DÖNEM : 21 CİLT : 68 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 127 nci
Birleşim 28 . 6 . 2001 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMALAR IV. – SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. – (10/124) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :
527) 2. – Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/697) (S. Sayısı : 729) 3. – Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/857) (S. Sayısı : 698) 4. – Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/801) (S. Sayısı : 688) 5. – Yüksek Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu,
İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek
Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun
ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt
ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum
Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/841, 2/757) (S. Sayısı : 711) 6. – Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı : 687) 7. – Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/844) (S. Sayısı : 678)
8. – Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/537) (S.
Sayısı : 194) 9. – Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun, 3 Mart 1340
(1924) Tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan
Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanun ile Mülga 2613 ve 766 Sayılı
Kanunlarla Hazine Adına Tescil Edilen Miktar Fazlalıklarının İlgililerine
Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir
Milletvekili Işılay Saygın'ın; Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu ve 13
Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/718, 2/263, 2/377) (S. Sayısı : 707) 10. – 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/479) (S. Sayısı : 173) 11. – Telsiz Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı : 571) VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1. – Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay'ın, Van Milletvekili Hüseyin
Çelik'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonuna devredilen bankaların üst düzey yöneticilerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4292) 2. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonuna devredilen bankaların borçlarıyla ilgili düzenlemeye ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4299) 3. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, TBMM Vakfının amaçlarına ve
vakıf personeline ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer
İzgi'nin cevabı (7/4300) 4. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Millî Saraylar Daire
Başkanlığına bağlı birimlere ve bu birimlerde görevli personele ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/4306) 5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Merzifon Meslek Yüksek
Okulundaki taciz iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4336) 6. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, 1937-1960 yılları arasında
Millî Saraylardan dağıtılan antika eşyalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/4337) 7. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Türk Cumhuriyetlerindeki
üniversitelerin denkliğine ve yatay geçişlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4340) 8. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, zorunlu eğitim uygulamasına ve
sorunlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı
(7/4344) 9. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonuna devredilen bankalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in
cevabı (7/4348) 10. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Bartın İmam Hatip
Lisesinden başörtüsü nedeniyle uzaklaştırıldığı iddia edilen öğrencilere
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4354) 11. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, YAŞARBANK'a ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4370) 12. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Eyüp Belediyesine ait
bir arazi üzerine yapılan ilköğretim okuluna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4374) 13. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Bingöl-Karlıova-Yiğitler
Köyünde bir çocuğun jandarma karakoluna ait köpekler tarafından öldürüldüğü
iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı
(7/4388) 14. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Niğde Üniversitesi
Şereflikoçhisar Meslek Yüksek Okulunun kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4403) 15. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, eğitim fakültesi
mezunlarının DMS'na tâbi tutulmalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4420) 16. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Merve Safa Kavakçı'nın,
milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/4480) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı. Bitlis Milletvekili Yahya Çevik'in (6/1468), Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın (6/1524), Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri
okundu; soruların geri verildiği bildirildi. Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli
sayılmalarına ve Eskişehir Milletvekili Mehmet
Mail Büyükerman ile Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'e, ödenek ve yolluğunun
verilmesine, İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan : TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon Raporu henüz hazırlanmadığından; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/53) (S. Sayısı : 433), Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666), Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/754, 1/692) (S.Sayısı : 675), Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısının (1/756, 1/691) (S.Sayısı : 676), Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının (1/753, 1/690) (S.
Sayısı : 685), Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından; Ertelendi. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/614) (S. Sayısı :
702), Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının (1/879) (S. Sayısı : 722), Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/870) (S.Sayısı : 730), Görüşmeleri tamamlanarak, yapılan oylamalardan; Orta Doğu Teknik Üniversitesinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Bir
Kampus Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının (1/845) (S. Sayısı : 681), görüşmeleri tamamlanarak,
elekronik cihazla yapılan açık
oylamadan, Sonra kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı. İstanbul Milletvekili Güneş Taner, Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
konuşmasında, kendisine, İçel Milletvekili Turhan Güven de, İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar
Öztürk'ün, konuşmasında, DYP Genel Başkanına, Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar. Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
(1/697) (S.Sayısı:729) görüşmelerine devam edilerek 3 üncü maddesine kadar
kabul edildi. 3 üncü maddesinin oylaması sırasında, istem üzerine, elektronik
cihazla yapılan her iki yoklamada,
Genel Kurulda toplantı yetersayısının
bulunmadığı anlaşıldığından, Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 28 Haziran 2001
Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime
22.25'te son verildi.
No.
: 174 II. – GELEN
KÂĞITLAR 28.6.2001
Perşembe Raporlar 1. – Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Ortak
Sınırın Anti-Personel Mayınlardan Arındırılması ve Bunların Gelecekte Sınır
Koruma Amacıyla Kullanılmaması İçin Bir İkili Rejim Tesis Edilmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/867) (S. Sayısı: 725) (Dağıtma tarihi : 28.6.2001) (GÜNDEME) 2. – Türkiye Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/868) (S. Sayısı: 726) (Dağıtma tarihi : 28.6.2001) (GÜNDEME) 3. – Yapı Denetimi Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/883) (S. Sayısı:
732) (Dağıtma tarihi : 28.6.2001) (GÜNDEME) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Tuz Gölü
havzası içinde kalan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4573) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.6.2001) 2. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Ankara-Seyranbağları Lisesindeki ÖSS sınavı sırasında meydana geldiği iddia
edilen olumsuz gelişmelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4574) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.6.2001) 3. – İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, Ankara
Valiliğince satın alınan arılı kovanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4575) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.6.2001) 4. – İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, Ankara İl
Özel İdaresi tarafından yapılan arılı kovan alımlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4576) (Başkanlığa geliş tarihi :
27.6.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 14.00 28 Haziran
2001 Perşembe BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 127 nci Birleşimini açıyorum. III. – Y O K
L A M A BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım. Sayın milletvekilleri, yoklama için 5 dakikalık süre
vereceğim. Bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen
sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel
aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica
ediyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır. Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. IV. – SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. – (10/124) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN - Bitlis'in Ahlat İlçesinin tarihî, kültürel ve
turistik değerlerinin araştırılması amacıyla kurulan (10/124) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen
1 üyelik için Van Milletvekili Hüseyin Çelik aday gösterilmiştir; oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle
ilgili Komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz. Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. – Bazı
Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/697) (S.
Sayısı : 729) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Hükümet?.. Hazır. Tasarının 3 üncü maddesi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı. 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4.- 193 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin 2 ve
değişik 3 numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "2. Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklara
ödenen aidat ve primler; 3. Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de
kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde
akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait
hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi
şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile
bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, İndirim konusu yapılacak prim, aidat ve katkıların
toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 10 unu (bireysel emeklilik sistemi
dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde, ödendiği ayda elde
edilen ücretin % 5'ini) ve yıllık olarak
asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.
Bakanlar Kurulu bu oranı % 20
oranına kadar (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri
için % 10 oranına kadar) artırmaya ve belirtilen haddi asgarî ücretin yıllık
tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir." BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 729 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunlarında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize Partim ve şahsım
adına saygılar sunuyorum. Bireysel emeklilik kanun tasarısıyla kamu sosyal
güvenlik sistemine ilave olarak bireylere emeklilik dönemlerinde ekgelir
sağlamak üzere bireysel emeklilik sistemi oluşturulmaktadır. Tasarıyla
getirilen yeniliklere baktığımızda: (1) 729 S.
Sayılı Basmayazı 27.6.2001 tarihli 126 ncı Birleşim Tutanağına eklidir. 1. Bireysel emeklilik sistemine katılımcılar tarafından
ödenecek katkı paylarının vergi matrahlarının tespitinde belirli sınırlar
içerisinde indirim konusu yapılması ve emeklilik döneminde elde edilecek
gelirlerin belli bir tutara kadar Gelir Vergisinden istisna edilmesi, 2. Bireysel emeklilik sistemi içerisinde emeklilik
sigorta şirketleri tarafından katılımcıların katkılarının değerlendirilmesi
amacıyla kurulacak emeklilik yatırım fonlarının, portföy işletmeciliğinden
doğan kazançların Kurumlar Vergisinden istisna edilmesi, 3. Bireysel emeklilik sigorta şirketleri ile emeklilik
yatırım fonlarının kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere, her türlü
işlemlerinde düzenlenen ve Damga Vergisi bu şirketler veya fonlar tarafından
ödenmesi gereken kâğıtlara istisna getirilmesi, 4. Emeklilik sigorta poliçeleri üzerinden alınacak
primler ile emeklilik sigortası uygulamalarından oluşacak fonların, sermaye
piyasası ile para piyasalarında yapacakları işlemler nedeniyle lehlerine
kalacak paraların Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden istisna edilmesi
öngörülmektedir. Değerli milletvekilleri, böylece, bireysel emeklilik
sisteminin gönüllü katılım esasına dayandığı, bu nedenle vergi indiriminin
yeterli düzeyde ve teşvik edici olmasının, sistemin işlemesi açısından büyük
önem taşıdığı, vergi matrahının tespitinde ölçüt olarak asgarî ücretin
alınabileceği ve yaratılan kaynağın, ileriye dönük fon yaratılması bakımından
çok iyi değerlendirilmesinin ve ülkede yaşanan ekonomik dalgalanmalara karşı
korunmasının önemli olduğu açıkça görülmektedir. Yani, tasarı, uygulanmakta
olan ekonomik politika hedefleri gözönünde bulundurularak, bireysel emeklilik
sisteminin sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve düzenlemelerin basit ve
anlaşılabilir olması esasları dikkate alınarak hazırlanmıştır. Değerli milletvekilleri, emeklilik sisteminin üç temel
aşaması olduğu görülmektedir: 1. Katkıların toplanması aşamasında, bireysel emeklilik
sistemine katılacak bireylerin sisteme yaptıkları katkı tutarlarının, belirli
limitler dahilinde, ücretliler ve diğer vergi mükellefleri açısından vergi
matrahından indirilmesine imkân sağlandığı, 2. Toplanan katkıların değerlendirilmesi aşamasında,
katkı tutarlarının değerlendirileceği emeklilik yatırım fonlarının gelirlerinin
Kurumlar Vergisinden istisna edildiği; ancak, bu gelirlere, Gelir Vergisi
Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca, Gelir Vergisi tevkifatı yapılabileceği
öngörülmektedir. 3. Katkı getirilerinin hak sahiplerine ödenmesi
aşamasında, bireysel emeklilik sisteminden emekli olanların elde ettikleri
gelir, menkul sermaye iradı olarak tanımlandığından, bu ödemeler üzerinden
stopaj yapılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Değerli milletvekilleri, 4 üncü maddeye göre yapılan
düzenlemede ise, on yıl süreyle prim veya aidat ödemiş olanlara bireysel
emeklilik hakkı kazananlara, vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu
nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler ile 10 yıl süreyle prim ve aidat
ödemeden ayrılanlara ve bireysel emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlara yapılan
ödemeler, vergi oranlarının farklılaştırılması amacıyla ayrılmış, bu şekilde
sigorta ve sandık sisteminde daha uzun süreyle kalması teşvik edilmiştir. Bu nedenle, biz bu tasarıya olumlu bakıyoruz, yerinde
bir yasadır; ancak, bu yasadan halk yararlanamaz, yani, içinde halk yoktur;
çünkü, vatandaş, ekonomik kriz içinde, normal geçimini temin edememektedir. Hal
böyleyken, halkın girmesi imkânsızdır. Biz Doğru Yol Partisi olarak, bireysel emekliliğe
uygulanan vergi kolaylığının, reel sektöre, yani, esnafa ve diğer vatandaşlara
da uygulanmasını istiyoruz; çünkü, vergi oranları çok yüksek olduğu gibi, halen
hükümetimiz ekvergiler getirmekte, vatandaşın yükü daha da ağırlaşmaktadır.
Bunun için, devletimizin vergi toplayabilmesi ve mükelleflerin, esnafın,
sanayicinin ve vatandaşın... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...vergisini
ödeyebilmesi için, vergi oranlarının mutlaka indirilmesi gerektiğine
inanıyoruz. Gelin, bu vergi oranlarını indirelim; çünkü, yukarıda
da beyan ettiğim gibi, vergi mükelleflerine ve vatandaşlara -yüklenen vergiler
çok ağır gelmekte- ödeyemeyeceği şekilde vergi yüklenmiştir, hatta ekvergilerle
yeni vergilerin getirilmesi, vatandaşın işini daha da zorlaştırmakta, içinden
çıkılmaz bir hal aldığı gibi, ödenmesi mümkün olmayan bir duruma gelmektedir. Bakınız, Eskişehir Esnaf Birlikleri Başkanı, Ticaret
Odası Başkanı, Serbest Muhasebeciler Odası Başkanı ve torna tesviyeciler, oto
tamircileri tarafından verilen beyanatlarda, ekvergilerin ödenmesinin mümkün
olamayacağını, hükümetin bunlardan vazgeçmesini bildirmişlerdir. Sayın hükümet, vatandaş çok sıkıntıda; öyleyse, gelin,
bireysel emekliliğe uygulanan vergi kolaylığını, reel sektöre, yani, esnafa,
sanayiciye ve tüm mükelleflere uygulayalım ve piyasanın önünü açalım diyor,
Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım. Madde üzerinde bir önerge vardır; okutup işleme
alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Sümer Oral Maliye Bakanı Madde 4.- 193 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki 9 numaralı bent eklenmiş, 63 üncü maddesinin 2 ve değişik 3
numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "9. İşverenler tarafından ücretliler adına
bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları. (Gerek işverenler gerekse
ücretliler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve vergi matrahının
tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamı bu Kanunun 63 üncü
maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde belirlenen oran ve haddi
aşamaz.) 2. Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklara
ödenen aidat ve primler; 3. Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de
kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde
akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait
hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi
şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel
emeklilik sistemine ödenen katkı payları, İndirim konusu yapılacak prim, aidat ve katkıların
toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi
dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde, ödendiği ayda elde
edilen ücretin % 5'ini) ve yıllık olarak asgarî ücretin yıllık tutarını aşamaz.
Bakanlar Kurulu bu oranı % 20 oranına kadar (bireysel emeklilik sistemi
dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için % 10 oranına kadar) artırmaya ve
belirtilen haddi asgarî ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere
yeniden belirlemeye yetkilidir." BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Sayın Başkan, çoğunluğumuz hazır değil, takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet zaten katılıyor. KAMER GENÇ (Tunceli) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin birinden birisi
katılırsa gerekçeyi okutmaya gerek yok; ama, tatmin olsun diye okutuyorum
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, Komisyonun katılma durumu
yok... BAŞKAN - Buyurun, okuyun. Gerekçe: Kanunî oran ve hadler dahilinde işverenler tarafından
ücretliler adına ödenen katkı paylarının, ücretin brüt tutarı ile
ilişkilendirilmeksizin doğrudan gider yazılması önerilmektedir. BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir. 4 üncü maddeyi değişiklik önergesiyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 5.- 193
sayılı Kanunun değişik 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki 15
numaralı bent eklenmiştir. "15.
Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve
sigorta şirketleri tarafından; a) 10 yıl
süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemeler, b) 10 yıl
süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden
emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan 10 yıl
süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, maluliyet veya tasfiye gibi
zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler, c) Bireysel
emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat,
maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan
ödemeler," BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6.- 193
sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin
birinci fıkrasının 1 numaralı
bendinin (c ) alt bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "c) 75
inci maddenin ikinci fıkrasının 15 numaralı bendinde yer alan menkul sermaye
iratları ile tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan ve gayrisafi tutarları
toplamı 103' üncü maddede yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri
toplamının yarısını aşmayan menkul sermaye
iratlarından ve vergi alacağı dahil kurumlardan elde edilen kâr
paylarından," BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7.- 193
sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin
değişik 1 numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "1.
Beyan edilen gelirin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs
sigorta primleri için, beyan edilen gelirin % 5'ini) ve asgarî ücretin yıllık
tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait
hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs
sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları
(Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de
bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve
katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri
elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca
indirilmemiş bulunması şartıyla; eşlerin veya çocukların ayrı beyanname
vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden
indirilir.), Bakanlar
Kurulu bu bentte yer alan % 10 oranını % 20 oranına kadar (bireysel emeklilik
sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için % 10 oranına kadar) artırmaya ve belirtilen
haddi asgarî ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden
belirlemeye yetkilidir." BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8.- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesinin birinci fıkrasının 11 numaralı bendine aşağıdaki (d) alt bendi ve
fıkraya aşağıdaki 15 numaralı bent eklenmiştir. "d) Çiftçilere yapılan doğrudan gelir desteği ve alternatif ürün ödemeleri için," "15. a) 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 15
numaralı bendinin (a) alt bendinde yer alan menkul sermaye iratlarından, b) 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 15 numaralı
bendinin (b) alt bendinde yer alan menkul sermaye iratlarından, c) 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 15 numaralı
bendinin (c) alt bendinde yer alan menkul sermaye iratlarından," BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 9.- 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun değişik 8 inci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı
bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir. "e) Emeklilik yatırım fonlarının kazançları (Bu
kazançlar Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifata tabi
tutulmaz,)." BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10.- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (h) bendinde
yer alan "Ziraî sulama amaçlı su teslimleri,..." ibaresi "Ziraî
amaçlı su teslimleri ile köy tüzel kişiliklerince köyde ikamet edenlere
yapılan ticarî amaçlı olmayan perakende
içme suyu teslimleri,..." şeklinde değiştirilmiştir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 11.- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun
"V- Kurumlarla ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki 21 numaralı fıkra eklenmiştir. "21. Sigorta ve emeklilik şirketleri ile emeklilik
yatırım fonlarının kuruluşları dahil her türlü işlemlerinde düzenlenen ve damga
vergisi bu şirketler veya fonlar tarafından ödenmesi gereken kâğıtlar." BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?..Yok. 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 12.- 13.7.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider
Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin (i) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki (t) ve (u) bentleri eklenmiştir. "i) Emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları
(hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli
hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler
dahil) ve sağlık sigortaları ile ihracata
ait nakliyat sigortalarında sözleşme ve poliçe üzerinden alınan paralar," "t) Emeklilik yatırım fonlarının, sermaye
piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar," "u) Banka ve sigorta şirketleri ile emeklilik
şirketlerinin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada
çıkardıkları hisse senetlerinin itibarî değerlerinin üzerinde elden çıkarılması
sonucu kendi lehlerine kalan paralar," BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?..Yok. 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 13.- 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanunun
geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının 13 numaralı bendine, aşağıdaki ibare
eklenmiştir. "Bu fıkranın 1, 2, 5, 7 ve 9 numaralı bentleri
yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve
bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar
gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşların temsilcilikleri
hakkında uygulanmaz." BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?..Yok. 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici Madde 1'i okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 1.- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce; a) Faaliyete başlamış olan emekli ve yardım
sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan
ödemeler, b) Akdedilmiş şahıs sigorta poliçelerinin ilgili olduğu
prim ve ödemeler, bakımından Gelir Vergisi Kanununun 23, 25, 63, 75, 89 ve 94
üncü maddelerinin bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümleri
uygulanır." BAŞKAN- Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 729 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 1 inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, biraz sonra bu yasa tasarısı
da kanunlaşmış olacak; ancak, ülkede, hakikaten, sıkıntı alabildiğine büyüyor
ve üretimdeki daralmalar ise devam ediyor. Biz, emeklilik ve bireysel emeklilik
meselesini burada müzakere ederken, ülkede üretim diye bir şey olmadığını da
sık sık ifade ediyoruz. Değerli milletvekilleri, son 2001 verilerine
baktığımızda, hakikaten, üretimin olmadığı bir ülkede, paylaşımın, bölüşümün ve
emekliliğin olması da mümkün değildir. 2001 yılı aylık imalat sanayii üretim
endeksine baktığımız zaman, değişimin, bir önceki yıla göre, eksi 4,6 olduğunu
görürüz. Bu durum, 1999 yılında eksi 11,1 iken, 2000 yılında artı 2,8, 1998
yılında 5,4, 1997'de 5,7'dir. Yani, en mühim olan, imalat sanayii aylık üretim
endeksi Haziran 2001 itibariyle eksi 4,6. Yine devam ediyor, imalat sanayii
kapasite kullanım oranı da, bir önceki yıla göre, 74,6'dan 70,4 seviyelerine
düşmüş. Dayanıklı tüketim malları üretimi 2000 yılında yüzde 33,7'den eksi
11,1'lere düşmüş. Bu, devam ediyor. Dayanıklı tüketim malları satışı 2000
yılında 38,1'den, eksi 15,1'e düşmüş. Yani, ülkede üretim diye bir şey
kalmamış; ama, burada yaptığımız husus, devamlı olarak dolaylı şeylere vergi
koymak suretiyle ekonomik krizin getirmiş olduğu yükün hafifletilmeye çalışılmasıdır. Değerli milletvekilleri, bilhassa, Akaryakıt Tüketim
Vergisi ve Katma Değer Vergisi oranlarında yapılan artışla birlikte, aşırı
derecede, üretim sahasında, üretim alanında, kapasite kullanım alanında
daralmalar meydana gelmektedir. Burada, yine, daha sonraki müzakerelerde ve
şimdi, vergi, vergi... Bunun psikolojik etkisi, milletin, üretimden, üretim
sahasından, istihsalden terkini sağlamaktadır. Akaryakıt Tüketim Vergisi payının, bilhassa, bizim
ülkede, diğer vergilere göre baktığımızda, diğer Avrupa Birliği ülkelerine göre
çok çok fazla olduğu, burada, görülecektir. Değerli milletvekilleri, mayıs ayı sonu itibariyle
toplanan vergilere baktığımızda -mayıs verilerine göre- gelirlerde 26 katrilyon
627 milyon tahakkuk var; tahsilat 19 000 000 052 784 lira. Bir önceki yıla göre
artış; 2000 yılında, mayısta, yüzde 73,9 iken, yine, 2001 yılında 71,6'lara
düşmüş. Bir önceki yılla bu yıl arasındaki artış kıyaslandığında, yüzde 60,
yüzde 70, hatta yüzde 90'lara varan tahsilat olduğu halde, bu yıl, ilk defa,
yüzde 50'lerin altına düşmek suretiyle, yüzde 44,5 gibi seviyelerde kalmıştır. Değerli milletvekilleri, bilhassa, bireysel
emeklilikte, almaktan sarfı nazar ettiğimiz vergilerle, bu sigorta
şirketlerine, devletin bütçesinden, hazinesinden, tolere etme şekliyle, bazı
istisnalar getiriyoruz. Bu insanlar, bu fonlarda toplanmış paraları, yarın,
onbeş yirmi yıl sonra, tekrar hortumlamak suretiyle, bankaların bu ülkenin
hazinesine getirmiş olduğu yük gibi, ikinci, üçüncü bir yük gelirse, acaba, bu
ülkenin bütçesi, bu ülkenin hazinesi ne durumda olur?! Bakınız, neredeyse
hazinesi olmayan bir ülkenin hazineden sorumlu bakanı, iki gündür, üç gündür
bir şeyler yapmaya çalışıyor ve yaptığı hiçbir şey de yok. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, buyurun. MURAT AKIN (Devamla) - Ülkede, döviz, dolar, yine 1 300
000 liraya çıktı, tırmandı; ihracatta beklenen artış sağlanamadı. Daha önce,
aynı fiyat üzerinden ihraç edilen malların fiyatı, aracı kuruluşlar
tarafından... Ülkede dövizin kıymetlenmesi nedeniyle, 10 dolara satılan malı,
aracı kuruluşlar, 8 dolara, 6 dolara almak suretiyle, Türk parasının devalüe
edilmeden önceki değerine göre, şimdiki değer kaybından -yani, ihracatçının
eline daha fazla Türk parası geçmemek için- daha önceki duruma, devalüe
edilmeden önceki duruma göre ayarlıyor. Yabancılar bizi sömürüyor, aracı kuruluşlar bizi
sömürüyor, IMF bizi sömürüyor; ülkenin bütçesi mahvoldu, ülkenin parası
kayboldu, Türk Milleti kendi parasını arar duruma geldi; aç millete bireysel
emeklilikten bahsetmenin ne manası var diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 2'yi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 2.- Çiftçilere yapılan doğrudan gelir
desteği ödemeleri için kayıt sistemi oluşturulması amacıyla, ilgililerin isteği
üzerine gayrimenkullere ilişkin olarak verilecek kayıt ve belge örnekleri için
tapu harcı, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve döner sermaye ücreti
aranmaz. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Madde 14'ü okutuyorum: MADDE 14.- Bu Kanunun; a) 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesinin 11 numaralı bendinde yapılan değişiklik hükmü, 10 uncu maddesi, 12
nci maddesiyle Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesine eklenen (u) bendi,
13 üncü maddesi ve Geçici 2 inci maddesi yayımı tarihinde, b) Diğer hükümleri 7/10/2001 tarihinde, Yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 15 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 15.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, tasarının lehinde,
Sayın Sayın Nidai Seven söz istemişlerdir. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, söz hakkımı Çorum
Milletvekilimiz Sayın Melek Denli Karaca'ya veriyorum efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Karaca. (MHP sıralarından
alkışlar) Sayın Karaca, konuşma süreniz 3 dakika. MELEK DENLİ KARACA (Çorum) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 729 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunlarında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında müspet görüşlerimi ifade
etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Bu arada, bana söz sırasını veren
Ağrı Milletvekilimiz Nidai Seven'e de teşekkür eder, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım. Bu bireysel emeklilik kanunu tasarısıyla, kamu sosyal
güvenlik sistemine ek olarak, bireylere, emeklilik dönemlerinde ekgelir
sağlamak maksadıyla, bireysel emeklilik sistemi oluşturulmaktadır. Yine, bu kanun tasarısıyla oluşturulacak bireysel
emeklilik sistemine katılımcılar tarafından ödenecek katkı paylarının, belli
bir tutara kadar Gelir Vergisinden istisna edilmesine imkân sağlanmaktadır.
Ayrıca, bu bireysel emeklilik sistemi içerisinde, kurulacak emeklilik yatırım
fonlarının, portföy işletmeciliğinden doğan kazançları, Kurumlar Vergisinden
istisna edilmektedir. Değerli milletvekilleri, ülkemizde, hepimizin malumu
olduğu üzere, son yıllarda izlenen popülist politikalarla, resmî sosyal
güvenlik sistemlerimiz âdeta çökertilmiştir. Diğer taraftan, özel sigorta
şirketleri de, ekonomik krizden fazlasıyla etkilenmişlerdir. Şu anda
görüşülmekte olan kanun tasarısındaki düzenlemelerle, yani, sadece, vergi
istisnaları vesairelerle sosyal güvenlik sistemlerimizi kalkındırmamız, elbette
ki, mümkün değildir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik
sistemlerinin içerisinde bulunduğu durum ve sermaye piyasalarının yakın dönemde
yaşadığı finansal kriz, sosyal güvenlik sistemlerinde yeniden yapılanma
arayışını hızlandırmıştır. Bu meyanda, bir an evvel, emeklilik fonlarının
oluşturulması da elzem bir hale gelmiştir. Birçok Batı ülkelerinde, sermaye
piyasalarında en büyük portföye sahip özel emeklilik fonları oluşturulmuş, bu
fonların düzenlenmesi bir sorumluluk olarak gündeme getirilmişti. Dünyadaki
uygulamalarda, emeklilik fonlarına işverenin, çalışanın ve devletin müşterek
katkı sağladığı bir gerçektir. Bu konuyla ilgili yasal düzenlemelerin en önemli
örneği Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanmaktadır. Burada, devlet, çalışan
adına bir fon yatırıyor, işveren de bir miktar feragat ederek işçisi adına fon
alıyor, işçi de ücretinden fedakârlıkla fon satın alıyor; dolayısıyla,
çalışanın, emeklilik zamanına kadar, her ay, düzenli olarak hem işveren hem
devlet hem de kendi katkısıyla sağlanan bir fon yatırımı hazırlanmış olup,
emekli olduğunda da, gerçekten hayatını idame ettirecek ciddî ölçülerde gelir
temin etmiş oluyor. İnşallah, bizim ülkemizde de bu sistem dahilinde bir
çalışmaya kısa sürede geçileceğine inanıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bilgiler
ışığında, sosyal güvenlik sistemine ilave olarak, bireylere emeklilik döneminde
ekgelir sağlayacak bireysel emeklilik kanun tasarısını gönülden destekliyor,
memleketimize hayırlı olması dileğiyle, tekrar, Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Karaca. Aleyhte, Sayın Akın?.. Yok. Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli konusunda Genel Kurulun kararını
alacağım. Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Oylama için 5 dakika süre veriyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Bazı Vergi Kanunlarında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yapılan oylamasına 151 sayın üye
katılmış, 151 kabul oyu kullanılmıştır; ancak, toplantı yetersayısına
ulaşılamamıştır. Oylamayı tekrarlamak ve saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 14.47 Açılma Saati
: 15.00 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 127 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. – Bazı
Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/697) (S.
Sayısı : 729) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde. Tasarının tümünü oylamıştık; ancak, toplantı
yetersayısına ulaşılamadığı için, yeniden oylama işlemine başvuracağız. Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın,
teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın,
aynı süre içerisinde oy pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; bu arada,
vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve imzasını taşıyan oy pusulasını aynı süre
içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyor, oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Vergi Kanunlarında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasına 197 üye
katılmış; 196 kabul, 1 ret oyu kullanılmıştır. Bu sonuca göre, tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır;
hayırlı olsun. Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz. 3. – Konut
Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/857) (S. Sayısı: 698) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Hükümet?.. Hazır. Komisyon raporu, 698 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen. (DYP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Dönen. (1) 698 S.
Sayılı Bazmayazı Tutanağa eklidir. DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün burada, Konut Müsteşarlığı Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
görüşmeler yapacağız. Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, ülkemizin gerçekten çok önemli bir
krizden geçtiği süreçte ve hükümetimizin özellikle ekonomiyi güçlendirme
programı yaptığı şu günlerde, biz burada, yeni kurullar, yeni kurumlar ihdas
ediyoruz, yeni kadrolar ihdas ediyoruz; konut müsteşarlığı kuruyoruz, konut
icra kurulu kuruyoruz ve özellikle konut yüksek kurulu kuruyoruz ve böylece,
yeni kurullar ve yeni kurumlar ihdas ederek, kamuya yeni yükler getirecek
çalışmalar içinde bulunuyoruz. Değerli milletvekilleri, ekonomiyi güçlendirme programı
diye kamuoyuna takdim ettiğiniz, hükümetinizin takdim ettiği programın 53 üncü
maddesinin (iii) şıkkına bakarsanız, burada "hiçbir gider artırıcı yeni
kurum kurulamaz; kaynağı bulunmadan, bu kurumlar, yeniden ihdas edilemez"
ibaresini görürsünüz; ama, her nedense, bu hükümet, kendi içerisindeki
çelişkileri, kendi içindeki kavgaları, ancak, böyle, birbirine taviz vererek,
birbirine yeni kurumlar kurdurtarak aşmaya çalışıyor. Değerli milletvekilleri, bu millet daha ne kadar, bu
hükümetin kendi iç kavgalarını ve kendi pasta paylaşım kavgalarını seyretmekle
vaktini geçirecek?!. Bu ülke, özellikle bugünkü çektiği sıkıntılara layık bir
ülke değil; ama, hükümetin kendi içerisindeki bu pay kavgası, gerçekten, ülkeyi
içinden çıkılması güç durumlara sokmuştur. Şimdi, burada konut müsteşarlığı kuracaktıysanız,
burada konut yüksek kurulu kuracaktıysanız, konut icra kurulu kuracaktıysanız,
peki, Emlak Konutu niye kapatma kararı aldınız? Tüm bunları bir Emlak Konut
yürütüyordu; ama, Emlak Bankasının özellikle kapatılmasına ilişkin kararların
görüşüldüğü sırada, 2,5 katrilyonluk mal varlığıyla Emlak Konut, koalisyonun
bir ortağına verilerek, onların orada kadrolaşması ve onların orada yeni
ihaleler açmasını sağlayacak olanaklar tanıdılar. Bu tavizlerle bu yasa
hazırlandı. Bu yasanın başka hiçbir amacı yoktur, akla uygun hiçbir tarafı da
yoktur. Gerekçesine bakarsanız, bu yasa tasarısında, bugüne
kadar Arsa Ofisi ve Toplu Konut İdaresi yeterince etkin çalışamamış ve
görevlerini yeterince yerine getirememiş; ne yapmak lazım; bunları bir
müsteşarlık çatısı altında toplamak gerekir, deniliyor . Sayın milletvekilleri, bu yeni müsteşarlık kurmayla,
yeni kurullar ve yeni kurumlar kurmayla, bir noktaya gidemezsiniz. Bu
seçtiğiniz yol, çıkmaz yol. Asgarî ücretli insanlardan topladığınız vergilerle
siz burada sırça köşkler yaratamazsınız; buna hakkınız yok. Burada aklıselim
milletvekillerinin hepsine sesleniyorum; bu konut müsteşarlığı yasa tasarısı,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmemelidir. Bunun vebalini hepiniz siz
taşıyacaksınız. Yeni hantal kurumlar kurarak, buralarda yeni odaklaşmalara
imkân verecek, yeni yolsuzluklara imkân verecek bir kurumsallaşmayı kuracak bir
yasanın vebalini kimse taşımamalı. Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken de, hiç kimse, gerçekten çıkıp savunamadı; bir konut
müsteşarlığına ne gerek olduğunu, hiç kimse çıkıp savunamadı. Sayın Bakan
"konut stratejilerini, bu konut yüksek kurulunda tartışacağız; icra kurulu
yürütecek ve özellikle müsteşarlık da, alınan tüm bu kararları yürüten kurum
olarak gelecek" dedi. Değerli milletvekilleri, konut stratejisi kararının
alınacağı yer, aslında, Bakanlar Kuruludur; Sayın Bakan da, bu Bakanlar
Kurulunun üyesidir; Başbakanın başkanlığında, kabine üyesi bütün arkadaşlarıyla
birlikte oturur, tartışır, bu stratejileri saptar, Türkiye'nin konut alanında
hangi stratejileri uygulayacağını orada tespit eder ve onun uygulamasını da
gerekli kurumlara verir. Şimdi, Sayın Bakan, bu tür organizasyonları yapamıyor
mu ki, altında, yeni bir müsteşarlığa gereksinim duyuyor?! Böyle bir şey
olamaz! Böyle, yeni bir kurumlar zinciriyle, bu milletten aldığınız kaynakları
çarçur etmeye hakkınız yok değerli milletvekilleri. Şimdi burada, özellikle son günlerde, hem Dünya
Bankasına hem IMF'ye hükümetin verdiği niyet mektuplarında, fonların bütçe
içine alınması sözü veriliyor. Fonları, işte burada, yasalarla bütçe içine
alıyoruz; ama, burada, her bakanlık kendine yeni bir döner sermaye fonu
yaratarak, yeni fonlar yaratıyoruz. Şimdi, 3 trilyonluk Arsa Ofisi Fonunu, 250
trilyona çıkarıyoruz. Bu da bir fon değil mi sayın milletvekilleri, bu da yeni
bir fon değil mi?! Büyük sıkıntılar çektiğimiz bu dönemde, şu anda Plan ve
Bütçe Komisyonunda -şimdi ben oradan geldim- devletin neyi var neyi yok, bugün
gecekondu yapan insanların gecekondularını bile satmaya, yani tüm Hazine
arazilerini satmaya yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor. Niye; içkaynak
gereksinimi var, sıkıntı var; devlet, elinde neyi var neyi yok, satıyor. Daha
da ileri gidiyor ve orman köylülerinin kullanımında olan, 2/b'ye göre orman
alanının dışına çıkarılan orman arazilerini bile, orman köylülerine rağmen,
satmaya çalışıyor. Ama, diğer yandan, Emlak Bankası bünyesinde oluşmuş 2,5
katrilyonluk mal varlığını, böyle bir komisyonla yeniden yönetmeye
çalışacaksınız. Bu programda bir bütünlük var mı değerli milletvekilleri?!
