Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21                         CİLT : 81 YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

45 inci Birleşim

2 . 1 . 2002 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya'nın, biyolojik silâhların etkileri ve biyoterörizme ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, ekonomik kriz sebebiyle kredi kartı borçlarını ödeme sıkıntısı içinde bulunan bazı vatandaşların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaların kaldırılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında, görevli memura hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddiasıyla tanzim edilen soruşturma dosyasının iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/949)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. - Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Samsun  Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Bafra yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/845)

2. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/852)

3. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İzmir İlindeki vergi kaçakçılığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/853)

4. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Halk Bankası yönetimi hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (6/854)

5. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ayaş Tüneli projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855)

6. - İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve Çeşme'ye bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/856)

7. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Güneydoğu Umut Petrol San. ve Tic. A.Ş.'ne verilen krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/857)

8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/858)

9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, imam hatip ve meslek lisesi öğrencilerinin yatay geçiş haklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/860)

10. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir albayın askeri mahkemede yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/861)

11. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir albayın casusluktan yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/862)

12. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/863)

13. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, bazı bankaların faaliyetlerine son veren Bakanlar Kurulu kararının önceden sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (6/864)

14. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, genel nüfus sayımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/866)

15. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 2000 yılında belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/868)

16. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Ceyhan depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/869)

17. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/870)

18. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Yunanistan'ın soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/871)

19. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya-Taşova'dan geçen Yeşilırmak’ın neden olduğu taşkınlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/872)

20. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, öğretmen atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/873)

21. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Türk Eczacılar Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/876)

22. - Gaziantep Milletvekili  Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878)

23. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekomun abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'deki sel felaketinden sonra yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5119)

2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, RTÜK'ün frekans ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5137)

3. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, maaşları kesilen BAĞ-KUR'lu dul ve yetimlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/5175)

4. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, cinayet zanlısı olarak gösterilen bir kişiye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/5181)

5. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Özelleştirme İdaresi personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5195)

6. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, Balıkesir İli baraj inşaatı projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5214)

7. - Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Denizcilik Müsteşarlığı personeline ve firmalarla ilgili çalışmaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun cevabı (7/5234)

8. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, Özelleştirme İdaresince özelleştirilen kuruluşlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5238)

9. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, hata yaptığına yönelik açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5266)

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı: 777)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Fas-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Adana Milletvekili  Adnan Fatin Özdemir ve 28 arkadaşının, çiftçilerin (10/236),

Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 36 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların (10/237),

Sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu, önergelerin gündemde yerlerini alacakları ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

İngiltere'ye resmî ziyarette bulunan Turizm Bakanı Mustafa Rüştü Taşar'a, Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya, İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu, Kilis Milletvekili Mehmet Nacar, Şanlıurfa Milletvekilleri Mehmet Güneş ile Ahmet Karavar'ın refakat etmelerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi.

Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S.Sayısı: 777) 6 ncı maddesine kadar kabul edildi, grupların mutabakatıyla, kalan maddelerin görüşülmesi ertelendi.

17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/869) (S. Sayısı: 788) ile

Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/902) (S. Sayısı: 780),

Görüşmeleri tamamlandı; yapılan açık oylamalardan sonra, kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.

2 Ocak 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 00.12'de son verildi.

Yüksel Yalova

Başkanvekili

 

Şadan Şimşek

Kemal Albayrak

 

Edirne

Kırıkkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

                                                                                                                        No. :  59

II. - GELEN KÂĞITLAR

2.1.2002 ÇARŞAMBA

Raporlar

1. - Endüstri Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/906) (S. Sayısı: 789) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME)

2. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/939) (S. Sayısı: 790) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME)

3. - Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/940) (S. Sayısı: 791) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME)

4. - Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/938) (S. Sayısı: 792) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME)

5. - Terörist Bombalamaların Ortadan Kaldırılması Hakkında Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/816) (S. Sayısı: 793) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

2 Ocak 2002 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet BATUK (Kocaeli)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın, burada bulunduklarını bildirir yoklama pusulalarını belirlenen süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyor ve  yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Ben, öncelikle, 2002 yılının, sizlere, ülkemize ve ulusumuza hayırlı olması temennisiyle bugünkü gündeme geçmek istiyorum.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, biyoterörizm konusunda söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Kaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya'nın, biyolojik silahların etkileri ve biyoterörizme ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biyoterörizm adlı gündemdışı konuşmamı yapmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum; bu vesileyle de, sizlerin ve tüm vatandaşlarımın yeni yıllarını kutluyorum, yeni yılın, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan diliyorum.

Değerli milletvekilleri, biyolojik silahlar, doğada normal olarak bulunan ve patojen özelliği olmayan, ancak, genetik girişimlerle insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde hastalık yapan toksinlerden oluşan silahlardır. Toksinlerden oluşan biyolojik silahlar, çok geniş bir dağılım göstererek, kullanıldığı yerlerde, dost-düşman ayırımı yapmadan, çeşitli organ ve dokularda çeşitli hastalıklara sebep olurlar. Biyolojik toksin ve silahlar, insanlar, su ve besin maddeleri, ticarî nakil araçlarıyla yayılım gösterirler. Ani olarak etkileri kaybolacağı gibi, yıllarca süren çevre kirliliğine de sebep olabilirler.

Biyolojik silahlar, kolayca depolanabilir, kolay uygulanabilir; ancak, pahalı korunabilen silahlardır. Biyolojik savaş ajanları, aşı, ilaç üretimi, tarım ve hayvancılıkta kullanılan insanî amaçlı maddelerin arkasına gizlenerek, sinsi ve kolayca kullanılan, şiddet ve terör amaçlı kullanıldıklarında da toplumları kolayca paniğe götüren silahlardır.

Biyolojik silahlar, harp tarihinde her zaman mevcut olan silahlardır. Özellikle ortaçağda, Moğol ve Arap orduları, vebadan ölmüş insan ve hayvanlardan elde ettikleri maddeleri karşı ordulara bulaştırarak, onları yenmenin yollarını denemişlerdir. Yine, Amerikan bağımsızlık savaşında da, çiçek hastalarının battaniyeleri İngiliz koloni ordularına gönderilerek, İngiliz ordularında çiçek salgınları oluşturulmuş ve böylece de, İngilizlerin gücünün kaybolması sağlanarak, biyolojik savaş metoduyla, Amerikalılar, İngilizleri yenmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Galiçya, Kafkasya, Mısır, Yemen, Anadolu, Balkan, Avrupa ve Rusya cephelerinde veba, tifüs, kolera, dizanteri, sıtma gibi hastalıklardan ölenlerin sayısı, süngü ve mermiyle ölenlerin sayısından onlarca ve binlerce kat daha fazladır.

Biyolojik ajanların etkilerini ve hasarlarını göstermek amacıyla, zamanın dünya imparatoru Büyük İskender'in ve ordularının, Mısır'da, cüssesi belki 1 gram bile olmayan, ömrü 8-10 saat olan sivrisineklerin oluşturduğu sıtmadan öldüklerini dünya harp tarihi yazmaktadır. Yine, tarihe geçmiş daha birçok şahsiyetin de zehirlenerek ve biyolojik silahlar kullanılarak öldürüldüklerini, harp tarihi ve askerî tıp kayıtları göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, biyolojik ajanlar, harp tarihinde zaman zaman başvurulan, zaman zaman denenen silahlardır. İngiltere, 1941 yılında şarbon mikroplarıyla, deneme amaçlı, bir adasını kirletmiş, ancak 40 yılda, 1980'lerin başında adayı şarbon mikroplarından temizleyebilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon orduları, işgal ettikleri Mançurya ve Moğolistan'da veba biyolojik silahını kullanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, 1943'te, biyolojik savaş ve savunma amaçlı bir merkez oluşturmuştur. Bu merkez halen görevi başındadır. 1979 yılında Sovyetler Birliğinde, Ukrayna'da şarbon sporlarının bulunduğu  laboratuvardan yanlışlıkla havaya karışan şarbon mikropları, rüzgârın etkisiyle de atmosfere yayılmış ve 1 000 civarında Ukraynalının akciğer şarbonundan ölmesine neden olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1990'ların başında Körfez Savaşı döneminde de, biyolojik tehdit unsurlarının önplana çıkarıldığı biyolojik savunma ve biyolojik istihbarat için büyük çabalar sarf edildiği bir dönem başlamıştır. Bu dönemde Birleşmiş Milletler, Irak'ta bulunan şarbon, botilium gibi birçok biyolojik ajanlar içeren projelere ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, 11 Eylül 2001'den itibaren de, Amerika Birleşik Devletlerinde de, şarbon mikrobu bulaştırılmış mektup ve posta paketleriyle, biyoterörizm kaynaklı ciddî ve gerçek bir aktivite mevcut olmuştur. Biyoterörizmde kolayca kullanılan şarbon mikrobu, toprakta yıllar ve hatta yüzyıllar boyunca canlı kalabilen mikroplardır. Şarbon mikrobu, kolay ve çabuk üreyen, yüksek bir teknoloji gerektirmeyen, ucuza mal edilen bir mikroptur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

MEHMET KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu mikropların 80-100 adeti, 15 mikronluk sentetik partiküllere monte edilir. Biyolojik silahlar olarak da, işte, mikrop monte edilen bu partiküller kullanılır. Bu partiküller, atıldığından 1 ilâ 6 gün sonra ateş, öksürük, nefes darlığı, göğüs sıkıştırması şeklinde kendini gösterir. Amerika Birleşik Devletleri, bugün, terörizm amaçlı şarbon salgınından toplumunu korumak için çok büyük eforlar sarf etmektedir. Bu eforların başında, eğitim, aşılama, hastaları tedavi, turistleri, uçak yolcularını ve tüm gıda maddelerini kontrol gibi aktiviteler gelmektedir. Bu aktiviteler için ise, milyonlarca dolar, günlerce ve aylarca da zaman harcanmaktadır.

Bugün, şarbon mikrobunun yanı sıra, biyolojik silah olarak en çok kullanılabilecek mikroplar ise, veba, kolera, ruam, tifo, tifüs, çiçek, beygir ensefalatisi, AIDS mikropları, kullanılmak üzere hazır bekletilmektedirler.

İşte bu bilgiler doğrultusunda, biyoterörizm bakımından ülkemizin de diğer ülkelerden geri kalmaması için, Millî Savunma, Sağlık, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarımızın da, biyoterörizmle ilgili yeni birimler oluşturarak biyolojik silahlara karşı organize olmalarının önemini sizlere ve hükümetimize arz etmek istiyorum.

İşte bu duygu ve düşüncelerle, aziz Türk Milletini ve onun Yüce Meclisini saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Kaya.

Gündemdışı ikinci söz, kredi kartları borçlarının ödenmesi konusunda yaşanan sıkıntılarla ilgili söz isteyen Manisa Milletvekili Bülent Arınç'a aittir.

Buyurun Sayın Arınç.

Süreniz 5 dakikadır.

2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, ekonomik kriz sebebiyle kredi kartı borçlarını ödeme sıkıntısı içinde bulunan bazı vatandaşların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

BÜLENT ARINÇ (Manisa)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Sözlerimin başında, 2002 yılınızı, başta Başkanımız olmak üzere bütün milletvekili arkadaşlarıma ve aziz milletimize hayırlar getirmesi dileğiyle tebrik ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, bugün duyduğumuz bir acı haberi de arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Hamt olsun ki, hayattadırlar. Trafik kazası geçirdiğini ve yaralandığını duyduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi Kırşehir Milletvekili Sayın Mustafa Haykır'a geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum; değerli bakanlarımıza ve ekiplerine ve bu anormal hava şartları içerisinde kaza geçiren bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, toplumda yaşadığımız ekonomik kriz içerisinde derin yaralar açan bir konuya da temas etmek için söz aldım. Bu da, kredi kartlarının ödenmesinde yaşanan büyük sıkıntılardır.

Halkımız, ekonomik kriz içerisinde büyük sıkıntılar geçiriyor. Özellikle finans sektöründe yaşanan ve bankaların Fona devredilmesiyle sonuçlanan birtakım ekonomik gelişmeler, arkasından, kredi kartlarında da milyonlarca insanı gerçekten büyük boyutta sıkıntılara soktu.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, kredi kartları, Türkiye'de 1990'lardan itibaren yaygınlaşmaya başlamış ve son üç yılda da en yüksek kullanıcı seviyesine çıkan, nakit paraya alternatif bir ödeme aracıdır. Şu anda Türkiye'de 13,5 milyon kredi kartı bulunmaktadır. Günlük ortalama kart kullanımı 1 600 000 civarındadır. Şu andaki tespitlere göre 423 000 kişi, Merkez Bankasında karalistede bulunmaktadır. Bunlara bankalar hiçbir şekilde kredi açmıyorlar. 341 000 kişi de kredi kartı borçlarını ödeyemez duruma geldi. 1 milyonu aşkın kişi de ödeme güçlüğü çekiyor.

Maalesef, Türkiye'de aylık ticarî faizin yüzde 5 olduğu bir ortamda kredi kartlarına aylık olarak ortalama yüzde 9 ilâ 10 oranında faiz uygulanıyor ve maalesef, gecikmeye giren alacaklara ise yüzde 500'lere varan temerrüt faizleri uygulanmaktadır.

Özellikle, ekonomik kriz döneminde sabit geliriyle ay sonunu getiremeyen çalışan kesim, çözüm yolu olarak kredi kartına yönelince, bankalar ile tüketiciler arasında davalar çığ gibi arttı. Borcunu ödeyemeyen vatandaş bankaların icralarıyla karşılaşınca, ya ev değiştirerek, kaçarak veya üzerinde taşınmaz mal kayıtlı ise bunları eşine devredip, boşanmak suretiyle veya mallarına danışıklı haciz koydurarak, çözüm yolları bulmaya çalışmaktadır.

