DÖNEM : 21 CİLT : 64 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 109 uncu
Birleşim 29 . 5 . 2001 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II.- GELEN KÂĞITLAR III.- YOKLAMALAR IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GündemdIşI
Konuşmalar 1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, bor madenlerinin ülkemiz
açısından önemine ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması 2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Pak'ın, İstanbul'un fethinin 548 inci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması 3.- Niğde Milletvekili Eyüp Doğanlar'ın, bürokrasi nedeniyle devlet
çarkının yavaş işlediğine ilişkin gündemdışı konuşması B) Tezkereler ve
Önergeler 1.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'ın (6/1422) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/375) 2.- Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulut'un Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/376) 3.- Aydın Milletvekili Bekir Ongun'un, Bir İlçe Kurulmasına İlişkin
Kanun Teklifinin (2/284) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/377) 4.- Ordu Milletvekili Sefer Koçak'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair
2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/565)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/378) 5.- Adana Milletvekilleri M. Halit Dağlı, Musa Öztürk ve Ali Halaman'ın,
Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/495) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergeleri (4/379) C) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIRmasI Önergelerİ 1.- Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli ve 53 arkadaşının, otomotiv ana
ve yan sanayiinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/201) V.- ÖNERİLER A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ 1.- Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmının 99 uncu sırasında yer alan, Bitlis-Ahlat İlçesinin
tarihî, kültürel ve turistik değerlerinin araştırılarak ekonomik ve sosyal
yönden kalkınması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusundaki
(10/124) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına dair önergenin
öngörüşmelerinin 5.6.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi B) SİyasÎ Partİ
Grubu Önerİlerİ 1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi VI.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Eskişehir Milletvekili İbrahim
Yaşar Dedelek'in, şahsına sataşması nedeniyle konuşması VII.- SEÇİMLER A) Komİsyonlarda
AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm 1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/851) 3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın
Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı:
682) IX.- SORULAR VE CEVAPLAR A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI 1.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, lojman satışlarıyla ilgili
basında çıkan haberlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer
Oral'ın cevabı (7/4052) 2.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kurumlararası nakilleri izne
bağlayan genelgeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina
Gürel'in cevabı (7/4080) 3.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
devredilen bankalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı
(7/4095) 4.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, son ekonomik kriz nedeniyle
intihar olaylarının arttığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/4109) 5.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, günlük bir gazetede
yayımlanan bir kamu bankası genel müdürünün telefon görüşme tutanaklarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/4111) 6.- Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman-Gerede
İlçesine bağlı bazı köylerin telefon santrali ihtiyacına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/4115) 7.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İline
yapılan odun tahsisine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı
(7/4120) 8.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu Personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/4125) 9.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Türk Bayrağı Tüzüğündeki
değişikliğe ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet
Bahçeli'nin cevabı (7/4128) 10.- Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu'nun, terörle mücadele ile ceza ve
ıslahevlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı
(7/4133) 11.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Gümrük Birliği Antlaşmasından
sonra ortaya çıkan dış ticaret açığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca
Toskay'ın cevabı (7/4134) 12.- Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, Beyşehir ve havzasının
korunmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı
(7/4137) 13.- Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın, orman yangınlarıyla
mücadeleye ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/4141) 14.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, kadınları küçük düşürücü sorular
içeren Darwin Teorilerinin okullarda ders olarak okutulmasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/4144) 15.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Ankara Atakule'deki
işyerlerinin kiralarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/4147) 16.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bakanlıkta çalışan danışman ve
başdanışmanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet
Bahçeli'nin cevabı (7/4148) 17.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bakanlıkta çalışan danışman ve
başdanışmanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/4152) 18.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bakanlıkta çalışan danışman ve
başdanışmanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut
Yılmaz'ın cevabı (7/4167) 19.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, yasalarla
oluşturulan kurullara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın
cevabı (7/4175) 20.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, Adıyaman İlinde yürütülen
projelere, tütün yerine alternatif bir ürün çalışması olup olmadığına ve
ilaçlama çalışmalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp'in cevabı (7/4182) 21.- Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, sınır ticaretine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/4185) 22.- Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van-Tebriz tren ve
Van-Urumiye uçak seferlerinin başlatılmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Enis Öksüz'ün cevabı (7/4187) 23.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Artvin İlinde orman
arazilerinin talan edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami
Çağan'ın cevabı (7/4204) 24.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TEDAŞ 17 nci Bölge elektrik
dağıtımı ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki
Çakan'ın cevabı (7/4208) 25.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şeker pancarı
üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet
Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/4212) 26.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Mavi Akım Projesi için
firmalara avans ödendiği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/4228) 27.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Koç Üniversitesine tahsis
edilen arazi hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın
cevabı (7/4229) 28.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Eskişehir Arkeoloji Müzesi ile
ilgili basında çıkan habere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan
Talay'ın cevabı (7/4235) 29.- Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ-Karakoçan Küçük
Sanayi Sitesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/4243) 30.- Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ-Kovancılar Küçük
Sanayi Sitesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/4244) 31.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, İç Anadolu Bölgesinin
ulaşımına ve Ankara-Gölbaşı-Şereflikoçhisar-Aksaray-Ulukışla arasında bir
demiryolu bağlantısı kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Enis Öksüz'ün cevabı (7/4258) 32.- Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın, Şırnak, Cizre ve
Silopi sanayi siteleri projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/4265) I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı. Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, arıcılık ve bal üretiminde
yaşanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı
Hüsnü Yusuf Gökalp, Ankara Milletvekili Birkan Erdal'ın, yükseköğretim elemanlarının
ücretleri ve Türkiye'nin geleceğine ilişkin gündemdışı konuşmasına Millî Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu; Cevap verdiler. İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin de, İstanbul İlinin yönetim
sorunlarına ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı. Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterler Bölgesel Konsey Başkanı
Peter Götz'ün, New York'ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
İstanbul + 5 Özel Oturumuna vaki davetine TBMM Çevre Komisyonu üyelerinden oluşan
bir parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul
edildi. Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, (6/1386) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği
açıklandı. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından; Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu Tasarısının
(1/851) (S.Sayısı: 669) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından; Ertelendi. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın
Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/705) (S.Sayısı: 682) görüşmelerine devam
olunarak 5 inci maddesine kadar kabul edildi, 5 inci maddesinin oylamasından
önce istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel
Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 29 Mayıs 2001 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
17.48'de son verildi.
No. : 150 II. - GELEN KÂĞITLAR 25 . 5 . 2001 Cuma Rapor 1. - Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet
Verilmesinin Önlenmesi İçin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet komisyonu Raporu (1/773) (S. Sayısı: 684) (Dağıtma tarihi:
25.5.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergesi 1. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, TEDAŞ tarafından güç
bedeli adı altında alınan ücrete
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1516) ( Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) Yazılı
Soru Önergeleri 1. - Adıyaman Milletvekili
Mahmut Göksu'nun, Bankalar Kanununda
yapılan değişikliklere ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru
önergesi (7/4351) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 2. - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon-Dinar Devlet
Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4352) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 3. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Pakistan Otoyolu projesi
ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru
önergesi (7/4353) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 4. - Adıyaman Milletvekili
Mahmut Göksu'nun, Bartın İmam Hatip Lisesinden başörtüsü nedeniyle
uzaklaştırıldığı iddia edilen öğrencilere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4354) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 5. - Diyarbakır Milletvekili
Sacit Günbey'in, Devlet Bakanı Kemal Derviş hakkında ileri sürülen bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4355) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 6. - Konya Milletvekili Lütfi
Yalman'ın, TRT'nin 2000-2001 yıllarındaki reklam ve tanıtım giderlerine ilişkin
Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4356)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 7. - Konya Milletvekili Lütfi
Yalman'ın, TRT'nin mülkiyetinde bulunan gayri menkullere ilişkin Devlet
Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4357) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 8. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, TRT Genel Müdür adaylığı için
verilen bir dilekçenin kaybolduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4358) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 9. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, TRT tarafından Stüdyo Gala
Firmasından alındığı iddia edilen filmlere ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü
Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4359) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.5.2001) 10. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, TRT Genel Müdürünce usulsüz
atama yapıldığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen)
yazılı soru önergesi (7/4360) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 11. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul Televizyon Müdür
Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin Devlet
Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 12. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, TRT'ye alınan personele
ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4362)
(Başkanlığa geliş tarihi. 24.5.2001) 13. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Başbakanlıkta görevlendirilen
bir TRT personeline ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru
önergesi (7/4363) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 14. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, TRT'ye yeni alınan elemanlara
ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/4364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 15. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, özelleştirilen kuruluşlara ve
elde edilen gelirlere ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru
önergesi (7/4365) (Başkanlığa geliş tarihi. 24.5.2001) 16. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Okmeydanı'ndaki vakıf
arazilerine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi
(7/4366) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 17. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bazı belediyelere hibe edilen
arazilere ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi
(7/4367) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 18. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Eti Holdinge bağlı Elazığ Krom
Tesislerinde ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/4368) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.5.2001) 19. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, ETİBANK ile ilgili murakıp
raporlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4369) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.5.2001) 20. - Konya Milletvekili Lütfi
Yalman'ın, YAŞARBANK'a ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 21. - Konya Milletvekili Lütfi
Yalman'ın, ekonomik kriz öncesi düşük kurla döviz alındığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4371) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.5.2001) 22. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, 54. Hükümet döneminde Başbakan tarafından Endonezya'ya yapılan
ziyarete ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4372) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.5.2001) 23. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Eyüp Belediyesine ait
arazinin bir vakfa kiraya verildiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4373) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 24. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İstanbul-Eyüp Belediyesine ait
bir arazi üzerine yapılan ilköğretim okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4374) (Başkanlığa geliş tarihi. 24.5.2001) 25. - Konya Milletvekili Lütfi
Yalman'ın, İstanbul-Eyüp Belediyesi tarafından özel bir vakfa tahsis edildiği
iddia edilen araziye ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4375) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) No. :151 28 . 5 . 2001 Pazartesİ Raporlar 1. - Nüfus Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/852) (S. Sayısı: 686) (Dağıtma tarihi:
28.5.2001) (GÜNDEME) 2. - Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı: 687) (Dağıtma tarihi: 28.5.2001)
(GÜNDEME) 3. - Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür,Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (1/848) (S.
Sayısı: 689) (Dağıtma tarihi: 28.5.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergeleri 1. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa-İnegöl-Çayyaka
Köyü Sağlık Evinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1517) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) 2. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bakanlığın Bursa
İlindeki yatırımlarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1518)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Türk Tabipler Birliği
Merkez Konsey üyeleri hakkında açılan davaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4376) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) 2. - Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen'in, DSİ'nin Bitlis İlindeki bazı
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4377) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) 3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Irak ile yapılan sınır
ticaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4378) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.5.2001) 4. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, TPAO ve TPIC Firmasının
yurtdışı harcamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4379) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.2001) Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı
Soru Önergeleri 1. - Aksaray Milletvekili
Ramazan Toprak'ın, Aksaray-Ortaköy Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3977) 2. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, personel atamalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3989) 3. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, personel atamalarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4007) 4. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, personel atamalarına ilişkin
Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/4017) 5. - Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, personel atamalarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru
önergesi (7/4019) 6. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Karayolları Genel
Müdürlüğünce alındığı iddia edilen makam araçlarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4030) 7. - Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Sayıştay'ın, 2000 Malî
Yılı Raporu ile ilgili olarak Devlet Bakanı Recep Önal'ın vermiş olduğu cevaba
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4033) 8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Halkbank, Egebank ve
Etibank'la ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4043) 9. - Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu'nun, kayınvalidesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin
Özkan) yazılı soru önergesi (7/4050) 10. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, okulların onarım giderlerinin
velilere ödettirileceği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4051) 11. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Irak'a uygulanan
ambargoya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4053) 12. - Ankara Milletvekili M.
Zeki Çelik'in, Merkez Bankasınca satılan dövizlere ve dalgalı kur politikasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4054) No. :152 29 . 5 . 2001 SalI Tasarılar 1. - Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silâhlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanunu ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/864) (İçişleri ve Millî Savunma
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.5.2001) 2. - Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu Teşkiline Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/865) (Millî Savunma
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2001) 3. - Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının
Karşılanması Hakkında Kanun Tasarısı (1/866) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.5.2001) Teklifler 1. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 42 Arkadaşının; Türk
Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)'in
Desteklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/774) (Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.5.2001) 2. - Bursa Milletvekili Ali Arabacı ve 3 Arkadaşının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/775) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2001) 3. - İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın'ın; Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/776) (Anayasa ve
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2001) Tezkereler 1. - Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün'ün; Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/829) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.5.2001) 2. - Mutlu Akın Hakkındaki Ölüm
Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/830) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2001) 3. - Siirt Milletvekili Takiddin Yarayan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/831) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2001) 4. - Mehmet Nuri Özen ve Hasan Aşkın Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair
Başbakanlık Tezkeresi (3/832) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.5.2001) 5. - İstanbul Milletvekili Bahri Zengin'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/833) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.5.2001) 6. - Şeyhmus Poyraz Hakkındaki
Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/834) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.5.2001) Rapor 1. - Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753,
1/690) (S. Sayısı: 685) (Dağıtma
tarihi: 29.5.2001) (GÜNDEME) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Aydın Milletvekili Sema Tutar Pişkinsüt'ün, TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunca hazırlanan rapora ve Bakanlıkça yapılan işlemlere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4380) (Bakanlığa geliş tarihi:
25.5.2001) 2. - Aydın Milletvekili Sema Tutar Pişkinsüt'ün, Merkez Bankası eski
Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4381)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) 3. - İçel Milletvekili Turhan Güven'in, işsizlik sorununa ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4382) (Başkanlığa
geliş tarihi:25.5.2001) 4. - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, gözlük firmalarının SSK'dan
alacaklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4383) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2001) 5. - Aydın Milletvekili Sema Tutar Pişkinsüt'ün, Merkez Bankası eski
Başkanı hakkında Cumhuriyet Savcılığınca işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4384) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.5.2001) Meclis Araştırması Önergesi 1. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli ve 53 arkadaşının, otomotiv
ana ve yan sanayiinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/201) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.5.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 29 Mayıs 2001 Salı BAŞKAN: Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER: Mehmet BATUK (Kocaeli),
Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu
Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız vardır. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, acaba, görme yeteneğimi mi
yitirdim ben?! Toplantı yetersayısı yok... BAŞKAN - Yok, öyle bir şey yok. Gündemdışı ilk söz, Bor madenlerinin ülkemiz açısından önemi hakkında
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'e aittir. Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. AHMET GÜZEL (İstanbul) - Sayın Özgün, bakın, sizi konuşturmak istemiyor
Sayın Grup Başkanvekiliniz!.. BAŞKAN - Sayın Özgün'ün sunacağı bilgilerden sizi mahrum etmek istemedim
efendim. Buyurun. IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GündemdIşI
Konuşmalar 1.- Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, bor madenlerinin ülkemiz açısından önemine ve bu konuda alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bor madeni, tarımdan nükleer tesislere ve uzay
çalışmalarına kadar pek çok alanda alternatifsiz olarak kullanılmaktadır. Bor,
kimyasının özelliği gereği, vazgeçilmez bir elementtir; sanayiin tuzu olarak
bilinmektedir; 2 300 derecede ergimesi, yangın geciktirici olarak uzay
mekiğinden inşaatlara kadar, bugün, pek çok alanda kullanılmaktadır. Bor, yüksek kalitede enerji anlamına gelmekte ve gelecekte enerji
santrallarında da kullanım imkânını taşımaktadır. Bu özelliğinden dolayı roket
yakıtı olarak faydalanıldığı bilinmektedir. Akü yapımında, motor yağlarında,
akaryakıtta kullanılmaktadır. Ayrıca, fiberglas, e-glas ve cam sektöründe alternatifsiz
olarak kullanılmaktadır. E-glas, elektronik sektöründe vazgeçilmez bir önemi haiz olup, bu bor
olmasa, elektronik sanayiinin yeterince gelişmeyeceği anlamına gelmektedir.
Keza, kaliteli ve optik cam uygulamalarında, borun, yine vazgeçilmezliği söz
konusudur. Bu alanda otomobil camı üretimi en önemli bor tüketim alanını
oluşturmaktadır. Bor, darbelere karşı mukavemeti artırmaktadır. Borun önemli bir kullanım
alanı da seramik sektörüdür. Bunun yanında, deterjanın ana maddelerinden biri de bordur. Gelişen
teknolojiyle birlikte bora olan ihtiyaç daha da artmaktadır. Bora alternatif olarak sodyum karbonat geliştirme çabaları da olumlu bir
sonuç vermemiştir. Bunlardan başka, antiseptik olarak ilaç sektöründe; böcek öldürücü
olarak tarımda, gübrede; korozyon önleyici olarak çimentoda; kozmetikte,
fotoğrafçılıkta; sır kaplama olarak emayede; izolasyon malzemesi olarak
inşaatlarda; boya sanayiinde, yangına mukavemet açısından da ağaç sanayii olmak
üzere birçok alanda alternatifsiz olarak kullanılmaktadır. Yine, son yıllarda,
özellikle bilgisayar teknolojisinde giderek daha çok kullanılmaktadır.
