DÖNEM
: 21 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ CİLT : 68 124 üncü Birleşim 25 . 6 . 2001 Pazartesi İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR 1. - Malatya Milletvekili Recai Kutan’ın,
Fazilet Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına ilişkin
gündemdışı konuşması B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Anayasa Mahkemesinin Fazilet
Partisinin temelli kapatılmasına ve kapatma kararının verildiği tarihte parti
tüzelkişiliğinin sona ermesine dair kararı gereğince, Fazilet Partisinin
Türkiye BüyükMilletMeclisindeki bütün faaliyetlerinin sona ermiş bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/848) 2. - Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/849) 3. - Burdur Milletvekili Mustafa Örs’ün,
(6/1439) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/397) 4. - Türkiye-ABD Parlamentolararası
Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/850) 5. - AdaletBakanı HikmetSami Türk’ün,
Lahey’de düzenlenen “Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün Korunması Küresel II.
Forumu” başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle birlikte Hollanda’ya
resmî ziyaretine İstanbul Milletvekili Cavit Kavak’ın da iştirak etmesinin
uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/851) 6. - Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin
30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/852) C) ÇEŞİTLİ
İŞLER 1. - Genel Kurulu ziyaret eden Federal
Almanya Cumhuriyeti AdaletBakanı Herta Daeubler-Gmelin ve beraberindeki heyete
Başkanlıkça “hoş geldiniz” denilmesi IV. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A)
GÖRÜŞMELER 1. - DYP Grubu adına Grup Başkanvekilleri
Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel
Milletvekili Turhan Güven’in, yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan
Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/15) V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) 2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı : 683) 3. - Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt
Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433) 4. - Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu
Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili
Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı: 666) 5. - Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675) VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT’nin 2000-2001 yıllarındaki reklam ve tanıtım giderlerine ilişkin sorusu ve
DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4356) 2. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT’nin mülkiyetinde bulunan gayrimenkullere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4357) 3. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT tarafından stüdyo gala firmasından alındığı iddia edilen filmlere ilişkin
sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4359) 4. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT GenelMüdürünce usulsüz atama yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve
DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4360) 5. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
İstanbul Televizyon Müdür Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin sorusu ve
DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun cevabı (7/4361) 6. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT’ye alınan personele ilişkin sorusu ve DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun
cevabı (7/4362) 7. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
Başbakanlıkta görevlendirilen bir TRT personeline ilişkin sorusu ve
DevletBakanı YılmazKarakoyunlu’nun cevabı (7/4363) 8. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
TRT’ye yeni alınan elemanlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yılmaz
Karakoyunlu’nun cevabı (7/4364) 9. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
BaşbakanlıkTanıtma Fonu Başkanının eşi ve kızının TRT’deki görevlerine ilişkin
sorusu ve DevletBakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4395) 10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, TRT’nin personel alımlarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı
Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı (7/4397) 11. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın,
orman yangınlarına müdahale amacıyla kiralanan helikopterlere ilişkin sorusu ve
Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/4438) 12. - Diyarbakır Milletvekili Osman
Aslan’ın, Diyarbakır Hava Limanında gümrük müdürlüğü kurulup kurulmayacağına
ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/4450) 13. - Karabük Milletvekili Mustafa
Eren’in, Ulaştırma Bakanlığına yapılan açıktan atamalara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/4463) 14. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın,
kütüphanelerde Darwin’in kitaplarına yer verilmesinin nedenine ilişkin sorusu
ve KültürBakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/4458) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM GenelKurulu saat 14.00’te açılarak
iki oturum yaptı. Elektronik cihazla yapılan yoklamalar
sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından,
alınan karar gereğince, 25 Haziran 2001 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak
üzere, birleşime 14.38’de son verildi. Nejat
Arseven Başkanvekili
No. : 171 II. - GELEN KÂĞITLAR 25 . 6 . 2001 PAZARTESİ Yazılı Soru Önergeleri 1. - Bingöl Milletvekili
Hüsamettin Korkutata'nın, Kazakistan Türk Büyükelçiliğinin davetli olarak ziyarette bulunan bir heyetle ilgilenmediği
iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001) 2. - Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah İlçesine bağlı köylerin yol sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4542) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001) 3. - Afyon Milletvekili
Sait Açba'nın, Ziraat Bankası tarafından verilen hayvancılık kredisine
ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4543) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001) 4. - Ankara Milletvekili
M. Zeki Çelik'in, Kamu Bankaları Yönetim Kurulu Başkanlığına getirilen bürokrat hakkındaki iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2001) 5. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, A.O.Ç. tarafından
satılan ve kiraya verilen arazilere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4545) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.6.2001) 6. - Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayır'ın, parti yönetim kurulu toplantılarına çağrıldığı iddia
edilen bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 7. - İstanbul
Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, İlköğretim okul müdürlerinin tayinlerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4547) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 8. - İstanbul
Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Türk Ticaret Bankasının kapatılmasının
nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4548)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 9. - İstanbul
Milletvekili Ali Coşkun'un, Millî Eğitim Bakanlığından onay alan bir yardımcı
ders kitabına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4549) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.6.2001) 10. - İstanbul
Milletvekili Ali Coşkun'un, Hazinenin gerçekleştirdiği iç borç takasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4550) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 11. - İstanbul
Milletvekili Ali Coşkun'un, tehlikeli madde taşıyan tankerlerin boğazlardan
geçişine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.6.2001) 12. - İstanbul
Milletvekili Ali Coşkun'un, İnternet kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4552) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 13. - Ankara Milletvekili
Saffet Arıkan Bedük'ün, vazife malulleri ve şehitlerin emeklilik işlemlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4553) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.6.2001) 14. - Karaman Milletvekili
Zeki Ünal'ın, Ahmet Andiçen Kanser ve Araştırma Merkezi Hastanesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4554) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.6.2001) 15. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Yardımcı Doçentlerin terfilerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4555) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.6.2001) 16. - Ankara
Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün,
Halk Bankasından ihracat döviz kredisi
alanlara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/4556)
(Başkanlığa geliş tarihi. 21.6.2001) 17. - İstanbul
Milletvekili Ali Coşkun'un, basın kuruluşlarının temsilciliklerine tahsis
edilen yerlere ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4557) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.6.2001) 18. - Manisa
Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Kabotaj
Bayramına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4558) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.6.2001) 19. - Nevşehir
Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, özelleştirilen kuruluşlara ilişkin Devlet
Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/4559) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.6.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 14.00 25 Haziran 2001 Pazartesi BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Burhan ORHAN
(Bursa) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124 üncü Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız
vardır. Bugün 25 Haziran,
Kırkpınar tarihî güreşlerinin 640 ıncı yıldönümü; o nedenle, Trakyalı değerli
milletvekili arkadaşlarımızın, bu konudaki beyanını, burada, sizlere aktarmak
istiyorum. Bütün Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerini, 1 Temmuzdaki Kırkpınar tarihî finaline davet
ediyorlar; Sayın Şadan Şimşek, Sayın Mustafa İlimen, Sayın Ahmet Ertürk ve
Sayın Evren Bulut, Edirne milletvekilleri olarak. Bu isteklerini burada
açıklamamı ifade ettiler; ben de, onların ve Trakyalıların bu isteğini yerine
getiriyorum. Aslında, bugün,
gündemdışı söz vermeyecektim; ancak, eski bir siyasî partimizin Genel
Başkanının ve şu anda Malatya Milletvekili olarak görev yapan Sayın Recai
Kutan'ın bir gündemdışı söz isteği vardı; onu yerine getiriyorum ve Sayın
Kutan'ı davet ediyorum. Buyurun Sayın Kutan.
(Bağımsızlar sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar, DYP
sıralarından alkışlar) III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Malatya Milletvekili Recai Kutan’ın, Fazilet Partisinin
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET RECAİ KUTAN
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anayasa
Mahkemesinde iki yılı aşkın bir süreden beri görülen bir dava sonuçlanmış ve
Fazilet Partisi kapatılmıştır. Geçen hafta, anamuhalefet partisinin Genel
Başkanıydım; şimdi, sizleri, sadece, bağımsız bir milletvekili olarak selamlamaktayım. Bildiğiniz gibi, seçim
olmadı; bu durum, milletimizin kararıyla ortaya çıkmadı. Anamuhalefet
partisini, millet değil, mahkeme kapattı. Elbette, bu karar, mahkeme kararıdır
ve uygulanacaktır; ancak, bu karar, toplum vicdanı tarafından kabul
edilmemiştir, edilmeyecektir... (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Çünkü, bu
karar, yanlış ve haksız bir karardır. Bu son kararla birlikte, Türkiye'de
kapatılan parti sayısı 40'ı bulmuştur. Ülke, âdeta, partiler mezarlığı haline
getirilmiştir. Karardaki keyfîlikleri ve mevcut Anayasaya bile aykırı yönlerini
bir tarafa bırakıyorum; bu karar, sadece yanlış ve haksız değil, aynı zamanda,
cumhuriyetimizin bir arada yaşama esasına dayanan kuruluş felsefesine, çok
partili hayata geçişle başlayan çoğulcu demokratik sürece ve nihayet,
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine indirilen ağır bir darbedir.
Yürürlükte olan Anayasa ve yasalar elbette önemlidir; ancak, 1982 Anayasası
dolayısıyla demokrasi ve hukuk devleti uygulamamızın eksik ve sorunlu olduğu,
herkes tarafından kabul ve ifade edilmektedir. Değerli milletvekili
arkadaşlarım, demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti konusunda
insanlığın ortak değerleri olarak kabul edilen kriterler, evrensel İnsan
Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde toplanmıştır.
Yürürlükte olan Anayasa ve yasalar bahanesi, bize göre, geçersizdir. Türkiye,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamıştır ve bu sözleşme, usulüne uygun
olarak yürürlüğe de girmiştir; yani, iç hukukumuzun bir parçasıdır. Anayasanın
90 ıncı maddesine göre, bu sözleşmenin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine dava bile açılamaz. Aynı sebeplerden dolayı, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararları da bağlayıcıdır. Başta, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın
Yargıtay Başkanı olmak üzere, birçok hukukçu, özellikle düşünce ve ifade
özgürlüğü ile örgütlenme hakkı konusundaki davalarda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının dikkate
alınması gerektiğini söylemektedirler. Yüksek Mahkeme bunu yapabilir ve
Türkiye'nin önünü açabilirdi; ancak, böyle olmadı. Şimdi, hür dünyanın
yönelimiyle uyuşmayan, demokrasi ve evrensel hukuk normlarına aykırı, mevcut
Anayasa açısından bile tartışılacak bir kararla karşı karşıyayız. 21 inci
Yüzyılda, hâlâ, parti kapatan bir ülkeyiz. Şimdi, Türkiye, uluslararası camiada
daha zor durumdadır. Şimdi, insanımız, her zamankinden daha umutsuzdur. Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu ayıp, her şeyden önce -açıkça söylüyorum- bizimdir; yani,
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Sanılmasın ki, Fazilet Partisinin
kapatılması sadece Fazilet Partilileri ilgilendiriyor. Bu ülkede, tek tek ya da
topluca partiler kapatılabilmiş; siyaset yasaklanabilmiştir. Sizlerin, siyasî
parti üyeleri olarak, şimdilik burada olmanızın, demokrasi açısından bir anlamı
yoktur. Yoktur; çünkü, demokrasinin olabilmesi için, muhalefetin, yani farklı
düşünenlerin bulunması gerekmektedir. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Bazı çevreler, Türkiye'de
tek tip parti olsun ya da bütün partiler birbirine benzesin istiyor. Nitekim,
insanlar da tek tip yapılmaya çalışılıyor; ama, bu, eşyanın tabiatına
aykırıdır, demokrasinin özüne terstir. Demokrasilerde esas olan, farklılıktır
ve bireydir. Bu nedenle, demokrasilerde düşünceyi ifade özgürlüğü ve örgütlenme
hakkı garanti edilmiştir. Siyasî partilerin demokratik sistemlerin vazgeçilmez
unsurları olmasının esprisi de budur. Tek tip düşüncenin, farklı farklı adlarla
örgütlenmesiyle demokrasi olamaz. Demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları,
farklı düşüncelere sahip siyasî partilerdir. Biz, suç işlemedik;
sadece farklı düşündük. Asla, şiddeti ve terörü tasvip etmedik; şiddetin ve
terörün içinde olmadık. Yolsuzluk, soygun ve yağmalara da adımız karışmadı. Cumhuriyete karşı
olduğumuz iddiası, sadece bir iftiradır. Bizim amacımız, cumhuriyetimizin
demokratikleştirilmesidir. Biz, Anayasamızın 2 nci
maddesinde vazedilen demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi devletin temel
niteliklerinin, evrensel ölçütlere göre yorumlanıp uygulanmasını istiyoruz. Laikliğe aykırı eylemler
iddiası da bütünüyle temelsizdir. Hangi eylemlerde bulunmuşuz; kimler bu
eylemlerde bulunmuş; bunlar nasıl odak olmuş?! Birkaç yüzbini bulan
üyelerimizden bir teki için bile laikliği ihlal iddiasıyla bir dava açılmış
mıdır? Değerli milletvekilleri,
insan haklarına dayalı bir demokrasi inşa etmek, hepimizin görevi değil mi?
Sizler adına konuşamam; ama, ben ve arkadaşlarım, insan haklarına dayalı, tam
ve kâmil bir demokrasi için çalışmaya devam edeceğiz. (Bağımsızlar sıralarından
alkışlar) Bu ülkede yaşayan herkesin, başta, inanç, düşünceyi ifade ve
örgütlenme hakkı olmak üzere, temel insan haklarının garanti edilmesi için
çalışmaya devam edeceğiz. Yine, bu ülkede, millet
adına egemenliği, ancak milletin seçtiklerinin, yani, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kullanabileceğini söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz.
(Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Milletin Türkiye Büyük Millet Meclisine
vermiş olduğu geleceğiyle ilgili kararlar alma yetkisi, hiçbir kimseye ve
kuruma devredilemez. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Tek tip particiliği, tek tip düşünceyi, kimse
"Atatürkçülük" adı altında karşımıza çıkarmasın. Atatürk
"1940'larda kalın" demedi. Atatürk, milletin önüne hedef olarak,
çağdaş uygarlığı koydu, bilimin yol göstericiliğine işaret etti. Çağdaş
uygarlıkta kalkınmışlık var, refah var, çoğulcu demokrasi var, insan hakları ve
özgürlükler var, hukuk devleti var. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yürürlükteki 1982 Anayasası, devletin varlığı, ülkenin
bütünlüğü ve bölünmezliği için bilimin bile tehlikeli olabileceğini söylüyor.
İşte, böyle bir Anayasa... Bu, büyük bir çelişkidir, bir çeşit paranoyadır. Bu
tip paranoyalardan kurtulmadan yolumuza devam edemeyiz. Bu paranoyalarla, hür
dünyayla birlikte olamayız. Bu paranoyalarla, ülkeye barış, milletimize saadet
getirmek mümkün değildir. Değerli arkadaşlarım,
birbirimizi kandırmayalım; daha da önemlisi, milletimizi ve dünyayı
kandırmayalım; açık ve samimî olalım. Türkiye'de gerçek anlamda
"demokrasi" yoktur. (Bağımsızlar sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Evet, sadece, bir demokrasi oyunu oynanıyor ve maalesef,
demokrasinin vazgeçilmez unsurları olması gereken siyasî partiler de, bu oyunu
oynamakta, konulan sınırlar içinde kalmayı, dar anlamda, kısa paslaşmalarla
olmayı kabul edebiliyorlar. Elbette, demokrasi,
sınırlamaların bulunmadığı bir rejim değildir. Demokrasilerde de sınırlar
vardır; ama, bu sınırları, millet, milletin temsilcilerinden oluşan
parlamentolar tespit eder. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Ayrıca,
demokrasilerde, parlamentolar da her istediğini yapamaz. Örneğin, herhangi bir
demokratik ülkenin parlamentosu, insan haklarını ihlal edecek, özgürlüklerin
kullanılmasını ortadan kaldıracak bir yasa çıkaramaz. Kimseyi suçlamıyorum.
Kimseyle polemiğe girecek durumda da değilim; ancak, şunu itiraf etmek
mecburiyetindeyiz: Üzerinden yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen, 12 Eylül askerî
yönetiminin hazırladığı, demokrasiyi sakatlayan, özgürlükleri budayan Anayasa
hâlâ yürürlüktedir. Bu, Türk siyasetinin en büyük ayıbıdır. Buraya, bu yüce çatıya,
milletin oylarıyla geldik. Esasında bu çatı, millet egemenliğinin tecelligâhı
olduğu için yücedir. Millet, bizi, buraya, geleceğiyle ilgili kararları alalım
diye, yasama yetkisiyle donatarak yolladı; noterlik yapalım diye değil. (Bağımsızlar
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım,
millet, demokrasi ve hukuk istiyor; çünkü, biliyor ki, demokrasi ve hukuk
olursa, ekmek de olur, zenginlik de olur, özgürlükler de olur. Yanılıyor muyum?
O halde, kararlarımızı buna göre almak, ellerimizi buna göre kaldırmak
zorundayız. Fazilet Partisi
kapatılmıştır. Milletin bize verdiği anamuhalefet görevi, herkesin yanlış ve
haksız bulduğu bir mahkeme kararıyla elimizden alınmıştır; üstelik, mevcut
Anayasaya aykırı olarak, gerekçeli karar yayımlanmadan, tüzelkişiliğimizin sona
erdiği ilan edilmiştir. Evet, bizler, mağdur edildik. Fazilet Partisinin
binlerce teşkilat mensubu, yüzbinlerce üyesi ve milyonlarca seçmeni mağdur
edilmiş durumda; ama, olsun. Amaç, millete hizmet değil mi?! Biz, bu kararla,
en azından, önemli bir şeyin herkes tarafından anlaşılmış olmasından dolayı
memnunuz. Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye, bu Anayasa ve yasalarla yoluna devam edemez; hür
dünyayla birlikte olamaz. Millet, hür dünyadaki zenginliklere ulaşamaz. Bu
tespitimde de yanılmadığımı düşünüyorum. Şimdi, başta, hükümeti oluşturan
partilerin yöneticileri ve tüm milletvekillerine sesleniyorum: Bu ayıptan
kurtulmanın zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Geliniz, Meclisi temmuz başında
tatile sokmayalım. En azından, Uzlaşma Komisyonunun anlaştığı anayasa
değişikliklerini yapalım; sonra da, düşünceyi açıklama, inanç ve vicdan
özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve serbest siyasetin önündeki tüm engelleri
kaldıracak çalışmalara başlayalım. Bunlar, en az, gece yarılarına kadar
çalışarak çıkardığınız Tütün Kanunu, Şeker Kanunu, Telekom Kanunu, Tahkim
Kanunu ve benzerleri kadar önemlidir. Sayın Başkana, bana bu
konuşma fırsatını verdiği için teşekkür ediyorum ve Muhterem Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) Bu karar vesilesiyle
bizim; yani, demokrasi ve hukukun yanında yer alan başta akademisyenler,
aydınlar, gazeteciler ve siyasiler olmak üzere, hepsine, huzurunuzda
şükranlarımı ifade ediyorum. (Bağımsızlar sıralarından ayakta alkışlar; DSP, MHP,
ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Başkanlığın
Genel Kurula diğer sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum: B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. -
Anayasa Mahkemesinin Fazilet Partisinin temelli kapatılmasına ve kapatma
kararının verildiği tarihte parti tüzelkişiliğinin sona ermesine dair kararı
gereğince, Fazilet Partisinin Türkiye BüyükMilletMeclisindeki bütün
faaliyetlerinin sona ermiş bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/848) 25
Haziran 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Anayasa Mahkemesi,
22.6.2001 günlü Esas:1999/2 ve Karar 2001/2 sayılı kararıyla Fazilet Partisinin
temelli kapatılmasına ve kapatma kararının verildiği tarihte parti
tüzelkişiliğinin sona ermesine karar vermiştir. Bu karar gereğince,
Fazilet Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün faaliyetleri sona
ermiş bulunmaktadır. Genel Kurulun bilgilerine
sunulur. Saygılarımla. Ömer
İzgi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkanım, izin verir misiniz efendim. BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Yerimden bir hususu arz etmek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hatiboğlu. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, Anayasanın 68 inci maddesi gayet açık: "Siyasî partiler,
demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." Bu hüküm yerinde
dururken, Fazilet Partisi kapatıldı. Düşünüyor ve soruyorum; acaba, bu metne
rağmen, siyasî partiler, demokratik hayatın vazgeçilen unsuru haline mi
getirildi? Neden kapatıldık? Şimdi, hep konuşageldik,
hep söyleyegeldik -huzurunuzda Uyum Komisyonumuzun bütün üyelerine teşekkür
ediyorum- Uyum Komisyonumuzun getirdiği anayasa metni değişikliği, eğer,
buradan geçseydi, demokrasimiz, bu son yarayı da almayacaktı. Şimdi, biz, Fazilet
Partisi Grubu olarak, milletimizle istişarelerde bulunmak üzere ve "bu
anayasa değişikliği hemen geçmelidir, siyasî partiler artık
kapatılmamalıdır" diyen herkesi, kendi sözleriyle, kendi beyanlarıyla,
yerine getirinceye kadar baş başa bırakmak üzere, Genel Kurul salonunu terk
ediyoruz ve saygı sunuyoruz efendim. (Bağımsızlar sıralarından alkışlar) (Anayasa Mahkemesinin
22.6.2001 tarihli kararıyla tüzelkişiliği sona erdirilen Fazilet Partisine mensup
milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Başbakanlığın, İçtüzüğün
75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum: 2. -
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/849) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına İlgi: 9.5.2001 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-277/2245 sayılı yazımız. İlgi yazımızla
Başkanlığınıza sunulan "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesine İlişkin İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı"nın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre, geri
gönderilmesini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Dışişleri
Komisyonunda bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir. Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum: 3. - Burdur
Milletvekili Mustafa Örs’ün, (6/1439) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/397) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 624 üncü sırasında yer alan (6/1439) esas numaralı sözlü
soru önergemi, yazılı cevap aldığım için geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Mustafa
Örs Burdur BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım: 4. -
Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/850) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 14 Haziran 2001 tarih ve 80 sayılı kararıyla,
Türkiye ile ABD arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması uygun
görülmüştür. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi uyarınca, anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine
sunulur. Ali
Ilıksoy Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Vekili BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım: 5. -
AdaletBakanı HikmetSami Türk’ün, Lahey’de düzenlenen “Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün
Korunması Küresel II. Forumu” başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle
birlikte Hollanda’ya resmî ziyaretine İstanbul Milletvekili Cavit Kavak’ın da
iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/851) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Adalet Bakanı Prof. Dr.
Hikmet Sami Türk'ün, 28-31 Mayıs 2001 tarihleri arasında Lahey'de düzenlenen
"Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlüğün Korunması Küresel II. Forumu"
başlıklı konferansa katılmak üzere bir heyetle birlikte Hollanda'ya yaptığı
resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Cavit Kavak'ın da iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin 30.06.2001 tarihinden itibaren altı ay süreyle
uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutup işleme alacağım: 6. -
Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren
altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/852) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Körfez savaşı sırasında
alınan Irak'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının
hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza
edilmesine özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava
unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı
olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı
Kararıyla Hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif
ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay
süreyle uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları
almaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için, Anayasanın 92 nci maddesine
göre izin verilmesini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Başbakanlık
tezkeresi üzerinde İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açacağım. Gruplara,
Hükümete ve şahsı adına iki üyeye söz vereceğim. Konuşmalar süreleri,
gruplar ve Hükümet için 20 dakika, şahıslar için 10 dakikadır. Görüşmelerin sonunda,
tezkereyi oylarınıza sunacağım. Tezkere hakkında
açıklamada bulunmak isterse, Sayın Hükümete de söz vereceğim. Başbakanlık tezkeresi
üzerinde söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük ve ANAP Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Sayın Cavit Kavak ile şahsı adına Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Mehmet Yalçınkaya. İlk söz, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Sayın Bedük'ün. Buyurun Sayın Bedük. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SAFFET
ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzeyden Keşif
Harekâtıyla ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde Doğru Yol Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz almış buluyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu
adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu kararla ilgili herhangi bir değerlendirme
yapmıyorum; ancak, yönetemeyen demokrasinin, siyasetteki boşluğun çözüm
üretememesi sonucunda mevcut yasaların ortaya koyduğu tablodan büyük üzüntü
duyduğumu belirtmek istiyorum. Eğer, Uzlaşma Komisyonunun hazırlamış olduğu
tasarı üzerinde durulmuş ve bir an evvel görüşülmüş olsaydı ve yine, eğer,
hükümeti oluşturan üç siyasî partinin liderlerinin, siyasî partilerin kapatılmasıyla
ilgili önerinin geri çekilmemesi uygulaması gündeme gelmemiş olsaydı, bugün,
belki siyasî partilerin demokrasilerde hiçbir suretle kabul edilemeyecek
kapatılmasıyla ilgili bir sonuçla karşı karşıya kalmayacaktık. Ümit ediyorum
ki, Anayasamızda yapılacak olan değişikliklerle, demokrasi standartlarının en
üst seviyeye getirilmesi hususundaki Yüce Meclisin iradesi kendisini gösterecek
ve böylece, bugünkü yaşadığımız ortamı, psikolojiyi de yaşamamış olacağız. Değerli milletvekilleri,
dışpolitika, millî çıkarların gerek ulusal ve gerekse uluslararası bazda ortaya
konulduğu ve kendi ülkemizin gerek içeride ve gerekse dışarıda güçlenmesini
sağlayan fevkalade önemli unsurdur. Millî çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa,
dışpolitikamız da onun üzerine bina edilmektedir. Nitekim, gerek cumhuriyetin
kuruluşundan sonra ve gerekse cumhuriyetin kuruluşundan önce, Türk Milleti
olarak biz, dışpolitikalarımızı hep millî çıkarlarımız üzerine bina etmişiz.
Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh"
ilkesi, aslında, bugün, demokrasilerde bireyin özgürlüğünün, bireyin huzur,
güven ve refahının sağlanması kadar, aynı zamanda, demokrasi standartlarının
gerçekleştirilmesinde de fevkalade önemli bir hedeftir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti olarak da, bizler, işte bu hedeften ve bu ilkeden hareket etmek
suretiyle, dışpolitikalarımızı belirlemişiz; ancak, unutulmaması gereken bir
husus vardır: Dünyadaki değişim ve gelişim, bizim, her şeye rağmen, bu ilkeyi
gerçekleştirmek üzere, üzerimize düşen görevi yapmakla birlikte,
dışpolitikalarımızı yeniden gözden geçirme, millî çıkarlarımızın gereğine uygun
olarak hareket etme mecburiyetimiz vardır. Dünyadaki bilimsel ve
teknolojik gelişim, yeni birkısım ekonomik ve siyasî oluşumlar, ekonomik
değişimler ve hedefler, uluslararası ilişkilerin yeniden belirlenmesi için
fevkalade önemli kriterlerdir. İşte bu sebepledir ki, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti olarak, zamanında, etkili, süratli bir şekilde alacağımız birkısım
tedbirler, millî çıkarlarımızın gerektirdiği şekilde oluşturacağımız birkısım
politikalar, bizim, vazgeçemeyeceğimiz ve vazgeçmememiz gereken temel
hedeflerimizdir. Ekonomik ilişkiler,
siyasal ilişkileri de etkilemektedir. Bu sebeple, dışpolitikalarımızı yeniden
belirlerken, millî politikalarımızı yeniden gündeme getirirken, içerisinde
bulunduğumuz ve yaşadığımız küresel dünyada özellikle stratejik konumumuzu
dikkate almak suretiyle, ekonomik ilişkilerimizi, mutlak suretle, önceliğe
almak mecburiyetindeyiz. Uluslararası ilişkilerde
yükselen değer insandır; insan huzurudur, insan güvenidir ve insan refahıdır.
Bu anlamda, hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi ortak nokta olarak
belirlenmektedir. Kuzeyden Keşif Harekâtı,
insanî bir harekâttır; bu bölgede yaşayan insanların can ve mal emniyetini
sağlamaya yöneliktir. Yıllardan beri Türkmenlerle ilgili uygulanan politikalar
ve özellikle birkısım Türkmenlerin katliamı ve nihayet, kendi bölgelerinden,
kendi şehirlerinden, atalarının emanet ettiği kendi evlerinden uzaklaştırılmak
suretiyle göçe mecbur edildiği zamanda ve yine, onların bir kısmının idam
edilmesine kadar gidilen bir zamanda, hiç kimse, ama, dünyanın hiçbir ülkesi,
bir itirazda bulunmamıştır. 1988 yılında Halepçe
katliamında kimyasal silah kullanıldığında, yine dünya, hiçbir şekilde konunun
üzerine gitmemiştir. Buradan, 100 000'e yakın insanın göç etmesi, 30 000'e
yakın insanın, Türkiye Cumhuriyeti hudutlarına yanaşmış olması da, keza aynı
şekilde dünyayı ayağa kaldırmamıştır; ama, ne zaman ki, Kuveyt'e saldırı söz
konusu olduğunda, işgal gündeme geldiğinde, petrol gündeme geldiğinde dünya
ayağa kalkmış, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere, Birleşmiş
Milletler ve Güvenlik Konseyi karar alma ihtiyacını duymuştur. Doğrudur, aslında Irak'la
ilgili bir kısım tedbir almak mecburiyeti vardı, alınmalıydı ve nitekim alındı;
o sebeple de huzur harekâtları gerçekleştirildi. Körfez Savaşı sırasında,
Irak'ta ortaya çıkan iç karışıklıklar ve Irak yönetimince gerçekleştirilen bir
kısım gayrî insanî davranışlara karşı, Türk-Irak sınırına 500 000 insan
yanaştı. Değerli milletvekilleri,
burada tarihe bir not düşmek istiyoruz. Diyorum ki, biz Türk Milleti olarak, ne
zaman darda kalan bir topluluk olmuşsa hep onlara kucağımızı açmışız, ne
zamanki tarihte bir kısım toplumlar yok edilmeye kalkışılmışsa, Türk Milleti,
hem hudutlarını açmış hem de onlara, insanî bakımdan üzerine düşen görevi
yapmıştır; işte, İspanya'dan göç eden Yahudiler, işte en son olarak da yine 500
000 insan, yani, Irak'tan göç eden ve hududumuzdan içeri giren Kürt ve
Türkmenlere karşı da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak kucak açtık, insanî
bakımdan görevlerimizi yerine getirdik; ama, ne yazık ki, biz onlara kucak
açtığımızda, hudutlarımızı açtığımızda, dünya ülkeleri yine sessiz kaldı. Yine
hatırlıyorum, 500 000 insanın gelmesi sırasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve
hükümeti seslendi, bütün dünyaya haykırdı "gelin, 500 000 insanı, biz tek
başımıza barındıramıyoruz, bize yardım edin, eğer, bir kısmını mülteci kabul
etmek istiyorsanız, gelin, kendi ülkenize alın." Nitekim, bu serzenişe karşı,
Fransa Cumhurbaşkanının hanımı Bayan Mitterand, gelip de sadece 38 kişiyi
alabilmiştir; o da, bunu, sosyal bakımdan, insanî bakımdan değil, kendisine
uygun olan kişileri seçebilmiştir. Düşünün, 500 000 insanı ve nihayet ortaya
çıkan tabloyu!.. Değerli milletvekilleri,
Türk hükümeti, sorun karşısında gerekli girişimlerde bulunmak suretiyle,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 Nisan 1991 tarih ve 688 sayılı
Kararıyla, Irak merkezî hükümetinin sindirme politikalarını ortadan kaldırmak
için davete icabet etmiş ve göçe zorlanan kitlelerin korunması hususunda da
üzerine düşen görevi yapmıştır. Karar doğrultusundaki yardım faaliyetlerinin
istenen sonuca ulaştırılması karşısında belirli olarak Amerika Birleşik
Devletlerinin yardım çabalarını genişletmek üzere, Amerika Birleşik Devletleri
personelinin ülkemizde faaliyet göstermesine izin verilmiş ve nihayet 1991'de
birincisi ve 30 gün içerisinde bir ikincisi olmak üzere, yine, Huzur Harekâtı
gerçekleştirilmiştir. Bu durum, 1996 yılının aralık ayına kadar devam etmiştir.
Aralık ayında ortaya çıkan tablo itibariyle karada görev yapan birkısım
birliklerin 13 ülkenin dahil olduğu -bizim de içerisinde bulunduğumuz 21 000
askerin - burada güveni sağlama noktasında karşılaştığımız olaylar ve PKK terör
örgütüne yapılan birkısım desteklemeler sebebiyle tepki ortaya konmuş ve
nihayet 1996 yılı aralık ayında, yeni bir konseptin, yeni bir olayın gündeme
gelmesi özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından da istenmiş ve
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da karara bağlanmıştır. Değerli milletvekilleri,
bu, Kuzeyden Keşif Harekâtının temel felsefesi ve anlayışı, Irak'ın toprak
bütünlüğünün sağlanmasıdır ve yine, burada, keşif harekâtı ve önleyici uçuşlara
imkân sağlayan bir harekâttır. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üzerinde
hassasiyetle durduğu, bölge barışının ve istikrarının sağlanması için fevkalade
önemlidir ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de menfaatınadır. Bu istikrarı
sağlamak için gerçekleştirilmiş olan ve alınmış olan bu kararın devam
ettirilmesi, elbette ki, eğer zorunlu ise, pek tabiî ki, her zaman olduğu gibi,
Doğru Yol Partisi, millî çıkarlarımızın gerektirdiği ortamda hükümetin
getireceği tekliflere evet diyecektir. Öncelikle şunu belirtmek
istiyorum ki, Kuzeyden Keşif Harekâtının kuralları ve ilkeleri Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır ve
angajman kuralları da, keza aynı şekilde, bu çerçeve içerisinde yürütülmüştür.
Kuzeyden Keşif Harekâtı kapsamında görev yapan birliğin eşkomutanı Türk
subayıdır. Bu sebepledir ki, bizim millî çıkarımızın, millî menfaatımızın
özellikle bu harekâtın ve bu kararın devam ettirilmesinden yana olduğunu
belirtmek istiyorum. Değerli milletvekilleri,
Kuzeyden Keşif Harekâtının süresinin uzatılması konusunda ülkemiz açısından önem
taşıyan birkaç hususu dile getirmek istiyorum. Öncelikle, Türkiye, hem bölgede
hem de Kuzey Irak konusunda çok daha aktif olmak zorundadır; bölgenin
hassasiyeti ve devam eden gelişmeler bunu zorunlu kılmaktadır. Bölgedeki
istikrarsızlığın ve belirsizliğin kısa vadede çözülmesinin mümkün olmadığı
görülmektedir. Bu da, huzur ve güvenliğin yerleşmesini ve kalıcı olmasını
geciktirmektedir. Kuzeyden Keşif Harekâtı, bu noktada, gerek dış politikamıza
destek olması ve gerekse gelişmelerin kontrol altında tutulması bakımından
fonksiyon ve önem arz etmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ise
herkesin yararınadır. Türkiye'nin politikası da bu istikamettedir. Birleşmiş
Milletlerin 1991 yılında aldığı karar da bunu gerektirmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün
korunarak sorunlara çözüm bulunması, Türk ve Irak halklarının da, üstün
seviyede, özellikle yararlanabileceği en önemli imkânlardır. Barışın, huzurun,
güvenliğin ve istikrarın başka bir yolu da yoktur. Irak'ta siyasî birlik ve
toprak bütünlüğü bu anlamda bölgede Türk dış politikasının temelini de
oluşturmaktadır. Ülkemiz açısından çok
önemli bir başka konu ise, petrol boru hattıdır. Burada, bir konuyu ifade
etmeden geçemeyeceğim. 1996 yılında, özellikle kuzeydeki oluşumlarla ilgili söz
sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Doğru Yol Partisi hükümetinin yapmış
olduğu bir kısım temaslar sonucunda, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin
koordinatörlüğünde, İngiliz ve Amerikalıların temsilcileriyle, koordinatör
görevini üstlenmiş ve bu bölgede, özellikle yetki ve oluşum, doğrudan doğruya
Türkiye Cumhuriyetinin inisiyatifine bırakılmıştı; ama, ne yazık ki, 1996'dan
sonra, 1998'de Amerika Birleşik Devletlerinde, bu sefer, Amerika'nın tamamen
kendi kontrolünde, Kuzey Irak'taki gerek Barzani'yi ve gerekse Talabani'yi
çağırmak suretiyle, burada bir kısım yeni oluşumların gündeme gelmesi ve buna
karşılık, Türkiye Cumhuriyeti Devletine hiç haber verilmemesi son derece büyük
bir eksiklikti. Aynı zamanda, yine
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı Amerika'dayken, kendisine haber
verilmemesi, gerçekten, Türk Milletini üzmüş ve Doğru Yol Partisi olarak,
geçmişte almış olduğumuz bu hakkın maalesef elden gitmesinden duyduğumuz
ıstırabı müteaddit platformlarda ifade etmiş ve buna tepkimizi de göstermiştik.
