DÖNEM
: 21 CİLT : 81 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 45 inci Birleşim 2 . 1 . 2002 Çarşamba İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
YOKLAMALAR IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Kaya'nın, biyolojik silâhların etkileri ve biyoterörizme ilişkin gündemdışı
konuşması 2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın,
ekonomik kriz sebebiyle kredi kartı borçlarını ödeme sıkıntısı içinde bulunan
bazı vatandaşların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması 3. - Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki
Erdoğmuş'un, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaların kaldırılmasına
ilişkin gündemdışı konuşması B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu
hakkında, görevli memura hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddiasıyla tanzim
edilen soruşturma dosyasının iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/949) C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Kayseri Milletvekili Hasan Basri
Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını maaşı alanların
aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238) V. -
SEÇİMLER A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1. - Anayasa Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim 2. - Plan ve Bütçe Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Bafra yoluna ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması (6/845) 2. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun,
Giresun Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/852) 3. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
İzmir İlindeki vergi kaçakçılığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/853) 4. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
Halk Bankası yönetimi hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (6/854) 5. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
Ayaş Tüneli projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855) 6. - İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın,
İzmir Adnan Menderes Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve
Çeşme'ye bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/856) 7. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
Güneydoğu Umut Petrol San. ve Tic. A.Ş.'ne verilen krediye ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/857) 8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesine ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler'in cevabı (6/858) 9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, imam hatip ve meslek lisesi öğrencilerinin yatay geçiş haklarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/860) 10. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, emekli bir albayın askeri mahkemede yargılanması sırasında getirilen
yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/861) 11. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, emekli bir albayın casusluktan yargılanması sırasında getirilen
yayın yasağına ve internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/862) 12. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin
Aydın'ın, Siirt Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/863) 13. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
bazı bankaların faaliyetlerine son veren Bakanlar Kurulu kararının önceden
sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet
Bakanı Recep Önal'ın cevabı (6/864) 14. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, genel nüfus sayımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/866) 15. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, 2000 yılında belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/868) 16. - Adana Milletvekili Mehmet Ali
Bilici'nin, Ceyhan depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/869) 17. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin,
Amasya çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/870) 18. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
Yunanistan'ın soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/871) 19. - Amasya
Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya-Taşova'dan geçen Yeşilırmak’ın neden olduğu
taşkınlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/872) 20. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun,
öğretmen atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/873) 21. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, Türk Eczacılar Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/876) 22. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878) 23. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekomun abone sayısına ve personel sayısına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879) B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Rize Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu'nun, Rize'deki sel felaketinden sonra yapılan çalışmalara ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan'ın cevabı (7/5119) 2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in,
RTÜK'ün frekans ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz
Karakoyunlu'nun cevabı (7/5137) 3. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın,
maaşları kesilen BAĞ-KUR'lu dul ve yetimlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/5175) 4. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un,
cinayet zanlısı olarak gösterilen bir kişiye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Hasan Gemici'nin cevabı (7/5181) 5. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
Özelleştirme İdaresi personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz
Karakoyunlu'nun cevabı (7/5195) 6. - Balıkesir Milletvekili İlyas
Yılmazyıldız'ın, Balıkesir İli baraj inşaatı projelerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/5214) 7. - Tokat Milletvekili M.Ergün
Dağcıoğlu'nun, Denizcilik Müsteşarlığı personeline ve firmalarla ilgili
çalışmaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun cevabı (7/5234) 8. - Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz'un, Özelleştirme İdaresince özelleştirilen kuruluşlara ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/5238) 9. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
hata yaptığına yönelik açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/5266) VII. -
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) 2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli
ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/888) (S. Sayısı: 777) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak
altı oturum yaptı. Fas-Türkiye Parlamentolararası Dostluk
Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir ve 28 arkadaşının,
çiftçilerin (10/236), Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 36
arkadaşının, esnaf ve sanatkârların (10/237), Sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu, önergelerin gündemde yerlerini
alacakları ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. İngiltere'ye resmî ziyarette bulunan
Turizm Bakanı Mustafa Rüştü Taşar'a, Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin,
Elazığ Milletvekili Mustafa Gül, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya,
İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu, Kilis Milletvekili Mehmet Nacar, Şanlıurfa
Milletvekilleri Mehmet Güneş ile Ahmet Karavar'ın refakat etmelerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi kabul edildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi. Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli
ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/888) (S.Sayısı: 777) 6 ncı maddesine kadar kabul edildi, grupların
mutabakatıyla, kalan maddelerin görüşülmesi ertelendi. 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde
Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının
Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/869) (S. Sayısı: 788) ile Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
(1/902) (S. Sayısı: 780), Görüşmeleri tamamlandı; yapılan açık
oylamalardan sonra, kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı. 2 Ocak 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 00.12'de son verildi. Yüksel
Yalova Başkanvekili
No. :
59 II. - GELEN KÂĞITLAR 2.1.2002 ÇARŞAMBA Raporlar 1. - Endüstri Bölgeleri
Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/906) (S. Sayısı: 789) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME) 2. - Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/939) (S. Sayısı: 790) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME) 3. - Terörizmin
Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/940) (S.
Sayısı: 791) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME) 4. - Mali Sektöre Olan
Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/938) (S. Sayısı: 792)
(Dağıtma tarihi: 2.1.2002) (GÜNDEME) 5. - Terörist
Bombalamaların Ortadan Kaldırılması Hakkında Uluslararası Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/816) (S. Sayısı: 793) (Dağıtma tarihi: 2.1.2002)
(GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergesi 1. - Kayseri Milletvekili
Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını
maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 2 Ocak 2002 Çarşamba BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet BATUK
(Kocaeli) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşimini açıyorum. III. - Y O K L A M A BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım. Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın, burada
bulunduklarını bildirir yoklama pusulalarını belirlenen süre içerisinde
Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyor ve
yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz. Ben, öncelikle, 2002
yılının, sizlere, ülkemize ve ulusumuza hayırlı olması temennisiyle bugünkü
gündeme geçmek istiyorum. Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz,
biyoterörizm konusunda söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet
Kaya'ya aittir. Buyurun Sayın Kaya. (MHP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. -
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya'nın, biyolojik silahların etkileri ve
biyoterörizme ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET KAYA
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biyoterörizm adlı
gündemdışı konuşmamı yapmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum; bu vesileyle de, sizlerin ve tüm vatandaşlarımın yeni yıllarını
kutluyorum, yeni yılın, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını
Cenabı Allah'tan diliyorum. Değerli milletvekilleri,
biyolojik silahlar, doğada normal olarak bulunan ve patojen özelliği olmayan,
ancak, genetik girişimlerle insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde hastalık
yapan toksinlerden oluşan silahlardır. Toksinlerden oluşan biyolojik silahlar,
çok geniş bir dağılım göstererek, kullanıldığı yerlerde, dost-düşman ayırımı
yapmadan, çeşitli organ ve dokularda çeşitli hastalıklara sebep olurlar.
Biyolojik toksin ve silahlar, insanlar, su ve besin maddeleri, ticarî nakil
araçlarıyla yayılım gösterirler. Ani olarak etkileri kaybolacağı gibi, yıllarca
süren çevre kirliliğine de sebep olabilirler. Biyolojik silahlar,
kolayca depolanabilir, kolay uygulanabilir; ancak, pahalı korunabilen
silahlardır. Biyolojik savaş ajanları, aşı, ilaç üretimi, tarım ve
hayvancılıkta kullanılan insanî amaçlı maddelerin arkasına gizlenerek, sinsi ve
kolayca kullanılan, şiddet ve terör amaçlı kullanıldıklarında da toplumları
kolayca paniğe götüren silahlardır. Biyolojik silahlar, harp
tarihinde her zaman mevcut olan silahlardır. Özellikle ortaçağda, Moğol ve Arap
orduları, vebadan ölmüş insan ve hayvanlardan elde ettikleri maddeleri karşı
ordulara bulaştırarak, onları yenmenin yollarını denemişlerdir. Yine, Amerikan
bağımsızlık savaşında da, çiçek hastalarının battaniyeleri İngiliz koloni
ordularına gönderilerek, İngiliz ordularında çiçek salgınları oluşturulmuş ve böylece
de, İngilizlerin gücünün kaybolması sağlanarak, biyolojik savaş metoduyla,
Amerikalılar, İngilizleri yenmişlerdir. Değerli milletvekilleri,
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Galiçya, Kafkasya, Mısır, Yemen, Anadolu,
Balkan, Avrupa ve Rusya cephelerinde veba, tifüs, kolera, dizanteri, sıtma gibi
hastalıklardan ölenlerin sayısı, süngü ve mermiyle ölenlerin sayısından onlarca
ve binlerce kat daha fazladır. Biyolojik ajanların
etkilerini ve hasarlarını göstermek amacıyla, zamanın dünya imparatoru Büyük
İskender'in ve ordularının, Mısır'da, cüssesi belki 1 gram bile olmayan, ömrü
8-10 saat olan sivrisineklerin oluşturduğu sıtmadan öldüklerini dünya harp
tarihi yazmaktadır. Yine, tarihe geçmiş daha birçok şahsiyetin de zehirlenerek
ve biyolojik silahlar kullanılarak öldürüldüklerini, harp tarihi ve askerî tıp
kayıtları göstermektedir. Değerli milletvekilleri,
biyolojik ajanlar, harp tarihinde zaman zaman başvurulan, zaman zaman denenen
silahlardır. İngiltere, 1941 yılında şarbon mikroplarıyla, deneme amaçlı, bir
adasını kirletmiş, ancak 40 yılda, 1980'lerin başında adayı şarbon
mikroplarından temizleyebilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon
orduları, işgal ettikleri Mançurya ve Moğolistan'da veba biyolojik silahını
kullanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, 1943'te, biyolojik savaş ve savunma
amaçlı bir merkez oluşturmuştur. Bu merkez halen görevi başındadır. 1979
yılında Sovyetler Birliğinde, Ukrayna'da şarbon sporlarının bulunduğu laboratuvardan yanlışlıkla havaya karışan
şarbon mikropları, rüzgârın etkisiyle de atmosfere yayılmış ve 1 000 civarında
Ukraynalının akciğer şarbonundan ölmesine neden olmuştur. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1990'ların başında Körfez Savaşı döneminde de, biyolojik
tehdit unsurlarının önplana çıkarıldığı biyolojik savunma ve biyolojik
istihbarat için büyük çabalar sarf edildiği bir dönem başlamıştır. Bu dönemde
Birleşmiş Milletler, Irak'ta bulunan şarbon, botilium gibi birçok biyolojik
ajanlar içeren projelere ulaşmıştır. Değerli milletvekilleri,
11 Eylül 2001'den itibaren de, Amerika Birleşik Devletlerinde de, şarbon
mikrobu bulaştırılmış mektup ve posta paketleriyle, biyoterörizm kaynaklı ciddî
ve gerçek bir aktivite mevcut olmuştur. Biyoterörizmde kolayca kullanılan
şarbon mikrobu, toprakta yıllar ve hatta yüzyıllar boyunca canlı kalabilen
mikroplardır. Şarbon mikrobu, kolay ve çabuk üreyen, yüksek bir teknoloji
gerektirmeyen, ucuza mal edilen bir mikroptur. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Kaya, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız efendim. MEHMET KAYA (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Bu mikropların 80-100
adeti, 15 mikronluk sentetik partiküllere monte edilir. Biyolojik silahlar
olarak da, işte, mikrop monte edilen bu partiküller kullanılır. Bu partiküller,
atıldığından 1 ilâ 6 gün sonra ateş, öksürük, nefes darlığı, göğüs sıkıştırması
şeklinde kendini gösterir. Amerika Birleşik Devletleri, bugün, terörizm amaçlı
şarbon salgınından toplumunu korumak için çok büyük eforlar sarf etmektedir. Bu
eforların başında, eğitim, aşılama, hastaları tedavi, turistleri, uçak
yolcularını ve tüm gıda maddelerini kontrol gibi aktiviteler gelmektedir. Bu
aktiviteler için ise, milyonlarca dolar, günlerce ve aylarca da zaman
harcanmaktadır. Bugün, şarbon mikrobunun
yanı sıra, biyolojik silah olarak en çok kullanılabilecek mikroplar ise, veba,
kolera, ruam, tifo, tifüs, çiçek, beygir ensefalatisi, AIDS mikropları,
kullanılmak üzere hazır bekletilmektedirler. İşte bu bilgiler
doğrultusunda, biyoterörizm bakımından ülkemizin de diğer ülkelerden geri
kalmaması için, Millî Savunma, Sağlık, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarımızın
da, biyoterörizmle ilgili yeni birimler oluşturarak biyolojik silahlara karşı
organize olmalarının önemini sizlere ve hükümetimize arz etmek istiyorum. İşte bu duygu ve
düşüncelerle, aziz Türk Milletini ve onun Yüce Meclisini saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz
Sayın Kaya. Gündemdışı ikinci söz,
kredi kartları borçlarının ödenmesi konusunda yaşanan sıkıntılarla ilgili söz
isteyen Manisa Milletvekili Bülent Arınç'a aittir. Buyurun Sayın Arınç. Süreniz 5 dakikadır. 2. - Manisa
Milletvekili Bülent Arınç'ın, ekonomik kriz sebebiyle kredi kartı borçlarını
ödeme sıkıntısı içinde bulunan bazı vatandaşların sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması BÜLENT ARINÇ (Manisa)-
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi hürmetle selamlıyorum. Sözlerimin başında, 2002
yılınızı, başta Başkanımız olmak üzere bütün milletvekili arkadaşlarıma ve aziz
milletimize hayırlar getirmesi dileğiyle tebrik ediyorum. Değerli arkadaşlarım,
ayrıca, bugün duyduğumuz bir acı haberi de arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Hamt olsun ki, hayattadırlar. Trafik kazası geçirdiğini ve yaralandığını
duyduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi Kırşehir Milletvekili Sayın Mustafa
Haykır'a geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum; değerli bakanlarımıza ve
ekiplerine ve bu anormal hava şartları içerisinde kaza geçiren bütün
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Değerli arkadaşlarım,
toplumda yaşadığımız ekonomik kriz içerisinde derin yaralar açan bir konuya da
temas etmek için söz aldım. Bu da, kredi kartlarının ödenmesinde yaşanan büyük
sıkıntılardır. Halkımız, ekonomik kriz
içerisinde büyük sıkıntılar geçiriyor. Özellikle finans sektöründe yaşanan ve
bankaların Fona devredilmesiyle sonuçlanan birtakım ekonomik gelişmeler,
arkasından, kredi kartlarında da milyonlarca insanı gerçekten büyük boyutta
sıkıntılara soktu. Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, kredi kartları, Türkiye'de 1990'lardan itibaren yaygınlaşmaya
başlamış ve son üç yılda da en yüksek kullanıcı seviyesine çıkan, nakit paraya
alternatif bir ödeme aracıdır. Şu anda Türkiye'de 13,5 milyon kredi kartı
bulunmaktadır. Günlük ortalama kart kullanımı 1 600 000 civarındadır. Şu andaki
tespitlere göre 423 000 kişi, Merkez Bankasında karalistede bulunmaktadır.
