Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21       CİLT : 81       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

44 üncü Birleşim

28 . 12 . 2001 Cuma

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                    Sayfa    

 

 I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fas-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/947)

2. – Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/435)

3. – İngiltere'ye resmî ziyarette bulunan Turizm Bakanı Mustafa Rüştü Taşar'a, Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya, İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu, Kilis Milletvekili Mehmet Nacar, Şanlıurfa Milletvekilleri Meh-met Güneş ile Ahmet Karavar'ın refakat etmelerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/948)

B) Gensoru, Genel GörÜşme, Meclİs SoruşturmasI  ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. – Adana Milletvekili  Adnan Fatin Özdemir ve 28 arkadaşının, çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

2. – Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 36 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.– İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)      (S. Sayısı : 527)

2.– Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777)

3.– 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyo-nu Raporu (1/869) (S. Sayısı : 788)

4.– Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkiyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/902) (S. Sayısı : 780)

VI.– SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.– İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, kurul, üst kurul ve özerk kuruluşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/4848)

2.– Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, öğretmen maaşlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/5125)

3.– İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, iç borçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5132)

4.– İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı'nın, TCDD'ye bağlı limanlardaki hizmetlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5146)

5.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5147)

6.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hazine hesaplarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5148)

7.– Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, öğretmen maaşlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/5150)

8.– Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin Avukatlık Kanununa aykırı anlaşma yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5189)

9.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın;

Özel harcamaları hakkında basında çıkan iddialara,

– Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Bazı özel harcamalarının bir kamu bankasınca ödendiği iddialarına,

– Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın;

Bazı özel harcamalarının bir kamu bankasınca ödendiği iddialarına,

– Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun;

Bazı özel harcamalarının bir kamu bankasınca ödendiği iddialarına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/5192, 5197, 5199, 5245)

10.– Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, 2001-2002 yılı demiryolu projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5207)

11.– Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, GSM baz istasyonlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5220)

12.– Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, katma değerli telekomünikasyon hizmetlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/5222)

13.– Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Kars'taki bazı yatırım projelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin cevabı (7/5229)

14.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yoksullukla mücadeleye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin cevabı (7/5236)

15.– Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, çiftçilere yapılacak doğrudan destek ödemelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/5265)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

I . – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Çanakkale Milletvekili Sadık Kırbaş,

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya,

Mehmet Âkif Ersoy'un ölümünün altmışbeşinci yıldönümü münasebetiyle gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da gündemdışı konuşmalara katkıda bulunmak üzere bir konuşma yaptı.

Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek, Türk futbolunun sorunlarına ve 23 Aralık 2001 Pazar günü Yimpaş Yozgatspor - Galatasaray futbol takımları arasında yapılan maçta yaşanan olaylara ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Konya Milletvekili Özkan Öksüz ve 20 arkadaşının, Tuz Gölündeki kirlenmenin (10/234),

İçel Milletvekili Ali Er ve 19 arkadaşının, İçel İlinde yaşanan sel felaketinin yol açtığı zararların (10/235),

Araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına;

Adana Milletvekili Arif Sezer'in, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine;

İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması önergelerinin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi.

Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarih ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/888)     (S. Sayısı : 777) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 5 inci maddesine kadar kabul edildi.

Alınan karar gereğince, 28 Aralık 2001 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.03'te son verildi.

 

 

Yüksel Yalova

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Kemal Albayrak

 

Şadan Şimşek

 

Kırıkkale

 

Edirne

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


                                                                                                                             No. : 58

II . – GELEN KAĞITLAR

28.12.2001 CUMA

Meclis Araştırması  Önergeleri

1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir ve 28 arkadaşının, çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.12.2001)

2. – Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 36 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.12.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

28 Aralık 2001 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşimini açıyorum.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, yoklama yapmanızı istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Şandır, siz de mi yoklama yapılmasını istemiştiniz efendim?

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Evet efendim.

BAŞKAN - Elektronik sistemde bir arıza olduğu için...

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim...

Özür dilerim, teknisyen arkadaşlar, elektronik sistemde bir arıza olduğunu ve sistemi tamir için de kısa bir zamana ihtiyaç olduğunu söylediler.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, yoklamayı ad okunmak suretiyle yapınız.

BAŞKAN - Hayır, sistem çalışmadığı için, teknisyen arkadaşlarımız uyarıyor...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Saat 14.00'e kadar neredeymiş teknisyen arkadaşlarımız Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Sayın Başkan, benim irademle ilgili  değil. Teknisyenler "yoklamayı da yapamayız; yoklamayı ad okunmak suretiyle yapsak bile, daha sonrasında, bu sistemi çalıştırmamız için, hiç değilse bir yarım saate ihtiyacımız var" diyorlar. Yarım saatten bu yana da bununla uğraşıyorduk.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, yarım saate ihtiyaç varsa, yarım saat ara verin.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Şimdiye kadar neredeymiş teknisyen arkadaşlarımız?!

BAŞKAN - Bir saattir uğraşıyorlardı diyorum. Yarım saattir, ertelenip ertelenmemesi konuşuluyordu Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Arkadaşların keyfiyle değil her şey Sayın Başkan; ara verin.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Ara verin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Başkan, yoklamayı yapsak bile, daha sonrasında sistemin işleyebilmesini temin etmeleri açısından, tamirat yapma mecburiyetleri olduğunu söylüyor arkadaşım. Bu, Başkanlığın iradesiyle ilgili bir şey değil, teknik bir husus.

14.30'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.06


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.30

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin İkinci Oturumu açıyorum.

III . – YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak, salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutmadan önce, kâtip üye arkadaşımın oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ediyorum.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fas-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/947)

                       28.12.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 14 Haziran 2001 tarih  ve 80 sayılı Kararıyla, Fas-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemize davet edilmesi kararlaştırılmıştır.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlemesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

               Ömer İzgi

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                  Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır -iki adet- okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir ve 28 arkadaşının, çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

                              25.12.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülke genelinde meydana gelen büyük afetler, yıllardan bu yana süregelen kuraklık ve bugüne kadar uygulanan yanlış desteklemeler ve fiyat politikaları sebebiyle büyük bir sıkıntı içine giren çiftçilerin sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1.- Adnan Fatin Özdemir                               (Adana)

2.- Armağan Yılmaz                               (Uşak)

3.-Burhan Orhan                               (Bursa)

4.-Bekir Ongun                               (Aydın)

5.-Mehmet Metanet Çulhaoğlu                               (Adana)

6.-Mehmet Kundakcı                               (Osmaniye)

7.-Mehmet Nuri Tarhan                               (Hatay)

8.-Cumali Durmuş                               (Kocaeli)

9.-Ali Uzunırmak                               (Aydın)

10.-İrfan Keleş                               (Çankırı)

11.-Nail Çelebi                               (Trabzon)

12.-Recai Yıldırım                               (Adana)

13.-Basri Coşkun                               (Malatya)

14.-Ali Halaman                               (Adana)

15.-İbrahim Halil Oral                               (Bitlis)

16.-Cezmi Polat                               (Erzurum)

17.-Abbas Bozyel                               (Iğdır)

18.-Arslan Aydar                               (Kars)

19.-Mükremin Taşkın                               (Nevşehir)

20.-Salih Erbeyin                               (Denizli)

21.-Mükerrem Levent                               (Niğde)

22.-Mihrali Aksu                               (Erzincan)

23.-Müjdat Kayayerli                               (Afyon)

24.-Muzaffer Çakmaklı                               (Şanlıurfa)

25.-Hidayet Kılınç                               (İçel)

26.-Mustafa Enöz                               (Manisa)

27.-Reşat Doğru                               (Tokat)

28.-Seydi Karakuş                               (Kütahya)

29.-Yalçın Kaya                               (İçel)

GEREKÇE

Ülke genelinde 1999 yılında meydana gelen büyük afetler ve yıllardan bu yana süren kuraklık sebebiyle, çiftçiler, büyük bir ekonomik sıkıntı içine girmişlerdir.

Son yıllarda tarımda yaşanan kriz, çiftçiyi büyük ölçüde mağdur etmiştir. Tarım ürünlerinden elde edilen gelirin yeterli olmayışı, T C Ziraat Bankası ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerince verilen yüksek faizli krediler, çiftçilerin her geçen gün daha da fakirleşmesine sebep olmuştur. Diğer taraftan, 1999 yılından itibaren meydana gelen büyük afetler, yıllardan beri ülkemizde hüküm süren kuraklık ile ekonomik reform çerçevesinde, çiftçiye yapılan desteklerin bazılarının kaldırılması, bazılarının da azaltılması neticesinde; çiftçilerin bir kısmının tarımsal faaliyeti terk ettiği, bir kısmının ise kredi borçlarını ödeyebilmek için sahip oldukları tarımsal araç gereç, tarla, arsa, arazi ve benzeri mal varlığını satarak, bulundukları bu zor durumdan kurtulmaya çalıştıkları gözlenmektedir.

Ülkemizde işsizlik sorunu devam ederken, T C Ziraat bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince verilen yüksek faizli krediler sonucu, her geçen gün daha da fakirleşerek tarımsal faaliyeti terk etmek zorunda kalan çiftçilerin de işsizler arasına katılmasının, önemli ölçüde sosyal bir patlamaya neden olacağı bir gerçektir.

Tarım sektörü, ülke nüfusunun beslenmesini sağlaması, sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılaması, ihracata doğrudan ve dolaylı olarak katkıda bulunması ve nüfusun büyük bir kısmına istihdam sağlaması açısından da büyük önem taşımaktadır.

T C Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince verilen yüksek faizli kredilerin altından kalkamayan çiftçilerin, gelirlerinde meydana gelen istikrarsızlık, tarımsal üretim faaliyetini cazip bir geçim alanı olmaktan çıkaracak, gelir düşüklüğü nedeniyle, tarımsal üretimde istenilen kalite ve verim artışı sağlanamayacaktır.

Ayrıca, tarımsal kredi almak suretiyle borçlanan çiftçilerin, borçlarını ödeyemeyecek durumda olmaları nedeniyle, T C Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri, idarî ve kanunî takibe aldığı alacaklarını tahsil edememektedirler.

Bu da, alacağını tahsil edemeyen Tarım Kredi Kooperatiflerinin malî yapılarının her geçen gün bozulmasına sebep olduğu gibi, çiftçi ortaklarına götürdükleri hizmetin de aksamasına yol açmaktadır.

Türkiye, mutedil iklimi, verimli toprakları ve özellikle sulama imkânları ile büyük bir tarım potansiyeline sahiptir; ancak, bugüne kadar uygulanan yanlış destekleme ve fiyat politikaları, toprakların aşırı parçalanmış olması, yapılan hatalı sulama, yanlış gübreleme gibi sebeplerle Türk tarımı ilerleyememiştir.

Çiftçilerin yaşadıkları tüm sorunların giderilmesiyle, fakirleşen çiftçilerin gelirlerinde meydana gelecek olan artış sonucu, üretimde kalite, çeşitlilik ve devamlılık sağlanacaktır.

Yukarıdaki nedenlerden dolayı, çiftçilerimizin olumsuz durumlarının tespit edilerek bu konuda alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. – Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 36 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

                              25.12.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak bu sorunlara çözüm bulunması için hükümet tarafından alınması gereken ekonomik ve sosyal tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci maddesi ile TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.

1.-Mücahit Himoğlu                               (Erzurum)

2.-Ali Işıklar                               (Ankara)

3.-Namık Hakan Durhan                               (Malatya)

4.-Yalçın Kaya                               (İçel)

5.-Nidai Seven                               (Ağrı)

6.-Ali Halaman                               (Adana)

7.-Adnan Fatin Özdemir                               (Adana)

8.-Hidayet Kılınç                               (İçel)

9.-Mustafa Gül                               (Elazığ)

10.-Cemal Enginyurt                               (Ordu)

11.-Ahmet Erol Ersoy                               (Yozgat)

12.-Mustafa Yaman                               (Giresun)

13.-Osman Fevzi Zihnioğlu                               (Sakarya)

14.-Mihrali Aksu                               (Erzincan)

15.-Nazif Okumuş                               (İstanbul)

16.-Nesrin Ünal                               (Antalya)

17.-Mehmet Arslan                               (Ankara)

18.-Mehmet Ceylan                               (Sıvas)

19.-Ali Gebeş                               (Konya)

20.-Melek Denli Karaca                               (Çorum)

21.-Mehmet Kaya                               (Kahramanmaraş)

22.-Hasan Kaya                               (Konya)

23.-Muzaffer Çakmaklı                               (Şanlıurfa)

24.-Ayhan Çevik                               (Van)

25.-Mehmet Metanet Çulhaoğlu                               (Adana)

26.-Mesut Türker                               (Yozgat)

27.-Mehmet Kundakçı                               (Osmaniye)

28.-Mehmet Nacar                               (Kilis)

29.-Edip Özbaş                               (Kahramanmaraş)

30.-Mükremin Taşkın                               (Nevşehir)

31.-Süleyman Coşkuner                               (Burdur)

32.-Armağan Yılmaz                               (Uşak)

33.-Hamdi Baktır                               (Kayseri)

34.-Mehmet Telek                               (Afyon)

35.-Şaban Kardeş                               (Bayburt)

36.-Meral Akşener                               (Kocaeli)

37.-Mustafa Sait Gönen                              (Konya)

GEREKÇE

22 Kasım 2000 ve 19 Şubat 2001 tarihlerindeki ekonomik kriz öncelikle, üretime doğrudan katkı sağlayan reel sektörlerde ve giderek bütün toplum kesimlerinde etkisini hissettirmiştir. Ülke ekonomisinin lokomotifi konumunda bulunan esnaf ve sanatkârlar ise ekonomik bunalımın etkisini derinden yaşamış, malî çöküş süreciyle birlikte iflaslar birbirini izlemiştir.

Ocak-Eylül 2001 tarihleri arasında, çoğunluğu gıda, inşaat, finans ve tekstil sektörlerinde olmak üzere yaklaşık 1 katrilyon sermayesi olan 14 540 firma kapanmıştır. Alış verişin durma noktasına gelmesiyle nakit sıkıntısı ve ödeme güçlüğü içine düşen çok sayıda esnaf ve sanayici, tefecilerin eline düşmüştür. Bir dönem mantar gibi hızlı biçimde türeyen özel bankalar ve kamu bankalarıyla ilgili sağlıksız gelişmeleri önlemek adına yapılan çalışmalar, esnafın ve özel girişimcinin bankalardan uygun koşullarda kredi alabilmesini güçleştirmiştir.

Krizin neden olduğu görülmemiş bir durgunluk ve aynı zamanda enflasyonist ortamda, esnaf ve sanatkârlar, devletin düzenleyici elini uzatmasını beklemektedir. Yaşanan tüm bu sıkıntılar nedeniyle, esnaf ve sanatkârların hukuk çerçevesi içinde gerçekleştirdiği ve hak arama niteliği taşı-yan eylemlerine ve haklı taleplerine duyarsız kalınmamalıdır.

Esnaf ve sanatkârlarımız, aynı zamanda, büyük bir moral çöküntü ve çaresizlik içindedirler. Reel sektördeki daralma yüzünden istihdam imkânları da daralmış, işsizlik ve durgunluk kısır döngüsü sürüp gitmektedir. Bu bakımdan, kendilerine kulak verilmesi, en azından, kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler konusunda görüş alışverişinde bulunulması son derece yararlı olacaktır.

Millî iradenin tecelligâhı olan TBMM, ülke sorunlarına el koyarak yürütme organıyla işbirliği anlayışı ve azamî diyalog içerisinde çözüm yolları sağlayacak projeler üretmelidir. Bu kapsamda, esnaf ve sanatkârların sorunları konusunda TBMM tarafından kurulacak bir Meclis araştırması komisyonu, esnaf ve sanatkârlarımızın sıkıntılarını tüm yönleriyle incelemeli, gerektiğinde, ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde görüşmelerde ve incelemelerde bulunarak, hükümetimize yol gösterici nitelikte bir çalışma yapmalıdır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemde yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Mardin Milletvekili Fehim Adak’ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/435)

                              27.12.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğinin yapılmasını bilgilerinize arz ederim.

     Fehim Adak

             Mardin

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

3. – İngiltere'ye resmî ziyarette bulunan Turizm Bakanı Mustafa Rüştü Taşar'a, Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya, İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu, Kilis Milletvekili Mehmet Nacar, Şanlıurfa Milletvekilleri Meh-met Güneş ile Ahmet Karavar'ın refakat etmelerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/948)

                              27.12.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın, 12-15 Kasım 2001 tarihlerinde Londra'da düzenlenen WTM 2001 "World Travel Market" Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, 11-16 Kasım 2001 tarihleri arasında İngiltere'ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iş-tirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

          Bülent Ecevit

                Başbakan

LİSTE

İlhan Aytekin                              (Balıkesir)

Mustafa Gül                              (Elazığ)

Tevhit Karakaya                              (Erzincan)

Fadlı Ağaoğlu                              (İstanbul)

Mehmet Nacar                              (Kilis)

Mehmet Güneş                              (Şanlıurfa)

Ahmet Karavar                              (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V . – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.– İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2 .– Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777) (1)

BAŞKAN- Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarın 4 üncü maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 5 inci maddeyi okutuyorum:

Kurumun gelir ve giderleri ile denetimi

MADDE 5. - Kurumun gelirleri şunlardır:

a) Yurt içinde üretilen veya ithal edilen tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin yurt içinde yapılacak ilk teslimlerinde satış fiyatının binde dördü.

b) Mamul üretimi, satışı ve uygunluk belgesi başına alınacak tutar.

c) Tescil, izin ve ruhsat harçları.

d) Bu Kanunda yer alan idarî para cezalarının yüzde yirmibeşi.

Gerektiğinde (a) bendinde belirtilen oranı yüzde elliye kadar azaltmaya, ödeme usul ve esaslarını tespite Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tutar hiçbir vergiye matrah teşkil etmez.

Kurumun giderleri şunlardır :

a) İdarî giderler.

b) Sektörle ilgili araştırma-geliştirme faaliyetleri ile tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek çalışmaları yönlendirerek organizasyonu sağlamak üzere gerekli gördüğü faaliyetlerin desteklenmesinden doğan giderler.

Kurumun giderleri Kurul kararıyla yürürlüğe giren yıllık bütçeye göre yapılır. Kurumun bütçe yılı takvim yılıdır. Yıllık gelir ve gider arasındaki fark Maliye Bakanlığınca belirlenecek esaslar dahilinde genel bütçeye aktarılır. Kurumun mal ve varlıkları Devlet malı sayılır, haczedilemez, rehnedilemez.

Kurum Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde söz isteyen?..

Saadet Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Aslan Polat.

Buyurunuz Sayın Polat.

Süreniz 5 dakikadır. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Tasarının bu maddesiyle, kurumun gelir ve giderleri belirtilmiş. Burada, kurumun giderleri arasında ise, en önemli olarak, araştırma - geliştirme faaliyetlerinde bulunulması ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikli her türlü zararlı etkilerin incelenmesi ve çalışma yapılması söyleniyor.

Burada, önemli olan konu şu: Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 64 üncü sayfasında, Tütün ve Tütün Mamulleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu için "Araştırma - geliştirme çalışmaları yapılmalı..." Ve bunu da Tütün Ofisine teklif ediyor ve "Tütün Ofisi Genel Müdürlüğü bünyesinde bir ar-ge birimi kurulmalıdır." diyor. Burada, Avrupa Birliğinin zorunlu kıldığı ürün standartları arasında yer alan azamî zifir, nikotin ve karbondioksit oranlarına uygun üretim yapabilmek için gerekli yatırımlar, tütün mamulleri üretici firmalar tarafından planlanması başlatıldı ve bu devam edilsin, ar - ge çalışmalarına destek olunsun, Tekel'in ve tütün tüccarlarının istekleri önplanda tutulsun diye Devlet Planlama Teşkilâtı, ar-ge çalışmaları için bayağı vazife vermiş; fakat, şimdi, yine bu hükümetle ilgili söylemek istiyorum; o da şu: Bu bütçe programında, siz, Tütün Ofisine bir para koydunuz. Burada da vazifelerini saydık. İşte, araştırma-geliştirmeye yardım etsin, zararlarını önleyecek faaliyetler yapsın. Tütün Ofisine 118 trilyon lira para koymuşsunuz; fakat, bu 118 trilyon liranın, şu ana kadar kasım ayı sonu itibariyle 1 lirasını bile harcamamışsınız.Yani, bir taraftan, çok önemli demişsiniz, Devlet Planlama Teşkilâtı bu konuda, tütün üzerinde araştırma yapsın, yarın tütün üreticilerimiz zarar etmesin, çalışmalar yapsın demişsiniz, bunun için Tütün Ofisi kuralım demişsiniz ve Tütün Ofisine son derece kısıtlı olarak koyduğunuz 118 trilyon liradan 1 000 000 lira dahi kasım ayı sonuna kadar harcamamışsınız; çünkü, istememişsiniz çalışmayı. İşte burada bütçe rakamları ortada. Fakat, siz, istediğiniz zaman da bunları çok daha iyi bulabiliyorsunuz. Mesela, diyelim ki, bütçe programınızda faize 16,6 katrilyon lira para ayırmışsınız, yetmemiş, bunu 41 katrilyon liraya çıkarabiliyorsunuz. İstediğiniz zaman bunu çıkarıyorsunuz; ama, çiftçiye bir yardım olduğu zaman, hemen böyle buna mani olmak için elinizden ne geliyorsa onu yapmaya çalışıyorsunuz. İşte, bu da, bu hükümetin üreticilere verdiği gerçek desteğin özelliği.

Bakın, getirdiğiniz, bugün görüştüğümüz bu tasarıda tütün ekim alanlarını kısaltıyorsunuz. Bunu şimdi yapmıyorsunuz, 2000 Yılı Genişleme Stratejisi kitabının -yine, burada bakarsak- 57 nci sayfasında "amacımız, tütün alanlarını 80 000 hektar, şekerpancarı alanlarını 100 000 hektar ve fındık alanlarını 100 000 hektar azaltmaktır" diyorsunuz ve bir sayfa sonrasında, 59 uncu sayfasında, Avrupa Birliği bile "Türkiye, doğrudan gelir desteğine bütçesinde yeterli ödenek ayırmamıştır" diyor. 59 uncu sayfasında... Peki, yeterli ödenek doğrudan gelir desteğine ayrılmamıştır diye Avrupa Birliğinin bile ihtar ettiği konuda siz ne yapmışsınız 2001 yılında; doğrudan gelir desteğine 500 trilyon lira koymuşsunuz, kasım ayı sonuna kadar buradan 1 000 000 lira bile kullandırmamışsınız. Şimdi sizinle burada hesaplaşmak istiyorum halk adına. Yani, siz, çiftçi için ne önermiş, bütçeye koymuşsanız son derece yetersiz; birisini, kıyıp kullanmamışsınız. Doğrudan gelir desteği demişsiniz; kasım ayı sonuna kadar bir lira kullanmamışsınız. Tütün Ofisine son derece kısıtlı kabul etmişsiniz, 118 trilyon lira koymuşsunuz; bir lirasını kasım ayı sonuna kadar kullanmamışsınız. Kullandıysanız, Maliye Bakanımız burada, "kullandım" diyorsa, kullandığını izah etsin.

Bakın, milletvekilleri, böyle rahatsız olmayın. Bunlar sizin günahlarınız; bunlar, her gün sizin karşınıza çıkacaktır.

Şimdi, siz, bunları böyle kullanmazken, mesela, dün akşam, Plan ve Bütçe Komisyonunda, gece saat 12.00'de, zorda kalan şirketleri -ki, doğrudur- kurtarabilmek için, 10 bankaya 10 katrilyon lira daha destek yapmak için bütçeden, vazife aldınız. 10 bankaya 10 katrilyon lira!..

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Borç...

ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika, dinleyin beni, dinleyin... Rahatsız olmayın!

10 bankaya 10 katrilyonu niye vereceksiniz; bunları, reel sektörü ilerletelim diye vereceksiniz.

Bakın, Hazine Müsteşarlığının 2002 yılı bütçesi sunuş raporu... Buradan bir iki rakam okuyalım milletvekilleri -rahatsız olmayın- bakın, ne demiş Hazine Müsteşarlığı. Bunlar devletin rakamları, ben kendim demiyorum. Bu raporun 56 ncı sayfasında deniliyor ki: "KOBİ'lere (Küçük ve Orta Boy İşletmelere) yatırımlarda devlet yardımları hakkında karar çerçevesinde, 1997 yılı ekim ayından 2001 yılı ekim ayı sonuna kadar geçen dönemde düzenlenen KOBİ teşvik belgeleriyle ilgili bilgi aşağıdadır."

KOBİ'lere, sizin, bundan önceki dönemlerde, 1997 yılında 19 trilyon, 1998 yılında 19 trilyon...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum...

BAŞKAN - Lütfen, tamamlayın Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - Çok önemli de onun için söylüyorum. Hem de, MHP Grup Başkanvekili iyi dinliyor. Gelsin, isterse cevap versin; memnun da olurum cevap verirse.

1999 yılında 42 trilyon ayrılmışken, 2001 yılında ocak-ekim ayları arasında, Sayın Başkanım, KOBİ'lere verdiğiniz bütün kredi 6 trilyon 272 milyar. Şimdi düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de, KOBİ'de bulunan 2,5 milyon esnafa verdiğiniz kredi 6 trilyon 272 milyar. Bu rakam, ta 1997'de bile 19 trilyondu. Siz, bu sene sadece dün akşam, 10 tane bankayı kurtarmak için 10 katrilyon lira kaynak ayırdınız.

Burada neyi demek istiyorum: Siz, büyük holdinglere olunca çok cömertsiniz, halka olunca, böyle, son derece bu işlerde kıpti davranıyorsunuz, az davranıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Polat, sözlerinizi tamamlayın... Teşekkür ediyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) - Son olarak bir şey daha söyleyeyim: Bunun sonunda kurum, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir deniyor. Dün akşam verilen bir önergeyle -çok iyi de oldu- bunların, Sayıştay denetimine tabi olacakları belirtildi ve Sayıştay denetimi de hakikaten iyi olacak; Sayıştay'ın o raporlarının hepsini size tek tek okuyacağım böyle, sizi burada rahat oturtmayacağım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Burada herkes konuşur, o sizin yetkinizde değil Sayın Polat.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Özkan Öksüz; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Ak Partinin görüşlerini aktarmak üzere huzurunuzdayım; hepinize, bu vesileyle, saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, yasa tasarısının 5 inci maddesi, bu yasa tasarısıyla kurulması düşünülen Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ve Kurulunun gelir ve giderleri ile denetiminin nasıl olacağını hükme bağlamaktadır. Bu maddeyle, üreticilerimizin tütün satış bedellerinin binde 4'ü bu kurumun gelirleri arasında sayılmaktadır. Böylece, hükümet, bir taraftan "devleti küçülteceğim" iddiasında bulunurken, devleti büyütmekte, hantal bir yapıya kavuşturmaktadır; arpalık haline gelen üstkurullar icat etmektedir. Ayrıca, devlet, aldığı vergilerin dışında fon, harç, vakıf aidatı, dernek aidatı gibi ödeneklerle, âdeta, Deli Dumrul'a dönüşmektedir.

Böylece, devlet, sosyal devlet anlayışından hızla uzaklaşmaktadır. Dünyanın hangi ülkesinde görülmüştür, devlet, kurduğu kurum ve kuruluşların yükünü halka yüklemektedir. Devlet, vatandaşa hizmet götürmekle mükelleftir. Bu hizmetlerin karşılığında ise vergi alır. Masraflarını karşılayamayacağınız kurumu kurmayın, milletin sırtına kambur yüklemeyin. IMF'nin dayatmaları sonucunda çıkarılmak istenen bu yasayla, ülkemizde tütün üreticileri mağdur edilirken, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki tütün stokları eritilmek istenmektedir. Hükümet, her ne kadar "bu yasayla, tütünün fiyatlandırılması, alımı, satımı ve dışsatımı ile tütün ürünlerinin üretimi ve fiyatlandırılması, satışı gibi konularda sektör tamamen serbest rekabete açılmaktadır; bu da, tütün üreticileri için olumlu bir gelişmedir" dese de, bu yasayla, tütün üreticilerimiz mağdur edilmekte, iç ve dış tekel gruplarının insafına terk edilmektedir.

Devlet sektörünün dışında Türkiye'de kaç tane sigara üreticisi vardır; iki veya üç tane. Bunlar da ürettikleri sigaraların tütününü ithal etmektedirler. Alıcısı bulunmayan bir piyasada siz istediğiniz kadar tütün fiyatlarını açık artırmayla belirleyin; neye yarayacak?!

Değerli milletvekilleri, başta bu hükümet olmak üzere, bundan evvelki hükümetlerin uygulamış olduğu politikalar, bu yasada olduğu gibi, üreticilerimizi mağdur eden yasalar nedeniyle, ülkemizde tarım bitme noktasına gelmiştir. Kuraklık ve sel baskınları gibi doğal afetler, yaşanan ekonomik kriz, hükümet tarafından uygulanan düşük tabanfiyatları uygulaması, gübre, motorin, elektrik gibi tarımsal girdilere yapılan aşırı zamlar nedeniyle, çiftçilerimiz aldıkları kredileri ödeyemez hale gelmişlerdir. Çiftçilerimiz, kredi borçları yüzünden mahkemelerde sürünmekte ve icra yoluyla, tarım aletleri haraç mezat satılmaktadır. Çiftçilerin borçlarının ertelenmesi için getirilen düzenleme de pek işe yaramamıştır; çünkü, çiftçi, iflas etmiştir, borç ödeyecek gücü kalmamıştır.

Ülkemizin en önemli tarım bölgesi olan Konya'da, tarım topraklarımızın büyük bir bölümü boş tutulmaktadır. Ekilen alanlarda ise, çiftçilerimiz toprağa gübre atamamıştır.

Çiftçilerimiz devlete güvenmenin bedelini tarlasına gübre atmamakla ödemektedir. Çünkü hükümet, tarımsal ürünlerden devlet desteğini kaldırırken, üreticilere doğrudan gelir desteği sağlayacağı sözünü vermişti. Hükümetin sözüne inanan çiftçilerimiz de, doğrudan gelir desteğinden yararlanabilmek için birçok kuruma haraç gibi vergi ve fon ödeyerek, arazi kayıtlarını çıkararak, kayıtlarını yaptırmışlardır.

Şimdi soruyorum: IMF'nin dayatmaları sonucu tarımsal ürünlerdeki devlet desteğinin kaldırılması karşılığında çiftçilere söz verdiğiniz destek nerede; dekar başına 10 000 000 Türk Lirası ödenecek destek nerede? Size güvenen çiftçilerimiz, tarlası için alacağı gübrenin parasını kamu kuruluşlarına ödediler; karşılığında ne aldılar? Koca bir hiç. Devlet anlayışı bu mudur?

Böyle giderse, bir tarım ülkesi olmakla övündüğümüz ülkemiz, dışardan tarım ürünü satın alan bir ülke haline gelecektir. Zaten, yediğimiz birçok ürün dışardan satın alınmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen, tamamlayınız.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bütün dünya ülkeleri, çiftçilerini desteklemektedir. Çiftçilere sağlanan destek zarar değildir. Eğer, siz, çiftçiler üzerindeki desteği kaldırırsanız köyleri boşaltırsınız, işsiz oranını çok yüksek boyutlara çıkarırsınız, üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine geçersiniz, altyapısız büyüyen şehirler ortaya çıkarırsınız, vergi gelirlerini düşürürsünüz, ihracat oranları gerilerken ithalat patlaması yaşanır. Ondan sonra, IMF'den alacağımız milyar dolarlar da size kâr etmez.

Uygulanan tarım politikaları sonucunda, 2000 yılında Türkiye'nin tarım ürünleri ithalatı 4,1 milyar dolardır, tarım ürünleri ihracatı ise 3,8 milyar dolardır. Dünyada tarım ürünleri bakımından kendini besleyen yedi ülkeden biriyken, hükümetin yanlış politikaları yüzünden, mercimek, buğday, fasulye ithal eder duruma düştük.

Bu duygularla hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim Sayın Öksüz.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Faris Özdemir.

Buyurunuz Sayın Özdemir. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA FARİS ÖZDEMİR (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, siyasetin talihsizliği ve çelişkisinden duyduğum üzüntüyü dile getirmek istiyorum. Şu anda görüştüğümüz Tütün Kanununa tepki koyup istifa eden o zamanın Sayın Bakanının bu oturumu idare etmesini hangi sözcüklerle yorumlayabileceğimi bilemiyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, doğu ve güneydoğuda kapatılan yaprak tütün işletmelerinde çalışan bayan işçileri bu kışın ortasında gurbet ellerine gönderen bu iktidarı, bu hükümeti tarihe şikâyet ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Anneler babalar gurbette, yavrular akraba evlerinde yarı yetim, yarı öksüz okula giderken, vicdanınız sızlamıyor mu? Ama, siz, bu acıyı bilemezsiniz; çünkü, sizin yuvanızı kimse dağıtmadı değerli milletvekilleri.

Soruyorum size 42 ilin milletvekilleri: Yarın tütün üreticisinin karşısına nasıl çıkacaksınız? Ne söyleyeceksiniz? Ne duyacağınızı biliyor musunuz? Ama, bu mesele benim meselem değil diyorsanız, o da sizin sorununuz.

Bu getirilen yasaya ne kılıf bulmak isterseniz isteyin, 18 Aralık 2000 tarihli IMF'ye verilen iyiniyet mektubunun emri olduğu gerçeğini silemezsiniz.

Cumhurbaşkanının vetosuna rağmen ısrarınızın ve yüzbinlerce tütün ekicisini kaderine terk etmenin mantığı nedir?

Milleti perişan ettiniz, acınacak hale getirdiniz; artık, bir tütün üreticisini, çocuğunu okutacak durumdan tamamen uzaklaştırdınız. Bu yanlışlar yetmiyormuş gibi, bu sene Ziraat Bankası kredilerini de kestiniz.

Şu anda, tütün üretim bölgelerinde, bu kışın ortasında... İnanmıyorsanız siz de gidin bakın değerli milletvekilleri; ama, siz gidemezsiniz, halktan kopmuşsunuz, halkın içinde değilsiniz artık. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bu milleti bu duruma düşüren, bu hükümetin duyarsız politikasıdır. Ha, ne oluyor; biz, milletin hakkını bu şekilde savunduğumuz zaman, popülizm yapıyormuşuz. Eğer, sizin anlayışınız buysa, biz, popülizm yapmayı, millet adına şerefli bir görev sayıyoruz. Biz, hangi olumlu işe hayır dedik? Tekel içki üretmesin, ispirto üretmesin, kibrit yapmasın... Biz, bunların hepsinin arkasındayız; sizinle beraberiz. Günümüzün şartlarına uygun yapısal değişikliklerin hepsinin yanındayız. Günümüzün ihtiyacına cevap vermeyen kurum ve kuralları kayıtsız şartsız değiştirmek için, dönüşüm ve değişim programını başlatmak için, hep yanınızdayız.

Nitekim, 2000 yılı mahsulünün alımında, olay, kendini göstermiştir; Denizli'de, Batman'da, Adıyaman'da, Samsun'da, Manisa'da, 4 dolar 10 sentten verdiğimiz tütünü, siz, 2000 yılı mahsulünde 1 dolar 88 sente kadar düşürdünüz.

Ancak, tütün dikim alanlarının alternatifi yine tütündür. 600 000 civarında tütün ekicisi kaderine terk edilmiştir. Biz, size, tütünü alın, yakın demiyoruz; iç tüketim ve dışsatım miktarlarıyla orantılı tütün yetiştirin; alanları daraltın. Her şeyi kabul ediyoruz. Tütün borsası mı; evet; hepsine varız. Sayın iktidar mensupları, konuyu, bize de gelip, müzakere edebilirdiniz. İsyanımız bunadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 5 inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesinde "Kurumun giderleri şunlardır" başlığının (b) bendinin ilk fıkrasındaki "kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek çalışmaları yönlendirerek..." ibaresinden sonra gelmek üzere "Yeşilay'la birlikte" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Zeki Ünal

 

Adıyaman

Bingöl

Karaman

 

Musa Uzunkaya

Ali Coşkun

Mehmet Çiçek

 

Samsun

İstanbul

Yozgat

 

Mahmut Nedim Bilgiç

Faruk Çelik

Dengir Mir Mehmet Fırat

 

Adıyaman

Bursa

Adıyaman

 

Zülfükar İzol

 

Eyüp Fatsa

 

Şanlıurfa

 

Ordu

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Yasanın 5 inci maddesinin son fıkrasının "Kurum, Sayıştay denetimine tabidir; yılda iki defa Plan ve Bütçe Komisyonuna rapor verir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ahmet Demircan

Musa Geçer

Bahri Zengin

 

Samsun

Hatay

İstanbul

 

Hüseyin Karagöz

 

Ahmet Cemil Tunç

 

Çankırı

 

Elazığ

 

BAŞKAN - Son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Yasanın 5 inci maddesinin birinci fıkrası (d) bendinde zikredilen "yüzde yirmibeşi" ibaresinin "yüzde yirmisi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ahmet Demircan

Mustafa Geçer

Mehmet.Zeki Okudan

 

Samsun

Hatay

Antalya

 

Hüseyin Karagöz

Aslan Polat

Mehmet Batuk

 

Çankırı

Erzurum

Kocaeli

 

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız yoksa gerekçeyi mi okutayım sayın milletvekilleri?

VEYSEL CANDAN (Konya)- Konuşacağız...

BAŞKAN - Önerge sahibi milletvekillerinden Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer konuşacaklar.

Süreniz 5 dakikadır Sayın Geçer, buyurun.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 777 sıra sayılı tasarının 5 nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum; Saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerlim milletvekilleri; oluşturulan bu kurumun, 5 inci madde, gelirlerini düzenlemektedir. Daha sonra gelir kalemleri sayılmakla birlikte, ikinci fıkrasında "Kurum Giderleri Kurul kararlarıyla yürürlüğe giren yıllık bütçeye göre yapılır. Kurum bütçe yılı takvim yılıdır. Yıllık gelir ve gider arasında fark Maliye Bakanlığınca belirlenecek esaslar dahilinde bütçeye aktarılır" denilmektedir. Yani, burada, aslında, belirlenen fark, olumlu veya olumsuz fark, müspet veya menfi fark, kurumun, gelir-gider arasındaki zararı veya kârı genel bütçeye aktarılacak. Dolayısıyla, burada, idarî para cezalarından oluşacak biriken paranın yüzde 25'inin değil de, yüzde 20'sinin kuruma aktarılmasını öneriyoruz. Zira, böyle bir kurumun maliyeti, zaten, topluma, oldukça ağırlıklı bir maliyet olacaktır.

Zaten, kurumun oluşmasına da -daha önceki sözlerimizde belirtmiştik karşıydık. Yani, böyle bir kurumun oluşması ve bunun finanse edilmesi, bu finansmana birtakım paraların ayrılması, bu kurumun yapacağı işlevler açısından ne derece faydalıdır, şu anda bunu belirlemek mümkün değildir.

Ancak, Türkiye'de yapılan bu değişikliklerin, bu dönüşümlerin, hele tütün alanında, tütün çiftçisini mağdur edecek bir dönüşümün bedelinin biraz daha çiftçilere yükletilmesini veya diğer kurumlara yükletilmesini, buna finansman ayrılmasını da, genel kamu finansmanı açısından uygun görmüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de yapılan bu dönüşüm çalışmaları çerçevesinde, aslında, tütün alanında yapılan bu değişikliğin en büyük faturasının kahredici ağırlığının tütün ekicilerine çıkarıldığını görüyoruz. Bugüne kadar, ne hikmetse, devlet tarafından inhisara alınarak desteklenmiş, üretilen bütün mamullerin alım garantisi verilerek üretimi teşvik edilmiş tütün mamulünün ve bu alanda uğraşan tarım çiftçisinin, bu kanunla birlikte çok zor duruma düşürüleceğini görüyoruz. Zaten, bize gelen bilgiler de, bu alanda tütün tarımı yapan çiftçilerimizin son derece zor durumda olduğunu gösteriyor. Bunun, bir geçiş dönemi içerisinde düzenlenmesi, bu ağırlığın veya bu faturanın, tarım çiftçisine, tütün çiftçisine değil, diğer alanlara da yayılması, yumuşak bir geçişin yapılmasının öngörülmesi gerekirken, burada, böyle bir kurum oluşturularak ve böyle bir yasa çıkarılarak, tütün çiftçimiz son derece mağdur duruma düşürülmüştür.

Burada, aslında, yurtdışı tekelinin belki Türkiye'de tütün alanına girmesini... Zaten Batılı ülkelerde tütün kullanımının son derece azaldığı son zamanlarda, artık, tütün kullanımının son derece düştüğü ve üretimin de düşürüldüğü bir noktada, üçüncü dünya ülkelerine ve Türkiye gibi ülkelere dayatılarak, bu bölgelerde, bu ülkelerde, Batılı tütün üreticilerinin piyasaya girmesi, Batılı tütün üreticilerinin piyasada tekel oluşturmasını sağlayacak son derece zararlı bir ortam varken, bu faturanın bedelinin en azından başka kurumlara da yükletilmesi gerekirken, tütün üreticisine yükletilmiştir ve tütün üreticisi, şu anda, son derece mağdurdur.

Bununla birlikte, yeni bir özel kurum oluşturularak, âdeta ayrı bir bütçe oluşturularak, ayrı giderler yapılarak, bu giderlerin hangi alanlarda harcanacağı, aslında, burada muğlak ifadelerle ifade edilmesine rağmen, bütçesinde eksi, yani, olumsuz bir fark çıkması halinde, bunun ülkenin genel bütçesine aktarılarak giderilmesi de, aslında, uygun bir yaklaşım değildir diye düşünüyoruz. Bu kurumun gelirlerinin, belirlenen bu kalemler içerisinde düşürülmesini talep ediyoruz ve birinci fıkranın (d) bendiyle ilgili vermiş olduğumuz önergede, idarî para cezalarının, birikmiş fonlardan, bu kuruma yüzde 25 değil, yüzde 20 aktarılmasını öneriyor, önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Geçer.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Değerli milletvekilleri, bir hususu sizin takdirlerinize sunmak istiyorum. Ben saymıyorum, iki arkadaşımdan rica ediyorum. Kabul edenler bölümünde, bir arkadaşım "60", bir arkadaşım "56" dedi, sonra, bir üyeyle ilgili oy kullanmada anlaştılar, 59'da mutabık kaldılar. Kabul etmeyenler bölümünde, bana, bir arkadaşım "128", diğer arkadaşım "144" rakamını verdi. Takdir buyurursunuz ki, bu durumda, ben, tereddüt hasıl olduğu için -arkadaşlarımı suçlamıyorum; çünkü, bir yandan sayarlarken, sayın milletvekilleri Genel Kurul salonuna girince kaçırabilirler- oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Elektronik cihazla oylama yapacağız; oylama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak oylarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, oylama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge reddedilmiştir. Karar yetersayısı vardır; talebinizi yerine getirdik.

Şimdi, 2 nci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesinde "Kurumun giderleri şunlardır" başlığının (b) bendinin ilk fıkrasındaki "kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek çalışmaları yönlendirerek..." ibaresinden sonra gelmek üzere "Yeşilay'la birlikte" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

        Mahmut Göksu

             (Adıyaman)

          ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Göksu, önergeniz hakkında siz ya da arkadaşlarınız konuşacak mısınız?

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Zeki Bey konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal.

Süreniz 5 dakikadır.

Buyurun Sayın Ünal.

ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, önergemizle, yasanın 5 inci maddesinde "Kurumun giderleri" fıkrasının (b) bendinin ilk paragrafındaki "tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek çalışmaları yönlendirerek" ibaresinden sonra gelmek üzere "Yeşilay'la birlikte" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz. Gerekçemiz gayet açıktır. Anayasanın 41 inci maddesi ailenin korunmasıyla, 56 ncı maddesi vatandaşların sağlıklarının korunmasıyla, 58 inci maddesiyse gençliğin sigaradan, alkolden, uyuşturucu maddeden ve kötü alışkanlıklardan korunmasıyla ilgilidir.

Alkol, sigara ve uyuşturucu maddelerin insan sağlığına zararlı olduğunu bilmeyen yoktur. Tıp otoriteleri de bunu kabul ve tasdik etmektedirler; ancak, bunun böyle olduğunun kabul edilmesi veya tasdik edilmesi fazlaca bir anlam ifade etmiyor ki, sigara, alkol ve esrar gibi bazı kötü alışkanlıklar terk edilmiyor; tersine daha da artmaktadır.

Sigarayla Savaşanlar Vakfının tespitlerine göre, Türkiye'de sigara pazarının yılda 3 katrilyon lirayı aştığını, 2000 yılında 6,5 milyar paket sigara tüketildiğini öğreniyoruz. 1985 yılında 63 milyar adet sigara tüketilirken, bu rakam, 2000 yılında 130 milyar adede çıkmış bulunmaktadır.

Türkiye, sigara tüketiminde, Brezilya, Güney Kore ve Hindistan'dan sonra dördüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde, özellikle gençler arasında sigara, alkol ve uyuşturucu alışkanlıkları giderek artmaktadır ve bu alışkanlıklara başlama yaşı, özellikle sigarada, 10 yaşına kadar inmektedir.

Değerli arkadaşlar, bir kişi günde bir paket sigara içtiği zaman, o kişinin yirmi yılda vücudunda biriktirmiş olduğu katran ve is miktarının 7 kilogram olduğunu, yine bu araştırmalar ortaya koymuştur. Tiryaki olan arkadaşlarımızın bu konuda dikkatlerini çekmek istiyorum.