Teknolojinin genel yönelimi bor kullanımını giderek artırmaktadır. Borun
stratejik mineral olma özelliği, bugün, giderek daha da yaygın hale gelmiş
bulunmaktadır. Değerli milletvekilleri, dünya bor pazarında fiyatların oluştuğu bir
borsa mevcut olmayıp, piyasadaki geçerli fiyatlar Eti Holding ve Amerikan
firması olan US Borax tarafından belirlenmektedir. Dünya bor rezervinin yüzde
70'ini bünyesinde bulunduran Eti Holding, dünya bor pazarında büyük bir rekabet
içerisinde bulunduğu ABD kökenli US Borax firmasıyla birlikte önemli bir
konumda bulunmaktadır. Yaklaşık 1,5 milyon ton olan dünya bor üretiminden Eti
Holding yüzde 31, US Borax yüzde 37 gibi birbirlerine yakın paylar alırken,
yaklaşık 1,2 milyar dolar olan parasal büyüklükten; yani, pazardan US Borax
yüzde 65 pay alırken, Eti Holding, ne yazık ki, yüzde 21 civarında pay
almaktadır. Dikkat edilirse, Amerikan şirketinin pazar payı neredeyse bizim Eti
Holdingin 3 katı kadardır. Bunun nedeni, Eti Holdingin 350 000 ton/yıl rafine
bor ürünü satışına karşılık US Boraxın 1,3 milyon ton/yıl rafine ürün
satışıdır. Burada yapılması gereken, Eti Holdingin rafine bor üretimini ve
uluslararası pazar ağını geliştirmek ve güçlendirmek olmalıdır. Yoksa, böylesi
önemli bir kuruluşu özelleştirmeye kalkışmak, takdir edersiniz ki, akıl kârı
bir iş değildir. Değerli milletvekilleri, Eti Holdingin özelleştirilmek istenilmesinin ve
halen özelleştirme kapsamının dışına çıkarılmamış olmasının sebebi, bünyesinde
bulunan bor işletmelerinin kâr marjının çok yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu durum, yurt içinde ve yurt dışında birtakım çevrelerin iştahını
kabartmaktadır. Yurtiçi ve yurt dışındaki bu çevrelerin bor işletmelerini ele
geçirmek istedikleri öteden beri bilinmektedir; buna kesinlikle fırsat
verilmemelidir. Gerçi, Bakanlar Kurulu, gelen tepkiler üzerine, bor madenlerinin
özelleştirme kapsamı dışına çıkarılması yönünde bir karar almış bulunmaktadır;
ama, bu yeterli değildir, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından aynı şekilde
bir karar alınması gerekmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özgün, 1 dakika içinde toparlar mısınız. İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım. Ama, aradan bu kadar zaman geçtiği halde, Özelleştirme Yüksek Kurulu,
söz konusu kararı, ne yazık ki, bugüne kadar çıkarmamıştır ve özelleştirme
konusu hâlâ gündemdedir. Bandırma'da çıkan bir yerel gazetede de bu konu
gündeme getirilmiştir ve borun özelleştirilmesinin halen gündemde tutulduğu
ifade edilmektedir. Değerli milletvekilleri, bu Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı bir an
evvel çıkarılmalı ve bu maceraya son verilmelidir; çünkü, bor, ülkemiz
açısından, fevkalade önemli ve stratejik bir madendir. Ülkemizde, bilinen bor
madeni rezervi yaklaşık 2,5 milyar ton civarındadır, bunun da karşılığı 700-750
milyar dolarlık bir millî servettir. Bugün ülkemizin borçlarının 200 milyar
dolar civarında olduğunu düşünürsek, borun ne kadar önemli olduğunu daha iyi
anlamış oluruz. Doğalgaz ve petrole sahip ülkeler için doğalgaz ve petrol
neyse, bor da, Türkiyemiz açısından o derece önemlidir ve stratejik bir
madendir. Bu bakımdan, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlık sembollerinden biri olan
bor madenleri, bu birtakım güçlere verilmemeli, peşkeş çekilmemeli diyor;
hepinize saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün. Gündemdışı ikinci söz, İstanbul'un fethi konusunda söz isteyen, İstanbul
Milletvekili Mehmet Pak'a aittir. Buyurun Sayın Pak. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. 2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Pak'ın,
İstanbul'un fethinin 548 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET PAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul'un fethinin 548 inci yılı nedeniyle gündemdışı söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarken, bana gündemdışı söz
verdiği için Sayın Başkana teşekkürlerimi arz etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, İstanbul'un fethiyle ilgili olan en önemli
hususlardan biri, Peygamber halkasının sonu olan Peygamberimizin bunu daha
önceden bilmesi idi. Peygamberimizin hadisine nail olmak bazılarını
heyecanlandırmış, gerekli hazırlıkları yapmış olmalarına rağmen, İstanbul'un
fethini başaramamışlardır. İstanbul'un fethi hiç de kolay olmamıştır. Çok iyi tahsil yapan Fatih
Sultan Mehmet sadece kendini yetiştirmekle kalmayarak, inançlı, imanlı Türk
Ordusunu yetiştirmiştir. Ulubatlı Hasan gibi gözünü hiç kırpmadan, yanında 30
arkadaşıyla birlikte surun tepesine bayrağı dikmeye giderken, yolda 18
arkadaşını kaybetmiş olmasına rağmen, inancını kaybetmeyen, burca Türk
Bayrağını diktikten sonra şehadet şerbetini içmiştir. Bu durum, Fatih'i son
derece üzmüş "ben de Fatih olmasaydım, Ulubatlı Hasan'ın yerinde olmak
isterdim" demek zorunda bırakmıştır. Değerli arkadaşlar, 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih'ten, Türk
gençliğinin alacağı çok dersler vardır. Nedir bu dersler? Bilime, teknolojiye
çok önem veren Fatih, genç yaşına rağmen, 5 lisan bilmektedir. Atatürk'ün
"Türk tarihinin en büyük kumandanlarının başında gelir" dediği büyük
asker, aynı zamanda iyi bir mühendis, iyi bir tarihçi, Doğu ve Batı düşüncesini
yakından inceleyen, bilim ve kültür adamıdır. İstanbul'un fethi, çağlar açıp, çağlar kapatmakla kalmamış, 1071 yılında
Malazgirt Zaferiyle Anadolu'ya yerleşen Türkler İstanbul'un fethiyle
kendilerini garanti altına almış, Türk Milletini Anadolu'da yok etmeye çalışan
Bizans'ı fethederek, Türk Milletinin Anadolu'da sağlam temeller üzerinde
oturmasını sağlamıştır. Değerli arkadaşlar, İstanbul'un fethi, Türklerin sadece Avrupa Kıtasına
geçişini sağlamakla kalmamış, Türklerin Viyana kapılarına dayanmasını, üç
kıtada at koşturmasını sağlamıştır. Bu vesileyle tarihler yeniden yazılmaya
başlanmış, coğrafyalar yer değiştirmiştir. Başta, Alparslanları, Fatihleri ve Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla yad
ederken, 1071'de Malazgirt'te kaybettiğimiz şehitlerimizin, 1453'te İstanbul'un
fethinde başta Ulubatlı Hasan olmak üzere, Akşemseddinlerin, kaybettiğimiz
şehitlerimizin ve yine, İstanbul'un fethiyle, bugünkü misakımillî
sınırlarımızın çizilmesinde Kurtuluş Savaşında kaybettiğimiz şehitlerimizin de
ruhlarının şâd olmasını Cenabı Allah'tan dilerim. Yedi tepenin üzerinde kurulmuş, iki kıtayı birbirine bağlayan, güzel
incisi boğazla bütünlük arz eden bir dünya şehri aziz İstanbul, dünya
siyasetinin ve ticaretinin merkezi olduğu gibi, Türk-İslam kültürünün de
merkezidir. Dünyanın her tarafından insanın yaşadığı ve 128 ülkeden büyük olan
İstanbul, ülke nüfusumuzun altıda 1'ini de bağrında taşımaktadır. Çalışmalarını takdirle karşıladığım Kültür Bakanımız Sayın İstemihan
Talay Beyin, İstanbul'un fethiyle ilgili düzenlemeleri daha etkin hale
getireceğine olan inancım tamdır diyor, bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Pak. Gündemdışı üçüncü söz, bürokrasi sorunu konusunda söz isteyen Niğde
Milletvekili Eyüp Doğanlar'a aittir. Buyurun Sayın Doğanlar. Süreniz 5 dakika efendim. 3.- Niğde Milletvekili Eyüp Doğanlar'ın,
bürokrasi nedeniyle devlet çarkının yavaş işlediğine ilişkin gündemdışı
konuşması EYÜP DOĞANLAR (Niğde) - Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri; sözlerime
başlarken, hepinizi en içten duygularımla, saygıyla selamlıyorum. Millî Mücadelenin cefakâr ve vatanperver Meclisi hariç, bu dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, en hızlı çalışan ve reform niteliğindeki yasaları
çıkaran Meclis olduğunu ifade etmeyi bir görev sayıyorum. Yüce Meclisimizce kabul edilen ve uygulanmaları için hükümetimizce
özveriyle çaba gösterilen bu yasalar, bürokrasinin ağır işlemesi, çekingen
davranması, hatta, bazı birimlerde dirençle karşılaşması nedeniyle
uygulanamamaktadır. Bu gibiler, devletimize hem para hem de zaman
kaybettirmektedir. Bunlar, ayrıcalıklarını kaybetmemek ve bırakmamak için
direnmektedirler. Bu hal, vatandaşlarımıza verilecek hizmetleri aksatmakta,
hatta, durdurmaktadır. Bunun sonucu olarak
yatırımlar gecikmekte, hatta, durmakta, yabancı sermaye kaçmakta, üretim
yavaşlamakta, ihracat hedefleri şaşmaktadır; özetle, plan ve programlarla
belirlenen hedeflere ulaşmak hayal olmakta, devlet çarkı işlememekte, özlenen
ve belirlenen hedeflere ulaşılamamaktadır. Vatandaşlarımızın işleri zamanında
yapılamadığı için, vatandaş, çok saygı duyduğu ve baba olarak kabul ettiği
devletine gücenmekte ve küsmektedir. Bu durum, yasalara uyulmamasının ve yasaların
uygulanmamasının sonucudur. Mevkii, makamı ve unvanı ne olursa olsun, hiç kimse yasalara uymama ve
uygulanmasını geciktirme hak, yetki ve imtiyazına sahip değildir. Yasalar ne
kadar mükemmel olursa olsun, hükümetler ne denli çalışkan ve yapıcı bulunursa
bulunsun, yasaları ve alınan kararları uygulayacak bilgili, yetenekli, etkin,
bürokratik yönetim oluşturulmamış ise, işleri yürütmek ve vatandaşa hizmet
götürmek olanağı yoktur. Yüce Meclisimizin büyük çabalarla gece gündüz demeden
çıkardığı yasalar ve hükümetimizin aldığı kararlar, vatandaşa hizmet olarak
ulaşmamakta, tasarruf tedbirlerine uyulmamakta veya gerektiğince
uygulanmamaktadır. Son günlerde medyada sık sık izlemekteyiz: "Yolsuzluk olayları
nedeniyle soruşturulan veya tutuklanan bazı bürokratlar yüzünden, imza atmaktan
çekiniliyor ve işler durma noktasına geldi" deniliyor. İşlerini, yasaların
sözüne ve özüne uygun olarak yapan, devletine ve milletine saygılı hiçbir
bürokratı, ne sorgulamaya ne de tutuklamaya gerek görülmektedir Devlet yönetiminde görevlendirilmiş bürokratların çoğunluğu, yasalara
saygılı, onları titizlikle ve süratle uygulayan ve ülkesine en iyi hizmet verme
aşkıyla çalışanlardan oluşmaktadır. Bunları takdir ediyor ve teşekkür ediyorum.
Ne yazık ki, azınlıkta kalan birkısım makam ve mevki sahipleri ile
bulunduğu yerin hizmet yeri olduğunu unutmuş bazı zavallılar, devlet işlerini
türlü bahanelerle savsaklamakta, vatandaşa ve iş sahiplerine eziyet etmekten
zevk almaktadırlar. İyiniyet sahibi olmayan bu kişilerin süratle belirlenmesi
ve devlet hizmetlerinden alınması şarttır. Bu çürükler ayıklanmadıkça,
bürokrasimize düşen kötü imaj silinmeyecek ve devlet çarkını işler hale getirme
imkânı bulunamayacaktır. Hükümetimizin büyük bir azim ve kararlılıkla yürüttüğü yolsuzluk, rüşvet
ve talanla ilgili başarılı çalışmaları, devlet bürokrasisinde her nasılsa yer
almış olan bu kötüleri de bulacak, onları devlet hayatından dışlayacak ve
yargıya teslim edecektir. Avrupa Topluluğuna aday bir ülke olarak bürokraside yapılması gereken bu
işlemler de yeterli değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, bu
yönleriyle, memurun iş güvenliği yasası olmuş, çalışmayan, iş görmeyen
tembelleri koruyan, onlara iş ve aş sağlayan bir sığınak olmuştur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim. EYÜP DOĞANLAR (Devamla) - Bu yasanın ivedilikle ele alınması, devlet
sırtından bedava geçinenlerin elenmesi; verimli çalışan, kaliteli hizmet üreten
ve vatandaşlarımıza güler yüzle hizmet sunan memurlarımız da ekonomik
durumlarının düzeltilmesi gerekmektedir. Yatırımların ve üretimin artırılması, işsizliğin azaltılması, ihracatın
yükseltilmesi, vatandaşa süratli hizmet götürülmesi ve onların devletiyle
barışık hale getirilmesi için, bürokraside hizmet maliyetlerinin düşürülmesi ve
hizmet kalitesinin yükseltilmesi şarttır. Özet olarak diyorum ki: Devlet yönetiminde, bürokrasi, çok kişiyle
zamanında yapılmayan, kalitesiz hizmet veren yapısından kurtarılmalı, süratle
ve kaliteli hizmet verme aşkı taşıyan insanlardan oluşturulmalı ve bunlara
insanca yaşama olanakları mutlaka verilmelidir. Milletimizin öncelikli sorunlarından olan bu konunun, hükümetimiz ve
Yüce Meclisimizce en kısa sürede çözüme kavuşturulacağına inanıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğanlar. Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır;
okutuyorum: B) Tezkereler ve
Önergeler 1.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'ın
(6/1422) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/375) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 607 nci sırasında yer alan
(6/1422) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı cevap verildiğinden geri
alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Teoman Özalp Bursa BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum: 2.- Kırıkkale Milletvekili Nihat
Gökbulut'un Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/376) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Anavatan Partisi Grup Başkanvekilliğine seçilmem
sebebiyle, üyesi bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonu sözcü ve üyeliğinden
çekilmek istiyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Nihat
Gökbulut Kırıkkale ANAP Grup
Başkanvekili BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Bir meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum: C) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIRmasI Önergelerİ 1.- Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli
ve 53 arkadaşının, otomotiv ana ve yan sanayiinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/201) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Anayasamızın 98 inci maddesi ile TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca, ülkemiz için stratejik bir önemi olan otomotiv
ana ve yan sanayiinin sorunlarının incelenerek, aksaklıkların tespit edilmesi,
geleceğinin tartışılması ile yeni yaklaşımların ve sorunların çözüm yollarının,
ana ve yan sanayii-devlet mutabakatı içerisinde, bir master plan çerçevesinde
ortaya konabilmesini sağlamak üzere bir Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz. Saygılarımızla.
Gerekçe: Otomotiv sanayii, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin
lokomotifi olarak kabul edilmektedir. Sektörün ekonomideki sürükleyici
lokomotif etkisinin nedeni, diğer sanayi dalları ve ekonominin diğer
sektörleriyle olan çok yakın ilişkisidir. Otomotiv sanayii, demir-çelik, döküm,
petro-kimya, lastik gibi temel sanayi dallarında başlıca alıcı ve bu
sektörlerdeki teknolojik gelişmenin de sürükleyicisidir. Otomotiv sanayii, cam, tekstil, elektrik-elektronik,
plastik ve kimya gibi diğer tüm sanayi dallarıyla da yakın ilişki içindedir.
