DÖNEM : 21 CİLT : 63 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 101 inci
Birleşim 12 . 5 . 2001 Cumartesi İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa I. –
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMA IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Ankara Milletvekili Melda Bayer'in, Anneler Gününe ilişkin
gündemdışı konuşması 2. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Türkiye'nin jeopolitik ve
jeostratejik konumuna ve tarihî geleneğine uygun olmayan gelişmelere ilişkin
gündemdışı konuşması 3. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın, aşırı yağışlar nedeniyle Hatay
ve civarında meydana gelen sel felaketine ve alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın
cevabı B) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI 1. – Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Mustafa Murat Sökmenoğlu'nun, bir
gazetede yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devletini rencide edici ifadeyi Divan
olarak şiddetle protesto ettiklerine, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin ve
asil Türk Milletinin seksen yıl önce mandacılık zihniyetini kesinlikle
reddettiğine, kendi güç ve kudretiyle her türlü esaret zincirlerini kırarak
bugünkü yüksek konumuna ulaştığına ilişkin konuşması V. – ÖNERİLER 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerileri VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı
: 527) 2. – Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/742, 1/405) (S. Sayısı : 599) 3. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)
4. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri
Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir
Milletvekili İ.Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592) 5. – Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç
Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666) 6. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin
Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/859) (S. Sayısı : 677) VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şeker pancarı fiyatına ve
üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet
Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3818) 2. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, pancar çiftçisinin bazı
sorunlarına ilişkin sorusu ve ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/4037) 3. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bakanlıkta çalışan danışman ve
başdanışmanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/4162) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı. Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan, Darende İlçesi'nin sosyal ve
kültürel, Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol, Adıyaman İlinin ekonomik, Sorunlarına, Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Türk Dili ve Yunus Emre'yi anma
törenlerine; İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Merkezî İdare ile Mahallî İdareler Arasında Görev Bölüşümü ve Hizmet
İlişkilerinin Esasları ile Mahallî İdarelere İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; İçişleri, Plan ve
Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarının geri verildiği bildirildi. 11 Mayıs 2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 671 sıra sayılı Kanun
Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 6 ncı sırasına alınmasına, 11
Mayıs 2001 Cuma günkü birleşimde, gündemin 7 nci sırasına kadar olan tasarı ve
tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan : TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı:527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından; Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının (1/742, 1/405) (S.Sayısı : 599), Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/53) (S.Sayısı : 433), Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/757, 2/603 2/605) (S. Sayısı
: 592), Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı : 666); Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından; Ertelendi. Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısının
(1/858) (S.Sayısı:671) görüşmeleri tamamlandı. Yapılan açık oylamadan sonra
kabul edilip kanunlaştığı açıklandı. Alınan karar gereğince, 12 Mayıs 2001 Cumartesi günü saat 14.00'te
toplanmak üzere, birleşime 00.12'de son verildi.
II. – GELEN KÂĞITLAR 12 . 5 . 2001
CUMARTESİ Rapor 1. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve
Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı : 677) (Dağıtma tarihi :
12.5.2001) (GÜNDEME) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 14.00 12 Mayıs 2001
Cumartesi BAŞKAN:
Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 101 inci Birleşimini
açıyorum. Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı ilk söz, Anneler Günü hakkında söz isteyen,
Ankara Milletvekili Sayın Melda Bayer'e aittir. Buyurun Sayın Bayer. (DSP sıralarından alkışlar) IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Ankara Milletvekili Melda Bayer'in,
Anneler Gününe ilişkin gündemdışı konuşması
"Ana" kelimesi, ulusumuz için çok değerlidir.
Anayurttan Anadolu'ya geldik. Ana dilimiz güzel Türkçemizle Anayasamızı yaptık.
Anayasa, Üçüncü Bölüm, madde 41: "Aile, Türk
toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve
çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak
için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." Bu güzel sözlerin hayata geçirilmesi için epey yol
aldık; ama, yeterli mi?.. Daha, çok çalışmamız gerekiyor; çünkü, ulusumuzun
çağdaş ülkeler seviyesine ulaşmasında ve Büyük Atatürk'ün söylediği gibi, bu
seviyenin de üstüne çıkmasında, temel yapıtaşı olan ailenin önemi yadsınamaz. Türk ailesinin, geleneklerinden gelen bir birliği,
bağlılığı, dayanışma gücü vardır; bu, bizi ayakta tutan güçtür. Analar
özverilidir, analar dünyadaki en büyük güçle donatılmışlardır; sevgiyle. Geleneksel aile düzeninde, çocuklar, bazı
kısıtlamalarla eğitilseler de, bu sevgiyle büyürler; ama, bu yetmez. Bu
sevgiyi, bilgiyle yoğurmak gerekiyor. Çocuk, 6 yaşına kadar ailedeki davranışları,
duyguları, inançları ve kültürü, bir sünger gibi emerek büyür; ilk eğitimini
aileden, özellikle anneden alır. Anneler öğretir karanlıktan korkmamayı,
öcülerin olmadığını, cesur olmayı, temizliği, çevreyi kirletmemeyi, yaşayan
bütün varlıkları incitmemeyi, paylaşmayı, yalan söylememeyi, çalmamayı. (DSP
sıralarından alkışlar) Yalnızca, bilmediklerini öğretemez. Onun için, bu sevgi,
bilgiyle yoğrulmalıdır. Bilgi çağında, hâlâ, okuma yazması olmayan analarımız
var. Çocuk planlamasını bilmeyip, hâlâ, doyurup okutabildiğinden fazla çocuk
sahibi olan analarımız var. Yeni yüzyılın olanaklarından herkesin hakça pay
alabilmesi eğitimle olur; onun için, sekiz yıllık temel eğitim, geleceğimizin
anaları olacak kız çocuklarımızın ufkunu genişletecektir. Unutmayalım ki,
ilerleme, kadın ve erkeğin birlikte verdiği mücadeleyle olur. Analarımız dedik; sevgiyle büyütürler çocuklarını...
Okul çağındaki çocuğu çalışmak zorunda olan hangi anne mutludur?! Merdivenlerle
dolu çevrede yaşayan engelli çocukların anneleri, yaşama katamadıkları
yavruları için her gün neler hisseder?! Terörün her çeşidine kurban veren
annelerin yaralarını kim sarabilir?! Bir kadın, anne olmasa da, düşünüp sahip çıkabildiği,
yaşam koşullarını iyileştirebildiği çocuk sayısı kadar anadır. Görevimiz, bu
özverili insanların gereksinimi olan yasaları en kısa zamanda çıkarmak ve var
olanların da uygulamasının takipçisi olmaktır; çünkü, bir anneye verilebilecek
en iyi hediye, çocukların ihtiyaçlarına uygun, yaşanabilir bir dünya
yaratmaktır. Sözlerime son verirken, tüm annelere, sevgi ve saygılar
sunarım; artık aramızda olmayan annelerimizi de rahmetle anarım. Annesini
kaybedenler bilir; bir parçanız da onunla beraber toprak olur; ama, onun
sevgisi ve bilinci, sizinle beraber yaşar; kim bilir, nerede, aynı vatanın
toprağı olana dek. Hepinize saygılarımı sunarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Melda Bayer, teşekkür ederim efendim. Ben de, bütün annelerin yarınki bayramını kutluyorum
efendim. Sayın Ünal, söz talep etmişsiniz; buyurun efendim. NESRİN ÜNAL (Antalya) - Çanakkale geçilmez deyip,
oğulları Akif ve Hüseyin'i Sarıkamış'ta şehit veren, Oğuz Amcayı, kocasını
Çanakkale'de savaşa yollayan, küçük oğlu Mustafa'yı, evde kaput bulamayıp
perdeden diktiği kıyafetle Tekirdağ'a askere yollayan kadınlarımızın devamı
olan; vatanın birliği ve bütünlüğü ve bayrak için, gözbebeği gibi baktığı
çocuklarını, askere, şehit olacağını bile bile yollayan; tarlada, kara toprağın
bağrında elleri nasır tutan; çarpık kentleşmede işinden evine koşan ve
kariyerinde yükselmek için her zaman erkeklerden daha fazla gayret göstermek
zorunda olan; yolsuzlukla, gelir adaletsizliğiyle, enflasyonla mücadele eden,
fedakârlığın büyüğünü yapan; toplumun direği aileyi koruyan güzel
kadınlarımızın, annelerimizin bu güzel gününü kutluyor ve kadın olarak,
sizlerden, Meclisten, annelerimiz adına, karar verme mekanizmalarında yeterince
temsil edilebilmek için, ayrı ve fazla değil, geleneklerimizden, inancımızdan
ve Türk kültüründen gelen eşit haklarımızı istiyoruz. Saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Diğer gruplar da size iştirak ediyor efendim; beş
siyasî parti grubu, Anneler Gününün Türk Milletine hayırlı ve uğurlu olmasını
temenni ediyor. Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz,
Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu ve tarihî geleneğine uygun
olmayan gelişmeler hakkında söz isteyen, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet
Çiçek'e aittir. Buyurun Sayın Çiçek. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika... Malum, bugün, süremizi güzel kullanmamız lazım efendim. 2. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in,
Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumuna ve tarihî geleneğine uygun
olmayan gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; ben de, bütün annelerin Anneler Gününü kutlayarak
sözlerime başlıyorum. Annelerin günü, sadece bir gün olmaz; bütün günler
annelerin günü... (Alkışlar) Çünkü, insanın ahretteki en son ideali olan yer
cennettir; o cennet de, Peygamberimizin ifadesiyle, annelerin ayaklarının
altına serilmiştir. Saygıdeğer milletvekilleri, hükümetin kurulduğu
zamandan bu yana, Parlamento, iktidarı ve muhalefetiyle, zaman olarak güzel
performans sergiledi; geçmiş dönemlere nazaran çok güzel çalıştı diyebiliriz;
ama, çıkarılan kanunların aynı güzellikte olduğunu söylememiz mümkün değil.
Millî varlığımızı, ulusal egemenliğimizi, Meclisimizin manevî şahsiyetini
rencide edici birçok tavır ve davranışa şahit olduk bu Mecliste;. bunu da zaman
zaman dile getirdik. Alenen ve resmen, IMF dahil, uluslararası şirketlerin
tayin ve tespit ettiği görüşler, kanun teklifi olarak Yüce Meclisin
komisyonlarına geldi; kelimesi bile değiştirilmeden komisyonlardan Meclis Genel
Kuruluna sevk edildi; Genel Kurulda, bütün muhalefetlere rağmen, bu kanunlar
aynen kanunlaştı. Hatta "15 günde 15 kanun" denildi; kanunlara
adlar verildi; yeni gelen kanunlarımızın adı da "Derviş kanunları"
oldu. Sayın Derviş, Başbakan ve Yardımcılarını iknada zorlandığı zamanlar,
onların huzurunda IMF Başkanını telefonla aradı; oradan aldığı direktiflerle
ısrarlarını sürdürdü. Sayın milletvekilleri, geleneği olan devletlerin ve
milletlerin kimlikleri vardır; adı, soyadı, baba adı, dede adı vardır. Bizim
milletimizin adı, Türk Milletidir. Devletimizin adı, Türkiye Cumhuriyeti
Devletidir. Osmanlının, Selçuklunun, ta milattan önceki yıllara dayanan Türk
devletlerinin devamıyız. (MHP sıralarından alkışlar) Kimliğimizi belirleyen temel değerler, soyumuzdur,
kültürümüzdür, tarihimizdir, dinimizdir, dilimizdir, millî gururumuzdur,
onurumuzdur. Bu değerlerimizi, canımız pahasına bugüne kadar korumuşuz, can
vermişiz; ama, asla, köleleşmemişiz, bir ülkenin mandası olmamışız. Bugün, 15
milyar dolar karşılığında bütün bunlardan vazgeçtiğimizin farkında mısınız?.. Ne yazık ki, son yıllarda, bilhassa son günlerde,
milletimizin ve her ferdinin gönlünü yaralayan kötü, çok kötü muamelelere
muhatap oluyoruz; Ulusumuzun vazgeçilmez haklarını bir bir başkalarına
devrediyoruz, azarlanıyoruz, kınanıyoruz, Avrupa mahkemelerinde mahkûm ediliyoruz.
Avrupalılaşma sevdasına, Avrupa Birliğinin üyesi olma uğruna, millî
değerlerimizden taviz vere vere, âdeta köleleştik, mandalaştık. Modernleşelim,
Batılılaşalım; ama, asla, köleleşmeyelim saygıdeğer milletvekilleri! Ekonomimizin özkaynaklarını, Batılılar istiyor diye,
bir bir Batılı tekellere terk ediyoruz. Devlet, milletin menfaatlarını koruyan
devlet olmalıdır. Ulusun menfaatlarını koruyacak devlet anlayışını
yerleştirmeliyiz. Millî devletimiz yok ediliyor. Sayın Derviş'in programı, bir
ekonomik programdan çok, bir "devletleştirmeme" ve
"devletsizleştirme" programı. Saygıdeğer milletvekilleri, yakında, şirketler,
holdingler, onların oluşturduğu lobiler tarafından yönetilmeye başlayacağız
galiba. IMF'nin kayyumu, evvela ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı oluyor;
büyükelçiler, sonra devlet başkanlarının talimatlarını alıyoruz. Ayrı ayrı
destek verdiğimizi ifade etmemizi istiyorlar. Derviş'in programına son mektuplu
destek Bush'tan geldi. Bu destekten sonra hükümet, programını terk ediyor,
ilgili bakanın programını desteklediğini ifade ediyor. Hükümet, bu program
benim programım demiyor. Amerika Başkanının mektuplu tavsiyesiyle Sayın
Derviş'in bütün isteklerini eksiksiz, itirazsız aynen uyguluyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çiçek, toparlar mısınız lütfen. MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Sayın Başbakan açıkladı:
"Ne yapalım, mecburuz; para veren kuruluşların isteklerini de yerine
getireceğiz" diyor. Doğru söylüyor, Dördüncü Murat da öyle söylemişti:
"Borç para almaya alışanlar, buyruk almaya da alışırlar." Metot, aynı
metot. Saygıdeğer milletvekilleri, son yıllarda, çukurda iyice
dayak yedik. Amerikalılar, Afrika'da maymunları ve filleri avlamak için bir
çukur kazıyorlar; o çukurun içine düşüyorlar; ondan sonra, simsiyah elbiseli,
siyah gözlüklü birisi iniyor ve dayakla maymunu eğitiyor. Sonra beyaz elbiseli
giriyor; ona, muz veriyor. Beyaz elbiseliyi, kendisini kurtaran insan olarak
görüyor, şükran ifadesi olarak ona yapışıyor ve ebediyen ona medyunu şükran
oluyor. Son yıllarda çukurda oldukça fazla dayak yedik, kan
revan içindeyiz. Güneydoğu'da PKK'nın kurucusu ve yöneticisi bunlar; lojistik
destek veren bunlar; silah veren bunlar; beynelmilel kuruluşlarda bölücülüğün
avukatlığını yapanlar bunlar; Türk Ordusunu Kıbrıs'ta işgalci ordu görenler
bunlar; bir yerde kuzu, öbür yerde kurt, ihtilaflı konularımızın planlayıcısı,
uygulayıcısı bunlar; yerli-yabancı bütün terör teşkilatlarının kurucusu, hamisi
bunlar; milletimizin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yeltenenler bunlar; planlayanlar,
programlayanlar bunlar. Bütün işlerin takibini ülkenin hukuk müesseselerinden
aldık; savunmamızı da Türk Silahlı Kuvvetlerini, yasamada Meclisimizi by-pass
ettik. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Evet, Sayın Çiçek... MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Sözlerimi şöyle tamamlıyorum:
Sayın milletvekilleri, millet, Meclisine, bunun için, güvenmiyor; millet,
seçtiğine vekillerine güvenmiyor. Milleti açlığa, sefalete, ıstıraba gark eden
kanunları bu Meclis çıkarıyor. Hükümetine hiç güvenmiyor. Hükümetin, 10-15
milyar dolar alacağız diye, Batı karşısında teslimiyetçi, onur kırıcı tavrını
tasvip etmek mümkün değil. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri,
ülkemizin egemenlik ve bekası kendilerine emanet edilen sizler... BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz... MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Bitiriyorum. BAŞKAN - Sayın Çiçek, lütfen efendim... Sataşmaya mahal
kalmadan, lütfen... Çok güzel bir konuşma yaptınız, millî hislerimizi
okşadınız... MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım. ...Yüce Meclisin değerli üyeleri, bu ülkenin bağımsızlığını ve egemenliğini
koruyacağınıza yemin ettiniz. Yemininizi tekrar hatırlayınız; "devletin
varlığı ve bekasını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin
kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağız" dediniz. Atatürk ve arkadaşları, bu ülkeyi millete emanet etti,
milletin gençliğine emanet etti ve ben, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin ilk cümleleriyle
sözlerimi bitirmek istiyorum: "Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk
cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve
istikbalinin yegâne temeli budur. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait
içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç
olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." Saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Çiçek, teşekkür ederiz. B) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI 1. – Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili
Mustafa Murat Sökmenoğlu'nun, bir gazetede yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini rencide edici ifadeyi Divan olarak şiddetle protesto ettiklerine,
Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin ve asil Türk Milletinin seksen yıl önce
mandacılık zihniyetini kesinlikle reddettiğine, kendi güç ve kudretiyle her
türlü esaret zincirlerini kırarak bugünkü yüksek konumuna ulaştığına ilişkin
konuşması BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün, bir gazetemizin
yazarının kaleminden, seksen yıllık bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletini
rencide edici bir ifade yer almıştır. "Manda" kavramının, sözlükteki
iki ayrı anlamını birbirine karıştırıp, yabancıları savunur tarzdaki ifadeyi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu andaki Divan olarak, şiddetle protesto
ediyoruz. Eşsiz Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti ve asil Türk
Milleti, seksen yıl önce mandacılık zihniyetini kesinlikle reddetmiş, kendi güç
ve kudretiyle her türlü esaret zincirlerini kırarak, bugünkü yüksek konumuna
ulaşmıştır. Türk Milleti olarak biz, köklü ve saygın bir millet
olmanın onur ve olgunluğuna sahibiz. Hesap soracak ve hesap verebilecek tek
makam, millî hâkimiyetin kayıtsız, şartsız tek sahibi olan Yüce Türk
Milletidir. Saygılarımla arz ederim efendim. (Alkışlar) Gündemdışı üçüncü söz, Hatay'da meydana gelen sel
felaketi hakkında söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'a aittir. Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar) A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam) 3. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın,
aşırı yağışlar nedeniyle Hatay ve civarında meydana gelen sel felaketine ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın cevabı MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hatay'da yaşanan sel felaketi hakkında bilgi sunmak üzere söz
aldım; Muhterem Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadığımız
felaket karşısında, zatıâlinizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli
üyelerinin gösterdiği duyarlılığa çok teşekkür ediyorum; Hatay halkı adına çok
teşekkür ediyorum. Bu duyarlılığın devamını bekliyoruz. Hatay'da yaşayan tüm
insanlar, büyük bir felaket karşısında, sizlerin ve devletimizin ilgisine çok
muhtaç durumdalar. Bir anda tüm varlığını kaybeden veya büyük oranda zarar
gören insanların, hayatı, programı, hayalleri yıkılan insanların çaresizliğini,
bu Mecliste bulunan birçok arkadaşımız, kendi bölgelerinde yaşadıkları
felaketler sonrasında insanlarda görmüşlerdir, hatırlayacaklardır; özellikle
deprem bölgesinin milletvekili olan arkadaşlarım, bu durumu çok iyi bilirler. Şimdi, Hatay halkı, uçan kuştan yardım, destek
ummaktadır; hükümetimizden, Meclisimizden, sizlerden, tüm milletimizden,
herkesten kendilerine el uzatmalarını beklemektedir. Değerli milletvekilleri, pazartesiyi salıya bağlayan
gece, yani 7-8 Mayıs 2001 tarihinin gecesinde başlayan ve uzun süre aralıksız
devam eden aşırı yağmur ki, metrekareye yaklaşık 500 kilogram olduğu
söylenmektedir, bunun normalinin 25 kilogram olduğu da biliniyor sonrasında,
Hatay'ın birçok yerinde oluşan sel, önünde neyi bulduysa süpürüp götürmüş ve
büyük bir felakete sebep olmuştur. Yağışlar, Hatay'daki tüm tarım alanlarını
olumsuz yönde etkilemiş, zarar vermiş; ancak, bildiğimiz kadarıyla, yaklaşık
300 000 dekar arazide tüm ürün yok olmuştur. Onbeş gün sonra hasat edilecek
buğdaylar yok olmuştur. Henüz yeni çıkan pamuklar, maalesef, yok olmuştur.
Sebze alanları, narenciye bahçeleri selin önünde yok olup gitmiştir. Ekilen
tütünler yok olmuştur; bu sene bir daha da ekilebilmesi mümkün değildir,
mevsimi geçmiştir. Öncelikle, tütünde ve pamukta, bu durum büyük bir handikap
yaratmaktadır. Seralarımız yok olmuştur. Başta Antakya olmak üzere, birçok
ilçemiz, güzelim ilçelerimiz, parklarımız, caddelerimiz yok oldu, çamur deryası
haline geldi, altyapı, kanalizasyon, su, elektrik, tüm eserlerimiz, emeklerimiz
ortadan kalktı, tesislerimiz perişan oldu. Karayollarımız, köprülerimiz, ıslah
ettiğimiz dereler, maalesef, sel yatağı haline geldi. Esnaflarımızın,
sanayicilerimiz tesisleri, sanayi sitelerimiz sel altında, çamur altında kaldı.
Stoklarımız, ekipmanlarımız, aletlerimiz, tezgâhlarımız, maalesef, büyük zarar
gördü. Birçok vatandaşımızın oturduğu evler sular altında kaldı, oturulamaz
hale geldi, yıkıldı. Belediyelerimiz, zaten çok zordaydı, tam anlamıyla ifade
ediyorum göçtüler. Medeniyet merkezi Antakya ve turizm merkezi Arsuz, bu selden
büyük zararlar gördü. Değerli milletvekilleri, Hatay'ın ve Hataylıların
kayıpları gerçekten çok büyüktür. Devletimiz, ilk andan itibaren afete müdahale
etti. Adana Valisinin başkanlığında oluşturulan kriz masası gereken tüm
tedbirleri aldı. Vatandaşımız sağduyu sahibi, paniklemeden, görevlilerle
işbirliği içinde felaket sonrası yaraları sarmaya çalışıyor. Yerel yöneticiler,
belediye başkanlarımız yoğun bir gayret içindeler. Allah'a şükür ki, büyük bir
can kaybı yok, 2 ölü ve 1 kaybımız var. Hatay milletvekilleri olarak, ilk günden itibaren
vatandaşlarımızın arasında olduk. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf
Gökalp, ilk gün Hatay'a geldi; tarım alanlarını ve yerleşim bölgelerindeki
hasarı yerinde gördü, vatandaşlarımıza hitap etti. Devlet Bakanımız Rüştü Kâzım
Yücelen hemen akabinde sahadaydı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız. Devlet Bakanımız Mustafa Yılmaz'ı unutmayın. MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Devlet Bakanımız Sayın
Mustafa Yılmaz Bey de hemen ertesi gün sahadaydı, Hatay'daydı. Önümüzdeki
günlerde, Bayındırlık ve İskân Bakanımız ile Enerji Bakanımızın da Hatay'a
geleceklerini biliyoruz, Hataylılar onları beklemektedir. Ayrıca, bölgede
birçok genel müdür, birçok bölge müdürü, birçok teknik eleman ve iş makineleri
yaraları sarmaya gayret göstermektedir. Buradan sizin huzurunuzda, başta Sayın
Vali ve belediye başkanlarımız olmak üzere, Hatay'daki tüm görevlilere yürekten
teşekkür ediyorum. Değerli milletvekilleri, biliyorum, inanıyorum,
Türkiye, Hatay'ı ve Hataylıyı bu felaket karşısında yalnız bırakmayacaktır, ne
gerekiyorsa onu yapacaktır. Hatay'ın tüm yaraları sarılacaktır. Bizler bunların
takipçisi olacağız. Hükümetimiz, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı, ilk
günde Hatay'ı afet etkinlik kapsamına aldılar; hükümet toplantısında da durum
görüşülecektir. Ümit ediyoruz ki, Hatay'a gereken yapılacaktır Sayın Başbakan
Yardımcım; ancak, sizlerin de katkısıyla, huzurlarınızda hükümetimize,
Hataylıların aşağıdaki isteklerini, Hataylılar adına arz etmek istiyorum: Çiftçilerimizin mahsulü ölmüştür, borçları faizsiz
olarak ertelenmelidir. Geçen yılın pamuk ürünü için ödenecek olan 9 sent prim
ödemesine, öncelikle Hatay'dan başlanılmalıdır. Tütün üreticisinin 2001 yılı mahsulü yok olmuştur; ama,
2000 yılı mahsulü henüz daha satın alınmamıştır. Bu tütüne kota
uygulanmamalıdır. Özellikle, mısır ve pamuk tohumu acilen temin edilerek
çiftçiye dağıtılmalı, sebze, tahıl, narenciye ve serada meydana gelen hasar,
belli oranda karşılanmalıdır. Belediyelerimizin altyapıları devletimiz tarafından
yapılmalıdır; belediyelerimiz bunun altından kalkamaz. Belediyelerimizin afet kapsamına alınması ve
borçlarının ertelenmesi, bir başka talebimizdir. Esnaf ve sanayicilerimizin hasarları belli oranda
karşılanmalı, kredi plasmanları artırılmalı ve borçları ertelenmelidir. Balıkçılarımız çok zor durumdadır. Balıkçı barınağını,
maalesef, hükümetimiz ve daha önceki hükümetler tamamlayamadığı için,
balıkçılarımız açık denizde tüm teknelerini kaybetmiş bulunmaktalar; yardım
edilmelidir. Hatay'daki devlet yatırımlarına öncelik verilmeli,
ödenekleri artırılmalı ve mümkünse kısa zamanda tamamlanmalıdır. Değerli milletvekilleri, felaketleri, musibetleri hayra
vesile kılmakta bu millet mahirdir. İnanıyorum, Hatay'ın yaşadığı bu elim
felaketi de elbirliğiyle hayra, güzelliğe tebdil edeceğiz, Hatay'ı yeniden inşa
edeceğiz. Biz, bu günlerde bir oluruz, birlik oluruz, güzel oluruz, özümüze
döneriz, dünyaya örnek oluruz. Sizler oldukça, milletimiz oldukça, biz Hataylılar,
kendimizi çaresiz ve yalnız hissetmiyoruz. Hatay milletvekilleri olarak konunun
takipçisi olacağız, en kısa sürede tüm bu yaraları saracağız. Hataylılara
geçmiş olsun. Müsaadenizle, Hataylı ve tüm annelerin Anneler Gününü
ben de kutluyorum. Desteğinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Efendim, müsaadenizle -Başbakan Yardımcımız da burada
ben de bir Hataylı olarak bir istirhamda bulunacağım. Sayın Başbakan, Enerji Bakanlığı vekâleten idare
edildiği sırada, Hataylı olarak bir bürokratik engelle karşılaşmışız. Bugüne
kadar tahsil edilmeyen TEDAŞ'ın elektrik fatura bedelleri, bu ay sonuna kadar
tahsil edilirse yüzde 6; eğer, tahsilat mümkün olmazsa, yüzde 15 faizle
tahsiline gidilmesi için karar verilmiş. Malumunuz, böyle bir sel felaketinde
-afet bu- çiftçilerin parası yok. Onun için, lütfeder, el atarsanız, yeni
Bakanımızın bu konuyu bir müddet ertelemesinde fayda olduğunu, Hataylılar
olarak sizden istirham ediyorum. Teşekkür ediyorum. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI A. MESUT YILMAZ
(Rize) - Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Başbakan. DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI A. MESUT YILMAZ
(Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değerli Milletvekilimizin
Meclis Genel Kurul gündemine getirdiği Hatay'daki sel afeti, hakikaten, baştan
tahmin ettiğimizin çok ötesinde bir kayba neden olmuştur; tek tesellimiz, bu
felaketteki can kaybımızın az olmasıdır. Bildiğiniz gibi, hükümetimiz, Hatay'ı sele maruz kalan
bölgeyi afet bölgesi ilan etmiştir. Başbakanlık Acil Destek Fonundan ve Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan Hatay Valiliği emrine gerekli maddî
yardımda bulunulmuştur. Ayrıca, Maliye Bakanlığımız, afete maruz kalan
belediyelere, Mahallî İdareler Fonundan gerekli katkıyı sağlamıştır. 3 Bakan
arkadaşımız, afet bölgesinde incelemeler yapmışlardır. Bakanlar Kurulumuzun ilk
toplantısında, Bakanlarımızın verecekleri bilgiler ışığında, hükümet olarak,
Hatayımızın yaralarının sarılması için gerekli bütün tedbirler alınacaktır.
Hasar tespitleri halen yürütülmektedir. Maliye Bakanlığımız kendi yetkisine
dayanarak vergi mükelleflerinin vadesi gelen vergilerini iki ay ertelemiştir;
ama, ileride bu tekrar gözden geçirilebilecektir. Ben, bu vesileyle, Hatay'daki bütün vatandaşlarımıza
tekrar başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hükümetimizin bu
meseleyi hassasiyetle takip edeceğini, Sayın Başkanımızın biraz önce dile
getirdiği hususun da Enerji Bakanlığımız tarafından dikkatle ele alınacağını
ifade ediyorum. Saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Başbakan. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
müşterek bir önerileri vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra oylarınıza
sunacağım efendim. V. – ÖNERİLER 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve
ANAP Gruplarının müşterek önerileri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 12 Mayıs 2001 Cumartesi günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Öneri: 12 Mayıs 2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 677
sıra sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin
Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının,
48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 6 ncı sırasına alınması, 12 Mayıs 2001
Cumartesi günkü birleşimde gündemin 7 nci sırasına kadar olan tasarı ve
tekliflerin görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması
önerilmiştir. BAŞKAN - Aleyhte, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni
Doğan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç günde üç defa Danışma Kurulu toplandı; yani, Meclisin
gündemi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi, daha önce, haftada bir yaz
boz tahtasına çevriliyordu; üç gündür, her gün yaz boz tahtasına çevrilmeye
başlandı. Bunda, gelen mektupların, giden mektupların ne ölçüde payı var; onu,
sizin takdirlerinize bırakıyorum. Aslında, Meclis gündemi, çok acil durumlarda, Danışma
Kurulu önerileriyle değiştirilebilir; buna kimsenin itirazı yok, Meclisin
İçtüzüğü de buna müsait. Ama, bugün acil ne var, bilmiyorum; doğrusu, bu
Telekomun aciliyeti nereden kaynaklanıyor, onu bilemiyorum; IMF, bundan dolayı
çok katı şart koşuyor; niye bunu böyle yapıyor, bilemiyoruz. Acaba, Telekom
zarar mı ediyor; Sayın Bakanın ifadelerine göre; hayır, zarar etmiyor. Devlete,
devletin bütçesine bir yük mü getiriyor; hayır, bunu da yapmıyor. Teknolojisi
mi eski; hayır, en çağdaş teknolojiye sahip; ama, bunu özelleştirmede acelemiz
var. Bakın, ben şunu söylüyorum Fazilet Partisi Grubu adına:
Biz, özelleştirmeye karşı değiliz, özelleştirme yapılmalıdır; ama, Türkiye'den
mal kaçırır gibi yapılan özelleştirmeye karşıyız. Biz, bir konuyu dikkatle
izliyoruz. Sayın Ulaştırma Bakanı, üç aydır bu konuda feryat ediyor, üç aydır
çığlık atıyor; Türk basını, sağ olsun, kırk kere vuruyor, bir kere dinlemiyor.
Bizim istediğimiz şey şudur: Sayın Ulaştırma Bakanının dinlenmesi, birtakım
gerekçeleri var, ona karşı duyarlılık gösterilmesi. Hiç kimse, IMF'nin, Kemal
Derviş'in, Türkiye'yi, Ulaştırma Bakanından daha fazla düşündüğünü, daha fazla
sevdiğini iddia edemez. (FP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, taş atıp da kolu yorulmayanlar
için, Türkiye'nin son iyi şeylerinin kaybedilmesi çok önemli değildir. Bakın,
dikkatle söylüyorum, altını çize size söylüyorum: Taş atıp da kolu
yorulmayanlar için, bu ülkenin değerlerini, bu ülkenin son iyi şeylerini feda
etmek çok kolaydır. (DSP sıralarından "Doğru düzgün Türkçe konuş"
sesleri) Derin Türkçe konuşuyorum arkadaşlar, derin Türkçe konuşuyorum; MHP'li
arkadaşlarım çok iyi anlar o derin Türkçe'yi. Değerli arkadaşlar, taş atıp da kolu yorulmayanlardan
kastım şudur: Ben, 40 haneli bir köyde doğdum, Torosların ortasında. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - İyi ki doğdun. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, iyi ki doğdum. O köyde, Birinci Dünya Harbinde şehit edilen, şehit
olan 38 kişi var. Taş atıp da kolu yorulmak budur; eğer bunu anlarsak, taş atıp
da kolu yorulmak budur. (DSP sıralarından gürültüler) AVNİ DOĞAN (Devamla) - Laf atmayın DSP'liler... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Ama senin yaptığın çok ayıp! AVNİ DOĞAN (Devamla) - Beş yıldır, yedi yıldır, on
yıldır bu kürsüye çıkıp bir defa konuşamayanların, milletin kürsüsüne gelip bir
defa konuşamayanların attığı lafı ben beş paraya almam, millet de almaz; çıkın,
burada konuşun. (FP sıralarından alkışlar) Bu millet, bozgunlarda fetih düşü görmekten usanmıştır;
yeter! Artık, millet bozgun yaşarken, onlara fetih düşü üflemeyin, artık
gerçeklere dönün. Bakın, bugünkü gazeteden bir örnek: "Öksüz golü
yedi, Telekom hızla komisyondan geçti." Sayın Öksüz, siz gol yemediniz,
Türkiye yedi golü ve tarih sizin bütün yaptıklarınıza şahit olacaktır. Biz,
muhalefet partisi olarak, anamuhalefet olarak sizin duyarlılığınıza sonuna
kadar katılıyoruz. Siz gerekeni yaptınız, siz Türk Milletinin bir ferdi olmanın
gereğini yaptınız; bu millet sizi takdirle alkışlıyor. (DSP sıralarından
"biz de alkışlıyoruz" sesleri, gürültüler) BAŞKAN -Lütfen efendim, lütfen... AVNİ DOĞAN (Devamla) - Bir başka konu: "IMF
istedi, Telekom yönetimi değişiyor." Telekom yönetimi değişebilir, Telekom
özelleştirilebilir. Cumhuriyet hükümetleri, milletin bu Yüce Meclisi, Telekom
yönetimini değiştirir, Telekomu da özelleştirir; ama, bu, IMF istedi diye, IMF
dayattı diye yapılamaz. Bütün mesele budur, bizim duyarlı olduğumuz mesele
budur; yoksa, Telekomun özelleştirilmesine falan karşı değiliz, bunun aciliyeti
de yok. Bakın, dünyanın neresinde olursa olsun, telekomlar
özelleştirilirken, ilgili silahlı kuvvetlerinin çok ciddî şekilde görüşü
alınmıştır. Aynı duyarlılık, bizim Silahlı Kuvvetlerimizde de var; aşağı
yukarı, Sayın Bakanın duyarlılığıyla örtüşen bir duyarlılık. Şimdi, bir başka konu: Çok acil özelleştirmek
istiyoruz, pazartesine bırakmak istemiyoruz; ama, necip Türk basınına
bakarsanız, bunun alıcısı da yok; yani, bu, beş para etmez, alıcısı da yok. Ee,
acelemiz niye, alıcısı yoksa?! Burada yapılmak istenilen bir şey var... Esasen
alıcısı var, alıcısı hazır. Niye hazır olmasın ki, mal varlığı 50 milyar dolar,
siz satacaksınız 2,5-3 milyar dolara; niye hazır olmasın ki?! Ama, şu veriliyor
Türkiye'ye; Türkiye'ye verilmek istenilen şey şu: Bunun alıcısı yoktu, zaten
kimse almıyordu, bunu satmazsak da IMF bize para vermeyecekti, ne yapalım, (x)
ya da (y) müşteri oldu. İnşallah, bu (x) veya (y) bizim düşündüğümüz şey
değildir. İnşallah, Türkiye'de Ortodoks bir sıkıntı yaşamıyoruzdur; bunu
söylemek istiyorum. Şimdi, garip bir şey; bakın, Özkök'ün bugünkü
yazısından... Kanıma dokunduğu için burada okuyorum; aradım, telefonlarıma
çıkmadı. BAŞKAN - Sayın Doğan, biraz evvelki söylediğim,
kürsüden cevap verdiğim, Sayın Özkök'ün yazısınaydı. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, bir cümle. BAŞKAN - Hayır, ben verdim cevabını, siz de verin. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Vereceğim. "Tarafsız saha gözlemcilerinin çevrelerine
anlattığına bakılırsa, Bahçeli çok sinirliydi, buna karşılık, Derviş son derece
sakin. Derviş'in bu sakinliği, DSP'lileri de, ANAP'lıları da şaşırtmış.