Mademki içkaynak sıkıntınız var, hükümetin içkaynak sıkıntısı var, oturun, işte
bu mal varlıklarını ciddî bir biçimde özelleştirin. Bunları özelleştirdiğiniz
zaman, çok büyük oranda, özellikle Hazine arazilerinden sağlayacağınız gelirden
daha fazla gelir sağlama şansınız olur. Yeter ki, hükümet, kendi içinde bir
bütünlüğünü sağlayabilsin ve hükümetin her kanadı, kendine yeni alanlar açacak
yasal düzenlemelerle buralara gelmesin. Şimdi, özellikle, günlerdir ibretle seyrediyoruz;
ekonominin sıkıntılı bir döneminde, hükümetin iki bakanı kavga ediyor.
Niye?!. İşte, buradaki mantık, aynen
orada da var. Hükümetin bir kanadı, ben, telekomünikasyonu bırakmam, burası benim
etki alanımın içinde kalmalı; millete hizmet edecek bir yeni oluşumu, yeni etki
alanını ben benimsemiyorum diyor. Aynısı, Emlak Bankasında uygulanıyor; Emlak
Konut da, böylece, yeni bir etki alanı, yeni bir kullanım alanı yaratıyor. Şimdi,
siz çıkıp da, bunu millete nasıl anlatacaksınız?! Değerli milletvekilleri, burada özellikle yeni bir
Emlak Konut modeliyle eğer çıkış olabilseydi, bugüne kadar çıkarlardı zaten.
Bundan sonra, yeni bir anlayışla, devleti yeniden yapılandıracak kararları, bu
Meclisin, hızla, süratle alması gerekir. Buralarda, biz, Doğru Yol Partisi
olarak, sonuna kadar, ama, sonuna kadar hükümete destek veririz; ama, böyle,
kendine yeni kullanım alanları açacak yasalarla karşımıza geldiğinizde de, millet
adına, sonuna kadar bunun karşısında oluruz. Artık, milletin malı, gerçekten,
böyle, çarçur edilecek bir anlayışla yönetilemez duruma gelmiştir. Değerli milletvekilleri, tabiî ki, burada, hükümet şunu
diyebilir: Emlak Konuttan bize bu kadar arsa kaldı, bu kadar konut kaldı,
elimizde bir de Toplu Konut İdaresi var, bir de Arsa Ofisi var; bunun hepsini
bir araya getirerek, tümünü yönetecek yeni bir idare kurmaya ihtiyaç
duyuyoruz... Ki, gerekçesinde de bu var. Değerli milletvekilleri, bu ayrı ayrı kurumların bir
araya getirilmesi, bir müsteşarlık çatısı altında bir araya getirilmesi,
yönetimi kolaylaştırmaz; tam aksine, yönetimi zorlaştırır, hantallaştırır.
Bugüne kadar, Arsa Ofisi, gerçekten önemli işlevleri yerine getirdi. Bugüne
kadar, baktığımızda, Toplu Konut İdaresi, çok önemli işleri yerine getirdi. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Kim bitirdi?! MEHMET DÖNEN (Devamla) - Biz mi bitirmişiz? NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Binlerce dosya var, soruşturmalar
var. BAŞKAN - Sayın Seven, lütfen... Buyurun Sayın Dönen. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Sayın milletvekili, hep önden,
böyle, konuşan hatiplere laf atıyorsun. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Söylerseniz daha iyi olur. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Şimdi, biz bu ülkeyi farz edin
ki kötü yönettik; ama size, bizden de kötü yönetme müktesep hakkını kimse
vermez. Biz, belirli bir alanda oturuyoruz; bak... Bize, halk dedi ki
"dinlenin; gidin; sizin yönetiminizi beğenmedik." Biz, bak, orada
oturuyoruz ve halkın adına da burada muhalefet yapıyoruz. HİDAYET KILINÇ (İçel) - Bizi beğenmezse, biz de orada
otururuz. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Sizler orada da
oturamayacaksınız; sizleri, bu halk, tarihin derinliklerine gömecek; bunu iyi
bilin, iyi bilin. Bakın, orada oturmak bile size nasip olmayacak. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bunu Türk Milleti takdir eder. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın Dönen, buyurun, siz Genel Kurula hitap edin
efendim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bizim alnımız açık; size göre
değildir o. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Bizim alnımız herkesten daha
çok açık. Elinizde ne bilgi var, ne belge varsa, getirin, burada konuşun. ALİ GEBEŞ (Konya) - Getiriyoruz zaten. HİDAYET KILINÇ (İçel) - Aile fotoğrafını hatırlıyor
musunuz?! MEHMET DÖNEN (Devamla) - Getirin, konuşun. Çıkın
burada, milletin kürsüsünde, elinizde ne belgeniz, ne bilginiz varsa, konuşun;
öyle yerinizden laf atmayla bu iş olmaz. Gelin, biz, her zeminde, her yerde,
her platformda, sizinle bu konularda tartışmaya hazırız, hodri meydan, hangi
zemini istiyorsanız seçin. ALİ GEBEŞ (Konya) - Aile fotoğrafını da tartışacak mısınız?! MEHMET DÖNEN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bizim
söylediğimiz şudur... TURHAN GÜVEN (İçel) - Aile fotoğrafında sen de vardın;
geçen seçimlerde neredeydin, hangi fotoğraftaydın?! MEHMET DÖNEN (Devamla) - Türkiye, çok ciddî bir krizden
geçiyor. Bu kriz döneminin daha da derinleştiği şu günlerde görüyoruz ki,
gerçekten, Milliyetçi Hareket Partisinin çok önemli damgası var. Bunu
unutmayın. İşte bu yasa, o damgalardan biri. Bu yasayla, kendinize açtığınız
yeni kullanım alanları, işte onlardan biri. OKTAY VURAL (İzmir) - Eski husumetiniz var, burada,
Milliyetçi Hareket Partisine sataşarak konuşmayın! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... MEHMET DÖNEN (Devamla) - Biz, burada nasıl
konuşacağımızı sizden öğrenecek değiliz; biz, nasıl konuşacağımızı biliyoruz. BAŞKAN - Sayın Dönen, lütfen, siz Genel Kurula hitap
edin. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Önce siz, arkadaşlarınıza
söyleyin, oradan laf atmayı kessinler, dinlemesini ve ne yaptıklarını öğrensinler. Biz burada ne yaptığınızı görüyoruz,
biliyoruz ve milletvekilleriyle onu paylaşmaya çalışıyoruz. Milletvekili
arkadaşlarımız, herhalde, biraz sonra, burada, sizin bu yapmaya çalıştığınız,
kurmaya çalıştığınız yeni alanlara imkân vermeyecektir. Ben inanıyorum bu
milletvekillerine; bakın, göreceksiniz burada. Biz, hiçbir şeyi unutmayız, her şey bizim geçmişimizde
apaçık ortada. Elinizde neyiniz varsa, çıkarın koyun, öyle... Değerli milletvekilleri, siz, başarısızlığınızın
faturasını geçmişe yükleyemezsiniz. Bu ülkede, sizin yaptığınız kazanın faturası
30 katrilyon, artık, onu bir başkasına yükleyemezsiniz, onu kimseye
yutturamazsınız. Bitti o iş, o iş bitti; bu fatura sizin! Bu faturayı başkasına
ciro edemezsiniz. SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Millet biliyor kimin ne
olduğunu. MEHMET DÖNEN (Devamla) - Biliyor tabiî, biz de onu
bildiğini söylüyoruz. Ülkeyi kötü yöneteceksiniz, ülkeyi krize sokacaksınız,
"geçmişten devraldık" diyeceksiniz; yok böyle bir şey!.. Değerli milletvekilleri, bakın, bugünlerde, konut
konusunda, bu yeni kurduğunuz müsteşarlıkla, gerçekten, Türkiye'de, önümüzdeki
süreçte, yeni, hantal ve çalışmayan bir yapı oluşturacaksınız. Bu, burada
apaçık ortada. Eğer "bugüne kadar Emlak Konut modeli başarısız oldu"
diyorsanız, Emlak Konut modelinin daha da genişletilmiş ve hantallaşmış şeklini
siz burada yeniden kuruyorsunuz; bu alanı, özellikle hükümetin bir kanadına
terk ediyorsunuz. İkincisi, burada hükümet, özellikle programı gereğince,
bütün fonları bütçe disiplini içerisine almaya çalışıyor. Hükümet olarak, bir
yandan fonları bütçe disiplini içerisine almaya çalışırken, bir yandan da her
bakan kendine özgü yeni döner sermayeler kurarak, burada da Arsa Ofisinin döner
sermayesini 3 trilyondan 250 trilyona çıkararak, yeni bir alan yaratıyorsunuz
kendinize, yeni fonlar yaratıyorsunuz, yeni bütçedışı harcama kalemleri
yaratıyorsunuz. Şimdi, bu müsteşarlık önümüzdeki günlerde ne yapacak;
arsa yaratacak, yeni arsalar oluşturacak. Ne yapacak; bu arsaların üzerine
konut yaptıracak. Ne yapacak; bu arsaları pazarlayacak. Artık, 21 inci
Yüzyılda, devletin, konut alanından elini çekip, bunların özel sektöre, özel
sektörün ilgi alanına bırakması gerekir. Eğer, bu anlayışla devleti yeniden
yapılandırmaz, böyle hantal kurumlarla, konut üretmeye devam ederseniz,
gittiğiniz yol çıkmaz yoldur. Bu yoldan kısa sürede döneceğinizi umuyor;
hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dönen. Şahsı adına Sayın Aslan Polat?.. Yok. Sayın Nidai Seven?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Konya Milletvekili Ali Gebeş benim
yerime konuşacak Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın Gebeş. (MHP sıralarından
alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. ALİ GEBEŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum; hepinizi, sevgi
ve saygıyla selamlıyorum. Bilindiği üzere, konut ihtiyacının karşılanması,
ülkemizin şartları ve endüstriyel inşaat zenginlikleri ile konut sektörüne
yapacağı desteklerin koordine edilmesi amacıyla, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
kurulmuştur. Arsaların aşırı fiyatlanmasının önüne geçmek amacıyla,
tanzim, alış ve satışı yapmak; konut sanayii, eğitim, turizm yatırımları ile
kamu tesisleri için arazi ve arsa sağlama görevleri yürütmek üzere, Arsa Ofisi
Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur. Görüşülmekte olan bu tasarıyla, yukarıda ifade edilen,
kamu kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanmasının, bu kuruluşların yönetim
ve denetim açısından daha ağırlıklı bir duruma getirilmesinin, ekonomi
içerisinde ağırlıklı bir konuma sahip arsa ve konut üretimi faaliyetlerinin
belirli bir düzen içerisinde yürütülmesinin amaçlandığını düşünmekteyiz. Tasarıyla, arsa, konut politikalarında daha etkin
çözümler üretilmesini teminen, Başbakan, ilgili bakan ile kurum ve kuruluş
temsilcilerinin yer alacağı Konut Yüksek Kurulu ve Konut İcra Kurulu
oluşturulmaktadır. Söz konusu kuruluşların oluşumuyla, konuttaki kararların en
üst düzeyde alınarak bir an önce uygulamaya geçilmesi, aksaklıkların tespitiyle
gerekli önlemlerin zamanında alınması temin edilecek, bağlı kuruluşların
koordinasyon içerisinde çalışması sağlanacak ve böylece uygulamadaki bürokratik
engeller ortadan kaldırılacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görevi,
arsaların aşırı fiyat artışını önlemek olan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, rayiç
bedelle 1 milyar liraya temin ettiği bir arsayı, vergi ve diğer eklemelerle 1
milyar 600 milyon liraya mal etmektedir. Tasarının 10 uncu maddesiyle, Arsa Ofisine ücretsiz
olarak arsa temin etme imkânı yaratılmaktadır. Bu maddenin, ülkemiz ekonomisine
oldukça yarar sağlayacak değişiklik içerdiğini düşünmekteyiz. Zira, arsa
maliyetinin konut maliyeti içerisindeki payı Avrupa ülkelerinde yüzde 12 ile 28
mertebelerindeyken, ülkemizde bu oran yüzde 35 ile 55 seviyelerindedir. İşte 10 uncu maddeyle getirilen bu değişiklikle, konut
maliyeti içerisindeki arsa maliyeti payının azaltılması düşünülmektedir. Bu
yolla konut maliyetleri aşağı çekilerek, toplumun ödeme gücüne uygun
maliyetlere ulaşılabilecek, genel ekonomiye işlerlik kazandırılacak, inşaat
faaliyetleriyle ilgili mal ve hizmet üreten 100-150 değişik işkolunun
canlanmasına, reel sektörün güçlü hale gelmesine, işsizliğin önlenmesine katkı
sağlanmış olacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere,
gecekondu, hem yapanlara hem de gecekondulara hizmet götüren kamu kuruluşlarına
yüksek maliyetler getirmektedir. Bu israfın önüne geçilmesi halinde, kamunun ve
vatandaşların yaptığı gereksiz harcamalar, diğer ihtiyaçların karşılanmasında
kullanılabilecektir. Bu tasarının kanunlaşması halinde oluşacak
müsteşarlığın yapacağı çalışma ve planlamalarla yeni finansman modelleri
geliştirilmesi, sağlıklı yerleşim alanlarının inşasına yönlendirici olması
beklenmektedir. Böylece yapılacak düzenlemelerle, yağma ve kanunsuz işgalin
önlenmesi yanında, ucuz arsa temini, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın ucuz
konut edinmelerinin sağlanması ve insanca yaşanabilir kentler oluşturulması
için, bunu, çok yapıcı olarak görmekteyiz. Diğer kadrolara da baktığımız zaman, devlete fazla
maliyeti olmayacak ve içeriden karşılanacak ihtisas kadrolarıdır. Sayın Dönen, burada açıkladılar "yolsuzluklar
olacak, şu olacak, bu olacak..." dediler. MHP, iki yıldır iktidarda ve ben
de KİT Komisyonu üyesiyim; şimdiye kadar, Toplu Konut İdaresinde nelerin
olduğunu çok yakinen bilmekteyiz. O yolsuzluk yapanları, bugün, Türk adaleti
önüne getiren 57 nci hükümettir. Öncelikle, bir kişi, bir şeyi söylerken, önüne
bakması lazım, kendine bakması lazım. Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) MEHMET DÖNEN (Hatay) - Ne varsa, çıkarın, getirin
buraya. Böyle, lafa gerek yok... BAŞKAN - Sayın Lütfi Yalman?.. Yok. Sayın Kamer Genç, buyurun. Süreniz 10 dakika. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, dün burada bir kanun çıkardık.
Burada, iktidar partisi milletvekilleri çok yiğitlik taslıyorlar da, Yargıtay
Başsavcısı diyor ki: "Siz, soruşturma yetkisini cumhuriyet savcılarından
aldınız." Eğer, hakikaten alnınız temizse, arkanızda çekinecek bir şey
yoksa, cumhuriyet savcılarının soruşturma yetkisini niye kaldırdınız? Baktınız
ki, sizin genel müdürlerinize gelecek, bürokratlarınıza gelecek; ne yaptınız:
Çoğunluğunuza dayanarak "cumhuriyet savcısı soruşturma yapar"
ibaresini kaldırdınız "havale eder" ibaresini getirdiniz; cumhuriyet
savcısını, bir havale memuru haline soktunuz. Devletimizin en büyük kamu
görevlisi, bugün, buna feryat ediyor "ey Parlamento, bunu çıkarma"
diyor. Demek ki, sizin, burada, suistimallerden çekindiğiniz hususlar var. Şimdi getirdiğiniz tasarı nedir: Emlak Bankasını
kapattınız, Türkbankı kapatıyorsunuz... Niye kapatıyorsunuz; orada çok
yolsuzluk yapılmıştır, çok büyük krediler alınmıştır, yandaşlarına alınmıştır;
bunları kapatıyorsunuz, Emlak Bankasındaki 10 000 personeli sokağa atıyorsunuz,
Türkbank'taki 7 500 personeli sokağa atıyorsunuz; onun yerine, Emlak Bankasının
bünyesindeki, aşağı yukarı 2,5 katrilyon lira değerindeki gayrimenkulleri,
işte, bu koalisyonun paylaşılması sonucunda, bu kanunla bir konut müsteşarlığı
ihdas ediyorsunuz, onun bünyesine veriyorsunuz; daha, birçok suiistimallere
elverişli hükümler getiriyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bakın, size bir şey söylemek
istiyorum: Çok şey söylüyorum da, anlamıyorsunuz; neyse... Şimdi, bir iktidar
veyahut da koalisyon kurulurken, devlet teşkilatını paylaşabilir. Yani, şu
teşkilat senin olsun, TEDAŞ senin olsun veya Telekom benim olsun diye
paylaşılabilir; ama, dünyanın hiçbir yerinde "efendim, şu kamu görevlisi
senin olsun, bu kamu görevlisi benim olsun" şeklinde bir pazarlık
yapılmaz. Bugün Telekom'da yapılan pazarlık budur. "Efendim, şu yönetim
kurulu üyesi senin olsun, bu yönetim kurulu üyesi benim olsun" demek
kadar, bu ülkeyi dünya kamuoyunda küçük düşüren bir davranış olamaz; ama,
hükümetiniz, hiçbir safhasıyla, hiçbir yanıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
uluslararası düzeyde değerini artıracak bir davranışta bulunmuyor. Ne kadar
ayıp bir şey!.. Efendim, bir Telekom'un yönetim kurulu üyelerinin atanması
konusunda, Türkiye'nin itibarıyla oynanıyor. Ahmet olur, Mehmet olur... Böyle
şey olur mu?! Gidin bakalım, IMF, Dünya Bankası size ne diyor veyahut da kamu
kuruluşları; "yahu, bu Türkler ne kadar küçük şeylerin peşindeler..."
Memur, devletin memuru olacak; yani, şu partinin, bu partinin kölesi olacak
değil ki; devlet memuru, bu şekilde görev yapması lazım. Değerli milletvekilleri, yeni yeni birtakım suiistimal
kaynakları yaratıyorsunuz. Bir defa, hazine arazilerini ve arsalarını, niye bu
kurula bedava veriyorsunuz? Bu kurul, bu müsteşarlık bir bakana bağlı, bu bakan
da bir partinin bakanı olacak. Ne yapacak; gidecek, hazinenin arsalarını bedava
alacak, yandaşlarına verecek; bu, açık seçik ortada; bugünkü uygulamalar
ortada. Sonra, bugüne kadar, yine, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin ne kadar dışborcu var, ne kadar içborcu var, kimse bilmiyor. Allah
rızası için, devletin hazine bakanı, bilmem, Maliye Bakanı, bütün bakanları
gelsinler, şurada desinler. Biz, bunların hepsinden bir rakam alalım, gizli bir
rakam alalım. Devletin içborcu ne kadar, dış borcu ne kadar, ödemesi gereken
içborç faizi ne kadar, dışborç faizi ne kadar, bir söylesinler. Gizli
versinler. İnanmanızı istiyorum ki, hiçbirisi birbirini tutmaz; çünkü, devlet o
kadar hunharca yönetilmiş ki, devletin bir sahibi yok. Her aklına gelen bir
hesap çıkarıyor. Ben, korkuyorum ki, bazı bürokratlar veya bazı siyasîler, hiç,
devletin borç almadığı birtakım paraları, gitmişler, yabancı bankalarla,
kuruluşlarla anlaşmışlar... "Zaten, bu devletin muhasebesi tutulmuyor;
bari, sen de bize bu kadar alacaklı görün" şeklinde, böyle, hayalî
alacaklar da çıkabilir; ben, bundan korkuyorum. Değerli milletvekilleri, hep, kurullar oluşturuyoruz.
Bununla da yeni bir kurul oluşturuyoruz. Bankalar Düzenleme ve Denetleme Kurulu
nedeniyle bankacılık çıkmaza girmiş. Allah rızası için, vatandaş bize
"ben, bir kadro değişikliği yapmak istiyorum" diyor veyahut da terfi
etmesi gerekiyor. İlgili bankaya telefon ediyoruz. Efendim, Bankalar Düzenleme
ve Denetleme Kurulu çalışmıyor, bir araya gelmiyor, işlemiyor; yani, devleti
iflas ettirdiniz. Ne yapacaksınız; Ziraat Bankasını, Halk Bankasını yabancı
şirketlere vereceksiniz, tabiî, sizin getirdiğiniz bu sistemde. Peki, Türk köylüsüne kim kredi verecek değerli
milletvekilleri? Yani, Amerikan şirketleri gelip de, Türkiye'de tarım
üretiminin artırılması için tarıma teşvik edici kredi verecek mi, mümkün değil.
Peki, Türk esnafına, Türkiye Cumhuriyetinin hudutları içinde esnaflık yapan
vatandaşa kim esnaf kredisini verecek? Yani, Amerikan bankası gelip de, bu
esnafımızın halini anlayıp da buna kredi verecek mi; değil. Şimdi, burada yapılacak şey, bu bankaların banka
fonksiyonlarını devam ettirmek; ama, burada yapılan suiistimallerin önünü
kapatmaktır. Bu devletin geleceği buna bağlıdır. Yoksa, herhalde, Sabancı ile
Koç'un bankasına, siz, Türk esnafını ve Türk çiftçisini muhtaç ettiğiniz zaman,
maalesef, bunun arkasında büyük suiistimaller, büyük çıkmazlar doğacaktır; ama,
tabiî, biz, bunları her vesileyle söylüyoruz. Burada, ilgililer anlamıyor veya
anlamak istemiyorlar; ama, bizim burada yaptığımız konuşmaları kamuoyu
dinliyor. Dün, mesela, devlet memurlarının yargılanmasında yapılan hata,
Türkiye'nin önüne kurulan tuzak, Türkiye için, çok, önlenmez birtakım zararlar
ortaya çıkaracaktır. Şimdi, efendim, Konut Yüksek Kurulu çıkarılıyor, Konut
İcra Kurulu kuruluyor. Değerli
milletvekilleri, 1969'da 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu çıktı; yine, 1984'te
2985 sayılı Toplu Konut Kanunu çıktı. Bunlar, gayet iyi işlediler; dürüst
yönetildikleri zaman çok sağlıklı bir neticeye vardılar. Bugün, Emlak Bankasının
Türkiye'de mesken politikası, ürettiği meskenlerin dayanıklılığı depremde ispat
edildi; ama, şimdi, buralarda, birileri gelip de suiistimal yapıyorsa, bunları
kapatmak yerine, bu yönetimleri düzeltmek gerekir. Siz, sanki, yeni yeni kurumlar
kurarak memlekete daha mı faydalı şeyler yapıyorsunuz; yok, yeni yeni
arpalıklar kuruyorsunuz. Şimdi, bu kanunla 61 tane yeni kadro ihdas
ediyorsunuz. Peki, siz, IMF'ye bir niyet mektubunu vermişsiniz. Orada, o niyet
mektubunu okumamışlar tabiî. Okuyanlar, daha neler olduğunu da bilmiyor.
Liderleriniz diyorlar ki "biz, niyet mektubunu okumadık." Ee, orada
"yeni yeni kadro ihdas edici ve gider artırıcı düzenlemeler
getirmeyeceğiz" diyorsunuz. Peki, bir devleti yöneten hükümetin bir sözü
olması lazım; yani, birisi "niyet mektubunda, ben, şu sözü verdim"
diyor, arkasından yeni yeni kanunlar getirirse, kim güvenir sizin verdiğiniz
söze?.. Bu, devletin itibarını her yönde tahrip etmektir. Bu, devletin itibarını
yok etmektir. Bu kanun tasarısı, yeni yeni arpalıklar getiriyor. Bugün, MHP
iktidarı, bu iktidar grubunda kendi ortaklarının bazı arpalıkları var; bunlar
da kendilerine yeni bir arpalık hissesini getirmek istiyorlar, yeni kadrolar
ihdas ediyorlar, oralara yandaşlarını koyuyorlar. Şimdi, bana göre, devletin, öteden beri kurduğu,
deneyimli, gerekli imtihanlardan geçmiş, kamuya sağlıklı hizmetler vermiş
kurumları kapatarak, bu memlekete fayda getirmiyorsunuz; bilakis, bu memlekete
zarar getiriyorsunuz, bu memleketin ileride yönetimini çıkmaz duruma
sokuyorsunuz. Tabiî, burada, muhalefetin de yok olmasını, daha
doğrusu, büyük bir kısmının, 100-110 milletvekilinin olmamasını da fırsat
bilerek, süratle kanunları çıkarıyorsunuz. Bu çıkardığınız kanunların
hiçbirisinin memlekete faydası yok. Ben, bu vesileyle, bir hususu da belirtmek istiyorum.
Yurt dışında çalışan Tuncelili çok insanımız var. Terör nedeniyle evsiz kalan,
göç eden köylülerimiz şehre akın edince, Avrupa'daki mahallî meclislerdeki
Tuncelili hemşerilerimiz -birçok meslek kuruluşlarında bu insanlar- 1995-1996
yılında, Avrupa İskân Fonundan Tunceli için 10 milyon dolar hibe çıkardılar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN -
Buyurun. KAMER GENÇ (Devamla) - Bu hibe üzerine, Tunceli'de
Toplu Konut İdaresi, arsayı aldı, planı yaptı; 560 tane konut yapılıyordu; ama,
Mesut Yılmaz Başbakan olduğu zaman, Avrupa İskân Fonuna yazdı "ben para
istemiyorum" dedi. Bakın, düşünebiliyor musunuz, tek bir... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Daha önce de
söyledin... KAMER GENÇ (Devamla) - Ben, daha önce de söyledim;
gelsin burada cevaplasınlar. İşte, Sayın Bakan da söylesinler... Bakın, 10 milyon dolar, bedelsiz, karşılıksız,
Tunceli'de yapılacak sosyal konutlara Avrupa'nın verdiği bir paraydı; ama,
devleti yöneten insanların, sırf, Tunceli'ye ters bakmaları sonucu, orada o 10
milyon dolardan vazgeçildi. Devletin bir kuruş bir kaybı da yoktu; ama, işte,
Türkiye bu zihniyetlerle yönetiliyor; ne yapalım ki... Zaten, yarın, yine orada
olağanüstü hali ilan edeceksiniz. Tabiî, benim bu tasarıyla ilgili birtakım önergelerim
de var; orada da konuşacağım. Saygılar sunuyorum efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç. SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun. SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Bir konuyu arz etmek istiyorum.
Özellikle buraya çıkan konuşmacı arkadaşlar, yiğitlik taslamak gibi, gerçekten,
dikkat ediyorum, hep Grubumuzu ve bizleri rencide edici ifadelerde
bulunuyorlar. Özellikle bazı arkadaşlarımız -sizin de dikkat ettiğiniz gibi-
bunu alışkanlık haline getirdi. Burada, hiçbir Milliyetçi Hareket Partili veya
diğer milletvekili arkadaşlarımızdan hiçbirinin yiğitlik taslamaya ihtiyacı
yoktur. Hepimiz, bu Türk Milletinin yiğit birer evlatlarıyız. Sayın konuşmacı 10 dakika konuştu -siz de takip
ettiniz- bu kanun tasarısıyla ilgili söylediği doğru dürüst bir şey yok. Bu
söylediğini kendisine iade ediyoruz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Kendisi beni dinlemiş mi acaba?! SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Lütfen, bu konuda da, biraz daha
dikkatli olmanızı diliyorum Sayın Başkan. Yani, bizleri tahrik ederek, bizlere
laf söyleyerek devamlı sataşmada bulunuyorlar. Biz, burada, susuyorsak eğer,
bu, Türk Milletinin Yüce Meclisinin çatısı altında olduğumuz için ve bu Meclise
duyduğumuz saygıdan dolayıdır. Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. Ayrıca, ben, kimseye karşı yiğitlik taslamıyorum,
yasama görevimi yapıyorum. YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Bir söylüyorsun, dönüyorsun
bir başka şey söylüyorsun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu Meclisin içindeki herkes,
benim için, saygıdeğer arkadaşlarımızdır. Ben hiç kimseye sataşmıyorum. SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Ama konuşmaya böyle başlıyorsun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ben arkadaşımın
partisine de herhangi bir sataşmada bulunmadım. Ben, sadece, getirilen bu
kanunla birtakım arpalıklar kuruluyor dedim. Bundan niye kendisi alınıyor? BAŞKAN - Efendim, tabiî, bu tür eleştirilere
alışacağız, katlanacağız; muhalefettir eleştirecektir; ama, eleştirinin dozunu
da, sanıyorum, arkadaşlarımız iyi ayarlayacaktır. Sayın Seven, buyurun. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanımıza,
aracılığınızla, aşağıdaki soruları sormak istiyorum. Birinci sorum: Sayın Bakanım, Toplu Konut, gerçekten,
Türkiye'nin önünde bir ışıktı. Şu dört beş yıl öncesine kadar her dargelirli bu
Toplu Konuttan ev sahibi olmak için, yollara çıkmış, bankalardan kredi
almıştır. Ne oldu da, dört yıl, beş yıl öncesinden bugüne kadar, Toplu Konutun
tüm kaynakları kurutuldu ve bugün, Toplu Konut, Türkiye'ye cevap veremiyor? İkinci sorum: 1997 yılında Toplu Konutla ilgili
hesaplar Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda ele alınırken, 1997 yılındaki
hesaplar ibra edilmedi. 1996 ve daha önceki yıllar için büyük yolsuzlukların
ortaya konulduğu düşüncesiyle birçok soruşturma dosyalarının olduğu raporda
belirtilmişti. Şimdi, sormak istiyorum: 1997 ve önceki yıllarla ilgili
yapılan yolsuzluklar nelerdir; bu yolsuzluklarla ilgili şahıs ve kişiler
kimlerdir; bu şahıslarla ilgili gerek adlî yargı gerekse idarî bakımdan ne gibi
işlemler yapılmıştır; bu yapılan işlemlerin sonuçları nelerdir? Üçüncü sorum: Emlakbank ile Emlak Konut bir arada
yürütülen bir müesseseydi. 1987, 1988, 1989, 1990, 1994, 1995, 1996, 1997
yıllarına ait Emlakbank'la ilgili hesaplar, Kamu İktisadî Teşebbüsleri
Komisyonunda ibra edilmedi. Emlakbank'la ilgili ve eğer varsa, Emlak Konutla
ilgili ne gibi yolsuzluklar olmuştur; bu yolsuzlukların içinde yer alan kişi ve
kişiler kimlerdir; bu yolsuzlukları yapan kişiler hakkında neler yapılmıştır;
şu anda sonuçlanmış mevcut dosyalar var mıdır? Dördüncü sorum: Şükrü Karahasanoğlu, Emlakbank'a hangi
hükümet döneminde atanmıştı; daha sonra, Sümerbank'ın başına geçmesinde,
Etibank'ın başına geçmesinde önceki siyasilerle ilgili bir bağlantı var mıdır? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Biz de teşekkür ediyoruz; ama, sayın
milletvekilleri, bir üye, en azından bir, birbuçuk dakika içinde sorusunu
sorarsa... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ama, efendim, olay büyük.