Bunlara bankalar hiçbir şekilde kredi açmıyorlar. 341 000 kişi de kredi kartı
borçlarını ödeyemez duruma geldi. 1 milyonu aşkın kişi de ödeme güçlüğü
çekiyor. Maalesef, Türkiye'de
aylık ticarî faizin yüzde 5 olduğu bir ortamda kredi kartlarına aylık olarak
ortalama yüzde 9 ilâ 10 oranında faiz uygulanıyor ve maalesef, gecikmeye giren
alacaklara ise yüzde 500'lere varan temerrüt faizleri uygulanmaktadır. Özellikle, ekonomik kriz
döneminde sabit geliriyle ay sonunu getiremeyen çalışan kesim, çözüm yolu
olarak kredi kartına yönelince, bankalar ile tüketiciler arasında davalar çığ
gibi arttı. Borcunu ödeyemeyen vatandaş bankaların icralarıyla karşılaşınca, ya
ev değiştirerek, kaçarak veya üzerinde taşınmaz mal kayıtlı ise bunları eşine
devredip, boşanmak suretiyle veya mallarına danışıklı haciz koydurarak, çözüm
yolları bulmaya çalışmaktadır. Bildiğiniz gibi, 80'li
yılların başlangıcında kredi kartı alabilmek için, ya çalıştığınız kurum ve
şirketin antetli yazıları eşliğinde bordrolar gönderiliyor veya ilgili banka
şubelerince tanınan muteber kefiller isteniyor ve kılı kırk yararak bir
inceleme süreci geçiriliyordu. O zamanlar, kredi kartı sahipleri ancak parmakla
gösterilebilecek kadar az sayıdaydı. Fakat, maalesef, son üç yıl içerisinde
gelir durumuna bakılmadan, kefil istenmeden, ısrarla, hatta, bazen yalvararak,
milyonlarca plastik kart insanlara dağıtıldı. Hatta, bazı bankalar her şube
için asgarî kredi kartı dağıtma kotası bile getirdi. Bunun en önemli sebebi ise
çok az riskle kart üzerinden kullandırılan kredilerle çok para kazanmaktı.
Maalesef, bu amaçlarına da ulaştılar. Kredi kartı başvurusu
yapan tüketiciler, neyin altına imza attıklarını bilmiyorlar. Tek nüsha olarak
hazırlanan ve ancak ihtisas sahibi hukukçuların anlayabilecekleri ve mercekle
okunabilecek kadar küçük yazı karakteriyle düzenlenen sözleşmeler, gözleri
kapalı onaylanıyor; pazarlık şansı ve müzakere imkânı yok. Bugün Türkiye'de, her 4
kişide 1 kredi kartı var. 1998'de 2 katrilyon 562 trilyon -yılları saymayayım-
ama, en son 2000 yılının ilk on ayında 7 katrilyon 156 trilyonluk harcama
yapıldı. Bu rakamların yaklaşık beşte 1'i ancak alışveriş maksadıyla
kullanılıyor. Buna karşılık beşte 4'ü ise nakit borçlanma amaçlıdır. Yani
eskiden tefeciye giden dargelirli, şimdi kredi kartlarıyla, çağdaş tefeci olan
otomatik banka makinelerine, ATM'lere gidiyor. Böylece, plastik para sonunda
trajediye dönüşüyor. Unutmamak gerekir ki
vatandaşı bu sürece sürükleyen en önemli faktörler, ülkedeki işsizlik,
üretimsizlik ve insan onuruna yakışmayan bir gelir dağıtımının müsebbibi olan
yönetimlerdir. İmzalanan sözleşmelerle,
bankaların tespit ettiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte
olan en yüksek kredi faiz oranının yüzde 50 fazlasını vermeyi kabul eden
tüketiciler, borçlar katlanınca şaşkına dönüyorlar; çünkü, bankaya göre
değişmekle beraber, yüzde 120 ile... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Arınç, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız. BÜLENT ARINÇ (Devamla) -
... yüzde 500 arasında değişen faiz oranlarının işletilmesiyle borçları
katlanan kimi tüketiciler, bankaların sözleşmelerindeki Borçlar Kanununa aykırı
pekçok maddeyle de iyice köşeye sıkıştırılıyorlar. Değerli arkadaşlarım,
vaktim kalmadı; ancak, bu olumsuz durumun düzeltilmesiyle ilgili bazı
önerilerimiz var. Bunların hükümetçe acilen dikkate alınmasını talep ediyorum. Birisi, BDDK tarafından
hazırlanıp hükümete sunulduğu kamuoyunda yer alan Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu Tasarısı
acilen Bakanlar Kurulundan Meclise gönderilmeli ve yasalaştırılmalıdır. 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak, kredi kartı sahiplerini,
bankacıların tek taraflı, adil olmayan dayatmalarından kurtaracak hükümler
mutlaka konulmalıdır. Ayrıca, bankaların kredi
kartı dağıtımında seçici davranmasının sağlanması, bu hususta denetim görevinin
BDDK tarafından yapılması gerekmektedir. Gelirle mütenasip olmayan adet ve limitte
kredi kartı dağıtılması mutlaka önlenmelidir. Değerli arkadaşlarım, 5
dakikalık süre içerisinde bu acı yarayı gündeme getirmeyi arzu ettim. Dikkatlerinize sunuyor,
hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Arınç. Gündemdışı üçüncü söz... SUHA TANIK (İzmir) -
Sayın Başkan, söz istiyorum; müsaade eder misiniz? BAŞKAN - Ne için efendim? SUHA TANIK (İzmir) - Efendim, müsaade
ederseniz, Sayın Arınç'ın gündeme getirdiği bu konu hakkında bir iki kelime de
ben söylemek istiyorum. Kendisine, Doğru Yol
Partisi Gurubu olarak... BAŞKAN - Böyle bir
usulümüz yok efendim, rica ederim!.. Böyle bir usulümüz yok; söz de vermedim. SUHA TANIK (İzmir) - Söz
istemiyorum ki; yerimden... BAŞKAN - Efendim, Sayın
Arınç ifade etti... SUHA TANIK (İzmir) -
Sayın Başkanım, çok önemli bir konu olduğu için, müsaade edin bir iki
kelimeyle... BAŞKAN - Efendim, böyle
bir usulümüz yok; ben de onu gerekli görmüyorum. Teşekkür ederim. SÜHA TANIK - Bugüne kadar
vardı!.. BAŞKAN - Gündemdışı
üçüncü söz, düşünce özgürlüğü konusunda söz isteyen Diyarbakır Milletvekili
Abdulbaki Erdoğmuş'a aittir. SUHA TANIK (İzmir) -
Sayın Başkanım, yerimden, tüketiciyle ilgili... Müsaade edin; evini satan
insanların sesini buradan arkadaşlarımıza duyurmak, bu önemli konuyu gündeme
getirmek istiyorum. Yapmayın!.. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Erdoğmuş.(ANAP sıralarından alkışlar) 3. -
Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un, düşünce ve ifade özgürlüğünü
sınırlayan yasaların kaldırılmasına ilişkin gündemdışı konuşması ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; düşünce özgürlüğüyle ilgili
kanaat ve endişelerimi sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, 2002 yılının,
vatandaşlarımız için, huzur, barış, hak ve özgürlükler yılı olmasını diliyorum. 2002 yılına henüz
girerken, Genel Kurul gündemine alınması beklenen ve Türkiye'ye de yakışan,
yıllardır insanımıza haksız olarak reva görülen, dışarıda da itibar kaybına
uğradığımız ve defalarca mahkûm edildiğimiz, düşünce ve ifade özgürlüğünü
sınırlayan engelleri ortadan kaldırmaktır. Artık bu ayıpla daha fazla devam
etmenin imkânı da kalmamıştır. Avrupa Birliğine uyum ve
demokratikleşme çerçevesinde yüzlerce yasa değişikliği gerçekleştiren ve
bununla da haklı olarak övünen bu Yüce Parlamentonun, bugüne kadar düşünce ve
ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaları tümüyle kaldırmamasını, bir eksiklik ve
önemli bir zaman kaybı olarak görüyorum. En önemlisi de, düşünce suçlusu
binlerce vatandaşımızın olması bir yana, hâlâ ifade özgürlüğünün
tartışılmasından bile rahatsız olan çevrelerin bulunmasını, daha ötesi,
bunların, demokratikleşme ve devletin yeniden yapılanmasına engel olacak kadar
güçlü olmalarını kaygıyla müşahede ediyoruz. Geleceğini, tam demokraside ve
Avrupa Birliğinde gören Türkiye'nin, daha ne zamana kadar direneceğini de merak
ediyoruz. Bakınız, düşünce ve ifade
özgürlüğü açısından beklenen ve ihtiyaç duyulan en önemli düzenleme, Ceza
Kanununun 159 ve 312 nci maddelerindeki değişikliktir; çünkü, demokratik bir
toplumda ifade özgürlüğünün temel amacı, vatandaşların yönetimi eleştirme
hakkının güvenceye alınmasıdır. Yapılması tasarlanan değişiklikle bu güvence
sağlanamadığı gibi, aksine, mevcut hallerinden daha kötü olarak uygulama alanları
genişletilmek isteniyor; yani, öngörülen değişikliğin gerçekleşmesi durumunda,
ifade özgürlüğünün sınırları daraltılacak, 159 ve 312 nci maddelerin mağdurları
daha da çoğalacaktır. Bu vesileyle, hükümete
sormak istiyorum: Öngörülen bu değişiklikle sağlanacak olan düşünce
özgürlüğünün ne anlamı olabilir? Bu hukuk ayıbını, bundan sonra, kime, nasıl
izah edebiliriz? Bu itibarla, yol
yakınken, hak ve özgürlükleri sınırlayan ve keyfî uygulamalara meydan veren 159
ve 312 nci maddeler, düşünce suçunu tamamen ortadan kaldıracak bir değişiklikle
yeniden düzenlenmelidir. Aksi halde, vatandaşıyla kavga ve güvensizliğe dayalı
yönetim anlayışıyla yapılacak bu değişiklik, sadece insanımızı yanıltmakla
kalmayacak, Kopenhag siyasî kriterler duvarına da çarpıp geri dönecektir. Sayın milletvekilleri,
bir özgürlük problemimizin olduğu kabul edilmediği sürece, çarpıklıkların ve
çelişkilerin yaşanması da kaçınılmazdır. Vatandaşlarımızdan bir kesimine doğal
ve toplumsal bir olgu olan anadilini öğrenebilme ve geliştirebilme hakkının
tanınmaması, bir kesimin inanç ve mezhepsel farklılıklarının inkâr edilmesi,
diğer bir kesim için de din ve vicdan hürriyetinin bir gereği olarak takılan
başörtüsünün hâlâ bir sorun olarak devam etmesi, şekilden ve düşüncelerinden
dolayı kutsal olan öğrenim hakkının engellenmesi, özgürlükler açısından,
ülkemizin bir ayıbı değil midir?! Bu yasakları, hangi hukuk ve insan hakları
anlayışıyla bağdaştırabiliriz?! Şimdi, daha açık bir
örnek olarak, Avrupa Birliği üyeliği için müzakerelerin başlatılmasını sağlamak
amacıyla yoğun bir çaba sarf ederken, bir bölgemizde, gerekçesi ortadan
kalktığı halde, hâlâ olağanüstü hal yönetiminin devam etmesi, çok açık bir
çelişki değil midir?! Yirmiiki yıldan beridir aralıksız olarak sürdürülerek,
âdeta olağan bir hale getirilen bu yönetimde, insanlarımızın temel hak ve
hürriyetleri kısıtlanmış, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırları iyice
daraltılmış, neredeyse tamamen engellenmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Erdoğmuş,
1 dakika içinde toparlayın efendim. Buyurun. ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ
(Devamla) - Teşekkür ediyorum. Yüzlerce kamu görevlisi,
düşünce suçlusu olarak bölge dışına sürgün edilmiş, en kötüsü, bu insanların
hak arama yolları dahi belli ölçülerde kapatılmıştır. Sayın milletvekilleri,
serbest bir kamuoyu oluşturmak, yönetimi denetlemek, her düzeyde yönetime
katılımı gerçekleştirmek ve böylelikle, demokrasiyi tüm kural ve kurumlarıyla
işler hale getirebilmek için, düşünce özgürlüğünü güvence altına almak şarttır.
Kaldı ki, karşıt düşüncelerin açıkça sergilenmesi, demokrasi için gerçek bir
güvence oluşturur. Uyuşmazlık ve anlaşmazlıkları meşru kabul edip, bunların
ifadelendirilmesine izin vermek, şiddete dayalı çözüm arayışlarının önünü
keser; böylelikle, çatışmaların barışcıl yöntemlerle çözülmesi gerçekleşmiş
olur. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, SP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Erdoğmuş. Gündemdışı konuşmalara
yanıt verecek sayın bakan ?..Yok. Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır. Başbakanlığın bir
tezkeresi vardır, okutuyorum : B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Mardin
Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında, görevli memura hakaret ve tehdit suçunu
işlediği iddiasıyla tanzim edilen soruşturma dosyasının iade edilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/949) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına İlgi: a) Adalet
Bakanlığının, 01.05.2000 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.0.-1.128.28.2000/011504
sayılı yazısı, b) 29.05.2000 tarih ve
B.02.0.PPG.0.12.310/9097 sayılı yazımız, c) Adalet Bakanlığının
19.12.2001 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.02.-1.128.37.2000/44259 sayılı yazısı. Görevli memura hakaret ve
tehdit suçunu işlediği iddia olunan Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında
tanzim edilen soruşturma dosyası T.C.Anayasasının 83 üncü maddesine göre gereği
yapılmak üzere ilgi (b) yazımız ekinde gönderilmişti. Bu defa, adı geçen
milletvekiline atfedilen eylemin 4616 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının
değerlendirilmesi amacıyla soruşturma dosyasının talebini kapsayan ilgi (c)
yazı ve ekinin suretleri ilişikte gönderilmiştir. Bilgilerini ve gereğini
arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya hükümete
geri verilmiştir. Bir Meclis araştırması
önergesi vardır, okutuyorum : C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. -
Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi
ve şehit yakını maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/238) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Emekli Sandığı, Bağ-Kur
ve Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olan memur ve işçilerimiz ile gazi ve
şehitlik maaşı alan vatandaşlarımızın durumlarının tespit edilerek düzeltilmesi
için alınacak tedbirlerle ilgili yasal düzenlemelerin belirlenmesi hususunda
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
Türkiye'de Sosyal
Güvenlik Ülkelerin sosyal güvenlik
sistemleri incelendiğinde, her birinin sosyal güvenlik sistemlerinin
birbirlerinden farklı olduğu görülmektedir. Her ülke, kendi ulusal nitelik ve
özelliklerine göre kendi sistemini oluşturmuştur. Bu nedenle, dünyada ideal bir
sosyal güvenlik modeli olmadığını, ülkelerin kendi nitelik ve özelliklerine
göre kendi ideal modellerini kurabileceklerini ifade etmek yerinde olacaktır.
