DÖNEM
: 21 CİLT : 71 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 4 üncü Birleşim 9 . 10 . 2001 Salı İ
Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Antalya Milletvekili Osman
Müderrisoğlu’nun, Fas’ın Başkenti Rabat’ta yapılan İslam Konferansı Örgütü
Parlamentolararası Birliğin III. Konsey toplantısına ilişkin gündemdışı
konuşması 2. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın,
11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilen terör
eylemlerinden sonra yeni bir konjonktüre sürüklenen dünyada Türkiye’nin
durumuna ve Türk ekonomisinde yaşanan krizin çiftçiler üzerindeki olumsuz
etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması 3. - Tunceli Milletvekili Bekir
Gündoğan’ın, çiftçilerin kredi faizlerinden kaynaklanan ödeme zorluklarına ve
terör nedeniyle boşaltılan köylere geri dönüşü sağlamak amacıyla çıkarılan 27
Ocak 1998 tarihli genelgenin uygulanmasında karşılaşılan bazı sorunlara ilişkin
gündemdışı konuşması B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve
NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen
üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/889) 2. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in
(6/1531) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/400) 3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un,
Çevre Komisyonu Başkanlığından çekildiğine ilişkin önergesi (4/401) 4. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali
Şahin’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/402) 5. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un,
Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/403) 6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/404) 7. - Samsun Milletvekili Mehmet Çakar’ın,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/405) 8. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin,
İsveç Parlamentosu Genel Sekreterinin davetine icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/890) 9. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin,
Uluslararası Demokrasi Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/891) C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve
26 arkadaşının,Türkiye’deki kuraklık sorunu ile akarsularımız üzerindeki
barajlar ve hidroelektrik santralları konusunda Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/209) 2. - Saadet Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya
Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun, tarım
sektörünün sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19) 3. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33
arkadaşının, uluslararası terör ve dış politika konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/20) 4. - Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve
20 arkadaşının, ABD’deki terörist eylemler sonucu ortaya çıkan uluslararası
gelişmelerle ilgili hükümetin oluşturacağı yeni politikalar konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21) 5. - Saadet Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili
Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, uyguladıkları politikalarla ülke ekonomisini iflasın
eşiğine getirdiği ve ABD’deki terör olayından sonra ortaya çıkan uluslararası
kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı iddiasıyla Başbakan Bülent
Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/18) IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - Cumhurbaşkanlığı 2000 Malî Yılı
Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(3/837) (S. Sayısı : 728) V. -
ÖNERİLER A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ 1.- (11/16), (11/17), (11/18) esas
numaralı gensoru önergelerinin gündemdeki yeri, görüşülme günü ve çalışma
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi VI. -
SEÇİMLER A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1. - Anayasa; Adalet; Millî Savunma;
İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman
ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri
ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Halkalı SSK Hastanesi inşaatına ve
Küçükçekmece SSK Dispanserine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/683) 2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in,
Türkiye-İran geçişyollarındaki bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/684) 3. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba jandarma birliklerince ve polis tarafından bir
kişiye işkence yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen'in cevabı (6/686) 4. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Bafra Kaymakamlığınca hazırlanan bir kitaba ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/687) 5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
nüfus dairelerinde bir kuruluşun perakende satış fişi ile tahsilat yaptığı
iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı
(6/706) 6. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in,
İstanbul-Kınalıada'da bulunan aktarıcı antenlere ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/713) 7. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, nüfus müdürlüklerince alınan faks ücretlerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/723) 8. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/752) 9. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, daha önceki hükümetler
döneminde yapılan cep telefonu ihalelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/685) 10. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın,
Şanlıurfa'da serbest bölge kurulması için yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/690) 11. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet
Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa İlindeki
mayınlı tarım arazilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/692) 12.- Van Milletvekili Fetullah
Gültepe'nin, Türk Telekom'a alınan geçici işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/693) 13. - Manisa Milletvekili Mustafa Enöz'ün,
tarımsal girdi fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/695) 14. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Muratboynu Köyünün bazı sorunlarına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) 15. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan - Kemah - Eriç
Köyü içme suyu şebekesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/698)
16. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan'ın bazı
köylerinin yol ve içme suyu sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/699) 17. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Dedeoğlu Köyü sulama göletine ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) 18. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Hicaz Demiryolu Projesi ve Hac taşımacılığına ilişkin Başbakandan
sözlü sorusu ve yazılı soruya
çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/701) 19. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, emekli subayların özel sektörde görev almalarına ilişkin Milli
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/702) 20. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerde başörtüsü
yasağı uygulandığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü sorusu ve yazılı soruya
çevrilmesi nedeniye konuşması (6/703) 21. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, başörtüsü sorununa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/704) 22. - Van Milletvekili Maliki Ejder
Arvas'ın, Van İlinde sınır ticaretinin kısıtlanmasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/710) 23. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van Bölgesi sağlık hizmetlerini geliştirme ve destekleme
projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/711) 24. - İstanbul Milletvekili Yücel
Erdener'in, deneme üretimi yapılan tohumluklara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/714) 25. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman'ın, Birecik İlçesinin öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/715) 26. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın Erzincan-Tercan-Gevenli,
Balıklı, Kemah-Kemerkaya köylerinin içme suyu ve sulama kanalı sorununa ilişkin
Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/716) 27. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, 27-28 Mayıs 2000 tarihlerinde yapılan açık lise sınavlarında
Ankara Ayrancı Lisesi'nde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/717) 28. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in,
27-28 Mayıs 2000 tarihinde yapılan açık
lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesi'nde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/720) 29. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, yurt dışındaki işçilerimizin hukuki sorunlarına ve 1993 yılında
Hollanda'da polis tarafından öldürüldüğü iddia edilen bir Türk vatandaşına
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/721) 30. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, İstanbul'un fethi kutlamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/722) 31. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un,
Hazine garantisi veya izni verilen kamu kuruluşlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/725) 32. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un,
teşvik kredisi alanların karşılaştıkları sorunlara ilişkin Devlet Bakanından
(Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/726) 33. - Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın, havaalanlarındaki
VIP uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/730) 34. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, UZEV'in yasalara uymayarak halkı mağdur ettiği iddiasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/733) 35. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Devlet ve özel üniversitelere
yapılacak Devlet yardımları belirlenirken uyulacak kriterlere ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734) 36. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Bolu Tünel inşaatına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) 37. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Türk Ticaret Bankası Genel Müdürü
hakkında açılmış ceza davası olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/739) 38. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Midyat İlçesindeki tarihi ve
kültürel önemi olan alanlara ilişkin
Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/741) 39. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet
Karavar'ın, İstanbul-Bayrampaşa cezaevi ile diğer cezaevlerinde meydana gelen
olaylara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/742) 40. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet
Karavar'ın, ceza ve tutukevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/743) 41. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet
Karavar'ın Af tasarısı ve F tipi cezaevi projelerine ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/744) 42. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet
Karavar'ın, tutuklu ve mahkumların sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/745) 43. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Samsun Türk Telekom Bölge Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/746) 44. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman'ın, Şanlıurfa'nın Turizm potansiyeline ilişkin Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/748) 45. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan
borcuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/751) 46. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop İlindeki sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/753) 47. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
2000 yılı yatırım programında Köy Hizmetlerinin payına ve Sinop İlinin durumuna
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/754) 48. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop-Bayobat İlçesinde Organize Sanayi Bölgesi kurulması çalışmalarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/755) 49. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop ilindeki zorunlu ve taşımalı
eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/756) 50. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
2000 yılı yatırım programında Sinop ilinin durumuna ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/757) 51. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Marmara Depremi Acil Yapılandırma Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/758) 52. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop-Türkeli İlçesi Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/759) 53.- Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop-Gerze İlçesi Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/760) 54. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop-Yenikent Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/761) 55. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
Sinop-Soğuksu bölgesinde depolanan zehirli varillere ilişkin Çevre Bakanından
sözlü soru önergesi (6/762) 56. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, İstanbul SSK hastanelerindeki
gönüllü fazla çalışma uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/763) 57. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir Havaalanının
ne zaman açılacağına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/764) 58. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir otoyolu projesine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/765) 59. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, okullardaki zehirlenme olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/767) 60. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yalova'daki okullara
dağıtılmak üzere gönderilen kuru incire ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/768) 61. - Bursa Milletvekili Ahmet
Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerindeki vergilendirmeye ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/769) 62. - Bursa Miletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi
bölgelerindeki uygulanan
teşviklere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/770) 63. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi
bölgelerinde uygulanan vergi indirimleri ve yürürlük tarihine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) 64. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni
Doğan'ın, Talim ve Terbiye Kurulunun kabul ettiği yabancı dil öğretim programı
kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/774) 65. -
Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki camilere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi (6/775) B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - İstanbul Milletvekili Aydın
Ayaydın'ın, İstanbul-Kanlıca'da yapılan radar istasyonu inşaatına ilişkin
Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı ve
Devlet Bakanı vekili Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4586) 2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın,
Kütahya-Tavşanlı İlçesine bağlı bazı köylerde T.K.İ. Garp Linyitleri
İşletmesince gerçekleştirilen kamulaştırmaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4588) 3. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1997/14 sayılı genelgesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in cevabı (7/4605) 4. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
bakanlık personeli ile ilgili iddialara ve bütçesinin kullanımına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/4628) 5. - Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah
Seydaoğlu'nun; Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki çiftçi ve
besicilerin kredi borçlarına ve şap hastalığına, - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan
Bedük'ün; Ankara-Haymana, Şereflikoçhisar ve Polatlı
ilçelerine bağlı köylerdeki köylü-çiftçi tapu işlemlerindeki sorunlara, - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in; Tarım ve hayvancılık kredisi kullanan ve
geri ödeyemeyen üreticilere, İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4632, 4696, 4699) 6. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
Olimpiyat Komitesi ve çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret
Ünlü'nün cevabı (7/4655) 7. - İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı'nın, Diyarbakır Emniyet Vakfının çiftçilerden zorla bağış topladığı
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'den sorusu ve Devlet Bakanı
Nejat Arseven'in cevabı (7/4660) 8. -
Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in, Gemlik Körfezinden geçen fay hattının
incelenip incelenmediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Edip
Safder Gaydalı'nın cevabı (7/4673) 9. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in,
İznik Gölü güneyi sulama projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4698) 10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz'ın, Akçakale Hudut Kapısının hacca gidişlerde açılmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (7/4704) 11. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir
Mehmet Fırat'ın, T.P.A.O. Genel Müdürlüğünün 1.10.2000 Tarih ve 140 Sayılı
müfettiş raporuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki
Çakan'ın cevabı (7/4717) 12. - Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, Bandırma Arkeoloji Müzesinin hizmete açılmasının gecikmesine ilişkin
sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/4734) 13. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün,
ekonomik krizden etkilenen çiftçilerin borçlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4736) VIII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A)
ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19
arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak
ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/13) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak iki
oturum yaptı. Saadet Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin
Hatiboğlu’nun, aldıkları kararlar ve kötü yönetim sonucu ülke ekonomisinde
krize yol açtıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza
Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile
ilgili yolsuzlukların üzerine gitmediği iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit
hakkında, Gensoru açılmasına ilişkin önergeleri
(11/16 ve 11/17) GenelKurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündeme alınıp
alınmayacağı konusundaki görüşme günlerinin Danışma Kurulu tarafından tespit
edilip GenelKurulun onayına sunulacağı açıklandı. 3.10.2001 Çarşamba günü Genel Kurul
çalışmalarının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci görüşmesinin tamamlanmasına kadar
uzatılmasının, 4.10.2001 Perşembe ve 5.10.2001 Cuma günleri için alınan çalışma
kararlarının kaldırılmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi kabul edildi. Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan
dört üyeliğe, AKP Grubunca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286,
2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha
önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon Raporu henüz hazırlanmadığından
ertelendi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/803) (S. Sayısı : 737
ve 737’ye 1 inci Ek) ikinci görüşmesi tamamlandı; yapılan gizli oylamadan
sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı. Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin kabulü nedeniyle bir teşekkür konuşması yaptı. Alınan karar gereğince, 9 Ekim 2001 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.15’te son verildi. Ali Ilıksoy Başkanvekili
No. : 4 II. - GELEN KÂĞITLAR 4.10.2001 PERŞEMBE Sözlü Soru Önergesi 1. - Aksaray Milletvekili
Murat Akın'ın, ekim zamanından önce
çiftçilere kaliteli tohum verilip verilemeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, Bayındır Holding'in Kargı
Barajı hisselerinin Cengiz İnşaata devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4762) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 2. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, basında
çıkan bir habere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4763)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 3. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Eğitime Katkı Fonuna ve ek
vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4764) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 4. - Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Trabzon Sümela'da
bulunan taşocağının yeniden açılmasının çevreye etkilerine ilişkin Çevre
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4765) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 5. - Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Trabzon-Sümela'da
bulunan taşocağının yeniden açılıp açılmayacağına ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4766) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 6. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, çiftçilerin kredi
borçlarının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4767) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 7. - Adıyaman Milletvekili
Mahmut Göksu'nun, geçici üretim işlerinde çalışan işçilerin mağduriyetlerine
ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/4768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001) 8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, çiftçilere yapılacak
tarımsal desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4769) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.10. 2001) 9. - Karaman Milletvekili
Zeki Ünal'ın, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğrenci servis araçlarında başörtüsü
kontrolü yapıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4770) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.10. 2001) No. : 5 5.10.2001 CUMA Yazılı Soru Önergeleri 1. - Karaman Milletvekili
Zeki Ünal'ın, Bayındır Holdinge Vakıfbank'tan kredi verildiği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4771) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001) 2. - Karaman Milletvekili
Zeki Ünal'ın, yapımı yarım bırakılan Tüm Ders Aletleri Fabrikası ve MEB Eğitim
Akademesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4772) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001) 3. - Burdur Milletvekili
Hasan Macit'in, Burdur Valisi hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4773) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.10.2001) 4. - Kayseri Milletvekili
Salih Kapusuz'un, bazı kamu kuruluşlarının kullanılabilir aktiflerine ilişkin
Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4774) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.10.2001) 5. - Isparta Milletvekili
Ramazan Gül'ün, Isparta'nın ilçe ve köylerindeki sulama sorunundan kaynaklanan
ürün zararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4775) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001) 6. - Isparta Milletvekili
Ramazan Gül'ün, Isparta'ya bağlı köy ve ilçelerdeki sulama sorununa ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4776) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.10.2001) Gensoru Önergesi 1. - Saadet Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır
Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, uyguladıkları politikalarla ülke
ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve ABD'deki terör olayından sonra ortaya
çıkan uluslararası kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı
iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106
ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/18) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001) (Dağıtma
tarihi: 5.10.2001) No. : 6 8.10.2001 PAZARTESİ Sözlü Soru Önergeleri 1. - Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt'un, Kanal D sunucusu Mehmet Ali Erbil'in ödediği
gelir vergisine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1597) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001) 2. - Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt'un, Show TV Genel Yayın Yönetmeninin ödediği
gelir vergisine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1598) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001) 3. - Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa'daki kamu ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1599) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.10.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. - İstanbul
Milletvekili Celal Adan'ın, BAĞ-KUR
emeklilerinin maaş ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4777) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001) 2. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, A.İ.H.M.'de
Türkiye aleyhine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4778) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001) 3. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,
bazı Alman kuruluşlarının Türk vakıf ve dernekleri aleyhine faaliyette
bulundukları iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4779) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001) No.
: 7 9.10.2001 SALI Yazılı Soru Önergeleri 1. - Balıkesir Milletvekili
İlhan Aytekin'in, günlük bir gazetenin bir ay süre ile kapatılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4780) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2001) 2. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Erzurum Halk Bankası Bölge
Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş)
yazılı soru önergesi (7/4781) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2001) 3. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, hac
organizasyonundaki THY bilet fiyatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4782) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.10.2001) 4. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İçel İlinde
görev yeri değiştirilen hekimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4783) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001) 5. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İçel İlinde
dokuz hekimin, İller İdaresi Genel Müdürlüğünün yazısı ile görev yerlerinin değiştirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.10.2001) 6. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/4785) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001) 7. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Gebze'de bulunan
TÜBİTAK-MAM'da kaybolduğu iddia edilen demirbaşlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/4786)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001) 8. - İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın, bir Alman
bankasının Türkiye hakkında yaptığı değerlendirmelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4787) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.10.2001) 9. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, F-16'larla ilgili
iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001) 10. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, belediyelere
yapılan yardımların partilere göre dağılımlarına ilişkin Çevre Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4789) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001) 11. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, dış kredili
belediye projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/4790) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.10.2001) 12. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Diyarbakır Çelikli Köyü çiftçilerinin
Diyarbakır Hizmet Vakfına bağışa zorlandıkları iddialarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4791) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.10.2001) Genel Görüşme Önergeleri 1. - Saadet Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Diyarbakır
Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu'nun, tarım
sektörünün sorunları konusunda
Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.9.2001) 2. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33 arkadaşının, uluslar arası
terör ve dış politika konusunda
Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.9.2001) 3. - Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve 20 arkadaşının, ABD'deki terörist eylemler sonucu ortaya
çıkan uluslar arası gelişmelerle ilgili Hükümetin oluşturacağı yeni
politikalar konusunda Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü
maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.9.2001) Meclis Araştırması Önergesi 1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 26 arkadaşının,
Türkiye'deki kuraklık sorunu ile
akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santralleri konusunda
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.9.2001) BİRİNCİ OTURUM 9 Ekim 2001 Salı Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN: Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin
KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 4 üncü Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, müsaade ederseniz, sunuşlara geçmeden, bir hususu yerimden arz
etmek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkanım, iki hususu, yerimden arz etmek istiyorum. Birincisi; dün, bir
Danışma Kurulu toplandı. Danışma Kuruluna katılan arkadaşlarımız, Sayın
Başbakanın, bugün, Yüce Heyete bilgi sunacağını ifade ettiler ve zannediyorum,
tüm gruplar, o konuda Sayın Başbakanın Yüce Heyeti aydınlatmasından sonra grup
görüşlerini ifade etmek üzere görevlendirmeler yaptılar, son ana kadar; ancak,
şimdi, özel yollarla elde ettiğimiz bilgilere göre, Sayın Başbakan "benim
böyle bir talebim olmadı, böyle bir görüşme de yoktur" buyurmuşlar. Sayın Başkan, bazı
konular vardır ki, Sayın Başbakan veya Bakanlar, tamamen, o konuda görüş ifade
edip etmemekte kendilerini serbest sayabilirler; ama, Türkiye'nin de şurasından
veya burasından iliştirileceği, uluslararası çok önemli bir konuda,
Afganistan'ın ateş altına alındığı bir dönemde, Sayın Başbakanın herkese bilgi sunduğu
halde Yüce Heyete bilgi sunmamasını uygun bulmadığımızı, Saadet Partisi Grubu
olarak fevkalade üzgün olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İkincisi; Sayın Başkanım,
biz, 17 Eylülde olağanüstü toplantıya çağrıldık. İçtüzüğün 7 nci, Anayasanın 93
üncü maddesi, olağanüstü toplantıları düzenlemiştir. İçtüzüğümüz gayet açık:
"Birleşim yeterli çoğunlukla açılabildiği takdirde, Başkan, ilkönce çağrı
yazısını okutur ve bu toplantıyı gerektiren konu görüşülür. Konu üzerinde
gerekli işlemler tamamlanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına
devama karar vermediği takdirde, tatile veya aravermeye devam olunur"
diyor; yani, sadece ne için davet edilmişse o görüşülür. O nedir; Anayasadır. BAŞKAN - Biz de onu
yaptık efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Hayır, biz onu yapmadık efendim. İzninizle... Biz, doğrudur, onu
yaptık; ama, başka şey de yaptık. Anayasa Komisyonunun eksik üyelerini seçtik;
o da doğrudur; çünkü, komisyonun çalışması ona bağlıdır; ancak, onun dışında,
17 Eylülden bu tarafa birçok ihtisas komisyonu üyelerini seçtik. Bu seçimler,
doğru değildir, İçtüzüğe uygun değildir, Anayasaya uygun değildir. Bize fazla
külfet de getirmeyecek; istirhamım şudur, hukuka uygun olsun diye istirhamım
şudur: Lütfen, Anayasa Komisyonu üyelerinin dışında seçtiğimiz komisyon
üyelerini, Yüce Heyetin bir kere daha onayına sunun; ilk defa o zaman seçilmiş
olur. Bu hukukî eksiklik giderilsin. Saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum
efendim. BAŞKAN - Efendim,
sunuşlarla beraber yapıldı malumunuz ve ben isterdim ki, o seçimler yapılırken,
Muhterem Saadet Partisi de üye vermesin, seçime iştirak etmesin.
Zatıâlilerinizin bu fikrine göre, siz de suça iştirak etmiş, hukuka aykırı iş
yapmış oluyorsunuz efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Aman Sayın Başkanım, 18 Eylülde benim Başkanlığa liste vermem, hukuksuz iş
yapabilirsin fetvasını içermez; bu hazırlıktır. Bugün getirip yapacaktınız
Sayın Başkan. BAŞKAN - Yaparız efendim. Efendim, birinci
sualinize gelince; siz de biliyorsunuz, İçtüzük 59 "hükümet, olağanüstü
hallerde gündemdışı söz isterse" diyor. Bu isteme göre Başkanlık söz
verebilir. Hükümet böyle bir istemde bulunmadı. Takdir Sayın Başbakanındır. Arz ederim efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Teşekkür ediyorum efendim. BAŞKAN - Ben teşekkür
ederim efendim. Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz,
Rabat'ta yapılan İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinin
toplantısı hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Osman Müderrisoğlu'na
aittir. Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar) III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. -
Antalya Milletvekili Osman Müderrisoğlu’nun, Fas’ın Başkenti Rabat’ta yapılan
İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğin III. Konsey toplantısına
ilişkin gündemdışı konuşması OSMAN MÜDERRİSOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 24-28 Eylül 2001
tarihleri arasında Fas'ın başkenti Rabat'ta yapılan İslam Konferansı Örgütü
Parlamentolararası Birliğinin toplantısı hakkında malumat arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Her ülkeden iki
milletvekiliyle temsil olunan konseye tavsiye niteliğinde kararlar veren İcra
Komitesi 25-26 Eylül ve Meclis Başkanlığının katıldığı Konferans ise 27-28
Eylül 2001 tarihlerinde oturumlarını yapmıştır. Her iki toplantıda da
memleketimizi temsil etme imkânına sahip olduk. İslam Konferansı Örgütü
Parlamentolararası Birliğinin 3 üncü konsey toplantısına Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen katıldım. İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası
Birliğinin anaicra organı olan 9 üyeli İcra Komitesine, önerim üzerine, Türkiye
Cumhuriyeti Devletini temsilen Parlamentomuzdan Prof. Dr. Sayın Necdet Tekin
seçildi. 4 üncü Konsey Başkan Yardımcılığına ise, yine önerimiz üzerine, kardeş
Kazakistan'dan bir üyeyi seçtirmeye muvaffak olduk. Konferansta Filistin
konusunda yaptığımız konuşmada barış çabalarına destek verilmesi ve bölgede
şiddete son verilmesi çağrısında bulunuldu. Filistin Halkının ekonomik
durumunun vahametine dikkat çekildi. Ortadoğu'daki ihtilafların çözümü için
bütün barışçı çabaların ve ilgili Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde,
toprak karşılığı barış ilkesinin desteklendiğini, Kudüs'ün statüsü konusundaki
hassasiyetimizi vurguladık. Kudüs'ün İslamda özel bir yere ve kutsiyete sahip
olduğunu, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'yı bağrında barındırması
ve Resulullah'ın isra ve miraç mucizesine şahit olmasının bu üstünlüğünün
sebeplerinin başında geldiğini dile getirdik. Her 3 dinin merkezi
konumundaki Kudüs'ün, tarih boyunca en uzun istikrar dönemini Osmanlılar
döneminde yaşadığını, Hıristiyanların, Yahudilerin ve Müslümanların, tüm
mezhepleriyle birlikte, kendi inançları doğrultusunda diledikleri gibi
ibadetlerini yerine getirdiklerini, kendi örf ve âdetlerini yaşadıklarını;
ancak, bu toprakların Osmanlının elinden çıkmasıyla birlikte, bölgede, dirlik
ve düzenin kaybolduğunu vurguladım. Daha sonra, konferansta,
Kudüs konusunda, üye ülkeler konuşma yaptılar. Genellikle, Kudüs konusundaki
İslam dayanışmasının sürdürülmesinin önemi ile Filistin Halkının, başkenti
Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkı belirtildi. Konuşmalarda, ayrıca, 11
Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde meydana gelen terörist
saldırı ve İslam dünyasının bu nedenle karşılaştığı sorunlar konusu gündeme
alındı. Bu konuda, özetle şu öneriler yapıldı: Olayın kınanması ve Amerika
Birleşik Devletlerine başsağlığı dilenmesi; terörizme karşı uluslararası
işbirliğinin güçlendirilmesi; olaydan sonra İslamiyete ve Müslümanlara yapılan
saldırıların kınanması ve önlenmesi; olaya gösterilecek tepkinin, özellikle
Afganistan'da, masum insanların sıkıntılarını artırmaması; terörizm konusunda
çifte standart uygulamasından vazgeçilmesi; İslamiyetin veya herhangi bir din
veya ırkın terörle özdeşleştirilmemesi. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) OSMAN MÜDERRİSOĞLU
(Devamla) - Konferans sonunda yayımlanan ortak bildiride, öneriler dikkate
alındı; İtalya Başbakanı Berlusconi'nin yaptığı son açıklama kınandı, ayrıca,
terörizm konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısında
bulunuldu. İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinden bir heyetin,
çeşitli ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerini ziyaret
ederek görüşlerimizi ifade etmesi kararlaştırıldı. Konferansta, ayrıca,
uygarlıklar arasında diyalog ve globalleşmenin İslam ülkeleri üzerindeki
etkileri konuları tartışıldı. Bu yasama yılında dünyaya
barış ve kardeşliğin egemen olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Efendim, ikinci söz,
Türkiye'deki iç ve dış gelişmeler hakkında söz isteyen, Ardahan Milletvekili
Sayın Saffet Kaya'ya aittir. Buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) 2. -
Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik
Devletlerinde gerçekleştirilen terör eylemlerinden sonra yeni bir konjonktüre
sürüklenen dünyada Türkiye’nin durumuna ve Türk ekonomisinde yaşanan krizin
çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması SAFFET KAYA (Ardahan) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; son dönemde, 11 Eylülden
sonra, dünyanın yeni bir konjonktüre sürüklendiğini ve dünyanın, artık, 11
Eylülden önceki bir dünya olmadığını ve sürecin Türkiye lehinde ve aleyhinde
olup olmadığını daha bilmediğimiz, ama, her geçen gün, Türkiye'nin, maalesef,
bu girift ortamdan olumsuz olarak etkilenebileceğini gördüğümüz bir atmosferle
karşı karşıyayız. Üzülerek söylüyorum ki,
Türkiye, belki bulunduğu ortamıyla, terörden en çok nasibini almış, çile
çekmiş, ıstırap çekmiş bir ülke; ama, Türkiye, bu noktada, bilge bir ülke
olması gerekirken, otoriter bir ülke olması gerekirken, bilgisine başvurulması
gereken bir ülke olması gerekirken, Türkiye'nin, hiçbir ortamda, bir argüman
olarak kullanılmadığını görmek, zannediyorum ki, hükümetimizin çok ciddî manada
basiretsizliğiyle eşdeğer bir kavramdır. Daha da büyük bir
üzüntümüz, Türkiye, cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor, dolar
aldı başını gidiyor. Dünyanın her yerinde, dolarda çok ciddî bir düşme var;
ama, Türkiye'de, dolarda bir artış var. Bunun tek, yegâne sebebi, hükümetin, bu
noktada, ekonomik krizi yönlendirmede basiretsizliğiyle tamamıyla eşdeğerde bir
anlam. Türkiye'de, hükümet,
ekonomik krizi bahane etmesinin ötesinde, güven krizini esas almak zorundadır.