Yeşilay'ın tespitlerine göre, Türkiye'de, 30 milyon kişi sigara tiryakisidir, 20 milyon kişi alkol kullanmaktadır ve bunun 6 milyonu da bağımlıdır.

Yine, Yeşilay cemiyetinin verilerine göre, Türkiye'de, bir yılda 5 milyar dolarlık sigara ve alkol tüketilmektedir. Türkiye'de, yılda tüketilen alkol miktarı 1 milyar litredir; aşağı yukarı, kişi başına 17-18 litre alkol düşmektedir ve alkol tüketiminde, Amerika'dan ve Almanya'dan sonra, dünyada üçüncü sırada yer almaktayız.

Sağlık Bakanlığının, 7 ilde, 12 000 ortaöğretim öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmada, bu öğrencilerin yüzde 20'sinin sigara, yüzde 27'sinin alkol, yüzde 4'ünün de uyuşturucu kullandığı ortaya çıkmıştır.

Yılda işlenen suçların yüzde 66'sı ve trafik kazalarının da yüzde 61'i, maalesef, alkolden ileri gelmektedir.

Değerli arkadaşlar, devlet -afet gibi- bazı görevleri ifa ederken, Kızılay'ı devreye sokmaktadır. Gerçi, Kızılay geçmişte iyi bir sınav vermemiştir; ama, Kızılay'ı yine devreye sokmakta ve elindeki imkânlara göre, yine, bazı işler yapmaktadır.

Tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan zararlı etkileri önlemek için Yeşilayı da devreye sokmak mümkündür diye düşünüyorum; çünkü, sigara, alkol ve uyuşturucu madde konusunda Yeşilay Cemiyeti, gerçekten uzmanlaşmıştır. Bu gibi konularda Yeşilayı devreye sokacak olursak ve kurulacak bu organizasyonda Yeşilaya yer verecek olursak, öyle zannediyorum ki, fevkalade isabetli bir karar almış oluruz.

Önergemizin destekleneceğini ümit ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (Ak Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ünal.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin  katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasanın 5 inci maddesinin son fıkrasının "Kurum Sayıştayın denetimine tabidir. Yılda iki defa Plan ve Bütçe Komisyonuna rapor verir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ahmet Demircan

            (Samsun) ve

              arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahibi, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan; buyurunuz.

Süreniz 5 dakika.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı Tütün Kanununun 5 inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, demokratik bir devlette, millet denetiminden uzak hiçbir kurum olmamalı. Bu, temel bir konudur. Devletin, demokratik bir devletin üç temel erki vardır; yasama, yürütme, yargı. Bir de, denetlemeyi buna eklemekte yarar var, demokratik denetlemeyi buna eklemekte yarar var. Her erkin, her kurumun kendi içerisinde bir denetim mekanizması olabilir, olmalıdır da; ama, bununla yetinilmemeli; denetlemeyi nihaî olarak millete dayandırmak gerekir.

Bugün, Türkiye'deki duruma baktığımızda, mesela, Anayasanın 100 üncü maddesinde, denetlemeyle ilgili, Meclis soruşturması konusu vardır. Burada yapılan son değişiklik -bundan iki ay önce bu değişiklik Meclisimiz tarafından yapıldı- dahi yetersizdir. Yürütme üzerinde, başbakan ve bakanlar üzerinde denetleme yapmakla yetinilmektedir. Oysa, bugün, pek çok özerk kurum oluşturuyoruz, özerk kurullar oluşturuyoruz. Bunların denetimi, zaten yürütmeden yarı bağımsız hale geliyor, yürütmeden uzaklaşıyor, yürütmenin denetimi altında güçlü bir denetime tabi değil. Yürütme üzerinde ise milletin denetimi sadece bakanlar ve başbakan hakkında soruşturma şeklinde sınırlı. O zaman, denetimden uzak kalan bir alanın varlığı ortaya çıkıyor.

Oysa, 100 üncü maddede şu temel değişiklik yapılabilmeliydi: Meclis, sadece hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında değil, bütün kurum ve kuruluşlar hakkında soruşturma açabilmelidir, denetleme yapabilmelidir. Bu, bence, Türkiye'nin bir noksanıdır. Bakın, gelişmiş demokrasilerde, Amerika Birleşik Devletlerinde, Senato, yürütmenin başı olan başkanı denetleyebilmektedir, hatta, görevden alabilmektedir. Aynı Senato -Amerikan Anayasasında inceler, görürsünüz- yargıyı da denetleyebilmektedir. Amerika Senatosu tarafından görevden alınmış ve kamu görevi yasağı getirilmiş yüksek yargı üyeleri vardır. Aynı zamanda, bürokrasiyi denetleyebilmektedir. Türkiye'de bürokrasi, maalesef, millet denetlemesinden uzaktır; yani, demokratik denetlemeden uzaktır. Meclisin denetleme fonksiyonu, sadece bakanlar ve başbakanlar üzerindedir; o da, Türkiye parlamenter sistemle yönetildiği için, yürütme, yasamaya, yani Meclise egemen olduğundan dolayı, pek sağlıklı işlememektedir.

Şimdi, biz bu önergeyle neyi öneriyoruz? Elbette, yeterli olanı, arzuladığımızı burada önerebilmiş değiliz; çünkü, bu yasada tümüyle bunların hepsini bir araya getirip düzenlemek mümkün değil; ama, mevcut yapımız içerisinde hiç olmayan da, bu kendi başına buyruk hale gelecek olan, ileride -Başbakanın da itiraf ettiği gibi- sıkıntılara neden olacak olan bu kurumların bir şekilde genel denetleme içine alınması, yani, Sayıştay denetimine tabi tutulması ve aynı zamanda, denetimlerinin Meclisle irtibatlandırılmasını öneriyoruz. Bu önergeyi, umuyorum, Genel Kurul destekleyecektir. Her ne kadar, Komisyon ve Hükümet buna katılmıyorsa da, Türkiye'de denetim noktasında fevkalade boş bir geniş alanın oluştuğunu Meclisin, Genel Kurulun görmesini istiyoruz; çünkü, Türkiye'nin temel sorunlarından birine işaret ettiğimize inanıyorum. Denetleme, Türkiye'de sağlıklı, demokratik bir denetleme işlememekte, bu denetlemenin işlemeyişi nedeniyle Türkiye'de siyaset de sıkıntıya düşmekte ve bu millet iradesinin yansımayışı neticesinde Türkiye'de pek çok yolsuzluk ve başarısızlık da karşımıza çıkmaktadır.

Ben, Genel Kurulun bu konuda destek vereceğini ümit ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler sayın milletvekili.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III.– YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 5 inci maddenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Şimdi, imza sahibi sayın milletvekillerini arayacağım:

Zeki Ertugay?.. Burada.

Rıza Akçalı?.. Burada.

Nevzat Ercan?.. Burada.

Mehmet Gözlükaya?.. Burada.

Erdoğan Sezgin?..

MEHMET BAYSARI (Antalya) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ahmet İyimaya?.. Burada.

Mehmet Gölhan?.. Burada.

Sadri Yıldırım?.. Burada.

Metin Kocabaş?.. Burada.

Mustafa Eren?.. Burada.

Kemal Çelik?.. Burada.

Faris Özdemir?.. Burada.

Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.

Kadir Bozkurt?.. Burada.

Mahmut Bozkurt?.. Burada.

Nurettin Atik?.. Burada.

Musa Konyar?.. Burada.

Mustafa Örs?..

ALİ NACİ TUNCER (Trabzon)  - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Mehmet Sağlam?..

CELAL ADAN (İstanbul) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ramazan Gül?.. Burada.

Değerli milletvekilleri, hiç kimse bu telefon sesini burada dinleme mecburiyetinde değil. Lütfen... İstirham ediyorum... Unutmuş galiba bir iki arkadaşımız, deminden bu yana çalıyor; inanınız, buraya farklı aksediyor.

ALİ IŞIKLAR (Ankara) - Beş dakikada bir karar yetersayısı istiyorlar Başkan, ne yapacağız?!

BAŞKAN - İçtüzük vermişse, ben ne yapayım sayın milletvekilim?!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Telefonu da sana soracak değiliz ki!.. Vatandaş arıyor "neredesin" diyor; ona cevap vereceğiz.

BAŞKAN - Efendim?.. Telefonu bana mı sormak zorunda değilsiniz Sayın Enginyurt?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sen de bize sormak zorunda değilsin.

BAŞKAN - Biz de dinlemek zorunda değiliz. Neyse...

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin pusulalarını göndermelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır.

Saat 16.00'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.45


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 16.00

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

777 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888)   (S. Sayısı : 777) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN -Sayın Ercan, buyurunuz efendim.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum efendim.

Tütün Kanunu Tasarısı olarak bilinen tasarının bugünkü görüşmelerinde, 5 inci maddeye ilişkin oylama aşamasında verdiğimiz bir yoklama talebimiz vardı. Biz, İçtüzükten kaynaklanan bu hakkımızı, Tütün Yasa Tasarısının, çiftçinin yararına görmediğimiz için, yasalaşmaması açısından pek çok defa kullandık. Ancak, verilen arada, Sayın Bakanın bu tasarının görüşülmesi aşamasında, hükümet adına orada oturmayacağını, diğer Grup Başkanvekilleriyle yaptığımız istişarede de, bu tasarının bugün görüşülmemesi gerektiği, bu tasarıdan sonra, gündemde, sırasında yer almış olan vergi terkini yasa tasarısının bugün görüşülmesinin faydalı olacağı noktasında, bir mutabakat sağladık.

Dolayısıyla, biz, şimdi, bu vergi terkini yasa tasarısının yasalaşmasına imkân tanımak açısından, çok yararlı görüyoruz; 31.12.2001 tarihine kadar bunun yasalaşması lazım. Bölge insanı, depremzede, mağdur insanlarımız, bu tasarının bir an önce yasalaşmasını beklemektedir. Bu bakımdan -tabiî ki, rezervlerimiz de var şüphesiz, ama- mutlaka, yasalaşması lazım. O açıdan, yoklama talebimizden vazgeçiyoruz.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ercan.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Çelik.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Genel görüşme mi yapıyoruz Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Grup Başkanvekili bir şey söyler Sayın Şahin; izin verin.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Şimdi, politika malzemesi yapıyorlar.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bakın, biz, burada, bizi icbar eden usulî kurallara uymakla yükümlüyüz. Arkadaşlarım işaret etmeseydi de, ben, ona temas edecektim. Biz, bir önce, ara verirken, toplantı yetersayısıyla ilgili ara vermiştik ve şimdi, bizim, normal olarak, yoklama yapmamız gerekir; ama, çoğunluğun olduğu hususunda -özellikle, sizin açıklamanız bunu teyit eder- önce, bizim, zabıtlara, çoğunluğumuzun olduğunu geçirmemiz gerekiyor ki, eksik muamele icra etmiş olmayalım diye Sayın Şahin.

Evet, çoğunluğumuz vardır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yoklama yapılmadı ki Sayın Başkan.

BAŞKAN - Grup başkanvekillerimizin müşterek mutabakatı çerçevesinde -çoğunluğumuzun olduğu grup başkanvekillerimiz tarafından da teyit edildiği için- 5 inci maddeyi oylayacağız ve daha sonra, uygun gördüğünüz gibi, diğer yasa tasarısının görüşmelerine geçeceğiz.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Bravo Sayın Başkan...

BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunmadan önce, Sayın Çelik, siz de katıldığınızı söylediniz ki, tüm grup başkanvekillerimiz dediğime göre, sizi de kapsar diyebiliriz.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Evet.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bana söz verir misiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, daha sonra kaldığımız yerden devam etmek üzere, toplantıya 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.07


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 16.18

BAŞKAN: Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

777 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V . – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888)   (S. Sayısı : 777) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

777 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerini erteliyoruz.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;  Tütün Yasa Tasarısıyla ilgili görüşlerimizi Danışma Kurulundan itibaren söyledik. Biz de AK Parti Grubu olarak, bu tasarının halkımızın aleyhinde bir tasarı olduğunu düşündüğümüz için gerekli engellemeleri yaptık; ama, vergi terkini yasa tasarısına kesinlikle taraftarız, yürekten destekliyoruz; ama, 7 nci maddesinde çe-kincemiz var, 7 nci maddede gerekli engellemeyi yine yapacağız.

BAŞKAN - Onu sırası gelince söylersiniz olur mu.

Teşekkür ederim.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bu mu anlaşma yani!

BAŞKAN - 788 sıra sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

3.– 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı : 788) (1)

BAŞKAN - Komisyon yerinde.

Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 788 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

Sayın milletvekilleri "tasarının tümü üzerinde söz isteyen" dedim, Başkanlığa ulaşan herhangi bir talep yok.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Nezir Aydın...

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Grubumuz adına...

BAŞKAN - Sayın grup başkanvekilleri, eğer grubunuz adına konuşma talebiniz varsa, temsilcinizin ismini ihtiva eden bir pusulayla lütfederseniz, usule uygun hareket etmiş oluruz.

Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun.

Süreniz 20 dakikadır.

SP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının tümü üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 17 Ağustos ve 12 Kasım, 28 aydır, belki de, bu kürsüde en çok anılan tarihlerdir, Türkiyemizde en çok konuşulan tarihlerdir, tarihimize iz bırakacak olan ve bırakmış olan tarihlerdir. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri asrın felaketi olarak nitelendirilmektedir; ama, tarihimize baktığımızda, yaklaşık 18 000 insanın öldüğü, 24 000 insanın yaralandığı, 325 000 binanın -işyeri veya konut olarak- hasar gördüğü bir başka deprem veya afet görülmemiştir; inşallah bir daha da görülmez.

Tabiî ki, büyük depremin, büyük afetin sorunları da -gerek ekonomik gerek sosyal gerek maddî gerek manevî- çok büyük olmaktadır. Bu yaraları sarmak da mutlaka oldukça zordur, bunun da bilincindeyiz; yaraları sarmak da o kadar kolay değildir. Bugün, geriye baktığımızda, 17 Ağustostan -bugün 28 Aralık 2001- bugüne kadar tam tamına 2 yıl 4 ay 11 gün gibi bir zaman geçmiştir. Bu 2 yıl 4 ay 11 günlük zaman zarfında, Sakarya'nın, Düzce'nin, Bolu'nun, Kocaeli'nin ve Yalova'nın gerek sayın valileri gerek sayın belediye başkanları, depremzede derneklerinin, meslek odalarının temsilcileri velhasıl tüm kurum ve kuruluşların temsilcileri, maalesef, Ankara yollarında kalmışlar, devamlı olarak Ankara'ya gelip gitmişlerdir. Bu geliş gidişler, illerin tüm siyasilerini, tüm meslek odalarının temsilcilerini zaman zaman bir araya getirmiş ve dertlerini zaman zaman Ankara'ya anlatmışlardır.

Tabiî ki, bunların bir kısmı yerine getirilebilmiş, bir kısım dertlere çare bulunabilmiş; ama, böyle bir terkin kanun tasarısı arifesinde bazı noktaları bir sefer daha hatırlamakta, bir sefer daha hatırlatmakta fayda görüyorum.

Değerli milletvekilleri, bir kere, deprem bölgesinin bir milletvekili olarak, tüm depremzedeler adına, bugüne kadar deprem bölgesine yardım eli uzanan, gerek birey olarak gerek dernek, vakıf olarak gerek kurum, kuruluş olarak ve tabiî ki, devlet yetkilileri olarak, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz; ancak, bugün, acaba, neler yapılabilirdi, neler yapılmıştır, neler yapılmalıydı diye bir muhasebe yapmak zorundayız.

Değerli arkadaşlar, özellikle depremi çok yoğun olarak yaşayan Adapazarı, Düzce, Gölcük, Kaynaşlı, Akyazı, Karamürsel gibi yörelerde çok geniş tetkikler, çok geniş araştırmalar yapılması zorunludur. Bu bölgeye baktığımızda, yaralar, sadece ekonomik değildir. Dertlerin, tabiî, hepsi birer derttir; ama, sadece insanların kaybettikleriyle sınırlı değildir. Maddî ve manevî birçok kayıplar vardır, sosyolojik kayıplar vardır, ekonomik kayıplar vardır, psikolojik kayıplar vardır. İşte, bugün, burada, sizlere, bundan birkaç örnek vermek istiyorum: Sarılan yaralar vardır deprem bölgesinde; ama, sarılmayı beklerken, daha da derinleşen yaralar vardır; belki, kangren noktasına gelmiş veya gelmek üzere olan yaralar vardır değerli milletvekilleri.

Örnek olarak: En son, içerisinde bulunduğumuz aylar itibariyle, Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odasının yapmış olduğu bir çalışmadan bazı pasajları huzurunuza getirmek istiyorum. Deprem bölgesinin tüm verileri elimizde yok; sadece Sakarya'da -bu bir ölçü olmalıdır- deprem sonrasında, 117 firmadan, tam tamına 2 009 işçi çıkarılmıştır veya çıkarılmak mecburiyetinde kalınmıştır. 400 civarındaki muhtelif orta ölçekli imalat sektöründen çıkarılanların veya çıkarılmak mecburiyetinde kalanların sayısı ise 6 000 civarındadır.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin genel ortalamasına bakılırsa 1 çalışan ortalama 5 nüfusa bakmaktadır. Bunu oranladığımızda -yuvarlak olarak söylüyorum- 2 000 + 6 000 = 8 000 x 5 = 40 000 insan, depremin tüm sosyolojik, psikolojik, maddî ve manevî kayıplarının yanında bu kayıplara ilaveten sadece Adapazarı merkezinde 40 000 insan -yuvarlak olarak söylüyorum ki, bunun tam sayısı 40 044'tür- kaybettikleri diğer şeylerin yanında işlerini de kaybetmişlerdir.

Yine, sanayi kuruluşlarının yüzde 85'inin kapasitesi veya kapasite kullanma oranları, maalesef, deprem sonrasında yüzde 40'ın altına düşmüştür. Yöredeki sanayi kuruluşlarının yüzde 30'u tamamen durma noktasına gelmiştir. Arkadaşlarımız çok iyi bilirler ki, Adapazarı, Sakarya, Türkiye'nin yollar kesim veya kesişim noktasında, sanayisi veya büyük sanayi kolları oldukça fazla olan yörelerimizden bir tanesidir. Maalesef, Adapazarı'nda bu büyük sanayi kuruluşlarından bir kısmı tamamen durma noktasına gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, Sakaryamız, vilayet olarak, deprem öncesinde yıllık ihracat kapasitesi 180 milyon dolar civarında olan bir ilimizdi ki, bu, ülkemiz açısından, milletimiz adına, ülkemiz adına, ekonomimiz adına oldukça sevindirici bir rakamdı. Ne yazıktır ki, deprem sonrasında, hemen 2000'li yılların başında bu rakam 180 milyon dolardan 45 milyon dolara düşmüştür ve bugün 2001 yılının sonuna geldiğimiz bu noktada, maalesef, Sakarya'da hâlâ 50 000 dolar seviyesine çıkarılamamıştır. Tabiî, bütün bunlar, depremin -depremzedelere, depremi yaşayan insanlara- maddî zararlarıdır.

Değerli arkadaşlar, bir başka noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Tüm bu ekonomik sıkıntıların yanında, can kayıpları, mal kayıpları, iş kayıpları, insanların işlerini kaybetmelerinin yanında, deprem sonrasına baktığımızda, Türkiye ortalamalarının çok çok üzerinde, maalesef, olmaması gereken bir şey daha var; adlî makamlarda açılan davalardaki artış oldukça fazladır. Bunlardan bir tanesi, Sakarya'da boşanma davaları, önceki yıllara oranla, yüzde 35 oranında artış göstermiştir ki, bu çok anormal bir rakamdır. Bunun nedenlerinin çok iyi araştırılması, çok iyi incelenmesi lazım. Bu insanlar neden boşanıyorlar; mutlaka bunun araştırılması lazım. Önceki yıllarla kıyaslandığında, deprem sonrasında boşanmalar yüzde 35 oranında artabiliyorsa, bunun nedeni iyi etüt edilmelidir. Yine, diğer adlî olaylarda, adlî vakalardaki artış oranı da oldukça fazladır. Bugün, Adapazarı mahkemelerine, maalesef, her gün ortalama 15 çift, boşanmak için müracaat etmektedir.

Bir başka olay; icra davalarıyla ilgili, mahkemeye başvuranların sayısındaki artış oranı, önceki yıllara oranla yüzde 64'tür. Üzerinde fazla bir şey söylemeye gerek yok; icra davaları, maalesef, yüzde 64 oranında artmıştır.

Değerli arkadaşlar, telefon abonelerinden, deprem sonrasında ücretlerini ödeyemediği için aboneliği kesilenler, telefonları Telekom tarafından kullanılamaz hale getirilenlerin oranıysa yüzde 20'dir; yani, deprem bölgesi Sakarya'da her 5 telefon abonesinden 1 tanesi, bugün telefonuyla konuşamamaktadır; neden; parasını ödeyemediğinden veya zamanında ödeyemediğinden Telekom tarafından telefonları kesilmiş durumdadır.

Yine, deprem bölgesinde, elektrik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilenlerin sayısı ise 2 300'dür ve Türk aile standartlarına göre çarpı 5 dersek, değerli arkadaşlar, demektir ki, deprem sonrası, maddî, manevî, sosyolojik, psikolojik bütün rahatsızlıkların yanında, aydınlatmasını parası olmadığından sağlayamayan veya ocağını cereyanla yakan, ısınmada kullanan ve bunun parasını ödeyemeyen 11 000 depremzede, bugün cereyansız yaşamaktadır ve enteresan bir şey daha söyleyeyim sizlere: Maalesef, elektriği kesilen bu 2 300 depremzedenin 1 400 küsuru prefabrikelerde oturmaktadır. Prefabrikelerde oturan 1 400 küsur depremzedenin kesik elektriği olduğu müddetçe, bilemiyorum, sayın bakanlar, hükümet yetkilileri ve hükümet ortakları nasıl rahat oturabiliyorlar yerlerinde bunu anlamak oldukça zordur!..

Değerli arkadaşlar, bugün, derinine girmek, detayına girmek mümkündür; ama, bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum: 11 000 civarında insanın elektriksiz oturduğu ve bunların yaklaşık 1 500'ünün prefabrikelerde oturduğu bir gerçek, bir hakikattir ve bu, Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odasının tamamen resmî kurumlara, ilgililere ve yetkililere müracaatlarıyla aldığı rakamlardır; bizim tespit ettiğimiz veya bir kuruluşun değil, Ticaret ve Sanayi Odasının tespit ettiği rakamlardır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir şeyi gündeme getirmek istiyorum; Çalışma Bakanı Yaşar Sayın Okuyan'a bir soru önergem olmuştu. Soru önergem, hepinizin bildiği, Bağ-Kurluların prim borçları onsekiz ay vadeyle ertelenmişti. Deprem bölgesinden bize her zaman devamlı şikayetler gelir, bölge milletvekili arkadaşlarımız bunu çok iyi bilir. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız "biz, onsekiz ay borçlanmak için müracaat ettik, her türlü teminatımızı da -zaten, teminat almadan borçlanmayı kabul etmiyorlar- verdik; ama, ne yazık ki, yine de sağlık hizmetlerinden istifade edemiyoruz" dediler. Biz de bu hususu, Çalışma Bakanı Sayın Yaşar Okuyan'a bir soru önergesiyle sorduk, Sayın Bakan da cevap verdi. Hoş, bazı bakanlarımız, özellikle, Sayın Başbakan, bugüne kadar depremle ilgili hiçbir soru önergesine, maalesef, cevap verme zahmetinde bulunmamıştır. Biz, bunları, tüm deprem bölgesindeki insanlar adına soruyoruz Sayın Başbakan ve cevap vermek de sizin vazifenizdir Türk Milleti adına bu millete saygıdan dolayı. Üzerinden bir yıl, altı ay, üç ay, kırkbeş gün geçen soru önergeleri vardır, çıkarıp gösterebiliriz, ama, depremle, deprem yardımlarıyla ve deprem harcamalarıyla ilgili olarak Sayın Başbakana sorulan sorulardan hiçbirine, maalesef, cevap alamamışızdır. Onun için ben, yine, Sayın Yaşar Okuyan'a teşekkür ediyorum bilvesile, zira cevap verme zahmetinde bulunmuştur.

Sayın Bakanın verdiği cevapta çok enteresan rakamlar var. Sayın Bakana sorduğumuz soruda, tüm Türkiye'de onsekiz ay taksitlendirmeden dolayı kaç kişi müracaat etmiş ve ne kadar tutarla borçlandırılmıştır? Ayrıca, deprem bölgesinden kaç kişi müracaat etmiştir, tutarı nedir? İller itibariyle rakamlar nedir demiştik.

Değerli arkadaşlar, Sayın Çalışma Bakanının verdiği rakamlar şöyle: Sakarya'da, Adapazarı'nda Bağ-Kura borçlanma için müracaat eden kişi sayısı 11 688 ve 17 trilyon 700 milyar lira borçlanmada bulunmuş; Yalova'da 2 406 kişi müracaat etmiş 4 trilyon; Düzce'de 3 959 kişi 6,3 trilyon; Bolu'da 3 398 kişi 4,9 trilyon; Kocaeli'nde 8 958 kişi 14,9 trilyon olarak borçlanılmış. Burada, dikkat ederseniz -Sayın Bakanın rakamlarını yorumluyorum-Yalova, Düzce, Bolu, Kocaeli İllerimizdeki borçlananların tümü kadar Sakarya'da borçlanan var.

Değerli arkadaşlar, bu, bir başka açıdan, Sakarya Adapazarı'ndaki depremin büyüklüğünü göstermektedir. Dünyada bunu bilmeyen veya bilip de söylemeyen, anlayamayan bir tek bizim hükümet var.

Değerli arkadaşlar, Adapazarı merkezinde depremin şiddeti 7,4 değil, 10,2'dir; ama, maalesef, bu seslendirilmiyor. Zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Adapazarı merkezindeki depremin şiddeti 10,2'dir. Çünkü, evet merkezde 7,4 olabilir; ama, toprak zemin sıvılaşma noktasında oranın kendine has şartları, maalesef, deprem şiddetini artırmaktadır. İşte, bu rakamlar da bunun göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, ben, Sayın Maliye Bakanımıza burada teşekkür ediyorum, yirmisekiz ay sonra da olsa bu terkin yasası gelmiştir ve acil durum ilanlarıyla, şununla bununla vergi meselelerini devamlı ertelemiştir; bugün de kesin çözüm gelmektedir Adapazarı, Düzce ve bütün deprem bölgesine, büyük ölçüde vergi yönünden esnafımıza rahatlama gelmektedir; ama, Sayın Maliye Bakanı bu hükümetin bir ortağıdır veya bir bakanıdır da, Sayın Yaşar Okuyan bir başka hükümetin bakanı mıdır?!

11 688 Adapazarlı depremzede, geçmiş yıllarda, Bağ-Kur primlerini tıkır tıkır ödeyen bu esnaflar, ne olmuş da, 17 Ağustostan sonra ödemez hale gelmişler, ödeyemez, ödemez değil, değerli milletvekilleri, ödeyemez hale gelmişler? Ama, Sayın Bakan "ben, vergilerinden vazgeçtim" diyor; ama, Sayın Bakan, öbür Bakan -Okuyan Bakan, ne okuyorsa- Okuyan Bakan "ben, Bağ-Kur alacaklarından vazgeçmen, borcunu bitirmeden sana sağlık yardımı yapmam" diyor. Arkadaşlar, Türk Milletinin her ferdi gibi, deprem bölgesi insanları da, onurlu ve gururlu insanlardır; esnaf insanlardır, geçmişte, bunlar, hep yardım elini muhtaç olanlara uzatan insanlardır. Şimdi, gidip de, benim param yok; ben, Bağ-Kur borcumu ödeyemiyorum diyemiyorlar; onurlu arkadaşlarımız bunlar. Ama, maalesef, 17 trilyon lira yüzünden, 17 trilyon lira gibi bir rakam yüzünden...

Değerli arkadaşlarım, lütfen, bir hesap edin bakayım; 17 trilyon lira, 2002 yılında ödeyeceğiniz faizin kaç saniyelik veya kaç dakikalık karşılığıdır; 1 saat civarında olduğunu zannediyorum. Ödenecek bunca faize karşı, maalesef, 17 trilyon lira yüzünden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayınız Sayın Aydın.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlayacağım.

Ancak, 11 688 X 5 = 58 440 depremzedeye -tekrar ediyorum- ekonomik, sosyal, maddî ve manevî kayıplarının yanında, bir de, onsekiz ay daha 57 nci hükümetin Sayın Bakanı zulmetmeye devam edecek; niye; sağlık karnesi vermeyecek, sağlık karnelerini vize etmeyecek ve bu insanlar, sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak.

Değerli arkadaşlar, depremzedelerin derdi çoktur. Bir şeyle sözlerimi bitirmek istiyorum; bunu söylemezsem, üzerimde vebal olur diye düşünüyorum. Arkadaşlar, bir ramazan ayını bitirdik; Allah, yenisine kavuştursun bütün milletimizi, hayırlı günlerde; ancak, Adapazarı'nda teravi namazına birçok insan evinden çıkıp gidememiştir; 21 inci Yüzyılda, depremin üzerinden yirmisekiz ay geçtiği halde...

BASRİ COŞKUN (Malatya) - Ne alakası var!..

NEZİR AYDIN (Devamla) - İspatı gayet kolay; hemen, Adapazar'ında birine telefon edip, öğrenebilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Aydın, lütfen, tamamlayınız; sözlerinizi daha sonraki maddelerde söylersiniz.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Yollar, çamurdan, su deryası. Birçok anacaddelerimizde dizaltı çizmeyle gezmek mümkün değil, dizaltı çizmeyle gezilmiyor.

BAŞKAN - Sayın Aydın, çok teşekkür ediyorum; lütfen, sözlerinizi...

NEZİR AYDIN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Toparlamak değil, bitiriniz.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Evet, bazı şeyler yapılmıştır, yapılmaktadır; ama, Türk Milleti büyüktür, Türk Devleti güçlüdür. Yirmisekiz aydır orada çekilenleri görünce, insanların aklına başka şeyler geliyor, insanlar, itimadını, güvenini kaybediyor.

BASRİ COŞKUN (Malatya) - Ne alakası var; yapma!..

BAŞKAN - Sayın Aydın, birbuçuk dakika oldu; lütfen... Sözünüzü kesmek zorunda bırakmayın beni.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Tamam Başkanım.

Bu vesileyle, bu yasanın, bölgemize hayırlı olmasını, insanlarımızın geleceğinin kurulmasında, inşallah, hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe; buyurun.

Sayın Pepe, süreniz 20 dakikadır; riayet etmenizi rica ediyorum.

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 788 sıra sayılı -Maliye Bakanlığının hazırlamış olduğu ve Başkanlığa sunmuş olduğu- 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremde zarar gören vergi borcu olanların vergi cezasının terkiniyle alakalı kanun tasarısı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, depremin üzerinden ikibuçuk yıl geçtikten sonra, hükümetin, bölgedeki esnafı, tüccarı, vergi mükellefini hatırlamış olmasını da önemli bir adım olarak görüyoruz. Tabiî, bu tasarıda, bizim istediğimiz, bölgenin ihtiyaçlarını karşılayacak bütün adımlar atılmamış olsa bile, yine de, AK Parti Grubu olarak, deprem bölgesindeki esnafın, vergi mükellefinin derdinin, asgarî ölçüde dahi olsa, hafifletilmiş olmasını fevkalade destekliyoruz.

Yalnız, değerli arkadaşlar, 17 Ağustos depreminin öncesinin ve sonrasının bugüne kadarki fotoğraflarını, müsaade ederseniz, fırsat bulmuşken, bir kez daha gündeme getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Marmara Bölgesinde, Gölcük merkezli olarak, 17 Ağustosta meydana gelmiş olan deprem, 20 nci Yüzyılın en büyük afetlerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Yine, Marmara Bölgesi, bir taraftan Bursa, bir taraftan Düzce, Sakarya ve Kocaeli ve bir taraftan da İstanbul olmak üzere, Türkiye'nin sanayiinin beynidir, omurgasıdır. Tabiî, yanlış sanayileşme planları, sanayii o bölgeye, maalesef, yığmıştır. Bu bölgedeki yığılmış olan sanayiin, işte, böyle bir afet karşısında yaşamış olduğu tablo da ortadadır.

Değerli arkadaşlar, bugün, Kocaeli, depremin acılarını, gerek hükümetin ve gerekse kendi imkânlarıyla sarmaya çalışıyor; ama, hükümet, tabiî, bölgede, istediğimiz hızda adımlar atabilmiş değildir. Yani, bölgede hiçbir şey yapılmamıştır dersek haksızlık olur; ancak, yapılması gerekenin ne kadarı yapılmıştır ne kadarı yapılmamıştır, elbette ki, bunu, şimdi bizleri televizyonları başında izlemekte olan değerli hemşerilerimiz ve yine, burada hakkı teslim etmek durumunda olan değerli milletvekili arkadaşlarım kabul edeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, benim seçim bölgem olan Kocaeli'ne, bir tarafından Karamürsel, bir tarafından Darıca'ya kadar bakacak olursak, bu ikibuçuk yıllık süre içerisinde neler yapılmıştır neler yapılamamıştır, bunlara bir değinmek istiyorum.

Bakın, Karamürsel, bizim, Yalova ile komşu olan ilçemizdir. Karamürsel, maalesef, bu hükümetin gadrine uğramış bir ilçedir; niye; topraklarının önemli bir kısmı, sanayiinin önemli bir kısmı, Kocaeli'nden, Karamürsel'den alınarak Yalova'ya verilmiştir. Dolayısıyla, bugün, Karamürsel'de, 5 tane işçi çalıştıran bir işyeri ve bir işveren mevcut değildir.

Söz buraya gelmişken, elbette ki, Karamürsel'le alakalı bir şey daha söyleyeceğim; çünkü, hükümetin tasarısında, Karamürsel, Gölcük'le birlikte, aynı kategoride değerlendirilirken, komisyonda yapılan değişiklikle, Karamürsel, maalesef, ancak, mal varlığının onda 1'ini kaybetmiş olanların beyanlarıyla bu vergi terkininden istifade edebilecek. Halbuki, Karamürsel'den bütün toplayacak olduğunuz vergi, Kocaeli'den topladığınız verginin yanında, devede kulak mesabesindedir; yani, yok farz edilebilecek kadar azdır.

Değerli arkadaşlar, yine, elimde, Kocaeli Esnaf Odasının, Gölcük'teki, Merkez İlçedeki, Bekirpaşa'daki, Saraybahçe'deki, Derince'deki, Körfez'deki, Gebze ve Darıca'daki, işyerleri yıkılan ve kaydı silinen esnaflarla alakalı dokümanları var, size onları takdim etmek istiyorum. Sadece Kocaeli'nde 5 474 adet ağır hasarlı işyeri vardır, 5 700 adet orta hasarlı işyeri vardır, 6 138 adet de az hasarlı işyeri vardır. İzmit Ticaret Odasının elimizdeki belgelerine göre, değerli arkadaşlar, depremden sonra 1 557 tane odanın üyesinin kaydı silinmiştir.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Kocaeli, Türkiye sanayiinde ve Türkiye'de vergi ödemede en önde gelen illerden birisidir. Türkiye'de tahsil edilen verginin yaklaşık olarak yüzde 10'undan daha fazlasını tek başına Kocaeli ödemektedir; ama, Kocaeli, bu depremden sonra, daha TÜPRAŞ'ın yangını devam ederken, alevleri devam ederken, vergisini hiç aksatmadan ödeyen bir ildir ve de şunu da ifade edeyim ki, Türkiye iller sıralamasında, Kocaeli, tahakkuk eden vergi ile tahsil edilen vergi oranlandığı zaman, en yüksek oranda -yüzde 98'e yakın- tahakkuk eden verginin tahsil edildiği bir ildir; yani, böyle bir başka il Türkiye'de mevcut değil; ancak, bunun karşılığını Kocaeli tam olarak alabilmiş midir; hayır. Aslında, Kocaeli'nin tamamı afet bölgesi olarak 17 Ağustosta hemen ilan edilmesi gerekirdi ve de bölgedeki 1/10'unu (onda birini) kaybetmiş olma şartı aranmaksızın, aslında, Kocaeli'nin tamamının, bu vergi muafiyetinden istifade etmesi gerekirdi.

Değerli arkadaşlar, adil bir afet kararnamesi çıkması lazım; bölgedeki belediyelerin de, beklemekte olan bu katsayılarının bir an önce Bakanlar Kurulundan imzalanarak çıkması lazım. Belediyelerin, bugün, vatandaşa hizmet olarak bir tek tuğla koyacak, bir tek çivi çakacak, 1 metrekare asfalt yapacak, personelinin maaşını ödeyecek durumu yoktur.

Bakın, değerli arkadaşlar, bu bayramın ikinci günü Marmara Bölgesinde, çok ağır kış şartlarından dolayı köy yolları kapandı. Bayramın içerisinde bölgedeki şartları bizzat yerinde görmüştüm; ama, bundan birkaç gün kadar önceydi, Karamürsel'in Akpınar Köyünden vatandaşın birisi telefon ediyor, diyor ki: "Osman Bey, dokuz gündür köyümüzün yolu kapalı." Yahu böyle bir şey olur mu olmaz mı diye, doğrusu, bu vatandaş, acaba bir espri mi yapıyor diye düşündüm. Daha sonra, önce Karamürsel Belediye Başkanını aradım. Belediye Başkanı dedi ki, doğrudur. Yani, Karamürsel'in merkezine 9 kilometre mesafedeki köy yolu, kış şartlarından kapalı. Değerli arkadaşlar, burası Van'ın Bahçesaray'ı olsa bunu anlayışla karşılamak mümkün. Ülke ekonomisine bu kadar katkıda bulunan bir ilin, gelişmişlik düzeyinde Türkiye'nin en önünde olan bir ilin köyünün yolunun kapalı olmasını bana hiçbir Allah'ın kulu, hiçbir haklı gerekçeyle izah edemez.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, Kocaeli'nin Türkiye ekonomisindeki yerini bir kez daha huzurlarınızda, devletin dokümanlarıyla ortaya koymak istiyorum. Bakın, elimde Dış Ticaret Müsteşarlığının bir dokümanı var. Bu dokümanda ne deniliyor; değerli arkadaşlar, Kocaeli, 1999 cari fiyatlarıyla 3 katrilyon 763 milyar lira vergi ödemiş ve bunun karşılığında geri dönen rakam nedir; kamu yatırımı olarak Kocaeli'ne 530 trilyon dönmüş; belediyeler dahil, kamunun bütün yatırımları dahil, rakam budur.

Ben, Kocaeli'ni Şanlıurfa'yla, Trabzon'la, Kars'la mukayese etmeyeceğim, İzmir'le ve İstanbul'la mukayese edeceğim; onlar ne veriyorlar, karşılığında ne alıyorlar: Bakın, İzmir, 1999 rakamlarıyla 1 katrilyon, yani, bizim ödediğimizin yarısından daha az vergi ödüyor, ne kadar kamu yatırımı alıyor; bizim aldığımızın 10 katını, tam 2 katrilyon 968 trilyon alıyor. Şimdi, İstanbul, 11 katrilyon vergi ödüyor; bunun karşılığında da yaklaşık 5 katrilyon kamu yatırımı alıyor.

Değerli arkadaşlar, depremden sonra, Kocaeli esnafına, Kocaeli köylüsüne -biraz önce köylerinin yolları kapalı olan vatandaşlarımızın durumlarını da sizlere ifade ettikten sonra- şimdi, bu hükümetin, bu Maliye Bakanının, bu idarenin, elini vicdanına koyup bunu şöyle bir hesap etmesi lazım: Bugüne kadar bu kent, bu bölge bizden aldığından kat be kat fazlasını bize ödedi, hiçbir gün geciktirmedi. Düşünün, bir tüccar, toptancıdan almış olduğu, fabrikadan almış olduğu malın karşılığında vermiş olduğu çekleri, uzun yıllar hiç aksatmadan tıkır tıkır ödüyor; ama, o fabrika, o toptancı, o kendisinden mal alana en küçük bir sıkıntıda eğer nankörlük yaparsa, elbette ki, bu, ticarette izah edilecek bir şey değildir.

Yine, bizim bölgemizde, deprem bölgesinde, değerli arkadaşlar, vatandaşın devlete karşı güvenini sarsmaya hiç kimsenin hakkının olmadığını ifade etmek isterim. Tabiî, ben 17 Ağustosu, 12 Kasımı vesaire o günleri burada tekrar tekrar şeye getirmek istemiyorum; ancak, değerli arkadaşlar, bakın, depremin ana üssü olan Gölcük'te, günün İçişleri Bakanıyla defalarca konuştuk, 800 tane kalıcı işyeri yapılacaktı. 800 tane... Bunu, Başbakanlık Kriz Merkezine yapılan yazışmaların, konuşmaların, görüşmelerin devam ettiğini, müteaddit görüşmelerimizde ortaya koymalarına rağmen, maalesef, bir teki yapılmamıştır, bir teki... 800'den vazgeçtim, 80 tane yapılsaydı, hiç değilse, derdim ki, evet, imkânları bu kadar. Bakın, ülke ekonomisine bu kadar katkıda bulunan bir bölgenin yerle bir olmuş, bugün, bir tane doğru dürüst caddesi ayakta kalmamış... Gölcük'teki tablo budur. Şimdi, değerli arkadaşlar, yani Gölcük'teki tablo bu iken, Adapazarı'nın durumunu biraz önce arkadaşımız ifade etti, afetin üzerinden sanki daha yeni bir ay geçmiş, afetin buğusu üstünde Adapazarı'nın, Gölcük'ün aynı şekilde. Vaktiniz olsa da, İzmit Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki alt belediyelerinden birisi olan Bekirpaşa'nın Zincirlikuyu Caddesinden yukarı geçseniz, inanın, sanki bir atom harbi görmüş gibidir, hâlâ, bugün. Ayakta bir tek doğru dürüst bina yoktur ve şehrin merkezinde esnafın, işadamlarının, en yoğun olduğu, İş merkezlerinin en yoğun olduğu bu caddede, bugün, doğru dürüst bir tek açık işyeri yoktur. Şimdi "biz bu bölgeye layıkı veçhile hizmet götürdük" derseniz, arkadaşlar, hakkı teslim etmiş olmazsınız.

Söz buraya gelmişken ifade edeyim: Gölcük Belediyesinin hizmet binası yıkılmış, yapılamıyor; yıllardan bu tarafa, hükümet binası yapılamıyor, yarım; Karamürsel'in hizmet binası yıkıldı; Ulaşlı'nın hizmet binası yıkıldı. Bölgeyi, şöyle sıradan geçtiğimiz zaman, hizmet binası yıkılmış olan belediyeler, şimdi afet payları da kesildi, imkânları yok, bunları yapamıyorlar, edemiyorlar.

Eğer, esnaf ayağa kaldırılmazsa, yüzüne bakılmazsa, bölgeyi canlandırmak, eski gücüne, imkânına kavuşturmak mümkün değildir.

Yine, söz buraya gelmişken bir hususu daha ifade edeyim. Değerli arkadaşlar, Kocaeli, 11 tane organize sanayi bölgesi yatırımı planlanmış, Türkiye'nin müstesna illerinden biridir; 9 tanesi dolmak üzere, 9 tanesi faaliyette.

Değerli arkadaşlarım, benim, elbette ki, burada, Kocaeli ekonomisiyle alakalı söyleyeceğim çok şey var; ancak, biz, hükümetin getirmiş olduğu bu vergilerin asılları ve cezalarının terkiniyle alakalı kanun tasarısını, her şeye rağmen önemli bir adım olarak gördüğümüzü ve bunun, gecikmeli de olsa, bölgedeki esnafın yarasına bir nebze merhem olabileceğini düşündüğümüz, gördüğümüz için, AK Parti Grubu olarak, bu tasarıyı destekliyoruz ve olumlu oy vereceğiz; ama, önümüzdeki günlerde de, gözümüzün, hükümetin üzerinde olacağını, deprem bölgesinde üzerine düşeni yapıp yapmadığını yakından takip edeceğimizi ve gerektiği zaman da hesabını soracağımızın bilinmesini, buradan hükümet yetkililerine ifade ediyorum ve değerli arkadaşlar, kanunun hayırlı olmasını temenni ederken, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Pepe.

Anavatan Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan; buyurunuz Sayın Aydoğan. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır, sürenizde bitirmenizi rica ediyorum.

ANAP GRUBU ADINA CENGİZ AYDOĞAN (Antalya) - Daha da az konuşacağım Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli dinleyenler; 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlarım bu vesileyle.

Yurdumuzun çok büyük bir bölümü deprem bölgesidir ve nüfusumuzun yüzde 86'sı deprem riski ve tehdidi altında yaşamaktadır. Bir bilim adamının deyişiyle, hata kabul etmeyen, çok acımasız bir sınav olan depremler, bilindiği gibi, 17 Ağustos 1999'da Marmara Bölgesinde, yaklaşık, 20 000, 12 Kasım 1999'da ise Bolu ve Düzce'de, yaklaşık, 800 vatandaşımızın ölümüyle tarifsiz acılara ve çok büyük boyutlu maddî hasarlara neden olmuştur. Bu felaket nedeniyle, yurt ekonomisine çok önemli katkıda bulunan bölgenin ekonomik ve sosyal yapısı sarsılmış, bölge halkı büyük zararlar görmüştür. Bu zararları giderebilmek, acıları bir nebze de olsa dindirebilmek maksadıyla herkes, her kurum elinden geleni yapmaya çalışmıştır. İşte, bu çalışmalar çerçevesinde, görüşmekte olduğumuz 788 sıra sayılı kanun tasarısı da 57 nci hükümetin, deprem bölgesindeki vergi mükellefleri üzerindeki olumsuz etkilerin hafifletilmesi ve onlara bazı kolaylıkların sağlanması maksadıyla Yüce Meclisimize sevk ettiği bir tasarıdır.