Ne yazık ki, halen daha Kuzey Irak'ta yeni bir kısım oluşumlara rağmen, hatta
para basılmasına rağmen, halen daha Türkiye'nin söz sahibi olmamasını büyük bir
eksiklik olarak değerlendiriyoruz. Değerli milletvekilleri,
yine bu bölgede petrol boru hattının çalıştırılması, güvenli bir şekilde
işletilmesi ve özellikle Yumurtalık hattına kadar getirilecek olan akaryakıt,
benzin ve petrol, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik bakımdan gelişimi için
fevkalade önemli bir girdi oluşturmaktadır. Ne yazık ki, bu konuda yeteri kadar
temaslar yapılmamaktadır, yine ülkemizin çıkarları konusunda gerekli temasların
yapılmaması hususunda tereddütlerimiz vardır ve buna da tepkimiz vardır. Petrol karşılığı ihracat
imkânlarının artırılarak devam ettirilmesi, petrol alışverişinin güçlendirilmesi
konularında hükümetin daha etkin olmasının gerekliliğini vurgulamak istiyorum.
Son zamanlarda, Batılı şirketlerin bölgeye olan ilgisindeki artış
bilinmektedir; ancak, Irak'ın herhangi bir yatırım yapması Birleşmiş
Milletlerin iznine bağlıdır. Özellikle, Rus ve Fransız petrol şirketlerinin
Irak'a yaptıkları yatırımlar gündemdedir ve halen de herkes tarafından
bilinmektedir; ama, ne yazık ki, Türkiye, bu harekâttan, Körfez Harekâtından,
Barış Harekâtından en fazla etkilenen ve menfaatları en fazla haleldar olmuş
olmasına rağmen, bu konudaki gerekli duyarlılık hem gösterilmemektedir hem de
Türkiye Cumhuriyeti Devletine bu konuda gerekli destekler yapılmamaktadır. Türkiye'nin, beklenen
gelişmeler karşısında ticarî politikalarını geliştirmesi şarttır; Türk
firmalarının önünü açacak, iş imkânlarını sağlayacak tedbirleri şimdiden
planlaması mecburiyeti vardır. Bölgeye barış ve istikrar gelmesi, bunun üst
seviyede gerçekleştirilmesi için üzerimize düşen görevi yapmak mecburiyetimiz
vardır. Değerli milletvekilleri,
hudut ticareti kapsamında da, yine, Doğru Yol Partisi zamanında, 1999'a kadar
52 kalem mal getirilmekteydi; şimdi ise 3 kalem mal getirilmekte, o da
yetersiz; motorin, hurda demir ve hurda bakır. Aylık motorin kotası da 150 000
tondan 50 000 tona indirilmiştir. 26 ili kapsayan bölge insanı bundan
yararlanıyordu; serbest bölge anlayışından, ticaretinden istifade ediyordu; bu
sebeple, olayın sosyal boyutu var. Bunun yanında, kaçak
hayvan girişi önlenemiyor. Bu kaçakçılıktan da en fazla PKK istifade ediyor. Değerli milletvekilleri,
serbest ticaretin yapılmaması sebebiyle, PKK, buradan geçen kaçak hayvanlardan
belli bir oranda ücret alıyor. Eğer, biz, serbest bölgeyle ilgili ve serbest
ticaret bölgesiyle ilgili, gerçekten, hudut boyunda alınması gereken tedbirler
konusunda yasal bir düzenleme yaparsak, o zaman, PKK'ya da keza aynı şekilde
menfaat sağlanmamış olacaktır. Değerli milletvekilleri,
buraya bayrak asılıyor, para da bastırılıyor, mülkî idare teşkilatları da
kuruluyor; dolayısıyla, KDP de buradan, yine para almaya devam ediyor. Biz,
şunu ifade etmek istiyoruz: Suriye'yle, artık, kapıların açılması gerekir,
ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerekir. Eğer, biz, yine, KDP'den petrol
almaya devam edersek... KDP 5,5 sente motorini alıyor, bize ise 15 sente
satıyor. Halbuki, Suriye'yle ilişkilerimizi geliştirsek, ekonomik
ilişkilerimizi geliştirsek, o zaman oradan motorin alabiliriz, bu suretle,
Suriye'yle ilişkilerimizi de geliştirme fırsatını elde etmiş oluruz. Yani, önce
ticarî ilişkilerin, sonra da siyasî ilişkilerin fayda sağlayacağı inancını
taşıyoruz. Değerli milletvekilleri,
Irak'la ilgili Türkiye'nin bugüne kadar arzu ettiğimiz seviyede hassasiyet
göstermediği konu ise Türkmen meselesidir. Irak yönetimince her türlü baskı ve
zulme uğratılan Türkmenlere yeterince sahip çıkılmaması, Türk nüfusunun giderek
azalmasına sebep olmuştur. Kuzey Irak'ta olabilecek her türlü gelişmelerde
Türkmenlerin hak ve menfaatlarının korunması ve politikalarının geliştirilmesi
bizim vazgeçilmez hedeflerimiz olmalıdır. Onların sorunlarının giderilmesi,
aynı zamanda bizim tarihe olan
borcumuzu ve mükellefiyetimizi, milletimizin de bizden beklediğini yerine
getirmek olacaktır. Bu duygularla, Kuzeyden
Keşif Harekâtına olumlu yaklaştığımızı belirtiyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bedük. Başka söz isteği?.. Yok. Şahsı adına, Sayın Mehmet
Yalçınkaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Sayın Yalçınkaya, süreniz
10 dakika. MEHMET YALÇINKAYA
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün, Kuzey Irak'la
ilgili Çekiç Güç'ü ve Çekiç Güç'ün süresinin uzatılmasını konuşuyoruz. 6 ay
önce burada konuşmuştuk, Dışişleri Bakanımız yoktu, bugün çok hassas bir konu
olan aynı konuyu konuşuyoruz, yine Dışişleri Bakanımız yok; Yunan Dışişleri
Bakanıyla sirtaki oynamaya devam ediyor. (DYP sıralarından alkışlar) Ama, Kuzey
Irak'ta başımıza büyük bir oyun oynanıyor; sirtaki oyununa benzemeyen bir oyun
değerli arkadaşlar. Sayın Başbakan Ecevit
bugün burada; kendisine şunu söylemek istiyorum: Siz, güneydoğunun dostusunuz,
Irak'ın dostusunuz; ama, bugüne kadar uygulanan politika, maalesef, güneydoğuyu
bitirmiştir, maalesef, Irak'ı perişan etmiştir. Iraklı çocuklar aç, sefil;
Iraklı çocuklar her gün bombalarla karşı karşıya. Bu, dostluğa da sığmaz,
komşuluğa da sığmaz, bu coğrafyada yaşayan devlete sığmaz, Osmanlı'nın
torunlarına yakışmaz. (DYP sıralarından alkışlar) Güneydoğuda, özellikle,
Kuzey Irak'ta bugün bir kürdistan kuruluyor değerli arkadaşlar ve bu kürdistan,
önümüzdeki yüzyıl içerisinde Türkiye'yi perişan edecektir. Hayalleri bırakalım,
Kuzey Irak'ta Türkmenlere yer yok, başka unsurlara yer yok; başka bir ülkenin
güdümünde, bir Ermenistan gibi, bağrımıza güneyden bir hançer saplayacaklar.
Bunun hesabını kitabını mutlaka yapmak lazım. Çekiç Güç'ün süresinin
uzatılmasının Türkiye'ye hiçbir faydası yok; oradaki bu oluşuma, yeni devletin
orada yaşamasına ve tesis edilmesine önayak olmaktadır. Güneydoğuda tarım bitti,
sanayi bitti, çiftçilik bitti, en son, orada, tütün ziraatı yapılıyordu, Tütün
Yasasıyla, güneydoğuda, tütüncülük de bitti. Üç yıl önce, Birecik'te, Urfa'da,
çeşitli yerlerde fıstığın fiyatı 5 dolardı, bugün 1 dolara düşmüş. Her şey
bitti güneydoğuda değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin orada çok büyük iki zenginliği var -bunu kürsüden defalarca söyledim- burada bizi ayağa
kaldıracak, Avrupa Birliğine sokacak, dünya devleti yapacak iki büyük nimetimiz
var; birisi GAP'tır, diğeri de Habur sınır kapısıdır; ama, bugüne kadar
uygulanan politika... Maalesef, GAP'ta da istenilen noktada bir faaliyet
göremiyoruz, Habur'da da durum içler acısıdır. Bugün, GAP'ta, enerjide yüzde
47, sulamada yüzde 12 değerli arkadaşlar... 1976 yılında başlamışız, bugün 2001
yılı... Millî Güvenlik Kurulunun aldığı tavsiye kararı var: "2010 yılına
kadar GAP'ı bitirin" ama, görüyorum ki, 2010 yılında değil, 2030 yılında
da bitmez. Sayın Mesut Yılmaz
tarafından "Avrupa Birliğine girmenin yolu, Diyarbakır'dan geçer"
denildi. Diyarbakır'dan geçmez değerli arkadaşlar; bir insanın, üç beş kelime
Kürtçe bilmesiyle, cebinde 500 dolar olmasıyla kimse Avrupa Birliğine almaz.
Yapacağımız tek şey, GAP'ı hayata geçirmek, orayı sulamak, 10 milyon ton pamuk
elde etmek; Tunceli'deki, Diyarbakır'daki, Urfa'daki insanın millî gelirini 10
000 dolara çıkararak Avrupa Birliğine sokabiliriz. (DYP sıralarından alkışlar)
Bu sebeple, Avrupa Birliğine girmenin yolu, Urfa'dan ve Habur'dan geçer. Bizim yanı başımızdaki
Irak, 80 milyar dolar petrol geliri olan bir ülke. Biz, Irak üzerinden,
Kuveyt'e, Bahreyn'e, Katar'a, Suudi Arabistan'a çok büyük çapta ihracat
yapıyorduk ve bugüne kadar olan kaybımız 55 milyar dolardır. BOTAŞ Genel
Müdürüm gözüme bakıyor... Boru hattı 10 yıl kapalı kaldı. Bugün, tekrar,
tankerler orada maalesef bekliyor; yani, oradaki şoförler perme perişan, ayda
100 milyon lira kazanmak için, 45 gün sınır kapısında bekliyor. Bugün,
uygulanan politika, temelden yanlış değerli arkadaşlar. En son, Amerika Savunma Bakanı
geldi geçen hafta, Başbakandan şunu istedi: "Kuzey Irak'ta kürdistan
kurulursa bunu savaş sebebi saymayın." Tarih önünde vebal içerisindeyiz
arkadaşlar; bütün milletvekillerine sesleniyorum: Bu, bir tarihî tespittir,
bunu burada ifade ediyorum. Biz, politikamızı yeniden gözden geçirmek
zorundayız. Bizim için önemli olan, Ortadoğu'da, bugünkü şartlar altında,
Irak'ın eski toprak bütünlüğünün muhafazası ve kuzeye kadar, Zaho'ya kadar olan
bölgenin içerisinde Irak'ın nüfuz etmesi gerekir. Bizim komşumuz Irak
olmalıdır; bu, Türkiye'nin hayatî çıkarlarıyla yakından ilgilidir ve bunu
mutlaka yapmak zorundayız; yoksa, Çekiç Güç'ün süresini uzatarak kürdistan'ı
kuruluşuna önayak olmaktayız. Bu sebeple, tarih, geçmişte, Musul'u, Kerkük'ü
teslim edenlerden nasıl hesap sorduysa, sizlerden ve özellikle Başbakandan
hesap soracaktır, bu hesabı veremeyeceksiniz! (DYP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar,
şimdi, burada çok önemli iki nehir var; biri Fırat Nehri, biri Dicle Nehri.
Önümüzde, 2025 yılında su çok kıymetli olacaktır bu bölgede ve bütün bu
savaşlar, bütün bu problemler suyla ilgilidir; bunu gözardı etmeyelim. Dünyada
iki tane enerji sahası var; birisi, Ortadoğu enerji sahası, diğeri, Ortaasya
enerji sahasıdır ve dünyadaki bütün bu menfaat kavgaları, savaşlar, bu enerji
alanlarıyla ilgilidir. Biz, bu enerji sahalarının yanı başında bulunmaktayız.
Bu sebeple, Ortadoğu politikamızı yeniden gözden geçirmek zorundayız. Fırat'la
ilgili, Dicle'yle ilgili, sularla ilgili politikamızı çok uzun vadeli bir
projeksiyona yayarak, ortaya, bir hedef, bir politika geliştirmek zorundayız. Birleşmiş Milletlere,
zarar tazminatıyla ilgili bir başvurumuz var; dün neticelendi. Birleşmiş
Milletlerin, Irak ambargosundan gördüğümüz zarar karşılığında bize verdiği
tazminattan haberiniz var herhalde; 1 800 dolar arkadaşlar. Yani, Birleşmiş
Milletler, bu kadar cefaya, bu kadar mihnete, Çekiç Güç'e, Amerika'nın
savunmasına ve 1990'daki Irak hadisesine bu kadar yardımcı olmamıza rağmen,
bizim zararımızı 1 800 dolar olarak ifade etmektedir; biz bundan utanç
duymalıyız, bu bizim için bir ayıptır, züldür. Orada, bizim zararımız en az 50
milyar dolardır. Bugün, orada, 50 000 kamyoncu, ekmeğini oradan çıkaran
insanlar, kapıda, çoluk çocuğuyla beraber sizin vereceğiniz kararı beklemektedir
arkadaşlar. Biraz önce değerli
arkadaşım ifade etti, biz, Suriye üzerinden bir kapı açmak zorundayız,
Başbakanın da böyle bir beyanı var; yapılacaksa, bir an önce yapılması gerekir
ve biz, Suriye üzerinden ticaretimizi yapmak zorundayız. Suriye'de de güzel
gelişmeler oluyor. Suriye'yle olan bütün kapıları açmamız lazım; bunların
üzerinden Ortadoğu'ya açılmamız lazım. Yani, alternatif politikalar üretmemiz
lazım; ama, bugüne kadar, maalesef, bu tavrı, bu kararlılığı ve bu desteği
göremedik. Sayın Sökmenoğlu
karşımda, kendisi de, Dışişleri Bakanlığından, Kuzey Irak'la ilgili çeşitli
sorular sordu, ben de o soruların cevabını istedim; ama, maalesef, tatmin edici
bir cevap bulamadık; hep üstü yuvarlanmış cevaplar; yani, vuzuha kavuşmuş bir
cevap yok. Ben, isterdim ki, Dışişleri Bakanımız gelsin, burada, bu
sorularımıza cevap versin, Sayın Başbakanımız buraya gelsin, cevap versin. Güneydoğuyla ilgili bir
sürü paket açtık, bugün, ortada paketlerden elde edilmiş herhangi bir şey yok
değerli arkadaşlar. Sulama, Harran Ovasından
ibaret kaldı. Viranşehir susuz, Ceylanpınar susuz, Suruç susuz, Bozova susuz,
Kızıltepe susuz... Siz, bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsanız, bu ülkeyi
kurtarmak istiyorsanız bu ovaları sulayın; bu ovalarda üretilecek 10 milyon ton
pamuk 125 milyar dolardır. Bizim silahımız, bizim istikbalimiz pamuktur. Bu
sebeple, bu ovaların, bir an önce sulanması ve bu projenin, Millî Güvenlik
Kurulunun belirttiği gibi, 2010 yılında bitirilmesi gerekir. Amerika'da, seçim
konuşmalarında, Bush ve Al Gore'un beyanları var: "Biz, Irak'ı üçe
böleceğiz. Irak'ın güneyinde Şiî bir devlet olacak, ortasında Sünnî bir rejim
olacak, kuzeyinde de Kuzey Irak olacak." Değerli arkadaşlar, bu
sebeple, bu beyanlara çok dikkat etmek zorundayız. Bütün bu oyun... Musul, nasıl
6 yıl aradan sonra elimizden çıktıysa, Allah muhafaza, temenni etmiyorum, orası
da Bosna-Hersek'e döner. Bu sebeple, Çekiç Güç'ün hiçbir faydası yok, bugüne
kadar bir faydasını görmedik; sadece, oradaki kardeşlerimize, komşularımıza
bomba yağdırmaktan öteye... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın
Yalçınkaya, 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim. Buyurun. MEHMET YALÇINKAYA
(Devamla) - Onun için, ben, sadece sizlere değil, bütün milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum, bu, bir tarihî vebaldir; gelin Kuzey Irak
politikamızı yeniden gözden geçirelim, Suriye politikamızı yeniden gözden
geçirelim ve sınırları açalım. Türkiye'nin kurtuluşu, güneydeki bu zengin
pastadan pay almaya bağlıdır. 80 milyar dolar petrol geliri olan buradaki bir
ülkenin giyecek gömleği yok; yiyecek patatesi Niğde'den, Kayseri'den gidiyor
değerli arkadaşlar. Üç, beş ay sonra, tekrar, patates olayıyla karşı karşıya
geleceğiz. İşte, yanı başımızda pazar. Pazara varmak için, bir an önce, Kuzey
Irak'la ilgili, Suriye'yle ilgili, Ortadoğu'yla ilgili gelişmeleri tekrar
gözden geçirmemiz gerekir. Sayın Ecevit'in devrinde,
her zaman, kıtlık, yokluk, sefalet olmuştur. Ben, sözlerimi Necip
Fazıl'ın şiiriyle bitiriyorum: Devri Ecevit'le sanmayın
bu karanlık biter, Gecenin altında yine gece
var. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Yalçınkaya. Başka söz isteği?.. Yok. Görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, Başbakanlık
tezkeresini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Körfez Savaşı sonrasında
alınan Irak'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının
hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza
edilmesine özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava
unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı
olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı
Kararıyla hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğü konulan ve sadece keşif
ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresinin 30 Haziran 2001 tarihinden itibaren altı ay
süreyle uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları
almaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için Anayasanın 92 nci maddesine
göre izin verilmesini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, yargıya
müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/15) esas
numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelere başlıyoruz. IV. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI A)
GÖRÜŞMELER 1. - DYP
Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, yargıya
müdahalede bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/15) BAŞKAN - Hükümet?..
Hazır. Önerge, daha önce
bastırıp dağıtıldığı ve okunduğu için tekrar okutmuyorum. Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir
üyeye, siyasî parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu
adına Başbakana ya da bir bakana söz verilecektir. Konuşma süreleri, önerge
sahibi için 10 dakika, hükümet ve gruplar için 20'şer dakikadır. Önerge sahibi sıfatıyla
Sayın İyimaya aynı zamanda Grubu adına da konuşacak; onun için, süreyi
birleştiriyorum. Buyurun Sayın İyimaya.
(DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 30 dakika. DYP GRUBU ADINA AHMET
İYİMAYA (Amasya) - Değerli Başkanım, Yüce Parlamentonun muhterem üyeleri;
sözlerimin başında, Muhterem Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Gensoru görüşmesinin
esasına geçmeden önce, Yüksek Mahkememize, değerli üyelerine ve karara saygı
içinde ifade ediyorum ki, diğer partilerle yarışan bir sistem partisinin
ölçüsünü henüz bilemediğimiz yorumla kapatıldığı bir zamanda, millete ait şu
yüce kürsüden hitap etmenin teessürünü yaşıyorum. Eğer, gerçekten kurucu
iktidarsak, bütün siyasileri, devletimizi de, aziz milletimizi de bu demokrasi
ayıbından kurtaracak anayasal önlemlerin alınmasına davet ediyorum. Osmanlının
siyaseten katl hastalığını, demokratik cumhuriyetimize taşıtamayacağımızı
düşünüyorum. Aziz arkadaşlar,
kaçınılmaz bir zaruret olarak beliren Anayasa Mahkemesi reformunu derhal
gerçekleştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Modern anayasa mahkemelerinin
özellikle üye yapısına ilişkin ölçütlerini gözardı edemeyeceğimiz kanaatini
taşıyorum. Bunu, hukukun üstünlüğü ve demokrasimizin önceliği ve evrenselliği
için teminat olarak görüyorum. İmajımızı ve adaletimizi dibe vurdurmak
hiçbirimizin, hiç kimsenin ve hiçbir gücün haddi de, hakkı da olmamalıdır
diyorum. (DYP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, çok
hassas bir konuyu gündeme getirdik. Yargı bağımsızlığı, yüce millete ait olan
şu kürsüye, şu Parlamentoya taşınması gereken en son konulardan birisi
olmalıydı. Ne var ki, Sayın Ecevit Hükümetinin kuvvetler ayrılığına ve yargı
bağımsızlığına müdahalesi, ferdî vakıalar olarak kalmamış, bireysel olaylar
olmaktan çıkmış ve kurumsal bir yapıya dönüşmüştür. Aydınlar bu konuda suskun,
görevi sadece muhalefete muhalefet etmek olan basın bu konuda suskun. Yargı
bağımsızlığını, bu konuda önerge yoluyla milletin gündemine getirmemiz
gerektiğini düşündük. Anayasa ahlakına bağlı
kalarak konuşacağım. Yargı yetkisine doğrudan el atma anlamına gelen üslup
içerisinde olmayacağım. Sizlerle, Ecevit Hükümetinin, hukukun üstünlüğü,
kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı hususundaki röntgenini birlikte
çekmeye, tarif etmeye ve ortaya koymaya çalışacağım. Değerli arkadaşlar,
kuvvetin tipi ne olursa olsun, nevi ne olursa olsun, mutlaka, bozulmaya
adaydır, mutlaka, kötüye kullanılmaya adaydır. Kuvvetlerin, Allah'tan sonraki
en büyüğü olan devlet kuvveti de bozulmaya ve kötüye kullanılmaya adaydır. İnsanlık tarihi, büyük
bir mücadelenin sonunda devlet gücünü üçe ayırmak ihtiyacını duymuştur:
Yasamayı ayıracaksınız, yürütmeyi ayıracaksınız, yargıyı birbirinden ayıracaksınız
ve bunları hukukla sınırlayacaksınız. Eğer bu yapıyı elde edemezseniz, ne maddî
medeniyeti ne hukuk uygarlığını yakalamanız mümkün değildir. Güçlerin birliği,
devrimlerin rejimidir, güçlerin birliği, diktatörlüklerin rejimidir; güçlerin
birliği, mutlakıyetlerin rejimidir. Bugün, Amerikan
uygarlığının, İngiliz uygarlığının ulaştığı ekonomik seviye aslında, kuvvetler ayrılığının bir
semeresidir, bir meyvesidir. Yargı, yürütmeyle mücadele etmiş, kralla, başkanla
mücadele etmiş ve bireyin özgürlüklerini koparmıştır. İşte, bireyi serbest
kıldığınız, bireyi özgür yaptığınız zaman, uygarlıklar kurabiliyorsunuz,
yaratıcı beynin, yaratıcı zihnin büyük meyvelerini toplayabiliyorsunuz. Türk
medeniyetinin ve Türk toplumunun geri kalma nedenlerinden birisi de, kuvvetler
ayrılığını, kimi anayasalarında yazmış olmasına rağmen, bunu hayata geçirememiş
olmasıdır, değerli arkadaşlar. Kuvvetler ayrılığının
pratikteki ayağı, yargı bağımsızlığıdır. Siz, hâkimin özgürlüğünü
sağlayamazsanız; siz, hâkimi, dış etkilerden koruyamazsanız; siz, yargıya baskı
yaparsanız veya baskı ortamını yaratırsanız, işte, orada hukuk konuşmaz, güç
konuşur, yargıç, ancak bir mikrofon haline gelir. Bugün, Türkiye'nin -biraz
sonra konuşmamda açıkça ortaya koyacağım-
yargı bağımsızlığı bakımından temel üç tane sorunu vardır: Yasama organı kuralları
geliştirirken, yasaları kurarken, yasaları çıkarırken, hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı gibi bir teraziyi kullanmıyor ve hukuku değil, iradeyi
yasalaştırıyoruz. Bugün, yürütme organı, işine geldiği zaman yargı bağımsızlığı
diyor, işine gelmediği zaman yargı bağımsızlığını askıya alıyor. Türk sisteminin, yargı
bağımsızlığında en önemli sorunlarından birisi de toplum mühendisliğinin hukuka
müdahalesidir. Yürütmenin hukuka müdahale ettiği zamanlarda, yasamanın hukuka
müdahale ettiği zamanlarda, kuvvetler şöyle veya böyle ayrıdır; ama, toplum
mühendislerinin hukuka müdahale ettiği, yargıya müdahale ettiği zamanlarda
kuvvetlerin birliği sistemi vardır. Hatırlayınız, brifinge giden Anayasa Mahkemesi
üyelerini, Yargıtay üyelerini. Toplum mühendisleri yasamayı kendisine tabi
kılar, yürütmeyi kendisine tabi kılar, yargı organlarını tabi kılar ve yargı
bağımsızlığı tamamen ortadan kalkar. Değerli arkadaşlar, yargı
bağımsızlığı olmadığı zaman, hukukun üstünlüğü olmadığı zaman ne olur; bunu
belki gözlerinizle göremeyebilirsiniz; bazen tefekkür noksanıyla gerçeğe
ulaşamayabilirsiniz; ama, tarih ve yaşanan olaylar göstermiştir ki, hukukun
üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının bulunmadığı rejimlerin adları ne olursa
olsun, katmerli demokrasi dahi olsa, orada demokrasi sadece dekordur. Orada
hukuk devleti, gücün bir elbisesidir. Orada, özgürlükler güce sadece yem olur,
kurban olur; adalet kuvvetin kiridir, salgılanan yolsuzluk kirleridir. Hükümetin röntgenini
önce, yine bir öncülü ortaya koymak istiyorum: Sorunumuz, daha çok, cumhuriyet
savcılarına vaki müdahale sorunudur. Şu suale, milletin kürsüsünden doğru cevap
vermemiz gerekir: Cumhuriyet savcıları, yargıçlar gibi bağımsız mıdır;
cumhuriyet savcıları, anayasal rejimimiz içerisinde Adalet Bakanlığına bağımlı
mıdır? Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın 140 ıncı maddesinin doğru okunması gerekir; orada, savcılarla
ilgili hak ve ödevlerin ve diğer özlük haklarının, hâkimlik teminatı ve
hâkimlik bağımsızlığı çerçevesi içerisinde tanzim edilmesini öngörüyor. Adalet
Bakanlığımıza, hâkimlerin ve savcıların idarî işler yönünden bağlılığı
tartışmasız; ama, klasik teoriden vazgeçmek gerekir. Bugünkü hukukî yapımız
içerisinde, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun kıyıda kalmış, Anayasayla
bağdaşmayan bir hükmü dışında, cumhuriyet savcılarımız ile cumhuriyet hükümeti
arasında bir bağımlılık ilişkisi yoktur; cumhuriyet savcıları da bağımsızdır. Değerli arkadaşlar, bir
ortak kusurumuzu itiraf etmeye mecburuz. Milletin kürsüsünde, sorunları
objektif olarak ortaya koymaya mecburuz. Tarihte var olan partilerin, şu anda
siyaseti yürüten partilerin, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü
bakımından, altından zor kalkabilecekleri ortak bir mesuliyet alanları ve
kusurları vardır. 1. Yargı bağımsızlığını
ve hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını Avrupa'dan ödünç aldık; ama,
içini boşalttık, siyasal veya diğer çıkarlarla doldurduk, zihniyetimize, kültür
dünyamıza ekemedik. 2. Gizli hukuk gerçeğini,
Parlamento olarak ortadan kaldıramadık. Bugün, yayınlanmayan kanunlar var; iki
anayasalı bir devletiz. Belli dönemde gücün egemen olduğu, anayasanın egemen
olamadığı zamanlar var ve "rutin dışı devlet" itirafı
Cumhurbaşkanımız tarafından ikrar olunan, ifade olunan bir devlet geleneğine ve
devlet gerçeğine sahibiz. Adalete, bütçeden gerektiği kadar pay ayıramadık. Bu
konuda ortak sorumluluğumuz var. Değerli arkadaşlar, niçin
bu gensoru önergesini gündeme getirdik; acaba, sadece kürsüyü işgal etmek,
sadece bir denetim yolunu işletmek için mi; değil. Gerçekten ölçülü olduk,
gerçekten hukuk terazisine başvurduk; gördük ki, bu hükümet, yargı bağımsızlığı
noktasında hukukun içinde değil. Bakın, sizleri biraz
geriye, kuvvetler birliğinin uygulandığı bir döneme götürmek istiyorum ve
dönemin gazetecilerini yargılayan mahkeme heyetinin üyelerinden birisinin,
dönemin cumhuriyet aydınlarına yaptığı baskıyı çarpıcı bir örnekle dile
getirmek istiyorum. Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Ahmet Emin Yalman, Şükrü Esmer.
Bunlar Elazığ'da bir mahkemede, kömürlükte, hapishanedeler. Ali Saip, Ahmet
Emin Yalman'a, gelir, aynen şöyle der: "Seni üzüntülü görüyorum, buna
sebep yok. Akıbetin belli oldu asılacaksın. Bu, çok basit bir şeydir. Boynuna
ilmek halinde bir ip takarlar, ipi çekerler, bundan sonra hiçbir şey duymazsın.
Görüyorsun ya, bu, diş çektirmekten kolay ve rahat bir şey". İşte,
kuvvetler birliğinin, insanı, özgürlüğü, basını, hürriyeti yok edici gizemli
bir gücü... Farkına varan Büyük Atatürk, derhal telgraf çeker ve meşum olayın
tecelli etmesini ve böylece, cumhuriyetin ilk büyük kazasını önler. Değerli arkadaşlar,
hükümetin, yargı bağımsızlığına iki türlü müdahalesi var; birinci müdahale
doğrudan müdahale, ikinci müdahale dolaylı müdahale. Röntgende göreceksiniz ki,
her ikisi de çok önemli ve çok hayatî derecededir. Doğrudan müdahaleyi ifade
edeceğim, ondan sonra dolaylı müdahalelere geçeceğim. Sayın Başbakanımızın
kendi zihniyet dünyasını taradım, 1970 yılında, bir kitabında aynen şöyle
diyor: "...üstelik, bugünün Türkiyesinde, yargı organları, geniş ölçüde
devrimci, ilerici unsurların elindedir." O dönemde, Değerli Başbakanımız,
yargı bağımsızlığının, yargıcın tarafsızlığına bağlı olduğu, yargının nötr
olması gerektiği yönündeki kültür değerliğinin hilafına konuşuyor. Şimdi, aynı zihniyeti, şu
günkü iktidar döneminde görüyoruz; belli bir versiyon içerisinde, belli bir
renk içerisinde görüyoruz. Ne buyuruyorlar Sayın Başbakan; kendi iktidarlarına
dokunan bir savcılık soruşturması sebebiyle "Savcı, devletin saygınlığına
gölge düşürdü; bunu veya benzerini daha önce de yapmıştı -mealen ifade
ediyorum- gereken yapılacaktır." Değerli arkadaşlar, hukuk
devletinde, bir başbakanın, böyle bir cümleyi telaffuz etmesi, hakkı da
değildir, haddi de değildir. (DYP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, bu
ifade, ancak polis devletinin bir başbakanı veya devlet başkanı tarafından
söylenebilecek bir ifadedir. (DYP sıralarından alkışlar) Savcılar, elbette ki,
hata yapabilirler; ama, hukukta, o hataların tashih yolları vardır; o mekanizma
işleyecektir, o süreç işleyecektir; fakat, daha önemlisi, müdahale ettiğiniz
alan, soruşturma, hükümetinizi veya hükümetteki birilerini ilgilendiriyorsa, o
zaman, mesele, daha vahim bir hal alır değerli arkadaşlar. Başbakanın konuşmaları,
Başbakanın yargı bağımsızlığı konusundaki beyanları, öyle, rasgele kişinin
beyanları değildir; kültür oluşturur, kanaat oluşturur, güven veya güvensizlik
oluşturur. Başbakanımız, bu beyanla, yargıya baskı ortamının var olduğunu
resmen itiraf etmiş bir siyasetçi kimliğine bürünmüştür. Değerli arkadaşlar, Sayın
Başbakanımızın dürüstlüğüne saygımız sonsuz; ama, dürüstlük, başka kavramlarla,
başka olgularla eklemlendiği, kenetleştiği zaman anlam kazanır; eğer, başında
bulunduğunuz iktidar, birtakım yolsuzluklar içerisinde, soruşturmalarla karşı karşıya
kalmışsa, o anda da, siz, savcıya müdahale etme gereğini duyuyorsanız, orada
problemler var demektir değerli arkadaşlarım ve burada, yargı bağımsızlığı,
yargı bağımsızlığına müdahale, kurumsal bir zaaf içerisinde demektir. İktidarın diğer kanadı da,
yargı bağımsızlığına müdahaleyi bir gelenek haline getirmiştir. Şimdi, Başbakan
Yardımcımız Sayın Mesut Yılmaz -yine mealen ifade ediyorum- cumhuriyet
savcısının tavır ve beyanlarını devlet skandalı olarak görmüştür; "bundan
adalet beklenemez" demiştir "yargısız infaz yapıyor" demiştir ve
"siyasî tasfiye süreci işliyor" demiştir. Değerli arkadaşlar, doğru
şeyleri, doğru zamanda söylemezseniz, size, ne yanınızdakiler ne
karşınızdakiler ve ne de millet inanır.
Doğru, bir tasfiye süreci yaşadı siyaset. Doğru, belki bir tasfiye süreci
yaşıyor; ama, aynı süreç başkası için işletildiği zaman susarsanız berideki
konuşmanızın bir anlamı kalmaz. Bir hatıramı dile
getirmek istiyorum: Demokratikleşme çabası içerisindeyiz; başkan olarak Anayasa
Komisyonunu topladım; saat 14.00'te toplantı yapıldı, gece saat 04.00'te
toplantı bitti. Şu anda iktidarın istediği, bizlerin de istediği demokratik
önlemler alınacaktı, değişiklikler yapılacaktı. Yine bir Başbakan Yardımcımız o
toplantıya geldi "Türkiye'yi satıyorsunuz, Anayasa Mahkemesine darbe
uyguluyorsunuz" dedi. Arkadaşlar, siyaset,
ortak hareket alanını tarif etmek zorundadır. Siyaset, ortak hareket alanına,
hangi güç tarafından, neren müdahale olursa olsun, ona karşı koymak zorundadır.
Bugün soruşturmayı, görevli olmayan, görevsiz olan kimi kurumlar mı yürütüyor;
bu konuda hukuk boşluğu mu var; tanzim ediniz, tasarılaştırınız, siyasal alanı
birlikte koruyalım, bu refleksi oluşturalım. Doğru Yol Partisi olarak buna biz
hazırız. Doğru şeyleri yanlış
zamanda söylerseniz de size kimse inanmaz. Başında bulunduğunuz hükümetin
içinde olaylar var. Gece yarıları Türkbank pazarlıkları var, enerji ihaleleri
var ve buna karşı yargı bağımsızlığını koz olarak kullanıyorsunuz. (DYP
sıralarından alkışlar) Orada dürüstsek, orada hukuka inanıyorsak, orada yargı
bağımsızlığına inanıyorsak yapacağımız, benimseyeceğimiz tavır ve duruşumuz,
süreç işlesin, mahkemeler karar versin, Yargıtay veya ilgili yargı tasdik
etsin, biz de sevinelim, biz de kutlayalım, siz de aklanasınız; bütün mesele burada.