Bildiğiniz gibi, 80'li yılların başlangıcında kredi kartı alabilmek için, ya çalıştığınız kurum ve şirketin antetli yazıları eşliğinde bordrolar gönderiliyor veya ilgili banka şubelerince tanınan muteber kefiller isteniyor ve kılı kırk yararak bir inceleme süreci geçiriliyordu. O zamanlar, kredi kartı sahipleri ancak parmakla gösterilebilecek kadar az sayıdaydı. Fakat, maalesef, son üç yıl içerisinde gelir durumuna bakılmadan, kefil istenmeden, ısrarla, hatta, bazen yalvararak, milyonlarca plastik kart insanlara dağıtıldı. Hatta, bazı bankalar her şube için asgarî kredi kartı dağıtma kotası bile getirdi. Bunun en önemli sebebi ise çok az riskle kart üzerinden kullandırılan kredilerle çok para kazanmaktı. Maalesef, bu amaçlarına da ulaştılar.

Kredi kartı başvurusu yapan tüketiciler, neyin altına imza attıklarını bilmiyorlar. Tek nüsha olarak hazırlanan ve ancak ihtisas sahibi hukukçuların anlayabilecekleri ve mercekle okunabilecek kadar küçük yazı karakteriyle düzenlenen sözleşmeler, gözleri kapalı onaylanıyor; pazarlık şansı ve müzakere imkânı yok.

Bugün Türkiye'de, her 4 kişide 1 kredi kartı var. 1998'de 2 katrilyon 562 trilyon -yılları saymayayım- ama, en son 2000 yılının ilk on ayında 7 katrilyon 156 trilyonluk harcama yapıldı. Bu rakamların yaklaşık beşte 1'i ancak alışveriş maksadıyla kullanılıyor. Buna karşılık beşte 4'ü ise nakit borçlanma amaçlıdır. Yani eskiden tefeciye giden dargelirli, şimdi kredi kartlarıyla, çağdaş tefeci olan otomatik banka makinelerine, ATM'lere gidiyor. Böylece, plastik para sonunda trajediye dönüşüyor.

Unutmamak gerekir ki vatandaşı bu sürece sürükleyen en önemli faktörler, ülkedeki işsizlik, üretimsizlik ve insan onuruna yakışmayan bir gelir dağıtımının müsebbibi olan yönetimlerdir.

İmzalanan sözleşmelerle, bankaların tespit ettiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranının yüzde 50 fazlasını vermeyi kabul eden tüketiciler, borçlar katlanınca şaşkına dönüyorlar; çünkü, bankaya göre değişmekle beraber, yüzde 120 ile...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arınç, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - ... yüzde 500 arasında değişen faiz oranlarının işletilmesiyle borçları katlanan kimi tüketiciler, bankaların sözleşmelerindeki Borçlar Kanununa aykırı pekçok maddeyle de iyice köşeye sıkıştırılıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, vaktim kalmadı; ancak, bu olumsuz durumun düzeltilmesiyle ilgili bazı önerilerimiz var. Bunların hükümetçe acilen dikkate alınmasını talep ediyorum.

Birisi, BDDK tarafından hazırlanıp hükümete sunulduğu kamuoyunda yer alan Banka  Kartları ve Kredi Kartları Kanunu Tasarısı acilen Bakanlar Kurulundan Meclise gönderilmeli ve yasalaştırılmalıdır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak, kredi kartı sahiplerini, bankacıların tek taraflı, adil olmayan dayatmalarından kurtaracak hükümler mutlaka konulmalıdır.

Ayrıca, bankaların kredi kartı dağıtımında seçici davranmasının sağlanması, bu hususta denetim görevinin BDDK tarafından yapılması gerekmektedir. Gelirle mütenasip olmayan adet ve limitte kredi kartı dağıtılması mutlaka önlenmelidir.

Değerli arkadaşlarım, 5 dakikalık süre içerisinde bu acı yarayı gündeme getirmeyi arzu ettim.

Dikkatlerinize sunuyor, hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arınç.

Gündemdışı üçüncü söz...

SUHA TANIK (İzmir) - Sayın Başkan, söz istiyorum; müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Ne için efendim?

 SUHA TANIK (İzmir) - Efendim, müsaade ederseniz, Sayın Arınç'ın gündeme getirdiği bu konu hakkında bir iki kelime de ben söylemek istiyorum.

Kendisine, Doğru Yol Partisi Gurubu olarak...

BAŞKAN - Böyle bir usulümüz yok efendim, rica ederim!.. Böyle bir usulümüz yok; söz de vermedim.

SUHA TANIK (İzmir) - Söz istemiyorum ki; yerimden...

BAŞKAN - Efendim, Sayın Arınç ifade etti...

SUHA TANIK (İzmir) - Sayın Başkanım, çok önemli bir konu olduğu için, müsaade edin bir iki kelimeyle...

BAŞKAN - Efendim, böyle bir usulümüz yok; ben de onu gerekli görmüyorum.

Teşekkür ederim.

SÜHA TANIK - Bugüne kadar vardı!..

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, düşünce özgürlüğü konusunda söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'a aittir.

SUHA TANIK (İzmir) - Sayın Başkanım, yerimden, tüketiciyle ilgili... Müsaade edin; evini satan insanların sesini buradan arkadaşlarımıza duyurmak, bu önemli konuyu gündeme getirmek istiyorum. Yapmayın!..

BAŞKAN - Buyurun Sayın Erdoğmuş.(ANAP sıralarından alkışlar)

3. - Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaların kaldırılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; düşünce özgürlüğüyle ilgili kanaat ve endişelerimi sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, 2002 yılının, vatandaşlarımız için, huzur, barış, hak ve özgürlükler yılı olmasını diliyorum.

2002 yılına henüz girerken, Genel Kurul gündemine alınması beklenen ve Türkiye'ye de yakışan, yıllardır insanımıza haksız olarak reva görülen, dışarıda da itibar kaybına uğradığımız ve defalarca mahkûm edildiğimiz, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan engelleri ortadan kaldırmaktır. Artık bu ayıpla daha fazla devam etmenin imkânı da kalmamıştır.

Avrupa Birliğine uyum ve demokratikleşme çerçevesinde yüzlerce yasa değişikliği gerçekleştiren ve bununla da haklı olarak övünen bu Yüce Parlamentonun, bugüne kadar düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaları tümüyle kaldırmamasını, bir eksiklik ve önemli bir zaman kaybı olarak görüyorum. En önemlisi de, düşünce suçlusu binlerce vatandaşımızın olması bir yana, hâlâ ifade özgürlüğünün tartışılmasından bile rahatsız olan çevrelerin bulunmasını, daha ötesi, bunların, demokratikleşme ve devletin yeniden yapılanmasına engel olacak kadar güçlü olmalarını kaygıyla müşahede ediyoruz. Geleceğini, tam demokraside ve Avrupa Birliğinde gören Türkiye'nin, daha ne zamana kadar direneceğini de merak ediyoruz.

Bakınız, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından beklenen ve ihtiyaç duyulan en önemli düzenleme, Ceza Kanununun 159 ve 312 nci maddelerindeki değişikliktir; çünkü, demokratik bir toplumda ifade özgürlüğünün temel amacı, vatandaşların yönetimi eleştirme hakkının güvenceye alınmasıdır. Yapılması tasarlanan değişiklikle bu güvence sağlanamadığı gibi, aksine, mevcut hallerinden daha kötü olarak uygulama alanları genişletilmek isteniyor; yani, öngörülen değişikliğin gerçekleşmesi durumunda, ifade özgürlüğünün sınırları daraltılacak, 159 ve 312 nci maddelerin mağdurları daha da çoğalacaktır.

Bu vesileyle, hükümete sormak istiyorum: Öngörülen bu değişiklikle sağlanacak olan düşünce özgürlüğünün ne anlamı olabilir? Bu hukuk ayıbını, bundan sonra, kime, nasıl izah edebiliriz?

Bu itibarla, yol yakınken, hak ve özgürlükleri sınırlayan ve keyfî uygulamalara meydan veren 159 ve 312 nci maddeler, düşünce suçunu tamamen ortadan kaldıracak bir değişiklikle yeniden düzenlenmelidir. Aksi halde, vatandaşıyla kavga ve güvensizliğe dayalı yönetim anlayışıyla yapılacak bu değişiklik, sadece insanımızı yanıltmakla kalmayacak, Kopenhag siyasî kriterler duvarına da çarpıp geri dönecektir.

Sayın milletvekilleri, bir özgürlük problemimizin olduğu kabul edilmediği sürece, çarpıklıkların ve çelişkilerin yaşanması da kaçınılmazdır. Vatandaşlarımızdan bir kesimine doğal ve toplumsal bir olgu olan anadilini öğrenebilme ve geliştirebilme hakkının tanınmaması, bir kesimin inanç ve mezhepsel farklılıklarının inkâr edilmesi, diğer bir kesim için de din ve vicdan hürriyetinin bir gereği olarak takılan başörtüsünün hâlâ bir sorun olarak devam etmesi, şekilden ve düşüncelerinden dolayı kutsal olan öğrenim hakkının engellenmesi, özgürlükler açısından, ülkemizin bir ayıbı değil midir?! Bu yasakları, hangi hukuk ve insan hakları anlayışıyla bağdaştırabiliriz?!

Şimdi, daha açık bir örnek olarak, Avrupa Birliği üyeliği için müzakerelerin başlatılmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çaba sarf ederken, bir bölgemizde, gerekçesi ortadan kalktığı halde, hâlâ olağanüstü hal yönetiminin devam etmesi, çok açık bir çelişki değil midir?! Yirmiiki yıldan beridir aralıksız olarak sürdürülerek, âdeta olağan bir hale getirilen bu yönetimde, insanlarımızın temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırları iyice daraltılmış, neredeyse tamamen engellenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdoğmuş, 1 dakika içinde toparlayın efendim.

Buyurun.

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Yüzlerce kamu görevlisi, düşünce suçlusu olarak bölge dışına sürgün edilmiş, en kötüsü, bu insanların hak arama yolları dahi belli ölçülerde kapatılmıştır.

Sayın milletvekilleri, serbest bir kamuoyu oluşturmak, yönetimi denetlemek, her düzeyde yönetime katılımı gerçekleştirmek ve böylelikle, demokrasiyi tüm kural ve kurumlarıyla işler hale getirebilmek için, düşünce özgürlüğünü güvence altına almak şarttır. Kaldı ki, karşıt düşüncelerin açıkça sergilenmesi, demokrasi için gerçek bir güvence oluşturur. Uyuşmazlık ve anlaşmazlıkları meşru kabul edip, bunların ifadelendirilmesine izin vermek, şiddete dayalı çözüm arayışlarının önünü keser; böylelikle, çatışmaların barışcıl yöntemlerle çözülmesi gerçekleşmiş olur.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğmuş.

Gündemdışı konuşmalara yanıt verecek sayın bakan ?..Yok.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Başbakanlığın bir tezkeresi vardır, okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında, görevli memura hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddiasıyla tanzim edilen soruşturma dosyasının iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/949)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) Adalet Bakanlığının, 01.05.2000 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.0.-1.128.28.2000/011504 sayılı yazısı,

b) 29.05.2000 tarih ve B.02.0.PPG.0.12.310/9097 sayılı yazımız,

c) Adalet Bakanlığının 19.12.2001 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.02.-1.128.37.2000/44259 sayılı yazısı.

Görevli memura hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddia olunan Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında tanzim edilen soruşturma dosyası T.C.Anayasasının 83 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere ilgi (b) yazımız ekinde gönderilmişti.

Bu defa, adı geçen milletvekiline atfedilen eylemin 4616 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla soruşturma dosyasının talebini kapsayan ilgi (c) yazı ve ekinin suretleri ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerini ve gereğini arz ederim.

                                                                                                            Bülent Ecevit

                                                                                                               Başbakan

BAŞKAN - Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya hükümete geri verilmiştir.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır, okutuyorum :

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olan memur ve işçilerimiz ile gazi ve şehitlik maaşı alan vatandaşlarımızın durumlarının tespit edilerek düzeltilmesi için alınacak tedbirlerle ilgili yasal düzenlemelerin belirlenmesi hususunda Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

  1. Hasan Basri Üstünbaş

(Kayseri)

  2. Recai Yıldırım

(Adana)

  3. Cezmi Polat

(Erzurum)

  4. Mehmet Hanifi Tiryaki

(Gaziantep)

  5. Süleyman Servet Sazak

(Eskişehir)

  6. Armağan Yılmaz

(Uşak)

  7. İsmail Hakkı Cerrahoğlu

(Zonguldak).

  8. Kürşat Eser

(Aksaray)

  9. İlhami Yılmaz

(Karabük)

10. Orhan Şen

(Bursa)

11. Mehmet Nacar

(Kilis)

12. Mehmet Pak

(İstanbul)

13.  Mehmet Telek

(Afyon)

14.  Basri Coşkun

(Malatya)

15.  Mihrali Aksu

(Erzincan)

16.  Nidai Seven

(Ağrı)

17.  Süleyman Turan Çirkin

(Hatay)

18.  Yusuf Kırkpınar

(İzmir)

19.  Mustafa Sait Gönen

(Konya)

20.  Mustafa Yaman

(Giresun)

21.  Namık Hakan Durhan

(Malatya)

22.  Melek Denli Karaca

(Çorum)

23.  Mustafa Enöz

(Manisa)

24.  Mükremin Taşkın

(Nevşehir)

25.  Osman Fevzi Zihnioğlu

(Sakarya)

26.  Hidayet Kılınç

(İçel)

27.  Meral Akşener

(Kocaeli)

Türkiye'de Sosyal Güvenlik

Ülkelerin sosyal güvenlik sistemleri incelendiğinde, her birinin sosyal güvenlik sistemlerinin birbirlerinden farklı olduğu görülmektedir. Her ülke, kendi ulusal nitelik ve özelliklerine göre kendi sistemini oluşturmuştur. Bu nedenle, dünyada ideal bir sosyal güvenlik modeli olmadığını, ülkelerin kendi nitelik ve özelliklerine göre kendi ideal modellerini kurabileceklerini ifade etmek yerinde olacaktır. Bunun yanında, dünyanın her yerinde genel kabul görmüş sigortacılık ilkeleri bulunmakta, ülkeler, sosyal güvenlik sistemlerini yeniden yapılandırırken, bu ilkeleri mutlak surette göz önüne almak zorundadırlar.

