Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 71       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

4 üncü Birleşim

9 . 10 . 2001 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Antalya Milletvekili Osman Müderrisoğlu’nun, Fas’ın Başkenti Rabat’ta yapılan İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğin III. Konsey toplantısına ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilen terör eylemlerinden sonra yeni bir konjonktüre sürüklenen dünyada Türkiye’nin durumuna ve Türk ekonomisinde yaşanan krizin çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan’ın, çiftçilerin kredi faizlerinden kaynaklanan ödeme zorluklarına ve terör nedeniyle boşaltılan köylere geri dönüşü sağlamak amacıyla çıkarılan 27 Ocak 1998 tarihli genelgenin uygulanmasında karşılaşılan bazı sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/889)

2. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/1531) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/400)

3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un, Çevre Komisyonu Başkanlığından çekildiğine ilişkin önergesi (4/401)

4. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/402)

5. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/403)

6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/404)

7. - Samsun Milletvekili Mehmet Çakar’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/405)

8. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, İsveç Parlamentosu Genel Sekreterinin davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/890)

9. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, Uluslararası Demokrasi Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/891)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 26 arkadaşının,Türkiye’deki kuraklık sorunu ile akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santralları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

2. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun, tarım sektörünün sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19)

3. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33 arkadaşının, uluslararası terör ve dış politika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20)

4. - Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve 20 arkadaşının, ABD’deki terörist eylemler sonucu ortaya çıkan uluslararası gelişmelerle ilgili hükümetin oluşturacağı yeni politikalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21)

5. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, uyguladıkları politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve ABD’deki terör olayından sonra ortaya çıkan uluslararası kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/18)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Cumhurbaşkanlığı 2000 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/837) (S. Sayısı : 728)

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- (11/16), (11/17), (11/18) esas numaralı gensoru önergelerinin gündemdeki yeri, görüşülme günü ve çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa; Adalet; Millî Savunma; İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul  Milletvekili Ahmet Güzel'in, Halkalı SSK Hastanesi inşaatına ve Küçükçekmece SSK Dispanserine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Türkiye-İran geçişyollarındaki bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/684)

3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba jandarma birliklerince ve polis tarafından bir kişiye işkence yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/686)

4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bafra Kaymakamlığınca hazırlanan bir kitaba ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/687)

5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, nüfus dairelerinde bir kuruluşun perakende satış fişi ile tahsilat yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/706)

6. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul-Kınalıada'da bulunan aktarıcı antenlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/713)

7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, nüfus müdürlüklerince alınan faks ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/723)

8. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (6/752)

9. - Samsun Milletvekili  Musa Uzunkaya'nın, daha önceki hükümetler döneminde yapılan cep telefonu ihalelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü  soru önergesi (6/685)

10. - Şanlıurfa  Milletvekili  Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa'da serbest bölge kurulması için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/690)

11. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa İlindeki  mayınlı tarım arazilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/692)

12.- Van Milletvekili Fetullah Gültepe'nin, Türk Telekom'a alınan geçici işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/693)

13. - Manisa Milletvekili Mustafa Enöz'ün, tarımsal girdi fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

14. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Muratboynu Köyünün bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru  önergesi (6/697)

15. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan  - Kemah - Eriç Köyü içme suyu şebekesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/698)

16. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan'ın  bazı köylerinin yol  ve içme  suyu sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/699)

17. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Dedeoğlu Köyü sulama göletine ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/700)

18. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Hicaz Demiryolu Projesi ve Hac taşımacılığına ilişkin Başbakandan sözlü sorusu ve  yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/701)

19. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, emekli subayların özel sektörde görev almalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/702)

 

20. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerde başörtüsü yasağı uygulandığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü sorusu ve  yazılı soruya çevrilmesi nedeniye konuşması (6/703)

21. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, başörtüsü sorununa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi (6/704)

22. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van İlinde sınır ticaretinin kısıtlanmasının nedenine ilişkin  Başbakandan sözlü soru önergesi (6/710)

23. - Van Milletvekili  Maliki Ejder Arvas'ın, Van Bölgesi  sağlık hizmetlerini geliştirme ve destekleme projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/711)

24. - İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, deneme üretimi yapılan tohumluklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/714)

25. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik İlçesinin öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/715)

26. - Erzincan Milletvekili Tevhit  Karakaya'nın Erzincan-Tercan-Gevenli, Balıklı, Kemah-Kemerkaya köylerinin içme suyu ve sulama kanalı sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/716)

27. - Amasya Milletvekili  Akif Gülle'nin, 27-28 Mayıs 2000  tarihlerinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesi'nde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/717)

28. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, 27-28 Mayıs 2000  tarihinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesi'nde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/720)

29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, yurt dışındaki işçilerimizin hukuki sorunlarına ve 1993 yılında Hollanda'da polis tarafından öldürüldüğü iddia edilen bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

30. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İstanbul'un fethi kutlamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/722)

31. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, Hazine garantisi veya izni verilen kamu kuruluşlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/725)

 

32. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, teşvik kredisi alanların karşılaştıkları sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/726)

33. - Şırnak Milletvekili  Abdullah Veli Seyda'nın, havaalanlarındaki VIP uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

34. - Konya  Milletvekili Özkan Öksüz'ün, UZEV'in  yasalara uymayarak halkı mağdur ettiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/733)

35. - Konya  Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Devlet ve özel üniversitelere yapılacak Devlet yardımları belirlenirken uyulacak kriterlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

36. - Tunceli  Milletvekili Kamer Genç'in, Bolu Tünel inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/737)

37. - Tunceli  Milletvekili Kamer Genç'in, Türk Ticaret Bankası Genel Müdürü hakkında açılmış ceza davası olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/739)

38. - Mardin  Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Midyat İlçesindeki tarihi ve kültürel önemi  olan alanlara  ilişkin  Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/741)

39. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, İstanbul-Bayrampaşa cezaevi ile diğer cezaevlerinde meydana gelen olaylara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)

40. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, ceza ve tutukevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

41. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın Af tasarısı ve F tipi cezaevi projelerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

42. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, tutuklu ve mahkumların sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

43. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Türk Telekom Bölge Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

44. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa'nın Turizm potansiyeline ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/748)

45. - İstanbul Milletvekili  Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin  Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/751)

46. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop İlindeki sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/753)

47. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım programında Köy Hizmetlerinin payına ve Sinop İlinin durumuna ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/754)

48. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Bayobat İlçesinde Organize Sanayi Bölgesi kurulması çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/755)

49. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop ilindeki zorunlu ve taşımalı  eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/756)

50. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım programında Sinop ilinin durumuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/757)

51. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Marmara Depremi Acil Yapılandırma Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/758)

52. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Türkeli İlçesi Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)

53.- Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Gerze İlçesi Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)

54. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Yenikent Balıkçı Barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)

55. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Soğuksu bölgesinde depolanan zehirli varillere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

56. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul SSK hastanelerindeki  gönüllü fazla çalışma uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/763)

57. - Bursa  Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir Havaalanının ne zaman açılacağına ilişkin  Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/764)

58. - Bursa  Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir  otoyolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/765)

59. - Bursa  Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun,  okullardaki zehirlenme olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)

60. - Bursa  Milletvekili Ahmet Sünetçioğlu'nun, Bursa-Yalova'daki okullara dağıtılmak üzere gönderilen kuru incire ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)

61. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerindeki  vergilendirmeye ilişkin  Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/769)

62. - Bursa   Miletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerindeki  uygulanan teşviklere  ilişkin  Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/770)

63. - Bursa   Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerinde uygulanan  vergi  indirimleri ve yürürlük tarihine  ilişkin  Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/771)

64. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın, Talim ve Terbiye Kurulunun kabul ettiği yabancı dil öğretim programı kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)

65. -  Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi (6/775)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın'ın, İstanbul-Kanlıca'da yapılan radar istasyonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı ve Devlet Bakanı vekili Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4586)

2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Kütahya-Tavşanlı İlçesine bağlı bazı köylerde T.K.İ. Garp Linyitleri İşletmesince gerçekleştirilen kamulaştırmaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4588)

3. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1997/14 sayılı genelgesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in cevabı (7/4605)

4. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bakanlık personeli ile ilgili iddialara ve bütçesinin kullanımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/4628)

5. - Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu'nun;

Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki çiftçi ve besicilerin kredi borçlarına ve şap hastalığına,

- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün;

Ankara-Haymana, Şereflikoçhisar ve Polatlı ilçelerine bağlı köylerdeki köylü-çiftçi tapu işlemlerindeki sorunlara,

- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Tarım ve hayvancılık kredisi kullanan ve geri ödeyemeyen üreticilere,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4632, 4696, 4699)

6. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Olimpiyat Komitesi ve çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/4655)

7. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Diyarbakır Emniyet Vakfının çiftçilerden zorla bağış topladığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'den sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/4660)

8. -  Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in, Gemlik Körfezinden geçen fay hattının incelenip incelenmediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/4673)

9. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, İznik Gölü güneyi sulama projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4698)

10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Akçakale Hudut Kapısının hacca gidişlerde açılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (7/4704)

11. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, T.P.A.O. Genel Müdürlüğünün 1.10.2000 Tarih ve 140 Sayılı müfettiş raporuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4717)

12. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Bandırma Arkeoloji Müzesinin hizmete açılmasının gecikmesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/4734)

13. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, ekonomik krizden etkilenen çiftçilerin borçlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/4736)

VIII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak iki oturum yaptı.

Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun, aldıkları kararlar ve kötü yönetim sonucu ülke ekonomisinde krize yol açtıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında,

Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile ilgili yolsuzlukların üzerine gitmediği iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında,

Gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/16 ve 11/17) GenelKurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşme günlerinin Danışma Kurulu tarafından tespit edilip GenelKurulun onayına sunulacağı açıklandı.

3.10.2001 Çarşamba günü Genel Kurul çalışmalarının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci görüşmesinin tamamlanmasına kadar uzatılmasının, 4.10.2001 Perşembe ve 5.10.2001 Cuma günleri için alınan çalışma kararlarının kaldırılmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan dört üyeliğe, AKP Grubunca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon Raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/803) (S. Sayısı : 737 ve 737’ye 1 inci Ek) ikinci görüşmesi tamamlandı; yapılan gizli oylamadan sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin kabulü nedeniyle bir teşekkür konuşması yaptı.

Alınan karar gereğince, 9 Ekim 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.15’te son verildi.

Ali Ilıksoy

Başkanvekili

 

Melda Bayer

Burhan Orhan

 

Ankara

Bursa

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

                                                                                                                            No. : 4

 

II. - GELEN KÂĞITLAR

4.10.2001 PERŞEMBE

 

Sözlü Soru Önergesi

1. - Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, ekim zamanından  önce çiftçilere kaliteli tohum verilip verilemeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi  (6/1596) (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

Yazılı  Soru Önergeleri

1. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, Bayındır Holding'in Kargı Barajı hisselerinin Cengiz İnşaata devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4762) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001)

2. -  Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, basında çıkan bir habere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi  (7/4763)  (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

3. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Eğitime Katkı Fonuna ve ek vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi  (7/4764) (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

4. - Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Trabzon Sümela'da bulunan taşocağının yeniden açılmasının çevreye etkilerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4765) (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

5. - Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Trabzon-Sümela'da bulunan taşocağının yeniden açılıp açılmayacağına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/4766) (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

6. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, çiftçilerin kredi borçlarının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4767) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001)

7. -  Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, geçici üretim işlerinde çalışan işçilerin mağduriyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/4768) (Başkanlığa geliş tarihi:  2.10. 2001)

8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, çiftçilere yapılacak tarımsal desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi  (7/4769) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10. 2001)

9. -  Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğrenci servis araçlarında başörtüsü kontrolü yapıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4770) (Başkanlığa geliş tarihi:  3.10. 2001)

 

 

 

 

 

                                                  No. :  5

5.10.2001 CUMA

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Bayındır Holdinge Vakıfbank'tan kredi verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4771) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

2. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yapımı yarım bırakılan Tüm Ders Aletleri Fabrikası ve MEB Eğitim Akademesine ilişkin  Millî Eğitim Bakanından  yazılı soru önergesi (7/4772) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

3. - Burdur Milletvekili Hasan Macit'in, Burdur Valisi hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4773) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

4. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, bazı kamu kuruluşlarının kullanılabilir aktiflerine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4774) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

5. - Isparta Milletvekili Ramazan Gül'ün, Isparta'nın ilçe ve köylerindeki sulama sorunundan kaynaklanan ürün zararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4775) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

6. - Isparta Milletvekili Ramazan Gül'ün, Isparta'ya bağlı köy ve ilçelerdeki sulama sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4776) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001)

Gensoru Önergesi

1. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, uyguladıkları politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve ABD'deki terör olayından sonra ortaya çıkan uluslararası kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin  önergesi (11/18) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2001) (Dağıtma tarihi: 5.10.2001)

 

                                                                                                             No. : 6

 

8.10.2001 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Ordu  Milletvekili Cemal Enginyurt'un,  Kanal D sunucusu Mehmet Ali Erbil'in ödediği gelir vergisine   ilişkin  Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1597) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

2. - Ordu  Milletvekili Cemal Enginyurt'un,  Show TV Genel Yayın Yönetmeninin ödediği gelir vergisine   ilişkin  Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1598) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

3. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa'daki kamu ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1599) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

Yazılı Soru  Önergeleri

1. - İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, BAĞ-KUR  emeklilerinin maaş ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4777) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

2. - Ankara  Milletvekili M.Zeki Çelik'in, A.İ.H.M.'de Türkiye aleyhine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4778) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

3. -  İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bazı Alman kuruluşlarının Türk vakıf ve dernekleri aleyhine faaliyette bulundukları  iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4779) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2001)

 

                                                                                                             No. : 7

9.10.2001 SALI

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Balıkesir  Milletvekili İlhan Aytekin'in, günlük bir gazetenin bir ay süre ile kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4780) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2001)

2. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Erzurum Halk Bankası Bölge Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine ilişkin Devlet  Bakanından  (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4781) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2001)

3. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, hac organizasyonundaki THY bilet fiyatlarına ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/4782) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2001)

4. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İçel İlinde görev yeri değiştirilen hekimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4783) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

5. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İçel İlinde dokuz hekimin, İller İdaresi Genel Müdürlüğünün yazısı ile görev yerlerinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4784) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

6. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/4785) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

7. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Gebze'de bulunan TÜBİTAK-MAM'da kaybolduğu iddia edilen demirbaşlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/4786) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

8. - İstanbul  Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,  bir Alman bankasının Türkiye hakkında yaptığı değerlendirmelerine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4787) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

9. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, F-16'larla ilgili iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4788) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

10. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, belediyelere yapılan yardımların partilere göre dağılımlarına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4789) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

11. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, dış kredili belediye  projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/4790) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

12. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,  Diyarbakır Çelikli Köyü çiftçilerinin Diyarbakır Hizmet Vakfına bağışa zorlandıkları iddialarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4791) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.10.2001)

Genel Görüşme Önergeleri

1. - Saadet Partisi Grubu adına Grup  Başkanvekilleri Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya Milletvekili  Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu'nun, tarım sektörünün sorunları konusunda  Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.9.2001)

2. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33 arkadaşının, uluslar arası terör ve dış politika konusunda  Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.9.2001)

3. - Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve 20 arkadaşının,  ABD'deki terörist eylemler sonucu ortaya çıkan uluslar arası gelişmelerle ilgili Hükümetin oluşturacağı yeni politikalar  konusunda  Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.9.2001)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 26 arkadaşının, Türkiye'deki kuraklık sorunu ile  akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santralleri konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.9.2001)


BİRİNCİ OTURUM

9 Ekim 2001 Salı

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

 

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, sunuşlara geçmeden, bir hususu yerimden arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, iki hususu, yerimden arz etmek istiyorum. Birincisi; dün, bir Danışma Kurulu toplandı. Danışma Kuruluna katılan arkadaşlarımız, Sayın Başbakanın, bugün, Yüce Heyete bilgi sunacağını ifade ettiler ve zannediyorum, tüm gruplar, o konuda Sayın Başbakanın Yüce Heyeti aydınlatmasından sonra grup görüşlerini ifade etmek üzere görevlendirmeler yaptılar, son ana kadar; ancak, şimdi, özel yollarla elde ettiğimiz bilgilere göre, Sayın Başbakan "benim böyle bir talebim olmadı, böyle bir görüşme de yoktur" buyurmuşlar.

Sayın Başkan, bazı konular vardır ki, Sayın Başbakan veya Bakanlar, tamamen, o konuda görüş ifade edip etmemekte kendilerini serbest sayabilirler; ama, Türkiye'nin de şurasından veya burasından iliştirileceği, uluslararası çok önemli bir konuda, Afganistan'ın ateş altına alındığı bir dönemde, Sayın Başbakanın herkese bilgi sunduğu halde Yüce Heyete bilgi sunmamasını uygun bulmadığımızı, Saadet Partisi Grubu olarak fevkalade üzgün olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

İkincisi; Sayın Başkanım, biz, 17 Eylülde olağanüstü toplantıya çağrıldık. İçtüzüğün 7 nci, Anayasanın 93 üncü maddesi, olağanüstü toplantıları düzenlemiştir. İçtüzüğümüz gayet açık: "Birleşim yeterli çoğunlukla açılabildiği takdirde, Başkan, ilkönce çağrı yazısını okutur ve bu toplantıyı gerektiren konu görüşülür. Konu üzerinde gerekli işlemler tamamlanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına devama karar vermediği takdirde, tatile veya aravermeye devam olunur" diyor; yani, sadece ne için davet edilmişse o görüşülür. O nedir; Anayasadır.

BAŞKAN - Biz de onu yaptık efendim...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Hayır, biz onu yapmadık efendim.

İzninizle...

Biz, doğrudur, onu yaptık; ama, başka şey de yaptık. Anayasa Komisyonunun eksik üyelerini seçtik; o da doğrudur; çünkü, komisyonun çalışması ona bağlıdır; ancak, onun dışında, 17 Eylülden bu tarafa birçok ihtisas komisyonu üyelerini seçtik. Bu seçimler, doğru değildir, İçtüzüğe uygun değildir, Anayasaya uygun değildir. Bize fazla külfet de getirmeyecek; istirhamım şudur, hukuka uygun olsun diye istirhamım şudur: Lütfen, Anayasa Komisyonu üyelerinin dışında seçtiğimiz komisyon üyelerini, Yüce Heyetin bir kere daha onayına sunun; ilk defa o zaman seçilmiş olur. Bu hukukî eksiklik giderilsin.

Saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Efendim, sunuşlarla beraber yapıldı malumunuz ve ben isterdim ki, o seçimler yapılırken, Muhterem Saadet Partisi de üye vermesin, seçime iştirak etmesin. Zatıâlilerinizin bu fikrine göre, siz de suça iştirak etmiş, hukuka aykırı iş yapmış oluyorsunuz efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Aman Sayın Başkanım, 18 Eylülde benim Başkanlığa liste vermem, hukuksuz iş yapabilirsin fetvasını içermez; bu hazırlıktır. Bugün getirip yapacaktınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yaparız efendim.

Efendim, birinci sualinize gelince; siz de biliyorsunuz, İçtüzük 59 "hükümet, olağanüstü hallerde gündemdışı söz isterse" diyor. Bu isteme göre Başkanlık söz verebilir. Hükümet böyle bir istemde bulunmadı. Takdir Sayın Başbakanındır.

Arz ederim efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Rabat'ta yapılan İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinin toplantısı hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Osman Müderrisoğlu'na aittir.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Antalya Milletvekili Osman Müderrisoğlu’nun, Fas’ın Başkenti Rabat’ta yapılan İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğin III. Konsey toplantısına ilişkin gündemdışı konuşması

OSMAN MÜDERRİSOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

24-28 Eylül 2001 tarihleri arasında Fas'ın başkenti Rabat'ta yapılan İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinin toplantısı hakkında malumat arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Her ülkeden iki milletvekiliyle temsil olunan konseye tavsiye niteliğinde kararlar veren İcra Komitesi 25-26 Eylül ve Meclis Başkanlığının katıldığı Konferans ise 27-28 Eylül 2001 tarihlerinde oturumlarını yapmıştır. Her iki toplantıda da memleketimizi temsil etme imkânına sahip olduk. İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinin 3 üncü konsey toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen katıldım. İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinin anaicra organı olan 9 üyeli İcra Komitesine, önerim üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen Parlamentomuzdan Prof. Dr. Sayın Necdet Tekin seçildi. 4 üncü Konsey Başkan Yardımcılığına ise, yine önerimiz üzerine, kardeş Kazakistan'dan bir üyeyi seçtirmeye muvaffak olduk.

Konferansta Filistin konusunda yaptığımız konuşmada barış çabalarına destek verilmesi ve bölgede şiddete son verilmesi çağrısında bulunuldu. Filistin Halkının ekonomik durumunun vahametine dikkat çekildi. Ortadoğu'daki ihtilafların çözümü için bütün barışçı çabaların ve ilgili Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde, toprak karşılığı barış ilkesinin desteklendiğini, Kudüs'ün statüsü konusundaki hassasiyetimizi vurguladık. Kudüs'ün İslamda özel bir yere ve kutsiyete sahip olduğunu, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'yı bağrında barındırması ve Resulullah'ın isra ve miraç mucizesine şahit olmasının bu üstünlüğünün sebeplerinin başında geldiğini dile getirdik.

Her 3 dinin merkezi konumundaki Kudüs'ün, tarih boyunca en uzun istikrar dönemini Osmanlılar döneminde yaşadığını, Hıristiyanların, Yahudilerin ve Müslümanların, tüm mezhepleriyle birlikte, kendi inançları doğrultusunda diledikleri gibi ibadetlerini yerine getirdiklerini, kendi örf ve âdetlerini yaşadıklarını; ancak, bu toprakların Osmanlının elinden çıkmasıyla birlikte, bölgede, dirlik ve düzenin kaybolduğunu vurguladım.

Daha sonra, konferansta, Kudüs konusunda, üye ülkeler konuşma yaptılar. Genellikle, Kudüs konusundaki İslam dayanışmasının sürdürülmesinin önemi ile Filistin Halkının, başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkı belirtildi. Konuşmalarda, ayrıca, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde meydana gelen terörist saldırı ve İslam dünyasının bu nedenle karşılaştığı sorunlar konusu gündeme alındı. Bu konuda, özetle şu öneriler yapıldı: Olayın kınanması ve Amerika Birleşik Devletlerine başsağlığı dilenmesi; terörizme karşı uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi; olaydan sonra İslamiyete ve Müslümanlara yapılan saldırıların kınanması ve önlenmesi; olaya gösterilecek tepkinin, özellikle Afganistan'da, masum insanların sıkıntılarını artırmaması; terörizm konusunda çifte standart uygulamasından vazgeçilmesi; İslamiyetin veya herhangi bir din veya ırkın terörle özdeşleştirilmemesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN MÜDERRİSOĞLU (Devamla) - Konferans sonunda yayımlanan ortak bildiride, öneriler dikkate alındı; İtalya Başbakanı Berlusconi'nin yaptığı son açıklama kınandı, ayrıca, terörizm konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısında bulunuldu. İslam Konferansı Örgütü Parlamentolararası Birliğinden bir heyetin, çeşitli ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerini ziyaret ederek görüşlerimizi ifade etmesi kararlaştırıldı. Konferansta, ayrıca, uygarlıklar arasında diyalog ve globalleşmenin İslam ülkeleri üzerindeki etkileri konuları tartışıldı.

Bu yasama yılında dünyaya barış ve kardeşliğin egemen olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Efendim, ikinci söz, Türkiye'deki iç ve dış gelişmeler hakkında söz isteyen, Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya'ya aittir.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

2. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilen terör eylemlerinden sonra yeni bir konjonktüre sürüklenen dünyada Türkiye’nin durumuna ve Türk ekonomisinde yaşanan krizin çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; son dönemde, 11 Eylülden sonra, dünyanın yeni bir konjonktüre sürüklendiğini ve dünyanın, artık, 11 Eylülden önceki bir dünya olmadığını ve sürecin Türkiye lehinde ve aleyhinde olup olmadığını daha bilmediğimiz, ama, her geçen gün, Türkiye'nin, maalesef, bu girift ortamdan olumsuz olarak etkilenebileceğini gördüğümüz bir atmosferle karşı karşıyayız.

Üzülerek söylüyorum ki, Türkiye, belki bulunduğu ortamıyla, terörden en çok nasibini almış, çile çekmiş, ıstırap çekmiş bir ülke; ama, Türkiye, bu noktada, bilge bir ülke olması gerekirken, otoriter bir ülke olması gerekirken, bilgisine başvurulması gereken bir ülke olması gerekirken, Türkiye'nin, hiçbir ortamda, bir argüman olarak kullanılmadığını görmek, zannediyorum ki, hükümetimizin çok ciddî manada basiretsizliğiyle eşdeğer bir kavramdır.

Daha da büyük bir üzüntümüz, Türkiye, cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor, dolar aldı başını gidiyor. Dünyanın her yerinde, dolarda çok ciddî bir düşme var; ama, Türkiye'de, dolarda bir artış var. Bunun tek, yegâne sebebi, hükümetin, bu noktada, ekonomik krizi yönlendirmede basiretsizliğiyle tamamıyla eşdeğerde bir anlam.

Türkiye'de, hükümet, ekonomik krizi bahane etmesinin ötesinde, güven krizini esas almak zorundadır. Anasol-M Hükümeti, bu bağlamda, güvenini tesis etmek zorundadır. Güvenini tesis etmeyen bir hükümetin, dolara da, ekonomik yangına da merhem olması kesinlikle mümkün değildir. Üzülerek görüyoruz ki, bugün, ülke yanıyor ve Türkiye'nin itibarı, maalesef, her geçen gün, bu paralelde daha da geriye gidiyor.