Turizm, altyapı ve inşaat ile ulaştırma ve tarım sektörlerinin gerek duyduğu
her çeşit motorlu araçlar sektör ürünleriyle sağlanmaktadır. Bu sektördeki
değişimler, ekonominin tümünü yakından etkilemektedir. Otomotiv sanayii, bazı temel niteliklere sahiptir: Otomotiv sanayii, uzay-havacılık sanayiinden sonraki en
karmaşık teknolojiyi içermektedir. Motorlu taşıt aracı; niteliği, malzeme yapısı, prosesi,
teknolojisi ve üretim yeri farklı olan 5 000 dolayında parçanın bir araya
getirilmesiyle ortaya çıkar. Bir motorlu aracın üretimi ve trafiğe çıkabilmesi için
güvenlik, trafik ve çevreyle ilgili 50 dolayında küresel teknik mevzuata uyumu
zorunludur. Pazardaki yoğun rekabet nedeniyle, müşteri tatmini
ancak teknolojik gelişmeyle sağlanmaktadır. Bu nedenle, sektörde, yoğun ar-ge
ve sürekli gelişme esastır. 1900'lü yılların başından itibaren, dünyada etkin bir
sektör olmaya başlayan otomotiv sanayii, bugüne kadar hemen tüm yeni üretim
teknik ve metotlarının gelişmesine öncülük etmiş ve bu sektörün ürünü olan
otomobil ise, uluslararası tanımıyla "Dünya Değiştiren Makine"
olmuştur. Bu anlamda otomobil üretimi, Türkiye'de de, toplam kalite ve
verimlilik yöntemleriyle, modern yönetim tekniklerinin uygulanmasında öncülük
etmiştir. Otomotiv sektörü, kendisi dışında, hammadde ve yan
sanayi ile otomotiv ürünlerinin tüketiciye ulaşmasını sağlayan ve bunu
destekleyen pazarlama, bayi, servis, akaryakıt, finans ve sigorta sektörlerinde
geniş iş hacmi ve istihdam yaratmaktadır. Otomotiv sektörü, ülkedeki savunma ve
makine sanayiinin gelişmesinde ve teknolojik düzeyin yükselmesinde temel
oluşturmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle, otomotiv sanayii, stratejik
bir sanayi olarak tüm dünyada hükümetlerin yakın ilgisini çekmekte ve bu sektör
için özel bir planlama yapılmaktadır. 1960'lı yıllarda "ithal ikamesi" amacıyla
kurulmaya başlanan Türkiye'deki otomotiv sanayii, başlangıçta, içpazarda tarım
ve taşımacılık sektörlerinin ihtiyaçlarına dönük olarak, traktör ve yük taşıyan
ticarî araçların üretimini gerçekleştirmiştir. 1970'li yıllarda otomobil
üretimi için de küçük ölçekli yatırımlara başlanmıştır. 1990'lı yılların başında, özellikle, otomobilde talebin
her yıl yüzde 25'ler düzeyinde ve istikrarlı olarak artışıyla, ana ve yan
sanayide çok yoğun yatırımlar yapılmıştır. Kapasite artışı yanında, özellikle,
rekabet için teknoloji yenileme ve yeni model yatırımlar ile ar-ge çalışmaları
bu dönemde büyük hız kazanmıştır. Öte yandan, 1990'lı yıllarda ana ve yan
sanayideki üretici firmalar ile pazarlama kuruluşlarında yeniden yapılanma
çalışmaları tamamlanmıştır. 2001 yılının başında Türkiye'deki otomotiv sanayiinin
taşıt aracı ile aksam, parça ve hammadde üretimi olarak durumu incelendiğinde;
kapasite, ulaştığı teknoloji düzeyi, ürünlerinin dış pazardaki rekabet gücü ve
sektördeki yetişmiş insan gücü varlığı açısından önemli bir rekabet potansiyeli
vardır. Otomotiv sektörü, yarattığı katma değer açısından
ülkemizin üçüncü büyük sanayi dalıdır; ancak, son yıllarda, sektör, ortalama
yüzde 50 kapasiteyle çalışmakta, bu alana yapılmış yaklaşık 30 milyar dolarlık
yatırım, gereği gibi kullanılamamaktadır. Dolayısıyla, yeterince istihdam
sağlayamamakta, ülkemiz ekonomisine gereği gibi katkı yapamamaktadır. Otomotiv sanayiinde yaşanmakta olan olumsuz koşullara
rağmen, teknoloji yatırımları hızla ve sürekli olarak devam etmektedir. Sektör,
bu yapısıyla, Türkiye'deki teknolojik gelişmenin de temelini oluşturmakta, bu
alanda öncülük yapmaktadır. Öte yandan, tümüyle kayıt altında olan üretim ve ticarî
faaliyet nedeniyle, otomotiv sanayii güvenilir ve kesin bir vergi kaynağıdır. 1980'li yılların başında, Kore otomotiv sanayiine yakın
üretime sahip olan ülkemizde, ölçek ekonomisine hiçbir zaman önem
verilmemiştir. Kore, ölçek ekonomisi kavramına önem vererek, üreticilerine
uluslararası rekabet gücü kazandırarak, dünyanın sayılı otomotiv üreticileri
arasına girmiştir. Dünyada bütün üretimin yüzde 90'ının 9-10 firma
tarafından yapıldığı ve on yıl içinde bunların sayısının 5-6'ya ineceği göz
önüne alındığında, ölçek ekonomisi kavramını Türkiye'de hayata geçirmenin önemi
ve bunun olmaması halinde Türk otomotiv sanayiinin geleceğinin pek parlak
olmadığı açıktır. Oysa, Türkiye, bulunduğu coğrafyada ileri düzeyde bir
otomotiv sanayiini kurmuş olan tek ülkedir. Bu anlamda, ortaya konacak doğru
politikalarla, güçlü ve rekabetçi bir sanayie sahip olmak olanaklıdır. Bu
nedenle, otomotiv sanayii, Türkiye için stratejik bir önem taşımaktadır. Otomotiv sanayii gelişmiş bütün ülkelerde, kamu, bu sanayiinin
stratejik bir sanayi olarak gelişmesinde uzun süreli ve tutarlı politikalar
ortaya koymaktadır; ancak, ülkemizde bu nitelikte bir politika bugüne kadar
oluşturulmamıştır. Sanayiin farklı kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkisinin
bir bütünlük içinde ele alınması, sektörün geleceğine yönelik bir master plan
hazırlanması, hem sektör için hem de bu sektörü her alanda ülkemiz için verimli
bir şekilde kullanabilmek için önem taşımaktadır. Tüm bunları sağlayacak önlemlerin ve uygulama
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir
araştırma komisyonu kurulması için bir önerge verilmesinde yarar görülmüştür. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutup
işleme alacağım, sonra oylarınıza sunacağım: V. - ÖNERİLER A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ 1.- Gündemin "Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 99 uncu
sırasında yer alan, Bitlis-Ahlat İlçesinin tarihî, kültürel ve turistik
değerlerinin araştırılarak ekonomik ve sosyal yönden kalkınması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi konusundaki (10/124) esas numaralı Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin öngörüşmelerinin 5.6.2001 Salı günkü
birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi 29.5.2001 Danışma Kurulu Önerisi Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 99 uncu sırasında yer alan,
Bitlis-Ahlat İlçesinin tarihî, kültürel ve turistik değerlerinin araştırılarak
ekonomik ve sosyal yönden kalkınması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi konusundaki (10/124) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin 5.6.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasının Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
BAŞKAN - Lehte, aleyhte söz isteği var mı efendim? Yok. Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek
önerileri vardır; önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım: b) SİyasÎ Partİ
Grubu Önerİlerİ 1.- Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve
ANAP Gruplarının müşterek önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Danışma Kurulunun 29 Mayıs 2001 Salı günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Öneriler: 1-Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 263 üncü sırasında yer alan 683
sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 12 nci sırasına alınması önerilmiştir. 2-Genel Kurulun 29 Mayıs 2001 Salı günü 15.00-20.00, 30
Mayıs 2001 Çarşamba ve 31 Mayıs 2001 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışması; 30 Mayıs 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi,
29 Mayıs 2001 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; 30 Mayıs 2001
Çarşamba günü gündemin 9 uncu sırasına kadar olan tasarı ve tekliflerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir. BAŞKAN - Önerilerin lehinde ve aleyhinde söz isteğinde
bulunan var mı? AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, aleyhinde
söz istiyorum. BAŞKAN - Önerinin aleyhinde olmak üzere, Sayın Avni
Doğan. (FP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Doğan. Süreniz 10 dakika. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine bir grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Zaten,
Yüce Mecliste, 57 nci hükümet kurulduktan bu yana, aşağı yukarı, her salı günü,
öyle zannediyorum ki, gündemin ilk konusu, iktidar partilerinin grup önerileri.
Danışma Kurulu, çok önemli kanun tasarı ve tekliflerinin, aciliyeti olan
tasarıların daha öne çekilmesi için, Yüce Mecliste oluşturulmuş bir kurum. Bu,
geçmiş hükümetler zamanında da kullanıldı; ama, gerçekten önemli, acil konular
üzerinde kullanıldı. Ancak, 57 nci hükümet döneminde, haftada bir kere mutlaka,
bazen iki kere, bazen üç kere, bazen dört kere, Meclis gündemi yaz boz
tahtasına çevrildi. Hatta, Danışma Kurulunda ittifakla alınan kararlar henüz
görüşülmeye başlanmadan, hükümet, yeni bir Danışma Kuruluna ihtiyaç duydu.
Tabiî, bu, hükümetin, oturup, uzun boylu bir plan, program yapmadığının da bir
göstergesi. Hangi kanunu görüşeceğinin, hangi tasarıyı görüşeceğinin iradesi
kendinde olmayan bir hükümet olursa, Yüce Meclis, bu tür oldubittilerle sürekli
karşılaşır, Türk Milleti, bu tür oldubittilerle sürekli karşılaşır. Tabiî, Meclisin gündemini, Meclisin dışındaki birtakım
mihraklar belirliyor; bunu biliyoruz. Bu Mecliste, özellikle, iktidar kanadının
bir iki partisi, sürekli, istemediği kanunları çıkarıyor. Mesela, Telekom
Kanunu, istenmeyen bir kanun, çıkaranların istemediği bir kanun. Mesela, bugün
görüşeceğimiz RTÜK yasası, özellikle, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki iki
partinin, iki iktidar partisinin istemediği bir kanun; ama, istemdışı olarak,
bu kanun çıkarılıyor. Çok garip şeylere tanık oluyoruz. Bir taraftan IMF'ye
niyet mektubu veriliyor, diğer taraftan "ben yapmadım, Derviş yaptı"
işareti yapılıyor. Bir taraftan, IMF'ye verdiğiniz niyet mektubunda buğday
taban fiyatları konusunda bir taahhüde giriyorsunuz, öbür taraftan, bir
işaretle "ben yapmadım, Devriş yaptı" diyorsunuz. Şimdi, ben, size
soruyorum: Derviş ne bilsin çiftçinin halini? Derviş, hayatında çiftçi gördü
mü, çiftçiyi yolda görse tanır mı, buğdayı avucuna koysanız bilir mi? MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Toprağı saksıda görmüş... AVNİ DOĞAN (Devamla) - Şimdi, böyle bir anlayış, böyle
bir hükümetle varılabilecek hiçbir yer yok; bunu iyi bilmemiz lazım. Bir RTÜK kanunu görüşüyoruz. Dışarıda, bize
"Başkan direnin, başkan direnin" deniyor. İyi, direniyoruz,
direniyoruz da; üç partiden insanlar, siz, bu istemediğiniz şeye niye sessizce
destek oluyorsunuz, kerhen destek oluyorsunuz?! Yani bunlar çok acı, bu Yüce
Meclis için acı. Eğer, bu ülkede siyasetin dibe vurduğu tartışılıyorsa, bu
yüzden siyaset dibe vuruyor. "Efendim, ekonomiyi siyasetin elinden almak
lazım..." Buna çanak tutuyorsunuz. Eğer ekonomiyi siyasetin elinden
alırsanız, (a) partisi, (b) partisi, (c) partisinin ekonomideki görüş
ayrılıkları nerede kalır; demokrasi dediğimiz şeyi nereden alır? Devlet
idaresini, üst kurullarla, siyasetin elinden alıyorsunuz; ekonomiyi siyasetin
elinden alıyorsunuz, ülkeyi bir üst kurullar cenneti haline getiriyorsunuz.
Siyaset, zaten üç sene önce siyasetçinin elinden alındı. Siz, hangi öneriyle
geliyorsunuz; Derviş önerileriyle, IMF önerileriyle, perde arkasındakilerin
önerileriyle. Şimdi, bugün bize getirilen bir teklif var, aklı
başında bir teklif; sendikalar yasası... Bu bir uyum yasasıdır. Anayasada,
devlet memurlarına sendika kurma hakkı tanınıyor. Esasen, çok da gecikti bu
konu. Bu konunun bir an önce çıkarılması da lazım; ama, sendika yasası gibi çok
önemli bir yasa, toplumun bütün kesimlerini, memurun bütün kesimlerini,
siyasetin bütün kesimlerini asgari müştereklerde birleştirmesi lazım. Şimdi,
Türkiye'de kurulmuş üç tane sendika var, getirdiğiniz tasarıya iki tanesi kesin
karşı ki, yollarda coplar yediler, 1 000 kişi içeriye alındı, devletin
memurları, devletin polisinin coplarıyla karşılandı Gölbaşı'nda, Ankara'nın
varoşlarında. Bir devlet, kendi memurunu coplayacak kadar aciz değildir. Bir
devlet, kendi memurunun yakasını yırtacak, onu nezarethanelere atacak kadar
zavallı duruma düşürülemez. 21 inci Yüzyılda başka yöntemler de var. Şimdi, bu
iki sendika buna karşı. Birinin itirazları kabul edilebilir. Eğer, Memur-Sen'in
itirazlarını, şurada bizimle görüşseniz ya da onlarla görüşseniz, oturup bir
anlaşma zemini arasak, çok rahatlıkla uzlaşabiliriz. Şimdi, bu sendika kanununun çıkmasını isteyen diğer bir
değerli sendika var; onlar çok istiyor; ama, onların da çok ciddî itirazları
var, yirmi civarında itirazları var. Bir kere, geniş memur kitleleri sendika
dışı tutuluyor; okul müdürleri sendika dışı tutuluyor, din görevlileri sendika
dışı tutuluyor, birtakım yöneticiler sendika dışı tutuluyor. Kamu-Sen'in de bu
konuda çok ciddî itirazları var. Şimdi, 3 sendikanın 2'si karşı, hiç dinlemiyorsunuz;
öbürüne de diyorsunuz ki, "efendim, biz istediğimiz şekilde
çıkarırız." Çıkaramazsınız. Bunu açık ve net söylüyorum; çıkaramazsınız,
biraz sonra görüşeceğimiz RTÜK yasasında karşılaşacağınız şeyle
karşılaşırsınız. Her şeye bir gerekçe bulabilirsiniz. RTÜK Kanununa nasıl
gerekçe uyduruyorsunuz; "efendim, şeffaflık istiyoruz..." Böyle
diyorsunuz. Aslında, konu şeffaf. Televizyonların sahibi rolüne bürünenlerin
kapıcılar olduğunu devlet biliyor. Konu çok şeffaf, çok açık. Sorun o
kâtiplere, sorun o kapıcılara: "Siz bu televizyonun yüzde 15'ine nasıl
ortak oldunuz, nereden kazandınız?" Size söylerler. Devlet, bütün bunları, kendini aldatanı, kendini
kandıranı, evrakta sahtekârlık yapanı tespit edemez duruma düşecek; ondan sonra
da diyecek ki, efendim, ben bunu yapamıyorum, patronlar kendilerini gizliyor,
kapıcılarını sahip gösteriyor, biz bu patronların dediğini yapalım da, konuyu
şeffaflaştıralım. Türk Devleti bu kadar aciz değil. Türk Devleti bu kadar aciz
değil; ama, 57 nci hükümet, söylediğimden çok daha fazla aciz. 57 nci hükümeti
medya patronları idare ediyor; medya patronlarının istediği şeyleri çıkarma
yolunda ha bire ilerliyorlar. Küçücük bir direniş göstermiş Tarım Bakanı Bakanlar
Kurulunda; bugün gazetenin biri yazıyor: "Temel gerçek şu: Bunlar, ne
kadar değiştim deseler de, eskisi gibi kalıyorlar." MHP'liler, bakın,
aslında, siz "biz değişeceğiz" diye oy istemediniz; siz, bir duruş
sergilediniz, erkek bir duruş sergilediniz, öyle söylediniz, öyle oy istediniz;
"biz değişeceğiz, biz ürkekleşeceğiz, biz bir elimizle IMF'ye mektup
gönderip, öbür elimizle 'Derviş yaptı' işareti yapacağız" diye oy istemediniz.
Bütün bu olanları bitenleri Amerikalı Derviş'e havale ederek milletin elinden
kurtulamazsınız. Kendi duruşunuza, kendi konumunuza sahip olun. Bakın, sendika yasası meselesinde şunu söylüyorum:
Oturup konuşalım; keskin birtakım itirazları var, aşırı bulabilirsiniz; ama,
Memur-Sen'in itirazları, eğer dinlerseniz, eğer bizimle görüşürseniz,
muhalefetle görüşürseniz, kabul edilebilir nitelikte. Kamu-Sen'in itirazları,
vicdanı olanın kabul edebileceği nitelikte. Yani, bir uzlaşmayla bu tasarıyı
çabucak çıkarabiliriz; eğer uzlaşma arıyorsanız... Benim bildiğim,
parlamentolarda, iktidar kanatları uzlaşma arar. Yahu, hep biz uzlaşıyoruz, hep
burada biz yardımcı olmaya çalışıyoruz; bir kere de bizim kapımızı çalın,
hiçbir şey kaybetmezsiniz, Türkiye kazanır. Eğer muhalefeti dinlemeden hükümet
olabileceğinizi zannediyorsanız, iktidar olamazsınız, kriz olursunuz, kriz
çıkarırsınız. Zaten, hükümet programı çok başarılı olduğundan bu kriz çıktı;
eğer başarılı olmasaydı, hiç kriz çıkar mıydı?! Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Doğan. Aleyhte olmak üzere, Sayın Nevzat Ercan; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Doğru Yol Partisi Grubu olarak, dünkü tarihle, bir
Danışma Kurulu önerisi Sayın Meclis Başkanlığına takdim ettik; gündemin son
sırasında yerini almış bulunan kamu çalışanlarına ilişkin kanun tasarısının,
öncelikle, Meclis gündeminde ele alınmasını, müzakere edilmesini istedik.