Toplantı hakkında ayrıntılı bilgiye sahip bir kişi, biraz şakayla karışık
biçimde şu yorumu yapıyor: Bu Anglosaksonlar ne kadar farklı." Hiçbir şey söylemiyorum; saygılar sunuyorum. Bu Anglosaksonlar çok farklı; biz de biliyoruz! (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, başka söz isteyen?.. Yok. Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Efendim, istirham ederim Sayın Erbaş... Bunda karar
yetersayısı vardı da, onun için söylüyorum. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Olup olmaması önemli değil ki. BAŞKAN - Efendim, erken davranın bir daha. Oylamaya
geçtikten sonra isteyemezsiniz. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde İçtüzüğün
88 inci maddesine göre Komisyona geri verilen Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen
maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa ulaşmadığından, ertelenmiştir. Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine,
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine başlayacağız. 2. – Adalet
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/742, 1/405) (S. Sayısı : 599) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı
Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine
başlayacağız. 3. – Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişik Yapılmasına İlişkin 624
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız. 4. – Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının;
Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli
Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ. Yaşar Dedelek ile Antalya
Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri,
Milli Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S.
Sayısı : 592) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız. 5. – Sosyal
Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal
Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699)
(S. Sayısı : 666) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, 6 ncı
sıraya alınan, Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin
Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının görüşmelerine başlıyoruz. 6. – Telgraf
ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım
Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S.
Sayısı : 677) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. Komisyon raporu 677 sıra sayısıyla bastırılıp,
dağıtılmıştır. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde,
şahısları adına, söz isteyip de, aynı saatte dilekçe veren sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum ve ayrıca kura çekeceğim efendim. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP
(Sıvas) Sayın Başkan, bana söz
vermediniz. BAŞKAN - Başbakan konuştu yerinize, ondan. Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın), Halil Çalık (Kocaeli),
Osman Kılıç (İstanbul), Ayşe Gürocak (Ankara), Erol Karan (Karabük), Mehmet
Yaşar Ünal (Uşak), Aslan Polat (Erzurum). Bu sayın milletvekilleri, saat
11.15'te, aynı anda, söz istemişlerdir. Mükerrem Levent
(Niğde) 11.25, Ali Rıza Gönül (Aydın) 12.45, Gaffar Yakın (Afyon) 14.13'te söz
istemişlerdir. Şimdi, aynı anda söz isteyen sayın milletvekilleri için
kura çekeceğim... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, İktidar Partisine
mensup milletvekilleri, İçtüzükte konuşma hakkımızı kestiler. Müsaade etsinler,
biz de konuşalım efendim. BAŞKAN - Belli olmaz, dün sizi çektim, bugün de
çekebilirim, ne çıkarsa bahtınıza. (1) 677 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir. 1 - Erol Karan (Karabük), 2 - Osman Kılıç (İstanbul).
Bir tane daha çekeyim mi efendim, ne olur ne olmaz diye; Ayşe Gürocak (Ankara). Efendim, tümü üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Zonguldak Milletvekili Sayın Ömer Barutçu; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 20 dakikadır. DYP GRUBU ADINA ÖMER BARUTÇU (Zonguldak)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon
İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 57 nci Cumhuriyet Hükümeti,
Yüce Meclise, birtakım çevrelerin diktesiyle bazı kanun tasarılarını getiriyor.
Getirilen kanun tasarılarının büyük bölümü acele getirildiği için, ya eksik
veya göstermelik olarak buraya geliyor. Bir misal vereyim: Burada kısa bir
müddet evvel Sivil Havacılık Kanun Tasarısını görüştük. Komisyonda, sivil
havacılık teşkilatının yeniden yapılandırılması kanun tasarısı bekliyor.
Herkes, çıksın istiyor; Millî Güvenlik Kurulu istiyor, Yüksek Havacılık Şûrası
istiyor, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü istiyor, bütün kuruluşlar istiyor
ve Sayın Ulaştırma Bakanı da çok istiyor; fakat, bu tasarı buraya gelmiyor,
sadece bir tek maddedeki değişiklik geliyor: Türk Hava Yollarının ücret
tarifelerinin onayı. Bu onay yetkisi Sayın Bakandan alınıyor, Türk Hava
Yollarına veriliyor. Ne olurdu, Yüksek Havacılık Şûrası kararları da göz önüne
alınarak, bu kanun burada tam anlamıyla çıksaydı. Bakın, 6 Kasım 1996 ve 12 Şubat 1997 tarihlerinde
-benim bakanlığım döneminde- Amerika Birleşik Devletleri Türkiye Büyükelçisi,
Ulaştırma Bakanı olarak bana iki yazı gönderdi. Bu yazıyı, özet olarak, Yüce
Meclise arz etmek istiyorum. Diyor ki Sayın Büyükelçi: "Birleşik Devletler
Ulaştırma Bakanı, İstanbul Atatürk Uluslararası Hava Limanının güvenlik
durumuyla ilgili ilişikteki gizli mektubu size acilen iletmemi talep etmiştir.
Bize, elverişli bir zamanda, şahsen görüşme fırsatının verilmesini
dilerim." Biz de, kendisine randevu veriyoruz. Gizli olduğu için, ben,
Amerika Birleşik Devletleri Ulaştırma Bakanının yazısını burada okumuyorum.
Yalnız, gizlilik var; ama, burada çok önemli bir şey var; deniliyor ki:
"Türkiye'de sivil havacılık otoritesi, çok geri durumda; uluslararası
şartlara uygun bir çalışma düzeni içinde değil. Bunu, bir an evvel
kanunlaştırın." Bize bazı tavsiyelerde bulunuluyor. Ne zaman; 6 Kasım
1996'da. Biz, gereğini yapıyoruz ve 12 Şubat 1997'de, yine, Amerika Birleşik
Devletleri Ulaştırma Bakanı, bize, bir yazı yazıyor "her iki hükümet için
de model teşkil edecek bu konudaki muhteşem işbirliğiniz için bakanınıza şahsen
teşekkür etmek istiyorum" diyor ve Birleşik Amerika Ulaştırma Bakanının da
teşekkürünü sunuyor Bakanlığa; ne için; işte, biz, o arada, sivil havacılık
otoritesi için çalışmaları başlatıyoruz; taslak hazır; bakanlıktan ayrıldığımız
gün, taslak, Ulaştırma Bakanlığında hazır. O günden bugüne, birtakım Ulaştırma
Bakanı arkadaşlarımız görevler alıyor ve o tasarı orada kalıyor. Bu, fevkalade
önemlidir değerli milletvekilleri. Sivil havacılık otoritesi kanununu buradan
çıkarmadığınız takdirde -ki komisyondadır- bir gün gelirler, bizim bütün
havaalanlarımızı tehlikeli bulurlar ve buraya ne Amerika Birleşik Devletleri,
ne de Avrupa uçak gönderir. Bu fevkalade önemlidir. Sayın Bakanın tekrar
dikkatlerini çekiyorum ve Sayın Bakana, bu konuda, Doğru Yol Partisi Grubu
olarak da yardımcı olacağımızı ifade etmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarıları,
çoğunlukla, akşam komisyonda görüşülüp ertesi gün Genel Kurula gönderiliyor.
Hiçbir sözcü konu üzerinde tam çalışma imkânı bulamıyor; şahsen ben bulamadım.
Özellikle muhalefet partileri sözcüleri için söylüyorum. İktidar partisi
sözcüleri zaten müzakerelerde yoklar. Onlar, bu hükümette, dış çevrelerin altın
hisse temsilcisi olarak atadığı bir bakanın dikte ettiği konulara zaten karşı
çıkamıyorlar, çıkamazlar da. İnşallah, bugün, bu çok önemli konuda iktidar partisi
grup sözcülerinin de burada fikirlerini dinleme imkânı buluruz. Böyle olunca ne
oluyor? Böyle olunca kanunlar eksik çıkıyor, aksak çıkıyor, sonra, çoğu kere,
tekrar huzura geliyor. Hükümet edenler tribünlere oynuyor, her gün gazetelere
ve televizyonlara yalan yanlış haberler sızdırıyorlar, onlar da bunları
kullanıyor. Misal vermek gerekirse, değerli milletvekilleri, balıkçı
barınakları konusunda günlerdir televizyonlarda bir yaygara var ve bu, esefle
ifade ediyorum ki, bir bakanlık tarafından sızdırılıyor. Evet, bu balıkçı
barınaklarının çoğu fizibil değil; ama, nasıl olmuş? Balıkçı barınakları,
milletvekillerinin, hiçbir plan ve program yokken, Plan ve Bütçe Komisyonunda
programa koydurdukları inşaat işleridir ve benim bakanlığım döneminde yalnız ve
yalnız 3 tane balıkçı barınağının ihalesi yapılmıştır. Bu ihalesi yapılan
balıkçı barınaklarından 2 tanesi sınırda, birisi de İzmirde'dir ve
mecburiyetten olmuştur. Burada tutup da, özellikle telekomünikasyon konusunda
ve ulaştırma konusunda çok büyük hizmet yapan Doğru Yol Partisi hükümetlerini
bu şekilde, kamuoyuna, yanlış beyanlarla şikâyet edercesine ve haksızlık
yaparak töhmet altında bırakılmasını esefle karşılıyorum ve bunu yapanları da
kınıyorum. Havaalanları konusuna gelince: Havaalanları, bir
ülkenin medeniyet göstergesidir; havaalanları uçaklara göre dizayn edilir ve
geçmişte de böyle olmuştur. Bu bahse konu havaalanlarının çoğu STOL
havaalanlarıdır ve bu havaalanları özel idareler tarafından ihale edilmiştir;
ama, bakıyorsunuz, dün, yine, bir televizyon kanalında, Sayın Ali Şevki Erek ve
ben, gitmişiz seçim yatırımı yapmışız! Biz seçim yatırımı yapmadık. Bahse konu
Zonguldak Havalimanını ben başlatmadım; ben, bakanlık görevine başladığımda
zaten devam ediyordu, özel idare başlatmıştı. Şimdi, biraz insaf ölçüleri
içerisinde olalım. Bakınız, çok önemli bir konuyu arz edeyim, ne oldu:
Millî Güvenlik Kurulu tavsiye kararı alıyor "yeni havaalanları yapmak
yerine, mevcut havaalanlarımızın fizikî ve altyapılarının uluslararası
havacılık standartlarına kavuşturulması ve ulusal arama, kurtarma, mastır
planlarının yeniden yapılandırılması lazımdır. Bu sebeple, yeni havaalanı
inşaatı ihale etmeyin" diyor ve Millî Güvenlik Kurulunun bu kararının
altında Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakan olarak imzası var, başbakan
yardımcılarının var, Dışişleri Bakanının var, kuvvet komutanlarının var. Ne
oluyor?! Hani siz, paraları çarçur etmiyordunuz?! 2 tane ile, plansız
programsız havaalanı ihalesi yapıyorsunuz bir ay birbuçuk ay evvel ve
ödenekleri de öyle önemli projelerden alıyorsunuz ki!.. Ama, tabiî, bizim,
basına etki imkânımız sizin kadar fazla değil. Bunları çoğaltmak mümkün; ama,
ben, detayına girmek istemiyorum ve asıl konuya girmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Türkiye, 1993
yılından beri katma değerli telekomünikasyon hizmetlerine lisans verilebilmesi
ve 24 Nisan 1995'te kurulan Türk Telekomun özelleştirilebilmesi için hukukî
düzenlemeler yapmış; ancak, her seferinde, bunlar, Anayasa Mahkemesi engeline
takılmış, tamamen veya kısmen iptal edilmiştir. 1996 yılında Dünya Ticaret Örgütü, tüm ülkelerden,
telekomünikasyon hizmetlerinin liberalleştirilmesi için takvim istemiştir.
Birçok Avrupa ve dünya ülkesi, 1998 yılı için
taahhütte bulunmuş ve bu yıl itibariyle ülkelerindeki telekom
tekellerini kısmen veya tamamen kaldırarak telekom hizmetlerini
liberalleştirmişlerdir. Türkiye, benim Bakanlığım döneminde, 1998 yılında bunun
yetişemeyeceği cihetle, 2005 yılı için izin istemiştir ve 2005 yılı için izin
verilmiştir. Yalnız, bu arada, Ocak 2000'de çıkan Telekom Yasasıyla bu tarih
2003 yılına çekilmiştir. Değerli milletvekilleri, Türk Telekomun
özelleştirilmesi ile telekomünikasyon hizmetlerinin liberalleştirilmesi farklı
şeylerdir. Buraya gelen bakan arkadaşlarımız dahi, zaman zaman, özelleştirme
ile liberalleştirmeyi karıştırıyorlar; onun için arz ediyorum. Türk Telekomun özelleştirilmesi, hisselerinin yüzde
51'den fazlasının satılarak kamu payının yüzde 46'nın altına düşmesi demektir.
Türkiye'de telekom hizmetlerinin liberalleşmesi ise, Türk Telekom
özelleştirilse bile, Türk Telekomun tekel
hakkının kaldırılarak ses, data, internet, kablolu tv, uydu servisleri ve saire
gibi mevcut ve çıkacak tüm telekomünikasyon hizmetlerinin imtiyaz, ruhsat,
genel izin gibi usullerle yerli-yabancı başka istekleri yapmasına da müsaade
ederek, sektörde rekabet yaratılması anlamına gelmektedir. Liberalleşmeyle oluşacak rekabetçi ortamda, birçok
operatör hizmet vermeye başlayacak. Bu operatörlerden biri olarak Türk
Telekomun da, pazar dinamiklerine uygun davranarak pazardaki hâkimiyetini
korumaya çalışması gerekecektir. Türk Telekom henüz böyle bir pazarda rekabet
etmeye hazır bir yapılaşmaya ve dinamizme kavuşturulamamıştır ve bu, ancak
özelleştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Türk Telekom yatırımları, son dört yılda, neredeyse
durma noktasına gelmiştir. Türkiye gibi hat başı gelirleri sabit olan bir
ülkede, gelirleri, kârlılığı artırmanın yolu, yatırım yaparak abone sayısını
artırmakla ancak mümkündür. Hat başı gelirleri artırmak için katmadeğerli
hizmetler verilmesi yoluna gidilmemektedir; ancak, bu yapılmadığı gibi, mevcut
aboneler de mobil operatörlere kaptırılmaktadır. Değerli milletvekilleri, yanlış personel politikaları
sonucunda, Türk Telekomun personel giderleri, giderlerin yüzde 40'ına
çıkmıştır; bu oran 1997'de yüzde 18 idi. Yine, 1997'de kârı 1,5 milyar dolar
olan Türk Telekomun 2001 yılı sonunda bu meblağın yüzde 10'larının, 13'lerinin
üzerine çıkacağı, Türk Telekomun açıklamasına göre mümkün görünmemektedir.
Şimdi, tabiî, bu nasıl verimli hale gelecektir; yatırım yapılarak verimli hale
getirilecektir. Mesela, kablolu TV 9 ildeydi, 1996'da biz programa aldık;
kablolu TV'yi Türkiye'nin 20 il ve ilçesine getirdik. 1991'de otomatik santral
kapasitesi 8,67 milyon hattı, 1997'de
yüzde 102 arttı, 17,6 milyon hat oldu. Yine, abone sayısı, 1991'de 7,97 milyon
kişiyken, 1997'de 15,5 milyon kişiye çıktı; o da yüzde 94 arttı. Dün, Sayın Bakan açıkladılar, bugün, Türk Telekomun hat
kapasitesi 18 000 614; tabiî, böyle bir çalışma sonucunda Türk Telekomun
özelleşmesi, liberalleşmesi falan fevkalade zordur; bu çalışma temposuyla da
imkânsızdır. Türk Telekomun bugünkü değeri, yabancı otoritelerce 5-5,5 milyar
dolar civarında öngörülmektedir. Değerli milletvekilleri, altı yedi yıl önce
35-40 milyar dolar olan değer, nasıl bu seviyeye düşmüştür?! 1998 yılından
itibaren, Avrupa ve dünyadaki liberalleşme sonucu oluşan büyük rekabet
ortamında operatörlerin kâr marjları çok düşmüştür. 1994 yılında yabancı
danışmanlarca 2000 dolar civarında telaffuz edilen hat başı değer, 1996 yılında
Anayasa Mahkemesinin kararları çerçevesinde yapılamadığı için özelleştirme,
1000 ile 1500 dolar arasında olabileceği söylenmişti ilgililerce. Bugün acaba
telaffuz edilen rakam ne kadardır? Sayın bakan, herhalde bu konuda Yüce Meclisi ve halkımızı aydınlatacaklardır. Dolayısıyla, sektörde özelleştirmelere ayrılacak
paralar çok azalmıştır; başka bir
deyişle, Türkiye, bu konjonktürü kaçırmıştır. Buna, Türk Telekomun kötü
yönetilmesi ve içine düştüğü durum da eklendi mi, bu düşük değerler ortaya çıkmaktadır.
Halbuki, diğer ülkelere baktığımızda -çok enteresandır-
özelleştirme şirketlerinin değerlerini de önemli ölçüde artırmışlardır.
İngiltere'de, ilk etapta, British Telekomun yüzde 50'si 4,5 milyar Amerikan
Doları gelir getirirken, 1991'de ikinci etapta, şirketin yüzde 28'i, 10 milyar
Amerikan dolarına yakın gelir getirmiştir. Aynı örnekler, Meksika'da Arjantin'de de gözlenmiştir. Meksika'da da
ilk aşamada Termex'in, yüzde 20,5'i blok halde stratejik yatırımcıya 1 760 000
000 dolara satılmış, ikinci aşamada, 1991 ve 1992'deki uluslararası arzlarda
ise, şirketin yüzde 21'inden, toplam, 3,5 milyar Amerikan Doları gelir elde
edilmiştir; çünkü, şirketler Türk Telekom gibi kötü değil, çok iyi yönetilmişlerdir. Değerli milletvekilleri, taslak bu haliyle yasalaşırsa,
amaca hizmet etmekten uzak bir yasa çıkmış olacaktır. Amaç nedir;amaç, bir an
önce yapılacak sağlıklı bir özelleştirmeye Türk Telekomun pazar dinamiklerine
uygun davranılarak pazardaki hâkimiyetini korumaya çalışmasını sağlamaktır.Türk
Telekom, henüz böyle bir pazarda rekabet etmeye hazır bir yapılaşmaya ve
dinamizme kavuşturulamamıştır. Bu, ancak, özelleştirilmesiyle mümkün
olabilecektir. Hal böyle iken "kamu payı yüzde 50'nin altına
düşene kadar mevcut durum devama edecek" diyorsunuz. Mevcut durum, zaten,
yabancı yatırımcılar açısından arzulanan bir durum olmadığı ve özelleştirmeden
yabancı sermaye ve know-how'a ihtiyaç duyulduğu için yeni bir kanun çıkarılması
zarureti de doğmuştur. Diğer yandan, yabancı sermaye payı yüzde 45'le sınırlandırılmıştır;
ancak, bu yüzde 45 payın, yabancı gerçek
veya tüzelkişilerce alınması akabinde satışa devam edilerek, kamu
payının yüzde 50'nin altına indirilmesiyle ilgili bir takvim ya da teminat
verilememiştir. Yani, devlet, yabancı sermayeye yüzde 45 hisseyi sattıktan...
Filhakika, yasa taslağında "yabancılara Türk Telekomun yönetim ve
denetiminde oyçokluğu sağlanamaz" ibaresi de yer almaktadır; ama, ondan
sonra ne olacak; ondan sonra, iki yıl beklemeye karar verilse, yabancılar, bu
kanun hükümlerinden istifade edemeden, iki yıl mevcut durumda bekleyeceklerdir.
Bu durumda, neden gelip de Türk Telekomun hisselerine talip olsunlar ki?! Öte yandan, madde 2'de, kamu payı yüzde 50'nin altına
düştüğünde, Türk Telekomun tekel hakları 2003 yılını beklemeden kalkar; yani,
liberal pazara geçilir denilmektedir. Satış, bir anda kamu payı yüzde 50'nin
altına inecek bir takvimle yapılırsa, Türk Telekomun özelleştirilmesi ve
Türkiye'de telekom pazarının liberalleştirilmesi aynı anda yapılmış olacaktır.
Bu, dünyada örneği görülmeyen bir durumdur değerli milletvekilleri ve fevkalade
tehlikelidir. Türk Telekomun, özelleştirmeden sonra liberal pazarda rekabete
hazır bir şirket haline getirilebilmesi için bir süre gerektiği
unutulmamalıdır. Türk Telekom özelleşerek rekabete hazırlanmadan liberalleşme
başlarsa, Türk Telekom, kurtlar arenasına atılmış kuzu durumuna düşecektir. Bu
husus, yabancı sermayeyi de olumsuz yönde etkileyecektir. Değerli milletvekilleri, imtiyazlı hisse uygulaması,
çok net bir çerçeveyle sözleşmede yer almalıdır. Yasa taslağında bu çerçeve
konulmamış, çok geniş tutulmuştur. Yatırımcının yapmaya çalışacağı, pazar
dinamiklerine uygun seri kararlar alarak ve uygulayarak, şirketin değerliliğini
ve kârlılığını bir an önce artırmaya çalışmak olacaktır. İmtiyazlı hisse
engeline takılarak bunu yapamayacağı ve yatırımın heba olacağı endişesine
sürüklenirse, özelleşme olumsuz yönde etkilenecektir. Madde 7'de, aslî ve sürekli görevlerde çalışan
personelin maaşının, en yüksek devlet memuru maaşının 5 katına kadar çıkarılabileceği
ifadesi, komisyonda, 2 katına indirilmiştir. Değerli milletvekilleri, şimdi, aslî ve sürekli görev
ne anlama gelmektedir? Diğer personelin statüsü nedir? Daha önceki kanunda da
yer alan bu ifade, Türk Telekomda, Türkiye genelinde, yaklaşık 200 kişiyi
kapsamaktadır; yani, diyorum ki, aslî ve sürekli görev, sadece, Türk Telekomda
200 kişiyi kapsamaktadır. Bu, kurum içi iş barışını ve verimliliği olumsuz
yönde etkilemeyecek midir? Ayrıca, halihazırda görevde olan, bu kapsama giren
personele 3 kat, 5 kat fazla maaş vermek, bunların liyakatini, niteliğini mi
artıracaktır? Bu madde, olsa olsa, dışarıdan, nitelikli personel yönetici
istihdam etmek için kullanılmalıdır. Bu da, yalnızca, nitelikli yönetici
istihdamını çözer; nitelikli personel istihdamında kaçışı önleyici bir tedbir
getirmez. Yaklaşık 200 kişinin dışında kalan onbinlerce personel... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Bakan, toparlar mısınız efendim. ÖMER BARUTÇU (Devamla)- Sayın Başkan, biz, bunları, burada
nasıl şey yapacağız bilemiyorum. Peki, Sayın Başkanım. Şimdi, peki, burada, bu kapsama giren yaklaşık 200
kişinin 40 kadarı da Teftiş Kurulu üyesi zaten; diğerleri ne olacak? Madde 8'de, her ne kadar, lisans, ruhsat verme yetkisi
Telekomünikasyon Kurumuna devredilmiş gibi görünüyorsa da, bunun kandırmacaya
yönelik olduğu açıkça görülmektedir; zira, teklifi Bakanlar Kuruluna Ulaştırma
Bakanlığı yapacağı için, Telekomünikasyon Kurumu, Ulaştırma Bakanlığının
sekreteryası olmaktan öte bir işleve kavuşturulamayacaktır ve dolayısıyla, esas
amaçlanan tarafsızlık sağlanamayacaktır. Geçici Madde 2'de, mevcut görev ve imtiyaz
sözleşmelerine taraf olan işletmecilerin Telekomünikasyon Kurumuyla yeniden
sözleşme imzalamaları ve bu arada, Kurumun getirdiği değişikliklere uyma
mecburiyeti getirilmekte; bu değişiklikleri kabul ederek belli bir süre içinde
imzalamamaları halinde, lisans iptaline kadar varan cezaları uygulama yetkisi
verilmektedir. Bu, devletin sürekliliğini zedeler ve tam özelleşme aşamasında
fevkalade olumsuz bir imaj oluşturabilecek bir husustur. Bu konu ivedi
düzeltilmelidir. BAŞKAN- Efendim, toparlar mısınız... ÖMER BARUTÇU (Devamla)- Sayın Başkan, iki cümleyle
toparlayacağım. Altın hisse, yatırımcı için hayatî önem taşımaktadır
değerli milletvekilleri. Bu konuda ısrar edildiği takdirde, sadece Silahlı
Kuvvetlerin talepleriyle sınırlı kalınmalı ve bu şartlar açık olarak sözleşmede
yer almalıdır. Yatırımcının yapmaya çalıştığı pazar dinamiklerine uygun, acil
kararlar alarak ve uygulayarak, şirketin değerliliğini ve kârlılığını bir an
önce artırmaya çalışmak lazımdır; altın hisse engeline takılarak bunu
yapamayacağı ve yatırımın heba olacağı endişesine sürüklenirse, özelleşme
olumsuz yönde etkilenecektir. Netice olarak diyoruz ki, bu kanun tasarısı buradan
geçerse, özelleştirme yapmak zor olacaktır. Sayın Derviş, dünkü görüşmelerde
"Telekomu satmak şart değil" demiştir. Böyle olunca, bu konuda
aklımıza bir şey takılıyor: Bu kanun tasarısı, buraya, özelleştirme yapmak için
değil de, özelleştirmenin önünü kesmek için mi getirildi, yoksa, IMF'ye verilen
söz gereği, borç alınabilsin diye mi getirildi? Ayrıca, bakan arkadaşlarımız,
her aklına gelen sözü kamuyla paylaşmamalıdırlar. Bu sözler, her gün borsayı
etkiliyor, borsa bir dibe vuruyor, bir çıkıyor; vatandaş da "acaba
bakanlar kasten mi uluorta konuşuyor" diye tepki duyuyorlar. Biz, DYP olarak, bir an önce Telekomun
özelleştirilmesini istiyoruz, hem de çok istiyoruz; zira, devlet her gün kan
kaybediyor. İkinci olarak, lisans sözleşmelerindeki yetkinin Telekomünikasyon
Yüksek Kuruluna verilmesini uygun görüyoruz. Arz ettiğim sebepler dolayısıyla,
kasıtlı bir biçimde hazırlanan bu tasarıya katkıda bulunmayı içimize
sindiremiyoruz; çünkü, bu tasarıda samimiyet yoktur, çünkü bu tasarıda halk
yoktur, millet yoktur, bu tasarı halk hayrına değildir. Bu vesileyle, Yüce Meclisi tekrar saygılarımla
selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. İkinci söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya
Milletvekili Sayın Veysel Candan'a ait. (FP sıralarından alkışlar) Buyurun efendim. FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 677 sıra sayılı Telekom yasa
tasarısı hakkında, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
aldım. Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, son günlerde, Bankalar Yasası ve
Telekom yasası görüşmelerinde garip olaylar cereyan etmektedir. Özellikle, Plan
ve Bütçe Komisyonundan sonra tali komisyonda görüşülmemiş olması, Anayasa Komisyonuna
hiç havale edilmemiş olması, dışarıdan ve içeriden ciddî müdahalelerin olması
bizi fevkalade üzmektedir. Âdeta, Parlamento by-pass edilmiştir; başka
çevrelerde hazırlanan metinler, burada -sanki Parlamento noterdir- noter gibi
imzaya getirilmiş havası verilmektedir. Özellikle, hükümet edenlerin, Başbakan
ve bakanların açıklamaları da fevkalade üzücüdür. Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın bir açıklamasını
takdim etmek istiyorum: "Bazı uluslararası kuruluşlardan yardım isterken,
onların da beklentilerini gözönünde tutmak gerekir. Bunun yadırganacak bir
tarafı yoktur. Biz, IMF'nin isteklerini ve beklentilerini karşılamaya
çalışıyoruz." Bu açıklamalar fevkalade üzücüdür. Bu, bir
müstemlekecilik anlayışıdır. Onun için, biraz önce köşe yazarlarının burada
ifade edilen sözlerine, bir yerde, ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Yani, bir
yerde, borç alacaksınız, taviz vereceksiniz; bu mantığı anlamak mümkün değil;
ama, bir gün, hükümet, bunun bedelini mutlaka ödeyecektir. Değerli arkadaşlar, yine, garipliklerden bir tanesi,
liderlerin neye imza attığını bilmedikleridir. Dün, Başbakanlıkta bir toplantı
yapılıyor ve toplantıda, bir hükümet ortağı, bu lisans sözleşmelerinin Telekoma
verilip verilmediğiyle ilgili bir metin istiyor ve liderlerin imza attığı
metinde izah yok; ama, diğer metinde, lisans sözleşmelerinin Telekoma
verildiğine dair metin var. Ben, buradan, bir kere daha, parti liderlerini, hükümet
ortaklarını uyarmak istiyorum; ya okuduğunuz metne iyi bakın ya imza atın ya da
onun arkasında durun. Değerli arkadaşlar, yine -açıklamalar burada- Ulaştırma
Bakanıyla ilgili bir cümle ifade etmek istiyorum. Sayın Bakanın basına intikal
eden bir sözü var: "Hükümete ve Partime zarar vermese, çok söyleyeceklerim
var. Yasalar yolda düzelir, gider." Bu cümleleri tercüme ettiğimiz zaman,
yani hükümetimiz bozulabilir, bozulmaması için, hükümet etmek için bu yasaya
evet diyorum... Biraz önce, grup başkanvekilimiz, nezaketle işi takdim etti;
ama, bu yasaya karşı olmak, demek ayrı... Bu yasa, bu haliyle Parlamentodan
çıkarsa, Sayın Bakanın mutlaka istifa etmesi gerekir, bu söylediklerinin
arkasında durması gerekir. Yine, açıklamalara devam ediyorum. Sayın Başbakan:
"Mektubun kıymetini bilelim; yolda kaza yapmayız; ABD bizi taltif
etti." Bu görüşe de katılmamız mümkün değildir. Bu, millî onurumuzla
oynamaktır. Sayın Başbakan, kaç defa kaza yaptığının bile farkında değil.
Fevkalade üzücü bir durum. Değerli arkadaşlar, yine hükümet ortaklarından Sayın
Yılmaz "ben olsam Kemal Derviş'i görevden alırdım" diyor. Hangi
makamda, yetkisinin ne olduğunu bilmeyen bir parti Genel Başkanı. Daha sonra
devam ediyor: "Atanmışlar, seçilmişlerin önüne geçiyor." Peki, şimdi
sormak istiyorum: Sayın Derviş atanmış mı, seçilmiş mi? Bu açıdan, bir kere
daha, söylediklerimizin ne anlama geldiğine iyi dikkat edelim. Bütün bu
açıklamalara baktığımız zaman, aslında, bu hükümetin ceza ehliyeti yoktur;
yani, Sayın Derviş de, bu hükümete kayyımlık görevi yapmaktadır. Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz yasayı takdim etmeye
çalışacağım. 1999 yılında 452 trilyon, 2000 yılında 1 katrilyon kâr eden bir
müesseseyi konuşuyoruz. 1996-2000 yılları arasında, bu kurum tarafından,
hazineye, brüt 22 milyar dolar, net 11 milyar dolar para yatırılmıştır. Şirkete
tahsis edilen GSM 1800 lisansı vardır. Bunun bugünkü değeri, sadece bunun
bugünkü değeri, 3 milyar dolardır. Personel sayısı 72 240'tır. 1998 yılından bu
tarafa, 4 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Bütün bu rakamları vermemin
sebebi, televizyon kameraları karşısında veya basın toplantılarında "artık
Telekom'a para veren yok, artık dünyada telekom fiyatları düştü..." Bunu,
özellikle özelleştirmeden sorumlu Bakana ithaf ediyorum. Bu rakamlar
içerisinde, kurumun değer tespitinde dikkatli olmanın doğru olacağı
kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, aslında, bu hükümet, geçen dönem de
aynı hataları yaptı. Hatırlanacağı üzere, geçen dönemde, 2 GSM 1800 lisansı
verildi ve 500 milyon dolar fiyat üzerinden verildi. Özelleştirmeden sorumlu
Sayın Bakan sık sık bunu ifade ediyor; bizim için bu paralar mühim değil, bu
şirketlerin getirdiği katmadeğerler mühim anlamında söylüyor. Buna katılmak da
mümkün değil. Hâlâ, bu şirketlerden, üç yıl önce verilmiş olmalarına rağmen,
Maliye Bakanlığı KDV'yi alamamış ve şu anda da, 50 milyon dolarlık yargıya
intikal eden konu vardır, tahsilatı yapılamamıştır ve satılan firmalardan bir
tanesinin, bugün, uluslararası değeri 17 ile 20 milyar dolardır. Aslında, o
günkü uygulamayı yapanları, şimdi sanık sandalyesine oturtmak ve mutlaka
yargılamak lazım. Şimdi de, biraz sonra kabul edilmek üzere buraya getirilen bu
tasarıda da, birçok yanlışlar, aynen yapılmaktadır. Değerli arkadaşlar, bakınız, altın hisse ve imtiyazlı
hisse -Sayın Bakan ısrarla söylüyor, özelleştirmeden sorumlu Bakan- geri kalmış
ve gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren bir konudur; ileri, çağdaş ülkelerde
bunun hiçbir anlamı yoktur. Daha önce, İtalya, aynen altın hisseyi koymuştur;
ama, İtalyan telekomunu alan şirket tahkime gitmiş ve tahkimde kazanmıştır;
yani, İtalyan telekom aleyhine tahkim kararı verilmiştir. Şu anda, Türkiye, uluslararası
ticarî anlaşmalara imza atmıştır ve bunlardan geri dönüş olmadığına göre,
tahkimi de çıkardığına göre, İtalya örneğinde de olduğu gibi, artık, geri
dönüşü olmayan, çok ciddî ve tehlikeli bir yola doğru gidiyoruz. Bunun, Türkiye'de de, daha önce örneği yaşanmıştır.
