Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 72

 

8 inci Birleşim

17 . 10 . 2001 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, Adana yöresinde ikinci ürün mısır bitkisinde ortaya çıkan hastalık ile yöre çiftçisinin kredi borçlarını ödeyememe sıkıntısına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Iğdır Milletvekili Ali Güner'in, sınırlarımıza yakın illerimizde yaşayan vatandaşlarımızın sınır ticaretinde karşılaştıkları engellere, yaşadıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, yeni akademik yılın açılması ve üniversitelerin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Stockholm'de düzenlenecek olan Kadın ve Erkeğe Eşit Fırsatlar İçin Parlamenter Komiteler Konferansına, İsveç Parlamentosu Genel Sekreteri Anders Forsberg'in vaki davetine icabetle TBMM'yi temsilen katılacak heyete ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/896)

2. - Devletin askerî kuvvetlerini neşren tahkir ve tezyif etme suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak hakkında tanzim edilen ve daha önce gönderilen soruşturma dosyasının, bu defa, Adalet Bakanlığınca yeniden değerlendirilmek üzere geri istenildiğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/897)

IV. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/19) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/776)

2. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Ardeşen Küçük Sanayi Sitesi altyapı çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/777)

3. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Organize Sanayi Bölgesi etüd çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/778)

4. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/779)

5. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki ürün araştırma ve yayın çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/780)

6. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde hayvancılığın geliştirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/781)

7. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki tarımsal projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/782)

8. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/783)

9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Pazar ve Ardeşen öğretmen evi projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)

10. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Merkez görme engelliler okulu projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/785)

11. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/786)

12. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/787)

13. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/788)

14. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/789)

15. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki kanalizasyon projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/790)

16. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/791)

17. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Ardeşen İçme Suyu Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/792)

18. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İçme Suyu Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/793)

19. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğü aracılığıyla Rize'de yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/794)

20. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, İller Bankasının Rize İlinde yürüttüğü projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/795)

21. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/796)

22. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çamlıhemşin - Ayder Ilıcası - Kavran Yaylası yolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/797)

23. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize - Fındıklı- Yeniköy Kanlıdere balıkçı barınağı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/798)

24. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/799)

25. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Fındıklı Guatr Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/800)

26. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/802)

27. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki konut kooperatiflerine ve kredi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/804)

28. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/805)

29. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/806)

30. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/808)

31. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Talim ve Terbiye Kurulunun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/809)

32. - Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, Talim ve Terbiye Kurulu'nun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/810)

33. - Ağrı Milletvekili Musa Konyar'ın, ilköğretim okullarında uygulanacak yabancı dil öğretim programına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/811)

34. - Bitlis Milletvekili Yahya Çevik'in, Talim ve Terbiye Kurulunca dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/812)

35. - Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, Talim ve Terbiye Kurulunca yabancı dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/813)

36. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep - İslahiye ilçesinde bulunan Tekel Üzüm İşletme Fabrikası'nın depo olarak kullanılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/814)

37. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Talim ve Terbiye Kurulunca yabancı dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/815)

38. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinin balıkçı barınağı ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/816)

39. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/819)

40. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/820)

41. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/821)

42. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/823)

43. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/824)

44. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/825)

45. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/827)

46. - Balıkesir Milletvekili Agah Oktay Güner'in, Talim ve Terbiye Kurulunun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı konusunda aldığı bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/828)

47. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bulgaristan'dan gelen soydaşların bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/829)

48. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa ilinin demiryolu bağlantısının ne zaman kurulacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/830)

49. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa - İznik ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/831)

50. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-Yenişehir Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/832)

51. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa ilinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/834)

52. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa ilinde eğitime katkı payı olarak toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/835)

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, CEP telefonu baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/837)

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan Samsun İline gönderilen paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (6/838)

55. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, okul ve cami yakınlarında alkollü içki satış yasağına uyulmadığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/839)

56. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, deprem sonrası yapılan bağış ve yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (6/842)

57. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, afet kapsamına alınan yerlerin tespitinde uygulanan kriterlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/843)

58. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Ayvacık baraj gölü üzerindeki köprü inşasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/844)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, M-60 tank ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/4587)

2. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, ABD'ye Green Card'la iltica edenlere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/4590)

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, ülkemizin tanıtımında emeği geçenlere resmi statü kazandırmaya yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/4601)

4. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, IMF ve Dünya Bankasının verilecek krediyi geciktirmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4611)

5. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, IMF Başkanının gönderdiği mektuba ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4612)

6. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Millî Eğitim Bakanlığı memur kadrolarına atanacakların niteliklerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4652)

7. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Manavgat suyunun İsrail'e satışına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/4671)

8. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 30 Ağustos'ta Genel Kurmay Başkanlığının verdiği resepsiyona bazı parti liderlerinin davet edilmemesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/4703)

9. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, müfettişlerin okullarda irtica denetimine çıkacağı şeklinde basında çıkan haberlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4711)

10. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İsviçre'de Türk dernekleri ve yöneticilerine karşı açılan davalara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/4714)

11. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4724)

12. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, THY'na ait Airbus yolcu uçaklarının satılacağı haberlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/4737)

13. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, NATO İttifak Sözleşmesinin 5 inci maddesinin devreye sokulmasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/4748)

14. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Adana ve Osmaniye İllerinde mısır bodur hastalığından zarar gören çiftçilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4757)

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

3. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)

4. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675)

5. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676)

6. - Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685)

7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/672) (S. Sayısı : 456)

8. - 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda - Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/674) (S. Sayısı : 458)

9. - 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/675) (S. Sayısı : 459)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.

TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova Başkanvekili seçilmesi nedeniyle bir teşekkür konuşması yaptı.

Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Ege Bölgesindeki çiftçi sorunları ve prim sistemine,

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya da, Erzincan'daki tavuk üreticilerinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Gaziantep Milletvekili İbrahim Konukoğlu'nun, Dünya Görme Engelliler Beyaz Baston Gününe ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez cevap verdi.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4709 sayılı Kanunun incelenmesi sonucunda:

Yasanın çerçeve 27 nci maddesiyle, Anayasanın 86 ncı maddesinde yapılan değişiklik dışında, yasa ile gerçekleştirilen diğer düzenlemelerin temel hak ve özgürlükleri geliştirip genişletmesi, bu alanda çağdaş gelişmelere koşut iyileştirmeler yapması, katılımın artırılarak çoğulcu demokratik anlayışın gelişmesine katkıda bulunması ve hukukun genel ilkelerine uygun bulunması nedeniyle, Resmî Gazetede yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmesinin,

Yasanın çerçeve 27 nci maddesiyle, Anayasanın 86 ncı maddesinde yapılan değişikliğin, TBMM üyelerinin özlük haklarını ilgilendirmesi ve üyelere yönelik her türlü olumsuz eleştiriyi önlemesi amacıyla doğrudan halkoyuna sunulmasının,

Uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile

Romanya Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ghiorghi Prisacaru'nun vaki davetine TBMM'yi temsilen katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Saadet Partisi Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun,  ülkemizdeki işsizlik ve istihdam sorunlarına ilişkin genel görüşme (8/22),

Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 20 arkadaşının, GAP konusunda Meclis araştırması (10/210),

Saadet Partisi Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu ve Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, uyguladıkları yanlış politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca TBMM'nin verdiği yetkiyi, halkın desteğini kaybetmesi nedeniyle kullanamayacağı iddialarıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/19),

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemde yerlerini alacakları ve genel görüşme ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı; gensoru önergesinin görüşülme gününün ise Danışma Kurulunca tespit edilip Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

İzmir Milletvekili Burhan Bıçakçıoğlu'nun, TBMM Hesaplarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Bürüksel'de düzenlenecek olan Avrupa Birliği Ulusal Parlamentoları, Avrupa Parlamentosu ve Aday Ülkeler Parlamentoları Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansı için, Belçika Federal Parlamentosu Temsilciler Meclisi ve Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanlarının vaki davetine, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanının icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Alacahan Adıyla Bir İlçe Kurulmasına (2/167),

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına (2/614),

Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine (2/600),

Dair Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve DSP Grubuna düşen üyeliğe, Grubunca aday gösterilen İzmir Milletvekili Burhan Bıçakçıoğlu seçildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/774),

2 nci sırasında bulunan (6/775),

Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları açıklandı;

3 üncü sırasında bulunan (6/776),

4 üncü         "  "                   (6/777),

5 inci           "  "                   (6/778),

6 ncı            "  "                   (6/779),

7 nci            "  "                   (6/780),

8 inci           "  "                   (6/781),

9 uncu         "  "                   (6/782),

10 uncu       "  "                   (6/783),

11 inci         "  "                   (6/784),

12 nci          "  "                   (6/785),

13 üncü       "  "                   (6/786),

14 üncü       "  "                   (6/787),

15 inci         "  "                   (6/788),

16 ncı          "  "                   (6/789),

17 nci          "  "                   (6/790),

18 inci         "  "                   (6/791),

19 uncu       "  "                   (6/792),

20 nci          "  "                   (6/793),

21 inci         "  "                   (6/794),

22 nci          "  "                   (6/795),

23 üncü sırasında bulunan (6/796),

24 üncü       " "                   (6/797),

25 inci         " "                   (6/798),

26 ncı          " "                   (6/799),

27 nci          " "                   (6/800),

28 inci         " "                   (6/802),

29 uncu       " "                   (6/804),

30 uncu       " "                   (6/805),

31 inci         " "                   (6/806),

32 nci          " "                   (6/808),

33 üncü       " "                   (6/809),

34 üncü       " "                   (6/810),

35 inci         " "                   (6/811),

36 ncı          " "                   (6/812),

37 nci          " "                   (6/813),

38 inci         " "                   (6/814),

39 uncu       " "                   (6/815),

40 ıncı         " "                   (6/816),

41 inci         " "                   (6/819),

42 nci          " "                   (6/820),

43 üncü       " "                   (6/821),

44 üncü       " "                   (6/823),

45 inci         " "                   (6/824),

46 ncı          " "                   (6/825),

47 nci          " "                   (6/827),

48 inci         " "                   (6/828),

49 uncu       " "                   (6/829),

50 nci          " "                   (6/830),

51 inci         " "                   (6/831),

52 nci          " "                   (6/832),

53 üncü       " "                   (6/834),

54 üncü       " "                   (6/835),

55 inci         " "                   (6/837),

56 ncı          " "                   (6/838),

57 nci          " "                   (6/839),

58 inci         " "                   (6/842),

59 uncu sırasında bulunan (6/843),

60 ıncı          " "                   (6/844),

61 inci          " "                   (6/845),

62 nci           " "                   (6/846),

63 üncü        " "                   (6/847),

64 üncü        " "                   (6/848),

65 inci          " "                   (6/852),

66 ncı           " "                   (6/853),

67 nci           " "                   (6/854),

68 inci          " "                   (6/855),

69 uncu        " "                   (6/856),

70 inci          " "                   (6/857),

71 inci          " "                   (6/858),

72 nci           " "                   (6/860),

73 üncü        " "                   (6/861),

74 üncü        " "                   (6/862),

75 inci          " "                   (6/863),

76 ncı           " "                   (6/864),

77 nci           " "                   (6/866),

78 inci          " "                   (6/868),

79 uncu        " "                   (6/869),

80 inci          " "                   (6/870),

81 inci          " "                   (6/871),

82 nci           " "                   (6/872),

83 üncü        " "                   (6/873),

84 üncü        " "                   (6/874),

85 inci          " "                   (6/876),

86 ncı           " "                   (6/878),

87 nci           " "                   (6/879),

88 inci          " "                   (6/880),

89 uncu        " "                   (6/882),

90 ıncı          " "                   (6/884),

91 inci          " "                   (6/885),

92 nci           " "                   (6/886),

93 üncü        " "                   (6/887),

94 üncü        " "                   (6/888),

95 inci  sırasında bulunan  (6/889),

96 ncı           " "                   (6/891),

97 nci           " "                   (6/892),

98 inci          " "                   (6/893),

99 uncu        " "                   (6/896),

100 üncü      " "                   (6/897),

101 inci        " "                   (6/898),

102 nci         " "                   (6/899),

103 üncü      " "                   (6/900),

104 üncü      " "                   (6/901),

105 inci        " "                   (6/902),

106 ncı         " "                   (6/903),

107 nci         " "                   (6/904),

108 inci        " "                   (6/905),

109 uncu      " "                   (6/906),

110 uncu      " "                   (6/907),

111 inci        " "                   (6/908),

112 nci         " "                   (6/909),

114 üncü      " "                   (6/911),

115 inci        " "                   (6/912),

116 ncı         " "                   (6/913),

117 nci         " "                   (6/914),

119 uncu      " "                   (6/920),

120 nci         " "                   (6/921),

122 nci         " "                   (6/923),

123 üncü      " "                   (6/927),

124 üncü      " "                   (6/928),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

113 üncü sırasında bulunan  (6/910),

118 inci        " "                   (6/916),

121 inci        " "                   (6/922),

Esas numaralı sözlü sorulara, Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı cevap verdi.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 1 inci sırasında bulunan ve görüşmelerine 9.10.2001 tarihli 4 üncü Birleşimde başlanılan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/13) görüşmeleri tamamlandı, önergenin kabul edildiği açıklandı.

Kurulacak komisyonun:

13 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,

Kabul edildi.

17 Ekim 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.42'de son verildi.

Yüksel Yalova

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Levent Mıstıkoğlu

Mehmet Ay

 

Hatay

Gaziantep

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye


                                                                             No :13

II. – GELEN KÂĞITLAR

17.10.2001  ÇARŞAMBA

Rapor

1. - Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/466) (S. Sayısı : 739) (Dağıtma tarihi : 17.10.2001) (GÜNDEME)

Sözlü  Soru Önergesi

1. - İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Yunanistan Dışişleri Bakanının Fener Patrikhanesi ile yaptığı görüşmeye ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1602) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, ülke genelinde tamir ve tadilat edilmesi gereken binalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4905) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.2001)

2. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4906) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.2001)

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, orman arazilerinin turizm amaçlı kullanımı ve satışı ile ilgili iddialara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4907) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.2001)

4. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, yabancı yatırımcıları teşvik edecek çalışmalar olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4908) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.2001)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

17 Ekim 2001 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet AY (Gaziantep)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Adana bölgesinde mısır bitkisinde ortaya çıkan spiroplazma kunkelii hastalığıyla ilgili söz isteyen, Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, Adana yöresinde ikinci ürün mısır bitkisinde ortaya çıkan hastalık ile yöre çiftçisinin kredi borçlarını ödeyememe sıkıntısına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana İli ve civarında ikinci ürün mısırlarda görülen hastalık hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana İlimizde 2001 üretim yılında ikinci ürün olarak ekilen 900 000 dekarlık mısırın yaklaşık 164 000 dekarı, yine, Osmaniye İlindeki ekim alanının 10 000 dekarı püskül oluşturamadan yok olup, ölmüşlerdir. Bu durum, özellikle, Ceyhan İlçesi kuzeyindeki Mercimek-Kösreli-Dikilitaş- Ceyhanbekirli arasında Ceyhan Nehri havzasında, Osmaniye-Kadirli alanlarında çok şiddetli bir seyir takip etmiş; çoğu tarlalar üretici tarafından sürülerek sökülmüştür. Çiftçilerimiz buralardan 1 kilo mısır bile hasat edememişlerdir.

Hastalıkla ilgili olarak, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Ziraî Mücadele Araştırma Enstitüsü, Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Tarım İl Müdürlüğünün yönetici ve uzman kadroları gereken hassasiyeti göstermişler ve çalışmalar neticesinde hastalığı tespit etmişlerdir. Kendilerine gösterdikleri hassasiyetten ve yaptıkları çalışmalardan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Türkiye'de ilk defa olan, özellikle, Ceyhan İlçesi ve çevresindeki 81 köyde rastlanan bu hastalığın, yapılan çalışmalar neticesinde, spiroplazma kunkelii -mısır cüceliği- adında bir virüs -mikrop- hastalığı olduğu ortaya çıkmıştır.

Adana ve Osmaniye İlinde zarar gören çiftçilerin 2090 sayılı Afet Kanunu kapsamına alınıp, mağduriyetlerinin giderilmesi hususunda hükümetimizin yardım ve desteklerini bekliyorum. Mağdur olan çiftçilerimize de buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Zaten, çiftçimiz, birikmiş kredi borçlarını ödeyememe sıkıntısı içerisindedir. Ayrıca, mevcut, Ziraat Bankasının uygulamaya koyduğu otuzaltı ay taksitlendirme şekli de çiftçilerimiz açısından uygun değildir. Birincisi, Tarım Kredi Kooperatifleri bu uygulamanın içinde yoktur; oysaki, küçük çiftçiler Tarım Kredi Kooperatifleriyle çalışmaktadır. İkincisi, çiftçiler her ay parayı nereden bulacak; çiftçide para, mahsulden mahsule olur. Üçüncüsü, çiftçinin aldığı para 3'e katlanmış; bir de buna cari faiz eklenirse, çiftçi, bunun altından kalkamaz. 2 milyar borç, 10 milyar olmuş; bunu, otuzaltı ayda taksitlendirerek ödemeye başladığı zaman 31 milyar olarak ödemesi gerekecek ki, çiftçinin bunu ödemesi imkânsızdır.

Çiftçi borçlarının ödeme planına bağlanmasıyla ilgili geçen yıl yaptığım konuşmada, çiftçinin 1,2 katrilyon borcu vardı. Çiftçinin bunu ödeyemeyeceğini, kâğıt üzerinde, devletin alacağının büyüyüp gideceğini arz etmiştim ve ödeyemedi. Şimdi, 2,5 katrilyon oldu. Devlet, alacağını alamadı; çiftçi, borcunu ödeyemedi. Oysa, çiftçi borcunu ödemek istiyor.

Çiftçi borçlarıyla ilgili kaynak aramaya da gerek yok; programın kendisi bir kaynak zaten. Bugün, Sayın Bakanımız Derviş kabul ederse, çiftçi, ineğini, danasını satıp, ilk taksit olan 400-450 trilyon parayı getirip, hemen yatıracaktır. Altı ay sonra bir 400-450 trilyon daha para yatıracaktır ve çiftçi, diğer taksitleri de yatırarak borcunu ödeyecektir. Çiftçi, borcunu ödemiş olacak; devlet, alacağını almış olacaktır. Aksi takdirde, bu borç, gelecek yıl 5 katrilyon, daha sonra 10 katrilyon olacak, haciz yoluyla bütün köyleri satmak durumunda kalacağız; çünkü, müteselsil kefalet sistemi dediğimiz bir kefalet sistemiyle, bütün köylerimiz birbirine kefil. Bütün köyleri satıp, devlet olarak çiftçilik mi yapacağız?! (MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Çiftçinin bu borcu, 1991 yılından bu zamana kadar gelen birikmiş borçtur. Çiftçimiz sıkıntıdadır. Çiftçimiz hapsedilmekte, traktörünü satmakta, hatta namus ölçüsünde değer verdiği tarlasını satmaktadır. Çiftçimizin borcunun, Tarım Bakanımız tarafından teklif edilerek, Bakanlar Kurulunda uygun bulunan, faizlerin dondurularak üç yılda 6 eşit taksitle ödenmesi teklifinin bir an önce uygulamaya konulmasını, çiftçilerimiz adına hükümetimizden istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Gündemdışı söz alarak, Adana Bölgesindeki sorunları dile getiren Sayın Adnan Fatin Özdemir'in konuşması karşısında hükümetten bir söz talebi?.. Yok.

Gündemdışı ikinci söz, sınır ticareti hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Ali Güner'e aittir.

Buyurun Sayın Güner. (ANAP sıralarından alkışlar)

2. - Iğdır Milletvekili Ali Güner’in, sınırlarımıza yakın illerimizde yaşayan vatandaşlarımızın sınır ticaretinde karşılaştıkları engellere, yaşadıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ALİ GÜNER (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınır ticareti konusu üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, sınır ticareti, sınırda yer alan illerimizde yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını, komşu ülkelerden, kısa sürede, bazı dış ticaret mevzuatına tabi olmadan, ucuza karşılamaları için başlatılmış özel bir uygulama şeklidir. Bu uygulama sonucunda, sınır illerimizin, ticarî hayatının canlanmasına büyük etkisi olmuştur. Hatta, sınır illerindeki valilerimiz, birçok yatırımlarını, sınır ticaretinden elde ettikleri gelirlerle gerçekleştirmişlerdir; ama, ne yazık ki, 2000 yılındaki yeni uygulamayla, bu yatırımların da önü kesilmiştir.

Zaman zaman, bölgeye yaptığım ziyaretlerde, sınır illerinde gördüğüm manzara pek iç açıcı değildir. Başta, Ağrı İli Doğubeyazıt İlçesi Gürbulak Gümrük Kapısı olmak üzere, Esendere Sınır Kapısı, Nusaybin Sınır Kapısı, Habur Sınır Kapısında halkla yaptığımız görüşmelerde, hemen hemen her kesimin ortak noktası geçim sıkıntısıdır. Ticarî hayat durmuş, halk, perişan, aç, sefil, yarınından umudunu kesmiş, kaderine terk edilmiş bir görünüm sergilemektedir. Vatandaş, iş istiyor, aş istiyor, sırtıma taş yükleyin de günlük ekmeğimi verin diyor.

Bölge halkının genel durumu böyleyken, burada, affınıza sığınarak, bir konuya açıklık getirmek istiyorum. 2000 yılında, Ağrı Şeker Fabrikasının yapmış olduğu Nahcivan pancarının taşıma ihalesini alan, Iğdır MHP İl Başkanının kardeş ve amcalarının sahip olduğu Aras Şirketi, taşıma işini, kendilerine ait TIR'larla ve Iğdır'da sayıları 6 000'i bulan araçlarla yapmaya başlamıştır.

Şeker Şirketiyle yapmış olduğu sözleşme neticesinde taşıma işinde zarar edeceğini anlayınca, şirket, ekstra rant arayışına başlamıştır. Bu taşıma işi devam ederken, sürpriz bir şekilde, adı geçen şirkete 10 000 ton motorinin, Bakanlar Kurulu kararıyla Aras Şirketine çıktığı görüldü. Bu karara bölgedeki şoför esnafı tepki gösterdi. Aras Şirketi, bu 10 000 ton motorinin bir kısmını kendi araçlarıyla taşıdı. İlin valisi, halktan gelen tepkiler üzerine, mazotun, amacı dışında kullanıldığını bahane ederek, taşına işini durdurmaya karar verdi. Ama, ne yazık ki, Nahçıvan pancar taşıma işini bu yıl alamayan şirket, yirmi gün önce, 2000 yılında taşıyamadığı motorinin 4 200 tonunu taşımaya başlamıştır. Bundan dolayı, bölge halkı ve 6 000 şoför esnafı faks ve telefonlarımı kilitler hale gelmiştir.

Esnaf şunu söylüyor: "Sayın milletvekilim, bu 10 000 ton motorinin, adı geçen şirkete getirdiği veya getireceği rant 4-5 milyon dolardır." Esnaf bize soruyor: Hangi milletvekili, hangi bürokrat, hangi bakan bu konuyu takip etmiştir ki, Bakanlar Kurulunda bu 10 000 ton mazotun, adı geçen şirkete verilmesi olayını gerçekleştirmiştir? Ben de bu kürsüden soruyorum: Acaba, bu rant miktarı 4-5 milyon dolar iken, bunun TL karşılığı 6-7 trilyon lirayı bulan bu rantı ve bu vurgunu kimler başardı? Başta Başbakan Yardımcımız Sayın Devlet Bahçeli'ye Iğdır'da böyle bir aileye sağlanan bu ranta aracı olan yetkililerden hesap sormasını saygılarımla arz ediyorum.

Sayın Genel Başkanım, MHP'nin toplumdaki imajını bu gibi olaylar bitiriyor.  Bölgemizde partinize oy veren, umut bağlayan ve bu işten ekmeğini temin eden seçmeniniz, tabana yayılması gereken söz konusu rantın bir aileye gitmesinden son derece rahatsızdır.

Bu tür olaylar bizim gibi siyasîlere de olumsuz yansımaktadır. Halkın nazarında tüm siyasîler, rantçıların temsilcisi ve onların iş takipçisi durumuna düşürülmektedir. Ne yazık ki, kuruyla yaş beraber yanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika daha vereyim, toparlayın...

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Ne diyorsun sen!..

ALİ GÜNER (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, ben bir gerçeği dile getiriyorum, bağlayacağım; cevap vermek isteyen varsa, burada cevap verir. Yani, sizin açınızdan fayda getirecek şeyi söylüyorum.

BAŞKAN - Sayın Güner, 1 dakika süreniz var, siz konuşmanızı tamamlayın.

Buyurun.