Bunun yanında, dünyanın her yerinde genel kabul görmüş sigortacılık ilkeleri
bulunmakta, ülkeler, sosyal güvenlik sistemlerini yeniden yapılandırırken, bu
ilkeleri mutlak surette göz önüne almak zorundadırlar. Bağ-Kur: Bağ-Kur Genel
Müdürlüğünden, 1479 sayılı Kanuna göre (esnaf kesimini kapsayan kanun) 1 192
911 kişi emeklilik aylığı almaktadır. 696 575 kişi yaşlılık aylığı, 15 031 kişi
malullük aylığı ve 481 305 kişi ise hak sahipliği (Bağ-Kur'dan sigortalı olup
da ölenlerin ailelerinden hak sahibi olanlar) emeklilik aylığı almaktadırlar. Bağ-Kur Genel
Müdürlüğünden, 2926 sayılı Kanuna göre (tarım kesimini kapsayan kanun) 148 510
kişi emeklilik aylığı almaktadır. 90 274 kişi yaşlılık aylığı, 1 627 kişi
malullük aylığı ve 56 609 kişi ise hak sahipliği (Bağ-Kur'dan sigortalı olup da
ölenlerin ailelerin ailelerinden hak sahibi olanlar) emeklilik aylığı
almaktadırlar. Bağ-Kur Genel
Müdürlüğünden toplam 1 341 421 kişi emekli aylığı almaktadır. Bağ-Kur Genel
Müdürlüğünden 1 inci basamakta emekli olanlara 79 288 991 TL, 24 üncü
basamaktan emekli olanlara ise 343 183 345 TL ödenmektedir. SSK: Sosyal Sigortalar Kurumu
Genel Müdürlüğünden, 2001 yılı aralık ayı itibariyle, 61 501 kişi malullük
aylığı, 2 410 042 kişi yaşlılık aylığı, 952 354 kişi ölüm aylığı, 74 606 kişi
de sonucu ölüm hak sahipleri aylığı olmak üzere, toplam 3 498 503 kişi
emeklilik aylığı almaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu
Genel Müdürlüğünden, 2001 yılı aralık ayı itibariyle, emeklilere, asgarî 196
036 344 TL, azamî 376 816 438 TL aylık ödenmektedir. Emekli Sandığı: Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğünden, 30.9.2001 tarihi itibariyle, 59 482 kişiye emekli aylığı, 866
kişiye malul aylığı, 346 kişiye vazife malulü aylığı, 21 230 kişiye ise dul,
yetim aylığı olmak üzere, toplam 81 924 kişiye emeklilik aylığı ödenmektedir. Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğünden, 30.9.2001 tarihi itibariyle kişi sayısal rakamı, 15.12.2001
tarihi itibariyle emeklilerin aldıkları maaşlar şöyledir: 1 inci dereceden 385 966
emekliye, kişi başına 1 745 966 000 TL (en üst sınırda Başbakanlık Müsteşarının
emekli maaşı) emeklilik maaşı ödenmektedir. 15 inci dereceden 17 587
emekliye, kişi başına 249 876 000 TL (en alt sınır) emeklilik maaşı
ödenmektedir. Şehit: En alt derecedeyken şehit
olan bir kişinin 1 yetim aylığı 199 910 000 TL olup, en üst derecede şehit olan
bir kişinin yetimlerine bağlanan aylık 300 000 000 TL ile 400 000 000 TL
arasında değişmektedir. Kore, Kıbrıs ve İstiklal
Madalyası Sahipleri: Kore, Kıbrıs ve İstiklal
Madalyası gazilerinin kendilerine, 15.11.2001 tarihi itibariyle, 110 120 000
TL, dul eşlerine ise 82 590 000 TL aylık bağlanmaktadır. Vatanî Hizmet Tertibinden
Aylık Alanlar: Vatanî hizmet tertibinden
aylık alanlar ise, 15.12.2001 tarihi itibariyle, 110 120 000 TL emekli aylığı,
dul eşlerine 88 906 000 TL emekli aylığı, yetimlerine ise 60 566 000 TL emekli
aylığı bağlanmaktadır. Vatanî hizmet tertibinden aylık alanların, kendisi için
4 000 ekgösterge, eşleri için 3 200 ekgösterge, çocukları için ise 2 200
ekgöstergeyle emekli aylıkları belirlenmektedir. Emekli Sandığı, Bağ-Kur
ve Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olan memur ve işçilerimiz ile şehit,
Kore, Kıbrıs ve İstiklal Madalyası sahipleri ile vatanî hizmet tertibinden
aylık alanların emekli maaşlarıyla ilgili vatandaşlarımızın durumlarının tespit
edilerek, düzeltilmesi gerekmektedir. BAŞKAN - Meclis araştırma
önergesi bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Gündemin
"Seçim" kısmına geçiyoruz. V. -
SEÇİMLER A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1. -
Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN - Anayasa
Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen 1 üyelik için,
Kars Milletvekili Çetin Bilgir aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2. - Plan
ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN - Şimdi, Plan ve
Bütçe Komisyonunda, bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için seçim
yapacağız. Bu üyelik için aday olan
bağımsız sayın milletvekillerinin adlarını okuyorum: İstanbul Milletvekili
Bülent Ersin Gök, İzmir Milletvekili Mehmet Özcan, Malatya Milletvekili Tevfik
Ahmet Özal. Okunan adayların isimleri
liste halinde bastırılmıştır. Her üyeye, bir oy pusulası ile bir zarf
dağıtılacaktır. Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde
adı yazılı adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın adının önündeki kareyi
bir çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır.
Adaylardan sadece biri işaretlenecektir; birden fazla aday işaretlendiğinde
veya zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde, bu oylar geçersiz
sayılacaktır. Sayın milletvekilleri,
öncelikle, oyların sayım ve dökümü için, 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit
edeceğim. Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana
İlinden başlayarak, sırayla davet edeceğiz. Sırası gelen milletvekili, oy
pusulasını havi zarfı, kürsü önüne konulan kutuya atacaktır. Şimdi, adçekme suretiyle,
5 kişilik bir tasnif heyetini tespit ediyoruz: Ahmet Arkan?... Burada. Yücel Seçkiner?.. Yok. Sayın Mustafa Düz?.. Yok. Sayın Mehmet
Serdaroğlu?.. Yok. Sayın Hasan Gemici?..
Yok. Sayın Yekta Açıkgöz ?..
Burada. Sayın Mehmet Mail
Büyükerman?.. Burada. Sayın Ahmet Aydın?.. Yok. Sayın Osman Kılıç?.. Yok. Sayın Masum Türker?..
Yok. Sayın Veysel Candan?..
Yok. Sayın Lütfü Esengün?..
Yok. Sayın Aydın Tümen?.. Yok. Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu?.. Yok. Sayın Cevdet Akçalı?..
Burada. Sayın Kemal Köse?.. Yok. Sayın Rıza Akçalı?..
Burada. Tasnif Heyetine seçilen
arkadaşlarımın isimlerini okuyorum: Kocaeli Milletvekili
Ahmet Arkan, Samsun Milletvekili Yekta Açıkgöz, Eskişehir Milletvekili Mehmet
Mail Büyükerman, Konya Milletvekili Cevdet Akçalı ve Manisa Milletvekili Rıza
Akçalı. Oylamaya Adana İlinden
başlıyoruz. (Oyların toplanılmasına
başlandı) TURHAN GÜVEN (İçel) - Oy
atıldığı nereden belli olacak Sayın Başkan, işaretlemeleri lazım; öyle şey olur
mu?! (Oyların toplanılmasına
devam edildi) BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?
Yok. Oy kullanma işlemi
tamamlanmıştır. Oy kutusu kaldırılsın. Tasnif Heyeti üyeleri
yerlerini alsınlar efendim. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 256 üye katılmış,
kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir. Tasnif Heyeti
Sayın milletvekilleri, bu
durumda, Mecliste toplantı yetersayımız vardır; ancak, oyların dağılımında
karar yetersayısına ulaşılamamıştır. Bu nedenle, bir seçim daha yapacağız;
eğer, yapacağımız bu seçimde de karar yetersayısına ulaşamazsak yarın seçimi
tekrarlayacağız. Bu hususu bilgilerinize sunayım. Bu tur için yeniden
tasnif heyeti seçiyoruz: Sayın Fatin Özdemir?..
Yok. Sayın İbrahim Yazıcı?..
Yok. Sayın Cezmi Polat?..
Burada. Sayın Mehmet Elkatmış?..
Yok. Sayın Mustafa Gül?.. Yok. Sayın Mecit
Piruzbeyoğlu?.. Yok. Sayın Zeki Çelik?.. Yok. Sayın Bahri Zengin?..
Burada. Sayın İsmail Özgün?..
Burada. Sayın Hüseyin Kansu?..
Yok. Sayın Salih Erbeyin?..
Yok. Sayın Vedat Çınaroğlu?..
Yok. Sayın Mehmet Arslan?..
Burada. Sayın Ömer Ertaş?.. Yok. Sayın Mustafa Düz?.. Yok. Sayın Ersoy Özcan?.. Yok. Sayın Servet Sazak?..
Yok. Sayın Saffet Başaran?..
Yok. Sayın İstemihan Talay?..
Yok. Sayın Salih Dayıoğlu?..
Yok. Sayın Masum Türker?..
Yok. Sayın Seydi Karakuş?..
Yok. Sayın Rüştü Kâzım
Yücelen?.. Yok. Sayın Osman Kılıç?.. Yok. Sayın Hayrettin
Özdemir?.. Burada. Tasnif Heyetine seçilen
üyelerin isimlerini tekrar okuyorum: Ankara Milletvekili Sayın Hayrettin
Özdemir, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Arslan, Balıkesir Milletvekili Sayın
İsmail Özgün, İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Zengin, Erzurum Milletvekili
Sayın Cezmi Polat. Oylamaya Adana İlinden
Başlıyoruz. (Oylar toplanıldı) BAŞKAN - Oyunu
kullanmayan sayın üye var mı?.. Yok. Oy kullanma işlemi
tamamlanmıştır. Oy kutuları kaldırılsın. Tasnif Heyeti sayın
üyelerini davet ediyoruz. Sayın Mehmet Arslan, Sayın Hayrettin Özdemir, Sayın
İsmail Özgün, Sayın Cezmi Polat, Sayın Bahri Zengin; buyurun efendim. (Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 237 üye katılmış,
kullanılan oyların dağılımı aşağıdaki şekildedir. Tasnif Heyeti üyeleri:
Bu sonuca göre, toplantı
yetersayımız vardır; ancak, yine karar yetersayısına ulaşılamamıştır. Oy
pusulalarımızın da yokluğu nedeniyle, seçimi yarına erteliyoruz. Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz. VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR
VE CEVAPLARI 1. -
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
Samsun-Bafra yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/845) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, önergemle ilgili söz istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Uzunkaya. Süreniz 5 dakika. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir yılda, Yüce Parlamentoda
yapılan çalışmaların aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor; ülkemize barış,
sevgi, kardeşlik ve esenlik getirmesini niyaz ediyor ve Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Aylar önce, değerli
hükümet üyelerine, zaman zaman verdiğimiz soru önergeleri, maalesef, aylar
sonra Yüce Mecliste tartışılma fırsatını bile bulamamaktadır. Bu konudaki
serzenişlerimizi, her fırsatta, özellikle denetim günleri olan salı, çarşamba
günleri Genel Kurulun yaptığı çalışmalarda, Yüce Parlamentonun huzurunda ve
yüce milletimizin önünde, eleştiri babında tekrar gündeme getirme ihtiyacını
duyuyoruz. Bir kere, Meclis Danışma
Kurulunun, salı ve çarşamba günleri, bu denetimi askıya almasını doğru
bulmadığımızı, milletin bir temsilcisi olarak burada ifade etmek zorundayım.
