eczacının, sabah, eczanesine girdiği andan itibaren, akşam ayrılıncaya kadar geçen süreyi; hatta, günün kalan diğer kısmını da işgal eden kavramlardır. Sokaktaki insan için fazla anlamı olmayan bu kavramlar, belirli bir andan itibaren, eczacının yaşam biçimini, etik değerlerini etkilemeye başlamaktadır.

Türkiye'de sağlık sisteminin işleyiş biçimi: Sağlık mensubu olarak toplumun tam ortasında duran eczacı, bu kavramlar aracılığıyla, her geçen gün biraz daha kendini yabancılaştırıp, yalnızlaştırmakta, kendisini de içine kapanık hale getirebilmektedir. Bu saptamam, meslekten gelen bir eczacı olmamdan dolayıdır. Bu kavramlar, eczacı arkadaşlarımın bugünkü sorunlarının ve yaptıkları eylemin odak noktasını oluşturmaktadır.

Eczacılarımız, meslekten gelen etik değerleri korumakla yükümlü, sorumlu ülke vatandaşı çerçevesinde, yıllarca, sorunlarını, kendi olanakları içerisinde çözmüşlerdir; fakat, son çıkan karar, gerçekten, eczacılarımızın, yanında çalışanların, aş ve iş umudunun tükenmesiyle karşı karşıya kalmalarının bir göstergesi olmuştur.

Değerli milletvekilleri, ilaç, onsuz olunamaz sosyal bir üründür. İlacın fiyatının yüzde 10 oranında düşürülmesi, ilacın ucuzlamasını değil, eczacıların haklarının ellerinden alınmasını getirecektir. İlaç fiyatını ucuzlatmanın tek yolu, eczacı kârlılığını düşürmek değildir. Eczaneler, satışlarının yüzde 80'ini devlete, yüzde 20'sini sosyal güvencesi olmayan vatandaşlara yapmaktadır. İşletme giderleri cirosunun yüzde 10'unu bulan ve kamu kuruluşlarına yüzde 5 iskonto yapan eczanelerin, bir de, ellerindeki ilaca yüzde 10 indirim uygular ve bunu da geriye dönük işletirsek, ellerinde kalan yüzde 5 brüt kârla, onları, iflasa sürüklemiş oluruz. Bu nedenle, yapılan uygulama, ilaç fiyatını ucuzlatmış değil, eczane işletme sermayelerinden ve kârlılığından yüzde 10 geri almış oluyoruz.

Bakınız, özellikle son yıllarda, eczacı, ilaçta, devletimizi, Bağ-Kur, SSK bazında, çok büyük ölçüde sübvanse etmiş, kısa vadelerle ilaçları alıp, her zaman güvendiği devletine vermiştir; ancak, ödemelerin normal sürelerinin dışına, dört - beş aya uzaması sonucu, depolara karşı, maddi olarak hep zor duruma düşmüş, yüksek kredi faizleriyle ayakta kalma savaşı vermiştir.

Şunu da belirtmek istiyorum ki: 2001 yılı içerisinde, ilaçta yapılan yüzde 98'lik fiyat artışı, eczacıların benimsediği bir durum değildir; gece nöbetlerinde, hasta bebeğiyle eczaneye gelen, reçeteyi hesaplatıp, kolundaki bilezik karşılığında bu ilaçları almaya çalışan vatandaşın bu kadar zor duruma düşmesi de benimseyeceği bir durum değildir. Zira, eczacı, ilacın vatandaşa ucuz yolla ulaştırılmasının, eczacının ve vatandaşın lehine olduğunun bilincindedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İsen, size kısa bir süre veriyorum; tamamlayın efendim.

BURHAN İSEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan; teşekkür ediyorum.

Ülkemizde 22 000 civarında eczane bulunmaktadır. Alınan karar neticesinde,  bu eczanelerimizden, sermayesi güçlü olanlar zor ayakta kalabilecek, diğerleri ise kapatılma durumunda kalacaklardır. Bu durum da, en az 6 000 - 7 000 civarında eczanenin kapanması demektir. Bu eczanelerin kapanması, çalışanlarıyla birlikte, 20 000 insanın işsiz kalacağı anlamına gelir ki, ülkemizin istihdam sorununu göz önünde bulundurduğumuzda, bu durumun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, eczacılarımız, yıllardır, ilacın bulunabilir, alınabilir ve güvenli olması gerektiğini savunmaktadırlar; ancak, ilacın ucuzlatılmasının yöntemi, KDV'si ödenmiş, beyannamesi verilmiş, muhasebeleştirilmiş emtianın fiyatında indirim yapma değildir. İlaç, ucuzlatılmak isteniyorsa, ilaçta patentin, KDV uygulamasının ve promosyonların kaldırılması çok daha gerçekçi ve uzun vadeli çözümler olacaktır.

Değerli milletvekilleri, sağlık hizmetinde, ilaçsız ve eczacısız bir ortam düşünülemez. İlacın üretiminden hastaya sunulmasına kadar, her aşamasında, eczacının mutlak hâkimiyeti olmalıdır. Dolayısıyla, alınacak her karar ve hazırlanacak her yasada, eczacıların, bağlı oldukları meslek kuruluşlarıyla birlikte, çözüm yollarının bulunmasında düşünce ve önerilerinin alınmasının gerekliliğine inanıyorum.

Bu duygu ve düşünceler ışığında, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İsen.

Gündemdışı konuşmaya Sayın Sağlık Bakanı cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de, kavramlar, zaman zaman, topluma yanlış yansıtılmaktadır ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Son zamanlarda, ilaçta kaldırılan yüzde 10 ıskonto payı, kararnamede ifade edilen en üst sınır kâr hadlerinden bir indirim söz konusu değildir. Açık söylersek, ruhsata müracaat eden bir ilacın, ilk müracaatında üretici kâr payı en fazla yüzde 15 olacaktır; bunu geçemez. Depo kâr payı en fazla yüzde 9 olacaktır; bu üst sınır aşılamaz. Eczacı kâr payı yüzde 25 olacaktır; bu üst sınır da aşılamaz; yani, alıcısı yüzde 80 devlet olan, geri ödemesi yüzde 80 garanti olan, yüzde 20'si de vatandaş tarafından peşin ödenen ilacın fiyat kararnamesinde belirtilen şey budur. Bugün, eczacının yerli üretimdeki yüzde 25'lik payından bir indirim yapılmamıştır. Peki, kamuoyuna, televizyonlara yansıtılan, şikâyet edilen şey nedir; şikâyet edilen şey şudur: Kararnamede olmadığı halde, özel bir gündemle bir tebliğe konulmuş. Bir toptancıya, bir esnafımız gittiğinde, 100 milyonluk bir mal alırsa, toptancı, bana, daha fazla, devamlı gelsin diye "bu yüzde 10'luk pay da bendendir" der; ona bir promosyon yapabilir. Bu manada, ilaç işvereni ve depocu, eczacıya üretim fazlasını veriyor; yani, yüzde 10 fazla veriyor; ama, gerçekte, yüzde 10 değil; bazen yüzde 70, bazen yüzde 100 veriyor. Gelin, görün ki, ıskonto, indirim demektir, ucuzlatma demektir; ama, Türkiye'de, bu verilen yüzde 10'luk pay, devletin kesesinden veriliyor. İşveren "yüzde 10 sana fazla sübvansiyon yaptım; ama, bu yüzde 10'u devlet ödesin" diyor. Böyle bir şey yok!..

İlaç fiyatının oluşumunda gösterge olsun diye iki antibiyotiği örnek göstereyim. Clindamycin ampul için ihaleye çıktık. Beklediğimiz fiyat 1 391 000 lira, deponun teklif ettiği fiyat 441 000 lira; üçte 1 fiyat... Aradaki farkı ver eczacıya, sübvansiyon yap kardeşim.

Bir diğeri, Sulbactam ampisilin için beklediğimiz fiyat 3 941 000 lira, aldığımız teklif 981 000 lira, dörtte 1 fiyat... Buyurun, mal fazlamız yüzde 75 oldu, yapın sübvansiyonu. Perde arkasındaki öne çıkmıyor, eczacı çıkıyor; bu, yanlıştır. (MHP, DSP ve DYP sıralarından alkışlar)

Bakınız, ilacın yüzde 80'ini devlet veriyor. Burada, devletin kaybı 400 trilyon lira; 100 trilyonluk da, sosyal güvencesi olmayan vatandaşımız veriyor. Şimdi, ekmek bulamayan, iş bulamayan, hani sosyal güvence kapsamına yeşil kartı da alamadığı için giremeyen vatandaş var ya, 100 trilyonu da o veriyor. Burada konuşulan konu, 500 trilyon liradır. Bu 500 trilyonla, biz, 20 tane 250 yataklı hastane, artı 300 tane sağlıkocağı, artı 1 000 tane yeni ambulans alabiliriz.

Şimdi, bu fiyatla ilgili kavga nedir?.. Bizim dönemimizde, 12 defa, toptan eşya fiyat endeksine bağlı olarak ilaç fiyatları düzenlenmiştir ve her seferinde, üç aylık, Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamlarına göre fiyat verilmiştir. Dün, bazı odalar "Bakan gerçekçi değil, popülist... O zaman, niye 45 gün evvel zam yaptı" diyor. Bakınız, bizden evvelki dönemlerde, bu zamların ne zaman yapılacağı, hangi göstergeye göre yapılacağı belli değildi; ama, bugün, elimizde bir parametre var; Devlet İstatistik Enstitüsünün bildirdiği toptan eşya fiyat endeksi. Buna göre her üç ayda bir düzenleme yapıyoruz ve bu düzenlemenin sonucunda, eczacımızın eczanesinde ve deposunda 100 milyarlık ilacı varsa, bir gecede, eğer yüzde 10 zam yapmışsak, 10 milyar açıktan cebine para giriyor. Halbuki, bugün, bir petrol bayii, zam geldiği zaman, maliyeci gider, pompanın başına durur, stoktaki petrolü belirler ve vergisini alır. 12 defa bu vergi alınmamıştır...

EMİN KARAA (Kütahya) - Sayın Bakan, o kaldırıldı.

(SP sıralarından "O kaldırıldı Sayın Bakan" sesleri)

BAŞKAN - O eskidendi, eskidendi Sayın Bakan; şimdi onu kaldırdılar.

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Şimdi, o da mı alınmıyor?..

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, yanlış biliyorsunuz, o eskidendi... Çarpıtıyorsunuz!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - O eskidendi, şimdi yok.

BAŞKAN - Neyse efendim; müdahale etmeyin...

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Şimdi, sermayesi kadar, 12 zamla kâr elde etmiştir. Peki, siz, eczacının kârına karşı mısınız; hayır; biz koruduk bunları; ama, gelin görün ki, bu yüzde 10'luk pay, depodan alınacak bir promosyondur. Bu promosyonun parasını "fakir fukaraya ve devlete ödetin" diyorlar. Biz, kararnamede olmayan onaltı yıllık yanlışı düzelttik.

Şimdi, Eczacılar Birliği, çıkmış, etik değerli farklı olan bir mesleğin mensuplarını kanunsuzluğa teşvik ediyor. Eczacı, esnaf değildir, tüccar değildir; değer yargıları özel tanımlanmış, seçkin bir meslek mensubudur. Sattığı ürün ilaçtır ve onun fiyatını Sağlık Bakanlığı belirler. Eczanelerin çalışma saatleri, nöbetleri, tatil günleri uygulamalarını Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlüğü belirler. Bunun dışında yapılan şey, kanunsuz, hukuksuz bir davranıştır.

Bugüne kadar, Yüce Meclisin huzuruna çıkana kadar, eczacılarımıza Türk Ceza Kanununun 401 inci ve 402 nci maddelerini, ne radyolarda ne televizyonlarda hatırlatmadım. Bu saate kadar, hiçbir eczaneye telefon edip, baskı yapmadım; ama, Ankara'da bana müracaat eden 3 eczacı var, İstanbul'dan dilekçe yazan eczacı var; Eczacılar Birliği, telefonla, tehditle "eczanenizi kapatacaksınız" diyor. Artık, fiil, suç haline dönüşmeye başladı.

O zaman, izninizle, Türk Ceza Kanununun 401 inci maddesini hatırlatmak istiyorum. Türk Ceza Kanununun 401 inci maddesinde, sağlığın korunmasında, tedavide ve tıpta kullanılan ilaç, kimyevî madde, alet ve diğer şeylerin satımıyla uğraşan kimselerin, bunların satışından kaçınması halinde -saygıdeğer eczacıların burayı özellikle dinlemesini istiyorum- iki yıldan on yıla kadar hapis ve para cezasına hükmedileceği öngörülmüştür. Bu fiilin -cezayı bilmemek, suçu ortadan kaldırmaz- ikiden fazla kişi tarafından müştereken veya herhangi bir teşekkül namına işlenmesi halinde ise, ceza üç yıldan az olamaz.

MUSA DEMİRCİ (Sivas) - Hepsini içeri atın!..

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Devamla) - O, sizin zihniyetiniz olabilir. Bu saate kadar, biz, böyle bir uygulama yapmadık.

402 nci maddeye göre, ayrıca, hapis cezası müddetine müsavi olarak failin suça vasıta kıldığı meslek ve sanatın veya ticaretin tatiline ve yedi günden altı aya kadar işyerinin kapatılmasına da mahkeme tarafından karar verilir. Bu kararlarların özetlerinin, büyük harflerle yazılmak suretiyle, kapatma süresi kadar kalmak üzere, kapatılan işyerinin göze çarpan yerine yapıştırılacağı da kanunda belirtilmiştir.

İsim vereyim, Kâğıthane'de bir eczacı "Eczacılar Odasının, haksızlık ve entrikalarından bıktım, halka eziyetle bir yere varılamaz; zaten, ekonomik olarak sıkıntıdayız, eczane açılmasına yardımcı olun" diyor.

Şimdi, bunları konuşurken, eczacılara karşı olduğum gibi bir iddianın sahibi değilim.

Türkiye'de ekonomik kriz tüm sektörleri etkilemiştir; ama, bizim dönemimizde, ilaç sektörü diğer sektörler kadar etkilendiğini söylerse yalan söyler. 2001 yılında yüzde 98 zam almıştır. Son iki yılda, Lüleburgaz'da bir tane büyük fabrika; yine, İstanbul'da Abdi İbrahime ait ikinci büyük fabrika açılmıştır. Son üç ay içinde -bizzat, temel atma törenine ben katıldım- Roche, Gebze'de; Adilna da, Silivri'de yeni sanayi temelleri atmıştır. Bu sektör korunmuştur; ancak, bu sektörün korunmasının hukukî çerçeveye çekilmesi söz konusudur.

12 defa pozitif sürşarj yapılan eczanelere, bir defaya mahsus negatif sürşarj uygulanmaktadır. Yani, eczacının deposundaki, rafındaki ilaç, bir defaya mahsus yüzde 10 bir kayıp verecektir; ama, iki ay sonra, yeni fiyat düzenlemesiyle bu da telafi edilecektir.

Bu niçin yapılıyor? Özellikle onaltı yıllık dönemde ilaç fiyatlarına, bu yüzde 10 nedeniyle, yüzde 35 ek fiyat gelmiştir. Biraz evvel, aldığımız ilacın, 4 katı daha ucuza verilebildiğini ifade ettik; o zaman, kamuoyu aldatılıyor, yanıltılıyor.

İlaç nasıl bir üründür... Biraz sonra, şu kürsüde konuşan ben veya sizlerden biri -hiç temenni etmem- ani bir spazm geçirdiniz; bizim revirimizde de, trinitrin benzeri dilaltı haplarından bulunamadı; araçları harekete geçirdik; gittik eczane... Ankara Numune Hastanesinin karşısında 19 tane eczane var; 17 tanesinin camında, nöbetçi eczanenin ismi dahi yazılı değil; o zaman, zarara uğrayan, kalbi duran bu insanın hesabını, ilaç işvereninin yüzde 10'luk ıskonto payı mı kurtaracak?! Bunun vicdanî sorumluluğu, Sağlık Bakanı olarak bana aittir, bu kanunları çıkaran Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir, sağlık sektöründeki herkese aittir. O halde, eczacı, tüccar değildir, esnaf değildir; eğer, esnaf gibi davranırsa, o zaman, bundan sonraki sürşarj etiketlerinde depo sayımı yaparız, raf sayımı yaparız; o fiyatları indiririz. Bugüne kadar bu yapılmamıştır.

Almanya'da bugün 6 000 eczacı vardır.

Eczacının ekonomik sıkıntısının birinci nedeni; bir ay vadeyle aldığı ilacı, kamuya sattığında, dört ile altı ayda parasını alamamaktadır. Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı ve diğer kurumlar ödemeyi yapmamaktadır. Peki, Eczacılar Birliği, bu konuda bir girişimde bulundu mu; hayır. İlaç fiyatlarını belirleme yetkisi, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına aittir; ama, Eczacılar Birliği, keyfî olarak, kamuya, tek tek verilen reçeteleri yüzde 5 indirimle veriyor. Hangi yetkiyle; Sağlık Bakanlığına ait olan yetkiyi kullanarak, kamuda yüzde 5 indirim yapıyor. Maliye Bakanlığına bir yazı yazdık "Sayın Bakan, fiyat belirleme yetkisi, geri ödeme kurumlarındaysa size verelim, siz belirleyin, yok, bizdeyse, ikinci bir indirim yapmayın" diye. Bakanımız da inceleyeceğini söyledi.

Gelelim diğer tarafa: İki yıl içinde, bütçe talimatına, katılım paylarının kaynaktan kesilmesiyle ilgili talebimiz oldu. Maliye Bakanlığımız, bunu, bütçe talimatına koydu ve bu yıl, 3 ilde pilot uygulama başladı. Halbuki, Türkiye'nin tamamında başlasın dedik. Memur, yüzde 20, kaynağında verecek; emekli, yüzde 10 verecek; kronik hastadan da hiç alınmayacak... Şimdi, bu ne anlama geliyor; Ankara'da De Gaulle Caddesinden 2 eczacı bana geldi, şikâyette bulundular "komşularım bu katılım payını almadığı için hastalar oraya gidiyor, ben de kanunlara uygun davrandığım için zarar ediyorum, buna tedbir getirin" dediler.

Bakınız, yüzde 20'lik kârından, eczacı vazgeçebiliyor, kamuya da yüzde 5 indirim yapabiliyor, etti yüzde 25. Peki, zaten sizin kâr marjınız yüzde 25'ti, nasıl veriyorsunuz bu ilacı diye sorarsanız, "el altından yüzde 100'e kadar sübvansiyon alıyorum" diyor. Ben de şunu söylüyorum: Yüzde 20'si sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayan insanlardan, bu ekonomik sıkıntı şartlarında, 100 trilyon lirayı hangi hakla istiyoruz?! (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) Üstelik de, kararnamede yok.

Eczacının bir zararı daha var -özellikle biraz evvel söyledim- kamu alacaklarını alamıyor; ama, hastane yakınındaki eczaneler, müşteri bana gelsin diye, hastane müstahdemine yüzde 15 prim veriyor. İstisnalar kaideyi bozmaz, bu genelleştirilemez; ama, genelleştirilmeyen bu yanlış fiilî önleyen bir Eczacılar Birliği yok ki. İhbarlar olursa Sağlık Bakanlığı müdahale eder.

Demek istediğim şey şudur: Bugün, yüzde 10 ıskonto bahanesiyle eczanede kepenk kapatma fiilî, kanunsuzdur, suçtur ve bu suç, bütün eczacıları baskı altına alanlarca yapılmaya çalışılmaktadır; bu, yanlıştır.

2001 yılı itibariyle, Sağlık Bakanlığı, 140 eczacı kadrosu ilan etmiştir. Bu 140 eczacı kadrosuna kaç kişi müracaat etti dersiniz; 0. Acaba, Türkiye'de, kamuda iş talebi bu kadar yüksekken, Sağlık Bakanlığının ilan ettiği 140 kişilik eczacı kadrosuna niçin müracaat edilmiyor; eczane eczacılığı kârlı bir meslek haline geldiği için.

Bir diğer ifade: Son dört ayda, yaptığımız incelemelerle -kayıtlarımızda var- ekonomik sıkıntılardan ve Bağ-Kur, SSK ve diğer resmî kurumlardan alacağını alamayan eczacıların kapanan eczane sayısı 112'dir. Bu, bizim için üzücüdür, kapanmamalıdır; ama, açılan eczane sayısı kaçtır dersiniz; 333; 3 katı kadar sayıda yeni eczane açılmıştır.

22 000 eczaneye, 100 000 kişilik aileye, hizmet üreten bu sektöre sahip çıkmak istiyorum, istismar etmek istemiyorum; ama, bunlara sahip çıkmanın yolu, bunları kanunsuz eylemlere sürüklemeden, kazançlarına devam etmeleridir. Özellikle, kenar semtlerdeki eczacılarımız çok zor durumdadır; bunlar, aile geçindiriyor; bunların eczanelerinin açık bulunması lazım; ama, oda baskı yapıyor "yoksa, seni, kamu sözleşmelerinden men ederim" diyor.

Odaların görevi nedir; meslek grubunun hak ve menfaatlarını korumaktır. Peki, Eczacılar Birliği ne yapıyor; meslektaşlarını tehdit ediyor. Sağlık Bakanı ne yapıyor; çıkıyor, televizyonlarda "bu, suçtur, yanlıştır, yapmayınız; sizi takibata alırım" diyor. Bu ana kadar takibata alınan bir eczacı var mıdır; hayır. Tespit, tüm Türkiye'de yapılmıştır. Peki, ne yapacaksınız; yapacağımız şey bellidir; konusu suç teşkil eden fiilî, propaganda yoluyla, tehdit yoluyla, baskıyla sürdürmeye çalışan Eczacılar Birliği için, Türk Ceza Kanununun 401 ve 402 nci maddeleri gereği, savcılığa suç duyurusunda bulunuyorum; bu kürsüden bulunuyorum, yazılı olarak da bulunacağım; çünkü, Türkiye, hukuk devletidir, bakanın da yanlış yapma hakkı yoktur, birliğin de yanlış yapma hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlayın efendim.

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Hele hele insan hayatı üzerinde çok önemli olan kutsal bir mesleğin mensubu eczacıların da, meslek etiğini yanlış eğilime sürüklemesine kimsenin hakkı yoktur. Bunun, eczacılarımız tarafından iyi anlaşılacağını umuyorum.

İlaç KDV'sindeki yüzde 18'lik payın, asgarîsinden yüzde 10'a ya da yüzde 8'e indirilmesiyle ilgili talebim bir yıldır devam ediyor. Doğru Yol Partisinin Sayın Genel Başkanı da, bu konuda beyanda bulunmuştur, iktidar partilerimizin de bu konuda olumlu katkıları var. Bugün, yurtdışına ithal edilen kuruyemişin KDV'si yüzde 2, ilacın yüzde 18. Bu, Türkiye'nin yanlışıdır. Bu yanlışı, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak düzeltelim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Getirin efendim...

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Getireceğiz efendim.

Birilerinin, haksız yere, kararname dışı aldığı yüzde 10 ıskonto payını savunmayalım, yanlışın arkasında olmayalım.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika efendim.

Para için, tabiî ki, halk sağlığıyla oynamak doğru bir olay değildir; yani, bugün, iklim şartlarının bu kadar zor olduğu ve herkesin sağlık sorununun olduğu bir sırada, böyle, sağlıkla çok yakından ilgili olan eczacılık için greve gidilmesi, hakikaten, halk için çok sıkıntı doğurmuştur.

Şimdi, efendim, bazı arkadaşlarımız söz istemişlerdir. Benim yönetimimde böyle bir şey yok, ben kimseye... Sayın İsen, gündemdışı konuşma yaptı, Bakan cevap verdi. Böyle, herkese ayrı ayrı söz verme hakkı olmaz; yani, bu, İçtüzük gereğidir. Onun için, kusura bakmayın, söz vermiyorum efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bir beyanda bulunacaktım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır...

Gündemdışı ikinci söz, olağanüstü hal bölgesinde hak ihlalleri ve 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasıyla ilgili söz isteyen Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu'na verilmiştir.

Buyurun Sayın Bekâroğlu. (SP sıralarından alkışlar)

2. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, olağanüstü hal bölgesinde yaşanan hak ihlallerine ve 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1978 yılından bu yana ülkemizin bir bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olağanüstü hal uygulanıyor, olağanüstü yönetimler var. Son yıllarda -hepimizin sevinci olan- bu bölgede görece bir güvenlik ortamı kurulmuştur, bu ortamın desteklenmesi gerekiyor; ancak, özellikle son günlerde, bazı siyasî partiler, sivil toplum örgütleri üzerinde birtakım engellerin olduğu ve bu güvenlik ortamının bozulduğuna dair haberler var.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstü hal bölgesinde -eylül ayında, ekim başında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapmış olduğu Anayasa değişikliğiyle gözaltı süreleri 4 güne indirildikten sonra- uzun süreden beri uygulanmayan 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulanarak, gözaltı süresi 4 günken -Anayasa buna 4 gün derken- o bölgede, 40 güne, 50 güne, 60 güne, 62 güne kadar çıkarılmaktadır. Avukatların bu konuya yapmış olduğu itirazı, Diyarbakır 4 numaralı DGM "Anayasanın 19 uncu maddesi değişmiştir; ama, diğer maddeleri duruyor ve bu değişiklik de OHAL'i bağlamaz" diye bir karar vermiş ve reddetmiştir. Bu anlayışı anlamak mümkün değildir. Bir yargıcın "Anayasa beni bağlamaz" demesini anlamak mümkün değildir. Başka bir örnek, bu konudaki başvuruyu reddeden, yani, gözaltı süresini uzatmayan bir yargıca Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma açılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, normal gözaltı süresinden sonra cezaevine gönderilen bir tutuklunun, OHAL Valisinin isteği, savcının teklifi ve DGM yedek yargıcının kararıyla cezaevinden alınıp, sorgulanmak üzere, kolluk kuvvetlerine teslim edilmesini düzenlemektedir. Bu, 10 günlük periyotlarla alınıyor; ama, 10 günlük periyotların kaç defa olacağı yazılmamıştır.

430 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname uzun süre uygulanmadıktan sonra, Anayasada yapılan değişiklikle birlikte, bölgede, yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Aslında, 430 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin geçerliliği konusunda da çok ciddî şüpheler mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, 430 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, 16.12.1990 tarihinde çıkarılmış; ancak, Anayasanın öngörmüş olduğu prosedürü tamamlanmamış bir kararnamedir. Anayasanın 121 inci maddesine göre, OHAL ile ilgili çıkarılan kararname yayımlandığı tarihten itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisine verilir; Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu bir ay içerisinde görüşüp karara bağlamak zorundadır. 1990 yılında çıkarılan bu kararnameyle ilgili bu prosedür tamamlanmamıştır. Sayın Yıldırım Akbulut dönemin Başbakanıdır, Sayın Abdülkadir Aksu ise İçişleri Bakanıdır; bu kararnamenin -bilemiyorum, kendileri buradalar mı- geçerliliği konusunda ne düşünüyorlar, bunu bilemeyeceğim.