Bugün, çiftçimizle ilgili özellikle bir saptama yapmak istiyorum ve Sayın Bakanımın da, buradan, bu konuda müjde vermesini istiyorum: Çiftçimiz maalesef perişan. Son çıkarılan Bakanlar Kurulu kararında, maalesef, çiftçimizle ilgili herhangi bir çözüm yok. Çiftçimiz, affa tabi tutulmak isteniyor; ama, af yok karşılığında. Biz, 54 arkadaşımızla birlikte, Anasol-M Hükümeti ve buradaki parlamenter arkadaşlarımızla da, özellikle altını çizerek işaret ettiğimiz bir af teklifimiz vardı. Anasol-M Hükümetine seslendik ve dedik ki; gelin, bu memlekette af çıkardınız, aftan dolayı memleketi daha da perişan ettiniz; çiftçimiz bugün perişan, 1 milyar lira, 2 milyar lira aldığı borç, bugün 15 milyar liraya çıkmış. Kemal Derviş faktörünü aşamayan bir hükümet, bir Bakanlar Kurulu ve bu Bakanlar Kurulunun ve Başbakanın da bizzat çıkıp halkımızdan ve çiftçimizden özür dilemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ulu Önder, veciz ifadesinde söylediği gibi "köylümüz halkın efendisidir" ifadesinden de yola çıkarak, köylümüz, bugün, halkımızın efendisi falan değil, tam tersi, köylümüz perişan edilmiş. Bugün, Ardahan İlinde, hayvanını, geçmişte, üç sene önce 300 000 000 liraya satarken, üç yıl sonra -400 000- 500 000 lira olan benzin 1 200 000 liraya çıkmış, arkasından yem fiyatları normalde 5 000 000 liradan 17 000 000 liraya çıkmış, girdi fiyatlarında yüzde 200 zam olmasına rağmen- bugün, hayvanını üç sene önceki fiyatına satamayan köylümüz var. 2 000 000 lira olarak aldığı borç bugün 15 000 000 olmuş ve Sayın Tarım Bakanımızın da burada ifadesiyle ilgili, aldığı 5 milyar liralık krediyle iki yıl içinde 15 milyar lira ödemesi koşuluyla çiftçimizden tekrar tahsil edilecek 36 ay içinde. Buna hükümet inanıyor mu allahaşkına! Sayın Tarım Bakanı inanıyor mu! Bugün, çiftçi perişan olduğu halde, çiftçinin içecek çayı yok, çiftçinin cebinde parası yok, çiftçi borçlu, çiftçi hacizli, çiftçi icrada; yani, neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz! İbni Sina'nın güzel bir sözü var, onu burada hatırlatmak istiyorum: "Hiç kimse görmek istemeyecek kadar kör olamaz." Yani, neyi yapmak istiyor bu hükümet?!

Değerli milletvekili arkadaşlarım, iktidarın değerli mensubu arkadaşlarım, siz, kendi seçim bölgelerinize gittiniz, çiftçinin sorununu dinlediniz, burada kararlılık ve dirayet göstermek yerine niye sessiz duruyorsunuz?! Gelin, kesinlikle, çiftçinin derdine burada ağlayın. Bu memlekette çiftçimiz perişandır, çiftçimizin hali gerçekten sıkıntılıdır. Fuzulî'nin bir beyti var, burada onu özellikle hatırlatmak istiyorum: "Güvenilir olmayan bir padişah olmaktansa, güvenilir çoban olmayı yeğlerim" diyor. Bugünkü hükümete güven yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

SAFFET KAYA (Devamla) - Eğer, bugünkü hükümet gerçekten halkını düşünüyorsa, bugünkü hükümet, eğer, gerçekten yangını söndürmek istiyorsa, bu hükümete 65 milyonun güveni kalmadığı için, hiç durmadan istifa etmek zorundadır. Halkın bu hükümete güveni yoktur değerli arkadaşlar. Sokağa çıkacak bir politikanız olmadı bu memlekette. Gidin çiftçiye, gidin esnafa; herkes perişan!

Bugün, dolar aldı başını gidiyor. Neredesiniz Anasol-M Hükümeti?! Size soruyorum, dolar, 670 000 liradan 1 750 000 liraya çıktı, yıl sonu itibariyle de 2 000 000 lira olması bekleniyor; neredesiniz allahaşkına?! Halka nasıl cevap vereceksiniz?! Zaten, doları 670 000 liradan 1 750 000 liraya çıkarmakla halkı yüzde 100 fakir hale getirdiniz. Üretim sahaları kapalı. İstihdam sahası yok. Çiftçi perişan, esnaf perişan. Ülke yanıyor... Apo 30 000 insanı katletti; ama, Anasol-M Hükümeti de -üzülerek söylüyorum- 65 milyonu yasa boğdu kesinlikle. Arkadaşlar, bu söylediklerim doğru, bunlar şahsî fikirlerim falan değil. Burada, iktidar milletvekillerine de vebal düşüyor; bu noktada, elinizi taşın altına sokun lütfen; hükümetinizi uyarın, bakanlarınızı uyarın. Sayın Tarım Bakanına ve Kemal Derviş'e buradan sesleniyorum: Eğer, gerçekten, çiftçiyle ilgili bu sorunu, esnafla ilgili bu sorunu çözemiyorsanız o koltukta oturmayın, oturmayın o koltukta kesinlikle. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

SAFFET KAYA (Devamla) - Yani, bunun başka doğrusu yok.

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.

SAFFET KAYA (Devamla) - Bağlıyorum efendim.

BAŞKAN - Efendim, eksüreyi de bitirdiniz.

Buyurun; bağlayın efendim, bağlayın artık.

SAFFET KAYA (Devamla) - Artık, halkın hükümete de güveni kalmamıştır. Buradan, hükümeti istifaya çağırıyorum. Tekrar söylüyorum: Bu hükümete güven yoktur, ekonomik krizin tek sebebi bu hükümete güvensizliktir arkadaşlar, bunu samimî olarak söylüyorum. Burada, halkın karşısında ve Yüce Parlamentoda konuştuğumda, hiçbir zaman, inanmadığım şeyi söylemedim.

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ederim.

SAFFET KAYA (Devamla) - Artık, size güven kalmamıştır. Bir an önce, çiftçimize, esnafımıza dönün, halkımıza dönün.

Hepinize saygı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim.

Onlar da dönmeye çalışıyor zaten.

Gündemdışı üçüncü söz, çiftçi kredileri hakkında söz isteyen Tunceli Milletvekili Sayın Bekir Gündoğan'a aittir.

Buyurun Sayın Gündoğan. (DSP sıralarından alkışlar)

3. - Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan’ın, çiftçilerin kredi faizlerinden kaynaklanan ödeme zorluklarına ve terör nedeniyle boşaltılan köylere geri dönüşü sağlamak amacıyla çıkarılan 27 Ocak 1998 tarihli genelgenin uygulanmasında karşılaşılan bazı sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yeni başladığımız bu yasama döneminde gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Sayın Başkanımıza teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, değinmeden geçemeyeceğim konu, iktidar ve muhalefetiyle, Yüce Meclisimizin büyük bir uzlaşı içinde gerçekleştirdiği anayasa değişikliğidir. Ulusumuzun büyük çoğunluğunun özlemi olan bu değişiklik, siyasî açılımlar konusunda atılan büyük bir adım, tarihî bir karardır. Yüce Meclisimizin, değişikliklerle ilgili uyum yasalarını çıkaracağından ve bu zor günleri aşmayı başaracağımızdan da eminim; hepinizi kutluyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarım ve hayvancılık sektörü, sosyal ve ekonomik yönüyle, ülkemiz halkının yaşamında önemli bir rol oynamaktadır. Çiftçilerimiz;

1. - Kendi imkânlarıyla

2. - Ziraat Bankası kredileriyle

3. - Elektrik enerjisi kullanarak sulama yoluyla

4. - Tarım kredi kooperatifleri kredisi yoluyla tarım arazilerini işlemektedirler.

Sayın Başbakanımızın, çiftçilerimizin Ziraat Bankasından aldıkları ziraî kredilerle ilgili açıklamaları doğrultusunda çiftçilerimize ödeme kolaylığı getirilmiş bulunmaktadır. Ancak, tarım kredi kooperatifleri kredi borçları ve sulama birliklerinin tükettiği elektrik borçları, çiftçimizi zor durumda bırakmaktadır. Tek istekleri, faizlerinin dondurularak şu ana kadar olan bütün borçlarının -anapara artı faiz dahil- hepsinin uygun bir ödeme planına bağlanmasıdır.

Yetkililerin, bu konuda çalışmaları vardır; köylülerimize ve çiftçilerimize büyük kolaylıklar sağlayacaklarından da eminim. Gerçi, faizlerini toptan kaldıramasak bile, en azından faizlerin dondurulması, yüzde 3 faiz oranının getirilmesi lazım; çünkü, bugünkü carî faizlerin çok yüksek olduğu, hele sulamayla yapılan tarımda, köylü vatandaş arazisine ne ekerse eksin, kullandığı elektriğin karşılığını dahi alamıyor; bu, bir gerçektir. Onun için, yetkililerin, bu konuda gereken hassasiyeti göstermelerini diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yukarıda kısaca arz ettiğim sorunlarla birlikte, Tunceli İlindeki köylülerimizin, çiftçilerimizin yaşadığı özel sorunlar da vardır. Zaten, Tunceli denilince, OHAL, işsizlik, ihmal edilmişlik, iktisadî geri kalmışlık, âdeta bir sürgün yeri akla gelmektedir. 1994 yılında, Sayın Tansu Çiller de Başbakanken, 280 köy ve mezramızda tarımla, hayvancılıkla, arıcılıkla uğraşan insanlarımız, kulaklarından tutulup sokağa atılmışlardır. Üretimle uğraşan bu insanlar, bugün dilenci olmuşlardır; ne hayvanı kalmıştır ne tarımı kalmıştır ne evi ne de barkı kalmıştır; bu bir gerçektir. Sırf Tunceli'nin 280 köy ve mezraı boşaltıldı. Doğu ve güneydoğuda 3 000 yerleşim birimi boşaltıldı, 4 milyon insan üretimden koparıldı, sokağa atıldı. Bu insanların çoğu karşımızda şimdi dilenci durumundadır.

Bu insanların geriye dönüşü için...

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Ecevit'e anlat onları Ecevit'e; bize değil.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Bunları siz yaptınız; bu bir gerçek.

BAŞKAN - Efendim, hatibin sözünü kesmeyin, anlatıyor işte. Herkes dinleyecek, nasibini alacak. Müsaade edin...

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Yani, bunlar gerçek; zorlarına gitmesin.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Efendim, 1994 yılında Sayın Çiller Başbakan değilse, yalandır... (AKP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, siz cevap vermeyin, Genel Kurula hitap edin. Lütfen efendim...

Sayın Gündoğan lütfen...

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Efendim, huzur ortamının gelmesiyle köye dönüşleri sağlamaya çalıştığımız bu dönemde, karşımıza, belki de hiçbir yerde uygulamada kalmayan; ama, Tunceli'de hâlâ uygulanan 27 Ocak 1998 tarihli genelge çıkmaktadır. Bakınız, bu genelgenin bir maddesinde şöyle deniliyor: "Yerleşim yerlerinin toplulaştırılması prensibine uygun olarak köy alt yerleşim birimlerinin iskâna açılmasına izin verilmeyecek."

Değerli arkadaşlar, bunun anlamı şu: Yani, sen köyüne gidebilirsin; ama, 300 metre yanındaki mezraa gidemezsin. Belki o günkü şartlarda, o günkü terör ortamında, bu, bir nebze mantıklı gelebilir; ama, bana göre, bugün, tamamen gerçekliğini yitirmiş ve mantıksızca bir harekettir. Benim, bu yaz Tunceli'de en çok uğraştığım konulardan biri de buydu. Vatandaş kendi köyüne gidemiyor, vatandaş kendi mezraına gidemiyor; biz, vatandaşı sokağa atmışız, iş veremiyoruz; yani, bırakalım, hiç değilse köyünde, mezraında ufak çapta da olsa tarımcılık, hayvancılık yapsın. "Efendim, burada güvenlik yoktur, burada güvenlik vardır..." İyi de köyde güvenlik varsa mezrada niçin yoktur veya çoğunun köyüne gidiliyor "ilkbaharda gideceksin, sonbaharda terk edeceksin..." İlkbaharda giden vatandaş hayvancılık yapıyor, arıcılık yapıyor, ziraatçılık yapıyor, iyi kötü bir üretim yapıyor; daha onları tam toplamadan, güvenlik birimleri tarafından "köyünü terk edip tekrar şehre döneceksin" deniliyor. İyi de, bu vatandaşın -üç aylık yazı köyde geçirdi de- kışı, sonbaharı ve ilkbaharı şehirde geçirirken, acaba kirada oturacak parası var mıdır? Bu mümkün değildir.

Ben, onun için şunu özellikle, yetkililerden, İçişleri Bakanımızdan rica ediyorum: Bu genelgeyi tekrar bir gözden geçirsinler. 27 Ocak 1998 tarihli bu genelgeyi gözden geçirmeleri gerekir. O konuda vatandaşlara bir rahatlık getirmemiz gerekir. Bu insanlar zaten perişan durumdadır, zaten demin dediğim şekilde aç ve susuz kalmışlardır, bari, hiç değilse kendi yerleşim birimlerine yerleşmelerine yardımcı olalım. Köye dönüş konusunda bu rahatlatmayı getirmezsek, bence köye dönüşlerin hiçbir anlamı olmaz.

Diğer bir konu da, yine, zannedersem Sayın İçişleri Bakanımızı ilgilendiriyor, yol boylarına veya şehir içinde açılan lokantaların okullara en az 200 metre uzaklıkta olması zorunluluğu var.

Sayın milletvekilleri, inanın, bizim Tunceli'nin Nazımiye İlçesi vardır...

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Bu ilçenin hiçbir binası okullara 200 metre uzakta değildir. Öyleyse, bu ilçenin hiçbir yerinde içkili lokanta açamazsın; yani, böyle şey olmaz. Bunu tekrar bir gözden geçirmek lazım. Hatta, bu konuda birçok masraf yapıp da bugün işyerlerini açamayan insanlarımız vardır. Ayrıca, şehir merkezindeki okullara 200 metreden daha yakın mesafede olan yerler de, birer birer, süresi bittikçe, ruhsatları veya devir işlemleri oldukça kapatılarak vatandaşlar mağdur edilmektedir.

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Bu durumun da tekrar gözden geçirilmesini diliyorum.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Onları grupta anlatsan daha iyi olur.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Evet, arkadaşlarımın zoruna gitmesin; 1994 yılında 3 000 köy ve mezrada yaşayan -Sayın Tansu Çiller Başbakanken ben Tunceli'de yaşıyordum- bu insanların hepsi sokağa atıldı; bu bir gerçektir. İnsanların evleri yıkıldı, ocakları söndürüldü ve zaten tarım, hayvancılık sektörünün çökmesinin temel nedeni burasıdır. Bu bir gerçek. Temel nedeni burasıydı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, 1994'te takılmışlar...

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, duyamıyoruz...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, ne oldu?

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, ses gelmiyor, duymuyoruz; orada Sayın Tansu Çiller hakkında da bir şeyler söylendi.

BAŞKAN - Efendim, susarsanız duyarsınız.

Buyurun efendim.

Efendim, biraz uzadı da, lütfen bir teşekkür edin.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu bir gerçektir; doğu ve güneydoğuda insanlarımızın aç ve susuz kalmasının, tarım ve hayvancılık sektörünün çökmesinin birinci temel nedeni "ben terörü bitireceğim" diyerek kendi ülkesini bitirendir. Bu hükümette Tansu Çiller Başbakandı; işin gerçeği budur. (DSP sıralarından alkışlar) Dünyanın hiçbir hukuk devletinde bu görülmemiştir. (DYP sıralarından gürültüler) Bu niye zorunuza gidiyor ki; bu gerçeği işlediniz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - İşte, bugün bu noktaya gelmemizin temel nedeni budur.

BAŞKAN - Sayın Gündoğan, teşekkür ederim efendim.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Efendim, ben Yüce Meclise saygılar sunuyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Tansu Çiller olmasaydı terörü bitiremezdiniz.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Onun için biz bu noktaya geldik... (DSP sıralarından alkışlar)

Bugün tarım ve hayvancılık sektörü durma noktasına gelmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gündoğan.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Tansu Çiller olmasaydı terörü bitiremezdiniz...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, bu, hür kürsü. Siz, çiftçilerle ilgili çok veciz konuşmalar yapıyorsunuz, yaparken bu tarafa sataşma da oluyor; ama, arkadaşlarımız sabırla dinliyor; çünkü gerçekleri konuşuyorsunuz. Müsaade buyurun efendim.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Tansu Çiller olmasaydı 1994-1995'te terörü bitiremezdiniz. 5 yılda ülkeyi bitirdiniz.

BAŞKAN - Tamam efendim...

Efendim, doğruyu söylemek masanın bu tarafında başka, o tarafında başka olmaz...

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz? Vermiyorsunuz.

Sayın Özdemir, İçtüzük 60 ıncı maddeye göre, ne söyleyecekseniz buyurun söyleyin efendim.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Sayın Başkanım, sizi ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir çiftçi milletvekili olarak, çiftçi borçlarının ödeme planıyla ilgili göstermiş olduğu hassasiyetten dolayı Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyorum. Ancak... (SP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Bir dakika efendim, arkası gelsin...

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Ancak...

BAŞKAN - "Ancak" ı dinleyin, "ancak" diyor.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Ancak, bazı eksik bilgiler olabilir, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü bazı eksik bilgiler verebilir düşüncesiyle, uygulamadan gelen bir çiftçi olarak, Sayın Başbakanımıza da, sizin aracılığınızla bazı şeyler iletmek istiyorum. (DYP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Bakan burada, o cevap versin.

BAŞKAN - Efendim, böyle bir usulümüz yok; ama, çok kısa olarak meramınızı anlatırsanız...

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Kısaca efendim. (DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen, efendim...

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Sayın Başkan, böyle bir usul var mı? Yani, böyle keyfî idare edebilir misiniz? Meclisi dejenere ediyorsunuz.

BAŞKAN - Efendim, istirham ederim... Lütfen efendim...

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Efendim, öncelikle, Ziraat Bankası borçlarıyla ilgili bir ödeme planından bahsediliyor. Özellikle, küçük çiftçilerimizi ilgilendiren, küçük çiftçilerimizin bağlı bulunduğu Tarım Kredi Kooperatiflerinin, bu ödeme planının içerisine girmesi gerektiği düşüncesindeyim, bunu arz etmek istiyorum.

Ayrıca, mevcut ödeme planına göre, 1 milyar lira borcu olan bir küçük çiftçi, 100 milyon lira peşin öderse, her ay 95 milyon lira ödediği takdirde, benim hesabıma göre, üç yılda 3,5 milyar lira gibi bir para ödeyecek. Bunu 10 milyar lirayla örneklendirecek olursak...

BAŞKAN - Efendim, 60 ıncı maddeye göre meramınızı anlattınız.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - 10 milyar lira, 31 milyar lira olacak. Sayın Başbakanımıza, gösterdiği hassasiyet için tekrar teşekkür ederken, çiftçinin bu durumunu da göz önünde bulundurarak, Bakanlar Kurulunda görüşülmekte olan, daha önce, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da tartıştığımız ve Bakanlar Kuruluna gönderdiğimiz, Sayın Tarım Bakanımızın da teklifiyle, çiftçilerimizin borçlarını üç yılda, altı eşit taksitte ödemesi, faizsiz, faizlerin dondurularak altı eşit taksitte ödemesi gerektiği konusundaki teklifin de değerlendirilmesini, dikkate alınmasını rica ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli)- Sayın Başkan, bu konu açılmışken, anlaşılıyor ki, Sayın Başbakana teşekkür ederken, Sayın Bakan, burada iken, çiftçilere sağlanacak kredilerle ilgili bir açıklama yapsınlar lütfen...

BAŞKAN- Efendim, takdir hükümetin... Ben, Sayın Tarım Bakanını çağırdım "cevap verecek misiniz" dedim; ama, takdir hükümetin...  Ben, zorlayamam ki!.. (DYP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli)- Efendim, bir açıklama yapsınlar...

BAŞKAN- Ben zorlayamam ki... Ben zorlayamam yani...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN- Siz bütün meseleleri söylediniz...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Müsaade edin efendim...

Sayın Başkanım, çiftçiyle ilgili ve Türkiye'nin meseleleriyle ilgili gündemdışı söz aldım.

BAŞKAN- Evet...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Tarım Bakanımız buradalar...

BAŞKAN- Cevap vermiyor efendim...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Cevap vermeliler... Halk, çiftçi perişan...

BAŞKAN- Vermiyor...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Vermek zorunda...

BAŞKAN- Hayır, böyle bir zorlamamız var mı efendim?!.

SAFFET KAYA (Ardahan)- Versinler... Yani, Sayın Bakan, çıksın, cevap versin.

BAŞKAN- İstirham ederim efendim..

SAFFET KAYA (Ardahan)- Ben istirham ederim...

Çiftçi perişan... Açlık çekiyor, sefalet çekiyor; hâlâ daha duruyorsunuz!..

BAŞKAN- Sayın Bakan bu konuda cevap vermeyecek efendim. Bırakın...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Ama, efendim, olmaz ki böyle şey!..

BAŞKAN- Bırakın da hür iradesiyle hükümet etsin...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Hayır efendim, çıkacak, Tarım Bakanı cevap verecek... (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN- Sayın Kaya... Sayın Kaya...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Yapmayın yahu!... Cevap verecek...

BAŞKAN- Muhterem Kaya... Sayın Kaya...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Sayın Başkan, olacak iş değil!..

BAŞKAN- Müsaade eder misiniz efendim... Bu, karşılıklı olmaz efendim...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Takdir halkın efendim...

BAŞKAN- Defalarca söyledim; ben de, özünde çiftçi olduğum için, İçtüzük 60'a göre dahi, iktidar milletvekiline söz verdim; sizinkiler oradan bağırıyor efendim. Arkadaşımız bir şey ifade etti, eksikliği söylüyor...

SAFFET KAYA (Ardahan)- Ne söylüyor Sayın Başkan, ne söylüyor?!. Siz muhatap değilsiniz, Bakan muhatap burada; çıkıp, cevap vermeli...

BAŞKAN- Efendim, Bakan, isterse cevap verir...

Tamam efendim; gündemdışı konuşmalar bitti.

SAFFET KAYA (Ardahan)- Cevap vermeli...

BAŞKAN- Vermiyor efendim... Zorla değil ki... Sayın Kaya, istirham ederim...(Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, önümüzde epeyce sunuş vardır. Kâtip Üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutuyorum:

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. - Cumhurbaşkanlığı 2000 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/837) (S. Sayısı: 728) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Cumhurbaşkanlığı 2000 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Sözcü

Kâtip

 

Nazif Okumuş

Burhan Bıçakçıoğlu

Melek Denli Karaca

 

İstanbul

İzmir

Çorum

 

Denetçi

Üye

 

 

Çetin Bilgir

Fikret Tecer

 

 

Kars

Kırşehir

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve NATO Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/889)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre "Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve NATO Parlamenter Asamblesinde (NATOPA) Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen üyelerin isimleri, aynı kanunun 12 nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan görüşmeyi müteakiben Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                        Ömer İzgi

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

AKPM

:

 

 

 

Şükrü Yürür

ANAP

(Ordu)

Asil Üye

 

Kenan Sönmez

ANAP

(Bursa)

Yedek Üye

 

NATOPA         :

 

 

 

 

Mustafa Sait Gönen

MHP

(Konya)

Asil Üye

 

                                  

(1) 728 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

2. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/1531) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/400)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 698 sırasında yer alan (6/1531) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                     Faruk Çelik

                                               Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Komisyonlardan, 5 adet istifa önergesi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım:

3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun’un, Çevre Komisyonu Başkanlığından çekildiğine ilişkin önergesi (4/401)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Malumları olduğu üzere; 4-5 Ağustos 2001 tarihlerinde yapılan Anavatan Partisi 7. Olağan Büyük Kongresinde ANAP'ın yüksek karar organı olan Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğine ve Kadın ve Gençlik Kolları Koordinasyon Başkanı sıfatıyla Genel Başkan Yardımcılığına seçilmiş bulunmaktayım.

Söz konusu sorumluluklarım ve Partimiz adına şahsıma düşen görevlerin yoğunluğu düşünüldüğünde, Başkanı bulunduğum Çevre Komisyonu çalışmalarına iş disiplinim ölçülerinde zaman ayıramayacağımı üzülerek bildirmek istiyorum.

Bu nedenle, TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığından ve üyeliğinden istifamın kabulünü saygılarımla arz ederim. 1.10.2001

                                         Ediz Hun

                                           İstanbul

                        Çevre Komisyonu Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

4. - İstanbulMilletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/402)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonundan istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim. 2.10.2001

                           Mehmet Ali Şahin

                                           İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

5. - Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/403)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonundan istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim. 2.10.2001

                                     Sadık Yakut

                                           Kayseri

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/404)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonundan istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim. 2.10.2001

                                           Ertuğrul Yalçınbayır

                                               Bursa

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

7. - Samsun Milletvekili Mehmet Çakar’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/405)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Değişen oranlar nedeniyle üyesi bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                Mehmet Çakar

                                            Samsun

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Efendim, Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Niğde Milletvekili Mükerrem Levent ve 26 arkadaşının, Türkiye’deki kuraklık sorunu ile akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santralları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'deki kuraklık sorunu ve akarsularımız üzerindeki barajlar ve hidroelektrik santrallarının durumu hakkında Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, bir Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1. Mükerrem Levent

(Niğde)

2. Mustafa Murat Sökmenoğlu

(İstanbul)

3. Bozkurt Yaşar Öztürk

(İstanbul)

4. Adnan Fatin Özdemir

(Adana)

  5. Ali Uzunırmak

(Aydın)

  6. Osman Gazi Aksoy

(Isparta)

  7. Hasari Güler

(Adıyaman)

  8. Mücahit Himoğlu

(Erzurum)

  9. İsmail Çevik

(Nevşehir)

10. Şefkat Çetin

(Ankara)

11. Şevket Bülend Yahnici

(Ankara)

12. Birol Büyüköztürk

(Osmaniye)

13. Nail Çelebi

(Trabzon)

14. Yalçın Kaya

(İçel)

15. Süleyman Coşkuner

(Burdur)

16. Yener Yıldırım

(Ordu)

17. Mustafa Verkaya

(İstanbul)

18-Ali Keskin

(Denizli)

19. Burhan Orhan

(Bursa)

20. Mükremin Taşkın

(Nevşehir)

21. Hüseyin Arabacı

(Bilecik)

22. İrfan Keleş

(Çankırı)

23. Mehmet Arslan

(Ankara)

24. Hasan Çalış

(Karaman)

25. Mehmet Serdaroğlu

(Kastamonu)

26. Mehmet Metanet Çulhaoğlu

(Adana)

27. Mihrali Aksu

(Erzincan)

Gerekçe:

Bilindiği üzere, dünya büyük bir kuraklığa girmektedir. Türkiye'de çeşitli bölgelerimizde susuzluk hat safhaya gelmektedir. Barajlarımızda sular kalmamış, akarsularımız kurumuş, açılan kuyularımızda su seviyeleri 50-60 metre aşağıya düşmüştür. Bu konu ile ilgili acil önlem alınmasını;

Hidroelektrik enerjisinin elektrik üretimindeki payı 1982 yılında yüzde 53 iken, 2000 yılı sonunda enerji politikalarındaki değişiklikten yüzde 20'ye düşmüştür. Son iki yılda enerji üretiminde yaşanan darboğazlar nedeniyle ucuz enerji kaynağı olan enerji barajlarından hidroelektrik koşulları zorlayarak, kurak yılları dikkate almadan fazla su çekilmesi, baraj su seviyelerinin minimum seviyelere inmesine ve bunun sonucunda da hidrolik enerjinin üretim payının düşmesine sebep olmuştur.