ALİ GÜNER (Devamla) - ...Milletvekili denilince, hepimize aynı gözle bakılmaktadır.

Yine, aynı şekilde, 2000 yılında taşıma işini üstlenen şirket yöneticilerine ters düşen -bunu Iğdır halkının hepsi biliyor- Sayın Vali neden, 6 000 şoför esnafının feryadını dinlemiyor da, şirketin üst düzey yöneticileriyle -geçen pazar günü- Korhan Yaylasında çilingir sofrası kurup, barış şarkıları söyleyip eğleniyordu? Acaba, bahse konu olan büyük ranttan kimler, ne kadarını kapmıştır?

Buradan, Sayın İçişleri Bakanıma sesleniyorum: Yanlışı kim yaparsa yapsın üzerine gidiniz, halkın yanında olunuz. Bizi buraya şirketler değil, halk göndermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ GÜNER (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama, bakın, fazladan 1 dakika verdim. Lütfen...

ALİ GÜNER (Devamla) - Sayın Başkan, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin, hemen hemen her kesimi etkilediği bir gerçektir ve herkes nasibini almış durumdadır. Bu durum da göz önüne alındığında, ülkemize sınırı olan devletlerle sınır ticaretinin gelişmesi için azamî gayretin sarf edilmesi gerekmektedir. Bugün, her ne kadar, Irak'la sınır ticaretimiz bazı sebeplerden dolayı durma noktasına gelmişse de, 50 000 şoför esnafı ve bölge halkı mağdur edilmiştir.

Bahse konu olan mağduriyetin önlenmesi için hemen, acil olarak yapılacak tek şey, başta, Suriye ve İran ile olan sınır kapılarımızdan, Doğubeyazıt ilçesine bağlı Gürbulak Sınır Kapımızı, Mardin'e bağlı Nusaybin Sınır Kapımızı acilen sınır ticareti kapsamına alıp, bölge halkının içinde bulunduğu ekonomik bunalıma ve krize son verilmelidir. Bunun, bölge insanını açlığa, yoksulluğa, fakirliğe ve umutsuzluğa olan karamsarlığını ortadan kaldırmak, vatanını seven, devletine güven duyan, yarına umutla bakan, geleceği parlak gören, halkın maddî ve manevî yönden kurtulmasına en büyük etken olacağı kanısındayım. Sorumluluk duygusu içerisinde olan büyüklerimizin, bu işe, bir an önce el atıp, çözüme kavuşturacaklarına inanıyor, bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Güner.

Gündemdışı konuşmaya hükümetten söz talebi?.. Yok.

Gündemdışı üçüncü söz, yeni akademik yılın açılması ve üniversiteler konusunda söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan'a aittir.

Buyurun Sayın Tartan. (DSP sıralarından alkışlar)

3. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, yeni akademik yılın açılması ve üniversitelerin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

HAKAN TARTAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni eğitim, öğretim döneminin başlamasıyla birlikte üniversitelerimiz de kapılarını, gelişme ve çağdaşlaşma yolunda yeni bir umudu araladı. Bu yıl, 53'ü resmî, 23'ü vakıf olmak üzere toplam 76 üniversitede 1 milyon 900 bine yakın öğrencimiz, mutlu bir gelecek için zorlu bir mücadele içerisinde olacak. Yine bu üniversitelerdeki 22 000 öğretim görevlisi ve üyesiyle diğer çalışanlar, çağdaş bir Türkiye temeline harç atmak için, dağarcıklarındaki en süzme ve önemli bilgileri öğrencilerine yansıtmanın, aktarmanın uğraşısı içerisinde olacaklar. Bizler de, artık, eğitim sistemini değiştirmeyi tartışmalı, yeni sistemleri, akıllı insan yetiştirmeye yönelik aktif eğitim uygulamalarını yaşama geçirmeliyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada yaşanan gelişmeler malum. 21 inci Yüzyıla damgasını vuran teknolojik devrimin ve bilgi toplumunun en önemli kaynağı eğitimli insan gücü. Bu nedenle, bilimin ve üniversitelerin önemi her geçen gün daha da artmakta; çünkü, üniversiteler, aklın ve bilimin egemen olduğu; özgür düşüncenin, yaratıcı düşünceye dönüştürüldüğü kurumlardır.

Ülkemizde yükseköğretim bütçesinin toplam bütçe içerisindeki payı 1985 yılında yüzde 3'ken, bu rakam, 2000 yılında yüzde 2,2'ye gerilemiştir. 2001 yılı itibariyle de yükseköğretime ayrılan bütçe, gayri safî millî hâsılanın yüzde 1'i kadar bile değildir.

Yükseköğretime ayrılan bütçelerdeki reel azalma ve mevzuatlar ile ücretler, üniversiteler için önemli bir sorun haline gelmektedir. Elektrik, su, ısınma gibi altyapı eksiklikleriyle barınma ve yurt sorunları da, konunun bir başka boyutunu oluşturmaktadır.

Üniversitelerimiz, bugün için, ne yazık ki, taşıdıkları büyük potansiyele karşın, dünyanın pek çok saygın üniversitesiyle rekabet edemeyecek durumdadır. Öğretim üyeleri, bilimsel yayınları ve gelişmeleri izlemekte, öğrencilerimiz, okul kütüphanelerinde gerekli yayınları bulmakta ve araştırma yapmakta zorluk çekmektedir. Yine, diğer ülkelerdeki meslektaşlarıyla kıyaslandığında, ekonomik anlamda çok yetersiz noktada bulunmalarına rağmen, değerli hocalarımızın özverili katkıları, eğitim kurumlarındaki işlerin, şimdilik de olsa yürümesini sağlamaktadır.

Yükseköğretim çağı nüfusundaki ve okullaşma oranındaki artışlar da dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda, hem üniversite sayısını artırmak hem de öğretim üyeliğini cazip hale getirmek zorunluluğu ortadadır. Bu, çağdaş bir Türkiye'nin olmazsa olmaz kuralıdır. Aynı zamanda, özgür ve demokratik üniversite yapısının, bugün, sıkıntı çektiğimiz birçok konuda, örneğin, daha demokrat, özgür ve yolsuzluklardan uzak bir Türkiye; barış, sevgi, hoşgörü nitelikleri daha zengin bir Türkiye anlamında da yeni açılımlar sağlayacağı açıktır.

Bu doğrultuda, Türkiye Büyük Millet Meclisince de onaylanan Sekizinci Beş Yıllık Planda yer alan, üniversitelerin bilimsel özerklikleri yanında, idarî ve malî özerkliklerinin güçlendirilmesi, eğitime katkı payının önemli bir finansman kaynağı haline getirilmesi ve bunların, etkin bir burs ve kredi sistemiyle desteklenmesi ilkeleri önemli bir aşamadır; ama, asıl başarı, bunların, etkin ve süratli bir şekilde yaşama geçirilmesiyle elde edilecektir.

Bunun yanında, üniversitelerimizin etkili hizmet veren verimli kurumlar olarak çalışması ve uluslararası düzeyde rekabet edebilecek konuma ulaşması için gerekli altyapının, mevzuatın ve idarî düzenlemenin oluşturulması da başarının bir diğer halkasını oluşturacaktır.

Burada altını çizmemiz gereken bir olgu var: Dünyada, bugün, çağdaş ve gelişmiş olarak nitelenen ülke sayısı 10 ve bu ülkelerin en önemli ortak özellikleri, bilim ve teknoloji üreten ülkeler olmaları. Bu, şu demek: Bilim ve teknoloji üreterek, çağdaşlığı, gelişmişliği ve mutluluğu yakalamışlar; bunu, mutlaka dikkate almalıyız.

Çağdaş ve evrensel değerleri benimsemiş bir toplum olarak, gelişmiş Batı uygarlıkları düzeyine ulaşabilmemiz için, bilim, teknoloji, kültür ve sanata her zamankinden daha çok yatırım yapmak zorundayız. Bu doğrultuda, yeni dönemde üniversitelerimizin bilim ve teknoloji üretmeye yönelik faaliyetleri mutlaka desteklenmeli ve bunlara kaynak yaratılmalıdır. Üniversitelerin bilgisayar eksiği ve internet bağlantısı sorunu mutlaka çözülmelidir. Savunma sanayiimizin de gelişmesi için savunma bütçesinden aktarılacak bir payın araştırma ve geliştirme kaynağı olarak üniversitelerimize aktarılması çifte yarar anlamına gelecektir. Her şeyden özveride bulunabiliriz; ancak, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin eğitiminden ve iyi yetiştirilmesinden kesinlikle özveride bulunamayız. Yeni dünya düzeninde güçlü ve saygın bir ülke olarak yer almak, uluslararası rekabetin her alanında geri kalmamak için eğitimde çağın standartlarını yakalamak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKAN TARTAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

HAKAN TARTAN (Devamla) - Unutulmamalı ki, cehalet en büyük tehlikedir. Yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler bulunabilmesi ancak ve ancak eğitimli, nitelikli ve iyi yetişmiş insangücüyle mümkündür ve yine unutulmamalıdır ki, üniversiteler, bilim ve özgürlük yuvası olarak gençliğin önünü açacak, cop ve şiddetle değil, kitaplarla, bilimsel yayınlarla, sevgi ve hoşgörüyle, Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş uygarlık yolunda ülkemize en önemli kazanımları sağlayacaktır. Böylelikle, herkes kazanacaktır.

Bu duygularla, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Tartan.

Hükümet adına söz talebi? Yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, izin verirseniz yerimden bir konuyu açıklamak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Seven'in yerinden kısa bir açıklama isteği vardı, onu bir yerine getirelim. Esasen, gündemdışı konuşmalarda, yerinden kısa açıklama yapmak şeklinde bir usul yok; ama, ben, sizin de müsamahanıza sığınarak yanıtlamaya çalışıyorum.

Buyurun Sayın Seven.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Gündemdışı konuşan üç arkadaşımın da çok önemli konuları vardı, müsaade ederseniz birer cümle, her konudan belirtmek istiyorum.

Ağrı, tarım ve hayvancılık bölgesi olması sebebiyle, dün akşam Ağrı'dan geldim, Ziraat Bankasına gönderilen tebliğin kesinlikle yeterli olmadığını, Tarım Kredi Kooperatifleri ile Ziraat Bankasına olan borçların yeniden Bakanlar Kurulunda ele alınıp, değerlendirilmesi gerektiğini arz etmek istiyorum.

Yine, ikinci olayla ilgili olarak, sınır ticareti, gerçekten, Ağrı'da çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Gürbulak Sınır Kapısı eskiden ithalat ve ihracat kapısıyken, maalesef, bugün transit kapısı haline getirilmiştir. İran tarafında çok güzel, modern binalar kurulduğu halde, bizim Ağrı'nın 10 kilometresine kadar arabalar kuyruklar halindeydi ve af buyurun, tuvaleti dahi bulunmamaktaydı. Sayın Bakanımız da buradayken söylüyorum; Gürbulak Sınır Kapısına bir an önce el atılarak, Doğubayazıt'taki insanlarımızın, hatta Türkiye'deki insanlarımızın kurtarılması gerekir. Yine, burada, sınır ticaretiyle ilgili, açık pazar olayına mutlaka el atılması gerekir.

Ayrıca, arkadaşımız üniversitelerle ilgili konuştuğu için, Ağrı'nın özlemi olan Ağrı Dağı üniversitesinin kurulmasını buradan haykırıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Seven.

Buyurun Sayın Gönül.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir konudaki üzüntümü dile getirmek için söz aldım. Şu anda, hep birlikte izledik ki, üç değerli milletvekili arkadaşımız, bölgelerinin veya ülkenin temel meseleleri hakkındaki sorunları bu kürsüden dile getirdiler. Bir değerli arkadaşım çiftçilerle ilgili konuştu. Dün bu konudaki düşüncelerimizi ayrıca ifade etmiş ve gündemdışı söz alan arkadaşımızı desteklediğimizi ifade etmiştik.

Bir diğer değerli arkadaşımız sınır ticaretiyle ilgili sorunları ifade ettiler. Bir diğer arkadaşımız, yeni akademik yılın açılması ve üniversitelerle ilgili, bu ülkenin, bu milletin temel meselesi halinde olan eğitimle ilgili düşüncelerini ifade ettiler. Şu anda salonda bulunan değerli bakanları tenzih ediyorum; ama, şu gündemdışı konuşmalarla Genel Kurula getirilen meseleler, hiçbir değerli milletvekili arkadaşımızın kişisel sorunu değildir Sayın Başkanım. Ülkenin sorunudur, milletin sorunudur; ama, bu sorunlarla ilgili düşüncelerini, programlarını, planlarını açıklaması gereken, Genel Kurulumuzu bilgilendirmesi gereken sayın bakanların burada olmamasını kınıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) Doğru Yol Partisi olarak, bu tavrı sürdüren sayın bakanların, Genel Kurula karşı bu lakayt durumlarını protesto ediyoruz.

Onun için, Sayın Başkanım, Meclis Başkanlığımızın, bu konuda, sayın bakanlarımızın nezdinde girişimde bulunmalarını, gündemdışı konuşmalara cevap vermelerini ve bu konudaki düşüncelerini, mutlaka, Genel Kurula sunmalarını istirham ediyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum; Muhterem Heyeti saygıyla selamlıyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gönül.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Biz de aynen katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Tekin, siz de, kısa bir açıklama talebinde bulundunuz; buyurunuz.

ALİ TEKİN (Adana) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum; Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, çok yararlı üç değerli konuşma yapıldı; bunlardan biri, Adana Milletvekilimiz Sayın Adnan Fatin Özdemir tarafından yapılan konuşmadır. Gerçekten de, Adana Milletvekili olarak, ben de, Sayın Özdemir'in belirttiği gibi, özellikle, Ceyhan yöresinde mısır üreticilerinin karşı karşıya bulunduğu, doğal felaket diye nitelendirilebilecek olan mısır bitkisinde görülen hastalık için, Bakanlar Kurulu seviyesine kadar gelmiş olan Afet Yasasından yararlanılma olayının bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü, gerçekten, Çukurova yöresi ve özellikle, Ceyhan, son büyük depremden, çok önemli ölçüde yara almıştır, ekonomisi gerçekten çok zor durumdadır; bir de, üstüne üstlük, bu yıl, çok geniş bir alanı kapsayan mısır ekiminden de yeteri kadar ürün alınamamıştır, büyük bir tarımsal hastalık musallat olmuştur. Dolayısıyla, Ceyhanlı çiftçilerimiz gerçekten zor durumdadır. Bu konuda, hükümetimizin, bir an önce, alınması gereken tedbirleri alacağına inanıyorum, güveniyorum ve bu bağlamda, Sayın Özdemir'in dileklerine iştirak ettiğimi belirtmek istiyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tekin.

Sayın Erdir...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Sayın Başkan, müsamahanıza sığınarak ben de söz alma durumunda kaldım, sizlere teşekkür ediyorum.

Adana Milletvekili Sayın Fatin Özdemir kardeşimiz, aynı zamanda, Tarım Komisyonu üyesidir. Haklı olarak, Adana'da meydana gelen zarardan ve çiftçi borçlarından bahsettiler. Bu çiftçi borçları, 1991 yılından beri, bugüne kadar sürüp gelen, çiftçinin muhtelif nedenlerle ödeyemediği ve üzerine temerrüt faizlerinin de binerek geldiği borçlardır. Bu hususta, bütün partili arkadaşlarımızın, Komisyon üyelerimizin girişimleriyle, bundan dokuz-on ay evvel, bir toplantı yapılarak, bu borçların tahsili hususunda kolaylaştırıcı önlemler alınarak Hükümetimize arz edildi. Biz, bugüne kadar, bunları, ilgili Sayın Bakanımızdan bekler idik, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilimiz Ali Rıza Bey de biraz evvel değindiler, bütün samimiyetimle ifade ediyorum, bu kadar önemli bir konuda, Sayın Bakanımızın burada olması, sorunun giderilmesi için, bizlerin dileklerini dinlemesi gerekirdi. Hiç olmazsa, bu gündemdışı konuşmalarla ilgili olarak daha evvel bilgilendirildiği için, Hükümetten diğer bir arkadaşımıza vekâletini verebilirdi. Çok önemli bir konuydu. Çiftçi borçlarının ödenmesi gerekiyor ve bugünkü uygulama da çiftçiye bir kolaylık getirmedi; yüzde 102 yıllık faizle birlikte tekrar bunun ödenmesi mümkün değil.

Biz, Tarım Komisyonu olarak, bir ödeme planı ve kolaylıklar getirdik, Hükümetimize de, tavsiye niteliğinde temenni olarak arz ettik. Bunun, bir an evvel gerçekleşmesi gerekmektedir. İlgili Bakana, bütün bu hususların, delaletinizle iletilmesini özellikle arz ediyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Erdir.

Son olarak, Sayın Çelik ve Sayın Hatipoğlu'na söz vereceğim. Çünkü, usulümüzde bu yok dedim; ama, konuların önemi nedeniyle söz verdim; bunu da anlayışla kullanacağınızı düşünüyorum.

Buyurun Sayın Çelik.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Malumlarınız olduğu üzere, Meclisimizin en önemli fonksiyonlarından biri de, denetim görevidir. Dün, zatıâliniz, burada, sözlü soruları, neredeyse bir saate yakın okudunuz. Bir değerli bakanımız da, vekâleten, birkaç soruya cevap verdi.

Sayın Gönül'ün burada dile getirdiği hassasiyete, biz, AK Parti olarak, aynen, iştirak ediyoruz. Malumunuz, gündemdışı konular, ülkenin hayatî ve acil çözüm bekleyen meseleleriyle ilgili konulardır; konuşmalar verilirken de böyle veriliyor.

Bugün konuşan üç değerli arkadaşımızın üçü de iktidar kanadına mensup arkadaşlarımızdır ve ben şunu da garipsiyorum: Hani şairin dediği gibi "kimden kime şekva edeyim, ben dahi şaştım." Şimdi, iktidar kanadına mensup milletvekili arkadaşlarımız, bunları, parti gruplarında dile getirebilirler, kendi bakanlarına iletebilir, Bakanlar Kuruluna çok daha rahat iletebilirler. Dolayısıyla, artık, iktidar mensubu olan arkadaşlarımız da, bu manada, yüksek sesle şikâyet etmeye başladığına göre, değerli hükümetimizin bu konuda çok daha hassas olması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum.

Son olarak, Sayın Hatipoğlu konuşacaklar.

Buyurun Sayın Hatipoğlu.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, ben de, diğer arkadaşlarım gibi, aynı konuya temas etmek istiyorum.

Dünden bu yana, Meclisimiz çatısı altında, bence de hiç uygun olmayan bir tablo yaşanıyor. Bakınız, dün, bir saat boyunca, zatıâliniz, o kürsüden 130 civarında sözlü soru okudunuz, âdeta, kıraat ettiniz; ama, burada, hükümetten bir temsilci bulamadık, Sayın Gaydalı hariç. Kendileri de, vekâleten, herhalde, Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı adına soruya cevap verdiler. Bu da, hükümetin denetimden kaçtığı gibi bir izlenimi ortaya koyuyor.

Dün, Bakanlar Kurulu toplantısı olduğu söylendi, hayatî bazı konuların müzakere edildiği söylendi. Gerçi, bunlar gerekçe olamaz; ama, bugün de, burada, arkadaşımın ifade buyurduğu gibi, iktidar partilerine mensup üç değerli milletvekili arkadaşımız, son derece önemli konulara değiniyorlar; yine, buna bir cevap yok. Özellikle, yeni akademik yılın açılması nedeniyle bir konuşma yapıldı, burada çok ciddî sorunlar yaşanıyor; biz, Sayın Millî Eğitim Bakanımızı burada görmek isterdik ve bu sorulara cevap vermelerini beklerdik.

Yine, çiftçi sorunlarıyla ilgili... Her Allah'ın günü, burada, her gündemdışı konuşma yapıldığında, tarım ve çiftçi sorunlarıyla ilgili konular gündeme geliyor ve bu konuda da bir cevap yok. Ben, her şeyden önce, zaten, pek fazla ortalıkta görünmeyen, el yordamıyla da göremediğimiz hükümetin, hiç olmazsa, bu denetim görevinden kaçmamasını, bu bir iki saatlik bir zamanı da, sayın bakanlarımızın birkısmının, en azından, burada geçirmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bu konuda izlediğimiz tutumu bilgilerinize sunmak istiyorum.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Son demiştik, lütfen...

Ben, dün, gündemdışı taleplerle ilgili, bizzat kendim, ulaşabildiğim sayın bakanlarımıza bilgi sunmaya çalıştım; ayrıca da, özel kalemlerine, hem bugün için hem yarın için bilgi sundum. Gerçekten, bu meseleyi, bizim, daha bir akılcı çözmemiz lazım. Denetim günlerinde, burada, dün de söyledim, 100 değil, 1 000 tane soruyu ben okurum, yorulmam, bu benim görevim; ancak, hiç değilse, bu sözlü sorularla ilgili önergelerde olsun, gündemdışı taleplerde olsun, bundan sonra, sayın bakanlarımızın daha bir hassasiyet göstermesini, biz de isteyeceğiz, istirham edeceğiz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Stockholm'de düzenlenecek olan Kadın ve Erkeğe Eşit Fırsatlar İçin Parlamenter Komiteler Konferansına, İsveç Parlamentosu Genel Sekreteri Anders Forsberg'in vaki davetine icabetle TBMM'yi temsilen katılacak heyete ilişkin Başkanlık tezkeresi(3/896)

                                  16 Ekim 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İsveç Parlamentosu Genel Sekreteri Anders Forsberg'in vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen iki parlamenterden oluşacak heyetin 25-27 Ekim 2001 tarihlerinde Stockholm'de düzenlenecek olan Kadın ve Erkeğe Eşit Fırsatlar İçin Parlamenter Komiteler Konferansına katılması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun 9 Ekim 2001 tarihli ve 4 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

        Ömer İzgi

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

Adı Soyadı                                Seçim İli

Tayyibe Gülek                                Adana

Süleyman Coşkuner                                Burdur

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

2. - Devletin askerî kuvvetlerini neşren tahkir ve tezyif etme suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak hakkında tanzim edilen ve daha önce gönderilen soruşturma dosyasının, bu defa, Adalet Bakanlığınca yeniden değerlendirilmek üzere geri istenildiğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/897)

Sayı : B.02.0.PPG.0.12-310-16832

Konu : İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın Yasama Dokunulmazlığı

                                  15 Ekim 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ : a) Adalet Bakanlığının 15.09.2000 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.0.-1.128.58.2000/025403 sayılı (GİZLİ) yazısı.

b)03.10.2000 tarih ve B.02.0.PPG.0.12.310.17714 sayılı (GİZLİ) yazımız.

c) Adalet Bakanlığının 09.10.2001 tarih ve B.03.0. CİG.0.00.00.02.-1.128.58.2000/34728 sayılı yazısı.

Devletin askerî kuvvetlerini neşren tahkir ve tezyif etmek suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak hakkında tanzim edilen soruşturma dosyası T.C. Anayasasının 83 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere ilgi (b) yazımız ekinde gönderilmişti.

Bu defa, adı geçen milletvekiline ait soruşturma dosyasının yeniden değerlendirilmesi talebini kapsayan ilgi (c) yazı ve ekinin suretleri ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya, hükümete geri verilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutacağım, sonra oylarınıza sunacağım:

IV. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/19) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önersi

No. : 83 Tarihi : 16.10.2001

15.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/19) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 23.10.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

M. Emrehan Halıcı

İsmail Köse

Beyhan Aslan

 

DSP Grubu Başkanvekili

MHP Grubu Başkanvekili

ANAP Grubu Başkanvekili

 

Ali Rıza Gönül

Hüseyin Çelik

Ömer Vehbi Hatipoğlu

 

DYP Grubu Başkanvekili

AKP Grubu Başkanvekili

SP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/776)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Muhterem milletvekilleri, bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Ardeşen Küçük Sanayi Sitesi altyapı çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/777)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Organize Sanayi Bölgesi etüd çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/778)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

4. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/779)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

5. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki ürün araştırma ve yayın çalışmala-rına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/780)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

6. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde hayvancılığın geliştirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/781)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

7. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki tarımsal projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/782)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

8. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/783)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Pazar ve Ardeşen öğretmen evi projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

10. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Merkez görme engelliler okulu projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/785)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

11. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/786)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

12. -Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/787)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

13. -Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/788)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

14. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/789)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

15. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki kanalizasyon projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/790)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

16. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/791)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

17. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Ardeşen içme suyu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/792)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

18. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İçme Suyu Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/793)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

19. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğü aracılığıyla Rize'de yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  sözlü soru önergesi (6/794)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır

20. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, İller Bankasının Rize İlinde yürüttüğü projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/795)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır

21. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/796)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır

22. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çamlıhemşin-Ayder Ilıcası-Kavran Yaylası yolu projesine ilişkin  Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/797)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

23. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize-Fındıklı-Yeniköy Kanlıdere balıkçı barınağı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/798)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

24. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/799)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

25. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Fındıklı Guatr Hastanesi inşaatına  ilişkin  Sağlık Bakanından  sözlü soru önergesi (6/800)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

26. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/802)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

27. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki konut kooperatiflerine ve kredi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/804)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Rize İlindeki konut kooperatiflerine ve kredi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi üzerine, soru önergesi sahibi Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, iki gündür, gördüğünüz gibi, milletvekili arkadaşların soru önergeleri okunup geçiliyor.