Değerli arkadaşlarım, bu kararname, bölgede çifte standardın, çifte hukukun uygulandığını göstermektedir. Bölge halkı, uzun süreden beri uygulanan olağanüstü durum dolayısıyla, zaten, ciddî şekilde mağdur edilmiştir. Bölgede, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, belki de Türkiye tarihinin en büyük insan hakları ihlalleri işlenmiştir. Bu, insan hakları ihlalleri, halen, iç barışımızı ciddî bir şekilde zedeler durumdadır. Hal böyleyken, bu kararnamenin keyfî bir şekilde bölgede yeniden uygulanıyor olmasını anlamak mümkün değil.

Aslında, Sayın İçişleri Bakanı ve Sayın Adalet Bakanının, bu kararnameyle ilgili ciddî bir çalışma yapmaları gerekiyor. Bu kararname bu haliyle, gerçekten, Anayasanın 121 inci maddesine göre çıkarılmışsa, prosedür tamamlanmamıştır. Anayasanın öngörmüş olduğu, İçtüzüğün öngörmüş olduğu prosedür tamamlanmamıştır; dolayısıyla, kadük bir kararnamedir. Yok, bu kararname normal bir şekilde çıkarılmışsa; yani, Anayasanın 91 inci maddesine göre çıkarılmışsa, o zaman, bu kararnamenin Anayasa Mahkemesi denetimine açık olması gerekiyor ve bu kararnameyi çıkarmak için, bir de, yetki yasasının olması gerekiyor; ama, kararnameyi okursanız, başında, yetki yasası olarak Anayasayı ve OHAL Kanununu göstermiş ki, bu da, kabul edilebilir bir durum değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, süreniz bitti, toparlar mısınız, lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, gerçekten hepimiz iç barış istiyoruz. Hepimiz, Türkiye'de yaşayan herkesin hak ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasını istiyoruz. O halde, bu çifte standart uygulamalara hep birlikte karşı çıkmak durumundayız. Eğer bunu yapmazsak, öyle anlaşılıyor ki, bölgede kurulmuş olan görece güvenlik ortamı bozulacak ve bundan herkes rahatsız olacaktır.

Ben, değerli hükümetten ve hükümet ortaklarından, bu konuya ciddî bir şekilde eğilmelerini, uygulayıcı olan savcı ve hâkimlerin de, yasaları doğru bir şekilde uygulama konusunda hassas davranmalarını istiyorum. Hiç kimse, Anayasa beni bağlamaz diyemez. Anayasa geçerli olduğu müddetçe, var olduğu müddetçe herkesi bağlar, herkes buna uymak zorundadır. Hak ve özgürlükler herkese lazımdır; bunu unutmayalım.

Saygılarımı arz ediyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bekaroğlu.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Hayır, ben...

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Sayın Bekaroğlu, gözaltı süreleriyle ve OHAL Bölgesindeki uygulamalarla ilgili önemli bir konuşma yaptı; fakat, ne Sayın Adalet Bakanı ne de Sayın İçişleri Bakanı buraya gelmediler ve bu gündemdışı konuşmaya cevap vermediler. Bu Mecliste, bu, sürekli yapılıyor. Biz, bunu, Meclise karşı yapılmış olan bir haksızlık olarak kabul ediyoruz. Sayın Bakanlar, lütfen, teşrif etsinler efendim.

BAŞKAN - Peki; teşekkür ederim Sayın Çelik.

Sayın milletvekilleri, aslında, Anayasa, bu konuda çok açık. Anayasanın 121 inci maddesinde "olağanüstü hal düzenlemeleriyle ilgili kanun hükmünde kararnamelerin nasıl karara bağlanacağı İçtüzükte belirtilir" deniliyor. İçtüzüğün 128 inci maddesi de, komisyonlar, olağanüstü halle ilgili kararnameleri öteki işlerden önce ve ivedilikle karara bağlar diyor. "Komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler Meclis Başkanlığınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınır." Yani, Meclisin de çok önemli, burada bir ihmali var. Ben de, olağanüstü halin, bölgesinde uygulandığı ve çok ağır yüklerini hissettiğimiz bir ilin milletvekiliyim; ama, maalesef, bu konuda buradaki yanlışlarımızı veyahut da haykırışlarımızı kimseye duyuramadık. Herhalde, bundan sonra, inşallah, İktidar Partisi Grupları duyar bunu; çünkü, olağanüstü hal bir bölgeye çok ağır külfet getiriyor.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hükümetin bu konuda söyleyecek şeyleri olması lazım.

BAŞKAN - Efendim, herhalde, gündemdışı konuşmaya cevap verecek hükümetin ilgili Bakanı yok.

Son gündemdışı konuşma, Ardahan'ın sınır ticareti ve Tiflis demiryoluyla ilgili gündemdışı söz isteyen Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya'ya verilmiştir efendim.

Buyurun Sayın Kaya. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Kaya, süreniz 5 dakika.

3. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, Ardahan İlinde  sınır ticaretinin tekrar başlatılması ve Kars-Tiflis demiryolu projesinin yeniden hayata geçirilmesi taleplerine ilişkin gündemdışı konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Belki, bu Yüce Parlamentoda bölgenin sorunlarıyla ilgili en çok söz alan bir parlamenter arkadaşınız olarak, kendi bölgemin sorunlarını Yüce Parlamentomuza ve hükümetimize defalarca arz etmeme rağmen, Anasol-M hükümetinin, maalesef, gözünün kapalı olduğuna, kulağının işitmez olduğuna, buradan, bir kez daha işaret ederek sözlerime başlıyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğunun doğusu Ardahanımız, serhat ilimiz ve gerçekten Ardahanlı olmanın bir ayrıcalık olduğunu ve Ardahan'ın, gerçekten doğunun çok önemli bir ili olması nedeniyle çok önemli olduğunu, burada, huzurunuzda tekrar arz ederken, Ardahanımızın çok önemli problemlerinden biri olan -ve tüm doğu milletvekillerimizin de bu noktada bana katıldığını, hemfikir olduğunu kabul ettiğim- sınır ticaretiyle ilgili, hükümeti, burada, defalarca uyarmaya çalıştım.

Sınır ticareti, bir bölgenin istihdamıdır, bir bölgenin kalkınmasıdır, bir bölgenin göç vermemesidir, bir bölgenin istikbalidir, kaderidir diye burada haykırdım ve dedim ki: "Doğunun doğusu olan serhat ilimiz sınır ticaretine mahkûmdur, muhtaçtır; gelin, hükümet olarak merhamet elinizi uzatın." 1996 yılında, 1995 yılında, o zaman hükümette bulunan -DYP hükümetleri döneminde- Sayın Tansu Çiller'e, Genel Başkanımıza arz ettiğimde, bizzat kendilerinin talimatıyla, Ardahan İlimizde sınır ticareti başlamıştı; fakat, üzülerek söylüyorum ki, sınır ticaretimizi elimizden aldılar ve bölgeyi kaderiyle baş başa bıraktılar. Yine, ne acıdır ki, Anasol-M hükümetinin burada yaptığı, devlet yönetimi anlayışının da dışında, an büyük üzüntüm -Iğdırımız da bizim ilimiz, Karsımız da bizim ilimiz- Iğdırımızda uygulanan 15 ton uygulamasını -buradan tekrar Anasol-M hükümetine haykırarak, sesleniyorum ki- Ardahan'a da mutlaka ve mutlaka uygulamak zorundasınız. Eğer, uygulamazsanız, gelirim, bu Parlamentoda, bu hükümete, yanlış politikalarından dolayı, yanlış uygulamalarından dolayı, bu tavrından dolayı, kesinlikle ben mücadelemi sonuna kadar veririm ve daha ileri giderek söylüyorum; bu hükümetin yanlış politikalarından dolayı, bu yanlışlarını hükümete dar etmeye kalkarım; açık söylüyorum. Çünkü, Iğdır da bizim ilimiz, Kars da bizim ilimiz, Ardahan da bizim ilimiz; ama, Ardahan'da böyle bir uygulama yok, Iğdır'da var. Iğdır'da olmasını alkışlıyoruz; ama, Ardahan'da olmamasını, bu hükümetin bir ayıbı olarak, tekrar, buradan Yüce Parlamentoya haykırıyorum ve sesleniyorum: Gelin, bu ayıbınızdan, bu yanlışınızdan dönün. Dönmezseniz, bu Parlamentoda, bu mücadeleyi, bir parlamenter olarak, sonuna kadar vereceğimden hiç kimsenin endişesi olmasın; tekrar bunu ifade ediyorum.

1996 yılında, Kars-Tiflis demiryolu projemiz vardı -bakın, bu da çok önemli- ve Kars-Tiflis demiryolu projemiz, ta İspanya'ya kadar uzanan, Türkî cumhuriyetlerle bağımızı kuran, Kafkasya'yla bizi pekiştiren bir demiryolu projesi. Yine, o zaman, 1997'de, Genel Başkanımızın himmetleriyle 5 000 000 dolarlık bir kredi bulunmuştu, Kars-Tiflis demiryolu gündeme gelecekti; ama, maalesef, bugünkü hükümet geldi, Kars-Tiflis demiryolu projesini afakî olarak rafa kaldırdı. Hükümet, Kars-Tiflis demiryolu projesini, Doğumuzun istikbali olacak, Çıldırımızın istikbali olacak, Karsımızın istikbali olacak bu projeyi, mutlaka ve mutlaka gündeme getirmek zorundadır.

Sayın Başbakan burada değil, Amerika'da. Üzülerek söylüyorum ki, Meclis geleneğinde, gündemdışı söz almalarda, bir bakan çıkar, mutlaka ve mutlaka bu Parlamentonun temayüllerine uygun olarak, konuşmacı parlamenterin gündemdışı konuşmasına cevap verirdi; ama, maalesef, halktan kaçan bu hükümet, Parlamentodan da kaçar hale geldi; bunu da üzülerek ifade etmek istiyorum.

Daha ileri gidiyorum; maalesef, bugün, Türkgözümüz, Çıldırımızın Aktaş'ı, yıllardan beri açılamaz durumdadır. Sayın Başbakana ve hükümete ben, buradan, tekrar, bir şekilde seslenerek, diyorum ki gelin, doğunun doğusu olan Ardahan'da bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapın, doğunun sorunlarını bir masaya yatırın. En doğunun doğusu olan serhat şehri Ardahanımızda Aktaş Kapısını, Türkgözü Kapısını bir daha harekete geçireceğiz ve bölgede canlılık getireceğiz diye Sayın Başbakanımız gelsin, müjdelesin, Bakanlar Kurulunu orada toplasın, doğunun sorunlarını tartışsın.

Doğu, bugün -Türkiye'de olduğu gibi- kaderiyle baş başadır. Teşvikler batıdadır; ama, doğuda değildir. Yatırımlar batıdadır, doğuda değildir. Batıya da karşı değiliz bu ifademden; ama, doğunun da kalkınması için, birinci derecede öncelikli olmasından dolayı da, hiç şüphesiz ki, buna öncelik verilmesi lazım.

Hayvancılığa geliyoruz; bugün, bankalara 10 katrilyon lira para verdiniz. Bu, bir skandaldır arkadaşlar. Bankalar, halkın 40 katrilyon liralık hakkını, bugünkü 65 000 000'un hakkını... 10 katrilyon lira da, bankaların kurtarılması için, bugünkü hükümet, maalesef, skandal olarak addedeceğimiz bir uygulamayı, halkın sırtından alarak, borçlanarak, yine, bu halka mal ederek, 10 katrilyon lira, bankaları kurtarmak için para veriyor.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon)- O bankaların ...

SAFFET KAYA (Devamla)- Ben de buradan diyorum ki, gelin, hayvancılığımız perişan. Orada, tarım kredilerini alan, ziraî kredileri alan vatandaşlarımız; burada kanun teklifi verdik...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayın; buyurun.

SAFFET KAYA (Devamla)- iktidar partileri de, burada, kanun teklifi verdiler. Gelin, orada, hayvancılıkla, can çekişen çiftçimizi kurtaralım. 40 katrilyon lirasını bu vatandaşın üç beş tane dukaya peşkeş çektiniz. Bugün, 10 katrilyon lirayı, bankaları kurtarmak için hibe ediyorsunuz 65 000 000'un hakkını; ama, çiftçimize gelince, maalesef, 500 trilyon lira parayı vermekten acze düşen bu hükümete yazıklar olsun; tekrar söylüyorum!.. Yazıklar olsun; çünkü, bugün üzülerek söylüyorum ki, bugünkü hükümet, halkın hükümeti falan değil. Bugünkü hükümet, IMF'nin hükümetidir, patronların hükümetidir; bu kadar açık. (DYP sıralarından alkışlar) Ve kalkıp, burada ahkâm kesmeye kalkmayın! Bugün, ülkeyi yangın yerine çevireceksiniz, ondan sonra da halktan kaçacaksınız, Parlamentodan da kaçacaksınız. Bir bakan çıkıp, burada cevap vermeyecek bölgenin sorunlarına. Böyle bir ayıp yeter size kesinlikle!..

ORHAN BIÇAKÇOĞLU (Trabzon)- Ben veriyorum!..

SAFFET KAYA (Devamla)- Ve onun ötesinde de, üzülerek söylüyorum ki, bugünkü hükümet, işte, Gölemizde, Ardahanımızın Hanak, Posof, Çıldır, Damalımızda, IMF'den, Dünya Bankasından aldığı, hektar başı, dekar başı 10 000 000 liralık çiftçimize verdiği bir para var. Çiftçimizle alay ediliyor. Bugün, yarısı belirlenmiş... İzmir'den gelen, Ankara'dan gelen bu parayı alabiliyor; ama, diğer yerlerde daha tespitler yapılmamış. Tarım Bakanlığı, hayvan dağıtımıyla ilgili bir uygulama yapıyor; ama,  bu olay, maalesef, partizanca işleniyor ve  yoksul, fakir olan insanlarımız için bu  uygulama, maalesef, yerine getirilmiyor.

Bugünkü hükümetin hiçbir şeyi doğru değil arkadaşlar. Burada söylediğim şeyler, doğru olan şeylerdir. Tekrar söylüyorum: Bundan kesinlikle kaçamazsınız, halka kesinlikle cevap veremezsiniz.

BAŞKAN - Sayın Kaya, toparlar mısınız efendim.

SAFFET KAYA (Devamla) - Hemen tamamlıyorum.

Ardahan'a üniversite kurulması hususu gündeme alınmıştı; bu doğrultuda, bir fakültenin bir an önce kurulmasını bu hükümetten bekliyorum.

Yine, havalimanımızın, barajımızın, organize sanayi sitemizin, kayak merkezimizin... Yine, Ardahan İlimizdeki hükümet konağımız dört yıldan beri yapılamaz haldedir, bu da hükümetin ayıbıdır; çünkü, hükümetin koyduğu ödenekler, 1 000 000 lira gibi, alay edercesine rakamlardadır. Gelin, Ardahanımıza, doğumuza sahip çıkın, çıkmıyorsunuz, çıkmazsanız halk, sizi kesinlikle bu noktada çok ciddî bir şekilde cezalandıracaktır.

Saygı sunuyor, hürmet ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar, MHP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Gündemdışı konuşmayı cevaplandıracak sayın bakan yok.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Kaya, geçen dönem niye yapmadınız?..

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Erzurum'a yaptık...

BAŞKAN - Sayın Kaya, siz yerinize buyurun efendim.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Ben Ardahan'a gittim; çiftlik yok, çiftlik!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmayı cevaplandıracak bakan yok; zaten, şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda hiçbir bakanın olmadığını da görüyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Nereye yok!..

BAŞKAN - Hükümet, böyle, Türkiye Büyük Millet Meclisine niye gelmiyor?! (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sana ne Başkan...

BAŞKAN - Efendim, ben, Meclis Başkanıyım.(MHP sıralarından gürültüler)

Varsa, bir bakan gösterin canım!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sana ne yahu!..

BAŞKAN - Efendim, bir bakan yok burada.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Burası Bakanlar Kurulu mu; burası Meclis.

BAŞKAN - Sayın Köse, ben Meclis Başkanvekiliyim, elbette ki bakıyorum, zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda bir tek bakan yok; ama, sayın hükümeti de Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına ilgi duymaya davet ediyorum; bu, bizim hakkımız. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Genç, Meclisi esas alın Meclisi...

BAŞKAN - Efendim, diğer sunuşlara geçiyoruz.

Meclis araştıma önergeleri vardır, okutacağım; ancak, okunacak çok sayıda önerge olduğu için, katip üyenin oturduğu yerden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birinci önergeyi okutuyorum:

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. – Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 32 arkadaşının, doğalgaz konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğalgaz sektörünün içinde bulunduğu durum, Türkiye'de doğalgaza olan talebin ve doğalgazda karşılaşılan sorunların artmasıyla ülkemizde istikrarlı bir doğalgaz fiyatı uygulanamadığından, Anayasanın 98 inci, İçtüzğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarıca bir Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1.- Mükerrem Levent                                (Niğde)

2.- Muzaffer Çakmaklı                                (Şanlıurfa)

3.- Abbas Bozyel                                (Iğdır)

4.- Hasan Özgöbek                                (Uşak)

5.- Nidai Seven                                (Ağrı)

6.- Hidayet Kılınç                                (İçel)

7.- Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                (Adana)

8.- Erol Al                                (İstanbul)

9.- Kemal Köse                                (Kocaeli)

10.- Nail Çelebi                                (Trabzon)

11.- Vahit Kayrıcı                                (Çorum)

12.- Metin Ergun                                (Muğla)

13.- Mehmet Arslan                                (Ankara)

14.- Osman Fevzi Zihnioğlu                                (Sakarya)

15.- Mihrali Aksu                                (Erzincan)

16.- Cumali Durmuş                                (Kocaeli)

17.- Ahmet Aydın                                (Samsun)

18.- İrfan Keleş                                (Çankırı)

19.- Osman Müderrisoğlu                                (Antalya)

20.- Hasan Hüseyin Balak                                (Tokat)

21.- İsmail Çevik                                (Nevşehir)

22.- Fikret Tecer                                (Kırşehir)

23.- Orhan Şen                                (Bursa)

24.- Hasari Güler                                (Adıyaman)

25.- Hayrettin Özdemir                                (Ankara)

26.- Mükremin Taşkın                                (Nevşehir)

27.- Arslan Aydar                                (Kars)

28.- Mehmet Şandır                                (Hatay)

29.- Hasan Kaya                                (Konya)

30.- Birol Büyüköztürk                                (Osmaniye)

31.- Mustafa Gül                                (Elazığ)

32.- Müjdat Kayayerli                                (Afyon)

33.- Mehmet Telek                                (Afyon)

Gerekçe:

Hava kirliliğine bir çözüm getirmek, temiz ve çağdaş bir yakıtla ısınma, mutfak ve sıcak su ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla 1985 yılında doğalgazla ilgili çalışmalara başlanmıştır.

1986 yılında Botaş Genel Müdürlüğü ile Soyugaz Eksport arasında doğalgaz alım sözleşmesini takiben 1987 yılında etüt ve kamulaştırmalar yapılmıştır.

1988 yılında doğalgaz kullanımına başlanmıştır. Ankara'da Ocak 1989 yılında satış fiyatı 275 TL/m3, bugünkü fiyatı ise 294 915 TL/m3'tür. (Vergiler hariç) 1988 yılında 95 774 abone varken, bugün bu rakam 507 323'e çıkmıştır.

1989 yılında 1 525 766m3 olan tüketim, bugün Ankara'da 816 870 042m3'e çıkmıştır.

Bugünün şartlarında temiz ve çağdaş bir yakıt olan doğalgaz, ulaştığı alanlar ve fiyat bakımından, çözülemez bir hal almıştır. Dolar bazında işlem gören ve yurt dışından alınan gaza gittikçe bağımlılığımız artmıştır.

Doğalgazın elektrik enerjisi üretimindeki pay yüzde 34'ten yüzde 40'a çıkacağı düşünülürse, bu da dışa ve dolara bağımlı olan doğalgazın maliyetini artırmaktadır.

Yukarıdaki açıklanan nedenlerle bir Meclis araştırması komisyonu kurulmasında büyük yarar vardır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. – İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ve 38 arkadaşının, Türk medyasının sağlıklı bir yapı ve işleyişe kavuşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Demokratik toplumlarda rejimin esasını teşkil eden temel hak ve özgürlüklerin, evrensel değer ve kurallara uygun biçimde kullanılmasında hür ve bağımsız basının rolü, hayatî öneme sahiptir.

Hür ve bağımsız basının varlığı, sağlıklı bir demokrasinin en güçlü teminatıdır.

Kişinin haber alma hakkını temin eden ve toplumların demokratik talep ve beklentilerini yansıtarak idarenin demokratik denetimine katkı sağlayan özgür basın, bu özellikleri itibariyle, düşünce ve ifade hürriyetinin de en etkili vasıtasıdır.

Demokrasiyi bir hayat tarzı ve kültürü olarak benimseyip özümsemiş toplumlarda, hür basının vazgeçilmez bir konuma sahip olması; kendisini var eden ve yaşatan meslek ilke ve değerlerine, sorumluluk anlayışına riayeti kadar, evrensel ilkeler çerçevesinde faaliyet göstermesiyle doğru orantılıdır; ancak, Türk basını, sahip olduğu her türlü imkân ve şartlara rağmen, fedakâr basın çalışanlarımız başta olmak üzere, çözüm bekleyen önemli ve ivedi sorunlarla da karşı karşıya bulunmaktadır.

Çeşitli basın kuruluşlarının hazırladıkları raporlara göre, yaklaşık 5 000 kişinin işten çıkarıldığı ve ücretlerinin de yüzde 90'ının eridiği dikkate alınırsa, basın sektöründe yaşananların tam bir kıyım olduğu günümüzde, en az teknoloji kadar insana da yatırım yapmanın zorunluluğu her kesimin malumlarıdır.

Görsel medyada ise problemler tam anlamıyla kronikleşmiştir. RTÜK'ün ve kamuoyunun öteden beri şikâyetçi olduğu frekans ihalelerinin yapılamamış olması, yayınlardaki kişi hak ve özgürlüklerinin ileri derecede çiğnenirliliği, kültür mirasımız ve varlığımızın dikkate alınmayışına yönelik yakınmalar; internet, radyo ve ajans yayıncılığındaki hukukî boşluklar, başta medya mensupları olmak üzere çağdaş ve demokratik reflekslere sahip herkesin ortak şikayetleridir.

Görülmektedir ki, mevcut tekelci yapıdan herkes -en azından büyük çoğunluk- çalışanlar da dahil olmak üzere mustariptir. Ülkemizdeki ulusal ve yerel medyadaki aile yapıları ve anlayışları, tarihin derinliklerindeki kabilecilik mantığını hatırlatmaktadır. Bu mantık ve anlayış, basın sektöründe en önemli hak olan 212 sayılı Basın İş Kanununu da âdeta işlemez ve işletilemez -uygulanmaz- hale getirmiştir. Çalışanlar 212 sayılı Basın İş Kanunundan 1475 sayılı Genel İş Kanununa, 1475'ten de telifli (kadrosuz) çalışmaya zorlanmışlardır.

Günümüz şartlarında sadece birkaç grubun tekelinde olduğu gözlenen Türk medyasının yüzde 80'den fazlasının, hukukun, demokrasinin ve kuvvetler dengesinin gereği bir zeminde hizmet ve görev ifa etmesi, başta, çalışanları olmak üzere her kesimin ortak dileğidir.

Bu dilek, devlet yapımızla örtüşmüş, başta, TRT ve Anadolu Ajansı olmak üzere basın-yayın enformasyon genel müdürlükleri, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlarımız için de geçerlidir.

Hem gazete, hem televizyon, hem banka, hem de envaî çeşit şirket sahibi medya patronlarının tartışıldığı bu süreçte, yayın organını kişisel ihtiras, öfke ve hesaplarının silahı haline getiren patron anlayışları da inkâr edilemez.

Devlet ve siyasetin özgür medyayı esir alması veya almaya çalışması ne kadar büyük yanlış ve suç ise, medyanın da baskılarla devleti ve siyaseti âdeta teslime çalışması o kadar yanlış ve suçtur. Bu meyanda öteden beri tartışılan, özelleştirme, ihale, teşvik ya da ucuz kamu kredisi gibi imkânlar, kamu vicdanı kadar basın çalışanlarını da üzmektedir; dolayısıyla, ülkemiz medyasındaki çarpıklık, sıkıntı ve dertlerin belirlenip çözüm yollarının araştırılıp ortaya konması amacıyla Yüce Meclisin bir araştırma yapması gerekmektedir.

Birey veya grup çıkarları, basın hürriyetinin sınırlarını oluşturamayacağına göre, çalışanları ve emekçileri kadar, kamuoyunun da ısrarlı arzu ve talepleri göz önüne alınarak medya, genel; ama, detaylı biçimde tahlil edilmelidir.

Bu itibarla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün de 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1- Nazif Okumuş                                (İstanbul)

2- İsmail Köse                                (Erzurum)

3- Masum Türker                                (İstanbul)

4- Ahmet Çakar                                (İstanbul)

5- Azmi Ateş                                (İstanbul)

6- Uluç Gürkan                                (Ankara)

7- Ahmet Aydın                                (Samsun)

8- Ali Uzunırmak                                (Aydın)

9- Mehmet Pak                                (İstanbul)

10- Ali Özdemir                                (Gaziantep)

11- Vahit Kayırıcı                                (Çorum)

12- Turhan Tayan                                (Bursa)

13- Ahmet İyimaya                                (Amasya)

14- Cumali Durmuş                                (Kocaeli)

15- Cezmi Polat                                (Erzurum)

16- Süleyman Yağız                                (İstanbul)

17- Ahmet Erol Ersoy                                (Yozgat)

18- Mustafa Vural                                (Antalya)

19- Hayrettin Özdemir                                (Ankara)

20- Cemal Enginyurt                                (Ordu)

21- Sefer Ekşi                                (Kocaeli)

22- Recai Yıldırım                                (Adana)

23- Mehmet Kundakçı                                (Osmaniye)

24- Mihrali Aksu                                (Erzincan)

25- İsmail Hakkı Cerrahoğlu                                (Zonguldak)

26- Mükremin Taşkın                                (Nevşehir)

27- Hidayet Kılınç                                (İçel)

28- Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                (Adana)

29- Hüseyin Kalkan                                (Balıkesir)

30- Mustafa Enöz                                (Manisa)

31- Osman Fevzi Zihnioğlu                                (Sakarya)

32- Mustafa Sait Gönen                                (Konya)

33- Arslan Aydın                                (Kars)

34- Erol Al                                (İstanbul)

35- Salih Kapusuz                                (Kayseri)

36- Faruk Çelik                                (Bursa)

37- Remzi Çetin                                (Konya)

38- Mehmet Serdaroğlu                                 (Kastamonu)

39- Mükerrem Levent                                (Niğde)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır.