Avrupa ülkelerinin tamamı, ABD, Japonya ve tüm OECD ülkeleri hidrolik potansiyellerinin büyük bir kısmını üretime sokmuşlardır. Hatta bu ülkelerin çoğu, 1960'lı yıllarda, bu işleri çözmüşlerdir. Japonya'da yıllık hidroelektrik potansiyel toplamı 114,3 milyar kilovatsaat, kullanım oranı yüzde 34'tür.

Türkiye, akarsularının yüzde 34'ünü kullanabilmekte, geriye kalan yüzde 66'sı enerjisi alınmadan denizlere boşa akmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasında büyük yarar vardır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, 3 adet genel görüşme önergesi vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

2. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun, tarım sektörünün sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçe:

57 nci hükümet, Aralık 1999 tarihinde IMF ile bir stand-by yapmış ve ekonominin bütün dengeleri altüst olmuştur. Enflasyonla mücadele ve borç sarmalından kurtulma bahanesiyle yapılan bu stand-by anlaşması sonunda, ekonomi, iki kriz atlatmış, programdan kısmen vazgeçildiği kamuoyuna duyurulmuş, aynı program isim değiştirerek devam ettirilmiş ve hâlâ devam ettirilmektedir.

Bu zaman zarfında: Türk parası devalüe olmuş, borçlar geri döndürülmesi bile imkânsız hale gelmiş, vergi gelirlerinin tamamı içborç faizini karşılayamaz hale gelmiştir.

Bu politikalar, ülkemizde, istihdamın yüzde 45'ini karşılayan, GSYİH'ya yüzde 15'lik bir katkı sağlayan, 65 milyon insanın beslenme ihtiyacını karşılayan sanayie hammadde temin eden en önemli reel sektörümüz tarım sektörünü tamamen bitirme yoluna sokmuştur. Tarım sektöründeki bu çöküş, ekonomik ve sosyal hayatı daha da zora sokacaktır. Zaten fakirlik sınırının çok altında yaşayan kırsal kesim, açlık sınırı altına itilecektir.

IMF'ye verilen taahhütler neticesinde, başta alım yoluyla yapılan destekler, arkasından girdi ve kredi destekleri ortadan kaldırılmış, tarımsal kurum ve kuruluşlar işlevsiz hale getirilmişlerdir. Bütün dünyanın tersine, tarımsal ticarî faizlerle bir tutulmuş, buna rağmen borçlarını ödemeye çalışan çiftçilerle âdeta alay edercesine, hükümetin bir kanadına mensup milletvekilleri taşrada borç affından, faiz ertelemesinden bahsedip propaganda yaparak çiftçileri yanıltmışlardır. Bu propagandaya kanan çiftçilerimiz borçlarını ödemekten vazgeçmişler ve sonuçta faiz üstüne faiz binerek borçları ödenmeyecek bir hal almıştır. Şu anda çiftçimizin yüzde 90'ı icralık durumdadır. Traktörünü, arazisini, süt ineğini satılığa çıkarmışlar, yok fiyatına alıcı bulmaya çalışmaktadırlar. Geçen yıl günde 30  ton gübre satan Gübre Sanayii bu yıl günde ancak 250 ton gübre satabilmektedir. Bu çiftçinin bu yıl ekim yapmayacağının en önemli göstergesidir. Geçen yıl, tarihinde ilk olarak tarımsal ürünlerde 1 milyar dolar açık veren Türkiye, önümüzdeki yıl, tarımsal ürünlerde, net ithalatçı konumuna geçecektir.

İki yıldır hedef enflasyon diye bir rakam öngörülmüş, tabanfiyatları buna göre belirlenmiştir. Enflasyon ise asla hedeflenen şekilde gerçekleşmemiştir. Üstelik çiftçinin kullandığı mazot ve gübrede fiyat artışı yıllık yüzde 100 olmuştur. Çiftçiler sürekli enflasyona ezdirilmişlerdir.

Tarımsal desteklemelerin tamamen ortadan kaldırılıp, doğrudan desteğe indirgenmesi, tarımsal ürün fazlası veren ülkeler için geçerli bir politikadır. Ülkemiz tarımsal hedeflerine uygun bir destekleme politikası değildir. Ayrıca uyum sağlamaya çalıştığımız, Avrupa Birliği, ortak tarım politikasına da uygun bir hedef değildir. Sosyal bir destek niteliğinde olan bu desteğin, tarımla ilgili ne sosyal ve ne de ekonomik amaçlarımızı gerçekleştirmesi mümkün görünmemektedir.

Ülkemizde üretimi kısılması ve yerine alternatif ürün yetiştirilmesi düşünülen, tütün, fındık, şekerpancarı gibi ürünlerin üretimine diğer ülkelerde bir kısıtlama getirilmemektedir. Üstelik, bu ürünlerde ülkemiz dünya üretim maliyetlerinin altında bir maliyetle üretim yapmakta ve uluslararası pazarda rekabet edebilmektedir. Bu ürünlerde kısıtlamaya gitmek, ayrıca düşündürücüdür.

Tarım sektörünün sigortası durumunda olan hiçbir şekilde destek görmeyen hayvancılık, özellikle kümes hayvancılığı büyük zarar görmüştür. Uluslararası standart üretimi yakalayan birçok tavukçuluk firması, ekonomik krizlere dayanamayarak batmıştır.

Tarım sektörünün tamamen yok olmasının sebeplerini, hükümetin bu konudaki dışa bağımlı yanlış politikalarını, çözüm önerilerini, enine boyuna, Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışmak ve görüşmek kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir.

Bu itibarla, yukarıda belirtilen hususlarla ilgili olarak gerekli değerlendirmelerin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesini temin için, Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince bir genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

 

 

Ömer Vehbi Hatipoğlu 

Veysel Candan

Yasin Hatiboğlu

 

Diyarbakır

Konya

Çorum

 

Saadet Partisi

Saadet Partisi

Saadet Partisi

 

Grup Başkanvekili

Grup Başkanvekili

Grup Başkanvekili

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

3. - İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ve 33 arkadaşının, uluslararası terör ve dışpolitika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

ABD'nin hedef olduğu insanlık tarihinin en ağır saldırısı, yıllardır dünya kamuoyuna anlatmaya çalıştığımız terörün, insanlığın geleceği açısından ne kadar büyük bir tehlike olduğunu gözler önüne sermiş, besleyerek destekleyen her şeyin, insanlığın ve uygarlığın düşmanı olduğunu kanıtlamıştır.

Biz, burada, New York ve Washington'da yaşamını yitirenlerin yakınlarının ve Amerikan halkının, çok yakından tanıdığımız acısını paylaşıyoruz.

Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında insanlık suçu işleyenler dikkate alındığında, terörün, dil, din, ırk ve millet ayırımı yapmadığı ne kadar ortadaysa, terörle mücadelenin de bu unsur ve hususları hedef almaması gerektiği de bir o kadar açıktır. Uygar olan ile olmayan bir dünyayı ayırt etmenin anlamı, bu tür olayları onamayan İslamı karşısına almak değil, teröre karşı olan çok sayıda İslam ülkesiyle ittifak oluşturmaktır.

Bu hususlar, insanın en temel hakkı olan yaşama hakkına tecavüz ve insanlık suçu oluşturan, uluslararasılaşan, tanımlanamayan ve potansiyel savaş riski taşıyan teröre karşı ortak tavır alınmasını, gecikmiş de olsa, kaçınılmaz kılmış; askerî önlemlerin ve işbirliğinin ötesinde tüm dünyada yeni tedbirlerin gerektiğini, terörist çabalara karşı oluşturulacak çok daha etkili, geniş ve bulguları paylaşan bir istihbarat biriminin, birikimiyle, Türkiye'nin de öncülüğünde, NATO içerisinde geliştirilmesini ve belki de bu suretle, NATO'nun yeni dünya düzenindeki varlık nedenini açıklayabilecek yeni kimliğine kavuşmasını zorunlu kılmaktadır.

Artık, yeni dünya düzeninin ne olacağı, saldırının sonuçları ortaya çıktıkça ve sorumlularına yaklaşılabildiği ölçüde netlik kazanacaktır.

İki kutupluluğun sona ermesinin ardından Türkiye'nin stratejik öneminin azaldığı yönündeki yorumlar, bundan böyle terk edilmek zorundadır. Jeopolitik ve stratejik konumu itibariyle terörizmle yıllarca savaşmış ve bu doğrultuda, vatandaşlarının ekonomik beklentilerini tam olarak karşılayamamış ülkemiz, Batılı müttefiklerince, herhalde, yeni koşullar altında daha gerçekçi değerlendirmelere konu olacaktır.

Bu konumuyla, uygar dünyanın çifte standardına neden olabilecek gelişmeleri durdurabilecek güçte olan Türkiye, terörün tanımlanmasında ve alınacak önlemlerin oluşturulmasında, mutlak surette, masada olmalıdır.

Uluslararası bu konumuna rağmen, mevcut hükümetin yönetim yetersizliği nedeniyle, ekonomik açıdan zaten zor durumda olan ülkemizle ilgili kaygılar son saldırıdan sonra daha da artmış; turizm, ihracat, dolayısıyla, üretim ve finans kesiminde olumsuz etkiler giderek kendisini hissettirmiştir.

İçpolitikada acze düşmüş hükümet ortakları, dışpolitikada da, duyarsız, dilsiz ve sessizdirler. Gelişmeleri basından izlemekte, pasif bir konumda dünya gündeminin gerisinde kalmaktadırlar.

Oysaki, tam da bu konjonktürde, dünyaya ve bulunduğumuz bölgeye ilişkin gelişmeleri çok yakından takip ederek, ülkemiz çıkarları doğrultusunda, çok yönlü, atak, ancak, rasyonel politikalar izlemek zorundayız.

Zira, eskiden batı ile doğu arasında tampon olan Türkiye, artık, doğrudan yeni düzenin merkezindedir.

Bu koşullarda, Avrupa'daki yanlış değerlendirmeler konusunda Türkiye'nin görüşünü anlatabilmek bakımından, elde edilen fırsatla da, sanıldığından önce AB'yle bütünleşme hedefine ulaşılabilir, AGSK içinde olması gereken yer alınabilir. Bir yandan ülkemizin jeostratejik öneminin artması, diğer yandan, güvenlik konusunda NATO'nun AB'nin önüne geçmesi, AB konusunu AB-Türkiye sorunu haline getirmek isteyen politikaların önünü keserek, Türkiye'yi, Kıbrıs'a ilişkin politikaların aktif katılımcısı, yön vericisi ve belirleyicisi haline getirebilir.

Bu konjonktürde, ABD'nin en güçlü müttefikinin bile rolünün belirli sınırlar içinde olacağı gözlemlenirken, birçok NATO üyesi ülke verecekleri desteğin koşulsuz olmayacağına işaret ederken, desteğin, gözü kapalı, açık çek verilerek değil, her şeyden önce, soğukkanlı, uluslararası ilişki ve işbirliği anlayışı çerçevesinde, ülke menfaatlarını ön planda tutarak, akılcı ve gerçekçi politikalar doğrultusunda verilmesi gereklidir.

Ancak, mevcut hükümet, bu karmaşık tarihî süreçte, Meclisi devredışı bırakan dışpolitikayla siyaset alanını daraltmakta ve ülke dinamiklerini bu suretle pasifleştirerek, ulusal egemenliğin ve millet iradesinin tecellisini engellemektedir.

Dışpolitikada yapılan ve yapılabilecek hataların ülkemizin geleceğini etkileyebilecek ve telafisi mümkün olmayacak önemde olması hassasiyetiyle, bu konulardaki görev ve sorumlulukların sadece Dışişleri Bakanlığı ve hükümete bırakılmayarak, Yüce Meclisimizce görüşülmesinin uygun olacağı düşüncesiyle, Anayasanın 98, İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince bir genel görüşme açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

  1.

Ayfer Yılmaz

(İçel)

  2.

Turhan Güven

(İçel)

  3.

Hasan Ekinci

(Artvin)

  4.

Teoman Özalp

(Bursa)

  5.

Ali Rıza Gönül

(Aydın)

  6.

Musa Konyar

(Ağrı)

  7.

Nevzat Ercan

(Sakarya)

  8.

Hacı Filiz

(Kırıkkale)

  9.

Zeki Ertugay

(Erzurum)

10.

Cihan Paçacı

(Ankara)

11.

Mehmet Gözlükaya

(Denizli)

12.

Ali Şevki Erek

(Tokat)

13.

Nevfel Şahin

(Çanakkale)

14.

Kemal Kabataş

(Samsun)

15.

Mehmet Baysarı

(Antalya)

16.

Nurhan Tekinel

(Kastamonu)

17.

Ayvaz Gökdemir

(Erzurum)

18.

Nihan İlgün

(Tekirdağ)

19.

Necmi Hoşver

(Bolu)

20.

Mehmet Sait Değer

(Şırnak)

21.

Necati Yöndar

(Bingöl)

22.

Kemal Çelik

(Antalya)

23.

Kamer Genç

(Tunceli)

24.

Mümtaz Yavuz

(Muş)

25.

Metin Musaoğlu

(Mardin)

26.

Mehmet Dönen

(Hatay)

27.

Veysi Şahin

(Mardin)

28.

Mehmet Yalçınkaya

(Şanlıurfa)

29.

Mehmet Halit Dağlı

(Adana)

30.

Fetullah Gültepe

(Van)

31.

Celal Adan

(İstanbul)

32.

Mehmet Ali Yavuz

(Konya)

33.

Ali Naci Tuncer

(Trabzon)

34.

Nurettin Atik

(Diyarbakır)

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

4. - Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ve 20 arkadaşının, ABD’deki terörist eylemler sonucu ortaya çıkan uluslararası gelişmelerle ilgili hükümetin oluşturacağı yeni politikalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

11 Eylül 2001 tarihinde New York ve Washington'da gerçekleştirilen terörist saldırılar, sadece ABD'de değil, tüm dünyada şok etkisi yaratmıştır.

10 000'e yakın masum insanın ölümüne sebep olan bu saldırılardan sonra, ABD'nin inisiyatifiyle BM ve NATO'dan kararlar çıkarılarak, Afganistan'a karşı harekat hazırlığı içerisine girilmiştir.

Orta ve uzun vadede ise, bu olay, yeni yüzyılın başında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmiş ve bunun neticesi olarak, uluslararası dengelerin değişeceği ve yeni güvenlik stratejilerinin oluşturulacağı bir süreç başlamıştır.

Bu gelişmeler Türkiye'yi yakından ilgilendirmekte ve ülkemizin güvenliği ve gelecekteki çıkarları açısından da çok önem arz etmektedir.

Bu sebeple, hükümetin oluşturacağı yeni politikalara Türkiye Büyük Millet Meclisinin katkısını sağlamak amacıyla, Anayasanın 98, İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme talebimizi ve yine İçtüzüğün 70 inci maddesi uyarınca bu görüşmenin kapalı oturum şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

  1.  Abdullah Gül

(Kayseri)

  2.  Bülent Arınç

(Manisa)

  3.  Salih Kapusuz

(Kayseri)

  4.   M. Ergün Dağcıoğlu

(Tokat)

  5.  Kemal Albayrak

(Kırıkkale)

  6.  Tevhit Karakaya

(Erzincan)

  7.  Hüseyin Çelik

(Van)

  8.  Mahfuz Güler

(Bingöl)

  9.  Abdülkadir Aksu

(İstanbul)

10. Mehmet Elkatmış

(Nevşehir)

11. İlyas Arslan

(Yozgat)

12. İsmail Alptekin

(Bolu)

13. Eyüp Fatsa

(Ordu)

14. Zülfükar İzol

(Şanlıurfa)

15. İsmail Özgün

(Balıkesir)

16. Mahmut Göksu

(Adıyaman)

17. Yahya Akman

(Şanlıurfa)

18. Faruk Çelik

(Bursa)

19. Maliki Ejder Arvas

(Van)

20. Abdüllatif Şener

(Sıvas)

21. Zeki Ergezen

(Bitlis)

BAŞKAN. - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, bir gensoru önergesi vardır; önerge, daha önce bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, okutuyorum efendim:

5. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, uyguladıkları politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirdiği ve ABD’deki terör olayından sonra ortaya çıkan uluslararası kriz konusunda tutarlı politikalar ortaya koymadığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/18)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de meydana gelen terör saldırılarından sonra dünya, kurulu dengeleri alt üst edeceği belli olan bir istikrarsızlık ve savaş tehlikesi ile karşı karşıyadır. Uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getiren 57 nci hükümet bu uluslararası kriz konusunda da tutarlı politikalar ortaya koyamamaktadır. Böyle bir ortamda Türkiye'nin olup bitenleri değerlendirebilmekten yoksun bir hükümet tarafından yönetilmesi kabul edilemez. Bu durum sadece Türkiye için değil dünya için de talihsizliktir.

Ekteki gerekçe ile 57 nci hükümetin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 ve İçtüzüğün 104 üncü maddesine göre gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.

 

Veysel Candan

Ömer Vehbi Hatipoğlu

 

Konya

Diyarbakır

 

SP Grup Başkanvekili

SP Grup Başkanvekili

Gerekçe: 57 nci hükümet uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirmiş, insanımızı fakirleştirmiş, toplumun büyük bir kesimini yoksulluğa hatta açlığı mahkûm etmiştir. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik küçülmesi bu hükümet döneminde yaşanmış, yine bu hükümet döneminde toplanan vergilerin tamamı ile ödenecek borç faizleri karşılanamaz duruma gelinmiştir.

57 nci Ecevit Hükümetinin 2000 yılında IMF'nin desteği ile uyguladığı "ekonomik istikrar programının" şubat 2001'de çökmesinden sonra, Dünya Bankasından ithal edilip Devlet Bakanı yapılan Sayın Kemal Derviş'in uyguladığı ikinci program döneminde, başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere uluslararası kuruluşlar, Türkiye ekonomisini yönetmeye başlamışlardır. Bu program çerçevesinde hükümet tüm inisiyatifini kaybetmiş, millî kuruluşlarımızın yöneticileri bile dışarıdan tayin edilir olmuştur.

Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, uluslararası kuruluşlara, bu arada ABD Maliye Bakanlığına ülkenin geleceğini ipotek altına alacak olan taahhütlerde bulunduğu, bu taahhütlerin arasında sadece ekonomik değil, siyasî ve stratejik konuların da bulunduğu iddia edilmektedir.

Sadece ekonomik konularda değil, uluslararası ilişkilerde de 57 nci hükümet, özgün ve ulusal çıkarlarımızı karşılayacak bir politika ortaya koyamamıştır. Hükümetin Dışişleri Bakanının bürokratlarıyla birlikte yürüttüğü ilişkilerden, bırakın Türkiye Büyük Millet Meclisini, hükümetin diğer üyeleri bile haberdar değildir.

Maalesef, soğuk savaş sonrasında yeniden kurulan uluslararası düzende, Türkiye, çıkarlarına uygun dinamik bir dışpolitika geliştirememiş, önüne çıkan imkânları değerlendirememiştir. Özellikle 57 nci hükümet döneminde Türkiye, bölgesindeki sorunlu alanlarda meydana gelen gelişmelerde, neredeyse tamamen devre dışı kalmıştır. Sözde, Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz; ama, başta Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK) konusunda olmak üzere Avrupa ile sorunlarımız giderek büyümektedir.

57 nci hükümet, sağlıklı bir Ortadoğu politikası da geliştirememiştir. Bunun en bariz örneği, Filistin'i kan ve gözyaşına boğan İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un tüm dünyada dışlandığı, bazı Avrupa ülkelerinde savaş suçlusu ilan edildiği bir dönemde Türkiye'ye davet edilmesidir.

11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de meydana gelen terörist saldırılardan sonra, dünyanın, bölgemizde geçeceği anlaşılan bir savaşın eşiğine geldiği bir dönemde Türkiye'yi böyle bir hükümetin yönetiyor olması talihsizliktir.

Bu hükümetin böyle bir ortamda ülkenin çıkarlarını koruması mümkün değildir. Ülke ekonomisini iflasa götüren ve uluslararası kuruluşların insafına terk eden bu hükümetin, dışarıdan gelecek ulusal çıkarlarımıza bağdaşmayan talepleri reddetmesi mümkün değildir.

Nitekim, krizin başladığı günden itibaren hükümetin takındığı tutarsız ve çelişkili tavır şaşkınlık yaratmıştır. Tüm bölge haritasının değişeceği bir savaştan söz edilirken, Türkiye'nin Başbakanı "Taliban rejimi devrilmeden Afganistan'dan çıkılmaması gerektiğini" söyleyerek uluslararası hukuk ve diplomasi dilinden haberdar olmadığını ortaya koymuştur.

Başta Başbakan olmak üzere 57 nci hükümet üyelerinin yaklaşmakta olan ciddî durumu değerlendirecek durumda olmadıkları anlaşılmaktadır. Körfez Savaşında Türkiye'nin kaybettiklerinden habersiz olan ekonomiden sorumlu, sorumsuz Devlet Bakanı Kemal Derviş, bir koy beş al mantığını ortaya koyan açıklamalar yapmaktadır.

Terör, insanlığın baş belasıdır; ABD'de meydana gelen terör olayı binlerce masum insanın canını almıştır; bu şekilde, dünya, nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu acı bir şekilde bir daha öğrenmiştir.

Terörle etkin bir mücadele gereklidir; terörle mücadele için uluslararası işbirliği zorunludur; Türkiye, terörle mücadele için uluslararası işbirliğine katılmalıdır.

Ancak terörle mücadele demokrasi ve hukuk içinde olmalıdır. Demokrasi ve hukuk ölçüleri içinde kalınmazsa, teröre devlet terörü ile karşılık verilirse terör önlenemez, aksine beslenir, insanlar yeni yıkımlar, yeni acılar yaşar.

Sonradan yapılan düzeltmeler ve özür dilemelere rağmen, İslam dünyası ve Müslümanlara karşı olumsuz bir hava yayılmaktadır. Medeniyetler savaşından söz ediliyor; ABD Başkanı Bush'un haçlı seferi gafından sonra İtalyan Başbakanı, Batı uygarlığının İslamdan üstün olduğunu iddia etmiştir.

Belli ki, bir taraftan aklıselimi devredışı bırakan çıkışlar olurken, diğer yandan, olayları çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenler var.

Böyle bir ortamda Türkiye'nin olup bitenleri değerlendirmekten yoksun bir hükümet tarafından yönetilmesi kabul edilemez. Bu durum, sadece Türkiye için değil, dünya için de talihsizliktir.

Demokrasisini olgunlaştırmaya çalışan, laik; ama, Müslüman bir Türkiye, geliştireceği sağlıklı politikalarla medeniyetler savaşı saçmalığını, dünyanın kana ve ateşe boğulmasını önleyebilecek ülkelerin başında gelmektedir. Bunun için bu hükümet gitmeli, millet ve başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın güvenini kazanacak, sağlıklı ve ilkeli politikalar geliştirecek bir hükümetin kurulması zorunludur.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergenin görüşme gününü belirleyen Danışma Kurulu Önerisi az sonra oylarınıza sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 adet daha tezkeresi vardır; okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

 

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

8. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, İsveç Parlamentosu Genel Sekreterinin davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/890)

                                                                    4 Ekim 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İsveç Parlamentosu Genel Sekreteri Anders Forsberg'in TBMM Genel Sekreterliğine gönderdiği mektupta, 25-27 Ekim 2001 tarihlerinde Stockholm'de düzenlenecek olan Kadın ve Erkeğe Eşit Fırsatlar İçin Parlamenter Komiteler Konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen iki parlamenterden oluşan heyetin davet edildiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi               

                                           Başkanı

BAŞKAN - Öneriyi  oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

9. - TBMM’den bir Parlamento heyetinin, Uluslararası Demokrasi Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/891)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Uluslararası Demokrasi Enstitüsünden alınan bir yazıda, Yunanistan Parlamentosu ve Rodos Yerel Yönetimlerinin işbirliğiyle 25-28 Ekim 2001 tarihleri arasında Rodos'ta düzenlenecek olan Doğu Akdeniz Bölgesi Üçüncü Genç Parlamenterler Konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bir parlamenter heyetle katılmaya davet edildiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Meclis Başkanlığının tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulu önerileri vardır; önce tümünü okutup işleme alacak, sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/16), (11/17), (11/18) esas numaralı gensoru önergelerinin gündemdeki yeri, görüşülme günü ve çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi                    

 No:81                                                                                                                    8.10.2001

Danışma Kurulunca, aşağıdaki önerilerin, Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

Aydın Tümen

Mehmet Şandır

Beyhan Aslan

 

DSP Grubu Başkanvekili

MHP Grubu Başkanvekili

ANAP Grubu Başkanvekili

 

Turhan Güven

Salih Kapusuz

Veysel Candan

 

DYP Grubu Başkanvekili

AKParti Grubu Başkanvekili

SP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1. - 3.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli Üçüncü Birleşiminde okunmuş bulunan Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkındaki (11/16) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 1 inci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

2. - 3.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli birleşiminde okunmuş bulunan Başbakan Bülent Ecevit Hakkındaki (11/17) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 2 nci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

3. - 5.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/18) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 3 üncü sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması ve üç gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

4. - Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 56 ncı sırasında yer alan 200 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 185 inci sırasında yer alan 558 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 144 üncü sırasında yer alan 456 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 145 inci sırasında yer alan 458 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 146 ncı sırasında yer alan 459 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 160 ıncı sırasında yer alan 514 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 204 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 173 üncü sırasında yer alan 532 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 161 inci sırasında yer alan 515 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 233 üncü sırasında yer alan 643 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisi üzerinde lehte ve aleyhte söz isteyen var mı?.. Yok.

Danışma Kurulu önerisinin maddelerini tek tek okutup oylarınıza sunacağım.

Önerinin 1 inci maddesini okutuyorum:

1. - 3.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 3 üncü Birleşiminde okunmuş bulunan Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkındaki (11/16) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer alacak İşler" kısmının 1 inci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Yalnız, istirham edeceğim; sayın milletvekilleri, burada bulunanlar okunan öneriye müspet veya menfi oy kullansınlar.

Önerinin 2 nci maddesini okutuyorum:

2. - 3.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli birleşiminde okunmuş bulunan Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/17) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 2 nci sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Önerinin 3 üncü maddesini okutuyorum:

3. 5.10.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/18) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 3 üncü sırasında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 10.10.2001 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması ve üç gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Önerinin 4 üncü maddesini okutuyorum:

4. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 56 ncı sırasında yer alan 200 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 185 inci sırasında yer alan 558 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 144 üncü sırasında yer alan 456 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 145 inci sırasında yer alan 458 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 146 ncı sırasında yer alan 459 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 160 ıncı sırasında yer alan 514 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 204 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 173 üncü sırasında yer alan 532 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 161 inci sırasında yer alan 515 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 233 üncü sırasında yer alan 643 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim"  kısmına geçiyoruz.