Tasarı, esas itibariyle, depremden etkilenenlerin vergi borçlarının ve cezalarının terkin edilmesine yöneliktir. Bu çerçevede, tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, bütün milletvekillerimizin katılımıyla ve yaptıkları katkılar sonunda Vergi Usul Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda, Harçlar Kanununda ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda değişiklikler yapılmasını öngörmektedir.

Tasarı, deprem öncesi vergi dönemlerinde tahakkuk etmiş ve ödenmemiş bütün vergi borçlarını kapsamakta; vergi, resim ve harçlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, fon payı ve vergi cezaları, sekiz yıllık eğitime katkı paylarından kaynaklanan amme alacaklarının terkinini sağlamaktadır. Depremden sonraki 1999 ve 2000 yıllarına ait geçici vergi, yıllık Gelir veya Kurumlar Vergisi, menkul sermaye iradı sayılan her nevi hisse senetlerinin kâr payları, iştirak hisselerinden doğan kazançlar ile kurumların yöneticileri ve idare meclisi üyelerine verilen kâr paylarından yapılan Gelir Vergisi tevkifatının terkinine ilişkin hususları da belirlemekte. Deprem bölgesinde fiilen çalışan ücretlilere, Gelir Vergisi Kanunuyla tespit edilen özel indirim tutarının dört katı olarak uygulanmasını sağlamaktadır.

Deprem bölgesinde vergi kayıtlarına ulaşılamayan mükellefler için Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Ayrıca, yine, mücbir sebep hali ilan etme ve vergi ödevini yerine getiremeyenlerin tespitini yapma ve her türlü amme alacağının ödenme sürelerinin de uzatılması yetkileri Maliye Bakanlığına verilmektedir.

Elektronik belge ve kayıt tanımına açıklık getirilmektedir. Yurtdışında ödenen vergiler için iade imkânı sağlanmaktadır. İthal edilen mallar için ikinci kez vergi ödemesi önlenmektedir.

Prefabrike konut tahsis edilenlerden, Çevre Temizlik Vergisi, bu tasarıya göre alınmayacaktır.

Terkin için, halihazır Vergi Usul Kanununda mücbir sebep olarak varlıklarının üçte 1'ini kaybetmiş olmak şartı aranmaktadır. Bu tasarıyla, bu şart, kayıtlarında yok olduğu düşünerek kaldırılmaktadır. Nerede ikamet ettiğine bakılmaksızın, depremde mal varlığını kaybeden herkesi kapsamaktadır.

Tasarı, Gelir ve Kurumlar Vergisinin terkini yanında, Emlak, Motorlu Taşıtlar, Veraset Ve İntikal, Çevre Temizlik Vergilerinde ve harçlar için de terkin imkânı getirmektedir.

Kendileri depremden zarar görmemekle birlikte, yatırım indirimine konu iktisadî kıymetlerin yapımını üstlenen mükelleflerden, deprem nedeniyle yatırımı gecikenlere de bazı imkânlar sağlamaktadır.

17.8.1999 tarihinden önce yatırım teşvik belgesi alınmış yatırımların, yatırım indirimi, vergi resim ve harç istisnası açısından ilgili mevzuatında yazılı olan şartlara bakılmaksızın tamamlanmış kabul edileceği öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, tasarı, gerek Maliye Bakanlığınca hazırlanırken, gerek Bakanlar Kurulundan Meclise sevk edilirken, gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken tasvip gören bir tasarı olmuştur; çünkü, büyük acılar çeken vatandaşlarımıza epey önemli kolaylıklar getirmektedir.

Ben, tasarıyı hazırlayıp Meclisimize sevk eden Maliye Bakanımıza, Bakanlar Kurulu üyelerine, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine ve bu komisyon çalışmaları sırasında çalışmalara katılan diğer bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, gördüğümüz gibi, biz, hadiselerin arkasından koşuyoruz pek çok olayda olduğu gibi; halbuki, bu olayları önleyebilmek için, bizim, gayretli olmamız gerekir; Meclis olarak da önderlik etmemiz gerekir.

Bilim ve fene önem vermediğimiz, bilim ve fenin gereğini yerine getirmediğimiz müddetçe, bu tür acıları çekeceğiz. Biraz önce de belirttiğim gibi, ülke nüfusunun yüzde 71'i aktif deprem bölgesinde yaşamaktadır; yüzde 86'sı doğrudan deprem riski ve tehdidi altındadır. Dolayısıyla, bizim bu konuda yapacağımız pek çok şey olmalıdır. Hadiseler gerçekleştikten sonra yaraların sarılmasına ne kadar gayret sarf edilse de, pek çok kişiyi memnun etmeyeceği ve kaybedilenlerin geriye döndürülemeyeceği açık bir gerçektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, Cenabı Hak'tan bir daha bu tür felaketleri ülkemize vermemesini niyaz ediyorum; kaybettiklerimizi tekrar rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve bölge halkına bu kolaylıkların hayırlı, faydalı olmasını, bölge ekonomisinin yeniden canlanmasını, ülkemize çok büyük ekonomik değer sağlayan bölgenin yeniden eski günlerinden daha iyi konuma gelmesini Anavatan Partisi Grubu adına temenni ediyor, bu vesileyle, sizlere saygı sunuyorum, yeni yılınızı da şimdiden tebrik ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Teşekkürler Sayın Başkanım.

BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan.

Buyurun Sayın Ercan. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Terkin Yasa Tasarısının tümü üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum. Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, asrın felaketi olarak adlandırılan 17 Ağustos !999 Marmara Depreminin üzerinden 28 ay 11 gün; 12 Kasım 1999 Düzce Depreminin üzerinden de 25 ay 16 gün geçti, yaklaşık 2,5 yıl gibi bir süre.

Tabiî, 7,4 şiddetindeki bir depremde meydana gelen can kaybı çok büyük olmuştur. Bu can kaybının yanında, ekonomik kayıp da, o bölgede bütün ticarî hayatı ve sınaî hayatı önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir ve hatta çökmüştür diyebilirim.

Kaybettiklerimizi unutmak elbette ki, mümkün değil, rahmetle anıyoruz; ancak, bugün, bu bölgede yaşayan depremzede vatandaşlarımız, devletin yeterli desteğini alamamış ve ilgisini görememiştir. Aradan geçen, 2,5 yıla yakın bir süre; ama, bugün, eğer ben bu kürsüden, hâlâ, o bölgede, çadırlarda ve prefabrike konutlarda yaşayan binlerce vatandaşımızın olduğunu söylersem, üçüncü kışını geçirmek mecburiyetinde bıraktığımız vatandaşlarımızın, gayrisıhhî şartlarda, elverişsiz şartlarda yaşam mücadelesi verdiklerini söylersem, bu, hepimizin ortak ayıbıdır.

Değerli arkadaşlarım, sadece benim bölgemde, 17 Ağustostaki Marmara depreminde, 25 000 konut yıkılmıştır. Yıkılmıştır diyorum, bakın, 25 000 konut... Binlerce konut Düzce'de yıkılmıştır, Kaynaşlı'da yıkılmıştır, Gölcük'te yıkılmıştır; insanlarımız enkaz altında kalmıştır, anne babalar çocuklarını kaybetmiştir, anne babalar kaybedilmiştir, kardeşler kaybedilmiştir, dostlar, canlar hayatını yitirmiştir.

Bu bölge, riskli bir bölgedir; gerek yurtiçi gerekse yurtdışındaki bilim adamlarının bu bölgede yaptıkları müteaddit incelemelerde, bilhassa Anadolu fay hattının; yani, dünyanın en hareketli fay hattının geçtiği bölgede oturan vatandaşlarımızın her an muhtemel bir depremle karşı karşıya oldukları, bilimsel raporlarda ifade edilmektedir. Daha geçtiğimiz günlerde, Adapazarı'nda, bilim adamları, ilgilileri, yetkilileri ve hükümeti tekrar tekrar uyarmak ihtiyacını hissetmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, ben, hemen her zeminde, bu bölgede yaşanan sıkıntıları, dertleri sık sık dile getirmeye çalıştım. Bu bölgede, halen, depremden ağır derecede hasar görmüş, orta derecede hasar görmüş çok katlı binalarımızda ikamete mecbur ettiğimiz, çaresizlik içinde, ailelerimiz, vatandaşlarımız, insanlarımız vardır.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Hâlâ ve hâlâ...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Evet.

Bakın, bilimsel raporlarda, yer yer bazı bölgelerin yapılaşmaya kapatılması öngörülürken, bu bölgelerde yapılaşmayı dahi yasaklama noktasında raporlar önümüzde dururken, insanlarımız, çaresizlik içinde bırakılan insanlarımız, beş katlı, altı katlı binalarda, deprem görmüş bu yorgun binalarda oturmak zorunda kalmışlardır; halen de, buralarda, yer yer oturan binlerce ailelerimiz vardır.

Değerli arkadaşlarım, bodrum dahil, revize edilen imar planları, planlama ve bilim kurulu kararları çerçevesinde, çokkatlı binalardan kat alınması kesinlikle bir zaruret olarak öngörülürken, ne Sayın Başbakan ne ilgili bakanlar ne hükümet bu konuya duyarlılık göstermemişlerdir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri alkışlar) Şimdi, bilim adamları tarafından, bu çokkatlı binalar, bu riskli bölgede, 0'la 300 metre arasında sıvılaşan bir bölgede, 7,4 şiddetinde bir yeni deprem falan da gerekmiyor, onun altında şiddette bir depremde bile, çok sayıda çokkatlı binanın yıkılabileceği ifade edilirken, bu katların alınmasının altı çizilirken, Sayın Başbakan, sayın ilgili bakanlar "biz bu yükün altına giremeyiz" diyorlar bize açıkça; bize, böyle ifade ediliyor. Ne yapacaksınız?.. Herkes çaresine baksın, riski göze alan otursun, kaderine boyun eğsin; eh, deprem inşallah olmaz... İşte, yakın tarihte de oldu. Böyle bir mantık, böyle bir yaklaşım!.. "İşte, yirmi senede bir oluyor, on senede, otuz senede bir oluyor, deprem de 1999'da oldu, hadi bakalım" gibi, çok sakat bir yaklaşımı görüyoruz hükümetten.

Buradan uyarıyorum; Allah korusun, Allah bir daha göstermesin, bir daha böyle bir kanuna da ihtiyaç duyulmasın, biz de görüşmeyelim, Allah göstermesin; ama, bu fay hattı üzerinde oturuyor mu bu bölge; oturuyor. O zaman, bundan ders almış olmamız lazım. Depremlerden, mutlaka ders alıp, bir sonuç çıkarmış olmamız lazım; ama, ders almadığımız, bir sonuç çıkarmadığımız görülüyor ve kendi hallerine bırakılmış o bölge insanları; kendi hallerine ve kendi kaderlerine terk edilmiş. İkibuçuk yılda, hâlâ, vatandaşını, depremzede, mağdur vatandaşını prefabrike konutlarda oturmaya mahkûm eden bir hükümet "ben o bölgeye gerekli desteği ve ilgiyi gösterdim" diyemez asla. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bir gelin Adapazarı'na, diğer bölgelere. Allah için, bu hafta sonu, bu yılbaşının bir gününü, yılbaşı münasebetiyle üç beş günlük aradaki bir gününüzü o bölgeye hasredin, herhangi bir yere gidin. Eğer, Adapazarı'nın merkezinde bir mahalleye girdiğinizde çıkabilirseniz, gelin, bunu, burada ifade edin. Yazın tozunda toprağında, kaç yaz geçti, altyapısı natamam, her taraf delik deşik ve insan sağlığını tehdit eden boyutta, o insanlarımız, tozunu toprağını yuttu; satın aldığı, yediği içtiği hep riskli, kışın da çamur çökek, bir yerden bir yere yürümeniz, gezmeniz, dolaşmanız mümkün değil, hayat felç olmuş, âdeta durmuş, böyle bir Adapazarı 2,5 yıl sonra! Diğer bölgeler de pek farklı değil; ama, Adapazarı'nın merkezinde depremin açtığı tahribat çok farklı.

Şimdi, altyapı çalışmaları bir türlü bitmedi 2,5 yılda. Benim elimde, Maliye Bakanlığından, üç beş gün önce temin ettiğim bilgiye göre, depremin hemen sonrasında, Meclisin oybirliğiyle kabul ettiği, o bölge insanlarının yaralarını sarmak için yarattığımız, deprem vergileriyle yarattığımız kaynak, 9 kalem; Ek Gelir Vergisi, Ek Kurumlar Vergisi, İletişim Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Ek Emlak Vergisi, şundan bundan 9 kalem ad altında yarattığımız kaynak -o gün bugün pek çok kalemlerini hâlâ tahsile devam ediyoruz- baktım, 4,5 katrilyon civarında, elde edilen bu gelirin -yani, konsolide bütçe itibariyle söylüyorum, bunun dışında hibeler, yardımlar, uluslararası kuruluşların destekleri falan buna dahil değil- ne kadarını gönderdiniz o bölge insanlarına?! O bölge için ve o bölge insanı için, topladığımız bu kaynakların, bu gelirlerin ne kadarını sarf ettiniz, ben buradan bunun cevabını istiyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

EROL AL (İstanbul) - İnternette var.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Bende de var, ben bunları defaatle söyledim.

Daha evvel bu kürsülerden ifade etmiştik. Bakın, uluslararası kuruluşlar, bankalar, Türkiye'deki depremin hemen sonrasında, geldiler dediler ki: "Siz o bölge için proje üretin, biz size kaynak aktaralım, 600 000 000  dolar verelim, 750 000 000 dolar verelim..." Var bunlar bizim elimizde, sizin elinizde de var. Siz bunun altyapısını oluşturamadınız, şartlarını hazırlayamadınız, bu taahhütleri alamadınız. Hazineyle, Bayındırlık Bakanlığıyla, Maliyeyle arada mekik dokudunuz; çok detay, ince hesaplar yapıldı tabiî.

Bunları, sadece ben söylüyor falan değilim, bakınız "1 katrilyonu nasıl yaktık" diye yazıyor. Yani, bu taahhütleri süresi içinde alamayan bir hükümet... Yani, Türkiye dışından, uluslararası kuruluşlar, bankalar, o bölgeye, o bölge insanı için diyor ki: "Biz de yardım etmek istiyoruz, size şu kadar milyon dolar yardım yapalım; ama, projeye bağlı olarak siz bunun altyapısını oluşturun, şartlarını hazırlayın..." Aylar, yıllar geçiyor, hükümet, bu taahhütleri alamıyor, şartlarını hazırlayamıyor. İşte, görüyorsunuz; bütün gazetelerde var... Değişik mahfillerde, değişik zeminlerde de bu konu pek çok defa dile getirildi.

Bakınız ne yazıyor: "Avrupa Birliğinin, Türkiye'de deprem ve kent altyapıları için ayırdığı 784 000 dolar, proje vermediğimiz için, tekrar AB kasasına döndü"

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; kalıcı konutlarla ilgili; yani, halen şurada burada veya akrabasında, hısımında geçici barınma durumunda bırakılan insanlarımızın kalıcı konutlarıyla ilgili vaki taahhütleriniz ne oldu? Onlar ne aşamada?

Benim bölgemde 25 000 konut yıkıldı. Aşağı yukarı 18 000 civarında konut orta hasarlı -yani, içine girip oturamazsınız da, insanlar oturuyor, ölümü göze almış, yapacak başka bir şeyi yok- o kadar da hasarlı bina var. Tablo, diğer bölgelerde de aynı, farklı değil.

Şimdi bakınız, benim bölgemde, Sakarya bölgesinde planlanan kalıcı konut sayısı sadece 8 000 civarında. Bizim 50 000 konut açığımız var. Planlanan 8 000 konutun da 2 000'i, 2 022'si yahut 2 002'si Bayındırlık Bakanlığının, kalanı ya Dünya Bankasının ya da gönüllü kuruluşların taahhütleri değerli arkadaşlarım. Yani, Dünya Bankası, 8 000 planlanan konutun aşağı yukarı  2 500'ünü yapıyor, bir önemli bölümünü gönüllü kuruluşlar yapıyor, sadece 2 000 civarındakini de Bayındırlık Bakanlığı yapıyor.

Aradan ikibuçuk yıl geçti. Bu kürsüde, pek çok yetkili, bir takvime bağladı; şu tarihte teslim ediyoruz, 2000'in şu tarihinde, hatta 1999'un şu tarihinde bir kısmını, 2000'de şu tarihte, martta; olmadı, haziranda, ağustosta... 2001 yılının başında, ocakta... Bakın, 2001 yılı bitti. Bugün,  Sakarya'da teslim edilen konut sayısı 2 500 civarındadır. Yani, 50 000'e yakın konut açığı olan bir ilde, merkezde, haydi, planladınız 8 000 adet, teslim edilen konut sayısı 2 500 civarındadır ve pek çok eksiğiyle beraber.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - İşyerleri hariç .

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu konut açığını nasıl gidereceksiniz? İkibuçuk yıl geçmiş, hâlâ, ortada böylesine önemli bir açık duruyor.

Düzce-Kaynaşlı İlçemiz... Burada, o bölge milletvekili arkadaşımız var; ben yanlış söylüyorsam, iktidar mensubu arkadaşımız gelir, bunu tashih etme fırsatını verir bize.

Değerli arkadaşlarım, Kaynaşlı'da, henüz daha yer belirlenmemiştir; yani, yer belirlenip, yerin teslimi noktasına gelinememiştir henüz daha, bırakın, siz, kalıcı konut inşaına başlanmasını!.. Benim bölgemde de, henüz daha, planlanan 8 000 civarındaki konutun önemli bir bölümünün yer teslimi aşamasına gelinmemiştir, yer teslimi aşamasına!.. (DYP sıralarından alkışlar) İkibuçuk yıl geçmiş. Hak sahibi vatandaşlarımıza konut yapma sorumluğunu yüklenmiş hükümet ve bunun için de önemli ölçüde kaynak bulmuş, yaratmış, vatandaştan çeşit çeşit kalemlerle vergi toplayan bu hükümet, henüz daha konut yapacak vatandaşıma, onun yerini teslim edememiş bir hükümet ve bir kısmının da inşaına henüz başlayamamış bir hükümet.

Değerli arkadaşlarım, sadece evsiz barksız kalmadı bölge insanları, o bölgenin insanları işsiz de kaldı. Benim, sadece Adapazarı merkezinde 5 133 adet işyeri yıkıldı, yerle bir oldu; sanatkârımızın, esnafımızın, tüccarımızın işyeri. 133 adet sınaî tesisimiz, ağır derecede hasar gördü. Ticarî ve sınaî hayat çöktü, ekonomi felç oldu. Aşağı yukarı 6 000 civarında işyerimiz de orta ve hafif derecede hasar gördü; yani, 11 000 civarında işyeri. Bakın, 5 133'ü yıkıldı diyorum. İşyeri yıkılan esnaf ve sanatkârımıza ve tüccarımıza, depremzede vatandaşımıza, bir tek işyeri, eğer, bu hükümet "ben yaptım, teslim ettim" diyorsa, ben, burada, hakkını teslim edeceğim. Hadi, söyleyin bakalım, Sakarya milletvekilleri de gelsin buraya, söylesin. (DYP sıralarından alkışlar)

Ne yaptınız?.. "Afet kredisi" adı altında, esnaf ve sanatkârımıza, 11 000 civarında, işyerini kaybetmiş, sermayesini kaybetmiş, tezgâhını kaybetmiş, malını kaybetmiş, alacağını alamamış, satın aldığı malının tüccarıyla olan ilişkisini kesmek durumunda kalmış. Hangi tüccar verecek; Adapazarı yöresinde, işyerini kaybetmiş vatandaşımız, kenarda köşede bir şeyler yapmak isteyen, yeni bir işyeri kuracak? Böyle durumda olan esnafımıza verdiğiniz, 500 milyon lira ile 1 milyar lira arasında; o da, tamamına değil. Sadaka verdiniz, sadaka! Yani, 500 milyon lira ile 1 milyar lira civarında, "afet kredisi" adı altında, esnaf ve sanatkârımıza, güya yardım eli uzattınız. Onları da kredi olarak verdiniz; yani, şimdi, onların da geri ödemeleri geldi, onları da faizle falan geri alıyorsunuz şimdi "öde" diyorsunuz. Zaten kuramadı ki işyerini; ne aldı, ne sattı, ne kazandı, ne ödeyecek, size ne verecek?!

Şimdi, bu görüştüğümüz kanunla ilgili pek çok şey söyleyeceğim; ama, vaktim daraldı. Eksik bulduğumuz hususlar var bu kanunda; aslında, olgunlaşmasını istediğimiz hükümler, maddeler var; metinde olmaması gereken, metinde yer alan,  metinden çıkarılması gereken maddeler var. Değerli arkadaşlarım, bunlardan bir tanesi 7 nci maddedir. (DYP sıralarından alkışlar)

Bakın, 7 nci maddeyle ilgili, 2000 Nisanında, bu Meclis bir yasa çalışması yaptı. Organize Sanayi Bölgeleri Kanunuyla ilgili bir çalışmayı, beraber yaptık. Siz getirdiniz, hükümet olarak getirdiniz ve bir kriter, bir kıstas getirdiniz. Tabiî, ülkeyi, derin bir ekonomik krize düşürdünüz; ülkede herkes perişan, ekonomik çark dönmüyor, her şey durmuş, hayat durmuş -âdeta öyle- bir de deprem -böyle düşünün tabiî- depremin açtığı yaralar!.. O tarihte, bu Meclisi çalıştırdınız ve o kanun buradan çıktı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Çok önemli... İstirham ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - "Fert başına 3 500 dolar gelir seviyesinin altında olan -fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla açısından söylüyorum- bunun altındaki yörelerde, bölgelerde, organize sanayi bölgelerinde, kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanan teşvikler, muafiyetler, istisnalar uygulansın" dediniz, dedik. Doğru; çünkü, Türkiye'de yatırım  durmuştu; kimse önünü göremiyor, yatırım yapamıyor, işsizlik artmış... Yatırımlara hız kazandırmak, istihdam yaratmak açısından, Türkiye buna ihtiyaç duymuştu, doğruydu yaptığınız; ama, orada, bir tarih sevk ettiniz o 14 üncü maddeyle, o tarihte, 2000 Nisanında; dediniz ki, bu kanun, yani 14 üncü madde, 31.12.2001 tarihinde yürürlüğe girsin... O tasarı görüşülürken burada, bölge milletvekili olarak ben geldim, dedim ki, hiç olmazsa, deprem bölgelerini istisna kılın, yürürlük tarihi... Niye beklesin; işte, orada yok, yatırım yapamıyor; nasıl gelsin işadamı! O bölge yıkılmış. Müteşebbis, sanayici, işadamı gelecek, özendirin, cazip hale getirin, burası bir ayağa kalksın ve burada yatırım yapsın insanlarımız, müteşebbisimiz dedim ve yürürlük tarihini, hiç olmazsa bu bölgeler için, istisnaî bir uygulamayla, 31.12.2001 tarihi olarak öngörün dedim. Hayır, onu yapmadınız. O gün bugün, o kanundan yararlanan hiç kimse yok; çünkü, o kanunun o maddesinin yürürlük tarihi 31.12.2001; yani, önümüzdeki pazartesi günü mü oluyor?..

BAŞKAN - Sayın Ercan, diğer arkadaşlarımıza tanıdığım kadar, size de tanıdım; rica ediyorum...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Çok özür diliyorum... Müsamaha... Çok özür diliyorum.

Bakın, o kanunu, hiç uygulama imkânı bulmadan, şimdi, getirdiğiniz bu vergi terkin yasa tasarısındaki 7 nci maddeyle ortadan kaldırıyorsunuz. Şu yaptığınız işe bakın allahaşkına!

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Yakışır mı hiç?!

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Yani, bir kanun tasarısı getirmişsiniz, ülkenin yararına görmüşsünüz, öyle düşünmüşsünüz, bu Meclisin iradesine sunmuşsunuz, kanunlaşmış; sonra da bir tarih koymuşsunuz, o tarih dolmuş; diyorsunuz ki, canım, bu kanun hiç uygulanmadan, gelin, şu 31.12.2001'e de iki gün kaldı, şunu da ortadan kaldırıverelim diyorsunuz. Buna hakkınız yok arkadaşlar; çelikçomak oyunu falan değil bu.

İki noktayı da ifade ederek, dikkatlerine sunacağım...

BAŞKAN - 2,5 dakika oldu!

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Bir de, bu tasarıda şu var: Bakın, diyorsunuz ki: "Yüzde 10 varlığını kaybeden..." Kim tespit edecek bu yüzde 10 varlığı; kim?!

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Nasıl tespit edecek?

CUMALİ DURMUŞ (Kocaeli) - Beyan...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Beyan... Beyana itibar... Burada ben açıklama istiyorum Sayın Bakandan, zabıtlara geçmesi açısından.

BAŞKAN - Sayın Ercan, daha sonra, maddeler var nasıl olsa, orada da konuşursunuz, bunları söylersiniz; şeyi bozmayalım, olur mu? Lütfen...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Tamam... Bitiriyorum. Sadece bununla ilgili...

Bu, varlığın yüzde 10'unu kaybettiğini kim tespit edecek; kim? Maliye diyor bunun şeylerini belirleyecek. Arkadaş, bunu tarif edelim; bu kanunumuzda tarif edelim. Yarın, vatandaş, mükellef ile idare arasındaki ihtilafların ardı arkası kesilmez.

Toleransınıza teşekkür ediyorum. Kalan hususları da diğer maddelerde ifade etmeye çalışacağım.

Saygılar sunuyorum. (DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bolu Milletvekili Mustafa Karslıoğlu; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA MUSTAFA KARSLIOĞLU (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 788 sıra sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, sizleri, Grubum ve şahsım adına en içten saygılarımla selamlıyorum.

17 Ağustos Marmara depreminde ve 12 Kasım Düzce-Kaynaşlı-Bolu depreminde yaşamlarını yitiren yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Böyle bir felaketi bir daha bizim ülkemizin ve ulusumuzun yaşamaması ve dünyada da hiçbir ülke ulusunun yaşamamasını Yüce Allah'tan diliyorum.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde gerek ulusal gerekse uluslararası büyük bir dayanışma ve yardımlaşma örneği yaşandı. 57 nci cumhuriyet hükümetimiz, başta Başbakanımız, Başbakan Yardımcılarımız, bakanlarımız ve hatta tüm milletvekillerimiz çok özverili çalışmalarda, katkılarda bulundular. Özellikle Başbakanımız, Başbakan Yardımcılarımız ve bakanlarımız bölgeyi sık sık ziyaret ederek depremle ilgili yapılan çalışmaları zamanında ve yerinde incelediler, gerekli direktifleri verdiler ve deprem bölgesinin kısa zamanda toparlanmasını sağladılar. Depremlerde çok büyük felaket yaşamış olan Bolu ve Düzcelilerin milletvekili olarak -ki, ben, şimdi, deprem yaşamış iki ilin milletvekiliyim Bolu ve Düzce; biliyorsunuz, Düzce, 9 Aralık 1999'da; yani, 12 Kasım depreminden sonra il olmuştur- hepsine şükranlarımı sunuyorum.

İşte, bugün görüşeceğimiz bu tasarıda, 17 Ağustos Marmara Bölgesinde ve 12 Kasım Bolu ve Düzce İllerinde meydana gelen depremler, depremden etkilenen bölgelerin ekonomik ve sosyal yapısını geniş oranda etkilemiş ve büyük ölçüde maddî ve manevî zarara yol açmıştır. Bu depremlerin vergi mükellefleri üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etkileri bir ölçüde hafifletmek ve depremden etkilenen vergi mükelleflerine birtakım kolaylıklar sağlamak amacıyla hazırlanmış olan bu yasa tasarısını görüşeceğiz.

Tasarıyla, vergi idaresinin, 17 Ağustosta Marmara Bölgesinde, 12 Kasımda Düzce, Kaynaşlı, Bolu'da  meydana gelen depremlerden etkilenen mükelleflerin vergi borçlarını terkin etmesi yönünde kolaylıklar sağlanması öngörülmektedir. Biliyorsunuz, depremzedeler, uzun zamandır bu terkin yasasını beklemekteydiler ve bugün, bu terkin yasası Genel Kurula gelmiştir ve bu da belirsizliği ortadan kaldırmıştır ve inşallah, biraz sonra da bu tasarı yasalaşacaktır.

Gerek 17 Ağustos 1999 gerekse 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerin mükellefler üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etkinin derecesine göre farklı düzenlemeler yapılmaktadır.

Tasarıda, gerek söz konusu depremlerden dolayı gerekse diğer nedenlerle ortaya çıkan bazı vergi sorunlarını gidermek için çeşitli vergi kanunlarında değişiklikler yapılması öngörülmüştür.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar göz önünde tutulursa, yasa tasarısını olumlu buluyorum. Bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen, başta, hükümetimizin Değerli Başbakanına, Başbakan Yardımcılarına, Maliye Bakanımıza ve diğer bakanlarımıza ve Maliye bürokratlarına, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, en ince detaylarına kadar inen, günlerce bu yasanın hakkaniyet ölçüleri içinde çıkması için çalışan, emeği geçen herkesi kutluyor ve bir deprem bölgesi milletvekili olarak şükranlarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

Deprem bir süreçti. Az önceki değerli konuşmacılar da belirli konuları belirttiler; ama, biz, bardak dolu demiyoruz; fakat, bardağın yarı olması da önemli bir olaydır; bunu belirtmek istiyoruz. Bu süreç yaşandı. Önce, hazırlıksız yakalandığımız bir Marmara depremi ve biliyorsunuz, burada 15 000 000 insanın yaşadığı, Türkiye'nin ekonomik yapısının yüzde 50'sini, yüzde 60'ını içeren, katmadeğerini koyan bir Marmara, büyük bir deprem felaketiyle karşı karşıya kalmıştı. Kısa zamanda, ulusal dayanışma ve uluslararası aldığımız yardımlarla depremin yaralarını sarıyorduk, sarmak üzereydik; arkadan, 12 Kasım depremi geldi; Düzce'yi, Kaynaşlı'yı yerle bir etti, Bolu'da da çok büyük hasarlar meydana getirdi; ama, 17 Ağustos depreminde birtakım tecrübeler, deneyimler sahibi olmuştuk. 12 Kasım depreminde, depremzedelerin yaralarını çabuk sarmaya özen gösterdik ve önce, tabiî ki, çadırlar kuruldu; arkadan, prefabrike konutlar yapıldı ve bugün, kalıcı konutlar yapıldı.

Türkiye'de, biliyorsunuz, Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunan ve birinci derecede deprem bölgesi olan Düzce, Bolu, Sakarya, 1943'lerde büyük bir deprem yaşamıştır ve bu depremi 1957'de yine yaşadı, 1967'de Sakarya yine yaşadı ve 17 Ağustos ve 12 Kasım... Ama, bir şeyin farkına varmadık. Nedir bu; burası bir deprem bölgesi olmasına karşın, konutlarımızı deprem koşullarında yapmadık.

Bakın, burada, biz, şunu gördük somut olarak: Düzcemizin, Bolumuzun, daha önce, deprem bölgesi olması nedeniyle evleri 2 katlıydı. Büyük binalar 4-5 katlı, işte, çekme kat, teras katla 6-7 kata çıkan binalar depremde yıkıldı; ama, bizim 2 katlı, bahçe içindeki evlerimiz ayakta kaldı. Belki onlar görünüşte derme çatma gibiydi; ama, bütün deprem koşullarına karşın ayakta kaldı; yani, biz birinci derecede deprem bölgesi olan kuzey Anadolu fay hattında yaşıyoruz; bunun bilincinde olacağız ve bunun gereğini yapacağız. Zaten, Türk Ulusuna Büyük Atası bilim ve akıl yolunu önermiştir;  bilim ve akıl yolunu hiçbir zaman terk etmeyeceğiz.

Evet, kalıcı konutlar yapıldı; Düzce'de 8 000 tane, Bolu'da ilk önce 1 400 tane yapıldı, şimdi 280 tane daha yapılıyor. Bunlar, konutları yıkılan kişilerin beyanı üzerine yapılıyor; onlara bu konutlar teslim edildi ve yer yer yerleşmeye başladılar. Bölgede, tabiî ki, Sosyal Dayanışma Yardımlaşma Fonundan çok büyük yardımlar depremzedelerin eline tutuldu. Özellikle, bu fonla ilgili bakanımız, deprem bölgesinin bir simgesi haline geldi; kendisine de şükranlarımı sunuyorum.

Az önce, Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan bir konuya değindiler... Kaynaşlı'daki kalıcı konutların yeri istimlâk edildi, bedelleri ödendi, 451 tane konut Dünya Bankası tarafından yapılacak.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yer teslim edildi mi?

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Devamla) - Edildi...Kamulaştırmalar da ödendi.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yer teslim edilmedi ama...

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Devamla) - Edildi, edildi.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ne zaman edildi?

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Devamla) - Bilmiyorum, bugün bölgeden gelen gazeteyi ben size getireceğim; tekrar karşılıklı...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Edildiyse ne zaman edildi?

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Devamla) - Evet, ben diyorum ki, şimdi biz, artık, özellikle Bolu ve Düzce olarak balık tutmasını öğrenmek istiyoruz, balık istemiyoruz.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sakarya milletvekilleri bu işi becerememişler.

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Devamla) - Evet, bunu istiyoruz ve diyoruz ki, Bolumuzun, Düzcemizin zengin bir potansiyeli var; turizm potansiyeli var, tarım potansiyeli var, sanayi potansiyeli var, eğitim ve kültür potansiyeli var.

Bu bölgede 12 Ocak 2001 tarihinde başlatılan bir çalışma var. Böylece, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü tarafından, Bolu ve Düzce'de bölgenin potansiyelini saptayacak ve harekete geçirecek bir il gelişim programı çalışması başlatılmıştır. Bu çalışmayı harekete geçirecek ve ayrıca, Marmaranın yenide yapılanması... Gerçekten, Marmara, ki biz 1960'lardan beri Marmara'yı biliriz. Yarımca'nın kirazlarının olduğu ve oranın, tamamen kiraz bahçesi olduğu günleri biliriz; çünkü, İstanbul'a ilk gidişimiz, lise yıllarımız, 1960'larda başladı ve her gidişimizde, o bölgede, yoğun bir binalaşma, sağlıksız kentleşme, sanayileşme, çevre kirliliği ve yoğun trafik... Marmara, İstanbul'u baz aldığınızda, Bursa, İstanbul ve Sakarya arasındaki üçgen, artık, yaşanılmaz hale gelmişti.

Bir tesellimiz, bu depremden sonra Marmara'nın yeniden yapılanmasının sağlanacak olması ve burada, bu rolü alacak olan da Bolu ve Düzce İlleri. Biz, diyoruz ki -bunu çok açık söylüyoruz, Sayın Maliye Bakanıma ve Maliye yetkililerine, bürokratları da bunu iletmek istiyorum- Bolu ve Düzce İllerinin, olağanüstü hal bölgesi ve kalkınmada öncelikli yörelerde istihdamın artırılması ve yatırımların teşvik edilmesine yönelik 4325 sayılı Yasa kapsamına alınmasının, 57 nci cumhuriyet hükümeti tarafından sağlanacağı kanaatindeyiz. Daha önce de belirttiğim gibi, burada başlatılan çalışma da bunu sağlayacaktır.

Ayrıca, bu yasa tasarısı neler getiriyor? Daha önce de değinildi, bilindiği gibi, burada iki türlü vergi terkini var: Şarta bağlı terkin ve şarta bağlı olmayan terkin. Tamamen terkine alınan iller, bunlar, vergi daireleri tamamen veya kısmen yıkılan merkezler, ki, buraya, Düzce ve Sakarya İllerimiz ile bir de 17 Ağustos Marmara depreminde gerçekten yürekler acısı olan Kocaeli'nin Gölcük İlçesi, tamamen terkine giriyor. Şartlı terkin ise, depremde, nerede olursa olsun, gerek 17 Ağustos gerek 12 Kasımda, mal varlıklarını yüzde10'unu kaybeden mükellefler -ki, buna, az önce de, değerli milletvekilimiz değindi- burada beyan usulü yok; zannediyorum, bu beyan usulü de önümüzdeki günlerde daha somut bir hale getirilecektir. Yani, mal varlıklarının yüzde 10'unu kaybedenler de vergi terkinine girecektir.

Bu terkinde, bilindiği gibi, deprem tarihinden önceki döneme ilişkin vergi borçlarının tamımı, 1999 yılına ilişkin gelir veya kurumlar vergileri, geçici vergiler ile kurumlardan yapılan kurum stopajları, 2000 yılına ilişkin Gelir veya Kurumlar Vergileri, geçici vergiler ile kurumlardan yapılan kurum stopajları, Bakanlar Kurulunca, il merkezleri veya ilçeler itibariyle belirlenen oranda terkin olunacaktır.

Bir de, bakın, burada, her şey düşünülmüştür. Aktif çalışanlarımıza da, bu yasa tasarısının -ki yasalaşacak- yasalaştığı tarihten itibaren yirmidört ay, işyerlerinde fiilen çalışan işçiler için, özel indirim tutarı 4 kat artırılmış olarak uygulanacaktır. Çalışanlarımıza da bir vergi indirimi ve biraz ekonomik düzeltme getiriliyor.

Ayrıca, yine, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçelerinin, geçmişe yönelik Emlak Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi ile Çevre Temizlik Vergileri de terkin edilecektir.

Burada, yatırımcılara da birtakım kolaylıklar getirilmektedir. Bu bölgede yatırım yapanlara da tasarıda yer verilmiştir.

Ayrıca, mücbir sebep konularına da, daha... Tabiî ki, Allah, bir daha böyle felaket vermesin; ama, bu felaketlerden bazı dersler çıkardık ve şimdiden sonra, felaket anlarında, meydana getirilecek bu yasal düzenlemeler, birtakım kolaylıklar da sağlamaktadır. Burada, bir fıkra eklenilerek, Maliye Bakanlığının terkin yetkisinin mahalline devrine imkân sağlanılmaktadır; yani, bu yetki defterdarlıklara verilebiliyor. Bunun gibi birtakım vergi terkinleri, düzenlemeler yapılmıştır.

Ben, kısaca, yine, bu vergi terkini yasa tasarısının, bugün Genel Kurulun gündemine gelmesinde emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum, kutluyorum. Bu yasa tasarısının, deprem bölgesindeki depremzedelerimize, esnafımıza, ticaretle uğraşan yurttaşlarımıza, ücretlilerimize, öncelikle, hayırlı olmasını ve ayrıca, ülkemize, ulusumuza da hayırlı olmasını diliyor -zannediyorum, biraz sonra, değerli katkılarınızla, bu tasarı yasalaşacaktır- buradaki bütün gruplara da teşekkür ediyorum.

Hepinizi bir daha saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karslıoğlu.

Gruplar adına son olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Bolu Milletvekili Sayın Ersoy Özcan; buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

MHP GRUBU ADINA ERSOY ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış buluyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

17 Ağustos ve 12 Kasımda, yüzyılın felaketi diye adlandırılan, 18 000 insanın kaybedildiği, 376 000 konut ve 100 000'e yakın işyerinin ağır, orta ve az hasar gördüğü, yüzbinlerce insanın açıkta kaldığı büyük bir deprem yaşadık. Böyle bir felaketi, Yüce Allah, bir daha ne milletimize ne de dünya milletlerine yaşatsın.

Felaketler, kar ve yağmurla bu kış da ülkemizi vurdu. Yurdun dört bir yanı, selden mal ve can kaybına uğradı, ülkemizin büyük bir bölümü afet bölgesi haline geldi. Selden zarar görenlere geçmiş olsun der, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Ülke ekonomisine en büyük katkısı olan, millî gelirin yüzde 40'a yakın kısmını karşılayan, üzerinde Türkiye nüfusunun yüzde 18'ine yakını yaşayan geniş bir coğrafya alanı, ağustos ve kasım depremleriyle yerle bir oldu. Derler ya, taş üzerinde taş kalmadı; bu şekilde... O felaket günlerini, o dönemi hiç unutmamak, iyi anlamak, iyi hissetmek gerekir. Felaketin o ilk günlerinde, en çok aranan, insanımızın en çok aradığı şey, sığınacağı, başını sokacağı bir çadır bulmaktı; açıkta kalmamak için çabalıyordu. Bunu, yaşayanlar çok iyi biliyor. Türkiye'de, o anda mevcut olan çadırlar yetmedi, dışarıdan gönderilen çadırlar da yetmedi, dünyadan karış karış çadır aramıştık o sırada. Dünyaya çadır yaptırdık, satın aldık, 200 000'e yakın çadır dağıtıldı, çadırkentler kuruldu. O dönem, kışa girmeden önce, devletin süratle hareket etmesi gerekiyordu. Kalıcı konutlar yapılıncaya kadar, insanımızın kışı geçirebileceği, başını yağmurdan, çamurdan, soğuktan koruyabileceği geçici barınma yerlerinin hazırlanması gerekiyordu.

Dünyadan bir örnek olarak, büyük bir deprem geçirmiş olan Japonya'da 17 ocakta meydana gelen, hepimizin bildiği Kobe depreminden sonra, Japonya, açıkta kalan insanların gelecek kışı geçirmeleri için, önce geçici barınma konutlarının yapımını planladı. 17 Ocakta deprem oluyor ve önlerinde yaz olmasına rağmen, çok uzun bir süre olmasına rağmen, Japonya, önce geçici barınma konut alanlarını planlıyor; yani, prefabrike yapımını planlıyor. Japonya, 20 metrekarelik, tek odalı, 32 000 adet bu prefabrike konutu 7 aylık bir sürede -bunun örneklerini Japonya bize göndermiş ve Düzce'de görmüştük- tamamladılar. Daha sonra da, akılcı, gerçek bir planlamayla kalıcı konut organizasyonunu gerçekleştirdiler. Bu organizasyon, dört ilâ beş yıl içinde gerçekleşmişti. Biz de, benzer bir yolu seçtik. Vakit geçirmeden, eylül ayında karar verilmişti. Her şey şehir imar planlarına uygun şekilde projelendirilerek, kalıcı altyapıları da yapılmak suretiyle, 11 900 000 metrekarelik alanda, 95 ayrı sahada, 35-40 metrekarelik, 1 salon ve 1 veya 2 odadan ibaret 44 000 adet prefabrike konut yapıldı; ancak, bu 44 000 prefabrike konutun yapımı 7 ayda değil, 1,5-2 ay içinde gerçekleştirildi. Dikkatinizi çekiyorum, Japonya, 20 metrekarelik prefabrike konutların yapımını 7 ayda gerçekleştiriyor; Türkiye, o zaman, 40 metrekarelik prefabrike konutların yapımını 1,5-2 içinde gerçekleştiriyor. Gece gündüz, hiç durmadan çalışıldı, bir destan yazıldı. Bu, Türk'ün, zor günlerindeki bir mucizesidir.

11 900 000 metrekarelik geçici iskân konut alanları, şehir imar planlarına uygun, kalıcı altyapılarıyla yapılmış olduğundan, ileride, 300 000'e yakın insanı barındıracak kalıcı konut alanları olarak da kullanılabilecektir; bu, bir şanstır, ileride değerlendirileceğine inanıyoruz.

Kalıcı konutlarla ilgili olarak, çok iyi bildiğim, başlangıcından bitişine kadar her safhasını zevkle izlediğim, kendi bölgem Düzce için konuşacağım. Kalıcı konutların planlaması, organizasyonu yapıldı ve 2000 yılının 7 nci, 8 inci ve 9 uncu aylarında, altyapılarıyla birlikte yapımına başlandı. Sürenin bu kadar uzamasının sebebi, o zaman, hak sahipliği için yapılmış olan itirazlardı. Kalıcı konut hak sahipliğinin tespitinin mart ayında bitmesi gerekirken, bölgeden gelen talep üzerine, defalarca -mart, nisan, mayıs, haziran ayına kadar- uzatıldı ve bu yüzden Sakarya'da, Kocaeli'nde ve benim seçim bölgem Düzce'de kalıcı konutlarla ilgili altyapı çalışmaları 2000 yılının eylül ayında başlayabildi.

Kendi bölgem Düzce'de, kalıcı konutlarla ilgili olarak, önce, kalıcı konutların yer tespiti için, merkeze 7,5 kilometre mesafede, zemini kaya dolgu olan 500 hektarlık dağlık alan seçildi.

Burada, kimse, 8 000'e yakın konutun, 12-14 ay içerisinde biteceğine inanmamıştı. Gece gündüz sabahlara kadar çalışılarak kaya alanları delindi, dağlar düzeltildi ve bu dağbaşında, yepyeni modern bir Düzce doğdu. Tüm milletvekillerini, Düzce kalıcı konut alanını görmeye davet ediyorum.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Ben gördüm.

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - Yolunuz düşerse, muhakkak görün, uğrayın, siz de gördüklerinizle gurur duyacaksınız.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Maalesef, öyle değil.

