Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 68

 

124 üncü Birleşim

25 . 6 . 2001 Pazartesi

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Malatya Milletvekili Recai Kutan’ın, Fazilet Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Anayasa Mahkemesinin Fazilet Partisinin temelli kapatılmasına ve kapatma kararının verildiği tarihte parti tüzelkişiliğinin sona ermesine dair kararı gereğince, Fazilet Partisinin Türkiye BüyükMilletMeclisindeki bütün faaliyetlerinin sona ermiş bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/848)

2. - Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/849)

3. - Burdur Milletvekili Mustafa Örs’ün, (6/1439) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/397)

4. - Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/850)

5. - AdaletBakanı HikmetSami Türk’ün, Lahey’de düzenlenen “Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün Korunması Küresel II. Forumu” başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle birlikte Hollanda’ya resmî ziyaretine İstanbul Milletvekili Cavit Kavak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/851)

6. - Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/852)

C) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. - Genel Kurulu ziyaret eden Federal Almanya Cumhuriyeti AdaletBakanı Herta Daeubler-Gmelin ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “hoş geldiniz” denilmesi

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - DYP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/15)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527)

2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı : 683)

 

3. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433)

4. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666)

5. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675)

 

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’nin 2000-2001 yıllarındaki reklam ve tanıtım giderlerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4356)

2. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’nin mülkiyetinde bulunan gayrimenkullere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4357)

3. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT tarafından stüdyo gala firmasından alındığı iddia edilen filmlere ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4359)

4. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT GenelMüdürünce usulsüz atama yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4360)

5. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İstanbul Televizyon Müdür Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin sorusu ve DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun cevabı (7/4361)

6. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’ye alınan personele ilişkin sorusu ve DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun cevabı (7/4362)

7. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Başbakanlıkta görevlendirilen bir TRT personeline ilişkin sorusu ve DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun cevabı (7/4363)

8. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’ye yeni alınan elemanlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4364)

9. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, BaşbakanlıkTanıtma Fonu Başkanının eşi ve kızının TRT’deki görevlerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4395)

10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, TRT’nin personel alımlarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4397)

11. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, orman yangınlarına müdahale amacıyla kiralanan helikopterlere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/4438)

12. - Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan’ın, Diyarbakır Hava Limanında gümrük müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/4450)

13. - Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Ulaştırma Bakanlığına yapılan açıktan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/4463)

14. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, kütüphanelerde Darwin’in kitaplarına yer verilmesinin nedenine ilişkin sorusu ve KültürBakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/4458)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM GenelKurulu saat 14.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 25 Haziran 2001 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 14.38’de son verildi.

Nejat Arseven

Başkanvekili

 

 

Sebahattin Karakelle

Levent Mıstıkoğlu

Burhan Orhan

 

Erzincan

Hatay

Bursa

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Kâtip Üye


No. : 171

 

II. - GELEN KÂĞITLAR

25 . 6 . 2001 PAZARTESİ

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata'nın, Kazakistan Türk Büyükelçiliğinin davetli olarak  ziyarette bulunan bir heyetle ilgilenmediği iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4541) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001)

2. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah İlçesine bağlı  köylerin yol sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4542) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001)

3. - Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, Ziraat Bankası tarafından verilen hayvancılık kredisine ilişkin  Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4543) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001)

4. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Kamu Bankaları Yönetim Kurulu Başkanlığına  getirilen bürokrat hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4544) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001)

5. - Karaman  Milletvekili Zeki Ünal'ın, A.O.Ç. tarafından satılan ve kiraya verilen arazilere ilişkin  Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4545) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, parti yönetim kurulu toplantılarına çağrıldığı iddia edilen bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4546) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

7. - İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, İlköğretim okul müdürlerinin tayinlerine ilişkin  Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4547) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

8. - İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Türk Ticaret Bankasının kapatılmasının nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4548) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

9. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, Millî Eğitim Bakanlığından onay alan bir yardımcı ders kitabına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4549) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

10. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, Hazinenin gerçekleştirdiği iç borç takasına ilişkin  Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4550) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

11. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, tehlikeli madde taşıyan tankerlerin boğazlardan geçişine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4551) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

12. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, İnternet kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4552) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

13. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, vazife malulleri ve şehitlerin emeklilik işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4553) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

14. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ahmet Andiçen Kanser ve Araştırma Merkezi Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4554) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

15. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Yardımcı Doçentlerin terfilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4555) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

16. - Ankara Milletvekili  Saffet Arıkan Bedük'ün, Halk Bankasından  ihracat döviz kredisi alanlara ilişkin Devlet  Bakanından  (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4556) (Başkanlığa geliş tarihi. 21.6.2001)

17. - İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, basın kuruluşlarının temsilciliklerine tahsis edilen yerlere ilişkin Türkiye Büyük  Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4557) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001)

18. - Manisa Milletvekili  Rıza Akçalı'nın, Kabotaj Bayramına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4558) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.6.2001)

19. - Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, özelleştirilen kuruluşlara ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/4559) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.6.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

25 Haziran 2001 Pazartesi

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Burhan ORHAN (Bursa)

 

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır.

Bugün 25 Haziran, Kırkpınar tarihî güreşlerinin 640 ıncı yıldönümü; o nedenle, Trakyalı değerli milletvekili arkadaşlarımızın, bu konudaki beyanını, burada, sizlere aktarmak istiyorum.

Bütün Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini, 1 Temmuzdaki Kırkpınar tarihî finaline davet ediyorlar; Sayın Şadan Şimşek, Sayın Mustafa İlimen, Sayın Ahmet Ertürk ve Sayın Evren Bulut, Edirne milletvekilleri olarak.

Bu isteklerini burada açıklamamı ifade ettiler; ben de, onların ve Trakyalıların bu isteğini yerine getiriyorum.

Aslında, bugün, gündemdışı söz vermeyecektim; ancak, eski bir siyasî partimizin Genel Başkanının ve şu anda Malatya Milletvekili olarak görev yapan Sayın Recai Kutan'ın bir gündemdışı söz isteği vardı; onu yerine getiriyorum ve Sayın Kutan'ı davet ediyorum.

Buyurun Sayın Kutan. (Bağımsızlar sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar, DYP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Malatya Milletvekili Recai Kutan’ın, Fazilet Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET RECAİ KUTAN (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anayasa Mahkemesinde iki yılı aşkın bir süreden beri görülen bir dava sonuçlanmış ve Fazilet Partisi kapatılmıştır. Geçen hafta, anamuhalefet partisinin Genel Başkanıydım; şimdi, sizleri, sadece, bağımsız bir milletvekili olarak selamlamaktayım.

Bildiğiniz gibi, seçim olmadı; bu durum, milletimizin kararıyla ortaya çıkmadı. Anamuhalefet partisini, millet değil, mahkeme kapattı. Elbette, bu karar, mahkeme kararıdır ve uygulanacaktır; ancak, bu karar, toplum vicdanı tarafından kabul edilmemiştir, edilmeyecektir... (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Çünkü, bu karar, yanlış ve haksız bir karardır. Bu son kararla birlikte, Türkiye'de kapatılan parti sayısı 40'ı bulmuştur. Ülke, âdeta, partiler mezarlığı haline getirilmiştir. Karardaki keyfîlikleri ve mevcut Anayasaya bile aykırı yönlerini bir tarafa bırakıyorum; bu karar, sadece yanlış ve haksız değil, aynı zamanda, cumhuriyetimizin bir arada yaşama esasına dayanan kuruluş felsefesine, çok partili hayata geçişle başlayan çoğulcu demokratik sürece ve nihayet, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine indirilen ağır bir darbedir. Yürürlükte olan Anayasa ve yasalar elbette önemlidir; ancak, 1982 Anayasası dolayısıyla demokrasi ve hukuk devleti uygulamamızın eksik ve sorunlu olduğu, herkes tarafından kabul ve ifade edilmektedir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti konusunda insanlığın ortak değerleri olarak kabul edilen kriterler, evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde toplanmıştır. Yürürlükte olan Anayasa ve yasalar bahanesi, bize göre, geçersizdir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamıştır ve bu sözleşme, usulüne uygun olarak yürürlüğe de girmiştir; yani, iç hukukumuzun bir parçasıdır. Anayasanın 90 ıncı maddesine göre, bu sözleşmenin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine dava bile açılamaz. Aynı sebeplerden dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları da bağlayıcıdır. Başta, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Yargıtay Başkanı olmak üzere, birçok hukukçu, özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme hakkı konusundaki davalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının dikkate alınması gerektiğini söylemektedirler. Yüksek Mahkeme bunu yapabilir ve Türkiye'nin önünü açabilirdi; ancak, böyle olmadı. Şimdi, hür dünyanın yönelimiyle uyuşmayan, demokrasi ve evrensel hukuk normlarına aykırı, mevcut Anayasa açısından bile tartışılacak bir kararla karşı karşıyayız. 21 inci Yüzyılda, hâlâ, parti kapatan bir ülkeyiz. Şimdi, Türkiye, uluslararası camiada daha zor durumdadır. Şimdi, insanımız, her zamankinden daha umutsuzdur.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu ayıp, her şeyden önce -açıkça söylüyorum- bizimdir; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Sanılmasın ki, Fazilet Partisinin kapatılması sadece Fazilet Partilileri ilgilendiriyor. Bu ülkede, tek tek ya da topluca partiler kapatılabilmiş; siyaset yasaklanabilmiştir. Sizlerin, siyasî parti üyeleri olarak, şimdilik burada olmanızın, demokrasi açısından bir anlamı yoktur. Yoktur; çünkü, demokrasinin olabilmesi için, muhalefetin, yani farklı düşünenlerin bulunması gerekmektedir. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar)

Bazı çevreler, Türkiye'de tek tip parti olsun ya da bütün partiler birbirine benzesin istiyor. Nitekim, insanlar da tek tip yapılmaya çalışılıyor; ama, bu, eşyanın tabiatına aykırıdır, demokrasinin özüne terstir. Demokrasilerde esas olan, farklılıktır ve bireydir. Bu nedenle, demokrasilerde düşünceyi ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı garanti edilmiştir. Siyasî partilerin demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurları olmasının esprisi de budur. Tek tip düşüncenin, farklı farklı adlarla örgütlenmesiyle demokrasi olamaz. Demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları, farklı düşüncelere sahip siyasî partilerdir.

Biz, suç işlemedik; sadece farklı düşündük. Asla, şiddeti ve terörü tasvip etmedik; şiddetin ve terörün içinde olmadık. Yolsuzluk, soygun ve yağmalara da adımız karışmadı.

Cumhuriyete karşı olduğumuz iddiası, sadece bir iftiradır. Bizim amacımız, cumhuriyetimizin demokratikleştirilmesidir.

Biz, Anayasamızın 2 nci maddesinde vazedilen demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi devletin temel niteliklerinin, evrensel ölçütlere göre yorumlanıp uygulanmasını istiyoruz.

Laikliğe aykırı eylemler iddiası da bütünüyle temelsizdir. Hangi eylemlerde bulunmuşuz; kimler bu eylemlerde bulunmuş; bunlar nasıl odak olmuş?! Birkaç yüzbini bulan üyelerimizden bir teki için bile laikliği ihlal iddiasıyla bir dava açılmış mıdır?

Değerli milletvekilleri, insan haklarına dayalı bir demokrasi inşa etmek, hepimizin görevi değil mi? Sizler adına konuşamam; ama, ben ve arkadaşlarım, insan haklarına dayalı, tam ve kâmil bir demokrasi için çalışmaya devam edeceğiz. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Bu ülkede yaşayan herkesin, başta, inanç, düşünceyi ifade ve örgütlenme hakkı olmak üzere, temel insan haklarının garanti edilmesi için çalışmaya devam edeceğiz.

 

Yine, bu ülkede, millet adına egemenliği, ancak milletin seçtiklerinin, yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kullanabileceğini söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Milletin Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğu geleceğiyle ilgili kararlar alma yetkisi, hiçbir kimseye ve kuruma devredilemez. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar)

 Tek tip particiliği, tek tip düşünceyi, kimse "Atatürkçülük" adı altında karşımıza çıkarmasın. Atatürk "1940'larda kalın" demedi. Atatürk, milletin önüne hedef olarak, çağdaş uygarlığı koydu, bilimin yol göstericiliğine işaret etti. Çağdaş uygarlıkta kalkınmışlık var, refah var, çoğulcu demokrasi var, insan hakları ve özgürlükler var, hukuk devleti var.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yürürlükteki 1982 Anayasası, devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği için bilimin bile tehlikeli olabileceğini söylüyor. İşte, böyle bir Anayasa... Bu, büyük bir çelişkidir, bir çeşit paranoyadır. Bu tip paranoyalardan kurtulmadan yolumuza devam edemeyiz. Bu paranoyalarla, hür dünyayla birlikte olamayız. Bu paranoyalarla, ülkeye barış, milletimize saadet getirmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, birbirimizi kandırmayalım; daha da önemlisi, milletimizi ve dünyayı kandırmayalım; açık ve samimî olalım. Türkiye'de gerçek anlamda "demokrasi" yoktur. (Bağımsızlar sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Evet, sadece, bir demokrasi oyunu oynanıyor ve maalesef, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olması gereken siyasî partiler de, bu oyunu oynamakta, konulan sınırlar içinde kalmayı, dar anlamda, kısa paslaşmalarla olmayı kabul edebiliyorlar.

Elbette, demokrasi, sınırlamaların bulunmadığı bir rejim değildir. Demokrasilerde de sınırlar vardır; ama, bu sınırları, millet, milletin temsilcilerinden oluşan parlamentolar tespit eder. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Ayrıca, demokrasilerde, parlamentolar da her istediğini yapamaz. Örneğin, herhangi bir demokratik ülkenin parlamentosu, insan haklarını ihlal edecek, özgürlüklerin kullanılmasını ortadan kaldıracak bir yasa çıkaramaz.

Kimseyi suçlamıyorum. Kimseyle polemiğe girecek durumda da değilim; ancak, şunu itiraf etmek mecburiyetindeyiz: Üzerinden yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen, 12 Eylül askerî yönetiminin hazırladığı, demokrasiyi sakatlayan, özgürlükleri budayan Anayasa hâlâ yürürlüktedir. Bu, Türk siyasetinin en büyük ayıbıdır.

Buraya, bu yüce çatıya, milletin oylarıyla geldik. Esasında bu çatı, millet egemenliğinin tecelligâhı olduğu için yücedir. Millet, bizi, buraya, geleceğiyle ilgili kararları alalım diye, yasama yetkisiyle donatarak yolladı; noterlik yapalım diye değil. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, millet, demokrasi ve hukuk istiyor; çünkü, biliyor ki, demokrasi ve hukuk olursa, ekmek de olur, zenginlik de olur, özgürlükler de olur. Yanılıyor muyum? O halde, kararlarımızı buna göre almak, ellerimizi buna göre kaldırmak zorundayız.

Fazilet Partisi kapatılmıştır. Milletin bize verdiği anamuhalefet görevi, herkesin yanlış ve haksız bulduğu bir mahkeme kararıyla elimizden alınmıştır; üstelik, mevcut Anayasaya aykırı olarak, gerekçeli karar yayımlanmadan, tüzelkişiliğimizin sona erdiği ilan edilmiştir. Evet, bizler, mağdur edildik. Fazilet Partisinin binlerce teşkilat mensubu, yüzbinlerce üyesi ve milyonlarca seçmeni mağdur edilmiş durumda; ama, olsun. Amaç, millete hizmet değil mi?! Biz, bu kararla, en azından, önemli bir şeyin herkes tarafından anlaşılmış olmasından dolayı memnunuz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye, bu Anayasa ve yasalarla yoluna devam edemez; hür dünyayla birlikte olamaz. Millet, hür dünyadaki zenginliklere ulaşamaz. Bu tespitimde de yanılmadığımı düşünüyorum. Şimdi, başta, hükümeti oluşturan partilerin yöneticileri ve tüm milletvekillerine sesleniyorum: Bu ayıptan kurtulmanın zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Geliniz, Meclisi temmuz başında tatile sokmayalım. En azından, Uzlaşma Komisyonunun anlaştığı anayasa değişikliklerini yapalım; sonra da, düşünceyi açıklama, inanç ve vicdan özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve serbest siyasetin önündeki tüm engelleri kaldıracak çalışmalara başlayalım. Bunlar, en az, gece yarılarına kadar çalışarak çıkardığınız Tütün Kanunu, Şeker Kanunu, Telekom Kanunu, Tahkim Kanunu ve benzerleri kadar önemlidir.

Sayın Başkana, bana bu konuşma fırsatını verdiği için teşekkür ediyorum ve Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Bu karar vesilesiyle bizim; yani, demokrasi ve hukukun yanında yer alan başta akademisyenler, aydınlar, gazeteciler ve siyasiler olmak üzere, hepsine, huzurunuzda şükranlarımı ifade ediyorum. (Bağımsızlar sıralarından ayakta alkışlar; DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Anayasa Mahkemesinin Fazilet Partisinin temelli kapatılmasına ve kapatma kararının verildiği tarihte parti tüzelkişiliğinin sona ermesine dair kararı gereğince, Fazilet Partisinin Türkiye BüyükMilletMeclisindeki bütün faaliyetlerinin sona ermiş bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/848)

                             25 Haziran 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Anayasa Mahkemesi, 22.6.2001 günlü Esas:1999/2 ve Karar 2001/2 sayılı kararıyla Fazilet Partisinin temelli kapatılmasına ve kapatma kararının verildiği tarihte parti tüzelkişiliğinin sona ermesine karar vermiştir.

Bu karar gereğince, Fazilet Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün faaliyetleri sona ermiş bulunmaktadır.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Saygılarımla.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, izin verir misiniz efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Yerimden bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Hatiboğlu.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Anayasanın 68 inci maddesi gayet açık: "Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." Bu hüküm yerinde dururken, Fazilet Partisi kapatıldı. Düşünüyor ve soruyorum; acaba, bu metne rağmen, siyasî partiler, demokratik hayatın vazgeçilen unsuru haline mi getirildi? Neden kapatıldık?

Şimdi, hep konuşageldik, hep söyleyegeldik -huzurunuzda Uyum Komisyonumuzun bütün üyelerine teşekkür ediyorum- Uyum Komisyonumuzun getirdiği anayasa metni değişikliği, eğer, buradan geçseydi, demokrasimiz, bu son yarayı da almayacaktı.

Şimdi, biz, Fazilet Partisi Grubu olarak, milletimizle istişarelerde bulunmak üzere ve "bu anayasa değişikliği hemen geçmelidir, siyasî partiler artık kapatılmamalıdır" diyen herkesi, kendi sözleriyle, kendi beyanlarıyla, yerine getirinceye kadar baş başa bırakmak üzere, Genel Kurul salonunu terk ediyoruz ve saygı sunuyoruz efendim. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar)

(Anayasa Mahkemesinin 22.6.2001 tarihli kararıyla tüzelkişiliği sona erdirilen Fazilet Partisine mensup milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. - Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/849)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 9.5.2001 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-277/2245 sayılı yazımız.

İlgi yazımızla Başkanlığınıza sunulan "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı"nın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre, geri gönderilmesini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

3. - Burdur Milletvekili Mustafa Örs’ün, (6/1439) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/397)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 624 üncü sırasında yer alan (6/1439) esas numaralı sözlü soru önergemi, yazılı cevap aldığım için geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                   Mustafa Örs

                                             Burdur

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

4. - Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/850)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 14 Haziran 2001 tarih ve 80 sayılı kararıyla, Türkiye ile ABD arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                       Ali Ilıksoy

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                 Başkanı Vekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

5. - AdaletBakanı HikmetSami Türk’ün, Lahey’de düzenlenen “Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün Korunması Küresel II. Forumu” başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle birlikte Hollanda’ya resmî ziyaretine İstanbul Milletvekili Cavit Kavak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/851)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün, 28-31 Mayıs 2001 tarihleri arasında Lahey'de düzenlenen "Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün Korunması Küresel II. Forumu" başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle birlikte Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Cavit Kavak'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30.06.2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutup işleme alacağım:

6. - Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/852)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Körfez savaşı sırasında alınan Irak'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesine özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı Kararıyla Hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları almaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için, Anayasanın 92 nci maddesine göre izin verilmesini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Başbakanlık tezkeresi üzerinde İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açacağım. Gruplara, Hükümete ve şahsı adına iki üyeye söz vereceğim.

Konuşmalar süreleri, gruplar ve Hükümet için 20 dakika, şahıslar için 10 dakikadır.

Görüşmelerin sonunda, tezkereyi oylarınıza sunacağım.

Tezkere hakkında açıklamada bulunmak isterse, Sayın Hükümete de söz vereceğim.

Başbakanlık tezkeresi üzerinde söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük ve ANAP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Cavit Kavak ile şahsı adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Yalçınkaya.

İlk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Bedük'ün.

Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzeyden Keşif Harekâtıyla ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış buluyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmıyorum; ancak, yönetemeyen demokrasinin, siyasetteki boşluğun çözüm üretememesi sonucunda mevcut yasaların ortaya koyduğu tablodan büyük üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum. Eğer, Uzlaşma Komisyonunun hazırlamış olduğu tasarı üzerinde durulmuş ve bir an evvel görüşülmüş olsaydı ve yine, eğer, hükümeti oluşturan üç siyasî partinin liderlerinin, siyasî partilerin kapatılmasıyla ilgili önerinin geri çekilmemesi uygulaması gündeme gelmemiş olsaydı, bugün, belki siyasî partilerin demokrasilerde hiçbir suretle kabul edilemeyecek kapatılmasıyla ilgili bir sonuçla karşı karşıya kalmayacaktık. Ümit ediyorum ki, Anayasamızda yapılacak olan değişikliklerle, demokrasi standartlarının en üst seviyeye getirilmesi hususundaki Yüce Meclisin iradesi kendisini gösterecek ve böylece, bugünkü yaşadığımız ortamı, psikolojiyi de yaşamamış olacağız.

Değerli milletvekilleri, dışpolitika, millî çıkarların gerek ulusal ve gerekse uluslararası bazda ortaya konulduğu ve kendi ülkemizin gerek içeride ve gerekse dışarıda güçlenmesini sağlayan fevkalade önemli unsurdur. Millî çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa, dışpolitikamız da onun üzerine bina edilmektedir. Nitekim, gerek cumhuriyetin kuruluşundan sonra ve gerekse cumhuriyetin kuruluşundan önce, Türk Milleti olarak biz, dışpolitikalarımızı hep millî çıkarlarımız üzerine bina etmişiz. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesi, aslında, bugün, demokrasilerde bireyin özgürlüğünün, bireyin huzur, güven ve refahının sağlanması kadar, aynı zamanda, demokrasi standartlarının gerçekleştirilmesinde de fevkalade önemli bir hedeftir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak da, bizler, işte bu hedeften ve bu ilkeden hareket etmek suretiyle, dışpolitikalarımızı belirlemişiz; ancak, unutulmaması gereken bir husus vardır: Dünyadaki değişim ve gelişim, bizim, her şeye rağmen, bu ilkeyi gerçekleştirmek üzere, üzerimize düşen görevi yapmakla birlikte, dışpolitikalarımızı yeniden gözden geçirme, millî çıkarlarımızın gereğine uygun olarak hareket etme mecburiyetimiz vardır.

Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişim, yeni birkısım ekonomik ve siyasî oluşumlar, ekonomik değişimler ve hedefler, uluslararası ilişkilerin yeniden belirlenmesi için fevkalade önemli kriterlerdir. İşte bu sebepledir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, zamanında, etkili, süratli bir şekilde alacağımız birkısım tedbirler, millî çıkarlarımızın gerektirdiği şekilde oluşturacağımız birkısım politikalar, bizim, vazgeçemeyeceğimiz ve vazgeçmememiz gereken temel hedeflerimizdir.

Ekonomik ilişkiler, siyasal ilişkileri de etkilemektedir. Bu sebeple, dışpolitikalarımızı yeniden belirlerken, millî politikalarımızı yeniden gündeme getirirken, içerisinde bulunduğumuz ve yaşadığımız küresel dünyada özellikle stratejik konumumuzu dikkate almak suretiyle, ekonomik ilişkilerimizi, mutlak suretle, önceliğe almak mecburiyetindeyiz.

Uluslararası ilişkilerde yükselen değer insandır; insan huzurudur, insan güvenidir ve insan refahıdır. Bu anlamda, hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi ortak nokta olarak belirlenmektedir.

Kuzeyden Keşif Harekâtı, insanî bir harekâttır; bu bölgede yaşayan insanların can ve mal emniyetini sağlamaya yöneliktir. Yıllardan beri Türkmenlerle ilgili uygulanan politikalar ve özellikle birkısım Türkmenlerin katliamı ve nihayet, kendi bölgelerinden, kendi şehirlerinden, atalarının emanet ettiği kendi evlerinden uzaklaştırılmak suretiyle göçe mecbur edildiği zamanda ve yine, onların bir kısmının idam edilmesine kadar gidilen bir zamanda, hiç kimse, ama, dünyanın hiçbir ülkesi, bir itirazda bulunmamıştır.

1988 yılında Halepçe katliamında kimyasal silah kullanıldığında, yine dünya, hiçbir şekilde konunun üzerine gitmemiştir. Buradan, 100 000'e yakın insanın göç etmesi, 30 000'e yakın insanın, Türkiye Cumhuriyeti hudutlarına yanaşmış olması da, keza aynı şekilde dünyayı ayağa kaldırmamıştır; ama, ne zaman ki, Kuveyt'e saldırı söz konusu olduğunda, işgal gündeme geldiğinde, petrol gündeme geldiğinde dünya ayağa kalkmış, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi karar alma ihtiyacını duymuştur.

Doğrudur, aslında Irak'la ilgili bir kısım tedbir almak mecburiyeti vardı, alınmalıydı ve nitekim alındı; o sebeple de huzur harekâtları gerçekleştirildi. Körfez Savaşı sırasında, Irak'ta ortaya çıkan iç karışıklıklar ve Irak yönetimince gerçekleştirilen bir kısım gayrî insanî davranışlara karşı, Türk-Irak sınırına 500 000 insan yanaştı.

Değerli milletvekilleri, burada tarihe bir not düşmek istiyoruz. Diyorum ki, biz Türk Milleti olarak, ne zaman darda kalan bir topluluk olmuşsa hep onlara kucağımızı açmışız, ne zamanki tarihte bir kısım toplumlar yok edilmeye kalkışılmışsa, Türk Milleti, hem hudutlarını açmış hem de onlara, insanî bakımdan üzerine düşen görevi yapmıştır; işte, İspanya'dan göç eden Yahudiler, işte en son olarak da yine 500 000 insan, yani, Irak'tan göç eden ve hududumuzdan içeri giren Kürt ve Türkmenlere karşı da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak kucak açtık, insanî bakımdan görevlerimizi yerine getirdik; ama, ne yazık ki, biz onlara kucak açtığımızda, hudutlarımızı açtığımızda, dünya ülkeleri yine sessiz kaldı. Yine hatırlıyorum, 500 000 insanın gelmesi sırasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti seslendi, bütün dünyaya haykırdı "gelin, 500 000 insanı, biz tek başımıza barındıramıyoruz, bize yardım edin, eğer, bir kısmını mülteci kabul etmek istiyorsanız, gelin, kendi ülkenize alın." Nitekim, bu serzenişe karşı, Fransa Cumhurbaşkanının hanımı Bayan Mitterand, gelip de sadece 38 kişiyi alabilmiştir; o da, bunu, sosyal bakımdan, insanî bakımdan değil, kendisine uygun olan kişileri seçebilmiştir. Düşünün, 500 000 insanı ve nihayet ortaya çıkan tabloyu!..

Değerli milletvekilleri, Türk hükümeti, sorun karşısında gerekli girişimlerde bulunmak suretiyle, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 Nisan 1991 tarih ve 688 sayılı Kararıyla, Irak merkezî hükümetinin sindirme politikalarını ortadan kaldırmak için davete icabet etmiş ve göçe zorlanan kitlelerin korunması hususunda da üzerine düşen görevi yapmıştır. Karar doğrultusundaki yardım faaliyetlerinin istenen sonuca ulaştırılması karşısında belirli olarak Amerika Birleşik Devletlerinin yardım çabalarını genişletmek üzere, Amerika Birleşik Devletleri personelinin ülkemizde faaliyet göstermesine izin verilmiş ve nihayet 1991'de birincisi ve 30 gün içerisinde bir ikincisi olmak üzere, yine, Huzur Harekâtı gerçekleştirilmiştir. Bu durum, 1996 yılının aralık ayına kadar devam etmiştir. Aralık ayında ortaya çıkan tablo itibariyle karada görev yapan birkısım birliklerin 13 ülkenin dahil olduğu -bizim de içerisinde bulunduğumuz 21 000 askerin - burada güveni sağlama noktasında karşılaştığımız olaylar ve PKK terör örgütüne yapılan birkısım desteklemeler sebebiyle tepki ortaya konmuş ve nihayet 1996 yılı aralık ayında, yeni bir konseptin, yeni bir olayın gündeme gelmesi özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından da istenmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da karara bağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu, Kuzeyden Keşif Harekâtının temel felsefesi ve anlayışı, Irak'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ve yine, burada, keşif harekâtı ve önleyici uçuşlara imkân sağlayan bir harekâttır. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üzerinde hassasiyetle durduğu, bölge barışının ve istikrarının sağlanması için fevkalade önemlidir ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de menfaatınadır. Bu istikrarı sağlamak için gerçekleştirilmiş olan ve alınmış olan bu kararın devam ettirilmesi, elbette ki, eğer zorunlu ise, pek tabiî ki, her zaman olduğu gibi, Doğru Yol Partisi, millî çıkarlarımızın gerektirdiği ortamda hükümetin getireceği tekliflere evet diyecektir.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, Kuzeyden Keşif Harekâtının kuralları ve ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır ve angajman kuralları da, keza aynı şekilde, bu çerçeve içerisinde yürütülmüştür. Kuzeyden Keşif Harekâtı kapsamında görev yapan birliğin eşkomutanı Türk subayıdır. Bu sebepledir ki, bizim millî çıkarımızın, millî menfaatımızın özellikle bu harekâtın ve bu kararın devam ettirilmesinden yana olduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Kuzeyden Keşif Harekâtının süresinin uzatılması konusunda ülkemiz açısından önem taşıyan birkaç hususu dile getirmek istiyorum. Öncelikle, Türkiye, hem bölgede hem de Kuzey Irak konusunda çok daha aktif olmak zorundadır; bölgenin hassasiyeti ve devam eden gelişmeler bunu zorunlu kılmaktadır. Bölgedeki istikrarsızlığın ve belirsizliğin kısa vadede çözülmesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Bu da, huzur ve güvenliğin yerleşmesini ve kalıcı olmasını geciktirmektedir. Kuzeyden Keşif Harekâtı, bu noktada, gerek dış politikamıza destek olması ve gerekse gelişmelerin kontrol altında tutulması bakımından fonksiyon ve önem arz etmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ise herkesin yararınadır. Türkiye'nin politikası da bu istikamettedir. Birleşmiş Milletlerin 1991 yılında aldığı karar da bunu gerektirmektedir.

Irak'ın toprak bütünlüğünün korunarak sorunlara çözüm bulunması, Türk ve Irak halklarının da, üstün seviyede, özellikle yararlanabileceği en önemli imkânlardır. Barışın, huzurun, güvenliğin ve istikrarın başka bir yolu da yoktur. Irak'ta siyasî birlik ve toprak bütünlüğü bu anlamda bölgede Türk dış politikasının temelini de oluşturmaktadır.

Ülkemiz açısından çok önemli bir başka konu ise, petrol boru hattıdır. Burada, bir konuyu ifade etmeden geçemeyeceğim. 1996 yılında, özellikle kuzeydeki oluşumlarla ilgili söz sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Doğru Yol Partisi hükümetinin yapmış olduğu bir kısım temaslar sonucunda, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin koordinatörlüğünde, İngiliz ve Amerikalıların temsilcileriyle, koordinatör görevini üstlenmiş ve bu bölgede, özellikle yetki ve oluşum, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyetinin inisiyatifine bırakılmıştı; ama, ne yazık ki, 1996'dan sonra, 1998'de Amerika Birleşik Devletlerinde, bu sefer, Amerika'nın tamamen kendi kontrolünde, Kuzey Irak'taki gerek Barzani'yi ve gerekse Talabani'yi çağırmak suretiyle, burada bir kısım yeni oluşumların gündeme gelmesi ve buna karşılık, Türkiye Cumhuriyeti Devletine hiç haber verilmemesi son derece büyük bir eksiklikti.

Aynı zamanda, yine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı Amerika'dayken, kendisine haber verilmemesi, gerçekten, Türk Milletini üzmüş ve Doğru Yol Partisi olarak, geçmişte almış olduğumuz bu hakkın maalesef elden gitmesinden duyduğumuz ıstırabı müteaddit platformlarda ifade etmiş ve buna tepkimizi de göstermiştik. Ne yazık ki, halen daha Kuzey Irak'ta yeni bir kısım oluşumlara rağmen, hatta para basılmasına rağmen, halen daha Türkiye'nin söz sahibi olmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, yine bu bölgede petrol boru hattının çalıştırılması, güvenli bir şekilde işletilmesi ve özellikle Yumurtalık hattına kadar getirilecek olan akaryakıt, benzin ve petrol, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik bakımdan gelişimi için fevkalade önemli bir girdi oluşturmaktadır. Ne yazık ki, bu konuda yeteri kadar temaslar yapılmamaktadır, yine ülkemizin çıkarları konusunda gerekli temasların yapılmaması hususunda tereddütlerimiz vardır ve buna da tepkimiz vardır.

Petrol karşılığı ihracat imkânlarının artırılarak devam ettirilmesi, petrol alışverişinin güçlendirilmesi konularında hükümetin daha etkin olmasının gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Son zamanlarda, Batılı şirketlerin bölgeye olan ilgisindeki artış bilinmektedir; ancak, Irak'ın herhangi bir yatırım yapması Birleşmiş Milletlerin iznine bağlıdır. Özellikle, Rus ve Fransız petrol şirketlerinin Irak'a yaptıkları yatırımlar gündemdedir ve halen de herkes tarafından bilinmektedir; ama, ne yazık ki, Türkiye, bu harekâttan, Körfez Harekâtından, Barış Harekâtından en fazla etkilenen ve menfaatları en fazla haleldar olmuş olmasına rağmen, bu konudaki gerekli duyarlılık hem gösterilmemektedir hem de Türkiye Cumhuriyeti Devletine bu konuda gerekli destekler yapılmamaktadır.