İktidar grupları karşı öneri getirdiler; gündemin yeniden tanzimini istediler,
çalışma saatlerinin yeniden belirlenmesini talep ettiler. Bizim vaki talebimiz
üzerine -yani, kamu çalışanlarının sendika
kurma hakkına ilişkin tasarının Meclis gündeminde öncelikle görüşülmesi
isteğimize karşın- iktidar grupları, kendi önerilerine ilaveten, bu tasarının
gündemin 12 nci sırasına alınmasını, bir ölçüde, kabullendiler. Değerli arkadaşlarım, bugün, Meclis, RTÜK yasa
tasarısını görüşmeye devam edecek; yarın, bu tasarının bitimine kadar,
Meclis çalıştırılacak. Öyle anlaşılıyor
ki, iktidar grupları, iktidar partileri, emeği değil de sermayeyi tercih etmekteler
ve buna ilişkin tasarının görüşülmesini arzu etmekteler. Bakın, 1995 yılında, Sayın Çiller'in Başbakanlığı
döneminde, kamu çalışanlarına sendika kurma hakkını tanıyan bir anayasa
değişikliğini gerçekleştirdik; yani, kamu çalışanlarının sendikal
faaliyetlerini yasaklayan Anayasanın 52 ve 53 üncü maddelerinde değişiklik
yaptık. Bu değişiklik sonrası, buna paralel uyum yasasının çıkması lazımdı. 20
nci Dönemde, Doğru Yol Partisi olarak, biz, bir kanun teklifi verdik. Kamu
görevlilerinin sendikalaşma isteklerine, çabalarına bir ölçüde katkı sağlamak
için, teklifimizi Meclis zeminine taşıdık. Hatta, 20 nci Dönemde, bu Mecliste,
o tasarının, teklifin -çünkü, o, komisyonda birleştirildi, iktidar kanadının da
tasarılarıyla, birkısım tekliflerle birleştirildi ve Meclis Genel Kurulunda,
tasarının- 24 üncü maddesine kadar müzakeresi yapıldı; ama, o tarihte, iktidar
grupları, hiçbir haklı gerekçe göstermeden tasarıyı geri çekti, görüşmeleri
yarıda kestiler. Seçim oldu Haziran 1999'da. Yine, Doğru Yol Partisi
Grubu olarak, kamu çalışanlarına sendika hakkını veren, kurma hakkını tanıyan
teklifi, tekrar, Meclis Başkanlığına takdim ettik, ilgili komisyonlara havale
edildi; ancak, süresinde görüşülemedi; sonra, diğer tasarı ve tekliflerle
tekrar birleştirildi. Bakınız, Türkiye, Avrupa Birliğine girme sürecinde
uluslararası birçok sözleşmelere imza koymuş. Bu uluslararası sözleşmeler,
Meclisin onayından geçmiş. Tabiî, bu sözleşmelerde, çalışanlara, kamu
görevlilerine sendika kurma hakkını tanıyan hükümler yer almakta. Dolayısıyla,
bu uluslararası sözleşmelere imza koymuş, onay vermiş bu Parlamentonun, kendi
içhukuk sisteminde de buna paralel düzenlemeleri yapması lazım. 1,5 milyonu
aşkın memurumuz, Anayasaya paralel uyum yasasının süratle bu Mecliste müzakere
edilerek yasalaşmasını arzu etmektedir; ama, nedense, iktidar grupları -tekrar
ediyorum- emeğe değil de sermayeye öncelik vermektedir. Hem öylesine ki,
bakınız, halkın doğru haber alma hakkını, bir ölçüde, kısıtlayan ve
tekelleşmeyi öngören bir tasarıyı, Meclis gündemine süratle indiriyorsunuz. Şimdi, ben, buradaki bütün milletvekili arkadaşlarıma,
bir hususun altını çizerek, seslenmek istiyorum. Bu tasarıyla -bugün görüşmeye
devam edeceğiniz ve yarın da, bütün çabanızla, gayretinizle, tamamlamak
istediğiniz, bu Meclisten çıkarmaya çalıştığınız bu RTÜK yasasıyla- ilgili bir
iki hususu, altını çizerek, ifade etmek istiyorum ve diyorum ki, bu tasarının
ne için geldiğini anlamanızı istiyorum; çünkü, tarih sizi sorgulayacak,
gerçekten sorgulayacak, kamu vicdanı da sorgulayacak ve sorgulamaktadır da
zaten. Bakın, bu konuda, Danıştayda bir süreç var; RTÜK'le
ilgili, daha doğrusu, televizyon sahiplerinin girdiği ihalelerle ilgili bir
süreç işledi ve devam ediyor. Nisan ayı içerisinde, Danıştayın ilgili dairesi
ve Danıştayın İdarî Davalar Genel Kurulunun farklı kararları birleştirilerek
-bir içtihadı birleştirme kararı şeklinde- Danıştaydan, ilgili kuruldan sadır
olmuş bir karar var. Nisan ayı içerisinde böyle bir karar çıktı. Karar henüz
yazılmadı; ama, o kararın içeriğine baktığımızda, televizyon sahiplerinin
ihaleye girme yasağı açısından bir karar veriliyor ve ihaleler iptal ediliyor. Danıştayın içtihadı birleştirme kararı -altını çizerek
söylüyorum- kanun hükmündedir ve Anayasanın 138 inci maddesi hepinizi, hepimizi
bağlar. Şimdi, böyle bir karar varken, yüksek yargı organından sadır olmuş
böyle bir karar varken, nisan ayında verilmiş böyle bir karar varken -çok
dikkat çekici- iktidar grupları, diyet borçlarını ödeme çerçevesinde -çıkar
ilişkisi içerisinde olan bu gruplar, belirli çevrelere, ortadaki bu tevhidi
içtihat kararından bahisle, ondan hareketle, o kaygıdan dolayı- böyle bir
tasarıyı süratle Meclis gündemine getirmiş oluyor. Yani, işin sebebi, nedeni,
gerekçesi bu, hadise bu. Şimdi, demokratik bir devlet mi; demokratik bir devlet.
Hukuk devleti mi; hukuk devleti. Yüksek yargı organının ortada duran bir kararı
var. Şimdi, size düşen görev ne, hepimize düşen görev ne; eğer demokratik
devletse, hukuk devletiyse, hukukun üstünlüğü varsa, yüksek yargı organınca
verilmiş bir karar çerçevesinde gereğinin yapılması lazım. Şimdi, hukuk mu,
yoksa, çıkar çevrelerinin menfaatı mı? Şimdi onu soracağım size. Evet, hukukun
üstünlüğü mü, hukuk mu; ona mı itibar edeceksiniz, yoksa, al gülüm ver gülüm, o
çıkar ilişkisine dayalı karşılıklı menfaatlarınıza, siz, vatandaşın doğru haber
alma hakkını, gerçeği öğrenme hakkını paspas mı yapacaksınız? Onu soruyoruz
biz. O zaman, sizlere söylüyoruz, bu sıralarda oturan milletvekillerine.
Elbette ki, birilerinin isteğine göre değil, çıkar ilişkilerine dayalı, menfaat
ilişkilerine dayalı ve dayatmacı bir anlayışa teslimiyet içinde davranarak
iradenizi ortaya koymak yerine -sizi seçen, birileri değil; sizi seçen, millet-
milletin isteklerine tercüman olacaksınız; siz, onların istediği, arzu ettiği
doğrultuda iradenizi ortaya koyacak ve oylarınızı kullanacaksınız. Umarım,
inşallah, bu yanlıştan dönersiniz. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ercan. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, lehte söz
istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç. Süreniz 10 dakika efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar partisi grubunun getirdiği Meclisin çalışma biçimiyle
ilgili bir önerinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım. Getirilen bu önerinin birinci kısmı, kamu
görevlilerinin sendika kanununun bir an önce görüşülmesiyle ilgilidir. Bunun
aleyhinde olmak, zaten, bize düşmez. Biz, bunu baştan beri savunuyoruz.
Aslında, tabiî, burada bir yanlışlık yapılıyor. Önce, Anayasada değişiklik
yapıp, kamu görevlilerinin grevli ve toplusözleşmeli sendika kurma ve direnme
hakkını verecek imkânlar getirmek lazım. Getirilen bu tasarının bu yönü
eksiktir. Bunu, zaten, kamu görevlileri de, KESK de beğenmiyor. Bence, bu yönde
önemli bir değişiklik yapılması lazım. İkincisi, önerinin ikinci kısmıyla Mecliste denetim
kaldırılıyor. Zaten, bu hükümetin, bu iktidarın en önemli vasıflarından birisi
de denetimden kaçmasıdır. Hakikaten, denetime ne gerek var canım?! Hükümet,
çok, kusursuz çalışıyor! Sonra, soru niye soralım, Sayın Başbakanımızı,
bakanlarımızı rahatsız edelim?! Onlar orada rahat rahat otursunlar. Zaten, bir
soru sorup da, denetim getirip de adamların keyfini ne kaçıralım?! Zaten,
herkes devlette bir şeyler çalıyor, ceplerini dolduruyorlar: Canım, ne gerek
var?! İdi Amin, Uganda Başkanı olunca iki maddelik bir
anayasa yapmış; birinci maddede "İdi Amin daima haklıdır" demiş,
ikinci maddede "İdi Amin'in haksız olduğu konularda da, yine birinci madde
geçerlidir" demiş. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Her zaman... KAMER GENÇ (Devamla) - Tabiî, İdi Amin her zaman
haklıdır; haksız olduğu zaman da, yine birinci madde geçerlidir. Şimdi, bu hükümetin de bir anayasa yapması lazım.
"Bu koalisyon hükümeti daima haklıdır; haksız olduğu konularda da birinci
madde hükmü geçerlidir" şeklinde bir düzenleme getirirlerse, daha iyi
olur. Değerli milletvekilleri, tabiî, getirilen bu RTÜK
kanunu tasarısı, biliyorsunuz, daha önce, bu salonda reddedildi. Niye
reddedildi; Türkiye'yi, aşağı yukarı, yönetilemez bir duruma getirdiği için. Yani,
devletin bütün kaynaklarını üç beş basın patronunun emrine vereceksiniz,
adamların medya gücü olacak; ondan sonra, hiç kimse Türkiye'de ne iktidar
olacak ne iktidar yapabilecek... Ancak, birtakım şeyler, o medya patronlarının
emrindeki kişiler... Yani, işte, medya patronu, pijamayla çıkacak, çağıracak
ayağına "gel bakayım diyecek; haddine düşmüşse gitmesin bakalım. Ondan
sonra, bütün bunlar niye yapılıyor; bütün bunlar... Türkiye'de belli bir oyun
oynandı. Baştan beri "Türkiye'de evvela ikibuçuk parti kuracağız ve
ikibuçuk da medya olacak, başka olmayacak" dediler. Parti kurma konusunda
pek fazla başarılı olamadık -tabiî, halkın bu konuda şeyi vardı- ama, medya
konusunda maalesef, çok ciddî, hükümetinizin büyük desteğiyle, büyük bir aşamaya
gidiliyor. Şimdi, biraz önce, Sayın Nevzat Ercan burada söyledi.
Danıştayın içtihadı birleştirme kararına rağmen, siz, niye bu kanunu
çıkarıyorsunuz? Sizin hükümetiniz, bu medya patronlarının emrine göre hareket
etmek zorunda; mümkün değil... Aksi takdirde, bu medya doğruları yazdığı zaman,
siz bu salona giremezsiniz; çünkü, yapılan usulsüzlüklerin, yapılan
suiistimallerin, artık, Türkiye'yi, dış ülkelerde en güvensiz bir ülke haline
getirdiği ortada mı; ortada. Yani, Türkiye'yi, artık, hasta adam değil,
organları çürümüş bir bünye olarak tanıtan dış düşmanların yanında kim getirdi
memleketi bu duruma; sizin iktidarınız zamanında getirildi. Geçen hafta -ben
burada yoktum- Mesut Yılmaz çıkıyor, diyor ki: "Efendim, ben, Moskova'ya
gittim; görüştüğüm adam heykeltraştı, Gaspromun genel müdürü değildi." Ya,
peki, sen, heykeltraşla niye görüştün?! Heykeltraşla görüştün de, yaptığın
suiistimallerin heykellerini mi yapmak için gittin, görüştün?! (FP sıralarından
alkışlar) Hayır, yani, bir meslek grubuyla insan görüşürse, bir şey için
yani... BEYHAN ASLAN (Denizli) - Esrarcıyla görüştün sen,
esrarcıyla!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Halbuki, hep kelime oyunu
yapıyorlar. Yani, kimle görüştüğünün bir oyunu var. Gidelim, aramızdan bir
milletvekili seçelim, o gazetede çıkan resmi getirelim, Gaspromun genel
müdürüyle, yönetim kurulu başkanıyla karşılaştıralım; hakikaten bu adam o
mudur, değil midir? Bunun başka çaresi var mı, yok mu; yok... BEYHAN ASLAN (Denizli) - Urfi Çetinkaya ne oldu?! KAMER GENÇ (Devamla) - Biz, burada söyledik onu. Bundan
birbuçuk, iki sene önce "Daltonlar Moskova'da" diye Melih Aşık'ın
köşesinde çıkan... Getirdik, burada gösterdik; ama, o zaman kimse ses
çıkarmadı. Şimdi, herhalde bir fotoğrafta bir silinti yapıyorlar veyahut da
orada bir şey etmişler... Değerli milletvekilleri, bakın, iktidar olmak, devlet
adamı olmak çok önemli bir vasıftır. Devlet adamı olmak, yani, esen rüzgardan,
en ufak dedikodudan bile çekinen insan demektir; yani, hem yalan söyleyeceksin,
her şeyi inkâr edeceksin; yalanlar ortaya çıktığı zaman, yeniden birtakım başka
yerlere çekeceksin. Bu, devlet adamlığı vasfına yakışmayan bir davranıştır. Şimdi, deniliyor ki, Mavi Akımı İtalyan firması
yapıyor. Hani, gemi gelmedi? O Saphia mıdır; bir gemi gelecekti -2 200 metre
derinlikte- hani gemi gelmedi. Bakın, olmayan gaz için, 1998 yılında, Mavi Akım
da dahil, 175 milyon dolar, yüzde 15 avans verdi ANAP, iktidarı zamanında. 9
tane ihale yapıldı, bu gaz boruları döşendi; fakat, gaz yok ortada. BEYHAN ASLAN (Denizli) - Ne alakası var?! ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Başkan, bu konuşmanın gündemle ne
alakası var?! KAMER GENÇ (Devamla) - Ayrıca da, işin kötü tarafı, bu
gaz Türkiye'ye gelmediği takdirde ne oluyor biliyor musunuz; bu gaz gelmediği
zaman, sizin yaptığınız, o santral sahipleriyle yaptığınız sözleşme gereği, gaz
gelmeden, o santral senede 300 megavat mı, 400 megavat elektrik üretiyormuş
gibi, devletten para alacak. Siz, daha bunun hesabını veremezsiniz. Ben, bir başka zaman da demiştim, Yunanistan'dan bir
adam getirseniz, deseniz ki, şu Türkiye'yi nasıl batıracaksın; vallahi, bu
kadar batıracak şeytanlıkları bulamazlar bunlar, yani, bulamazlar. Böyle bir
şey olur mu?! Değerli milletvekilleri, onun için, yani, biz, niye
denetim?.. Denetim yapmaya gerek yok; yani, bu hükümetin denetlenmesine gerek
yok. Basını da, şimdi, bu kanunla peşinize alıyorsunuz, devletin bütün
imkânlarını, enerji santrallarını, elektrik dağıtımlarını, telefonları onlara
veriyorsunuz; onlar da, katrilyonlarca lira... Bugün, Telsim ve Türkcell'de
devletin alacağı kaç liradır düşündünüz mü? İktidar partisisiniz; niye tahsil
etmiyorsunuz? Gidip de, efendim, Dünya Bankasından, IMF'den 12 milyar
dileneceğine, orada biriken alacaklar bunların kat be kat üstü; yani, biz,
Telsim ve Türkcell'i, 400 000'erden 800 000 aboneyi iki şirkete vermedik mi, 1
milyar dolara vermedik mi? Şimdi 20 milyon abone yok mu? Bunların paralarını
getirin, hiç dışarıya gitmeye gerek yok değerli milletvekilleri; ama, tabiî,
sizin, bir hedef, bir şeyiniz var; yani, inanmanızı istiyorum. Siz, özellikle
bu iktidar partisi, ben anlamadım, nasıl oluyor da böyle Türkiye'yi bu kadar
halktan kopuk, ülkenin millî yararlarından kopuk bir şekilde yönetiliyor ve
belirli çevrelerin, bu memleketin özellikle yabancı ülkelerin sömürü düzeni
haline getirilmesi konusunda bu kadar çalışılır... Değerli milletvekilleri, şimdi, bakın, ekonomi batmış,
ülke çok kötü vaziyette, insanlar aç, 13-14 milyon işsiz var. Bu insanlara çare
bulmamız lazım. Çare nedir; çare, Türk Halkının sahip olduğu olanaklardır.
Gerekirse -yani, ben, tabiî, çeşitli vesilelerle söyledim- evvela bir ekonomik
olağanüstü hal ilan edip, bu kasım ve şubat krizinde parayı götürenlerin
paralarını geri getirtmek lazım. Bir gecede 5 milyar doları kim aldı Merkez
Bankasından? Arkasından yüzde 40 devalüasyonda 2 milyar doları kim verdi? Kim
cebine götürdü; kim?.. Kim?.. Bunu bulmak zorundasınız. Bulmuyorsanız, siz
onların ortağısınız. Başka çaresi yok. Birisi eğer bir hırsızlığı örtüyorsa; o,
hırsızın ortağı demektir. Sayın Başbakan diyor ki: "Efendim, ben
dürüstüm" Ya, dürüst olmak, senin cebine bir şey girmiyor demek değildir;
yanındaki adam hırsızlık yapıyorsa, sen ona göz yumuyorsan, sen de onun
ortağısın. Bunun artık başka çaresi yok. Bu Türkiye'de, artık, basını peşine alarak bazı
gerçekleri örtemezsiniz. Basın patronlarına devletin elektrik santrallarını
vereceksiniz, telefon ihalelerini vereceksiniz, her şeyini vereceksiniz... Ee,
peki, bu kadar zengin olacak bir basın patronu, televizyonu var, gazetesi var,
bankası var; ondan sonra ne olacak, bu memleketi kim kurtaracak değerli
milletvekilleri; sokak hareketleri mi yapmak zorunda?.. Şimdi, ANAP'ın en yakın adamı, Erol Aksoy. Gidiyor,
yüzde 7 500 faizle para topladı mı? Bu paralar nerde; Amerika'da mı, değil mi?
Gelsin söylesinler burada. Ondan sonra, yüzde 7 500'le sen parayı toplayacaksın
vatandaştan, yandaşlarından, taahhüde gireceksin "gelin, benim bankama el
koyun" diyeceksin!.. Şimdi, Reha Muhtar'a soruyorum: Reha Muhtar, sen bu
kadar milleti çekiyorsun sıygaya, hele bir dön bakalım, bu patronuna de bakalım
"ya patron, sen bu paraları nereye götürdün; getir bu paraları, getir
hele..." Bir ona sor bakalım. Bu köşe yazarlarına soruyorum, senin
patronların içerideyken, bankaları dolandırmışken; yahu, siz bir de bunlara
sorun bakalım: "Ey patron yahu, hele gel bu paralar nerede; Amerika'da mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Genç, 1 dakika içinde toparlar mısınız. KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, iktidar sizsiniz,
kimin... Meşru zeminde alınan paralarla edinilen mülklere kimse bir şey
diyemez; ama, bunlar, devletin parasını götürdüler. Varsa, bunu da... Kaç
senedir uğraştınız; o konuda bir şey yapamadınız. Şimdi, değerli milletvekilleri, tabiî, içtüzük
değişikliği yaparak, milletvekilinin burada konuşma hakkını kıstınız ve Anayasa
Mahkemesine de özellikle bir serzenişte bulunuyorum; yani, bu içtüzük
değişikliği konusunda, yürütmeyi durdurma talebiyle açılan davayı niye karara
bağlamıyor? Acaba, Anayasa Mahkemesi de bu iktidarın emrine göre mi hareket
ediyor?! Ben bir milletvekili olarak, bir madde üzerinde ve hiçbir surette,
bağımsız bir söz alma hakkım yok; böyle bir Meclis olur mu?! Bu memlekette her
gün kıyamet koparken, memlekette yüzlerce binlerce suiistimal varken, binlerce
sorun varken, ben milletvekili olarak Parlamentoda bunları dile getirmeyeceğim
de nerede dile getireceğim?! Bunu, Anayasa Mahkemesi sayın üyelerine de sormak
istiyorum. Lütfen, bu içtüzük değişikliğini bir an önce inceleyin ve biz
milletvekillerinin Mecliste çalışma hakkını sağlayın. Ben yine diyorum; yani,
siz, Idi Amin vari kanunlarla bu memleketi yönetemezsiniz... Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan, söz
almak istiyorum. BAŞKAN - Kürsüye buyurun. Lehte, Sayın Yaşar Dedelek; buyurun. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; Yüce Meclisimizde yapılacak olan konuşmaların bir seviyede
olması ve bir seviyeyi taşıyan kişilerce konuşulması lazım. Kamer Genç'i bu noktada bir sefer daha şiddetle
kınıyorum. Bu Meclisin en yaşlı üyesi olmasına rağmen, sadece, şu kürsüden ve
Yüce Meclisin bu imkânından yararlanarak siyasî popülizm yapmak amacıyla
kişileri yaralayan, aşağılayan konuşmalarına bir son vermesini, kendisinden bir
sefer daha rica ediyorum. Değerli arkadaşlar, Sayın Genel Başkanımı bir konuda
suçlarken, kendisi, burada, geçen hafta içerisinde Mavi Akım Projesiyle ilgili
gerekli izahatı Yüce Meclise verdi ve Mavi Akım Projesi, 54 üncü hükümet
döneminde başlamış olan, önanlaşmaları yapılan ve Türkiye'ye fayda
sağlayacağına inandığımız bir proje. Burada, heykeltıraş ile yok efendim
Gasprom yetkilisini birbirine karıştırmak... Ki, bu konuda da aydınlatıcı
birtakım bilgiler verildi, açıklamalar yapıldı. Şimdi, burada siz kalkıp da bu suçlamayı yaparken, biz
de kalkıp sizin şahsınıza "uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya'yla ne
işiniz vardı, fotoğraflarınız çıktı" deme hakkına sahip olmaz mıyız?!