Bununla ilgili olarak, Muhterem Heyetinize, Teletaş'taki altın hisse örneğini
vermek istiyorum. Değerli milletvekilleri, Teletaş, 1965'te, PTT bünyesinde,
ar-ge birimi olarak kurulmuştur. 1983'te, bir Belçika firması tarafından hisseleri
alınmış ve toplanmıştır ve şirketin ödediği o günkü para 30 milyondur. O gün
şirketin değeri, yapılan hesaplarda, raporda, 250 milyondur; yani, şirket,
sekizde 1 değerine hisse toplamak suretiyle alınmıştır ve o gün kurulan bu
Teletaş, ar-ge gelişmeleri olarak, araştırma geliştirme çalışmaları
yapmaktadır; yani, ulusal teknolojiye katkıda bulunmaktadır. Hatta, Sovyet
Rusya'ya lisanslı ihracat da yapmıştır; ama, zaman içerisinde, orada tespit
edilen altın hisse satılmış, makineler satılmış ve şimdi, bu Belçika firması,
burada fason üretim yapmaktadır. Yani, Türkiye, o tarihten bugüne kadar, ulusal
bir telekom teknolojisinden mahrum bırakılmıştır. Bir yerde, bu teknoloji
doğmadan ölmüştür. Değerli milletvekilleri, hakikaten, dünyada, söylendiği
gibi, bütün telekom özelleştirmeleri yapılmış mıdır? Yani, bizdeki gibi,
hisseler, yüzde 99 oranında mı satılmıştır? Şimdi, dünyadan örnekler vermek
istiyorum: Kanada'da 1986'da özelleştirme yapıldı, 4 şirket aldı; 3 şirket,
sektördeki toplam gelirin yüzde 82'sini almaktadır. Yani, burada, devlet
tekelinden özel tekele doğru bir gidiş olmuştur. İngiltere'de 1 milyon kişi yüzde 48 hisseye sahipken,
124 kişi yüzde 48,4'e sahiptir ve 1 milyon kişinin hiçbir yetkisi yoktur; yani,
yetki azınlıktadır. Arjantin'de özelleştirme olmuştur; ama, tarifelerde
oynanmıştır, bir yılda telekoma yapılan zam yüzde 860 olmuştur; yani, 9-10
misline yakın zam yapılmıştır ve bugün Arjantin'deki telekom şirketi, dünyanın
en zengin firmaları arasında sayılmaktadır. Yine, Meksika'da özelleştirme yapılmıştır, yerel
konuşma ücretleri artmıştır. Bu örnekleri vermemin sebebi, özelleştirme yapılmasın
diye değil. Özelleştirme yapılsın; ama, dikkatli ve değerinde yapılsın. Devlet
tekelinden özel tekele geçme gibi bir yanlışa meydan vermeyelim. Dünyadaki
örnekleri, ulusal sermayenin telekoma sahip olduğu yönündedir. Özetle söylemek gerekirse, bu verdiğimiz örneklerde,
telekom özelleştirildikten sonra özel tekel oluşmuş, hizmetlere zam gelmiştir. Şimdi, hakikaten, telekom satışı yapısal bir reform
mudur? Bu da doğru değildir, konuya böyle yaklaşmak da doğru değildir. Güney
Afrika'da yüzde 30, Çek Cumhuriyetinde yüzde 27, Danimarka'da yüzde 46,
Belçika'da yüzde 49,9, Romanya'da yüzde 35, Meksika'da yüzde 20,4; yani,
bizdeki gibi yüzde 99'u satılan, hemen hemen hiçbir ülke yok. Şimdi, sık sık ifade ettim; televizyonlarda söylenen
şu. Sanki soyguna bir altyapı hazırlanıyor; deniliyor ki "efendim, piyasa
çok düştü." Uluslararası sermaye, dünyada, neyin, ne zaman satılacağını
bizden iyi bilmektedir. Bu anlamda, Özelleştirme İdaresi iyi bir pazarlayıcı
değildir. Değerli arkadaşlar, tabiî, bu tasarıların bu şekilde
gelmesi, doğrusunu isterseniz, millî onurumuzu fevkalade rahatsız etmektedir.
Hükümet, bu konuda ısrarla diretmeye devam ederse, Fazilet Partisi olarak, bu
müzakerelerden çekileceğimizi, burada ifade edeyim. Değerli arkadaşlar, hep şu söyleniyor. Efendim,
Bush'tan mektup geliyor, ABD'den mektup geliyor, IMF'den mektup geliyor, Dünya
Bankasından mektup geliyor ve Sayın Bush'un mektubunda, aynen, cümle şu:
"Telekom alanındaki özelleştirme, büyük siyasî cesaret gerektirir." Değerli arkadaşlar, şimdi, şu tabloya bir bakınız.
Başbakanlıkta, heyet müzakere ediyor; Sayın Derviş, çıkıp, Başbakanlığın öbür
odasında IMF'ye soruyor: "Acaba, Ulaştırma Bakanlığından lisans yetkisini
Telekoma versek mi, vermesek mi? IMF yetkilileri "olmaz" diyor, Sayın
Derviş geliyor, toplantıda diyor ki "artık IMF razı değil, para
verilmeyecek." Yani, bunun mantığını anlamak mümkün değil. Değerli arkadaşlar, şimdi, mahzurlu konulardan bir
tanesine bakalım. Şimdiye kadar, Türk Telekomun hatlarını Türk Silahlı
Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hatlarını da Telekom kullanmıştır. Değerli arkadaşlar, bakınız, askerî haberleşme
sistemlerinin büyük bir bölümü, halen, Türk Telekom çatısı altında bulunuyor.
Örneğin, 10 000 kilometrelik telekom hattını asker de kullanıyor; aynı şekilde
askerin 50 000 kilometrelik hattından sivil amaçlar için de faydalanılıyor;
yani, telekom hizmetlerinde, asker ve sivil, karşılıklı yardımlaşıyor. Şimdi, askerin buradaki talebi şu: Özelleştirmeden önce
Telekom bünyesindeki askerî ve sivil sistemler mutlaka ayrılsın. Peki,
ayıralım. Ayırmak için ne lazım; iki sistemi ayırmak için, hem kaynak hem de
zaman gerekiyor. Uzmanlara göre, bu iş için en az 1 milyar dolarlık yatırıma ve
iki yıla ihtiyaç var. Peki, şimdi, böyle olduğu halde, Türk Silahlı
Kuvvetleri neden onay verdi diye bir soru akla gelebilir. Türk Silahlı
Kuvvetleri, kendi bünyesinde Dafix sistemi kurdu ve iletişim ve güvenliği bununla
sağlamaktadır; ama, yer yer, bu sistem, Telekoma bağlanmaktadır. Değerli arkadaşlar, yine, bu konuları araştırırken, çok
enteresan bir habere ulaştım; "Almanya telekom sisteminde, ABD'nin sanayi
casusluğu yaptığı ortaya çıktı." Bu haber, hükümeti, Sayın Bakanı yakından
ilgilendirir zannediyorum. Yani, burada, bizim, Türk Silahlı Kuvvetleriyle
ilgili, haberleşmeyle ilgili ciddî endişemiz var. Konuşmamın başında ifade
ettim; tekrar söylüyorum. Altın hisse, sureti katiyede, tamamen boştur ve zaman
içerisinde, ufak tefek değişikliklerle, tahkimle, uluslararası mahkemelerde bu
aşılır ve böylece, Telekom tamamen elden gitmiş olur. Tekrar ifade ediyorum. Aslında, bu tasarıda, bir yerde,
Ulaştırma Bakanlığı ile IMF arasında, IMF ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
arasında, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile hükümet, hükümet ile Dünya
Bankası arasında ciddî pazarlıklarla işin sonuna doğru gelindi. Değerli
arkadaşlar, bakınız, tasarı içerisinde, pratikte birtakım tedbirler alındığı
yazılı; ama, bunların hiçbirisinin, pratikte bir uygulama değeri yoktur. Şimdi, tasarıda önemli gördüğüm diğer bazı konulara
gelmek istiyorum. 1 inci maddede, Telekom Anasözleşmesinde yapılacak
değişiklikle ilgili, kamu payı yüzde 50'nin altına ininceye kadar Ulaştırma
Bakanlığı yetkili, Komisyon da, ilgili, bilgili... Şimdi, sadece bilgi
verilecek. Yani, bir yerde, Ulaştırma Bakanlığı devredışı bırakılıyor. Türk
Hava Yolları da satılıyor. Bundan sonra, PTT de banka kurup sattığı zaman,
zannediyorum Ulaştırma Bakanlığını kapatmak lazım gelecek. Ayrıca "özel hukuk hükümlerine tabi"
denilmekte ve yine, savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal ve seferberlikte 697
sayılı Yasanın geçerli olduğu ifade edilmektedir. Yani, kamu düzenini korumak,
millî güvenlik, ulaştırma ve haberleşmeyle ilgili birtakım maddeler var
deniliyor; ama, bütün dünyada, diğer ülkelerde de bu uygulamalar yapıldığı
zaman, hiçbir netice, yani, pratikte bir netice alınamamıştır. Değerli arkadaşlar, hatırlanacağı üzere, Telekomda
devlet tekeline, 31.12.2003'e kadar, bu Parlamentoda yakın bir zamanda çıkan
kanunla süre alınmıştı. Halbuki, şimdi, burada, çok acele, kamu payı yüzde
50'nin altına indiği gün, devlet tekeli tamamen kaldırılmış oluyor ve böylece
de, tamamen, yabancı sermayeye açık oluyor. Şimdi, Ulaştırma Bakanlığı ile Özelleştirme İdaresi,
daha doğrusu, Dünya Bankası ile bizim hükümet arasında yapılan pazarlıkta esas
konu, lisans verme, lisansla ilgili usul ve esaslar, idarî düzenleme yetkisi,
işletmecileri denetleme ve para cezaları konularında yetki Özelleştirme
Kurumuna verilmekte ve Bakanlık, tamamen devre dışı bırakılmaktadır. Yine, tasarının 3 üncü maddesinde -dünyada olmayan bir
uygulama- blok satış oranı yükseltilmiştir. Şimdi, dağıtıma baktığımız zaman,
yüzde 1 altın hisse, yüzde 99'u tamamen satılacaktır. Dünyada, hemen hemen
hiçbir ülkede yüzde 99'u satılmamıştır. Bu yüzde 99'un da yüzde 45'i blok
satışla yapılacaktır. Neden blok satışla; çünkü, hazır hale getirilecek ve
yabancı sermayeye takdim edilecek. Şimdi, burada, imtiyazlı hisseyi... Belki, biraz sonra,
Sayın Bakan burada cevap verirken, işte, şu, şu, şu konuları Hazinenin, yani,
imtiyaz sahibi olan, yüzde 1 hisse sahibi olan Hazinenin onayına bağlıyoruz
gibi birtakım maddeler sayacak. Deniliyor ki: "Bu yüzde 1'le, genel kurula
katılarak söz hakkı, anasözleşme değişiklikleri, yeni şirketlerin kurulması,
kurulu şirketlere iştirak, Uluslararası Telekom Birliğine katılma, uluslararası
anlaşmalara taraf olma, nama yazılı hisselerin devri ve pay defterlerine
yazılma şartı, Hazine tarafından, yani, yüzde 1'lik hisse sahibi tarafından
verilecek..." Tahkime gittiğiniz zaman, bunların hiçbirisi geçerli
değildir; çünkü, uluslararası anlaşma, Anayasanın 90 ıncı maddesine göre,
bunları geçersiz kılmaktadır. O açıdan, Sayın Bakanın, burada, çıkıp
"efendim, biz teminatı aldık; yüzde 1 hazine garantisi var; bu, imtiyazlı
hissedir" sözü, bize göre geçerli değildir. Birçok anayasa hukukçusu da
aynı düşünmektedir. Şimdi, özelleştirmede takip edilecek yol da bu madde
içerisinde yazılmaktadır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının görüşü alınacak.
Zaten, Özelleştirme İdaresi hemen satmak istiyor. Ulaştırma Bakanlığının
teklifi, bilgisi olacak ve Bakanlar Kurulu kararıyla, ihale şartları ihale
tarihinden 45 gün önce, sonuçlanması 15 gün içinde Resmî Gazetede ilan edilecek
blok satış ve kapalı teklif getirilmektedir; yani, tabana arzı, yüzde 5
dışında, çalışanların dışında kapalı tutmaktadır. Değerli arkadaşlar, tabiî, Telekom sözleşme ve
imtiyazların tamamen kuruma devredildiğini ifade ettik. Burada, kanaatimce, en
önemli konulardan bir tanesi -zamanı kullanarak söyleyeyim- çalışan personelle
ilgilidir. Değerli arkadaşlar, bakın, çok önemli bir konu var. Deniliyor ki, 30
gün içinde başka kuruma nakledileceklerin sayısı, 22 000 ile 23 000 civarında.
Peki, ben, şimdi hükümete soruyorum: Telekomda çalışan, ağırlıkla sözleşmeli
olan bu insanlar diğer kurumlarda ne yapacak? Zaten, diğer kurumlarda,
devlette, personel yığılması var. Bu personelden emeklilik hakkı kazananlar 6
ay, bu hakkı 2002 sonunda kazananlar da 3 ay içerisinde müracaat ettikleri
zaman, yüzde 30 zam alarak emekliye sevk edilecekler; yani, emekliliği teşvik
ediyor. Yani, bu 72 000 kişi, özelleştirme sonunda, en geç bir yıl içinde, bu
rakamlara göre yarıya inecek ve işsiz kalan o insanlar da tekrar hükümet
kapısına müracaat edecekler. Tabiî, işin enteresan bir tarafı daha var. Bu
insanlar ek ikramiye ve kıdem tazminatlarını isterlerse, yüzde 30 fazlasıyla
birlikte Hazine tarafından karşılanacaktır. İşte, yapılan işlem bu. Sayın Bakan
çıkıp... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, bir iki dakika
uzatırsanız bitireceğim. Değerli milletvekilleri, konuyu toplarsak, bana göre,
hükümet içinde bir kayıkçı kavgası yaşandı. Ulaştırma Bakanlığı, konuda ve
yaptığı uygulamada, mücadelesinde samimiyse, istifa etmelidir; bu, bir. Sonuç
alıyorum. Başbakan ve ilgili bakanlar her konuştukları kelimelerle bağlı olmak
ve bu Parlamentonun itibarını korumak mecburiyetindedirler; iki. Yapılacak
altın hissenin hiçbir ciddî özelliği yoktur; zaman içinde ülke menfaatları
zarara uğrarsa, bundan sorumlu olan hükümettir; üç. Değerli arkadaşlar, biz, Fazilet Partisi olarak,
özelleştirmeye değil, şu ana kadar yapılan işlemlerde, özel işlem yapıldığı,
Plan ve Bütçe Komisyonu ve komisyonlara hiç itibar edilmediği ve Parlamentonun
by-pass edilerek bir devlet başkanının mektubuyla yasaların, cumartesi, pazar,
gece yarılarında, tasarıları görüşmeden ve bir milletvekili olarak bu tasarıya
hiçbir katkım olmadığından -üzülerek söylüyorum- böyle bir tasarının
müzakeresine bile katılmayı fazla görüyoruz. Bir kere, eğer, burada, ülke menfaatları, en iyisi
bulunma yolunda gayret ediliyorsa, o zaman şunu soruyoruz: Neden, bu, tali
komisyonda müzakere edilmedi veya Bush'un mektubu neden bu kadar etkili oldu
veya bu mektuplar, bu telefonlar veya 15 milyar dolar kredi almak için bu hale
geldik? BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Toparlıyorum. Aslında, sorgulanması gereken konu şu: Ülkeyi bu hale
getirenlerin siyasî ayağı hâlâ bu koltukları meşgul ediyor da... Üzücü tarafı
bu. Ümit ediyorum ki, bu tasarıda hükümet daha dikkatli davranır. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok. Şahıslar adına, Afyon Milletvekili Sayın Gaffar Yakın;
buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) GAFFAR YAKIN (Afyon) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Telekomun özelleştirilmesi, Türkiye'de onbeş yıldan beri devam
eden ve kör yumağını andıran tarzda bir sorun. Onbeş yıldır, bu Parlamento,
birkaç defa Telekomu özelleştiren yasa çıkardı; fakat, bir türlü
gerçekleştirilemedi, Anayasa Mahkemesinden döndü. İktidardaki partiler
özelleştirmek istediler, borçlardan kurtulmak istediler; muhalefet, aman,
iktidardaki partiler çok fazla başarılı olurlar, Türkiye'nin borçları ödenir,
ekonomik yapı daha iyi olur diye ve birtakım çağdışı düşüncelerle Anayasa
Mahkemesine gittiler ve döndü. Yani, Türkiye'de bu Telekom sorunu, Türkiye'nin
siyasî yapısıyla ve anlayışıyla çok doğru orantılı bir sorun. Sorunlar nedir, ben onları analiz etmek istiyorum.
Birinci sorun: IMF istiyor, IMF diretiyor; biz bağımsızlığımızı kaybediyoruz;
Dünya Bankası, IMF zorla bize bunu yaptırıyor. İkinci sorun: Daha çok askerî
kanattan gelen; Türkiye'nin millî güvenliği tehdit altına girecek,
düşmanlarımız askerî sırlarımıza vâkıf olacaklar ve Türkiye'nin millî güvenliği
tehlikeye girecek. Üçüncü sorun: Kimileri bunu tartışıyor; bunun, bize maliyeti
30-40 milyar dolardır; bunu, 30-40 milyar dolara mı satacağız; yoksa,
bazılarının bugün ağzının suyunun aktığı gibi, çok ucuza mı kapatılacak? Değerli milletvekilleri, IMF'yle olan ilişkileri, Dünya
Bankasıyla olan ilişkileri, artık, bugünün, 2001 yılının Türkiyesinde,
iktidarda başka türlü, muhalefette başka türlü değerlendirmekle bir yere
gidemeyiz ve yanlış teşhisler de bizi bir yere götürmez. IMF, Türkiye'ye
gelmiyor, biz gidip davet ediyoruz ve diyoruz ki "ey Dünya Bankası ve IMF,
bizim, ticaretimizi yürütebilmek, dünyayla olan entegrasyonumuzu, ticarî
ilişkilerimiz devam ettirebilmek, dışarıdan almış olduğumuz borçlarımızı
ödeyebilmek için paraya ihtiyacımız var; bize para ver ve kredibilite imkânı
tanı ki, biz, dışarıdan borçlanabilelim. Bu gerçeği, birtakım doktriner
sapmalarla iktidarda başka türlü, muhalefette başka türlü söylemenin bir anlamı
yok. Dün Sovyet Blokuna dahil olan ülkelerden Kızıl Çin dahi IMF'nin üyesidir
ve IMF'yle ilişkilerini yürütmektedir. Şimdi, bugün nedir; bugün, sizin, hepimizin,
hiçbirimizin vatanseverliğinden, milliyetçiliğinden, Müslümanlığından...
Hepiniz, benden daha milliyetçisiniz, daha Müslümansınız, benden daha çok
vatanı seviyorsunuz; ama, Türkiye'nin gerçek bir tablosu var değerli
milletvekilleri. Bugün, Türkiye'nin, dışarıya 115 milyar dolar borcu var;
alacağımız 15 milyar dolarla birlikte, bu çıkıyor 130 milyar dolara.
Türkiye'nin içborçları ise, bu son devalüasyonla birlikte, 65 milyar dolardan
50 milyar dolara düştü. Yani, toplam iç ve dış borçlarımızı topladığımızda,
bizim, ülke olarak tüm gayrî safî millî hâsılamızın, üretimimizin tamamı
borçlara gitmiş oluyor. Böyle bir ülkedeyiz. Değerli milletvekilleri, şimdi, 2001 yılı bütçesinin
normal şartlar altında işleyebilmesi için gerekli olan iç ve dış finansman
miktarı 79 milyar dolar. Bizim, IMF kanalıyla Dünya Bankasından ve diğer
ülkelerden temin edeceğimiz 15 milyar dolar, ihtiyacımızın yanında devede kulak
kalıyor. 79 milyar dolara ihtiyacımız var, bulduğumuz dış kredi 15 milyar
dolar. Bu dış kredinin ve IMF'nin vereceği paranın tek başına bir özelliği yok;
ama, bir güven unsuru veriyor. Dünya ülkelerine ve kredi veren kuruluşlara şunu
diyor: Türkiye'ye kredi verilebilir, tehlikeli değildir. Şimdi, bu ekonomik tabloyu, yani, bu kadar büyük bir iç
ve dış borç stokunu IMF yapmadı herhalde! Şimdi, değerli milletvekilleri, ben
size sorarım; bugün kullanılmayan havaalanlarını, Alanya'da hiçbir uçağın
kalkma şansı olmayan, dağa toslayacağı havaalanını getirip de Dünya Bankası mı
yaptı?! Bugün kullanılmayan, maksimum kapasiteyle kullanılmayan otoban yolları,
getirip de, Dünya Bankası, zorla "yapacaksın bunu kardeşim, yap" mı
dedi?! Bugün, denize atılan çayları, Dünya Bankası ve IMF gelip "arkadaş,
sen çayları topla, bu pancarları topla, stokla ve denize at" mı dedi?!
Ama, bu atılan paralar, borç paralardı, dünyadan alınan borçlardı. (DSP
sıralarından alkışlar) Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bugün
gelmiş olduğu ekonomik tabloda deniz bitti. Bugün, 21 inci Dönemin
milletvekilleri olarak, dünyayı iyi okumak zorundayız; yani, dünya nereye
gidiyor; bu giden dünyada, Türkiye'nin vizyonu ne olmalıdır; Türkiye neler
yapmalıdır, bunu, net ortaya koymalıyız. Bakın değerli milletvekilleri, yöneticiler, eğer,
gelmiş oldukları koltuklarda öğreniyorlarsa, o koltuklardaki öğrenim, bir
ülkeye çok pahalıya patlıyor. 1990'lı yıllarda, bu öğretim, Türkiye'nin
yönetiminde, Türkiye'ye çok pahalıya patlamıştır. Bu politikalarla, artık,
Türkiye bir yere gidemez ve 21 inci Dönemin parlamenterleri olarak bizler,
Türkiye'nin yönelmesi gereken doğru stratejileri ve doğru politikaları
uygulamak ve Türkiye'nin siyasal yapısını bu noktaya götürmekle mükellefiz.
Eğer, biz, bu noktaya taşıyamaz ve gerçekleri ifade edemez, buna göre
yapılanmaları sağlayamaz, politikaları oluşturamazsak, sokakta gezebilmeye ve
milletvekiliyim diyebilmeye hiçbirimizin yüzü kalmaz. Değerli milletvekilleri, deniz bitti; IMF'yle, oturup
konuşmak zorundayız, dünyadan para bulabilmek için. Ben, burada, Türkiye'de ve
yurt dışında yaşayan tüm insanlarımıza çağrı yapıyorum: Bekâra karı boşamak
kolaydır; buyursunlar, insanlarımız, fedakârane -Türkiye'nin içindeki ve
dışındaki insanlarımız- getirsinler, bu ülkemizi ve devletimizi bu borç
batağından çıkaralım. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Siz yıkın, onlar yapsın!.. GAFFAR YAKIN (Devamla) - Yani, IMF'den alacağımız para
yerine -ki, alacağımız paralar, 15 milyar dolar zaten yetmiyor- Türkiye
Cumhuriyeti Devletine, Türk Milleti olarak, içeride ve dışarıda yaşayan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları olarak, hem Telekomun özelleştirilmesinde hem de
Türkiye Devletinin finansmanında yardımcı olmak zorundayız; yani, bu konuda,
IMF'nin, bir... Özelleştirme konusuna gelince: Değerli arkadaşlar,
özelleştirmeyi de doğru anlamak zorundayız. Eğer, sizin borcunuz varsa -şahsî
ilişkilerden başlayalım- siz, bir taraftan borç aldınız ve borcunuzu
ödeyemiyorsanız, size borç veren insanlar, gelirler, kardeşim, evvela, şu
Mercedesini sat, Mercedese binme, şu villanı sat, şu yüzme havuzunu sat derler;
yani, kişisel ilişkilerde dahi, insanlar böyle yaparken, birtakım ülkeler de,
size, devamlı borç para vermek zorunda değillerdir. Her ülke ve her devlet,
kendi ayakları üzerinde kalmak zorundadır. Biz, milliyetçiliğimizi ve
Müslümanlığımızı, millî benliğimizi, bu tarzda, borç almayarak, başka insanlara
borç verebilecek ekonomik yapılara ulaştırmakla sağlayabiliriz. Bu nedenle,
yani, IMF konusunda atılacak doğru adım... Tabiî ki, IMF, özelleştirmede, gelip
sizin en kârlı, para getirebilecek -bu, Telekomdur, Türk Hava Yollarıdır-
kuruluşlarınızı satmanızı isterler; bu da kendi mantığı içerisinde tutarlı bir
yaklaşımdır. Yani, sizin, zaten çalışmayan, zaten işe yaramaz olan bir
kurumunuzu alıp, insanların o kuruma para yatırmaları, özelleştirme mantığında
yoktur zaten. Ülkenin millî güvenliği meselesine gelince; millî
güvenlik meselesinde, 1919'un, 1920'lerin, 1930'ların teknolojisi ve bugün
ulaşılan teknoloji açısından bakıldığında, uzman kuruluşlar, uzman kişiler,
Telekomun satılmasının millî güvenliği tehlikeye düşürmediği noktasında teknik
bilgi vermektedirler; ben o konunun uzmanı değilim. BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim. GAFFAR YAKIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, en
önemli sorun; evet, özelleşecek; ama, Türk Milletinin alınteriyle yapılmış olan
bu Telekomun layık olduğu fiyata özelleştirilmesini elbirliğiyle sağlamamız
lazım. Burada birinci öncelik, Türk Milletine ve Türk insanına düşmektedir.
Tıpkı, British Telecomun özelleştirilmesinde uygulandığı gibi, bugün, bütün
esnaf odalarıyla, ticaret odalarıyla, yurt içinde ve yurt dışında yaşayan
insanlarla birlikte, ayağa kalkıp demeliyiz ki, evvela bize satın. Bunun değeri
neyse -30 milyar, 40 milyar, 50 milyar dolar- bu fiyat üzerinden, tıpkı
TÜPRAŞ'ta olduğu gibi, British Telecomda olduğu gibi, önce insanımıza gerçek
fiyatından satmanın mücadelesini vermenin doğru bir yaklaşım olduğuna
inanıyorum. BAŞKAN - Sayın Yakın, toparlar mısınız efendim. GAFFAR YAKIN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim. İşte, bugün, bu uygulamada, bütün hepimize bir görev
düşüyor, Türk insanına bir görev düşüyor. Telekomun layık olduğu fiyata
özelleştirilmesini sağlamak ve Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda, gerekli
finansmanı temin edecek tarzda bu satışı, özelleştirmeyi gerçekleştirmek,
hepimizin görevidir. Bunu da, lafla gerçekleştiremeyiz. Yurt içinde ve yurt
dışında yaşayan tüm insanlarımıza, yurttaşlarımıza buradan sesleniyorum: Gelin,
yüzüklerimize varıncaya kadar, bütün imkânlarımıza varıncaya kadar, ülkemiz
için seferber olalım. Çok teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Kabil. AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, konuşmacı yanlış bir
yorumda bulunup, toplanan çayların denize döküldüğünü ifade etmiştir. Bu,
yanlıştır; bunu düzeltmek istiyorum ve zabıtlardan çıkarılmasını istiyorum. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hangi çay döküldü? BAŞKAN - Çay demedi efendim, tütün dedi. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Dedi efendim. BAŞKAN - Çay dedi mi? FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Pancarlar denize mi dökülür?! BAŞKAN - Yerinizden düzeltin efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkanım, kürsüden
dinleyelim. BAŞKAN - Çay demedi, tütün dedi; ama, neyse... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hayır efendim, hem çay hem
pancarın denize döküldüğünü iddia etti. BAŞKAN - Efendim, sizin iradeniz doğrudur. Buyurun efendim. AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sayın konuşmacı, yanlış bir ifadeyle, çayın toplanıp denize
döküldüğünü ifade etmiştir. Yıllardır, bu gibi düşünen arkadaşlarımız olduğu
için, 1930'larda âdeta zorlanarak teşvik edilen çay tarımı, yıllar sonra devam
eden enflasyon nedeniyle fiyatı düşmüş ve bugün, bölge halkını beslemez duruma
gelmiştir. Türkiye, çay tüketimi bakımından dünyada üçüncü
ülkedir. Rize'de bu çay tarımı olmazsa, aşağı yukarı 200 000 ton kuru çay
karşılığı döviz yurtdışına gidecektir. Bölge halkının tamamen, tek geçim
kaynağı ve Karadeniz Bölgesinin, hatta Rize'nin ekonomisinin yüzde 100 bağımlı
olduğu bir tarım ürünüdür. Dünyada yaş çay yetiştirme olarak Gürcistan ve Doğu
Karadeniz Bölgesi en kaliteli çayın üretildiği yerlerdir; fakat, kendi içimizden,
bu kürsülerden, hatta basından, biz, kendi değerimizi dünyaya karşı
kötülemekteyiz. Bu hafta çay kampanyası açılmıştır. Yine, geçmiş yıllarda gerileme devam etmiş, dolar
bazında en düşük fiyatlardan bir tanesi verilmesine rağmen, bu çok zor ekonomik
şartlarda, zaten yıllardır fedakârlığa alışmış olan bölgemiz tarafından, bu
fiyat yadırganmamıştır. Bu vesileyle, bu şartlarda, bu fiyatı veren
hükümetimize, teşekkür ediyorum; ama, şunu da belirteyim ki; geçmiş yılların en
düşük fiyatı verilmiştir. Bundan daha önemlisi, müstahsilin verdiği çayın
bedelleri, bu gibi düşüncelerle zamanında ödenmezse, verilen fiyat da bir şeye
yaramayacaktır. Çay bedellerinin zamanında ödenmesi için hükümetimizden gerekli
ilgiyi bekliyor, çay kampanyasının hayırlı olmasını diliyor ve bu gibi
zihniyetleri bir defa daha kınıyorum. BAŞKAN - Efendim, mesele anlaşılmıştır... AHMET KABİL (Rize) - Çay, ülkemize döviz getiren en
önemli tarım ürünlerinden bir tanesidir. BAŞKAN - Efendim, mesele anlaşılmıştır, çayı
kurtardık... Meseleyi anladım da, sizi anlayamadım, hem "en
düşük fiyat verildi" diyorsunuz, hem de teşekkür ediyorsunuz; o, sizin
âlicenaplığınız. Teşekkür ederim efendim. İkinci söz, İçel Milletvekili Sayın Akif Serin'in. Buyurun Sayın Serin. (DSP sıralarından alkışlar) AKİF SERİN (İçel) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf, Telefon İdaresinin
Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
konusunda kişisel görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım; bu
vesileyle hepinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23 Ekim 1840
tarihinde temeli atılan Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinden 1995
yılında ayrıldıktan sonra günün teknolojik koşullarına hızla intibak ederek
büyük bir gelişme gösteren ve bünyesinde 74 bini aşkın personelin çalıştığı
Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin özelleştirme çalışmalarına 5 Ağustos 1996 tarih
ve 4161 sayılı Kanun çerçevesinde başlanılmıştır. 1996-2000 döneminde 22 milyar
dolar civarında gelir elde eden ve bunun 11 milyar dolarını Hazineye yatırıp,
kalanını, giderlerini karşılamak üzere kullanan Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin,
söz konusu kanun kapsamındaki özelleştirme çalışmaları iki aşamalı olarak
yürütülmüştür. Haziran 2000 tarihinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş hisselerinin
yüzde 20'lik bölümünün blok satışını içeren bir ihale açılmasına rağmen, kayıt
yaptıran yatırımcı olmadığından, söz konusu ihale iptalle sonuçlandırılmıştır. Sektöre ilgi duyan şirketlerin ilgisini artırmak ve
satışı kolaylaştırmak amacıyla, Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin hisselerinin
yüzde 33,5'inin, uygun yönetsel haklar verilmesi suretiyle satışını öngören
yeni bir ihale, 14.12.2000 tarihinde yapılan duyurularla açılmış, ihalenin
Mayıs 2001'de sonuçlandırılması hedeflenmiştir; ancak, bu ihaleye de, özellikle
uluslararası telekomünikasyon piyasasında yaşanan dışsal faktörlerden dolayı
yatırımcılar ilgi göstermemiştir. Sekiz yıl önce yaklaşık 20 milyar dolar değer biçilen
Türk Telekomünikasyon A.Ş, eğer o günün koşullarında özelleştirilmiş olsaydı,
elde edilen gelirle içborç stokumuz sıfırlanıyor ve ülkemiz içborç sarmalından
kurtuluyordu. O günden bu yana içborç için ödediğimiz rakamların yatırıma
dönüştürülmesi durumunda, bugün bambaşka bir Türkiye gerçeğiyle
karşılaşabilirdik. Dolayısıyla, bugün gelinen noktada, her geçen gün bir kayıp
olmakta ve bu yüzden bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak, Türk
Telekomünikasyon A.Ş'nin özelleştirilmesi sağlanmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya
telekomünikasyon sektöründeki gelişmeler ve özellikle ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik durum paralelinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş hisselerinin
özelleştirilmesine ilişkin satış stratejisinin yeniden düzenlenmesi gereği
ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, uluslararası telekomünikasyon piyasasının
içinde bulunduğu mevcut durum da göz önünde bulundurularak, Türk
Telekomünikasyon A.Ş'nin hisseleri için yeni bir özelleştirme stratejisi
belirlenebilecektir. Blok olarak satılacak hisse oranının artırılması
halinde, şirkete olan talep artacak ve şirketin çoğunluk hissesine sahip
olacak, rekabete açık ortamdan gelen tecrübeli bir stratejik yatırımcı,
şirkete, yönetim ve teknik tecrübesi yanında finansal imkânlarını da aktaracak,
ülkemizi, Dünya Ticaret Örgütüne serbestleşme taahhütleri doğrultusunda
yaklaşmakta olan rekabet ortamını hazırlayacak, servis kalitesini yükseltecek,
yeni servis imkânları sunacak ve bu sayede şirketin gelirlerini artıracak; yurt
içerisinde ve yurt dışında yeni iş imkânları sağlayacak; yeni dünya
konjonktüründe çok önemli olan, özellikle Türkiye'nin yakın çevresinde diğer
firmalarla konsolidasyona imkân hazırlayacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bunların
sağlanması amacıyla, şirketin çoğunluk hisselerinin satışına imkân veren yeni
bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu tasarı, telekomünikasyon hizmetlerinin
etkin, güvenilir ve verimli olarak yeni teknolojik gelişmeler ile ortaya çıkan
ve giderek artan ihtiyaçlara kamu hizmeti niteliği çerçevesinde cevap verecek
şekilde yeniden düzenlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de telekomünikasyon
sektörünün yeniden yapılandırılması için ilk girişim, 27 Ocak 2000 tarih ve
4502 sayılı Yasayla olmuştur. Bu yasayla, telekomünikasyon sektöründe çok
önemli yapısal değişikliklere gidilmiştir. Ancak, yaşanan gelişmeler karşısında, anılan kanunla
getirilen düzenlemelerin günün koşullarına uyumlaştırılması gereği ortaya çıkmıştır.
Bu, sadece ülkemizde değil, gelişmiş ülkelerde de yaşanan bir vakıadır. Başta
Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD olmak üzere birçok ülkede, telekomünikasyon
piyasalarını düzenleyen mevzuatı değiştirme hazırlıkları sonuçlandırılma
aşamasına gelmiştir. Yukarıda belirtilen hususlar ışığında bu tasarının asıl
amacı, yeniden yapılandırılan telekomünikasyon sektöründe düzenleme ve
denetleme görevleri verilen idarî ve malî özerkliği haiz Telekomünikasyon
Kurumunun yetkilerinin kurumun niteliğinde uygun olarak genişletilmesi,
sektörün rekabete açılmasının sağlanması ve bu doğrultuda Türk Telekom
hisselerinin satışına ilişkin yeni düzenlemeler yapılmasıdır. Lisanların devrinde kurum tarafından hazırlanan
planlar, belirli aralıklarla Ulaştırma Bakanlığı kanalıyla Bakanlar Kuruluna
iletilecek, Bakanlar Kurulunun onayladığı bu planlar çerçevesinde düzenlemeleri
kurum yapacaktır. Ayrıca, bunların asgarî değerleri de Bakanlar Kurulunca
onaylanacaktır. Yani, bu teklifle, yürütmenin en üst organı olan Bakanlar Kurulunun
bu faaliyetleri düzenlemesi ve izlemesi güvencesi getirilmiştir. Ayrıca, yakın bir gelecekte gerçekleştirilmesi
hedeflenen Türk Telekom hisselerinin özelleştirilmesine ilişkin satış
stratejisinin, son dönemde global telekomünikasyon piyasalarında yaşanan
konjonktürel değişim paralelinde yeniden düzenlenmesi de gereklilik arz
etmektedir. Bu bağlamda, Türk Telekom hisselerinden, devamı süresince, tekel
mahiyetinin yaratabileceği sakıncalar da dahil, ekonomik ve güvenlikle ilgili
olarak, millî yararların korunması amacıyla, şirketin yetkili kurullarında
alınacak kararlarda devlete söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisse, diğer
adıyla altın hisse haricindeki tüm hisselerinin satılabileceği hükmü de
getirilmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla, Türk
Telekomdaki kamu payı yüzde 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tekelinin
kaldırılacağı hükmü getirilerek, kamu tekelinin özel tekele dönüşmesi
engellenmiş, telekomünikasyon piyasasının serbestleştirilmesi hedeflenmiştir.