Türkiye'nin, beklenen gelişmeler karşısında ticarî politikalarını geliştirmesi şarttır; Türk firmalarının önünü açacak, iş imkânlarını sağlayacak tedbirleri şimdiden planlaması mecburiyeti vardır. Bölgeye barış ve istikrar gelmesi, bunun üst seviyede gerçekleştirilmesi için üzerimize düşen görevi yapmak mecburiyetimiz vardır.

Değerli milletvekilleri, hudut ticareti kapsamında da, yine, Doğru Yol Partisi zamanında, 1999'a kadar 52 kalem mal getirilmekteydi; şimdi ise 3 kalem mal getirilmekte, o da yetersiz; motorin, hurda demir ve hurda bakır. Aylık motorin kotası da 150 000 tondan 50 000 tona indirilmiştir. 26 ili kapsayan bölge insanı bundan yararlanıyordu; serbest bölge anlayışından, ticaretinden istifade ediyordu; bu sebeple, olayın sosyal boyutu var.

Bunun yanında, kaçak hayvan girişi önlenemiyor. Bu kaçakçılıktan da en fazla PKK istifade ediyor.

Değerli milletvekilleri, serbest ticaretin yapılmaması sebebiyle, PKK, buradan geçen kaçak hayvanlardan belli bir oranda ücret alıyor. Eğer, biz, serbest bölgeyle ilgili ve serbest ticaret bölgesiyle ilgili, gerçekten, hudut boyunda alınması gereken tedbirler konusunda yasal bir düzenleme yaparsak, o zaman, PKK'ya da keza aynı şekilde menfaat sağlanmamış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, buraya bayrak asılıyor, para da bastırılıyor, mülkî idare teşkilatları da kuruluyor; dolayısıyla, KDP de buradan, yine para almaya devam ediyor. Biz, şunu ifade etmek istiyoruz: Suriye'yle, artık, kapıların açılması gerekir, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerekir. Eğer, biz, yine, KDP'den petrol almaya devam edersek... KDP 5,5 sente motorini alıyor, bize ise 15 sente satıyor. Halbuki, Suriye'yle ilişkilerimizi geliştirsek, ekonomik ilişkilerimizi geliştirsek, o zaman oradan motorin alabiliriz, bu suretle, Suriye'yle ilişkilerimizi de geliştirme fırsatını elde etmiş oluruz. Yani, önce ticarî ilişkilerin, sonra da siyasî ilişkilerin fayda sağlayacağı inancını taşıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Irak'la ilgili Türkiye'nin bugüne kadar arzu ettiğimiz seviyede hassasiyet göstermediği konu ise Türkmen meselesidir. Irak yönetimince her türlü baskı ve zulme uğratılan Türkmenlere yeterince sahip çıkılmaması, Türk nüfusunun giderek azalmasına sebep olmuştur. Kuzey Irak'ta olabilecek her türlü gelişmelerde Türkmenlerin hak ve menfaatlarının korunması ve politikalarının geliştirilmesi bizim vazgeçilmez hedeflerimiz olmalıdır. Onların sorunlarının giderilmesi, aynı zamanda  bizim tarihe olan borcumuzu ve mükellefiyetimizi, milletimizin de bizden beklediğini yerine getirmek olacaktır.

Bu duygularla, Kuzeyden Keşif Harekâtına olumlu yaklaştığımızı belirtiyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bedük.

Başka söz isteği?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Mehmet Yalçınkaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Yalçınkaya, süreniz 10 dakika.

MEHMET YALÇINKAYA (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Kuzey Irak'la ilgili Çekiç Güç'ü ve Çekiç Güç'ün süresinin uzatılmasını konuşuyoruz. 6 ay önce burada konuşmuştuk, Dışişleri Bakanımız yoktu, bugün çok hassas bir konu olan aynı konuyu konuşuyoruz, yine Dışişleri Bakanımız yok; Yunan Dışişleri Bakanıyla sirtaki oynamaya devam ediyor. (DYP sıralarından alkışlar) Ama, Kuzey Irak'ta başımıza büyük bir oyun oynanıyor; sirtaki oyununa benzemeyen bir oyun değerli arkadaşlar.

Sayın Başbakan Ecevit bugün burada; kendisine şunu söylemek istiyorum: Siz, güneydoğunun dostusunuz, Irak'ın dostusunuz; ama, bugüne kadar uygulanan politika, maalesef, güneydoğuyu bitirmiştir, maalesef, Irak'ı perişan etmiştir. Iraklı çocuklar aç, sefil; Iraklı çocuklar her gün bombalarla karşı karşıya. Bu, dostluğa da sığmaz, komşuluğa da sığmaz, bu coğrafyada yaşayan devlete sığmaz, Osmanlı'nın torunlarına yakışmaz. (DYP sıralarından alkışlar)

Güneydoğuda, özellikle, Kuzey Irak'ta bugün bir kürdistan kuruluyor değerli arkadaşlar ve bu kürdistan, önümüzdeki yüzyıl içerisinde Türkiye'yi perişan edecektir. Hayalleri bırakalım, Kuzey Irak'ta Türkmenlere yer yok, başka unsurlara yer yok; başka bir ülkenin güdümünde, bir Ermenistan gibi, bağrımıza güneyden bir hançer saplayacaklar. Bunun hesabını kitabını mutlaka yapmak lazım. Çekiç Güç'ün süresinin uzatılmasının Türkiye'ye hiçbir faydası yok; oradaki bu oluşuma, yeni devletin orada yaşamasına ve tesis edilmesine önayak olmaktadır.

Güneydoğuda tarım bitti, sanayi bitti, çiftçilik bitti, en son, orada, tütün ziraatı yapılıyordu, Tütün Yasasıyla, güneydoğuda, tütüncülük de bitti. Üç yıl önce, Birecik'te, Urfa'da, çeşitli yerlerde fıstığın fiyatı 5 dolardı, bugün 1 dolara düşmüş. Her şey bitti güneydoğuda değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin orada çok büyük iki zenginliği var       -bunu kürsüden defalarca söyledim- burada bizi ayağa kaldıracak, Avrupa Birliğine sokacak, dünya devleti yapacak iki büyük nimetimiz var; birisi GAP'tır, diğeri de Habur sınır kapısıdır; ama, bugüne kadar uygulanan politika... Maalesef, GAP'ta da istenilen noktada bir faaliyet göremiyoruz, Habur'da da durum içler acısıdır. Bugün, GAP'ta, enerjide yüzde 47, sulamada yüzde 12 değerli arkadaşlar... 1976 yılında başlamışız, bugün 2001 yılı... Millî Güvenlik Kurulunun aldığı tavsiye kararı var: "2010 yılına kadar GAP'ı bitirin" ama, görüyorum ki, 2010 yılında değil, 2030 yılında da bitmez.

Sayın Mesut Yılmaz tarafından "Avrupa Birliğine girmenin yolu, Diyarbakır'dan geçer" denildi. Diyarbakır'dan geçmez değerli arkadaşlar; bir insanın, üç beş kelime Kürtçe bilmesiyle, cebinde 500 dolar olmasıyla kimse Avrupa Birliğine almaz. Yapacağımız tek şey, GAP'ı hayata geçirmek, orayı sulamak, 10 milyon ton pamuk elde etmek; Tunceli'deki, Diyarbakır'daki, Urfa'daki insanın millî gelirini 10 000 dolara çıkararak Avrupa Birliğine sokabiliriz. (DYP sıralarından alkışlar) Bu sebeple, Avrupa Birliğine girmenin yolu, Urfa'dan ve Habur'dan geçer.

Bizim yanı başımızdaki Irak, 80 milyar dolar petrol geliri olan bir ülke. Biz, Irak üzerinden, Kuveyt'e, Bahreyn'e, Katar'a, Suudi Arabistan'a çok büyük çapta ihracat yapıyorduk ve bugüne kadar olan kaybımız 55 milyar dolardır. BOTAŞ Genel Müdürüm gözüme bakıyor... Boru hattı 10 yıl kapalı kaldı. Bugün, tekrar, tankerler orada maalesef bekliyor; yani, oradaki şoförler perme perişan, ayda 100 milyon lira kazanmak için, 45 gün sınır kapısında bekliyor. Bugün, uygulanan politika, temelden yanlış değerli arkadaşlar.

En son, Amerika Savunma Bakanı geldi geçen hafta, Başbakandan şunu istedi: "Kuzey Irak'ta kürdistan kurulursa bunu savaş sebebi saymayın." Tarih önünde vebal içerisindeyiz arkadaşlar; bütün milletvekillerine sesleniyorum: Bu, bir tarihî tespittir, bunu burada ifade ediyorum. Biz, politikamızı yeniden gözden geçirmek zorundayız. Bizim için önemli olan, Ortadoğu'da, bugünkü şartlar altında, Irak'ın eski toprak bütünlüğünün muhafazası ve kuzeye kadar, Zaho'ya kadar olan bölgenin içerisinde Irak'ın nüfuz etmesi gerekir. Bizim komşumuz Irak olmalıdır; bu, Türkiye'nin hayatî çıkarlarıyla yakından ilgilidir ve bunu mutlaka yapmak zorundayız; yoksa, Çekiç Güç'ün süresini uzatarak kürdistan'ı kuruluşuna önayak olmaktayız. Bu sebeple, tarih, geçmişte, Musul'u, Kerkük'ü teslim edenlerden nasıl hesap sorduysa, sizlerden ve özellikle Başbakandan hesap soracaktır, bu hesabı veremeyeceksiniz! (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada çok önemli iki nehir var; biri Fırat Nehri, biri Dicle Nehri. Önümüzde, 2025 yılında su çok kıymetli olacaktır bu bölgede ve bütün bu savaşlar, bütün bu problemler suyla ilgilidir; bunu gözardı etmeyelim. Dünyada iki tane enerji sahası var; birisi, Ortadoğu enerji sahası, diğeri, Ortaasya enerji sahasıdır ve dünyadaki bütün bu menfaat kavgaları, savaşlar, bu enerji alanlarıyla ilgilidir. Biz, bu enerji sahalarının yanı başında bulunmaktayız. Bu sebeple, Ortadoğu politikamızı yeniden gözden geçirmek zorundayız. Fırat'la ilgili, Dicle'yle ilgili, sularla ilgili politikamızı çok uzun vadeli bir projeksiyona yayarak, ortaya, bir hedef, bir politika geliştirmek zorundayız.

Birleşmiş Milletlere, zarar tazminatıyla ilgili bir başvurumuz var; dün neticelendi. Birleşmiş Milletlerin, Irak ambargosundan gördüğümüz zarar karşılığında bize verdiği tazminattan haberiniz var herhalde; 1 800 dolar arkadaşlar. Yani, Birleşmiş Milletler, bu kadar cefaya, bu kadar mihnete, Çekiç Güç'e, Amerika'nın savunmasına ve 1990'daki Irak hadisesine bu kadar yardımcı olmamıza rağmen, bizim zararımızı 1 800 dolar olarak ifade etmektedir; biz bundan utanç duymalıyız, bu bizim için bir ayıptır, züldür. Orada, bizim zararımız en az 50 milyar dolardır. Bugün, orada, 50 000 kamyoncu, ekmeğini oradan çıkaran insanlar, kapıda, çoluk çocuğuyla beraber sizin vereceğiniz kararı beklemektedir arkadaşlar.

Biraz önce değerli arkadaşım ifade etti, biz, Suriye üzerinden bir kapı açmak zorundayız, Başbakanın da böyle bir beyanı var; yapılacaksa, bir an önce yapılması gerekir ve biz, Suriye üzerinden ticaretimizi yapmak zorundayız. Suriye'de de güzel gelişmeler oluyor. Suriye'yle olan bütün kapıları açmamız lazım; bunların üzerinden Ortadoğu'ya açılmamız lazım. Yani, alternatif politikalar üretmemiz lazım; ama, bugüne kadar, maalesef, bu tavrı, bu kararlılığı ve bu desteği göremedik.

Sayın Sökmenoğlu karşımda, kendisi de, Dışişleri Bakanlığından, Kuzey Irak'la ilgili çeşitli sorular sordu, ben de o soruların cevabını istedim; ama, maalesef, tatmin edici bir cevap bulamadık; hep üstü yuvarlanmış cevaplar; yani, vuzuha kavuşmuş bir cevap yok. Ben, isterdim ki, Dışişleri Bakanımız gelsin, burada, bu sorularımıza cevap versin, Sayın Başbakanımız buraya gelsin, cevap versin.

Güneydoğuyla ilgili bir sürü paket açtık, bugün, ortada paketlerden elde edilmiş herhangi bir şey yok değerli arkadaşlar.

Sulama, Harran Ovasından ibaret kaldı. Viranşehir susuz, Ceylanpınar susuz, Suruç susuz, Bozova susuz, Kızıltepe susuz... Siz, bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsanız, bu ülkeyi kurtarmak istiyorsanız bu ovaları sulayın; bu ovalarda üretilecek 10 milyon ton pamuk 125 milyar dolardır. Bizim silahımız, bizim istikbalimiz pamuktur. Bu sebeple, bu ovaların, bir an önce sulanması ve bu projenin, Millî Güvenlik Kurulunun belirttiği gibi, 2010 yılında bitirilmesi gerekir.

Amerika'da, seçim konuşmalarında, Bush ve Al Gore'un beyanları var: "Biz, Irak'ı üçe böleceğiz. Irak'ın güneyinde Şiî bir devlet olacak, ortasında Sünnî bir rejim olacak, kuzeyinde de Kuzey Irak olacak."

Değerli arkadaşlar, bu sebeple, bu beyanlara çok dikkat etmek zorundayız. Bütün bu oyun... Musul, nasıl 6 yıl aradan sonra elimizden çıktıysa, Allah muhafaza, temenni etmiyorum, orası da Bosna-Hersek'e döner. Bu sebeple, Çekiç Güç'ün hiçbir faydası yok, bugüne kadar bir faydasını görmedik; sadece, oradaki kardeşlerimize, komşularımıza bomba yağdırmaktan öteye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalçınkaya, 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim.

Buyurun.

MEHMET YALÇINKAYA (Devamla) - Onun için, ben, sadece sizlere değil, bütün milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, bu, bir tarihî vebaldir; gelin Kuzey Irak politikamızı yeniden gözden geçirelim, Suriye politikamızı yeniden gözden geçirelim ve sınırları açalım. Türkiye'nin kurtuluşu, güneydeki bu zengin pastadan pay almaya bağlıdır. 80 milyar dolar petrol geliri olan buradaki bir ülkenin giyecek gömleği yok; yiyecek patatesi Niğde'den, Kayseri'den gidiyor değerli arkadaşlar. Üç, beş ay sonra, tekrar, patates olayıyla karşı karşıya geleceğiz. İşte, yanı başımızda pazar. Pazara varmak için, bir an önce, Kuzey Irak'la ilgili, Suriye'yle ilgili, Ortadoğu'yla ilgili gelişmeleri tekrar gözden geçirmemiz gerekir.

Sayın Ecevit'in devrinde, her zaman, kıtlık, yokluk, sefalet olmuştur.

Ben, sözlerimi Necip Fazıl'ın şiiriyle bitiriyorum:

Devri Ecevit'le sanmayın bu karanlık biter,

Gecenin altında yine gece var. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.

Başka söz isteği?.. Yok.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Başbakanlık tezkeresini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Körfez Savaşı sonrasında alınan Irak'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesine özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı Kararıyla hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğü konulan ve sadece keşif ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları almaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için Anayasanın 92 nci maddesine göre izin verilmesini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/15) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.

 

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

 

A) GÖRÜŞMELER

1. - DYP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/15)

BAŞKAN - Hükümet?.. Hazır.

Önerge, daha önce bastırıp dağıtıldığı ve okunduğu için tekrar okutmuyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir üyeye, siyasî parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakana ya da bir bakana söz verilecektir.

Konuşma süreleri, önerge sahibi için 10 dakika, hükümet ve gruplar için 20'şer dakikadır.

Önerge sahibi sıfatıyla Sayın İyimaya aynı zamanda Grubu adına da konuşacak; onun için, süreyi birleştiriyorum.

Buyurun Sayın İyimaya. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 30 dakika.

DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) - Değerli Başkanım, Yüce Parlamentonun muhterem üyeleri; sözlerimin başında, Muhterem Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Gensoru görüşmesinin esasına geçmeden önce, Yüksek Mahkememize, değerli üyelerine ve karara saygı içinde ifade ediyorum ki, diğer partilerle yarışan bir sistem partisinin ölçüsünü henüz bilemediğimiz yorumla kapatıldığı bir zamanda, millete ait şu yüce kürsüden hitap etmenin teessürünü yaşıyorum. Eğer, gerçekten kurucu iktidarsak, bütün siyasileri, devletimizi de, aziz milletimizi de bu demokrasi ayıbından kurtaracak anayasal önlemlerin alınmasına davet ediyorum. Osmanlının siyaseten katl hastalığını, demokratik cumhuriyetimize taşıtamayacağımızı düşünüyorum.

Aziz arkadaşlar, kaçınılmaz bir zaruret olarak beliren Anayasa Mahkemesi reformunu derhal gerçekleştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Modern anayasa mahkemelerinin özellikle üye yapısına ilişkin ölçütlerini gözardı edemeyeceğimiz kanaatini taşıyorum. Bunu, hukukun üstünlüğü ve demokrasimizin önceliği ve evrenselliği için teminat olarak görüyorum. İmajımızı ve adaletimizi dibe vurdurmak hiçbirimizin, hiç kimsenin ve hiçbir gücün haddi de, hakkı da olmamalıdır diyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, çok hassas bir konuyu gündeme getirdik. Yargı bağımsızlığı, yüce millete ait olan şu kürsüye, şu Parlamentoya taşınması gereken en son konulardan birisi olmalıydı. Ne var ki, Sayın Ecevit Hükümetinin kuvvetler ayrılığına ve yargı bağımsızlığına müdahalesi, ferdî vakıalar olarak kalmamış, bireysel olaylar olmaktan çıkmış ve kurumsal bir yapıya dönüşmüştür. Aydınlar bu konuda suskun, görevi sadece muhalefete muhalefet etmek olan basın bu konuda suskun. Yargı bağımsızlığını, bu konuda önerge yoluyla milletin gündemine getirmemiz gerektiğini düşündük.

Anayasa ahlakına bağlı kalarak konuşacağım. Yargı yetkisine doğrudan el atma anlamına gelen üslup içerisinde olmayacağım. Sizlerle, Ecevit Hükümetinin, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı hususundaki röntgenini birlikte çekmeye, tarif etmeye ve ortaya koymaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, kuvvetin tipi ne olursa olsun, nevi ne olursa olsun, mutlaka, bozulmaya adaydır, mutlaka, kötüye kullanılmaya adaydır. Kuvvetlerin, Allah'tan sonraki en büyüğü olan devlet kuvveti de bozulmaya ve kötüye kullanılmaya adaydır.

İnsanlık tarihi, büyük bir mücadelenin sonunda devlet gücünü üçe ayırmak ihtiyacını duymuştur: Yasamayı ayıracaksınız, yürütmeyi ayıracaksınız, yargıyı birbirinden ayıracaksınız ve bunları hukukla sınırlayacaksınız. Eğer bu yapıyı elde edemezseniz, ne maddî medeniyeti ne hukuk uygarlığını yakalamanız mümkün değildir. Güçlerin birliği, devrimlerin rejimidir, güçlerin birliği, diktatörlüklerin rejimidir; güçlerin birliği, mutlakıyetlerin rejimidir.

Bugün, Amerikan uygarlığının, İngiliz uygarlığının ulaştığı ekonomik seviye  aslında, kuvvetler ayrılığının bir semeresidir, bir meyvesidir. Yargı, yürütmeyle mücadele etmiş, kralla, başkanla mücadele etmiş ve bireyin özgürlüklerini koparmıştır. İşte, bireyi serbest kıldığınız, bireyi özgür yaptığınız zaman, uygarlıklar kurabiliyorsunuz, yaratıcı beynin, yaratıcı zihnin büyük meyvelerini toplayabiliyorsunuz. Türk medeniyetinin ve Türk toplumunun geri kalma nedenlerinden birisi de, kuvvetler ayrılığını, kimi anayasalarında yazmış olmasına rağmen, bunu hayata geçirememiş olmasıdır, değerli arkadaşlar.

Kuvvetler ayrılığının pratikteki ayağı, yargı bağımsızlığıdır. Siz, hâkimin özgürlüğünü sağlayamazsanız; siz, hâkimi, dış etkilerden koruyamazsanız; siz, yargıya baskı yaparsanız veya baskı ortamını yaratırsanız, işte, orada hukuk konuşmaz, güç konuşur, yargıç, ancak bir mikrofon haline gelir. Bugün, Türkiye'nin -biraz sonra konuşmamda açıkça ortaya koyacağım-  yargı bağımsızlığı bakımından temel üç tane sorunu vardır:

Yasama organı kuralları geliştirirken, yasaları kurarken, yasaları çıkarırken, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi bir teraziyi kullanmıyor ve hukuku değil, iradeyi yasalaştırıyoruz. Bugün, yürütme organı, işine geldiği zaman yargı bağımsızlığı diyor, işine gelmediği zaman yargı bağımsızlığını askıya alıyor.

Türk sisteminin, yargı bağımsızlığında en önemli sorunlarından birisi de toplum mühendisliğinin hukuka müdahalesidir. Yürütmenin hukuka müdahale ettiği zamanlarda, yasamanın hukuka müdahale ettiği zamanlarda, kuvvetler şöyle veya böyle ayrıdır; ama, toplum mühendislerinin hukuka müdahale ettiği, yargıya müdahale ettiği zamanlarda kuvvetlerin birliği sistemi vardır. Hatırlayınız, brifinge giden Anayasa Mahkemesi üyelerini, Yargıtay üyelerini. Toplum mühendisleri yasamayı kendisine tabi kılar, yürütmeyi kendisine tabi kılar, yargı organlarını tabi kılar ve yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kalkar.

Değerli arkadaşlar, yargı bağımsızlığı olmadığı zaman, hukukun üstünlüğü olmadığı zaman ne olur; bunu belki gözlerinizle göremeyebilirsiniz; bazen tefekkür noksanıyla gerçeğe ulaşamayabilirsiniz; ama, tarih ve yaşanan olaylar göstermiştir ki, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının bulunmadığı rejimlerin adları ne olursa olsun, katmerli demokrasi dahi olsa, orada demokrasi sadece dekordur. Orada hukuk devleti, gücün bir elbisesidir. Orada, özgürlükler güce sadece yem olur, kurban olur; adalet kuvvetin kiridir, salgılanan yolsuzluk kirleridir.

Hükümetin röntgenini önce, yine bir öncülü ortaya koymak istiyorum: Sorunumuz, daha çok, cumhuriyet savcılarına vaki müdahale sorunudur. Şu suale, milletin kürsüsünden doğru cevap vermemiz gerekir: Cumhuriyet savcıları, yargıçlar gibi bağımsız mıdır; cumhuriyet savcıları, anayasal rejimimiz içerisinde Adalet Bakanlığına bağımlı mıdır?

Değerli arkadaşlar, Anayasamızın 140 ıncı maddesinin doğru okunması gerekir; orada, savcılarla ilgili hak ve ödevlerin ve diğer özlük haklarının, hâkimlik teminatı ve hâkimlik bağımsızlığı çerçevesi içerisinde tanzim edilmesini öngörüyor. Adalet Bakanlığımıza, hâkimlerin ve savcıların idarî işler yönünden bağlılığı tartışmasız; ama, klasik teoriden vazgeçmek gerekir. Bugünkü hukukî yapımız içerisinde, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun kıyıda kalmış, Anayasayla bağdaşmayan bir hükmü dışında, cumhuriyet savcılarımız ile cumhuriyet hükümeti arasında bir bağımlılık ilişkisi yoktur; cumhuriyet savcıları da bağımsızdır.

Değerli arkadaşlar, bir ortak kusurumuzu itiraf etmeye mecburuz. Milletin kürsüsünde, sorunları objektif olarak ortaya koymaya mecburuz. Tarihte var olan partilerin, şu anda siyaseti yürüten partilerin, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü bakımından, altından zor kalkabilecekleri ortak bir mesuliyet alanları ve kusurları vardır.

1. Yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını Avrupa'dan ödünç aldık; ama, içini boşalttık, siyasal veya diğer çıkarlarla doldurduk, zihniyetimize, kültür dünyamıza ekemedik.

2. Gizli hukuk gerçeğini, Parlamento olarak ortadan kaldıramadık. Bugün, yayınlanmayan kanunlar var; iki anayasalı bir devletiz. Belli dönemde gücün egemen olduğu, anayasanın egemen olamadığı zamanlar var ve "rutin dışı devlet" itirafı Cumhurbaşkanımız tarafından ikrar olunan, ifade olunan bir devlet geleneğine ve devlet gerçeğine sahibiz. Adalete, bütçeden gerektiği kadar pay ayıramadık. Bu konuda ortak sorumluluğumuz var.

Değerli arkadaşlar, niçin bu gensoru önergesini gündeme getirdik; acaba, sadece kürsüyü işgal etmek, sadece bir denetim yolunu işletmek için mi; değil. Gerçekten ölçülü olduk, gerçekten hukuk terazisine başvurduk; gördük ki, bu hükümet, yargı bağımsızlığı noktasında hukukun içinde değil.

Bakın, sizleri biraz geriye, kuvvetler birliğinin uygulandığı bir döneme götürmek istiyorum ve dönemin gazetecilerini yargılayan mahkeme heyetinin üyelerinden birisinin, dönemin cumhuriyet aydınlarına yaptığı baskıyı çarpıcı bir örnekle dile getirmek istiyorum. Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Ahmet Emin Yalman, Şükrü Esmer. Bunlar Elazığ'da bir mahkemede, kömürlükte, hapishanedeler. Ali Saip, Ahmet Emin Yalman'a, gelir, aynen şöyle der: "Seni üzüntülü görüyorum, buna sebep yok. Akıbetin belli oldu asılacaksın. Bu, çok basit bir şeydir. Boynuna ilmek halinde bir ip takarlar, ipi çekerler, bundan sonra hiçbir şey duymazsın. Görüyorsun ya, bu, diş çektirmekten kolay ve rahat bir şey". İşte, kuvvetler birliğinin, insanı, özgürlüğü, basını, hürriyeti yok edici gizemli bir gücü... Farkına varan Büyük Atatürk, derhal telgraf çeker ve meşum olayın tecelli etmesini ve böylece, cumhuriyetin ilk büyük kazasını önler.

Değerli arkadaşlar, hükümetin, yargı bağımsızlığına iki türlü müdahalesi var; birinci müdahale doğrudan müdahale, ikinci müdahale dolaylı müdahale. Röntgende göreceksiniz ki, her ikisi de çok önemli ve çok hayatî derecededir. Doğrudan müdahaleyi ifade edeceğim, ondan sonra dolaylı müdahalelere geçeceğim.

Sayın Başbakanımızın kendi zihniyet dünyasını taradım, 1970 yılında, bir kitabında aynen şöyle diyor: "...üstelik, bugünün Türkiyesinde, yargı organları, geniş ölçüde devrimci, ilerici unsurların elindedir." O dönemde, Değerli Başbakanımız, yargı bağımsızlığının, yargıcın tarafsızlığına bağlı olduğu, yargının nötr olması gerektiği yönündeki kültür değerliğinin hilafına konuşuyor.

Şimdi, aynı zihniyeti, şu günkü iktidar döneminde görüyoruz; belli bir versiyon içerisinde, belli bir renk içerisinde görüyoruz. Ne buyuruyorlar Sayın Başbakan; kendi iktidarlarına dokunan bir savcılık soruşturması sebebiyle "Savcı, devletin saygınlığına gölge düşürdü; bunu veya benzerini daha önce de yapmıştı -mealen ifade ediyorum- gereken yapılacaktır."

Değerli arkadaşlar, hukuk devletinde, bir başbakanın, böyle bir cümleyi telaffuz etmesi, hakkı da değildir, haddi de değildir. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bu ifade, ancak polis devletinin bir başbakanı veya devlet başkanı tarafından söylenebilecek bir ifadedir. (DYP sıralarından alkışlar)

Savcılar, elbette ki, hata yapabilirler; ama, hukukta, o hataların tashih yolları vardır; o mekanizma işleyecektir, o süreç işleyecektir; fakat, daha önemlisi, müdahale ettiğiniz alan, soruşturma, hükümetinizi veya hükümetteki birilerini ilgilendiriyorsa, o zaman, mesele, daha vahim bir hal alır değerli arkadaşlar.

Başbakanın konuşmaları, Başbakanın yargı bağımsızlığı konusundaki beyanları, öyle, rasgele kişinin beyanları değildir; kültür oluşturur, kanaat oluşturur, güven veya güvensizlik oluşturur. Başbakanımız, bu beyanla, yargıya baskı ortamının var olduğunu resmen itiraf etmiş bir siyasetçi kimliğine bürünmüştür.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımızın dürüstlüğüne saygımız sonsuz; ama, dürüstlük, başka kavramlarla, başka olgularla eklemlendiği, kenetleştiği zaman anlam kazanır; eğer, başında bulunduğunuz iktidar, birtakım yolsuzluklar içerisinde, soruşturmalarla karşı karşıya kalmışsa, o anda da, siz, savcıya müdahale etme gereğini duyuyorsanız, orada problemler var demektir değerli arkadaşlarım ve burada, yargı bağımsızlığı, yargı bağımsızlığına müdahale, kurumsal bir zaaf içerisinde demektir.

İktidarın diğer kanadı da, yargı bağımsızlığına müdahaleyi bir gelenek haline getirmiştir. Şimdi, Başbakan Yardımcımız Sayın Mesut Yılmaz -yine mealen ifade ediyorum- cumhuriyet savcısının tavır ve beyanlarını devlet skandalı olarak görmüştür; "bundan adalet beklenemez" demiştir "yargısız infaz yapıyor" demiştir ve "siyasî tasfiye süreci işliyor" demiştir.

Değerli arkadaşlar, doğru şeyleri, doğru zamanda söylemezseniz, size, ne yanınızdakiler ne karşınızdakiler ve  ne de millet inanır. Doğru, bir tasfiye süreci yaşadı siyaset. Doğru, belki bir tasfiye süreci yaşıyor; ama, aynı süreç başkası için işletildiği zaman susarsanız berideki konuşmanızın bir anlamı kalmaz.

Bir hatıramı dile getirmek istiyorum: Demokratikleşme çabası içerisindeyiz; başkan olarak Anayasa Komisyonunu topladım; saat 14.00'te toplantı yapıldı, gece saat 04.00'te toplantı bitti. Şu anda iktidarın istediği, bizlerin de istediği demokratik önlemler alınacaktı, değişiklikler yapılacaktı. Yine bir Başbakan Yardımcımız o toplantıya geldi "Türkiye'yi satıyorsunuz, Anayasa Mahkemesine darbe uyguluyorsunuz" dedi.

Arkadaşlar, siyaset, ortak hareket alanını tarif etmek zorundadır. Siyaset, ortak hareket alanına, hangi güç tarafından, neren müdahale olursa olsun, ona karşı koymak zorundadır. Bugün soruşturmayı, görevli olmayan, görevsiz olan kimi kurumlar mı yürütüyor; bu konuda hukuk boşluğu mu var; tanzim ediniz, tasarılaştırınız, siyasal alanı birlikte koruyalım, bu refleksi oluşturalım. Doğru Yol Partisi olarak buna biz hazırız.

Doğru şeyleri yanlış zamanda söylerseniz de size kimse inanmaz. Başında bulunduğunuz hükümetin içinde olaylar var. Gece yarıları Türkbank pazarlıkları var, enerji ihaleleri var ve buna karşı yargı bağımsızlığını koz olarak kullanıyorsunuz. (DYP sıralarından alkışlar) Orada dürüstsek, orada hukuka inanıyorsak, orada yargı bağımsızlığına inanıyorsak yapacağımız, benimseyeceğimiz tavır ve duruşumuz, süreç işlesin, mahkemeler karar versin, Yargıtay veya ilgili yargı tasdik etsin, biz de sevinelim, biz de kutlayalım, siz de aklanasınız; bütün mesele burada. Maalesef, yargı, bu açıdan da bu tavırlardan da, değerli arkadaşlar, büyük yara almış vaziyettedir.

Değerli Başkanım, 30 dakikanın son 8 dakikasındayız değil mi?

BAŞKAN - Evet.

AHMET İYİMAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Adalet Bakanımız, bu hükümet içerisinde, diğer üye arkadaşlarımıza bir üstünlük tanımaksızın, gerçekten saygı duyduğum bir hukukçu; reform için büyük gayretleri var, destekçisiyiz. Adalet Bakanımıza, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, bir dava açma noktasında yetki verebilir; ama, Adalet Bakanımıza, hiçbir hukuk kuralı, görülmekte olan, sürdürülmekte olan bir dava sebebiyle, cumhuriyet savcısını Adalet Bakanlığına çağırıp, bilirkişiler konusunda uyarma yetkisini vermiyor.(DYP sıralarından alkışlar) ve burada, Adalet Bakanımızın tavrının çok önemli olduğunu, kültür oluşturan tavır olduğunu, emsal oluşturan tavır olduğunu düşünüyorum ve bunun olmamasını temenni ederdim.

Yine, MHP'li bir bakan arkadaşımız, cumhuriyet başsavcısı, bir müsteşar hakkında idarî izin istiyor, "soruşturma yapacağım" diyor; "bu, öneme alınamayacak kadar ciddiyetten uzak bir olaydır" diyor.

Değerli arkadaşlar, siyasîlere bir şeylerin ucu ulaştığı zaman, derhal, ya sözlerle veya agresif tavırlarla karşı koyuyorlar; bu, yanlıştır. Yargı bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne inanan siyasîlerin, o konuda susma gibi bir yükümlülükleri vardır.

Bu hükümet, yargı bağımsızlığını sindirememiş, işlerin yargıya intikalinden korkuyor; ucu kendilerine dokunduğu zaman, evvela feveran ediyorlar, sonra, aba altından sopa gösteriyorlar. (DYP sıralarından alkışlar)

Toplumda, kamuoyunda, yargıya çapraz müdahale yapıldığı yönünde, delillerin söndürülmeye çalışıldığı yönünde güçlü bir inanç teşekkül etmektedir ve hükümetin bu tavırları sebebiyle devam eden siyasal davalarda bir şüphe inancı doğmaktadır.