Maalesef, yargı, bu açıdan da bu tavırlardan da, değerli arkadaşlar, büyük yara
almış vaziyettedir. Değerli Başkanım, 30
dakikanın son 8 dakikasındayız değil mi? BAŞKAN - Evet. AHMET İYİMAYA (Devamla) -
Teşekkür ediyorum, sağ olun. Adalet Bakanımız, bu
hükümet içerisinde, diğer üye arkadaşlarımıza bir üstünlük tanımaksızın,
gerçekten saygı duyduğum bir hukukçu; reform için büyük gayretleri var,
destekçisiyiz. Adalet Bakanımıza, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, bir dava açma
noktasında yetki verebilir; ama, Adalet Bakanımıza, hiçbir hukuk kuralı,
görülmekte olan, sürdürülmekte olan bir dava sebebiyle, cumhuriyet savcısını
Adalet Bakanlığına çağırıp, bilirkişiler konusunda uyarma yetkisini
vermiyor.(DYP sıralarından alkışlar) ve burada, Adalet Bakanımızın tavrının çok
önemli olduğunu, kültür oluşturan tavır olduğunu, emsal oluşturan tavır
olduğunu düşünüyorum ve bunun olmamasını temenni ederdim. Yine, MHP'li bir bakan
arkadaşımız, cumhuriyet başsavcısı, bir müsteşar hakkında idarî izin istiyor,
"soruşturma yapacağım" diyor; "bu, öneme alınamayacak kadar
ciddiyetten uzak bir olaydır" diyor. Değerli arkadaşlar,
siyasîlere bir şeylerin ucu ulaştığı zaman, derhal, ya sözlerle veya agresif
tavırlarla karşı koyuyorlar; bu, yanlıştır. Yargı bağımsızlığına, hukukun
üstünlüğüne inanan siyasîlerin, o konuda susma gibi bir yükümlülükleri vardır. Bu hükümet, yargı
bağımsızlığını sindirememiş, işlerin yargıya intikalinden korkuyor; ucu
kendilerine dokunduğu zaman, evvela feveran ediyorlar, sonra, aba altından sopa
gösteriyorlar. (DYP sıralarından alkışlar) Toplumda, kamuoyunda,
yargıya çapraz müdahale yapıldığı yönünde, delillerin söndürülmeye çalışıldığı
yönünde güçlü bir inanç teşekkül etmektedir ve hükümetin bu tavırları sebebiyle
devam eden siyasal davalarda bir şüphe inancı doğmaktadır. İki üç cümleyle dolaylı
ihlallerden bahsetmek isterdim; zamanım olsaydı asıl önemli olan da buydu. Bu
Hükümet, yolsuzluk alanını yargı dışında bırakarak, yargının vereceği
kararların önüne geçerek yine yargı bağımsızlığına el atıyor. Operasyonlar dediler,
anlamlı adlar verdiler; ama, operasyonların sonucu, bu operasyonların düğme
noktasındaki bakanı yemekten ibaret kaldı. Yine, Başbakan Bülent
Ecevit'in, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in nasıl yanıldığını anlamak isterseniz
ve yolsuzlukları araştırma soruşturma yoluyla temiz siyasete ulaşmak
isterseniz, Lockheeed yolsuzluğunun ortaya çıkarılması lazım. Hükümetler
deviren, bakanlar intihar ettiren, tüm dünyada çözümlenen bu yolsuzluk, oniki
gün sonra bir darbeyle üzeri örtülen bir yolsuzluktur. Değerli arkadaşlar, af,
yargı bağımsızlığına bir el atmaydı. Bakınız, suçlar, mahkeme kararları tamamen
söndürüldü. Belki on gün, onbeş gün sonra 15 000 mahkûm, Anayasa Mahkemesinin,
muhtemelen affı genişletmesi yoluyla yine Türkiye'yi yarıaçık veya tam açık
cezaevi haline getirecek. Ekonomik yapılanma
yasalarını yargı bağımsızlığı açısından gözden geçirmedik; sır tanımında
buluşamadık. Bankalar Kanununa sorumsuzluk kayıtları getirerek yargılanmaz
kişiler ürettiniz. Memurin Muhakematı Kanunu bir reformdu, bürokratik
devletten, demokratik devlete dönüşün bir adıydı. İki müsteşarla, bir genel
müdürle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma izinleri, bakanlıklara,
Başbakanlığa ulaştığı zamana bakınız, bu değişiklik kanununun tasarı tarihine
bakınız; 1.6.2001. Derhal, Memurin Muhakematı Hakkında Kanununu değiştirme
gereğini duydunuz. Söylenecek çok şey var;
ama, özü itibariyle, sistemli şekilde, yargı bağımsızlığını, hukukun
üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını tahrip ediyorsunuz. Hukuka ve yargı
bağımsızlığına inanmıyorsunuz; ucu iktidardakilere dokunan işleri sumen altı
ediyorsunuz; istikrar söylemini, yolsuzlukları ve yargıya müdahaleyi örtme
aracı olarak kullanıyorsunuz. İnsanımız açlık ve
sefaletle boğuşuyor, toplum ruh sağlığını yitiriyor; bu gerçekler, sizi hiç
ırgalamıyor. Seçimlerde yoksullukla ve yolsuzlukla savaş türküsünü
söyleyenlerin, iktidar koltuğunda nasıl dinlenmeye çekildiklerini ibretle
müşahede ediyoruz. (DYP sıralarından alkışlar) Erken seçimden korkuyorsunuz;
adının duyulması dahi, Başbakanın nevrini değiştirmeye fazlasıyla yetiyor.
Ülkeyi devalüasyon uçurumuna yuvarlamış iktidarlardan yaşayanına henüz
rastlanmadı. İstifa tek çarenizdi, buna başvurmadınız; ama, şartlar hükmünü
icra ediyor; "ha var ha yoksunuz", siyasî hayatiyetiniz
tartışmalıdır... Güven bağı çözüldü;
hükümet içinde birbirinize güvenmiyorsunuz, milletvekilleriniz size güvenmiyor;
daha acısı ve ağırı, millet size güvenmiyor. Kemal Derviş, hem aczinize ayna
tutuyor, sizleri teşhir ediyor hem de vehim ve şüphelerinizi besliyor. Acz ve
şüphe iktidarı, hiçbir zaman payidar olamamıştır, bu zamanda da payidar
olamayacaktır. (DYP sıralarından alkışlar) Parmaklarımız, sizi
iktidardan düşürmeye yetmiyor; ama, artık parmaklarınız, iktidarda kalmanıza
yetmeyecektir. (DYP sıralarından alkışlar) Şartlar ve millet, sizi tasfiye
edecektir. Meşrutiyetin 3 paşasına yâr olmayan iktidar, millet için
kullanılamadığından, cumhuriyetin 3 sivil paşasına da yâr olmayacaktır. Saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Son cümle yakışmadı... BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın İyimaya. Anavatan Partisi Grubu
adına, Denizli Milletvekili Sayın Beyhan Aslan; buyurun efendim. ANAP GRUBU ADINA BEYHAN
ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grup
Başkanvekillerince verilen, Başbakan Bülent Ecevit hakkında, Anayasanın 99 uncu
ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önerge
üzerine söz aldım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Anayasa Profesörü Tarık
Zafer Tunaya, kitabında der ki: "Gensoru o kadar ciddî bir müessesedir ki,
sık sık başvurulmaz. Çok önemli hallerde gensoruya başvurulabilir. Belki, bir
yasama yılında bir kez ya verilir ya verilmez." Bu gensoru, görüştüğümüz
15 inci gensoru. Muhalefetin, Anayasa doktrinine tekrar bakarak, bu müessesenin
hangi hallerde kullanılacağı konusundaki ölçüleri yeniden gözden geçirmelerinde
büyük fayda vardır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yargılama, medenî hak ve yükümlülükler gereği çıkan
uyuşmazlıklarda ya da suçlarda, "adalet" denilen değer yargısına
ulaşmak için yapılan çalışmalar bütünüdür. Yargılama yetkisi, kural olarak
ulusa aittir. Bu yetki, ulus adına, bağımsız ve yansız yargıçlara
bırakılmıştır. Yargıcın amacı adaleti sağlamaktır; adalete ulaşmanın aracı ise
bağımsız ve yansız yargıdır. Adaleti arayıp bulmada, yargıda bağımsızlık ve
yansızlık, yargısal etik ve üslup ve yargıda eğitim ve kalitenin önemi
tartışılmaz. Hukuk devleti, yönetenlerin de, yargılayanların da; yani, savcının
da, hâkimin de hukuka bağlı oldukları devlet anlayışıdır. Yargıçlar ve savcıların
hukuk kurallarını uygulayarak adaleti aramaları, hukuk kurallarının dışına
çıkmamaları, polis devletiyle, hukuk devletini ayıran en önemli unsurdur. Adil
yargılanmanın, doğru ve güvenli yargılanmanın olmadığı, hakların aranılmadığı,
alınmadığı bir toplumda hukuk düzeni bozulma ve yozlaşma tehlikesiyle karşı
karşıya gelir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı hukuk devletinin olmazsa
olmaz şartıdır. Kimse, yargıya siyasî görevler yükleyemez. Yargı, hukuk dışı
militanca davranışlar içinde de olamaz. Bir iddianameyi kamuoyu kampanyası açar
gibi basın toplantısıyla açıklamak hangi hukuk geleneğiyle bağdaşır? Hukukun
etik ve ahlâkına aykırı bu davranışı kınamak yargıya müdahale değildir. Yargının tarafsızlık
garantisi olan usullere uyulsa idi, eğer iddianame kamuoyu kampanyası açar gibi
hukuk geleneklerine aykırı bir şekilde açılmasaydı, belki de bu konuda hiç
tartışmalar yaşanmazdı. Yolsuzluklarla mücadeleye
kimse karşı çıkamaz; ancak, yolsuzluklar hukuk kuralları içinde ortaya
çıkarılmalıdır. Yolsuzlukla mücadele verilirken, siyaset ile adalet birbirine karıştırılmamalıdır. Siyasî boyutu
yargısal boyutunun üzerinde ise bir iddianamenin, hukukîliğinden söz etmek
mümkün değildir. Türk siyaset tarihi, bu tür ve hukuk literatürümüze, maalesef,
kara bir leke olarak geçecek iddianamelerle doludur ve bu tür iddianamelerin
saygınlığından bahsedilmez. Bu iddianameyle, adalet politize edilmiştir.
Pozitif muhalefet yerine negatif muhalefeti tercih etmeniz gereğidir ki ve bu
kürsüleri, felaket tellallığı, karalama ve hakaret için kullandığınız içindir
ki, siyasetin ve Meclisin itibarı tartışılır hale gelmiştir; tartışılıyorsa,
bunun nedeni, bu kürsüden, ölçülü, ilim ve teknolojik bilgiler çerçevesinde
yasalar yapma konusundaki fikirlerinizi ifade etmek değil, felaket tellallığı
yapmak ve burada, hakaret etmek ve karalama kampanyası açar gibi
konuşmanızdandır. Devri iktidarınızda,
acaba, kaç hükümet tasarısını reddettiniz?! Gensoruda, bu Meclis, iktidarın
baskısı altındadır, bu baskı ise, bu Meclisin itibarını sarsıyor şeklinde
beyanda bulunuluyor. Acaba, devri iktidarınızda, siz, hükümetinizin kaç
tasarısını reddettiniz; hangi muhalefet milletvekilinin kanun teklifini
kanunlaştırdınız; hangi muhalefet milletvekilinin önergesini kabul ettiniz?! Ne
var ki, iktidarda başka, muhalefette başka konuşmayı tercih etmek, Türk
siyasetinin onarılmaz bir hastalığı. Başbakanın, Başbakan
Yardımcısının, Adalet Bakanının beyanlarını gensoru metnine alarak, iktidarın
yargıya müdahalesinden söz ediyorsunuz. Bugün, Türkiye'de, iktidarların yargıya
müdahalesi söz konusu değildir; dün de değildi. Türkiye bunu aşmıştır.
Başbakanın, hiçbir bakanın, milletvekilinin, bırakın yargıya müdahalesini,
teşebbüsü bile söz konusu değildir. Aksi halde, yargıya müdahale halinde,
herhangi bir hâkime telefon etmeniz halinde ne olur biliyor musunuz;
Türkiye'nin altı üstüne gelir. Medya, müdahale edeni ayağa kaldırmaz, sokağa
çıkarmaz. Değerli arkadaşlar, bu
nedenle, hangi bakan, hangi milletvekili, bugüne kadar, bir hâkimi telefonla
aramıştır; hangi iktidar, hangi adalet bakanı bir hâkimin kararına etkili olmak
yolunda bir davranışta bulunmuştur? Bunun örneğini, hiç kimse veremez. Aramızda, bir yargıca
telefon açarak bir kararı etkilemeye çalışan milletvekilinin varlığına inanmak
da mümkün değildir. Meclis ve iktidar dışında; yargı, baskı altındadır. Yargıyı
iktidardışı etkenlerden kurtarmak, yasama organının görevidir. Yargı, baskı
altındadır; ama, iktidarın baskısı altında değildir, Meclisin baskısı altında
değildir; ama, iktidar ve Meclisin dışında, yargı, baskı altındadır. Bu konuda, yeniden
düzenlemelere ihtiyaç vardır. 1215 tarihli Magna Carta'dan 1789 tarihli İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesine kadar ve bugün, imzaladığımız, taraf olduğumuz
tüm insan hakları sözleşmelerinde bir umde vardır: Bir suçla itham edilen
herkes, suçluluğu yasaya göre kanıtlanıncaya kadar masum sayılır. Masumluk karinesinin,
suçsuzluk karinesinin ihlaline daha fazla göz yummamalıyız; zanlıyı, yargıdan
önce medyanın yargılamasına engel olacak yasal boşlukları doldurmalıyız.
Mahkemelerin saygınlıklarının korunması, yargının sağlıklı bir şekilde
işleyişinin sağlanması, mahkemelerin etki alanına sokulmasının önlenmesi
amacına yönelik suçların yeniden gözden geçirilmesi şarttır. Ülkemizde, yargı
haberlerinin, yazılı ve görsel basında, abartılarak, hayatın gizliliği ve insan
haysiyet ve onuru hiçe sayılarak, imzaladığımız uluslararası sözleşmeler ve
Anayasa yok farzedilerek sınırsız biçimde pazarlandığı; adliye koridorlarının,
duruşma salonlarının, film stüdyolarına dönüştürüldüğü bir ortam, yargıya
müdahaledir, hak arama önünde en büyük engeldir. Basın mensuplarının
katılımıyla polis baskınlarının düzenlenmesi ve daha soruşturma aşamasındayken
zanlıları ekranda yansıtarak, sanıkların, suç kurbanlarının kişilik haklarına
saygısızlığın en yüksek boyutuna ulaşılması, bizi, acı acı düşündürmelidir. Bu
çirkinliklerin önüne geçecek yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Gelin, Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak, bu yasal düzenlemeler konusunda geç kalmayalım. Batı Avrupa hukukuna
baktığımızda, bu konularda çok ciddî tedbirlerin alındığını, yasal
düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. Alman Mahkemeleri Teşkilat Kanununun 169
uncu maddesine göre, yargılamanın basın aracılığıyla aleniyeti yasaktır.
Fransız Ceza Usulü Kanununun 11 inci maddesine göre, hazırlık soruşturması
bilgi ve belgelerinin gizliliği esas olup, yayınlanmak suretiyle ihlali suçtur.
Fransız Basın Yasasının 39 uncu maddesinde de, ses ve görüntü cihazının adliye
koridorlarına ve duruşma salonlarına sokulması halinde, cezai müeyyidesi açıkça
belirlenmiştir. İtalyan Ceza Yasasının 147 nci maddesine göre de basın yoluyla
aleniyete, yine, kısıtlama getirilmiştir. Değerli milletvekilleri,
işte, biz, mevzuatımızı, bu standarda yükseltmek durumundayız. Hayatın
gizliliğini, kişi haysiyet ve onurunu ve masumiyet karinesini ihlale, mutlaka
ve mutlaka engel olmak durumundayız. Değerli milletvekilleri,
itham edilen kişinin suçu işlediğinin kanıtlanması savcılık makamına ait olduğu
halde, maalesef, uygulamada, itham edilen kişi, peşin suçlu kabul edilmektedir.
Suçsuzluğunu ispat külfeti, itham edilen kişiye bırakılmaktadır. Halbuki, iddia
eden suçu ispat edecektir; ama, burada, ispat külfeti tersine dönmekte
"ben iddia ediyorum, sen suçlusun; sen, suçsuzluğunu ispat et"
denilmektedir. İtham edilen kişiye, son derece güç ve imkânsız bir görev
yüklenmektedir. Bu hadise, hukuk devletiyle bağdaşmamaktadır ve imzaladığımız
uluslararası sözleşmeler nezdinde, fevkalade büyük bir yanlıştır. Türk yargısı,
bu yanlıştan kurtulamamıştır. Ceza Muhakemeleri Usulü
Yasasının 163 üncü maddesi, cumhuriyet savcılarına bir görev yüklemektedir.
Toplanılan deliller kamu davası açılmasına yeterli ise dava açacaksınız. Ayrıca,
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153 üncü maddesine göre de, cumhuriyet
savcısı, sadece, sanığın aleyhine olan delilleri toplamayacak, aynı zamanda,
lehine olan delilleri de toplamak zorunda kalacaktır. Ülkemizde savcılık, polis
ya da jandarmanın yaptığı sorgulama üzerine hazırlanan fezlekeyi iddianameye
dönüştürerek dava açan bir kurum durumuna gelmiştir. Savcının hiçbir katkısı
yoktur, savcının hiçbir zihin çilesi yoktur; savcının yaptığı, sadece, polisten
ve jandarmadan gelen fezlekeye bir üst yazıyla, iddianame hazırlayarak dava
açmaktan ibarettir. İnisiyatif kullanmamaktadır savcılar, yargılamada pasif
konumdadırlar. Cumhuriyet savcısının, önüne gelen meselede "ben davayı
açayım da, mahkeme düşünsün" anlayışı, ülkemizde açılan davaların,
maalesef, yüzde 40'ının beraatle sonuçlanmasının en büyük sebebidir. Bir milletvekili hakkında
şikâyet ve iddia var; ama, elde ciddî bir kanıt yok. Ne yapıyor savcı:
"Ben savcı olarak dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyeyim de, gerisini
Meclis düşünsün..." Peki, bu yanlış, milletvekilinin, altından uzun süre
kalkamayacağı bir suç şüphesi altında tutulmasının sebebi değil midir?
Milletvekilinin ve ailesinin, uzun süre üzüntüsüne sebep olacak bir vakıa değil
midir? Savcılar, milletvekili hakkındaki iddialarda, niçin, lehte olan
delilleri toplamazlar ve motamot, otomatik olarak Meclise yazıp da
dokunulmazlık isterler; niçin, milletvekilini, o itham altında uzun süre
bekletirler? Peki, zamanında mesaisine
gelmeyen hâkime, savcıya ve kırsal kesimde, adliye koridorlarında sabah saat
10'a, 11'e kadar bekleyen vatandaşın hakkını savunarak "ey hâkim bey,
savcı bey, mesaine zamanında gel"
demek yargıya müdahale midir; bu, bizim görevimizdir. Avukatı, sanığı,
müdahili, davacıyı, davalıyı azarlayarak onun titremesine sebep olan...
"Bir daha mı; mahkemeyi gözüm görmesin... Bir daha mı; tanıklık
yapmam..." Tanığın aklını başından alan hâkimler... Peki, bunlara müdahale
etmek "hâkim bey, sanığa, davalıya, davacıya, suçluya nezaketle
davran" demek, yargıya müdahale midir?! Yanlışa müdahale, yargıya müdahale
değildir; yargıya müdahale, kararın etkinliğine müdahaledir. Hiçbir zaman, ne
Başbakanın beyanında ne Başbakan Yardımcısının beyanında ne de Adalet Bakanının
beyan ve sözlerinde, karara etkili hiçbir unsur yoktur. Sadece, yanlışı tenkit
etmişlerdir; yanlışları söylemek de, bakanın da, milletvekillerinin de
görevidir. Meşhur dava... Beyaz
enerji davasında bir fezleke sızdırılıyorsa, iddianame basına sızdırılıyorsa,
dosya ve evrakın alınış şekilleri yasal değilse; polisin mi jandarmanın mı
bakacağı uzun süre tartışılıyorsa ve yasal olarak, olaya, jandarmanın bakması
kesinlikle mümkün değilken, jandarma bakıyorsa; gayri yasal telefon dinlemeleri
varsa, dinleme tutanakları imha edilmiyorsa; bilirkişilerin belirlenmesi,
atanması, alışılmışın dışında, gayri yasal ise; hiçbir belge ve beyan yokken,
keyfîce, bir siyasî partiyi, yapılmamış bir ihaleden 50 milyar dolar rüşvet
almakla itham edip dedikodu yapıyorsa ve "peki, niçin yapıyorsun savcı
bey" denildiği zaman da, zabıt kâtibinin üzerine atıyorsa veya
"bilgisayarda unutulmuş, ben ne yapayım" diyorsa ve müdahale ettiğin
zaman da, kızarak "ben yaptım, bilerek yaptım" diye külhanbeylik
taslıyorsa, bu, yargıya müdahale midir, yoksa, yanlışa müdahale midir?! Ben,
Genel Başkanımın sözlerini kürsüden tekrar ediyorum: "Bu savcı yanlış
yapmıştır, bu savcıyla adalete ulaşılmaz. Bu, yargıya müdahale değil, yanlışa
müdahaledir." (ANAP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, yargı
kararlarına müdahale -aynen, gensoru muhteviyatında katılıyorum- yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıç keyfîliği, savcı keyfîliği, yargıç
sorumsuzluğu, savcı sorumsuzluğu değildir. Onlar da hukukun üstünlüğü, onlar da
hukuk devletinde hukuk kurallarıyla görev yapacaklar. Hukuk kurallarının dışına
çıktığı zaman, onlardan da hesap soracak kişiler bulunacak. Biz, millî iradenin
temsilcileri olarak, yargıcın, savcının, yargının, yargılamanın yanlışlarını
söyleriz; ama, bunlar, kesinlikle karara etkili mekanizmalar olmaz; ama,
iktidar dışında, Meclis dışında yargıya
müdahalenin varlığını kabul ediyorum; işte, onun için de diyorum ki, mutlaka ve
mutlaka, yeni düzenlemelere, yasal düzenlemelere geçmemiz lazım. Değerli arkadaşlar, her
gün, bu kürsüden, Anayasanın 138 inci maddesini rafa kaldırarak yargısız infaz
yaparsanız, ölçülü beyanlar yerine, abartarak, hakaretle karıştırarak Meclis
kürsüsünde tartışırsanız ve buradaki bakanı, milletvekilini, bürokratı, siz,
Anayasanın 138 inci maddesi varken, şu kürsüden, yargıdan önce infaz ederseniz,
işte, bu, yargıya müdahaledir ve maalesef, bu kürsüden, Anayasanın 138 inci
maddesi, en çok ihlal edilen madde olmuştur. Burada konuşulmaması gerekenler
hep konuşulmuştur. Yargıya intikal eden konularda burada yorumlar yapılmıştır.
İşte, esas, yargıya müdahale budur. Bütün milletvekili arkadaşlarımızın buna
mâni olmaları konusunda gayret göstermeleri gerekir. Değerli arkadaşlar, biz,
Anavatan Partisi Grubu olarak bu gensorunun öngörüşmelerini yaptık,
görüşlerimizi arz ettik. Gensorunun gündeme alınması konusunda aleyhte oy
kullanacağız, gensorunun gündeme alınmasını kabul etmeyeceğiz. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum ve gensoruların daha ciddî konularda verilmesini ve gensoru
müessesesinin suiistimal edilmemesini diliyorum, teşekkür ediyorum. (ANAP, DSP
ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Aslan. Buyurun Sayın Bakanım.
(DSP sıralarından alkışlar) Sayın Bakanım, süreniz 20
dakika. ADALET BAKANI HİKMET SAMİ
TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Bülent
Ecevit hakkında yargıya müdahalede bulunduğu iddiasıyla, Doğru Yol Grubu adına
Grup Başkanvekillerince verilen gensoru açılmasına ilişkin önerge hakkında
hükümetin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyetinin
değiştirilemeyecek niteliklerinden olan ve Anayasanın 2 nci maddesinde
belirtilen hukuk devleti ilkesi, başta Anayasa olmak üzere, yürürlükteki hukuk
düzenine, bütün devlet organlarının ve bireylerinin uymasını gerektiren bir
ilkedir. Hukuk devleti ilkesinin bir anlam kazanabilmesi, ülkede hukuk
güvenliğinin sağlanmasına bağlıdır. Bunun için, yasama yetkisinin anayasal
sınırlar içinde kullanılması, yürütme yetki ve görevinin Anayasaya ve yasalara
uygun olarak kullanılması ve yerine getirilmesi gerekir. Kişiler ve idare ile
kişiler arasında bir uyuşmazlık çıkması ya da bir suç işlenmesi durumunda hukuk
kurallarını uygulama yetkisi ise, yargıya aittir. Bu çerçevede, hukuk
devletinin en önemli unsuru olan yargı çalışmaları, bağımsız mahkemeler
tarafından yürütülür. Nitekim, Anayasanın 9 uncu maddesinde "Yargı
yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" hükmü yer
almaktadır. Yargının her türlü dış etkiden uzak bulunması, hâkimlerin
Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre karar
vermeleri, yargı bağımsızlığının gereğidir. Bu, öyle bir bağımsızlıktır ki,
Anayasanın 138 inci maddesinde belirtildiği gibi "Hiçbir organ, makam,
merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir
ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz." Hukuk devletinde,
herkesin, Anayasada ve insan hakları belgelerinde sıralanan temel hak ve
özgürlüklerden eksiksiz yararlanabilmesi de, yargının bağımsız çalışmasına
bağlıdır. Herkes, Anayasanın 36 ncı maddesine göre, hak arama özgürlüğüne;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesine göre de, adil yargılanma
hakkına sahiptir. Bu bağlamda, yargı bağımsızlığı, her türlü hak ve özgürlüğün
güvencesidir. Konunun önemi nedeniyle,
mahkemelerin bağımsızlığı, Anayasanın 138 nci maddesinde ayrıntılı olarak
düzenlenmiştir. Yargı bağımsızlığının tam olarak gerçekleşmesi için, bunu
güçlendirecek güvencelerin de bulunması zorunludur. Yargı bağımsızlığının
çeşitli kaynaklardan gelebilecek müdahalelere karşı korunması şarttır. Anayasanın "Hâkimlik
ve savcılık teminatı" kenar başlığını taşıyan 139 uncu maddesi ile
"Hâkimlik ve savcılık mesleği" kenar başlığını taşıyan 140 ıncı
maddesi birbirlerini tamamlayan ayrıntılı hükümler getirmiştir. Bu maddelerde,
hâkimler ve savcıların azlolunamayacakları, kendileri istemedikçe, Anayasada
gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamayacakları; bir mahkemenin veya kadronun
kaldırılması nedeniyle bile, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun
kılınamayacakları; hâkimlik ve savcılık görevlerinin meslekten hâkim ve
savcılar eliyle yürütüleceği; hâkimlerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre görev yapacakları; hâkim ve savcıların nitelikleri,
atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, görevlerinin ve görev
yerlerinin değiştirilmesi, disiplin işlemleri ve cezaları ve meslek içi
eğitimleri ile diğer özlük işlerinin hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla
düzenleneceği öngörülmüştür. Böylece, hâkimler ve savcılar için hiçbir kamu
görevlisine tanınmayan güvencelerle özgün bir statü kurulmuştur. Bu açıklamalardan da
anlaşılacağı üzere, mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık
güvencesi, Anayasamızda, hukuk devleti ilkesinin temel unsurları olarak
düzenlenmiştir. Bununla birlikte, konuya ilişkin düzenlemelerde hâkimlik ve
savcılığın iki ayrı ve farklı meslek olarak ele alındığını da göz önünde
bulundurmak gerekir. Ayrılık ve farklar, hâkim ve savcıların görevlerinin
farklı niteliğinden kaynaklanmaktadır. Hâkimlerin görevi, yargılama ve hüküm
verme olduğu halde; savcıların görevi, iddiadır. Bu iki görevin avukatlarca
yürütülen savunmayla birlikte yargılama süreci dediğimiz ortak çalışmada bir
araya gelmesi, böylece, üçünün de yargılama sürecinde rolü bulunması, iddia ile
yargılama ve hüküm vermenin farklı görevler olduklarının gözden uzak
tutulmasına yol açmamalıdır. Hâkimlik ve savcılık
meslekleri arasındaki farkların başında, bağımsızlık gelir. Gerçi hâkimler gibi
savcılar da, Anayasanın 139 uncu maddesinde düzenlenen teminata sahip bulunmaktadır;
ancak, bundan, her iki mesleğin her bakımdan ortak özellikler taşıdığı anlamı
çıkarılmamalıdır. O nedenle, Anayasanın, her iki mesleğe ilişkin ortak
hükümleri arasında hâkimler gibi savcıları da belli özlük işlemleri bakımından
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlaması, hâkimlik ve savcılık teminatını
aynı hükümlerle düzenlemesi, hâkimler gibi savcıların da bağımsız olmalarının
istendiği biçiminde yorumlanamaz. Nitekim, Anayasa 9 uncu maddesinde, yargılama
yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanıldığını; 138 inci maddesinde,
hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını; 140 ıncı maddesinde, hâkimlerin,
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev
yaptıklarını belirtmiş; fakat, savcıların bağımsızlığından söz etmemiştir. Savcıların diğer kamu
görevlilerinden farklı bir teminata sahip olmalarının nedeni, onların,
yargılama sürecinin unsurlarından biri olarak kamu adına iddia görevini
yapmaları ve bu sıfatla, adlî hizmetlere dahil olmalarıdır. Bununla birlikte,
Anayasanın 140 ıncı maddesi uyarınca, hâkimler gibi savcıların da idarî
görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olmaları, 144 üncü maddesi
uyarınca, Adalet Bakanlığının izniyle Adalet müfettişlerince denetlenmeleri;
139 uncu madde gereğince, teminatlı olmalarına engel değildir. Ayrıca, bu
bağlılık ve denetim yetkisi, Adalet Bakanının savcılara her türlü emri
verebilmesi anlamına da gelmez. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148 inci
maddesine göre, Adalet Bakanı, kamu davası açılması için cumhuriyet savcısına emir
verebilir; ancak, ceza kavuşturması yapılması Adalet Bakanlığının iznine
bağlanmış olan konular dışında, Adalet Bakanının, dava açılmaması yönünde bir
emir vermesi söz konusu değildir. Böylece, Adalet Bakanı, yargılama hukukunun
gereksinmelerine göre, kanunun çizdiği sınırlar içinde cumhuriyet savcılarına
emir verebilmektedir; ancak, eklemek gerekir ki, savcı, emir üzerine dava
açmaya mecbur ise de, yargılama sürecinde mütalâalarında serbesttir. Örneğin, esas hakkındaki mütalâasında mevcut
delillere göre beraat isteyebilir; çünkü, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153
üncü maddesine göre, cumhuriyet savcısı "yalnız, sanığın aleyhine olan
hususları değil, lehine olan cihetleri de" aramak zorundadır. Görüldüğü gibi, bağımsız
olmak ile teminatlı olmak farklı kavramlardır. Bu anlamda, hâkimlerin
bağımsızlığı ve teminatı esastır. Buna karşılık, savcılar da teminatlı olmakla
birlikte, Anayasa ve kanunlara göre, hâkimler derecesinde bir bağımsızlıkları
söz konusu değildir. Nitekim, Anayasanın 138 inci maddesine göre, yargı
yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat
verilememesi, kesin bir Anayasa hükmü olduğu halde; Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun 148 inci maddesine göre, Adalet Bakanı, kamu davasının açılması için
cumhuriyet savcısına emir verebilmektedir. Bu bilgilerin ışığında,
gensoru önergesinde yer alan iddialar değerlendirildiğinde, iddiaların hukukî
dayanaktan yoksun olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, verilen gensoru
önergesinin tartışılmasıyla, gerek iktidar gerek muhalefetin yargı
bağımsızlığına yaklaşımı ve ciddiyeti konusunda Yüce Meclise ve halkımıza bir
kanaat sunulabildiği ölçüde, bu fırsatı, hukuk devleti ilkesinin
güçlendirilmesine ve demokrasimize bir katkı olarak değerlendireceğiz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gensoru önergesinde, 57
nci hükümet döneminde yürütülen çeşitli operasyonlar ve bunları yürüten yargı
görevlileri hakkında kuvvetler ayrılığına ve yargı bağımsızlığına aykırı tutum,
davranış ve demeçlerin ortalığı kapladığı; bu arada, Sayın Başbakanın
"Savcı, devletin saygınlığına gölge düşürmüştür; gereken
yapılacaktır" dedikleri; Sayın Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın
"Bu savcıdan hukuk falan beklenemez, bundan adalet beklenemez; bu
yaşananlar bir devlet skandalıdır" dedikleri; benim de, adliyelerde var
olan binlerce dosya içinden, yalnızca Beyaz Enerji Operasyonuyla ilgili olarak
savcı ve diğer kişilerle, hukukî doğruya ulaşmak amacıyla temas kurduğum ve
bunu, Yüce Mecliste açıkladığım ifade edilmektedir. Görev başında bulunan 57
nci hükümetin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit'in, Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut
Yılmaz'ın ve Adalet Bakanı olarak benim, Anayasa ve yasalarla güvence altına
alınan yargı bağımsızlığına müdahale niteliğinde hiçbir açıklama, beyan, emir,
talimat veya telkinimiz söz konusu değildir. O nedenle, 57 nci hükümete ve
üyelerine, yargıya müdahalede bulundukları şeklinde bir suçlama yöneltilmesi,
dayanaksız, asılsız ve haksızdır. Buna karşılık, gensoru
önergesini veren Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Tansu
Çiller'in, çeşitli tarihlerde ve yerlerde yaptığı konuşmalarda, yargı konusunda
farklı değerlendirmeler yaptığını hatırlamak yerinde olacaktır. Örneğin Sayın
Çiller, 12.10.1997 tarihli gazetelerde yer alan bir panel konuşmasında
"Yargıya güvenmiyorum; yargı bağımsızlığının olmadığı bir ülkede
dokunulmazlıkların kaldırılması, millî iradeyi DGM savcılarına paspas yapmaktan
başka bir anlam taşımayacaktır" şeklinde; 14.11.1997 tarihli gazetelerde
yer alan başka bir panel konuşmasında "Yargıya çok mu güveniyorum? Hayır,
güvenmiyorum. Ara rejim dönemlerinde, özellikle, siyaseti ilgilendiren
konularda yargının bağımsız işlemediğini, yargıya siyaset karıştırıldığını
hepimiz biliyoruz" şeklinde; 27.8.1998 tarihli gazetelerde yer alan bir
demecinde "Eğer, bir siyasetçi kalkıp 'şu rakibimle başa çıkamıyorum; ama,
yargı yoluyla bunu yapın' diyebiliyorsa; daha da vahimi, savcılar buna ayak
uydurma çabası içine giriyorlarsa, demokrasiyi götürmek mümkün olmaz"
şeklinde sözlerle yargıya ve savcılara yönelik suçlamalarda bulunmuştur. Yine Sayın Çiller,
1.7.2000 tarihli gazetelerde yer alan bir demecinde "ben, malvarlığımdan
dolandırıcı Parsadan'a kadar tüm suçlamalara karşı, Meclisteki parmakla değil,
bağımsız yargıyla aklandım"; 7 Şubat 2001 günü, Doğru Yol Partisi Meclis Grubunda
yaptığı konuşmada "Allah'tan, çok dirençli, kişilikli savcılarımız,
yargıçlarımız var; onlara güveniyoruz, onların arkasındayız" demiştir.