Önerge daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, önergeyi okutuyorum.

3. – Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, enerji, doğalgaz ve LPG konusunda uyguladıkları yanlış politikalarla ekonomik krizi ağırlaştırdıkları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/24)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümet, enerji ve doğalgaz konusunda yanlış politikalar uygulamaktadır. Bunun neticesinde, hem yurt dışına ödenen para miktarı artmakta hem de vatandaşımız, doğalgaz ve elektriğe dünya fiyatlarının çok üzerinde para ödemektedir.

Bu uygulanan yanlış politikalar ekonomik krizi daha da artırmaktadır. Hükümet doğalgaz konusunda 4054 sayılı Rekabet Kurulu Kanunu ve 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununu ihlal etmektedir. Hükümetin bu işlemleri Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerinin ihlali anlamına gelmektedir.

Gerekçede de izah edildiği şekliyle ve ayrıca önergemizin müzakeresi sırasında ayrıntılı bilgi ve belgeler ortaya konulacaktır. Bu belgeler ışığında Başbakan Bülent Ecevit ve 57 nci hükümet üyeleri hakkında Anayasanın 99 ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını talep ederiz.

 

Yasin Hatiboğlu

Veysel Candan

Ömer Vehbi Hatipoğlu

 

Çorum

Konya

Diyarbakır

 

Saadet Partisi Grup

Saadet Partisi Grup

Saadet Partisi Grup

 

Başkanvekili

Başkanvekili

Başkanvekili

 

Gerekçe:

1- Hükümet, doğalgazın alım fiyatını gizleyerek, dağıtımını yapan belediyelere fahiş fiyatla vermekte, ayrıca belediyeler de bu fiyata çeşitli oranlarda uyguladıkları kârlarla vatandaşa satmaktadır. Bu yüksek fiyat sebebiyle insanlar, özellikle konutlarında doğalgaz kullanımından vazgeçmektedir.

2- Hükümetin Enerji Bakanı, belediye başkanlarıyla toplanarak fiyat indirimi müzakereleri devam ederken, diğer taraftan Maliye Bakanlığı 4736 sayılı Kanunla doğalgazın metreküpüne 5 000 lira Tüketim Vergisi koymuştur. Bir taraftan indirimden bahsedilirken, diğer taraftan yeni vergiler ilave edilmiştir. Hükümet, bu uygulamalarıyla çelişki içindedir.

3- Doğalgazda yüzde 18 KDV'de ısrar eden hükümet, enerji dağıtım işletme hakkı devirlerinde özel şirketlere KDV oranını yüzde 18'den yüzde 1'e indirmiştir. 20 firma için 500 000 000 dolar KDV gelirinden vazgeçen hükümet, halkın kullandığı doğalgazdan yüzde 18 KDV almakta ısrar etmektedir.

4- Elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz payı ülkemizde şimdiden yüzde 35,5'i bulmuştur. Bu, tehlikeli bir artıştır. Bu oran OECD ülkelerinde yüzde 11'dir. Kömürden üretilen enerjinin kilovat/saat maliyeti 2 senttir, doğalgazdan üretilen elektrik enerjisinin kilovat/saati ise 12-16 senttir. Bu yanlış uygulamayla, hem çok para ödemekteyiz hem de bağımlı hale gelmiş durumdayız.

5- Doğalgaz alımlarında esas, ülkelerin çeşitliliği politikası ihlal edilmiş, Rusya'ya bağımlılığımız yüzde 65'i bulmuştur. Ayrıca, doğrudan doğalgaz üreten ülkeler yerine ikinci elden doğalgaz alımı yapılması, ödeme kaybına sebep olmaktadır. Bilindiği gibi, Rusya'dan alınan doğalgazın miktarı, 8 milyar metreküpe ilaveten, Mavi Akım Projesiyle 30 milyar metreküpe ulaşacaktır.

6- Rusya ile imzalanan Mavi Akım Projesi ile ilgili yolsuzluk iddiaları ve belgeler mevcuttur. Özellikle Samsun-Ankara hattı için 50 000 000 dolar avans ödemesi usulsüzdür ve bu konu yargıya intikal etmiştir.

7- Ülkenin yakın gelecekte doğalgaz tüketiminin ne olacağı, Devlet Planlama Teşkilâtı ve Enerji Bakanlığı arasında tartışma konusudur ve halen, bir mutabakat sağlanmamıştır. Halbuki, yapılan tüm doğalgaz anlaşmalarında alımı tespit edilen miktarın bedeli ödenecektir. Bu tüketim belirsizliği neticesinde, kullanmadan doğalgaza ödeyeceğimiz para 318 000 000 dolar olarak hesaplanmaktadır.

8- Hükümet, bütün ısrarlara rağmen, doğalgaz alım fiyatını açıklamamakta, gerekçe olarak da, uluslararası anlaşmaları göstermektedir. Bu doğru değildir. Hükümet, kendi yanlış uygulamalarına kılıf hazırlamaktadır.

9- Elektrik; her ay muntazaman yüzde 2 zam. 2001 yılı başında 52 580 lira olan 1 kwh elektrik, yıl sonunda 111 100 lira oldu; yani, yüzde 111,3 oranında zamlandı. Dünya petrol fiyatları düşüyor, petrole bağlı olarak doğalgaz fiyatları da düşüyor; nasıl olur da, sürekli, elektrik fiyatları artıyor?

Yüksek elektrik fiyatlarından dolayı faturalarını ödeyemeyen 1 000 000 konutun elektrikleri kesildi; yani, 4 000 000-5 000 000 kişi karanlıkta. Elektrik olmadığı için, bir kısmının kaloriferleri de çalışamıyor.

10- Aynı sıkıntı tüpgazda. LPG o derece yaygınlaşmıştı ki, köylerde ve mezralarda bile tüpgaz, mutfakta, ısınmada, aydınlatmada, hem de yaygın olarak ulaşım ve ticarî amaçlı araçlarda kullanılıyordu.

2001 yılı başında mutfak tüpü 6,5 milyon TL idi, yıl sonunda 16,5 milyon TL oldu; yani, yüzde 150 zamlandı.

Tüpgazdaki haksızlık, haraç, doğalgazdan da fazla.

Haksızlık, haraç, birdenbire yüzde 68 zamlanan otogazda da gerçekleşti. Böylece, geçimini otogaz kullanan ticarî araçlardan sağlayan yüzbinlerce kişi aynı zulme uğramıştır.

Bütün bunlar insafsızca zamlanırken, enflasyonu indireceğiz iddiasıyla, memurun, işçinin, emeklinin, çiftçinin gelirleri sürekli azaltılıyor. Neticede, çöken  ekonomik hayat sebebiyle, esnaf da, sanatkâr da, hatta sanayici de her geçen gün güç kaybediyor. Azalan vergi gelirleri de, zamlarla ve yeni vergilerle telafi edilmek isteniyor.

Bu olumsuz ve kötü uygulamalardan 57 nci hükümet sorumludur. Bütün bunların bir gensoru açılarak tartışılması kaçınılmaz hale gelmiştir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek, oylarınıza sunulacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Afganistan'da yeniden başlayacak imar faaliyetleriyle ilgili olarak İran İslam Cumhuriyeti İslamî Şûra Meclisi Bayındırlık Komisyonu Başkanı Mohsen Nariman'ın, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Elazığ Milletvekili Mustafa Gül'ü İran İslam Cumhuriyetine Davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Afganistan'da yeniden başlayacak imar faaliyetleriyle ilgili olarak, İran İslam Cumhuriyeti İslamî Şûra Meclisi Bayındırlık Komisyonu Başkanı Mohsen Nariman, 14 -19 Ocak 2002 tarihleri arasında, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Elazığ Milletvekili Mustafa Gül'ü İran İslam Cumhuriyetine resmî olarak davet etmiştir.

Söz konusu davete icabet edilebilmesi hususu, Türkiye Büyük Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                Ömer İzgi

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                   Başkanı

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – Fransa Millî Meclisi Başkanı Raymond Forni'nin, AB üyesi ülkeler parlamentoları üyelerinin katılımıyla düzenlenecek olan "Karaparanın Aklanması" konulu konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir milletvekilini Davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fransa Millî Meclisi Başkanı Raymond Forni'den alınan bir yazıda, AB üyesi ülkeler parlamentoları üyelerinin katılımıyla 7-8 Şubat 2002 tarihleri arasında Paris'te düzenlenecek olan "Kara Paranın Aklanması" konulu Konferansa, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir milletvekili davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                Ömer İzgi

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                   Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

3. – Başbakan Bülent Ecevit'in Amerika Birleşik Devletlerine yapacağı resmî ziyarete ekli listede yazılı milletvekillerinin de katılmasının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/957)

     10.1.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vaki davete icabetle, görüşmelerde bulunmak üzere, 14-19 Ocak 2002 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerine yapacağım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüştür.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

          Bülent Ecevit

                 Başbakan

Liste:

Tayyibe Gülek                                (Adana)

Oğuz Tezmen                                (Bursa)

Ali Coşkun                                (İstanbul)

A. Emre Kocaoğlu                                (İstanbul)

Mustafa Murat Sökmenoğlu                                (İstanbul)

Bahri Zengin                                (İstanbul)

Ahmet Özal                                (Malatya)

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 3 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup müzakereye alacağım efendim.

Birinci önergeyi okutuyorum:

4. – Balıkesir Milletvekili Hüseyin Kalkan'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/688) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/436)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna 16.2.2001 tarihinde vermiş olduğum Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, süresinde görüşülmediği için zamanaşımına uğramıştır.

İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması için gereğini saygılarımla arz ederim.

      Hüseyin Kalkan

                  Balıkesir

BAŞKAN - Malumunuz olduğu üzere, İçtüzüğe göre, bu konuda, hükümete, komisyona, önerge sahibine ve 1 milletvekiline söz verilmektedir.

Sayın Kalkan, söz istiyor musunuz?

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili vermiş olduğum önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'yi 21 inci Yüzyıla taşıyacak olan tek şey, yetişmiş insangücüdür. Bu da, çağdaş yükseköğretimle ve yükseköğretimde okullaşma oranının artırılmasıyla mümkündür.

Dünyada gelişmişlik göstergelerinden biri de eğitim ve öğretim müesseselerinin sayısıdır. Türkiye'nin gelişmiş ülkeler arasına girebilmesi için, önce bilime, sonra da bunların yuvası olması gereken çağdaş, özgür düşünce üretebilen, gelişmesi mümkün üniversite ve fakültelere önem verilmesi, yenilerinin açılması gerekir.

Balıkesir İli, Anadolu yarımadasının kuzeybatısında ve önemli bir bölümü, Marmara coğrafî bölgesinin Güney Marmara bölümünün Karesi yöresinde, diğer küçük bir bölümü ise Ege coğrafî bölgesindeki asıl Ege bölümünün Kuzey Ege kesiminde yer alır.

Balıkesir'in batısında, Edremit Körfezinin kıyısında bulunan Edremit İlçemiz, 50 000 nüfuslu, 780 kilometrekare alanıyla Balıkesir İlimizin 18 ilçesinden biridir. Edremit Körfezimizde, Edremit, Havran, Burhaniye, Ayvalık ve Gömeç olmak üzere, toplam 5 tane ilçemiz mevcuttur.

Bu yörenin ekonomisi tarıma dayalıdır ve başlıca tarım ürünü de zeytindir. Şehrin içerisinde pek çok zeytinyağı ve sabun fabrikası vardır. Sebze ve meyveciliği gelişmiştir. Edremit Körfezinde, Akçay ve Altınoluk'ta balıkçılık gelişmiştir. Yunanistan sınırında bulunan ilçemizde, uluslararası yollar, havaalanı ve deniz limanları mevcuttur.

Önemli turizm potansiyeline sahip olan Körfezimiz, mesela bir Altınoluk, dünyanın oksijen çadırı diye bilinmekte ve Dünya Sağlık Örgütü raporunda, bir insanın, 26 gün aynı bölgede kalmak kaydıyla, oradan ayrılmamak kaydıyla bütün kan kompozisyonunun değişeceği belirtilmektedir; böyle önemli bir yöremiz; ama, maalesef, bugün, bu yöremizin turizm potansiyelini de bu manada kullanamamaktayız.

Ayrıca, İzmir Aliağa'dan -o sahilden devam ediniz- Ayvalık, Edremit, Çanakkale'ye kadar, arabalarınızın radyolarını açınız -otomatik aramayla-istasyonların yüzde 80'i Yunan radyolarıdır arkadaşlar, yüzde 80'i!.. Çok acı!.. Bize çok uzak olan Yunanistan'dan veya o adalardan muhtemelen yayın yapılıyor. Onları alır, bizim kendi Türk radyolarımızı maalesef dinleyemeyiz. Böyle bir bölgedir burası.

Balıkesir İlimizde "Balıkesir Üniversitesi" adı altında bir üniversitemiz bulunmaktadır. Üniversitemize bağlı Bandırma İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Necati Bey Eğitim Fakültesi bulunmaktadır. Üç fakültemiz Balıkesir merkezimizde, biri Marmara'da, yani Bandırma'da. İşte, bizim, şu anda teklif ettiğimiz iletişim fakültesi de, bu bölgenin batı kıyısında, Edremit İlçemizdedir.

Ülkemize ve insanlığa layık olabilecek, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini ve bilgi çağını yakalayabilecek, hür düşünen, laik, demokrat, ülkesinin bölünmezliğine inanan, çağın bilgileriyle donatılmış, cumhuriyete sadık nesiller yetiştirecek, bu nedenle sürekli yenilemek için uğraş verilen üniversitemizin mevcut birimlerine ek olarak, Edremit iletişim fakültesinin kurulmasını önermekteyiz. Bunun için üniversitemizin yeri de mevcuttur ve bu Yüce Meclisin, bu önergemize destek vereceğine inanıyor, hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kalkan.

Yalnız, sizin verdiğiniz önergede bir ifade yanlışlığı var; diyorsunuz ki: "Kanun teklifim süresinde görüşülmediği için zamanaşımına uğramıştır."

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) - Komisyonda görüşülmediği için...

BAŞKAN - Hayır, hayır; öyle bir şey yok. Kanun teklifi, ancak seçim yenilenince kadük olur; "zamanaşımı" diye bir kavram yok.

Bir de demişsiniz ki: "Millî Eğitim Komisyonuna verdim." Halbuki, siz, Meclis Başkanlığına veriyorsunuz. O yazışmalar usulüne göre yapılırsa, daha iyi olur. Kusura bakmayın, tutanaklara geçti diye düzeltiyorum.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Gültekin, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

NUMAN GÜLTEKİN (Balıkesir)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Üniversitemiz, ülkemizin köklü yükseköğretim kurumlarından birisidir; gerek fizikî donanımı gerekse de öğretim üyesi kadrosu yönüyle belli ölçülere ulaşmıştır. Edremit İlçemiz de, kendi adıyla anılan körfezimizin en eski yerleşim yerlerindendir. Sarıkız efsanesinin yaşandığı Kaz Dağlarının yeşili ile Ege'nin mavisinin en güzel şekilde buluştuğu bu ilçemizin nüfusu, kış aylarında 50 000'e, yaz aylarında 250 000'e kadar ulaşmaktadır. Devamlı gelişme içerisinde olan bu güzide ilçemizde, çok yönlü tarımsal üretimin yanında, iç ve dışturizm faaliyetleri de ilçemiz ekonomisinde önemli yer tutar. Ata'sını bağrına basma ve misafir etme ayrıcalığını her zaman onurla dile getiren bu ilçemizin sevgi dolu yürekli insanları "benim manevî mirasım, ilim ve akıldır"diyen Atatürk'ün bu anlamlı sözü doğrultusunda, eğitimi son derece önemsemişler, bu konuda da maddî ve manevî olarak ülkemiz eğitimine her zaman katkı sağlamışlardır.

Bölge milletvekili olarak, inanıyorum ki, değerli desteklerinizle, Balıkesir Üniversitemize bağlı olarak kurulması doğrudan gündeme alınacak olan Edremit iletişim fakültesi, ilçemizin, bölgemizin ve ülkemizin eğitim alanındaki gelişmesine katkı sağlayacaktır.

Şimdiden değerli katkılarınız için teşekkür eder, Yüce Meclisimize saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gültekin.

Aynı konuda, Sayın Alçelik ve Sayın Gökmen de söz istemişlerdir; ancak, İçtüzükte " bir kişiye söz verilir" deniyor...

AYDIN GÖKMEN (Balıkesir)- Sayın Başkan...

BAŞKAN -  Efendim, böyle bir uygulama yok. İçtüzüğü uygulamak zorundayız. Kusura bakmayın; isminizi söyledim...

AYDIN GÖKMEN (Balıkesir)- Sayın Başkan, yerimden, çok kısa ifade edeceğim...

BAŞKAN - Efendim, yok böyle bir şey. Yani, eğer, bu Meclis İçtüzüğe göre yönetilecekse, ona göre yönetelim; eğer, İçtüzüğe göre yönetmiyorsak, burada herkes keyfine göre konuşsun. Böyle bir şey yok. Meclisin ciddiyetiyle yakışmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Efendim, isimlerinizi okudum, desteklediğinizi söyledim.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Konuyu desteklediğimi ifade ediyorum; ama, açıklamama izin verirseniz bir hususu belirtmek istiyorum.

Efendim, bir olay var, onu, Genel Kurulumuza bilgi olarak arz etmek istiyorum; o da şudur: Bu Mecliste, bu dönemde çıkardığımız bir kanunla, bundan sonra, artık, herhangi bir üniversitemizin bünyesinde yeni kurulacak fakülte için kanun gerekmiyor.

BAŞKAN - Bakanlar Kuruluna yetki verdik...

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Tabiî efendim.

BAŞKAN - Tabiî yani. O zaman hükümet üyelerini gidin sıkıştırın. Bize de söz verdiler; Tunceli'ye de bir eğitim fakültesi kuracaklardı, hâlâ kuracaklar!

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Neyse, anlaşıldı. Yani, gerçekten, grup başkanvekillerinden rica ediyorum, bu konuda hükümete yetki verdik, fakülte ve yüksekokul açma yetkisini Bakanlar Kuruluna verdik.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkanım, isabetli bir konuya değindiniz. Biz, fakülte kurulması konusunda yetkiyi Bakanlar Kurulumuza verdik. Üniversite kanunla kuruluyor malumunuz, Meclisimize geliyor.

BAŞKAN - Evet.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Ancak, bir çalışma var, değerli milletvekillerimizin haberi olması bakımından arz ediyorum. Komisyon Başkanımız Sayın Abdurrahman Küçük Beyefendi de burada; şu anda, hükümetimizin vermiş olduğu kriterler çerçevesinde, tüm Türkiyemizde -Tunceli de bunun içerisine dahildir- hangi illerimizde fakülte, hangi illerimizde üniversite, hangi illerimizde ikinci ya da üçüncü üniversite kurulması konusundaki kriterler şu anda komisyonumuzda tespit ediliyor ve çalışmalar devam ediyor. İnanıyorum ki, önümüzdeki bir iki ay içerisinde, Yüce Meclisin önüne, tüm bunları ihtiva edecek çok kapsamlı bir kanun tasarısı gelecektir ve inşallah, bu yıl, bir üniversite kanunu çıkarma imkânına sahip olacağız.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Sayın Komisyon Başkanımız, bu konuda, önerge sahibi konuşmaya başlamadan önce, çıkıp, bir açıklama yapabilirdi; çünkü, İçtüzük öyle. Yani, önce, komisyon, hükümet, bu konuda açıklama yapabilir diyor.

İkinci önergeyi okutuyorum:

5. – Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/385) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/437)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/385) esas numaralı teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

    Mücahit Himoğlu

                  Erzurum

BAŞKAN - Bu konuda komisyonun ve hükümetin söz isteği var mı efendim? Yok.

Sayın Himoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 64 üncü maddesinde değişikliğe uğrayan 72 nci maddesinin ortaya koyduğu çifte standardın eşitlenmesi üzerine vermiş olduğum kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 1.5.1990 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4 üncü maddesiyle eklenmiş ve burada, şimdi bulunmayan siyasiler tarafından Anayasa Mahkemesine açtıkları dava neticesinde, 27.11.1993 tarih ve 21771 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5.2.1992 tarih ve esas 190/22 karar ile 1992/6 sayılı Anayasa Mahkemesinin kararıyla yayımından altı ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edilmiştir.

İptal edilen bu kanun, tekrar 20.5.1994 tarih ve 21939 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesiyle yeniden düzenlenmiştir. Bu kanunda iptal edilen konular, diğer içerisinde bulunan kadro, intibak, normları ihtiva etmesine rağmen, 418 ve 527 sayılı Yasa, aynen, hiç cümlesi değişmeden, madde aynen geçmiştir. Maddede yalnız dikkatinize sunmak istediğim husus, biraz sonra bahsedeceğim ve üzerinde ciddiyetle duracağım konudur.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 64 üncü maddesinin 72 inci maddesi gereğince; belirli bir süre görev yapmak üzere mecburî olarak sürekli göreve atanan devlet memurlarından, kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara (Erzurum ve Artvin İlleri dahil) bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle, başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere, ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçen süreler fiilen çalışılmış sayılır.

Yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin dikkatine sunmak istiyorum; zorunlu olarak, kurayla tayin olup, kalkınmada öncelikli yörelere gidenler, her yıl, çalışma süresinde, bir kademe alırlar; ikinci yıl bir kademe daha alırlar; iki kademe; ama, artı bir kademe daha gelir, üçüncü yılını çalışmadan üç kademe, yani bir derece terfi alırlar. "Zorunlu olarak tayin" ifadesinden ziyade, zorunlu olarak o bölgede yaşayan insanlarımız, bu haktan mahrum olmuşlardır. Yani, ataerkil aile yapısından dolayı, sosyoekonomik yönden dolayı dayanışma içerisinde bulunan, o bölgede çalışan memurlarımız, üç yıl çalışarak bir derece alırken, zorunlu olarak kurayla tayin olup oraya gidenler, iki yıl çalıştığı zaman bir derece alırlar. Bu ikilem, Avrupa normlarına da, Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Orada fakrü zaruret içerisinde bulunan insanlarımız, ataerkil aile yapısından dolayı, ebeveynlerinin bulunduğu yerde, zorunlu olarak vatanının bekçiliği yapıp çalışmaktadırlar. Kalkınmada öncelikli yörelerdeki bu insanlarımızın, dışarıya tayin oldukları zaman aldıkları asgarî ücretle ev kirası mı veririm, çocuğumun kreş parasını mı veririm, yol parası mı veririm düşüncesiyle hareket ederek, bulundukları illerde, kendi illerinde göreve başlamaları suç mudur?! Kendi bölgelerinde çalışan, ebeveynlerinin arasında, bedava bir kreşe, bedava bir eve sahip olan, aralarında dayanışma ve ataerkil yapısı mevcut olan bu insanlar, zorunlu olarak, asgarî ücretten dolayı, orada yaşıyorlar ve bu insanlarımızın oradaki çalışmasına bu kademe artışı verilmiyor. Zorunlu bölge olarak tayin edilmesi gerekirken, zorunlu tayin deniliyor. Bu bölgeler daha zorunludur; hatta, üstüne vergi indirimiyle, bunlara da, asgarî ücretin üstünde bir maaş daha vermek lazım. Altı ay kışı olan bir Erzurum'da, fakrü zaruret içerisindeki insanlarımız, bu kademe artışından mahrum edilmişlerdir.

Bu kanun teklifimi Yüce Heyetinizin bilgilerine sunuyor, sizlerin desteğiyle, direkt gündeme alınıp değerlendirilmesini talep ediyor, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Himoğlu.

Başka söz isteyen?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Destekliyoruz.

BAŞKAN - Desteklediniz, tamam canım; işte, oylarınızla desteklediniz.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sözle de destekliyoruz...

BAŞKAN - Söz istemediniz; ben ne yapayım yani...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Hemen oyladınız.

BAŞKAN - Efendim, yani, ille her şeyde kusur bulma alışkanlığı içinde hareket etmemek lazım. Söz isteyen olursa, ben söz veririm.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

6. –  Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/343) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/438)

     3.5.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/343) esas nolu TC Emekli Sandığı Kanununun 1 inci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, ilgili komisyonlara havale edildiği tarihten itibaren kırkbeş gün geçtiği halde görüşülmemiştir.

Bu nedenle, söz konusu teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ve talep ederim.

Saygılarımla.

           Ahmet Derin

                  Kütahya

BAŞKAN - Hükümet ve komisyonun bu konuda söz isteği var mı? Yok.

Sayın Derin, buyurun efendim.

AHMET DERİN (Kütahya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 13 üncü maddesinin birinci fıkrası "fiilî hizmet süresi 5 yılı doldurduktan sonra vefat eden iştirakçilerin, ölüm tarihinde, muhtaç bulunan dul eşleri ile çocuklarına yazı ile Sandığa müracaatlarını takip eden ay başından itibaren 15 yıl hizmet süresi üzerinden 68 inci maddedeki esaslara göre, dul ve yetim aylığı bağlanır" şeklinde değiştirilerek, fiilî hizmet süresi 5 yılı doldurduktan sonra vefat eden iştirakçilerin çalışamaz durumda olup olmadıklarına bakılmaksızın, sadece muhtaç olmaları şartıyla, dul eşleri ile çocuklarına  dul ve yetim aylığı bağlanması amaçlanmış ve 5434 sayılı Kanunun ek 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası madde metninden çıkarılmıştır. Böylelikle, diğer sosyal güvenlik kuruluşlarımız olan Bağ-Kur ve SSK ile uygunluk sağlanmış olacaktır.

2 000 000'a yakın, ve 657'ye tabi işlem gören insanımız, memurumuz ancak 10 yıl fiilî hizmet gördükten sonra, vefat ettiğinde, çoluğuna çocuğuna aylık bağlanabiliyor. Halbuki, SSK'da ve Bağ-Kurda, 5 yıl prim ödeyenler vefat ettiği takdirde, çoluğuna  çocuğuna, muhtaç olup olmadığına bakılmaksızın aylık bağlanır.