(ANAP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, bu tür konuşmaların cevabını vermek
dahi istemezdim; ancak, bu arkadaşımıza, lütfen, Yüce Meclisten bir ders
verelim. Eğer, onun her konuştuğunu alkışlarsak, onun birtakım bu
sıçratmalarına, etrafa bu tarzdaki birtakım konuşmalara imkân verirsek,
Meclisimizi kirleteceğimizi açıklamak istiyorum. Lehte oy vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bana sataştı;
lütfen, konuşma hakkı rica ediyorum. (ANAP sıralarından gürültüler) Sataşmadı
mı şimdi?! Efendim, sataştı bana; lütfen, sataşmadan dolayı söz
verin. BAŞKAN - 2 dakika içerisinde açıklamak üzere, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - 2 dakika değil efendim, hiç
olmazsa 5 dakika verin. BAŞKAN - Hayır efendim, 2 dakika içerisinde... Ben size
mütemadiyen... KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, o kadar çok laf
söyledi ki... BAŞKAN - Sayın Genç, 2 dakika içerisinde toparlayınız,
süreyi de uzatmayacağım. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Urfi'yle fotoğraf çektirdin mi
çektirmedin mi, onu söyle! VI.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek'in, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi, değerli arkadaşlar, ben,
Sayın Yaşar Dedelek'le Doğru Yol Partisinde beraberdim, o zaman kendisine saygı
duyuyorum; ama, şu ANAP'ın müdafaası konusunda gösterdiği çabayı da kınıyorum;
çünkü, insanlar, savunduğu şeylerin bir arkasına bakacak, neler var orada, ne
kirlilikler var. Benim burada kirli konuştuğumu söylüyor. Tabiî ki,
sizin kirlilikleri, kirli ifadelerde dile getireceğim; herhalde, sizin
yaptığınız suiistimalleri, böyle çok tertemiz, ne namuslu hırsızlar
diyemeyeceğim, ne namusluca çalmışlar demeyeceğim değil mi yani; herhalde, o
kirliliğe uygun bir ifade kullanmak zorundayım. Şimdi, benim, Urfi Çetinkaya'yla meselemi gazeteler
yazdı. Benim, şu kadar, arkamda şey olsa, evvela siz beni burada asarsınız; ben
biliyorum. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Estağfurullah!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Basın patronları beni asar. Şimdi, üç sene önce, birisi bana telefon etti; bir 29
Ekimde "biz, cumhuriyet balosu yapıyoruz" dedi. Cumhuriyetin bu kadar
tehlikeli olduğu bir dönemde, ben de "hayhay; ben de Malatyalıyım,
hemşeriyim, sizi çok seviyorum" dedim. Gidelim sokağa, insanların hepsi
beni tanıyor ve birçok insan, beni, açılışına, düğününe davet ediyor.
"Bizim bu cumhuriyet balosuna katılır mısınız" dedi. Ben de, gittim
oraya; bir yanda devletin generali, emniyet kuvvetleri; 100'ün üzerinde insan
var. Şimdi, bu adam, çıkmış... Şimdi, bakın, Sayın Yaşar Dedelek, senin, her
restoranda gördüğün, her düğününe katıldığın insan tertemiz mi; oradaki
herkesin kirliliğini sana mı... Sen de mi o kirliliği taşıyorsun?! İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Fotoğrafım çıkmadı
daha... KAMER GENÇ (Devamla) - Yani, bir milletvekiliyiz. Bir
milletvekili, gittiği düğünde veya gittiği bir davette, o davete katılan
insanların bütün suçluluğunun ortağı mıdır sayın milletvekilleri. Namusu,
haysiyeti varsa, benim, eroinle, afyonla, kaçakçılıkla ne ilgim varsa
ispatlasın. Aksi takdirde, bu iğrenç iftiraları reddediyorum. Beni, burada
kızdırmak istiyorsunuz. Niye kızdırmak istiyorsunuz; çünkü, dile getirdiğim
suiistimallerin önüne geçmesini istiyorsunuz. Ben, burada, çok seviyeli
konuşuyorum Sayın Yaşar Dedelek. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Seni severiz biz
de... KAMER GENÇ (Devamla) - Bir daha, benim üzerime
gelirsen, seni perişan edeceğim; bunu bilesin. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Seni biz de perişan
ederiz! Senin yüreğin yetmez!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Ben, senin partini perişan
edeceğim. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Senin yüreğin
yetmez!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Benimle burada... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Senin ben ne
olduğunu biliyorum. KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, ben, önce Özal'la
uğraştım, bitirdim. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Senin ne şartlarla
o partiye geldiğini de biliyoruz. KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Demirel gitti, Mesut da
gidecek, başkaları da gidecek... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sana kalacak!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Benimle yarışacak herkesi ben
bitiririm. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Elinden geleni
ardına koyma!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Şaşırdın... Evinde
neden oturduğunu söyle; Urfi'nin evinde ne yaptın sen, onu söyle... Bak,
şaşırdın, sarardın, perişan oldun. Partine yazık!.. V.- ÖNERİLER (Devam) B) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam) 1.- Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAPGruplarının müşterek önerisi (Devam) AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerileri teker teker
okutup, oylarınıza sunacağım; o arada, karar yetersayısını da arayacağım tabiî
ki. Birinci öneriyi okutuyorum: 1.- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 263 üncü sırasında yer alan 683
sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 12 nci sırasına alınması. BAŞKAN - Efendim, oylamayı, elektronik oylama cihazıyla
yapacağım ve oylama için 5 dakikalık süre vereceğim; karar yetersayısını da
arayacağım. Vekâleten oy kullanacak sayın bakan var ise, hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy
pusulalarını, aynı süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir;
karar yetersayısı vardır. İkinci öneriyi okutuyorum: 2.- Genel Kurulun 29 Mayıs 2001 Salı günü 15.00-20.00,
30 Mayıs 2001 Çarşamba ve 31 Mayıs 2001 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışması, 30 Mayıs 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi,
29 Mayıs 2001 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, 30 Mayıs 2001
Çarşamba günü gündemin 9 uncu sırasına kadar olan tasarı ve tekliflerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, birinci öneriyle ilgili olarak
Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Sayın Nevzat Ercan ve arkadaşları
tarafından verilen bir grup önerisi vardır; ancak, birinci öneride Genel
Kurulun kararı belli olduğu için öneriyi işleme alma şansım maalesef yoktur. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Önerinin içeriğiyle ilgili
olarak... AHMET İYİMAYA (Amasya) - Önerinin içeriğini söyleyin
Sayın Başkan. Kamu sendikalarıyla ilgili... BAŞKAN - Efendim, öneriniz, gündemin 263 üncü sırasında
bulunan 683 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının gündemin
6 ncı sıraya alınmasıydı; yani, Sendikalar Kanunuyla ilgiliydi, bu nedenle
işleme alma şansımız olmamıştır. Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme
alacağım, daha sonra da oylarınıza sunacağım. İlk önergeyi okutuyorum: IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam) B) Tezkereler ve
Önergeler (Devam) 3.- Aydın Milletvekili Bekir Ongun'un,
Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/284) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/377) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına (2/284) esas numaralı bir ilçe kurulmasına ilişkin
kanun teklifim havale edildiği komisyonlarda kırkbeş gün geçmesine rağmen
görüşülmediği için İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını
saygılarımla arz ederim. Bekir Ongun Aydın BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Sayın Ongun; buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. BEKİR ONGUN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aydın İline bağlı Bağarası Beldesinin ilçe olmasıyla ilgili
teklifim komisyonda görüşülmediği için, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin verdiğim önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Değerli milletvekilleri, 1982 Anayasası, ülkemizin
merkezî idare teşkilatı bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlar ve kamu
hizmetlerinin gereklerine göre illere, illerin de, diğer kademeli bölümlere
ayrılacağını hüküm altına almış bulunmaktadır. Anayasamızın bu ilkesi
doğrultusunda ülkemiz, il, ilçe ve -bugün işlerliğini yitirmiş olan- bucak
olarak teşkilatlanmıştır. Ülkemizdeki kamu hizmetlerinin çok önemli bir bölümü,
bu taşra teşkilatı tarafından yerine getirilmektedir. Bilimin ve teknolojinin her gün baş döndürücü bir hızla
geliştiği dünyamızda, insan ihtiyaçları da, bu gelişmeye paralel olarak
artmakta, ihtiyaçlarının karşılanması yeni örgütlenmelere gereksinim
yaratmaktadır. Diğer taraftan, sosyal devlet ilkesi gereğince, devletin,
özellikle sosyal hayata giderek artan müdahalesi, insanları, devletten daha çok
hizmet bekler duruma getirmektedir. Devletten giderek artan bu beklentiler
karşısında, merkezî idare, coğrafî yapıdan, nüfus yoğunluğundan, ulaşım ve
haberleşmedeki yetersizliklerden dolayı, kamu hizmetlerini etkin ve verimli bir
şekilde zamanında yerine getirememektedir; ancak, taşra teşkilatını geliştirmek
ve güçlendirmek yoluyla sorunların üstesinden gelmek mümkün olabilecektir. Bugün görüştüğümüz Bağarası beldesi, 1952 yılında
belediyelik olmuştu. Bağarası, Beşparmak Dağlarının eteklerinde, Sarıçay'ın
güneyinde ve Büyük Menderes Nehrinin doğusunda kurulmuştur. Bucak, dört mahalleden meydana gelmiştir. Bugün,
tasarruf tedbirleri sebebiyle bankaların kapandığı bir zamanda, Bağarası'nda
hiçbir banka kapanmamakta, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve İş Bankası gibi
bankalar faaliyetlerini devam ettirmekte, diğer özel bankalar da araştırma
yapıp, yeni şube açma planları yapmaktadırlar. Bağarası Beldesinde zeytinyağı ve pamuk çırçır
fabrikaları mevcuttur. Merkez nüfusu, son nüfus sayımına göre 14 000
civarındadır ve Bağarası beldesine 20 köy bağlı bulunmaktadır. Bağarası Beldesine, ekim ve hasat zamanlarında,
özellikle pamuk ekim ve hasat zamanlarında doğu illerimizden büyük göç olmakta
ve 14 000 olan nüfusu 2 katına çıkmaktadır ve bu da, ilçe olmaması nedeniyle,
büyük problemlere sebep olmaktadır. Bu bakımdan, yukarıda belirtilen
nedenlerden ötürü, Bağarası Beldesinin bir an önce ilçe statüsüne
kavuşturulmasının her yönüyle faydalı olacağı malumunuzdur. Bu 37 nci madde teklifleriyle yeni ilçe olma kıstasları
en kısa zamanda gündeme getirilmelidir. Bugün, nüfusu 2 000'in altına inen
ilçeler mevcuttur, bunlar da değerlendirilmelidir; neredeyse köy statüsüne inen
ilçeler mevcuttur; ama, bugün görüştüğümüz gibi, sadece merkez nüfusu 15 000'e
ve daha fazla nüfusa sahip olan beldeler de mevcuttur; bu beldeleri, ilçe olma
hayalinden mahrum edemeyiz. Bu sebeple, Aydın'ın Söke İlçesi Bağarası Beldesinin
ilçe olmasıyla ilgili teklifimin gündeme alınmasıyla ilgili önergemin
desteklenmesini siz sayın milletvekillerimden bekliyorum. Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ongun. Başka söz isteği?.. Yok. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: 4.- Ordu Milletvekili Sefer Koçak'ın,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/565) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/378) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 26.6.2000 tarihinde vermiş bulunduğum (2/565) esas
numaralı Ordu'da 19 Eylül Üniversitesi Adıyla Yeni Bir Üniversite Kurulmasına
Dair Kanun Teklifim havale edildiği Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonunda süresi içerisinde görüşülemediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınması hususunu arz ederim. Saygılarımla. 15.2.2001 Sefer Koçak Ordu BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Koçak; buyurun
efendim. Süreniz 5 dakika. SEFER KOÇAK (Ordu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2000 yılı haziran ayında, imzası bulunan milletvekili
arkadaşlarımla birlikte, Ordu İlinde "19 Eylül Üniversitesi" adıyla
yeni bir üniversite kurulmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
teklif ettik. Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifimizin -süresi içinde Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmediğinden- doğrudan Meclis gündemine alınması için söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi şahsım ve Ordu İli adına saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri; ülkelerin kalkınmışlıklarının
ölçütü eğitim, öğretim, araştırma kurumu olan üniversitelerdir. Gelişmiş,
ileri, çağdaş teknolojiyi kullanan ülkeler, eğitime en üst seviyede önem veren,
kaynak ayıran ülkelerdir. Bu nedenle, ülkemizde halen mevcut üniversitelerin
iyileştirilerek Batı'daki normları yakalaması ve aynı normlarda yeni
üniversitelerin kurulması kaçınılmazdır. Yeni üniversiteler kurulurken
bölgelerarası dengelerin de korunması gerekmektedir. Hedefler bu gerçeğin ışığı
altında belirlenmelidir. Bu açıdan bakıldığında, Ordu İli penceresinden ortaya
çıkan çarpıcı durumu zamanın elverdiği ölçüde izaha çalışacağım. Ordu İli, nüfus bakımından 81 il içinde 21 inci
sıradaki ilimizdir. Bu sıralamada Ordu'dan önce yer alan 20 ilimizde en az 1
üniversite mevcuttur; kendisinden sonra gelen 19 ilimizde de en az 1 üniversite
kurulmuştur. 1992 yılında 25 devlet üniversitesi, 2 yüksek teknoloji enstitüsü
kurulurken Ordu'nun neden atlanıldığının bugüne kadar mantıklı bir açıklaması
hiçbir yetkili tarafından henüz yapılmamıştır. Tüm istatistikî veriler Ordu
İlinin devlet yatırımları açısından son derece yetersiz olduğunu
göstermektedir. Kişi başına yapılan kamu yatırımı açısından Türkiye
ortalamasının dörtte 1'i civarında olması durumun ne derece kötü olduğunun bir
göstergesidir. Devlet yatırımıyla Türkiye genelinde 71 inci sırada
olan Ordu İli, tarımsal üretimde değer olarak 33 üncü, gayri safî millî
hâsılada 59 uncu, toplam asfalt yol olarak 73 üncü, elektrik üretiminde 57 nci
sırada yer almaktadır; en vahimi ise, kişi başına devlet harcamalarında Türkiye
ortalamasının ancak onda 1'ine sahiptir. Denize kıyısı olup, limanı olmayan tek il yine Ordu
İlidir. 81 il içinde büyüklükte 21 inci sırada olan Ordu İli, diğer tüm
istatistiki verilerde 57 ile 73 üncü sıralar arasında yer alarak, ihmal edilmiş
bir il olmanın üzüntüsünü yaşamaktadır. Bu veriler sebebiyle, 1998 yılından itibaren,
kalkınmada birinci derecede öncelikli yöre statüsü ve olağanüstü hal bölgesine
uygulanan yatırım teşvikleri kapsamına alınmıştır. Denize kıyısı olup, bu
teşviklerden istifade etmek zorunda kalan tek il, yine, Ordu İlidir. Bölgeler ve üniversiteleri açısından bakıldığında,
Türkiye'yi batı Anadolu, güney Anadolu, kuzey Anadolu şeklinde üçe ayırırsak ve
bunu, batı Anadolu'yu, Sakarya, Ankara, Adana hattının batısı olarak
düşünürsek, burada 30 ilimiz var ve üniversitesi olan il sayısı 22,
üniversitesi olmayan il sayısı 8, toplam nüfus 35 000 000, 1 üniversiteye düşen
nüfus 660 000 kişi, toplam üniversite sayısı 53, üniversitesi olmayan illerin
toplam nüfusu 2 700 000 Güney Anadolu eğitim bölgesini de, yine, Ankara-Van
hattının güneyi olarak değerlendirirsek, bu bölgede de 25 ilimiz var;
üniversitesi olan il 10, üniversitesi olmayan il 15, toplam nüfus 14 000 000, 1
üniversiteye düşen nüfus 1 390 000 kişi, toplam üniversite sayısı 10,
üniversitesi olmayan illerin toplam nüfusu 5 000 000'dur. Kuzey Anadolu eğitim bölgesi olarak da, yine, Sakarya,
Ankara, Van hattının kuzeyi olarak düşünürsek, bu bölgede 26 ilimiz mevcut;