Demek ki, aynı lider, bazen yargıya ve savcılara güvenmediğini söylerken, bazen
-özellikle kendi lehine bir durum söz konusu olduğunda- bağımsız yargıdan söz
etmektedir. Bu çelişkileri bir yana
bırakarak, gensoru önergesindeki iddialara dönersek, şu noktaları belirtmekte
yarar vardır: Anayasamızın 112 nci
maddesine göre: "Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar
arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini
gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her
bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve
emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, bakanların
görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve
düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür." Bu çerçeve içerisinde,
Adalet Bakanı da, Bakanlar Kurulunun bir üyesi olarak, adlî hizmetlerin
kurulması ve yürütülmesinin siyasî sorumluluğunu taşır. Bu ortak sorumluluğun,
öncelikle, Başbakan ve Başbakan Yardımcısını da kapsaması, herhangi bir
açıklamayı gerektirmeyecek kadar açıktır. Gensoru önergesinde yer verilen
sözlerin hepsi, bir Cumhuriyet savcımızın tutumuyla ilgilidir. Mahkemeler veya
hâkimlerle ilgili herhangi bir söz söylenmemiştir. Zaten, böyle bir iddia da
yoktur. Başbakan Sayın Bülent
Ecevit'in gensoru önergesinde yer verilen sözleri, Sayın Başbakanın 31.1.2001
günü yaptığı bir açıklamanın sadece bir bölümüdür. Sayın Başbakan, bu
açıklamasında, demokratik hukuk devletiyle bağdaşmayan bazı olaylar üzerinde
durmuş; bu çerçeve içerisinde, Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten DGM
Savcısının, Adalet Bakanlığına veya Dışişleri Bakanlığına başvurma gereğini
duymaksızın, doğrudan doğruya, Uluslararası Para Fonu'ndan, Dünya Bankası'ndan
ve Avrupa Birliğinden bilgi ve belge istemesinin, devletimizin saygınlığına
gölge düşürecek nitelikte olduğunu, uluslararası kuruluşların da, savcıdan
gelen bu başvurular karşısında ne yapacaklarını şaşırdıklarını; aynı savcının,
daha önce de yetkilerini aşan bazı davranışlarda bulunduğunu; Jandarma Genel
Komutanlığının bazı yetkililerinin de, Sayın Komutanın bilgisi dışında,
yadırganıcı bazı davranışlarda bulunduklarını, sağlam devlet kurallarımızla
bağdaşmayan bu tür davranışlara karşı gereken önlemlerin alınacağını ifade
etmiştir. Görüldüğü gibi, Sayın
Başbakan, bu açıklamasında, Beyaz Enerji soruşturmasında uluslararası
kuruluşlardan bilgi ve belge istenmesinin değil, bunu yaparken, yerleşmiş
usuller ve yasa kurallarının dışına çıkan bir uygulamanın yanlışlığına işaret
etmiştir. Başka bir deyişle, Sayın Başbakan, hazırlık soruşturmasında,
Cumhuriyet savcısının, delil toplama, bilgi edinme ve yazışma gibi her türlü
işlem ve faaliyetlerinde, demokratik bir hukuk devletinde yürürlükteki usul
kurallarına uyması gerektiğini vurgulamıştır. Bu açıklamada, yargıya müdahale,
mahkeme ve hâkimlere tavsiye ve telkin niteliğinde bir söz geçmemektedir. Kaldı
ki, Sayın Başbakan, yargıyla ilgili tartışmalarda dikkatli bir üslûp
kullanılmasını vurgulamaktan geri kalmamıştır. Nitekim, Sayın Başbakan,
15.5.2001 günü, Hatay'da, basın mensuplarının sorularını cevaplandırırken
şunları söylemiştir: "Bizde ve bütün demokratik hukuk devletlerinde,
yargının belli bir üslûbu vardır; fakat, son haftalarda, bu üslûbun dışına
çıkıldı; bir an önce, yargıyla ilgili, hele hukukla ilgili konularda gerekli
özenin gösterilmesini temenni ediyorum." Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'ın gensoru önergesinde yer verilen sözleri de,
Sayın Başbakan Yardımcısının bu konudaki görüşlerini tam olarak
yansıtmamaktadır. Örneğin, Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz, 1.5.2001
günü, ANAP Meclis Grubunda yaptığı konuşmada, Beyaz Enerji Operasyonuyla ilgili
bazı uygulamalar dolayısıyla, özetle şunları söylemiştir: "Olağan suç ve
durumlarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki olağan hükümler uygulanacaktır.
Kanun koyucu, olağanüstü yöntemin uygulama alanının sınırlarını da açıkça
kanunda ortaya koymuştur. Bugün, bu operasyon dolayısıyla, üzülerek; ama,
açıkça ifade ediyorum ki, kanundaki bu sınırlar zorlanmış, mafya için getirilen
olağanüstü yöntemlerin olağanüstü suçlar için de kullanılması gibi bir eğilim
ortaya çıkmıştır. Bizim bu operasyon
çerçevesindeki talebimiz, iddiaların, suç isnatlarının, Sayın Bakanla ilgili,
partimizle ilgili, benimle ilgili bazı sanıkların yaptıkları suç isnatlarının,
hiç değilse çok kaba bir elemesinin yapılması ve hiçbir hukukî değer taşımadığı
açıkça ortada olan iddiaların ayıklanmasıydı. Ama, huzurunuzda açıkça ifade
ediyorum ki, bu, yapılmamıştır, soruşturma, hukukî bir soruşturma değil, siyasî
bir soruşturma olarak yürütülmüştür, iddianame, hukukî bir belge olarak değil,
siyasî bir belge olarak ortaya konmuştur. Usul hükümlerinin
konulmasının en önemli nedeni, kişilerin hak ve hukukunun korunmasıdır. Korunan
hak ve hukuku zorlayarak, usul hükümleri üzerinden çiğnemenin çok ağır
sonuçları vardır. Yapılan her zorlama, bu ülkeyi hukuk devleti yapan değerleri
çiğneyip ezmek demektir. Zorlamalar sonucunda yeni ve kötü çığırlar açılmakta,
yargı dahil bütün kurumlar bundan yara almaktadır." Başbakan Yardımcısı Sayın
Mesut Yılmaz'ın konuya ilişkin diğer açıklamaları da bu doğrultudadır. Bu
açıklamalar da, hazırlık soruşturmasında usul kurallarının herhangi bir
zorlamaya gitmeksizin tam olarak uygulanmasının, hukuk devleti ilkesinin
gerçekleşmesindeki önemini vurgulamaya yöneliktir. Gensoruda benimle ilgili
iddia, Yüce Mecliste yaptığım bir konuşmada, daha önce soruşturma kapsamındaki
konularda görüş açıkladığı için tarafsızlığı tartışma konusu olabilecek;
dolayısıyla, reddedilebilecek bir bilirkişiyle ilgili duyumlar dolayısıyla,
Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten DGM Cumhuriyet Savcısının dikkatini
çektiğim açıklamamdan kaynaklanmaktadır. Bu, Adalet Bakanı ile Cumhuriyet
savcıları arasındaki ilişki çerçevesinde söz konusu hazırlık soruşturmasının
sağlıklı biçimde yürütülmesi için yapılmış bir bilgi aktarmasıydı. Öteden beri yargı
bağımsızlığına içtenlikle inanan bir arkadaşınız olduğumu, yalnız uygulamayla
değil, çeşitli tarihlerde yaptığım konuşmalarla da ifade etmiş bulunuyorum.
Örneğin, 10.5.2001 tarihinde yeni Yargıtay üyelerinin mazbata töreninde şunları
söyledim: "Yargının görevi
hukuku uygulamak, adaleti dağıtmaktır, Yargının, bunun dışında bir amacı ve
ölçüsü yoktur. Yargı, haklıyı haksızdan ayırmak, suçluyu cezalandırmak
işlevlerini yerine getirir. Bu görevi yaparken, yargının başka hiçbir düşünce
içinde olması söz konusu değildir. Başka hiçbir düşünce yargı kararlarında
etkili olmaz. Yargı, görevini, tarafsızlık anlayışı içinde yerine getirir.
Yargı önünde herkes eşittir. Zaten, bu, devletin bütün organları için
Anayasanın koyduğu temel bir kuraldır. O nedenle yargı, insanlar arasında
siyasî düşünceleri itibariyle de hiçbir ayırım yapmaz. Hiçbir siyasî düşünce
yargı kararlarını etkileyemez. Yargı ve onun
emrindeki... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Bakanım, 3
dakika içerisinde toparlar mısınız efendim. Buyurun. ADALET BAKANI HİKMET SAMİ
TÜRK (Devamla) - ... güçler, siyasî bir davranış içinde olamaz. Öte yandan, siyaset de,
hiçbir zaman, yargıyı etkileme çabası içinde olamaz. Yasama ve yürütme
organları ile idare, yargı kararlarına uymak zorundadır; bu kararları hiçbir
şekilde değiştiremez, onların yerine getirilmesini geciktiremez. Yargıyı,
yetkili yargı organları dışında hiçbir merci, etkileme çabasına giremez. Yargı bağımsızlığı,
hepimizin, herkesin saygı göstermesi gereken temel bir ilkedir. Bu, herkesin
görevidir. O nedenledir ki, Basın Kanunu da, ceza kovuşturmalarında,
iddianamenin ve davayla ilgili her türlü evrakın alenî duruşmada okunmasından
önce yayımlanmalarını yasaklamıştır. Dava kesinleşmeden, mahkemelerin ve hâkimlerin
kararları ve işlemleri hakkında yayın yapılması da yasaktır. Şüphesiz, kesinleşmiş
yargı kararları da bilimsel yöntemlerle eleştirilebilir. Ancak, henüz yargı
süreci devam ederken, onu etkileyebilecek her türlü açıklamadan, her türlü
yayından kaçınmak gerekir. Elbette, basın ve yayın organları, kamuyu
aydınlatma, kamuyu bilgilendirme görevlerini gecikmeksizin yerine
getireceklerdir; ama, devam eden davalar hakkında, mahkemeler ve hâkimler
üzerinde psikolojik baskı anlamına gelebilecek her türlü açıklamadan kaçınmak
gerekir; yargı bağımsızlığına saygı bunu gerektirir. Bu konuda, herkesin,
sıfatı ve görevi ne olursa olsun, yargı bağımsızlığına tam saygı göstermesi
gerekir." Çeşitli vesilelerle
yaptığım diğer açıklamalar da bu doğrultudadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 57 nci hükümet, başta
Sayın Başbakan olmak üzere, bütün üyeleriyle, yargı bağımsızlığına saygılıdır.
Bu konuşmamda bazı örneklerini sunduğum açıklamalar da, 57 nci hükümetin yargı
bağımsızlığı konusundaki duyarlılığını açıkça göstermektedir. Başta Sayın
Başbakan olmak üzere, 57 nci hükümet üyelerinin, yargı bağımsızlığına aykırı
hiçbir uygulaması olmamıştır. Amacımız ve çabamız, yargı bağımsızlığını,
dolayısıyla hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirmektir. Bütün bu nedenlerle,
görüşülmekte olan gensoru önergesi hukukî dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
Aslında, bu önerge, Doğru Yol Partisinin, bir süreden beri uyguladığı "her
hafta, Yüce Meclise yeni bir gensoru önergesi sunma" stratejisi içerisinde
aceleyle hazırlanmış bir önergedir. Öyle olmasaydı altında, Doğru Yol
Partisi'nin her biri değerli bir hukukçu olan üç grup başkanvekilinin imzası
bulunan bu önergede, yürürlükteki Anayasanın 159 uncu maddesinde düzenlenen
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yerine, 1961 Anayasası döneminin Yüksek
Hâkimler Kurulundan söz edilmezdi. Dolayısıyla, bugünkü görüşme, gensoru
önergesindeki iddiaların haksızlığını ortaya koymak bakımından yeterli
olmuştur; önergenin gündeme alınmasına gerek kalmamıştır. Bu düşüncelerle Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Sayın milletvekilleri,
Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki (11/15) esas numaralı gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeler tamamlanmıştır. Gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım: Gensoru önergesinin
gündeme alınmasını kabul edenler... Etmeyenler... Gensoru önergesinin gündeme
alınması kabul edilmemiştir. Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz. Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız. V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin
görüşülmeyen maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz. Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3
Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı: 683) (1) BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır. Hükümet?.. Hazır. Sayın milletvekilleri, 2
nci madde üzerinde verilen bir önergenin oylanmasında kalınmıştı. Şimdi, Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi, hatırlatmak üzere tekrar okutup, oylarınıza
sunacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasında "ve
diğer" ibaresinin sonuna gelmek üzere "Diyanet ve vakıf
hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları SALİH SÜMER (Diyarbakır)
- Onlar yok... BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi
okutuyorum: Tanımlar MADDE 3. - Bu Kanunun
uygulanmasında; a) Kamu Görevlisi : Kamu
kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya pozisyonunda
daimî suretle çalışan, adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu
görevlilerini, b) Kamu İşvereni : Kamu
görevlilerinin çalıştığı tüzel kişiliği olan ya da olmayan kamu kurum ve
kuruluşlarını, c) Kamu İşveren Vekili :
Kamu kurum ve kuruluşlarını temsile ve bütününü sevk ve idareye yetkili olanlar
ile bunların yardımcılarını, d) İşyeri : Kamu
hizmetinin yürütüldüğü yerleri, e) Kurum : Kuruluş
kanunları veya kuruluşlarına ilişkin mevzuatlarında görev, yetki ve
sorumlulukları belirlenen, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından idarî
bir bütünlüğe sahip işyerlerinden oluşan kuruluşları, f) Sendika : Kamu
görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak
ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları, g) Konfederasyon :
Değişik hizmet kollarında bu Kanuna tabi olarak kurulmuş en az beş sendikanın
bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşları, h) Toplu Görüşme : Kamu
görevlileri için uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her
türlü zam ve tazminatlar, fazla çalışma ücretleri, harcırah, ikramiye, lojman
tazminatı, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, tedavi yardımı ve cenaze
giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile bu mahiyette etkinlik artırıcı
diğer yardımlara ilişkin olarak yetkili kamu görevlileri sendikaları ve üst
kuruluşları ile Kamu İşveren Kurulu arasında yapılan görüşmeyi, ı) Uzlaştırma Kurulu :
Toplu görüşmeler sırasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü için oluşturulan
kurulu, j) Mutabakat Metni :
Toplu görüşme sonucunda varılan anlaşmayı gösteren belgeyi, k) Yüksek Hakem Kurulu
Başkanı : 2822 sayılı Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 53
üncü maddesine göre teşekkül etmiş bulunan Kurul'un Başkanını, İfade eder. Kamu işveren vekilleri bu
Kanun bakımından kamu işvereni, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından
bağlı tüm birimler ise asıl işyerinden sayılır. Kamu işvereninin birden fazla
işyeri varsa, bu Kanun bakımından bu işyerlerinin tamamı işyerinden sayılır. BAŞKAN - 3 üncü maddeyle
ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adını Sayın Akın; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Akın. DYP GRUBU ADINA MURAT
AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı
tasarının 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
öncelikle belirtmek isterim ki, tasarının, ülkemiz çalışma yaşamında
demokratikleşme adımı olarak değerlendirilebilmesi için, temel evrensel hak ve
özgürlükleri içermesi gerekmektedir. Sendikal haklar, toplusözleşme ve grev
hakkı dahil olmak üzere, bir bütündür. Oysa, kanun tasarısı, bu temel hakları
içermediği gibi, sendikal faaliyetleri, verimlilik araştırmaları yapmaya,
meslekî kurslar düzenlemeye ve spor alanları yapmaya indirgemiştir. Tasarıda
yer alan toplugörüşme ise, bağlayıcı bir niteliği olmaması nedeniyle, özel bir
anlam taşımamaktadır. Eğer, tasarı,
komisyonlardan, Doğru Yol Partisi Genel Başkanının hazırlayıp verdiği şekliyle
çıksaydı, biraz önce ifade ettiğim eksiklikler yer almamış olacaktı. Tasarı,
tabiri caizse, komisyonlarda bir kuşa çevrilmiştir; biraz önce ifade ettiğim,
sendikal hakta esas olan grev ve lokavt gibi unsurları taşımamaktadır. Değerli milletvekilleri,
tasarı, kamu çalışanlarına önemli yeni bir hak getirmediği gibi, yasaklarla da
doludur. Bu tasarı kanun haline geldiğinde 400 000'i aşkın kamu çalışanı
sendika üyesi olamayacaktır. Halen kurulu bulunan 2 sendika (Tümyargı-Sen ve
ASİM-Sen) kapanacaktır. Konfederasyonun ve sendikaların uluslararası kuruluşa
üyeliği yasaklanmıştır. Metropol illerdeki büyük işyerleri dışında çalışan
yüzbinlerce kamu çalışanı işyeri temsilcisi seçemeyecektir. Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, işyeri temsilcisi seçimine ve üyelerden ödenti kesilmesine barajlar
konulmaktadır. İşyeri temsilcisi seçilebilmesi için, işyerinde en az 51 kişinin
bulunması zorunluluğu getirilmektedir. Bunun anlamı, büyük iller ve işyerleri
dışında temsilci seçilememesidir. Kanunun düzenlediği kısıtlı haklardan bile,
51 kişiden az çalışanın bulunduğu işyerlerindeki kamu emekçilerinin
yararlanması engellenmektedir. Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, dünyada, işçi-memur ayırımı yapılmaksızın bütün ülke
konfederasyonlarının üyesi olduğu Dünya Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve
Avrupa Sendikalar Konfederasyonuna konfederasyonun üyeliği yasaklanacaktır. Değerli milletvekilleri,
bu tasarıya bütün emek örgütleri karşıdır. Hükümet tarafından yapılan
değişiklikler, işçilerin oldukça aleyhinedir. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, benzeri
içerikteki yasa tasarıları karşısında, bu içerikteki tasarılara karşı
olduklarını çeşitli defalar açık olarak belirtmişlerdir. Diğer yandan, Türk Diş
Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği gibi, Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere, çok sayıda demokratik
kitle örgütü de bu tasarıya karşı olduklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, Emek Platformunun
çeşitli metinlerinde bu talepler yenilenmiş ve son olarak, Emek Platformunun 4
Şubat 2000 tarihli Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesinde de
"hükümet, kamu çalışanlarının toplusözleşme ve grev haklarının önündeki
engelleri kaldırmalı, sendikal hakları, ILO sözleşmelerine ve yetkili organ
kararlarına uygun hale getirilecek biçimde düzenlemelidir" diye
görüşlerini belirtmişlerdir. Ayrıca, bütün dünyadaki
konfederasyonların üyesi bulunduğu 127 milyon üyeli Dünya Hür İşçi Sendikaları
Konfederasyonu ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, aynı içerikteki yasa için,
önceki hükümet döneminde Cumhurbaşkanına, Başbakana ve Meclis Başkanına yazılar
göndererek, bu tasarının geri çekilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bunların
yanında, ILO temsilcileri, kanun tasarısının ilkelere aykırı olduğunu
belirtmişlerdir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika
içerisinde toparlayın efendim. Buyurun. MURAT AKIN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, bu tasarı, kamu çalışanlarına, evet, bir sendika kurma
hakkı vermektedir; ancak, bu, kamu çalışanlarının ileri sürecekleri hakları
kısmaktadır. Buna rağmen, kamu çalışanlarının, böyle bir sendika içerisinde,
işverenle toplu pazarlık, toplu görüşme yapabilmesi için bir masa etrafında
toplanmalarını, bir araya gelmelerini az da olsa sağlayacağı kanaatiyle müspet
görüşümüzü belirtiyor, biraz önce ifade ettiğim gibi, bu eksikliklerin, bir
önerge verilmek suretiyle, tasarıda değişiklik yapılmak suretiyle, kamu
çalışanlarının isteği doğrultusunda değiştirilmesini temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 3 üncü maddesinin (a) bendindeki "adaylık ve deneme süresini
tamamlamış" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Katılamıyorsunuz. Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. SEBAHATTİN KARAKELLE
(Erzincan) - Gerekçeyi okuyalım efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Adaylık ve
deneme süresini tamamlamamış kamu görevlileri ile diğer kamu görevlileri
arasında, idare hukuku açısından hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu ifadenin
kaldırılmasıyla Anayasanın eşitlik ilkesine uyum sağlanması amaçlanmaktadır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılamadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ KISIM Kuruluş Esasları ve
Organlar BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Esasları Kuruluş MADDE 4. - Sendikalar
hizmet kolu esasına göre, Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir
hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur. Bir hizmet kolunda birden
fazla sendika kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz. BAŞKAN - 4 üncü madde
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri
Yıldırım; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Yıldırım. DYP GRUBU ADINA MEHMET
SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşının vermiş olduğu
Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; partim ve şahsım adına, Yüce
Heyetinize ve bu kanunun en iyi şekilde çıkmasını dörtgözle bekleyen tüm kamu
çalışanlarına saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
demokrasi ve kamu çalışanları için çok önemli bir tasarıyı görüştüğümüzü
öncelikle söylemek istiyorum. Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın en
önemli unsurlarından birini örgütlenme özgürlüğü oluşturmakta olup, temel insan
haklarından sayılan bu özgürlüğün, sendikal hak olarak, tüm çalışanlara,
ayırımsız bir şekilde tanınması gerekir. Ülkemizde, işçiler bu hakka sahip
oldukları halde, kamu görevlileri bundan yoksundu. 61 Anayasasının 46 ncı
maddesi tüm çalışanlara sendika kurma hakkı tanımış ve kamu hizmeti görevlilerinin
bu alandaki haklarının kanunla düzenlenmesini öngörmüş. Anayasanın bu hükmüne
istinaden, 1965 yılında Sendika Kanunu kabul edilmiş; ancak, 1971 muhtırasıyla
ortadan kaldırılmıştır. Ancak, ülkemizde son on yıl içerisinde kabul edilen
birçok uluslararası sözleşmeyle sendikalar yeniden örgütlenmeye başlamışlar ve
Başbakanlık genelgeleriyle, kamu personeli sendikalarının örgütlenmesine izin
verilmiştir. Sendikalar yıllarca böyle örgütlenmiştir. Değerli milletvekilleri,
bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, kamu çalışanlarının sendika kurma
hakkının demokratik bir hak olduğunu kabul eden Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşı tarafından, 1995 yılında, işçiler dışında
kalan tüm kamu çalışanlarının, Anayasada belirtilen sınırlar çerçevesinde
sendikal hakların düzenlenmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlanmış, Türkiye
Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş, 25 inci maddeye kadar da görüşülmüş;
ancak, engellenmesi nedeniyle kadük olmuştur. İşte, şimdi görüşmekte olduğumuz
bu tasarı, altı yıl evvel verilen Doğru Yol Partisinin tasarısıdır; ancak, o
günkü şartlara göre, kamu çalışanlarına sendika kurma hak ve cesaretini, yine
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller göstermiştir. Globalleşen dünyada, her
şeyin hızla değiştiği, katılımcı demokrasinin önem kazandığı 21 inci Asra
girdiğimiz bu zamanda grevsiz ve toplusözleşmesiz bir sendika yasası,
göstermelikten başka bir şey olamaz. Onun için, Doğru Yol Partisi, grev hakkı
olan, toplusözleşme hakkını veren eksiksiz tam sendikadan yanadır; yani, bu
devlet, artık, kendi çalışanlarından korkmadan, tüm çalışanlarına toplusözleşme
ve grev hakkı olan bir çalışma yaşamını oluşturmalıdır. Öyleyse, ülkemizin
Avrupa Birliğine tam üye olmasının gündemde olduğu bu dönemde, çalışma
yaşamıyla ilgili düzenlemelerin, ILO sözleşmelerine, evrensel demokratik
değerlere ve Avrupa Birliği normlarına uygun olması gerektiği düşüncesindeyiz. Sayın hükümet, bu
tasarıda, toplusözleşme ve grev hakkının olmaması, büyük bir eksikliktir,
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır, ILO normlarına ve Avrupa Birliği
normlarına uymamaktadır. Bu tasarı böyle çıkarsa, sadece sendika kurma hakkı
yasalaşmış ve göstermelik olarak çıkacaktır. Sayın hükümet, yıllarca,
işçiden ve memurdan yana olduğunu ifade ve İddia eden ve muhalefetteyken
meydanlarda söyleyen Başbakanımız Sayın Ecevit'e ne oldu acaba? Kamu
çalışanlarına, yani, memura tam sendika hakkı vermekten neden korkuyorsunuz?
Çıkardığınız kanunların hepsi eksik ve yanlış olarak çıkmakta ve bir yılda, aynı
kanun, en az, iki, üç defa Meclise gelmektedir; ama, bu hükümet, tarımı,
esnafı, emeklileri, fakir fukarayı gözden çıkardığı gibi, kamu çalışanlarını ve
memurları da gözden çıkarmaktadır. Sayın hükümet, kamu
çalışanlarını, yani, memurları, emeklileri, işçi emeklilerini ve asgarî ücretle
çalışanları üç yıldan beri enflasyonun altında ezdirdiniz, açlığa mahkûm
ettiniz, öğle yemeğinden mahrum ettiniz, yoksullaştırdınız, sadaka ve fitreye
muhtaç ettiniz. Eşit işe, eşit ücret; yani, memurların durumunu iyileştirmek
için Meclisten üçüncü defa aldığınız yetkiyi halen yerine getirmediniz. Ne oldu
bu yetki yasasına; günü bitti, yine yapmadınız; yaptığınız yanlıştır. Sayın hükümet, eğer, tam
sendikadan yanaysanız, Anayasanın engel maddelerini değiştirelim ve kanunu
eksiksiz çıkaralım. Doğru Yol Partisi desteklemeye sonuna kadar hazırdır; ama,
hükümette bu cesaret yoktur; çünkü, kendi memurundan, vatandaşından korkan
hükümet olmaz. Biz, Doğru Yol Partisi olarak, özgürlüklerden ve demokrasilerden
yanayız, haktan ve hukuktan yanayız, Batı standartlarına uygun, grevli ve
toplusözleşmeli sendikadan yanayız; ama, engel olmamak için, bu tasarının
yasalaşmasına da karşı değiliz; yine de, destek vereceğimizi bildirir, Yüce
Heyetinize, tüm kamu çalışanlarına partim ve şahsım adına saygılar sunarım.
(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yıldırım. Maddeyle ilgili önerge
yok. 4 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi
okutuyorum: Hizmet kolları MADDE 5. - Sendikaların
kurulabilecekleri hizmet kolları aşağıda belirtilmiştir : 1. Büro hizmetleri. 2. Eğitim, öğretim, bilim ve kültür
hizmetleri, 3. Sağlık ve sosyal hizmetler. 4. Yerel yönetim hizmetleri. 5. Basın, yayın ve iletişim hizmetleri. 6. Bankacılık ve sigorta hizmetleri. 7. Bayındırlık, inşaat ve köy hizmetleri. 8. Ulaştırma hizmetleri. 9. Tarım ve ormancılık hizmetleri. 10. Enerji, sanayi ve
madencilik hizmetleri. Kurumların girdikleri
hizmet kolları, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve
Devlet Personel Başkanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle
belirlenir BAŞKAN - 5 inci maddeyle
ilgili olarak, Sayın Konukoğlu?.. Yok. Madde üzerinde dört
önerge vardır, biri hükümete aittir. Önergeleri, önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere 11 inci bent olarak
"Yargı hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra 11 inci bent olarak "Din
hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere "11. Yargı
hizmetleri, 12. Din hizmetleri, 13. Emekli hizmet kolları" bentlerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım son
önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 5 inci maddesinin 1 inci bendine "büro" ibaresinden sonra
gelmek üzere "Bankacılık ve sigortacılık hizmetleri"nin eklenmesini,
2 nci bendindeki "kültür" ibaresinin metinden çıkarılmasını ve aynı
maddenin 6 ncı bendinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini ve maddeye aşağıdaki
hükmün 11 inci bent olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. "6. Kültür ve sanat
hizmetleri, 11. Diyanet ve vakıf
hizmetleri" Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara)
- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere 11 inci bent olarak
"Yargı hizmetleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Bu maddeyle, sendikaların
kurulabilecekleri hizmet kolları arasında yargı hizmetleri sınıfı yer
almamıştır. Kamu çalışanlarının sendikal haklardan mahrum edilmesi doğru
değildir. Özel bir yapısı olan din hizmetleri ayrı bir iş kolu olarak
düşünülmelidir. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının 10 uncu bendinden sonra gelmek üzere "11. Yargı
hizmetleri, 12. Din hizmetleri, 13. Emekli hizmet kolları" bentlerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkan. İBRAHİM KONUKOĞLU
(Gaziantep) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN -
İsteyebilirsiniz. Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergenin gerekçesini okutuyorum: Gerekçe: Bu maddeyle, sendikaların
kurulabilecekleri hizmet kolları arasında, yargı hizmetleri, din hizmetleri,
emekli hizmet kolları sınıfı yer almamıştır. Kamu çalışanlarının sendikal
haklardan mahrum edilmesi doğru değildir. Özel bir yapısı olan yargı ve din
hizmetleri ayrı bir işkolu olarak düşünülmelidir. Ayrıca, birçok AB
ülkesinde bulunan, emeklileri kapsayan ve bunlara daha iyi sosyal imkânların
sunulmasını amaçlayan ve emeklilerin sesi olacak emekli sendikasının da ayrı
bir hizmet kolu olarak ihdası olması gerekmektedir. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını
arayacağım. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Geliyorlar Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim,
geliyorlarla olmaz... NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Buradalar, Meclisteler Sayın Başkan. BAŞKAN - Oylamayı
elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakika süre vereceğim. Vekâleten oy kullanacak
sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
imzasını taşıyan pusulayı yine aynı süre içerisinde Başkanlığımıza
ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Karar yetersayısı
vardır; önerge kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri,
okutacağım son önerge "din hizmetleri" ibaresinin eklenmesini
içermektedir, biraz önce oylanan hükümetin önergesinde de "diyanet
hizmetleri" ibaresi vardı; o nedenle, önergeyi işleme almayacağım, aynı
amaca matuftur. Kabul edilen önerge
doğrultusunda 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: Kuruluş işlemleri MADDE 6. - Sendika ve
konfederasyonlar önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar. Sendika kurucusu
olabilmek için en az iki yıldan beri kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir. Sendikanın kurucuları;
sendika tüzüğü, kurucuların nüfus cüzdanı örnekleri, ikametgâh belgeleri, kamu
görevlisi olduklarını gösterir belgeler ile sendikayı ilk genel kurula kadar
sevk ve idare edeceklerin kimliklerini kuruluş dilekçelerinin ekinde sendika
merkezinin bulunacağı ilin valiliğine vermek zorundadırlar. Konfederasyon kurucuları,
konfederasyon tüzüğü ile sendikaların konfederasyon kurulmasına ilişkin
kurucular kurulu kararını ve ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin
kimliklerini konfederasyon merkezinin bulunacağı ilin valiliğine alındı belgesi
karşılığında vermek zorundadırlar. Konfederasyonu ilk genel kurula kadar sevk
ve idare edecekler, üyesi oldukları sendikaların zorunlu organlarına
seçilmemişlerse, sendika kurucuları için istenilen diğer belgeleri de eklemekle
yükümlüdürler. Yukarıda anılan belge ve
tüzüklerin ilgili valiliğe verilmesi ile sendika veya konfederasyon tüzel
kişilik kazanır. Valilik, tüzük ve
belgelerin birer örneğini, beş çalışma günü içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına gönderir. Tüzüğün veya bu maddede
sayılan belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi
ya da bu Kanunda öngörülen kuruluş koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılması
halinde, ilgili valilik eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını ister.
Tamamlanmadığı takdirde sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması
için iş mahkemesine başvurur. Mahkeme, kanuna
aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre
verir. Verilen süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemişse,
mahkeme sendika veya konfederasyonun kapatılmasına karar verir. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, sendika ve konfederasyonlar için birer bilgi kaydı tutar. BAŞKAN - 6 ncı maddeyle
ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Genç. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır Sayın Genç. Buyurun. DYP GRUBU ADINA KAMER
GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Görevlileri
Sendika Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Sayın Tansu Çiller ve 3
Arkadaşının Kanun Tekliflerinin 6 ncı maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
bu madde, tabiî, sendikalarının kuruluş formalitelerini düzenleyen bir madde.
Kamu görevlilerinin sendikal haklara sahip olması hepimizin arzu ettiği bir
konudur. Biliyorsunuz, çalışanların çalışma haklarının garanti altına alınması,
iş güvencesinin güvence altına alınması, elbette ki, çalışanların örgütsel bir
teşkilata sahip olmalarına bağlıdır; ama, maalesef, tabiî, bugüne kadar bu çıkmadı.
Geçen dönemde ben Meclis Başkanvekiliyken bir tasarı geldi, 25 inci maddesine
kadar kabul edildi benim başkanlık yaptığım bir birleşimde; fakat, sonradan
vazgeçildi. Bizim istediğimiz kamu
görevlilerinin de toplu sözleşmeli ve grevli sendikal haklara sahip olmasıdır;
ama, maalesef, bu konuda Anayasada gerekli bir değişiklik yapılmadı.
Yapılmayınca, işte deniliyor ki, hiç olmazsa, bir adım atılsın da, işte, kamu
çalışanları böyle bir yasayla böyle bir güvenceye kavuşturulsun, ondan sonra da
arkasından anayasa değişikliği gelir. Bir düşüncedir, kabul edilebilir,
edilmeyebilir; ama, maalesef, bugün, kamu çalışanları arasında bu tasarıya
karşı olan büyük bir kesim var, olmayan
var. Biliyorsunuz, kamu hizmeti yapan görevliler, sağlıklı bir güvenceye
sahip olmayınca, maalesef, siyasî iktidarların bir oyuncağı oluyorlar. İşte,
geçen gün, Emlak Bankasını kapattık, 10 000 çalışanını dışarı bıraktık;
Türkbank'ı kapattık, aşağı yukarı 5 000-6 000 civarında çalışanını sokağa
bıraktık; Sümer Holding çalışanlarının büyük bir kısmını, 700-800 kişiyi sokağa
bıraktık. Bunun en önemli nedenlerinden biri, tabiî ki, bu çalışanların
sendikal haklara sahip olmaması. Bu insanlar bize devamlı müracaat ediyorlar,
özellikle Türkbanktakiler diyorlar ki: "Biz sayısı 50 000'e yakın bir
aileyiz. Mesut Yılmaz Hükümeti düşürülünce 'Türkbank hükümet düşüren, başbakan
düşüren bir banka olduğu için, biz bu bankayı kapatıyoruz' denildi."
Bunlar hakkındaki genel kanı bu. Bu insanların emeklileri var; bu insanlar
nereden maaş alacaklar? O emeklilik hakları da kayboluyor. Maalesef, insanları
böyle dışarıya atarak, zannediyoruz ki, Türkiye için hayırlı bir şeyler
yapıyoruz. Bu insanları ekmeğinden ederek, aşından ederek, ekmeğine ve aşına
zehir katarak sokağa attığımız zaman, maalesef, sokakları artık yaşanamaz bir
duruma sokuyoruz. Bu hükümet, herhalde, sokaktakilerin sesini duymuyor.
Sokaklar, birer ateş ve barut haline geliyor. Bir de kendi üzerimizde
düşünelim: Düşünebiliyor musunuz, insanlar, öteden beri çalıştıkları
mesleklerini bırakıyorlar, sokağa atılıyorlar; ekmeklerinden, işlerinden
oluyorlar. Peki, bu insanlar ne yapacak?! Bunun bir çaresini bulmak lazım.
Yani, bir banka hükümet düşürdü diye, ondan böyle öç almak var mı?! Bu hükümet
bir partinin güdümünde nasıl bu kadar yürüyor, ben anlamıyorum. Sonra, Sümer
Holdingdeki insanların feryatları yine öyle; Emlakbanktakiler öyle... Burada konuştuğumuzda
"bu bankalardan büyük krediler alınmış, usulsüz krediler alınmış, bunları
kapatarak, Devlet Denetleme Kurulunu inceleme dışı bırakarak, Başbakanlık
Denetleme Kuruluna işi havale etmeyerek, savcıları tehdit ederek, cumhuriyet
savcısının emrindeki jandarmanın elinden soruşturma yetkisini alıp polise
vererek bu memleketteki suiistimaller önlenemez" dedik. Memurlarımız da
kamu çalışanlarımız da, tabiî, sendikal haklara sahip olmadığı için,
çekiniyorlar, bu gibi şeylerde, maalesef, sağlıklı görev yapmıyorlar. Şimdi, ben, bu hükümet
mensuplarına soruyorum: Acaba hangi polis, hangi polis müdürü, İçişleri
Bakanının muhalefetine, bu hükümetin muhalefetine rağmen hangi suiistimalin
üzerine gidecek?! Siz zannediyor musunuz ki, suiistimallerin üstünü örterek,
biz, kendimizi aklayacağız. Kesinlikle... Ben şuna inanıyorum: Zaten Türkiye'de
ekonomi çökmüş, her gün yeni yeni krizler çıkıyor, döviz bir türlü durmuyor.