Türkiye'nin bugün gündeminde olan olaylar bunlar. Yani, bunları sormayacağız da
ne zaman soracağız?! BAŞKAN - Sayın Çelebi, buyurun. NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Sayın Başkanım, aracılığınızla,
Sayın Bakanımızdan aşağıdaki sorularımın cevaplandırılmasını arz ediyorum. Sevgili Bakanım, Türkiye'nin muhtelif illerinde, Toplu
Konut İdaresi marifetiyle yürütmeye çalıştığınız konut projelerinin bir
bölümünün, özellikle Orta Karadeniz Bölgesinde, Samsun'da yapıldığını
biliyoruz. Bu yaptığınız çalışmaların benzerinin Trabzon İlimizde de
yürütülmesi yönünde bir çalışmanız var mı; varsa hangi aşamadadır? Bunların
açıklanmasını ve değerlendirilmesini istiyorum. İkinci sorum: Konut Müsteşarlığı kurulmasının,
yürüttüğünüz bu projelere herhangi bir manisi olacak mıdır? Özellikle,
kredilendirme yönünden yaratabileceği imkânlar konusunda bize bilgi verir
misiniz? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi. Sayın Kaya, buyurun. YALÇIN KAYA (İçel) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla Sayın Bakanıma yöneltmek istediğim soru
şu: Biraz önce, değerli muhalefet partisi
milletvekillerinin konuşmalarında, iktidar partilerinin bu müsteşarlıkla
birlikte, alan yaratmaya çalıştıkları, özellikle de, Milliyetçi Hareket
Partisine alan yaratılması söz konusu edildi. Ben, Sayın Bakanıma bir şey
sormak istiyorum: Bakan olalı beri, bugüne kadar, hakikaten bir alan yaratma
çabası olmuş mudur? Kadrolaşma vesaire faaliyetleri, partililerine,
yandaşlarına herhangi bir peşkeşi olmuş mudur? En önemlisi de, yoksa, bu Konut
Müsteşarlığıyla, arsa üretip bu arsaları Milliyetçi Hareket Partisinin adına,
tapuda tescil mi ettirecektir? Ben, bunları öğrenmek istiyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Bakan, 5 dakika içerisinde cevaplayınız. Buyurun efendim. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Sayın milletvekilleri, TOKİ'yle ilgili soruya cevap
vererek sözlerime başlamak istiyorum. Toplu Konut İdaresi, bilindiği gibi, Türk
inşaat sektöründe, hakikaten, çok önemli vazifeler ifa etmiş bir kamu
teşekkülüdür. Bu kamu teşekkülünün inşaat sektörüne ve konut sektörüne yaptığı
hizmetler, elbette ki, finanse edilebildiği ölçüde başarılı olabilir. 1984-1997
yılları arasında, önemli, ciddî ve başarılı bir hizmet görmüştür; ancak, 1993
yılından itibaren ve 1997 yılında da tamamen bütçeleştirilmek suretiyle, Toplu
Konut Fonunun kaynakları kurumuş olduğu için, bugün, aslî vazifesini yeterince
yerine getiremediği bir gerçektir. Diğer taraftan, Toplu Konut İdaresinin 1997 yılı
içerisinde hesap raporlarının ibra edilememesi nedeniyle, gerekli tahkikatlar
ve incelemeler yapılmakta, ilgilileri hakkında idarî ve adlî, yasal işlemlere
tevessül edilmektedir. Emlak Bankasının da, keza, bizim siyasî sorumluluğunu
üstlendiğimiz dönemde ve ondan önceki dönemlerde, KİT Komisyonu tarafından
hesapları incelenmiş ve buradaki usulsüz ve yolsuz işlemler tespit edildiği
için, hesapları, maalesef, KİT Komisyonu tarafından ibra edilmemiştir. İbra
edilmeyen her yönetim için, benim Bakanlığım döneminde, idarî soruşturma
açılmış, adlî soruşturma açılmış, yetkilileri ve sorumluları, gerek idarî
yönden gerekse adlî yönden, yaptıkları işlemlerin hukuk çerçevesi içerisinde
karşılığını görmek üzere, muameleye tabi tutulmuşlardır. Eğer, sayın milletvekilimiz arzu ederse, burada, kimler
hakkında, ne gibi işlem yapıldığına dair iki sayfalık kısa bir not vardır. Bu notu
kendisine takdim ederek, zaman kaybetmek istemiyorum. Bu şekilde cevabı uygun
görürse vereyim; yoksa, okuyayım. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Yazılı da verebilirsiniz... KAMER GENÇ (Tunceli) - Daha zamanınız var Sayın
Bakanım; biz de duyalım. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Peki, Sayın Genç de
arzu etti. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Efendim, soruyu ben sordum; o
sormadı ki!.. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Peki... Bakanlığımızın 25.8.2000 tarihli ve 541 sayılı
yazısıyla, işlemin yapıldığı tarihte Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olan
Erdin Arı, Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Erkovan, Reha Abi, İsmail Heral,
Yücel Alptekin ve Mehmet Kemal Ünsal ile diğer görevliler, Turgay Bilgin,
Levent Dalgün, Cumali Özekici, Süheyl Yalçındağ ve Selahattin Kosler haklarında
soruşturma izni verilmiş olup, bu izinden sonra işlemesi gereken yasal süreç
devam ediyor. Yine, aynı kararla... KAMER GENÇ (Tunceli) - Emlakbank mı? DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Evet, Emlakbank... SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, hepimize
birer suret dağıtsınlar, daha iyi... BAŞKAN - Sayın Bakanım, o yazının bir suretini grup
başkanvekillerine verir misiniz? DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Peki, bir suretini
takdim edeyim. Bunu okumakla vakit geçirmeyeyim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Evet, süre de tamamlandı... KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istemiştim. BAŞKAN - Arayacağım Sayın Genç, notunuzu aldım. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Diğer taraftan, Emlak
Bankasının bankacılık bölümünün ayrılıp, inşaat bölümünün ayrı bir faaliyette
bulunması gerektiği, 1997 yılından itibaren, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu kararlarıyla belirlenmiş ve bu şekilde bir karar alınmıştır. Bu kararın
gereğinin yerine getirilebilmesi için bir çalışma başlatılmıştır. Çalışmanın
özünde, Emlak Bankasının inşaat faaliyetlerinin durdurulması
kararlaştırılmıştır; tarih, 1997. Ondan sonra bu işlemlere devam edilmiş ve
Emlak Bankasının inşaatla ilgili, arsa aşamasından başlayıp taahhüdü altında
bulunan inşaatlar ve yaptırdığı işlerle birlikte, inşaat sektöründe faaliyet
gösteren şirketlerinin de, inşaat dilimi içerisinde faaliyet göstermesi ve
bankacılık alanından sıyrılması yönündeki çalışmalar sürdürülmüş; ancak, bizim,
Bakanlık görevine başlamamızdan sonra, bu, daha kesin ve net adımlar haline
getirilmiş ve Emlak Bankasının inşaatla ilgili tüm bölümleri tefrik edilerek,
nisan ayında çıkarılmış olan Bakanlar Kurulu kararıyla ayrıştırılmış ve
bankacılık bölümü, Hazineden sorumlu Sayın Devlet Bakanının siyasî sorumluluğuna
tevdi edilmiştir. Geriye kalan miktar, Sayın Dönen'in ve Sayın Genç'in de ifade
ettiği gibi, 2,5 katrilyon diyorlar, bunu hesaplamak pek mümkün değil; çünkü,
bilanço değerleri üzerinden baktığımız zaman 1 katrilyon, gerçek değerler
üzerinden baktığımız zaman, bu, bazı gayrimenkullerde düşmekte, bazı
gayrimenkullerde de artmaktadır. Bunun idare edilebilmesi gerekmektedir; bir. Diğer taraftan, Arsa Ofisinin önündeki yasal engellerin
giderilerek, ülkenin gecekondulaşma, ülkenin çarpık kentleşme, ülkenin arazi
rantçılığı ve arazi mafyası gibi problemlerinin önüne geçmek ve yine, ülke
içerisinde ekonomide önemli bir sektör olan inşaat sektörünün ve onun
lokomotifliğinde yürüyen 140 ayrı ekonomik alanın faaliyete geçirilebilmesi
için bir çalışma yapılması lazımdı, bu çalışmanın da derli toplu olması lazımdı
ve bu çalışmanın da devletin diğer kurum ve kuruluşlarıyla koordinasyon
içerisinde yapılması gerekliydi. İşte, bu çerçeve içerisinde, konut
müsteşarlığı kanunu gerekliydi ve zarurîydi. Sayın Nail Çelebi'nin sualine cevaben arz ediyorum. BAŞKAN - Sayın Bakanım, çok kısa olarak; çünkü, süremiz
tamamlandı efendim. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Hay hay efendim. Toplu Konut İdaresi, Karadeniz Bölgesinde, Samsun'da 3
000 konut civarında ciddî bir yatırım gerçekleştirmiştir ve geçen aylar
içerisinde bu inşaat tamamlanmış, hak sahiplerine teslim edilmiştir. Trabzon'da
da, Toplu Konut İdaresinin müşteri finansmanı ve hasılat paylaşımı suretiyle,
bu finansman modellerini uygulamak suretiyle bir çalışması vardır. Temenni
ederiz ki konut müsteşarlığı kanunu bir an önce çıkar, bu finansman modellerini
uygulayacak organlar teşekkül ettirilir ve Karadeniz Bölgesindeki, Trabzon'daki
vatandaşlarımız da bundan yararlanma imkânı bulur. Sayın Kaya'nın sorusuna cevaben arz ediyorum. Bu arada,
basında çıkan bir bilgiyi de arz ederek ifade etmek istiyorum ki, bu kadrolaşma
konusunda yanlış bilgiler verilmektedir. Saygın bir gazetemizin bir köşe
yazarı, konut müsteşarlığı kanunu ile Milliyetçi Hareket Partisinin kadrolaşmak
için bir yol açtığı ve bu yol ile konut müsteşarlığı kanunundan sonra 80-81
ilçede, 2 000 de beldede şubeler, müdürlükler ihdas edileceği, böylece 10 400
kadroyu da -bu tasarının kanunlaşmasından sonra- açıp devlete bir yük
getireceğini ifade etmişti. Bereket ki, değerli milletvekilleri bu kadar büyük
bir boyutta görmemişler; ancak, ifade edildiği gibi, Konut Müsteşarlığı
Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı, hiçbir şeklide kadro ihdasını gerektiren bir
çalışma değildir, sadece, 61 elemana naklen atama yolunu açan bir tasarıdır;
bunun dışında, kadro dereceleri açıktan atama yapılmasına imkân sağlamayacak
şekilde tespit edilmiştir. Burada, hem bunu basında dile getiren basın
mensupları için hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde dile getiren
milletvekilleri için ifade ediyorum, bu konuya bu kadar önem veriyorlarsa, hiç
olmazsa, tasarının ekindeki kadro cetvellerini okusalardı da mahcup duruma
düşmeselerdi. Teşekkür ederim Sayın Başkanım. BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını, Sayın Genç'in istemi üzerine, arayacağım. HASAN GÜLAY (Manisa) - Kim istedi?.. BAŞKAN - Sayın Genç istedi efendim; İçtüzükten doğan
bir hakkını kullanıyor, bunda yadırganacak bir şey yok. Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremezlerse, aynı süre
içerisinde, oylama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; vekâleten oy
kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve imzasını taşıyan oy pusulasını, aynı süre içerisinde, Başkanlığımıza
ulaştırmalarını rica ediyor, oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. 1 inci maddeyi okutuyorum: KONUT
MÜSTEŞARLIĞININ KURULMASI VE ARSA OFİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; kalkınma planlarına ve
yıllık programlar ile bölgesel ve yerel planlar arasında uyumu sağlayarak
sağlıklı ve düzenli yapılaşmayı oluşturmak üzere, yatırım sektörleri, kamu
tesisleri ve her çeşit konut için ihtiyaç duyulan arsa üretimini sağlamak,
konut ihtiyacını gidermeye yönelik alternatif finansman modellerini
geliştirmek, arsa ve konut politikaları üretmek ve bu politikaların
uygulanmasını sağlamaktır. BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Önerge yok. 1 inci maddeyi oylarınıza... MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, benim Grubumuz
adına söz talebim vardı. BAŞKAN - Gelmezse ne yapayım... TURHAN GÜVEN (İçel) - Pusula gönderdim efendim. BAŞKAN - Efendim, yok, gelmezse ne yapayım. YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Efendim , oylamaya geçtiniz. BAŞKAN - Kabul
edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: KAMER GENÇ (Tunceli) - Böyle şey olur mu Sayın Başkan? BAŞKAN - Oylamaya geçtik efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) Yangından mal kaçırmayın. 4
maddeydi; şimdi, 14 madde varsa 14 madde üzerinde de konuşturacağım. Tanımlar MADDE 2. - Bu Kanunda geçen; a)Bakan : Konut Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanı, b) Bakanlık : Konut Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlığı, c) Kurul : Konut Yüksek Kurulunu, d) Koordinasyon Kurulu : Konut Koordinasyon Kurulunu, e) Müsteşarlık : Konut Müsteşarlığını, İfade eder. BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 698 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, konut müsteşarlığının
kurulmasıyla amaçlanan, konut yapımının ve hazine arsalarının, Millî Emlak
Genel Müdürlüğü adına tescilli olan hazine arsalarının Konut Müsteşarlığı ve
Arsa Ofisi vasıtasıyla tahsis edilmesi suretiyle konut yapımını teşvik etmek ve
planlı bir kalkınmayı sağlamaktır. Değerli milletvekilleri, bu hükümet hükümet olduğu
tarihten itibaren yapılan konut adedi ile daha önceki hükümetler döneminde
yapılan konut adedini size metrekareleriyle birlikte vermeye çalışacağım. Değerli milletvekilleri, hükümete mensup
milletvekillerinin sık sık tenkit ettiği yıllardan başlamak suretiyle açıklık
getirmek istiyorum. 1993 yılında toplam konut adedi 130 972; 1999 yılında
bu hükümetin işe başladığı yıldan itibaren yapılan konut 18 968 adet; 1993
yılında kamu konutu 2 827 adet, özel konut 99 871 adet, yapı kooperatiflerinin
ise 28 274 adettir. Metrekare olarak söylüyorum, toplam 65 966 000, kamu 2 681
000, özel 48 090 000, yapı kooperatifleri 15 196 000'dır. Yine, 1996 yılından bir örnek vermek istiyorum; 1996
yılında 112 431 adet konut yapılmış; bunun 1 147 adedi kamuya, 88 534 adedi
özel sektöre, 22 750 adedi de kooperatiflere aittir. 2000 yılına baktığımız
zaman, 6 236 adet konut yapılmış; bunun 473 adedi kamuya, 5 249 adedi özel
sektöre, 514 adedi de yapı kooperatiflerine aittir. Değerli milletvekilleri, 1999, 2000 ve içinde olduğumuz
2001 yıllarında hükümetin uygulamış olduğu ekonomik istikrar paketi
çerçevesinde, Türkiye'de, yok denilecek kadar konut inşaatı yapılmaktadır. Bu
hükümet kalkınmayı hedef alıyor, büyümeyi hedef alıyor; açlıkla, yoklukla,
yolsuzlukla mücadeleyi hedef alıyor; ama, konut inşaatı gibi, geniş yan
sanayiin; ana, temel sanayiin çalıştığı 2 000'e yakın işyeri negatif büyüme
içerisinde. Size soruyorum; 1993'te 130 000-140 000 adet konutun
yapıldığı ortadayken, şimdi ise 18 000 adetlerde kalan konut yapımı için bir
müsteşarlık kurulmasının sebebi nedir? Acaba, geçmişte 120 000-130 000 konutun
idaresini yapan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi veya Millî
Emlak Genel Müdürlüğünün buralara tahsis etmiş olduğu arsalarda, arazilerde bir
sıkıntı doğmadı da, şimdi yapılmış olan 18 000 adet konutta mı bir sıkıntı
doğuyor? Soruyorum; beğenmediğiniz, tenkit ettiğiniz o
hükümetler döneminde, 1994, 1995, 1996, 1997'de, hiçbir zaman 100 000'in
altında konut inşaatı yapılmamış. Buraya gelindiği zaman rakamla konuşulmuş
olsa daha iyi olur. Bakın, 1999'da yapılan konut adedini tekrar söylüyorum;
1999'da 18 000, 2000'de 6 000 konut yapılmış; ama, 1993, 1994, 1995, 1996
yıllarında, 1997'ye kadar, her yıl 100 000'in üzerinde konut yapılmış. Peki,
siz neyi savunuyorsunuz, iktidar olarak neyi müdafaa ediyorsunuz? Bu hükümet,
dört yıl içinde, Türkiye'yi, cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik buhranına
sürüklemiştir. Acaba, bunun iyi olduğunu mu müdafaa ediyorsunuz?!. Millet, ağır
bir yoksullaşma içinde, çaresizlikle, zorlukla karşı karşıya bırakılmış.
Ekonomi, tam anlamıyla bir çıkmaz sokağa sürüklenmiş, bunu mu müdafaa
ediyorsunuz?!. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Buyurun Sayın Akın. MURAT AKIN (Devamla)- 99 seçimlerinden sonra işbaşına
gelen Anasol-M Hükümeti, Türkiye'yi iki yıl içinde, tanınmaz bir noktaya,
ekonomik çöküntüye ve fakirleşmeye mahkûm etmiştir. Uyumlu ve başarılı olduğunu
iddia eden Anasol-M Hükümetinin bugüne kadar tam 6 bakanı, istifa ve azil
suretiyle bakanlık görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Böyle fevkalade
bir idare oluyor da, acaba, bu bakanlar, hem de bu Toplu Konuttan, Arsa
Ofisinden sorumlu bakanlar niye istifa ediyor?!. Bunlara bir açıklık getirilmesi gerekir diyor; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM Teşkilât ve Görevler Konut Yüksek Kurulu MADDE 3. - Başbakanın başkanlığında, Bakan, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan, Maliye Bakanı, Bayındırlık ve
İskân Bakanı ile Konut Müsteşarından oluşan Konut Yüksek Kurulu kurulmuştur. Başbakanın bulunmadığı hallerde Kurula, Bakan başkanlık
eder. Görüşülecek konunun özelliğine göre, Kurul Başkanının
daveti üzerine ilgili bakanlar da Kurula katılır. Kurulun görevleri şunlardır : a) Arsa ve konut üretimi konusunda genel politikaları belirlemek. b) Öncelikli arsa ve konut üretim alanlarını ve bu
alanlarda yapılacak üretimin takvimini tespit etmek. c) Yapılacak arsa ve konut üretimi için gerekli iç ve
dış kaynakları yönlendirmek. d) Konut Koordinasyon Kurulu ve Müsteşarlık tarafından,
bu Kanun kapsamında hazırlanıp onayına sunulan hususları değerlendirip karara
bağlamak. BAŞKAN- 3 üncü madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs. Buyurun Sayın Örs. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 698 sıra sayılı Konut
Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının, konut yüksek kurulunu düzenleyen 3 üncü maddesi üzerinde
Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle, şahsım ve
Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 57 nci hükümet,
son ekonomik krizleri gerekçe göstererek her gün yeni zamları devreye sokarak,
ekonomik krizin faturasını halkımıza yüklerken ve bu sayede de ekonomik
programın başarılı olacağına inanırken, kamunun zaten hantal olan yapısına yeni
bir yük getiren konut müsteşarlığı kurulması yasa tasarısını gündeme
getirmektedir. Hatırlayacağınız üzere, halkımız zamlara ezdirilmeyecek, çalışan
ve üreten kesimler desteklenerek ekonomide büyümeye doğru gidilecekti; fakat,
önümüze getirilen tasarılarla bunun mümkün olmadığını görmekteyiz. Her zamanki
gibi kolaycılığa kaçarak, otoyollara, köprü geçişlerine ve birçok işleme zam
yaparak, vergi koyarak, bu sayede gelir elde edeceğini sanmaktadır. Bunun
yerine, hiç vergi vermeyen kesimlerin vergi verir hale getirilerek ve
hükümetleriniz zamanında her gün haberlerine alıştığımız yolsuzluk olaylarının
önünü tıkayarak, pekâlâ, Hazineye artı gelirler kazandırmak mümkün olabilirdi;
fakat, bu konularda henüz somut adımlar atmadığınızı da üzülerek görmekteyiz.
Son günlerde yapılan soruşturmalar ve ortaya çıkarılan yolsuzluk dosyalarından
ötürü yargıya yapılan müdahaleler, jandarmaya yapılan "yetkisini
aşıyor" açıklamaları, bizleri ve kamuoyunu rahatsız etmektedir. Bu tür
hareketlerden kaçınmak ve varsa, eğer, suçluların yargıya intikalini sağlamak
hükümetlerin görevi olmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konut
müsteşarlığı kurularak yeni bir bakanlığın kuruluşuna öncülük edilmektedir. Bu
karar, IMF'ye verilen niyet mektubunda "gider artışına yol açacak teşkilat
genişlemelerine gidilmeyecektir, yeni kadro dahil, kaynağı olmayan harcama
artırıcı uygulamaya gidilmeyecektir" denilmesine rağmen, yeni kadro
ihdasına gidilmektedir. Şimdi, diyebilirsiniz ki, biz, bunun için bütçeye
kaynak koyduk; o zaman, zamlar niye; yaptığınızın, demek ki, bir kısmının, bu
kadrolara verilmesi için yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 3 üncü
maddesinde "Başbakanın başkanlığında, Bakan, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan, Maliye Bakanı, Bayındırlık ve İskân Bakanı ile
Konut Müsteşarından oluşan Konut Yüksek Kurulu kurulmuştur" denilmektedir. Değerli arkadaşlar, mahallî idareler yasasının kamuoyu
gündeminde olduğu bugünlerde, bu yasa da dikkate alınarak, mahallî idarelerden
de bu kurula eleman alınması, alınacak kararların uygunluk tartışmalarında önem
arz etmektedir; çünkü, iskâna açılacak Hazine arazilerinin altyapısı, yolları,
yerel yönetimler tarafından yapılacaktır. Bu nedenle, yerel yönetimlerden de
kurula temsilci alınması gerekir. Bir de, ülkemizde, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü ile Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlükleri, bugüne kadar, ne gibi üretimler yapmışlardır;
bunların çalışmaları yetersiz mi ki, bir de üzerine konut müsteşarlığı
kurularak biraz daha bürokratik yetki karmaşasına doğru sürüklenen bir yapı
oluşturulmak istenmektedir? Ayrıca, bu tasarının, koalisyonda, dengeleri sağlamak
adına, Emlak Bankasının koalisyonun bir üyesinin elinden alınmasıyla oluşan
boşluğu doldurmak için ve Emlak Konut AŞ'nin trilyonlarını rahatça yönetmek,
Arsa Ofisini ve Toplu Konut İdaresinin de içinde bulunduğu yeni bir hantal
kurum oluşturmaktan öteye geçmeyen, hiçbir işe yaramayacağı inancında olduğumuz
bir yapılanmadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, bazı
hususları da dikkatlerinize sunmak istiyorum. Devlet, arsa ve bina ticaretine
devam ederse, yeni yolsuzluklara da zemin hazırlamış olacaktır. Mülkiyeti
Hazineye ait arazi ve arsaların bedeli karşılığı devri gerekirken bu
yapılmamakta ve arsaların peşkeş çekilmesine zemin hazırlanmaktadır. Mahallî idarelerle ilgili temel kanun, bugünlerde
Mecliste ele alınması gerekirken -beklenmektedir- bu kanunun çıkması, yerel
yönetim kanununun çıkması beklenmeden böyle bir yasanın çıkarılması, ileride
bazı yetki karmaşalarına ve arsa üretimlerinde müsteşarlıkla belediyeler
arasında sürtüşmelere sebebiyet verebilecektir. Ayrıca, tasarıda, belediyelerle hiç işbirliği
düşünülmemiştir. Emlak Bankasının, Emlak Konut AŞ'nin elinde 2 katrilyon
değerinde gayrimenkul olduğu komisyonlarda dile getirilmiştir. Bunlarla ilgili
menkule çevrilme çalışmaları hızla yapılmalı, kaynak aradığımız bugünlerde,
dışarıdan değil, içeriden böyle kaynaklar devreye sokulmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun. MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamuda küçülmeyi ve özelleştirmeyi tartıştığımız, kamu
bankalarını -çalışanları mağdur ederek- özelleştirmeye ve bazılarını kapatmaya
çalıştığımız bugünlerde yeni bir kadrolaşma hareketinin, hele siyasetin allak
bullak olduğu bugünlerde bu tasarının gündeme gelmemesi gerektiğini ve bu
tasarıya bu duygular ve gerekçelerle ret oyu vereceğimizi bildirir, Yüce
Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Madde üzerinde 4 önerge vardır; ancak, 3 önergeyi
işleme alacağım. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutup, sonra
aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesinin (c) bendinin ikinci fıkrasındaki "gerekli" kelimesinden
sonra "olan" kelimesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesinin ikinci paragrafının ilk satırında yer alan "özelliğine"
kelimesinin "önemine" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - Son önerge, aynı zamanda en aykırı önerge
olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bir şey öğrenmek
istiyorum: Bu kanun tasarısının hangi maddeleri üzerinde önerge var? BAŞKAN - Orada yazılı Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, olmaz... Bakın, benim,
burada, önergem var, bir tek önerge verdik; sırf dolgu önergelerle, bizim
önergeyi... Ama, efendim, söyleyin; şimdi, hangi maddelerde önerge varsa,
söyleyin?.. BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bakın, 1 inci
maddede okutmadınız, 2 nci maddede okutmadınız, önerge yoktu; ama, sırf
buradaki önergemizi boşa çıkarmak için, dolgu önergelerini işleme koyuyorsunuz;
böyle olmaz! Sayın Başkan, böyle olmaz! BAŞKAN - Sayın Genç, önergeyi ben mi vereceğim, ben mi
alacağım?! KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, 2'de ve 3'te önergeler
var mı? BAŞKAN - 2 nci maddede önerge yok efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - O zaman, niye biz boştan yere
önerge verdik? BAŞKAN - Takip edecek ben miyim efendim; sırası gelince
işleme alıyorum; ne yapabilirim ki... Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?... DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Katılmıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - İsteyebilirsiniz; sizin isteğiniz yerine
gelmiyor mu? O arkadaşın da önerge verme hakkını işleme alacağız. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, önergelerimi geri
çekiyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) - O zaman bizim önergemizi işleme
koymanız lazım. BAŞKAN - Okunduktan sonra işleme alınmıyor. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, oylama işlemi olmadan
önergelerini geri almıştır... BAŞKAN - Efendim, önergelerini çekmiştir. 3 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeteryasını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim; sayın
milletvekillerinin bu süre içerisinde sisteme girmelerini, giremedikleri
takdirde, teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremezlerse,
aynı süre içerisinde oylama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını,
vekâleten oy kullanacak sayın bakan var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve imzasını taşıyan oy pusulasını Başkanlığımıza
ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
bulunamamıştır. Birleşime, saat 15.45'te toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 16.33 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati
: 16.45 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 127 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. 3 üncü maddenin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 3. – Konut
Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/857) (S. Sayısı : 698) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde. 3 üncü maddenin oylanmasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, yeniden, elektronik oylama cihazıyla oylamayı
yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır; 3 üncü madde kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum : Konut Koordinasyon Kurulu MADDE 4. - Konut Müsteşarının başkanlığında, Toplu
Konut İdaresi Başkanı, Arsa Ofisi Genel Müdürü, Millî Emlak Genel Müdürü, Tapu
ve Kadastro Genel Müdürü ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdüründen oluşan Konut Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Yürütülecek projelerin özelliklerine göre, ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarının yöneticileri de Kurul kararı ile Koordinasyon Kuruluna
katılabilirler. Konut Koordinasyon Kurulu, Kurul kararlarının oluşumuna
esas olmak üzere, hazırlıkları yapmak ve Kurul kararlarının uygulanmasında
ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamakla görevlidir." BAŞKAN - 4 üncü madde ile ilgili olarak, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük. Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara)- Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı kanun
tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini
sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Doğru Yol
Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısında yeni bir
kademenin, yeni bir birimin oluşturulmasını görüyoruz. Oysa, bugün kamunun
yapısı, milletin beklentilerine ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte
değildir. Yeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardır; çünkü, hizmette kalite ve
standart, özellikle, gelişen teknolojinin ve bilimin ortaya koyduğu ihtiyaçları
da karşılayacak durumda değildir. Aynı zamanda, kamu harcamalarının daha da fazla
artmasına neden olan bir yapılanmayla karşı karşıyayız. Biz, devletin,
fonksiyonları itibariyle küçülmesi gerektiği noktasını ifade ettiğimiz bir
dönemde ve özellikle kamu harcamalarını biraz daha fazla kısıtlayalım derken,
bu sefer, bir konut müsteşarlığı ve bununla birlikte, konut yüksek kurulu adı
altında kurulan birkısım birimlerle, âdeta, kamu harcamalarını artıracağımız ve
dolayısıyla, hizmetteki maliyet unsurlarını artıracağımız bir noktaya doğru
gidiyoruz. Değerli milletvekilleri, hizmette, özellikle, kalite ve
standardı yükseltmek, süratli, verimli ve etkili hizmet üretmek, gerçekten,
devletin de ana hedefi olmalıdır. İnsangücü planlamasının olmadığı bir dönemi
yaşıyoruz. İnsangücü planlaması olmadığı gibi, âdeta, yeni kurulan birimlere,
siyasetçiler arasında "benim adamım tayin edilsin, filanın adamı tayin
edilsin" diye pazarlıkların yürüdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Değerli
milletvekilleri, hiçbir dönemde, siyasî partiler, özellikle iktidar partileri,
kendi aralarında "üç tane senin olsun, üç tane benim olsun, bir tanesi
filanın olsun" veya "beşi bende olsun, ikisi sende olsun"
şeklinde, milletin önünde, hatta, dünyanın önünde, özellikle, fevkalade önem
arz eden birkısım birimlerin oluşturulması veya görevlendirilmesiyle ilgili
olarak böyle bir olay yaşanmadı. Dolayısıyla, millet adına ve devletimize
yönelik fevkalade önemli, ciddî iddiaların ve tenkitlerin olacağını görmenin
büyük üzüntüsünü yaşadığımızı belirtmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, yoktur böyle bir şey; yani, siz
kalkıyorsunuz, "efendim, şu siyasal parti şöyle olsun, şu bakan şunu
istiyor, bu bakan bunu gerçekleştirecek..." Oysa, ehliyet ve liyakat, kamu
idaresinde önemliydi; ama, ehliyet, liyakate bakılmıyor, "benim
adamım, senin adamın, filanın
adamı" şeklinde bir değerlendirmeyle karşı karşıyayız. Değerli milletvekilleri, Emlak Bankasını kapatıyoruz;
Emlak Bankası niye kapatılıyor?! Konut üretiyor; konut üretmekle birlikte,
ayrıca, Emlak Bankasının kamu borçları, özellikle, alacakları, battığı ifade
edilen sebeplerin arasında Hazineden olan alacaklarıdır. Bir taraftan, Emlak
Bankası kapatılıyor; bir taraftan, konut ürettiğinden dolayı zarara uğruyor;
arkasından da bir Konut İdaresi kuruluyor veya konut müsteşarlığı kuruluyor... Değerli milletvekilleri, konuta ihtiyaç var; ama,
unutulmaması gereken bir şey daha var; o da, inşaat sektörünün, sadece yurt
içinde değil, yurt dışında da, gerçekten, gurur duyulacak bir noktaya gelmiş
olmasıdır. O halde, bizim, inşaat sektörünü daha fazla destekleyecek birkısım
politikalar üretmemiz gerekirken, neden kendi kendimize, devlet olarak, tekrar
konut üreteceğiz diye gündeme getiriyoruz. Konut müsteşarlığının kurulması
zaten yanlış; ama, konut idaresiyle ilgili olarak da yapılması gereken bir şey
var; altyapıyı hazırlamak. Altyapıyı hazırlamayla ilgili bir fonksiyon verilmiş
olsa, buna olumlu yaklaşılması mümkün; ama, öyle değil. Hem bir taraftan,
konutla ilgili konuları gündeme getiriyorsunuz; hem de bir taraftan da, üzerine
bir müsteşarlık bina ediyorsunuz. Çok acele kanunlar çıkarıyorsunuz. Değerli milletvekilleri, dün, memurlarla ilgili bir
yasa çıktı; üzülerek belirtmek istiyorum; Sayın Başbakanın da burada olduğu bir
zamanda ifade ediyorum: Hükümet tasarısının gündeme geldiği hallerde, bütün
bakanların mutlak surette görüşlerinin, aynı
zamanda, bakanlıkların görüşlerinin alınması lazım. Eğer, bir kurumun
görev ve yetkilerine müdahale ediliyorsa, o yetkileri, onların elinden
alınıyorsa, onların görüşlerinin alınması lazımdı. Biz, hükümet tasarısı gündeme geldiğinden dolayı,
Adalet Bakanımızın ve dolayısıyla başsavcıların, Yargıtay Başsavcısının da görüşünün
alınması suretiyle bu kanunun buraya getirilmiş olduğunu zannettik; ama, ne
yazık ki, Yargıtay Başsavcısı, özellikle, birkısım kamu kurum ve kuruluşlarında
üst yöneticilerle ilgili yapılacak olan tahkikatlar konusunda, maalesef,
ellerinden yetkilerinin alınmasından dolayı büyük bir ıstırap duyduklarını
ifade ediyorlar. Hatta, bu, Anayasaya aykırıdır... Gerçekten, Anayasaya
aykırıdır, çünkü, izin müessesesi var; izni, biz kaldırdık ve buna
"gönderirler" ifadesini koyduk. Ben "gönderirler"i hangi
maksatla koydunuz diye sormuştum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Bağlıyorum Sayın
Başkan. BAŞKAN - Buyurun. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Savcıların işyükünün
fazlalığından da bahsedilmişti; ama, öyle değil. Nedir peki? Karşımıza çıkan
tabloyla, doğrudan doğruya yargı erkine müdahale anlamını taşıyacak yetkilerin
elinden alınmasına neden olacak bir düzenlemeyle karşı karşıya kaldık. Yargıtay
Başsavcısı da, haklı olarak, bağırıp çağırıyor ve dolayısıyla, demokrasinin en
önemli unsuru olan, hukukun üstünlüğünü temin edecek olan yargı erkini
gündemden çıkaracak, onu dışlayacak bir oluşuma tepki koyuyor. Onun için de
diyorum ki: Sayın Başbakan, o kanunun mutlaka değiştirilmesi ve dolayısıyla,
halkın hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerekir. Müsteşarlık, bürokratik bir kademedir. İş ve
hizmetlerin maliyet unsuru fevkalade önemlidir ve bu da artmaktadır. Bütün bu şartlar altında, biz, bu kanun tasarısına,
özellikle, hem harcamaları artırdığı için hem de gerçekten ihtiyaç olmadığı
için karşı olduğumuzu belirtiyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Madde üzerinde verilmiş 3 önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım. Önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesinin ikinci paragrafındaki "yürütülecek" kelimesinden sonra
"olan" kelimesinin ilavesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesinin ikinci paragrafının dördüncü satırındaki "katılabilirler"
kelimesinin "katılırlar" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - Okutacağım son önerge, aynı zamanda en aykırı
önerge olduğu için, okuttuktan sonra işleme alacağım. Sayın Başkanlığa Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı yasa tasarısının 4
üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI FARUK BAL (Konya) - Katılmıyoruz efendim. Sayın Genç, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak
verdiğim önerge üzerinde konuşmak istiyorum. Önergeyle, konut koordinasyon kurulunun kaldırılmasını
istiyoruz. Tabiî, bu iktidar üç partiden oluşan bir koalisyondur. NECMİ HOŞVER (Bolu) - Dört!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Onu yarım ortak kabul ediyoruz,
yarım ortak o. Bu iktidar, devletin kaynaklarını kendi arasında
bölüşüyor, bölüşürken de parti menfaatleri ön sıraya alınıyor. Yoksa, önemli
olan, kanunlar getirilirken buraya, kanunlarda halkın ve devletin menfaati ön
planda tutulması lazımdır. Birçok idarede kurullar kurduk. Bankalar Düzenleme ve
Denetleme Kurulunu kurduk, Sermaye Piyasası Kurulu Kanununu çıkardık, birçok
kurullar kurduk. Dolayısıyla, artık, devleti, birtakım kurullar kanalıyla
yöneteceğiz; kurullar kararıyla yönetilince de -bir defa- yarın öbür gün
sorumlu makamda kimse olmayacak. Kimi sorumlu tutacağız? Yani, böyle, birkaç
kişiden oluşan bir kurul koydunuz mu burada sorumlu kişiyi karşımızda bulmamız
da mümkün değil. Yine, bu tasarıyla -önergeler verildiği için, konuşma
hakkımız kalmadığıiçin bir iki şeyi daha vurgulamak istiyorum- ilgili bakana iç
ve dış piyasalarda borçlanma, borç alma hakkı tanınıyor. Bana göre de, bu,
devlete karşı hazırlanmış çok büyük bir tuzaktır. Daha önce yaptığım konuşmada
da arz ettim; bugün, Türkiye'nin iç borcu, dış borcu, iç borç faizi, dış borç
faizi ne kadardır kimse bilmiyor. Hazinenin muhasebesi tutulmuyor,
tutulmayınca, kimine göre, bugün devletin 115 katrilyon dış borcu, 120
katrilyon iç borcu var; geçen gün buraya getirdiğiniz bir bütçede başka bir
rakam verildi. Bu itibarla, devri iktidarınızda, devlet, ekonomik yönden
çökertilirken, devletin dış itibarı da çok sarsılıyor. Bu Telekom meselesi çok önemli bir olaydır.
Koalisyonlar kurulur. Koalisyonlar kurulurken de, o koalisyonların görev
taksiminde, yetki alanlarının taksiminde, belirli kuruluşlar, mesela PTT bir
bakanlığa verilebilir, Telekom bir bakanlığa verilebilir. Şimdi, bunu siz
aşıyorsunuz, dünya kamuoyu önünde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Milletinin
itibarını sarsacak bir pazarlık içine giriyorsunuz; diyorsunuz ki:
"Efendim, Telekomdaki şu kadar memur MHP'li olacak, şu kadar memur DSP'li
olacak." Bir defa, dünyada bunun örneği yoktur; devlet memuru, devletin
memurudur; siyasî partilerin ve siyasî iktidarın memuru değildir. Kamuoyuna
çıkıp da böyle bir taksimden bahsetmek ve memurları kendi aralarında taksim
ettiği görüntüsünü yaratmak, kamu hizmeti gören insanlara karşı büyük bir
haksızlıktır, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı büyük bir haksızlık ve
itibarsızlık yaratan bir davranış biçimidir; ama, maalesef, bu hükümet, ne
gerçekleri görerek, ülkenin, uluslararası düzeyde itibarını sarsar mı sarsmaz
mı, ülkeyi nereye götürür; fam ve izanından yoksun bir davranış içinde gerek
Türk Halkının karşısına gerek dünya uluslarının karşısına çıkmaktadır. Tabiî,
bunları anlatmakta çok zorluk çekiyoruz. Sayın Başbakan ve bakanlara soruyoruz: Acaba, şurada şu
kadar sandalye boşken, bu Mecliste, ülkenin geleceğini bu kadar bağlayıcı
kanunları çıkarmak içinize siniyor mu? Sormak istiyorum; siniyor mu içinize
muhalefet sıraları bu kadar boşken?! Buraya getiriyorsunuz tuzak önergeleri veriyorsunuz,
dolgu önergelerle maddeleri dolduruyorsunuz! Böyle bir kanun müzakeresi var
mıdır? Hangi parlamentoda görülmüştür; bir kanun üzerinde bir tek parti
çıkacak, madde üzerinde 5 dakika konuşacak, önerge de verilmeyecek ve böylece
kanun çıkacak! Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir usul yoktur. Bu usulle çıkan
kanunlar da ülkenin geleceğine karşı kurulan en büyük tuzaklardır. Bu
tuzakları, bu memlekete ve bu millete kurarak kime ne sağlıyorsunuz?! Bakın, dün, burada arkadaşım da söyledi; memurların
muhakematıyla ilgili savcıların soruşturma yetkisini aldınız; ama, devri
iktidarınızda, Türkiye'yi en büyük çöküntüye sürüklediniz, en büyük soygunlar
sizin zamanınızda yapıldı, en büyük çalmalar sizin zamanınızda yapıldı. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Mesela hangisi?! KAMER GENÇ (Devamla) - Bunları, hangi hakla ve hangi
salahiyetle, siz, savcıların soruşturma yetkisini alıyorsunuz. (MHP
sıralarından gürültüler) Efendim, birlerce örnek var. Dört senedir
iktidardasınız, dört sene... CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Soygunları söyle!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Dört senedir iktidardasınız;
hangi olay varsa, getirin, çıkarın ortaya! Getirin, millete de bunları
gösterelim; ama, savcıların yetkisini alıyorsunuz... (DSP ve MHP sıralarından
gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun. KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başbakan, soruşturma yapan
savcıya karşı, onun karar vermesini etkileyecek telkinlerde bulunuyor.