Anasol-M Hükümeti, bu bağlamda, güvenini tesis etmek zorundadır. Güvenini tesis
etmeyen bir hükümetin, dolara da, ekonomik yangına da merhem olması kesinlikle
mümkün değildir. Üzülerek görüyoruz ki, bugün, ülke yanıyor ve Türkiye'nin
itibarı, maalesef, her geçen gün, bu paralelde daha da geriye gidiyor. Bugün, çiftçimizle ilgili
özellikle bir saptama yapmak istiyorum ve Sayın Bakanımın da, buradan, bu
konuda müjde vermesini istiyorum: Çiftçimiz maalesef perişan. Son çıkarılan
Bakanlar Kurulu kararında, maalesef, çiftçimizle ilgili herhangi bir çözüm yok.
Çiftçimiz, affa tabi tutulmak isteniyor; ama, af yok karşılığında. Biz, 54
arkadaşımızla birlikte, Anasol-M Hükümeti ve buradaki parlamenter arkadaşlarımızla
da, özellikle altını çizerek işaret ettiğimiz bir af teklifimiz vardı. Anasol-M
Hükümetine seslendik ve dedik ki; gelin, bu memlekette af çıkardınız, aftan
dolayı memleketi daha da perişan ettiniz; çiftçimiz bugün perişan, 1 milyar
lira, 2 milyar lira aldığı borç, bugün 15 milyar liraya çıkmış. Kemal Derviş
faktörünü aşamayan bir hükümet, bir Bakanlar Kurulu ve bu Bakanlar Kurulunun ve
Başbakanın da bizzat çıkıp halkımızdan ve çiftçimizden özür dilemesi
gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ulu Önder, veciz ifadesinde
söylediği gibi "köylümüz halkın efendisidir" ifadesinden de yola
çıkarak, köylümüz, bugün, halkımızın efendisi falan değil, tam tersi, köylümüz
perişan edilmiş. Bugün, Ardahan İlinde, hayvanını, geçmişte, üç sene önce 300 000
000 liraya satarken, üç yıl sonra -400 000- 500 000 lira olan benzin 1 200 000
liraya çıkmış, arkasından yem fiyatları normalde 5 000 000 liradan 17 000 000
liraya çıkmış, girdi fiyatlarında yüzde 200 zam olmasına rağmen- bugün,
hayvanını üç sene önceki fiyatına satamayan köylümüz var. 2 000 000 lira olarak
aldığı borç bugün 15 000 000 olmuş ve Sayın Tarım Bakanımızın da burada
ifadesiyle ilgili, aldığı 5 milyar liralık krediyle iki yıl içinde 15 milyar
lira ödemesi koşuluyla çiftçimizden tekrar tahsil edilecek 36 ay içinde. Buna
hükümet inanıyor mu allahaşkına! Sayın Tarım Bakanı inanıyor mu! Bugün, çiftçi
perişan olduğu halde, çiftçinin içecek çayı yok, çiftçinin cebinde parası yok,
çiftçi borçlu, çiftçi hacizli, çiftçi icrada; yani, neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz!
İbni Sina'nın güzel bir sözü var, onu burada hatırlatmak istiyorum: "Hiç
kimse görmek istemeyecek kadar kör olamaz." Yani, neyi yapmak istiyor bu
hükümet?! Değerli milletvekili
arkadaşlarım, iktidarın değerli mensubu arkadaşlarım, siz, kendi seçim
bölgelerinize gittiniz, çiftçinin sorununu dinlediniz, burada kararlılık ve
dirayet göstermek yerine niye sessiz duruyorsunuz?! Gelin, kesinlikle,
çiftçinin derdine burada ağlayın. Bu memlekette çiftçimiz perişandır,
çiftçimizin hali gerçekten sıkıntılıdır. Fuzulî'nin bir beyti var, burada onu
özellikle hatırlatmak istiyorum: "Güvenilir olmayan bir padişah
olmaktansa, güvenilir çoban olmayı yeğlerim" diyor. Bugünkü hükümete güven
yoktur. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim. SAFFET KAYA (Devamla) -
Eğer, bugünkü hükümet gerçekten halkını düşünüyorsa, bugünkü hükümet, eğer,
gerçekten yangını söndürmek istiyorsa, bu hükümete 65 milyonun güveni kalmadığı
için, hiç durmadan istifa etmek zorundadır. Halkın bu hükümete güveni yoktur
değerli arkadaşlar. Sokağa çıkacak bir politikanız olmadı bu memlekette. Gidin
çiftçiye, gidin esnafa; herkes perişan! Bugün, dolar aldı başını
gidiyor. Neredesiniz Anasol-M Hükümeti?! Size soruyorum, dolar, 670 000 liradan
1 750 000 liraya çıktı, yıl sonu itibariyle de 2 000 000 lira olması
bekleniyor; neredesiniz allahaşkına?! Halka nasıl cevap vereceksiniz?! Zaten,
doları 670 000 liradan 1 750 000 liraya çıkarmakla halkı yüzde 100 fakir hale
getirdiniz. Üretim sahaları kapalı. İstihdam sahası yok. Çiftçi perişan, esnaf
perişan. Ülke yanıyor... Apo 30 000 insanı katletti; ama, Anasol-M Hükümeti de
-üzülerek söylüyorum- 65 milyonu yasa boğdu kesinlikle. Arkadaşlar, bu
söylediklerim doğru, bunlar şahsî fikirlerim falan değil. Burada, iktidar
milletvekillerine de vebal düşüyor; bu noktada, elinizi taşın altına sokun
lütfen; hükümetinizi uyarın, bakanlarınızı uyarın. Sayın Tarım Bakanına ve
Kemal Derviş'e buradan sesleniyorum: Eğer, gerçekten, çiftçiyle ilgili bu
sorunu, esnafla ilgili bu sorunu çözemiyorsanız o koltukta oturmayın, oturmayın
o koltukta kesinlikle. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. SAFFET KAYA (Devamla) -
Yani, bunun başka doğrusu yok. BAŞKAN - Sayın Kaya,
teşekkür ediyorum. SAFFET KAYA (Devamla) -
Bağlıyorum efendim. BAŞKAN - Efendim,
eksüreyi de bitirdiniz. Buyurun; bağlayın
efendim, bağlayın artık. SAFFET KAYA (Devamla) -
Artık, halkın hükümete de güveni kalmamıştır. Buradan, hükümeti istifaya
çağırıyorum. Tekrar söylüyorum: Bu hükümete güven yoktur, ekonomik krizin tek
sebebi bu hükümete güvensizliktir arkadaşlar, bunu samimî olarak söylüyorum.
Burada, halkın karşısında ve Yüce Parlamentoda konuştuğumda, hiçbir zaman,
inanmadığım şeyi söylemedim. BAŞKAN - Sayın Kaya,
teşekkür ederim. SAFFET KAYA (Devamla) -
Artık, size güven kalmamıştır. Bir an önce, çiftçimize, esnafımıza dönün,
halkımıza dönün. Hepinize saygı sunuyorum.
(DYP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. BAŞKAN - Ben teşekkür
ederim efendim. Onlar da dönmeye
çalışıyor zaten. Gündemdışı üçüncü söz,
çiftçi kredileri hakkında söz isteyen Tunceli Milletvekili Sayın Bekir
Gündoğan'a aittir. Buyurun Sayın Gündoğan.
(DSP sıralarından alkışlar) 3. -
Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan’ın, çiftçilerin kredi faizlerinden kaynaklanan
ödeme zorluklarına ve terör nedeniyle boşaltılan köylere geri dönüşü sağlamak
amacıyla çıkarılan 27 Ocak 1998 tarihli genelgenin uygulanmasında karşılaşılan
bazı sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yeni başladığımız bu yasama döneminde
gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Sayın Başkanımıza teşekkür ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, değinmeden
geçemeyeceğim konu, iktidar ve muhalefetiyle, Yüce Meclisimizin büyük bir uzlaşı
içinde gerçekleştirdiği anayasa değişikliğidir. Ulusumuzun büyük çoğunluğunun
özlemi olan bu değişiklik, siyasî açılımlar konusunda atılan büyük bir adım,
tarihî bir karardır. Yüce Meclisimizin, değişikliklerle ilgili uyum yasalarını
çıkaracağından ve bu zor günleri aşmayı başaracağımızdan da eminim; hepinizi
kutluyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tarım ve hayvancılık sektörü, sosyal ve ekonomik yönüyle,
ülkemiz halkının yaşamında önemli bir rol oynamaktadır. Çiftçilerimiz; 1. - Kendi imkânlarıyla 2. - Ziraat Bankası
kredileriyle 3. - Elektrik enerjisi
kullanarak sulama yoluyla 4. - Tarım kredi
kooperatifleri kredisi yoluyla tarım arazilerini işlemektedirler. Sayın Başbakanımızın,
çiftçilerimizin Ziraat Bankasından aldıkları ziraî kredilerle ilgili
açıklamaları doğrultusunda çiftçilerimize ödeme kolaylığı getirilmiş
bulunmaktadır. Ancak, tarım kredi kooperatifleri kredi borçları ve sulama
birliklerinin tükettiği elektrik borçları, çiftçimizi zor durumda
bırakmaktadır. Tek istekleri, faizlerinin dondurularak şu ana kadar olan bütün
borçlarının -anapara artı faiz dahil- hepsinin uygun bir ödeme planına
bağlanmasıdır. Yetkililerin, bu konuda
çalışmaları vardır; köylülerimize ve çiftçilerimize büyük kolaylıklar
sağlayacaklarından da eminim. Gerçi, faizlerini toptan kaldıramasak bile, en
azından faizlerin dondurulması, yüzde 3 faiz oranının getirilmesi lazım; çünkü,
bugünkü carî faizlerin çok yüksek olduğu, hele sulamayla yapılan tarımda, köylü
vatandaş arazisine ne ekerse eksin, kullandığı elektriğin karşılığını dahi
alamıyor; bu, bir gerçektir. Onun için, yetkililerin, bu konuda gereken
hassasiyeti göstermelerini diliyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yukarıda kısaca arz ettiğim sorunlarla birlikte, Tunceli
İlindeki köylülerimizin, çiftçilerimizin yaşadığı özel sorunlar da vardır.
Zaten, Tunceli denilince, OHAL, işsizlik, ihmal edilmişlik, iktisadî geri
kalmışlık, âdeta bir sürgün yeri akla gelmektedir. 1994 yılında, Sayın Tansu
Çiller de Başbakanken, 280 köy ve mezramızda tarımla, hayvancılıkla, arıcılıkla
uğraşan insanlarımız, kulaklarından tutulup sokağa atılmışlardır. Üretimle
uğraşan bu insanlar, bugün dilenci olmuşlardır; ne hayvanı kalmıştır ne tarımı
kalmıştır ne evi ne de barkı kalmıştır; bu bir gerçektir. Sırf Tunceli'nin 280
köy ve mezraı boşaltıldı. Doğu ve güneydoğuda 3 000 yerleşim birimi boşaltıldı,
4 milyon insan üretimden koparıldı, sokağa atıldı. Bu insanların çoğu
karşımızda şimdi dilenci durumundadır. Bu insanların geriye
dönüşü için... OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Ecevit'e anlat onları Ecevit'e; bize değil. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Bunları siz yaptınız; bu bir gerçek. BAŞKAN - Efendim, hatibin
sözünü kesmeyin, anlatıyor işte. Herkes dinleyecek, nasibini alacak. Müsaade
edin... BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Yani, bunlar gerçek; zorlarına gitmesin. BAŞKAN - Buyurun efendim. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Efendim, 1994 yılında Sayın Çiller Başbakan değilse, yalandır... (AKP
sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Efendim, siz
cevap vermeyin, Genel Kurula hitap edin. Lütfen efendim... Sayın Gündoğan lütfen... BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Efendim, huzur ortamının gelmesiyle köye dönüşleri sağlamaya çalıştığımız bu
dönemde, karşımıza, belki de hiçbir yerde uygulamada kalmayan; ama, Tunceli'de
hâlâ uygulanan 27 Ocak 1998 tarihli genelge çıkmaktadır. Bakınız, bu genelgenin
bir maddesinde şöyle deniliyor: "Yerleşim yerlerinin toplulaştırılması
prensibine uygun olarak köy alt yerleşim birimlerinin iskâna açılmasına izin
verilmeyecek." Değerli arkadaşlar, bunun
anlamı şu: Yani, sen köyüne gidebilirsin; ama, 300 metre yanındaki mezraa
gidemezsin. Belki o günkü şartlarda, o günkü terör ortamında, bu, bir nebze
mantıklı gelebilir; ama, bana göre, bugün, tamamen gerçekliğini yitirmiş ve
mantıksızca bir harekettir. Benim, bu yaz Tunceli'de en çok uğraştığım
konulardan biri de buydu. Vatandaş kendi köyüne gidemiyor, vatandaş kendi
mezraına gidemiyor; biz, vatandaşı sokağa atmışız, iş veremiyoruz; yani,
bırakalım, hiç değilse köyünde, mezraında ufak çapta da olsa tarımcılık,
hayvancılık yapsın. "Efendim, burada güvenlik yoktur, burada güvenlik
vardır..." İyi de köyde güvenlik varsa mezrada niçin yoktur veya çoğunun
köyüne gidiliyor "ilkbaharda gideceksin, sonbaharda terk
edeceksin..." İlkbaharda giden vatandaş hayvancılık yapıyor, arıcılık
yapıyor, ziraatçılık yapıyor, iyi kötü bir üretim yapıyor; daha onları tam
toplamadan, güvenlik birimleri tarafından "köyünü terk edip tekrar şehre
döneceksin" deniliyor. İyi de, bu vatandaşın -üç aylık yazı köyde geçirdi
de- kışı, sonbaharı ve ilkbaharı şehirde geçirirken, acaba kirada oturacak
parası var mıdır? Bu mümkün değildir. Ben, onun için şunu
özellikle, yetkililerden, İçişleri Bakanımızdan rica ediyorum: Bu genelgeyi
tekrar bir gözden geçirsinler. 27 Ocak 1998 tarihli bu genelgeyi gözden geçirmeleri
gerekir. O konuda vatandaşlara bir rahatlık getirmemiz gerekir. Bu insanlar
zaten perişan durumdadır, zaten demin dediğim şekilde aç ve susuz kalmışlardır,
bari, hiç değilse kendi yerleşim birimlerine yerleşmelerine yardımcı olalım.
Köye dönüş konusunda bu rahatlatmayı getirmezsek, bence köye dönüşlerin hiçbir
anlamı olmaz. Diğer bir konu da, yine,
zannedersem Sayın İçişleri Bakanımızı ilgilendiriyor, yol boylarına veya şehir
içinde açılan lokantaların okullara en az 200 metre uzaklıkta olması zorunluluğu
var. Sayın milletvekilleri,
inanın, bizim Tunceli'nin Nazımiye İlçesi vardır... BAŞKAN - Efendim,
toparlar mısınız. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Bu ilçenin hiçbir binası okullara 200 metre uzakta değildir. Öyleyse, bu
ilçenin hiçbir yerinde içkili lokanta açamazsın; yani, böyle şey olmaz. Bunu
tekrar bir gözden geçirmek lazım. Hatta, bu konuda birçok masraf yapıp da bugün
işyerlerini açamayan insanlarımız vardır. Ayrıca, şehir merkezindeki okullara
200 metreden daha yakın mesafede olan yerler de, birer birer, süresi bittikçe,
ruhsatları veya devir işlemleri oldukça kapatılarak vatandaşlar mağdur
edilmektedir. BAŞKAN - Efendim,
toparlar mısınız. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Bu durumun da tekrar gözden geçirilmesini diliyorum. ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) -
Onları grupta anlatsan daha iyi olur. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Evet, arkadaşlarımın zoruna gitmesin; 1994 yılında 3 000 köy ve mezrada
yaşayan -Sayın Tansu Çiller Başbakanken ben Tunceli'de yaşıyordum- bu
insanların hepsi sokağa atıldı; bu bir gerçektir. İnsanların evleri yıkıldı,
ocakları söndürüldü ve zaten tarım, hayvancılık sektörünün çökmesinin temel
nedeni burasıdır. Bu bir gerçek. Temel nedeni burasıydı... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ediyorum. SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Ankara) - Sayın Başkan, 1994'te takılmışlar... MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Sayın Başkan, duyamıyoruz... BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
ne oldu? MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Sayın Başkan, ses gelmiyor, duymuyoruz; orada Sayın Tansu Çiller
hakkında da bir şeyler söylendi. BAŞKAN - Efendim,
susarsanız duyarsınız. Buyurun efendim. Efendim, biraz uzadı da,
lütfen bir teşekkür edin. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, hemen toparlıyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şu bir gerçektir; doğu ve güneydoğuda insanlarımızın aç ve
susuz kalmasının, tarım ve hayvancılık sektörünün çökmesinin birinci temel
nedeni "ben terörü bitireceğim" diyerek kendi ülkesini bitirendir. Bu
hükümette Tansu Çiller Başbakandı; işin gerçeği budur. (DSP sıralarından
alkışlar) Dünyanın hiçbir hukuk devletinde bu görülmemiştir. (DYP sıralarından
gürültüler) Bu niye zorunuza gidiyor ki; bu gerçeği işlediniz. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- İşte, bugün bu noktaya gelmemizin temel nedeni budur. BAŞKAN - Sayın Gündoğan,
teşekkür ederim efendim. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Efendim, ben Yüce Meclise saygılar sunuyorum... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Sayın Tansu Çiller olmasaydı terörü bitiremezdiniz. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla)
- Onun için biz bu noktaya geldik... (DSP sıralarından alkışlar) Bugün tarım ve
hayvancılık sektörü durma noktasına gelmiştir. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gündoğan. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)
- Tansu Çiller olmasaydı terörü bitiremezdiniz... BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
bu, hür kürsü. Siz, çiftçilerle ilgili çok veciz konuşmalar yapıyorsunuz,
yaparken bu tarafa sataşma da oluyor; ama, arkadaşlarımız sabırla dinliyor;
çünkü gerçekleri konuşuyorsunuz. Müsaade buyurun efendim. MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Tansu Çiller olmasaydı 1994-1995'te terörü bitiremezdiniz. 5
yılda ülkeyi bitirdiniz. BAŞKAN - Tamam efendim... Efendim, doğruyu söylemek
masanın bu tarafında başka, o tarafında başka olmaz... Sayın Bakan, cevap
verecek misiniz? Vermiyorsunuz. Sayın Özdemir, İçtüzük 60
ıncı maddeye göre, ne söyleyecekseniz buyurun söyleyin efendim. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Sayın Başkanım, sizi ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bir çiftçi milletvekili
olarak, çiftçi borçlarının ödeme planıyla ilgili göstermiş olduğu hassasiyetten
dolayı Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyorum. Ancak... (SP ve DYP sıralarından
gürültüler) BAŞKAN - Bir dakika
efendim, arkası gelsin... ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Ancak... BAŞKAN -
"Ancak" ı dinleyin, "ancak" diyor. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Ancak, bazı eksik bilgiler olabilir, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
bazı eksik bilgiler verebilir düşüncesiyle, uygulamadan gelen bir çiftçi
olarak, Sayın Başbakanımıza da, sizin aracılığınızla bazı şeyler iletmek
istiyorum. (DYP sıralarından gürültüler) MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Bakan burada, o cevap versin. BAŞKAN - Efendim, böyle
bir usulümüz yok; ama, çok kısa olarak meramınızı anlatırsanız... ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Kısaca efendim. (DYP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Lütfen,
efendim... NECMİ HOŞVER (Bolu) -
Sayın Başkan, böyle bir usul var mı? Yani, böyle keyfî idare edebilir misiniz?
Meclisi dejenere ediyorsunuz. BAŞKAN - Efendim, istirham
ederim... Lütfen efendim... ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Efendim, öncelikle, Ziraat Bankası borçlarıyla ilgili bir ödeme
planından bahsediliyor. Özellikle, küçük çiftçilerimizi ilgilendiren, küçük
çiftçilerimizin bağlı bulunduğu Tarım Kredi Kooperatiflerinin, bu ödeme
planının içerisine girmesi gerektiği düşüncesindeyim, bunu arz etmek istiyorum. Ayrıca, mevcut ödeme
planına göre, 1 milyar lira borcu olan bir küçük çiftçi, 100 milyon lira peşin
öderse, her ay 95 milyon lira ödediği takdirde, benim hesabıma göre, üç yılda
3,5 milyar lira gibi bir para ödeyecek. Bunu 10 milyar lirayla örneklendirecek
olursak... BAŞKAN - Efendim, 60 ıncı
maddeye göre meramınızı anlattınız. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - 10 milyar lira, 31 milyar lira olacak. Sayın Başbakanımıza,
gösterdiği hassasiyet için tekrar teşekkür ederken, çiftçinin bu durumunu da
göz önünde bulundurarak, Bakanlar Kurulunda görüşülmekte olan, daha önce,
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da tartıştığımız ve Bakanlar Kuruluna
gönderdiğimiz, Sayın Tarım Bakanımızın da teklifiyle, çiftçilerimizin
borçlarını üç yılda, altı eşit taksitte ödemesi, faizsiz, faizlerin
dondurularak altı eşit taksitte ödemesi gerektiği konusundaki teklifin de
değerlendirilmesini, dikkate alınmasını rica ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim
efendim. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli)- Sayın Başkan, bu konu açılmışken, anlaşılıyor ki, Sayın Başbakana
teşekkür ederken, Sayın Bakan, burada iken, çiftçilere sağlanacak kredilerle
ilgili bir açıklama yapsınlar lütfen... BAŞKAN- Efendim, takdir
hükümetin... Ben, Sayın Tarım Bakanını çağırdım "cevap verecek
misiniz" dedim; ama, takdir hükümetin...
Ben, zorlayamam ki!.. (DYP sıralarından gürültüler) MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli)- Efendim, bir açıklama yapsınlar... BAŞKAN- Ben zorlayamam
ki... Ben zorlayamam yani... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Sayın Başkan... Sayın Başkan... BAŞKAN- Siz bütün
meseleleri söylediniz... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Müsaade edin efendim... Sayın Başkanım, çiftçiyle
ilgili ve Türkiye'nin meseleleriyle ilgili gündemdışı söz aldım. BAŞKAN- Evet... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Tarım Bakanımız buradalar... BAŞKAN- Cevap vermiyor
efendim... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Cevap vermeliler... Halk, çiftçi perişan... BAŞKAN- Vermiyor... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Vermek zorunda... BAŞKAN- Hayır, böyle bir
zorlamamız var mı efendim?!. SAFFET KAYA (Ardahan)-
Versinler... Yani, Sayın Bakan, çıksın, cevap versin. BAŞKAN- İstirham ederim
efendim.. SAFFET KAYA (Ardahan)-
Ben istirham ederim... Çiftçi perişan... Açlık
çekiyor, sefalet çekiyor; hâlâ daha duruyorsunuz!.. BAŞKAN- Sayın Bakan bu
konuda cevap vermeyecek efendim. Bırakın... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Ama, efendim, olmaz ki böyle şey!.. BAŞKAN- Bırakın da hür
iradesiyle hükümet etsin... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Hayır efendim, çıkacak, Tarım Bakanı cevap verecek... (MHP sıralarından
gürültüler) BAŞKAN- Sayın Kaya...
Sayın Kaya... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Yapmayın yahu!... Cevap verecek... BAŞKAN- Muhterem Kaya...
Sayın Kaya... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Sayın Başkan, olacak iş değil!.. BAŞKAN- Müsaade eder
misiniz efendim... Bu, karşılıklı olmaz efendim... SAFFET KAYA (Ardahan)-
Takdir halkın efendim... BAŞKAN- Defalarca
söyledim; ben de, özünde çiftçi olduğum için, İçtüzük 60'a göre dahi, iktidar
milletvekiline söz verdim; sizinkiler oradan bağırıyor efendim. Arkadaşımız bir
şey ifade etti, eksikliği söylüyor... SAFFET KAYA (Ardahan)- Ne
söylüyor Sayın Başkan, ne söylüyor?!. Siz muhatap değilsiniz, Bakan muhatap
burada; çıkıp, cevap vermeli... BAŞKAN- Efendim, Bakan,
isterse cevap verir... Tamam efendim; gündemdışı
konuşmalar bitti. SAFFET KAYA (Ardahan)-
Cevap vermeli... BAŞKAN- Vermiyor
efendim... Zorla değil ki... Sayın Kaya, istirham ederim...(Gürültüler) Sayın milletvekilleri, önümüzde
epeyce sunuş vardır. Kâtip Üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutuyorum: IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - Cumhurbaşkanlığı 2000 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin
Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/837) (S. Sayısı:
728) (1) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Cumhurbaşkanlığı 2000
Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler incelenerek kayıt
defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi
gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum: III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi ve NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/889) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre "Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve NATO
Parlamenter Asamblesinde (NATOPA) Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen
üyelerin isimleri, aynı kanunun 12 nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında
yapılan görüşmeyi müteakiben Genel Kurulun bilgilerine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
(1) 728 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir. BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur efendim. Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum: 2. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/1531) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/400) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular
kısmının 698 sırasında yer alan (6/1531) esas numaralı sözlü soru önergemi geri
alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Faruk
Çelik Bursa BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. Komisyonlardan, 5 adet
istifa önergesi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım: 3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un, Çevre Komisyonu
Başkanlığından çekildiğine ilişkin önergesi (4/401) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Malumları olduğu üzere;
4-5 Ağustos 2001 tarihlerinde yapılan Anavatan Partisi 7. Olağan Büyük Kongresinde
ANAP'ın yüksek karar organı olan Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğine ve Kadın
ve Gençlik Kolları Koordinasyon Başkanı sıfatıyla Genel Başkan Yardımcılığına
seçilmiş bulunmaktayım. Söz konusu
sorumluluklarım ve Partimiz adına şahsıma düşen görevlerin yoğunluğu
düşünüldüğünde, Başkanı bulunduğum Çevre Komisyonu çalışmalarına iş disiplinim
ölçülerinde zaman ayıramayacağımı üzülerek bildirmek istiyorum. Bu nedenle, TBMM Çevre
Komisyonu Başkanlığından ve üyeliğinden istifamın kabulünü saygılarımla arz
ederim. 1.10.2001 Ediz
Hun İstanbul Çevre
Komisyonu Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. 4. - İstanbulMilletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Anayasa
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/402) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Üyesi bulunduğum Anayasa
Komisyonundan istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
2.10.2001 Mehmet
Ali Şahin İstanbul BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. 5. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un, Anayasa Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/403) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Üyesi bulunduğum Anayasa
Komisyonundan istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
2.10.2001 Sadık
Yakut Kayseri BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. 6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Anayasa
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/404) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Üyesi bulunduğum Anayasa
Komisyonundan istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
2.10.2001 Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. 7. - Samsun Milletvekili Mehmet Çakar’ın, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/405) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Değişen oranlar nedeniyle
üyesi bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğini bilgilerinize
arz ederim. Saygılarımla. Mehmet
Çakar Samsun BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Efendim, Meclis
araştırması önergesi vardır; okutuyorum: C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 26 arkadaşının,
Türkiye’deki kuraklık sorunu ile akarsularımız üzerindeki barajlar ve
hidroelektrik santralları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/209) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Türkiye'deki kuraklık
sorunu ve akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santrallarının
durumu hakkında Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca, bir Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz
ederiz.