üniversitesi olan il sayısı 8, üniversitesi olmayan il sayısı 18, yine, toplam
nüfus 14 000 000, 1 üniversiteye düşen nüfus 1 750 000 kişi, toplam üniversite
sayısı 8, üniversitesi olmayan illerin toplam nüfusu 8 000 000. Bu verilere göre; Türkiye'de, yaklaşık olarak, vakıf
üniversiteleriyle birlikte, 883 000 kişiye 1 üniversite düşmektedir. Ordu
İlinin içinde bulunduğu kuzey Anadolu eğitim bölgesinde, 1 750 000 kişiye,
yani, Türkiye ortalamasının 2 katından fazla öğrenciye 1 üniversite
düşmektedir. Rakamlar, bölgeler arasındaki çarpıklığı, haksızlığı, yanlışlığı
net olarak göstermektedir. Ordu İlinde, halen, Karadeniz Teknik Üniversitesine
bağlı Ordu Ziraat Fakültesi 3 bölümüyle öğretim yapmaktadır. Ünye İktisadî ve
İdari Bilimler Fakültesi 2 bölümüyle, Ordu Meslek Yüksekokulu 12 bölümüyle,
Samsun 19 Mayıs Üniversitesine bağlı Ordu Fen-Edebiyat Fakültesi 4 bölümüyle
öğretim yapmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- 1 dakika içinde toparlayınız. SEFER KOÇAK (Devamla) - 4 Yıllık Sağlık Meslek Okulu
bir bölümüyle öğrenim yapmaktadır. 19 Mayıs Üniversitesi Senatosu, Ordu Eğitim Fakültesi
açılmasını karar altına almış ve YÖK'e göndermiştir. Ayrıca, Özelleştirme Yüksek Kurulunun, Fatsa
İlçemizdeki Et ve Balık Ürünleri Anonim Şirketine ait varlıkların, 19 Mayıs
Üniversitesine tahsis edilmesi kararından sonra, Deniz Bilimleri Fakültesi
olarak eğitime açılması çalışmaları sürmektedir. Değerli milletvekilleri, bu verilere göre Ordu İlinde
halen mevcut bulunan yükseköğrenim kurumlarında 180'e yakın akademik ve idarî
personel mevcut olup, 2 600 civarında öğrenci eğitim görmektedir. 603 000
metrekare arazide öğretim devam ederken, 1 000 dönümlük arazi de imar
planlarında koruma altına alınmıştır. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, Ordu İlinde 1 milyon
nüfus yaşamasına rağmen hâlâ bir üniversite kurulmamıştır. YÖK'ün ve Bakanlığın belirleyeceği ve belirlediği
kriterlerin tamamına yakınını bünyesinde toplayan Ordu İlinde üniversite
kuruluşu geç kalmış bir karardır. Değerli arkadaşlarım, Ordu halkı devletinden adil
olmasını, hakkının teslim edilmesini bekliyor. Bu kısa zaman diliminde
özetlemeye çalıştığım sebeplerden dolayı, Yüce Meclisin, Ordu'nun üniversite
kurulması konusundaki hassasiyetine, oylarıyla destek vereceğine inanıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Koçak. Sayın milletvekilleri, İçtüzüğe göre önergeyle ilgili
olarak bir sayın üyeye söz vereceğim; ancak, bu arada, , Ordu Milletvekilleri,
Sayın Eyüp Fatsa, Sayın İhsan Çabuk, Sayın Yener Yıldırım ve Sayın Şükrü
Yürür'ün önergeyi destekler mahiyette olumlu görüş bildirmek üzere söz
aldıklarını varsayıyorum, görüşlerinin bu doğrultuda olduğunu bildiriyorum ve
milletvekili sıfatıyla Sayın Cemal Enginyurt'a söz veriyorum. Buyurun Sayın Enginyurt. (MHP sıralarından alkışlar) ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Farklı muamele niye Sayın
Başkan?.. BAŞKAN - Kime efendim? ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Cemal Enginyurt'a farklı muamele
niye? BAŞKAN - Sayın Yürür, İçtüzüğe göre önce gelen müracaat
sıraya alınır, diğer arkadaşların da -seçmenlere karşı mahcup olmamaları için-
isimlerini burada okumak zaruretini duydum. Buyurun Sayın Enginyurt. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmak
üzere... KAMER GENÇ (Tunceli) - İçtüzüğü kim uyguluyor?!. BAŞKAN - Her şeye karışmak zorunda değilsin Sayın Genç,
otur biraz yerinde, ayıp yani... Her şeye karışmak zorunda mısın?!. KAMER GENÇ (Tunceli) - Karışırım tabiî sen yanlış
yaparsan!.. CEMAL ENGİNYURT (Devamla) - ...Sayın Sefer Koçak'ın
vermiş olduğu teklifi desteklemek üzere söz almış bulunuyorum, hepinize saygı
ve sevgilerimi sunuyorum. Sayın Koçak, Ordu'ya üniversite kurulmasının
gereklerini ve şartlarını en iyi şekilde ifade etti. Bu kürsüden, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bir milletvekili olarak, sadece Ordu'nun değil, Yozgat'ın,
Çorum'un, Rize'nin, Osmaniye'nin, Ağrı'nın, Kastamonu'nun, Kilis'in de
üniversitesi olması gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla, eğitimin en önemli
gereklerinden birisi olan üniversitenin -o ilin de kalkınması açısından büyük
faydalar sağlayacak bu eğitim müessesesinin- Ordu İline kurulmasını da canı
gönülden arzu ediyorum. Sayın Koçak'ın da ifade ettiği gibi, Ordulular,
devletine karşı gerçekten büyük bir kadirşinaslık göstermişler, vergi
tahakkukunda 33 üncü sırada, vergi tahsilatında 36 ncı sırada yer alarak
devlete gerçekten gerekli ödevlerini yerine getirmişlerdir; ama, cumhuriyetin
kuruluşundan bu tarafa, bu kürsüden, herkes, muhakkak ki, kendi ilinin hizmet
almadığını söyler, ama, Ordu'yu bilenler, siyasetle ilgilenen herkes bilir ki,
Ordu, ciddî anlamda -Türkiye Cumhuriyeti geçmiş dönem hükümetleri de dahil
olmak üzere- hiçbir devlet katkısı almayan bir vilayet olarak büyük bir
mağduriyet çekmiştir. Bugün, bu mağduriyetin giderilmesi noktasında sizlere bir
vazife düşmüştür; Sayın Koçak'ın Ordu üniversitesiyle ilgili teklifinin gündeme
alınması, bizler için, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, 57 nci hükümetin ve
sizlerin büyük bir teveccühü olacaktır. Ben, hepinizin ilgisini, alakasını bekliyor, hepinize
Ordulular adına saygı ve sevgilerimi sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP ve DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Enginyurt. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Son önergeyi okutuyorum: 5.- Adana Milletvekilleri M. Halit Dağlı,
Musa Öztürk ve Ali Halaman'ın, Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/495) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri (4/379) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 23.3.2000 tarihinde vermiş olduğumuz, Kozan adı ile bir
il kurulması hakkında kanun teklifimiz, havale edildiği İçişleri ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarında bugüne kadar görüşülememiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınması hususunda gereğini arz ederiz. 15.3.2001
BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Dağlı; buyurun.
(DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır efendim. MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; aylardan beri komisyonlarda bekleyen Kozan İlçemizin il
olmasıyla ilgili, Adana milletvekili iki arkadaşımla birlikte vermiş olduğum
kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması konusunda söz almış bulunmaktayım;
bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Anayasamızın öngördüğü ve İçişleri Bakanlığımızın da
konuya bu şekilde yaklaştığı, bir ilçenin il olmasıyla ilgili belli objektif
kriterler vardır. Bir ilçe, şayet il olacaksa, bu objektif kriterlere uyması
gereklidir. Nedir bu objektif kriterler; bunlara baktığımız vakit, nüfus
yoğunluğu, hinterlant, ulaşım, ekonomik yapı, kamu hizmetlerinin yeterli
derecede yapılıp yapılmadığı, halkın talepleri ve ayrılacağı ile etkisi. Şimdi, bu objektif kriterleri baz alarak Kozan'ın
durumunu değerlendirdiğimiz vakit, coğrafya bakımından, Kozan, 2 265 kilometre
idarî sınırı, 85 000 merkez ilçe nüfusu, 400 000 civarında hinterlandıyla
birçok ilimizden büyük bir ilçedir. Ulaşım açısından konuya yaklaştığımız vakit, Feke,
Saimbeyli ve Tufanbeyli İlçeleri ile Adana İlinin ulaşımı ancak Kozan
içerisinden geçmek suretiyle sağlanmaktadır ve bugün, Adana'dan en uç noktada
olan Tufanbeyli'ye en hızlı vasıta Mercedes arabayla gitmek istediğiniz vakit 3
ile 3,5 saatta gitmeniz mümkündür, şayet, otobüsle gitmeye kalkarsanız, bu
süre, 5 ile 6 saat arasındadır. Bir ilden ilçe merkezine 5-6 saatte gidilirse;
bir başka ifadeyle, geniş bir hinterlanda sahip olan Adana İli, idarî bakımdan
hantal bir yapıya sahiptir. Kozan'ın il olmasıyla ilgili teklifimiz
gerçekleşirse, böylece, Adana İli de rahatlamış olacaktır. Ekonomik yapıdan değerlendirdiğimiz vakit, Adana'ya
bağlı bir ilçe olması nedeniyle, Kozan'a bağlanacak ilçelerin hepsi kırsal
olduğu için, Kozan'dan Adana İlimiz yoğun göçe sahne olmaktadır ve bu yoğun
göçün de Adana İlimize yüklediği büyük problemler, büyük sorunlar vardır;
özellikle, sağlıksız yapılaşma bakımından, yerel yönetimlerin de karşılaştığı
büyük problemlerle karşı karşıyadır. Şayet, teklifimiz kanunlaşırsa, böylece,
Adana İlimiz de hantallıktan kurtulmuş olacaktır. Kozan'ın tarihine baktığımız vakit, Kozan, Asurlular ve
Romalılar olmak üzere, birçok medeniyete merkezlik yapmış ilçelerden bir
tanesidir. Değerli milletvekilleri, Kozan, tarih içerisinde, 1920 yılına kadar
sancak olarak kalmış, 1923'te sancakların il yapılmasıyla beraber il olmuş ve
bu durumu, 1926 yılına kadar devam etmiştir; 1926 yılında da, tekrar, ilçe
olmuştur. Halkın talepleri bakımından değerlendirdiğimiz vakit...
Değerli milletvekilleri, Yüce Meclisimiz bu teklifimizi değerlendirecektir.
Psikolojik bakımdan da, Kozanlılar, bir an evvel, Kozan'ın il olmasını
beklemektedirler. Kozan'ın il yapılması gecikmiş bir hakkın iadesi olacaktır.
Yüce Meclisin bu hakkın iadesini yerine getireceğine inanıyor ve siz değerli
milletvekillerinin bu teklifimize olumlu yaklaşacağı düşüncesiyle, hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Dağlı. Milletvekili olarak Sayın Yakup Budak; buyurun. (FP
sıralarından alkışlar) Sayın Halaman da yerinden söz istemiş; ama, sanıyorum,
o da, aynı görüşü belirtiyor ve teklife katıldığını ifade ediyor, zaten, teklif
sahibi. Buyurun. YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler;
sözlerime başlarken Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarımızın vermiş oldukları Kozanımızın
il olmasıyla ilgili kanun teklifini elbette destekliyoruz. Gerçekten,
Kozanımız, bulunduğu çevre itibariyle, diğer merkezlere uzaklığı itibariyle,
aynı zamanda, sosyal ve kültürel yapısı itibariyle, ekonomik gelişmesi
itibariyle, tarımsal potansiyeli açısından da il olmayı hak etmiş Türkiyemizin
en güzel, en büyük ilçelerinden biridir. Bu zamana kadar, yüzyıllar boyunca çok değişik
medeniyetlere beşiklik etmiştir. Kozanoğlu Sancağının başkentliğini yapmıştır.
Gelişme potansiyeli itibariyle de en büyük ilçelerimizden biridir. Gerçekten, Kozan, çevresinde yer alan İmamoğlu,
Saimbeyli, Feke, Tufanbeyli gibi İlçelerimize merkezlik yapmaktadır.
Kozanımızda yüksekokullar vardır. Gelişmesi itibariyle, tarım arazisi
itibariyle ve ekonomik potansiyeli itibariyle de il olmayı çoktan hak etmiştir.
Kozanlılar da, bunu, Meclisimizden beklemektedirler. İnşallah, burada verilecek
kararla, hem Kozanımızın gelişmesine ve kalkınmadaki potansiyeline katkıda
bulunacağımızı hem de Kozanımızın bir il olarak Türkiyemizin güzel bağrında yer
alacağını ifade ediyorum. Teklifi uygun bulduğumuzu ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Budak. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. VII.-
SEÇİMLER A) Komİsyonlarda
AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm 1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda boşalan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Sinop Milletvekili Yaşar Topçu aday
gösterilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Oylarınıza sunup, karar yetersayısını
arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 5 dakika süre
vereceğim. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylamaya yapıldı) KAMER GENÇ (Tunceli) - Oylama süresi bitti, bundan
sonra gelen oy pusulalarını kabul etmeyiniz. BAŞKAN - Sayın Genç, bırakın, burada, biz yapacağımızı
biliyoruz. Sabırsızlanmayın efendim, ne söyleyeceğimi biliyor
musunuz siz? Sayın Genç, bakın, her şeye de müdahale etmek zorunda değilsiniz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Meclisi doğru yönetmedikten
sonra müdahale edeceğim. BAŞKAN - Siz her şeye karışmak zorunda değilsiniz. Lütfen, ben söz vermeden de konuşmayın. KAMER GENÇ (Tunceli) - Yanlış yaparsanız karışırım. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Yaşar Topçu'nun,
Plan ve Bütçe Komisyonu adaylığı için yapılan oylamada karar yetersayısı
bulunamamıştır. Birleşime, saat 17.00'de toplanmak üzere ara veriyorum, Kapanma Saati:
16.50 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
17.00 BAŞKAN:
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 109 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. VII.- SEÇİMLER (Devam) A) Komİsyonlarda
AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm (Devam) 1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim (Devam) BAŞKAN- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve
Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, aday gösterilen Sayın Yaşar
Topçu'yla ilgili seçim yapıyorduk. Seçim sırasında karar yetersayısı aranmıştı,
karar yetersayısına ulaşılamamıştı. Şimdi, yeniden, elektronik cihazla oylama yapacağım ve
karar yetersayısını arayacağım. Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın,
teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın,
oy pusulalarını aynı süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını; vekâleten
oy kullanacak Sayın Bakan var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve imzasını havi oy pusulasını, yine, belirlenen süre içerisinde
Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyor ve oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır; Sayın Yaşar Topçu'nun Plan ve Bütçe Komisyonuna seçilmesi kabul
edilmiştir. Alınan karar gereğince sözlü sorular ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleryile
Komisyonlardan Gelen Diğer" İşler kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) BAŞKAN - 10.01.2001 tarihli 42 nci Birleşimde,
İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilen Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin görüşülmeyen
maddeleri ile ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin
görüşmelerini erteliyoruz. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
İzleme Kurulları Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/851) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporunun
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa
Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 682) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır Hükümet?.. Hazır. 5 inci maddenin görüşmeleri tamamlanmış idi. Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6. - 3984 sayılı Kanunun 11 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Madde 11. - Üst Kurul, tam gün esasına göre
çalışır, haftada birden az olmamak üzere en az beş üye ile toplanır ve en az
beş üyenin aynı yönde oyuyla karar alır. Geçerli mazereti olmaksızın üst üste
üç kez toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş sayılır." BAŞKAN - Maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu
adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik. Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. FP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; 682 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı
maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, zayıflamış, halk desteğini
kaybetmiş bir iktidarın, medyanın arkasına sığınmak için Meclisi ve
milletvekillerini kullanmasını anlamak mümkün değil. Bu işlerin yapısal
değişiklikle ne alakası var diye bazen düşünüyorum. Bakınız, bazı
şeyler var ki, bunlar sembollerle ifade
edilir; mesela 3K gibi, 2M gibi. Ne
demek 3K; şöyle tarif ediyorlar:
Birincisi kasa gücü, ikincisi
kafa gücü, üçüncüsü de kas gücü. (1) 682 S.