Bugünlerde, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve ilgili komisyonlarda sosyal güvenlikle ilgili kanunların görüşüldüğü bir zamanda, bu değişikliğin de, komisyonlara gönderilerek, bir an önce Genel Kurulda görüşülmesi, 2 000 000 memurumuzu rahata kavuşturacaktır.

Mesela, benim bir öğretmen arkadaşım vardı; fiilî hizmeti 9 sene 9 ay; ama, çoluğuna çocuğuna aylık bağlanmadı. Bağ-Kurlu olsaydı, SSK'ya tabi olsaydı, 5 yıl fiilî hizmeti bulunması ve prim ödemesi şartıyla aylık bağlanabilecekti.

Bu açıdan, 45 günü geçtiği için, doğrudan Genel Kurulda görüşülmesi için, 37 nci maddeyi kullanarak oylarınızı istirham ediyorum.

Madem SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının ileride bir çatı altında da toplanması düşünülüyor; Emekli Sandığı Kanunundaki bu değişikliklerin yapılabilmesi için, bu kanun teklifimin, bir an önce, direkt olarak Genel Kurula indirilerek, grupların anlaşabildiği tarzda, bu kanundaki maddelerin değişikliğinde, ülkemiz için, memurlar için, mutlaka fayda vardır diye düşünüyorum.

Hepinizin bu teklifimi kabul etmenizi istirham eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Derin.

Efendim, bu konuda Sayın Yakup Budak da söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Budak.

Süreniz 5 dakikadır.

YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Malumunuz, çalışma hayatında barışın korunabilmesi, verimliliğin artırılabilmesi, toplam kalitenin yerine oturtulabilmesi için, insanların, huzur içerisinde çalışmaları, gelecekle ilgili düşüncelerinin, kaygılarının ortadan kaldırılması gerekir. Çok değerli milletvekilimiz Sayın Ahmet Derin Beyefendinin vermiş olduğu bu kanun teklifi, memurlarımızın büyük bir bölümünü ilgilendirmektedir. Bugün de, bu kanunun çıkmasını bekleyen binlerce memurumuzun dul ve yetimi vardır; o bakımdan da faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Bu kanun niye çıkarılmalıdır; birincisi, sosyal devlet olmanın gereği olarak çıkarılmalıdır; çünkü, sosyal devlet, ne olursa olsun, insanına iş bulan, aş veren, yetimine, duluna bakan devlettir. İsterse, birisinin dul eşi olmasın, yani emeklinin dul eşi olmasın -Allah kimsenin başına vermesin, bir kazada ölebilir- sosyal devlet -illa bir ölümdü, illa bir kaza idi, ona gerek kalmaksızın- zaten, yoksulluk içerisinde, muhtaç durumda olan insanına, vatandaşına sahip çıkmak durumundadır. Devlete hizmet etmiş memurlarımızın eş ve çocuklarına şu anda maaş bağlanabilmesi için 10 yıl hizmet süresini doldurması bekleniyor, bu teklifle bu süre 5 yıla indiriliyor. Sosyal devlet olmanın gereği olarak, bu kanun gerçekleştirilmelidir.

İkincisi, adalet gereği gerçekleştirilmelidir. Devletin diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışan arkadaşlarımız vefat ettiklerinde, Bağ-Kurlu ve SSK'lıların dul eşleri, çocukları 5 yılda bu hakkı kazanırken, Emekli Sandığına mensup olan insanların bundan faydalanamaması, gerçekten bir adaletsizliktir. Bununla, aynı zamanda, bu adaletsizlik giderilmiş olacak ve kurumlar arasında da uyum sağlanmış olacaktır.

Bunun yanında, tabiî, adaletsizlik, sadece bu noktalarda yok. Mesela, Emekli Sandığından emekli olan insanlar, emekli olurken son maaşları dikkate alınıyor; ama, SSK'dan emekli olanlarda son 10 yılın ortalaması dikkate alınıyor. Bu da, ayrıca bir sosyal yaradır.

Emekli, dul ve yetimlere 5 yılda maaş bağlanmaması, belki, toplum olarak çoğu zaman gözden kaçırdığımız, çok acılara ve sosyal yaralara yol açmaktadır; çünkü, genç yaşta dul kalan hanımlar, yetim kalan çocuklar birtakım sosyal sıkıntıları da yaşamaktadırlar. Bu maddenin gerçekleştirilmesiyle, aynı zamanda, toplumda karşılaşmak istemediğimiz birtakım sosyal yaraların da üzerine merhem sürülmüş, yok edilmiş olacak.

Bunları ifade ederken, aynı zamanda, özellikle Meclisimizin yapması lazım gelen bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Biraz önce ifade ettiğim gibi, gerçekten, SSK ve Emekli Sandığı arasındaki bu ayrılık, emekli oluşta, birisinde son ayın, diğerinde son 10 yılın ortalamasının alınması, ayrı bir sosyal adaletsizliktir. Bunun düzeltilmesi gerekir.

Ayrıca, SSK'lıların içerisinde, yıllara bağlı olarak, 1982'den önce emekli olanlar, 1987'den sonra emekli olanlar şeklinde de bir ayırım söz konusu; ki, bu da ayrıca emekliler arasında büyük bir huzursuzluğa yol açmakta; aynı zamanda, devletin adaletine, hukuka güveni sarsmakta, Meclisimize güveni de sarsmaktadır.

Emekliler diyorlar ki: Siz nasıl milletvekilisiniz; bizim hakkımızı korumak için orada buluyorsunuz!.. Sizin vatandaşınızın biri emekli oluyor, ona, 10 yılın ortalamasından emekli olacak diyorsunuz, öbürü de emekli oluyor, son maaşı neyse onun üzerinde emekli yapmak istiyorsunuz...

SSK'dan emekli olanlar var. Bunların da, 1982'den öncekiler ayrı bir uygulamaya tabi, 1987'den sonrakiler ayrı bir uygulamaya tabi; kimisi katsayı üzerinden kimisi yıl üzerinden emekli oluyor; yani, SSK'nın kendi içerisinde de, emekli ettiği insanlar arasında ciddî anlamda adaletsizliğe yol açan ve insanlar arasındaki çalışma barışını bozan, aynı zamanda devlete ve Meclisimize güveni sarsan hukukî birtakım sıkıntılar var. Bu sıkıntıları da, Meclisimizin, muhakkak gündeme getirip, aşması gerekmektedir.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Budak.

Sayın Himoğlu, siz de destekliyorsunuz... Bir kişiye söz veriyoruz... Önerge sahibi konuştu, arkadaşımız konuştu; ondan sonrasına söz  vermiyoruz; ama, desteklediğinizi söyledim.

Teşekkür ederim.

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Evet Sayın Başkan, destekliyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesinin 5.1.2002 tarihli ve 24631 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan esas 1999/2 ve karar 2001/2 sayılı kararıyla kapatıldığından, Fazilet Partisi Grubu adına verilen ve Genel Kurul gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 64 üncü sırasında yer alan (10/89), 82 nci sırasında yer alan (10/109), 128 inci sırasında yer alan (10/159), 132 nci sırasında yer alan (10/163) esas nolu Meclis araştırması önergeleri ile 107 nci sırasında yer alan (8/8) ve 134 üncü sırasında yer alan (8/16) esas nolu genel görüşme önergeleri işlemden kaldırılmıştır, bu önergeler gündemden çıkarılacaktır.

Bilgilerinize sunulur.

Sayın milletvekilleri, Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında, bağımsız milletvekillerine birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin, 18 Ocak 2002 Cuma günü saat 18.00'e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarını rica ediyorum.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

IV. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/852)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, bu soru önergesi, üç birleşim cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ayaş Tüneli projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Tabiî, ben kürsüde olduğum için konuşmuyorum; ama, bir cümle de söyleyeyim.

Sayın milletvekilleri, bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır; ancak, bu Ayaş tüneliyle ilgili bazı kişilere, her sene büyük paralar ödenmektedir, duyduğumuza göre trilyonları aşan ödemeler yapılmaktadır ve bundan da yararlanılmamaktadır. Tabiî, burada, arkadaşlarımız bunu biliyor. Bence, Genel Kurulun bilgisine, bunlar, burada sunulsa iyi olur; yani, vatandaşın parasının nereye gittiğini herkesin bilmesi lazım.

Diğer soruya geçiyoruz.

3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve Çeşme'ye bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/856)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın Aslan, konuşacak mısınız?

GÜLER ASLAN (İzmir) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim; 5 dakika konuşabilirsiniz. (DSP sıralarından alkışlar)

GÜLER ASLAN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılması ve Çeşme'ye havaalanı yapılması hususunda, şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi, en derin saygılarımla selamlarım.

İzmir Adnan Menderes Havalimanı uluslararası taşımacılığa kapalıydı. Soru önergesini verdiğim tarihten itibaren olumlu gelişmeler olmuştur; uluslararası taşımacılığa açılmaktadır ve çalışmalar yapılmaktadır.

İzmir Adnan Menderes Havalimanının uluslararası taşımacılığa açılması hususunda, başta hükümetimize, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'e, Ulaştırma Bakanımıza çok teşekkür ediyorum, İzmirli hemşerilerim ve şahsım adına tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

Bunun sonucunda, özellikle yaz turizminde, hem ülkeye hem de Ege'nin incisi güzel İzmirimize, ekonomik açıdan büyük katkılar sağlanacağı düşüncesindeyim. Ayrıca, bu, hava taşımacılığı konusunda, hem Ankara, hem de İstanbul gibi yoğun hava trafiği bulunan illerimizin yükünü hafifletecek, aynı zamanda da, yerli ve yabancı yolcuların ulaşımda karşılaştığı zorlukları ortadan kaldıracaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; turizm açısından büyük önem arz eden İzmir İlinin, yerli ve yabancı turist akınına cevap vermekte zorlanan İzmir Adnan Menderes Havalimanının yükünü hafifletmek için -aynı zamanda da, ülke ekonomisine büyük katkısı bulunan ve turizm sektörüne büyük hizmet veren bu bölgeye- 1995 yılında inşaatına başlanan, ancak daha sonra yarım kalan Çeşme Havalimanına büyük ihtiyaç olduğu kanısındayım. Bu, aynı zamanda, çevre il ve ilçelerde de, yerli ve yabancı turistlerin ulaşım taleplerine de cevap vererek, turizm sektörüne yoğun yaz aylarında destek sağlayacaktır.

Turizm alanında, Ege'nin incisi olan İzmir'in en önemli turistik ilçelerinden biri olan Çeşme İlçesi, iç ve dış turizm açısından büyük önem arz ederken, Yunanistan ve İtalya'yla yapılan feribot seferlerine de, Çeşme Havalimanının yapılmasıyla destek  sağlanmış olacaktır. Özellikle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının isteği olan bu havalimanının başlanmış olan projesinin -başlandığı için, özellikle belirtmek istiyorum- bitirilmesi ve hizmete açılması hususunda desteklerinizi bekler, hepinizi saygılarımla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.

Bu soru da üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya çevrilmiştir ve gündemden çıkarılmıştır.

4. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Güneydoğu Umut Petrol  San.ve Tic. A.Ş.ne verilen krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/857)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da üç birleşim cevaplandırılmadığı için yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

Ancak, bir cümle söyleyeyim: 18 Nisan seçimlerinden sonra, Gaziantep'te, bazılarının girişimiyle, Umut Petrol diye bir şirket kuruluyor ve 80 000 000 dolar, bu şirkete para veriliyor devletten, Halk Bankasından; o günkü kur üzerinden Türk Lirasına çevriliyor, 3 yılı ödemesiz, böyle bir avantaj sağlanıyor; yani, yüzde 20 faizli, 3 yıl ödemesiz... Böyle, efendim, biz Irak'tan petrol getiriyoruz, paramızı alamıyoruz diyorlar. Yani, işte, bir yanda, Umut Petrolün ortaklarına 80 000 000 doları bir anda Halk Bankasından verip de yüzde 20 faiz alırken, öte tarafta, o tarihte devletin faizciye ödediği para da yüzde 120-130'dur; bunun bilinmesinde yarar var. Hükümet, gelip, burada cevap vermesi lazım.

Bakın, bizim Tunceli'de, Pertek ile Elazığ arasında bir köprü, kuzey ile güney arasındaki yolu 60 kilometre azaltıyor -Sayın Bayındırlık Bakanı da bunu burada söylemişti, 59 kilometre- bunun yapılması için 35 000 000-40 000 000 dolar lazım; ama, birtakım insanlara 80 000 000 dolar getirilip veriliyor. Ben, takdirlerinize arz ediyorum.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Ortakları kim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Ortakları, işte... Umut Petrol... Var işte, hükümetin elinde var. O zamanki birileri orada büyük para kazanıyorlar.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Birileri kim, açıklayın.

BAŞKAN - Efendim, hükümet gelsin, söylesin.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Açıklasanız ya milletvekili olarak!..

BAŞKAN - Evrak yanımda değil; ama, şimdi, Sayın Seven, siz, hükümetin bir milletvekilisiniz. Gidin, deyin ki: "Siz, Gaziantep'te Umut Petrol'a, getirip de 80 000 000 dolar verdiniz mi?"

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Hangi tarihte verilmiş?

BAŞKAN - 1999 yılında.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - 1999 yılında ne zaman verilmiş?

BAŞKAN - Efendim, ne bileyim. Ben, yazılı soru önergesini iki sene önce vermişim. Benim bu soru önergem üzerine, 3 yıl ödemesiz olan bu para hemen ödenmeye başlandı. Hiç olmazsa, devlete bir faydamız oldu. Ödemeye başladılar. Bana soracağınıza, hükümet burada, gidin, yakasına yapışın.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Biz de aynı şekilde hassasiyetimizi göstermek istiyoruz.

BAŞKAN - Efendim, hassasiyet gösteriyorsanız, hükümetiniz hassasiyeti göstersin. Ben soruyu sormuşum. Eğer, gerçekdışıysa, hükümet, getirsin, benim hakkımda dava açsın. Milletvekiliyiz; herkese... Olayları saklayan hükümet; biz değiliz.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sen, orada başkanlığını yapmıyorsun. Mecliste tarafsızlığını koruyamıyorsun. Yanlışlık buradadır. Yoksa, bir milletvekilinin konuşmaması meselesi değil.

BAŞKAN - Şimdi, benim tarafsız hareket edip etmediğimi herkes bilir; ama, ben, ne kadar, suiistimallerin üzerine gittikçe hep karşıma çıkıyorsun. Ben, hayret ediyorum.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Efendim, suiistimalin kökeninde kimler olduğu bellidir.

BAŞKAN - Neyse, ben sizi muhatap kabul etmiyorum canım. Benim muhatabım hükümet.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sen beni muhatap kabul etmeme değil... Sen, Meclis Başkanısın; mecbursun beni muhatap kabul etmeye.

BAŞKAN - Bakın, benim burada bahsettiğim hükümet. Siz ne demek istiyorsunuz?! Benim soru önergeme hükümet cevap vermeyince Genel Kurula bir cümle açıkladım. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz?!

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ben rahatsız olmuyorum. Milletvekili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olarak hassasiyetimi gösteriyorum.

BAŞKAN - Ben, sizinle tartışmıyorum. Size söz de vermedim. Hükümet, çıkar, burada konuşur.

HASAN AKGÜN (Giresun) - Sayın Başkan, tartışmayı sonra yapın.

BAŞKAN - Milletvekili boyuna müdahale ediyor efendim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, devam edin.

5. –  Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/863)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

6. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, genel nüfus sayımına ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) sözlü soru önergesi (6/866)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

7. – Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Ceyhan Depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/869)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

8. – Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/870)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

9. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Yunanistan'ın soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya  ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/871)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

10. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, öğretmen atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/873)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

11. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Türk Eczacılar Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/876)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

12. – Gaziantep Milletvekili  Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine  ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

13. – Bursa  Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekomun abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın Karapaşaoğlu da söz istemiyor.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü sorudan çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

14. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, eğitime katkı payı adı altında toplanan paralara ve deprem yardımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/880)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, şu anda hükümet yok; boşuna niye yoruluyoruz?!

BAŞKAN - Efendim, bir Sayın Bakanımız burada; belki bir soruyu cevaplandıracak; ama, bilmiyorum...

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, sorularımız boşa gitmesin; başka bir zaman yapılsın; yani, şu anda...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Denetim günü bugün; olmaz ki o.

BAŞKAN - Vallahi, tabiî, ben, Meclis Başkanı olarak, bu manzaradan çok rahatsız olduğumu da daha başta belirttim. Başlangıçta bir tek Bakan yoktu; Şimdi, Sayın Bakanımız geldi, oraya oturdu. Herhalde soruların bazılarını cevaplandıracaksınız...

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - 17 nci sıradaki soruyu cevaplandıracağım Sayın Başkan.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim...

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Başkanlıktan bir istirhamımız var; bunu başka bir vesileyle de dile getirdik. Bu sözlü sorulara ayrı bir şey getirmek lazım. Bakın, zatıâliniz diyorsunuz ki: "Ben, iki yıl önce, hatta 1999'da soru sordum."

BAŞKAN - Evet.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - 1999'da mesele aktüelken, gündemdeyken bir soru soruyorsunuz; ikibuçuk, üç yıl sonra bu soru cevaplandırılmıyor ve şu anda, bir Sayın Bakan burada olsa, cevap verse bile çok anlamsız hale gelmiştir bu soru da cevap da. Onun için, Başkanlık olarak -siz, zatıâliniz Başkanvekilisiniz- Başkanlık Divanında bu mesele belki görüşülür, hatta İçtüzükte belki bir değişiklik yapılır...

BAŞKAN - Efendim, şimdi, Başkanlık Divanının, Meclis Başkanlığının tabiî, hükümet üzerinde bir yaptırımı yok. Bu yaptırımı uygulayacak, Yüce Meclistir; yani, hükümet, Meclisin emrindedir; Meclis Başkanlığının emrinde değildir; Başkanlık Divanının da emrinde değildir. Bunlar, siyasî bir sorumluluk konusudur; yani, Meclise karşı siyasî bir sorumluluk duyan hükümet, gelir, burada soruları cevaplandırır...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Sayın Başkan, hükümet olmadığına göre...

BAŞKAN - Efendim, şimdi, ben, bu konuda müzakere açmadım; rica ediyorum; ama, maalesef, bu soruları böyle okuyup geçmek de beni rahatsız ediyor.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, bunu, Meclisin itibarı açısından arz ediyorum. Bizi seyreden vatandaşlarımız...

BAŞKAN - Efendim, Meclisin itibarını herkes düşünmek zorunda; evvela, tabiî, Meclis Başkanı düşünecek, Başkanlık Divanı düşünecek; ama, hükümet de düşünecek.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, bizi seyreden vatandaşlarımız abesle iştigal ettiğimizi düşünüyorlar. Zatıâliniz orada 200 tane soru okuyacaksınız ve burada hükümet olmayacak; böyle şey olur mu?!

BAŞKAN - Tamam efendim... Devam ediyoruz.

15. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Amerika'daki lobi çalışmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/882)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullarda öğrencilerden toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/884)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

17. – Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, deprem bölgesindeki vatandaşların vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/887)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

            Nezir Aydın

                   Sakarya

1 - Deprem bölgesinde 16 Ağustos 1999 tarihinden önce vergi dairesine borçlara karşılık verilen çekler hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?

Çekler icra kanalıyla tahsil yoluna gidilmişse, mükelleflerin iş ve işyeri kayıpları dikkate alınmış mıdır?

Deprem bölgesinde vergi borçlarından dolayı tutuklamalar oldu mu; olduysa, sayısı kaçtır?

2 - Özellikle Adapazarı'nda 3 vergi dairesinin 2'si tamamen yıkılmış, bir tanesinde kayıtlara ulaşılabilmektedir. "Borcu yoktur" yazısı isteyen mükellefin borçlarına gecikme faizi ve cezası uygulanıyor mu; uygulanıyorsa, aylar itibarıyla yüzde kaç uygulanıyor?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sakarya Milletvekilimiz Sayın Nezir Aydın'ın Maliye Bakanından sormuş olduğu sözlü soruya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde zarar gören mükelleflerden, bu tarihten önce vergi borçlarına karşılık vergi dairesine verdikleri çekleri karşılıksız çıkanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.

Ayrıca, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının takip ve tahsil esaslarını düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca, borçlarını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiği hususu bir ödeme emriyle bildirilmekte ve borçlu mal bildiriminde bulunmadığı takdirde hapis cezasıyla cezalandırılacağı hatırlatılmaktadır.

Deprem bölgesinde 6183 sayılı Kanunun cebrî icraya ilişkin hükümleri, amme alacağını zamanaşımına uğratmamak açısından uygulanmış, bu bölgede kanun uyarınca borcunu ödemeyenler için tutuklama ve benzeri işlemler yapılmamıştır.

Diğer taraftan, 30.12.2001 gün ve 24626 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4731 sayılı Kanunla, depremde zarar görenlerin vergi borçları ve vergi cezalarının terkinine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Aynı kanunla, depremlerin meydana geldiği tarihten mücbir sebep uygulamasının sona erdiği tarihe kadar geçen süre için mücbir sebep uygulamasından yararlanan mükelleflerden aranılan vergi borçları için gecikme faizi ve gecikme zammı istenilmeyeceği yönünde düzenleme yapılmıştır.

Ayrıca, deprem bölgesindeki mükelleflerin mücbir sebep halinin devam ettiği döneme ilişkin beyannamelerini topluca vermelerine imkân sağlayan düzenlemeler de yapılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

18.– Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğündeki geçici işçilerin kadro sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/888)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Aslında bu geçici işçilerin hepsi de kadroya geçti. Öyle biliyorum; değil mi?.. Ama, soru burada duruyor yine.

Soru ertelenmiştir.

19. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, 14 Ağustos 2000 tarihindeki tabiî afet nedeniyle İller Bankasınca dağıtılan ek ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/889)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

20. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, otomotiv yan sanayiinde uygulanan şase tadilat projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/891)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

21. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, bazı medya sahiplerinin kamu ihalelerine katılmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/893)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletinizle Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini saygıyla arz ederim.

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

                       Bursa

Sorular:

RTÜK Kanunu gereğince görsel ve yazılı medya sahiplerinin devlet ihalelerine katılmamaları hükme bağlanmış bulunuyor. Ancak, son zamanlarda, bazı görsel ve yazılı medya sahiplerinin ihalelere katıldıkları ve bazı ihaleleri aldıkları malumunuzdur. Yüzde 50'den fazla sermaye hâkimiyeti olduğu bilinmesine rağmen bu ihalelere nasıl katılıyorlar; bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görsel ve yazılı medya sahiplerinin ihalelere katılıp katılmamaları hususu 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinde düzenlenmiştir. 3984 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin onuncu fıkrasında "belirli bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda yüzde 10'dan fazla hissesi olanlar, devletten, diğer kamu tüzelkişilerinden ve bunların doğrudan veya dolaylı olarak katıldıkları teşebbüs ve ortaklıklardan herhangi bir taahhüt işini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kabul edemezler ve menkul kıymetler borsalarında muamelede bulunamazlar" hükmü yer almaktadır.

Kanun hükmünün yerine getirilmesindeki sorumluluk ihale işlemlerini yürüten kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve sorumluluğu içerisinde olup, ihale açan kamu kuruluşları veya bu ihalelere ilişkin hukukî süreç başlatılması durumunda ilgili mahkemelerin bu kapsamdaki sorularına, Üst Kurula lisans müracaatı bulunan yayın kuruluşlarının dosyalarında bulunan bilgi ve belgelerde görünün hisse oranları üzerinden cevap verilmektedir.

Bilindiği üzere, anılan kanun maddesinin altıncı fıkrasında "bir hissedarın, bir kuruluştaki hisse miktarı ödenmiş sermayesinin yüzde 20'sinden ve birden fazla kuruluşta hisse sahibi olanların, bu kuruluşlardaki tüm hisselerinin toplamı da yüzde 20'den fazla olamaz. Bu hükümler, yukarıda zikredilen hisse sahibinin bir ile üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları için de uygulanır" hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, yayıncı kuruluşların Üst Kurula ibraz ettiği bilgi ve belgelerdeki hisse oranlarında, bir hissedarın değil yüzde 50, yüzde 20'den fazla hissesinin olması dahi mümkün değildir.

Ayrıca, aynı maddenin onbirinci fıkrasına göre: "Türkiye'de gazete çıkartan gerçek ve tüzelkişiler ile basınla ilgili mevzuata göre gazete sahibi olanlar bir arada yüzde 20'den fazla hisse sahibi olamazlar. Bu hüküm, bu şahısların bir ile üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları hakkında da uygulanır." Bu yasal çerçeve içinde, hisse sayısı bakımında durumu aranan şartlara uygun olmayan bir radyo ve televizyon kuruluşu veya gazete sahibinin ihalelere katılması mümkün olmamaktadır.

Öte yandan, 5680 sayılı Basın Kanununda herhangi bir radyo ve televizyon kuruluşunun hissedarı olmayan yazılı medya sahiplerinin, yukarıda anılan ticarî faaliyetlerini engelleyen veya kısıtlayan bir hüküm bulunmamaktadır.

2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında da, bu kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanların, doğrudan veya dolaylı olarak ihalelere katılamayacakları belirtilmektedir.

Devletin ilgili kuruluşlarının, ihtiyaç duydukları konularda usulünce açtıkları ihaleler, bu kurumlar nezdinde oluşturulan ihale komisyonları eliyle sonuçlandırılmaktadır. Bu komisyonlar, ihaleye katılanların gereken şartları haiz olup olmadıklarını ve bu arada söz konusu görsel ve yazılı medya sahiplerinin hisse durumlarını da ilgili kurumlardan araştırmakta ve konu, bu yasal çerçeve içerisinde sonuçlandırılmaktadır.

Yüce Heyetinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Tatmin oldunuz mu Başkanım?

BAŞKAN - Efendim?..

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Katılıyor musunuz Bakana?

BAŞKAN - Bakan tatmin olmuşsa, tabiî veya soru sahibiyle... Çünkü...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bakan katılıyor mu kendi dediklerine?!

BAŞKAN - Efendim, şimdi, benim tatmin olup olmamam, tabiî, önemli de, aslında, bu konu...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Bakan cevabını vermiştir...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Efendim, Bakan kendi verdiği cevaba inanıyorsa, ben de kabul ediyorum.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Siz onu takdir edemezsiniz; Bakan cevabını vermiştir.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Lütfen yani!.. Cevap verecek ama, millet tatmin olsun yani...