Bu serbestleştirme sonucu, telekomünikasyon piyasasında yatırımların ve buna
paralel olarak istihdamın artması, tüketicilere verilen hizmetlerin
çeşitlendirilmesi, fiyatlarının düşmesi ve en önemlisi, devlet müdahalesinin en
aza indirilmesi sağlanacaktır. Millî yararların korunmasını teminen, Türk Telekom ile
Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî Savunma Bakanlığı ve ülke güvenliği, emniyet ve
asayişle ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında telekomünikasyon
hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak imzalanan tüm sözleşme ve
protokollerin geçerliliğini aynen koruyacağı esasa bağlanmaktır. Türk Telekom hisselerinin satışında, Türkiye
Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom
çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerine yüzde 5 pay ayrılacaktır. Bu payın
satışı, halka arz yöntemiyle ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak
gerçekleştirilecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Telekom
tarafından yürütülmekte olan uydu hizmetlerinin millî güvenlik ve ülke
savunması açısından stratejik önemi dikkate alınarak, bu hizmetleri yürütmek
üzere, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında iktisadî kuruluşların
kurulması da getirilen hükümler arasında yer almaktadır. Bu uydu şirketi, şu
anda Türk Telekomun işlettiği Türksat uydularını işletecek ve gerektiğinde,
Türk Telekoma altyapı olarak kiralayacaktır. Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının
yüzde 50'nin altına düşmesi durumunda, bu kuruluşta çalışan 657 sayılı Yasaya
tabi personel ve sözleşmeli personelin özlük haklarının güvence altına alınması
amacıyla düzenlemelere de gidilmiştir. Türk Telekomun blok hisse satışının ardından, stratejik
ortak ile devlet arasında bazı anlaşmalar imzalanacaktır. Bu anlaşmaların
başında hissedarlar anlaşması gelmektedir. İmtiyazlı hisseye ilişkin olarak bu
kanunda belirlenen kapsamın dışında da bazı hususların belirtilmesi
gerekiyorsa, bu hususlar hissedarlar anlaşmasında açıkça yer alacaktır. Söz
konusu hisse satışı işlemi, Rekabet Kurumunun onayından geçirilecektir. Nihaî
devir işlemine Bakanlar Kurulu karar verecek ve bu karar, Cumhurbaşkanının
onayından geçecektir. Dolayısıyla, Türk Telekomun hisse satışında devletin
menfaatının azamî korunması ve yeni yapıda, şirketin yükümlüklerinin net olarak
belirlenmesi için gerekli her türlü mekanizma kurgulanmış bulunmaktadır. Hükümetimizin ve Meclis komisyonlarımızın çalışmalar
sonucu ortaya koydukları ve Yüce Meclisimize sundukları bu yasanın, tüm
milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Serin, teşekkür ederim. Efendim, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Soru-cevap kısmına geçiyorum. Sayın milletvekilleri, lütfen, sorunuzu kısa ve net
sorarsanız, birçok arkadaşınıza da bu imkânı tanımış olursunuz; o da, hayırlı
bir iştir. Evvela, Sayın Yalman'dan başlayacağım; çünkü, o, tasdik
etti. Buyurun. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Delaletinizle, aşağıdaki sorularımın Sayın Bakan
tarafından cevaplandırılmasını arz ediyorum. Birinci sorum: Sayın Bakan, hükümetin getirmiş olduğu
tasarının 1 inci maddesinde "hisselerin özelleştirilmesi Ulaştırma Bakanı
tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" denildiği halde, Bush'un
mektubundan sonra, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda "Ulaştırma Bakanının
görüşü alınır" denilerek değiştirilmiştir. Bu değişiklik, Bakanlığınızı
tezyif etmiyor mu, sizi incitmiyor mu? Eğer böyle değilse, medyaya, Türk
Telekomun özelleştirilmesi konusunda bir hayli yakınmalarınız olmuştu; niçin
bunlar oldu? Eğer böyleyse, niçin istifa etmiyorsunuz? İkinci sorum: Türk Telekomun bu şartlarla
özelleştirilmesi stratejik açıdan riskli ve tehlikeli değil mi? Üçüncü sorum: Uluslararası sermaye, Telekomun
özelleştirilmesini, Türkiye'ye yardım konusunda baskı vasıtası olarak
kullanıyor mu? ABD Başkanını Türk Telekomun özelleştirilmesi niçin bu kadar
ilgilendiriyor ki, Türkiye'ye âdeta talimat gibi bir mektup gönderiyor? Medyaya
"10 emir" diye yansıyan konu, sizi incitmedi mi, devlet haysiyetimizi
zedelemedi mi? BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Bir son soru Sayın Başkanım. BAŞKAN - Yok; artık yok. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Son soru Sayın Başkanım;
istirham ediyorum... Sayın Bakan, Türk Telekomun özelleştirilmesindeki bazı
kriterlere, zatıâliniz, Anayasaya aykırı diye karşı çıktınız. Şu anda, mevcut
yasa tasarısında bu Anayasaya aykırılıklar giderildi mi; giderilmediyse, niçin
oraya oturuyorsunuz? Bir diğer konu "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini
okuyun" diyordunuz... "Ülkeyi idare edenlerden bazıları müstevlilerin
emelleriyle kendi emellerini tevhit edebilirler. Bunlar, gaflet, dalalet ve
hatta hıyanet içinde bulunabilirler" cümlesini ifade etmek istiyordunuz;
ne oldu? Bu tasarıda, müstevli emelleri var mı; gaflet, dalalet ve hatta ihanet
gibi, bizi sıkıntıya sokabilecek bir konum var mı? Teşekkür ediyor, arz ediyorum. YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Bu, soru mu, yorum mu?!. BAŞKAN - Bu soru kabul olmadı zaten efendim. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, en önemli soru bu;
Sayın Bakanımızın işaretleri de öyle gösteriyor. BAŞKAN - Telekomun neresine giriyor o soru? Buyurun Sayın Elkatmış. MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Sayın Başkanım,
delaletinizle, Sayın Bakandan şu soruların açıklanmasını istiyorum. Soru 1- Türk Telekomun 1999 ve 2000 yıllarında ödediği
her türlü verginin miktarı ne kadardır? Yine, Türk Telekomun 1999 ve 2000
yıllarındaki net kârı ne kadardır? Bunları öğrenmek istiyorum. Soru 2 - Tasarıda ek madde 29'da, Telekomdaki kamu
payının yüzde 50'nin altına düşmesi halinde, hisse devir sözleşmesinin
imzalanmasından otuz gün sonra, çalışanların başka kamu kurum ve kuruluşlarında
görevlendirileceği söyleniyor; ancak, çalışanlarda bir huzursuzluk var, o yüzde
50'nin altına düşmeden evvel de bir azaltmaya gidilecek mi? 74 000 kişi
huzursuz, Sayın Bakan bu konuda bir açıklama yaparsa, bu çalışanlar da huzurlu
olur. BAŞKAN - Teşekkür ederim. MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Bitmedi Sayın Başkanım,
müsaade ederseniz. Yine, 4502 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre,
Haberleşme Yüksek Kurulu kurulmuştu. Bu kanunun, yine, ekinde de, Teftiş Kurulu
olmasına rağmen, Haberleşme Yüksek Kurulu, Teftiş Kurulunu lağvetmiştir. Teftiş
Kurulu niçin lağvedilmiştir? Bu kurum niçin denetimsiz bırakılmıştır? Kurum
denetimsiz kaldığından dolayı da, kurum başkanı ve üyeleri de her şeylerini
kendileri tayin ediyorlar. Mesela, kurum başkanına 700 milyon lira kira
yardımı, üyelere 600 milyon lira kira yardımı yapıyorlar ve devam ediyor. Kurumun Bakanlık yanında binası olmasına rağmen, iki
yıllığına, başka bir yerden 62 500 dolara bina kiralanıyor ve buraya 1 trilyon
liranın üzerinde usulsüz para harcanıyor. Ayrıca da, Çetin Emeç Bulvarı
üzerinde yeni bir arsa alınıyor 4 trilyon liraya. Halbuki, bu kurumun,
Ulaştırma Bakanlığının yanında kendi binası vardır. Halktan fedakârlık
istenilirken, bu kadar da sıkıntı varken, niçin bu savurganlık yapılıyor? Bu
konuda Sayın Bakan bir araştırma yapacak mı? Son sorum Sayın Başkanım: Kurum personeline verilecek
harcırahları da kendileri tayin ediyorlar. Mesela, yurt dışında, başkana 400
dolar, başkan yardımcılarına 350 dolar veriliyor. Buna bir sınır getirmeyi
düşünüyorlar mı? Kurumun bütçesi de repoda tutuluyor. Halbuki paraya
ihtiyaç var. Bunu da genel bütçeye katmayı düşünüyor mu? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Sayın Aslan Polat, bari, siz kısa soru sorun,
bir kişiye daha soru sorma şansı vermiş olayım. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, delaletinizle,
Sayın Bakanıma bir soru soracağım; ama, biraz uzun olabilir, kusura bakmasın. BAŞKAN - Yorumsuz sorarsanız... Uzun sorun; ama, yorumsuz
sorun lütfen. ASLAN POLAT (Erzurum) - Ama, benim konuşma hakkımı
vermediniz, DSP'lilere konuşma hakkı
verdiniz. Onlara niye konuşma hakkı verdiniz; onlar hükümet; ben konuşacaktım
burada muhalefet olarak! Sayın Bakanım, özelleştirmelerde, Sırp Telekomunun
yüzde 49'unun Yunanistan tarafından alınması, Ermenistan Telekomunun yüzde
90'ının Yunanlılar tarafından alınması, Romen Telekomunun yüzde 35'inin
Yunanlılar tarafından alınması sizi biraz rahatsız ediyor mu, bazı düşüncelere
sevk ediyor mu özelleştirmenin çok savunulduğu bugünlerde? İkincisi; Sayın Bakan, üzerinde önemle düşünülecek şu
soruyu da Plan ve Bütçe Komisyonunda sormuştur; demiştir ki: "FBI ve CIA
neden Amerika Birleşik Devletlerinde hâlâ telekom işine karışmaktadır, neden
İsrail hâlâ bağımsız ve denetleyici bir kuruluş kurmamıştır, denetimi bakanlık
dışında hiçbir yere vermemiştir. Güvenliği olan tüm ülkelerde bu
böyledir." Sayın Bakanın bu görüşleri doğrudur; ama, bir doğru
daha vardır. Sayın Bakanın bu görüşleri, bu hükümetçe kabul görmemiş ve kendi
Bakanlığıyla ilgili bu tasarıda, tabiri caizse, Sayın Derviş ile girdiği ikili
mücadelede taca atılmıştır. Bunun en önemli ispatı, Sayın Bakan, tasarıyı Plan
ve Bütçe Komisyonuna sunarken yaptığı konuşmada, ilk sunuşunda, tasarının 1
inci maddesini Komisyona şöyle sundu: "Şirket anasözleşmesinde yapılacak
değişikliklerin şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar
Ulaştırma Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe gireceğine ilişkin
hüküm." Aynen böyle sundu, böyle olacak dedi; fakat, tasarı
Komisyonda Sayın Bakan tarafından sunulup, açılış konuşması yapılıp, tümü
üzerinde konuşulup, maddelere geçildikten sonra, Sayın Derviş'in bu tasarının
bu şekline itiraz edip rest çekmesi üzerine değişiklik yaptı, kendi dediğini
değiştirdi ve "şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar
anasözleşmede yapılacak değişikliklerde Ulaştırma Bakanının görüşü alınır"
şekline çevirdi. Yani, tasarıyı getirdikten ve Komisyona sunduktan sonra bile
sahip olamadınız. Sayın Bakanım, o zaman, size, bu konuda, Sayın Celal
Adan'ın -üzülseniz de üzülmeseniz de soracağım- Plan ve Bütçe Komisyonunda
sorduğu soruyu ben de soruyorum: Sayın Bakan, Türkiye'ye ne oldu? Siz hâlâ bu
hükümette ne arıyorsunuz Sayın Bakan?! Son olarak da bütün MHP'lilere bir soru soruyorum...
(MHP sıralarından gürültüler) ALİ GEBEŞ (Konya) - Milletvekilinin milletvekiline soru
sorma hakkı yok. ASLAN POLAT (Erzurum) - Bir zamanlar gururla okuduğunuz
Ömer Seyfettin'in "Diyet" adlı hikâyesini bir daha okumayı düşünür
müsünüz? Saygılar sunarım. BAŞKAN - Sayın Mükerrem Levent, buyurun efendim... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Levent, sırasını bana
vermişti efendim. Sayın Öztürk, buyurun. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Sayın Başkan, aracılığınızla ilgili bakandan sormak
istiyorum. Türk Telekom yaklaşık iki aydır, hem Türk medyasını hem de Türk
siyasî hayatını işgal etmektedir. Acaba Türk Telekomun özelleşmesi gerçek
anlamda bir özelleşme midir, yoksa, medyanın ve birkısım siyasîlerin söylediği
gibi, peşkeş çekilme midir? Bunun cevabını istiyorum. BAŞKAN - Sayın Hüseyin Arı, buyurun. HÜSEYİN ARI (Konya) - Sayın Başkan, delaletinizle Sayın
Bakana bir soru tevcih ediyorum. Sayın Bakanım, günümüz teknoloji ve bilim çağında, harp
konsepti, atmosfere hâkim olan harbi kazanır tarzındadır, yani bugünün
savaşları, güçlü ve etkin bir elektronik harp, haberleşme ve telekomünikasyon
örgütlenmesi ile teşkilatlanmasına dayanmaktadır. Körfez harekâtında daha
savaşın birinci gününde, ABD ve müttefiklerinin üstün elektronik harp gücü ile
Irak'ın haberleşme sistemini felç etmesiyle, Irak Ordusunun haberleşmesini yok
ederek, harbin kaderi birinci günde Irak aleyhine tayin edilmiştir. Ülkenin güvenliği ve bekasıyla son derece önem arz eden
bu Telekom Yasasında barış ve sefer şartlarında, ülkemizin tam kontrolü
sağlanabilecek midir? Teşekkür ederim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Kısa ise sorduracağım, Bakanın cevap verme
imkânı kalmadı. Kısa mı?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bana gelince hep kısa sor
diyorsunuz. BAŞKAN - Buyurun efendim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Müsaade edin bir de ben derdimi
anlatayım. BAŞKAN - Vallahi siz bilirsiniz efendim, bu kaideyi siz
koymuşsunuz, 10 dakika... Benim için fark etmez. Buyurun. NİDAİ SEVEN (Ağrı)- Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın
Bakanıma şu soruları sormak istiyorum: Sekiz yıldır özelleştirilemeyen Telekomda, 1993 yılında
iki firmaya 500'er milyon dolarla lisans verilerek, Türkiye'deki GSM sayısı 400
000'e ulaşıncaya kadar bu firmalarla sınırlandırılma yapılmıştır ve duyduğumuz
kadarıyla, 12 milyona gelene kadar ilk defa GSM 1800 ihalesi gerçekleştirilmiş
ve altı kat yüksek fiyatla. Acaba, 1993 senesinde verilen 500 milyon dolarlık
fiyat, neden sekiz sene sonra daha yüksek fiyatla verilmiş ve bu konuyla ilgili
bir soruşturma var mıdır? Devlet ne kadar zarara sokulmuştur? Birinci sorum bu. İkinci sorum: Acaba, Türk Telekomun elde ettiği
gelirlerin Hazineye katkısı son beş yılda ne kadar olmuştur? Son sorum: Telekomda yapılacak özelleştirmelerle ilgili
kadrolu memur, kadrolu işçi ve kapsamdışı personelin durumu ne olacaktır? Bu
konuda Sayın Bakanımdan bilgi talep ediyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakan. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel)- Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Sayın Ömer Barutçu Beyefendinin soruları hakkında
açıklamalarda bulunmak istiyorum. Türkiye'ye sayısal teknoloji 1985 yılında girmiştir.
1985-1990 yılları arasında sayısal santrallar üzerinden katmadeğerli hizmetler
verilmemiştir. Yalnızca santral ve transmisyon sayısallaştırılmış; ancak, gerek
bu yıllar arasında gerekse 1990'lı yıllarda katmadeğerli hizmetler servise
verilememiştir. Yine bu yıllarda, yalnızca sayısal hizmetlere yönelik değil,
diğer katmadeğerli hizmetler de servise verilmemiştir. Kablolu TV yatırımlarının yeterli olmadığı ifade
edilmektedir. Türk Telekom, yalnızca kablolu TV'yle değil; aynı zamanda, yeni
uzaya gönderilen Türksat-2A uydusu üzerinden sayısal uydu platformu kurarak,
direkt uydudan iletişim yapacak projeyi hazırlamaktadır. ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - O da bizim projemiz... O
uyduyu da biz yaptık; bizi mahkemeye verdiniz. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Kablolu TV projesi
için ise, tüm Türkiye'yi kapsayacak bir ihale yapılma aşamasında olup, bu
konuda önemli bir adım atılacaktır. Türk Telekom, kablolu TV üzerinden yalnızca televizyon
değil, aynı zamanda yüksek hızlı internet erişimini bizim dönemimizde
sağlamıştır. Şu anda, kablolu TV üzerinden 10 000'e yakın internet abonesi
bulunmaktadır. Kablolu TV şebekesi, Sayın Barutçu'nun bahsettiği dönemde de
teknolojik gelişmeler geçirmiştir. O dönemde analog olan yayınlar, şimdi
sayısala dönüştürülmüş, 45 olan televizyon kanalı 90'a çıkarılmış; altyapı
çalışmaları devam etmektedir. Uydu projesi benden evveldir. "Yiğidi öldür,
hakkını yeme" derler... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - O da bizim projemizdi Sayın
Bakan, insaflı cevap verin. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Barutçu, bir
dakika eğer.. Bir dakika... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Söylediklerinizin hiçbirisi
doğru değil! ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Barutçu,
benim dönemimden evvel planlanmıştır. Uydu... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Siz yanlış söylüyorsunuz!.. BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayalım. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Şimdi, eğer, böyle
karşılıklı... Ben sizi dinlerken hiçbir şey söylemedim. ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Ama, yanlış söylüyorsunuz!.. MEHMET TELEK (Afyon) - Dinle, dinle!.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Bunlar yanlış
değil. ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Gelin, açıkoturuma çıkalım o
zaman. (MHP sıralarından gürültüler) ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Efendim, benden
evvel planlanmıştır... Müsaade edin... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Söylediğin şeyler yanlış!.. MUSTAFA ZORLU (Isparta) - Utandın mı Barutçu?! BAŞKAN - Efendim, istirham ederim... Bir dakika
efendim. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Siz istediğiniz
kadar konuşun, Sayın Meclis, değerli üyeler; ben de bildiğimi okuyacağım
anlamında değildir. Söylediklerim zabıtlara geçmektedir. Bunların hesabını,
burada, her zaman verebiliriz; karşılıklı, gerekirse, bilgilerimizi, burada
tartışabiliriz. Ben dinledim, sorulara cevap veriyorum. Lütfen, Sayın Başkanın, Sayın Barutçu'yu biraz daha
uyarmasını rica ediyorum. Benden evvel planlanan bir projedir. "Yiğidi
öldür, hakkını inkâr etme" diyorum ve Sayın Oğuz Tezmen'e, huzurunuzda
teşekkür ediyorum katkılarından dolayı. İktidar milletvekili ve bakan,
muhalefet milletvekili eski bakana teşekkür ediyor; bu, benim tabiatımdandır. Ölmüş bir projeydi, biz dirilttik; masraflarını biz
yaptık; Allah nasip etti, yörüngesine yerleştirdik; İngiltere ile Çin arasında,
Türkçe bilen, Türkçe konuşan her eve girecektir. Türkiye'yi tanıtma
faaliyetleri içinde -istediğimiz- bugüne kadarki en büyük şansı yakalamış
durumdayız; o şansı, inşallah, iyi kullanacağız. Daha evvelki dönemlerde analog olan yayınlar şimdi
sayısala dönüştürülmüş, 45 olan televizyon kanalı 90'a çıkarılmış, altyapı
çalışmaları da devam etmektedir. Personel giderlerinin yüzde 40'lara ulaştığı belirtilmektedir.
Bu rakam aşağı yukarı doğrudur; ama, bu giderlerin, müsaade ediniz, 1990-1994
yılları arasında alınan elemanlardan kaynaklandığını da unutmayalım. MEHMET PAK (İstanbul) - Kaç kişi alınmış? ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Benim dönemimde,
2000 yılında, alınan 544 garibandır. Yeni yönetimin iyi çalışamadığı söylenmektedir. Yeni gelişen teknolojiye göre, Türk Telekomun yeni
yönetimi, aşağıda sayılan bazı katma değerli hizmetleri devreye vermek
üzeredir, bunların çoğu projelendirme aşamasındadır. İnternet altyapısı geniş bantta hızlı internet erişimi
olarak planlanmış, transmisyon için 220 milyon dolar yatırım yapılmıştır. 1980-1998 yılları arasında sabit telefonlar üzerinden
verilmeyen katma değerli hizmetler (video, konferans, görüntülü telefon gibi
hizmetler) yüksek bant ve hızlı olarak devreye verilme aşamasındadır. İnternetle erişim yalnızca telefon üzerinden değil,
geniş bantlı olarak kablolu televizyon, kablosuz erişim hizmetleri de verilmeye
başlanmıştır. Sabit telefon santralı akıllı şebeke haline
getirilmektedir. Böylece, yine 1980-1996 yılları arasında yapılmayan yatırımlar
son iki yılda gündeme getirilerek sabit telefon santralları üzerinden voice
mail, tele oylama, ücret paylaşımı gibi hizmetler de devreye verilmek üzeredir. Türk Telekom "aycell" adlı bir GSM şirketi
kurmuştur. Şu anda bu şebeke 7 ilde anten montajlarını bitirmiş, bu ayın
sonunda hizmete verilecektir ve telefon fiyatlarının yüzde 50 ucuzladığını
hepiniz biliyorsunuz. Ödemeli telefon gelmesinden artık korkmayacaksınız. Bir
süre sonra bunlar daha da ucuzlayacaktır. Rekabet böyle getirilir. Yine, Türk Telekom, uluslararası kablolu fiber optik
projesini deniz altından gidecek şekilde planlamıştır; bu konuda yabancı
şirketlerle ve ülkelerle müzakerelerine devam etmektedir. Bu projeler son beş yılda yapılamayan yatırımlardır.
Bunlar yapıldığı takdirde -ki, bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla
çalışmalar da yürüyor- Türk Telekom, dolayısıyla Türkiye de 15 sene ileriye
gidecektir. Sayın Barutçu'ya, bu, bugünkü konumuzla ilgili değil;
ama, kısa bir malumat için arz ediyorum; daha geniş malumatı sayın Meclisimize
ileride arz edeceğim. Havaalanları durumuna gelince; müsaade ederseniz, isim
isim sayıp kimseyi incitmek istemiyorum şu arada. ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Mersin Havaalanını söyle. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - 1994-1998 arasında
26 tane havaalanı ihalesi yapılmıştır. 1994-2000 yılları arasındaki balıkçı barınakları
faciasına gelince; 148 adet balıkçı barınağı ihale edilmiştir, bunlardan 6'sı
tarafımdan açılmış, 6'sı da açılışa hazır beklemektedir. Ben, balıkçı
barınaklarında bir standart getirdim; verimlilik esasına göre sıraladık,
bölgenin durumu esasına göre sıraladık ve bunlara kaynak aktarmasını
fazlalaştırdık. Felaket, tabiî afet veya benzeri şeylerle boşu boşuna denize
taş dökülüp, çakıl dökülüp, bir sene üzerinden geçtiği zaman hiçbir şey ifade
etmeyen hale gelen duruma son verdik. Yirmiiki senedir bitmeyen balıkçı
barınakları vardı, bunların bir bölümünü iptal ettik. 148 balıkçı barınağından
48 tanesi hızlandırıldı ve ekonomik bulunduğu için öne alındı, diğerlerine para
verilmedi. Bu yüzden, çok insanın
gazabına uğradık; ama, bu politika değişmeyecektir ve devam edecektir. Benim zamanıma gelince; 1999 ve 2000 yıllarında ve
halen şu ana kadar hiçbir balıkçı barınağı ihalesi yapılmamıştır, hiçbirisi de
programlanmamıştır; çünkü, Türkiye'nin buradan kaybedeceklerinin, mevcutları
bitirmek suretiyle öne alınması politikası takip edilmiştir. Eğer bugünkü
fikrimi soruyorsanız, önemli bir değişme, gelişme olmadığı takdirde, beş yıl
daha balıkçı barınağı ihalesi yapmak yanlıştır. Evvelki yapılmış olanlardan
bitirebildiklerimizi bitirmek mecburiyetindeyiz. Havaalanı meselesine gelince; her ile bir havaalanı
denildiği için, bu politika, zengin Türkiye'nin politikasıdır,
değiştirilmiştir. Biz, burada bir ölçü getirdik; verimli olmayan, verimliliği
ispat edilmeyen, yapılmış olan verimlilik analizleri kontrol edilmek suretiyle
doğrulanmayan hiçbir yere havaalanı yapmayacağımızı söyledik; bu sözümüzde de
duruyoruz. "Mersin Havaalanı" diyorsunuz. Gelin, bütün evraklarını
vereyim; yüzde 6 nispetinde verimlilik ortaya çıkmıştır. Bu proje de benim
zamanımdan evveldi. Doğrusunu seçip ortaya koydumsa, bunun tenkit edilmesinin
doğru olmadığı kanaatindeyim. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Bakan, doğuya avantaj
tanımak lazım. Olmaz ki... BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayalım... Yok böyle
bir usulümüz... Lütfen... ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Başkan,
devam etmek istiyorum. Sayın Veysel Candan'ın soruları, bu konuyla ilgili
olarak önemli açıklamalar yapmamı gerektirmektedir. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Onları kürsüden
cevaplandırsanız... Konuşmacılara kürsüden cevaplandırın. BAŞKAN - Bitiriyor efendim... ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) -Türk Telekom ile
Silahlı Kuvvetler arasındaki ilişkilere gelince... LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sorulara geçin, sorulara cevap
verilmedi daha. BAŞKAN - Bitiriyor efendim... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Sayın Başkan, böyle bir usul
var mı? BAŞKAN - Efendim, usulümüzde yok böyle bir şey.
Bitiriyor Sayın Bakan efendim. Arkadaşlarımız suallerini sorarken... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Konuşmacıya oradan cevap
olur mu? BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - İki senedir ilk defa
Meclise geliyorsun, dinle! BAŞKAN - Sayın Barutçu, arkadaşlarımız suallerini
sorarken biraz fazla uzattılar, Sayın Bakan da cevap veriyor. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Ama Sayın Bakan sorulara cevap
vermiyor ki... Kürsüden konuşsun. BAŞKAN - Efendim, siz susarsanız bir dakikada
bitirecek. Sayın Bakan, bitirir misiniz efendim. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Devam edebilir
miyim efendim? BAŞKAN - Yazılı cevap verin, bitsin efendim. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Müsaade edin
birinin cevabını vereyim, diğerlerini yazılı vereceğim. BAŞKAN - Sayın Bakan, müsaade eder misiniz, 1 inci
maddede size söz vereyim, bunları konuşun. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Pekâlâ. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati
: 16.17 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
16.27 BAŞKAN:
Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 101 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum. 677 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 6. – Telgraf
ve Telefon Kanunu,Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı
Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı:
677) (Devam) BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesinin oylanmasına
geçmeden önce, yoklama talebi vardır; şimdi, yoklama isteyen sayın
milletvekillerini arayacağım. Avni Doğan?.. Burada. Fethullah Erbaş?.. Burada. Lütfi Yalman?.. Burada. Aslan Polat?.. Burada. Yahya Akman?.. Burada. Mehmet Özyol?.. Burada. Maliki Ejder Arvas?.. Burada. Sait Açba?.. Burada. İsmail Alptekin?.. Burada. Nurettin Aktaş?..Burada. Rıza Ulucak?..Burada. Ali Oğuz?..Burada. Mehmet Ali Şahin?..Burada. Eyyüp Sanay?..Burada. Hüseyin Arı?..Burada. Mustafa Baş?..Burada. Salih Kapusuz?..Burada. Musa Uzunkaya?..Burada. Sabahattin Yıldız?..Burada. Süleyman Arif Emre?..Burada. Akif Gülle?..Burada. 21 sayın milletvekili burada efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan... BAŞKAN -Buyurun. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, 100 kişilik bir
muhalefet, 350 kişilik bir iktidar grubu var, bir de sizin böyle
uygulamalarınız var; hakikaten... BAŞKAN - Efendim, vallahi, iki gündür, zatıâlilerinizin
itirazlarına ve karışmasına aklım ermiyor. İstirham ediyorum... Gene başa
döndük, iki sene evveline... İstirham ederim efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Biz, Genel Kurulda kimse yokken
yoklama yapılmasını istiyoruz; siz, 5 dakika ara veriyorsunuz, böyle bir usul
çıkardınız efendim... BAŞKAN - Efendim, bırakın; biz, usul filan çıkarmadık;
Başkanlık istediği anda birleşime ara verebilir. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -Ama efendim bunun için ara
veriyorsunuz. BAŞKAN - Ne için ara veriyorum efendim?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Toplansınlar diye veriyorsunuz. BAŞKAN - Salonda 187 kişi vardı ara verdiğimde.
İstirham ederim... Vazgeçin bu işten. Malum 6 gündür Meclis idare ediyoruz; siz de, bize
tolerans göstereceksiniz. İstirham ederim... Ben, makine miyim, bizim
arkadaşlar makine mi?!. Haydi, beni düşünmüyorsunuz, buradaki memur arkadaşları
da hiç düşünmüyorsunuz.Onların ihtiyaçları... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Biraz insaf edin. BAŞKAN - Tamam efendim... İstirham ederim... Yoklama için 3 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN- Efendim, yoklamada çoğunluğumuz vardır. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 6. – Telgraf
ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım
Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S.
Sayısı 677) (Devam) BAŞKAN- Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: TELGRAF VE
TELEFON KANUNU, POSTA, TELGRAF VE TELEFON İDARESİNİN
BİRİKTİRME VE YARDIM SANDIĞI HAKKINDA KANUN İLE
ULAŞTIRMA BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI MADDE 1. -
4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun değişik 1 inci
maddesinin ikinci ve dokuzuncu fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Şirkette kamu payı % 50'nin altına düşünceye
kadar ana sözleşmede yapılacak değişikliklerde
Ulaştırma Bakanının görüşü alınır." "Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine
tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi
teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu
kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekoma uygulanmaz.
Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet
Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile millî
güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon
hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır." BAŞKAN- 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş)- Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok uzun konuşmayacağım. Kahramanmaraş dolaylarında bir baykuş yaşar, uçtuğu
zaman vücudundan bir koku çıkar -bu, bilimsel kitaplarda var- bütün kuşlar
çığlık atarak, onun uçtuğu istikamete doğru uçmaya başlar. Sonra, baykuş,
onların içerisinden bir tanesini seçer yer; gürültü, tantana, dağılır. Biz de,
millet olarak, hükümet olarak, çok garip bir parfüme doğru koşuyoruz. Anladığım
kadarıyla bu kanun çıkacak, milletvekili arkadaşlarımızın ilgisi büyük, şimdiye
kadar olanlardan daha büyük. Bugünkü gazete başlıkları çok kanıma dokunuyor,
gururumu incitiyor, onurumu kırıyor, Türk Milletinin bir ferdi olarak. Aşağı
yukarı bütün köşe yazarları Türkiye'nin müstemleke olduğunu söylüyor. Sayın
Başkanım birisine çok ciddî tepki gösterdi, teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Ben de teşekkür ederim. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Çocukluğumda, ben yetişirken, 6
ncı Filo taşlanırdı bu ülkede, benim hep kafam karışırdı, bir türlü
anlayamazdım, bu iş hoşuma da gitmezdi; bir şey söylediğimiz zaman Amerikancı
ilan edilirdik. Nereden nereye gelmişiz; 6 ncı Filoyu taşlayanlar nerede biz
neredeyiz... Hâlâ kafam karışık doğrusu. Şimdi, elimde bir gazete var "Ne Mutlu Türküm
Diyene" başlıklı... "Bush'un Dediği Oldu" manşetini taşıyor. İşte,
bu, gururuma dokunuyor benim. Orta Doğu Gazetesinin başlığı "Bush'un
Dediği Oldu" Bu, beni sıkıntıya sokuyor, bu, beni üzüyor. Bu noktaya şöyle geldik, böyle geldik, nasıl geldiysek
geldik; ama, titreyip kendimize döneceğimiz zaman şimdi. Bunun yolu, memleketin
değerlerini oraya buraya vermek değil. Bakın, Sayın Bakanın verdiği veriler 50
milyar dolarlık bir şey; kaça satılacak; 2 milyara, 3 milyara. IMF ne verecek;
15 milyar, yani, çok korkunç bir ticaret. Bize yakışır bir ticaret değil,
Türkiye'ye yakışır bir ticaret değil. Bunu kim yapıyor?.. ASLAN POLAT (Erzurum) - MHP yapıyor... AVNİ DOĞAN (Devamla) - Telekom 40 milyara gideceği
zaman, özelleştirilmesine karşı çıkanlar yapıyor. Biraz önce Sayın Gaffar Bey
söyledi, dedi ki "o zaman birtakım gericiler bunu yaptı." Ben, o
gericileri sizin takdirinize bırakıyorum. Değerli arkadaşlar, altını çizerek tekrar söylüyorum;
biz özelleştirmeye karşı değiliz, Telekomun özelleştirilmesine de karşı
değiliz. Bu memleketin hassasiyetini, bu milletin hassasiyetini, bu milletin
kurumlarının hassasiyetini, Ulaştırma Bakanının hassasiyetini dikkatle
inceledikten sonra bu özelleştirmeyi yapalım. Beni biraz önce telefonla aradılar "Sayın Bakanın
hassasiyetinden bahsediyorsunuz; ama, Sayın Bakan, üç dört gündür söylediğine
rağmen, orada oturuyor. O gitmeliydi, yerine Derviş oturmalıydı." Bu,
seçmenlerin uyarısı. (FP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, şunu görüyoruz; biz yorulduk, biz
mücadeleden yorulduk, pes etmedik; ama, yorulduk. İnsanlar bazı olaylara tanık
olmak istemezler, kurumlar bazı olaylara tanık olmak istemezler, bazı olayları
yaşamak istemezler. Biz, bugünü, Bush'un mektubu üzerine gelişen bu olayı,
Fazilet Partisi olarak sizinle birlikte yaşamak istemiyoruz. Bu çirkin ana, bu
kötü ana, bu dayatmaya tanık olmak istemiyoruz. Onun için, bu Meclisi terk
ediyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Kanunu rahat çıkarın
diye çıkıyoruz. (MHP ve FP sıralarından gürültüler) (FP Grubuna mensup milletvekilleri Genel Kurul salonunu
terk ettiler) BAŞKAN - Lütfen, yerinizden konuşmayın. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Nevzat Ercan;
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, zaman, milletlere bazen büyük
fırsatlar sunar. Siyaset, iktidarıyla muhalefetiyle bu fırsatı
değerlendirdiğinde, elbette ki tarihî misyonunu yerine getirmiş olur. Acaba,
gerçekten siyaset bu misyonu yerine getirdi mi diye sizleri biraz geriye
götürüp, pek çok şeyi hatırlamanızı istiyorum, bazı şeyleri açıklıkla görmenizi
diliyorum. Bakın, on yıldır, Türkiye'nin gündeminde, Telekomun
özelleştirilmesi çabaları var, tartışmalar sürüp gidiyor. Hatırlayın 1993, 1994
ve 1995 yıllarını... Türkiye, o gün, çok önemli bir kaynağı elde etmek için,
sağlıklı bir gelir kaynağı elde etmek için, PTT'nin T'si dediğimiz Telekomu
özelleştirme çabalarını başlatmış. Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemde,
Sayın Çiller'in Başbakan olduğu 1993 yılında, bu Meclisten, PTT'nin T'sinin
özelleştirilmesine ilişkin yasa çıkmış. O tarihte, bu Mecliste bulunanlar, hele
bilhassa bugün iktidar kanadını oluşturanlar ve hatta bakanlar, PTT'nin T'sinin
satılmaması için, bu Mecliste, olağanüstü bir direniş sergilediler, karşı
çıktılar. Evet, karşı çıktınız, direndiniz ve bu Meclisten çıkan yasayı, bu
defa Anayasa Mahkemesine götürdünüz ve iptal ettirdiniz. 1994 yılında, tekrar,
PTT'nin T'sinin özelleştirilmesine ilişkin yasa bu Meclise geldi, aynı
direnişle karşılaştık; 1995'te geldi... Bu Meclis, üç defa Telekomun
özelleştirilmesini görüştü, sizler direndiniz ve üç defa Anayasa Mahkemesine
gittiniz. Beyler iyi dinleyin; kimse, burada ikiyüzlülük
sergilemesin. Türkiye'nin, bugün, içine düştüğü krizin sebebini eğer
arıyorsanız, iyi teşhis edin. Bakın, Anayasa Mahkemesine başvuru dilekçesinde
imzası bulunan bakanların adlarını okuyorum şimdi ve ne talihsizliktir ki,
bugün, bize getirdiğiniz, bu Meclise sevk ettiğiniz Telekom yasa tasarısının,
özelleştirelim dediğiniz yasa tasarısının altında da aynı bakanların imzası
var. Bakın, o tarihte, Anayasa Mahkemesine başvuru dilekçesine imza koyanlar;
Başbakan Ecevit ve bugün yine Kabinede bulunan Bakan Nami Çağan, bugün Kabinede
bulunan Mustafa Yılmaz ve yine bugün Kabinede bakan olarak görev yapan Edip
Safder Gaydalı, Rüştü Kâzım Yücelen, Mehmet Keçeciler ve bugün Bakanlar
Kurulunda Dışişleri Bakanı olan İsmail Cem. Anayasa Mahkemesine gittiniz ve "PTT'nin
'T' sini özelleştiremezsiniz; bu, ülkenin bağımsızlığıyla yakından ilgilidir;
bu, ülkenin güvenliğiyle ilgilidir; bu -dilekçede yazdınız- vatana ihanetle
eşanlamlıdır" dediniz. (DYP sıralarından alkışlar) Anayasa mahkemesine
götürüp iptal ettirdiniz. Bugün, aradan on yıl geçmiş, bu defa, sizler
uyandınız, aklınız başınıza geldi ve sonra da sözcünüz aracılığıyla diyorsunuz
ki "Türkiye'yi iyi okuyalım, dünyayı iyi okuyalım..." Siz, kime ders
vermeye kalktınız?! Siz, kendinize ders verin; kendiniz derse muhtaç hale
geldiniz. İçine düştüğünüz manzarayı kendiniz yaşıyor ve görüyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bakın, Anayasa Mahkemesindeki şu
gerekçenize bakın; ders almanız lazım. Bakın ne diyorsunuz; ibret verici bir
şey bu: "Mondros Mütarekesiyle Osmanlı Devletinin bütün haberleşme
birimlerine el konması, dört yıllık yenilgiyle biten bir savaştan sonra ve
ancak işgal kuvvetlerinin fiilî müsaderesiyle olmuşken, bu yetkiyi altın tepsi
içinde sunma anlamı taşıyan bir düzenleme, ulusal bağımsızlıktan bile bile
vazgeçme ve sömürgeleşmeyi kabul etme anlamına gelir." Bugün, bu anlama mı
gelir bu?! (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hayır; hayır
bu anlama gelmez; ama, dün, ucuz siyaset yaptınız. O gün, şu anda yasasını
çıkarmaya çalıştığımız Telekom özelleştirmesine karşı direnenler, biliniz ki... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) NEVZAT ERCAN (Devamla) - Bir iki dakika istirham
ediyorum. BAŞKAN - Buyurun efendim. NEVZAT ERCAN (Devamla) - Biliniz ki -o gün direnenler
açısından söylüyorum- karşı çıkan siyaset kimse, ihanet kelimesinin dahi
izahtan aciz kaldığı bir cürüm işlemiştir, cürüm... Kaynaklarını heder ettiniz
Türkiye'nin. O gün 40 milyar dolara alıcısı olan, Dünya Bankası ve diğer
uluslararası kuruluşların, yatırımcıların verdiği raporlara göre 40 milyar
dolar pazarı olan Telekomun, yani, PTT'nin T'sinin, bugün, 3,5-5 milyar dolara
alıcısını bulmakta Türkiye sıkıntı çekecektir. Bunun bedelini kim ödeyecektir,
kim?.. 1994'te, yüzde 49'unu 20 milyar dolara satabilecek bir Türkiye ve o gün
20 milyar dolar içborç mesabesinde olan bir Türkiye, borçlarını sıfırlama
noktasında olan bir Türkiye, eğer, bugün, faiz kıskacındaysa, sarmalındaysa ve
bugün, Türkiye yatırım yapamıyorsa, üretemiyorsa ve toplumun kesimlerine kaynak
aktaramıyorsa, bunun sebebi sizlersiniz, sizler. (DYP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri, bakın, ne diyorsunuz:
"Türk Milletinin bağımsızlığını korumakla görevli olanların, devletin
ekonomik bağımsızlığını sağlamak üzere kurulmuş devlet tekelleri satmasının,
Türkiye'yi ekonomik, dolayısıyla, siyasal açıdan bağımlılaştıracağı
ortadadır." Rahatsız mı oluyorsunuz?!. Bu gerçekleri görün... Sonra da
geliyorsunuz ve ders vermeye çalışıyorsunuz; öyle mi?.. Yazık oldu bu
Türkiye'ye, yazık!.. Yazık oldu!.. On yılını kaybetti bu Türkiye; ama,
geleceğini de ipotek altına aldınız. Değerli arkadaşlarım, acaba, dün, geçmişte, Türkiye'yi
gerçekten çok doğru okumuş ve dünyayı
iyi okumuş bir siyasî kadroya karşı direnişin arkasında olan, yatan neydi?..