Gerekçe: Bilindiği üzere, dünya
büyük bir kuraklığa girmektedir. Türkiye'de çeşitli bölgelerimizde susuzluk hat
safhaya gelmektedir. Barajlarımızda sular kalmamış, akarsularımız kurumuş,
açılan kuyularımızda su seviyeleri 50-60 metre aşağıya düşmüştür. Bu konu ile
ilgili acil önlem alınmasını; Hidroelektrik enerjisinin
elektrik üretimindeki payı 1982 yılında yüzde 53 iken, 2000 yılı sonunda enerji
politikalarındaki değişiklikten yüzde 20'ye düşmüştür. Son iki yılda enerji
üretiminde yaşanan darboğazlar nedeniyle ucuz enerji kaynağı olan enerji
barajlarından hidroelektrik koşulları zorlayarak, kurak yılları dikkate almadan
fazla su çekilmesi, baraj su seviyelerinin minimum seviyelere inmesine ve bunun
sonucunda da hidrolik enerjinin üretim payının düşmesine sebep olmuştur. Avrupa ülkelerinin
tamamı, ABD, Japonya ve tüm OECD ülkeleri hidrolik potansiyellerinin büyük bir
kısmını üretime sokmuşlardır. Hatta bu ülkelerin çoğu, 1960'lı yıllarda, bu
işleri çözmüşlerdir. Japonya'da yıllık hidroelektrik potansiyel toplamı 114,3
milyar kilovatsaat, kullanım oranı yüzde 34'tür. Türkiye, akarsularının
yüzde 34'ünü kullanabilmekte, geriye kalan yüzde 66'sı enerjisi alınmadan denizlere
boşa akmaktadır. Yukarıda açıklanan
nedenlerle bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasında büyük yarar vardır. BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Sayın milletvekilleri, 3
adet genel görüşme önergesi vardır; ayrı ayrı okutuyorum: 2. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri
Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan
ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun, tarım sektörünün sorunları konusunda
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gerekçe: 57 nci hükümet, Aralık
1999 tarihinde IMF ile bir stand-by yapmış ve ekonominin bütün dengeleri altüst
olmuştur. Enflasyonla mücadele ve borç sarmalından kurtulma bahanesiyle yapılan
bu stand-by anlaşması sonunda, ekonomi, iki kriz atlatmış, programdan kısmen
vazgeçildiği kamuoyuna duyurulmuş, aynı program isim değiştirerek devam ettirilmiş
ve hâlâ devam ettirilmektedir. Bu zaman zarfında: Türk
parası devalüe olmuş, borçlar geri döndürülmesi bile imkânsız hale gelmiş,
vergi gelirlerinin tamamı içborç faizini karşılayamaz hale gelmiştir. Bu politikalar,
ülkemizde, istihdamın yüzde 45'ini karşılayan, GSYİH'ya yüzde 15'lik bir katkı
sağlayan, 65 milyon insanın beslenme ihtiyacını karşılayan sanayie hammadde
temin eden en önemli reel sektörümüz tarım sektörünü tamamen bitirme yoluna
sokmuştur. Tarım sektöründeki bu çöküş, ekonomik ve sosyal hayatı daha da zora
sokacaktır. Zaten fakirlik sınırının çok altında yaşayan kırsal kesim, açlık
sınırı altına itilecektir. IMF'ye verilen taahhütler
neticesinde, başta alım yoluyla yapılan destekler, arkasından girdi ve kredi
destekleri ortadan kaldırılmış, tarımsal kurum ve kuruluşlar işlevsiz hale
getirilmişlerdir. Bütün dünyanın tersine, tarımsal ticarî faizlerle bir
tutulmuş, buna rağmen borçlarını ödemeye çalışan çiftçilerle âdeta alay
edercesine, hükümetin bir kanadına mensup milletvekilleri taşrada borç
affından, faiz ertelemesinden bahsedip propaganda yaparak çiftçileri
yanıltmışlardır. Bu propagandaya kanan çiftçilerimiz borçlarını ödemekten
vazgeçmişler ve sonuçta faiz üstüne faiz binerek borçları ödenmeyecek bir hal
almıştır. Şu anda çiftçimizin yüzde 90'ı icralık durumdadır. Traktörünü,
arazisini, süt ineğini satılığa çıkarmışlar, yok fiyatına alıcı bulmaya
çalışmaktadırlar. Geçen yıl günde 30
ton gübre satan Gübre Sanayii bu yıl günde ancak 250 ton gübre
satabilmektedir. Bu çiftçinin bu yıl ekim yapmayacağının en önemli
göstergesidir. Geçen yıl, tarihinde ilk olarak tarımsal ürünlerde 1 milyar
dolar açık veren Türkiye, önümüzdeki yıl, tarımsal ürünlerde, net ithalatçı
konumuna geçecektir. İki yıldır hedef
enflasyon diye bir rakam öngörülmüş, tabanfiyatları buna göre belirlenmiştir.
Enflasyon ise asla hedeflenen şekilde gerçekleşmemiştir. Üstelik çiftçinin
kullandığı mazot ve gübrede fiyat artışı yıllık yüzde 100 olmuştur. Çiftçiler
sürekli enflasyona ezdirilmişlerdir. Tarımsal desteklemelerin
tamamen ortadan kaldırılıp, doğrudan desteğe indirgenmesi, tarımsal ürün
fazlası veren ülkeler için geçerli bir politikadır. Ülkemiz tarımsal
hedeflerine uygun bir destekleme politikası değildir. Ayrıca uyum sağlamaya
çalıştığımız, Avrupa Birliği, ortak tarım politikasına da uygun bir hedef
değildir. Sosyal bir destek niteliğinde olan bu desteğin, tarımla ilgili ne
sosyal ve ne de ekonomik amaçlarımızı gerçekleştirmesi mümkün görünmemektedir. Ülkemizde üretimi
kısılması ve yerine alternatif ürün yetiştirilmesi düşünülen, tütün, fındık,
şekerpancarı gibi ürünlerin üretimine diğer ülkelerde bir kısıtlama
getirilmemektedir. Üstelik, bu ürünlerde ülkemiz dünya üretim maliyetlerinin
altında bir maliyetle üretim yapmakta ve uluslararası pazarda rekabet edebilmektedir.
Bu ürünlerde kısıtlamaya gitmek, ayrıca düşündürücüdür. Tarım sektörünün
sigortası durumunda olan hiçbir şekilde destek görmeyen hayvancılık, özellikle
kümes hayvancılığı büyük zarar görmüştür. Uluslararası standart üretimi
yakalayan birçok tavukçuluk firması, ekonomik krizlere dayanamayarak batmıştır. Tarım sektörünün tamamen
yok olmasının sebeplerini, hükümetin bu konudaki dışa bağımlı yanlış
politikalarını, çözüm önerilerini, enine boyuna, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde tartışmak ve görüşmek kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Bu itibarla, yukarıda
belirtilen hususlarla ilgili olarak gerekli değerlendirmelerin sağlıklı bir
şekilde yapılabilmesini temin için, Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince bir genel görüşme
açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Diğer önergeyi
okutuyorum: 3. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33 arkadaşının,
uluslararası terör ve dışpolitika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/20) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına ABD'nin hedef olduğu
insanlık tarihinin en ağır saldırısı, yıllardır dünya kamuoyuna anlatmaya
çalıştığımız terörün, insanlığın geleceği açısından ne kadar büyük bir tehlike
olduğunu gözler önüne sermiş, besleyerek destekleyen her şeyin, insanlığın ve
uygarlığın düşmanı olduğunu kanıtlamıştır. Biz, burada, New York ve
Washington'da yaşamını yitirenlerin yakınlarının ve Amerikan halkının, çok
yakından tanıdığımız acısını paylaşıyoruz. Türkiye'de ve dünyanın
dört bir yanında insanlık suçu işleyenler dikkate alındığında, terörün, dil,
din, ırk ve millet ayırımı yapmadığı ne kadar ortadaysa, terörle mücadelenin de
bu unsur ve hususları hedef almaması gerektiği de bir o kadar açıktır. Uygar
olan ile olmayan bir dünyayı ayırt etmenin anlamı, bu tür olayları onamayan
İslamı karşısına almak değil, teröre karşı olan çok sayıda İslam ülkesiyle
ittifak oluşturmaktır. Bu hususlar, insanın en
temel hakkı olan yaşama hakkına tecavüz ve insanlık suçu oluşturan,
uluslararasılaşan, tanımlanamayan ve potansiyel savaş riski taşıyan teröre
karşı ortak tavır alınmasını, gecikmiş de olsa, kaçınılmaz kılmış; askerî
önlemlerin ve işbirliğinin ötesinde tüm dünyada yeni tedbirlerin gerektiğini,
terörist çabalara karşı oluşturulacak çok daha etkili, geniş ve bulguları paylaşan
bir istihbarat biriminin, birikimiyle, Türkiye'nin de öncülüğünde, NATO
içerisinde geliştirilmesini ve belki de bu suretle, NATO'nun yeni dünya
düzenindeki varlık nedenini açıklayabilecek yeni kimliğine kavuşmasını zorunlu
kılmaktadır. Artık, yeni dünya
düzeninin ne olacağı, saldırının sonuçları ortaya çıktıkça ve sorumlularına
yaklaşılabildiği ölçüde netlik kazanacaktır. İki kutupluluğun sona
ermesinin ardından Türkiye'nin stratejik öneminin azaldığı yönündeki yorumlar,
bundan böyle terk edilmek zorundadır. Jeopolitik ve stratejik konumu itibariyle
terörizmle yıllarca savaşmış ve bu doğrultuda, vatandaşlarının ekonomik
beklentilerini tam olarak karşılayamamış ülkemiz, Batılı müttefiklerince,
herhalde, yeni koşullar altında daha gerçekçi değerlendirmelere konu olacaktır.
Bu konumuyla, uygar
dünyanın çifte standardına neden olabilecek gelişmeleri durdurabilecek güçte
olan Türkiye, terörün tanımlanmasında ve alınacak önlemlerin oluşturulmasında,
mutlak surette, masada olmalıdır. Uluslararası bu konumuna
rağmen, mevcut hükümetin yönetim yetersizliği nedeniyle, ekonomik açıdan zaten
zor durumda olan ülkemizle ilgili kaygılar son saldırıdan sonra daha da artmış;
turizm, ihracat, dolayısıyla, üretim ve finans kesiminde olumsuz etkiler
giderek kendisini hissettirmiştir. İçpolitikada acze düşmüş
hükümet ortakları, dışpolitikada da, duyarsız, dilsiz ve sessizdirler.
Gelişmeleri basından izlemekte, pasif bir konumda dünya gündeminin gerisinde
kalmaktadırlar. Oysaki, tam da bu
konjonktürde, dünyaya ve bulunduğumuz bölgeye ilişkin gelişmeleri çok yakından
takip ederek, ülkemiz çıkarları doğrultusunda, çok yönlü, atak, ancak, rasyonel
politikalar izlemek zorundayız. Zira, eskiden batı ile
doğu arasında tampon olan Türkiye, artık, doğrudan yeni düzenin merkezindedir. Bu koşullarda,
Avrupa'daki yanlış değerlendirmeler konusunda Türkiye'nin görüşünü anlatabilmek
bakımından, elde edilen fırsatla da, sanıldığından önce AB'yle bütünleşme
hedefine ulaşılabilir, AGSK içinde olması gereken yer alınabilir. Bir yandan ülkemizin
jeostratejik öneminin artması, diğer yandan, güvenlik konusunda NATO'nun AB'nin
önüne geçmesi, AB konusunu AB-Türkiye sorunu haline getirmek isteyen
politikaların önünü keserek, Türkiye'yi, Kıbrıs'a ilişkin politikaların aktif
katılımcısı, yön vericisi ve belirleyicisi haline getirebilir. Bu konjonktürde, ABD'nin
en güçlü müttefikinin bile rolünün belirli sınırlar içinde olacağı
gözlemlenirken, birçok NATO üyesi ülke verecekleri desteğin koşulsuz
olmayacağına işaret ederken, desteğin, gözü kapalı, açık çek verilerek değil,
her şeyden önce, soğukkanlı, uluslararası ilişki ve işbirliği anlayışı
çerçevesinde, ülke menfaatlarını ön planda tutarak, akılcı ve gerçekçi
politikalar doğrultusunda verilmesi gereklidir. Ancak, mevcut hükümet, bu
karmaşık tarihî süreçte, Meclisi devredışı bırakan dışpolitikayla siyaset
alanını daraltmakta ve ülke dinamiklerini bu suretle pasifleştirerek, ulusal
egemenliğin ve millet iradesinin tecellisini engellemektedir. Dışpolitikada yapılan ve
yapılabilecek hataların ülkemizin geleceğini etkileyebilecek ve telafisi mümkün
olmayacak önemde olması hassasiyetiyle, bu konulardaki görev ve sorumlulukların
sadece Dışişleri Bakanlığı ve hükümete bırakılmayarak, Yüce Meclisimizce
görüşülmesinin uygun olacağı düşüncesiyle, Anayasanın 98, İçtüzüğün 101, 102 ve
103 üncü maddeleri gereğince bir genel görüşme açılmasını saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur efendim. Önerge gündemdeki yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Diğer önergeyi
okutuyorum: 4. -
Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve 20 arkadaşının, ABD’deki terörist eylemler
sonucu ortaya çıkan uluslararası gelişmelerle ilgili hükümetin oluşturacağı
yeni politikalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 11 Eylül 2001 tarihinde
New York ve Washington'da gerçekleştirilen terörist saldırılar, sadece ABD'de
değil, tüm dünyada şok etkisi yaratmıştır. 10 000'e yakın masum
insanın ölümüne sebep olan bu saldırılardan sonra, ABD'nin inisiyatifiyle BM ve
NATO'dan kararlar çıkarılarak, Afganistan'a karşı harekat hazırlığı içerisine
girilmiştir. Orta ve uzun vadede ise,
bu olay, yeni yüzyılın başında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmiş ve
bunun neticesi olarak, uluslararası dengelerin değişeceği ve yeni güvenlik
stratejilerinin oluşturulacağı bir süreç başlamıştır. Bu gelişmeler Türkiye'yi
yakından ilgilendirmekte ve ülkemizin güvenliği ve gelecekteki çıkarları
açısından da çok önem arz etmektedir. Bu sebeple, hükümetin
oluşturacağı yeni politikalara Türkiye Büyük Millet Meclisinin katkısını
sağlamak amacıyla, Anayasanın 98, İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca genel görüşme talebimizi ve yine İçtüzüğün 70 inci maddesi uyarınca bu
görüşmenin kapalı oturum şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
BAŞKAN. - Bilgilerinize
sunulmuştur. Önerge gündemde yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme sırası
geldiğinde yapılacaktır. Sayın milletvekilleri,
bir gensoru önergesi vardır; önerge, daha önce bastırılıp, sayın üyelere
dağıtılmıştır. Şimdi, okutuyorum
efendim: 5. - Saadet
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve
Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, uyguladıkları politikalarla
ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve ABD’deki terör olayından sonra
ortaya çıkan uluslararası kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı
iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/18) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 11 Eylül 2001 tarihinde
ABD'de meydana gelen terör saldırılarından sonra dünya, kurulu dengeleri alt
üst edeceği belli olan bir istikrarsızlık ve savaş tehlikesi ile karşı
karşıyadır. Uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getiren
57 nci hükümet bu uluslararası kriz konusunda da tutarlı politikalar ortaya
koyamamaktadır. Böyle bir ortamda Türkiye'nin olup bitenleri
değerlendirebilmekten yoksun bir hükümet tarafından yönetilmesi kabul edilemez.
Bu durum sadece Türkiye için değil dünya için de talihsizliktir. Ekteki gerekçe ile 57 nci
hükümetin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 ve İçtüzüğün 104
üncü maddesine göre gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.
Gerekçe: 57 nci hükümet
uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirmiş, insanımızı
fakirleştirmiş, toplumun büyük bir kesimini yoksulluğa hatta açlığı mahkûm
etmiştir. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik küçülmesi bu hükümet döneminde
yaşanmış, yine bu hükümet döneminde toplanan vergilerin tamamı ile ödenecek
borç faizleri karşılanamaz duruma gelinmiştir. 57 nci Ecevit Hükümetinin
2000 yılında IMF'nin desteği ile uyguladığı "ekonomik istikrar
programının" şubat 2001'de çökmesinden sonra, Dünya Bankasından ithal
edilip Devlet Bakanı yapılan Sayın Kemal Derviş'in uyguladığı ikinci program
döneminde, başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere uluslararası kuruluşlar,
Türkiye ekonomisini yönetmeye başlamışlardır. Bu program çerçevesinde hükümet
tüm inisiyatifini kaybetmiş, millî kuruluşlarımızın yöneticileri bile dışarıdan
tayin edilir olmuştur. Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in, uluslararası kuruluşlara, bu arada ABD Maliye Bakanlığına ülkenin
geleceğini ipotek altına alacak olan taahhütlerde bulunduğu, bu taahhütlerin
arasında sadece ekonomik değil, siyasî ve stratejik konuların da bulunduğu
iddia edilmektedir. Sadece ekonomik konularda
değil, uluslararası ilişkilerde de 57 nci hükümet, özgün ve ulusal
çıkarlarımızı karşılayacak bir politika ortaya koyamamıştır. Hükümetin
Dışişleri Bakanının bürokratlarıyla birlikte yürüttüğü ilişkilerden, bırakın
Türkiye Büyük Millet Meclisini, hükümetin diğer üyeleri bile haberdar değildir.
Maalesef, soğuk savaş
sonrasında yeniden kurulan uluslararası düzende, Türkiye, çıkarlarına uygun
dinamik bir dışpolitika geliştirememiş, önüne çıkan imkânları
değerlendirememiştir. Özellikle 57 nci hükümet döneminde Türkiye, bölgesindeki
sorunlu alanlarda meydana gelen gelişmelerde, neredeyse tamamen devre dışı
kalmıştır. Sözde, Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz; ama, başta Avrupa
Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK) konusunda olmak üzere Avrupa ile
sorunlarımız giderek büyümektedir. 57 nci hükümet, sağlıklı
bir Ortadoğu politikası da geliştirememiştir. Bunun en bariz örneği, Filistin'i
kan ve gözyaşına boğan İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un tüm dünyada dışlandığı,
bazı Avrupa ülkelerinde savaş suçlusu ilan edildiği bir dönemde Türkiye'ye
davet edilmesidir. 11 Eylül 2001 tarihinde
ABD'de meydana gelen terörist saldırılardan sonra, dünyanın, bölgemizde
geçeceği anlaşılan bir savaşın eşiğine geldiği bir dönemde Türkiye'yi böyle bir
hükümetin yönetiyor olması talihsizliktir. Bu hükümetin böyle bir
ortamda ülkenin çıkarlarını koruması mümkün değildir. Ülke ekonomisini iflasa
götüren ve uluslararası kuruluşların insafına terk eden bu hükümetin, dışarıdan
gelecek ulusal çıkarlarımıza bağdaşmayan talepleri reddetmesi mümkün değildir. Nitekim, krizin başladığı
günden itibaren hükümetin takındığı tutarsız ve çelişkili tavır şaşkınlık
yaratmıştır. Tüm bölge haritasının değişeceği bir savaştan söz edilirken,
Türkiye'nin Başbakanı "Taliban rejimi devrilmeden Afganistan'dan
çıkılmaması gerektiğini" söyleyerek uluslararası hukuk ve diplomasi
dilinden haberdar olmadığını ortaya koymuştur. Başta Başbakan olmak
üzere 57 nci hükümet üyelerinin yaklaşmakta olan ciddî durumu değerlendirecek
durumda olmadıkları anlaşılmaktadır. Körfez Savaşında Türkiye'nin
kaybettiklerinden habersiz olan ekonomiden sorumlu, sorumsuz Devlet Bakanı
Kemal Derviş, bir koy beş al mantığını ortaya koyan açıklamalar yapmaktadır. Terör, insanlığın baş
belasıdır; ABD'de meydana gelen terör olayı binlerce masum insanın canını
almıştır; bu şekilde, dünya, nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu acı
bir şekilde bir daha öğrenmiştir. Terörle etkin bir
mücadele gereklidir; terörle mücadele için uluslararası işbirliği zorunludur;
Türkiye, terörle mücadele için uluslararası işbirliğine katılmalıdır. Ancak terörle mücadele
demokrasi ve hukuk içinde olmalıdır. Demokrasi ve hukuk ölçüleri içinde
kalınmazsa, teröre devlet terörü ile karşılık verilirse terör önlenemez, aksine
beslenir, insanlar yeni yıkımlar, yeni acılar yaşar. Sonradan yapılan
düzeltmeler ve özür dilemelere rağmen, İslam dünyası ve Müslümanlara karşı
olumsuz bir hava yayılmaktadır. Medeniyetler savaşından söz ediliyor; ABD
Başkanı Bush'un haçlı seferi gafından sonra İtalyan Başbakanı, Batı
uygarlığının İslamdan üstün olduğunu iddia etmiştir. Belli ki, bir taraftan
aklıselimi devredışı bırakan çıkışlar olurken, diğer yandan, olayları çıkarları
doğrultusunda kullanmak isteyenler var. Böyle bir ortamda
Türkiye'nin olup bitenleri değerlendirmekten yoksun bir hükümet tarafından
yönetilmesi kabul edilemez. Bu durum, sadece Türkiye için değil, dünya için de
talihsizliktir. Demokrasisini
olgunlaştırmaya çalışan, laik; ama, Müslüman bir Türkiye, geliştireceği
sağlıklı politikalarla medeniyetler savaşı saçmalığını, dünyanın kana ve ateşe
boğulmasını önleyebilecek ülkelerin başında gelmektedir. Bunun için bu hükümet
gitmeli, millet ve başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın güvenini
kazanacak, sağlıklı ve ilkeli politikalar geliştirecek bir hükümetin kurulması
zorunludur. BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Önergenin görüşme gününü
belirleyen Danışma Kurulu Önerisi az sonra oylarınıza sunulacaktır. Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 adet daha tezkeresi vardır; okutup
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 8. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, İsveç Parlamentosu
Genel Sekreterinin davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/890) 4 Ekim 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna İsveç Parlamentosu Genel
Sekreteri Anders Forsberg'in TBMM Genel Sekreterliğine gönderdiği mektupta,
25-27 Ekim 2001 tarihlerinde Stockholm'de düzenlenecek olan Kadın ve Erkeğe
Eşit Fırsatlar İçin Parlamenter Komiteler Konferansına Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen iki parlamenterden oluşan heyetin davet edildiği
bildirilmektedir. Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun
tasviplerine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir. İkinci öneriyi
okutuyorum: 9. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, Uluslararası
Demokrasi Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/891) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Uluslararası Demokrasi
Enstitüsünden alınan bir yazıda, Yunanistan Parlamentosu ve Rodos Yerel
Yönetimlerinin işbirliğiyle 25-28 Ekim 2001 tarihleri arasında Rodos'ta
düzenlenecek olan Doğu Akdeniz Bölgesi Üçüncü Genç Parlamenterler Konferansına
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bir parlamenter heyetle katılmaya davet
edildiği bildirilmektedir. Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN - Meclis
Başkanlığının tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
Danışma Kurulu önerileri vardır; önce tümünü okutup işleme alacak, sonra ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım. V. - ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. - (11/16), (11/17), (11/18) esas numaralı gensoru
önergelerinin gündemdeki yeri, görüşülme günü ve çalışma saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu
Önerisi No:81
8.10.2001 Danışma Kurulunca,
aşağıdaki önerilerin, Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Öneriler: 1. - 3.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli Üçüncü Birleşiminde
okunmuş bulunan Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkındaki (11/16) esas numaralı
gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmının 1 inci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir. 2. - 3.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli birleşiminde okunmuş
bulunan Başbakan Bülent Ecevit Hakkındaki (11/17) esas numaralı gensoru
önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 2 nci
sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir. 3. - 5.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan Başbakan Bülent Ecevit
hakkındaki (11/18) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 3 üncü sırasında yer alması ve
Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması ve
üç gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılması önerilmiştir. 4. - Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 56 ncı
sırasında yer alan 200 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına,
185 inci sırasında yer alan 558 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına,
144 üncü sırasında yer alan 456 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına,
145 inci sırasında yer alan 458 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına,
146 ncı sırasında yer alan 459 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına,
160 ıncı sırasında yer alan 514 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına,
28 inci sırasında yer alan 204 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına,
34 üncü sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına,
173 üncü sırasında yer alan 532 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına,
161 inci sırasında yer alan 515 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına,
233 üncü sırasında yer alan 643 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına
alınması önerilmiştir. BAŞKAN - Danışma Kurulu
önerisi üzerinde lehte ve aleyhte söz isteyen var mı?.. Yok. Danışma Kurulu önerisinin
maddelerini tek tek okutup oylarınıza sunacağım. Önerinin 1 inci maddesini
okutuyorum: 1. - 3.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 3 üncü Birleşiminde
okunmuş bulunan Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkındaki (11/16) esas numaralı
gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer alacak İşler"
kısmının 1 inci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmiştir. Yalnız, istirham
edeceğim; sayın milletvekilleri, burada bulunanlar okunan öneriye müspet veya
menfi oy kullansınlar. Önerinin 2 nci maddesini
okutuyorum: 2. - 3.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli birleşiminde okunmuş
bulunan Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/17) esas numaralı gensoru
önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 2 nci
sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmiştir. Önerinin 3 üncü maddesini
okutuyorum: 3. 5.10.2001 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan Başbakan Bülent Ecevit
hakkındaki (11/18) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 3 üncü sırasında yer alması ve
Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması ve
üç gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmiştir. Önerinin 4 üncü maddesini
okutuyorum: 4. Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 56 ncı
sırasında yer alan 200 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına,
185 inci sırasında yer alan 558 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına,
144 üncü sırasında yer alan 456 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına,
145 inci sırasında yer alan 458 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına,
146 ncı sırasında yer alan 459 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına,
160 ıncı sırasında yer alan 514 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına,
28 inci sırasında yer alan 204 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına,
34 üncü sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına,
173 üncü sırasında yer alan 532 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına,
161 inci sırasında yer alan 515 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına,
233 üncü sırasında yer alan 643 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına
alınması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
gündemin "Seçim" kısmına
geçiyoruz. VI. -
SEÇİMLER A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM 1. -
Anayasa; Adalet; Millî Savunma; İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını
İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme
komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim BAŞKAN - Anayasa
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik
için, Bolu Milletvekili İsmail Alptekin, İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş
ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Adalet Komisyonunda boş
bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Aksaray
Milletvekili Ramazan Toprak, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve Yozgat
Milletvekili Mehmet Çiçek aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Millî Savunma
Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için,
Samsun Milletvekili Mehmet Çakar aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Millî Savunma
Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için,
Kayseri Milletvekili Sevgi Esen aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Millî Savunma
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik
için, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Konya Milletvekili Hüseyin Arı ve
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. İçişleri Komisyonunda boş
bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal ve Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Dışişleri Komisyonunda
boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Ankara
Milletvekili Saffet Arıkan Bedük aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Dışişleri Komisyonunda
boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Ankara
Milletvekili Eyyüp Sanay, İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu ve Manisa
Milletvekili Necati Çetinkaya aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik
için, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve
Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna düşen 3 üyelik için, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan, Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya ve Kocaeli Milletvekili Osman Pepe aday
gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Çevre Komisyonunda boş
bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Gaziantep
Milletvekili Nurettin Aktaş, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol ve Yozgat
Milletvekili İlyas Arslan aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik
için, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve
Konya Milletvekili Özkan Öksüz aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Tarım, Orman ve Köyİşleri
Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik
için, Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol, Kahramanmaraş Milletvekili Zeki Ünal
ve Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi aday
gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Konya Milletvekili Özkan Öksüz,
Remzi Çetin ve Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için,
Ordu Milletvekili Sefer Koçak aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunda boş
bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Tokat
Milletvekili Ergün Dağcıoğlu aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Dilekçe Komisyonunda boş
bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Van Milletvekili
Hüseyin Çelik aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kamu İktisadî
Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 3 üyelik için, Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız, Siirt Milletvekili
Ahmet Nurettin Aydın ve Tokat Milletvekili Ergün Dağcıoğlu aday
gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için,
Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyelik
için, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış aday gösterilmişlerdir. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Herkese hayırlı olsun
efendim. Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz. VII. - SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Halkalı SSK
hastanesi inşaatına ve Küçükçekmece SSK Dispanserine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/683) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Soru, üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrilmiştir. 2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Türkiye-İran geçiş
yollarındaki bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım
Yücelen’in cevabı (6/684) 3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba
jandarma birliklerince ve polis tarafından bir kişiye işkence yapıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı
(6/686) 4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bafra
Kaymakamlığınca hazırlanan bir kitaba ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen’in cevabı (6/687) 5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, nüfus dairelerinde
bir kuruluşun perakende satış fişi ile tahsilat yaptığı iddialarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/706) 6. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul -
Kınalıada'da bulunan aktarıcı antenlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen’in cevabı (6/713) 7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, nüfus
müdürlüklerince alınan faks ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen’in cevabı (6/723) 8. - İstanbul Milletvekili
Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/752) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, "Sözlü Sorular" kısmının 2, 4, 5, 18, 21, 29 ve 45
inci sıralarında bulunan soruları, birleşik olarak, İçişleri Bakanı Sayın Rüştü
Kâzım Yücelen cevaplandıracaktır. Soruları okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda delaletinizi arz ederim. 1.5.2000 Hüseyin
Çelik Van 1. Çaldıran-İran arası
100 kilometredir. Erciş-Ağrı üzerinden İran'a giden yol ise 300 kilometredir.