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa; Adalet; Millî Savunma; İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Bolu Milletvekili İsmail Alptekin, İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Samsun Milletvekili Mehmet Çakar aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Kayseri Milletvekili Sevgi Esen aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Konya Milletvekili Hüseyin Arı ve Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal ve Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay, İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu ve Manisa Milletvekili Necati Çetinkaya aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve Kocaeli Milletvekili Osman Pepe aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol ve Yozgat Milletvekili İlyas Arslan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler ve Konya Milletvekili Özkan Öksüz aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarım, Orman ve Köyİşleri Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol, Kahramanmaraş Milletvekili Zeki Ünal ve Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Konya Milletvekili Özkan Öksüz, Remzi Çetin ve Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme  Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Ordu Milletvekili Sefer Koçak aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme  Komisyonunda          boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Tokat Milletvekili Ergün Dağcıoğlu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Dilekçe Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Van Milletvekili Hüseyin Çelik aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için, Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız, Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın ve Tokat Milletvekili Ergün Dağcıoğlu aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Herkese hayırlı olsun efendim.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

 

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Halkalı SSK hastanesi inşaatına ve Küçükçekmece SSK Dispanserine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrilmiştir.

2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Türkiye-İran geçiş yollarındaki bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/684)

3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba jandarma birliklerince ve polis tarafından bir kişiye işkence yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/686)

4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bafra Kaymakamlığınca hazırlanan bir kitaba ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/687)

5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, nüfus dairelerinde bir kuruluşun perakende satış fişi ile tahsilat yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/706)

6. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul - Kınalıada'da bulunan aktarıcı antenlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/713)

7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, nüfus müdürlüklerince alınan faks ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/723)

8. - İstanbul Milletvekili  Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin  Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/752)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, "Sözlü Sorular" kısmının 2, 4, 5, 18, 21, 29 ve 45 inci sıralarında bulunan soruları, birleşik olarak, İçişleri Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen cevaplandıracaktır.

Soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletinizi arz ederim.

                                          1.5.2000

                                 Hüseyin Çelik

                                                  Van

1. Çaldıran-İran arası 100 kilometredir. Erciş-Ağrı üzerinden İran'a giden yol ise 300 kilometredir. Başta, Jandarma olmak üzere, askerî yetkililer TIR araçlarına Çaldıran üzerinden izin vermiyor, zorunlu olarak Erciş-Ağrı üzerinden ulaşım sağlanıyor.

Çaldıran'dan İran'a ulaşımda daha kısa olan yolun kullandırılmamasının sebebi nedir?

2. Vatandaşın Doğubeyazıt'tan aldığı 20-30 milyonluk hediyelik faturalı eşyaların geçişine bile Çaldıran'daki, başta, Jandarma olmak üzere, askerî yetkililerce izin verilmemektedir.

Faturaları ibraz edilen hediyelik eşyaların geçişine izin verilmemesinin sebebi nedir? Şayet bu eşyalara kaçak muamelesi yapılıyorsa satıldığı mahalde bunlara nasıl müsaade ediliyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

                                          1.5.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Uluslararası ilişkiler ve yasalardan doğan incelemelerde arzu etmediğimiz halde en çok sorgulanıp yargılandığımız insan hakları ihlalleri ve işkence iddialarına ne zaman son verilecektir?

2. 27 Mart 2000 tarihinden beri yasadışı bir örgüt mensubu olduğu iddiasıyla Samsun Çarşamba İlçesinde gözaltına alınan, gece evinden bir baskın sonucu bir meçhule götürülüp, esasen şehit polis kızı olan eşi ve çocuklarının günlerce tedirgin kalmasına vesile olunan sağlık memuru Metin Sevindik'e yapıldığı iddia edilen işkence ve baskıları hukuk devleti adına tasvip ediyor musunuz?

3. Gerek maznunun avukatı gerekse adlî tıp raporu, vücudunda 50'den fazla darp izinin tespit edildiği beyanları ve 10 günlük iş göremez raporunun verilmesine vesile olan Çarşamba Jandarma Bölük ve Samsun TEM'de yapıldığı iddia edilen bu işkenceyi yapanlara karşı bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

4. Türkiye ve Türkiye dışı hukuk çevrelerini oldukça rahatsız eden ve tamamen insanlık suçu olan işkence olaylarına ne zaman son verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.      1.5.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Bafra Kaymakamlığı ve Kaymakam Hayati Soylu'nun başkanlığını yaptığı kısa adı BAKAV olan Bafra Sosyal ve Kültürel Kalkınma Vakfının maddî katkılarıyla çıkarılan "75 inci Yılda Bafra" adlı büyük boy 365 sayfalık kitabın hazırlanmasında amacın ne olduğu ve maliyetinin ne kadar olduğu bilinmekte midir?

2. Kaymakamın kendi lojmanı ve lojman bahçesi dahil 82 yerde fotoğraflı görüntüsünün verilmesi reklam amaçlı değilse neyi ifade etmektedir?

3. İlgili kitapta 2 sayın milletvekilinin resmi ve görüşleri yer aldığı halde, 4 tanesi Bafra çıkışlı olan diğer 8 milletvekiline niçin yer verilmemiştir?

4. Sayın Yekta Açıkgöz'ün yazısı tamamen siyasî içerikli ve bir milletvekilinin şahsında anamuhalefet partisine saldırılar içerdiği halde, siyasî kişilik olmaması gereken Kaymakam ve komisyon böyle bir yazıyı nasıl yayınlamıştır?

5. Birçok icraat, tutum ve davranışıyla tarafsızlığını yitirdiği endişesi duyulan Bafra Kaymakamı hakkında ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?

                                        18.5.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                     Faruk Çelik

                                               Bursa

1. Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesinin kuruluş amacı nedir?

2. Yukarıda adı geçen kuruluş bilginiz dahilinde mi kurulmuştur?

3. Adı geçen kuruluş perakende satış fişiyle tahsilat yapmaktadır. Bu tahsilat yasal mıdır? Elde edilen gelir nerelere harcanmaktadır?

4. Devletin dairesinde, memurlara, sanki özel bir firmanın elemanı gibi nasıl perakende satış fişi verdirilmektedir?

5. Perakende satış fişleri vergi levhası olan işyerlerince verilebildiği halde, nüfus dairesinin işyeri olarak vergi numarası ve tescili olmadığından, bu şekilde fiş verilmesi ve tahsilatı yasaya aykırı değil midir?

6. Perakende satış fişlerinde neden tarih bulunmamaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 23.05.2000

                                  Ahmet Güzel

                                           İstanbul

İstanbul'da bulunan Kınalıada, doğal SİT alanı olan güzel bir sayfiye yerimizdir.

Bu küçücük adada 22 adet aktarıcı anten kaçak olarak kurulmuş ve ruhsatsız olarak da çalışmaya devam etmektedir. Aktarıcı antenlerin çalışmaları sırasında elektromanyetik radyasyon yaydığı ve insan sağlığını tehdit ettiği raporlarla sabittir.

İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun, 6.9.1996 tarih ve 8642 sayılı kararında, bu antenlerin, iskân dışı olan Sivri Adaya veya Meandros Adasında düzenlenmesi istenmiştir.

Soru: İnsan sağlığını tehdit eden ve bu nedenle Adalar Belediye Başkanlığınca 1996 yılında yıkım kararı alınan bu antenlerle ilgili yakım kararını uygulamayan Adalar Belediye Başkanlığı hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı? Yapmadınızsa yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Saadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Nüfus müdürlüklerince, nüfus cüzdanı almak isteyen vatandaşlardan alınan 3 milyon Tl'lık faks ücreti ile ilgili olarak;

a)         Bugüne kadar toplanan para miktarı

b) Sarf yerleri ve miktarı

c) Uygulamanın hukukî dayanağı

d) Bu faksın maliyet fiyatı nedir?

2. Nüfus müdürlükleri arasında kurulacak bilgisayar ağı ya da internet vasıtasıyla nüfus işlemlerinin basitleştirilmesine dönük bir çalışmanız var mıdır? Bugünkü kârlı uygulama ne kadar sürecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Saadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                  Ahmet Güzel

                                           İstanbul

3796 sayılı İstanbul Kentinde Yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanunu ile İstanbul kentinin uluslararası olimpik anlaşma şartlarına uygun olarak olimpiyatlara hazırlanması ve olimpiyat oyunlarının düzenlenmesi ile ilgili esas ve usuller belirlenmiştir.

3796 sayılı İstanbul Kentinde yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanununun 2 nci maddesinde öngördüğü bedelleri İstanbul Büyükşehir Belediye yönetimleri ödememektedirler. 1999 yılı itibariyle, yasaya aykırı olarak ödemediği bedel, faiz hariç 5 180 984 000 000 TL'dir.

Bu bedelin ödenmemesi nedeniyle Olimpiyat Komitesi yatırım yapmamakta ve ülkemiz olimpiyatlara yeterince hazırlanamamaktadır.

1. 3796 sayılı Yasaya rağmen ödenmesi gereken, faiz hariç 5 180 984 000 000 TL'yı ödemeyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında İçişleri Bakanlığı olarak ne gibi işlem yaptınız?

2. Herhangi bir yasal işlem yapılmamışsa, yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

7 adet sözlü soru önergesi okuttuk; tabiî, bu demek değildir ki, sizin 35 dakika söz hakkınız var, gereğini yapacağınıza inanıyorum efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; okunan sözlü sorulara sırasıyla cevap veriyorum.

Önce 2 nci sıradaki soru: Bilindiği üzere, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca 29 Mayıs 1994 tarih ve 21944 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşıyan Araçların Seyir, Konaklama, Denetleme, Güvenlik, Gümrük İşlemleri ile TIR Güzergâhlarına İlişkin Tebliğin "Güzergâhlar" bölümünde Türk ithal ve ihraç malları taşıyan TIR araçlarının uyması gereken güzergâhlardan İran'a gidiş geliş bağlantı yolu olarak Van-Muradiye-Erciş-Patnos-Tutak-Hamur-Ağrı-Gürbulak güzergâhının kullanılması belirtildiğinden, Muradiye-Çaldıran-Gürbulak güzergâhı kullandırılmamaktadır.

Ağrı İli için 2000 yılı sınır ticareti kapsamında bakır süs eşyası, semaver ve sumak ithalinde herhangi bir sorun bulunmamaktadır; ancak, ithal edilen bu tür süs eşyalarının Ağrı İli dışına çıkarılmaması gerektiğinden, yol kontrol noktalarında bu tür malzemelerin Van İline girişine müsaade edilmemektedir.

Genel İthalat Rejimi çerçevesinde, faturasız kaçakçılığa konu mallarla yakalanan vatandaşlar hakkında yasal işlem yapılmasının ülkemiz açısından gereği açıktır; ancak, ithal edilen süs eşyalarının faturalarının ibrazı halinde geçişlerine müsaade edildiği, bu konuda herhangi bir sorun ve engelin bulunmadığını bilinmesini ister, bu vesileyle saygılar sunarım.

4 üncü sıradaki, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Çarşamba jandarma birliklerince ve polis tarafından bir kişiye işkence yapıldığı iddiasına ilişkin (6/686) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum:

25.3.2000 tarihinde Sinop-Ayancık İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yakalanarak gözaltına alınan Emrullah Kahraman isimli şahıs, ifadesinde, yasadışı İBDA-C örgütü üyesi olduğunu, 1996 yılında 19 Mayıs törenlerinin yapılacağı şehir stadı şeref tribününe, aynı ilçede ikâmet eden, aralarında Samsun İli Çarşamba İlçesi Karabucak Köyü nüfusuna kayıtlı Hasan- Kevser oğlu, 1963 Terme doğumlu Metin Sevindik isimli şahsın da bulunduğu 5 kişiyle birlikte bomba koyduklarını; ancak, bombanın patlamadığını beyan etmesinin ardından, Metin Sevindik isimli şahsın Tekkeköy Sağlık Ocağında memur olarak çalıştığının belirlendiği, Tekkeköy İlçe Jandarma ve İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin İlçe Cumhuriyet Başsavcısıyla görüşmelerinden sonra müşterek olarak düzenledikleri operasyonla 27.3.2000 tarihinde Metin Sevindik'in yakalanarak, aynı gün Tekkeköy Sağlık Ocağından doktor raporu alındığı, sorgularının tamamlanmasını müteakip, 30.3.2000 günü Merkez İlçe Adlî Tabipliğinden darp ve cebir izine rastlanılmadığına dair doktor raporu verildiği ve şahıs hakkında düzenlenen tahkikat evrakıyla birlikte sevk edildiği Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının HZ. 2000/3728 sayısına kayden Birinci Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanarak, Samsun Cezaevine konulduğu anlaşılmıştır.

Bu vesileyle hepinize tekrar saygılar sunuyorum.

Yine, 5 inci sıradaki, Samsun Milletvekili Sayın Uzunkaya'nın, Bafra Kaymakamlığınca hazırlanan bir kitaba ilişkin (6/687) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum:

"75 inci Yılda Bafra" adlı, ilçenin tanıtımı amacına yönelik olan ve başkanlığını Kaymakam Hayati Soylu'nun yaptığı Bafra Sosyal ve Kültürel Kalkınma Vakfınca hazırlanan bahse konu kitabın, KDV hariç, 4 milyar 900 milyon TL'na mal olduğu, devlete herhangi bir külfetinin bulunmadığı, fotoğraflı görüntülere çok yer verilmesinin herhangi bir suç unsuru oluşturmadığı, görev yaptığı süre içerisinde tarafsızlığını koruduğu, yapılan tahkikattan anlaşıldığı ifade edilmiştir.

18 inci sıradaki, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik'in, nüfus dairelerinde bir kuruluşun perakende satış fişiyle tahsilat yaptığı iddialarına ilişkin (6/706) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum:

Soru önergesinde, nüfus idarelerinde bir kuruluşun perakende satış fişiyle tahsilat yaptığı iddialarıyla, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesinin kuruluşuyla ilgili bilgiler sorulmaktadır.

Nüfus hizmetlerinin modernize edilip geliştirilmesi ve nüfus personelinin daha etkin ve huzur içerisinde hizmet yapmasına imkân verecek şekilde, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi için ihtiyaç duyulan maddî ve manevî kaynakları sağlamak amacıyla, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı ve buna bağlı olarak, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi kurulmuştur.

Devletimizin aslî, sürekli, genel, hukukî, teknik ve uluslararası nitelikteki altyapı hizmetlerinden biri olan nüfus hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yer alan bazı iş ve işlemlerin geleneksel bir anlayış içerisinde yürütülmesi yanında, ayrıca, alternatif bir uygulama getirmek suretiyle, işlemlere sürat ve etkinlik kazandırılması amaçlanmıştır.

Haberleşme ve laminasyon olmak üzere, iki ayrı alanda başlatılmış olan bu çalışmaların doğal gereği olarak, bütün nüfus idarelerine faksimile cihazları tesis edilmiş, nüfus cüzdanları için de polyester ve kaplama makinesi alınarak, nüfus idarelerine dağıtılmıştır.

Sözü edilen bu uygulamalar, aslî bir görevin yerine getirilmesinden çok, ekstra bir hizmetin yerine getirilmesi olup, bu alanlarda yapılan çalışmaların tüm giderleri Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfına bağlı Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi tarafından karşılanmaktadır.

Bu hizmetlerin aksatılmadan yürütülmesi ve gereken giderlerin karşılanması amacıyla, hizmetten yararlanmak isteyen bireylerden hizmet bedelinin tahsili yoluna gidilmesi zorunlu bir yol olarak benimsenmiş ve bu bedel perakende satış fişleriyle gerçekleştirilmektedir. Vakfa bağlı işletme, ticaret siciline kayıtlı olup, Kurumlar Vergisi yükümlüsüdür. Perakende satış fişlerinin usulüne uygun olarak düzenlenmesi yolunda da nüfus idareleri uyarılmıştır.

Diğer yandan, vakıfça elde edilen tüm gelirlerin yüzde 80'i, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin modernize edilip geliştirilmesi yönünde kullanılmaktadır.

21 inci sıradaki, İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel'in, İstanbul-Kınalıada'da bulunan aktarıcı antenlere ilişkin (6/713) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum.

Söz konusu önergeyle ilgili olarak Adalar Kaymakamlığınca yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda;

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca birinci derecede doğal ve kentsel SİT alanı ilan edilen adalar yerleşim alanları içindeki Kınalıada-Çınartepe mevkii, 17 pafta, 120 ada, 2 parsel sayılı yerde, 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu ve Adalar Belediyesince yasal çerçevede izin verilmeden kaçak olarak yapılan televizyon ve radyo verici-yansıtıcı antenleri ile antenlerin dibindeki tek katlı makine odalarının tamamının (16 adet) yıkımının, 775 sayılı Yasa gereğince belediye encümenince kararlaştırıldığı halde, bunlarda yüksek gerilim hattı bulunması sebebiyle yıkımın gerçekleştirilemediğinin, Adalar Zabıta Müdürlüğünün 17.4.1995 gün ve 282 sayılı yazısından anlaşıldığı,

Bütünüyle SİT alanı olan Ada'nın görünümünü olumsuz yönde etkileyen ve izinsiz olarak yapılan antenlerin meydana getirdiği olumsuzluğun giderilmesi için, İstanbul 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca yapılmak istenen radar istasyonu, antenler ve tüm tesisler için alternatif yer istenmesine karar verildiği, Adalar Belediyesinin teklifi ve kurulun kararıyla, alternatif yer olarak, iskân dışı Neandros (Tavşanadası) veya Sivriada'nın uygun görüldüğü, kararın taraflara tebliğ edildiği,

Bir kısmı Maliye hazinesi bir kısmı ise orman alanında kalan ve 775 sayılı Yasa kapsamına giren antenlerin bulunduğu alanda yüksek gerilim hattı bulunduğundan, ilçe belediye encümenince alınan yıkım kararının uygulanamadığı, gerekli alet ve uzman ekibin temin edilmesi durumunda işlem yapılabileceğinin, Adalar Belediyesinin 2.6.2000 gün ve 308 sayılı yazısından anlaşıldığı,

NTV ve Kanal E televizyonlarınca verici antenlerin onarımına izin verilmesinin istenildiği; ancak, SİT alanı kapsamında olan adalarda, her türlü onarım ve yapım işinin İstanbul 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun kararı ve yerel belediyenin iznine bağlı olması ve önceki antenlerle müştemilatlarının izinsiz yapılması nedeniyle, bu talebe kaymakamlıkça izin verilmesinin söz konusu olamayacağının ilgili televizyon kuruluşlarına, il makamına ve belediyeye bildirildiği,

Diğer taraftan, BRT TV'nin verici istasyonundaki anten direğinin yenilenmesi ve çevreye uyumlu hale getirilmesi talebinin ise, yapılacak çalışmalarda çevre ve insan sağlığı açısından bir sakınca görülmediği halde, SİT alanı kapsamında bulunan adalarda, her türlü onarım ve yapım işinin 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun iznine bağlı olması ve söz konusu eski televizyon anten direğinin ve müştemilatının kaçak olarak yapılması sebebiyle uygun görülmediği, ilgili televizyon kuruluşuna, il makamına ve belediyeye bildirildiği,

Kınalıada'daki antenlerle ilgili yapılan işlemler hakkındaki kaymakamlık dosyasının tamamının takip edilmesi için, 21 Temmuz 2000 tarihinde Adalar Belediyesine gönderildiği,

Ayrıca, Kınalıada'daki söz konusu televizyon, aktarıcı-verici antenlerin insan sağlığı açısından sakınca doğurduğu ve acilen kaldırılması gerektiği konusundaki Kınalıada sakinlerinden 1 050 kişinin imzasını taşıyan 47 sayfalık dilekçenin il makamına gönderildiği,

Netice itibariyle, tamamı izinsiz olarak yapılan bu televizyon, radyo ve telsiz antenlerinin ivedilikle kaldırılarak, Kınalıada sakinlerinin şikâyetlerinin giderilmesi ve yasadışı işlemlere son verilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Bunun üzerine, kaçak durumda bulunan televizyon, radyo ve telsiz antenlerinin kaldırılarak uygun yerlere taşınması hususunda ilgili belediyeye gerekli desteğin sağlanması doğrultusunda, 9 Ocak 2001 tarihinde İstanbul Valiliğine talimat verilmiştir.

Konuyla ilgili olarak, Adalar Belediye Başkanından alınan 20.9.2001 tarihli yazıda, söz konusu kaçak antenlerin iskân dışı alana, Sivriada ve Neandros Adasına taşınması konusunda 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ve Adalar Belediye Meclisince alınan kararların, kulelerin ait olduğu televizyon şirketlerinin tümüne tevdi edildiği; ayrıca, ileri teknoloji ürünü kulelerin sökülerek, yenilerinin iskân dışı alanda yapılmasına Adalar Belediyesinin gücü olmadığından, 15.3.2001 tarihli yazıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığından yardım istendiği; Büyükşehir Belediye Başkanlığınca ise, kulelerin nakliyesi sırasında araç, gereç ve eleman takviyesi yapılacağının bildirildiği; iskân dışı olan adalarda, yeni kule yapımıyla ilgili herhangi bir konudan bahsedilmediği, Başkanlığımızca yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır.

Arz ederim.

29 uncu sıradaki, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, nüfus müdürlüklerinden alınan faks ücretlerine ilişkin (6/723) esas numaralı sorusuna biraz önce cevap verildi; ama, tekrar, Bakanlığımızın hazırlamış olduğu cevabı sunuyorum:

Soru önergesinde, nüfus müdürlüğünce, faks ücretleriyle ilgili olarak, bugüne kadar toplanan para miktarı, sarf yerleri, uygulamanın hukukî dayanağı, bir faksın maliyet fiyatı ve konuyla ilgili nüfus işlemlerinin basitleştirilmesine yönelik çalışmalar hakkında bilgi sorulmaktadır.

Devletimizin aslî, sürekli, genel, hukukî, teknik ve uluslararası nitelikteki altyapı hizmetlerinden biri olan nüfus hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yer alan bazı iş ve işlemlerin geleneksel bir anlayış içerisinde yürütülmesi yanında, ayrıca, alternatif bir uygulama getirilmek suretiyle, işlemlere sürat ve etkinlik kazandırılması amaçlanmıştır.

Haberleşme ve laminasyon ile iki ayrı alanda başlatılmış olan bu çalışmaların doğal bir gereği olarak, bütün nüfus idarelerine faksimile cihazı tesis edilmiştir ve nüfus cüzdanlarının kaplanmasında kullanılmak üzere 7 milyon adet sentetik malzeme her yıl satın alınmaktadır.

Sözü edilen her bir uygulamada, aslî bir görevin yerine getirilmesinden çok, ekstra bir hizmetin yerine getirilmesi söz konusudur. Bu hizmetlerin aksatılmadan devamını sağlamak üzere de, bu alanlarda yapılan çalışmaların tüm yatırımları Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı bütçesinden karşılanmıştır. Nitekim, faksimile cihazlarının bakım ve onarımları, termal kâğıt ihtiyacının karşılanması, cihazların bağlı bulundukları telefon giderlerinin ödenmesi ile laminasyon makinalarının bakım ve onarımları, sentetik malzeme ihtiyacının giderilmesi, ek aparatların alınması, bu vakıf tarafından karşılanmaktadır. Bu hizmetlerin aksatılmadan yürütülmesi için gereken giderlerin karşılanması amacıyla, hizmetten yararlanan bireylerden hizmet bedelinin tahsili yoluna gidilmesi zorunlu bir yol olarak benimsenmiştir ve bu bedel, perakende satış fişi verilmek suretiyle tahsil edilmektedir.

Nüfus idarelerince yürütülen aslî hizmetlerin, hangi isim altında olursa olsun, bir bedel karşılığında yaptırılması söz konusu değildir. Diğer yandan, vakıfça elde edilen tüm gelirlerin yüzde 80'i nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin modernize edilip geliştirilmesi yönünde kullanılmaktadır.

MERNİS Projesinin altyapı masrafları, projenin yaygınlaştırılması, nüfus idarelerinin bilgisayar, yazıcı, döşeme, demirbaş, telefon, pul, soğuk damga, kırtasiye ve benzeri giderlerin büyük bir kısmı, 1990 yılından bugüne kadar Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfından karşılanmıştır. Ayrıca, 12.6.2000 tarihine kadar elde edilen toplam 9 859 193 105 401 liralık gelirin 7 184 217 266 275 lirası, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatının ihtiyaçları için kullanılmıştır.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce gösterilecek ihtiyaca ve yapılacak programa göre, her türlü makine, teçhizat ve malzemeyi satın alarak, bilgisayar ağının kurulmasına ve bunların bakım ve onarımlarının yapılmasına destek olan Nüfus Hizmetleri Güçlendirme Vakfınca, ilgililerden tahsil edilen 3 milyon liralık bedel, personel, telefon, bakım-onarım ve benzeri giderleri ancak karşılamaktadır.

MERNİS Projesi kapsamında on-line uygulamaya geçildiğinde, nüfus kayıt örnekleri ve diğer nüfus işlemlerinde tam otomasyona geçileceğinden, faksimile ile nüfus kayıt örneği getirilmesi uygulaması da kendiliğinden sona erecektir.

Saygıyla arz ederim.

45 inci sıradaki, İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin (6/752) esas numaralı sözlü sorusuna cevap veriyorum:

Söz konusu önergeyle ilgili olarak, Valilik vasıtasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınan bilgilerden;

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tasdik edilen bütçesinin yüzde 1'inin, 3796 sayılı İstanbul Kentinde Yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanununun 11/E maddesine göre ödenek olarak konulduğu; ancak, ayrılan bu ödenekler Belediye tarafından İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna aktarılmadığından bu kuruma borçlanıldığı;

Biriken borçların ödenebilmesi için, 21.7.1997 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu arasında imzalanan protokolle, Belediyenin, Bağcılar İlçesinde 3 500 seyirci kapasiteli kapalı spor salonu yapmayı kabul ve taahhüt ettiği,

Söz konusu protokolün 9 uncu maddesinde ise, Belediyece yapılacak inşaatın projeleri, alt ve üst yapıları, hafriyat işleri, işçilik, müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleri ve inşaatın tümü için yapılacak masrafların, 3796 sayılı Yasanın 11/E fıkrası gereğince ayrılacak olan yüzde 1'lik ödenekten mahsup edileceğinin belirtildiği,

Bu çerçevede, 6.6.2001 tarih itibariyle tahakkuk ederek İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun payından mahsup edilen kesin harcama miktarının; nakit ödenen 10 718 871 000, Burhan Felek Kamp Eğitim Merkezi Binası ikmal inşaatı 422 207 779 460, Bağcılar Olimpik Kapalı Spor Salonu inşaatı 12 176 097 895 782, kamulaştırma artı tezyidi bedel (İSKİ) 211 932 590 180, toplam 12 820 957 136 422 Türk Lirası olduğu,

Yine, bu çerçevede, İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun 31.7.2000 tarihinde yapılan toplantısında alınan 104/178 sayılı Karara istinaden İkitelli Atatürk Stadyumu çevresi içmesuyu şebekesi işinin İSKİ tarafından yapılması ve birinci keşif bedeli olan 1 616 295,96 Amerikan Doları artı KDV'nin, Belediyenin, İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna olan borçlarından karşılanması amacıyla iki kuruluş arasında bir protokol hazırlandığı, protokolün, Büyükşehir Belediye Başkanı ve İSKİ Genel Müdürü tarafından imzalanarak, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü'nün onayına sunulduğu anlaşılmıştır.