Acaba, mutlaka, dışarıdan bir direktif mi gelmeliydi size?.. BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız... NEVZAT ERCAN (Devamla) - Dışarıdan dayatmalar ve
baskılar mı gelmeliydi?.. Nitekim, bugün içine düştüğünüz durum budur.
Dışarıdan gelen direktiflere, dışarıdan gelen baskılara ve dayatmalara boyun
eğdiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkan, sözünü
tamamlasın. NEVZAT ERCAN (Devamla) - Dün, Türkiye'nin iç
siyasetine, doğrulara, siz yaklaşım sergilemediniz; ama, dışarıdan direktiflere
esir oldunuz ve bugün, Türkiye'yi, utanç verici bir mektuba muhatap kıldınız ve
Türkiye'nin onuruyla oynadınız. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan,
adımı kullanarak, Telekoma imza verdiğimle ilgili bir iddiada bulunuldu, bir
yanlışlık var, tashih etmem lazım. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakana bir
sataşma yok burada. BAŞKAN - Nasıl yok efendim... DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Var efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, burada sizin
imzanız var. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Benim imzam
yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sizin imzanız var Sayın Bakan.
Bu söylendiyse, bu sataşma değildir. Onun için, sataşmadan dolayı söz
veremezsiniz. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Buyurun; Anayasa Mahkemesine
1991'de başvurusu... BAŞKAN - Bakıyor efendim, imzası var mı yok mu diye
bakıyor, yanınıza geldiler. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İşte, Anayasa Mahkemesi
başlıklı... DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Değil efendim. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Buyurun efendim, buyurun... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Orada imzanız var sizin. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Mehmet Keçeciler... 66 ncı
sırada... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu söyleniyor, başka bir şey
söylenmiyor. BAŞKAN - Var mıymış efendim imzanız? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Evet efendim. Sayın
Keçeciler'in de imzası var. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Hayır, bu
onunla alakalı değil... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Anayasa Mahkemesine açılan
dava dilekçesinin altında. BAŞKAN - Mesele anlaşılmıştır efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - 90 kişiden birisi de Sayın
Keçeciler'dir. BAŞKAN - Tamam efendim, mesele anlaşılmıştır. Madde üzerindeki görüşmeler bitmiştir. Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sıralarına
göre okutup işleme tabi tutacağım efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 1 inci madde birinci
fıkrasındaki "şirkette kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar"
ifadesinin, "kamu payı yüzde 51 kalana kadar" ifadesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının 1
inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Ulaştırma Bakanının görüşü
alınır" ifadesinin, "Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak
yürürlüğe girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Üçüncü önerge, en aykırı önerge, okutup işleme
tabi tutacağım efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı Telekom yasa
tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "şirkette kamu payı yüzde 50'nin
altına düşünceye kadar, anasözleşmede yapılacak değişikliklerde Ulaştırma
Bakanının görüşü alınır" ifadesinin, "şirket anasözleşmesinde
yapılacak değişiklikler, şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye
kadar Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu? ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim; kendileri burada
yoklar. "Gerekçe: Özelleştirmenin önemine binaen, Ulaştırma Bakanının bu
konuda onay mevkiinde bulunması millî menfaatlarımıza daha uygundur." BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. İkinci aykırı önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 1 inci madde birinci
fıkrasındaki "şirkette kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar"
ifadesinin "kamu payı yüzde 51 kalana kadar" ifadesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: "Gerekçe: Telekomun stratejik konumunu dikkate alarak,
özelleştirilen oranın yüzde 51'den yukarı olmaması dikkate alındı." BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının 1
inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Ulaştırma Bakanının görüşü
alınır" ifadesinin "Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe
girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: "Gerekçe: Ulaştırma Bakanının görüşünün alınması ibaresi
bağlayıcı değildir onaylanarak yürürlüğe girmesi daha uygun olabilir." BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2.- 406
sayılı Kanunun değişik 2 nci maddesinin
(c) bendinin birinci alt bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Ancak, Türk
Telekomdaki kamu payı
% 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tüm tekel hakları 31.12.2003
tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur." "f) Kurum; Türk Telekom dahil işletmecilerle
imzaladığı sözleşmelerin ve verdiği genel izin ve telekomünikasyon
ruhsatlarının şartlarına uyulmasının sağlanması için gereken tedbirleri almaya,
faaliyetlerin mevzuat ile görev ve imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı
veya genel izin şartlarına uygun yürütülmesini izleme ve denetlemeye, aykırılık
halinde ilgili işletmecinin bir önceki takvim yılındaki cirosunun % 3'üne kadar
idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik, kamu düzeni veya kamu hizmetinin
gereği gibi yürütülmesi amaçlarıyla gerekli tedbirleri almaya, gerektiğinde
tesisleri tazminat karşılığında devralmaya ya da ağır kusur halinde imtiyaz
sözleşmesini, telekomünikasyon ruhsatını ya da genel izni iptal etmeye
yetkilidir." BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu?.. Yoklar. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili
Sayın Sevgi Esen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SEVGİ ESEN (Kayseri) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan, Telekom yasa tasarısı
olarak bilinen bu tasarının 2 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun
görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. Aslında, bu, tasarının en önemli maddelerinden biri;
çünkü, bu maddeyle, kuruma devredilen yetkiler görüşülüyor. Hangi yetkiler
devrediliyor; teknik nitelikte lisans verme yetkisi devrediliyor, lisansla
ilgili usulü belirleme yetkisi devrediliyor ve uygulama yetkisi devrediliyor.
Daha da önemlisi, millî güvenlik ve kamu düzeni gerekleriyle her türlü tedbiri
almaya kurum yetkili kılınıyor. Değerli arkadaşlarım, millî güvenlik ve kamu
düzeni adına idarenin kullanabileceği bir yetkiyi, bu kurum devralıyor ne yazık
ki! Zaten tartışmalar da bu noktada başlıyor. Gerçekte, bu maddeyi açık biçimde tartışmak ve aylardır
iki Sayın Bakanın, basın üzerinden yapmış oldukları söz düellosuna, nihayet,
bir başka ülkenin devlet başkanı tarafından gönderilen mektup ve bu mektup
üzerine yapılan liderler zirvesinin, ulusal değerlerimiz açısından ciddî bir
yorumunu yapmak gerekirdi. Ne var ki, liderler zirvesi toplanmış ve
kendilerince de bir çözüm yolu bulmuşlardır. Aslında, anayasal bir kurum
olmayan bu liderler zirvesi, tek başına ülkenin kaderini etkiler hale
gelmiştir. Ülkemizin çok ciddî ve önemli sorunlarında, anayasal organlar yok
sayılarak, muhalefete hiç bilgi verilmeden, bir uzlaşma aranmadan, Meclis
tasdik makamı gibi, bir kapıdan kanun tasarıları giriyor, öbür kapıdan da,
maalesef, çıkıyor ve tüm iyi niyetli çabalarımız da ortada kalıyor. Henüz dün
komisyonda olan tasarı, ne olduğu bilinmeden, bugün, maalesef, elimize geliyor. Gerçekte, yapılan bir liderler zirvesi miydi değerli
arkadaşlar; hayır, değildi. Bu liderler zirvesi, üç partinin üç sayın
başkanının ara sıra yaptıkları toplantılardan biriydi; çünkü, liderler zirvesi,
Parlamentoda bulunan tüm liderlerin bulunacağı bir zirve anlamına gelir.
Maalesef, ülke güvenliğinin ciddî olarak tartışıldığı böyle bir yasada böyle
bir birliktelik aranmamıştır; bunu da büyük bir üzüntüyle karşılıyorum. Bu toplantılar öyle hale geldi ki değerli arkadaşlarım,
siste giden bir uçağın pilotunu devre dışı bırakan ve kule talimatıyla iniş
veren bir mekanizmaya dönüştü. Gönül isterdi ki, ülke gerçekleri ve ulusal
güvenliğimiz bir arada değerlendirilerek, bu zirvenin, mektup gelmeden önce
yapılması gerekirdi. Değerli arkadaşlarım, yıllardır, Telekom bu ülkenin
gündeminde. Bir yandan küreselleşmeye ayak uydurmak, bir yandan da öz
benliğimizi korumak o kadar da zor değil. Bu millet bilir ki, elden gelen öğün
olmaz, o da her zaman bulunmaz. Kapı aralığından bir el; ama, boş bir el; elini
bir veriyor bir çekiyor ve bize birtakım dayatmalarda bulunuyor. Bunu,
milletçe, hepimiz izliyoruz, görüyoruz ve en önemlisi de bütün milletin
gündemine giriyor ve hepimizi üzüyor. Şimdi, ben soruyorum: Nerede o Anadolu kaplanları,
birkaç sene önce konuşulan; o ihracat rekortmenlerimiz nereye gitti?!
Kalkınmada OECD birincisi olduğumuz günler nerede kaldı?! Bu madde görüşülürken, düz bir mantıkla da, Sayın Bakanıma
şunları sormak istiyorum: Bunca aydır Ulaştırma Bakanlığının yetkilerinin
devrinde direndiğinizi dinliyoruz, okuyoruz; şayet direnmekte haklıydınız,
neden vazgeçtiniz; vazgeçebileceğiniz bir yetkiyse, bunca aydır milleti neden
oyaladınız? Başka bir boyutta da şu soruyu soruyorum: Sizi hangi kıstaslar ikna
etti? Değerli milletvekilleri, bu maddenin tartışılması
gereken günlüğü yanında, bir de ayrıca idarî para cezalarıyla ilgili hukukî bir
ayıbı vardır; çünkü, getirilen yasayla yüzde 3'üne kadar idarî para cezası
uygulanıyor; yani, 1 de olabilir, 2 de olabilir. Yani, açık olan bir şey değil.
Bizler reform bekleyeduralım, herhalde hukuk sistemimiz yeni tarzlar ve ölçüler
kazanıyor. Hukuk sistemlerinin saygınlığı, kuralların kesin ve belirleyici
olmasıyla kazanılır. Kaldı ki, idarî bir yapı olan kurumun yargı yerine geçerek
takdir yetkisini kullanması, erklerarası dengenin bozulmasına neden olduğu
gibi, kuvvetler ayrılığı prensibine de aykırıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SEVGİ ESEN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım. Her türlü değerin, kavramın, kuralın yok edildiği
günümüzde bir de, böyle olsun, keyfî bir durum yaratılsın deniyorsa, zaten
kendiliğinden bir çözüm bulunmuş demektir. Unutmamak gerekir ki, millet bizi
takip ediyor. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve Telekomun başına
gelenleri bir gün millet soracaktır. Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Bir adet önerge var; okutup işleme koyacağım efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesi birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim. "Ancak, Türk Telekomdaki kamu payı yüzde 51'in
altına düşürülemez. Yüzde 49'luk özelleştirme ile Türk Telekomun tüm hisseleri
üzerindeki tekel hakkı ortadan kalkmış olur."
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi okur musunuz. "Gerekçe: Telekomun stratejik konumu dikkate
alındığından." BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3.- 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin
birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Türk Telekomun, yetkili kurullarında alınacak
kararlarda, devamı süresince tekel mahiyetinin yaratabileceği sakıncalar da
dahil, ekonomi ve güvenlik ile ilgili olarak millî yararların korunması
amacıyla Devlete söz ve onay hakkı verecek bir adet imtiyazlı hisse dışındaki
tüm hisseleri satılabilir. İmtiyazlı hisse, millî yararların korunması amacıyla
ana sözleşme değişiklikleri, yeni şirketler kurulması veya kurulu bulunan
şirketlere iştirak edilmesi, uluslararası telekomünikasyon birliklerine
katılınması veya uluslararası anlaşmalara taraf olunması, yönetim kontrolünü
etkileyecek oranlardaki nama yazılı hisselerin devri ve nama yazılı hisselerin
devrinin pay defterine işlenmesi konularında söz ve onay yetkisine sahiptir. İmtiyazlı hisseyi temsilen Hazine Müsteşarlığı, Türk
Telekom Yönetim Kurulunda bir üye bulundurur. İmtiyazlı hisse sahibinin Genel
Kurula katılma ve konuşma hakkı vardır. İmtiyazlı hisse sahibi sermaye
artırımlarına katılmaz, kârdan pay almaz. Yabancı gerçek veya tüzel kişilerin Türk Telekomdaki
hisse oranı % 45'i geçemez ve bunlar doğrudan ya da dolaylı olarak şirketin
çoğunluk hisselerine sahip olamazlar. Yabancı gerçek ve tüzel kişilere Türk
Telekomun yönetim ve denetiminde oy çoğunluğu sağlanamaz. Tüm satış
işlemlerinde bu şart ve karşılıklılık ilkesi göz önünde bulundurulur." "Türk Telekom hisselerinin satışında Türk Telekom
ile T.C. Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü çalışanları ve küçük
tasarruf sahiplerine % 5 pay ayrılır. Bu payın satışı halka arz yöntemiyle ve
sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilir. Değer tespiti
sonuçları ile satışa sunulacak hisselerin ne kadarının ve hangi satış
yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine ayrılan %
5'lik payın ne oranda satılacağına, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının görüşü
ve Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir. Blok
satışta ihale şartları ihale tarihinden en az 45 gün önce, kesinleşmiş ihale
sonuçları 15 gün içinde Resmî Gazetede ve Türkiye çapında yayımlanan yüksek
tirajlı iki gazetede, yurt dışında ise uygun görülecek basın veya yayın
organıyla en az bir defa yayımlanır.
Hisselerin blok satışında 4046 sayılı Kanunda yer alan kapalı teklif usulü
uygulanır. Satışa ilişkin nihai devir işlemleri Bakanlar Kurulunca
onaylanır." BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili
Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 677 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu tasarının da
kanunlaşmasıyla, hükümetin ekonomiden sorumlu bakanının ve hükümetin diğer
bakanlarının onayladığı güçlü ekonomiye geçiş programı tamamlanmış olacak;
yani, onbeş günde 15 yasa, bu Meclis tarafından çıkarılmamış olabilir; ama,
yirmi yirmibeş günde belirtilen yasaların en önemlileri, bu tasarının da
kanunlaşmasıyla, inşallah, meriyete girmiş olacak. Ancak, baktığımız zaman, bu
15 yasanın tamamından beklenen dışkaynak 14,5 milyar dolar veya Başbakanın son
grup toplantısında yaptığı açıklamaya göre 16 milyar dolar. Bu hükümetin, 2000 yılında uygulamış olduğu hatalı
ekonomik istikrar programı
çerçevesinde, ihracat ile ithalat arasında 10 milyar dolar açık beklenir iken,
27 milyar dolar bir açık olmuştur. Demek ki, bu hükümetin, 2000 yılında ekonomiye
yaptığı tahribat; dolayısıyla, ülkeye vermiş olduğu tahribat 17 milyar
dolardır. Bu 17 milyar doları telafi etmek için, Telekomu satıyor; Türk
tarımını, Türk çiftçiliğini öldürüyor ve buna benzer birçok millî serveti, dış
ülkelerde -avam tabiriyle- bit pazarında satar gibi satılığa çıkarıyor ve bunun
karşılığında beklemiş olduğu para 16 milyar dolar. Sayın Ulaştırma Bakanı
günlerdir feryat etti "bunun büyük bir kısmını, mühim bir kısmını, hiç
değilse millî güvenlik açısından, ülkenin menfaatı açısından, kamunun menfaatı
açısından satışa arz etmeyelim" dedi. Ancak, bunun, sözde, çok cüzî bir
kısmı, imtiyazlı hisse denilen bir kısmı kurtarılmış oldu; ama, sermaye
artırımı gibi veya daha başka konularda sınırlamalar getirildi. Değerli milletvekilleri, şimdi, bu program yürürlüğe
girdiğinde, acaba, 2000 yılında yapmış olduğunuz hataların aynısını yapmada
ısrarlı olduğunuzun farkında mısınız! Bu program, bundan önceki enflasyonla
mücadele programı gibi, ciddî bir toplumsal mutabakata dayandırılmış mıdır?
Halbuki, bu programın, toplumsal mutabakata ve anlaşmaya dayanmadan ciddî bir
başarıya ulaşmayacağı, 2000 yılında yaptığınız uygulamayla, hükümetle, icraatla
ortaya çıkmış oldu. Şimdi, sadece, mayıs ayında, bu milletin üzerinde olan
külfeti, yani, bu milletin beyanname suretiyle kazancını bildireceği vergi
adeti 20 tanedir. Bu ay, 20 adet beyanname verecek. Bakınız, Gelirler Genel
Müdürlüğü vergi dairelerine, Akaryakıt Tüketim Vergisi beyannamesi ve ödenmesi,
2001 dönemi Gider Vergisi beyannamesi ve ödenmesi diye devam eden, 20 beyanname
verilecek ve ödeme yapılacak. Bu program, bu şekliyle devam ettiği sürece, acaba,
siz, reel sektöre hangi katkıyı sağlayacaksınız? Reel sektörün, biraz önce
beyan ettiğim nisan ayı beyannamelerine ve mart ayı beyannamelerine bakıldığı
zaman, bir önceki yıla göre, beyan ettikleri verginin yarısını beyan etmişler.
Yine, bir önceki yıla göre, aynı döneme göre, ödemiş oldukları verginin yine
yarısını ödemişlerdir. Reel sektör çökmüş, esnaf çökmüş, çiftçi çökmüş; ancak,
siz, telekomünikasyonun piyasada satışıyla, bilhassa, dış piyasada satışıyla,
14 milyar dolar para bekliyorsunuz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Şimdi, Sayın Akın'ın süresini uzatmayacağım;
ama, 1 dakikacık, toparlamak için süre veriyorum; çünkü, 3 üncü maddenin
dışında, ne varsa konuştunuz, vergi beyannameleri dahil. Buyurun. MURAT AKIN (Devamla) - Biraz önce de ifade ettiğim
gibi, hükümetin uygulamış olduğu hatalı program neticesinde, ekonomik istikrar
programı çerçevesinde, ülke, 2000 yılında, 17 milyar dolar kayıp vermiştir.
Dolayısıyla, bu ve buna benzer millî servetlerin satışıyla, hiçbir zaman, siz,
ödemeler dengesini ve cari işlemler açığını kapatamayacaksınız. Ancak, bu
milletle, bu toplumun her kesimiyle sağlayacağınız bir mutabakatla,
uygulayacağınız programın ülke için hayırlı olacağı düşüncesiyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Keşke, imtiyazlı hisseyi de konuşsaydınız efendim, ne
kadar iyi olurdu!.. Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; geliş sıralarına
göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin
birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkralarını değiştiren maddenin birinci
fıkrasındaki "imtiyazlı hisse dışındaki tüm hisseleri satılabilir"
ifadesinin "imtiyazlı hisse dışındaki yüzde 49 hissesi satılabilir"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum; aynı zamanda, en
aykırı önergedir; okutup, işleme tabi tutacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: "Gerekçe: Anayasamızın 6 ncı maddesine, 16 ncı maddesine, 22 nci
maddesine ve ilgili maddelerine aykırıdır." BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin
birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkralarını değiştiren maddenin birinci
fıkrasındaki "imtiyazlı hisse dışındaki tüm hisseleri satılabilir"
ifadesinin "imtiyazlı hisse dışındaki yüzde 49 hissesi satılabilir"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum. "Gerekçe: Tüm hisselerin satılması Anayasaya aykırıdır. Bunun
ancak yüzde 49'unun satılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz." BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4. - 406 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Ek Madde 19. - Türk Telekomdaki kamu hisselerinin
satışı ile telekomünikasyon hizmetlerine ilişkin GSM görev ve imtiyaz
sözleşmeleri ile telekomünikasyon ruhsatı ve genel izinlerden elde edilecek
gelirlerin tamamı Hazineye devredilir." BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili
Sayın Ramazan Gül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 677 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım; Doğru Partisi Grubu adına Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada
telekomun özelleştirilmesine aşağı yukarı 1990'lı yıllarda başlanılmıştır. 1992
yılında, Dünya Bankası, PTT'nin T'sini ayrı özelleştirebileceğimizi
söylemiştir. 1993 yılında, Doğru Yol Partisi hükümeti, 506 sıra sayılı Kanunla
Telekomun satışını gündeme getirmiştir. O sıralarda, İngiltere dışında hiçbir
ülkede özelleştirme yapılmamıştır. Morgan Stanley adlı kuruluş, Telekoma 40
milyar dolar biçmiştir. Yasa, 1993 yılında, 506 sayıyla Yüce Meclisten
geçmiştir. O sıralarda, Telekom alıcılarında büyük şevk ve büyük bir talep
vardı ve dünya borsalarında yüksek bir rakama baliğ idi. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1994 yılında
satsaydık, bugün, ne olacaktı şöyle bir bakalım, bir envanter çıkaralım:
İçborçlarımız kapatılacaktı. Bugün, devlet bütçesindeki gider kalemlerinin
-işlemiş olduğumuz- yüzde 82'si faiz giderlerine gitmeyecekti. Yani, 2000 yılı
bütçesini incelediğimizde, mevcut giderlerin yüzde 82'si faiz giderlerinden
teşekkül etmektedir. Yani, bizim o yılki içborçlarımızın 20 katrilyon olduğunu
farz edersek, bugünkü bu krizler olmayacaktı. IMF ve Dünya Bankasından para
dilenmeyecektik. Ülke, daha değişik bir konumda olacaktı. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet,
Aralık 1994 yılında, yasayı, Anayasa Mahkemesine götürmüştür. Orman Bakanımız
Sayın Nami Çağan Beyefendinin imzası dahil olmak üzere, 84 arkadaşımız, Anayasa
Mahkemesine götürmüş. Değerli Genel Başkanımız Prof. Tansu Çiller'i, neredeyse,
bu yasayı, bu Telekomu satıyorsunuz diye, medya desteğini arkasına alarak
çarmıha geriyorlardı. Ama, aradan sekiz yıl geçti, düşünce olarak bizim
paralelimize gelindi. Demek ki, bu durum, ülkemiz adına, sevindiricidir ve
memnuniyet vericidir. Aradan sekiz yıl
geçmiş olsa da, o günkü muhalefetin, bugün, bizim çizgimize gelmiş olması,
gerçekten memnuniyet verici bir durumdur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, o zaman
nasıl bir gerekçe gösterilmişti. Anayasa Mahkemesine gitme karar gerekçesinde,
Anayasa Mahkemesinin kararında, Montrö'den tutun da, bütün haberleşme
birimlerine el konulması, Telekomun özelleştirilmesi, yabancılara altın tepsi
içinde sunulması, ülke bağımsızlığımızdan bile vazgeçilmesi noktasında, hatta
hatta sömürge düzeninin kabul edilmesi gibi iddialar vardı. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hakikaten, bu
ifadeler doğru muydu, yoksa, bugün getirilen 677 sıra sayılı tasarı mı doğru?
Çünkü, aradan yedi sekiz sene gibi bir zaman geçti. Bu tasarıyla, Türk Telekomu
özel hukuka tabi tutuluyor ve Türk Telekomun yüzde 45 hissesinin yabancılara
satılması düşünülüyor. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişte,
Telekomun satışını, ülkenin satışı gibi görenler, acaba şimdi ne düşünüyorlar? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanım
buradayken, bir konuyu arz etmek istiyorum: Sayın Ulaştırma Bakanı, özellikle
hava meydanlarının kapatılması noktasında aleyhte bir görüş sergilemektedir.
Bugün, kendi seçim bölgem Isparta'da Süleyman Demirel Havaalanı kapatılmıştır.
Biz Doğru Yol Partisi hükümetleri olarak, her ile bir havaalanı yapılması
noktasında bir hedef çizmiştik. Çünkü, havaalanı yapılması demek, medeniyeti ve
çağdaşlığı yakalamak demektir. Oysa, Sayın Bakanın söylemleriyle bunlar
arasında, maalesef, bir tenakuz vardır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Kendini seçim
meydanında mı zannediyorsun?! BAŞKAN - Karışmayın efendim, nerede olursa olsun; hür
kürsü bu... Nerede zannederse eder... Sayın Gül, siz, Genel Kurula hitap edin. RAMAZAN GÜL(Devamla) - Bugün, kendi seçim bölgemdeki
havaalanı kapatılmıştır. Niçin kapatılmıştır; zarar ediyor gerekçesiyle
kapatılmıştır. Oysa, Sayın Bakan, kendi seçim bölgesine, Millî Güvenlik
Kurulunun kararı olmasına rağmen havaalanı açmıştır. Hem nasıl açmıştır; bu
parayı, 740 milyar lirayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tünel alt
geçidinden ve kendi seçim bölgesine aktarmıştır. Kutluyorum; ama, şunu
kutlamıyorum: Bu, çifte standarttır, kendi seçim bölgene olunca lades
diyeceksin; ama, Türkiye'nin 81 ilini hedeflemiş bir hükümetin, siyasî bir
partinin hedef olarak koyduğu bir
programı terk edeceksin; olmaz böyle şey! Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Madde üzerinde görüşmeler bitti; 2 adet önerge vardır,
geliş sıralarına göre okutacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesindeki ek
madde 19'daki "Türk Telekomdaki kamu hisselerinin" cümlesinden sonra
gelmek üzere "yüzde 49'a kadar" cümlesinin eklenmesini arz ederim.
BAŞKAN - Son önerge aykırı önerge olduğu için işleme
tabi tutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının
çerçeve 4 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır. Madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz
efendim. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Yalman, gerekçeyi mi
okusun; yoksa, konuşacak mısınız?! BAŞKAN - Efendim, Sayın Yalman, arada geliyor, korsan
önerge verip gidiyor. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Çerçeve 4 üncü madde ile 406 sayılı kanunun ek
19 uncu maddesi değiştirilerek Telekomun özelleştirilmesinden elde edilecek
gelirin tamamı Hazineye devredilmektedir. BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. SALİH ÇELEN (Antalya) - Madde oylamasında karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi okuyun efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesindeki Ek
Madde 19'daki "Türk Telekomdaki kamu hisselerinin" cümlesinden sonra
gelmek üzere "yüzde 49'a kadar" cümlesinin eklenmesini arz ederim. Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Hepimizin bildiği gibi, Telekom stratejik önemi
haizdir. Bütün dünya devletlerinde Telekom özelleştirilse bile ciddî manada
devlet denetimi devam etmektedir... LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, gerekçe yarım
okundu efendim. BAŞKAN - Geri kalan kısmını da okutuyorum efendim: ...Bu sebeple kamu hisselerinin mutlaka yüzde 51'in
üzerinde olması gerekir. Denetimin sadece seferberlik halinde ele alınması çok
gülünçtür. Seferberlik ve savaş öncesi her türlü bilginin karşı tarafa
geçebileceği tehdidinin, tehlikesinin dikkate alınması için yüzde 49'dan fazla
kamu hisselerinin özelleştirilmemesi lazım. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Karar yetersayısı maddede efendim... Maddeyi
oylamadım ki; karar yetersayısı belli işte. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, Fazilet Partili
arkadaşlar, tasarının görüşmelerini protesto etmek için salondan çekildiler;
ama, Sayın Yalman, sürekli önerge hazırlayıp, gönderiyor. Bunun tutanaklara
geçmesini istiyorum. BAŞKAN - Muhalefet; hakkıdır efendim. Siz şükredin ki, önerge üzerinde konuşmuyor; 5'er
dakikadan konuşsa yandınız... LÜTFİ YALMAN (Konya) - Önergelerle dikkat çekmek
istedik efendim. BAŞKAN - Tabiî efendim, ben biliyorum. Maddeyi oyalayacağım; ancak, karar yetersayısını
arayacağım. 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır. 5 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 5. - 406 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Ek Madde 21. - Bu Kanun gereğince hisse değerini
tespit etmek üzere değerlendirme komisyonu, tespit edilen ve Bakanlar Kurulunca
onaylanan hisse değeri üzerinden satış ve ihale işlemlerini yürütmek üzere de
ihale komisyonu kurulur. Komisyonlar, ikisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı,
ikisi Ulaştırma Bakanlığı ve biri Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden olmak
üzere 5 üyeden oluşturulur. Her üye için aynı kurumdan olmak üzere bir yedek
üye de seçilir. Komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcilerinden
birisi başkanlık yapar. Komisyon üyelerinde işletme, ekonomi, kamu yönetimi,
uluslararası ilişkiler, hukuk, istatistik, mühendislik dallarında lisans
düzeyinde yüksek öğrenim görmüş olma şartı aranır. Ancak lisans düzeyinde bir
öğrenimden sonra sayılan dallarda lisansüstü öğretim yapanlar da komisyonlara
üye olabilirler. Komisyon üyelerinin hizmet süresi bir yıldır. Süresi
biten üye yeniden görevlendirilebilir. Hukuki veya fiili nedenlerle komisyona
katılamayan asıl üyenin yerine yedeği çağrılır. Komisyonlar, üyelerinin
tamamının katılımı ile toplanır. Komisyonlar kararlarını en az 3 üyenin
mutabakatı ile alır. Değerlendirme ve ihale komisyonlarına yardımcı olmak
üzere, komisyon kararlarına katılmamak şartıyla yerli ve yabancı danışmanlar
görevlendirilebilir. Danışman seçimi komisyonların önerisi üzerine Özelleştirme
İdaresi Başkanlığınca yapılır. Komisyonların sekreterya hizmetleri Özelleştirme
İdaresi Başkanlığınca yerine getirilir. Komisyon üyeleri aylık ödenek, her
türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî sosyal hak ve yardımları kurumlarınca
ödenmek kaydıyla komisyonda görev yaptıkları zaman dilimlerinde asli
görevlerinden izinli sayılırlar. Değerlendirme ve ihale komisyonlarının çalışmalarına
ilişkin tüm giderler Özelleştirme Fonundan karşılanır. Danışmanlar ile danışmanlık hizmet sözleşmesini ve
halka arz aşamasında gerekli aracılık yüklenim sözleşmesini imzalamaya ihale
komisyonunun önerisi üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yetkilidir." BAŞKAN - Efendim, 5 inci madde üzerinde, Fazilet
Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın
Ali Rıza Gönül; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sekiz seneden beri Türk Telekomun özelleştirilmesi
konusunda, Doğru Yol Partisi iktidarları ve kadroları, durmadan, bu kürsüden,
Yüce Heyetinize ve milletimize seslendi. Bugün, yine, biz, ülkemiz için, ekonomimiz için,
fakirlik ve yoksulluk çemberinin kırılmasında özelleştirmenin önem taşıdığına
inanarak, bu tasarıya tümüyle destek veriyoruz; ama, sekiz sene sonra, sizin ve
o günkü tarih itibariyle "hayır" diye bağıran, bu kürsüden hitap eden
bazı arkadaşların bir kısmının burada, bu Heyette, bu Genel Kurulda
bulunmasından duyduğumuz üzüntüyü de ifade etmek istiyorum. O günler, biz
"ülke çıkarı için PTT'nin T'sinin satılması kaçınılmazdır" diye
bağırırken, bu kürsüden, bu çatı altında "hayır; egemenliğimizi
satıyorsunuz" diye bağrılıyordu, egemenlik tartışmaları, bu Meclisin
gündemine getiriliyordu. Ama, bugün mutluyuz ki, sekiz sene sonra bizim
dediğimiz yere geldiniz. Demek ki, Doğru Yol Partisi, lideriyle, kadrolarıyla,
ülke meselelerine koyduğu teşhiste, sizden sekiz sene öndeymiş, sekiz sene...