Başta, Jandarma olmak üzere, askerî yetkililer TIR araçlarına Çaldıran
üzerinden izin vermiyor, zorunlu olarak Erciş-Ağrı üzerinden ulaşım sağlanıyor. Çaldıran'dan İran'a
ulaşımda daha kısa olan yolun kullandırılmamasının sebebi nedir? 2. Vatandaşın
Doğubeyazıt'tan aldığı 20-30 milyonluk hediyelik faturalı eşyaların geçişine
bile Çaldıran'daki, başta, Jandarma olmak üzere, askerî yetkililerce izin
verilmemektedir. Faturaları ibraz edilen
hediyelik eşyaların geçişine izin verilmemesinin sebebi nedir? Şayet bu
eşyalara kaçak muamelesi yapılıyorsa satıldığı mahalde bunlara nasıl müsaade
ediliyor? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma
İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini
delaletlerinize arz ederim. 1.5.2000 Musa
Uzunkaya Samsun 1. Uluslararası ilişkiler
ve yasalardan doğan incelemelerde arzu etmediğimiz halde en çok sorgulanıp
yargılandığımız insan hakları ihlalleri ve işkence iddialarına ne zaman son
verilecektir? 2. 27 Mart 2000
tarihinden beri yasadışı bir örgüt mensubu olduğu iddiasıyla Samsun Çarşamba
İlçesinde gözaltına alınan, gece evinden bir baskın sonucu bir meçhule
götürülüp, esasen şehit polis kızı olan eşi ve çocuklarının günlerce tedirgin
kalmasına vesile olunan sağlık memuru Metin Sevindik'e yapıldığı iddia edilen
işkence ve baskıları hukuk devleti adına tasvip ediyor musunuz? 3. Gerek maznunun avukatı
gerekse adlî tıp raporu, vücudunda 50'den fazla darp izinin tespit edildiği
beyanları ve 10 günlük iş göremez raporunun verilmesine vesile olan Çarşamba
Jandarma Bölük ve Samsun TEM'de yapıldığı iddia edilen bu işkenceyi yapanlara
karşı bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz? 4. Türkiye ve Türkiye
dışı hukuk çevrelerini oldukça rahatsız eden ve tamamen insanlık suçu olan
işkence olaylarına ne zaman son verilecektir? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma
İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini
delaletlerinize arz ederim. 1.5.2000 Musa
Uzunkaya Samsun 1. Bafra Kaymakamlığı ve
Kaymakam Hayati Soylu'nun başkanlığını yaptığı kısa adı BAKAV olan Bafra Sosyal
ve Kültürel Kalkınma Vakfının maddî katkılarıyla çıkarılan "75 inci Yılda
Bafra" adlı büyük boy 365 sayfalık kitabın hazırlanmasında amacın ne
olduğu ve maliyetinin ne kadar olduğu bilinmekte midir? 2. Kaymakamın kendi
lojmanı ve lojman bahçesi dahil 82 yerde fotoğraflı görüntüsünün verilmesi reklam
amaçlı değilse neyi ifade etmektedir? 3. İlgili kitapta 2 sayın
milletvekilinin resmi ve görüşleri yer aldığı halde, 4 tanesi Bafra çıkışlı
olan diğer 8 milletvekiline niçin yer verilmemiştir? 4. Sayın Yekta Açıkgöz'ün
yazısı tamamen siyasî içerikli ve bir milletvekilinin şahsında anamuhalefet
partisine saldırılar içerdiği halde, siyasî kişilik olmaması gereken Kaymakam
ve komisyon böyle bir yazıyı nasıl yayınlamıştır? 5. Birçok icraat, tutum
ve davranışıyla tarafsızlığını yitirdiği endişesi duyulan Bafra Kaymakamı
hakkında ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz? 18.5.2000 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Faruk
Çelik Bursa 1. Nüfus Hizmetlerini
Güçlendirme Vakfı, İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesinin kuruluş
amacı nedir? 2. Yukarıda adı geçen
kuruluş bilginiz dahilinde mi kurulmuştur? 3. Adı geçen kuruluş
perakende satış fişiyle tahsilat yapmaktadır. Bu tahsilat yasal mıdır? Elde
edilen gelir nerelere harcanmaktadır? 4. Devletin dairesinde,
memurlara, sanki özel bir firmanın elemanı gibi nasıl perakende satış fişi
verdirilmektedir? 5. Perakende satış
fişleri vergi levhası olan işyerlerince verilebildiği halde, nüfus dairesinin
işyeri olarak vergi numarası ve tescili olmadığından, bu şekilde fiş verilmesi
ve tahsilatı yasaya aykırı değil midir? 6. Perakende satış
fişlerinde neden tarih bulunmamaktadır? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun
İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 23.05.2000 Ahmet
Güzel İstanbul İstanbul'da bulunan
Kınalıada, doğal SİT alanı olan güzel bir sayfiye yerimizdir. Bu küçücük adada 22 adet
aktarıcı anten kaçak olarak kurulmuş ve ruhsatsız olarak da çalışmaya devam
etmektedir. Aktarıcı antenlerin çalışmaları sırasında elektromanyetik radyasyon
yaydığı ve insan sağlığını tehdit ettiği raporlarla sabittir. İstanbul 3 Numaralı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun, 6.9.1996 tarih ve 8642 sayılı
kararında, bu antenlerin, iskân dışı olan Sivri Adaya veya Meandros Adasında
düzenlenmesi istenmiştir. Soru: İnsan sağlığını
tehdit eden ve bu nedenle Adalar Belediye Başkanlığınca 1996 yılında yıkım
kararı alınan bu antenlerle ilgili yakım kararını uygulamayan Adalar Belediye
Başkanlığı hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı? Yapmadınızsa yapmayı
düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma
İçişleri Bakanı Sayın Saadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesini delaletlerinize
arz ederim. Musa
Uzunkaya Samsun 1. Nüfus müdürlüklerince,
nüfus cüzdanı almak isteyen vatandaşlardan alınan 3 milyon Tl'lık faks ücreti
ile ilgili olarak; a) Bugüne kadar toplanan para miktarı b) Sarf yerleri ve
miktarı c) Uygulamanın hukukî dayanağı d) Bu faksın maliyet
fiyatı nedir? 2. Nüfus müdürlükleri
arasında kurulacak bilgisayar ağı ya da internet vasıtasıyla nüfus işlemlerinin
basitleştirilmesine dönük bir çalışmanız var mıdır? Bugünkü kârlı uygulama ne
kadar sürecektir? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun
İçişleri Bakanı Sayın Saadettin Tantan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Ahmet
Güzel İstanbul 3796 sayılı İstanbul
Kentinde Yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanunu ile İstanbul kentinin uluslararası
olimpik anlaşma şartlarına uygun olarak olimpiyatlara hazırlanması ve olimpiyat
oyunlarının düzenlenmesi ile ilgili esas ve usuller belirlenmiştir. 3796 sayılı İstanbul
Kentinde yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanununun 2 nci maddesinde öngördüğü
bedelleri İstanbul Büyükşehir Belediye yönetimleri ödememektedirler. 1999 yılı
itibariyle, yasaya aykırı olarak ödemediği bedel, faiz hariç 5 180 984 000 000
TL'dir. Bu bedelin ödenmemesi
nedeniyle Olimpiyat Komitesi yatırım yapmamakta ve ülkemiz olimpiyatlara
yeterince hazırlanamamaktadır. 1. 3796 sayılı Yasaya rağmen ödenmesi gereken,
faiz hariç 5 180 984 000 000 TL'yı ödemeyen İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı hakkında İçişleri Bakanlığı olarak ne gibi işlem yaptınız? 2. Herhangi bir yasal işlem yapılmamışsa, yapmayı düşünüyor musunuz? BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun. 7 adet sözlü soru
önergesi okuttuk; tabiî, bu demek değildir ki, sizin 35 dakika söz hakkınız
var, gereğini yapacağınıza inanıyorum efendim. İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; okunan
sözlü sorulara sırasıyla cevap veriyorum. Önce 2 nci sıradaki soru:
Bilindiği üzere, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca 29 Mayıs 1994 tarih ve
21944 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşıyan
Araçların Seyir, Konaklama, Denetleme, Güvenlik, Gümrük İşlemleri ile TIR
Güzergâhlarına İlişkin Tebliğin "Güzergâhlar" bölümünde Türk ithal ve
ihraç malları taşıyan TIR araçlarının uyması gereken güzergâhlardan İran'a
gidiş geliş bağlantı yolu olarak
Van-Muradiye-Erciş-Patnos-Tutak-Hamur-Ağrı-Gürbulak güzergâhının kullanılması
belirtildiğinden, Muradiye-Çaldıran-Gürbulak güzergâhı kullandırılmamaktadır. Ağrı İli için 2000 yılı
sınır ticareti kapsamında bakır süs eşyası, semaver ve sumak ithalinde herhangi
bir sorun bulunmamaktadır; ancak, ithal edilen bu tür süs eşyalarının Ağrı İli
dışına çıkarılmaması gerektiğinden, yol kontrol noktalarında bu tür
malzemelerin Van İline girişine müsaade edilmemektedir. Genel İthalat Rejimi
çerçevesinde, faturasız kaçakçılığa konu mallarla yakalanan vatandaşlar
hakkında yasal işlem yapılmasının ülkemiz açısından gereği açıktır; ancak, ithal
edilen süs eşyalarının faturalarının ibrazı halinde geçişlerine müsaade
edildiği, bu konuda herhangi bir sorun ve engelin bulunmadığını bilinmesini
ister, bu vesileyle saygılar sunarım. 4 üncü sıradaki, Samsun
Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba jandarma birliklerince ve
polis tarafından bir kişiye işkence yapıldığı iddiasına ilişkin (6/686) esas
numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum: 25.3.2000 tarihinde
Sinop-Ayancık İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yakalanarak gözaltına alınan
Emrullah Kahraman isimli şahıs, ifadesinde, yasadışı İBDA-C örgütü üyesi
olduğunu, 1996 yılında 19 Mayıs törenlerinin yapılacağı şehir stadı şeref
tribününe, aynı ilçede ikâmet eden, aralarında Samsun İli Çarşamba İlçesi
Karabucak Köyü nüfusuna kayıtlı Hasan- Kevser oğlu, 1963 Terme doğumlu Metin
Sevindik isimli şahsın da bulunduğu 5 kişiyle birlikte bomba koyduklarını;
ancak, bombanın patlamadığını beyan etmesinin ardından, Metin Sevindik isimli
şahsın Tekkeköy Sağlık Ocağında memur olarak çalıştığının belirlendiği,
Tekkeköy İlçe Jandarma ve İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin İlçe Cumhuriyet
Başsavcısıyla görüşmelerinden sonra müşterek olarak düzenledikleri operasyonla
27.3.2000 tarihinde Metin Sevindik'in yakalanarak, aynı gün Tekkeköy Sağlık
Ocağından doktor raporu alındığı, sorgularının tamamlanmasını müteakip,
30.3.2000 günü Merkez İlçe Adlî Tabipliğinden darp ve cebir izine
rastlanılmadığına dair doktor raporu verildiği ve şahıs hakkında düzenlenen
tahkikat evrakıyla birlikte sevk edildiği Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının HZ.
2000/3728 sayısına kayden Birinci Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanarak, Samsun
Cezaevine konulduğu anlaşılmıştır. Bu vesileyle hepinize
tekrar saygılar sunuyorum. Yine, 5 inci sıradaki,
Samsun Milletvekili Sayın Uzunkaya'nın, Bafra Kaymakamlığınca hazırlanan bir
kitaba ilişkin (6/687) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum: "75 inci Yılda
Bafra" adlı, ilçenin tanıtımı amacına yönelik olan ve başkanlığını
Kaymakam Hayati Soylu'nun yaptığı Bafra Sosyal ve Kültürel Kalkınma Vakfınca
hazırlanan bahse konu kitabın, KDV hariç, 4 milyar 900 milyon TL'na mal olduğu,
devlete herhangi bir külfetinin bulunmadığı, fotoğraflı görüntülere çok yer
verilmesinin herhangi bir suç unsuru oluşturmadığı, görev yaptığı süre
içerisinde tarafsızlığını koruduğu, yapılan tahkikattan anlaşıldığı ifade
edilmiştir. 18 inci sıradaki, Bursa
Milletvekili Sayın Faruk Çelik'in, nüfus dairelerinde bir kuruluşun perakende
satış fişiyle tahsilat yaptığı iddialarına ilişkin (6/706) esas numaralı sözlü
sorusuna cevap veriyorum: Soru önergesinde, nüfus
idarelerinde bir kuruluşun perakende satış fişiyle tahsilat yaptığı
iddialarıyla, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve
Sanayi İşletmesinin kuruluşuyla ilgili bilgiler sorulmaktadır. Nüfus hizmetlerinin
modernize edilip geliştirilmesi ve nüfus personelinin daha etkin ve huzur
içerisinde hizmet yapmasına imkân verecek şekilde, sosyal ve ekonomik açıdan
desteklenmesi için ihtiyaç duyulan maddî ve manevî kaynakları sağlamak
amacıyla, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı ve buna bağlı olarak, Nüfus
Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi
kurulmuştur. Devletimizin aslî,
sürekli, genel, hukukî, teknik ve uluslararası nitelikteki altyapı
hizmetlerinden biri olan nüfus hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yer alan bazı
iş ve işlemlerin geleneksel bir anlayış içerisinde yürütülmesi yanında, ayrıca,
alternatif bir uygulama getirmek suretiyle, işlemlere sürat ve etkinlik
kazandırılması amaçlanmıştır. Haberleşme ve laminasyon
olmak üzere, iki ayrı alanda başlatılmış olan bu çalışmaların doğal gereği
olarak, bütün nüfus idarelerine faksimile cihazları tesis edilmiş, nüfus
cüzdanları için de polyester ve kaplama makinesi alınarak, nüfus idarelerine
dağıtılmıştır. Sözü edilen bu
uygulamalar, aslî bir görevin yerine getirilmesinden çok, ekstra bir hizmetin
yerine getirilmesi olup, bu alanlarda yapılan çalışmaların tüm giderleri Nüfus
Hizmetlerini Güçlendirme Vakfına bağlı Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı
İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi tarafından karşılanmaktadır. Bu hizmetlerin
aksatılmadan yürütülmesi ve gereken giderlerin karşılanması amacıyla, hizmetten
yararlanmak isteyen bireylerden hizmet bedelinin tahsili yoluna gidilmesi
zorunlu bir yol olarak benimsenmiş ve bu bedel perakende satış fişleriyle
gerçekleştirilmektedir. Vakfa bağlı işletme, ticaret siciline kayıtlı olup,
Kurumlar Vergisi yükümlüsüdür. Perakende satış fişlerinin usulüne uygun olarak
düzenlenmesi yolunda da nüfus idareleri uyarılmıştır. Diğer yandan, vakıfça
elde edilen tüm gelirlerin yüzde 80'i, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin
modernize edilip geliştirilmesi yönünde kullanılmaktadır. 21 inci sıradaki,
İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel'in, İstanbul-Kınalıada'da bulunan
aktarıcı antenlere ilişkin (6/713) esas numaralı sözlü sorusuna cevap
veriyorum. Söz konusu önergeyle
ilgili olarak Adalar Kaymakamlığınca yapılan inceleme sonucunda hazırlanan
raporda; Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca birinci derecede doğal ve kentsel SİT
alanı ilan edilen adalar yerleşim alanları içindeki Kınalıada-Çınartepe mevkii,
17 pafta, 120 ada, 2 parsel sayılı yerde, 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Kurulu ve Adalar Belediyesince yasal çerçevede izin verilmeden kaçak
olarak yapılan televizyon ve radyo verici-yansıtıcı antenleri ile antenlerin
dibindeki tek katlı makine odalarının tamamının (16 adet) yıkımının, 775 sayılı
Yasa gereğince belediye encümenince kararlaştırıldığı halde, bunlarda yüksek
gerilim hattı bulunması sebebiyle yıkımın gerçekleştirilemediğinin, Adalar
Zabıta Müdürlüğünün 17.4.1995 gün ve 282 sayılı yazısından anlaşıldığı, Bütünüyle SİT alanı olan
Ada'nın görünümünü olumsuz yönde etkileyen ve izinsiz olarak yapılan antenlerin
meydana getirdiği olumsuzluğun giderilmesi için, İstanbul 3 Nolu Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca yapılmak istenen radar istasyonu, antenler
ve tüm tesisler için alternatif yer istenmesine karar verildiği, Adalar
Belediyesinin teklifi ve kurulun kararıyla, alternatif yer olarak, iskân dışı
Neandros (Tavşanadası) veya Sivriada'nın uygun görüldüğü, kararın taraflara
tebliğ edildiği, Bir kısmı Maliye hazinesi
bir kısmı ise orman alanında kalan ve 775 sayılı Yasa kapsamına giren
antenlerin bulunduğu alanda yüksek gerilim hattı bulunduğundan, ilçe belediye
encümenince alınan yıkım kararının uygulanamadığı, gerekli alet ve uzman ekibin
temin edilmesi durumunda işlem yapılabileceğinin, Adalar Belediyesinin 2.6.2000
gün ve 308 sayılı yazısından anlaşıldığı, NTV ve Kanal E
televizyonlarınca verici antenlerin onarımına izin verilmesinin istenildiği;
ancak, SİT alanı kapsamında olan adalarda, her türlü onarım ve yapım işinin
İstanbul 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun kararı ve yerel
belediyenin iznine bağlı olması ve önceki antenlerle müştemilatlarının izinsiz
yapılması nedeniyle, bu talebe kaymakamlıkça izin verilmesinin söz konusu
olamayacağının ilgili televizyon kuruluşlarına, il makamına ve belediyeye
bildirildiği, Diğer taraftan, BRT
TV'nin verici istasyonundaki anten direğinin yenilenmesi ve çevreye uyumlu hale
getirilmesi talebinin ise, yapılacak çalışmalarda çevre ve insan sağlığı
açısından bir sakınca görülmediği halde, SİT alanı kapsamında bulunan adalarda,
her türlü onarım ve yapım işinin 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulunun iznine bağlı olması ve söz konusu eski televizyon anten direğinin ve
müştemilatının kaçak olarak yapılması sebebiyle uygun görülmediği, ilgili
televizyon kuruluşuna, il makamına ve belediyeye bildirildiği, Kınalıada'daki antenlerle
ilgili yapılan işlemler hakkındaki kaymakamlık dosyasının tamamının takip
edilmesi için, 21 Temmuz 2000 tarihinde Adalar Belediyesine gönderildiği, Ayrıca, Kınalıada'daki
söz konusu televizyon, aktarıcı-verici antenlerin insan sağlığı açısından
sakınca doğurduğu ve acilen kaldırılması gerektiği konusundaki Kınalıada
sakinlerinden 1 050 kişinin imzasını taşıyan 47 sayfalık dilekçenin il makamına
gönderildiği, Netice itibariyle, tamamı
izinsiz olarak yapılan bu televizyon, radyo ve telsiz antenlerinin ivedilikle
kaldırılarak, Kınalıada sakinlerinin şikâyetlerinin giderilmesi ve yasadışı
işlemlere son verilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bunun üzerine, kaçak
durumda bulunan televizyon, radyo ve telsiz antenlerinin kaldırılarak uygun
yerlere taşınması hususunda ilgili belediyeye gerekli desteğin sağlanması
doğrultusunda, 9 Ocak 2001 tarihinde İstanbul Valiliğine talimat verilmiştir. Konuyla ilgili olarak,
Adalar Belediye Başkanından alınan 20.9.2001 tarihli yazıda, söz konusu kaçak
antenlerin iskân dışı alana, Sivriada ve Neandros Adasına taşınması konusunda 3
Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ve Adalar Belediye Meclisince
alınan kararların, kulelerin ait olduğu televizyon şirketlerinin tümüne tevdi
edildiği; ayrıca, ileri teknoloji ürünü kulelerin sökülerek, yenilerinin iskân
dışı alanda yapılmasına Adalar Belediyesinin gücü olmadığından, 15.3.2001
tarihli yazıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığından yardım istendiği; Büyükşehir
Belediye Başkanlığınca ise, kulelerin nakliyesi sırasında araç, gereç ve eleman
takviyesi yapılacağının bildirildiği; iskân dışı olan adalarda, yeni kule
yapımıyla ilgili herhangi bir konudan bahsedilmediği, Başkanlığımızca yapılan
araştırmalardan anlaşılmıştır. Arz ederim. 29 uncu sıradaki, Samsun
Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, nüfus müdürlüklerinden alınan faks
ücretlerine ilişkin (6/723) esas numaralı sorusuna biraz önce cevap verildi;
ama, tekrar, Bakanlığımızın hazırlamış olduğu cevabı sunuyorum: Soru önergesinde, nüfus
müdürlüğünce, faks ücretleriyle ilgili olarak, bugüne kadar toplanan para
miktarı, sarf yerleri, uygulamanın hukukî dayanağı, bir faksın maliyet fiyatı
ve konuyla ilgili nüfus işlemlerinin basitleştirilmesine yönelik çalışmalar
hakkında bilgi sorulmaktadır. Devletimizin aslî,
sürekli, genel, hukukî, teknik ve uluslararası nitelikteki altyapı
hizmetlerinden biri olan nüfus hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yer alan bazı
iş ve işlemlerin geleneksel bir anlayış içerisinde yürütülmesi yanında, ayrıca,
alternatif bir uygulama getirilmek suretiyle, işlemlere sürat ve etkinlik
kazandırılması amaçlanmıştır. Haberleşme ve laminasyon
ile iki ayrı alanda başlatılmış olan bu çalışmaların doğal bir gereği olarak,
bütün nüfus idarelerine faksimile cihazı tesis edilmiştir ve nüfus
cüzdanlarının kaplanmasında kullanılmak üzere 7 milyon adet sentetik malzeme
her yıl satın alınmaktadır. Sözü edilen her bir
uygulamada, aslî bir görevin yerine getirilmesinden çok, ekstra bir hizmetin
yerine getirilmesi söz konusudur. Bu hizmetlerin aksatılmadan devamını sağlamak
üzere de, bu alanlarda yapılan çalışmaların tüm yatırımları Nüfus Hizmetlerini
Güçlendirme Vakfı bütçesinden karşılanmıştır. Nitekim, faksimile cihazlarının
bakım ve onarımları, termal kâğıt ihtiyacının karşılanması, cihazların bağlı
bulundukları telefon giderlerinin ödenmesi ile laminasyon makinalarının bakım
ve onarımları, sentetik malzeme ihtiyacının giderilmesi, ek aparatların
alınması, bu vakıf tarafından karşılanmaktadır. Bu hizmetlerin aksatılmadan
yürütülmesi için gereken giderlerin karşılanması amacıyla, hizmetten yararlanan
bireylerden hizmet bedelinin tahsili yoluna gidilmesi zorunlu bir yol olarak
benimsenmiştir ve bu bedel, perakende satış fişi verilmek suretiyle tahsil
edilmektedir. Nüfus idarelerince yürütülen
aslî hizmetlerin, hangi isim altında olursa olsun, bir bedel karşılığında
yaptırılması söz konusu değildir. Diğer yandan, vakıfça elde edilen tüm
gelirlerin yüzde 80'i nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin modernize edilip
geliştirilmesi yönünde kullanılmaktadır. MERNİS Projesinin altyapı
masrafları, projenin yaygınlaştırılması, nüfus idarelerinin bilgisayar, yazıcı,
döşeme, demirbaş, telefon, pul, soğuk damga, kırtasiye ve benzeri giderlerin
büyük bir kısmı, 1990 yılından bugüne kadar Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme
Vakfından karşılanmıştır. Ayrıca, 12.6.2000 tarihine kadar elde edilen toplam 9
859 193 105 401 liralık gelirin 7 184 217 266 275 lirası, Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatının ihtiyaçları için
kullanılmıştır. Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğünce gösterilecek ihtiyaca ve yapılacak programa göre, her
türlü makine, teçhizat ve malzemeyi satın alarak, bilgisayar ağının kurulmasına
ve bunların bakım ve onarımlarının yapılmasına destek olan Nüfus Hizmetleri
Güçlendirme Vakfınca, ilgililerden tahsil edilen 3 milyon liralık bedel,
personel, telefon, bakım-onarım ve benzeri giderleri ancak karşılamaktadır. MERNİS Projesi kapsamında
on-line uygulamaya geçildiğinde, nüfus kayıt örnekleri ve diğer nüfus işlemlerinde
tam otomasyona geçileceğinden, faksimile ile nüfus kayıt örneği getirilmesi
uygulaması da kendiliğinden sona erecektir. Saygıyla arz ederim. 45 inci sıradaki,
İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin (6/752) esas numaralı sözlü sorusuna
cevap veriyorum: Söz konusu önergeyle
ilgili olarak, Valilik vasıtasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından
alınan bilgilerden; İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin tasdik edilen bütçesinin yüzde 1'inin, 3796 sayılı İstanbul
Kentinde Yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanununun 11/E maddesine göre ödenek
olarak konulduğu; ancak, ayrılan bu ödenekler Belediye tarafından İstanbul
Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna aktarılmadığından bu kuruma
borçlanıldığı; Biriken borçların
ödenebilmesi için, 21.7.1997 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
ile İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu arasında imzalanan
protokolle, Belediyenin, Bağcılar İlçesinde 3 500 seyirci kapasiteli kapalı
spor salonu yapmayı kabul ve taahhüt ettiği, Söz konusu protokolün 9
uncu maddesinde ise, Belediyece yapılacak inşaatın projeleri, alt ve üst
yapıları, hafriyat işleri, işçilik, müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleri ve inşaatın
tümü için yapılacak masrafların, 3796 sayılı Yasanın 11/E fıkrası gereğince
ayrılacak olan yüzde 1'lik ödenekten mahsup edileceğinin belirtildiği, Bu çerçevede, 6.6.2001
tarih itibariyle tahakkuk ederek İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme
Kurulunun payından mahsup edilen kesin harcama miktarının; nakit ödenen 10 718
871 000, Burhan Felek Kamp Eğitim Merkezi Binası ikmal inşaatı 422 207 779 460,
Bağcılar Olimpik Kapalı Spor Salonu inşaatı 12 176 097 895 782, kamulaştırma
artı tezyidi bedel (İSKİ) 211 932 590 180, toplam 12 820 957 136 422 Türk
Lirası olduğu, Yine, bu çerçevede,
İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun 31.7.2000 tarihinde
yapılan toplantısında alınan 104/178 sayılı Karara istinaden İkitelli Atatürk
Stadyumu çevresi içmesuyu şebekesi işinin İSKİ tarafından yapılması ve birinci
keşif bedeli olan 1 616 295,96 Amerikan Doları artı KDV'nin, Belediyenin,
İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna olan borçlarından
karşılanması amacıyla iki kuruluş arasında bir protokol hazırlandığı,
protokolün, Büyükşehir Belediye Başkanı ve İSKİ Genel Müdürü tarafından
imzalanarak, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü'nün onayına sunulduğu
anlaşılmıştır. Arz ederim. (ANAP, DSP ve
MHP sıralarından alkışlar) Müsamahanız için de
teşekkür ederim. BAŞKAN - Sorular
cevaplandırılmıştır. Sayın Bakanım, ayrıca,
size müteşekkirim; çünkü, 762 tane sözlü soru önergesi var, 7'sini
cevaplandırdınız, hem de kısa sürede. Zaman olarak uzun; ama, sizin kabahatiniz
yok... Eskiden kalma sorulardı... Teşekkür ediyorum efendim. Meclisimize
gösterdiğiniz ilgiden dolayı da, ayrıca, teşekkür ediyorum. Sayın Uzunkaya,
yerinizden; çok kısa... Biliyorsunuz, bu sizin sorduğunuz sualler, taa eski
bakandan kalma. Eskiden kalma olduğu için... MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Devlette süreklilik esastır, biliyorsunuz efendim. BAŞKAN - Sayın Bakanımız,
her zaman, Parlamentoya karşı bu hassasiyeti göstermiştir; devletteki
devamlılığı, bugün de bir kere daha ispat etmiştir. Sayın Bakan cevap
vermeseydi, biliyorsunuz, bugün, bu da düşerdi; çünkü, şimdi 56 tanesini
düşüreceğim. Buyurun Sayın Uzunkaya... MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, ben de, Sayın Bakana gösterdiği nezaketten dolayı teşekkür
ediyorum. Hakikaten, son zamanlarda, ilk defa, bir bakan, hiç olmazsa,
milletvekillerimizin suallerine nezaket buyurup, zarafetiyle cevap verdiler. Tabiî, bir önceki
bakandan kalan suallerdi; ama, keşke, kendilerine bilgileri takdim edenler,
bilgileri sağlıklı olarak verselerdi. Mesela, bu, Çarşamba'daki işkence
olayında "işkence yoktur" dedi Sayın Bakanım. Kendi döneminde de
sayısız işkence olduğunu kendileri biliyor; ama, ben kendilerine, o gün Âdlî
Tıp Kurumunun Samsun'dan verdiği 7.4.2000 tarihli -ki, ilgili, 27.3.2000
tarihinde gözaltına alınmıştır- tam dokuz gün sonra, Samsun Âdlî Tıp, bu
arkadaşa 10 gün rapor vermişti. Bir yığın yaralar, vücudunda bir yığın
ekimozlar, değişik oluşumlar tıbbî rapor olarak kendine takdim edilmiş. Bizim
burada sözümüz şu: Diyoruz ki, hakikaten, Türkiye'yi dışarıda mahcup eden bir
olaydı. Bu ülke, artık, işkencelerle dışarıda sorgulanan, yargılanan, tazminat
ödeyen bir ülke olmasın. Sayın Bakanım, bunu görseniz de bu işkence var
görmeseniz de var; ama, diyoruz ki, Türkiye, işkence cenneti veya cehennemi
olan bir ülke durumunda gözükmesin, gösterilmesin. Yani, sizin yok demeniz,
vakıayı yok göstermiyor. Temenni ederiz ki, bu ve
bugüne kadar yaşananlar son olsun; ama, isterdik ki, özgürlüklerin teminatı
olan Parlamento ve onun içinden çıkan Değerli Bakanımız, bu konular üzerine çok
ciddî olarak gitsinler ve ilgililer hakkında, yaptıkları işkenceye mukabil,
yargı yoluyla, gereken işlemi yapmış olsunlar. Ben kendilerine bu anlamda
teşekkür ediyorum. Nüfusla ilgili hususa
gelince: Sayın Bakanım, bu konu, adliyede de var, sizin Bakanlığınızda da,
diğer bakanlıklarda da. Devletin aslî hizmetlerini vatandaşa götürürken
kurdukları -sizin de demin ifade
ettiğiniz- birkısım vakıf, kuruluş ve yan kuruluşlar, belki aracı
kuruluşlardır; bunlara, madden ihtiyaçları da olabilir; ama, insanlar bir
ekmeği dahi evine götüremezken, nüfus cüzdanı için, sadece bir faks için 3
milyon, 5 milyon ödemesinin ciddî bir külfet olduğunu söylüyorum. Değişik
imkânlardan yararlanalım ve lütfen, buna sadece Bakanlığınızda değil, diğer
bakanlıklarda da önlem alınsın diyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
ben teşekkür ediyorum efendim. Sayın Güzel... İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN - Efendim, Sayın
Güzel'in de bir söz talebi var; ikisine birden cevap verirsiniz... Buyurun Sayın Güzel. AHMET GÜZEL (İstanbul) -
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanıma da, iki
sözlü soru önergeme de yanıt verdiği için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bu sözlü soru
önergelerim, İstanbulumuzda halen yaşanmakta olan bir çevre felaketinin önüne
geçmeyi amaçlamaktadır. İstanbulumuzda Kınalıada, doğal SİT alanı olan güzel
bir sayfiye yerimizdir. İstanbul'daki bu şirin adamızda, 22 adet aktarıcı
anten, kaçak olarak kurulmuş ve ruhsatsız olarak da çalışmaya devam etmektedir.
