Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 63       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

101 inci Birleşim

12 . 5 . 2001 Cumartesi

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                     Sayfa       I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ankara Milletvekili Melda Bayer'in, Anneler Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumuna ve tarihî geleneğine uygun olmayan gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın, aşırı yağışlar nedeniyle Hatay ve civarında meydana gelen sel felaketine ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın cevabı

B) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. – Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Mustafa Murat Sökmenoğlu'nun, bir gazetede yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devletini rencide edici ifadeyi Divan olarak şiddetle protesto ettiklerine, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin ve asil Türk Milletinin seksen yıl önce mandacılık zihniyetini kesinlikle reddettiğine, kendi güç ve kudretiyle her türlü esaret zincirlerini kırarak bugünkü yüksek konumuna ulaştığına ilişkin konuşması

V. – ÖNERİLER

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerileri

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :  527)

2. – Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/742, 1/405) (S. Sayısı : 599)

3. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

4. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ.Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592)

5. – Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)

6. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı :  677)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şeker pancarı fiyatına ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3818)

2. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, pancar çiftçisinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/4037)

3. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bakanlıkta çalışan danışman ve başdanışmanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/4162)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan, Darende İlçesi'nin sosyal ve kültürel,

Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol, Adıyaman İlinin ekonomik,

Sorunlarına,

Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Türk Dili ve Yunus Emre'yi anma törenlerine;

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Merkezî İdare ile Mahallî İdareler Arasında Görev Bölüşümü ve Hizmet İlişkilerinin Esasları ile Mahallî İdarelere İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yeniden değerlendirilmek üzere geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; İçişleri, Plan ve Bütçe Komisyonlarında bulunan tasarının geri verildiği bildirildi.

11 Mayıs 2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 671 sıra sayılı Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 6 ncı sırasına alınmasına, 11 Mayıs 2001 Cuma günkü birleşimde, gündemin 7 nci sırasına kadar olan tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan :

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı:527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;

Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/742, 1/405) (S.Sayısı : 599),

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/53) (S.Sayısı : 433),

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısının (1/757, 2/603 2/605) (S. Sayısı : 592),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı : 666);

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;

Ertelendi.

Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısının (1/858) (S.Sayısı:671) görüşmeleri tamamlandı. Yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

Alınan karar gereğince, 12 Mayıs 2001 Cumartesi günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 00.12'de son verildi.

 

 

Mustafa Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

Hüseyin Çelik

 

Burhan Orhan

 

 

 

Van

 

Bursa

 

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

No. : 140

 

 

 

II. – GELEN KÂĞITLAR

12 . 5 . 2001  CUMARTESİ

Rapor

1. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı : 677) (Dağıtma tarihi : 12.5.2001) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

12 Mayıs 2001 Cumartesi

BAŞKAN: Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101 inci  Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Anneler Günü hakkında söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın Melda Bayer'e aittir.

Buyurun Sayın Bayer. (DSP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ankara Milletvekili Melda Bayer'in, Anneler Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

ÊMELDA BAYER (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü, Anneler Günü olarak kutlanıyor. Bu anlamlı günde, duygularımı sizinle paylaşmak üzere söz aldım; hepinize saygılar sunarım.

"Ana" kelimesi, ulusumuz için çok değerlidir. Anayurttan Anadolu'ya geldik. Ana dilimiz güzel Türkçemizle Anayasamızı yaptık.

Anayasa, Üçüncü Bölüm, madde 41: "Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar."

Bu güzel sözlerin hayata geçirilmesi için epey yol aldık; ama, yeterli mi?.. Daha, çok çalışmamız gerekiyor; çünkü, ulusumuzun çağdaş ülkeler seviyesine ulaşmasında ve Büyük Atatürk'ün söylediği gibi, bu seviyenin de üstüne çıkmasında, temel yapıtaşı olan ailenin önemi yadsınamaz.

Türk ailesinin, geleneklerinden gelen bir birliği, bağlılığı, dayanışma gücü vardır; bu, bizi ayakta tutan güçtür. Analar özverilidir, analar dünyadaki en büyük güçle donatılmışlardır; sevgiyle.

Geleneksel aile düzeninde, çocuklar, bazı kısıtlamalarla eğitilseler de, bu sevgiyle büyürler; ama, bu yetmez. Bu sevgiyi, bilgiyle yoğurmak gerekiyor. Çocuk, 6 yaşına kadar ailedeki davranışları, duyguları, inançları ve kültürü, bir sünger gibi emerek büyür; ilk eğitimini aileden, özellikle anneden alır. Anneler öğretir karanlıktan korkmamayı, öcülerin olmadığını, cesur olmayı, temizliği, çevreyi kirletmemeyi, yaşayan bütün varlıkları incitmemeyi, paylaşmayı, yalan söylememeyi, çalmamayı. (DSP sıralarından alkışlar) Yalnızca, bilmediklerini öğretemez. Onun için, bu sevgi, bilgiyle yoğrulmalıdır. Bilgi çağında, hâlâ, okuma yazması olmayan analarımız var. Çocuk planlamasını bilmeyip, hâlâ, doyurup okutabildiğinden fazla çocuk sahibi olan analarımız var.

Yeni yüzyılın olanaklarından herkesin hakça pay alabilmesi eğitimle olur; onun için, sekiz yıllık temel eğitim, geleceğimizin anaları olacak kız çocuklarımızın ufkunu genişletecektir. Unutmayalım ki, ilerleme, kadın ve erkeğin birlikte verdiği mücadeleyle olur.

Analarımız dedik; sevgiyle büyütürler çocuklarını... Okul çağındaki çocuğu çalışmak zorunda olan hangi anne mutludur?! Merdivenlerle dolu çevrede yaşayan engelli çocukların anneleri, yaşama katamadıkları yavruları için her gün neler hisseder?! Terörün her çeşidine kurban veren annelerin yaralarını kim sarabilir?!

Bir kadın, anne olmasa da, düşünüp sahip çıkabildiği, yaşam koşullarını iyileştirebildiği çocuk sayısı kadar anadır. Görevimiz, bu özverili insanların gereksinimi olan yasaları en kısa zamanda çıkarmak ve var olanların da uygulamasının takipçisi olmaktır; çünkü, bir anneye verilebilecek en iyi hediye, çocukların ihtiyaçlarına uygun, yaşanabilir bir dünya yaratmaktır.

Sözlerime son verirken, tüm annelere, sevgi ve saygılar sunarım; artık aramızda olmayan annelerimizi de rahmetle anarım. Annesini kaybedenler bilir; bir parçanız da onunla beraber toprak olur; ama, onun sevgisi ve bilinci, sizinle beraber yaşar; kim bilir, nerede, aynı vatanın toprağı olana dek.

Hepinize saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Melda Bayer, teşekkür ederim efendim.

Ben de, bütün annelerin yarınki bayramını kutluyorum efendim.

Sayın Ünal, söz talep etmişsiniz; buyurun efendim.

NESRİN ÜNAL (Antalya) - Çanakkale geçilmez deyip, oğulları Akif ve Hüseyin'i Sarıkamış'ta şehit veren, Oğuz Amcayı, kocasını Çanakkale'de savaşa yollayan, küçük oğlu Mustafa'yı, evde kaput bulamayıp perdeden diktiği kıyafetle Tekirdağ'a askere yollayan kadınlarımızın devamı olan; vatanın birliği ve bütünlüğü ve bayrak için, gözbebeği gibi baktığı çocuklarını, askere, şehit olacağını bile bile yollayan; tarlada, kara toprağın bağrında elleri nasır tutan; çarpık kentleşmede işinden evine koşan ve kariyerinde yükselmek için her zaman erkeklerden daha fazla gayret göstermek zorunda olan; yolsuzlukla, gelir adaletsizliğiyle, enflasyonla mücadele eden, fedakârlığın büyüğünü yapan; toplumun direği aileyi koruyan güzel kadınlarımızın, annelerimizin bu güzel gününü kutluyor ve kadın olarak, sizlerden, Meclisten, annelerimiz adına, karar verme mekanizmalarında yeterince temsil edilebilmek için, ayrı ve fazla değil, geleneklerimizden, inancımızdan ve Türk kültüründen gelen eşit haklarımızı istiyoruz.

Saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Diğer gruplar da size iştirak ediyor efendim; beş siyasî parti grubu, Anneler Gününün Türk Milletine hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu ve tarihî geleneğine uygun olmayan gelişmeler hakkında söz isteyen, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Çiçek'e aittir.

Buyurun Sayın Çiçek. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika...

Malum, bugün, süremizi güzel kullanmamız lazım efendim.

2. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumuna ve tarihî geleneğine uygun olmayan gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ben de, bütün annelerin Anneler Gününü kutlayarak sözlerime başlıyorum.

Annelerin günü, sadece bir gün olmaz; bütün günler annelerin günü... (Alkışlar) Çünkü, insanın ahretteki en son ideali olan yer cennettir; o cennet de, Peygamberimizin ifadesiyle, annelerin ayaklarının altına serilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, hükümetin kurulduğu zamandan bu yana, Parlamento, iktidarı ve muhalefetiyle, zaman olarak güzel performans sergiledi; geçmiş dönemlere nazaran çok güzel çalıştı diyebiliriz; ama, çıkarılan kanunların aynı güzellikte olduğunu söylememiz mümkün değil. Millî varlığımızı, ulusal egemenliğimizi, Meclisimizin manevî şahsiyetini rencide edici birçok tavır ve davranışa şahit olduk bu Mecliste;. bunu da zaman zaman dile getirdik.

Alenen ve resmen, IMF dahil, uluslararası şirketlerin tayin ve tespit ettiği görüşler, kanun teklifi olarak Yüce Meclisin komisyonlarına geldi; kelimesi bile değiştirilmeden komisyonlardan Meclis Genel Kuruluna sevk edildi; Genel Kurulda, bütün muhalefetlere rağmen, bu kanunlar aynen kanunlaştı.

Hatta "15 günde 15 kanun" denildi; kanunlara adlar verildi; yeni gelen kanunlarımızın adı da "Derviş kanunları" oldu. Sayın Derviş, Başbakan ve Yardımcılarını iknada zorlandığı zamanlar, onların huzurunda IMF Başkanını telefonla aradı; oradan aldığı direktiflerle ısrarlarını sürdürdü.

Sayın milletvekilleri, geleneği olan devletlerin ve milletlerin kimlikleri vardır; adı, soyadı, baba adı, dede adı vardır. Bizim milletimizin adı, Türk Milletidir. Devletimizin adı, Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Osmanlının, Selçuklunun, ta milattan önceki yıllara dayanan Türk devletlerinin devamıyız. (MHP sıralarından alkışlar)

Kimliğimizi belirleyen temel değerler, soyumuzdur, kültürümüzdür, tarihimizdir, dinimizdir, dilimizdir, millî gururumuzdur, onurumuzdur. Bu değerlerimizi, canımız pahasına bugüne kadar korumuşuz, can vermişiz; ama, asla, köleleşmemişiz, bir ülkenin mandası olmamışız. Bugün, 15 milyar dolar karşılığında bütün bunlardan vazgeçtiğimizin farkında mısınız?..

Ne yazık ki, son yıllarda, bilhassa son günlerde, milletimizin ve her ferdinin gönlünü yaralayan kötü, çok kötü muamelelere muhatap oluyoruz; Ulusumuzun vazgeçilmez haklarını bir bir başkalarına devrediyoruz, azarlanıyoruz, kınanıyoruz, Avrupa mahkemelerinde mahkûm ediliyoruz. Avrupalılaşma sevdasına, Avrupa Birliğinin üyesi olma uğruna, millî değerlerimizden taviz vere vere, âdeta köleleştik, mandalaştık. Modernleşelim, Batılılaşalım; ama, asla, köleleşmeyelim saygıdeğer milletvekilleri!

Ekonomimizin özkaynaklarını, Batılılar istiyor diye, bir bir Batılı tekellere terk ediyoruz. Devlet, milletin menfaatlarını koruyan devlet olmalıdır. Ulusun menfaatlarını koruyacak devlet anlayışını yerleştirmeliyiz. Millî devletimiz yok ediliyor. Sayın Derviş'in programı, bir ekonomik programdan çok, bir "devletleştirmeme" ve "devletsizleştirme" programı.

Saygıdeğer milletvekilleri, yakında, şirketler, holdingler, onların oluşturduğu lobiler tarafından yönetilmeye başlayacağız galiba. IMF'nin kayyumu, evvela ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı oluyor; büyükelçiler, sonra devlet başkanlarının talimatlarını alıyoruz. Ayrı ayrı destek verdiğimizi ifade etmemizi istiyorlar. Derviş'in programına son mektuplu destek Bush'tan geldi. Bu destekten sonra hükümet, programını terk ediyor, ilgili bakanın programını desteklediğini ifade ediyor. Hükümet, bu program benim programım demiyor. Amerika Başkanının mektuplu tavsiyesiyle Sayın Derviş'in bütün isteklerini eksiksiz, itirazsız aynen uyguluyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından  kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çiçek, toparlar mısınız lütfen.

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Sayın Başbakan açıkladı: "Ne yapalım, mecburuz; para veren kuruluşların isteklerini de yerine getireceğiz" diyor. Doğru söylüyor, Dördüncü Murat da öyle söylemişti: "Borç para almaya alışanlar, buyruk almaya da alışırlar." Metot, aynı metot.

Saygıdeğer milletvekilleri, son yıllarda, çukurda iyice dayak yedik. Amerikalılar, Afrika'da maymunları ve filleri avlamak için bir çukur kazıyorlar; o çukurun içine düşüyorlar; ondan sonra, simsiyah elbiseli, siyah gözlüklü birisi iniyor ve dayakla maymunu eğitiyor. Sonra beyaz elbiseli giriyor; ona, muz veriyor. Beyaz elbiseliyi, kendisini kurtaran insan olarak görüyor, şükran ifadesi olarak ona yapışıyor ve ebediyen ona medyunu şükran oluyor.

Son yıllarda çukurda oldukça fazla dayak yedik, kan revan içindeyiz. Güneydoğu'da PKK'nın kurucusu ve yöneticisi bunlar; lojistik destek veren bunlar; silah veren bunlar; beynelmilel kuruluşlarda bölücülüğün avukatlığını yapanlar bunlar; Türk Ordusunu Kıbrıs'ta işgalci ordu görenler bunlar; bir yerde kuzu, öbür yerde kurt, ihtilaflı konularımızın planlayıcısı, uygulayıcısı bunlar; yerli-yabancı bütün terör teşkilatlarının kurucusu, hamisi bunlar; milletimizin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yeltenenler bunlar; planlayanlar, programlayanlar bunlar.

Bütün işlerin takibini ülkenin hukuk müesseselerinden aldık; savunmamızı da Türk Silahlı Kuvvetlerini, yasamada Meclisimizi by-pass ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Çiçek...

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Sözlerimi şöyle tamamlıyorum: Sayın milletvekilleri, millet, Meclisine, bunun için, güvenmiyor; millet, seçtiğine vekillerine güvenmiyor. Milleti açlığa, sefalete, ıstıraba gark eden kanunları bu Meclis çıkarıyor. Hükümetine hiç güvenmiyor. Hükümetin, 10-15 milyar dolar alacağız diye, Batı karşısında teslimiyetçi, onur kırıcı tavrını tasvip etmek mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin egemenlik ve bekası kendilerine emanet edilen sizler...

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz...

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Çiçek, lütfen efendim... Sataşmaya mahal kalmadan, lütfen... Çok güzel bir konuşma yaptınız, millî hislerimizi okşadınız...

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

...Yüce Meclisin değerli üyeleri, bu  ülkenin bağımsızlığını ve egemenliğini koruyacağınıza yemin ettiniz. Yemininizi tekrar hatırlayınız; "devletin varlığı ve bekasını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağız" dediniz.

Atatürk ve arkadaşları, bu ülkeyi millete emanet etti, milletin gençliğine emanet etti ve ben, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin ilk cümleleriyle sözlerimi bitirmek istiyorum:

"Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Çiçek, teşekkür ederiz.

B) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. – Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Mustafa Murat Sökmenoğlu'nun, bir gazetede yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devletini rencide edici ifadeyi Divan olarak şiddetle protesto ettiklerine, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin ve asil Türk Milletinin seksen yıl önce mandacılık zihniyetini kesinlikle reddettiğine, kendi güç ve kudretiyle her türlü esaret zincirlerini kırarak bugünkü yüksek konumuna ulaştığına ilişkin konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün, bir gazetemizin yazarının kaleminden, seksen yıllık bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletini rencide edici bir ifade yer almıştır. "Manda" kavramının, sözlükteki iki ayrı anlamını birbirine karıştırıp, yabancıları savunur tarzdaki ifadeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu andaki Divan olarak, şiddetle protesto ediyoruz.

Eşsiz Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti ve asil Türk Milleti, seksen yıl önce mandacılık zihniyetini kesinlikle reddetmiş, kendi güç ve kudretiyle her türlü esaret zincirlerini kırarak, bugünkü yüksek konumuna ulaşmıştır.

Türk Milleti olarak biz, köklü ve saygın bir millet olmanın onur ve olgunluğuna sahibiz. Hesap soracak ve hesap verebilecek tek makam, millî hâkimiyetin kayıtsız, şartsız tek sahibi olan Yüce Türk Milletidir.

Saygılarımla arz ederim efendim. (Alkışlar)

Gündemdışı üçüncü söz, Hatay'da meydana gelen sel felaketi hakkında söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'a aittir.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

3. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın, aşırı yağışlar nedeniyle Hatay ve civarında meydana gelen sel felaketine ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın cevabı

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay'da yaşanan sel felaketi hakkında bilgi sunmak üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadığımız felaket karşısında, zatıâlinizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyelerinin gösterdiği duyarlılığa çok teşekkür ediyorum; Hatay halkı adına çok teşekkür ediyorum. Bu duyarlılığın devamını bekliyoruz. Hatay'da yaşayan tüm insanlar, büyük bir felaket karşısında, sizlerin ve devletimizin ilgisine çok muhtaç durumdalar. Bir anda tüm varlığını kaybeden veya büyük oranda zarar gören insanların, hayatı, programı, hayalleri yıkılan insanların çaresizliğini, bu Mecliste bulunan birçok arkadaşımız, kendi bölgelerinde yaşadıkları felaketler sonrasında insanlarda görmüşlerdir, hatırlayacaklardır; özellikle deprem bölgesinin milletvekili olan arkadaşlarım, bu durumu çok iyi bilirler.

Şimdi, Hatay halkı, uçan kuştan yardım, destek ummaktadır; hükümetimizden, Meclisimizden, sizlerden, tüm milletimizden, herkesten kendilerine el uzatmalarını beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, pazartesiyi salıya bağlayan gece, yani 7-8 Mayıs 2001 tarihinin gecesinde başlayan ve uzun süre aralıksız devam eden aşırı yağmur ki, metrekareye yaklaşık 500 kilogram olduğu söylenmektedir, bunun normalinin 25 kilogram olduğu da biliniyor sonrasında, Hatay'ın birçok yerinde oluşan sel, önünde neyi bulduysa süpürüp götürmüş ve büyük bir felakete sebep olmuştur. Yağışlar, Hatay'daki tüm tarım alanlarını olumsuz yönde etkilemiş, zarar vermiş; ancak, bildiğimiz kadarıyla, yaklaşık 300 000 dekar arazide tüm ürün yok olmuştur. Onbeş gün sonra hasat edilecek buğdaylar yok olmuştur. Henüz yeni çıkan pamuklar, maalesef, yok olmuştur. Sebze alanları, narenciye bahçeleri selin önünde yok olup gitmiştir. Ekilen tütünler yok olmuştur; bu sene bir daha da ekilebilmesi mümkün değildir, mevsimi geçmiştir. Öncelikle, tütünde ve pamukta, bu durum büyük bir handikap yaratmaktadır. Seralarımız yok olmuştur. Başta Antakya olmak üzere, birçok ilçemiz, güzelim ilçelerimiz, parklarımız, caddelerimiz yok oldu, çamur deryası haline geldi, altyapı, kanalizasyon, su, elektrik, tüm eserlerimiz, emeklerimiz ortadan kalktı, tesislerimiz perişan oldu. Karayollarımız, köprülerimiz, ıslah ettiğimiz dereler, maalesef, sel yatağı haline geldi. Esnaflarımızın, sanayicilerimiz tesisleri, sanayi sitelerimiz sel altında, çamur altında kaldı. Stoklarımız, ekipmanlarımız, aletlerimiz, tezgâhlarımız, maalesef, büyük zarar gördü. Birçok vatandaşımızın oturduğu evler sular altında kaldı, oturulamaz hale geldi, yıkıldı. Belediyelerimiz, zaten çok zordaydı, tam anlamıyla ifade ediyorum göçtüler. Medeniyet merkezi Antakya ve turizm merkezi Arsuz, bu selden büyük zararlar gördü.

Değerli milletvekilleri, Hatay'ın ve Hataylıların kayıpları gerçekten çok büyüktür. Devletimiz, ilk andan itibaren afete müdahale etti. Adana Valisinin başkanlığında oluşturulan kriz masası gereken tüm tedbirleri aldı. Vatandaşımız sağduyu sahibi, paniklemeden, görevlilerle işbirliği içinde felaket sonrası yaraları sarmaya çalışıyor. Yerel yöneticiler, belediye başkanlarımız yoğun bir gayret içindeler. Allah'a şükür ki, büyük bir can kaybı yok, 2 ölü ve 1 kaybımız var.

Hatay milletvekilleri olarak, ilk günden itibaren vatandaşlarımızın arasında olduk. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp, ilk gün Hatay'a geldi; tarım alanlarını ve yerleşim bölgelerindeki hasarı yerinde gördü, vatandaşlarımıza hitap etti. Devlet Bakanımız Rüştü Kâzım Yücelen hemen akabinde sahadaydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız.

Devlet Bakanımız Mustafa Yılmaz'ı unutmayın.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Devlet Bakanımız Sayın Mustafa Yılmaz Bey de hemen ertesi gün sahadaydı, Hatay'daydı. Önümüzdeki günlerde, Bayındırlık ve İskân Bakanımız ile Enerji Bakanımızın da Hatay'a geleceklerini biliyoruz, Hataylılar onları beklemektedir. Ayrıca, bölgede birçok genel müdür, birçok bölge müdürü, birçok teknik eleman ve iş makineleri yaraları sarmaya gayret göstermektedir. Buradan sizin huzurunuzda, başta Sayın Vali ve belediye başkanlarımız olmak üzere, Hatay'daki tüm görevlilere yürekten teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, biliyorum, inanıyorum, Türkiye, Hatay'ı ve Hataylıyı bu felaket karşısında yalnız bırakmayacaktır, ne gerekiyorsa onu yapacaktır. Hatay'ın tüm yaraları sarılacaktır. Bizler bunların takipçisi olacağız.

Hükümetimiz, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı, ilk günde Hatay'ı afet etkinlik kapsamına aldılar; hükümet toplantısında da durum görüşülecektir. Ümit ediyoruz ki, Hatay'a gereken yapılacaktır Sayın Başbakan Yardımcım; ancak, sizlerin de katkısıyla, huzurlarınızda hükümetimize, Hataylıların aşağıdaki isteklerini, Hataylılar adına arz etmek istiyorum:

Çiftçilerimizin mahsulü ölmüştür, borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.