Bunun bir tek çaresi, bir yolu var, bu çareyi de bu hükümet tercih etmiyor;
ama, en kısa zamanda bir seçime giderek bence, bu memleketin, daha yeni yeni
krizlere gitmeden, yani çok zor şartlarda moratoryum imzalamakla yüz yüze
bırakılmadan burada işin özü ve gereği neyse yapılmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız
Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) -
Aksi takdirde, yarın, öbür gün çok geç kalmış oluruz. Türkiye çok zor durumda,
insanlar sokaklarda, aç, işsiz. Bakın, geçen gün bir
kadın ve çocuğu trafik kazası geçiriyor, kadın yaralı olarak kurtuluyor, çocuğu
ölüyor. Kadın diyor ki: "Aman, çocuğun dört gündür midesine bir şey
girmedi..." Tabiî, ANAP'lılar güler buna, ona bir şey... Kadın çocuğunun
öldüğünden habersiz "çocuğa bir ekmek verin, midesine bir şey
girmedi" diyor. Türkiye'yi bu hale getirdiniz. Hatta bu bir dolmuşta söz
konusu ediliyor -Hürriyet Gazetesinde Fatih Altaylı köşesinde yazdı- kadının
birisi de "iyi olmuş" diyor. Tabiî, millet tepki gösterince
"kardeşim, iyi ki öldü, o, ölmeseydi de bizim gibi ahlaksızlık mı
yapsaydı" diyor. Türkiye ahlaksızlığa doğru gidiyor sizin iktidarınız
zamanında. Çok kötü durumda yönetiliyor Türkiye. Biz bunları söylüyoruz,
sokaktaki insanın feryadını dile getiriyoruz; ama, siz duymuyorsunuz; ne
yapalım ki, Türkiye'nin geleceği çok karanlık. Hepinize saygılar
sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Maddeyle ilgili
üç önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için en az bir yıldan beri
kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak
çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağın
üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin
son fıkrasının "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendika ve
konfederasyonlar için birer bilgi kaydı tutar ve düzenli bir biçimde tüm
bilgileri sendika ve konfederasyonlara ulaştırır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Sendika ve
konfederasyonların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdindeki tüm
bilgilere ulaşabilmesi, sendikalar arasındaki rekabeti olumlu yönde
etkileyeceği gibi açıklık ve şeffaflık ilkesine de hizmet edecektir. Böylece
kamuoyu huzurunda sendikalaşma hareketi olumlu bir çizgide devam edecektir. BAŞKAN - Hükümetin ve
Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak
çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika kuruluş
işlemlerinde memur ve kamu görevlisi olarak çalışıyor olması yeterli
sayılmalıdır. İki yılı doldurmayan bir kişi tüm haklardan yararlandığına göre
kurucu da olabilmelidir. Tersi durum sendikal örgütlenmeyi zorlaştıracaktır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının "sendika kurucusu olabilmek için en az bir yıldan beri
kamu görevlisi olarak çalışmak yeterlidir" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika kuruluş
işlemlerinde memur ve kamu görevlisi olarak çalışıyor olması yeterli
sayılmalıdır. İki yılı doldurmayan bir kişi, tüm haklardan yararlandığına göre
kurucu da olabilmelidir. Tersi durum sendikal örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum:
Tüzük MADDE 7. - Sendika ve
konfederasyonların tüzüklerinde aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur. a) Sendika veya
konfederasyonun adı, merkezi ve adresi, b) Sendika veya
konfederasyonun amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürülecek çalışma
konuları ile çalışma usulleri, c) Sendikanın faaliyet
göstereceği hizmet kolu, d) Sendika kurucularının
ad ve soyadları, meslek veya görevleri ve adresleri; konfederasyonu kuran
sendikaların hizmet kolları ile ad ve adresleri, e) Sendika veya
konfederasyona üyelik koşulları, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın usul ve
esasları, f) Konfederasyon, sendika
ve sendika şubesi genel kurul delegelerinin belirlenmesi usulü, g) Genel kurulun görev ve
yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve yeter sayıları, h) Sendika veya
konfederasyonun genel kurul dışındaki zorunlu organlarına üyelerin seçilme
usulü, asil ve yedek üye sayısı, görev ve yetkileri, ı) Sendika veya
konfederasyonların yöneticilerinde aranılacak şartlar, j) Sendika şubelerinin
nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri, genel kurulların toplantılarına ve
kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile sendika genel kurulunda şubelerin
temsil şekli, k) Üyelik ödentisinin
belirlenmesi usulü, l) Sendika veya konfederasyonun iç denetim
usulü, m) Harcamaların nasıl
yapılacağı, yetkilerin nasıl verileceği ve yetki sınırları, n) Tüzüğün değiştirilmesi
usulü, o) Sendika veya
konfederasyonun feshi, kendiliğinden dağılması, başka bir sendika veya
konfederasyonla birleşmesi veya mahkeme kararıyla kapatılması hallerinde mal
varlığının tasfiye usulü, p) Sendika veya
konfederasyonun zorunlu organlarının oluşumuna kadar kuruluşun işlerini
yürütmeye ve temsile yetkili geçici yönetim kurulu üyelerinin ad ve soyadları
ile adresleri, r) Sendika ve
konfederasyon temsilcilerinin seçiminde yetkili kurulun belirlenmesi,
temsilcilerin nitelikleri ve görevden alınma usulü, s) Gelirlerini ne şekilde
muhafaza edecekleri ve zorunlu giderleri için kasalarında tutacakları azamî
nakit mevcudu, t) Demirbaşların satış ve
terkininde uygulanacak usul ve esaslar. BAŞKAN - Doğru Yol
Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül. Buyurun Sayın Gül,
süreniz 5 dakikadır. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
demokrasilerde hak arama özgürlüğünün varlığını hepimiz kabul ediyoruz ve
biliyoruz. Kabul ettiğimiz bir diğer gerçek de, örgütlü toplum olmaktır; çünkü,
demokrasilerin kökleşmesi, siyasal yaşamımızın saygınlık kazanması büyük ölçüde
bu unsurlara bağlıdır. Kamu görevlileri, öteden beri, örgütlenmek ve seslerini
daha iyi duyurmak istemektedirler. Doğru Yol Partisi olarak biz, bu düşünceye
öteden beri saygı duyduk ve kamu görevlilerinin sendikalaşmalarına sıcak
baktık. Nitekim, Genel Başkanımız
Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller ve 3 arkadaşımızın teklifiyle, şimdi, bu kanun,
huzurunuza gelmiş ve görüşülmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başta, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere, taraf
olduğumuz pek çok uluslararası sözleşme ve iç hukukumuzdaki düzenlemelerle, bu
alanda bir yasa çıkarmamız gerekiyordu. Malumunuz olduğu üzere, en son, 4121
sayılı Kanunla, Anayasamızın 53 üncü maddesinde değişiklik yapılmış ve işçiler
dışında kalan diğer kamu çalışanlarına, örgütlenme ve toplu görüşme hakkı
tanınmıştı. Anayasamızın 53 üncü maddesine göre, söz konusu edilen örgütlenme
ve toplu görüşmenin nasıl olacağı, buna ilişkin usul ve esaslar, çıkarılacak
bir kanunla düzenlenecekti; ancak, bu ihtiyacı bugüne kadar gerçekleştiremedik.
Umuyoruz ki, bu tasarı yasalaşır ve kamu görevlileri de, sendikalı haklarına
kavuşmuş olurlar. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 7 nci maddesi, kamu görevlileri sendika ve
konfederasyonlarının tüzüklerinde bulunması zorunlu olan hususlardan bahsetmektedir,
bu işle ilgili düzenlemeleri anlatmaktadır. Bu düzenleme yapılırken,
uluslararası normlara uyulması konusunda duyarlı davranılmıştır. Örneğin, 87
sayılı ILO Sözleşmesiyle güvence altına alınan "çalışanların örgütlerinin
tüzük ve iç yönetmeliklerini, yönetim ve faaliyetlerini düzenlemek ve iş
programlarını belirlemek hakkına sahip olma" ilkesi benimsenmiştir. Yine,
aynı şekilde, 151 sayılı ILO Sözleşmesiyle "kamu görevlileri örgütlerinin
kuruluş, işleyiş ve yönetmeliklerinde kamu makamlarının her türlü karışmasına
karşı yeterli korumadan yararlanma" ilkesi de korunmuştur. Böylece,
Türkiye, taraf olduğu uluslararası anlaşmaların gereğini yerine getirme
konusunda gerekli duyarlığı göstermiş olmakta ve benimsemektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz Doğru Yol Partisi olarak "üretim = ücret +
sermaye" ilkesine yürekten inanıyoruz; yani, sermayeye saygı gösteriyoruz,
ücrete saygı gösteriyoruz; alınterine, göznuruna, elemeğine saygı gösteriyoruz
ve bunların birleşmesiyle ülke ekonomisine faydalı bir ek vergi sağlanması
noktasında, helal kazanç sağlanması noktasında buna yürekten inanıyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kuşkusuz üzerinde durulması gereken bir diğer husus da,
sendikaların kendi içlerinde demokratik bir yapının oluşturulmasıdır; çünkü,
sendika içi demokrasinin gelişmesi, Türkiye'de demokrasinin gelişmesi demektir.
Demokrasiler, sivil toplum örgütlerinin güçlü olduğu ülkelerde kök salarlar ve
güçlenirler. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gül,
buyurun. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Bu açıdan, kamu görevlilerinin sendikalaşmaları çok önem arz etmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz, Doğru Yol Partisi olarak demokrasinin kökleşmesi, sivil
toplum örgütlerinin güçlenmesi ve önlerindeki engellerin kaldırılması açısından
bu tasarıyı olumlu bulduğumuzu konuşmamızın başında ifade etmiştik. Tasarının 7
nci maddesini de bu çerçevede olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum; tasarının ülkemize ve camiaya hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Madde üzerinde verilmiş
üç önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine
göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin
(p) bendinde yer alan "adresleri" ibaresinin "adresleri ve
telefonları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin
(r) bendinde yer alan "yetkili kurulun belirlenmesi" ibaresinden
sonra "yetkili kurulların çalışma şartları" ibaresinin getirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Üçünü önerge,
aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için, okutup işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin
(s) bendinde yer alan "tutacakları azamî nakit mevcudu" ibaresinin
"tutacakları asgarî ve azamî nakit mevcudu" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendikaların zorunlu
giderleri için tasarımlarında tutacakları asgarî mevcudun da yasada yer alması
gerekmektedir. Çünkü, mevcut durumda birçok sendikada bazı aksaklıklara yol
açmaktadır. Belli oranda nakdin bulunması sendikaların hareketliliğine ve
çalışmasına bir ivme kazandıracaktır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin
(p) bendinde yer alan "adresleri" ibaresinin "adresleri ve
telefonları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılmıyor. Önergenin gerekçesini
okutuyorum: Gerekçe: Sendikaların kuruluş
işlemlerinde adı ve soyadı adreslerin yanında telefon numaralarının da olması
gerekmektedir; çünkü, günümüzde artık iletişim imkânlarının kullanılması
şarttır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin (
r ) bendinde yer alan "yetkili kurulun belirlenmesi" ibaresinden
sonra "yetkili kurulların çalışma şartları" ibaresinin getirilmesini
arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılmıyor. Önergenin gerekçesini
okutuyorum: Gerekçe: Sendikaların yetkili
kurulların çalışma şartlarının belirtilmesi, buna ait ibarenin önceden kanun
metnine konulması ilerisi için bir rahatlık sağlayacaktır. Eğer bu ibare
konulmazsa kanunda bir eksiklik olacaktır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM Organlar ve Seçimler Zorunlu organlar MADDE 8. - Sendika
şubesi, sendika ve konfederasyonların zorunlu organları genel kurul, yönetim
kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur. Sendika veya
konfederasyonlar zorunlu organların görev, yetki ve sorumluluklarını
devretmemek kaydıyla başka organlar da kurabilirler. Genel kurullar tarafından
zorunlu organlara seçilen üyelerin ad ve soyadları, meslek ve görevleri,
adresleri ile tüzük değişiklikleri ve açılan, kapatılan veya birleştirilen
şubeler; sendika şubesinin, sendikanın veya konfederasyonun bulunduğu illerin
valiliklerine, Devlet Personel Başkanlığına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına otuz gün içinde bildirilir. BAŞKAN - Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı. Buyurun Sayın Mehmet
Baysarı. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MEHMET
BAYSARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
Sayın Tansu Çiller ve 3 arkadaşının Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun
Teklifinin 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Grubum
adına, Yüce Heyeti saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
8 inci madde, sendika zorunlu organlarını düzenlemiştir. Bu düzenleme, Genel
Başkanımız Sayın Tansu Çiller'in teklifinde de yer almakta olup, demokratik
sendika yasalarında bulunması gerekli olan bir husustur. Bizim de
desteklediğimiz bir düzenlemedir. Madde içeriğine DYP olarak karşı değiliz. Bütün dünya ülkelerindeki
sendika yasaları da bu hükmü içermektedir. Düzenlemede de belirtildiği gibi,
sendikalarda zorunlu organlar bulunmak zorunda olup, bunlar, genel kurul,
yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurullarıdır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa, her ne kadar, tam anlamıyla ideal bir sendika yasası
değilse de, kısıtlamalar verilen haklardan daha da çok olmasına rağmen, mevcut
Anayasa ve yasalara göre mutlaka çıkması gereken, yaklaşık 2,5 milyon kamu
çalışanını direkt ilgilendiren bir yasa olması nedeniyle, yasayı Doğru Yol
Partisi olarak desteklemekteyiz. Ancak, elbetteki, eksik olan bazı hususları da
burada dile getirmek zorundayız. Değerli milletvekilleri,
her şeyden önce, şu anda görüştüğümüz yasadaki bizi en çok rahatsız eden
kısımların başında, sendika üyesi olamayacakların çok fazla olması ve geniş bir
yelpaze içermesi gelmektedir. Bize göre, kamu çalışanlarının sendikal hak
açısından hiçbir kısıtlaması olmamalıdır. Ancak, mevcut duruma göre, Doğru Yol
Partisinin verdiği yasa teklifi incelendiğinde de görülecektir ki, kısıtlamalar
ve sendikalara üye olamayacaklar oldukça aza indirgenmiştir ve kimlerin
sendikal hakka sahip olamayacağı tek tek sayılarak, tartışma ve yoruma açık
kapı bırakılmamıştır. Ayrıca, tasarıya göre, sendikaların sağlıklı finansı da
sağlanamamıştır. Üyelik ödentilerinde 15 inci derecenin 1 inci kademesindeki
bir kamu görevlisinin aylığı baz alınmaktadır. Bu durumda, alt maaş grubu ile
üst maaş grubunda olan kamu görevlileri aynı oranda üyelik ödentisi
ödeyecektir. Bize göre, bunların yerine, damga resmine esas matrahın yüzde
2'sine kadar yasayla belirlenmesi, daha yukarısının ise tüzükle belirlenmesi
gereklidir. Böylece, sendikaların daha sağlıklı finans kaynaklarına sahip
olabileceği düşüncesindeyiz. Tasarının bir maddesinde
de, aynen "Devlet personel mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini
öngören çeşitli kurullara temsilci göndermek" ibaresi yer almaktadır. Değerli milletvekilleri,
lütfen, elinizi vicdanınıza koyun ve bu kurullardan bir tanesini bana söyleyin.
Değerli milletvekilleri, Türk idarî yapısında böyle bir kurul veya kurullar
yoktur. Sadece, 1965 yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 226 ncı maddesinin gereği olan danışma kurulları vardır; bunlar da,
bugüne kadar oluşturulmamıştır. Değerli milletvekilleri,
biz, her zaman, bu kürsüden hükümeti uyarmamıza rağmen, bu uyarılarımız dikkate
alınmamaktadır. Aslında, bizim tüm uyarılarımız, iyiniyetle yapılan, yol
göstermeye çalışan yapıcı uyarılardır. Bu yasada da, böyle muğlak ifadeler
kullanılacağına, daha açık ve net ifadeler kullanılsaydı ve yasada
anlaşılmayacak hiçbir husus olmasaydı daha iyi olacaktı kanaatindeyiz. Değerli milletvekilleri,
aslında, başta da söylediğim gibi, bu yasa, tam anlamıyla ideal olmasa da,
çıkması gereken bir yasadır. 2,5 milyonu aşkın kamu çalışanı, bu yasayla,
sınırlı da olsa, sendikal hakka sahip olacak, yıllardır bekledikleri bir hakkı
elde etmiş olacaklardır. O açıdan, 2,5 milyon
insanı ilgilendiren bu yasayı desteklediğimizi ifade ediyor, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Baysarı. III. - BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam) C) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. - Genel Kurulu ziyaret eden Federal Almanya Cumhuriyeti
Adalet Bakanı Herta Daeubler-Gmelin ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “hoş
geldiniz” denilmesi BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şu anda Genel Kurul Salonumuzda bulunan Federal Almanya
Cumhuriyeti Adalet Bakanı Prof. Dr. Sayın Herta Daeubler-Gmelin ve 6 kişilik
heyet, Genel Kurulumuzu onurlandırmışlardır. Kendilerine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına "hoş geldiniz" diyorum. (Alkışlar) Bu arada, Osmaniye
Milletvekilimiz Sayın Birol Öztürk, tarafıma ilettiği mesajında, Osmaniye
İlinde orta şiddette bir deprem meydana geldiğini, şu ana kadar herhangi bir
hasar olmadığını bildirmiştir. Buradan, Osmaniyelilere
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 2. - Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87) (S. Sayısı: 683) (Devam) BAŞKAN - Madde üzerinde 2
önerge vardır; geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin
birinci paragrafında yer alan "denetleme kurulu" ibaresinden sonra
"disiplin kurulu ve onur kurulu" ibaresinin getirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım
ikinci önerge, aynı zamanda, en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme
alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin
son paragrafından yer alan "otuz gün" ibaresinin "kırkbeş
gün" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Genel kurullar tarafından
zorunlu organlara seçilenlerin bilgileri ve diğer bilgilerin Devlet Personel
Başkanlığına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilmesi otuz günden
kırkbeş güne çıkarılması işlerin daha iyi işlemesine faydası olur. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin
birinci paragrafında yer alan "denetleme kurulu" ibaresinden sonra
"disiplin kurulu ve onur kurulu" ibaresinin getirilmesini arz ve
teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendikaların zorunlu
organlarının içinde sendikaya ve sendikacılığa hizmet etmiş kişileri geçmişteki
çalışmaları nedeniyle onore edecek bir kurula da ihtiyaç vardır. Onur kurulu
danışma hizmeti verecek ve sendikaya ve sendikacılığa gönül vermiş kişileri bir
araya getirecek bir kurul olacaktır. BAŞKAN - Komisyonun
ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi
okutuyorum: Genel kurulların oluşması MADDE 9. - Sendika ve
sendika şubesi genel kurulları üyelerden oluşur. Sendika üye sayısı bini,
sendika şubesinin üye sayısı beşyüzü aştığı takdirde genel kurullar delegelerle
yapılabilir. Delegeler üyeler
tarafından gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve sendika tüzüğündeki
hükümlere göre seçilir. Konfederasyon genel
kurulları, üye sendikalarca seçilen en çok beşyüz delegeden oluşur. Üye
sendikaların genel kurulda kaç delegeyle temsil edileceği konfederasyon
tüzüğünde belirtilir. Sendika şubeleri ile
sendika ve konfederasyonların yönetim ve denetleme kurulu üyeleri bu sıfatla
kendi genel kurullarına delege olarak katılırlar. Delege sıfatı, müteakip
olağan genel kurul için yapılacak delege seçimine kadar sürer. Tüzüklere delege
seçilmeyi engelleyici hükümler konulamaz. BAŞKAN - Madde üzerinde 3
adet önerge vardır. Önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık
derecesine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin
dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin
"altıyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin
dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin
"yediyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım
üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme
alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin
dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin
"sekizyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Konfederasyonların genel
kurullarının üye sendikalarca seçilen beşyüz kişiden oluşması az bir sayıdır.
Bunun demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin
dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin
"yediyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÜZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Konfederasyonların genel
kurullarının üye sendikalarca seçilen beşyüz kişiden oluşması az bir sayıdır.
Bunun demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin
dördüncü paragrafında yer alan "beşyüz" ibaresinin
"altıyüz" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Konfederasyonların genel
kurullarının üye sendikalarca seçilen 500 kişiden oluşması az bir sayıdır.
Bunun, demokratikleşme açısından rakamı daha fazla olmalıdır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 9 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi
okutuyorum: Genel kurulların toplantı
zamanı ve karar yeter sayısı MADDE 10. - Sendika veya
konfederasyonun ilk genel kurulu tüzel kişilik kazanmasından başlayarak altı ay
içinde yapılır. Olağan genel kurul üç
yılda bir toplanır. Tüzüklerinde belirtilmek koşulu ile daha kısa sürede de
toplanabilir. İki genel kurul
toplantısı arasındaki döneme ilişkin faaliyet ve hesap raporu, denetleme kurulu
veya denetçi raporu ile gelecek döneme ilişkin bütçe önerisinin, genel kurula
katılacaklara toplantı tarihinden en az onbeş gün önce gönderilmesi zorunludur. Olağanüstü genel kurul,
yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü durumlarda ya da genel
kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine en geç altmış
gün içinde toplanır. Genel kurula çağrı
yönetim kurulu tarafından yapılır. Toplantı yeter sayısı üye
ya da delege tamsayısının salt çoğunluğudur. İlk toplantıda yeter sayı
sağlanamazsa, ikinci toplantı en çok onbeş gün sonraya bırakılabilir. Bu
toplantıda salt çoğunluk aranmaz. Karar yeter sayısı
toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunludur. Yukarıdaki hükümlere
aykırı hareket eden sendika şubesi, sendika veya konfederasyon yönetim
kuruluna; üyelerinden birinin veya durumu tespit eden Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının, başvurusu üzerine, iş davalarına bakmakla görevli
mahkeme kararı ile işten el çektirilir. Bu takdirde görevli mahkeme, genel
kurulu kanun ve tüzük hükümleri gereğince en kısa zamanda toplamak ve yeni
yönetim kurulu seçilinceye kadar cari işleri yürütmekle görevli olmak üzere
Medenî Kanun hükümleri gereğince bir veya üç kayyım tayin eder. BAŞKAN - 10 uncu maddeyle
ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Erdoğan
Sezgin; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA ERDOĞAN
SEZGİN (Samsun) - Değerli Başkan, saygıdeğer üyeler; kamudaki sendikalaşmalar,
1961 Anayasasının getirdiği namütenahi imkânlar olmasına rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olarak, her nedense, bu konuda haddinden fazla tutucu
kaldık. O kadar ki, 1961 Anayasasının getirdiği hak ve özgürlükler, işçileri,
Türkiye'de, dünyanın daha üzerinde hak ve yetkilerle donatmıştı. Soğuk savaş
yıllarında, millî ekonomiyi dahi tahribe götürecek kadar, bu sendikalar, çok
ciddî eylemler yapmışlardı. Bu arada, kamuda
çalışanların, siyaset hayatımızda, devlet hayatımızda uzun süre ezildiklerine
ve ekonomik olarak işçilerin çok gerisinde kaldıklarına hepimiz şahit olduk,
tanık olduk. Türkiye'de, bireyin haklarını öne çıkaran ciddî bir hukuk sistemi
de olmadığı için, kamuda çalışan insanlarımız fevkalade zor günler
geçirmişlerdir. Anayasa değişikliğinden sonra, bu kadarcık da olsa, kamuda
çalışanlara birtakım haklar, hukuklar tanınmasının, verilmesinin, Doğru Yol
Partisi Grubu olarak sevindirici bir olay olduğunu ifade ediyoruz. Esasında,
kamu hizmetinde çalışanların, hâlâ daha grev haklarının neden verilemediği
konusunda, bizim, ciddî endişelerimiz bulunmaktadır. Esasında, millî güvenlik
ve sair konuların dışında, kamuda çalışanlara, birey olarak, çok ciddî hakların
verilmesi gerektiği kanısındayım. Türkiye'de, bugün dahi,
birtakım hak ve özgürlüklerin kapsamı, henüz tespit edilememiştir. O kadar ki,
Türkiye'de, bir şeyi "ben istemiyorum", "ben sizi protesto
ediyorum" demenin dahi, sıhhatli olarak, suç olup olmadığı açıklık
kazanmamıştır ve nitekim, bu sene, emniyet mensuplarının, maaşlarının azlığı
nedeniyle "yetmiyor, açız" diye bir beyanda bulunmaları, oldukları
yerden bir meseleyi protesto etmeleri dahi, Türkiye'de suç haline
gelebilmiştir. Nitekim, kamuda çalışan memurlarımızın, sırf bu nedenle, verimli
çalışmaları dahi engellenmiştir. İnsanların, kamuda çalışanların çok verimli
çalışabilmeleri için, mutlaka, sosyal refaha, ekonomik imkânlara kavuşması
gerektiği kanısındayım. Birtakım şeyleri geçmiş
dönemde de yaşadık, öğretmenlerle ilgili de yaşadık; çoklarının görevlerine son
verildi ve nitekim, İstanbul'daki emniyet mensuplarının çoğu sürgüne
gönderildi. Hatta, içlerinden bir kısmının işine son verildiğini öğrendik. Bu
kadar masum istekleri suç sayarak, bireye, en ufak, masumane isteklerini dile getirme
hakkı ve yetkisi vermez isek, ferdin hakkını, hareket alanını daraltırsak,
daha, önümüzdeki günlerde çok ciddî sıkıntılarla karşılaşırız. Bu vesileyle, ben,
desteklediğimiz bu kanunun kamuda çalışanlara hayırlı olmasını diliyor, sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. (DYP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Sezgin. Madde üzerinde 3 adet
önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin
ikinci paragrafında yer alan "üç yılda" ibaresinin "iki
yılda" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin
son paragrafında yer alan "üç kayyum" ibaresinin "beş
kayyum" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım son
önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin
son paragrafında yer alan "bir ve üç" ibaresinin "üç ve
beş" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin
son paragrafında yer alan "üç kayyum" ibaresinin "beş
kayyum" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Günümüz
şartlarında işlerin çokluğu ve karışıklığı nedeniyle teamül olarak beş kayyum
görevlendirilmektedir. Bu itibarla, genel olan teamüle uymak faydalı olur.
Ayrıca, kayyumların değişik alanlarda uzman olması gerekeceğinden beş rakamı
daha uygundur. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin
ikinci paragrafında yer alan "üç yılda" ibaresinin "iki
yılda" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 10 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul
edilmiştir. 11 inci maddeyi
okutuyorum. Seçimlerde uygulanacak
esaslar MADDE 11. - Genel
kurullarda seçimler yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım
ve döküm esasına göre yapılır. Genel kurul toplantıları,
genel kurullarda yapılacak seçimler, seçimlere yapılacak itirazlar, seçimlerin
iptali ve yenilenmesine ilişkin hususlarda 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 14
üncü maddesi ile 52 nci maddesinde yer alan hükümleri uygulanır. Seçimlere ilişkin usul ve
esaslar, sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirtilir. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Ali Naci Tuncer;
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA ALİ NACİ
TUNCER (Trabzon) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu Görevlileri Sendikaları
Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ve 3 arkadaşının
sunduğu, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifinin 11 inci maddesi
üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, Grubum ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum. Saygıdeğer
milletvekilleri, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın en önemli
öğelerinden birisi, örgütlenme hakkını, en az kısıtlamayla halklarına
vermesidir. Bu hususta, dünyada, malumlarınız, çok büyük mücadeleler verilmiş,
bildirgeler yayımlanmış, örgütler kurulmuştur. Bunların başlıcası, İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi -ki, biz de buna imza atmıştık- ve Avrupa Sosyal
Şartıdır; ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü gibi teşkilatlar kurulmuş ve
dünyada bu örgütlenmeler çağdaş bir düzeye getirilmiştir. Demokrasimizin inkıtaya
uğradığı 1960 döneminin sonunda 1961 Anayasamız -ki, ararejim Anayasasıydı-
kabul edilirken, 46 ncı maddesinde, tüm çalışanlara sendika kurma hakkı
verilmiş; kamu görevlilerine de, aynı Anayasaya dayanarak, kanunla sendikal hak
verileceğine dair hüküm konulmuştu ve malumunuz, 1965 yılında 624 sayılı
Kanunla, devlet memurlarının sendikası kurulmuştu; 1971 yılında bir muhtırayla
bu hak da geri alındı. Saygıdeğer
milletvekilleri, çalışanlara verilecek her hakkın, hem benim şahıs olarak hem
de Doğru Yol Partisi Grubu olarak, yanında olmamamıza imkân yoktur; ama,
otuzaltı yıl önce verilmiş kısıtlı bir hakkı, biz, bu kanunla şimdi yeniden
vermeye çalışıyoruz. Saygıdeğer
milletvekilleri, 1961 Anayasasıyla, sendikacılık, Türk hukuk sistemine girmişti
ve işçilerimiz, bugünkü seviyeye, bu sendikalar sayesinde çıkmıştı. 1982
Anayasamızda, maalesef, kamu çalışanlarına bu hak da verilmemiş, ancak, 1995
yılında yaptığımız bir düzenlemeyle, kısıtlı olarak, Anayasaya bu hükümler
girmiştir. Saygıdeğer
milletvekilleri, tabiî, çağlar geçtikçe, cemiyetlerde ihtiyaçlar çoğalıyor ve
bu ihtiyaçlara göre de, düzenlemeleri yeniden yapma zarureti oluyor. Bugün,
Avrupa Birliğine gireceğimiz bir dönemde, kamu çalışanlarına vereceğimiz bu
hakların, biraz daha özgürlükçü olarak düşünülerek, daha verimli ve çalışanlara
bazı hakları verecek şekilde düzenlenmesi gerekirdi. Bu haliyle de şükrediyoruz
ve destekliyoruz; ama, niye daha iyisi olmasın; niye, çalışanlarımıza daha
geniş örgütlenme ve yasa içerisinde hakkını alabilme hakkını vermiyoruz?! Yarın, bu yasa
çıktığında, devlet memurları ve kamu çalışanları, sosyal haklarını, malî
haklarını nasıl arayacak; hükümler koyduk; efendim, anlaşmaya oturacağız;
anlaşamazsak, Bakanlar Kurulu karar verecek... Saygıdeğer milletvekilleri,
bugün, onun dışında bir şey yapılıyor mu?! Kamu çalışanlarının sosyal
haklarını, malî haklarını kim tespit ediyor; Bakanlar Kurulu tespit ediyor.
Memura ne kalıyor; memura ve kamu çalışanlarına, demokratik hak olarak
tanımlanan, yasalarımıza göre de suç olan, sokaklarda eylem yapma hakkı
doğuyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ALİ NACİ TUNCER (Devamla)
- 1 dakikada toparlıyorum... BAŞKAN - Buyurun. ALİ NACİ TUNCER (Devamla)
- Saygıdeğer milletvekilleri, kendi çıkardığımız yasalarla, acaba, kamu
çalışanlarını suça itmiyor muyuz?! İnşallah, kamu çalışanlarına, daha
özgürlükçü, hakkını arayabileceği yasaları, bizim iktidarlarımızda vereceğiz. Bu haliyle de, kanunun,
millete, memlekete ve çalışanlara hayırlar getirmesini diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Tuncer. Madde üzerinde önerge
yok. 11 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 11 inci madde kabul
edilmiştir. 12 nci maddeyi
okutuyorum: Genel kurulların
görevleri MADDE 12.- Genel
kurulların görev ve yetkileri şunlardır. a) Organların seçimi. b) Tüzük değişikliği. c) Yönetim ve denetleme
kurulu raporlarının görüşülmesi ve aklanması. d) Yönetim kurulunca
hazırlanan çalışma programı ve bütçenin görüşülerek karara bağlanması. e) Sendika ve
konfederasyonların tüzüklerinde belirtilen konularda yönetim kuruluna yetki
verilmesi. f) Taşınmaz malların
satın alınması veya mevcut taşınmaz malların satılması konusunda yönetim
kuruluna yetki verilmesi. g) Sendika ve
konfederasyon yönetim kurulu üyelerine verilecek her türlü ücret ve diğer
görevlilerin huzur hakkı ve yolluklarının belirlenmesi. h) Sendika şubesi açma
veya bu konuda yönetim kuruluna yetki verme, şubeleri birleştirme ya da
kapatma. i) Aynı hizmet kolunda
bulunmak koşuluyla başka bir sendika ile birleşme ve katılma. j) Başka bir
konfederasyonla birleşme ve katılma. k) Konfederasyonlara üye
olma veya üyelikten çekilme. l) Amaçlarına uyan
uluslararası kuruluşlara üye olma veya çekilme. m) Fesih kararı verme. n) Mevzuatta veya sendika
tüzüklerinde genel kurulca yapılması belirtilen diğer işlemlerin yerine
getirilmesi ve herhangi bir organın görev alanına girmeyen konuların karara
bağlanması. Şube genel kurulları
sadece yukarıdaki (a), (c) ve (n) bentlerinde belirtilen görevlerini yerine
getirirler. BAŞKAN - 12 nci madde
üzerinde... TURHAN GÜVEN (İçel) - Söz
hakkımızdan vazgeçiyoruz efendim. BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Sebgetullah Seydaoğlu; buyurun
efendim. ANAP GRUBU ADINA
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
görüşülmekte olan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci
maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gerçekten, içerisinde yaşadığımız
zaman diliminde, dünyada, örgütlenme hareketinin, her sınıfsal toplumda, hızlı
bir süreç içerisinde olduğu gerçeği doğrultusunda, Türkiyemizde de, her
sınıfın, her çalışanın kendi emeğinin, düşüncesinin, değer yargısının, özgürce,
demokratik, evrensel emek orantısıyla bağlantılı olarak kurulması kadar doğal
bir şey yoktur. Yaşadığımız ülke
gerçeğinde, 1970'li yıllarda, Türkiye'de 20 milyon sendikalı işçi varken, yirmi
yıl sonra, 2001 yılında, maalesef, bir gerçek ki, bugün, sendikalı üye sayısı 1,5
milyona düşmüş; yani, bunun, 2-3 katına çıkması lazımken, maalesef 10 kat
gerilemiştir. Bu, Türkiye'nin bir gerçeğidir. Ekonomi, emek ve sermaye,
birbirine orantılıdır. Emek ve sermaye, birbirine orantılı olarak, geleceğin
insanına karşı en büyük sorumluluk anlayışıdır. Hiçbir zaman, hiçbir kimse,
emeğin örgütlenmesine karşı olamaz. Bilakis, demokratik cumhuriyet temeli
ekseninde, emeğiyle çalışan insanların özgürce örgütlenmesi ve bunun, Avrupa
toplu iş sözleşmesi, ILO sözleşmeleri, insan hakları, Avrupa şartları
içerisinde, diğer bütün demokratik platformlarda, kendi emeğinin karşılığının
-özgürce ve demokratik bir şekilde- serbest sendikalaşma hakkının getirilmesi,
serbest pazarlık hakkının doğması, grev hakkının verilmesi, en doğal ve
demokratik bir haktır; ama, bugün, Türkiye'nin gerçeğine bakıyoruz, gerek dünya
düzeyindeki gelir seviyesi gerekse ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomik,
jeopolitik dengeden dolayı, maalesef, bugün önümüze gelen memur sendikaları
tasarısıyla ilgili düşüncelerimi ve endişelerimi burada ifade etmekte hiçbir
sakınca görmüyorum. Gönül arzu ederdi ki, bugün, Türkiye'de 2 milyon memur da
dünyadaki emsalleri gibi özgürce sendikalaşma hakkını elde edebilseydi; gönül
arzu ederdi ki, bugün, Türkiye'de çalışan milyonlarca emekçi, bordro mahkûmu,
özgürce sendikal hakkını, pazarlık usulüyle emeğinin karşılığını alabilseydi;
ama, ben tekrar söylüyorum, gerek dünya konjonktürü içerisinde ekonominin
gelişimi olsun gerekse Türkiye'nin içinde bulunduğu darboğaz ve ekonomik
krizden dolayı olsun, maalesef, biz, 1970'li, 1980'li yılları yakalamış
değiliz; çünkü, dünyada her şey daha hızlı bir şekilde demokratikleşme süreci
içerisindeyken, bizim önümüze gelen bu tasarının, elbette ki, sınırsız
özgürlükçü, demokratik bir tasarı olacağını kabul edemeyiz, içimize
sindiremeyiz; bunu, burada, bir parlamenter olarak açık bir şekilde itiraf
ediyorum. Fakat, şunu da size söyleyeyim; Türkiye'nin önü açıktır, hiç kimsenin
paniğe kapılmasına, karanlığa, kaprise veya herhangi bir endişeye düşmesine gerek
yoktur. Dünyada hızlı bir
entegrasyon bir değişim söz konusudur. Bu değişimle birlikte, Türkiye insanının
da, çalışanının da, emekçisinin de, memurunun da, gelecekte serbestçe
örgütlenme hakkını, toplu iş sözleşmeli, grevli sendika hakkını elde edeceğine
hiç kimsenin şüphesi olmasın; ama, bugünkü konjonktür, bugünkü zaman dilimi,
şartlar, maalesef, önümüze gelen yasa tasarısıyla sınırlı kalmıştır. Ben eminim
ki, sayın hükümet ve sayın komisyon üyeleri de -memurluktan gelmişlerdir- bu
sorumluluğu çok iyi idrak eden insanlardır. Bu Parlamentonun çatısı altında,
ben dahil, 550 kişinin en az 300'ü, memur kökenli arkadaşlarımızdır veyahut
400'e yakını, memur çocuğudur. Memurun içinde bulunduğu ekonomik koşulları çok
iyi biliyoruz, çok iyi anlıyoruz. Biz, hiçbir zaman, memurumuzun, sokakta,
coplarla, insanlıkdışı muamelelerle karşılaşmasını istemeyiz, memuru memura
vurdurtmak istemeyiz. Bu sendikal hak, belki de, geleceğin sendikal hakkı için
bir umuttur, açılımdır, gelişimdir. Ben eminim ki, bundan sonra... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SEBGETULLAH SEYDAOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkanım, mikrofonu açarsanız toparlayayım. BAŞKAN - 1 dakika içinde
toparlayın. SEBGETULLAH SEYDAOĞLU
(Devamla) - Demokratik haklar 1 dakikaya sığmıyor ki Sayın Başkanım. BAŞKAN - İçtüzük 1
dakikayı bile yeterli görüyor; ben ne yapayım! SEBGETULLAH SEYDAOĞLU
(Devamla) - Sonuç olarak, bu yasanın, ülkemize, çalışanlara, memurlara hayırlı
olmasını dilerken; bundan sonra, daha özgürlükçü, toplusözleşmeli, grevli
sendikal bir hakkın getirilmesini, sayın hükümetten, komisyondan ve
Parlamentodan bekliyor; hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Seydaoğlu. Evet, demokratikleşme
konusunda saatlerce konuşsanız zaman kâfi gelmez; ama, İçtüzük öyle emrediyor. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Demokrasinin kesilmesini, tırpanlanmasını mı istiyor İçtüzük?! BAŞKAN - Hayır...