Arz ederim. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

Müsamahanız için de teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sorular cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakanım, ayrıca, size müteşekkirim; çünkü, 762 tane sözlü soru önergesi var, 7'sini cevaplandırdınız, hem de kısa sürede. Zaman olarak uzun; ama, sizin kabahatiniz yok... Eskiden kalma sorulardı... Teşekkür ediyorum efendim. Meclisimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı da, ayrıca, teşekkür ediyorum.

Sayın Uzunkaya, yerinizden; çok kısa... Biliyorsunuz, bu sizin sorduğunuz sualler, taa eski bakandan kalma. Eskiden kalma olduğu için...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Devlette süreklilik esastır, biliyorsunuz efendim.

BAŞKAN - Sayın Bakanımız, her zaman, Parlamentoya karşı bu hassasiyeti göstermiştir; devletteki devamlılığı, bugün de bir kere daha ispat etmiştir. Sayın Bakan cevap vermeseydi, biliyorsunuz, bugün, bu da düşerdi; çünkü, şimdi 56 tanesini düşüreceğim.

Buyurun Sayın Uzunkaya...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, ben de, Sayın Bakana gösterdiği nezaketten dolayı teşekkür ediyorum. Hakikaten, son zamanlarda, ilk defa, bir bakan, hiç olmazsa, milletvekillerimizin suallerine nezaket buyurup, zarafetiyle cevap verdiler.

Tabiî, bir önceki bakandan kalan suallerdi; ama, keşke, kendilerine bilgileri takdim edenler, bilgileri sağlıklı olarak verselerdi. Mesela, bu, Çarşamba'daki işkence olayında "işkence yoktur" dedi Sayın Bakanım. Kendi döneminde de sayısız işkence olduğunu kendileri biliyor; ama, ben kendilerine, o gün Âdlî Tıp Kurumunun Samsun'dan verdiği 7.4.2000 tarihli -ki, ilgili, 27.3.2000 tarihinde gözaltına alınmıştır- tam dokuz gün sonra, Samsun Âdlî Tıp, bu arkadaşa 10 gün rapor vermişti. Bir yığın yaralar, vücudunda bir yığın ekimozlar, değişik oluşumlar tıbbî rapor olarak kendine takdim edilmiş. Bizim burada sözümüz şu: Diyoruz ki, hakikaten, Türkiye'yi dışarıda mahcup eden bir olaydı. Bu ülke, artık, işkencelerle dışarıda sorgulanan, yargılanan, tazminat ödeyen bir ülke olmasın. Sayın Bakanım, bunu görseniz de bu işkence var görmeseniz de var; ama, diyoruz ki, Türkiye, işkence cenneti veya cehennemi olan bir ülke durumunda gözükmesin, gösterilmesin. Yani, sizin yok demeniz, vakıayı yok göstermiyor.

Temenni ederiz ki, bu ve bugüne kadar yaşananlar son olsun; ama, isterdik ki, özgürlüklerin teminatı olan Parlamento ve onun içinden çıkan Değerli Bakanımız, bu konular üzerine çok ciddî olarak gitsinler ve ilgililer hakkında, yaptıkları işkenceye mukabil, yargı yoluyla, gereken işlemi yapmış olsunlar. Ben kendilerine bu anlamda teşekkür ediyorum.

Nüfusla ilgili hususa gelince: Sayın Bakanım, bu konu, adliyede de var, sizin Bakanlığınızda da, diğer bakanlıklarda da. Devletin aslî hizmetlerini vatandaşa götürürken kurdukları  -sizin de demin ifade ettiğiniz- birkısım vakıf, kuruluş ve yan kuruluşlar, belki aracı kuruluşlardır; bunlara, madden ihtiyaçları da olabilir; ama, insanlar bir ekmeği dahi evine götüremezken, nüfus cüzdanı için, sadece bir faks için 3 milyon, 5 milyon ödemesinin ciddî bir külfet olduğunu söylüyorum. Değişik imkânlardan yararlanalım ve lütfen, buna sadece Bakanlığınızda değil, diğer bakanlıklarda da önlem alınsın diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, ben teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Güzel...

İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Güzel'in de bir söz talebi var; ikisine birden cevap verirsiniz...

Buyurun Sayın Güzel.

AHMET GÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanıma da, iki sözlü soru önergeme de yanıt verdiği için ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Bu sözlü soru önergelerim, İstanbulumuzda halen yaşanmakta olan bir çevre felaketinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. İstanbulumuzda Kınalıada, doğal SİT alanı olan güzel bir sayfiye yerimizdir. İstanbul'daki bu şirin adamızda, 22 adet aktarıcı anten, kaçak olarak kurulmuş ve ruhsatsız olarak da çalışmaya devam etmektedir. Aktarıcı antenlerin çalışmaları sırasında elektromanyetik radyasyon yaydığı ve insan sağlığını tehdit ettiği, raporlarla belgelenmiştir.

İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 6 Eylül 1996 tarih ve 8642 sayılı kararıyla, bu antenlerin, iskân dışı olan Sivriadaya veya Tavşan Adasına aktarılmasını istemiştir. Bu karardan sonra, İstanbul Adalar Belediyesi Encümeni de, 1996 yılında, aktarıcı antenlerin yıkılmasına karar vermiştir. Ancak, her nedense, bu karar, Sayın Bakanımızın kürsüden de söylediği gibi, ya eleman yetersizliğinden ya teknik alet noksanlığından beş yıldır uygulanamamakta ve Kınalıada halkı mağdur olmaktadır. Dileğim, beş yıldır bu yıkım kararını uygulamayan Belediye Başkanlığı hakkında, İçişleri Bakanlığımızın uyarıda bulunması ve bu antenlerin Kınalıada'dan da kaldırılmasıdır. Bu konuda önümüzdeki günlerde meydana gelecek gelişmeleri takip edeceğimi bilmesini istiyorum sayın belediye yetkililerinin.

İkinci sözlü soru önergemde... İstanbul'da olimpiyat yapmak istiyoruz. İstanbul'da olimpiyat yapmak için, Türkiye Büyük Millet Meclisince, olimpiyatların düzenlenmesiyle ilgili yasa çıkarılmıştır. Bu yasa gereğince, İstanbul belediye bütçesinin belli bir oranının, İstanbul'da bulunan Olimpiyat Komitesine ödenmesi şarttır; ancak, yıllardır, Sayın Nurettin Sözen, Sayın Tayyip Erdoğan ve Sayın Ali Müfit Gürtuna dönemlerinde, bu bedellerin hiçbiri, Olimpiyat Komitesine ödenmemiştir. Bu konuda, yıllardır devam eden bu sürüncemeler sonucunda, Olimpiyat Komitesi de yatırımlarını aksatmaktadır ve önümüzdeki dönemde, İstanbul'da yapılmakta olan olimpiyat stadının geri ödemeleri sırasında zorlanacaktır. Bu zorlanmanın sonucunda, İstanbul Belediye Başkanlarının vermediği bu parayı, 150 milyon dolara kefil olan Hazinemiz ödemek zorunda kalacak ve İstanbul Belediye Başkanlarının yapmadığı bu görev nedeniyle de, devletimiz, bu 150 milyon dolarlık bedeli ödemek zorunda bırakılacaktır. Bu nedenle, dileğim, Bakanlığınızca konunun üzerine gidilerek, Belediye Başkanlıklarınca, şu anda İstanbul Belediyesinin 26 bakanlığa eşdeğer olan bütçesinden vereceği meblağın verilmesinin sağlanmasıdır.

Sayın Bakanıma, ilgileri nedeniyle teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce, soru soran milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Tabiî ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, denetim görevini, en çok sözlü sorularla yerine getirecek, hem halkımızın bu konuda dikkatini çekecek hem vatandaşlarımızın şikâyetlerini, böylece, burada gündeme getirecektir.

Öncelikle, Sayın Uzunkaya'ya teşekkür ediyorum; bana, bir de rapor gönderdiler. Ben, bu rapor üzerinde, tekrar, gerekli soruşturmayı, kovuşturmayı yapacağım.

Benim de bu konularda bilgim olduğunu söylemesine gelince: Ben, 5 Hazirandan beri İçişleri Bakanlığını deruhte etmekteyim, şerefle. Kendi dönemimde yapılan bütün bu şikâyetlerin hepsinin üzerine muhakkak gittim, müfettiş gönderdim. Müfettiş raporları geldikçe, bana sorulan sözlü sorular da dahil olmak üzere, benim dönemimde, Bakanlık yaptığım dönemde, bu tür iddiaların tamamının üzerine gidilecek ve açıklıkla, şeffaflıkla, burada, konu enine boyuna tartışılacaktır.

Önce, bilmenizi istiyorum ki, Türk polis teşkilatı, Emniyet Genel Müdüründen ta aşağıdaki polise kadar, işkencenin karşısındadır. Eğer içerisinde, şu veya bu şekilde, vatandaşımıza -işkenceyi bir tarafa bırakın- kötü muamele eden varsa, behemehal cezalandırılacaktır, gereği yapılacaktır; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Ayrıca, geçtiğimiz günlerde, Yüce Meclisin kabul ettiği Anayasa değişikliğiyle de, biliyorsunuz, gözaltına alma süresi, şahsî işlerde 48 saate, çete suçlarında 4 güne indirildi.

Şunu bilmenizi istiyorum ki, geldiğim ilk günden beri, delilden suçluya gidilmesinin behemehal şart olduğunu, emniyetteki bütün çalışmaların bu yönde yapılması gerektiğini telkin etmekteyim. Şu anda, Emniyet Genel Müdürlüğümüzde, bu düşünce ve bu ruhla, teknolojiyle kucaklaşmış -Jandarma Genel Komutanlığımızda da aynı sistem caridir- tamamen, olay yeri inceleme araçları, olay yerinde çalışacak ekiplerin eğitilmesi, kullanacakları araçların alınması işlemleri bitirilmiş, arkadaşlarımız, bu konuda her türlü uzmanlıklarını kullanarak, behemehal delilden suçluya gideceklerdir. Ayrıca, birçok polis karakolumuzda, 24 saatini tespit edebileceğimiz video cihazlarıyla, karakoldaki tutuklu sanıkların 24 saati video kasetten izlenmektedir. Ayrıca, birçok sorguda da -cumhuriyet savcılarımızın da takip ettiği metot budur- bu usul devam etmektedir, edecektir.

Bir şeyi daha bilmenizi istiyorum: Tabiî, bizim polislerimiz, adlî zabıta olarak görev yapıyorlar çoğu zaman. Gönül ister ki, cumhuriyet savcılarımızın sayısı yeterli olsun, yeterli sayıda cumhuriyet savcılarımız, bizzat sorguları kendileri yapsınlar sorgulama aşamasında. Zaman zaman, adlî zabıta kurulmasıyla ilgili teklifler gündeme gelmektedir; bu da tartışılmaktadır. Ben, Yüce Meclisin şundan emin olmasını istiyorum: Güvenlik güçleri -polisi de jandarması da sahil güvenliği de- milletin huzuru için vardır, milletin huzuru için çalışmaktadır, millete eziyet etmek, millete sıkıntı vermek için değil. Bu konuda el ele verelim. Elbirliğiyle, kurumları yaralamadan, kurumlarda çalışanların hiçbir şekilde çalışma şevklerini kırmadan, karşılıklı olarak, eğer birbirimizden gelen ihbarları değerlendirirsek, samimiyetle üzerine gidersek, bu tür iddialar da tamamen ortadan kalkacak ve kesenkes, çok kısa bir sürede bu tür iddialar bir daha gündeme gelmeyecektir, bunun bilinmesini istiyorum. Bütün yaptığım araştırmalarda da... Özellikle, Sayın Uzunkaya'ya da göndereceğim raporları, bu raporu da tekrar incelettireceğim.

Nüfus idaresindeki, rutin işlerin dışında alınan işlemlerle ilgili vakfın aldığı ücrete gelince: Biraz önce de söyledim; tabiî, zaman zaman vatandaşlarımızın, en seri şekilde bu tür işlerinin görülmesi istenilmektedir. Zaman zaman bu yollara başvurulduğu, bütün arkadaşlarımca da bilinmektedir. Maalesef, 1990 yılından beri -benim de, biraz önce Bakanlığımızın bana hazırlamış olduğu nottan da size arz ettiğim gibi- bu vakıftan bazı masrafların karşılandığı belirtilmektedir; ancak, şunu, hemen burada söylemek istiyorum: MERNİS Projesi, yüzde 90 oranında bitirilmiştir. Devlet Planlama Teşkilatımız yıllara sâri ihale yapma yetkisini verdiği için -bu önümüzdeki günlerde ihale şartnamesini hazırlıyorlar- yapılan ihaleyle 2001 ve 2002 yıllarını kapsayacak şekilde; yani, önümüzdeki mart, nisan aylarına kadar MERNİS Projesinin altyapı ağı tamamen bitmiş olacak. Bu proje bittiği zaman, zaten, bunların hiçbirisine ihtiyaç kalmayacak, doğrudan doğruya, temel hizmetler olarak vatandaşlarımız bundan faydalanacak.

Sayın Ahmet Güzel'in Kınalıada'daki vatandaşlarımızın dertleriyle ilgili olarak sorduğu sorularına karşılık hazırlanan teknik raporu biraz önce sundum. Tabiî, burada bir teknik zorunluluğun olduğu, bu televizyon ve radyo antenlerinin kaldırılamadığı, gelen raporlardan anlaşılmaktadır. Bundan sonra, Bakanlığımız, ilgili kaymakamlığa ve belediyeye, bunun muhakkak çabuklaştırılması ve alınacak, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden istenilen malzeme yardımının, araç yardımının bir an önce sağlanması yolunda da girişimde bulunacağız.

Olimpiyatla ilgili olarak da -zaten konuşmamda da belirttim- bu konuda Bakanlığımızın takibi var. İstanbul'un bir olimpiyat şehri olarak bütün altyapısının tamamlanması hepimizin en büyük dileği. Bu konuyla ilgili tarafların protokolünün, spordan sorumlu Sayın Devlet Bakanımızın önüne gittiğini biraz önce okudum; onu da takip ediyoruz. Protokol imzalanınca, protokolün işlemesi için uygulanan tedbirleri beraberce takip edeceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum, sabrınızdan ötürü teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, tekrar teşekkür ediyorum efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Efendim, bitti meselemiz...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yerimden bir şey arz edebilir miyim.

BAŞKAN - Tabiî efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanımıza teşekkür ediyorum. Kendilerine, özel telefon marifetiyle de bilgi arz ettim.

Suçların şahsiliği prensibi genel bir kuraldır; ama, üzülerek söyleyeyim ki, son zamanlardaki birtakım uygulamalar, maalesef,  suçlu yakınlarını rehin alma, içeriye alma şeklinde. Belirli yaşın altındaki çocuklar bile içeriye alınmıştır. Bunlarla ilgili -benzerlerini yapanlar için- bir uygulama yapılmışsa, bunun kamuoyu tarafından bilinmesinde fevkalade önemli bir durum söz konusudur. Gerçekten, son zamanlarda, bu ve benzeri şikâyetlerin artıyor olması dikkatlerimizi çekmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın Bakanın mikrofonunu açın; Sayın Bakan da kısa bir cevap versin. Sayın Bakan, eskiden, insan haklarından sorumlu devlet bakanıydı, onun için, bu konularda çok hassastır.

Buyurun efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Efendim, Sayın Kapusuz'a teşekkür ediyorum.

Sayın Kapusuz'un bizzat, şifahen bana ilettiği konuda bir polis müfettişi görevlendirilmiş ve konu hakkında inceleme yaptırılmaktadır. Polis müfettişinin raporu gelmemiştir; ancak, şifahen bilgiler alınmıştır. Şifahen bilgi vermek istemediğim için bu konuya cevap vermedim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Peki efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Polis müfettişinin raporu geldiği zaman, bu, süratle aktarılacaktır.

Şunu bilmenizi istiyorum: Yüce Meclisten hepimiz bir kere daha haykırmalıyız; hiçbir zaman, kanunlarımızda belirtilen yaşın altındaki çocuklar nezarette tutulamaz; hele hele, çocuklar, ebeveynlerini getirmek için silah olarak, kalkan olarak kullanılamaz. Eğer bunu biri yapmışsa, sizlerle beraber sonuna kadar mücadele ederim. Ben onsekiz yıldır burada milletvekiliyim, onsekiz yıldır da bunun mücadelesini veriyorum. Bunun mücadelesini beraber veririz. Bunu, Türk Milleti adına yaparız, beraber yaparız.

Teşekkür ederim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Biz de teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

9. - Samsun Milletvekili  Musa Uzunkaya'nın, daha önceki hükümetler döneminde yapılan cep telefonu ihalelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü  soru önergesi (6/685)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

10.- Şanlıurfa  Milletvekili  Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa'da serbest bölge kurulması için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/690)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

11. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa İlindeki  mayınlı tarım arazilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/692)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

12. - Van Milletvekili Fetullah Gültepe'nin, Türk Telekom'a alınan geçici işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/693)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

13. - Manisa Milletvekili Mustafa Enöz'ün, tarımsal girdi fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

14. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Muratboynu köyünün bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru  önergesi (6/697)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

15. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan  - Kemah - Eriç köyü içme suyu şebekesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/698)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

16. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan'ın  bazı köylerinin yol  ve içme  suyu sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/699)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

17. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Dedeoğlu Köyü sulama göletine ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/700)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

18. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Hicaz Demiryolu Projesi ve Hac taşımacılığına ilişkin Başbakandan sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/701)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakika. Eksüre vermeyeceğim; çünkü, 63 soruyu okuyacağım -sayın bakanlar gelmiyor- hiç olmazsa bu sorular gündemden düşsün; 762'den 700'e düşer.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

17.5.2000 tarihinde Suudî Arabistan ile Türkiye arasında yeniden devreye girmesi hedeflenen Hicaz demiryolu hakkında, Sayın Başbakandan sözlü bir soru sorduk, maalesef, üzerinden takriben 1,5 yıl kadar bir zaman geçmesine rağmen, bugüne kadar sorumuz cevaplandırılmamış, Sayın Başbakandan, ilgili bir bakanın cevaplandırması talebi de intikal etmemiştir.

Dolayısıyla, bizim burada en çok üzüldüğümüz husus, zaten, bugün, bir daha tekerrür etmiştir. Yani, içerisinde bulunduğumuz coğrafya, Türkiye'nin jeopolitiği, jeostratejik yapısı, dünyanın bütün kutuplarını, özellikle de Avrasya'da bulunan ülkemiz, gelişmeleri bütün yönleriyle yakından takip etmekte, esasen gelişmeler Türkiye'yi çok ciddî anlamda etkilemektedir.

Sayın Başbakana, bizim sorumuz, son gelişen olaylar karşısında belki çok hafif bir hadise olarak gözükebilir; sorumuza cevap vermemesi bir tarafa, özellikle iki gündür, hemen yanı başımızda meydana gelen, tüm dünyayı ilgilendiren bir hadisede, Türkiye bu olayın neresindedir, neresinde kaldı veya neresinde kalma durumundadır şeklindeki hadiseleri, basın aracılığıyla izlemek durumunda olan Yüce Parlamento, keşke bir Başbakanın veya ilgili, en azından yetkili, sorumlu bir bakanın ağzından Türkiye'nin bu konudaki tavrını dinleyebilmiş olsaydı.

Denilebilir ki, önceki hafta Sayın Dışişleri Bakanımız bu konuda Meclise bilgi verdiler; ama, hepinizin bildiği gibi, o günden sonra çok ciddî hadiseler gelişti ve şu anda, eski bir deyimle "gündüz külahlı gece silahlı" diye adlandırılan bir anlayışla, yanı başımızdaki bir ülkeye, gecenin karanlığından sabahın aydınlığına kadar, kesintisiz bombalar yağmakta, Türkiye'den asker istendiği, değişik destekler istendiği, basın ve değişik yollarla ifade edilmekte; bu konuda Meclisin, hükümetin tavrı ne olacak, olmalıdır konusunda da Yüce Parlamentoya bilgi verilmemektedir. Tabiî, bu kadar önemli olan meselelerde bilgi vermeyen Değerli Başbakanımız ve sayın bakanlar da, parlamenterlerin en tabiî hakkı olan sorma ve meseleleri öğrenme konusundaki anayasal haklarını da bir türlü bu ilgili bakanlardan alamamaktadır.

Şimdi, Yüce Millet bu Parlamentoyu izliyor, milletvekili ile bakan arasında iletişim kurulamayan şu köprünün iletişim alanı olamaması, elbette milleti ile bakanları ve Başbakanı arasında da büyük bir mesafe, büyük bir köprü kopukluğu meydana getirecektir.

Değerli arkadaşlar, belki yüzyıldan fazla hakikaten sağlıklı olarak işleyen, geçmişte hacılarımızın büyük oranda bu yolla gittiği düşünülecek olursa, bugün havayolu, karayolu; ama, zaman zaman değişik alternatifler arasında her zaman dile getirilen Hicaz demiryolunun işletilmesi hadisesi, Türkiye'nin, tabiî, en ciddî taleplerinden birisi olmalıydı. Biz, yüzyılın başında... Tabiî, Türkiye'nin ciddî bir kaybıdır bu. Demiryollarımızın tamamen kaybolduğu bir gerçek. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan demiryolu ağının yanında, özellikle cumhuriyetin dördüncü çeyreğinde; yani, şu anda bulunduğumuz son yirmi yirmibeş yıl içerisinde âdeta demiryolları tamamen atıl hale getirilmiş, gerek Anadolu içinde yük taşımada gerekse normal insan ulaşımında demiryolu devreden çıkarılmıştır. Oysaki, yeni baştan bunun devreye sokulması ülkemizin tabiî arzusu ve karayoluyla Haccı tercih edenler yanında değişik alanlarda bu bölgeye gitmek isteyenlerin de en güzel intikal vasıtası olarak kullanılabilirdi; ama, tekrar ediyorum, bölgeye bigâne kalan Türkiye Cumhuriyetinin, Ortadoğu ülkeleriyle, Kafkas ülkeleriyle, özellikle yüzyılı aşan çok yakın dostluklarımızın yaşandığı bu coğrafyadaki ülkelerle son aşamada, özellikle son günlerde meydana gelen olaylarda tamamen ilgisiz kalması... Demiryolu konusunda geçtiğimiz yıl içerisinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

...söz konusu olan Hicaz demiryolunun yeniden yapılması konusundaki beklentiler akamete uğramıştır; ben, hükümetin bu konuda ve diğer son gelişen konularda da duyarlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, belki de isabetli oldu; çünkü, İçtüzük açık; yazılı sorulara cevap 15 gün içerisinde verilir. Yazılı soru daha iyi olacak efendim.

19. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, emekli subayların özel sektörde görev almalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/702)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

20. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerde başörtüsü yasağı uygulandığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/703)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Söz istiyorum.

BAŞKAN - Söz istiyorsunuz.

Buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, Türkiye'nin kanayan yaralarından birisi de, maalesef yine geçtiğimiz yıl 5 inci ayın 17'sinde, Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli'den, sözlü olarak cevaplandırılmasını arzu ettiğim bu sualimdi.

Tabiî, Başkanlıkça soru burada okunmadığı için, arkadaşlarımız mahiyetini bilmiyor olabilirler. Hatırlayacaksınız, o tarihte, Sayın Başbakan Yardımcımızın kendi uhdesinde olan, Bakanlığına bağlı bir kurumun sosyal tesislerine başörtülü girilemeyeceğine dair bir genelgenin -metni de bende var, burada, elimde- yayımlandığı hepinizin malumudur. Filhakika, bir kurumla temasları olmuş, daha önce de kiraya verilmiş, işleticinin böyle talepleri var; ama, neticede Başbakanlığa bağlı bir kurumda, bir tür uygulama.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Hangi bakanlığa bağlı?

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Yani, ilgili Bakan Sayın Devlet Bahçeli.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Başbakanlığa bağlı. Doğru dürüst şey yapılsın.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şu bir gerçektir: Bakınız, biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak, 11 Eylül günü Amerika'da yapılan terörist saldırıyı, hem Parlamento olarak hem fert bazında her birimiz nefretle, şiddetle kınadık, kınıyoruz ve kınamaya devam ediyoruz; ama, terör, nerede, hangi şekliyle, biçimiyle yapılırsa yapılsın onu da kınıyoruz. Yani, teröre mukabil bir terör yapılma hakkı da kimseye verilmemiştir. "La darare velâ dırar" hukuk tabiridir; zarar mukabili zarar yoktur; yani, birisi evinizi yaktıysa, siz de kalkıp evini yakamazsınız. Ancak, hukuken tazmin ettirirsiniz.

Şimdi, görülmektedir ki, hakikaten, hangi teşkilat tarafından yapıldığı henüz daha net olmayan... Sayın Başbakan keşke bize bilgi verseydi... Niye bu açıklamayı yapıyorum; biraz sonra ifade edeceğim hususlara aydınlık gelsin diye, açıklık gelsin diye. Elbette, temenni ederdik ki, hakikaten, Amerika'daki 11 Eylül saldırısını yapan filandır diye belgeleriyle ortaya konulsa, Türkiye de, tüm kamuoyu da tatmin edilip, onlara karşı yaptırım en şiddetli şekilde uygulansaydı; ama, ülkeler bombalanıyor, şehirler bombalanıyor.