Çünkü, Meclis üyelerimizin, parlamenterlerimizin üç temel görevi var: Bunlardan
biri denetimdir, diğeri yasamadır ve diğeri de yürütme; yani hükümetimizin
icraatlarıdır. Millet adına denetim
görevini yapmakta olan parlamenterlerimizin yazılı-sözlü soru önergeleriyle
diğer denetim yollarının bihakkın işletilmemiş olması, Parlamentonun
sağlıklılığını da, toplum önünde test edici; ama, olumsuz bir yansımadır. Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz Türkiye'nin birçok sorunu arasında, benim bu soru önergemde de o
günkü Sayın Bayındırlık Bakanının ve -ama, devlette devamlılık esastır- bugünkü
Bayındırlık Bakanının da muhatap olduğu sorum, Samsun-Bafra arasında yapılmakta
olan bölünmüş yolun bugüne kadar yapılmamasıdır; çünkü, bu yol, Batı Karadeniz
istikâmetinde devam eden, sahilin en önemli, ağırlıklı, yolcu ağırlığı olan
yollarından birisidir; Ondokuz Mayıs Üniversitesine kadar yol bölünmüş olmasına
rağmen, Bafra istikâmetinde yoğun trafikte bu yolun geciktirilmiş olması, bu
bölgede ciddî sorunlara, trafik kazalarına, yoğun bölge trafiğinin
taşınamamasına neden olmaktadır. Gerçi, sorun, sadece Samsun-Sinop yolu
değildir. Samsun'dan Ankara, yani Ankara-Samsun yolu, içinde bulunduğumuz
bugünkü hava koşulları da göz önünde bulundurulacak olursa, fevkalade sıkıntı
verici boyuttadır. Yine, Samsun-Sarp
arasındaki sahil yolunun bir türlü bitirilememiş olması, sadece bölgede
Sungurlu-Çorum arasındaki yolun Dünya Bankası desteğiyle yapılıyor olmasından
dolayı devam eden bir inşaat pozisyonu var; ama, bu bölgede, geçtiğimiz dönemde
birkaç bakanımızın Bayındırlıkta yolsuzluk suçlamalarıyla Yüce Mecliste
haklarındaki gensoru veya araştırma önergelerinin, soruşturma önergelerinin
verilmesine konu olan bu ihalelerin yapılmış olmasına rağmen yolların bir türlü
bitirilmiyor olması fevkalade üzücüdür, o bölgedeki insanlarımızı da yaşanan
trafik karmaşasında ciddî sıkıntılarla karşı karşıya bırakmaktadır. Değerli arkadaşlar, şu
bir gerçektir: Türkiye, araç sayısı itibariyle kendisine aday olduğumuz Avrupa
Birliği ülkeleri seviyesinde değil sayı itibariyle; ancak, kalite itibariyle
hemen hemen o seviyeye yaklaşmış, üstün vasıflı araçlara sahip olan bir ülke konumundayız;
ama, yollarımızın vasıfları, maalesef, araçlarımızın vasıflarıyla mütenasip bir
yapı arz etmemektedir. Tabiatıyla, bu yollarda ya hız veyahut da diğer imkânlar
açısından gerektiği şekilde araçlarımızın seyrine imkân tanınamamaktadır. Gerek
köy yollarımız gerekse şehirlerarası karayollarımız ve gerekse belediye ve
mücavir alanlardaki yollarımız, her gün, sayısız trafik kazalarına, millî
servetin heba olmasına vesile olmaktadır. Yılbaşı gecesi, yani 31
Aralık akşamı, bir televizyon kanalında -tabiî, televizyon kanallarımızın
çoğunda, malum, şok edici birkısım programları hepiniz izlediniz; hatta,
bugünkü bir büyük gazetemizde, yılbaşı gecesinde televizyonlarda nelerin
olduğunu, hangi programların icra edildiği ifade ediliyor- Samsun'un Ayvalı Köyünde,
Deniz Feneri diye adlandırılan bir programın, yardım götürme.... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
... amacıyla araçlarının seyrettiği o köy yolunun perişan halini seyredince,
öteden beri, Karadeniz'de köy yollarının çok iyi zannedildiği zeminde,
araçların, hangi hali içere köylere ulaştığını üzücü bir tablo olarak yüce
milletimiz üzülerek seyretti, hem de yılbaşında, milyarların, trilyonların
döküldüğü eğlence gecesinde, acı bir tablo olarak milletimiz bunu seyretti. Ben, hükümetin, acil
olarak, mutlaka ve behemehal, trafik canavarı diye tablolarla yollarda birkısım
şeylerin sergilenmesini değil; batmış, batırılmış, hortumlanmış bankaların
yeniden kurtarılmasını değil; milletimizi âdeta katliama sevk eden karayollarının,
acilen, Ankara-Samsun, Samsun-Sarp ve Samsun-Bafra-Sinop istikametindeki bu
yolun bir an önce ikmal edilmesi için gerekli kaynakların aktarılmasını;
bankaları kurtarma yerine, milletimizin ulaşımını sağlayabilecek bu yolların
ikmal edilmesini bekliyor, umuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Uzunkaya. 2. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Tarım
Kredi Kooperatifleri ortaklarının kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/852) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok. Ertelenmiştir. 3. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İzmir İlindeki
vergi kaçakçılığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi ve
DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/853) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Hazır. Soruyu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
aracılığınızla, Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Kamer
Genç Tunceli Son zamanlarda basına
intikal eden bazı haberlerde Bakanlığınıza bağlı Hesap Uzmanları Kurulunun
maliye müfettişlerince incelemeye alındığı ve ayrıca, özellikle İzmir İlinde,
nezdinde inceleme yapılan ve büyük vergi kaçırdıkları saptanan bazı kurumların,
vergi kaçakçılığının örtbas edilmesi için, incelemeyi yapan elemanlardan
inceleme yetkisinin kaldırıldığı veya bu inceleme elemanlarının başka yerlere
nakledildikleri belirtilmektedir. 1. Bu haberler doğru mudur? 2. Doğru ise, yapılan bu uygulama yasalara aykırı
değil midir? 3. Nezdinde incelemeye
başlanıp da yukarıda belirtilen biçimde incelemesi bıraktırılan mükellefler
kimlerdir? BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Keçeciler. Buyurun. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç'in, Maliye Bakanımızdan sorduğu suale,
hükümetimiz adına cevap arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Maliye Bakanlığına bağlı
Hesap Uzmanları Kurulunun, maliye müfettişlerince incelemeye alınıp alınmadığı,
buna bağlı olarak da İzmir İlinde bazı vergi kaçakçılarının korunup korunmadığı
sorulmaktadır. Soru, bütünüyle, kamuoyunda "Balina Operasyonu" diye
bilinen soruşturmayla ilgilidir. Halen devam eden
soruşturmanın geçirdiği safhaları kısaca açıklıyorum: İzmir Emniyet Müdürlüğü,
bazı firmaların hayali ihracatla haksız Katma Değer Vergisi iadesi aldığını
istihbar etmiştir. Malî şube, konuyu soruşturmaya başlamış; ulaştığı sonuçları
kamuoyunda "çeteler kanunu" olarak bilinen 4422 sayılı Çıkar Amaçlı
Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamında gördüğünden, İzmir Devlet Güvenlik
Mahkemesi savcılığına intikal ettirmiştir. Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcısının kararıyla, onbeş gün devam eden teknik takip sonucunda, yine,
Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısının talimatıyla bazı şirketlerde arama
yapılarak bulunan fatura, belge ve bilgisayar kayıtlarına el konulmuştur. Bu
aramalara, bölgede naylon fatura incelemesi yapan maliye müfettişleri de,
Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısının yazılı talimatıyla katılmışlardır. Aynı
maliye müfettişleri, aramalarda elde edilen kayıt ve belgeleri incelemek üzere,
4422 sayılı Kanun çerçevesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca
bilirkişi olarak görevlendirilmişlerdir. Operasyon kapsamındaki
bazı şirketlerin defter ve belgelerinin hesap uzmanlarınca incelenmekte
olduğunun anlaşılması üzerine, Devlet Güvenlik
Mahkemesi Başsavcısı tahkikat evrakını tamamlamak üzere bunları da hesap
uzmanlarından teslim almıştır. Söz konusu defter ve belgeler, 4422 sayılı Kanun
kapsamındaki savcılık incelemesi tamamlandıktan sonra Hesap Uzmanları İzmir
Grup Başkanlığına iade edilmiştir. Olayların bu gelişimine
göre, operasyonda, Maliye Bakanlığı birimleri arasında herhangi bir çatışma
veya uyuşmazlık veya vergi kaçakçılarının korunması söz konusu değildir.
Yapılan iş, devlet güvenlik mahkemesi savcılığının yetki ve sorumluluğu
altında, Maliye Bakanlığı denetim birimlerinin bilgi ve desteğiyle, suç ve
suçlularla etkin mücadeleden ibarettir. Değerli bilgilerinize
saygıyla sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN -Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Böylece soru
cevaplandırılmıştır. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Sayın Başkan?.. BAŞKAN -Sayın Genç,
yerinizden konuşmak üzere, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Sayın Başkan, aslında, ben bu soruyu iki sene önce sormuştum; fakat, maalesef,
suiistimalleri korumayı kendisine onurlu bir görev sayan bu hükümet, bu
sorularımızı cevaplandırmamıştı. Şimdi, 17.8.1999 tarihinde,
eski Gümrük ve Tekel Bakanlığı Başmüfettişi Necati Can tarafından
Cumhurbaşkanlığı makamına verilen bir dilekçeden bir pasaj okumak istiyorum.
Diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yetmişbeş yıllık tarihinde,
hiçbir bakan, hazinenin soyulacağı önceden bildirildiği ve kendisinin de bu
işin içinde olduğu uyarısı yapıldığı halde, hiçbir şeyden çekinmeden, rüşvetle
başmüdür tayin ederek, böylesine göstere göstere hazineyi
soydurtmamıştır." Bu, devletin Cumhurbaşkanına bir başmüfettişin yazdığı
yazı. Yine, İzmir'de, bir
firmaya, 15 000 000 dolar, hayalî ihracat yoluyla para verilmiş. Tabiî, benim,
kısa bir zaman içinde bunları söylemem mümkün değil. Bu hükümet, maalesef,
bunları, uyutarak... Yine, bir firmaya, 40 000 000 dolarlık hayalî ihracatla
para iade edildi. Bu şirketlerin burada isimleri var. Suiistimallerin üzerine
hiç gitmeden, sırf suiistimalcileri burada aklamayı, af çıkarmayı kendisine
onurlu görev sayan bu hükümet, maalesef, bu devletin böyle soyulmasına göz
yummuş... Bu bakanlar hakkında, en azından, bir soruşturma önergesi verilmesi
lazım. Bir başmüfettiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bakanı için, bu
kadar çok ağır, tahammül edilmez bir iddia ortaya atıyor. Eğer bu hükümetin
bakanları, hakikaten bu ülkenin yararını düşünselerdi, hakikaten bu memlekette
hayalî ihracatçıların, banka soyguncularının üzerine gitselerdi, işte, bu
memleket bu ekonomik krize girmezdi ve bugün, dışarıda böbürlenen birçok
bakanlar ve onların yandaşları da, bu Mecliste ve sokaklarda değil,
hapishanelerde olacaklardı; ama, maalesef, Türkiye'yi bu duruma getirdiler. BAŞKAN - Sayın Genç,
toparlar mısınız. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Tabiî, aslında, Bakan, maalesef, işin üzerinden geçti, sorularımızı
cevaplandırmadı. Bir de, Maliye
Bakanlığının Kuruluş Kanununa göre, inceleme yetkisi Maliye Bakanına ait olduğu
halde, maalesef, Maliye Bakanlığının inceleme elemanları bazı konuların üzerine
gitmediler; bunları, polislere ve askerlere devrettiler. Bu da, devlet
maliyesinin ve bu hükümetin iflası demektir. Bu kadar kısa zaman içinde, tabiî,
elimde çok... Bakın, o, demin bahsettiğim müfettiş raporundaki 11 sayfalık
iddia... BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Tabiî, 11 sayfalık iddia ve her biri çok ağır ithamlarda bulunan iddialar; ama,
bunları, tabiî, bu Mecliste dile getiremiyoruz; hükümet devamlı kaçıyor.
Gerçekten, memleketin niye bu hale geldiğini, işte, bu iddialar ortaya koyuyor.
Tabiî, kısa bir zaman içinde bunları çok ayrıntılı vermek mümkün değil;
olmazsa, tekrar sorularımızı soracağız; ama, bu hükümet, bu hırsızların üzerine
gitmiyorsa, tamamen kendisi bunun ortağı demektir. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Genç, tabiî, her
müfettiş raporu savcılık iddianamesi değildir; onlar, o müfettişin kanaati.
Sayın Bakan açıklamalarını yaptı. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Yani, siz onların vekili misiniz?! Ne demek yani; ben bilmiyor muyum?! BAŞKAN - Biliyorsanız,
niye bildiğiniz konuda soru soruyorsunuz?! KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Bakan, orada, söylesin. Siz, Meclis Başkanvekilisiniz; yani, siz onları
korumakla mı görevlisiniz; yani, o hırsızları... BAŞKAN - Heyecanlanmanıza
gerek yok Sayın Genç; müfettiş raporlarının iddianame olmadığını biliyorsanız,
bu yeterli ve soru sormanızı gerektirmez. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Ama, devletin başmüfettişi, Cumhurbaşkanına şikâyet ediyor. 4. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Halk Bankası
yönetimi hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (6/854) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya Sayın Bakan?.. Hazır. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplanmasını saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Türkiye Halk Bankası AŞ
Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında, 1998-1999-2000 yılları
arasında hazırlanan, zimmet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtekârlık
suçlarını içeren çok sayıda dosya olduğu bilinmektedir. 1. Bu konuda yargıya
intikal etmiş kaç dosya vardır? 2. 399 sayılı KHY'nin
11/d maddesi gereğince yargılama izni Bankanın bağlı olduğu Bakanca vermediği
ve Cumhuriyet Savcılığınca görevsizlik kararı verilerek bekletilmekte olan
dosya var mıdır? 3. Bankanın bağlı olduğu
Bakanca, Bakanlıkta bekletilen kaç dosya vardır ve niçin bekletilmektedir? BAŞKAN - Soru önergesini
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal. Buyurun Sayın Önal. (DSP
sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL
(Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in, Türkiye Halk Bankası
Yönetim Kurulu üyeleri hakkında hazırlanmış soruşturma raporlarına ilişkin
Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'e yönelttiği (6/854) sayılı sözlü soru
önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; bu vesileyle,
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Türkiye Halk Bankası eski
genel müdürü ve eski yönetim kurulu üyelerinin, Bankanın 1998, 1999, 2000 yılı
işlemlerinde, zimmet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtekârlık suçlarını
işledikleri iddiasını içeren herhangi bir
soruşturma raporu bulunmamaktadır. Daha önceki yıllara ait
hesap ve işlemlerle ilgili olarak ilgili Devlet Bakanlığına intikal eden
bankalar yeminli murakıpları raporları gerekli incelemeye tabi tutulmuş ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (d) fıkrasına göre
gerekli izinler verilerek, cumhuriyet savcılığına gönderilmiştir. Söz konusu
raporlara ilişkin olarak henüz kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır. Bankalar Yeminli Murakıpları
Kurulu Başkanlığı tarafından doğrudan cumhuriyet başsavcılığına gönderilen bir
raporla ilgili olarak, Ankara Cumhuriyet Savcılığınca, kamu adına kovuşturmaya
yer olmadığına karar verilmiştir. Türkiye Halk Bankasıyla
ilgili olarak, ilgili Devlet Bakanlığında bekletilen herhangi bir rapor
bulunmamaktadır. Bilgilerinize arz eder,
Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Böylece, soru,
cevaplandırılmıştır. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, yine, söyleyeceklerimi söylemek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, tabiî, iki sene önce verdiğimiz bu sorular, bu hükümet tarafından
ciddiyetle üzerinde durulsaydı, bu ekonomik kriz olmazdı. EROL AL (İstanbul) -
Allah, Allah!.. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Bakın, elimde, yine bir liste var Sayın Başkan. Şimdi, bankalarda, Halk
Bankasında... EROL AL (İstanbul) - Sen
de oradaydın... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sen, benim muhatabım olamazsın; sen sus bakalım!.. EROL AL (İstanbul) -
Tabiî, işine gelmeyince olmaz... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Şimdi, bankalar soyuldu. EROL AL (İstanbul) - Kim
soydu?!. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Ondan sonra, birçok bankalar battı. Bakın, elimde, Halk Bankasına son tayin
edilen 37 personel var: Genel Müdür Emel Çabukoğlu; net ücreti 7 milyar;
mukavele yapmışlar, net ücreti 7 milyar! Ayrıca, bu kişi, senede 4 tane de
ikramiye alacak. Bahri Oraş, Genel Müdür Yardımcısı, 5 milyar 568 milyon
ücretle gelmiş; İnterbank, İktisat Bankası ve Osmanlı Bankasından gelmiş.