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - Çevre bağlantı yolları tamamlandıktan sonra, çevre düzenlemesi, peyzaj çalışmalarıyla bu modern şehir, ileride, muhakkak, bir dünya ödülü alacaktır.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Tesisatlar çalışmıyor, kanalizasyon çalışmıyor...

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - Birtakım ince işlerden dolayı bazı hatalar olabilir. Bu hatalardan, kanalizasyonla ilgili olanını sayın milletvekilimiz söylüyor; kanalizasyonla ilgili çalışmalar bitmiştir. Düzce'deki arıtma sistemiyle birlikte kanalizasyonlar şu anda çalışmaya başlamıştır; bunu iftiharla söyleyebiliyoruz. Yolların üzeri de kapatılmıştır. Kanalizasyon çalışmasından dolayı yollar, tabiî, köstebek yuvası haline gelmiştir; az bir şey kalmıştır. Öyle tahmin ediyorum, bu kış da atlatıldıktan sonra, artık, Düzce'deki kalıcı konutlarımız, asfalt yolla birlikte bağlanacaktır.

Modern yaşam, modern kent görünümüyle sadece Türkiye'ye değil, dünyaya da örnek olabilecek niteliktedir. Sadece Düzce'deki değil, deprem bölgelerinde yapılmış diğer kalıcı konutlar da aynı nitelik ve güzelliktedir; gidip görebilirsiniz.

Benden önce konuşan sayın milletvekilimiz, Sakarya ile ilgili, 8 000 konuttan 2 000'in üstünde konutun yapıldığını söylemişti. Kayıtlara göre, 43 672 kalıcı konut planlanmış, 2001 yılının Eylül ayında, tüm deprem bölgesinde 37 672 konut, anahtar teslimiyle, teslim edilmiştir.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Ne kadar?

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - 37 672 konut.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Doğru değil söylediğin.

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - "Doğru değil söylediğiniz" derken, tabiî ki, eğer, çok ilgiliyseniz, Afet İşleri Genel Müdürlüğüne yazarsınız. Ben, burada, Afet İşleri Genel Müdürlüğünün bize gönderdiği rakamlardan bahsediyorum.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sakarya'da kaç konut teslim edilmiş, onu söyle; 8 000 konuttan kaçı teslim edilmiş?

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - Bir dakika, Nevzat Bey, dinleyin!..

Bakanlığımız ve Dünya Bankası, toplam 43 146 adet kalıcı konut yapmayı planlamıştır. Bakanlığımızca, 2001 yılı Eylül ayına kadar 37 672 adet konut yapılmıştır. Ayrıca, 4 915 adet de ilave konut ihalesi yapılmıştır. Sakarya'da gönüllü kuruluşlar 6 000'nin üzerinde konut yapmayı vaat etmişler; fakat, gönüllü kuruluşlar vaatlerini yerine getirmemişler, bölgeden kaçmışlardır. Bunun üzerine, Bayındırlık Bakanlığı bu konuya da el atmış, Dünya Bankasıyla birlikte kendi üzerine almıştır. Bizim, Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünden aldığımız bilgi budur.

Enkaz kaldırma çalışmalarında da fazla tenkide uğradık; ama, bu çok büyük deprem bölgesinde, enkaz kaldırma sırasında da büyük başarılar gösterildi. 11 Eylül'de uluslararası terörün yıktığı 400 metre yüksekliğindeki ikiz kulelerin enkazının, New York Belediye Başkanı tarafından ancak bir yılda kaldırılabileceğinin hesaplandığı açıklanmıştı. Bu belediye başkanı, o sırada gösterdiği çalışmalar dolayısıyla yılın en başarılı insanı seçilmiştir. Biz ise, 52 000 konutluk enkazın büyük bir kısmını, yüzde 98'e yakınını Marmara depreminin vurduğu o çok geniş alanda beş ay içinde kaldırdık.

Birbuçuk yıllık süreç içinde yer tespiti, zemin araştırmaları ve projelendirmeleri yapılan 43 000 konutun, 2001 Eylül ayında, ondört onbeş aylık bir çalışmayla, 37 000'den fazlasının anahtarları hak sahiplerine teslim edildi. 2 yıl ödemesiz, 18 ay faizsiz geri ödemeli, 10-11 milyar TL'ye mal olan bu konutlar, şu anda emlakçilerde 30 ilâ 50 milyardan alıcı bulmaktadır. Bütün bunlar başarı değildir de nedir! Bütün bunlar çok büyük bir başarıdır, Türk Devletinin başarısıdır. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüzyılın felaketini yaşadık; Allah rahmet eylesin, 18 000 insanımızı kaybettik. Bu felaketin ikinci yılına girerken, insanlarımızın büyük bir kısmını kalıcı konutlarına yerleştirdik. Bütün bunlar, gece gündüz, sabahlara kadar çalışılarak, ibadet vecdiyle çalışılarak başarıldı. Bu inanç ve dayanışma, ter ve emek ürünüdür. Bu, Türkün mucizesidir.

Bölgemize, Japonya'dan Tokyo Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletlerinden çok sayıdaki üniversitenin bilim heyetleri, Avrupa Konseyine mensup heyetler ve en son da Düzce'ye Amerika Birleşik Devletleri Türk Büyükelçisi geldi. Bu heyetler, âdeta bir laboratuvarda inceleme yapar gibi, bizim kalıcı konutlarımızı tetkik ettiler, mahallî basına ve ulusal basına verdikleri demeçlerde şunu söylüyorlardı: "Devlet titiz çalışmış, hızlı çalışmış ve çok süratli bir şekilde başarmış. Biz bile bu süratte, bu hızlılıkta bunu başaramazdık." Bu şekilde beyanları mevcuttur. Biz, bu şekilde, büyük imkânlara sahip olan, dünyanın büyük devletlerinin başaramadıkları bu hız ve sürati, bu başarıyı gösterdik. Bu, Türk Devletinin büyük başarısıdır.

Dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanı, gece gündüz, eskortsuz, sahaya geldi gitti, şantiye haline dönmüş prefabrike ve kalıcı konut alanlarından ayrılmadı. Bölgeden hiç çıkmayan dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın'a, Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün, İller Bankası ve Karayolları Genel Müdürlüklerinin tüm çalışanlarına, Türk müteahhit ve teknik elemanlarından, en küçük işçisine kadar, hepsine sonsuz şükran ve minnetlerimizi sunmayı -bir deprem bölgesi milletvekili olarak- borç biliyorum.

Sağlık ve eğitimde, deprem öncesindeki standart ve seviye yakalandı. Sağlıkla ilgili, depremin ilk anından itibaren insanımızın yanında yerini alan, çok başarılı bir organizasyonla, çok geniş deprem alanında, gecesini gündüzüne katarak çalışan Sağlık Bakanımıza, doktor ve hemşire camiasına minnet ve şükranlarımızı burada belirtmeden geçemeyeceğim.

Ayrıca, o dönemde, ilgilerini deprem bölgesinden hiç esirgemeyen sayın devlet büyüklerimize, bakanlarımıza, huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum.

Benden önce, Sayın Nevzat Ercan Bey "Düzce milletvekillerine bilgi verirler. Eğer yanlışım varsa, tashih ederler" demişti. Sayın Mustafa Bey'in de açıkladığı gibi, Kaynaşlı'yla ilgili 465 kalıcı konutun, Dünya Bankası, Avrupa Birliği Kalkınma Bankası tarafından ihalesi yapılmıştır, proje bitmiştir; fakat, Kaynaşlı'daki fay hattı, boyuna ve enine 25 metre aralıklarla paralel fay hatları olduğundan, çok uzun bir süre yer aranmış, fakat, bulunamamıştır. Bulunan yer özel mülkiyet olduğundan, 200 dönümlük arazi mahkemelik olmuştur. Mahkeme, bundan bir ay önce neticelendirmiştir. Tezyidi bedel davaları sonuçlanmış ve ihalesi yapılmıştır. İnşallah, bu önümüzdeki dönemde, 465 konutun yapımına başlanılacaktır; kendilerine bilgi olarak veriyorum.

Dinamik bir yapıya sahip, depremin yıktığı bu geniş coğrafya üzerinde yaşayan insanlar, çok ciddî psikojenik travma geçirmişlerdir ve bu şoku hâlâ yaşamaktadırlar. Evi yıkılmamış, hasar görmemiş, yakınını kaybetmemiş tek bir aile yok. Sosyoekonomik yapı tamamen bozuk. Yerle bir olmuş, Düzce ve Gölcük gibi, depremin yıktığı diğer merkezlerde de yatırım ve istihdamı teşvik edici unsurların bir an önce verilmesini hükümetimizden talep ediyoruz.

Biz, Düzce bölgesi olarak -Düzce, deprem döneminde ilçeyken il olmuştur- devletimize sonsuz şükran ve minnetlerimizi, burada, il oluşumuz dolayısıyla daha önce yaptığım konuşmamda olduğu gibi tekrarlıyorum, teşekkürü bir borç biliyoruz. Devletimiz, ilçe olduğundan, gayri safî millî hâsılası hesaplanmadığından, Devlet Planlama Teşkilatına verdiği bir emirle, Düzce'deki yurtiçi hâsılanın tespiti yönünde çalışmalar başlatılmış, Düzce İl ön raporu Devlet Planlama Teşkilatınca yapılmış, Devlet İstatistik Enstitüsü de sosyoekonomik göstergelerle ilgili kitapçığını yayınlamış olup, yurtiçi hâsıla da, inşallah, önümüzdeki aylarda belli olacaktır. Bizim talebimiz, 4325 sayılı Kanuna tabi olmamız ve böylece önümüzün açılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ERSOY ÖZCAN (Devamla) - Ekonomik ve sosyal yapısı bozuk, maddî ve manevî zararları ölçülemeyecek oranda yüksek, deprem bölgesindeki, mağdur olmuş vergi mükellefleri, şu anda görüşülmekte olan vergi terkiniyle ilgili bu kanun tasarısıyla büyük ölçüde rahatlayacak, yükleri hafifleyecektir. Bu kanun tasarısıyla, depremden zarar görmüş illerde bu tarihlerden önce vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve vadesi geldiği halde ödenmemiş veya bu tarihlerden önceki dönemlere ait olup, deprem tarihi itibariyle vadesi geçmemiş olan vergiler ile bunlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, fon payı ve cezaları ile eğitime katkı payının terkin olması; Emlak Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi ile harç ve mükellefiyette bulunanların borçlarının tamamen terkin olması; işyerlerinde fiilen çalışan ücretliler için özel indirim tutarının dört kat artırılarak uygulanır olması; yapılan yatırımlarla ilgili olarak getirilmiş vergi teşvik unsurları, tüm mal varlıklarından yüzde 10'unu kaybedenlerin -özetle yukarıda söylediğim- bu kanun hükümlerinden faydalandırılması, deprem bölgesinde uzun zamandır beklenen ve deprem mağdurları için yeni yılda bir umut, bir müjdeli haberdir.

Bu kanun tasarısının tüm deprem bölgesi mağdurlarına, çalışanlarına, esnafına hayırlı olmasını diliyor, 57 nci hükümet ve Sayın Maliye Bakanımıza ve Gelirler Genel Müdürü ve personeline teşekkür ediyoruz.

Burada sözlerime son verirken, 2002 yılının milletimize hayırlar getirmesini Yüce Allah'tan niyaz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ersoy Özcan'a çok teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına görüşmeler tamamlandı.

Şimdi, şahısları adına söz isteyen arkadaşlarımı sırayla arayacağım.

Tokat Milletvekili Sayın Lütfi Ceylan?..

Buyurunuz Sayın Ceylan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

LÜTFİ CEYLAN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 788 sıra sayılı, geçtiğimiz 1999 yılında, Ağustos ve Kasımda Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle, depremde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yine, önümüzde yılbaşı var. 2002 yılının, başta depremzedeler olmak üzere, bütün ulusumuza sağlıklı, sıhhatli, helalinden bol kazançlı bir yıl olmasını temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, özellikle görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 7 nci maddesiyle ilgili, burada, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, bu yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde bu 7 nci madde bu tasarıda yoktu. Bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, Sayın Bakanımızın isteği üzerine, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda 7 nci madde olarak bu tasarıya girmiştir. Şimdi, bu tasarı ne getirmektedir; değerli milletvekillerimizi bu konuda bilgilendirmek istiyorum.

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, kendisiyle konuşan sayın milletvekillerinden dolayı hatibi dinleyemiyor; Sayın Bakanımızın dinlemesini sağlar mısınız.

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - Sayın Bakanımız da dinlerse, memnun olacağız.

HALİL ÇALIK (Kocaeli)- Sayın Başkan, Sayın Bakan dinleyemiyor...

BAŞKAN - Sayın milletvekillerimiz Sayın Maliye Bakanımızla görüşmelerine ara verirlerse, Sayın Lütfi Ceylan arkadaşım, Maliye Bakanına duyurma arzusunu gerçekleştirmiş olacak.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sayın Başkanım, çok önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz; ama, Sayın Bakan dinleyemiyor...

BAŞKAN - Sayın Musa Uzunkaya, hatip arkadaşım Lütfi Ceylan'ın, haklı olarak, konuşmalarını Sayın Maliye Bakanının duyması arzusu var; ne olur, sonra devam edersiniz...

Buyurun Sayın Ceylan.

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, yine, bu Mecliste, 2000 yılının nisan ayında, memleketin hayrına olan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesiyle bir hüküm getirmiştik. Bu hüküm neydi değerli arkadaşlarım? Fert başına 3 500 dolar, yani, yurtiçi gayri safî millî hâsıladan fert başına 3 500 doların daha aşağısında olan illerdeki organize sanayi bölgelerinde yeni kurulacak yatırımlar 4325 sayılı Yasanın teşviklerinden faydalanır hükmüydü ve bu hüküm, 31.12.2001 tarihinde yürürlüğe girecekti. Görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 7 nci maddesiyle, bu hüküm, Plan ve Bütçe Komisyonundan geldiği şekliyle, kaldırılıyor. Şimdi, bu, komisyondan nasıl geçti; bir şekilde geçti. Sayın Bakanımıza bunun sebebini sorduğumuzda, bize izahı şu olmuştur: Kendisi, bürokratlarıyla görüştüğünü, bu yasanın, aşağı yukarı 70 ili kapsayacağını, 70 ilde çok büyük -hatta, 2,7 katrilyon lira gibi bir rakam telaffuz etmiştir- bir vergi kaybına sebep olacağını söylemiştir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabiî, ülkemiz, çok önemli iki badire atlattı. İnşallah, göstergeler de onu gösteriyor, önümüzdeki mart-nisan aylarından itibaren, ülkemiz, bu badireyi bir daha yaşamamak üzere atlatacak, ekonomi, çok düzgün ve rayına oturmuş bir hale gelecektir.

Şimdi, Sayın Bakanımızın bu ifadesinden sonra, bu yasanın, daha önce 27 ilde uygulandığını biliyoruz. Bu 27 ilin, aşağı yukarı birkaç tanesinin defterdarıyla görüşme imkânım oldu. Bunlardan, sadece, Yozgat Defterdarının bize verdiği bilgileri, burada, sizinle paylaşmak istiyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, 4325 sayılı Yasa, 1998 yılının başında yürürlüğe girmiştir. Bu yasa, çok doğru bir yasadır. O zamanlar, aşağı yukarı 27 ilde, kurulacak yeni yatırımlarda, 10 işçi ve daha yukarısı yatırımlarda, beş yıl müddetle çeşitli vergi muafiyeti getiriyordu. Yasa, çok da düzgün hazırlanmış bir yasaydı, her türlü muvazaaya da kapalı bir yasaydı.

Şimdi, ben, Tokat Milletvekiliyim. Bizim Tokat bu yasa kapsamına girmedi, o zaman fert başına düşen gayri safî millî hâsıla 1 500 doların üzerinde olduğu için, Tokat bundan faydalanamadı; ama, Yozgat bu yasa kapsamına girdi.

Şimdi, bir şeyi üzülerek belirteyim; bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, Tokatımıza tek bir çivi çakılmamıştır, sanayie yönelik, istihdama yönelik tek bir çivi çakılmamıştır; çakılmadığı gibi, çakmaya niyeti olan yatırımcılar da, götürüp, Yozgat'a çakmıştır. Bunun acısını biz çok çektik. Tokat'ta, pırıl pırıl Türk gençleri, Türk çocukları işsiz güçsüz kalmışlardır; İstanbul'a iş bulma umuduyla gitmişlerdir, oralarda terörün kucağına düşmüşlerdir; ondan sonra da, gelmiş, Tokat'ta yol kesmişlerdir. Biz, bunun acısını çok çektik. Onun için, bu acıyı tekrar yaşamak istemiyoruz. Bu yönüyle de yüreğimiz yanıktır. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Bravo Sayın Ceylan!

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Bravo!..

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım...

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - 1998'den itibaren...

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - Evet, evet Sayın Bakanım...

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımızın ve bürokratlarının ifadelerine göre, bu yasa, gelir kaybına sebebiyet vermiştir. Ben, mühendisim, devlette de onbeş yıl müfettişlik yaptım.

Yozgat Defterdarından aldığım bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Bu yasa, 1997 yılında Yozgat'ta yürürlükte değildi; ama, 1998 yılında yasa yürürlüğe girdikten sonra, vergi kaybına mı sebebiyet vermiş; yoksa, gelir artışına mı sebebiyet vermiş... Elimdeki rakamlar, devletin resmî rakamlarıdır, Yozgat Defterdarından üç gün önce alınmış rakamlardır.

Sayın Bakanım, bürokrat arkadaşlarımız da iyi dinlerlerse...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Tam önemli şeyleri söylüyor Sayın Bakanım...

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - İnanmayan, açar, Defterdara sorar.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Çok önemli şeyler söylüyor Sayın Bakanım, dinler misiniz...

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - 1997 yılında Yozgat'ın Gelir Vergisi tahsilatı 3 trilyon 550 milyar 490 milyon liradır; tekrar ediyorum, 3 trilyon 550 milyar 490 milyon liradır. Yasa yürürlüğe girdikten sonra, 1998 yılında Gelir Vergisi tahsilatı -iyi dinleyin arkadaşlarım- 6 trilyon 952 milyar 498 milyon liradır. Yüzde 100'den fazla bir gelir elde etmiştir defterdarlığımız. 1999 yılında bu yasa yine yürürlüktedir -biliyorsunuz 2000'in başında kalktı- ve 1999 yılında da, yine, Gelir Vergisi tahsilatı 12 trilyon 496 milyar liradır. Buradan şuraya gelmek istiyorum değerli arkadaşlarım: Bu yasa, bu 7 nci maddede yürürlükten kaldırılması istenilen yasa, doğru bir yasadır değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan, lütfen...

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Süre olarak alacağı vardı zaten Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ben, burada düğmeye basmak üzereyim; 10 saniye sabretseniz de, önceden yorulmuş olmasanız, olmaz mı?!

Buyurun Sayın Ceylan.

LÜTFİ CEYLAN (Devamla) - Bu yasa, vergi gelirini azaltıcı bir yasa değil, aksine -buradaki rakamlardan da belli; diğer illerimizde de bu böyle olmuştur- çoğaltıcı bir yasadır.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa yürürlüğe girdiğinde, milyonlarca insana, devletin hiçbir katkısı olmadan, iş imkânı sağlanacaktır, katmadeğer yaratılacaktır.

Değerli milletvekilleri, esasen, bu hadiseyi eğitime, sağlığa da taşımak gerekir; yalnız organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlara değil, eğitime, sağlığa da taşımak gerekir.

Benim sizlerden istirhamım, Sayın Bakanımdan istirhamım şu: Bu, Türkiyemiz için bir fırsattır. Bu maddenin geri çekilmesini istirham ediyorum. Bugün, Türkiye'de, parası olup da yatırım yapmak isteyenler, hep, bu yasayı beklemektedirler.

Şunu da söyleyeyim: Benim param pulum yok, ben sanayici değilim -keşke, olsa da, yapsam; yani, istesem de yapacak durumda değilim- ama, bu yasa, Türkiye'de yatırım yapacaklar için, Türkiye'de iş bekleyenler için çok önemli bir yasadır.

Ben, hepinizin bu konuda desteğini bekliyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ceylan.

Şahısları adına ikinci söz talebi, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'ın.

Buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarı üzerinde, Erzurum Milletvekili Aslan Polat olarak konuşacağım; yani, beni Erzurum Milletvekili olarak dinleyin.

Hükümet, getirdiği bu tasarıyla, deprem bölgesinde meydana gelen afetten dolayı, birtakım vergi alacaklarından vazgeçiyor ve erteliyor. Bu, çok güzel, çok doğru bir şey. Ben, bu tasarının o maddelerine hiç itiraz etmiyorum ve çok güzel olduğu kanaatindeyim; ama, bir de bu tasarının 7 nci maddesi var. Bu 7 nci madde nedir; bunu bir de ben anlatayım, siz dinleyin.

Türkiye'de, organize sanayi bölgelerine yapılacak yatırımları desteklemeyi herkes kabul eder, kimsenin buna itiraz etme şansı yoktur. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, bir yatırım yapılıyorsa, bu desteklenmelidir. Fakat, Türkiye'nin doğusu ile batısı arasında çok büyük bir gelir farkı vardır. Bu gelir farkının azaltılabilmesi için, geri kalmış yörelerde birtakım artı teşvikler verilmelidir. Açık ve net konuşuyorum;  Türkiye'de sanayi yatırımı yapacak olan insanlara Türkiye'nin her yerinde aynı teşviki veriyorum diye vergi indirimi yaparsanız, kimse, Doğu Anadolu'ya gidip yatırım yapmaz ve doğu ile batı arasındaki fark da gitgide artar. Bunu, şahsî bir iş yapmayalım. (MHP sıralarından gürültüler)

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Yanlış söylüyorsun.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın, şimdi, ben size bazı misaller vereceğim; beni dinleyin.

Bu kanun öncelikle neydi; olağanüstü hal bölgesinde ve Türkiye Cumhuriyetinde fert başına düşen millî geliri 1 500 doların ve gelişmişlik düzeyi eksi 0,5'in altında olan illerde yapılan yatırımlara bir teşvik getirilmişti. Neden diyorum; bakın, izah ediyorum arkadaşlar. Şimdi, batıda oturup da doğuyu anlayamazlık ederseniz, yanlış edersiniz. Bunun üzerine, getirilen bir önergeyle, 3 500 doların altında geliri olan bütün iller aynı kapsama alındı, aynı; fark yapılmadı ve meydana gelen büyük devalüasyondan sonra, şu anda Türkiye'nin 80 vilayetinin...

ALİ GEBEŞ (Konya) - Konya'nın, Yozgat'ın Erzurum'dan ne farkı var, gel de gör.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika dinleyin beni! Gelip, buradan cevap verin.

...80 vilayetinin, bu yeni hale göre, en az 65 veya 70 tanesi bu kapsama girdi. Şimdi, Türkiye'nin 80 vilayetinin 70'ine de aynı teşviki verirseniz... Şimdi, ben size bir şey söyleyeyim -hiç alınmayın- Yozgat'a, Konya'yla, Ağrı'ya ve Kars'a aynı teşviki verirseniz; kim gider de Ağrı ile Kars'ta yatırım yapar?!

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Aslan Polat, Erzincan'ın günahı ne?! Erzurum'un Erzincan'dan farkı ne gelişmişlikte?!

ASLAN POLAT (Devamla) - Yani, bakın... Erzincan da dahil... Erzincan da dahil... Bir dakika dinleyin...

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Tokat ne olacak?!

ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika dinleyin... Arkadaşlar, bir saniye beni dinleyin de ondan sonra cevap verin.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatip konuşmasını yapsın... Lütfen...

ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika... Bakın, arkadaşlar, bir şey söylüyorum; hiç itiraz etmeyin. Türkiye'nin geri kalmış 23 tane vilayeti ki, bunlar 1 500 doların altında olan bu ilk 23 tane vilayette toplanan toplam vergi 549 trilyon liradır; fakat, buna mukabil, sadece ve sadece Kocaeli'nde toplanan vergi 3,7 katrilyon; yani...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Yanlış söylüyorsun, 5 katrilyon.

ASLAN POLAT (Devamla) - 3,7 katrilyon efendim...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Kim diyor onu?..

ASLAN POLAT (Devamla) - Bendeki, en son, Dış Ticaret Müsteşarlığından gelen rakamlar bunlar.

BAŞKAN - Sayın Polat, siz Genel Kurula hitap edin.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - 5 katrilyon...

ASLAN POLAT (Devamla) - Efendim, olabilir... 3,7 katrilyon... Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının Kasım 2001 tarihiyle gönderdiği belgelere göre, sadece Kocaeli'nde toplanan vergi 3,7 katrilyon, doğudaki 23 ilde toplanan vergi 500 trilyon... Yani, doğudaki 23 tane vilayetin 7 katı, sadece Kocaeli'nden vergi toplanıyor.

Bu ne demektir?.. Doğu Anadolu ile Batı arasındaki büyük gelişmişsizlik farkını size göstermek istiyorum. Bakın, size birkaç rakam vereyim. Ben, Erzurum Vilayetinden bahsediyorum. Erzurum'da toplanan vergi, Türkiye'de toplanan verginin yüzde 0,15'i; yani, Erzurum'da toplanan vergi, Türkiye'de toplanan verginin, takriben yediyüzde 1'i; fakat, Erzurum'un adı bir büyükşehir. Sadece Erzurum'da değil, doğudaki 23 ilde toplanan vergi, Türkiye'de toplanan verginin yüzde 1,57'si; yani, 23 vilayet, Türkiye'nin, sadece yüzde 1,57'sini veriyor. Eğer bunları ciddî olarak düşünüp de... Şimdi böyle laf atmayla değil, doğu ile batıyı anlamak istiyorsanız, gelin gidelim bir Erzurum'u gezelim şimdi. Eksi 34 derece soğukta ve fert başına düşen millî geliri 1 400 dolar olan bir yer ile 7 000 dolar olan bir yeri bir edemezsiniz.

Bakın arkadaşlar, tekrar söylüyorum: Türkiye'nin her vilayetinde yatırım yapan insanlara yardım yapmalıyız, teşvik yapmalıyız, vergi indirimi yapmalıyız; bunlar doğrudur; fakat, doğu ve güneydoğuya artı bir destek vermezseniz, doğuya, güneydoğuya gelen olmaz ve Erzurum, bugün benim çok üzüldüğüm bir şey, toplanan vergi bakımından Türkiye'nin yüzde 0,15'i; fakat, Erzurum'a yapılan kamu yatırımları 0,45'i; yani, Erzurum, devlete verdiğinin üç katı yatırım alıyor kendisine. Yani, Erzurum, bir ağabey gibi, diğer küçük vilayetleri besleyecek yerde -ki, maalesef, hep öyle olmuştur, yıllarca öyle olmuştur- şimdi dışarıdan destek alacak duruma düşmüş. Bu, üzüntü verici bir durumdur.

1860'lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Erzurum İlinin nüfusu 600 000 iken, bugün, sadece 870 000'dir. 140 yılda nüfusumuz artmamıştır doğru dürüst; ancak 200 000 artmıştır. Bunları görmeden destek yapamayız.

Şimdi, sadece, sizin getirdiğiniz bu 4325 sayılı Kanun değil, ben istiyorum ki, bunların bir kısmı bitmek üzere, bunları yenilemek zorundayız. Sayın milletvekilleri, bakın, bunları yenilemezsek olmaz. Buradaki teşviklerin, şu anda mevcut teşviklerin bir kısmı bitmiştir. Mesela, Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası, 31.12.2000 tarihine kadar açılan şirketlere gelmiştir ve beş yıldır o yapılmış yatırım devam etmektedir; fakat, bazıları var ki, artık bitmiştir. Mesela, Gelir ve Kurumlar Vergisi indiriminden, şu anda işyeri açanlar bu teşvikten yararlanamıyor. Biz istiyoruz ki, açılsın. Şu teşvik geldikten sonra bile Erzurum Organize Sanayi Bölgesinde iki veya üçten fazla tesis açılamadı; çünkü, ciddî olarak büyük bir mahrumiyet var kardeşim. Bunu anlamak zorundayız.

Bakın, şimdi son günlerde güzel bir tartışma başladı. Nedir; Palandöken'e giden yüzde 8 KDV versin, Uludağ'a giden yüzde 16 versin diyorlar; bu da doğrudur 18 verenler.

Şimdi, bakın, Palandöken Dağlarında 3 tane beş yıldızlı otel açılmıştır, kışın onbeş gün hariç, hemen hemen çoğu boştur ve kimse gelmiyor. Halbuki, buna mukabil, Konaklı diye bir bölgemizde 8 civarında beş yıldızlı otel yeri vardır; fakat, daha kimse oraya otel açmak için müracaat bile etmiyor; çünkü, Doğu Anadolu'daki mahrumiyeti anlamak zorundayız. Buralara turizm olarak yatırım yapmazsak olmaz.

Bugün, son günlerde başlayan bu konuya, yatırım indirimine sevindiğim bir şekilde, birçok oda başkanları da, mesela, İstanbul Ticaret Odası Başkanı, Ankara Ticaret Odası Başkanı, hatta TÜRMOB Başkanı bile, kısıntılı olmak üzere sadece otel ve lokanta gibi olan yerlerde, gerçekten, bir KDV indiriminin olmasının doğru olduğundan bahsetmişlerdir; ki, bu, birtakım vergi indirimlerini yapmazsak, bu bölgelerde kimseyi yerinde tutamayız.

Ben burada bir şey daha söyleyeceğim. Bu teşvik indirimleri de yetmez. Kars-Tiflis demiryolu hattını bağlayıp, Türk cumhuriyetleriyle Doğu Anadolu'daki sınır ticareti dahil bütün ticareti açmazsak, sınır kapılarını açmazsak, yine başa çıkamayız.

Bakın, size bir şey daha söyleyeceğim. Sadece doğu ve güneydoğu demekle de olmaz. Bugün, güneydoğu, GAP'la, birtakım yatırımlarla kendisini az çok toplamaya başlamıştır; fakat, doğu toplayamıyor. Bu rakamları da size vereceğim... (MHP sıralarından gürültüler) Bir dakika dinleyelim isterseniz.

Yine, bakın, Hazine Müsteşarlığının Plan ve Bütçe Komisyonunda dağıttığı rakamlara göre, Marmara Bölgesinde 3,5 katrilyon liralık teşvik yatırımı yapılmasına rağmen, Doğu Anadolu'da 219 trilyon, Güneydoğu Anadolu'da doğunun tam 9 katı, 1 katrilyon 861 trilyon liralık, aynı zamanda teşvik için bölgesel yatırıma alınmıştır Güneydoğu Anadolu'da.

Bakın, ben, size bir şey daha söyleyeyim. Şimdi, şu da İstanbul Ticaret Odasının yayını: "Bölgeler itibariyle bakıldığında, Marmara Bölgesi yüzde 41 teşvikten pay almış." diyor. En son bu kasım ayı şeyini okuyorum. Bu arada, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 22 pay almış. Erzurum, Doğu Anadolu ise, sadece yüzde 2,1 pay... Doğu Anadolu Bölgesi yüzde 2,1 pay alıyor. Bunu, yüzde 22'yle Güneydoğu Anadolu takip ediyor, yüzde 41'le Marmara takip ediyor; en başta. Şimdi, Marmara Bölgesinde teşvik bakımından Doğu Anadolu'nun takriben 20 katı müracaat var. Şimdi, siz arkadaşlar, hiç sormayın, yani, "20 kat fazla yatırım alan bir bölge ile 20 kat az olan bir bölgeye aynı yatırım teşviklerini yapacağım" derseniz, Doğuya kimseyi gönderemezsiniz. Doğu Anadolu'yu hakikaten kalkındıracaksak, Doğu Anadolu'da terörü önleyeceksek, Doğu Anadolu'yu bir sürgün bölgesi yapmayacaksak, Doğu Anadolu'yu da bu memleketin bir yeri gibi kalkındırmak istiyorsak ve Doğu Anadolu'yu göç veren değil, göç alan bir yer yapmak istiyorsak, bu konulardaki, teşviklerdeki farkı yapmak zorundayız.

MUSTAFA HAYKIR (Kırşehir) - Hep Doğu Anadolu; Doğu Anadolu'dan başka bir şey yok!..

ASLAN POLAT (Devamla ) - Siz, "Doğu Anadoludakiler ile Türkiye'nin her vilayetine aynı teşviki vereceğim" demek, "Doğu Anadolu'ya yatırım yapma" demektir. İşte, bunun neticesinde de ne olur; İstanbul, Ankara gibi metropol şehirlerin etrafındaki gecekondulara gidin, bugün, Ankara'da, Erzurum Mahallesi vardır, İstanbul'da Erzurum Mahallesi vardır; İstanbul'da fiilen oturan Erzurumlular, Erzurum'da fiilen oturan Erzurumlulardan, Bursa'da, Yalova'da oturan Erzurumlular... (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitiriyoruz.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Aslan, sen bu şarkıyı geçen sene de söyledin!

ASLAN POLAT (Devamla) - Bursa'da oturan Erzurumlular, Erzurum'da oturanlardan daha fazladır. Bugün, Türkiye'de neden Erzurum, Tunceli ve Kars, en çok göç veren 3 ildir. Bunlar nedendir yani, bunların üzerinde durmak zorundayız. Bunu niçin söylüyorum...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Kastamonu... Kastamonu...

ASLAN POLAT (Devamla ) - Sayın milletvekilleri, Kastamonu da vermiş olabilir; ben vermedi demiyorum. Kıstas açıktır; 1500 dolar gibi -Türkiye ortalaması 3 000 dolar olduğu zamana göre alınmıştır; Türkiye ortalamasının yarısı kadar bir sınır- bir sınır alınmıştır, o sınırın altında olan yerlere teşvik getirilmek istenmiştir. Getirilen de doğrudur. Ha, şunu söylüyorum: Bütün Türkiye'de sanayii geliştirmek istiyorsak, her birine ayrı ayrı teşvikler verelim; bunu kabul ediyorum; ama, doğuya bir fark vermezseniz, doğu elden gidiyor. Buralardaki bütün millet...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Nereye gidiyor?!

ASLAN POLAT (Devamla) - Kardeşim boşaldı, boşaldı... Gelin gezelim... Doğuda, şu anda bizim Erzurum'da şehir merkezinde bu sene 8 000 aile sosyal yardımlaşmadan kömür almak için Valiliğe müracaatta bulunmuştur; geçen sene bu rakam 2 500'dü. Bunların önünü alamayız. Eksi 34 derece soğuk vardır Erzurum'da. Sizin bölgelerinize bir şey söylemiyorum; ama, anlayın bizi, bizi bir anlamanızı istiyorum ve bunun için de sizden tek istediğim... Doğu ve Güneydoğu'ya ek teşvik verilmesi doğrudur, bunu desteklemezseniz, hep beraber bunun zararını görürüz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Yanlış düşünüyorsunuz Aslan Bey, yanlış!

BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz. 10 dakikalık süre içerisinde soru-cevap işlemini yapacağız.

Sisteme giren arkadaşlarım burada ekranda belli, bizim gene tercihimiz dışında.

Sayın Yıldırım'dan başlıyoruz.

Buyurun Sayın Yıldırım.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Bakana aşağıdaki sorularımı sormak istiyorum.

1.- Bugün telefonla, Yalova ve Düzce'den yaptığım görüşmeden öğrendiğime göre, depremzedelere verilen 100 000 000'luk kira yardımı ve diğer yardımlar kesilmiş olduğuna göre, acaba sayın hükümet bu mağdur insanlara yardım yapmayı düşünüyor mu?

2.- Depremden sonra, dışarıdan ve içeriden, hayırsever insanlarımızca ne kadar yardım yapılmıştır, ne kadarı depremzedelere harcanmıştır?

3.- Eskişehir'de de deprem oldu; 33 kişi öldüğü halde, neden afet bölgesi kapsamına alınmamıştır? Eskişehir'e ne kadar yardım yapılmıştır? Halen yardım yapılmayan ve evleri yıkılan insanlara yardım yapmayı ve ev almayı düşünüyor musunuz? İnsanlarımız ve evsiz olanlar sizden cevap beklemektedir diyor, saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yıldırım.

Şimdi Sayın Ertugay...

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, aracılığınızla sualimi Sayın Bakana yöneltiyorum.

Çok büyük bir ekonomik kriz yaşayan ülkemizin, malumunuz olduğu üzere, en önemli problemlerinden biri de, bölgelerarası gelişmişlik farkındaki uçurumdur. Bunun için, bütün cumhuriyet hükümetleri döneminde, geçtiğimiz yıllarda, 1970'li yıllardan itibaren "kalkınmada öncelikli yöre" kavramı getirilmiştir ve buna ait birtakım düzenlemeler uygulamaya konulmuştur. Son olarak 1998 yılındaki 4325 sayılı Yasa ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle 23 ile, yatırım için cazip olmayan bu illere yatırımların yönlendirilmesi için bir yasa çıkarılmıştı, Erzurum da, arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, bu illerden biriydi. Bu yasaya rağmen, teşviklerin çok yetersiz olmasından dolayı bugüne kadar, zikredilebilecek derecede değil, zikredilmeye değmeyecek kadar çok az sayıda, belki bir, belki iki yatırımcı ancak gitmiştir.

Şimdi, yapılması düşünülen yeni bir düzenlemeyle 3 500 dolar seviyesini; ki, bu ekonomik krizde bu teşviklerin Türkiye'nin tamamını kapsaması demektir; ki, her yörenin desteklenmesine asla itirazımız yok; ama, yatırımda bölgeyi cazibe merkezi haline getirmek istiyorsak, yatırımcıyı bu bölgelere götürmek istiyorsak onların o bölgelere gitmesini sağlayacak birtakım cazibe faktörleri, düzenlemeler yapmak zorundayız. Bu haliyle yapılacak, Türkiye geneline yayılacak olan bir teşvik mekanizması, sizce, geri kalmış olan bölgeleri, kalkınmada öncelikli bölgeleri, işsizlikle boğuşan bölgeleri destekleme anlamına gelir mi?

İkincisi, halihazırdaki mevcut uygulama, yani 4325 sayılı Yasanın bazı teşvik uygulamaları 2000 yılında, 2001 yılında, 2002 yılında sona erecektir, bugüne kadar yeteri kadar istifade edememiş bu bölgelerimiz için bu sürelerin uzatılmasını düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Doğru.

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanımızdan öğrenmek istiyorum:

Ülkemizde, çeşitli vilayetlerde, kalkınmayı, bölgesel farklılıkları gidermekle ilgili olarak 4325 sayılı Kanun çıkarılmıştı; ancak, bu kanun, çıktığı zaman, gayri safî millî hâsıladan, 1 500 dolar ve altında geliri bulunan yerlerde bu kanun uygulanmıştır. 1 500 dolar hesaplanırken, o zamanki barem içerisinde, bazı bölgelerde fabrikaların bulunması münasebetiyle o fabrikaların genel gelirleri de bunun üzerinde gösterilmiştir. Bununla bağlı olarak da Tokat gibi bazı vilayetler de bu baremin üzerinde gösterilmiş ve bundan dolayı da Tokat gibi birçok yerde, çeşitli yönlerden kurulmakta olan işletmeler başka yerlere geçmiştir. Benim, Sayın Bakanımızdan öğrenmek istediğim, bu kanun yürürlüğe girdiği esnada kurulma aşamasına gelen o yatırımlar acaba başka bölgelere girmiş midir girmemiş midir?

Bir ikincisi, acaba, bu 4325 sayılı Kanunla beraber, Ocak 1998 ile Aralık 2000 tarihleri arasında o bölgelere ne kadar yatırım yapılmıştır?

Bu kanun münasebetiyle ne kadar vergi alınmıştır ve bu kanun neticesinde de ne kadar insan iş sahibi olmuştur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Doğru.

Buyurun Sayın Levent.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanıma aşağıdaki soruyu yöneltmek istiyorum.

Sayın Bakanım, deprem gören yörelerle ilgili vergi cezalarının terkini kanunu içerisine âdeta gizlenerek getirilen 7 nci maddeyle, 12.4.2000 tarih ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla neyi amaçladınız?

Acaba, Meclis üyelerinin okumaları yazmaları yok mudur?! "Bu şekilde geçer" ifadesiyle, devletin 2,9 katrilyon vergi kaybı olacağı kanaatine benziyor. Devletin kaybı değil, aksine, istihdamı ve üretimi artıran çabanın sonucu vergi kazanmak değil midir? Niğde, Yozgat modeliyle bunun bir gerçeğidir. Aksini nasıl ispat edeceksiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Levent.

Sayın Uzunkaya, buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Bakandan, bir sualim bir de temennim olacak müsaadenizle; cevabını arzu ediyorum.

Bunlardan birincisi, arkadaşlarımızın da üzerinde durduğu, daha önceki organize sanayilerle ilgili çıkan bu yasanın, bu yasanın içerisine, 7 nci madde olarak sokulmasının gerçek sebebi nedir? Çok da ilgili olmadığı halde niçin sokulmuştur?

Yani, bu yasa, bir taraftan duygusal, 70 000 000 insanı, mutlaka çıksın diye bekleten bir yasayken, arasına bir kılıf olarak sokulup "diğer maddelerde engelleme yapılmaz, bu da yapılmasın" içinse, açık olarak söylüyorum, bir düzeltme yapılmadığı takdirde bu maddelerin her birinde engelleme yapacağımızı Sayın Bakanın bilmesini istirham ediyorum; yani, işi duygusal zemine getirmeye gerek yok. Deprem hadisesi ciddî bir olaydır; bu olayın içerisinde, toplum içinde yeni bir deprem meydana getirme hakkına malik olmadığımızı düşünüyorum. Sayın Bakanımın bu konuda duyarlı olacağına inanıyorum.

Bir diğer konu -gerçi ilgili maddede de biraz sonra konuşmam var ama- 1 inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinin son cümlesinde "terkin kapsamına girmekle beraber, bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilen amme alacakları, ret ve iade edilmez" deniliyor.

Şimdi, Sayın Bakanım, herhangi bir nedenle bugüne kadar hem borçlu, devlete vergisini vermiş, depremzede olmuş vatandaş, borcunu vermekle hata mı etti?! Yani, bu insanların, acaba, ödedikleri bu paraları, gelecek yıla mahsuben vergi kaydı altına alamaz mısınız? Bunda bir düzeltme yapmanızı bekliyoruz; zaten, konuyla ilgili önerge vereceğiz. Bu konuda bir açıklamanız olur mu?

Teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Uzunkaya.

Sayın Dağcıoğlu.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Bakana bir soru tevcih etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, geçen yıl -yani 1999 yılında- bütçe çalışmaları esnasında, bu kanun teklifini getirdiğimizde, yani, OHAL Kanununa, 4325 sayılı OHAL Teşvik Kanununa, 4562 sayılı saplamayla yapmış olduğumuz yeni teşvikleri içeren kanun saplamasını yaptığımız esnada, sizler, bize "bu 1999 yılının bütçe çalışmalarında, lütfen bunu geri çekin; ama, müstakil bir kanun halinde bize tekrardan geri getirin; söz veriyorum sizi destekleyeceğim bu kanunun geçmesi için" demiştiniz. Biz de, bunun üzerine, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, sıkıntı içerisinde olan yörelerin milletvekilleri olarak, topyekûn tavır aldık ve sizin sözünüzü dinleyerek değişiklik önergemizi geri çekmiştik. Ondan sonra da, bildiğiniz gibi, 4562 sayılı kanun, sizin de delaletiniz ve desteğinizle geçmişti; ancak, aradan bir yıl geçmiş olmasına rağmen, henüz yarın yürürlüğe girecek olan bir kanunu, yürürlüğe girmesine bir gün kala ne değişti de, hangi kriterler değişti de siz bu kanunu, İçtüzüğün 35 inci maddesini de ihlal etmek pahasına, hükümetten gelmiş olan bir teklif olmamış olmasına rağmen, Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme aldırmak suretiyle, bu geri kalmış yörelerdeki, kalkınmada öncelikli yörelerdeki bütün bu illerin işadamlarının, sanayicisinin umudu haline gelen ve yarın yürürlüğe girecek olan, 31.12.2001 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan bu kanunu, hangi kriter değişiklikleriyle ortadan kaldırıyorsunuz ve bugün Yüce Meclisi iki gündür strese sokan, iktidarıyla ve muhalefetiyle bütün milletvekillerini geren ve insanların her türlü bilimsel ikna metotlarına dikkat etmemek suretiyle, ne pahasına olursa olsun bu zulüm kanunu geçireceğiz diye tavrınızı nasıl yorumluyorsunuz? İzah ederseniz hepimiz memnun olacağız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın Yılmazyıldız,buyurun.

BEKİR ONGUN (Aydın)- Sayın Başkan, sorularımız var...

BAŞKAN - 12 saniyeniz var...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Sayın Başkanım, önce milletimizin ve hepinizin yeni yılını kutluyorum.  Bugün "iyi bir şey yapalım" derken, bir 7 nci madde buraya sokuşturuluyor ve Balıkesir gibi sanayiden yoksun, organize sanayi bölgesi hemen hemen tamamlanmış Bandırma, Gönen haddeciler organize sanayi bölgesinde yatırım yapacak yatırımcılar bunu beklerken, yürürlüğe girmeye bir gün kala "bu iptal edilmiştir" diye bir madde sokuşturuluyor. Bunu hangi mantıkla, hangi vicdanla bağdaştırıyorsunuz? Yatırımcılara "bırakın; Türkiye'ye, Balıkesir'e yatırım yapmayın" mı diyorsunuz, yoksa uygulaması olmayacak kanunlar çıkarmayı marifet mi sayıyorsunuz?