(DSP sıralarından "Bizden mi?" sesi) Size söylüyorum; çünkü, biraz evvel, grup başkanvekili
arkadaşım, dava dilekçesinin bir pasajını okudu; vaktim olursa, ben de
okuyacağım. O iptal davasının altında sizin imzalarınız vardı... Sizin
imzalarınız vardı ve bu yasanın, bağımsızlığımızı yok edeceğini iddia
ediyordunuz, dava dilekçesine öyle yazmıştınız; ama... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bugüne gelin... ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Evet; bugüne geldik, siz de,
doğruyu buldunuz, doğru yolu buldunuz, doğru düşünceyi buldunuz... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Tebrik edin!.. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) -O zaman, bizim yaptığımıza
yanlış diyenler, bugün, bizim yaptığımızı doğru olmakla paylaşıyorlarsa, biz de
haklı olarak, millet için şunu sorarız: O gün yaptığınız yanlış ise, bugün
yaptığınız ne? Eğer, bugün doğru yaptığınıza inanıyorsanız ve bizimle o doğruyu
paylaşma iradenizi ortaya koyuyorsanız, niçin sekiz sene evvel o yanlışı
yaptınız? O yanlışı yapmanın bedelini siz ödemediniz, bu millete ödettiniz;
milletin sekiz yılını kaybettirdiniz Günlerdir, üzülerek ifade ediyoruz ki, bu
ülkede, bağımsızlık, onur ve haysiyet konuşmaları yapılıyor; çünkü, biz, o
zaman yaparken, dışarıdan herhangi bir müdahale, herhangi bir dayatmayla karşı
karşıya değildik; Yüce Meclisin hür iradesiyle o kanunu çıkarmıştık; ama,
şimdi; okuyoruz, köşe yazarları yazıyor, gazeteler manşet atıyor
"bağımsızlığımız mı gidiyor, onurumuz haysiyetimiz nerede" diye
bağırıyorlar. İşte, ülkeyi getirdiğiniz hal ve durum budur!.. Halimiz bu!.. Değerli milletvekilleri, bunu, bu millete reva görmeye
hakkınız yoktu. Kaybeden, biraz evvel ifade ettiğim gibi, halk oldu, millet
oldu. İçborç stokunun tamamına yakını, belki o gün yapılacak bir
özelleştirmeyle, ödenecekti ve o günkü artan paralarla ve bugün tasarruf edilen
paralarla, bu ülkenin çok meseleleri de halledilmiş olabilirdi. Onun için, yine
de mutluyuz; Yüce Allah bize bu günleri gösterdi. Bizim doğrumuzu paylaşmakla,
sizleri yine tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz. Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gönül. Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutup, işleme
alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 5 inci (beş) maddesindeki ek
madde 21'de bulunan "komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
temsilcilerinden birisi başkanlık eder" cümlesinin "komisyonlara
Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, oylarınıza sunacağım: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarısının çerçeve 5 inci maddesindeki
ek madde 21'deki "ikisi Ulaştırma Bakanlığından" cümlesi "üçü
Ulaştırma Bakanlığından" diye değiştirilerek "üye 6 üyeden
oluşur" cümlesinin ilavesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Türk Telekom en fazla Ulaştırma Bakanlığını
ilgilendirir. Bu konuda en fazla bilgi birikimi Ulaştırma Bakanlığının
elindedir. Dolayısıyla, Ulaştırma Bakanlığının bilgi birikiminden ve
tecrübesinden istifade etmek gerekir. Bu sebeple, Ulaştırma Bakanlığı
temsilcilerinin sayısının artırılmasını istedik. BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin kabul etmediği
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 5 inci (beş) maddesindeki ek
madde 21'de bulunan "komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
temsilcilerinden birisi başkanlık eder" cümlesinin "komisyonlara
Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla. Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları BAŞKAN -Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Türk Telekom, en fazla Ulaştırma Bakanlığıyla
ilgilidir. Uzman elemanlar Ulaştırma Bakanlığı bünyesindedir. Yıllarını bu işe
veren ehil insanlar Ulaştırma Bakanlığındadır. Bu işin sahibi Ulaştırma
Bakanlığıdır. O halde, özelleştirme komisyonu başkanının Ulaştırma
Bakanlığından bir uzman olması daha doğrudur. Komisyon başkanlığının
Özelleştirme İdaresine verilmesi, hem yanlış hem bunda ısrar edenler açısından
iyi niyetli değildir. Bu sebeple, Türk Telekomun özelleştirilmesiyle ilgili
komisyona Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinin başkanlık etmesi uygundur. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6. -
406 sayılı Kanunun
ek 22 nci maddesinin (a)
bendinde "Personelin statüsü:" ifadesinden sonra gelmek üzere
"Türk Telekomdaki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom
Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel
şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları
aranır." ifadesi eklenmiş, aynı bentte yer alan "telekomünikasyon
alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve" ifadesi yürürlükten kaldırılmıştır. BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına,
Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili
Salih Çelen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; kısa adıyla "Telekom Yasası" olarak bilinen
Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve
Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi
üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 406 sayılı
Kanunun ek 22 nci maddesinin (a) ve (b) bentlerinde değişiklik yapılarak
"telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip" ibaresi
çıkarılarak, genel müdürlük için sadece devlet memuriyetine atanabilme şartına
sahip olması yeterli bulunmaktadır. Değerli milletvekilleri, maddeyle getirilmek istenen
asıl amaç, Türkiye'ye siyaset yapmaya geldiğini saklamayan Sayın Derviş'in,
aşama aşama devlet kademelerinde kadrolaşma ve hâkimiyet kurma çabasıdır. Dün
geceyi ve yaklaşık bir ay öncesini hatırlayın. Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kuruluna, Sayın Derviş tarafından, yaklaşık bir ay kadar önce bir
Başkan atanıyor ve dün gece de, Kurulun üyelerinin tamamının üyelikleri, bir
önergeyle son buluyor. Bu maddeyle de aynı oyun oynanmakta ve genel müdürlük
için gereken sekiz yıl telekomünikasyon alanında tecrübe şartı kaldırılarak,
buraya da Sayın Derviş'e yakın bir kişinin genel müdür olarak atanması
sağlanmaya çalışılmaktadır. Bunun gibi, Türk Telekom Yönetim Kurulunun tamamen
değiştirilmesi amacıyla, daha önceden var olan, Sayın Ulaştırma Bakanımızın ana
sözleşmeyi onay yetkisi kaldırılarak, görüş bildirme şekline dönüştürülmüştür.
Bu arada, Sayın Ulaştırma Bakanımız devre dışı kalmakta, bir başka ifadeyle,
maalesef, Türk Milleti devre dışı kalmakta, bir atanmış kişiye ülke teslim
edilmektedir ve maalesef ve maalesef yerli Cottarelli, Türk asıllı Sayın
Cottarelli'ye kadrolaşma yolu açılmaktadır. Açıkça anlaşılıyor ki, daha sonra genel kurul
yapılarak, Türk Telekomun Yönetim Kurulu üyeleri de değiştirilecektir. Bu
olayı, Sayın Bakan, IMF'nin isteği olarak hükümete dayatmakta ve hükümet de bu
olaya, maalesef, seyirci kalmaktadır. Oysa, seyirci kalınmak yerine, ey
arkadaş, ey Türk asıllı Sayın Cottarelli, bizim olan bir kurumun yönetim
kuruluna, yabancılar ne karışır denilmesi gerekmiyor mu? Değerli milletvekilleri, tabiî, Türkiye Cumhuriyeti
Bakanının görevi... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan,
konuşmacıya müdahale eder misiniz efendim. BAŞKAN - Ne dedi efendim?... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - "Yerli
Cottarelli" diye bir şeyler söylüyor da, ayıp oluyor, çok saygısızca
konuşuyor; düzeltsin efendim. BAŞKAN - Düzeltelim efendim, özür dilerim. SALİH ÇELEN (Devamla) - Efendim, kimin ne olduğunu,
maalesef, Türk Milleti gayet iyi biliyor, herkes, her şeyi görüyor, kimse bir
şeyi görmüyor değil; kim Cottarelli, kim Cottarelli değil, kim Cottarelli'nin
görevini üstlendi, onlar belli. Türkiye Cumhuriyetinin bakanının görevi, Türk
Devletinin ve Milletinin ihtiyaçları konusunda IMF veya başka yabancı
kuruluşları ikna etmektir; ama, maalesef, bu Sayın Bakan, yabancı kuruluşların
menfaatları doğrultusunda Türk Milletini ikna etmekle uğraşıyor. Bu konuda
kendi isteklerini, sanki, IMF'nin isteğiymiş gibi de hükümete dayattığı
konusunda da, maalesef, ciddî şüpheler vardır. Bu şartlar altında... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, bir
şeyler yapın, saygısızlık yapıyor. BAŞKAN - Sayın Çelen, siz avukatsınız, tabiî, ben
sözünüzü kesmek istemiyorum, 65, 66'yı tatbik etmiyorum; ama... MEHMET ÇELEN (Devamla) - Buyurun Sayın Başkanım. BAŞKAN - Şimdi, personelin statüsü... Dışarıda binlerce
personel bu kanundan belki, acaba, bize ne gelir diye beklerken, siz getirdiniz
Cottarelli'yi ve bir de Sayın Derviş'i Ulaştırma Bakanı yaptınız... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bravo Sayın Başkan. BAŞKAN - Neyse, ben size bırakıyorum. SALİH ÇELEN (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım. Şimdi herkes biliyor ki, dün akşam bir önergeyle
Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu üyelerinin tamamı görevlerinden alındı.
Bir tek kişi kaldı. Kim kaldı; Sayın Başkan kaldı. Bu Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu Sayın Başkanını hükümet daha önceden getirmemişti, sonradan
geldi. BAŞKAN- Allah!.. Allah!... SALİH ÇELEN (Devamla)- Önceden gelen başkan gitmişti,
geri kalan üyelerin tamamı gitti. Endişemiz odur ki, Türk Telekom Yönetim
Kurulu üyelerinin de tamamı aynı şekilde gideceklerdir Sayın Başkan. BAŞKAN- Sayın Çelen, pes ettim! Ben avukat değilim, bir
şey demiyorum... SALİH ÇELEN (Devamla)- Estağfurullah Sayın Başkanım. BAŞKAN- Tabiî, pes ettim, ne yapayım! SALİH ÇELEN (Devamla)- Neyse, sözlerimi ben de
bitiriyorum zaten. Değerli milletvekilleri, biz, çıkaracağımız yasaları,
iktidarıyla muhalefetiyle el ele verir ve birlikte çıkarırız; öyle, onun
dayatması, bunun dayatmasıyla değil. Zaten Telekomu özelleştirdiğimiz zaman, şu
anda iktidar sıralarında oturmakta olan iki partinin genel başkanları
öncülüğünde, maalesef, Anayasa Mahkemesine dava açılmış ve önceden çıkarılan
Türk Telekom Yasası iptal ettirilmişti ve bundan hem milletimiz hem devletimiz
çok büyük kâr edeceği halde zarar etmiştir. Bunun sorumluluğunun da, maalesef,
o kanunun, yani, 1994 yılında çıkarılan Türk Telekomun özelleştirilmesine dair
kanunun Anayasa Mahkemesinde iptali yönünde imza atmış, oy kullanmış sayın
milletvekillerimizin, sayın bakanlarımızın omuzları üzerinde olduğunu
düşünüyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Efendim, 6 ncı maddeyle ilgili verilmiş 2
önergeyi tam okutacakken bir başka önerge daha geldi, onu işleme koymayacağım.
Sadece 2 önergeyi işleme koyacağım efendim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Sayın Başkan, önceden
gönderdik. BAŞKAN- Efendim, yalan mı söylüyorum?! Yapmayın yani,
istirham ediyorum. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Hayır... Hayır... Yani,
ulaşmıştır; onun için söylüyorum. BAŞKAN- Efendim, hem imzalar eksikti. Bizde fark etmez,
nasıl olsa okuyoruz efendim. Birinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesindeki
"yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" cümlesinin "yüzde 51'ine
kadar" cümlesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN- Sayın Yılmazyıldız, Lütfü Yalman Beyin korsan
gönderdiği son önergede zatı âlinizin ismi var; ancak, 3 kişiyle nasıl önerge
veriyorsunuz?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- 5 kişi olacak; doğru. BAŞKAN- Vermemişsiniz efendim, bulun 5 kişiyi... İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Tamam... BAŞKAN- Efendim, geçti artık. Son önergeyi okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve
6 ncı maddesi ile değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 22 nci maddesinin (a)
bendindeki "personelin statüsü" ifadesinden sonra gelmek üzere
"Türk Telekom'daki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar"
ibaresinin "yüzde 1'e düşünceye kadar" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Türk Telekom yönetim kurullarına, kamu payı
yüzde 1'e düşünceye kadar, yukarıdaki kriterin uygulanmasını teklif etmekteyiz.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 677 sıra sayılı kanunun 6 ncı maddesindeki "yüzde
50'nin altına düşünceye kadar" cümlesinin "yüzde 51'ine kadar"
cümlesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Türk Telekomun özelleştirilmesi, kesinlikle
yüzde 49'un üzerine çıkmamalıdır. Ülkenin istihbaratının riske edilmesi, ülke
savunmasını tehlikeye sokacaktır. Türk Telekom üzerinde, mutlaka devlet
denetimi ve güvencesinin olması gerekir. BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir. Çerçeve 7 nci maddeye bağlı ek madde 27'yi okutuyorum: MADDE 7. - 406 sayılı Kanuna aşağıdaki maddeler
eklenmiştir. "EK MADDE 27. - Bu Kanunda ve diğer mevzuatta
Ulaştırma Bakanlığına, görev sözleşmesi veya imtiyaz sözleşmesi yapma veya
telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin verme yetkisi ile bu yetkiye ilişkin
yapılacak düzenlemeler ile ilgili her türlü göreve yönelik yapılan atıflar
Kuruma yapılmış sayılır. İmtiyaz sözleşmesi akdedilerek yürütülecek olan
telekomünikasyon hizmetleri veya alt yapısına yönelik yetkilendirmeye ilişkin
planlar Kurum tarafından hazırlanır. Kurum tarafından hazırlanan bu planlar
Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından onaylanır ve
Kurum tarafından yürütülür. Görev ve imtiyaz sözleşmeleri, telekomünikasyon ruhsatı
ve genel izinlerin asgari değerleri, Kurumun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenir.” BAŞKAN - Efendim, ek 27 nci madde üzerinde, Fazilet
Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili
Sayın Mustafa Örs; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta,
Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile
Ulaştırma Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci madde ek 27 nci maddesi üzerinde Doğru Yol
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. 7 nci maddede lisans ve ruhsat verme yetkileri
Telekomünikasyon Kurumuna devredilmiş gibi görünse de tasarı incelendiği zaman
bunun tam öyle olmadığı açıkça görülmektedir. Zira, teklifi Bakanlar Kuruluna
Ulaştırma Bakanlığı yapacağı için, Telekomünikasyon Kurumu Ulaştırma
Bakanlığının sekreteryası olmaktan öte bir işleve kavuşturulmamış ve
dolayısıyla, amaçlanan tarafsızlık sağlanmamış olacaktır. Burada, Silahlı Kuvvetler, emniyet ve asayişle ilgili
konularda Telekomun yapmış olduğu sözleşmelerin geçerliliğinin devam etmesi,
ileride doğabilecek bazı problemlerin halli açısından iyi bir gelişmedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; liderler
zirvesinde tasarıya son şekli verilirken, Sayın Bakan Derviş'in, IMF
yetkililerine sürekli bilgi vermesi ve olurlarını alması bu hükümet açısından
kötü bir durumdur. Millî konularda Yüce Meclisin görüşü, oluru ve onuru -ki, bu
onur aziz milletimizindir- ön planda tutulmalı, emrivakilerle iş
yapılmamalıdır. Benim de içinde bulunduğum Ulaştırma Komisyonunda
tasarının görüşülmeden doğrudan Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesi son
derece anlamlı bir harekettir. Zira, 5 dakika içerisinde, kurtarıcı olarak
görülen bu kanun tasarısının görüşülmesinin, ülkemize ve vatandaşlarımıza
faydalı olması kesinlikle söz konusu değildir. Bu, komisyonda, gerekçe olarak
da özellikle tarafımdan belirtilmiştir, tutanaklarda da vardır. Sırf, 15 Mayısa
kanunları yetiştirelim mantığı ve hızıyla kanunların çıkartılmaya çalışılması
birçok yanlışı da beraberinde getirecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının diğer
maddelerinde Türksat uyduları ve yer istasyonlarının ne olacağı, devredilip
devredilemeyeceği, devredilecekse parasal konuları da tam belli değildir. Bu
konuların da hassas olduğu ve öncelikle düzenlenmesi gerektiğini bilgilerinize
arz ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Telekom,
elinde bulundurduğu GSM lisansı, kurulmakta olan GSM şirketiyle ilgili yabancı
hissedarların hakları bu yasa taslağında yer almamıştır. Buna da mutlaka
açıklık getirilmelidir. Türk Telekom yatırımları son dört yılda neredeyse durma
noktasına gelmiştir. Türkiye gibi, hat başı gelirleri sabit olan bir ülkede ,
gelirleri ve kârlılığı artırmanın yolu, yatırım yaparak abone sayısını
artırmakla mümkün olacaktır. Yatırım yapılmadığı gibi, mevcut aboneler de mobil
operatörlere kaptırılmaktadır. Telekomun bugünkü değeri 5,5 milyar dolar
civarında olduğu defalarca söylenilmektedir ve herkesin de malumudur. 1996 ve 1997 yıllarında yapılan özelleştirmelere göz
atacak olursak, Almanya'nın, yüzde 25 hisseyi 10 milyar dolara, Fransa'nın,
yüzde 20 hisseyi 8 milyar dolara ve İtalya'nın, yüzde 20 hisseyi 7 milyar
dolara özelleştirdiğini görebiliriz. Ne acıdır ki, bizim Telekoma bugün biçilen
değer bunların kat kat altında kalmaktadır. Bu, acı bir gelişmedir. 1998 yılından beri dünyadaki liberalleşme sonucu oluşan
büyük rekabet ortamında operatörlerin kâr marjları çok düşmüştür ve tekel
zamlarındaki gibi büyük kârlar yapamaz hale gelmişlerdir. Dolayısıyla, sektörde
özelleştirmelere ayrılacak paralar çok azalmıştır. Başka bir deyişle, Türkiye,
bu konjonktürü kaçırmıştır ki, ben -her iki bakanımızı da burada- dün, konuları
açık bir şekilde dinledim; kendilerinin de özelleştirmeden çok ümitli
olmadıkları ve konuşmacıların da, bu ortamın, bu fırsatın daha önceki yıllarda
kaçırıldığı, dün akşam televizyonlardan canlı bir şekilde verilmiştir. Son yıllarda Türk Telekomun kötü yönetilmesiyle içine
düştüğü durum eklenince, bu düşük gelirlerin de ortaya çıktığı malumlarınızdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim yönetimimiz
dönemlerinde özelleştirmeyle Telekomun yüzde 34-35'i yabancılara satılacaktı.
Şimdiki tasarıda yüzde 45'i satılma konumundadır. O dönemde buna karşı
çıkanların ve kanunları Anayasa Mahkemesine götürenlerin, şimdi, bu yüksek
oranı nasıl kabul ettikleri ve aynı şartları nasıl gündeme getirdikleri
tarafımızdan anlaşılamamaktadır. Kaldı ki, biz, yüzde 51'inin devlette
kalmasını istiyorduk. Bu, aynı zamanda, denetlemenin kolay yapılmasını
sağlayacaktı; fakat şimdi, yüzde 1 altın hissenin kalacağından bahsedilmektedir.
Bizlere o dönemde ölesiye karşı çıkan zihniyetin bu derece değişmesi, bizleri
oldukça şaşırtmaktadır. Bir de, devlet, yabancı sermayeyi yüzde 45 hisseyi
sattıktan sonra, iki yıl beklemeye karar verirse, yabancılar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Sayın Başkan, madde üzerinde
konuşuyorum. Onun için, bir iki dakika müsaade eder misiniz. BAŞKAN - Buyurun. MUSTAFA ÖRS (Devamla) - ...kanun hükümlerinden istifade
edemeden, iki yıl, mevcut durumda beklemek zorunda kalacaklardır. Bu durumda
neden gelip Türk Telekomun hisselerine sahip olsunlar? Bu düşünce yanlıştır. "Kamu payı yüzde 50'nin altına düştüğünde, Türk
Telekomun tekel hakları, 2003 yılını beklemeden kalkar ve liberal pazara
geçilir" denilmektedir. Eğer, satış, bir anda kamu payını yüzde 50'nin
altına düşürülecek şekilde yapılırsa, özelleştirme ile liberalleşme aynı anda
yapılmış olur ki, bu, dünyada görülmemiş bir örnektir. Telekomda rekabete hazırlanmadan liberalleşmeye geçit
verilmemeli ve Telekom, kurtlar arenasına atılmış kuzu durumuna
düşürülmemelidir. Bu hususlar yabancı sermayeyi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu ek madde 27'de -sürem az olduğu için tamamını
okumuyorum- bazı yetkilerle ilgili olarak "Kurum tarafından hazırlanan bu
planlar Ulaştırma Bakanlığı teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından
onaylanır ve Kurum tarafından yürütülür. Görev ve imtiyaz sözleşmeleri, Telekomünikasyon ruhsatı
ve genel izinlerin asgarî değerleri, Kurumun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenir" denilmektedir. Niçin birisinde Ulaştırma
Bakanlığının teklifi, diğerinde ise Telekomünikasyon Kurumunun teklifi olduğunu
anlamak mümkün değildir. Bizim dönemimizde personel giderlerinin gelire oranı
yüzde 18 seviyesindeyken, Telekomun bugünkü bu rakam karşısındaki gideri yüzde
40-42'lere yükseltilmiştir. Dolayısıyla, Telekom, ciddî anlamda değer kaybına
uğratılmıştır. 1997'de yıllık geliri 1,5 milyar dolarlar olan bu şirketin, şu
andaki geliri, bunun sekizde veya onda 1'ine, yani 150-200 milyon dolara düşmüştür.
Bunun hesabının bu iktidardan sorulması gerekir. Krizlerin sorumlusu olarak
başkalarını gösterenler, asıl son dört yılın hesabını vermelidirler. Bu kadar
krizi yaratanların suskunluğunu, çaresizliğini, beceriksizliğini ve
pişkinliğinin hesabını bu millet sizlerden soracaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAKAN - Lütfen toparlayınız. MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, özelleştirmeye, biz, hiçbir zaman karşı olmadığımız gibi,
devletin menfaatlarının her zaman önplanda tutulması gereğinin altını
çiziyoruz; bunu tekrar yineliyorum. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim. Ek 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Ek 27 nci madde kabul edilmiştir. Bir dakika efendim, 28'i okumadan evvel, demin Sayın
Lütfi Yalman'ın önergesi "korsan" dedim; ama, Sayın Yalman, grubu
salonu terk etmeden evvel bu önergeleri vermişti; onun için, okutup, işleme koydum;
isterse, şimdi de verebilir. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Kapıdan bakıp bakıp gidiyor!.. BAŞKAN - Olsun efendim, hakkı var; istediği şekilde
yapar. Teşekkür ederim Sayın Yalman. Ek madde 28'i okutuyorum: “EK MADDE 28. - Türk Telekom ile Türk Silahlı
Kuvvetleri, Millî Savunma Bakanlığı ve ülke güvenliği, emniyeti ve asayiş ile
ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında telekomünikasyon hizmetlerinin
yürütülmesine ilişkin olarak imzalanan ve imzalanacak tüm sözleşme ve
protokollerin geçerliliği devam eder.” BAŞKAN - Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yoklar. Doğru Yol Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın
Hüseyin Çelik. (DYP sıralarından alkışlar) Buyurun. DYP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; burada, huzurunuzda Osmanlı Devletini, Düyun-i Umumiye noktasına getiren serüveni
arz ederek, değerli hükümetimizin bu kıssadan hisse çıkarmasını istirham
edeceğim. 1876 yılında, Sultan Abdülaziz halledilmeden kısa bir
süre önce, İngiliz diplomat Türk dostu David Urquhart Sultan Abdülaziz'e bir
mektup yazar; bu mektupta, Osmanlı Devletinin nasıl dışborç bataklığına
itildiğinin hikâyesini anlatır. Hikâye şudur değerli arkadaşlarım; David
Urquhart der ki: "1828'deki Osmanlı-Rus Savaşının ardından, Osmanlı
Devleti, Rusya'ya çok ağır bir savaş tazminatı ödemek zorunda kalmıştı ve
fırsat bu fırsat, İngiliz hükümeti beni görevlendirdi, İstanbul'a geldim,
dönemin maliye nazırı olan Âkif Paşayla görüştüm, dedim ki 'biz, bu zor
günümüzde size borç vermek istiyoruz' ve bana verilen talimat, o borcu,
mutlaka, kendisine kabul ettirmem yönündeydi. Bütün ısrarlarıma rağmen, Âkif
Paşa 'ben, halkımın dişiyle, tırnağıyla kazandığı paraları size faiz olarak
ödeyemem; benim dinim, benden sonraki nesilleri borçlandırmayı yasaklamıştır;
ben, halkımdan fedakârlık isterim, ama, sizden dışborç almam' dedi ve kesin bir
dille reddetti. Sizin daha sonraki vezirleriniz, uzatılan dışborçları
ulufe zannettiler; dışborç aldınız; bu dışborçları ödemek için yine dışborç
aldınız; dışborç faizlerini ödemek için
yine dışborç aldınız ve öyle bir noktaya geldiniz ki, dışborçlarınızdan dolayı
şu anda Avrupa'da pazarlık gücünüz sıfıra inmiştir." Değerli milletvekili arkadaşlarım, yıl 1876 ve ondan
sonraki süreci biliyorsunuz. Zaten, 1881'de, o gün, o, alacak sahipleri olan
Avrupalı ülkeler, gelip İstanbul'da Düyun-i Umumiye Meclisini kurdular. Bugün,
İstanbul'daki o görkemli İstanbul Erkek Lisesinin binasında faaliyete
başladılar ve dediler ki: "Siz, bu gelirle bizim borçlarımızı
ödeyemezsiniz; sizin paralarınızı biz kontrol edeceğiz; biz, alacaklarımızı
alacağız, eğer, artarsa size de vereceğiz." Bugün, IMF'nin Ankara'da büro açmasıyla Düyun-i Umumiye
Meclisinin 1881'de İstanbul'da kurulması arasında, aslında, pratikte çok fazla
bir fark yok değerli arkadaşlarım. Aslında, bizim, IMF'ye ve Dünya Bankasına kızmaya hiç
mi hiç hakkımız yok değerli arkadaşlarım. Biz, millet olarak, genellikle kolayı
seçen bir milletiz; başımıza gelen bütün felaketleri, bütün musibetleri, kendi
dışımızdaki unsurlara havale ederek kendimizi sorumluluktan kurtarmak gibi bir
ucuzcu tavrımız var. Koyunlarına sahip olmayan bir çoban, eğer, koyunlarını
kurtlara kaptırırsa, arkasından da "kahrolsun kurtlar" derse,
ahmaklığını tescil ettirmiş olur; bunun, pratikte hiçbir anlamı yok. Günah
işleyen bir insan, Allah'ın huzuruna gittiği zaman, Allah "kulum, niye
işledin bu günahı?" derse, o da
"Şeytanı yarattın, başımıza musallat ettin; o, dürttü, ben de
işledim" derse, bu, onu kurtarır mı değerli arkadaşlarım? Hijyenik şartlar
sağlamayan bir insanın "mikroplar beni hasta etti" diye mikroplara
küfretmesinin hiçbir anlamı yoktur. Onun için, şimdi, bizler, bugün, kalkmışız
IMF'ye, Dünya Bankasına kızıyoruz, kızmamız gereken birileri varsa, o da, biziz
değerli arkadaşlarım. Bakınız, sabahtan beri bu kanun tasarısının müzakereleri
yapılıyor, şimdi birçok... HALİL İBRAHİL ORAL (Bitlis) - Hüseyin Bey, doğrusun... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, lütfen, bazı
arkadaşlarımız, böyle, oturduğu yerden, guguk kuşu gibi falan müdahale etmesin! BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayın. SÜLEYMAN TURAN ÇİRKİN (Hatay) - Düyun-i Umumiyeyi
anlat. BAŞKAN - Anlatır... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın,
şu anda Fazilet Partisi Meclisi terk etmiş durumda. İçinizden birçoğu dua
ediyor, diyor ki, şu Doğru Yol Partisi de gitse de, biz, şunu çok rahat
çıkarsak! BAŞKAN - Yok, yok... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Siz dua etmeye devam edin,
bizim gideceğimiz falan yok da!.. Değerli arkadaşlarım, bakınız, demokrasilerde esas
olan, muhalefettir. Şu anda, bakın, Doğru Yol Partisi temsilcileri, sözcüleri,
eğer, bu kürsüden konuşmazsa, sayın değerli Divan Üyesi arkadaşımızın metni
okuması için bir 20 dakika, yarım saat bir zaman lazım, bu işi bitirmiş
olacağız. Biz, bu Parlamentonun çatısı altında, kanunculuk oynuyoruz,
seremonyal bir şey icra ediyoruz, bir ritüel icra ediyoruz, kanun falan
çıkarmıyoruz, kendi kendimizi aldatmanın anlamı yok. Bir virgülü bile
değişmiyor, bu, komisyonlarda da değişmiyor. Kanun yapma, parlamento müzakeresi
falan bu değil. Şimdi şu noktaya geliyorum değerli arkadaşlarım:
Dünyada, dışborç almayan çok az ülke vardır, dışborç alınmaz diye bir şey yok.
Biz, özelleştirmeye falan da karşı değiliz. Elbette dışborç alınır. Urquhart
diyor ki padişaha "majesteleri, siz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Padişahımızın sesini kesecek değiliz ya
efendim, ben kesmedim de kendi kendine kesildi. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - ...yeraltındaki, yerüstündeki
kaynaklarınızı rantabl olarak işletmek için geri dönüşümü olan projelere
yatırım yapmak için dışborç alsaydınız, siz, bu felakete duçar olmazdınız. Siz,
carî harcamalar için borç alıyorsunuz." Bakın, dikkat buyurun, Kanunî
döneminde, Yavuz döneminde, hazine ağzına kadar altınla doluyken, Topkapı
Sarayıyla yetinilmiştir; ama, Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı, Yıldız Sarayı,
Şale Köşkü, Maslak Köşkü, Küçüksu Kasrı, bütün o debdebe ve görkemi yansıtan
bütün saraylar, köşkler, 19 uncu Asırda, devletin çatır çatır göçtüğü dönemde
yapılmıştır. Biz, borç alalım elbette... Dünyada bizim gibi, batık
bankaların zararlarını ödemek için dışborç alarak, aldıktan sonra da, birileri
bize dışborç verecek diye, böyle, zil takıp göbek atan bir millet var mıdır onu
da ben şahsen merak ediyorum! Borç bulduk diye, bize borç verecekler diye
sevinmemizin hiçbir anlamı yok. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Çelik, çok teşekkür ediyorum; siz Divan
üyesi olduğunuz için 1 dakikalık artı bir süre verdim. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Müteakip maddelerde
görüşlerimi anlatacağım. Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim. Ek 28 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir. Ek 29 uncu maddeyi okutuyorum: “EK MADDE 29. - Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu
kamu payının % 50'nin altına düşmesi durumunda, hisse devir sözleşmesinin
imzalanmasından itibaren 30 gün içerisinde, Türk Telekomda ek 22 nci maddenin
(a) bendi uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışan personel, 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kadrolu ve sözleşmeli personel ile
kapsam dışı personelin listesi Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu
personel, Devlet Personel Başkanlığınca 30 gün içerisinde başka kamu kurum ve
kuruluşlarına nakledilir. Nakle ilişkin usul ve esaslar Devlet Personel
Başkanlığınca bu Kanunun yayımından itibaren 60 gün içerisinde çıkarılacak
yönetmelik ile belirlenir. Nakledilecek personelin başka kamu kurum ve kuruluşuna
atanarak burada göreve başlamasına kadar geçecek süredeki aylık, ücret,
ikramiye, zam ve tazminatlar ve sosyal hak ve yardımlar ile bu döneme ilişkin
harcırah, sağlık yardımı gibi özlük hakları Hazine tarafından ödenir. Bunlardan
T.C. Emekli Sandığına tabi olanların bu süre içinde Sandıkla olan ilgileri
devam eder. Sözleşmeli statüde veya kapsam dışı personel olarak
çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlara nakledilerek
Devlet memuru statüsüne geçirilmesi halinde sözleşmeli statüde veya kapsam dışı
olarak geçen hizmet süreleri, aynı Kanunun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine
göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınmak
suretiyle, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla
kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin
tespitinde değerlendirilir. Kamu kurum ve kuruluşlarına atanan personelin
atandıkları tarihteki kadro ve pozisyonlara ait aylık, ücret, ek gösterge,
ikramiye, her türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretlerinin net
tutarının, nakledildiği kuruluş mevzuatına göre hakedeceği aylık, ek gösterge,
varsa ikramiye, her türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretinin
(varsa ikramiye dahil) net tutarından fazla olması halinde aradaki fark
giderilinceye kadar, herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak
Hazinece ödenir. Ancak bu madde gereğince nakledilen personelden 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I sayılı cetvelde belirtilen personelin,
eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat (ek
tazminat hariç) hakları şahıslarına bağlı olarak atandıkları görevlerde
kaldıkları sürece saklı tutulur. Ek 22 nci maddenin (a) bendi uyarınca asli ve
sürekli görevlere ilişkin kadrolarda çalışmakta iken bu madde gereğince
nakledilen personelin aylık ücretleri ile ikramiyeleri tutarının 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I sayılı cetvelde yer alan emsali kadrolar için
belirlenen aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminat haklarıyla eşit olmasından itibaren, emsali
durumdaki kadrolara ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat (ek
tazminat hariç) hakları şahıslarına bağlı olarak atandıkları görevde kaldıkları
sürece saklı tutulur. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince I sayılı
cetvele tâbi iken 4502 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası
hükümleri çerçevesinde daha önce nakil işlemi gerçekleştirilenler de bu madde
hükmünden yararlanırlar. Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının %
50'nin altına düşmesinden itibaren bir yıl içinde, 1475 sayılı İş Kanununa göre
çalışanların hizmet akitlerinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından
feshedilmesi veya 1475 sayılı İş Kanununa göre haklı nedenlerle (emeklilik
dışında) kendileri tarafından feshedilmesi sonucunda işsiz kalanlar 4046 sayılı
Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen iş kaybı tazminatı ve diğer hizmetlerden
yararlanırlar. Bu husustaki işlemlerin yürütülmesinden Türkiye İş Kurumu
görevli, yetkili ve sorumludur. Bu madde uyarınca Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından yapılması gereken ödemeler Hazine tarafından
yapılır." BAŞKAN - Ek madde 29 üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Van Milletvekili Sayın
Hüseyin Çelik; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; bütün telaşımız 10 milyar dolar bulabilmek için; fakat,
biz, bu 10 milyar doları yanlış yerde arıyoruz. Bizim nice 10 milyar
dolarlarımız var, bu ülkenin nice 10 milyar dolarları var; fakat, biz almasını
bilmiyoruz, ekonomiye kazandırmasını bilmiyoruz. Değerli arkadaşlarım, bu ülkede en büyük problem, güven
meselesidir. Bugün, beceriksiz yönetimler sayesinde, ülkede, vatandaşımız kendi
devletine güvenmez hale gelmiştir. Vatandaş, devlete güvenmiyor, hükümete
güvenmiyor, siyasî partilere güvenmiyor, medyaya güvenmiyor, yargıya
güvenmiyor; açıkçası, devlet de millete güvenmiyor. Dün, Sayın Sami Selçuk
"İskele Sancak" programındaydı, vatandaşa "yargı bağımsız mı,
yargı siyasallaşmış mı" diye soruldu; vatandaşın yüzde 95'i "yargı
siyasallaşmıştır, yargı bağımsız değildir" diye oy beyanında bulundu. Bakınız, bu güveni tesis edebilirsek, bu ülkenin
bankalarında, şu anda, döviz mevduatı olarak 38 milyar dolar para var. En
iyimser rakamlarla, yastık altında, şu anda asgarî 15-20 milyar dolar para var.