Bunların hepsi, batan bankalar Sayın Başkan. Ercan Hanioğlu, yine, İnterbank,
Körfez Bankası ve Nurolbank'tan gelmiş, 6 milyar 159 milyon ücretle gelmiş,
yine, 4 ikramiye net alacaklar. Şimdi, tabiî, bunların
hepsini oturup tek tek okuyabilirim, zaman müsaitse, bende var; tabiî iktidar
partisi sayın milletvekilleri sabır gösterirlerse okuyayım; çünkü, bu insanlar
bilmeli ki, bu hükümet, bu milleti idare edecek kapasitede ve nitelikte değil;
çünkü, ülkenin hiçbir problemine çare bulacak kapasite ve davranış içinde
bulunmuyor. Bir yandan, bankalardan, yetişmiş, bilgili, deneyimli memurları
atıyorlar, yerine, batan bankaların personelini, hem de çok astronomik
rakamlarla alıyorlar! Bu, dünyanın neresinde görülmüş?! Bir insan, eğer meslek
hayatında başarısızlığa uğrarsa, o kişinin memuriyetine son verilir; ama, bu
hükümetin kaynağı da başarısız kamu görevlileridir. Bakın, devam edeyim
isterseniz; çok da uzun bir liste... CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Başkan, yeter artık!.. BAŞKAN - Sayın Genç,
devam etmeye gerek yok. Soru önergeniz, zaten bunları içermiyor. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Tabiî, tabiî, sorularıma geliyorum. BAŞKAN - Soru önergeniz
bunları içermiyor, bunu biliyorsunuz... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, bunları da içeriyor. BAŞKAN - Soru önergenizde
bu yok Sayın Genç, lütfen... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Mesela, Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atanan kişiler hakkında
soruşturma açılması konusunda... BAŞKAN - Sayın Genç, yeni
atanan üyelerle ilgili sorunuz varsa, tamam; ama, burada yok, önergenizde böyle
bir isteğiniz yok. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, ben tabiî, bunu ayrıca soracağım da... BAŞKAN - Sorun efendim... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, iki senede bir soruya cevap gelirse, bizim de, onunla bağlı olarak,
bazı bilgileri bu sırada açıklamamızda yarar var; yani, siz de tasvip
ediyorsunuz. Tabiî, Ziraat Bankasında da bunun daha 5 misli var, 150 personeli
dışarıda, 7 milyar, 8 milyar lira net ücretle getirip atamışlar buralara. Bu
devlet bizim Sayın Başkan, biz bunları burada söylemezsek... BAŞKAN - Elbette ki
bizim, tabiî... KAMER GENÇ (Tunceli) -
... burada, bu devleti soyanlara bu kadar prim veren bu hükümetin yakasına
yapışmazsak, nerede bu hükümet, kim bunlardan hesap soracak?! Ama, maalesef,
Türkiye'de, bir basın var; tabiî, bu hükümet sırtını bazı basın ağalarına
dayamış, bu memlekette birçok suiistimal böylece örtbas ediliyor, ondan sonra
biz de gidip IMF'nin kapısında, şundan, bundan para dileniyoruz. Tabiî, bu,
Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışmayan bir davranış. Tabiî, her şeyi
gizliyorlar. Daha başka sorularım da
var; tabiî, onları da sırası geldikçe söyleyeceğim. BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Peki efendim, şimdilik bu kadar; ama, bu 37 kişinin hesabı sorulması lazım,
bunları nasıl getiriyorlar?.. BAŞKAN - İnşallah,
Türkiye'de... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, bir cümle daha söylemek istiyorum. Şimdi, kamu hizmetine alınmada
bir imtihan açılması lazım. Bir gizli yönetmelik yayımlamışlar Resmî Gazetede;
Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Emlakbanka, hiçbir ilan yapmadan, kendi
yandaşlarını, üstelik de batan bankalardan gelen insanlara çok yüksek ücretler
vermişler. Bu hükümet, hangi hakla ve kime hizmet ediyor; onu öğrenmek
istiyorum efendim? Burada çıksın söylesin Sayın Bakan; bu personelleri nasıl
aldınız? (DYP sıralarından alkışlar) Öte tarafta, insanlar aç, çıplak...
Efendim, aç insanlar, insanlar ölüyor sizin zamanınızda, açlıktan ölüyor. Siz,
hangi yüzle ve hangi salahiyetle getirip, ilan vermeden, kendi yandaşlarınıza 6
milyar, 7 milyar, senede 4 ikramiye de vermek suretiyle insan alıyorsunuz?
Böyle bir şey olur mu efendim?! Bu devleti şeytanlar mı yönetiyor, insanlar mı
yönetiyor; bunu bilelim efendim?! BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Genç. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Sayın Başkan, bir şey hatırlatmak istiyorum. Sayın Kamer Genç Meclis
Başkanvekili... SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Ankara) - Böyle bir usul var mı? CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
İçtüzüğün 94 üncü maddesi, Meclis Başkanvekili... (DYP sıralarından
"Anayasa, Anayasa" sesleri) ... ve Anayasa... Anayasanın 94 üncü
maddesi "siyaset yapamaz" diyor. Ne diye sabahtan beri müsaade
ediyorsunuz buna? BAŞKAN - Efendim, soru
sorma hakkı vardır Sayın Genç'in. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Soru sormuyor; ama, siyaset yapıyor. (DYP sıralarından gürültüler) Soru
sormuyor. Lütfen... BAŞKAN - Efendim, grup
adına konuşma yapamaz, soru sorabilir. O soru... HASAN EKİNCİ (Artvin) -
Öğren, öğren! BAŞKAN - İnşallah... Ben
şunu temenni ediyorum: Sadece bu hükümet değil, bugüne kadar görev yapan ve bu
bankaları Türkiye'nin başına bela eden bütün hükümetlerden, milletvekillerinden
ve bakanlardan hesap sorulur; inşallah o gün gelir diyorum. Evet, sadece bu hükümet
değil, bu hükümetin bir kusuru varsa eğer... Sayın Aslan, buyurun
efendim... BEYHAN ASLAN (Denizli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... (DYP ve MHP sıralarından karşılıklı
laf atmalar) KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sana herhalde dokunuyor ki... CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Bana dokunmuyor, ama sen siyaset yaparak... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Yakışır mı sana? CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Meclis Başkanvekili olacağım diye yırtındın... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Meclis Başkanvekili soru sorabilir, cevap alabilir. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) -
Hayır; orada birsürü insan var, onlar söylesin, onlar konuşsun. BAŞKAN - Sayın Aslan,
buyurun efendim. BEYHAN ASLAN (Denizli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın 94 üncü maddesinde, Meclis
Başkanvekillerinin milletvekili olmasından kaynaklanan hakları saklı kalmak
üzere deniliyor; yani, elbette bir milletvekili sual sorabilecektir; ancak,
burada, Meclis Başkanvekilleri kürsüde olduğunun dışında, taraf olduklarını,
bir diğer gruba düşmanlıklarını açıkça beyan edemezler. Sayın Kamer Genç,
konuşmasında hükümet partilerine, hükümete düşmanca tavırlar içerisinde olduğunu
açıkça konuşuyor. Burada, Meclis Başkanvekillerinin sadece kürsüde değil,
davranışlarıyla da tarafsız olduklarını açıkça ispat etmeleri gerekir. Şimdi,
biz, Meclis tarihini incelediğimiz zaman, hiçbir Meclis Başkanvekilinin bu tür
davranışlar içerisinde olduğunu görmedik. Bu nedenle, Meclis Başkanlığımızın bu
konuda kendisine uyarıda bulunmasını özellikle istirham ediyorum. Saygılar sunuyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, bir cümle söyleme hakkını verir misiniz? Çünkü, kişiliğime
sataşacak şekilde konuştu. BAŞKAN - Hayır efendim,
kişiliğinize sataşacak bir şey yok ortada. KAMER GENÇ (Tunceli) -
"Kin gütmek" dedi. BAŞKAN - Hayır efendim,
yok... Sataşma yok. Teşekkür ederim Sayın
Başkan. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Hiçbir milletvekili başkasına kin gütmez. 5. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ayaş Tüneli
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/855) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 6. - İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, İzmir Adnan Menderes
Havaalanının uluslararası taşımacılığa açılmasına ve Çeşme'ye bir havaalanı
yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/856) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Olmaz efendim! Bir defa zaten yoktu Bakan. 7. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Güneydoğu Umut
Petrol San. ve Tic. A.Ş.'ne verilen krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/857) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, İstanbul
Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeiler’in cevabı
(6/858) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Hazır. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
delaletinizle Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim. Ayşe
Nazlı Ilıcak İstanbul Sorular: 1. Enerji Bakanlığı,
Avrupa yakası elektrik dağıtım mukavelesini, Doğan Holdingin yetkilileriyle
imzaladı mı? 2. Eski mukaveleyle
imzalanan veyahut imzalanmak üzere müzakereleri yürütülen mukavele açısından
farklılaşan şartlar mevcut mu? 3. Özellikle kayıp
kaçaklar, ilk yıl ve takip eden yıllar için hangi oranlarda bulunuyor? 4. Eski mukavelede ilk
yıl oran yüzde 19'a inecek, yedi yıl içinde de yüzde 8'e düşecekti. Bu oranlar
muhafaza edildi mi? 5. Eski mukaveleye göre,
Doğan Holding, kayıp kaçak oranını öngördüğü orana düşüremezse, bu elektriği
halka satmış gibi her yıl parasını devlete ödeyecekti; aynı müeyyide muhafaza
ediliyor mu? 6. Doğan Holding, Park
Holding ile arasındaki 270 000 000 dolarlık farkı, kayıp kaçak oranlarını büyük
ölçüde düşüreceği taahhüdüne girerek aşmıştı. Oranlar değişirse, Park Holdinge
haksızlık yapılmış olmayacak mı? BAŞKAN - Evet, soruyu
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER
(Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; İstanbul Milletvekili
Sayın Nazlı Ilıcak'ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan sorduğu sorulara
hükümetimizin cevaplarını arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize
saygılar sunuyorum. Sayın Ilıcak sorularını,
zaten madde numarası itibariyle sormuş, ben de madde numarası itibariyle cevap
vereceğim. Birinci sorusunun cevabı,
Enerji Bakanlığımız ile İSEDAŞ (İstanbul Elektrik Dağıtım Sanayi ve Ticaret
Anonim Şirketi) arasında, İstanbul İli Trakya yakasını kapsayan 29 nolu görev
bölgesine ilişkin uygulama sözleşmesi 4.9.2000 tarihinde imzalanarak yürürlüğe
girmiştir. Cevap 2: Eski sözleşme
ile imzalanan sözleşme arasında farklılaşan şartlar mevcut olmayıp, eski
imtiyaz sözleşmesi, 4501 sayılı Kanun çerçevesinde, özel hukuk hükümlerine tabi
olarak yeniden düzenlenmiştir. Cevap 3: Şirket
tarafından taahhüt edilen otuz yıllık kayıp kaçak ve bedelsiz aydınlatma
tablosu Sayın Nazlı Ilıcak'a gönderilmiştir. Cevap 4: Eski sözleşmede
belirlenen kayıp kaçak oranları, imzalanan yeni sözleşmede de aynen muhafaza
edilmiştir. Cevap 5: İmzalanan
uygulama sözleşmesinde de aynı müeyyide muhafaza edilmiş olup, şirket, kayıp
kaçak oranını öngördüğü oranda düşüremezse, bu elektriği halka satmış gibi, her
yıl, parasını devlete ödeyecektir. Cevap 6: Kayıp kaçak
oranlarında değişiklik yapılmadığından, herhangi bir haksızlık söz konusu
değildir. Bilgilerinize saygıyla
sunarım. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Böylece, soru
cevaplandırılmıştır. 9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, imam hatip
ve meslek lisesi öğrencilerinin yatay geçiş haklarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/860) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 10. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir
albayın askeri mahkemede yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve
internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/861) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 11. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, emekli bir
albayın casusluktan yargılanması sırasında getirilen yayın yasağına ve
internette yayınlanan bazı iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/862) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 12. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt
Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/863) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 13. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, bazı bankaların
faaliyetlerine son veren Bakanlar Kurulu kararının önceden sızdırıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Recep
Önal’ın cevabı (6/864) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Bilindiği üzere, Aralık
1999 tarihinde bazı bankaların içlerinin boşaltılmaları sonucu hükümetinizce el
konulma kararı alınmıştır. 1. Bu suretle el
konulmasına karar verilen bankalarla ilgili kararnameyi Cumhurbaşkanı ve
Başbakan dışında hangi bakanlar imzalamışlardır? O sırada kabinede olmayan
Mesut Yılmaz'ın da olayda bilgisi var mıdır? 2. El konulma kararnamesi
hangi gün ve hangi saatte tamamlanmış ve ilgili bankalara hangi saatte el
konulmuştur? 3. El konulan bankaların
kararnameleri tamamlandıktan sonra bazı bankaların sahiplerinin bu bankalardan
çuvallarla para kaçırdıkları doğru mudur? Doğru ise, bunlar hangileridir?