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Yuvarlak cevap vermek var, cevap vermek var yani...

BAŞKAN - Arkadaşlar, bu konu o kadar tartışmalı ki, Danıştaya gitti, çare bulunmadı; Danıştay idarî davalara, Genel Kuruluna gitti..

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Kanser hastalığı gibi çaresiz bir hastalık mı, ne demek çaresi bulunmuyor?!

BAŞKAN - Çok şeyli bir konu; onun için ne yapalım... Yani, basın olunca, aslında, bu konu burada çok konuşuldu; ama, ben, Başkan olarak kolay müdahale etmiyorum.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, burada üyelerin de tatmin olması lazım, konuşan hükümetin de. Bunu dünya kamuoyu biliyor ki, bu beyanları hakikatin dışında cereyan eden olaylar. Belli ki, bütün bu kuruluşlar ihalelere giriyorlar, teşkilâtlarıyla giriyorlar, şirketleriyle giriyorlar; bunu bilmeyen mi var...

BAŞKAN - Var tabiî canım bilmeyen... Herkes biliyor da, işte burada başka şeyler konuşuluyor.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, yalnız, soru, Sayın Karapaşaoğlu'nun. Sayın Karapaşaoğlu'nun tatmin olup olmaması burada söz konusu.

BAŞKAN - Tabiî ama, Genel Kurulu da... Sorunun bir özelliği de...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Karapaşaoğlu, bunu millet adına soruyor, ben de milletin bir üyesiyim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Eğer, Sayın Uzunkaya tatmin olmadıysa, bir daha soru sorabilir.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Soracağım tabiî...

BAŞKAN - Tabiî, siz soru sorarsınız, bir daha cevap verir.

Peki efendim, teşekkür ederim.

22. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-İznik'te dolu yağışından zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/896)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

23. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlindeki okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/897)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

24. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlindeki eğitim ve öğretim faaliyetlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/898)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

25. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Konya İlinde inşaatı devam eden sağlık kuruluşlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/909)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

26. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/911)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

27. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesinde yürütülen hizmetlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/912)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

28. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü'nün okul, lojman ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/913)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

29. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü Adliye Sarayı ve hizmet içi eğitim merkezine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/914)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

30. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, belediye ve tapu müdürlüklerinde yaşanan vergi tahsilat sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/920)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

31. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Keles, Harmancık, Büyükorhan, Orhaneli İlçelerinin yol sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/921)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

32. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkâri-Şemdinli-Derecik beldesi arasında yapılacak karayolu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/927)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

33. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, köy okullarının sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

34. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, ilköğretimde önerilen ders kitaplarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/929)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir

35. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, ilköğretim masraflarının devlet tarafından karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/930)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

36. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, zorunlu eğitim uygulamasına uymayan velilerin cezalandırılmalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/931)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Ertelenmiştir.

37. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, pancar üreticilerinin kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/932)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Ertelenmiştir.

38. – Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle'nin, ücretli usta öğreticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/933)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

39. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkâri Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/934)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Ertelenmiştir.

40. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'nin, Hakkari-Yüksekova baraj inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/935)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.14.11.2000

              Hakkı Töre

                   Hakkâri

Sorular:

1- İlimiz Yüksekova İlçesinde yapılmakta olan Dilimli Barajı 7 yıldır şantiye halinde durmaktadır. 200 000 hektar araziyi sulayacak bu barajımız için yeterli ödeneğin sağlanması ve bir an önce bitirilmesi için herhangi bir çalışmanız var mıdır?

2- Söz konusu baraj, böyle giderse 20-30 yıl sürecektir. 200 000 hektar araziye hayat verecek bu projenin ekonomik kazancı ya da kaybı konusunda ne düşünüyorsunuz?

3- Enerji sıkıntısı çektiğimiz şu günlerde Hakkâri ve ülkemiz enerji ihtiyacına önemli katkı sağlayacak Hakkâri barajının yapımına başlanabilmesi için bir Amerikan bankasında bulunan krediye Hazinemizin kefil olarak onayı gerekmektedir. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı olarak bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Hakkı Töre'nin sözlü soru önergesini Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Vekili olarak cevaplandıracağım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Sayın Töre, 1 inci sorusunda "İlimiz Yüksekova İlçesinde yapılmakta olan Dilimli Barajı 7 yıldır şantiye halinde durmaktadır. 200 000 hektar araziyi sulayacak bu barajımız için yeterli ödeneğin sağlanması ve bir an önce bitirilmesi için herhangi bir çalışmanız var mıdır" diye sormaktadır.

Dilimli Barajı inşaatına 13.5.1995 tarihinde başlanılmıştır. 63 hektometreküp su depolayacak olan bu barajdan 9 142 hektar arazi sulanacaktır.

Baraj inşaatının 2001 yılı ödeneği 723 750 000 000 Türk Lirasıdır. Bu yıl için parasal gerçekleşme yüzde 25,15'tir.

Baraj inşaatında bugüne kadar 12 kilometrelik Yüksekova-İran TCK Devlet yolu relekasyonuna, 3 kilometresi tamamlanmış olup, kalan bölümüne devam edilmektedir. Ayrıca derivasyon tüneli açılarak beton kaplaması yapılmış şaft ve portal yapılarına devam edilmektedir. Bunların dışında enjeksiyon ve ulaşım galerilerinin kazılarına da devam edilmektedir.

Verilen süre uzatımına göre iş bitim tarihi 24.10.2003 olup, yeterli ödenek tahsis edilemediği takdirde bu tarih ileriki yıllara sarkabilecektir.

DSİ Genel Müdürlüğünün yürütmekte olduğu projeler için Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı nezdinde gerçek ve gerekli ödenek ihtiyacı talebiyle gidilmektedir. Yeterli ödenek verildiği takdirde iş programına uygun bir şekilde yürütülecektir.

Sayın Töre, 2 nci sorusunda "Söz konusu baraj böyle giderse 20-30 yıl sürecektir. 200 000 hektar araziye hayat verecek bu projenin ekonomik kazancı ya da kaybı konusunda ne düşünüyorsunuz" diye sormaktadır.

Tabiî ki, 9 142 hektar arazinin sulamasının gecikişinin ekonomiye kaybının olacağı da mutlaktır; ama, bütçe imkânlarımız da ortadadır.

Sayın Töre, 3 üncü sorusunda "Enerji sıkıntısı çektiğimiz şu günlerde Hakkâri ve ülkemiz enerji ihtiyacına önemli katkı sağlayacak Hakkâri barajının yapımına başlanabilmesi için bir Amerikan bankasında bulunan krediye Hazinemizin kefil olarak onayı gerekmektedir. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı olarak bu konuda bir çalışmanız var mıdır" diye sormaktadır.

Hakkâri Barajı ve hidroelektrik santralı projesiyle ilgili olarak, baraj ve hidroelektrik santralı kesin projesi hazırlanması işine ait sözleşme 9.8.2001 tarihinde imzalanmış ve Sayıştay tescili yapılarak yürürlüğe girmiştir. Eylül 2001'de kesin proje hazırlanması işine başlanmıştır. Sözleşmesine göre iş Eylül 2002'de bitirilecektir.

Yüce Heyetinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

41. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, kapatılan bankaların rehabilite edilip edileme-yeceklerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/936)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Ertelenmiştir.

42. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, geçici işçilere kadro verilmesine yönelik çalış-malara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/937)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

43. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu-nun geç oluşturulmasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/938)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

44. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, kapatılan bankalara verilen kredilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/939)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

45. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulunca denetlenen bankalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/940)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

46. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, Bankalar Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulunun oluşumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/941)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

47. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, kiralarda uygulanan artış oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/942)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

48. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, kapatılan bankalarla ilgili olarak hazırlanan raporların ilgili Devlet Bakanınca bekletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/943)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

49. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, faaliyetleri durdurulan bankalar hakkında önceden bilgi sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/944)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

50. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in, altı yeni bankaya kuruluş izni verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/945)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

51. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, terörist başı Abdullah Öcalan'ın idam kararının TBMM' ne sevk edilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/946)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

52. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, ceza infaz kurumlarında meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

53. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Batum tren yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/948)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

54. – Trabzon Milletvekili  Ali Naci Tuncer'in, aftan yararlanacaklara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/949)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

55. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Af Kanunu Tasarısının öncelikle ele alınacak olmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/950)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

56. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Bakanlar Kurulu'nda değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/951)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

57. – Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanın-dan sözlü soru önergesi (6/952)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

58. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, memur, işçi, emekli, dul ve yetimlerin ücretlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi  (6/953)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

59. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in,  Samsun-Hopa duble yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

60. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Cumhurbaşkanınca iade edilen KHK'lere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (6/955)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Elli soruda bir isabet kaydediyoruz.

Soruyu okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

      Ali Naci Tuncer

                  Trabzon

Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından, kanunlara ve Anayasaya uymamaları nedeniyle iade edilen KHK'lerin çok acil ve devlet için hemen alınması gereken tedbirler olduğunu ifade ederek, Sayın Cumhurbaşkanını siyasî nezaket kurallarını da zorlayan bir ifadeyle tenkit ettiniz. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine hemen getirmediğinize göre, artık bunların acil tedbir olma özelliği kalmadı mı?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzon Milletvekili Sayın Ali Naci Tuncer'in, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından iade edilen kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'e yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız, Dahiliye Memurları Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin Yeniden Yapılandırılmaları ve Özelleştirilmeleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname taslaklarını imzalamayarak, iade etmiştir. Bunların dışında, bazı kanun hükmünde kararname taslakları da, yetki yasasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle yasal dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle geri gönderilmiştir.

İade edilen taslaklardan, kamu bankalarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olanı 4603 sayıyla yasalaşmış olup, 25.11.2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

İade edilen diğer  taslakta yer alan hususları içeren kanun tasarısı ise, ilgili komisyonlarda görüşülerek kabul edilmiş olup, Genel Kurul gündeminde bulunmaktadır.

Yetki yasasının iptali nedeniyle geri gönderilen kanun hükmünde kararnamelerin tümü de, yasa tasarısı haline getirilerek, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Değerli milletvekilleri, buradan da anlaşılacağı üzere, acil olarak değiştirilmesi nedeniyle, kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi düşünülen konular, bu yolun kapanmasını takiben, bekletilmeksizin, Yüce Meclisin gündemine getirilmiştir.

Yüce Meclisin  bilgilerine saygıyla arz ederim.

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

61. – Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, Af Kanunu Tasarısına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/956)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

62. – Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, cezaevlerinde meydana gelen olaylara ve çözüm yollarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/957)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

63. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, bazı kamu bankalarının giderlerine ve reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi. (6/958)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

64. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Marmara Depreminde hasar gören okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi. (6/959)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

65. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi. (6/960)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

66. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen İnterbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi. (6/961)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

67. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Bank Ekspres'e ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi. (6/962)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

68. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Bank Kapital'e ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi. (6/963)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

69. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Yaşarbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi. (6/964)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelemiştir.

70.– İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Etibank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/965)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelemiştir.

71.– İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Esbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/966)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelemiştir.

72.– İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Egebank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/967)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelemiştir.

73.– İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Yurtbank'a ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/968)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelemiştir.

74.– Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/969)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

             Faruk Çelik

                       Bursa

1- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar Bakanlığınıza bağlı kurumlarda kaç genel müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

2- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç daire başkanınız görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

3- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç hastane müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

4- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç başhekiminiz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

5- Görev geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç şube müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

6- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç idareci veya memur belediyelerden kurumunuza geçiş yapmıştır?

7- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz görevden alınmıştır?

8- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz kendi isteği dışında tayin edilmiştir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Faruk Çelik'in söz soru önergesini cevaplamak üzere huzurlarınızdayım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Göreve geldiğimiz tarihten bugüne kadar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ve ilgili kuruluşlarında, görevden alınan genel müdür sayısı 2, mahkeme kararıyla görevden alınan genel müdür 3, görevden alınan daire başkanı 13, görev yeri değişen daire başkanı 2, görevden alınmış olan baştabip 29, görevden alınmış olan hastane müdürü 5, görevden alınan şube müdürü 11.

Göreve geldiğimiz tarihten bugüne kadar, Başbakanlık Genelgesi gereğince, belediyelerden naklen hiçbir idareci ve memur alınmamıştır.

Göreve geldiğimiz tarihten bugüne kadar da hiçbir memurumuz görevden alınmamıştır.

Kendi isteği dışında, müfettiş raporuyla görev yeri değişen memur sayısı ise 7'dir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

75. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/970)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

76. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/971)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

77. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/973)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

78. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı(6/974)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

             Faruk Çelik

                       Bursa

1- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar bakanlığınıza bağlı kurumlarda kaç genel müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

2- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç daire başkanınız görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

3- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç gümrük müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

4- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç şube müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

5- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç idareci veya memur, belediyelerden kurumunuza geçiş yapmıştır?

6- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç gümrük muhafaza memuru görevden alınmış veya görev yeri değiştirilmiştir?

7- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz görevden alınmıştır?

8- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz kendi isteği dışında tayin edilmiştir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığıma bağlı olarak faaliyet gösteren Gümrük Müsteşarlığında personel atamalarına ilişkin olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına tarafımdan cevaplandırılmak üzere sözlü soru önergesi veren Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik'in önergelerinde yer alan soruları cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Bakanı olarak göreve başladığım 29.5.1999 tarihinden bugüne kadar Gümrük Müsteşarlığıyla ilgili olarak:

2 genel müdür görevden alınmış, 2 genel müdürün de görev yerleri değiştirilmiştir.

1 daire başkanının görev yeri değiştirilmiştir.

61 gümrük müdürünün görev yeri değiştirilmiştir.

Merkez teşkilâtında görevli 1 şube müdürü taşra teşkilâtına atanmıştır.

Taşra teşkilâtında görev yeri değiştirilen şube müdürü bulunmamaktadır.

Gümrük Müsteşarlığında naklen atamalar, 12.10.1999 tarih ve 23844 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Müsteşarlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atamalarına İlişkin Yönetmelik uyarınca rotasyona tabi personelin dilekçelerine istinaden ve dilekçelerinde talep ettikleri beş hizmet bölgesi arasında, ihtiyaç ve hizmet esasları çerçevesinde herhangi birine yapılmakta olup, buna göre:

Belediyelerden, idareci veya memur olarak görev yapanlardan Müsteşarlığa naklen atama yapılmamıştır.

Yer Değiştirme Yönetmeliği çerçevesinde 981 gümrük muhafaza memurunun görev yeri değiştirilmiş, Yüksek Disiplin Kurulu kararı uyarınca 7 gümrük muhafaza memurunun görevine son verilmiştir.

142 personel görevden uzaklaştırılmıştır.

106 personel, halen, görevden uzakta bulunmaktadır.

Yüksek Disiplin Kurulu kararınca 27 personelin görevine son verilmiştir.

Müsteşarlığımızda naklen atamalar, Yer Değiştirme Yönetmeliği çerçevesinde, personelin dilekçesinde talep ettikleri beş hizmet bölgesi arasında, ihtiyaç ve hizmet esasları göz önünde bulundurularak yapılmaktadır.

Bu verdiğim cevaplar, Sayın Çelik'in soru sorduğu zamana göre verilmiş cevaplardır, rakamlar ve sayılar o tarihe ait rakamlar ve sayılardır.

Bilgilerinize saygıyla sunarım.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bu da çok komik bir durumdur Sayın Bakan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Bakan, herhalde, o, Kasım 2000 tarihine kadar, değil mi?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Tabiî.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

79. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/977)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?... Yok.

Ertelenmiştir.

80. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/978)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

81. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, belediyelere tahsis edilen Hazine arazilerine ve arsa sertifikası verilen vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/979)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

82. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/980)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?... Yok.

Ertelenmiştir.

83. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/981)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

84. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi (6/984)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

85. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/986)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

86. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/987)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

87. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/988)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

             Faruk Çelik

                       Bursa

1- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar Bakanlığınıza bağlı kurumlarda kaç genel müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

2- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç daire başkanınız görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

3- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar, varsa, kaç defterdarınız görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

4- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç şube müdürünüz görevden alınmıştır veya görev yeri değiştirilmiştir?

5- Göreve geldiğiniz tarihten bu tarihe kadar kaç idareci veya memur belediyelerden kurumunuza geçiş yapmıştır?

6- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz görevden alınmıştır?

7- Göreve geldiğinizden bu tarihe kadar kaç memurunuz kendi isteği dışında tayin edilmiştir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Faruk Çelik'in sözlü sorularına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Söz konusu önergelerde göreve başladığımız tarihten bugüne kadar Bakanlığımızda genel müdür, daire başkanı, defterdar, şube müdürü ve memurlardan görev yeri değiştirilen veya görevden alınanlar ile belediyelerden Bakanlığımıza naklen atananlara ilişkin bilgi istenilmektedir.

Öncelikle şu hususu bilgilerinize sunmak istiyorum: Bakanlığımızda yapılan atamalar, Bakanlığımızın köklü geleneklerine uygun bir şekilde yürütülmektedir. Bu çerçevede, hizmetin etkin ve verimli yürütülmesi amacıyla, aşağıdaki atama işlemleri gerçekleştirilmiştir.

Göreve başladığımız tarihten bugüne kadar, hiçbir genel müdür görevden alınmamış ve görev yeri değiştirilmemiştir; ancak, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığına Başkan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanlığına Başkan Yardımcısı ve Bakanlığımızda Müsteşar Yardımcılığına olmak üzere, 3 genel müdür, kendi istekleri üzerine, anılan görevlere atanmışlardır.

Talep üzerine, 4 daire başkanı ve 4 defterdarın görev unvanı değiştirilmiştir.

Bakanlığımızda, şube müdürü ve memurların görev yerleri de, kendi istekleri doğrultusunda değiştirilmektedir.

38 defterdarın, bulundukları ilde yedi yıldan fazla görev yapmış olmaları nedeniyle, görev yerleri değiştirilmiştir. 1 defterdar ise, müfettiş tarafından yapılan soruşturma sonucunda görevinden alınmıştır.

Personel ihtiyacı nedeniyle 7, amirlerinin isteği üzerine idarî tedbir olarak 3, idarî soruşturma sonucu 1 olmak üzere, toplam 11 memurun görev yeri değiştirilmiştir.

Belediyelerden Bakanlığımızda açılan sınava iştirak ederek başarılı olan 2 kişi Hazine avukatlığına, 1 kişi de, mimar olarak, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne atanmıştır.

Bakanlığımız bünyesinde görev yapmakta olan personelden adlî tahkikat ve idarî soruşturmalar nedeniyle görevi başında kalması sakıncalı görülenler açığa alınmakta ve bu hallerin ortadan kalkması durumunda ise, tekrar görevlerine iade edilmektedirler.

Yukarıda belirtilen haller dışında, Bakanlığımızda, görevden alınan ve görev yeri değiştirilen personel bulunmamaktadır.

Yüce Heyete arz ederim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular için tahsis edilen 1 saatlik süre bitmiştir.

Şimdi, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

V. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)

BAŞKAN - Hükümet var mı?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet varsa "buradayım" der.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, adı var da, kendi yok!..

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Sayın Başkan, 4 bakan buradayız.

BAŞKAN - Hayır, biraz önce yoktu da kimse; ama... Efendim, Hükümet var da, bu önergede Meclisin isteklerini tatmin edecek nitelikteki bilgi ve beceriye sahip olan bakan var mı; onu soruyoruz.

Biliyorsunuz, bu önerge görüşmelerinde ilk söz Hükümete ait. Hükümet çıkıp, bu önergeyle ilgili bir açıklama yapması lazım, İçtüzüğe göre; bu bakımdan soruyoruz. Tabiî, 4 bakan arkadaşımız buradasınız; siz el kardırmazsanız ben ne yapabilirim.

Hükümet yerini aldı.

Biliyorsunuz, bu tür araştırmalarda, önce Hükümete, sonra gruplara ve sonra da önergedeki birinci önerge sahibine veya onun göstereceği...

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, önergeden haberimiz yok, 5 dakika ara verin de inceleyelim.

BAŞKAN - Bakın, Hükümetin önergeden haberi yokmuş.

Sayın Hükümet önerge konusunda bilgi sahibi olmak istiyor; talepleri var, bir açıklama yapacaklar.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.32

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.45

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçmiştik.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlamıştık.

V. –  GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.(10/15) (Devam)

BAŞKAN- Hükümet?.. Yok.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya)- Geliyor.

BAŞKAN- Efendim, benim için fark etmez; varsa var, yoksa yok yani.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Önerge nerede?..

BAŞKAN- Efendim, şimdi, Hükümetin önergeden haberi yok; ama, bu da ciddî bir önerge...

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Sayın Başkan, sen yönet, ben buradayım. 

BAŞKAN- Efendim, ben yöneteyim de "hani önerge nerede" diyorsunuz da, ben ona diyorum.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Siz Meclisi yönetin, Hükümetin her şeyden haberi var.

BAŞKAN- Efendim, ben Meclisi yönetiyorum. Bir de üste çıkmayın yani.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Siz işinize bakın.

BAŞKAN- Ben, kendi işime... "Önerge nerede" dediniz.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Sayın Başkan, önergeden haberi olup olmamak benim meselem, sizin değil. Siz Meclisi yönetin. Siz buyurun, Meclisi yönetmeye devam edin. Buyurun...

BAŞKAN- Tamam canım... Ben yönetiyorum, bana talimat vermeye hakkın yok canım.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Buyurun...

BAŞKAN- Bir bakan gibi ağırbaşlı hareket et. Rica ediyorum...

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Siz de, Başkan gibi ağırbaşlı hareket edin.

BAŞKAN- Var tabiî canım. Biraz önce Hükümet "önergeden haberimiz yok" dedi, ara verdik; şimdi geldi, biz de onu söylüyoruz efendim.

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Siz devam edin Meclisi yönetmeye. O benim sorunum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum)- Sayın Başkan, izin verir misiniz bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN- Buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum)- Sayın Başkan, malumunuz, işsizlikle ilgili bu araştırma önergesini ilgilendiren Sayın Bakan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızdır. Sayın Bakan, şu anda, bir açılış dolayısıyla il dışındadır ve kendisinin burada olmaması dolayısıyla bir Sayın Bakana rica ettik; o da, Meclise duyduğu saygıdan dolayı orada oturdular ve sonra, zatıâliniz, önce Hükümet konuşacak diye bir mecburiyet getirdiniz. Hükümetin konuşma mecburiyeti yoktur. Açarsınız toplantıyı, bu gündem gereğince, işsizlikle ilgili önerge üzerinde gruplarla ilgili konuşmacılar devam eder, Hükümet, isterse başında konuşur isterse sayın konuşmacılardan sonra kendi düşüncesini izah eder.

BAŞKAN- Hayır, öyle bir şey yok.

İSMAİL KÖSE (Erzurum)- Var efendim.

BAŞKAN - İçtüzüğü açarsanız, önce Hükümete söz verilir beyefendi.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Uygulamalara bakın Sayın Başkan; kesinlikle, ilkönce Hükümetin konuşma mecburiyeti yoktur efendim.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Köse, Hükümetin konuşup konuşmaması beni ilgilendirmez. Daha önce oturan arkadaşımız "ben bir önergeyi göreyim" dedi, "haberim yok" dedi. "Verelim" dedim. "Tabiî, buyurun" dedim. Yani, Meclis araştırmalarında, önce Hükümete söz verilir, sonra gruplara, sonra önerge sahibine söz verilir; uygulama bu, İçtüzük de bu. Sayın arkadaşımızın isteğini haklı gördük, ara verdik.

Şimdi arkadaşımız oturmadı, diğer bir bakan arkadaşımız geldi. Benim için, Hükümet konuşur konuşmaz beni ilgilendirmez.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Mesele yok.

BAŞKAN - Ee, tamam, ben de onu diyorum, yani, ben bir şey demiyorum ki...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Ben de konuşmaların gruplardan başlamasını istirham ediyorum efendim.

BAŞKAN - Efendim, Hükümet konuşmazsa, gruplardan başlarız tabiî.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Tamam.

BAŞKAN - Ee, tamam; mesele yok.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Onu söyledik Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri, Meclis araştırmalarında, İçtüzüğümüzde var olmuş olan usule göre, önce Hükümet, sonra gruplar, sonra önergede birinci imza sahibi veyahut da onun göstereceği diğer bir imza sahibi konuşur. Hükümetin ve grupların konuşma süreleri 20'şer dakikadır, önerge sahibinin de konuşma süresi 10 dakikadır.

Şimdi, Hükümet söz istemiyor...

DEVLET BAKANI NEJAT ARSEVEN (Ankara) - İstemiyoruz.

BAŞKAN - Evet, istemiyorsunuz.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İşsizlik tamam yani, çözüldü!..

BAŞKAN - Neyse yani...

Gruplar adına söz isteyen sayın milletvekilleri: Doğru Yol Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Aykurt; ANAP Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Hasan Özyer; DSP Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Salih Dayıoğlu; MHP Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın Hüseyin Arabacı.

Şimdi ilk sözü, Kemal Aykurt'a veriyorum.

Sayın Aykurt?.. (DSP sıralarından "Yok" sesleri)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Geliyor efendim.

BAŞKAN - Var efendim. Yani, bilmiyorum... Yoksa...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Geliyorum, buradayım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aykurt.

Süreniz 20 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmeye başladığımız önerge üzerinde, sözlerime başlamadan evvel, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde meydana gelen terör saldırısından sonra Afganistan'da başlayan ve nerelere kadar yayılacağı, savaşın nerelere kadar sirayet edeceğinin belli olmadığı bir süreç içinde dünya. Anlaşılmakta ve görülmektedir ki, bu savaş sonunda dünyada ve özellikle Ortadoğu'da ekonomik dengelerin ve krizlerin, siyasal istikrarsızlıkların, hatta, Ortadoğu'nun coğrafyasının değişeceği bile gündemde.

Böyle bir ortamda, ülkemize baktığımız zaman, Türkiye'ye baktığımız zaman, Türkiye, kelimenin en geniş anlamıyla, büyük bir ekonomik ve siyasî çöküntünün içerisinde ve böyle bir çöküntünün içerisinde, hükümetimizin hiçbir etkinliğinin ve ciddî çalışmasının da olmadığı gözlerimizin önünde.