Hem Anayasamız hem İçtüzüğümüz, milletvekillerinin görevlerini tek tek saymaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasa fabrikası değildir. Bürokraside hazırlanan ve hükümet tarafından iktidar partileri gruplarına gönderilen yasalara el kaldırıp indirmek için, biz, buraya gelmedik. Türkiye Büyük Millet Meclisi, milleti temsil ediyor ve milletin sorunlarını çözmek için vardır.

Değerli arkadaşlarım, 57 nci hükümet döneminde maalesef, milletvekiline önem verilmiyor. Hükümet, Sayın Başbakan ve bakanlar özellikle, milletvekillerinin denetleme yetkilerini bir tür gasp ediyorlar. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini gasp etmektir. Sorular okunuyor, sayın bakanlar yerlerinde yok, milletvekili ne soruyor bakmamışlar; üç birleşimde okunduktan sonra da cevap veren olmuyor.

Değerli arkadaşlarım, bu günlerde milletvekillerinin, siyasetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığından söz ediyoruz; ama, maalesef, bu saygınlığın düşmesine sebep olanlar, başta 57 nci hükümetin Başbakanı ve bakanlarıdır.

Değerli arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlar milleti temsil ediyorlar, milletin sıkıntılarını Meclise getirmek durumundalar. Hükümet de milletin sıkıntılarını çözsün diye hükümettir. Bu sebepten dolayı kendileri Türkiye Büyük Millet Meclisinden oy aldılar.

Bütün illerde olduğu gibi, Rize'de de yarım kalan birçok proje var. Rize'de yaşayan insanların da büyük sıkıntısı var. Rize'de on sene içinde yüzellibin insan göç etmiştir; Doğu illerinin bütününde bu durum böyledir. Bu hükümetin, milletin sorunlarını çözmesi gerekiyor; en azından, milletvekilleri, milletin sorunlarını dile getirirlerken burada olmalı ve cevap vermelidir.

Huzurunuzda ve Türk Milletinin huzurunda, bu şekilde davranan, milletin hakkını gasp eden hükümeti kınıyorum.

Saygılar sunuyorum. (SP ve AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, size teşekkür ediyorum; Rize İlinin sorunlarına gösterdiğiniz duyarlılık nedeniyle de kutluyorum; ancak, izin  verirseniz, biraz da hoşgörünüze sığınarak, bir hususa işaret edeceğim. "Meclisin yetkisinin gaspı" cümlesini değerlendirmek istiyorum: Bir kere, herkes şundan emin olmalıdır ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi hiçbir yetkisini hiçbir kişi ya da kuruma gasp ettirmez. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar) Onun için, sözlü soru önergelerinin görüşülmesine gelmeyişlerinden ben de yakındım. Bundan sonrasına ilişkin daha bir hassasiyet beklediğimizi ve buna da hakkımız olduğunu ben de ifade ettim; ama, kabul buyurursanız "yetki gaspı" sonuçta, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine halel getirir diye düşündüm. Onu bu şekilde anlayalım, olur mu?

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Tamam.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

28. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/805)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

29. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/806)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

30. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/808)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

31. - Konya  Milletvekili Veysel Candan'ın, Talim ve Terbiye Kurulunun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/809)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

32. - Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, Talim  ve Terbiye Kurulu'nun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/810)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

33. - Ağrı Milletvekili Musa Konyar'ın, ilköğretim okullarında uygulanacak yabancı dil öğretim programına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/811)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

34. - Bitlis Milletvekili Yahya Çevik'in, Talim ve Terbiye Kurulunca  dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/812)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

35. - Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, Talim ve Terbiye Kurulunca yabancı dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/813)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

36. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep - İslahiye İlçesinde bulunan Tekel Üzüm İşletme Fabrikasının depo olarak kullanılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/814)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

37. - Van Milletvekili Maliki  Ejder Arvas'ın, Talim ve Terbiye Kurulunca yabancı dil öğretimi konusunda alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/815)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

38. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinin balıkçı barınağı ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/816)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

39. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/819)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

40. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/820)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

41. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/821)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

42. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/823)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

43. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/824)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

44. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/825)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını talep ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 03.07.2000

                        Mehmet Bekaroğlu

                                                 Rize

Sorular:

1. Bakanlık olarak Rize'de yürüttüğünüz projeler nelerdir?

2. 2000 yılı rakamlarıyla mevcut projelerin toplam bedeli ne kadardır?

3. 2000 yılı itibariyle projelerde gerçekleşen yatırım miktarı ne olmuştur?

4. Projelerin bir an önce tamamlanabilmesi için 2000 yılında sağlanan ödenek miktarı yeterli midir? Yeterli değilse ödeneklerin artırılması için bir çalışma yapmakta mısınız?

BAŞKAN - Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler soruyu yanıtlayacak; buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rize Milletvekili Sayın Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve İçişleri Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenen sözlü soru önergesine, hükümetimiz adına cevap arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2000 yılı yatırım programında, Rize İline ait yatırım projesi bulunmamaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı 2000 yılı yatırım programında, Rize İlinde 2 adet proje yürütülmektedir.

Bunlardan birincisi olan Rize-Hemşin İlçe Jandarma Komutanlığı hizmet binası ve 10 dairelik lojman binası inşaatına 1996 yılında başlanılmış ve 1999 yılı sonuna kadar 85 milyar 676 milyon lira harcanmıştır. 2000 yılında tertip edilen 150 milyar liralık ödeneğin 78 milyar lirası kullanılmış, müteahhidin ölümü nedeniyle, geriye kalan 72 milyar lira harcanamamıştır. 2000 yılı sonuna kadar 163 milyar 678 milyon lira harcanan ve yüzde 60'ı tamamlanmış olan yatırımın, 2001 yılında, 150 milyar lira ödenek kullanılmak suretiyle bitirilmesi öngörülmektedir.

İkinci yatırım olan İkizdere İlçe Jandarma Komutanlığı hizmet binası ve 8 dairelik lojman binası inşaatına 1999 yılında başlanılmış ve 2001 yılı itibariyle yüzde 20'si tamamlanmıştır. 2000 yılı sonuna kadar 63 milyar 314 milyon lira harcanmıştır; 2001 yılında 100 milyar lira ödenek kullanılması öngörülmektedir. Yatırımın muhtemel bitiş tarihi 2002 yılıdır.

Değerli milletvekilleri, söz almışken, burada, bir hususun da altını çizmek istiyorum. Sayın milletvekilleri, çıkarak, hükümetimizi, bu kürsüden itham ettiler, sorulara cevap vermediğimizi söylediler. Aslında, bir hususun altını çizmek lazım; bazı konular resmî vesaik arasında bulunabilir. Buradaki sözlü sorulardan maksat, milletvekilinin, araştırmayla, kütüphaneye gidip kitap okuyarak veyahut da yatırım programına bakarak bulamayacağı, daha çok siyasî içerikli, halkın ihtiyaçlarına dönük soruları bize iletmesidir. Şimdi, şu sorulan sorular, yatırım programlarında vardır. Yatırım programlarına bakmak suretiyle, milletvekillerimiz, bunların hepsinin cevabını kendileri bulur ve gereğini yerine getirir. Zaten, İçtüzükteki sözlü sorudan maksat da budur; yani, milletvekilinin araştırmayla, kütüphanelerde yapacağı çalışmayla bulamayacağı hususların bakanlar tarafından cevaplandırılmasını, hükümet tarafından cevaplandırılmasını istemektir.

Şimdi, bakanlıkları alıp, her bakana "benim ilimde hangi yatırımı yapacaksın, gel bakalım burada cevap ver" şeklindeki bir sual, bence, İçtüzükteki sual sorma maksadını aşan bir keyfiyettir. Bu hususun altını çiziyorum. Meclisin gündemi bu kadar çok soruyla dolu olursa, ister istemez, hükümetin cevapları da milletvekili arkadaşlarımıza yeterince ulaşamamış olur.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, söz istiyorum, müsaade eder misiniz...

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bir tek soru önergemize cevap verdi, kendisine teşekkür ediyorum; ama, bir de kalkıp, Türkiye Büyük Millet Meclisine ders vermeye kalktı.

Milletvekilleri, nasıl, hangi soruyu soracaklarını ve bunu neye göre soracaklarını biliyorlar. Sayın Bakan "milletvekilleri gereksiz soru sorarak, yani, milletin sorunlarını Meclise taşıyarak Meclisin gündemini işgal ediyorlar" diyor. Yanlış söylüyor Sayın Bakan; milletvekillerinin görevi budur.

Sayın Bakanıma başka bir şey daha söylemek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 21 inci Dönemde, denetime ayrılan günlerin ne kadarını kullandı?! "Gasp" derken, bunu kastetmiştim. Türkiye Büyük Millet Meclisi, denetime ayrılan günlerin büyük çoğunluğunu denetimde kullanamamıştır.

Sayın Bakan milletvekillerinin sorularına cevap versin, milletvekillerine ders vermesin, milletin derdine burada çare bulsun..

Arz ederim; teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu'nun işaret ettiği hususta, esasen, ben kendi görüşümü söyleme arzusundaydım. Bizim, Başkanlık olarak bir görevimiz de, yasama organı üyelerinin hak ve menfaatlarını korumaktır. Ben, Sayın Keçeciler'e gerçekten teşekkür ediyorum; buraya, bir başka bakan adına da olsa, gelip, bu emeği verdiği için. Dün, nasıl, Sayın Gaydalı ve Sayın Gemici bakanlarımız da teşekkürümüzle karşılanmışsa, Sayın Keçeciler'e de aynı çerçevede teşekkür ediyorum; ancak, mevcut İçtüzük çerçevesinde sözlü soru önergesi müessesesi bu şekilde düzenlenmişse, sayın bakanlara düşen, sözlü soru önergesini, gelip yanıtlamaktır ya da bir başka bakana vekâlet vererek yanıtlamaktır.

Biraz önceki sorunuz, ben burada sordum, iki yıl olmuş neredeyse. (SP ve AKP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, sözlü soru önergesi müessesesini yeniden tanzim edinceye kadar; ki, dün, Sayın Hasan Gemici bakanımızın bir önerisi oldu, teknik imkânlar bu kadar artmışken, niçin yararlanmayalım... Hakikaten, akılcı bir öneridir; yasama teknolojisini daha bir süratlendirmemiz lazım. Dünkü kitapçık, yani gündem 60 sayfaymış, bugün baktım 48 sayfa. Sordum; 1 000 adet bastırılırmış. 1 000 adet 48-50 sayfalık bu kitapçıkları biz -aynı soruları dün de okuduğumuz için- eğer, bugün de bastırırsak, gelecek hafta da bastırırsak, israftır; böyle bir lüksümüzün olduğuna da inanmıyorum. O noktada, uygun görürseniz, Partilerarası Uzlaşma Komisyonumuzda, değerli grup başkanvekillerimiz, Partilerarası Uzlaşma Komisyonu üyesi değerli arkadaşlarımızla bir istişarede bulunup da, yasama teknolojimizi daha hızlandıracak, zamanı, mekânı, imkânları daha akılcı kullanacak bir usulü hep beraber bulabilirsek, sanıyorum, birbirimizi, kurum olarak, bakanlar, milletvekilleri, karşılıklı daha az üzmüş oluruz diye düşünüyorum.

45. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlinde yürütülen projelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/827)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan? Yok.

Ertelenmiştir.

46. - Balıkesir Milletvekili Agah Oktay Güner'in, Talim ve Terbiye Kurulunun yabancı dil öğretim etkinlikleri programı konusunda aldığı bir karara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/828)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

47. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bulgaristan'dan gelen soydaşların bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/829)

BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

48. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa İlinin demiryolu bağlantısının ne zaman kurulacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/830)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

49. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa - İznik İlçesinin içme suyu sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/831)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

50. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-Yenişehir Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/832)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

51. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa İlinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/834)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

52. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa İlinde eğitime katkı payı olarak toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/835)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, cep telefonu baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/837)

BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan Samsun İline gönderilen paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı (6/838)

BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Bakan?.. Burada.

Değerli arkadaşlarım, Kâtip Üye arkadaşımızın soruyu yerinden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(6/838) esas numaralı soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim. 9.8.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere Samsun İli ve ilçelerine gönderilen para miktarında son aylarda düşüşler yaşandığı ya da hiç gönderilmediği, gelen paranın ise Vakfın rutin giderlerini bile karşılamadığı iddiaları doğru mudur?

2. Bakanlığınızca son bir yıl içinde Samsun ve ilçelerine gönderilen fon kaynaklı para miktarı ve tarihleri nedir?

3. Yoksul ve ihtiyaç sahibi vatandaşların yasal hakkı olan fon kaynaklı para miktarında bir düşüş yaşanmakta ise sebepleri nelerdir?

4. Fon kaynaklarının muhafazası ve geliştirilmesi için Bakanlığınca yapılan bir çalışma mevcut mudur?

BAŞKAN - Sözlü soru önergesini yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici; buyurunuz. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İline Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan sosyal yardımlarla ilgili sözlü soru önergesine cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun yaptığı sosyal yardımlarda son yıllarda çok ciddî artışlar olmuştur. Son dört yılda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun Türkiye genelinde yaptığı sosyal yardımların tutarı 930 trilyon lirayı aşmıştır -bugünkü değerle 2,5 milyar doları aşkın bir rakama tekabül etmektedir- ve yaklaşık 16 milyon kişi ya da aileye sosyal yardım ulaştırılmıştır. Bu yıl ise, bu yılın ilk dokuz ayında, 6 milyona yakın kişi ya da aileye 295 trilyonu aşkın sosyal yardım yapılmıştır ve bu sosyal yardımlar, yıl sonu itibariyle 550 trilyon liraya ulaşacaktır.

Sayın milletvekilimizin ifade ettiği gibi, fon gelirlerinde ve yaptığı sosyal yardımlarda azalma söz konusu değildir; aksine, artış söz konusudur.

Bilindiği gibi, fonun kuruluş kanunu olan 3294 sayılı Kanun 1986 yılında çıkmıştır ve 1986 yılından itibaren, 1989, 1990 yılına kadar fon gelirleri yüzde 100'e yakın oranlarda amacı doğrultusunda kullanılmış; ancak, 1990 yılından itibaren fon gelirlerinin, bazı yıllarda yüzde 70, bazı yıllarda yüzde 80, bazı yıllarda yüzde 90'a ulaşan kısmı, ta 1996 yılına kadar, genel bütçeye ya da başka fonlara aktarılarak kullanılmış; bazı seneler fon, gelirinin ancak yüzde 10'unu kullanabilmiştir. 1997 yılından itibaren, fon gelirinden yapılan kesintiler önce yüzde 40'a, daha sonra yüzde 30'a düşürülmüştür. Bu yıl içinde de, yakında görüşmeye başlayacak olduğumuz 2002 yılı bütçe kanununda bu kesintilerin tamamen kaldırılması için çalışmalar yapmaktayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, çok geniş bir yelpaze içerisinde, ülkemizdeki ekonomik yoksunluk içerisindeki yurttaşlarımıza gıda, eğitim, sağlık, yakacak ve doğal afetlerden etkilenen insanlarımıza yardımlar yapmaktadır ve bu yardımları, Türkiye genelindeki 931 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır. Bu vakıfların başkanları illerde valilerimiz, ilçelerde kaymakamlardır. İllerdeki ve ilçelerdeki millî eğitim müdürleri, emniyet müdürleri, müftüler, sağlık müdürleri ve o kentteki güvenilir üç sivil insandan oluşan mütevelli heyet tarafından bu kaynaklar kullanılmaktadır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ve vakıflarından, sosyal güvencesi olmayan 10 600 000 insanımızın sağlık giderleri, ayakta tedavi giderleri ve ilaç giderleri karşılanmaktadır. Biraz önce, gıda, sağlık, eğitim yardımlarının yapıldığını söyledim; ayrıca, doğal afetlerde de -depremlerde, sellerde, çığ, heyelan, yangın gibi felaketlerde- yine bu insanlarımızın ilk yardımına koşan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları olmaktadır. Hatırlayacaksınız, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sırasında ve sonrasında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, bölgedeki insanlarımıza çok ciddî sosyal yardımlar yapılmıştır ve bu yardımlarla, iki sene boyunca, 440 000'e yakın aileye 330 trilyon liradan fazla karşılıksız sosyal yardımlar yapılmaktadır ve bu yardımlar kısmen sürmektedir. Yaklaşan kış şartları dikkate alınarak, deprem bölgesinde, özellikle prefabrikelerde ve çadırlarda kalan yurttaşlarımızın yakacak ihtiyaçlarını karşılamak için -tabiî ki tamamını değil; ama, ihtiyaç sahibi olanların ihtiyaçlarını karşılamak için- yeni bir kaynak tahsisini önümüzdeki günlerde açıklayacağız ve bu insanlarımıza geçtiğimiz yıl yaptığımız yakacak yardımları, kısmen de olsa, bu sene devam edecektir.

Yine, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, Türkiye genelinde, geçtiğimiz yıl, 550 000 taşımalı eğitim öğrencisine sıcak öğle yemeği verildi, uygulama bu yıl da devam edecek. Ayrıca, yine, Fondan, Türkiye genelinde 221 700 üniversite öğrencisine karşılıksız burslar verilmektedir. Bu burs uygulaması da bu sene devam edecektir. Ben, bu vesileyle, 12 Ekim olarak ilan ettiğimiz, burslar için son başvuru tarihini 5 Kasıma kadar uzattığımızı ve bugüne kadar başvuru yapmamış ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin, 5 Kasıma kadar, bulundukları il ya da ilçedeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından alacakları başvuru formlarıyla başvurularını yapabileceklerini, burada, bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son bir ay içerisinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan eğitim, gıda, yakacak yardımları tutarı 116,5 trilyon liraya ulaşmıştır. Bu kapsamda yaptığımız, yoksul ilköğretim ve ortaokul öğrencilerine yaptığımız eğitim yardımları, 1 050 000 çocuğa, ortalama 50'şer milyon lira yardım yapılmak üzere, 52,5 trilyon lira kaynak tahsis edilmiştir ve proje büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bu amaçla, bu ay ve önümüzdeki ay, 27,5 trilyon lira daha göndererek, eğitim yardımlarını, bu sene için 80 trilyon liraya ulaştıracağız.

Ayrıca, yine, yaklaşan kış şartları ve ramazan ayı da dikkate alınarak, gıda yardımları planlamış bulunmaktayız. 24 trilyon lira kaynak tahsis edilerek, 600 000 aileye gıda yardımı yapılmak üzere, uygulama genelgesi yayımlanmış, kaynaklar ilgili vakıflara gönderilmiştir.

Ayrıca, yakacak yardımları olarak da, yine yaklaşan kış şartları göz önüne alınarak, 400 000 aileye, yakacak yardımı yapılmak üzere, 40 trilyon lira kaynak tahsis edilmiştir.

1 050 000 çocuğa eğitim, 600 000 aileye gıda, 400 000 aileye de yakacak diye düşündüğümüzde, 2 050 000 aileye, yani, yaklaşık 8 ya da 10 milyon insana, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan bir şekilde yardım ulaştırılmıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) - Bu yardımlarımız, önümüzdeki günlerde de sürecektir. Bu şekilde, yaklaşık 2 050 000 aileye, yani, 8-10 milyon insanımıza devletin sıcak eli, şefkatli eli, bir anlamda ulaşmış olmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben, Sayın Uzunkaya'nın sorusunda sözünü ettiği Samsun'la ilgili yaptığımız yardımlara dair kısa bir bilgi vermek istiyorum.

Samsun İline yaptığımız yardımların tutarı 5,4 trilyon liradır. Biraz önce sözünü ettiğim yakacak, gıda ve eğitim yardımları ise; 631 milyar lira yakacak, 418 milyar lira gıda, 875 milyar lira da eğitim olmak üzere, son bir ay içerisinde Samsun İlimize 1 trilyon 924 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Bununla, 6 300 aileye yakacak, 11 000 aileye gıda ve 17 500 çocuğumuza eğitim yardımı yapılmış olacaktır.

Yine, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, geçtiğimiz yıl, yani 2000-2001 öğretim yılında 20 341 ilköğretim öğrencisine sıcak yemek verilmek üzere, 1,8 trilyon lira kaynak ayrılmıştır. Bu uygulama bu yıl da devam edecektir.

Ayrıca, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan -biraz önce genel rakamlarını verdim- üniversite burslarından Samsun'da yararlanan öğrenci sayısı 4 793'tür ve bununla ilgili, geçtiğimiz yıl, 1 trilyon 78 milyar lira kaynak kullanılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, bilindiği gibi, ülkemizde yaşadığımız ekonomik sıkıntıları da dikkate alarak "sosyal riski azaltma projesi" adıyla yeni bir proje uygulayarak, zaten, 1986'dan bu tarafa yapmakta olduğu sosyal yardımları, kaynaklarını artırarak, daha çok insana ulaştırmayı hedeflemektedir. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların, özellikle çocuklar ve aileler üzerindeki olumsuz etkilerini olabildiğince azaltmayı hedeflemekteyiz.

Sayın Musa Uzunkaya'ya, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verme fırsatını bana verdiği için, tekrar teşekkür ediyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Siz de 5 dakikalık eksüreyle Başkanlığın sosyal yardımını almış bulunmaktasınız!..

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, Sayın Öztürk'e, yerinden kısa bir açıklama için söz vereceğim; sizin biraz sonra tekrar bir soru önergeniz var; uygun görürseniz, kürsüde 5 dakika konuşun; çünkü, bu, hakkınız; olur mu?

MUSA UZUNKAYA (Samsun)  - Tamam efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öztürk.

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle sizlere teşekkür ediyorum.

Rize Milletvekilimiz Sayın Bekaroğlu'na, biraz öNce, Rize'nin problemlerini dile getirdiğinden dolayı teşekkür ediyorum.

Doğduğum il olan Rize'nin problemlerini, Sayın Bekaroğlu, sorular halinde dile getirmekle, hakikaten, güzel bir iş yapmış oldu; ama, sorunların, esasta, yerinde çözümü için ne gibi çalışmalar yapıldığını da burada söylemesi daha güzel olurdu.

Esasta, 57 nci hükümetin Rize İlimize yapmış olduğu hizmetler yadsınamaz. Rize'de, ilk defa, 57 nci hükümetle birlikte, organize sanayi bölgesi kurulmuştur. Altyapısı oluşturulup, bunun için gerekli şekilde istimlaklar yapılmaya başlanmıştır.

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Bakanın yerine niye arkadaşımız cevap veriyor?

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Rizemizde, ilk defa, hastaneler, Rizelilerin rahatça tedavi olabileceği, artık hastaların rahatça tedavi edilebileceği kurumlar haline getirilmiştir.

Bu arada, yine, ilk defa 57 nci hükümet sayesinde, Karadeniz duble yolu ve bu duble yolun Rize sınırları içerisinde kalan kısmının inşaatı hızla devam etmektedir.

Yine, aynı şekilde, köy yollarının ıslahı ve yapımı, ilk defa 57 nci hükümetle birlikte hızlı bir şekilde gelişmektedir.

Bu arada, balıkçı barınaklarının tamamlanması için çalışmaların devam ettiğini, hatta bunlardan Gündoğdu, Ardeşen, Çayeli balıkçı barınaklarının tamamlandığı da göz önünde bulundurmalıdır.

Burada, gerçekten, Sayın Bekaroğlu'nun Rize'nin problemlerini dile getirirken, yapılanları da söylemesi gerekliydi düşüncesindeyim. Bunun için, siz Başkanıma teşekkür ediyorum.

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Hangi bakanlık adına açıklama yaptı?!.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öztürk.

Sayın Uzunkaya, buyurun, siz de görüşlerinizi ifade edin efendim.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, önce, bu duyarlılığınızdan dolayı zatıâlinize teşekkür ediyorum ve saniyen de Değerli Bakanımıza ayrıca şükranlarımı ifade ediyorum; çünkü, hemen hemen bakanlarımızın taksitle ve münavebeyle geldiği Parlamentomuzu, Sayın Bakanımız dün de teşrif ettiler, zannediyorum, yine bu suale cevap vermek için gelmişlerdi. Bu duyarlılığından dolayı Değerli Bakanımıza tekrar şükranlarımı ifade ediyorum.