Ayrıca, olayda haberi olan bakan ve diğerlerinden kim bu banka sahiplerine
gizli haber uçurmuştur? Eğer haber uçuran
köstebek tespit edilmemiş ise, o zaman bu soygun olayında anılan kararnameyi
imzalayanların tamamı sorumlu değil midir? Bu konudaki düşüncenizi açıklar
mısınız? BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal; buyurun. (DSP
sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL
(Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in Sayın Başbakanımıza
yöneltmiş bulunduğu (6/864) esas numaralı soru önergesini cevaplandırmak üzere
söz almış bulunuyorum; hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. Soru önergesinde yer alan
hususlar ve bunlara ilişkin açıklamalar üç noktada toplanmaktadır. 1. Bildiğiniz üzere,
Aralık 1999'da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen beş bankaya ilişkin
21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı Bakanlar Kurulu kararı, Resmî Gazetenin
22.12.1999 tarih ve mükerrer 23914 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. Resmî
Gazetenin söz konusu sayısında yer alan kararda, diğer Bakanlar Kurulu
kararlarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ve Başbakan
Sayın Bülent Ecevit ile birlikte diğer bakanların da kendi imzaları
bulunmaktadır. Sadece, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'e vekâleten Devlet Bakanı
Fikret Ünlü'nün imzası yer almaktadır. 2. Anılan Bakanlar Kurulu
kararı, 21.12.1999'u 22.12.1999'a bağlayan gece tamamlanmış ve 22.12.1999
tarihli mükerrer Resmî Gazetede yayımlanarak kamuoyuna duyurulmuş, aynı gün,
mesai saatinin başlamasıyla birlikte bankalara el konulmuştur. 3. Bankalardan Egebank AŞ
ile ilgili olarak güvenlik kameralarıyla elde edilen görüntüler kamuoyuna da
yansımış, gerekli inceleme ve soruşturmalar yapılmış, elde edilen bilgiler
ilgili savcılıklara teslim edilmiştir. Diğer bankalarla ilgili
olarak da gerekli soruşturmalar ilgili kuruluşlarca yürütülmekte ve yapılan
incelemeler sonucunda, bankasından para kaçırdığı belirlenenler hakkında
gerekli hukukî işlemler yürütülmektedir. Saygılarımla Yüce
Meclisin bilgilerine sunarım. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Böylece, soru cevaplandırılmıştır. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, ben de bir iki şey söylemek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Genç; yerinizden, çok kısa... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, bu soruyu da aşağı yukarı iki sene önce sormuştum; şimdi, biraz
önce Sayın Bakan cevapladılar: Diyor ki: "Biz, gece kararnameyi imzaladık;
ama, mesai saatinde bankalara el koyduk." Zaten, işin kritik tarafı şu: O
gece, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve üç veya dört bakan, bu bankalara, beş bankaya,
el konulacağını biliyordu. Bu kişilerin arasından bazıları banka sahiplerine
tüyo verdi; çünkü, nereden bilecek ki, adam, sabahleyin bankasına el konulacak,
ondan sonra da, kamyonları dayayacaklar, paraları çuvallarla boşaltacaklar. Şimdi, siyasette, bir
ahlak vardır, kural vardır ve demokrasiyi benimsemiş ülkelerde kusursuz
sorumluluk vardır. Bu durumda, o gün, o gizli toplantıya, bankaların el konulma
toplantısına katılmış insanlardan birisi muhakkak tüyoyu vermiştir. Bu durumda,
bu bankalara, bu bildirildiğine göre, o gün, oradaki, Başbakanın da,
Cumhurbaşkanının da, bakanların da, hepsinin istifa etmesi lazım. İşte,
demokrasi böyle yerleşir. Yani içlerinden birisi bildirmiştir... Demek ki, o
birisi suçlu; ama, öteki de kusursuz... Suç denilen bir şey var. Biliyorsunuz,
Alman Başbakanının kendi özel kaleminde bir kişi ajan çıktı ve Başbakanlıktan
ayrıldı. Bir ülkedeki siyaset, ahlak, sorumluluk, işte, bu ulvî davranışlarla
gelecek nesillere birtakım şeyler telkin edebilir; ama, hiçbir suçu suç kabul
etmemek, bence mümkün değil; bu, geleceğe de şey olabilir. Bakın, buna bağlı olarak,
şubat krizinde 7 milyar dolar para çekildi. Ben, şimdi, soruyorum hükümete,
diyorum ki -soru sordum; yine, o soruya da daha cevap gelecek- o gün... BAŞKAN - Efendim, o
soruya cevap, sırası geldiğinde... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Bir dakika Sayın Başkan; ama, buna bağlı olarak... ...Merkez Bankasından 1
milyar 750 milyon dolar Tekstilbank çekti mi, çekmedi mi? Bana cevap veriyor:
"Yok efendim; bu, devlet sırrı." Halbuki, çektiğini söylediler; bize
de intikal etti. Bu bankanın ortakları arasında Mesut Yılmaz var mıdır veya
kardeşi? Diyor ki: "Efendim, CDS diye bir şirket vardır." CDS dediği,
benim bildiğim kadarıyla, Turgut Yılmaz, kendi şirketine ait bonoları piyasaya
çıkarırken, İstanbul Menkul Kıymetlerde bir -balo değil de, neydi onun ismi-
kutlama, parti verdi; o partiye de, hiç alışık olmadığı halde, İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası Başkanı da geldi, ona katıldı -ki, o görevi suiistimaldi;
burada söyledim- o şirkettir. Bakın, ben, o zaman diyorum ki, o zaman Merkez
Bankasından 5 milyar dolar çeken, şimdi gelsin çeksin; ama, o gün, Merkez
Bankasının ertesi gün doları yüzde 40 veya yüzde 35 devalüasyon yapacaklarını,
yine bu hükümetin içinde biliyorlardı ve yine, bunları yakınlarına bildirdiler
ve gittiler. Merkez Bankasından bir günde -Devlet Bakanı "7" diyor;
ama, benim bilgilerime göre- 5 milyar dolar çektiler. İşte, bunlar, zamanında
bunları yapan insanlar... İnsanlar ya
devleti yönetmelidir ya cebine hizmet etmelidir. Devleti yöneten insanlar
onurlu olmak zorundadır, hırsızlıktan arındırmak zorundadır; devletin malına el
dokundurmamak zorundadır. Dokunduğunuz zaman, devlet adamlığı vasfı kaybolur;
sokaktaki en adi insanlar sıfatına düşer. Onun için, her devlette görev alan
herkesin, devleti ve milleti çok düşünmesi lazım. Böyle bir şeyden dolayı da
yine istifa etmesi lazımdı; ama, nerede!.. Yüzüne tükürüyorsunuz "ya
Rabbi, çok şükür" deniliyor. Böyle bir şey olur mu?! Türkiye, bu
zihniyetle yönetilir mi?!. Dolayısıyla... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Ayıp yahu! BAŞKAN - Sayın Genç...
Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, ben, isim belirtmiyorum; genel konuşuyorum... EROL AL (İstanbul) -
Nasıl milletvekili yahu!.. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Ben, genel konuşuyorum; yani, Ahmet, Mehmet meselesi demiyorum... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Paran fazla geldi galiba?! BAŞKAN - Sayın Genç...
Sayın Genç, hiçbir şey... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, şu cümlemi tamamlayayım. BAŞKAN - Sayın Genç,
maalesef, Meclis adabına uygun olmayan konuşmalar yapıyorsunuz. EROL AL (İstanbul) -
Neyin adabına uyuyor ki, ona uysun! KAMER GENÇ (Tunceli) -
Adabıyla hükümet devleti yönetiyor mu ki, biz ona göre konuşalım!.. MEHMET SALİH YILDIRIM
(Şırnak) - Meclis adabıyla hiç alakası yok; böyle bir yanıt olur mu?! MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Kahveye bile yakışmaz bu konuşması. BAŞKAN - Evet, böylece
soru cevaplandırılmıştır. 14. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, genel nüfus
sayımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/866) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 15. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 2000 yılında
belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve
DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/868) BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Hazır. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
delaletinizi arz ederim. Musa
Uzunkaya Samsun 2000 yılı için 4 kişilik
bir ailenin yoksulluk sınırının 567 000 000, açlık sınırının ise 182 000 000 TL
olduğu yönündeki araştırma sonuçları dikkate alındığında; 1. Türkiye'de açlık
sınırında ve bu sınırın altındaki insan sayısı ne kadardır? 2. Ocak 2000'de memur
maaşlarına yapılacak artışta bu araştırma sonuçları dikkate alınacak mıdır? 3. Asgarî ücret
tespitinde bu rakamların etkisi olacak mıdır? 4. Söz konusu araştırma
sonuçları maaş artışlarında dikkate alınmayacak ise, maaş artışlarında sizce
hangi kriterler esas alınacaktır? 5. Üç yıllık iktidar
döneminizde uygulanan ücret politikalarıyla "ne ezilen ne ezen, insanca,
hakça düzen" felsefesini bağdaşır ve uyumlu buluyor musunuz? BAŞKAN - Sayın Keçeciler,
buyurun efendim. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; Samsun
Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın Başbakandan sorduğu sözlü soru önergesine
hükümetimizin cevabını arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize
saygılar sunuyorum. Devlet İstatistik
Enstitüsü tarafından, 1994 yılında hane halkı gelir ve tüketim harcaması anketi
yapılmış olup, bu ankette hane halklarının gelir ve tüketim harcaması yapısı
ortaya konulmuştur. Bu çalışmalara göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 8'i mutlak
yoksul durumunda, yüzde 24'ü ise ekonomik bakımdan yoksulluk riski altında
bulunmaktadır; ancak, 2001 yılı programının "amaçlar, ilkeler ve
politikalar" başlıklı bölümünde belirtildiği üzere, ekonomik büyümeyi esas
alan, mutlak yoksulluğu giderecek, göreceli yoksulluğu azaltacak ve yoksul
kesimleri ortalama refah seviyesine yaklaştıracak iktisadî ve sosyal
politikaların uyum içerisinde uygulanması hedeflenmiştir. 2000 yılı ocak ayı
artışında ve önceki dönemlere ilişkin artışlarda, bundan sonraki dönemlerde
-yani, 2001 yılı artışında, 2002 yılı artışında- hükümetimiz, çalışanların en
iyi şekilde geçinmelerini sağlayacak maaş ve ücret elde etmeleri gayreti
içerisinde olmuştur; ancak, yıllardan beri birikmiş sorunların tek bir çırpıda
çözümünü hükümetimizden beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.
Hükümetimiz, mevcut malî imkânları çerçevesinde, çalışanlarına her zaman
verilebilecek miktarın azamisini verme çabası içerisinde olmuştur. Asgarî ücrette, gerek
geçim şartları gerek diğer ekonomik ve sosyal şartlar dikkate alınarak
belirleme yapılmaktadır ve Asgarî Ücret Komisyonumuz, hemen geçtiğimiz günlerde
toplanarak yeni asgarî ücreti belirlemiştir. Maaş artışlarının
belirlenmesinde, çalışanların ve onların emeklilerinin en büyük düşmanı olan
enflasyonun öncelikli hedef olarak belirlenmesinde sağlam malî kaynaklarla
gerçekleştirilmeyen artışların sadece mevcut sorunları artırdığı gerçeği ve
uygulanan istikrar programının geleceğe yönelik olumlu gelişimi ile genel geçim
şartları birlikte dikkate alınmaktadır. İktidar dönemimizde,
çalışan ve onların emeklilerini enflasyona ezdirmeme taahhüdü içinde hareket
etmiş bulunuyoruz. 2000, 2001 ve 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunlarında yer verilen
hükümle, bu husus, yasal bir yükümlülük haline getirilmiştir. Hepinizin bildiği
gibi, bütçe kanunlarımıza koyduğumuz bir maddeyle, devlet memurlarına,
enflasyon oranında eşelmobil esasına göre zam yapılmaktadır. Başlangıçta, ocak
ayı başında yüzde 10 zam verilmiş, bu oran aşıldıkça, aşılan miktar kadar her
ay devlet memurlarının maaşının artırılması yasal hükme bağlanmıştır; sene
sonunda da artı 2 refah payı verilmektedir. Bu taahhüdümüzün yerine
getirilmesinde hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayacaktır. Bilgilerinize saygıyla
sunarım. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Böylece, soru
cevaplandırılmıştır. Sayın Uzunkaya, çok kısa
olmak üzere; buyurun efendim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, Değerli Bakana teşekkür ediyorum; ancak, dikkat edilirse, biz
soruyu 2000 yılı için sormuşuz, şu anda, Sayın Bakanımız, ne talihsizliktir ki,
hükümet adına 2002'nin ikinci gününde cevaplandırma şansını yakalamış oldu. Bu,
hükümet adına bir talihsizliktir; bunu vurgulamak istiyorum. İkincisi, Sayın Bakan
"biz, reel artışları enflasyon üstü olarak sağlıyoruz" dediler.
Bakınız, Değerli Bakanım, şu anda, Türkiye'de, çalışma örgütlerinin, birkısım
sendikaların, hatta devlet kuruluşlarının yaptığı tespitler var. 12 000 000
nüfusun açlık sınırında yaşadığı, 27 000 000 insanın yoksulluk sınırında yaşadığı
gerçeği gözardı edilmeyecek... Bakanlar Kurulumuzun eline verilen raporları
okusalar da işin doğrusunun bu olmadığını bilmeyecek kadar toplumun
ıttılaından, mantığından uzak bir hadise değildir. İfade ettiğiniz gibi,
geçtiğimiz hafta 163 000 000 lira olarak asgarî ücreti belirlediniz.
Allahaşkına soruyorum Sevgili Bakanım, şu memlekette 163 000 000 lirayla
geçinebilecek 4 nüfuslu bir aileyi göstermeniz mümkün müdür?! Gerçeklerden bu
kadar uzak -şahsınızı suçlamak için ifade etmiyorum, ama- insaf sınırlarını
zorlayan bir maaş politikasıyla, eşelmobille, enflasyonun altında bu toplumu
nasıl ezdirmiyoruz, artı 2 puanla beraber enflasyon üstü artış sağlıyoruz
diyorsunuz; mümkün değildir. Geçtiğimiz yıl reel olarak, çalışanlar, yüzde 9,
bir önceki yıl da -yine raporlara göre- yüzde 13 maaş kaybına; yani, değer
kaybına uğramışlardır. Sizin rakamlarınız aksini söylemiş olsa da toplumsal
realite budur; ama, açıklamanızdan dolayı teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Uzunkaya. 16. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Ceyhan
depreminden sonra mağdur olan işyeri sahiplerine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/869) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 17. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya çevre
yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/870) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 18. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Yunanistan'ın
soydaşlarımıza yaptığı uygulamaya ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/871) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 19. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Amasya-Taşova'dan
geçen Yeşilırmak’ın neden olduğu taşkınlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı
(6/872) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır. Sözlü soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Akif
Gülle Amasya Sorular: 1. Amasya-Taşova ilçe
merkezinden geçen Yeşilırmak Nehrinin istinat duvarları yetersiz kaldığı için
taşkınlara neden olmaktadır. İleride, telafisi mümkün olamayacak can ve mal
kaybına neden olabilecek sel ve heyelan tehlikesiyle karşı karşıya bulunan
Taşova merkezi ve çevresinde, potansiyel tehlike olan Yeşilırmak Nehrinin
taşmasının önlenmesi için Bakanlığınız tarafından başlatılmış herhangi bir
çalışma var mıdır? 2. Şayet varsa, 2001 yılı
hedefleriniz nelerdir? BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amasya Milletvekili
Sayın Akif Gülle'nin Enerji Bakanımızdan sorduğu sözlü soru önergesine cevap
arz etmek için huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. DSİ Genel Müdürlüğünce
yapılan inceleme sonucunda, Taşova ilçe merkezinin kuzeybatısında, Fıravgan
Mevkiinde, sol sahilde, yaklaşık 1 500 metre uzunluğunda 500 metre enindeki bir
yamaçta, aktif ve pasif heyelanların oluştuğu gözlemlenmiştir. Heyelanların
oluşmasında en önemli nedenin, zeminin kısmen yeraltı suyu içermesi ve yamaç topuklarının
Yeşilırmak Nehri tarafından sürekli aşındırılması olduğu tespit edilmiştir.