Bağ-Kur:

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünden, 1479 sayılı Kanuna göre (esnaf kesimini kapsayan kanun) 1 192 911 kişi emeklilik aylığı almaktadır. 696 575 kişi yaşlılık aylığı, 15 031 kişi malullük aylığı ve 481 305 kişi ise hak sahipliği (Bağ-Kur'dan sigortalı olup da ölenlerin ailelerinden hak sahibi olanlar) emeklilik aylığı almaktadırlar.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünden, 2926 sayılı Kanuna göre (tarım kesimini kapsayan kanun) 148 510 kişi emeklilik aylığı almaktadır. 90 274 kişi yaşlılık aylığı, 1 627 kişi malullük aylığı ve 56 609 kişi ise hak sahipliği (Bağ-Kur'dan sigortalı olup da ölenlerin ailelerin ailelerinden hak sahibi olanlar) emeklilik aylığı almaktadırlar.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünden toplam 1 341 421 kişi emekli aylığı almaktadır.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünden 1 inci basamakta emekli olanlara 79 288 991 TL, 24 üncü basamaktan emekli olanlara ise 343 183 345 TL ödenmektedir.

SSK:

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünden, 2001 yılı aralık ayı itibariyle, 61 501 kişi malullük aylığı, 2 410 042 kişi yaşlılık aylığı, 952 354 kişi ölüm aylığı, 74 606 kişi de sonucu ölüm hak sahipleri aylığı olmak üzere, toplam 3 498 503 kişi emeklilik aylığı almaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünden, 2001 yılı aralık ayı itibariyle, emeklilere, asgarî 196 036 344 TL, azamî 376 816 438 TL aylık ödenmektedir.

Emekli Sandığı:

Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünden, 30.9.2001 tarihi itibariyle, 59 482 kişiye emekli aylığı, 866 kişiye malul aylığı, 346 kişiye vazife malulü aylığı, 21 230 kişiye ise dul, yetim aylığı olmak üzere, toplam 81 924 kişiye emeklilik aylığı ödenmektedir.

Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünden, 30.9.2001 tarihi itibariyle kişi sayısal rakamı, 15.12.2001 tarihi itibariyle emeklilerin aldıkları maaşlar şöyledir:

1 inci dereceden 385 966 emekliye, kişi başına 1 745 966 000 TL (en üst sınırda Başbakanlık Müsteşarının emekli maaşı) emeklilik maaşı ödenmektedir.

15 inci dereceden 17 587 emekliye, kişi başına 249 876 000 TL (en alt sınır) emeklilik maaşı ödenmektedir.

Şehit:

En alt derecedeyken şehit olan bir kişinin 1 yetim aylığı 199 910 000 TL olup, en üst derecede şehit olan bir kişinin yetimlerine bağlanan aylık 300 000 000 TL ile 400 000 000 TL arasında değişmektedir.

Kore, Kıbrıs ve İstiklal Madalyası Sahipleri:

Kore, Kıbrıs ve İstiklal Madalyası gazilerinin kendilerine, 15.11.2001 tarihi itibariyle, 110 120 000 TL, dul eşlerine ise 82 590 000 TL aylık bağlanmaktadır.

Vatanî Hizmet Tertibinden Aylık Alanlar:

Vatanî hizmet tertibinden aylık alanlar ise, 15.12.2001 tarihi itibariyle, 110 120 000 TL emekli aylığı, dul eşlerine 88 906 000 TL emekli aylığı, yetimlerine ise 60 566 000 TL emekli aylığı bağlanmaktadır. Vatanî hizmet tertibinden aylık alanların, kendisi için 4 000 ekgösterge, eşleri için 3 200 ekgösterge, çocukları için ise 2 200 ekgöstergeyle emekli aylıkları belirlenmektedir.

Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olan memur ve işçilerimiz ile şehit, Kore, Kıbrıs ve İstiklal Madalyası sahipleri ile vatanî hizmet tertibinden aylık alanların emekli maaşlarıyla ilgili vatandaşlarımızın durumlarının tespit edilerek, düzeltilmesi gerekmektedir.

BAŞKAN - Meclis araştırma önergesi bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen 1 üyelik için, Kars Milletvekili Çetin Bilgir aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. - Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

Bu üyelik için aday olan bağımsız sayın milletvekillerinin adlarını okuyorum: İstanbul Milletvekili Bülent Ersin Gök, İzmir Milletvekili Mehmet Özcan, Malatya Milletvekili Tevfik Ahmet Özal.

Okunan adayların isimleri liste halinde bastırılmıştır. Her üyeye, bir oy pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır. Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde adı yazılı adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın adının önündeki kareyi bir çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır. Adaylardan sadece biri işaretlenecektir; birden fazla aday işaretlendiğinde veya zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde, bu oylar geçersiz sayılacaktır.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü için, 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim. Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana İlinden başlayarak, sırayla davet edeceğiz. Sırası gelen milletvekili, oy pusulasını havi zarfı, kürsü önüne konulan kutuya atacaktır.

Şimdi, adçekme suretiyle, 5 kişilik bir tasnif heyetini tespit ediyoruz:

Ahmet Arkan?... Burada.

Yücel Seçkiner?.. Yok.

Sayın Mustafa Düz?.. Yok.

Sayın Mehmet Serdaroğlu?.. Yok.

Sayın Hasan Gemici?.. Yok.

Sayın Yekta Açıkgöz ?.. Burada.

Sayın Mehmet Mail Büyükerman?.. Burada.

Sayın Ahmet Aydın?.. Yok.

Sayın Osman Kılıç?.. Yok.

Sayın Masum Türker?.. Yok.

Sayın Veysel Candan?.. Yok.

Sayın Lütfü Esengün?.. Yok.

Sayın Aydın Tümen?.. Yok.

Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu?.. Yok.

Sayın Cevdet Akçalı?.. Burada.

Sayın Kemal Köse?.. Yok.

Sayın Rıza Akçalı?.. Burada.

Tasnif Heyetine seçilen arkadaşlarımın isimlerini okuyorum:

Kocaeli Milletvekili Ahmet Arkan, Samsun Milletvekili Yekta Açıkgöz, Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman, Konya Milletvekili Cevdet Akçalı ve Manisa Milletvekili Rıza Akçalı.

Oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

TURHAN GÜVEN (İçel) - Oy atıldığı nereden belli olacak Sayın Başkan, işaretlemeleri lazım; öyle şey olur mu?!

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

 BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutusu kaldırılsın.

Tasnif Heyeti üyeleri yerlerini alsınlar efendim.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 256 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Tasnif Heyeti

 

Mehmet Mail Büyükerman

Ahmet Arkan

Cevdet Akçalı

 

Eskişehir

Kocaeli

Kütahya

 

Rıza Akçalı

 

Yekta Açıkgöz

   

Manisa

 

Samsun

Bülent Ersin Gök (İstanbul)

:

90

 

Mehmet Özcan (İzmir)

:

80

 

Ahmet Özal (Malatya)

:

77

 

Boş

:

7

 

Geçersiz

:

2

 

Toplam

:

256

 

Sayın milletvekilleri, bu durumda, Mecliste toplantı yetersayımız vardır; ancak, oyların dağılımında karar yetersayısına ulaşılamamıştır. Bu nedenle, bir seçim daha yapacağız; eğer, yapacağımız bu seçimde de karar yetersayısına ulaşamazsak yarın seçimi tekrarlayacağız. Bu hususu bilgilerinize sunayım.

Bu tur için yeniden tasnif heyeti seçiyoruz:

Sayın Fatin Özdemir?.. Yok.

Sayın İbrahim Yazıcı?.. Yok.

Sayın Cezmi Polat?.. Burada.

Sayın Mehmet Elkatmış?.. Yok.

Sayın Mustafa Gül?.. Yok.

Sayın Mecit Piruzbeyoğlu?.. Yok.

Sayın Zeki Çelik?.. Yok.

Sayın Bahri Zengin?.. Burada.

Sayın İsmail Özgün?.. Burada.

Sayın Hüseyin Kansu?.. Yok.

Sayın Salih Erbeyin?.. Yok.

Sayın Vedat Çınaroğlu?.. Yok.

Sayın Mehmet Arslan?.. Burada.

Sayın Ömer Ertaş?.. Yok.

Sayın Mustafa Düz?.. Yok.

Sayın Ersoy Özcan?.. Yok.

Sayın Servet Sazak?.. Yok.

Sayın Saffet Başaran?.. Yok.

Sayın İstemihan Talay?.. Yok.

Sayın Salih Dayıoğlu?.. Yok.

Sayın Masum Türker?.. Yok.

Sayın Seydi Karakuş?.. Yok.

Sayın Rüştü Kâzım Yücelen?.. Yok.

Sayın Osman Kılıç?.. Yok.

Sayın Hayrettin Özdemir?.. Burada.

Tasnif Heyetine seçilen üyelerin isimlerini tekrar okuyorum: Ankara Milletvekili Sayın Hayrettin Özdemir, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Arslan, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün, İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Zengin, Erzurum Milletvekili Sayın Cezmi Polat.

Oylamaya Adana İlinden Başlıyoruz.

(Oylar toplanıldı)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?.. Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Heyeti sayın üyelerini davet ediyoruz. Sayın Mehmet Arslan, Sayın Hayrettin Özdemir, Sayın İsmail Özgün, Sayın Cezmi Polat, Sayın Bahri Zengin; buyurun efendim.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 237 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıdaki şekildedir.

Tasnif Heyeti üyeleri:

 

Mehmet Arslan

Hayrettin Özdemir

İsmail Özgün

 

Ankara

Ankara

Balıkesir

 

Cezmi Polat

 

Bahri Zengin

 

Erzurum

 

İstanbul

Bülent Ersin Gök (İstanbul)

:

120

 

Mehmet Özcan (İzmir)

:

71

 

Ahmet Özal (Malatya)

:

36

 

İptal

                                  :

9

 

Boş

:

1

 

Toplam

                                         :

237

 

Bu sonuca göre, toplantı yetersayımız vardır; ancak, yine karar yetersayısına ulaşılamamıştır. Oy pusulalarımızın da yokluğu nedeniyle, seçimi yarına erteliyoruz.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Samsun  Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Bafra yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/845)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, önergemle ilgili söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya.

Süreniz 5 dakika.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir yılda, Yüce Parlamentoda yapılan çalışmaların aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor; ülkemize barış, sevgi, kardeşlik ve esenlik getirmesini niyaz ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aylar önce, değerli hükümet üyelerine, zaman zaman verdiğimiz soru önergeleri, maalesef, aylar sonra Yüce Mecliste tartışılma fırsatını bile bulamamaktadır. Bu konudaki serzenişlerimizi, her fırsatta, özellikle denetim günleri olan salı, çarşamba günleri Genel Kurulun yaptığı çalışmalarda, Yüce Parlamentonun huzurunda ve yüce milletimizin önünde, eleştiri babında tekrar gündeme getirme ihtiyacını duyuyoruz.

Bir kere, Meclis Danışma Kurulunun, salı ve çarşamba günleri, bu denetimi askıya almasını doğru bulmadığımızı, milletin bir temsilcisi olarak burada ifade etmek zorundayım. Çünkü, Meclis üyelerimizin, parlamenterlerimizin üç temel görevi var: Bunlardan biri denetimdir, diğeri yasamadır ve diğeri de yürütme; yani hükümetimizin icraatlarıdır.

Millet adına denetim görevini yapmakta olan parlamenterlerimizin yazılı-sözlü soru önergeleriyle diğer denetim yollarının bihakkın işletilmemiş olması, Parlamentonun sağlıklılığını da, toplum önünde test edici; ama, olumsuz bir yansımadır.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz Türkiye'nin birçok sorunu arasında, benim bu soru önergemde de o günkü Sayın Bayındırlık Bakanının ve -ama, devlette devamlılık esastır- bugünkü Bayındırlık Bakanının da muhatap olduğu sorum, Samsun-Bafra arasında yapılmakta olan bölünmüş yolun bugüne kadar yapılmamasıdır; çünkü, bu yol, Batı Karadeniz istikâmetinde devam eden, sahilin en önemli, ağırlıklı, yolcu ağırlığı olan yollarından birisidir; Ondokuz Mayıs Üniversitesine kadar yol bölünmüş olmasına rağmen, Bafra istikâmetinde yoğun trafikte bu yolun geciktirilmiş olması, bu bölgede ciddî sorunlara, trafik kazalarına, yoğun bölge trafiğinin taşınamamasına neden olmaktadır. Gerçi, sorun, sadece Samsun-Sinop yolu değildir. Samsun'dan Ankara, yani Ankara-Samsun yolu, içinde bulunduğumuz bugünkü hava koşulları da göz önünde bulundurulacak olursa, fevkalade sıkıntı verici boyuttadır.

Yine, Samsun-Sarp arasındaki sahil yolunun bir türlü bitirilememiş olması, sadece bölgede Sungurlu-Çorum arasındaki yolun Dünya Bankası desteğiyle yapılıyor olmasından dolayı devam eden bir inşaat pozisyonu var; ama, bu bölgede, geçtiğimiz dönemde birkaç bakanımızın Bayındırlıkta yolsuzluk suçlamalarıyla Yüce Mecliste haklarındaki gensoru veya araştırma önergelerinin, soruşturma önergelerinin verilmesine konu olan bu ihalelerin yapılmış olmasına rağmen yolların bir türlü bitirilmiyor olması fevkalade üzücüdür, o bölgedeki insanlarımızı da yaşanan trafik karmaşasında ciddî sıkıntılarla karşı karşıya bırakmaktadır.