Elbette, Afganistan'daki yönetimi tasvip etmek mümkün değildir. Biz, o yönetimin kanaatlerine katılırız katılmayız, uygulamalarını severiz sevmeyiz; tek başına bir ülkedir. Taliban'ın uygulaması, bir anlamda -ilahiyat kökenli bir arkadaşınız olarak söylüyorum- dinde olmayan baskıların dindenmiş gibi gösterilmesi ve din adına kılık kıyafet dayatması, hatta basından öğrendiğimiz kadarıyla, köselere, sakalları bitmeyenlere dahi sakal zorunluluğu getirmek gibi akıl almaz baskıların yapılıyor olması ne kadar hukukdışı, çağdaş dünyanın normlarına aykırıysa, topluma tersinden kıyafet dayatma o derece ahlakdışıdır, hukukdışıdır ve insanlıkdışıdır. Yani biz, bugün Taliban'ın çağdaş dünyadaki uygulamalarını ne kadar tenkit ediyorsak, ille başını örteceksin, ferace giyeceksin, yüzüne peçe takacaksın baskısı ne derece çağdışı gözüküyorsa, Türkiye'de, sokaklara, sosyal tesislere, hatta geçtiğimiz hafta basında da çıktı; Samsun 19 Mayıs Üniversitesine giden servis otobüslerine binenlere varıncaya kadar kontrol elemanları tarafından başı örtülülerin arabalardan indirilmesi veya başlarının zorla açılması hadisesi, ciddî anlamda, hem ülkemiz için hem Türkiye'nin geleceği için sıkıntılar meydana getirir.

Değerli arkadaşlar, her iki uygulamanın da hukukîliği yoktur. Yani, hangi şekliyle olursa olsun, kıyafet dayatmanın, hele hele, birkısım alanlara, sokaklara, sosyal tesislere -nitekim, geçtiğimiz yıl yaz döneminde kurumların sosyal tesislerine, dinlenme tesislerine varıncaya kadar- bu yasakların indirilmiş olması sakıncalıdır diye düşünüyorum ve Türkiye'nin çağdaş görüntüsüne, modern görüntüsüne, Avrupa Birliğine giriş esnasındaki Türkiye'nin demokrat olma görüntüsüne ciddî bir kara leke olarak düşeceği endişemi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP ve AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

21. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, başörtüsü sorununa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/704)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?...Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

22. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van İlinde sınır ticaretinin kısıtlanmasının nedenine ilişkin  Başbakandan sözlü soru önergesi (6/710)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

23.  - Van Milletvekili  Maliki Ejder Arvas'ın, Van Bölgesi  sağlık hizmetlerini geliştirme ve destekleme projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/711)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

24. - İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, deneme üretimi yapılan tohumluklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/714)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

25. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik İlçesinin öğretmenevi ihtiyacına ilişkin   Millî Eğitim  Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/715)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

Sayın Akman, buyurun efendim.

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık birbuçuk sene önce Sayın Millî Eğitim Bakanımızdan sormuş olduğumuz bir soruya bugüne kadar cevap verilmemiş olması ve Genel Kurulda üç defa sorunun okunmasına rağmen cevap verilmemiş olması nedeniyle, soru önergemi izah etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gönül arzu ederdi ki, geçmiş olan bu birbuçuk yıllık süre içerisinde, Sayın Millî Eğitim Bakanımızca -ki, bu sorularımız Bakanlığa gittikten sonra ilgili yerlere havale ediliyor, gerekli araştırması yapılıyor- bu sorun çözülmüş olsun; ama, maalesef...

Şanlıurfamızın güzide ilçelerinden Birecik'te öğretmenevi ihtiyacı öteden beri var olan bir ihtiyaçtı; öğretmenevi ihtiyacına ilişkin olarak, yerel bazda bürokrat arkadaşlarımızın başlatmış olduğu bir çalışma, Köye Hizmet Birliğinin de desteğiyle yürütülüyor; bir bina inşaatı şu anda devam ediyor; ama, burada, bu binanın öğretmenevi olarak tahsis edilebilmesi için, takdir edilir ki, bunun mülkiyetinin de Millî Eğitim Bakanlığına geçmesi gerekiyor ve bu şekilde öğretmenevi ihtiyacının karşılanması gerekiyor; ama, bugüne kadar, bu yapılmamış. İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün yapmış olduğu 110 milyar liralık ödenek talebine karşılık, bugüne kadar sadece 3,5 milyar lira gibi sembolik bir para ilçeye gönderilmiş ve maalesef, bu sormuş olduğumuz konu, bu şekilde yerine getirilmemiş oluyor.

Benim dileğim ve temennim, hiç olmazsa, bu konuşmamızdan sonra, Sayın Millî Eğitim Bakanlığının -Bakanlar Kurulu sıraları maalesef boş- bu konuya ehemmiyetle eğilmesidir. 5 ilçenin ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte -sadece Birecik İlçesindeki değil, yeni kurulmakta olan Halfeti İlçesindeki, kısmen Suruç ve Bozova İlçelerindeki, hatta, yakın coğrafyada bulunan Gaziantep'in Nizip İlçesindeki yaklaşık 3 000 öğretmen arkadaşımızın da ihtiyacına cevap verebilecek- bir öğretmenevine Bireciğimizde  ihtiyaç var. Bunun behemehal yerine getirilmesini, ben, Sayın Bakandan istirham ediyorum. Bu istirhamımız, geçtiğimiz bu süreç içerisinde daha büyük bir aciliyet arz ediyor; zira, bildiğiniz üzere, şu gün, öğretmenlerimiz, maalesef, yoksulluk sınırının bile altında yaşamak durumunda kalmışlardır.

Özellikle batıdan tayin edilen öğretmen arkadaşlarımızın doğu ve güneydoğuda çok fazla kalmak istememelerinden, birkaç gün süreyle konaklamalarından dolayı veya bazen sürekli kalma ihtiyaçlarını karşılamak üzere, öğretmenevlerine ihtiyaç var. Takdir edilir ki, bir öğretmen maaşıyla, bugün, normal standarttaki bir otelde sadece iki üç gün gibi bir süre kalmak mümkün; bütün maaşını sarf etmesi kaydıyla iki üç gün gibi bir süre kalmak mümkün. Bu nedenle -biz, her ne kadar, devletin küçülmesini istiyor, kamu kurumlarının sık sık sosyal tesisler yapmasını savunmuyorsak da- memurlarımızın ve hiçbir zaman vazgeçilemeyecek olan eğitim camiamızın mensuplarının içerisine düşürülmüş oldukları durumdan dolayı, bugün, bu öğretmenevleri ve benzeri sosyal ihtiyaçlar daha fazla bir zaruret halini almıştır.

Benim temennim ve dileğim, bu talebimiz karşısında, soru önergemize konu olan hususun Millî Eğitim Bakanlığı ve yetkilileri tarafından dikkate alınması ve yerine getirilmesidir.

Bu vesileyle söz aldım; hepinize saygılar sunuyorum. (AKP sıralarından alkışlar)

26. - Erzincan Milletvekili Tevhit  Karakaya'nın Erzincan-Tercan-Gevenli, Balıklı, Kemah-Kemerkaya köylerinin içme suyu ve sulama kanalı sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/716)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

27. - Amasya Milletvekili  Akif Gülle'nin, 27-28 Mayıs 2000  tarihlerinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesinde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/717)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

28.  - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, 27-28 Mayıs 2000  tarihinde yapılan açık lise sınavlarında Ankara Ayrancı Lisesinde bazı öğrencilerin sınava alınmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/720)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, yurt dışındaki işçilerimizin hukuki sorunlarına ve 1993 yılında Hollanda'da polis tarafından öldürüldüğü iddia edilen bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

30. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İstanbul'un fethi kutlamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/722)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

31. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, Hazine garantisi veya izni verilen kamu kuruluşlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/725)

 BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

32. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, teşvik kredisi alanların karşılaştıkları sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/726)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

33. - Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın, havaalanlarındaki VIP uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

34. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, UZEV'in yasalara uymayarak halkı mağdur ettiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi. (6/733)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

35. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Devlet ve özel üniversitelere yapılacak Devlet yardımları belirlenirken uyulacak kriterlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

36. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Bolu Tünel inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/737)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

37. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Türk Ticaret Bankası Genel Müdürü hakkında açılmış ceza davası olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/739)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

38. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Midyat İlçesindeki tarihi ve kültürel önemi olan alanlara ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/741)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

39. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, İstanbul-Bayrampaşa Cezaevi ile diğer cezaevlerinde meydana gelen olaylara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

40. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, ceza ve tutukevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

41. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın Af tasarısı ve F tipi cezaevi projelerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

42. - Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, tutuklu ve mahkûmların sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

43. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Türk Telekom Bölge Müdürlüğünün Trabzon'a nakledilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

44. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa'nın Turizm potansiyeline ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/748)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

45. - İstanbul Milletvekili  Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Olimpiyat Komitesine olan borcuna ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/751)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

46. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop İlindeki sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/753)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

47. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım programında Köy Hizmetlerinin payına ve Sinop İlinin durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/754)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

48. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Boyabat İlçesinde organize sanayi bölgesi kurulması çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/755)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

49. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/756)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

50. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, 2000 yılı yatırım programında Sinop İlinin genel durumuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/757)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

51. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Pro-jesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/758)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

52. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Türkeli İlçesi balıkçı barınağına ilişkin Ulaş-tırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

53. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Gerze İlçesi balıkçı barınağına ilişkin Ulaş-tırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

54. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Yenikent balıkçı barınağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

55. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Soğuksu bölgesinde depolanan zehirli varil-lere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

56. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul SSK hastanelerindeki gönüllü fazla çalış-ma uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/763)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

57. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir Havaalanının ne zaman açı-lacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/764)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

58. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Yenişehir otoyolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/765)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

59. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullardaki zehirlenme olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

60. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-Yalova'daki okullara dağıtılmak üze-re gönderilen kuru incire ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

61. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerindeki vergilendir-meye ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/769)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

62. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerinde uygulanan teş-viklere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/770)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

63. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, organize sanayi bölgelerinde uygulanan ver-gi indirimleri ve yürürlük tarihine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/771)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Süre doldu Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, bir sebebi var!..

64. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın, Talim ve Terbiye Kurulunun kabul ettiği yabancı dil öğretim programı kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok

Ertelenmiştir.

65. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/775)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Böylece, 65 soruyu Cenabı Allah'ın inayetiyle bitirmiş olduk. 762'den indik 600 küsura. Onun için, müsamahanıza sığınarak, süreyi 5 dakika aştım; teşekkür ediyorum efendim.

17.30'a kadar ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.21

 

 

 

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.30

BAŞKAN : Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 4 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

VIII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır.

Söz alan sayın üyelerin isimlerini okumadan evvel, ilk sözü Sayın Bakana veriyorum.

Buyurun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla Meclis araştırmasına ilişkin verdikleri önergeye ait görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Sayın milletvekillerimizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergede yer alan konular genel hatları itibariyle, Bakanlığıma bağlı bir kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün faaliyet alanına girmektedir. Bu kuruluşumuz, ülkemizin yerüstü ve yeraltı sularının korunmasını sağlamak, sudan gelecek zararları önlemek ve su kaynaklarından içme, kullanma, sulama ve endüstri suyu temini ile hidroelektrik enerji üretimi için yararlanmak amaçlarına yönelik faaliyetlerini 6200 sayılı kuruluş kanunu, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun ve 1053 sayılı Ankara, İstanbul ve Nüfusu Yüzbinden Yukarı Olan Şehirlerde, İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini  Hakkında Kanun çerçevesinde yürütmektedir.

Yüzölçümü 77,9 milyon hektar olan ülkemizin, 28 milyon hektarı tarım alanıdır; ancak, bu alanın 8,5 milyon hektarı teknik ve ekonomik olarak sulanabilir durumdadır. Halihazırda, 4,79 milyon hektar alan kamu sulama tesisleri ve halk sulamaları vasıtasıyla sulanmakta olup, bunun 2,6 milyon hektarı Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek işletmeye açılmıştır.

Yapılan değerlendirmelere göre, 193 milyar metreküp/yıl yerüstü, 12 milyar metreküp/yıl yeraltı suyu olmak üzere, toplam 205 milyar metreküp/yıl ortalama su potansiyelimiz bulunmaktadır; ancak, yapılan etütler sonucunda, günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü ve yeraltı suyu potansiyelinin, yıllık ortalama 110 milyar metreküp olduğu belirlenmiştir. Yapımı tamamlanan tesisler ile potansiyel su kaynağından, 33,3 milyar metreküp/yıl yerüstü, 6 milyar metreküp/yıl yeraltı suyu olmak üzere, yaklaşık 39,3 milyar metreküp/yıl su tüketilmektedir.

Ülkemizdeki suya dayalı enerji potansiyelinin harekete geçirilmesi için yapılan çeşitli kademedeki etüt ve mühendislik çalışmaları sonucunda, toplam 546 adet hidroelektrik santral projesi geliştirilmesi mümkün görülmektedir. Bu santrallarla, nihaî olarak 35 310 megavat toplam kurulu güç tesis edilebilecek ve 125 milyar kilovat/saat elektrik enerjisi üretilebilecektir.

Bu arada şunu da sayın milletvekillerimize arz edeyim: Ülkemizin, 128 milyar kilovat/saat yıllık tüketimi bulunmaktadır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görev alanına giren sektördeki performans göstergeleri, kuruluşun bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu hizmetlerin, su kaynakları developmanı faaliyetlerinin yaklaşık olarak ancak üçte 1'i mertebesine ulaştığını ortaya koymaktadır. Bu tespitten yola çıkılarak, bundan sonraki hizmet döneminde yerine getirilmesi gereken hizmetlerin, bugüne kadar gerçekleştirilmiş olanların 2 katı mertebesinde olduğu görülmektedir. Bunun yanında, sosyoekonomik gelişmenin ilerleyen aşamalarında, başta çevresel mülahazalar olmak üzere ortaya çıkan yeni unsurlar, hizmetin yerine getirilmesi için gerekli olan faaliyetlerin daha karmaşık bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, Devlet Su İşlerinin önümüzdeki dönemde yerine getireceği hizmetlerin nitelik ve nicelik olarak daha büyük önemi haiz olduğunu ifade etmek kesinlikle mümkündür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşlerinin faaliyetleri, ülkemizin 21 inci Yüzyıldaki genel kalkınma hedefleri ve kaynak potansiyeli çerçevesinde değerlendirildiğinde, Devlet Su İşlerinin su kaynakları developmanı alanında yerine getireceği hizmetlerin nihaî gelişme durumuna 2030 yılı itibariyle ulaşması, bu doğrultuda gerekli önlemlerin alınması ve yeterli düzeyde imkânların seferber edilmesi halinde mümkün görülmektedir.

Dünya genelinde su kaynakları developmanı alanında giderek gelişen ve ülkemizde de kabul gören sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı doğrultusunda çaba gösterilmesi zorunluluk arz etmektedir. Bu bağlamda, ülkemiz açısından büyük bir öneme sahip sınıraşan sular konusunda uluslararası kuruluşlar tarafından gündeme getirilen kurumsal ve yasal düzenleme ve anlaşmaların bazılarının, ülkemizi de bu yönde bağlayıcı hareket etmeye zorlayıcı unsurlar taşıdığı gözlenmektedir.

En önemli sınıraşan sularımız olan Dicle-Fırat havzasında, Türkiye, Suriye ve Irak ülkelerinin ihtiyaçlarını uygun bir su kaynakları yönetimi çerçevesinde karşılayabilecek su kaynağına sahiptir. Bunun için, Dicle ve Fırat Nehirlerinin tek bir havza olarak ele alınmaları vazgeçilmez bir zorunluluktur. Özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunun için, Dicle ve Fırat Nehirlerinin tek bir havza olarak ele alınmaları vazgeçilmez bir zorunluluktur.

Havzada yer alan ülkeler arasında sınıraşan sulara ilişkin olarak bir anlaşma yapılacak ise, bu aşamada, taraf ülkeleri ilgilendiren havzalarda yer alan akarsuların ana kolları ile ülkemizden doğup, münferit olarak sınırı geçen bütün yan kolların birlikte ele alınmaları gerekmektedir.

Türkiye'nin Fırat ve Dicle Nehirleri üzerinde baraj inşaına ilişkin uygulamalarının durdurulmasına yönelik talepler ise, ulusal egemenliğe müdahale niteliğindedir.

Türkiye, Dicle ve Fırat sularını komşu ülkelere karşı bir silah olarak kullanmayı hiçbir zaman düşünmemiş ve bu doğrultuda bir uygulamada bulunmamıştır; ancak, Suriye ve Irak yönetimlerinin kasıtlı bir şekilde yanlış yönlendirmesi sonucu, Ortadoğu kaynaklı pek çok yayın organında çeşitli tarihlerde bu konuda asılsız haberler yer almıştır ve almaktadır. Esasen, Türkiye'nin Fırat Nehri üzerinde inşa etmiş olduğu Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik ve Karkamış Barajlarının göl alanlarında Fırat Nehrinin bir yıllık akımını rahatlıkla depolayabilecek imkânı bulunmaktadır. Buna rağmen, Türkiye, bu barajlarda yağışlı dönemlerde depoladığı suları iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde düzenli bir şekilde Suriye ve Irak'a intikal ettirerek, suyu bir silah olarak kullanma yoluna gitmediğini fiilî olarak göstermiş bulunmaktadır.

Saygılarımla arz ediyorum. Bu konuyla ilgili Yüce Genel Kurulun vereceği karara her zaman saygılıyım.

Tekrar teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - İlk söz Sayın Güven'in. Buyurun...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Mehmet Ali Yavuz efendim, Konya Milletvekili  arkadaşımız...

BAŞKAN - Konya Milletvekili Sayın Mehmet Ali Yavuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşının ülkemiz yeraltı ve yerüstü su kaynaklarından yeterince yararlanılamadığı doğrultusunda verdikleri önerge üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin coğrafi konumu ve yıllık ortalama yağış değerleri dikkate alındığında, Türkiye, su zengini bir ülke değildir; yakında, Türkiye, potansiyel su kriziyle karşılaşacak ülkelerden biri de olacaktır; bu nedenle, başta barajlar olmak üzere, su yapılarını, her damla sudan yararlanmak üzere, acilen gerçekleştirmelidir.

Bu bağlamda, Türkiye'de ortalama yağış miktarı 643 milimetre olup, bu yağış, yılda ortalama 501 milyar metreküp suya tekabül etmektedir. Bu miktarın 186 milyar metreküpü ise, çeşitli büyüklükteki akarsularla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Ayrıca, komşu ülkelerden de ülkemize, yılda 7 milyar metreküp su gelmektedir.

Yapılan etütler sonucunda, kullanılabilir yeraltı suyu potansiyelinin 12 milyar metreküp, ayrıca yerüstü potansiyelinin de 205 milyar metreküp civarında olduğu belirtilmektedir. Yani, yeraltı suyu rezervi 12 milyar metreküptür.

Bu 12 milyar metreküp yeraltı suyu rezervinin 7 milyar metreküpü, sanayi, içme, tarım ve sportif amaçlar için kullanılmaktadır; 3,5 milyar metreküpü Devlet Su İşleri, kamu kuruluşları ve kooperatifler vasıtasıyla, 4,5 milyar metreküpü içme, kullanma ve sanayi amaçlı olarak ve 1,9 milyar metreküpü de özel amaçlar için kullanılmaktadır. Yeraltı suyu rezervinden yılda 10 milyar metreküp su, yukarıda belirttiğim kurum ve kuruluşlar için harcanmakta ve bu suyun da ancak 7 milyar metreküpü çekilebilmektedir. Yani, 12 milyar metreküplük rezervde 5 milyar metreküplük bir açık vardır, kullanılabilecek bir rezerv vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri ve diğer kuruluşlar, ülkenin son yıllarda yaşadığı kuraklığı, çiftçinin çektiği acıyı görerek, bu suyun kullanılmasını sağlamalıdır. Ülkemizde yeraltı sularından yararlanmanın yatırımı kısa sürede olmaktadır. Su rezervi uygun alanlarda, özellikle de sulama kooperatifleri ve sulama amaçlı özel kuyular vasıtasıyla tarımsal sulamayı geliştirmek çok önemlidir. Ekonominin lokomotifi üretimdir. Üretimi artırmanın bir yolu da, tarım alanlarını sulamakla mümkün olur. Ekonomiye ne kadar katkı sağlayacağının tahminini siz yapınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan etütler sonucu, yerüstü su potansiyelinin 200 milyar metreküp olduğu tespit edilmiştir. Tüketilebilir yerüstü su potansiyeli, yaklaşık 100 milyar metreküp civarındadır. Türkiye'nin yaklaşık 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık üçte 1'ini teşkil eden 28 milyon hektarlık kısmını, ekilebilir araziler teşkil etmektedir. Bunun da yaklaşık 26 milyon hektarlık bölümünü sulanabilir araziler oluşturmaktadır. Ancak, yapılan etütler sonucunda, ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarının da 8,5 milyon hektar olduğu görülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde su kaynaklarının, sulama, içme, kullanma ve endüstri suyu temini, hidroelektrik enerji üretilmesi ve taşkın koruma amacıyla DSİ tarafından 730 baraj ve çok sayıda gölet yapılması planlanmıştır. 2001 yılı başı itibariyle de, 204 adet baraj, 339 adet göletin işletmeye açıldığı belirtilmektedir. 111 adet baraj ve 119 adet göletin inşaı ise, halen devem ediyor.

Ülkemizde, 2000 yılı başı itibariyle, Devlet Su İşleri, Köy Hizmetleri ve halkın kendi imkânlarıyla sulamaya açtıkları araziler toplamı, brüt 4,8 milyon hektara ulaşmıştır. Sulanabilir 8,5 milyon hektarlık alanın yüzde 56'sı ancak sulanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeraltı sularından da 435 000 hektar alanın sulandığı ifade edilmektedir. Yerüstü sularından yararlanmanın yolu, enerji santrallarıyla olmaktadır. Ülkemizde, başlıca ulusal yenilenebilir enerji kaynaklarını değerlendiren hidroelektrik santrallar -ilk yatırım maliyetleri yüksek olmuştur- için ortalama ekonomik ömürleri 150 yıl olan, ucuz üretim maliyetli ve dışa bağımlı olmayan projelerdir. Hidroelektrik santrallar, bulundukları havzanın hidroelektrik potansiyelinin geliştirilmesinde, depolamalı santralların mansap projelerinin ekonomisine ve rüsubat tutma özellikleriyle erozyonu önleyerek sağlanacak olumlu katkılarının yanı sıra, taşkın koruma, içme, kullanma ve sulama suyu temini, rekreasyon ortamları yaratılması, yöre halkına katkılar sağlaması gibi sosyoekonomik seconder faydalar yaratmaktadır. Hidroelektrik santralların, yakıt masrafları bulunmamaktadır, alternatif enerji kaynaklarına göre çevresel etkileri en az düzeydedir ve doğayı kirletici etkileri yoktur.

Türkiye'nin enerji sektöründeki temel politikası, kaliteli, güvenilir, rekabete dayalı, enerji pazarı koşullarında ucuz elektrik enerjisinin yeterli düzeyde ve zamanında temin edilmesidir. Sosyoekonomik kalkınmada süreklilik için hidrolik enerjinin en kısa sürede desteklenmesi gerekmektedir. Yerüstü ve yeraltı su potansiyellerimizi sözlerimin başında belirtmeye çalıştım.

Bugün bu işleri yapan bir tek kuruluş vardır, o da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüdür. Şu anda, yerüstü su potansiyelinin yüzde 35'inden istifade ediliyor, yüzde 65 su potansiyelimiz kullanılamıyor. Bunun için, verilen araştırma önergesinin önemli olduğuna inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, mutlaka, su potansiyellerini en kısa sürede kullanmak zorundadır. Bu amaçla, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, tarımsal ve enerji amaçlı barajları, planlanan hedefler doğrultusunda bir an önce tamamlamalıdır. Görüyoruz ki, DSİ Genel Müdürlüğü, bu hükümet döneminde, nedense, sanki dışlanmış bir konumdadır. Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesiyle ilgili bütün hizmetler DSİ çatısı altında toplanmalıdır. Türkiye'de baraj yapan tek kuruluş Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüdür. Bunun için, DSİ, yap-işlet-devret veya yap-işlet metotlarıyla, dışarıdan da kredi bulmak suretiyle, elindeki projeleri bitirmek zorundadır. Şu ana kadar, Türkiye'de, DSİ'nin yaptığı barajlardan hiçbirinde çökme, yıkılma, çatlama olmamıştır. Türkiye, dünyada barajı yıkılmayan tek ülke konumundadır. Çin'de, ABD'de, İtalya'da, Rusya'da ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde, sel, heyelan ve deprem gibi tabiî afetlerle birçok barajın yıkıldığı hepimizin malumudur. Bu da, bugün, DSİ'nin, bu alandaki becerikli, güvenilir bir kuruluş olduğunun ifadesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yerüstü su potansiyelimizin büyük bir bölümünün kullanılamadığı da bir gerçektir. GAP'taki projeler bir an önce bitirilmelidir. Özellikle Gaziantep, özellikle Mardin ovalarının sulanması da bir an önce gündeme gelmelidir.

Ayrıca, Fırat'ın ve Dicle'nin fazla suları, Orta Anadolu'nun Afyon'dan başlamak üzere, Ankara, Nevşehir, Konya, Karaman, Kırşehir, Kırıkkale, Kayseri, Yozgat, Çorum, Sıvas gibi illerinin ve Maraş'ın kuzey bölümlerinin sulanması için -özellikle Kızılırmak kanalıyla Fırat'ın suları- Orta Anadolu'ya getirilerek bu hususta etüt çalışmaları yapılmalıdır ve GAP'ta olduğu gibi projelendirme aşamasına gelinerek, Orta Anadolu'nun kurak toprakları mutlak surette sulanmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca, Ortadoğu'ya, çoğu zaman boşa akan Manavgat, Göksu gibi nehirlerimizden de su ihraç edilmesi mutlak surette düşünülmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 nci Asır petrol asrı olarak tarihe geçmiştir; 21 inci Asır ise su asrıdır. Su, en önemli kaynaktır. Bu kaynağı, ister yeraltı ister yerüstü olsun, en ekonomik, en verimli şekilde ve zamanında kullanmalıyız. Türkiye'nin suya ihtiyacı vardır. İhtiyacı olan su da, yine, Türkiyemizde vardır.

Ülke topraklarının sulanmaya ihtiyacı vardır dedik. Geç kalındığında neler kaybedeceğimizi hepimiz tahmin edebiliyoruz ve görebiliyoruz. Türkiye'de, su kaynaklarının kullanımı, korunması, tanzimi, tahsisi, planlaması gibi her türlü işlemlerden bir tek kuruluşun sorumlu olması gerekir. Bu da, Devlet Su İşleri olmalıdır. Aldığımız bilgilere göre, Tarım Bakanlığı, yüksek su komisyonu kurmak istiyormuş. Ayrıca, Köy Hizmetleri, 500 litreye kadar kaynakların kullanılmasını yapıyor; Çevre Bakanlığı, yeraltı ve yerüstü sularıyla meşgul oluyor; İller Bankası, yine, su işleriyle meşgul oluyor.