Heyelan malzemesinin, Yeşilırmak yatağına doğru akması, hem heyelanın
aktifliğini giderek artırmakta hem de taşkın tehlikesini doğurmaktadır. Taşkın
tehlikesinin giderilmesi ve heyelanların durdurulması için, bu bölgede nehir
yatağının değiştirilerek eski yatağına alınması gerekmektedir. Sayın Akif Gülle
görmek istedikleri takdirde, kendilerine, bu konuda bir harita da
sunulabilecektir. Nehrin eski yatağı, yaklaşık olarak, 1 kilometre uzunlukta
olup, Taşova İlçesi imar planında, yerleşim yeri ve mesire yeri olarak yer
almaktadır. 2001 yılı hedeflerimizle
ilgili olarak da; Yeşilırmak Nehrinin Taşova ilçe merkezinden geçen kısmının
önemli bir bölümü, önceki yıllarda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce
düzenlenmiştir. Bunun dışında, ayrıca, Taşova ve Erbaa İlçeleri arazilerinin
Yeşilırmak Nehri taşkınından korunması konusu, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün 2001 malî yılı yatırım programında ve uygulama planında, 10 milyar
liralık ödenekle yer almakta; ancak, ödeneğin az olması nedeniyle, mevcut
tesisin yenilenmesi çalışmalarına devam edilememektedir. 2002 yılında, Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğünün küçük su işleri faaliyetine ayrılan ödenek
dahilinde, söz konusu iş ödenek ihtiyacı dahilinde değerlendirilecektir. Yeşilırmak Nehrinin
Taşova ilçe merkezindeki su toplama havzası, 22 752 kilometrekare ve 500 yıl
yinelenmeli, taşkın debisi 964 metreküp/saniyedir. Yapımı gerçekleştirilen
ıslah tesisleri, söz konusu taşkın debisini geçirecek şekilde
boyutlandırılmıştır. Ayrıca, Yeşilırmak Nehrinin heyelan bölgesinden
uzaklaştırılabilmesi ve teknik açıdan uygun bir güzergâha kavuşturulabilmesi
çalışmalarına devam edilmektedir; ancak, nehir yatağında yapılacak güzergâh
değişikliği için gerekli olan 200 dekar genişliğindeki bir arazi parçasının
kamulaştırılmasının Taşova Belediyesince yapılması gerekmektedir, belediye
hudutları içerisinde olduğu için, başka bir organ tarafından yapılamamaktadır. Bilgilerinize saygıyla
sunarım. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Böylece, soru
cevaplandırılmıştır. 20. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, öğretmen
atamalarındaki bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/873) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 21. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Türk Eczacılar
Birliğinde yapılan denetimlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/876) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 22 . - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/878) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 23. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk
Telekom’un abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/879) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. Süremizin de sonuna
gelmiş bulunuyoruz. Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz. Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız. VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin
görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığımıza
verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz. 777 sıra sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu
Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz. 2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/888) (S. Sayısı: 777) (Devam) (1) BAŞKAN -Komisyon?..
Hazır. Hükümet?.. Hazır. Kanunun 5 inci maddesi
kabul edilmişti. Şimdi, 6 ncı maddesini
okutuyorum: MADDE 6. - Üretici
tütünleri yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemiyle alınır ve satılır.
Sözleşmeli üretim esasına göre üretilen tütünlerin fiyatları, tütün mamulleri
üreticileri ve/veya tüccarlar ile üreticiler ve/veya temsilcileri arasında
varılan mutabakata göre belirlenir. Yazılı sözleşme yapılarak üretilen tütünler
dışında kalan üretici tütünleri, açık artırma merkezlerinde açık artırma
yöntemiyle alınır ve satılır. Açık artırmaya başlangıç fiyatlarından başlanır
ve satışa konu tütünler en yüksek fiyatı veren alıcıya satılarak tescil edilir. Türkiye'de tütün
mamulleri üretmek isteyenlerin; yıllık üretim kapasitesi tek vardiyada, sigara
için iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için ise onbeş tondan az olmayan,
tütün hazırlama bölümleri dahil tam ve yeni teknoloji ile tesisler kurmaları
şarttır. Bu şartları yerine
getirenler, ürettikleri tütün mamullerini serbestçe satabilir,
fiyatlandırabilir ve dağıtabilirler. Türkiye'de tütün mamullerini üretmek ve
satmak isteyenler, Kurumdan üretim, satış ve/veya uygunluk belgesi almak
zorundadırlar. Üreticiden alınan
tütünlerin tütün satış merkezlerine veya Kuruma tescili kaydıyla, dahilde
alınıp, satılması, nakledilmesi ile standartlara uygun olan tütünlerin ihracı
serbesttir. Kırık ve döküntü tütünlerin gerektiğinde ihracatı Kurumdan izin
alınarak yapılır. İşlendikten sonra ihraç
amacıyla olsa dahi tütün ithali ancak, üretim ihtiyaçlarıyla sınırlı olarak bu
maddenin ikinci fıkrasında belirtilen tütün mamulleri üretenler tarafından
yapılabilir. Firmaların Ülke genelinde
kuruluş yeri nerede olursa olsun her satıcının sipariş verdikleri ürünleri
yerinde teslim etmeleri şarttır.
Türkiye'de üretilen tütün mamullerinin ihracı serbesttir. Türkiye'de, marka bazında
sigara için yıllık en az iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için yıllık en
az onbeş ton üretenler, aynı markadan olmak üzere serbestçe ithalat
yapabilirler, fiyatlandırabilirler ve satabilirler. Bu fıkrada belirtilen
üretim miktarlarına ilişkin şartları yerine getirmeyenlerce yapılacak sigara ve
diğer tütün mamullerinin ithalatı, ithal edilen tütün mamullerinin fiyatının
belirlenmesi ve yurt içinde pazarlamasına ilişkin usul ve esaslar Kurumun
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Bu maddede belirtilen
şartlarla ilgili işlemlerin tespit ve takibi Kurum tarafından yürütülür. Tütün ve tütün
mamullerinin ithalatında Kurumdan uygunluk belgesi alınır. Türkiye'de tütün
eksperliği yapmak için, tütün eksperliği yüksek okullarından veya muadili yerli
ve yabancı okullardan lisans düzeyinde yüksek öğrenim diploması alarak mezun
olmak şarttır. Tütün eksperi unvanına sahip olmayanlar, tütün alım ve satım
muayenelerini, tütün vasıf, değer ve nevilerinin belirlenmesini ve tütün
işleme, bakım, fabrikasyon eksperliği yapamazlar, tütün işlerinde bilirkişi ve
hakem olamazlar. Tütün eksperlerinin görev, yetki ve meslekî sorumlulukları
Kurul tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde,
Saadet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu;
buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA AHMET
SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda Tütün
Yasası olarak bilinen, görüştüğümüz bu tasarının 6 ncı maddesi üzerinde Saadet
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
geçen hafta bu tasarının görüşülmeye başlanacağı akşam, bir televizyon kanalı
şöyle bir haber veriyordu: Malatyalı bir tütün üreticisi çiftçimiz, satmak
istediği, ürettiği tütünü satamamış, iki çocuğunu ve eşini evinin damına
çıkararak damı ateşe vermiş, evi zarar görmüş, arkasından da iki ay ceza almış.
Bu çiftçimiz, iki aylık cezasını tamamladıktan sonra, tekrar, tütününü satmak
için götürüyor ve yine satamadığı için, bu sefer, bir dama çıkarak kendini
ateşe veriyor ve televizyon haberi de şu şekildeydi: "Şu anda tütün
ekimini yasaklayan tasarı da Mecliste görüşülmek üzere." Toplumda, gerçekten
sosyal olaylara sebep olabilecek, birçok çiftçimizin işsiz kalmasına sebep
olabilecek bir yasayı burada görüşüyoruz. Bu vesileyle, bir kere daha, Yüce
Meclisi bu konuda düşünmeye davet ediyorum. Kendisini, eşini,
çocuklarını yakmaya teşebbüs eden çiftçi Türk çiftçisidir ve Türk köylüsüdür.
Hükümetimiz ise, onlar için ürettiği projenin adının köykent mi olsun,
tarımkent mi olsun kavgasındadır. Sayın Başbakan, Atatürk'ün bir sözünü
hatırlatarak "köylü milletin efendisidir" diyor. Doğrudur, köylü milletin
efendisidir; ama, Atatürk'ün köylüsü milletin efendisidir. Herhalde, tütün
ekimi yasaklanan, pancar ekimine kota konulan, fındık ağaçları sökülen,
hububatı para etmeyen, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
borçlarını ödeyemeyip hapis yatan köylülerin bu kapsama girmemesi gerekir diye
düşünüyorum. Ben, bir basın toplantısında da söyledim. Sayın Başbakan,
herhalde, bir İstanbul gezisinde, Ataköy, Yeşilköy ve Kadıköy gibi kent
bölgelerini gezerken, onların tabelalarındaki "köy" ifadesine takıldı,
oraları köykent zannetti diye düşünüyorum. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Ne
büyük espiri! MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Sana öyle geliyor. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Evet, öyledir. Değerli milletvekilleri,
2.2.1993 -bu söylediklerimi de dinleyin şimdi- tarihinde yayımlanan bir köşe
yazısından bölümler aktararak sözlerime başlayacağım. Yazının başlığı
"Efendinin Efendisi." "1985'te Sayın
Turgut Özal Başbakanlığı döneminde, Dünya Bankasından aynı şekilde 300 000 000
dolar kredi karşılığında, destekleme fiyatlarını düşük tutun, desteklenen ürün
sayısını azaltın, tarım kredi faizlerini yükseltin, tarım kredi kooperatifleri
kredi vermesin, tarım girdilerine parasal destek sağlanmasın, sulama
ücretlerini artırın, Toprak Su Genel Müdürlüğünü kaldırın gibi istekler geliyor
ve bu kabul ediliyor. O zamanki muhalefet, bunun Türk tarımının sonu olacağını,
üretimin düşeceğini haykırıyor. Hatta 'köylü milletin efendisidir'
diyebiliyorduk; efendinin efendisi de, herhalde, Dünya Bankasıymış"
şeklinde yazılar yazılıyor. Yine, o günlerde hükümet,
iyi tütüne iyi para, tütün ithalat ve ihracatının serbest bırakıldığı
kararlarına imza atıyordu ve muhalefet sözcüleri, nikotini az kaliteli tütünün
bayırda yetiştiğini, bunun sap ve uç kısımlarının atılarak, çok az miktarda
tütüne iyi para verilerek Amerika Birleşik Devletlerinde satılacağını, diğer
tütünlerin para etmeyeceği düşüncesinden, ova tütüncülüğünün öleceğini ve
Amerika Birleşik Devletlerinin, Mısır'da ova tütüncülüğünü on senede böyle
bitirdiğini söylüyorlardı; Türk tütüncülüğünün bu şekilde darbe yiyeceği
belirtiliyordu ve burada esas amacın, Amerika Birleşik Devletlerinin kalitesiz
Virginia tütününün, ihracat yoluyla Türkiye'ye sokulacağı, Türkiye'de
kuracakları fabrikalarda bu kalitesiz tütünü işleyecekleri, iyi tütüne iyi para
politikasıyla Türkiye'den alacakları az sayıda kaliteli tütünü Virginia
tütünüyle karıştırıp kalitesini artıracaklarını ve dünya piyasalarını ele
geçireceklerini söylüyorlardı. Yine,
Milliyet Gazetesindeki bir haber söz edilerek "Anadolu, şimdi,
Marlboro ülkesi" başlıklı habere dayanarak Sabancı Holding ile Amerikan
Philip Morris ortaklığında Torbalı'da kurulan sigara fabrikasının, Başbakan
Süleyman Demirel tarafından açıldığı, yılda 2 000 ton sigara üretim kapasitesinden
sonra sigarasını bağımsız olarak dağıtabileceği, fiyatını belirleyeceği,
fabrikanın sadece yüzde 25 hissesinin Sabancı Holdinge ait olduğu söyleniyor. Bu yazının sonu, her
vesileyle bu politikanın -bu oyunun- Sayın Özal ile başlayıp "benim işçim,
benim köylüm" diyen Demirel'le devam etmesi gayet normal de; her vesileyle
bağımsızlıktan bahseden, işçi, köylü edebiyatı yapan -sıkça yapan bunu- SHP'nin
o günkü hükümetin içerisinde olmasının, sosyal demokratların gerçek yüzünü
ortaya koyduğu şeklinde yorumlanarak... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun efendim. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - "Bunun adı, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın sık sık söylediği
dış güdüm ve telefon ile yönetimdir" cümlesiyle bitiyor. Şimdi, ben de buradan
soruyorum: İktidardaki ortakların isimlerinden başka zihniyet itibariyle, bu
telefonla yönetim zihniyeti itibariyle ne değişti? Bu yasayı bu şekilde
değerlendirmeniz; buradan laf atarken de, bu şekilde değerlendirip laf atmanız
düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Nurettin Aydın. Buyurun Sayın Aydın. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002
yılının milletimiz için hayırlar getirmesi ve ülkenin içinde bulunduğu sosyal,
ekonomik ve siyasal sıkıntıların aşılmasında vesile olması temennisiyle, kısaca
Tütün Kanunu diye bilinen kanunun 6 ncı maddesi üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi adına söz almış bulunuyorum; AK Parti Grubum ve şahsım adına, sizleri
saygıyla selamlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın
Anayasa ve ülke menfaatlarına aykırı bularak veto ettiği bu yasa, Anayasa ve
hukuk ilkeleri hiçe sayılarak, her konuda olduğu gibi milletle ters düşülerek,
Meclisimizin önüne ısrarla getirilip dayatılmıştır tekrar. Ben, şurada, acaba
Türkiye Cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti mi olduğunu, yoksa, IMF ve dünya
ticaret tröstlerine hizmet mi ettiğini, bu tröstlerin ülkede egemen mi olduğunu
düşünüyorum. Bir başka ifadeyle, bu hükümet, gerçekten milletin hükümeti midir,
yoksa IMF ve uluslararası sermaye hükümeti midir; bunu dürüstçe söylemek lazım.