Hayır... Konuşma sürelerini sınırlandırmış... TURHAN GÜVEN (İçel ) -
Değiştirin efendim... Demokrasi gelsin... BAŞKAN - Madde üzerinde 3
adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre
işleme alacağım. Birinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin
(f) bendinin "Taşınmaz malların satın alınması, kiralanması veya mevcut
taşınmaz malların satılması ve kiraya verilmesi konularında yönetim kuruluna
yetki verilmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin
(l) bendinin "Amaçlarına uyan ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olma
veya üyelikten çekilme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım son
önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (i) bendinin
sonuna "bölge başkanları ve il temsilcilikleri kurma yetkisi verme"
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Genel kurulların
sendika ve konfederasyonlar yönetim kuruluna bölge başkanlığı ve il
temsilciliği kurma yetkisini vermesi kanunda
yer almalıdır. Aksi takdirde daha sonraki teşkilat çalışmalarında
sıkıntı yaşanacaktır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin
(f) bendinin "Taşınmaz malların satın alınması, kiralanması veya mevcut
taşınmaz malların satılması ve kiraya verilmesi konularında yönetim kuruluna
yetki verilmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika ve
konfederasyon yönetim kurullarının rahat çalışabilmesi ve hareket edebilmeleri
için mal edinmenin yanında kiralanması ve kiraya verilebilmesi konularında da
yetki verilmesi gereklidir. Mevcut durumda bu eksiklik giderilmektedir. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin
(l) bendinin "Amaçlarına uyan ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olma
veya üyelikten çekilme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika ve
konfederasyonların amaçlarına uyan ulusal kuruluşlara üye olması engellenmemeli
ve bu konuda yetkinin genel kurula verilmesi gereklidir. Genel kurulun böyle
bir yetkiyle donanması, genel kurul müessesesinin bir denetim özelliğini ortaya
koymaktadır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 12 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi
okutuyorum: Yönetim, denetleme ve
disiplin kurullarının oluşması, görevleri ve toplantıları MADDE 13. - Sendika
şubesi ve sendika yönetim kurulları en az üç, en çok yedi üyeden; konfederasyon
yönetim kurulları ise en az beş, en çok on üyeden oluşur. Disiplin Kurulu en az üç,
en çok beş üyeden, Denetleme Kurulu en az üç denetçiden oluşur. Şubelerde bir
denetçi ile yetinilebilir. Yönetim, denetleme ve
disiplin kurulları ile kurulması uygun görülen diğer organların oluşumu, görev
ve yetkileri ile toplanma ve karar alma usulleri Sendikalar Kanununun 16, 17,
18 ve 19 uncu maddelerinde belirtilen esaslara uygun olarak sendika veya
konfederasyonların tüzüklerinde düzenlenir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
1 önerge vardır, okutup işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin
birinci fıkrasının "Sendika şubesi ve yönetim kurulları en az üç en çok
onbir üyeden; konfederasyon yönetim kurulları ise en az beş en çok onbir üyeden
oluşur" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika ve
konfederasyonlar yönetim kurulu üyelerinin azamî miktarının 11 adet olması
yönünde engellerin kaldırılması gereklidir. Bu sayının belirlenmesinde genel
kurulların yetkili olmasında fayda vardır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 13 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 13 üncü madde kabul
edilmiştir. 14 üncü maddeyi
okutuyorum: ÜÇÜNCÜ
KISIM Üyelik
ve Güvenceler BİRİNCİ
BÖLÜM Üyelik Sendika üyeliğinin
kazanılması MADDE 14. - Sendikalara
üye olmak serbesttir. Kamu görevlileri
çalıştıkları işyerinin girdiği hizmet kolunda kurulu bir sendikaya üye
olabilirler. Üyelik, başvurunun
sendika yetkili organınca kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika
tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul
edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen kamu
görevlisinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş
davalarına bakmakla görevli mahallî mahkemede dava açma hakkı vardır. Sendika, üyeliği
kesinleşen kamu görevlisinin başvuru belgesinin bir örneğini üyenin kendisine
verir, bir örneği sendikada kalır, bir örneğini üyelik ödentisine esas olmak ve
dosyasında saklanmak üzere işverene, bir örneğini de her yılın Şubat, Mayıs,
Ağustos ve Kasım aylarında bir liste ekinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına gönderir. Birden çok sendikaya üye
olunamaz. Birden çok sendikaya üyelik halinde sonraki üyelikler geçersizdir. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Doğru Yol Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Yıldırım Ulupınar
konuşacak. Buyurun Sayın Ulupınar.
(DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA YILDIRIM
ULUPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
Sayın Tansu Çiller ve 3 arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun
Teklifinin 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
14 üncü maddede, sendika üyeliğinin kazanılması hususu düzenlenmiştir. Bu düzenleme,
Genel Başkanımız Sayın Tansu Çiller'in teklifinde 20 nci maddeyle düzenlenmiş
olup, buradaki düzenleme daha detaylı olup, açıklayıcı ve gerçekçi olmasına
rağmen, Komisyonda bu şekliyle kabul edilmiş ve Genel Kurulumuza bu şekliyle
indirilmiştir; ancak, birçok kısmı, Sayın Genel Başkanımızın verdiği teklifle
örtüşmektedir. Bunun içindir ki, bu maddeyi desteklediğimizi baştan beyan etmek
istiyorum. Değerli milletvekilleri,
günümüzde, çalışan kesimler arasında işçiler sendika kurma hakkına sahip
oldukları halde, kamu görevlileri bu haktan maalesef mahrum bulunmaktadırlar.
1961 Anayasasının 46 ncı maddesi, tüm çalışanlara sendika kurma ve üye olma
hakkı vermesine karşın, kamu görevlilerinin bu alanda haklarının kanunla
düzenlenmesi hükmü getirilmiştir; ancak, 1960 ve 1965 yıllarında kabul edilen
-mülga- 624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Kanunuyla, ülkemizde kamu
çalışanlarının ilk kez sendikalaşması gerçekleşmiştir. Bu da, 20 Eylül 1971
tarihli ve 1488 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Son on yıl içinde, İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa Sosyal Şartının giriş ve birinci bölümü,
Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı
Uluslararası Çalışma Örgütü kararı, Anayasanın giriş bölümü, Kamu Hizmetinde
Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi
Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Kararı, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler
Avrupa Sözleşmesinin 11 inci maddesi, Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkının
Korunmasına İlişkin 98 sayılı Sözleşme, ülkemiz tarafından onaylanmış
bulunmaktadır. Böylece, ülkemiz, kamu görevlileri de dahil olmak üzere, tüm
çalışanlara sendikalaşma hakkını tanımayı zaten üstlenmiş bulunmaktadır. Bu gelişmelere karşılık,
son yıllarda çeşitli Başbakanlık genelgeleriyle, kamu personeli sendikalarının
örgütlenmelerine izin verilmiştir. 23.7.1995 tarih ve 421 sayılı Kanunla,
Anayasanın 53 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, işçiler dışında kalan kamu
görevlilerine örgütlenme ve toplugörüşme hakkı tanınmıştır. Bu tasarıyla, uluslararası
sözleşmelerde yer alan örgütlenme özgürlüğünün ulusal düzeyde
yasallaştırılması, kamu görevlilerinin sendikal haklarını özgürce
kullanabilmeleri, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hizmet verimliliğinin
artırılması, sendika içi demokrasinin gerçekleştirilmesi ve yönetime katılımın
sağlanması hedeflenmektedir. Demokratik ve sosyal
hukuk devleti olmanın en önemli göstergelerinden biri olan örgütlenme
özgürlüğünün tüm çalışanlara eşit olarak tanınması için hazırlanan bu
tasarıyla; kamu görevlilerinin, ortak hak ve menfaatlarının korunması ve
geliştirilmesi için kurulacak olan sendikalara ve konfederasyonlara üye olması
en tabiî haklarından biridir. Bu maddeyle, kamu
çalışanlarının herhangi bir şart aranmaksızın sendikalara serbestçe üye olması ve
üyelik başvurusunun sendika yetkili organınca kabulü veya birkaç ay içerisinde
sendikanın başvuruya cevap vermemesi halinde otomatik olarak üye olunması
hedeflenmektedir. Ayrıca, üyelik
başvurusunda yargı yolu açık bırakılarak, üyelik başvurusu reddolunanların bu
yolla başvurabilmeleri sağlanmıştır. Diğer yandan, birden
fazla sendikaya üye olan kişilerin sonraki sendikalara üyelikleri geçersiz
kılınmaktadır. Bu maddeyle, sendika
kayıtlarının da, her yılın şubat, mayıs, ağustos, kasım aylarında Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilmesi hükme bağlanmıştır. Demokratik ve sosyal
hukuk devleti olmayı hedeflerken, kamu çalışanlarına sendika kurma hakkı vermek
ve onlara serbestçe üye olabilmek, kamu çalışanlarına verilmesinde geç kalınmış
bir haktır. Bu hakkın daha fazla geciktirilmeden kamu çalışanlarına
verilmesinde çok büyük fayda vardır. Değerli milletvekilleri,
bu tasarı, tam anlamıyla ideal bir tasarı olmasa da çıkması gereken bir
tasarıdır. Bu tasarıyı desteklediğimizi ve bu tasarının kamu çalışanlarına ve
Türkiyemize hayırlı olmasını temenni ediyor; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz. Maddeyle ilgili 2 önerge
vardır. Önergeleri geliş sırasına
göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin
son fıkrasının "birden çok sendikaya üye olunmaz. Birden çok sendikaya
üyelik halinde önceki üyelikler geçersizdir" değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Şimdi okutacağım
son önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin
beşinci fıkrasının sonuna "kanunun çıktığı tarihten önceki üyelikler
kişinin sendikaya müracaatı yeniden kazanılır" ibaresinin getirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Mevcut durumda
sendikalardaki üyeliklerin yenilenmesi gerekmektedir. Bu değişiklikle mevcut
üyelik durumuna açıklık getirilecektir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin
son fıkrasının "birden çok sendikaya üye olunmaz. Birden çok sendikaya
üyelik halinde önceki üyelikler geçersizdir" değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendikalarda
üyeliklerde devamlı değişiklikler olabilir. Bu önceki üyeliklerden istifa
ederek en son üye olduğu sendikadaki üyeliği göz önünde bulundurulmalıdır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 14 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler... Etmeyenler... 14 üncü madde kabul
edilmiştir. 15 inci maddeyi
okutuyorum: Sendika üyesi
olamayacaklar MADDE 15. - Bu Kanuna
göre kurulan sendikalara; a) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri, b) Yüksek yargı
organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar, c) Bu Kanun kapsamında
bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları, başkanları, genel müdürleri, daire
başkanları ve bunların yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri, merkez
teşkilâtlarının denetim birimleri yöneticileri ve kurul başkanları, hukuk
müşavirleri, bölge, il ve ilçe teşkilâtlarının en üst amirleri ile bunlara eşit
veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri, işyerlerinin en üst amirleri ile
yardımcıları, belediye başkanları ve yardımcıları, d) Yükseköğretim Kurulu
Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri,
üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü rektörleri, fakülte dekanları, enstitü
ve yüksekokulların müdürleri ile
bunların yardımcıları, e) Mülkî idare amirleri, f) Silahlı Kuvvetler
mensupları, g) Millî Savunma
Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında (Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) çalışan sivil memurlar ve kamu
görevlileri, h) Millî İstihbarat
Teşkilâtı mensupları, ı) Bu Kanun kapsamında
bulunan kurum ve kuruluşların merkezi denetim elemanları, j) Emniyet hizmetleri
sınıfı ve emniyet teşkilâtında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel
ile kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli, k) Ceza infaz
kurumlarında çalışan kamu görevlileri, Üye olamazlar ve sendika
kuramazlar. BAŞKAN - 15 inci maddeyle
ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet
Gözlükaya. 16 ncı maddedeki konuşma
bölümünün de bir kısmını buraya hasredeceksiniz... Buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MEHMET
GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 inci madde
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, bu
maddeyle ilgili kafama takılan bir iki teknik konuya işaret ettikten sonra,
sözlerime devam edeceğim. Burada, 15 inci maddenin
(g) bendiyle, Millî Savunma Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan sivil
memurların, sendikalara üye olma ve sendika kurma hakkını ortadan kaldırıyoruz.
Benim bilgilerime göre, bu arkadaşlarımız, zaten, çok stratejik bölümlerde
çalışmamaktadırlar ki, bunların da, gerçekten, maaşlarında çok büyük düşüklük
vardır, sosyal haklarında birtakım eksiklikler vardır. Maalesef, bunlar, bu
haklarını elde edemezler; hatta, bazen, haksız tayinlerin olduğunu, askerî
disiplin içerisinde tayinlerinin olduğunu da duyuyoruz. Ayrıca, burada,
cezaevlerinde çalışan ceza infaz memurlarının ve sendika hakkına sahip olan
kurumlardaki denetim memurlarının da sendikalara üye olamama ve sendika
kuramamaları gibi birtakım yasaklar getirilmiş. Bana göre, güvenlik ve
stratejik açıdan sınırlamalar ve yasaklamalar getirilen bu kurumlarda çalışan
bu tip memurların, belirttiğim üç tip memurun mutlaka bu yasaklar içerisine
alınmaması gerektiğini düşünmekteyim; bu yönde bir eksiklik var ve sayın
hükümeti bu yönde uyarıyorum. Eğer tasarıda, kendi önergeleriyle bir değişiklik
yaparlarsa, memnun olacağımı ve hiç olmazsa, biraz adalet sağlanacağını ifade
ediyorum. Değerli arkadaşlarım, bu
yasa, gecikmiş bir yasadır. Bu, geçen dönemlerde gündeme geldi; ama, değişik
sebeplerle -demokrasimizdeki istikrarsızlık sebebiyle de- maalesef
gerçekleşemedi. İnşallah, bugün bu yasa çıkar. Gönlümüz, tabiî, Doğru
Yol Partisi olarak isterdi ki, bütün kamu çalışanları bu yasada uzlaşma sağlasın;
ama, görüyoruz ki, sendikalar arasında uzlaşma sağlanamamış; haklı gerekçeler
olabilir; ama, bu, bir başlangıçtır, Türkiye'de, ilk defa, memurlar böyle bir
sendikalaşma hakkı, en azından, resmî olarak, toplugörüşme hakkı elde etmiş
olacak. Bununla yetiniyor musunuz diye sorarsanız; hayır; ama, bir başlangıç
olarak kabul ediyoruz. Değerli arkadaşlarım,
eğer, Uzlaşma Kurulunun Anayasayla ilgili getirmekte olduğu ve temmuzda
görüşüleceği ifade edilen Anayasa değişikliğinde grev ve lokavt hakları sağlanabilirse,
daha doğrusu, Anayasamızın 53 ve 54 üncü maddeleri de o Uzlaşma Kurulundaki
maddelerin arasına alınırsa, bu eksiklik de ortadan kalkar diye düşünüyorum;
hükümetimizi de bu yönde uyarıyorum. Değerli arkadaşlarım, 16
ncı madde üzerinde konuşmayacağım. Bu 16 ncı maddede de, kendi rızasıyla
çekilen sendika üyesinin hakkında, çekilmenin kabulü veya ademi kabulü yönünde
bir ay gibi uzun bir sürenin neden konulduğunu da merak ediyorum; açıklanırsa
memnun olurum. Değerli milletvekilleri,
bu vesileyle, memurlarımızın içinde bulunduğu duruma da kısaca temas etmek
istiyorum. Bugün, gerçekten, memurlarımız sefil durumdadır; Türkiye'de, bütün
kesimlerin olduğu gibi, özellikle, çalışanların ekonomik durumları da kötüdür.
İstisnaî memurluklar var. Burada, bu Meclisten birçok yasa geçirdik. Birtakım
kurumlar ve kurullar kuruyoruz, buralarda çalışanların aldıkları maaşlar 4-5
milyar lirayı buluyor, birtakım imkânlar sağlıyorlar, lojmanından tutunuz,
diğer bütün imkânlara sahipler; ama, üniversiteyi bitirmiş on yıllık memurumuz,
maalesef, 150-200 milyon liraya talim ediyor. Büyükşehirlerde çalışan, hele tek
başına çalışan bir memurun, bir lise mezunu memurun, bir ortaokul mezunu
memurun aldığı bu düşük ücretlerle geçinmesi mümkün değildir. O bakımdan, şu
düşünülmelidir: Bugün, üniversiteye kadar okumuş olan bir memurumuz
-küçümsediğim için söylemiyorum- manavlar odası başkanı kadar imkânlara sahip
değil. Bugün öyle oda başkanlarımız var ki, maalesef, milyarları alıyorlar; 4-5
kurumdan birtakım haklar sağlamışlar, 15-20 milyarı bulan imkânlara sahipler;
ama, üniversiteyi bitirmiş, en iyi fakülteleri bitirmiş devletin çeşitli
kademelerinde bulunan memurlarımız ise, maalesef, düşük ücretlerle çalışmak
durumundalar. Şunu bilhassa belirtmek
istiyorum: Vekil olduğumuz günden bu yana personel rejimiyle ilgili çalışmalar
yapıldı, yapılıyor; bugün, 4 yıldan beri iktidarda bulunan bu hükümet de
çalışmalarda bulunuyor; fakat, maalesef, bir türlü, personelle ilgili rejimde
bir düzenleme yapılmış değil. Öyle bir şey ki, haklar ve ücretler yönünden işçi
ile memur arasında büyük farklılıklar var, özellikle bazı işçiler açısından;
kurumlarına göre memur ile memur arasında, memurlar arasında birtakım
farklılıklar var. O bakımdan, bu dengesizlik ortadan kalkmalı. Gerçekten,
Türkiye'de sosyal adaleti ve çalışmadaki adaleti sağlayacak, kesinlikle özlük
haklarında birliği sağlayacak, eşitsizliği, adaletsizliği ortadan kaldıracak,
terfilerdeki adaletsizlikleri ortadan kaldıracak personel rejimiyle ilgili
düzenlemeler, hükümet tarafından, bu Meclise bir defa getirilsin; getirilsin
ki, şu adaletsizlik ortadan kalksın ve bu Meclis de, bunu, hiçbir şey
düşünmeden çıkarsın; yoksa, her gün, her memurdan beddua duymak mecburiyetinde
kalmayalım. Bizim dönemimiz bitip gidecek; herhalde, 20 senede bu personel
rejiminde bir düzenleme olmayacak. Bu yasa tasarısı bir
başlangıçtır. Bu yasa tasarısının, özellikle çalışanlarımıza hayırlar
getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde 4 önerge
vardır; 1'i hükümete, 3'ü de sayın milletvekillerine ait. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin "Yüksek yargı organları başkan ve üyeleri,
hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar" olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 15 inci maddesinin (c) bendindeki "işyerlerinin en üst amirleri
ile yardımcıları" ibaresinin "100 ve daha fazla kamu görevlisinin
çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı 15 inci maddesinin (c)
bendindeki "işyerlerinin üst amirleri ile yardımcıları" ibaresinin
metinden çıkarılması, (g) bendinin metinden çıkarılması, (j) bendindeki
"ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel
ile kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli, (k) bendindeki
"ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri" ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım son
önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz: "MADDE 15.- Bu
Kanuna göre kurulan sendikalara; a) Millî Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterlikte çalışan kamu görevlileri ile TBMM genel sekreteri ve
yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri ve yardımcıları, b) Yüksek yargı
organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekte sayılanlar, c) Kanun kapsamında
bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları, başkanları, genel müdürleri, daire
başkanları ve bunların yardımcıları ve yönetim kurulu üyeleri, merkez
teşkilatlarının denetim birimleri, yöneticiler ve kurul başkanları, hukuk
müşavirleri, bölge il ve ilçe teşkilatları en üst amirleri ile onlara eşit veya
daha üst düzeyde olan kamu görevlileri, işyerlerinin en üst amirleri ile
yardımcıları, belediye başkanları ve yardımcıları, d) Yüksek Öğretim Kurulu
Başkan ve üyeleri ile Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri,
üniversite ve ileri teknoloji rektörleri, fakülte dekanları ile enstitü ve
yüksekokulları müdürleri ve bunların yardımcıları, e) Mülkî idare amirleri, f) Sivil memurları hariç
Silahlı Kuvvetler mensupları, g) Millî İstihbarat
Teşkilatı mensupları, h) Müfettişler, hesap
uzmanları, murakıplar, kontrolörler ve bunların yardımcıları ile denetçiler ve
denetmenler, i) Emniyet amiri ve daha
üst seviyede görevli emniyet hizmetleri sınıfı mensupları, Üye olamazlar ve sendika
kuramazlar.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Bu maddede yer alan
sendikalara üye olamayacak, kamu personeli çok geniş tutularak, âdeta
sendikasızlığın önü açılmıştır. ILO sözleşmelerine aykırı olarak bazı sınıf ve
birçok unvan kapsamdışı tutulmuştur. Sendika dışında tutulacak
personel, idarî ve siyasî baskıya daha çok maruz kalacaktır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkan, biz, oradaki önergemizi geri çekiyoruz; Sayın Bakanın önergesine
katılıyoruz. BAŞKAN - Peki,
çekiyorsunuz. Sayın Bakanın önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 15 inci maddesinin (c) bendindeki "işyerlerinin en üst amirleri
ile yardımcıları" ibaresinin "100 ve daha fazla kamu görevlisinin
çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Hükümete ait,
Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin "Yüksek yargı organları başkan ve üyeleri,
hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar" olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Bu maddede yer
alan sendikalara üye olamayacak kamu personeli çok geniş tutularak âdeta
sendikasızlığın önü açılmıştır. ILO sözleşmelerine aykırı olarak bazı sınıf ve
birçok unvan kapsamdışı tutulmuştur. Sendika dışında tutulacak
personel idarî ve siyasî baskıya daha çok maruz kalacaktır. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Kabul edilen önerge
doğrultusunda 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir. 16 ncı maddeyi
okutuyorum: Üyeliğin sona ermesi MADDE 16. - Her üye üyelikten
serbestçe çekilebilir. Üyelikten çekilme,
çekilme isteğinin sendikaya bildirilmesi ile gerçekleşir. Çekilme bildirimini
alan sendika görevlisi, kayıt defterine işlemek ve alındığına ilişkin bir
belgeyi derhal üyeye vermek zorundadır. Sendika çekilme bildirimlerinin birer
örneklerini her yılın Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında bir liste ekinde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadır. Üyelikten çekilen,
bildirimin bir örneğini dosyasında saklanması için işverene gönderir. Çekilme, sendikaya
başvurma tarihinden başlayarak bir ay sonra geçerli olur. Çekilenin bu süre
içinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendikaya üyeliği, bu
sürenin bitim tarihinde kazanılır. Üyenin, sendikadan
çıkarılma kararı genel kurulca alınır. Çıkarma kararı, çıkarılana ve işverene
yazı ile bildirilir. Çıkarma kararına karşı üye, bildirim tarihinden itibaren
onbeş gün içinde görevli mahkemeye itiraz edebilir. Mahkeme iki ay içinde kesin
karar verir. Üyelik, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar sürer. Çekilme, göreve son
verilmesi veya sair nedenlerle kamu görevinden ayrılanlar ile farklı bir hizmet
koluna giren kuruma atananlardan sendika üyesi olanların üyelikleri, varsa
sendika şubesi, sendika veya konfederasyon organlarındaki görevleri sona erer.
Emekliye ayrılanların sendika şubesi, sendika veya konfederasyon organlarındaki
görevleri seçildikleri dönemin sonuna kadar devam eder. İşverenler her yılın
mayıs ve kasım ayı sonu itibariyle kurumlarındaki sendika üyesi kamu
görevlilerinin sendikalara göre dağılımları ile sendika üyeliği sona eren veya
askıya alınanlara ilişkin bilgileri bilgisayar ortamında Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadırlar. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı sendika ve üyelik kayıtlarına ilişkin olarak derlediği bütün
bilgileri bir ay içinde Devlet Personel Başkanlığına gönderir. BAŞKAN- Maddeyle ilgili 3
önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının "her
üye, sendika üyeliğinden serbestçe çekilebilir" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz. BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında bulunan
"üyelikten çekilme, çekilme isteğinin her sendikaya bildirilmesiyle
gerçekleşir" ibaresinin "üyelikten çekilme, çekilme isteğinin
sendikaya yazılı olarak bildirilmesiyle gerçekleşir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz. BAŞKAN - Son önergeyi
okutuyorum, aynı zamanda, en aykırı
önergedir: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki
"onbeş gün" ibaresinin "bir ay" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz. BAŞKAN - Önerge
sahipleri, önergelerini geri çekiyorlar. 16 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir. 17 nci maddeyi
okutuyorum: Konfederasyon ve
uluslararası kuruluş üyeliği MADDE 17.- Sendikalar
ancak bir konfederasyona üye olabilirler. Birden çok konfederasyona üye
olunması halinde sonraki üyelikler geçersizdir. Sendika ve konfederasyonlar,
amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara serbestçe üye olabilirler ve üyelikten
çekilebilirler. İlgili kuruluş, üye olduğu veya üyelikten ayrıldığı
amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara, üye olduğu veya üyelikten ayrıldığı
tarihi izleyen onbeş gün içinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
bildirir. Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş tüzüğünün bir örneği de
eklenir. Sendikalar ve
konfederasyonlar önceden izin alınmaksızın, serbestçe, yabancı ülkelerdeki amaçlarına uyan uluslararası kuruluşların üye veya temsilcilerini
Türkiye'ye davet edebilir veya yabancı ülkelerdeki toplantılarına kendi üye
veya temsilcilerini gönderebilirler. BAŞKAN - DYP Grubu adına,
Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin; buyurun. DYP GRUBU ADINA İLHAN
AYTEKİN (Balıkesir) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Doğru Yol Partisi
Grubunun 17 nci madde üzerindeki görüşlerini arz ve ifade edeceğim. Demokratikleşmesini
tamamlayamamış ülkelerin, hem içhuzur ve barışı ve hem de kalıcı ve sıhhatli
ekonomiyi, büyümeyi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Türkiye, demokrasi
sürecinde, zaman zaman, mesafe almasına rağmen, oldukça sık araya giren
inkıtalar sebebiyle birçok kazanımını da kaybetmiş, istenilen çoğulcu,
katılımcı insan temel hak ve özgürlüklerine ulaşabilme hamlesini yapamamıştır;
işte bu nedenle, sosyal hukuk devleti olmanın aslî göstergelerinden biri olan
teşkilatlanma özgürlüğünü ve bütün çalışanlar arasında ayırım yapmadan ortak
hak ve çıkarların korunmasını güvence altına alamamıştır. Muhterem milletvekilleri,
ilk defa, 1965 yılında, çok kısıtlı da olsa başlayan sendikalaşma
hareketlerinin üzerinden otuzaltı yıl geçmiş olmasına rağmen bugüne kadar
sonuçlandırılamamış olması anlatmak istediklerimizin delilidir. Bundan öte,
Türkiye, maalesef, henüz sivil anayasasını yapamamıştır. Teşkilatı Esasiye,
1961, 1982 Anayasaları asker-sivil bürokratların ve ihtilal vasatının
ürünleridir. Bugün de Anayasadaki birtakım maddelerin değiştirilmesiyle ilgili
çalışmalar sürdürülüyorsa sıkıntıların devam ettiğini görüyoruz. 1982 Anayasası
ihtilalcilerin isteği doğrultusunda hazırlanmış ve ihtilal psikolojisinin hâkim
olduğu, korkunun yaşandığı, ihtiyaca cevap vermeyen ve antidemokratik maddeleri
muhtevidir. Zaten, bilindiği gibi, bugün de Kamu Görevlileri Sendikaları
Kanununun, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere evrensel demokratik değerlere ve
Avrupa Birliği normlarına uydurulamamasının, toplu sözleşme ve grev hakkının
yer alamamasının engeli de 1982, yani bugün kullandığımız Anayasadır. Muhterem milletvekilleri,
Doğru Yol Partisi olarak, bizim, yönetim felsefemizin temelinde, vatandaştan
korkan devlet anlayışına yer yoktur. Hele hele devleti teslim ettiğiniz
insanlara kendisini teslim etmeme gibi, mantığı olmayan anlayışa hiç yer
yoktur. Kamu görevlilerinin sendikalaşması noktasındaki değerlendirmemizin
özünde bu temel düşünce vardır. Dolayısıyla, toplu sözleşme ve grev hakkının
yer aldığı, tüm çalışanların ayırımsız hak sahibi edildiği, uluslararası
sendikal teşkilatlara üye olabilen, hiçbir yerinde temsilci seçimini
engellemeyen, barajın söz konusu edilmediği, ayırım yapmadan din görevlilerinin
de sendikalaşabildiği, hâsılı, evrensel demokratik normlara uygun, kendi
kendini disipline ve kontrol eden ideal sendikaların kurulması hedefimizdir.
Bugün için razı olduğumuz anayasal engelleri ortadan kaldıramadığımız hususlar
gücümüzün yetmediğindendir ve az da olsa hukukî bir zemin ve muhtelif
kazanımların elde edilmesinden kaynaklanmaktadır. Düşe kalka da olsa, er
veya geç, ülkemizde, insan temel hak ve hürriyetlerinin cari olduğu demokratik
hukuk devleti mutlaka teessüs edecektir. Bu, bizim misyonumuzun hususiyetidir
ve yükümlülüğümüzdür. Türkiye'nin bugün önünde duran demokratik ve ekonomik
teressübat, ihtilallerin teressübatıdır. Muhterem milletvekilleri,
hem demokratik haklar olmalı ve hem de ekmek olmalıdır. Bizim kararlılığımızda
her ikisinden vazgeçmemek vardır. İkisinin de veya birisinin olmadığı ülkelerde
insanca yaşamaktan bahsetmek mümkün değildir. Bugünkü kötü yönetim,
toplumumuzun bütün kesimlerinde görüldüğü gibi, vatandaşlarımızın yüzde 90'ını
yoksulluk ve açlık çukuruna düşürmüştür. O sebeple, kamu çalışanları, esnaflar,
çiftçiler, işçiler, dul ve yetim sokağa dökülmüştür. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) İLHAN AYTEKİN (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Aytekin; 1 dakika içinde toparlayınız. İLHAN AYTEKİN (Devamla) -
Onun için, Diyanet İşleri Başkanlığı, memurun zekat alabileceği fetvasını
vermiştir; onun için, ihtilas, irtikâp, irtişa, iflas, cinayet ve intiharlar
çoğalmıştır. Türkiye'de namuslu insanların geçinmesi ve yaşaması zorlaşmıştır.
Onun için, vatan sevdası olan insanımız, doğduğu yerden doyduğu yeri aramaya
başlamış ve bütün bunlar, ahlakî dokumuzda derin tahribat meydana getirmiştir.