Sayılı Basmayazı 23.5.2001 tarihli 107 nci Birleşim Tutanağına eklidir. Hâkimiyetinizi kurmak için para lazım; bunu alınteriyle
elde etmek kolay değil, ya devletin imkânlarını, teşviklerini kullanacaksınız
ya açıklardan istifadeyle müesseselerin, bankaların imkânlarını lehinize
çevireceksiniz ve o insanları da yanınıza almak suretiyle buralardan çeşitli
metalar elde edeceksiniz. Tabiî, bunları yapabilmek için de kafa gücüne
ihtiyacınız var. Ne demektir; beyinlere ihtiyacınız var, devletin değişik
kademelerinde görev yapmış, kanunun boşluklarını bilen insanları alıp
müesseselerinizde çalıştıracak ve bu arada, bu işi bilen hukukçu, maliyeci,
ekonomist ve teknik ilimlere vâkıf beyinleri ve ayrıca da üst seviyede görev
yapmış, çeşitli mahfillerle irtibatı olan insanlardan emekli olanları da yine
bu kadronuza dahil etmek suretiyle işinizi yürüteceksiniz. Gelelim kas gücüne, bu kaba kuvvete; normal yollardan
güç yetirilemeyen yerlerde de, usulüne göre iş yapacak adamları mutlaka devreye
sokmak gerekecektir. Özelleştirmelerde, banka satışlarında, ihalelerde neler
yapıldığını, televizyon ekranlarına yansıyan tehditleri, pazarlıkları hep
beraber seyrettik, gördük. Ayrıca, televizyon, gazete ve radyoların, kamuoyu
oluşturmadaki etkinliğini, gücünü hepimiz biliyor ve hakikaten, bu korkunç
gücün karşısında, ister istemez, kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor. Değerli arkadaşlar, bu televizyon ve gazeteler, bir
insanı, isterlerse bir gecede vezir, isterlerse bir gecede rezil edebilme
imkânına sahipler. Tabiî ki, bunlar yapılırken, sizin, kendinizi savunma
gücünüz ve imkânınız yok. Adamların bankası var, parası var, ticareti var,
müesseseleri var, holdingleri var, her şeyleri var; bu yüzden kimse karşı
çıkamıyor, onlarla mücadele edemiyor. Atılan çamurları, yapılan ithamları,
sizin kendi üzerinizden temizleme imkânınız yok; yani, eşit şartlarda
değilsiniz. Demokrasi, hukuk, özgürlük;
bunların hepsi lafta kalıyor. Bakınız, ayrıca, Amerika'da, yıllarca Dışişleri
Bakanlığı yapmış Henry Kissinger diyor ki: "2000'li yıllar 2M ile
şartlandırılacaktır; birinci (M) medya, ikinci (M) de mafyadır ve bunların
birbirleriyle ilintili olmadığı hiçbir zaman söylenemeyecek, iddia
edilemeyecektir." Siyaset, medya ve mafya aktörlerinin kelepçelendiği bir
dönemde, hapishanelere atıldığı bir dönemde, böyle bir kanun tasarısının Meclis
gündemine gelmesi kafaları karıştırıyor. Değerli arkadaşlar, özel radyo ve televizyonlarda yüzde
10'dan fazla hissesi bulunanların doğrudan ve dolaylı olarak devletten taahhüt
işi üstlenemeyeceklerine ve menkul kıymet borsalarında muamele
yapamayacaklarına ilişkin yasak, bu tasarıyla kaldırılmaktadır; patronların
birden fazla televizyon sahibi olması sınırlaması da böylece kalkmış bulunuyor
. Şimdi, bu kanun tasarısıyla getirilen şeyin şeffaflık
olduğu iddia ediliyor. Tabiî ki, biz de şeffaflıktan yanayız. Şeffaflık, medya
patronlarının kim olduğu, kimler olduğu manasında anlaşılmamalıdır; bu önemli
değil. Esas şeffaflığın, haberleşmede ve yayında doğruların ifade edilmesinde
olması gerekmektedir. Siz, olaylar vuku bulduğunda gazetelerin attığı
başlıkları, televizyon yayınlarını bir hatırlayın bakalım; biz, burnumuzun
dibini göremezken "on yıl ilerisini görüyoruz" diye az mı başlıklar
atıldı; hep beraber bunları seyrettik. Değerli arkadaşlar, RTÜK Başkanının kamuoyuna yapmış
olduğu açıklamalar çok ibret vericidir; "Bu tasarı, demokrasinin intihar
girişimidir. Medya, zaten, siyaset üzerinde çok ciddî bir baskı oluşturuyordu,
bundan sonra bu baskı daha da artacaktır. Belki de, artık, Türkiye'de,
iktidarları da medya belirleyecektir" diyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bazı medya kuruluşları,
bugün, zaten, kendilerini yasamanın da yürütmenin de yargının da üstünde bir
güç olarak görmektedir. Onlara yeni güçler verilmemeli, hatta, mevcut
güçlerinin bile dizginlenmesi için gereken düzenlemeler yapılmalıdır. Tabiî ki, bu tasarıyla, frekans planlama yetkisinin
Telekomünikasyon Kurumuna verilmesi, artık, ihale yapılmayacağı anlamına
geliyor. Hükümet zayıf olunca, medyanın taleplerine direnemiyor; hükümet güçsüz
olunca ve medyanın da biraz yüklenmesi halinde ayakta duramaz hale geliyor. O
nedenle, maalesef, böyle tavizler veriliyor. Frekans ihalesinin yapılmaması,
devlete 1 katrilyon liraya mal olmuştur, büyük bir kayıp meydana gelmiştir. IMF
kapılarında, Dünya Bankası kapılarında para peşinde koşulduğu bir zamanda, bu,
büyük bir kaynak israfıdır. Değerli arkadaşlar, buna benzer, İçişlerini Bakanının
da bir açıklaması var. Sayın Tantan'ın "medyanın tehdit terörü, siyaseti
ve bürokrasiyi kilitledi" beyanı düşündürücüdür. Hepinize saygılar sunarım. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çelik. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili
Sayın Murat Akın; buyurun. Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 682 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Üst Kurulun tam gün esasına
göre çalışacağını haftada en az bir gün toplanacağını ve bu toplantının en az,
beş kişiyle yapılacağını ve alınacak kararın da yine aynı yönde, beş kişinin oy
kullanmasıyla oluşacağını getiren bir hükümdür. Bu, umumiyetle tüm dernek,
vakıf ve sendika üst kurullarında benzeri toplantılara yönelik düzenlenmiş bir
maddedir. Değerli milletvekilleri, demokrasilerde yasama, yürütme
ve yargı güçlerine ilaveten, dördüncü kuvvet olarak kabul edilen basın, kısa
vadede toplumların yönetiminde ve yönlendirilmesinde, uzun vadede ise,
toplumların gelişmesinde ve demokratik erklerin, yasama, yürütme ve yargı
güçlerinin kullanılma biçimlerinin şekillendirilmesinde geniş anlamda, önemli
ve tek kuvvettir. Fonksiyonu ve müessiriyeti bakımından önemli olan bu
toplumsal kurumun, verimli ve etkili olarak çalışabilmesi için kamu yararı
ilkesini büyük bir dikkatle koruması gerekir. Kamu menfaatının nasıl ve ne
ölçüde gözetileceği ise, sadece basının değil, başta, beşinci kuvvet olarak
vasıflandırdığımız sivil toplum kuruluşları olmak üzere, hemen her kesimin
ortak mesuliyetleridir. Günümüzde basının gelişimi, piyasadaki rekabet ortamı,
basında sahipliğin düzenlenmesi ve çoğulculuğun sağlanması gerçeğiyle
örtüşmekte, toplumun, doğru bilgi ve haber alma hakkı her zamankinden daha
fazla önem kazanmaktadır. Türk medyasındaki mülkiyet ilişkileri ve ekonomik
örgütlenme biçiminde kaynaklanan meseleler, medya etiğinin önündeki önemli
engellerden biri haline gelmiştir. Maalesef, kamu yayıncılığı yapan TRT Kurumu,
etkinliğini ciddî ölçüde yitirmiş, kamu hizmeti yayıncılığı yapması öngörülen
özel yayıncılık, her bakımdan kontrol edilemez bir büyüme göstermeye
başlamıştır. Değerli milletvekilleri, basın, bir yandan ciddî ölçüde
tekelleşmiş iken, diğer yandan, yolsuzluklara bulaştığı açıkça bilinen ve
yargıya intikal eden basın patronları, kendilerinde güç vehmedip kamuoyunu
yanlış yönlendirme, panik ve öfkeye sevk etme eylemlerini alışkanlık haline
getirmiş, devlet ricalini haksız, yersiz ve sebepsiz biçimlerde tezvir ederek,
siyasî rant sağlama arayışlarını olağanlaştırmıştır. Buna mukabil, kamuoyu,
kuralsızlığın sürdüğü Türk basınında, medyasında, televizyon ve gazete sahip ve
yöneticilerinin, bizzat veya yanlarında kolayca buldukları yandaş ve
koruyucuları eliyle yanlı veya yanlış yönlendirilmekten, kamu otoritesinin
zedelenmesine yönelik sanal krizler oluşturmasından rahatsızlık duymaktadır. Değerli milletvekilleri, devlet büyüklerini, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve meri yasaları yanında, basının ulusal ve evrensel
yazılı kurallarıyla ve etik anlayışlarıyla da kaynağını bulan ilkelere aykırı
olarak, eleştiri sınırının ötesinde, küçük düşürücü yaklaşımlarla açık veya
zımnî tezvir içeren haber ve yorumlarla sayfalarına taşımakta ve bundan her
kesim ciddî kaygı duymaktadır. Bu değerlendirmeler ışığında, jeostratejik, jeoekonomik
ve jeopolitik bakımdan önemli fırsatlarla iç içe olan Türkiye'nin,
siyasetçisinden kamu yöneticisine, müteşebbislerinden sade vatandaşına kadar,
ülke sorunlarına duyarlı olması ve ciddî bir toplumsal sorumluluk anlayışıyla
ülkenin iyi yönlendirilmesine, en azından birer vatandaş olarak her kesimin,
bulunduğu kurum itibariyle katkı sağlaması gerekir. Türk basınının, ülkenin sahip olduğu dinamiklere ve
kinetiklere uygun olarak, yazılı, görsel, işitsel yayınları, kamu menfaatına
-eski tabirle, umuma hadim hizmetlerine- uygun olarak, yaşanan ağır sorunların
çözümünde, sorumluluk içerisinde, geleceğin Türkiyesine ve Türk insanına
sunarak, birey ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesinde önemli bir
yer tutması gerekir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içinde toparlar mısınız. MURAT AKIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, RTÜK,
haftada, bir, iki, üç, beş kez toplanıyor; ülkenin gündemi, aslında bu değil.
Ülkenin gündeminde, bu yıl 37 milyar dolarlık iç ve dış borç itfası söz
konusudur. Bugün, Hazine, borçlanmak istediği miktarı borçlanamamış; Türk
ticareti, Türk sanayii tabiri caizse bıçak sırtında yaşıyor. Acaba, bu ülke
ekonomisini idare edenler gelse, şu en mühim noktada bu 37 milyar dolar iç ve
dış borç itfası nasıl yapılacak... Bunu, dünya, Türkiye herkes takip ediyor. Ülkenin en önemli meselesi bu iken, hiç mesele olmayan
RTÜK'ü buraya taşıyıp, burada, şu Yüce Meclisin gündemini işgal etmenin doğru
olmadığı düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akın. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde dört adet önerge
vardır; ancak, İçtüzüğün 87 nci maddesine göre bunlardan üçünü işleme alacağım. Şimdi, önergeleri geliş sırasına göre okutup, sonra
işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 682 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluşu ve Yayınları Hakkındaki Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesinde düzenlenen 11 inci maddede yer alan "Geçerli mazereti
olmaksızın üst üste 3 kez toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş
sayılır" bölümü "Geçerli mazereti olmaksızın üst üste 2 kez
toplantıya katılmayan üyeleri çekilmiş sayılır" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 682 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 6 ncı maddesi ile değiştirilen 3984 sayılı Yasanın 11 inci maddesinin
ikinci cümlesinin "Geçerli mazereti olmaksızın üst üste dört kez
toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş sayılır" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okutacağım üçüncü
önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 682 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 11.- Üst Kurul, tam gün esasına göre
çalışır, haftada ikiden az olmamak üzere, en az 7 üye ile toplanır ve en az 7
üyenin aynı yönde oyuyla karar alır. Geçerli mazereti olmaksızın, üst üste üç
kez toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş sayılır." BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Ilıcak, buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 682 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 6 ncı
maddesinde Üst Kurulun karar nisabına ilişkin bir değişiklik önerdik; şimdi, bu
önergemiz üzerinde, önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum. RTÜK, çok ağır cezalar takdir edebiliyor; dolayısıyla,
4'e 5 karar almasın, hiç değilse 2'ye 7 karar alabilsin diye bu önergeyi
verdik. Şimdi, ekran karartılmıyor değil; RTÜK tarafından ekran
karartılabiliyor. İddiaların aksine, (a), (b) ve (c) şıklarına aykırı hareket
etmişseniz, uyarısız bir şekilde, bir ay ekran karartılabiliyor; iş, süresiz
karartmaya, hatta lisansın iptaline kadar gidebiliyor; yani, çok daha koyu bir
sansür var. Ayrıca, çok ağır para cezaları var. Buradan, özellikle
bölge televizyonlarını uyarmak istiyorum. Keşke, bölge milletvekillerine
ulaşabilseler ve keşke, bizim ipimiz çekiliyor aman dikkat diye, onları ikaz
edebilseler. Şimdi, bir bölge televizyonu, 125 milyar lira ceza ödeyebilir mi
ufacık bir hata yaptı diye?! Üstelik, düşünün ki, bunlar, siyasî direktifler
doğrultusunda alınacak kararlardır; çünkü, RTÜK'ün yapısı, daha ziyade siyasî
bir yapıya dönüştürülüyor. Burada, (a) ve (b) şıklarını tekrar hatırlatmak
istiyorum: Atatürk ilkelerine aykırılık, bölücülük, halkı kin ve düşmanlığa
sevk gibi, gayet muğlak tarifler. Bir anlamda, 312 nci madde, bu yasanın içine
taşınıyor ve bünyesi zayıf olan, özellikle, bölge televizyonları, RTÜK
üyelerinin beşinin dudağının arasında;
onlar da, talimatı iktidardan alacaklar. Ayrıca, yine, bu kanun, bir patrona, yüzde 25 izlenme
payına kadar, çok sayıda televizyon kanalının sahibi olma imkânını getirdi.
Dolayısıyla, izlenme oranına göre, birkaç ulusal kanalın sahibi olabilir; ama,
çok sayıda bölge televizyonunun sahibi olabilir; çünkü, bölge televizyonları
kendi yörelerinde ağırlıklı olmakla birlikte, izlenme oranları çok düşük olan
televizyonlardır. İşte bu kanun, yerel televizyonları sessizce kapatma
kanunudur. Değerli arkadaşlar, biz burada, güçsüzlerle güçlüler arasında,
kendilerine güç vehmedenler arasında bir mücadeleyi yaşıyoruz-demokrasi, halkın
doğru haber alma özgürlüğü- siyaseti, birkaç medya patronunun tahakkümünden
kurtarmaya çalışıyoruz, özellikle birinin tahakkümünden kurtarmaya çalışıyoruz. Değerli arkadaşlar, bugün, bizim sorunumuz, falanca
medya patronunun önündeki ihale engelini kaldırmak veyahut Danıştay kararını
aşarak onların yolunu açmak değil. "Bunu, şeffaflık adına yapıyoruz"
diyorlar; burada, şeffaflık yok. Şeffaflık... Hangi patron hangi televizyonun
sahibi zaten biz biliyoruz. Şeffaflık, haberlerin özel çıkarlardan etkilenmeden
kamuoyuna duyurulmasıdır. Bir telefon konuşmasını, burada, hatırlatmak
istiyorum. Bir medya patronunun yanında çalışan, bugün de aramızda olan bir
milletvekili, gazetesinin bir üst düzey yöneticisini arayarak, şöyle
uyarıyordu: "Cumhur Ersümer aleyhinde sakın yazı yazmayalım, bize ne kadar
yardımcı oldu biliyorsunuz". Belki gazete ve televizyon patronları enerji
ihalesine girmeseydi, bu enerji soygunu daha önce ortaya çıkacaktı, eğer medya
patronları banka ihalelerine girmeseydi, bu banka soygunu daha önce ortaya çıkacaktı.