Toplarsanız, bu ülkede, vatandaşımıza ait 55 milyar dolar para var.
Almanya'daki işçilerimizin 120 milyar marklık serveti, birikimi var; fakat,
nereye koyacağını, nerede değerlendireceğini bilmiyor bu insanlar. Bu ülkeye,
bu hükümete, bu ekonomiye, bu devlete de güvenmedikleri için, bu parayı bize
göndermiyorlar. Bakınız, TESEV'in son zamanlarda yaptırdığı bir ankete
göre, bu ülkenin vatandaşlarının sadece yüzde 5'i birbirine güveniyor. Ali
Veli'ye, Veli Ali'ye yüzde 5 oranında güveniyor; böyle bir hale geldik. Eğer,
bu güveni tesis etmezsek, biz, 10 milyar doları da getirsek, bu ekonominin
bükülmüş olan belini düzeltemeyiz. Güven, mutlaka tesis edilmelidir. Devlet
vatandaşıyla barışmalıdır, devlet dindar insanlarla barışmalıdır,
üniversitedeki başörtülüyle barışmalıdır; devlet, bölgelerarasındaki
kalkınmışlık düzeyini asgariye indirmelidir. Bu güveni tesis edemezseniz,
sermayenin rengini yeşil, mavi, kırmızı diye bölerseniz, bizim Anadolu
kaplanları dediğimiz insanları bu ülkeden kovarsanız, onlar çeker giderler ve
biz de "para, para" diye ağlar, onun bunun kapısında dilencilik
yapmak zorunda kalırız. BAŞKAN - Allah korusun... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Namık Kemal'in,
"Lazımsa" gazelinde çok güzel bir beyit vardır; der ki: "Sana, senden gelir bir işte dâd lazımsa, Ümidin kes zaferden, gayrıdan imdat lazımsa." Bir işte, sana, senden ancak yardım gelir. Eğer,
başkasından imdat bekliyorsan, zaferden ümidini kes. Biz, başkasının parasıyla,
başkasının servetiyle ülke ekonomisini düzene sokacağımızı, düzelteceğimizi
düşünüyorsak, yanılıyoruz değerli arkadaşlarım. Bugün, dünyada üçüncü sektör olarak isimlendirilen bir
sektör var. O da vakıf sektörüdür, NGO'lardır; yani, sivil toplum örgütleridir.
Bu ülkede, sivil toplum örgütleri de tek tipleştiriliyor, devletleştiriliyor.
Öncelikle, bizim yapmamız gereken en önemli şey, bu ülkede siyasî liberalizmi
tesis etmektir. Bunu tesis etmediğiniz sürece, ekonomik olarak liberalizmi
tesis edemezsiniz, bu getirilen, borç alınan paralar da palyatif tedbirlerden
öteye geçmez. Değerli arkadaşlarım, Amerikalıların bir atasözü
vardır, herkesin bunu çok iyi bellemesi lazım. Amerikalılar -Co'nun altın
kuralı- derler ki: "Altını olan, kuralı koyar." Kimin altını varsa,
kuralı o koyuyor. Bugün, dünyada, altını olan insanlar, kuralı koyuyorlar ve
biz de, o kurallara göre oynamak zorunda kalıyoruz. Bakınız, bizim de altınımız var. Biz, varlık içinde
yokluk çeken bir milletiz. Bakınız, ben, sizi kesinlikle temin ediyorum, eğer,
bu ülke insanına, bu devlet, şefkatle muamele etsin; bu ülke insanının diniyle,
diyanetiyle uğraşmasın, başındaki örtüyle uğraşmasın; bu ülkede gerçek manada
demokratik bir ortam tesis edilsin, farklılıklara tahammül edilsin; bu
insanlara sevgiyle yaklaşılsın; yani, devletin gerçekten demokratik bir devlet
olması için önce çaba harcayalım, demokratik bir yaklaşımla insanımıza
yaklaşalım, bu para bize fazlasıyla gelir ve ekonomiye de kazandırılır. Bugün, hanımlarımızın kolundaki bilezikleri bir yere
toplarsanız, iki Ağrı Dağı ortaya çıkar. İstiklal Savaşı esnasında bizim
kadınlarımız, boyunlarındaki beşibirlikleri çıkarıp veriyorlardı "alın,
orduya mühimmat alın" diye. Bugün, bu devlet çıksın, vatandaştan para
istesin, hiç kimse -çok affedersiniz, tabirimi bağışlayın- zırnık bile vermez
bu hükümete... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İBRAHİM HALİL ORAL (Bitlis) - Doğru; İstanbul Bankasına
gitti paralar! BAŞKAN - Şimdi, "zırnık" tabirini açalım... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, tırnak içinde
söylüyorum. BAŞKAN - "Zırnık" tabirini açarsınız, söz
vereceğim; ben de zırnık vermem çünkü. (Gülüşmeler) HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Çıkarın efendim. Değerli arkadaşlarım, bakınız, İstanbul Bankası, filan
banka, falan banka sesleri duyuyorum. Bu ülkenin, bu ülkemiz insanının, daha
tüyü bitmemiş yetimin hakkının kim bir lokmasını yemişse, kim bu ülkede bir
çekirdek çalmışsa, 5 000 kere fitil fitil burnundan gelsin! (Alkışlar) Eğer, bu
Meclis, yetimin hakkını çalanların da burnundan getirmezse, bu Meclisin de
burnundan gelecektir; onu da arz etmek isterim efendim. (DYP, MHP ve ANAP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik. Ek 29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kabul edilen ek 27, ek 28, ek 29 uncu maddelerle
birlikte çerçeve 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8.- 22.12.1941 tarihli ve 4157 sayılı Posta,
Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanunun 1
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Madde 1. - Bu Kanun ile kurulmuş olan ve yeni bir
düzenlemeye kadar geçerliliğini koruması öngörülen Posta, Telgraf ve Telefon
İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı bu Kanunla ikiye ayrılır; hak ve
yükümlülüklerinin devamını sağlamak üzere iki ayrı "Posta ve Telgraf
Teşkilâtı Biriktirme ve Yardım Sandığı" ile "Türk Telekom Personeli
Biriktirme ve Yardım Sandığı" kurulmuştur. PTT ve Türk Telekom'un % 50 ve daha fazla hissesine
sahip olduğu iştirak ve şirketlerinde çalışan personel de bu sandıklara üye
olabilir. Sandıkların gelirleri; a) Üye olan personelden alınacak aidattan, b) Gayrimenkul ve menkullerinin satış, kira ve
işletilmesinden elde edilecek gelirlerden, c) Sandık mevcudunun faizleri, teberrulardan elde
edilecek gelirlerden, d) Şirket, iştirak ve ticarî işletmeler ile bunların
devir ve kiralamalarından elde edilecek gelirlerden, e) Diğer gelirlerden, Oluşur. Sandıkların idaresi Genel Kurullarında ayrı ayrı
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Sandıklarla ilgili yeni düzenlemeler
yapılıncaya kadar mevcut mevzuatın bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur." BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili
Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde de, PTT Biriktirme ve Yardım
Sandığının ikiye ayrılması hususundadır. Bu maddede, gelirlerin nereden
alınacağı, yönetim kurulunun nasıl oluşacağı belirlenmektedir. Bu sandıktaki
varlıkların yüzde 35'i nakit, yüzde 65'i gayrimenkullerden oluşmaktadır. Bu
maddede eksik olan, bu gayrimenkullerin nasıl paylaşılacağı konusunda net bir
hüküm olmamasıdır. Nitekim, Türk Telekom ile Posta İşletmesinin mallarını
ayırırken ne kadar büyük kavgalar olduğu, yıllarca devam ettiği çok bellidir. Bunun dışında, yönetim kurulu teşkil edilirken, 3
üyesinin bürokratlardan seçilmesi mecbur kılınmıştır. Halbuki, üyeler, tümüyle
kendileri seçerlerdi, emekli olanlardan da seçebilirlerdi. Bu konudaki
mahzurları dışında, olması gereken, hatta, 4502 sayılı Kanunda unutulup, şu
anda tamamlanan bir maddedir. Şimdi, bu Telekom Yasasına baktığımız zaman, maalesef,
şöyle, basın taramasında, hiç iç açıcı şeyler yok ve bizi üzen şeyler var.
Bakıyoruz, Sayın Başbakan tarafından "Sayın Bush'un verdiği desteğin
kıymetini bilelim" gibi, Türkiye'deki mahkemelerin iç işine karışacak
kadar, "bunları şöyle cezalandırın" diyebilecek kadar ağır ifadeler
taşıyan bu mektuptan övünç duyacak duruma gelmişiz. Ne üzüntü verici! Halbuki,
Sayın Başbakanın siyasete atılmasına sebep olan, Genel Sekreterliğini yaptığı
partinin Genel Başkanı, Başbakan iken diyordu ki: "Yeni bir dünya kurulur,
Türkiye de orada yerini alır" Bu, son derece seviyeli, son derece övünç
duyulacak noktadan, maalesef, teslimiyetçi bir noktaya gelmiş. Daha da acısı,
bakıyoruz, Anayasa Mahkemesine, "Mondros Mütarekesindeki şartları
havidir" diye kaleme alınan iptal başvurusunun altında Sayın Başbakanın
imzası var! O günkü şartlara bakıyoruz, tahkim yok; şimdi
özelleştirmede bir itiraz olsa, ne olacak; tahkime gitme imkânı var; yani, Türk
mahkemeleri geçerli değil. Daha ağır şartlarda, maalesef... VAHİT KAYRICI (Çorum) - Tahkime karşı mısın? İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tahkime karşılık değil;
ben, sadece, sekiz yıl önce, dokuz yıl önce daha avantajlı şartlarda, daha iyi
bedelle özelleştirilebilecek bir kuruluşu, o gün, sırf muhalefet olsun
anlayışıyla engellenmesi, maalesef çok acı bir tecrübe. VAHİT KAYRICI (Çorum) - Doğru, tamam. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bir zamanlar partisinin
Genel Sekreterliğini yaptığı Başbakanın "dünya kurulur, Türkiye de orada
yerini alır" ifadesinden, bugün "bu mektuptan övünç duymalıyız, gurur
duymalıyız" noktasına gelmiş; çok acı bir nokta. Yine bakıyoruz, öyle dayatmalar var ki, 4502 sayılı
Yasaya göre, Telekom Yönetim Kuruluna, en az 8 yıllık tecrübesi olan insanlar
atanacaktı; şimdi bu şart kaldırılmıştır. Adam üniversiteyi bitirebilir; ama
-küçümsemek için söylemiyorum, o da çok saygıdeğer meslek- bakkallık yapar,
kasaplık yapar, manavlık yapar; 4 yıllık üniversite mezunu diye, şimdi bunları
da mı atacağız?! Yani, Sayın Derviş şunu mu demek istiyor: "Sayın Bakan,
sizin atadığınız elemanlar ehil değil, ben kendi elemanlarımı atayacağım."
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna 6 yıl süreyle atanan, yine bu
hükümet tarafından atanan, ondört ayda, ince elenerek, sık dokunarak, büyük
tartışmalarla atanan bunca yetenekli eleman hiçbir işe yaramıyor, bunlar bir
işi beceremiyor deyip, dün akşam, buradan, bir kanunla yetkiyi elinden aldık ve
şimdi, Sayın Derviş'in dedikleri atanacak. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Yanlış, Bakanlar Kurulu... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bunlar, bu atamalar
geçersiz oldu. Şimdi, bundan sonra, yine, Sayın Derviş'in dedikleri atansın
diye, bu sektörde hiçbir tecrübesi olmayan -siz, bakanlığınızı yaptınız- uydu
teknolojisinden fiberoptik teknolojiye kadar, internete kadar, son derece ileri
teknoloji olan bir sektörde tecrübe aranmaması ne büyük gariplik. BAŞKAN - Siz, her maddede, her konuda Derviş Beyi ifade
ederek, Derviş'i sonunda erdireceksiniz efendim. Derviş, ermiş olacak
sayenizde. Buyurun. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Değişiklik önergemizi
onun için vermiştik; ama, zaman darlığından yetişmemişti. Şimdi, bir diğer konu, özellikle, bu konuda... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Çiller nerede?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Çiller
Amerika'da... HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne yapıyor?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Türkiye'yi anlatıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Ecevit İspanya'da ne
yapıyordu?!. BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, lütfen... Süre vereceğim
efendim, yalnız Genel Kurula hitap edin. Rica edeceğim... Yani, DSP Grubuna
niye hitap ediyorsunuz; Genel Kurula, ortaya hitap edin. Buyurun. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Derviş gibi, onbeş
günde bir gidip, Amerika'daki muhataplarına hesap vermiyor; yan odaya geçip,
onay almıyor. Onun için, bakınız, bu hükümette, ne Başbakanın ne
bakanların önemi kalmamıştır. Bir bakan direniyor; bu özelleştirmede yüzde
49'un altında olduğu zaman "efendim, biz, çoğunluk hakkı isteriz"
derken, Bakanlığın hissesi yüzde 56'nın altına inmediği halde, bakıyoruz Sayın
Bakan hakkını teslim ediyor. Niye; yan odaya geçilip ikna ediliyor. Yani,
dolayısıyla... BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, toparlayın efendim; 9 uncu
maddede de konuşacaksınız; lütfen... Teşekkür ediyorum. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, konuyla
ilgili konuşuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, olsun, süreniz bitti... 9 uncu
maddede de konuşursunuz. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bunlar çok önemli
konular. Siz böyle müdahale ederseniz olmaz. BAŞKAN - Benimle niye münakaşa ediyorsunuz, beni de mi
Derviş gördünüz?.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maalesef... BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, istirham edeceğim efendim.
9 uncu maddede de söz vereceğim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maalesef, Türkiye'yi
manda yönetimi altına soktunuz. Tarih sizden hesap soracaktır diyorum. Bunu
unutmayınız. Yan odaya geçip, yok Amerikan Başkanından, yok IMF Başkanından,
yok bilmem kimden onay almak, herhalde çok övünülecek bir davranış olmasa
gerektir diye düşünüyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Oturmazsanız, birleşime ara vereceğim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çıkaracağımız bu kanuna "hayırlı olsun" demeyi
çok isterim; ancak, maalesef, burada, o kadar çok zorlamayla değişiklikler
yapılıyor ki, bakanların içine sinmiyor. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 9. - 4157
sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir. "EK MADDE 1. - Bu Kanunda ve diğer mevzuatta
Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi Genel Müdürlüğüne
yapılan atıflar ilgisine göre Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilâtı
Genel Müdürlüğü ile Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi Genel Müdürlüğüne
yapılmış sayılır." BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yoklar. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili
Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Yılmazyıldız, teknolojiyi
anlat... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tamam. Bu kanun tasarısında, özellikle, GSM'yle ilgili
sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesiyle ilgili, görüşülmesiyle ilgili
konular var. Ben, daha önce, EUTELSAT, INTELSAT anlaşmaları
zamanında ifade etmiştim; maalesef, o zaman, Türk Telekomun aleyhine pek çok
madde vardı. Rakamları hemen bulabilirsek söyleyeceğiz. Örneğin, sabit bir
telefondan bir cep telefonunu aradığınızda şirkete daha yüksek bir para
öderken, tersine, cep telefonundan sabit telefonu aradığınızda, cep telefonu
şirketi, sabit telefon şirketine, yani Türk Telekoma, onun onda biri fiyat
ödüyordu. Bu durumların mutlaka düzeltilmesi lazım. Bu, en azından, şimdiki
durumuyla, kamunun yararına olan bir durum değildir. Yine, bakıyoruz, Sayın Bakanın konuşmalarında,
özellikle, havaalanlarıyla balıkçı barınaklarıyla ilgili -mutlaka bunu söylemek
durumundayım- maalesef... (ANAP sıralarından "ne ilgisi var" sesi)
İlgisi var... Sayın Bakan kanunla ilgili konuşuyorsa, biz de konuşacağız. Edremit Körfez Havaalanı, tarihî adı Assos'tan
Bergama'ya kadar olan bir bölgede turizmi destekleyen bir havaalanı; ama,
çalışmıyor. Şimdi, yine, bakıyoruz, balıkçı barınaklarında,
Karşıyaka-Çakılköy gibi, pek çok insana ekmek yeme imkânı sağlayan bu
yatırımlar bana göre son derece faydalı; ancak, hâlâ, bir Karaağaç, bir Marmara
Adası... Ada'da, doğru düzgün bağlantı kurulacak bir tane liman yok, bunun
ihalesi yok. Onun için, bence, bir önceki yatırımları, yanlışlıkları, şöyledir
böyledir demek yerine, bir şeyler yapmak daha iyi herhalde. Beş yıldır, Sayın
Bakan da iki yılı aşkın bir süredir bakanlık yapıyor... VAHİT KAYRICI (Çorum) - 15 ay... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Evet; 15 aydır bakanlık
yapıyor... Şimdi, şunu sormak isterim: Acaba, Bakanlığıyla ilgili ne kadar
yatırım yapabilmiş? İşte, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımları
teşvik etmek gerekirken, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımları
hızlandırmak gerekirken, bu yatırımlarla ilgili polemik yapmanın çok faydalı
olduğu kanaatinde değilim. Nitekim, Türkiye'nin en temel konularından, en önemli
gelir kaynaklarından biri turizm. Bakıyorsunuz, trafik kazalarından dolayı, pek
çok vatandaşımızın yanında, turistler de ölüyor. Gelişmiş ülkelerde insan
hayatı kıymetli; bir kişi öldüğü zaman, gazetelerde sürmanşet haberler ve
birden, bıçak gibi, gelenler kesiliyor. O zaman, bu insanları bir yerden bir
yere karayoluyla nakletmek yerine, bu insanları en yakın havaalanına ulaştırmak
-ki, Gazipaşa, mutlaka, o bölge turizm bölgesidir; çok gerekli bir havaalanı
olduğunu düşünüyorum- şart ve... MUSTAFA VERKAYA (İstanbul) - Telekomu konuş, Telekomu. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Telekomu konuşuyorum. Yine, aynı şekilde, Sayın Bakanın Bakanlığı kapsamında
olan ve şu anda görüştüğümüz Telekom konusunda, maalesef, uzun süredir ciddî
yatırımlar yok. Bakınız, internet konusunda ciddî altyapı eksiklikleri var.
Telekomda Sayın Bakanın yaptığı en iyi şey, zam. Gazeteden okuduğumuza göre
-kesin rakamı bilmiyorum; ama, kendisi biliyor- yüzde 70 ile 90 arasında zam.
Maliye Bakanı, 2001 yılı bütçesinde yaptığı sunuşta "Amerika'da son on
yılda ekonominin gelişmesinin en önemli sebebi, telefon ve haberleşme
ücretlerindeki ucuzlama" diyordu. Türkiye'de bunun tam tersi. Çok şükür bu
yasada bir vergi yok; ama, bugüne kadar getirilen her yasada, -4502 sayılı Yasa
dahil- bir vergi. Getirdiğiniz bu kadar aşırı vergi yüküyle Türkiye'de esnaf,
sanayici nasıl iş yapacak?.. Bugün telefon faturasını alıyorsunuz, 5 değişik
vergi. Yüzde 25... HASAN SUNA (Yalova) - Allah Allah! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sizin bir şeyden
haberiniz yok; siz, ancak geziniyorsunuz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Vallahi vermem... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Madde üzerinde
konuşuyorum... BAŞKAN - Samimî söylüyorum; madde üzerinde bir kelime
konuşmadınız; vallahi de billahi de vermem. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Vallahi vermem... Yemin ettim, hiç mümkün
değil. Sözünüzü kesmedim, ikaz etmedim, vermem... (DSP ve MHP sıralarından
alkışlar) İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tamam, önemli değil;
bundan sonra yine söz aldım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Efendim, 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10. - 4157 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 1. - Posta ve Telgraf Teşkilâtı
Biriktirme ve Yardım Sandığı ile Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım
Sandığı bu Kanun yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içinde Olağanüstü Genel
Kurullarını toplayarak Yönetim Kurullarını oluştururlar. Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve
Yardım Sandığının her türlü mevcudu, varlığı, borç ve yükümlülükleri o günkü
bakiyeleri ile; Posta ve Telgraf Teşkilâtı Biriktirme ve Yardım Sandığı ile
Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı arasında T.C. Posta ve
Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom çalışanlarından halen üye
olanların nemalandırılmış toplam birikimleri anlamına gelen emeklilik
yardımlarının toplamları oranında tasfiye edilir. Aynı tasfiye kuralları ve
oranları Sandığın tüm menkul ve gayrimenkul mal varlıklarının bölüşümünde de
kullanılır. Tasfiye işlemi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
başlayarak, T.C. Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom
Teftiş Kurullarından üçer başmüfettiş görevlendirilerek yapılır. Tasfiye işlemi
altı ayda tamamlanır. Bölünme ile ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç
ve fondan muaftır. Tasfiye bitimi itibarıyla bir ay içerisinde ayrılmadan
önceki Tüzük ve Yönetmelikler çerçevesinde olağanüstü Genel Kurulları yapılır.
Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığının halen
çalışan personeli sandıklarının ihtiyaçları doğrultusunda özlük hakları ile
paylaştırılırlar." BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili
Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, şimdi, değerli arkadaşlarımız, tabiî, konuyla
çok ilgisiz, hakikaten. Ben, burada, kavas arkadaşlardan rica ettim, Plan ve
Bütçe Komisyonundan geçen kanun tasarısından bir tane lütfen verir misiniz
dedim; masama gelmedi ve aldığım cevap "henüz, daha basımda" oldu.
Daha henüz basımda olan... (DSP ve MHP sıralarından "işte, hepimizde var
tasarıdan" sesleri) Var tabiî, ilk orijinal şekliyle var!.. HÜSEYİN TAYFUN İÇLİ (Ankara) - Hayır, işte burada!.. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - İlyas Bey, burada
var!.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yalansa, Erol Bey orada
dikiliyor... Dolayısıyla, henüz daha okumadığınız, ne olduğunu
bilmediğiniz bir konuyu burada açıkladığımız zaman, "öyle mi"
diyorsunuz... Bir tane telefon faturası aldığınızda 5 tane vergi var diyorum;
"öyle mi" diyorsunuz. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız... İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dışarıda çıkıp çay içer
gezinirsen, vatandaşla konuşmazsan, ilgili olmazsan, faturana bile bakmaz
sekreterine ödetirsen; haberin olmaz. BASRİ COŞKUN (Malatya) - Sen kendine bak!.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Şimdi, yüzde 25 KDV,
oradan Özel İletişim Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Eğitime Katkı payı... İletişim, bu kadar ağır yükten nasıl
kalkacak? BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, bir dakikanızı rica
ediyorum. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maddeyle ilgili
konuşuyorum... BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, bir dakikanızı rica
edeceğim!.. Kavas arkadaşlarımızın ismini kullanarak, "kanun
tasarısı basılmadı" diyorsunuz; kanun tasarısı, istemediğiniz kadar var. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Varsa, vermediler Sayın
Başkan. BAŞKAN - İstirham ederim efendim... Siz, dün görüşülen Bankalar
Kanunu Tasarısını istemişsiniz... Kavasları çağırdım, sordum efendim. Telekom
Kanunu Tasarısı burada; istirham ederim efendim... Şimdi, buyurun, devam edin. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, Bankalar
Kanunu Tasarısı benim yanımda mevcut, Bankalar Kanunu Tasarısı istemedim.
Dolayısıyla, sizin, bizim neyi isteyip neyi istemediğimizi bilmeniz mümkün
değil; birinin sözcüsü olmanız da gerekmiyor. Lütfen, sözümü kesmeyin; ama,
bakınız... BAŞKAN - Efendim, kanun tasarılarının, basılıp dağıtılmadan
görüşülmesi mümkün değil. Kanun tasarısına başlarken diyoruz ki, 677 sıra
sayılı kanun tasarısı dağıtılmıştır. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, vaktimi
alıyorsunuz... BAŞKAN - Milletvekillerimize dağıtıldığı için tekrar
okutmuyoruz diyoruz. Buyurun, şimdi, devam edin efendim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Şimdi, burada... MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın Yılmazyıldız, bakın;
tasarı var! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, ne
güzel gösterdiniz, sağ olun. Okudunuz mu acaba?! Önemli olan elinizde olması
değil; önemli olan, okumak, anlamak. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)
Anlamış olsanız, en azından itiraz ederdiniz. Hoş, itiraz etmeye cesaretiniz de
yok; çünkü, gelen çıkıyor; noter muamelesi... HÜSEYİN TAYFUN İÇLİ (Ankara) - Önce, özür dile!.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çıkıp burada konuşmaya
cesaretiniz yok. Cesaretiniz olsa, çıkar konuşursunuz; çünkü, müsaade
alamıyorsunuz. Grup başkanvekilleriniz müsaade etmediği müddetçe buraya
çıkmanız mümkün değil. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler) MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sen izinsiz mi çıkıyorsun?! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dolayısıyla,
milletvekili, milletin derdini dile getirmek için; milletvekili, milletin
sorunlarını dile getirmek için vardır ve bu hür kürsü bunun için vardır. BASRİ COŞKUN (Malatya) - Sadede gel, sadede! İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bakınız, değerli
arkadaşlarım, bu maddede, altı ay içerisinde gerçekleştirilmesi öngörülen bu
bölünmenin, gayrimenkullerinin satılıp satılmayacağı; satılacaksa satışa esas
muhammen bedelin kimler tarafından tespit edileceği; satışın hangi usulle
yapılacağı; bu sürenin sonunda satışın gerçekleşmemesi halinde mülkiyet
paylaşımının ne şekilde olacağı gibi, pek çok muallak konu var. Yani, bu
maddeler, son derece tartışmaya, son derece çekişmeye açık konular; belki,
ileride suiistimal iddialarına açık konular; onun için, bunların tamamlanması
lazım. Yine, bakıyoruz, Sandığın yönetmelikle idare edileceği
şeklindeki hüküm de... Sandıklarda idare tüzükle belirlenir. Yani, muhtemeldir
ki, sırf bu maddelerden dolayı endişe ederim ki, bu kanun, Anayasa Mahkemesinde
iptal edilebilir. Merak etmeyin, biz, ikide bir, sizin yaptığınızı
yapmayız; kalkıp da, bu kanun Anayasa Mahkemesinde iptal edilsin diye
başvurumuz olmaz; mahcup olacağımız, sonra yüzümüzün kızaracağı bir iş
yapmayız; ancak, buradan uyarmak zorundayız. Yani, dün, Mondros Mütarekesiyle
kıyasladığınız konuları, bugün, daha ağır ifadelerle olan, daha ağır şartlarda
ve daha ucuza özelleştirmeyi kabul etmek, herhalde, çok övünülecek bir durum
olmasa gerektir diyorum. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, geçerken uğrarsanız,
tasarıdan, ben size takdim edeyim efendim. 1 değil 2 tane; buyurun. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum efendim: MADDE 11. - 9.4.1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (g)
bendi yürürlükten kaldırılmıştır. BAŞKAN - 11 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik?.. Yoklar. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili
Sayın Salih Çelen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; kısa adıyla Telekom Yasa Tasarısı olarak bilinen,
Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve
Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci
maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 9.4.1987 tarihli
ve 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13
üncü maddesinin (g) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu bent incelendiğinde
görülecektir ki, önce 3.5.1995 tarihinde, daha sonra da 57 nci hükümet
tarafından getirilen bir tasarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci
Dönemi tarafından, yani, bu Meclis tarafından, daha önceden iki defa
değişikliğe uğramıştır. Görüldüğü üzere, sık sık kanun değiştirmek, Meclisin
çok fazla çalıştığı anlamına gelmez; yani, zaman zaman, gazetelerde okuyoruz,
görüyoruz ki, işte, 21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi çok fazla
çalışmaktadır, çok hızlı çalışmaktadır, çok yoğun çalışmakta, çok kanun
çıkarmaktadır. Oysa, bir gün çıkardığımız kanunu yarın değiştirmek suretiyle,
çalışıyor gibi görünüyoruz; aslında, böyle değil. Değerli milletvekilleri, geçmişte, ben -demin, Sayın
Başkanımızın da ifade ettiği gibi- avukattım. Avukatlık yaptığım dönemde,
otobüste direksiyondaydım; ben, şofördüm, otobüste yolcu değildim; ama,
maalesef, bu Meclis, direksiyonda şoför gibi pek durmuyor, otobüste yolcu gibi
duruyor. Nitekim, dün akşam, Sayın Derviş, burada, sayın milletvekillerinin çok
büyük faydası oldu, falan filan demiş; aslında, bu, tamamen, bana göre, pek de,
Meclisin çalıştığı anlamında değildir... (MHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Siz, Sayın Derviş'in müridi misiniz,
uçuracaksınız onu; tam derviş yaptınız yani, vallahi... SALİH ÇELEN (Devamla) - Haklısınız Sayın Başkanım,
ama... BAŞKAN - Hayır, her lafın arkasından bir Derviş
çıkıyor. Şu Telekomu bir konuşsak efendim; sonra Derviş'e gelelim. SALİH ÇELEN (Devamla) - Hemen... Başkanım, üzerinde söz aldığım madde, 11 inci madde ve
deniliyor ki, 3348 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (g) fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. Kaldırılan hükümlere bakacağız mecburen. Bu arada, tabiî,
aklımıza gelmeden de edemiyor; aklımıza geliyor, söylemek zorunda kalıyoruz;
neyse... Aslına bakarsanız, Doğru Yol Partisi zamanında, bir Türk Telekom
Kanunu hazırlanmış, özelleştirme olarak. Özelleştirme İdaresine verilmiş, kanun
çıkmış; özelleştirilecek. O günkü Türkiye'nin içborcu 20 milyar dolar, eğer
özelleştirilebilse, Türkiye'nin içborçlarının tamamı ödenecek ve bugün
içerisinde bulunduğumuz krizin doğması hiç mümkün hale gelmeyecekti. Neden; şu
an, sayın bakanlarımız açıklıyor; işte, her ay, şu kadar lira, şu kadar trilyon
lira borçlanmak durumundayız. Bizim, bu borçlanmak zorunda bulunmamız
nedeniyle, faizler bilmem kaçlara çıkıyor, yüzde 1 000'lere kadar çıkıyor. Bu
olmasaydı, bu içborçlar olmasaydı; yani, zamanındaki Türk Telekom Kanunu,
Anayasa Mahkemesine götürülüp iptal edilmeseydi, bugünkü kriz olmayacaktı;
yani, ben de az önce baktım, burada, çok değerli insanları da gördüm, çok
üzüldüm. İsterseniz okuyayım, Anayasa Mahkemesine dava açanların kimler
olduğunu. (DSP sıralarından "okundu, okundu" sesleri) Demin okundu...