Geçen yılın pamuk ürünü için ödenecek olan 9 sent prim ödemesine, öncelikle Hatay'dan başlanılmalıdır.

Tütün üreticisinin 2001 yılı mahsulü yok olmuştur; ama, 2000 yılı mahsulü henüz daha satın alınmamıştır. Bu tütüne kota uygulanmamalıdır.

Özellikle, mısır ve pamuk tohumu acilen temin edilerek çiftçiye dağıtılmalı, sebze, tahıl, narenciye ve serada meydana gelen hasar, belli oranda karşılanmalıdır.

Belediyelerimizin altyapıları devletimiz tarafından yapılmalıdır; belediyelerimiz bunun altından kalkamaz.

Belediyelerimizin afet kapsamına alınması ve borçlarının ertelenmesi, bir başka talebimizdir.

Esnaf ve sanayicilerimizin hasarları belli oranda karşılanmalı, kredi plasmanları artırılmalı ve borçları ertelenmelidir.

Balıkçılarımız çok zor durumdadır. Balıkçı barınağını, maalesef, hükümetimiz ve daha önceki hükümetler tamamlayamadığı için, balıkçılarımız açık denizde tüm teknelerini kaybetmiş bulunmaktalar; yardım edilmelidir.

Hatay'daki devlet yatırımlarına öncelik verilmeli, ödenekleri artırılmalı ve mümkünse kısa zamanda tamamlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, felaketleri, musibetleri hayra vesile kılmakta bu millet mahirdir. İnanıyorum, Hatay'ın yaşadığı bu elim felaketi de elbirliğiyle hayra, güzelliğe tebdil edeceğiz, Hatay'ı yeniden inşa edeceğiz. Biz, bu günlerde bir oluruz, birlik oluruz, güzel oluruz, özümüze döneriz, dünyaya örnek oluruz.

Sizler oldukça, milletimiz oldukça, biz Hataylılar, kendimizi çaresiz ve yalnız hissetmiyoruz. Hatay milletvekilleri olarak konunun takipçisi olacağız, en kısa sürede tüm bu yaraları saracağız. Hataylılara geçmiş olsun.

Müsaadenizle, Hataylı ve tüm annelerin Anneler Gününü ben de kutluyorum.

Desteğinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Efendim, müsaadenizle -Başbakan Yardımcımız da burada ben de bir Hataylı olarak bir istirhamda bulunacağım.

Sayın Başbakan, Enerji Bakanlığı vekâleten idare edildiği sırada, Hataylı olarak bir bürokratik engelle karşılaşmışız. Bugüne kadar tahsil edilmeyen TEDAŞ'ın elektrik fatura bedelleri, bu ay sonuna kadar tahsil edilirse yüzde 6; eğer, tahsilat mümkün olmazsa, yüzde 15 faizle tahsiline gidilmesi için karar verilmiş. Malumunuz, böyle bir sel felaketinde -afet bu- çiftçilerin parası yok. Onun için, lütfeder, el atarsanız, yeni Bakanımızın bu konuyu bir müddet ertelemesinde fayda olduğunu, Hataylılar olarak sizden istirham ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI A. MESUT YILMAZ (Rize) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başbakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI A. MESUT YILMAZ (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değerli Milletvekilimizin Meclis Genel Kurul gündemine getirdiği Hatay'daki sel afeti, hakikaten, baştan tahmin ettiğimizin çok ötesinde bir kayba neden olmuştur; tek tesellimiz, bu felaketteki can kaybımızın az olmasıdır.

Bildiğiniz gibi, hükümetimiz, Hatay'ı sele maruz kalan bölgeyi afet bölgesi ilan etmiştir. Başbakanlık Acil Destek Fonundan ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan Hatay Valiliği emrine gerekli maddî yardımda bulunulmuştur. Ayrıca, Maliye Bakanlığımız, afete maruz kalan belediyelere, Mahallî İdareler Fonundan gerekli katkıyı sağlamıştır. 3 Bakan arkadaşımız, afet bölgesinde incelemeler yapmışlardır. Bakanlar Kurulumuzun ilk toplantısında, Bakanlarımızın verecekleri bilgiler ışığında, hükümet olarak, Hatayımızın yaralarının sarılması için gerekli bütün tedbirler alınacaktır. Hasar tespitleri halen yürütülmektedir. Maliye Bakanlığımız kendi yetkisine dayanarak vergi mükelleflerinin vadesi gelen vergilerini iki ay ertelemiştir; ama, ileride bu tekrar gözden geçirilebilecektir.

Ben, bu vesileyle, Hatay'daki bütün vatandaşlarımıza tekrar başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hükümetimizin bu meseleyi hassasiyetle takip edeceğini, Sayın Başkanımızın biraz önce dile getirdiği hususun da Enerji Bakanlığımız tarafından dikkatle ele alınacağını ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Başbakan.

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerileri vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra oylarınıza sunacağım efendim.

V. – ÖNERİLER

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerileri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 12 Mayıs 2001 Cumartesi günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Emrehan Halıcı

İsmail Köse

Yaşar Dedelek

 

 

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

ANAP Grup Başkanvekili

 

 

Öneri:

12 Mayıs 2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 677 sıra sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 6 ncı sırasına alınması, 12 Mayıs 2001 Cumartesi günkü birleşimde gündemin 7 nci sırasına kadar olan tasarı ve tekliflerin görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Aleyhte, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç günde üç defa Danışma Kurulu toplandı; yani, Meclisin gündemi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi, daha önce, haftada bir yaz boz tahtasına çevriliyordu; üç gündür, her gün yaz boz tahtasına çevrilmeye başlandı. Bunda, gelen mektupların, giden mektupların ne ölçüde payı var; onu, sizin takdirlerinize bırakıyorum.

Aslında, Meclis gündemi, çok acil durumlarda, Danışma Kurulu önerileriyle değiştirilebilir; buna kimsenin itirazı yok, Meclisin İçtüzüğü de buna müsait. Ama, bugün acil ne var, bilmiyorum; doğrusu, bu Telekomun aciliyeti nereden kaynaklanıyor, onu bilemiyorum; IMF, bundan dolayı çok katı şart koşuyor; niye bunu böyle yapıyor, bilemiyoruz. Acaba, Telekom zarar mı ediyor; Sayın Bakanın ifadelerine göre; hayır, zarar etmiyor. Devlete, devletin bütçesine bir yük mü getiriyor; hayır, bunu da yapmıyor. Teknolojisi mi eski; hayır, en çağdaş teknolojiye sahip; ama, bunu özelleştirmede acelemiz var.

Bakın, ben şunu söylüyorum Fazilet Partisi Grubu adına: Biz, özelleştirmeye karşı değiliz, özelleştirme yapılmalıdır; ama, Türkiye'den mal kaçırır gibi yapılan özelleştirmeye karşıyız. Biz, bir konuyu dikkatle izliyoruz. Sayın Ulaştırma Bakanı, üç aydır bu konuda feryat ediyor, üç aydır çığlık atıyor; Türk basını, sağ olsun, kırk kere vuruyor, bir kere dinlemiyor. Bizim istediğimiz şey şudur: Sayın Ulaştırma Bakanının dinlenmesi, birtakım gerekçeleri var, ona karşı duyarlılık gösterilmesi. Hiç kimse, IMF'nin, Kemal Derviş'in, Türkiye'yi, Ulaştırma Bakanından daha fazla düşündüğünü, daha fazla sevdiğini iddia edemez. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, taş atıp da kolu yorulmayanlar için, Türkiye'nin son iyi şeylerinin kaybedilmesi çok önemli değildir. Bakın, dikkatle söylüyorum, altını çize size söylüyorum: Taş atıp da kolu yorulmayanlar için, bu ülkenin değerlerini, bu ülkenin son iyi şeylerini feda etmek çok kolaydır. (DSP sıralarından "Doğru düzgün Türkçe konuş" sesleri) Derin Türkçe konuşuyorum arkadaşlar, derin Türkçe konuşuyorum; MHP'li arkadaşlarım çok iyi anlar o derin Türkçe'yi.

Değerli arkadaşlar, taş atıp da kolu yorulmayanlardan kastım şudur: Ben, 40 haneli bir köyde doğdum, Torosların ortasında.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - İyi ki doğdun.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, iyi ki doğdum.

O köyde, Birinci Dünya Harbinde şehit edilen, şehit olan 38 kişi var. Taş atıp da kolu yorulmak budur; eğer bunu anlarsak, taş atıp da kolu yorulmak budur. (DSP sıralarından gürültüler)

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Laf atmayın DSP'liler...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Ama senin yaptığın çok ayıp!

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Beş yıldır, yedi yıldır, on yıldır bu kürsüye çıkıp bir defa konuşamayanların, milletin kürsüsüne gelip bir defa konuşamayanların attığı lafı ben beş paraya almam, millet de almaz; çıkın, burada konuşun. (FP sıralarından alkışlar)

Bu millet, bozgunlarda fetih düşü görmekten usanmıştır; yeter! Artık, millet bozgun yaşarken, onlara fetih düşü üflemeyin, artık gerçeklere dönün.

Bakın, bugünkü gazeteden bir örnek: "Öksüz golü yedi, Telekom hızla komisyondan geçti." Sayın Öksüz, siz gol yemediniz, Türkiye yedi golü ve tarih sizin bütün yaptıklarınıza şahit olacaktır. Biz, muhalefet partisi olarak, anamuhalefet olarak sizin duyarlılığınıza sonuna kadar katılıyoruz. Siz gerekeni yaptınız, siz Türk Milletinin bir ferdi olmanın gereğini yaptınız; bu millet sizi takdirle alkışlıyor. (DSP sıralarından "biz de alkışlıyoruz" sesleri, gürültüler)

BAŞKAN -Lütfen efendim, lütfen...

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Bir başka konu: "IMF istedi, Telekom yönetimi değişiyor." Telekom yönetimi değişebilir, Telekom özelleştirilebilir. Cumhuriyet hükümetleri, milletin bu Yüce Meclisi, Telekom yönetimini değiştirir, Telekomu da özelleştirir; ama, bu, IMF istedi diye, IMF dayattı diye yapılamaz. Bütün mesele budur, bizim duyarlı olduğumuz mesele budur; yoksa, Telekomun özelleştirilmesine falan karşı değiliz, bunun aciliyeti de yok.

Bakın, dünyanın neresinde olursa olsun, telekomlar özelleştirilirken, ilgili silahlı kuvvetlerinin çok ciddî şekilde görüşü alınmıştır. Aynı duyarlılık, bizim Silahlı Kuvvetlerimizde de var; aşağı yukarı, Sayın Bakanın duyarlılığıyla örtüşen bir duyarlılık.

Şimdi, bir başka konu: Çok acil özelleştirmek istiyoruz, pazartesine bırakmak istemiyoruz; ama, necip Türk basınına bakarsanız, bunun alıcısı da yok; yani, bu, beş para etmez, alıcısı da yok. Ee, acelemiz niye, alıcısı yoksa?! Burada yapılmak istenilen bir şey var... Esasen alıcısı var, alıcısı hazır. Niye hazır olmasın ki, mal varlığı 50 milyar dolar, siz satacaksınız 2,5-3 milyar dolara; niye hazır olmasın ki?! Ama, şu veriliyor Türkiye'ye; Türkiye'ye verilmek istenilen şey şu: Bunun alıcısı yoktu, zaten kimse almıyordu, bunu satmazsak da IMF bize para vermeyecekti, ne yapalım, (x) ya da (y) müşteri oldu. İnşallah, bu (x) veya (y) bizim düşündüğümüz şey değildir. İnşallah, Türkiye'de Ortodoks bir sıkıntı yaşamıyoruzdur; bunu söylemek istiyorum.

Şimdi, garip bir şey; bakın, Özkök'ün bugünkü yazısından... Kanıma dokunduğu için burada okuyorum; aradım, telefonlarıma çıkmadı.

BAŞKAN - Sayın Doğan, biraz evvelki söylediğim, kürsüden cevap verdiğim, Sayın Özkök'ün yazısınaydı.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, bir cümle.

BAŞKAN - Hayır, ben verdim cevabını, siz de verin.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Vereceğim.

"Tarafsız saha gözlemcilerinin çevrelerine anlattığına bakılırsa, Bahçeli çok sinirliydi, buna karşılık, Derviş son derece sakin. Derviş'in bu sakinliği, DSP'lileri de, ANAP'lıları da şaşırtmış. Toplantı hakkında ayrıntılı bilgiye sahip bir kişi, biraz şakayla karışık biçimde şu yorumu yapıyor: Bu Anglosaksonlar ne kadar farklı."

Hiçbir şey söylemiyorum; saygılar sunuyorum.

Bu Anglosaksonlar çok farklı; biz de biliyoruz! (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, başka söz isteyen?.. Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Efendim, istirham ederim Sayın Erbaş... Bunda karar yetersayısı vardı da, onun için söylüyorum.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Olup olmaması önemli değil ki.

BAŞKAN - Efendim, erken davranın bir daha. Oylamaya geçtikten sonra isteyemezsiniz.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilen Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa ulaşmadığından, ertelenmiştir.

Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.

2. – Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/742, 1/405)  (S. Sayısı : 599)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.

3. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.

4. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş  Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ. Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Milli Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.

5. – Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, 6 ncı sıraya alınan, Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

6. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı : 677) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 677 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde, şahısları adına, söz isteyip de, aynı saatte dilekçe veren sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum ve ayrıca kura çekeceğim efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas)  Sayın Başkan, bana söz vermediniz.

BAŞKAN - Başbakan konuştu yerinize, ondan.

Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın), Halil Çalık (Kocaeli), Osman Kılıç (İstanbul), Ayşe Gürocak (Ankara), Erol Karan (Karabük), Mehmet Yaşar Ünal (Uşak), Aslan Polat (Erzurum). Bu sayın milletvekilleri, saat 11.15'te, aynı anda, söz istemişlerdir.

Mükerrem  Levent (Niğde) 11.25, Ali Rıza Gönül (Aydın) 12.45, Gaffar Yakın (Afyon) 14.13'te söz istemişlerdir.

Şimdi, aynı anda söz isteyen sayın milletvekilleri için kura çekeceğim...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, İktidar Partisine mensup milletvekilleri, İçtüzükte konuşma hakkımızı kestiler. Müsaade etsinler, biz de konuşalım efendim.

BAŞKAN - Belli olmaz, dün sizi çektim, bugün de çekebilirim, ne çıkarsa bahtınıza.

                                                 

(1) 677 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

1 - Erol Karan (Karabük), 2 - Osman Kılıç (İstanbul). Bir tane daha çekeyim mi efendim, ne olur ne olmaz diye; Ayşe Gürocak (Ankara).

Efendim, tümü üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına, Zonguldak Milletvekili Sayın Ömer Barutçu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA ÖMER BARUTÇU (Zonguldak)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 57 nci Cumhuriyet Hükümeti, Yüce Meclise, birtakım çevrelerin diktesiyle bazı kanun tasarılarını getiriyor. Getirilen kanun tasarılarının büyük bölümü acele getirildiği için, ya eksik veya göstermelik olarak buraya geliyor. Bir misal vereyim: Burada kısa bir müddet evvel Sivil Havacılık Kanun Tasarısını görüştük. Komisyonda, sivil havacılık teşkilatının yeniden yapılandırılması kanun tasarısı bekliyor. Herkes, çıksın istiyor; Millî Güvenlik Kurulu istiyor, Yüksek Havacılık Şûrası istiyor, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü istiyor, bütün kuruluşlar istiyor ve Sayın Ulaştırma Bakanı da çok istiyor; fakat, bu tasarı buraya gelmiyor, sadece bir tek maddedeki değişiklik geliyor: Türk Hava Yollarının ücret tarifelerinin onayı. Bu onay yetkisi Sayın Bakandan alınıyor, Türk Hava Yollarına veriliyor. Ne olurdu, Yüksek Havacılık Şûrası kararları da göz önüne alınarak, bu kanun burada tam anlamıyla çıksaydı.

Bakın, 6 Kasım 1996 ve 12 Şubat 1997 tarihlerinde -benim bakanlığım döneminde- Amerika Birleşik Devletleri Türkiye Büyükelçisi, Ulaştırma Bakanı olarak bana iki yazı gönderdi. Bu yazıyı, özet olarak, Yüce Meclise arz etmek istiyorum. Diyor ki Sayın Büyükelçi: "Birleşik Devletler Ulaştırma Bakanı, İstanbul Atatürk Uluslararası Hava Limanının güvenlik durumuyla ilgili ilişikteki gizli mektubu size acilen iletmemi talep etmiştir. Bize, elverişli bir zamanda, şahsen görüşme fırsatının verilmesini dilerim." Biz de, kendisine randevu veriyoruz. Gizli olduğu için, ben, Amerika Birleşik Devletleri Ulaştırma Bakanının yazısını burada okumuyorum. Yalnız, gizlilik var; ama, burada çok önemli bir şey var; deniliyor ki: "Türkiye'de sivil havacılık otoritesi, çok geri durumda; uluslararası şartlara uygun bir çalışma düzeni içinde değil. Bunu, bir an evvel kanunlaştırın." Bize bazı tavsiyelerde bulunuluyor. Ne zaman; 6 Kasım 1996'da. Biz, gereğini yapıyoruz ve 12 Şubat 1997'de, yine, Amerika Birleşik Devletleri Ulaştırma Bakanı, bize, bir yazı yazıyor "her iki hükümet için de model teşkil edecek bu konudaki muhteşem işbirliğiniz için bakanınıza şahsen teşekkür etmek istiyorum" diyor ve Birleşik Amerika Ulaştırma Bakanının da teşekkürünü sunuyor Bakanlığa; ne için; işte, biz, o arada, sivil havacılık otoritesi için çalışmaları başlatıyoruz; taslak hazır; bakanlıktan ayrıldığımız gün, taslak, Ulaştırma Bakanlığında hazır. O günden bugüne, birtakım Ulaştırma Bakanı arkadaşlarımız görevler alıyor ve o tasarı orada kalıyor. Bu, fevkalade önemlidir değerli milletvekilleri. Sivil havacılık otoritesi kanununu buradan çıkarmadığınız takdirde -ki komisyondadır- bir gün gelirler, bizim bütün havaalanlarımızı tehlikeli bulurlar ve buraya ne Amerika Birleşik Devletleri, ne de Avrupa uçak gönderir. Bu fevkalade önemlidir. Sayın Bakanın tekrar dikkatlerini çekiyorum ve Sayın Bakana, bu konuda, Doğru Yol Partisi Grubu olarak da yardımcı olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarıları, çoğunlukla, akşam komisyonda görüşülüp ertesi gün Genel Kurula gönderiliyor. Hiçbir sözcü konu üzerinde tam çalışma imkânı bulamıyor; şahsen ben bulamadım. Özellikle muhalefet partileri sözcüleri için söylüyorum. İktidar partisi sözcüleri zaten müzakerelerde yoklar. Onlar, bu hükümette, dış çevrelerin altın hisse temsilcisi olarak atadığı bir bakanın dikte ettiği konulara zaten karşı çıkamıyorlar, çıkamazlar da. İnşallah, bugün, bu çok önemli konuda iktidar partisi grup sözcülerinin de burada fikirlerini dinleme imkânı buluruz. Böyle olunca ne oluyor? Böyle olunca kanunlar eksik çıkıyor, aksak çıkıyor, sonra, çoğu kere, tekrar huzura geliyor.

Hükümet edenler tribünlere oynuyor, her gün gazetelere ve televizyonlara yalan yanlış haberler sızdırıyorlar, onlar da bunları kullanıyor. Misal vermek gerekirse, değerli milletvekilleri, balıkçı barınakları konusunda günlerdir televizyonlarda bir yaygara var ve bu, esefle ifade ediyorum ki, bir bakanlık tarafından sızdırılıyor. Evet, bu balıkçı barınaklarının çoğu fizibil değil; ama, nasıl olmuş? Balıkçı barınakları, milletvekillerinin, hiçbir plan ve program yokken, Plan ve Bütçe Komisyonunda programa koydurdukları inşaat işleridir ve benim bakanlığım döneminde yalnız ve yalnız 3 tane balıkçı barınağının ihalesi yapılmıştır. Bu ihalesi yapılan balıkçı barınaklarından 2 tanesi sınırda, birisi de İzmirde'dir ve mecburiyetten olmuştur. Burada tutup da, özellikle telekomünikasyon konusunda ve ulaştırma konusunda çok büyük hizmet yapan Doğru Yol Partisi hükümetlerini bu şekilde, kamuoyuna, yanlış beyanlarla şikâyet edercesine ve haksızlık yaparak töhmet altında bırakılmasını esefle karşılıyorum ve bunu yapanları da kınıyorum.

Havaalanları konusuna gelince: Havaalanları, bir ülkenin medeniyet göstergesidir; havaalanları uçaklara göre dizayn edilir ve geçmişte de böyle olmuştur. Bu bahse konu havaalanlarının çoğu STOL havaalanlarıdır ve bu havaalanları özel idareler tarafından ihale edilmiştir; ama, bakıyorsunuz, dün, yine, bir televizyon kanalında, Sayın Ali Şevki Erek ve ben, gitmişiz seçim yatırımı yapmışız! Biz seçim yatırımı yapmadık. Bahse konu Zonguldak Havalimanını ben başlatmadım; ben, bakanlık görevine başladığımda zaten devam ediyordu, özel idare başlatmıştı. Şimdi, biraz insaf ölçüleri içerisinde olalım.

Bakınız, çok önemli bir konuyu arz edeyim, ne oldu: Millî Güvenlik Kurulu tavsiye kararı alıyor "yeni havaalanları yapmak yerine, mevcut havaalanlarımızın fizikî ve altyapılarının uluslararası havacılık standartlarına kavuşturulması ve ulusal arama, kurtarma, mastır planlarının yeniden yapılandırılması lazımdır. Bu sebeple, yeni havaalanı inşaatı ihale etmeyin" diyor ve Millî Güvenlik Kurulunun bu kararının altında Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakan olarak imzası var, başbakan yardımcılarının var, Dışişleri Bakanının var, kuvvet komutanlarının var. Ne oluyor?! Hani siz, paraları çarçur etmiyordunuz?! 2 tane ile, plansız programsız havaalanı ihalesi yapıyorsunuz bir ay birbuçuk ay evvel ve ödenekleri de öyle önemli projelerden alıyorsunuz ki!.. Ama, tabiî, bizim, basına etki imkânımız sizin kadar fazla değil. Bunları çoğaltmak mümkün; ama, ben, detayına girmek istemiyorum ve asıl konuya girmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Türkiye, 1993 yılından beri katma değerli telekomünikasyon hizmetlerine lisans verilebilmesi ve 24 Nisan 1995'te kurulan Türk Telekomun özelleştirilebilmesi için hukukî düzenlemeler yapmış; ancak, her seferinde, bunlar, Anayasa Mahkemesi engeline takılmış, tamamen veya kısmen iptal edilmiştir.