Jandarma, soruşturmalardan çıkıyor.
Polis de... Hangi polis müdürü çıkacak da bu suiistimallerin üzerine gidecek,
Sayın Başbakana sormak istiyorum. Bir devlet kurumları bu kadar yıpratılabilir mi?
Yargıya bu kadar müdahale edilebilir mi? Getirdiğiniz kanunları, burada,
müzakeresiz geçiriyorsunuz zaten. Getirdiğiniz kanunlarla, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin hangi yük altına girdiğini de tahmin ediyor musunuz? IMF'ye bir niyet mektubu vermişsiniz ve yeni yeni
kadroları, yaratıcı ve masraf artırıcı herhangi bir işlem ve düzenleme
yapmayacağız diyorsunuz; acaba, bu niyet mektubunu okumadan mı verdiniz?! Kendi
aranızda tartışıyorsunuz, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları seviyesinde;
"biz, niyet mektubunu okumadan imzaladık... " Dünyanın hangi
iktidarında, hangi iktidar mensupları böyle bir söz söylediği zaman, iktidar
makamında oturabilir sayın milletvekilleri?! Bu memleketi, bu zihniyetle, bu
düşünceyle idare ettiğiniz zaman, bu memlekete kurulan tuzakların, acaba,
farkında mısınız?! (DSP sıralarından gürültüler) ÇETİN BİLGİR (Kars) - Önergeyle ilgili
konuşacaktınız!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Önergeyle ilgili konuştum. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesinin ikinci paragrafının dördüncü satırındaki "katılabilirler"
kelimesinin "katılırlar" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Önergelerimizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Önergelerini çekiyormuş Sayın Nidai Seven. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi okutuyorum: Konut Müsteşarlığı MADDE 5. - Başbakanlığa bağlı Konut Müsteşarlığı
kurulmuştur. Müsteşarlığın merkez teşkilâtı ekli (1) sayılı cetvelde
gösterilmiştir. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü,
Müsteşarlığın bağlı kuruluşlarıdır. Müsteşarlığın görevleri şunlardır : a) Kurul tarafından alınan kararların uygulanmasını
takip etmek ve sonuçlarını Kurula bildirmek. b) Sektörel plan hedefleri de göz önünde tutularak, seçilecek
arsa üretim alanlarının sınırlarını belirlemek. c) Kurul tarafından alınan kararlar doğrultusunda,
bağlı kuruluşları vasıtasıyla, her türlü sektörel yatırımlar ve kamu tesisleri
için kamulaştırma, bedelli, bedelsiz, peşin veya vadeli olarak satın alma,
devir ve anlaşma yolu ile gerekli olan gayrimenkulleri sağlamak, sağlanan bu
gayrimenkulleri tespit edilecek esaslara göre, olduğu gibi veya planlayarak,
alt yapı tesislerini kısmen ya da tamamen ikmal ederek veya ettirerek ihtiyaç
sahiplerine satmak, kiralamak, trampa etmek, irtifak hakkı tesis etmek, kamu
kurum, kuruluşları veya özel hukuk tüzel kişileri eliyle pazarlamak ve satmak. d) Arsa, alt yapı, konut üretimi ve bu konulardaki
araştırma geliştirme faaliyetleri için Bakan onayı ile her türlü iç ve dış
kaynaktan temin edilen krediyi bağlı kuruluşlara kullandırmak, değişik gelir
gruplarının konut ve işyeri sahibi olabilmesi için alternatif finansman
modelleri geliştirmek. e) Amaçlarını gerçekleştirmek üzere, kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşlar ve özel hukuk tüzel kişileri ile araştırma, inceleme
ve proje hazırlama konularında teknik işbirliği yapmak ve bağlı kuruluşların
ortaklıklar kurmasına izin vermek, özel sektör temsilcileri ile istişarelerde
bulunmak. f) Bağlı kuruluşlara bu Kanun kapsamında görev ve
talimatlar vermek, bu kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, bu Kanun ve
kendi Kanunları ile verilen görevlerin yerine getirilmesinde gözetim ve idarî
denetim yapmak. g) Görev alanına giren konularda, ilgili kuruluşlara
görüş bildirmek. h) Uluslararası anlaşmaların verdiği görevleri yerine
getirmek. ı) Kurul ve Koordinasyon Kurulunun sekreterya
hizmetlerini yürütmek. j) Mevzuatla verilen diğer işleri yapmak. BAŞKAN - 5 inci maddeyle ilgili olarak Doğru Yol
Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekili Murat Akın. Buyurun Sayın Akın. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray)- Değerli
milletvekilleri; 698 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, madde hükmüne göre, daha önce
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü görevlerinin bir kısmı Konut Müsteşarlığı görevleri
arasında sayılmak suretiyle, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, Millî Emlak Genel
Müdürlüğünün yapmış olduğu hizmetlerin bir kısmını takip görevini
üstlenmektedir ki, biraz önce de konuşmacı arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi,
ülke için bugün gündeminde hiç olmaması gereken bir hususun burada, tekrar, bir
müsteşarlık şeklinde, üç beş kurumun başına bir müsteşarlık kurulmasının,
bürokrasi üzerine bürokrasi ilavesinden başka bir şey değildir. Değerli milletvekilleri, imalat ve hizmet sektörü,
tamamen, 2001 yılı itibariyle, hakikaten çökmüştür, ülkenin ekonomisi
çökmüştür. Şöyle baktığımızda, sanayi sektöründe, şubatta eksi 4,8; martta eksi
7,6; nisanda eksi 10,5 ve madencilikte, yine 9,9; 9,3 nisanda sadece 1,3;
imalat sektöründe eksi 4,8; eksi 7,4; eksi 12. Yani, bu hükümet, ülkeyi,
tamamen imalat ve inşaat sektörüyle birlikte çöküntü noktasına getirmiştir;
inşaat sektörü durmuş... Kamu kuruluşları itibariyle ve ticarî sektörler
itibariyle baktığımızda, inşaat sektöründe 2000 yılı itibariyle ve 2001 yılı
itibariyle herhangi bir ilerleme yok. Sınai sektöre baktığımızda -sınai inşaat
sektörüne- belediyelerce verilen inşaat ruhsatnamelerine göre, 1993'te 2 101
olan sınai inşaat, 1994'te 2 147, 1995'te 2 184, 1997'de 2 961, 1996'da 4 412
adet iken, 1999'da 1 353, 2000'de 1 828'lere düşmüştür 4 000'lerden. İnşaat
yapım sektörünün tamamen çöküntüde olduğu bir noktada, arsa üretmenin ve
üretilecek arsaya ilave maliyetler getirmenin bir manası yok ki. Değerli milletvekilleri, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün
tahsis etmiş olduğu arsa fiyatları, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün tahsis etmiş
olduğu arsa fiyatlarına göre daha düşüktür; çünkü, Millî Emlak Genel
Müdürlüğünün tespit ettiği değerin üzerine yüzde 10 Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün payı konulmak suretiyle maliyet yükselmektedir. İnşaat sektöründe,
zaten, durgunluktan, vurgunluktan, maliyet yüksekliğinden ve ticaretin,
sanayiin, ekonominin küçülmesinden dolayı bir ilerleme yok. Bunlara tahsis
edilecek arsalara ilave bir maliyet getirmek suretiyle, yeni yeni
müsteşarlıklar kurmanın hiçbir anlamı olmaması gerekir. Bu nedenle, hükümetin inandırıcılığı, itibarı
kalmamıştır. Kredibilitesini kaybeden hükümetin başarı şansı, ne yaparsa
yapsın, olamayacaktır. Bugün de, güvensizlik nedeniyle, en ufak bir
dalgalanmada borsa çöküyor, döviz fırlıyorsa, hükümetin inandırıcılığı yok
demektir. Acaba, hükümet, bu konut müsteşarlığını kurmak suretiyle, nasıl bir
güven sağlayacak diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akın. Madde üzerinde verilmiş 5 adet önerge vardır; ancak,
bunlardan 3 tanesini önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık
derecesine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 5 inci
maddesinin (d) bendinin dördüncü satırındaki "kuruluşlara"
kelimesinin "kuruluşlarına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 5 inci
maddesinin (f) bendinin ikinci satırında yer alan "görev ve talimatlar
vermek" ibaresinin "görevler vermek" şeklinde düzeltilmesini arz
ve teklif ederiz. Ali Gebeş Konya BAŞKAN - Üçüncü önerge, aynı zamanda, en aykırı
önergedir; okuttuktan işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 5 inci
maddesinin (j) bendinde yer alan
"işleri" ibaresinin "görevleri" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Nidai Seven Ağrı BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum. BAŞKAN - Peki efendim. III. – Y O K
L A M A (DYP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama isteminde bulunan sayın
milletvekillerini tespit edeceğim: Sayın Turhan Güven, Sayın Ali Rıza Gönül,
Sayın Hoşver, Sayın Özalp, Sayın Yıldırım, Sayın Çelen, Sayın Genç, Sayın
Gözlükaya, Sayın Bozkurt, Sayın Tuncer, Sayın Akşener, Sayın Dönen, Sayın
Gölhan, Sayın Akın, Sayın Gültepe, Sayın Gökdemir, Sayın Atik, Sayın Kaya,
Sayın Yöndar, Sayın İlgün. Yoklama isteminde bulunan arkadaşların sisteme
girmemelerini rica ediyorum. Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı yetersayımız vardır. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 3. – Konut
Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/857) (S. Sayısı : 698) (Devam) BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum : ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Diğer Hükümler MADDE 6. - Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar
ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele
Konut Müsteşarlığı bölümü olarak ilave edilmiştir. BAŞKAN - 6 ncı maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Salih Çelen; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve
Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 57 nci hükümet,
Türkiye Büyük Millet Meclisini çok çalıştırmakla övünürken, ülke yangın yerine
dönmüşken, dargelirliler, memurlar, emekliler, çiftçiler, köylüler, her gün
yapılan insafsız zamların, insafsız vergilerin, her gün konulan ekvergilerin
altında ezilirken, bu, çok çalıştığını iddia eden iktidar, maalesef, Türkiye
Büyük Millet Meclisini, yarın, üç ay gibi uzun süreli bir tatile çıkarıp
kapatacaktır. Değerli milletvekilleri, biz Doğru Yol Partisi olarak,
bu yangının etkileri azalmadan, bu hükümetin çıkardığı birden çok krizin
etkileri bitmeden, Yüce Meclisin tatile girmesine karşıyız. Üç ay tatil
yapacağımıza, bu yangını nasıl söndüreceğiz, enflasyon ve zamların altında
ezilen insanlarımızı nasıl rahatlatacağız, bu sorunlara ilişkin çözümler
üretmeliyiz. Değerli milletvekilleri, konut müsteşarlığı kurulmasına
dair bu tasarı baştan sona yanlıştır.
Öncelikle, bir ekonominin kurtuluşu, yeni yeni kurum ve kurullar oluşturmakla
değil, bürokrasiyi artırarak değil, devleti küçülterek, ekonomiyi, bürokrasiyi
azaltarak olur; ancak, bu iktidar, her gün yeni bir kurum oluşturarak, hem
hantal devleti büyütmekte hem de bürokrasiyi artırmaktadır. Bu tasarı, hantal
yapının, hantal düşüncenin en önemli göstergesidir. Ülkemizde varlığı tartışılan, lağvedilmesi ciddî olarak
düşünülen bir Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, varlığı ciddî tartışma konusu
olan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Millî Emlak Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğü ve özellikle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı varken, şimdi de
konut müsteşarlığı kuruluyor. Değerli arkadaşlar, şimdi, biz, bu kadar zengin,
sorunlarını aşmış, dargelirliyi refaha erdirmiş, çalışanları mutluluk içinde
yaşayan bir ülke miyiz ki, böyle savurganca, böyle pervasızca kurumlar
oluşturuyoruz?! Bizce yapılması gereken, lüzumsuz kurumlar oluşturmak değil,
halkın daha iyi yaşam koşullarına sahip olması için çalışmak ve bu yönde
düzenlemeler yapmaktır. Ayrıca, dünyanın hiçbir ülkesinde 300-500 tane konut
satmak için müsteşarlık kurulduğu da görülmemiştir. Değerli milletvekilleri, müsteşarlık demek, yeni yeni
kadrolar demektir, yeni arpalıklar demektir; bu da, devlete yüklenen,
dargelirliye yüklenen yeni yükler demektir. İktidar, üretimi artırarak, reel sektörü rahatlatıp
istihdam imkânı yaratacağına, yeni kurullar kurmaktadır. Dün, bu kürsüden
yaptığım konuşmada da, bu iktidar zamanında, bu hükümet zamanında, bu Meclis
zamanında, Türkiye'de, herhalde 40'ın üzerinde yeni üst kurul oluşmuştur. Bu
kurulların her birinin giderleri, maalesef, vergisini ödeyemeyecek durumda
kalan esnafın cebinden zorlanarak yaptığı ödemelerle karşılanmaktadır. Bu da,
son derece tehlikeli bir gidişe dur denilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu düşünceyle bir yere varılamaz değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu iktidar, üzerinde söz aldığım bu madde gereği, yeni yeni kadrolar
ihdas etmektedir. Başlangıçta 61 olan bu kadro sayısı, zaman içerisinde 200'e,
300'e çıkacak ve biraz önce de belirttiğim gibi, devletin üstüne yeni yük
binecek; bunun acısını da, maalesef, her zaman olduğu gibi, dargelirli işçi,
memur, esnaf, köylü ve çiftçi çekecektir. Değerli milletvekilleri, bu nedenlerle, bu yasa
tasarısı ülke menfaatına değildir, geri çekilmelidir. Satılacak olan 300-500
tane konutun karşılığında elde edilecek gelirle, bu yeni yeni ihdas edilecek
kadrolara ödenecek para dahi karşılanamayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, bu tasarının derhal geri
çekilmesini diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çelen. Sayın Seven önergelerini geri çekmiştir. Maddeyi ekli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7. - 29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Ofisi
Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün döner sermayesi 250
000 000 000 000 (ikiyüzelli trilyon) TL.'dir. Sermayenin tamamı Devlete aittir.
Bu sermaye, Bakanlar Kurulu kararı ile dört katına kadar artırılabilir." BAŞKAN - 7 nci maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok. 3 adet önerge
vardır; geliş sırasına göre okutup aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü
satırlarında yer alan "," işaretinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Gebeş Konya BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 7 nci
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü satırlarındaki "TL" ibaresinden
sonraki "." İşaretinin
kaldırılmasını arz ve teklif ederiz. Ali Gebeş Konya BAŞKAN - Üçüncü okutacağım önerge, en aykırı önerge
olup okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa
Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 7 nci
maddesinin üçüncü satırlarında yer alan "değiştirilmiştir"
kelimesinden sonra yer alan "." işaretinin kaldırılarak yerine
":" konulmasını arz ve teklif
ederiz. Ali Gebeş Konya BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. ALİ GEBEŞ (Konya) - Sayın Başkan, önergelerimi geri
çekiyorum. BAŞKAN - Önergelerinizi çekiyorsunuz. Önergeler geri
çekilmiştir. 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8. - 1164 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "Madde 9. - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü; konut,
sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ile kamu tesisleri için gerçek ve
tüzel kişilere ait arazi ve arsaları ve bunlar içerisinde veya üzerinde bulunan
muhdesatı Bakan onayı ile kamulaştırmaya yetkilidir." BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 8 inci madde üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu kurulacak müsteşarlık,
açıklanan ekonomik programa, güçlendirilmiş ekonomik programa bir müsteşarın da
ilavesiyle herhalde gücüne güç katmış olacak. Değerli milletvekilleri, açıklanan ekonomik programda,
kamu giderlerinin kısılmasıyla kaynak yaratılması temel hedef olarak
saptanmasına karşın, ilk günlerin göstermelik uygulamalarından sonra, yine,
vergilerle, kurulan müsteşarlıklarla, bu millete ilave yükler getirilmeye
başlanılmıştır. Krizin yarattığı tahribatı gidermek için dolaylı
vergilere yüklenilmesi, vergi yükünü taşınmaz bir konuma sürüklüyor. Akaryakıt
Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi oranlarında yapılan artışla birlikte,
dolaylı vergilerin toplam gelirler içerisindeki payının yüzde 65'lere ulaştığı
bir dönemde, kamu giderlerini artırıcı şekilde yeni yeni müsteşarlıkların
kurulması, hiç de güçlendirilmiş bir ekonomik program olmadığını ve bunların,
mevcut ekonomik programın da daha zayıflamasına, daha güçsüz hale gelmesine
neden olacak uygulamalar olduğu göz önündedir. Değerli milletvekilleri, vergi oranlarındaki artışlar
ve enflasyondan kaynaklanan yükseliş sebebiyle, başlangıçta 31,8 katrilyon lira
olarak öngörülen 2001 yılı vergi gelirlerinin 38 katrilyon liraya ulaşabileceği
hesaplanmaktadır. Kriz dolayısıyla gelir ve servet üzerinden alınan
vergilerle yaşanan gerileme ve ek gelir, ek kurumlar gibi yeni vergilere karşı,
şimdi de, belediyelere ve diğer kuruluşlara, özel sektöre tahsis edilecek
arsalara, ek, ilave maliyetlerin getirilmesi, ekonominin iyice çökmesine sebep
olacaktır. Genel tüketim vergilerinin toplam vergi gelirlerine
oranı, OECD ortalamasında yüzde 20'ler seviyesinde bulunuyor; bu oran, Fransa,
Almanya gibi ülkelerde yüzde 18'ler seviyesinde bulunurken, Norveç, Polonya,
Portekiz gibi ülkelerde yüzde 25'ler seviyesine ulaşıyor. Türkiye'de, vergi
gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya oranı, 1990 yılında yüzde 11,4 iken,
2000 yılında bu oran yüzde 21'lere yükselmiştir; harcamalar ise, çok daha hızlı
bir gelişmeyle, yüzde 17'den, yüzde 30'lara yükselmiştir. Şimdi, konut
müsteşarlığı kurulacak. Müsteşara verilecek bir Mercedes ve yapılacak diğer
giderler dahil edildiğinde, belki, bu oran, daha da fazla artacak. Sizin, gider
kısıtlayıcı, harcamaları kısıtlayıcı, kamu harcamalarında reform diye tabir
ettiğiniz bu azaltıcı program ne oldu acaba? Değerli milletvekilleri, nasıl bir kanun çıktığını veya
nasıl bir tasarı olduğunu, hiçbir zaman, tezekkür, müzakere etmeden elinizi
kaldırıyorsunuz ve indiriyorsunuz. Acaba, böyle bir temsil görevi yapılması,
temsilde adaletle, temsil ettiğimiz kişilerle mütenasip, uygun oluyor mu
değerli milletvekilleri? Türkiye'de, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri
içerisindeki payı, 1999 yılında yüzde 54,5 seviyesinde gerçekleşmişken, bu
oran, 2000 yılında yüzde 59'lara çıkmıştır -yüzde 54,5'tan, yüzde 59'lara
çıkmıştır- 2001 yılında ise, yüzde 65'lere yükselmesi bekleniyor. Değerli milletvekilleri, dolaylı vergiler, herhangi bir
gelire bağlı olmadan, bir mal veya hizmet alımı nedeniyle ödendiği için,
adaletsiz bir vergilendirme sistemi olarak değerlendiriliyor. Geliri ne olursa
olsun herkesin aynı miktarda vergi ödemesi sonucunu doğurduğu için, dolaylı
vergi yükü, oransal olarak bakıldığında, düşük gelirliler için çok önemli bir
yük oluşturuyor. Konsolide bütçe vergi gelirlerinin, gayri safî millî
hâsılaya oranı 1989 yılında yüzde 11,1 iken, ek vergilerin ilk başvurulduğu yıl
olan 1994'te yüzde 15; 2000 yılında yüzde 25'lere, yüzde 30'lara yükselmiştir.
Katma Değer Vergisi oranları ise, bu seviyede artmıştır. Değerli milletvekilleri, insanların, anaların,
babaların, çocuklarını evlatlık olarak
verdikleri bir dönemde, bu milletin bütçesine, fakir milletin, fakir ülkenin
bütçesine ilave yükler getirilmesi hiç de doğru değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içinde toparlayın. MURAT AKIN (Devamla) - Yanlış ve hatalı programa,
yetersiz, ehil olmayan, siyasî ve bürokratik Anasol-M kadrolarının
başarısızlıkları ve beceriksizlikleri de eklenince, Türkiye, kişi başına gayri
safî millî hâsılada Afrika ülkelerinin seviyesine inmiş, piyasalar tamamen
kilitlenmiş, çek-senet sirkülasyonu durmuş, kredi ve bankacılık işlemleri
fiilen yapılamaz hale gelmiştir. Değerli milletvekilleri, bu çerçevede, gider artırıcı
bir müsteşarlığın kurulmasının doğru olmadığı kanaatiyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Gebeş önergelerini çekiyor. 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 9. - 1164 sayılı Kanunun 11 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Madde 11. - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, sattığı
veya devrettiği arsa ve arazinin amacına uygun kullanılması için tapu
kayıtlarına, satış şartlarına uygun alt yapı, yapı veya tesis yapılmadıkça
üçüncü kişilere satış, devir, temlik yapılamayacağı ve haczedilemeyeceği
hususunda şerhler koydurmaya ve/veya bu amaca yönelik sözleşmeler yapmaya
yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esaslar yönetmelikle
belirlenir." BAŞKAN - 9 uncu maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu madde, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, devrettiği
arsa ve arazinin amacına uygun kullanılmaması durumunda, tapu kayıtlarına
koyduracağı şerhler ve bu amaca yönelik sözleşmeler yapmaya yetkili olduğuna
dair bir maddedir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esasların da yönetmelikle
belirleneceği ifade edilmiştir. Şimdi, neredeyse, son üç dört gündür, hatta, çıkan her
kanunda sürekli kurullar kuruluyor; konut kurulu, icra kurulu; yakında,
vatandaşın hava alma kurulu, su içme kurulu gibi... Yani, bu iş o kadar
sulanıyor ki... Her kurulda da, bakıyorum ben; mesela, burada konuştuğumuz
kanunla ilgili bakalım konut kurulunda kim var; Bakan var, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürü var, Maliye Bakanı var, Bayındırlık ve İskân Bakanı var. O zaman,
bu kurulun başkanı da ilgili Bakan... Başbakan nerede?.. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Hayret bir şeysin! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Doğru, Başbakan yok.
Bütün sıkıntı da burada. Türkiye'nin bütün problemi Başbakan olmamasından
kaynaklanıyor. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne diyorsun sen be! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dolayısıyla, kurulların
bu kadar çok kurulmasının sebebi, bugünkü Başbakanın olmamasından kaynaklanıyor
ve kurulacak kurullarla da iş idare edilmeye çalışılıyor. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Utanmıyorsun! M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Kendini ne zannediyorsun?! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bakınız, ben, şu
kadarını söyleyeyim... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Şu kadarını söyle!.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Buradan çıkan yasalar,
maalesef, Anayasaya uygun olmadığı için, yanlış yapıldığı için, vatandaşın
yararına olmadığı için Danıştay tarafından iptal ediliyor. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sen bilmezsin; senin aklın
ermez! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bakınız, az önce, Türk
Ticaret Bankasının satılması Danıştay tarafından durdurulmuştur. Burada
söyledik, binlerce insanı işsiz bırakacak böyle bir karar almayın diye.
Zannediyorum ki, Emlak Bankasının satışı da durdurulacaktır. Eğer, Türkiye'de
bir konut problemi varsa, o zaman, Emlak Bankasını niye kapatıyorsunuz?.. 30
000 çalışanı niye sokağa atıyorsunuz?.. MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - KİT Komisyonundaki zaptınızı
getireyim mi?! Bankayı kapatalım, satalım diye... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Getirin... Sayın Erdir,
KİT Komisyonundaki zaptı getirin. Ben, Emlak Bankası kapatılsın diye hiçbir şey
söylemedim. MAHMUT ERDİR (Eskişehir) - Hayır... Hayır... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Siz, burada milleti
yanlış bilgilendiriyorsunuz. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sen hep yanlış
bilgilendiriyorsun. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Buyurun, getirin; Emlak
Bankasının kapatılmasıyla ilgili bir şey yok. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Orada öyle, burada böyle... RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, lütfen, müdahale
etmesinler; arkadaşımız konuşsun. Gelsinler, kürsüden söylesinler. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın Yılmazyıldız, buyurun efendim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bakınız, bu kürsüden konuşmaya yüreğiniz yetmiyorsa, susun... HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Nerede o yürek sende?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yetiyorsa, gel konuş
arkadaşım! Bu kürsü... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bu kürsü, hür kürsüdür;
milletin sorunlarının dile getirileceği kürsüdür. Rahatsız olmayın!.. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sorunları mı dile
getiriyorsun, hakaret mi ediyorsun?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yani, kalkıp sizin de 5
dakika konuşma hakkınız var; grup adına çıkın, konuşun... HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Maddeyle ilgili konuş! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çık konuş!..
Dolayısıyla, kalkıp da burada madem konuşamıyorsunuz, yerinden laf atmak
kimseye bir şey sağlamaz... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Çok da güzel konuşuyorsun!..
Biz burada iş yapıyoruz, sen sadece konuşuyorsun!.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yani, laf atıp durmakla
bir yere varılmaz!.. Bakınız, Emlak Bankası çalışanları durmadan faks
gönderiyor, niye bankamızı kapatıyorsunuz diye... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Allah Allah! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dahası, diyor ki
Niğde'den Ayhan Çatallı diye bir çiftçimiz... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Belki sana oy verir, ismini
bir kez daha söyle! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - "10 milyarlık kredi
aldım, 22 milyar ödedim, daha 25 milyar borcum var" diyor. Evet, yani, 22
milyar ödemiş, daha 25 milyar... Aldığı para 10 milyar... Gelin, bunları
çözün!.. Bunları burada dile getirince niye rahatsız oluyorsunuz!
"Traktörümü sattım, ekipmanlarımı sattım, 22 milyarını ödedim ve geriye
daha 25 milyar borcum var" diyor. Dolayısıyla, burada, maalesef, getirilen
kanunlarla milletin konut sorununa çözüm bulunmuyor. Bu getirilen kanunla, icra
kurulu, konut kurulu, müsteşarlık derken, alınacak kararların izleyeceği yol
birkaç merhale daha artıyor ve vatandaşın problemlerini çözmekten çok uzak bir
kanun çıkıyor. Değerli arkadaşlarım, burada verilen yetkinin sınırları
belli değil. Bakan, tek imzayla istediği kadar borçlanacak. Yani, neredeyse
derebeylik gibi bir yasa. Onun için, bu yasanın savunulacak, desteklenecek bir
tarafı yok... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Sana kim soracak! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Ben, milletin yararına
çıkarılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yılmazyıldız. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Aferin; konuştun! İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Milletvekili değil
misiniz; milletvekili, burada konuşmak için var. BAŞKAN - Sayın Gebeş önergelerini çekiyor. 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10. - 1164 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir. "EK MADDE 4. - Konut Yüksek Kurulu tarafından
belirlenen arsa ve konut üretim alanlarında bulunan, mülkiyeti Hazineye ait
arazi ve arsalar bedelsiz olarak Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne devredilir. Kamu
hizmetlerine ayrılan yerler aynı şartlarla Hazineye iade edilir." BAŞKAN - 10 uncu maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 698 sıra sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve
Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım. Değerli milletvekilleri, bugün, mevcut siyasî iktidar,
bir yandan, ekonomiyi düzeltmekle ilgili kararlar alırken; öbür yandan da,
âdeta, bu almış olduğu kararları yok farz ederek, tam tersine kararlar
almaktadır. Bunun da en önemlilerinden, bu hantal devlet yapısı içerisinde yeni
yeni unvanlar, yeni yeni makamlar oluşturmakta ve bugün, vergi almak için kılı
kırk yaran Türkiye Cumhuriyeti Devleti Maliye Bakanlığı, bir taraftan da yeni
vergiler koymaktadır. Değerli milletvekilleri, bugün, devlet, niçin birtakım
iktisadî işlere girişir?.. 1930'lu yıllarda, rahmetli Atatürk, vatandaşın,
gerek sermaye terakümü yönünden yetersizliği noktasında gerekse bilgi
noktasında yetersizliğinden dolayı, birtakım kamu iktisadî teşebbüslerini
devreye soktu, birtakım yeni devlet kurumlarını devreye soktu. Bunun nedeni de,
biraz evvel sizlerle paylaştığım gibi, vatandaşın, gerekli sermaye tasarrufunun
olmaması, bilgi birikiminin olmaması; yani, sizlerin anlayacağı, değerli
milletvekilleri, muhterem milletvekilleri, devlet, önayak oldu ve üretimin
geliştirilmesi noktasında bu kamu iktisadî teşebbüslerini devreye soktu. Bu
cümleden olarak, Sümerbanklar kuruldu, Etibanklar kuruldu -daha, isimlerini
zikretmeye gerek yok- kamu iktisadî teşebbüsleri kuruldu. Bunların amacı, biraz
evvel sizlerle de paylaştığım gibidir. Değerli milletvekilleri, öyle zaman geldi ki, artık,
ülkemiz liberal ekonomiye geçiş sürecinden sonra, serbest ekonomi benimsendi ve
özel sektör, serbest ekonomi kuralları içerisinde, devletin yapmış olduğu
yatırımların yanında, yeni yatırımlarla ülke ekonomisine katkıda bulunmaya
çalıştı. Değerli milletvekilleri, bu cumhuriyet döneminden,
50'li yıllardan, liberasyondan sonra, ülkemizde öyle durumlar oluştu ki, artık,
devletin iktisadî hayattan çekilerek, yerini, tamamıyla liberal ekonomi
çerçevesinde özel sektöre bırakması gerekti. Bunun yanında, ülke ekonomisinin
meydana getirmiş olduğu sıkıntılarla beraber, ülkemizde enflasyon dönemi
başladı. Bu enflasyon döneminin en önemli nedenlerinin başında da, hantal
devlet yapısı, kamu iktisadî teşebbüslerinin yapısı ve transfer harcamaları
dediğimiz, Kuzey Kıbrıs'a, Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar gibi kurumlara
yapılan ödemeler öyle boyutlara geldi ki, devlet bütçesi içerisinde altından
kalkılamayan bir ekonomik yapı haline getirildi. İşte, bu tablo içerisinde,
devlet ne yapmaya başladı; yeniden, küçülerek, ekonomiyi daha liberalize
etmeyle İlgili, 80'li yıllardan sonra karar almaya başladı. Bu düşünceyle
ilgili olarak, özelleştirme kanunları, özelleştirmeyle ilgili çalışmalar
devreye girdi; fakat, bu özelleştirmeyle ilgili yapılar devreye girerken,
devlet, bunun yanında, bu sefer, yeni yeni, özellikle, bu son, Anasol-M ve
Anasol-D hükümetlerinin uygulamış olduğu programlar çerçevesinde kurullar
devreye girdi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) RAMAZAN GÜL (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
aslında, bugün, Türkiye Cumhuriyetinde 36 tane bakanlık vardır. Bu, son derece
yanlış bir uygulamadır. Bugün, gerek Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda
gerekse Amerika Birleşik Devletlerine baktığımızda, nedir; 15-16 tane bakanlık
vardır. Aslında, bugün, Türk devlet yapısı içerisinde, şube müdürlükleri
veyahut da daire başkanlıkları seviyesinde yapılması lazım gelen birtakım
hizmetler, birtakım görevler ne oldu; bunların, bakanlık seviyesinde yapılması
gibi bir görüş hâkim oldu. Değerli milletvekilleri, peki, biz, bugün, iki yıldır
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde milletvekilliği yapan milletvekilli
arkadaşlarımla beraber, sizlerle bazı şeyleri paylaşmak istiyorum. Bugün, bu
kadar ekonomik krizin olduğu bir süreç içerisinde, bu kadar yeni yeni kararlar
aldığımız bir zaman dilimi içerisinde, biz, kalkıyoruz, halen daha, bizim en
büyük hastalığımız olan hantal devlet yapısını güçlendirici tedbirler alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gül. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Ben de size teşekkür eder;
saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) - Yeter artık allahaşkına! TURHAN GÜVEN (İçel) - Yetmez, yetmez!.. 5 dakika daha
konuşsa bir şey daha öğrenirdiniz! AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Sen de öğrenirsin!.. TURHAN GÜVEN (İçel) - Ben bunun hocalığını yaptım,
öğretirim! BAŞKAN - Sayın Gebeş önergelerini çekmiştir. 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir. Geçici madde 1'i okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 1. - Müsteşarlığın 2001 malî yılı
harcamaları Başbakanlık bütçesinden karşılanır. Bu konuda düzenlemeler yapmaya
Maliye Bakanı yetkilidir. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok. Önergeler geri çekilmiştir. Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 11. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 12. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Tasarının tümünü oylarınıza sunmadan önce, İçtüzük
86'ya göre, lehte, Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Seven. (MHP sıralarından alkışlar) 3 dakika içerisinde toparlayınız efendim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 698 sıra sayılı kanun tasarısı hakkındaki lehte görüşümü
belirtirken... Burada, tabiî, kanunlar geçmek zorundadır. Neden geçmek
zorundadır; milletvekili olarak ilk görevimiz, burada çalışmaktır. İster
muhalefette ister iktidarda olan arkadaşlarımız olsun, bizim, öncelikle, almış
olduğumuz maaşları hak etmemiz gerekir. Gece yarılarına kadar da olsa,
sabahlara kadar da olsa, burada çalışmak zorundayız. Bunları, kimsenin sabote
etmesi gerekmez, artı, iktidar gelmiş, muhalefet gelmiş diye bir kayıt yoktur;
550 milletvekilinin hepsinin devam etmesi gerekir. (MHP ve DSP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) üç milletvekili, beş milletvekiliyle bu
işler olmaz. Bu kanunun da çok hayırlı olduğunu düşünüyor, lehte oy
kullanacağımı belirtiyor ve saygılar sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Seven. Aleyhte olmak üzere, Sayın Ali Rıza Gönül; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 3 dakika. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hiç olmazsa 5 dakika
konuşayım... 3 dakikada ne söyleyebilirim ki... BAŞKAN - Sayın Gönül, biliyorsunuz, hep 3 dakika
veriyoruz. Oyunuzun rengini belli edeceksiniz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, bu kanun hayırlı mı olur hayırsız mı olur,
şimdiden bilemem; ama, yine de, ben, aleyhte oy kullanacağımı başta söylemekle
birlikte, hayırlı olmasını diliyorum. Şimdi, iki kurum var; 1984 yılında kurulmuş, bugüne kadar
hayırlı hizmetler yapmış Arsa Ofisi Genel Müdürlüğümüz ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığımız. Bu iki kuruluş, kendilerine kanunla tevdi edilen görevleri
yerine getirmişler; her yıl da, burada, bütçe yasa tasarısı görüşülürken,
hizmetlerinden dolayı da tebrik edilmiş, teşekkür edilmiş ve millet adına da
"bu hayırlı görevlerinizde başarılarınızın devamını dileriz"
denilmiş. Ee, şimdi ne yapıyoruz?.. Karar almada, icrada, denetimde eksiklik
varmış, zafiyet varmış; o nedenle, bu kuruluşların ikisinin üzerinde bir
müsteşarlık kuruluyormuş!.. Arkadaşlar, bunca yıl hizmet etmiş olan bu kuruluşların
genel müdürünü, yardımcılarını, personelini istiskal etmek değil midir bu, bir
anlamda! Yani, siz, bu görevi layıkıyla yapamıyorsunuz; denetimde, icrada,
karar almada, işte, yetkiler, başkan ile genel müdürde toplandı, sizin
üzerinizde yeni bir kuruluş getiriyoruz... Hem devleti küçülteceğiz diyorsunuz hem de devleti
nasıl büyüteceğiz diye, her gün, yeni bir tasarıyla Meclisin huzuruna
geliyorsunuz! Aslında, bunu, devleti küçültmenin büyültmenin ötesinde, devleti
paylaşmak haline getirdiniz! Devleti paylaşma gayretlerinin bir sonucudur bu.