Tabiî, demin Sayın Keçeciler de ifade ettiler, bakanlarımız biraz cevaplarda nazlanıyor ve bugüne kadar bu nazlanma olmasaydı, bu kadar soru teraküm etmeyecekti; ancak, şunu ifade edeyim, gerek ilimize Sosyal Yardımlaşma'dan ayrılan pay ve gerekse ülke genelinde payın rakamsal planda yükselmesi, rakam olarak doğrudur; çünkü, enflasyonla paraların sıfırları çoğaldı, miktarları kıymet olarak azaldı; ama, bütün bunlarda, Bakanımız gerçekten büyük duyarlılık gösterdiler; ülke genelinde, başta öğrenciler olmak üzere, ihtiyaç sahiplerine ciddî anlamda yardım yaptıklarını biliyorum. Ben, genel yardımların daha yüksek seviyede, özellikle yaklaşan ramazan vesilesiyle, yoğun bir şekilde, kendilerinin de bizzat izleyerek, anında ve ehil olanlara intikal etmesi konusunda, yani, bu yardıma en çok layık olan... Gerçi, bağışlasın, tek başına sorumlu bakanımız değil, ama, bu hükümet sayesinde, nüfusun yüzde 50'si en azından bu yardıma muhtaç; ama, hiç olmazsa, ehemmi mühimme tercih açısından, daha duyarlılık göstereceğine inanıyorum ve Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim...

BAŞKAN - Sayın Bakan, Sayın Musa Uzunkaya'nın size sorulmuş bir sorusu daha var; o zaman, kürsüde, bu konuşma hakkınızı daha rahat kullanırsınız diye düşünüyorum.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Peki efendim.

55. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, okul ve cami yakınlarında alkollü içki satış yasağına uyulmadığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçe-ciler’in cevabı (6/839)

BAŞKAN - Soruyu, Sayın İçişleri Bakanı adına, Sayın Keçeciler yanıtlayacaklar.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim. 10.8.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Göreve geldiğinizden bu yana, karayolu, okul ve camilere, yasa gereği gerekli uzaklıktan daha az mesafede içki satışı yapıldığı için kapatılan işyerleri sayısı ne kadardır?

2. Son günlerde, yasalara muhalefet ederek karayolu üzerindeki dinlenme tesislerinde ve cami yakınlarında içki satışı yapan işyeri sayısında artış yaşandığı yönündeki şikâyetler Bakanlığınızın da malûmları mıdır?

3. Bu şikâyetlerin ve ilgili yasa hükümlerinin gereği olarak, söz konusu işyerleriyle yeterince mücadele edildiği kanaatinde misiniz?

4. İlgili yasa hükümlerine rağmen, ihlallerin devamının sebepleri nelerdir? Bu konuda daha etkili olabilmek için, Bakanlık olarak alınmasını zarurî gördüğünüz ek yasal tedbirler var mıdır?

BAŞKAN - Soruyu cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurunuz.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve İçişleri Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenen sözlü soru önergesi vesilesiyle huzurlarınızdayım; bu vesileyle, bütün Meclis üyelerimizi, değerli milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

1. İçkili yerlerin açılması, istirahat ve eğlence yerlerinde içki satışı, 99/13681 karar sayılı yönetmelik hükümlerine göre yürütülmekte olup, 15.5.2000 ile 6.6.2001 tarihleri arasında, açılması izne bağlı istirahat ve eğlence yerlerinde yapılan kontrol ve denetimler neticesinde, mevzuata aykırı faaliyetleri nedeniyle 3 664 adet kapatma, 174 adet faaliyetten men ve 343 adet de ruhsat iptali cezası uygulanmıştır.

2. İçki satışı yapılan işyeri sayısının arttığı yönünde şikâyette bulunulmamıştır.

3. İçkili yerlerin, mahallî mülkî amirlerin emir ve gözetimleri altında, genel kolluğun kontrol ve denetiminde, mevzuat çerçevesinde faaliyet göstermelerinin sağlanmasına çalışılmaktadır.

4. Konuya ilişkin, otoyollarda ve karayolu kenarlarında alkollü içki satışını engelleyici düzenlemeler içeren mevzuat çalışmaları sürdürülmektedir.

Değerli milletvekilleri, bir husususun altını çizmek istiyorum, Sayın Bekaroğlu'nun açıklamalarından sonra, hazır söz almışken. Bu soruların büyük bir kısmı 2000 yılına ilişkindir ve Meclis, bu sorulara, haftada iki saatle cevap verebilmektedir. Yani, biz, Bakanlar Kurulu üyeleri olarak ne kadar uğraşırsak uğraşalım, bu sorulara cevap verilmeden okunduğu halde bile, sıra, ancak, üç ay, dört ay sonra gelebilmektedir. Gündem tıkanmıştır; bu gündemi açmak, soru sahiplerinin elindedir. Gündemi geçmiş, süresi geçmiş, zamanı geçmiş soruları iki satırlık bir dilekçeyle alacaksınız, günlük sorulara cevap verme imkânı vereceksiniz ki, biz bu iki saat içerisinde cevap verebilelim. Bizde bu soruların hepsinin yazılı cevabı var. Hükümet olarak teklifte bulunuyoruz; hepsini, bütün arkadaşlarımıza yazılı olarak sunalım. Arkadaşlarımız da bu sözlü sorularını çeksinler, gündeme uygun hale getirelim, güncelleştirelim ve böylece, güncel sorulara cevap verelim.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Yazılı olarak verdiğimiz sorulardan hâlâ cevap alamadıklarımız var.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Devamla) - Biz, buna hükümet olarak hazırız. Bunu gerçekleştirmek için arkadaşlarımız gayret gösterirse, maalmemnuniye, biz cevap vermeye hazırız.

Teşekkür ediyorum, hepinize hürmetlerimi sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakanım; ama, niye savunma yapma ihtiyacı hissettiniz, doğrusu anlayabilmiş değilim!.. (AKP ve SP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - 700 tane soru var; bu sorulara cevap verilemez ki!..

BAŞKAN - Efendim, gelsin sayın bakanlar, cevap vermeye çalışsınlar. Sıra gelmediği zaman, bizim milletvekili arkadaşlarımız, sıra gelmediği için geciktiğini bilirler; onun da kıymetini bilirler Sayın Bakan.

56. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, deprem sonrası yapılan bağış ve yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı (6/842)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim.                 17.8.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Deprem vergisi olarak toplanmış bulunan yardım miktarı,

Kredi ve bağış olarak yurt dışından yapılan yardım miktarı,

Belediye ve diğer sivil toplum örgütleri tarafından yapılan yardım miktarı toplamları ne kadar olmuştur?

Devlet kontrolü dışında çeşitli kişi ve kuruluşlarca gerçekleştirilen birebir yapılan yardımların boyutları konusundaki tahmininiz ne kadardır?

2. Toplanan bu yardım ve vergilerden deprem bölgesinin imarına ve afetzedelere harcanan miktar ve harcama kalemleri nedir?

3. Deprem için gelen/toplanan her çeşit yardım ve vergilerden deprem ve depremzede dışındaki bir konuya ya da alana aktarma yapılmış mıdır? Yapılmış ise, miktarı nedir?

BAŞKAN - Başbakan adına, Devlet Bakanımız Sayın Hasan Gemici.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Musa Uzunkaya'nın 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleriyle ilgili yapılan bağış ve yardımlara ilişkin sorusunu cevaplamak üzere söz aldım; ancak, yapılan bu bağış ve yardımlarla ilgili global rakamları şu anda verebileceğim. Yapılan bağış ve yardımların toplam tutarı 180 trilyon liraya yakındır ve bunun hem alınmasıyla ilgili hem de harcanmasıyla ilgili, Sayın Başbakanımız Bülent Ecevit'in kurmuş olduğu bir denetim ekibi, uzman bir ekip tarafından bu bağışlar ve harcamalar izlenmiştir, değerlendirilmiştir.

Ayrıca, 17 Ağustosun yıldönümünde, Sayın Başbakanımızın yapmış olduğu açıklamalarda da, kalem kalem bu paraların nereye harcandığı ifade edilmiştir; ama, ben, Sayın Uzunkaya'ya, o konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi yazılı olarak ulaştıracağım; ancak, bu konuda, bir hususa dikkat çekmek istiyorum: Gerçekten, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonunda bu çok konuşuldu, çok speküle edildi. Biraz önce söylediğim gibi, bu nakit tutar 180 trilyon civarındadır; ama, sanki, çok daha yüksek rakamlar gibi ortaya konuldu.

Biraz önce, ben, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan karşılıksız yardımları açıklarken, sadece karşılıksız yaptığımız sosyal yardımlar tutarının 330 trilyon lirayı aştığını söyledim.

Ayrıca, o bölgede hiçbir şey kalmamıştı; eğitim, sağlık, kentlerin altyapıları, binalarımız, her şeyimiz büyük zararlar görmüştü. Gerçekten, aradan geçen iki yıl içerisinde, o bölgede çok büyük değişiklikler var; ama, bu, o bölgedeki insanlarımızın her türlü sıkıntıları bitti, sorunları çözüldü demek değil. Bir taraftan, o eksikleri görürken, sorunları yine izlerken, devlet olarak, millet olarak da yaptıklarımızın farkında olmalıyız.

Ben, bundan yaklaşık on gün kadar önce Sakarya İlimize gittim. Sakarya İlimizde, valiliğin depremle ilgili brifingini izledim. Gerçekten, bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak gurur duydum. Hem eğitim alanında hem sağlık alanında deprem öncesi bütün standartları 1,5 misli, 2 misli katlamış durumundayız; o hizmetler daha ileri götürülmüş durumda. Yine, altyapıyla ilgili çok önemli başarılar elde edildi. İşte, kalıcı konutlar yapılmaya, bitirilmeye çalışılıyor.

Ben, bütün bu konularla ilgili daha ayrıntılı bir bilgiyi yazılı olarak Sayın Uzunkaya'ya vereceğim; ancak, biraz önce bir temennisi vardı. İşte, bu yardımlar rakamsal olarak artmış olabilir, enflasyon dolayısıyla öyle gözükebilir.

Sayın Uzunkaya -bundan emin olabilirsiniz; ben, onu da size mukayeseli olarak bildireceğim- 1997 yılından bu tarafa, daha önceki yıllara göre, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunda, ister Türkiye'deki enflasyona göre ister dolara veya başka para birimine göre mukayese ettiğimiz zaman, çok ciddî artışlar olduğu görülmektedir; bu konuyu da bilgi olarak size ayrıca sunacağım.

Ben, tekrar teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Uzunkaya...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Sayın Keçecilerin de yaptıkları açıklamadan dolayı, İçişleri Bakanlığına, kendilerine teşekkür ediyorum da, ben, esasen, bir soruma cevap alamadım.  Birkısım okullarda, yani, denetimler yapılmış, 3 614 yer kapanmış, işte, kimisi men edilmiş, kimisinin ruhsatları iptal edilmiş; doğrudur; bunlar, normal, mutat denetimler olabilir. Biliyorsunuz, yakın bir geçmişte, Parlamentomuzdan, maalesef, nasıl geçtiği belli olmayan, karayollarında, otoyollardaki benzin istasyonlarında 0 yüzde 5 alkol ihtiva eden içkilerin satımına dair bir izin de geçti. Bunun düzeltilmesi için hükümetin bir çalışma yapacağını biliyorum; ancak, benim sorduğum şu: Mabetlerin yakınlarında -halen uygulamada var- okulların yakınlarında ve hatta birkısım okulların kantinlerinde ve okul merasimlerinde alkolün, kapalı değil, açık olarak takdim edildiği gerçekleri var. Gerek mabetler gerek resmî daireler ve gerekse okulların yakınlarında açık ve kapalı alkol satılmaması gerektiği halde, bunların satımının hangi izne tabi olabildiği... Ki, izni yok bunların bildiğimiz kadarıyla; ama, okul kantinlerinde bunların satıldığını ve dediğim gibi, mezuniyet merasimlerinde de takdimlerinin yapıldığını biliyoruz; bu konuda bir önlem talebimiz oldu. Bu yönüyle konunun izlenmesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler

Sayın Uzunkaya.

57. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, afet kapsamına alınan yerlerin tespitinde uygulanan kriterlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/843)

BAŞKAN - İlgili Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

58. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Ayvacık baraj gölü üzerindeki köprü inşasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/844)

BAŞKAN - İlgili Sayın Bakan?.. Burada.

Sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer'in sözlü cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

                                        18.8.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Samsun Ayvacık'ta baraj gölü üzerinde yapılması planlanan 10 köyün ulaşımını sağlayacak olan köprü inşasına ne zaman başlanacaktır?

2. Bu amaçla ayrılan ödenek miktarı ve gelinen merhale nedir?

3. Köprü inşaatının ne zaman sonuçlandırılacağı hakkında bir tarih vermeniz mümkün müdür?

Geçtiğimiz günlerde Show TV'de "köprü 2001 yılında hizmete girecektir" şeklinde bir beyanınız olmuş mudur ve bu taahhütünüz hâlâ geçerli midir?

BAŞKAN - Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı adına, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya'nın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Suat Uğurlu Barajı göl alanının sağ sahilinde bulunan mahallenin Ayvacık İlçe merkeziyle irtibatının kurulabilmesi için bir asmaköprünün Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2000 yılı yatırım programı kapsamında yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan 1 trilyon Türk Lirası ödeneğin temini hususunda, Bakanlığımızca, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmuş; ancak, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, söz konusu işin, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün değil, Karayolları Genel Müdürlüğünün görev alanına girdiği görüşüyle talebi uygun görmediğini bildirmiştir. Bunun üzerine, durum, Karayolları Genel Müdürlüğüne bildirilmiş ve alınan cevap yazısında, söz konusu yol kesiminin karayolu ağı içerisinde bulunmaması nedeniyle uygun görülmediği bildirilmiştir.

Baraj gölü civarında yaşayan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi için yapılması zorunluluk arz eden asmaköprünün Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2000 yılı yatırım programı kapsamında yapılabilmesi için gerekli olan 1 trilyon Türk Lirası ödeneğin temini hususunda Bakanlığımızca konu ikinci kez, 14.6.2000 tarih ve 10899 sayılı yazımızla Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına iletilmiş olup, henüz bir cevap alınamamıştır.

Arz ederim.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Bakanımıza, dün de, yine ilgili Bakanlıkla alakalı soruma verdikleri geniş, anlamlı, muhtevalı cevaptan dolayı gerçekten teşekkür ediyorum.

Sayın Devlet Bakanımız bu konuda gerçekten, duyarlı ve Meclisin âdeta nöbetçi bakanı konumuna geldiler; bu anlamda, kendilerini gerçekten kutluyorum; ama, kendilerine verilen bilgi ne olursa olsun, şu anda, kendilerini Ayvacıklılar dinledi, Sumsunlular dinledi; tatmin olmadıklarına kendileri de inanıyorlardır.

4 Ocak 2000 tarihinde müstafi Enerji Bakanımız Sayın Cumhur Ersümer, canlı yayında, "2001 yılında bu köprü gerçekleşecek" dedi. Ben, Ayvacık'a, iki dönem, milletvekili adayı olarak seçim için gittim. Ayvacık'ın hemen girişinde "Ahmet Mesut Yılmaz Köprüsü" diye levha var; ama, köprü yok. Şimdi, Ahmet Mesut Yılmaz Köprüsü nerede diye bu bakandan sormak Ayvacıklıların hakkı, benim değil; ama, onlar adına ben soruyorum burada. Şimdi, siz, topu Karayollarına atıyorsunuz; Karayolları beyazyollarına atıyor; ama, vatandaş yaya kaldı. Bu vatandaşın, 10 köyün sorununu kim çözecek diyoruz. Bakın, yazışmalar olabilir; ama, sorunu çözecek melce ve merkez arıyor toplum. Lütfen, bu konuda duyarlı olacağınızı umuyorum; ama, sizin kişisel duyarlılığınızdan dolayı da size teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Uzunkaya.

Elçiye zeval olmaz diyelim; Sayın Bakanımız iletsin.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığı verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

2. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile aynı mahiyetteki kanun teklifinin müzakerelerine başlayacağız.

3. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

4. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

5. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal  İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

6. - Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/672) (S. Sayısı : 456) (1)

                                           

(1) 456 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu, 456 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Saadet Partisi adına konuşacak Sayın Zeki Çelik Beyin bir ricası oldu; önce konuşma arzusundalar.

Buyurun Sayın Zeki Çelik. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesiyle ilgili 456 sıra sayılı tasarı hakkında, Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi, söz konusu sözleşmeyle, Danimarka'da ikâmet etmekte olan veya belli bir süre çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönmüş bulunan vatandaşlarımıza yeni haklar tanınıyor. Danimarka'da kendi nam ve hesabına çalışan vatandaşlarımız veya maaş bağlanan ailelerinin Türkiye'ye kesin dönüş yapmaları halinde, aylıklarının getirilmesiyle ilgili transfer imkânı getiriliyor. 15 ile 67 yaşları arasında, Danimarka'da en az üç yıl oturan vatandaşlarımız, yaşlılık veya malullük aylıklarına hak kazanıyor.

Değerli arkadaşlar, anlaşılan, Ortadoğu'da, tabiî ki, Amerika'nın sözcülüğüne soyunan hükümet, Meclisin çatısına kadar tırmanan işsizlik sorununa çözüm için, yine, umudunu Avrupa'ya çevirdi. Malum, 6 milyon nüfuslu Danimarka'da ikâmet eden 1 000 000 yabancı vatandaş içerisinde 220 000 Türk vatandaşı bulunmaktadır. Danimarka'dan geçen gün bizi ziyarete gelen Haymanalı bir öğretmen arkadaşımızın -ki, onun gibiler zaman zaman bizi gelip ziyaret ediyorlar ve bize oradaki sorunlarını ifade ediyorlar- aktarmış olduğu hususları, bu vesileyle burada dile getirmek istiyorum.

Avrupa'nın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Danimarka'da da yaşayan vatandaşlarımızın en büyük sorunu kültür sorunudur. Okullarda haftada iki saatlik bir Türkçe dersi veriliyor; ama, bu, çok yetersiz, hiç olmazsa beş saate çıkarılmasını arzu ediyorlar; çünkü, anne ve babaları akşama kadar çalışan ve âdeta mekanik bir hayat yaşayan ailelerin evlatları tamamen yabancı bir ortamda gününü geçiriyor. Tabiatıyla, ana dilini unutan ana kültüründen de yoksun kalacaktır.

Bugün, Avrupa'nın hangi kentine giderseniz gidiniz aynı trajik tabloyla karşılaşırsınız. Afrikalı kokaincilerle, maalesef, Türkiyeli gençlerin aynı konumda olduklarını içiniz burkula burkula görürsünüz. Malum, ülkemizde kendilerine iş, aş bulamayan vatandaşlar yurt dışında ekmek mücadelesi veriyorlar. Vatandaşlarımızın orada ne sıkıntılar çektiğini o ülkelere giden arkadaşlarımız çok iyi biliyorlar. Tabiî ki, Meclisin çatısına kadar yükselen işsiz vatandaşlarımızın feryadını duymayan bir hükümetin, Danimarka istasyonlarındaki kokainci gençlerin feryadını duyması ne kadar mümkün olacaktır!..

Amerika, iki kulesi için Ortadoğu'ya haçlı seferi ilan etti. Dünyanın en fakir İslam ülkesini yerle bir ederken, namluyu diğer İslam ülkelerine çevirdi. Bir ticaret odası başkanımızın ifadeleriyle "doların otuz günde 200 000 lira artmasıyla, Türkiye, 16 dünya ticaret merkezi kaybetti." Sadece 12 500 lira yükselen dolar ülkemize bir dünya ticaret merkezini kaybettiriyor. Evet, Amerika ikiz kulelerini yitirdi, ne yapacak şimdi diye düşünürken, halkın sesine kulak vermeyen hükümetin sayesinde, iki günde bir, bir kule kaybeder hale gelmişiz.

Meclisin çatısına çıkan Ünal Ceren kardeşimiz, Meclisin çatısına çıkmasın da ne yapsın?!

Değerli arkadaşlar, bugün, dışpolitikamızı yeniden gözden geçirmek durumundayız. Batı dünyası, Amerika'daki saldırı dolayısıyla, âdeta, Ortaçağ mantığıyla, maalesef, İslam dünyasına karşı birleşti. Amerika Başkanı Bush ve Dışişleri Bakanı Powell'ın "bu savaş yıllarca sürecek" kaydını düşmeleri; Amerika'da, Müslümanlara yönelik faşist saldırılar ve en son, Danimarka'nın eski Bakanlarından Svend Bergstein'in "artık, Müslümanları aramıza almamalıyız. Müslüman ülkelerden aile birleşimlerini engellemeliyiz. Gerekirse, Müslümanları sınırdışı etmeliyiz" şeklindeki beyanları, Haçlı zihniyetinin bütün Batı dünyasında yeniden nüksettiğini ortaya koydu.

Bakınız, geçtiğimiz günlerde, İslam Konferansı Örgütü, Dışişleri Bakanımız Sayın Cem'in de iştirakiyle Katar'da toplandı. Amerika, İslam Konferansı Örgütü toplantısını dahi beklemeden Afganistan'a saldırdı. Bunun anlamı "biz, sizi kale almıyoruz" demek değil midir?!

Ayrıca, bütün komşularımızla problemliyiz. Halbuki, en iyi şartlarda, onlarla, ticarî, siyasî ve bilumum münasebetlerimizin olması gerekmez mi?!

Amerika'ya karşı girişilen intihar eylemlerinin ardından sergilenen kin ve öfke çılgınlığı, Batı âleminin bilinçaltının dışavurumundan ibaret. Amerikan Başkanı Bush'tan, cami kurşunlayan Amerikalıya kadar geniş kesimlerde paylaşılan öfke, ortak bir bilinçaltının dışavurumundan başka bir şey değildir. Bu bilinçaltı, öfkeli, yaralı, acılı  kitlelerin tepkilerinden ibaret kalmayıp, 21 inci Yüzyılı şekillendirecek siyaset psikolojisine dönüştü. Medya ortamına yansıyan ya da medya tarafından oluşturulan ortak tepkiler, eğer, Amerika'nın muhtemel tepkisinin yansımasıysa, bunun doğuracağı sonuçlar, bizzat intihar saldırılarını gölgede bırakabilir. Sokaklara taşan bayraklı kitlelerin gösterileri, kiliselerde toplanan kalabalıkların dinî motivasyonu, hüzünlü bir ulusun acısını aşan hedeflere motive edilmeye çalışılıyor âdeta.

Bu durumlarda, her toplum, hassas psikoloji içine girer ve duygusal tepkiler gösterir. Ancak, gittikçe tırmanan ya da tırmandırılan duygusallık, resmî ağızların ateşli nutukları ve özellikle medya tarafından seferberliğe dönüştürülüyor.

Değerli arkadaşlar, Amerikan toplumu, son yüzyıl içerisinde hiçbir zaman bu denli dinî içerikli bir öfkeye sahip olmamıştır. Bush'un, haçlı seferi başlattığını açıklaması, hedefin, intihar saldırısını yapanlarla sınırlı olmadığını, bu zamana dek Amerika'nın savunageldiği iyimserliğin, aslında bir maske olduğunu gösteriyor.

Bunu destekler mahiyette, konumuzun da teşkili olan Danimarka'nın eski bakanlarından Bergstein "Danimarkalıların, Hıristiyan ve Luther din kültürüyle yetiştiğini, bu değerlerin Müslüman kültüründen farklı olduğunu" söylüyor ve devamen diyor ki: "Farklı kültürlerden gelen yabancı Müslümanların değişik bir dünya görüşü var. Bu nedenle, bu ülkelerden aile birleşimini engellemeli, ayrıca, gerekirse, onları sınırdan geri çevirmeliyiz." İşte, Batı mantığı böyle.

Yine, İtalyan gazeteci Fallaci, bakın ne diyor: "Amerika, Batı uygarlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Batı uygarlığımızın kaderi söz konusu olduğunda New York biziz. Amerika çökerse Avrupa çöker; yalnız finansal değil, her anlamda çöker. Onlara müsamaha, hoşgörü göstermek, bu konuda ümit beslemek intihar demek bizim için. Onlar bizi bitirmeden, biz, İslamı Avrupa'dan kovalım." İşte, orada yaşayan insanlarımıza bakış açısı böyledir.

Halbuki, bakınız, Fransız Fizikçi Pierre Curie, ne kadar enteresan bir görüşü ifade ediyor. Pierre Curie diyor ki: "Bize, Endülüs'ten 24 kitap kaldı ve biz, bu kitaplar sayesinde uzaya gidiyoruz. Eğer Endülüs'ü yıkmasak, kütüphaneleri yakmasak, şimdi başka galaksilerde medeniyetler kuracaktık."