1996 yılında Dünya Ticaret Örgütü, tüm ülkelerden, telekomünikasyon hizmetlerinin liberalleştirilmesi için takvim istemiştir. Birçok Avrupa ve dünya ülkesi, 1998 yılı için  taahhütte bulunmuş ve bu yıl itibariyle ülkelerindeki telekom tekellerini kısmen veya tamamen kaldırarak telekom hizmetlerini liberalleştirmişlerdir.

Türkiye, benim Bakanlığım döneminde, 1998 yılında bunun yetişemeyeceği cihetle, 2005 yılı için izin istemiştir ve 2005 yılı için izin verilmiştir. Yalnız, bu arada, Ocak 2000'de çıkan Telekom Yasasıyla bu tarih 2003 yılına çekilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türk Telekomun özelleştirilmesi ile telekomünikasyon hizmetlerinin liberalleştirilmesi farklı şeylerdir. Buraya gelen bakan arkadaşlarımız dahi, zaman zaman, özelleştirme ile liberalleştirmeyi karıştırıyorlar; onun için arz ediyorum.

Türk Telekomun özelleştirilmesi, hisselerinin yüzde 51'den fazlasının satılarak kamu payının yüzde 46'nın altına düşmesi demektir. Türkiye'de telekom hizmetlerinin liberalleşmesi ise, Türk Telekom özelleştirilse bile, Türk  Telekomun tekel hakkının kaldırılarak ses, data, internet, kablolu tv, uydu servisleri ve saire gibi mevcut ve çıkacak tüm telekomünikasyon hizmetlerinin imtiyaz, ruhsat, genel izin gibi usullerle yerli-yabancı başka istekleri yapmasına da müsaade ederek, sektörde rekabet yaratılması anlamına gelmektedir.

Liberalleşmeyle oluşacak rekabetçi ortamda, birçok operatör hizmet vermeye başlayacak. Bu operatörlerden biri olarak Türk Telekomun da, pazar dinamiklerine uygun davranarak pazardaki hâkimiyetini korumaya çalışması gerekecektir. Türk Telekom henüz böyle bir pazarda rekabet etmeye hazır bir yapılaşmaya ve dinamizme kavuşturulamamıştır ve bu, ancak özelleştirilmesiyle mümkün olabilecektir.

Türk Telekom yatırımları, son dört yılda, neredeyse durma noktasına gelmiştir. Türkiye gibi hat başı gelirleri sabit olan bir ülkede, gelirleri, kârlılığı artırmanın yolu, yatırım yaparak abone sayısını artırmakla ancak mümkündür. Hat başı gelirleri artırmak için katmadeğerli hizmetler verilmesi yoluna gidilmemektedir; ancak, bu yapılmadığı gibi, mevcut aboneler de mobil operatörlere kaptırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, yanlış personel politikaları sonucunda, Türk Telekomun personel giderleri, giderlerin yüzde 40'ına çıkmıştır; bu oran 1997'de yüzde 18 idi. Yine, 1997'de kârı 1,5 milyar dolar olan Türk Telekomun 2001 yılı sonunda bu meblağın yüzde 10'larının, 13'lerinin üzerine çıkacağı, Türk Telekomun açıklamasına göre mümkün görünmemektedir. Şimdi, tabiî, bu nasıl verimli hale gelecektir; yatırım yapılarak verimli hale getirilecektir. Mesela, kablolu TV 9 ildeydi, 1996'da biz programa aldık; kablolu TV'yi Türkiye'nin 20 il ve ilçesine getirdik. 1991'de otomatik santral kapasitesi 8,67 milyon hattı,  1997'de yüzde 102 arttı, 17,6 milyon hat oldu. Yine, abone sayısı, 1991'de 7,97 milyon kişiyken, 1997'de 15,5 milyon kişiye çıktı; o da yüzde 94 arttı.

Dün, Sayın Bakan açıkladılar, bugün, Türk Telekomun hat kapasitesi 18 000 614; tabiî, böyle bir çalışma sonucunda Türk Telekomun özelleşmesi, liberalleşmesi falan fevkalade zordur; bu çalışma temposuyla da imkânsızdır. Türk Telekomun bugünkü değeri, yabancı otoritelerce 5-5,5 milyar dolar civarında öngörülmektedir. Değerli milletvekilleri, altı yedi yıl önce 35-40 milyar dolar olan değer, nasıl bu seviyeye düşmüştür?! 1998 yılından itibaren, Avrupa ve dünyadaki liberalleşme sonucu oluşan büyük rekabet ortamında operatörlerin kâr marjları çok düşmüştür. 1994 yılında yabancı danışmanlarca 2000 dolar civarında telaffuz edilen hat başı değer, 1996 yılında Anayasa Mahkemesinin kararları çerçevesinde yapılamadığı için özelleştirme, 1000 ile 1500 dolar arasında olabileceği söylenmişti ilgililerce. Bugün acaba telaffuz edilen rakam ne kadardır? Sayın bakan, herhalde bu konuda Yüce  Meclisi ve halkımızı aydınlatacaklardır.

Dolayısıyla, sektörde özelleştirmelere ayrılacak paralar çok azalmıştır; başka bir  deyişle, Türkiye, bu konjonktürü kaçırmıştır. Buna, Türk Telekomun kötü yönetilmesi ve içine düştüğü durum da eklendi mi, bu düşük değerler ortaya çıkmaktadır.

Halbuki, diğer ülkelere baktığımızda -çok enteresandır- özelleştirme şirketlerinin değerlerini de önemli ölçüde artırmışlardır. İngiltere'de, ilk etapta, British Telekomun yüzde 50'si 4,5 milyar Amerikan Doları gelir getirirken, 1991'de ikinci etapta, şirketin yüzde 28'i, 10 milyar Amerikan dolarına yakın gelir getirmiştir. Aynı  örnekler, Meksika'da Arjantin'de de gözlenmiştir. Meksika'da da ilk aşamada Termex'in, yüzde 20,5'i blok halde stratejik yatırımcıya 1 760 000 000 dolara satılmış, ikinci aşamada, 1991 ve 1992'deki uluslararası arzlarda ise, şirketin yüzde 21'inden, toplam, 3,5 milyar Amerikan Doları gelir elde edilmiştir; çünkü, şirketler Türk Telekom gibi kötü  değil, çok iyi yönetilmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, taslak bu haliyle yasalaşırsa, amaca hizmet etmekten uzak bir yasa çıkmış olacaktır. Amaç nedir;amaç, bir an önce yapılacak sağlıklı bir özelleştirmeye Türk Telekomun pazar dinamiklerine uygun davranılarak pazardaki hâkimiyetini korumaya çalışmasını sağlamaktır.Türk Telekom, henüz böyle bir pazarda rekabet etmeye hazır bir yapılaşmaya ve dinamizme kavuşturulamamıştır. Bu, ancak, özelleştirilmesiyle mümkün olabilecektir.

Hal böyle iken "kamu payı yüzde 50'nin altına düşene kadar mevcut durum devama edecek" diyorsunuz. Mevcut durum, zaten, yabancı yatırımcılar açısından arzulanan bir durum olmadığı ve özelleştirmeden yabancı sermaye ve know-how'a ihtiyaç duyulduğu için yeni bir kanun çıkarılması zarureti de doğmuştur. Diğer yandan, yabancı sermaye payı yüzde 45'le sınırlandırılmıştır; ancak, bu yüzde 45 payın, yabancı gerçek  veya tüzelkişilerce alınması akabinde satışa devam edilerek, kamu payının yüzde 50'nin altına indirilmesiyle ilgili bir takvim ya da teminat verilememiştir. Yani, devlet, yabancı sermayeye yüzde 45 hisseyi sattıktan... Filhakika, yasa taslağında "yabancılara Türk Telekomun yönetim ve denetiminde oyçokluğu sağlanamaz" ibaresi de yer almaktadır; ama, ondan sonra ne olacak; ondan sonra, iki yıl beklemeye karar verilse, yabancılar, bu kanun hükümlerinden istifade edemeden, iki yıl mevcut durumda bekleyeceklerdir. Bu durumda, neden gelip de Türk Telekomun hisselerine talip olsunlar ki?!

Öte yandan, madde 2'de, kamu payı yüzde 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tekel hakları 2003 yılını beklemeden kalkar; yani, liberal pazara geçilir denilmektedir. Satış, bir anda kamu payı yüzde 50'nin altına inecek bir takvimle yapılırsa, Türk Telekomun özelleştirilmesi ve Türkiye'de telekom pazarının liberalleştirilmesi aynı anda yapılmış olacaktır. Bu, dünyada örneği görülmeyen bir durumdur değerli milletvekilleri ve fevkalade tehlikelidir. Türk Telekomun, özelleştirmeden sonra liberal pazarda rekabete hazır bir şirket haline getirilebilmesi için bir süre gerektiği unutulmamalıdır. Türk Telekom özelleşerek rekabete hazırlanmadan liberalleşme başlarsa, Türk Telekom, kurtlar arenasına atılmış kuzu durumuna düşecektir. Bu husus, yabancı sermayeyi de olumsuz yönde etkileyecektir.

Değerli milletvekilleri, imtiyazlı hisse uygulaması, çok net bir çerçeveyle sözleşmede yer almalıdır. Yasa taslağında bu çerçeve konulmamış, çok geniş tutulmuştur. Yatırımcının yapmaya çalışacağı, pazar dinamiklerine uygun seri kararlar alarak ve uygulayarak, şirketin değerliliğini ve kârlılığını bir an önce artırmaya çalışmak olacaktır. İmtiyazlı hisse engeline takılarak bunu yapamayacağı ve yatırımın heba olacağı endişesine sürüklenirse, özelleşme olumsuz yönde etkilenecektir.

Madde 7'de, aslî ve sürekli görevlerde çalışan personelin maaşının, en yüksek devlet memuru maaşının 5 katına kadar çıkarılabileceği ifadesi, komisyonda, 2 katına indirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, aslî ve sürekli görev ne anlama gelmektedir? Diğer personelin statüsü nedir? Daha önceki kanunda da yer alan bu ifade, Türk Telekomda, Türkiye genelinde, yaklaşık 200 kişiyi kapsamaktadır; yani, diyorum ki, aslî ve sürekli görev, sadece, Türk Telekomda 200 kişiyi kapsamaktadır. Bu, kurum içi iş barışını ve verimliliği olumsuz yönde etkilemeyecek midir?

Ayrıca, halihazırda görevde olan, bu kapsama giren personele 3 kat, 5 kat fazla maaş vermek, bunların liyakatini, niteliğini mi artıracaktır? Bu madde, olsa olsa, dışarıdan, nitelikli personel yönetici istihdam etmek için kullanılmalıdır. Bu da, yalnızca, nitelikli yönetici istihdamını çözer; nitelikli personel istihdamında kaçışı önleyici bir tedbir getirmez. Yaklaşık 200 kişinin dışında kalan onbinlerce personel...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Bakan, toparlar mısınız efendim.

ÖMER BARUTÇU (Devamla)- Sayın Başkan, biz, bunları, burada nasıl şey yapacağız bilemiyorum. Peki, Sayın Başkanım.

Şimdi, peki, burada, bu kapsama giren yaklaşık 200 kişinin 40 kadarı da Teftiş Kurulu üyesi zaten; diğerleri ne olacak?

Madde 8'de, her ne kadar, lisans, ruhsat verme yetkisi Telekomünikasyon Kurumuna devredilmiş gibi görünüyorsa da, bunun kandırmacaya yönelik olduğu açıkça görülmektedir; zira, teklifi Bakanlar Kuruluna Ulaştırma Bakanlığı yapacağı için, Telekomünikasyon Kurumu, Ulaştırma Bakanlığının sekreteryası olmaktan öte bir işleve kavuşturulamayacaktır ve dolayısıyla, esas amaçlanan tarafsızlık sağlanamayacaktır.

Geçici Madde 2'de, mevcut görev ve imtiyaz sözleşmelerine taraf olan işletmecilerin Telekomünikasyon Kurumuyla yeniden sözleşme imzalamaları ve bu arada, Kurumun getirdiği değişikliklere uyma mecburiyeti getirilmekte; bu değişiklikleri kabul ederek belli bir süre içinde imzalamamaları halinde, lisans iptaline kadar varan cezaları uygulama yetkisi verilmektedir. Bu, devletin sürekliliğini zedeler ve tam özelleşme aşamasında fevkalade olumsuz bir imaj oluşturabilecek bir husustur. Bu konu ivedi düzeltilmelidir.

BAŞKAN- Efendim, toparlar mısınız...

ÖMER BARUTÇU (Devamla)- Sayın Başkan, iki cümleyle toparlayacağım.

Altın hisse, yatırımcı için hayatî önem taşımaktadır değerli milletvekilleri. Bu konuda ısrar edildiği takdirde, sadece Silahlı Kuvvetlerin talepleriyle sınırlı kalınmalı ve bu şartlar açık olarak sözleşmede yer almalıdır. Yatırımcının yapmaya çalıştığı pazar dinamiklerine uygun, acil kararlar alarak ve uygulayarak, şirketin değerliliğini ve kârlılığını bir an önce artırmaya çalışmak lazımdır; altın hisse engeline takılarak bunu yapamayacağı ve yatırımın heba olacağı endişesine sürüklenirse, özelleşme olumsuz yönde etkilenecektir.

Netice olarak diyoruz ki, bu kanun tasarısı buradan geçerse, özelleştirme yapmak zor olacaktır. Sayın Derviş, dünkü görüşmelerde "Telekomu satmak şart değil" demiştir. Böyle olunca, bu konuda aklımıza bir şey takılıyor: Bu kanun tasarısı, buraya, özelleştirme yapmak için değil de, özelleştirmenin önünü kesmek için mi getirildi, yoksa, IMF'ye verilen söz gereği, borç alınabilsin diye mi getirildi? Ayrıca, bakan arkadaşlarımız, her aklına gelen sözü kamuyla paylaşmamalıdırlar. Bu sözler, her gün borsayı etkiliyor, borsa bir dibe vuruyor, bir çıkıyor; vatandaş da "acaba bakanlar kasten mi uluorta konuşuyor" diye tepki duyuyorlar.

Biz, DYP olarak, bir an önce Telekomun özelleştirilmesini istiyoruz, hem de çok istiyoruz; zira, devlet her gün kan kaybediyor. İkinci olarak, lisans sözleşmelerindeki yetkinin Telekomünikasyon Yüksek Kuruluna verilmesini uygun görüyoruz. Arz ettiğim sebepler dolayısıyla, kasıtlı bir biçimde hazırlanan bu tasarıya katkıda bulunmayı içimize sindiremiyoruz; çünkü, bu tasarıda samimiyet yoktur, çünkü bu tasarıda halk yoktur, millet yoktur, bu tasarı halk hayrına değildir.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi tekrar saygılarımla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

İkinci söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a ait. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 677 sıra sayılı Telekom yasa tasarısı hakkında, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, son günlerde, Bankalar Yasası ve Telekom yasası görüşmelerinde garip olaylar cereyan etmektedir. Özellikle, Plan ve Bütçe Komisyonundan sonra tali komisyonda görüşülmemiş olması, Anayasa Komisyonuna hiç havale edilmemiş olması, dışarıdan ve içeriden ciddî müdahalelerin olması bizi fevkalade üzmektedir. Âdeta, Parlamento by-pass edilmiştir; başka çevrelerde hazırlanan metinler, burada -sanki Parlamento noterdir- noter gibi imzaya getirilmiş havası verilmektedir. Özellikle, hükümet edenlerin, Başbakan ve bakanların açıklamaları da fevkalade üzücüdür.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın bir açıklamasını takdim etmek istiyorum: "Bazı uluslararası kuruluşlardan yardım isterken, onların da beklentilerini gözönünde tutmak gerekir. Bunun yadırganacak bir tarafı yoktur. Biz, IMF'nin isteklerini ve beklentilerini karşılamaya çalışıyoruz."

Bu açıklamalar fevkalade üzücüdür. Bu, bir müstemlekecilik anlayışıdır. Onun için, biraz önce köşe yazarlarının burada ifade edilen sözlerine, bir yerde, ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Yani, bir yerde, borç alacaksınız, taviz vereceksiniz; bu mantığı anlamak mümkün değil; ama, bir gün, hükümet, bunun bedelini mutlaka ödeyecektir.

Değerli arkadaşlar, yine, garipliklerden bir tanesi, liderlerin neye imza attığını bilmedikleridir. Dün, Başbakanlıkta bir toplantı yapılıyor ve toplantıda, bir hükümet ortağı, bu lisans sözleşmelerinin Telekoma verilip verilmediğiyle ilgili bir metin istiyor ve liderlerin imza attığı metinde izah yok; ama, diğer metinde, lisans sözleşmelerinin Telekoma verildiğine dair metin var.

Ben, buradan, bir kere daha, parti liderlerini, hükümet ortaklarını uyarmak istiyorum; ya okuduğunuz metne iyi bakın ya imza atın ya da onun arkasında durun.

Değerli arkadaşlar, yine -açıklamalar burada- Ulaştırma Bakanıyla ilgili bir cümle ifade etmek istiyorum. Sayın Bakanın basına intikal eden bir sözü var: "Hükümete ve Partime zarar vermese, çok söyleyeceklerim var. Yasalar yolda düzelir, gider." Bu cümleleri tercüme ettiğimiz zaman, yani hükümetimiz bozulabilir, bozulmaması için, hükümet etmek için bu yasaya evet diyorum... Biraz önce, grup başkanvekilimiz, nezaketle işi takdim etti; ama, bu yasaya karşı olmak, demek ayrı... Bu yasa, bu haliyle Parlamentodan çıkarsa, Sayın Bakanın mutlaka istifa etmesi gerekir, bu söylediklerinin arkasında durması gerekir.

Yine, açıklamalara devam ediyorum. Sayın Başbakan: "Mektubun kıymetini bilelim; yolda kaza yapmayız; ABD bizi taltif etti." Bu görüşe de katılmamız mümkün değildir. Bu, millî onurumuzla oynamaktır. Sayın Başbakan, kaç defa kaza yaptığının bile farkında değil. Fevkalade üzücü bir durum.

Değerli arkadaşlar, yine hükümet ortaklarından Sayın Yılmaz "ben olsam Kemal Derviş'i görevden alırdım" diyor. Hangi makamda, yetkisinin ne olduğunu bilmeyen bir parti Genel Başkanı. Daha sonra devam ediyor: "Atanmışlar, seçilmişlerin önüne geçiyor." Peki, şimdi sormak istiyorum: Sayın Derviş atanmış mı, seçilmiş mi? Bu açıdan, bir kere daha, söylediklerimizin ne anlama geldiğine iyi dikkat edelim. Bütün bu açıklamalara baktığımız zaman, aslında, bu hükümetin ceza ehliyeti yoktur; yani, Sayın Derviş de, bu hükümete kayyımlık görevi yapmaktadır.

Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz yasayı takdim etmeye çalışacağım. 1999 yılında 452 trilyon, 2000 yılında 1 katrilyon kâr eden bir müesseseyi konuşuyoruz. 1996-2000 yılları arasında, bu kurum tarafından, hazineye, brüt 22 milyar dolar, net 11 milyar dolar para yatırılmıştır. Şirkete tahsis edilen GSM 1800 lisansı vardır. Bunun bugünkü değeri, sadece bunun bugünkü değeri, 3 milyar dolardır. Personel sayısı 72 240'tır. 1998 yılından bu tarafa, 4 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Bütün bu rakamları vermemin sebebi, televizyon kameraları karşısında veya basın toplantılarında "artık Telekom'a para veren yok, artık dünyada telekom fiyatları düştü..." Bunu, özellikle özelleştirmeden sorumlu Bakana ithaf ediyorum. Bu rakamlar içerisinde, kurumun değer tespitinde dikkatli olmanın doğru olacağı kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu hükümet, geçen dönem de aynı hataları yaptı. Hatırlanacağı üzere, geçen dönemde, 2 GSM 1800 lisansı verildi ve 500 milyon dolar fiyat üzerinden verildi. Özelleştirmeden sorumlu Sayın Bakan sık sık bunu ifade ediyor; bizim için bu paralar mühim değil, bu şirketlerin getirdiği katmadeğerler mühim anlamında söylüyor. Buna katılmak da mümkün değil. Hâlâ, bu şirketlerden, üç yıl önce verilmiş olmalarına rağmen, Maliye Bakanlığı KDV'yi alamamış ve şu anda da, 50 milyon dolarlık yargıya intikal eden konu vardır, tahsilatı yapılamamıştır ve satılan firmalardan bir tanesinin, bugün, uluslararası değeri 17 ile 20 milyar dolardır. Aslında, o günkü uygulamayı yapanları, şimdi sanık sandalyesine oturtmak ve mutlaka yargılamak lazım. Şimdi de, biraz sonra kabul edilmek üzere buraya getirilen bu tasarıda da, birçok yanlışlar, aynen yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bakınız, altın hisse ve imtiyazlı hisse -Sayın Bakan ısrarla söylüyor, özelleştirmeden sorumlu Bakan- geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren bir konudur; ileri, çağdaş ülkelerde bunun hiçbir anlamı yoktur. Daha önce, İtalya, aynen altın hisseyi koymuştur; ama, İtalyan telekomunu alan şirket tahkime gitmiş ve tahkimde kazanmıştır; yani, İtalyan telekom aleyhine tahkim kararı verilmiştir. Şu anda, Türkiye, uluslararası ticarî anlaşmalara imza atmıştır ve bunlardan geri dönüş olmadığına göre, tahkimi de çıkardığına göre, İtalya örneğinde de olduğu gibi, artık, geri dönüşü olmayan, çok ciddî ve tehlikeli bir yola doğru gidiyoruz.

Bunun, Türkiye'de de, daha önce örneği yaşanmıştır. Bununla ilgili olarak, Muhterem Heyetinize, Teletaş'taki altın hisse örneğini vermek istiyorum. Değerli milletvekilleri, Teletaş, 1965'te, PTT bünyesinde, ar-ge birimi olarak kurulmuştur. 1983'te, bir Belçika firması tarafından hisseleri alınmış ve toplanmıştır ve şirketin ödediği o günkü para 30 milyondur. O gün şirketin değeri, yapılan hesaplarda, raporda, 250 milyondur; yani, şirket, sekizde 1 değerine hisse toplamak suretiyle alınmıştır ve o gün kurulan bu Teletaş, ar-ge gelişmeleri olarak, araştırma geliştirme çalışmaları yapmaktadır; yani, ulusal teknolojiye katkıda bulunmaktadır. Hatta, Sovyet Rusya'ya lisanslı ihracat da yapmıştır; ama, zaman içerisinde, orada tespit edilen altın hisse satılmış, makineler satılmış ve şimdi, bu Belçika firması, burada fason üretim yapmaktadır. Yani, Türkiye, o tarihten bugüne kadar, ulusal bir telekom teknolojisinden mahrum bırakılmıştır. Bir yerde, bu teknoloji doğmadan ölmüştür.

Değerli milletvekilleri, hakikaten, dünyada, söylendiği gibi, bütün telekom özelleştirmeleri yapılmış mıdır? Yani, bizdeki gibi, hisseler, yüzde 99 oranında mı satılmıştır? Şimdi, dünyadan örnekler vermek istiyorum: Kanada'da 1986'da özelleştirme yapıldı, 4 şirket aldı; 3 şirket, sektördeki toplam gelirin yüzde 82'sini almaktadır. Yani, burada, devlet tekelinden özel tekele doğru bir gidiş olmuştur.