Neyse, ben okumayayım. Yani, okunmasından bile rahatsız olduğunuza göre,
okumaya gerek yok. Şu tespite varalım, şunu kesin olarak ortaya koyalım
ki, Doğru Yol Partisinin hükümet olduğu dönemde çıkarılan Türk Telekomun
özelleştirilmesine dair kanun, eğer Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmeseydi, bugün, bu kriz yaşanmayacaktı; ayrıntısını konuşmaya da hazırız. Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, bu bendin
ortadan kaldırılmasıyla -yani bu maddeyle (g) bendinin ortadan kaldırılmasıyla-
daha önce de belirttiğim gibi, Ulaştırma Bakanımızın, dolayısıyla Haberleşme
Genel Müdürlüğünün telekomünikasyon hizmetlerine ve altyapısına ilişkin
akdedilecek imtiyaz sözleşmeleri ve verilecek telekomünikasyon ruhsatlarının ve
genel izinlerin hazırlık işlemlerini yapma yetkisi kaldırılıyor; geriye,
sadece, Haberleşme Genel Müdürlüğü adı altında, yetkisi olmayan, hantal
yapıdaki devletimizin yeni bir kamburu kalmaktadır ki, o da, maalesef, bu
milletin sırtına bindirilmiştir. Esasen, bu madde, asıl maddelerin en sonuncusu olması
hasebiyle söylemekte beis görmeye gerek yok, yasanın tamamıyla, Sayın Ulaştırma
Bakanının Türk Telekomla ilgili tüm yetkilerinin elinden alınarak, maalesef,
yerli Cottarelli'ye verildiği düşünülürse, Haberleşme Genel Müdürlüğünün bu
yetkisinin de elinden alınması çok da önemli olmasa gerektir. Gönül isterdi ki,
yetkili bir bakan olsun, maiyetinde de yetkili bürokratlar olsun; kanaatimce,
ülkenin sorunları daha yapıcı ve daha milliyetçi bir anlayışla çözümlenirdi;
ancak, maalesef, 57 nci hükümet, muhalefetin tüm yapıcı önerilerine gözünü ve
kulağını kapattığı için, bizim bu konudaki önerilerimiz de dikkate alınmayacak
ve yine, bilinen çevrelerin hazırlamış olduğu bu tasarılar, geldiği gibi
kanunlaşacaktır. İşte, maalesef "Emret Başkanım" diye gazete
başlıkları var; bütün bunlardan pek mutlu olduğumuzu söyleyemeyiz. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 1. - 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun ek 17 nci maddesinde düzenlenen imtiyazlı hisse ve kapsamı, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Şirket ana
sözleşmesine dahil edilir. BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi
Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu söz istemedi; kendilerine
teşekkür ederim. Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 2. -
Ulaştırma Bakanlığı ile görev, GSM görev veya imtiyaz sözleşmesi
imzalayarak veya Ulaştırma Bakanlığından telekomünikasyon ruhsatı veya genel
izin alarak halihazırda hizmet veren işletmecilerle Kurum, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde, karşılıklı mutabakat
sağlayarak, bu Kanuna ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde
sözleşmelerde değişikliklere gidebileceklerdir. Ancak, görev sözleşmesinde millî güvenlik ve kamu düzeni ile ilgili olarak yer alan hükümler
geçerliliğini korur. Kurum, taraflar arasında mutabakat sağlanarak
sözleşmelerin yenilenmesi sürecinde, Hazine payı ile ilgili maddelerin
düzenlenmesinde Hazine Müsteşarlığının görüşünü almak zorundadır. Bu süre içinde mutabakat sağlanamaması halinde,
Ulaştırma Bakanlığı ile görev, GSM görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalayarak
veya Ulaştırma Bakanlığından telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin alarak
halihazırda hizmet veren işletmeciler anılan süre sonundan itibaren bir ay
içinde bu Kanuna ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde ve mevcut
sözleşmelerinde yer alan hak ve yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, görev
veya imtiyaz sözleşmelerini Kurum ile yenilemek zorundadır. Bu süre zarfında
imtiyaz sözleşmelerinin yenilenmemesi halinde Kurum, 406 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin (f) fıkrasındaki yetkilerini kullanır. Yenilenen sözleşmelere 406 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin (b) bendinde yer alan hükümler uygulanır. BAŞKAN - Geçici 2 nci madde üzerinde Fazilet Partisi
Grubu adına Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın
Oğuz Tezmen; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu getirilen maddeyle, özellikle, Bakanlıkla ilgili
GSM operatörleri arasında yapılan imtiyaz sözleşmesinin yeni baştan müzakere
edileceği, değişen şartlara intibak ettirileceği düzenlenmekte; şayet anlaşma
olmazsa, bu yenilemenin kurumla yapılacağı düzenlenmekte. Burada, mevcut
sözleşmelerdeki aslî unsurlarda değişiklik yapılıp yapılmayacağı noktası
fevkalade önemli noktadır burada; yani, şu anda, özellikle GSM operatörleri,
yapılan sözleşmelerde, gelirlerinin yüzde 15'ini Hazineye aktarmak
durumundalar. Ancak, yeni baştan müzakere edilmesi halinde, bu oranlar üzerinde
herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmaması fevkalade önem arz ediyor; yani,
bunlar, aşağı da indirilebilir, yukarıya da çıkarılabilir ya da temel
unsurlarda, sözleşmenin aslî unsurlarında değişikliğe gidilebilir, süreler
değiştirilebilir. Bu, fevkalade önem arz ediyor; yani, bu değişikliklerle, ya
birilerine çok geniş imkânlar sağlanabilir ya da kamu zarara uğratılabilir veya
çok avantajlı duruma getirilebilir. Burada, belki, Sayın Bakanın, bu değişikle ne
düşünüldüğünü, sözleşmenin aslî unsurlarında oran gibi, süre gibi herhangi bir
değişiklik düşünülüp düşünülmediğini, bu teferruata, usule ilişkin bir
düzenlemeleri mi içerdiğini, yoksa aslî unsurları da kapsayıp kapsamadığının
açığa kavuşturulmasında yarar var; çünkü, gerçekten çok önemli bir konu. Burada
büyük rakamlar söz konusu, burada hepimizin çok duyarlı olması ve hata
yapılmaması lazım, fevkalade önemli bir konu. Dün bankalarla ilgili olarak konuşurken sayın üyelerden
biri, GSM lisansının 500 milyon dolara verildiğini dile getirdi. Şunu öncelikle
söyleyeyim: Refahyol döneminde, operatörlerden çok ciddî ısrarlar olmasına
rağmen, 500 milyon dolarlık lisans bedeli yeterli görülmediği için lisans
verilmemiştir. Ne zaman verilmiştir; 28 Şubat sürecinden sonra, Refahyol
hükümeti görevden indirildikten sonra oluşturulan Anasol-D hükümetinin ilk
yaptığı işlerden birisi, 500'er milyon dolara iki GSM lisansını vermek
olmuştur. Hatta, hatırlarsanız, gazetelere de bazı yansımalar olmuştur. O
dönemde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, Telekom Yönetim Kuruluna girerek, ara
bağlantı sözleşmesinin oluşmasına da ciddî etkilerde bulunmuştur. Bunun için,
bu GSM işinin fevkalade büyük önemi vardır. Bu işin nereye varacağının, hangi
çerçevede bir değişiklik yapılıp yapılmayacağının bilinmesinde yarar vardır. Dün bankalarla ilgili yasayı burada izlemek durumunda
olduğumuz için, komisyonda bunu dile getirme olanağım olmadı. Ben, şimdi, Sayın
Bakandan özellikle istirham ediyorum, bu konuda bir açıklama yapar ve zabıtlara
geçirilirse, ciddî ölçüde bir tatmin olma imkânımız olacak; aksi takdirde, yeni
spekülasyonlar, yeni tartışmalar söz konusu olabilecektir. Buna mahal vermemek
için çerçeveyi iyi değerlendirmek durumundayız diyor; hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkanım, Sayın Bakandan
bir dilekte bulunmuştum, bir açıklama fırsatı verseydiniz iyi olurdu. BAŞKAN - Efendim, siz onu söylerken Sayın Bakan
konuşuyordu; ona baktım, onun için, böyle bir söz talebi olmadı Sayın Tezmen. Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 3. - Türk Telekomda 1475 sayılı İş
Kanununa tâbi olarak çalışanlar ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi
olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan
istekleri üzerine iş mevzuatına tâbi statüye geçmiş ve geçecek olanların 1475
sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesindeki nedenler ve esaslar dikkate alınmak
üzere hizmet akitlerinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona
ermesi halinde, Türk Telekomda geçen hizmetleri dahil, daha önceden kamu kurum
ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate
alınır. Türk Telekomun kurduğu, kuracağı ve iştirak edeceği
Şirketlere, Türk Telekomdan geçen ve iş mevzuatına tâbi olup T.C. Emekli
Sandığı ile irtibatları devam eden personelden, isteyenlerin T.C. Emekli
Sandığı ile irtibatları devam eder ve haklarında 406 sayılı Kanunun ek 22 nci
maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanır. Söz konusu Şirketlere geçen İş
Kanununa tâbi personelin, kıdem tazmi-natlarının hesabında birinci fıkrada
belirtilen esaslar geçerlidir. BAŞKAN - Efendim, geçici 3 üncü madde üzerinde Fazilet
Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?.. Yoklar. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili
Sayın Ahmet İyimaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) - Değerli
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Önemli bir kanun görüşüyoruz ve önemli bir süreçte
görüşüyoruz. Belki tasnif edersek, dış irade karşısında bir dönem "ver de
yapayım" dönemiydi; şu andaki dönem "sana güvenmiyorum, yap da
vereyim" dönemidir. Bu gibi önemli bir kanunun dış yardım şartına bağlı
olarak görüşülmesi, millî hassasiyetler bakımından, zannediyorum, bütün
vatandaşları, aziz milleti ve iktidar-muhalefet ayırımı yapmaksızın bütün
milletvekili arkadaşlarımızı derinden yaralamakta ve üzmektedir. Türkiye, esasen, küreselleşme ile millî hassasiyetler
arasındaki dengeyi doğru kurabilmiş değil, çatışan sorunları filozofik temele
oturtabilmiş değil, başka ülkelerde bu gibi sorunlarda binlerce yayın
bulunmasına rağmen -şu anda onu araştırıyorum- Türkiye'de, belki, iki elin 10
parmağının 10 katı değil. Değerli arkadaşlar, millet olarak, devlet olarak güçlü
olmaz iseniz, taklit edilmezsiniz; taklit etmek zorunda kalırsınız. Güçlü olmaz
isek, başkalarına zorlayamayız; zorlanırız. Bugünkü önemli sorunu, yalnızca
tarihî hassasiyetler içerisinde değerlendirir, günün gerekleriyle yetinir ve
geleceğin öngörüleriyle değerlendiremezsek, gelecek nesillere karşı büyük
mesuliyetler içerisine gireriz, tarihin mahkûm edeceği nesil iskeletinin
kendisi oluruz. Değerli arkadaşlar, aslında, özelleştirme ve Telekomun
özelleştirilmesi, klasik egemenlik kaygılarıyla izah edilemeyecek kadar
çağdaşlaşma ve modernleşme projesinin vazgeçilmez şartlarından birisidir. Bugün
görüştüğümüz kanun, bir dönem yaşanan, sergilenen siyasî körlüğün, o araza
maruz kalanlarca itiraf edildiği, tescil edildiği bir kanundur. Kör siyaset ve
Yüce Anayasa Mahkemesi, o günün şartlarını doğru okuyamadı, Anayasayı, tabiî
anayasa anlayışı içerisinde natüralist yorumla doğru okuyamadı; belki bugün
siyaset, belki bugün toplum, belki bugün Türk uygarlığı altından zor
çıkabileceği, çok zor kalkabileceği bir ağır yükü taşıyor, bir ağır bedel
ödüyor. Değerli arkadaşlar, özelleştirme, devletin mamelekten
veya kaynaklardan vazgeçmesi olayı değildir; 19 uncu Asır kriterleriyle 21 inci
Asırda yaşayan devleti, çağa taşıma hadisesidir ve rutindışı devletten modern
devlete geçişin bir projesidir. Bir demokrasi projesidir. Bir hukukun üstünlüğü
ve insan hakları projesidir. Arzuladığımız liberal piyasa ekonomisine, üreten
ekonomiye ve rekabet ekonomisine geçişin vazgeçilmez ön şartıdır. Meseleyi bu
geniş ufuklar içerisinde değerlendiremezsek, maddeler içerisinde boğulur; millî
iradeyi, şartların gereği ve şartlara uygun bir şekilde ortaya koyamayız. Değerli arkadaşlar, bu yasa, bu hassasiyetleri tamamen
koruyor mu? Bir anayasacı, bir hukukçu olarak, ülkenin karşı karşıya
gelebileceği bir tehlikeyi, bir kaygıyı şu millî kürsüden ifade etmek
zorundayım. Kamu güvenliği, millî güvenlik bakımından öngörülen yasal şartlar
-altın hisse, imtiyaz şartı veya diğer şartlar- bilhassa dış pazarlıkta,
piyasayı, fiyatı aşağıya çeken bir pazarlık şartı olarak kullanılabilir ve akit
inikat ettikten sonra, sözleşme tamamlandıktan sonra, bilhassa Anayasada kabul
ettiğimiz tahkim yoluyla, ulusal üstü mahkemelerde, bunların iptaliyle karşı
karşıya kalabiliriz. Bu hassasiyeti, mesuliyetimin bir icabı olarak Yüce
Heyetin takdirlerine arz ediyorum. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. Geçici 3 üncü madde üzerinde başka söz isteyen?.. Yok. Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici 4 üncü maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 4. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren Türk Telekomda çalışan personelden 4502 sayılı Kanuna göre iş
mevzuatına geçmiş veya geçecek olanlar dahil, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay, bu hakkı 2002 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara
da kazandıkları tarihten itibaren üç ay içinde emeklilik başvurusunda
bulunmaları halinde emekli ikramiyeleri veya kıdem tazminatları % 30 fazlasıyla
ödenir. Bu fark Hazinece karşılanır. BAŞKAN - Efendim, Geçici 4 üncü madde üzerinde, Fazilet
Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili
İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Geçici 4 üncü madde, personelin emekliliğini özendirmek
amacıyla konulmuş; ancak, kanun yürürlüğe girdikten itibaren altı ay içinde
emekli olanlara yüzde 30 zamlı ikramiye verileceği öngörülmektedir. Oysa, bu 19
Şubat krizinden sonra yaşanan aşırı devalüasyonlar, yüksek zamlar bu yüzde 30
zammı anlamsız kılmıştır. Bunun daha yüksek olması lazım. Bu konuda, yüzde
100'e kadar zam verilmesiyle ilgili bir değişiklik önergesi takdim ettik; eğer,
desteklerseniz memnun oluruz. Bunun dışında, eğer, Telekomun satışına hiç teklif
gelmezse... "Bu yasa çıktıktan sonra üç ay içinde istifade
edilebilecek" deniliyor. Halbuki, ilk hisse satıldıktan sonra üç ay olması
daha anlamlı olurdu. Eğer, bir satış olmazsa, özelleşme olmazsa, teklif
olmazsa, bu arada, insanlar niye emekli olsun; bir yerde, haklarını kaybetmiş
olacaklardır. Bu nedenle, geçici 4 üncü maddenin, emekliliği gelen personeli
emekliliğe özendirecek cazibesi yoktur. Hiç olmazsa, bu oranın yüzde 100
düzeyine çıkarılması, mutlaka, daha yararlı olacaktır. Özellikle bu madde vesilesiyle, bu kanun çıktığında, 70
000 civarında Telekom çalışanı, çok ciddî endişeler altındadır; çünkü, önemli
bir kısmı -aslî kadroda 200 civarında çalışan dışında- sözleşmeli hale
gelmiştir; bunların yarıya yakını işini kaybedecektir, 40 000'e yakın kişi
işini kaybedecektir. Bu durumda, pek çok özlük hakkını kaybedecektir. Bundan
çok ciddî endişeleri vardır. Bunlar, bu yasada, yeterince giderilememiştir.
Nitekim, bundan önce yapılan diğer özelleştirmelerde de, çalışanlar büyük
oranda mağdur edilmiştir. Bu konularda daha dikkat edilmeliydi diye
düşünmekteyim. Bir diğer konu: Özellikle, çalışan teknik elemanların
ücretleri cazip olmaktan çıkmıştır; bunların, yine, düzeltilmesi lazım.
Hükümet, özellikle kamu çalışanları arasında ücret adaletsizliğini giderici ve
durumlarını düzeltici yetki aldı üç defa, üçüncü yetkiyi de aldı; maalesef, ilk
ikisinde hiçbir şey yapmamıştır. Öyle görülüyor ki, hükümetin, işçilere sıfır
zam önerdiği dikkate alınırsa, bu üçüncüde de hiçbir şey yapacak gibi
görünmüyor. Ben, hükümetin, özellikle... Devlet Su İşlerinden biri,
kendi durumuyla ilgili, Cottarelli'ye mektup yazmıştı internet üzerinden;
acaba, işçiler, memurlar da Başkan Bush'tan mektup yazdırarak mı bu hükümete
durumlarını düzelttireceklerdir merak ediyorum; çünkü, hükümet, maalesef, ne
çalışanların ne esnafın ne çiftçinin, hiçbirinin sesini duymamaktadır. Ne
zeytinyağı primleri ne ayçiçeği primleri ne pamuk primleri ödenmemektedir.
Maalesef, mazota yüzde 100'ün üzerinde zam geldiği halde, buğdaya ne kadar
tabanfiyatı verileceği hâlâ belli değildir. Bütün çiftçilerimiz endişe
içindedir. YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Maddeye gel, maddeye. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bütün ülkede, bu
hükümet, bir kasvet, bir umutsuzluk duygusu yaymıştır... BAŞKAN - Tabiî, şimdi, sizin konunuz tarım olunca,
dayanamıyorsunuz. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bundan kurtulmak gerekir
diyorum. Bunun için de, öncelikle bu hükümetten kurtulmak gerekir diyorum. YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Madde üzerinde konuş. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maddeyle ilgili
konuşuyorum. Siz, maddeyi okuyup anlamış olsaydınız, en azından, bunun
düzeltilmesiyle ilgili bir gayretiniz, çabanız olurdu; bunun teşvik edip
edemeyeceğini bilirdiniz. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Ne alakası var... BAŞKAN - Eğer sadece Telekom çalışanlarıyla ilgili
konuşsanız, onların dertlerine çare bulacağız. İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - 21 Şubattaki o ağır
krizden sonra, enflasyonun yüzde 100'ü geçtiği bir ortamda, 1 litre benzinin 1
milyon lirayı aştığı bir ortamda, 1 litre mazotun 700 000 lirayı aştığı bir
ortamda yüzde 30 zammın hiçbir öneminin olmadığını, teşvik edemeyeceğini,
sadece kendinizi avuttuğunuzu anlardınız. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Efendim, madde üzerinde verilmiş bir adet
önerge vardır; okutup, işleme koyacağım : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı kanun tasarısının
geçici madde 4'ün "veya kıdem tazminatları yüzde 30 fazlasıyla
ödenir" ifadesinin "veya kıdem tazminatları yüzde 100 fazlasıyla
ödenir" olarak değiştirilmesini arz ederim. Saygılarımla.
BAŞKAN - Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Sayın Tezmen, gerekçeyi okutsam kâfi mi? OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Evet. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: 21 Şubat ekonomik krizinden sonra yüzde 100'e varan
devalüasyon nedeniyle, emekliliği özendirmek için yeterli teşvik verilmelidir. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. Geçici 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Geçici 4 üncü madde kabul edilmiştir. Geçici 5 inci maddeyi okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 5. -
Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının % 50'nin altına
düşmesi durumunda 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Kanunun ek 29 uncu maddesinde
belirtilen personelin nakli yapıldığında, anılan Kanunun ek 22 nci maddesi ve
4502 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi yürürlükten kalkar. Ancak, söz konusu
Kanunun ek 22 nci maddesinin (c) bendi
uyarınca T.C. Emekli Sandığı ile irtibatları devam eden personelin herhangi bir
işleme gerek kalmaksızın T.C. Emekli Sandığı ile ilgisi aynı esaslar dahilinde
kesenekler ilgililerden, karşılıkları ise Türk Telekom tarafından ödenmek
suretiyle devam ettirilir. BAŞKAN - Efendim, geçici 5 inci madde üzerinde, Fazilet
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Zeki Okudan?.. Yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Saffet Arıkan Bedük Bey konuşacaklar. BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük; buyurun. DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 677 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Telekomun, millî ekonomimiz
kadar, egemenliğimizi de ilgilendiren fevkalâde önemli bir konu olduğu
muhakkaktır. Egemenliğimizi koruyarak, iletişim hatlarının en güzel şekliyle
kullanılması ve milletimizin hak ve hukukunun garanti altına alınması, mutlak
surette, hepimizin üzerinde önemle durması gereken konulardır. Eğer millî
egemenliğimizi ilgilendiren konularda hassasiyetlerimiz olmazsa, eğer bir
dayatma anlayışı içerisinde "eğer Telekomu satarsanız, ben de size 10
milyar dolar veririm" şeklindeki bir tehdide karşılık ortaya çıkarılırsa,
burada milletin vicdanları sızlar ve millet buna tepki koyar. Şunu özellikle belirtmek istiyorum: 10 milyar dolar
uğruna birkısım hak ve hukuklardan vazgeçmek, ne dereceye kadar millî, ne
dereceye kadar milliyetçilik şuuruyla bağdaşır; doğrusunu isterseniz, orada
tereddütlerim halen devam etmektedir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
içerisinde bulunduğu stratejik konumunun ve komşularıyla olan ilişkilerin de
dikkate alınması gerektiği bir dönemde, daha ziyade, güvenlikle ilgili
konularda daha da fazla dikkatli olmak, herhalde, üzerinde durulması gereken
diğer konulardı; ama, ne yazık ki, bununla ilgili yeteri kadar hassasiyet
gösterilmediğini, hatta, Ulaştırma Bakanının bile uzun bir süre rahatsızlıklar
içerisinde olduğunu gördük ve onu da dikkatle izlemeye devam ediyoruz. Ne yazık
ki, bu hükümetin getirmiş olduğu Telekomla ilgili olan bu teklif, bizim bu
konulardaki hassasiyetlerimize cevap verebilecek nitelikte değildir. Telekomun, uzun bir süreden beri, satılması
gerektiğini, özellikle, Doğru Yol Partisi olarak ifade ettik. Nitekim,
1994'lerde, 1995'lerde satılması istendi. O tarihte satılmış olsaydı, bugün,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin borçları olmayacak, doğacak olan çocuklarımız
borçlu olarak dünyaya gelmemiş olacaklar ve dolayısıyla, Türkiye'nin borçları
da silinmiş olacaktı; ama, 1995'lerde Doğru Yol Partisinin gündeme getirdiği bu
konuyu, o tarihte Anayasa Mahkemesine gitmek suretiyle iptal ettirenler, ne
yazık ki, bugün bunu bir kurtuluş reçetesi olarak gündeme getirmekte ve
hükümetin ekonomik politikasının en önemli başarısının bir halkası olarak
milletin önüne sunmaktadırlar. Değerli milletvekilleri, ben bu kanun tasarısıyla
ilgili olarak birkaç soruyu özellikle gündeme getirmek istiyorum. Yasada, Türk Telekomun gayrimenkullerinin özelleştirme
kapsamında olup olmayacağı açık değildir. Türk Telekomun sahip olduğu,
gerçekten çok büyük ve önemli arazileri vardır. Örneğin, Ankara'nın göbeğinde,
Macunköy'de yer alan İMODSAN müessesesinin arazi yüzölçümü 201 000 metrekaredir
ve yanındaki lojmanlar, keza, aynı şekilde, uzun bir araziyi içerisine
almaktadır. Benzeri arazilerle ilgili olarak, acaba, bu kuruluşumuzun
menfaatları yeteri kadar korunacak mıdır? Yine, madde 4'ün altıncı paragrafında, yüzde 5'lik
hissenin çalışanlara satılmasıyla ilgili açıklama getirilmesine rağmen, kamu
payının yüzde 50'nin altına düşmesiyle birlikte, Devlet Personel
Başkanlığındaki havuz sistemine aktarılacak personele de yüzde 5'lik hisseden
satış yapılacak mıdır; yani, çalışan kesimin hakları burada korunacak mıdır?
Tereddütlerimiz, maalesef, giderilememiştir. Yine, 6 ncı maddeyle değiştirilmesi istenilen ek madde
21'de, hisse değerlendirme komisyonunu oluşturacak üyelere lisans düzeyinde
yükseköğrenim görme şartı getirilerek, 5 üyeden oluşturulacağı ifade
edilmiştir. Bu yeterli midir? Daha bunun içerisine, özellikle, eğitim
bakımından uzmanlaştırılmış, uzmanlığı gerçekten sabit olmuş birkısım
görevlilerin atanması hususunda yeteri kadar hassasiyet gösterilmediğini
değerlendiriyoruz. Mühendisler Odası, Barolar Birliği gibi kuruluşların, hem
ulusal hem uluslararası hukukumuzun bilinen gerçekleriyle hak ve
menfaatlarımızın korunması açısından burada temsil edilmesi, daha şık, daha
güzel, daha uygun olurdu. Gayrimenkullerin tespitinde Emlakçılar Odasının da,
keza, aynı şekilde temsil edilmesinin daha yerinde olacağını özellikle
değerlendiriyoruz. Değerli milletvekilleri, PTT Biriktirme Yardım
Sandığının ikiye ayrılarak, telekom ve posta biriktirme yardım sandıklarının
kurulması öngörülmüştür. Bu sandığın personeli olan ve Başbakanlık Devlet
Personel havuz sistemine aktarılacak personelin sandık üzerindeki hakları ne
olacaktır? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim; toparlarsanız da minnettar
kalırım. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Taşınmazlar üzerindeki
hakları da hesap edilerek, kurumdan ayrılacak personele ödenecek midir? İşte, çalışanların haklarının korunması istikametinde
yeteri kadar maddelerin konulmamasını, Sayın Kemal Derviş'in vermiş olduğu söz
ve sayın hükümetin de görmeden, bakmadan, ekini okumadan, doğrudan doğruya
üstünü imzalamak suretiyle birkısım hak ve menfaatların devri istikametinde
yapılmış olan bu düzenlemeyi gerçekten içimize sindiremediğimizi belirtiyor,
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, geçici 5 inci madde üzerinde
görüşmeler tamamlandı. Geçici 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici 6 ncı maddeyi -bu, son madde, malumunuz-
okutuyorum: GEÇİCİ MADDE 6. - Türk Telekom tarafından yürütülmekte
olan uydu hizmetlerini yürütmek üzere 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
tabi bir kamu iktisadî kuruluşu kurulur. BAŞKAN - Geçici 6 ncı madde üzerinde, Fazilet Partisi
Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Zeki Okudan?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın
Oğuz Tezmen. Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Tasarı açık oylamaya tabidir sayın milletvekilleri; iki
madde sonra, ona da geleceğiz. DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa)- Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bu maddeyle, Türk Telekomun sahip olduğu Türksat 1B, 1C
uydularının, ayrıca, Eurasiasat'taki hisselerinin durumunun bir açıklığa
kavuşturulması söz konusu; öyle bir öngörü yapılmış. Yalnız, burada, özellikle,
Türksat 1B,1C uydularının, bu yeni oluşturacak KİT'in aktifine konulması
mümkün; ancak, öbür Eurasiasat -yurt dışında mukim ve Türksat 2A'nın sahibi
olan- Türksat-2A uydularının statüsü bir iştirak konumunda olmak zorundadır.
Yani, bu KİT'e, bir yerde, Fransızlarla beraber oluşturulmuş, şu anda,
Alcatel'in ortak olduğu Eurasiasat kuruluşu da iştirak etmiş olacak, dolaylı
bir iştirak olacak. Aslında, uyduların pazarlanmasına ilişkin olarak, KİT
statüsü fevkalade sıkıntı yaratacak niteliktedir. Yapılması gereken, uydu
işletmeciliğinin, çoğunluk hissesi Hazinede olmak üzere, bir anonim şirket
şeklinde örgütlenmesi ve o statünün getirdiği esneklik içerisinde pazarlama
yapılması lazım. Zaten, Türksat-2A modeli de o amaçla getirilmiştir. Yani,
şirketi, siz, bünye içinde, kamu iktisadî kuruluşu olarak uydu işletmeciliği
yapıp dünyaya pazarlayamıyorsunuz; çünkü, gelip almıyorlar. Özellikle yabancı
işletmeciler, devletin kontrolündeki bir uydu işletmesiyle ya da KİT
konumundaki bir uydu işletmesiyle ilişkiye girmek istemiyorlar. Onun için, ben,
bu konunun yeniden değerlendirilmesinde yarar görüyorum. Bir KİT'in, Avrupa'da
bir Fransız uydu şirketiyle ortak olması fevkalade sıkıntı yaratabilir, onun da
konumunu zedeleyebilir endişem var. Son söz olarak bir iki konuya da değinmek istiyorum:
Özellikle, yüzde 45'ten fazla hissenin yabancılara satılamayacağına ilişkin
düzenleme, aslında, yeterli bir düzenleme değildir. Yani, biz, kanuna yazmakla
bunu çözmüş olmuyoruz. Bunun altını çizmek istiyorum. Çünkü, yüzde 100
sermayesine yabancıların sahip olduğu; ancak, Türkiye'de kurulmuş anonim
şirketler Türk şirketi sayılıyorlar bizim yabancı sermaye mevzuatımız ve
ticaret hukukumuz çerçevesinde. Dolayısıyla, yüzde 100'ünün de, Türkiye'de
kurulmuş, ancak, hisse senetlerinin yüzde 100'ü yabancılara ait olan bir şirket
marifetiyle de satın alınması mümkündür. Bunu da iyi bilmekte fayda var. Bir diğer konu da... Altın hisseyle bu işin tümüyle
çözülemeyeceğini bilmekte de yarar var. Özellikle Avrupa hukuku, altın
hisselerin sınırlanmasına ilişkin çok ciddî engeller getirmeye başlamıştır.
Artık, altın hissem var, ben istediğimi yaparım, temel konularda vetomu
kullanırım şeklindeki yaklaşımın, gerek tahkim hukuku uygulaması açısından
gerekse Avrupa hukuku açısından ciddî engeller oluşturacağını da hatırlarda
tutmak lazım. Bu çerçeve içinde, on yıldır becerilemeyen Telekomun
özelleştirilmesinin, artık, bundan sonra, hiç olmazsa, ülke yararına
sonuçlandırılmasını temenni ediyorum. Türkiye'nin, bu işi ciddî bir şekilde yürütmesi halinde
çok önemli kazançları olacaktır diyor; teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(DYP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tezmen. Geçici 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Geçici 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 12.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 13.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Tasarının tümünü oylamadan evvel, İçtüzüğün 86 ncı
maddesine göre lehte ve aleyhte söz vereceğim. Lehinde, aynı saatte, aynı dakikada söz isteyen sayın
milletvekillerinin isimlerini okuyacağım ve daha sonra kura çekeceğim. Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Kocaeli
Milletvekili Halil Çalık, İstanbul Milletvekili Osman Kılıç, Ankara
Milletvekili Ayşe Gürocak, Karabük Milletvekili Erol Karan ve Uşak Milletvekili
Mehmet Yaşar Ünal. Lehte söz alacak arkadaşımızın ismini torbadan
çekiyorum: Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal. Aleyhte de, birinci sırada Niğde Milletvekili Mükerrem
Levent, ikinci sırada Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak, üçüncü sırada
İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk var; ancak, bir kişiye söz
vereceğimden, aleyhte Mükerrem Levent'e söz vereceğim. İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, lehte, Uşak
Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'a söz veriyorum. Buyurun Sayın Ünal. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 3 dakika. MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Telekom kanunu tasarısının lehinde söz aldım; Hepinize
saygılar sunarım. Son on yıldır, Türk ekonomisinde belli bir noktaya
varmak için çeşitli hükümetler uğraşmaktalar; ama, sonunda, bu yasayla,
iktidarın ve muhalefetin gayretiyle bu noktaya geldik. Hayırlı olmasını
dilerim. İyi akşamlar. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Ünal, teşekkür ediyorum. Aleyhte, Mükerrem Levent, buyurun efendim. (MHP ve DSP
sıralarından alkışlar) Tabiî, bu aleyhteler, aleyhte söz isteyip üzerinde
konuşmanın bir tarzı. MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan
önce, yarın Hemşirelik Haftası olması nedeniyle bütün hemşirelerin haftalarını
ve bütün annelerin Anneler Gününü
kutluyor; elleri öpülesi annelere buradan selam gönderiyorum. (Alkışlar) Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon
İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına aleyhte söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu kanunla, çalışanlara ve küçük tasarruf sahiplerine
yüzde 5 pay ayrılacaktır. Bu payın
satışı, halka arz yöntemiyle ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak
gerçekleştirilecektir. Bu hisselerin ne
kadarının ve hangi satış yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf
sahiplerine ayrılan yüzde 5'lik payın ne oranda satılacağına, değişen şartlar
çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının teklifi üzerine, Bakanlar
Kurulunun karar vermesi esası getirilmiştir. Evet, Sayın Bakanım, bu mücadelenizin haklı olduğunu
biliyor ve bu mücadelenizde de, her ne kadar, basın mensupları tarafından
yerilseniz de, bu mücadelede, bu kanun tasarısının bu hale gelmesinde katkınız
oldu. Sizi içten kutluyor ve tasarının aleyhinde söz almış olmama rağmen, lehte
oy vereceğimi belirtiyor, hepinize teşekkür ediyorum. (MHP ve DSP sıralarından
alkışlar) SALİH ÇELEN (Antalya) - Aleyhinde... BAŞKAN - Sayın Çelen, söyledik evvela; aleyhte alınır,
üzerinde konuşulur. Usul bu, teamül bu... (DYP sıralarından gürültüler) Ama,
yine de, birkısım yerin aleyhinde konuştu. Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli için Genel Kurulun kararını
alacağım. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Oylama için 5 dakika süre veriyorum. (Gürültüler) Bu kadar beklediniz; istirham ederim... Bu süre içinde sisteme giremeyen sayın üyelerin, teknik
personelden yardım istemeleri, vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa,
adlarına oy kullanacakları bakanların ad ve soyadlarını yazarak vekâleten oy
kullanmaları mümkündür diyor ve süreyi başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylamaya başlandı) BAŞKAN - Yarın Hemşireler Günü değil sadece,
eczacıların da günüdür; bütün eczacıların da bayramını kutluyorum. Sayın milletvekilleri, bu arada, siz oy kullanırken,
ben bir şeyi... Bir maruzatım var. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine
ve siz sayın üyelerine sürekli sataşan, milleti horladığının farkına dahi
varamayarak, onu küçümseyenler, yalılarında hazırladıkları senaryolarla
milletin kaderiyle oynayamayacaklarını, bugünkü Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, yani, cumartesi-pazar mesaisi ve uzlaşma kültürüyle her şeyin
hallolabileceğini, herhalde, artık anlayabilmişlerdir. Bir tane Türkiye
Cumhuriyeti vardır, bir tane Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır. Sizler, bu
mesainizle onları mahcup ettiniz. Muhalefete ve iktidara saygılarımı sunuyorum efendim.
(MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DSP ve ANAP sıralarından
alkışlar) Efendim, bir dakika... Benden evvel, Sayın Bakan
teşekkür konuşması yapacak. (Elektronik cihazla oylamaya devam edildi) BAŞKAN - Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve
Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının oylamasına 212 sayın milletvekili iştirak etmiş; 205
kabul, 1 ret, 2 çekimser ve 4 mükerrer oyla tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı
uğurlu olsun; Allah utandırmasın. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) Sayın Bakanı, teşekkür konuşması için kürsüye davet
ediyorum. Buyurun Sayın Bakanım. (MHP, DSP, ANAP sıralarından
alkışlar) Muhalefetin de hakkını verin... Uzlaşma kültürü, bu.
Sayın Ali Rıza Gönül'e ve Avni Doğan'a teşekkür edin. ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel)- Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün müzakeresi tamamlanmış olan tasarının tümünün kabul
edilmesi münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Aylardır, farklı görüşlere dayalı mücadele neden
yapıldı diye soruluyor. Dört defa Anayasa Mahkemesinden, bir defa da idare
mahkemesinden dönen mevzuatın yeniden aynı akıbete uğramaması için büyük bir
özen gösterdim. Konuyu kamuoyu önünde tartışılır bir iklime getirerek, hukukun
ve demokrasinin gereği ve en az hatayla yeni bir mevzuatın ortaya çıkmasını
arzu ettim. İlgilenen her kesimin ne oluyor, ne yapmak gerekiyor diye bu kanun
tasarısına katkısı da, böylece, yararlı olmuştur. Bu kanun tasarısına bu
katkıların yararlı olmadığını söylemek mümkün değildir diye düşünüyorum ve bundan
dolayı huzur içerisindeyim. Yine, çok merak edilen lisans verme meselesine gelince:
Eskiden lisansları bakanlık veriyordu; şimdi, kurum gerekli hazırlığı yapıyor
ve bakanlığa gönderiyor; Bakanlık bu hususu inceleyerek, Bakanlar Kuruluna
getiriyor; Bakanlar Kurulu, bu hususu görüşerek kararını veriyor; Kurum,
Bakanlar Kurulunun kararına göre işlem yapıyor ve böylece, bakanların
eleştiriye uğraması da ortadan kaldırılıyor. Bu, eskisinden daha güven duyurucu
bir düzenlemedir. Bunun şu ana kadar çok iyi anlaşılmamış olduğu kanaatiyle,
bir defa daha açıklama yapma durumunda kaldım. Yine, sürekli gündemde tutulan bir GSM-900 lisans
bedeli meselesi var. Bu, o zamanki şartlar içerisinde, bir kanal 500 milyon
dolar fiyatla ihalesiz verilmiştir. 400 000 aboneyi aştığı takdirde, buraya
geldiği takdirde ihale yapılması sözleşmede yazılıdır; ancak, verilebilecek
frekans yoktur. Frekans olmadığı için, teknik imkân olmadığı için ihale yapmak
da mümkün değildi; onun için ihale yapılamadı; fakat, o kadar talep vardı ki,
bu talebi karşılamak -bizden istiyorsunuz- cep telefonu veremeyiz diye bu talep
potansiyelinden kimseyi mahrum etmemek ve kamuyu da gelir kaybına uğratmamak
bakımından bu aboneler devam ettirilmiştir. Biz, bu konudaki tecrübeyi de
arkamıza almak suretiyle 4 Nisan 2000 tarihinde GSM 1800 ihalesini -bu
tecrübelerle- açtık ve yaklaşık 3 milyar dolar bedelle ihale de gerçekleşmiş
oldu. Böylece, Türk Telekomun bünyesindeki aynı fiyatla değer ilave edildiği
için, Türk Telekomun da değeri yeni GSM'le artmış oldu. Bu, yakın bir zamanda,
çok az bir zaman sonra da devreye girecek ve konuşmaya başlayacak. Onun için
dedim ki, gelecek günlerde telefon fiyatlarınız gene düşecek. Demek ki, en
güzel şey, rekabet ortamını oluşturabilmektir. Türk Telekom ile şu anda hizmet vermekte olan GSM
operatörleri arasında, 24 Nisan 1998 tarihinde bir arabağlantı anlaşması
imzalanmıştır. Bu anlaşmada Türk Telekom Anonim Şirketinin zararına yönelik
hükümler olduğu, her zaman söylenmiş ve tartışılmıştır. Türk Telekom ile GSM
operatörleri arasında yapılan bu anlaşmanın Türk Telekom aleyhine olduğu Ekim
2000'de Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından karara bağlanmıştır. Kararın
gerekçesinde de "paylaşımın simetrik olması gerektiği" hükmü yer
almıştır. Bunun bedeli, 1998 yılından bu yana, yaklaşık 700 trilyon Türk
Lirasıdır; faizlerle birlikte 1 katrilyon civarındadır. Türk Telekomun bu
alacağı, daha evvel yapılan lisans anlaşmalarından kaynaklanmıştır; ancak, Türk
Telekom yönetimi, bu paranın tahsili için ilgili şirketlere mahkeme kararı paralelinde
yazılar yazmıştır, her türlü takibatı yaparak paranın tahsiline çalışmaktadır;
ancak, Ankara Ticaret Mahkemesi tedbir kararı verdiği için, henüz tahsilat
yapılamamıştır. Bir durum tespiti yaparak sözlerime son vermek
istiyorum. Çünkü "değeri nedir, ne olacaktır, ne yapıyoruz, biz neyi
satıyoruz" şeklindeki soru, zannediyorum, çoğumuzun ve milletimizin
zihninden -medyada meydana getirilen bulanıklık dolayısıyla- kalkmış değil. O
konuda da, doğru bilgiyi, özellikle, sizlere arz etmek istiyorum. 1996'dan 2000 yılı sonuna kadar, geliri, yaklaşık 22
milyar Amerikan Dolarıdır. Bunun 11 milyar dolar civarındaki kısmı, Hazineye
vergi olarak ödenmiştir. Geri kalan 11 milyar dolar civarındaki kısmı ise,
yatırım ve personel gideri olarak ödenmiştir. 2000 yılı sonundaki kârı, 1
katrilyon lira civarındadır. Her türlü vergiler ödendikten, amortisman ve
TRT'ye ödenen paylar düşüldükten sonraki net kâr, 450 trilyon liradır. Türk Telekomu bu şekilde geliştiren ve başarılı
oldukları görülen tüm yönetici ve personele, yüksek huzurlarınızda, teşekkür ve
takdirlerimi bildiriyorum. Kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Yüce
Meclisinize saygılarımı arz ediyorum. Teşekkür ediyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Efendim, biz teşekkür ederiz. Sayın milletvekilleri, tekrar, muhalefet ve iktidar
milletvekillerine teşekkür ediyorum. Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 14 Mayıs 2001 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum efendim. Hayırlı pazarlar... Kapanma Saati
: 19.29 |
|