Öyle bir Türkiye ki, değerli milletvekilleri, bütün sektörleri batmış, bütün kurumlar, kuruluşlar çalışmaz halde, insanlarımızın büyük bölümü açlık sınırının altında, çiftçi toprağını ekemez durumda, esnaf dükkânını açamaz durumda, sanayide, bütün üretim kesiminde daralmalar gündemde ve diplomalı, diplomasız işsizler ordusu sokaklarda; özellikle, dargelirli kesim, emeklisi, dulu, yetimi, memuru, Bağ-Kurlusu, sigortalısı, fevkalade büyük sıkıntılar içerisinde, insanlarımızın -üzülerek ifade ediyorum- bir kısmı çarşılarda, pazarlarda, pazar dağıldıktan sonra ortada kalan artıkları toplayarak çocuklarını doyurmaya çalışmakta ve böyle bir manzara...

Öbür taraftan, toplumsal bunalımın işaretleri Başbakanlık kapısı önüne kadar gelmiş; kimi insanlarımız, ekonomik bunalımdan ve sıkıntıdan, Başbakanlık kapısı önünde Sayın Başbakanın kafasına yazarkasa atmakta; kimi insanlarımız, üzerine benzin dökerek kendisini yakmaya çalışmakta; kimi insanlarımız, elinde kalan tek serveti arabasını Başbakanlık önünde yakmakta; kimi insanlarımız, Meclis kapısı önünde, Meclisin önündeki parkta kendisini asmakta ve kimi insanlarımız, Meclis çatısına çıkarak, kendisini aşağıya atmak suretiyle, ekonomik sıkıntısını dile getirmekte. Böyle bir manzara Türkiye!

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Kimi insanlarımız da bunu polemik konusu yapmakta.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Üzülerek bir defa daha ifade ediyorum, geçen defa da bu kürsüde söyledim: Hükümet ve devlet, tarihimizde ilk defa, yabancı güçlere, dış güçlere boyun eğmekte tam bir teslimiyet anlayışı içerisinde, dış güçlerin denetimine ve yönetimine tabi olmuş durumda.

Değerli milletvekilleri, çiftçiden başlayalım. Her zaman söyledik, bir defa daha söyleyeceğiz. Diyeceksiniz ki "her çıktığınızda bunu söylüyorsunuz." Evet, her çıktığımızda bunu söylemeye devam edeceğiz. Hutbe, bin yıldan beri hiç değiştirilmeden her cuma okunur herkes iyi öğrensin diye. Bu da öyle. Çiftçinin, esnafın, dargelirlinin, memurun durumunu, hutbe gibi, her çıktığımızda, burada, sizler anlayıncaya kadar, hükümet anlayıncaya kadar aynen tekrar etmeye devam edeceğiz.

Bilindiği gibi, Türkiye nüfusunun yüzde 45'i çiftçi. Eken, diken, aile ekonomisini üreten ve hiçbir sosyal garantisi olmayan, çoğu kez, meccanen çalışan ve Türk insanını besleyen büyük kesim, 30 000 000 çiftçi, nüfusun yüzde 45'i.

IMF'nin talimatına göre yapılan şudur: "Efendim, bu kadar çiftçi fazla." Ne yapacağız?.. "Bunu yüzde 10'a indireceksiniz" dediler size, hükümete. Hükümet de her kâğıda her zaman imza attığı gibi buna da evet dedi ve bana göre... Şimdi ben düşünüyorum, bu hükümet çiftçisine düşman mı?.. Hayır, olamaz, olmamalı, değil. Öyleyse neden oluyor, bu çiftçiler neden bu kadar zulme maruz kalıyor?.. Bana göre, tercümesi, mesela, doğrudan destek odur. Daha evvelden uygulanan sübvansiyonun, desteğin kalkması sonucunda "doğrudan destek" adı altında bir aldatmacayla karşı karşıya çiftçi. Öğrendiğimize göre, bugün, 27 ilde bu doğrudan destek paraları ödenmiş, öbür illerde henüz ödeme yoktur. Mesela, Denizli'de, Ege'de ödeme yok, bekliyor vatandaş.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - 4 ilde ödenmiş.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bakın, 4 ilde...

Şimdi bunu getirdiler.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Ankara'da da ödenmedi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakınız, eğer, doğrudan destek verilirse çiftçiye -verilecek herhalde bir gün- bu primler, bu paralar tarlaya girmez, tarımda kullanılmaz. Çiftçi, bu aldığı parayı kullanır, borcunu öder veya varsa çocuğunu evlendirmede kullanır tarlaya girmez. Bu bir aldatmacadır. Bunu yapacağınıza, daha evvelden uygulanan sübvansiyonu uygulayın, çiftçi tarlasını eksin, traktörüne mazot koysun. Bunlardan mahrum şimdi çiftçi ve çiftçinin kullandığı kredi faizlerini de 45'lerden yüzde 120'ye çıkardınız. Temerrüde düşmüşse, yüzde 60, yüzde 180 oranında borçlanmış, katlanarak önüne gelmiş, bu borç ödenmiyor. Çiftçi, ilk defa, bu hükümet sayesinde icra memurlarıyla tanıştı. Çiftçinin durumu bu.

Ben diyorum ki, burada, hükümet, bilerek, IMF'ye imzaladığı kâğıttaki ödevini yerine getirebilmek için caydırıcı tedbir alıyor; köylü ekmesin; azaltacak ya nüfusunu. Bu bir cinayettir değerli milletvekilleri, bu büyük bir yanlıştır, bu bir vahamettir. Neden; eğer, siz, 30 milyon çiftçiyi, bu tedbirlerle 3 milyona indirmeye karar vermişseniz, IMF'nin isteğini yerine getirmeye karar vermişseniz, herkese soruyorum, 27 milyon çiftçiyi nereye koyacaksınız?! İstihdam alanınız var mı; yok. Bu insanların çalışabileceği bir mekân, bir işyeri var mı; yok. Peki, bu 27 milyon çiftçiyi nereye koyacaksınız; Bulgaristan'a mı göndereceksiniz; zaten sanayiciler gitmeye başlamış; hükümetin yanlış politikası sebebiyle, sanayicilerimiz, burayı terk edip, Bulgaristan topraklarında iş kurmaya ve istihdam yaratmaya başlamış. Onun için, çiftçi bu hale gelmiş.

Öbür taraftan, Türkiye'de 4 milyon civarında esnafımız var; kişi başına 5 nüfus kabul edersek, 20 milyon kişi eder. Her zaman söylenir, ama ben bir defa da söylüyorum, esnaf, Türkiye'de demokrasinin omurgasıdır. Zor günlerde, 1980'in kanlı dönemlerinde bile, moda olan o dönemlerde bile, bir esnaf, bir berber, bir kunduracı, bir bakkal Türkiye'de bir cam kırmamıştır, bir yere taş atmamıştır; devletinin yanında olmuştur, demokrasinin yanında olmuştur, namusuyla çalışmıştır, kendisini ve çocuklarını doyurmaya gayret etmiştir. Esnaf bu. Şimdi, bu kesim de batmış, bu kesim de yok. Aynen çiftçiye uyguladığınız kredi faizleri, destekten yoksun kılma gibi tedbirler ve davranışlar sebebiyle esnaflarımız da dükkânlarını, kepenklerini birer birer kapatmışlar. Yalnız Denizli İlinde bir yılda 220 tane dükkân kapanmış. Öbür taraftan, memur, emekli, dul ve yetim -Bağ-Kurlu ve Sigortalı- insanlarımız da, son ekonomik sıkıntıdan ve özellikle devalüasyondan dolayı büyük oranda gelirlerini kaybetmişler. Özellikle bir şeyin altını çizerek söylüyorum ve bu adres de yerini bulmalı, birileri iyi anlamalı, iyi dinlemeli; şehit anaları, şehitlerimizin dul kalan eşleri, yetim kalan çocukları sokaktadır. Beni iyi dinleyin! 18 Nisan seçimlerini hatırlayın; söylediklerinizi hatırlayın! Neler söylediniz bu insanlar için, neler yapıyorsunuz bu insanlar için?! Bunlar perişan; bunların çoğu, Başbakanlık kapıları önünde feryat ediyor "böyle söylemediniz; biz açız" diyor şehit anaları, şehit eşleri, yetim kalan çocukları; bunlara dönüp bakın.

Geçenlerde -size de geliyordur; size gelmez de bize geliyor- bir bayan geldi benim odama. Cebinden bir fotoğraf çıkardı; çocuğunun fotoğrafını; şehit... "Şehit anasıyım ben; evimde tüp yok; bana tüp parası verin" dedi. Arkadaşlarım şahit; bunu, bazı arkadaşlarıma aktardım. Ben, görevimi yaptım -Allah kabul etsin- onlar da yaptılar. Şehit analarını bu hale getirdiniz; bunlar sokakta...

Öbür taraftan, değerli milletvekilleri, bugüne kadar ismini duymadığımız yeni suçlar üredi, türedi ihdas edildi; çeşitli suçlar önümüze geldi; çantacılar, kapkaççılar... Kim bunlar?!.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sizin zamanınızda hapiste olanlar.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Hayır... Kim bunlar; hapishaneden çıkardığınız eşkıyalar. Türkiye'nin bu kadar sıkıntısı varken, Türkiye yanarken, siz, hapishanedeki eşkıyayı, hırsızı, ırz düşmanını, devletin malını mülkünü yakanını, memurunu rehin alanını sokağa saldınız. Onlar yeni bir görev buldu kendilerine; çantacılar... Görüyorsunuz; her gün görüyorsunuz; her gün, bu acıyı, bu feryadı hep beraber seyretmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, burada, şunu ifade edeyim, bana göre bu önerge, zamanında verilmiş bir önergedir, doğru bir önergedir; bu önergeye destek verilmelidir. Gerçekten, insanlarımızın bu sefalet manzaralarını, bütün sektörlerin ve bütün kesimlerin bu ıstırabını bu kürsüde konuşmalıyız, tartışmalıyız; sebeplerini ve çarelerini konuşmalıyız. O itibarla, bu önerge, doğrudur; önergeyi destekliyoruz.

Bakınız, bu söylediğim sebeplerle Türkiye ne hale gelmiş; her ay yayınlanan bülten;  bugün, saydığımız bu sebeplerle, açlık sınırı 294 milyon lira; yoksulluk sınırı da 892 milyon lira. Nedir bu açlık sınırı 294 milyon lira; dört kişilik bir ailenin yalnız mutfak masrafı, ekmeği; çarşı, pazarı yok bunun içinde; üst baş yok bunun içinde; çocuğunun pabucu, ayakkabısı, kalemi, sırtındaki podyesi yok bunun içinde; yalnız, ekmek parası 294 milyon lira. Eğer, bu ailenin insanca yaşama hakkını düşünürsek; giyimini, kuşamını, ısınmasını, kömürünü, elektriğini, telefonunu düşünürseniz, 892 milyon lira. Ne veriyorsunuz siz; 163 milyon lira; daha yeni oldu; 127 milyondu, 163 milyon oldu. Bu insan ne yiyecek, nasıl ısınacak...Zaten, her üç günde bir akaryakıta, kömüre, elektriğe zam var...

Elektrikler köylerde açılmıyor beyler; köylerde telefonlar açılmıyor. Elektrik faturası, telefon faturası, su parası adamı yakmış zaten; yalnız üç fatura; bunlar kullanılmıyor. Türkiye yeniden sayenizde çıra devrine, çarık devrine dönüyor, karasaban devrine dönüyor. Köylerde bunları yapanlar var, onu da söyleyeyim. Bu hale gelmiş...

Şimdi, bakınız, somutlaştırıyorum... Bir arkadaşım "polemik yapıyorsunuz" dedi; bu, polemik mi?

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ta kendisi...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Ta kendisi, değil mi?!. Bak, devletin resmî rakamları, okuyacağım şimdi.

1998, 1999, 2000, 2001, yani, bu muhterem heyetin hükümet olduğu dönem... Bakınız, kısaltıyorum, Türkiye'de, 2001 yılında, kapanan anonim şirket sayısı 1 162, bir yılda 1 162. Bir yılda kapanan limitet şirket sayısı 6 193, kolektif şirket sayısı 271, komandit şirket sayısı 24, kooperatiflerin sayısı 3 585; toplam, bir yılda -2001 yılını konuşuyorum- 12 328 ticaret şirketi batmış ve tasfiye edilmiş. Bu, iyi mi kötü mü; size soruyorum... Devri iktidarınızda, genel toplamda 97 154 ticaret şirketi kapanmış. Bu nedir; daralmadır, küçülmedir, istihdam daralmasıdır, işsizliktir; işte maharetiniz?!. Bu, polemik mi? Bu, iyi mi? Bu, bir. Şimdi devam edelim...

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri, 1.1.2001 ile 31.12.2001 arasında temel maddelerdeki zamma bakınız. Zam, zam, zam, zam zaten... Ya vergi ya zam, ya vergi, ya zam, her gün... İnsanlarımız her sabah uyandığında, yeni bir zamla karşı karşıya. İşte, bir yıllık gıda maddeleri zammı: Bir adet ekmek, 1.1.2001 tarihinde 90 000 liraymış, 31.12.2001'de 200 000 lira, 225 000 lira, artış oranı yüzde 122; beyazpeynir, 2 250 000 lira iken 3 400 000, artış yüzde 51; zeytin, artış yüzde 70; yumurta, artış yüzde 100; süt, artış yüzde 120; sıvıyağ, felaket, yüzde 172...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 94'te dolar da artmıştı!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Margarin, yüzde 150; şeker... Şekeri kim kullanıyor; garip insanlar... Garip insanların sofrasına el attınız. En çok...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 96'da ithal ediyorduk!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Fakirin kahvaltı sofrasına, fakirin sofrasına... (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Kendi döneminizi unuttunuz!

BAŞKAN - Arkadaşlar müdahale etmeyelim...

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) -  Sen niye müdahale ediyorsun?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, özellikle...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 94'lü yılları unutmuş gibisiniz!

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Demagoji yapıyor, biz de cevap veriyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Çıkar kürsüden sözcünüz söyler canım, Allah Allah!.. Konuşmayın!

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) -  Sen niye müdahale ediyorsun?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Özellikle, dar gelirli insanın cebine saldırdınız...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz, çiftçiye, köylüye kaç para verdiniz, onu söyleyin!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - ...fakirin, garibin yoksulun mutfağına saldırı var...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz 4 400 lira verdiniz, 50 000 lira şimdi

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şeker odur, zeytin odur, peynir odur, çay odur.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 1994'deki kriz dönemlerini hatırladık!...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - En çok zam, buraya yapılıyor; yüzde 167...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Girdilere bak!.. Girdilere bak!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet, belli rakamlar, ben yazmadım bunları...

BAŞKAN - Arkadaşlar müdahale etmeyin, rica ediyorum;

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Yüzde 167...

 BAŞKAN - Arkadaş düşüncesini söylüyor canım, tahammül edeceksiniz...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Doğruyu söylesin...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 96'dan da bahsetsin.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bakınız, gelelim akaryakıta...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Tarımdaki girdi fiyatına bak!

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 96'yı da bahset.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bir arkadaşımız söyledi, ben de buradan soruyorum...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, taraflı konuşmasın!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - İlgili bakan gelsin, bu akaryakıtın, benzinin litresinin maliyetini bize söylesin; şuraya gelsin, söylesin. Hükümet de yok zaten, işte sıralar boş...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 1996'da Toprak Mahsulleri Ofisinin ithalatını da söyle!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Birisi gelsin, Allah aşkına bir litre benzinin veyahut da bir litre mazotun litresinin maliyetini bir söylesin.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 1996'daki ithalattan bahset!

BAŞKAN - Sayın Levent, çok müdahale ediyorsunuz; rica ediyorum canım...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Gene aynı tarihlerde...

BAŞKAN - Yani, her konuşmaya cevap vermek zorunda mısınız?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Kurşunsuz benzin 595 000 lira iken yılbaşında,  Ocak 2001'de; 31.12.2001'de 1 246 000 lira olmuş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, 2 dakika daha veriyorum size; buyurun, konuşmanızı tamamlayın.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) -Başkanım, daha yeni başladım...

BAŞKAN - 2 dakika, tamam...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - 5 dakika ver Sayın Başkan!

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Taraflı yönetiyorsun Sayın Başkan!

BAŞKAN - Efendim, ben herkese aynı süreyi verdim, gündemdışı konuşmaya da 2 dakika eksüre verdim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - 1 246 000 lira olmuş, yüzde 109; normal benzin yüzde 109, mazot yüzde 109, tüpgaz -kim kullanıyor; garip- yüzde 143; tablo bu...

Değerli arkadaşlarım, vaktim azalmış; konuşacak çok şey vardı. Şimdi, bunları yaptınız maşallah; bu tahribatı yaptınız, ekonomiyi batırdınız, insanları bu hale getirdiniz; neden?! Nedenini söyleyeceğim; Kemal Derviş... Kemal Derviş...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Allah Allah!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet, evet. Bakınız, beni iyi dinleyin; tabiî, bunları dinlemek zor; dinleyin ama.

Derviş'ten önce ve Derviş'le beraber Türkiye'yi bir konuşalım; Derviş'ten önce neydi, Derviş'le beraber ne olmuş?!

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Derviş'ten önce, Derviş'ten sonra!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Kurtarıcınız sizin; aslında kurtarıcınız değil; Kemal Derviş, bana göre, Düyunu Umumiye İdaresinin, daha başka ifadeyle alacaklı devletlerin kendi alacakları tahsil edebilmek için Türkiye'ye gönderdiği Düyunu Umumiye Müdürüdür; tıpkı, 120 sene evvelki gibi! (DYP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Vay be!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet, evet...

Sayın Başkanım, hemen toparlıyorum; izin veriniz.

Bakınız, bu kurtarıcı ne yapmış: Derviş'ten önce, Türkiye'de, millî gelir 201,9 milyar dolarmış, Derviş'le beraber 149,8 milyara inmiş; iyi mi Derviş'iniz?! Türkiye'de, kişi başına milî gelir Derviş'ten evvel 2 986 dolarmış, Derviş'le beraber 2 261 dolara inmiş. Türkiye'de, 1 dolar Derviş geldiğinde 675 000 liraymış, Derviş geldikten sonra 1 447 700 liraya kadar çıktı biliyorsunuz.

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - 1994'te ne olmuştu?!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - 1994'ü siz bilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Aykurt, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz efendim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bir tek şunu söyleyeyim Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - İçborç, Derviş'ten evvel 36,4 katrilyon liraymış, 117 katrilyona çıkarmış; iyi mi, iyi mi kurtarıcı?!

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - İyi, iyi!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Mübarek olsun, mübarek olsun! (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Aile fotoğrafı!..

BAŞKAN - Efendim, son cümlenizi söyleyin; teşekkür ederim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, hiç rahatsız olmaya gerek yok; daha çok konuşacağız. Gelin, bu önergeye destek olun, olalım; Türkiye'nin sektörlerini, sanayicisinin, çiftçisinin, esnafının, memurunun durumunu ve bunun sebeplerini, burada, bir konuşalım.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aykurt.

ANAP Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Hasan Özyer; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, telefonlar geliyor.

Polatlı, Şereflikoçhisar, Balâ ve Haymana'da, çiftçilere ödemeler yapılmıyor, birkısım yerlerde yapılmış, birkısım yerlerde yapılmamış diye...

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Ödendi, ödendi...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Telefonlar geliyor.

BAŞKAN - Efendim, şimdi, bu önergeden sonra konuşursunuz; gündemdışı söz alırsınız ve konuşursunuz.

Buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika Sayın Özyer.

ANAP GRUBU ADINA HASAN ÖZYER (Muğla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, eğer,  amaç, polemik, demagoji ve ajitasyon yapmaksa, bizim, konulara çözüm bulmamız mümkün değil. Bugün, bir araştırma önergesi verilmiş, bu konuda, gerçekten, Türkiye'nin, sadece bugünün sorunu değil; değerli arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce, hepinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Saadet Partisi Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşının işsizlik ve yoksullukla ilgili olarak açılmasını istediği Meclis araştırması önergesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, görüşlerimi arz etmek istiyorum.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sizin seçim sloganınızı konuşuyor; dinleyin!

BAŞKAN - Arkadaşlar, konuşmayalım, lütfen...

HASAN ÖZYER (Devamla) - Öncelikle, tarihin en yoğun çalışma dönemlerinden birini yaşayan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin denetim görevleri arasında yer alan Meclis araştırma mekanizmasının titizlikle işletilmesinden duyduğum memnuniyeti belirtmek isterim; fakat, bu Meclis araştırmalarının bir yaptırımının olmaması büyük bir eksikliktir. Ayrıca, Meclisimizin denetim görevinin, zaman zaman aslî amacının dışına çıkarılarak, siyasî manipülasyon aracı haline getirilmeye çalışıldığı da bir gerçektir. Meclis soruşturma komisyonları gibi, araştırma komisyonlarının kurulması ve çalıştırılmasında da bu durumu gözlemek mümkündür. Aksi takdirde, gece gündüz çalışarak, Türkiye'ye, tarihin en önemli siyasî, ekonomik ve demokratik dönüşümlerinden birini yaşatan Meclisimizin vatandaşlarımız nezdindeki itibar kaybının önüne geçemeyiz. Bu vesileyle, Parlamentonun denetim mekanizmasının yeni bir anlayışla ve işleyişle ele alınması teklifimi takdirlerinize sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, işsizlik ve fakirlik, Türkiye'nin sadece bugününe mahsus bir sorun değildir; bu sorunlar, son ekonomik krizle de ortaya çıkmış değildir. Yaşadığımız ekonomik kriz, işsizliği ve fakirliği biraz daha artırmıştır.

Güçlü bir sermaye birikiminden, köklü bir sanayi ve modern bir tarım altyapısından mahrum olan Türkiye, eskiden beri, işsizlik ve fakirlik sorunlarından mustariptir. İşsizliği ve fakirliği önlemek, Meclis ve hükümetler başta olmak üzere, Türkiye'de yönetim sorumluluğunu üstlenmiş herkesin en başta gelen görevidir.

İşsizlik ve fakirliği, üzerinde görüş bildirdiğimiz Meclis araştırmasında olduğu gibi, belirli olaylar ve zamanlarla sınırlandırmak, sorunun ciddiyetini ortadan kaldırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. (MHP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Özyer, bir dakikanızı rica edebilir miyim...

Arkadaşlar, rica ediyorum efendim, susun. Lütfen konuşmayın efendim, burada bir arkadaşımız konuşuyor, konuşmasını anlamıyoruz, rica ediyorum...

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Gündemdışı ne konuşturuyorsun?..

BAŞKAN - Sayın Bedük, lütfen yerinize oturur musunuz efendim...

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Gündemdışı konuşturursan cevap alırsın Sayın Başkan...

BAŞKAN - Vatandaş telefon ediyorsa, ilgili milletvekiline telefon eder, bulur onu, sizin aracılığınızla konuşmasına gerek yok!

Lütfen oturur musunuz, rica ediyorum...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Ben arkadaşımızdan özür diliyorum; ama, ödenmiyor Ankara'da, ödenmiyor... (MHP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Böyle Meclis olmaz ki!..

Efendim rica ediyorum... Sayın Bedük, lütfen  oturur musunuz... (MHP ve DYP sıralarından gürültüler)

Böyle Meclis olmaz arkadaşlar, rica ediyorum... Oturur musunuz arkadaşlar...

Buyurun efendim.

HASAN ÖZYER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada gerçekten, işsizlik ve fakirliği tartışmak istiyorsak, önce bu temel sorunların suçunu belirli kişilere ve dönemlere yıkmayı amaçlayan ucuz siyaset oyunlarını bir kenara bırakmalıyız. Türkiye'nin temel sorunlarından biri, en hayatî konuların dahi siyasetin, maalesef, laçkalaşmış, çözüm üretme kabiliyetini yitirmiş, sadece karşılıklı sataşma ve hatta çamur atma seviyesine inmiş yaklaşımından kurtulamamasıdır.

Siyasetin bu durumu, işsizlik ve fakirlikten dahi önce çözülmesi gereken bir sorundur; çünkü, siyaset, olması gereken üslup ve işlev düzeyine ulaşmadan, işsizlik ve fakirliğin çözümü de mümkün olamamaktadır.

Değerli milletvekilleri, işsizlik ve fakirlik sorununun çözümü için, siyasetle birlikte çekidüzen verilmesi gereken ikinci alan da devlet yapımızdır. Ekonomiden adalete, sosyal güvenlikten mahallî idarelere, eğitimden ulaştırma ve enerji gibi temel altyapı sektörlerine kadar her alanda idare sistemimiz köhnemiştir. Halka hizmet odaklı olması gereken devlet yapımız, âdeta, halkı kendisine kul köle gören bir anlayışın kıskacı altındadır. İnsanı esas almayan her şeyin odağına vatandaşı yerleştirmeyen bir anlayışla Türkiye'nin diğer sorunları gibi, işsizlik ve fakirlik sorunlarının çözümü de mümkün değildir. Bunun için, biz, ısrarla, ekonomide, siyasette ve idarede köklü bir yeniden yapılanmanın gerektiğini söylüyoruz. Esasen, Anavatan Partisi olarak, 1983 yılından beri, Türkiye'yi bu doğrultuya dönüştürmenin, çağdaş bir devlet haline getirmenin mücadelesini veriyoruz.

Yaşadığımız tecrübeler göstermiştir ki, bütün alanları kapsamayan ve eşzamanlı yürütülmeyen değişim projelerinden istenilen sonuçların elde edilmesi mümkün olamamaktadır.

Türkiye'nin batılılaşma mücadelesinin iki yüzyıla yakın bir geçmişi vardır; ama, en başından beri, değişim projeleri, parça parça ve hatta çoğu zaman birbirinden kopuk yürütüldüğü için bir türlü hedeflediğimiz düzeye ulaşamadık. 1923'te cumhuriyeti kurarak ve idarî yapısından hukukuna kadar yepyeni bir devlet kurarak çağdaşlaşma yolunda attığımız önemli adım, demokrasi boyutu ihmal edildiği için eksik kalmıştır. 1946'dan itibaren başlattığımız demokrasi hamlesi ise, ekonomi boyutu ihmal edildiği için yine eksik kalmıştır. 1983 yılında başlattığımız ekonomik atılım, sosyal ve siyasal ayakları oturtulamadığı için yine eksik kalmıştır. Bugün, Türkiye, yaşadığı krizlerin ve afetlerin zorlaması ve koalisyon partilerinin iradeleriyle tarihinin en önemli değişim süreçlerinden birine daha girmiştir. Bu defa, geçmişteki eksiklerden ve hatalardan ders almalı, değişim projesini bütün unsurlarıyla hayata geçirmeliyiz. Aksi takdirde, burada, gece gündüz çalışarak, binbir türlü ithamlara, iftiralara, haksızlıklara maruz kalarak verdiğimiz mücadele tümüyle boşa gitmese de, olması gereken sonuçları doğurmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, bizim, ekonomide, siyasette ve idarede yeniden yapılanma programımızın kimileri tarafından anlaşılamadığını, kimilerince de art niyetli olarak yanlış mecralara sürüklenmeye çalışıldığını görüyoruz. Daha iyiye, güzele, doğruya ulaşmayı amaçlayan verimli bir tartışma yerine, bu programı kadük hale getirmeye yönelik bir polemik atmosferi oluşturma gayretlerini, ne yazık ki üzüntüyle izliyoruz. İlginç olanı, bizim ortaya koyduğumuz teşhislere kimsenin bir itirazı olmadığı halde böyle bir yola tevessül edilmesidir.