İngiltere'de 1 milyon kişi yüzde 48 hisseye sahipken, 124 kişi yüzde 48,4'e sahiptir ve 1 milyon kişinin hiçbir yetkisi yoktur; yani, yetki azınlıktadır.

Arjantin'de özelleştirme olmuştur; ama, tarifelerde oynanmıştır, bir yılda telekoma yapılan zam yüzde 860 olmuştur; yani, 9-10 misline yakın zam yapılmıştır ve bugün Arjantin'deki telekom şirketi, dünyanın en zengin firmaları arasında sayılmaktadır.

Yine, Meksika'da özelleştirme yapılmıştır, yerel konuşma ücretleri artmıştır.

Bu örnekleri vermemin sebebi, özelleştirme yapılmasın diye değil. Özelleştirme yapılsın; ama, dikkatli ve değerinde yapılsın. Devlet tekelinden özel tekele geçme gibi bir yanlışa meydan vermeyelim. Dünyadaki örnekleri, ulusal sermayenin telekoma sahip olduğu yönündedir.

Özetle söylemek gerekirse, bu verdiğimiz örneklerde, telekom özelleştirildikten sonra özel tekel oluşmuş, hizmetlere zam gelmiştir.

Şimdi, hakikaten, telekom satışı yapısal bir reform mudur? Bu da doğru değildir, konuya böyle yaklaşmak da doğru değildir. Güney Afrika'da yüzde 30, Çek Cumhuriyetinde yüzde 27, Danimarka'da yüzde 46, Belçika'da yüzde 49,9, Romanya'da yüzde 35, Meksika'da yüzde 20,4; yani, bizdeki gibi yüzde 99'u satılan, hemen hemen hiçbir ülke yok.

Şimdi, sık sık ifade ettim; televizyonlarda söylenen şu. Sanki soyguna bir altyapı hazırlanıyor; deniliyor ki "efendim, piyasa çok düştü." Uluslararası sermaye, dünyada, neyin, ne zaman satılacağını bizden iyi bilmektedir. Bu anlamda, Özelleştirme İdaresi iyi bir pazarlayıcı değildir.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bu tasarıların bu şekilde gelmesi, doğrusunu isterseniz, millî onurumuzu fevkalade rahatsız etmektedir. Hükümet, bu konuda ısrarla diretmeye devam ederse, Fazilet Partisi olarak, bu müzakerelerden çekileceğimizi, burada ifade edeyim.

Değerli arkadaşlar, hep şu söyleniyor. Efendim, Bush'tan mektup geliyor, ABD'den mektup geliyor, IMF'den mektup geliyor, Dünya Bankasından mektup geliyor ve Sayın Bush'un mektubunda, aynen, cümle şu: "Telekom alanındaki özelleştirme, büyük siyasî cesaret gerektirir."

Değerli arkadaşlar, şimdi, şu tabloya bir bakınız. Başbakanlıkta, heyet müzakere ediyor; Sayın Derviş, çıkıp, Başbakanlığın öbür odasında IMF'ye soruyor: "Acaba, Ulaştırma Bakanlığından lisans yetkisini Telekoma versek mi, vermesek mi? IMF yetkilileri "olmaz" diyor, Sayın Derviş geliyor, toplantıda diyor ki "artık IMF razı değil, para verilmeyecek." Yani, bunun mantığını anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, şimdi, mahzurlu konulardan bir tanesine bakalım. Şimdiye kadar, Türk Telekomun hatlarını Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hatlarını da Telekom kullanmıştır.

Değerli arkadaşlar, bakınız, askerî haberleşme sistemlerinin büyük bir bölümü, halen, Türk Telekom çatısı altında bulunuyor. Örneğin, 10 000 kilometrelik telekom hattını asker de kullanıyor; aynı şekilde askerin 50 000 kilometrelik hattından sivil amaçlar için de faydalanılıyor; yani, telekom hizmetlerinde, asker ve sivil, karşılıklı yardımlaşıyor.

Şimdi, askerin buradaki talebi şu: Özelleştirmeden önce Telekom bünyesindeki askerî ve sivil sistemler mutlaka ayrılsın. Peki, ayıralım. Ayırmak için ne lazım; iki sistemi ayırmak için, hem kaynak hem de zaman gerekiyor. Uzmanlara göre, bu iş için en az 1 milyar dolarlık yatırıma ve iki yıla ihtiyaç var.

Peki, şimdi, böyle olduğu halde, Türk Silahlı Kuvvetleri neden onay verdi diye bir soru akla gelebilir. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi bünyesinde Dafix sistemi kurdu ve iletişim ve güvenliği bununla sağlamaktadır; ama, yer yer, bu sistem, Telekoma bağlanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, yine, bu konuları araştırırken, çok enteresan bir habere ulaştım; "Almanya telekom sisteminde, ABD'nin sanayi casusluğu yaptığı ortaya çıktı." Bu haber, hükümeti, Sayın Bakanı yakından ilgilendirir zannediyorum. Yani, burada, bizim, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili, haberleşmeyle ilgili ciddî endişemiz var. Konuşmamın başında ifade ettim; tekrar söylüyorum. Altın hisse, sureti katiyede, tamamen boştur ve zaman içerisinde, ufak tefek değişikliklerle, tahkimle, uluslararası mahkemelerde bu aşılır ve böylece, Telekom tamamen elden gitmiş olur.

Tekrar ifade ediyorum. Aslında, bu tasarıda, bir yerde, Ulaştırma Bakanlığı ile IMF arasında, IMF ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile hükümet, hükümet ile Dünya Bankası arasında ciddî pazarlıklarla işin sonuna doğru gelindi. Değerli arkadaşlar, bakınız, tasarı içerisinde, pratikte birtakım tedbirler alındığı yazılı; ama, bunların hiçbirisinin, pratikte bir uygulama değeri yoktur.  

Şimdi, tasarıda önemli gördüğüm diğer bazı konulara gelmek istiyorum.

1 inci maddede, Telekom Anasözleşmesinde yapılacak değişiklikle ilgili, kamu payı yüzde 50'nin altına ininceye kadar Ulaştırma Bakanlığı yetkili, Komisyon da, ilgili, bilgili... Şimdi, sadece bilgi verilecek. Yani, bir yerde, Ulaştırma Bakanlığı devredışı bırakılıyor. Türk Hava Yolları da satılıyor. Bundan sonra, PTT de banka kurup sattığı zaman, zannediyorum Ulaştırma Bakanlığını kapatmak lazım gelecek.

Ayrıca "özel hukuk hükümlerine tabi" denilmekte ve yine, savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal ve seferberlikte 697 sayılı Yasanın geçerli olduğu ifade edilmektedir. Yani, kamu düzenini korumak, millî güvenlik, ulaştırma ve haberleşmeyle ilgili birtakım maddeler var deniliyor; ama, bütün dünyada, diğer ülkelerde de bu uygulamalar yapıldığı zaman, hiçbir netice, yani, pratikte bir netice alınamamıştır.

Değerli arkadaşlar, hatırlanacağı üzere, Telekomda devlet tekeline, 31.12.2003'e kadar, bu Parlamentoda yakın bir zamanda çıkan kanunla süre alınmıştı. Halbuki, şimdi, burada, çok acele, kamu payı yüzde 50'nin altına indiği gün, devlet tekeli tamamen kaldırılmış oluyor ve böylece de, tamamen, yabancı sermayeye açık oluyor.

Şimdi, Ulaştırma Bakanlığı ile Özelleştirme İdaresi, daha doğrusu, Dünya Bankası ile bizim hükümet arasında yapılan pazarlıkta esas konu, lisans verme, lisansla ilgili usul ve esaslar, idarî düzenleme yetkisi, işletmecileri denetleme ve para cezaları konularında yetki Özelleştirme Kurumuna verilmekte ve Bakanlık, tamamen devre dışı bırakılmaktadır.

Yine, tasarının 3 üncü maddesinde -dünyada olmayan bir uygulama- blok satış oranı yükseltilmiştir. Şimdi, dağıtıma baktığımız zaman, yüzde 1 altın hisse, yüzde 99'u tamamen satılacaktır. Dünyada, hemen hemen hiçbir ülkede yüzde 99'u satılmamıştır. Bu yüzde 99'un da yüzde 45'i blok satışla yapılacaktır. Neden blok satışla; çünkü, hazır hale getirilecek ve yabancı sermayeye takdim edilecek.

Şimdi, burada, imtiyazlı hisseyi... Belki, biraz sonra, Sayın Bakan burada cevap verirken, işte, şu, şu, şu konuları Hazinenin, yani, imtiyaz sahibi olan, yüzde 1 hisse sahibi olan Hazinenin onayına bağlıyoruz gibi birtakım maddeler sayacak. Deniliyor ki: "Bu yüzde 1'le, genel kurula katılarak söz hakkı, anasözleşme değişiklikleri, yeni şirketlerin kurulması, kurulu şirketlere iştirak, Uluslararası Telekom Birliğine katılma, uluslararası anlaşmalara taraf olma, nama yazılı hisselerin devri ve pay defterlerine yazılma şartı, Hazine tarafından, yani, yüzde 1'lik hisse sahibi tarafından verilecek..." Tahkime gittiğiniz zaman, bunların hiçbirisi geçerli değildir; çünkü, uluslararası anlaşma, Anayasanın 90 ıncı maddesine göre, bunları geçersiz kılmaktadır. O açıdan, Sayın Bakanın, burada, çıkıp "efendim, biz teminatı aldık; yüzde 1 hazine garantisi var; bu, imtiyazlı hissedir" sözü, bize göre geçerli değildir. Birçok anayasa hukukçusu da aynı düşünmektedir.

Şimdi, özelleştirmede takip edilecek yol da bu madde içerisinde yazılmaktadır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının görüşü alınacak. Zaten, Özelleştirme İdaresi hemen satmak istiyor. Ulaştırma Bakanlığının teklifi, bilgisi olacak ve Bakanlar Kurulu kararıyla, ihale şartları ihale tarihinden 45 gün önce, sonuçlanması 15 gün içinde Resmî Gazetede ilan edilecek blok satış ve kapalı teklif getirilmektedir; yani, tabana arzı, yüzde 5 dışında, çalışanların dışında kapalı tutmaktadır.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Telekom sözleşme ve imtiyazların tamamen kuruma devredildiğini ifade ettik. Burada, kanaatimce, en önemli konulardan bir tanesi -zamanı kullanarak söyleyeyim- çalışan personelle ilgilidir. Değerli arkadaşlar, bakın, çok önemli bir konu var. Deniliyor ki, 30 gün içinde başka kuruma nakledileceklerin sayısı, 22 000 ile 23 000 civarında. Peki, ben, şimdi hükümete soruyorum: Telekomda çalışan, ağırlıkla sözleşmeli olan bu insanlar diğer kurumlarda ne yapacak? Zaten, diğer kurumlarda, devlette, personel yığılması var. Bu personelden emeklilik hakkı kazananlar 6 ay, bu hakkı 2002 sonunda kazananlar da 3 ay içerisinde müracaat ettikleri zaman, yüzde 30 zam alarak emekliye sevk edilecekler; yani, emekliliği teşvik ediyor. Yani, bu 72 000 kişi, özelleştirme sonunda, en geç bir yıl içinde, bu rakamlara göre yarıya inecek ve işsiz kalan o insanlar da tekrar hükümet kapısına müracaat edecekler. Tabiî, işin enteresan bir tarafı daha var. Bu insanlar ek ikramiye ve kıdem tazminatlarını isterlerse, yüzde 30 fazlasıyla birlikte Hazine tarafından karşılanacaktır. İşte, yapılan işlem bu. Sayın Bakan çıkıp...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, bir iki dakika uzatırsanız bitireceğim.

Değerli milletvekilleri, konuyu toplarsak, bana göre, hükümet içinde bir kayıkçı kavgası yaşandı. Ulaştırma Bakanlığı, konuda ve yaptığı uygulamada, mücadelesinde samimiyse, istifa etmelidir; bu, bir. Sonuç alıyorum. Başbakan ve ilgili bakanlar her konuştukları kelimelerle bağlı olmak ve bu Parlamentonun itibarını korumak mecburiyetindedirler; iki. Yapılacak altın hissenin hiçbir ciddî özelliği yoktur; zaman içinde ülke menfaatları zarara uğrarsa, bundan sorumlu olan hükümettir; üç.

Değerli arkadaşlar, biz, Fazilet Partisi olarak, özelleştirmeye değil, şu ana kadar yapılan işlemlerde, özel işlem yapıldığı, Plan ve Bütçe Komisyonu ve komisyonlara hiç itibar edilmediği ve Parlamentonun by-pass edilerek bir devlet başkanının mektubuyla yasaların, cumartesi, pazar, gece yarılarında, tasarıları görüşmeden ve bir milletvekili olarak bu tasarıya hiçbir katkım olmadığından -üzülerek söylüyorum- böyle bir tasarının müzakeresine bile katılmayı fazla görüyoruz.

Bir kere, eğer, burada, ülke menfaatları, en iyisi bulunma yolunda gayret ediliyorsa, o zaman şunu soruyoruz: Neden, bu, tali komisyonda müzakere edilmedi veya Bush'un mektubu neden bu kadar etkili oldu veya bu mektuplar, bu telefonlar veya 15 milyar dolar kredi almak için bu hale geldik?

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Toparlıyorum.

Aslında, sorgulanması gereken konu şu: Ülkeyi bu hale getirenlerin siyasî ayağı hâlâ bu koltukları meşgul ediyor da... Üzücü tarafı bu. Ümit ediyorum ki, bu tasarıda hükümet daha dikkatli davranır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahıslar adına, Afyon Milletvekili Sayın Gaffar Yakın; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

GAFFAR YAKIN (Afyon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Telekomun özelleştirilmesi, Türkiye'de onbeş yıldan beri devam eden ve kör yumağını andıran tarzda bir sorun. Onbeş yıldır, bu Parlamento, birkaç defa Telekomu özelleştiren yasa çıkardı; fakat, bir türlü gerçekleştirilemedi, Anayasa Mahkemesinden döndü. İktidardaki partiler özelleştirmek istediler, borçlardan kurtulmak istediler; muhalefet, aman, iktidardaki partiler çok fazla başarılı olurlar, Türkiye'nin borçları ödenir, ekonomik yapı daha iyi olur diye ve birtakım çağdışı düşüncelerle Anayasa Mahkemesine gittiler ve döndü. Yani, Türkiye'de bu Telekom sorunu, Türkiye'nin siyasî yapısıyla ve anlayışıyla çok doğru orantılı bir sorun.

Sorunlar nedir, ben onları analiz etmek istiyorum. Birinci sorun: IMF istiyor, IMF diretiyor; biz bağımsızlığımızı kaybediyoruz; Dünya Bankası, IMF zorla bize bunu yaptırıyor. İkinci sorun: Daha çok askerî kanattan gelen; Türkiye'nin millî güvenliği tehdit altına girecek, düşmanlarımız askerî sırlarımıza vâkıf olacaklar ve Türkiye'nin millî güvenliği tehlikeye girecek. Üçüncü sorun: Kimileri bunu tartışıyor; bunun, bize maliyeti 30-40 milyar dolardır; bunu, 30-40 milyar dolara mı satacağız; yoksa, bazılarının bugün ağzının suyunun aktığı gibi, çok ucuza mı kapatılacak?

Değerli milletvekilleri, IMF'yle olan ilişkileri, Dünya Bankasıyla olan ilişkileri, artık, bugünün, 2001 yılının Türkiyesinde, iktidarda başka türlü, muhalefette başka türlü değerlendirmekle bir yere gidemeyiz ve yanlış teşhisler de bizi bir yere götürmez. IMF, Türkiye'ye gelmiyor, biz gidip davet ediyoruz ve diyoruz ki "ey Dünya Bankası ve IMF, bizim, ticaretimizi yürütebilmek, dünyayla olan entegrasyonumuzu, ticarî ilişkilerimiz devam ettirebilmek, dışarıdan almış olduğumuz borçlarımızı ödeyebilmek için paraya ihtiyacımız var; bize para ver ve kredibilite imkânı tanı ki, biz, dışarıdan borçlanabilelim. Bu gerçeği, birtakım doktriner sapmalarla iktidarda başka türlü, muhalefette başka türlü söylemenin bir anlamı yok. Dün Sovyet Blokuna dahil olan ülkelerden Kızıl Çin dahi IMF'nin üyesidir ve IMF'yle ilişkilerini yürütmektedir.

Şimdi, bugün nedir; bugün, sizin, hepimizin, hiçbirimizin vatanseverliğinden, milliyetçiliğinden, Müslümanlığından... Hepiniz, benden daha milliyetçisiniz, daha Müslümansınız, benden daha çok vatanı seviyorsunuz; ama, Türkiye'nin gerçek bir tablosu var değerli milletvekilleri. Bugün, Türkiye'nin, dışarıya 115 milyar dolar borcu var; alacağımız 15 milyar dolarla birlikte, bu çıkıyor 130 milyar dolara. Türkiye'nin içborçları ise, bu son devalüasyonla birlikte, 65 milyar dolardan 50 milyar dolara düştü. Yani, toplam iç ve dış borçlarımızı topladığımızda, bizim, ülke olarak tüm gayrî safî millî hâsılamızın, üretimimizin tamamı borçlara gitmiş oluyor. Böyle bir ülkedeyiz.

Değerli milletvekilleri, şimdi, 2001 yılı bütçesinin normal şartlar altında işleyebilmesi için gerekli olan iç ve dış finansman miktarı 79 milyar dolar. Bizim, IMF kanalıyla Dünya Bankasından ve diğer ülkelerden temin edeceğimiz 15 milyar dolar, ihtiyacımızın yanında devede kulak kalıyor. 79 milyar dolara ihtiyacımız var, bulduğumuz dış kredi 15 milyar dolar. Bu dış kredinin ve IMF'nin vereceği paranın tek başına bir özelliği yok; ama, bir güven unsuru veriyor. Dünya ülkelerine ve kredi veren kuruluşlara şunu diyor: Türkiye'ye kredi verilebilir, tehlikeli değildir.

Şimdi, bu ekonomik tabloyu, yani, bu kadar büyük bir iç ve dış borç stokunu IMF yapmadı herhalde! Şimdi, değerli milletvekilleri, ben size sorarım; bugün kullanılmayan havaalanlarını, Alanya'da hiçbir uçağın kalkma şansı olmayan, dağa toslayacağı havaalanını getirip de Dünya Bankası mı yaptı?! Bugün kullanılmayan, maksimum kapasiteyle kullanılmayan otoban yolları, getirip de, Dünya Bankası, zorla "yapacaksın bunu kardeşim, yap" mı dedi?! Bugün, denize atılan çayları, Dünya Bankası ve IMF gelip "arkadaş, sen çayları topla, bu pancarları topla, stokla ve denize at" mı dedi?! Ama, bu atılan paralar, borç paralardı, dünyadan alınan borçlardı. (DSP sıralarından alkışlar)

Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bugün gelmiş olduğu ekonomik tabloda deniz bitti. Bugün, 21 inci Dönemin milletvekilleri olarak, dünyayı iyi okumak zorundayız; yani, dünya nereye gidiyor; bu giden dünyada, Türkiye'nin vizyonu ne olmalıdır; Türkiye neler yapmalıdır, bunu, net ortaya koymalıyız.

Bakın değerli milletvekilleri, yöneticiler, eğer, gelmiş oldukları koltuklarda öğreniyorlarsa, o koltuklardaki öğrenim, bir ülkeye çok pahalıya patlıyor. 1990'lı yıllarda, bu öğretim, Türkiye'nin yönetiminde, Türkiye'ye çok pahalıya patlamıştır. Bu politikalarla, artık, Türkiye bir yere gidemez ve 21 inci Dönemin parlamenterleri olarak bizler, Türkiye'nin yönelmesi gereken doğru stratejileri ve doğru politikaları uygulamak ve Türkiye'nin siyasal yapısını bu noktaya götürmekle mükellefiz. Eğer, biz, bu noktaya taşıyamaz ve gerçekleri ifade edemez, buna göre yapılanmaları sağlayamaz, politikaları oluşturamazsak, sokakta gezebilmeye ve milletvekiliyim diyebilmeye hiçbirimizin yüzü kalmaz.

Değerli milletvekilleri, deniz bitti; IMF'yle, oturup konuşmak zorundayız, dünyadan para bulabilmek için. Ben, burada, Türkiye'de ve yurt dışında yaşayan tüm insanlarımıza çağrı yapıyorum: Bekâra karı boşamak kolaydır; buyursunlar, insanlarımız, fedakârane -Türkiye'nin içindeki ve dışındaki insanlarımız- getirsinler, bu ülkemizi ve devletimizi bu borç batağından çıkaralım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Siz yıkın, onlar yapsın!..

GAFFAR YAKIN (Devamla) - Yani, IMF'den alacağımız para yerine -ki, alacağımız paralar, 15 milyar dolar zaten yetmiyor- Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milleti olarak, içeride ve dışarıda yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, hem Telekomun özelleştirilmesinde hem de Türkiye Devletinin finansmanında yardımcı olmak zorundayız; yani, bu konuda, IMF'nin, bir...

Özelleştirme konusuna gelince: Değerli arkadaşlar, özelleştirmeyi de doğru anlamak zorundayız. Eğer, sizin borcunuz varsa -şahsî ilişkilerden başlayalım- siz, bir taraftan borç aldınız ve borcunuzu ödeyemiyorsanız, size borç veren insanlar, gelirler, kardeşim, evvela, şu Mercedesini sat, Mercedese binme, şu villanı sat, şu yüzme havuzunu sat derler; yani, kişisel ilişkilerde dahi, insanlar böyle yaparken, birtakım ülkeler de, size, devamlı borç para vermek zorunda değillerdir. Her ülke ve her devlet, kendi ayakları üzerinde kalmak zorundadır. Biz, milliyetçiliğimizi ve Müslümanlığımızı, millî benliğimizi, bu tarzda, borç almayarak, başka insanlara borç verebilecek ekonomik yapılara ulaştırmakla sağlayabiliriz. Bu nedenle, yani, IMF konusunda atılacak doğru adım... Tabiî ki, IMF, özelleştirmede, gelip sizin en kârlı, para getirebilecek -bu, Telekomdur, Türk Hava Yollarıdır- kuruluşlarınızı satmanızı isterler; bu da kendi mantığı içerisinde tutarlı bir yaklaşımdır. Yani, sizin, zaten çalışmayan, zaten işe yaramaz olan bir kurumunuzu alıp, insanların o kuruma para yatırmaları, özelleştirme mantığında yoktur zaten.

Ülkenin millî güvenliği meselesine gelince; millî güvenlik meselesinde, 1919'un, 1920'lerin, 1930'ların teknolojisi ve bugün ulaşılan teknoloji açısından bakıldığında, uzman kuruluşlar, uzman kişiler, Telekomun satılmasının millî güvenliği tehlikeye düşürmediği noktasında teknik bilgi vermektedirler; ben o konunun uzmanı değilim.