Bunun adını gayet açık söyleyin, çekinmeden söyleyin; millet de, yeni kurulan,
yeni kurulacak olan bu gibi kurullarla, müsteşarlıklarla, devleti nasıl
büyütmek gayreti içerisine düştüğünüzü görsün; büyük sıkıntılar içerisinde olan
milletimiz, paralarının da nerelere çarçur edildiğini görsün ve bilsin. Eğer,
siz, bugün, milleti, devleti, IMF kapılarına, Dünya Bankası kapılarına mecbur
ettiyseniz, emekliyi perişan bir durumda bıraktıysanız, sokaktaki aç, bedbin ve
umutsuz insan sayısını artırdıysanız ve bütün bunları da, bu toplumun içerisine
girdiğinizde -bilmiyoruz tabiî ki, iktidar partisi milletvekilleri ve
teşkilatları giriyor mu girmiyor mu- biliyorsanız veya görüyorsanız, bu,
yeniden yapılanma adı altında, bir müsteşarlık kurup... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gönül, 1 dakika içerisinde toparlayınız. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - ...61 tane kadro ihdasıyla,
bir savurganlığın, yeni bir savurganlığın kapısını açıyorsanız; vatandaşa,
millete... YALÇIN KAYA (İçel) - Sayın Gönül, Sayın Bakan anlattı;
kadrolar... ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Efendim, hiç merak etmeyin,
müsteşarlıklar böyle kurulur, çaycısı, ocakçısı, şoförü, arabası, masası,
telefonu arkadan gelir, arkadan... (DYP sıralarından alkışlar) AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Siz biliyorsunuz!... Siz
tecrübelisiniz!.. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Ondan sonra da, millete
"efendim, biz, tasarruf yapıyoruz, devleti küçültüyoruz" diye,
politika yapacaksınız... Samimî olun beyler... AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Siz, bu konuda
tecrübelisiniz!.. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Açık olun, samimî olun ve
millete de, düşüncelerinizi, yaptıklarınızı açıkça söyleme cesaretini
kendinizde bulunuz. Onun için, bu tasarının aleyhinde oy vereceğim. Siz,
biz ne desek de, bir türlü dikkate almıyorsunuz; ama, yine de, hayırlı olsun
diliyorum, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gönül. Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Tasarı, böylelikle, yasalaşmıştır; hayırlı uğurlu olsun
diyoruz. Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve
Uygulanmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız. 4. – Ürünlere
İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/801) (S. Sayısı : 688) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Yüksek Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi
Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve
Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı
Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun
Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz. 5. – Yüksek
Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu,
Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı
Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum
Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/841, 2/757) (S. Sayısı : 711)
(1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Hükümet?.. Hazır. Komisyon raporu 711 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 711 sıra sayılı yasa tasarısı
üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. Bu tasarının adı çok uzun olduğu için bunu
okumuyorum; çünkü, çok zaman alacaktır; zaten, bunlar dağıtılmıştır.
Dolayısıyla, konuya geçmeyi tercih ediyorum. Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, 1997 yılında,
Sekiz Yıllık Kesintisiz Eğitim Kanunu çıkarıldı ve bu kanunun görüşmeleri
esnasında, Meclisteki müzakereleri esnasında, dönemin Millî Eğitim Bakanı, şu
anda da DSP sıralarında milletvekili olarak bulunan Sayın Hikmet Uluğbay, 2000
yılı için 55 inci hükümet adına bir hedef belirledi. Ben, aslında, tutanakları
tekrar tutanağa geçirmekten zevk alan bir milletvekili değilim; ancak, biraz,
şöyle geriye gidip, neler söylendiğini hatırlayalım; bu taahhütlerin, bu
hedeflerin ne kadar gerçekleştiğini, beraber, şöyle bir irdeleyelim. Bu 4306 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 55
inci hükümet "Eğitimde Çağı Yakalama 2000 Projesi" adı altında bir
projeyle toplumun önüne çıktı. Şimdi, bu, 57 nci hükümet zamanında da böyle
devam ediyor. Nedense, bu hükümetlerimiz, dört yıldan beri, çağı başka
tarafından yakalıyorlar! Çağ yakalama eğer böyleyse, vay bu toplumun haline! Sayın Hikmet Uluğbay'ın bu kürsüden yapmış olduğu
konuşmanın bir bölümünü sizlere takdim ediyorum ve değerlendirmeyi de
takdirlerinize arz ediyorum. Bakınız, Sayın Uluğbay ne diyor: "Bu tasarıyla, üç yıl içinde, 1997 fiyatlarıyla
ilköğretime 1 katrilyon liranın üzerinde yatırım yapılacaktır. Bu, çok büyük
bir yatırım hedefidir ve tarihimizde ilk defa bu boyutta bir eğitim
seferberliği başlatılmıştır. 1 katrilyon lirayı aşkın yatırımla 2000 yılında
şunlar gerçekleştirilecek ve çocuklarımızın emrine sunulacaktır" ve
sıralanıyor. "İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 100'e çıkarılacak..."
Yüzde kaça çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. "... 6 yaşın üzerindeki
nüfusumuzun ortalama eğitim süresi 5,7 yıla çıkarılacak, ikili öğretim, 2000
yılında ortadan kaldırılacak, birleşmiş sınıf uygulaması 2000 yılına kadar son
bulacaktır." Değerli milletvekilleri, siyaset, en çok, taahhüt
edilen, vaat edilen şeylerin yerine getirilmemesi üzerine itibar kaybediyor.
Bakınız, milletvekili lojmanları içerisinde bulunan bir Başkent İlköğretim
Okulumuz vardır. Ankara'nın göbeğinde, Oran semtinde, milletvekili
lojmanlarının içerisinde bulunan ilköğretim okulunda bile, bugün, ikili eğitim
yapılıyor, yani -herkesin bildiği ifadeyle- sabahçı-öğlenci şeklinde eğitim
yapılıyor. Sözüm ona, 1997'de çıkarılan bu yasayla, bu çağı yakalama projesiyle
ikili öğretim ortadan kaldırılacaktı ve -o da yetmiyor- birleştirilmiş sınıf
uygulaması ortadan kalkacaktı. Benim milletvekili bulunduğum vilayetin köy
okullarının büyük bir bölümünde, ezici çoğunluğunda, hâlâ birleştirilmiş sınıf
uygulaması yapılıyor. Böyle vaatlerle, sözlerle eğitimin düzelebileceğine
inanıyorsak, kendimizi kandırıyoruz. "Sınıflardaki öğrenci sayısı 2000 yılına kadar
tedricen 30'a indirilecek..." Bakınız, bugün, 2001 yılını yarıladık; 2001
yılının sonunda da, bu sayının bırakın 30'lara, 60'lara bile indirilmesi mümkün
görünmüyor. "Bunu sağlamak için 147 326 derslik inşa edilecektir..." Şimdi, Değerli Millî Eğitim Bakanımız çıkıp diyebilir
ki, o dönemde Millî Eğitim Bakanı ben değildim... Ben, zaten, Hikmet Uluğbay'ın
söylediklerini okuyorum; ama, 1997'den beri, Millî Eğitim Bakanları, hep
Demokratik Sol Partiden olan değerli milletvekilleridir, o gün bugündür de,
Türkiye'nin millî eğitim politikasını Demokratik Sol Parti belirliyor.
Dolayısıyla, burada, hiçbir mazeret ileri sürülemez. Okumaya devam ediyorum: "Tüm ilköğretimde
bilgisayar destekli öğretime geçilecek. Televizyon programları dahil tüm
iletişim olanakları ilköğretimin emrine sunulacaktır. İlköğretimde öğrencilerin
bir yabancı dil öğrenmeye başlamaları sağlanacaktır..." Şimdi, soruyorum
size, allahaşkına, liseyi bitiren öğrenciler kaç cümle yabancı dil biliyor?..
Şu Ankara'nın göbeğinde genel eğitim yapan liselere şöyle bir dikkat edin; 11
yıl boyunca ilköğretimde, ortaöğretimde tahsil yapan çocuklarımızın, okulu
bitirdikten sonra kaç cümle yabancı dil bildiklerini şöyle bir düşünün... "Bu yıldan başlamak üzere, dargelirli ailelerin
çocuklarına parasız beslenme, barınma, ders araç ve gereçleri sağlanacak ve
geri kalmış yörelerimizde, çocuklarımıza, bugüne kadar sahip olmadığı, eğitimde
fırsat eşitliği verilmiş olacaktır." Buna da kargalar güler!.. "Eğitimdeki bu fırsat eşitliği, gerice kalmış
yörelerde, özellikle kız çocuklarımıza verilecektir. Kız çocuklarımız, yarının
anneleridir, yarının nesillerini yetiştirecektir. Onları, bu eğitimden noksan
tutmaya hakkımız yoktur. Bu, onlara yapabileceğimiz en büyük adaletsizlik
olur." Bunlar doğru!.. "Halen mevcut 143 yatılı ilköğretim bölge okulu ve
pansiyonlu okul sayısı 250 adet artırılarak 393'e çıkarılacaktır." Sayın Millî Eğitim Bakanımız, biraz sonra, o günden bu
yana kaç tane yatılı ilköğretim bölge okulunun yapıldığını bizlere anlatacaktır
herhalde. "Bütün bunların yanında, iklim koşullarının uygun
olduğu bölgelerde taşımalı öğretim olanakları daha da geliştirilecek ve bütün
bu ihtiyaçlara cevap verecek öğretmenler yetiştirilecek ve hizmete
alınacaktır." Değerli milletvekilleri, bu vaatleri o gün biliyorduk,
bugün de buradan benim sizlere arz etmemle duymuş oldunuz. Bunların yüzde
kaçının gerçekleştiğini takdirlerinize arz ediyorum. Türkiye, ilköğretim, ortaöğretim, lise ve yaygın
öğretimde 15 milyonun üzerinde öğrencisi olan bir ülkedir. Bu, irili ufaklı
birkaç Avrupa ülkesinin nüfusuna eşdeğerdir. Türkiye, eğitime ayırdığı pay
açısından dünyanın 105 inci ülkesidir. Bu kaynaklarla, bu paralarla
eğitimimizin çağdaş standartlara ulaşması mümkün değildir. Çağdaş lafı, çağı
yakalamak lafı sözle olmaz, icraatla olur. Çocuklarımıza diploma vermek
yetmiyor. Diploması olan çocuklarımızın ne durumda olduğu, hangi düzeyde
yabancı dil bildikleri, ne kadar hayata hazır oldukları ortadadır. Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiye'de -bu tasarının
gerekçesinde de ifade ediliyor- istihdam edilenlerin, devlet sektöründe veya
özel sektörde çalıştırılan insanların yüzde 14'ü ortaöğretimden mezun,
yükseköğretimden mezun olanların oranı ise sadece yüzde 7,3'tür. Dolayısıyla,
eğitimimizde kalitenin artırılması gerektiği meselesi ortadadır. Bu yasa tasarısıyla getirilmek istenen konular
şunlardır: Vakıflara meslek yüksekokulu kurma müsaadesi veriliyor. Meslekî teknik
eğitimde bazı yeni düzenlemeler yapılıyor. Meslekî ve teknik eğitim bölgeleri
ve merkezleri kuruluyor. Ayrıca, çıraklık eğitimi ve bazı kuruluşlarda beceri
kazandırma eğitiminin yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Bunların hepsi güzel şeyler, bunların hiçbirisine karşı
değiliz. Yalnız, bir konuda endişemiz vardır. Değerli milletvekilleri, bakın, bugün, Türkiye'de
400'ün üzerinde meslek yüksekokulu vardır. Biz, sözüm ona meslek
yüksekokullarını Avrupa'daki politeknikleri esas alarak kurmuşuz. Bakınız, bu
yasa tasarısının gerekçesinde de aynen ifade ediliyor; bu konudaki zaafımız, bu
konudaki aczimiz ifade ediliyor, meslek yüksekokullarının içinde bulunduğu
durumdan söz ediliyor ve deniliyor ki : "Hatta, bunların büyük bir bölümü
kendilerine altyapı teşkil eden meslekî ve teknik liselerden tesis, araç ve
gereç bakımından düşük düzeyde bulunmaktadır." Yani, bu yasa tasarısında,
bugün Türkiye'deki meslek yüksekokullarının, eğitim, araç, gereç, laboratuvar,
dokümantasyon açısından, liselerin daha aşağısında bir düzeyde olduğu kabul
ediliyor, burada ifade ediliyor. Artı, ayrıca, yükseköğretim sistemimizin genelinde
olduğu gibi, meslek yüksekokullarında da öğretim elemanı sıkıntısı vardır.
Ülkede bu kadar öğretim elemanı sıkıntısı varken, siz yeni öğretim elemanları
yetiştirmeden, diyelim ki 400 meslek yüksekokulu daha açsanız, mevcutlarda
yeteri kadar öğretim elemanı yokken buralarda kim ders verecektir? Bu sefer şu
yapılacaktır -belki hülle yoluna gidilecektir- ortaokuldaki, lisedeki hocalar,
akşam ortaokulda, lisede öğretmen olacaklar, sabahleyin -kararnameyle- öğretim
görevlisi olarak uyanacaklar ve buralara hoca diye tayin edilecekler. Bu da,
kâğıt üzerinde birbirimizi kandırmadan öteye geçmeyen bir uygulama olacaktır. Bu konudaki bir başka endişemiz: Biliyorsunuz, bu
ülkede, geçmişte, özel yükseköğretim kurumları vardı; Galatasaray Mühendislik,
Işık Mühendislik, Vatan Mühendislik ve benzeri okulları hepimiz hatırlıyoruz.
Bunlar, bir süre sonra meseleyi ticarî amaca döktüler ve diploma dağıtan, seri
diploma dağıtan kuruluşlar haline geldiler. Vakıflara, yüksekokullar
kurdurulurken, öncelikle dikkat edilmesi gereken bir husus budur. Bunların,
böyle, diploma dağıtan müesseseler haline gelmeleri önlenmelidir. Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısının can alıcı
maddelerinden birisi 24 üncü maddedir. Bakınız, bu ülkede, fakirlik, fukaralık ve gerçekten,
hayat standardı bugünkü düzeydeyken ve ülkemizde insanlar büyük bir geçim
sıkıntısı içerisindeyken, 57 nci hükümet, zam ve vergiden başka bir şey
bilmiyor. Sadece, Amerika Birleşik Devletlerine bizim ülkemizden
gitmek isteyen, oranın vatandaşı olmak için müracaat eden insan sayısı, bu yıl
içerisinde, 1 700 000 kişidir. Ülkeyi o hale getirdiniz ki, insanlar kendi
vatanını terk ederek, başka bir ülkenin vatandaşı haline gelmek için can
atıyor. Yine, bir araştırma firmasının, özellikle, gençler
arasında yaptığı bir araştırmaya göre, ülke nüfusunun yarısından fazlasının
"bugün imkânım olsa, ülkeyi terk ederim, başka bir ülkeye giderim"
diye cevap verdiği ortadadır. Bu, neden kaynaklanıyor? Başta dediğim gibi, bakınız,
Demokratik Sol Parti ve Anavatan Partisi, 1997'den beri şu veya bu şekilde,
büyük ortak veya küçük ortak olarak iktidardadır ve bu vaatler yerine
getirilmemiştir. Ben, Millî Eğitim eski Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay'ın
vaatlerini burada okudum; bunların hiçbiri yerine getirilmemiştir. Milliyetçi
Hareket Partisi iki yıldan beri hükümet ortağıdır; ancak, vaatlerini tutmama
noktasında, Milliyetçi Hareket Partisinin de ortaklarından geri kalan tarafı
yoktur. Sizin de seçimlerde yaptığınız vaatlerle, burada gösterdiğiniz
performans arasında dağlar kadar fark vardır. NAİL ÇELEBİ (Trabzon)- Hüseyin Bey, yanlış
biliyorsun!.. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Haa, oradan bana
sesleniyorsunuz; size şunu söylemek isterim: Allahaşkına, Milliyetçi Hareket
Partili arkadaşlar, allahaşkına, sizin damganızı taşıyan, sizin partinizin
programından izler taşıyan, bu da, bizim kanunumuzdur, bu da, bizim
tasarımızdır dediğiniz, bugüne kadar, Parlamentoya kaç tane tasarı geldi? NAİL ÇELEBİ (Trabzon)- Daha biraz önce geçti!.. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Dolayısıyla, arkadaşlar,
bakınız, parti hangisi olursa olsun, ister benim partim, ister sizin partiniz,
seçim meydanlarında insanlara bir vaatte bulunduğunuz zaman, bunları, hiç
olmazsa asgarî düzeyde de olsa yerine getirmediğiniz zaman, siyaset, siyasetin
itibarı ayaklar altına gidiyor. Burada, bu yasa tasarının gerekçesinde deniliyor ki...
İşte, 1997 yılında Sayın Uluğbay'ın yaptığı o vaatlerden sadece yüzde 39'u
gerçekleşmiştir. Sizin bütün hesaplarınız niçin böyledir?! Bakınız, önümüze bir
bütçe getirdiniz ve dediniz ki: "Bu bütçede 5 katrilyon açık
olacaktır." Şimdi, açık 30 katrilyona çıktı; yani, bir hükümet,
uzmanlardan oluşan bir insan grubu, yaptığı hesaplarda 6 kat nasıl yanılabilir
değerli arkadaşlarım?! Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planını burada
tartışırken de dile getirdik. Bakınız, siz, 2023 yılı için, yani, cumhuriyetin
100 üncü kuruluş yıldönümü için bir perspektif belirliyorsunuz ve diyorsunuz
ki: "2023 yılında Türkiye'nin millî geliri fert başına 20 000 dolar olacak
ve biz, Avrupa Birliği standartlarını yakalayacağız." YALÇIN KAYA (İçel) - Doğru, doğru... MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Doğru, doğru... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - İnşallah 50 000 dolar olur,
inşallah 100 000 dolar olur... MEHMET ŞANDIR (Hatay) - İnşallah, inşallah... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bunu gönülden temenni
ediyoruz. Bugün 2 800 dolarlar civarında bir millî gelire sahip
bu ülke. Şu anda Avrupa Birliği ülkelerinin kişi başına düşen millî geliri 23
500 dolardır. Peki, yirmiüç yıl sonra Avrupalılar... Biz onlara diyeceğiz ki,
siz bekleyin bizi, yerinizde sayın, hiçbir şey yapmayın, ta ki, biz, gelip size
ulaşalım. Soruyorum size: O güne kadar onların kış uykusuna falan yatacağını mı
sanıyorsunuz?! Sizin millî geliriniz 20 000 dolara çıktığı zaman, onların millî
gelirinin 40 000-45 000 dolara, 50 000 dolara çıkmayacağını nereden
biliyorsunuz?! Dolayısıyla, böyle hayalî rakamlar ortaya koyarak... Hesabınızı
kitabınızı yaparken, tutabilecek, gerçekten gerçekleşebilecek şeyler ortaya
koyun. Ben, siyaset kurumu açısından vaatlerin yerine getirilmesi gerektiğini
burada tekrar dile getirmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısıyla getirilen
olumlu bir şeyi burada dile getirmek istiyorum: Özellikle uluslararası bilim
olimpiyatlarında dereceye giren lise öğrencilerine, ortaöğretim öğrencilerine,
istedikleri yükseköğretim kurumunun istedikleri bölümüne sınavsız girme hakkı
getiriliyor; bu, teşvik etme açısından önemlidir; ancak, burada bir çelişkiye,
bir paradoksa işaret etmek istiyorum: Uluslararası bilim olimpiyatlarında
Türkiye'ye en fazla madalya kazandıran, en fazla derece kazandıran okullar
vardır; bunlar bazı özel okullardır -siz, buna, ister Fethullah Hocanın
okulları deyin ister filan vakfın okulları deyin- bunlar Türkiye'nin yüzakı
olan okullardır, Türk cumhuriyetlerinde de, dış dünyada da bizi gerçekten
layıkıyla temsil eden okullardır; ama, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak
üzere, bu okulların canına okumak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Bu tür
insanlara, bu tür başarılara imza atmış olan insanlara sahip çıkmamız
gerektiğini düşünüyorum ve burada böyle bir hükmün bulunması son derece
olumludur. İkinci bir hususu, burada eksik olan bir hususu nazarı
itibara sunmak istiyorum: Bakın, burada meslekî teknik eğitimden söz ediliyor,
meslekî eğitimden söz ediliyor. Bakın, imam hatip okulları meslek okullarıdır.
Bu kurulacak meslek yüksekokullarına ortaöğretimden geleceklerin imtihansız
alınması sağlanıyor -bu, güzel bir şey- imam hatip mezunlarının ilahiyat meslek
yüksekokullarına geçişleri de böyle sağlanacak mıdır sağlanmayacak mıdır;
burada açık bir hüküm yok. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Açık... Açık... HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Açık efendim; açık... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Hayır, şunu söylüyorum: YÖK,
ilahiyat meslek yüksekokullarının çoğunu kontenjan vermeyerek kapatmaya
zorladı, çoğu kapanmıştır. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Hepsi duruyor. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Mesele yok. Varsa, bu, güzel
bir uygulamadır; çünkü, imamlarımızın da, ne kadar çok tahsilli olurlarsa
olsunlar, imamlarımızın da çok tahsil yapmaya, dünya standartlarında eğitim
almalarına mutlak suretle ihtiyaç vardır. Gerçekten iyi yetişmiş, hatta,
üniversite bitirmiş, doktora yapmış, mastır yapmış olan din adamlarına bu
ülkenin ihtiyacı vardır. Değerli arkadaşlarım, bakınız, size, bir uygulamadan
söz edeyim -Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Sayın
Hüsamettin Özkan'ın burada olmasını dilerdim- Diyanet İşleri Başkanlığında
yapılan ve zulüm derecesine ulaşan bir uygulama vardır: İmamken veya Diyanette
memurken bir yüksekokulu, bir fakülteyi bitiren insanlara, başka kurumlara
geçmeleri için kesinlikle ama kesinlikle muvafakat verilmiyor. Bu talimat kimden alınmıştır, bu emir kimden gelmiştir;
böyle bir şey olabilir mi?! İmamken tıp fakültesini bitirmiş, veteriner
fakültesini bitirmiş insanlar, niçin doktor veya veteriner olamasın, buna niye
imkân verilmiyor veya ziraat fakültesini bitirmiş bir insana, ziraat
mühendisliği yapması niçin çok görülüyor; bunu özellikle sorgulamamız lazım. İkinci bir husus: Bugün, Türkiye'de, onbinlerce imam
kadrosu boştur. Bugün, beni, Van'dan Van Müftüsü aradı -birçok insan aradı-
sadece Van'da 200 küsur imam kadrosu eksikliği vardır. Her tarafa kadro
bulunuyor da... Mademki, bu ülkenin din işlerini Diyanet İşleri Başkanlığı
idare ediyor -Anayasa hükmü
olarak da, Diyanet İşleri Başkanlığının genel idarede olmasına karşı çıkmak,
bunu dile getirmek bile suç sayılıyor- toplumun din ihtiyacını bu kurum
karşılıyor; yeteri kadroları vermek zorundayız. Özellikle DSP'li arkadaşlarıma
bu konuda istirham ediyorum; sayın grup başkanvekilleri, eğer bu mesajımı Sayın
Bakana iletirseniz, bundan memnun olacağım. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayın Bakan
duymuştur... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Türkiye'de binlerce imam
kadrosu açığı vardır. Bu imam kadrolarının tez zamanda mutlaka sağlanması
gerektiğini düşünüyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik, toparlayın; buyurun. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Burada bir başka hususu da
dile getirmek istiyorum: Arkadaşlar, bu yasa tasarısıyla, eğitime katkı payı
2010 yılına kadar uzatılıyor; normalde, 2002 yılında sona ermesi gereken bu
eğitime katkı payı uygulaması, vatandaşa, daha sekiz yıl boyunca, bir yük
olarak getiriliyor. Bugüne kadar 2,5 milyar dolardan fazla eğitime katkı payı
alınmıştır vatandaştan. Global hesaplara göre, sekiz yıl daha eğer bunu
alırsanız, 8 milyar dolar daha para toplayacaksınız demektir. Vatandaş vergi
ödemekten, katkı payı ödemekten, Özel İşlem Vergisi ödemekten, âdeta, gına
getirmiştir, beli bükülmüştür. Bu hükümet, bakınız, akaryakıt başta olmaz üzere,
birçok maddeye yaptığı zamlarla.. Ümit ediyorum ki, gazetelere konu olan, bu
sözü edilen, bugün taslak halinde olan o ek vergi kanunu da gelmeyecektir.
Sayın Başbakanın taahhüdü vardı "ekvergi yoktur" diye; ama, sonra
dedi ki: "Ben böyle bir şey demedim." Şimdi, her gün, her gelen kanun
tasarısında, vatandaşın beline biraz daha yük yükleyecek şeyler getiriyorsunuz.
2008 yılına kadar eğitime katkı payını uzatıyorsunuz; bunun hesabını vatandaşa
vermeniz zordur; buna karşı çıkıyoruz, bunu, haksızlık ve zulüm olarak
değerlendiriyoruz. Bunun çekilmesini ve bu 24 üncü maddenin geri çekilmesini
veya önergeyle düzeltilmesini diliyorum; bu düşüncelerle, Yüce Heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çelik. Sataşma sebebiyle Sayın Hikmet Uluğbay'ın söz isteği
vardır. İsmi zikredilerek, icraatına atıfta bulunuldu; sanıyorum, o konuda bir
açıklık getirecekler. Buyurun Sayın Uluğbay. (DSP sıralarından alkışlar) VI. –
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Ankara
Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in,
konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli üyeler; huzurunuzda, Sayın
Hüseyin Çelik'e gönülden teşekkürlerimi sunarım; zira, üç yılı aşkın bir süre
önce, Millî Eğitim Bakanı olarak, çıkıp, vatandaşlarımıza vaat ettiklerimizi, burada tekrarlayarak,
vatandaşlarımızın hafızasını tazeledikleri için, kendisine, samimî olarak,
gönülden teşekkür ederim. HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sağ olun Sayın Bakanım. HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Sayın Çelik, görüşmeleri
sırasında, tenakuzlu bazı beyanlarda bulundu, önce, onu, kendi dikkatine
sunarak sözlerime başlamak istiyorum. Zabıtlardan baktığı takdirde görecektir
ki "Hikmet Uluğbay'ın vaat ettiklerinin hiçbiri yerine
getirilmemiştir" dediler; zabıtlarda vardır. Daha sonra, 3 dakika kadar
sonra da "istatistiklere bakıldığında yüzde 39'u gerçekleşmiştir..." Sayın Çelik, zannediyorum, bu mübayenet dahi, sizin
olaya bakış ve önyargılarınızı belirtmesi bakımından, sizin kendinize
sunduğunuz bir örnektir. Değerli arkadaşlar, anne ve baba olmanın bir
sorumluluğu vardır. Hikmet Uluğbay, o gün ne söylediyse, bugün aynen
tekrarlamaya hazır ve tekrarlıyor; o gün imza attıklarını, bugün imzalamaya
aynen hazır. Sayın Çelik ve değerli arkadaşlar; anne baba olmanın
sorumluluğu şudur: Dünyaya getirdiğimiz çocuklara, kendimizin sahip olduğu
olanaklardan çok daha fazlasını verme taahhüdüdür. Bunun anlamı şudur: Dünyaya
çocuk getirirken, biz bu sözü verdik -hepimiz; siz verdiniz, ben verdim, bizi
izleyen 65 milyon vatandaş verdi- dolayısıyla, bu sözümüzü tutabilmek için,
evet, 30 kişilik sınıflarda okutmaya mecburuz, hatta ve hatta, çağdaş dünyanın
önüne geçmek istiyorsak, 20 kişilik sınıflarda okutmaya mecburuz; onun için 190
000 öğretmen almak gerekir dedik. Evet, 20 kişilik sınıflarda okutmak için,
gerekiyorsa 400 000 öğretmen almak gerekir ve 400 000 öğretmeni yetiştirmek
gerekir. Sadece bunlar yeterli değil; o 20 kişilik sınıfları yapmanın yanında,
o sınıflara bilgisayar, televizyon, video, tepegöz, her şey konulacaktır dedik;
çünkü, bizim çocuklarımız bunlara layıktır. Layık olmadığını iddia eden varsa,
gelsin, bu kürsüden millete söylesin, çocuklarımız bunlara layık değildir
desin. (DSP sıralarından alkışlar) HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ona itiraz eden yok ki Sayın
Bakanım! HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Çocuklarımız, aynı şekilde,
yabancı dil bilmeye mecburdur. Benim rahmetli bir matematik hocamın söylediği
şey şudur: "Bir dil biliyorsanız, bir insansınız; iki dil biliyorsanız,
iki insansınız." Biz, eğer, dünyaya yön veren bir devlet olmak istiyorsak,
dünyada bilim dili olarak yerini kabul ettirmiş dillerin çoğunu çocuklarımıza
öğretme yükümlülüğümüz vardır ve buna, ilköğretimden de başlama yükümlülüğümüz
vardır. Şu kadarını söyleyeyim: Birbuçuk yıllık bakanlığım
döneminde, toplanan sekiz yıllık gelirlerin her kuruşunu ve devlet bütçesinden
verilen her kuruşu, kanunlara, kurallara uygun olarak harcadım. Yaptığımız
inşaatlardan hiçbirisi boş kalmadı; ama, Bakanlığa geldiğimde, birtakım
yerlerde yapılmış okul binaları boştu. Okulların yerinin tespitinde, nerede
öğrencinin ihtiyacı varsa, orası tespit edildi ve çok şükür, arkamda hiçbir boş
okul bırakmadan görevimi tamamladım. BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Bakanım. HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Tabiatıyla. Değerli arkadaşlar, bu kürsü, milletin kürsüsü ve
doğruları söylemek mecburiyetinde olduğumuz kürsü. Kendim için şiar edindim,
sizler için de bir önerim var: Hangi ulus ki, millî eğitimini siyasete alet
etmiştir, felaketlerden kurtulamamıştır. Millî eğitim için her türlü
değerlendirmenizi yapın, her türlü önerilerinizi yapın; siyaset karıştırmayın;
çünkü, bedelini bizler değil, çocuklarımız ödüyor. (DSP sıralarından alkışlar) Son olarak söyleyeceğim şey şu: 2010'a kadar katkı
değerinin uzatılması. Değerli arkadaşlar, Sayın Çelik çok güzel bir şeye de
değindi. Türkiye, ulusal gelirinin yüzde 2,2'sini eğitime ayırıyor; bugün,
Amerika, yüzde 7'sini ayırıyor, 29 000 dolardan ayırıyor. 3 000 dolardan, biz,
yüzde 2 ayırıyoruz. Amerika'nın önüne böyle mi geçeceğiz; dünyada iddialı
devlet böyle mi olacağız; bizim çocuklarımız böyle mi bilgisayar teknolojisinin
önüne geçecek?! Onun için, 2010 yılına kadar katkı azdır. Burada, eğer
varsanız, gelin, bir karar alalım. Ulusal gelirin yüzde 7'sini sağlayacak
boyutta eğitim vergisi alıp, bu çocuklarımıza, ilanihaye dünyanın en iyi
eğitimini verelim. Bakın, bir şey daha söyleyeyim; öğretmen açığı, hâlâ,
devam ediyor. Sebebi: Millî Eğitim Bakanlığımda -aynı politikaları devam
ettirdiği için Sayın Bostancıoğlu'na da çok teşekkür ediyorum- her önüne
geleni, Mevlevi kapısı gibi, öğretmen olarak almadık. Eğitim fakülteleri ile
fen ve edebiyat fakültesi mezunlarını; yani, bunu meslek olarak eğitilen
insanları aldık. Eğer, bunlar kusursa, bu kusurun hesabını, bu Meclisin önünde
de, milletin önünde de vermeye her zaman hazırım. Hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. – Yüksek
Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu,
Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı
Alınması Hakkında Kanun ile Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun
Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/841, 2/757) (S. Sayısı : 711) (Devam) BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Sayın Yaşar Öztürk. Buyurun Sayın Öztürk. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz bu yasa, Türk millî eğitiminde
ve yükseköğreniminde, bir bakıma, gerçekten, hayırları önümüzdeki yıllarda
belirli olacak bir yasa. Bu yasanın içeriğine geçmeden önce, 1974 yılında Türk
millî eğitiminde büyük bir değişiklik oluşturuldu. 1974 yılında o günkü Millî
Eğitim Bakanı ve o günkü millî eğitimden sorumlular, ülkemizdeki meslek
okullarını, erkek sanat okullarını, yapı sanat okullarını, bu okulları
kaldırarak, yerlerine meslek teknik liseleri oluşturdular. 1974 yılındaki bu
değişiklik, ülkemizde iki eksikliğe
sebebiyet vermiştir. Bu eksikliklerden birincisi, ülkemizde ara eleman sıkıntısı
o günden bu güne devam etmektedir. Hem şantiyelerde hem sanayide hem de ticarî
sahalarda diğer kısımlarda da işçi ile mühendis arasında ara eleman ortadan
kalkmış oldu. İkincisi ise, üniversitelerimizin kapıları genel
liselerin mezunlarıyla zaten doldurulmuş iken, teknik meslek liselerinden mezun
olanlar da, genel liselerden mezun olanlara katılarak, üniversite kapılarında
yığınların yükselmesine, sayıların çoğalmasına sebebiyet vermiştir. İşte,
değerli arkadaşlar, bugün görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı, bu iki engeli
de ortadan kaldıracaktır. Yani meslek lisesi mezunları, bu yasayla, sınavsız
olarak meslek yüksekokullarına gireceğinden dolayı, ülkemizde hem
üniversitelerin kapılarındaki yığınlar azalacak hem de ülkemizde, sanayimizde,
ticarette ve diğer kurumlarımızda ara elemanlar oluşmuş olacaktır. Onun için,
gerçekten, bu yasa tasarısı, bu konumdan, söylediğim bu iki konudan dolayı çok
önemlidir. Bir de, ülkemizde kurulmuş olan meslek yüksekokulları,
öğrenci bulamadıklarından dolayı, kaynak bulamadıklarından dolayı; yani,
üniversite sınavına girip de meslek yüksekokullarını tercih eden öğrenciler,
yeterli taban puan alamadıklarından dolayı meslek yüksekokulları bir bir
kapanmak üzereyken, bu yasa tasarısı imdada yetişmiş oldu. İnşallah, hem
kapanmak üzere olan meslek liseleri hem de kapanmak üzere olan meslek
yüksekokulları, bu yasayla birlikte artık hizmete girmiş olacaktır, işlerlik
kazanmış olacaktır. Burada, altını çizerek, bir şeyi de vurgulamak
istiyorum: Artık imam hatip okulları, imam hatip liseleri mezunları da,
sınavsız olarak, ilahiyat meslek yüksekokullarına girebilecekleri için, imam
veya hatip olmak isteyenler, rahatça meslek yüksekokullarını bitirerek, imam
veya hatip olabileceklerdir. Dolayısıyla, hem imam hatip liselerinin önleri
açılmış oluyor, hem de mezun olan imam veya hatipler, yüksekokul mezunu olacağı
için, imam veya hatiplik yapacak hocalarımız da yüksekokul mezunu olacakları
için, kültürlü, bilgili, çağın ilmiyle donanmış olacaklardır. Bu tasarının ikinci bir unsuru da, uluslararası
yarışmalarda dereceye giren öğrencilerimizin, artık, sınavsız olarak
üniversiteye girebilecekleridir. Bu da, ortaöğretimdeki öğrencilerimizin
uluslararası yarışmalara rağbet etmelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda,
ortaöğretimdeki öğrencilerimizin, araştırmacılığın yanında ilmî olarak
kendilerini yetiştirme açısından da zaman harcadıklarında, bu zamanımız artık
boşuna gitmiyor, bu zaman değerlendirilecektir diye mutlaka ve mutlaka
ortaöğretimde öğrencilerimiz araştırmaya ve ilmî çalışmaya önem vereceklerdir. Kıymetli arkadaşlar, burada, gönül ister ki, bütün
gençliğimiz üniversite eğitimi alsın, gönlümüz bunu istiyor. Adalet duygusu
içinde bunu tamamlayan gencimize gerek özel sektörde gerekse kamuda iş imkânı
sağladığımızda, bunun bir anlamı olacaktır; yoksa, eğitimli işsizler ordusu
kurmak, hiç kimseye fayda sağlamayacaktır. Değerli arkadaşlar, asıl kaynağına inilmedikçe sorunun
çözüleceğine biz inanmıyoruz. Asıl sorun, Türkiye'de, ortaöğretimi bitiren
öğrencilerimizin üniversitelere girebilmelerinde ve üniversitelere girdikten
sonra da üniversite içerisinde yaptıkları çalışmaların esasını ortaya
koyabilmelerindedir. Bugün üniversitelerimizde sıkıntılar vardır. Bu
sıkıntılar, 2547 sayılı YÖK Yasasından kaynaklanmaktadır. Eğer 2547 sayılı YÖK
Yasası üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oluşturmuş olduğu araştırma
komisyonunun raporu doğrultusunda, önümüzdeki yasama yılında, çalışmalar
yapılırsa ve 2547 sayılı YÖK Yasası, gerçekten, günümüzün şartlarına uygun hale
getirilerek o yasada değişiklikler sağlanırsa, üniversitelerimiz ilim ve
araştırma yuvası haline dönüştürülebilir. Aksi takdirde, bugün olduğu gibi,
üniversitelerimizde, hem öğretim üyelerinin hem de öğrencilerimizin 2547 sayılı
Yasadan kaynaklanan sıkıntılı durumları gelecekte de devam edecektir. Bu
sıkıntılı durumun devam etmemesini istiyorsak, bütün milletvekili arkadaşlarıma
buradan sesleniyorum: Önümüzdeki yasama yılında ilk işimiz, bu Meclisin kurmuş
olduğu araştırma komisyonu raporunu görüşerek, 2547 sayılı YÖK Yasasının
mutlaka ele alınması gerekir. (MHP sıralarından alkışlar) Bu düşüncelerimle, hepinizi saygıyla selamlayarak
sözlerime son vermek istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, kalan 10
dakikalık süreyi kullanmak istiyorum. BAŞKAN - Olmaz efendim, öyle bir uygulamamız yok. MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan, Grubumuzun artan
süresini kullanabilir. BAŞKAN - Olur mu öyle şey Sayın Başkan; olur mu
efendim?! AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkanım, Grubumuz adına
Sayın Evliya Parlak konuşacak. BAŞKAN - Şahsı adına konuşacaktı Sayın Parlak. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Hayır, Grubumuz adına konuşacak. BAŞKAN - Hay hay efendim. DSP Grubu adına, buyurun Sayın Parlak. (DSP
sıralarından alkışlar) DSP GRUBU ADINA EVLİYA PARLAK (Hakkâri) - Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlarken, şahsım ve temsil ettiğim
DSP Grubu adına, hepinize en içten saygılarımı sunmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, görüşmeye başladığımız 711 sıra
sayılı yasa tasarısıyla, çok sayıda kanunda çok olumlu değişiklikler
yapılmaktadır. Yüksek Öğretim Kanununda, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda,
İlköğretim ve Eğitim Kanununda, Millî Eğitim Temel Kanununda, Çıraklık ve
Meslek Eğitimi Kanununda, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri
Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yapılmaktadır. Nasip olursa, bugün bunu
yasalaştıracağız. Maddelere geçmeden önce, ben, değerli heyetinize, bu
yasanın çok önemli ve eğitimimize çok olumlu katkıları olacağına inandığım
birkaç noktasını yüce bilginize sunmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu tasarının,
maddeleri itibariyle -görüştükçe zaten ortaya çıkacaktır; ancak, ben o sıra
içerisinde- çok önemli gördüğüm olumlu yanlarını yüce bilginize sunmaya
başlıyorum. Öncelikle, ülkemizde bilgi çağına girdiğimizi, daha
doğrusu, dünyada bilgi çağına girdiğimizi ve özellikle çok üstün yetenekli
gençlerin yetişmesine çok önem ve özen göstermemiz gerektiğini, hepimiz
vurgulamaktayız. Bunu dikkate alan hükümetimiz, getirdiği tasarıyla, özellikle
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunca uluslararası ödülleri hak eden
gençlerimize, bundan böyle, sınavsız ve ödül aldıkları alanlarda yükseköğrenim
yapma şansını vermektedir. Bu, şu demektir: Gerçekten, uluslararası alanda ödül
hak eden gençlerin önü açılıyor. Bu, bu yasanın en önemli noktalarından birisi.