Değerli arkadaşlar, şu bir gerçektir: Türkiye, araç sayısı itibariyle kendisine aday olduğumuz Avrupa Birliği ülkeleri seviyesinde değil sayı itibariyle; ancak, kalite itibariyle hemen hemen o seviyeye yaklaşmış, üstün vasıflı araçlara sahip olan bir ülke konumundayız; ama, yollarımızın vasıfları, maalesef, araçlarımızın vasıflarıyla mütenasip bir yapı arz etmemektedir. Tabiatıyla, bu yollarda ya hız veyahut da diğer imkânlar açısından gerektiği şekilde araçlarımızın seyrine imkân tanınamamaktadır. Gerek köy yollarımız gerekse şehirlerarası karayollarımız ve gerekse belediye ve mücavir alanlardaki yollarımız, her gün, sayısız trafik kazalarına, millî servetin heba olmasına vesile olmaktadır.

Yılbaşı gecesi, yani 31 Aralık akşamı, bir televizyon kanalında -tabiî, televizyon kanallarımızın çoğunda, malum, şok edici birkısım programları hepiniz izlediniz; hatta, bugünkü bir büyük gazetemizde, yılbaşı gecesinde televizyonlarda nelerin olduğunu, hangi programların icra edildiği ifade ediliyor- Samsun'un Ayvalı Köyünde, Deniz Feneri diye adlandırılan bir programın, yardım götürme....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - ... amacıyla araçlarının seyrettiği o köy yolunun perişan halini seyredince, öteden beri, Karadeniz'de köy yollarının çok iyi zannedildiği zeminde, araçların, hangi hali içere köylere ulaştığını üzücü bir tablo olarak yüce milletimiz üzülerek seyretti, hem de yılbaşında, milyarların, trilyonların döküldüğü eğlence gecesinde, acı bir tablo olarak milletimiz bunu seyretti.

Ben, hükümetin, acil olarak, mutlaka ve behemehal, trafik canavarı diye tablolarla yollarda birkısım şeylerin sergilenmesini değil; batmış, batırılmış, hortumlanmış bankaların yeniden kurtarılmasını değil; milletimizi âdeta katliama sevk eden karayollarının, acilen, Ankara-Samsun, Samsun-Sarp ve Samsun-Bafra-Sinop istikametindeki bu yolun bir an önce ikmal edilmesi için gerekli kaynakların aktarılmasını; bankaları kurtarma yerine, milletimizin ulaşımını sağlayabilecek bu yolların ikmal edilmesini bekliyor, umuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.

2. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/852)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İzmir İlindeki vergi kaçakçılığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/853)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla, Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                       Kamer Genç

                                                                                                                           Tunceli

Son zamanlarda basına intikal eden bazı haberlerde Bakanlığınıza bağlı Hesap Uzmanları Kurulunun maliye müfettişlerince incelemeye alındığı ve ayrıca, özellikle İzmir İlinde, nezdinde inceleme yapılan ve büyük vergi kaçırdıkları saptanan bazı kurumların, vergi kaçakçılığının örtbas edilmesi için, incelemeyi yapan elemanlardan inceleme yetkisinin kaldırıldığı veya bu inceleme elemanlarının başka yerlere nakledildikleri belirtilmektedir.

1.  Bu haberler doğru mudur?

2. Doğru ise, yapılan bu uygulama yasalara aykırı değil midir?

3. Nezdinde incelemeye başlanıp da yukarıda belirtilen biçimde incelemesi bıraktırılan mükellefler kimlerdir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Keçeciler.

Buyurun.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in, Maliye Bakanımızdan sorduğu suale, hükümetimiz adına cevap arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Maliye Bakanlığına bağlı Hesap Uzmanları Kurulunun, maliye müfettişlerince incelemeye alınıp alınmadığı, buna bağlı olarak da İzmir İlinde bazı vergi kaçakçılarının korunup korunmadığı sorulmaktadır. Soru, bütünüyle, kamuoyunda "Balina Operasyonu" diye bilinen soruşturmayla ilgilidir.

Halen devam eden soruşturmanın geçirdiği safhaları kısaca açıklıyorum: İzmir Emniyet Müdürlüğü, bazı firmaların hayali ihracatla haksız Katma Değer Vergisi iadesi aldığını istihbar etmiştir. Malî şube, konuyu soruşturmaya başlamış; ulaştığı sonuçları kamuoyunda "çeteler kanunu" olarak bilinen 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamında gördüğünden, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılığına intikal ettirmiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısının kararıyla, onbeş gün devam eden teknik takip sonucunda, yine, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısının talimatıyla bazı şirketlerde arama yapılarak bulunan fatura, belge ve bilgisayar kayıtlarına el konulmuştur. Bu aramalara, bölgede naylon fatura incelemesi yapan maliye müfettişleri de, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısının yazılı talimatıyla katılmışlardır. Aynı maliye müfettişleri, aramalarda elde edilen kayıt ve belgeleri incelemek üzere, 4422 sayılı Kanun çerçevesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca bilirkişi olarak görevlendirilmişlerdir.

Operasyon kapsamındaki bazı şirketlerin defter ve belgelerinin hesap uzmanlarınca incelenmekte olduğunun anlaşılması üzerine, Devlet Güvenlik  Mahkemesi Başsavcısı tahkikat evrakını tamamlamak üzere bunları da hesap uzmanlarından teslim almıştır. Söz konusu defter ve belgeler, 4422 sayılı Kanun kapsamındaki savcılık incelemesi tamamlandıktan sonra Hesap Uzmanları İzmir Grup Başkanlığına iade edilmiştir.

Olayların bu gelişimine göre, operasyonda, Maliye Bakanlığı birimleri arasında herhangi bir çatışma veya uyuşmazlık veya vergi kaçakçılarının korunması söz konusu değildir. Yapılan iş, devlet güvenlik mahkemesi savcılığının yetki ve sorumluluğu altında, Maliye Bakanlığı denetim birimlerinin bilgi ve desteğiyle, suç ve suçlularla etkin mücadeleden  ibarettir.

Değerli bilgilerinize saygıyla sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece soru cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan?..

BAŞKAN -Sayın Genç, yerinizden konuşmak  üzere, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, aslında, ben bu soruyu iki sene önce sormuştum; fakat, maalesef, suiistimalleri korumayı kendisine onurlu bir görev sayan bu hükümet, bu sorularımızı cevaplandırmamıştı.

Şimdi, 17.8.1999 tarihinde, eski Gümrük ve Tekel Bakanlığı Başmüfettişi Necati Can tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına verilen bir dilekçeden bir pasaj okumak istiyorum. Diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yetmişbeş yıllık tarihinde, hiçbir bakan, hazinenin soyulacağı önceden bildirildiği ve kendisinin de bu işin içinde olduğu uyarısı yapıldığı halde, hiçbir şeyden çekinmeden, rüşvetle başmüdür tayin ederek, böylesine göstere göstere hazineyi soydurtmamıştır." Bu, devletin Cumhurbaşkanına bir başmüfettişin yazdığı yazı.

Yine, İzmir'de, bir firmaya, 15 000 000 dolar, hayalî ihracat yoluyla para verilmiş. Tabiî, benim, kısa bir zaman içinde bunları söylemem mümkün değil. Bu hükümet, maalesef, bunları, uyutarak... Yine, bir firmaya, 40 000 000 dolarlık hayalî ihracatla para iade edildi. Bu şirketlerin burada isimleri var. Suiistimallerin üzerine hiç gitmeden, sırf suiistimalcileri burada aklamayı, af çıkarmayı kendisine onurlu görev sayan bu hükümet, maalesef, bu devletin böyle soyulmasına göz yummuş... Bu bakanlar hakkında, en azından, bir soruşturma önergesi verilmesi lazım. Bir başmüfettiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bakanı için, bu kadar çok ağır, tahammül edilmez bir iddia ortaya atıyor. Eğer bu hükümetin bakanları, hakikaten bu ülkenin yararını düşünselerdi, hakikaten bu memlekette hayalî ihracatçıların, banka soyguncularının üzerine gitselerdi, işte, bu memleket bu ekonomik krize girmezdi ve bugün, dışarıda böbürlenen birçok bakanlar ve onların yandaşları da, bu Mecliste ve sokaklarda değil, hapishanelerde olacaklardı; ama, maalesef, Türkiye'yi bu duruma getirdiler.

BAŞKAN - Sayın Genç, toparlar mısınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabiî, aslında, Bakan, maalesef, işin üzerinden geçti, sorularımızı cevaplandırmadı.

Bir de, Maliye Bakanlığının Kuruluş Kanununa göre, inceleme yetkisi Maliye Bakanına ait olduğu halde, maalesef, Maliye Bakanlığının inceleme elemanları bazı konuların üzerine gitmediler; bunları, polislere ve askerlere devrettiler. Bu da, devlet maliyesinin ve bu hükümetin iflası demektir. Bu kadar kısa zaman içinde, tabiî, elimde çok... Bakın, o, demin bahsettiğim müfettiş raporundaki 11 sayfalık iddia...

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabiî, 11 sayfalık iddia ve her biri çok ağır ithamlarda bulunan iddialar; ama, bunları, tabiî, bu Mecliste dile getiremiyoruz; hükümet devamlı kaçıyor. Gerçekten, memleketin niye bu hale geldiğini, işte, bu iddialar ortaya koyuyor. Tabiî, kısa bir zaman içinde bunları çok ayrıntılı vermek mümkün değil; olmazsa, tekrar sorularımızı soracağız; ama, bu hükümet, bu hırsızların üzerine gitmiyorsa, tamamen kendisi bunun ortağı demektir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Genç, tabiî, her müfettiş raporu savcılık iddianamesi değildir; onlar, o müfettişin kanaati. Sayın Bakan açıklamalarını yaptı.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, siz onların vekili misiniz?! Ne demek yani; ben bilmiyor muyum?!

BAŞKAN - Biliyorsanız, niye bildiğiniz konuda soru soruyorsunuz?!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Bakan, orada, söylesin. Siz, Meclis Başkanvekilisiniz; yani, siz onları korumakla mı görevlisiniz; yani, o hırsızları...

BAŞKAN - Heyecanlanmanıza gerek yok Sayın Genç; müfettiş raporlarının iddianame olmadığını biliyorsanız, bu yeterli ve soru sormanızı gerektirmez.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama, devletin başmüfettişi, Cumhurbaşkanına şikâyet ediyor.

4. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Halk Bankası yönetimi hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (6/854)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Kamer Genç

                                                                                                                 Tunceli

Türkiye Halk Bankası AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında, 1998-1999-2000 yılları arasında hazırlanan, zimmet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtekârlık suçlarını içeren çok sayıda dosya olduğu bilinmektedir.

1. Bu konuda yargıya intikal etmiş kaç dosya vardır?

2. 399 sayılı KHY'nin 11/d maddesi gereğince yargılama izni Bankanın bağlı olduğu Bakanca vermediği ve Cumhuriyet Savcılığınca görevsizlik kararı verilerek bekletilmekte olan dosya var mıdır?

3. Bankanın bağlı olduğu Bakanca, Bakanlıkta bekletilen kaç dosya vardır ve niçin bekletilmektedir?

BAŞKAN - Soru önergesini cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal.

Buyurun Sayın Önal. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in, Türkiye Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeleri hakkında hazırlanmış soruşturma raporlarına ilişkin Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'e yönelttiği (6/854) sayılı sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Halk Bankası eski genel müdürü ve eski yönetim kurulu üyelerinin, Bankanın 1998, 1999, 2000 yılı işlemlerinde, zimmet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtekârlık suçlarını işledikleri iddiasını içeren herhangi bir  soruşturma raporu bulunmamaktadır.

Daha önceki yıllara ait hesap ve işlemlerle ilgili olarak ilgili Devlet Bakanlığına intikal eden bankalar yeminli murakıpları raporları gerekli incelemeye tabi tutulmuş ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (d) fıkrasına göre gerekli izinler verilerek, cumhuriyet savcılığına gönderilmiştir. Söz konusu raporlara ilişkin olarak henüz kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır.

Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Başkanlığı tarafından doğrudan cumhuriyet başsavcılığına gönderilen bir raporla ilgili olarak, Ankara Cumhuriyet Savcılığınca, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

Türkiye Halk Bankasıyla ilgili olarak, ilgili Devlet Bakanlığında bekletilen herhangi bir rapor bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Böylece, soru, cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yine, söyleyeceklerimi söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, tabiî, iki sene önce verdiğimiz bu sorular, bu hükümet tarafından ciddiyetle üzerinde durulsaydı, bu ekonomik kriz olmazdı.

EROL AL (İstanbul) - Allah, Allah!..

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bakın, elimde, yine bir liste var Sayın Başkan. Şimdi, bankalarda, Halk Bankasında...

EROL AL (İstanbul) - Sen de oradaydın...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen, benim muhatabım olamazsın; sen sus bakalım!..

EROL AL (İstanbul) - Tabiî, işine gelmeyince olmaz...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi, bankalar soyuldu.

EROL AL (İstanbul) - Kim soydu?!.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ondan sonra, birçok bankalar battı. Bakın, elimde, Halk Bankasına son tayin edilen 37 personel var: Genel Müdür Emel Çabukoğlu; net ücreti 7 milyar; mukavele yapmışlar, net ücreti 7 milyar! Ayrıca, bu kişi, senede 4 tane de ikramiye alacak. Bahri Oraş, Genel Müdür Yardımcısı, 5 milyar 568 milyon ücretle gelmiş; İnterbank, İktisat Bankası ve Osmanlı Bankasından gelmiş. Bunların hepsi, batan bankalar Sayın Başkan. Ercan Hanioğlu, yine, İnterbank, Körfez Bankası ve Nurolbank'tan gelmiş, 6 milyar 159 milyon ücretle gelmiş, yine, 4 ikramiye net alacaklar.