İki üç cümleyle dolaylı ihlallerden bahsetmek isterdim; zamanım olsaydı asıl önemli olan da buydu. Bu Hükümet, yolsuzluk alanını yargı dışında bırakarak, yargının vereceği kararların önüne geçerek yine yargı bağımsızlığına el atıyor.

Operasyonlar dediler, anlamlı adlar verdiler; ama, operasyonların sonucu, bu operasyonların düğme noktasındaki bakanı yemekten ibaret kaldı.

Yine, Başbakan Bülent Ecevit'in, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in nasıl yanıldığını anlamak isterseniz ve yolsuzlukları araştırma soruşturma yoluyla temiz siyasete ulaşmak isterseniz, Lockheeed yolsuzluğunun ortaya çıkarılması lazım. Hükümetler deviren, bakanlar intihar ettiren, tüm dünyada çözümlenen bu yolsuzluk, oniki gün sonra bir darbeyle üzeri örtülen bir yolsuzluktur.

Değerli arkadaşlar, af, yargı bağımsızlığına bir el atmaydı. Bakınız, suçlar, mahkeme kararları tamamen söndürüldü. Belki on gün, onbeş gün sonra 15 000 mahkûm, Anayasa Mahkemesinin, muhtemelen affı genişletmesi yoluyla yine Türkiye'yi yarıaçık veya tam açık cezaevi haline getirecek.

Ekonomik yapılanma yasalarını yargı bağımsızlığı açısından gözden geçirmedik; sır tanımında buluşamadık. Bankalar Kanununa sorumsuzluk kayıtları getirerek yargılanmaz kişiler ürettiniz. Memurin Muhakematı Kanunu bir reformdu, bürokratik devletten, demokratik devlete dönüşün bir adıydı. İki müsteşarla, bir genel müdürle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma izinleri, bakanlıklara, Başbakanlığa ulaştığı zamana bakınız, bu değişiklik kanununun tasarı tarihine bakınız; 1.6.2001. Derhal, Memurin Muhakematı Hakkında Kanununu değiştirme gereğini duydunuz.

Söylenecek çok şey var; ama, özü itibariyle, sistemli şekilde, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını tahrip ediyorsunuz. Hukuka ve yargı bağımsızlığına inanmıyorsunuz; ucu iktidardakilere dokunan işleri sumen altı ediyorsunuz; istikrar söylemini, yolsuzlukları ve yargıya müdahaleyi örtme aracı olarak kullanıyorsunuz.

İnsanımız açlık ve sefaletle boğuşuyor, toplum ruh sağlığını yitiriyor; bu gerçekler, sizi hiç ırgalamıyor. Seçimlerde yoksullukla ve yolsuzlukla savaş türküsünü söyleyenlerin, iktidar koltuğunda nasıl dinlenmeye çekildiklerini ibretle müşahede ediyoruz. (DYP sıralarından alkışlar)

Erken seçimden korkuyorsunuz; adının duyulması dahi, Başbakanın nevrini değiştirmeye fazlasıyla yetiyor. Ülkeyi devalüasyon uçurumuna yuvarlamış iktidarlardan yaşayanına henüz rastlanmadı. İstifa tek çarenizdi, buna başvurmadınız; ama, şartlar hükmünü icra ediyor; "ha var ha yoksunuz", siyasî hayatiyetiniz tartışmalıdır...

Güven bağı çözüldü; hükümet içinde birbirinize güvenmiyorsunuz, milletvekilleriniz size güvenmiyor; daha acısı ve ağırı, millet size güvenmiyor. Kemal Derviş, hem aczinize ayna tutuyor, sizleri teşhir ediyor hem de vehim ve şüphelerinizi besliyor. Acz ve şüphe iktidarı, hiçbir zaman payidar olamamıştır, bu zamanda da payidar olamayacaktır. (DYP sıralarından alkışlar)

Parmaklarımız, sizi iktidardan düşürmeye yetmiyor; ama, artık parmaklarınız, iktidarda kalmanıza yetmeyecektir. (DYP sıralarından alkışlar) Şartlar ve millet, sizi tasfiye edecektir. Meşrutiyetin 3 paşasına yâr olmayan iktidar, millet için kullanılamadığından, cumhuriyetin 3 sivil paşasına da yâr olmayacaktır.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Son cümle yakışmadı...

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İyimaya.

Anavatan Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Beyhan Aslan; buyurun efendim.

ANAP GRUBU ADINA BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekillerince verilen, Başbakan Bülent Ecevit hakkında, Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önerge üzerine söz aldım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa Profesörü Tarık Zafer Tunaya, kitabında der ki: "Gensoru o kadar ciddî bir müessesedir ki, sık sık başvurulmaz. Çok önemli hallerde gensoruya başvurulabilir. Belki, bir yasama yılında bir kez ya verilir ya verilmez." Bu gensoru, görüştüğümüz 15 inci gensoru. Muhalefetin, Anayasa doktrinine tekrar bakarak, bu müessesenin hangi hallerde kullanılacağı konusundaki ölçüleri yeniden gözden geçirmelerinde büyük fayda vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yargılama, medenî hak ve yükümlülükler gereği çıkan uyuşmazlıklarda ya da suçlarda, "adalet" denilen değer yargısına ulaşmak için yapılan çalışmalar bütünüdür. Yargılama yetkisi, kural olarak ulusa aittir. Bu yetki, ulus adına, bağımsız ve yansız yargıçlara bırakılmıştır. Yargıcın amacı adaleti sağlamaktır; adalete ulaşmanın aracı ise bağımsız ve yansız yargıdır. Adaleti arayıp bulmada, yargıda bağımsızlık ve yansızlık, yargısal etik ve üslup ve yargıda eğitim ve kalitenin önemi tartışılmaz. Hukuk devleti, yönetenlerin de, yargılayanların da; yani, savcının da, hâkimin de hukuka bağlı oldukları devlet anlayışıdır.

Yargıçlar ve savcıların hukuk kurallarını uygulayarak adaleti aramaları, hukuk kurallarının dışına çıkmamaları, polis devletiyle, hukuk devletini ayıran en önemli unsurdur. Adil yargılanmanın, doğru ve güvenli yargılanmanın olmadığı, hakların aranılmadığı, alınmadığı bir toplumda hukuk düzeni bozulma ve yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıya gelir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı hukuk devletinin olmazsa olmaz şartıdır. Kimse, yargıya siyasî görevler yükleyemez. Yargı, hukuk dışı militanca davranışlar içinde de olamaz. Bir iddianameyi kamuoyu kampanyası açar gibi basın toplantısıyla açıklamak hangi hukuk geleneğiyle bağdaşır? Hukukun etik ve ahlâkına aykırı bu davranışı kınamak yargıya müdahale değildir.

Yargının tarafsızlık garantisi olan usullere uyulsa idi, eğer iddianame kamuoyu kampanyası açar gibi hukuk geleneklerine aykırı bir şekilde açılmasaydı, belki de bu konuda hiç tartışmalar yaşanmazdı.

Yolsuzluklarla mücadeleye kimse karşı çıkamaz; ancak, yolsuzluklar hukuk kuralları içinde ortaya çıkarılmalıdır. Yolsuzlukla mücadele verilirken,  siyaset ile adalet birbirine karıştırılmamalıdır. Siyasî boyutu yargısal boyutunun üzerinde ise bir iddianamenin, hukukîliğinden söz etmek mümkün değildir. Türk siyaset tarihi, bu tür ve hukuk literatürümüze, maalesef, kara bir leke olarak geçecek iddianamelerle doludur ve bu tür iddianamelerin saygınlığından bahsedilmez. Bu iddianameyle, adalet politize edilmiştir. Pozitif muhalefet yerine negatif muhalefeti tercih etmeniz gereğidir ki ve bu kürsüleri, felaket tellallığı, karalama ve hakaret için kullandığınız içindir ki, siyasetin ve Meclisin itibarı tartışılır hale gelmiştir; tartışılıyorsa, bunun nedeni, bu kürsüden, ölçülü, ilim ve teknolojik bilgiler çerçevesinde yasalar yapma konusundaki fikirlerinizi ifade etmek değil, felaket tellallığı yapmak ve burada, hakaret etmek ve karalama kampanyası açar gibi konuşmanızdandır.

Devri iktidarınızda, acaba, kaç hükümet tasarısını reddettiniz?! Gensoruda, bu Meclis, iktidarın baskısı altındadır, bu baskı ise, bu Meclisin itibarını sarsıyor şeklinde beyanda bulunuluyor. Acaba, devri iktidarınızda, siz, hükümetinizin kaç tasarısını reddettiniz; hangi muhalefet milletvekilinin kanun teklifini kanunlaştırdınız; hangi muhalefet milletvekilinin önergesini kabul ettiniz?! Ne var ki, iktidarda başka, muhalefette başka konuşmayı tercih etmek, Türk siyasetinin onarılmaz bir hastalığı.

Başbakanın, Başbakan Yardımcısının, Adalet Bakanının beyanlarını gensoru metnine alarak, iktidarın yargıya müdahalesinden söz ediyorsunuz. Bugün, Türkiye'de, iktidarların yargıya müdahalesi söz konusu değildir; dün de değildi. Türkiye bunu aşmıştır. Başbakanın, hiçbir bakanın, milletvekilinin, bırakın yargıya müdahalesini, teşebbüsü bile söz konusu değildir. Aksi halde, yargıya müdahale halinde, herhangi bir hâkime telefon etmeniz halinde ne olur biliyor musunuz; Türkiye'nin altı üstüne gelir. Medya, müdahale edeni ayağa kaldırmaz, sokağa çıkarmaz.

Değerli arkadaşlar, bu nedenle, hangi bakan, hangi milletvekili, bugüne kadar, bir hâkimi telefonla aramıştır; hangi iktidar, hangi adalet bakanı bir hâkimin kararına etkili olmak yolunda bir davranışta bulunmuştur? Bunun örneğini, hiç kimse veremez.

Aramızda, bir yargıca telefon açarak bir kararı etkilemeye çalışan milletvekilinin varlığına inanmak da mümkün değildir. Meclis ve iktidar dışında; yargı, baskı altındadır. Yargıyı iktidardışı etkenlerden kurtarmak, yasama organının görevidir. Yargı, baskı altındadır; ama, iktidarın baskısı altında değildir, Meclisin baskısı altında değildir; ama, iktidar ve Meclisin dışında, yargı, baskı altındadır.

Bu konuda, yeniden düzenlemelere ihtiyaç vardır. 1215 tarihli Magna Carta'dan 1789 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine kadar ve bugün, imzaladığımız, taraf olduğumuz tüm insan hakları sözleşmelerinde bir umde vardır: Bir suçla itham edilen herkes, suçluluğu yasaya göre kanıtlanıncaya kadar masum sayılır.

Masumluk karinesinin, suçsuzluk karinesinin ihlaline daha fazla göz yummamalıyız; zanlıyı, yargıdan önce medyanın yargılamasına engel olacak yasal boşlukları doldurmalıyız. Mahkemelerin saygınlıklarının korunması, yargının sağlıklı bir şekilde işleyişinin sağlanması, mahkemelerin etki alanına sokulmasının önlenmesi amacına yönelik suçların yeniden gözden geçirilmesi şarttır.

Ülkemizde, yargı haberlerinin, yazılı ve görsel basında, abartılarak, hayatın gizliliği ve insan haysiyet ve onuru hiçe sayılarak, imzaladığımız uluslararası sözleşmeler ve Anayasa yok farzedilerek sınırsız biçimde pazarlandığı; adliye koridorlarının, duruşma salonlarının, film stüdyolarına dönüştürüldüğü bir ortam, yargıya müdahaledir, hak arama önünde en büyük engeldir.

Basın mensuplarının katılımıyla polis baskınlarının düzenlenmesi ve daha soruşturma aşamasındayken zanlıları ekranda yansıtarak, sanıkların, suç kurbanlarının kişilik haklarına saygısızlığın en yüksek boyutuna ulaşılması, bizi, acı acı düşündürmelidir. Bu çirkinliklerin önüne geçecek yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu yasal düzenlemeler konusunda geç kalmayalım.

Batı Avrupa hukukuna baktığımızda, bu konularda çok ciddî tedbirlerin alındığını, yasal düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. Alman Mahkemeleri Teşkilat Kanununun 169 uncu maddesine göre, yargılamanın basın aracılığıyla aleniyeti yasaktır. Fransız Ceza Usulü Kanununun 11 inci maddesine göre, hazırlık soruşturması bilgi ve belgelerinin gizliliği esas olup, yayınlanmak suretiyle ihlali suçtur. Fransız Basın Yasasının 39 uncu maddesinde de, ses ve görüntü cihazının adliye koridorlarına ve duruşma salonlarına sokulması halinde, cezai müeyyidesi açıkça belirlenmiştir. İtalyan Ceza Yasasının 147 nci maddesine göre de basın yoluyla aleniyete, yine, kısıtlama getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, işte, biz, mevzuatımızı, bu standarda yükseltmek durumundayız. Hayatın gizliliğini, kişi haysiyet ve onurunu ve masumiyet karinesini ihlale, mutlaka ve mutlaka engel olmak durumundayız.

Değerli milletvekilleri, itham edilen kişinin suçu işlediğinin kanıtlanması savcılık makamına ait olduğu halde, maalesef, uygulamada, itham edilen kişi, peşin suçlu kabul edilmektedir. Suçsuzluğunu ispat külfeti, itham edilen kişiye bırakılmaktadır. Halbuki, iddia eden suçu ispat edecektir; ama, burada, ispat külfeti tersine dönmekte "ben iddia ediyorum, sen suçlusun; sen, suçsuzluğunu ispat et" denilmektedir. İtham edilen kişiye, son derece güç ve imkânsız bir görev yüklenmektedir. Bu hadise, hukuk devletiyle bağdaşmamaktadır ve imzaladığımız uluslararası sözleşmeler nezdinde, fevkalade büyük bir yanlıştır. Türk yargısı, bu yanlıştan kurtulamamıştır.

Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 163 üncü maddesi, cumhuriyet savcılarına bir görev yüklemektedir. Toplanılan deliller kamu davası açılmasına yeterli ise dava açacaksınız. Ayrıca, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153 üncü maddesine göre de, cumhuriyet savcısı, sadece, sanığın aleyhine olan delilleri toplamayacak, aynı zamanda, lehine olan delilleri de toplamak zorunda kalacaktır.

Ülkemizde savcılık, polis ya da jandarmanın yaptığı sorgulama üzerine hazırlanan fezlekeyi iddianameye dönüştürerek dava açan bir kurum durumuna gelmiştir. Savcının hiçbir katkısı yoktur, savcının hiçbir zihin çilesi yoktur; savcının yaptığı, sadece, polisten ve jandarmadan gelen fezlekeye bir üst yazıyla, iddianame hazırlayarak dava açmaktan ibarettir. İnisiyatif kullanmamaktadır savcılar, yargılamada pasif konumdadırlar. Cumhuriyet savcısının, önüne gelen meselede "ben davayı açayım da, mahkeme düşünsün" anlayışı, ülkemizde açılan davaların, maalesef, yüzde 40'ının beraatle sonuçlanmasının en büyük sebebidir.

Bir milletvekili hakkında şikâyet ve iddia var; ama, elde ciddî bir kanıt yok. Ne yapıyor savcı: "Ben savcı olarak dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyeyim de, gerisini Meclis düşünsün..." Peki, bu yanlış, milletvekilinin, altından uzun süre kalkamayacağı bir suç şüphesi altında tutulmasının sebebi değil midir? Milletvekilinin ve ailesinin, uzun süre üzüntüsüne sebep olacak bir vakıa değil midir? Savcılar, milletvekili hakkındaki iddialarda, niçin, lehte olan delilleri toplamazlar ve motamot, otomatik olarak Meclise yazıp da dokunulmazlık isterler; niçin, milletvekilini, o itham altında uzun süre bekletirler?

Peki, zamanında mesaisine gelmeyen hâkime, savcıya ve kırsal kesimde, adliye koridorlarında sabah saat 10'a, 11'e kadar bekleyen vatandaşın hakkını savunarak "ey hâkim bey, savcı bey, mesaine zamanında gel"  demek yargıya müdahale midir; bu, bizim görevimizdir. Avukatı, sanığı, müdahili, davacıyı, davalıyı azarlayarak onun titremesine sebep olan... "Bir daha mı; mahkemeyi gözüm görmesin... Bir daha mı; tanıklık yapmam..." Tanığın aklını başından alan hâkimler... Peki, bunlara müdahale etmek "hâkim bey, sanığa, davalıya, davacıya, suçluya nezaketle davran" demek, yargıya müdahale midir?! Yanlışa müdahale, yargıya müdahale değildir; yargıya müdahale, kararın etkinliğine müdahaledir. Hiçbir zaman, ne Başbakanın beyanında ne Başbakan Yardımcısının beyanında ne de Adalet Bakanının beyan ve sözlerinde, karara etkili hiçbir unsur yoktur. Sadece, yanlışı tenkit etmişlerdir; yanlışları söylemek de, bakanın da, milletvekillerinin de görevidir.

Meşhur dava... Beyaz enerji davasında bir fezleke sızdırılıyorsa, iddianame basına sızdırılıyorsa, dosya ve evrakın alınış şekilleri yasal değilse; polisin mi jandarmanın mı bakacağı uzun süre tartışılıyorsa ve yasal olarak, olaya, jandarmanın bakması kesinlikle mümkün değilken, jandarma bakıyorsa; gayri yasal telefon dinlemeleri varsa, dinleme tutanakları imha edilmiyorsa; bilirkişilerin belirlenmesi, atanması, alışılmışın dışında, gayri yasal ise; hiçbir belge ve beyan yokken, keyfîce, bir siyasî partiyi, yapılmamış bir ihaleden 50 milyar dolar rüşvet almakla itham edip dedikodu yapıyorsa ve "peki, niçin yapıyorsun savcı bey" denildiği zaman da, zabıt kâtibinin üzerine atıyorsa veya "bilgisayarda unutulmuş, ben ne yapayım" diyorsa ve müdahale ettiğin zaman da, kızarak "ben yaptım, bilerek yaptım" diye külhanbeylik taslıyorsa, bu, yargıya müdahale midir, yoksa, yanlışa müdahale midir?! Ben, Genel Başkanımın sözlerini kürsüden tekrar ediyorum: "Bu savcı yanlış yapmıştır, bu savcıyla adalete ulaşılmaz. Bu, yargıya müdahale değil, yanlışa müdahaledir." (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, yargı kararlarına müdahale -aynen, gensoru muhteviyatında katılıyorum- yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıç keyfîliği, savcı keyfîliği, yargıç sorumsuzluğu, savcı sorumsuzluğu değildir. Onlar da hukukun üstünlüğü, onlar da hukuk devletinde hukuk kurallarıyla görev yapacaklar. Hukuk kurallarının dışına çıktığı zaman, onlardan da hesap soracak kişiler bulunacak. Biz, millî iradenin temsilcileri olarak, yargıcın, savcının, yargının, yargılamanın yanlışlarını söyleriz; ama, bunlar, kesinlikle karara etkili mekanizmalar olmaz; ama, iktidar  dışında, Meclis dışında yargıya müdahalenin varlığını kabul ediyorum; işte, onun için de diyorum ki, mutlaka ve mutlaka, yeni düzenlemelere, yasal düzenlemelere geçmemiz lazım.

Değerli arkadaşlar, her gün, bu kürsüden, Anayasanın 138 inci maddesini rafa kaldırarak yargısız infaz yaparsanız, ölçülü beyanlar yerine, abartarak, hakaretle karıştırarak Meclis kürsüsünde tartışırsanız ve buradaki bakanı, milletvekilini, bürokratı, siz, Anayasanın 138 inci maddesi varken, şu kürsüden, yargıdan önce infaz ederseniz, işte, bu, yargıya müdahaledir ve maalesef, bu kürsüden, Anayasanın 138 inci maddesi, en çok ihlal edilen madde olmuştur. Burada konuşulmaması gerekenler hep konuşulmuştur. Yargıya intikal eden konularda burada yorumlar yapılmıştır. İşte, esas, yargıya müdahale budur. Bütün milletvekili arkadaşlarımızın buna mâni olmaları konusunda gayret göstermeleri gerekir.

Değerli arkadaşlar, biz, Anavatan Partisi Grubu olarak bu gensorunun öngörüşmelerini yaptık, görüşlerimizi arz ettik. Gensorunun gündeme alınması konusunda aleyhte oy kullanacağız, gensorunun gündeme alınmasını kabul etmeyeceğiz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve gensoruların daha ciddî konularda verilmesini ve gensoru müessesesinin suiistimal edilmemesini diliyorum, teşekkür ediyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aslan.

Buyurun Sayın Bakanım. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanım, süreniz 20 dakika.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Bülent Ecevit hakkında yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla, Doğru Yol Grubu adına Grup Başkanvekillerince verilen gensoru açılmasına ilişkin önerge hakkında hükümetin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyetinin değiştirilemeyecek niteliklerinden olan ve Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi, başta Anayasa olmak üzere, yürürlükteki hukuk düzenine, bütün devlet organlarının ve bireylerinin uymasını gerektiren bir ilkedir. Hukuk devleti ilkesinin bir anlam kazanabilmesi, ülkede hukuk güvenliğinin sağlanmasına bağlıdır. Bunun için, yasama yetkisinin anayasal sınırlar içinde kullanılması, yürütme yetki ve görevinin Anayasaya ve yasalara uygun olarak kullanılması ve yerine getirilmesi gerekir. Kişiler ve idare ile kişiler arasında bir uyuşmazlık çıkması ya da bir suç işlenmesi durumunda hukuk kurallarını uygulama yetkisi ise, yargıya aittir. Bu çerçevede, hukuk devletinin en önemli unsuru olan yargı çalışmaları, bağımsız mahkemeler tarafından yürütülür. Nitekim, Anayasanın 9 uncu maddesinde "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" hükmü yer almaktadır. Yargının her türlü dış etkiden uzak bulunması, hâkimlerin Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre karar vermeleri, yargı bağımsızlığının gereğidir. Bu, öyle bir bağımsızlıktır ki, Anayasanın 138 inci maddesinde belirtildiği gibi "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz."

Hukuk devletinde, herkesin, Anayasada ve insan hakları belgelerinde sıralanan temel hak ve özgürlüklerden eksiksiz yararlanabilmesi de, yargının bağımsız çalışmasına bağlıdır. Herkes, Anayasanın 36 ncı maddesine göre, hak arama özgürlüğüne; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesine göre de, adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu bağlamda, yargı bağımsızlığı, her türlü hak ve özgürlüğün güvencesidir.

Konunun önemi nedeniyle, mahkemelerin bağımsızlığı, Anayasanın 138 nci maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yargı bağımsızlığının tam olarak gerçekleşmesi için, bunu güçlendirecek güvencelerin de bulunması zorunludur. Yargı bağımsızlığının çeşitli kaynaklardan gelebilecek müdahalelere karşı korunması şarttır.

Anayasanın "Hâkimlik ve savcılık teminatı" kenar başlığını taşıyan 139 uncu maddesi ile "Hâkimlik ve savcılık mesleği" kenar başlığını taşıyan 140 ıncı maddesi birbirlerini tamamlayan ayrıntılı hükümler getirmiştir. Bu maddelerde, hâkimler ve savcıların azlolunamayacakları, kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamayacakları; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması nedeniyle bile, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamayacakları; hâkimlik ve savcılık görevlerinin meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütüleceği; hâkimlerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev yapacakları; hâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, görevlerinin ve görev yerlerinin değiştirilmesi, disiplin işlemleri ve cezaları ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işlerinin hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği öngörülmüştür. Böylece, hâkimler ve savcılar için hiçbir kamu görevlisine tanınmayan güvencelerle özgün bir statü kurulmuştur.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık güvencesi, Anayasamızda, hukuk devleti ilkesinin temel unsurları olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte, konuya ilişkin düzenlemelerde hâkimlik ve savcılığın iki ayrı ve farklı meslek olarak ele alındığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Ayrılık ve farklar, hâkim ve savcıların görevlerinin farklı niteliğinden kaynaklanmaktadır. Hâkimlerin görevi, yargılama ve hüküm verme olduğu halde; savcıların görevi, iddiadır. Bu iki görevin avukatlarca yürütülen savunmayla birlikte yargılama süreci dediğimiz ortak çalışmada bir araya gelmesi, böylece, üçünün de yargılama sürecinde rolü bulunması, iddia ile yargılama ve hüküm vermenin farklı görevler olduklarının gözden uzak tutulmasına yol açmamalıdır.

Hâkimlik ve savcılık meslekleri arasındaki farkların başında, bağımsızlık gelir. Gerçi hâkimler gibi savcılar da, Anayasanın 139 uncu maddesinde düzenlenen teminata sahip bulunmaktadır; ancak, bundan, her iki mesleğin her bakımdan ortak özellikler taşıdığı anlamı çıkarılmamalıdır. O nedenle, Anayasanın, her iki mesleğe ilişkin ortak hükümleri arasında hâkimler gibi savcıları da belli özlük işlemleri bakımından Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlaması, hâkimlik ve savcılık teminatını aynı hükümlerle düzenlemesi, hâkimler gibi savcıların da bağımsız olmalarının istendiği biçiminde yorumlanamaz. Nitekim, Anayasa 9 uncu maddesinde, yargılama yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanıldığını; 138 inci maddesinde, hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını; 140 ıncı maddesinde, hâkimlerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev yaptıklarını belirtmiş; fakat, savcıların bağımsızlığından söz etmemiştir.

Savcıların diğer kamu görevlilerinden farklı bir teminata sahip olmalarının nedeni, onların, yargılama sürecinin unsurlarından biri olarak kamu adına iddia görevini yapmaları ve bu sıfatla, adlî hizmetlere dahil olmalarıdır. Bununla birlikte, Anayasanın 140 ıncı maddesi uyarınca, hâkimler gibi savcıların da idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olmaları, 144 üncü maddesi uyarınca, Adalet Bakanlığının izniyle Adalet müfettişlerince denetlenmeleri; 139 uncu madde gereğince, teminatlı olmalarına engel değildir. Ayrıca, bu bağlılık ve denetim yetkisi, Adalet Bakanının savcılara her türlü emri verebilmesi anlamına da gelmez. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148 inci maddesine göre, Adalet Bakanı, kamu davası açılması için cumhuriyet savcısına emir verebilir; ancak, ceza kavuşturması yapılması Adalet Bakanlığının iznine bağlanmış olan konular dışında, Adalet Bakanının, dava açılmaması yönünde bir emir vermesi söz konusu değildir. Böylece, Adalet Bakanı, yargılama hukukunun gereksinmelerine göre, kanunun çizdiği sınırlar içinde cumhuriyet savcılarına emir verebilmektedir; ancak, eklemek gerekir ki, savcı, emir üzerine dava açmaya mecbur ise de, yargılama sürecinde mütalâalarında serbesttir.  Örneğin, esas hakkındaki mütalâasında mevcut delillere göre beraat isteyebilir; çünkü, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153 üncü maddesine göre, cumhuriyet savcısı "yalnız, sanığın aleyhine olan hususları değil, lehine olan cihetleri de" aramak zorundadır.

Görüldüğü gibi, bağımsız olmak ile teminatlı olmak farklı kavramlardır. Bu anlamda, hâkimlerin bağımsızlığı ve teminatı esastır. Buna karşılık, savcılar da teminatlı olmakla birlikte, Anayasa ve kanunlara göre, hâkimler derecesinde bir bağımsızlıkları söz konusu değildir. Nitekim, Anayasanın 138 inci maddesine göre, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verilememesi, kesin bir Anayasa hükmü olduğu halde; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148 inci maddesine göre, Adalet Bakanı, kamu davasının açılması için cumhuriyet savcısına emir verebilmektedir.

Bu bilgilerin ışığında, gensoru önergesinde yer alan iddialar değerlendirildiğinde, iddiaların hukukî dayanaktan yoksun olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, verilen gensoru önergesinin tartışılmasıyla, gerek iktidar gerek muhalefetin yargı bağımsızlığına yaklaşımı ve ciddiyeti konusunda Yüce Meclise ve halkımıza bir kanaat sunulabildiği ölçüde, bu fırsatı, hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesine ve demokrasimize bir katkı olarak değerlendireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

Gensoru önergesinde, 57 nci hükümet döneminde yürütülen çeşitli operasyonlar ve bunları yürüten yargı görevlileri hakkında kuvvetler ayrılığına ve yargı bağımsızlığına aykırı tutum, davranış ve demeçlerin ortalığı kapladığı; bu arada, Sayın Başbakanın "Savcı, devletin saygınlığına gölge düşürmüştür; gereken yapılacaktır" dedikleri; Sayın Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın "Bu savcıdan hukuk falan beklenemez, bundan adalet beklenemez; bu yaşananlar bir devlet skandalıdır" dedikleri; benim de, adliyelerde var olan binlerce dosya içinden, yalnızca Beyaz Enerji Operasyonuyla ilgili olarak savcı ve diğer kişilerle, hukukî doğruya ulaşmak amacıyla temas kurduğum ve bunu, Yüce Mecliste açıkladığım ifade edilmektedir.

Görev başında bulunan 57 nci hükümetin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit'in, Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'ın ve Adalet Bakanı olarak benim, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan yargı bağımsızlığına müdahale niteliğinde hiçbir açıklama, beyan, emir, talimat veya telkinimiz söz konusu değildir. O nedenle, 57 nci hükümete ve üyelerine, yargıya müdahalede bulundukları şeklinde bir suçlama yöneltilmesi, dayanaksız, asılsız ve haksızdır.

Buna karşılık, gensoru önergesini veren Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller'in, çeşitli tarihlerde ve yerlerde yaptığı konuşmalarda, yargı konusunda farklı değerlendirmeler yaptığını hatırlamak yerinde olacaktır. Örneğin Sayın Çiller, 12.10.1997 tarihli gazetelerde yer alan bir panel konuşmasında "Yargıya güvenmiyorum; yargı bağımsızlığının olmadığı bir ülkede dokunulmazlıkların kaldırılması, millî iradeyi DGM savcılarına paspas yapmaktan başka bir anlam taşımayacaktır" şeklinde; 14.11.1997 tarihli gazetelerde yer alan başka bir panel konuşmasında "Yargıya çok mu güveniyorum? Hayır, güvenmiyorum. Ara rejim dönemlerinde, özellikle, siyaseti ilgilendiren konularda yargının bağımsız işlemediğini, yargıya siyaset karıştırıldığını hepimiz biliyoruz" şeklinde; 27.8.1998 tarihli gazetelerde yer alan bir demecinde "Eğer, bir siyasetçi kalkıp 'şu rakibimle başa çıkamıyorum; ama, yargı yoluyla bunu yapın' diyebiliyorsa; daha da vahimi, savcılar buna ayak uydurma çabası içine giriyorlarsa, demokrasiyi götürmek mümkün olmaz" şeklinde sözlerle yargıya ve savcılara yönelik suçlamalarda bulunmuştur.

Yine Sayın Çiller, 1.7.2000 tarihli gazetelerde yer alan bir demecinde "ben, malvarlığımdan dolandırıcı Parsadan'a kadar tüm suçlamalara karşı, Meclisteki parmakla değil, bağımsız yargıyla aklandım"; 7 Şubat 2001 günü, Doğru Yol Partisi Meclis Grubunda yaptığı konuşmada "Allah'tan, çok dirençli, kişilikli savcılarımız, yargıçlarımız var; onlara güveniyoruz, onların arkasındayız" demiştir. Demek ki, aynı lider, bazen yargıya ve savcılara güvenmediğini söylerken, bazen -özellikle kendi lehine bir durum söz konusu olduğunda- bağımsız yargıdan söz etmektedir.

Bu çelişkileri bir yana bırakarak, gensoru önergesindeki iddialara dönersek, şu noktaları belirtmekte yarar vardır:

Anayasamızın 112 nci maddesine göre: "Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür."

Bu çerçeve içerisinde, Adalet Bakanı da, Bakanlar Kurulunun bir üyesi olarak, adlî hizmetlerin kurulması ve yürütülmesinin siyasî sorumluluğunu taşır. Bu ortak sorumluluğun, öncelikle, Başbakan ve Başbakan Yardımcısını da kapsaması, herhangi bir açıklamayı gerektirmeyecek kadar açıktır.

Gensoru önergesinde yer verilen sözlerin hepsi, bir Cumhuriyet savcımızın tutumuyla ilgilidir. Mahkemeler veya hâkimlerle ilgili herhangi bir söz söylenmemiştir. Zaten, böyle bir iddia da yoktur.

Başbakan Sayın Bülent Ecevit'in gensoru önergesinde yer verilen sözleri, Sayın Başbakanın 31.1.2001 günü yaptığı bir açıklamanın sadece bir bölümüdür. Sayın Başbakan, bu açıklamasında, demokratik hukuk devletiyle bağdaşmayan bazı olaylar üzerinde durmuş; bu çerçeve içerisinde, Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten DGM Savcısının, Adalet Bakanlığına veya Dışişleri Bakanlığına başvurma gereğini duymaksızın, doğrudan doğruya, Uluslararası Para Fonu'ndan, Dünya Bankası'ndan ve Avrupa Birliğinden bilgi ve belge istemesinin, devletimizin saygınlığına gölge düşürecek nitelikte olduğunu, uluslararası kuruluşların da, savcıdan gelen bu başvurular karşısında ne yapacaklarını şaşırdıklarını; aynı savcının, daha önce de yetkilerini aşan bazı davranışlarda bulunduğunu; Jandarma Genel Komutanlığının bazı yetkililerinin de, Sayın Komutanın bilgisi dışında, yadırganıcı bazı davranışlarda bulunduklarını, sağlam devlet kurallarımızla bağdaşmayan bu tür davranışlara karşı gereken önlemlerin alınacağını ifade etmiştir.