Asıl endişemizi mucip olan husus da budur. Türkiye'nin kapıları
açılsın, birileri de Türkiye'deki gelenleri alacak olsun; rakam ifade
etmeyelim; ama, büyük bir bölümünün göç etmeye hazır olduğunu görüyoruz. Türkiye, umumi bir stresi
yaşıyor. Moral çöküntüsü içerisindeki insandan verimlilik beklemek, sıhhatli
düşünme istemek, sosyal ilişkilerinde ahenk aramak mümkün değildir. Devlet,
vatandaşın parasal meselelerini halletmekte zorluğu olan günleri yaşayabilir;
ancak, paraya dayalı olmayan... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) İLHAN AYTEKİN (Devamla) -
Saygı sunayım Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Aytekin. İLHAN AYTEKİN (Devamla) -
Sayın Başkan, ben, yine de, saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Madde üzerinde 3
önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
"Birden çok konfederasyona üye olunması halinde sonraki üyelikler
geçersizdir." ibaresinin "Birden çok konfederasyona üye olunması
halinde yalnızca ilk üyelik geçerlidir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "onbeş
gün" ibaresinin "bir ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN - Son önerge, en
aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki
"Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş tüzüğünün bir örneği de
eklenir." ibaresinin "Üyelik bildirimine, üye olunan kuruluş
tüzüğünün bir örneği ile mevcut yönetim kurulunun listesi de eklenir."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergelerimizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Önergelerini
geri çekmişlerdir. 17 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir. 18 inci maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ
BÖLÜM Güvenceler Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi MADDE 18. - Kamu
görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde
sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine
katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son
verilemez. Kamu işvereni kamu
görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir
ayırım yapamaz. Sendika veya
konfederasyon yönetim kurullarına seçilenler, seçildikleri tarihten başlayarak
bu görevlerinde kaldıkları sürece kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar. Mahalli ve genel
seçimlerde aday olanların, sendika ve konfederasyonun organlarındaki görevleri
adaylık süresince askıda kalır. Seçilmeleri halinde görevleri son bulur. Sendika şubeleri en az
500 üye ile kurulur. 500 ile 3000 üyesi olan sendika şubelerinde 1 yönetim
kurulu üyesi, 3001 ile 5000 üyesi olan sendika şubelerinde 2 yönetim kurulu
üyesi, 5001 ile 7500 üyesi olan sendika şubelerinde 3 yönetim kurulu üyesi,
7501 ile 10 000 üyesi olan sendika şubelerinde 4 yönetim kurulu üyesi ve 10 001
ve daha fazla üyesi olan sendika şubelerinde 5 yönetim kurulu üyesi genel kurul
kararı ile aylıksız izinli sayılır. Kamu görevlilerinin bu
süreleri, emekli kesenekleri ve karşılıklarının yöneticisi oldukları
sendikaları tarafından her ay Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına
gönderilmesini kabul etmeleri koşuluyla emeklilik derecelerinde
değerlendirilir. Şube yönetim kuruluna
seçilenlerden aylıksız izinli sayılanların dışında kalanlar, kamu kurumlarındaki
görevlerini sürdürürler. Aylıksız izinli
sayılanlardan herhangi bir nedenle sendika veya konfederasyon organlarındaki
görevlerinden ayrılanlar, eski görevlerine ya da benzer başka bir göreve
dönerler. Onbeş gün içinde görevlerine başlamak için başvurmayanlar
görevlerinden çekilmiş sayılırlar. Açığa alma, resen
emeklilik, göreve son verilmesi, tayin veya sair hallerde görevlinin mahkemeye
başvurması halinde, mahkeme kararı kesinleşinceye kadar sendikadaki görevi
devam eder. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
üç önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecesine göre
işleme alacağız. Buyurun. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki "veya
olmaları nedeniyle bir ayırım yapamaz" ibaresinin "veya olmaları
nedeniyle bir ayırım yapamaz, yapılmasına müsamaha gösteremez" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Ankara Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (sendika şubeleri en az 50 üye ile kurulur) olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okutacağımız son
önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme alacağız. Buyurun. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 18 inci maddesinin sekizinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. "Aylıksız izinli
sayılanlardan herhangi bir nedenle sendika veya konfederasyon organlarındaki
görevlerinden ayrılanlar, görevlerinin son bulması tarihinden itibaren bir ay
içinde ayrıldıkları kurum ve kuruluşa yazılı müracaat etmeleri durumunda, kamu
işvereni bu kimseleri bir ay içinde eski görevlerine ya da uygun diğer bir
göreve atamak zorundadır. Bir ay içinde görevlerine başlamak için
başvurmayanlar görevlerinden çekilmiş sayılırlar."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için müspet görüşle takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz. Hükümet katılıyor mu
efendim? DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Katılıyorsunuz. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Ankara Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (sendika şubeleri en az 50 üye ile kurulur) olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu efendim? DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim: Gerekçe: Bu maddenin
beşinci fıkrasının antidemokratik olduğu görülmektedir. Ülkemizin 3/1'de birçok
hizmet kolunda şube kurulması imkânsız hale gelecektir. Birçok ilde zaten memur
sayısı 50 civarındadır. Şube kurmak için baraj getirilmemelidir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi
okutuyorum... VEDAT ÇINAROĞLU (Samsun)
- Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge geri
çekilmiştir. Kabul edilen önerge
doğrultusunda 18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 19 uncu maddeyi
okutuyorum: DÖRDÜNCÜ
KISIM Faaliyetler,
Yasaklar ve İdarî Kurullar BİRİNCİ
BÖLÜM Faaliyetler
ve Yasaklar Sendika ve
konfederasyonların yetki ve faaliyetleri: MADDE 19. - Kamu
görevlileri sendikaları ile konfederasyonları bu Kanundaki hükümler
çerçevesinde, üyeleri adına toplu görüşmeye katılmaya, toplu görüşmeyi
sonuçlandırmaya ve taraf olmaya yetkilidir. Sendika ve
konfederasyonlar kuruluş amaçları doğrultusunda aşağıdaki faaliyetlerde
bulunabilirler : a) Genel olarak kamu
personelinin hak ve ödevleri, çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş
güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek
ve toplu görüşme sonucunda anlaşmaya varılan mutabakat metinlerinin
uygulanmasını izlemek üzere idarî kurullara üyeleri arasından temsilciler
göndermek, b) Devlet personel
mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini öngören çeşitli kurullara temsilci
göndermek, c) Verimlilik
araştırmaları yapmak, sonuçlarla ilgili raporlar düzenlemek, önerilerde
bulunmak ve işverenlerle bu konularda ortak çalışmalar yapmak, d) Üyelerin meslekî
yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal
faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı
toplantılar düzenlemek, bilimsel çalışmalar yapmak ve yayınlarda bulunmak, e) Üyelerin ortak
ekonomik ve sosyal hak ve menfaatleri ile personel hukukunu ilgilendiren
konularda ilgili kurumlara ve yetkili makamlara sunulmak üzere çalışmalar
yapmak ve öneriler getirmek, f) Üyelerin idare ile
ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya
hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya
mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde
temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf
olmak, g) Üyeleri ve ailelerinin yararlanmaları için
hizmet amacıyla, eğitim ve sağlık tesisleri, dinlenme yerleri, spor alanları ve
benzeri yerler ile kitaplık, kreş, yuva ve huzur evleri, yardımlaşma sandıkları
kurmak ve yönetmek ile herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile üyeleri için
kooperatifler kurulmasına yardım etmek ve nakit mevcudunun yüzde onundan fazla
olmamak kaydıyla bu kooperatiflere kredi vermek, h) Yangın, su baskını,
deprem gibi tabii afetlerin vukuunda, gerektiğinde üyelik şartı aranmaksızın
nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla afete uğrayan bölgelerde konut,
sağlık ve eğitim tesisleri yapmak ve bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni
ve nakdi yardımda bulunmak. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim
Konukoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA İBRAHİM
KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 683 sıra sayılı
Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde, Doğru
Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz yasa tasarısı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonundan
2000 yılı mart ayında geçmişti. Komisyonda görüşülen bu yasa tasarısı, hükümet
tarafından nedense uzun süre rafa kaldırıldı; ne oldu bilmiyoruz; ama, yeniden
karşımıza getirildi. Ülkemizde memur tanımı
inanılmaz derecede geniştir ve devlette çalışan insanımızın çoğu memur olarak
adlandırılmaktadır. Oysa, dünyada, kamu otoritesini fiilen kullananlar
dışındakiler memur sayılmamaktadırlar; bunlar, sendikalaşma, toplusözleşme ve
grev haklarından faydalanmaktadır. Ülkemizde, kamu çalışanlarının sendika kurma
hakkı çok gecikmiştir. Getirilen sendika hakkını yeterli görmeyebiliriz. Biz,
komisyonda, bu hakları artırmak için çabaladık; ancak, fazla başarılı olamadık.
Bu haliyle bile çıkmasının bir kazanç olacağını düşünüyoruz. Türkiye'de
gelişmiş ülkeler seviyesinde demokratik ortam sağlandığında, bunun da
geliştirileceğine inanıyoruz. Demokraside dünya standardına ulaşılınca,
toplusözleşme ve grev hakkının da tanınacağı tabiîdir. Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla, görüyoruz ki, devlet, kendi memurundan korkmaktadır. Kendi
memurundan korkan devlet olur mu?! Devlet memuru, devlet adına çalışacak,
devletin kendine verdiği yetkiyi kullanacak; ama, sendika kurma hakkı söz
konusu olduğunda, devlet, memurundan korkacak, memurunun elini kolunu
bağlayacak... Bu tasarı görüşülürken,
Sağlık, Aile ve Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, sendika temsilcileriyle
uzun uzun görüşmeler yaptık. Doğal olarak, onlar da, değişik görüşleri
savunuyorlardı, pek çok konuda değişik düşünüyorlardı; bazısı, bu haliyle bile
yasanın çıkmasını bir kazanç olarak görüyor, bazısı ise, bu haliyle yasayı
kesinlikle istemiyordu. Değişik görüşlerin olması tabiîdir. Bizler, bu yasayı,
devleti de sıkıntıya sokmadan, nasıl daha iyi çıkaracağımızı tartışmalıyız,
kamu çalışanlarına verebileceğimiz en iyi şartları ve sendikal hakları
vermeliyiz; ancak, bir hak verilirken, diğer tarafa da haksızlık yapmamalıyız.
Kamu çalışanları, toplusözleşme ve grev hakkı istiyorlar; haklıdırlar; ancak,
toplusözleşme ve grev hakkı verilecek olursa, buna karşılık kamunun da lokavt
hakkına sahip olması gerekir. Bu nedenle, dengeleri iyi kurmalıyız, hem devleti
hem kamudaki memurları düşünmeliyiz. Kamudaki memur, işçi arasındaki
eşitsizliği düzeltirken devletin imkânlarını da gözönünde tutmalıyız. Değerli milletvekilleri,
19 uncu maddeyle sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri düzenlenmektedir.
Bu düzenlemede sayılanlar, neredeyse diğer sendikal faaliyetlere yakındır;
ancak, nedense bu faaliyetler sayılırken, toplusözleşme lafından ısrarla
kaçınılmakta ve toplu görüşme denilmektedir. Bu maddeyle sendika
temsilcilerinin faaliyet ve yetkileri sayılmaktadır. Sendika temsilcileri toplu
görüşme yapabilecek ve idarî kurullara katılabilecektir, üyeleri adına
araştırmalar yapabilecek, üyelerin, ortak ekonomik ve sosyal hakları için
çalışma yapacaktır, üyelerinin sosyal konularına yardımcı olabilecektir,
üyelerinin idareyle doğacak ihtilaflarında üyelerin menfaatı için çalışmalar
yapabilecek ve yargı karşısında üyeleri lehine taraf olabilecektir, üyelerinin
kuracağı kooperatiflere yardımcı olabilecek, ayrıca, yangın, su baskını ve
deprem gibi tabiî afetlerde üyelerine yardımcı olabilecektir. Biz, Doğru Yol Partisi
Grubu olarak, Kamu Sendikaları Yasa Tasarısını tüm eksikliklerine rağmen
destekliyoruz; bu bir adımdır. İnşallah, Türkiye dünya ölçülerinde demokrasiye
sahip olunca grev ve toplusözleşme hakkı da verilir. Bu yasanın kamu
çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Maddeyle ilgili
bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu tasarısının 19 uncu maddesinin
(g) fıkrasının sonunda yer alan "bu kooperatiflere" ibaresinden sonra
"yukarıdaki kuruluşlara işletme kredisi" ibaresinin getirilmesini arz
ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Sendika ve
konfederasyonların üyeleri ve aileleri için kurdukları kreş, eğitim ve sağlık
tesisleri, dinlenme yerleri, spor alanları ve benzeri yerleri açmaları yeterli
değildir. Buraların işletilmesi ve daha faydalı hale gelmeleri için işletme
kredileri vermesi gereklidir. Kanunda olmayan bu ibare teklif edilmiştir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir. 19 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 19 uncu madde kabul
edilmiştir. 20 nci maddeyi
okutuyorum: MADDE 20. - Bu Kanuna
göre kurulan sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri Anayasada
belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz. Sendika ve konfederasyonlar
kamu makamlarından maddî yardım kabul edemez, siyasî partilerden maddî yardım
alamaz ve onlara maddî yardımda bulunamazlar. Sendika ve
konfederasyonlar siyasî partilerin kuruluşu içinde yer alamazlar; siyasî
partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar. Sendika ve
konfederasyonlar ticaretle uğraşamazlar. BAŞKAN - 20 nci madde
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Bedük; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) DYP GRUBU ADINA SAFFET
ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı tasarı ve Sayın Tansu Çiller ve arkadaşlarının verdiği
kanun teklifinin 20 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; şahsım ve Doğru
Yol Partisi Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
toplumsal hayatın en dinamik ve o derecede de sıkıntılar içerisinde bulunan
kesimi çalışma hayatındaki kesimdir. Çalışma hayatında yer alan memur, işçi,
sözleşmeli ve emeklilerin büyük sorunlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Devlet,
huzurunu, güvenini ve refahını sağlamakla yükümlü olduğu bireyin hizmetinde
olan çalışan kesimin hakkını ve hukukunu korumalıdır ve bunu korumak
mecburiyetindedir de. Memurlar, çalışanlar, devletin aynasıdır. Sosyal ve
ekonomik güvencesi sağlanmamış, meseleleri çözümlenmemiş olan çalışanların,
kamu hizmetlerini süratli, verimli ve etkili bir şekilde gerçekleştirmeleri
mümkün değildir. Bu suretle, devletin, iktisadî bakımdan güçlü olması, milletin
de zenginliğini sağlaması mümkün değildir. Ehliyeti ve liyakati
temin eden eğitilmiş insangücünün yaratıcılığıyla birlikte, uluslararası
yarışta rekabet edebilmek için, demokratik standartların uygulanması şarttır.
Demokratikleşme, ülkemizin, ekonomik ve sosyal hayatımızın çözümlenmesi gereken
sorunudur. Demokrasilerde örgütlenme hakkı bir insanlık hakkıdır. Bu itibarla,
çalışanların her kesimine örgütlenme hakkını vermek, bizim demokratikleşme
hedeflerimizin en önemli halkasını teşkil etmektedir. Çağdaş demokrasilerde
normları yönetime kazandırmak suretiyle, uluslararası arenada rekabet
edebileceğimiz inancını taşımaktayız. Yaptıklarımızla birlikte,
ikinci demokrasi programıyla taahhüt ettik ve söz verdik; biz, siyaseti,
sözüyle özünü birleştirmek suretiyle gerçekleştirmeyi hedefliyoruz; ne söz
verdikse onu yapıyoruz. Kamu çalışanlarına
sendika kurma hakkını, ilk defa, genelgeyle, 1993 yılında gündeme getiren Doğru
Yol Partisi iktidarıdır ve yine, bu genelgeden sonra 23.7.1995 tarihinde,
Anayasamızın 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, kamu görevlilerine
sendika kurma hakkı tanınmış, usul ve esaslarının kanunla düzenleneceği hüküm
altına alınmıştır. 1996 yılında, kamu çalışanlarının sendika kurmasına imkân
sağlayan kanun tasarısı hazırlanmış; ancak, hükümet düştüğü için gündeme
getirilememiştir. Kasım 1997'de, Genel Kurula getirilen kamu görevlileri
sendikası kanun tasarısının Doğru Yol Partisinin Genel Kurula girmesi suretiyle
ancak görüşülmesine imkân verilmiş ve 23 üncü maddeye kadar da görüşülmüştür;
ama, o tarihteki hükümeti yandan destekleyen parti, özellikle vazgeçtiği için,
tasarıda Hükümet yerine oturmamış, Komisyon da oturmamış ve böylece kadük
olmuştur. Şimdi, özellikle şunu
ifade etmek istiyoruz: Kamu çalışanları için, artık, devamlı olarak kendilerine
sendika hakkı verileceği hususundaki söylemlerden vazgeçileceği bir ortama
gelmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz, aslında, bu
tasarının, bir an evvel yasalaşması için, temel yasa kabul edilmesini de
istiyorduk; ama, geldiğimiz nokta itibariyle, gerçekten, hiç olmazsa kurulmuş
olan sendikaların, artık, hukuken de sendika olma hüviyetini kazanacak olmasını
memnuniyetle kaydediyoruz ve memnuniyetle de karşılıyoruz. Esasen, bizim idealimiz,
toplusözleşmeli ve grevli sendika kurmadır; hedefimiz de budur; ama, şu andaki
Anayasamızın imkân vermemesi sebebiyle, toplusözleşmeli ve grevli sendika kurma
hakkı, maalesef sağlanamamaktadır. Ümit ediyoruz ki, gelecekte, toplusözleşmeli
ve grevli sendika kurma hakkını gerçekleştirme fırsatını, inşallah, yine, şu
büyük Meclis verecektir. Biz, şunu söylüyoruz:
Memurlar, gerçekten ekonomik sıkıntı içerisindedirler; aldıkları paralar,
ücretler bakımından, ekonomik bakımdan, sosyal bakımdan fevkalade büyük sıkıntı
içerisindedirler ve aldıkları maaş, gerçekten, kendi ihtiyaçlarını
karşılayamayacakları seviyededir, açlık sınırının altındadır ve yoksulluk
sınırının da altındadır; 1 milyondan fazla memur, maalesef, açlık sınırının
altında maaş almaktadır. İşte, getirilen bu tasarı
yasalaştığı takdirde, hem toplugörüşmeli, ekonomik ve sosyal birkısım hakların
elde edilmesine imkân verecek hem de -bu görüşmeler sırasında, yine- memurlar,
haklarını dile getirme ve sorunlarıyla ilgili olarak da rapor tanzimi ve bu
raporu hükümete ve ilgili kurum ve kuruluşlara verme imkânına sahip
olacaklardır. Bu itibarla, biz, bu
kanun tasarısının, mutlak surette, bir an evvel yasalaşmasını istiyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bedük. SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir devletin, devlet olma
niteliği itibariyle, kendisini koruyucu birkısım tedbirleri alma zorunluluğu
vardır. İşte, görüşmekte olduğumuz 20 nci madde, aslında bu yasakları
içermektedir. Nedir bu yasaklar; sendika ve konfederasyonlar, yönetim ve
işleyişleri sırasında Anayasada belirtilen niteliklerden cumhuriyetin temel
niteliklerine aykırı herhangi bir eylem yapmayacaklar; sendika ve
konfederasyonlar kamu makamlarından maddî yardım kabul etmeyecek, siyasî
partilerle bir bağlantı içerisinde olmayacaklar ve yine, siyasî partilerin
faaliyetlerine katılmayacaklar, rumuzlarını da kullanmayacaklar. Bunun, doğrudan doğruya,
memurlarımızın, özellikle, hakkını hukukunu ve tarafsızlığını sağlama
bakımından da fevkalade önemli bir yasaklama olduğunu değerlendiriyor, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Madde üzerinde üç önerge
vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü satırındaki "ve" kelimesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge geri
çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci satırındaki noktalı virgülün kaldırılıp yerine
"ve" kelimesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge de
geri çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin
dördüncü fıkrasındaki "uğraşamazlar" kelimesinin
"uğraşabilirler" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge de
geri çekilmiştir. 20 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 20 nci madde kabul edilmiştir. 21 inci maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ
BÖLÜM İdarî
Kurullar Yüksek İdarî Kurul MADDE 21. - Kamu
görevlilerinin hak, ödev ve çalışma koşullarının düzenlenmesi ve kanunların
kamu görevlilerine eşit uygulanmasına yönelik kararların alınması için yapılacak toplu görüşmelere esas olmak üzere
Kamu İşveren Kuruluna görüş bildirmek ve toplu görüşmelerde belirlenen mutabakat metinlerinin
uygulanmasını izlemek amacıyla Yüksek İdari Kurul oluşturulur. Yüksek İdari Kurul,
Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, aşağıda belirtilen kamu işveren temsilcileri
ile toplu görüşme yapmaya yetkili kamu
görevlileri sendikalarının üyesi oldukları konfederasyonların beşer
temsilcisinden oluşur. Bu kurulda yer alacak
kamu işveren temsilcileri şunlardır: a) Bakanlıklar ve diğer
kamu kurum veya kuruluşlarının müsteşarları, b) Devlet Personel
Başkanı, c) Devlet İstatistik
Enstitüsü Başkanı, d) İçişleri Bakanlığı
Mahalli İdareler Genel Müdürü, e) Maliye Bakanlığı Bütçe
ve Mali Kontrol Genel Müdürü, f) Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü, g) Bağımsız
başkanlıkların başkanları. h) Kamu işveren
sendikası. Kurul, zorunlu durumlar
dışında yılda en az bir kez toplanır. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, sendika ve konfederasyonların üye sayıları, dağılımları ve
bunlara ilişkin diğer bilgileri içeren raporu kurula sunar. BAŞKAN - 21 inci maddeyle
ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın
İbrahim Konukoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İBRAHİM
KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 683 sıra sayılı
Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Doğru
Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz yasa tasarısı, komisyondan geçen tasarı, uzun süre bekletilerek
Meclis gündemine getirilmiştir. Bu kanun tasarısı, toplusözleşme ve grev
hakkını güvence altına almak yerine bazı kısıtlamalar getirmekte olup, bu
haliyle ILO Sözleşmesine aykırı hükümler taşımaktadır. Yasanın bu haliyle
çıkmasında bir kazanç olmasına rağmen, keşke, yasa, daha geniş hakları
taşısaydı. Keşke, devlet olarak, memurumuza güvenseydik, memurumuzdan
korkmasaydık. Keşke, memurumuzu sindirmek için göz yaşartıcı bombalar kullanmasak,
hepimizi üzen Kızılay'daki görüntüleri yaşamasaydık. Ben, memurlarımızı da
sakin olmaya çağırıyorum. Bu yasa, eksikliklerine rağmen bir kazançtır. Zaman
içinde, memura verilen bu sendikal haklar genişletilerek, Türkiye dünya
ölçüsünde demokrasiye kavuştukça, memurlar da hakkı olan sendikal haklara
kavuşacaklardır. O yüzden, memurlarımız, sükûnet içinde, kanunlara karşı
gelmeden, devlet memuru olgunluğu içinde haklarını savunacaktır, savunmalıdır. Değerli milletvekilleri,
bu güzel ülke hepimizin. Bu tür kanunlarda siyasî hesaplara girmeden gereğini
yapmalıyız. Kendi insanımıza, kendi çalışanımıza dünyada olan hakları vermekten
korkmamalıyız. Yıllardır, kamuda memur statüsünde çalışan kişiler mağdur
edildi. Aynı işi yapan memur ve işçi arasında uçurumlar oluştu. Ben, işçiye
verilen para fazla demiyorum; ama, işçiye göre memura çok az ücret verildi.
Memur, sesini çıkaramadı. Bugün, ülkemizde,
yoksulluk sınırı 600-700 milyon, açlık sınırı ise 300 milyonun altındayken,
memurlarımızın çoğu açlık sınırının altında maaş almaktadır. 57 nci hükümet,
memurların maaş farklılıklarını ve durumunu düzeltmek için, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden üçüncü kez yetki aldı. Ne yazık ki, hiçbir şey yapılmadı. Bu
durum düzeltilse, devlet memuru insanca yaşayabileceği bir gelire sahip olsa,
bu yasa o kadar önemli olmayacaktı; o zaman verilecek sendikal haklardan da bu
kadar ürkülmeyecekti. Kendi insanımıza bu kadar baskı yaparak, bu kadar
susturarak bu sistemi daha ne kadar sürdüreceğiz? Bakınız, SSK'da aynı işi
yapan, hafta sonu nöbet tutan veya gece nöbet tutan memur ile işçi arasında, en
az 4-5 kat ücret farkı vardır. Maaşlar da böyledir. Hem bu haksızlığı yapacağız
hem bu haksızlığın düzeltilmesini isteyen, hakkını savunmak için yeterli
sendikal hak isteyen insanımıza kızacağız!.. Değerli milletvekilleri,
bu tasarının 21 inci maddesiyle, kamu görevlilerinin hak, ödev ve çalışma
koşullarının düzenlenmesi ve kanunların kamu görevlilerine eşit uygulanmasına
yönelik kararlar almak ve toplugörüşmelere ilişkin görüş bildirmek amacıyla bir
kurul oluşturulmaktadır Bu kurul, Başbakanlık
Müsteşarı başkanlığında, kamu işveren temsilcileri ile toplugörüşme yapmaya
yetkili kamu görevlileri sendikalarının üyesi oldukları konfederasyonların
beşer temsilcisinden oluşmaktadır. Yüksek idarî kurulda hükümet tarafı,
Başbakanlık Müsteşarıyla birlikte bakanlık müsteşarları, üç genel müdür, Devlet
Personel Başkanı ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanından oluşmaktadır;
ayrıca da, kamu sendikalarının beşer temsilcisinden oluşmaktadır. Burada, kamu işveren
temsilcilerinin sayısı, sendika temsilcilerinin sayısından oldukça fazladır.
İstişari bir kurul olması nedeniyle çok önemi de yoktur. Bu kurul, zorunlu
haller dışında yılda en az bir kere toplanacaktır. Bu kadar müsteşar ve genel
müdürün yılda bir kez de olsa bir araya gelmeleri zordur. Sonuçta, bunların
yardımcıları ve temsilcileriyle bu toplantılar yapılacaktır. Biz, Doğru Yol Partisi
Grubu olarak, bu tasarıyı destekliyoruz, ileride eksikliklerinin de
tamamlanacağına inanıyoruz. Çıkacak bu
yasanın, kamu çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Konukoğlu. Madde üzerinde 1'i
hükümete, diğer 3'ü milletvekillerimize ait 4 adet önerge vardır; önce geliş
sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin
birinci fıkrasının beşinci satırındaki "üzere" kelimesinden sonra
"virgül" konmasını arz ve teklif ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz efendim. BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin
ikinci fıkrasının altıncı satırındaki "beşer temsilciden oluşur"
ibaresinin "üçer temsilciden oluşur" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin
(h) fıkrasından sonra gelen paragraftaki "yılda en az bir kere
toplanır" ibaresinin "yılda en az iki defa toplanır" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergeyi geri çekiyoruz efendim. BAŞKAN - Son önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 21 inci maddesi ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim. Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı "Yüksek İdarî Kurul,
Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, aşağıda belirtilen kamu işveren
temsilcileri ile bünyesinde üye sayıları itibariyle en çok kamu görevlisini
bulunduran konfederasyonlardan ilk üçünün üyeleri oranında seçecekleri onbeş
temsilciden oluşur." BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Önerge zaten
Sayın Hükümetin... Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 21 inci maddeyi, kabul
edilen değişiklik önergesi doğrultusunda, oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 22 nci maddeyi
okutuyorum: Kurum İdarî Kurulları MADDE 22. - Kurum
düzeyinde kamu görevlilerinin çalışma koşulları ve kanunların kamu
görevlilerine eşit uygulanması konularında görüş bildirmek üzere, eşit sayıda
kamu işveren vekili ile en çok üyeye sahip sendikaca, üyeleri arasından
belirlenen temsilcilerin katıldığı kurum idarî kurulları oluşturulur. Bu
kurullar yılda iki kez toplanır. BAŞKAN - 22 nci maddeyle
ilgili söz talebi?.. Yok. Madde üzerinde verilmiş 3
adet önerge vardır; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin
dördüncü satırındaki "virgülün" kaldırılarak yerine "ve"
kelimesinin konulmasını arz ve teklif
ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz efendim. BAŞKAN - Önerge
çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin
altıncı satırındaki "virgülün" kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önergeyi de
arkadaşlarımız çekiyorlar. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin
son satırındaki "yılda iki kez toplanır" cümlesinin "yılda bir
kez toplanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
NEVZAT TANER
(Kahramanmaraş) - Önergemizi geri çekiyoruz efendim. BAŞKAN - Arkadaşlarımız
bu önergeyi de çekiyorlar. 22 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 22 nci madde kabul edilmiştir. 23 üncü maddeyi
okutuyorum: İşyeri sendika
temsilcileri MADDE 23. - İşyerlerinde
kamu görevlilerinden en çok üye kaydetmiş sendika işyeri temsilcisi seçmeye
yetkilidir. Sendika temsilcileri,
işyerlerinde, üyelerinin işveren veya işyeri ile ilgili sorunlarını dinlemek,
ilgili yerlere iletmek ve sendika ile işveren arasında iletişim sağlamak
amacıyla, sendikaların tüzüklerinde belirtilen yetkili kurullar tarafından bir
genel kurul dönemi için işyerinden seçilirler. İşyerinde kamu
görevlileri arasında en çok üye kaydetmiş sendikanın bulundurabileceği temsilci
sayısı, işyerindeki kamu görevlisi sayısı 20-100 arasında ise en çok 1, 101-500
arasında ise en çok 2, 501-1000 arasında ise en çok 3, 1001-2000 arasında ise
en çok 5, 2000'den fazla ise en çok 7'dir. bu temsilcilerden biri sendika
tarafından baş temsilci olarak görevlendirilebilir. İşyeri sendika temsilcileri
bu görevlerini işyerinde, haftada iki saat olmak üzere yerine getirirler.
Temsilciler bu sürede izinli sayılırlar. Kamu işvereni, yönetim ve
hizmetin işleyişini engellemeyecek biçimde sendika temsilcilerine çalışma saatleri
içinde ve dışında görevlerini yapabilmeleri için imkânlar ölçüsünde kolaylıklar
sağlar. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok. Madde üzerinde 3 önerge
vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecesine
göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin
birinci fıkrasının birinci satırındaki "işyerlerinde" kelimesinden
sonra virgül konmasını arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge geri
çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin
birinci fıkrasının ikinci satırındaki "sendika" kelimesinden sonra
"ve" kelimesinin konmasını arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Önerge geri
çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasının onbirinci satırındaki "iki saat" ibaresinin
"üç saat" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Önergeyi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önerge de
geri çekilmiştir. 23 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 23 üncü madde kabul edilmiştir. 24 üncü maddeyi
okutuyorum: BEŞİNCİ
KISIM Sendika
ve Konfederasyonların Gelirleri,
Giderleri ve Denetimi BİRİNCİ
BÖLÜM Gelir
ve Giderler Gelirler MADDE 24. - Sendika ve
konfederasyonların gelirleri; a) Üyelerinin
ödeyecekleri üyelik ödentilerinden, b) Bu Kanuna göre
yapabilecekleri faaliyetlerden elde edilecek gelirlerden, c) Bağış ve yardımlardan, d) Mal varlığından elde
edilen gelirlerden, Oluşur. Sendika ve konfederasyonlar,
kendilerinin veya Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üyesi bulunduğu uluslararası
kuruluşlar hariç, dış kaynaklardan Bakanlar Kurulunun izni olmadıkça yardım ve
bağış kabul edemezler. Sendika ve
konfederasyonlar tüm nakdî gelirlerini bankalara yatırmak zorundadırlar.
Zorunlu giderler için kasalarında tutacakları azamî nakit mevcudu tüzüklerinde
gösterilir. BAŞKAN - 24 üncü maddeyle
ilgili söz isteği?.. Yok. Maddeyle ilgili 3 adet
önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin
(a) bendindeki "ödentilerinden" kelimesinin "aidatlarından"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önergeyi
arkadaşlarımız geri çekiyorlar. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin
ikinci fıkrasındaki "Sendika ve konfederasyonlar" kelimelerinden
sonra gelen "virgülün" kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önergeyi de
arkadaşlarımız geri çekiyorlar. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin
ikinci fıkrasındaki "Bakanlar Kurulunun izni olmadıkça" cümlesinin
kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önergeyi de arkadaşlarımız
geri çekiyorlar. 24 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 25 inci maddeyi
okutuyorum: Üyelik ödentisi MADDE 25. - Aynı hizmet
kolunda çalışan kamu görevlilerinin yüzde beşinden fazlasını üye kaydetmiş
bulunan sendikaların üyelik ödentileri, 14 üncü madde çerçevesinde üyenin
üyelik beyannamesindeki istemine uygun olarak kamu işverenince aylığından
kesilerek beş gün içinde sendikaların banka hesaplarına yatırılır ve ödenti
listesinin bir örneği ilgili sendikaya
gönderilir. Aylık ödenti tutarı; 15
inci derecenin birinci kademesinden aylık alan Devlet memurunun, aylık, taban
aylığı, kıdem aylığı, her türlü zam ve tazminatlar ile ödenekler toplamının net
tutarının otuzda birini geçemez. Sendika tüzüklerine,
üyelik ödentisi dışında her ne ad altında olursa olsun, üyelerden başka bir
kesinti yapılmasını öngören hükümler konulamaz. Üyeliği herhangi bir
nedenle sona erenlerin sendikaca beş çalışma günü içinde işverene bildirilmesi
zorunludur. Konfederasyonlara
üyelerince ödenecek ödenti
miktarı, sendikaların ödenti
tutarlarının yüzde beşinden aşağı olmamak üzere konfederasyonların genel
kurullarınca belirlenir. BAŞKAN - 25 inci madde
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs;
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MUSTAFA
ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Tasarısının üye ödentisini
düzenleyen 25 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kamu görevlilerinin,
görüş alma, danışma ve toplupazarlık gibi çeşitli yöntemlerle çalışma
koşullarının belirlenmesine katılması sorununu, Avrupa ülkelerinde, memur
sendikalarının ortaya çıktığı 19 uncu Yüzyıl sonlarına kadar götürmek
mümkündür. Bu yüzyıl sonunda, demokratik değerlerin yönetime girmesine ve
yönetim ile toplum arasındaki ilişkilerin dönüşmesine bağlı olarak gelişmeye
başlayan ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurumsallaşan memur
sendikacılığı, katılmalı yöntemlerin doğmasında ve gelişmesinde başlıca etken
olmuştur. Ne var ki, memur sendikalarının güçlenmesine şart olarak daha ısrarlı
biçimde dile getirilmiş olsa da, genellikle, hükümetler, 1960'lı yıllara değin,
memurların çalışma koşullarını belirleme konusunda ellerinde tuttukları tek
yanlı karar erkinden ödün vermeye yanaşmamışlardır. Özel kesimde
toplupazarlığın yararına inanan birçok hükümet, ancak memur sendikalarının
baskısı sonucu kamu hizmetinde toplupazarlık kabul etmişlerdir. Memurların
dünyada çeşitli yöntemlerle çalışma koşullarının belirlenmesine katılması
doğrultusundaki gelişmeler, ekonomik bunalımdan etkilenen ülkelerde 1980'li
yıllarda bir gerileme dönemine girmiştir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde, işçi sendikaları, kamu ya da özel sektör olsun
büyük mesafeler kat etmiş etmesine ve güç kazanmalarına rağmen, kamuda çalışan
memurların bu yönde kazanılmış kanunî bir haklarının olmayışı ve sadece bir
Başbakanlık genelgesiyle verilen sınırlı izinle sendika kurma ve üye olma izni
verilmesi, Avrupa Birliği yolunda önümüzde duran olumsuz uygulamalardan biri
olarak karşımızda durmaktadır. Bilindiği gibi, DYP-SHP
koalisyon hükümeti döneminde, 1990'lı yıllarda çıkması için uğraş verdiğimiz
Kamu Sendikaları Kanunu Tasarısı, bazı engellemeler ve eylemler nedeniyle
maddelerin yarısının görüşülmesi bitmişken rafa kaldırılmıştır. Halbuki, o
yıllarda bu tasarı kanunlaşsaydı, şimdi, "memurlara başka ne gibi haklar
verebiliriz"i tartışıyor olacaktık. Bu tasarının, yine, eksikleri,
fazlaları olabilir; fakat, artık, çıkarılmasında bir zaruret vardır ve halen
faaliyetlerine devam eden sendikalarımızı da yasal bir zemine oturtacaktır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu, elindeki gücü bırakmak istememektedir; çünkü, işçi
sendikalarına verilen haklar kamu sendikalarına da verildiği zaman, hükümetler,
artık, kafalarına göre yaptıkları enflasyon tahminlerine göre memurlara zam
yapamayacaklar; yani, artık, memuru da dinlemek zorunda kalacaklardır. Bu da,
yaklaşık 2,5 milyon memurumuzun hayat standartlarının yükseltilmesi ve insanca
yaşayabilecekleri bir ücretlendirme için gereklilik arz etmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
25 inci maddede açıklanan sendika aylık ödenti tutarında göze çarpan bir
yanlışlığa değinmek istiyorum: "15 inci derecenin birinci kademesinden
aylık alan Devlet memurunun, aylık, taban aylığı, kıdem aylığı, her türlü zam
ve tazminatlar ile ödenekler toplamının net tutarının otuzda birini
geçemez" ibaresi yer almaktadır. Burada, tüm memurlar için bu oranın
belirlenmesi adaletsizliğe neden olabilir; çünkü, 160 milyon maaş alan bir
devlet memuru ile 300-350 milyon maaş alan bir devlet memurundan aynı sendika
kesintisini kesmek, hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmaz. Bunun yerine, Genel
Başkanımız Prof. Dr. Sayın Tansu Çiller'in de imzasını taşıyan yasa
teklifindeki, tüm çalışanlar için, brüt maaşlarının 1/45'i tutarının
belirlenmesi daha uygun olur kanaatindeyiz. Bir de, grev hakkı olmayan bir
sendika yasasının memurlarımıza ne gibi haklar kazandırabileceğini de yüksek
takdirlerinize bırakıyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işçi sendikalarımız üzerinde -yanlış anlaşılmasın-
"sendika ağalığı" tabirleri sıkça kullanılmaktadır. Bu tür ifadelere
kamu sendikalarında da fırsat vermemek için, toplanan aidatların denetim
muhasebesinin çok iyi yapılması ve kontrol edilmesi gerekir. Bu denetimler
yapılırken, hükümetlerin gücünü, Demokles'in kılıcı gibi sendikaların üzerinde
dolaştırmak değil, Devlet Denetleme Kurulu gibi, siyasî baskılardan uzak
denetim kuruluşlarına da bu kurumların düzenli olarak denetletilmesi şarttır.