Bakın, burada Danıştayın aldığı karar, içtihatı
birleştirme kararı. Burada, enerji ihaleleri iptal edilmiştir; biz, burada bu
iptal edilen enerji ihalelerinin önünü açmak üzere toplanmış bulunuyoruz
değerli arkadaşlar; bu bize yakışmaz! Size de yakışmaz MHP'li arkadaşlarım,
size de yakışmaz, size de yakışmaz DSP'li arkadaşlarım. Ben, geçen hafta cereyan eden nahoş bir olaya üzüntüyle
temas etmek istiyorum. Ben, MHP'li arkadaşlarımı hiçbir zaman kırmayı
düşünmedim. Ta, 12 Eylül öncesine gidelim. 12 Eylül döneminde, Milliyetçi
Hareket Partili arkadaşlarımız hapishanede iken, o zaman ben "Faşizm
Yargılanıyor" diye bir yazı yazmış ve üç aylık mahkûmiyet almıştım, helal
olsun. Oradaki mücadelemiz şu idi: Güçsüzün ezilmesini önlemek, haklıyı getirip
başa oturtmak. Bakın, 12 Eylül dönemi arkada kaldı, onlar, köşelerine
çekildiler; ama, sizler bu koltukta oturuyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Ilıcak, 1 dakika içinde toparlayınız. AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - O bakımdan, gelin, ben
eminim, sizler de yerel medyayı koruyacaksınız, sizler de güçsüzü koruyan
insanlarsınız; çünkü siz, buram buram Anadolu kokuyorsunuz. Birkaç medya,
özellikle bir medya patronuyla yapılan bir pazarlığa, ben eminim ki, bu
pazarlığa uymaya sizin gönlünüz razı gelmeyecek. Değerli arkadaşlar, gelin el ele verelim şu demokrasiyi
savunalım, biz millete borçluyuz. Bizi bu koltuklara medya patronları
getirmedi, sizleri medya patronları getirmedi, sizleri de getirmedi. Öyle ise,
el ele bu yanlışlığı düzeltelim; gelin bu yasayı geri çekelim, bir uyum
sağlayalım. Belki bir kişi bir medyanın patronu olabilsin; ama, üç tane
televizyon kanalının sahibi, hem de gazetelerin sahibi olmasın hem de banka
sahibi olmasın hem de kamu ihalesine girmesin. Gelin, bu milletin parasını
çaldırmayalım. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından
alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı,
gerekçesini Sayın Ilıcak'tan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım, karar
yetersayısı arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakikalık
süre vereceğim. Vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy pusulasını,
belirtilen süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergenin oylamasında
karar yetersayısı bulunamamıştır. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, İçtüzüğü
biliyorum, böyle bir mecburiyet yok; ama, her fırsatta karar yetersayısını
bulamıyor isek, karar yetersayısını sağlayacak çoğunluk sağlanamıyorsa, aç-kapa
görüntüsü fevkalade yanlıştır. Grup başkanvekilleriyle de istişare ederek,
birleşimi kapatmanızı teklif ediyorum; böyle bir mecburiyet olmamakla beraber. BAŞKAN - Efendim, siz grup başkanvekilleriyle kendi
aranızda o görüşmeyi yaparsanız, biz de gereğini yaparız. Birleşime, saat 17.50'de toplanmak üzere ara veriyorum. Kapanma
Saati: 17.35 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati:
17.50 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 109 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa
Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 682) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerlerini aldı. 6 ncı madde üzerinde Sayın Nazlı Ilıcak ve arkadaşları
tarafından verilen, komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve karar
yetersayısını arayacağım. Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen giremeyen üye arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde,
oy pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; bu arada, vekâleten oy
kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve imzasını havi oy pusulasını, yine aynı süre içerisinde,
Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyor; oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri, önerge kabul
edilmemiştir; karar yetersayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 682 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 6 ncı maddesiyle değiştirilen 3984 sayılı Yasanın 11 inci maddesinin
ikinci cümlesinin "geçerli mazereti olmaksızın üst üste dört kez
toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş sayılır" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Erbaş?.. FETHULLAH ERBAŞ
(Van) - Sayın Yanmaz konuşacaklar efendim. BAŞKAN - Sayın Yanmaz, buyurun. (FP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, yaklaşık bir haftadır, bu tasarı,
Türkiye'nin gündemini meşgul etmekte; hem Genel Kurulumuzu hem Türkiye'nin
gündemini hem medyamızı meşgul etmekte. Dolayısıyla, bu konu hakkında, bir
kamuoyu da oluşmuş durumda. Değerli arkadaşlar, öyle bir kamuoyu oluştu ki, konular
görüşüldükçe, tartışıldıkça, aradaki görüş farklılığı da gün geçtikçe
çoğalıyor; âdeta, derin uçurumlar oluşuyor. Değerli arkadaşlar, işin ilginç yanı, burada, Genel
Kurulda, biz, bu yasanın çıkarılmaması gerektiği noktasında fikir beyan
ederken, özellikle bu yasanın çıkması gerektiği noktasında İktidar Partisi
üyelerinin söz hakları olduğu halde, bu haklarını kullanmayıp, sadece susmakla,
bu yasa tasarısını pasif direnişle geçirmek istiyorlar. Değerli milletvekilleri, görünen o ki, bu yasa tasarısı
İktidar Partisi milletvekillerinin kendi aralarında bile içlerine sinmemiş
olduğundan olsa gerek, Genel Kurulda, bir haftadır, habire karar yetersayısı,
yoklama istenildiği halde, bu arkadaşlarımız buraya gelmiyorlar. O zaman,
bundan anlaşılan şu ki, liderlerin, İktidar Partisi üyelerine bir dayatması söz
konusu. Değerli arkadaşlar, bizim, kimseye kinimiz,
husumetimiz, garazımız yok. Biz, mutlaka, ülkede doğru bir kamuoyunun
oluşmasını, sağlıklı bir medyanın olmasını canı gönülden arzu etmekteyiz. Ben
inanıyorum ki, bu çatı altında bulunan herkes, bu ülkeyi seven herkes, sağlıklı
bir medyanın oluşmasını istiyordur; çünkü, böylece kamuoyu doğrudan bilgilenir
ve enformasyon doğru olur; ancak, arkadaşlar, görünen o ki, mevcut yasadan bile
daha kötüsü, daha çağdışı olanı geliyor. Mevcut yasada ekran karartmadan
şikâyet edilirken, gelecek olan yasada, bırakın ekran karartmayı, çok ağır para
cezaları, onun yanında ekran karartma, onun yanında da aklın ve hukukun hiç
kabul etmeyeceği bir şekilde, lisansın iptali, ekranın tamamen kapanması,
sadece ekran karartma değil, ekranın tamamen kapatılması söz konusu. Değerli arkadaşlar, bu yasa ülkemize hiçbir hayır
getirmez, biz bu kanaattayız. Değerli arkadaşlar, bizi bu fikre alıştıran yegâne şey,
geçmişte medyanın notunun kırık olması, mazisinin kötü olması... Bakın, Cüneyt
Arcayürek'in "Etekli Demokrasi" diye bir kitabı var, okursanız
görürsünüz; o zamanın ekonomiden sorumlu bakanı, genel başkan olabilmek için,
başbakan olabilmek için medyayla nasıl bir ilişki içerisine girmiş, nasıl
teşvikler vermiş, nasıl ucuz krediler vermiş ve devletin kaynakları nasıl
peşkeş çekilmiş, orada bir bir sıralanmakta... Bu çerçeve içerisinde, yine, şimdi, o süreci
yaşadığımız 28 Şubat süreci içerisinde, medyada ne tür asparagas haberlerin
üretildiği, kamuoyunun nasıl oluştuğu, istenilen haberlerin nasıl maniple
edildiği, masa başında haberin üretildiği herkesin bilgisi dahilindedir ve
herkesin bildiği konulardır. Bu çerçeve içerisinde, değerli arkadaşlar, bu
yasanın, ben inanıyorum ki, siz, değerli iktidar partisi üyeleri tarafından da
bir sağduyu gösterilerek, tekrar, komisyona getirilip, enine boyuna
tartışılması, hiç olmazsa, bir uzlaşmanın, bir konsensüsün oluşması gerekir
diye düşünüyorum. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir diğer konu, mevcut
yasadan şikâyet ediliyor, illegal çalışmalardan şikâyet ediliyor; bir
şeffaflığın, açıklığın olması isteniyor. Doğrudur; bu, hepimizin arzusu,
isteğidir; fakat, öyle ilginç bir tablo karşımıza çıkıyor ki, çok affedersiniz,
ama, sanki, bükülemeyen el öpülüyormuş gibime geliyor. Değerli arkadaşlar, illegal halde bu kadar çalışan
medya bu ihalelere giriyorsa, borsada oynuyorsa, her istediğini yapıyorsa,
yüzde 20'den fazla hisseye sahipse, yüzde 10'dan fazla sahip olup bir de
ihalelere girebiliyorsa, düşünün, biz, bunu yasal hale getirirsek, bunlar neler
neler yapmazlar ve ben inanıyorum ki, bu yasayla Türkiye'de Berlusconi özlemi
içerisinde olan insanlar var. Nereden çıktı İtalya'da bu Berlusconi,
bizimkilerin iştahları birden kabardı ve bu yasa, hiç, bayram değil seyran
değil diyen Nevzat Hocamın dediği gibi, bir anda gündeme geldi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayın Sayın Yanmaz. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bizim tekrar tekrar söylemek istediğimiz şey şu: Özellikle, burada, siz değerli
arkadaşların da toplanmamalarından, sıkıntılarını, endişelerini anlıyoruz.
İnanıyoruz ki, siz de kendi parti grubunuzda birtakım baskılar oluşturarak bu
yasanın, tekrar, komisyona geri getirilip, komisyonlarda görüşülüp ve bu yasama
dönemi kapanmadan bu konuyu da tekrar Genel Kurula getirip, sağlıklı bir
medyamızın oluşması için, kamuoyumuzun daha doğru bilgi alması için, daha doğru
enforme edilmesi için, yeni bir yasa, hepimizin arzu ettiği, toplumun,
kamuoyunun konsensüs içerisinde olduğu bir yasa çıkarılır diye düşünüyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Görüşülmekte olan 682 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesinde düzenlenen 11 inci maddede yer alan "Geçerli mazereti
olmaksızın üst üste üç kez toplantıya katılmayan Üst Kurul üyeleri çekilmiş
sayılır" bölümü "Geçerli mazereti olmaksızın üst üste iki kez
toplantıya katılmayan üyeler çekilmiş sayılır" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Aslan Polat (Erzurum) ve arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Hükümet?.. DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet
katılmıyor. Buyurun Sayın Aslan Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Konuşmama başlamadan önce, yaklaşık bir saat önce
Erzurum ve çevresinde olan 4,6 şiddetindeki depremden dolayı da bütün
hemşerilerime geçmiş olsun diyorum. Gerçi, önemli bir zarar yok; ama, yine de
bir deprem tehlikesi bizim orada yine başladı. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, biz, neden
bu üst kurula iki toplantı dahil üst üste gelmeyenin üyeliğinin düşmesini
teklif ettik; şundan ettik: Üst kurula seçilen üyelerin bu kurula ciddî ciddî
gelmeleri lazım. Sayın milletvekilleri, şimdi, hepimizin de bildiği gibi,
bundan önceki dönemde, üst kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisinde iktidar ve
muhalefet milletvekillerince seçiliyordu. Şimdi, bu üst kurulun yapısı tamamen
devletçi bir hal aldı. 2 üye YÖK tarafından, 1 üye de MGK'dan bu üst kurula
gelecek ve bunları da hükümet seçecek. Dolayısıyla, bu 9 üyenin 3'ü, şu anda,
bu hükümet tarafından da son derece tenkit edilen YÖK ve sivilleşmesi istenen
MGK'nın göstereceği üyeler olacaklar. Dolayısıyla, burada -bu 3 üyenin oraya
devam edeceği belli zaten- diğer üyelerin de hiç olmazsa bu toplantıya devam
edip, biraz, kararların sivil olarak alınmalarına yardım etmelerinin önemli
olduğunu belirtmek istiyorum. Sayın milletvekilleri, şimdi, kendimizi hiç
yanıltmayalım. Günlerden beri iktidar partisi milletvekillerinin söylemiş
olduğu bir konu var; diyorlar ki: "Biz, şeffaflığı sağlamak için bunu
getiriyoruz." Şeffaflığı sağlamaktan maksat nedir; televizyon sahiplerinin
kimler olduğu belli olsun deniliyor. Halbuki, mevcut yasada da, zaten,
televizyonlardaki bu anonim şirket hisseleri şahsa, nama yazılı. Hisseler nama
yazılı olduğu için, aslında, kimlere ait olduğu bellidir; fakat, nedense,
hükümet, bunların üzerine gitmiyor, adalete ve hukuka inandığını söyleyen bu
hükümet, Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulunun, devlet ihalelerine giren
radyo ve televizyon sahiplerinin yüzde 10'dan fazla hisseleri varsa, bu
hisselerin iptal edilmesine karar alır
almaz, alelacele bu tasarıyı Meclise getirdi ve sırf o ihaleyi alan, yani,
enerji ihaleleri ve diğer devlet ihalelerini alan televizyon sahiplerinin almış
olduğu ihaleler iptal edilmesin diye bu
tasarıyı getirdi. Bunun en basit ispatı, Demokratik Sol Parti Grubu adına
burada konuşma yapan sözcünün ifadelerinde vardır. Şimdi, Demokratik Sol Parti
Grubu adına konuşan arkadaş, burada aynen şunları söyledi: "Kamu
ihalelerine girme yasağı konusuna. 3984 Sayılı Yasadaki bu sınırlama..."
Devam ediyor "Böyle bir hüküm, girişim özgürlüğünü açıkça
sınırlamaktadır" diyor. Şimdi, Demokratik Sol Partililerin girişim
özgürlüğünden, özgürlükten anladığı, radyo ve televizyon sahiplerinin kamu
ihalelerine girmeme özgürlüğüdür; ama, diğer taraftan, düşünce özgürlüğü yokmuş
bu ülkede, memurların grev, sendika özgürlüğü yokmuş, işçiler cumhuriyet
tarihinin en düşük toplusözleşmesini yapıyorlarmış, Sayın Tarım Bakanı buğday
fiyatlarına istediği fiyatı veremiyor, Derviş'in dediği rakamı kabul etmek
zorunda kalıyormuş; bunlar hiç önemli değil! Demokratik Sol Partinin
sözcülerinin bütün özelliği, ihalelere... İşte, burada tutanak; aynen, aynen...
Sayın Başkan, şuradan aynen okuyayım, halk nasıl
anlıyorsa öyle anlasın. Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan arkadaşın aynı
konuşmaları: "...kamu ihalelerine girme yasağı konusuna. 3984 sayılı
Yasadaki bu sınırlama..." diyor, devam ediyor "Böyle bir hüküm,
girişim özgürlüğünü de açıkça sınırlamaktadır..." diyor ve devam ediyor
"Koç Grubu, Sabancı Grubu ve Anadolu Grubu dışında tüm sermaye gruplarının
radyo ve televizyonları vardır." Halbuki öyle bir şey yok... 500 tane...
Alın, vergi verenlere bakın, içlerinde radyo televizyon sahibi olanlar 3-4
kişiyi geçmez. Hal böyle iken, sermaye birikimi olan her gruba kamu
ihalelerine girme yasağı koyarsanız, özelleştirmeyi kiminle yapacaksınız?
Şimdi, radyo ve televizyon kurumlarından özelleştirme yapanların bugün
birçoğunun da DGM'de olduğunu herkes biliyor; ama, ne var; o şahısları, yani
"girişim özgürlüğü" diye, radyo ve televizyon sahiplerinin kamu
ihalesi alması özgürlünü savunma hakkı kala kala sosyal demokratların
temsilcilerine kalıyor. İşte, bunun için de sizi halk tenkit ediyor; etmeye de
haklıdırlar. Sayın milletvekilleri, şimdi, bir konu daha var; bu da
çok önemli. Sayın İçişleri Bakanının bile bir ifadesi var; diyor ki:
"Medyanın tehdit terörü, siyaseti ve bürokrasiyi kilitlemiştir." Kim
diyor bunu; bu hükümetin İçişleri Bakanı diyor. Şimdi, bu medya teröründen bu
kadar şikâyet ederken, siz, bunların borsada oynamalarını serbest hale
getirirseniz, kamu ihalelerine girmelerini serbest hale getirirseniz, birkaç
tane televizyon sahibi olmalarını isterseniz, bu sene, tüm bu kamu ihalelerini
-İçişleri Bakanının ifadesinde "terör" kabul ettiği- bunlara vermeye
çalışırsanız, bu ülkede girişim özgürlüğü mü olur; yoksa, bir despotluk mu
olur; bunu hepinizin takdirine sunuyorum. Şimdi, bu tasarının bütün özelliği zaten budur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika müsaade
eder misiniz... BAŞKAN - Buyurun. ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, şimdi, mesele
şu: Bu tasarının üç büyük özelliği var: Birincisi, radyo ve televizyon
sahiplerinin ihaleye girmesi. İkincisi, 2 nci maddedeki (a) ve (b)
fıkralarıyla, 312 nci maddeye getirdiğiniz bu fıkralarla, Anadolu'daki ve
Türkiye'deki, istemediğiniz, aykırı yayın yapan bütün televizyonları
kapatılması. Üçüncüsü, Anadolu basınına büyük para cezası getiren... Anadolu'yu
susturmak istiyorsunuz. Anadolu basınını susturmak, esasında, Milliyetçi
Hareket Partisinin de işine gelmemesi lazım; çünkü, bu Anadolu basını, yine, ne
de olsa, halkın oradan temsilcilerinin çok olduğu insanlara yarar. Şimdi, sizin bu getirdiğiniz yasa -başka hiçbir izahı
yok- halkın içerisinde pek tanınmayan; fakat, halka yanlış bir imajla tarif
edilen ve yeni kurulacak olan Derviş hükümetini destekleme yasasıdır, başka
hiçbir şey değildir. Siz, bu getirdiğiniz yasayla, bu televizyon sahipleri,
sabahtan akşama kadar, Derviş tenisi eline böyle aldı, topa böyle vurdu, böyle
baktı diyecek ve siz de bunlara yardımcı olmuş olacaksınız. Hepiniz tekrar düşünün; bu tasarıyı, Anayasa
Komisyonuna çekin, orada tekrar tartışın diyor; saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Polat. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı,
gerekçesini Sayın Polat'tan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısı arayacağım. Evet, önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir. III. - YOKLAMA BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin oylanmasından
önce, bir yoklama isteği var; talepte bulunan arkadaşların Genel Kurul
salonunda hazır bulunup bulunmadıklarını arayacağım: Sayın Yakup Budak?.. Burada. Sayın Niyazi Yanmaz?.. Burada. Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Yahya Akman?.. Burada. Sayın Nezir Aydın?.. Burada. Sayın Mehmet Bekâroğlu?.. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Tekabbül ediyorsunuz. Sayın Yasin Hatiboğlu?.. Burada. Sayın Nazlı Ilıcak?.. Burada. Sayın İsmail Kahraman?.. Sayın Musa Uzunkaya (Samsun) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Tekabbül ediyorsunuz. Sayın Zeki Okudan?.. Burada. Sayın Hüseyin Kansu?.. MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Çiçek tekabbül ediyor. Sayın İrfan Gündüz?.. Burada. Sayın Azmi Ateş?.. Burada. Sayın Veysel Candan?.. Burada. Sayın İsmail Özgün?.. Burada. Sayın Mehmet Özyol?.. Burada. Sayın Altan Karapaşaoğlu?.. Burada. Sayın Osman Aslan?.. Burada. Sayın Mahfuz Güler?.. Burada. Sayın Fethullah Erbaş?.. Burada. Sayın Fehim Adak?.. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Günbey tekabbül ediyor. Bu 21 arkadaşımızın sisteme girmemelerini istiyorum. Yoklamayı, elektronik cihazla yapacağım, 3 dakikalık
süre vereceğim. Yoklama pusulası gönderecek sayın üyelerin, Genel
Kuruldan ayrılmamalarını özellikle rica ediyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın grup başkanvekilleri, toplantı
yetersayımız yok. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, efendim,
bendeniz görüşümü arz edeyim izniniz olursa; 3 defa... BAŞKAN - Efendim, arza gerek yok Sayın Hatiboğlu. Ben,
sadece, arkadaşlardan eğilim alacağım; yoksa, gereğini yapacağım. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Güzel kardeşim, ben de o
arkadaşlardan biriyim; ben de eğilimimi arz ediyorum. BAŞKAN - Buyurun efendim; siz, kapatalım mı diyorsunuz? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, onu arz
ediyorum; 3 defa karar yetersayısını aradık; şimdi, bir de yoklama istedik.
İzin verirseniz, arkadaşlarımız da uygun görürse, kapatalım efendim. AYDIN TÜMEN (Ankara) - 15 dakika ara verelim. BEYHAN ASLAN (Denizli) - 15 dakika ara verelim Sayın
Başkan. BAŞKAN - Saat 18.30'da toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum efendim. Kapanma
Saati: 18.18 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma Saati:
18.30 BAŞKAN:
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 109 uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. III. - YO K L
A M A BAŞKAN- 6 ncı maddenin oylanması sırasında yoklama
isteği gelmişti ve Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, yeniden yoklama yapacağım. Yoklamayı elektronik
cihazla yapacağım ve 3 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde yoklama pusulalarını Başkanlığımıza
ulaştırmalarını rica ediyor ve yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
yoktur. Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 30 Mayıs 2001 Çarşamba günü alınan karar gereğince saat 14.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma
Saati: 18.35 |
|