Görüldüğü gibi, Sayın Başbakan, bu açıklamasında, Beyaz Enerji soruşturmasında uluslararası kuruluşlardan bilgi ve belge istenmesinin değil, bunu yaparken, yerleşmiş usuller ve yasa kurallarının dışına çıkan bir uygulamanın yanlışlığına işaret etmiştir. Başka bir deyişle, Sayın Başbakan, hazırlık soruşturmasında, Cumhuriyet savcısının, delil toplama, bilgi edinme ve yazışma gibi her türlü işlem ve faaliyetlerinde, demokratik bir hukuk devletinde yürürlükteki usul kurallarına uyması gerektiğini vurgulamıştır. Bu açıklamada, yargıya müdahale, mahkeme ve hâkimlere tavsiye ve telkin niteliğinde bir söz geçmemektedir. Kaldı ki, Sayın Başbakan, yargıyla ilgili tartışmalarda dikkatli bir üslûp kullanılmasını vurgulamaktan geri kalmamıştır. Nitekim, Sayın Başbakan, 15.5.2001 günü, Hatay'da, basın mensuplarının sorularını cevaplandırırken şunları söylemiştir: "Bizde ve bütün demokratik hukuk devletlerinde, yargının belli bir üslûbu vardır; fakat, son haftalarda, bu üslûbun dışına çıkıldı; bir an önce, yargıyla ilgili, hele hukukla ilgili konularda gerekli özenin gösterilmesini temenni ediyorum."

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'ın gensoru önergesinde yer verilen sözleri de, Sayın Başbakan Yardımcısının bu konudaki görüşlerini tam olarak yansıtmamaktadır. Örneğin, Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz, 1.5.2001 günü, ANAP Meclis Grubunda yaptığı konuşmada, Beyaz Enerji Operasyonuyla ilgili bazı uygulamalar dolayısıyla, özetle şunları söylemiştir: "Olağan suç ve durumlarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki olağan hükümler uygulanacaktır. Kanun koyucu, olağanüstü yöntemin uygulama alanının sınırlarını da açıkça kanunda ortaya koymuştur. Bugün, bu operasyon dolayısıyla, üzülerek; ama, açıkça ifade ediyorum ki, kanundaki bu sınırlar zorlanmış, mafya için getirilen olağanüstü yöntemlerin olağanüstü suçlar için de kullanılması gibi bir eğilim ortaya çıkmıştır.

Bizim bu operasyon çerçevesindeki talebimiz, iddiaların, suç isnatlarının, Sayın Bakanla ilgili, partimizle ilgili, benimle ilgili bazı sanıkların yaptıkları suç isnatlarının, hiç değilse çok kaba bir elemesinin yapılması ve hiçbir hukukî değer taşımadığı açıkça ortada olan iddiaların ayıklanmasıydı. Ama, huzurunuzda açıkça ifade ediyorum ki, bu, yapılmamıştır, soruşturma, hukukî bir soruşturma değil, siyasî bir soruşturma olarak yürütülmüştür, iddianame, hukukî bir belge olarak değil, siyasî bir belge olarak ortaya konmuştur.

Usul hükümlerinin konulmasının en önemli nedeni, kişilerin hak ve hukukunun korunmasıdır. Korunan hak ve hukuku zorlayarak, usul hükümleri üzerinden çiğnemenin çok ağır sonuçları vardır. Yapılan her zorlama, bu ülkeyi hukuk devleti yapan değerleri çiğneyip ezmek demektir. Zorlamalar sonucunda yeni ve kötü çığırlar açılmakta, yargı dahil bütün kurumlar bundan yara almaktadır."

Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'ın konuya ilişkin diğer açıklamaları da bu doğrultudadır. Bu açıklamalar da, hazırlık soruşturmasında usul kurallarının herhangi bir zorlamaya gitmeksizin tam olarak uygulanmasının, hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesindeki önemini vurgulamaya yöneliktir.

Gensoruda benimle ilgili iddia, Yüce Mecliste yaptığım bir konuşmada, daha önce soruşturma kapsamındaki konularda görüş açıkladığı için tarafsızlığı tartışma konusu olabilecek; dolayısıyla, reddedilebilecek bir bilirkişiyle ilgili duyumlar dolayısıyla, Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten DGM Cumhuriyet Savcısının dikkatini çektiğim açıklamamdan kaynaklanmaktadır. Bu, Adalet Bakanı ile Cumhuriyet savcıları arasındaki ilişki çerçevesinde söz konusu hazırlık soruşturmasının sağlıklı biçimde yürütülmesi için yapılmış bir bilgi aktarmasıydı.

Öteden beri yargı bağımsızlığına içtenlikle inanan bir arkadaşınız olduğumu, yalnız uygulamayla değil, çeşitli tarihlerde yaptığım konuşmalarla da ifade etmiş bulunuyorum. Örneğin, 10.5.2001 tarihinde yeni Yargıtay üyelerinin mazbata töreninde şunları söyledim:

"Yargının görevi hukuku uygulamak, adaleti dağıtmaktır, Yargının, bunun dışında bir amacı ve ölçüsü yoktur. Yargı, haklıyı haksızdan ayırmak, suçluyu cezalandırmak işlevlerini yerine getirir. Bu görevi yaparken, yargının başka hiçbir düşünce içinde olması söz konusu değildir. Başka hiçbir düşünce yargı kararlarında etkili olmaz. Yargı, görevini, tarafsızlık anlayışı içinde yerine getirir. Yargı önünde herkes eşittir. Zaten, bu, devletin bütün organları için Anayasanın koyduğu temel bir kuraldır. O nedenle yargı, insanlar arasında siyasî düşünceleri itibariyle de hiçbir ayırım yapmaz. Hiçbir siyasî düşünce yargı kararlarını etkileyemez.

Yargı ve onun emrindeki...

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, 3 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

Buyurun.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) - ... güçler, siyasî bir davranış içinde olamaz.

Öte yandan, siyaset de, hiçbir zaman, yargıyı etkileme çabası içinde olamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, yargı kararlarına uymak zorundadır; bu kararları hiçbir şekilde değiştiremez, onların yerine getirilmesini geciktiremez. Yargıyı, yetkili yargı organları dışında hiçbir merci, etkileme çabasına giremez.

Yargı bağımsızlığı, hepimizin, herkesin saygı göstermesi gereken temel bir ilkedir. Bu, herkesin görevidir. O nedenledir ki, Basın Kanunu da, ceza kovuşturmalarında, iddianamenin ve davayla ilgili her türlü evrakın alenî duruşmada okunmasından önce yayımlanmalarını yasaklamıştır. Dava kesinleşmeden, mahkemelerin ve hâkimlerin kararları ve işlemleri hakkında yayın yapılması da yasaktır.

Şüphesiz, kesinleşmiş yargı kararları da bilimsel yöntemlerle eleştirilebilir. Ancak, henüz yargı süreci devam ederken, onu etkileyebilecek her türlü açıklamadan, her türlü yayından kaçınmak gerekir. Elbette, basın ve yayın organları, kamuyu aydınlatma, kamuyu bilgilendirme görevlerini gecikmeksizin yerine getireceklerdir; ama, devam eden davalar hakkında, mahkemeler ve hâkimler üzerinde psikolojik baskı anlamına gelebilecek her türlü açıklamadan kaçınmak gerekir; yargı bağımsızlığına saygı bunu gerektirir. Bu konuda, herkesin, sıfatı ve görevi ne olursa olsun, yargı bağımsızlığına tam saygı göstermesi gerekir."

Çeşitli vesilelerle yaptığım diğer açıklamalar da bu doğrultudadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

57 nci hükümet, başta Sayın Başbakan olmak üzere, bütün üyeleriyle, yargı bağımsızlığına saygılıdır. Bu konuşmamda bazı örneklerini sunduğum açıklamalar da, 57 nci hükümetin yargı bağımsızlığı konusundaki duyarlılığını açıkça göstermektedir. Başta Sayın Başbakan olmak üzere, 57 nci hükümet üyelerinin, yargı bağımsızlığına aykırı hiçbir uygulaması olmamıştır. Amacımız ve çabamız, yargı bağımsızlığını, dolayısıyla hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirmektir.

Bütün bu nedenlerle, görüşülmekte olan gensoru önergesi hukukî dayanaktan yoksun bulunmaktadır. Aslında, bu önerge, Doğru Yol Partisinin, bir süreden beri uyguladığı "her hafta, Yüce Meclise yeni bir gensoru önergesi sunma" stratejisi içerisinde aceleyle hazırlanmış bir önergedir. Öyle olmasaydı altında, Doğru Yol Partisi'nin her biri değerli bir hukukçu olan üç grup başkanvekilinin imzası bulunan bu önergede, yürürlükteki Anayasanın 159 uncu maddesinde düzenlenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yerine, 1961 Anayasası döneminin Yüksek Hâkimler Kurulundan söz edilmezdi. Dolayısıyla, bugünkü görüşme, gensoru önergesindeki iddiaların haksızlığını ortaya koymak bakımından yeterli olmuştur; önergenin gündeme alınmasına gerek kalmamıştır.

Bu düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/15) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım: Gensoru önergesinin gündeme alınmasını kabul edenler... Etmeyenler... Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı: 683) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerinde verilen bir önergenin oylanmasında kalınmıştı.

Şimdi, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi, hatırlatmak üzere tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasında "ve diğer" ibaresinin sonuna gelmek üzere "Diyanet ve vakıf hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

SALİH SÜMER (Diyarbakır) - Onlar yok...

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 3. - Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Kamu Görevlisi : Kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya pozisyonunda daimî suretle çalışan, adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerini,

b) Kamu İşvereni : Kamu görevlilerinin çalıştığı tüzel kişiliği olan ya da olmayan kamu kurum ve kuruluşlarını,

c) Kamu İşveren Vekili : Kamu kurum ve kuruluşlarını temsile ve bütününü sevk ve idareye yetkili olanlar ile bunların yardımcılarını,

d) İşyeri : Kamu hizmetinin yürütüldüğü yerleri,

e) Kurum : Kuruluş kanunları veya kuruluşlarına ilişkin mevzuatlarında görev, yetki ve sorumlulukları belirlenen, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından idarî bir bütünlüğe sahip işyerlerinden oluşan kuruluşları,

f) Sendika : Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları,

g) Konfederasyon : Değişik hizmet kollarında bu Kanuna tabi olarak kurulmuş en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşları,

h) Toplu Görüşme : Kamu görevlileri için uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, fazla çalışma ücretleri, harcırah, ikramiye, lojman tazminatı, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, tedavi yardımı ve cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile bu mahiyette etkinlik artırıcı diğer yardımlara ilişkin olarak yetkili kamu görevlileri sendikaları ve üst kuruluşları ile Kamu İşveren Kurulu arasında yapılan görüşmeyi,

ı) Uzlaştırma Kurulu : Toplu görüşmeler sırasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü için oluşturulan kurulu,

j) Mutabakat Metni : Toplu görüşme sonucunda varılan anlaşmayı gösteren belgeyi,

k) Yüksek Hakem Kurulu Başkanı :  2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun  53 üncü maddesine göre teşekkül etmiş bulunan Kurul'un Başkanını,

İfade eder.

Kamu işveren vekilleri bu Kanun bakımından kamu işvereni, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından bağlı tüm birimler ise asıl işyerinden sayılır. Kamu işvereninin birden fazla işyeri varsa, bu Kanun bakımından bu işyerlerinin tamamı işyerinden sayılır.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adını Sayın Akın; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Akın.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle belirtmek isterim ki, tasarının, ülkemiz çalışma yaşamında demokratikleşme adımı olarak değerlendirilebilmesi için, temel evrensel hak ve özgürlükleri içermesi gerekmektedir. Sendikal haklar, toplusözleşme ve grev hakkı dahil olmak üzere, bir bütündür. Oysa, kanun tasarısı, bu temel hakları içermediği gibi, sendikal faaliyetleri, verimlilik araştırmaları yapmaya, meslekî kurslar düzenlemeye ve spor alanları yapmaya indirgemiştir. Tasarıda yer alan toplugörüşme ise, bağlayıcı bir niteliği olmaması nedeniyle, özel bir anlam taşımamaktadır.

Eğer, tasarı, komisyonlardan, Doğru Yol Partisi Genel Başkanının hazırlayıp verdiği şekliyle çıksaydı, biraz önce ifade ettiğim eksiklikler yer almamış olacaktı. Tasarı, tabiri caizse, komisyonlarda bir kuşa çevrilmiştir; biraz önce ifade ettiğim, sendikal hakta esas olan grev ve lokavt gibi unsurları taşımamaktadır.

Değerli milletvekilleri, tasarı, kamu çalışanlarına önemli yeni bir hak getirmediği gibi, yasaklarla da doludur. Bu tasarı kanun haline geldiğinde 400 000'i aşkın kamu çalışanı sendika üyesi olamayacaktır. Halen kurulu bulunan 2 sendika (Tümyargı-Sen ve ASİM-Sen) kapanacaktır. Konfederasyonun ve sendikaların uluslararası kuruluşa üyeliği yasaklanmıştır. Metropol illerdeki büyük işyerleri dışında çalışan yüzbinlerce kamu çalışanı işyeri temsilcisi seçemeyecektir.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, işyeri temsilcisi seçimine ve üyelerden ödenti kesilmesine barajlar konulmaktadır. İşyeri temsilcisi seçilebilmesi için, işyerinde en az 51 kişinin bulunması zorunluluğu getirilmektedir. Bunun anlamı, büyük iller ve işyerleri dışında temsilci seçilememesidir. Kanunun düzenlediği kısıtlı haklardan bile, 51 kişiden az çalışanın bulunduğu işyerlerindeki kamu emekçilerinin yararlanması engellenmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, dünyada, işçi-memur ayırımı yapılmaksızın bütün ülke konfederasyonlarının üyesi olduğu Dünya Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonuna konfederasyonun üyeliği yasaklanacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıya bütün emek örgütleri karşıdır. Hükümet tarafından yapılan değişiklikler, işçilerin oldukça aleyhinedir. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, benzeri içerikteki yasa tasarıları karşısında, bu içerikteki tasarılara karşı olduklarını çeşitli defalar açık olarak belirtmişlerdir.

Diğer yandan, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği gibi, Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere, çok sayıda demokratik kitle örgütü de bu tasarıya karşı olduklarını belirtmişlerdir.

Ayrıca, Emek Platformunun çeşitli metinlerinde bu talepler yenilenmiş ve son olarak, Emek Platformunun 4 Şubat 2000 tarihli Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesinde de "hükümet, kamu çalışanlarının toplusözleşme ve grev haklarının önündeki engelleri kaldırmalı, sendikal hakları, ILO sözleşmelerine ve yetkili organ kararlarına uygun hale getirilecek biçimde düzenlemelidir" diye görüşlerini belirtmişlerdir.

Ayrıca, bütün dünyadaki konfederasyonların üyesi bulunduğu 127 milyon üyeli Dünya Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, aynı içerikteki yasa için, önceki hükümet döneminde Cumhurbaşkanına, Başbakana ve Meclis Başkanına yazılar göndererek, bu tasarının geri çekilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bunların yanında, ILO temsilcileri, kanun tasarısının ilkelere aykırı olduğunu belirtmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

Buyurun.

MURAT AKIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu tasarı, kamu çalışanlarına, evet, bir sendika kurma hakkı vermektedir; ancak, bu, kamu çalışanlarının ileri sürecekleri hakları kısmaktadır. Buna rağmen, kamu çalışanlarının, böyle bir sendika içerisinde, işverenle toplu pazarlık, toplu görüşme yapabilmesi için bir masa etrafında toplanmalarını, bir araya gelmelerini az da olsa sağlayacağı kanaatiyle müspet görüşümüzü belirtiyor, biraz önce ifade ettiğim gibi, bu eksikliklerin, bir önerge verilmek suretiyle, tasarıda değişiklik yapılmak suretiyle, kamu çalışanlarının isteği doğrultusunda değiştirilmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 3 üncü maddesinin (a) bendindeki "adaylık ve deneme süresini tamamlamış" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Sebahattin Karakelle

Turhan Güven

Mehmet Yalçınkaya

 

Erzincan

İçel

Şanlıurfa

 

Saffet Arıkan Bedük

Kamer Genç

Mehmet Sadri Yıldırım

 

Ankara

Tunceli

Eskişehir

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılamıyorsunuz.

Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Gerekçeyi okuyalım efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Adaylık ve deneme süresini tamamlamamış kamu görevlileri ile diğer kamu görevlileri arasında, idare hukuku açısından hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu ifadenin kaldırılmasıyla Anayasanın eşitlik ilkesine uyum sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılamadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ KISIM

Kuruluş Esasları ve Organlar

BİRİNCİ BÖLÜM

Kuruluş Esasları

Kuruluş

MADDE 4. - Sendikalar hizmet kolu esasına göre, Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur.

Bir hizmet kolunda birden fazla sendika kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz.

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Yıldırım.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşının vermiş olduğu Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; partim ve şahsım adına, Yüce Heyetinize ve bu kanunun en iyi şekilde çıkmasını dörtgözle bekleyen tüm kamu çalışanlarına saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, demokrasi ve kamu çalışanları için çok önemli bir tasarıyı görüştüğümüzü öncelikle söylemek istiyorum. Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın en önemli unsurlarından birini örgütlenme özgürlüğü oluşturmakta olup, temel insan haklarından sayılan bu özgürlüğün, sendikal hak olarak, tüm çalışanlara, ayırımsız bir şekilde tanınması gerekir. Ülkemizde, işçiler bu hakka sahip oldukları halde, kamu görevlileri bundan yoksundu. 61 Anayasasının 46 ncı maddesi tüm çalışanlara sendika kurma hakkı tanımış ve kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki haklarının kanunla düzenlenmesini öngörmüş. Anayasanın bu hükmüne istinaden, 1965 yılında Sendika Kanunu kabul edilmiş; ancak, 1971 muhtırasıyla ortadan kaldırılmıştır. Ancak, ülkemizde son on yıl içerisinde kabul edilen birçok uluslararası sözleşmeyle sendikalar yeniden örgütlenmeye başlamışlar ve Başbakanlık genelgeleriyle, kamu personeli sendikalarının örgütlenmesine izin verilmiştir. Sendikalar yıllarca böyle örgütlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, kamu çalışanlarının sendika kurma hakkının demokratik bir hak olduğunu kabul eden Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşı tarafından, 1995 yılında, işçiler dışında kalan tüm kamu çalışanlarının, Anayasada belirtilen sınırlar çerçevesinde sendikal hakların düzenlenmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlanmış, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş, 25 inci maddeye kadar da görüşülmüş; ancak, engellenmesi nedeniyle kadük olmuştur. İşte, şimdi görüşmekte olduğumuz bu tasarı, altı yıl evvel verilen Doğru Yol Partisinin tasarısıdır; ancak, o günkü şartlara göre, kamu çalışanlarına sendika kurma hak ve cesaretini, yine Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller göstermiştir.

Globalleşen dünyada, her şeyin hızla değiştiği, katılımcı demokrasinin önem kazandığı 21 inci Asra girdiğimiz bu zamanda grevsiz ve toplusözleşmesiz bir sendika yasası, göstermelikten başka bir şey olamaz. Onun için, Doğru Yol Partisi, grev hakkı olan, toplusözleşme hakkını veren eksiksiz tam sendikadan yanadır; yani, bu devlet, artık, kendi çalışanlarından korkmadan, tüm çalışanlarına toplusözleşme ve grev hakkı olan bir çalışma yaşamını oluşturmalıdır. Öyleyse, ülkemizin Avrupa Birliğine tam üye olmasının gündemde olduğu bu dönemde, çalışma yaşamıyla ilgili düzenlemelerin, ILO sözleşmelerine, evrensel demokratik değerlere ve Avrupa Birliği normlarına uygun olması gerektiği düşüncesindeyiz.

Sayın hükümet, bu tasarıda, toplusözleşme ve grev hakkının olmaması, büyük bir eksikliktir, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır, ILO normlarına ve Avrupa Birliği normlarına uymamaktadır. Bu tasarı böyle çıkarsa, sadece sendika kurma hakkı yasalaşmış ve göstermelik olarak çıkacaktır.

Sayın hükümet, yıllarca, işçiden ve memurdan yana olduğunu ifade ve İddia eden ve muhalefetteyken meydanlarda söyleyen Başbakanımız Sayın Ecevit'e ne oldu acaba? Kamu çalışanlarına, yani, memura tam sendika hakkı vermekten neden korkuyorsunuz? Çıkardığınız kanunların hepsi eksik ve yanlış olarak çıkmakta ve bir yılda, aynı kanun, en az, iki, üç defa Meclise gelmektedir; ama, bu hükümet, tarımı, esnafı, emeklileri, fakir fukarayı gözden çıkardığı gibi, kamu çalışanlarını ve memurları da gözden çıkarmaktadır.

Sayın hükümet, kamu çalışanlarını, yani, memurları, emeklileri, işçi emeklilerini ve asgarî ücretle çalışanları üç yıldan beri enflasyonun altında ezdirdiniz, açlığa mahkûm ettiniz, öğle yemeğinden mahrum ettiniz, yoksullaştırdınız, sadaka ve fitreye muhtaç ettiniz. Eşit işe, eşit ücret; yani, memurların durumunu iyileştirmek için Meclisten üçüncü defa aldığınız yetkiyi halen yerine getirmediniz. Ne oldu bu yetki yasasına; günü bitti, yine yapmadınız; yaptığınız yanlıştır.

Sayın hükümet, eğer, tam sendikadan yanaysanız, Anayasanın engel maddelerini değiştirelim ve kanunu eksiksiz çıkaralım. Doğru Yol Partisi desteklemeye sonuna kadar hazırdır; ama, hükümette bu cesaret yoktur; çünkü, kendi memurundan, vatandaşından korkan hükümet olmaz. Biz, Doğru Yol Partisi olarak, özgürlüklerden ve demokrasilerden yanayız, haktan ve hukuktan yanayız, Batı standartlarına uygun, grevli ve toplusözleşmeli sendikadan yanayız; ama, engel olmamak için, bu tasarının yasalaşmasına da karşı değiliz; yine de, destek vereceğimizi bildirir, Yüce Heyetinize, tüm kamu çalışanlarına partim ve şahsım adına saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Maddeyle ilgili önerge yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Hizmet kolları

MADDE 5. - Sendikaların kurulabilecekleri hizmet kolları aşağıda belirtilmiştir :

  1. Büro hizmetleri.

  2. Eğitim, öğretim, bilim ve kültür hizmetleri,

  3. Sağlık ve sosyal hizmetler.

  4. Yerel yönetim hizmetleri.

  5. Basın, yayın ve iletişim hizmetleri.

  6. Bankacılık ve sigorta hizmetleri.

  7. Bayındırlık, inşaat ve köy hizmetleri.

  8. Ulaştırma hizmetleri.

  9. Tarım ve ormancılık hizmetleri.

10. Enerji, sanayi ve madencilik hizmetleri.

Kurumların girdikleri hizmet kolları, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle belirlenir

BAŞKAN - 5 inci maddeyle ilgili olarak, Sayın Konukoğlu?.. Yok.

Madde üzerinde dört önerge vardır, biri hükümete aittir.

Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere 11 inci bent olarak "Yargı hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Maliki Ejder Arvas

Latif Öztek

 

Manisa

Van

Elazığ

 

 

Musa Demirci

 

 

 

Sivas

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra 11 inci bent olarak "Din hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Latif Öztek

Musa Demirci

 

Manisa

Elazığ

Sivas

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere "11. Yargı hizmetleri, 12. Din hizmetleri, 13. Emekli hizmet kolları" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Latif Öztek

Musa Demirci

 

Manisa

Elazığ

Sıvas

BAŞKAN - Okutacağım son önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 5 inci maddesinin 1 inci bendine "büro" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bankacılık ve sigortacılık hizmetleri"nin eklenmesini, 2 nci bendindeki "kültür" ibaresinin metinden çıkarılmasını ve aynı maddenin 6 ncı bendinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini ve maddeye aşağıdaki hükmün 11 inci bent olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"6. Kültür ve sanat hizmetleri,

11. Diyanet ve vakıf hizmetleri"

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara)  - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere 11 inci bent olarak "Yargı hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyle, sendikaların kurulabilecekleri hizmet kolları arasında yargı hizmetleri sınıfı yer almamıştır. Kamu çalışanlarının sendikal haklardan mahrum edilmesi doğru değildir. Özel bir yapısı olan din hizmetleri ayrı bir iş kolu olarak düşünülmelidir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere "11. Yargı hizmetleri, 12. Din hizmetleri, 13. Emekli hizmet kolları" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - İsteyebilirsiniz.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyle, sendikaların kurulabilecekleri hizmet kolları arasında, yargı hizmetleri, din hizmetleri, emekli hizmet kolları sınıfı yer almamıştır. Kamu çalışanlarının sendikal haklardan mahrum edilmesi doğru değildir. Özel bir yapısı olan yargı ve din hizmetleri ayrı bir işkolu olarak düşünülmelidir.

Ayrıca, birçok AB ülkesinde bulunan, emeklileri kapsayan ve bunlara daha iyi sosyal imkânların sunulmasını amaçlayan ve emeklilerin sesi olacak emekli sendikasının da ayrı bir hizmet kolu olarak ihdası olması gerekmektedir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Geliyorlar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, geliyorlarla olmaz...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Buradalar, Meclisteler Sayın Başkan.

BAŞKAN - Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakika süre vereceğim.

Vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını taşıyan pusulayı yine aynı süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, okutacağım son önerge "din hizmetleri" ibaresinin eklenmesini içermektedir, biraz önce oylanan hükümetin önergesinde de "diyanet hizmetleri" ibaresi vardı; o nedenle, önergeyi işleme almayacağım, aynı amaca matuftur.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Kuruluş işlemleri

MADDE 6. - Sendika ve konfederasyonlar önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar.

Sendika kurucusu olabilmek için en az iki yıldan beri kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir.

Sendikanın kurucuları; sendika tüzüğü, kurucuların nüfus cüzdanı örnekleri, ikametgâh belgeleri, kamu görevlisi olduklarını gösterir belgeler ile sendikayı ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin kimliklerini kuruluş dilekçelerinin ekinde sendika merkezinin bulunacağı ilin valiliğine vermek zorundadırlar.

Konfederasyon kurucuları, konfederasyon tüzüğü ile sendikaların konfederasyon kurulmasına ilişkin kurucular kurulu kararını ve ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin kimliklerini konfederasyon merkezinin bulunacağı ilin valiliğine alındı belgesi karşılığında vermek zorundadırlar. Konfederasyonu ilk genel kurula kadar sevk ve idare edecekler, üyesi oldukları sendikaların zorunlu organlarına seçilmemişlerse, sendika kurucuları için istenilen diğer belgeleri de eklemekle yükümlüdürler.

Yukarıda anılan belge ve tüzüklerin ilgili valiliğe verilmesi ile sendika veya konfederasyon tüzel kişilik kazanır.

Valilik, tüzük ve belgelerin birer örneğini, beş çalışma günü içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına gönderir.

Tüzüğün veya bu maddede sayılan belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu Kanunda öngörülen kuruluş koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde, ilgili valilik eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını ister. Tamamlanmadığı takdirde sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması için iş mahkemesine başvurur.

Mahkeme, kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre verir. Verilen süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemişse, mahkeme sendika veya konfederasyonun kapatılmasına karar verir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendika ve konfederasyonlar için birer bilgi kaydı tutar.

BAŞKAN - 6 ncı maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz  5 dakikadır Sayın Genç.

Buyurun.

DYP GRUBU ADINA KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Görevlileri Sendika Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Sayın Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının Kanun Tekliflerinin 6 ncı maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, tabiî, sendikalarının kuruluş formalitelerini düzenleyen bir madde. Kamu görevlilerinin sendikal haklara sahip olması hepimizin arzu ettiği bir konudur. Biliyorsunuz, çalışanların çalışma haklarının garanti altına alınması, iş güvencesinin güvence altına alınması, elbette ki, çalışanların örgütsel bir teşkilata sahip olmalarına bağlıdır; ama, maalesef, tabiî, bugüne kadar bu çıkmadı. Geçen dönemde ben Meclis Başkanvekiliyken bir tasarı geldi, 25 inci maddesine kadar kabul edildi benim başkanlık yaptığım bir birleşimde; fakat, sonradan vazgeçildi.

Bizim istediğimiz kamu görevlilerinin de toplu sözleşmeli ve grevli sendikal haklara sahip olmasıdır; ama, maalesef, bu konuda Anayasada gerekli bir değişiklik yapılmadı. Yapılmayınca, işte deniliyor ki, hiç olmazsa, bir adım atılsın da, işte, kamu çalışanları böyle bir yasayla böyle bir güvenceye kavuşturulsun, ondan sonra da arkasından anayasa değişikliği gelir. Bir düşüncedir, kabul edilebilir, edilmeyebilir; ama, maalesef, bugün, kamu çalışanları arasında bu tasarıya karşı olan büyük bir kesim var, olmayan  var. Biliyorsunuz, kamu hizmeti yapan görevliler, sağlıklı bir güvenceye sahip olmayınca, maalesef, siyasî iktidarların bir oyuncağı oluyorlar. İşte, geçen gün, Emlak Bankasını kapattık, 10 000 çalışanını dışarı bıraktık; Türkbank'ı kapattık, aşağı yukarı 5 000-6 000 civarında çalışanını sokağa bıraktık; Sümer Holding çalışanlarının büyük bir kısmını, 700-800 kişiyi sokağa bıraktık. Bunun en önemli nedenlerinden biri, tabiî ki, bu çalışanların sendikal haklara sahip olmaması. Bu insanlar bize devamlı müracaat ediyorlar, özellikle Türkbanktakiler diyorlar ki: "Biz sayısı 50 000'e yakın bir aileyiz. Mesut Yılmaz Hükümeti düşürülünce 'Türkbank hükümet düşüren, başbakan düşüren bir banka olduğu için, biz bu bankayı kapatıyoruz' denildi." Bunlar hakkındaki genel kanı bu. Bu insanların emeklileri var; bu insanlar nereden maaş alacaklar? O emeklilik hakları da kayboluyor. Maalesef, insanları böyle dışarıya atarak, zannediyoruz ki, Türkiye için hayırlı bir şeyler yapıyoruz. Bu insanları ekmeğinden ederek, aşından ederek, ekmeğine ve aşına zehir katarak sokağa attığımız zaman, maalesef, sokakları artık yaşanamaz bir duruma sokuyoruz. Bu hükümet, herhalde, sokaktakilerin sesini duymuyor. Sokaklar, birer ateş ve barut haline geliyor. Bir de kendi üzerimizde düşünelim: Düşünebiliyor musunuz, insanlar, öteden beri çalıştıkları mesleklerini bırakıyorlar, sokağa atılıyorlar; ekmeklerinden, işlerinden oluyorlar. Peki, bu insanlar ne yapacak?! Bunun bir çaresini bulmak lazım. Yani, bir banka hükümet düşürdü diye, ondan böyle öç almak var mı?! Bu hükümet bir partinin güdümünde nasıl bu kadar yürüyor, ben anlamıyorum. Sonra, Sümer Holdingdeki insanların feryatları yine öyle; Emlakbanktakiler öyle...

Burada konuştuğumuzda "bu bankalardan büyük krediler alınmış, usulsüz krediler alınmış, bunları kapatarak, Devlet Denetleme Kurulunu inceleme dışı bırakarak, Başbakanlık Denetleme Kuruluna işi havale etmeyerek, savcıları tehdit ederek, cumhuriyet savcısının emrindeki jandarmanın elinden soruşturma yetkisini alıp polise vererek bu memleketteki suiistimaller önlenemez" dedik. Memurlarımız da kamu çalışanlarımız da, tabiî, sendikal haklara sahip olmadığı için, çekiniyorlar, bu gibi şeylerde, maalesef, sağlıklı görev yapmıyorlar.

Şimdi, ben, bu hükümet mensuplarına soruyorum: Acaba hangi polis, hangi polis müdürü, İçişleri Bakanının muhalefetine, bu hükümetin muhalefetine rağmen hangi suiistimalin üzerine gidecek?! Siz zannediyor musunuz ki, suiistimallerin üstünü örterek, biz, kendimizi aklayacağız. Kesinlikle... Ben şuna inanıyorum: Zaten Türkiye'de ekonomi çökmüş, her gün yeni yeni krizler çıkıyor, döviz bir türlü durmuyor. Bunun bir tek çaresi, bir yolu var, bu çareyi de bu hükümet tercih etmiyor; ama, en kısa zamanda bir seçime giderek bence, bu memleketin, daha yeni yeni krizlere gitmeden, yani çok zor şartlarda moratoryum imzalamakla yüz yüze bırakılmadan burada işin özü ve gereği neyse yapılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Aksi takdirde, yarın, öbür gün çok geç kalmış oluruz. Türkiye çok zor durumda, insanlar sokaklarda, aç, işsiz.