Aktarıcı antenlerin çalışmaları sırasında elektromanyetik radyasyon yaydığı ve
insan sağlığını tehdit ettiği, raporlarla belgelenmiştir. İstanbul 3 Numaralı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 6 Eylül 1996 tarih ve 8642 sayılı
kararıyla, bu antenlerin, iskân dışı olan Sivriadaya veya Tavşan Adasına
aktarılmasını istemiştir. Bu karardan sonra, İstanbul Adalar Belediyesi
Encümeni de, 1996 yılında, aktarıcı antenlerin yıkılmasına karar vermiştir.
Ancak, her nedense, bu karar, Sayın Bakanımızın kürsüden de söylediği gibi, ya
eleman yetersizliğinden ya teknik alet noksanlığından beş yıldır
uygulanamamakta ve Kınalıada halkı mağdur olmaktadır. Dileğim, beş yıldır bu
yıkım kararını uygulamayan Belediye Başkanlığı hakkında, İçişleri Bakanlığımızın
uyarıda bulunması ve bu antenlerin Kınalıada'dan da kaldırılmasıdır. Bu konuda
önümüzdeki günlerde meydana gelecek gelişmeleri takip edeceğimi bilmesini
istiyorum sayın belediye yetkililerinin. İkinci sözlü soru
önergemde... İstanbul'da olimpiyat yapmak istiyoruz. İstanbul'da olimpiyat
yapmak için, Türkiye Büyük Millet Meclisince, olimpiyatların düzenlenmesiyle
ilgili yasa çıkarılmıştır. Bu yasa gereğince, İstanbul belediye bütçesinin
belli bir oranının, İstanbul'da bulunan Olimpiyat Komitesine ödenmesi şarttır;
ancak, yıllardır, Sayın Nurettin Sözen, Sayın Tayyip Erdoğan ve Sayın Ali Müfit
Gürtuna dönemlerinde, bu bedellerin hiçbiri, Olimpiyat Komitesine ödenmemiştir.
Bu konuda, yıllardır devam eden bu sürüncemeler sonucunda, Olimpiyat Komitesi
de yatırımlarını aksatmaktadır ve önümüzdeki dönemde, İstanbul'da yapılmakta
olan olimpiyat stadının geri ödemeleri sırasında zorlanacaktır. Bu zorlanmanın
sonucunda, İstanbul Belediye Başkanlarının vermediği bu parayı, 150 milyon
dolara kefil olan Hazinemiz ödemek zorunda kalacak ve İstanbul Belediye
Başkanlarının yapmadığı bu görev nedeniyle de, devletimiz, bu 150 milyon
dolarlık bedeli ödemek zorunda bırakılacaktır. Bu nedenle, dileğim,
Bakanlığınızca konunun üzerine gidilerek, Belediye Başkanlıklarınca, şu anda
İstanbul Belediyesinin 26 bakanlığa eşdeğer olan bütçesinden vereceği meblağın
verilmesinin sağlanmasıdır. Sayın Bakanıma, ilgileri
nedeniyle teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Buyurun Sayın Bakan. İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce,
soru soran milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Tabiî ki, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, denetim görevini, en çok sözlü sorularla yerine getirecek, hem
halkımızın bu konuda dikkatini çekecek hem vatandaşlarımızın şikâyetlerini,
böylece, burada gündeme getirecektir. Öncelikle, Sayın
Uzunkaya'ya teşekkür ediyorum; bana, bir de rapor gönderdiler. Ben, bu rapor
üzerinde, tekrar, gerekli soruşturmayı, kovuşturmayı yapacağım. Benim de bu konularda
bilgim olduğunu söylemesine gelince: Ben, 5 Hazirandan beri İçişleri
Bakanlığını deruhte etmekteyim, şerefle. Kendi dönemimde yapılan bütün bu
şikâyetlerin hepsinin üzerine muhakkak gittim, müfettiş gönderdim. Müfettiş
raporları geldikçe, bana sorulan sözlü sorular da dahil olmak üzere, benim
dönemimde, Bakanlık yaptığım dönemde, bu tür iddiaların tamamının üzerine
gidilecek ve açıklıkla, şeffaflıkla, burada, konu enine boyuna tartışılacaktır.
Önce, bilmenizi istiyorum
ki, Türk polis teşkilatı, Emniyet Genel Müdüründen ta aşağıdaki polise kadar,
işkencenin karşısındadır. Eğer içerisinde, şu veya bu şekilde, vatandaşımıza
-işkenceyi bir tarafa bırakın- kötü muamele eden varsa, behemehal
cezalandırılacaktır, gereği yapılacaktır; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ayrıca, geçtiğimiz
günlerde, Yüce Meclisin kabul ettiği Anayasa değişikliğiyle de, biliyorsunuz,
gözaltına alma süresi, şahsî işlerde 48 saate, çete suçlarında 4 güne
indirildi. Şunu bilmenizi istiyorum
ki, geldiğim ilk günden beri, delilden suçluya gidilmesinin behemehal şart
olduğunu, emniyetteki bütün çalışmaların bu yönde yapılması gerektiğini telkin
etmekteyim. Şu anda, Emniyet Genel Müdürlüğümüzde, bu düşünce ve bu ruhla,
teknolojiyle kucaklaşmış -Jandarma Genel Komutanlığımızda da aynı sistem
caridir- tamamen, olay yeri inceleme araçları, olay yerinde çalışacak ekiplerin
eğitilmesi, kullanacakları araçların alınması işlemleri bitirilmiş,
arkadaşlarımız, bu konuda her türlü uzmanlıklarını kullanarak, behemehal
delilden suçluya gideceklerdir. Ayrıca, birçok polis karakolumuzda, 24 saatini
tespit edebileceğimiz video cihazlarıyla, karakoldaki tutuklu sanıkların 24
saati video kasetten izlenmektedir. Ayrıca, birçok sorguda da -cumhuriyet
savcılarımızın da takip ettiği metot budur- bu usul devam etmektedir,
edecektir. Bir şeyi daha bilmenizi
istiyorum: Tabiî, bizim polislerimiz, adlî zabıta olarak görev yapıyorlar çoğu
zaman. Gönül ister ki, cumhuriyet savcılarımızın sayısı yeterli olsun, yeterli
sayıda cumhuriyet savcılarımız, bizzat sorguları kendileri yapsınlar sorgulama
aşamasında. Zaman zaman, adlî zabıta kurulmasıyla ilgili teklifler gündeme
gelmektedir; bu da tartışılmaktadır. Ben, Yüce Meclisin şundan emin olmasını
istiyorum: Güvenlik güçleri -polisi de jandarması da sahil güvenliği de-
milletin huzuru için vardır, milletin huzuru için çalışmaktadır, millete eziyet
etmek, millete sıkıntı vermek için değil. Bu konuda el ele verelim.
Elbirliğiyle, kurumları yaralamadan, kurumlarda çalışanların hiçbir şekilde
çalışma şevklerini kırmadan, karşılıklı olarak, eğer birbirimizden gelen
ihbarları değerlendirirsek, samimiyetle üzerine gidersek, bu tür iddialar da
tamamen ortadan kalkacak ve kesenkes, çok kısa bir sürede bu tür iddialar bir
daha gündeme gelmeyecektir, bunun bilinmesini istiyorum. Bütün yaptığım
araştırmalarda da... Özellikle, Sayın Uzunkaya'ya da göndereceğim raporları, bu
raporu da tekrar incelettireceğim. Nüfus idaresindeki, rutin
işlerin dışında alınan işlemlerle ilgili vakfın aldığı ücrete gelince: Biraz
önce de söyledim; tabiî, zaman zaman vatandaşlarımızın, en seri şekilde bu tür
işlerinin görülmesi istenilmektedir. Zaman zaman bu yollara başvurulduğu, bütün
arkadaşlarımca da bilinmektedir. Maalesef, 1990 yılından beri -benim de, biraz
önce Bakanlığımızın bana hazırlamış olduğu nottan da size arz ettiğim gibi- bu
vakıftan bazı masrafların karşılandığı belirtilmektedir; ancak, şunu, hemen
burada söylemek istiyorum: MERNİS Projesi, yüzde 90 oranında bitirilmiştir.
Devlet Planlama Teşkilatımız yıllara sâri ihale yapma yetkisini verdiği için
-bu önümüzdeki günlerde ihale şartnamesini hazırlıyorlar- yapılan ihaleyle 2001
ve 2002 yıllarını kapsayacak şekilde; yani, önümüzdeki mart, nisan aylarına
kadar MERNİS Projesinin altyapı ağı tamamen bitmiş olacak. Bu proje bittiği
zaman, zaten, bunların hiçbirisine ihtiyaç kalmayacak, doğrudan doğruya, temel
hizmetler olarak vatandaşlarımız bundan faydalanacak. Sayın Ahmet Güzel'in
Kınalıada'daki vatandaşlarımızın dertleriyle ilgili olarak sorduğu sorularına
karşılık hazırlanan teknik raporu biraz önce sundum. Tabiî, burada bir teknik
zorunluluğun olduğu, bu televizyon ve radyo antenlerinin kaldırılamadığı, gelen
raporlardan anlaşılmaktadır. Bundan sonra, Bakanlığımız, ilgili kaymakamlığa ve
belediyeye, bunun muhakkak çabuklaştırılması ve alınacak, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinden istenilen malzeme yardımının, araç yardımının bir an önce
sağlanması yolunda da girişimde bulunacağız. Olimpiyatla ilgili olarak
da -zaten konuşmamda da belirttim- bu konuda Bakanlığımızın takibi var.
İstanbul'un bir olimpiyat şehri olarak bütün altyapısının tamamlanması
hepimizin en büyük dileği. Bu konuyla ilgili tarafların protokolünün, spordan
sorumlu Sayın Devlet Bakanımızın önüne gittiğini biraz önce okudum; onu da
takip ediyoruz. Protokol imzalanınca, protokolün işlemesi için uygulanan
tedbirleri beraberce takip edeceğiz. Hepinize saygılar
sunuyorum, sabrınızdan ötürü teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Sayın Bakanım,
tekrar teşekkür ediyorum efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkanım... BAŞKAN - Efendim, bitti
meselemiz... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Yerimden bir şey arz edebilir miyim. BAŞKAN - Tabiî efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkanım, Değerli Bakanımıza teşekkür ediyorum. Kendilerine, özel telefon
marifetiyle de bilgi arz ettim. Suçların şahsiliği
prensibi genel bir kuraldır; ama, üzülerek söyleyeyim ki, son zamanlardaki
birtakım uygulamalar, maalesef, suçlu
yakınlarını rehin alma, içeriye alma şeklinde. Belirli yaşın altındaki çocuklar
bile içeriye alınmıştır. Bunlarla ilgili -benzerlerini yapanlar için- bir
uygulama yapılmışsa, bunun kamuoyu tarafından bilinmesinde fevkalade önemli bir
durum söz konusudur. Gerçekten, son zamanlarda, bu ve benzeri şikâyetlerin
artıyor olması dikkatlerimizi çekmektedir. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Sayın Bakanın mikrofonunu
açın; Sayın Bakan da kısa bir cevap versin. Sayın Bakan, eskiden, insan
haklarından sorumlu devlet bakanıydı, onun için, bu konularda çok hassastır. Buyurun efendim. İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Efendim, Sayın Kapusuz'a teşekkür ediyorum. Sayın Kapusuz'un bizzat,
şifahen bana ilettiği konuda bir polis müfettişi görevlendirilmiş ve konu
hakkında inceleme yaptırılmaktadır. Polis müfettişinin raporu gelmemiştir;
ancak, şifahen bilgiler alınmıştır. Şifahen bilgi vermek istemediğim için bu
konuya cevap vermedim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Peki efendim. İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Polis müfettişinin raporu geldiği zaman, bu, süratle
aktarılacaktır. Şunu bilmenizi istiyorum:
Yüce Meclisten hepimiz bir kere daha haykırmalıyız; hiçbir zaman,
kanunlarımızda belirtilen yaşın altındaki çocuklar nezarette tutulamaz; hele
hele, çocuklar, ebeveynlerini getirmek için silah olarak, kalkan olarak
kullanılamaz. Eğer bunu biri yapmışsa, sizlerle beraber sonuna kadar mücadele
ederim. Ben onsekiz yıldır burada milletvekiliyim, onsekiz yıldır da bunun
mücadelesini veriyorum. Bunun mücadelesini beraber veririz. Bunu, Türk Milleti
adına yaparız, beraber yaparız. Teşekkür ederim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Biz de teşekkür ederiz. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan. 9. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, daha önceki hükümetler döneminde yapılan cep telefonu
ihalelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/685) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre
yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır. 10.- Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet
Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa'da serbest bölge kurulması için yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/690) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 11. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın,
Şanlıurfa İlindeki mayınlı tarım
arazilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/692) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 12. - Van Milletvekili Fetullah Gültepe'nin, Türk Telekom'a
alınan geçici işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/693)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 13. - Manisa Milletvekili Mustafa Enöz'ün, tarımsal girdi
fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/695) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 14. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan-Kemah-Muratboynu köyünün bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/697) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 15. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan - Kemah - Eriç köyü içme suyu
şebekesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/698) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 16. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan'ın bazı köylerinin yol ve içme
suyu sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/699) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 17. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan-Kemah-Dedeoğlu Köyü sulama göletine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 18. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Hicaz Demiryolu
Projesi ve Hac taşımacılığına ilişkin Başbakandan sözlü sorusu ve yazılı soruya
çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/701) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN - Buyurun efendim. Konuşma süreniz 5 dakika.
Eksüre vermeyeceğim; çünkü, 63 soruyu okuyacağım -sayın bakanlar gelmiyor- hiç
olmazsa bu sorular gündemden düşsün; 762'den 700'e düşer. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 17.5.2000 tarihinde Suudî
Arabistan ile Türkiye arasında yeniden devreye girmesi hedeflenen Hicaz
demiryolu hakkında, Sayın Başbakandan sözlü bir soru sorduk, maalesef,
üzerinden takriben 1,5 yıl kadar bir zaman geçmesine rağmen, bugüne kadar
sorumuz cevaplandırılmamış, Sayın Başbakandan, ilgili bir bakanın
cevaplandırması talebi de intikal etmemiştir. Dolayısıyla, bizim burada
en çok üzüldüğümüz husus, zaten, bugün, bir daha tekerrür etmiştir. Yani,
içerisinde bulunduğumuz coğrafya, Türkiye'nin jeopolitiği, jeostratejik yapısı,
dünyanın bütün kutuplarını, özellikle de Avrasya'da bulunan ülkemiz,
gelişmeleri bütün yönleriyle yakından takip etmekte, esasen gelişmeler
Türkiye'yi çok ciddî anlamda etkilemektedir. Sayın Başbakana, bizim
sorumuz, son gelişen olaylar karşısında belki çok hafif bir hadise olarak
gözükebilir; sorumuza cevap vermemesi bir tarafa, özellikle iki gündür, hemen
yanı başımızda meydana gelen, tüm dünyayı ilgilendiren bir hadisede, Türkiye bu
olayın neresindedir, neresinde kaldı veya neresinde kalma durumundadır
şeklindeki hadiseleri, basın aracılığıyla izlemek durumunda olan Yüce
Parlamento, keşke bir Başbakanın veya ilgili, en azından yetkili, sorumlu bir
bakanın ağzından Türkiye'nin bu konudaki tavrını dinleyebilmiş olsaydı. Denilebilir ki, önceki
hafta Sayın Dışişleri Bakanımız bu konuda Meclise bilgi verdiler; ama,
hepinizin bildiği gibi, o günden sonra çok ciddî hadiseler gelişti ve şu anda,
eski bir deyimle "gündüz külahlı gece silahlı" diye adlandırılan bir
anlayışla, yanı başımızdaki bir ülkeye, gecenin karanlığından sabahın
aydınlığına kadar, kesintisiz bombalar yağmakta, Türkiye'den asker istendiği,
değişik destekler istendiği, basın ve değişik yollarla ifade edilmekte; bu
konuda Meclisin, hükümetin tavrı ne olacak, olmalıdır konusunda da Yüce
Parlamentoya bilgi verilmemektedir. Tabiî, bu kadar önemli olan meselelerde
bilgi vermeyen Değerli Başbakanımız ve sayın bakanlar da, parlamenterlerin en
tabiî hakkı olan sorma ve meseleleri öğrenme konusundaki anayasal haklarını da
bir türlü bu ilgili bakanlardan alamamaktadır. Şimdi, Yüce Millet bu
Parlamentoyu izliyor, milletvekili ile bakan arasında iletişim kurulamayan şu
köprünün iletişim alanı olamaması, elbette milleti ile bakanları ve Başbakanı
arasında da büyük bir mesafe, büyük bir köprü kopukluğu meydana getirecektir. Değerli arkadaşlar, belki
yüzyıldan fazla hakikaten sağlıklı olarak işleyen, geçmişte hacılarımızın büyük
oranda bu yolla gittiği düşünülecek olursa, bugün havayolu, karayolu; ama,
zaman zaman değişik alternatifler arasında her zaman dile getirilen Hicaz
demiryolunun işletilmesi hadisesi, Türkiye'nin, tabiî, en ciddî taleplerinden
birisi olmalıydı. Biz, yüzyılın başında... Tabiî, Türkiye'nin ciddî bir
kaybıdır bu. Demiryollarımızın tamamen kaybolduğu bir gerçek. Cumhuriyetin ilk
yıllarında yapılan demiryolu ağının yanında, özellikle cumhuriyetin dördüncü
çeyreğinde; yani, şu anda bulunduğumuz son yirmi yirmibeş yıl içerisinde âdeta
demiryolları tamamen atıl hale getirilmiş, gerek Anadolu içinde yük taşımada
gerekse normal insan ulaşımında demiryolu devreden çıkarılmıştır. Oysaki, yeni
baştan bunun devreye sokulması ülkemizin tabiî arzusu ve karayoluyla Haccı
tercih edenler yanında değişik alanlarda bu bölgeye gitmek isteyenlerin de en
güzel intikal vasıtası olarak kullanılabilirdi; ama, tekrar ediyorum, bölgeye
bigâne kalan Türkiye Cumhuriyetinin, Ortadoğu ülkeleriyle, Kafkas ülkeleriyle,
özellikle yüzyılı aşan çok yakın dostluklarımızın yaşandığı bu coğrafyadaki
ülkelerle son aşamada, özellikle son günlerde meydana gelen olaylarda tamamen
ilgisiz kalması... Demiryolu konusunda geçtiğimiz yıl içerisinde... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Sayın Başkan, bitiriyorum. ...söz konusu olan Hicaz
demiryolunun yeniden yapılması konusundaki beklentiler akamete uğramıştır; ben,
hükümetin bu konuda ve diğer son gelişen konularda da duyarlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AKP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
belki de isabetli oldu; çünkü, İçtüzük açık; yazılı sorulara cevap 15 gün
içerisinde verilir. Yazılı soru daha iyi olacak efendim. 19. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, emekli
subayların özel sektörde görev almalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/702) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 20. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kamu kurum ve
kuruluşlarına ait sosyal tesislerde başörtüsü yasağı uygulandığı iddialarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü sorusu ve yazılı soruya
çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/703) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Söz istiyorum. BAŞKAN - Söz
istiyorsunuz. Buyurun. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, Türkiye'nin kanayan yaralarından
birisi de, maalesef yine geçtiğimiz yıl 5 inci ayın 17'sinde, Başbakan
Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli'den, sözlü olarak cevaplandırılmasını arzu
ettiğim bu sualimdi. Tabiî, Başkanlıkça soru
burada okunmadığı için, arkadaşlarımız mahiyetini bilmiyor olabilirler.