Biz diyoruz ki: Devletin kaynakları verimsiz kullanılmaktadır; çünkü, Türkiye'nin çoğu yarım asır, kimi alanlarda bir asır öncesine dayanan, en yenisi çeyrek asırlık olan mevcut yapısı bugünün ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Biz diyoruz ki: Devletin verimsiz ve hantal yapısı, sadece kamu sistemini değil özel teşebbüsün de önünü tıkamaktadır.

Türk Milletinin tasarrufları, yatırıma, üretime, istihdama yönelik kullanması gerekirken, devletin bilinen yapısı sebebiyle, kamu borçlanma operasyonlarına akıtılmakta, dolayısıyla, bir anlamda, sistemden çekilmektedir.

Bakıyorsunuz, özellikle 1990'dan sonra, içborç yükü, Türkiye'nin belini bükmüş. Ülkede atıl durumda bekleyen potansiyel kaynaklar, yatırıma, üretime ve dolayısıyla istihdama yöneltilmesi gereken bu önemli değerler, özellikle 1990'dan sonra, devletin içborcunu  ve faizini ödemede, diğer nakit açıklarını kapatmada kullanılmıştır.

1920'lerin, 1930'ların şartlarında iç ve dışkaynağı devletin toplamasının ve kendi eliyle yatırıma, üretime, istihdama aktarmasının bir anlamı ve isabeti vardı; ama, ülkede, her alanda rüştünü ispat etmiş, dünya çapında rekabet gücüne kavuşmuş bir müteşebbis potansiyeli oluşmuşken, hâlâ, devleti üretimin ve istihdamın, yani, ekonominin mutlak gücü olarak tutmaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Serbest piyasa ekonomisi şartlarında yürütülmesi gereken iş ve hizmetlerin devlet eliyle ve kamu personeliyle sürdürülmesi, sadece ekonomik anlamda bir kayıp ortaya çıkarmakla kalmıyor, devlet  ile vatandaşı da karşı karşıya getiriyor.

Halkın kullanımına sunulmayan, atıl konumda bekleyen potansiyel kaynaklarımızı devletin zenginliği sanan yanlış zihniyetin mutlaka değişmesi gerekiyor. Üretime, rekabete, verimliliğe, dolayısıyla katmadeğer yaratmaya dayanmadan sağlanan her iş, bugünü, popülist olarak kurtarmaktan başka bir şey değildir. Bu durum, geleceğin işsizler ordusunu yaratacaktır, şu anda olduğu gibi.

Yeniden yapılanma çerçevesinde, Türk bürokrasinin de elbette  payına düşeni alması gerekiyor. Bugün, hangi alanda ve nerede olursa olsun, devletin herhangi bir birimine işi düşen vatandaşımızın zamanı, enerjisi ve hatta onuru törpülenmeden sonuç alabilmesi mümkün müdür?!

Koyu katı bürokratik zihniyet, merkezdeki üst düzey bürokratlarımızdan tutun da taşrada birimiyle ilgili en alt şube müdürüne kadar kendini en yoğun şekilde hissettirmektedir. Bugün, yabancı bir yatırımcının Türkiye'de bir yatırım yapması durumunda, dosyalarının onlarca bürokratik işlemden geçmesi gerekiyor; yerli yatırımcının da durumu pek farklı değil. Bu bürokratik engellerin verdiği zararlar, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelmemesine, Türk yatırımcıların da maalesef ve maalesef, yabancı ülkelere kaçmalarına neden olmuştur. Yerli ve yabancı sermayeyi Türkiye'de yatırıma yönlendirecek ortam mutlaka sağlanmalıdır.

Elbette istisnalar vardır; ama, adı üzerinde istisnadır. Halbuki, asıl olan, her yerde vatandaşımızın rahat etmesi, sadece istisnaî durumlarda sıkıntıya düşmesidir. İstisnaların asıl, asılların istisna olduğu bir sistemle, milleti devletten daha fazla soğutmaya, kırgınlıkları artırmaya, uçurumları derinleştirmeye kimsenin hakkı yoktur.

Değerli milletvekilleri, özetleyecek olursam, bizim önerdiğimiz yeniden yapılanma programının özü, devletin bireyle, yönetimle, sivil toplumla ve ekonomiyle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesidir. Elbette, tüm bunların sağlıklı şekilde yürüyebilmesi için de siyasetin yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Devletin bireyle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesi demektir.

Devletin yönetimle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, bakanlık sayısının azaltılmasından mahallî idareler reformuna kadar, her alanda, idarî birimlerin yetki, kaynak ve organizasyonunun yeniden oluşturulması demektir.

Devletin sivil toplumla ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, kamunun iş ve işlemlerde şeffaflığının sağlanması, yönetim ve denetim mekanizmalarının bu doğrultuda geliştirilmesi demektir.

Devletin ekonomiyle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, kamunun ekonomideki rolünün denetim ve teşvikle sınırlandırılması demektir.

Siyasetin yeniden yapılandırılması ise, seçim ve siyasî partiler kanunlarının toplumun güvenini ve desteğini güçlendirecek demokratik ve çağdaş bir yapıya kavuşturulması demektir.

Devlet, kamu harcamalarını yaparken, kaynaklarını verimsizce kullanmaktan vazgeçmelidir. Eğer devlet yeniden yapılandırılır, israfa, verimsizliğe engel olunursa, Türk insanının dinamizmi ve teşebbüs gücü kısa zamanda ekonomik dengeleri yerine oturtup, işsizlik ve onun doğal sonucu olan fakirliğe son vermemizi sağlayacaktır.

Özelleştirmenin amacına uygun yapılması gerekmektedir. Bu çalışma, ülkenin, çalışmadan beklediği faydayı mutlaka kendisine kazandıracak bünyede olmalıdır. Özelleştirmenin gecikmesi, Türk insanının ve kamunun büyük zorluklarla kazandığı sermaye birikiminin verimsizce kullanımına neden olmuş, Türkiye'nin yatırımlarına yöneltilememiştir.

İstihdam artırıcı yatırımların teşviki kapsamında, devletin yatırımcılara, vergi, fon, prim desteği mutlaka vermesi gerekmektedir.

İşsizliğin kısa vadede çözümü için, kanımca asgarî ücretin vergidışı bırakılması gerekmektedir.

Serbest piyasa ekonomisine inanan, hür, özgür, adil bir hukuk sistemi olan, hukukun insanına, insanının da hukuka uygun, eğitilmiş insangücü yüksek bir ülkede yatırım da kolaylaşacaktır. Tüm bunların yapılabilmesi için, Anayasada ve yasalarda değişikliklere gidilmesi gerekmektedir.

Aslında, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve hatta demokrasi eksikliği gibi temel şikâyetlerimizin kaynağında ekonomik model vardır. 90'lı yıllardaki sekiz yıllık tek başına Anavatan hükümeti dışında hemen bütün hükümetlerce baş tacı edilen devletçi ekonomi, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, yoksulluğun, işsizliğin, yolsuzluğun ve demokrasi eksikliğinin başlıca müsebbibi olmuştur; ama, hepsinden önce, bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Maruz kaldığımız deprem felaketi ve yaşadığımız ekonomik kriz, bu değişimi, kendiliğinden başlatmıştır.

Yapısal değişimin şart olduğu, artık, herkes tarafından kabul edilmektedir. Avrupa Birliği üyeliği süreci de, değişimin önünü açacak bir fırsat olarak görülmektedir; ancak, siyaset kurumu, Parlamento ve hükümet, bütün iyi niyetine ve çalışkanlığına rağmen, değişimi, toplumun istediği ve beklediği süratle gerçekleştirememektedir. Bunu söylerken, siyaset alanının fevkalade parçalanmış olduğu, ülkenin uzun yıllardır koalisyon hükümetlerine mahkûm bulunduğu bir dönemden geçtiğimizi gözardı ediyor değiliz. Bununla birlikte, her krizin yeni fırsatları da beraberinde getirdiği inancındayız.

Ardı ardına yaşadığımız deprem afetleri ve ekonomik krizler, ülkemizin, idarî ve ekonomik alanlardaki tüm sorunlarını, tüm çıplaklığıyla ortaya sermiştir. Bu süreçte, siyasetin sorunları da kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Yaşadığımız tecrübeler göstermektedir ki, tüm alanları kapsamayan ve eşzamanlı uygulanmayan reform projelerinin başarı şansı bulunmamaktadır. Bunun için, biz, tüm alanlarda, Avrupa Birliği kriterlerini de karşılayacak şekilde, topyekûn bir yeniden yapılanmaya gidilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu yeniden yapılanma için gereken toplumsal mutabakat, önemli ölçüde sağlanmıştır; sıra, uygulamaya, yani icraata gelmiştir. Türkiye, bundan sonraki seçimlere, sözünü ettiğim yeniden yapılanma çalışmalarının çoğunu sonuçlandırmış olarak gitmelidir.

Anavatan Partisi olarak, her kesimden insanımızın ortak talebi haline gelen değişim sürecinin ilk örneklerini, kendi sorumluluk alanlarımızda, hayata geçirmek kararındayız. Bu programın, siyaset kurumunun, ülkenin sorunlarını çözebilecek birikim, üretkenlik ve çabaya sahip olduğunun ispatı olduğuna inanıyoruz. Türkiye'nin sorunlarının hiçbiri çözümsüz değildir; yeter ki, çözümleri hayata geçirecek kararlılık ve irade olsun. Anavatan Partisi olarak, biraz sonra ifade edeceğim düzenlemeleri hayata geçirmek suretiyle, siyasetin ve Parlamentonun bu kararlılık ve iradeye sahip olduğunu ortaya koyduğumuzu düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de işsizliği ve fakirliği ortadan kaldırma konusunda samimî olan herkesin, bizim yaptığımız gibi, çözüm önerilerini ortaya koyması gerekmektedir. Bununla birlikte, sadece slogandan oluşan, insanlığın temel değerleri olan millî ve dinî duygularının istismarından ibaret bulunan, içi boş, hiçbir somut unsura dayanmayan, hayata aktarılamayacak laf kalabalıklarının, yeniden yapılanma programı diye takdim edilemeyeceğini de belirtmek isterim. Türkiye, milletimizin aklına ve mantığına değil, sadece duygularına hitap ederek siyasî rant sağlama anlayışından çok çekmiştir.

İnsanımızın kalbî desteği, ancak mantıklı bir programın hayata geçirilmesi çerçevesinde önemlidir. Somut bir programa dayanmayan duygu taşkınlıkları, Türkiye'yi kimi zaman kardeş kavgasının eşiğine getirmiş, kimi zaman demokrasimizi tehlikeye sokmuştur. Bu dönemi artık geride bırakmalıyız. Bu yöntem, diğer sorunlarımız gibi, işsizliğin ve fakirliğin önüne geçme konusunda da herhangi bir fayda sağlamamaktadır.

Onun için, diyoruz ki, gelin, işsizlik ve fakirlikle birlikte diğer tüm sorunlarımızı da çözmek için, sadece gönül gönüle, el ele değil, kafa kafaya da verelim. Meclis çatısı altında, siyasî partilerimizin içinde, her alanda yetişmiş, proje üretme, fikir geliştirme yeteneğine sahip arkadaşlarımız var. Herkes eteğindeki taşı döksün; siyaset kurumu olarak, Türkiye'nin sorunlarının çözümü için ortak bir program oluşturalım, ortak bir iradeyle bunları hayata geçirelim.

Siyaset kurumunun öncülük edeceği millî mutabakat ve atılım hamlesine sivil toplum kuruluşları da destek verecektir. Bütün toplumun arkasında olduğu bir projenin, ne kadar zor olursa olsun, ne derece kaynak isterse istesin, başarıya ulaşmaması mümkün değildir; dünyada birçok ülke bunu yapmış ve başarmıştır.

Şimdi, zaman, eskiye ait birtakım dertleri, yeniymiş gibi ısıtıp ortaya sürme zamanı değildir; şimdi, zaman, bütün dertlerin müsebbibi olan devletçi ekonomiden kurtulup, çağdaş, verimli piyasa ekonomisine geçmenin zamanıdır. Eğer milletimizin gerçekten iş bulmasını, zenginleşmesini, iyi yaşamasını ve çağdaş demokrasinin gerçekten gelmesini istiyorsak, hepimize düşen, anlamsız tartışmalarla vakit kaybetmektense, piyasa ekonomisinin inşa edilmesi çalışmalarına omuz vermektir. Şayet, siz "gelin, işsizliğe, fakirliğe, geri kalmışlığa son verin" diyorsanız, biz de evet diyoruz; ama, diyoruz ki, bunu, kavgayla, çekişmeyle, karşılıklı suçlamayla yapamayız. Bunun için, önce, herkesin kendi şahsî çıkarını, parti taassubunu, siyasî konumunu, yani, kendi dünyasını aşması, siyasî partileriyle, sivil toplum örgütleriyle, fertleriyle ortak bir dünyada buluşması gerekmektedir.

İnşallah, o günlerin de yakın olduğuna, Türk insanının bunları da başaracağına inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyer.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Ne konuda Sayın Yıldırım?

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Eskişehir'in Alpu İlçesinin Bozan Beldesinden telefon geldi, kahvelerden telefon ediyor vatandaş. (DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Sayın Yıldırım, böyle bir şey olmaz.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Haciz geldiğini, Ziraat Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, olmaz ki yani.... Her telefon geldiğinde, biz, burada millete cevap mı vereceğiz canım?!

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Evet, haciz geldi diyor, telefon ediyor vatandaş. (DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Rica ediyorum... Yok öyle bir şey. Sayın milletvekilleri, bakın, burada bir mecliste çalışıyoruz.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Bana da telefon geldi; nedir bu Doğru Yoldan çektiğimiz diyor.

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Doğru Yol olmasa gelemezdiniz siz.

ALİ GEBEŞ (Konya) - Niye rahatsız oluyorsunuz?

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum arkadaşlar...

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Memlekete bir çivi çakmadınız. (MHP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen gürültü etmeyelim.

Şimdi, söz sırası, DSP Grubu adına Sayın Salih Dayıoğlu'nda; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA SALİH DAYIOĞLU (İzmir) - Yeni usuller çıkarıyoruz Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa ve İçtüzüğün ilgili maddeleri uyarınca Meclis araştırması yapılmasına ilişkin önergesi hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yoksulluk ve onun en önemli nedenlerinden biri olan işsizlik sorunu, Türkiyemizin sadece son yıllarda ortaya çıkan değil, uzun yıllardır süregelen çok önemli bir sorunudur. Durum böyleyken, konunun salt ideolojik bir yaklaşımla ele alınıp, çağdaş sanatların işsizliğe neden olduğu veya irtica ile mücadelenin yoksullukla mücadeleyi engellediği yönünde bir görüşle yorumlanmasını yadırgadığımı vurgulamak isterim. Konunun önemi gereği daha ciddî bir yaklaşım beklerdim.

Önerge verildiği zaman, Fazilet Partisi milletvekili olan arkadaşlarımız, yoksulluğa ve işsizliğe gerekçe olarak siyasî istikrarsızlığı göstermişlerdir. Oysa, Türkiye'de, siyasî istikrarsızlığın, içinde benim de bulunduğum partim Demokratik Sol Partinin bulunduğu hükümetlerle sona erdiği herkesin malumudur; çünkü, Türkiye'de toplumsal barışın zedelendiği, siyasetin büyük bir kaza geçirdiği, 28 Şubat günlerinden sonra, Demokratik Sol Parti, ülkeyi tek başına bir seçime götürmüş ve seçimlerin ertesinde üç partili bir uzlaşı hükümetine imza atmıştır. Cumhuriyet tarihinin en istikrarlı üç partili koalisyon hükümeti, siyasî istikrarsızlığa yol açmak şöyle dursun, siyasette istikrarın ne olduğunu göstermiş, ülke çıkarlarının parti çıkarlarından nasıl önce geleceği uygulamalarına imza atmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yoksulluk, pek çok bilimsel çalışmada iki kavramla ifade edilir; mutlak ve göreceli yoksulluk. Her iki kavram da, aslında, sayısal bir sınırı göstermektedir. Bu sayısal sınır, gelir düzeyiyle ifade edilmektedir. Gelir düzeyi ise, birçok ekonomik ve sosyal göstergenin parasal toplamından oluşmaktadır. Bu anlamda, gelir düzeyi, göstergelerin göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bundan dolayı, yoksulluğu gelir düzeyiyle açıklamak, sadece göstergelerin göstergesini açıklamak olacaktır.  Yapılacak ilk iş, gelir düzeyini belirleyen ekonomik ve sosyal etmenleri ortaya koymak olmalıdır. Bu çaba, yoksulluk sınırı olarak kabul edilen gelir düzeyi altında yaşayanların kimler olduğunun tespit edilmesini sağlayacaktır. Bu saptamaların yapılması, yoksulluğun olgusal boyutunu vermekte ve o andaki ekonomik görünüm içinde yoksulluğun niceliksel yapısını anlatmaktadır. Bu niceliksel yapıyla doğrudan bağlantılı iki unsur ise, ülkenin gelişmişlik düzeyi ve gelir dağılımının yapısıdır.

Yoksulluk olgusu, sadece toplumun en alt gelir kesiminin niceliksel büyüklüğü değildir. Bu durum, sadece gelir dağılımı eşitsizliğini göstermektedir. Bu nedenle, az gelişmiş ülkelerin gelir dağılımı istatistikleri, pek çok gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerinkine oranla daha adaletli bir görünüm sergilemektedir; ancak, unutulmaması gereken, böyle bir durumda paylaşılanın sadece fakirlik olduğudur.

Yoksulluk konusunda göz önüne alınması gereken diğer bir etmen olan gelir dağılımı da iki ayrı açıdan incelenebilir, incelenmelidir. Birinci yaklaşım açısı, nüfusun gelir düzeylerine göre yüzde 20'lik dilimlere ayrılmasıdır. Bu konudaki araştırmalar, ne yazık ki, en alt gelir dilimlerini gösteren birinci ve ikinci yüzde 20'lik grupların gelirlerinin, 1963 yılından bu yana oldukça az artmış olduğunu göstermektedir. Aynı araştırmalar, üçüncü ve dördüncü yüzde 20'lik grupların gelir paylarının, 1963-1987 yılları arasında arttığını ve beşinci grubun payının düştüğünü göstermektedir; ancak, beşinci grubun bu eğiliminin, 1994 yılında yapılan araştırmalarda tersine döndüğü anlaşılmaktadır. 1994'ten günümüze kadar, bu eğilim, son zamanlarda azalarak da olsa, sürmektedir. Bu durumun en önemli nedeni, 1994 yılından itibaren süregelen aşırı yüksek reel faizlerin, sermaye kazançlarının aşırı ölçüde artmasına neden olmasıdır.

Gelir dağılımı konusunda incelenmesi gereken ikinci yaklaşım ise, gelir dağılımının bölgesel yapısıdır. 1968'den bu yana yapılan araştırmalar, Ege ve Marmara Bölgelerimizin hızla arttığını, Akdeniz Bölgemiz hariç diğer 5 bölgemizin gelir paylarının hızla azaldığını göstermektedir. Ege ve Marmara Bölgelerimizin hem nüfus olarak hem de gelir payı olarak bu denli büyük bir hızla büyümesinin en önemli nedeni ise göçtür. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizden göçe yol açan en önemli unsur olan terörle mücadele konusunda hükümetimizin gösterdiği başarıyı, taraflı tarafsız herkes, takdir etmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yoksulluk olgusunun en önemli nedenlerinden birisi işsizliktir; ancak, ne yazık ki, işsizlik konusunda yapılan araştırmaların, gerçeği ne ölçüde yansıttığı tartışılmalıdır. Bu konuda karşımıza çıkan en önemli engellerden biri, kayıtdışı ekonominin varlığıdır. Kayıtdışı ekonomi, gelir dağılımı adaletinin sağlanmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Kayıtdışı ekonominin genel özellikleri, adından da anlaşılacağı gibi, ekonomik kayıtlarda gözükmemesi, vergi vermemesi ve çalışanlarının sosyal güvenlik kapsamında olmaması olarak özetlenebilir. Bu belirsizlik hali, doğal olarak, kayıtdışı ekonominin büyüklüğünün de tartışmalı olmasına yol açmaktadır. Yapılan çeşitli araştırmalarda kayıtdışı ekonominin gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 10'lar düzeyi ile yüzde 35-40'lar arasında değişen oranlarda hesaplanmaktadır. Alt sınır olarak verilen yüzde 10'lar düzeyinin bile çok yüksek olduğu açıktır.

Durumu size şu rakamlarla somutlaştırabilirim: Araştırmalarda kabul edilen en düşük düzey olan yüzde 10'u kesin bir veri olarak kabul edersek, Maliye Bakanlığınca açıklanan verilere göre, 1999 yılında 7,5 katrilyon, 2000 yılında 12,5 katrilyon, 2001 yılında 18,4 katrilyon liralık bir kayıtdışı ekonomi ortaya çıkmaktadır. Söz konusu yıllarda bütçe açığının gayri safî millî hâsılaya oranlarının yaklaşık yüzde 10 düzeyinde gerçekleştiğini hatırlarsak, kayıtdışı ekonominin büyüklüğü ve ülkemize getirdiği yük kolayca ortaya çıkmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu araştırmalarda ortaya konulan diğer bir sonuç ise, vergi mükelleflerinin seçmen sayısına oranıdır. 1995 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 1991 seçimlerinde seçmen olarak oy kullanan seçmen sayısı 32 000 000 iken, aynı yıl vergi veren toplam mükellef sayısı 8 000 000'da kalmıştır; yani, vergi mükelleflerinin seçmen sayısına oranı yüzde 25'tir. Bu oran, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 62'dir. Bu durum, devletin vergi gelirlerinin yetersiz kalmasına yol açmaktadır.

İstihdam açısından bakıldığı takdirde ise, 1990 yılında yapılan çeşitli araştırmalarda işgücünün sadece yüzde 48'inin kayıtlı, yüzde 52'sinin ise kayıtdışı olduğu görülmektedir. Bu kayıtdışı kesimin ise, yüzde 82'si tarım kesimindedir. 1993 yılında yapılan bir araştırmaya göre de, tarım kesiminin neredeyse tamamının, sanayi ve hizmetler kesiminin ise yüzde 48'inin kayıtdışı; yani, vergisiz ve sigortasız çalışmakta olduğu görülebilir. Bu durum, düşük gelirli yaşamı topluma dayatmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiyemizde yoksullukla mücadelede çözüm için iki bölümlü bir politika uygulanmaktadır. Bunlar, dolaylı ve doğrudan politikalardır. Bu kapsamda, hükümetimizin aldığı ve almayı planladığı önlemler şöyle sıralanabilir: Gelir dağılımı dengesizliğini azaltmak için vergi tabanı genişletilecek, bu yolla vergi gelirleri artırılacak ve ücretli kesim üzerindeki vergi yükü azaltılacak; millî gelirin gelir dağılımında eşitlik yaratacak şekilde artırılması yoluna gidilecek, aynı şekilde, bütün toplumu kapsayacak şekilde ekonomik büyüme de sağlanacak. Hükümetimiz, yapmış olduğu sosyal güvenlik reformuyla hem bütçe üzerinde büyük baskı oluşturan bir yükü ortadan kaldırma konusunda önemli bir adım atmış hem de sosyal güvenliği yaygınlaştırıcı önlemler almıştır.

57 nci hükümet, göreve gelir gelmez, yoksulluğun en büyük göstergelerinden birisi olan istihdam sorununu halletmeye çalıştı. Bugüne kadarki hiçbir hükümetin cesaret edemediği şekilde, sadece adı geçici olan; ancak, kendisi sürekli olan 47 000 işçiyi göreve başlatmıştır. İşsizliği önlemenin bundan daha iyi yolu olabilir mi?! Son ekonomik krizle beraber özel sektörde işsizliğin arttığı doğrudur; ancak, hükümetimiz, her türlü önlemi alarak bunun önüne geçmeye çalışmaktadır. Son iki yılda devletimiz tam 74 000 kişiye iş imkânı sağlamıştır. Önümüzdeki yıl da daha çok yurttaşımıza iş imkânı sağlamak hedefimizdir.

Yoksulluğun önlenmesi için kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu da çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. Marmara Bölgesindeki depremden zarar gören 10 000 öğrencimize başkaca bir koşul aranmaksızın burs verilmiştir. 1997 yılından bu yana eğitim amaçlı çalışmalarda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan 169,5 trilyon liralık kaynak ayrılmıştır; geçtiğimiz yılın sonuna kadar ise, tam 414 747 kişiye 270 trilyon lira yardımda bulunulmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; saymış olduğum bütün bu dolaylı ve doğrudan politikaların, ancak uygun bir makro ekonomik politikayla desteklenmesi halinde başarıya ulaşabileceği açıktır. Kamu sektörü açıklarının azaltılması bunların başında gelmektedir; bu nedenle, hükümetimiz, iki büyük krize rağmen ekonomide iyileşmeyi sağlayacak tedbirleri 2002 yılı bütçesine yerleştirmiştir. Bütçenin en önemli özelliği, devletin etkinliğinin artırılması, kamu harcamalarının azaltılması olmuştur. Bunları rakamlarla somutlaştırmak mümkün, ancak, zaman darlığı bakımından buraları atlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; partimizin ekonomi yönetiminde sorumluluk aldığı normal dönemlerde, hem nominal faiz oranları hem de reel faiz oranları hızla düşmekteydi. Dünyanın yaşadığı iki büyük ekonomik bunalımdan önce enflasyon, yirmi yıldır ilk kez yüzde 30 seviyesine gelmiş, kısa süre öncesinin kabusu olan hiperenflasyon tehlikesi aşılmıştı; ancak, dünyayla birlikte yaşanan büyük krizin ülkemizi de etkilememesi ihtimali söz konusu bile değildi.