Bakın, geçen gün bir kadın ve çocuğu trafik kazası geçiriyor, kadın yaralı olarak kurtuluyor, çocuğu ölüyor. Kadın diyor ki: "Aman, çocuğun dört gündür midesine bir şey girmedi..." Tabiî, ANAP'lılar güler buna, ona bir şey... Kadın çocuğunun öldüğünden habersiz "çocuğa bir ekmek verin, midesine bir şey girmedi" diyor. Türkiye'yi bu hale getirdiniz. Hatta bu bir dolmuşta söz konusu ediliyor -Hürriyet Gazetesinde Fatih Altaylı köşesinde yazdı- kadının birisi de "iyi olmuş" diyor. Tabiî, millet tepki gösterince "kardeşim, iyi ki öldü, o, ölmeseydi de bizim gibi ahlaksızlık mı yapsaydı" diyor. Türkiye ahlaksızlığa doğru gidiyor sizin iktidarınız zamanında. Çok kötü durumda yönetiliyor Türkiye. Biz bunları söylüyoruz, sokaktaki insanın feryadını dile getiriyoruz; ama, siz duymuyorsunuz; ne yapalım ki, Türkiye'nin geleceği çok karanlık.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Maddeyle ilgili üç önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için en az bir yıldan beri kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

 

 

 

 

BAŞKAN - Okutacağın üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin son fıkrasının "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendika ve konfederasyonlar için birer bilgi kaydı tutar ve düzenli bir biçimde tüm bilgileri sendika ve konfederasyonlara ulaştırır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendika ve konfederasyonların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdindeki tüm bilgilere ulaşabilmesi, sendikalar arasındaki rekabeti olumlu yönde etkileyeceği gibi açıklık ve şeffaflık ilkesine de hizmet edecektir. Böylece kamuoyu huzurunda sendikalaşma hareketi olumlu bir çizgide devam edecektir.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendika kuruluş işlemlerinde memur ve kamu görevlisi olarak çalışıyor olması yeterli sayılmalıdır. İki yılı doldurmayan bir kişi tüm haklardan yararlandığına göre kurucu da olabilmelidir. Tersi durum sendikal örgütlenmeyi zorlaştıracaktır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için en az bir yıldan beri kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sendika kuruluş işlemlerinde memur ve kamu görevlisi olarak çalışıyor olması yeterli sayılmalıdır. İki yılı doldurmayan bir kişi, tüm haklardan yararlandığına göre kurucu da olabilmelidir. Tersi durum sendikal örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Tüzük

MADDE 7. - Sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur.

a) Sendika veya konfederasyonun adı, merkezi ve adresi,

b) Sendika veya konfederasyonun amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürülecek çalışma konuları ile çalışma usulleri,

c) Sendikanın faaliyet göstereceği hizmet kolu,

d) Sendika kurucularının ad ve soyadları, meslek veya görevleri ve adresleri; konfederasyonu kuran sendikaların hizmet kolları ile ad ve adresleri,

e) Sendika veya konfederasyona üyelik koşulları, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın usul ve esasları,

f) Konfederasyon, sendika ve sendika şubesi genel kurul delegelerinin belirlenmesi usulü,

g) Genel kurulun görev ve yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve yeter sayıları,

h) Sendika veya konfederasyonun genel kurul dışındaki zorunlu organlarına üyelerin seçilme usulü, asil ve yedek üye sayısı, görev ve yetkileri,

ı) Sendika veya konfederasyonların yöneticilerinde aranılacak şartlar,

j) Sendika şubelerinin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri, genel kurulların toplantılarına ve kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile sendika genel kurulunda şubelerin temsil şekli,

k) Üyelik ödentisinin belirlenmesi usulü,

 l) Sendika veya konfederasyonun iç denetim usulü,

m) Harcamaların nasıl yapılacağı, yetkilerin nasıl verileceği ve yetki sınırları,

n) Tüzüğün değiştirilmesi usulü,

o) Sendika veya konfederasyonun feshi, kendiliğinden dağılması, başka bir sendika veya konfederasyonla birleşmesi veya mahkeme kararıyla kapatılması hallerinde mal varlığının tasfiye usulü,

p) Sendika veya konfederasyonun zorunlu organlarının oluşumuna kadar kuruluşun işlerini yürütmeye ve temsile yetkili geçici yönetim kurulu üyelerinin ad ve soyadları ile adresleri,

r) Sendika ve konfederasyon temsilcilerinin seçiminde yetkili kurulun belirlenmesi, temsilcilerin nitelikleri ve görevden alınma usulü,

s) Gelirlerini ne şekilde muhafaza edecekleri ve zorunlu giderleri için kasalarında tutacakları azamî nakit mevcudu,

t) Demirbaşların satış ve terkininde uygulanacak usul ve esaslar.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül.

Buyurun Sayın Gül, süreniz 5 dakikadır. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasilerde hak arama özgürlüğünün varlığını hepimiz kabul ediyoruz ve biliyoruz. Kabul ettiğimiz bir diğer gerçek de, örgütlü toplum olmaktır; çünkü, demokrasilerin kökleşmesi, siyasal yaşamımızın saygınlık kazanması büyük ölçüde bu unsurlara bağlıdır. Kamu görevlileri, öteden beri, örgütlenmek ve seslerini daha iyi duyurmak istemektedirler. Doğru Yol Partisi olarak biz, bu düşünceye öteden beri saygı duyduk ve kamu görevlilerinin sendikalaşmalarına sıcak baktık.

Nitekim, Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşımızın teklifiyle, şimdi, bu kanun, huzurunuza gelmiş ve görüşülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere, taraf olduğumuz pek çok uluslararası sözleşme ve iç hukukumuzdaki düzenlemelerle, bu alanda bir yasa çıkarmamız gerekiyordu. Malumunuz olduğu üzere, en son, 4121 sayılı Kanunla, Anayasamızın 53 üncü maddesinde değişiklik yapılmış ve işçiler dışında kalan diğer kamu çalışanlarına, örgütlenme ve toplu görüşme hakkı tanınmıştı. Anayasamızın 53 üncü maddesine göre, söz konusu edilen örgütlenme ve toplu görüşmenin nasıl olacağı, buna ilişkin usul ve esaslar, çıkarılacak bir kanunla düzenlenecekti; ancak, bu ihtiyacı bugüne kadar gerçekleştiremedik. Umuyoruz ki, bu tasarı yasalaşır ve kamu görevlileri de, sendikalı haklarına kavuşmuş olurlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 7 nci maddesi, kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarının tüzüklerinde bulunması zorunlu olan hususlardan bahsetmektedir, bu işle ilgili düzenlemeleri anlatmaktadır. Bu düzenleme yapılırken, uluslararası normlara uyulması konusunda duyarlı davranılmıştır. Örneğin, 87 sayılı ILO Sözleşmesiyle güvence altına alınan "çalışanların örgütlerinin tüzük ve iç yönetmeliklerini, yönetim ve faaliyetlerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahip olma" ilkesi benimsenmiştir. Yine, aynı şekilde, 151 sayılı ILO Sözleşmesiyle "kamu görevlileri örgütlerinin kuruluş, işleyiş ve yönetmeliklerinde kamu makamlarının her türlü karışmasına karşı yeterli korumadan yararlanma" ilkesi de korunmuştur. Böylece, Türkiye, taraf olduğu uluslararası anlaşmaların gereğini yerine getirme konusunda gerekli duyarlığı göstermiş olmakta ve benimsemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Doğru Yol Partisi olarak "üretim = ücret + sermaye" ilkesine yürekten inanıyoruz; yani, sermayeye saygı gösteriyoruz, ücrete saygı gösteriyoruz; alınterine, göznuruna, elemeğine saygı gösteriyoruz ve bunların birleşmesiyle ülke ekonomisine faydalı bir ek vergi sağlanması noktasında, helal kazanç sağlanması noktasında buna yürekten inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuşkusuz üzerinde durulması gereken bir diğer husus da, sendikaların kendi içlerinde demokratik bir yapının oluşturulmasıdır; çünkü, sendika içi demokrasinin gelişmesi, Türkiye'de demokrasinin gelişmesi demektir. Demokrasiler, sivil toplum örgütlerinin güçlü olduğu ülkelerde kök salarlar ve güçlenirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gül, buyurun.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bu açıdan, kamu görevlilerinin sendikalaşmaları çok önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, Doğru Yol Partisi olarak demokrasinin kökleşmesi, sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi ve önlerindeki engellerin kaldırılması açısından bu tasarıyı olumlu bulduğumuzu konuşmamızın başında ifade etmiştik. Tasarının 7 nci maddesini de bu çerçevede olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum; tasarının ülkemize ve camiaya hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Madde üzerinde verilmiş üç önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin (p) bendinde yer alan "adresleri" ibaresinin "adresleri ve telefonları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin (r) bendinde yer alan "yetkili kurulun belirlenmesi" ibaresinden sonra "yetkili kurulların çalışma şartları" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Üçünü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin (s) bendinde yer alan "tutacakları azamî nakit mevcudu" ibaresinin "tutacakları asgarî ve azamî nakit mevcudu" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sendikaların zorunlu giderleri için tasarımlarında tutacakları asgarî mevcudun da yasada yer alması gerekmektedir. Çünkü, mevcut durumda birçok sendikada bazı aksaklıklara yol açmaktadır. Belli oranda nakdin bulunması sendikaların hareketliliğine ve çalışmasına bir ivme kazandıracaktır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin (p) bendinde yer alan "adresleri" ibaresinin "adresleri ve telefonları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılmıyor.

Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Sendikaların kuruluş işlemlerinde adı ve soyadı adreslerin yanında telefon numaralarının da olması gerekmektedir; çünkü, günümüzde artık iletişim imkânlarının kullanılması şarttır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin ( r ) bendinde yer alan "yetkili kurulun belirlenmesi" ibaresinden sonra "yetkili kurulların çalışma şartları" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılmıyor.

Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Sendikaların yetkili kurulların çalışma şartlarının belirtilmesi, buna ait ibarenin önceden kanun metnine konulması ilerisi için bir rahatlık sağlayacaktır. Eğer bu ibare konulmazsa kanunda bir eksiklik olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Organlar ve Seçimler

Zorunlu organlar

MADDE 8. - Sendika şubesi, sendika ve konfederasyonların zorunlu organları genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur.

Sendika veya konfederasyonlar zorunlu organların görev, yetki ve sorumluluklarını devretmemek kaydıyla başka organlar da kurabilirler.

Genel kurullar tarafından zorunlu organlara seçilen üyelerin ad ve soyadları, meslek ve görevleri, adresleri ile tüzük değişiklikleri ve açılan, kapatılan veya birleştirilen şubeler; sendika şubesinin, sendikanın veya konfederasyonun bulunduğu illerin valiliklerine, Devlet Personel Başkanlığına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına otuz gün içinde bildirilir.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı.

Buyurun Sayın Mehmet Baysarı. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET BAYSARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller ve 3 arkadaşının Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 8 inci madde, sendika zorunlu organlarını düzenlemiştir. Bu düzenleme, Genel Başkanımız Sayın Tansu Çiller'in teklifinde de yer almakta olup, demokratik sendika yasalarında bulunması gerekli olan bir husustur. Bizim de desteklediğimiz bir düzenlemedir. Madde içeriğine DYP olarak karşı değiliz.

Bütün dünya ülkelerindeki sendika yasaları da bu hükmü içermektedir. Düzenlemede de belirtildiği gibi, sendikalarda zorunlu organlar bulunmak zorunda olup, bunlar, genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurullarıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa, her ne kadar, tam anlamıyla ideal bir sendika yasası değilse de, kısıtlamalar verilen haklardan daha da çok olmasına rağmen, mevcut Anayasa ve yasalara göre mutlaka çıkması gereken, yaklaşık 2,5 milyon kamu çalışanını direkt ilgilendiren bir yasa olması nedeniyle, yasayı Doğru Yol Partisi olarak desteklemekteyiz. Ancak, elbetteki, eksik olan bazı hususları da burada dile getirmek zorundayız.

Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, şu anda görüştüğümüz yasadaki bizi en çok rahatsız eden kısımların başında, sendika üyesi olamayacakların çok fazla olması ve geniş bir yelpaze içermesi gelmektedir. Bize göre, kamu çalışanlarının sendikal hak açısından hiçbir kısıtlaması olmamalıdır. Ancak, mevcut duruma göre, Doğru Yol Partisinin verdiği yasa teklifi incelendiğinde de görülecektir ki, kısıtlamalar ve sendikalara üye olamayacaklar oldukça aza indirgenmiştir ve kimlerin sendikal hakka sahip olamayacağı tek tek sayılarak, tartışma ve yoruma açık kapı bırakılmamıştır. Ayrıca, tasarıya göre, sendikaların sağlıklı finansı da sağlanamamıştır. Üyelik ödentilerinde 15 inci derecenin 1 inci kademesindeki bir kamu görevlisinin aylığı baz alınmaktadır. Bu durumda, alt maaş grubu ile üst maaş grubunda olan kamu görevlileri aynı oranda üyelik ödentisi ödeyecektir. Bize göre, bunların yerine, damga resmine esas matrahın yüzde 2'sine kadar yasayla belirlenmesi, daha yukarısının ise tüzükle belirlenmesi gereklidir. Böylece, sendikaların daha sağlıklı finans kaynaklarına sahip olabileceği düşüncesindeyiz.

Tasarının bir maddesinde de, aynen "Devlet personel mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini öngören çeşitli kurullara temsilci göndermek" ibaresi yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, lütfen, elinizi vicdanınıza koyun ve bu kurullardan bir tanesini bana söyleyin. Değerli milletvekilleri, Türk idarî yapısında böyle bir kurul veya kurullar yoktur. Sadece, 1965 yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 226 ncı maddesinin gereği olan danışma kurulları vardır; bunlar da, bugüne kadar oluşturulmamıştır.

Değerli milletvekilleri, biz, her zaman, bu kürsüden hükümeti uyarmamıza rağmen, bu uyarılarımız dikkate alınmamaktadır. Aslında, bizim tüm uyarılarımız, iyiniyetle yapılan, yol göstermeye çalışan yapıcı uyarılardır. Bu yasada da, böyle muğlak ifadeler kullanılacağına, daha açık ve net ifadeler kullanılsaydı ve yasada anlaşılmayacak hiçbir husus olmasaydı daha iyi olacaktı kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, aslında, başta da söylediğim gibi, bu yasa, tam anlamıyla ideal olmasa da, çıkması gereken bir yasadır. 2,5 milyonu aşkın kamu çalışanı, bu yasayla, sınırlı da olsa, sendikal hakka sahip olacak, yıllardır bekledikleri bir hakkı elde etmiş olacaklardır.

O açıdan, 2,5 milyon insanı ilgilendiren bu yasayı desteklediğimizi ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Baysarı.

 

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. - Genel Kurulu ziyaret eden Federal Almanya Cumhuriyeti Adalet Bakanı Herta Daeubler-Gmelin ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şu anda Genel Kurul Salonumuzda bulunan Federal Almanya Cumhuriyeti Adalet Bakanı Prof. Dr. Sayın Herta Daeubler-Gmelin ve 6 kişilik heyet, Genel Kurulumuzu onurlandırmışlardır. Kendilerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına "hoş geldiniz" diyorum. (Alkışlar)

Bu arada, Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Birol Öztürk, tarafıma ilettiği mesajında, Osmaniye İlinde orta şiddette bir deprem meydana geldiğini, şu ana kadar herhangi bir hasar olmadığını bildirmiştir.

Buradan, Osmaniyelilere geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı: 683) (Devam)

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 önerge vardır; geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci paragrafında yer alan "denetleme kurulu" ibaresinden sonra "disiplin kurulu ve onur kurulu" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Okutacağım ikinci önerge, aynı zamanda, en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin son paragrafından yer alan "otuz gün" ibaresinin "kırkbeş gün" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Genel kurullar tarafından zorunlu organlara seçilenlerin bilgileri ve diğer bilgilerin Devlet Personel Başkanlığına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilmesi otuz günden kırkbeş güne çıkarılması işlerin daha iyi işlemesine faydası olur.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci paragrafında yer alan "denetleme kurulu" ibaresinden sonra "disiplin kurulu ve onur kurulu" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sendikaların zorunlu organlarının içinde sendikaya ve sendikacılığa hizmet etmiş kişileri geçmişteki çalışmaları nedeniyle onore edecek bir kurula da ihtiyaç vardır. Onur kurulu danışma hizmeti verecek ve sendikaya ve sendikacılığa gönül vermiş kişileri bir araya getirecek bir kurul olacaktır.

BAŞKAN - Komisyonun ve  Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Genel kurulların oluşması

MADDE 9. - Sendika ve sendika şubesi genel kurulları üyelerden oluşur.

Sendika üye sayısı bini, sendika şubesinin üye sayısı beşyüzü aştığı takdirde genel kurullar delegelerle yapılabilir.

Delegeler üyeler tarafından gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve sendika tüzüğündeki hükümlere göre seçilir.

Konfederasyon genel kurulları, üye sendikalarca seçilen en çok beşyüz delegeden oluşur. Üye sendikaların genel kurulda kaç delegeyle temsil edileceği konfederasyon tüzüğünde belirtilir.

Sendika şubeleri ile sendika ve konfederasyonların yönetim ve denetleme kurulu üyeleri bu sıfatla kendi genel kurullarına delege olarak katılırlar.

Delege sıfatı, müteakip olağan genel kurul için yapılacak delege seçimine kadar sürer.

Tüzüklere delege seçilmeyi engelleyici hükümler konulamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde 3 adet önerge vardır. Önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:         

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin "altıyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin "yediyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Ahmet Demircan

 

Van

Bingöl

Samsun

 

Aslan Polat

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

Erzurum

Kocaeli

Osmaniye

BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin "sekizyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Konfederasyonların genel kurullarının üye sendikalarca seçilen beşyüz kişiden oluşması az bir sayıdır. Bunun demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin "yediyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÜZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) -  Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Konfederasyonların genel kurullarının üye sendikalarca seçilen beşyüz kişiden oluşması az bir sayıdır. Bunun demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin "altıyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Konfederasyonların genel kurullarının üye sendikalarca seçilen 500 kişiden oluşması az bir sayıdır. Bunun, demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Genel kurulların toplantı zamanı ve karar yeter sayısı

MADDE 10. - Sendika veya konfederasyonun ilk genel kurulu tüzel kişilik kazanmasından başlayarak altı ay içinde yapılır.

Olağan genel kurul üç yılda bir toplanır. Tüzüklerinde belirtilmek koşulu ile daha kısa sürede de toplanabilir.

İki genel kurul toplantısı arasındaki döneme ilişkin faaliyet ve hesap raporu, denetleme kurulu veya denetçi raporu ile gelecek döneme ilişkin bütçe önerisinin, genel kurula katılacaklara toplantı tarihinden en az onbeş gün önce gönderilmesi zorunludur.

Olağanüstü genel kurul, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü durumlarda ya da genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine en geç altmış gün içinde toplanır.

Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır.

Toplantı yeter sayısı üye ya da delege tamsayısının salt çoğunluğudur. İlk toplantıda yeter sayı sağlanamazsa, ikinci toplantı en çok onbeş gün sonraya bırakılabilir. Bu toplantıda salt çoğunluk aranmaz.

Karar yeter sayısı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunludur.

Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket eden sendika şubesi, sendika veya konfederasyon yönetim kuruluna; üyelerinden birinin veya durumu tespit eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, başvurusu üzerine, iş davalarına bakmakla görevli mahkeme kararı ile işten el çektirilir. Bu takdirde görevli mahkeme, genel kurulu kanun ve tüzük hükümleri gereğince en kısa zamanda toplamak ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar cari işleri yürütmekle görevli olmak üzere Medenî Kanun hükümleri gereğince bir veya üç kayyım tayin eder.

BAŞKAN - 10 uncu maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA ERDOĞAN SEZGİN (Samsun) - Değerli Başkan, saygıdeğer üyeler; kamudaki sendikalaşmalar, 1961 Anayasasının getirdiği namütenahi imkânlar olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, her nedense, bu konuda haddinden fazla tutucu kaldık. O kadar ki, 1961 Anayasasının getirdiği hak ve özgürlükler, işçileri, Türkiye'de, dünyanın daha üzerinde hak ve yetkilerle donatmıştı. Soğuk savaş yıllarında, millî ekonomiyi dahi tahribe götürecek kadar, bu sendikalar, çok ciddî eylemler yapmışlardı.

Bu arada, kamuda çalışanların, siyaset hayatımızda, devlet hayatımızda uzun süre ezildiklerine ve ekonomik olarak işçilerin çok gerisinde kaldıklarına hepimiz şahit olduk, tanık olduk. Türkiye'de, bireyin haklarını öne çıkaran ciddî bir hukuk sistemi de olmadığı için, kamuda çalışan insanlarımız fevkalade zor günler geçirmişlerdir. Anayasa değişikliğinden sonra, bu kadarcık da olsa, kamuda çalışanlara birtakım haklar, hukuklar tanınmasının, verilmesinin, Doğru Yol Partisi Grubu olarak sevindirici bir olay olduğunu ifade ediyoruz. Esasında, kamu hizmetinde çalışanların, hâlâ daha grev haklarının neden verilemediği konusunda, bizim, ciddî endişelerimiz bulunmaktadır. Esasında, millî güvenlik ve sair konuların dışında, kamuda çalışanlara, birey olarak, çok ciddî hakların verilmesi gerektiği kanısındayım.

Türkiye'de, bugün dahi, birtakım hak ve özgürlüklerin kapsamı, henüz tespit edilememiştir. O kadar ki, Türkiye'de, bir şeyi "ben istemiyorum", "ben sizi protesto ediyorum" demenin dahi, sıhhatli olarak, suç olup olmadığı açıklık kazanmamıştır ve nitekim, bu sene, emniyet mensuplarının, maaşlarının azlığı nedeniyle "yetmiyor, açız" diye bir beyanda bulunmaları, oldukları yerden bir meseleyi protesto etmeleri dahi, Türkiye'de suç haline gelebilmiştir. Nitekim, kamuda çalışan memurlarımızın, sırf bu nedenle, verimli çalışmaları dahi engellenmiştir. İnsanların, kamuda çalışanların çok verimli çalışabilmeleri için, mutlaka, sosyal refaha, ekonomik imkânlara kavuşması gerektiği kanısındayım.

Birtakım şeyleri geçmiş dönemde de yaşadık, öğretmenlerle ilgili de yaşadık; çoklarının görevlerine son verildi ve nitekim, İstanbul'daki emniyet mensuplarının çoğu sürgüne gönderildi. Hatta, içlerinden bir kısmının işine son verildiğini öğrendik. Bu kadar masum istekleri suç sayarak, bireye, en ufak, masumane isteklerini dile getirme hakkı ve yetkisi vermez isek, ferdin hakkını, hareket alanını daraltırsak, daha, önümüzdeki günlerde çok ciddî sıkıntılarla karşılaşırız.

Bu vesileyle, ben, desteklediğimiz bu kanunun kamuda çalışanlara hayırlı olmasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (DYP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sezgin.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci paragrafında yer alan "üç yılda" ibaresinin "iki yılda" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

 Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin son paragrafında yer alan "üç kayyum" ibaresinin "beş kayyum" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

 Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Okutacağım son önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin son paragrafında yer alan "bir ve üç" ibaresinin "üç ve beş" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

 Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

 

 

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin son paragrafında yer alan "üç kayyum" ibaresinin "beş kayyum" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Günümüz şartlarında işlerin çokluğu ve karışıklığı nedeniyle teamül olarak beş kayyum görevlendirilmektedir. Bu itibarla, genel olan teamüle uymak faydalı olur. Ayrıca, kayyumların değişik alanlarda uzman olması gerekeceğinden beş rakamı daha uygundur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci paragrafında yer alan "üç yılda" ibaresinin "iki yılda" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum.

Seçimlerde uygulanacak esaslar

MADDE 11. - Genel kurullarda seçimler yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre yapılır.

Genel kurul toplantıları, genel kurullarda yapılacak seçimler, seçimlere yapılacak itirazlar, seçimlerin iptali ve yenilenmesine ilişkin hususlarda 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 14 üncü maddesi ile 52 nci maddesinde yer alan hükümleri uygulanır.

Seçimlere ilişkin usul ve esaslar, sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirtilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Ali Naci Tuncer; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA ALİ NACİ TUNCER (Trabzon) - Sayın Başkan,  saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 arkadaşının sunduğu, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 11 inci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın en önemli öğelerinden birisi, örgütlenme hakkını, en az kısıtlamayla halklarına vermesidir. Bu hususta, dünyada, malumlarınız, çok büyük mücadeleler verilmiş, bildirgeler yayımlanmış, örgütler kurulmuştur. Bunların başlıcası, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi -ki, biz de buna imza atmıştık- ve Avrupa Sosyal Şartıdır; ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü gibi teşkilatlar kurulmuş ve dünyada bu örgütlenmeler çağdaş bir düzeye getirilmiştir.

Demokrasimizin inkıtaya uğradığı 1960 döneminin sonunda 1961 Anayasamız -ki, ararejim Anayasasıydı- kabul edilirken, 46 ncı maddesinde, tüm çalışanlara sendika kurma hakkı verilmiş; kamu görevlilerine de, aynı Anayasaya dayanarak, kanunla sendikal hak verileceğine dair hüküm konulmuştu ve malumunuz, 1965 yılında 624 sayılı Kanunla, devlet memurlarının sendikası kurulmuştu; 1971 yılında bir muhtırayla bu hak da geri alındı.

Saygıdeğer milletvekilleri, çalışanlara verilecek her hakkın, hem benim şahıs olarak hem de Doğru Yol Partisi Grubu olarak, yanında olmamamıza imkân yoktur; ama, otuzaltı yıl önce verilmiş kısıtlı bir hakkı, biz, bu kanunla şimdi yeniden vermeye çalışıyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, 1961 Anayasasıyla, sendikacılık, Türk hukuk sistemine girmişti ve işçilerimiz, bugünkü seviyeye, bu sendikalar sayesinde çıkmıştı. 1982 Anayasamızda, maalesef, kamu çalışanlarına bu hak da verilmemiş, ancak, 1995 yılında yaptığımız bir düzenlemeyle, kısıtlı olarak, Anayasaya bu hükümler girmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, tabiî, çağlar geçtikçe, cemiyetlerde ihtiyaçlar çoğalıyor ve bu ihtiyaçlara göre de, düzenlemeleri yeniden yapma zarureti oluyor. Bugün, Avrupa Birliğine gireceğimiz bir dönemde, kamu çalışanlarına vereceğimiz bu hakların, biraz daha özgürlükçü olarak düşünülerek, daha verimli ve çalışanlara bazı hakları verecek şekilde düzenlenmesi gerekirdi. Bu haliyle de şükrediyoruz ve destekliyoruz; ama, niye daha iyisi olmasın; niye, çalışanlarımıza daha geniş örgütlenme ve yasa içerisinde hakkını alabilme hakkını vermiyoruz?!

Yarın, bu yasa çıktığında, devlet memurları ve kamu çalışanları, sosyal haklarını, malî haklarını nasıl arayacak; hükümler koyduk; efendim, anlaşmaya oturacağız; anlaşamazsak, Bakanlar Kurulu karar verecek... Saygıdeğer milletvekilleri, bugün, onun dışında bir şey yapılıyor mu?! Kamu çalışanlarının sosyal haklarını, malî haklarını kim tespit ediyor; Bakanlar Kurulu tespit ediyor. Memura ne kalıyor; memura ve kamu çalışanlarına, demokratik hak olarak tanımlanan, yasalarımıza göre de suç olan, sokaklarda eylem yapma hakkı doğuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - 1 dakikada toparlıyorum...

BAŞKAN - Buyurun.

ALİ NACİ TUNCER (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, kendi çıkardığımız yasalarla, acaba, kamu çalışanlarını suça itmiyor muyuz?! İnşallah, kamu çalışanlarına, daha özgürlükçü, hakkını arayabileceği yasaları, bizim iktidarlarımızda vereceğiz.

Bu haliyle de, kanunun, millete, memlekete ve çalışanlara hayırlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tuncer.

Madde üzerinde önerge yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Genel kurulların görevleri

MADDE 12.- Genel kurulların görev ve yetkileri şunlardır.

a) Organların seçimi.

b) Tüzük değişikliği.

c) Yönetim ve denetleme kurulu raporlarının görüşülmesi ve aklanması.

d) Yönetim kurulunca hazırlanan çalışma programı ve bütçenin görüşülerek karara bağlanması.

e) Sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirtilen konularda yönetim kuruluna yetki verilmesi.

f) Taşınmaz malların satın alınması veya mevcut taşınmaz malların satılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi.

g) Sendika ve konfederasyon yönetim kurulu üyelerine verilecek her türlü ücret ve diğer görevlilerin huzur hakkı ve yolluklarının belirlenmesi.

h) Sendika şubesi açma veya bu konuda yönetim kuruluna yetki verme, şubeleri birleştirme ya da kapatma.

i) Aynı hizmet kolunda bulunmak koşuluyla başka bir sendika ile birleşme ve katılma.

j) Başka bir konfederasyonla birleşme ve katılma.

k) Konfederasyonlara üye olma veya üyelikten çekilme.

l) Amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara üye olma veya çekilme.

m) Fesih kararı verme.

n) Mevzuatta veya sendika tüzüklerinde genel kurulca yapılması belirtilen diğer işlemlerin yerine getirilmesi ve herhangi bir organın görev alanına girmeyen konuların karara bağlanması.

Şube genel kurulları sadece yukarıdaki (a), (c) ve (n) bentlerinde belirtilen görevlerini yerine getirirler.

BAŞKAN - 12 nci madde üzerinde...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Söz hakkımızdan vazgeçiyoruz efendim.

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sebgetullah Seydaoğlu; buyurun efendim.

ANAP GRUBU ADINA SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım.

Gerçekten, içerisinde yaşadığımız zaman diliminde, dünyada, örgütlenme hareketinin, her sınıfsal toplumda, hızlı bir süreç içerisinde olduğu gerçeği doğrultusunda, Türkiyemizde de, her sınıfın, her çalışanın kendi emeğinin, düşüncesinin, değer yargısının, özgürce, demokratik, evrensel emek orantısıyla bağlantılı olarak kurulması kadar doğal bir şey yoktur.

Yaşadığımız ülke gerçeğinde, 1970'li yıllarda, Türkiye'de 20 milyon sendikalı işçi varken, yirmi yıl sonra, 2001 yılında, maalesef, bir gerçek ki, bugün, sendikalı üye sayısı 1,5 milyona düşmüş; yani, bunun, 2-3 katına çıkması lazımken, maalesef 10 kat gerilemiştir. Bu, Türkiye'nin bir gerçeğidir.

Ekonomi, emek ve sermaye, birbirine orantılıdır. Emek ve sermaye, birbirine orantılı olarak, geleceğin insanına karşı en büyük sorumluluk anlayışıdır. Hiçbir zaman, hiçbir kimse, emeğin örgütlenmesine karşı olamaz. Bilakis, demokratik cumhuriyet temeli ekseninde, emeğiyle çalışan insanların özgürce örgütlenmesi ve bunun, Avrupa toplu iş sözleşmesi, ILO sözleşmeleri, insan hakları, Avrupa şartları içerisinde, diğer bütün demokratik platformlarda, kendi emeğinin karşılığının -özgürce ve demokratik bir şekilde- serbest sendikalaşma hakkının getirilmesi, serbest pazarlık hakkının doğması, grev hakkının verilmesi, en doğal ve demokratik bir haktır; ama, bugün, Türkiye'nin gerçeğine bakıyoruz, gerek dünya düzeyindeki gelir seviyesi gerekse ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomik, jeopolitik dengeden dolayı, maalesef, bugün önümüze gelen memur sendikaları tasarısıyla ilgili düşüncelerimi ve endişelerimi burada ifade etmekte hiçbir sakınca görmüyorum. Gönül arzu ederdi ki, bugün, Türkiye'de 2 milyon memur da dünyadaki emsalleri gibi özgürce sendikalaşma hakkını elde edebilseydi; gönül arzu ederdi ki, bugün, Türkiye'de çalışan milyonlarca emekçi, bordro mahkûmu, özgürce sendikal hakkını, pazarlık usulüyle emeğinin karşılığını alabilseydi; ama, ben tekrar söylüyorum, gerek dünya konjonktürü içerisinde ekonominin gelişimi olsun gerekse Türkiye'nin içinde bulunduğu darboğaz ve ekonomik krizden dolayı olsun, maalesef, biz, 1970'li, 1980'li yılları yakalamış değiliz; çünkü, dünyada her şey daha hızlı bir şekilde demokratikleşme süreci içerisindeyken, bizim önümüze gelen bu tasarının, elbette ki, sınırsız özgürlükçü, demokratik bir tasarı olacağını kabul edemeyiz, içimize sindiremeyiz; bunu, burada, bir parlamenter olarak açık bir şekilde itiraf ediyorum. Fakat, şunu da size söyleyeyim; Türkiye'nin önü açıktır, hiç kimsenin paniğe kapılmasına, karanlığa, kaprise veya herhangi bir endişeye düşmesine gerek yoktur.

Dünyada hızlı bir entegrasyon bir değişim söz konusudur. Bu değişimle birlikte, Türkiye insanının da, çalışanının da, emekçisinin de, memurunun da, gelecekte serbestçe örgütlenme hakkını, toplu iş sözleşmeli, grevli sendika hakkını elde edeceğine hiç kimsenin şüphesi olmasın; ama, bugünkü konjonktür, bugünkü zaman dilimi, şartlar, maalesef, önümüze gelen yasa tasarısıyla sınırlı kalmıştır. Ben eminim ki, sayın hükümet ve sayın komisyon üyeleri de -memurluktan gelmişlerdir- bu sorumluluğu çok iyi idrak eden insanlardır. Bu Parlamentonun çatısı altında, ben dahil, 550 kişinin en az 300'ü, memur kökenli arkadaşlarımızdır veyahut 400'e yakını, memur çocuğudur. Memurun içinde bulunduğu ekonomik koşulları çok iyi biliyoruz, çok iyi anlıyoruz. Biz, hiçbir zaman, memurumuzun, sokakta, coplarla, insanlıkdışı muamelelerle karşılaşmasını istemeyiz, memuru memura vurdurtmak istemeyiz. Bu sendikal hak, belki de, geleceğin sendikal hakkı için bir umuttur, açılımdır, gelişimdir. Ben eminim ki, bundan sonra...

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, mikrofonu açarsanız toparlayayım.

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayın.

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) - Demokratik haklar 1 dakikaya sığmıyor ki Sayın Başkanım.

BAŞKAN - İçtüzük 1 dakikayı bile yeterli görüyor; ben ne yapayım!

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) - Sonuç olarak, bu yasanın, ülkemize, çalışanlara, memurlara hayırlı olmasını dilerken; bundan sonra, daha özgürlükçü, toplusözleşmeli, grevli sendikal bir hakkın getirilmesini, sayın hükümetten, komisyondan ve Parlamentodan bekliyor; hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Seydaoğlu.

Evet, demokratikleşme konusunda saatlerce konuşsanız zaman kâfi gelmez; ama, İçtüzük öyle emrediyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Demokrasinin kesilmesini, tırpanlanmasını mı istiyor İçtüzük?!

BAŞKAN - Hayır... Hayır... Konuşma sürelerini sınırlandırmış...

TURHAN GÜVEN (İçel ) - Değiştirin efendim... Demokrasi gelsin...

BAŞKAN - Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (f) bendinin "Taşınmaz malların satın alınması, kiralanması veya mevcut taşınmaz malların satılması ve kiraya verilmesi konularında yönetim kuruluna yetki verilmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (l) bendinin "Amaçlarına uyan ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Okutacağım son önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (i) bendinin sonuna "bölge başkanları ve il temsilcilikleri kurma yetkisi verme" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Genel kurulların sendika ve konfederasyonlar yönetim kuruluna bölge başkanlığı ve il temsilciliği kurma yetkisini vermesi kanunda  yer almalıdır. Aksi takdirde daha sonraki teşkilat çalışmalarında sıkıntı yaşanacaktır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (f) bendinin "Taşınmaz malların satın alınması, kiralanması veya mevcut taşınmaz malların satılması ve kiraya verilmesi konularında yönetim kuruluna yetki verilmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                        ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendika ve konfederasyon yönetim kurullarının rahat çalışabilmesi ve hareket edebilmeleri için mal edinmenin yanında kiralanması ve kiraya verilebilmesi konularında da yetki verilmesi gereklidir. Mevcut durumda bu eksiklik giderilmektedir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (l) bendinin "Amaçlarına uyan ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendika ve konfederasyonların amaçlarına uyan ulusal kuruluşlara üye olması engellenmemeli ve bu konuda yetkinin genel kurula verilmesi gereklidir. Genel kurulun böyle bir yetkiyle donanması, genel kurul müessesesinin bir denetim özelliğini ortaya koymaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Yönetim, denetleme ve disiplin kurullarının oluşması, görevleri ve toplantıları

MADDE 13. - Sendika şubesi ve sendika yönetim kurulları en az üç, en çok yedi üyeden; konfederasyon yönetim kurulları ise en az beş, en çok on üyeden oluşur.