Hatırlayacaksınız, o tarihte, Sayın Başbakan Yardımcımızın kendi uhdesinde olan,
Bakanlığına bağlı bir kurumun sosyal tesislerine başörtülü girilemeyeceğine
dair bir genelgenin -metni de bende var, burada, elimde- yayımlandığı hepinizin
malumudur. Filhakika, bir kurumla temasları olmuş, daha önce de kiraya
verilmiş, işleticinin böyle talepleri var; ama, neticede Başbakanlığa bağlı bir
kurumda, bir tür uygulama. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Hangi bakanlığa bağlı? MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Yani, ilgili Bakan Sayın Devlet Bahçeli. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Başbakanlığa bağlı. Doğru dürüst şey yapılsın. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, şu bir gerçektir: Bakınız, biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak,
11 Eylül günü Amerika'da yapılan terörist saldırıyı, hem Parlamento olarak hem
fert bazında her birimiz nefretle, şiddetle kınadık, kınıyoruz ve kınamaya
devam ediyoruz; ama, terör, nerede, hangi şekliyle, biçimiyle yapılırsa
yapılsın onu da kınıyoruz. Yani, teröre mukabil bir terör yapılma hakkı da
kimseye verilmemiştir. "La darare velâ dırar" hukuk tabiridir; zarar
mukabili zarar yoktur; yani, birisi evinizi yaktıysa, siz de kalkıp evini
yakamazsınız. Ancak, hukuken tazmin ettirirsiniz. Şimdi, görülmektedir ki,
hakikaten, hangi teşkilat tarafından yapıldığı henüz daha net olmayan... Sayın
Başbakan keşke bize bilgi verseydi... Niye bu açıklamayı yapıyorum; biraz sonra
ifade edeceğim hususlara aydınlık gelsin diye, açıklık gelsin diye. Elbette,
temenni ederdik ki, hakikaten, Amerika'daki 11 Eylül saldırısını yapan filandır
diye belgeleriyle ortaya konulsa, Türkiye de, tüm kamuoyu da tatmin edilip,
onlara karşı yaptırım en şiddetli şekilde uygulansaydı; ama, ülkeler
bombalanıyor, şehirler bombalanıyor. Elbette, Afganistan'daki
yönetimi tasvip etmek mümkün değildir. Biz, o yönetimin kanaatlerine katılırız
katılmayız, uygulamalarını severiz sevmeyiz; tek başına bir ülkedir. Taliban'ın
uygulaması, bir anlamda -ilahiyat kökenli bir arkadaşınız olarak söylüyorum-
dinde olmayan baskıların dindenmiş gibi gösterilmesi ve din adına kılık kıyafet
dayatması, hatta basından öğrendiğimiz kadarıyla, köselere, sakalları
bitmeyenlere dahi sakal zorunluluğu getirmek gibi akıl almaz baskıların
yapılıyor olması ne kadar hukukdışı, çağdaş dünyanın normlarına aykırıysa,
topluma tersinden kıyafet dayatma o derece ahlakdışıdır, hukukdışıdır ve
insanlıkdışıdır. Yani biz, bugün Taliban'ın çağdaş dünyadaki uygulamalarını ne
kadar tenkit ediyorsak, ille başını örteceksin, ferace giyeceksin, yüzüne peçe
takacaksın baskısı ne derece çağdışı gözüküyorsa, Türkiye'de, sokaklara, sosyal
tesislere, hatta geçtiğimiz hafta basında da çıktı; Samsun 19 Mayıs
Üniversitesine giden servis otobüslerine binenlere varıncaya kadar kontrol
elemanları tarafından başı örtülülerin arabalardan indirilmesi veya başlarının
zorla açılması hadisesi, ciddî anlamda, hem ülkemiz için hem Türkiye'nin geleceği
için sıkıntılar meydana getirir. Değerli arkadaşlar, her
iki uygulamanın da hukukîliği yoktur. Yani, hangi şekliyle olursa olsun,
kıyafet dayatmanın, hele hele, birkısım alanlara, sokaklara, sosyal tesislere
-nitekim, geçtiğimiz yıl yaz döneminde kurumların sosyal tesislerine, dinlenme
tesislerine varıncaya kadar- bu yasakların indirilmiş olması sakıncalıdır diye
düşünüyorum ve Türkiye'nin çağdaş görüntüsüne, modern görüntüsüne, Avrupa
Birliğine giriş esnasındaki Türkiye'nin demokrat olma görüntüsüne ciddî bir
kara leke olarak düşeceği endişemi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(SP ve AKP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. 21. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, başörtüsü
sorununa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/704) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?...Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 22. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van İlinde
sınır ticaretinin kısıtlanmasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/710) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 23. - Van
Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van
Bölgesi sağlık hizmetlerini geliştirme
ve destekleme projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/711) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?..Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 24. - İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, deneme üretimi
yapılan tohumluklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/714) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 25. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik
İlçesinin öğretmenevi ihtiyacına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü
sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/715) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. Sayın Akman, buyurun
efendim. YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık birbuçuk sene önce Sayın Millî
Eğitim Bakanımızdan sormuş olduğumuz bir soruya bugüne kadar cevap verilmemiş
olması ve Genel Kurulda üç defa sorunun okunmasına rağmen cevap verilmemiş
olması nedeniyle, soru önergemi izah etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gönül arzu ederdi ki,
geçmiş olan bu birbuçuk yıllık süre içerisinde, Sayın Millî Eğitim Bakanımızca
-ki, bu sorularımız Bakanlığa gittikten sonra ilgili yerlere havale ediliyor,
gerekli araştırması yapılıyor- bu sorun çözülmüş olsun; ama, maalesef... Şanlıurfamızın güzide
ilçelerinden Birecik'te öğretmenevi ihtiyacı öteden beri var olan bir
ihtiyaçtı; öğretmenevi ihtiyacına ilişkin olarak, yerel bazda bürokrat
arkadaşlarımızın başlatmış olduğu bir çalışma, Köye Hizmet Birliğinin de
desteğiyle yürütülüyor; bir bina inşaatı şu anda devam ediyor; ama, burada, bu
binanın öğretmenevi olarak tahsis edilebilmesi için, takdir edilir ki, bunun
mülkiyetinin de Millî Eğitim Bakanlığına geçmesi gerekiyor ve bu şekilde
öğretmenevi ihtiyacının karşılanması gerekiyor; ama, bugüne kadar, bu
yapılmamış. İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün yapmış olduğu 110 milyar liralık
ödenek talebine karşılık, bugüne kadar sadece 3,5 milyar lira gibi sembolik bir
para ilçeye gönderilmiş ve maalesef, bu sormuş olduğumuz konu, bu şekilde
yerine getirilmemiş oluyor. Benim dileğim ve
temennim, hiç olmazsa, bu konuşmamızdan sonra, Sayın Millî Eğitim Bakanlığının
-Bakanlar Kurulu sıraları maalesef boş- bu konuya ehemmiyetle eğilmesidir. 5
ilçenin ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte -sadece Birecik İlçesindeki
değil, yeni kurulmakta olan Halfeti İlçesindeki, kısmen Suruç ve Bozova
İlçelerindeki, hatta, yakın coğrafyada bulunan Gaziantep'in Nizip İlçesindeki
yaklaşık 3 000 öğretmen arkadaşımızın da ihtiyacına cevap verebilecek- bir öğretmenevine
Bireciğimizde ihtiyaç var. Bunun
behemehal yerine getirilmesini, ben, Sayın Bakandan istirham ediyorum. Bu
istirhamımız, geçtiğimiz bu süreç içerisinde daha büyük bir aciliyet arz
ediyor; zira, bildiğiniz üzere, şu gün, öğretmenlerimiz, maalesef, yoksulluk
sınırının bile altında yaşamak durumunda kalmışlardır. Özellikle batıdan tayin
edilen öğretmen arkadaşlarımızın doğu ve güneydoğuda çok fazla kalmak
istememelerinden, birkaç gün süreyle konaklamalarından dolayı veya bazen
sürekli kalma ihtiyaçlarını karşılamak üzere, öğretmenevlerine ihtiyaç var.
Takdir edilir ki, bir öğretmen maaşıyla, bugün, normal standarttaki bir otelde
sadece iki üç gün gibi bir süre kalmak mümkün; bütün maaşını sarf etmesi
kaydıyla iki üç gün gibi bir süre kalmak mümkün. Bu nedenle -biz, her ne kadar,
devletin küçülmesini istiyor, kamu kurumlarının sık sık sosyal tesisler
yapmasını savunmuyorsak da- memurlarımızın ve hiçbir zaman vazgeçilemeyecek
olan eğitim camiamızın mensuplarının içerisine düşürülmüş oldukları durumdan dolayı,
bugün, bu öğretmenevleri ve benzeri sosyal ihtiyaçlar daha fazla bir zaruret
halini almıştır. Benim temennim ve
dileğim, bu talebimiz karşısında, soru önergemize konu olan hususun Millî
Eğitim Bakanlığı ve yetkilileri tarafından dikkate alınması ve yerine
getirilmesidir. Bu vesileyle söz aldım;
hepinize saygılar sunuyorum. (AKP sıralarından alkışlar) 26. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın Erzincan-Tercan-Gevenli, Balıklı, Kemah-Kemerkaya
köylerinin içme suyu ve sulama kanalı sorununa ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/716) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 27. - Amasya Milletvekili
Akif Gülle'nin, 27-28 Mayıs 2000
tarihlerinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesinde
bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/717) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 28. - Yozgat
Milletvekili Mehmet Çiçek'in, 27-28 Mayıs 2000
tarihinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesinde bazı
öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/720) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, yurt dışındaki
işçilerimizin hukuki sorunlarına ve 1993 yılında Hollanda'da polis tarafından
öldürüldüğü iddia edilen bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/721) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 30. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İstanbul'un
fethi kutlamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/722) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 31. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, Hazine garantisi
veya izni verilen kamu kuruluşlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal)
sözlü soru önergesi (6/725) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 32. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, teşvik kredisi
alanların karşılaştıkları sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal)
sözlü soru önergesi (6/726) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 33. - Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın,
havaalanlarındaki VIP uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/730) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 34. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, UZEV'in yasalara
uymayarak halkı mağdur ettiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi. (6/733) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 35. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Devlet ve özel
üniversitelere yapılacak Devlet yardımları belirlenirken uyulacak kriterlere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 36. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Bolu Tünel
inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 37. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Türk Ticaret
Bankası Genel Müdürü hakkında açılmış ceza davası olup olmadığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/739) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 38. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Midyat
İlçesindeki tarihi ve kültürel önemi olan alanlara ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/741) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 39. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın,
İstanbul-Bayrampaşa Cezaevi ile diğer cezaevlerinde meydana gelen olaylara
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/742) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 40. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, ceza ve
tutukevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/743) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 41. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın Af tasarısı ve
F tipi cezaevi projelerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/744) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 42. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, tutuklu ve
mahkûmların sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 43. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Türk
Telekom Bölge Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/746) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 44. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa'nın
Turizm potansiyeline ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/748) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 45. - İstanbul Milletvekili
Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine
olan borcuna ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/751) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 46. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop İlindeki
sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/753) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 47. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım
programında Köy Hizmetlerinin payına ve Sinop İlinin durumuna ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/754) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 48. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Boyabat
İlçesinde organize sanayi bölgesi kurulması çalışmalarına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/755) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 49. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop İlindeki
taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/756) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 50. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım
programında Sinop İlinin genel durumuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/757) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 51. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Marmara Depremi
Acil Yeniden Yapılandırma Pro-jesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/758) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 52. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Türkeli
İlçesi balıkçı barınağına ilişkin Ulaş-tırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/759) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 53. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Gerze
İlçesi balıkçı barınağına ilişkin Ulaş-tırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/760) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 54. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Yenikent
balıkçı barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/761) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 55. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Soğuksu
bölgesinde depolanan zehirli varil-lere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru
önergesi (6/762) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 56. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul SSK
hastanelerindeki gönüllü fazla çalış-ma uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/763) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 57. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
Bursa-Yenişehir Havaalanının ne zaman açı-lacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/764) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 58. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
Bursa-Yenişehir otoyolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi (6/765) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 59. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullardaki
zehirlenme olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/767) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 60. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
Bursa-Yalova'daki okullara dağıtılmak üze-re gönderilen kuru incire ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/768) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 61. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi
bölgelerindeki vergilendir-meye ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/769) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 62. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize
sanayi bölgelerinde uygulanan teş-viklere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/770) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. 63. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize
sanayi bölgelerinde uygulanan ver-gi indirimleri ve yürürlük tarihine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
önerge gündemden çıkarılmıştır. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Süre doldu Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, bir
sebebi var!.. 64. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın, Talim ve
Terbiye Kurulunun kabul ettiği yabancı dil öğretim programı kararına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/774) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok Ertelenmiştir. 65. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki
camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/775) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. Böylece, 65 soruyu Cenabı
Allah'ın inayetiyle bitirmiş olduk. 762'den indik 600 küsura. Onun için,
müsamahanıza sığınarak, süreyi 5 dakika aştım; teşekkür ediyorum efendim. 17.30'a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.21 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati : 17.30 BAŞKAN : Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin
KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 4 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum. Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına
geçiyoruz. Bu kısmın 1 inci
sırasında yer alan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı
ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu
ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz. VIII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI A)
ÖNGÖRÜŞMELER 1. -
Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su
kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su
sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13) BAŞKAN - Hükümet?..
Burada. İçtüzüğümüze göre, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer
imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri, hükümet
ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır. Söz alan sayın üyelerin
isimlerini okumadan evvel, ilk sözü Sayın Bakana veriyorum. Buyurun efendim. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman
Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su
kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su
sorununa çözüm bulmak amacıyla Meclis araştırmasına ilişkin verdikleri önergeye
ait görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Sayın milletvekillerimizi
saygılarımla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergede yer alan konular genel hatları itibariyle, Bakanlığıma bağlı bir
kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün faaliyet alanına girmektedir.
Bu kuruluşumuz, ülkemizin yerüstü ve yeraltı sularının korunmasını sağlamak,
sudan gelecek zararları önlemek ve su kaynaklarından içme, kullanma, sulama ve
endüstri suyu temini ile hidroelektrik enerji üretimi için yararlanmak
amaçlarına yönelik faaliyetlerini 6200 sayılı kuruluş kanunu, 167 sayılı
Yeraltı Suları Hakkında Kanun ve 1053 sayılı Ankara, İstanbul ve Nüfusu
Yüzbinden Yukarı Olan Şehirlerde, İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun çerçevesinde yürütmektedir. Yüzölçümü 77,9 milyon
hektar olan ülkemizin, 28 milyon hektarı tarım alanıdır; ancak, bu alanın 8,5
milyon hektarı teknik ve ekonomik olarak sulanabilir durumdadır. Halihazırda,
4,79 milyon hektar alan kamu sulama tesisleri ve halk sulamaları vasıtasıyla
sulanmakta olup, bunun 2,6 milyon hektarı Devlet Su İşleri tarafından inşa
edilerek işletmeye açılmıştır. Yapılan değerlendirmelere
göre, 193 milyar metreküp/yıl yerüstü, 12 milyar metreküp/yıl yeraltı suyu
olmak üzere, toplam 205 milyar metreküp/yıl ortalama su potansiyelimiz
bulunmaktadır; ancak, yapılan etütler sonucunda, günümüz teknik ve ekonomik
şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü
ve yeraltı suyu potansiyelinin, yıllık ortalama 110 milyar metreküp olduğu
belirlenmiştir. Yapımı tamamlanan tesisler ile potansiyel su kaynağından, 33,3
milyar metreküp/yıl yerüstü, 6 milyar metreküp/yıl yeraltı suyu olmak üzere,
yaklaşık 39,3 milyar metreküp/yıl su tüketilmektedir. Ülkemizdeki suya dayalı
enerji potansiyelinin harekete geçirilmesi için yapılan çeşitli kademedeki etüt
ve mühendislik çalışmaları sonucunda, toplam 546 adet hidroelektrik santral
projesi geliştirilmesi mümkün görülmektedir. Bu santrallarla, nihaî olarak 35
310 megavat toplam kurulu güç tesis edilebilecek ve 125 milyar kilovat/saat
elektrik enerjisi üretilebilecektir. Bu arada şunu da sayın
milletvekillerimize arz edeyim: Ülkemizin, 128 milyar kilovat/saat yıllık
tüketimi bulunmaktadır. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün görev alanına giren sektördeki performans göstergeleri, kuruluşun
bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu hizmetlerin, su kaynakları developmanı
faaliyetlerinin yaklaşık olarak ancak üçte 1'i mertebesine ulaştığını ortaya
koymaktadır. Bu tespitten yola çıkılarak, bundan sonraki hizmet döneminde
yerine getirilmesi gereken hizmetlerin, bugüne kadar gerçekleştirilmiş
olanların 2 katı mertebesinde olduğu görülmektedir. Bunun yanında,
sosyoekonomik gelişmenin ilerleyen aşamalarında, başta çevresel mülahazalar
olmak üzere ortaya çıkan yeni unsurlar, hizmetin yerine getirilmesi için
gerekli olan faaliyetlerin daha karmaşık bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır.
Bu nedenle, Devlet Su İşlerinin önümüzdeki dönemde yerine getireceği
hizmetlerin nitelik ve nicelik olarak daha büyük önemi haiz olduğunu ifade
etmek kesinlikle mümkündür. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet Su İşlerinin faaliyetleri, ülkemizin 21 inci Yüzyıldaki
genel kalkınma hedefleri ve kaynak potansiyeli çerçevesinde
değerlendirildiğinde, Devlet Su İşlerinin su kaynakları developmanı alanında
yerine getireceği hizmetlerin nihaî gelişme durumuna 2030 yılı itibariyle
ulaşması, bu doğrultuda gerekli önlemlerin alınması ve yeterli düzeyde
imkânların seferber edilmesi halinde mümkün görülmektedir. Dünya genelinde su
kaynakları developmanı alanında giderek gelişen ve ülkemizde de kabul gören
sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı doğrultusunda çaba gösterilmesi zorunluluk
arz etmektedir. Bu bağlamda, ülkemiz açısından büyük bir öneme sahip sınıraşan
sular konusunda uluslararası kuruluşlar tarafından gündeme getirilen kurumsal
ve yasal düzenleme ve anlaşmaların bazılarının, ülkemizi de bu yönde bağlayıcı
hareket etmeye zorlayıcı unsurlar taşıdığı gözlenmektedir. En önemli sınıraşan
sularımız olan Dicle-Fırat havzasında, Türkiye, Suriye ve Irak ülkelerinin
ihtiyaçlarını uygun bir su kaynakları yönetimi çerçevesinde karşılayabilecek su
kaynağına sahiptir. Bunun için, Dicle ve Fırat Nehirlerinin tek bir havza
olarak ele alınmaları vazgeçilmez bir zorunluluktur. Özellikle dikkatinizi
çekmek istiyorum. Bunun için, Dicle ve Fırat Nehirlerinin tek bir havza olarak
ele alınmaları vazgeçilmez bir zorunluluktur. Havzada yer alan ülkeler
arasında sınıraşan sulara ilişkin olarak bir anlaşma yapılacak ise, bu aşamada,
taraf ülkeleri ilgilendiren havzalarda yer alan akarsuların ana kolları ile
ülkemizden doğup, münferit olarak sınırı geçen bütün yan kolların birlikte ele
alınmaları gerekmektedir. Türkiye'nin Fırat ve
Dicle Nehirleri üzerinde baraj inşaına ilişkin uygulamalarının durdurulmasına
yönelik talepler ise, ulusal egemenliğe müdahale niteliğindedir. Türkiye, Dicle ve Fırat
sularını komşu ülkelere karşı bir silah olarak kullanmayı hiçbir zaman
düşünmemiş ve bu doğrultuda bir uygulamada bulunmamıştır; ancak, Suriye ve Irak
yönetimlerinin kasıtlı bir şekilde yanlış yönlendirmesi sonucu, Ortadoğu
kaynaklı pek çok yayın organında çeşitli tarihlerde bu konuda asılsız haberler
yer almıştır ve almaktadır. Esasen, Türkiye'nin Fırat Nehri üzerinde inşa etmiş
olduğu Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik ve Karkamış Barajlarının göl
alanlarında Fırat Nehrinin bir yıllık akımını rahatlıkla depolayabilecek imkânı
bulunmaktadır. Buna rağmen, Türkiye, bu barajlarda yağışlı dönemlerde
depoladığı suları iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde düzenli bir şekilde
Suriye ve Irak'a intikal ettirerek, suyu bir silah olarak kullanma yoluna
gitmediğini fiilî olarak göstermiş bulunmaktadır. Saygılarımla arz
ediyorum. Bu konuyla ilgili Yüce Genel Kurulun vereceği karara her zaman
saygılıyım. Tekrar teşekkür ediyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - İlk söz Sayın
Güven'in. Buyurun... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Mehmet Ali Yavuz efendim, Konya Milletvekili arkadaşımız... BAŞKAN - Konya
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Yavuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA MEHMET
ALİ YAVUZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili
Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşının ülkemiz yeraltı ve yerüstü su kaynaklarından
yeterince yararlanılamadığı doğrultusunda verdikleri önerge üzerinde, Doğru Yol
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına, Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'nin coğrafi konumu ve yıllık ortalama yağış değerleri
dikkate alındığında, Türkiye, su zengini bir ülke değildir; yakında, Türkiye,
potansiyel su kriziyle karşılaşacak ülkelerden biri de olacaktır; bu nedenle,
başta barajlar olmak üzere, su yapılarını, her damla sudan yararlanmak üzere,
acilen gerçekleştirmelidir. Bu bağlamda, Türkiye'de
ortalama yağış miktarı 643 milimetre olup, bu yağış, yılda ortalama 501 milyar
metreküp suya tekabül etmektedir. Bu miktarın 186 milyar metreküpü ise, çeşitli
büyüklükteki akarsularla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere
boşalmaktadır. Ayrıca, komşu ülkelerden de ülkemize, yılda 7 milyar metreküp su
gelmektedir. Yapılan etütler
sonucunda, kullanılabilir yeraltı suyu potansiyelinin 12 milyar metreküp,
ayrıca yerüstü potansiyelinin de 205 milyar metreküp civarında olduğu
belirtilmektedir. Yani, yeraltı suyu rezervi 12 milyar metreküptür. Bu 12 milyar metreküp
yeraltı suyu rezervinin 7 milyar metreküpü, sanayi, içme, tarım ve sportif
amaçlar için kullanılmaktadır; 3,5 milyar metreküpü Devlet Su İşleri, kamu
kuruluşları ve kooperatifler vasıtasıyla, 4,5 milyar metreküpü içme, kullanma
ve sanayi amaçlı olarak ve 1,9 milyar metreküpü de özel amaçlar için
kullanılmaktadır. Yeraltı suyu rezervinden yılda 10 milyar metreküp su,
yukarıda belirttiğim kurum ve kuruluşlar için harcanmakta ve bu suyun da ancak
7 milyar metreküpü çekilebilmektedir. Yani, 12 milyar metreküplük rezervde 5
milyar metreküplük bir açık vardır, kullanılabilecek bir rezerv vardır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet Su İşleri ve diğer kuruluşlar, ülkenin son yıllarda
yaşadığı kuraklığı, çiftçinin çektiği acıyı görerek, bu suyun kullanılmasını
sağlamalıdır. Ülkemizde yeraltı sularından yararlanmanın yatırımı kısa sürede
olmaktadır. Su rezervi uygun alanlarda, özellikle de sulama kooperatifleri ve
sulama amaçlı özel kuyular vasıtasıyla tarımsal sulamayı geliştirmek çok
önemlidir. Ekonominin lokomotifi üretimdir. Üretimi artırmanın bir yolu da,
tarım alanlarını sulamakla mümkün olur. Ekonomiye ne kadar katkı sağlayacağının
tahminini siz yapınız. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yapılan etütler sonucu, yerüstü su potansiyelinin 200 milyar
metreküp olduğu tespit edilmiştir. Tüketilebilir yerüstü su potansiyeli,
yaklaşık 100 milyar metreküp civarındadır. Türkiye'nin yaklaşık 78 milyon
hektar olan yüzölçümünün yaklaşık üçte 1'ini teşkil eden 28 milyon hektarlık
kısmını, ekilebilir araziler teşkil etmektedir. Bunun da yaklaşık 26 milyon
hektarlık bölümünü sulanabilir araziler oluşturmaktadır. Ancak, yapılan etütler
sonucunda, ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarının da 8,5 milyon hektar
olduğu görülmüştür. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde su kaynaklarının, sulama, içme, kullanma ve endüstri
suyu temini, hidroelektrik enerji üretilmesi ve taşkın koruma amacıyla DSİ
tarafından 730 baraj ve çok sayıda gölet yapılması planlanmıştır. 2001 yılı
başı itibariyle de, 204 adet baraj, 339 adet göletin işletmeye açıldığı
belirtilmektedir. 111 adet baraj ve 119 adet göletin inşaı ise, halen devem
ediyor. Ülkemizde, 2000 yılı başı
itibariyle, Devlet Su İşleri, Köy Hizmetleri ve halkın kendi imkânlarıyla
sulamaya açtıkları araziler toplamı, brüt 4,8 milyon hektara ulaşmıştır.
Sulanabilir 8,5 milyon hektarlık alanın yüzde 56'sı ancak sulanmaktadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeraltı sularından da 435 000 hektar alanın sulandığı ifade
edilmektedir. Yerüstü sularından yararlanmanın yolu, enerji santrallarıyla
olmaktadır. Ülkemizde, başlıca ulusal yenilenebilir enerji kaynaklarını
değerlendiren hidroelektrik santrallar -ilk yatırım maliyetleri yüksek
olmuştur- için ortalama ekonomik ömürleri 150 yıl olan, ucuz üretim maliyetli
ve dışa bağımlı olmayan projelerdir. Hidroelektrik santrallar, bulundukları
havzanın hidroelektrik potansiyelinin geliştirilmesinde, depolamalı
santralların mansap projelerinin ekonomisine ve rüsubat tutma özellikleriyle
erozyonu önleyerek sağlanacak olumlu katkılarının yanı sıra, taşkın koruma,
içme, kullanma ve sulama suyu temini, rekreasyon ortamları yaratılması, yöre
halkına katkılar sağlaması gibi sosyoekonomik seconder faydalar yaratmaktadır.
Hidroelektrik santralların, yakıt masrafları bulunmamaktadır, alternatif enerji
kaynaklarına göre çevresel etkileri en az düzeydedir ve doğayı kirletici
etkileri yoktur. Türkiye'nin enerji
sektöründeki temel politikası, kaliteli, güvenilir, rekabete dayalı, enerji
pazarı koşullarında ucuz elektrik enerjisinin yeterli düzeyde ve zamanında
temin edilmesidir. Sosyoekonomik kalkınmada süreklilik için hidrolik enerjinin
en kısa sürede desteklenmesi gerekmektedir. Yerüstü ve yeraltı su
potansiyellerimizi sözlerimin başında belirtmeye çalıştım. Bugün bu işleri yapan bir
tek kuruluş vardır, o da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüdür. Şu anda, yerüstü
su potansiyelinin yüzde 35'inden istifade ediliyor, yüzde 65 su potansiyelimiz
kullanılamıyor. Bunun için, verilen araştırma önergesinin önemli olduğuna
inanıyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, mutlaka, su potansiyellerini en kısa sürede kullanmak
zorundadır. Bu amaçla, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, tarımsal ve enerji
amaçlı barajları, planlanan hedefler doğrultusunda bir an önce tamamlamalıdır.
Görüyoruz ki, DSİ Genel Müdürlüğü, bu hükümet döneminde, nedense, sanki
dışlanmış bir konumdadır. Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesiyle ilgili
bütün hizmetler DSİ çatısı altında toplanmalıdır. Türkiye'de baraj yapan tek
kuruluş Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüdür. Bunun için, DSİ, yap-işlet-devret
veya yap-işlet metotlarıyla, dışarıdan da kredi bulmak suretiyle, elindeki
projeleri bitirmek zorundadır. Şu ana kadar, Türkiye'de, DSİ'nin yaptığı
barajlardan hiçbirinde çökme, yıkılma, çatlama olmamıştır. Türkiye, dünyada
barajı yıkılmayan tek ülke konumundadır. Çin'de, ABD'de, İtalya'da, Rusya'da ve
Avrupa'nın çeşitli yerlerinde, sel, heyelan ve deprem gibi tabiî afetlerle
birçok barajın yıkıldığı hepimizin malumudur. Bu da, bugün, DSİ'nin, bu
alandaki becerikli, güvenilir bir kuruluş olduğunun ifadesidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün yerüstü su potansiyelimizin büyük bir bölümünün
kullanılamadığı da bir gerçektir. GAP'taki projeler bir an önce bitirilmelidir.
Özellikle Gaziantep, özellikle Mardin ovalarının sulanması da bir an önce
gündeme gelmelidir. Ayrıca, Fırat'ın ve
Dicle'nin fazla suları, Orta Anadolu'nun Afyon'dan başlamak üzere, Ankara,
Nevşehir, Konya, Karaman, Kırşehir, Kırıkkale, Kayseri, Yozgat, Çorum, Sıvas
gibi illerinin ve Maraş'ın kuzey bölümlerinin sulanması için -özellikle
Kızılırmak kanalıyla Fırat'ın suları- Orta Anadolu'ya getirilerek bu hususta
etüt çalışmaları yapılmalıdır ve GAP'ta olduğu gibi projelendirme aşamasına
gelinerek, Orta Anadolu'nun kurak toprakları mutlak surette sulanmalıdır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ayrıca, Ortadoğu'ya, çoğu zaman boşa akan Manavgat, Göksu gibi
nehirlerimizden de su ihraç edilmesi mutlak surette düşünülmelidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20 nci Asır petrol asrı olarak tarihe geçmiştir; 21 inci Asır
ise su asrıdır. Su, en önemli kaynaktır. Bu kaynağı, ister yeraltı ister
yerüstü olsun, en ekonomik, en verimli şekilde ve zamanında kullanmalıyız.
Türkiye'nin suya ihtiyacı vardır. İhtiyacı olan su da, yine, Türkiyemizde
vardır. Ülke topraklarının
sulanmaya ihtiyacı vardır dedik. Geç kalındığında neler kaybedeceğimizi hepimiz
tahmin edebiliyoruz ve görebiliyoruz. Türkiye'de, su kaynaklarının kullanımı,
korunması, tanzimi, tahsisi, planlaması gibi her türlü işlemlerden bir tek
kuruluşun sorumlu olması gerekir. Bu da, Devlet Su İşleri olmalıdır. Aldığımız
bilgilere göre, Tarım Bakanlığı, yüksek su komisyonu kurmak istiyormuş. Ayrıca,
Köy Hizmetleri, 500 litreye kadar kaynakların kullanılmasını yapıyor; Çevre
Bakanlığı, yeraltı ve yerüstü sularıyla meşgul oluyor; İller Bankası, yine, su
işleriyle meşgul oluyor. Doğru Yol Partisi Grubuna
göre, Devlet Su İşlerinin 6200 sayılı kuruluş kanunu, acilen, yeniden ele
alınmalıdır. Büyük şehirlerin içmesularının teminine yönelik kanunun yeniden
ele alınması gerekmektedir. Ayrıca, yeraltı sularını ilgilendiren 167 sayılı
Kanun, günün şartlarına göre tekrar gözden geçirilmelidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının yeterli düzeyde
kullanılması için alınacak tedbirler arasında, su kullanıcı birlikler kanununun
mutlaka çıkarılması da yer almalıdır. Nüfusu 100 000'i aşan kentlerde, içme,
kullanma ve endüstri suyu sağlanması hakkında bir kanunun da çıkarılması
gerekmektedir. Bütün bu işlemlerden tek sorumlu ve icracı kuruluş olmalıdır, o
da Devlet Su İşleri olmalıdır. Hizmetler hiçbir zaman bölünmemelidir.