Şimdi, tabiî, bunların hepsini oturup tek tek okuyabilirim, zaman müsaitse, bende var; tabiî iktidar partisi sayın milletvekilleri sabır gösterirlerse okuyayım; çünkü, bu insanlar bilmeli ki, bu hükümet, bu milleti idare edecek kapasitede ve nitelikte değil; çünkü, ülkenin hiçbir problemine çare bulacak kapasite ve davranış içinde bulunmuyor. Bir yandan, bankalardan, yetişmiş, bilgili, deneyimli memurları atıyorlar, yerine, batan bankaların personelini, hem de çok astronomik rakamlarla alıyorlar! Bu, dünyanın neresinde görülmüş?! Bir insan, eğer meslek hayatında başarısızlığa uğrarsa, o kişinin memuriyetine son verilir; ama, bu hükümetin kaynağı da başarısız kamu görevlileridir.

Bakın, devam edeyim isterseniz; çok da uzun bir liste...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Başkan, yeter artık!..

BAŞKAN - Sayın Genç, devam etmeye gerek yok. Soru önergeniz, zaten bunları içermiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabiî, tabiî, sorularıma geliyorum.

BAŞKAN - Soru önergeniz bunları içermiyor, bunu biliyorsunuz...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, bunları da içeriyor.

BAŞKAN - Soru önergenizde bu yok Sayın Genç, lütfen...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Mesela, Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atanan kişiler hakkında soruşturma açılması konusunda...

BAŞKAN - Sayın Genç, yeni atanan üyelerle ilgili sorunuz varsa, tamam; ama, burada yok, önergenizde böyle bir isteğiniz yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ben tabiî, bunu ayrıca soracağım da...

BAŞKAN - Sorun efendim...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, iki senede bir soruya cevap gelirse, bizim de, onunla bağlı olarak, bazı bilgileri bu sırada açıklamamızda yarar var; yani, siz de tasvip ediyorsunuz. Tabiî, Ziraat Bankasında da bunun daha 5 misli var, 150 personeli dışarıda, 7 milyar, 8 milyar lira net ücretle getirip atamışlar buralara. Bu devlet bizim Sayın Başkan, biz bunları burada söylemezsek...

BAŞKAN - Elbette ki bizim, tabiî...

KAMER GENÇ (Tunceli) - ... burada, bu devleti soyanlara bu kadar prim veren bu hükümetin yakasına yapışmazsak, nerede bu hükümet, kim bunlardan hesap soracak?! Ama, maalesef, Türkiye'de, bir basın var; tabiî, bu hükümet sırtını bazı basın ağalarına dayamış, bu memlekette birçok suiistimal böylece örtbas ediliyor, ondan sonra biz de gidip IMF'nin kapısında, şundan, bundan para dileniyoruz. Tabiî, bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışmayan bir davranış. Tabiî, her şeyi gizliyorlar.

Daha başka sorularım da var; tabiî, onları da sırası geldikçe söyleyeceğim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Peki efendim, şimdilik bu kadar; ama, bu 37 kişinin hesabı sorulması lazım, bunları nasıl getiriyorlar?..

BAŞKAN - İnşallah, Türkiye'de...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bir cümle daha söylemek istiyorum. Şimdi, kamu hizmetine alınmada bir imtihan açılması lazım. Bir gizli yönetmelik yayımlamışlar Resmî Gazetede; Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Emlakbanka, hiçbir ilan yapmadan, kendi yandaşlarını, üstelik de batan bankalardan gelen insanlara çok yüksek ücretler vermişler. Bu hükümet, hangi hakla ve kime hizmet ediyor; onu öğrenmek istiyorum efendim? Burada çıksın söylesin Sayın Bakan; bu personelleri nasıl aldınız? (DYP sıralarından alkışlar) Öte tarafta, insanlar aç, çıplak... Efendim, aç insanlar, insanlar ölüyor sizin zamanınızda, açlıktan ölüyor. Siz, hangi yüzle ve hangi salahiyetle getirip, ilan vermeden, kendi yandaşlarınıza 6 milyar, 7 milyar, senede 4 ikramiye de vermek suretiyle insan alıyorsunuz? Böyle bir şey olur mu efendim?! Bu devleti şeytanlar mı yönetiyor, insanlar mı yönetiyor; bunu bilelim efendim?!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, bir şey hatırlatmak istiyorum. Sayın Kamer Genç Meclis Başkanvekili...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Böyle bir usul var mı?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - İçtüzüğün 94 üncü maddesi, Meclis Başkanvekili... (DYP sıralarından "Anayasa, Anayasa" sesleri) ... ve Anayasa... Anayasanın 94 üncü maddesi "siyaset yapamaz" diyor. Ne diye sabahtan beri müsaade ediyorsunuz buna?

BAŞKAN - Efendim, soru sorma hakkı vardır Sayın Genç'in.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Soru sormuyor; ama, siyaset yapıyor. (DYP sıralarından gürültüler) Soru sormuyor. Lütfen...

BAŞKAN - Efendim, grup adına konuşma yapamaz, soru sorabilir. O soru...

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Öğren, öğren!

BAŞKAN - İnşallah... Ben şunu temenni ediyorum: Sadece bu hükümet değil, bugüne kadar görev yapan ve bu bankaları Türkiye'nin başına bela eden bütün hükümetlerden, milletvekillerinden ve bakanlardan hesap sorulur; inşallah o gün gelir diyorum.

Evet, sadece bu hükümet değil, bu hükümetin bir kusuru varsa eğer...

Sayın Aslan, buyurun efendim...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... (DYP ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sana herhalde dokunuyor ki...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Bana dokunmuyor, ama sen siyaset yaparak...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yakışır mı sana?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Meclis Başkanvekili olacağım diye yırtındın...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Meclis Başkanvekili soru sorabilir, cevap alabilir.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Hayır; orada birsürü insan var, onlar söylesin, onlar konuşsun.

BAŞKAN - Sayın Aslan, buyurun efendim.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın 94 üncü maddesinde, Meclis Başkanvekillerinin milletvekili olmasından kaynaklanan hakları saklı kalmak üzere deniliyor; yani, elbette bir milletvekili sual sorabilecektir; ancak, burada, Meclis Başkanvekilleri kürsüde olduğunun dışında, taraf olduklarını, bir diğer gruba düşmanlıklarını açıkça beyan edemezler.

Sayın Kamer Genç, konuşmasında hükümet partilerine, hükümete düşmanca tavırlar içerisinde olduğunu açıkça konuşuyor. Burada, Meclis Başkanvekillerinin sadece kürsüde değil, davranışlarıyla da tarafsız olduklarını açıkça ispat etmeleri gerekir. Şimdi, biz, Meclis tarihini incelediğimiz zaman, hiçbir Meclis Başkanvekilinin bu tür davranışlar içerisinde olduğunu görmedik. Bu nedenle, Meclis Başkanlığımızın bu konuda kendisine uyarıda bulunmasını özellikle istirham ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bir cümle söyleme hakkını verir misiniz? Çünkü, kişiliğime sataşacak şekilde konuştu.

BAŞKAN - Hayır efendim, kişiliğinize sataşacak bir şey yok ortada.

KAMER GENÇ (Tunceli) - "Kin gütmek"  dedi.

BAŞKAN - Hayır efendim, yok... Sataşma yok.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Hiçbir milletvekili başkasına kin gütmez.

5. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ayaş Tüneli projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

6. - İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve Çeşme'ye bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/856)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. 

Soru ertelenmiştir.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Olmaz efendim! Bir defa zaten yoktu Bakan.

7. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Güneydoğu Umut Petrol San. ve Tic. A.Ş.'ne verilen krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/857)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeiler’in cevabı (6/858)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletinizle Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

                                                                                                         Ayşe Nazlı Ilıcak

                                                                                                                İstanbul

Sorular:

1. Enerji Bakanlığı, Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesini, Doğan Holdingin yetkilileriyle imzaladı mı?

2. Eski mukaveleyle imzalanan veyahut imzalanmak üzere müzakereleri yürütülen mukavele açısından farklılaşan şartlar mevcut mu?

3. Özellikle kayıp kaçaklar, ilk yıl ve takip eden yıllar için hangi oranlarda bulunuyor?

4. Eski mukavelede ilk yıl oran yüzde 19'a inecek, yedi yıl içinde de yüzde 8'e düşecekti. Bu oranlar muhafaza edildi mi?

5. Eski mukaveleye göre, Doğan Holding, kayıp kaçak oranını öngördüğü orana düşüremezse, bu elektriği halka satmış gibi her yıl parasını devlete ödeyecekti; aynı müeyyide muhafaza ediliyor mu?

6. Doğan Holding, Park Holding ile arasındaki 270 000 000 dolarlık farkı, kayıp kaçak oranlarını büyük ölçüde düşüreceği taahhüdüne girerek aşmıştı. Oranlar değişirse, Park Holdinge haksızlık yapılmış olmayacak mı?

BAŞKAN - Evet, soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; İstanbul Milletvekili Sayın Nazlı Ilıcak'ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan sorduğu sorulara hükümetimizin cevaplarını arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Sayın Ilıcak sorularını, zaten madde numarası itibariyle sormuş, ben de madde numarası itibariyle cevap vereceğim.

Birinci sorusunun cevabı, Enerji Bakanlığımız ile İSEDAŞ (İstanbul Elektrik Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi) arasında, İstanbul İli Trakya yakasını kapsayan 29 nolu görev bölgesine ilişkin uygulama sözleşmesi 4.9.2000 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girmiştir.

Cevap 2: Eski sözleşme ile imzalanan sözleşme arasında farklılaşan şartlar mevcut olmayıp, eski imtiyaz sözleşmesi, 4501 sayılı Kanun çerçevesinde, özel hukuk hükümlerine tabi olarak yeniden düzenlenmiştir.

Cevap 3: Şirket tarafından taahhüt edilen otuz yıllık kayıp kaçak ve bedelsiz aydınlatma tablosu Sayın Nazlı Ilıcak'a gönderilmiştir.

Cevap 4: Eski sözleşmede belirlenen kayıp kaçak oranları, imzalanan yeni sözleşmede de aynen muhafaza edilmiştir.

Cevap 5: İmzalanan uygulama sözleşmesinde de aynı müeyyide muhafaza edilmiş olup, şirket, kayıp kaçak oranını öngördüğü oranda düşüremezse, bu elektriği halka satmış gibi, her yıl, parasını devlete ödeyecektir.

Cevap 6: Kayıp kaçak oranlarında değişiklik yapılmadığından, herhangi bir haksızlık söz konusu değildir.

Bilgilerinize saygıyla sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, imam hatip ve meslek lisesi öğrencilerinin yatay geçiş haklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/860)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir albayın askeri mahkemede yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/861)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir albayın casusluktan yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/862)

BAŞKAN -  Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/863)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

13. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, bazı bankaların faaliyetlerine son veren Bakanlar Kurulu kararının önceden sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (6/864)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Kamer Genç

                                                                                                                 Tunceli

Bilindiği üzere, Aralık 1999 tarihinde bazı bankaların içlerinin boşaltılmaları sonucu hükümetinizce el konulma kararı alınmıştır.

1. Bu suretle el konulmasına karar verilen bankalarla ilgili kararnameyi Cumhurbaşkanı ve Başbakan dışında hangi bakanlar imzalamışlardır?

O sırada kabinede olmayan Mesut Yılmaz'ın da olayda bilgisi var mıdır?

2. El konulma kararnamesi hangi gün ve hangi saatte tamamlanmış ve ilgili bankalara hangi saatte el konulmuştur?

3. El konulan bankaların kararnameleri tamamlandıktan sonra bazı bankaların sahiplerinin bu bankalardan çuvallarla para kaçırdıkları doğru mudur? Doğru ise, bunlar hangileridir? Ayrıca, olayda haberi olan bakan ve diğerlerinden kim bu banka sahiplerine gizli haber uçurmuştur?

Eğer haber uçuran köstebek tespit edilmemiş ise, o zaman bu soygun olayında anılan kararnameyi imzalayanların tamamı sorumlu değil midir? Bu konudaki düşüncenizi açıklar mısınız?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in Sayın Başbakanımıza yöneltmiş bulunduğu (6/864) esas numaralı soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.

Soru önergesinde yer alan hususlar ve bunlara ilişkin açıklamalar üç noktada toplanmaktadır.

1. Bildiğiniz üzere, Aralık 1999'da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen beş bankaya ilişkin 21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı Bakanlar Kurulu kararı, Resmî Gazetenin 22.12.1999 tarih ve mükerrer 23914 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. Resmî Gazetenin söz konusu sayısında yer alan kararda, diğer Bakanlar Kurulu kararlarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ve Başbakan Sayın Bülent Ecevit ile birlikte diğer bakanların da kendi imzaları bulunmaktadır. Sadece, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'e vekâleten Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün imzası yer almaktadır.

2. Anılan Bakanlar Kurulu kararı, 21.12.1999'u 22.12.1999'a bağlayan gece tamamlanmış ve 22.12.1999 tarihli mükerrer Resmî Gazetede yayımlanarak kamuoyuna duyurulmuş, aynı gün, mesai saatinin başlamasıyla birlikte bankalara el konulmuştur.

3. Bankalardan Egebank AŞ ile ilgili olarak güvenlik kameralarıyla elde edilen görüntüler kamuoyuna da yansımış, gerekli inceleme ve soruşturmalar yapılmış, elde edilen bilgiler ilgili savcılıklara teslim edilmiştir.

Diğer bankalarla ilgili olarak da gerekli soruşturmalar ilgili kuruluşlarca yürütülmekte ve yapılan incelemeler sonucunda, bankasından para kaçırdığı belirlenenler hakkında gerekli hukukî işlemler yürütülmektedir.