Bakınız, bir kanun çıkarılıyor, yürürlüğe bir gün kala, maalesef, iptal ediliyor; bu mantığı anlamak mümkün değil. Siz bu milletle alay mı ediyorsunuz?

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Ben de size teşekkür ediyorum. Böylece, süreyi bitirmiş olduk.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) -Sayın Başkan sorularımız var...

BAŞKAN - Sayın Bakan, yazılı olarak yanıtlayacak...

Değil mi efendim?.. Çünkü, soru-cevap olarak sürenin tümü 10 dakika; yazılı olarak...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Bakan izah etmek istiyor; bırakın kendisi karar versin.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, böyle bir usul var mı İçtüzüğümüzde?! Sayın Bakan, süresini kullanıp cevap versin.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Hükümete söz vermedi ki, öyle şey olur mu? Kendi inisiyatifiyle süreyi kaldırıyor.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, arkadaşlarımın sorduğu sualleri, sizin de uygun bulduğunuz şekilde, zaman darlığı nedeniyle, yazılı olarak cevaplandıracağım; ancak, izniniz olursa, birçok arkadaşımın değindiği bir konuyla ilgili çok kısa bilgi sunmak istiyorum.

Bu, 7 nci maddeyle ilgili veya o 7 nci maddenin esas oluşturduğu 4562 ve 4325 sayılı Kanunlarla ilgili şu açıklamayı yapmak istiyorum: Esas itibariyle, 4325 sayılı Kanuna, geçen sene nisan ayında bir madde eklenmişti. Bu maddeyle, getirilmek istenilen yeniliklere veya teşviklere ilke olarak karşı olmak mümkün değildir; ancak, ülke, bir program uyguluyor. Bu programın bir finansman boyutu var, finansman boyutunu da dikkate almak zorundayız. Bu finansman boyutunu tamamen dikkate almadan herhangi bir düzenleme yapmak durumunda değiliz.

Şimdi, bu uygulama, eğer 7 nci maddeyle bu gerekli düzenleme yapılmamış olsa, 2002 programındaki hedeflerin büyük ölçüde değiştirilmesi mecburiyeti vardır, bu, mümkün değildir. Yani, bunu değiştirmemek mümkün değildir. Her ne kadar, değerli arkadaşlarımız, bu konuda bazı rakamlar verdiler; ama, bizim ortaya koyduğumuz rakamlar da, normal verilere göre, Türkiye genelinde çıkardığımız bir tablodur, bunun tartışması yapılabilir. Arkadaşlarımız, Bakanlığımızda uzun uzun bunu görebilirler.

Ayrıca, 3 500 doların altındaki yerler deyince, bir parametre veya bir konu gündeme getiriliyor; onun dışında diğer konular üzerinde durulmuyor, sadece 3 500 doların altındaki deniyor. Oysa, bunu daha geniş, parametrelerini de dikkate alarak, amacı daha sağlıklı bir şekilde sağlayacak ve bütçe imkânlarını da, program hedeflerini de zedelemeyecek bir düzenleme yapılmasının daha uygun olacağı düşünüldü. Yoksa, bu bölgelere bazı teşviklerin yapılmasına karşı olunması mümkün değildir; bunlar da Türkiye'nin gelişmesiyle ilgili bölgelerimizdir; biz de, buradaki sanayiin, yatırımların gelişmesini isteriz; ama, Türkiye'nin uyguladığı bir programı aksatmadan, finansman tablosunu bozmadan götürmekte de herhalde büyük yarar var. Zaten, o denge sağlıklı bir şekilde gitmezse, o zaman, bu hükümleri uygulamakta da sıkıntı çekilir. Yani, bizim buradaki yaklaşımımız -evet 1999 veya 2000 yılında; ben, şu anda tam hatırlamıyorum ama- biraz evvel grup başkanvekili arkadaşlarımızla da konuştuk; hükümet olarak, bunu çok daha sağlıklı bir şekilde, sadece gayri safî millî hasılâ boyutuyla değil diğer boyutlarını da alarak, gerçek anlamda teşvik sağlayacak bir düzenlemeyi bir yıl içerisinde yapma konusunda da bir mutabakat sağlandı.

MİHRALİ AKSU (Erzincan) - Geçen sene de aynı şeyi söylediniz.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Hükümet olarak da, grup başkanvekilleri olarak da bu mutabakatın içerisine girildi.

Biz, bu 7 nci maddeyi getirirken, daha çok bunu düşündük; yoksa, arkadaşlarımızın düşündüklerine biz de katılıyoruz; gayet tabiî, o bölgelerin daha fazla sanayileşmesi, daha fazla yatırım yapılması hepimizin amacı; ama, bunu, dört başı mamur bir şekilde, bütün unsurlarını dikkate alarak... Şimdi, 3 500 dolar diyoruz; bunun, hangi tarih itibariyle başlayacağı çok net değil.

BEKİR ONGUN (Aydın) - 31.12.2001'de başlıyor.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Yani, uygulamada daha birtakım zorluklar çıkaracak. O bakımdan, bir yıl içerisinde düzgün bir kanun hazırlayalım; burada, bunları ifade etmeye çalıştım. Grup başkanvekilleriyle ve hükümetle de bu konuda bir mutabakat sağlayarak, bir yıl içerisinde bir kanun yapılırsa, öyle sanıyorum, çok daha yararlı bir uygulama sağlamış olacağız.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Kemal Derviş müsaade ederse Sayın Bakan!

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Aynı zamanda da, son derece önemli olan, değerli arkadaşlarım, fevkalade önemli günler yaşadığımızı hepimiz biliyoruz; dengelerin fevkalade hassas olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Burada, Türkiye'nin geneli söz konusu; hem bunu aşmak hem de arkadaşlarımızın düşündüğü konuları birlikte sağlamak istiyoruz. Burada, bir yıl içerisinde bu kanunu ele alalım ve istediğimiz bir şekilde çıkaralım. Buna söz veriyoruz...

MİHRALİ AKSU (Erzincan) - Bir yıldır ne yaptınız?!

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Ben, hükümet olarak söz veriyorum, grup başkanvekilleri olarak söz veriyoruz.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - 1999'da da söz vermiştiniz yani Sayın Bakan...

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Bu amaçla 7 nci maddeyi koyduk; bunu arz etmek için söz aldım.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakanım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, sorularını, süre bittiği için soramamış arkadaşlarımız Başkanlığa iletirlerse, biz, Sayın Bakana sunarız.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Bakan, efendim, öyleyse geri çekin, yeniden düzenleyelim.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan, lütfen, ben 5 dakikadır "Sayın Başkanım" diye hitap ediyorum. Ben, karar yetersayısının aranılmasını isteyecektim. Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. İstememin sebebi, yasaya karşı olduğumuzdan değil, 7 nci maddedeki çifte standart ve olumsuzluktan dolayı...

BAŞKAN - 1 inci maddede yaparsınız talebinizi...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Hayır efendim...

BAŞKAN -  ... yerine getirirsiniz...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Hayır efendim...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1 inci maddeyi okutacağım; bitinceye kadar süre 1-2 dakika geçerse onu da oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Daha sonra, çünkü, ara vereceğiz.

17.8.1999 ve 12.11.1999 TARİHLERİNDE MEYDANA GELEN DEPREMLERDEN ZARAR GÖRENLERİN VERGİ BORÇLARI VE VERGİ CEZALARININ TERKİNİ İLE VERGİ USUL KANUNU, KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU, HARÇLAR KANUNU  VE ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN  TASARISI

MADDE 1. - 1) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerden zarar gören illerde, bu tarihlerden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve vadesi geldiği halde ödenmemiş veya bu tarihlerden önceki dönemlere ait olup deprem tarihi itibariyle vadesi geçmemiş olan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilerle bunlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, fon payı ve vergi cezaları ile 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payı bu maddede yer alan  esaslara göre terkin olunur.

2) 17.8.1999 ile 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde varlıklarının % 10 veya daha fazlasını kaybeden mükelleflerin (1) numaralı fıkra kapsamına giren borçlarının tamamı terkin olunur. Ancak depremden doğan hasar nedeniyle vergi dairesi kayıtlarına kısmen veya tamamen ulaşılamayan il merkezi veya ilçelerdeki bütün mükellefler ile depremin merkez üssü olan Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki mükelleflerin bu yerlerdeki mükellefiyetleri bakımından varlıklarının % 10' unu kaybetmiş olma şartı aranmaz. Şu kadar ki bütün mükelleflerin tahakkuk ve tahsilat kayıtlarına elektronik ortamda dahi olsa ulaşılabilen il merkezi veya ilçelerdeki mükellefler bakımından varlıklarının % 10'unu kaybetmiş olma şartı aranmaya devam edilir.

3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce illerinin merkez ve ilçelerinde deprem tarihi itibariyle emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi, çevre temizlik vergisi ile harç mükellefiyeti bulunanların, bu mükellefiyetlerine ilişkin olarak söz konusu yerlerdeki vergi dairelerine olan ve  (1)  numaralı fıkra kapsamına giren borçlarının tamamı terkin olunur.

4) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerden hasar gören bina ve taşıtlara ilişkin deprem tarihlerinden önceki dönemlere ait emlak ve çevre temizlik vergisi ile motorlu taşıtlar vergisi terkin olunur.

5) a) Terkin işlemi vergi dairelerince sonuçlandırılır. Maliye Bakanlığı terkin işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve terkin işlemleri için mükelleflere başvuru süresi tespit etmeye yetkilidir.

b) Bu Kanuna göre borçları terkin kapsamına giren mükellefler adına, deprem tarihinden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak terkin kapsamına giren vergi türleri için tarhiyat yapılmaz, deprem tarihinden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak tarhedilen ancak bu Kanunun yayımı tarihine kadar tahakkuk ettiği halde ödenmemiş veya tahakkuk etmemiş olan vergiler terkin edilir. Terkin kapsamına girmekle beraber bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilen amme alacakları red ve iade edilmez.

c) Bu Kanuna göre terkin edilecek amme alacaklarına normal vade tarihlerinden  terkin tarihine kadar geçen süre için  gecikme faizi ve gecikme zammı  uygulanmaz.

d) Bu madde uyarınca tarhiyat yapılmayacak olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 ve 367 nci maddelerine göre işlem yapılmasına engel teşkil etmez.

6) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle Maliye Bakanlığınca ilan edilen mücbir sebep uygulamasından faydalanan mükelleflerin mücbir sebep hali uygulanan yerlerdeki vergi dairelerine olan ve (1)  numaralı fıkra kapsamına giren borçlarına mücbir sebep halinin devam ettiği süre için gecikme faizi ve gecikme zammı uygulanmaz. Ancak söz konusu döneme ilişkin olarak bu Kanunun yayımından önce tahsil edilen gecikme faizi ve gecikme zammı red ve iade edilmez.

7) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için belirlenen süre içerisinde başvuruda bulunmayanlar bu Kanun hükümlerinden faydalanamazlar.

8) Varlıktaki kayıp oranının tespitinde, mükelleflerin beyanları dikkate alınır. Bu beyana ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati :19.02


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

788 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Muhterem milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce, bir hususu düzeltmemiz gerekmektedir. Tasarının maddelerine geçilmesinin oylanmasında, maddelerine geçilmesi hususu oylarınızla kabul edilmişti ve sonra da, biliyorsunuz, 1 inci maddeyi okutmuştum. Zabıtlara bu şekilde geçmesi gerekiyor; onu düzeltiyorum.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.– 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı : 788) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?... Yerinde.

Tasarının 1 inci maddesini okutmuştum.

1 inci madde üzerinde söz isteyen, Anavatan Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Ersin Taranoğlu; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu yasa tasarısı üzerinde Grubum adına söz aldım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Aslında, söz almak istemiyordum. Tütün Yasası görüşülürken, muhalefete mensup partilerin grup başkanvekillerinin gösterdikleri uzlaşmacı tavır beni çok etkiledi; çünkü, bugün, şu anda görüşülmekte olan yasa tasarısı, aslında, herkesin tasvip ettiği bir yasa tasarısı olarak ifade edildi; ancak, saat 16.00'dan bu yana kadar tasarının tümü üzerinde görüşülebildi. Bu kadar ittifak edilen bir tasarının tümü üzerinde üç saat görüşülmüş olması, aslında, ittifakı göstermemektedir; ittifak adı altında kibarca, muhalefet yapılmaktadır. Bunu kabul edemediğimi ifade etmek için, söyledim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Muhalefet etmek istesek, hesap mı vereceğiz?

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Demokrasilerde muhalefet ve iktidar olacaktır; demokrasilerde iktidar ve muhalefet olacaktır. Muhalefet, bu şekilde yaklaşmak suretiyle, muhalefetini de yapacaktır; ama, değerli arkadaşlar, elimizi vicdanımıza koymamız lazım. Bu yasa, doğru bir yasadır; bu yasa, halkın yararına bir yasadır.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - 7 nci madde mi; hangisi?..

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Zaten, konuşmacılar da, bu yasanın aleyhine bir tek kelime etmediler.

Dolayısıyla, burada söz almamın sebebi şudur: Bu yasayı, deprem bölgesinde, sayıları yüzbinleri bulan esnaf beklemektedir. Her geçen saniye uzaması, esnafımızı endişelendirmekte ve üzmektedir.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Araya korsan madde sokmayın o zaman.

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, birbirimize laf atarak bir yere varamayız.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - 7 nci maddeyi...

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, bitirsin...

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Bakın, bugün...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz, bize laf atıyorsunuz ya...

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu şekilde...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - 7 nci maddeyi çıkarın, 5 dakikada kanunu çıkaralım.

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, birazcık sabır...

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz. Ben, söyleyeceklerimi bitireyim de, ondan sonra...

Bu şekilde, halkın bizden bir şey beklediği, demokrasinin bizden bir şey beklediği, siyasetten bir şey beklediği ve siyasetçinin itibarının dibe vurduğu bu noktada, halkın, muhalefet-iktidar uzlaşması beklediği "kim çözerse çözsün; ama, meselemi çözsün" dediği yerde, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunun, bu milletin mensupları olan, temsilcileri olan bizlerin, böyle bir konuda ittifak göstermezsek, uzlaşma göstermezsek, nerede göstereceğimizi halk merak etmektedir.

Benim söz alışımın sebebi şudur: Bu tasarı, Türk maliyesinin, hak ettiği, belgelenmiş, kayda girmiş 43 trilyon lirayı, alacağı parayı almaktan vazgeçtiğini yasalaştıran bir tasarıdır. Bunu bahane ederek depremin sorunları üzerinde tartışmak ayrı meseledir, bu yasayı çıkarmak ayrı bir sorundur.

Buradan -deprem bölgesinin bir milletvekili olarak- bütün muhalefet partisi milletvekili arkadaşlardan şunu istiyoruz, talep ediyoruz; bu bizim hakkımız; bu yasayı geçirelim. Medenî Kanunda gösterdiğimiz hoşgörüyü, Medenî Kanunda gösterdiğimiz sıcak yaklaşımı bu kanunda da gösterelim; okuyup okuyup, oylayalım, geçelim. 7 nci maddeye geldiğimizde, muhalefetiniz varsa... Tabiî ki, hür Parlamento, hür  Meclis ve bu halkın temsilcileri olan milletvekilleri, herkes kendi bölgesinin hakkını savunacaktır. Burada, herkesin muhalefet hakkına saygı duyarız; ama, herkesin ittifak ettiği... Yani, millet vergi verecek, Maliye  "bunu almıyorum" diyor, hükümet de bunu tasarı olarak getirmiş. Bunun üzerinde konuşmaya gerek var mı, tartışmaya gerek var mı, kalp kırmaya gerek var mı?!

Deprem bölgesi iyi oldu, kötü oldu... Efendim, haklarınız var; Meclis araştırması önergesi verirsiniz, gensoru verirsiniz, Meclis soruşturması önergesi verirsiniz; Başbakan hakkında verirsiniz, bütün bakanlar hakkında verirsiniz. Burada otururuz, deprem bölgesinin sorunlarını sonuna kadar konuşuruz, tartışırız; ama, bu maddeler üzerinde bu konuşmalar, bence, yerine gitmemektedir. Halk, ekrandan bize şöyle bakmaktadır: "Benim derdim var. 1 Ocak günü terkin işlesin. Benim meselemi, birleşin, hep beraber çözün." Çünkü, bizim ortak unvanımız, hizmetkârlık unvanıdır; biz, bu milletin hizmetkârlarıyız. Burada lafla geçirecek vaktimiz yoktur; burada, işi kolaylaştırmamız lazım. Muhalefetin, bu yumuşak tavrının başlangıçtaki noktasını, bu saatten itibaren de göstermesi lazım. Halk, bu takdiri kullanacaktır; ama, derseniz ki, efendim, bunu fırsat bilelim de, biz şey yapalım; deprem bölgesi konutları... Ne alakası var bunun?!

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sonuçlandırabilirseniz sevinirim.

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben de sizin kadar biliyorum...

Ben, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, onun hükümetine ve Bakanlarına şükranlarımı sunmak istiyorum. Doğrudur yanlıştır, azdır çoktur; zaten, bu tartışma olacaktır. Bu beğenmeme, gayret, muhalefetin görevidir; ona yetişmek, iktidarın gayretidir. Bu çatışma, kalkınmayı, gelişmeyi, ilerlemeyi götürecektir; ama, bunun yeri bugün değil, bu saat değil, bu yasa değildir.

Değerli arkadaşlarım, bakıyorum -ben de sizin gibi ana baba kuzusuyum, ben de sizin gibi insan evladıyım- Adapazarı'nda elektrik üretimi artmış; 1999'a göre, 2000 yılında yüzde 8 artmış, bu sene yüzde 2 artmış; sigortalı sayısı artmış; Katma Değer beyannamesine bakıyorum, artmış; bankalardaki mevduata bakıyorum, artmış. Demiyorum ki, Adapazarı'nın meselesi bitti; hayır, bitmedi; İzmit'in meselesi bitti; hayır, bitmedi; Bolu'nun meselesi bitti; hayır, bitmedi; tabiî ki devam edecek. Bardağın dolu tarafı da var, boş tarafı da var. Gün, dolu tarafına bakmak, boş tarafını da iktidara ikaz etme günüdür. Zamanı bu yasa değildir; zamanı Meclis araştırması önergesidir. Verin, hep beraber destekleyelim; gensoru verin, burada tartışalım; ama, bunun üzerinde siyaset yapmayalım. Nezir Aydın arkadaşım, 10 000 evin elektriği kesik dedi. Hayır, doğru değil; ben sordum, bugün itibariyle 5 900 yerin elektriği kesik, bunun yüzde 30'u da kaçak elektrik.

Değerli arkadaşlarım, İzmit'ten bir arkadaşımız söyledi, köy yolu dokuz gündür kapalı diye. Ben, Köy Hizmetleri Müdürüne, Valiye telefon açtım, yol açık.

Bugün, siyaset yapılacak zaman değildir. Bu yasaya kimse karşı değildir. Eğer, bundan sonra, muhalefet partisi, yasadan gelen haklarını -ki, haklı olsa dahi- yoklama, karar yetersayısı isteyerek deprem bölgesinin bu hakkını engellemeye kalkarsa, biz, Sakaryalılar olarak, bu hakkın hesabını en kısa zamanda sormaya hazırız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Nasıl muhalefet yapacağımızı sizden mi öğreneceğiz?!

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, Grubunuz adına, zaten, Sayın Zeki Çelik konuşacak Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Oturduğum yerden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Peki, buyurun.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi, Anavatan Partisi Grubu adına konuşan arkadaşın buradaki müzakerelerden rahatsız olduğu anlaşılmakta. Deprem bölgesinin problemleri de bu konuşmalar arasında konuşuldu. Burada, kendisi, 42 trilyonluk bir vergi terkininden bahsetti. Tütün Kanununa ara verip bu kanuna geçilirken, grup başkanvekilleri olarak bizler dedik ki, 7 nci maddeyi çıkarırsanız, toptan, maddeleri okuyarak hemen geçirmiş olalım; çünkü, 7 nci maddede, daha önce bu hükümetin bu Parlamentoda birtakım organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak verdiği vergi indirimleri geri alınmaktadır. Yani, bir taraftan 42 trilyon veriliyor bir bölgeye; diğer taraftan, 40-50 ilde de indirimler kaldırılıyor. Mademki, bir bölge için bir iyilik yapıyoruz ve ittifak ediyoruz, o zaman, gelin, 7 nci maddeyi -halen teklifimiz geçerlidir- metinden çıkaralım ve bu tasarının tamamını müzakere edip, bitirmiş olalım.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Hem de hükümetten gelmeyen 7 nci maddeyi...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Biz, burada, bugünkü tarih itibariyle, 31 Aralık itibariyle bu kanunun çıkması gerektiğini gayet iyi biliyoruz ve buna da destek veriyoruz; ama, müzakerelerden rahatsız olmanın bir anlamı yok.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Çelik; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 788 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla, depremden zarar görenlerin vergi borç ve cezalarının terkiniyle ilgili bir çalışma meydana getirilmeye çalışılıyor. Çok güzel; ama, önemli olan, bu noktaya gelmeden afetlere karşı tedbir alınmasıdır. Yıkıldıktan sonra, harap olduktan sonra vergiyi affederseniz, yarın ikincisi tekrar başımıza mutlaka gelecektir ve bu hal devam edecektir. Ben, bu noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde biz de bir çalışma yaptık. Bakınız, yıllardan beri toplumsal hafızanın zayıfladığını, kentleşmeden sanayileşmeye, şehircilikten tarıma kadar her konuda plansız, programsız olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Depreme maruz kalan bu bölge, Türkiye'nin hem nüfusu itibariyle hem ticaret ve sanayii, ekonomik değerleri itibariyle, çok önemli bir bölgeyi meydana getiriyor; ama, bütün bu rakamlar, bu bölgede ranta dayalı ticaret ve sanayi yerleşiminin olduğunu göstermektedir. Can kaybı ve hasarın esas nedeni, o bölgedeki yapılaşmanın yoğun olarak depreme karşı zayıf olan jeolojik zeminler üzerinde olmasıyla ilgilidir; yani, tarım arazilerinin yapılaşmaya açılmasıdır. İnsanla ilgili o bölgedeki yoğunluk çabası, tamamen bizim hatamızdır. Nüfus fazlalığı, çok katlı binalar, sanayi ve müteahhitleri teşvik eden, biz insanlarız maalesef ve yönetimlerdir, siyasetçilerdir. Sakarya'da gezdiğimiz zaman gördük; binalar gayet mükemmel. Betonarme yapıları itibariyle, hakikaten, standartlara belki uygun binalar yapılmış; ama, zemin zayıf, taşımıyor. Yani, bir insanın sırtına, eğer 50 kilo yük taşıyor da, siz 100 kilo yüklerseniz, mutlaka çökecektir. Bu manada değerlendirmek lazım.

Değerli arkadaşlar, tabiî ki, bu en genel tarifiyle, Türkiye'de afetler yaşanmaktadır. Bakınız, bu afetleri, biz, gözardı da edemeyiz; çünkü, her gün gündemimizde birisi var. İşte, birkaç gündür, Mecliste arkadaşlarımız gündemdışı konuşmalarla, İzmir'deki, Antalya'daki, diğer illerdeki sel afetlerini gündeme getiriyorlar. Peki, bu seller kendiliğinden mi oluşuyor? Elbette yağmur yağacak; ama, siz, tutar da, dere yataklarında iskâna müsaade ederseniz, orada yapılaşmaya göz yumarak yaygınlaştırırsanız, sonucu bu olacaktır veya tekniğe uygun olmayan şekilde, onların önünü tıkayacak birtakım yapılaşmalara müsaade ederseniz, sonuç böyle ortaya çıkacaktır. Toprak kaymaları da böyledir. Ayrıca, trafik terörü de böyledir; o da bir afettir. Her gün onlarca insan trafik kazalarında hayatını  kaybetmekte, birçok ocaklar sönmekte ve gerçekten, büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. İşte, bu manada, depremi de, diğerleri gibi, gündemimizden çıkarmamamız lazım.

Son yüzyıl içerisinde, ülkemizde hasar meydana getiren 130 civarında deprem olmuş, bu depremler sebebiyle 85 000 insanımız hayatını kaybetmiş, 600 000 bina da yıkılmıştır. Bu rakamlar göz önüne getirildiğinde, hasarın büyüklüğü ortaya çıkar. Tabiî ki, halen yürürlükte olan deprem bölgeleri haritasını da göz önünde bulundurduğunuz da, Türkiye'nin yüzde 96'sının farklı derecelerde depreme maruz bölgeler olduğunu görürüz. O halde, ne yapmamız lazım?

Değerli arkadaşlar, gayri safî millî hâsıla da, bu arada, tabiî ki, güme gitmektedir. Depremler sebebiyle yüzde 1 olan kayıp, belki, oraya stok, üretim, işsizlik, pazar kaybı, fiyat artışları gibi ilaveleri de yaptığınız zaman, gayri safî millî hâsılanın yüzde 3 ve 4'üne tekabül etmektedir sadece deprem felaketi. O halde, hadise önemlidir; ama, biz, yeterli tedbir almıyoruz, hâlâ bunlardan ders almıyoruz.

Bunu niçin söylüyorum? Sadece tabiî afetlerle ilgili 1997 yılı başında hazırlanan ve burada meydana gelecek olan can ve mal kaybını en aza indirmek için alınması gereken tedbirlerle ilgili bir araştırma komisyonu kurulmuş. Bu komisyon gayet güzel bir çalışma hazırlamış, bunu Yüce Meclise sunmuş; ama, tozlu raflarda bekliyor. Aynı şekilde, 12 Kasım ve 17 Ağustos depremlerinden sonra yine bu Mecliste, değerli arkadaşların katılımıyla, güzel bir deprem araştırma komisyonu çalışması yapılmış, bununla ilgili yapılması gereken çalışmaların ne olduğu noktasında bütün gereken tedbirler ve başvurulması gereken çözümler ifade edilmeye çalışılmış; ama, o günden bugüne kadar da çok fazla bir şey yapıldığı kanaatinde değiliz.

Değerli arkadaşlar, onun için, önemli olan, afetler olmadan önce bu tedbirlerin alınmasıdır. Eğer, siz, afetler vuku bulduktan sonra tedbir alıyorum diyorsanız, sadece yara sarmakla uğraşıyorsunuz; çünkü, önemli olan, bu afetler kapımızı çalmadan, bizim önümüze gelmeden, bu manada bu olayları değerlendirmemizdir. Tabiî ki, bu konuda çok değişik faktörler de var. 3194 sayılı İmar Yasasının, afet bölgelerinde çağdaş alan kullanımı planlaması esaslarını, planlarını yapan, yaptıran, plana aykırı hareket edenlerin sorumlulukları ve bunlara uygulanacak cezai müeyyideleri de kapsayacak şekilde, mutlaka, hem düzenlemesi yapılmalı hem de uygulaması noktasında bir karar alınmalıdır.

Bakınız, Düzce'de yıkılan binaların yüzde 80'i imar affından istifade edilerek yapılan binalardır.

BAŞKAN - Sayın Çelik, 55 saniye geçti süreniz; eğer konuşmanızı sonuçlandırırsanız, sevinirim.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gerçekten, deprem, önemli bir hadisedir, büyük bir hadisedir. Diğer tabiî afetler de buna ilave edildiği zaman, önümüze çok büyük bir rakamsal boyut çıkmaktadır. Bunun için, mutlaka, gerekli duyarlılığı, resmî ve özel kurumlar, belediyeler olarak göstermeli ve gerekli tedbirleri almalıyız.

Bu Vergi Yasasında getirilen iyileştirmelerin de halkımızın yararına olacağını düşünüyor; hayırlı akşamlar diliyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çelik.

Sayın Çelik, söz istemekte ısrarlı mısınız?

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Israrlıyım efendim.

BAŞKAN - Peki, yapın açıklamanızı, buyurun.

Sayın Bakan, daha sonra size de, yerinizden, kısa bir açıklama için söz vereceğim.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce konuşan değerli bir milletvekili arkadaşımız Sayın Taranoğlu, muhalefeti, bizleri, önce uzlaşıp daha sonra uzlaştığı noktada durmamakla suçladı. Bakın, herkesin huzurunda ben şunu söyledim...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Doğru söyledi.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Doğru söylemedi Sayın Tümen.

Biz şunu söyledik; dedik ki: Deprem bölgesine yapılacak her türlü iyileştirmeye, biz, AK Parti olarak destek veririz, biz onların yanındayız.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Göreceğiz.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Afete uğramış bu vatandaşlarımızın yaralarını sarmak, Meclis olarak, iktidar ve muhalefet ayrımı yapmaksızın, hepimizin görevidir; ancak, 7 nci madde, bu kapsamda bir madde değildir. Milletvekili arkadaşlarımız, haklı olarak, kendi vilayetleriyle, seçim bölgeleriyle ilgili endişeler taşımaktadırlar. Sadece, muhalefette değil, iktidar kanadında da bu endişeyi taşıyan birçok milletvekili arkadaşımız olduğunu, siz de çok iyi biliyorsunuz.

Biz, AK Parti olarak, bugüne kadar hangi konuda uzlaştıysak, imzamızın ve uzlaştığımız konunun arkasında olduk. Bunun, en tipik örneği, Anayasa paketidir. Bu konuda sabıkası olan, iktidardır.

Bunu ifade etmek istedim efendim. Sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın Bakan, buyurunuz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; konuşmacı arkadaşlarımız, Bakanlığımı ilgilendiren bazı rakamlar verdiler. Müsaadenizle, bu rakamların son şeklini sizlere arz etmek istiyorum.

28.12.2001 tarihi itibariyle, depremzedelerden enerjisi kesik olanlar: Sakarya, Bolu, Düzce İllerinde 16 500 abonemizden 2 300 abonemizin elektriği kesiktir. Bunların içerisinde de, borcunu ödemeyenler ve kaçak kullananlar müşterektir. Yalova'da 5 500 aboneden 141 abonenin elektriği kesiktir. İzmit'te enerjisi kesik olan abone yoktur.

Ayrıca, Bakanlığımız, yine, özellikle milletvekili arkadaşlarımızın, bize, bazı konuları intikal ettirmesi ve iktidarı oluşturan partilerin milletvekillerinin özellikle de işlerini takip etmeleri ve Hazineyle görüşmeleri neticesinde, 15.10.2001 tarihli ve 2001/3242 sayılı kararname eki kararının 2 nci maddesinde yer alan "23.2.2001 tarihi" ibaresinin "23.4.2001" olarak değiştirilmesi konusunda da kararname çıkarılmak üzere, Bakanlar Kurulumuza, Bakanlığımca da teklifte bulunulmuştur. Bu, geçen sene, 18 ay olarak daha önce görev zararı içerisine giren dilim, ocak-şubatı kapsamaktaydı. Mart-nisanın da, yine, görev zararı olarak TEDAŞ'a verilmesi, geçen sene, iki ay, kış şartları altında, borcu olanların, görev zararı olarak verilmesiyle ilgili teklifte bulunulmuştur. Hükümetimiz, Bakanlar Kurulumuz, bu konuda da gereken çalışmayı yapıp, kararını verecektir.

Arz ediyorum; teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan konuşacaklar.

Buyurunuz Sayın Ercan. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Genel Kurulun çalışma süresi, biliyorsunuz, daha önce, 25.12.2001 tarihli 41 inci Birleşimde karara bağlanmıştı. Çalışma süremiz, basılı gündemin 11 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadardır; hiçbir kaygıya gerek yok. Ben, Ersin Taranoğlu'nun bu kaygısının nereden kaynaklandığına bir anlam veremedim doğrusu. Görüşmekte olduğumuz tasarı, kanun tasarısı, gündemin 8 inci sırasında yer alan bir tasarıdır.

Değerli arkadaşlar, gündemin 8 inci sırasından sonra, 9 uncu sırasındaki, 10 uncu sırasındaki kanun tasarılarını da, bu Meclis, bugün görüşebilir, bunları da kanunlaştırabilir. Biz, bunları da görüşmeye hazırız muhalefet partisi olarak. Siz, kaldı ki...

Ş. RAMİS SAVAŞ (Sakarya) - Kaç kişisiniz?!

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Doğru Yol Partisi Grubu olarak da... Bakın, şu anda, depremzede vatandaşlarımız, o bölge insanlarımız, bu tasarının kanunlaşmasını bekliyor. Doğru Yol Partisi Grubu, önemli bir adım attı. Çekin şu tütünle ilgili kanunu, tasarıyı çekin; çok önemli, ivedi, öncelik arz eden bu vergi terkini yasa tasarısını gündeme alın, müzakereye açın; toplantı yetersayısıysa, Doğru Yol Partisi Grubu, talep etmeyecektir, karar yetersayısının aranılmasını da istemeyecektir dedik ve şu anda da, o noktada duruyoruz. Hiçbir maddede, karar yetersayının aranılmasını Doğru Yol Partisi talep etmeyecektir, yoklama isteğinde de bulunmayacaktır. Ben, bu dileğimi, Saadet Partisi açısından da AK Parti açısından da, bu...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Efendim?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - 7 nci madde hariç efendim...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Değerli arkadaşım, bakın, umuyorum, zannediyorum ki, her iki muhalefet partili arkadaşlarımız da bu anlayışı göstereceklerdir. 7 nci maddeye ilişkin bizim de rezervlerimiz var; doğrudur. Bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasına ilişkin isteğimiz var, önerge de var; ancak, eğer, Genel Kurul bunu uygun görmezse, kabul etmezse, 7 nci maddeye vaki itirazı sebep sayıp, burada, tasarıyı askıya almanın da bir anlamı yok.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Bundan daha iyi sebep olamaz Sayın Başkan.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bunu doğru bulmuyoruz. Bu itibarla, umarım, inşallah, dilerim ki, o konudaki önergeler de Genel Kurulun tasvibini görür, kabul görür; ama, kabul görmezse, 7 nci maddeye ilişkin önergeler geçmezse, tasarının mutlaka kanunlaşması lazım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Hayır efendim... 7 nci madde hariç...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Hiçbir nedenle, bu şarta bağlı olarak, 7 nci madde şartına bağlı olarak, bunun engellenmesini doğru bulmuyoruz. Doğru Yol Partisi, behemehal, bu tasarının kanunlaşmasını istemektedir.

Değerli arkadaşlarım, bakın, kimse konuşmasın, kimse bir şey söylemesin, her zaman olduğu gibi, tasarılar buraya gelsin, geldiği gibi, noktasına virgülüne dokunmadan geçsin... Böyle bir şey var mı?! Bakın, şimdi, bu tasarıya ilişkin, kimse itiraz etmedi diyor; doğru değil. Bakın, ben, tümü üzerindeki yaptığım konuşmada, eksik bulduğumuz hususlar var, olgunlaşsın dediğimiz birtakım düzenlemeler var, metinden çıkarılmasını istediğimiz hükümler var dedim. Bakın, bu tasarıdaki en büyük boşluk ve çarpıklık ne; vergilerin silinmesi için -var burada, 1 inci maddeye ilişkin söylüyorum- yapılacak müracaatın süresinin belli olmamasıdır.

Değerli arkadaşlar, burada, sevk etmişsiniz "bu kanun hükümlerinden yararlanmak için belirlenen süre içerisinde başvuruda bulunmayanlar, bu kanun hükümlerinden faydalanamazlar" diyorsunuz. Burada süre var mı; yok böyle bir süre.

Kanun, bütün milletin bildiği varsayılan üst kuraldır. Kanunun tanıdığı hakkın süresinin de kanunda gösterilmesi gerekir; aksi takdirde, dedikodular -bakın, bu bölgede yaşanacaktır- yalan yanlış gazete haberleri, vatandaşın bu hakkını zamanında kullanamaması sonucunu doğurabilir ki, bu, kuvvetle de muhtemeldir. Kanuna, bu yönde bir cümle ve hüküm eklenmelidir; hangi sürede kullanacak... Ayrıca, bu, Anayasamızın bir buyruğudur. Anayasamız, vergi alanındaki yetki kullanımını Meclise bırakmakta ve bunun behemehal kanunla yapılmasını öngörmektedir. Anayasamızın 73 üncü maddesinin paralel veya karşıt yorumundan, vergiyi silecek tasarrufun tüm unsurlarının kanunda yer alması gereği kolaylıkla ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, Bakanın veya iktidar gruplarının önerge vermeleri gerekir; çünkü, bizdeki pozitif muhalefet anlayışı, iktidarda, muhalefete pozitif bakma anlayışını da beraberinde getirir. Öyle düşünüyoruz. Belki de, talep şartı aranmamalı. Bana sorarsanız -o bölge milletvekili olarak söylüyorum- devlet, bir hakkından vazgeçiyor. Orada, vatandaşın pek tabiî hakkı olan; yani, artık her şeyini bitirmiş, depremzede vatandaşımızın vergi borçlarını terkin ediyorsunuz. Sonra da -süresi de belli değil ya- bir şarta bağlıyorsunuz "şu sürede falan müracaat etmezseniz bu hakkınız zayi olur" diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirir misiniz lütfen.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Bu, doğru bir şey değil. Böyle bir süre şartını da kaldırın ortadan.

Ayrıca, bir de, diyorsunuz ki "Varlıktaki kayıp oranının tespitinde, mükelleflerin beyanları dikkate alınır. Bu beyana ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."

Değerli arkadaşlar, bu, yüzde 10 varlık kaybını tespit edecek idare ve vatandaş arasında bundan böyle sürüp gidecek ihtilaflara meydan vermeyin. Bunu kaldırın, beyana itibar edin, vatandaşın beyanına itibar edin.

Değerli arkadaşlarım, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu akşam, ister sabaha kadar, bitimine kadar, bu kanun tasarısının kanunlaşması için karar yetersayısı, toplantı yetersayısı aramaksızın, destekliyoruz, hiçbir şarta da bağlı tutmuyoruz.

Bunu, bilmiyorum, Sayın Bakanım, Sayın Taranoğlu hangi amaçla söyledi; onu özellikle düzeltmek istiyorum. Muhalefet partisi sanki bu tasarıya karşıymış gibi bir görüntü vermesini de, doğrusu, çok yadırgadığımı ifade etmek istiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ercan.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerden zarar görenlerin vergi borçları ve vergi cezalarının terkiniyle alakalı yasa tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evvela, bu depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet niyaz ediyorum tekraren. Depremzede olan vatandaşlarımıza, yaralılara, maddî yaralarını hâlâ saramayanlara da acil şifalar ve yeni bir yıla girerken de mutluluk temenni ediyorum.

Bizim bu tasarıyla ilgili bir çekincemiz, zannediyorum, ifadelerle biraz yanıltılmaya çalışılıyor. Allahaşkına, ben, bu tasarıyla ilgili maddeleri tetkik ettim, 7 nci maddenin bu tasarıyla uzaktan yakından alakası yok. Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi değilim. Sordum arkadaşlara, dediler ki: "Bu madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarıya zammedildi, ilave edildi." Amaç, birbuçuk sene önce, 2000 yılında çıkarılmış olan, Anadolu'daki birçok ile -esasen, ekonomiden dolayı zaten depremzede gibi olan- Anadolu sermayesiyle, Anadolu'da neşvünema bulacak organize sanayilere sağlanacak katkının yarınki tarih itibariyle başlatılacağı gerçeği karşısında, bende ve Grubumda oluşan kanaat şudur: "Esasen, 7 nci maddeyi geçirmek amacında olan hükümet, depremzedeleri istismar etmektedir." Evet, hadise budur. Niye böyledir?..

DEVLET BAKANI RAMAZAN MİRZAOĞLU (Kırşehir) - Hükümetin değil...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ha, belki hükümet demeyeceğim; şundan: Hükümetin teklifi değil bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda giren bir ek.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, öyle bir zeminde, değerli ANAP'lı sözcü arkadaşım diyor ki "efendim, muhalefet partileri, depremzedelere acımıyor, merhamet etmiyor..." Yahu, siz değil miydiniz, 17 Ağustosta, depremzedelerin ölüleri, cesetleri enkaz altındayken, burada, SSK yasasını direterek çıkarmak isteyenler?.. Hangi merhametten bahsediyorsunuz, hangi acımadan bahsediyorsunuz; keşke acıyabilseydik.

Değerli arkadaşlar, 11 maddelik tasarının -2 maddesi geçici, 9 maddesi aslî- içerisine, âdeta, bu tasarı geçmesin diye, birileri tarafından yerleştirilen bir dinamittir bu.

Biz, bu tasarıya sonuna kadar taraftarız ve depremzede olan o bölgedeki insanlara da açıkça söylüyorum; bu maddeyi buraya ilave eden Anavatan Partili Maliye Bakanımız veya hükümet, arkasında kimler varsa -biraz sonra oylarıyla görülecek- eğer samimiyseler, gelsinler, desinler ki, biz, bu 7 nci madde, hakikaten...

Sayın Maliye Bakanına öz önce teklif ettim "efendim, düzelteceğim" diyor. Sayın Bakanım, lütfen, 7 nci maddeyi geri çekin... Bakın, samimiyetimle, hiçbir arkadaşımız buraya çıkıp konuşmayacak; evet, hayır, sizin gibi "evet"lerde el kaldıracağız; okunsun, geçsin; 7 nci maddeyi kaldırın.

Hiçbir tereddüdümüz yok; ama, deprem istismarı yapmayın, depremzedelerin istismarını yapmaya hakkınız yok.

Esasen, bu maddeyi bunun içerisine sokmakla siz, depremzedelere yeni bir darbe daha indiriyorsunuz. Niye samimî olmuyoruz; 7 nci maddenin bununla ne alakası var Allahaşkına?! Bir başka yasayla gelmiş, bir başka yasayla, yarınki tarihle başlayacak bir milat var; siz kalkıyorsunuz -zaten, Anadolu sermayesi perişan olmuş, Anadolu perişan olmuş- bu insanların yatırım yapma hakkını engelliyorsunuz. Keşke, imkânınız olsa, onlara, bugün yeni imkânlar verebilsek.

Kısmî vergi muafiyeti tanınacak... Değerli arkadaşlar, samimî olalım, samimî duralım... Demin, bu 1 inci maddeyle alakalı bir şey daha söyledim. Şimdi, bakın şu hale; deprem bölgesindeki vatandaşlarımız bizi dinliyorlar -zannediyorum Sayın Ercan'ın bölgesinde de dinliyorlar, diğer bölgelerdeki insanlar da dinliyorlar- bunlardan bu sene vergilerini ödeyenler var... Af buyurun, bağışlayın, vergi ödemek ahmaklık mıdır?! Siz vergisini ödeyen insana diyorsunuz ki, bu para gitmiştir. Peki, izzetinden, onurundan dolayı malının bir parçasını sattı, gitti, vergisini ödedi. Biz, şimdi önerge veriyoruz, diyoruz ki; vergisini ödeyen...

Bakın, ne diyor: 1 inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinin son cümlesi "Terkin kapsamına girmekle beraber bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilen amme alacakları red ve iade edilmez." Biz diyoruz ki, gelin ey hükümet, siz, bunu, gelecek seneye mahsuben vergi olarak kayda alın; yani, önümüzdeki sene vergi ödeyecek; ne kadar ödeyecek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN - Lütfen, bitiriniz.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - ...Az ise; yani, yetmiyorsa ilave etsin; ama, fazla ise, vergilerine mahsuben bunu kayda alın; irat olarak, Hazineye gelmiş buluntu bir para gibi, izzetini, onurunu düşünen bu insan, vergisini ödedi diye; yani, buna, bu muameleyi yapmaya hakkımız var mı?! İnsanları vergi ödememeye sevk eden bu mantığı uygulamaya hakkınız yoktur. Bu, insanları vergi ödememeye sevk eder. Niye, ben, erken, vaktinde ödeyeyim; zamanla belki böyle bir yasa çıkar, ben de, böyle bir muafiyete tabi olabilirim der.

Değerli arkadaşlar, tekrar ikaz ediyorum hükümet üyelerimizi ve hükümet cenahını, diyorum ki; samimiyseniz, gelin, 7 nci maddeyi çekin geriye, hiçbir sorun yok. Gelecek hafta istediğiniz gibi getirin o maddeyi; çoğunluğunuz var, çıkarırsınız. 7 nci maddeyi hangi şekliyle çıkarmak istiyorsanız, yine çoğunluğunuz var, çıkarırsınız; ama, bu yasaya eğer dinamit koymak istemiyorsanız, 7 nci maddeyi çekmek zorundasınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Uzunkaya.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt; buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri neticesinde meydana gelen zararlardan dolayı doğan sıkıntıları gidermek maksadıyla, vergi borçlarını, vergi cezalarını, vergi terkini yoluyla ortadan kaldırmak isteyen kanun tasarısıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Bu tasarı, gerçekten, gerek muhalefet partileri milletvekilleri gerekse iktidar partileri milletvekillerinin söylediği gibi, güzel bir anlamı ifade ediyor. Doğrudur, deprem bölgelerinde yaşayan insanlar büyük sıkıntılar çekmiş, büyük mağduriyetler yaşamıştır. Ekonomik olarak da yaşadıkları bu sıkıntıları bir nebze olsun vergi terkini yoluyla gidermek, 57 nci hükümetin değil, Türkiye'yi yöneten herkesin sorumluluğu içerisinde; lakin, bu tasarıyı hazırlayanlar, sayın muhalefet partisi milletvekilinin söylediği gibi, bir şeyi gözardı etmişler, vergi ödeyenlerin suçu ne ya da vergi ödemeyi Türkiye'de artık farklı bir konuma mı itmek istiyoruz? Birincisi bu.