Projelerde kargaşa yaşanmamalıdır. Ayrıca, Devlet Su
İşlerinin yapmış olduğu enerji barajlarından elde edilen gelirlerden bir
miktar, yeni barajların altyapısı için ayrılmalıdır. Yani, TEDAŞ'ın
gelirlerinden, mutlak surette, Devlet Su İşlerinin yapmakta olduğu yeni
barajlara kaynak aktarılmalıdır. Yeni barajların yapımı için millî bütçeden ve
dış kredilerden azamî ölçüde de yararlanılmalıdır. 21 inci Asra su asrı
diyorsak, bu hizmetlerin planlanması, programlanması için, yüksek düzeyde, su
konseyi veya su üst kurulu mutlak surette oluşturulmalıdır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle büyük şehirlerimizde -başkentimiz dahil- su
kesintileri başladı. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, çok yakında elektrik
kesintileri de başlayacak durumda. Türkiye, kışın ısınma sorunuyla karşı
karşıya kalacak. 21 inci Yüzyılda,
ülkemizde susuzluk ve karanlık ayıbını yaşamak istemiyoruz. Önlemleri almak
için artık zamanımız yok. Bir an önce, Türkiye'ye yakışır projeleri
hızlandırmamız gerekiyor. Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi, Partim ve şahsım adına, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi, ikinci söz
Anavatan Partisinde. Afyon Milletvekili Sayın
Halil İbrahim Özsoy; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar) ANAP GRUBU ADINA HALİL
İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman
Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşı tarafından verilen, ülkemizdeki
yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kullanımı ve alınacak tedbirler konusunda,
Anayasamızın 98, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince, bir araştırma
komisyonu kurulmasını talep eden önergeleri üzerinde, Anavatan Partisinin
görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi,
şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına, saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
önerge dikkatlice okunursa, konunun tarıma dayalı Türk ekonomisinin durumuyla
ilgili ve enerji üretimiyle alakalı akarsular, sınıraşan akarsular, havzaları
ve yeraltı sularının kullanılması gibi pek çok anabaşlığı ifade ettiğini
görürüz. Su, diğer doğal kaynaklardan farklı olarak yaşamın anaunsurunu
oluşturduğundan, ekonomik değeri yanında sosyal bir nitelik taşımakta ve bu
özelliğiyle, teknik verilerden soyutlanarak politik amaçlar için kullanılmaya
çok uygun bir ortam oluşturmaktadır. Dünyadaki toplam su
miktarı 1 400 milyon kilometreküptür. Bu suyun yüzde 97,5'i denizler ve
okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca yüzde 2,5'i
tatlı su kaynağı olup, çeşitli amaçlar için kullanılabilir olduğu
belirlenmiştir. Dünyadaki toplam suyun yaklaşık yılda ortalama 500 000
kilometreküpü denizlerde ve toprak yüzeyinde meydana gelen buharlaşmayla
atmosfere geri dönmekte ve hidrolojik çevrim içerisinde yağmur ve kar olarak
tekrar yeryüzüne düşmektedir. Dünya yüzeyine yağışla düşen su miktarı, yaklaşık
olarak 100 000 kilometreküp olup, yaklaşık 40 000 kilo metreküpü akışa geçerek
nehirler vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere ulaşmaktadır. Bu
miktarın 9 000 kilo metreküpü ise teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir
durumdadır. Ülkemiz, sanıldığı gibi,
su zengini bir ülke değildir. Aksine, gerekli önlemler alınmadığı takdirde,
yakın bir gelecekte su sorunu yaşamaya aday bir ülke konumundadır. Bunun
başlıca nedenleri de, topografyadaki düzensizlikler nedeniyle kaynakların
kontrol edilemeyişi, yağışların ve kaynakların bölgelere göre dengesiz
dağılımı, su kaynaklarının bütüncül, havza bazında yaklaşımlarla uzun vadeli
planlamalar yerine, bölgesel, bağımsız ve kısa vadeli projelerle kullanıma
açılması girişimleridir. Halen yüzde 45'i kırsal kesimde yaşayan genç bir
nüfusa sahip ülkemizde tarım arazilerinin ne kadarı sulanıyor? Bu sulanmada,
yeraltı ve yerüstü sularının, gölet ve barajlarla atıl haldeki suların devreye
sokulma sorunları, yıllardır bürokrasiyi, siyasîleri ve hükümetleri
düşündürmüş, zaman zaman hükümet icraatlarının başında propaganda malzemesi
olarak kullanılmıştır. Elbette, ülkemizin bazı uluslararası kurum ve
kuruluşlarca su zengini ülke olarak tanımlanması, bu zenginliğin ekonomiye,
halkın refahına, kalkınmasına yeteri kadar yansımaması da, ayrıca, irdelenmeye
değer konuların başında gelmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin gerek su havzaları gerekse bu havzalardan membalanan
akarsuları yeteri kadar kullanılabilmekte midir? Ayrıca, bu suların bir kısmı,
sınırlarımızı aşarak komşu ülkelerde seyretmekte veya komşularımızla sınır
teşkil etmektedir. Bugün, ülkemizin komşularıyla olan ulusal sınırları, birçok
bölgede ya nehirlerle çakışmakta veya kesişmektedir. Uzunluğu 2 753 kilometre
olan Türkiye sınırlarının yüzde 22'sini nehirler teşkil etmektedir. Bu yüzde
22'lik oranda, Suriye yüzde 76'yla, eski Sovyetlerden Gürcistan ve Ermenistan
Cumhuriyetleri 243, İran 20, Irak 38, Bulgaristan 50 ve Yunanistan 188 olmak
üzere, toplam 615 kilometre su, sınırlarımızı oluşturmaktadır. Dokuz ülkeyle
komşu olan Türkiye, yedisiyle, nehirler vasıtasıyla ya ayrılmakta veya sınırdaş
olmaktadır. Ülkemizde kapalı havza
dediğimiz bölgelerdeki yeraltı ve yerüstü sularının yanında, bu yüzde 22'yi
nehirlerin oluşturması nedeniyle, sınırların sabitleştirilmesine ilişkin teknik
tedbirlerin dışında, suların ortak kullanılmasını öngören çeşitli araştırmalar
yapıldığı ve uygulandığı, zaman zaman gerek anlaşmalardan gerekse
uygulamalardan dolayı, komşularımızla iyi komşuluk ilkesine dayanmayan
ilişkilerin olması da doğal karşılanmalıdır. Burada, özellikle uluslararası
platformlarda yapılan propagandalar yüzünden ve "Su Savaşları" adı
altında kitaplar yayımlayarak ülkemiz aleyhine ortamlar yaratılmak istendiği de
hiçbir zaman unutulmamalıdır. Değerli milletvekilleri,
antrparantez şunu yüksek huzurlarınızda ifade etmek istiyorum ki, her
milletvekilinin "Su Savaşları" kitabını mutlaka okumasını tavsiye
ediyorum. Burada, hem su üzerinde oynanan hem de ülkemiz üzerinde oynanan
oyunların açık seçik ifadelerini bulacaklardır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizlere, sulamaya elverişli ne kadar tarım alanımız var,
bunlardan sulamaya açılacak arazilerin oranlarını veya bunların ekonomimize,
kalkınmamıza nasıl etki yapacaklarını anlatmak istemiyorum; çünkü, gerek yer
altı suları ve gerekse yerüstü suları yönünden su zengini ülke olarak
-özellikle bunun altını çiziyorum- Ortadoğu ülkelerinin su sorunlarını çözmede
kilit rol oynayacağımızı Madrid Konferansıyla ortaya koymuş olan Batılı
ülkelerin "Ortadoğu Barış Süreci Çok Taraflı Görüşmeleri"
çerçevesinde oluşturulan Su Çalışma Grubunun Viyana'daki toplantısında da
tescil edildiğini ifade etmek isterim. Değerli milletvekilleri,
globalleşen dünyada sınırların kaldırılmasına çalışan Avrupa'da, bir Avrupa
ülkesi olarak, elimizdeki değerlerin bölge barışı için kullanılmasından daha
tabiî bir şey olamayacağını düşünüyoruz. Bugün, Ortadoğu'da su
sorunları incelenirken, su miktarları, hidrolojik özellikleri, coğrafî ve
hidropolitik konumda farklılıklar gösteren Fırat, Dicle ve Asi gibi nehirlerin
iyi incelenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nehirlerden Fırat ve
Dicle'nin toplam su potansiyeli, yıllık ortalama 87,7 milyon metreküptür. Hepinizin bildiği gibi,
Fırat, Türkiye, Suriye ve Irak arasında sınırdaş bir sudur. Yine hepinizin iyi
hatırlayacağı gibi, Fırat Nehrinden Suriye'ye saniyede 500 metreküp su
verilmekte, bu, mevsimlere ve kuraklığa göre daha da artırılmakta veya standart
tutulmaya çalışılmaktadır. Fırat, bildiğiniz gibi, Erzurum yakınlarından
doğmakta, Dicle'yle birleşinceye kadar 2 300 kilometre katetmektedir. Doğu
Anadolu'nun kar sularıyla ve yan kollarıyla beslenen Fırat, Keban Barajının
altında Tohma ve Göksu Nehirlerini de alarak sınırlarımızı terk etmektedir.
Fırat, 31,6 milyon metreküp olan ortalama yıllık su miktarının yüzde 90'ını
Türkiye topraklarından almaktadır, yüzde 10'unu ise Suriye'den almaktadır. Elazığ yakınlarından
doğan Dicle, Fırat'la birleşene kadar 1 840 kilometre yol katetmektedir.
Türkiye sınırları içinde Batman, Ilıksu, Botan, Garzan gibi büyük sularla da
beslenen Dicle'nin yıllık ortalama akım miktarı 16,2 milyon metreküp, toplam su
potansiyeli ise 52,7 milyon metreküptür. Dicle'ye Türkiye'nin katkısı yüzde 40,
Irak'ınki ise yüzde 60'tır. Kıyıdaş ülkelerin,
akarsular üzerinde yapılan tasarruflarda hidroelektrik veya sulama gibi
konulardaki girişimleri bahane ederek sık sık anlaşmazlık çıkarmaları veya
bunları bahane ederek, iyi komşuluk ilke ve prensipleriyle bağdaşmayan
unsurlara -altını çiziyorum- destek vermeleri de gözden ırak tutulmamalıdır. Nehirlerden gelen suyu
işlenmiş bir maddeye benzetirseniz, yağışlar (yağmur ve kar) bunun hammaddesini
oluşturur. Fırat ve Dicle Nehirlerinin suları, büyük ölçüde, eriyen karlardan
meydana gelmektedir. Ülkemiz, bu iki nehrin havzasında, kış aylarında, gerek
kırsal yerleşim yerlerinin birbiriyle gerekse kentlerle bağlantısını sağlamak
için yoğun bir kar mücadelesi yapmaktadır. Ayrıca, enerji nakil hatları ile
haberleşme ağlarının korunması ve taşkınlara karşı alınan önlemlerin Türkiye'ye
maliyeti her yıl trilyonlarca lirayı bulmaktadır. Her nimet bir külfet
içindir; dolayısıyla, ülkemizin doğayla yaptığı mücadele oranında ülke
kaynaklarından öncelikle yarar sağlaması da en doğal hakkıdır. Zaten,
uluslararası hukukçuların da hemfikir olduğu, ülkelerden, suların oluşumuna
katkısı en çok olanın en çok faydalanması esasını da burada belirtmek isterim. Özellikle güney
komşularımızın, Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik barajlarının ve sulama
tünellerinin projelendirilmeleri sırasında ve hizmete sunulması zamanlarında
sık sık anlaşmazlık çıkarmaları ve bu yaklaşımlarını devam ettirmeleri, her yıl
daha fazlasını istemeyi hak olarak görmelerinin, zaman içinde teknik verilerden
uzak bir anlayışın mahsulü olarak uluslararasından da destek aldığı
bilinmektedir. Asi Nehrine gelince;
değerli milletvekilleri, bu nehrin yıllık kapasitesi 2,5 milyon metreküptür;
Türkiye ve Suriye arasında 22 kilometre sınır teşkil eder. Asi Nehrinin,
Türkiye topraklarında 100 kilometre yol katettikten sonra Akdenize döküldüğü
hepinizce malumdur. Suriye'nin, Amik
Ovamızdaki sulamaları engelleyen ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan
tutumu, Fırat ve Dicle Nehirleriyle ilişkisi, Türkiye'nin yaklaşımıyla
karşılaştırılırsa, Suriye, Türkiye'nin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmadan
suyu kullanmaktadır. Asi Nehriyle ilgili olarak ortaklık görüşmelerini kasten
başlatmak istememektedir. Suriye, sulanması müşkül, sulanmaz nitelikte olan topraklarına
su tahsis ederek, kullanımı yüksek göstererek, anlaşmazlığa zemin
hazırlamaktadır. Değerli milletvekilleri,
araştırma önergesinde belirtildiği gibi, bu su konularında üç ülke arasında
anlaşma yaparak, hakkaniyet ve teknik verilerin göz önünde tutulması
gerekmektedir. Özellikle Fırat ve Dicle Nehirleri arasında, Irak toprakları
içerisinde hiçbir doğal engel yoktur; hiçbir yükselti bulunmamaktadır. İki
nehir yer yer birbirine çok yaklaşmakta; iki nehrin suladığı alanlar birbirine
karışmaktadır. İşte bu husus göz önüne alınarak ve teknolojisi Türkiye
tarafından karşılanmak üzere, Dicle'den Fırat'a yeteri kadar suyun nakli
teklifi, maalesef, komşularımız tarafından incelemeye dahi alınmamıştır. Ülkemizin Fırat, Dicle,
Asi, Aras, Karasu, Meriç gibi nehirlerin üzerindeki hakları, müşterek kullanma,
hakça paylaşma esasına dayanan ve uluslararası hukuk kurallarıyla örtüşen
yaklaşımları yanlış anlaşılmamalıdır. Bu, doğanın ülkemize bahşettiği nimeti
komşuların da faydalarına sunma, hizmetine sunma arzusunun, gerek Türk
insanının barışçı davranışları gerekse Türk hükümetlerinin iyi komşuluk
ilkelerine verdiği önemden kaynaklandığını unutmamak gerekir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin toplam ortalama yıllık su miktarı, yeraltı suları
dahil, Suriye ve Irak'a bırakılan 16 milyon metreküp düşüldükten sonra, 182
milyon metreküptür. Bunu nüfusa bölerseniz, kişi başına düşen su miktarı, 1 439
metreküp/kişi/yıl ilâ 2 879 metreküp/kişi/yıldır. Ulusal sulama
projelerinin, barajların, göletlerin, setlerin birbiri arkasına hizmete
sunulması yanında, cumhuriyet tarihinin tartışmasız en büyük yatırımı GAP'taki
sulama kanal ve kanaletleriyle Harran Ovasının pamuk ve buğday ambarına
dönüşmesi, güçlü Türkiye'nin geleceğinin yapıtaşıdır. Toplam yatırım tutarı 32
milyar dolara eşdeğer olan GAP'a bugüne kadar yapılan 12 milyar dolar
eşdeğerindeki harcamanın büyük bir bölümü ulusal kaynaklardan karşılanmıştır.
Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, ilgili ülkeler arasında su tahsisi
konusunda bir anlaşma bulunmadığı gerekçesiyle, bu büyük projeye, direkt
olarak, doğrudan doğruya kredi sağlamakta tereddütlü davranmıştır. Buna rağmen,
çeşitli uluslararası finans kuruluşlarından ya GAP'a doğrudan ya da fizikî
tesislerin yapımını üstlenen firmalara kredi temin edilmesi yoluyla önemli
ölçüde dış kaynak sağlanmıştır; ancak, Dünya Bankası, bölgedeki hiçbir baraj,
santral ve sulama projesi için kredi vermemiş olmasına rağmen, GAP
sulamalarındaki etkinliği artıracak ve sosyal koşulları iyileştirecek projelere
önemli miktarda kredi vermiş, kaynak sağlamıştır. Türkiye, sadece GAP ile
bölgenin en büyük yatırımını yapan ülke değildir; Türkiye, aynı zamanda Barış
Suyu Projesiyle de, Manavgat suyunu Ortadoğu'ya taşıma projesini ortaya atan ve
bu konuda deneyimli büyük bir ülkedir. 1986 yılında dönemin Başbakanı Turgut
Özal tarafından ortaya atılan Barış Suyu Projesi, Ortadoğu'nun su sorunuyla
ilgili gündeminde önemli bir yer tutmuştur. Türkiye'nin iç suları
olan Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinden, Türkiye'nin tüm ihtiyacı düşüldükten sonra
kalan suyun bir bölümünü teşkil eden günde 6 milyon metreküp suyun Arap
ülkelerine iletilmesini öngören projenin, bazı art niyetli ülkelerin soğuk
bakışları yüzünden gerçekleşemediğini ifade etmek istiyorum. Yeri gelmişken ifade
etmek isterim ki, iki boru halinde Mekke'ye kadar uzanacak olan suyun proje
olarak reddedilmesinde en önemli muhalefetin, Batılı ülke teknolojisini
kullanarak deniz suyundan arıtma yoluyla su elde eden ülkelere Batılıların
baskısı yüzünden olduğunu gözden ırak tutmamak gerekir. Manavgat Suyu Projesi
ise, ülkemizin bazı yöreleri ile Ortadoğu'da su yetersizliği bulunan ülkelerin
ihtiyaçlarına cevap vermek üzere geliştirilmiştir; bu açıdan, bölgede barış ve
istikrarın yerleşmesine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Projeye göre, 140
metreküp / saniye debisi olan Manavgat Çayından alınacak olan günlük ortalama
500 000 metreküp suyun, isale edilerek, deniz içerisindeki bir dolum tesisiyle
gemilere yüklenip, yurt içine ve dışına dağıtımı sağlanacaktır. Bu suyun yarısı
ham su, diğer yarısı arıtılmış sudur. Diğer bir deyişle, elde edilecek suyun
bir kısmı kullanma amaçlı, bir kısmı içme suyu olarak kullanılacaktır. Proje, su alma yapısı,
pompa istasyonu, 250 000 metreküp / gün kapasiteli arıtma tesisi, ham su ve
arıtılmış su isale hattı, kıyı kontrol ve destek tesisleri, sualtı boru
hatları, terminal ve dolum tesisleri ünitelerinden oluşmaktadır. Dolum
tesislerinde bulunan ve kapasiteleri 60 000 ile 250 000 groston arasında
değişen tankerlerin yaklaşmalarına olanak verilecek şekilde kıyıda düzenleme
yapılacaktır. Proje, maliyeti
itibariyle, 1991 fiyatlarıyla 70 milyon Amerikan Dolarıdır. Karada yapılması
öngörülen işlerin yüzde 85'i gerçekleştirilmiş olup, projenin toplam
gerçekleşme oranı yüzde 50'yi aşmamıştır. 500 000 metreküp / gün kapasiteli
tesisler tamamlandığında, yüzde 60 kapasiteyle çalıştırılabileceği
varsayımıyla, günde 300 000 metreküp su, İsrail veya diğer ülkelere
pazarlanabilecektir. Manavgat suyunun, deniz
yoluyla, Ortadoğu'ya, özellikle İsrail'e taşınma projesi, teknolojik yönden bir
harikadır; ancak, anlaşmalar henüz tamamlanamamıştır... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) HALİL İBRAHİM ÖZSOY
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun. HALİL İBRAHİM ÖZSOY
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz için fevkalade
önemli bir konuyu eksik de olsa, gündeme taşıyan arkadaşlara, Grubum adına
teşekkür etmek istiyorum. Eskiden söylendiği gibi
"su akar, Türk bakar" sözünü yıkmak, geçersiz kılmak, Türk
çiftçisini, Türk Halkını daha zengin yapmak, ekonomik olarak düzlüğe çıkarmak
için, böyle millî konuların Parlamentoda sık sık konuşulması, tartışılması
gerektiğine ve böyle bir ortamdan da Türk halkının büyük fayda sağlayacağına
inanıyoruz. Bu önergeye Grup olarak
tam destek veriyoruz. Bu vesileyle de, beni dinlediğiniz için, şahsım ve Grubum
adına, hepinize tekrar saygı sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Şimdi, söz
sırası, Saadet Partisinde. Erzurum Milletvekili
Sayın Aslan Polat, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA ASLAN
POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; mevcut yeraltı ve
yerüstü kaynaklarımızın daha etkin bir şekilde kullanımını sağlamak amacıyla
açılması istenilen Meclis araştırmasıyla ilgili olarak Saadet Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım. Dünyadaki toplam su
miktarı 1 trilyon 400 milyar kilometreküptür. Bu suyun yüzde 97,3'ü,
denizlerdeki ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan
yalnızca yüzde 2,7'lik kısmı tatlı sudur; fakat, bu miktarın da yüzde 77,2'si
buzullarda saklıdır. Geriye kalan yüzde 22,8'lik tatlı su miktarının 22,4'ünün
yeraltındaki rezervlerde, 0,04'ünün de atmosferde su buharı halinde bulunduğu
düşünülürse, yalnızca 0,36'lık kısmının göllerde ve nehirlerde insan
kullanımına hazır olduğu görülmektedir ki, bu oran, toplam su miktarı içinde
çok ufak bir orandır. 6 milyar dolayında insan
nüfusuna sahip olan dünyada, nüfusun 1/3'ünden fazlası temiz içmesuyundan,
1/4'ü ise hıfzıssıhhadan yoksundur. Her gün 50 000 kişi, sudan kaynaklanan
hastalıklardan yaşamını yitirmektedir. Yıllık bazda hesaplandığında, bu miktar,
dünyada meydana gelen toplam ölümlerin 1/3'üdür. Diğer taraftan, küresel
su kullanımı, son 300 yıl içerisinde 35 kat artmıştır. Nüfusun sürekli artması,
buna bağlı olarak, tarımsal üretim, hidroelektrik üretim, evsel ve sanayi
kullanımı için daha fazla suya ihtiyaç duyulması gerekirken, diğer yandan,
yaşam standartlarının yükselmesi sonucunda kişi başına su talebi de buna bağlı
olarak sürekli artmaktadır. Yine, hızlı kentleşme ve sanayileşme sonucu,
içme-kullanma suyu ihtiyacının hızlı bir şekilde artması, özellikle büyük
kentlerde çok önemli su sıkıntısının yaşanmasına neden olmaktadır. Dünyada 1940 yılında
toplam su tüketimi 1 000 kilometreküp iken 1960'ta ikiye katlanarak 2 000
kilometreküp olmuş, 2000 yılında ise 5 200 kilometreküpe ulaşması
beklenmektedir. Bu suyun yüzde 65'i sulamada, yüzde 10'u içme-kullanma suyu
olarak, yüzde 23'ü sanayi sektöründe kullanılmış, geriye kalan yüzde 2'si ise
rezervuarlardan buharlaşmıştır. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama
800 metreküp civarında bulunmaktadır. Dünya nüfusunun yılda ortalama 80 milyon
kişi arttığı göz önüne alındığında, dünyadaki tatlı su ihtiyacının yılda 64
kilometreküp artması kaçınılmazdır. Dünyada kabul edilen
kriterlere göre, kişi başına su potansiyeli 1 000 metreküpten az olan ülkeler
su fakiri olarak kabul edilmekte, su zengini olarak kabul edilebilmesi için
ise, yılda, ortalama, kişi başına 10 000 metreküp su potansiyeline sahip olması
gerektiği kabul edilmektedir. Oysa, ülkemizde kişi başına düşen su potansiyeli,
ikisinin arasında, 3 690 metreküple su fakiri ülkelerin üzerinde, fakat, su
zengini ülkelerin 1/3'ü mertebesindedir. Ülkemizin yağış rejimi,
mevsimlere ve bölgelere göre çok büyük farklılıklar göstermekte olup, yıllık
ortalama yağış 643 milimetredir; bu da yılda ortalama 501 milyar metreküp suya
karşılık gelmektedir. Bu miktarın 274 milyar metreküpünün toprak ve su
yüzeylerinden ve bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri döndüğü,
41 milyar metreküpünün de yüzeyden sızmalar suretiyle yeraltı suyu rezervlerini
beslediği, 186 milyar metreküpünün ise çeşitli büyüklüklerdeki akarsular
aracılığıyla denizlere ve göllere gittiği kabul edilmektedir. Ayrıca, komşu
ülkelerden doğan akarsular ile yılda 7 milyar metreküp suyun ülkemiz su
potansiyeline dahil olduğu göz önünde bulundurulduğunda, toplam yenilenebilir
tatlı su potansiyelimiz brüt 234 milyar metreküp olmaktadır. Günümüz koşul ve olanaklarına göre yapılan bazı
kabul ve değerlendirmeler sonucunda, ekonomik olarak tüketilebilecek yüzey ve
yeraltı su miktarının 110 milyar metreküp olduğu belirlenmiştir. Bu miktarın 95
milyar metreküpünün yurt içinden doğan akarsulardan, 3 milyar metreküpünün yurt
dışından ülkemize ulaşan akarsulardan, 12 milyar metreküpünün ise yeraltı
suyundan sağlanabileceği kabul edilmiştir. Türkiye'de kişi başına düşen
kullanılabilir suyumuz 1 735 metreküp olup, su potansiyelimiz ise 3 690
metreküptür. Dünyayla karşılaştırma
yaptığımız zaman; Irak'ta kişi başına kullanılabilir su potansiyeli 2 020
metreküp, Suriye'de 1 200 metreküp, Türkiye'de 1 735 metreküp, Güney Amerika
ortalaması 23 000 metreküp, dünya ortalaması ise 7 600 metreküptür. Görüldüğü gibi, ülkemiz,
kullanılabilir su potansiyeli bakımından dünya ortalamasının neredeyse 1/5'i
mertebesindedir. Onun için, bu tabloya bakmadan, ülkemizdeki su kaynaklarımızı
başka ülkelere pazarlamaya çalışan yöneticilerin öncelikle bu veriler üzerinde
önemle düşünmesi gerekir. Gerek Manavgat Suyunu satma gerekse Seyhan ve Ceyhan
Nehirlerinden Ortadoğu'ya su satma projemizi ileri süren Suriye ve Irak, bizi,
dünyaya, olmadığımız halde, su zengini gibi lanse edip, Fırat'tan bırakmayı
taahhüt ettiğimiz 500 metreküp/saniyelik su debisini artırmamızı sürekli olarak
öne sürmektedir. Yine, yapılan
araştırmalara göre, yıllık çekilebilir yeraltı su rezervimiz ise 12,3
kilometreküp olup, bunun DSİ'ce tahsis edilen miktarı 9,65 kilometreküp, yıllık
fiilî tüketim ise 6 kilometreküptür. Yine, araştırmalara göre,
2000 yılında Türkiye'de toplam 42 milyar metreküp su kullanılmış; bunun 31,5
milyar metreküpü, yani yüzde 75'i sulamada; 6,4 milyar metreküpü, yani yüzde
15'i içme ve kullanma suyu tüketiminde; 4,1 milyar metreküpü ise, yani yüzde 10'u
sanayi tüketiminde kullanılmıştır. 2030 yılında, ülkemizdeki
kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun tamamının kullanılacağı hesaplanmakta;
bunun için de şöyle bir hesap yapılmakta: Sulamada, bunun 71,5 milyar
metreküpüyle yüzde 65'inin, içme-kullanma suyunda 25,3 milyar metreküpüyle
yüzde 23'ünün, sanayi tüketiminde ise 13,2 milyar metreküpüyle yüzde 12'sinin
kullanılması tahmin edilmektedir. Turizm sektöründe ise,
2030 yılı ihtiyacının 5 milyar metreküpe, kentlerin artmasından dolayı da içme
ve kullanma suyunun 25,3 milyar metreküpe çıkması da yine burada
hesaplanmaktadır. Tarım sektöründe,
Türkiye'nin 77,95 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak 1/3'ünü
teşkil eden 28,05 milyon hektarlık kısmını ekilebilir araziler teşkil etmekte
ve bunun da 25,85 milyon hektarlık kısmı sulanabilir araziden oluşmaktadır;
ancak, yapılan etütler sonucunda, bugünkü koşullarda ekonomik olarak
sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir. 1999 yılı
sonu itibariyle, ekonomik olarak sulanabilir bu alanların sadece yüzde 53,30'u,
yani 4 530 000 hektarı sulanabilmektedir. Türkiye'de kullanılabilir yerüstü su
potansiyelinin yüzde 33,15'i, yeraltı su potansiyelinin de yüzde 78,45'i fiilen
kullanılmaktadır. Yerüstü su kaynakları potansiyelinin yüzde 68,85'i, yeraltı
su potansiyelinin ise yüzde 21,55'i halihazırda kullanıma sunulamamıştır. Tarım sektörü, sosyal ve
ekonomik yönden Türkiye'de halkın yaşamında önemli rol oynamaktadır. Devlet
İstatistik Enstitüsünün 1997 Nisan ayı verilerine göre, toplam işgücü 21 201
000 kişidir. İstihdam edilen bu 21 201 000 kişinin 9 607 000'i, yani yüzde
45,31'i tarımda, kalanı ise sanayi ve hizmet sektöründedir; fakat, 1999 yılı
içerisinde tarım sektörünün gayri safî millî hâsılamıza katkısı ancak yüzde
14'te kalmakta; ihracatımıza ise yüzde 9,75 dolayında katkıda bulunmaktadır.