Ekonomik krizin, sadece ülkemize özgün olmadığı, tüm dünyanın, son yıllardaki gelişmeler sonucunda bir sıkıntı içerisinde olduğu konusunda size çok somut bir örnek vermek istiyorum. Amerika Birleşik Devletlerinin 2004 yılı seçimlerinde Demokrat Parti adına başkan adayı olacağı açıklanan Lyndon LaRouche, 24 Temmuz günü Washington'daki Birleşmiş Milletler bürosunda 250 kişi önünde verdiği video konferansta, dünyanın yaşadığı ekonomik krizi, şu sözlerle tanımlıyor: "Malî kriz içindeyiz. Amerika Birleşik Devletleri, Carter'dan beri kötü yönetiliyor. Sistemimiz iflas etmiş durumda. Ulaşım, enerji, eğitim, sağlık sistemlerimizin tamamı ile altyapı ve sanayimiz çökmüş halde. Halkın yüzde 80'ini dargelirliler oluşturuyor ve bunların durumu 1977'dekinden çok daha kötü. Sadece Amerika Birleşik Devletleri değil, Batı Avrupa da, İngilteresi, Almanyası, Fransası ve İtalyasıyla iflasın eşiğinde. Biz ve Avrupa iflasın eşiğine geldiğimiz gibi, Güney Amerika'yı da mahvettik; Meksika eskisi gibi değil, Panama, Ekvador artık yok, Kolombiya mahvoldu, Venezüella yıkımın eşiğinde, Peru aynı şekilde, Arjantin, Brezilya bölünüyor, Şili'de malî çöküş kapıda, Bolivya, Paraguay, Uruguay, hepsinde büyük problemler var." Amerika Birleşik Devletlerinde Başkan olması muhtemel bir kişi bile, dünya ekonomisindeki çöküşün bir analizini yaparken, gerçekleri ortaya sermekten çekinmiyor. Türkiye'de yoksulluğun ve işsizliğin sebebinin bu hükümet olduğunu savunanların bu sese kulak vermesi gerektiği inancındayım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte bu büyük krizler nedeniyle, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de ek önlemler alınması kaçınılmaz oldu. Kriz ortamı nedeniyle, Türkiye, bir ulusal programı devreye sokmuştur. Ekonomi hedeflerinin yeniden belirlenmiş olduğu programda çok olumlu gelişmeler yaşanmış, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin olumlu görüşleri programa destek vermişti; ancak, tam o günlerde, dünyada hiç kimsenin öngörmediği 11 Eylül terörü yaşanmıştır. Dünya tarihinin en büyük terör eylemi olarak adlandırılan New York'taki ikiz kule saldırılarından sonra, dünya tamamen yeni bir başlangıç içerisine girmiştir. Afganistan'a başlayan saldırıların ertesinde, Türk Hükümeti, elini çabuk tutarak, Türk ekonomisine bu durumun yansıtacağı olumsuz etkileri en aza indirmek için çalışmalar başlatmıştır. Dışpolitikada belirleyici ülke olma çalışmalarının yanı sıra, hükümetimiz, hazırladığı 2002 malî yılı bütçesiyle, devlet harcamalarında büyük bir indirime gitmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmamın son bölümüne gelmeden önce, Türkiye'nin bir büyük gerçeğini de gözler önüne sermek istiyorum. Ülkemizin, çok büyük ve yılların birikimi olan borç batağı içerisinde olduğu gerçeğinden artık kimse kaçamaz; ancak, dediğim gibi, bu da, bugünün bir hatası sonucu oluşan bir şey değil, yılların birikimidir; çünkü, malumunuzdur ki, tohum olmadan fidan, fidan olmadan da ağaç olmaz. Tohumu eken ve fidanı sulayanlar, ağacın sorumluluğundan kaçamazlar, bunu bir önergeyle gündeme getirmeleri de kendi sorumluluklarını unutturmaz. Türkiye'nin 1990'lı yılların başından bu yana yürüttüğü borç politikası, artık, Türkiye'yi tahammül edilmez noktaya getirmiştir. Yıllardan beri, borcu borçla ödeye ödeye bir noktaya vardık ki, toplanan vergilerin büyük bir kısmı bu borçların faizine gitmekte ve her geçen yıl da bu, artmaktadır. Türk ekonomisi de, bu borç batağı yüzünden duvara dayanmıştır. Tüm bunlara rağmen, hükümetimiz, bu konuda kesinlikle yılgınlığa kapılmamakta, ülkenin esenliğe çıkması için bütün gücüyle, geceli gündüzlü çalışmalarını sürdürmektedir. Az önce anlattığım gibi, hazırlanan 2002 yılı bütçesi de bunun için bir adım olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütün bu saydığım bilimsel ve sosyal gerçekler hükümetimizin uygulamakta olduğu istikrar tedbirleri çerçevesinde yer almaktadır. Başka bir deyişle, hükümetimiz, ülkemizin ekonomik problemlerini aşmak için her türlü popülizmden uzak, aklın ve bilimin gösterdiği yönde çalışmalar yapmaktadır. Bu nedenle, Demokratik Sol Parti Grubu olarak bu araştırma önergesine ret oyu vereceğimizi bilgilerinize sunuyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dayıoğlu.

MHP Grubu adına Sayın Hüseyin Arabacı konuşacaklardır.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - 7,5 dakika kaldı Sayın Başkan...

BAŞKAN - Olabilir. 10 dakika fazla çalışırız, bir şey olmaz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çalışma süresini uzatmanız lazım...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat ) - Oylamayacak mısınız?..

BAŞKAN - Bir dakika canım... Arkadaşımız konuşsun.

Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARABACI (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının vermiş oldukları işsizlik ve yoksulluk sorununun araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla vermiş oldukları Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz alınmış bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; 21 inci Asrın ilk yıllarını idrak etmekte olduğumuz bugünlerde insanlığın karşılaştığı en önemli sorunların başında yoksulluk gelmektedir. Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde şiddet derecesi birbirinden farklı boyutlarda da olsa yoksulluk ve sefalet yaşanmaktadır. Yapılan araştırmalar, 1998 yılı itibariyle, dünyada 1,3'ü milyarı aşkın insanın yoksulluğun pençesine düştüğünü göstermektedir. Bugün için, gelişmekte olan ülkeler nüfusunun üçte 1'i yoksulluk sorunuyla karşı karşıyadır. Ülkemiz açısından bu soruna bakıldığında, geçmiş hükümetlerin tercih ettikleri politikalar ve yönetim anlayışlarındaki yanlışların yanı sıra, uzun yıllardır çözülemeyen ekonomik ve sosyal sorunların neticesinde ortaya çıkan gelir dağılımı adaletsizliği, ülkemizde toplumsal barışı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır; sadece bölgelerarası değil, kentler ve mahalleler arasındaki sosyoekonomik mesafe giderek açılmıştır; kısacası, sosyal dokuyu ve ahlak sistemini tahrip edici bir nitelik kazanmaya başlamıştır.

Ekonomik politikaların nihaî hedefi, insanların refah düzeyinin yükseltilmesi, diğer bir ifadeyle, fert başına millî gelirin artırılması; ancak, bunun yanında, toplumun bütün kesimlerine adil bir şekilde paylaştırılması olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; cumhuriyetin kuruluşuyla beraber her alanda hızlı bir modernleşme sürecine giren Türk toplumu, iktisadî alanda da önemli ve yapısal bir değişim sürecine girmiştir. İki büyük savaştan henüz çıkmış olmasına rağmen, ülkenin sanayileşmesi ve kalkınması için cumhuriyetin ilk yıllarında büyük adımlar atılmıştır. O dönemde, toplumda, sanayileşme için gerekil olan sermaye birikimi yeterli olmadığı için, cumhuriyetin ilk yıllarında, ekonomide belirleyici tek güç devlet olmuştur. Devletçi anlayış çokpartili döneme kadar sürmüş, Türkiye, 1950 yılından itibaren karma ekonomik modelin uygulandığı döneme geçmiştir. Bu dönemden itibaren, Türkiye'nin sanayileşmesinde ve ekonomik kalkınmasında Türk özel sektörü de misyon üstlenmeye başlamıştır. Bu karma ekonomik model 1980'lere kadar sürmüş; Türkiye, 1980'den itibaren serbest piyasa ekonomisine geçmiştir. Bu yeni dönemde, Türkiye, kapalı ve korumacı yapıdaki ekonomisini her alanda liberalleşmeye tabi tutmuş, dünya ekonomilerine entegre etmeye çalışmıştır. Ekonomik politikalarda korumacılık anlayışı terk edilmeye başlanmış, Türk ekonomisi, dış ekonomilerle rekabete sokulmuştur. Bu modelde temel amaç, Türk ekonomisini yabancı ekonomilerle rekabete sokarak, daha dinamik, hızlı bir ekonomik kalkınma ve büyümeyi sağlamaktır.

1990'lı yıllara kadar Türk ekonomisinde, bu anlamda büyüme ve gelişme kaydedilmiş; Türkiye'nin dış ticaret hacminde, fert başına millî gelirde, hizmet sektörlerinde ve sanayileşme hızında büyüme trendi yakalanmıştır; fakat, 1990 yılından itibaren Türkiye, bu büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürememiştir.

Diğer taraftan, Türkiye'nin iktisadî yapısında gözlenen bu gelişmelere paralel olarak sosyal yapıda da temel, yapısal ve belirleyici önemi haiz gelişmeler yaşanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun yüzde 35'i şehirlerde yaşarken, bugün, bu oran yüzde 65'lere çıkmıştır. Kırsaldan kente doğru akan bu göç olgusu, beraberinde sosyal, ekonomik, kültürel birçok önemli sorunu beraberinde getirmiştir. Toplumun üretim ve tüketim kalıplarında köklü değişiklikler yaşanmış, insanımızın sosyal davranışlarında değişiklikler söz konusu olmuştur. Yaşanılması kaçınılmaz olan bu kırsaldan kente göç olgusunun, köyle kent arasında bir barajla tutulamaması, kentleşme, konut, sağlık, eğitim, ulaşım, kültür ve siyasal alanlarda yaşanan birçok soruna temel teşkil etmiştir. Bu temel sorunlardan birisi de, hiç kuşkusuz işsizlik olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun yüzde 65'i, geçimini kırsaldan sağlarken, bugün, nüfusun yüzde 65'i, geçimini kentte emeğiyle sağlamaya çalışmaktadır. Bu emek arzına paralel istihdam artışı sağlanamadığı için işsizlik ve buna bağlı olarak da reel ücret seviyesinde düşüklük söz konusu olmuştur. Bu tür sosyoekonomik gelişmeler, toplumsal yapımızda sürekli bir devinimi ve istikrarsızlığı beraberinde getirmiştir.

Sayın milletvekilleri, Türk ekonomisinde 1980'li yıllarda yakalanan büyüme trendinin 1990'lı yıllarda sürdürülememesinin üç temel nedeni vardır. Birincisi; Türkiye, 1990 yılından itibaren büyük bir siyasal istikrarsızlık sürecine girmiştir. İkincisi; Türkiye ekonomisi yeteri kadar kurumsallaşamamış, buna bağlı olarak da dış ekonomilerle rekabet için gerekli gücü kazanamamıştır.

BAŞKAN - Sayın Arabacı, bir dakikanızı rica ediyorum efendim.

Sayın Arabacı konuşmasını bitirinceye kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - İşte, biz de bunu dedik Sayın Başkan.

BAŞKAN - Belki 10 dakikada bitirirdi canım!

Buyurun Sayın Arabacı.

HÜSEYİN ARABACI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Üçüncüsü; PKK terör örgütünün ülkemiz ekonomisine verdiği büyük hasardır. 1999 yılına kadar devam eden siyasal istikrarsızlık ve yirmi yıl boyunca devam eden PKK terör örgütünün etkisiyle de, zaten yeterli rekabet gücü olmayan ve kurumsallaşamayan ekonomik yapı, dokuz yıl boyunca sürdürülen popülist politikaların da etkisiyle, ciddî bir zafiyete girmiştir.

Ekonomik yapımızda 1990 yılında başlayan bu sürecin daha başlangıcında durdurulması için, o dönemde görev yapan hükümetler, ekonominin gerektirdiği yapısal ve radikal politikalar uygulamak yerine, kelimenin tam anlamıyla, popülizme kaçmışlardır. Bunun sonucunda da, ekonomik yapıda oluşan zafiyetler derinleşmiştir. Devlet bütçesinde meydana gelen açıkların çok yüksek faiz oranlarında borçlanma yoluyla kapatılması yoluna gidilmiş, buna bağlı olarak, faiz ve enflasyon hadleri sürekli olarak yükselmiş ve ekonomik yapımız rant ekonomisine dönüşmüştür. Yüksek faiz ve enflasyon sarmalına giren ekonomik yapıda, tasarruflar ve kaynaklar, üretim, yatırım tercihi yerine faize yönelmiş, faktör gelirlerinde faiz lehine büyük bir dengesizlik meydana gelmiştir. Ülkede oluşan bu rant ekonomisi, toplumda fakirleşmeye, sosyal adaletin bozulmasına, yatırımların durmasına ve işsizliğe neden olurken, yolsuzluklar için de uygun bir vasat oluşturmuştur.

Bankacılık, hayalî ihracat ve diğer alanlarda çok ciddî ve büyük çaplı yolsuzluklar cereyan etmiş ve bütün bu gelişmelerin neticesinde, sosyal, ekonomik ve toplumsal yapımızda ciddî zafiyetler oluşmuştur. Dünyanın bütün ekonomilerinde görevi ekonomiye kaynak üretmek olan bankacılık sistemi, Türkiye'de, mevduata verilen yüzde 100 güvence sayesinde de, âdeta, kaynakları tüketen bir yapıya dönüşmüştür.

Sayın Başkan, değerli üyeler; gerekli kurumsallaşma düzeyine ulaşamayan, yeterli sermaye birikimi oluşmadığı için dış ekonomilerle rekabet gücü zayıf olan ekonomik yapımız, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşmasının etkisiyle de rekabet gücünü önemli ölçüde kaybetmiş ve dışticaret dengemizde de ülkemiz aleyhine bozulma meydana gelmiştir; bu da dışticaretimizin finansmanında sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Siyasal istikrarsızlık, ekonominin dış rekabet gücünün zayıf olması ve nihayet PKK terör örgütünün neden olduğu hasar da eklenince, Türk ekonomisi, yukarıda anlatmaya çalıştığım sürece girmiş ve ekonomik yapımız âdeta felç olmuştur. Yaşanan bu gelişmelerin neticesinde, Türkiye'de ekonomi ve siyaset tıkanmış, bunun neticesinde de Türkiye, 18 Nisan 1999 tarihinde erken seçime gitmek zorunda kalmıştır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; seçimlerden sonra kurulan 57 nci hükümet, öncelikle Türkiye'nin muhtaç olduğu siyasal istikrarı sağlamış, arkasından da Türk ekonomisinin muhtaç olduğu yapısal dönüşümü gerçekleştirmek için, üç yıllık istikrar programını 2000 yılı başında uygulamaya koymuştur. Faiz hadlerinin çok yüksek seviyede olmasına, dolayısıyla da enflasyonun yüksek seyretmesine neden olan devletin borçlarını ödemek, öncelikli amaç olarak belirlenmiştir. Bunun için de, sürekli borçlanmayla kapatılma yoluna gidilen bütçe açıklarını kapatmak için, öncelikle bütçe açıklarının sebepleri üzerinde çalışılmıştır.

Birinci olarak, PKK terörüyle yapılan mücadelede sağlanan başarı, terörle mücadelenin, devlet bütçesi üzerindeki malî baskısını kaldırmıştır.

İkinci olarak, sosyal güvenlik yasaları çıkarılmış, emeklilik yaşı yükseltilerek, sosyal güvenlik sisteminin, bütçe açıkları üzerindeki etkisi önemli ölçüde önlenmiştir.

Üçüncü olarak, tarım üreticileri ve esnafa verilen destekleme politikalarında köklü değişikliğe gidilmiş, bu nedenle, kamu bankalarının alacağı olan 25 katrilyonluk görev zararı alacakları ödenmiş ve sübvansiyon sisteminin bütçe açıkları üzerindeki etkisi tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Dördüncü olarak, siyasete güvenin sarsılmasında büyük payı olan yolsuzluklarla da kararlı ve ciddî bir mücadele verilmekte ve hortumlanan kaynaklar devlet hazinesine geri getirilmektedir.

Beşinci olarak, yatırımlarda popülizme kaçmadan, strateji ve önceliği olan yatırımlara kaynak ayrılmaktadır, gereksiz ve üretken olmayan yatırımlara kaynak verilmemektedir.

Sayın milletvekilleri, 57 nci hükümet, tesis ettiği siyasî istikrar sayesinde, devlet bütçesinde bir karadelik olan bu konularda, gerekli Anayasal ve yasal düzenlemeleri süratle yapmış ve yıllardır başarılamayan reform niteliğindeki politikaları hayata geçirmeyi başarmıştır.

Bütçe açıklarının nedenlerinin ortadan kaldırılması, programın birinci aşamasını oluşturmaktadır. Programın ikinci aşaması ise, devletin borçlarının tasfiye edilmesidir. Bir taraftan, devletin borçlanma ihtiyacının ortadan kaldırılması, diğer taraftan, gayri safî millî hâsıla oranının yüzde 90'lara varan borç stoklarını eritmek kolay olmamaktadır. Özellikle, petrol fiyatlarındaki olağanüstü artış, Amerikan Dolarının değerlenmesi, dünya ekonomisinde görülen durgunluk, diğer taraftan, özelleştirmede meydana gelen gecikmeler, kamu bankalarının görev zararları alacaklarının ödenmemesi nedeniyle, para piyasalarında oluşan likidite sıkıntısı, bir taraftan gümrük birliğinin, dışticaretimiz üzerindeki olumsuz etkisinin yanında, sabit kur politikasının etkisiyle de cari dengede meydana gelen açık, zaten çok hassas ve bıçak sırtında giden Türk ekonomisinin, kasım ve şubat aylarında krize sürüklenmesine neden olmuştur.

57 nci hükümet, uygulamaya koyduğu istikrar programının ikinci aşamasında, yaşanan bu olumsuz gelişmeler üzerine, güçlü ekonomiye geçiş programıyla revize edilmiş olmakla birlikte, program, temel ilkelerde ve hedeflerde taviz verilmeden, kararlı bir şekilde uygulanmaya devam edilmektedir. Hükümetin aldığı radikal ve yapısal tedbirlerle, maliye ve finans piyasalarında yaşanan sorunlar tamamen çözüme kavuşturulmuştur. Faizler ve enflasyon düşmeye, vadeler uzamaya başlamış, kurlar istikrar kazanmış, ihracatımız artmaya başlamış, ekonomimiz dış talebin artmasıyla büyüme trendine girmiştir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; işsizliğin ve yoksulluğun çaresi, zaten kaynakları ve sermaye birikimi yeterli olmayan ekonomimizin, rant ekonomisinden çıkıp, üreten ekonomi yapısına geçmesine bağlıdır. Bu konu, aynı zamanda küreselleşme açısından da önem arz etmektedir. Hem küreselleşmenin getirdiği yeni sorunlar ve sorumluluklar hem de teknoloji ve beşerî sermaye ağırlıklı büyüme zorunluluğu, bugün, dünyada birçok ülkenin, ekonomilerinde yapısal reform hamlesine girişmelerini gerekli kılmaktadır. Türk ekonomisinin içinden geçtiği süreç bir fırsat doğurmakta ve bu süreçte hükümetin uygulamakta olduğu ekonomik politikalar, küreselleşmenin gereklerini de ihtiva etmektedir.

İşsizlik, yoksulluk ve yolsuzluğun çaresi, ekonominin büyümesidir. Ekonomik büyümenin sağlanması için de, faiz ve enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi gerekir. Faiz ve enflasyonun istenilen seviyelere indirilebilmesi, devletin borç stoklarının eritilmesi şartına bağlıdır. Devlet, borcunu borçla ödeyen durumdan kurtarılmalıdır. Bunun için yapılması gerekenler:

1- Daha düşük oranlarda, etkin, yaygın ve adil bir vergi sistemi kurulmalı, devletin vergi gelirleri artırılmalıdır.

2- Süratle özelleştirme yapılmalı, özelleştirmeden elde edilen gelirlerle devletin borçları tasfiye edilmelidir.

Her ne kadar, konjonktür, özelleştirme açısından müsait değilse de, GSM hattı Aria'nın özelleştirilmesinde olduğu gibi, değerinde özelleştirme temel ilke olmalıdır.

Özelleştirme, ekonomide yapılmak istenilen yapısal dönüşümün en kritik maddesini oluşturmaktadır.

3- Turizm sektörüne önem verilmelidir.

Turizm, hem istihdam hem katmadeğer ve hem de döviz kazandırıcı faaliyetler açısından çok büyük bir potansiyelimizdir. Türkiye, Akdeniz havzası ülkelerle kıyaslandığında, hem kültür hem de doğa turizmi açısından çok büyük bir potansiyele sahiptir.

4- Türkiye, ekonomik büyüme modelini ihracata dayalı olarak kurmalıdır.

Küreselleşmenin en açık etkileri ekonomiler üzerinde oluşmaktadır. Mal ve hizmetlerde sınırlar süratle kalkmaktadır. Rekabet gücü, uluslararası ekonominin en belirleyici unsuru olarak ortaya çıkmaktadır.

İhracata dayalı büyüme modeli, üretim faktörlerinin ve teknolojilerin gelişiminde, mal ve hizmetlerin uluslararası standartlara erişmesinde, ekonominin kurumsallaşmasında, uluslararası rekabet gücünün kazanılmasında ve küreselleşmenin getireceği olumsuz etkilerin bertaraf edilmesinde temel dinamik, sürekli ve belirleyici bir faktör olacaktır.

5- Yabancı sermayenin Türkiye'de yatırım yapmasını sağlamak.

Ülkemiz ekonomisi açısından bakıldığında, bir taraftan, sermaye, teknoloji, döviz transferine; diğer taraftan, ekonomide sağlayacağı kaynak ve katma değerle ekonomik büyümeye yapacağı katkı, istihdam üretimi, mal ve hizmetlerde rekabet sağlanması ve devlet açısından vergi gelirini ifade eden yabancı sermayenin Türkiye'de yatırım yapmasını sağlamak zorundayız. Bunun için, mevzuattan ve piyasadan kaynaklanan engelleri en kısa sürede kaldırmak gerekmektedir.

6 - Kamu harcamalarında etkinliğin sağlanması açısından kamu yönetimindeki aşırı istihdam mutlaka önlenmeli, zarar eden KİT'ler kapatılmalı, verimsiz olan kurumlar tasfiye edilmeli, devletin, temel ve aslî fonksiyonlarının dışındaki alanlardan çekilmesi sağlanmalıdır.

7 - Tarım, hem istihdam hem de üretim açısından Türkiye'nin stratejik bir sektörüdür. Türkiye, yanlış poltikalar neticesinde, tarım ve hayvancılıktaki önemini kaybetme noktasına gelmiştir. Tarım alanlarının planlanması, tarımsal işletmeciliğin standartlarının geliştirilmesi, ürün standartlarının geliştirilmesi, tarımda verimi artırıcı politikalar yerine, et ve tarım ürünlerinin ithalatına izin verilmesi, taban fiyat uygulamaları, yanlış subvansiyon politikalarının uygulanması, tarım ve hayvancılığımızı bugünkü hale getirmiştir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Türkiye, 57 nci hükümetle sağladığı siyasal istikrar sayesinde, Türk ekonomisini, reformlara, yapısal dönüşümlere tabi tutmuştur. Amaç, Türk ekonomisinin kaynaklarını etkin, verimli, doğru kullanan bir yapıya kavuşturmak, bu sayede de, dünya ekonomileriyle rekabet edebilen bir güçlü ekonomik yapı haline getirmektir.  Bu amaçla uygulamaya konulan ekonomik istikrar programının birinci aşaması başarıyla geçilmiştir. Makul ve sürdürülebilir bir borçlanmanın hedeflendiği ikinci aşamada da, ortaya çıkan sorunlar, 2001 yılında uygulanan politikalarla aşılmıştır. Şimdi, sıra üçüncü aşama olan enflasyon ve faizlerin düşürülmesine gelmiştir.

Türkiye, 57 nci hükümetle yakaldığı fırsatı iyi kullanarak, ekonomideki yapısal dönüşümü başaracaktır. Yukarıda bahsettiğim tedbirleri hayata geçirdiği zaman, Türk ekonomisini faiz ve enflasyonda tek haneli rakamlara oturtmayı başaracaktır. Bu hedefler tutturulduğunda, kaynaklar, faizden çözülüp üretime, yatırıma yönelecektir. Bu ise, ekonomik büyüme demektir. Bir taraftan devlet, bir taraftan, özel sektör, diğer taraftan yabancı sermaye kaynaklarını üç koldan yatırımlara yöneltecektir. Bu durumda, Türk ekonomisi, dış rekabete açık yapısıyla hızlı bir büyüme sürecine girecektir. Bu da, işsizliğin, yoksulluğun ve yolsuzluğun kökten çözümü olacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, son on yılda üretmediğini tüketmiştir. Şimdi, toplum olarak bunun sıkıntısını yaşıyoruz ve bedelini ödüyoruz. İnsanımız gerçekten büyük bir sıkıntı içindedir. Sabır göstermekte ve fedakârlık yapmaktadır. Türkiye, toplanamayan bir Meclisten, gece gündüz çalışan bir Meclis, ömürleri bir yılı bulamayan hükümetlerden ikibuçuk yılı aşkın bir süredir problemsiz çalışan, ülke menfaatlarını, partilerinin menfaatlarından üstün tutan ve bütün baskı ve zorluklara rağmen asla popülizme ve günü kurtarma politikalarına tevessül etmeyen bir hükümet kazanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arabacı, size de 2 dakika veriyorum; buyurun, konuşmanızı tamamlayın efendim.

HÜSEYİN ARABACI (Devamla) - Bu, Türkiye için büyük bir fırsattır. Türkiye'nin çıkış yolu 57 nci hükümetin uyguladığı politikalardır ve başka bir alternatif de yoktur.

Türk ekonomisi üç temel sorunundan ikisini -siyasal istikrarsızlık ve terörün verdiği hasar- çözmüş ve bunlardan kurtulmuştur. Geriye kalan tek sorun, ekonomimizin kurumsallaşmasını tamamlaması ve büyüme sürecine geçmesidir. Türkiye, bu hükümetle bunu da başaracaktır; bundan da hiç endişemiz yoktur.

Arzumuz, bu hedefe bir an önce varmaktır. Bütün sıkıntılara ve zorluklara rağmen, Türkiye, bu fırsatı heba etmemelidir. İktidarıyla muhalefetiyle, bu tarihî fırsatı kazanca çevirmek, bu aziz millete yapılacak en büyük ve şerefli hizmet olacaktır.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arabacı.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz bitmiştir. Bu itibarla, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Ocak 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.13


 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.