Saygılarımla Yüce Meclisin bilgilerine sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, ben de bir iki şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç; yerinizden, çok kısa...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bu soruyu da aşağı yukarı iki sene önce sormuştum; şimdi, biraz önce Sayın Bakan cevapladılar: Diyor ki: "Biz, gece kararnameyi imzaladık; ama, mesai saatinde bankalara el koyduk." Zaten, işin kritik tarafı şu: O gece, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve üç veya dört bakan, bu bankalara, beş bankaya, el konulacağını biliyordu. Bu kişilerin arasından bazıları banka sahiplerine tüyo verdi; çünkü, nereden bilecek ki, adam, sabahleyin bankasına el konulacak, ondan sonra da, kamyonları dayayacaklar, paraları çuvallarla boşaltacaklar.

Şimdi, siyasette, bir ahlak vardır, kural vardır ve demokrasiyi benimsemiş ülkelerde kusursuz sorumluluk vardır. Bu durumda, o gün, o gizli toplantıya, bankaların el konulma toplantısına katılmış insanlardan birisi muhakkak tüyoyu vermiştir. Bu durumda, bu bankalara, bu bildirildiğine göre, o gün, oradaki, Başbakanın da, Cumhurbaşkanının da, bakanların da, hepsinin istifa etmesi lazım. İşte, demokrasi böyle yerleşir. Yani içlerinden birisi bildirmiştir... Demek ki, o birisi suçlu; ama, öteki de kusursuz... Suç denilen bir şey var. Biliyorsunuz, Alman Başbakanının kendi özel kaleminde bir kişi ajan çıktı ve Başbakanlıktan ayrıldı. Bir ülkedeki siyaset, ahlak, sorumluluk, işte, bu ulvî davranışlarla gelecek nesillere birtakım şeyler telkin edebilir; ama, hiçbir suçu suç kabul etmemek, bence mümkün değil; bu, geleceğe de şey olabilir.

Bakın, buna bağlı olarak, şubat krizinde 7 milyar dolar para çekildi. Ben, şimdi, soruyorum hükümete, diyorum ki -soru sordum; yine, o soruya da daha cevap gelecek- o gün...

BAŞKAN - Efendim, o soruya cevap, sırası geldiğinde...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir dakika Sayın Başkan; ama, buna bağlı olarak...

...Merkez Bankasından 1 milyar 750 milyon dolar Tekstilbank çekti mi, çekmedi mi? Bana cevap veriyor: "Yok efendim; bu, devlet sırrı." Halbuki, çektiğini söylediler; bize de intikal etti. Bu bankanın ortakları arasında Mesut Yılmaz var mıdır veya kardeşi? Diyor ki: "Efendim, CDS diye bir şirket vardır." CDS dediği, benim bildiğim kadarıyla, Turgut Yılmaz, kendi şirketine ait bonoları piyasaya çıkarırken, İstanbul Menkul Kıymetlerde bir -balo değil de, neydi onun ismi- kutlama, parti verdi; o partiye de, hiç alışık olmadığı halde, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı da geldi, ona katıldı -ki, o görevi suiistimaldi; burada söyledim- o şirkettir. Bakın, ben, o zaman diyorum ki, o zaman Merkez Bankasından 5 milyar dolar çeken, şimdi gelsin çeksin; ama, o gün, Merkez Bankasının ertesi gün doları yüzde 40 veya yüzde 35 devalüasyon yapacaklarını, yine bu hükümetin içinde biliyorlardı ve yine, bunları yakınlarına bildirdiler ve gittiler. Merkez Bankasından bir günde -Devlet Bakanı "7" diyor; ama, benim bilgilerime göre- 5 milyar dolar çektiler. İşte, bunlar, zamanında bunları yapan insanlar... İnsanlar  ya devleti yönetmelidir ya cebine hizmet etmelidir. Devleti yöneten insanlar onurlu olmak zorundadır, hırsızlıktan arındırmak zorundadır; devletin malına el dokundurmamak zorundadır. Dokunduğunuz zaman, devlet adamlığı vasfı kaybolur; sokaktaki en adi insanlar sıfatına düşer. Onun için, her devlette görev alan herkesin, devleti ve milleti çok düşünmesi lazım. Böyle bir şeyden dolayı da yine istifa etmesi lazımdı; ama, nerede!.. Yüzüne tükürüyorsunuz "ya Rabbi, çok şükür" deniliyor. Böyle bir şey olur mu?! Türkiye, bu zihniyetle yönetilir mi?!. Dolayısıyla...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ayıp yahu!

BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ben, isim belirtmiyorum; genel konuşuyorum...

EROL AL (İstanbul) - Nasıl milletvekili yahu!..

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben, genel konuşuyorum; yani, Ahmet, Mehmet meselesi demiyorum...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Paran fazla geldi galiba?!

BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç, hiçbir şey...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, şu cümlemi tamamlayayım.

BAŞKAN - Sayın Genç, maalesef, Meclis adabına uygun olmayan konuşmalar yapıyorsunuz.

EROL AL (İstanbul) - Neyin adabına uyuyor ki, ona uysun!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Adabıyla hükümet devleti yönetiyor mu ki, biz ona göre konuşalım!..

MEHMET SALİH YILDIRIM (Şırnak) - Meclis adabıyla hiç alakası yok; böyle bir yanıt olur mu?!

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Kahveye bile yakışmaz bu konuşması.

BAŞKAN - Evet, böylece soru cevaplandırılmıştır.

14. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, genel nüfus sayımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/866)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

15. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 2000 yılında belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/868)

BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletinizi arz ederim.

                                                                                                         Musa Uzunkaya

                                                                                                                 Samsun

2000 yılı için 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 567 000 000, açlık sınırının ise 182 000 000 TL olduğu yönündeki araştırma sonuçları dikkate alındığında;

1. Türkiye'de açlık sınırında ve bu sınırın altındaki insan sayısı ne kadardır?

2. Ocak 2000'de memur maaşlarına yapılacak artışta bu araştırma sonuçları dikkate alınacak mıdır?

3. Asgarî ücret tespitinde bu rakamların etkisi olacak mıdır?

4. Söz konusu araştırma sonuçları maaş artışlarında dikkate alınmayacak ise, maaş artışlarında sizce hangi kriterler esas alınacaktır?

5. Üç yıllık iktidar döneminizde uygulanan ücret politikalarıyla "ne ezilen ne ezen, insanca, hakça düzen" felsefesini bağdaşır ve uyumlu buluyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın Keçeciler, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın Başbakandan sorduğu sözlü soru önergesine hükümetimizin cevabını arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından, 1994 yılında hane halkı gelir ve tüketim harcaması anketi yapılmış olup, bu ankette hane halklarının gelir ve tüketim harcaması yapısı ortaya konulmuştur. Bu çalışmalara göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 8'i mutlak yoksul durumunda, yüzde 24'ü ise ekonomik bakımdan yoksulluk riski altında bulunmaktadır; ancak, 2001 yılı programının "amaçlar, ilkeler ve politikalar" başlıklı bölümünde belirtildiği üzere, ekonomik büyümeyi esas alan, mutlak yoksulluğu giderecek, göreceli yoksulluğu azaltacak ve yoksul kesimleri ortalama refah seviyesine yaklaştıracak iktisadî ve sosyal politikaların uyum içerisinde uygulanması hedeflenmiştir.

2000 yılı ocak ayı artışında ve önceki dönemlere ilişkin artışlarda, bundan sonraki dönemlerde -yani, 2001 yılı artışında, 2002 yılı artışında- hükümetimiz, çalışanların en iyi şekilde geçinmelerini sağlayacak maaş ve ücret elde etmeleri gayreti içerisinde olmuştur; ancak, yıllardan beri birikmiş sorunların tek bir çırpıda çözümünü hükümetimizden beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Hükümetimiz, mevcut malî imkânları çerçevesinde, çalışanlarına her zaman verilebilecek miktarın azamisini verme çabası içerisinde olmuştur.

Asgarî ücrette, gerek geçim şartları gerek diğer ekonomik ve sosyal şartlar dikkate alınarak belirleme yapılmaktadır ve Asgarî Ücret Komisyonumuz, hemen geçtiğimiz günlerde toplanarak yeni asgarî ücreti belirlemiştir.

Maaş artışlarının belirlenmesinde, çalışanların ve onların emeklilerinin en büyük düşmanı olan enflasyonun öncelikli hedef olarak belirlenmesinde sağlam malî kaynaklarla gerçekleştirilmeyen artışların sadece mevcut sorunları artırdığı gerçeği ve uygulanan istikrar programının geleceğe yönelik olumlu gelişimi ile genel geçim şartları birlikte dikkate alınmaktadır.

İktidar dönemimizde, çalışan ve onların emeklilerini enflasyona ezdirmeme taahhüdü içinde hareket etmiş bulunuyoruz. 2000, 2001 ve 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunlarında yer verilen hükümle, bu husus, yasal bir yükümlülük haline getirilmiştir. Hepinizin bildiği gibi, bütçe kanunlarımıza koyduğumuz bir maddeyle, devlet memurlarına, enflasyon oranında eşelmobil esasına göre zam yapılmaktadır. Başlangıçta, ocak ayı başında yüzde 10 zam verilmiş, bu oran aşıldıkça, aşılan miktar kadar her ay devlet memurlarının maaşının artırılması yasal hükme bağlanmıştır; sene sonunda da artı 2 refah payı verilmektedir. Bu taahhüdümüzün yerine getirilmesinde hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayacaktır.

Bilgilerinize saygıyla sunarım. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Uzunkaya, çok kısa olmak üzere; buyurun efendim.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, Değerli Bakana teşekkür ediyorum; ancak, dikkat edilirse, biz soruyu 2000 yılı için sormuşuz, şu anda, Sayın Bakanımız, ne talihsizliktir ki, hükümet adına 2002'nin ikinci gününde cevaplandırma şansını yakalamış oldu. Bu, hükümet adına bir talihsizliktir; bunu vurgulamak istiyorum.

İkincisi, Sayın Bakan "biz, reel artışları enflasyon üstü olarak sağlıyoruz" dediler. Bakınız, Değerli Bakanım, şu anda, Türkiye'de, çalışma örgütlerinin, birkısım sendikaların, hatta devlet kuruluşlarının yaptığı tespitler var. 12 000 000 nüfusun açlık sınırında yaşadığı, 27 000 000 insanın yoksulluk sınırında yaşadığı gerçeği gözardı edilmeyecek... Bakanlar Kurulumuzun eline verilen raporları okusalar da işin doğrusunun bu olmadığını bilmeyecek kadar toplumun ıttılaından, mantığından uzak bir hadise değildir.

İfade ettiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta 163 000 000 lira olarak asgarî ücreti belirlediniz. Allahaşkına soruyorum Sevgili Bakanım, şu memlekette 163 000 000 lirayla geçinebilecek 4 nüfuslu bir aileyi göstermeniz mümkün müdür?! Gerçeklerden bu kadar uzak -şahsınızı suçlamak için ifade etmiyorum, ama- insaf sınırlarını zorlayan bir maaş politikasıyla, eşelmobille, enflasyonun altında bu toplumu nasıl ezdirmiyoruz, artı 2 puanla beraber enflasyon üstü artış sağlıyoruz diyorsunuz; mümkün değildir. Geçtiğimiz yıl reel olarak, çalışanlar, yüzde 9, bir önceki yıl da -yine raporlara göre- yüzde 13 maaş kaybına; yani, değer kaybına uğramışlardır. Sizin rakamlarınız aksini söylemiş olsa da toplumsal realite budur; ama, açıklamanızdan dolayı teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.

16. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Ceyhan depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/869)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/870)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

18. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Yunanistan'ın soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/871)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

19. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya-Taşova'dan geçen Yeşilırmak’ın neden olduğu taşkınlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/872)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                                                                                                              Akif Gülle

                                                                                                                Amasya

Sorular:

1. Amasya-Taşova ilçe merkezinden geçen Yeşilırmak Nehrinin istinat duvarları yetersiz kaldığı için taşkınlara neden olmaktadır. İleride, telafisi mümkün olamayacak can ve mal kaybına neden olabilecek sel ve heyelan tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Taşova merkezi ve çevresinde, potansiyel tehlike olan Yeşilırmak Nehrinin taşmasının önlenmesi için Bakanlığınız tarafından başlatılmış herhangi bir çalışma var mıdır?

2. Şayet varsa, 2001 yılı hedefleriniz nelerdir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amasya Milletvekili Sayın Akif Gülle'nin Enerji Bakanımızdan sorduğu sözlü soru önergesine cevap arz etmek için huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

DSİ Genel Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucunda, Taşova ilçe merkezinin kuzeybatısında, Fıravgan Mevkiinde, sol sahilde, yaklaşık 1 500 metre uzunluğunda 500 metre enindeki bir yamaçta, aktif ve pasif heyelanların oluştuğu gözlemlenmiştir. Heyelanların oluşmasında en önemli nedenin, zeminin kısmen yeraltı suyu içermesi ve yamaç topuklarının Yeşilırmak Nehri tarafından sürekli aşındırılması olduğu tespit edilmiştir. Heyelan malzemesinin, Yeşilırmak yatağına doğru akması, hem heyelanın aktifliğini giderek artırmakta hem de taşkın tehlikesini doğurmaktadır. Taşkın tehlikesinin giderilmesi ve heyelanların durdurulması için, bu bölgede nehir yatağının değiştirilerek eski yatağına alınması gerekmektedir. Sayın Akif Gülle görmek istedikleri takdirde, kendilerine, bu konuda bir harita da sunulabilecektir. Nehrin eski yatağı, yaklaşık olarak, 1 kilometre uzunlukta olup, Taşova İlçesi imar planında, yerleşim yeri ve mesire yeri olarak yer almaktadır.