Disiplin Kurulu en az üç, en çok beş üyeden, Denetleme Kurulu en az üç denetçiden oluşur. Şubelerde bir denetçi ile yetinilebilir.

Yönetim, denetleme ve disiplin kurulları ile kurulması uygun görülen diğer organların oluşumu, görev ve yetkileri ile toplanma ve karar alma usulleri Sendikalar Kanununun 16, 17, 18 ve 19 uncu maddelerinde belirtilen esaslara uygun olarak sendika veya konfederasyonların tüzüklerinde düzenlenir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Sendika şubesi ve yönetim kurulları en az üç en çok onbir üyeden; konfederasyon yönetim kurulları ise en az beş en çok onbir üyeden oluşur" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendika ve konfederasyonlar yönetim kurulu üyelerinin azamî miktarının 11 adet olması yönünde engellerin kaldırılması gereklidir. Bu sayının belirlenmesinde genel kurulların yetkili olmasında fayda vardır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ KISIM

Üyelik ve Güvenceler

BİRİNCİ BÖLÜM

Üyelik

Sendika üyeliğinin kazanılması

MADDE 14. - Sendikalara üye olmak serbesttir.

Kamu görevlileri çalıştıkları işyerinin girdiği hizmet kolunda kurulu bir sendikaya üye olabilirler.

Üyelik, başvurunun sendika yetkili organınca kabulü ile kazanılır.

Üyelik başvurusu, sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen kamu görevlisinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahallî mahkemede dava açma hakkı vardır.

Sendika, üyeliği kesinleşen kamu görevlisinin başvuru belgesinin bir örneğini üyenin kendisine verir, bir örneği sendikada kalır, bir örneğini üyelik ödentisine esas olmak ve dosyasında saklanmak üzere işverene, bir örneğini de her yılın Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında bir liste ekinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderir.

Birden çok sendikaya üye olunamaz. Birden çok sendikaya üyelik halinde sonraki üyelikler geçersizdir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Yıldırım Ulupınar konuşacak.

Buyurun Sayın Ulupınar. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA YILDIRIM ULUPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller ve 3 arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 14 üncü maddede, sendika üyeliğinin kazanılması hususu düzenlenmiştir. Bu düzenleme, Genel Başkanımız Sayın Tansu Çiller'in teklifinde 20 nci maddeyle düzenlenmiş olup, buradaki düzenleme daha detaylı olup, açıklayıcı ve gerçekçi olmasına rağmen, Komisyonda bu şekliyle kabul edilmiş ve Genel Kurulumuza bu şekliyle indirilmiştir; ancak, birçok kısmı, Sayın Genel Başkanımızın verdiği teklifle örtüşmektedir. Bunun içindir ki, bu maddeyi desteklediğimizi baştan beyan etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, günümüzde, çalışan kesimler arasında işçiler sendika kurma hakkına sahip oldukları halde, kamu görevlileri bu haktan maalesef mahrum bulunmaktadırlar. 1961 Anayasasının 46 ncı maddesi, tüm çalışanlara sendika kurma ve üye olma hakkı vermesine karşın, kamu görevlilerinin bu alanda haklarının kanunla düzenlenmesi hükmü getirilmiştir; ancak, 1960 ve 1965 yıllarında kabul edilen -mülga- 624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Kanunuyla, ülkemizde kamu çalışanlarının ilk kez sendikalaşması gerçekleşmiştir. Bu da, 20 Eylül 1971 tarihli ve 1488 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır.

Son on yıl içinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa Sosyal Şartının giriş ve birinci bölümü, Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü kararı, Anayasanın giriş bölümü, Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Kararı, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Avrupa Sözleşmesinin 11 inci maddesi, Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkının Korunmasına İlişkin 98 sayılı Sözleşme, ülkemiz tarafından onaylanmış bulunmaktadır. Böylece, ülkemiz, kamu görevlileri de dahil olmak üzere, tüm çalışanlara sendikalaşma hakkını tanımayı zaten üstlenmiş bulunmaktadır.

Bu gelişmelere karşılık, son yıllarda çeşitli Başbakanlık genelgeleriyle, kamu personeli sendikalarının örgütlenmelerine izin verilmiştir. 23.7.1995 tarih ve 421 sayılı Kanunla, Anayasanın 53 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, işçiler dışında kalan kamu görevlilerine örgütlenme ve toplugörüşme hakkı tanınmıştır.

Bu tasarıyla, uluslararası sözleşmelerde yer alan örgütlenme özgürlüğünün ulusal düzeyde yasallaştırılması, kamu görevlilerinin sendikal haklarını özgürce kullanabilmeleri, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hizmet verimliliğinin artırılması, sendika içi demokrasinin gerçekleştirilmesi ve yönetime katılımın sağlanması hedeflenmektedir.

Demokratik ve sosyal hukuk devleti olmanın en önemli göstergelerinden biri olan örgütlenme özgürlüğünün tüm çalışanlara eşit olarak tanınması için hazırlanan bu tasarıyla; kamu görevlilerinin, ortak hak ve menfaatlarının korunması ve geliştirilmesi için kurulacak olan sendikalara ve konfederasyonlara üye olması en tabiî haklarından biridir.

Bu maddeyle, kamu çalışanlarının herhangi bir şart aranmaksızın sendikalara serbestçe üye olması ve üyelik başvurusunun sendika yetkili organınca kabulü veya birkaç ay içerisinde sendikanın başvuruya cevap vermemesi halinde otomatik olarak üye olunması hedeflenmektedir.

Ayrıca, üyelik başvurusunda yargı yolu açık bırakılarak, üyelik başvurusu reddolunanların bu yolla başvurabilmeleri sağlanmıştır.

Diğer yandan, birden fazla sendikaya üye olan kişilerin sonraki sendikalara üyelikleri geçersiz kılınmaktadır.

Bu maddeyle, sendika kayıtlarının da, her yılın şubat, mayıs, ağustos, kasım aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilmesi hükme bağlanmıştır.

Demokratik ve sosyal hukuk devleti olmayı hedeflerken, kamu çalışanlarına sendika kurma hakkı vermek ve onlara serbestçe üye olabilmek, kamu çalışanlarına verilmesinde geç kalınmış bir haktır. Bu hakkın daha fazla geciktirilmeden kamu çalışanlarına verilmesinde çok büyük fayda vardır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, tam anlamıyla ideal bir tasarı olmasa da çıkması gereken bir tasarıdır. Bu tasarıyı desteklediğimizi ve bu tasarının kamu çalışanlarına ve Türkiyemize hayırlı olmasını temenni ediyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz.

Maddeyle ilgili 2 önerge vardır.

Önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin son fıkrasının "birden çok sendikaya üye olunmaz. Birden çok sendikaya üyelik halinde önceki üyelikler geçersizdir" değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Şimdi okutacağım son önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasının sonuna "kanunun çıktığı tarihten önceki üyelikler kişinin sendikaya müracaatı yeniden kazanılır" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mehmet Batuk

Şükrü Ünal

 

 

Kocaeli

Osmaniye

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Mevcut durumda sendikalardaki üyeliklerin yenilenmesi gerekmektedir. Bu değişiklikle mevcut üyelik durumuna açıklık getirilecektir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin son fıkrasının "birden çok sendikaya üye olunmaz. Birden çok sendikaya üyelik halinde önceki üyelikler geçersizdir" değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sendikalarda üyeliklerde devamlı değişiklikler olabilir. Bu önceki üyeliklerden istifa ederek en son üye olduğu sendikadaki üyeliği göz önünde bulundurulmalıdır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler... Etmeyenler... 14 üncü madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

Sendika üyesi olamayacaklar

MADDE 15. - Bu Kanuna göre kurulan sendikalara;

a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri,

b) Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar,

c) Bu Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları, başkanları, genel müdürleri, daire başkanları ve bunların yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri, merkez teşkilâtlarının denetim birimleri yöneticileri ve kurul başkanları, hukuk müşavirleri, bölge, il ve ilçe teşkilâtlarının en üst amirleri ile bunlara eşit veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri, işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları, belediye başkanları ve yardımcıları,

d) Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokulların müdürleri  ile bunların yardımcıları,

e) Mülkî idare amirleri,

f) Silahlı Kuvvetler mensupları,

g) Millî Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) çalışan sivil memurlar ve kamu görevlileri,

h) Millî İstihbarat Teşkilâtı mensupları,

ı) Bu Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların merkezi denetim elemanları,

j) Emniyet hizmetleri sınıfı ve emniyet teşkilâtında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel ile kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli,

k) Ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri,

Üye olamazlar ve sendika kuramazlar.

BAŞKAN - 15 inci maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya.

16 ncı maddedeki konuşma bölümünün de bir kısmını buraya hasredeceksiniz...

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 inci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle ilgili kafama takılan bir iki teknik konuya işaret ettikten sonra, sözlerime devam edeceğim.

Burada, 15 inci maddenin (g) bendiyle, Millî Savunma Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan sivil memurların, sendikalara üye olma ve sendika kurma hakkını ortadan kaldırıyoruz. Benim bilgilerime göre, bu arkadaşlarımız, zaten, çok stratejik bölümlerde çalışmamaktadırlar ki, bunların da, gerçekten, maaşlarında çok büyük düşüklük vardır, sosyal haklarında birtakım eksiklikler vardır. Maalesef, bunlar, bu haklarını elde edemezler; hatta, bazen, haksız tayinlerin olduğunu, askerî disiplin içerisinde tayinlerinin olduğunu da duyuyoruz.

Ayrıca, burada, cezaevlerinde çalışan ceza infaz memurlarının ve sendika hakkına sahip olan kurumlardaki denetim memurlarının da sendikalara üye olamama ve sendika kuramamaları gibi birtakım yasaklar getirilmiş. Bana göre, güvenlik ve stratejik açıdan sınırlamalar ve yasaklamalar getirilen bu kurumlarda çalışan bu tip memurların, belirttiğim üç tip memurun mutlaka bu yasaklar içerisine alınmaması gerektiğini düşünmekteyim; bu yönde bir eksiklik var ve sayın hükümeti bu yönde uyarıyorum. Eğer tasarıda, kendi önergeleriyle bir değişiklik yaparlarsa, memnun olacağımı ve hiç olmazsa, biraz adalet sağlanacağını ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa, gecikmiş bir yasadır. Bu, geçen dönemlerde gündeme geldi; ama, değişik sebeplerle -demokrasimizdeki istikrarsızlık sebebiyle de- maalesef gerçekleşemedi. İnşallah, bugün bu yasa çıkar.

Gönlümüz, tabiî, Doğru Yol Partisi olarak isterdi ki, bütün kamu çalışanları bu yasada uzlaşma sağlasın; ama, görüyoruz ki, sendikalar arasında uzlaşma sağlanamamış; haklı gerekçeler olabilir; ama, bu, bir başlangıçtır, Türkiye'de, ilk defa, memurlar böyle bir sendikalaşma hakkı, en azından, resmî olarak, toplugörüşme hakkı elde etmiş olacak. Bununla yetiniyor musunuz diye sorarsanız; hayır; ama, bir başlangıç olarak kabul ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, eğer, Uzlaşma Kurulunun Anayasayla ilgili getirmekte olduğu ve temmuzda görüşüleceği ifade edilen Anayasa değişikliğinde grev ve lokavt hakları sağlanabilirse, daha doğrusu, Anayasamızın 53 ve 54 üncü maddeleri de o Uzlaşma Kurulundaki maddelerin arasına alınırsa, bu eksiklik de ortadan kalkar diye düşünüyorum; hükümetimizi de bu yönde uyarıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 16 ncı madde üzerinde konuşmayacağım. Bu 16 ncı maddede de, kendi rızasıyla çekilen sendika üyesinin hakkında, çekilmenin kabulü veya ademi kabulü yönünde bir ay gibi uzun bir sürenin neden konulduğunu da merak ediyorum; açıklanırsa memnun olurum.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, memurlarımızın içinde bulunduğu duruma da kısaca temas etmek istiyorum. Bugün, gerçekten, memurlarımız sefil durumdadır; Türkiye'de, bütün kesimlerin olduğu gibi, özellikle, çalışanların ekonomik durumları da kötüdür. İstisnaî memurluklar var. Burada, bu Meclisten birçok yasa geçirdik. Birtakım kurumlar ve kurullar kuruyoruz, buralarda çalışanların aldıkları maaşlar 4-5 milyar lirayı buluyor, birtakım imkânlar sağlıyorlar, lojmanından tutunuz, diğer bütün imkânlara sahipler; ama, üniversiteyi bitirmiş on yıllık memurumuz, maalesef, 150-200 milyon liraya talim ediyor. Büyükşehirlerde çalışan, hele tek başına çalışan bir memurun, bir lise mezunu memurun, bir ortaokul mezunu memurun aldığı bu düşük ücretlerle geçinmesi mümkün değildir. O bakımdan, şu düşünülmelidir: Bugün, üniversiteye kadar okumuş olan bir memurumuz -küçümsediğim için söylemiyorum- manavlar odası başkanı kadar imkânlara sahip değil. Bugün öyle oda başkanlarımız var ki, maalesef, milyarları alıyorlar; 4-5 kurumdan birtakım haklar sağlamışlar, 15-20 milyarı bulan imkânlara sahipler; ama, üniversiteyi bitirmiş, en iyi fakülteleri bitirmiş devletin çeşitli kademelerinde bulunan memurlarımız ise, maalesef, düşük ücretlerle çalışmak durumundalar.

Şunu bilhassa belirtmek istiyorum: Vekil olduğumuz günden bu yana personel rejimiyle ilgili çalışmalar yapıldı, yapılıyor; bugün, 4 yıldan beri iktidarda bulunan bu hükümet de çalışmalarda bulunuyor; fakat, maalesef, bir türlü, personelle ilgili rejimde bir düzenleme yapılmış değil. Öyle bir şey ki, haklar ve ücretler yönünden işçi ile memur arasında büyük farklılıklar var, özellikle bazı işçiler açısından; kurumlarına göre memur ile memur arasında, memurlar arasında birtakım farklılıklar var. O bakımdan, bu dengesizlik ortadan kalkmalı. Gerçekten, Türkiye'de sosyal adaleti ve çalışmadaki adaleti sağlayacak, kesinlikle özlük haklarında birliği sağlayacak, eşitsizliği, adaletsizliği ortadan kaldıracak, terfilerdeki adaletsizlikleri ortadan kaldıracak personel rejimiyle ilgili düzenlemeler, hükümet tarafından, bu Meclise bir defa getirilsin; getirilsin ki, şu adaletsizlik ortadan kalksın ve bu Meclis de, bunu, hiçbir şey düşünmeden çıkarsın; yoksa, her gün, her memurdan beddua duymak mecburiyetinde kalmayalım. Bizim dönemimiz bitip gidecek; herhalde, 20 senede bu personel rejiminde bir düzenleme olmayacak.

Bu yasa tasarısı bir başlangıçtır. Bu yasa tasarısının, özellikle çalışanlarımıza hayırlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 4 önerge vardır; 1'i hükümete, 3'ü de sayın milletvekillerine ait.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin "Yüksek yargı organları başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Maliki Ejder Arvas

Musa Demirci

 

Manisa

Van

Sıvas

 

 

Latif Öztek

 

 

 

Elazığ

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 15 inci maddesinin (c) bendindeki "işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" ibaresinin "100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı 15 inci maddesinin (c) bendindeki "işyerlerinin üst amirleri ile yardımcıları" ibaresinin metinden çıkarılması, (g) bendinin metinden çıkarılması, (j) bendindeki "ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel ile kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli, (k) bendindeki "ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Sebahattin Karakelle

Hüseyin Çelik

Ali Naci Tuncer

 

Erzincan

Van

Trabzon

 

Veysi Şahin

Turhan Güven

Yıldırım Ulupınar

 

Mardin

İçel

İzmir

 

Hacı Filiz

Mustafa Örs

Rıza Akçalı

 

Kırıkkale

Burdur

Manisa

 

 

Saffet Arıkan Bedük

 

 

 

Ankara

 

BAŞKAN - Okutacağım son önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz:

"MADDE 15.- Bu Kanuna göre kurulan sendikalara;

a) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterlikte çalışan kamu görevlileri ile TBMM genel sekreteri ve yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri ve yardımcıları,

b) Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekte sayılanlar,

c) Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları, başkanları, genel müdürleri, daire başkanları ve bunların yardımcıları ve yönetim kurulu üyeleri, merkez teşkilatlarının denetim birimleri, yöneticiler ve kurul başkanları, hukuk müşavirleri, bölge il ve ilçe teşkilatları en üst amirleri ile onlara eşit veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri, işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları, belediye başkanları ve yardımcıları,

d) Yüksek Öğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, üniversite ve ileri teknoloji rektörleri, fakülte dekanları ile enstitü ve yüksekokulları müdürleri ve bunların yardımcıları,

e) Mülkî idare amirleri,

f) Sivil memurları hariç Silahlı Kuvvetler mensupları,

g) Millî İstihbarat Teşkilatı mensupları,

h) Müfettişler, hesap uzmanları, murakıplar, kontrolörler ve bunların yardımcıları ile denetçiler ve denetmenler,

i) Emniyet amiri ve daha üst seviyede görevli emniyet hizmetleri sınıfı mensupları,

Üye olamazlar ve sendika kuramazlar.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Maliki Ejder Arvas

Musa Demirci

 

Manisa

Van

Sıvas

 

 

Latif Öztek

 

 

 

Elazığ

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddede yer alan sendikalara üye olamayacak, kamu personeli çok geniş tutularak, âdeta sendikasızlığın önü açılmıştır. ILO sözleşmelerine aykırı olarak bazı sınıf ve birçok unvan kapsamdışı tutulmuştur.

Sendika dışında tutulacak personel, idarî ve siyasî baskıya daha çok maruz kalacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, biz, oradaki önergemizi geri çekiyoruz; Sayın Bakanın önergesine katılıyoruz.

BAŞKAN - Peki, çekiyorsunuz.

Sayın Bakanın önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 15 inci maddesinin (c) bendindeki "işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" ibaresinin "100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümete ait, Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin "Yüksek yargı organları başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu maddede yer alan sendikalara üye olamayacak kamu personeli çok geniş tutularak âdeta sendikasızlığın önü açılmıştır. ILO sözleşmelerine aykırı olarak bazı sınıf ve birçok unvan kapsamdışı tutulmuştur.

Sendika dışında tutulacak personel idarî ve siyasî baskıya daha çok maruz kalacaktır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

Üyeliğin sona ermesi

MADDE 16. - Her üye üyelikten serbestçe çekilebilir.

Üyelikten çekilme, çekilme isteğinin sendikaya bildirilmesi ile gerçekleşir. Çekilme bildirimini alan sendika görevlisi, kayıt defterine işlemek ve alındığına ilişkin bir belgeyi derhal üyeye vermek zorundadır. Sendika çekilme bildirimlerinin birer örneklerini her yılın Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında bir liste ekinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadır. Üyelikten çekilen, bildirimin bir örneğini dosyasında saklanması için işverene gönderir.

Çekilme, sendikaya başvurma tarihinden başlayarak bir ay sonra geçerli olur. Çekilenin bu süre içinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendikaya üyeliği, bu sürenin bitim tarihinde kazanılır.

Üyenin, sendikadan çıkarılma kararı genel kurulca alınır. Çıkarma kararı, çıkarılana ve işverene yazı ile bildirilir. Çıkarma kararına karşı üye, bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde görevli mahkemeye itiraz edebilir. Mahkeme iki ay içinde kesin karar verir. Üyelik, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar sürer.

Çekilme, göreve son verilmesi veya sair nedenlerle kamu görevinden ayrılanlar ile farklı bir hizmet koluna giren kuruma atananlardan sendika üyesi olanların üyelikleri, varsa sendika şubesi, sendika veya konfederasyon organlarındaki görevleri sona erer. Emekliye ayrılanların sendika şubesi, sendika veya konfederasyon organlarındaki görevleri seçildikleri dönemin sonuna kadar devam eder.

İşverenler her yılın mayıs ve kasım ayı sonu itibariyle kurumlarındaki sendika üyesi kamu görevlilerinin sendikalara göre dağılımları ile sendika üyeliği sona eren veya askıya alınanlara ilişkin bilgileri bilgisayar ortamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadırlar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendika ve üyelik kayıtlarına ilişkin olarak derlediği bütün bilgileri bir ay içinde Devlet Personel Başkanlığına gönderir.

BAŞKAN- Maddeyle ilgili 3 önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının "her üye, sendika üyeliğinden serbestçe çekilebilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

 Nesrin Ünal

Fevzi Zihnioğlu

 

Manisa

Antalya

Sakarya

 

Mehmet Ay

Armağan Yılmaz

Abbas Bozyel

 

Gaziantep

Uşak

Iğdır

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında bulunan "üyelikten çekilme, çekilme isteğinin her sendikaya bildirilmesiyle gerçekleşir" ibaresinin "üyelikten çekilme, çekilme isteğinin sendikaya yazılı olarak bildirilmesiyle gerçekleşir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

 Nesrin Ünal

Fevzi Zihnioğlu

 

Manisa

Antalya

Sakarya

 

Kürşat Eser

Armağan Yılmaz

Vedat Çınaroğlu

 

Aksaray

Uşak

Samsun

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum,  aynı zamanda, en aykırı önergedir:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki "onbeş gün" ibaresinin "bir ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

 Salih Erbeyin

Mehmet Ay

 

Manisa

Denizli

Gaziantep

 

Nesrin Ünal

Fevzi Zihnioğlu

 

 

Antalya

Sakarya

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, önergelerini geri çekiyorlar.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Konfederasyon ve uluslararası kuruluş üyeliği

MADDE 17.- Sendikalar ancak bir konfederasyona üye olabilirler. Birden çok konfederasyona üye olunması halinde sonraki üyelikler geçersizdir.

Sendika ve konfederasyonlar, amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara serbestçe üye olabilirler ve üyelikten çekilebilirler.

İlgili kuruluş,  üye olduğu veya üyelikten ayrıldığı amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara, üye olduğu veya üyelikten ayrıldığı tarihi izleyen onbeş gün içinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirir. Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş tüzüğünün bir örneği de eklenir.

Sendikalar ve konfederasyonlar önceden izin alınmaksızın, serbestçe, yabancı ülkelerdeki  amaçlarına uyan uluslararası  kuruluşların üye veya temsilcilerini Türkiye'ye davet edebilir veya yabancı ülkelerdeki toplantılarına kendi üye veya temsilcilerini gönderebilirler.

BAŞKAN - DYP Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin; buyurun.

DYP GRUBU ADINA İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğru Yol Partisi Grubunun 17 nci madde üzerindeki görüşlerini arz ve ifade edeceğim.

Demokratikleşmesini tamamlayamamış ülkelerin, hem içhuzur ve barışı ve hem de kalıcı ve sıhhatli ekonomiyi, büyümeyi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Türkiye, demokrasi sürecinde, zaman zaman, mesafe almasına rağmen, oldukça sık araya giren inkıtalar sebebiyle birçok kazanımını da kaybetmiş, istenilen çoğulcu, katılımcı insan temel hak ve özgürlüklerine ulaşabilme hamlesini yapamamıştır; işte bu nedenle, sosyal hukuk devleti olmanın aslî göstergelerinden biri olan teşkilatlanma özgürlüğünü ve bütün çalışanlar arasında ayırım yapmadan ortak hak ve çıkarların korunmasını güvence altına alamamıştır.

Muhterem milletvekilleri, ilk defa, 1965 yılında, çok kısıtlı da olsa başlayan sendikalaşma hareketlerinin üzerinden otuzaltı yıl geçmiş olmasına rağmen bugüne kadar sonuçlandırılamamış olması anlatmak istediklerimizin delilidir. Bundan öte, Türkiye, maalesef, henüz sivil anayasasını yapamamıştır. Teşkilatı Esasiye, 1961, 1982 Anayasaları asker-sivil bürokratların ve ihtilal vasatının ürünleridir. Bugün de Anayasadaki birtakım maddelerin değiştirilmesiyle ilgili çalışmalar sürdürülüyorsa sıkıntıların devam ettiğini görüyoruz. 1982 Anayasası ihtilalcilerin isteği doğrultusunda hazırlanmış ve ihtilal psikolojisinin hâkim olduğu, korkunun yaşandığı, ihtiyaca cevap vermeyen ve antidemokratik maddeleri muhtevidir. Zaten, bilindiği gibi, bugün de Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere evrensel demokratik değerlere ve Avrupa Birliği normlarına uydurulamamasının, toplu sözleşme ve grev hakkının yer alamamasının engeli de 1982, yani bugün kullandığımız Anayasadır.

Muhterem milletvekilleri, Doğru Yol Partisi olarak, bizim, yönetim felsefemizin temelinde, vatandaştan korkan devlet anlayışına yer yoktur. Hele hele devleti teslim ettiğiniz insanlara kendisini teslim etmeme gibi, mantığı olmayan anlayışa hiç yer yoktur. Kamu görevlilerinin sendikalaşması noktasındaki değerlendirmemizin özünde bu temel düşünce vardır. Dolayısıyla, toplu sözleşme ve grev hakkının yer aldığı, tüm çalışanların ayırımsız hak sahibi edildiği, uluslararası sendikal teşkilatlara üye olabilen, hiçbir yerinde temsilci seçimini engellemeyen, barajın söz konusu edilmediği, ayırım yapmadan din görevlilerinin de sendikalaşabildiği, hâsılı, evrensel demokratik normlara uygun, kendi kendini disipline ve kontrol eden ideal sendikaların kurulması hedefimizdir. Bugün için razı olduğumuz anayasal engelleri ortadan kaldıramadığımız hususlar gücümüzün yetmediğindendir ve az da olsa hukukî bir zemin ve muhtelif kazanımların elde edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Düşe kalka da olsa, er veya geç, ülkemizde, insan temel hak ve hürriyetlerinin cari olduğu demokratik hukuk devleti mutlaka teessüs edecektir. Bu, bizim misyonumuzun hususiyetidir ve yükümlülüğümüzdür. Türkiye'nin bugün önünde duran demokratik ve ekonomik teressübat, ihtilallerin teressübatıdır.

Muhterem milletvekilleri, hem demokratik haklar olmalı ve hem de ekmek olmalıdır. Bizim kararlılığımızda her ikisinden vazgeçmemek vardır. İkisinin de veya birisinin olmadığı ülkelerde insanca yaşamaktan bahsetmek mümkün değildir.

Bugünkü kötü yönetim, toplumumuzun bütün kesimlerinde görüldüğü gibi, vatandaşlarımızın yüzde 90'ını yoksulluk ve açlık çukuruna düşürmüştür. O sebeple, kamu çalışanları, esnaflar, çiftçiler, işçiler, dul ve yetim sokağa dökülmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLHAN AYTEKİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aytekin; 1 dakika içinde toparlayınız.

İLHAN AYTEKİN (Devamla) - Onun için, Diyanet İşleri Başkanlığı, memurun zekat alabileceği fetvasını vermiştir; onun için, ihtilas, irtikâp, irtişa, iflas, cinayet ve intiharlar çoğalmıştır. Türkiye'de namuslu insanların geçinmesi ve yaşaması zorlaşmıştır. Onun için, vatan sevdası olan insanımız, doğduğu yerden doyduğu yeri aramaya başlamış ve bütün bunlar, ahlakî dokumuzda derin tahribat meydana getirmiştir. Asıl endişemizi mucip olan husus da budur.

Türkiye'nin kapıları açılsın, birileri de Türkiye'deki gelenleri alacak olsun; rakam ifade etmeyelim; ama, büyük bir bölümünün göç etmeye hazır olduğunu görüyoruz.

Türkiye, umumi bir stresi yaşıyor. Moral çöküntüsü içerisindeki insandan verimlilik beklemek, sıhhatli düşünme istemek, sosyal ilişkilerinde ahenk aramak mümkün değildir. Devlet, vatandaşın parasal meselelerini halletmekte zorluğu olan günleri yaşayabilir; ancak, paraya dayalı olmayan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLHAN AYTEKİN (Devamla) - Saygı sunayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aytekin.

İLHAN AYTEKİN (Devamla) - Sayın Başkan, ben, yine de, saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Madde üzerinde 3 önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "Birden çok konfederasyona üye olunması halinde sonraki üyelikler geçersizdir." ibaresinin "Birden çok konfederasyona üye olunması halinde yalnızca ilk üyelik geçerlidir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Armağan Yılmaz

Nesrin Ünal

 

Manisa

Uşak

Antalya

 

Fevzi Zihnioğlu

Abbas Bozyel

 

 

Sakarya

Iğdır

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "onbeş gün" ibaresinin "bir ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Vedat Çınaroğlu

Nesrin Ünal

 

Manisa

Samsun

Antalya

 

Fevzi Zihnioğlu

Armağan Yılmaz

 

 

Sakarya

Uşak

 

BAŞKAN - Son önerge, en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş tüzüğünün bir örneği de eklenir." ibaresinin "Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş tüzüğünün bir örneği ile mevcut yönetim kurulunun listesi de eklenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Abbas Bozyel

Nesrin Ünal

 

Manisa

Iğdır

Antalya

 

Fevzi Zihnioğlu

Armağan Yılmaz

 

 

Sakarya

Uşak

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergelerimizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Önergelerini geri çekmişlerdir.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Güvenceler

Sendika üyelerinin  ve yöneticilerinin güvencesi

MADDE 18. - Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez.

Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz.

Sendika veya konfederasyon yönetim kurullarına seçilenler, seçildikleri tarihten başlayarak bu görevlerinde kaldıkları sürece kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar.

Mahalli ve genel seçimlerde aday olanların, sendika ve konfederasyonun organlarındaki görevleri adaylık süresince askıda kalır. Seçilmeleri halinde görevleri son bulur.

Sendika şubeleri en az 500 üye ile kurulur. 500 ile 3000 üyesi olan sendika şubelerinde 1 yönetim kurulu üyesi, 3001 ile 5000 üyesi olan sendika şubelerinde 2 yönetim kurulu üyesi, 5001 ile 7500 üyesi olan sendika şubelerinde 3 yönetim kurulu üyesi, 7501 ile 10 000 üyesi olan sendika şubelerinde 4 yönetim kurulu üyesi ve 10 001 ve daha fazla üyesi olan sendika şubelerinde 5 yönetim kurulu üyesi genel kurul kararı ile aylıksız izinli sayılır.

Kamu görevlilerinin bu süreleri, emekli kesenekleri ve karşılıklarının yöneticisi oldukları sendikaları tarafından her ay Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına gönderilmesini kabul etmeleri koşuluyla emeklilik derecelerinde değerlendirilir.

Şube yönetim kuruluna seçilenlerden aylıksız izinli sayılanların dışında kalanlar, kamu kurumlarındaki görevlerini sürdürürler.

Aylıksız izinli sayılanlardan herhangi bir nedenle sendika veya konfederasyon organlarındaki görevlerinden ayrılanlar, eski görevlerine ya da benzer başka bir göreve dönerler. Onbeş gün içinde görevlerine başlamak için başvurmayanlar görevlerinden çekilmiş sayılırlar.

Açığa alma, resen emeklilik, göreve son verilmesi, tayin veya sair hallerde görevlinin mahkemeye başvurması halinde, mahkeme kararı kesinleşinceye kadar sendikadaki görevi devam eder.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili üç önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağız.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki "veya olmaları nedeniyle bir ayırım yapamaz" ibaresinin "veya olmaları nedeniyle bir ayırım yapamaz, yapılmasına müsamaha gösteremez" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Vedat Çınaroğlu

Nesrin Ünal

 

Manisa

Samsun

Antalya

 

Fevzi Zihnioğlu

Armağan Yılmaz

 

 

Sakarya

Uşak

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                            Ankara

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin beşinci fıkrasının (sendika şubeleri en az 50 üye ile kurulur) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Lütfi Yalman

 

Van

Bingöl

Konya

 

Bülent Arınç

Maliki Ejder Arvas

Musa Demirci

 

Manisa

Van

Sıvas

 

 

Latif Öztek

 

 

 

Elazığ

 

BAŞKAN - Okutacağımız son önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağız.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 18 inci maddesinin sekizinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Aylıksız izinli sayılanlardan herhangi bir nedenle sendika veya konfederasyon organlarındaki görevlerinden ayrılanlar, görevlerinin son bulması tarihinden itibaren bir ay içinde ayrıldıkları kurum ve kuruluşa yazılı müracaat etmeleri durumunda, kamu işvereni bu kimseleri bir ay içinde eski görevlerine ya da uygun diğer bir göreve atamak zorundadır. Bir ay içinde görevlerine başlamak için başvurmayanlar görevlerinden çekilmiş sayılırlar."

 

Turhan Güven

İsmail Köse

Nihat Gökbulut

 

İçel

Erzurum

Kırıkkale

 

Aydın Tümen

Miraç Akdoğan

Cengiz Aydoğan

 

Ankara

Malatya

Antalya

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için müspet görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                                                           Ankara

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin beşinci fıkrasının (sendika şubeleri en az 50 üye ile kurulur) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe: Bu maddenin beşinci fıkrasının antidemokratik olduğu görülmektedir. Ülkemizin 3/1'de birçok hizmet kolunda şube kurulması imkânsız hale gelecektir. Birçok ilde zaten memur sayısı 50 civarındadır. Şube kurmak için baraj getirilmemelidir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum...

VEDAT ÇINAROĞLU (Samsun) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ KISIM

Faaliyetler, Yasaklar ve İdarî Kurullar

BİRİNCİ BÖLÜM

Faaliyetler ve Yasaklar

Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri:

MADDE 19. - Kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonları bu Kanundaki hükümler çerçevesinde, üyeleri adına toplu görüşmeye katılmaya, toplu görüşmeyi sonuçlandırmaya ve taraf olmaya yetkilidir.