Doğru Yol Partisi Grubuna göre, Devlet Su İşlerinin 6200 sayılı kuruluş kanunu, acilen, yeniden ele alınmalıdır. Büyük şehirlerin içmesularının teminine yönelik kanunun yeniden ele alınması gerekmektedir. Ayrıca, yeraltı sularını ilgilendiren 167 sayılı Kanun, günün şartlarına göre tekrar gözden geçirilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının yeterli düzeyde kullanılması için alınacak tedbirler arasında, su kullanıcı birlikler kanununun mutlaka çıkarılması da yer almalıdır. Nüfusu 100 000'i aşan kentlerde, içme, kullanma ve endüstri suyu sağlanması hakkında bir kanunun da çıkarılması gerekmektedir. Bütün bu işlemlerden tek sorumlu ve icracı kuruluş olmalıdır, o da Devlet Su İşleri olmalıdır. Hizmetler hiçbir zaman bölünmemelidir. Projelerde kargaşa yaşanmamalıdır.

Ayrıca, Devlet Su İşlerinin yapmış olduğu enerji barajlarından elde edilen gelirlerden bir miktar, yeni barajların altyapısı için ayrılmalıdır. Yani, TEDAŞ'ın gelirlerinden, mutlak surette, Devlet Su İşlerinin yapmakta olduğu yeni barajlara kaynak aktarılmalıdır. Yeni barajların yapımı için millî bütçeden ve dış kredilerden azamî ölçüde de yararlanılmalıdır.

21 inci Asra su asrı diyorsak, bu hizmetlerin planlanması, programlanması için, yüksek düzeyde, su konseyi veya su üst kurulu mutlak surette oluşturulmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle büyük şehirlerimizde -başkentimiz dahil- su kesintileri başladı. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, çok yakında elektrik kesintileri de başlayacak durumda. Türkiye, kışın ısınma sorunuyla karşı karşıya kalacak.

21 inci Yüzyılda, ülkemizde susuzluk ve karanlık ayıbını yaşamak istemiyoruz. Önlemleri almak için artık zamanımız yok. Bir an önce, Türkiye'ye yakışır projeleri hızlandırmamız gerekiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi, Partim ve şahsım adına, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Şimdi, ikinci söz Anavatan Partisinde.

Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşı tarafından verilen, ülkemizdeki yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kullanımı ve alınacak tedbirler konusunda, Anayasamızın 98, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince, bir araştırma komisyonu kurulmasını talep eden önergeleri üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi, şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına, saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önerge dikkatlice okunursa, konunun tarıma dayalı Türk ekonomisinin durumuyla ilgili ve enerji üretimiyle alakalı akarsular, sınıraşan akarsular, havzaları ve yeraltı sularının kullanılması gibi pek çok anabaşlığı ifade ettiğini görürüz. Su, diğer doğal kaynaklardan farklı olarak yaşamın anaunsurunu oluşturduğundan, ekonomik değeri yanında sosyal bir nitelik taşımakta ve bu özelliğiyle, teknik verilerden soyutlanarak politik amaçlar için kullanılmaya çok uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Dünyadaki toplam su miktarı 1 400 milyon kilometreküptür. Bu suyun yüzde 97,5'i denizler ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca yüzde 2,5'i tatlı su kaynağı olup, çeşitli amaçlar için kullanılabilir olduğu belirlenmiştir. Dünyadaki toplam suyun yaklaşık yılda ortalama 500 000 kilometreküpü denizlerde ve toprak yüzeyinde meydana gelen buharlaşmayla atmosfere geri dönmekte ve hidrolojik çevrim içerisinde yağmur ve kar olarak tekrar yeryüzüne düşmektedir. Dünya yüzeyine yağışla düşen su miktarı, yaklaşık olarak 100 000 kilometreküp olup, yaklaşık 40 000 kilo metreküpü akışa geçerek nehirler vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere ulaşmaktadır. Bu miktarın 9 000 kilo metreküpü ise teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir durumdadır.

Ülkemiz, sanıldığı gibi, su zengini bir ülke değildir. Aksine, gerekli önlemler alınmadığı takdirde, yakın bir gelecekte su sorunu yaşamaya aday bir ülke konumundadır. Bunun başlıca nedenleri de, topografyadaki düzensizlikler nedeniyle kaynakların kontrol edilemeyişi, yağışların ve kaynakların bölgelere göre dengesiz dağılımı, su kaynaklarının bütüncül, havza bazında yaklaşımlarla uzun vadeli planlamalar yerine, bölgesel, bağımsız ve kısa vadeli projelerle kullanıma açılması girişimleridir. Halen yüzde 45'i kırsal kesimde yaşayan genç bir nüfusa sahip ülkemizde tarım arazilerinin ne kadarı sulanıyor? Bu sulanmada, yeraltı ve yerüstü sularının, gölet ve barajlarla atıl haldeki suların devreye sokulma sorunları, yıllardır bürokrasiyi, siyasîleri ve hükümetleri düşündürmüş, zaman zaman hükümet icraatlarının başında propaganda malzemesi olarak kullanılmıştır. Elbette, ülkemizin bazı uluslararası kurum ve kuruluşlarca su zengini ülke olarak tanımlanması, bu zenginliğin ekonomiye, halkın refahına, kalkınmasına yeteri kadar yansımaması da, ayrıca, irdelenmeye değer konuların başında gelmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin gerek su havzaları gerekse bu havzalardan membalanan akarsuları yeteri kadar kullanılabilmekte midir? Ayrıca, bu suların bir kısmı, sınırlarımızı aşarak komşu ülkelerde seyretmekte veya komşularımızla sınır teşkil etmektedir. Bugün, ülkemizin komşularıyla olan ulusal sınırları, birçok bölgede ya nehirlerle çakışmakta veya kesişmektedir. Uzunluğu 2 753 kilometre olan Türkiye sınırlarının yüzde 22'sini nehirler teşkil etmektedir. Bu yüzde 22'lik oranda, Suriye yüzde 76'yla, eski Sovyetlerden Gürcistan ve Ermenistan Cumhuriyetleri 243, İran 20, Irak 38, Bulgaristan 50 ve Yunanistan 188 olmak üzere, toplam 615 kilometre su, sınırlarımızı oluşturmaktadır. Dokuz ülkeyle komşu olan Türkiye, yedisiyle, nehirler vasıtasıyla ya ayrılmakta veya sınırdaş olmaktadır.

Ülkemizde kapalı havza dediğimiz bölgelerdeki yeraltı ve yerüstü sularının yanında, bu yüzde 22'yi nehirlerin oluşturması nedeniyle, sınırların sabitleştirilmesine ilişkin teknik tedbirlerin dışında, suların ortak kullanılmasını öngören çeşitli araştırmalar yapıldığı ve uygulandığı, zaman zaman gerek anlaşmalardan gerekse uygulamalardan dolayı, komşularımızla iyi komşuluk ilkesine dayanmayan ilişkilerin olması da doğal karşılanmalıdır. Burada, özellikle uluslararası platformlarda yapılan propagandalar yüzünden ve "Su Savaşları" adı altında kitaplar yayımlayarak ülkemiz aleyhine ortamlar yaratılmak istendiği de hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, antrparantez şunu yüksek huzurlarınızda ifade etmek istiyorum ki, her milletvekilinin "Su Savaşları" kitabını mutlaka okumasını tavsiye ediyorum. Burada, hem su üzerinde oynanan hem de ülkemiz üzerinde oynanan oyunların açık seçik ifadelerini bulacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere, sulamaya elverişli ne kadar tarım alanımız var, bunlardan sulamaya açılacak arazilerin oranlarını veya bunların ekonomimize, kalkınmamıza nasıl etki yapacaklarını anlatmak istemiyorum; çünkü, gerek yer altı suları ve gerekse yerüstü suları yönünden su zengini ülke olarak -özellikle bunun altını çiziyorum- Ortadoğu ülkelerinin su sorunlarını çözmede kilit rol oynayacağımızı Madrid Konferansıyla ortaya koymuş olan Batılı ülkelerin "Ortadoğu Barış Süreci Çok Taraflı Görüşmeleri" çerçevesinde oluşturulan Su Çalışma Grubunun Viyana'daki toplantısında da tescil edildiğini ifade etmek isterim.

Değerli milletvekilleri, globalleşen dünyada sınırların kaldırılmasına çalışan Avrupa'da, bir Avrupa ülkesi olarak, elimizdeki değerlerin bölge barışı için kullanılmasından daha tabiî bir şey olamayacağını düşünüyoruz.

Bugün, Ortadoğu'da su sorunları incelenirken, su miktarları, hidrolojik özellikleri, coğrafî ve hidropolitik konumda farklılıklar gösteren Fırat, Dicle ve Asi gibi nehirlerin iyi incelenmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu nehirlerden Fırat ve Dicle'nin toplam su potansiyeli, yıllık ortalama 87,7 milyon metreküptür.

Hepinizin bildiği gibi, Fırat, Türkiye, Suriye ve Irak arasında sınırdaş bir sudur. Yine hepinizin iyi hatırlayacağı gibi, Fırat Nehrinden Suriye'ye saniyede 500 metreküp su verilmekte, bu, mevsimlere ve kuraklığa göre daha da artırılmakta veya standart tutulmaya çalışılmaktadır. Fırat, bildiğiniz gibi, Erzurum yakınlarından doğmakta, Dicle'yle birleşinceye kadar 2 300 kilometre katetmektedir. Doğu Anadolu'nun kar sularıyla ve yan kollarıyla beslenen Fırat, Keban Barajının altında Tohma ve Göksu Nehirlerini de alarak sınırlarımızı terk etmektedir. Fırat, 31,6 milyon metreküp olan ortalama yıllık su miktarının yüzde 90'ını Türkiye topraklarından almaktadır, yüzde 10'unu ise Suriye'den almaktadır.

Elazığ yakınlarından doğan Dicle, Fırat'la birleşene kadar 1 840 kilometre yol katetmektedir. Türkiye sınırları içinde Batman, Ilıksu, Botan, Garzan gibi büyük sularla da beslenen Dicle'nin yıllık ortalama akım miktarı 16,2 milyon metreküp, toplam su potansiyeli ise 52,7 milyon metreküptür. Dicle'ye Türkiye'nin katkısı yüzde 40, Irak'ınki ise yüzde 60'tır.

Kıyıdaş ülkelerin, akarsular üzerinde yapılan tasarruflarda hidroelektrik veya sulama gibi konulardaki girişimleri bahane ederek sık sık anlaşmazlık çıkarmaları veya bunları bahane ederek, iyi komşuluk ilke ve prensipleriyle bağdaşmayan unsurlara -altını çiziyorum- destek vermeleri de gözden ırak tutulmamalıdır.

Nehirlerden gelen suyu işlenmiş bir maddeye benzetirseniz, yağışlar (yağmur ve kar) bunun hammaddesini oluşturur. Fırat ve Dicle Nehirlerinin suları, büyük ölçüde, eriyen karlardan meydana gelmektedir. Ülkemiz, bu iki nehrin havzasında, kış aylarında, gerek kırsal yerleşim yerlerinin birbiriyle gerekse kentlerle bağlantısını sağlamak için yoğun bir kar mücadelesi yapmaktadır. Ayrıca, enerji nakil hatları ile haberleşme ağlarının korunması ve taşkınlara karşı alınan önlemlerin Türkiye'ye maliyeti her yıl trilyonlarca lirayı bulmaktadır.

Her nimet bir külfet içindir; dolayısıyla, ülkemizin doğayla yaptığı mücadele oranında ülke kaynaklarından öncelikle yarar sağlaması da en doğal hakkıdır. Zaten, uluslararası hukukçuların da hemfikir olduğu, ülkelerden, suların oluşumuna katkısı en çok olanın en çok faydalanması esasını da burada belirtmek isterim.

Özellikle güney komşularımızın, Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik barajlarının ve sulama tünellerinin projelendirilmeleri sırasında ve hizmete sunulması zamanlarında sık sık anlaşmazlık çıkarmaları ve bu yaklaşımlarını devam ettirmeleri, her yıl daha fazlasını istemeyi hak olarak görmelerinin, zaman içinde teknik verilerden uzak bir anlayışın mahsulü olarak uluslararasından da destek aldığı bilinmektedir.

Asi Nehrine gelince; değerli milletvekilleri, bu nehrin yıllık kapasitesi 2,5 milyon metreküptür; Türkiye ve Suriye arasında 22 kilometre sınır teşkil eder. Asi Nehrinin, Türkiye topraklarında 100 kilometre yol katettikten sonra Akdenize döküldüğü hepinizce malumdur.

Suriye'nin, Amik Ovamızdaki sulamaları engelleyen ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan tutumu, Fırat ve Dicle Nehirleriyle ilişkisi, Türkiye'nin yaklaşımıyla karşılaştırılırsa, Suriye, Türkiye'nin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmadan suyu kullanmaktadır. Asi Nehriyle ilgili olarak ortaklık görüşmelerini kasten başlatmak istememektedir. Suriye, sulanması müşkül, sulanmaz nitelikte olan topraklarına su tahsis ederek, kullanımı yüksek göstererek, anlaşmazlığa zemin hazırlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, araştırma önergesinde belirtildiği gibi, bu su konularında üç ülke arasında anlaşma yaparak, hakkaniyet ve teknik verilerin göz önünde tutulması gerekmektedir. Özellikle Fırat ve Dicle Nehirleri arasında, Irak toprakları içerisinde hiçbir doğal engel yoktur; hiçbir yükselti bulunmamaktadır. İki nehir yer yer birbirine çok yaklaşmakta; iki nehrin suladığı alanlar birbirine karışmaktadır. İşte bu husus göz önüne alınarak ve teknolojisi Türkiye tarafından karşılanmak üzere, Dicle'den Fırat'a yeteri kadar suyun nakli teklifi, maalesef, komşularımız tarafından incelemeye dahi alınmamıştır.

Ülkemizin Fırat, Dicle, Asi, Aras, Karasu, Meriç gibi nehirlerin üzerindeki hakları, müşterek kullanma, hakça paylaşma esasına dayanan ve uluslararası hukuk kurallarıyla örtüşen yaklaşımları yanlış anlaşılmamalıdır. Bu, doğanın ülkemize bahşettiği nimeti komşuların da faydalarına sunma, hizmetine sunma arzusunun, gerek Türk insanının barışçı davranışları gerekse Türk hükümetlerinin iyi komşuluk ilkelerine verdiği önemden kaynaklandığını unutmamak gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin toplam ortalama yıllık su miktarı, yeraltı suları dahil, Suriye ve Irak'a bırakılan 16 milyon metreküp düşüldükten sonra, 182 milyon metreküptür. Bunu nüfusa bölerseniz, kişi başına düşen su miktarı, 1 439 metreküp/kişi/yıl ilâ 2 879 metreküp/kişi/yıldır.

Ulusal sulama projelerinin, barajların, göletlerin, setlerin birbiri arkasına hizmete sunulması yanında, cumhuriyet tarihinin tartışmasız en büyük yatırımı GAP'taki sulama kanal ve kanaletleriyle Harran Ovasının pamuk ve buğday ambarına dönüşmesi, güçlü Türkiye'nin geleceğinin yapıtaşıdır.

Toplam yatırım tutarı 32 milyar dolara eşdeğer olan GAP'a bugüne kadar yapılan 12 milyar dolar eşdeğerindeki harcamanın büyük bir bölümü ulusal kaynaklardan karşılanmıştır. Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, ilgili ülkeler arasında su tahsisi konusunda bir anlaşma bulunmadığı gerekçesiyle, bu büyük projeye, direkt olarak, doğrudan doğruya kredi sağlamakta tereddütlü davranmıştır. Buna rağmen, çeşitli uluslararası finans kuruluşlarından ya GAP'a doğrudan ya da fizikî tesislerin yapımını üstlenen firmalara kredi temin edilmesi yoluyla önemli ölçüde dış kaynak sağlanmıştır; ancak, Dünya Bankası, bölgedeki hiçbir baraj, santral ve sulama projesi için kredi vermemiş olmasına rağmen, GAP sulamalarındaki etkinliği artıracak ve sosyal koşulları iyileştirecek projelere önemli miktarda kredi vermiş, kaynak sağlamıştır.

Türkiye, sadece GAP ile bölgenin en büyük yatırımını yapan ülke değildir; Türkiye, aynı zamanda Barış Suyu Projesiyle de, Manavgat suyunu Ortadoğu'ya taşıma projesini ortaya atan ve bu konuda deneyimli büyük bir ülkedir. 1986 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından ortaya atılan Barış Suyu Projesi, Ortadoğu'nun su sorunuyla ilgili gündeminde önemli bir yer tutmuştur.

Türkiye'nin iç suları olan Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinden, Türkiye'nin tüm ihtiyacı düşüldükten sonra kalan suyun bir bölümünü teşkil eden günde 6 milyon metreküp suyun Arap ülkelerine iletilmesini öngören projenin, bazı art niyetli ülkelerin soğuk bakışları yüzünden gerçekleşemediğini ifade etmek istiyorum.

Yeri gelmişken ifade etmek isterim ki, iki boru halinde Mekke'ye kadar uzanacak olan suyun proje olarak reddedilmesinde en önemli muhalefetin, Batılı ülke teknolojisini kullanarak deniz suyundan arıtma yoluyla su elde eden ülkelere Batılıların baskısı yüzünden olduğunu gözden ırak tutmamak gerekir.

Manavgat Suyu Projesi ise, ülkemizin bazı yöreleri ile Ortadoğu'da su yetersizliği bulunan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere geliştirilmiştir; bu açıdan, bölgede barış ve istikrarın yerleşmesine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Projeye göre, 140 metreküp / saniye debisi olan Manavgat Çayından alınacak olan günlük ortalama 500 000 metreküp suyun, isale edilerek, deniz içerisindeki bir dolum tesisiyle gemilere yüklenip, yurt içine ve dışına dağıtımı sağlanacaktır. Bu suyun yarısı ham su, diğer yarısı arıtılmış sudur. Diğer bir deyişle, elde edilecek suyun bir kısmı kullanma amaçlı, bir kısmı içme suyu olarak kullanılacaktır.

Proje, su alma yapısı, pompa istasyonu, 250 000 metreküp / gün kapasiteli arıtma tesisi, ham su ve arıtılmış su isale hattı, kıyı kontrol ve destek tesisleri, sualtı boru hatları, terminal ve dolum tesisleri ünitelerinden oluşmaktadır. Dolum tesislerinde bulunan ve kapasiteleri 60 000 ile 250 000 groston arasında değişen tankerlerin yaklaşmalarına olanak verilecek şekilde kıyıda düzenleme yapılacaktır.

Proje, maliyeti itibariyle, 1991 fiyatlarıyla 70 milyon Amerikan Dolarıdır. Karada yapılması öngörülen işlerin yüzde 85'i gerçekleştirilmiş olup, projenin toplam gerçekleşme oranı yüzde 50'yi aşmamıştır. 500 000 metreküp / gün kapasiteli tesisler tamamlandığında, yüzde 60 kapasiteyle çalıştırılabileceği varsayımıyla, günde 300 000 metreküp su, İsrail veya diğer ülkelere pazarlanabilecektir.

Manavgat suyunun, deniz yoluyla, Ortadoğu'ya, özellikle İsrail'e taşınma projesi, teknolojik yönden bir harikadır; ancak, anlaşmalar henüz tamamlanamamıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz için fevkalade önemli bir konuyu eksik de olsa, gündeme taşıyan arkadaşlara, Grubum adına teşekkür etmek istiyorum.

Eskiden söylendiği gibi "su akar, Türk bakar" sözünü yıkmak, geçersiz kılmak, Türk çiftçisini, Türk Halkını daha zengin yapmak, ekonomik olarak düzlüğe çıkarmak için, böyle millî konuların Parlamentoda sık sık konuşulması, tartışılması gerektiğine ve böyle bir ortamdan da Türk halkının büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz.

Bu önergeye Grup olarak tam destek veriyoruz. Bu vesileyle de, beni dinlediğiniz için, şahsım ve Grubum adına, hepinize tekrar saygı sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi, söz sırası, Saadet Partisinde.

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; mevcut yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın daha etkin bir şekilde kullanımını sağlamak amacıyla açılması istenilen Meclis araştırmasıyla ilgili olarak Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Dünyadaki toplam su miktarı 1 trilyon 400 milyar kilometreküptür. Bu suyun yüzde 97,3'ü, denizlerdeki ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca yüzde 2,7'lik kısmı tatlı sudur; fakat, bu miktarın da yüzde 77,2'si buzullarda saklıdır. Geriye kalan yüzde 22,8'lik tatlı su miktarının 22,4'ünün yeraltındaki rezervlerde, 0,04'ünün de atmosferde su buharı halinde bulunduğu düşünülürse, yalnızca 0,36'lık kısmının göllerde ve nehirlerde insan kullanımına hazır olduğu görülmektedir ki, bu oran, toplam su miktarı içinde çok ufak bir orandır.

6 milyar dolayında insan nüfusuna sahip olan dünyada, nüfusun 1/3'ünden fazlası temiz içmesuyundan, 1/4'ü ise hıfzıssıhhadan yoksundur. Her gün 50 000 kişi, sudan kaynaklanan hastalıklardan yaşamını yitirmektedir. Yıllık bazda hesaplandığında, bu miktar, dünyada meydana gelen toplam ölümlerin 1/3'üdür.

Diğer taraftan, küresel su kullanımı, son 300 yıl içerisinde 35 kat artmıştır. Nüfusun sürekli artması, buna bağlı olarak, tarımsal üretim, hidroelektrik üretim, evsel ve sanayi kullanımı için daha fazla suya ihtiyaç duyulması gerekirken, diğer yandan, yaşam standartlarının yükselmesi sonucunda kişi başına su talebi de buna bağlı olarak sürekli artmaktadır. Yine, hızlı kentleşme ve sanayileşme sonucu, içme-kullanma suyu ihtiyacının hızlı bir şekilde artması, özellikle büyük kentlerde çok önemli su sıkıntısının yaşanmasına neden olmaktadır.

Dünyada 1940 yılında toplam su tüketimi 1 000 kilometreküp iken 1960'ta ikiye katlanarak 2 000 kilometreküp olmuş, 2000 yılında ise 5 200 kilometreküpe ulaşması beklenmektedir. Bu suyun yüzde 65'i sulamada, yüzde 10'u içme-kullanma suyu olarak, yüzde 23'ü sanayi sektöründe kullanılmış, geriye kalan yüzde 2'si ise rezervuarlardan buharlaşmıştır. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 metreküp civarında bulunmaktadır. Dünya nüfusunun yılda ortalama 80 milyon kişi arttığı göz önüne alındığında, dünyadaki tatlı su ihtiyacının yılda 64 kilometreküp artması kaçınılmazdır.

Dünyada kabul edilen kriterlere göre, kişi başına su potansiyeli 1 000 metreküpten az olan ülkeler su fakiri olarak kabul edilmekte, su zengini olarak kabul edilebilmesi için ise, yılda, ortalama, kişi başına 10 000 metreküp su potansiyeline sahip olması gerektiği kabul edilmektedir. Oysa, ülkemizde kişi başına düşen su potansiyeli, ikisinin arasında, 3 690 metreküple su fakiri ülkelerin üzerinde, fakat, su zengini ülkelerin 1/3'ü mertebesindedir.

Ülkemizin yağış rejimi, mevsimlere ve bölgelere göre çok büyük farklılıklar göstermekte olup, yıllık ortalama yağış 643 milimetredir; bu da yılda ortalama 501 milyar metreküp suya karşılık gelmektedir. Bu miktarın 274 milyar metreküpünün toprak ve su yüzeylerinden ve bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri döndüğü, 41 milyar metreküpünün de yüzeyden sızmalar suretiyle yeraltı suyu rezervlerini beslediği, 186 milyar metreküpünün ise çeşitli büyüklüklerdeki akarsular aracılığıyla denizlere ve göllere gittiği kabul edilmektedir. Ayrıca, komşu ülkelerden doğan akarsular ile yılda 7 milyar metreküp suyun ülkemiz su potansiyeline dahil olduğu göz önünde bulundurulduğunda, toplam yenilenebilir tatlı su potansiyelimiz brüt 234 milyar metreküp olmaktadır.

Günümüz  koşul ve olanaklarına göre yapılan bazı kabul ve değerlendirmeler sonucunda, ekonomik olarak tüketilebilecek yüzey ve yeraltı su miktarının 110 milyar metreküp olduğu belirlenmiştir. Bu miktarın 95 milyar metreküpünün yurt içinden doğan akarsulardan, 3 milyar metreküpünün yurt dışından ülkemize ulaşan akarsulardan, 12 milyar metreküpünün ise yeraltı suyundan sağlanabileceği kabul edilmiştir. Türkiye'de kişi başına düşen kullanılabilir suyumuz 1 735 metreküp olup, su potansiyelimiz ise 3 690 metreküptür.

Dünyayla karşılaştırma yaptığımız zaman; Irak'ta kişi başına kullanılabilir su potansiyeli 2 020 metreküp, Suriye'de 1 200 metreküp, Türkiye'de 1 735 metreküp, Güney Amerika ortalaması 23 000 metreküp, dünya ortalaması ise 7 600 metreküptür.

Görüldüğü gibi, ülkemiz, kullanılabilir su potansiyeli bakımından dünya ortalamasının neredeyse 1/5'i mertebesindedir. Onun için, bu tabloya bakmadan, ülkemizdeki su kaynaklarımızı başka ülkelere pazarlamaya çalışan yöneticilerin öncelikle bu veriler üzerinde önemle düşünmesi gerekir. Gerek Manavgat Suyunu satma gerekse Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinden Ortadoğu'ya su satma projemizi ileri süren Suriye ve Irak, bizi, dünyaya, olmadığımız halde, su zengini gibi lanse edip, Fırat'tan bırakmayı taahhüt ettiğimiz 500 metreküp/saniyelik su debisini artırmamızı sürekli olarak öne sürmektedir.

Yine, yapılan araştırmalara göre, yıllık çekilebilir yeraltı su rezervimiz ise 12,3 kilometreküp olup, bunun DSİ'ce tahsis edilen miktarı 9,65 kilometreküp, yıllık fiilî tüketim ise 6 kilometreküptür.

Yine, araştırmalara göre, 2000 yılında Türkiye'de toplam 42 milyar metreküp su kullanılmış; bunun 31,5 milyar metreküpü, yani yüzde 75'i sulamada; 6,4 milyar metreküpü, yani yüzde 15'i içme ve kullanma suyu tüketiminde; 4,1 milyar metreküpü ise, yani yüzde 10'u sanayi tüketiminde kullanılmıştır.

2030 yılında, ülkemizdeki kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun tamamının kullanılacağı hesaplanmakta; bunun için de şöyle bir hesap yapılmakta: Sulamada, bunun 71,5 milyar metreküpüyle yüzde 65'inin, içme-kullanma suyunda 25,3 milyar metreküpüyle yüzde 23'ünün, sanayi tüketiminde ise 13,2 milyar metreküpüyle yüzde 12'sinin kullanılması tahmin edilmektedir.