Değerli arkadaşlar, olayın ilk olduğu günlerde, irticadan sorumlu yorumcuların, televizyon kanallarında, özellikle vurgulamaya çalıştıkları bir nokta oldu: "Bu, çok karmaşık bir örgüt işi, bunun içinde Türkler bile vardır." Bu işin içinde Türk'ün olup olmadığı belli değil; ama, olmasını isteyenlerin olduğu, varlığı aşikâr. Nedeni gayet açık, bu kargaşa ortamında yapmak istedikleri düzenlemeleri meşrulaştıracak argümana sahip olmak; ancak, Amerika'nın terör tanımı ortaya kondukça endişeler artmaya başladı. Tabiî ki, bütün kamuoyunun, resmî tutumun, ne denli tehlikeli eğilimde olduğunu gören hükümetin, Batılı müttefiklerimizi uyarma ihtiyacı bile duymadan "ülkem kurban olsun sana, istediğin yerde üs açabilirsin" şeklindeki teslimiyetçi tavrını da kabul etmek mümkün değil.

Bakınız, bugün, Afganistan'la on yıl savaşan Rusya, gazilerinden ancak 1 200 kişiyi devlet kahramanı sayıyor. Kahramanlığın bedeli ise ayda 650 rublelik bir emekli maaşı, yani, 30 500 000 Türk Lirasına bedel, bozdur bozdur harca! Yaşları 30 ile 40 arasında, pek çoğu intihar etmiş, delirmiş veya alkolik olmuş bu insanlar, dengesiz davranışları yüzünden işsiz kalmışlar ve mafya tarafından kullanılmışlar. Bugün, en dengelileri özel koruma olarak görev yapıyor. Bu vesileyle, sayın hükümetin dikkatini çekmek istiyorum: PKK'yla on yıl savaştan sonra geri dönenlerden kaç kişi kafayı yedi, kaçı psikolojik tedavi görüyor, kimsenin haberi var mı?! Kaç askerimizin kolu yok, kaçı bacaklarını yitirdi, kaçı kör ve sağır bilen var mı?! Son yıllarda işlenen cinayetlerin faillerinden kaçı doğu ve güneydoğuda savaşmıştı merak eden oldu mu?! Milyonlarca Afganlı masum insanın, vatandaşın, şimdiden sığınacak ülke aradığını görüyoruz. Kosova'da yaşanan çatışmalar sırasında mülteci durumuna düşen 960 000 Kosovalının akıbetinden acaba haberdar mıyız?! Uluslararası organ mafyası veya fuhuş tüccarlarının elindeki kayıp mültecilerin sayısı dahi bilinmiyor.

Değerli arkadaşlar, dün, 16 Ekim Dünya Gıda Günü olarak kutlandı. FAO ile Tarım Bakanlığı müştereken bu toplantıyı tertip etmişlerdi. Tarım Bakanımızın açıklamalarına göre, aç 800 000 000 insan bulunmaktadır. Dünya ülkelerinin açlığı ortadan kaldırmada samimî olmadıklarını ifade ettiler ve bir slogan attılar "üretime katıl, yoksulluktan kurtul" diye. Hangi şartlarda yatırım yapacaksınız, üretim yapacaksınız, istihdam sağlayacaksınız, ondan sonra da yoksulluktan kurtulacaksınız.

Değerli milletvekilleri, bakınız, dünya zenginlik liginin dört kümesi var. En zenginler kümesine kişi başına geliri 9 266 dolardan yüksek ülkeler girebiliyor; burada 53 ülke var. Üst orta gelir grubu, kişi başına geliri 2 996 dolar ile 9 265 dolar olan ülkelerden oluşuyor; bu kümede de 38 ülke var. Alt gelir grubu ise kişi başına geliri 756 dolar ile 2 995 dolar arasındaki ülkelerden oluşuyor; bu grupta da 54 ülke var. Millî geliri 755 dolar ve daha düşük olan 63 ülke en fakirler ligini oluşturmaktadırlar. Türkiye de, 2000 yılındaki 3 090 dolarlık kişi başına gelirle orta üst grupta yer aldı. Türkiye'nin yanında Brezilya, Arjantin, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler vardı; şimdi Namibya oldu. Bu yıl ise, Türkiye, yüzde 8 civarında küçülecek deniliyor; ama, aslında bunun eksi 11,8 olduğu biliniyor; millî geliri de 2 400 dolara inecek. Bu rakam, Türkiye'yi zenginler liginden üçüncü kümeye; yani, orta alt gelir grubuna düşürecek. Bu kümedeki rakiplerimiz kim; bunun cevabı "Türkiye'nin durumu Afganistan'dan iyi" diyen Sayın Derviş'i üzecek; çünkü, Türkiye, 2001 yılı sonunda millî gelir kategorisinde Fiji, Tonga, Samoa, Namibya gibi 54 orta alt gelir grubu ülkelerin arasına inmiş olacak.

Türkiye, jeostratejik, coğrafî durumu, tarihî mirası, mevcut, ama işletilmeyen yeraltı ve yerüstü zenginlikleri zirvede olan bir ülkedir. Bununla beraber, nüfusu, teknoloji ve ordusuyla Avrasya, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve dünyanın sayılı bölgesel gücü olmaya namzettir; ama, dün burada sergilenen tabloda olduğu gibi, teslimiyetçi dış politika anlayışı, buna bağlı olarak İsrail'le stratejik ortaklığı, manevra alanını daralttığı gibi, komşularımızda itibarımızı ve Türkiye'ye olan güveni sarstı, bazı ülkelerin hedefi olmamıza sebep oldu. İsrail yüzünden siyasî, kültürel ve ekonomik sahadaki manevra alanımız daraldı. Macarlar, F-16 uçağı imal eden Amerika yerine Türk F-16'larını tercih etmektedir. Pentagon, Türkiye'nin, Macaristan, Avusturya ve Polonya'ya F-16 satışına karşı çıkmıştır. Bu ne samimiyetsizliktir.

Değerli arkadaşlar, bazı silahların İsrail'de modernizasyonu yerine Türkiye'de modernize edilmesi, savunma sanayiini geliştirme adına gereklidir. İsrail, Türkiye'nin, Türk-Arap İslam dünyasındaki menfaatlarına en ağır darbeyi vurmuştur. Nil'den Fırat'a büyük İsrail devlet arazilerinin satışına dair kanunun büyük İsrail, yani, arzı mevud, yani, Nil'den Fırat'a büyük İsrail projesini gerçekleştirmesiyle, büyük Ermenistan planı gündeme gelecek. GAP'ı, zaten, taşeron şirketlerle İsrail'e kaptırmış durumdayız. Manavgat, yakında İsrail'in olmak üzeredir. Defaatle gündeme getirdiğimiz bir konu var. Ankara başta olmak üzere tüm Anadolu halkı susuzluktan kırılırken, İsrail'in menfaatı önplana çıkmıştır.

Belçika'nın başkenti, Avrupa Birliğinin merkezidir. Şaron bu şehirde suçludur ve hakkında dava açılmıştır. Danimarka, ülkeye tayin edilen ve geçmişte binlerce kişiye işkence emri veren İsrail Büyükelçisini, gelirse tutuklayacağını ilan etti; ama, 5 000'e yakın masum insanın katili Şaron, Türkiye'de, maalesef, şeref misafiri olmuştur.

Türkiye, ekonomik bunalım içine düştü. Sanayi üretiminde büyük düşüşler, yaygınlaşan işsizlik, inşaat ve tüm sektörlerde duraklama ve uluslararası sermaye hareketlerinde büyük düşüşler yaşanıyor. Hiçbir fakir ülke, güçlü ülkelere karşı, hiçbir alanda kendisini kabul ettiremez. Güçlü ülkeler, fakir olan ve fakirleşmeye devam eden, kötü yönetilen ve kötü yönetenlerin ekonomisini batıran ülkelere borçlar verir, sonra onlardan istedikleri tavizi her türlü platformda kolaylıkla alırlar. Türkiye'yi yönetenler, ne yazık ki bütün bu gerçekleri bir türlü göremiyorlar; ancak, halk görüyor, Başbakanı ve bakanları gördüğü yerde ıslıklıyor ve protesto ediyor. Ülke inanılmaz bir karanlığa gidiyor beyler. Vatandaş Meclisin çatısından bir umut bekliyor. Halkın umudu kim olacak? Türkiye'nin en büyük sorunu, halkın güvenini kazanıp, vatandaşın saadeti için güçlü ülke durumuna getirecek siyasî iradedir.

Bu vesileyle, 65 milyon vatandaşımızın hassaten yeni bir saldırıyla karşı karşıya kalmamasını temenni ederken, Türkiye ile Danimarka arasındaki bu anlaşmanın hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Zeki Çelik.

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük.

Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 456 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti İle Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili görüşlerimizi ifade etmeden önce, hiç usulüm olmamasına rağmen, gündemdışı konuşmalarda dile getirilen ve fakat, maalesef, hükümet tarafından çözüm üretilmeyen, burada da cevabı verilmeyen köylü ve çiftçiyle ilgili birkaç söz söylemek mecburiyetindeyim; çünkü, bana gelen çiftçiler, özellikle, Polatlı, Haymana ve Şereflikoçhisar'dan gelen çiftçiler, son derece büyük sıkıntı içinde olduklarını ifade ettiler. Yine, Eskişehir'den gelen çok kalabalık bir heyet, milletvekillerinin bulunduğu halkla ilişkiler bölümüne geçerek, orada, birkısım milletvekillerini aramak suretiyle, köylünün ve çiftçinin içinde yaşadığı fevkalade büyük sıkıntıları dile getirdiler ve dile getirmekteydiler. İfade ettikleri husus şuydu: "Tarım bitiyor. Köylü ve çiftçi mahvoldu. Artık, üretemeyecek duruma geldik. Üretimden vazgeçtik; çünkü, maliyet unsurları fazla, alınan para az. Kuraklık vardı; zaten, oradan darbeyi yedik. O yetmedi, süne ve kımıl mücadelesi zamanında yapılmadı; kalitesini düşürdü. Yine, o yetmedi, maliyet unsurları arttı; mazotun fiyatı arttı, gübrenin fiyatı arttı, alabildiğine fazlalaştı; ama, biz, malımızı satamadık, üstelik de, tarladan ürünümüzü alamadık. Alamamamızın sebebi; biçerdöverler için bizden istenilen fiyat, gerçekten, maliyetin çok üstündeydi. Dolayısıyla, tarlada bıraktık. Bunları söylediler ve ilave ettiler. Hani, biraz evvel "1991 yılından beri uygulanan politikalar sebebiyle bu noktaya gelindi" diye ifade edildi ya, onu şöyle söylüyor ve diyorlar ki: "Doğru Yol Partisi zamanında biz bu sıkıntıyı çekmedik." Yine ifade ediyorlar; diyorlar ki: "Doğru Yol Partisi zamanında, 1992 yılında bir af kanunu çıktı. Özellikle, küçük çiftçinin faizleri silindi, affedildi. Büyük çiftçilerin de faizlerinin ödenebilir duruma getirilmesiyle ilgili yasa çıktı." Bununla ilgili durumları ifade etmekle birlikte, ayrıca, gübreyle ilgili sübvansiyonlardan bahsettiler ve o günkü maliyetlerle de mukayese ettiler; bu sıkıntıyı çekmedikleri yönünde değerlendirme yaptılar. Ümit ediyorum ki, yine, biz, Doğru Yol Partisi zamanında köylüye ve çiftçiye neler verildiyse, onların hepsini burada açıklayacağız ve böylece, onun mukayesesini de yapacağız -mademki, devamlı olarak, 1991'den itibaren ifade ediliyor- ve onun cevabını da verme imkânını mutlaka yakalayacağız; ama, köylü ve çiftçi diyor ki: "Biz bu sıkıntıyı bugüne kadar hiç yaşamadık."

Değerli milletvekilleri, konuyla ilgili olarak, özellikle, görüşlerimizi arz etmek istiyorum. Yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da, çalışma hayatında, özellikle, işçilerimizin sosyal güvenlikleri ve sosyal refahı fevkalade önemli; onun üzerinde durulması gerektiği muhakkak. Türkiye'de işçilerimize nasıl bazı haklar veriliyorsa, ülke dışında, yurt dışında, birkısım ülkelerde çalışan vatandaşlarımızın haklarının korunması, istihdamlarından sosyal güvenliklerine ve eğitimlerine kadar, kültüründen içinde bulundukları topluluklarla uyum sağlamasına kadar olan her bölümde son derece önemli sorunlarımız var ve bu sorunların da mutlak surette çözümlenmesi lazım. Bunun da çözümü, işte, bu anlaşmalardır. Bu anlaşmaların mutlak surette değerlendirilmesi gerekir.

Uyum dedim, kültür dedim ve eğitim dedim. Bakın, değerli milletvekilleri, eski görevim sırasında, yurt dışında doğmuş olan işçi vatandaşlarımızın çocuklarından 48'ini kabulüm sırasında, bana o gençler şunu söylediler: "Biz ülkemize hiç gelmedik. Yurt dışında doğduk. Türkiyemizi tanımıyoruz. Türkiyemizi tanımamaktan dolayı da üzüntü duyuyoruz. Bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz; ama, birkaç soru soracağız." Sordukları sorulardan bir tanesi şu: "Biz x devletinde eğitim görüyoruz. Bize diyorlar ki: Dünyanın en asil ırkı, en yüce milleti x devleti ve x milletidir."  İsmini zikretmek istemiyorum; aynen bunu söylediler. "Ben Türküm. Kimim, nereden geldim, bilmiyorum."

Dikkat ederseniz, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın çocuklarının, daha, kendi kültürü ve kendi kimliğiyle ilgili sıkıntıları var.

Yine "ben, Müslümanım; ama, Müslümanlık nedir bilmiyorum. Benim arkadaşım pazar günü tertemiz elbiselerini giyerek kiliseye gidiyor ve ibadet ediyor" diyor.

Şunu açıklamak mecburiyetindeyim: Lütfen... Yurt dışında çalışan işçi vatandaşlarımızın gerek kimlikleri ve gerekse kültürleriyle ilgili eğitimlerine fevkalade dikkat etmek ve ona, Türk Milletinin yüceliğini, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güçlülüğünü ve özellikle, tarihteki, gerçekten, her devlete, bağımsızlığını ilan etmek isteyen devletlere örnek olan o asil hüviyetini mutlaka açıklamak ve böylece, kendi toplumuyla uyum içerisinde olduklarını göstermek bakımından da üzerimize düşen görevi yapmamız lazım.

Değerli milletvekilleri, kendi kimliklerini mutlaka korumalıdırlar, kendi kültürlerini mutlaka yaşamalıdırlar; çünkü, dünyada, ekonomik çıkarların bir araya geldiği, ekonomik ve ticarî bakımdan ilişkilerin geliştirildiği bir dönemi ve paktı yaşıyoruz, globalleşmeyi yaşıyoruz; ama, unutulmaması gereken bir şey var ki, o paktlarda, o sözleşmelerde, o kurum ve kuruluşlarda bir şey daha var ki, o da kültürdür. O kültürümüzü, mutlak suretle, yeni nesle aktarmamız lazım ve yeni nesli, mutlak surette, kendi tarihî ve kültürüyle uyum içerisinde yaşatmak lazım.

Değerli milletvekilleri, emek yoğun üretimin yerini artık otomasyon aldı. Dolayısıyla, yurtdışına bugüne kadar giden nitelikli veya niteliksiz birkısım işçi vatandaşımızın çektiği sıkıntıların yanında, bu sefer, nitelikli vatandaşlarımızın sıkıntılarını da mutlak suretle görerek, onunla ilgili birkısım tedbirleri almamız gerekir.

Bugün, yurt dışında 3 571 000 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı işçi olarak çalışmaktadır. Bunlardan, 3 170 000'i Avrupa ülkelerinde çalışmaktadırlar. İşte, Avrupa ülkelerinde ve dünyada çalışanlara sosyal refah, sosyal güvenlik programının uygulanmasında, merkezî hükümetle ve özellikle yerel birkısım makamlarla birlikte, yaşadıkları ülkelerdeki birkısım kurum ve kuruluşlarla anlaşmalar yaparak, onların haklarını ve hukuklarını korumamız lazım.

Bugün, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın, ister çalışsın ister orada ikamet etsin, gerek orada kaldıkları süre içerisinde ve gerekse yurt dışından Türkiye'ye dönüşleri sırasında birkısım sosyal haklarının korunması gerektiği muhakkak ve bununla ilgili birkısım düzenlemeleri yapmak da hükümetlerin görevidir.

İşte, bu bağlamda, Danimarka Krallığıyla imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesinin ilki 1977 yılında uygulanmaya konulmuş, hatta, 1978 yılının ocak ayında yayımlanmış; ama, 1992 yılında parafe edilen bir sözleşme var. Bu sözleşme de, hem mevcut olanı hem de ilave birkısım sosyal hakları gündeme getirmektedir.

Danimarka Krallığında yapılan birkısım sosyal haklarla ilgili değişiklikler, mevzuatlarında yapılan değişiklikler ve Türkiye'de yapılan birkısım değişikliklerden sonra, mutlaka, birkısım düzenlemeleri gündeme getirmek, bununla ilgili birkısım sözleşmeleri yenilemek mecburiyeti vardı. Nitekim, onun için de, 1992 yılında bu sözleşmenin ilki parafe edilmişti. Bu, 1999 yılında uygulamaya konuldu ve nihayet de, bugün, şu sözleşmeyi hep birlikte gözlüyoruz ve takip ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, Danimarka'da, şu anda, 36 569 vatandaşımız bulunmaktadır. Bunlardan 9 988 kişi ücretlidir; 1 580 vatandaşımız da kendi kendine çalışmak suretiyle maişetini karşılamaktadır.

Danimarka, gerçekten, aile ve çocukların korunmalarına fevkalade büyük önem vermektedir; bu ülkede yaşayan insanların, işsizlik, yaşlılık ve hastalıklarında korunmaları üzerinde de önemle durmaktadırlar. Bunu sağlayan üç tane bakanlığı var: Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Sosyal İşler Bakanlığı. Bunların hepsinin işlemlerini yapan ve aynı zamanda maddî bakımdan da karşılayan, biri merkezî idare, bir diğeri de yerel yönetimlerdir; çünkü, orada, yerel yönetimler, gerçek vergiyi toplamakta ve dolayısıyla, o toplanan paralarla da, vatandaşların, gerek kendi vatandaşlarının ve gerekse kendi ülkelerinde yaşayan ve çalışan yabancı işçilerin, yani, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın, bu şekilde, orada kalmalarını, çalışmalarını ve güvenliklerini sağlamaktadırlar.

Bugün, Danimarka'da enflasyon yüzde 2,5; ama, bir taraftan, onlarda da ekonomik daralma var, onlarda da üretim düşmesi var; ama, Türkiye'de ekonomik daralma fevkalade fazla, üretim de düşük; ona karşılık, enflasyon da yüzde 80'lere vuruyor.

Değerli milletvekilleri, Danimarka'da yaşayan vatandaşlarımızın sosyal teşkilatlanmalarından bir diğeri de, özellikle, örgütlenmeleridir. 4'ü federasyon, 3'ü de kadın dernekleri olmak üzere, 92 dernek, 50 civarında da futbolla ilgili kulüpleri kurulmuştur. Seçme haklarıyla ilgili olarak da, genel seçimlere girme ve seçilebilme hakları yok; ama, yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakları var. Nitekim, 17 vatandaşımız yerel yönetimlerde belediye meclis üyesi olarak da hizmet vermektedirler; ama, Danimarka Krallığının, her geçen gün, kendi vatandaşına sağladığı birkısım hakları yabancıları da kapsayacak şekilde değiştirdiklerini görmekteyiz.

İşçilerin sorunlarıyla ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve organları, üzerlerine düşen görevi mutlaka yapmalıdırlar. Bugün, Danimarka'da, değişik yerlerde, ister çalışma ataşeleri olsun büyükelçiliğimiz dışında, ister konsoloslarımız olsun, vatandaşlar ile devlet arasındaki güven ve bir ilgi bağını, mutlaka, çok ileri seviyeye götürmek durumundadırlar; çünkü, yurt dışında çalışan vatandaşlarımız, kendilerini yalnız hissetmektedirler, kendi meseleleriyle meşgul olunmadığını ifade etmektedirler. Hatta, bir ziyaretim sırasında, şu şekilde bir değerlendirmeleri vardı; diyorlar ki: Keşke, bizi, hiç olmazsa ayda bir, belli bir yerde toplasalar da "ey Türkiye Cumhuriyetinden gelmiş olan, yurt dışında çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bizim sıkıntılarımız var; bu sıkıntılarımızın ne olduğunu hem siz dinleyin hem de biz sizi dinleyelim, derdinizi ve meselelerinizi tespit edelim" şeklinde bir serzenişte bulunsalardı.

Onun için, ben, sesleniyorum: Yurt içinde birkısım valiliklerin yaptığı gibi, büyükelçilerimizin de, yurt dışında Türklerin en fazla bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en fazla, yoğunluklu bulunduğu yerlere gidip, toplantılar yaparak, onların sıkıntılarını ve meselelerini dinleyip, onlara çözüm üretmelerini, bilhassa ve altını çizerek rica ediyorum.

Bir husus daha var: Yine, ticarî ilişkilerimizin geliştirilmesi için daha fazla çalışılması lazım. Ticaret müşavirliklerimizin yeteri kadar çalışmadığını ve üzerlerine düşen görevi istenilen manada, istenilen seviyede yaptıklarında tereddüdüm olduğunu, bilhassa huzurlarınıza getirmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, böyle bir sözleşmeyi imzalıyoruz. Biraz sonra da, özellikle, oylarınızla kabul edileceğini ümit ediyorum; çünkü, Doğru Yol Partisi olarak, buna, biz de "evet" diyeceğiz. Peki, bu anlaşma ne getiriyor; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, yurt dışında çalışan işçi vatandaşlarımıza hangi hakları getiriyor? Bunu, zannediyorum, çoğumuz takip etmekte zorluk çekiyor.

15 ile 67 yaşları arasında, özellikle Danimarka'da, en az üç yıl çalışmış olanlara yaşlılık ve malullük aylığı verilmektedir. Halbuki, daha evvelden, 1991,1992 yıllarındaki uygulamada, özellikle, beş yıl oturma şartı vardı; o kaldırılıyor.

Yaşlılık ve malullük aylığı alanlara, Türkiye'ye döndüklerinde, yine, paraları Türkiye'ye intikal ettirilmek suretiyle, alma hakkı veriliyor. Eskiden bu da yoktu.

67 yaşını doldurmadan Danimarka'dan ayrılmış olanlar, doldurduktan sonra veyahut doldurmadan dahi olsa, yine, bu haklardan yararlanabilecekler.

Erken emekliliği kazananlar -ölüm vesaire gibi sebeplerle- Danimarka'da bulunmaları şartıyla, yine, bu aylıktan yararlanabilecekler.

Yine, Danimarka'da hiç çalışmamış, ancak, en az on yıl oturmuş olanlara yaşlılık ve malullük aylığı verilmekte ve beş yıl gibi bir süreyle de onu tahdit etmektedirler ki, bu da, yine, önemli bir hakkın Danimarka'da çalışan işçi vatandaşlarımıza sağlanması açısından, gerçekten, üzerinde durulması gereken bir noktadır.

Her bir yıl için kıdem, yine bu çerçeve içerisinde sağlanmıştır.

1.4.1964 tarihinden önce Danimarka'da geçtiği belgelendirilen alacakların da, yine teminat altına alındığını görüyoruz.

Serbest çalışma süreleri hesaba katılmaktadır.

Malullük aylığını, eğer Türkiye'de olmuşsa, Danimarka'da -ve diğer şartları da taşıyorsa- aynen alabilecektir. Yani, Danimarka'da çalışmış olan bir işçi vatandaşımız, Türkiye'ye geldikten sonra yine aynı şekilde çalışıyorsa, iki ayrı sosyal güvenlik kuruluşundan, yine birkısım imkânları ve aylığını alabilecektir.

Danimarka'daki çalışma süreleri hesaba katılarak -yani, Türkiye'deki çalışmalar da dikkate alınmaktadır- borçlanarak yaptığı ödemelerle, hem Danimarka'da hem de Türkiye'de emeklilik hakkını, çift emeklilik hakkı olarak kazanmış olmaktadır.

Eğitim amacıyla Türkiye'ye gönderilen işçi çocukları için, Danimarka mevzuatı çerçevesinde aile yardımı, yine, bu anlaşmayla sağlanmaktadır.