2001 yılı hedeflerimizle ilgili olarak da; Yeşilırmak Nehrinin Taşova ilçe merkezinden geçen kısmının önemli bir bölümü, önceki yıllarda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce düzenlenmiştir. Bunun dışında, ayrıca, Taşova ve Erbaa İlçeleri arazilerinin Yeşilırmak Nehri taşkınından korunması konusu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2001 malî yılı yatırım programında ve uygulama planında, 10 milyar liralık ödenekle yer almakta; ancak, ödeneğin az olması nedeniyle, mevcut tesisin yenilenmesi çalışmalarına devam edilememektedir. 2002 yılında, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün küçük su işleri faaliyetine ayrılan ödenek dahilinde, söz konusu iş ödenek ihtiyacı dahilinde değerlendirilecektir.

Yeşilırmak Nehrinin Taşova ilçe merkezindeki su toplama havzası, 22 752 kilometrekare ve 500 yıl yinelenmeli, taşkın debisi 964 metreküp/saniyedir. Yapımı gerçekleştirilen ıslah tesisleri, söz konusu taşkın debisini geçirecek şekilde boyutlandırılmıştır. Ayrıca, Yeşilırmak Nehrinin heyelan bölgesinden uzaklaştırılabilmesi ve teknik açıdan uygun bir güzergâha kavuşturulabilmesi çalışmalarına devam edilmektedir; ancak, nehir yatağında yapılacak güzergâh değişikliği için gerekli olan 200 dekar genişliğindeki bir arazi parçasının kamulaştırılmasının Taşova Belediyesince yapılması gerekmektedir, belediye hudutları içerisinde olduğu için, başka bir organ tarafından yapılamamaktadır.

Bilgilerinize saygıyla sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

20. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, öğretmen atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/873)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

21. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Türk Eczacılar Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/876)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

22 . - Gaziantep Milletvekili  Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

23. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekom’un abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Süremizin de sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığımıza verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

777 sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı: 777) (Devam) (1)

BAŞKAN -Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Kanunun 5 inci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 6 ncı maddesini okutuyorum:

MADDE 6. - Üretici tütünleri yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemiyle alınır ve satılır. Sözleşmeli üretim esasına göre üretilen tütünlerin fiyatları, tütün mamulleri üreticileri ve/veya tüccarlar ile üreticiler ve/veya temsilcileri arasında varılan mutabakata göre belirlenir. Yazılı sözleşme yapılarak üretilen tütünler dışında kalan üretici tütünleri, açık artırma merkezlerinde açık artırma yöntemiyle alınır ve satılır. Açık artırmaya başlangıç fiyatlarından başlanır ve satışa konu tütünler en yüksek fiyatı veren alıcıya satılarak tescil edilir.

Türkiye'de tütün mamulleri üretmek isteyenlerin; yıllık üretim kapasitesi tek vardiyada, sigara için iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için ise onbeş tondan az olmayan, tütün hazırlama bölümleri dahil tam ve yeni teknoloji ile tesisler kurmaları şarttır.

Bu şartları yerine getirenler, ürettikleri tütün mamullerini serbestçe satabilir, fiyatlandırabilir ve dağıtabilirler. Türkiye'de tütün mamullerini üretmek ve satmak isteyenler, Kurumdan üretim, satış ve/veya uygunluk belgesi almak zorundadırlar.

Üreticiden alınan tütünlerin tütün satış merkezlerine veya Kuruma tescili kaydıyla, dahilde alınıp, satılması, nakledilmesi ile standartlara uygun olan tütünlerin ihracı serbesttir. Kırık ve döküntü tütünlerin gerektiğinde ihracatı Kurumdan izin alınarak yapılır.

İşlendikten sonra ihraç amacıyla olsa dahi tütün ithali ancak, üretim ihtiyaçlarıyla sınırlı olarak bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen tütün mamulleri üretenler tarafından yapılabilir.

Firmaların Ülke genelinde kuruluş yeri nerede olursa olsun her satıcının sipariş verdikleri ürünleri yerinde teslim etmeleri şarttır.  Türkiye'de üretilen tütün mamullerinin ihracı serbesttir.

Türkiye'de, marka bazında sigara için yıllık en az iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için yıllık en az onbeş ton üretenler, aynı markadan olmak üzere serbestçe ithalat yapabilirler, fiyatlandırabilirler ve satabilirler. Bu fıkrada belirtilen üretim miktarlarına ilişkin şartları yerine getirmeyenlerce yapılacak sigara ve diğer tütün mamullerinin ithalatı, ithal edilen tütün mamullerinin fiyatının belirlenmesi ve yurt içinde pazarlamasına ilişkin usul ve esaslar Kurumun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Bu maddede belirtilen şartlarla ilgili işlemlerin tespit ve takibi Kurum tarafından yürütülür.

Tütün ve tütün mamullerinin ithalatında Kurumdan uygunluk belgesi alınır.

Türkiye'de tütün eksperliği yapmak için, tütün eksperliği yüksek okullarından veya muadili yerli ve yabancı okullardan lisans düzeyinde yüksek öğrenim diploması alarak mezun olmak şarttır. Tütün eksperi unvanına sahip olmayanlar, tütün alım ve satım muayenelerini, tütün vasıf, değer ve nevilerinin belirlenmesini ve tütün işleme, bakım, fabrikasyon eksperliği yapamazlar, tütün işlerinde bilirkişi ve hakem olamazlar. Tütün eksperlerinin görev, yetki ve meslekî sorumlulukları Kurul tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda Tütün Yasası olarak bilinen, görüştüğümüz bu tasarının 6 ncı maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta bu tasarının görüşülmeye başlanacağı akşam, bir televizyon kanalı şöyle bir haber veriyordu: Malatyalı bir tütün üreticisi çiftçimiz, satmak istediği, ürettiği tütünü satamamış, iki çocuğunu ve eşini evinin damına çıkararak damı ateşe vermiş, evi zarar görmüş, arkasından da iki ay ceza almış. Bu çiftçimiz, iki aylık cezasını tamamladıktan sonra, tekrar, tütününü satmak için götürüyor ve yine satamadığı için, bu sefer, bir dama çıkarak kendini ateşe veriyor ve televizyon haberi de şu şekildeydi: "Şu anda tütün ekimini yasaklayan tasarı da Mecliste görüşülmek üzere."

Toplumda, gerçekten sosyal olaylara sebep olabilecek, birçok çiftçimizin işsiz kalmasına sebep olabilecek bir yasayı burada görüşüyoruz. Bu vesileyle, bir kere daha, Yüce Meclisi bu konuda düşünmeye davet ediyorum.

Kendisini, eşini, çocuklarını yakmaya teşebbüs eden çiftçi Türk çiftçisidir ve Türk köylüsüdür. Hükümetimiz ise, onlar için ürettiği projenin adının köykent mi olsun, tarımkent mi olsun kavgasındadır. Sayın Başbakan, Atatürk'ün bir sözünü hatırlatarak "köylü milletin efendisidir" diyor. Doğrudur, köylü milletin efendisidir; ama, Atatürk'ün köylüsü milletin efendisidir. Herhalde, tütün ekimi yasaklanan, pancar ekimine kota konulan, fındık ağaçları sökülen, hububatı para etmeyen, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine borçlarını ödeyemeyip hapis yatan köylülerin bu kapsama girmemesi gerekir diye düşünüyorum. Ben, bir basın toplantısında da söyledim. Sayın Başbakan, herhalde, bir İstanbul gezisinde, Ataköy, Yeşilköy ve Kadıköy gibi kent bölgelerini gezerken, onların tabelalarındaki "köy" ifadesine takıldı, oraları köykent zannetti diye düşünüyorum.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Ne büyük espiri!

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sana öyle geliyor.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Evet, öyledir.

Değerli milletvekilleri, 2.2.1993 -bu söylediklerimi de dinleyin şimdi- tarihinde yayımlanan bir köşe yazısından bölümler aktararak sözlerime başlayacağım.

Yazının başlığı "Efendinin Efendisi."

"1985'te Sayın Turgut Özal Başbakanlığı döneminde, Dünya Bankasından aynı şekilde 300 000 000 dolar kredi karşılığında, destekleme fiyatlarını düşük tutun, desteklenen ürün sayısını azaltın, tarım kredi faizlerini yükseltin, tarım kredi kooperatifleri kredi vermesin, tarım girdilerine parasal destek sağlanmasın, sulama ücretlerini artırın, Toprak Su Genel Müdürlüğünü kaldırın gibi istekler geliyor ve bu kabul ediliyor. O zamanki muhalefet, bunun Türk tarımının sonu olacağını, üretimin düşeceğini haykırıyor. Hatta 'köylü milletin efendisidir' diyebiliyorduk; efendinin efendisi de, herhalde, Dünya Bankasıymış" şeklinde yazılar yazılıyor.

Yine, o günlerde hükümet, iyi tütüne iyi para, tütün ithalat ve ihracatının serbest bırakıldığı kararlarına imza atıyordu ve muhalefet sözcüleri, nikotini az kaliteli tütünün bayırda yetiştiğini, bunun sap ve uç kısımlarının atılarak, çok az miktarda tütüne iyi para verilerek Amerika Birleşik Devletlerinde satılacağını, diğer tütünlerin para etmeyeceği düşüncesinden, ova tütüncülüğünün öleceğini ve Amerika Birleşik Devletlerinin, Mısır'da ova tütüncülüğünü on senede böyle bitirdiğini söylüyorlardı; Türk tütüncülüğünün bu şekilde darbe yiyeceği belirtiliyordu ve burada esas amacın, Amerika Birleşik Devletlerinin kalitesiz Virginia tütününün, ihracat yoluyla Türkiye'ye sokulacağı, Türkiye'de kuracakları fabrikalarda bu kalitesiz tütünü işleyecekleri, iyi tütüne iyi para politikasıyla Türkiye'den alacakları az sayıda kaliteli tütünü Virginia tütünüyle karıştırıp kalitesini artıracaklarını ve dünya piyasalarını ele geçireceklerini söylüyorlardı. Yine,  Milliyet Gazetesindeki bir haber söz edilerek "Anadolu, şimdi, Marlboro ülkesi" başlıklı habere dayanarak Sabancı Holding ile Amerikan Philip Morris ortaklığında Torbalı'da kurulan sigara fabrikasının, Başbakan Süleyman Demirel tarafından açıldığı, yılda 2 000 ton sigara üretim kapasitesinden sonra sigarasını bağımsız olarak dağıtabileceği, fiyatını belirleyeceği, fabrikanın sadece yüzde 25 hissesinin Sabancı Holdinge ait olduğu söyleniyor.

Bu yazının sonu, her vesileyle bu politikanın -bu oyunun- Sayın Özal ile başlayıp "benim işçim, benim köylüm" diyen Demirel'le devam etmesi gayet normal de; her vesileyle bağımsızlıktan bahseden, işçi, köylü edebiyatı yapan -sıkça yapan bunu- SHP'nin o günkü hükümetin içerisinde olmasının, sosyal demokratların gerçek yüzünü ortaya koyduğu şeklinde yorumlanarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - "Bunun adı, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın sık sık söylediği dış güdüm ve telefon ile yönetimdir" cümlesiyle bitiyor.

Şimdi, ben de buradan soruyorum: İktidardaki ortakların isimlerinden başka zihniyet itibariyle, bu telefonla yönetim zihniyeti itibariyle ne değişti?

Bu yasayı bu şekilde değerlendirmeniz; buradan laf atarken de, bu şekilde değerlendirip laf atmanız düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Nurettin Aydın.

Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılının milletimiz için hayırlar getirmesi ve ülkenin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve siyasal sıkıntıların aşılmasında vesile olması temennisiyle, kısaca Tütün Kanunu diye bilinen kanunun 6 ncı maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz almış bulunuyorum; AK Parti Grubum ve şahsım adına, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa ve ülke menfaatlarına aykırı bularak veto ettiği bu yasa, Anayasa ve hukuk ilkeleri hiçe sayılarak, her konuda olduğu gibi milletle ters düşülerek, Meclisimizin önüne ısrarla getirilip dayatılmıştır tekrar. Ben, şurada, acaba Türkiye Cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti mi olduğunu, yoksa, IMF ve dünya ticaret tröstlerine hizmet mi ettiğini, bu tröstlerin ülkede egemen mi olduğunu düşünüyorum. Bir başka ifadeyle, bu hükümet, gerçekten milletin hükümeti midir, yoksa IMF ve uluslararası sermaye hükümeti midir; bunu dürüstçe söylemek lazım. Ancak, ısrarla görüyoruz ki, şu yasada, ısrarla hem Cumhurbaşkanına hem de sağduyulu çevrelere kulak tıkanmış vaziyettedir ve hükümetin, bu tavrıyla, kime hizmet ettiği çok açık ve net bir biçimde ortaya çıkmıştır. Her cümlesiyle Türk ekonomisini ve Türk sanayini uluslararası sermaye şirketlerine âdeta amade eden, peşkeş çeken bu yasa, Türk tarım sektörünün içinde bulunduğu sıkıntıya kat kat bir sıkıntı ilave ediyor. Yasanın 6 ncı maddesinin getirdiği düzenleme de, doğu ve güneydoğunun zaten dar ve sıkıntıda olan 1 000 000'a yakın tütün üreticisine bir sıkıntı daha hediye etmektedir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu yasanın getirdiği düzenlemede, bir sözleşme ve açık artırmadan söz ediliyor. Bir güneydoğulu olarak, güneydoğuda çiftçilikle uğraşan bir ailenin ferdi olarak, ben, şu ana kadar, bir tüccarın güneydoğuya gelip, tütün aldığına şahit olmadım. Doğu ve güneydoğuda, bu sene 60 000 tona ulaşan istihsal var. Bu destekleme alımlarının kaldırılmasıyla, acaba, köylü bu tütünü ne yapacak; getirip, sizlere hediye edecek galiba. Eğer, tütün ekmeyin diyorsanız, doğu ve güneydoğuda yeni bir göç dalgasına hazır olun ve bu göç dalgası  geldiğinde de, acaba sizlerin imdadına kimler yetişecek.. bilmiyorum; yani, IMF mi, yoksa uluslararası şirketler mi yetişecek... Bir taraftan, Millî Güvenlik Kurulumuz, güneydoğunun sefaletine ve güneydoğu ile diğer yöreler arasındaki kalkınmışlık farkına dikkat çekerken, siz, güneydoğudaki sıkıntılara yeni bir sıkıntı ilave ediyorsunuz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şu yasayı ben şöyle görüyorum: Tekel gibi gerçekten altın yumurtlayan bir tavuğu, açıkcası âdeta, uluslararası tütün tekellerine, tütün tröstlerine peşkeş çekiyoruz. Bütün bir yıl boyu, Tekel’in ve özel sektörün üreticiye ödediği sadece 550 000 000 dolarken, Tekel müessesesinin geçen sene Hazineye aktardığı kaynak 2 800 000 000 dolardır. 550 000 000 doların yanında, 2 800 000 000 dolar kaynak aktarıyor. Bu demektir ki, millî hâsılanın yüzde 3'ünü Tekel veriyor. Ülkede, Tüpraş ve TEAŞ'tan sonra üçüncü büyük kuruluşumuzu, hangi akla hizmet ederek, maalesef, yabancı şirketlere devrediyorsunuz, anlam vermek mümkün değil.