Yine, ikinci önemli kısmı: Meslekî ve teknik
ortaöğretim kurumlarını bitiren ve özellikle ara işgücü elemanı olarak
yetiştirmeye çalıştığımız bu gençlerden arzu edenlerin, üniversitelerin kendi
alanlarıyla ilgili yüksekokul bölümlerine sınavsız girmelerine olanak
tanınmaktadır. Bu yüksekokulları başarıyla bitirenlerden en az yüzde 10'unun
üstünde olmak koşuluyla hazırlanacak kontenjanlar içerisinde lisans tamamlama
şansı da bu gençlere artık tanınmaktadır. Bunlar da çok önemli ve önemi şuradan
kaynaklanıyor: Ortaöğretimde, yıllardan beri, biz, gençlerimizi, genel
liselerden çok, meslekî ve teknik ortaöğretim kurumlarına yönlendirmeye
çalışıyoruz ve ülkenin ara sınıf, yani, sanayi ve teknik alanda hizmet verecek
yetişkin elemanı bulabilmemiz için, bu teşviklerin başında gelmektedir. Artık,
meslekî ve teknik ortaöğretimi gençlerin tercih etme sebeplerinin başında,
mesleği elde etmenin yanında, sınavsız olarak yüksekokulda -mezun olup aynı
zamanda başarılı olanlardan en az yüzde 10'unun da kontenjanlar ölçüsü
içerisinde- lisans tamamlama şansını elde etmeleri gelmektedir. Bu, ileride -ki
gelecek yıllardan itibaren- genel liselerde... İşte, her sene -üniversite
sınavını geçen hafta yaptık- 1,5-2 milyona yakın gencimiz, üniversite
kapısında, 250-300 kişilik bir kontenjan için sınava girmektedir. Bundan böyle,
bu genel liselerde, tercih tersine dönecek; öğrenciler, artık, yükseköğrenim
garantisi de elde ettikleri için, meslekî ve teknik ortaöğretim kurumlarını
tercih edeceklerdir. O açıdan, bu kanunun en önemli hususlarından birisi de
budur. Yine, özellikle sanayi ve teknik alanda -özellikle
hizmet alanı veya sektör alanı itibariyle- yetişmiş teknik elemana ihtiyaç olan
yerlerde, devletin resmî olarak kuramadığı yüksekokulları, vakıflar kanalıyla,
vakıf üniversiteleri kanalıyla kurma şansını elde ediyoruz. Bugüne kadar, vakıf
üniversiteleri veya yüksek teknoloji enstitüsünün olmadığı yerlerde, müstakil
olarak, vakıflar, yüksekokul kuramama noktasındaydı. Bu yasa tasarısı kesinleştiği
zaman, vakıflar -hangi bölgede- özellikle sanayiyle işbirliği içerisine
girerek, o bölgedeki hizmet alanına yönelik, oradaki insanı takviye edecek,
yetişmiş insan, eleman yetiştirecek, yüksekokul mezunu yetiştirecek ve özel
yüksekokullar kurma koşulu getirilmektedir; tabiî, oradaki ihtiyacı dikkate
alarak... Yani, bunu kurarken, o yerde, o bölgede, gerçekten, bu ara
insangücüne ihtiyaç duyulduğu yerlerde, vakıflara bu olanak tanınmaktadır. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu tasarıda sıraladığımız
birçok önemli hususlardan bir iki tanesini daha vurgulamak istiyorum.
Özellikle, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasasında çok önemli ve olumlu
değişiklikler yapılmaktadır ki, maddelerine geçtiğimiz zaman, arkadaşlarımız,
hepimiz birlikte, bunu paylaşacağız. Gerçekten, yıllardan beri çıraklık ve
mesleki eğitimdeki tıkanıklıkları giderebilecek çok olumlu düzenlemeler vardır.
Değerli arkadaşlar, en önemli gördüğüm hükümlerinden
birisi de, bildiğiniz gibi, sekiz yıllık zorunlu eğitimin başladığı tarihte, eğitim
hizmetlerine genel bütçeden ayıramadığımız katkıyı, 4306 sayılı Yasayla temin
ederek, ülkemizde sekiz yıllık eğitime geçişi sağladık. Değerli eski
bakanımızın buradaki çok net ve gerçekten hepimizin mutlulukla izlediği
açıklamalarından da anladığımız gibi, bugün, sekiz yıllık zorunlu eğitim, her
gün biraz daha anlamlı ve gerçekçi bir şekilde, ülkenin her yerinde düzenli bir
şekilde oluşturulmaktadır. HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Evliya Bey, Hakkâri'de durum ne? EVLİYA PARLAK (Devamla) - Size cevap vereyim. Bu katkı
payı olmasaydı, Hakkâri'de, sınıfların mevcudu 150'yi bulurdu; ama, bugün, onun
sayesinde, sadece Hakkâri'de bitenlerin dışında, sekiz yıllık temel eğitimi
kapsayacak 11 tane yatılı ilköğretim bölge okul inşaatı devam etmektedir. Bunun
sonucunu ben Hakkâri'de gördüğüm gibi, siz de eğer görürseniz, Van'da da
vardır; ama, görmek istemiyorsanız, o, ayrı bir şey. (DSP ve MHP sıralarından
alkışlar) Değerli arkadaşlar, geçen sene, yine bu Mecliste, biz,
bu süreyi, 2002 yılına kadar uzattık. O zaman da, ben, şahsen söz almak
istedim, alamadım. Bana göre, burada getirdiğimiz 2010 olmamalı, bu katkı
süresiz olmalıdır; yani, sonu olmamalıdır. Eğitime ve insana yapılan yatırımın
sonu yoktur. Her gün yeni gelişmelere, yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Şimdi, biz, 2010 yılında... Tabiî, kim sağ olur, kim
olmaz, kim burada olur, onu Allah bilir; ama, benim gönlümden geçen ve tahmin
ediyorum, bu Meclisin büyük çoğunluğunun gönlünden geçen, eğitime katkı
payının, 2010 yılına kadar değil -bu, insana yapılan yatırımdır, başka şeye
yapılan yatırım değildir- süresiz olarak uzatılmasıdır. Benim dileğim buydu;
ama, bu, hükümetimiz tarafından, 2010 yılına kadar getirilmiştir. Değerli arkadaşlar, şu günde, hepimiz biliyoruz ki,
sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında hedef, artık, sekiz yıllık değil. Biz,
bu katkı payını artırmak ve uzatmak mecburiyetindeyiz ki, öngördüğümüz
hedeflere ulaşabilelim. Bizim hedefimiz nedir; hedefimiz, gelecek sekiz yılda,
bu kalkınma planının sonunda, onbir veya oniki yıllık zorunlu eğitimi
gerçekleştirmektir ve bugün, oluşturmaya çalıştığımız zorunlu eğitimdeki
öğrenci kapasitesine uygun eğitim tesisleri yaratmaktır; fizikî olarak,
personel olarak, eğitim-öğretim kadrosu olarak. Genel bütçe katkılarını, eğer,
göz önüne alırsak, bütçedeki oranları alırsak, gelişmiş ülkelerin oranlarıyla
mukayese edersek, biz, çok gerilerde kalırdık; ama, bu katkı payının
sayesindedir ki, bu, 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl devam ettikçe, bu sekiz yıllık temel
eğitimin ötesinde, artık, onbir veya oniki yıllık zorunlu eğitimin de
altyapısını hazırlamaya başlayacağız. İşte, bu yasa tasarısıyla getirilmek
istenilen çok önemli bazı hususları yüce bilginize sunmaya çalıştım. Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; bu duygularla, bu
yasa tasarısının, bu gece yasalaşmasını içten diliyorum. İnşallah, millete ve
memlekete hayırlı bir yasa olacaktır. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayınız yeterli, grup adına
konuşuyorsunuz; önerge verin, geçirin. BAŞKAN - Şahsı adına Sayın Aslan Polat?.. Yok. Sayın Lütfi Yalman?.. Yok. Sayın Evliya Parlak?.. Yok. Sayın Nidai Seven?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, Erzurum Milletvekili
Sayın Mücahit Himoğlu'na söz hakkımı devrediyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Himoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar) MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - 711 sıra sayılı
Yükseköğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda değişiklik yapılması
hakkında vermiş olduğumuz kanun tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Sayın Başkan ve sayın milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Bu kanun tasarısı, birinci merhalede Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda, ikinci merhalede Plan ve Bütçe
Komisyonunda ele alınıp incelenmiş, Genel Kurulda bugün görüşülmeye
başlanmıştır. Bugün, burada yapılacak görüşme sonrası onaylanarak
Cumhurbaşkanımızın onayına sunulabilecek; akabinde, Resmî Gazetede yayımlanıp
yürürlüğe girecektir. Arzumuz, bu kanunun eğitim ve öğretim yılında uygulamaya
geçmesidir. Meslekî eğitim gören öğrencilerimize, velilerine, şimdiden, hayırlı
olsun dileklerimi buradan sunuyorum. Bu kanun neden düşünüldü; şu yönden düşünüldü: Pratik
uygulama olmadan, teorik meslek tecrübesi kazanılmadan, kâğıt üzerinde teknik
eleman yetiştirilemez ilkesi doğrultusunda düşünüldü. Geçmişte yapılan
projelerin nasıl kadük kaldığını gördük. Bunlardan biri de LİMME Projesiydi.
LİMME'yle yapılan üç aylık teorik uygulamada gördük ki, bu iş, üç aylık kısa
vadeli uygulamayla olmuyor. Niçin olmadı diye sorarsak bir şeyin izdüşümü
ortaya çıkar ki, o da, pratik uygulaması olmayan düz lise mezunlarının, pratik
uygulamayı kavrayamamalarıdır. İşte, teknik eleman noksanlığını LİMME gibi kısa
vadeli çözümlerle gidermek yerine, uzun vadeli ve köklü çözüm getirebilmek ve
vasıflı eleman kazandırılabilmesi açısından, artı üretmeden tüketen değil,
üreterek tüketen topluma katkı sağlaması için bu kanun tasarısını getirmiş
bulunuyoruz. Bu kanun tasarısının asıl konusundan biri de, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanarak,
lise mezunu üniversite imtihanlarına girdiğinde ağırlıklı ortaöğretim başarı
puanı 0,5 katsayıyla çarpılırken, meslekî ve teknik eğitim veren liselerden
mezun olan öğrencilerin ortaöğretim başarı puanı 0,2 katsayıyla çarpılmaktadır.
Müfredat farklılığı, atölye ve meslek dersleri görenler, kültür derslerinin
müfredat programlarını noksan almaktadırlar. Bu noksan programla, normal lise
mezunlarıyla yarışan meslek lisesi öğrencilerinin yüzde 80'i başarısız olup,
üniversitelere giremeyip, dışarıda kalmaktadırlar. İşte, bu ikilemi ortadan
kaldırmak için, meslek yüksekokullarına imtihansız girip, mezuniyetleri
akabinde de alanlarıyla ilgili fakültelere, belirlenecek yönetmelikle yüzde
10'dan aşağı olmamak şartıyla, dikey geçiş yapmaları sağlanmış olacaktır. Dikey
geçiş yapamayan meslek yüksekokulu mezunu öğrencilerin ise, vasıflı ara teknik
eleman açığını kapatmak, ulusal sektörde verimlilik hedeflerini belirlemek,
başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, Türkiye'nin rekabet ettiği ve
edebileceği ülkelerin verimlilik düzeyleri de göz önünde bulundurularak,
sanayiin kalifiye işgücü ihtiyacının, ülke çapında, rasyonel insangücü
planlaması çerçevesinde, her kademede, özellikle ara insangücü kademesinde,
alan eğitimi ve verimlilik açısından hayatî önem arz ettiği ortadadır. Bu
nedenle, meslekî teknik eğitim çalışmaları, rekabete öncelikli sektörler başta
olmak üzere yoğunlaştırılmalıdır. Buna paralel olarak, insangücünden verimli bir şekilde
yararlanacak yöneticilerin de eğitimi sağlanmalıdır. Sahip olunması gereken
gelişme perspektifinde, teknoloji, anahtar kelime olarak ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizin ekonomisinin gelişmesinin devamlılığı, çeşitlilik arz eden, ancak,
ara teknik ve uzmanlık bakımından belirgin ve katmadeğer üretimi yüksek sanayi
dallarının geliştirilmesine bağlıdır. Teknolojilerin verimli ve etkin
kullanılması, yenilikçi ve güncel, özgün teknoloji faaliyetleriyle mümkündür.
Bu ilk faaliyetin kalitesi ve başarısı teknik ara eleman özelliklerine
bağlıdır. Bunun için, ülkemizde teorik eğitim alan öğrencilerin, pratiklerini
geliştirerek, bu meslek yüksekokullarından daha vasıflı ara eleman olarak mezun
olmaları gerekmektedir. İnsangücü, sanayi için bir girdi olmaktan daha ileri
bir konuma gelmiştir. Sanayiin gelişme perspektifinin derinliğini, artık,
vasıflı insangücü belirlemektedir. İnsangücümüzün teknolojiye paralel
gelişmesi, hatta onun ilerisine geçmesi, sanayimizin rekabetiyle baş edecektir.
İnsangücü eğitimle gelişir; sanayi de, paralel hareket etmek zorundadır.
Öncelikle, mevcut sanayii destekleyecek çıraklık eğitimini iyileştirme ana
hedef olmalı; teknisyen niteliğini teknik yönden meslek yüksekokullarıyla
toplam kalite artırılmalıdır. Yetişmiş eleman eksikliği bu şekilde giderilmiş
olacaktır. Geleceğin sanayi kadrosu, teknolojiye dayalı toplumlarda olması
gerektiği gibi, sürekli değişimlere cevap verebilecek şekilde, kapsamlı olarak
eğitilmiş olmak zorundadır. Günümüzde, ara teknik elemanlarda aranan vasıfların şu
şekilde olması gerekir: Karmaşık sistemleri analiz edip sorgulayarak yaratıcı
sonuçlara varabilmek ve bu bilgileri paylaşabilmek, yeni bilgileri, yeni
teknolojik gerçekleri aktarabilmektir. Analiz metotlarını iyi öğretmekle
beraber, yaratıcı sentez ve tasarım alanlarında yetersiz kalmadan, yüksek
katmadeğerli üretimi hedefleyen teknolojide çalışacaklar için, bu çabuk
giderilmesi gereken eksiklikler, yenilikçi müfredat programlarının yanı sıra,
sanayiden gelecek bilimsel yardımlardan daha da fazla faydalanmalı, eğitim,
sanayi ve üniversite ortak çalışma zeminine girmelidir. Üniversitelerin planlama ve yönlendirmesiyle, gerek
millî eğitim kuruluşları ve gerekse özel kuruluşlarca bu eğitimler
verilmelidir. Sanayi için kritik beyin gücünü yetiştirecek üniversiteler,
yukarıdaki ihtiyaçların bilincinde olmalı ve çağdaş teknolojik programları
uygulamaya koymalıdır. Üniversiteler, bir yandan yenilikçi teknolojilerin
geliştirilmesini teşvik ederken, diğer yandan da, bilimsel bilgi birikimini
hedeflemelidir. Bunun için de, verilecek eğitim, tüketen toplum değil, üreten toplum
olmak yönünde olmalıdır. Nitelikli insangücü ihtiyacının artacağı çıraklık ve
meslekî teknik eğitim, yoğun ve hızlı biçimde üretilen bilginin beceriye
dönüştürülerek, teknolojiyle birlikte üretime yansıtılması gerekir. Ana gaye,
planlı gelişmelere açık ve gelecekteki değişim biçimlerini yakalamaktır. Said Paşa'nın, Harbison'un ve Mustafa Kemal Atatürk'ün
şu sözlerini aktarmak istiyorum: Said Paşa: "Eğitim ülke düzeyinde
yaygınlaştırılmadıkça, başka bir deyişle, her vatandaş eğitilmedikçe, halkın mutluluğu
ve zenginliğini sağlama amacına yönelik olan hiçbir girişim ve kuruluş başarıya
ulaşamaz." Harbison: "Bir ülkenin zenginliği, o ülkenin
halkının doğuştan gelen yeteneklerini etkili bir biçimde kullanmasına ve
geliştirmesine bağlıdır. Bu yüzden, bir ulusun kalkınması, her şeyden önce,
insan çabasının bir sonucudur. Doğal kaynakları bulmak ve kullanmak, sermayeyi
yatırıma dönüştürmek, teknolojiyi geliştirmek, tüketim malları üretmek ve
ticarî ilişkileri sürdürmek becerikli insan unsurunu gerektirmektedir. Gerekçe,
eğer bir ülke, insanlarını geliştiremiyorsa, hiçbir şey kuramaz ve yaşatamaz;
ne çağdaş bir siyasal sistem ne birlik duygusu ne de zengin bir ekonomi." Mustafa Kemal Atatürk'ün "Sanatsız kalan bir
milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" ifadesine ek olarak
"Memleket evlatlarının birlik ve eşit olarak elde etmeye mecbur oldukları
bilgiler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas kollarının ayrılacakları öğretim
derecelerine kadar, eğitim ve öğretim birliği toplumumuzun gelişme ve yükselmesi
bakımından çok önemlidir" vecizesiyle sözlerimi tamamlıyor, Yüce Heyeti
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Himoğlu. Sayın Masum Türker, buyurun. MASUM TÜRKER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün burada, 57 nci hükümet programının en önemli
taahhüdünü yerine getirmek üzere, bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Bu taahhüt,
meslek okullarından mezun olanlara, doğrudan doğruya önlisans eğitimi imkânı
veren -yani, üniversite kapılarındaki birikimi azaltan- ve bunlar arasından bir
kısmına da, bilahara, lisans tamamlama imkânı veren bir taahhüttür. Şimdi, buna
ilişkin bir kanun tasarısını
görüşüyoruz. Değerli milletvekilleri, bugün, bir ülke, gücünü,
kaliteli ve ehliyetli insanından alır. Kaliteli ve ehliyetli insangücüne sahip
olmanın yolu ise, eğitimden geçer. Eğitim, yalnız bir şeyi öğretmez, dünyadaki
olayları karşılayabilme kabiliyetini de bahşeder. Biraz önce burada tartışıldı; "sekiz yıllık
eğitime geçilirken söylenenler yerine getirilmedi" denildi. Bu konuda iki
rakam vermek istiyorum. 1977-1978 öğretim yılındaki okullaşma oranı yüzde
85'tir. Bu okullaşma oranında, kız oranı yüzde 78,9, erkek oranı yüzde
90,9'dur. 2000-2001 öğretim yılında ise, okullaşma oranı yüzde 99,4'tür. Eğer,
Türkiye'deki okullaşma oranı yüzde 99,4'e getirildi diye, millî eğitimine
damgasını vuran Demokratik Sol Parti suçlanacaksa, varsın suçlansın. (DSP
sıralarından alkışlar) Yüzde 99,4'e ulaşmak demek, Türkiye'de, toplumu, artık,
düşünen toplum haline getirip, geçmişte alışıldığı gibi, dediğimi yerine
getiren sürü toplumdan çıkarmak demektir. Türkiye'de ciddî düşünen ve eğitimini alabilmiş olan bu
toplumu kurmanın ikinci damgasını da, 57 nci hükümet, eğitim düzeyini yüksek
eğitime götürerek sağlayacaktır. Eğer, hatırlanacak olursa, 2023 yılına
perspektif çizildiğinde, bu sefer, okullaşma oranı, üniversite düzeyi için,
yüzde 50 oranında verilmiştir. Eğer, Türkiye'de, biz, gerçekten, üniversite
eğitimini yüzde 50 oranına getirebiliyorsak, ne mutlu bize ki, böylesine bir
perspektifi çizebilmiş bir dönemin milletvekiliyiz diyebileceğiz. Değerli milletvekilleri, Türkiye nüfusundaki hızlı
artış, eğitim çağına gelen insanların sayısını da hızla artırmaktadır. Bugün,
eğitimdeki çözüm, bir taraftan, bu artan nüfus içindeki eğitim çağına gelen
kişilerin eğitim ihtiyacını karşılamakken, ikinci temel hedef, tam gün
eğitimdir. Daha geçen gün, bu konuda, Almanya'da alınan bir kararı
huzurunuza getirmek istiyorum. Almanya, küreselleşen dünyaya karşı, dayatılan
değerleri kendi ulusal bilinci içerisinde verebilmek için, geçmişteki yarım gün
eğitim sisteminden tam gün eğitim sistemine geçiyor ve oradaki temel düşünce
şu: Biz, geçmişte, yarım gün okulda öğretim verirken, yarım gün eğitimi
ebeveynlere bırakmıştık; ama, yeni düzende, ulusal bilinci küresel dünyada
tutabilmek için, artık, diğer yarım günlük eğitimi de devlet olarak üstlenmek
konumundayız. Hatta, bırakın bu eğitimi, 3-6 yaş grubundaki çocuklar için, eğer
ebeveynler çocuklarını okula götürüyorlarsa, tüm harcamalarını devletin
karşılaması uygulaması başlamıştır. Bize düşen iş, sekiz yıllık eğitimden önce, mümkünse,
3-6 yaş grubundaki çocukların eğitim harcamalarının devlet tarafından
karşılanacağı bir eğitim düzenidir ve en önemli hedefimiz, sekiz yıllık temel
eğitimi onbir yıllık zorunlu temel eğitime çekmektir. Değerli arkadaşlar, bu eğitimi bu düzeyde sağlayabilmek
için, kuşkusuz, ek kaynaklara ihtiyaç vardır. Bugüne kadar toplanan vergiler,
çeşitli beyannamelerden, Spor Toto'dan, at yarışlarından, uçak
biletlerindendir; ama, ben, burada, huzurunuza getirmek istiyorum. Gelin,
birlikte düşünelim. Türkiye'de en adil vergi sistemi, eğitim vergisi
getirmektir. Eğer, biz, Türkiye'de eğitim vergisini getirmeyi düşünürsek,
eğitim vergisini, geleceğe doğru ışık tutacak bir vergi düzeni olarak
getirebilirsek, adaletli bir şekilde çocuklarımızın iyi eğitilmesini sağlarız. Eğitimin bu kadar iyi olduğunu söylememize rağmen,
acaba toplumumuzda eğitim yeterli midir; hayır değildir. Eğitimi daha yeterli
kılabilmek için, mümkünse gönüllü yaz okulları açmalıyız. Gönüllü öğretmen,
gönüllü eğitimciden yararlanmalıyız. Yaz okullarında, özellikle çocukların
sınıf tekrarını engellemek açısından, gerekirse daha uzun süreler getirmeliyiz.
Eğer, biz, eğitimi, çocuklarımızı yarınlar için hazırlarken, gelecekte,
küreselleşen dünyada, dayatılan değerlere karşı koruma için düşünmediğimiz
sürece, burada gelir, temel eğitimin hâlâ başarıya ulaşmadığını söyleriz, hâlâ
eğitim için verilen vergilerden yakınırız. Keşke verdiğimiz bütün vergiler
eğitime gidebilse, keşke eğitime gidebilen yeni vergiler ihdas edebilsek. Biz,
eğer bu mantaliteye, bu düşünce sistemine ulaşamazsak, Türkiye'nin dünyadaki
yerini alması için daha çok çalışırız; ama, bizler, çocuklarımıza, geleceğimize
iyi bir yol bırakmak istiyorsak, lütfen, gelin, hep birlikte eğitime sahip
çıkalım ve bugün görüştüğümüz bu kanun tasarısıyla, özellikle meslek
okullarının önünün açılmasını... Bir konuyu hatırlatmak istiyorum. İki yıldır, bu
kürsülerden, meslek okullarının oranı azaltıldı, meslek okulu öğrencilerinin
üniversiteye girişi engellendi diye söylenildi. Bunun temel amacının bir işgücü
planlamasına uygun olduğunu, bugün, burada, kabul edeceğimiz kanunla birlikte,
herhalde o söyleyenler idrak etmiştir. Bu konuda, bu tasarının bu noktaya kadar gelmesinde
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve 57 nci hükümetin bu konuda sağladığı
bu başarıyı kutluyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP
sıralarından alkışlar) TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, sayın konuşmacı,
bir cümle arasında "eskiden olduğu gibi sürü toplum" diye bir tabir
kullandı. BAŞKAN - Anlamadım efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) - "Sürü toplum..." Yani,
herhalde bir sürçü lisandır. BAŞKAN - Sivil toplum... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sürü, sürü... "Sürü
toplum" diyor. MASUM TÜRKER (İstanbul) - "Sivil toplum"
dedim "sürü toplum" demedim. TURHAN GÜVEN (İçel) - Onun için, eskiden de Türk
Milleti sürü toplum değildir, bundan sonra da olmayacaktır. O nedenle, Sayın
Türker, lütfen düzeltsinler efendim. BAŞKAN - Evet, o, Sayın Türker'in takdirinde. Sayın milletvekilleri, sorulara geçiyoruz. Sayın Yıldırım, buyurun. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan,
delaletinizle, Sayın Bakana aşağıdaki soruları sormak istiyorum: 1.- Taşımalı eğitime, bugüne kadar, ne kadar para
harcanmıştır; kaç kişi, kaç merkeze taşınmıştır; taşımalarda kaç öğrenci
ölmüştür? 2.- Taşımalı eğitime katkı payı adındaki vergiler, 2010
yılına kadar uzatılmıştır. Vatandaş, hem eğitime katkı payı vergisi veriyor ve
hem de kendi çocuğunu -bilhassa Eskişehir yöresinde, Seyitgazi, İnönü,
Mihalıççık İlçelerinde, en az iki ay böyle olmuştur- kendisi taşıyor. Bu nasıl
oluyor? Buna, bu yıl, ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz? 3.- Öğretmenlerimiz, büyük maddî sıkıntı içerisindedir;
bu nedenle, ek iş yapmak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle, öğretmenlerimizin
durumlarını iyileştirmek için bir çalışmanız var mıdır; varsa, nelerdir? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Yalçınkaya, buyurun. MEHMET YALÇINKAYA (Şanlıurfa) - Sayın Başkan,
vasıtanızla, Sayın Bakanıma şu soruları tevcih ediyorum: Şanlıurfa Ceylanpınar Ticaret Lisesi ve Şanlıurfa
Akçakale Endüstri Meslek Lisesinin -yıllardır arsaları tahsis edildiği halde-
inşaatına ne zaman başlanacaktır? Sayın Bakanımdan bir diğer sorum: Şanlıurfa GAP'ın
merkezidir ve pamuk üretiminin yüzde 70'i Urfa'ya kaymıştır. Bu sebeple, Urfa,
tekstil sektörünün kalbi durumundadır. Bu ilimize, Sayın Bakanımız, ne zaman,
tekstil liselerini, tekstil konfeksiyon meslek yüksekokullarını açacaklardır;
bunun planlaması yapılmış mıdır? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Yılmazyıldız, buyurun efendim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan,
delaletinizle, aşağıdaki sorularımın Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmasını
rica ediyorum: Balıkesir İlinden eğitime katkı payı olarak ne kadar
para toplanmıştır ve ne kadar yatırım yapılmıştır. Ayrıca, bugüne kadar
toplanan eğitime katkı payı miktarı ne kadardır? Bu paranın ne kadarı okullar
için harcanmıştır? Bir diğer konu: İlk beş yılda taşımalı eğitimden
vazgeçilmiştir. Yıkılan köy ilköğretim okullarının, köy muhtarlıklarınca
onarılması, tamir edilmesi istenmiştir. Özellikle Balıkesir'de, Sındırgı,
Bigadiç, Dursunbey, Kepsut, İvrindi, Balya gibi dağlık bölgedeki köyler çok
fakirdir ve bu tamirde büyük zorlukları olmuştur. Bu konuda, Sayın Bakan ne
düşünmektedir; bunların tamiri konusunda ne tür çalışmaları vardır? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Seven, buyurun. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, aracılığınızla,
Sayın Bakanıma şu soruyu sormak istiyorum: Ağrı'da birkaç tane okul yapımı
belirli bir seviyeye kadar getirilmiştir; o manada teşekkür ederim; fakat,
Ağrı'nın geri kalmışlık zincirini kırmak için, çok acilen, oralara ödenek
gönderilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan, Sayın Bakanımın bu konuya eğilinmesi
noktasında ne gibi çalışmaları vardır, onu sormak istiyorum. Bir de, Ağrı Dağı üniversitesi Türkiye için çok
önemlidir, millî manada çok önemlidir. Ermeniler, Ağrı Dağını
"Ararat" olarak kullandıkları için, son günlerde de müze açılımına
girmişlerdir ve arazi alımlarına girmişlerdir. Ağrı Dağı üniversitesi için
Sayın Bakanım ne düşünmektedirler? Bu konunun cevaplandırılmasını istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Yılmazyıldız. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, son bir
soru daha sormak istiyorum: Taşımalı eğitimde, özellikle, taşımacılık yapan
vatandaşlarımız paralarını zamanında alamamakta, iki üç ay gecikme olmaktadır.