Malullük aylığı bağlananlar, Türkiye'de sağlığı kötüleştiği takdirde, malul aylığı sebebiyle, hem o aylığını almaya devam edecek hem de sağlık tedavi ödeneklerini almaya devam edecektir. Eğer Danimarka'nın bir itirazı olursa, vatandaşımız, Danimarka'ya göndermek suretiyle; ama, yol masraflarını Danimarka Krallığı karşılamak kaydıyla, orada, tekrar, sağlık şartları itibariyle tedbirlerini ve tedavisini sağlama imkânına kavuşmuş olacaktır.

Danimarka'da geçirdiği iş kazası veya meslek hastalığı sonucu aylık bağlandıktan sonra ölmesi halinde, eş ve 18 yaşın altındaki çocukları da, yine bu imkânlardan istifade edecek ve Danimarka İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası mevzuatına göre aylığını alabilecektir.

İşte, görülüyor ki, bu anlaşma, gerçekten, Danimarka'da çalışan işçi vatandaşlarımız için fevkalade önemlidir. Mütekabiliyet esasları çerçevesinde, Türkiye'deki sağlanan haklar, yine aynı şekilde, karşılanmaktadır.

Bu bağlamda, bu anlaşmanın olumlu olduğunu değerlendiriyor ve Doğru Yol Partisi olarak da olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bedük.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Remzi Çetin.

Buyurun Sayın Çetin. (AKP sıralarından alkışlar)

AKP GRUBU ADINA REMZİ ÇETİN (Konya) - Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı arasında, ilk defa, 1.2.1978 tarihinde bir sosyal güvenlik anlaşması akdedilmiştir. Aradan geçen yirmiüç yıl zarfında, Danimarka'da, sosyal güvenlik alanında pek çok iyileştirmeler yapılmıştır; fakat, sağlanan bu iyileştirmeler, orada çalışan yabancı işçilere, ait oldukları ülkelerle anlaşma yapılmadığı için, uygulanamıyordu. Ancak, 13 Aralık 1999 tarihinde Danimarka'da sosyal güvenlik alanında getirilen bütün iyileştirmelerin, ilgili devletler tarafından da imzalanması halinde, çalışan yabancı işçilere de uygulanacağı prensibinden hareket edilmiştir ve bu sayede, 13 Aralık 1999 tarihinde Danimarka'da bulunan 200 000'in üzerindeki Türk işçisi de, bu sosyal anlaşmadan yeteri kadar faydalanmışlardır, biraz önce Sayın Bedük'ün maddeler halinde sıraladığı bütün iyileştirmelerden bizim insanlarımız da istifade eder duruma gelmişlerdir.

1980'li yıllardan sonra, işçilerimiz, gerek Almanya'da gerekse bulundukları diğer ülkelerde -ki, Avrupa Birliği ülkelerinde 5 milyona yakın insanımız çalışmaktadır- çeşitli sosyal problemlerle karşı karşıya kalmışlardır. Mesela, bunlardan Almanlar, 1983, 1984, 1985 yıllarında, işçinin, kendisinden kesilen sigorta primlerinin toptan ödenmek suretiyle, isterse kendi ülkesine dönebileceği hakkını getirmiş; ancak, işverenin işçi adına yatırmış olduğu primleri vermemişlerdir. Şimdi Almanya'da, bildiğiniz gibi, 65 yaş sonrası emeklilik hakkı tanınmaktadır. O bakımdan, o yıllarda ülkemize dönmüş bulunan 100 000'in üzerindeki insanımız, bugün, ne emeklilik hakkı elde edebilmişlerdir ne de o Alman sigortasında yatmakta olan, işveren tarafından yatırılmış olan sigorta primlerini alabilmektedirler. O bakımdan, Çalışma Bakanlığımızın bu konuya eğilmesi, başta Almanya olmak üzere, Türk işçilerinin bu şekilde dönüş yaptığı ülkelerle, tıpkı Danimarka'yla olduğu gibi, anlaşmalar yapmak suretiyle, insanlarımızın mağduriyetlerinin önlenmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, tarihi itibariyle, kültürü itibariyle bir büyük devlettir. Dolayısıyla, bir büyük devlet siyaseti izlemek mecburiyeti de vardır. Biz, bu siyaseti izlememiz halinde, hem dışarıdaki insanlarımızın haklarının sağlıklı bir şekilde korunmasını sağlamış olacağız hem de ülkemizin dışarıda, tüm dünyada oldukça itibarlı bir konumda olmasını sağlamış olacağız.

Değerli arkadaşlarım, büyük devlet olmanın şartlarını yerine getirmenin sadece lafla olmadığı muhakkaktır. Dolayısıyla, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı gerek dahilî gerekse harici problemleri bu çerçevede değerlendirme mecburiyeti vardır.

İşçilerimiz -dışarıda karşılaştıkları problemlerden bir tanesi- elçiliklerden şikâyet etmektedirler. Konsolosluklara herhangi bir iş için giden insanlarımız, orada yeteri kadar yakınlık görmediklerini, "bugün git, yarın gel" şeklinde bir muameleye maruz kaldıklarını ifade etmektedirler. O bakımdan, buradaki personelin mutlaka uyarılması ve işçilerimizi mağdur edecek bir davranışa girmemeleri gerekmektedir; çünkü, zamanını ayarlayıp, mesela, pasaportunun süresini uzatmak için, askerlik tecili için veya buna benzer herhangi bir ihtiyaç için konsolosluğa giden işçilerimiz, işlerini vaktinde halledemediklerini ifade etmektedirler.

İsviçre'deki vatandaşlarımız, İsviçre'nin Avrupa Birliğine mensup olmamasından dolayı, serbest dolaşım hakkına sahip değiller. Almanya'da, Fransa'da ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde olan işçilerimiz bu hakkı kullanabiliyorlar; ancak, İsviçre'de bu hakkı kullanamadıklarını bize ifade ettiler. İsviçre'nin kendi vatandaşları serbest dolaşım hakkına sahip oldukları halde, bizim insanlarımız, maalesef, sadece İsviçre içerisinde kalma mecburiyetindedirler. Almanya'dakiler geliyorlar, İsviçre'deki akrabalarını ziyaret ediyorlar; ama, İsviçre'dekiler bu hakkı kullanamıyorlar.

Diğer bir önemli konu: Gümrüklerden şikâyet ediliyor. Gereksiz yere işlemlerin uzatılmasını ve ciddî manada gümrükte birtakım yanlışlıklara maruz kaldıklarını, şikâyet halinde ifade ettiler. Mesela, Avusturya başta olmak üzere işçilerimizin bulunduğu ülkelerle sosyal güvenlik anlaşmaları ciddî şekilde ele alınmalıdır. Önceden yapılmış anlaşmalar yetersizdir. Bu anlaşmalarla işçilerimizin hakları korunamamaktadır. İşçilerimizin zayi olan pek çok hakkı göz önüne alınarak, bütün ülkelerle sil baştan sosyal güvenlik anlaşmaları yapılması gerekir. Mesela, Avusturya'daki işçilerimiz kesin dönüş yapınca prim alamıyorlar; yani, sigorta primleri Türkiye'ye aktarılmıyor. Almanya'daki kardeşlerimizin, kesin dönüş yapınca, sigorta primleri 6 ay içerisinde Türkiye'ye aktarılıyordu. Şimdi bu süre 2 yıla çıkarılmıştır. Önemli bir zaman kaybıdır. Kazanılmış hak bile zamanında verilemiyor. Çalışma Bakanlığı yetkilileri ciddî bir ön araştırma yapsınlar. Sonra, bizzat Sayın Bakanımızın bu ülkeleri ziyaret etmeleri ve bu söz konusu mağduriyetleri önlemeleri gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiyemizin sahip olduğu coğrafya, kültür ve diğer pek çok özellikler, gerçekten, bir büyük devlet siyaseti izlemesini gerektiriyor. Bugün, gerek dünyada meydana gelen olaylara bize yakışır şekilde müdahale edemememiz gerekse ülkemizin içinde maruz kaldığımız şartları, hepimizin ciddî şekilde değerlendirmesi gerekmektedir.

Bugün, gerçekten, Afganistan'da karşı karşıya kalınan manzara, insanlığın karşı karşıya kaldığı manzara, fevkalade üzüntü vericidir; çünkü, Afganistan, bizim açımızdan, tarihî bağları olan, kültürel bağları olan bir ülkedir. Yönetimin çeşitli haksızlıkları ve yanlışlıklarına karşı, orada yaşayan 26 milyon insanın bugün karşı karşıya kaldığı bu yanlışlığın yapılmaması gerekir. Bizim buna mutlaka müdahil olmamız lazım. Dünyanın herhangi bir yerindeki bu yanlışlığı durdurabilecek eğer ikinci, üçüncü bir güç yoksa, dünyada gerçekten her türlü adaletsizlik olabilmektedir. O bakımdan, Afganistan, Filistin, Çeçenistan'da cereyan eden insanlık faciaları, kesinlikle, ülkemizin müdahalesiyle ancak engellenebilir. Dolayısıyla, şu anda, 26 milyon Afganlı, çoluk çocuk, genç, ihtiyar, Amerikan bombalarına maruz kalıyor. Hastaneler ağzına kadar yaralı dolu. Bunlar, istenildiği gibi tedavi edilemiyor. O bakımdan, orada, çok ciddî bir insanlık dramı yaşanıyor.

Bugün Amerika Birleşik Devletleri, dünya efkârıumumiyesini ikna edememiştir. Bu, Amerika'da meydana gelen olaylarla ilgili çok çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Mesela, 2004 yılında Demokrat Parti adına başkan adayı olacağı söylenilen Lyndon La Rouche bile, "bu, Amerika içerisinde hazırlanan bir organizasyondur; bu çaplı bir olayın Amerika dışından yapılması mümkün değildir" demesine rağmen, Amerika, belki, kendi kamuoyunu ikna edebilmek için böyle bir harekete girişmiş, Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeyi de kendi maksatlarına alet eder bir duruma gelmiştir. Halbuki, Türkiye, bir yönüyle Asya'yı bir yönüyle Avrupa'yı birbirine bağlayan, bütün medeniyetlerin bir kavşak noktası durumundadır. Dolayısıyla, bu tip olaylar karşısında, gerçekten, dikkatli bir siyaset izleme mecburiyetimiz vardır; çünkü, tarihimize baktığımız zaman, gerek büyük Osmanlı İmparatorluğunun gerek Selçukluların ve gerekse, şimdi, genç Türkiye Cumhuriyetimizin, bu tarihî misyonu, yer yer güzel bir şekilde ifa ettiğini ve insanlığın da, bizim bu görevleri yerine getirmemiz halinde çok rahat ettiğini görüyoruz. Şimdi, Türkiye'nin bu misyonunu yeteri kadar ifa edememesinden mütevellit, dünyada, ciddî kusurlar ve mahzurlar meydana gelmektedir.

O bakımdan, Türkiye merkezli oluşumların önemi, bir kat daha kendisini göstermektedir. Şimdi, bütün dünyada oluşumlar söz konusudur; NAFTA, EFTA, Avrupa Birliği, işte, Çin'in, Japonya'nın, Hindistan'ın kendi merkezli oluşumları, Şangay Beşlisi gibi... Artık, bütün uluslar, belli anlaşmalarla, belli teşkilatlarla, dünyada etkili olmaya çalışmaktadırlar. Türkiyemizin de, mutlaka, kendi millî menfaatlarına en uygun gelecek şekilde, hem içeride hem de uluslararası alanda organizasyonlara gitme mecburiyeti vardır.

Dolayısıyla, bu, bizim tarihimiz açısından, bize de çok yakışan bir gelişme olur. Eğer, Türkiye, bugün bu organizasyonları gerçekleştirebilmiş olsaydı, Amerika Birleşik Devletleri karşısında, belki de, çok daha farklı konumlar sergileyebilir ve bu ciddî yanlışlıkların yapılmasını engelleyebilirdi.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, yurt dışında çalışmakta olan insanlarımızın ciddî problemleri vardır, biraz önce de ifade ettik, bunların başında eğitim gelmektedir. Şimdi, Almanya'da 22 000'in üzerinde üniversite öğrencimiz bulunmaktadır. Ancak, bunlar kendi başlarına kalmışlar, devlet tarafından kontrol altına alınan organizasyonlarla denetlenme durumundan uzaktırlar. O bakımdan, vatandaşlarımızın, eğitim alanında çok ciddî boşluklar olmuş, çocuklarının gerek ilköğretim gerekse lise ve üniversite muadili eğitim almalarında çok ciddî zaman kayıpları söz konusu olmuştur. Çünkü, işçimiz, çocuğu çalışma yaşına geldiği zaman hemen işe gitmesini esas almıştır. Halbuki, oradaki eğitim imkânlarının son derece üstün olduğu, bunlardan nasıl istifade edilebileceği kendilerine daha önceden ifade edilmiş olsaydı, bugün, bütün Avrupa üniversitelerinde yeteri kadar çocuğumuz olur ve bunlar da gelecekte ülkemiz adına ciddî lobi faaliyetleri yapar durumda olurlardı.

Değerli arkadaşlarım, elimizdeki tabloya baktığımız zaman, 1990 ile 2000 yılları arasında 317 898 insanımızın, Türk vatandaşlığından ayrılmasına izin verilmiş olduğu görülmektedir. Bunların dağılımlarına baktığımız zaman, Fransa'da 152, Almanya'da 257 000, İsrail'de 11, Belçika'da 60, Kanada'da 11, Yunanistan'da 78, İsveç'te 15 000, Hollanda'da 3 000, Avusturya'da 35 000, Finlandiya'da 83, Avustralya'da 322, diğerlerinde 5 000 civarında ve toplam 317 898 vatandaşımız şu ana kadar Türk vatandaşlığından ayrılmıştır. Bu da işçilerimizin yoğunluklu olarak bulundukları ülkeleri, özellikle, Almanya'yı işaret ediyor ve vatandaşlığa geçtiklerini görüyoruz. Burada çifte vatandaşlık hakkının, özellikle, Almanya tarafından verilmemiş olması, çok ciddî bir sıkıntı doğurmaktadır. Dolayısıyla, insanlarımızın 15 yılını, 20 yılını çalışma hayatı olarak geçirdikleri yerlerde... Aslında, o ülkenin de, çifte vatandaşlık hakkını vermesi bizim insanımıza sağlayacağı en tabiî haktır. Çünkü, orada o kadar emek vermiştir; o ülke ekonomisinin kalkınmasında, büyümesinde alınteri akıtmıştır. Dolayısıyla, bugün, bu ülkelerle, bu şekilde muamele yapan ülkelerle de anlaşmaların mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, zaman zaman kimlik bunalımından bahsediyoruz; yurt dışındaki insanlarımızda çok ciddî bir kimlik bunalımı olduğunu ifade ediyoruz. Kırk yıla yakın bir zamandır çocuklarımızı işçi olarak, öğrenci olarak yurt dışına gönderdiğimiz halde, onların kontrolü, onlara gerekli hizmetlerin sunulması noktasında devlet olarak başarılı değiliz. Dolayısıyla, bunlar, kendi başlarına kalmışlardır. Kendi kendilerine organize olmaları da gerçekten ciddî bir zaman almıştır. Bugün, çok daha organize durumdadırlar. Çeşitli sivil teşkilatlar vasıtasıyla çok ciddî hizmetler sunulmaya çalışılmaktadır; ancak, ilk onbeş yirmi yıl içerisindeki boşluğun doğurduğu mahzurları giderebilmiş durumda değiliz. Şimdi bunun acılarını çekiyoruz; çünkü, bugün, İtalyan Başbakanı Berlusconi başta olmak üzere, meydana gelen son olayların ışığı altında İslam medeniyetinin verilerini, İslam medeniyetinin insanlığa kazandırdıklarını, maalesef, Avrupalıların bilmediğini görüyoruz. Berlusconi bile...

Batı medeniyeti -ki, mazisi son derece yenidir- 1850 yılından sonra ancak ayağa kalkabilmiştir. İnsanlığın ondan önceki bin yılı tamamen Müslümanların tesiri altındaydı ve insanlığa çok büyük hizmetler sunulmuştu; ama, bugün, Avrupalı bunu bilmemektedir. Teknolojiyi sadece kendi ürünleri olarak görmektedirler. Halbuki temel bilimler başta olmak üzere, bütün uygulamalı bilim dallarında, gerçekten, İslam bilginlerinin çok büyük katkıları olduğunun, matematikte, fizikte, kimyada, astronomide, içinde Türk bilginlerin de bulunduğu çok önemli bir kadronun insanlığa ciddî hizmetler yaptığının Avrupalılar tarafından mutlaka bilinme mecburiyeti vardır. Dolayısıyla, bu yanlışlığı telafi edecek organizasyonlara ve bilgilendirmelere de bizim ihtiyacımız vardır. Eğer biz, çocuklarımızı, kendi millî kimliğimize göre Avrupa üniversitelerinde okutur, orada teşkilatlandırırsak, Avrupalı da, belki, bugün, bu yanlışlığa düşmez ve bizim milletimiz hakkında da yanlış kanaatlere varmamış olur.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, 1968 yılından beri, yani yaklaşık otuzüç senedir terörle karşı karşıya; 40 000'e yakın insanımızı kaybettik; ama, Türkiye, bir günden bir güne "NATO Anlaşmasının 5 inci maddesini çalıştıralım, ülkemiz silahlı müdahaleye maruz kalmıştır" diye herhangi bir yardım talebinde bulunmadı. Asker, sivil, polis, 40 000'e yakın insanımızı kaybettik. Demek oluyor ki, terörün acılarının tadılabilmesi için ve bizim anlaşılabilmemiz için Amerika'daki ikiz kulenin yıkılması gerekiyormuş. Dolayısıyla, şimdi artık, gerek Amerika'da gerekse Avrupa efkârıumumiyesinde bizim ne kadar haklı olduğumuzu, ne kadar derin acılar çektiğimizi idrak etmeye başladılar. Biz, onların böyle acı bir tecrübe yaşamadan da bunu hissetmelerini istiyorduk.

Değerli arkadaşlarım, bugün Filistin'de bir insanlık faciası var. Bugün Filistin'de, kendi topraklarında, 5 000 yıllık kendi vatanlarında, gerçekten, bu kardeşlerimiz çok ciddî ıstırap çekiyorlar, çok ciddî acılar içerisindeler; bunların vatan kurmalarına bile müsaade edilmemiş.

Çeçenistan'da çok ciddî bir insanlık faciası cereyan ediyor. Çeçenler o toprakların öz evlatlarıdır. Çeçenler kendi toprakları için mücadele ediyorlar, kesinlikle terörist değildirler. Dolayısıyla, Rusya'nın siyasetinin mutlaka karşısına dikilinmesi lazım, Rusya'nın, Çeçen kardeşlerimize karşı yapmış olduğu bu yanlışlığın mutlaka durdurulması lazım. Dolayısıyla, dünyanın neresinde buna benzer yanlışlıklar varsa buna müdahale edebilecek, bunu durdurabilecek bir güce ihtiyaç vardır, onun da Türkiye olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin, bu gelişmelere göre kendisini ayarlaması lazım geldiğini ifade etmeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, insanlarımız, çalışan işçilerimiz, Avrupa'daki işçilerimiz Türkiye'ye geliyorlar, hastanelere gidiyorlar; fakat, maalesef, iyi muameleyle karşı karşıya kalmıyorlar. İşte "şu evrakı getir, bu evrakı getir" şeklinde, bir hastaneye giden işçimiz sağlıklı bir şekilde tedavi olamıyor, çeşitli müşkülatlar çıkarılıyor.

Şimdi, özellikle Almanya'da vatandaşlığa geçen işçilerimiz Türkiye'de yatırım yapmak istiyor, Türkiye'de gayrimenkul almak istiyor; ancak, bunlara da "sen Türk vatandaşı değilsin" diye mani olunuyor ve böylece, yurt dışından, ciddî manada bir para transferi engellenmiş oluyor. Dolayısıyla, daha önce bizim vatandaşımız olduğu halde bugün vatandaşlıktan çıkmış durumda bulunan bu insanlarımıza, çeşitli kolaylıklar sağlamak suretiyle onların gayrimenkul almalarını, yatırım yapmalarını sağlamamız lazım. Hastaneler başta olmak üzere, her türlü sosyal güvenlik imkânlarından bu insanlarımızın rahat bir şekilde faydalanmalarını sağlayacak düzenlemeleri mutlaka yapmamız gerekiyor ve insanlarımızın, kendi öz vatanlarında birtakım yanlışlıklara maruz kalıp üzülmelerini kesinlikle engellememiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bugün, İskandinav ülkelerinde, Danimarka başta olmak üzere, İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde, sosyal güvenlik hakları oldukça ileri bir düzeye vardırılmıştır ve bu İskandinav ülkelerindeki hakların, başta Türkiye olmak üzere, diğer ülkeler tarafından gerek kendi insanlarımıza gerekse başka çalışanlara sağlanması insanlık onuru bakımından bir gerekliliktir.

Dolayısıyla, ülkemizin, gerek içerideki problemlerinin gerekse dışarıdaki problemlerinin istediğimiz ölçülerde çözülebilmesinin, ancak,  hepimizin elbirliğiyle mümkün olacağını ifade ediyor, bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Çetin.

Muhterem milletvekilleri, gruplar adına üç sayın milletvekili konuştu.

Başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE DANİMARKA KRALLIĞI ARASINDA SOSYAL

GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ

UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 13 Aralık 1999 tarihinde Kopenhag'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin ve eki "Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını, oyunun rengini ve kendisinin adı soyadı ve imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Muhterem milletvekilleri, tasarının oylamasına 240 milletvekili katılmış; 232 kabul, 1 ret, 2 çekimser ve 5 mükerrer oy çıkmıştır.

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum.

14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

8. - 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda - Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/674) (S. Sayısı : 458) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.

Komisyon raporu 458 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu'nda.

Buyurun Sayın Konukoğlu. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hollanda - Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin revizyonunu amaçlayan ve hakların meşruluğunu ilgilendiren ek anlaşmanın onaylanmasına dair 458 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

1966 yılında imzalanan ve 1 Şubat 1968 tarihinde yürürlüğe giren Hollanda ile Türkiye arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi, yeni bir anlaşmayla revize edilmektedir. Bu ek anlaşma, 6 Ocak 2000 tarihinde Ankara'da imzalanmış olup, Türkiye'de oturan ve Hollanda'dan aylık alan vatandaşlarımızı ilgilendirmektedir. Bu anlaşmayla, sosyal güvenlik alanında karşılıklı ilişkilerin kapsamının genişletilmesi, Hollanda sosyal güvenlik mevzuatında meydana gelen değişikliklerin sözleşmeye yansıtılması amaçlanmakta, Türkiye'de ikamet eden ve Hollanda'dan aylık alanlara yapılan ödemeler ve aile yardımlarının araştırılması ve kontrolü sağlanmaktadır. Bu tasarı, bundan yaklaşık birbuçuk yıl önce komisyonlarda görüşülmüş ve ancak bugün Yüce Meclisin önüne getirilmiştir. Burada amaçlanan, Hollanda'dan aylık alan Türk vatandaşlarının ve aile bireylerinin bilgilerinin doğruluğunun araştırılmasıdır. Hollanda tarafının talebi halinde, ülkemizde oturan ve yardım alan hak sahiplerine yapılan ödemelerin Türkiye tarafından araştırılmasını öngörmektedir. Yetkili kurumların ülkemizdeki kurumlara başvurmasıyla bu araştırma yapılacaktır. Yetkili kurumların başvurmasıyla, vergi kaydı, medenî hal, aile teşkili, İş ve İşçi Bulma Kurumu ve öğrenim kurumlarından gerekli bilgilerin verilmesini kapsamaktadır. Karşı tarafın yetkili kurumlarının talebi halinde, kimlik tespiti ve gerekirse bu kişilerin SSK tarafından tıbbî ve idarî kontrollerini kapsamaktadır. Yine, hastalık ve sakatlık yardımı alan kimsenin Türkiye'de yeniden kontrolü ve karşı kurum gerekli görürse, ülkesine davet ederek, muayeneye tabi tutma hakkını vermektedir; ilgili kişi de buna uymak zorundadır. Yapılacak tıbbî muayene ve giderleri ile yol giderleri karşı kurum tarafından ödenme durumundadır.

Bu anlaşmayla, yetkili kurumun istediği bilgiler üç ay içinde gönderilecektir. Zamanında gönderilmemesi, bilgilerin eksik olması, muayenenin zamanında yapılmaması veya tam olarak yapılmaması halinde, malullük, yaşlılık ve ölüm aylığını veya aile ödeneğini kurum reddetme, askıya alma veya kaldırma hakkına sahip olmaktadır.