Sendika ve konfederasyonlar kuruluş amaçları doğrultusunda aşağıdaki faaliyetlerde bulunabilirler :

a) Genel olarak kamu personelinin hak ve ödevleri, çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek ve toplu görüşme sonucunda anlaşmaya varılan mutabakat metinlerinin uygulanmasını izlemek üzere idarî kurullara üyeleri arasından temsilciler göndermek,

b) Devlet personel mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini öngören çeşitli kurullara temsilci göndermek,

c) Verimlilik araştırmaları yapmak, sonuçlarla ilgili raporlar düzenlemek, önerilerde bulunmak ve işverenlerle bu konularda ortak çalışmalar yapmak,

d) Üyelerin meslekî yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı toplantılar düzenlemek, bilimsel çalışmalar yapmak ve yayınlarda bulunmak,

e) Üyelerin ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatleri ile personel hukukunu ilgilendiren konularda ilgili kurumlara ve yetkili makamlara sunulmak üzere çalışmalar yapmak ve öneriler getirmek,

f) Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak,

 g) Üyeleri ve ailelerinin yararlanmaları için hizmet amacıyla, eğitim ve sağlık tesisleri, dinlenme yerleri, spor alanları ve benzeri yerler ile kitaplık, kreş, yuva ve huzur evleri, yardımlaşma sandıkları kurmak ve yönetmek ile herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile üyeleri için kooperatifler kurulmasına yardım etmek ve nakit mevcudunun yüzde onundan fazla olmamak kaydıyla bu kooperatiflere kredi vermek,

h) Yangın, su baskını, deprem gibi tabii afetlerin vukuunda, gerektiğinde üyelik şartı aranmaksızın nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla afete uğrayan bölgelerde konut, sağlık ve eğitim tesisleri yapmak ve bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni ve nakdi yardımda bulunmak.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz yasa tasarısı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonundan 2000 yılı mart ayında geçmişti. Komisyonda görüşülen bu yasa tasarısı, hükümet tarafından nedense uzun süre rafa kaldırıldı; ne oldu bilmiyoruz; ama, yeniden karşımıza getirildi.

Ülkemizde memur tanımı inanılmaz derecede geniştir ve devlette çalışan insanımızın çoğu memur olarak adlandırılmaktadır. Oysa, dünyada, kamu otoritesini fiilen kullananlar dışındakiler memur sayılmamaktadırlar; bunlar, sendikalaşma, toplusözleşme ve grev haklarından faydalanmaktadır. Ülkemizde, kamu çalışanlarının sendika kurma hakkı çok gecikmiştir. Getirilen sendika hakkını yeterli görmeyebiliriz. Biz, komisyonda, bu hakları artırmak için çabaladık; ancak, fazla başarılı olamadık. Bu haliyle bile çıkmasının bir kazanç olacağını düşünüyoruz. Türkiye'de gelişmiş ülkeler seviyesinde demokratik ortam sağlandığında, bunun da geliştirileceğine inanıyoruz. Demokraside dünya standardına ulaşılınca, toplusözleşme ve grev hakkının da tanınacağı tabiîdir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, görüyoruz ki, devlet, kendi memurundan korkmaktadır. Kendi memurundan korkan devlet olur mu?! Devlet memuru, devlet adına çalışacak, devletin kendine verdiği yetkiyi kullanacak; ama, sendika kurma hakkı söz konusu olduğunda, devlet, memurundan korkacak, memurunun elini kolunu bağlayacak...

Bu tasarı görüşülürken, Sağlık, Aile ve Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, sendika temsilcileriyle uzun uzun görüşmeler yaptık. Doğal olarak, onlar da, değişik görüşleri savunuyorlardı, pek çok konuda değişik düşünüyorlardı; bazısı, bu haliyle bile yasanın çıkmasını bir kazanç olarak görüyor, bazısı ise, bu haliyle yasayı kesinlikle istemiyordu. Değişik görüşlerin olması tabiîdir. Bizler, bu yasayı, devleti de sıkıntıya sokmadan, nasıl daha iyi çıkaracağımızı tartışmalıyız, kamu çalışanlarına verebileceğimiz en iyi şartları ve sendikal hakları vermeliyiz; ancak, bir hak verilirken, diğer tarafa da haksızlık yapmamalıyız. Kamu çalışanları, toplusözleşme ve grev hakkı istiyorlar; haklıdırlar; ancak, toplusözleşme ve grev hakkı verilecek olursa, buna karşılık kamunun da lokavt hakkına sahip olması gerekir. Bu nedenle, dengeleri iyi kurmalıyız, hem devleti hem kamudaki memurları düşünmeliyiz. Kamudaki memur, işçi arasındaki eşitsizliği düzeltirken devletin imkânlarını da gözönünde tutmalıyız.

Değerli milletvekilleri, 19 uncu maddeyle sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemede sayılanlar, neredeyse diğer sendikal faaliyetlere yakındır; ancak, nedense bu faaliyetler sayılırken, toplusözleşme lafından ısrarla kaçınılmakta ve toplu görüşme denilmektedir. Bu maddeyle sendika temsilcilerinin faaliyet ve yetkileri sayılmaktadır. Sendika temsilcileri toplu görüşme yapabilecek ve idarî kurullara katılabilecektir, üyeleri adına araştırmalar yapabilecek, üyelerin, ortak ekonomik ve sosyal hakları için çalışma yapacaktır, üyelerinin sosyal konularına yardımcı olabilecektir, üyelerinin idareyle doğacak ihtilaflarında üyelerin menfaatı için çalışmalar yapabilecek ve yargı karşısında üyeleri lehine taraf olabilecektir, üyelerinin kuracağı kooperatiflere yardımcı olabilecek, ayrıca, yangın, su baskını ve deprem gibi tabiî afetlerde üyelerine yardımcı olabilecektir.

Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, Kamu Sendikaları Yasa Tasarısını tüm eksikliklerine rağmen destekliyoruz; bu bir adımdır. İnşallah, Türkiye dünya ölçülerinde demokrasiye sahip olunca grev ve toplusözleşme hakkı da verilir.

Bu yasanın kamu çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu tasarısının 19 uncu maddesinin (g) fıkrasının sonunda yer alan "bu kooperatiflere" ibaresinden sonra "yukarıdaki kuruluşlara işletme kredisi" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Fethullah Erbaş

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Van

Ankara

 

Osman Aslan

Lütfi Yalman

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Konya

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Yakup Budak

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

Adana

Çankırı

Şanlıurfa

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sendika ve konfederasyonların üyeleri ve aileleri için kurdukları kreş, eğitim ve sağlık tesisleri, dinlenme yerleri, spor alanları ve benzeri yerleri açmaları yeterli değildir. Buraların işletilmesi ve daha faydalı hale gelmeleri için işletme kredileri vermesi gereklidir. Kanunda olmayan bu ibare teklif edilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 19 uncu madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 20. - Bu Kanuna göre kurulan sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz.

Sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddî yardım kabul edemez, siyasî partilerden maddî yardım alamaz ve onlara maddî yardımda bulunamazlar.

Sendika ve konfederasyonlar siyasî partilerin kuruluşu içinde yer alamazlar; siyasî partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar.

Sendika ve konfederasyonlar ticaretle uğraşamazlar.         

BAŞKAN - 20 nci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Bedük; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 683 sıra sayılı tasarı ve Sayın Tansu Çiller ve arkadaşlarının verdiği kanun teklifinin 20 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, toplumsal hayatın en dinamik ve o derecede de sıkıntılar içerisinde bulunan kesimi çalışma hayatındaki kesimdir. Çalışma hayatında yer alan memur, işçi, sözleşmeli ve emeklilerin büyük sorunlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Devlet, huzurunu, güvenini ve refahını sağlamakla yükümlü olduğu bireyin hizmetinde olan çalışan kesimin hakkını ve hukukunu korumalıdır ve bunu korumak mecburiyetindedir de. Memurlar, çalışanlar, devletin aynasıdır. Sosyal ve ekonomik güvencesi sağlanmamış, meseleleri çözümlenmemiş olan çalışanların, kamu hizmetlerini süratli, verimli ve etkili bir şekilde gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Bu suretle, devletin, iktisadî bakımdan güçlü olması, milletin de zenginliğini sağlaması mümkün değildir.

Ehliyeti ve liyakati temin eden eğitilmiş insangücünün yaratıcılığıyla birlikte, uluslararası yarışta rekabet edebilmek için, demokratik standartların uygulanması şarttır. Demokratikleşme, ülkemizin, ekonomik ve sosyal hayatımızın çözümlenmesi gereken sorunudur. Demokrasilerde örgütlenme hakkı bir insanlık hakkıdır. Bu itibarla, çalışanların her kesimine örgütlenme hakkını vermek, bizim demokratikleşme hedeflerimizin en önemli halkasını teşkil etmektedir. Çağdaş demokrasilerde normları yönetime kazandırmak suretiyle, uluslararası arenada rekabet edebileceğimiz inancını taşımaktayız.

Yaptıklarımızla birlikte, ikinci demokrasi programıyla taahhüt ettik ve söz verdik; biz, siyaseti, sözüyle özünü birleştirmek suretiyle gerçekleştirmeyi hedefliyoruz; ne söz verdikse onu yapıyoruz.

Kamu çalışanlarına sendika kurma hakkını, ilk defa, genelgeyle, 1993 yılında gündeme getiren Doğru Yol Partisi iktidarıdır ve yine, bu genelgeden sonra 23.7.1995 tarihinde, Anayasamızın 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, kamu görevlilerine sendika kurma hakkı tanınmış, usul ve esaslarının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. 1996 yılında, kamu çalışanlarının sendika kurmasına imkân sağlayan kanun tasarısı hazırlanmış; ancak, hükümet düştüğü için gündeme getirilememiştir. Kasım 1997'de, Genel Kurula getirilen kamu görevlileri sendikası kanun tasarısının Doğru Yol Partisinin Genel Kurula girmesi suretiyle ancak görüşülmesine imkân verilmiş ve 23 üncü maddeye kadar da görüşülmüştür; ama, o tarihteki hükümeti yandan destekleyen parti, özellikle vazgeçtiği için, tasarıda Hükümet yerine oturmamış, Komisyon da oturmamış ve böylece kadük olmuştur.

Şimdi, özellikle şunu ifade etmek istiyoruz: Kamu çalışanları için, artık, devamlı olarak kendilerine sendika hakkı verileceği hususundaki söylemlerden vazgeçileceği bir ortama gelmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Biz, aslında, bu tasarının, bir an evvel yasalaşması için, temel yasa kabul edilmesini de istiyorduk; ama, geldiğimiz nokta itibariyle, gerçekten, hiç olmazsa kurulmuş olan sendikaların, artık, hukuken de sendika olma hüviyetini kazanacak olmasını memnuniyetle kaydediyoruz ve memnuniyetle de karşılıyoruz.

Esasen, bizim idealimiz, toplusözleşmeli ve grevli sendika kurmadır; hedefimiz de budur; ama, şu andaki Anayasamızın imkân vermemesi sebebiyle, toplusözleşmeli ve grevli sendika kurma hakkı, maalesef sağlanamamaktadır. Ümit ediyoruz ki, gelecekte, toplusözleşmeli ve grevli sendika kurma hakkını gerçekleştirme fırsatını, inşallah, yine, şu büyük Meclis verecektir.

Biz, şunu söylüyoruz: Memurlar, gerçekten ekonomik sıkıntı içerisindedirler; aldıkları paralar, ücretler bakımından, ekonomik bakımdan, sosyal bakımdan fevkalade büyük sıkıntı içerisindedirler ve aldıkları maaş, gerçekten, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacakları seviyededir, açlık sınırının altındadır ve yoksulluk sınırının da altındadır; 1 milyondan fazla memur, maalesef, açlık sınırının altında maaş almaktadır.

İşte, getirilen bu tasarı yasalaştığı takdirde, hem toplugörüşmeli, ekonomik ve sosyal birkısım hakların elde edilmesine imkân verecek hem de -bu görüşmeler sırasında, yine- memurlar, haklarını dile getirme ve sorunlarıyla ilgili olarak da rapor tanzimi ve bu raporu hükümete ve ilgili kurum ve kuruluşlara verme imkânına sahip olacaklardır.

Bu itibarla, biz, bu kanun tasarısının, mutlak surette, bir an evvel yasalaşmasını istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bedük.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir devletin, devlet olma niteliği itibariyle, kendisini koruyucu birkısım tedbirleri alma zorunluluğu vardır. İşte, görüşmekte olduğumuz 20 nci madde, aslında bu yasakları içermektedir. Nedir bu yasaklar; sendika ve konfederasyonlar, yönetim ve işleyişleri sırasında Anayasada belirtilen niteliklerden cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı herhangi bir eylem yapmayacaklar; sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddî yardım kabul etmeyecek, siyasî partilerle bir bağlantı içerisinde olmayacaklar ve yine, siyasî partilerin faaliyetlerine katılmayacaklar, rumuzlarını da kullanmayacaklar.

Bunun, doğrudan doğruya, memurlarımızın, özellikle, hakkını hukukunu ve tarafsızlığını sağlama bakımından da fevkalade önemli bir yasaklama olduğunu değerlendiriyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Madde üzerinde üç önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü satırındaki "ve" kelimesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Mehmet Arslan

 

Manisa

Kahramanmaraş

Ankara

 

Salih Erbeyin

Vedat Çınaroğlu

Mehmet Ay

 

Denizli

Samsun

Gaziantep

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci satırındaki noktalı virgülün kaldırılıp yerine "ve" kelimesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Mehmet Arslan

 

Manisa

Kahramanmaraş

Ankara

 

Salih Erbeyin

Vedat Çınaroğlu

 

 

Denizli

Samsun

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önerge de geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki "uğraşamazlar" kelimesinin "uğraşabilirler" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Mehmet Arslan

 

Manisa

Kahramanmaraş

Ankara

 

Salih Erbeyin

Armağan Yılmaz

 

 

Denizli

Uşak

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önerge de geri çekilmiştir.

20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 20 nci madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İdarî Kurullar

Yüksek İdarî Kurul

MADDE 21. - Kamu görevlilerinin hak, ödev ve çalışma koşullarının düzenlenmesi ve kanunların kamu görevlilerine eşit uygulanmasına yönelik kararların alınması için  yapılacak toplu görüşmelere esas olmak üzere Kamu İşveren Kuruluna görüş bildirmek ve toplu görüşmelerde  belirlenen mutabakat metinlerinin uygulanmasını izlemek amacıyla Yüksek İdari Kurul oluşturulur.

Yüksek İdari Kurul, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, aşağıda belirtilen kamu işveren temsilcileri ile toplu görüşme  yapmaya yetkili kamu görevlileri sendikalarının üyesi oldukları konfederasyonların beşer temsilcisinden oluşur.

Bu kurulda yer alacak kamu işveren temsilcileri şunlardır:

a) Bakanlıklar ve diğer kamu kurum veya kuruluşlarının müsteşarları,

b) Devlet Personel Başkanı,

c) Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanı,

d) İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürü,

e) Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü,

f) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü,

g) Bağımsız başkanlıkların başkanları.

h) Kamu işveren sendikası.

Kurul, zorunlu durumlar dışında yılda en az bir kez toplanır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendika ve konfederasyonların üye sayıları, dağılımları ve bunlara ilişkin diğer bilgileri içeren raporu kurula sunar.

BAŞKAN - 21 inci maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz yasa tasarısı, komisyondan geçen tasarı, uzun süre bekletilerek Meclis gündemine getirilmiştir. Bu kanun tasarısı, toplusözleşme ve grev hakkını güvence altına almak yerine bazı kısıtlamalar getirmekte olup, bu haliyle ILO Sözleşmesine aykırı hükümler taşımaktadır. Yasanın bu haliyle çıkmasında bir kazanç olmasına rağmen, keşke, yasa, daha geniş hakları taşısaydı. Keşke, devlet olarak, memurumuza güvenseydik, memurumuzdan korkmasaydık. Keşke, memurumuzu sindirmek için göz yaşartıcı bombalar kullanmasak, hepimizi üzen Kızılay'daki görüntüleri yaşamasaydık.

Ben, memurlarımızı da sakin olmaya çağırıyorum. Bu yasa, eksikliklerine rağmen bir kazançtır. Zaman içinde, memura verilen bu sendikal haklar genişletilerek, Türkiye dünya ölçüsünde demokrasiye kavuştukça, memurlar da hakkı olan sendikal haklara kavuşacaklardır. O yüzden, memurlarımız, sükûnet içinde, kanunlara karşı gelmeden, devlet memuru olgunluğu içinde haklarını savunacaktır, savunmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bu güzel ülke hepimizin. Bu tür kanunlarda siyasî hesaplara girmeden gereğini yapmalıyız. Kendi insanımıza, kendi çalışanımıza dünyada olan hakları vermekten korkmamalıyız. Yıllardır, kamuda memur statüsünde çalışan kişiler mağdur edildi. Aynı işi yapan memur ve işçi arasında uçurumlar oluştu. Ben, işçiye verilen para fazla demiyorum; ama, işçiye göre memura çok az ücret verildi. Memur, sesini çıkaramadı.

Bugün, ülkemizde, yoksulluk sınırı 600-700 milyon, açlık sınırı ise 300 milyonun altındayken, memurlarımızın çoğu açlık sınırının altında maaş almaktadır. 57 nci hükümet, memurların maaş farklılıklarını ve durumunu düzeltmek için, Türkiye Büyük Millet Meclisinden üçüncü kez yetki aldı. Ne yazık ki, hiçbir şey yapılmadı. Bu durum düzeltilse, devlet memuru insanca yaşayabileceği bir gelire sahip olsa, bu yasa o kadar önemli olmayacaktı; o zaman verilecek sendikal haklardan da bu kadar ürkülmeyecekti. Kendi insanımıza bu kadar baskı yaparak, bu kadar susturarak bu sistemi daha ne kadar sürdüreceğiz? Bakınız, SSK'da aynı işi yapan, hafta sonu nöbet tutan veya gece nöbet tutan memur ile işçi arasında, en az 4-5 kat ücret farkı vardır. Maaşlar da böyledir. Hem bu haksızlığı yapacağız hem bu haksızlığın düzeltilmesini isteyen, hakkını savunmak için yeterli sendikal hak isteyen insanımıza kızacağız!..

Değerli milletvekilleri, bu tasarının 21 inci maddesiyle, kamu görevlilerinin hak, ödev ve çalışma koşullarının düzenlenmesi ve kanunların kamu görevlilerine eşit uygulanmasına yönelik kararlar almak ve toplugörüşmelere ilişkin görüş bildirmek amacıyla bir kurul oluşturulmaktadır

Bu kurul, Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında, kamu işveren temsilcileri ile toplugörüşme yapmaya yetkili kamu görevlileri sendikalarının üyesi oldukları konfederasyonların beşer temsilcisinden oluşmaktadır. Yüksek idarî kurulda hükümet tarafı, Başbakanlık Müsteşarıyla birlikte bakanlık müsteşarları, üç genel müdür, Devlet Personel Başkanı ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanından oluşmaktadır; ayrıca da, kamu sendikalarının beşer temsilcisinden oluşmaktadır.

Burada, kamu işveren temsilcilerinin sayısı, sendika temsilcilerinin sayısından oldukça fazladır. İstişari bir kurul olması nedeniyle çok önemi de yoktur. Bu kurul, zorunlu haller dışında yılda en az bir kere toplanacaktır. Bu kadar müsteşar ve genel müdürün yılda bir kez de olsa bir araya gelmeleri zordur. Sonuçta, bunların yardımcıları ve temsilcileriyle bu toplantılar yapılacaktır.

Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu tasarıyı destekliyoruz, ileride eksikliklerinin de tamamlanacağına inanıyoruz.  Çıkacak bu yasanın, kamu çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Konukoğlu.

Madde üzerinde 1'i hükümete, diğer 3'ü milletvekillerimize ait 4 adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin birinci fıkrasının beşinci satırındaki "üzere" kelimesinden sonra "virgül" konmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Mehmet Ay

Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

Aksaray

 

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının altıncı satırındaki "beşer temsilciden oluşur" ibaresinin "üçer temsilciden oluşur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nesrin Ünal

Nevzat Taner

 

Manisa

Antalya

Kahramanmaraş

 

Mehmet Arslan

Nail Çelebi

 

 

Ankara

Trabzon

 

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin (h) fıkrasından sonra gelen paragraftaki "yılda en az bir kere toplanır" ibaresinin "yılda en az iki defa toplanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nesrin Ünal

Salih Erbeyin

 

Manisa

Antalya

Denizli

 

Nevzat Taner

Mehmet Arslan

Vedat Çınaroğlu

 

Kahramanmaraş

Ankara

Samsun

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 21 inci maddesi ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

"Yüksek İdarî Kurul, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, aşağıda belirtilen kamu işveren temsilcileri ile bünyesinde üye sayıları itibariyle en çok kamu görevlisini bulunduran konfederasyonlardan ilk üçünün üyeleri oranında seçecekleri onbeş temsilciden oluşur."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Önerge zaten Sayın Hükümetin...

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi, kabul edilen değişiklik önergesi doğrultusunda, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Kurum İdarî  Kurulları

MADDE 22. - Kurum düzeyinde kamu görevlilerinin çalışma koşulları ve kanunların kamu görevlilerine eşit uygulanması konularında görüş bildirmek üzere, eşit sayıda kamu işveren vekili ile en çok üyeye sahip sendikaca, üyeleri arasından belirlenen temsilcilerin katıldığı kurum idarî kurulları oluşturulur. Bu kurullar yılda iki kez toplanır.

BAŞKAN - 22 nci maddeyle ilgili söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 3 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin dördüncü satırındaki "virgülün" kaldırılarak yerine "ve" kelimesinin konulmasını arz ve  teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Nesrin Ünal

Salih Erbeyin

 

 

Antalya

Denizli

 

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin altıncı satırındaki "virgülün" kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Vedat Çınaroğlu

 

Manisa

Kahramanmaraş

Samsun

 

Nesrin Ünal

Salih Erbeyin

 

 

Antalya

Denizli

 

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız çekiyorlar.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin son satırındaki "yılda iki kez toplanır" cümlesinin "yılda bir kez toplanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Mehmet Arslan

 

Manisa

Kahramanmaraş

Ankara

 

Nesrin Ünal

Nail Çelebi

 

 

Antalya

Trabzon

 

NEVZAT TANER (Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız bu önergeyi de çekiyorlar.

22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 22 nci madde kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

İşyeri sendika temsilcileri

MADDE 23. - İşyerlerinde kamu görevlilerinden en çok üye kaydetmiş sendika işyeri temsilcisi seçmeye yetkilidir.

Sendika temsilcileri, işyerlerinde, üyelerinin işveren veya işyeri ile ilgili sorunlarını dinlemek, ilgili yerlere iletmek ve sendika ile işveren arasında iletişim sağlamak amacıyla, sendikaların tüzüklerinde belirtilen yetkili kurullar tarafından bir genel kurul dönemi için işyerinden seçilirler.

İşyerinde kamu görevlileri arasında en çok üye kaydetmiş sendikanın bulundurabileceği temsilci sayısı, işyerindeki kamu görevlisi sayısı 20-100 arasında ise en çok 1, 101-500 arasında ise en çok 2, 501-1000 arasında ise en çok 3, 1001-2000 arasında ise en çok 5, 2000'den fazla ise en çok 7'dir. bu temsilcilerden biri sendika tarafından baş temsilci olarak görevlendirilebilir. İşyeri sendika temsilcileri bu görevlerini işyerinde, haftada iki saat olmak üzere yerine getirirler. Temsilciler bu sürede izinli sayılırlar.

Kamu işvereni, yönetim ve hizmetin işleyişini engellemeyecek biçimde sendika temsilcilerine çalışma saatleri içinde ve dışında görevlerini yapabilmeleri için imkânlar ölçüsünde kolaylıklar sağlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 3 önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci satırındaki "işyerlerinde" kelimesinden sonra virgül konmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Armağan Yılmaz

 

Manisa

Kahramanmaraş

Uşak

 

Nesrin Ünal

Salih Erbeyin

 

 

Antalya

Denizli

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci satırındaki "sendika" kelimesinden sonra "ve" kelimesinin konmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Armağan Yılmaz

 

Manisa

Kahramanmaraş

Uşak

 

Nesrin Ünal

Salih Erbeyin

Vedat Çınaroğlu

 

Antalya

Denizli

Samsun

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının onbirinci satırındaki "iki saat" ibaresinin "üç saat" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Mehmet Ay

Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önerge de geri çekilmiştir.

23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 23 üncü madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ KISIM

Sendika ve Konfederasyonların

Gelirleri, Giderleri ve Denetimi

BİRİNCİ BÖLÜM

Gelir ve Giderler

Gelirler

MADDE 24. - Sendika ve konfederasyonların gelirleri;

a) Üyelerinin ödeyecekleri üyelik ödentilerinden,

b) Bu Kanuna göre yapabilecekleri faaliyetlerden elde edilecek gelirlerden,

c) Bağış ve yardımlardan,

d) Mal varlığından elde edilen gelirlerden,

Oluşur.

Sendika ve konfederasyonlar, kendilerinin veya Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşlar hariç, dış kaynaklardan Bakanlar Kurulunun izni olmadıkça yardım ve bağış kabul edemezler.

Sendika ve konfederasyonlar tüm nakdî gelirlerini bankalara yatırmak zorundadırlar. Zorunlu giderler için kasalarında tutacakları azamî nakit mevcudu tüzüklerinde gösterilir.

BAŞKAN - 24 üncü maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili 3 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin (a) bendindeki "ödentilerinden" kelimesinin "aidatlarından" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Mehmet Ay

 

Manisa

Kahramanmaraş

Gaziantep

 

Vedat Çınaroğlu

Kürşat Eser

 

 

Samsun

Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önergeyi arkadaşlarımız geri çekiyorlar.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "Sendika ve konfederasyonlar" kelimelerinden sonra gelen "virgülün" kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Mehmet Ay

Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız geri çekiyorlar.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "Bakanlar Kurulunun izni olmadıkça" cümlesinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Mehmet Ay

Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız geri çekiyorlar.

24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Üyelik ödentisi

MADDE 25. - Aynı hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin yüzde beşinden fazlasını üye kaydetmiş bulunan sendikaların üyelik ödentileri, 14 üncü madde çerçevesinde üyenin üyelik beyannamesindeki istemine uygun olarak kamu işverenince aylığından kesilerek beş gün içinde sendikaların banka hesaplarına yatırılır ve ödenti listesinin bir  örneği ilgili sendikaya gönderilir.

Aylık ödenti tutarı; 15 inci derecenin birinci kademesinden aylık alan Devlet memurunun, aylık, taban aylığı, kıdem aylığı, her türlü zam ve tazminatlar ile ödenekler toplamının net tutarının otuzda birini geçemez.

Sendika tüzüklerine, üyelik ödentisi dışında her ne ad altında olursa olsun, üyelerden başka bir kesinti yapılmasını öngören hükümler konulamaz.

Üyeliği herhangi bir nedenle sona erenlerin sendikaca beş çalışma günü içinde işverene bildirilmesi zorunludur.

Konfederasyonlara üyelerince ödenecek ödenti  miktarı,  sendikaların ödenti tutarlarının yüzde beşinden aşağı olmamak üzere konfederasyonların genel kurullarınca belirlenir.

BAŞKAN - 25 inci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Tasarısının üye ödentisini düzenleyen 25 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamu görevlilerinin, görüş alma, danışma ve toplupazarlık gibi çeşitli yöntemlerle çalışma koşullarının belirlenmesine katılması sorununu, Avrupa ülkelerinde, memur sendikalarının ortaya çıktığı 19 uncu Yüzyıl sonlarına kadar götürmek mümkündür. Bu yüzyıl sonunda, demokratik değerlerin yönetime girmesine ve yönetim ile toplum arasındaki ilişkilerin dönüşmesine bağlı olarak gelişmeye başlayan ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurumsallaşan memur sendikacılığı, katılmalı yöntemlerin doğmasında ve gelişmesinde başlıca etken olmuştur. Ne var ki, memur sendikalarının güçlenmesine şart olarak daha ısrarlı biçimde dile getirilmiş olsa da, genellikle, hükümetler, 1960'lı yıllara değin, memurların çalışma koşullarını belirleme konusunda ellerinde tuttukları tek yanlı karar erkinden ödün vermeye yanaşmamışlardır. Özel kesimde toplupazarlığın yararına inanan birçok hükümet, ancak memur sendikalarının baskısı sonucu kamu hizmetinde toplupazarlık kabul etmişlerdir. Memurların dünyada çeşitli yöntemlerle çalışma koşullarının belirlenmesine katılması doğrultusundaki gelişmeler, ekonomik bunalımdan etkilenen ülkelerde 1980'li yıllarda bir gerileme dönemine girmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, işçi sendikaları, kamu ya da özel sektör olsun büyük mesafeler kat etmiş etmesine ve güç kazanmalarına rağmen, kamuda çalışan memurların bu yönde kazanılmış kanunî bir haklarının olmayışı ve sadece bir Başbakanlık genelgesiyle verilen sınırlı izinle sendika kurma ve üye olma izni verilmesi, Avrupa Birliği yolunda önümüzde duran olumsuz uygulamalardan biri olarak karşımızda durmaktadır.

Bilindiği gibi, DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde, 1990'lı yıllarda çıkması için uğraş verdiğimiz Kamu Sendikaları Kanunu Tasarısı, bazı engellemeler ve eylemler nedeniyle maddelerin yarısının görüşülmesi bitmişken rafa kaldırılmıştır. Halbuki, o yıllarda bu tasarı kanunlaşsaydı, şimdi, "memurlara başka ne gibi haklar verebiliriz"i tartışıyor olacaktık. Bu tasarının, yine, eksikleri, fazlaları olabilir; fakat, artık, çıkarılmasında bir zaruret vardır ve halen faaliyetlerine devam eden sendikalarımızı da yasal bir zemine oturtacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu, elindeki gücü bırakmak istememektedir; çünkü, işçi sendikalarına verilen haklar kamu sendikalarına da verildiği zaman, hükümetler, artık, kafalarına göre yaptıkları enflasyon tahminlerine göre memurlara zam yapamayacaklar; yani, artık, memuru da dinlemek zorunda kalacaklardır. Bu da, yaklaşık 2,5 milyon memurumuzun hayat standartlarının yükseltilmesi ve insanca yaşayabilecekleri bir ücretlendirme için gereklilik arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 inci maddede açıklanan sendika aylık ödenti tutarında göze çarpan bir yanlışlığa değinmek istiyorum: "15 inci derecenin birinci kademesinden aylık alan Devlet memurunun, aylık, taban aylığı, kıdem aylığı, her türlü zam ve tazminatlar ile ödenekler toplamının net tutarının otuzda birini geçemez" ibaresi yer almaktadır. Burada, tüm memurlar için bu oranın belirlenmesi adaletsizliğe neden olabilir; çünkü, 160 milyon maaş alan bir devlet memuru ile 300-350 milyon maaş alan bir devlet memurundan aynı sendika kesintisini kesmek, hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmaz. Bunun yerine, Genel Başkanımız Prof. Dr. Sayın Tansu Çiller'in de imzasını taşıyan yasa teklifindeki, tüm çalışanlar için, brüt maaşlarının 1/45'i tutarının belirlenmesi daha uygun olur kanaatindeyiz. Bir de, grev hakkı olmayan bir sendika yasasının memurlarımıza ne gibi haklar kazandırabileceğini de yüksek takdirlerinize bırakıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işçi sendikalarımız üzerinde -yanlış anlaşılmasın- "sendika ağalığı" tabirleri sıkça kullanılmaktadır. Bu tür ifadelere kamu sendikalarında da fırsat vermemek için, toplanan aidatların denetim muhasebesinin çok iyi yapılması ve kontrol edilmesi gerekir. Bu denetimler yapılırken, hükümetlerin gücünü, Demokles'in kılıcı gibi sendikaların üzerinde dolaştırmak değil, Devlet Denetleme Kurulu gibi, siyasî baskılardan uzak denetim kuruluşlarına da bu kurumların düzenli olarak denetletilmesi şarttır. Sendikalarımız şeffaf olmalıdır, harcamalarıyla ve faaliyetleriyle şeffaf olmalı; herhangi bir siyasî partinin merkezi gibi hareket etmemelidir; çalışmalarıyla da, topluma ve hükümetlere örnek olmalıdırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu, artık, memurlarından korkmamalı, onlara, ILO, Avrupa Birliği ve dünya ölçütlerinde, grevli, toplusözleşmeli, her türlü sendikal haklarını vermelidir.

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Ancak, bunların, şu andaki konjonktürde mümkün olmadığı inancında olunduğundan, hiç olmazsa, bu tasarının yasalaşarak, ileride, yeni düzenlemelere altyapı oluşturabileceği inancıyla, tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz.

Bu duygularla, yasanın, kamu çalışanlarımıza ve milletimize hayırlara, uğurlara vesile olmasını diliyor; şahsım ve Grubum adına, hepinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Örs.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarının 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüzde 5'inden" ibaresinin "yüzde 3'ünden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

Manisa

Kahramanmaraş

Trabzon

 

Vedat Çınaroğlu

Armağan Yılmaz

 

 

Samsun

Uşak

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "beş gün" ibaresinin "yedi gün" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.      

 

Mustafa Enöz

Mehmet Arslan

Nesrin Ünal

 

Manisa

Ankara

Antalya

 

Kürşat Eser

Nail Çelebi

 

 

Aksaray

Trabzon

 

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Bu önerge de geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki "beş gün" ibaresinin "yedi gün" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

Mehmet Arslan

Nesrin Ünal

 

Manisa

Ankara

Antalya

 

Nail Çelebi

Mehmet Ay

 

 

Trabzon

Gaziantep

 

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bu önerge de geri çekilmiştir.

25 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.30

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Hüseyin ÇELİK (Van)

-------

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı : 683)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır..

Tasarının 26 ncı maddesinin görüşmelerinde kalmıştık.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Giderler

MADDE 26. - Sendika ve konfederasyonlar gelirleri tüzüklerinde belirtilen amaçları ve bu Kanunda gösterilen faaliyetleri dışında kullanamazlar ve bağışlayamazlar.

Sendika ve konfederasyonlar, gelirlerinin en az yüzde onunu  üyelerinin mesleki bilgi ve tecrübelerini arttırmak için kullanmak zorundadırlar.