İkincisi: İlla bu ülkede vergi alımı yoluyla devletin kasasını dolduracaksak, Sayın Maliye Bakanı bu tasarıyı getirirken Türkiye'de farklı bir vergi uygulaması da getirebilir herhalde; birinci sınıf bölge diye ayırır, yüzde 18; ikinci sınıf bölge diye ayırır, yüzde 16; üçüncü sınıf bölge diye ayırır, yüzde 12 vergi oranı belirler. Hiç olmazsa, böylelikle bizim 7 nci maddeye olan itirazımız da belki ortadan kalkabilir.

Muhalefet partileri bu tasarıdan 7 nci maddenin çıkarılmasını istiyorlar, bizim de aynı doğrultuda düşüncelerimiz var. 7 nci madde nedir; 7 nci madde, Ordu, Giresun, Kırşehir, Tokat, Amasya, Kastamonu, Aydın, Balıkesir, velhasıl 40'a yakın vilayetteki 3 500 doların altında geliri olan insanlar için, 12.4.2000 tarihinde muhalefet-iktidar bütünleşmesiyle birlikte çıkarılan bir yasadır. Sayın Maliye Bakanı bu kanunu buraya getirmeyi teklif ederken, muhtemelen buradan doğacak ekonomik kaybı düşünmüş olabilir; yani, bazı arkadaşlarımız da buna taraftar olurken "bu, 2002 yılı bütçesine ek yük getiriyor" diyebilirler mantıklı bir gerekçeyle; ama, biz, reel sektörü kurtarmak için, özel bankalarla, kamu bankalarıyla reel sektörün borçlarını ödeme noktasında anlaşmaya oturmasını sağladığımız bir ortamda, herhalde bu illerin insanlarına da bazı şeyleri haksızlık olarak reva görmemeliyiz.

Sayın Ercan "bu kanun çıkmalı, 7 nci maddeyi bahane etmemelisiniz, deprem bölgesindeki insanlar üzülür" diyor.

Sayın Ercan, Ordu'daki, Tokat'taki, Kırşehir'deki, Balıkesir'deki, Aydın'daki, Kastamonu'daki insan değil mi?! (MHP ve AK Parti sıralarından alkışlar) Onların, bu kanun aracılığıyla, bu şekilde mağdur edilmeleri doğru mu?! Biz, bu tasarının geçmesini muhakkak istiyoruz; Sakarya'da, Bolu'da, Düzce'de, Yalova'da bizi şu anda izleyen insanların sıkıntılarını sizler kadar yaşıyoruz, yaşadığımız da apaçık ortada. Bazı partilerde deprem bölgesi milletvekilleri şu anda salonda bile yokken, bizim arkadaşlarımız burada, bu kanun çıksın diye uğraşıyoruz; ama, siz, sadece bu 4 yöreyi bahane ederek, diğer insanları mağdur etmemelisiniz.

Sayın Maliye Bakanı, bu tasarı muhakkak geçecektir; ama, şunu bilmenizi hassaten rica ediyorum; burada, birilerinin eline bir koz vermek istemiyorsanız, iktidar partileri birbirine düştü demek istemiyorsanız, 7 nci maddeyi bu yasa tasarısından çekin; çünkü, biz, 7 nci maddeye ret oyu vereceğiz.

Saygı ve sevgilerimle. (MHP, SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Enginyurt.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, arkadaşım, adımı zikrederek, benim o kürsüden yaptığım bir açıklamayı çarpıtarak, söylediklerime başka bir anlam yükleyerek ifadede bulundu. Bu sebeple, bunu düzeltmek istiyorum, izin verin.

BAŞKAN - Bir baktıracağım Sayın Ercan, iddianıza bir baktıracağım; sataşma dediniz...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkanım... Sayın Başkanım...

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Bir iki kelime Sayın Başkan, ne var?!.

BAŞKAN - Demokratik Sol Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çelik; buyurunuz. (DSP sıralarından alkışlar)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir baktıracağım efendim.

Buyurun.

DSP GRUBU ADINA HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terkin yasasıyla ilgili, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, Sayın Başkanım buradan ismimi anons ederken "Halil Çelik" diye anons etti. Sayın Başkanım, onun tutanaklarda düzeltilmesini istiyorum "Halil Çalık" olarak düzeltilmesi için söylüyorum.

Sayın milletvekilleri, biz, deprem bölgesi milletvekilleri olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak ve vatandaşları olarak, 17 Ağustosta büyük bir felaket yaşadık. Tabiî, bu felaketin yaşandığı bölge, Türkiye'nin candamarıdır; hem ekonomik açıdan, birçok açıdan Türkiye'nin candamarıdır.

Ben, mensubu bulunduğum bölge Kocaeli'yle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum: Türkiye'de 100 lira vergi toplanıyorsa, bunun 10 lirası Kocaeli'nde toplanıyor ve geçtiğimiz hafta cuma günü Kocaeli'nde bir program yapıldı. Depremden sonra ilk kez bu yapıldı; vergi plaketi verildi esnaflarımıza, sanayicilerimize, işadamlarımıza. Depreme rağmen, belli bir rakamın üzerinde vergi verebilme olanağını, noktasını yakalamış kardeşlerimize plaket verildi. Orada, Ticaret Odası Başkanımızın ve defterdarlığın verdiği bilgilere göre, devletin kayıtlarına göre, depreme rağmen, her türlü olumsuzluğa rağmen, tahsilat oranı yüzde 97; bunu kutlamak gerekir. Ben, bir Kocaeli milletvekili olarak övünç duyuyorum.

Şimdi, tabiî, o günlerden beri çok ciddî sıkıntıları hep beraber yaşadık. Felaketimiz büyüktü, yaramız çok acıydı. Bu yarayı sarmakta ciddî sıkıntıları tabiî ki yaşadık; çünkü, 20 milyon insanı dolaylı veya direkt etkilemişti. Baştaki sıkıntıları hep beraber yaşadık; ama, ben, buradan, yine, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yurttaşı ve deprem bölgesi milletvekili ve yurttaşı olarak, 57 nci hükümete, deprem bölgesi milletvekilleri adına da, şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Çünkü, hiçbir zaman bizi yalnız  bırakmadılar, hiçbir sorunumuzu da gözardı etmediler. Grup başkanvekillerimiz de, Meclisteki tüm görüşmelerde her zaman arkamızda, her zaman yanımızda oldu.

Bugün görüşmekte olduğumuz terkin yasası kimi ilgilendiriyor; esnafı, sanayiciyi ve bu ülkenin her alanda ileri gitmesi için çaba sarf eden yurttaşlarımızı ilgilendiriyor.

Şimdi, bakıyoruz ki, hâlâ bir engelleme mantığı var.

MUSA UZUNKAYA (Samsun)- Halil, çarpıtma!..

HALİL ÇALIK (Devamla)- Bu engelleme mantığı devam ederse, ben, hemen, şu anda bunu söylüyorum; gidip bölgeye, dükkân dükkân, esnaf esnaf, vatandaşı tek tek dolaşıp, engelleyenleri ve engelleme sebeplerini söyleyeceğim.(DSP sıralarından alkışlar; AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Bakan orada, ona söyle...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya... Sayın Uzunkaya...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - İstismar etme.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Provoke madde getirdiniz.

HALİL ÇALIK (Devamla) -Bunda hiç kimsenin provoke etmeye hakkı yok; yok öyle bir şey.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hükümetten gelen tasarıda 7 nci madde var mıydı yok muydu?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizler konuştunuz. Hiç dinlemeyeceğim sizi; sizler konuştunuz, ben de konuşacağım. Benim içim yanıyor bölge milletvekili olarak.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Türkiye yanıyor, Anadolu yanıyor...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Ve şu anda hepimizin onur ve gurur duyması gereken bir yasa tasarısını hükümetimiz getirmiş buraya. Kimi düşünüyor; esnafımızı düşünüyor.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yasanın içine zehir koydunuz, zehir...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Sizden ricamız, yılbaşı hediyesi olarak, o deprem bölgesindeki yurttaşlarımıza, küçük esnafımıza bunu hediye edersek, hükümetimiz ve Meclisimiz olarak bizlerin övünç duyması lazım, gurur duymamız lazım sayın milletvekillerimiz. Onun için...

BEKİR ONGUN (Aydın) - Organize sanayi bölgeleri...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Organize sanayi bölgesiyle ilgili konu kuşkusuz tartışılabilir. Onu da Sayın Bakanım biraz önce söyledi, "önümüzdeki sene, ben Bakan olarak da hükümet olarak da söz veriyorum, bunu düzelteceğim" diyor; ama, sizden ricam, bunu hiç bahane etmeyelim, bunu hiç farklı boyutlara çekmeyelim.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Geri çekin maddeyi. Bir yıldır neredeydiniz?!

HALİL ÇALIK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizden ricamız şu: Köy yollarıyla ilgili bölgemizde bir sıkıntı yoktur. Elektrikle, elektrik borçlarımızla ilgili, iktidar partisi milletvekilleri olarak, Sayın Enerji Bakanımızı ziyaret ettik, akabinde, Sayın Derviş'e durumumuzu arz ettik ve bu konular şu anda Bakanlar Kuruluna yansıdı.

Biz -sizlerin desteğiyle- elektrik parasını ödeyemeyen, kafasına su damlayan, o prefabriklerde oturan yurttaşlarımızın hepsinin sorununu çözebilmek için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HALİL ÇALIK (Devamla) - Sizlerden ricamız, bunu provoke noktasına getirmeyelim.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Siz yapıyorsunuz...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Bölge milletvekili olarak, özellikle muhalefet partisine mensup arkadaşlarımızdan rica ediyorum...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - 7 nci maddeyi getirmekle, siz provoke ettiniz bu yasayı.

HALİL ÇALIK (Devamla) - 7 nci maddeyi her zaman konuşuruz... Sayın Bakanım söz veriyor; şu anda deprem bölgesindeki 20 milyon insan, o küçük esnafımız bizi izliyor. Elimizi vicdanımıza koyup, bu akşam, aslanlar gibi bu yasayı çıkarıp, ondan sonra iyi akşamlar deyip, bu hediyeyi vermenizi sizden arz ediyorum, sizden rica ediyorum.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bizden değil, Bakanınızdan rica edin!

BAŞKAN - Sayın Çalık...

HALİL ÇALIK (Devamla) - Eğer olmazsa, tekrar söylüyorum, eğer, bu akşam bu çıkmazsa, eğer, bu, muhalefet tarafından engellenme noktasına gelirse, ben, Kocaeli Milletvekili ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, bir bir, kapı kapı, gidip seçim bölgemizde insanlara anlatacağım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Şantaj yapma!..

HALİL ÇALIK (Devamla) - Bu yasanın çıkmasında, şu anda ben çıktı gözüyle bakıyorum...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Provoke maddeyi çıkarın.

HALİL ÇALIK (Devamla) - Hepimizin desteğiyle beraber, ben, bu yasamızın deprem bölgesindeki o acılı insanların bir nebze yarasını saracağı inancını taşıyorum.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - O yasayı 7 nci madde provoke ediyor.

HALİL ÇALIK (Devamla) - Bu yasaya hepinizin destek vermesini, bölge milletvekili olarak arz ediyor, hepinize saygılar sunarak, iyi akşamlar diliyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çalık.

1 inci madde üzerinde, 1'i hükümet tarafından verilen 5 adet önerge vardır; ancak, madde üzerinde milletvekillerince sadece 3 önerge verilebildiğinden, yalnızca, bu önergelerden 3'ünü önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin 3 nolu fıkrasının "3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçelerinde" ibaresinin "3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçeleri ile İstanbul'un Avcılar İlçesinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

Mehmet Ali Şahin

Mukadder Başeğmez

 

İstanbul

İstanbul

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesine aşağıdaki 9 numaralı fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

             Sümer Oral

         Maliye Bakanı

9) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinden önce vadesi geldiği halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle tahsil edilmemiş bulunan, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce illerinin merkez ve ilçelerinde, Devlete ait alacaklardan Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında olup (1) numaralı fıkra dışında kalan amme alacaklarını terkin ettirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini, amme alacağının türü ve/veya miktarı açısından ayrı ayrı kullanabileceği gibi il veya ilçeler itibariyle farklı olarak kullanabilir.

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı Kanunun 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Turhan İmamoğlu

Cumali Durmuş

Osman Fevzi Zihnioğlu

 

Kocaeli

Kocaeli

Sakarya

 

Cezmi Polat

Hasan Suna

Ş. Ramis Savaş

 

Erzurum

Yalova

Sakarya

 

 

Ersoy Özcan

 

 

 

Bolu

 

 

Madde 1.- 6. fıkraya ek:

Bu maddenin 2 nolu fıkrasında terkin edilen bölgelerdeki terkinde ilgili vergileri ödeyenler, bu tutarları; kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki aynı konu ve vergi dairesindeki gelecek aylar ve yıllarda ortaya çıkacak vergilere mahsup ederler.

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı Kanunun 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

Turhan İmamoğlu

Cumali Durmuş

Ahmet Arkan

 

Kocaeli

Kocaeli

Kocaeli

 

Osman Pepe

 

Meral Akşener

 

Kocaeli

 

Kocaeli

 

BAŞKAN - Şimdi, en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesine aşağıdaki 9 numaralı fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

             Sümer Oral

         Maliye Bakanı

9) 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinden önce vadesi geldiği halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle tahsil edilmemiş bulunan, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçelerinde, Devlete ait alacaklardan Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında olup (1) numaralı fıkra dışında kalan amme alacaklarını terkin ettirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini, amme alacağının türü ve/veya miktarı açısından ayrı ayrı kullanabileceği gibi il veya ilçeler itibariyle farklı olarak kullanabilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge üzerinde hükümet konuşma yapmak ister mi, yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, gerekçe kâfidir. Yalnız, burada öngörülen konu, ecri misil, para cezası gibi birtakım alacaklar da kapsamın içerisine alınmaktadır; yani, burada, ecri misil alacakları var, trafik cezaları var; bunlar da kanunun kapsamı içerisine alınmaktadır.

Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyonun olumlu görüşle takdire bıraktığı Hükümetin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin 3 nolu fıkrasının; "3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçelerinde" ibaresinin "3) Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu ve Düzce İllerinin merkez ve ilçeleri ile İstanbul'un Avcılar İlçesinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

    Mehmet Ali Şahin

                (İstanbul)

         ve arkadaşları.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - İmza sahiplerinden İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Gerçekten, çok lüzumlu, yararlı ve belki de gecikmiş olan bir tasarıyı görüşüyoruz. 7 nci maddeyle ilgili tartışma, sıra gelince herhalde yeniden yapılacaktır; ancak, biraz önce Sayın Çalık'ın ve Sayın Taranoğlu'nun konuşmalarından şöyle bir anlam da çıkabilir: Sanki, bu tasarı yasalaşacak; ama, buna, muhalefet engel oluyor. Siz, şu ana kadar, Parlamentoda son yıllarda görülmüş en fazla sandalyeye sahip bir iktidarsınız, 350'ye yakın milletvekiliniz var; muhalefet mâni olsa bile, bunu çıkarmak, sizin için gayet kolaydır. O bakımdan, muhalefete karşı böyle bir tarizde bulunmanızı, doğrusu anlamakta çok güçlük çekiyorum. Kaldı ki, muhalefet partileri, bu tasarının yasalaşması için elinden gelen desteği de, yardımı da vermektedir.

Şimdi, ben, tabiî, önergem üzerinde konuşacağım.

Gerçekten, iki yılı aşkın bir süre önce, ülkemiz, iki önemli deprem geçirdi. Bu depremlerde       -Marmara depremi, Düzce ve Bolu depremi- 5 tane vilayetimiz ve bu vilayetlere bağlı ilçelerimizde binleri aşan can kaybı oldu, maddî hasar meydana geldi. Buralarda yaşayan vatandaşlarımızın vergi borçlarıyla ve vergi cezalarıyla ilgili böyle bir düzenleme yapmak, hem hükümetin hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir. Ancak, değerli arkadaşlarım, Kocaeli'de, bağlı ilçelerinde, Sakarya'da, Düzce'de ve Bolu'da meydana gelmiş olan ölümlere ve hasarlara eşdeğerde, İstanbul'da ve Avcılar'da da ölümler ve hasarlar meydana gelmiştir. Bunu, bir İstanbul Milletvekili olarak yakinen biliyorum. Bu tasarıda, mutlaka, Avcılar da olmalıydı. Niçin olmadığını anlayabilmiş değilim!

Bakın, bine yakın ölüm meydana gelmiştir Avcılar'da, yüzlere yakın bina göçmüştür ve hâlâ, ayakta duran binaların birçoğunun içerisinde oturmak büyük bir risk taşımaktadır. Kaldı ki, Avcılar, son seçimlerde en büyük desteği, hükümetin büyük ortağı Demokratik Sol Partiye vermiştir ve belediye başkanı DSP'lidir. Dolayısıyla, Demokratik Sol Partinin, kendisine böylesine destek vermiş olan Avcılar İlçemizi üvey evlat muamelesine tabi tutmasını da anlayamıyorum. Bu önerimize destek istiyoruz iktidardan, özellikle DSP kanadından.

Bakın, Sayın İmamoğlu'nun çok isabetli bir önerisi var burada; biz, ona destek vereceğiz. Sayın Çalık'ın da bir değişiklik önergesi var; biz, ona da destek vereceğiz. Sayın İmamoğlu, Sayın Çalık ve arkadaşları, sizin önerilerinize, biz, AK Parti olarak destek vereceğiz. Avcılar'ın da kapsama alınması konusundaki önerimize siz de destek verirseniz, inanıyorum ki, bu hayırlı çalışmamıza daha hayırlı bir çalışmayla katkıda bulunmuş oluruz.

Şu anda, Kocaeli, Adapazarı, Düzce ve Bolu'da yaşayan vatandaşlarımız, esnaflarımız bunun yasalaşmasını beklerken, yine, bu depremden zarar görmüş olan, özellikle İstanbulumuzun Avcılar İlçesinde yaşayan insanlarımızı mağdur etmemeliyiz; onların da beklentilerine cevap vermek durumundayız.

Şu tasarı bir bütün olarak incelendiğinde, geçici 2 nci maddesinde, zaten, İstanbul'un da, bir depreme, özellikle 18 Ağustos depremine maruz kaldığının cümlelerini göreceksiniz. Bu var burada; ancak, burada, yatırım teşvik belgesine bağlanmış yatırımları bulunan mükellefleri istifade ettiriyorsunuz. İstanbul'da, Bursa'da ve Eskişehir'de yatırım belgesi almış olan; yani, varlıklı olup da bir yerde fabrika kurmak isteyen insanları bu tasarıdan, bu kanundan istifade ettirmek istiyorsunuz; ama, vergisini, elektriğini, kirasını ödemekten acze düşmüş olan küçük esnaflarımızı bundan mağdur etmemelisiniz.

Ben, özellikle hükümet kanadının bu değişiklik önergemize destek vereceğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Avcılar da dahil olsun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Belediye Başkanı istifa edecek; haberiniz olsun, haberiniz!

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Biraz önce söylediklerinizle tezata düşüyorsunuz iktidar! 

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Tezat önemli değil, dedikleri önemli. Ne kadar yanlış yapıyorsunuz! Çifte standart bu!

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Yoksa, Avcılar'da deprem olmadı mı?!

AKİF SERİN (İçel) - Ergün, söylerim eski geçmişini...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Terbiyesizlik yapma!

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı kanunun 17.08.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

M. Turhan İmamoğlu

                (Kocaeli)

          ve arkadaşları

Madde1.- 6. fıkraya ek:

Bu maddenin 2 nolu fıkrasında terkin edilen bölgelerdeki terkinde ilgili vergileri ödeyenler, bu tutarları; kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki aynı konu ve vergi dairesindeki gelecek aylar ve yıllarda ortaya çıkacak vergilere mahsup ederler.

M.TURHAN İMAMOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, önergeyi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önergenizi geri çekiyorsunuz...

Sayın milletvekili Kocaeli Milletvekili Sayın Turhan İmamoğlu önergeyi geri çektiğini ifade ettiler.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Burada önergede imzası olan diğer arkadaşlarımız da var.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Önergede bir kişinin imzası yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ben farklı bir şey söylemedim, Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Turhan İmamoğlu, önergeyi geri çektiğini ifade ettiler; oysa, daha başka imza sahibi milletvekillerimiz var dedim, Türkçe söyledim.

Sayın Cumali Durmuş?..

CUMALİ DURMUŞ (Kocaeli) - Geri çekmiyorum, gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Çekmiyorsunuz...

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, önerge sahipleri adına...

CUMALİ DURMUŞ (Kocaeli)- Gerekçe okunsun.

BAŞKAN- Peki, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Aynı bölgelerde vergilerini yatıranların, Anayasanın eşitlik ilkesinden yararlanması amacıyla bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN- Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi şimdi oylatacağım; ama, arkadaşlarımızın karar yetersayısı talebi vardır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri)- Vazgeçti.

HÜSEYİN ÇELİK (Van)- Vazgeçti Sayın Başkan.

BAŞKAN- Vazgeçtiniz, peki.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MUSA UZUNKAYA (Samsun)- "Kabul edeceğiz" dediler. Bakın, bizlerle istiskal edilmesin.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan)- Halil ne oldu?!

HALİL ÇALIK (Kocaeli)- Yasayı bekliyoruz yasayı. Ne oldusu yok!

BAŞKAN- Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Teşekkür ederim arkadaşlarım.

Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı kanunun 17.08.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

               M.Turhan İmamoğlu

                (Kocaeli)

          ve arkadaşları

Madde 1.- 2) 17.8.1999 ile 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde varlıklarının % 10 veya daha fazlasını kaybeden mükelleflerin (1) numaralı fıkra kapsamına giren borçlarının tamamı terkin olunur. Ancak depremden doğan hasar nedeniyle vergi dairesi kayıtlarına kısmen veya tamamen ulaşılamayan il merkezi veya ilçelerdeki bütün mükellefler ile depremin merkez üssü olan Kocaeli'nin Gölcük ve Karamürsel ilçelerindeki mükelleflerin bu yerlerdeki mükellefiyetleri bakımından varlıklarının % 10'unu kaybetmiş olma şartı aranmaz. Şu kadar ki bütün mükelleflerin tahakkuk ve tahsilat kayıtlarına elektronik ortamda dahi olsa ulaşılabilen il merkezi veya ilçelerdeki mükellefler bakımından varlıklarının % 10'unu kaybetmiş olma şartı aranmaya devam edilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Önerge sahipleri adına konuşma yapacak mı bir arkadaşımız, yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

M. TURHAN İMAMOĞLU (Kocaeli) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hükümet tasarısında olduğu şekliyle Karamürsel İlçesi de aynı hasarı görmüştür.

BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN -  Sayın Çelik...

Ben, Grup Başkanvekilinizi mi kale almalıyım grup olarak, sizi mi?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Grupla ne alakası var, ben milletvekili olarak istiyorum.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Şahıs olarak hakkı var...

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Fert olarak isteyebilir, grupla ne alakası var?!

BAŞKAN - Şimdi, bakın, grup olarak demedim; Grup Başkanvekilinizi mi dedim, çünkü,siz karar yetersayısı istediniz, az önce istediğiniz gibi, sonra vazgeçtiğiniz gibi, teşekkür ediyorum.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - İştirak edeceklerini söylemişlerdi.

BAŞKAN - Ama, şimdi, siz isterken, Sayın Çelik de, Grup Başkanvekili olarak "hayır" dediği için, o nedenle sordum. Ben yok demedim, karar yetersayısı istiyorsunuz, karar yetersayısını da arayacağız.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Niye karar yetersayısı istiyorsun?!

BAŞKAN - Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, iki arkadaşım da saydı, ben de saydım; itiraf edeyim, sayma sırasında, sayın milletvekillerimiz haklıdırlar, bazen kolları yorulabilir, bazen fikir değişebilir... İzin verirseniz sağlıklı olsun, bu tereddüdü ortadan kaldıralım; oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Sisteme giremeyen sayın milletvekilleri lütfen pusulalarını göndersinler.

CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Sayın Başkan, usul hakkında...

Sayın Başkan, karar yetersayısını kim istedi, tutanaklara geçsin lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Kime ait olduğundan sana ne!

BAŞKAN - Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır. Toplantıya 21.35'e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati : 21.20


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati : 21.40

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

788 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER   (Devam)

3.– 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı : 788) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?... Yerinde.

Tasarının 1 inci maddesi üzerinde verilen, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, Turhan İmamoğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, bu önergeyi oylatıyorum ve oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Elektronik sisteme giremeyen arkadaşlarımızdan da, teknik personel aracılığıyla yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyenlerin oy pusulalarını Başkanlığa göndermelerini istirham ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Sayın Başkan, karar yetersayısı aranması taleplerini geri aldılar efendim.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız, karar yetersayısı aranılması taleplerini geri mi aldılar?

VEYSEL CANDAN (Konya) - Geri aldılar.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Geri aldılar.

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Sayın Başkan, karar yetersayısı aranılması taleplerini geri aldılar.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız, geri aldıklarını söylüyorlar; ama, biz, işlemi yapmak zorundayız Sayın Hoşver, azıcık sabır...

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- 1 inci madde uyarınca terkinden yararlanan mükelleflerin; 1999 yılına ilişkin olarak tahakkuk eden yıllık gelir veya kurumlar vergisi, anılan yıla ait olup deprem tarihinden sonraki dönemlere ilişkin geçici vergileri ile kurumların 2000 yılında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatının tamamı terkin olunur. Bu mükelleflerin 2000 yılına ilişkin olarak tahakkuk eden söz konusu vergileri ile kurumların 2001 yılında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı Bakanlar Kurulunca il merkezleri veya ilçeler itibariyle belirlenen oranlarda terkin edilir.

Maliye Bakanlığı terkin işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Bu Kanunun yayımı tarihini takip eden aydan başlamak üzere 24 ay süreyle, 1 inci madde uyarınca varlıklarının % 10'unu kaybetme şartı aranmaksızın terkin uygulanan il merkezi veya ilçelerdeki işyerlerinde fiilen çalışan ücretliler için 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesi uyarınca tespit edilen özel indirim tutarı dört kat olarak uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci madde üzerinde bir önerge var.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Geri çektik.

BAŞKAN - Efendim, 2 nci madde üzerinde, Sayın Musa Demirci ve arkadaşları tarafından verilmiş bulunan önerge geri çekilmiştir.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerin etkilediği bölgelerde bulunan vergi daireleri mükelleflerine ilişkin olarak vergi dairesi kayıtlarına ulaşılamaması durumunda zamanaşımı hükümleri ile ilgilendirmeksizin, deprem tarihinden önceki dönemlere ait tarh, tebliğ, tahakkuk, tahsil, terkin, alınan teminatların iadesi ve reddiyat işlemlerini yaptırma veya yaptırmama konusunda Maliye Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Üçüncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE  4.- 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

A) 15 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle, mükellefler için il, ilçe veya bölgeler itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir."

B) 111 inci maddesinin  beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Maliye Bakanlığı; il, ilçe veya bölgeler itibarıyla  mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki mükelleflerin bu Kanun kapsamında olup, ödeme süresi afet tarihinden sonraya rastlayan her türlü vergi ve cezalar ile gecikme faizlerinin ödeme sürelerini vadelerinin bitimi tarihinden itibaren azami bir yıl süre ile uzatmaya yetkilidir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini; iller, il merkezleri, ilçeler veya beldelere veya afetten zarar görme derecesine göre veya vergi türleri itibarıyla farklı süreler tespit etmek suretiyle kullanabilir."

C) 112 nci maddesine aşağıdaki (5) numaralı fıkra eklenmiştir.

"5. İhtirazi kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliğ tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslar dahilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır."

D) 115 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna  aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir."

E) Mükerrer 242 nci maddesinin başlığı, "Elektronik ortamdaki kayıtlar ve elektronik cihazla belge düzenleme" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye, birinci fıkrasının başına gelmek üzere "1." ibaresi ve aşağıdaki (2) numaralı fıkra eklenmiştir.

"2) Elektronik defter, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre tutulması zorunlu olan defterlerde yer alması gereken bilgileri kapsayan elektronik kayıtlar bütünüdür.

Elektronik belge, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre düzenlenmesi zorunlu olan belgelerde yer alan bilgileri içeren elektronik kayıtlar bütünüdür.

Elektronik kayıt, elektronik ortamda tutulan ve elektronik defter ve belgeleri oluşturan, elektronik yöntemlerle erişimi ve işlenmesi mümkün olan en küçük bilgi ögesini ifade eder.

Bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.

Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığına veya belirleyeceği gerçek veya tüzel kişilere aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir."

F)  Mükerrer 298 inci maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinin ikinci alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı bende aşağıdaki alt bent eklenmiştir.

"Geçici vergi dönemleri itibarıyla  yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6, 9 ve 12 nci aylarda bir önceki 3, 6, 9 ve 12 aylık dönemlere göre Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Genel İndeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenir."

"Bu oranlar Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir."

G)  Ek 13 üncü maddesinin (4) numaralı fıkrasına (c)  bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.

"d) Şehirlerarası yollarda yapılacak vergi denetimlerine yardımcı olmak üzere görevlendirilen güvenlik görevlilerine de bu esaslar dahilinde fazla çalışma ücreti ödenmesine,"

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

4 üncü maddeyle ilgili verilmiş bir önerge vardır...

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Mehmet Sadri Yıldırım ve arkadaşları, önergelerini geri çekmişlerdir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- 25.10.1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

A) 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezi bulunmayanların taşımacılık faaliyetlerine ilişkin olarak satın alacakları mal ve hizmetler ile fuar, panayır ve sergilere katılımları dolayısıyla satın alacakları mal ve hizmetler nedeniyle ödedikleri katma değer vergisi, karşılıklı olmak kaydıyla iade edilir.

Maliye Bakanlığı iadeden faydalanacak mal ve hizmetler ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir."

B) 21 inci maddesinin (c) bendinde yer alan "diğer giderler ve ödemeler" ibaresi "diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilemeyenler" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE  6.- 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun;

A)  74 üncü maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

"f) Türkiye'deki kurum ve kuruluşlara hibe olarak yardım amacıyla gönderilecek mal, malzeme, araç ve gereçler için konsolosluklarda düzenlenecek hibe senetleri."

B) 113 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yıllık harçlar, her yıl ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılır. Tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve ocak ayı içerisinde ödenir."

C) (6) sayılı tarifesinin  "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı bendinin sonuna "(İkamet tezkeresinin alınmaması veya süresinin uzatılmaması, aşılan sürenin kapsadığı tarife itibariyle  hesaplanacak harcın tahsilini engellemez. Bu suretle hesaplanan harç, ceza ve gecikme faizi uygulanmaksızın bir kat fazlası ile tahsil edilir.)" cümleleri eklenmiştir.

BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7.- 12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Sayın Ergün Dağcıoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; uzun saatlerdir tartışıyoruz. Ülkemizde, belki de geleceğimiz için çok önemli bir kanun değişikliğiyle ilgili muvazaaları gidermeye çalışıyoruz; ama, orta nokta bulabildik mi; ben, biraz şüpheliyim.

Şimdi, beni bağışlayın, 1999 yılında, bütçe görüşmeleri esnasında, 2000 yılının bütçesini görüşürken, Sayın Bakan rica ettiği için vazgeçtiğimiz bir kanunu, geçtiğimiz yıl, Sayın Bakan da müzaheret göstermek suretiyle, getirdi ve Anadolu'da ezilen, sıkıntıdan inim inim inleyen sanayicimize bir iş kapısı açtı; bir umut, bir moral enjekte ettiği için, Anadolu'daki ticaret odası ve sanayi odası başkanları ve işadamları, ilk defa, uzun yıllardır nefes alacaklarını düşünerek bir yıl geçirdiler; yani, 2001 yılını geçirdiler. 2001 yılı içerisinde hiç ses çıkarmayan, bugüne kadar da hiç tavır almayan ve 3 500 dolarlık bu gayri safî millî hâsıla seviyesini gündeme getirmeyen hükümet, geçtiğimiz hafta, bayramdan iki üç gün evvel, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin 15-16'sının bayram iznine gittiği bir anda, hükümetten bir teklif gelmiş olmamasına rağmen, Sayın Maliye Bakanı veya bilemediğimiz bazı oradaki görevlilerin sunması sonucunda, âdeta bir korsan maddeyle, 7 nci maddeyle, depremi bahane etmek suretiyle, gündeme getirdikleri bir teşvik yasasını iptal konusuyla, saatlerdir, günlerdir burada tartışıyoruz arkadaşlar.

İçtüzüğün 35 inci maddesini alenî olarak ihlal ettiği çok net bir şekilde görülen bu kanun tasarısının 7 nci maddesi, maalesef, Anadolu esnafını, Anadolu sanayicisini, 2001 yılından sonra, gireceğimiz 2002 yılında da hüsrana gark edecektir.

Neden derseniz; bakın, inşaat terminolojisinde ihzarat denilen bir çalışma vardır. Bir müteahhit, bir işi yapacaksa, önce çimentosunu, demirini, inşaat malzemesini alır, getirir, inşaat mahalline yığar ve ondan sonra da inşaata başlar.

Hükümetin, 4325 sayılı Kanuna; yani, OHAL teşvikine saplama bir maddeyle 4562 sayılı Kanunu çıkarmasıyla ortaya çıkan rahatlama ortamından istifade ederek, sanayicimiz yatırım yapmak için gayret göstermişken, 31 Aralığa kadar da bu çalışmalarını yapmışken, şimdi, 31 Aralığa geldiğimiz bugüne kadar susan bu hükümet, birdenbire celallenmek suretiyle, İçtüzüğü de by-pass etmek suretiyle bir kanun tasarısı getiriyor. Nedir o; işte, bu akşam tartıştığımız, 788 sıra sayılı, depremle ilgili olduğu söylenen -güya- bir kanun tasarısı bahane edilmek suretiyle, OHAL teşviklerinden ve sanayi bölgelerindeki yatırımcıları teşvik edecek olan bir kanunu 7 nci maddeye sokmak suretiyle, âdeta, yangından mal kaçırırcasına bu kanunu kaybediyor, ortadan kaldırıyor!

Bu kadar sıkıntıya rağmen, hâlâ sokaklara düşmemişse bizim işadamımız, hâlâ sokaklara düşmemişse sanayicimiz ve onların istihdam ettiği ve edeceği işçilerimiz sokaklara düşmemişse, bu, yüce milletin engin hoşgörüsünden, ferasetinden ve sabrından kaynaklanmaktadır.

Sayın hükümet, lütfen, bu milletin sabrını fazla zorlamayın ve bu iyi niyeti iyi değerlendirmek suretiyle, Sayın Bakanımız, şimdi, burada, kaldırmayı uygun gördükleri bu kanunu kaldırsınlar; ama, 3 500 dolar olarak sulandırılan bu kanunu, biraz makul ölçülere çeksinler.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Ne kadar?..

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - "Ne kadar" demeye lüzum yok, rakamlandırmaya bile lüzum yok. Şayet, 4325 sayılı Kanun çıkarılırken... (DSP sıralarından gürültüler)

Bir dakika... Niye heyecanlanıyorsunuz?.. (DSP sıralarından gülüşmeler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz bitti Sayın Dağcıoğlu, lütfen sözlerinizi bitirin.

Değerli arkadaşlarım, sözünü bitirecek...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

Arkadaşlar, bakın, deveye "inişli yolu mu seversin, çıkışlı yolu mu" diye sormuşlar, o da "bunun düzüne ne oldu" demiş. Şimdi, bu sıkıntıları anlattık. 4325 sayılı Kanun, OHAL Teşvik Kanunu çıkarken, şayet, birisi feraset gösterseydi, burayı, Türkiye'yi, 1 500 dolar gibi afakî rakamlarla, hem de uygun olmayan kriterlerle tespit ettiği baremi ortaya  koymasaydı da, mesela, o gün de olan, bugün de hâlâ  yürürlükte olan, kalkınmada öncelikli yöreler var... (DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, lütfen, sonuçlandırır mısınız.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Kalkınmada öncelikli yöreleri dikkate almak suretiyle, siz, şayet, 4562 sayılı Kanunda rakam kriterini kaldırır da, OHAL teşviklerini kalkınmada öncelikli yörelere teşmil edecek şekilde, hakikaten, sulandırılmamış bir şekilde, makul ölçülerle...

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, çok teşekkür ediyorum.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - ...makul kriterlerle yasayı tekrar düzenleyip, iki üç ay içerisinde bu Meclise getirirseniz, eğer beş altı ay içerisinde de uygulamaya sokarsanız, hüsrana uğrayan, bir yıldır bu hükümete güvenerek hüsrana uğrayan sanayicimiz, işadamımız nefes alacak, size tekrar saygı duyacaktır diyor ve bizim de bu gece yarılarına kadar yaptığımız çalışmalar boşa gitmemiş, milletimize zaten OHAL teşviklerinin...

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, çok teşekkür ediyorum.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - ...sevincini bile yaşatmayan bu iki ekonomik depremden sonra nefes aldırırsınız diyor; hepinize bu kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sağ olun, çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimizden bir hatırlatma var, Sayın Dağcıoğlu'nun konuşmasıyla ilgili. Sayın Dağcıoğlu, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen korsan önerge" tabirini kullanmıştı. İmza sahiplerinden olduğunu ifadeyle, Sayın Aslan Polat, hiçbir önergenin, korsan önerge olmadığını, kanunî önerge olduğunu söylememizi istedi. Teşekkür ediyoruz hatırlatması için.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 35 inci maddesi... Orada çok net bir şekilde...

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet Cemil Tunç; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; görülüyor ki, görüşmeler, tasarının 7 nci maddesi üzerinde odaklaştı, yoğunlaştı. Neden; çünkü, burada çok açık bir haksızlık var da ondan. Hükümetin yapması gereken, Sayın Bakanın özellikle yapması gereken şey, bu maddeyi hemen geri çekmek; çünkü, bu maddenin yeri burası değildir. Bu maddeyi böyle bir tasarının içine koymanın da, ben, ahlakî olduğunu düşünmüyorum. Ben olsam böyle bir şey yapmazdım; çünkü, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımız kalkıp konuştuklarında "eğer, bunu getirmezseniz kapı kapı şikâyet ederiz..." Bu, bir şantaj aracı olarak kullanılıyor. Dolayısıyla, ben, bunun ahlakî olduğunu da düşünmüyorum, bunun teknik olduğunu da düşünmüyorum; yanlış olduğunu düşünüyorum, bunun çıkması lazım diye düşünüyorum. Tasarı, geçen yıl bu Mecliste yasalaşmış. Daha yürürlüğe girmeden, kanunun iptali istemiyle Meclisin karşısına çıkılmış. Bu, son derece yanlış. Bu yanlıştan dönülmesi lazım.

İkinci husus da, aslında, bu kanunun, yanlışlıklarla, hatalarla muallel olduğunu başından beri hep söyledik, söylüyoruz; çünkü, hakka, adalete uygun hiçbir tarafı yok bu kanunun. Doğarken, bu kanun, yanlış olarak, hatalı olarak doğan bir kanun; çünkü, kanunun adı Olağanüstü Hal Kanunu. Denilmiş ki, 1997'de, Anasol-D Hükümeti döneminde, şu onbir yıl doğuda ve güneydoğuda olağanüstü hal yaşanmış. Olağanüstü hal yaşayan bu illerde yatırımlar durmuş, üretim durmuş; istihdam, işsizlik diz boyu; altyapı hizmetleri yok, yoksulluk var, fakirlik var, sefalet var, göçler başlamış. Büyük şehirlerde varoşlar oluşmuş, büyük şehirlerde büyük sorunlarla karşı karşıya kalınmış. Bunu ortadan kaldırmak için, bu illerden göçü durdurmak için teşvik verelim. Sanayileşme olsun, gelişme olsun, yatırım olsun, işsizlik bitsin, herkes oturduğu yerde ekmeğini kazansın; çünkü, olağanüstü halin getirdiği menfilikler, bu illerde, âdeta, hayatın durmasına sebep olmuş. Son derece doğru bir kanun; ama, geldi, Plan ve Bütçede görüşüldü, Meclise geldi. Meclise gelirken, yine böyle tartışmalar çıktı, niye şurası var da burası yok diye. Getirildi, son derece afakî. İşte "1 500 dolar" denildi "endeks eksi 0,5" denildi. "Böyle olan iller bu kapsama girsin; bunun dışındaki iller bu kapsamın dışında kalsın" denildi. O zaman da itiraz ettik; fakat, itirazlarımız kale falan alınmadı.

Elazığ, onbeş yıl, olağanüstü halin sıkıntısını yaşamış; bu kapsamın içinde değil; ama, çevresindeki iller bu kapsamın içinde. Yani, burada, çok açık, haksız bir rekabet ortaya çıkıyor. Adam, Elazığ'a gelip, parasını vererek yatırım yapacağına, Diyarbakır'da, Bingöl'de, Tunceli'de, gider, daha ucuzunu yapar. Peki, böyle bir şeyi yapmaya kimsenin hakkı var mı? O zamana kadar, Elazığ Organize Sanayi Bölgesinde 60 tane müteşebbis teşebbüs etmişken, yatırım yapmışken, bu tarihten sonra, kimse yere kazmayı vurmamıştır, yatırım yapmayı da kimse düşünmüyor. Niye; bir haksızlık var, bir adaletsizlik var.

Fert başına düşen millî hâsıla -böyle bir hata yapılır mı- Keban'da 25 000 dolar olarak hesaplanmış; bunu, devletimiz hesaplıyor. Keban'da fert başına düşen millî hâsıla 25 000 dolar. Amerika Birleşik Devletlerinde böyle bir şey yok, İsviçre'de böyle bir şey yok, Singapur'da... Dünyanın hiçbir yerinde, böyle millî hâsılası yüksek bir ülke yok; ama, bizim Keban'da var!.. Bunu yapan, bizim resmî kurumlarımız. Dolayısıyla, Elazığ'ın fert başına düşen millî hâsılası, Keban sayesinde, yüksek çıkıyor ve Elazığ, bu kanundan istifade etmiyor.

Peki, biz burada oyun oynamıyoruz ki; yani, bir yanlışlık varsa, bizim, bu yanlışlığı düzeltmemiz lazım, hükümet olarak, devlet olarak, Meclis olarak. Niye yanlışı devam ettirmekte ısrar ediyoruz; bunu düzeltelim. Ferro Krom var; yılda 100 milyon doların üzerinde ihracat yapıyor; bunun tamamı Elazığlıya yazılıyor. O da kapatıldı, özelleştirmeye alındı. Şu anda, bir yıldan fazladır kapalı, ocakları söndürüldü; 100 000 tonun üzerinde hammadde var; üretilmiş mamul madde var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Bugün satılsa, bütün borçlarını ödeyecek, fabrika çalışmaya başlayacak; ama, inat etmişiz, özelleştirmeye aldık, bir daha çıkarmıyoruz. Hatadan dönmek erdemdir. O fabrikayı orada kimse alıp çalıştıramaz -bunu biliyoruz- diğerleri gibi kapanıp gidecek; ama, bugün, bunu işletme imkânı var. Bundan da vazgeçtik. Bunun getirdiği 100 milyon dolar da, Elazığlıya, işte, millî hâsıla olarak geri döndü, bu teşvik kapsamlarının dışında kaldı. Bunlar çok açık şeyler. Bunları düzeltelim -sadece Elazığ'ı örnek olarak söyledim, bütün illeri de böyle düşünmek lazım- bu teşvikleri, bu destekleri, gerçekten geri kalmış, gerçekten muhtaç olan yörelerimiz, illerimiz varsa, neresi varsa verelim ve hep beraber kalkındıralım.

Dolayısıyla, bu işin içinden böyle çıkamayacağımızı, hakka, adalete ve gerçekten bu teşvike, desteğe muhtaç olan yerlere vermeye çalıştığımız an, bütün bunları düzelteceğimizi umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru; buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Yaşa hemşerim!..

MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli arkadaşım gerçi oradan söz atıyor; ama, Tokat milletvekili olarak bizlerin böyle heyecanını normal karşılayın. Değerli arkadaşım da, biraz önce, hakikaten, heyecanlı bir şekilde konuştular.

4325 sayılı Kanundan belki de en fazla sıkıntı çeken, eziyet çeken illerin başında Tokat gelmektedir. 1998 yılında bu kanun yürürlüğe girdiği zaman, Tokat'ın birçok yerinde büyük sayıda sanayi kuruluşları kurulma aşamasındaydı. Özellikle organize sanayi bölgelerimizin bir kısmında, Tokatımızda, Turhalımızda, Erbaamızda, Zilemizde, hakikaten, çok güzel yatırımlar yapılmaya başlanmıştı. Bu kanun içerisine Tokat girmeyince, aynı Sıvas'taki gibi, Giresun'daki gibi veyahut Erzincan'daki gibi, müteşebbis insanların, tamamen bu bölgeleri bırakıp, başka yerlere geçmiş olduğunu hep beraber görüyoruz. Tokatımız, bu kanundan hakikaten çok sıkıntı çekti diyorum. Hakikaten, Tokat'daki nüfus azalmasının belki de en büyük sebeplerinin başında bu geliyordu.