Sendikalarımız şeffaf olmalıdır, harcamalarıyla ve faaliyetleriyle şeffaf olmalı;
herhangi bir siyasî partinin merkezi gibi hareket etmemelidir; çalışmalarıyla
da, topluma ve hükümetlere örnek olmalıdırlar. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu, artık, memurlarından korkmamalı, onlara, ILO, Avrupa
Birliği ve dünya ölçütlerinde, grevli, toplusözleşmeli, her türlü sendikal
haklarını vermelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun,
toparlayın. MUSTAFA ÖRS (Devamla) -
Ancak, bunların, şu andaki konjonktürde mümkün olmadığı inancında olunduğundan,
hiç olmazsa, bu tasarının yasalaşarak, ileride, yeni düzenlemelere altyapı
oluşturabileceği inancıyla, tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz. Bu duygularla, yasanın,
kamu çalışanlarımıza ve milletimize hayırlara, uğurlara vesile olmasını
diliyor; şahsım ve Grubum adına, hepinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Örs. Madde üzerinde 3 adet
önerge vardır; önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine
göre işleme alacağım. Birinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarının 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüzde
5'inden" ibaresinin "yüzde 3'ünden" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Önerge geri
çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "beş
gün" ibaresinin "yedi gün" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) -
Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge de geri çekilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki
"beş gün" ibaresinin "yedi gün" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) -
Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bu önerge de
geri çekilmiştir. 25 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati: 19.30 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 20.00 BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Hüseyin ÇELİK
(Van) ------- BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 2. - Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Tansu Çiller
ve 3 Arkadaşının, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/418, 2/87)
(S. Sayısı : 683) BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır. Hükümet?.. Hazır.. Tasarının 26 ncı
maddesinin görüşmelerinde kalmıştık. 26 ncı maddeyi
okutuyorum: Giderler MADDE 26. - Sendika ve
konfederasyonlar gelirleri tüzüklerinde belirtilen amaçları ve bu Kanunda
gösterilen faaliyetleri dışında kullanamazlar ve bağışlayamazlar. Sendika ve
konfederasyonlar, gelirlerinin en az yüzde onunu üyelerinin mesleki bilgi ve tecrübelerini arttırmak için
kullanmak zorundadırlar. Vergi Usul Kanununa göre
demirbaş sayılan her türlü eşya veya malzeme demirbaş defterine kaydedilir ve
bunlar hiçbir şekilde gider olarak işlem göremez. Sendika şubeleri, sendika
ve konfederasyonlar yardımlaşma sandıkları dışında üyeleri, yöneticileri veya
diğer kişi ve kuruluşlara borç para veremez ve elde ettikleri gelirleri
dağıtamazlar. Sendika ve
konfederasyonların tutacakları defterler, tasdik şekli, kayıtların düzenlenme
usul ve esasları bir yönetmelikle belirlenir. Muhasebe kayıtları bilanço esasına göre tutulur. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz talebi?.. Yok. 3 adet önerge vardır;
geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki "yüzde
onunu" ibaresinin "yüzde onbeşini" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz.. BAŞKAN - Arkadaşlar
önergelerini geri çekiyorlar. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki "her
türlü eşya veya malzeme" ibaresinin "her türlü eşya, teçhizat veya
malzeme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Arkadaşlar bu
önergelerini de geri çekiyorlar. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki
"veya diğer kişi ve kuruluşlara" ibaresinin "veya diğer kişi,
kurum ve kuruluşlara" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Arkadaşlar bu
önergelerini de geri çekiyorlar. 26 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Ka-bul edilmiştir. 27 nci maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM Denetim İdarî ve malî denetim MADDE 27. - Sendika
şubesi, sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri ile gelir ve
giderleri ve bunlarla ilgili her türlü işlemlerin kanunlar ve ilgili diğer
mevzuat ile tüzük ve genel kurul kararlarına uygun olup olmadığı hususlarındaki
idari ve mali denetim, denetleme kurulları ya da denetçiler tarafından yapılır.
Denetimin esasları hakkında Sendikalar Kanunu'nun 47 nci maddesine göre
çıkarılan tüzük hükümleri uygulanır. Sendikalar ve
konfederasyonların yıllık hesapları 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanuna göre
denetim yetkisi almış meslek mensupları tarafından denetlenerek, bağımsız
denetim raporu hazırlanır. Bu raporlar
genel kurula sunulur. Sendika ve
konfederasyonlar her hesap ya da bütçe dönemine ait bilanço ve hesaplarıyla
çalışma ve denetleme raporlarını ait oldukları dönemi izleyen üç ay içinde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına; sendikalar ayrıca bağlı bulundukları
konfederasyona gönderirler. BAŞKAN- Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Maddeyle ilgili olarak
verilmiş 3 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık
derecelerine göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
"idarî ve malî denetim" ibaresinin "idarî ve malî
denetimleri" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN- Bu önergeyi
çekiyor arkadaşlarımız. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki
"bilanço ve hesaplarıyla" ibaresinin "bilanço ve hesapları"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN- Bu önergeyi de
arkadaşlarımız geri çektiler. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "üç
ay" ibaresinin "iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN- Bu önergeyi de
geri çekiyorlar. 27 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 28 inci maddeyi
okutuyorum: ALTINCI KISIM Toplu Görüşme BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Toplu görüşmenin kapsamı MADDE 28. - Toplu
görüşme; kamu görevlileri için uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve
ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, fazla çalışma ücretleri, harcırah,
ikramiye, lojman tazminatı, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, tedavi
yardımı ve cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile bu mahiyette
etkinlik ve verimlilik artırıcı diğer yardımları kapsar. BAŞKAN- Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. 1 önerge var; okutup,
işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 28 inci maddesinde
yer alan "toplu görüşme" ibaresinin yerine "toplu sözleşme"
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 29 uncu maddeyi
okutuyorum: Taraflar MADDE 29. - Toplu
görüşmenin tarafları, kamu işverenleri adına Kamu İşveren Kurulu, kamu
görevlileri adına her hizmet kolunda kurulu yetkili kamu görevlileri
sendikaları ile bunların bağlı bulundukları konfederasyonlardır. Kamu İşveren Kurulu;
Başbakan tarafından görevlendirilen bir
Bakanının başkanlığında aşağıdaki kamu görevlilerinden oluşur; a) Başbakanlık Müsteşarı, b) Maliye Bakanlığı
Müsteşarı, c) Hazine Müsteşarı, d) Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarı, e) Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanı, f) Devlet Personel
Başkanı, g) Maliye Bakanlığı Bütçe
ve Malî Kontrol Genel Müdürü, h) Kamu işveren
sendikası. Yetkili kamu görevlileri
kamu sendikaları ile bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar görüşmelere
Kamu İşveren Kurulu üye-lerinin sayısı kadar temsilciyle katılır. Toplu görüşme ile ilgili
çalışmaların hızlandırılmasına ve sonuçlandırılmasına yardımcı olmak üzere
taraflar eşit sayıda yetkililerin katılımı ile ön çalışma grupları
oluşturabilir. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok. 3 adet önerge vardır;
geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Buyurun. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kanun Tasarısının 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "bir
Devlet Bakanının" ibaresinin "bir Devlet Bakanı veya Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Geri çekiyoruz. BAŞKAN - Arkadaşlarımız
bu önergeyi geri çekiyorlar. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kanun Tasarısının 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki
"başkanlığında" ibaresinin "başkanlığı ile" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Geri çekiyoruz. BAŞKAN -Arkadaşlarımız bu
önergelerini de geri çekiyorlar. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu maddesinin dördüncü fıkrasındaki "ön
çalışma grupları oluşturulabilir." İbaresinin "ön çalışma grupları
oluşturulur." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önergeyi de
geri çekiyorlar. 29 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 30 uncu maddeyi
okutuyorum: İKİNCİ BÖLÜM Toplu
Görüşme, Yetki, Mutabakat Metni Yetki MADDE 30. - Her hizmet
kolunda en çok üyeye sahip sendika ile bunların bağlı oldukları
konfederasyonlar toplu görüşme yapmaya yetkilidir. En çok üyeye sahip
konfederasyon temsilcisi toplu görüşme heyetinin başkanıdır. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, kamu görevlileri sendikalarınca yapılan üyelik
bildirimlerini dikkate alarak, her yıl 31 Mayıs itibariyle sendikaların üye
sayılarını tespit eder; buna göre her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri
sendikaları ile en çok üyeye sahip konfederasyonu belirler ve sonuçları Temmuz
ayının ilk haftasında Resmî Gazetede yayımlar. Bu sonuçlara beş çalışma günü
içinde itiraz edilmediği takdirde, üye sayıları ile her hizmet kolundaki
yetkili kamu görevlileri sendikaları ve en çok üyeye sahip konfederasyonun
yetkisi kesinleşir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?... Yok. Madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki
"Temmuz ayının" ibaresinin "Ağustos ayının" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önergeyi
arkadaşlar geri çekiyor. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "beş
çalışma günü" ibaresinin "yedi çalışma günü" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önergeyi de
arkadaşlarımız geri çekiyorlar. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "31
Mayıs" ibaresinin "30 Haziran" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) -
Sayın Başkan, önergemizi geri çekiyoruz. BAŞKAN - Bu önergeyi de
arkadaşlarımız geri çekiyorlar. 30 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 31 inci maddeyi
okutuyorum: Yetki itirazı MADDE 31. - Sonuçların
yayımı tarihinden itibaren beş çalışma günü içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkili olarak belirlenen
her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri sendikaları ile en çok üyeye
sahip konfederasyonunun çoğunluğunun
olmadığı gerekçesiyle, diğer sendikalar
ve konfederasyonlarca Ankara İş
Mahkemesine itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı onbeş gün
içinde karara bağlar. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteyen?.. Yok. 2 önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Bakanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin
birinci paragrafında yer alan "Ankara" ibaresinden sonra "veya
İstanbul" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Bakanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin
birinci paragrafında yer alan "beş" rakamının yerine "on"
rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Bu kanunda
belirtilen 5 günlük süre azdır. Bu rakamın çeşitli nedenlerin de göz önünde
tutularak on güne çıkarılması daha iyi olur. Bu, sendikacılığın da önünü
açacaktır. Unutma veya hata nedeniyle beş günlük süre gözden kaçabilir veya
itiraz edilecek konularda gerekli belgeleri toplamada ülkenin coğrafî durumu da
göz önünde bulundurularak problemler olabilir. Bu itibarla on günlük süre
gereklidir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Bakanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin
birinci paragrafında yer alan "Ankara" ibaresinden sonra "veya
İstanbul" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz. Mehmet Batuk (Kocaeli) ve arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Sendika ve
konfederasyonlar Ankara ve İstanbul'da bulunmaktadır. Yetkili mahkemenin sadece
Ankara'da olması bazı nedenlerden dolayı sıkıntılar ortaya çıkarır. Sendikanın
veya konfederasyonun bulunduğu iki merkezin de kanunda yazılı olması faydalı
olacaktır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
31 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31 inci madde kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi
okutuyorum: Tarafların toplanması MADDE 32. - Hizmet
kollarına göre belirlenen yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bağlı
oldukları konfederasyonlar ile Kamu İşveren Kurulu, çağrı yapılmasına gerek
kalmaksızın her yılın Ağustos ayının onbeşinci günü, Devlet Personel
Başkanlığınca belirlenen ve taraflara bir hafta önceden bildirilen yerde
toplanırlar. Toplu görüşmenin
sekreterya hizmetleri, Devlet Personel Başkanlığınca yürütülür. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 32 nci maddesinin
ikinci paragrafının sonuna "Diğer sendika ve konfederasyonları temsilen
birer kişi istekleri halinde gözlemci olarak toplantıda bulunabilirler."
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 32 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 33 üncü maddeyi
okutuyorum: Toplu görüşmenin gündemi MADDE 33. - Kamu İşveren
Kurulu, Yüksek İdarî Kuruldan gelen önerileri de dikkate alarak, toplu görüşme
kapsamındaki konulara ilişkin bilgi ve belgeleri kurula sunar ve toplu görüşmeye başlanır. Taraflar, toplu görüşmeye
esas olacak önerilerini sunarlar. Toplu görüşmenin gündemi,
bu hazırlık çalışmaları ve öneriler dikkate alınarak oluşturulur. Görüşmelerin hangi
esaslar içinde yapılacağı taraflar arasında belirlenir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesinin
ikinci paragrafının sonuna "Diğer sendika ve konfederasyonlar istekleri
halinde verecekleri öneriler ayrı bir
gündemle toplantıda yer alır." İbaresinin getirilmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 33 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 33 üncü madde kabul
edilmiştir 34 üncü maddeyi
okutuyorum: Toplu görüşmenin
sonuçlanması ve mutabakat metni MADDE 34. - Toplu görüşme
en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde anlaşmaya varılırsa,
düzenlenen mutabakat metni taraflarca imzalanır. Mutabakat metni, uygun
idarî, icraî ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna
sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idarî ve
icraî düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunar. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteyen?..Yok. 2 adet önerge vardır,
geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin
birinci paragrafında yer alan "onbeş" rakamının yerine
"otuz" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önerge aynı
zamanda en aykırı önergedir, okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin
ikinci paragrafında yer alan "üç
ay" rakamının yerine "iki ay" rakamının getirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz. BAŞKAN -Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum
: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin
birinci paragrafında yer alan "onbeş" rakamının yerine
"otuz" rakamının getirilmesini arz ve teklif ederiz. Mehmet
Batuk (Kocaeli) ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN- Önergeyi
oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir. 34 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... 34 üncü madde kabul
edilmiştir. 35 inci maddeyi
okutuyorum: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Uyuşmazlıkların Çözüm
Usulleri Uyuşmazlığın tespiti,
çözümü ve Uzlaştırma Kurulu MADDE 35. - Toplu
görüşmenin tamamlanması için öngörülen süre içinde taraflar anlaşamazlarsa,
taraflardan biri üç gün içinde Uzlaştırma Kurulunu toplantıya çağırabilir. Uzlaştırma Kurulu, Yüksek
Hakem Kurulu Başkanının başkanlığında; Üniversitelerarası Kurul tarafından,
fakültelerin çalışma ekonomisi, iş hukuku, idare hukuku ve kamu maliyesi bilim
dallarından seçilecek birer üye olmak üzere 4 öğretim üyesinden oluşur. Bu
üyeler, siyasî partilerin merkez karar ve yürütme kurullarında görev alamazlar.
Üyeler 2 yıl için seçilirler. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Kurulun
sekretarya işleri Devlet Personel Başkanlığınca yürütülür. Uzlaştırma Kurulu,
uyuşmazlık konularını inceler, gerektiğinde toplu görüşme taraflarının
temsilcilerini dinler ve beş gün içinde kararını verir. Kararlar salt
çoğunlukla alınır. Her toplantı günü için
Uzlaştırma Kurulu Başkanına 1100, üyelere 1000 gösterge rakamının 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca belirlenen aylık katsayısı
ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda toplantı ücreti ödenir. Uzlaştırma Kurulunun
kararına tarafların katılması durumunda, bu karar mutabakat metni olarak
Bakanlar Kuruluna sunulur. Tarafların Uzlaştırma Kurulu kararına katılmaması
durumunda anlaşma ve anlaşmazlık konularının tümü taraflarca imzalanan bir
tutanakla belirtilerek Bakanlar Kuruluna sunulur. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. 3 adet önerge vardır;
geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. Buyurun. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "süresi biten üyeler yeniden seçilebilir"
ibaresinden sonra "bir üye en fazla üst üste iki kez seçilebilir"
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinde
yer alan "toplu görüşme" ibaresinin "toplu sözleşme" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önerge, en
aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 35 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz. "Toplu görüşmeyi
yapan yetkili konfederasyona üye sendikalara üye olmayan kamu görevlileri, bu
kanunun 29 uncu maddesinde belirtilen toplu görüşme konularından; ikramiye,
lojman tazminatı, aile ve çocuk yardımı, yiyecek ve giyecek yardımı ile
etkinlik artırıcı diğer yardım kalemlerinde sağlanacak iyileştirmelerden
dayanışma ödentisi ödemek suretiyle yararlanabilirler. Dayanışma ödentisi
miktarı, üye ödentisi miktarını geçemez."
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim: Gerekçe: Toplu
görüşmelerde sağlanacak iyileştirmelerden toplu görüşmeye taraf konfederasyona
üye sendikalara üye olmayanların yararlanabilmeleri 2822 sayılı Toplu Sözleşme
Grev ve Lokavt Kanununun 9 uncu maddesinde olduğu gibi dayanışma ödentisi
ödenmesiyle mümkün olması hem yasalar arasındaki uyum hem de sendikalara
üyeliği özendirme bakımından önemlidir. Dayanışma ödentisiyle
sendikalara üyeliği özendirme geniş kitlelerin sendikalara üye olmasını sağlayacak,
kamu görevlileri sendikacılığının marjinal grupların elinde kalmasını
önleyecektir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinde
yer alan "toplu görüşme" ibaresinin "toplu sözleşme" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Yakup
Budak (Adana) ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet? DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim: Gerekçe: Grev ve
toplusözleşmenin sendika yasa tasarısında yer alması gerekmektedir.
Sendikaların olmazsa olmaz şartlarından birisi olan "toplu sözleşme"
ibaresinin eklenmesiyle bu kanun ILO ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak
çıkacaktır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 35 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "süresi biten üyeler yeniden seçilebilir"
ibaresinden sonra "bir üye en fazla üst üste iki kez seçilebilir"
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz. Mehmet
Batuk (Kocaeli)
ve
arkadaşları BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim: Gerekçe: Uzlaştırma
kuruluna seçileceklerin hep aynı şahıslardan olması, faydalarının yanında
sakıncaları vardır. Bu makamın yıllarca oturulacak bir makam olmasının önüne
geçilmesi gerekmektedir. Bu, aynı zamanda uzlaştırma kurulu üyelerinin toplumda
yıpranmamasını da beraberinde getirir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 35 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 35 inci madde kabul
edilmiştir. 36 ncı maddeyi
okutuyorum: YEDİNCİ KISIM Çeşitli, Geçici ve Son
Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Çeşitli Hükümler Sendika ve
konfederasyonların katılma ve birleşmesi MADDE 36. - Genel Kurul
kararıyla sendikaların başka bir sendikaya veya konfederasyonların başka bir
konfederasyona katılması halinde katılan sendika veya konfederasyonun bütün
hak, borç, yetki ve menfaatleri katıldığı sendika veya konfederasyona
kendiliğinden geçer. Birleşen sendika veya
konfederasyonların bütün hak, borç, yetki ve menfaatleri birleşme sonucu
meydana getirdikleri yeni tüzelkişiliğe kendiliğinden geçer. Bu madde hükümleri
gereğince katılan veya birleşen sendika ve konfederasyonların üyeleri, ayrı bir
işleme gerek olmaksızın devralan veya yeni kurulan sendika veya konfederasyonun
üyesi olurlar. Birleşme ile ilgili diğer
usul ve esaslar sendika veya konfederasyonların tüzüklerinde gösterilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Bir önerge vardır;
okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 36 ncı maddesinde
yer alan "borç" kelimesinden önce "alacak" kelimesinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Genel Kurul kararıyla
sendikaların başka bir sendikaya veya konfederasyonların başka bir
konfederasyona katılması halinde katılan sendika veya konfederasyonun bütün hak
ve borçlarının yanında alacakları da diğer sendika veya konfederasyona
geçebilmelidir. BAŞKAN- Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 36 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 36 ncı madde kabul edilmiştir. 37 nci maddeyi
okutuyorum: Kapatma MADDE 37. - Anayasada
belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı
faaliyetlerde bulunan sendika ve konfederasyon, merkezlerinin bulunduğu yer
Cumhuriyet Başsavcısının istemi üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahallî
mahkeme kararı ile kapatılır. Yukarıdaki fıkraya aykırı
hareket eden sendika şubesi, sendika ve konfederasyonlar hakkında 2908 sayılı
Dernekler Kanununun 54 üncü maddesi uyarınca işlem yapılır. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Önerge yok. 37 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 37 nci madde kabul edilmiştir. 38 inci maddeyi okutuyorum: Ceza hükümleri MADDE 38. - Bu Kanunun; a) 21, 25 ve 27 nci
maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla
kadar hapis cezası, b) Bu Kanunun 8, 14, 16
ve 17 nci maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket eden sendika şubesi,
sendika veya konfederasyonlara ikiyüzmilyon liradan az olmamak üzere ağır para
cezasına, Hükmedilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. İki önerge var; geliş
sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 38 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. a- 20, 24 ve 26 ncı
maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla kadar
hapis cezası, Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 38 inci maddesinin
(a) fıkrasının "21, 25 ve 27 nci maddelerinde yer alan hükümlere aykırı
hareket edenlere üç aydan altı aya kadar hapis cezası" şeklinde
değiştirilmesini, getirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Söz konusu hapis cezaları
fazladır. İşlenen suçla verilecek ceza arasında bir irtibat bulunmalıdır.
Verilecek ceza hata işlemiş devlet memurunun görevine son verici nitelikte
olmamalıdır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 38 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. a- 20, 24 ve 26 ncı
maddelerinde yer alan hükümlere aykırı hareket edenlere altı aydan bir yıla
kadar hapis cezası, Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Çoğunluğumuz olmadığı için, uygun görüşle, takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Maddeyi, kabul edilen değişiklik önergesi
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. 39 uncu maddeyi okutuyorum: Faaliyetin
durdurulmasında kayyım tayini MADDE 39. - Faaliyeti
durdurulan sendika veya konfederasyonun mallarının idaresi, menfaatlarının
korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi için genel
kurul yapılması, Medenî Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak bir veya üç
kayyım tarafından sağlanır. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Bir önerge var; okutup
işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 39 uncu maddesinin
"Faaliyeti durdurulan sendika veya konfederasyonun mallarının idaresi,
menfaatlerin korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi
için genel kurul yapılması, Medenî Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak en
az üç, en fazla beş kayyım tarafından sağlanır" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Günümüz şartlarında gerek
hesapların yoğunluğu gerekse ihtilafların çokluğu nedeniyle, bir kayyımın
olması yeterli olmaz. Bu itibarla, en az üç kayyımın olmasında fayda vardır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 39 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 40 ıncı maddeyi
okutuyorum: Fesih, infisah ve kapatma
halinde malların devri MADDE 40. - Fesih,
infisah ve kapatma hallerinde, mal varlıkları 2821 sayılı Sendikalar Kanununun
46 ncı maddesindeki hükümler çerçevesinde tasfiye edilir. Ancak, tasfiye sonucunda
kalacak para ve mallar, ilgili sendika veya konfederasyonun tüzüğünde aksine
bir hüküm bulunmadığı takdirde Hazineye devredilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Bir önerge vardır;
okutup, işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683 sıra
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 40 ıncı maddesinin
ikinci fıkrasının "Ancak, tasfiye sonucunda kalacak para ve taşınır veya
taşınmaz mallar, ilgili sendika veya konfederasyonun tüzüğünde aksine bir hüküm
bulunmadığı takdirde Hazineye devredilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Tasfiye halinde malların
niteliklerine kanunda açıklık getirilmesi gerekmektedir. Taşınır ve taşınmaz
malların ne olacağı kanunda yer almalıdır. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 40 ıncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 40 ıncı madde kabul
edilmiştir. 41 inci maddeyi
okutuyorum: Yönetmelikler MADDE 41. - Bu Kanunun
uygulanması bakımından; a) Kurumların girecekleri
hizmet kolları, b) Sendika ve
konfederasyon üyeliklerine başvuru belgeleri ile çekilme bildirimlerinin şekli
ve içereceği bilgiler, c) Yüksek İdarî Kurul,
Kamu İşveren Kurulu ve Kurum İdarî Kurullarının oluşum biçimi ile çalışma usul
ve esasları, d) Sendika üye sayıları
ve her hizmet kolunda yetkili kamu
görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları konfederasyonların belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar, e) Sendika ve
konfederasyonların tutacakları defterler, tasdik şekli ve kayıtların düzenlenme
usul ve esasları, f) Uzlaştırma Kurulunun
çalışması ve hizmetlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar, Kanunun yayımı tarihinden
itibaren dört ay içinde, kamu görevlileri sendikaları konfederasyonlarının da
görüşleri alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığınca birlikte hazırlanacak
yönetmeliklerle belirlenir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Bir önerge var; okutup,
işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanu-nu Tasarısının 41 inci maddesinde
yer alan (f) fıkrasından sonra bir fıkra getirilerek "Grev ve
toplusözleşmelerin usul ve esasları" ibaresinin getiril-mesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Kanunda eksik olan grev
ve toplusözleşmelerin usul ve esasları bu maddeye alınarak eksiklik
giderilmiştir. Grev ve toplusözleşme, sendikacılığın "olmazsa olmaz"
şartlarından birisidir. Bunların olmadığı sendikalar dernekler gibidir. BAŞKAN- Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir. 41 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 42 nci maddeyi
okutuyorum: Uygulamanın izlenmesi MADDE 42. - Bu Kanunun
uygulanmasında; a) Kamu görevlileri
sendika ve konfederasyonlarının kuruluşu, yetkili organlarının oluşumu ve bu
organların çalışma usulleri ile görevleri, sendika ve konfederasyonların
tüzelkişi olarak hak ve yükümlülükleri ve faaliyetleri gibi konularda karşılaşılacak
sorunları gidermeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, b) Personel konularına
ilişkin olarak karşılaşılacak sorunları Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının görüşlerini alarak gidermeye Devlet Personel Başkanlığı, yetkilidir. Maliye Bakanlığı, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı yukarıda belirtilen hususlar ile ihtiyaç
duyulacak diğer hususlarda bu kurumlardan birinin talebi üzerine ortak çalışma
yapabilirler. Bu çalışmalara Yüksek İdarî Kurula temsilci gönderen kamu
görevlileri sendikaları konfederasyonunun temsilcileri de davet edilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Bir önerge vardır;
okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 683
sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin
son cümlesinin "bu çalışmalara hizmet kolunda yetki alan kamu görevlileri
sendikaları ve Yüksek İdarî Kurula temsilci gönderen kamu görevlileri
sendikaları konfederasyon temsilcileri de davet edilir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Bu kanunun uygulanmasını,
sadece konfederasyon değil, aynı zamanda, yetki almış sendikaların da izlemesi
daha faydalı olur. Bu, sendikal rekabeti ve denetimi de beraberinde getirecek,
kaliteyi yükseltecektir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 42 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 42 nci madde kabul edilmiştir. 43 üncü maddeyi
okutuyorum: Diğer kanunların
uygulanması Madde 43. - Bu kanunda
hüküm bulunmayan hallerde 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, 2908 Sayılı Dernekler
Kanunu, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile sendika ve konfederasyonlarda görev
alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları personel kanunlarının
ilgili hükümleri uygulanır. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Önerge yok. 43 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 43 üncü madde kabul
edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge vardır. Bilindiği üzere, görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak,
tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası
hükmü gereğidir. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi
işlemden kaldıracağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
tasarının 43 üncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki metnin 44 üncü
madde olarak eklenmesini, bundan sonra gelen madde numaralarının da buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz. Yaşar
Okuyan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Madde 44.- 11.4.2001
tarihli ve 4641 sayılı Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluşu, Çalışma Esas ve
Yöntemleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan "Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği,..." ibaresinden sonra gelmek üzere "kamu
görevlileri adına en çok üyeye sahip konfederasyonu..." ibaresi
eklenmiştir. BAŞKAN - Komisyon, salt
çoğunlukla önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılıyoruz. BAŞKAN - Önerge,
Hükümetin önergesi olduğu için zaten katılıyor. Önerge üzerinde söz isteği?..
Yok. Yeni bir madde olarak, 44
üncü madde olarak ilavesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İkinci Bölüm, geçici ve
son hükümleri okutuyorum: İKİNCİ
BÖLÜM Geçici
ve Son Hükümler Ödenek tahsisi GEÇİCİ MADDE 1. - Bu
Kanun gereğince yapılacak harcamalar için Maliye Bakanlığı bütçesinin transfer
tertibinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine
yeterli miktarda ödenek aktarılır. BAŞKAN - Geçici madde
1 üzerinde söz isteği?.. Yok. Geçici madde 1'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 2'yi
okutuyorum: Kadro tahsisi GEÇİCİ MADDE 2. - Bu
Kanunla getirilen hizmetlerin yürütülebilmesi için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Merkez teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) sayılı cetvelde yer
alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı
cetvellerin adı geçen Bakanlığa ait bölümüne eklenmiştir. BAŞKAN - Geçici madde 2
üzerinde söz talebi?.. Yok. Geçici madde 2'yi ek cetvelle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 3'ü
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 3. - Bu
Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip kurulacak sendikalardan üye sayıları,
ulaşım hizmetleri, bayındırlık, inşaat ve köy hizmetleri ile bankacılık ve
sigorta hizmetleri hizmet kollarında 1500, enerji, sanayi ve madencilik
hizmetleri ile tarım ve ormancılık hizmetleri hizmet kollarında 3000, basın
yayın ve iletişim hizmetleri ile yerel yönetim hizmetleri hizmet kollarında
4000, büro hizmetleri ile sağlık ve sosyal hizmetler hizmet kollarında 10 000,
eğitim, öğretim, bilim ve kültür hizmetleri hizmet kolunda 18 000 ve daha fazla
olduğu ve konfederasyonlardan kendi içindeki sendikalarda bulunan kamu görevlisi
üye sayısı 35 000 ve daha fazla olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
belirlenerek Resmî Gazetede yayınlananlar bakımından, bu Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan yüzde beş oranı, 2002 yılında toplu görüşme yapmaya yetkili kamu
görevlileri sendikaları ve bu
sendikaların bağlı oldukları konfederasyonlar belirleninceye kadar geçecek süre
içinde uygulanmaz. Yukarıdaki fıkra uyarınca
Resmî Gazetede yayınlanacak belirlemeden sonra ilgililerin aylıksız izinli
geçen sürelerine ilişkin aylık ve özlük hakları kendilerine ödenir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Geçici madde 3'ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 4'ü
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 4. - Konusu
suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak üzere, bu
Kanunun yayımı tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi
akdetmeleri nedeniyle kamu görevlileri haklarında idarî, malî veya adlî takibat
yapılmaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Geçici madde 4'ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 5'i
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 5. - Bu
Kanunun 41 inci maddesinin (a), (b) ve
(e) bentlerinde belirtilen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen
30 gün içinde yürürlüğe konulur. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Geçici madde 5'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 6'yı
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 6. - Bu
kanunun yayımı tarihinde faaliyette bulunan kamu görevlileri kuruluşları, Bu
Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren sekiz ay içinde; a) Mevcut tüzüklerine
göre olağanüstü genel kurullarını yaparak, tüzük ve örgütlenmelerini Bu Kanun
hükümlerine göre düzenlemek, b) Yeni örgüt ve
tüzüklerine göre ilk olağan genel kurullarını da yapmak zorundadırlar. Belirlenen süre
içerisinde, Bu Kanuna uygun olarak yeni tüzüklerini düzenlememiş ve ilk olağan
genel kurullarını yapmamış kuruluşlar Bu Kanunda tanımlanan sendikaların hak ve
yetkilerini kullanamazlar. c) Bu Kanunun yayımından
sonra tüzüklerini Bu Kanuna uyduran sendikalar tüm üyelik belgelerini Bu Kanuna
göre çıkarılacak yönetmelik hükümlerine uygun olarak yeniden düzenleyerek birer
örneğini olağan genel kurul tarihinden itibaren iki ay içinde Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına göndermek zorundadırlar. d) Hizmet kollarına göre
yetkili sendikalar belirleninceye kadar oran şartı aranmaksızın üyelik
aidatlarının kaynaktan kesilmesine devam edilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Geçici madde 6'yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 7'yi
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 7. - Bu
Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren faaliyette bulunan kamu görevlileri
sendikaları ile konfederasyon yöneticilerinin yetkili sendikalar belirlenene
kadar özlük haklarının ödenmesine devam edilir. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Geçici madde 7'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici madde 8'i
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 8. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kurulu bulunan kamu görevlileri sendikaları,
genel kurul kararı ile mal varlıklarını, hak ve borçlarını her hangi bir
sendika, konfederasyon veya Bakanlar Kurulunca kamu yararına çalıştığı
belirlenen kuruluşlara 3 ay içerisinde devredebilirler. Devir ve intikal
işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği?.. Yok. Önerge yok. Geçici madde 8'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Madde 45'i okutuyorum: Yürürlük Madde 45.- Bu kanun
yayımını takip eden 30 uncu günün sonunda yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Madde 46'yı okutuyorum: Yürütme Madde 46.- Bu kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İçtüzük 86'ya göre,
aleyhte olmak üzere, Sayın Ertuğrul Yalçınbayır?.. Yok. Lehte, Sayın Evliya
Parlak?.. EVLİYA PARLAK (Hakkâri) -
Vazgeçtim Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Mehmet
Batuk?.. Sayın Cemal Enginyurt?..
Yok. Lehte, Sayın Masum
Türker; buyurun. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Benim ismim yok mu Sayın Başkan?.. MASUM TÜRKER (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve bu kanunun lehinde oy vereceğimi
belirterek, bir dileğimi de gündeme getirmek istiyorum. Kamu çalışanlarının
örgütlenmesi, Türkiye'de, örgütlenme ve özgürlük haklarının kullanılmasıyla
ilgili olarak uzun süre tartışılagelmiştir. Türkiye'nin, demokratik haklardan
yararlanılabilme açısından, özellikle, devletin çalışanı konumunda olan
memurların örgütlenmesi önem sunar; ancak, bugün kabul ettiğimiz yasamızı,
çalışanların, örgütlenme hakkını kullandıklarında gerekli olan grev ve
toplusözleşme hakkı olmadan kabul ediyoruz. Ben, lehinde oy kullandığım bu
tasarının yakın bir tarihte yapılacak uygulamaların bize göstereceği yol
çerçevesinde grev ve toplusözleşme hakkının da katılacağı dileğiyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Türker. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bana
söz hakkı vermeyecek misiniz Sayın Başkan?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan, Sayın Nidai Seven, tasarının aleyhinde söz istiyor!.. BAŞKAN - Ben, Sayın Nidai
Seven'in veya MHP Grubunun, DSP, ANAP veya DYP Grubunun, hiçbirisinin bu
tasarının aleyhinde konuşacağını tahmin etmiyorum. (Alkışlar) Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler..
Oybirliğiyle kabul edilmiştir. (Alkışlar) Bu tasarının ülkemize,
ulusumuza, özellikle de kamu çalışanlarına hayırlı olmasını temenni ediyorum.
(Alkışlar) Sayın Bakanım, buyurun. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının
yasalaşmasında emeği geçen bütün milletvekili arkadaşlarımıza, olgunlaşmasında
emeği geçen bütün gruplarımıza -muhalefet gruplarımız da dahil- teşekkür
ediyoruz, hükümetimizin şükranlarını sunuyoruz ve tasarının memleketimize,
milletimize, bütün devlet memurlarımıza hayırlı olmasını diliyoruz efendim. Saygılarımla. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakanım. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz saat 24.00'e kadardır; o hususu bilgilerinize sunuyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Ancak!.. BAŞKAN - Ben görevimi
yaparım Sayın Güven, gereğini de yaparım... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Ama, "ancak"ı da söyleyin! BAŞKAN - Ben, görevimi ve
gereğini yapayım; siz de itiraz buyurun efendim. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili
tasarının müzakeresine başlayacağız. 3. - Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı: 433) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu
Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili
tasarının müzakerelerine başlayacağız. 4. - Sosyal
Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689,
2/699) (S. Sayısı: 666) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Türkiye İş Kurumunun
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine
başlayacağız. 5. -
Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş
Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri, bu
durumda diğer tasarı ve teklifleri görüşme olanağımız da kalmamıştır. Bu nedenle, kanun tasarı
ve tekliflerini sırayla görüşmek için, 26 Haziran 2001 Salı günü, alınan karar
gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor; hepinize iyi
akşamlar diliyorum. Kapanma Saati: 20.50 VI. - SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Konya
Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TRT’nin 2000-2001 yıllarındaki reklam ve tanıtım
giderlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun cevabı
(7/4356) |
|