Mazota yoğun zam geldiği için, benzine haftada birkaç defa zam geldiği için,
ciddî sıkıntıları olmaktadır. Bu konuda, bu ödemeleri hızlandırmak için, daha
zamanında yapabilmek için Sayın Bakan ne düşünmektedir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Evet, Sayın Bakanım... MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi
gereğince, 1.9.1997 -yani, bu yasanın kabul edildiği tarih- ile 27 Haziran 2001
tarihleri arasında -yani, bugüne kadar- eğitime katkı payı ve bağışlarla ilgili
işlemler şöyledir: Başlangıçtan bugüne kadar 1 katrilyon 290 trilyon Türk
Lirası, eğitime katkı payı geliri elde edilmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle
açılan banka hesaplarında 4 trilyon 676 milyar Türk Lirası, sekiz yıllık
kesintisiz eğitime bağış, nema toplanmıştır. 27 Haziran 2001 tarihi itibariyle
sağlanan katkı payı gelirinin 1 katrilyon 190 trilyon Türk Lirası, Bakanlığımız
bütçesine özel ödenek kaydedilmiştir. Başlangıçtan bugüne kadar ödenek kaydedilen 1 katrilyon
190 trilyon Türk Lirası özel ödenekten yapılan harcama türleri ve miktarları
şöyledir: Etüt proje 402 milyar lira, kitap basımı 11 trilyon 879 milyar lira,
taşımalı eğitim 185 trilyon 758 milyar lira, donatım 98 trilyon 918 milyar
lira, yapı tesis 691 trilyon 775 milyar lira, kamulaştırma 46 trilyon 948
milyar lira, borç ödeme şeklinde 338 trilyon liradır. Toplam 1 katrilyon 36
trilyon lira harcama yapılmış olup, kalan 154 trilyon 62 milyar lira, kullanıma
hazır olmak üzere, Hazine hesaplarında beklemektedir; bizim hesaplarımıza henüz
intikal etmemiştir. Eğitime katkı payıyla ilgili yasanın önemli bir maddesi
vardır: Türk yönetiminde sadece Millî Eğitim Bakanlığı, eğitime katkı payından
elde ettiği gelirleri, Maliye Bakanlığı müfettişleri ve Millî Eğitim Bakanlığı
müfettişlerine her altı ayda bir denetletmektedir. Bu denetim sonuçlarında
alınan raporlar, basına, kamuoyuna dağıtılmaktadır. Ben, son uygulamalarda,
komisyon üyelerine de -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine de- Millî Eğitim
Komisyonu üyelerine de dağıttım. Her milletvekiline, her yurttaşımıza bu
raporları ulaştırmaya çalışıyoruz. Bakanlığımız, şeffaf bütçe anlayışını en iyi
şekilde uygulayan bakanlıktır. Bugüne kadar, 1 717 604 öğrenci taşınmıştır. Bu yıl
taşınan öğrenci sayısı 602 000'dir. Bu taşıma olayı, sadece Türkiye Cumhuriyeti
hudutları içerisinde cereyan etmiyor; bütün dünyada taşımalı eğitim var; çünkü,
hiç kimseyi eğitimden mahrum bırakamayız. Bir küçük yerleşim yerinde, bir
kırsal alanda, 3-5-10 çocuk için, 8 derslikli bir okul yapma olanağı yoktur;
sınıf öğretmeni ve branş öğretmenlerini tayin etme olanağı yoktur. O halde, bu
çocuğu eğitimsiz mi bırakacağız? Bu çocuğu, devlet olarak, okula taşıyor, öğle
yemeğini yediriyor ve evine getiriyoruz. Yurtdışında, verdiğimiz bu örnekte 602
000 çocuğun taşındığını anlattığımızda, diğer ülkelerin millî eğitim bakanları,
sayı itibariyle ve verilen hizmet bakımından hayret ve takdirlerini ifade
ediyorlar. BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlar mısınız efendim. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın
Nidai Seven, Ağrı Üniversitesinin kurulmasını ben de gönülden istiyorum. Ben
"üniversitenin yurdun dört bir yanına, yükseköğretim kurumlarının yurdun
dört bir yanına dengeli bir şekilde yayılması gerekir" Anayasa emrinin
yerine getirilmesi için gayret gösteriyorum. Her ilde gerekirse bir üniversite
olabilir. Her ilde birden çok üniversite olabilir. Bunlar, bugüne kadar,
İstanbul'da toplanmış, Ankara'da, büyük kentlerimizde toplanmış; ama,
çalışmalarımız, büyük üniversitelere bağlı, bölge üniversitesi gibi... Örneğin,
Erzurum Üniversitesi... Erzurum Atatürk Üniversitesi, bir bölge
üniversitesidir. Çeşitli illerde olduğu gibi, fakülteleriyle, yüksekokullarıyla,
inanıyorum ki, bu Atatürk Üniversitesinden bir Ağrı Dağı üniversitesi de
doğacaktır. Taşımalı eğitimde trafik kazası, eğitimle ilgili
değildir, trafikle ilgilidir. Bu sayıda taşınan öğrenci ve taşıyan araç
sayısına bakıldığında, kaza sayısı çok azdır; dileğimiz, hiç olmamasıdır. "Balıkesir İlinden eğitime katkı payı olarak kaç
lira tahsil edildi" sorusunun cevabını verme imkânına sahip değilim;
çünkü; bize, il il ödenek gelmiyor, toplu olarak ödenek gönderiliyor. Kurum,
önce Maliye Bakanlığı, ardından Hazine, bize bunu toplu olarak gönderiyor; ama,
incelettirebilirim. Şanlıurfa, GAP'ta çok önemli bir merkez; öğrenci sayısı
itibariyle de, tarıma dayalı sanayi itibariyle de. O nedenle, bu çıkaracağımız
yasa, inanıyorum ki, Şanlıurfa'da meslekî eğitimin gelişmesinde -diğer eğitimde
de tabiî- çok önemli bir başlangıç olacaktır. Desteklerinden dolayı bütün milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, saat 20.15'te toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 19.15 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma Saati
: 20.15 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127 nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz. Yüksek Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi
Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve
Meslek Eğitimi Kanunu, Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı
Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun
Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. – Yüksek
Öğretim Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu,
Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı
Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun
Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/841, 2/757) (S. Sayısı: 711) (Devam) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz. 6. – Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/854) (S. Sayısı : 687) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. (1) 687 S.
Sayılı Bazmayazı tutanağa eklidir. Komisyon raporu 687 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok. Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: TÜRK SİLÂHLI
KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI MADDE 1. - 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 14 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "II-Fakülte veya yüksek okul mezunlarının muvazzaf
subay nasbedilmesi Madde 14. - En az 4 yıl süreli fakülte veya yüksek
okulları bitiren kadın veya erkeklerden muvazzaf subay olmak için başvuranlar;
düzeltilmemiş nüfus kaydına göre 27 yaşından, lisansüstü öğrenimi tamamlamış
olanlar ise 32 yaşından büyük olmamak, yedek subay olma koşullarını taşımak ve
diğer nitelikleri de haiz bulunmak şartıyla Genelkurmay Başkanlığınca
gösterilecek lüzuma göre Türk Silâhlı Kuvvetlerinin harp okullarında
yetiştiremediği veya yeterince yetiştiremediği sınıflarda muvazzaf subaylığa
nasbedilebilirler. En az 4 yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitirip
Silâhlı Kuvvetlerde askerlik hizmetine başladıklarında düzeltilmemiş nüfus
kaydına göre 27 yaşından, lisansüstü öğrenimini tamamlamış olanlarda ise 32
yaşından büyük olmayanlardan muvazzaf subaylığa geçmek isteyenler, birinci
fıkrada yazılı şartlar dahilinde muvazzaf subaylığa nasbedilebilirler.
Bunlardan terhislerini müteakip başvuranlar ile askerlik hizmeti esnasında veya
terhislerini müteakip en az 4 yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitirip
başvuranlar da birinci fıkra hükümlerine göre muvazzaf subaylığa
nasbedilebilirler. En az 4 yıl süreli fakülte veya yüksek okulları
bitirerek muvazzaf subay olmak için başvuran astsubaylar, 27 yaşından;
lisansüstü öğrenimini tamamlamış olanlar ise 32 yaşından büyük olmamak; en az 3
yıl astsubay olarak görev yapmış olmak; astsubaylığa nasıp tarihinden itibaren
subaylığa müracaat tarihine kadar almış olduğu sicil notlarının ortalaması
sicil tam notunun % 90 ve daha yukarısı olmak; askerî disiplin, tutum ve
davranışları, görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri, genel kültürü
ile ahlakî ve şahsî nitelikleri bakımından subaylığa lâyık bulunduğu nitelik
belgesi ile onanmış olmak; 109 uncu maddede gösterilen astsubaylıktan subay
olmaya engel bir durumu bulunmamak; yapılacak seçme sınavlarında başarılı olmak
ve yönetmelikte belirtilecek diğer nitelikleri de haiz bulunmak şartıyla,
kuvvet komutanlarının, Jandarma Genel Komutanının veya Sahil Güvenlik
Komutanının teklifi üzerine kendi sınıflarında veya askerî hâkim sınıfı hariç
öğrenimlerinin ilgilendirdiği ihtiyaç duyulan sınıflarda teğmen rütbesiyle
muvazzaf subaylığa nasbedilebilirler. Bunlardan nasbedildikleri teğmen
rütbesinin aylığından fazla derece ve kademe aylığı alanlar daha önce emsal
oldukları astsubayların derece, kademe ve yükselecekleri yeni derece ve kademe
aylıklarına göre aylık almaya devam ederler. Ancak, yükselecekleri subaylık
rütbe ve rütbe kıdemliğindeki aylık derece ve kademeleri, emsali astsubayların
aylık derece ve kademelerine eşit hale gelince, emsali subaylar hakkındaki
aylık derece ve kademelerine tâbi tutulurlar. Üçüncü fıkrada belirtilenler hariç olmak üzere, bu
madde hükümlerine göre subay nasbedilenler, 15 inci maddede öngörülen askerî eğitimi
müteakip atandıkları görevlerde 1 yıllık deneme (adaylık) süresine tâbi
tutulurlar. Bunlardan askerî eğitimde başarı gösteremeyenler ve eğitimi başarı
ile bitirdikten sonra atandıkları görevde 1 yıllık deneme süresi sonunda
Silâhlı Kuvvetlere uyum sağlayamayan veya subaylığa engel hali görülenler ile
deneme süresinin bitimine kadar kendi istekleri ile ayrılmak isteyenlerin Türk
Silâhlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilir ve aldıkları aylıkları dışında
Devletçe bunlara yapılan masraflar kanunî faizleriyle birlikte kendilerinden
tahsil olunur. 357 sayılı
Askerî Hâkimler Kanunu hükümleri ile sözleşmeli subay istihdamına ilişkin
hükümler saklıdır." BAŞKAN- 1 inci madde üzerinde söz isteği?.. Yok. 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - 926 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine
aşağıdaki (h) bendi eklenmiştir. "h) Eşleri farklı kuvvetlere mensup subayların
kuvvetleri, aile bütünlüklerinin korunabilmesi amacıyla, sınıflandırma
yönetmeliğinde gösterilecek esas, usul ve şartlara göre; ilgili kuvvet
komutanlıklarının, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik
Komutanlığının da görüşleri alındıktan sonra, Genelkurmay Başkanlığınca
değiştirilebilir." BAŞKAN- 2 nci madde üzerinde söz isteği?.. Yok. 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3. - 926 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin (e)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "e) Askerlik hizmeti esnasında veya terhisini
müteakip muvazzaf subaylığa geçirilmesi uygun görülenler, subaylığa nasıp
kararnamesinin onayı tarihinden geçerli olarak muvazzaf subay nasbedilirler.
Bunların askerlik hizmetinde geçen süreleri nasıp tarihine eklenerek bekleme
süresinden sayılır ve üst rütbeye terfileri, bu şekilde bulunan nasıplarına ve
(d) bendi ile 31, 32 ve 64 üncü maddelere göre yürütülür. Nasıp
düzeltilmesinden dolayı maaş, maaş farkı ödenmez ve diğer özlük hakları
verilmez. Bunlardan lisansüstü öğrenimini tıpta uzmanlık, diğer mesleklerde
doktora öğrenimi olarak tamamlamış bulunanlar ile doçent unvanını almış olanlar
hakkında (d) bendindeki hükümler uygulanır." BAŞKAN- 3 üncü madde üzerinde söz isteği?.. Yok. 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4. - 926 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin (d)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "d) Kuvvet Harp Akademileri öğrenimini tamamlayıp
kurmaylığı onaylanan subaylara iki yıl, bunlardan Silâhlı Kuvvetler
Akademisinden mezun olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; Harp Akademileri Komutanlığınca düzenlenen ve iki yarı
yıllık programı içeren Komutanlık ve Karargâh Subaylığı öğrenimini bitiren
subaylara bir yıl; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı insangücü temin ve yetiştirme planlarında
belirtilecek ihtiyaç duyulan dallarda yüksek lisans (bilim uzmanlığı, yüksek
mühendislik, master) öğrenimi yapanlara bir yıl, bunlardan doktora yapanlara
bir yıl, doğrudan doktora yapanlara iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl
olmak üzere toplam üç yıl; Tıpta uzmanlık belgesi alanlara, diş tabipliğinde,
veterinerlikte, eczacılıkta uzman belgesi alanlara veya doktora yapanlara iki
yıl, bunlardan doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığının insan gücü temin ve yetiştirme planlarında
belirtilecek ihtiyaç duyulan dallarda, general ve amiraller hariç olmak üzere,
daha önce lisansüstü öğrenim yaptığı daldan farklı bir dalda ilave bir
lisansüstü öğrenim yapan subaylara en fazla bir yıl daha; kıdem verilir. 35 inci maddenin (d) bendi hükümlerine göre muvazzaf
subaylığa nasbedilenler hariç olmak üzere, Silâhlı Kuvvetlere muvazzaf subay
olarak katılmadan önce branşları ile ilgili yukarıda belirtilen öğrenimlerini
kendi nam ve hesaplarına yapmış veya subay nasbedildikten sonra bitirmiş
olanlar, lisanüstü öğrenimi tamamladığı için sınıfları değiştirilen subaylar
ile lisansüstü öğrenim kaynağına göre subaylığa nasbedilen astsubaylar hakkında
da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. Bu şekilde kıdem alanların nasıpları düzeltilir. Bu madde hükümlerine göre verilen kıdemlerin toplamı
hiçbir şekilde dört yılı aşamaz. Yukarıda yazılı nitelikleri haiz olanlara lisansüstü
öğrenim kıdemi verilebilmesi için; 1. Lisansüstü öğrenimini, Kuvvet Komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının insan gücü temin ve
yetiştirme planlarına göre belirtilecek ihtiyaç duyulan dallarda yapmış olması, 2. Müracaat tarihinde subaylığa nasıp tarihinden
itibaren almış olduğu sicil notları ortalamasının, sicil tam notunun % 90 ve
daha üstünde olması, 3. Lisansüstü öğrenimini kendi nam ve hesabına yapanlar
için, askerî disiplin, tutum ve davranışları, görevindeki başarısı, meslekî
bilgi ve yetenekleri, genel kültürü, ahlakî ve şahsî nitelikleri bakımından
kıdem almaya lâyık bulunduğuna dair Subay Sicil Yönetmeliğinde yer verilen
"Lisansüstü Öğrenim Kıdemi Nitelik Belgesi"nin müspet olarak
düzenlenmiş olması, 4. Özel kanunlara tâbi olanların, yukarıdaki şartlara
ilâve olarak bu sıfatlarını kazanmada, kendi kanun ve yönetmeliklerinde
belirtilen usul ve esasları yerine getirmiş olması, 5. Cezaları ertelenmiş, para cezasına çevrilmiş, genel
veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları
adlî sicilden çıkarılmış olsalar bile; aa) Devletin şahsîyetine karşı işlenen suçlar ile basit
ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin,
cürüm tasnii, ırza geçmek, sarkıntılık, kız, kadın veya erkek kaçırmak,
fuhşiyata tahrik, gayri tâbii mukarenet, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya
şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve
satımlara fesat karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olmaması, bb) Firar, amir veya üste fiilen taarruz, emre
itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat, isyan suçları ile 1632
sayılı Askerî Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen suçlardan mahkûm
olmaması, cc) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, yukarıdaki
bentlerde belirtilen suçların dışındaki suçlardan, askerî ve adlî mahkemeler,
disiplin mahkemeleri veya disiplin amirlerince toplam olarak 21 gün ve daha
fazla hapis veya oda hapsi cezası ile mahkûm veya cezalandırılmış olmaması, Gerekir. Açığa alınmayı gerektiren ya da yukarıdaki bentlerde
sayılan suçlardan gözetim altına alınanlar, tutuklananlar veya kamu davası
açılanlar, haklarındaki yargılama neticesine göre işleme tâbi tutulurlar." BAŞKAN - 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 5. - 926 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin (b)
bendinin (2) numaralı alt bendinin (cc) alt bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "cc) Askerlik hizmeti sırasında veya müteakiben
muvazzaf subay nasbedilenler," BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6.- 926 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "c) Üstün başarılı üsteğmen, yüzbaşı ve
binbaşıların terfi esasları :Üsteğmen, yüzbaşı ve binbaşıların bu rütbelerine
ait bekleme sürelerinin bitiminden bir yıl önce bu rütbelere ait her yılki
sicil notu, sicil tam notunun % 95 ve daha yukarısı ve sicil notu ortalaması da
sicil tam notunun % 90 ve daha yukarısı olanlardan; 1. Bu rütbelerde en az iki ayrı birinci veya ikinci
sicil üstünden sicil notu alanlar veya rütbe bekleme süresinin bitiminden bir
yıl önce alacak olanlar, 2. Muharip sınıf üsteğmen ve yüzbaşılar ile kurmay
yüzbaşılardan, bu rütbelerinde bekledikleri sürenin üçte biri kadar veya daha
fazla kıt'a görevi yapmış olanlar veya bu süreyi rütbe bekleme süresinin
bitiminden bir yıl önce tamamlayacak olanlar, Belirlenir ve bu subaylar, sicil notu ortalaması en
üstün olandan başlanarak rütbelerine göre kendi sınıfları içerisinde ayrı ayrı
sıralanırlar. Bu şekilde sıralanan subaylardan, sicil notu ortalaması en üstün
olanlardan başlanmak suretiyle Kuvvet Komutanı, Jandarma Genel Komutanı veya
Sahil Güvenlik Komutanı tarafından uygun görülenler, kendi sınıf mevcudunun;
muharip sınıflar için % 8'i, yardımcı sınıflar için % 4'ü oranında bir üst
rütbeye yükseltilebilirler." BAŞKAN - 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7. - 926 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (d) bendi
eklenmiştir. "Kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik, ahlakî
durum veya (d) bendindeki suçlardan hükümlülük nedeni ile aşağıda belirtilen
esas ve şartlar dahilinde subaylar hakkında Silâhlı Kuvvetlerden ayırma işlemi
yapılır." "d) Aşağıda belirtilen suçlardan hükümlü olma
nedeniyle ayırma : Ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa
uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı
Askerî Ceza Kanununun 131 inci maddesinin birinci fıkrasının az vahim hali
hariç basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı
veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya istimal ve istihlâk
kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma
suçlarından hükümlü olan subaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır." BAŞKAN - 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8. - 926 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "Madde 64. - Silâhlı Kuvvetler hesabına fakülte
veya yüksek okullardan mezun olup subay nasbedilenlerin subaylık nasıpları
hangi tarihlerde olursa olsun kademe ilerlemesi veya üst rütbeye
yükselmelerinde esas olacak nasıpları fakülte veya yüksek okullardan mezun
oldukları takvim yılının 30 Ağustos tarihidir. Askerlik hizmeti sırasında veya
müteakiben muvazzaf subay nasbedilenlerin subaylık nasıpları hangi tarihte
olursa olsun, kademe ilerlemesi veya üst rütbeye yükselmelerinde esas olacak
nasıpları 35 inci madde gereğince nasıplarının götürüldüğü takvim yılının 30
Ağustos tarihidir." BAŞKAN - 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 9. - 926 sayılı Kanunun 65 inci maddesinin (c)
bendinin (1) numaralı alt bendi ile (d) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "1. Yargılama sonunda beraatlerine, haklarındaki
kamu davasının her ne sebeple olursa olsun ortadan kaldırılmasına veya
duruşmanın tatiline veya davanın düşmesine veya kamu davasının reddine veya
Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesini gerektirmeyecek şekilde
hükümlülüklerine karar verilenlerin açıkları, haklarındaki kararın kesinleşmesi
beklenmeksizin kaldırılır." "d) Hükmün aleyhe bozulması ve mahkemece bu
bozmaya uyulması veya duruşmanın tatiline dair kararın ortadan kalkması veya
Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişkilerinin kesilmesini gerektirecek şekilde
hükümlülüklerine karar verilmesi hallerinde de (a) bendi hükmü uygulanır." BAŞKAN - 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10. - 926 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Genelkurmay Başkanlığınca tespit edilecek
fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okullarını bitirdikten sonra muvazzaf
astsubay olmak için başvuranlardan; astsubay sınıf okullarında en az bir
öğretim yılı öğrenim ve eğitimi başarıyla bitirip astsubay nasbedilenlerin,
hazırlık sınıfı veya sınıfta kalmaları hariç fakülte, yüksek okul veya meslek
yüksek okullarındaki öğrenim süreleri rütbe bekleme sürelerinden düşülür.
Bunların hangi rütbelerde ne kadar eksik bekletilecekleri yönetmelikte
gösterilir." BAŞKAN - 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 11.- 926 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "b) Üstün başarılı üstçavuş, kıdemli üstçavuş ve
başçavuşların terfi esasları; üstçavuş, kıdemli üstçavuş ve başçavuşların bu
rütbelerine ait bekleme sürelerinin bitiminden bir yıl önce üstçavuşların
kıdemli çavuşluk ve üstçavuşluk; kıdemli üstçavuşların üstçavuşluk ve kıdemli
üstçavuşluk; başçavuşların ise başçavuşluk rütbesine ait her yılki sicil notu,
sicil tam notunun % 95'i ve daha yukarısı ve sicil notu ortalaması da sicil tam
notunun % 90 ve daha yukarısı olanlardan; 1. Bu rütbelerde, en az iki ayrı birinci veya ikinci
sicil üstünden sicil notu alanlar veya rütbe bekleme süresinin bitiminden bir
yıl önce alacak olanlar, 2. Muharrip sınıf üstçavuşlardan kıdemli çavuş ve
üstçavuş; kıdemli üstçavuşlardan, üstçavuş ve kıdemli üstçavuşluk rütbelerinde
bekleme süresinin toplam üçte biri kadar veya daha fazla kıt'a görevi yapmış
olanlar veya bu süreyi rütbe bekleme süresinin bitiminden bir yıl önce
tamamlayacak olanlar, Belirlenir ve bu astsubaylar, sicil notu ortalaması en
yüksek olandan başlanarak rütbelerine göre kendi sınıfları içerisinde ayrı ayrı
sıralanırlar. Bu şekilde sıralanan astsubaylardan sicil notu ortalaması en
üstün olandan başlanmak suretiyle Kuvvet Komutanı, Jandarma Genel Komutanı veya
Sahil Güvenlik Komutanı tarafından uygun görülenler kendi sınıf mevcudunun;
muharip sınıflar için % 8'i, yardımcı sınıflar için % 4'ü oranında bir üst
rütbeye yükseltilebilirler." BAŞKAN - 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 12. - 926 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin ilk
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (c) bendi
eklenmiştir. "Kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik, ahlakî
durum veya (c) bendinde belirtilen suçlardan hükümlülük nedeni ile aşağıda
belirtilen esas ve şartlar dahilinde astsubaylar hakkında Silâhlı Kuvvetlerden
ayırma işlemi yapılır." "c) Aşağıda belirtilen suçlardan hükümlülükleri
ertelenen, para cezasına veya tedbire çevrilen veya affa uğrayanların
ayrılmaları : Ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa
uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı
Askerî Ceza Kanununun 131 inci maddesinin birinci fıkrasının az vahim hali
hariç, basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı
veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya istimal ve istihlâk
kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma
suçlarından hükümlü olan astsubaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır." BAŞKAN - 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 13. - 926 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Bunların yedeklik çağları, 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesi hükümlerine tâbidir." BAŞKAN - 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir. 14 üncü maddeyi oturuyorum: MADDE 14. - 926 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. "b) Subaylık için sınava müracaat tarihinde
astsubaylığa nasıp tarihinden itibaren almış olduğu mevcut sicil notlarının
ortalaması, sicil tam notunun % 90 ve daha yukarısı olmak," "Astsubaylıktan subay olmaya engel haller aşağıda
belirtilmiştir. Bu fıkrada belirtilenler; cezaları ertelenmiş, para cezasına
çevrilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine
ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkartılmış olsalar da subay olamazlar: a) Devletin şahsîyetine karşı işlenen suçlar ile basit
ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin,
cürüm tasnii, ırza geçmek, sarkıntılık, kız, kadın veya erkek kaçırmak,
fuhşiyata tahrik, gayrî tabiî mukarenet, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya
şeref ve haysite kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara
fesat karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olmak, b) Firar, amir veya üste fiilen taarruz, emre
itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat suçları ile 1632 sayılı
Askerî Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen suçlardan birisinden
mahkûm olmak, c) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, (a) ve (b)
bentlerinde sayılan suçların dışındaki suçlardan askerî ve adlî mahkemeler,
disiplin mahkemeleri veya disiplin amirlerince toplam olarak 21 gün ve daha
fazla hapis veya oda hapsi cezası ile mahkûm olmak veya cezalandırılmak. Açığa alınmayı gerektiren ya da yukarıdaki fıkranın (a)
ve (b) bentlerinde sayılan suçlardan gözetim altına alınanlar veya
tutuklananlar veya haklarında kamu davası açılanlar, bu durumlarının devamı
süresince sınava alınmazlar. Bunlar hakkında soruşturma emri verilmemesi veya
hazırlık soruşturması sonunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi veya
yargılama neticesine göre beraat etmeleri halinde, diğer şartları da haiz olmak
kaydıyla sınava kabul edilirler." BAŞKAN - 14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 14 üncü madde kabul edilmiştir. 15 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 15. - 926 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Bunlardan subay nasbedildikten sonra fakülte veya
yüksekokul bitirenlerin intibakı personelin fakülte, yüksekokul veya meslek
yüksekokulunu bitirdiğine dair resmî belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı
tarihteki derece ve kademelerine, 2 yıl süreli yükseköğrenim için 1 kademe, 3
yıl süreli yükseköğrenim için 2 kademe, 4 yıl süreli yükseköğrenim için 1
derece ilave edilerek yapılır. 2 ve 3 yıl süreli yükseköğrenimi tamamlayarak
intibakları yapılmış olanların daha sonra lisans öğrenimlerini tamamlamaları
halinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır.
Yükseköğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemleri toplamı 1
dereceden fazla olamaz. 5 yıl ve üzerindeki öğrenimlerin 4 yıldan fazlası için
kademe verilmez." BAŞKAN - 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir. 16 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 16. - 926 sayılı Kanunun 117 nci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Hizmet
ihtiyacının zorunlu kıldığı durumlarda, kadroda yazılı sınıf yerine personelin
kurmaylık veya özel niteliğine ilişkin atama kodu esas alınabilir." BAŞKAN - 16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir. 17 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 17. - 926 sayılı Kanunun 124 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Madde 124. - Silâhlı Kuvvetlere (Jandarma Genel
Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) mensup muvazzaf subay ve
astsubaylar, Silâhlı Kuvvetler içindeki hizmetlerden başka bir göreve
verilemezler. Ancak, zorunlu durumlarda Genelkurmay Başkanlığının görüşü
alınarak Bakanlar kurulu kararı ile Silâhlı Kuvvetler kadrolarında gösterilmek
ve aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî ve sosyal hak ve
yardımlarını ve istihkaklarını mevcut hükümler çerçevesinde, kendi bağlı
bulunduğu Bakanlık bütçesinden almak şartı ile Silâhlı Kuvvetler dışındaki
Devlet hizmetleri ile Türk Hava Kurumu hizmetlerinde görevlendirilebilirler. Bu
personelin görev süresi azamî iki yıl olup, görevlendirme süresi Bakanlar
Kurulu kararında belirtilir. Genelkurmay Başkanlığının teklifi ile bu süre
kısaltılabilir veya uzatılabilir. Görev süresi uzatılmayan personel, yeni bir
karara gerek kalmaksızın görev süresinin sonunda Silâhlı Kuvvetlerdeki aslî
görevine iade edilir." BAŞKAN - 17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir. 18 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 18. - 926 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "d) Silâhlı Kuvvetlerde gerekli uzmanlık
dallarında ve ihtiyaç duyulan branşlarda yurt içinde öğrenim için, general ve
amirallere; Genelkurmay Başkanlığınca, bu Kanun kapsamına giren diğer
personelden; Genelkurmay Başkanlığına bağlı olanlara Genelkurmay Başkanlığınca,
Millî Savunma Bakanlığına bağlı olanlara Millî Savunma Bakanlığınca, Kuvvet
Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olanlara ise Kuvvet
Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca,
özlük hakları saklı kalmak şartıyla, öğrenim süresi kadar izin
verilebilir." BAŞKAN - 18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 18 inci madde kabul edilmiştir. 19 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 19. - 926 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "a) Barışta ve savaşta hizmet yapamayacak şekilde
hastalanan subaylar ve astsubaylar, hastalıkları geçici veya geçici olup sekel
bırakan hastalıklardan ise, hastahanelerde geçen teşhis ve tedavi süreleri
hariç, ay ve gün hesabı ile her bir hastalığı için toplam olarak ve fiilen iki
yılı geçmemek üzere, nekahet tedavisi, istirahat ve hava değişimi işlemine tâbi
tutulurlar. Bu gibiler hakkında raporlar sağlık kurulunca verilir. b) Kanser, her türlü kötü huylu tümör, verem, kronik
böbrek yetmezliği ile akıl ve ruh hastalıkları gibi uzun süreli bir tedaviye
ihtiyaç gösteren hastalığa yakalananlar, sağlık kurulları raporlarında
gösterilecek lüzum üzerine, toplam olarak ve fiilen üç yılı geçmemek şartı ile
tedavi, istirahat veya hava değişimine tâbi tutulabilirler." BAŞKAN - 19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 19 uncu madde kabul edilmiştir. 20 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 20. - 926 sayılı Kanunun 137 nci maddesinin
dördüncü fıkrasının (c) bendinin birinci paragrafı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "c) Astsubaylar hakkındaki gösterge tabloları
EK-VIII sayılı cetvelde gösterilmiştir. Yükseköğrenim yapmış olan astsubayların
intibakları; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Genel İdare Hizmetleri
Sınıfında aynı yükseköğrenimi bitirenler için tespit edilen derece ve
kademelerden hizmete başlamış kabul edilerek yapılır. Bu intibaklar personelin
fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirdiğine dair resmî belgeyi
ibraz edip müracaatını yaptığı tarihteki derece ve kademelerine, 2 yıl süreli
yükseköğrenim için 1 kademe, 3 yıl süreli yükseköğrenim için 2 kademe, 4 yıl
yükseköğrenim için 1 derece ilave edilerek yapılır. 2 ve 3 yıl süreli
yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların, daha sonra lisans
öğrenimini tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak
üzere tekrar yapılır. Yükseköğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak
işlemleri toplamı 1 dereceden fazla olamaz, 5 yıl ve üzerindeki öğrenimlerin 4
yıldan fazlası için kademe verilmez." BAŞKAN- 20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 21 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 21. - 926
sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Ek Madde 10. - Yabancı bir memlekette veya
uluslararası kuruluşlarda Genelkurmay Başkanlığının muvafakati ile görev alacak
subay ve astsubaylara Millî Savunma Bakanlığının (Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı için İçişleri Bakanlığının) teklifi üzerine Bakanlar
Kurulu kararı ile 5 yıla kadar maaşsız izin verilebilir. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ile Türkiye
Cumhuriyetinin üye olduğu veya imzaladığı anlaşmalarla taraf bulunduğu diğer
uluslararası teşkilâtlar nezdinde ateşkesi denetlemek üzere gözlemci sıfatıyla
görev alan veya barış gücünde görevlendirilen subay ve astsubaylara ise aynı
usul ve süre ile maaşlı izin verilebilir. Bu personele, görevlendirilen
teşkilât tarafından yapılacak ödemelerin dışında, ayrıca, aynı kararname ile
tespit edilecek tutarda aylık ek ücret de verilebilir. Bu şekilde yabancı memleket veya uluslararası
kuruluşlarda görevde geçen süreler hizmetten sayılır ve emeklilik hakları ile
205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununca sağlanan hakları, 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 31 inci maddesi ve 205 sayılı
Kanun hükümlerine uyulmak kaydı ile saklı tutulur." BAŞKAN- 21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 21 inci madde kabul edilmiştir. 22 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 22. - 926 sayılı Kanuna aşağıdaki ek geçici madde
eklenmiştir. "EK GEÇİCİ MADDE 79. - 109 ve 110 uncu maddelere
göre astsubaylıktan subaylığa nasbedilip, 2 Eylül 1993 tarihinden önce emekli
olan subaylardan Ek-VII sayılı cetvele göre maaş almakta olanlar, bu cetvelde
bulundukları derece ve kademelerine göre, 499 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ile yeniden düzenlenen Ek-VII sayılı cetvelin aylık gösterge tablosundaki aynı
derece ve göstergeye aktarılır. Derecesi emsali astsubayların derecesinden
düşük olanlar, emsalinin derecesine yükseltilerek daha önce kazanmış oldukları
göstergeye intibak ettirilirler.Bu şekilde astsubaylıktan subaylığa
geçirilenlerin emekli aylıkları, emsali astsubay emekli aylığından az olamaz.