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

GAFFAR YAKIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, en önemli sorun; evet, özelleşecek; ama, Türk Milletinin alınteriyle yapılmış olan bu Telekomun layık olduğu fiyata özelleştirilmesini elbirliğiyle sağlamamız lazım. Burada birinci öncelik, Türk Milletine ve Türk insanına düşmektedir. Tıpkı, British Telecomun özelleştirilmesinde uygulandığı gibi, bugün, bütün esnaf odalarıyla, ticaret odalarıyla, yurt içinde ve yurt dışında yaşayan insanlarla birlikte, ayağa kalkıp demeliyiz ki, evvela bize satın. Bunun değeri neyse -30 milyar, 40 milyar, 50 milyar dolar- bu fiyat üzerinden, tıpkı TÜPRAŞ'ta olduğu gibi, British Telecomda olduğu gibi, önce insanımıza gerçek fiyatından satmanın mücadelesini vermenin doğru bir yaklaşım olduğuna inanıyorum.

BAŞKAN - Sayın Yakın, toparlar mısınız efendim.

GAFFAR YAKIN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

İşte, bugün, bu uygulamada, bütün hepimize bir görev düşüyor, Türk insanına bir görev düşüyor. Telekomun layık olduğu fiyata özelleştirilmesini sağlamak ve Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda, gerekli finansmanı temin edecek tarzda bu satışı, özelleştirmeyi gerçekleştirmek, hepimizin görevidir. Bunu da, lafla gerçekleştiremeyiz. Yurt içinde ve yurt dışında yaşayan tüm insanlarımıza, yurttaşlarımıza buradan sesleniyorum: Gelin, yüzüklerimize varıncaya kadar, bütün imkânlarımıza varıncaya kadar, ülkemiz için seferber olalım.

Çok teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kabil.

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, konuşmacı yanlış bir yorumda bulunup, toplanan çayların denize döküldüğünü ifade etmiştir. Bu, yanlıştır; bunu düzeltmek istiyorum ve zabıtlardan çıkarılmasını istiyorum.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hangi çay döküldü?

BAŞKAN - Çay demedi efendim, tütün dedi.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Dedi efendim.

BAŞKAN - Çay dedi mi?

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Pancarlar denize mi dökülür?!

BAŞKAN - Yerinizden düzeltin efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkanım, kürsüden dinleyelim.

BAŞKAN - Çay demedi, tütün dedi; ama, neyse...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hayır efendim, hem çay hem pancarın denize döküldüğünü iddia etti.

BAŞKAN - Efendim, sizin iradeniz doğrudur.

Buyurun efendim.

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın konuşmacı, yanlış bir ifadeyle, çayın toplanıp denize döküldüğünü ifade etmiştir. Yıllardır, bu gibi düşünen arkadaşlarımız olduğu için, 1930'larda âdeta zorlanarak teşvik edilen çay tarımı, yıllar sonra devam eden enflasyon nedeniyle fiyatı düşmüş ve bugün, bölge halkını beslemez duruma gelmiştir.

Türkiye, çay tüketimi bakımından dünyada üçüncü ülkedir. Rize'de bu çay tarımı olmazsa, aşağı yukarı 200 000 ton kuru çay karşılığı döviz yurtdışına gidecektir. Bölge halkının tamamen, tek geçim kaynağı ve Karadeniz Bölgesinin, hatta Rize'nin ekonomisinin yüzde 100 bağımlı olduğu bir tarım ürünüdür. Dünyada yaş çay yetiştirme olarak Gürcistan ve Doğu Karadeniz Bölgesi en kaliteli çayın üretildiği yerlerdir; fakat, kendi içimizden, bu kürsülerden, hatta basından, biz, kendi değerimizi dünyaya karşı kötülemekteyiz.

Bu hafta çay kampanyası açılmıştır.

Yine, geçmiş yıllarda gerileme devam etmiş, dolar bazında en düşük fiyatlardan bir tanesi verilmesine rağmen, bu çok zor ekonomik şartlarda, zaten yıllardır fedakârlığa alışmış olan bölgemiz tarafından, bu fiyat yadırganmamıştır. Bu vesileyle, bu şartlarda, bu fiyatı veren hükümetimize, teşekkür ediyorum; ama, şunu da belirteyim ki; geçmiş yılların en düşük fiyatı verilmiştir. Bundan daha önemlisi, müstahsilin verdiği çayın bedelleri, bu gibi düşüncelerle zamanında ödenmezse, verilen fiyat da bir şeye yaramayacaktır. Çay bedellerinin zamanında ödenmesi için hükümetimizden gerekli ilgiyi bekliyor, çay kampanyasının hayırlı olmasını diliyor ve bu gibi zihniyetleri bir defa daha kınıyorum.

BAŞKAN - Efendim, mesele anlaşılmıştır...

AHMET KABİL (Rize) - Çay, ülkemize döviz getiren en önemli tarım ürünlerinden bir tanesidir.

BAŞKAN - Efendim, mesele anlaşılmıştır, çayı kurtardık...

Meseleyi anladım da, sizi anlayamadım, hem "en düşük fiyat verildi" diyorsunuz, hem de teşekkür ediyorsunuz; o, sizin âlicenaplığınız.

Teşekkür ederim efendim.

İkinci söz, İçel Milletvekili Sayın Akif Serin'in.

Buyurun Sayın Serin. (DSP sıralarından alkışlar)

AKİF SERİN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf, Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı konusunda kişisel görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23 Ekim 1840 tarihinde temeli atılan Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinden 1995 yılında ayrıldıktan sonra günün teknolojik koşullarına hızla intibak ederek büyük bir gelişme gösteren ve bünyesinde 74 bini aşkın personelin çalıştığı Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin özelleştirme çalışmalarına 5 Ağustos 1996 tarih ve 4161 sayılı Kanun çerçevesinde başlanılmıştır. 1996-2000 döneminde 22 milyar dolar civarında gelir elde eden ve bunun 11 milyar dolarını Hazineye yatırıp, kalanını, giderlerini karşılamak üzere kullanan Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin, söz konusu kanun kapsamındaki özelleştirme çalışmaları iki aşamalı olarak yürütülmüştür. Haziran 2000 tarihinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş hisselerinin yüzde 20'lik bölümünün blok satışını içeren bir ihale açılmasına rağmen, kayıt yaptıran yatırımcı olmadığından, söz konusu ihale iptalle sonuçlandırılmıştır.

Sektöre ilgi duyan şirketlerin ilgisini artırmak ve satışı kolaylaştırmak amacıyla, Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin hisselerinin yüzde 33,5'inin, uygun yönetsel haklar verilmesi suretiyle satışını öngören yeni bir ihale, 14.12.2000 tarihinde yapılan duyurularla açılmış, ihalenin Mayıs 2001'de sonuçlandırılması hedeflenmiştir; ancak, bu ihaleye de, özellikle uluslararası telekomünikasyon piyasasında yaşanan dışsal faktörlerden dolayı yatırımcılar ilgi göstermemiştir.

Sekiz yıl önce yaklaşık 20 milyar dolar değer biçilen Türk Telekomünikasyon A.Ş, eğer o günün koşullarında özelleştirilmiş olsaydı, elde edilen gelirle içborç stokumuz sıfırlanıyor ve ülkemiz içborç sarmalından kurtuluyordu. O günden bu yana içborç için ödediğimiz rakamların yatırıma dönüştürülmesi durumunda, bugün bambaşka bir Türkiye gerçeğiyle karşılaşabilirdik. Dolayısıyla, bugün gelinen noktada, her geçen gün bir kayıp olmakta ve bu yüzden bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin özelleştirilmesi sağlanmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya telekomünikasyon sektöründeki gelişmeler ve özellikle ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum paralelinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş hisselerinin özelleştirilmesine ilişkin satış stratejisinin yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, uluslararası telekomünikasyon piyasasının içinde bulunduğu mevcut durum da göz önünde bulundurularak, Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin hisseleri için yeni bir özelleştirme stratejisi belirlenebilecektir.

Blok olarak satılacak hisse oranının artırılması halinde, şirkete olan talep artacak ve şirketin çoğunluk hissesine sahip olacak, rekabete açık ortamdan gelen tecrübeli bir stratejik yatırımcı, şirkete, yönetim ve teknik tecrübesi yanında finansal imkânlarını da aktaracak, ülkemizi, Dünya Ticaret Örgütüne serbestleşme taahhütleri doğrultusunda yaklaşmakta olan rekabet ortamını hazırlayacak, servis kalitesini yükseltecek, yeni servis imkânları sunacak ve bu sayede şirketin gelirlerini artıracak; yurt içerisinde ve yurt dışında yeni iş imkânları sağlayacak; yeni dünya konjonktüründe çok önemli olan, özellikle Türkiye'nin yakın çevresinde diğer firmalarla konsolidasyona imkân hazırlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bunların sağlanması amacıyla, şirketin çoğunluk hisselerinin satışına imkân veren yeni bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu tasarı, telekomünikasyon hizmetlerinin etkin, güvenilir ve verimli olarak yeni teknolojik gelişmeler ile ortaya çıkan ve giderek artan ihtiyaçlara kamu hizmeti niteliği çerçevesinde cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de telekomünikasyon sektörünün yeniden yapılandırılması için ilk girişim, 27 Ocak 2000 tarih ve 4502 sayılı Yasayla olmuştur. Bu yasayla, telekomünikasyon sektöründe çok önemli yapısal değişikliklere gidilmiştir.

Ancak, yaşanan gelişmeler karşısında, anılan kanunla getirilen düzenlemelerin günün koşullarına uyumlaştırılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu, sadece ülkemizde değil, gelişmiş ülkelerde de yaşanan bir vakıadır. Başta Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD olmak üzere birçok ülkede, telekomünikasyon piyasalarını düzenleyen mevzuatı değiştirme hazırlıkları sonuçlandırılma aşamasına gelmiştir.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında bu tasarının asıl amacı, yeniden yapılandırılan telekomünikasyon sektöründe düzenleme ve denetleme görevleri verilen idarî ve malî özerkliği haiz Telekomünikasyon Kurumunun yetkilerinin kurumun niteliğinde uygun olarak genişletilmesi, sektörün rekabete açılmasının sağlanması ve bu doğrultuda Türk Telekom hisselerinin satışına ilişkin yeni düzenlemeler yapılmasıdır.

Lisanların devrinde kurum tarafından hazırlanan planlar, belirli aralıklarla Ulaştırma Bakanlığı kanalıyla Bakanlar Kuruluna iletilecek, Bakanlar Kurulunun onayladığı bu planlar çerçevesinde düzenlemeleri kurum yapacaktır. Ayrıca, bunların asgarî değerleri de Bakanlar Kurulunca onaylanacaktır. Yani, bu teklifle, yürütmenin en üst organı olan Bakanlar Kurulunun bu faaliyetleri düzenlemesi ve izlemesi güvencesi getirilmiştir.

Ayrıca, yakın bir gelecekte gerçekleştirilmesi hedeflenen Türk Telekom hisselerinin özelleştirilmesine ilişkin satış stratejisinin, son dönemde global telekomünikasyon piyasalarında yaşanan konjonktürel değişim paralelinde yeniden düzenlenmesi de gereklilik arz etmektedir. Bu bağlamda, Türk Telekom hisselerinden, devamı süresince, tekel mahiyetinin yaratabileceği sakıncalar da dahil, ekonomik ve güvenlikle ilgili olarak, millî yararların korunması amacıyla, şirketin yetkili kurullarında alınacak kararlarda devlete söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisse, diğer adıyla altın hisse haricindeki tüm hisselerinin satılabileceği hükmü de getirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla, Türk Telekomdaki kamu payı yüzde 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tekelinin kaldırılacağı hükmü getirilerek, kamu tekelinin özel tekele dönüşmesi engellenmiş, telekomünikasyon piyasasının serbestleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu serbestleştirme sonucu, telekomünikasyon piyasasında yatırımların ve buna paralel olarak istihdamın artması, tüketicilere verilen hizmetlerin çeşitlendirilmesi, fiyatlarının düşmesi ve en önemlisi, devlet müdahalesinin en aza indirilmesi sağlanacaktır.

Millî yararların korunmasını teminen, Türk Telekom ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî Savunma Bakanlığı ve ülke güvenliği, emniyet ve asayişle ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak imzalanan tüm sözleşme ve protokollerin geçerliliğini aynen koruyacağı esasa bağlanmaktır.

Türk Telekom hisselerinin satışında, Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerine yüzde 5 pay ayrılacaktır. Bu payın satışı, halka arz yöntemiyle ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Telekom tarafından yürütülmekte olan uydu hizmetlerinin millî güvenlik ve ülke savunması açısından stratejik önemi dikkate alınarak, bu hizmetleri yürütmek üzere, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında iktisadî kuruluşların kurulması da getirilen hükümler arasında yer almaktadır. Bu uydu şirketi, şu anda Türk Telekomun işlettiği Türksat uydularını işletecek ve gerektiğinde, Türk Telekoma altyapı olarak kiralayacaktır.

Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesi durumunda, bu kuruluşta çalışan 657 sayılı Yasaya tabi personel ve sözleşmeli personelin özlük haklarının güvence altına alınması amacıyla düzenlemelere de gidilmiştir.

Türk Telekomun blok hisse satışının ardından, stratejik ortak ile devlet arasında bazı anlaşmalar imzalanacaktır. Bu anlaşmaların başında hissedarlar anlaşması gelmektedir. İmtiyazlı hisseye ilişkin olarak bu kanunda belirlenen kapsamın dışında da bazı hususların belirtilmesi gerekiyorsa, bu hususlar hissedarlar anlaşmasında açıkça yer alacaktır. Söz konusu hisse satışı işlemi, Rekabet Kurumunun onayından geçirilecektir. Nihaî devir işlemine Bakanlar Kurulu karar verecek ve bu karar, Cumhurbaşkanının onayından geçecektir. Dolayısıyla, Türk Telekomun hisse satışında devletin menfaatının azamî korunması ve yeni yapıda, şirketin yükümlüklerinin net olarak belirlenmesi için gerekli her türlü mekanizma kurgulanmış bulunmaktadır.

Hükümetimizin ve Meclis komisyonlarımızın çalışmalar sonucu ortaya koydukları ve Yüce Meclisimize sundukları bu yasanın, tüm milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Serin, teşekkür ederim.

Efendim, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Soru-cevap kısmına geçiyorum.

Sayın milletvekilleri, lütfen, sorunuzu kısa ve net sorarsanız, birçok arkadaşınıza da bu imkânı tanımış olursunuz; o da, hayırlı bir iştir.

Evvela, Sayın Yalman'dan başlayacağım; çünkü, o, tasdik etti.

Buyurun.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Delaletinizle, aşağıdaki sorularımın Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmasını arz ediyorum.

Birinci sorum: Sayın Bakan, hükümetin getirmiş olduğu tasarının 1 inci maddesinde "hisselerin özelleştirilmesi Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" denildiği halde, Bush'un mektubundan sonra, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda "Ulaştırma Bakanının görüşü alınır" denilerek değiştirilmiştir. Bu değişiklik, Bakanlığınızı tezyif etmiyor mu, sizi incitmiyor mu? Eğer böyle değilse, medyaya, Türk Telekomun özelleştirilmesi konusunda bir hayli yakınmalarınız olmuştu; niçin bunlar oldu? Eğer böyleyse, niçin istifa etmiyorsunuz?

İkinci sorum: Türk Telekomun bu şartlarla özelleştirilmesi stratejik açıdan riskli ve tehlikeli değil mi?

Üçüncü sorum: Uluslararası sermaye, Telekomun özelleştirilmesini, Türkiye'ye yardım konusunda baskı vasıtası olarak kullanıyor mu? ABD Başkanını Türk Telekomun özelleştirilmesi niçin bu kadar ilgilendiriyor ki, Türkiye'ye âdeta talimat gibi bir mektup gönderiyor? Medyaya "10 emir" diye yansıyan konu, sizi incitmedi mi, devlet haysiyetimizi zedelemedi mi?

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Bir son soru Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Yok; artık yok.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Son soru Sayın Başkanım; istirham ediyorum...

Sayın Bakan, Türk Telekomun özelleştirilmesindeki bazı kriterlere, zatıâliniz, Anayasaya aykırı diye karşı çıktınız. Şu anda, mevcut yasa tasarısında bu Anayasaya aykırılıklar giderildi mi; giderilmediyse, niçin oraya oturuyorsunuz?

Bir diğer konu "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini okuyun" diyordunuz... "Ülkeyi idare edenlerden bazıları müstevlilerin emelleriyle kendi emellerini tevhit edebilirler. Bunlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler" cümlesini ifade etmek istiyordunuz; ne oldu? Bu tasarıda, müstevli emelleri var mı; gaflet, dalalet ve hatta ihanet gibi, bizi sıkıntıya sokabilecek bir konum var mı?

Teşekkür ediyor, arz ediyorum.

YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Bu, soru mu, yorum mu?!.

BAŞKAN - Bu soru kabul olmadı zaten efendim.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, en önemli soru bu; Sayın Bakanımızın işaretleri de öyle gösteriyor.

BAŞKAN - Telekomun neresine giriyor o soru?

Buyurun Sayın Elkatmış.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Bakandan şu soruların açıklanmasını istiyorum.

Soru 1- Türk Telekomun 1999 ve 2000 yıllarında ödediği her türlü verginin miktarı ne kadardır? Yine, Türk Telekomun 1999 ve 2000 yıllarındaki net kârı ne kadardır? Bunları öğrenmek istiyorum.

Soru 2 - Tasarıda ek madde 29'da, Telekomdaki kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesi halinde, hisse devir sözleşmesinin imzalanmasından otuz gün sonra, çalışanların başka kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirileceği söyleniyor; ancak, çalışanlarda bir huzursuzluk var, o yüzde 50'nin altına düşmeden evvel de bir azaltmaya gidilecek mi? 74 000 kişi huzursuz, Sayın Bakan bu konuda bir açıklama yaparsa, bu çalışanlar da huzurlu olur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Bitmedi Sayın Başkanım, müsaade ederseniz.

Yine, 4502 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre, Haberleşme Yüksek Kurulu kurulmuştu. Bu kanunun, yine, ekinde de, Teftiş Kurulu olmasına rağmen, Haberleşme Yüksek Kurulu, Teftiş Kurulunu lağvetmiştir. Teftiş Kurulu niçin lağvedilmiştir? Bu kurum niçin denetimsiz bırakılmıştır? Kurum denetimsiz kaldığından dolayı da, kurum başkanı ve üyeleri de her şeylerini kendileri tayin ediyorlar. Mesela, kurum başkanına 700 milyon lira kira yardımı, üyelere 600 milyon lira kira yardımı yapıyorlar ve devam ediyor.

Kurumun Bakanlık yanında binası olmasına rağmen, iki yıllığına, başka bir yerden 62 500 dolara bina kiralanıyor ve buraya 1 trilyon liranın üzerinde usulsüz para harcanıyor. Ayrıca da, Çetin Emeç Bulvarı üzerinde yeni bir arsa alınıyor 4 trilyon liraya. Halbuki, bu kurumun, Ulaştırma Bakanlığının yanında kendi binası vardır. Halktan fedakârlık istenilirken, bu kadar da sıkıntı varken, niçin bu savurganlık yapılıyor? Bu konuda Sayın Bakan bir araştırma yapacak mı?

Son sorum Sayın Başkanım: Kurum personeline verilecek harcırahları da kendileri tayin ediyorlar. Mesela, yurt dışında, başkana 400 dolar, başkan yardımcılarına 350 dolar veriliyor. Buna bir sınır getirmeyi düşünüyorlar mı?

Kurumun bütçesi de repoda tutuluyor. Halbuki paraya ihtiyaç var. Bunu da genel bütçeye katmayı düşünüyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Aslan Polat, bari, siz kısa soru sorun, bir kişiye daha soru sorma şansı vermiş olayım.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Bakanıma bir soru soracağım; ama, biraz uzun olabilir, kusura bakmasın.

BAŞKAN - Yorumsuz sorarsanız... Uzun sorun; ama, yorumsuz sorun lütfen.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Ama, benim konuşma hakkımı vermediniz,  DSP'lilere konuşma hakkı verdiniz. Onlara niye konuşma hakkı verdiniz; onlar hükümet; ben konuşacaktım burada muhalefet olarak!

Sayın Bakanım, özelleştirmelerde, Sırp Telekomunun yüzde 49'unun Yunanistan tarafından alınması, Ermenistan Telekomunun yüzde 90'ının Yunanlılar tarafından alınması, Romen Telekomunun yüzde 35'inin Yunanlılar tarafından alınması sizi biraz rahatsız ediyor mu, bazı düşüncelere sevk ediyor mu özelleştirmenin çok savunulduğu bugünlerde?

İkincisi; Sayın Bakan, üzerinde önemle düşünülecek şu soruyu da Plan ve Bütçe Komisyonunda sormuştur; demiştir ki: "FBI ve CIA neden Amerika Birleşik Devletlerinde hâlâ telekom işine karışmaktadır, neden İsrail hâlâ bağımsız ve denetleyici bir kuruluş kurmamıştır, denetimi bakanlık dışında hiçbir yere vermemiştir. Güvenliği olan tüm ülkelerde bu böyledir."

Sayın Bakanın bu görüşleri doğrudur; ama, bir doğru daha vardır. Sayın Bakanın bu görüşleri, bu hükümetçe kabul görmemiş ve kendi Bakanlığıyla ilgili bu tasarıda, tabiri caizse, Sayın Derviş ile girdiği ikili mücadelede taca atılmıştır. Bunun en önemli ispatı, Sayın Bakan, tasarıyı Plan ve Bütçe Komisyonuna sunarken yaptığı konuşmada, ilk sunuşunda, tasarının 1 inci maddesini Komisyona şöyle sundu: "Şirket anasözleşmesinde yapılacak değişikliklerin şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar Ulaştırma Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe gireceğine ilişkin hüküm."

Aynen böyle sundu, böyle olacak dedi; fakat, tasarı Komisyonda Sayın Bakan tarafından sunulup, açılış konuşması yapılıp, tümü üzerinde konuşulup, maddelere geçildikten sonra, Sayın Derviş'in bu tasarının bu şekline itiraz edip rest çekmesi üzerine değişiklik yaptı, kendi dediğini değiştirdi ve "şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar anasözleşmede yapılacak değişikliklerde Ulaştırma Bakanının görüşü alınır" şekline çevirdi. Yani, tasarıyı getirdikten ve Komisyona sunduktan sonra bile sahip olamadınız.

Sayın Bakanım, o zaman, size, bu konuda, Sayın Celal Adan'ın -üzülseniz de üzülmeseniz de soracağım- Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduğu soruyu ben de soruyorum: Sayın Bakan, Türkiye'ye ne oldu? Siz hâlâ bu hükümette ne arıyorsunuz Sayın Bakan?!

Son olarak da bütün MHP'lilere bir soru soruyorum... (MHP sıralarından gürültüler)

ALİ GEBEŞ (Konya) - Milletvekilinin milletvekiline soru sorma hakkı yok.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Bir zamanlar gururla okuduğunuz Ömer Seyfettin'in "Diyet" adlı hikâyesini bir daha okumayı düşünür müsünüz?