Turizm sektöründe ise, 2030 yılı ihtiyacının 5 milyar metreküpe, kentlerin artmasından dolayı da içme ve kullanma suyunun 25,3 milyar metreküpe çıkması da yine burada hesaplanmaktadır.

Tarım sektöründe, Türkiye'nin 77,95 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak 1/3'ünü teşkil eden 28,05 milyon hektarlık kısmını ekilebilir araziler teşkil etmekte ve bunun da 25,85 milyon hektarlık kısmı sulanabilir araziden oluşmaktadır; ancak, yapılan etütler sonucunda, bugünkü koşullarda ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir. 1999 yılı sonu itibariyle, ekonomik olarak sulanabilir bu alanların sadece yüzde 53,30'u, yani 4 530 000 hektarı sulanabilmektedir. Türkiye'de kullanılabilir yerüstü su potansiyelinin yüzde 33,15'i, yeraltı su potansiyelinin de yüzde 78,45'i fiilen kullanılmaktadır. Yerüstü su kaynakları potansiyelinin yüzde 68,85'i, yeraltı su potansiyelinin ise yüzde 21,55'i halihazırda kullanıma sunulamamıştır.

Tarım sektörü, sosyal ve ekonomik yönden Türkiye'de halkın yaşamında önemli rol oynamaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsünün 1997 Nisan ayı verilerine göre, toplam işgücü 21 201 000 kişidir. İstihdam edilen bu 21 201 000 kişinin 9 607 000'i, yani yüzde 45,31'i tarımda, kalanı ise sanayi ve hizmet sektöründedir; fakat, 1999 yılı içerisinde tarım sektörünün gayri safî millî hâsılamıza katkısı ancak yüzde 14'te kalmakta; ihracatımıza ise yüzde 9,75 dolayında katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde tarım yapılabilir alanların son sınırına, son yirmi yirmibeş yılda kavuşulmuştur.

Bu durumda, tarımsal üretim artışı, teknolojik gelişmeyle sulanan alanın genişlemesine ve birim  alandan elde edilen üretim artışına bağlı kalmaktadır. Bunun için de, Türkiye'de son yıllarda tarım sektörü için ayrılan paraların yaklaşık yüzde 65-70'i sulu tarım projelerine kullanılmaktadır.

Devlet Su İşleri tarafından gerçekleştirilen sulama tesislerinin toplam sulama oranları incelendiğinde, işletilen sulama tesislerinin yüzde 68'inde sulama oranının yüzde 50 ve daha düşük, devredilen sulama tesislerinin yüzde 40'ında sulama oranının yüzde 50 ve daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Bu değerlendirme raporu da göstermektedir ki, DSİ tarafından sulamaya açılan 2 202 000 hektar alanın 581 000 hektarı hiç sulanamamakta, 948 000 hektarında ise sulama oranı yüzde 50 ve daha düşüktür. Sulamaya açılan alanların yüzde 95'inde yüzey, yüzde 5'inde basınçlı sulama yöntemi uygulanmaktadır. Yüzey sulama uygulanan alanın yüzde 60'ında salma sulama sistemi kullanılmaktadır. Halbuki, ekonomik faktörler dışında yalnızca teknik açıdan sulanabilir alanların yüzde 63'ünde basınçlı sulama sistemi uygulanması gerekmektedir. Bunun için de sulama sektörüne önemli miktarda kaynak aktarımı gerekmektedir.

Enerji alanında Türkiye'de elektrik enerjisi kurulu gücü 1999 yılı sonunda 26 116 megavata ulaşmış olup, bunun yüzde 59,6'sı termik, yüzde 40,3'ü hidrolik, yüzde 0,1'i ise jeotermal ve rüzgar  santrallarıdır.

Türkiye'de hidroelektrik santral olarak halen 114 tane santral bitirilmiş ve işletmeye açılmıştır. Bu santralların kurulu gücü 10 537 megavat, ortalama yıllık üretimi ise 39,1 milyar kilovatsaat/yıldır. Bu da, toplam kullanılabilir hidroelektrik enerji miktarımızın yüzde 32'dir. İnşaatı devam eden 37 tane hidroelektrik santralın ise kurulu gücü 4 057 megavat, ortalama yıllık üretimi 13,3 milyar kilovat saat/yıl, tüm kullanılabilir hidroelektrik enerjiye oranı yüzde 11'dir. İnşaata geçilemeyen 332 adet hidroelektrik santralının toplam kurulu güç hesaplaması 19 715 megavat, ortalama yıllık üretimi ise 69,6 milyar kilovatsaat/ yıldır; bu da tüm kullanılabilir hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 57'sidir. Dolayısıyla, toplam olarak, bizim, Türkiye'de 110 milyar metreküplük hidroelektrik santral potansiyelimizin tamamını kullandığımız zaman, 483 santral yapacağımız ve bundan yılda 122,3 milyar kilovatsaat elektrik üreteceğimiz hesaplanmaktadır.

Toplam elektrik enerjisi üretimi 1999 yılında 116 milyar kilovatsaat olarak gerçekleşmiş; bunun 81,6 milyar kilovatsaati -yani, 70'i- termik santrallardan, 34,6 milyar kilovatsaati -yani, yüzde 30'u- hidroelektrik santrallardan elde edilmiştir.

Sanayi ve hizmetler sektörü: 1990 yılında dünya nüfusunun yüzde 31'inin uygun kalitede içme-kullanma suyundan, yüzde 46'sının ise kanalizasyon sisteminden yoksun bir şekilde yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda, içme-kullanma suyu temini ve atık suların bertaraf edilmesinin insan sağlığının geleceği açısından birinci derecede öneme sahip olduğu söylenebilir.

UNICEF 2000 raporuna göre ülkemizde sağlıklı içmesuyu olmayan ev halkı yüzdesi yüzde 26,2 olup, bu oran Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 38,8 ile yüzde 54,1 arasında değişmektedir. Sağlıklı tuvaleti olmayan ev halkı yüzdesi olarak ülkemizde yüzde 31,3 olan oran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 33,7 ile yüzde 58,2 arasında değişmektedir; yani, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da takriben iki evden birinde sağlıklı içmesuyu tesisleri ve tuvalet yoktur.

Yine, kentleşmeyle beraber belli yörelerde yoğunlaşan içme-kullanma ve sanayi amaçlı su kullanımları, aynı yörelerde, önemli miktarda atık su deşarjının doğmasına neden olmaktadır. Bu atık suların doğal ortamda kendilerini yenileyebilme şansı olmadığından, büyük kentlerde atık sular sağlık ve çevre nedeniyle arıtılarak deşarj edilmesi büyük zorunluluk göstermektedir.

Finansal yapıya baktığımız zaman: Devlet Planlama Teşkilatının Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Su Havzaları Kullanımı ve Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu bu konuda çok detaylı bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre, ülkemizdeki teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun, sulama, hidroelektrik enerji, içme- kullanma ve sanayi sektöründe kullanılmasına 2030 yılında tüm yatırımların yapılması halinde sulama alanında 1998 fiyatlarıyla sulama yapılmadan 106 milyon TL/hektar olan ürün geliri, sulanan alanda 511 milyon TL/hektar olmakta, gelir artışı 404 milyon TL/hektar ve 8 milyon 500 bin hektardan bu gelir, 2030 yılında tüm arazinin sulanmasıyla gelir artışı 1998 yılı fiyatlarıyla 2 katrilyon 973 trilyon TL olmaktadır.

Netice olarak: Ülkemizdeki ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli olan 110 milyar metreküp suyun tamamının 2030 yılında kullanılmasıyla, sulama, içmesuyu, sanayi ve hidroelektrik santrallardan 1998 yılı fiyatlarıyla 7 katrilyon 748 trilyon TL gayri safî millî hâsıla elde edilmesi planlanmaktadır.

IMF ve Dünya Bankasına faizle borç almak için vermediğimiz tavizlerin kalmadığı bugünlerde, çevre dostu ve tükenmeyen ve dışarı döviz çıkmasını gerektirmeyen bu gelir artışlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Yalnız, bu yatırımlar için önemli finans gerekmektedir. Örneğin: Hidroelektrik enerjide 2020 yılına kadar planlanan hedeflere ulaşılabilmesi için, elektrik nakil hatları hariç yılda yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar yatırım yapılması gerekmektedir. Son sekiz yılın ortalamalarına göre DSİ'nin ortalama 66 000 hektar/yıl alanı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ise, ortalama 17 625 hektar/yıl alanı sulamaya açtığı görülmektedir. Bu kapasiteyle devam edildiği takdirde, Devlet Su İşlerinin kendi sorumluluğu altındaki işleri altmışdört yılda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ise, kırkiki yılda ancak tamamlayabileceği görülmektedir. Ayrıca, bir içmesuyu tesisinin otuz yıllık nüfus projeksiyonuna göre projelendirildiği ve tesislerin takriben otuz yıl ömrü olduğu gözönüne alınarak, nüfus değişimleri neticesinde bugün yeterli suyu olan kırsal bölgelerde içmesuyu ünitelerinin önemli ölçüde değişip yenileneceği de bir başka gerçektir.

Uluslararası su politikası: Sınırı aşan sular; Fırat ve Dicle gibi bir ülkeden doğan, beslenen ve bu ülkede bir müddet aktıktan sonra, bir veya birkaç ülkeye akan sulardır. Uluslararası sular ise, iki devletin sınırlarını çizen sular olup, iki ülke tarafından eşit paylaşılır; Meriç ve Arpaçay gibi. Fırat ve Dicle suları sınırı aşan sular oldukları halde, özellikle Suriye ve Irak tarafından uluslararası sular şeklinde tanımlanmak istenmektedir. Bir sular hukuku oluşturmaya çalışan Birleşmiş Milletler Hukuk Komisyonu, ülkelerarası suyla ilgili anlaşmazlıkları gidermek amacıyla, bir Sınır Aşan Sular ve Uluslararası Göllerin Kullanımı ve Koruma Sözleşmesi hazırlamıştır.

Türkiye, gerek mutlak toprak egemenliği gerek havza doktrini gerekse suların hakça ve akıllıca kullanımı açısından çeşitli avantajlara sahiptir. Fırat'ın dörtte 3'ü, Dicle'nin de yarıdan fazlası Türkiye havzalarından beslenmektedir; dolayısıyla, havza doktrini açısından Türkiye'nin, Fırat'ın dörtte 3'ünden fazlasını, Dicle'nin de yarıdan fazlasını kullanma hakkı bulunmaktadır; fakat, Türkiye, her iki nehirden de bu ölçülerin çok çok altında yararlanmaktadır. Türkiye, nüfusu, ekonomik, sosyal ihtiyaçları, coğrafi konumu ve sulamaya olan katkısı açısından önceliği olan bir ülke olmasına rağmen, henüz, bu sulardan yeterince yararlanamamaktadır.

Birleşmiş Milletler Hukuk Komisyonu raportörlerinden Stephan C. McCafrey şu yorumu yapmıştır: "Su kaynaklarını ilk önce geliştiren bir aşağı kıyıdaş ülke, daha sonra yukarı bir kıyıdaş ülke tarafından ele alınacak projelerin kendisine zarar vereceğini iddia ederek engelleme hakkına sahip değildir. Fırat ve Dicle'den yeterince faydalanamayan Türkiye, komşularına düzgün debide 500 metreküp/saniye sağlıklı su devrederken, ne yazık ki, aynı karşılığı bulamamakta, mesela, Suriye'den Hatay'a geçen Asi Nehrinde neredeyse Suriye hiç su bırakmamaktadır."

Sınırı aşan ve uluslararası sular hukuku konusunda hukukî teoriler:

a) Mutlak toprak egemenliği teorisi,

b) Mutlak toprak bütünlüğü ilkesi,

c) Sınırlı toprak egemenliği teorisidir ve bu 3 teori de, Türkiye tezlerini güçlendirmektedir.

Yalnız, sınır aşan sularda kaynaklar üzerindeki kullanım hakları çoğu kez, mansap ülkelerinin aşırı talepleri yüzünden su sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Bu konu, Birleşmiş Milletler bünyesinde tartışılmış ve Uluslararası Su Yollarının Ulaşım Dışı Amaçlarla Kullanımına İlişkin Sözleşme, 21 Mayıs 1997 tarihinde Genel Kurulda kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Polat, toparlar mısınız.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sözleşmeyi, 1999 yılı itibariyle 12 ülke imzalamış olup, tamamı suların mansap kısmında olan ülkelerdir. Türkiye, söz konusu sözleşmeye, yukarı ve aşağı kıyıdaş ülkelerin menfaatlarını belirli bir dengede tutacak anlayıştan yoksun olması ve bir çerçeve sözleşme niteliği taşıması gerektiği halde bu şartları taşımadığı için, Çin ve Brundi'yle birlikte ret oyu vermiştir. 27 ülke ise sözleşmeye çekimser kalmıştır.

Birleşmiş Milletler içinde sınır aşan sularla ilgili diğer bir kanun teklifi çalışması olan Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Sınırı Aşan Su Yollarının ve Uluslararası Göletlerin Kullanımı ve Korunması Sözleşmesi, 17 Mart 1992'de Helsinki'de kabul edilmiştir. Sözleşme, uyumsuzlukların çözümünde müzakere yolunu önermekte ve gereğinde zorunlu mekanizmalar öngörmektedir.

Bu itibarla, Türkiye de bu anlaşmaya taraf olmamıştır. Günümüzde, Birleşmiş Milletler dahil çeşitli kuruluşlarda su kaynaklarının kullanımı, idaresi ve paylaşımı yaygın olarak tartışılmaya başlanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, 2 dakika eksüre verin, bitireyim hemen.

BAŞKAN - Efendim, 1 dakika veririm ancak; çünkü, bir arkadaşıma daha söz vereceğim. Lütfen...

ASLAN POLAT (Devamla) - Avrupa Birliği çevreleri, su konularına ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde daha kapsamlı ve siyasî ihtilafların çözümünde tesir edici bir unsur olacağı görüşünden hareketle, bu yönde siyasî inisiyatif almak istemektedir. Ülkemiz, GAP ve güneydeki komşularımızla olan sorunlarımız yüzünden ilgi odaklarından biri olmaktadır.

Ayrıca, yine, küresel ısınmayla da, önümüzdeki yıllarda yağışlarda yüzde 40'lara varan bir azalış olacağından bahsedilmektedir. Bunlar da, su güvenliğinden dolayı, Türkiyemizin ilerde sorunlar yaşayacağını göstermektedir.

Onun için, bu araştırma önergesinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde önemle ele alınıp araştırılmasını Saadet Partisi Grubu olarak destekleyeceğimizi belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, şimdi, söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Sayın Mihrali Aksu'da.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MİHRALİ AKSU (Erzincan) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ve 19 arkadaşı tarafından, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın daha etkin kullanımını sağlamak ve komşu ülkelerle olan su sorununa çözüm bulmak amacıyla verilen (10/13) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Partim ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Su, canlının önemli bir parçası, hayatın devamını ve gelişimini sağlayan temel unsurlardan biri olup, ekonomik değeri kadar sosyal boyutu da olan bir kaynaktır. Yeryüzünde -sanılanın aksine- oldukça sınırlı olan bu varlığın etkin kullanımındaki yetersizlikler ve atıklarla kirletilmesi, zaman zaman önemli problem olarak insanlığı ve hayatı tehdit eder boyutlara ulaşabilmektedir.

Yapılan tahminlere göre, dünya nüfusu, 2025 yılında 8 milyarı aşacak ve bu artış, yüzde 90 şehirlerde gerçekleşecektir. Nüfusla birlikte, gıda ihtiyacının artışı, sulama suyu kullanımını; şehirleşmenin artışı, evsel ve sanayide su kullanımını; sanayileşme ve şehirleşme de enerji ihtiyacını artırdığı için, hidroelektrik santralların su kullanımını yükseltecektir. Bu da, 21 inci Asrın su kullanım politikalarının önemini artıracaktır.

Dünyamızda, suyun sürdürülebilir kullanımının yeterince sağlandığını söylemek mümkün değildir. Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının çevre etkilerine hassaslığı ve artan ihtiyaçlar, bu kaynakların yönetimini gittikçe zorlaştırmaktadır. Ayrıca, su kaynaklarının, zaman ve mekân içerisinde ihtiyaçlarla uyuşmaması, yöreler ve mevsimlere göre farklılıklar göstermesi, bu kaynağın kullanımını iyice sorun haline getirmektedir.

Yurdumuzda, yıllık ortalama yağış 501 milyar metreküp olup, mevsimler ve bölgeler arasında büyük farklılıklar gösterir. Toplam düşen yağışın 186 milyar metreküpü akışa geçmekte, 41 milyar metreküpü sızmalarla yeraltı sularına karışmaktadır. Yapılan hesaplamalara göre yüzey sularımızın 95 milyar metreküpü; yani, yüzde 29'u ekonomik ve teknik olarak kullanılabilmektedir. Yurtdışında doğan akarsuların kazançları ise, yılda 7 milyar metreküp olup, ekonomik ve teknik olarak yıllık katkısı 3 milyar metreküptür. Yeraltı sularının ekonomik ve teknik olarak yılda yaklaşık 12 milyar metreküp kadarı kullanılabilir durumdadır. Böylece, yurdumuzda toplam kullanılabilir su miktarı 110 milyar metreküptür.

Yurdumuzda su kaynakları uygun zamanda ve uygun yerde ihtiyacı karşılayacak kalite ve kantitede olmadığı için gelişmenin temel unsuru olan bu kaynağın korunarak ekolojik, ekonomik ve toplumsal denge gözetilerek dağıtımını yapmak büyük önem arz etmektedir. Bugün itibariyle kullanılabilir su potansiyelimizin yaklaşık yüzde 37'sini kullanabilmekteyiz. Yaklaşık 35,6 milyar metreküp olan kullandığımız suyun yüzde 74'ü sulamada, yüzde 15'i belediyeler tarafından, yüzde 11'i de endüstriyel amaçlarla kullanılmaktadır. Yaklaşık 75 milyar metreküp su kaynağının daha kullanılma imkânı vardır.

Türkiye'de, kişi başına su tüketimi 1 830 metreküptür. Bugün, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına su tüketiminin 10 000 metreküpten fazla olması gerektiği kabul edilmektedir.

Görüldüğü gibi, Türkiye, su kullanımı yönünden oldukça fakirdir. Bunun başlıca nedeni, su kaynaklarının yetersizliği yanında, dengesiz dağılımı ve su kullanım yapılarının yetersizliğidir. Türkiye, 28 milyon hektar tarım arazisinin yaklaşık 23 milyon hektarında, 21 milyon hektar çayır, mera arazisinin de yaklaşık 3 milyon hektarında, toprak ve topografik özellikleri dikkate alındığında, sulama yapmanın mümkün olduğu görülür; ancak, toplam 26 milyon hektar sulanabilir arazinin, su yetersizliği nedeniyle, ekonomik yönden sadece 8,5 milyon hektarında sulamaya gidileceği belirlenmiştir. Bunun 4,6 milyon hektarının DSİ, 2,9 milyon hektarının Köy Hizmetleri, 1 milyon hektarının da çiftçi imkânlarıyla sulamaya açılması düşünülmektedir.

İçinde bulunduğumuz asrın ortalarına doğru, nüfus artışıyla birlikte doğacak yeni ihtiyaçlar, gıdanın stratejik bir ürün olarak dünyaya damgasını vurması ve geliştirilen yeni sulama teknolojileri dikkate alındığında, ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarı ve dolayısıyla, tarımda kullanılacak su miktarı da artacaktır.

2030 yılında Türkiye, kullanılabilir 110 milyar metreküp suyun tamamını kullanacaktır. Bunun 75 milyar metreküpü sulamada, 20 milyar metreküpü evsel ve içme kullanma amaçlı, 15 milyar metreküpü de endüstriyel amaçla kullanılacaktır. 2030 yılından sonra Türkiye'de su açığı ortaya çıkacaktır. İçinde bulunduğumuz asrın en önemli sorunlarından biri olacağı bilinen su ihtiyacı ülkemizde de etkisini gösterecektir. Bu sorun ele alınırken, kalite ve kantitenin artırılması çalışmaları yanında, kullanım planlaması, yönetimi ve denetimiyle sulama tekniklerinin geliştirilmesi çalışmalarının öncelikle ele alınması kaçınılmazdır.

Su kaynaklarının geliştirilme imkânları sınırlı ve pahalıdır. Buna karşı, nüfus artışı, gıda ihtiyacı, endüstrileşmeden dolayı suya duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Su kaynaklarının en verimli bir şekilde değerlendirilmesi için yasal, kurumsal ve finansal sorunların çözümlenmesi kaçınılmazdır.

Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında çıkarılması öngörülen toprak yasasının, su yasasının ve su birlikleri yasasının bir an evvel Meclis gündemine getirilip çıkarılmasını önemli addetmekteyiz.

Bugün, dünyada 200'den fazla nehir havzasını, birden fazla ülke kullanmaktadır. Bu da, yeryüzünün yaklaşık yüzde 60'ına tekabül etmektedir. Bugüne kadar ülkelerarasında sınır aşan sularla ilgili 217'den fazla anlaşma yapılmış olup, değişik 2 000'den fazla anlaşmada da bu hükümlere yer verilmiştir. Ancak, hâlâ organize su idaresiyle ilgili yaklaşımlar oldukça yetersizdir. Bunun sonucu olarak da, ekonomik kayıplar, çevresel bozulmalar ve ülkelerarası anlaşmazlıklar sürüp gitmektedir.

Bugüne kadar, uluslararası su hukuku alanında, ülkeler, daha çok yakın ve uzak tarihli müzakereler, çeşitli ikili anlaşmalar, teamüller ve genel hukuk ilkeleri doğrultusunda çözümler üretmeye çalışmışlardır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı da, devletlerarası su probleminin çözümüne bu çerçevede yaklaşmıştır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların 1990'lı yıllarda, su hukuku alanında bir çerçeve yasa oluşturma gayreti içerisine girdikleri görülmüştür. Bunun sonucu olarak, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin imzasına açılan Sınır Aşan Sular ve Ülkelerarası Göllerin Kullanımı ve Koruma Sözleşmesi, bu sahada önemli bir gelişme olarak görülmektedir. Daha çok çevre duyarlılığını öne çıkaran bu anlayışın, birçok ülke tarafından ihtiyatla karşılanması, bu tasarının daha ileriye gitmesi noktasında bir engel oluşturmuştur.

Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde gerek mutlak toprak egemenliği teorisi gerek mutlak toprak bütünlüğü teorisi ve gerekse sınırlı toprak egemenliği teorisi, su hukuku noktasında, sorunları çözme noktasında kalıcılık arz etmemiştir.

Sınıraşan ya da uluslararası sularla ilgili olarak anlaşma ve uzlaşma içerisinde bir hukuk oluşturma çabaları, bu açıdan, geçtiğimiz yüzyılda bir çözüme kavuşamamıştır. Bunun sonucu olarak, içerisinde bulunduğumuz yüzyılda stratejik ehemmiyeti artan suyun uluslararası boyuttaki kullanımı ve değerlendirilmesi için gerekli idarî ve hukukî düzenlemeleri yapma mecburiyeti vardır.

Sınıraşan ya da uluslararası su sorunlarının hukukî boyutuyla ilgili olarak, dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, bizi en çok ilgilendiren yönü, Fırat ve Dicle Nehirlerinin, Türkiye, Irak ve Suriye arasında birtakım spekülasyonlara malzeme olmayacak şekilde çözümlenmesidir. Aynı yaklaşımı, Asi Nehri konusunda, Suriye'yle ilgili olarak da düşünmek icap eder. Amaç, sürdürülebilir bir kalkınma için suların hakça paylaşımı olmalıdır.

Uluslararası sular sorununun hukukî bir çerçeve oluşturularak çözüme ulaştırılması çabalarının yoğunlaştığı bir dönemde, su savaşları senaryolarının ortaya atılması da önemlidir.

1994-1995'lerde Atatürk Barajının bittiği, Urfa tünellerinden suyun Harran Ovasında toprakla buluştuğu bir dönemde "Su Savaşları, Ortadoğu'da Beklenen Çatışma" isimli, Türkçemize çevrilen kitabın, Batılılarca organize edildiği hepimizin malumudur; ama, burada ilginç olan şudur: Yine aynı dönemlerde, Sayın Kaddafi'nin, hiç de ilgisi olmadığı halde, Fırat ve Dicle Nehirlerini Arap suyu olarak göstermesi de düşündürücüdür. Yine, bu anlamda, aynı dönemde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan Butros Gali'nin de aynı düşünceyi sergilemesi bizi bir noktaya götürmektedir; o daşudur: Bunları, Batı'nın şark politikasını günümüzde sular üzerinde oynanan bir parçası olarak görmek zorundayız diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, işte, böylesi bir karışık ortamda, Türkiye, dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi yarın da akılcı bir çözümü ortaya koymuştur; bu, üç aşamalı bir çözümü ihtiva etmektedir. Bu üç aşamalı planın birinci aşaması, Fırat ve Dicle Nehirlerinin su potansiyelinin tespit edilmesini; ikinci aşaması, bu üç ülkenin arazi potansiyelinin arazi sınıflarına göre, ürün desenine göre tespitinin yapılmasını ve suların bu arazi planlaması veya ürün desenine göre dağıtımını öngörmektedir. Bu anlayış, hem uluslararası hukuk komisyonunun ortaya koyduğu 5 inci maddeyle örtüşmekte hem de adil bir dağıtımı öngörmektedir.

Bütün bunlar yapılırken biz, Fırat ve Dicle ile Asi Nehrinin de beraber düşünülmesinden yanayız. İşte, böyle bir ortamda ulusal su konseyinin Türkiye'de oluşturulmasını da bir zorunluluk olarak addetmekteyiz. Ulusal su konseyi, üç aşamalı planın gerçekleşmesinde ciddî çalışmalar yapacağı gibi, Türkiye'nin coğrafyasındaki etkin konumu, tarihten gelen misyonunun bir sonucu olarak da daha önce Amerika, Meksika ve Kanada arasında yaşanan su sorununda NAFTA gibi bir kuruluşun oluşturulmasıyla problem orada çözülmüştür. İşte, ulusal su konseyinin oluşması, bizimle bu ülkeler arasında, böyle, NAFTA benzeri, uluslararası bir kuruluşun oluşmasının da temel taşını teşkil edecektir. Türkiye'nin tarihî misyonu ve stratejik konumu da böyle bir yapının oluşmasına müsaittir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin bitmesine çok az bir zaman var, başka bir gruba söz vermeyeceğim. Grupları adına 2 arkadaşımız, önerge sahibi olarak da 1 arkadaşımız konuşacak, aşağı yukarı 50 dakika sürer. Onun için, bu önergenin görüşmelerine haftaya kaldığımız yerden devam ederiz; çünkü önemli bir konu, aceleye gelmesine gerek yok.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu hakkında verilen gensoru önergesi ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 10 Ekim 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.55

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.