Bunlara geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez." BAŞKAN - 22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 22 nci madde kabul edilmiştir. 23 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 23. - 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 12 nci maddesinin (II) numaralı fıkrasının
(j) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına
okuduktan sonra muvazzaf subay nasbedilen veya askerlik hizmetini takiben
muvazzaf subay nasbedilenler ve astsubay sınıf okulu öğrencileri;" BAŞKAN - 23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 23 üncü madde kabul edilmiştir. 24 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 24. - 5434 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin
altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Harp okulları, fakülte ve yüksekokullar ile
astsubay sınıf okullarında her ne sebeple olursa olsun sınıf geçemeyen Silâhlı
Kuvvetler mensubu askerî öğrencilerin fazla öğrenim yılları fiilî hizmet
müddetlerinden derhal indirilir. Fakülte ve yüksekokulları kendi hesabına
bitirdikten sonra veya askerlik hizmetini takiben muvazzaf subay
nasbedilenlerin, normal süreyi aşan öğrenim süreleri fiilî hizmet müddetinden
sayılmaz." BAŞKAN - 24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 24 üncü madde kabul edilmiştir. 25 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 25. - 5434 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Şu kadar ki, bunlar yazı ile istedikleri takdirde
haklarında bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malûllüklerinin mani olmadığı
başka vazife ve sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere istifa etmiş
sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayıldıktan sonra dahi, bu Kanun
hükümlerinin uygulanmasını istemek hakları mahfuzdur. Ancak, kurumlarında başka
vazife ve sınıflara nakli mümkün olanlardan özel kanunlarına göre yükümlülük
süresine tâbi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin
yeni vazifelerine de mani olduğuna dair 50 nci madde uyarınca yeniden rapor
almadıkça bu haklarını kullanamazlar." BAŞKAN - 25 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 25 inci madde kabul edilmiştir. 26 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 26. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - 26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 26 ncı madde kabul edilmiştir. 27 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 27. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Lehte oy kullanacağımı ifade
ediyor, hayırlı olsun diyorum. BAŞKAN - Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olsun. Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz. 7. – Gülhane
Askerî Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/844) (S. Sayısı : 678) (1) BAŞKAN - Komisyon ve hükümet hazır. Komisyon raporu 678 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük, buyurun.(Alkışlar) DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 678 sıra sayılı Gülhane
Askerî Tıp Akademisi Kanununda değişikliği öngören yasa tasarısı üzerinde söz
almış bulunuyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu tasarıların görüşülmesinden
önce, Sayın Millî Savunma Bakanımız, gerek Grup Başkanvekilliğim sırasında ve
gerekse de şu anda Grubumuza gelmek suretiyle yasaların ehemmiyetinden
bahsederek bu konuda muhalefetin desteğini istemiştir. Ben, göstermiş olduğu bu
nezaketten dolayı ve özellikle iktidarla muhalefet arasındaki uzlaşmayı sağlama
gayretinden dolayı, Grubum adına, ayrıca şahsım adına Sayın Bakana teşekkür
ediyorum. Gerçekten, Sayın Bakanımız, hem konuyu anlatmış,
tasarılarla ilgili bilgi vermiş hem de Türk Silâhlı Kuvvetleri için fevkalade
ehemmiyet arz eden böylesine önemli tasarıların bir an evvel yasalaşabilmesi
için bizden destek istemekle birlikte, konunun önemini de bize anlatmıştır; o
sebeple, bu yasaları desteklediğimizi bilhassa belirtmek istiyorum. Ümit ediyorum ki, iktidarla muhalefet arasındaki bu
uzlaşmayı, bu diyaloğu diğer bakanlar da gerçekleştirebilsin, bu suretle,
buradaki konuşmalarımızda, buradaki mutabakatımızda, ülke yararına, daha
süratli, daha verimli, daha etkili bir şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirme
fırsatını elde edebilelim. Eğer bunu diğer bakanlar da yapmış olsaydı, o zaman,
çok daha iyi sonuçlar elde edilmesi mümkün olacaktı ve bu arada da muhalefetin
bir kısım görüşleri alınsa ve ona göre tasarılar hazırlanmış olsa ve
komisyonlarda da dikkate alınmış olsaydı, keza aynı şekilde, Genel Kurulda daha
olumlu bir hava içerisinde bu görüşmelerin gerçekleştirilmesi mümkün olurdu. Değerli milletvekilleri, tasarıyla ilgili görüşlerimize
geçmeden önce, GATA ve geçen yıl açılışı yapılan Rehabilitasyon ve Bakım
Merkezinin, özellikle, ülkemize yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı, bir
taraftan Türk Silâhlı Kuvvetlerinin sağlık hizmetleriyle ilgili, bir taraftan
da sivil ve belli bazı bölgelerde, gerek muayene, tedavi ve gerekse diğer
sağlık hizmetleri konusunda yaptıkları hizmetlerden dolayı tebriklerimi ve
teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. GATA, 30 Aralık 1898 tarihinde, İstanbul'da,
Sarayburnu'nda kurulan Gülhane Askerî Tıp Akademisi, Türk tıp eğitiminde
önlisans, lisans ve lisansüstü öğrenim ve modern hastane yöneticiliği ve hasta
bakımı alanlarında yeni ufuklar açmış olan bir kurumdur. 1998 yılında yüzüncü yılını kutlama mutluluğunu yaşayan
Gülhane Askerî Tıp Akademisi, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, sağlık bilimleri alanında
en yüksek danışma organı ve bilimsel özerkliğe sahip olan yükseköğretim ve
tedavi kurumudur. Bünyesinde 700 yataklı GATA Eğitim Hastanesi ve 1 200 yataklı
Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, tıp fakültesi, yüksek okullar, sağlık bilimleri
enstitüsü, araştırma merkezi ve çeşitli eğitim öğretim kurumları vardır ve
denilebilir ki, yine, yanıkla ilgili olarak da en modern sistemle çalışan
merkezlere sahip olan kurumlarımızın başında gelmektedir. GATA, yüz yılık
tarihinde, ülkemize birçok bilim adamı yetiştirmiş, birçok tıp fakültesinin
açılmasına önderlik etmiş ve birçok yeniliği yurdumuza getirmiş olan bir
kurumdur. Gülhane öğretim üyeleri ve elemanları, ülkemizde birçok kademede
onurlu hizmetler yapmıştır. Benim, gerek mülkî idare amirliğim sırasında gerekse
diğer hizmetlerim sırasında, gerçekten, sivil yönetimde, askerî teşkilâtlarda;
Gülhane'de, GATA'da yetişmiş olan birkısım öğretim üyeleri ve elemanlarının
fevkalade değerli hizmetler verdiğini ve başarılı olduklarını, bilhassa altını
çizerek belirtmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, ülkenin dirlik ve beraberliği için
mücadele eden Türk Silâhlı Kuvvetleri, 1995 yılının mart ayında, dünya
kamuoyunun da takdirini toplamış ve çok büyük
çapta da bir içgüvenlik harekâtı yapılmıştır ve bu iç harekat sırasında
da, keza, aynı şekilde, GATA, üzerine düşen görevi en güzel şekliyle
gerçekleştirmiştir. Yürütülen bu operasyon, ülkede büyük takdirle
karşılandı ve yurtta da son derece büyük bir coşkuyla tasdik buldu. Bu sırada,
milletimizin hassasiyetine tercüman olan Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumu tarafından bir maddî destek kampanyası açılmıştı.
Türk Halkının, ordusuna her zaman gösterdiği şükran duygusu, bu girişimi,
kendiliğinden, gönüllü olarak, bütün ülkeyi ve yurt dışındaki vatandaşlarımızı
kapsayan "Haydi Türkiye, Mehmetçikle El Ele" kampanyası haline
dönüştürüldü. Değerli milletvekilleri, o günleri hatırlarsanız,
Türkiye'yi, tek bir vücut, tek bir yürek haline getiren kampanyada, 56 saat
gibi kısa bir sürede milletimizin gönlünden kopan yardımlar çığ gibi büyüdü.
Gönüllü olarak toplanan bu paralarla, ülke savunması ve terörle mücadele
esnasında sakatlanan veya uzvunu kaybeden gazi Mehmetçikler için hizmet verecek
ve onları, tekrar sağlıklı yaşamlarına döndürecek, modern Türk Silâhlı
Kuvvetleri rehabilitasyon ve bakım merkezi kurulması kararlaştırılmıştı. Milletimizin verdiği bu emaneti üstlenen El Ele Vakfı,
1996 yılından itibaren çalışmalarına başladı. Tesisin projesi, mimarî yarışma
sonucunda elde edilmişti. Bu bakım merkezi, emsallerinde bulunmayan, gerek
rekreasyon öğeleriyle gerekse içinde bulundurduğu özel ve son teknolojik
donanımlarla, Türkiye'nin yanı sıra, Avrupa ve dünyada ön sıralarda yer
alabilecek bir tesise kavuşturmuştur. Tesiste, 200 yataklı rehabilitasyon
hastanesi, 50 yataklı devamlı bakımevi, 50 yataklı hasta misafirhanesi,
meşguliyet ve meslekî rehabilitasyon bölümleri, sosyal yaşam tesisleri, kapalı
ve açık spor sahaları bulunmaktadır. Maliyet olarak, benzerlerinden daha
ekonomik, ayrıca, nitelik olarak da daha üstün bir rehabilitasyon ve bakım
merkezi inşa edilmiştir. Tasarıyı incelediğimizde, Türk Silâhlı Kuvvetleri
bünyesindeki askerî hastanelerden, 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanunu hükümleri çerçevesinde, sadece, Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları ve
yakınları yararlanmaktadır; GATA ise, eğitim faaliyetlerine katkı sağlamak
amacıyla, kapasitesinin yüzde 5'ini geçmemek üzere, sivil hasta kabul
edilebilmektedir. Bu durum, GATA'ya bağlı olarak açılan bu rehabilitasyon ve
bakım merkezi için de geçerlidir. Ülkemizde terör olaylarının azalması nedeniyle, bu
merkezin daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla, getirilen
yüzde 5 sınırlamasının kaldırılması öngörülmektedir. Bu tasarı yasalaştığı
takdirde, bu merkezlerin, Genel Kurmay Başkanlığınca uygun görülecek oran ve
sayıda sivil kişilere açılması büyük bir katkı sağlayacaktır. Dünyada çok
pahalı hizmetler sunan bu merkezlerin, hasta arayışı içerisinde oldukları bir
gerçektir. Başarılı fizyolojik ve psikolojik tedavinin yapılabildiği bu
merkezde, sivil hasta sınırlamasının kaldırılmasıyla, yurtiçi ve yurt dışından
da hasta kabul edilmesi, bu merkezin bilimsel gelişmesine katkı sağlayabileceği
gibi, merkezin giderlerinin bir kısmının da karşılanmasına imkân temin etmiş
olacaktır. Ülke olarak, her konuda tasarrufa gittiğimiz bugünlerde, Türk
Silâhlı Kuvvetleri de, bu konuda, üzerine düşen görevi yapmaktadır. Dünya
normlarında olan bu tesisin de verimli kullanılması, bizlerin yararına
olacaktır. Tesisin, şu andaki mevcut kapasitesi 250 yatak olduğuna göre, yüzde
5'lik sınırlamayla, ancak 13 sivil hasta yararlanabilecek konumdaydı.
Yasalaşacak olan bu tasarıyla birlikte sınırlama kaldırılmakta ve bu suretle,
kapasitesini dolduracağı gibi, biraz evvel ifade ettiğim gibi, sivil
hastalarımızın, hiç olmazsa, bu kadar modern, çağdaş sağlık hizmetlerinden
yararlanması imkânının da artırılmasına vesile olacağız. Ülke olarak, artık,
böyle lükslerimiz, özellikle, boş bırakılabilecek lükslerimiz yoktur.
Elimizdekilerin, en iyi, en faydalı, en rantabl, kalite ve standart itibariyle
en yüksek seviyede dinamik bir şekilde kullanılması, artık, bizim için
vazgeçilmez hedef olmalıdır; modern idarî anlayışın temeli de budur. Ayrıca, Sağlık Bakanlığımızın böyle bir tesisinin
olmamasını da büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum ve Sağlık
Bakanlığımızın da, bir an evvel böyle bir tesise kavuşması için, Yüce Meclisin
gerekli desteği vermesini temenni ediyorum. Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken,
ülkemizin gazilerine vefa borcu olarak armağan ettiği, ülkemizde ve bölgemizde
eşi ve benzeri olmayan, tıbbın ve teknolojinin çağdaş ve her türlü imkânıyla
donatılmış bu anıtsal eserin oluşmasında maddî ve manevî katkı ve yardımlarda
bulunan yurt içindeki ve yurt dışındaki milyonlarca hayırsever
vatandaşlarımıza, kurum ve kuruluşlarımıza, yürekleri gazilerimizle birlikte
çarpan tüm halkımıza teşekkürlerimi sunmayı bir görev biliyorum. Milletimiz ve
ülkemiz için yararlı olmasını temenni ediyorum. Ayrıca, bu vatan uğruna şehit olan bütün vatandaşlarımızın
evlatlarına rahmet diliyorum. Ayrıca, şehitlerimizin yakınlarına da
minnetlerimizi ifade ediyorum. Türk Silâhlı Kuvvetlerimizin, ülkenin bölünmez
bütünlüğü konusundaki mücadelelerinden dolayı da, kendilerini hem tebrik ediyor
hem de teşekkürlerimi ifade ediyorum. Doğru Yol Partisi olarak, her zaman olduğu gibi, bu ve
benzeri yasa tasarılarına olumlu yaklaştığımızı belirtiyor; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bedük. Şahsı adına, Sayın Lütfi Yalman?.. Yok. Sayın Abdülkadir Akcan?.. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyon) - Sayın Mehmet Kaya
konuşacaklar. BAŞKAN - Sayın Kaya, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar) MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 678 sıra sayılı Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında, şahsım adına konuşmamı
yapmak üzere huzurlarınızda söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, özellikle Gülhane Askerî Tıp
Akademisi Askerî Tıp Fakültesi hakkında genel bir bilgi vererek konuşmama
başlamak istiyorum. Kültür ve uygarlık tarihimize şöyle bir baktığımızda,
tıp alanındaki gelişmenin diğer alanlardaki gelişmelere göre çok daha fazla
olduğu görülür. Tıp alanındaki gelişmelerde de, diğer alanlarda olduğu gibi,
askerlik ve askerî tıp öncülük etmiş ve modernleşmeyi sağlamıştır diyebiliriz. Değerli milletvekilleri, tarihimizde, Batı'ya yönelik
yeni bir eğitim sisteminin kurulması, bilgili, görgülü, çağın sorunlarına ayak
uydurabilecek genç hekimlerin yetiştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla,
Sultan II. Mahmut zamanında, 14 Mart 1827 tarihinde İstanbul'da
"Tıphane" adıyla bir tıp okulu açılmıştır. Bu okulda hem hekim hem de
cerrah yetiştirilmiştir. Amaç, ordunun savaşlarda gerekli olan cerrah sayısını
karşılayabilmektir. Bu yeni atılım ve yeni okullar, çağın hızlı gelişmesine
kendini uyduramadığı için, daha sonra, modern eğitim verebilecek bir okula
ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, Viyana elçiliği aracılığıyla yapılan araştırmalar
sonucu, Prof. Dr. Bernard Avusturya'dan İstanbul'a getirilerek, Sultan II.
Mahmut'un önderliği ve Prof. Bernard'ın katkı ve çabalarıyla, 1839 yılında
"Mektebi Tıbbiyei Adliyei Şahane" adıyla yeni ve çağdaş bir tıp
eğitim merkezi kurulmuştur. Prof. Bernard, idarî ve bilimsel alanlardaki
başarılı çalışmalarıyla bu okula modern bir fakülte görünümü kazandırmıştır.
Mektebi Tıbbiye de, daha sonra, eczacıların yetiştirilmesine de katkıda
bulunmuştur. Değerli milletvekilleri, Mektebi Tıbbiyenin açılmasından
sonra, hekimbaşının görevleri bu kuruluşa devredilmiş, 1850 yılından sonra
ülkenin sivil sağlık işleri de bu kuruluşa aktarılarak, adına "Mektebi
Tıbbiyei Şahane" denilmiştir. O zaman padişahın askerî alandaki yetkileri,
1826 yılında kurulan Babı Seraskeri, yani, şimdiki Savunma Bakanlığının
bünyesindeydi. 1862 yılında Askerî Sıhhiye Dairesi kurulunca, askerî sağlık
hizmetleri bu daire tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Sağlık eğitim ve hizmetleri bu şekilde sürdürülmesine
rağmen, yine de, o tarihlerde, bu alanda bir durgunluk gözleniyordu. Yurt
dışına eğitime ve uzmanlık eğitimine hekim gönderiliyor; fakat, sayının az
oluşu nedeniyle, sağlık eğitim ve hizmetleri istenen düzeyde gerçekleşemiyordu.
Hekimlik öğreniminde köklü bir reform ve modernizasyon sağlanması için
Avrupa'dan hocalar getirilmesi düşünülmüştü ve Almanya ile temaslara
başlanmıştı. Almanya, yapılan müracaatı uygun görmüş, Prusya Eğitim Bakanlığı,
Bonn Üniversitesi hocalarından Dr.
Robert Rieder ile Hamburg Edindorf Hastanesi asistanlarından Dr. Dayke'yi
tavsiye etmişti. 1898 Mayıs ayında Berlin Büyükelçiliğinde yapılan anlaşmayla,
Rieder, Mektebi Tıbbiyei Şahane müfettişi iç ve dış hastalıkları kliniği
profesörü, Dr. Dayke de, onay yardımcısı sıfatıyla Türk hükümetinin emrine
girmişti. Rieder'in anlaşmasında, emrinde bir hastane kurulması kaydı da vardı.
Bu amaçla Gülhane Askerî Rüştiye Mektebi onarılarak hastane şekline
getirilmişti. Dört ay süren hazırlık döneminden sonra, padişahın doğum gününe
rastlayan 30 Aralık 1898 tarihinde "Gülhane" adıyla bir hastane
açılmıştı. Bu kuruluşta, tıbbiyeden çıkan asker hekimlerin Haydarpaşa Askerî
Hastanesinde yapmakta oldukları staj sonunda seçilenleri uzman ve hoca olarak
yetiştireceklerdi. Riader ve Dayke, büyük özveriyle çalışarak, Gülhane'nin
adını duyurmaya, dünya çapında eğitim yapmaya karar vermişlerdi. Bu dönemde
açılan anatomi, patoloji, fizyoloji, histoloji, röntgen ve kimya laboratuarları
yıllarca, Türkiye'nin en iyi servisleri olarak çalışmışlardır. Değerli milletvekilleri, Dayke 1907'de Gülhane'den
ayrılmış ve yerine Dr. Wieting getirilmiştir. Wieting döneminde tıp fakültesi
son sınıf öğrencileri Gülhaneye gönderilmeye başlandığından, Türkiye'de ilk
defa intörnlük eğitimi de böylece başlamış oldu. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı ilan edilmiş,
kontratı sona eren Dr. Wieting Paşa gönderilmiş ve Gülhane, harp hastanesine
çevrilerek Çanakkale'den gönderilen yaralıların bakımına tahsis edilmiştir. İstanbul'un işgali dönemlerinde, Gülhane binası,
Fransızlara tahsis edilen Gümüşsuyu Askeri Hastanesine taşınmış, daha sonra,
eski binaları onarılarak, 1923 yılında, büyük zaferden sonra 2 Ekim 1923
tarihinde tekrar eski yerine geçmiştir. 1924 yılında kabul edilen bir kanunla,
sivil hekimlere de askerî staj ve eğitim zorunluluğu getirilmiş ve tıbbiyeyi
bitiren bütün öğrenciler Gülhaneye devam etmeye başlamışlardır. Değerli milletvekilleri, daha sonraki yıllarda, Gülhane
binalarının yetersizliği, aşırı bakım-onarım masrafları ve bulunduğu yer
itibariyle yeni binaların yapılanmaması ve Ankara'da Gülhane gibi bir kuruluşun
eksikliği, Gülhanenin Ankara'ya nakli fikrini doğurmuştur. 21 Temmuz 1941'de
demiryoluyla Gülhane Ankara'ya intikal ettirilmiştir. İlk olarak, bugün, Tıp
Fakültesi Hastanesi olarak kullanılan Cebeci Merkez Binasının bulunduğu yerde
konuşlandırılan Gülhane, binaların yetersizliği nedeniyle çok güç şartlarda
hizmetine devam etmiştir. 1945 yılında çıkarılan bir kanunla, Ankara Tıp
Fakültesinin kurulması kararlaştırılmış ve bu görev de Gülhane Hastanesine
tahsis edilmiştir. Gülhane, tarihi bir görevi yine yerine getirmiş ve Prof. Dr.
Abdülkadir Noyan başkanlığında, çekirdek eğitim kadrosunu da vererek tıp
fakültesinin kurulmasını gerçekleştirmiştir. 1947 yılında çıkarılan bir kanunla, Gülhane Askerî Tıp
Akademisi, yani, GATA unvanını alan Gülhane, Cebeci'deki binaların yetersizliği
nedeniyle 1953 yılında, bugünkü Kara Harp Okulu yanındaki yedek subay okulu
binasına taşınmıştır. GATA 1958 yılında bünyesinde gastroenteroloji ve çocuk
servislerini de açarak, kendi kendine yeterli hale gelmiştir. Değerli milletvekilleri, kurulduğu günden bugüne
dinamizmini koruyan Gülhane, tıp biliminin hızla gelişimine ayak uydurmuş ve
birçok ilke imzasını atmıştır. Halen bu dinamizmini koruyan Gülhane Askerî Tıp
Akademisi, 1 200 yatak kapasiteli hastanesi, askerî tıp fakültesi, yüksek
hemşire okulu, İstanbul'da Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, deniz ve sualtı
hekimliği, fizik tedavi hastanesi birimleriyle, Türkiye'de, Silâhlı Kuvvetlerin
dev bir sağlık eğitim merkezi olarak hizmet vermektedir. Türk Silâhlı Kuvvetleri bünyesindeki askerî
hastanelerden, 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümleri
çerçevesinde, sadece Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları ve yakınları
yararlanmaktadır. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, sağlık birimleri alanındaki
eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yürütmek üzere 17.11.1983
tarih ve 2955 sayılı Kanuna göre kurulmuş bulunan Gülhane Askerî Tıp
Akademisine, eğitim faaliyetlerine katkı sağlamak amacıyla, kapasitenin yüzde
5'ini geçmemek üzere, sivil hasta kabul edilebilmektedir. Değerli milletvekilleri, "Mehmetçikle Elele
Kampanyası" kapsamında, tamamen vatandaşlarımızdan toplanan paralarla
başlatılan, Türk Silâhlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığı
Projesi başarıyla sonuçlandırılmış ve Gülhane Askerî Tıp Akademisi
Komutanlığına bağlı 200 yataklı bir sağlık kuruluşu olarak Eskişehir yolu
üzerinde, Bilkent'e yakın yerde hizmete açılmıştır. Yurdumuzda terör olaylarının azalması nedeniyle, bu
merkezin yaygın ve verimli olarak kullanılabilmesi, anılan merkeze ihtiyaç
duyan daha fazla vatandaşımızın istifadesine açılması ve kapasite kullanımını
artırmak maksadıyla, 2955 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde yer alan sivil
kişilerin istifadesine yönelik yüzde 5 oranındaki sınırlamanın kaldırılması,
Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığı bakımından uygulanmamasının yararlı
olacağı savunulmuştur. Başarılı fizyolojik ve psikolojik tedavinin
yapılabildiği bu merkezdeki sivil hasta sınırlamasının kaldırılmasıyla, yurtiçi
ve dışından da hasta kabul edilebileceği ve bu merkezin bilimsel gelişmesine
katkı sağlanmasının yanında... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Kaya, 1 dakika içinde toparlayın
efendim; buyurun. MEHMET KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım. ...merkezin giderlerinin de bir kısmını kendi
kaynaklarıyla karşılanmış olması, herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir
husustur. Değerli milletvekilleri, tesisin mevcut kapasitesinin
azamî 200 artı 50 yatak olduğu ve yüzde 5 kısıtlamasıyla 13 adet sivil hasta
kabulünün mümkün olduğu, bu tasarının kanunlaşmasıyla, tüm kapasitenin ülke
insanımızın hizmetinde olması, yerinde olan bir uygulama olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken,
hepinize en derin saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kaya. Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: GÜLHANE
ASKERÎ TIP AKADEMİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. - 17.11.1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane
Askerî Tıp Akademisi Kanununun 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Türk Silâhlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım
Merkezi Başkanlığına yurt içinden veya yurt dışından kabul edilecek hastalar
bakımından, birinci fıkranın (j) bendinde belirtilen oran veya hasta sayısı
Genelkurmay Başkanlığınca belirlenir." BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza
sunmadan önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre söz isteği vardır. Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Antalya milletvekili Sayın Nesrin
Ünal konuşacak efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Ünal. (MHP sıralarından
alkışlar) 3 dakika içerisinde toparlayınız. NESRİN ÜNAL (Antalya) - 678 sıra sayılı kanun
tasarısının lehinde konuşmak üzere söz aldım; Sayın Başkan ve sayın
milletvekillerime saygılarımı sunuyorum. "Mehmetçikle Elele Kampanyası" kapsamında
vatandaşlarımızdan toplanan paralarla başlatılan Türk Silâhlı Kuvvetleri
Rehabilitasyon ve Bakım Merkezinin sivil kullanıma açılmasıyla ilgili kanun
değişikliğinin lehinde oy kullanacağımı söylüyorum. Bu hastanenin benzeri, dünyada sadece 4 tane var.
Dünyada bir elin parmak sayısı kadar olan ve 250 yataklı bu merkezde, bu
değişiklik olmadan önce, sadece 13 sivil hasta faydalanıyordu; şimdi, daha çok
hasta faydalanacak. Böyle güzel bir merkezin tüm milletimizin kullanımına
açılmasına imkân verecek olan bu kanunun lehinde oy kullanacağım. Bu merkezin oluşmasında emeği geçen bütün vatandaşlara
ve Türk Silâhlı Kuvvetlerine minnetlerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler.. Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olsun. Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Millî Savunma Komisyonu raporunun
müzakerelerine başlıyoruz. 8. – Millî
Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/537) (S.Sayısı : 194) (1) BAŞKAN - Komisyon ve hükümet hazır. Komisyon raporu, 194 sıra sayısıyla bastırılıp,
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde gruplar adına söz isteği?..
Yok. Şahsı adına Sayın Aslan Polat?.. Yok. Sayın Mükerrem Levent?.. Yok. Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: MİLLÎ MÜDAFAA
MÜKELLEFİYETİ KANUNUNUN BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. - 7.6.1939 tarihli ve 3634 sayılı Millî
Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "Seferberlik ve savaş hali ile bu hallerin henüz
ilan edilmemiş olduğu ancak savaşı gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği
gerginlik ve kriz dönemlerinde yapılacak seferberlik hazırlıkları ile kıtaların
toplanması esnasında, alelade vasıtalarla temin edilemeyen bütün askerî
ihtiyaçları veya hizmetleri bu Kanun hükümleri dairesinde vermeye veya yapmaya
her şahıs borçludur." (1) 194 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bir iki dakika
müsaade ederseniz, birkaç cümle söylemek istiyorum. BAŞKAN - Tabiî, Sayın Başkanım. Değerli arkadaşlar, isterseniz, gündemin 72, 73, 81 ve
82 nci sıralarında da bu tasarılar var, onları da alabiliriz. DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan,
sizin dirayetinizin farkındayız, onun için bir şey demek mümkün değil; ama,
fevkalade önemli bir kanun tasarısı olduğuna inandığım için söz aldım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada aklıma
takılan bir kelime var da. Şimdi, elbette, bizim Seferberlik Kanunumuz, taa 1939
tarihli. Biliyorsunuz, Savaş Hali ve Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanunları
biraz eskice. Bu yeni düzenlemeyle günün şartlarına uygunluk getirilmek
istenmiş; fakat, bir kelimenin beni biraz tedirgin ettiğini ifade etmek
istiyorum. Biraz, yorum bakımından "gerginlik" kelimesi; yani,
toplanmada "savaşı gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği gerginlik
ve kriz dönemlerinde..." Ne demek gerginlik? Herkese göre değişebilen bir
anlamı var. O nedenle, Sayın Bakanımdan, bu konuda, zabıtlara
geçmesi bakımından bir açıklama yapılmasını bilhassa istirham ediyorum; çünkü,
eskilerin bir deyimi var: "Hazır ol cenge, eğer istersen sulhu
salâh." Doğrudur, Türkiye'nin etrafı hiç de iyiniyetli olmayan ülkelerle
çevrilmiş durumdadır. Bu kanunun bu değişikliğinin çağdaş anlamda gerektiğine
inanmakla birlikte, o kelimenin uygulamada bir tereddüt uyandırabileceği
noktasında bir fikrim vardır. O nedenle, bir açıklama yapılırsa memnun olurum. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güven. 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - 3634 sayılı Kanunun 6 ncı maddesindeki
"Seferberlikten gayri hallerde bu maddenin yalnız ilk beş fıkrasında
yazılı olanlara Millî Müdafaa mükellefiyeti konulabilir." cümlesi
"Seferberlikten gayri hallerde yukarıdaki fıkralarda yazılı olanlara Millî
Müdafaa mükellefiyeti konulabilir." şeklinde değiştirilmiştir. BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 194 sıra sayılı Millî Müdafaa
Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
3634 sayılı Kanunun 6 ncı maddesindeki "Seferberlikten gayri hallerde bu
maddenin yalnız ilk beş fıkrasında yazılı olanlara Millî Müdafaa mükellefiyeti
konulabilir." cümlesi "Seferberlikten gayri hallerde yukarıdaki
fıkralarda yazılı olanlara Millî Müdafaa mükellefiyeti konulabilir."
şeklinde değiştirilmiş ve takip eden son fıkra yürürlükten kaldırılmıştır. BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz? MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI HASAN GÜLAY (Manisa) -
Katılıyoruz. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Komisyonun
çoğunluğu yok; katılamaz. BAŞKAN - Sayın Komisyon takdire bırakabilir, çoğunluğu
yok. MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI HASAN GÜLAY (Manisa) -
Takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Katılıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: 3634 sayılı Kanunun son fıkrası "üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarda yazılı olan hayvanlar ve koşum hayvanı ve koşum
maddeler ile nakil vasıtaları, sığır, hayvan nakil ve celp vasıtaları,
seferberlikten başka hallerde, her defasında, en çok on gün için millî müdafaa
mükellefiyeti yoluyla alınabilir" hükmünü içermektedir. Önergeyle,
tasarının 2 nci maddesiyle bahse konu kanunun 6 ncı maddesinde yapılan
değişiklik gözönüne alındığında, son fıkraya ihtiyaç olmadığı
değerlendirilmektedir. BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin
katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir. Tasarının tümünü oylamadan önce, lehinde, Ağrı
Milletvekili Sayın Nidai Seven... Buyurun Sayın Seven. (MHP sıralarından alkışlar) 2 dakika içinde meramınızı izah edin efendim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 194 sıra sayılı Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülürken, bu
tasarının, çok iyi hazırlandığı; Türkiye'nin, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarına cevap verdiği için, üzerinde fazla konuşmak istemiyorum. Hepinize saygılar sunuyor, lehte oy vereceğimi
belirtmek istiyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Seven. Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır. Silâhlı Kuvvetlerimize ve
milletimize, ülkemize, üç yasanın da hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Bakan teşekkür konuşması yapacak. Buyurun Sayın Bakanım. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) -
Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu akşam vaktinde, Türk
Silâhlı Kuvvetleriyle ilgili üç tasarıyı kabul buyurduğunuz için, size
şükranlarımı sunuyorum. Kabul ettiğimiz bu kanunlarla, birincisi, 926 sayılı
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 5434 sayılı Emekli Sandığı
Kanunuyla, özetle, şunları kanunlaştırmış bulunuyoruz: Bir kere, kurmay olmayan
subaylara, Harp Akademileri Komutanlığınca Düzenlenen komutanlık ve karargâh
subaylığı öğrenimini de bitirmiş oluyorlarsa, bunlara birer yıl kıdem verilmesini
kabul etmiş bulundunuz. Yedek subay olma hakkını kazandıkları halde, yedek
subay ihtiyacı sınırlaması dolayısıyla yedek subay olmamış olan vatan
evlatlarının, arzu ettikleri takdirde, dışarıdan subay olma imkânını kabul
etmiş bulundunuz Bir üçüncü kabul ettiğimiz husus da, eşlerin ayrı ayrı
kuvvetlerde subay ve assubay olmaları halinde, bunların aynı kuvvette görev
yapması değişikliğini, kuvvet komutanlıklarından Genelkurmay Başkanına, bunu
yapma görevini vermiş bulundunuz. Ayrıca, yine, kabul ettiğimiz kanunla, assubayların
yedeklik çağlarının rütbelere göre kademelendirilmesi kabul edilmiş oldu.
Assubaylıktan subaylığa geçiş, lisansüstü öğrenim, kıdemi uygulamalarındaki
esas ve şartlar düzenlenmiş bulundu. Bir de, vazifesine engel olmayacak şekilde ve surette
adî malul durumda olan subay ve assubayların mecburî hizmet süreleri bitmeden
Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılmamaları gerektiği kabul edilmiş oldu. Ayrıca, yurtiçi öğrenim izni verme yetkisi de,
Genelkurmay Başkanlığınca yapılıyordu, kuvvet komutanlıklarına devri kabul
edilmiş oldu. Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ikinci
kabul ettiğimiz kanunla, GATA Kanununun 7 nci maddesindeki bentte bir
değişiklik yapıldı. Bildiğiniz gibi, Elele Vakfı ile Türk Silâhlı Kuvvetlerinin
ortak yaptırmış bulunduğu ve dünyada beşinci değeri haiz olan, en modern
imkânlarla, tıbbî cihazlarla donatılmış bulunan, daha çok gazilerimiz ve
malullerimiz için düşünülmüş rehabilitasyon merkezindeki dışarıdan asker
orijinli olmayanların tedavi imkânlarındaki yüzde 5'lik sınırlama, ihtiyaca
göre artırılacak şekle getirildi. Teşekkür ediyoruz. Kabul ettiğiniz Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanunuyla
ilgili olarak, tereddütleri de gidermek için şunları söylemek istiyorum:
Bildiğiniz gibi, Anayasamızın 117 nci maddesinin ikinci fıkrasında "millî
güvenliğin sağlanmasından ve Silâhlı Kuvvetlerin yurt savunmasına
hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı Bakanlar Kurulu
sorumludur" denilmektedir. Bu sorumluluğun gereği olarak, yeniden düzenlediğimiz
bu hükümlerle, çağın gelişmesi ve teknolojisine uygun ilaveler yapılmak lüzumu
hasıl olmuştur ve seferberlik ve savaş haliyle ilgili çeşitli maddelere,
hizmetlere, araçlara, gereçlere el koyma imkânı, günümüzün şartlarına uygun
hale getirilmiştir. "Bu şartlar "...savaşı gerektirebilecek bir
durumun meydana geldiği gerginlik ve kriz dönemlerinde yapılacak seferberlik
hazırlıkları..." denilmek suretiyle ortaya konulmuştur. Burada "gerginlik" tabirinin daha anlaşılır
olması için, yakın dönemde yaşadığımız iki olaya işaret etmek istiyorum.
Bunlar, ne seferberlik hazırlığıdır ne de henüz kriz boyutuna varmamış
olaylardır. Mesela, Kardak olayı; mesela, Abdullah Öcalan'dan dolayı Suriye'ye
karşı bir komutanımızın tutum, davranış ve sözleriyle hasıl olan gerginlik
olayı şeklinde özetleyebilirim. Tekrar teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Biz teşekkür ediyoruz, hayırlı olsun Sayın
Bakanım. Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun,
3 Mart 1340 (1924) Tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz
Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanun ile Mülga 2613 ve 766
Sayılı Kanunlarla Hazine Adına Tescil Edilen Miktar Fazlalıklarının
İlgililerine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu
ve 13 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız. 9. – Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun, 3 Mart 1340 (1924) Tarihli ve 431
Sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri
Hakkında Kanun ile Mülga 2613 ve 766 Sayılı Kanunlarla Hazine Adına Tescil
Edilen Miktar Fazlalıklarının İlgililerine Devrine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Hatay
Milletvekili Levent Mıstıkoğlu ve 13 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/718, 2/263,
2/377) (S. Sayısı : 707) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız. 10. – 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/479) (S. Sayısı : 173) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Telsiz Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlayacağız. 11. – Telsiz
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı : 571) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri, komisyonları bulma olanağımız
kalmamıştır. Bu nedenle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 29 Haziran 2001 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum. Kapanma Saati
: 21.31 |
|