Saygılar sunarım.

BAŞKAN - Sayın Mükerrem Levent, buyurun efendim...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Levent, sırasını bana vermişti efendim.

Sayın Öztürk, buyurun.

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, aracılığınızla ilgili bakandan sormak istiyorum. Türk Telekom yaklaşık iki aydır, hem Türk medyasını hem de Türk siyasî hayatını işgal etmektedir. Acaba Türk Telekomun özelleşmesi gerçek anlamda bir özelleşme midir, yoksa, medyanın ve birkısım siyasîlerin söylediği gibi, peşkeş çekilme midir? Bunun cevabını istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Hüseyin Arı, buyurun.

HÜSEYİN ARI (Konya) - Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Bakana bir soru tevcih ediyorum.

Sayın Bakanım, günümüz teknoloji ve bilim çağında, harp konsepti, atmosfere hâkim olan harbi kazanır tarzındadır, yani bugünün savaşları, güçlü ve etkin bir elektronik harp, haberleşme ve telekomünikasyon örgütlenmesi ile teşkilatlanmasına dayanmaktadır. Körfez harekâtında daha savaşın birinci gününde, ABD ve müttefiklerinin üstün elektronik harp gücü ile Irak'ın haberleşme sistemini felç etmesiyle, Irak Ordusunun haberleşmesini yok ederek, harbin kaderi birinci günde Irak aleyhine tayin edilmiştir.

Ülkenin güvenliği ve bekasıyla son derece önem arz eden bu Telekom Yasasında barış ve sefer şartlarında, ülkemizin tam kontrolü sağlanabilecek midir?

Teşekkür ederim.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Kısa ise sorduracağım, Bakanın cevap verme imkânı kalmadı. Kısa mı?..

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Bana gelince hep kısa sor diyorsunuz.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Müsaade edin bir de ben derdimi anlatayım.

BAŞKAN - Vallahi siz bilirsiniz efendim, bu kaideyi siz koymuşsunuz, 10 dakika... Benim için fark etmez.

Buyurun.

NİDAİ SEVEN (Ağrı)- Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın Bakanıma şu soruları sormak istiyorum:

Sekiz yıldır özelleştirilemeyen Telekomda, 1993 yılında iki firmaya 500'er milyon dolarla lisans verilerek, Türkiye'deki GSM sayısı 400 000'e ulaşıncaya kadar bu firmalarla sınırlandırılma yapılmıştır ve duyduğumuz kadarıyla, 12 milyona gelene kadar ilk defa GSM 1800 ihalesi gerçekleştirilmiş ve altı kat yüksek fiyatla. Acaba, 1993 senesinde verilen 500 milyon dolarlık fiyat, neden sekiz sene sonra daha yüksek fiyatla verilmiş ve bu konuyla ilgili bir soruşturma var mıdır? Devlet ne kadar zarara sokulmuştur?

Birinci sorum bu.

İkinci sorum: Acaba, Türk Telekomun elde ettiği gelirlerin Hazineye katkısı son beş yılda ne kadar olmuştur?

Son sorum: Telekomda yapılacak özelleştirmelerle ilgili kadrolu memur, kadrolu işçi ve kapsamdışı personelin durumu ne olacaktır? Bu konuda Sayın Bakanımdan bilgi talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Ömer Barutçu Beyefendinin soruları hakkında açıklamalarda bulunmak istiyorum.

Türkiye'ye sayısal teknoloji 1985 yılında girmiştir. 1985-1990 yılları arasında sayısal santrallar üzerinden katmadeğerli hizmetler verilmemiştir. Yalnızca santral ve transmisyon sayısallaştırılmış; ancak, gerek bu yıllar arasında gerekse 1990'lı yıllarda katmadeğerli hizmetler servise verilememiştir. Yine bu yıllarda, yalnızca sayısal hizmetlere yönelik değil, diğer katmadeğerli hizmetler de servise verilmemiştir.

Kablolu TV yatırımlarının yeterli olmadığı ifade edilmektedir. Türk Telekom, yalnızca kablolu TV'yle değil; aynı zamanda, yeni uzaya gönderilen Türksat-2A uydusu üzerinden sayısal uydu platformu kurarak, direkt uydudan iletişim yapacak projeyi hazırlamaktadır.

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - O da bizim projemiz... O uyduyu da biz yaptık; bizi mahkemeye verdiniz.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Kablolu TV projesi için ise, tüm Türkiye'yi kapsayacak bir ihale yapılma aşamasında olup, bu konuda önemli bir adım atılacaktır.

Türk Telekom, kablolu TV üzerinden yalnızca televizyon değil, aynı zamanda yüksek hızlı internet erişimini bizim dönemimizde sağlamıştır. Şu anda, kablolu TV üzerinden 10 000'e yakın internet abonesi bulunmaktadır. Kablolu TV şebekesi, Sayın Barutçu'nun bahsettiği dönemde de teknolojik gelişmeler geçirmiştir. O dönemde analog olan yayınlar, şimdi sayısala dönüştürülmüş, 45 olan televizyon kanalı 90'a çıkarılmış; altyapı çalışmaları devam etmektedir. Uydu projesi benden evveldir. "Yiğidi öldür, hakkını yeme" derler...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - O da bizim projemizdi Sayın Bakan, insaflı cevap verin.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Barutçu, bir dakika eğer.. Bir dakika...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Söylediklerinizin hiçbirisi doğru değil!

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Barutçu, benim dönemimden evvel planlanmıştır. Uydu...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Siz yanlış söylüyorsunuz!..

BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayalım.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Şimdi, eğer, böyle karşılıklı... Ben sizi dinlerken hiçbir şey söylemedim.

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Ama, yanlış söylüyorsunuz!..

MEHMET TELEK (Afyon) - Dinle, dinle!..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Bunlar yanlış değil.

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Gelin, açıkoturuma çıkalım o zaman.  (MHP sıralarından gürültüler)

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Efendim, benden evvel planlanmıştır... Müsaade edin...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Söylediğin şeyler yanlış!..

MUSTAFA ZORLU (Isparta) - Utandın mı Barutçu?!

BAŞKAN - Efendim, istirham ederim... Bir dakika efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Siz istediğiniz kadar konuşun, Sayın Meclis, değerli üyeler; ben de bildiğimi okuyacağım anlamında değildir. Söylediklerim zabıtlara geçmektedir. Bunların hesabını, burada, her zaman verebiliriz; karşılıklı, gerekirse, bilgilerimizi, burada tartışabiliriz. Ben dinledim, sorulara cevap veriyorum.

Lütfen, Sayın Başkanın, Sayın Barutçu'yu biraz daha uyarmasını rica ediyorum.

Benden evvel planlanan bir projedir. "Yiğidi öldür, hakkını inkâr etme" diyorum ve Sayın Oğuz Tezmen'e, huzurunuzda teşekkür ediyorum katkılarından dolayı. İktidar milletvekili ve bakan, muhalefet milletvekili eski bakana teşekkür ediyor; bu, benim tabiatımdandır.

Ölmüş bir projeydi, biz dirilttik; masraflarını biz yaptık; Allah nasip etti, yörüngesine yerleştirdik; İngiltere ile Çin arasında, Türkçe bilen, Türkçe konuşan her eve girecektir. Türkiye'yi tanıtma faaliyetleri içinde -istediğimiz- bugüne kadarki en büyük şansı yakalamış durumdayız; o şansı, inşallah, iyi kullanacağız.

Daha evvelki dönemlerde analog olan yayınlar şimdi sayısala dönüştürülmüş, 45 olan televizyon kanalı 90'a çıkarılmış, altyapı çalışmaları da devam etmektedir.

Personel giderlerinin yüzde 40'lara ulaştığı belirtilmektedir. Bu rakam aşağı yukarı doğrudur; ama, bu giderlerin, müsaade ediniz, 1990-1994 yılları arasında alınan elemanlardan kaynaklandığını da unutmayalım.

MEHMET PAK (İstanbul) - Kaç kişi alınmış?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Benim dönemimde, 2000 yılında, alınan 544 garibandır.

Yeni yönetimin iyi çalışamadığı söylenmektedir.

Yeni gelişen teknolojiye göre, Türk Telekomun yeni yönetimi, aşağıda sayılan bazı katma değerli hizmetleri devreye vermek üzeredir, bunların çoğu projelendirme aşamasındadır.

İnternet altyapısı geniş bantta hızlı internet erişimi olarak planlanmış, transmisyon için 220 milyon dolar yatırım yapılmıştır.

1980-1998 yılları arasında sabit telefonlar üzerinden verilmeyen katma değerli hizmetler (video, konferans, görüntülü telefon gibi hizmetler) yüksek bant ve hızlı olarak devreye verilme aşamasındadır.

İnternetle erişim yalnızca telefon üzerinden değil, geniş bantlı olarak kablolu televizyon, kablosuz erişim hizmetleri de verilmeye başlanmıştır.

Sabit telefon santralı akıllı şebeke haline getirilmektedir. Böylece, yine 1980-1996 yılları arasında yapılmayan yatırımlar son iki yılda gündeme getirilerek sabit telefon santralları üzerinden voice mail, tele oylama, ücret paylaşımı gibi hizmetler de devreye verilmek üzeredir.

Türk Telekom "aycell" adlı bir GSM şirketi kurmuştur. Şu anda bu şebeke 7 ilde anten montajlarını bitirmiş, bu ayın sonunda hizmete verilecektir ve telefon fiyatlarının yüzde 50 ucuzladığını hepiniz biliyorsunuz. Ödemeli telefon gelmesinden artık korkmayacaksınız. Bir süre sonra bunlar daha da ucuzlayacaktır. Rekabet böyle getirilir. 

Yine, Türk Telekom, uluslararası kablolu fiber optik projesini deniz altından gidecek şekilde planlamıştır; bu konuda yabancı şirketlerle ve ülkelerle müzakerelerine devam etmektedir.

Bu projeler son beş yılda yapılamayan yatırımlardır. Bunlar yapıldığı takdirde -ki, bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla çalışmalar da yürüyor- Türk Telekom, dolayısıyla Türkiye de 15 sene ileriye gidecektir.

Sayın Barutçu'ya, bu, bugünkü konumuzla ilgili değil; ama, kısa bir malumat için arz ediyorum; daha geniş malumatı sayın Meclisimize ileride arz edeceğim.

Havaalanları durumuna gelince; müsaade ederseniz, isim isim sayıp kimseyi incitmek istemiyorum şu arada.

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Mersin Havaalanını söyle.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - 1994-1998 arasında 26 tane havaalanı ihalesi yapılmıştır.

1994-2000 yılları arasındaki balıkçı barınakları faciasına gelince; 148 adet balıkçı barınağı ihale edilmiştir, bunlardan 6'sı tarafımdan açılmış, 6'sı da açılışa hazır beklemektedir. Ben, balıkçı barınaklarında bir standart getirdim; verimlilik esasına göre sıraladık, bölgenin durumu esasına göre sıraladık ve bunlara kaynak aktarmasını fazlalaştırdık. Felaket, tabiî afet veya benzeri şeylerle boşu boşuna denize taş dökülüp, çakıl dökülüp, bir sene üzerinden geçtiği zaman hiçbir şey ifade etmeyen hale gelen duruma son verdik. Yirmiiki senedir bitmeyen balıkçı barınakları vardı, bunların bir bölümünü iptal ettik. 148 balıkçı barınağından 48 tanesi hızlandırıldı ve ekonomik bulunduğu için öne alındı, diğerlerine para verilmedi. Bu yüzden,  çok insanın gazabına uğradık; ama, bu politika değişmeyecektir ve devam edecektir.

Benim zamanıma gelince; 1999 ve 2000 yıllarında ve halen şu ana kadar hiçbir balıkçı barınağı ihalesi yapılmamıştır, hiçbirisi de programlanmamıştır; çünkü, Türkiye'nin buradan kaybedeceklerinin, mevcutları bitirmek suretiyle öne alınması politikası takip edilmiştir. Eğer bugünkü fikrimi soruyorsanız, önemli bir değişme, gelişme olmadığı takdirde, beş yıl daha balıkçı barınağı ihalesi yapmak yanlıştır. Evvelki yapılmış olanlardan bitirebildiklerimizi bitirmek mecburiyetindeyiz.

Havaalanı meselesine gelince; her ile bir havaalanı denildiği için, bu politika, zengin Türkiye'nin politikasıdır, değiştirilmiştir. Biz, burada bir ölçü getirdik; verimli olmayan, verimliliği ispat edilmeyen, yapılmış olan verimlilik analizleri kontrol edilmek suretiyle doğrulanmayan hiçbir yere havaalanı yapmayacağımızı söyledik; bu sözümüzde de duruyoruz. "Mersin Havaalanı" diyorsunuz. Gelin, bütün evraklarını vereyim; yüzde 6 nispetinde verimlilik ortaya çıkmıştır. Bu proje de benim zamanımdan evveldi. Doğrusunu seçip ortaya koydumsa, bunun tenkit edilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Bakan, doğuya avantaj tanımak lazım. Olmaz ki...

BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayalım... Yok böyle bir usulümüz... Lütfen...

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Sayın Başkan, devam etmek istiyorum.

Sayın Veysel Candan'ın soruları, bu konuyla ilgili olarak önemli açıklamalar yapmamı gerektirmektedir.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Onları kürsüden cevaplandırsanız... Konuşmacılara kürsüden cevaplandırın.

BAŞKAN - Bitiriyor efendim...

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) -Türk Telekom ile Silahlı Kuvvetler arasındaki ilişkilere gelince...

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sorulara geçin, sorulara cevap verilmedi daha.

BAŞKAN - Bitiriyor efendim...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?

BAŞKAN - Efendim, usulümüzde yok böyle bir şey. Bitiriyor Sayın Bakan efendim. Arkadaşlarımız suallerini sorarken...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Konuşmacıya oradan cevap olur mu?

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - İki senedir ilk defa Meclise geliyorsun, dinle!

BAŞKAN - Sayın Barutçu, arkadaşlarımız suallerini sorarken biraz fazla uzattılar, Sayın Bakan da cevap veriyor.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Ama Sayın Bakan sorulara cevap vermiyor ki... Kürsüden  konuşsun.

BAŞKAN - Efendim, siz susarsanız bir dakikada bitirecek.

Sayın Bakan, bitirir misiniz efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Devam edebilir miyim efendim?

BAŞKAN - Yazılı cevap verin, bitsin efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Müsaade edin birinin cevabını vereyim, diğerlerini yazılı vereceğim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, müsaade eder misiniz, 1 inci maddede size söz vereyim, bunları konuşun.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Pekâlâ.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati : 16.17

 

 

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.27

BAŞKAN: Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 101 inci  Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

677 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. – Telgraf ve Telefon Kanunu,Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı: 677) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesinin oylanmasına geçmeden önce, yoklama talebi vardır; şimdi, yoklama isteyen sayın milletvekillerini arayacağım.

Avni Doğan?.. Burada.

Fethullah Erbaş?.. Burada.

Lütfi Yalman?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Yahya Akman?.. Burada.

Mehmet Özyol?.. Burada.

Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sait Açba?.. Burada.

İsmail Alptekin?.. Burada.

Nurettin Aktaş?..Burada.

Rıza Ulucak?..Burada.

Ali Oğuz?..Burada.

Mehmet Ali Şahin?..Burada.

Eyyüp Sanay?..Burada.

Hüseyin Arı?..Burada.

Mustafa Baş?..Burada.

Salih Kapusuz?..Burada.

Musa Uzunkaya?..Burada.

Sabahattin Yıldız?..Burada.

Süleyman Arif Emre?..Burada.

Akif Gülle?..Burada.

21 sayın milletvekili burada efendim.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan...

BAŞKAN -Buyurun.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, 100 kişilik bir muhalefet, 350 kişilik bir iktidar grubu var, bir de sizin böyle uygulamalarınız var; hakikaten...

BAŞKAN - Efendim, vallahi, iki gündür, zatıâlilerinizin itirazlarına ve karışmasına aklım ermiyor. İstirham ediyorum... Gene başa döndük, iki sene evveline... İstirham ederim efendim.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Biz, Genel Kurulda kimse yokken yoklama yapılmasını istiyoruz; siz, 5 dakika ara veriyorsunuz, böyle bir usul çıkardınız efendim...

BAŞKAN - Efendim, bırakın; biz, usul filan çıkarmadık; Başkanlık istediği anda birleşime ara verebilir.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) -Ama efendim bunun için ara veriyorsunuz.

BAŞKAN - Ne için ara veriyorum efendim?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Toplansınlar diye veriyorsunuz.

BAŞKAN - Salonda 187 kişi vardı ara verdiğimde. İstirham ederim... Vazgeçin bu işten.

Malum 6 gündür Meclis idare ediyoruz; siz de, bize tolerans göstereceksiniz. İstirham ederim... Ben, makine miyim, bizim arkadaşlar makine mi?!. Haydi, beni düşünmüyorsunuz, buradaki memur arkadaşları da hiç düşünmüyorsunuz.Onların ihtiyaçları...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Biraz insaf edin.

BAŞKAN - Tamam efendim... İstirham ederim...

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN- Efendim, yoklamada çoğunluğumuz vardır.

 

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. – Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/859) (S. Sayısı 677) (Devam)

BAŞKAN- Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TELGRAF VE TELEFON KANUNU, POSTA, TELGRAF VE TELEFON

İDARESİNİN BİRİKTİRME VE YARDIM SANDIĞI HAKKINDA

KANUN İLE ULAŞTIRMA BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE

GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI

HAKKINDA  KANUN TASARISI

MADDE  1. - 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun değişik 1 inci maddesinin ikinci ve  dokuzuncu  fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Şirkette kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar ana sözleşmede yapılacak değişikliklerde  Ulaştırma Bakanının görüşü alınır."

"Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekoma uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile millî güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır."

BAŞKAN- 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok uzun konuşmayacağım.

Kahramanmaraş dolaylarında bir baykuş yaşar, uçtuğu zaman vücudundan bir koku çıkar -bu, bilimsel kitaplarda var- bütün kuşlar çığlık atarak, onun uçtuğu istikamete doğru uçmaya başlar. Sonra, baykuş, onların içerisinden bir tanesini seçer yer; gürültü, tantana, dağılır. Biz de, millet olarak, hükümet olarak, çok garip bir parfüme doğru koşuyoruz. Anladığım kadarıyla bu kanun çıkacak, milletvekili arkadaşlarımızın ilgisi büyük, şimdiye kadar olanlardan daha büyük.

Bugünkü gazete başlıkları çok kanıma dokunuyor, gururumu incitiyor, onurumu kırıyor, Türk Milletinin bir ferdi olarak. Aşağı yukarı bütün köşe yazarları Türkiye'nin müstemleke olduğunu söylüyor. Sayın Başkanım birisine çok ciddî tepki gösterdi, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Ben de teşekkür ederim.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Çocukluğumda, ben yetişirken, 6 ncı Filo taşlanırdı bu ülkede, benim hep kafam karışırdı, bir türlü anlayamazdım, bu iş hoşuma da gitmezdi; bir şey söylediğimiz zaman Amerikancı ilan edilirdik. Nereden nereye gelmişiz; 6 ncı Filoyu taşlayanlar nerede biz neredeyiz... Hâlâ kafam karışık doğrusu.

Şimdi, elimde bir gazete var "Ne Mutlu Türküm Diyene" başlıklı... "Bush'un Dediği Oldu" manşetini taşıyor. İşte, bu, gururuma dokunuyor benim. Orta Doğu Gazetesinin başlığı "Bush'un Dediği Oldu" Bu, beni sıkıntıya sokuyor, bu, beni üzüyor.

Bu noktaya şöyle geldik, böyle geldik, nasıl geldiysek geldik; ama, titreyip kendimize döneceğimiz zaman şimdi. Bunun yolu, memleketin değerlerini oraya buraya vermek değil. Bakın, Sayın Bakanın verdiği veriler 50 milyar dolarlık bir şey; kaça satılacak; 2 milyara, 3 milyara. IMF ne verecek; 15 milyar, yani, çok korkunç bir ticaret. Bize yakışır bir ticaret değil, Türkiye'ye yakışır bir ticaret değil. Bunu kim yapıyor?..

ASLAN POLAT (Erzurum) - MHP yapıyor...

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Telekom 40 milyara gideceği zaman, özelleştirilmesine karşı çıkanlar yapıyor. Biraz önce Sayın Gaffar Bey söyledi, dedi ki "o zaman birtakım gericiler bunu yaptı." Ben, o gericileri sizin takdirinize bırakıyorum.

Değerli arkadaşlar, altını çizerek tekrar söylüyorum; biz özelleştirmeye karşı değiliz, Telekomun özelleştirilmesine de karşı değiliz. Bu memleketin hassasiyetini, bu milletin hassasiyetini, bu milletin kurumlarının hassasiyetini, Ulaştırma Bakanının hassasiyetini dikkatle inceledikten sonra bu özelleştirmeyi yapalım.

Beni biraz önce telefonla aradılar "Sayın Bakanın hassasiyetinden bahsediyorsunuz; ama, Sayın Bakan, üç dört gündür söylediğine rağmen, orada oturuyor. O gitmeliydi, yerine Derviş oturmalıydı." Bu, seçmenlerin uyarısı. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şunu görüyoruz; biz yorulduk, biz mücadeleden yorulduk, pes etmedik; ama, yorulduk. İnsanlar bazı olaylara tanık olmak istemezler, kurumlar bazı olaylara tanık olmak istemezler, bazı olayları yaşamak istemezler. Biz, bugünü, Bush'un mektubu üzerine gelişen bu olayı, Fazilet Partisi olarak sizinle birlikte yaşamak istemiyoruz. Bu çirkin ana, bu kötü ana, bu dayatmaya tanık olmak istemiyoruz. Onun için, bu Meclisi terk ediyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Kanunu rahat çıkarın diye çıkıyoruz. (MHP ve FP sıralarından gürültüler)

(FP Grubuna mensup milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler)

BAŞKAN - Lütfen, yerinizden konuşmayın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Nevzat Ercan; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, zaman, milletlere bazen büyük fırsatlar sunar. Siyaset, iktidarıyla muhalefetiyle bu fırsatı değerlendirdiğinde, elbette ki tarihî misyonunu yerine getirmiş olur. Acaba, gerçekten siyaset bu misyonu yerine getirdi mi diye sizleri biraz geriye götürüp, pek çok şeyi hatırlamanızı istiyorum, bazı şeyleri açıklıkla görmenizi diliyorum.