Ülkemizde tarım yapılabilir alanların son sınırına, son yirmi yirmibeş yılda
kavuşulmuştur. Bu durumda, tarımsal
üretim artışı, teknolojik gelişmeyle sulanan alanın genişlemesine ve birim alandan elde edilen üretim artışına bağlı
kalmaktadır. Bunun için de, Türkiye'de son yıllarda tarım sektörü için ayrılan
paraların yaklaşık yüzde 65-70'i sulu tarım projelerine kullanılmaktadır. Devlet Su İşleri
tarafından gerçekleştirilen sulama tesislerinin toplam sulama oranları
incelendiğinde, işletilen sulama tesislerinin yüzde 68'inde sulama oranının
yüzde 50 ve daha düşük, devredilen sulama tesislerinin yüzde 40'ında sulama
oranının yüzde 50 ve daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu değerlendirme raporu
da göstermektedir ki, DSİ tarafından sulamaya açılan 2 202 000 hektar alanın
581 000 hektarı hiç sulanamamakta, 948 000 hektarında ise sulama oranı yüzde 50
ve daha düşüktür. Sulamaya açılan alanların yüzde 95'inde yüzey, yüzde 5'inde
basınçlı sulama yöntemi uygulanmaktadır. Yüzey sulama uygulanan alanın yüzde
60'ında salma sulama sistemi kullanılmaktadır. Halbuki, ekonomik faktörler
dışında yalnızca teknik açıdan sulanabilir alanların yüzde 63'ünde basınçlı
sulama sistemi uygulanması gerekmektedir. Bunun için de sulama sektörüne önemli
miktarda kaynak aktarımı gerekmektedir. Enerji alanında
Türkiye'de elektrik enerjisi kurulu gücü 1999 yılı sonunda 26 116 megavata
ulaşmış olup, bunun yüzde 59,6'sı termik, yüzde 40,3'ü hidrolik, yüzde 0,1'i ise
jeotermal ve rüzgar santrallarıdır. Türkiye'de hidroelektrik
santral olarak halen 114 tane santral bitirilmiş ve işletmeye açılmıştır. Bu
santralların kurulu gücü 10 537 megavat, ortalama yıllık üretimi ise 39,1
milyar kilovatsaat/yıldır. Bu da, toplam kullanılabilir hidroelektrik enerji
miktarımızın yüzde 32'dir. İnşaatı devam eden 37 tane hidroelektrik santralın
ise kurulu gücü 4 057 megavat, ortalama yıllık üretimi 13,3 milyar kilovat
saat/yıl, tüm kullanılabilir hidroelektrik enerjiye oranı yüzde 11'dir. İnşaata
geçilemeyen 332 adet hidroelektrik santralının toplam kurulu güç hesaplaması 19
715 megavat, ortalama yıllık üretimi ise 69,6 milyar kilovatsaat/ yıldır; bu da
tüm kullanılabilir hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 57'sidir. Dolayısıyla,
toplam olarak, bizim, Türkiye'de 110 milyar metreküplük hidroelektrik santral
potansiyelimizin tamamını kullandığımız zaman, 483 santral yapacağımız ve
bundan yılda 122,3 milyar kilovatsaat elektrik üreteceğimiz hesaplanmaktadır. Toplam elektrik enerjisi
üretimi 1999 yılında 116 milyar kilovatsaat olarak gerçekleşmiş; bunun 81,6
milyar kilovatsaati -yani, 70'i- termik santrallardan, 34,6 milyar kilovatsaati
-yani, yüzde 30'u- hidroelektrik santrallardan elde edilmiştir. Sanayi ve hizmetler
sektörü: 1990 yılında dünya nüfusunun yüzde 31'inin uygun kalitede
içme-kullanma suyundan, yüzde 46'sının ise kanalizasyon sisteminden yoksun bir
şekilde yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, içme-kullanma suyu temini ve
atık suların bertaraf edilmesinin insan sağlığının geleceği açısından birinci
derecede öneme sahip olduğu söylenebilir. UNICEF 2000 raporuna göre
ülkemizde sağlıklı içmesuyu olmayan ev halkı yüzdesi yüzde 26,2 olup, bu oran
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 38,8 ile yüzde 54,1 arasında değişmektedir.
Sağlıklı tuvaleti olmayan ev halkı yüzdesi olarak ülkemizde yüzde 31,3 olan
oran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 33,7 ile yüzde 58,2 arasında
değişmektedir; yani, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da takriben iki evden birinde
sağlıklı içmesuyu tesisleri ve tuvalet yoktur. Yine, kentleşmeyle
beraber belli yörelerde yoğunlaşan içme-kullanma ve sanayi amaçlı su
kullanımları, aynı yörelerde, önemli miktarda atık su deşarjının doğmasına
neden olmaktadır. Bu atık suların doğal ortamda kendilerini yenileyebilme şansı
olmadığından, büyük kentlerde atık sular sağlık ve çevre nedeniyle arıtılarak
deşarj edilmesi büyük zorunluluk göstermektedir. Finansal yapıya
baktığımız zaman: Devlet Planlama Teşkilatının Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma
Planı Su Havzaları Kullanımı ve Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu bu konuda çok
detaylı bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre, ülkemizdeki teknik ve ekonomik
olarak kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun, sulama, hidroelektrik enerji,
içme- kullanma ve sanayi sektöründe kullanılmasına 2030 yılında tüm
yatırımların yapılması halinde sulama alanında 1998 fiyatlarıyla sulama
yapılmadan 106 milyon TL/hektar olan ürün geliri, sulanan alanda 511 milyon
TL/hektar olmakta, gelir artışı 404 milyon TL/hektar ve 8 milyon 500 bin
hektardan bu gelir, 2030 yılında tüm arazinin sulanmasıyla gelir artışı 1998
yılı fiyatlarıyla 2 katrilyon 973 trilyon TL olmaktadır. Netice olarak:
Ülkemizdeki ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli olan 110 milyar
metreküp suyun tamamının 2030 yılında kullanılmasıyla, sulama, içmesuyu, sanayi
ve hidroelektrik santrallardan 1998 yılı fiyatlarıyla 7 katrilyon 748 trilyon
TL gayri safî millî hâsıla elde edilmesi planlanmaktadır. IMF ve Dünya Bankasına
faizle borç almak için vermediğimiz tavizlerin kalmadığı bugünlerde, çevre
dostu ve tükenmeyen ve dışarı döviz çıkmasını gerektirmeyen bu gelir
artışlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Yalnız, bu yatırımlar için önemli finans
gerekmektedir. Örneğin: Hidroelektrik enerjide 2020 yılına kadar planlanan
hedeflere ulaşılabilmesi için, elektrik nakil hatları hariç yılda yaklaşık
olarak 1,5 milyar dolar yatırım yapılması gerekmektedir. Son sekiz yılın
ortalamalarına göre DSİ'nin ortalama 66 000 hektar/yıl alanı, Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünün ise, ortalama 17 625 hektar/yıl alanı sulamaya açtığı
görülmektedir. Bu kapasiteyle devam edildiği takdirde, Devlet Su İşlerinin
kendi sorumluluğu altındaki işleri altmışdört yılda, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün ise, kırkiki yılda ancak tamamlayabileceği görülmektedir. Ayrıca,
bir içmesuyu tesisinin otuz yıllık nüfus projeksiyonuna göre projelendirildiği
ve tesislerin takriben otuz yıl ömrü olduğu gözönüne alınarak, nüfus
değişimleri neticesinde bugün yeterli suyu olan kırsal bölgelerde içmesuyu
ünitelerinin önemli ölçüde değişip yenileneceği de bir başka gerçektir. Uluslararası su
politikası: Sınırı aşan sular; Fırat ve Dicle gibi bir ülkeden doğan, beslenen
ve bu ülkede bir müddet aktıktan sonra, bir veya birkaç ülkeye akan sulardır.
Uluslararası sular ise, iki devletin sınırlarını çizen sular olup, iki ülke
tarafından eşit paylaşılır; Meriç ve Arpaçay gibi. Fırat ve Dicle suları sınırı
aşan sular oldukları halde, özellikle Suriye ve Irak tarafından uluslararası
sular şeklinde tanımlanmak istenmektedir. Bir sular hukuku oluşturmaya çalışan
Birleşmiş Milletler Hukuk Komisyonu, ülkelerarası suyla ilgili anlaşmazlıkları
gidermek amacıyla, bir Sınır Aşan Sular ve Uluslararası Göllerin Kullanımı ve
Koruma Sözleşmesi hazırlamıştır. Türkiye, gerek mutlak
toprak egemenliği gerek havza doktrini gerekse suların hakça ve akıllıca
kullanımı açısından çeşitli avantajlara sahiptir. Fırat'ın dörtte 3'ü,
Dicle'nin de yarıdan fazlası Türkiye havzalarından beslenmektedir; dolayısıyla,
havza doktrini açısından Türkiye'nin, Fırat'ın dörtte 3'ünden fazlasını,
Dicle'nin de yarıdan fazlasını kullanma hakkı bulunmaktadır; fakat, Türkiye,
her iki nehirden de bu ölçülerin çok çok altında yararlanmaktadır. Türkiye,
nüfusu, ekonomik, sosyal ihtiyaçları, coğrafi konumu ve sulamaya olan katkısı
açısından önceliği olan bir ülke olmasına rağmen, henüz, bu sulardan yeterince
yararlanamamaktadır. Birleşmiş Milletler Hukuk
Komisyonu raportörlerinden Stephan C. McCafrey şu yorumu yapmıştır: "Su
kaynaklarını ilk önce geliştiren bir aşağı kıyıdaş ülke, daha sonra yukarı bir
kıyıdaş ülke tarafından ele alınacak projelerin kendisine zarar vereceğini
iddia ederek engelleme hakkına sahip değildir. Fırat ve Dicle'den yeterince
faydalanamayan Türkiye, komşularına düzgün debide 500 metreküp/saniye sağlıklı
su devrederken, ne yazık ki, aynı karşılığı bulamamakta, mesela, Suriye'den
Hatay'a geçen Asi Nehrinde neredeyse Suriye hiç su bırakmamaktadır." Sınırı aşan ve
uluslararası sular hukuku konusunda hukukî teoriler: a) Mutlak toprak
egemenliği teorisi, b) Mutlak toprak bütünlüğü
ilkesi, c) Sınırlı toprak
egemenliği teorisidir ve bu 3 teori de, Türkiye tezlerini güçlendirmektedir. Yalnız, sınır aşan
sularda kaynaklar üzerindeki kullanım hakları çoğu kez, mansap ülkelerinin
aşırı talepleri yüzünden su sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Bu konu,
Birleşmiş Milletler bünyesinde tartışılmış ve Uluslararası Su Yollarının Ulaşım
Dışı Amaçlarla Kullanımına İlişkin Sözleşme, 21 Mayıs 1997 tarihinde Genel
Kurulda kabul edilmiştir. BAŞKAN - Sayın Polat,
toparlar mısınız. ASLAN POLAT (Devamla) -
Sözleşmeyi, 1999 yılı itibariyle 12 ülke imzalamış olup, tamamı suların mansap
kısmında olan ülkelerdir. Türkiye, söz konusu sözleşmeye, yukarı ve aşağı
kıyıdaş ülkelerin menfaatlarını belirli bir dengede tutacak anlayıştan yoksun olması
ve bir çerçeve sözleşme niteliği taşıması gerektiği halde bu şartları
taşımadığı için, Çin ve Brundi'yle birlikte ret oyu vermiştir. 27 ülke ise
sözleşmeye çekimser kalmıştır. Birleşmiş Milletler
içinde sınır aşan sularla ilgili diğer bir kanun teklifi çalışması olan
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Sınırı Aşan Su Yollarının ve
Uluslararası Göletlerin Kullanımı ve Korunması Sözleşmesi, 17 Mart 1992'de
Helsinki'de kabul edilmiştir. Sözleşme, uyumsuzlukların çözümünde müzakere
yolunu önermekte ve gereğinde zorunlu mekanizmalar öngörmektedir. Bu itibarla, Türkiye de
bu anlaşmaya taraf olmamıştır. Günümüzde, Birleşmiş Milletler dahil çeşitli
kuruluşlarda su kaynaklarının kullanımı, idaresi ve paylaşımı yaygın olarak
tartışılmaya başlanmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkanım, 2 dakika eksüre verin, bitireyim hemen. BAŞKAN - Efendim, 1
dakika veririm ancak; çünkü, bir arkadaşıma daha söz vereceğim. Lütfen... ASLAN POLAT (Devamla) -
Avrupa Birliği çevreleri, su konularına ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde daha
kapsamlı ve siyasî ihtilafların çözümünde tesir edici bir unsur olacağı
görüşünden hareketle, bu yönde siyasî inisiyatif almak istemektedir. Ülkemiz,
GAP ve güneydeki komşularımızla olan sorunlarımız yüzünden ilgi odaklarından
biri olmaktadır. Ayrıca, yine, küresel
ısınmayla da, önümüzdeki yıllarda yağışlarda yüzde 40'lara varan bir azalış
olacağından bahsedilmektedir. Bunlar da, su güvenliğinden dolayı, Türkiyemizin
ilerde sorunlar yaşayacağını göstermektedir. Onun için, bu araştırma
önergesinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde önemle ele alınıp araştırılmasını
Saadet Partisi Grubu olarak destekleyeceğimizi belirtir, hepinizi saygıyla
selamlarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Efendim, şimdi,
söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Sayın
Mihrali Aksu'da. Buyurun Sayın Aksu. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MİHRALİ
AKSU (Erzincan) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Karaman Milletvekili
Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşı tarafından, yeraltı ve yerüstü su
kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su
sorununa çözüm bulmak amacıyla verilen (10/13) esas numaralı Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; Partim ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Su, canlının önemli bir
parçası, hayatın devamını ve gelişimini sağlayan temel unsurlardan biri olup,
ekonomik değeri kadar sosyal boyutu da olan bir kaynaktır. Yeryüzünde
-sanılanın aksine- oldukça sınırlı olan bu varlığın etkin kullanımındaki
yetersizlikler ve atıklarla kirletilmesi, zaman zaman önemli problem olarak
insanlığı ve hayatı tehdit eder boyutlara ulaşabilmektedir. Yapılan tahminlere göre,
dünya nüfusu, 2025 yılında 8 milyarı aşacak ve bu artış, yüzde 90 şehirlerde
gerçekleşecektir. Nüfusla birlikte, gıda ihtiyacının artışı, sulama suyu
kullanımını; şehirleşmenin artışı, evsel ve sanayide su kullanımını;
sanayileşme ve şehirleşme de enerji ihtiyacını artırdığı için, hidroelektrik
santralların su kullanımını yükseltecektir. Bu da, 21 inci Asrın su kullanım
politikalarının önemini artıracaktır. Dünyamızda, suyun
sürdürülebilir kullanımının yeterince sağlandığını söylemek mümkün değildir.
Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının çevre etkilerine hassaslığı ve artan
ihtiyaçlar, bu kaynakların yönetimini gittikçe zorlaştırmaktadır. Ayrıca, su
kaynaklarının, zaman ve mekân içerisinde ihtiyaçlarla uyuşmaması, yöreler ve
mevsimlere göre farklılıklar göstermesi, bu kaynağın kullanımını iyice sorun
haline getirmektedir. Yurdumuzda, yıllık
ortalama yağış 501 milyar metreküp olup, mevsimler ve bölgeler arasında büyük
farklılıklar gösterir. Toplam düşen yağışın 186 milyar metreküpü akışa
geçmekte, 41 milyar metreküpü sızmalarla yeraltı sularına karışmaktadır.
Yapılan hesaplamalara göre yüzey sularımızın 95 milyar metreküpü; yani, yüzde
29'u ekonomik ve teknik olarak kullanılabilmektedir. Yurtdışında doğan akarsuların
kazançları ise, yılda 7 milyar metreküp olup, ekonomik ve teknik olarak yıllık
katkısı 3 milyar metreküptür. Yeraltı sularının ekonomik ve teknik olarak yılda
yaklaşık 12 milyar metreküp kadarı kullanılabilir durumdadır. Böylece,
yurdumuzda toplam kullanılabilir su miktarı 110 milyar metreküptür. Yurdumuzda su kaynakları
uygun zamanda ve uygun yerde ihtiyacı karşılayacak kalite ve kantitede olmadığı
için gelişmenin temel unsuru olan bu kaynağın korunarak ekolojik, ekonomik ve
toplumsal denge gözetilerek dağıtımını yapmak büyük önem arz etmektedir. Bugün
itibariyle kullanılabilir su potansiyelimizin yaklaşık yüzde 37'sini
kullanabilmekteyiz. Yaklaşık 35,6 milyar metreküp olan kullandığımız suyun
yüzde 74'ü sulamada, yüzde 15'i belediyeler tarafından, yüzde 11'i de
endüstriyel amaçlarla kullanılmaktadır. Yaklaşık 75 milyar metreküp su
kaynağının daha kullanılma imkânı vardır. Türkiye'de, kişi başına
su tüketimi 1 830 metreküptür. Bugün, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için
kişi başına su tüketiminin 10 000 metreküpten fazla olması gerektiği kabul
edilmektedir. Görüldüğü gibi, Türkiye,
su kullanımı yönünden oldukça fakirdir. Bunun başlıca nedeni, su kaynaklarının
yetersizliği yanında, dengesiz dağılımı ve su kullanım yapılarının
yetersizliğidir. Türkiye, 28 milyon hektar tarım arazisinin yaklaşık 23 milyon
hektarında, 21 milyon hektar çayır, mera arazisinin de yaklaşık 3 milyon
hektarında, toprak ve topografik özellikleri dikkate alındığında, sulama
yapmanın mümkün olduğu görülür; ancak, toplam 26 milyon hektar sulanabilir
arazinin, su yetersizliği nedeniyle, ekonomik yönden sadece 8,5 milyon
hektarında sulamaya gidileceği belirlenmiştir. Bunun 4,6 milyon hektarının DSİ,
2,9 milyon hektarının Köy Hizmetleri, 1 milyon hektarının da çiftçi imkânlarıyla
sulamaya açılması düşünülmektedir. İçinde bulunduğumuz asrın
ortalarına doğru, nüfus artışıyla birlikte doğacak yeni ihtiyaçlar, gıdanın
stratejik bir ürün olarak dünyaya damgasını vurması ve geliştirilen yeni sulama
teknolojileri dikkate alındığında, ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarı
ve dolayısıyla, tarımda kullanılacak su miktarı da artacaktır. 2030 yılında Türkiye,
kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun tamamını kullanacaktır. Bunun 75
milyar metreküpü sulamada, 20 milyar metreküpü evsel ve içme kullanma amaçlı,
15 milyar metreküpü de endüstriyel amaçla kullanılacaktır. 2030 yılından sonra
Türkiye'de su açığı ortaya çıkacaktır. İçinde bulunduğumuz asrın en önemli
sorunlarından biri olacağı bilinen su ihtiyacı ülkemizde de etkisini gösterecektir.
Bu sorun ele alınırken, kalite ve kantitenin artırılması çalışmaları yanında,
kullanım planlaması, yönetimi ve denetimiyle sulama tekniklerinin
geliştirilmesi çalışmalarının öncelikle ele alınması kaçınılmazdır. Su kaynaklarının
geliştirilme imkânları sınırlı ve pahalıdır. Buna karşı, nüfus artışı, gıda
ihtiyacı, endüstrileşmeden dolayı suya duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Su
kaynaklarının en verimli bir şekilde değerlendirilmesi için yasal, kurumsal ve
finansal sorunların çözümlenmesi kaçınılmazdır. Yedinci ve Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planlarında çıkarılması öngörülen toprak yasasının, su
yasasının ve su birlikleri yasasının bir an evvel Meclis gündemine getirilip
çıkarılmasını önemli addetmekteyiz. Bugün, dünyada 200'den
fazla nehir havzasını, birden fazla ülke kullanmaktadır. Bu da, yeryüzünün
yaklaşık yüzde 60'ına tekabül etmektedir. Bugüne kadar ülkelerarasında sınır
aşan sularla ilgili 217'den fazla anlaşma yapılmış olup, değişik 2 000'den
fazla anlaşmada da bu hükümlere yer verilmiştir. Ancak, hâlâ organize su
idaresiyle ilgili yaklaşımlar oldukça yetersizdir. Bunun sonucu olarak da,
ekonomik kayıplar, çevresel bozulmalar ve ülkelerarası anlaşmazlıklar sürüp
gitmektedir. Bugüne kadar,
uluslararası su hukuku alanında, ülkeler, daha çok yakın ve uzak tarihli
müzakereler, çeşitli ikili anlaşmalar, teamüller ve genel hukuk ilkeleri
doğrultusunda çözümler üretmeye çalışmışlardır. Birleşmiş Milletler
Uluslararası Adalet Divanı da, devletlerarası su probleminin çözümüne bu çerçevede
yaklaşmıştır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu başta olmak
üzere, uluslararası kuruluşların 1990'lı yıllarda, su hukuku alanında bir
çerçeve yasa oluşturma gayreti içerisine girdikleri görülmüştür. Bunun sonucu
olarak, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin imzasına açılan Sınır Aşan Sular ve
Ülkelerarası Göllerin Kullanımı ve Koruma Sözleşmesi, bu sahada önemli bir
gelişme olarak görülmektedir. Daha çok çevre duyarlılığını öne çıkaran bu
anlayışın, birçok ülke tarafından ihtiyatla karşılanması, bu tasarının daha
ileriye gitmesi noktasında bir engel oluşturmuştur. Geçtiğimiz yüzyıl
içerisinde gerek mutlak toprak egemenliği teorisi gerek mutlak toprak bütünlüğü
teorisi ve gerekse sınırlı toprak egemenliği teorisi, su hukuku noktasında,
sorunları çözme noktasında kalıcılık arz etmemiştir. Sınıraşan ya da
uluslararası sularla ilgili olarak anlaşma ve uzlaşma içerisinde bir hukuk
oluşturma çabaları, bu açıdan, geçtiğimiz yüzyılda bir çözüme kavuşamamıştır.
Bunun sonucu olarak, içerisinde bulunduğumuz yüzyılda stratejik ehemmiyeti
artan suyun uluslararası boyuttaki kullanımı ve değerlendirilmesi için gerekli
idarî ve hukukî düzenlemeleri yapma mecburiyeti vardır. Sınıraşan ya da
uluslararası su sorunlarının hukukî boyutuyla ilgili olarak, dünyanın birçok
bölgesinde olduğu gibi, bizi en çok ilgilendiren yönü, Fırat ve Dicle
Nehirlerinin, Türkiye, Irak ve Suriye arasında birtakım spekülasyonlara malzeme
olmayacak şekilde çözümlenmesidir. Aynı yaklaşımı, Asi Nehri konusunda,
Suriye'yle ilgili olarak da düşünmek icap eder. Amaç, sürdürülebilir bir
kalkınma için suların hakça paylaşımı olmalıdır. Uluslararası sular
sorununun hukukî bir çerçeve oluşturularak çözüme ulaştırılması çabalarının
yoğunlaştığı bir dönemde, su savaşları senaryolarının ortaya atılması da
önemlidir. 1994-1995'lerde Atatürk
Barajının bittiği, Urfa tünellerinden suyun Harran Ovasında toprakla buluştuğu
bir dönemde "Su Savaşları, Ortadoğu'da Beklenen Çatışma" isimli,
Türkçemize çevrilen kitabın, Batılılarca organize edildiği hepimizin malumudur;
ama, burada ilginç olan şudur: Yine aynı dönemlerde, Sayın Kaddafi'nin, hiç de
ilgisi olmadığı halde, Fırat ve Dicle Nehirlerini Arap suyu olarak göstermesi
de düşündürücüdür. Yine, bu anlamda, aynı dönemde, Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri olan Butros Gali'nin de aynı düşünceyi sergilemesi bizi bir noktaya
götürmektedir; o daşudur: Bunları, Batı'nın şark politikasını günümüzde sular
üzerinde oynanan bir parçası olarak görmek zorundayız diye düşünüyorum. Sayın milletvekilleri,
işte, böylesi bir karışık ortamda, Türkiye, dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu
gibi yarın da akılcı bir çözümü ortaya koymuştur; bu, üç aşamalı bir çözümü
ihtiva etmektedir. Bu üç aşamalı planın birinci aşaması, Fırat ve Dicle
Nehirlerinin su potansiyelinin tespit edilmesini; ikinci aşaması, bu üç ülkenin
arazi potansiyelinin arazi sınıflarına göre, ürün desenine göre tespitinin
yapılmasını ve suların bu arazi planlaması veya ürün desenine göre dağıtımını
öngörmektedir. Bu anlayış, hem uluslararası hukuk komisyonunun ortaya koyduğu 5
inci maddeyle örtüşmekte hem de adil bir dağıtımı öngörmektedir. Bütün bunlar yapılırken
biz, Fırat ve Dicle ile Asi Nehrinin de beraber düşünülmesinden yanayız. İşte,
böyle bir ortamda ulusal su konseyinin Türkiye'de oluşturulmasını da bir
zorunluluk olarak addetmekteyiz. Ulusal su konseyi, üç aşamalı planın
gerçekleşmesinde ciddî çalışmalar yapacağı gibi, Türkiye'nin coğrafyasındaki
etkin konumu, tarihten gelen misyonunun bir sonucu olarak da daha önce Amerika,
Meksika ve Kanada arasında yaşanan su sorununda NAFTA gibi bir kuruluşun
oluşturulmasıyla problem orada çözülmüştür. İşte, ulusal su konseyinin
oluşması, bizimle bu ülkeler arasında, böyle, NAFTA benzeri, uluslararası bir
kuruluşun oluşmasının da temel taşını teşkil edecektir. Türkiye'nin tarihî
misyonu ve stratejik konumu da böyle bir yapının oluşmasına müsaittir diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum efendim. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremizin bitmesine çok az bir zaman var, başka bir gruba söz
vermeyeceğim. Grupları adına 2 arkadaşımız, önerge sahibi olarak da 1
arkadaşımız konuşacak, aşağı yukarı 50 dakika sürer. Onun için, bu önergenin
görüşmelerine haftaya kaldığımız yerden devam ederiz; çünkü önemli bir konu, aceleye
gelmesine gerek yok. Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu hakkında
verilen gensoru önergesi ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için,
10 Ekim 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum. Kapanma Saati : 18.55 |
|