4325 sayılı Kanun, tabiî, bazı bölgelerimizi teşvik etti. Biraz önce, Erzurum Milletvekilimiz Aslan Polat "bu kanuna başka vilayetler girmesin" diyerek buradan değerli milletimize birtakım şeyler söylemeye çalıştı; ama, benim inancım odur ki, Türkiyemizin her tarafında, şu anda olduğu gibi, organize sanayi bölgelerinin hepsine, çok süratli bir şekilde yatırım noktasında ihtiyaç vardır. Çünkü, organize sanayi bölgesini, Sanayi Bakanlığımız, çok ciddî manada, her noktada desteklemektedir. Şu anda, ülkemizin her tarafında organize sanayi bölgeleri, yatırım yapılmasıyla ilgili olarak yatırımcıları beklemektedir. Tabiî, bunların içerisinde Tokatımız da vardır, Sıvasımız da vardır, Erzincanımız da vardır, Ordumuz da vardır; hatta, bu önerge içerisinde imzası bulunan Erzurum'un dışında Kars da vardır.

Değerli arkadaşlarım, şurası bir gerçektir ki, Türkiye'nin her tarafında, şu anda ekonomik sıkıntıyı atlatmakta olduğumuz bu ortamda, üretimin, yatırımın, ihracatın en önemli bir özelliğinin de bu olduğu kanaatindeyim; ondan dolayı da, şu anda arkadaşlarımızın büyük bir kısmının heyecanlı bir şekilde bunu beklemiş olduğunu yakından görüyoruz. Gerçi, Deprem Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, değerli arkadaşlarım, böyle bir tasarının içerisine bunun getirilmiş olmasını, ben normal karşılamadım; hatta, İçtüzüğün bir maddesine göre de, bu tasarının içerisine bunun gelmesi, belki manalı bir şekilde olabilirdi; ama, tabiî, şu anda gelmiştir; ama gördüğümüz kadarıyla da, çok değerli Bakanımız ve beraberindeki bürokrat arkadaşlarımız, çok yakın bir zamanda, bu kanunla ilgili çok ciddî çalışmaların getirileceğini söylüyorlar. Yani, şu anda bu 4325 sayılı Kanunumuzun ortadan kalkmadığı; yani, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasının ortadan kaldırılmadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Gerçi belki altı ay veyahut da bir yıl ertelenecek; ama, ilk üç ay içerisinde de bu 4325 sayılı Kanunun getirmiş olduğu o özelliklerin, yeni bir kanun tasarısıyla, tekrar yüce milletimizin huzuruna geleceği kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlarım, şurası da gerçektir ki, gerçi bu kanunla beraber, belki bazı baremler de biz ortaya koyacağız; yani, 1998 senesinde 1 500 dolar olarak gösterilen gayri safî millî hâsılanın hesaplanmasında da çok büyük sıkıntılar vardı. Tokat için söylüyorum: Tokat için, şeker fabrikasının Turhal'da bulunmuş olması, Tokat'ta bir sigara fabrikasının bulunmuş olması, o 1 500 dolar seviyesini, Tokat için yüksek gösteriyordu, hatta, biraz önce, yine, değerli milletvekilimiz Ali Uzunırmak'ın ifade etmiş olduğu şekliyle, Kuşadası'ndaki girdilerin de, yüksek olarak gösterilmiş olması, belki, Aydın Vilayetini de yüksek pozisyonda gösteriyordu. Aydınımızda, Nevşehirimizde ve diğer birtakım yerlerimizde, işte, bu baremlerin hesaplanmasında da, yeni bir ortamın oluşturulmasını bekliyoruz. Yani, çok değerli Bakanımız, tahmin ediyorum, bundan sonra bir çalışma başlatacaktır; o çalışmanın başlaması esnasında da, bu tür baremleri, yani, burada yanlış olan göstergeleri de tekrar düzenlediği zaman, ben tahmin ediyorum ki, gerçek bir noktaya gelmiş olacağız.

Değerli milletvekilleri, inancımız odur ki -belki de, şu anda bizi televizyonlarından izleyen değerli vatandaşlarımızın büyük bir kısmı bunu bekliyorlar- organize sanayi bölgelerinde, birçok yerde, işte Kırşehir'inde, Tokat'ında diyorum, yatırım yapmakla ilgili çok ciddî çalışmalar vardı. Hatta, bizim Tokatımızda, Turhalımızda çok değerli insanlarımızın, çok değerli vatandaşlarımızın yatırım yapmak için hazırlık yapmış olduklarını, ben, gayet yakından biliyorum. İşte, onların hüsrana uğramamaları noktasında da, şu anda yapılan çalışmanın, çok fazla manası olduğu kanaatindeyim.

Benim gördüğüm kadarıyla -şu ana kadar almış olduğumuz göstergeler bunu gösteriyor- bu, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesindeki son fıkra kaldırılmamış olacak; ama, akabinde de, inşallah, yeni göstergelerle beraber, bu, farklı bir şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayınız.

REŞAT DOĞRU (Devamla) - ...yeni değerlendirmelerle beraber de, inşallah, organize sanayi bölgelerimizin beklemiş olduğu o yatırımlar yapılmış olacaktır; çünkü, değerli arkadaşlarımızın da söylemiş olduğu gibi, hakikaten, bu 4325 sayılı Kanunla, o bölgelere çok büyük yatırımlar yapılırken, beraberinde de, çok farklı özellikler meydana gelmeye başlamıştır. Hatta, şu şekilde düşünebiliriz: Son günlerde; yani, son üç ay içerisinde KDV oranlarının düşürülmesi, hatta, bazı esnafımızın, kendilerinin yüzde 30, yüzde 50 civarındaki bir indirim yapmalarıyla beraber, ülkemizin birçok yerinde canlanma meydana gelmiştir. Belki, bu vergi kanunlarındaki bazı değişikliklerle veyahut yatırımlara yapacağımız bu teşviklerle beraber, ülkemizde şu anda meydana gelen iyilikle beraber, çok güzelliklerin de geleceğini tahmin ediyorum.

Bu vesilelerle, Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. İnşallah, önümüzde hazırlanacak olan tasarının da, ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Anavatan Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Nihat Gökbulut konuşacaklar.

Buyurunuz Sayın Gökbulut. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bütün Meclisimizce çok tartışılan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili 7 nci madde hakkında, Anavatan Partisi Grubu adına fikirlerimi izah etmek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bir ülkede, iki türlü adaletsizlik vardır: Birincisi, özellikle ülkemizde, gelir dağılımındaki adaletsizlik açıktır. İkinci adaletsizlik, bölgelerarası adaletsizliktir; bu, gelişmiş ülkelerde de mevcuttur. Mesela, İtalya'nın kuzeyi ile güneyi arasında, bölgesel olarak, büyük bir adaletsizlik vardır. Ülkemizde de, özellikle, doğu ile batı arasında, bölgesel adaletsizliğe tanık olmaktayız. Sosyal devlet, halkını düşünen devlet, hem gelir dağılımındaki adaletsizliğe son verir hem de bölgesel adaletsizliğe son verir. Ancak, bu bölgesel adaletsizliğe son vermek için, burada, her bölgeden seçilen arkadaşlarımızın hassasiyetine katılıyoruz; ama, bu iş, her bölgenin, belli sıralarla, arka arkaya sıralanmasıyla, kendi bölgelerinin meselelerini dile getirmekle çözümlenmez. Ekonominin kendine özgü kuralları vardır. Biz, eğer, 3 500 doların altında geliri olan illerin, belli teşviklerden ve yatırımlardan faydalanması doğrultusunda teklifte bulunursak, şöyle bir hataya düşeriz: İşte, son krizden dolayı, Türkiye'deki millî gelir belli oranda düşmüştür; şu anda, 3 500 doların altındaki il sayısı 70'in üzerindedir. Teşvik, farklı illerde olursa bir anlam ifade eder. Türkiye'nin her ilini -yaklaşık olarak- teşvik kapsamına alırsak, bu teşvikin bir anlamı kalmaz. Öyleyse, gerçekten kalkınmaya ve yatırıma ihtiyacı olan illeri teşvik edebilmek için, belli ekonomik parametreler ve kriterler koymak zorundayız. Her ilde kişi başına düşen gayri safî millî hâsıla, zaman içerisinde değiştiği için, bir parametre ve ekonomik bir kriter değildir. Ekonominin kendine özgü kurallarına göre hareket etmek zorundayız.

Değerli arkadaşlar, 55 inci hükümet döneminde, olağanüstü hal bölgesindeki gerçekten geri kalmış iller için çıkardığımız ve gerçekten, o iller için teşvik edici kanuna rağmen, o illere yatırımın yapılmadığına şahit olduk; çünkü, kanunun zorlamasıyla teşviki yapmamız mümkün değil. Şimdi, siz, eğer, 3 500 doları baz olarak alırsanız, Kayseri ile Kırşehir de bu kritere girerse, hiçbir kimse, Kayseri varken, gidip Kırşehir'e yatırım yapmaz. O halde, bu durumda yapabileceğimiz hadise şudur: Ekonominin kuralları içerisinde, bölgesel dengesizlik ve adaletsizliği giderici bir kanun tasarısının hazırlanması gerekmektedir.

İşte, önümüzde, Sayın Bakanımızın bu maddeyle ilgili bir değişiklik önergesi var; bir yıl erteliyor. Tabiî, bu önergenin kabulü, bu madde açısından olumludur; ama, ertelemek yetmez, bu konuyla ilgili, mutlaka, bir kanun tasarısının hazırlanıp, Meclisin gündemine getirilmesinde fayda mülahaza ediyoruz.

Arkadaşlarımızın hassasiyetine katılıyoruz, şahit oluyoruz; Malatya'dan, Kırşehir'den, Erzincan'dan, Erzurum'dan, Kırıkkale'den bu konuda talepler var, Tokat'tan talepler var; ama, şimdi, burada, içtenlikle şunu ifade etmemiz lazım: Bu işin kriteri nedir? Eğer, iller arasında bir yarış söz konusu olursa, biz, burada, ekonominin kendi kuralları ve şartları içerisinde hakikati bulamayız. O halde, yapılacak en doğru iş, tüm parametreleri ve kriterleri ele alarak, gerçekten, bölgesel adaletsizliği ve dengesizliği ortadan kaldıracak bir kanun tasarısıyla Yüce Meclisin huzuruna gelmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİHAT GÖKBULUT (Devamla) - 1 dakika süre verin Sayın Başkan.

Size bir örnek vereyim; 3 500 doların üzerinde, Kırıkkale, 3 962 dolarla Türkiye'nin sekizinci, millî gelirde ileride olan bir ilidir. TÜPRAŞ'ın tüm gelirini, cari harcamasını çıkardığınız zaman 1 600 dolara düşüyor. Dolayısıyla, bir ildeki kişi başına düşen gayri safî millî hâsıla, ekonomide önemli bir parametre değildir. Oradaki sosyal yaşantı, sosyal parametreler, kamunun yatırımları önemli parametrelerdir, bunların hepsinin değerlendirilmesinde fayda mülahaza ediyoruz.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, yeni yılda da başarılar ve sağlıklar diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Gökbulut.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ali Şevki Erek konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Erek. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Değerli Başkanım, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri, değerli arkadaşlarım; şüphesiz, sabrınızın sonuna geldiğinizin farkındayım; ancak, bilhassa, bugün, 788 sıra sayılı yasa tasarısını görüşürken, gerçekten, nasıl bir kör dövüşüne düştüğümüzü, nasıl bir kaos içinde bir çekişme ortamında, birbirimizle mücadele ettiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum. Nasıl oldu da böyle bir kör dövüşü hâsıl oldu? Nasıl oldu da, arkadaşlarımızla, bu 7 inci madde ertelensin, ertelenmesin; geçsin, şu il girsin, bu il girmesin gibi bir çekişmenin içine girdik?

Meselenin temelinde, gayet açıklıkla söylüyorum, 4325 sayılı Kanun vardır. 1998'de çıkarılan 4325 sayılı Kanun iyiniyetlerle çıkarılmıştır. Doğu için çıkarılmıştır, Şırnak için çıkarılmıştır, Erzurum için çıkarılmıştır, sanayinin gelişmesi için çıkarılmıştır; ama, öyle ölçütler konulmuştur ki, öyle kriterler getirilmiştir ki, işin içinden çıkılamamış, yan yana bulunan iki vilayetten birisi abat, öbür vilayet tamamen hâk ile yeksan olmuştur ve bu yara kanamıştır, devamlı kanamıştır. Sonunda, aradan birbuçuk sene geçtikten sonra, bundan yirmibir ay evvel, nisan ayında, yeni bir tasarı Yüce Meclisin önüne getirilmiş, 4562 sayılı Kanuna eklenen maddeyle yeni bir kriter ortaya çıkmıştır. O kriterin farkına varan Maliye Bakanlığı, o madde kabul edildikten sonra, Yüce Meclise bir erteleme kararı vermiş, bu maddenin 31.12.2001 tarihine kadar uygulanmamasını öngörmüştür.

20 000 vatandaşımız can vermiş. 5-6 vilayetimiz -Allah bir daha göstermesin- hâk ile yeksan olmuş, esnaf batmış, çiftçi batmış, memuru, işçisi perişan olmuş; önümüze bir deprem tasarısı getiriliyor. O tasarının içinde, bir maddeyle, 7 nci maddeyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu kadar hassas olduğu, onsekiz aydan beri, Tokatlının, Sıvaslının, Giresunlunun, Erzincanlının, Adıyamanlının ve birçok vilayetin beklediği, yatırım için hazırlık yaptığı, arsa, teşvik, proje, 31.12.2001 akşamını bekleyedursun, bu deprem tasarısının içerisine böyle bir madde aplike edilmiş, işte, üç saatten beri beraber müşahede ettiğimiz, maalesef, bu üzücü manzara hâsıl olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, cumhuriyet tarihinin en büyük krizinde miyiz; evet. Bugün, Türk-İş ve Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından tespit edilen kesin, açık rakamlara göre, Türkiye Cumhuriyetinde son bir yılda 20 000'e yakın işyeri kapanmış mı; evet. Türkiye yüzde 9,5 küçülmüş mü; evet. Türkiye Cumhuriyetinin sanayii yüzde 12,5 küçülmüş mü; evet. 2 000 000'a yakın işçi işinden çıkmış mı; evet. Tarihin en büyük işsizliğiyle karşılaşmış mıyız; evet. Bunlara vücut veren küçük ve orta boy işletmeler, bugün, Türkiye'de yüzde 98 işletmeyi temin ediyor mu; evet. İstihdamın yüzde 60'ını temin ediyor mu; evet. İhracatın yüzde 40 ilâ 50'sini ortaya koyuyor mu; evet. Böyle bir ortamda, organize sanayi bölgelerini felç olmaktan kurtarmak lazım.

Şimdi, hükümete soruyorum: Cumhuriyet tarihinde ilk defa 1997'de, tam 27 organize sanayi bölgesi programa alındı; ne oldu onlar? Aradan beş sene geçti, şu anda emekleme safhasında bile değil; çünkü, para yok; çünkü, alt yatırım yapılamıyor; çünkü, duruyor. Bu organize sanayi bölgeleri hayata geçirilecek; yoksa, Çerkezköy, Aydın, Denizli, Tokat sanayicisi Bulgaristan'a, Polonya'ya ve Romanya'ya makinelerini taşır ve Türkiye'nin, önümüzdeki yıllarda ihtiyaç duyduğu... (DYP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, hassasiyetinizi anlıyorum, konuşmamı bitireceğim.

Değerli arkadaşlarım, bunlar vakıa... İsim zikretmiyorum; Denizli'ye, Aydın'a, Gaziantep'e gittik, oraları gördük, benim Tokat'ım, onların yanında, biraz daha ikinci, üçüncü derecede olmasına rağmen, tatil ettiler, makineleri bıraktılar, inşaatları yarıda bıraktılar. Zile, Turhal, Niksar ve Erbaa'nın 4 organize sanayi bölgesi olduğu gibi durdu.

Burada, şunu demek istiyorum: Sanayiin gelişmesi için, dün konuştuğumuz konuların da burayla bağlantısını yapmaya mecburuz. Nüfusun yüzde 45'i ziraatla uğraşıyorsa, bu oran, Türkiye Cumhuriyeti için fazladır. Bunu, sağlıklı bir biçimde sanayie kaydırmamız şarttır. Dikkat ediniz, sağlıklı bir biçimde sanayie kaydırmadan, çiftçi kesimini, eli böğründe bırakmayalım diyoruz; ama, bu taraftan da, sanayi imkânını onlara vermek mecburiyetindeyiz.

Sözümü toparlıyorum. Organize sanayi bölgelerinin, Türkiye'de sanayiin gelişmesi için, bırakınız yabancı yatırımcının gelmesini, yerli yatırımcının, Türkiye topraklarında yatırım yapması için yapılacak şey, teşvik, teşvik, teşviktir... Bu 7 nci maddenin kalkmasının temelinde de Türkiye'de teşvik vardır; ancak, hakka ve hukuka riayet ile... Yani, dengeleri iyi kurarak. Bir tarafı batırıp, bir tarafı abat etmekle değil; Hakkâri'sinden, Erzurum'undan, Tokat'ından, Sıvas'ından, Manisa'sına, Denizli'sine kadar bir basamak sistemiyle...

BAŞKAN - Sayın Erek, sonuçlandırabilirseniz sevinirim; sürenizi bir hayli aştınız.

ALİ ŞEVKİ EREK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Sadece gayri safî millî hâsıla ölçüsü değil, birden fazla coğrafî, bölgesel arazi yapısı, üretim kabiliyeti gibi, beş altı kıstasla bu işe çözüm bulmak mecburiyetindeyiz.

Burada, Değerli Bakanımızdan ve hükümetten istirham ediyorum; hangi teklifi getireceklerini biraz sonra göreceğiz. Biz, Doğru Yol Partisi olarak 7 nci maddenin kaldırılması fikrindeyiz; ama, Türkiye Cumhuriyetinin yararlarını da önde tutmak durumundayız. Hemen söyleyeyim ki, yılbaşı tatilinden sonraki ikinci gün, hükümet, bürokratlarına emir verip, bu organize sanayi bölgeleriyle ilgili, OHAL (olağanüstü hal bölgesi) kapsamındaki illerdeki yatırımları teşvik tasarısını, hulasa Türkiye Cumhuriyetinin sanayiinin gelişmesi için alınacak, gerçekçi, adil, doğru tedbirleri derhal ve derhal yasalaştırıp getirmeli, eli böğründe kalan çiftçinin yanında eli böğründe kalan bir yatırımcı ve sanayiciyi de Türkiye'de barındırmamalıdır diyor, Sayın Başkanım, gösterdiğiniz büyük sabra teşekkür ediyor ve değerli milletvekili arkadaşlarıma, sizlere, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına en iyi yıllar dileğiyle sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim Sayın Erek.

Sayın milletvekilleri, 7 nci madde üzerinde 1'i hükümet tarafından verilen 9 adet önerge vardır; ancak, madde üzerinde milletvekillerince sadece 3 önerge verilebileceğinden, geliş sırasına göre ilk 3 tanesini işleme koyacağım.

Şimdi, önergeleri önce aykırılık sırasına göre okutup, işleme koyacağım; ancak, Sayın Reşat Doğru ve Abdüllatif...

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 4562 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi, görüşmekte olduğumuz deprem bölgesindeki vergilerin terkiniyle ilgili tasarının 7 nci maddesinde yer almıştır. 7 nci maddesinde yer alışı, Plan ve Bütçe Komisyonunda olmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonunda bu madde yer alırken de kesinlikle bir oldubittiye getirilerek konulmuş değildir, tamamen hükümetin görüşü paralelinde olmuştur ve verilen önergeye de hükümet katıldığını ifade etmiştir. Bu hüküm tasarıya girerken -biraz evvel de yaptığım açıklamada ifade ettiğim gibi- ülkenin şartları dikkate alınarak yapılmıştır.

Ayrıca, söz konusu 4562 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine 3 500 dolar gayri safî millî hâsıla kıstası konduğu zaman, uygulamanın da çok sağlıklı olmayacağı; ayrıca, uygulamanın -Sayın Gökbulut'un da ifade ettiği gibi- teşvik olmaktan da çıkacağı çok netti ve 70 civarında bir il bu kapsama girecek, 3 500'ün uygulama tarihi farklı olursa, belki 70'in de üzerinde il buraya girebilecek ve bu şartlarda, bu, bir teşvik de olmayacaktır; ama, ülkenin genel ekonomik şartları vardır, bir program uygulama durumu da vardır. O nedenle, bunun kaldırılması öngörülmüştü. Bu şekilde, tasarı Genel Kurulumuza geldi.

Genel Kurulumuz, 21 inci Dönem Parlamentosu Genel Kurulumuz, 30 ayı aşkın bir dönem içerisinde, ülkenin menfaatına olan meselelerde, ülkenin büyük meselelerinde son derece tesanüt içerisinde, iktidar ve muhalefet farklı bir düşüncede olmayıp, meselelerin üstesinden gelinmesi için ne gerekiyorsa bunu yapmıştır ve bunu da zaman zaman teşekkürlerimizle ifade ettik.

Bu tasarı görüşülürken, 7 nci maddeyle ilgili olarak, değerli arkadaşlarımız burada görüşlerini ifade ettiler. Esas itibariyle, o görüşlere biz de katılıyoruz; ama, gerekçeyi anlattım biraz evvel. Bütün arkadaşlarımızın görüşlerini de dikkate alarak, biraz evvel, Parlamentomuzda bulunan 6 siyasî partinin değerli grup başkanvekilleriyle, oturduk, konuştuk. Yine, eskiden olduğu gibi, bu 30 aylık dönemde olduğu gibi, bu meseleyi de, birlikte, elbirliğiyle, ülkenin yaranına nasıl aşarız diye oturup, konuşuldu ve belli bir çizgide mutabakat sağlama imkânına kavuştuk.

BEKİR ONGUN (Aydın) - Nasıl bir mutabakat?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Buna göre, hükümet olarak, Maliye Bakanı olarak bir önerge verdim. Bu önergeyle, komisyonda kaldırılmış olan 4562 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin kaldırılmayıp, bir yıl süreyle ertelenmesini önerdim. Eğer, Yüce Heyetiniz uygun bulur, buna karar verirse, böyle olacak. Bunun yanında, şunu da hep birlikte görüştük: 2002 yılının ilk yarısı içerisinde bu konunun ele alınıp, sonuçlandırılması konusunda, belki de o dilimin ilk dönemlerinde yapılacak bir düzenlemeyle, bunun daha sağlıklı; sadece, gayri safî yurt içi ölçüsüne göre değil, diğer kriterleri de dikkate alarak ve teşvik gibi görünüp, esasında teşvik olmayan bir yapıdan uzaklaşarak, daha sağlıklı ve çıktığı zaman da, bir şeye hizmet ediyor denilebilecek, herkesin benimseyebileceği bir düzenleme yapmak bizim de arzumuzdur.

Sayın Başkan, ben, bunları ifade etmek istedim. Parlamentomuzun, her zaman olduğu gibi, bu konuda da aynı tesanüdü ve beraberlikle ülke meselelerine çözüm getireceğinden hiç kuşkum yok.

Değerli Başkanım, söz verdiğiniz için size ve değerli arkadaşlarıma saygılar sunarım.

HÜSEYİN ÇELİK (Van)- Sayın Başkan, sayın liderlerin de desteği alındı mı; çünkü, çok önemli bir konu bu.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir)- Hükümet olarak, hükümetin bir Maliye Bakanı olarak bu konuşmayı yaptım. Tahmin ediyorum, bütün arkadaşlarımın takdirindedir.

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.

TURHAN ALÇELİK (Giresun)- Sayın Başkanım, Sayın Maliye Bakanımızın açıklamasına göre, önümüzdeki 1 Ocak tarihinde yürürlüğe girmesi gereken organize sanayi bölgelerindeki teşvikin iptali bir yıl sonra yürürlüğe girmiş oluyor; yani, teşvik bir yıl sonra fiilen bitmiş oluyor. Doğru mu; bunu bir tespit edelim.

BAŞKAN- Sayın Bakanımıza soralım, teknik bir konu olduğu için.

Sayın Bakanım, lütfeder misiniz..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir)- Efendim, uygulaması, şimdi, bu, normal olarak, 4562 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde 31.12.2001 tarihi, bir bakıma, 31.12.2002 olmaktadır. Evet; yani, uygulama bir yıl geriye bırakılmaktadır, ertelenmektedir; ama, bu erteleme süresi içerisinde, 2002'nin ilk yarısında, biraz evvel söylediğim düzenleme hazırlanıp, yine, takdirlerinize sunulacaktır ve hükümet bu düzenlemeyi yapacaktır.

TURHAN ALÇELİK (Giresun)- Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, buradaki endişe şu: 4325 sayılı Kanun; yani, Teşvik Kanunu on yıl süreli bir kanun. Herhangi bir yatırımın bir yıldan daha kısa sürede bitmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu haklardan istifade edecek hiç kimse bir yıl için yatırım yapmaz. Dolayısıyla, burada ben endişe duyuyorum ve bu endişemi belirtmek istiyorum, arkadaşlarıma bunu bildiriyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Bir yıllığına yürürlüğe koymadık canım.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Öyle değil, yanlış anlamış.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 7 nci madde üzerinde, 1'i hükümet tarafından verilen, 9 adet önerge vardır; ancak, madde üzerinde milletvekillerince sadece 3 önerge verilebileceğinden, geliş sırasına göre ilk 3 önergeyi işleme koyacağım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Efendim, diğer arkadaşlar geri çekebilir, bir tek önerge kalabilir, önerge sahiplerine bir sorarsanız...

BAŞKAN - Tabiî, soracağız, onu ifade ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Reşat Doğru, Sayın Abdüllatif Şener ve arkadaşlarının önergeleri 7 nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasını öngördüğünden bu 2 önergeyi birleştirerek işleme alacağım ve 2 önerge sahibine de söz vereceğim, tek oylama yapacağım.

Şimdi, önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerde Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederim.

 

Reşat Doğru

Mükerrem Levent

Mükremin Taşkın

 

Tokat

Niğde

Nevşehir

 

Bekir Ongun

 

Emin Karaa

 

Aydın

 

Kütahya

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

788 sıra sayılı, "17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerde Zarar Görenlerin Vergi Borçlarının Terkini..."ne ilişkin Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz .

 

Abdüllatif Şener

İsmail Özgün

Nevzat Ercan

 

Sıvas

Balıkesir

Sakarya

 

M. Ergün Dağcıoğlu

Ahmet İyimaya

Ali Şevki Erek

 

Tokat

Amasya

Tokat

 

 

Sebahattin Karakelle

 

 

 

Erzincan

 

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:                                       

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(1/869) esas numaralı kanun tasarısının 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Emin Karaa

Reşat Doğru

Mükerrem Levent

 

Kütahya

Tokat

Niğde

 

Mükremin Taşkın

Bekir Ongun

Seydi Karakuş

 

Nevşehir

Aydın

Kütahya

 

Yener Yıldırım

 

 

 

Ordu

 

 

 

Madde 7.- 12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrası 31.12.2003 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

      Sümer Oral

  Maliye Bakanı

"Madde 7.- 12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 28 inci maddesinde yer alan 31.12.2001 tarihi 31.12.2002 olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi, aykırılık sırasına göre okutup, işleme alacağım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan, benim bir önergem vardı, aykırılık önergesi. Bürokrat arkadaşlarımız önergenin gündemde olduğundan söz etmişlerdi; ancak, görüyorum ki, şu anda önergem gündeme alınmıyor. Bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

BAŞKAN - Önergeleri, geliş sırasına göre işleme aldıklarından ötürü böylesi bir uygulama yapılmış. Önergeniz dördüncü sıradaymış. Reşat Doğru ve arkadaşlarının iki önergesi... O nedenle, geliş sırasında dördüncü sıraya düşmüş.

İstiyorsanız, tarih ve saatine baktıracağım.

Arkadaşlarımızın, uygulamaya ilişkin...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bakanın önergesi ne zaman geldi Sayın Başkan?

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Başkanlığınıza itimadımdan bir  sıkıntı yoktur, ben itimat ediyorum; ancak, önergeyi verdiğim saatten itibaren, sayın bürokratlar, önergemin, aykırılık derecesinin ilk üçünde olduğundan söz etmişlerdi.

BAŞKAN - İlk üç olsa, elbette sizin olur; orada herhangi bir...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Önergeyi 25.12.2001 saat 17.05'te vermişler.

BAŞKAN - Arkadaşlarımızın ifadesi, dördüncü sırada oluşudur.

Herhangi bir soru işareti kalmasın diye, usulümüz olmamasına rağmen -ki, böyle bir işlem arasında usul yoktur- gelen önergelerin hepsinin aykırılık derecesine göre, tarihleri, saatleri üstünde. İlk gelen önerge 21.12.2001 saat 11.21'de, ikincisi 21.12.2001 saat 13.50'de, üçüncüsü 21.12.2001 saat 13.45'te, diğeri de 25.12.2001 saat 17.05'te.

Şimdi, önergeleri aykırılık derecelerine göre okutmadan önce, önerge sahiplerine sormam gerekiyor: Önergelerinizi çekiyor musunuz sayın milletvekilleri?

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Hayır... Hayır... Çekmiyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, önergeleri aykırılık derecelerine göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederim.

           Reşat Doğru

                   (Tokat)

          ve arkadaşları

BAŞKAN - Biraz önce de arz etmiştim, aynı mahiyette Abdüllatif Şener ve arkadaşlarının da önergesi var, lütfen, onu da okuyunuz; birleştireceğimizi ifade etmiştik.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

788 sıra sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerde Zarar Görenlerin Vergi Borçlarının Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

         Abdüllatif Şener

             (Sıvas)

   ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden Sayın Mükremin Taşkın konuşacaklar; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MÜKREMİN TAŞKIN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 788 sıra sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerde Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin tasarıdan çıkarılması için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, tasarının 7 nci maddesiyle kaldırılması istenen Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrası, 11.4.2000 tarihinde, Yüce Heyetinize, tasarı görüşülürken, hemen hemen bütün gruplardan milletvekili arkadaşlarımızın imzaladığı bir önergeyle huzurlarınıza getirilerek, değerli oylarınızla kabul edilmişti; yürürlük tarihi 31.12.2001 olarak belirlenmişti. Bu fıkrada "fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı 3 500 dolar ve aşağıdaki gelir miktarını bulan organize sanayi bölgesi bulunan yerler, 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan faydalanır" denilmektedir. Şimdi, bu Kanunun bu fıkrasının yürürlüğe girmeden kaldırılmasını anlamak mümkün değildir.

Ülkemiz, çeyrek asırdır enflasyonist ekonominin baskısı altında. Bunun sonucu, sabit gelirliler ve üretim yapanlar gittikçe fakirleşirken, rantiyeyle, faizle iştigal edenler hep kazanmışlardır. Dolayısıyla, ülke kaynaklarının büyük kısmı, elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, paradan para kazananların elinde toplandı. Geldiğimiz noktada, çektiğimiz ekonomik sıkıntıların ana sebebi de budur; yani, üretim yapamamaktır.

Tükettiğimiz kadarını üretemiyoruz; bütün çabamız, rant ekonomisini üretim ekonomisine çevirme çabası değil midir? Üretim, yatırım ve istihdama bağlıdır; bu, işsizliği önleme; bu, büyüme demektir. Öyleyse, üretim yapacak insanların önündeki engelleri kaldırmamız gerekir, işlemleri basitleştirmemiz gerekir. Bir taraftan enflasyon ve faizleri aşağıya çekerken, bir taraftan da üretim ekonomisine geçişin yolunu açmamız lazım gelmez mi?

Aslında, 7 nci madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bir önergenin kabulüyle tasarıya girmiştir. Gerekçe olarak da hassas malî dengeleri bozacağı ileri sürülmektedir. 4325 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde" ibaresiyle, bundan sonra organize sanayi bölgesi bulunan yerlerde ilk defa işe başlayacaklar için uygulanacağını belirtmektedir. Yani, halihazırdaki işyerlerini kapsamıyor. Şimdiden, kaç müteşebbisin hangi illerde ne miktar yatırım yapacağını bilmeden, gelirleri azaltacağını nasıl hesap edebilirsiniz?! Öyleyse, bu gerekçe geçerli olamaz.

Ekonomik olarak ülkeyi düzlüğe çıkaracak üretim, daha fazla üretim ve ihracattır. Bunun neticesi de, artan gelir düzeyine bağlı olarak, devlete ödenecek verginin de artması demektir. Bu konuda yapılan araştırmalar, bu tip teşviklerin yerine ulaştığı takdirde sanayide sıçrama yaptırdığını, teşvikten faydalananların daha fazla vergi ödediklerini ortaya koymuştur. Asıl, üretim olmadığı zaman devletin vergi alamayacağı gerçeğidir. Üreteni teşvik edelim, kolaylıklar sağlayalım; ancak, devlet olarak etkili denetim yapalım, teşvikler yerini bulsun. Eğer, teşvikler yerini bulmaz, teşviklerle sağlanan imkânlar rant ekonomisine giderse, o zaman, vergi gelirleri azalır; yani, üretmeden refah toplumu olamayız. Bırakınız, insanlar ülkenin her yerinde yatırım yapsınlar, işsizler iş ve ekmek bulsunlar; ama, yeter ki, iş ve üretim sahaları açılsın, Anadolu'nun her yerinde fabrika bacaları tütsün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirir misiniz.

MÜKREMİN TAŞKIN (Devamla) - Globalleşen dünyada, bütün ülkeler amansız bir rekabetin içerisinde. Her ülke, yatırım yapanlara kolaylık sağlıyor. Öyleyse, biz, niçin engel olalım?!

Bir diğer husus da şu: Tasarıyı incelediğinizde, 7 nci maddenin, tasarının bütünüyle uyuşmadığıdır; kanun tekniği bakımından uygun değildir. 1999'da meydana gelen iki büyük depremden zarar görenlerin vergi borçlarının ve vergi cezalarının terkini hakkında kanun tasarısı ile Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun ilgisini bulmak da zor. Bundan dolayı, tasarıda 7 nci madde iğreti duruyor.

BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırır mısınız Sayın Milletvekili; toparlayınız.

MÜKREMİN TAŞKIN (Devamla) - Tabiî.

Şimdi, 6 siyasî parti grubu anlaştıktan sonra benim bunları söylemem biraz garip karşılanabilir; ama, hâlâ, fikrim sabittir bu konuda; yine de, kaldırılmasını arzu ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bütün bu anlattıklarımdan sonra, 7 nci maddenin tasarıdan çıkarılmasını takdirlerinize arz ediyorum.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Diğer önerge sahiplerinden Abdüllatif Şener; buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 7 nci maddesi, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasını yürürlükten kaldırmaktadır.

Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesi, Türkiye'de, belli bazı büyük iller hariç, yatırımların artırılmasına yönelik teşvikleri içermektedir; yani, yatırımcılara, vergi kolaylıkları sağlamaktadır, SSK primleriyle ilgili kolaylıklar sağlamaktadır ve bunun neticesinde, bu öngörülen illerde yatırımların artmasını sağlamaya yönelik tedbirleri içermektedir. Yani, bu maddeyle iptal edilmek istenilen kanun maddesinde denilmektedir ki, belli illere yatırım yapıldığı takdirde, vergi vermeyecekler, SSK primlerini daha az ödeyecekler; ama, yatırım potansiyeli artacaktır.

Aslına bakarsanız, böyle bir anlayış, böyle bir düzenleme, Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu ekonomik sorunları çözmek için en etkili yoldur, en etkili yöntemdir.

Değerli arkadaşlarım, yani, bu madde çok ayrıntılı olarak düşünülmemişti, onun için kaldırılmasını istiyoruz gibi bir gerekçe, kabul edilebilir bir gerekçe değildir. Şu anda Türkiye'nin en büyük sıkıntısı nedir; ekonomideki daralmadır. Ekonomi yüzde 9 daralmış, yatırım yok, işadamlarımız yatırım yapmıyor, işsizlik patlamış, her tarafta işsiz var. Çalıştığı halde, işi olduğu halde, 2 000 000 insanımız işini kaybetmiş. İşsizliğin, aş derdinin, yoksulluğun ne demek olduğunu burada bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımız bilir. O halde, Türkiye'deki işsizlik sorununu çözmek için, Türkiye'de yatırımsızlık sorununu çözmek için, istihdamın artırılması için, yeni yeni yatırımlara imkân tanımak lazım, teşvik etmek lazım.

Üstelik, Türkiye'de yatırımlar zaten pahalıdır. Bu pahalılık sebebiyledir ki, Türkiye'de yatırım yapamayan işadamlarımız, sermayelerini Bulgaristan'a, Polonya'ya, Romanya'ya taşımaktadırlar. İçinde bulunduğumuz yıl, 13 milyar dolar Türkiye'den dışarıya sermaye gitmiştir. O halde, ülke genelindeki bu sermaye kaçışını önleyebilmek için, ülke genelindeki bu yatırımlara yönelik isteksizliği ortadan kaldırabilmek için, işsizlikle mücadele edebilmek için, yatırımların teşvik edilmesi lazım. Vergi ödemeyin, prim ödemeyin, hatta enerji masraflarınızı düşürelim, maliyetlerinizi düşürün, yatırım yapalım denilmesi lazım. Aslında, bu teşvik bile yeterli değildir.

İşte, bu imkânları sağlayan 14 üncü maddenin kaldırılması isabetli değildir. Bu madde kapsamıyla "bazı büyük illerimiz hariç, Türkiye'nin her tarafında bu teşviklerden yararlanma imkânı doğuyor" deniliyor, bu da yanlış bir şey değil değerli arkadaşlarım. Konjonktürel olarak, Türkiye'nin şu anda içerisinde bulunduğu konjonktür itibariyle, Türkiye'de böylesine geniş ve yaygın yatırımın teşvikinin oluşmuş olması faydalıdır. Yurt dışına kaçan sermayeyi önlemek için en etkili yoldur, içerisinde bulunduğumuz krizden çıkış için, en faydalı usuldür ve esastır. Böylesine ekonomide canlanma meydana getirebilecek bir maddenin yürürlükten kaldırılması da isabetli değildir.

Şimdi, sadece, bazı büyük illerde yatırımlar teşvik edilmeyecek, onlar da Ankara, İstanbul, İzmir gibi illerdir. Bu illerde yatırımın teşvik edilmeyecek olması da faydalıdır. Bu iller açısından da faydalıdır. Bildiğiniz gibi, bütün Anadolu'dan yoğun göç sebebiyle Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de kentleşmeyle ilgili büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu illerin etrafında ve Anadolu'da yeni cazibe merkezleri meydana geldiği takdirde, trafik sorunuyla, kentleşmeyle ilgili diğer sorunlarla bunalmış olan bu büyük illerimizde de rahatlama meydana gelecektir. Dolayısıyla, hem kentleşmeyle ilgili olarak hem sanayileşmeyle ilgili olarak, işsizlikle mücadeleyle ilgili olarak isabetli bir düzenlemeyi içeren 14 üncü maddenin kaldırılmasının yerinde olmadığı kanaatindeyim. Bununla ilgili ortaya konulan argümanların da çok sağlıklı olduğu düşüncesinde değilim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Bitirir misiniz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Sıvas, Balıkesir var mı?..

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla)- İllerden öte, bu, Türkiye'nin ihtiyacıdır diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım. Şu il veya bu il değil.

Şunu açıkça ifade ediyorum: Bu maddeyle ilgili olarak bir tek günlük bile erteleme önergesi bu Meclisten geçerse, bu düzenlemenin bir daha gerçekleşmeyeceğini, gerçekleşme imkânını bulamayacağını ve değerli milletvekillerinin de beklentilerini karşılayamayacağını bilmelerini isterim. Onun için, bir yıl ertelemeyle sorunun çözülmüş olduğu kanaatinde değilim. Zaten, birkısım teşvikler 2000 yılı sonuna kadar yapılan yatırımlar için geçerliydi; geri kalan teşvikler de, 2002 yılı sonuna kadar yapılan yatırımlar için geçerlidir. Yani, 14 üncü maddeyi 2002 yılı sonuna ertelediğiniz zaman, artık, o tarihten sonra yapılacak yatırımlar için ortada bir şey kalmıyor.

Bu duygular içerisinde, ben, önergelerimizin kabul edileceğini umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Şener.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup oylatacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Sümer Oral

         Maliye Bakanı

Madde 7.- 12/04/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 28 inci maddesinde yer alan "31.12.2001 tarihi", "31.12.2002" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -Sayın Başkanım, uygun görüşle takdire sunuyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeyle ilgili konuşma yapmak ister mi, yoksa gerekçeyi mi okutalım?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Gerekçeyi okutalım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılması yerine, uygulamasının ileri bir tarihe ertelenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun...

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkan, bir şeyi...

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, böyle bir usulümüz yok! Bakın, ben konuşmaya başladıktan sonra söz istiyorsunuz.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - O zaman bitiyor mesele...

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı hükümetin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Hükümetin önergesi kabul edildiği için de diğer önergeyi işleme koymayacağız.

Sayın milletvekilleri, 7 nci maddeyi, hükümetin kabul edilen önergesi yönündeki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1.- 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler sonucu kendilerine prefabrik konut tahsis edilenlerin kullandıkları prefabrik konutlar için tahsis süresince Çevre Temizlik Vergisi ödenmez.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Turhan Alçelik ve arkadaşlarının önergesi var.

Geri çekiyor musunuz önergenizi?

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Hayır, çekmiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

788 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesine "Çevre Temizlik Vergisi ödenmez" ibaresinden sonra gelmek üzere "deprem bölgelerinde yaşayan depremzede vatandaşlarımız, 2002 yılı içerisinde Emlak ve Motorlu Taşıt Vergileri artışından muaf tutulmuştur" ibaresi eklenmiştir.

 

Turhan Alçelik

Mehmet Batuk

Nezir Aydın

 

Giresun

Kocaeli

 Sakarya

 

Rıza Ulucak

 

Hüseyin Karagöz

 

Ankara

 

Çankırı

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önerge sahiplerinden Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda çıkarmakta olduğunuz, daha doğrusu, çıkarmakta olduğumuz deprem bölgesine ve depremzedelere katkı amacıyla çıkarıldığını burada iddia ettiğiniz kanun tasarısıyla ilgili çok samimî bir önerge verdik. Şimdi, samimî arkadaşlarımın hepsinden, özellikle, bu önergenin desteklenmesini istiyoruz. Nedir önerge?.. Eğer, sizler...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Bir tek senin aklına geldi, kimsenin gelmedi!..

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Evet, aklınıza gelmedi Sayın Başkan.

Bakın, 2002 yılında, Taşıt Alım Vergileri, Trafik Vergileri, Motorlu Araç Vergilerini yüzde 75 artırıyorsunuz: değil mi Sayın Bakan?.. Yüzde 75 olarak yansıdı gazetelere, televizyonlara.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Biz gazetelere göre konuşmuyoruz tabiî...

TURHAN ALÇELİK (Devamla)- Tabiî efendim.

NURAL KARAGÖZ (Kırklareli) - Yüzde 53.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Yüzde 53 artış var, kabul.

O zaman sizden şunu istirham ediyoruz: Deprem bölgesine katkı mı yapmak istiyorsunuz; bu yüzde 53 artışı deprem bölgesinden almayın, 2001'de neyse onu alın; bir.

İkinci katkı, Emlak Vergisindeki artışı almayın. Önerge bu. Samimiyseniz, deprem bölgesine katkı ise amacınız, buyurun, önergemize destek olun. Ama, ben, burada samimî olunduğuna inanmıyorum ve bu kanunun deprem bahane edilerek, sadece şu anda verilen önergeyle fiilen iptal edilen -bakın arkadaşlar, 4325 sayılı Kanun benim elimde- bu kanuna göre -eğer olayı net bilirsek, yaptığımız işi de doğru biliriz- dikkatinizi çekiyorum, 21 Ocak 2003 tarihinden itibaren zaten bu kanunun vergiden ve sigortadan muafiyet hükmü ortadan kalkıyor. Siz bu kanunu 2002'nin sonuna tehir etmekle, fiilen bu kanunu yürürlükten kaldırıyorsunuz. Kim artık yatırım yapar bu teşvik yoksa? Ve şu anda fiilen bunu kaldırdınız. Bunu bilerek konuşuyorum; ama, burada birçok arkadaşımın bu konuyu bu manada değerlendirebildiğini zannetmiyorum. Arkadaşlar, şu anda aldığınız bu kararla, fiilen 4325 bitmiştir, isteniz de istemeseniz de. İşte kanun burada. 2003'ün 21 Ocağında 4325'ten istifadenin tüm hükümleri bitiyor. İndirimler başlayacak ikinci  beş yıl; ama, gerçek haklar bitiyor.

Değerli arkadaşlar, bundan sonraki geçici madde üzerinde de konuşacağım için, sadece önergeye bağlı kalmak istiyorum. Lütfen, eğer samimiyseniz, depremzedeye katkı sağlamak istiyorsanız, bu önergeye destek verin, aksi halde istismar etmiş olacaksınız.

Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından "neyi istismar ediyoruz?.." sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Alçelik.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2.- 1. 17.8.1999 tarihi itibarıyla  Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bolu illerinin merkez ve ilçelerinde, yıllık gelir  veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunanların;

a) Bu tarihten önce yatırım teşvik belgesi alınmış yatırımlar, yatırım indirimi, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması açısından ilgili mevzuatında yazılı olan şartlara bakılmaksızın tamamlanmış kabul edilir. Yararlanılan yatırım indirimi ve istisnalar dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmemiş olan vergiler yönünden herhangi bir işlem yapılmaz. Tamamlanmış kabul edilen yatırımlarla ilgili olan ve önceki yıllarda kazancın yetersiz olması dolayısıyla indirim konusu yapılamayan yatırım indirim tutarları izleyen dönemlerde dikkate alınmaz.

b) 17.8.1999 tarihinden önce teşvik belgesine bağlanmış yatırımlarına devam etmeleri halinde, 17.8.1999 veya 12.11.1999 tarihinde meydana gelen depremlerde zarar gören yatırım indirimine konu iktisadi kıymetlerin yenilenmesi için yapılan harcamalar yatırım indiriminden yararlanır.

c) 1999 yılında yapılması öngörülen yatırım harcamaları üzerinden hesapladıkları ve 17.8.1999 tarihine kadar verdikleri yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yaptıkları yatırım indirimi tutarları ile ilgili olarak, öngörülen yatırım harcamalarının 2000 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmiş olması koşuluyla, herhangi bir işlem yapılmaz.

d) 17.8.1999 tarihinden önce başlanan ve teşvik belgesi olmaksızın yatırım indirimi uygulamasından yararlanan yatırımları tamamlanmış kabul edilir. Yatırıma devam edilen hallerde mükellefin başvurusu üzerine, yatırımın tamamlanması için Maliye Bakanlığınca ek süre verilir. Depremde zarar gören yatırım indirimine konu iktisadi kıymetlerin yenilenmesi için yapılan yatırım harcamaları da 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ek 2 nci maddesinde yazılı tutarla sınırlı olmaksızın yatırım indiriminden yararlandırılır.

2. Mükellefiyetleri yukarıda belirtilen yerlerde bulunmamakla birlikte, söz konusu bölgelerde 17.8.1999 tarihinden önce teşvik belgesine bağlanmış yatırımları bulunan mükelleflerin bu yatırımları ile ilgili olarak da (1) numaralı fıkrada yer alan hükümler uygulanır.

3. İstanbul, Eskişehir ve Bursa illerinin merkez ve ilçelerinde 17.8.1999 tarihinden önce yatırım teşvik belgesine bağlanmış yatırımları bulunan mükelleflerin, bu yatırımlarının depremden fiziki olarak zarar görmesi veya yatırımlarına deprem sonrasında inşaat ruhsatı verilmesi işlemlerindeki kısıtlamalar nedeniyle geç başlamış olmaları halinde, söz konusu yatırımları ile ilgili olarak bu maddenin (1) numaralı fıkrasının  (c) bendi hükmü uygulanır.

4. 17.8.1999 tarihinden önce yatırım teşvik belgesine bağlanmış yatırımları bulunan mükelleflerin, bu yatırımlarına konu iktisadi kıymetlerinin temininde, iktisadi kıymetin teslimini üstlenen mükelleflerin depremden zarar görmesi dolayısıyla, gecikme meydana gelmiş olması halinde söz konusu  yatırımları ile ilgili olarak (1)  numaralı fıkranın (c) bendi hükmü uygulanır.

5. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Geçici 2 nci madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 788 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, önerge sırasında, belki biraz hissiyatımı ifade ettim; ama, hoşgörün; çünkü, ben, deprem bölgesinde beş yıla yakın görev yaptım; o bölgede yaşayan, o bölge insanlarının sıkıntısını bilen bir kardeşinizim. Bu kanun tasarısıyla, deprem bölgesine 42 trilyonluk bir katkıdan bahsediliyor. katkıdan bahsediliyor.

Burada değişik kalemler ifade edilmiş. Ülkemizde her gün faize 200 trilyonun ödendiği; yani, hiç çalışmadan para kazanan insanların 200 trilyon kazandığı bir ülkede, bu, 42 trilyonluk katkının hiçbir anlamı olmadığını bilmemiz lazım veya derde deva olmayacağını bilmemiz lazım.

Deprem sonrasında çok sayıda aile Karadeniz Bölgesine özellikle göç ettiler, geriye döndüler. Bu göç eden ailelerin bir kısmı da benim ilime, Giresun'a döndü.

Bu insanlar yaşamak zorunda arkadaşlar. Şu anda, biraz önce kabul edilen kanunla, deprem mağduru olarak orada halen yaşayan veya kendi köylerine geri dönen insanlara yeni bir iş imkânı sağlanıyor idi, siz, bu imkânı ortadan kaldırıyorsunuz. O kadar ki, bugün ülkemizde son bir yıl içerisinde 1,5 milyon insan işsiz kalmış. Organize Sanayi Bölgeleri Kanunuyla birlikte insanlarımıza yeni bir iş imkânı doğacak idi; yani, ülkemizin geri kalmış yörelerine yatırım yapacak kişilere, sanayicilerimize teşvik verilmek suretiyle, işsiz kalan, aç kalan insanlarımıza katkı sağlanacak idi; siz "hayır, bu katkı sağlanmasın" kararı aldınız burada.

Bakın, arkadaşlar, ben, Ramazanın ve Bayramın, yaklaşık, 40 günlük sürenin 20 gününü Giresun'da geçirdim ve köylere kadar, ilçelere, beldelere kadar ziyaret ettim.(DSP sıralarından gürültüler)

Lütfen, dinleyin; bir şey söyleyeceğim şimdi. Arkadaşlarımız, bir evi ziyaret ettiler; fakir olduğu haber alınmış; evine gittiler. En üst kat bir ev. Bakın, Karadeniz Bölgesi, kendine yeter bir bölge bilinir. İftar saati; çatı katında, evinde sobası yanmayan 60 yaşlarında bir hanımefendi. Arkadaşlarımız şunu zannetmişler; -iftar saatinde henüz sofra kurulu değil- biz geliyoruz diye kurmamış, belki, bizden sonra sofrasını kuracak... Sormuşlar "teyze, niye sofran kurulu değil, iftar saati?.." Söylediği söze dikkatinizi çekiyorum, buna, hiçbirimizin vicdanının onay verebileceğini düşünmüyorum. "Evladım, ben, üç gündür suyla oruç tutuyorum"

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Bunu eskiden de duymuştum ben!

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Şimdi, demek ki, Ordu'da da aynı sıkıntı başladı.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sizinkiler anlattı yine böyle!

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, eğer bu ülkede açlık söz konusu ise ve insanlara iş bulmak için bir adım atılıyorsa, buna, lütfen yardımcı olun, niye karşı çıkıyorsunuz? Buna karşı çıkmak için bir sebep yok ki.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sosyal Yardımlaşma var sayın doktor!

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bakın, Giresun, benim ilim. Üç yıl önce bir felaket oldu. Deprem felaketi dolayısıyla bu kanunu çıkarıyoruz değil mi?.. Giresun'un, üç yıldır, deniz felaketi dolayısıyla limanı yok; niye katkı sağlamadınız? Üç yıldır, orada, harabe halde duruyor. Benim ilimde, 48 tane sanayi parselinden sadece birisi dolu, diğer 47'si boş. Bu kanunu bekliyorlardı, şimdi onu da iptal ettiniz.

Haa, burada bir gerekçe sunuldu; efendim, bu kanunla, işte, 70'e yakın il bu haktan istifade ediyor. Neden, kendi kendine mi istifade ediyor bu kadar il; yok. Bu ülkeyi o kadar fakirleştirdiniz ki, 40 il istifade edecekken, 70 ili muhtaç hale getirdiniz. Yani, bu başarı değil ki. Bu gerekçe, sizin mazeretiniz olamaz ki. Hem ülkeyi fakirleştireceksiniz, insanları açlığa mahkûm edeceksiniz -işte, biraz önce örneği verdim- hem de burada, bu bizim gerekçemiz diyeceksiniz... Buna onay verebilmemiz mümkün değil arkadaşlar. Lütfen, bu yanlıştan geri dönün, henüz iş işten geçmiş değil Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlar, bu, deprem bölgesine katkıya onay veriyoruz; ama, teşvike yaptığınız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, lütfen sonuçlandırınız.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Alçelik, yeri gelmişken, o 60 yaşındaki kadın neyle geçiniyor?!..

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Biz, deprem bölgesine yapılan bu katkıya onay veriyoruz; ama, sanayileşmeye vurduğunuz bu darbeye de hayır diyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Alçelik.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Ergün Dağcıoğlu; buyurunuz.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, öyle veya böyle, tartışsak da, bir kanun tasarısının sonuna doğru geldik. Hanım kız, evlilik esnasında hem oynayıp hem de üzgün duruyormuş; "niye üzülüyorsun bacım" deyince, "sorma, ben ne edeyim; ne kadar oynasam da ilk sevdiğim aklımdan çıkmıyor" demiş. Biz de, nereye gelirsek gelelim, şu OHAL teşvikleri meselesinde konuştuğumuz konularla ilgili bir mesaj vermek istedim,son bir mesaj vermek istedim.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Bize mi Tokat'a mı Ergün Ağabey?

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Size, Türkiye'ye mesaj vermek istiyorum.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Bilelim yani!..

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Çünkü, devlet adamlığı kişiliğiyle çok saygı duyduğumuz Sayın Bakanım, az önce, orada bulunduğu makamdan, Türkiye'ye rahatlatıcı bir mesaj verdi ve "iki üç ay içerisinde, bu işi, daha hakkaniyetli, daha adalet ölçüleri içerisine oturtulmuş, uygun ve makul kriterlere oturtulmuş bir şekilde, doğru bir kanun haline getireceğiz. Öyle 3 500 dolar gibi sulandırılmış bir kanunla Türkiye'nin bütün illerini içerisine alan ve âdeta, tatbik imkânı kalmayan bir halden kurtararak, makul bir ölçüye oturtacağız" dedi. Sayın Bakanımızın bu ifadesi, bizim için bir senettir; yani, yine bir dahaki sene, 31.12.2002 tarihinde yeniden iptal edilecek olan bir kanunu tartışmayacağımız, iki üç ay içerisinde sağlıklı olarak çıkarılmış bir kanunla artık bu problemleri aşmış bir ülke olarak geleceğe bakacağımız ümidiyle, hepinizin yeni yılını tebrik ediyor ve inşallah, bu kanunun hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin meselelerine, problemlerine, AK Parti Grubu olarak gösterdiğimiz hassasiyetten ötürü, o saplama olarak getirilmeye çalışılan 7 nci maddeyle ilgili de, bu şekilde tavrımızı ortaya koymuş olduğumuzun altını bir kez daha çiziyor; hepinize, hayırlı yeni yıllar, mutlu yeni yıllar ve hayırlı çalışma yılları temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dağcıoğlu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Gümüşhane Milletvekili Sayın Bedri Yaşar; buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 788 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gayet tabiî ki, bu kanuna, bizim de, Grup olarak diyeceğimiz bir şey yok. Ben, hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum; ama, afetle ilgili bu kanunu çıkarırken de, bir şeyin altını çizmek istiyorum: Gerçekten, bugün, deprem bölgesinde, bu afetlerden dolayı, sanayimiz ciddî manada zarar görmüştür. Bu teşvik yasası hazırlanırken -4325 de buna dahil- eğer, o gün, biz, Türkiye'nin sanayi organizasyonunu doğru düzgün yapmış olsaydık, Türkiye'nin dört bir tarafına yaymış olsaydık, belki de, bu felaketten, sanayimiz ve yetişmiş insanlarımız da bu kadar zarar görmemiş olacaktı.

Gayet tabiî, 7 nci maddenin bu kanunun içerisine sıkışmasını, şahsen, ben de benimsemiyorum; ama, şunu da unutmamak lazım, bu kanunla beraber, 3 400 dolarlık gayri safî millî hâsılaya sahip illerin sayısı da neredeyse Türkiye'nin tamamına ulaşmış vaziyette; dolayısıyla, ben de, bunu, bir miktar sulandırılmış buluyorum. Şunu da gözardı etmemek lazım ki, iller arasında, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarına göre, belli farkların, belli avantajların sağlanması da kesinlikle şart. Zaten, 4325'in Gümüşhane açısından da bir önemi kalmadı; 31.12.2001 itibariyle bu kanun bitti; şu an, her şey muallakta. Özellikle, normalleşmeye döndüğümüz şu günlerde, Türkiye'nin moralinin düzeldiği şu günlerde, bu kanunun süratle düzenlenmesinde büyük fayda var.

Biz, Grubumuz olarak, sonuna kadar, Sayın Bakanımızın arkasında olacağız ve bunun, bir an önce çıkması için, bizler de, gayet tabiî ki, takipçisi olacağız.

Sadece gayri safî millî hâsıla göz önüne alınmadan, diğer faktörler de dikkate alınarak, Türkiye'nin gerek sosyal gerek coğrafî yapısı da dikkate alınarak, hatta, bugün, sanayicilerimizin Bulgaristan'a, Romanya'ya, civar ülkelere gittiğini hepimiz müşahede ediyoruz, bunların gidiş sebepleri de dikkate alınarak, tabiî ki, Gümüşhane, İzmir, İstanbul, Türkiye'nin dört bir tarafının şartları da dikkate alınarak, bu farklılıklar muhakkak göz önüne alınmalı ve buna göre çıkarılmalı.

Hükümetimizin son dönemde çıkardığı yapısal değişiklikler ne kadar önemliyse, yeni hazırlayacağımız teşvik yasası da o kadar önemli. Gümüşhanemiz de, Türkiye'nin dört bir tarafı da bu yasayı bekliyor. Biz, Sayın Bakanımızın destekçisi ve yardımcısı olacağız.

Son yıllarda, özellikle doğu bölgelerimizde de, eskiye nazaran, sanayi altyapıları, üç aşağı beş yukarı tamamlanmış vaziyette. Bugün, Gümüşhane İlimiz de, yol açısından olsun, enerji imkânları açısından olsun, bütün pazarlara, diğer bölgelerimiz kadar yakın. İnanıyorum ki, yatırımcılarımızın, bu çıkan teşvik uygulamaları çerçevesinde, teşvik yasaları çerçevesinde, sanayiin Türkiye'nin dört bir tarafına yayılması açısından, ilgi göstereceklerini ümit ediyorum.

Sayın Bakanımız "2002'nin ilk yarısında" dedi; ama, inşallah, ilk çeyreğinde bunu çıkarırız. Gerçekten, hepimiz, bu yasa çıkana kadar Türkiye'de kimsenin bir şey yapmayacağının bilincindeyiz.

Bu farklılıkların bir an önce göz önüne alınarak teşvik yasasının hazırlanmasını ümit ediyor ve Sayın Bakanımızın da destekçisi olacağımızı belirtiyor, bütün Parlamentomuzun ve bütün Türk Milletinin, yaklaşan yeni yılını tebrik ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Bedri Yaşar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurunuz.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; 2001 yılının son toplantısını yapıyoruz, belki de en son söz alanlardan biriyim. 2002 yılının hepinize ve yüce milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Meclis kapanırken, milletin gönlünde yatan, özellikle deprem bölgesinde, böyle hayırlı bir kanunu bekleyen vatandaşlarımıza müjdeli bir haberi, müjdeyi verecek bir kanunu çıkardığımız için mutluyum; bu açıdan, bütün Parlamentoyu da kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, soru sorarken de söyledim, nedense, her iyi işin içine ille bir olumsuzluk sıkıştırma gayreti bizleri çok üzüyor. Sayın Bakanımız yıllardır siyasetin içinde, çok iyi bildiği bir kural vardır: Hukuk devleti, sözünde duran bir devlettir. Vade, hukuk kuralının kurucu unsurudur. Bakınız, Balıkesir'de yatırım yapmayı planlayan pek çok sanayici, bu Teşvik Yasasının çıkmasını beklerken, bir gün önce sukutu hayale uğramıştır. Şimdi, keşke, Sayın Bakanımız, sorulara burada sözlü cevap vermek yerine "yazılı cevap vereceğim" deseydi; hiç olmazsa, belki onu cevap verdiği kişi bilirdi. Sayın Bakan, yaptığı konuşmayla, yatırımcılara "bir yıl daha bekleyin" demiştir; çünkü, şu anda yatırımcılar, Sayın Bakanın ifadesiyle yeni teşvikleri bekleyecekler. Ülkenin bir yıl beklemeye tahammülü yok. Uygulanan ekonomik politikalarla... Okuyoruz, Devlet İstatistik Enstitüsüne göre, basında çıkan haberlere göre veyahut bugün buradaki konuşmacıların ifade ettiklerine göre, sadece bu yıl, 1 000 000 ilâ 2 000 000 kişi işini kaybetmiştir. Halbuki, bizim, çok acele bir şekilde, Türkiye'den yurtdışına, Bulgaristan'a, Yunanistan'a, Romanya'ya, veya Ukrayna'ya          -bırakın yabancı sermaye gelmesini- gitmiş olan fabrikaları tekrar Türkiye'ye getirmenin ve burada istihdam yaratmanın gayreti, çabası içerisinde olmamız lazım.

Şimdi, Sayın Bakanın bu açıklamalarını, gerçekten, büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Maalesef, Türkiye'de iş arayan insanlar, en az bir yıl daha beklemek zorunda kalacaklardır. Onun için, Sayın Bakanın, bu teşvikle ilgili yasa tasarısını, öyle ifade ettiği gibi altı ay, bir yıl değil, derhal, belki bir ay içerisinde, belki daha kısa süre içerisinde getirmesi lazım ki, yatırımcı bu beklentiden kurtulsun.

Sizin, sermayeniz olsa -Grup Başkanvekili arkadaşımız, gayet iyi bir işadamıdır, biliyorum- böyle teşviklerin çıkacağı haberini aldığınız zaman, bu teşvikleri görmeden yatırım yapar mısınız; yapmazsınız.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - İlyas Bey, böyle bir örnek olur mu şimdi?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - O zaman, işsiz vatandaşlarımız nasıl iş bulacak? Onun için, ben, Sayın Bakanın, 2002 yılında belki de çıkaracağı ilk kanunun bu olmasını diliyorum. Bu kanun geciktiği müddetçe Türkiye'nin hiçbir yerinde yatırım yapılmaz. Bu olumsuzluk dışında, kanunun diğer bölümlerine aynen katıldığımı, özellikle, felaketten zarar gören bu vatandaşlarımızın bir nebze olsun rahatlamasına fayda vereceği için, faydalı ve yararlı bir kanun olduğunu ifade ediyorum.

Ancak, yine, Tekirdağ, Balıkesir, Mersin gibi, Türkiye'nin pek çok yerinde felakete uğrayan yerlerdeki vatandaşlarımızın da acilen bu yaralarının sarılması lazım.

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - İnşallah...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla)  - Özellikle, tarımda bir afete maruz kalanların bütün mal varlığının yüzde 40'ını değil de o yılki ürünlerinin, üretiminin yüzde 40'ını kaybettiği zaman, Afet Kanunundan yararlanacak şekilde bu düzenlemenin yapılması lazım. Afetle ilgili düzenleme bekleyen sadece deprem bölgesindeki  vatandaşlarımız değil. Bakın, çok yakında gördük; seldir, toprak kaymasıdır, kuraklıktır; pek çok alanda, bakıyorsunuz, o yılki bütün ürününüzü kaybetseniz -masrafını yapmış, o yıl yaşaması lazım, gelecek yıl da ekmesi biçmesi lazım ama- siz, mal varlığınızın yüzde 40'ını kaybetmediniz diye istifade edemiyorsunuz. Bu yönde bir kanun teklifim var; bunun da acilen ilgili komisyonlarda görüşülerek burada kanunlaşması konusunda desteğinizi bekliyorum; saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Yılmazyıldız.

Demokratik Sol Parti Grubu söz istiyor mu?

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Biz yasanın çıkmasını istiyoruz Sayın Başkan. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Siz yasanın çıkmasını istiyorsunuz; güzel.

Ben sorayım; çünkü, bazen bildirilmeyebilir.

Anavatan Partisi Grubu?..

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Biz de yasanın çıkmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Siz de yasanın çıkmasını istiyorsunuz; peki.

Değerli arkadaşlarım, tüm gruplara sordum...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, bütün gruplar onu istiyor.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Tek başına DSP mi çıkarmış oluyor Sayın Başkan, bu yasayı?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, geçici 2 nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır; ancak, 2 önerge aynı mahiyette olduğundan ayrı ayrı okutup birlikte işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Sümer Oral

         Maliye Bakanı

"c) 1999 yılında yapılması öngörülen yatırım harcamaları üzerinden hesapladıkları ve 17.8.1999 tarihine kadar verdikleri yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yaptıkları yatırım indirimi tutarları ile ilgili olarak, öngörülen yatırım harcamalarının 2002 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmesi koşuluyla, herhangi bir işlem yapılmaz."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 788 sıra sayılı kanun tasarısının geçici madde 2' nin 1 inci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nevzat Ercan

Saffet Arıkan Bedük

Mehmet Gözlükaya

 

 

Sakarya

Ankara

Denizli

 

 

Ali Şevki Erek

 

Rıza Akçalı

 

 

Tokat

 

Manisa

 

 

"Geçici Madde 2- 1 inci fıkrasının (c) bendi: 1999 yılında yapılması öngörülen yatırım harcamaları üzerinden hesapladıkları ve 17.8.1999 tarihine kadar verdikleri yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yaptıkları yatırım indirim tutarları ile ilgili olarak, öngörülen yatırım harcamalarının 2002 yılı sonuna  kadar gerçekleştirilmiş olmak koşuluyla herhangi bir işlem yapılmaz.

BAŞKAN - Önergeleri birlikte işleme alacağımı ifade etmiştim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet, önerge konusunda konuşma mı yapmak ister; yoksa, gerekçeyi okutmamızı mı ister?

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Gerekçeyi okuyalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, Sayın Bakan.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

 Önergeyle, öngördükleri yatırımları deprem nedeniyle gerçekleştiremeyen yatırımcılara, bu yatırımlarını gerçekleştirebilmeleri için, daha uzun bir süre verilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Nevzat Ercan ve arkadaşları önerge sahibi olarak gözüküyor. Önerge sahipleri adına konuşma yapmak ister misiniz; yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1999 yılında öngörülen yatırım harcamalarını yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapan mükellefler, depremler ve devamında ortaya çıkan deprem zararları ile takip eden yıllardaki genel ekonomik krizler nedeniyle yatırım harcamalarını tamamlayamamışlardır. Özellikle, depremden doğrudan zarar görmüş mükelleflere kolaylık açısından ve genelde yatırım teşvik belgeleri süresinin 2002 yılının sonuna uzatılması göz önüne alınarak,  öngörülen yatırım harcamalarının süresini 2000 yılının sonu yerine 2002 yılı sonu olarak değiştirilmesi daha doğru ve hakkaniyet gereği olacaktır.

BAŞKAN - Komisyonun, uygun görüşle takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - Bu Kanunun;

a) 6 ncı maddesinin (B) bendi  ile 7 nci maddesi  31.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere,

b) Diğer maddeleri ile 6 ncı maddesinin (C) bendi henüz tahsil edilmemiş ikamet tezkeresi harçları hakkında da uygulanmak üzere,

Yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 BAŞKAN - 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylamadan önce, oyunun rengini belirtmek isteyen iki sayın milletvekiline söz vereceğim.

Aleyhinde, Trabzon Milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Orhan Bey, depremzedelere karşı mısın?!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bıçakçıoğlu.

Süreniz 5 dakika.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tahammül edelim önce.

Bu tasarının 7 nci maddesiyle ilgili bizim buradaki çabalarımız, biraz, ormandaki ağaçları bırakıp da yapraklarıyla uğraşmaya benzedi. Zaten, 7 nci maddenin içeriği, ta başından, 2000 yılının nisan ayında çocuk sakat doğmuştu. Sayın Bakan o zaman da buna itiraz etmişti ve bunu otuz ay sonraya ertelemişti; şimdi, tekrar itiraz etti ve bin yıl daha erteledi.

Ben, Bakanı anlayanlardanım -birçoğunuz anlamışsınızdır- fakat, Bakan, kendini bu Meclise net anlatamadı; hadisenin özü bu.

Ben hazırlık yapmıştım bu konularda; ama, biraz zaman geçti; tahammül sınırlarını aşmamak için kısa kesmek istiyorum.

Türkiye'de teşvik var; bizim milletvekili arkadaşlarımızın birçoğu, bunu DPT'den ve Hazineden öğrenebilirler. Bana gelen faksta 12 tür teşvik var; itiraz eden arkadaşların birçoğunun illerinde teşvik var. Mesela, diyelim ki, 22 ili kapsayan, istihdam yaratılmasıyla ilgili teşvik var; olağanüstü hal bölgesiyle ilgili 6 ilde, mücavir illerde 5 il kapsamış; 11 ilde, gayri safî yurtiçi hâsıla 1 500 doların altında olan illerde var; enerji desteği var 26 ilde; 6 ilde bir başka teşvik var; 13 ilde bölgesel gelişmeye yönelik teşvik var; efendime söyleyeyim, 30 ilde, yöre kapsamı dışındaki illerle ilgili bir teşvik var; kalkınmada öncelikli yöre 50 il, onda teşvik var; tekrar, acil destek kapsamına iller alınmış (33 il) onlara teşvik var; 26 ili kapsayan, geçmiş yatırımlara yönelik teşvik var...

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Birkaç yüz il oldu herhalde.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) - Yani, Türkiye'de bir teşvik karmaşası var. Türkiye, bu karmaşadan kurtulmalı. Biz, Meclis olarak, bu ülkenin meselelerine sahip çıkmayı öğrendiğimiz gün, bildiğimiz gün, bürokratik yapıyı kırdığımız gün, bürokrasinin üzerine bu Meclisin gerçek sahipleri, milletin gerçek sahipleri olarak çıktığımız gün bütün bu tartışmaların sona erecek olduğuna inanıyorum. Aksi takdirde, biz, bu tür tartışmaları devamlı suretle yapıp geleceğiz.

Devlet, geçen sene, 500 trilyon liraya yakın, şu anda yapmakta olduğu 251 organize sanayi bölgesine para yatırdı. Birçok organize sanayi bölgesi boş. Şimdi, bu teşvik uygulamaları.. Bir kere, Sayın Maliye Bakanlığı bunu yapmalı. Bir an önce, buraya sade, net, anlaşılır, insanımızın, yatırımcımızın, müteşebbis insanımızın anlayacağı teşvik uygulamalarını içeren bir kanun tasarısını Meclise sunmalı. Yapılan bir yatırım yok, bu çıkan kanunda. Ödenmiş bir vergi de yok; ama, bizim Maliyemiz öyle bir hesap yapmış ki, şu kadar zararımız oluyor. Valla, ben yirmi yıldır ticaretin içerisindeyim. Gerçi, maliye bilgim... Yarım üniversite, üç lise mezunu olarak ben bunu anlayamadım. Neyin hesabını yapmış bunlar? 7 nci madde bu tasarıya -Sayın Hatipoğlu'nun dediği gibi- bir balık yağı gibi sokulmuş. Biz, Romanya'ya, Bulgaristan'a, Çin'e giden müteşebbis insanlarımızı bu ülkeye nasıl geri döndürebiliriz, bunun hesabını yapmak zorundayız. Bu teşvik karmaşasına bir an önce son verilmesini temenni ediyorum. İnşallah, 2002'nin ocak ayında Maliye Bakanı yahut da diyelim ki ilk üç ayında sözünü tutar, böyle bir tasarıyı Meclisimize getirir. Bu bürokrasinin akıl almaz kanun tekniklerini bu Meclisin üstüne çıkarmamamız lazım, bürokrasiyi mutlaka ve mutlaka kontrol altında tutmamız lazım.

Hepinizin yeni yılını kutluyorum. Bizlere yardımcı olan tutanakta çalışan ve kavas arkadaşlarımın ve Başkanlık Divanındaki görevlilerin yeni yılını kutluyorum. Milletimizin yeni yılını kutluyorum ve dünyamıza ve ülkemize hayırlara vesile...

BAŞKAN - Oyunuzun rengini de unutmayın. Oyunuzun rengini açıklamak üzere söz aldığınıza göre... Aleyhinde söz almıştınız.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) - Oyumun rengi... Tabiî, böyle hayırlı bir tasarıya hayır oyu verecek değiliz. Ben 7 nci madde için aleyhte istemiştim. 7 nci madde küçük bir by-pass ile ileriki aşamalara atıldığı için, oyumuz, tabiî ki, böyle bir tasarıya evet olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. Tekrar hepinizin yeni yılını kutluyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Aleyhinde söz alıp nasıl "evet" veriyorsun?!

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Devamla) - Efendim, Aslan Polat'ın da yeni yılını kutluyorum.

BAŞKAN - Şimdi, lehinde olmak üzere, Niğde Milletvekili Sayın Mükerrem Levent; buyurun.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgeler arasındaki dengesizliği gidermeye çalışırken, haksız rekabet koşulları yaratan ve bazı bölgeler aleyhine dengesizlik yaratan teşvik sisteminin, mutlaka gözden geçirilmesi zorunluluğu açıkça ortaya çıkmıştır.

Hal böyleyken, 12.4.2000 tarihinde yasalaşan 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinde, başka herhangi bir ölçü getirilmeksizin, kişi başına gayri safî millî hâsılanın 3 500 ABD Doları altında olan illerin, 4325 sayılı Yasanın getirdiği teşviklerden yararlanabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 28 inci maddesi, 14 üncü maddede getirilen teşviklerden yararlanma tarihini 31.12.2001 olarak belirlemiştir. Bu durum, Anadolu'daki yatırımcılara umut vermiştir. Endüstri bölgeleri yasa tasarısı ve 2002 yılı bütçe uygulamalarıyla, söz konusu yasanın uygulanmasının durdurulmasına yönelik çalışmaların varlığından söz edilmektedir.

Anadolu'ya umut veren, ekonominin canlanmasında önemli bir adımı sayılan bölgeler arasındaki dengesizliği giderebilecek Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14 üncü maddesinin uygulanmasının, belirlenen takvimde (31.12.2001) yürürlüğe girmesi ve sözü edilen sakıncaları giderecek yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar uygulanması elzemdir. Ancak, OSB Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca, kişi başına millî geliri 3 500 doların altında kalıp OHAL Kanunu kapsamındaki teşviklerden yararlanacak olan 71 il vardır. 71 ilin 49'u kalkınmada öncelikli yöreler kapsamındadır ve bu illerde girişimciler, yatırım aşamasında yatırım indirimi, vergi ve harçlardan muafiyet gibi teşviklerden yararlanmaktadır.

Kalkınmada öncelikli yöre kapsamındaki 49 ilin 22'si OHAL Kanunu kapsamındaki daha kapsamlı teşviklerden faydalanmaktadır. Bu illerin yatırımcılar açısından daha cazip olması, kalkınmada öncelikli diğer 27 ilin gelişmesini engellemektedir.

OSB Kanununun 14 üncü maddesinin uygulanmasının, en azından, söz konusu 27 ille sınırlı kalmak kaydıyla, yasada belirlenmiş olan takvimde yürürlüğe girmesinin 2002 yılı bütçesini fazla etkilemeyeceği; aksine, yatırım yapılıp işletmelerin faal duruma gelmesiyle, KDV gelirlerine önemli bir artış getireceği ve işsizliğe çare olacağı bir gerçektir.

BAŞKAN - Sayın Levent, sonuçlandırır mısınız rica etsem...

MÜKERREM LEVENT (Devamla) - Sayın Başkanım, kalkınmada öncelikli yöre kapsamında olup, OHAL Kanunu kapsamındaki teşviklerden yararlanamayan 27 ilde, OSB Kanununun 14 üncü maddesinin uygulanmasının yürürlüğe girmesinin bir yıl ertelenmesinden önce, Sayın Bakanımızın verdiği sözü tutması ve iki üç ay içerisinde, yeni kriterler, yeni teknoloji bölgeleri ve endüstri bölgeleri yasa tasarıları da göz önüne alınarak, bir teşvik yasasının hazırlanması umuduyla, bu tasarıya olumlu oy vereceğimi belirtiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin, teknik personelden yardım istemelerini; aksi halde, bize pusulalarını göndermelerini rica ediyorum. 

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu oylama sonrasında, 1 maddelik, Türkiye Cumhuriyeti İle Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunu görüşeceğiz.

Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız, hemen görüşebiliriz değil mi; ara vermemizi istemiyorsunuz?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - İstemiyorum, ara vermeye gerek yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hemen devam edeceğiz; peki, teşekkür ediyorum, sağ olun.

Değerli milletvekilleri, o görüşeceğimiz 1 maddelik kanun tasarısı da açık oylamaya tabi; onun için, sayın milletvekillerimizden bir parça daha feragat bekliyoruz.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, öncelikle, hepiniz adına, deprem bölgesinde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı ve Parlamentomuzun en sevilen, sayılan üyelerinden Avni Akyol'u rahmetle anıyorum.

17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının yapılan açıkoylamasının sonucunu takdim ediyorum:

Katılan üye sayısı                :196

Kabul        :188

Çekimser   :    1

Mükerrer   :    7

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ulusumuza ve deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğalgazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresi başlıyoruz.

4.– Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/902) (S. Sayısı : 780)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 780 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Yapılan Doğalgaz Anlaşmasıyla ilgili kanun tasarısı üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

20 dakika konuşmayacağım, çok fazla konuşmayacağım...

MELDA BAYER (Ankara) - Allah razı olsun!..

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - ...sabrınızı taşırmayacağım; ancak, bir iki şey söylemek de istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu anlaşma gereği, Türkiye, Azerbaycan'dan, yılda, 6,6 milyar metreküp doğalgaz satın alacak. Türkiye'nin enerji ihtiyacı her gün artmaktadır. Mevcut enerji potansiyelimizi, tüketimimize yetecek oranda artırmak durumundayız. Güvenilir ve ekonomik alternatifler bulmak durumundadır Türkiye. Kendi enerji kaynaklarımızı en ekonomik şekilde kullandıktan sonra, artı ihtiyacımızı da dışarıdan karşılamak durumundayız; bunun için de, Hazar havzası enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştıran bir enerji terminali haline gelmek için, Türkiye, projeler üretmek durumundadır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye, kalkınabilmek için, toplumsal refaha ulaşabilmek için, yoksulluğu, işsizliği, sefaleti yenebilmek için, sanayileşmek zorundadır, sanayileşmesini tamamlamak zorundadır; bunu sağlayabilmesi için de, enerji arzında sürekliliği olması lazım, enerji arzında güvenirliliğinin olması lazım, arz edilen, kullanıma sunulan enerjinin, doğalgaz fiyatlarının uygun olması gerekmektedir. Bütün ülkelerin enerji arzında duydukları en büyük kaygı, güvenlik ve fiyat istikrarıdır. Bu hususları temin edemezsek, istediğimiz büyümeyi sağlayamayız, istediğimiz büyümeyi sağlayamazsak, topluma refah da temin edemeyiz.

Yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, toplam enerji talebinin 1998 yılında yüzde 39'unu, 1999 yılında yüzde 6'sını karşılayabilmiş, 2010 yılında yüzde 28'ini, 2020 yılında ise yüzde 24'ünü karşılayabilecektir.

Görüldüğü gibi, yerli kaynaklar zaman geçtikçe azalma göstermektedir. Türkiye'de, doğalgaza olan talep gün geçtikçe artmaktadır. Doğalgazın çevre üzerindeki olumlu etkileri ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi dikkate alındığında, toplam enerji arzı içerisindeki payının neden artmakta olduğu görülür. Yapılan planlamalarda, ülkemizin doğalgaza olan talebi, 2005 yılında yüzde 31, 2010 yılında yüzde 8, 2020 yılında yüzde 4 artış göstermektedir. Halen 13 milyar metreküp olarak gerçekleşen doğalgaz tüketiminin, 2010 yılında 55 milyar metreküpe, 2020 yılında ise, 83 milyar metreküpe ulaşacağı planlanmıştır. Doğalgaz kullanımında tamamen dışa bağımlı olan Türkiye, ithalini bugüne kadar iki yoldan temin etmekteydi; Balkanlar üzerinden gelen boru hattıyla Rusya Federasyonunda ithal ettiği gaz, bir de Nijerya ve Cezayir'den alınan sıvılaştırılmış doğalgaz, toplam 13 milyar metreküp. Buna ek olarak da, İran doğalgazı yeni devreye girdi. Bu hat, bilindiği gibi, 1977 yılında ihale edilmişti; ancak, bu ihale Anasol-D hükümeti döneminde iptal edildi. Bu boru çapı artırılarak tekrar ihale edildi. Bu gecikme hem Türkiye ve İran arasında sorunlara neden oldu hem de önümüzdeki yıl doğalgaz kullanması planlanan Erzurum, Erzincan, Sıvas, Malatya, Elazığ, Kahramanmaraş, Adana gibi merkezlere doğalgaz verilmesi de gecikmiş oldu.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin elektrik enerjisi üretimi açısından mevcut potansiyeli 105 milyar kilovat/saat linyit, 16 milyar kilovat/saat taşkömüründen, 125 milyar kilovat/saat hidroelektrik santrallarından elde edilmektedir. Dolayısıyla, elektrik enerjisi üretimine uygun olan toplam konvansiyonel yerli potansiyel kaynaklar 246 milyar kilovat/saat düzeyindedir. Yapılan planlamalar dikkate alındığında, bu potansiyelin tümü gerçekleştirildiğinde dahi 2010 yılı enerji ihtiyacını karşılaması mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, elektrik enerjisi üretiminde büyük payı olan doğalgazın güvenilir bir şekilde temin edilmesi son derece önemlidir. Bugün, ithal edilen doğalgazın yüzde 70'i aydınlanmada kullanılıyor, yüzde 17'si konut ısıtmada, yüzde 13'ü sanayide tüketilmektedir. Enerji planlamalarının yapıldığı yıllarda, Türkiye'nin enerji talebi yılda 8 oranında artış göstermekteydi. Bu artışlar dikkate alınarak doğalgaz anlaşmaları yapılmıştır. İran doğalgaz boru hattının tamamlanmasıyla da, birinci yıl için 3 milyar metreküp, sonrasında da 10 milyar metreküp gaz ithal edilecek. Karadeniz altından geçecek olan Mavi Akım Projesiyle de, Rusya'dan, yılda 16 milyar metreküp doğalgaz ithal edilecektir. Yine, Türkmenistan Doğalgaz Anlaşması yapılmış. Azerbaycan'la yapılan bu anlaşmayla da, 6,6 milyar metreküp doğalgaz ithal edilecektir. Ancak, son dört yıldır görevde olan hükümetlerin çok kötü yönetimi dolayısıyla ekonominin çökmesi sonucu, bırakın yeni yatırımlar yaparak, tesisler kurarak enerji tüketimini artırmayı, mevcut tesisler, işletmeler, fabrikalar kapanma noktasına gelmiş, ülke, yılda yüzde 10 gibi savaş yıllarında bile görülmeyen oranda küçülürken, enerji tüketimi de bu oranda azalmıştır.

Tabiri caizse, bu hükümetin enerji politikasının imdadına, ekonomide meydana gelen daralma, sanayi tesislerinin kapanması, ekonomik hayatın çökmesi yetişmiştir. Aksi takdirde, Türkiye, elektrik kesintileriyle karanlıkta kalacaktı. Bu ekonomik durgunluk, bu daralma, bu küçülme böyle devam ederse, Türkiye, tamamını ithal ettiği doğalgazı kullanabileceği yer bulamayacak, anlaşmalarla ithal ettiği, parasını verdiği doğalgazı, depolayacak yeri olmadığı için de belki havaya vermek durumunda kalacaktır. Doğalgaz kullanmada gösterdiğimiz beceriksizlik devam ederse, bu enerjiden elde edilecek katmadeğerden de ülke mahrum kalacaktır.

Plansız ve programsız yönetimler, hükümetler yüzünden, ekonomimiz, enerji sektöründe kaynak kullanamaz hale gelmiş, mevcut potansiyel de atıl bırakıldığı için, dünya ülkeleri içinde kişi başına enerji tüketiminde son sıralara düşmüştür.

Bu konuda, Planlama ile Enerji Bakanlığı uzmanlarının yaptıkları tartışmaları hatırlıyoruz. Türkiye'nin, bu ekonomik ve stratejik, tarihten gelen potansiyel avantajını kullanarak bölgenin tek gücü olma yolunda çaba göstermesi gerekirken, ne yazık ki, 28 Şubat sonrasında sanal ve hayalî tehlikeler üreterek, enerjisini, gücünü kendi içinde kullanma, harcama hatasına düşerek bugün, bunun bedelini bu çöküşle ödemektedir. Bugün, bu çöküşten dolayı parasını ödediğimiz doğalgazı, gelecekte kullanamayabiliriz. Bir süre önce "çağdaş, ucuz, kalorisi yüksek, verimi yüksek, çevre dostu" diye insanımıza cazip gelen, bu önerilen doğalgaz yerine, insanımız, odun, kömür, tezek, talaş gibi yakıtlar arama ihtiyacını hissetmiştir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; enerji ithalinden korkmamak lazım. Enerji kaynaklarınız yoksa, tabiî ki, ithal yoluna gideceksiniz. Enerji kullanıyorsanız kalkınıyorsunuz, sanayileşiyorsunuz, gelişiyorsunuz demektir: Fert başına tüketim ne kadar fazla artarsa, kalkınma o kadar fazla demektir.

Parasını vererek ithal ettiğiniz enerjiyi eğer tüketemiyorsanız, o zaman korkmakta, endişe etmekte de haklısınız. Bugün, biz, bunun için endişe ediyoruz: Sanıyorum endişe etmekte de haklıyız.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayın Tunç, yeter...

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Son olarak, sabrınızı taşırmadan, bir iki hususu da ifade etmek istiyorum. Bunlardan birincisi, Türkiye, enerji zengini ülkelerin bir kısmıyla komşu, bir kısmıyla da tarihi, dili, milliyeti paylaşan bir konumdadır; ancak, Türkiye'nin, bu avantajları yeterince kullandığını söylemek mümkün değildir. Komşularımızla karşılıklı çıkar ve saygı esasına dayalı ilişkilerle barış içinde yaşamak zorundayız; gerginlik ve tehdit kokan politikaların bize de, komşularımıza da bir faydası yoktur. İran komşumuzdur, iyi geçinmek durumundayız; Irak ile de iyi geçinmek durumundayız; Suriye, Rusya, Ermenistan ile de iyi geçinmek durumundayız. Dolayısıyla, Türkiye, enerji ihtiyacını, özellikle doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını daha ekonomik olarak bu ülkelerden karşılayabilir; bu komşularımız da ihtiyaçlarını Türkiye'den karşılayabilirler.

Bir ikincisi de, Türkiye, kaynak çeşitlendirmesini yapmak zorundadır. Şu anda, Türkiye, doğalgaz itibariyle, bir yönden, Rusya'ya bağımlı duruma gelmiş. Doğalgazını, yüzde 60-70 oranında Rusya'dan ithal etmek durumundadır; halbuki, bu, dünyada, yüzde 30'u geçmiyor. Dolayısıyla, kaynak çeşitlendirmesine de gitmek lazım.

Son olarak, şu anda, Türkiye, doğalgazı çok pahalı tüketiyor; halk, bunu çok pahalı tüketiyor. Hem BOTAŞ için hem kullanan belediyeler için söylüyorum. Ben, bunun makul seviyesi neyse, buna getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sabrınıza, tahammülünüze teşekkür ediyor; bu anlaşmanın, hem Türkiye için hem Azerbaycan için hayırlı olmasını diliyor; hepinize saygılar sunuyorum efendim. (SP, DYP; AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Tunç.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahısları adına söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Soru... Soru...

BAŞKAN - 1 inci maddeyi okutuyorum...

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, bir sorumuz var. Bir saniye...

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Bakanım, yazılı cevap vermenizi istiyorum. Tokat İli hudutlarına doğalgaz ne zaman girecek?

BAŞKAN - "Kabul edenler, etmeyenler" demiştim...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) -  Sayın Başkan, bekliyoruz...

BAŞKAN - Efendim?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) -  Soru soracağız diye bekliyoruz.

BAŞKAN - "Kabul edenler, etmeyenler" diye söyledik. Daha sonra yapalım...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Daha evvelden başladık.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ ARASINDA AZERBAYCAN DOĞAL GAZININ TÜRKİYE CUMHURİYETİNE SEVKIYATINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 12 Mart 2001 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Bedük, siz "bir şey soracağım" dediniz; ısrarlı mısınız?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, tabiî, ben soru-cevapta soracaktım.

Aksaray'a kadar gelmiş olan doğalgazın Şereflikoçhisar'a ulaştırılması hususunda 2002 yılı için Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızın burada bir açıklama yapmasını diliyordum; bir. Yazılı olabilir...

İkincisi: Bu birleşim son birleşim. 2002 yılının dünyaya barış, ülkemize, büyük Türk Milletine güzellikler, sağlıklar ve mutluluklar getirmesi dileğiyle bol ve bereketli yıllar diliyorum ve sizlere de başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Biz de katılıyoruz...

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır. Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğalgazının Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylamasına 218 üye katılmış ve 207 kabul, 11 mükerrer oy kullanılmıştır.

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ulusumuza hayırlı olmasını diliyoruz.

Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklar; buyurun.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bütün gruplara, değerli Başkanımıza, Başkanlık Divanına çok teşekkür ediyorum.

Bu, 2001 yılının son birleşimi. Bütün milletvekili arkadaşlarımın yeni yılını kutluyorum. Özellikle, şu anda salonda bulunarak sonucu bekleyen çok değerli milletvekili arkadaşlarıma, dolayısıyla DSP Grup Başkanvekillerine, MHP Grup Başkanvekiline, Anavatan Partisi Grup Başkanvekiline, biraz önce oylarıyla destek veren diğer siyasî parti gruplarına da teşekkürlerimi sunuyorum.

Yeni yılın barış getirmesini, yeni yılda, Parlamentomuzda ülkemizin yararına çok daha iyi kanunların çıkacağını düşünerek ve bunu umut ederek, dileyerek yeni yılın hayırlar getirmesini diliyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Değerli Bakanımızın dileklerine biz de katılıyoruz.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 2 Ocak 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 00.12

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.