Bakın, on yıldır, Türkiye'nin gündeminde, Telekomun özelleştirilmesi çabaları var, tartışmalar sürüp gidiyor. Hatırlayın 1993, 1994 ve 1995 yıllarını... Türkiye, o gün, çok önemli bir kaynağı elde etmek için, sağlıklı bir gelir kaynağı elde etmek için, PTT'nin T'si dediğimiz Telekomu özelleştirme çabalarını başlatmış. Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemde, Sayın Çiller'in Başbakan olduğu 1993 yılında, bu Meclisten, PTT'nin T'sinin özelleştirilmesine ilişkin yasa çıkmış. O tarihte, bu Mecliste bulunanlar, hele bilhassa bugün iktidar kanadını oluşturanlar ve hatta bakanlar, PTT'nin T'sinin satılmaması için, bu Mecliste, olağanüstü bir direniş sergilediler, karşı çıktılar. Evet, karşı çıktınız, direndiniz ve bu Meclisten çıkan yasayı, bu defa Anayasa Mahkemesine götürdünüz ve iptal ettirdiniz. 1994 yılında, tekrar, PTT'nin T'sinin özelleştirilmesine ilişkin yasa bu Meclise geldi, aynı direnişle karşılaştık; 1995'te geldi... Bu Meclis, üç defa Telekomun özelleştirilmesini görüştü, sizler direndiniz ve üç defa Anayasa Mahkemesine gittiniz.

Beyler iyi dinleyin; kimse, burada ikiyüzlülük sergilemesin. Türkiye'nin, bugün, içine düştüğü krizin sebebini eğer arıyorsanız, iyi teşhis edin. Bakın, Anayasa Mahkemesine başvuru dilekçesinde imzası bulunan bakanların adlarını okuyorum şimdi ve ne talihsizliktir ki, bugün, bize getirdiğiniz, bu Meclise sevk ettiğiniz Telekom yasa tasarısının, özelleştirelim dediğiniz yasa tasarısının altında da aynı bakanların imzası var. Bakın, o tarihte, Anayasa Mahkemesine başvuru dilekçesine imza koyanlar; Başbakan Ecevit ve bugün yine Kabinede bulunan Bakan Nami Çağan, bugün Kabinede bulunan Mustafa Yılmaz ve yine bugün Kabinede bakan olarak görev yapan Edip Safder Gaydalı, Rüştü Kâzım Yücelen, Mehmet Keçeciler ve bugün Bakanlar Kurulunda Dışişleri Bakanı olan İsmail Cem. Anayasa Mahkemesine gittiniz ve "PTT'nin 'T' sini özelleştiremezsiniz; bu, ülkenin bağımsızlığıyla yakından ilgilidir; bu, ülkenin güvenliğiyle ilgilidir; bu -dilekçede yazdınız- vatana ihanetle eşanlamlıdır" dediniz. (DYP sıralarından alkışlar) Anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirdiniz. Bugün, aradan on yıl geçmiş, bu defa, sizler uyandınız, aklınız başınıza geldi ve sonra da sözcünüz aracılığıyla diyorsunuz ki "Türkiye'yi iyi okuyalım, dünyayı iyi okuyalım..." Siz, kime ders vermeye kalktınız?! Siz, kendinize ders verin; kendiniz derse muhtaç hale geldiniz. İçine düştüğünüz manzarayı kendiniz yaşıyor ve görüyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Anayasa Mahkemesindeki şu gerekçenize bakın; ders almanız lazım. Bakın ne diyorsunuz; ibret verici bir şey bu: "Mondros Mütarekesiyle Osmanlı Devletinin bütün haberleşme birimlerine el konması, dört yıllık yenilgiyle biten bir savaştan sonra ve ancak işgal kuvvetlerinin fiilî müsaderesiyle olmuşken, bu yetkiyi altın tepsi içinde sunma anlamı taşıyan bir düzenleme, ulusal bağımsızlıktan bile bile vazgeçme ve sömürgeleşmeyi kabul etme anlamına gelir." Bugün, bu anlama mı gelir bu?! (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hayır; hayır bu anlama gelmez; ama, dün, ucuz siyaset yaptınız. O gün, şu anda yasasını çıkarmaya çalıştığımız Telekom özelleştirmesine karşı direnenler, biliniz ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Bir iki dakika istirham ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Biliniz ki -o gün direnenler açısından söylüyorum- karşı çıkan siyaset kimse, ihanet kelimesinin dahi izahtan aciz kaldığı bir cürüm işlemiştir, cürüm... Kaynaklarını heder ettiniz Türkiye'nin. O gün 40 milyar dolara alıcısı olan, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşların, yatırımcıların verdiği raporlara göre 40 milyar dolar pazarı olan Telekomun, yani, PTT'nin T'sinin, bugün, 3,5-5 milyar dolara alıcısını bulmakta Türkiye sıkıntı çekecektir. Bunun bedelini kim ödeyecektir, kim?.. 1994'te, yüzde 49'unu 20 milyar dolara satabilecek bir Türkiye ve o gün 20 milyar dolar içborç mesabesinde olan bir Türkiye, borçlarını sıfırlama noktasında olan bir Türkiye, eğer, bugün, faiz kıskacındaysa, sarmalındaysa ve bugün, Türkiye yatırım yapamıyorsa, üretemiyorsa ve toplumun kesimlerine kaynak aktaramıyorsa, bunun sebebi sizlersiniz, sizler. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bakın, ne diyorsunuz: "Türk Milletinin bağımsızlığını korumakla görevli olanların, devletin ekonomik bağımsızlığını sağlamak üzere kurulmuş devlet tekelleri satmasının, Türkiye'yi ekonomik, dolayısıyla, siyasal açıdan bağımlılaştıracağı ortadadır." Rahatsız mı oluyorsunuz?!. Bu gerçekleri görün... Sonra da geliyorsunuz ve ders vermeye çalışıyorsunuz; öyle mi?.. Yazık oldu bu Türkiye'ye, yazık!.. Yazık oldu!.. On yılını kaybetti bu Türkiye; ama, geleceğini de ipotek altına aldınız.

Değerli arkadaşlarım, acaba, dün, geçmişte, Türkiye'yi gerçekten çok doğru okumuş  ve dünyayı iyi okumuş bir siyasî kadroya karşı direnişin arkasında olan, yatan neydi?.. Acaba, mutlaka, dışarıdan bir direktif mi gelmeliydi size?..

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız...

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Dışarıdan dayatmalar ve baskılar mı gelmeliydi?.. Nitekim, bugün içine düştüğünüz durum budur. Dışarıdan gelen direktiflere, dışarıdan gelen baskılara ve dayatmalara boyun eğdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkan, sözünü tamamlasın.

NEVZAT ERCAN (Devamla) - Dün, Türkiye'nin iç siyasetine, doğrulara, siz yaklaşım sergilemediniz; ama, dışarıdan direktiflere esir oldunuz ve bugün, Türkiye'yi, utanç verici bir mektuba muhatap kıldınız ve Türkiye'nin onuruyla oynadınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, adımı kullanarak, Telekoma imza verdiğimle ilgili bir iddiada bulunuldu, bir yanlışlık var, tashih etmem lazım.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakana bir sataşma yok burada.

BAŞKAN - Nasıl yok efendim...

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Var efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, burada sizin imzanız var.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Benim imzam yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sizin imzanız var Sayın Bakan. Bu söylendiyse, bu sataşma değildir. Onun için, sataşmadan dolayı söz veremezsiniz.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Buyurun; Anayasa Mahkemesine 1991'de başvurusu...

BAŞKAN - Bakıyor efendim, imzası var mı yok mu diye bakıyor, yanınıza geldiler.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İşte, Anayasa Mahkemesi başlıklı...

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Değil efendim.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Buyurun efendim, buyurun...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Orada imzanız var sizin.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Mehmet Keçeciler... 66 ncı sırada...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu söyleniyor, başka bir şey söylenmiyor.

BAŞKAN - Var mıymış efendim imzanız?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Evet efendim. Sayın Keçeciler'in de imzası var.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Hayır, bu onunla alakalı değil...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Anayasa Mahkemesine açılan dava dilekçesinin altında.

BAŞKAN - Mesele anlaşılmıştır efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - 90 kişiden birisi de Sayın Keçeciler'dir.

BAŞKAN - Tamam efendim, mesele anlaşılmıştır.

Madde üzerindeki görüşmeler bitmiştir.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup işleme tabi tutacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 1 inci madde birinci fıkrasındaki "şirkette kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" ifadesinin, "kamu payı yüzde 51 kalana kadar" ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Lütfi Yalman

Fethullah Erbaş

Mustafa Baş

 

 

 

Konya

Van

İstanbul

 

 

 

Maliki Ejder Arvas

 

Mehmet Ergün Dağcıoğlu

 

 

 

Van

 

Tokat

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Ulaştırma Bakanının görüşü alınır" ifadesinin, "Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Lütfi Yalman

Maliki Ejder Arvas

 

 

 

Van

Konya

Van

 

 

 

Mehmet Ergün Dağcıoğlu

 

Hüseyin Arı

 

 

 

Tokat

 

Konya

 

 

BAŞKAN - Üçüncü önerge, en aykırı önerge, okutup işleme tabi tutacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı Telekom yasa tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "şirkette kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar, anasözleşmede yapılacak değişikliklerde Ulaştırma Bakanının görüşü alınır" ifadesinin, "şirket anasözleşmesinde yapılacak değişiklikler, şirketteki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Aslan Polat

Mehmet Elkatmış

 

 

 

Samsun

Erzurum

Nevşehir

 

 

 

Ahmet Demircan

 

Musa Demirci

 

 

 

Samsun

 

Sivas

 

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim; kendileri burada yoklar.

"Gerekçe:

Özelleştirmenin önemine binaen, Ulaştırma Bakanının bu konuda onay mevkiinde bulunması millî menfaatlarımıza daha uygundur."

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 1 inci madde birinci fıkrasındaki "şirkette kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" ifadesinin "kamu payı yüzde 51 kalana kadar" ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                   Lütfi Yalman

                                                                          (Konya)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Telekomun stratejik konumunu dikkate alarak, özelleştirilen oranın yüzde 51'den yukarı olmaması dikkate alındı."

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Ulaştırma Bakanının görüşü alınır" ifadesinin "Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                               Fethullah Erbaş

                                                                               (Van)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Ulaştırma Bakanının görüşünün alınması ibaresi bağlayıcı değildir onaylanarak yürürlüğe girmesi daha uygun olabilir."

BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE  2.- 406 sayılı Kanunun  değişik 2 nci maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ancak, Türk  Telekomdaki  kamu  payı  % 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur."

"f) Kurum; Türk Telekom dahil işletmecilerle imzaladığı sözleşmelerin ve verdiği genel izin ve telekomünikasyon ruhsatlarının şartlarına uyulmasının sağlanması için gereken tedbirleri almaya, faaliyetlerin mevzuat ile görev ve imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin şartlarına uygun yürütülmesini izleme ve denetlemeye, aykırılık halinde ilgili işletmecinin bir önceki takvim yılındaki cirosunun % 3'üne kadar idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik, kamu düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi amaçlarıyla gerekli tedbirleri almaya, gerektiğinde tesisleri tazminat karşılığında devralmaya ya da ağır kusur halinde imtiyaz sözleşmesini, telekomünikasyon ruhsatını ya da genel izni iptal etmeye yetkilidir."

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu?.. Yoklar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Sevgi Esen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SEVGİ ESEN (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan, Telekom yasa tasarısı olarak bilinen bu tasarının 2 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bu, tasarının en önemli maddelerinden biri; çünkü, bu maddeyle, kuruma devredilen yetkiler görüşülüyor. Hangi yetkiler devrediliyor; teknik nitelikte lisans verme yetkisi devrediliyor, lisansla ilgili usulü belirleme yetkisi devrediliyor ve uygulama yetkisi devrediliyor. Daha da önemlisi, millî güvenlik ve kamu düzeni gerekleriyle her türlü tedbiri almaya kurum yetkili kılınıyor. Değerli arkadaşlarım, millî güvenlik ve kamu düzeni adına idarenin kullanabileceği bir yetkiyi, bu kurum devralıyor ne yazık ki! Zaten tartışmalar da bu noktada başlıyor.

Gerçekte, bu maddeyi açık biçimde tartışmak ve aylardır iki Sayın Bakanın, basın üzerinden yapmış oldukları söz düellosuna, nihayet, bir başka ülkenin devlet başkanı tarafından gönderilen mektup ve bu mektup üzerine yapılan liderler zirvesinin, ulusal değerlerimiz açısından ciddî bir yorumunu yapmak gerekirdi. Ne var ki, liderler zirvesi toplanmış ve kendilerince de bir çözüm yolu bulmuşlardır. Aslında, anayasal bir kurum olmayan bu liderler zirvesi, tek başına ülkenin kaderini etkiler hale gelmiştir. Ülkemizin çok ciddî ve önemli sorunlarında, anayasal organlar yok sayılarak, muhalefete hiç bilgi verilmeden, bir uzlaşma aranmadan, Meclis tasdik makamı gibi, bir kapıdan kanun tasarıları giriyor, öbür kapıdan da, maalesef, çıkıyor ve tüm iyi niyetli çabalarımız da ortada kalıyor. Henüz dün komisyonda olan tasarı, ne olduğu bilinmeden, bugün, maalesef, elimize geliyor.

Gerçekte, yapılan bir liderler zirvesi miydi değerli arkadaşlar; hayır, değildi. Bu liderler zirvesi, üç partinin üç sayın başkanının ara sıra yaptıkları toplantılardan biriydi; çünkü, liderler zirvesi, Parlamentoda bulunan tüm liderlerin bulunacağı bir zirve anlamına gelir. Maalesef, ülke güvenliğinin ciddî olarak tartışıldığı böyle bir yasada böyle bir birliktelik aranmamıştır; bunu da büyük bir üzüntüyle karşılıyorum.

Bu toplantılar öyle hale geldi ki değerli arkadaşlarım, siste giden bir uçağın pilotunu devre dışı bırakan ve kule talimatıyla iniş veren bir mekanizmaya dönüştü. Gönül isterdi ki, ülke gerçekleri ve ulusal güvenliğimiz bir arada değerlendirilerek, bu zirvenin, mektup gelmeden önce yapılması gerekirdi.

Değerli arkadaşlarım, yıllardır, Telekom bu ülkenin gündeminde. Bir yandan küreselleşmeye ayak uydurmak, bir yandan da öz benliğimizi korumak o kadar da zor değil. Bu millet bilir ki, elden gelen öğün olmaz, o da her zaman bulunmaz. Kapı aralığından bir el; ama, boş bir el; elini bir veriyor bir çekiyor ve bize birtakım dayatmalarda bulunuyor. Bunu, milletçe, hepimiz izliyoruz, görüyoruz ve en önemlisi de bütün milletin gündemine giriyor ve hepimizi üzüyor.

Şimdi, ben soruyorum: Nerede o Anadolu kaplanları, birkaç sene önce konuşulan; o ihracat rekortmenlerimiz nereye gitti?! Kalkınmada OECD birincisi olduğumuz günler nerede kaldı?!

Bu madde görüşülürken, düz bir mantıkla da, Sayın Bakanıma şunları sormak istiyorum: Bunca aydır Ulaştırma Bakanlığının yetkilerinin devrinde direndiğinizi dinliyoruz, okuyoruz; şayet direnmekte haklıydınız, neden vazgeçtiniz; vazgeçebileceğiniz bir yetkiyse, bunca aydır milleti neden oyaladınız? Başka bir boyutta da şu soruyu soruyorum: Sizi hangi kıstaslar ikna etti?

Değerli milletvekilleri, bu maddenin tartışılması gereken günlüğü yanında, bir de ayrıca idarî para cezalarıyla ilgili hukukî bir ayıbı vardır; çünkü, getirilen yasayla yüzde 3'üne kadar idarî para cezası uygulanıyor; yani, 1 de olabilir, 2 de olabilir. Yani, açık olan bir şey değil. Bizler reform bekleyeduralım, herhalde hukuk sistemimiz yeni tarzlar ve ölçüler kazanıyor. Hukuk sistemlerinin saygınlığı, kuralların kesin ve belirleyici olmasıyla kazanılır. Kaldı ki, idarî bir yapı olan kurumun yargı yerine geçerek takdir yetkisini kullanması, erklerarası dengenin bozulmasına neden olduğu gibi, kuvvetler ayrılığı prensibine de aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEVGİ ESEN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

Her türlü değerin, kavramın, kuralın yok edildiği günümüzde bir de, böyle olsun, keyfî bir durum yaratılsın deniyorsa, zaten kendiliğinden bir çözüm bulunmuş demektir. Unutmamak gerekir ki, millet bizi takip ediyor. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve Telekomun başına gelenleri bir gün millet soracaktır.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Bir adet önerge var; okutup işleme koyacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesi birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

"Ancak, Türk Telekomdaki kamu payı yüzde 51'in altına düşürülemez. Yüzde 49'luk özelleştirme ile Türk Telekomun tüm hisseleri üzerindeki tekel hakkı ortadan kalkmış olur."

 

Lütfi Yalman

Fethullah Erbaş

Yahya Akman

 

 

 

Konya

Van

Şanlıurfa

 

 

 

Hüseyin Arı

 

Maliki Ejder Arvas

 

 

 

Konya

 

Van

 

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okur musunuz.

"Gerekçe: Telekomun stratejik konumu dikkate alındığından."

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Türk Telekomun, yetkili kurullarında alınacak kararlarda, devamı süresince tekel mahiyetinin yaratabileceği sakıncalar da dahil, ekonomi ve güvenlik ile ilgili olarak millî yararların korunması amacıyla Devlete söz ve onay hakkı verecek bir adet imtiyazlı hisse dışındaki tüm hisseleri satılabilir. İmtiyazlı hisse, millî yararların korunması amacıyla ana sözleşme değişiklikleri, yeni şirketler kurulması veya kurulu bulunan şirketlere iştirak edilmesi, uluslararası telekomünikasyon birliklerine katılınması veya uluslararası anlaşmalara taraf olunması, yönetim kontrolünü etkileyecek oranlardaki nama yazılı hisselerin devri ve nama yazılı hisselerin devrinin pay defterine işlenmesi konularında söz ve onay yetkisine sahiptir.

İmtiyazlı hisseyi temsilen Hazine Müsteşarlığı, Türk Telekom Yönetim Kurulunda bir üye bulundurur. İmtiyazlı hisse sahibinin Genel Kurula katılma ve konuşma hakkı vardır. İmtiyazlı hisse sahibi sermaye artırımlarına katılmaz, kârdan pay almaz.

Yabancı gerçek veya tüzel kişilerin Türk Telekomdaki hisse oranı % 45'i geçemez ve bunlar doğrudan ya da dolaylı olarak şirketin çoğunluk hisselerine sahip olamazlar. Yabancı gerçek ve tüzel kişilere Türk Telekomun yönetim ve denetiminde oy çoğunluğu sağlanamaz. Tüm satış işlemlerinde bu şart ve karşılıklılık ilkesi göz önünde bulundurulur."

"Türk Telekom hisselerinin satışında Türk Telekom ile T.C. Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerine % 5 pay ayrılır. Bu payın satışı halka arz yöntemiyle ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilir. Değer tespiti sonuçları ile satışa sunulacak hisselerin ne kadarının ve hangi satış yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine ayrılan % 5'lik payın ne oranda satılacağına, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının görüşü ve Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir. Blok satışta ihale şartları ihale tarihinden en az 45 gün önce, kesinleşmiş ihale sonuçları 15 gün içinde Resmî Gazetede ve Türkiye çapında yayımlanan yüksek tirajlı iki gazetede, yurt dışında ise uygun görülecek basın veya yayın organıyla en az bir defa  yayımlanır. Hisselerin blok satışında 4046 sayılı Kanunda yer alan kapalı teklif usulü uygulanır. Satışa ilişkin nihai devir işlemleri Bakanlar Kurulunca onaylanır."

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 677 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının da kanunlaşmasıyla, hükümetin ekonomiden sorumlu bakanının ve hükümetin diğer bakanlarının onayladığı güçlü ekonomiye geçiş programı tamamlanmış olacak; yani, onbeş günde 15 yasa, bu Meclis tarafından çıkarılmamış olabilir; ama, yirmi yirmibeş günde belirtilen yasaların en önemlileri, bu tasarının da kanunlaşmasıyla, inşallah, meriyete girmiş olacak. Ancak, baktığımız zaman, bu 15 yasanın tamamından beklenen dışkaynak 14,5 milyar dolar veya Başbakanın son grup toplantısında yaptığı açıklamaya göre 16 milyar dolar.

Bu hükümetin, 2000 yılında uygulamış olduğu hatalı ekonomik istikrar  programı çerçevesinde, ihracat ile ithalat arasında 10 milyar dolar açık beklenir iken, 27 milyar dolar bir açık olmuştur. Demek ki, bu hükümetin, 2000 yılında ekonomiye yaptığı tahribat; dolayısıyla, ülkeye vermiş olduğu tahribat 17 milyar dolardır. Bu 17 milyar doları telafi etmek için, Telekomu satıyor; Türk tarımını, Türk çiftçiliğini öldürüyor ve buna benzer birçok millî serveti, dış ülkelerde -avam tabiriyle- bit pazarında satar gibi satılığa çıkarıyor ve bunun karşılığında beklemiş olduğu para 16 milyar dolar. Sayın Ulaştırma Bakanı günlerdir feryat etti "bunun büyük bir kısmını, mühim bir kısmını, hiç değilse millî güvenlik açısından, ülkenin menfaatı açısından, kamunun menfaatı açısından satışa arz etmeyelim" dedi. Ancak, bunun, sözde, çok cüzî bir kısmı, imtiyazlı hisse denilen bir kısmı kurtarılmış oldu; ama, sermaye artırımı gibi veya daha başka konularda sınırlamalar getirildi.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bu program yürürlüğe girdiğinde, acaba, 2000 yılında yapmış olduğunuz hataların aynısını yapmada ısrarlı olduğunuzun farkında mısınız! Bu program, bundan önceki enflasyonla mücadele programı gibi, ciddî bir toplumsal mutabakata dayandırılmış mıdır? Halbuki, bu programın, toplumsal mutabakata ve anlaşmaya dayanmadan ciddî bir başarıya ulaşmayacağı, 2000 yılında yaptığınız uygulamayla, hükümetle, icraatla ortaya çıkmış oldu.

Şimdi, sadece, mayıs ayında, bu milletin üzerinde olan külfeti, yani, bu milletin beyanname suretiyle kazancını bildireceği vergi adeti 20 tanedir. Bu ay, 20 adet beyanname verecek. Bakınız, Gelirler Genel Müdürlüğü vergi dairelerine, Akaryakıt Tüketim Vergisi beyannamesi ve ödenmesi, 2001 dönemi Gider Vergisi beyannamesi ve ödenmesi diye devam eden, 20 beyanname verilecek ve ödeme yapılacak.

Bu program, bu şekliyle devam ettiği sürece, acaba, siz, reel sektöre hangi katkıyı sağlayacaksınız? Reel sektörün, biraz önce beyan ettiğim nisan ayı beyannamelerine ve mart ayı beyannamelerine bakıldığı zaman, bir önceki yıla göre, beyan ettikleri verginin yarısını beyan etmişler. Yine, bir önceki yıla göre, aynı döneme göre, ödemiş oldukları verginin yine yarısını ödemişlerdir. Reel sektör çökmüş, esnaf çökmüş, çiftçi çökmüş; ancak, siz, telekomünikasyonun piyasada satışıyla, bilhassa, dış piyasada satışıyla, 14 milyar dolar para bekliyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Akın'ın süresini uzatmayacağım; ama, 1 dakikacık, toparlamak için süre veriyorum; çünkü, 3 üncü maddenin dışında, ne varsa konuştunuz, vergi beyannameleri dahil.