Bu kanun, Türkiye ile Hollanda arasında, iki taraf için geçerli olmakla beraber, Türkiye'de çalışan ve bunlardan faydalanarak aylık alan ve Hollanda'da oturan Hollandalı pek olmadığı için, daha çok, bizim vatandaşımız için geçerli olacaktır. Tabiî ki itirazımız söz konusu olamaz; ancak, yurt dışında çalışan, yıllarca zor şartlar altında çalışarak emekli olabilmiş ve emekliliğini ülkesinde geçirmek istemiş olan vatandaşlarımıza, hastalanmaları halinde, maalesef, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından zulüm yapılmaktadır. Bu zavallı insanlarımıza sağlık karnesi verilmemekte, her seferinde yaşadıkları şehrin Sosyal Sigortalar Kurumu il müdürlüklerinden hasta sevk kâğıdı almaları zorunlu tutulmakta, bu hastalarımızın muayene olabilmeleri ve ilaçlarını alabilmeleri için önce bürokrasiyle boğuşmaları gerekmektedir. Yine, bu hastaların yaşadıkları şehrin dışında, başka bir şehre gitmeleri halinde tedavi olmaları hemen hemen imkânsız derecede zor olmaktadır. Hayatının en güzel günlerini yurt dışında çalışarak ülkesine döviz kazandıran bu vatandaşlarımız ve yakınlarının bu çileyi çekmesi önlenmelidir. Zaten bu insanlarımıza yapılan tedavi giderleri karşı taraftan tahsil edilmektedir. Dolayısıyla, Sosyal Sigortalar Kurumuna yük getirmediği gibi, gelir de sağlamaktadır. Bu insanlarımız çalıştıkları sırada, o ülkede gördükleri kaliteli ve insanca sağlık hizmetinden yararlanmalı ve eziyet çekmemelidir.

Sayın milletvekilleri, hükümet tarafından imzalanan bir uluslararası anlaşmayı görüşüyoruz. Bu anlaşma, bir anlamda Hollanda'dan aylık alan ve ülkemizde ikâmet eden vatandaşlarımızın Hollanda'daki yetkili kurumları aldatmasını önlemek için düzenlenmiştir, elbette karşı olmamız beklenemez; ancak ülkemizin yaşamakta olduğu bu sıkıntılı dönemde neyi çözecektir? Bu kanun hangi geniş toplum kesiminin derdine deva olacaktır? Kapanan, üretimi düşen fabrikalara mı, yoksa sanayiciye mi çare olacaktır? Yaptığı masrafı çıkaramayan borcunu ödeyemeyen çiftçiye mi çare olacaktır? Siftah yapamayan, giderek küçülen borç batağına saplanan esnafa mı? Yoksa, her geçen gün artarak kapanan dükkânlara mı çare olacaktır? İşinden olan, nafakasını çıkaramayan, her geçen gün sayısı artan işsize mi çare olacaktır? Yoksulluk sınırının çok altına düşmüş gelirle ayakta durmaya çalışan emekliye mi çare olacaktır?

Sayın milletvekilleri, Türkiye, savaş yıllarında dahi yaşamadığı bir sıkıntı ve küçülmeyle karşı karşıya, sanki yangın yerine dönmüş. Bu tür kanunlar daha sonra çıksa ne olur? Maalesef, 57 inci hükümetin basireti bağlanmış, çaresizlik içinde çırpınıyor. Bu hükümete umut bağlayan, daha önceki programların çökmesine, başarısız olunmasına rağmen, acaba bu sefer becerirler mi diyen ve öyle olmasını isteyen sivil toplum örgütleri isyanları oynuyor. Sanayi odası, ticaret odası, borsa ve esnaf temsilcileri bağırıyor; ama, sesini duyuramıyor. Esnaf, yazar kasasını Başbakanlığın önünde yere fırlatıyor, arabasını yakıyor, tankerini yakmaya çalışıyor, vatandaş kendini yakmaya çalışıyor, daha geçen hafta, işsiz bir vatandaş, Millet Meclisinde intihara kalkıştı.

 Ülkemiz iki yıldır küçülüyor, sıkıntılar artıyor. Ülkemiz, korkarım, sosyal patlamalara doğru gidiyor. Bir an önce bir çare bulunmalı, bu Meclis bir çare bulmalı. Acil olmayan kanunlarla uğraşmak yerine, sorunlara yönelmeli ve gerekenleri yapmalıyız. Toplumsal olaylar başlayınca, durması, durdurulması çok zor olacaktır. Bu yüzden, kişisel duygularımızı bir kenara iterek sorunlara sahip çıkalım.

Hepimizin bildiği gibi, halkın bu hükümete güven kalmadı. Bu yıpranma Parlamentoyu da etkiledi. Maalesef, halk, bu hükümetin ve Parlamentonun sorunlarını çözemeyeceğine inanıyor. Üç gün daha fazla milletvekilliği yapmak için halka sırtımızı dönmeyelim; gelin, hızla Seçim Kanununu, Siyasî Partiler Yasasını ülkemiz gerçeklerine ve ihtiyacına uygun hale getirelim, hızla seçime gidelim. Seçilecek ve güven tazelemiş bir Parlamento, bu sorunları çok daha kolay çözecektir.

Değerli milletvekilleri, seçim bölgemden aldığım bir faksı, virgülüne dokunmadan sizlere okumak istiyorum. Arzu eden milletvekiline, bu faksı çeken kişinin adını, telefonunu, faks numarasını verebilirim. Bakınız, Gaziantepli bir sanayici ne diyor: "Biz, 1996 yılının başından beri, Gaziantep İkinci Organize Sanayi Bölgesinde, telefon kabloları, telefon spiral ve rozet kabloları, elektrik kabloları imalatı yapmaktaydık. Yaptığımız kabloları Romanya ve Ürdün gibi ülkelere ihraç ediyor ve Anadolu'ya pazarlıyorduk. İç piyasalardaki ekonomik kriz nedeniyle alacaklarımı gününde tahsil edemedim. Hammadde alamadığımız için ihracatımızı da yapamadık. Benim bankalara kredi borçlarım vardı, ödeyemedim. Ödemek için araçlarımı, forkliftimi, imalatta kullandığım bazı makinelerimi satmak zorunda kaldım; ancak, yüksek faiz ve temerrüt faizlerinden dolayı yine de yetmedi. Döner sermayemi de kaybettim. 50 kişi olan personelimi işten çıkardım. Şu anda fabrikada imalatım sekiz aydan beri duruyor.

Telefon, elektrik ve benzeri ödemeleri de yapamıyorum. Bunlardan dolayı da gittikçe borç batağına daha çok düşüyorum. Dört gün önce TEDAŞ'tan elektriğimi de kesmeye geldiler. Daha önce taksit yaptırdığım elektrik borcumun taksitlerini de yatıramadım. Elektriğim de kesilirse, muhasebe departmanımdaki bilgisayarlar da duracak. Ben ne yapacağım?

Fabrika telefonlarımın 9 hattı borcumdan dolayı kesik. Borcu az olan 3 hattı son olarak bu ay kullanıyorum. 35 kilometre işyerime gelip gitmeye, son kalan 1 aracıma da benzin alamıyorum.

Fabrikama yerli yabancı ortaklar da olsa razıyım; ama, şu ana kadar böyle birilerini de bulamadım.

Şirketimizin durumunu size arz etmekten başka hiçbir çaremiz kalmadı."

Evet değerli milletvekilleri, bölgemde ve diğer illerde, maalesef sanayici ve KOBİ'ler bu durumda.

Burada anlatılanlar, üç aşağı beş yukarı, hepsinde aynı şekilde. Ülke bu durumda iken, bu tür kanunlarla vakit geçirmek sizce doğru mu; bunu sormak istiyorum?

Görüştüğümüz kanunun ülke için hayırlı olması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve konuşmamı bitiriyorum; saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Konukoğlu.

Şimdi, ikinci sırada, Adalet ve Kalkınma Partisi var.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal, buyurunuz. (AKP sıralarından alkışlar)

AKP GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 458 sıra sayılı 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ek anlaşmayla, sosyal güvenlik alanında karşılıklı ilişkilerin kapsamının genişletilmesi, Hollanda sosyal güvenlik mevzuatında meydana gelen değişikliklerin sözleşmeye yansıtılması amaçlanmakta ve Türkiye'de ikâmet eden ve Hollanda'dan aylık alanlara yapılan ödemeler ve aile yardımlarının araştırılması ve kontrolü sağlanmaktadır.

Bu cümleden olarak, tamamı 5 maddeden ibaret olan ek anlaşmanın ilgili maddelerinde bağlayıcı hükümler bulunmaktadır. Örneğin, 1 inci maddenin birinci fıkrasıyla, bir taraf devletin yetkili kurumunun diğer taraf devletin kurumuna, bu diğer taraf devletin ülkesinde oturan veya bulunan yardım sahiplerine yapılan ödemelerin doğruluğu hakkında araştırma yapılmak üzere talepte bulunması halinde, uygulanacağı esasa bağlanmaktadır.

Yine, 1 inci maddenin beşinci fıkrasıyla, taraf devletlerin birinin elçilik ve konsolosluk mensupları ve yetkili kurumları, yardımlardan yararlanma haklarının belirlenmesinde ve yardım sağladıkları kimselere yapılan ödemelerin meşruluğunun kontrolünde gerekli bilgileri talep etmek üzere diğer devletin yetkili kurumlarına başvurabilecekleri yine aynı şekilde hükme bağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kuşkusuz Türkiye'de ikamet eden ve Hollanda'dan aylık alanlara yapılan ödemeler ile aile yardımlarının doğruluğu hakkında araştırma yapılması ve istenilen bilgilerin kontrol altında tutulması mutlaka önemlidir; ancak, bundan da önemlisi, yurtdışında çalışan işçilerimizin sosyal ve özlük haklarının korunması ve yıllardır ülkemize döviz kazandıran gurbetçilerimizin alınterlerinin hakkıyla değerlendirilebilmesidir.

1960'lı yıllardan itibaren Hollanda'ya giden işçilerimiz, kırk yıllık bir süre içerisinde Hollanda veya diğer Avrupa ülkelerinin ekonomilerine katmadeğer sağlamışlardır. Böylece, onların kalkınmasında ve ekonomik istikrara sahip olmasında büyük rol almışlardır. Ekonomisini düze çıkaran Hollanda, ithal işgücünü iyi değerlendirdiği için böyle bir noktaya gelmiştir; ancak, Türkiye'nin işçi dövizlerini en iyi şekilde kullanabildiğini ifade etmek de, maalesef mümkün değildir.

Son on yılda, Türkiye'ye 42 milyar dolar işçi dövizi girmiştir. Buradan hareketle, ülkemize, yılda ortalama 4 milyar dolar döviz girdiğini düşünebiliriz. Bu durumda, gurbetçilerimizin, şimdiye kadar, ekonomimize yaklaşık 150 milyar dolar civarında katkı sağladığını da ifade edebiliriz.

Hollanda, mevcut kaynak ve imkânlarını değerlendirip 15 000 000 nüfusuna rağmen kalkındığı, ekonomik bir güç haline geldiği halde, aynı şeyi, Türkiye için, maalesef söyleyemiyoruz.

Örnek vermek gerekirse, 1970'te, Hollanda'nın gayri safî millî hâsılası 33,5 milyar dolar iken -ki, o zaman nüfusu 13 000 000 idi- Türkiye'nin, yine 1970 yılında gayri safî millî hâsılası 18 milyar dolar iken, nüfusu da 35 000 000  idi.

Hollanda, 1999 yılında, gayri safî millî hâsılasını 400 milyar dolara çıkardığı halde, maalesef, Türkiye, aynı performansı gösterememiştir.

Devlet Planlama Teşkilatının 2001 yılı Programına göre, 2001 yılında, cari fiyatlarla hedeflenen gayri safî millî hâsıla, 153 katrilyon lira olacaktır; dolar kuru da, ortalama, 717 000 lira olarak hedeflenmişti. Bu hedef, şu anda, tabiî ki, tutturulabilmiş değildir; eğer, tutturulabilmiş olsaydı, 2001 yılında, gayri safî millî hâsıla 214 milyar dolar olacaktı; ancak, hükümetin aczi ve beceriksizliği yüzünden, 2001 yılında -revize edilmiş olmasına rağmen- 155 milyar dolara bile ulaşamayacağımız, şu andaki ekonomik göstergelerden anlaşılmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatının verilerini dikkate alarak yaptığım bir hesaba göre, 2001 yılında, ancak ve ancak, 100 milyar dolar olacaktır gayri safî millî hâsıla. Neden böyle düşünüyorum; çünkü, Devlet Planlama Teşkilatı, 2001 yılında gayri safî millî hâsılayı 153 katrilyon olarak hesap etmiştir, o şekilde hedeflemiştir ve ortalama olarak -en insaflı şekilde- dolar paritesini 1 500 000 lira olarak alacak olursak, elbette ki, bu sene, 100 milyar dolar civarında bir gayri safî millî hâsılaya ulaşılmış olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, hemen şunu ifade etmek istiyorum ki, bu senenin ikinci çeyreğinde, maalesef, yüzde 11,8 oranında ekonomimiz küçülmüştür; dolayısıyla, bu, 1945 yılında İkinci Dünya Harbinden sonra, Türkiye'de yaşanan en büyük küçülmedir ve şu anda, yine, Devlet Planlama Teşkilatının ve hükümetin revize hedeflerine göre de yüzde 8'lik bir küçülme düşünülmektedir, ki, bu, yine, 1945 yılından itibaren geçen 56 yıllık bir zaman içerisindeki en büyük küçülme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Devlet Planlama Teşkilatının 2001 yılı programına göre, kişi başına gayri safî millî hâsıla 3 242 dolar hedeflenmişti; revizeyle 2 400 dolar tahmin edilmektedir; ancak, yine, reel bir hesap yapacak olursak, bu rakamın bu şekilde değil de, 1 600 dolar civarında olacağı şimdiden görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, kişi başına gayri safî millî hâsılası 25 000 dolar olan Hollanda ile Türkiye'yi mukayese etmek can sıkıcı olmakla beraber, maalesef, bu gerçekleri de kabul etmemiz gerekiyor. Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan Türkiye'nin, ekonomik, sosyal ve insan hakları konusunda çok ciddî ve önemli adımlar atması gerekmektedir.

Öncelikle, Hollanda ile olan dışticaret açığını kapatmamız icap etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerine 14,5 milyar dolarlık ihracat yapmışız 2000 yılında; bu arada, 26,5 milyar dolarlık da ithalat yapmışız. Dolayısıyla, Avrupa Birliği ülkeleriyle dışticaretimizde, şu anda 12 milyar dolarlık bir açık görülmektedir. Hemen, parantez içerisinde şunu ifade edeyim: Gümrük Birliğine girmeden önceki yıllarda bizim Avrupa Birliğiyle olan dışticaret açığımız 3 veya 4 milyar dolar civarında seyrediyordu.

Değerli arkadaşlar, Hollanda'ya, yine aynı şekilde, 2000 yılında, 874 000 000 dolarlık ihracat yapmışız ve 1,6 milyar dolarlık da ithalat yapmışız. Dolayısıyla, Hollanda ile olan açığımız da 700 000 000 dolardır. Öyle ümit ediyorum ki, inşallah, alınacak ekonomik tedbirlerle bu açıklar kapatılır, hatta, onun da ötesinde, bir dışticaret fazlalığımız söz konusu olur.

Değerli milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre, yurt dışında 3 500 000 vatandaşımız yaşamaktadır; bunlardan 1 170 000'i fiilen çalışmaktadır. Avrupa'da çalışan işçilerimizin en çok bulunduğu ülke Almanya'dır; fiilen çalışan 750 000 kişidir, aile sayısı ise 2 000 000 civarındadır. İşçi sayısı olarak ikinci ülke Fransa'dır ve üçüncü ülke de Hollanda'dır. Hollanda'da 300 000 vatandaşımız yaşamaktadır ve burada fiilen çalışan işçi sayımız da 50 000 civarındadır.

Değerli milletvekilleri, üzerinde görüşme yaptığımız  ek anlaşmanın onaylanmasına dair kanun tasarısıyla ilgili olarak bazı ek bilgilere ihtiyacım oldu ve bu bilgileri temin etmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın Dış İlişkiler ve Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve orada bulunan bazı yetkililerden bilgi istemiş olmama rağmen, maalesef, bu bilgileri temin edebilmiş değilim. Sayın Genel Müdürü aradık, Genel Müdür Yardımcısını aradık; her ikisi de toplantıdaymış. Bir hafta geçti; acaba, Türkiye'nin hangi önemli meselesi bu toplantıda görüşülüyor diye, doğrusu, ben merak ediyorum ve Sayın Bakandan da bunun cevabını istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bürokrasiyle, maalesef, milletvekilleri arasındaki ilişkiler fevkalade kopuktur. Birçok bürokrat bize bilgi vermemektedir. "Efendim, biz siyasîlere bilgi veremeyiz, ancak, bakanlık bize izin verecek olursa, bilgileri verebiliriz" diyorlar. Biraz evvel bir sayın bakan burada soru önergeleriyle ilgili açıklama yaparken "çok rahat bir şekilde ulaşılabilecek bilgi kaynakları olduğunda, bir milletvekilinin onları rahatça öğrenebilme imkânı varken, bunu, sözlü veyahut da yazılı bir şekilde bize sorması İçtüzüğe göre uygun değildir" diyor; fakat, gerçek böyle değildir. Bugün istediğimiz bilgileri, biz, maalesef, bürokrattan alamıyoruz. İnternet kanalıyla da alacağımız bilgiler, maalesef çok sınırlı oluyor. Hemen şunu da ifade edeyim; belki de ilk defa duyacaksınız: Bazı genel müdürlüklerimiz bu bilgileri bizlere parayla veriyorlar. Mesela, bundan bir hafta evvel, yine, Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yağış rasatlarıyla ilgili olarak bir bilgi talebimiz oldu. "Biz, bu bilgileri, size, ancak parayla verebiliriz" dediler. Genel Müdürle görüştüm; kendine göre bazı haklı sebepleri var; ama -burada, tabiî ki, Genel Müdürü suçlamak istemiyorum- sistemin kendi özünden, bünyesinden kaynaklanan bazı arızalardan dolayı böyle bir yola başvurulduğu kanaatindeyim. Daha önce de Devlet İstatistik Enstitüsünden bazı bilgiler istemiştim. Oradan da aynı şekilde "şu kadar para yatırırsanız, ancak bu bilgileri verebiliriz" dediler.

Değerli arkadaşlar, eğer, biz, bu devletin belli birimlerinden ve bakanlıklardan, yetkililerden Parlamentoya rahat bir şekilde bilgi taşıyamıyorsak, o zaman, şapkamızı önümüze koyup bir düşünmemiz lazım.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakana, sırası gelmişken, daha evvel öğrenmek istediğim bazı soruları sormak istiyorum ve bazı bilgiler almak istiyorum. Hollanda'da çalışan işçilerimizin son durumlarını öğrenmek istemiştim; fakat, bu bilgiler bize gelmedi. Bir de, Türkiye'de ikamet edip de Hollanda'dan aylık alanların sayısı ve bunlara yapılan ödemelerin, aile yardımlarının miktarı hakkında bilgi alacaktım. Ayrıca, bu tasarıya konu olan, Türkiye'de ikamet edip de Hollanda'dan aylık alanlar, emekli olanlar mı yoksa işsizlik sigortasından para alanlar mı veya her ikisi mi diye soracaktım. Maalesef, bu bilgileri, biz, ilgili genel müdürlükten temin edemedik; edemediğim için de, şu anda Sayın Bakana ben soruyorum. Eğer cevap verirlerse, bu konuda bize bilgi verirlerse memnun olurum.

Değerli arkadaşlar, hükümet olarak, Hollanda'dan aylık alan işçilerimizin durumlarıyla birlikte Türkiye'deki işçilerimizin durumlarını da, tabiî ki, düşünmemiz gerekmektedir. Eğer, yurttaki, memleketteki işçilerimizin durumunu da aynı şekilde düşünecek olursak, elbette ki, yalnız bizleri değil, o insanlarımızı da memnun edecektir.

Siz de takdir edersiniz ki, bugün bizim işçilerimizin aldığı asgarî ücretle Hollanda'daki işçilerin aldığı asgarî ücret fevkalade farklıdır. Bugün, Hollanda'da asgarî ücret 1 200 dolardır. Peki, krizden sonra asgarî ücret ne olmuştur; 77 dolar olmuştur. Geçen yıla nazaran yüzde 100'ün üzerinde bir reel ücret kaybı söz konusudur.

Türkiye'de yalnız işçi kesimini değil, diğer kesimleri de, elbette ki, düşünmemiz gerekmektedir ve özellikle, işçilerle beraber, şu anda, halkımız, 22 Şubat krizinden sonra büyük bir sıkıntı içerisine girmiştir. Sayın Ecevit'in Millî Güvenlik Kurulundaki kavgayı dışarıya, televizyonlara ve kamuoyuna taşımasından sonra başlayan kriz şu anda devam etmektedir. Tabiî, hafızalarımızı yoklayacak olursak, bu kriz ne zaman başladı; bunu çok rahat bir şekilde bilebiliriz; ancak, nedense, bu unutturulmak istenilmektedir.

Hemen şunu ifade edeyim: Asgarî ücretin 77 dolar olduğunu ifade ediyoruz; ancak, bu parayla şu anda çalışmak isteyen binlerce vatandaşımızın olduğu da bir gerçektir. Bugün, yalnız işçilerimiz değil, çiftçilerimiz de, sanayicimiz de, yatırımcı da, esnafımız da, hemen hemen hepsi, bütün kesimler, memurumuz da bir sıkıntı içerisine girmiştir. Bunu burada anlatmaya gerek yoktur, yaşanan olaylardır.

Değerli arkadaşlar, hükümet çok iyi biliyor, özellikle 22 Şubattan sonra, yani, krizden sonra her gün 10 000 kişi işini kaybetmeye başlamıştır. Yapılan istatistiklere göre, ilk altı aylık bir dönem içerisinde 1 500 000 milyon vatandaşımız işini kaybetmiştir ve maalesef, bu kayıplar sürüp gitmektedir. Bir ilgili bakan, krizden önce, işsizlik oranının yüzde 20 olduğunu söylemişti; ben öyle tahmin ediyorum ki, şu anda, onun boyutlarını da çok çok aşmıştır.

Değerli arkadaşlar, bunlar, maalesef, içimizi karartan tablolar; bunlar, gerçeklerdir. Öyle ümit ediyorum ki, öyle tahmin ediyorum ki, inşallah -yine, dua edelim- bazı ciddî, köklü, kalıcı ve güzel tedbirler almak suretiyle insanımızın dertlerine çare bulunsun ve bu şekilde, hep beraber, bu güzel ülkemizde mutlu bir şekilde yaşayalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (AKP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ünal, ben de size teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal burada yapacağı konuşma için Bakanlığın ilgili bürokratlarını aradığını, bir hafta geçmesine rağmen bilgiye ulaşamadığını ifade buyurdular yanlış anlamadıysam.

Bu konulardaki hassasiyetini yakından bildiğim için Sayın Yaşar Okuyan'ın, burada ifade ediyorum ki -siz bir milletvekilisiniz- bir bürokrat, grup adına konuşma yapacak bir milletvekiline, eğer yetkisini aşan hususlar varsa, onlarda da zaten bağlı olduğu bakana bildirmek zorundadır, değilse, yaptığı tek kelimeyle saygısızlıktır, terbiyesizliktir. (Alkışlar) Bunu, bu şekilde ifade etmem gerekir.

Eğer, biz, bu noktalarda, Millet Meclisi olarak, millî iradenin tecelligâhı olarak adlandırdığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ve milletvekilleri olarak hassas olmazsak, yakınmaya daha çok devam ederiz. Bu, bugün için Sayın Zeki Ünal olabilir, bir başka sayın milletvekili olabilir; o parti olabilir, bu parti olabilir. Bunu bir kolektif reaksiyon halinde, bilinçli bir şekilde bizim ısrarla sürdürmemiz gerektiği inancındayım.

Ben, Sayın Bakana -yine söylüyorum, bu noktalardaki hassasiyetini biliyorum- bu konuyu, bizzat, izin verirseniz ileteceğim efendim.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

Muhterem milletvekilleri, şimdi, Saadet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz konuşacaklardır.

Buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına Yüce Kurulu ve bütün milletvekili kardeşlerimi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Sayın Başkanımı da yeni görevinde tebrik ediyorum ve kendilerinin Cenabı Allah yardımcısı olsun diyor, inşallah, bu millete bu Meclise ve her şeyden evvel bulunduğunuz makama layık bir şekilde hizmet edeceğiniz duyguları içerisinde tebrik ve şükranlarımı arz ediyorum. Biraz önce konuşan kardeşimin dile getirdiği hususlardaki açıklamalarından dolayı da kendilerini hassaten tebrik ediyorum ve bu hassasiyetinden dolayı yine kendilerine şükranlarımı arz ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, huzurunuza gelmiş bulunan Hollanda ile Türkiye arasındaki bir ek anlaşmanın müzakeresinde arkadaşlarımız detaylar üzerinde uzun uzun durdular. Daha evvelki anlaşmayı genişletmek ve özellikle, bu anlaşmada noksan kalan kısımları tamamlamak maksadıyla yeni bir anlaşmanın yapılmış olduğunu ifade ettiler. Bu anlaşmanın, her şeyden önce, tali komisyon olan Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülüp kabul edildiği önümüzdeki raporda açık bir şekilde belirtilmiş bulunuyor; ben bunları uzun uzun -safahatını, tarihini, sayısını- zikrederek sizi işgal etmek istemiyorum; arkasından, ilgili komisyonu ve daimî komisyon olan Dışişleri Komisyonunda da aynı şekilde, ek anlaşmanın müzakere edilerek hükme bağlanmış olduğu hususunu da, yine, tekrarlamak istiyorum. Bu ek anlaşmanın uygun olduğu hususunda her iki komisyonun, gerek tali komisyonun gerekse esas komisyonun mütalaası ve raporları, huzurlarınızda mevcut bulunuyor.

Onun dışında, anlaşmanın maddelerinde, her şeyden evvel taraf ülkelerin bu anlaşmalarla elde edecekleri yardımı, aile yardımını, ölüm sebebiyle yapılacak yardımları, emekliliği ve sair bütün hususları hükme bağlayan maddeleri görüyoruz. Bu maddelerde, taraf ülkeler, kendilerinde noksan bulunan bilgileri ilgili devletten isteyeceklerini ve bu bilgilerin ışığı altında yeni düzenlemeler yapacaklarını ifade ediyorlar ki, haklı bir taleptir ve bununla ilgili olarak, her şeyden evvel taraf ülkelere bu faydayı temin edecek, emeklilik veya ölüm yardımı ve sair hususlarda bilgi isteyen veya yardım isteyen kimse hakkında gerekli bilgilerin gönderilmesi hususunda anlaşmaya hükümler koymuşlar ve bu hükümlerle de, belli süreler içerisinde bu bilgilerin kendilerine ulaştırılması hususunda mecburiyetler getirmişlerdir.

Bunların içinde, ödemelerin araştırılması var. Her şeyden evvel, bu ödemeyi yapan ülkenin, haklı olarak, bu ödemelerin yerine gidip gitmediğini, ilgililerin eline geçip geçmediğini, ödemelerin alakalılarca takip edilip, alınıp alınmadığı hususunu araştırma hakkını muhafaza eden ek hükümler getirmişlerdir.

Kimlik tespiti hususunda bir hassasiyet gösterilmiştir ki, bunun da, o taraf ülkenin, yardımı yapan ülkenin en tabiî hakkı olduğunu görüyoruz.

Tıbbî kontrol; ilgilinin sağlık durumunun takibini, bu yardımı yapan ülke takip etmek istiyor ve ilgilinin bir doktor huzuruna çıkarılmasını, ilgili resmî kurumun, o ilgiliyi doktor huzuruna göndermesi hususunu isteyebiliyor ve bu hakkını da mahfuz tutuyor. Onun dışında, ret veya askıya alma veya tamamen kaldırma hükümlerini de mahfuz tuttukları hususunda maddeler getirmişlerdir. Şüphe ettikleri zaman, alakalının bir sağlık kurulu huzuruna çıkarılmasını ve istenilen yetkili bir doktor huzurunda yeniden incelenerek, bu halinin, yardım alma durumunun devam edip etmediği hususunda hüküm getirmişlerdir ve ondan sonraki de yürürlük maddesidir.

Memlekete, milletimize ve ilgililere hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (SP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ali Oğuz'a, ben de çok teşekkür ediyorum konuşmaları için.

Gruplar ve şahıslar adına söz talebi olmadığı için, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum:

14 ARALIK 1972 TARİHLİ AVRUPA SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN 7 VE 26 NCI MADDELERİNE UYGUN OLARAK, HOLLANDA KRALLIĞI İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARASINDA 5 NİSAN 1966 TARİHİNDE DÜZENLENEN HOLLANDA-
TÜRKİYE SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN REVİZYONUNU AMAÇLAYAN VE HAKLARIN MEŞRULUĞUNU İLGİLENDİREN EK ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ

UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 6 Ocak 2000 tarihinde Ankara'da imzalanan "14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti  Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda -Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Muhterem milletvekilleri, 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddelerine Uygun Olarak, Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında 5 Nisan 1966 Tarihinde Düzenlenen Hollanda-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan ve Hakların Meşruluğunu İlgilendiren Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısıyla ilgili oylama neticesini takdim ediyorum:

Kullanılan Oy sayısı                                :                                218

Kabul                                :                                212

Ret                                :                                2

Çekimser                                :                                1

Mükerrer                                :                                3

Böylece, tasarı kanunlaşmış bulunmaktadır; ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum, katkılarınıza teşekkür ediyorum.

Muhterem milletvekilleri, çalışma süremizin bitmesine 25 dakika var. Doğru Yol Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Saadet Partisi Grupları, gerçekten çok fedakârca bir davranış sergilediler, 20'şer dakika olan söz haklarını 5'er dakikayla sınırlayabileceklerini söylediler. Eğer uygun görürseniz, bir Hollanda anlaşmasını daha çıkarma olanağımız var.

Ben her üç gurubumuzun değerli grup başkanvekillerine teşekkür ediyorum.

14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

9. - 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/675) (S. Sayısı : 459) (1)

                                  

(1) 459 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının tümü üzerinde, ilk olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın İbrahim Konukoğlu konuşacak.

Buyurun Sayın Konukoğlu. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hollanda ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 459 sıra sayılı Kanun Tasarısı Hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarıyla, 1966 tarihinde imzalanan ve 1.2.1968 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Sözleşmesine, Hollanda sosyal güvenlik mevzuatında meydana gelen değişikliklerin yansıtılması ve sosyal güvenlik alanında karşılıklı ilişkilerin kapsamının genişletilmesi amaçlanmaktadır. Bu anlaşma da 2000 yılının ocak ayında imzalanmış ve komisyonlardan yine birbuçuk yıl önce geçmiştir. Söz konusu anlaşmayla, iki ülke arasında mevcut olan anlaşmadaki hastalık ve analık sigortası uygulamasına dair hükümler genişlemiş ve Avrupa Güvenlik Sözleşmesinin ilgili maddeleri geçerli kılınmıştır. Türkiye'de ikamet eden ve Hollanda'dan aylık alan vatandaşlarımızın, acil durumlarda protez ve önemli sağlık yardımlarının, yetkili kurumun izni alınmadan doğrudan Hollanda adına karşılanması sağlanmaktadır. Yine, bu anlaşmayla Hollanda'da bir müddet çalışarak Türkiye'ye dönen, ancak emekli olamayan vatandaşlarımıza, Hollanda'da asgarî ücret üzerinden isteğe bağlı olarak sigorta primi ödeyerek emekli olma imkânı sağlanmaktadır. Yine, Türkiye'de bulunan çocuklar için de ödenen çocuk paralarının Türkiye'de bir yakınına ödenmesi imkânı doğmaktadır.

Sayın milletvekilleri, yurt dışında çalışan vatandaşlarımız uzun yıllardan beri Türkiye'ye döviz sağlamakta ve bulundukları ülkede, ülkemiz için lobi oluşturmaktadır. Türkiye gibi ithalat-ihracat dengesi bozuk ülkeler için bu tür döviz girdileri çok önemlidir, hele son yılda Türkiye'de ihracatının, ithalatının 2 misli olduğu düşünülürse, önemi çok daha iyi anlaşılır. Yurt dışında çalışan bu vatandaşlarımızdan çoğu, çoluğundan çocuğundan ayrılarak, sıkıntı içinde, eziklik içinde çalışmış ve yeniden anayurduna dönmüştür. Bu insanlarımızın yurdunda rahat etmesi, rahatsızlığında en uygun tedavi imkânına sahip olması, aylık ve yardımları Türkiye'de alabilmesi hükümetin en tabiî görevidir. Bu anlaşmalarla da bunlar sağlanmaya ve iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Hastalık ve analık yardımının, bulundukları ülkede alınması, yine aile bireylerinin de bu yardımları, bulundukları yerde almaları elbette doğru ve uygun olandır.

Yine, bu vatandaşlarımıza acil durumlarda protez, büyük cihaz ve acil yardım imkânları sağlanmaktadır. Acil durum yoksa, bu imkânlar yetkili makamların izniyle sağlanmaktadır. Ülkemizde, bu vatandaşlar için yapılan sağlık yardımı giderleri, karşı taraf kurumca ödenmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ile Hollanda Krallığı arasındaki bu anlaşmayla, daha önce Hollanda'da çalışan ve yurduna dönen işçimiz ve yakınları için, haklar yeniden gözden geçirilmekte ve revize edilmektedir. Bunlar uygun şekilde düzenlenmiş ve anlaşmaya bağlanmıştır. Bu anlaşmayla, Hollanda'daki ve Türkiye'deki sosyal güvenlik yasaları arasındaki farklı durumun ortaya çıkardığı mahzurlar ortadan kaldırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bugün Hollanda, Almanya, Fransa, Belçika gibi ülkelerde yüzbinlerce Türk işçisi çalışmaktadır. Bunların pek çoğu bulundukları ülkede patron; yani, işveren olmuştur. Büyük bir bölümü de emeklilik hakkı kazanmasına rağmen, bu ülkelerde kalmış ve Türkiye'ye dönmeyi düşünmemektedir. Bunların çocukları hatta torunları da o ülke vatandaşı olmuştur. Bu ülkelerdeki bu insanlarımız hem maddî olarak hem de sayı olarak büyük bir güç haline gelmekte ve bulundukları ülkede, gelecekte etkili olmak durumundadırlar. Fakat, ülke olarak yeterli ilgi ve alakayı gösteremediğimiz ikinci ve üçüncü kuşak bu Türklerin çoğu maalesef ülkemiz için kaybedilmiş hale gelmektedir. Özellikle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bunlarla ilgili bölümü daha fazla gayret sarf etmeli ve bu durumdaki vatandaşlarımıza daha fazla ilgi göstermelidir. Bu sayede, bu vatandaşlarımız bizden kopmayacak ve gelecekte, ülkemizin menfaatını savunan büyük bir güç olacaklardır. Bu ülkelerle yapılacak olan anlaşmalarda, bu konuda gerekli hassasiyet gösterilmeli ve gerekenler yapılmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, imzalanan bu anlaşmayla ilgili tasarının hayırlı olmasını diliyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Gaziantep Milletvekilimiz Sayın İbrahim Konukoğlu'na ben de teşekkür ediyorum gösterdiği bu anlayış nedeniyle.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak.

Buyurunuz efendim. (AKP sıralarından alkışlar)

AKP GRUBU ADINA KEMAL ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; 459 sıra sayılı, 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, toplumsal hayatın belki de en önemli unsurlarından birisi, bireylerin karşı karşıya kaldıkları risklerde birbirlerine destek olabilme imkânı bulabilmeleridir. Sosyal güvenlik sistemi, özünde, bu dayanışma ihtiyacının ülkeler ölçeğinde kurumlaşması olarak tanımlanabilir. İşlevi ve etkinliği açısından tutarlı ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi, güçlü bir toplumsal dayanışma ve dolayısıyla, güçlü bir gelişme potansiyeli yaratacak en önemli unsurlardan biridir.

İkinci Dünya Savaşının ardından hızla yaygınlaşan sosyal güvenlik sistemleri, ülkeler arasında mevzuat değişikliğini gündeme getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, biz de, sosyal korumaya, güvenceye taraftarız. Hedefimiz, dışarıda yaşayan veya başka ülkelerde çalışıp, ülkemizde ikamet eden vatandaşlarımızın karşılaştıkları sorunları çözmek ve ülkelerarası mutabakatın neticesi olarak da bunu karşılıklı imza altına almaktır. Artık, Türkiye'nin, katı değil, esnek, dış dünyayla uyumlu, karşılıklı menfaatlarına dayanan esnek düzenlemelere ihtiyacı vardır.

Küreselleşme, uluslararası dış pazarlara açılma, rekabet gücünü artırma, karşılıklı ticarî ve ekonomik ilişkiler, elbette sosyal güvenlik alanında revizyonu gerektirmektedir. Bugün pek çok insanımız, Avrupa'da, Türk Cumhuriyetlerinde bazı gerekçelerden dolayı bulunmaktadır. Bunların eğitimiyle, sağlığıyla, sosyal güvenlikleriyle ilgili bazı düzenlemelerin yapılması gereği ister istemez hasıl olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, günümüzde pek çok ülkede sosyal güvenlik sistemleri sıkıntılı bir dönem yaşamaktadır. Bunda da yaşanan ekonomik durgunluğun yanı sıra küresel işsizliğin artması etkili olmaktadır. Bireyler, hangi ülkede olursa olsun her türlü risk karşısında geleceğini güvencede görmek ister. Bu da, uluslararası ilişkiler kapsamında mevzuat ve karşılıklı resmî anlaşmalarla olur. Bu nedenle, bu anlaşmanın onaylanması gerekmektedir.

Elbette, Türkiye ile Hollan'da arasında çok eskiye dayanan birtakım anlaşmalarımız mevcuttur. Bu anlaşmalar ticarî alanda olmuştur, vergilenme alanında olmuştur, çifte vergilendirmenin önlenmesiyle ilgili olmuştur, enerji alanında olmuştur. Yine, ulaştırma, çevre, sağlık, bilimsel işbirliği konularında da ilişiklerimiz olmuştur.

Bu nedenle, söz konusu anlaşmayla, halen yürürlükte bulunan ikili sosyal güvenlik sözleşmesinin hastalık ve analık sigortası uygulamasına ilişkin hükümleri yerine, daha geniş hakları kapsayan Avrupa Güvenlik Sözleşmesindeki maddelerin uygulanması onayı vardır.

Yine, Türkiye'de ikamet eden ve Hollanda'dan aylık alan vatandaşlarımızın -yine, sağlıkla ilgili- protez, büyük cihazlar ve büyük önem taşıyan diğer yardımların sağlanması, mutlak acillik halleri hariç yetkili makamın iznine bağlıdır; ancak, şayet, bu sağlık yardımları mutlak bir acillik halinde sağlanmışsa, ikamet eden veya geçici olarak bulunan yerdeki kurum, yetkili kuruma durumu derhal bildirerek, bunlar yerine getirilir.

Hollanda'da çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönen ve Hollanda'da sigortalılığını devam ettirmek isteyen vatandaşlarımızın, Hollanda'daki asgarî ücret üzerinden isteğe bağlı sigorta primi ödemelerine imkân sağlanması da yine bu tasarı içerisindedir.

Türkiye'de ikamet eden çocuklar için ödenmesi gereken çocuk parasının, yine, o çocuğa bakan kimselere ödenmesi de bu tasarıyla getirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz konum itibariyle, dünya devletleriyle, Avrupa devletleriyle elbette bazı ilişkilerimiz olacaktır. Her ülkenin birbiriyle birtakım ilişkilerinin olması zarurettir. Eğer yaşıyorsak, bu bir gerçektir. Tabiî, her ülkenin de, kendine göre, her konuda, bazı mevzuatları vardır; ama, bilim ve tekniğin gelişmesi, ekonomideki dengelerin değişmesi neticesinde, ülke bireyleri, değişik ülkelerde bazı faaliyetler yürüttükleri için, oradaki mevzuatlarla, yine, ülkemizdeki mevzuatların uyumunu sağlayan yasaların çıkarılmasının ülke menfaatına olacağı bir gerçektir. Bundan dolayı da, bu tip yasaların, aslında, onaylanmasında geç kalındığını, daha önce yapılması gerekirken şimdi yapıldığını, dolayısıyla da, bu Meclisi tebrik etmek gerektiğini belirtiyor; bundan dolayı da, hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kemal Albayrak Milletvekilimize ben de teşekkür ediyorum.

Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak.

Buyurun Sayın Ulucak. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan, 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 459 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizin Sayın Başkanını ve siz değerli üyelerini, Partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum; ayrıca, Başkanımıza, görevinde başarılar diliyorum.

Bu münasebetle, ülkemiz ile Hollanda Krallığı ilişkilerine kısaca değinmek istiyorum.

Hollanda'da 310 000 civarında vatandaşımız bulunmaktadır. Bu vatandaşlarımızın yaklaşık 210 000'i, aynı zamanda, Hollanda uyrukluğunu da taşımaktadır. Türkler, 680 000 yabancının yaşadığı Hollanda'da en büyük yabancı grubu oluşturmaktadır.

Hollanda, ülkede yaşayan yabancı gruplara mensup kişileri etkin bir şekilde topluma entegre etmek, mülteci ve göç rejimini daha katı hale getirerek, ülkeye mümkün olduğu ölçüde az yabancı kabul etmek ve ülkede izinsiz ikamet eden yabancıları tespit ederek sınır dışı etmek şeklinde özetlenebilecek bir yabancılar politikası izlemektedir.

Vatandaşlarımızın Hollanda'ya göçü, 1964 İşgücü Anlaşmasıyla düzenlenmiştir; sosyal güvenlik haklarının garanti altına alınması ise, 1966 yılında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesiyle sağlanmış bulunmaktadır.

Hollanda, iş piyasasında, işsizlik, süratle azalırken, 1990 yılı sonu itibariyle yüzde 2,7'dir. İşsizlik oranı, ülkedeki yabancılar arasında yüzde 12, Türkler arasında ise yüzde 28 civarında seyretmektedir.

Lahey Büyükelçiliğimizin vatandaşlarımızla yaptığı çeşitli temaslarda, iş piyasasında var olduğu belirtilen ayırımcılık işsizliğe bir gerekçe olarak gösterilse de, bir diplomalılar ülkesi olan Hollanda'da mezun olmadan okulu terk eden gençlerin istihdam piyasasına dahil olamadıkları görülmektedir.

Bununla beraber, son yıllarda, Türklerin, iş piyasasında işveren olarak büyük bir atılım yaptıkları gözlenmektedir. 1986 yılında 1 895 olan Türk işçilerin sayısı, 1992 yılında 5 385'e, 1997 yılında ise 7 453'e yükselmiştir. Yaklaşık 18 000 kişi, bu işyerlerinde istihdam olanağı bulmakta, 60 000 kişilik aile fertlerinin geçimini sağlamakta ve yıllık 2,3 milyar Hollanda Florini ciroya ulaşıldığı hesaplanmaktadır.

Hollanda'da 5 yıl süreyle yasal olarak ikamet eden 18 yaşından gün almış yabancılara ve bunun yanında, Türk vatandaşlarına yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmaktadır. Çeşitli siyasî partilerin listelerinden belediye encümen üyeliklerine seçilmiş Türkler bulunmaktadır. Hollanda'da, yerel yönetimler, özellikle konut, eğitim, sağlık, sosyal hizmet ve yardım alanlarında önemli yetkilere sahiptirler; darısı bize diyorum bu hususta.

6 Mayıs 1998 tarihinde yapılan genel seçimlerde Hollanda vatandaşlığını kazanmış ve oy kullanma yaşındaki 80 000 Türk oy kullanmıştır. Seçimler sonucunda, Hollanda vatandaşı iki Türk, İşçi Partisinden Nebahat Albayrak ile Liberal Partiden Fadime Özgün, Hollanda ikinci meclisine seçilmişlerdir. Yine, aynı yıl yapılan yerel seçimlerde, yaklaşık 100 vatandaşımız belediye meclisine seçilmiştir.

Hollanda makamları, 1 Ekim 1997 tarihinden itibaren çifte vatandaşlık uygulamasına son vermişlerdir. Hollanda makamları, buna gerekçe olarak, çifte vatandaşlık uygulamasının, uluslararası özel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünü göstermektedirler. Bu yeni uygulamanın gerisinde yatan temel saiklerden biri, Hollanda'nın çifte vatandaşlığın, entegrasyon sürecini yavaşlattığı kanısındadırlar. Yeni yasaya göre, Hollanda vatandaşlığına başvuranlarda, başta, Hollanda'ca bilme, Hollanda toplumuna ve kültürüne uyum sağlamış olma şartları aranmaktadır.

Öte yandan, Hollanda'nın imzaladığı 1963 tarihli Strasbourg Anlaşmasına değişiklik getiren 2 Şubat 1993 tarihli ikinci protokole göre, bazı şartların oluşması halinde, vatandaşlığa geçmek için başvuru yapanların, eski vatandaşlıklarından feragat etmeleri gerekmemektedir.

Ben, diğer arkadaşlarımız değindiği için, bu anlaşmanın teferruatlı bir şekilde gelişmesini arz etmiyorum; yalnız, şu hususa değinmek istiyorum: 14 Aralık 1972 tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci maddesi hükmünce, bu sözleşmede belirlenen prensipler esas alınmak suretiyle, iki veya daha fazla âkit tarafa, gerekli görmeleri halinde, birbirleriyle sosyal güvenlik sözleşmeleri yapabilme yetkisi tanınmıştır.

Yine aynı sözleşmenin 26 ncı maddesinde de, sözleşmenin 20, 21, 23 ve 24 üncü maddeleri hükümlerinin âkit taraflar arasında uygulanması için, bu âkit taraflar arasında, özel şartları da muhtevi, iki veya daha çok tarafla anlaşmalar yapılmasının gerektiği ifade olunmaktadır.

Yetkili devletin mevzuatına göre çeşitli yardımlara ilişkin kısımda, özellikle hastalık ve analık yardımlarına hak kazanan kimseler belirlenmektedir.

Sözleşme hükümlerine göre, yardımlara hak kazanmak için gerekli şartları yerine getiren kimselere ve bunların aile bireylerine, bu kimselerin hastalık ve analık yardımları konusunda, âkit taraflardan birinin mevzuatına tabi olmaları şartıyla, yetkili devlet ülkesi dışındaki bir âkit taraf ülkesinde de ikamet etmeleri halinde uygulanacaktır.

Sözü edilen maddelerde açıklanan hallerde, protezler, büyük cihazlar ve büyük önem taşıyan diğer yardımların sağlanması, mutlak acillik dışında, yetkili makamın iznine bağlanmıştır.

Âkit tarafların hükümetlerinin bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli olan karşılıklı anayasal usullerin tamamlandığını birbirlerine karşılıklı yazı yoluyla bildirmeleri halinde, son bildirim tarihini izleyen ikinci ayın birinci günü yürürlüğe girecektir. Ayrıca, hazırlanan nihaî protokolün, anlaşmanın tamamlayıcı parçasını teşkil edeceği belirlenmiştir.

Belirsiz bir süre için düzenlendiği bildirilen anlaşmanın, âkit taraflardan birinin isteğiyle feshedilebileceği de kabul edilmiştir.

Şimdi, onaylanma aşamasına gelinmiş olan bu anlaşma dolaysıyla şu hususu dile getirmek istiyorum: Ülkemiz kaynaklarının harekete geçirilmesi hususunda gereken gayretler gösterildiği ve gerçekçi tedbirlerin alındığı takdirde, artık, bir sınıf olarak adlandırılan gurbetçi kardeşlerimize, yeni katılımlar değil -ki, ilgili devletler, artık, işleri de bitmiş olduğu için olsa gerek, bu hususu zorlaştırmaktadırlar- çeşitli sebeplerle ülkemizin muhtaç olduğu sermayesinin dışarıya kaçırılması yerine, ülkemizde kullandırılmasını temin etmekle, işsizliği ve yoksulluğu ortadan kaldırmak mümkün olacaktır.

Bu güzel günlerin tez vakitte gelmesi temennisiyle, Hollanda'daki vatandaşlarımıza kolaylıklar sağlayan bu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğunu ifadeyle, hayırlı olmasını diliyor, Yüksek Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (SP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Rıza Ulucak Milletvekilimize ben de teşekkürler ediyorum gösterdiği anlayış için.

Gruplar ve şahısları adına başka söz talebi olmadığı için, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçmeden önce, çalışma süremizin, tasarının bitimine kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

14 ARALIK 1972 TARİHLİ AVRUPA SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN 7 NCİ VE 26 NCI MADDELERİ UYARINCA, 5 NİSAN 1966 TARİHLİ HOLLANDA KRALLIĞI İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARASINDAKİ SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN REVİZYONUNU AMAÇLAYAN HOLLANDA KRALLIĞI İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARASINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA

 DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 6 Ocak 2000 tarihinde Ankara'da imzalanan "14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulularını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - 14 Aralık 1972 Tarihli Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7 nci ve 26 ncı Maddeleri Uyarınca, 5 Nisan 1966 Tarihli Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Revizyonunu Amaçlayan Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylamasına katılan üye sayısı 217, kabul 201, mükerrer 16 oy çıkmış olup, ret ve çekimser oy yok.

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 18 Ekim 2001 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.07

 


V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

   B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.