Ancak, ısrarla görüyoruz ki, şu yasada, ısrarla hem Cumhurbaşkanına hem de
sağduyulu çevrelere kulak tıkanmış vaziyettedir ve hükümetin, bu tavrıyla, kime
hizmet ettiği çok açık ve net bir biçimde ortaya çıkmıştır. Her cümlesiyle Türk
ekonomisini ve Türk sanayini uluslararası sermaye şirketlerine âdeta amade
eden, peşkeş çeken bu yasa, Türk tarım sektörünün içinde bulunduğu sıkıntıya
kat kat bir sıkıntı ilave ediyor. Yasanın 6 ncı maddesinin getirdiği düzenleme
de, doğu ve güneydoğunun zaten dar ve sıkıntıda olan 1 000 000'a yakın tütün
üreticisine bir sıkıntı daha hediye etmektedir. Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu yasanın getirdiği düzenlemede, bir sözleşme ve açık artırmadan
söz ediliyor. Bir güneydoğulu olarak, güneydoğuda çiftçilikle uğraşan bir
ailenin ferdi olarak, ben, şu ana kadar, bir tüccarın güneydoğuya gelip, tütün
aldığına şahit olmadım. Doğu ve güneydoğuda, bu sene 60 000 tona ulaşan
istihsal var. Bu destekleme alımlarının kaldırılmasıyla, acaba, köylü bu tütünü
ne yapacak; getirip, sizlere hediye edecek galiba. Eğer, tütün ekmeyin
diyorsanız, doğu ve güneydoğuda yeni bir göç dalgasına hazır olun ve bu göç
dalgası geldiğinde de, acaba sizlerin
imdadına kimler yetişecek.. bilmiyorum; yani, IMF mi, yoksa uluslararası
şirketler mi yetişecek... Bir taraftan, Millî Güvenlik Kurulumuz, güneydoğunun
sefaletine ve güneydoğu ile diğer yöreler arasındaki kalkınmışlık farkına
dikkat çekerken, siz, güneydoğudaki sıkıntılara yeni bir sıkıntı ilave
ediyorsunuz. Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şu yasayı ben şöyle görüyorum: Tekel gibi gerçekten altın
yumurtlayan bir tavuğu, açıkcası âdeta, uluslararası tütün tekellerine, tütün
tröstlerine peşkeş çekiyoruz. Bütün bir yıl boyu, Tekel’in ve özel sektörün
üreticiye ödediği sadece 550 000 000 dolarken, Tekel müessesesinin geçen sene
Hazineye aktardığı kaynak 2 800 000 000 dolardır. 550 000 000 doların yanında,
2 800 000 000 dolar kaynak aktarıyor. Bu demektir ki, millî hâsılanın yüzde
3'ünü Tekel veriyor. Ülkede, Tüpraş ve TEAŞ'tan sonra üçüncü büyük kuruluşumuzu,
hangi akla hizmet ederek, maalesef, yabancı şirketlere devrediyorsunuz, anlam
vermek mümkün değil. Düşünüyorum; ikinci büyük
sebep... Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerde, giderek azalan bir
tütün tüketimi var. 1951 yılına bakıyoruz; Amerika'nın 400 milyarlık sigara
üretimi var, tüketim ise 418 milyar. 1999 gelince, 700 milyarlık üretim var,
500 milyarlık tüketim var. Aradaki 200 milyarı, üçüncü dünya ülkelerine, işte,
bizlere satıyorlar. Niye bizlere satıyorlar; çünkü, biz, insanımıza önem
vermiyoruz. Bu gelişmiş Batı ülkelerinde, tütün ve tütün mamullerinin ülke
insanlarına verdiği zararı tazmin ediyorlar ve bu tazminatlar milyar dolar
mertebesine ulaşmış durumdadır... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) AHMET NURETTİN AYDIN
(Devamla)- ... milyarlarca dolar tazminat ödemektedirler. Onun için, bizim
gibi, insan haklarının hiçe sayıldığı, insanını düşünmeyen, insan sağlığını
önemsemeyen ülkelere, maalesef, yönelmekte ve Türkiye'yi çok cazip bir ülke
olarak görmektedirler. Ben, bu değişiklik
yasasının -acaba, çiftçiye mi fayda sağlıyor, yoksa tüketiciye mi- kimseye
fayda sağladığını görmüyorum; Türk ekonomisine ciddî bir darbe olacağına
inanıyorum ve inanıyorum ki, eğer, sizler, hür iradenizle, vicdanî
muhasebenizle oyunuzu kullanırsanız, bu yasayı reddedeceksiniz. Bu inançla
hareket ederseniz, bunu reddedersiniz. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Doğru Yol Partisi
Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya. Buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Gözlükaya. DYP GRUBU ADINA MEHMET
GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi
Grubu adına, görüşülmekte olan yasayla ilgili söz aldım. Sizlere cevap
vermeyeceğim; zaman çok kısıtlı. Öncelikle, Yüce
Meclisimize yeni yılın hayırlar getirmesini, milletimizi de bu sefaletten ve
milleti mahveden, ekonomik bunalımlara sokan bu hükümetten en kısa zamanda
kurtarmasını ve ülkenin selamete erişmesini diliyorum. (DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Değerli arkadaşlarım,
Tütün Yasasına Doğru Yol Partisi olarak kesenkes karşıyız; geçen görüşülürken
de karşıydık, bugün de karşıyız. Sanılmasın ki, Türkiye'nin yeniden
yapılanmasına ve değişime Doğru Yol Partisi olarak karşıyız, hayır; ama,
vazgeçilmezlerimiz var. Bunların başında, sorunlar içerisinde yaşamaya devam
eden, mahvolmuş, moralman çökmüş, ekonomik olarak çökmüş çiftçiye sahip çıkmak
gelmektedir ve bundan vazgeçemeyiz. Bu sebeple, bu yasaya karşıyız. Bu yasa, tahmin ediyoruz ve
biliyoruz ki, yine kılına dokunulmadan bu Meclisten çıkacak. Eğer Meclisten
çıkarsa, Cumhurbaşkanını dinlemeyen bu hükümetin bu icraatına karşı, Doğru Yol
Partisi olarak, Anayasa Mahkemesine kadar bu yasayı götüreceğiz. (DYP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, bu
yasayla ne oluyor? Tütün bölgelerindeki arkadaşlar biliyorlar da, ben bir daha
tekrar edeyim: Bu yasayla, artık, Türkiye'de, tütün de, aynen ıspanak gibi,
pazarlarda gördüğünüz diğer mallar gibi satılır hale gelecek; ya sözleşme yapılacak
veya açık artırmayla... Peki, sözleşme yapılmadı, açık artırmaya gitti; açık
artırmada satılmayan tütün ne olacak? Bir garantisi yok. "Ekmesin efendim,
iyi tütün yetiştirsin" demek bir mana ifade etmiyor. Değerli arkadaşlarım,
kota kalkıyor bu yasayla. Millet her yerine tütün dikme gayreti içinde olacak;
ama, yazık olacaktır. Bu bakımdan yanlıştır. Ayrıca, fiyatta tekel
geliyor. Bugün, sütte görüldüğü gibi, Mis Sütün, Pınar Sütün anlaşarak veya
başka firmaların anlaşarak sütte tekelleşmeye gittikleri gibi, fiyat tespiti
yaptıkları gibi, tütünde de aynı şey olacak ve Türk tütüncüsü beş altı firmanın
esareti altına girecektir. Ayrıca, bu yasayla.,
tütünü serbestçe ithal edebileceksiniz. Yani, belli firmalar -Philip Morris
veya diğer firma, Albaraka Türk- istediği kadar tütün ithal edebilecek. Yasada
"ihtiyaçları kadar" falan gibi bir cümle var; ama, tütünü ihracat
etme serbestisi getiriyorsunuz. Bununla kim kazanacak? Bununla, Bulgaristan ve
Yunanistan tütüncüleri kazanacak; çünkü, bizim yetiştirdiğimiz oryantal tütünü
onlar yetiştiriyorlar, Avrupa Birliği desteği var. Haklı olarak, bu firmalar,
bu tütünleri ucuz bir şekilde, serbestçe ithal edebilecekler. Ayrıca, tütün
mamulleri ithali de serbestleşiyor. O zaman, Türkiye'de yabancı sigara
tekelleri ortaya çıkacak. Bugün, belki, bunlar olmaz diyebilirsiniz, ama,
yarın... Tekel özelleştirme kapsamındadır. Tekel eğer özelleştirilirse
-özelleştirildikten sonra da Tekelin tütün almayla ilgisi yok- sigara fabrikası
kalmayacaktır. Bu bakımdan, gelecekte Türk tütünü kullanılamaz, satılamaz,
alınamaz hale gelecektir. Değerli arkadaşlarım,
hükümet, bir alternatif ürün meselesi tutturdu. Burada, Tarım Bakanı veya diğer
ilgililer söylüyor. Alternatif ürünle ilgili ne gibi bir çalışma var? Ali Şevki
Beyin geçenlerde söylediği gibi, Tokat Erbaa'da ve -diğer tütüncü
arkadaşlarımızın- Amasya'da, Batman'da hangi tespitler yapılmış? Denizli'nin
tütün bölgesi olan Tavas, Acıpayam, Güney, Akköy, Kale gibi ilçelerinde
alternatif ürün diye bir şey yok. Millet kendi kendine bir şeyler yapmaya
çalışıyor. Burada, devlet, alternatif ürün tespitinde şu güne kadar herhangi
bir gelişmeyi söyleyememiştir. Değerli arkadaşlarım,
Adıyamanlı arkadaşımız Sayın Bilgiç'in de söylediği gibi, güneydoğu, doğu
tütünleri, artık, ancak kaçak satılabilir hale gelecektir; Tekel ve tüccarlar
orada tütün alımına gitmeyeceklerdir. Çok değerli arkadaşlarım,
doğrudan destek deniyor. Doğrudan destek verilen, benim tespitime göre, afet
bölgesidir diye, bir tek İçel var. Açıklasınlar burada; şu ana kadar doğrudan
destek alan illerin sayısını öğrenmek istiyorum. Denizli'de hiçbir vatandaşımız
doğrudan destek alamamıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gözlükaya,
toparlar mısınız efendim. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Devamla) - Toparlayacağım Sayın Başkanım. Şimdi, bir tütün
üreticisinin faksı var; Acıpayam'dan Akın Ergün. -Faksın tamamını okumuyorum-
diyor ki "Biz, tütün üreticileri, devletten, sizden ve iktidardaki
liderlerden şunu istiyoruz: Dokunmayın ekmeğimize, dokunmayın sarı kızın çeyiz
parasına, dokunmayın gençlerin düğün parasına, dokunmayın uyku tünek bilmeyen,
çalışkan tütüncünün emeğine." Değerli arkadaşlarım, son
olarak şunu söylüyorum; burada, Sayın Hocamız Ekrem Pakdemirli bir şey
söylediler konuşmalarında, aynen okuyorum: "Sayın Başbakan yurt dışına
gidiyor, orada birçok kurumlarla görüşecektir. 'Taahhütlerimizi yerine
getirdik' diye gidersek başka olur, bir de 'getireceğiz, siz merak etmeyin
canım, biz döndüğümüzde halledeceğiz' demek de başka olur." Böyle bir
anlayış olmaz. Sayın Başbakanımızın, inşallah, hayırlı neticelerle Türkiye'ye
dönmesini isteriz... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET GÖZLÜKAYA
(Devamla) - ...ama, Türk Milletini rencide edecek, Türk Devletini rencide
edecek ve hesap verme gibi, yalvarma gibi bir düşünceyi burada ifade etmek
yanlıştır. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Sayın Başbakan, kimseye yalvarmaz; merak etme sen. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Devamla) - Son olarak şunu söylüyorum: Değerli arkadaşlarım, tütün üreticisi,
mahkemelerde ve hapishane köşelerindedir. Tarım kredide, çiftçi borçlarında
taksitlendirme yapılmadı. Ziraat Bankasında ise taksitlendirme yapıldı; ama,
maalesef, çiftçi, bu faizleri ödeyemez duruma geldi. Hepinize saygılar
sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Gözlükaya. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 4 adet önerge vardır. Bunlardan 3 ünü geliş sırasına göre
okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 777
sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış
Alım-Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
"Yerli ve yabancı
sigara üreticileri, Türkiye pazarında sattıkları sigara miktarının yarısı kadar
tütünü doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye'den almak zorundadırlar. Yeterli
tütün bulunmasına rağmen, bu zorunluluğa uymadıkları belirlenenlerin, ürünleri
ile ilgili üretim, satış veya ithal belgeleri iptal edilir." BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 777
sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin altıncı fıkrasından sonra gelmek
üzere "% 100 Türk tütünü ile üretilen sigara markalarının (samsun,
maltepe, vs) mevcut şekliyle üretimlerine devam edilir" ibaresinin
eklenmesini arz ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım son
önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 777
sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının sonuna
"tesis kurmaları" ibaresinden sonra aşağıdaki hükmün eklenmesini arz
ederiz. Ahmet Demircan Yakup
Budak Sacit Günbey
"ve üretimlerinin en
az üçte 1'i kadar ihracat yapmaları ve ürettikleri tütün mamullerinde en az ½
yerli tütün kullanmaları şarttır." BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI YILMAZ
KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Önerge
sahipleri, gerekçeyi mi okuyalım? ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU
(Diyarbakır) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: “Gerekçe: Ülke
ekonomisinin korunması ve geliştirilmesi için gerekli bir düzenlemedir. “ III. - Y O K L A M A BAŞKAN - Birinci
önergenin gerekçesini okuttuk; ama, önergenin oylanmasından önce bir yoklama
isteği var. Yoklama isteğinde bulunan
arkadaşlarımızın hazır bulup bulunmadığını arayacağım. Sayın Bahri Zengin?..
Burada. Sayın Ahmet Cemil Tunç?..
Burada. Sayın Aslan Polat?..
Burada. Sayın Zeki Çelik?..
Burada. Sayın Alaattin Sever
Aydın?.. Burada. Sayın Latif Öztek?..
Burada. Sayın Ahmet Karavar?..
Burada. Sayın Ahmet
Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Ali Oğuz?.. Burada. Sayın Rıza Ulucak?..
Burada. Sayın Zeki Okudan?..
Burada. Sayın Hüseyin Karagöz?..
Burada. Sayın Osman
Yumakoğulları?.. Burada. Sayın Lütfi Yalman?..
Burada. Sayın Musa Demirci?..
Burada. Sayın Turhan Güven?..
Burada. Sayın Mustafa Örs?..
Burada. Sayın Mehmet Gözlükaya?..
Burada. Sayın Saffet Arıkan
Bedük?.. Burada. Sayın Hacı Filiz?..
Burada. Sayın Mehmet Sadri
Yıldırım?.. Burada. Evet, bu 21 arkadaşımız
sisteme girmesinler. Yoklama isteğini
elektronik sistemle yerine getireceğim. Yoklama için 5 dakikalık
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik
personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen
arkadaşlarımızın, belirlenen süre içerisinde, yoklama pusulalarını
Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklamaya başlandı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, İdare Amirimiz Sayın Erkan Kemaloğlu'nun bir duyurusunu
sizlere okumak istiyorum. Bazı arkadaşlarımızın, lojmanlardan gelirken
arabalarını getirmediklerini bildiriyor ve 1 nolu kapıda bir otobüsün beklediğini,
Genel Kurulun dağılımından sonra arkadaşlarımızın otobüsle evlerine gitme
olanağını sağladıklarını bildiriyorlar. Sayın Kemaloğlu'na
teşekkür ediyoruz efendim. (Alkışlar) (Elektronik cihazla
yoklamaya devam edildi) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır. Çalışmamızın da sonuna
yaklaştık. Hava muhalefeti de dikkate alındığında, toplantı yetersayısına
erişme şansımız yoktur. Bu nedenle, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2002 Perşembe günü saat
15.00'te toplanmak üzere Birleşimi kapatıyor, sizlere iyi akşamlar diliyorum. Kapanma Saati: 18.30 |
|