Vergi Usul Kanununa göre demirbaş sayılan her türlü eşya veya malzeme demirbaş defterine kaydedilir ve bunlar hiçbir şekilde gider olarak işlem göremez.

Sendika şubeleri, sendika ve konfederasyonlar yardımlaşma sandıkları dışında üyeleri, yöneticileri veya diğer kişi ve kuruluşlara borç para veremez ve elde ettikleri gelirleri dağıtamazlar.

Sendika ve konfederasyonların tutacakları defterler, tasdik şekli, kayıtların düzenlenme usul ve esasları bir yönetmelikle belirlenir. Muhasebe kayıtları  bilanço esasına göre tutulur.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz talebi?.. Yok.

3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki "yüzde onunu" ibaresinin "yüzde onbeşini" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

Kürşat Eser

 

Antalya

Manisa

Aksaray

 

Nevzat Taner

Mehmet Ay

 

 

Kahramanmaraş

Gaziantep

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz..

BAŞKAN - Arkadaşlar önergelerini geri çekiyorlar.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki "her türlü eşya veya malzeme" ibaresinin "her türlü eşya, teçhizat veya malzeme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

Antalya

Manisa

Kahramanmaraş

 

Armağan Yılmaz

Vedat Çınar

 

 

Uşak

Samsun

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlar bu önergelerini de geri çekiyorlar.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki "veya diğer kişi ve kuruluşlara" ibaresinin "veya diğer kişi, kurum ve kuruluşlara" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

Antalya

Manisa

Kahramanmaraş

 

Kürşat Eser

Mehmet Ay

 

 

Aksaray

Gaziantep

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlar bu önergelerini de geri çekiyorlar.

26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Ka-bul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Denetim

İdarî ve malî denetim

MADDE 27. - Sendika şubesi, sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri ile gelir ve giderleri ve bunlarla ilgili her türlü işlemlerin kanunlar ve ilgili diğer mevzuat ile tüzük ve genel kurul kararlarına uygun olup olmadığı hususlarındaki idari ve mali denetim, denetleme kurulları ya da denetçiler tarafından yapılır. Denetimin esasları hakkında Sendikalar Kanunu'nun 47 nci maddesine göre çıkarılan tüzük hükümleri uygulanır.

Sendikalar ve konfederasyonların yıllık hesapları 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanuna göre denetim yetkisi almış meslek mensupları tarafından denetlenerek, bağımsız denetim raporu hazırlanır. Bu raporlar  genel kurula sunulur.

Sendika ve konfederasyonlar her hesap ya da bütçe dönemine ait bilanço ve hesaplarıyla çalışma ve denetleme raporlarını ait oldukları dönemi izleyen üç ay içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına; sendikalar ayrıca bağlı bulundukları konfederasyona gönderirler.

BAŞKAN- Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili olarak verilmiş 3 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "idarî ve malî denetim" ibaresinin "idarî ve malî denetimleri" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nevzat Taner

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

 

Kahramanmaraş

Antalya

Manisa

 

Mehmet Ay

Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Bu önergeyi çekiyor arkadaşlarımız.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "bilanço ve hesaplarıyla" ibaresinin "bilanço ve hesapları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

Antalya

Manisa

Kahramanmaraş

 

Vedat Çınaroğlu

Salih Erbeyin

 

 

Samsun

Denizli

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Bu önergeyi de arkadaşlarımız geri çektiler.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "üç ay" ibaresinin "iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

Antalya

Manisa

Kahramanmaraş

 

Vedat Çınaroğlu

Salih Erbeyin

 

 

Samsun

Denizli

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Bu önergeyi de geri çekiyorlar.

27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

ALTINCI KISIM

Toplu Görüşme

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Toplu görüşmenin kapsamı

MADDE 28. - Toplu görüşme; kamu görevlileri için uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, fazla çalışma ücretleri, harcırah, ikramiye, lojman tazminatı, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, tedavi yardımı ve cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile bu mahiyette etkinlik ve verimlilik artırıcı diğer yardımları kapsar.

BAŞKAN- Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

1 önerge var; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 28 inci maddesinde yer alan "toplu görüşme" ibaresinin yerine "toplu sözleşme" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Yakup Budak

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

 

Adana

Kocaeli

Konya

 

Rıza Ulucak

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

 

Ankara

Diyarbakır

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

 

Hüseyin Karagöz

 

 

 

Çankırı

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Taraflar

MADDE 29. - Toplu görüşmenin tarafları, kamu işverenleri adına Kamu İşveren Kurulu, kamu görevlileri adına her hizmet kolunda kurulu yetkili kamu görevlileri sendikaları ile bunların bağlı bulundukları konfederasyonlardır.

Kamu İşveren Kurulu; Başbakan tarafından görevlendirilen bir  Bakanının başkanlığında aşağıdaki kamu görevlilerinden oluşur;

a) Başbakanlık Müsteşarı,

b) Maliye Bakanlığı Müsteşarı,

c) Hazine Müsteşarı,

d) Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı,

 e) Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanı,

f) Devlet Personel Başkanı,

g) Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürü,

h) Kamu işveren sendikası.

Yetkili kamu görevlileri kamu sendikaları ile bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar görüşmelere Kamu İşveren Kurulu üye-lerinin sayısı kadar temsilciyle katılır.

Toplu görüşme ile ilgili çalışmaların hızlandırılmasına ve sonuçlandırılmasına yardımcı olmak üzere taraflar eşit sayıda yetkililerin katılımı ile ön çalışma grupları oluşturabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "bir Devlet Bakanının" ibaresinin "bir Devlet Bakanı veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

Mustafa Enöz

   Nevzat Taner

 

 

Antalya

Manisa

       Kahramanmaraş

 

 

Vedat Çınaroğlu

Salih Erbeyin

 

 

 

Samsun

Denizli

 

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız bu önergeyi geri çekiyorlar.

Diğer önergeyi okutuyorum:

                             Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki "başkanlığında" ibaresinin "başkanlığı ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

   Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

  Antalya

       Manisa

   Kahramanmaraş

 

Vedat Çınaroğlu

   Salih Erbeyin

 

 

    Samsun

      Denizli

 

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz.

BAŞKAN -Arkadaşlarımız bu önergelerini de geri çekiyorlar.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu maddesinin dördüncü fıkrasındaki "ön çalışma grupları oluşturulabilir." İbaresinin "ön çalışma grupları oluşturulur." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nesrin Ünal

   Mustafa Enöz

Nevzat Taner

 

  Antalya

       Manisa

   Kahramanmaraş

 

Vedat Çınaroğlu

   Salih Erbeyin

 

 

    Samsun

      Denizli

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önergeyi de geri çekiyorlar.

29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

   İKİNCİ BÖLÜM

Toplu Görüşme, Yetki, Mutabakat Metni

Yetki

MADDE 30. - Her hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendika ile bunların bağlı oldukları konfederasyonlar toplu görüşme yapmaya yetkilidir. En çok üyeye sahip konfederasyon temsilcisi toplu görüşme heyetinin başkanıdır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kamu görevlileri sendikalarınca yapılan üyelik bildirimlerini dikkate alarak, her yıl 31 Mayıs itibariyle sendikaların üye sayılarını tespit eder; buna göre her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri sendikaları ile en çok üyeye sahip konfederasyonu belirler ve sonuçları Temmuz ayının ilk haftasında Resmî Gazetede yayımlar. Bu sonuçlara beş çalışma günü içinde itiraz edilmediği takdirde, üye sayıları ile her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri sendikaları ve en çok üyeye sahip konfederasyonun yetkisi kesinleşir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?... Yok.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "Temmuz ayının" ibaresinin "Ağustos ayının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

   Nevzat Taner

Armağan Yılmaz

 

   Manisa

 Kahramanmaraş

      Uşak

 

Mehmet Ay

   Salih Erbeyin

 

 

Gaziantep

      Denizli

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önergeyi arkadaşlar geri çekiyor.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "beş çalışma günü" ibaresinin "yedi çalışma günü" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

   Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

  Manisa

 Kahramanmaraş

 Trabzon

 

Mehmet Ay

   Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

     Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız geri çekiyorlar.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "31 Mayıs" ibaresinin "30 Haziran" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Enöz

   Nevzat Taner

Nail Çelebi

 

   Manisa

 Kahramanmaraş

 Trabzon

 

Mehmet Ay

   Kürşat Eser

 

 

Gaziantep

     Aksaray

 

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız geri çekiyorlar.

30 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum:

Yetki itirazı

MADDE 31. - Sonuçların yayımı tarihinden itibaren beş çalışma günü içinde  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkili olarak belirlenen her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri sendikaları ile en çok üyeye sahip  konfederasyonunun çoğunluğunun olmadığı gerekçesiyle, diğer sendikalar  ve konfederasyonlarca  Ankara İş Mahkemesine itiraz edilebilir.

Mahkeme itirazı onbeş gün içinde karara bağlar.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteyen?.. Yok.

2 önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin birinci paragrafında yer alan "Ankara" ibaresinden sonra "veya İstanbul" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Hüseyin Karagöz

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Çankırı

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

 

Yakup Budak

 

 

 

Adana

 

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin birinci paragrafında yer alan "beş" rakamının yerine "on" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Yakup Budak

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

 

 

Adana

Kocaeli

Konya

 

 

Rıza Ulucak

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

 

 

Ankara

Diyarbakır

Samsun

 

 

Hüseyin Karagöz

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

 

 

Çankırı

Adıyaman

Trabzon

 

 

 

Mehmet Çiçek

 

 

 

 

Yozgat

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu kanunda belirtilen 5 günlük süre azdır. Bu rakamın çeşitli nedenlerin de göz önünde tutularak on güne çıkarılması daha iyi olur. Bu, sendikacılığın da önünü açacaktır. Unutma veya hata nedeniyle beş günlük süre gözden kaçabilir veya itiraz edilecek konularda gerekli belgeleri toplamada ülkenin coğrafî durumu da göz önünde bulundurularak problemler olabilir. Bu itibarla on günlük süre gereklidir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin birinci paragrafında yer alan "Ankara" ibaresinden sonra "veya İstanbul" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Batuk (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Sendika ve konfederasyonlar Ankara ve İstanbul'da bulunmaktadır. Yetkili mahkemenin sadece Ankara'da olması bazı nedenlerden dolayı sıkıntılar ortaya çıkarır. Sendikanın veya konfederasyonun bulunduğu iki merkezin de kanunda yazılı olması faydalı olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

31 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31 inci madde kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum:

Tarafların toplanması

MADDE 32. - Hizmet kollarına göre belirlenen yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bağlı oldukları konfederasyonlar ile Kamu İşveren Kurulu, çağrı yapılmasına gerek kalmaksızın her yılın Ağustos ayının onbeşinci günü, Devlet Personel Başkanlığınca belirlenen ve taraflara bir hafta önceden bildirilen yerde toplanırlar.

Toplu görüşmenin sekreterya hizmetleri, Devlet Personel Başkanlığınca yürütülür.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 32 nci maddesinin ikinci paragrafının sonuna "Diğer sendika ve konfederasyonları temsilen birer kişi istekleri halinde gözlemci olarak toplantıda bulunabilirler." ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Yakup Budak

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Adana

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

 Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

    Çankırı

     Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

32 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Toplu görüşmenin gündemi

MADDE 33. - Kamu İşveren Kurulu, Yüksek İdarî Kuruldan gelen önerileri de dikkate alarak, toplu görüşme kapsamındaki konulara ilişkin bilgi ve belgeleri kurula sunar ve  toplu görüşmeye başlanır.

Taraflar, toplu görüşmeye esas olacak önerilerini sunarlar.

Toplu görüşmenin gündemi, bu hazırlık çalışmaları ve öneriler dikkate alınarak oluşturulur.

Görüşmelerin hangi esaslar içinde yapılacağı taraflar arasında belirlenir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesinin ikinci paragrafının sonuna "Diğer sendika ve konfederasyonlar istekleri halinde  verecekleri öneriler ayrı bir gündemle toplantıda yer alır." İbaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Yakup Budak

 

Diyarbakır

Samsun

Adana

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

 Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

 Çankırı

    Şanlıurfa

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

33 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 33 üncü madde kabul edilmiştir

34 üncü maddeyi okutuyorum:

Toplu görüşmenin sonuçlanması ve mutabakat metni

MADDE 34. - Toplu görüşme en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde anlaşmaya varılırsa, düzenlenen mutabakat metni taraflarca imzalanır.

Mutabakat metni, uygun idarî, icraî ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idarî ve icraî düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteyen?..Yok.

2 adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin birinci paragrafında yer alan "onbeş" rakamının yerine "otuz" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Mahmut Göksu

 

Diyarbakır

Samsun

Adıyaman

 

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

Yakup Budak

 

Trabzon

Yozgat

Adana

 

 

Hüseyin Karagöz

 

 

 

Çankırı

 

 

 

 

 

BAŞKAN - Son önerge aynı zamanda en aykırı önergedir, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin ikinci  paragrafında yer alan "üç ay" rakamının yerine "iki ay" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Mahmut Göksu

 

Diyarbakır

Samsun

Adıyaman

 

Şeref Malkoç

Mehnmet Çiçek

Yakup Budak

 

Trabzon

Yozgat

Adana

BAŞKAN - Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN -Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin birinci paragrafında yer alan "onbeş" rakamının yerine "otuz" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Batuk

                                         (Kocaeli)

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

34 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... 34 üncü madde kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Uyuşmazlıkların Çözüm Usulleri

Uyuşmazlığın tespiti, çözümü ve Uzlaştırma Kurulu

MADDE 35. - Toplu görüşmenin tamamlanması için öngörülen süre içinde taraflar anlaşamazlarsa, taraflardan biri üç gün içinde Uzlaştırma Kurulunu toplantıya çağırabilir.

Uzlaştırma Kurulu, Yüksek Hakem Kurulu Başkanının başkanlığında; Üniversitelerarası Kurul tarafından, fakültelerin çalışma ekonomisi, iş hukuku, idare hukuku ve kamu maliyesi bilim dallarından seçilecek birer üye olmak üzere 4 öğretim üyesinden oluşur. Bu üyeler, siyasî partilerin merkez karar ve yürütme kurullarında görev alamazlar. Üyeler 2 yıl için seçilirler. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Kurulun sekretarya işleri Devlet Personel Başkanlığınca yürütülür.

Uzlaştırma Kurulu, uyuşmazlık konularını inceler, gerektiğinde toplu görüşme taraflarının temsilcilerini dinler ve beş gün içinde kararını verir. Kararlar salt çoğunlukla alınır.

Her toplantı günü için Uzlaştırma Kurulu Başkanına 1100, üyelere 1000 gösterge rakamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca belirlenen aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda toplantı ücreti ödenir.

Uzlaştırma Kurulunun kararına tarafların katılması durumunda, bu karar mutabakat metni olarak Bakanlar Kuruluna sunulur. Tarafların Uzlaştırma Kurulu kararına katılmaması durumunda anlaşma ve anlaşmazlık konularının tümü taraflarca imzalanan bir tutanakla belirtilerek Bakanlar Kuruluna sunulur.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

3 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "süresi biten üyeler yeniden seçilebilir" ibaresinden sonra "bir üye en fazla üst üste iki kez seçilebilir" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Yakup Budak

 

Diyarbakır

Samsun

Adana

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

 

Ahmet Karavar

 

 

 

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinde yer alan "toplu görüşme" ibaresinin "toplu sözleşme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Yakup Budak

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

 

Adana

Kocaeli

Konya

 

Rıza Ulucak

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

 

Ankara

Diyarbakır

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

 

Ahmet Karavar

 

Çankırı

 

Şanlıurfa

BAŞKAN - Son önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 35 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Toplu görüşmeyi yapan yetkili konfederasyona üye sendikalara üye olmayan kamu görevlileri, bu kanunun 29 uncu maddesinde belirtilen toplu görüşme konularından; ikramiye, lojman tazminatı, aile ve çocuk yardımı, yiyecek ve giyecek yardımı ile etkinlik artırıcı diğer yardım kalemlerinde sağlanacak iyileştirmelerden dayanışma ödentisi ödemek suretiyle yararlanabilirler. Dayanışma ödentisi miktarı, üye ödentisi miktarını geçemez."

 

Rıza Akçalı

Turhan Güven

Mehmet Gözlükaya

 

Manisa

İçel

Denizli

 

Ali Rıza Gönül

Yıldırım Ulupınar

Mehmet Gölhan

 

Aydın

İzmir

Konya

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe: Toplu görüşmelerde sağlanacak iyileştirmelerden toplu görüşmeye taraf konfederasyona üye sendikalara üye olmayanların yararlanabilmeleri 2822 sayılı Toplu Sözleşme Grev ve Lokavt Kanununun 9 uncu maddesinde olduğu gibi dayanışma ödentisi ödenmesiyle mümkün olması hem yasalar arasındaki uyum hem de sendikalara üyeliği özendirme bakımından önemlidir.

Dayanışma ödentisiyle sendikalara üyeliği özendirme geniş kitlelerin sendikalara üye olmasını sağlayacak, kamu görevlileri sendikacılığının marjinal grupların elinde kalmasını önleyecektir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinde yer alan "toplu görüşme" ibaresinin "toplu sözleşme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.      

                                  Yakup Budak

                                           (Adana)

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe: Grev ve toplusözleşmenin sendika yasa tasarısında yer alması gerekmektedir. Sendikaların olmazsa olmaz şartlarından birisi olan "toplu sözleşme" ibaresinin eklenmesiyle bu kanun ILO ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "süresi biten üyeler yeniden seçilebilir" ibaresinden sonra "bir üye en fazla üst üste iki kez seçilebilir" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Batuk

                                         (Kocaeli)

                        ve arkadaşları                              

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe: Uzlaştırma kuruluna seçileceklerin hep aynı şahıslardan olması, faydalarının yanında sakıncaları vardır. Bu makamın yıllarca oturulacak bir makam olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu, aynı zamanda uzlaştırma kurulu üyelerinin toplumda yıpranmamasını da beraberinde getirir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

35 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 35 inci madde kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum:

YEDİNCİ KISIM

Çeşitli, Geçici ve Son Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Sendika ve konfederasyonların katılma ve birleşmesi

MADDE 36. - Genel Kurul kararıyla sendikaların başka bir sendikaya veya konfederasyonların başka bir konfederasyona katılması halinde katılan sendika veya konfederasyonun bütün hak, borç, yetki ve menfaatleri katıldığı sendika veya konfederasyona kendiliğinden geçer.

Birleşen sendika veya konfederasyonların bütün hak, borç, yetki ve menfaatleri birleşme sonucu meydana getirdikleri yeni tüzelkişiliğe kendiliğinden geçer.

Bu madde hükümleri gereğince katılan veya birleşen sendika ve konfederasyonların üyeleri, ayrı bir işleme gerek olmaksızın devralan veya yeni kurulan sendika veya konfederasyonun üyesi olurlar.

Birleşme ile ilgili diğer usul ve esaslar sendika veya konfederasyonların tüzüklerinde gösterilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 36 ncı maddesinde yer alan "borç" kelimesinden önce "alacak" kelimesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Hüseyin Karagöz

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Çankırı

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Yakup Budak

Ahmet Karavar

 

 

Adana

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Genel Kurul kararıyla sendikaların başka bir sendikaya veya konfederasyonların başka bir konfederasyona katılması halinde katılan sendika veya konfederasyonun bütün hak ve borçlarının yanında alacakları da diğer sendika veya konfederasyona geçebilmelidir.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

36 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 36 ncı madde kabul edilmiştir.

37 nci maddeyi okutuyorum:

Kapatma

MADDE 37. - Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı faaliyetlerde bulunan sendika ve konfederasyon, merkezlerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcısının istemi üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahallî mahkeme kararı ile kapatılır.

Yukarıdaki fıkraya aykırı hareket eden sendika şubesi, sendika ve konfederasyonlar hakkında 2908 sayılı Dernekler Kanununun 54 üncü maddesi uyarınca işlem yapılır.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

37 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 37 nci madde kabul edilmiştir.

38 inci maddeyi okutuyorum:

Ceza hükümleri

MADDE 38. - Bu Kanunun;

a) 21, 25 ve 27 nci maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla kadar hapis cezası,

b) Bu Kanunun 8, 14, 16 ve 17 nci maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket eden sendika şubesi, sendika veya konfederasyonlara ikiyüzmilyon liradan az olmamak üzere ağır para cezasına,

Hükmedilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

İki önerge var; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 38 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

a- 20, 24 ve 26 ncı maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla kadar hapis cezası,

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 38 inci maddesinin (a) fıkrasının "21, 25 ve 27 nci maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere üç aydan altı aya kadar hapis cezası" şeklinde değiştirilmesini, getirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

 Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Yakup Budak

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Adana

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

Çankırı

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu hapis cezaları fazladır. İşlenen suçla verilecek ceza arasında bir irtibat bulunmalıdır. Verilecek ceza hata işlemiş devlet memurunun görevine son verici nitelikte olmamalıdır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 38 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

a- 20, 24 ve 26 ncı maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla kadar hapis cezası,

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için, uygun görüşle, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi,  kabul edilen değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

39 uncu maddeyi okutuyorum:

Faaliyetin durdurulmasında kayyım tayini

MADDE 39. - Faaliyeti durdurulan sendika veya konfederasyonun mallarının idaresi, menfaatlarının korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi için genel kurul yapılması, Medenî Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak bir veya üç kayyım tarafından sağlanır.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Bir önerge var; okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 39 uncu maddesinin "Faaliyeti durdurulan sendika veya konfederasyonun mallarının idaresi, menfaatlerin korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi için genel kurul yapılması, Medenî Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak en az üç, en fazla beş kayyım tarafından sağlanır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Yakup Budak

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Adana

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

Çankırı

Şanlıurfa

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Günümüz şartlarında gerek hesapların yoğunluğu gerekse ihtilafların çokluğu nedeniyle, bir kayyımın olması yeterli olmaz. Bu itibarla, en az üç kayyımın olmasında fayda vardır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

39 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

40 ıncı maddeyi okutuyorum:

Fesih, infisah ve kapatma halinde malların devri

MADDE 40. - Fesih, infisah ve kapatma hallerinde, mal varlıkları 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 46 ncı maddesindeki hükümler çerçevesinde tasfiye edilir.

Ancak, tasfiye sonucunda kalacak para ve mallar, ilgili sendika veya konfederasyonun tüzüğünde aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde Hazineye devredilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının "Ancak, tasfiye sonucunda kalacak para ve taşınır veya taşınmaz mallar, ilgili sendika veya konfederasyonun tüzüğünde aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde Hazineye devredilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Yakup Budak

Musa Uzunkaya

 

Diyarbakır

Adana

Samsun

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

Çankırı

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasfiye halinde malların niteliklerine kanunda açıklık getirilmesi gerekmektedir. Taşınır ve taşınmaz malların ne olacağı kanunda yer almalıdır.

BAŞKAN -  Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

40 ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 40 ıncı madde kabul edilmiştir.

41 inci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelikler

MADDE 41. - Bu Kanunun uygulanması bakımından;

a) Kurumların girecekleri hizmet kolları,

b) Sendika ve konfederasyon üyeliklerine başvuru belgeleri ile çekilme bildirimlerinin şekli ve içereceği bilgiler,

c) Yüksek İdarî Kurul, Kamu İşveren Kurulu ve Kurum İdarî Kurullarının oluşum biçimi ile çalışma usul ve esasları,

d) Sendika üye sayıları ve her hizmet kolunda  yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları  konfederasyonların  belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar,

e) Sendika ve konfederasyonların tutacakları defterler, tasdik şekli ve kayıtların düzenlenme usul ve esasları,

f) Uzlaştırma Kurulunun çalışması ve hizmetlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar,

Kanunun yayımı tarihinden itibaren dört ay içinde, kamu görevlileri sendikaları konfederasyonlarının da görüşleri alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığınca birlikte hazırlanacak yönetmeliklerle belirlenir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Bir önerge var; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanu-nu Tasarısının 41 inci maddesinde yer alan (f) fıkrasından sonra bir fıkra getirilerek "Grev ve toplusözleşmelerin usul ve esasları" ibaresinin getiril-mesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Yakup Budak

 

Diyarbakır

Samsun

Adana

 

Mahmut Göksu

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

 

Adıyaman

Trabzon

Yozgat

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

Çankırı

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara)  - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunda eksik olan grev ve toplusözleşmelerin usul ve esasları bu maddeye alınarak eksiklik giderilmiştir. Grev ve toplusözleşme, sendikacılığın "olmazsa olmaz" şartlarından birisidir. Bunların olmadığı sendikalar dernekler gibidir.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

41 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

42 nci maddeyi okutuyorum:

Uygulamanın izlenmesi

MADDE 42. - Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarının kuruluşu, yetkili organlarının oluşumu ve bu organların çalışma usulleri ile görevleri, sendika ve konfederasyonların tüzelkişi olarak hak ve yükümlülükleri ve faaliyetleri gibi konularda karşılaşılacak sorunları gidermeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,

b) Personel konularına ilişkin olarak karşılaşılacak sorunları Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşlerini alarak gidermeye Devlet Personel Başkanlığı,

yetkilidir.

Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı  yukarıda belirtilen hususlar ile ihtiyaç duyulacak diğer hususlarda bu kurumlardan birinin talebi üzerine ortak çalışma yapabilirler. Bu çalışmalara Yüksek İdarî Kurula temsilci gönderen kamu görevlileri sendikaları konfederasyonunun temsilcileri de davet edilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin son cümlesinin "bu çalışmalara hizmet kolunda yetki alan kamu görevlileri sendikaları ve Yüksek İdarî Kurula temsilci gönderen kamu görevlileri sendikaları konfederasyon temsilcileri de davet edilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Batuk

Lütfi Yalman

Rıza Ulucak

 

Kocaeli

Konya

Ankara

 

Osman Aslan

Musa Uzunkaya

Mahmut Göksu

 

Diyarbakır

Samsun

Adıyaman

 

Şeref Malkoç

Mehmet Çiçek

Yakup Budak

 

Trabzon

Yozgat

Adana

 

Hüseyin Karagöz

Ahmet Karavar

 

 

Çankırı

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu kanunun uygulanmasını, sadece konfederasyon değil, aynı zamanda, yetki almış sendikaların da izlemesi daha faydalı olur. Bu, sendikal rekabeti ve denetimi de beraberinde getirecek, kaliteyi yükseltecektir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

42 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 42 nci madde kabul edilmiştir.

43 üncü maddeyi okutuyorum:

Diğer kanunların uygulanması

Madde 43. - Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, 2908 Sayılı Dernekler Kanunu, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları personel kanunlarının ilgili hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

43 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 43 üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge vardır. Bilindiği üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 43 üncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki metnin 44 üncü madde olarak eklenmesini, bundan sonra gelen madde numaralarının da buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 Yaşar Okuyan

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Madde 44.- 11.4.2001 tarihli ve 4641 sayılı Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluşu, Çalışma Esas ve Yöntemleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,..." ibaresinden sonra gelmek üzere "kamu görevlileri adına en çok üyeye sahip konfederasyonu..." ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Komisyon, salt çoğunlukla önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önerge, Hükümetin önergesi olduğu için zaten katılıyor. 

Önerge üzerinde söz isteği?.. Yok.

Yeni bir madde olarak, 44 üncü madde olarak ilavesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci Bölüm, geçici ve son hükümleri okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Geçici ve Son Hükümler

Ödenek tahsisi

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanun gereğince yapılacak harcamalar için Maliye Bakanlığı bütçesinin transfer tertibinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine yeterli miktarda ödenek aktarılır.

BAŞKAN - Geçici madde 1  üzerinde söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'yi okutuyorum:

Kadro tahsisi

GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunla getirilen hizmetlerin yürütülebilmesi için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Merkez teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin adı geçen Bakanlığa ait bölümüne eklenmiştir.

BAŞKAN - Geçici madde 2 üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici  madde 2'yi ek cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3'ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip kurulacak sendikalardan üye sayıları, ulaşım hizmetleri, bayındırlık, inşaat ve köy hizmetleri ile bankacılık ve sigorta hizmetleri hizmet kollarında 1500, enerji, sanayi ve madencilik hizmetleri ile tarım ve ormancılık hizmetleri hizmet kollarında 3000, basın yayın ve iletişim hizmetleri ile yerel yönetim hizmetleri hizmet kollarında 4000, büro hizmetleri ile sağlık ve sosyal hizmetler hizmet kollarında 10 000, eğitim, öğretim, bilim ve kültür hizmetleri hizmet kolunda 18 000 ve daha fazla olduğu ve konfederasyonlardan kendi içindeki sendikalarda bulunan kamu görevlisi üye sayısı 35 000 ve daha fazla olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenerek Resmî Gazetede yayınlananlar bakımından, bu Kanunun  25 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan yüzde beş oranı, 2002 yılında toplu görüşme yapmaya yetkili kamu görevlileri sendikaları  ve bu sendikaların bağlı oldukları konfederasyonlar belirleninceye kadar geçecek süre içinde uygulanmaz.

Yukarıdaki fıkra uyarınca Resmî Gazetede yayınlanacak belirlemeden sonra ilgililerin aylıksız izinli geçen sürelerine ilişkin aylık ve özlük hakları kendilerine ödenir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 3'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4'ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4. - Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak üzere, bu Kanunun yayımı tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdetmeleri nedeniyle kamu görevlileri haklarında idarî, malî veya adlî takibat yapılmaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 4'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 5'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanunun 41 inci  maddesinin (a), (b) ve (e) bentlerinde belirtilen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen 30 gün içinde yürürlüğe konulur.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 5'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 6'yı okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 6. - Bu kanunun yayımı tarihinde faaliyette bulunan kamu görevlileri kuruluşları, Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren sekiz ay içinde;

a) Mevcut tüzüklerine göre olağanüstü genel kurullarını yaparak, tüzük ve örgütlenmelerini Bu Kanun hükümlerine göre düzenlemek,

b) Yeni örgüt ve tüzüklerine göre ilk olağan genel kurullarını da yapmak zorundadırlar.

Belirlenen süre içerisinde, Bu Kanuna uygun olarak yeni tüzüklerini düzenlememiş ve ilk olağan genel kurullarını yapmamış kuruluşlar Bu Kanunda tanımlanan sendikaların hak ve yetkilerini kullanamazlar.

c) Bu Kanunun yayımından sonra tüzüklerini Bu Kanuna uyduran sendikalar tüm üyelik belgelerini Bu Kanuna göre çıkarılacak yönetmelik hükümlerine uygun olarak yeniden düzenleyerek birer örneğini olağan genel kurul tarihinden itibaren iki ay içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadırlar.

d) Hizmet kollarına göre yetkili sendikalar belirleninceye kadar oran şartı aranmaksızın üyelik aidatlarının kaynaktan kesilmesine devam edilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 6'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 7'yi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 7. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren faaliyette bulunan kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyon yöneticilerinin yetkili sendikalar belirlenene kadar özlük haklarının ödenmesine devam edilir.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 7'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 8'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 8. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kurulu bulunan kamu görevlileri sendikaları, genel kurul kararı ile mal varlıklarını, hak ve borçlarını her hangi bir sendika, konfederasyon veya Bakanlar Kurulunca kamu yararına çalıştığı belirlenen kuruluşlara 3 ay içerisinde devredebilirler. Devir ve intikal işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

Geçici madde 8'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 45'i okutuyorum:

Yürürlük

Madde 45.- Bu kanun yayımını takip eden 30 uncu günün sonunda yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 46'yı okutuyorum:

Yürütme

Madde 46.- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzük 86'ya göre, aleyhte olmak üzere, Sayın Ertuğrul Yalçınbayır?.. Yok.

Lehte, Sayın Evliya Parlak?..

EVLİYA PARLAK (Hakkâri) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Mehmet Batuk?..

Sayın Cemal Enginyurt?.. Yok.

Lehte, Sayın Masum Türker; buyurun.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Benim ismim yok mu Sayın Başkan?..

MASUM TÜRKER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve bu kanunun lehinde oy vereceğimi belirterek, bir dileğimi de gündeme getirmek istiyorum.

Kamu çalışanlarının örgütlenmesi, Türkiye'de, örgütlenme ve özgürlük haklarının kullanılmasıyla ilgili olarak uzun süre tartışılagelmiştir. Türkiye'nin, demokratik haklardan yararlanılabilme açısından, özellikle, devletin çalışanı konumunda olan memurların örgütlenmesi önem sunar; ancak, bugün kabul ettiğimiz yasamızı, çalışanların, örgütlenme hakkını kullandıklarında gerekli olan grev ve toplusözleşme hakkı olmadan kabul ediyoruz. Ben, lehinde oy kullandığım bu tasarının yakın bir tarihte yapılacak uygulamaların bize göstereceği yol çerçevesinde grev ve toplusözleşme hakkının da katılacağı dileğiyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türker.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bana söz hakkı vermeyecek misiniz Sayın Başkan?..

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, Sayın Nidai Seven, tasarının aleyhinde söz istiyor!..

BAŞKAN - Ben, Sayın Nidai Seven'in veya MHP Grubunun, DSP, ANAP veya DYP Grubunun, hiçbirisinin bu tasarının aleyhinde konuşacağını tahmin etmiyorum. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler.. Oybirliğiyle kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Bu tasarının ülkemize, ulusumuza, özellikle de kamu çalışanlarına hayırlı olmasını temenni ediyorum. (Alkışlar)

Sayın Bakanım, buyurun.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının yasalaşmasında emeği geçen bütün milletvekili arkadaşlarımıza, olgunlaşmasında emeği geçen bütün gruplarımıza -muhalefet gruplarımız da dahil- teşekkür ediyoruz, hükümetimizin şükranlarını sunuyoruz ve tasarının memleketimize, milletimize, bütün devlet memurlarımıza hayırlı olmasını diliyoruz efendim.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz saat 24.00'e kadardır; o hususu bilgilerinize sunuyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Ancak!..

BAŞKAN - Ben görevimi yaparım Sayın Güven, gereğini de yaparım...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Ama, "ancak"ı da söyleyin!

BAŞKAN - Ben, görevimi ve gereğini yapayım; siz de itiraz buyurun efendim.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

3. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

4. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

5. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu durumda diğer tasarı ve teklifleri görüşme olanağımız da kalmamıştır.

Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırayla görüşmek için, 26 Haziran 2001 Salı günü, alınan karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor; hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 20.50


VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’nin 2000-2001 yıllarındaki reklam ve tanıtım giderlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4356)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.