Düşünüyorum; ikinci büyük sebep... Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerde, giderek azalan bir tütün tüketimi var. 1951 yılına bakıyoruz; Amerika'nın 400 milyarlık sigara üretimi var, tüketim ise 418 milyar. 1999 gelince, 700 milyarlık üretim var, 500 milyarlık tüketim var. Aradaki 200 milyarı, üçüncü dünya ülkelerine, işte, bizlere satıyorlar. Niye bizlere satıyorlar; çünkü, biz, insanımıza önem vermiyoruz. Bu gelişmiş Batı ülkelerinde, tütün ve tütün mamullerinin ülke insanlarına verdiği zararı tazmin ediyorlar ve bu tazminatlar milyar dolar mertebesine ulaşmış durumdadır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla)- ... milyarlarca dolar tazminat ödemektedirler. Onun için, bizim gibi, insan haklarının hiçe sayıldığı, insanını düşünmeyen, insan sağlığını önemsemeyen ülkelere, maalesef, yönelmekte ve Türkiye'yi çok cazip bir ülke olarak görmektedirler.

Ben, bu değişiklik yasasının -acaba, çiftçiye mi fayda sağlıyor, yoksa tüketiciye mi- kimseye fayda sağladığını görmüyorum; Türk ekonomisine ciddî bir darbe olacağına inanıyorum ve inanıyorum ki, eğer, sizler, hür iradenizle, vicdanî muhasebenizle oyunuzu kullanırsanız, bu yasayı reddedeceksiniz. Bu inançla hareket ederseniz, bunu reddedersiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Gözlükaya.

DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına, görüşülmekte olan yasayla ilgili söz aldım. Sizlere cevap vermeyeceğim; zaman çok kısıtlı.

Öncelikle, Yüce Meclisimize yeni yılın hayırlar getirmesini, milletimizi de bu sefaletten ve milleti mahveden, ekonomik bunalımlara sokan bu hükümetten en kısa zamanda kurtarmasını ve ülkenin selamete erişmesini diliyorum. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Tütün Yasasına Doğru Yol Partisi olarak kesenkes karşıyız; geçen görüşülürken de karşıydık, bugün de karşıyız. Sanılmasın ki, Türkiye'nin yeniden yapılanmasına ve değişime Doğru Yol Partisi olarak karşıyız, hayır; ama, vazgeçilmezlerimiz var. Bunların başında, sorunlar içerisinde yaşamaya devam eden, mahvolmuş, moralman çökmüş, ekonomik olarak çökmüş çiftçiye sahip çıkmak gelmektedir ve bundan vazgeçemeyiz. Bu sebeple, bu yasaya karşıyız.

Bu yasa, tahmin ediyoruz ve biliyoruz ki, yine kılına dokunulmadan bu Meclisten çıkacak. Eğer Meclisten çıkarsa, Cumhurbaşkanını dinlemeyen bu hükümetin bu icraatına karşı, Doğru Yol Partisi olarak, Anayasa Mahkemesine kadar bu yasayı götüreceğiz. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bu yasayla ne oluyor? Tütün bölgelerindeki arkadaşlar biliyorlar da, ben bir daha tekrar edeyim: Bu yasayla, artık, Türkiye'de, tütün de, aynen ıspanak gibi, pazarlarda gördüğünüz diğer mallar gibi satılır hale gelecek; ya sözleşme yapılacak veya açık artırmayla... Peki, sözleşme yapılmadı, açık artırmaya gitti; açık artırmada satılmayan tütün ne olacak? Bir garantisi yok. "Ekmesin efendim, iyi tütün yetiştirsin" demek bir mana ifade etmiyor.

Değerli arkadaşlarım, kota kalkıyor bu yasayla. Millet her yerine tütün dikme gayreti içinde olacak; ama, yazık olacaktır. Bu bakımdan yanlıştır.

Ayrıca, fiyatta tekel geliyor. Bugün, sütte görüldüğü gibi, Mis Sütün, Pınar Sütün anlaşarak veya başka firmaların anlaşarak sütte tekelleşmeye gittikleri gibi, fiyat tespiti yaptıkları gibi, tütünde de aynı şey olacak ve Türk tütüncüsü beş altı firmanın esareti altına girecektir.

Ayrıca, bu yasayla., tütünü serbestçe ithal edebileceksiniz. Yani, belli firmalar -Philip Morris veya diğer firma, Albaraka Türk- istediği kadar tütün ithal edebilecek. Yasada "ihtiyaçları kadar" falan gibi bir cümle var; ama, tütünü ihracat etme serbestisi getiriyorsunuz. Bununla kim kazanacak? Bununla, Bulgaristan ve Yunanistan tütüncüleri kazanacak; çünkü, bizim yetiştirdiğimiz oryantal tütünü onlar yetiştiriyorlar, Avrupa Birliği desteği var. Haklı olarak, bu firmalar, bu tütünleri ucuz bir şekilde, serbestçe ithal edebilecekler. Ayrıca, tütün mamulleri ithali de serbestleşiyor. O zaman, Türkiye'de yabancı sigara tekelleri ortaya çıkacak. Bugün, belki, bunlar olmaz diyebilirsiniz, ama, yarın... Tekel özelleştirme kapsamındadır. Tekel eğer özelleştirilirse -özelleştirildikten sonra da Tekelin tütün almayla ilgisi yok- sigara fabrikası kalmayacaktır. Bu bakımdan, gelecekte Türk tütünü kullanılamaz, satılamaz, alınamaz hale gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, hükümet, bir alternatif ürün meselesi tutturdu. Burada, Tarım Bakanı veya diğer ilgililer söylüyor. Alternatif ürünle ilgili ne gibi bir çalışma var? Ali Şevki Beyin geçenlerde söylediği gibi, Tokat Erbaa'da ve -diğer tütüncü arkadaşlarımızın- Amasya'da, Batman'da hangi tespitler yapılmış? Denizli'nin tütün bölgesi olan Tavas, Acıpayam, Güney, Akköy, Kale gibi ilçelerinde alternatif ürün diye bir şey yok. Millet kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyor. Burada, devlet, alternatif ürün tespitinde şu güne kadar herhangi bir gelişmeyi söyleyememiştir.

Değerli arkadaşlarım, Adıyamanlı arkadaşımız Sayın Bilgiç'in de söylediği gibi, güneydoğu, doğu tütünleri, artık, ancak kaçak satılabilir hale gelecektir; Tekel ve tüccarlar orada tütün alımına gitmeyeceklerdir.

Çok değerli arkadaşlarım, doğrudan destek deniyor. Doğrudan destek verilen, benim tespitime göre, afet bölgesidir diye, bir tek İçel var. Açıklasınlar burada; şu ana kadar doğrudan destek alan illerin sayısını öğrenmek istiyorum. Denizli'de hiçbir vatandaşımız doğrudan destek alamamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gözlükaya, toparlar mısınız efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Toparlayacağım Sayın Başkanım.

Şimdi, bir tütün üreticisinin faksı var; Acıpayam'dan Akın Ergün. -Faksın tamamını okumuyorum- diyor ki "Biz, tütün üreticileri, devletten, sizden ve iktidardaki liderlerden şunu istiyoruz: Dokunmayın ekmeğimize, dokunmayın sarı kızın çeyiz parasına, dokunmayın gençlerin düğün parasına, dokunmayın uyku tünek bilmeyen, çalışkan tütüncünün emeğine."

Değerli arkadaşlarım, son olarak şunu söylüyorum; burada, Sayın Hocamız Ekrem Pakdemirli bir şey söylediler konuşmalarında, aynen okuyorum: "Sayın Başbakan yurt dışına gidiyor, orada birçok kurumlarla görüşecektir. 'Taahhütlerimizi yerine getirdik' diye gidersek başka olur, bir de 'getireceğiz, siz merak etmeyin canım, biz döndüğümüzde halledeceğiz' demek de başka olur." Böyle bir anlayış olmaz. Sayın Başbakanımızın, inşallah, hayırlı neticelerle Türkiye'ye dönmesini isteriz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - ...ama, Türk Milletini rencide edecek, Türk Devletini rencide edecek ve hesap verme gibi, yalvarma gibi bir düşünceyi burada ifade etmek yanlıştır.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayın Başbakan, kimseye yalvarmaz; merak etme sen.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Son olarak şunu söylüyorum: Değerli arkadaşlarım, tütün üreticisi, mahkemelerde ve hapishane köşelerindedir. Tarım kredide, çiftçi borçlarında taksitlendirme yapılmadı. Ziraat Bankasında ise taksitlendirme yapıldı; ama, maalesef, çiftçi, bu faizleri ödeyemez duruma geldi.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gözlükaya.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 4 adet önerge vardır. Bunlardan 3 ünü geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım-Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

 

Bülent Arınç

Mahmut Göksu

Hüseyin Kansu

 

Manisa

Adıyaman

İstanbul

 

Kemal Albayrak

Mahfuz Güler

Musa Uzunkaya

 

Kırıkkale

Bingöl

Samsun

"Yerli ve yabancı sigara üreticileri, Türkiye pazarında sattıkları sigara miktarının yarısı kadar tütünü doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye'den almak zorundadırlar. Yeterli tütün bulunmasına rağmen, bu zorunluluğa uymadıkları belirlenenlerin, ürünleri ile ilgili üretim, satış veya ithal belgeleri iptal edilir."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere "% 100 Türk tütünü ile üretilen sigara markalarının (samsun, maltepe, vs) mevcut şekliyle üretimlerine devam edilir" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

 

Mahfuz Güler

Mahmut Göksu

Ahmet Aydın

 

Bingöl

Adıyaman

Siirt

 

Musa Uzunkaya

Ali Coşkun

Mehmet Çiçek

 

Samsun

İstanbul

Yozgat

 

Mahmut Nedim Bilgiç

Faruk Çelik

Dengir Mir Mehmet Fırat

 

Adıyaman

Bursa

Adıyaman

 

Zülfükar İzol

Eyüp Fatsa

Bülent Arınç

 

Şanlıurfa

Ordu

Manisa

BAŞKAN - Okutacağım son önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının sonuna "tesis kurmaları" ibaresinden sonra aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ederiz.

            Ahmet Demircan                      Yakup Budak                        Sacit Günbey

 

Samsun

Adana

Diyarbakır

 

Musa Demirci

 

Fahrettin Kukaracı

 

Sıvas

 

Erzurum

"ve üretimlerinin en az üçte 1'i kadar ihracat yapmaları ve ürettikleri tütün mamullerinde en az ½ yerli tütün kullanmaları şarttır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okuyalım?

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

“Gerekçe: Ülke ekonomisinin korunması ve geliştirilmesi için gerekli bir düzenlemedir. “

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Birinci önergenin gerekçesini okuttuk; ama, önergenin oylanmasından önce bir yoklama isteği var.

Yoklama isteğinde bulunan arkadaşlarımızın hazır bulup bulunmadığını arayacağım.

Sayın Bahri Zengin?.. Burada.

Sayın Ahmet Cemil Tunç?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Burada.

Sayın Zeki Çelik?.. Burada.

Sayın Alaattin Sever Aydın?.. Burada.

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Ahmet Karavar?.. Burada.

Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın Ali Oğuz?.. Burada.

Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Zeki Okudan?.. Burada.

Sayın Hüseyin Karagöz?.. Burada.

Sayın Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Sayın Lütfi Yalman?.. Burada.

Sayın Musa Demirci?.. Burada.

Sayın Turhan Güven?.. Burada.

Sayın Mustafa Örs?.. Burada.

Sayın Mehmet Gözlükaya?.. Burada.

Sayın Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.

Sayın Hacı Filiz?.. Burada.

Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.

Evet, bu 21 arkadaşımız sisteme girmesinler.

Yoklama isteğini elektronik sistemle yerine getireceğim.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, belirlenen süre içerisinde, yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İdare Amirimiz Sayın Erkan Kemaloğlu'nun bir duyurusunu sizlere okumak istiyorum. Bazı arkadaşlarımızın, lojmanlardan gelirken arabalarını getirmediklerini bildiriyor ve 1 nolu kapıda bir otobüsün beklediğini, Genel Kurulun dağılımından sonra arkadaşlarımızın otobüsle evlerine gitme olanağını sağladıklarını bildiriyorlar.

Sayın Kemaloğlu'na teşekkür ediyoruz efendim. (Alkışlar)

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır.

Çalışmamızın da sonuna yaklaştık. Hava muhalefeti de dikkate alındığında, toplantı yetersayısına erişme şansımız yoktur.

Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2002 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere Birleşimi kapatıyor, sizlere iyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 18.30

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.