Buyurun.

MURAT AKIN (Devamla) - Biraz önce de ifade ettiğim gibi, hükümetin uygulamış olduğu hatalı program neticesinde, ekonomik istikrar programı çerçevesinde, ülke, 2000 yılında, 17 milyar dolar kayıp vermiştir. Dolayısıyla, bu ve buna benzer millî servetlerin satışıyla, hiçbir zaman, siz, ödemeler dengesini ve cari işlemler açığını kapatamayacaksınız. Ancak, bu milletle, bu toplumun her kesimiyle sağlayacağınız bir mutabakatla, uygulayacağınız programın ülke için hayırlı olacağı düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Keşke, imtiyazlı hisseyi de konuşsaydınız efendim, ne kadar iyi olurdu!..

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkralarını değiştiren maddenin birinci fıkrasındaki "imtiyazlı hisse dışındaki tüm hisseleri satılabilir" ifadesinin "imtiyazlı hisse dışındaki yüzde 49 hissesi satılabilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Lütfi Yalman

Yahya Akman

 

 

 

Van

Konya

Şanlıurfa

 

 

 

Veysel Candan

Maliki Ejder Arvas

Aslan Polat

 

 

 

Konya

Van

Erzurum

 

 

 

Nurettin Aktaş

Hüseyin Arı

Ali Oğuz

 

 

 

Gaziantep

Konya

İstanbul

 

 

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum; aynı zamanda, en aykırı önergedir; okutup, işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Lütfi Yalman

Ali Oğuz

 

 

 

Van

Konya

İstanbul

 

 

 

Nurettin Aktaş

Hüseyin Arı

Rıza Ulucak

 

 

 

Gaziantep

Konya

Ankara

 

 

 

 

Aslan Polat

 

 

Erzurum

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Anayasamızın 6 ncı maddesine, 16 ncı maddesine, 22 nci maddesine ve ilgili maddelerine aykırıdır."

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci fıkralarını değiştiren maddenin birinci fıkrasındaki "imtiyazlı hisse dışındaki tüm hisseleri satılabilir" ifadesinin "imtiyazlı hisse dışındaki yüzde 49 hissesi satılabilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                               Fethullah Erbaş

                                                                               (Van)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

"Gerekçe:

Tüm hisselerin satılması Anayasaya aykırıdır. Bunun ancak yüzde 49'unun satılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz."

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 406 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ek Madde 19. - Türk Telekomdaki kamu hisselerinin satışı ile telekomünikasyon hizmetlerine ilişkin GSM görev ve imtiyaz sözleşmeleri ile telekomünikasyon ruhsatı ve genel izinlerden elde edilecek gelirlerin tamamı Hazineye devredilir."

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 677 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Doğru Partisi Grubu adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada telekomun özelleştirilmesine aşağı yukarı 1990'lı yıllarda başlanılmıştır. 1992 yılında, Dünya Bankası, PTT'nin T'sini ayrı özelleştirebileceğimizi söylemiştir. 1993 yılında, Doğru Yol Partisi hükümeti, 506 sıra sayılı Kanunla Telekomun satışını gündeme getirmiştir. O sıralarda, İngiltere dışında hiçbir ülkede özelleştirme yapılmamıştır. Morgan Stanley adlı kuruluş, Telekoma 40 milyar dolar biçmiştir. Yasa, 1993 yılında, 506 sayıyla Yüce Meclisten geçmiştir. O sıralarda, Telekom alıcılarında büyük şevk ve büyük bir talep vardı ve dünya borsalarında yüksek bir rakama baliğ idi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1994 yılında satsaydık, bugün, ne olacaktı şöyle bir bakalım, bir envanter çıkaralım: İçborçlarımız kapatılacaktı. Bugün, devlet bütçesindeki gider kalemlerinin -işlemiş olduğumuz- yüzde 82'si faiz giderlerine gitmeyecekti. Yani, 2000 yılı bütçesini incelediğimizde, mevcut giderlerin yüzde 82'si faiz giderlerinden teşekkül etmektedir. Yani, bizim o yılki içborçlarımızın 20 katrilyon olduğunu farz edersek, bugünkü bu krizler olmayacaktı. IMF ve Dünya Bankasından para dilenmeyecektik. Ülke, daha değişik bir konumda olacaktı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet, Aralık 1994 yılında, yasayı, Anayasa Mahkemesine götürmüştür. Orman Bakanımız Sayın Nami Çağan Beyefendinin imzası dahil olmak üzere, 84 arkadaşımız, Anayasa Mahkemesine götürmüş. Değerli Genel Başkanımız Prof. Tansu Çiller'i, neredeyse, bu yasayı, bu Telekomu satıyorsunuz diye, medya desteğini arkasına alarak çarmıha geriyorlardı. Ama, aradan sekiz yıl geçti, düşünce olarak bizim paralelimize gelindi. Demek ki, bu durum, ülkemiz adına, sevindiricidir ve memnuniyet vericidir.  Aradan sekiz yıl geçmiş olsa da, o günkü muhalefetin, bugün, bizim çizgimize gelmiş olması, gerçekten memnuniyet verici bir durumdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, o zaman nasıl bir gerekçe gösterilmişti. Anayasa Mahkemesine gitme karar gerekçesinde, Anayasa Mahkemesinin kararında, Montrö'den tutun da, bütün haberleşme birimlerine el konulması, Telekomun özelleştirilmesi, yabancılara altın tepsi içinde sunulması, ülke bağımsızlığımızdan bile vazgeçilmesi noktasında, hatta hatta sömürge düzeninin kabul edilmesi gibi iddialar vardı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hakikaten, bu ifadeler doğru muydu, yoksa, bugün getirilen 677 sıra sayılı tasarı mı doğru? Çünkü, aradan yedi sekiz sene gibi bir zaman geçti. Bu tasarıyla, Türk Telekomu özel hukuka tabi tutuluyor ve Türk Telekomun yüzde 45 hissesinin yabancılara satılması düşünülüyor. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişte, Telekomun satışını, ülkenin satışı gibi görenler, acaba şimdi ne düşünüyorlar?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanım buradayken, bir konuyu arz etmek istiyorum: Sayın Ulaştırma Bakanı, özellikle hava meydanlarının kapatılması noktasında aleyhte bir görüş sergilemektedir. Bugün, kendi seçim bölgem Isparta'da Süleyman Demirel Havaalanı kapatılmıştır. Biz Doğru Yol Partisi hükümetleri olarak, her ile bir havaalanı yapılması noktasında bir hedef çizmiştik. Çünkü, havaalanı yapılması demek, medeniyeti ve çağdaşlığı yakalamak demektir. Oysa, Sayın Bakanın söylemleriyle bunlar arasında, maalesef, bir tenakuz vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Kendini seçim meydanında mı zannediyorsun?!

BAŞKAN - Karışmayın efendim, nerede olursa olsun; hür kürsü bu... Nerede zannederse eder...

Sayın Gül, siz, Genel Kurula hitap edin.

RAMAZAN GÜL(Devamla) - Bugün, kendi seçim bölgemdeki havaalanı kapatılmıştır. Niçin kapatılmıştır; zarar ediyor gerekçesiyle kapatılmıştır. Oysa, Sayın Bakan, kendi seçim bölgesine, Millî Güvenlik Kurulunun kararı olmasına rağmen havaalanı açmıştır. Hem nasıl açmıştır; bu parayı, 740 milyar lirayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tünel alt geçidinden ve kendi seçim bölgesine aktarmıştır. Kutluyorum; ama, şunu kutlamıyorum: Bu, çifte standarttır, kendi seçim bölgene olunca lades diyeceksin; ama, Türkiye'nin 81 ilini hedeflemiş bir hükümetin, siyasî bir partinin hedef olarak  koyduğu bir programı terk edeceksin; olmaz böyle şey!

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde görüşmeler bitti; 2 adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesindeki ek madde 19'daki "Türk Telekomdaki kamu hisselerinin" cümlesinden sonra gelmek üzere "yüzde 49'a kadar" cümlesinin eklenmesini arz ederim.

 

Lütfi Yalman

Yahya Akman

Fethullah Erbaş

 

 

 

Konya

Şanlıurfa

Van

 

 

 

Ergün Dağcıoğlu

 

Mehmet Özyol

 

 

 

Tokat

 

Adıyaman

 

 

BAŞKAN - Son önerge aykırı önerge olduğu için işleme tabi tutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.

Madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Veysel Candan

Lütfi Yalman

 

 

 

Van

Konya

Konya

 

 

 

Yahya Akman

 

İsmail Alptekin

 

 

 

Şanlıurfa

 

Bolu

 

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz efendim.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Yalman, gerekçeyi mi okusun; yoksa, konuşacak mısınız?!

BAŞKAN - Efendim, Sayın Yalman, arada geliyor, korsan önerge verip gidiyor.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Çerçeve 4 üncü madde ile 406 sayılı kanunun ek 19 uncu maddesi değiştirilerek Telekomun özelleştirilmesinden elde edilecek gelirin tamamı Hazineye devredilmektedir.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

SALİH ÇELEN (Antalya) - Madde oylamasında karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi okuyun efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesindeki Ek Madde 19'daki "Türk Telekomdaki kamu hisselerinin" cümlesinden sonra gelmek üzere "yüzde 49'a kadar" cümlesinin eklenmesini arz ederim.

                                                                   Lütfi Yalman

                                                                          (Konya)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hepimizin bildiği gibi, Telekom stratejik önemi haizdir. Bütün dünya devletlerinde Telekom özelleştirilse bile ciddî manada devlet denetimi devam etmektedir...

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, gerekçe yarım okundu efendim.

BAŞKAN - Geri kalan kısmını da okutuyorum efendim:

...Bu sebeple kamu hisselerinin mutlaka yüzde 51'in üzerinde olması gerekir.

Denetimin sadece seferberlik halinde ele alınması çok gülünçtür. Seferberlik ve savaş öncesi her türlü bilginin karşı tarafa geçebileceği tehdidinin, tehlikesinin dikkate alınması için yüzde 49'dan fazla kamu hisselerinin özelleştirilmemesi lazım.

BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısı maddede efendim... Maddeyi oylamadım ki; karar yetersayısı belli işte.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, Fazilet Partili arkadaşlar, tasarının görüşmelerini protesto etmek için salondan çekildiler; ama, Sayın Yalman, sürekli önerge hazırlayıp, gönderiyor. Bunun tutanaklara geçmesini istiyorum.

BAŞKAN - Muhalefet; hakkıdır efendim.

Siz şükredin ki, önerge üzerinde konuşmuyor; 5'er dakikadan konuşsa yandınız...

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Önergelerle dikkat çekmek istedik efendim.

BAŞKAN - Tabiî efendim, ben biliyorum.

Maddeyi oyalayacağım; ancak, karar yetersayısını arayacağım.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 406 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ek Madde 21. - Bu Kanun gereğince hisse değerini tespit etmek üzere değerlendirme komisyonu, tespit edilen ve Bakanlar Kurulunca onaylanan hisse değeri üzerinden satış ve ihale işlemlerini yürütmek üzere de ihale komisyonu kurulur. Komisyonlar, ikisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ikisi Ulaştırma Bakanlığı ve biri Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden olmak üzere 5 üyeden oluşturulur. Her üye için aynı kurumdan olmak üzere bir yedek üye de seçilir. Komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık yapar. Komisyon üyelerinde işletme, ekonomi, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, hukuk, istatistik, mühendislik dallarında lisans düzeyinde yüksek öğrenim görmüş olma şartı aranır. Ancak lisans düzeyinde bir öğrenimden sonra sayılan dallarda lisansüstü öğretim yapanlar da komisyonlara üye olabilirler.

Komisyon üyelerinin hizmet süresi bir yıldır. Süresi biten üye yeniden görevlendirilebilir. Hukuki veya fiili nedenlerle komisyona katılamayan asıl üyenin yerine yedeği çağrılır. Komisyonlar, üyelerinin tamamının katılımı ile toplanır. Komisyonlar kararlarını en az 3 üyenin mutabakatı ile alır. Değerlendirme ve ihale komisyonlarına yardımcı olmak üzere, komisyon kararlarına katılmamak şartıyla yerli ve yabancı danışmanlar görevlendirilebilir. Danışman seçimi komisyonların önerisi üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılır.

Komisyonların sekreterya hizmetleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yerine getirilir. Komisyon üyeleri aylık ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî sosyal hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek kaydıyla komisyonda görev yaptıkları zaman dilimlerinde asli görevlerinden izinli sayılırlar.

Değerlendirme ve ihale komisyonlarının çalışmalarına ilişkin tüm giderler Özelleştirme Fonundan karşılanır.

Danışmanlar ile danışmanlık hizmet sözleşmesini ve halka arz aşamasında gerekli aracılık yüklenim sözleşmesini imzalamaya ihale komisyonunun önerisi üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Efendim, 5 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sekiz seneden beri Türk Telekomun özelleştirilmesi konusunda, Doğru Yol Partisi iktidarları ve kadroları, durmadan, bu kürsüden, Yüce Heyetinize ve milletimize seslendi.

Bugün, yine, biz, ülkemiz için, ekonomimiz için, fakirlik ve yoksulluk çemberinin kırılmasında özelleştirmenin önem taşıdığına inanarak, bu tasarıya tümüyle destek veriyoruz; ama, sekiz sene sonra, sizin ve o günkü tarih itibariyle "hayır" diye bağıran, bu kürsüden hitap eden bazı arkadaşların bir kısmının burada, bu Heyette, bu Genel Kurulda bulunmasından duyduğumuz üzüntüyü de ifade etmek istiyorum. O günler, biz "ülke çıkarı için PTT'nin T'sinin satılması kaçınılmazdır" diye bağırırken, bu kürsüden, bu çatı altında "hayır; egemenliğimizi satıyorsunuz" diye bağrılıyordu, egemenlik tartışmaları, bu Meclisin gündemine getiriliyordu. Ama, bugün mutluyuz ki, sekiz sene sonra bizim dediğimiz yere geldiniz. Demek ki, Doğru Yol Partisi, lideriyle, kadrolarıyla, ülke meselelerine koyduğu teşhiste, sizden sekiz sene öndeymiş, sekiz sene... (DSP sıralarından "Bizden mi?" sesi)

Size söylüyorum; çünkü, biraz evvel, grup başkanvekili arkadaşım, dava dilekçesinin bir pasajını okudu; vaktim olursa, ben de okuyacağım. O iptal davasının altında sizin imzalarınız vardı... Sizin imzalarınız vardı ve bu yasanın, bağımsızlığımızı yok edeceğini iddia ediyordunuz, dava dilekçesine öyle yazmıştınız; ama...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bugüne gelin...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Evet; bugüne geldik, siz de, doğruyu buldunuz, doğru yolu buldunuz, doğru düşünceyi buldunuz...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Tebrik edin!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) -O zaman, bizim yaptığımıza yanlış diyenler, bugün, bizim yaptığımızı doğru olmakla paylaşıyorlarsa, biz de haklı olarak, millet için şunu sorarız: O gün yaptığınız yanlış ise, bugün yaptığınız ne? Eğer, bugün doğru yaptığınıza inanıyorsanız ve bizimle o doğruyu paylaşma iradenizi ortaya koyuyorsanız, niçin sekiz sene evvel o yanlışı yaptınız? O yanlışı yapmanın bedelini siz ödemediniz, bu millete ödettiniz; milletin sekiz yılını kaybettirdiniz Günlerdir, üzülerek ifade ediyoruz ki, bu ülkede, bağımsızlık, onur ve haysiyet konuşmaları yapılıyor; çünkü, biz, o zaman yaparken, dışarıdan herhangi bir müdahale, herhangi bir dayatmayla karşı karşıya değildik; Yüce Meclisin hür iradesiyle o kanunu çıkarmıştık; ama, şimdi; okuyoruz, köşe yazarları yazıyor, gazeteler manşet atıyor "bağımsızlığımız mı gidiyor, onurumuz haysiyetimiz nerede" diye bağırıyorlar. İşte, ülkeyi getirdiğiniz hal ve durum budur!.. Halimiz bu!..

Değerli milletvekilleri, bunu, bu millete reva görmeye hakkınız yoktu. Kaybeden, biraz evvel ifade ettiğim gibi, halk oldu, millet oldu. İçborç stokunun tamamına yakını, belki o gün yapılacak bir özelleştirmeyle, ödenecekti ve o günkü artan paralarla ve bugün tasarruf edilen paralarla, bu ülkenin çok meseleleri de halledilmiş olabilirdi. Onun için, yine de mutluyuz; Yüce Allah bize bu günleri gösterdi. Bizim doğrumuzu paylaşmakla, sizleri yine tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz.

Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gönül.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 5 inci (beş) maddesindeki ek madde 21'de bulunan "komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" cümlesinin "komisyonlara Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Lütfi Yalman

Fethullah Erbaş

Yahya Akman

 

 

 

Konya

Van

Şanlıurfa

 

 

 

Hüseyin Arı

 

Osman Aslan

 

 

 

Konya

 

Diyarbakır

 

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarısının çerçeve 5 inci maddesindeki ek madde 21'deki "ikisi Ulaştırma Bakanlığından" cümlesi "üçü Ulaştırma Bakanlığından" diye değiştirilerek "üye 6 üyeden oluşur" cümlesinin ilavesini arz ve teklif ederiz.

 

Lütfi Yalman

Fethullah Erbaş

Zeki Çelik

 

 

 

Konya

Van

Ankara

 

 

 

Aslan Polat

 

Mahmut Göksu

 

 

 

Erzurum

 

Adıyaman

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türk Telekom en fazla Ulaştırma Bakanlığını ilgilendirir. Bu konuda en fazla bilgi birikimi Ulaştırma Bakanlığının elindedir. Dolayısıyla, Ulaştırma Bakanlığının bilgi birikiminden ve tecrübesinden istifade etmek gerekir. Bu sebeple, Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinin sayısının artırılmasını istedik.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin kabul etmediği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 5 inci (beş) maddesindeki ek madde 21'de bulunan "komisyonlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" cümlesinin "komisyonlara Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinden birisi başkanlık eder" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                                                                   Lütfi Yalman

                                                                          (Konya)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN -Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türk Telekom, en fazla Ulaştırma Bakanlığıyla ilgilidir. Uzman elemanlar Ulaştırma Bakanlığı bünyesindedir. Yıllarını bu işe veren ehil insanlar Ulaştırma Bakanlığındadır. Bu işin sahibi Ulaştırma Bakanlığıdır. O halde, özelleştirme komisyonu başkanının Ulaştırma Bakanlığından bir uzman olması daha doğrudur. Komisyon başkanlığının Özelleştirme İdaresine verilmesi, hem yanlış hem bunda ısrar edenler açısından iyi niyetli değildir.

Bu sebeple, Türk Telekomun özelleştirilmesiyle ilgili komisyona Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinin başkanlık etmesi uygundur.

BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE  6.  -  406  sayılı  Kanunun  ek  22 nci maddesinin (a) bendinde "Personelin statüsü:" ifadesinden sonra gelmek üzere "Türk Telekomdaki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır." ifadesi eklenmiş, aynı bentte yer alan "telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve" ifadesi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Salih Çelen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kısa adıyla "Telekom Yasası" olarak bilinen Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 406 sayılı Kanunun ek 22 nci maddesinin (a) ve (b) bentlerinde değişiklik yapılarak "telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip" ibaresi çıkarılarak, genel müdürlük için sadece devlet memuriyetine atanabilme şartına sahip olması yeterli bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, maddeyle getirilmek istenen asıl amaç, Türkiye'ye siyaset yapmaya geldiğini saklamayan Sayın Derviş'in, aşama aşama devlet kademelerinde kadrolaşma ve hâkimiyet kurma çabasıdır. Dün geceyi ve yaklaşık bir ay öncesini hatırlayın. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna, Sayın Derviş tarafından, yaklaşık bir ay kadar önce bir Başkan atanıyor ve dün gece de, Kurulun üyelerinin tamamının üyelikleri, bir önergeyle son buluyor. Bu maddeyle de aynı oyun oynanmakta ve genel müdürlük için gereken sekiz yıl telekomünikasyon alanında tecrübe şartı kaldırılarak, buraya da Sayın Derviş'e yakın bir kişinin genel müdür olarak atanması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bunun gibi, Türk Telekom Yönetim Kurulunun tamamen değiştirilmesi amacıyla, daha önceden var olan, Sayın Ulaştırma Bakanımızın ana sözleşmeyi onay yetkisi kaldırılarak, görüş bildirme şekline dönüştürülmüştür. Bu arada, Sayın Ulaştırma Bakanımız devre dışı kalmakta, bir başka ifadeyle, maalesef, Türk Milleti devre dışı kalmakta, bir atanmış kişiye ülke teslim edilmektedir ve maalesef ve maalesef yerli Cottarelli, Türk asıllı Sayın Cottarelli'ye kadrolaşma yolu açılmaktadır.

Açıkça anlaşılıyor ki, daha sonra genel kurul yapılarak, Türk Telekomun Yönetim Kurulu üyeleri de değiştirilecektir. Bu olayı, Sayın Bakan, IMF'nin isteği olarak hükümete dayatmakta ve hükümet de bu olaya, maalesef, seyirci kalmaktadır. Oysa, seyirci kalınmak yerine, ey arkadaş, ey Türk asıllı Sayın Cottarelli, bizim olan bir kurumun yönetim kuruluna, yabancılar ne karışır denilmesi gerekmiyor mu?

Değerli milletvekilleri, tabiî, Türkiye Cumhuriyeti Bakanının görevi...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, konuşmacıya müdahale eder misiniz efendim.

BAŞKAN - Ne dedi efendim?...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - "Yerli Cottarelli" diye bir şeyler söylüyor da, ayıp oluyor, çok saygısızca konuşuyor; düzeltsin efendim.

BAŞKAN - Düzeltelim efendim, özür dilerim.

SALİH ÇELEN (Devamla) - Efendim, kimin ne olduğunu, maalesef, Türk Milleti gayet iyi biliyor, herkes, her şeyi görüyor, kimse bir şeyi görmüyor değil; kim Cottarelli, kim Cottarelli değil, kim Cottarelli'nin görevini üstlendi, onlar belli.

Türkiye Cumhuriyetinin bakanının görevi, Türk Devletinin ve Milletinin ihtiyaçları konusunda IMF veya başka yabancı kuruluşları ikna etmektir; ama, maalesef, bu Sayın Bakan, yabancı kuruluşların menfaatları doğrultusunda Türk Milletini ikna etmekle uğraşıyor. Bu konuda kendi isteklerini, sanki, IMF'nin isteğiymiş gibi de hükümete dayattığı konusunda da, maalesef, ciddî şüpheler vardır.

Bu şartlar altında...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, bir şeyler yapın, saygısızlık yapıyor.

BAŞKAN - Sayın Çelen, siz avukatsınız, tabiî, ben sözünüzü kesmek istemiyorum, 65, 66'yı tatbik etmiyorum; ama...

MEHMET ÇELEN (Devamla) - Buyurun Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Şimdi, personelin statüsü... Dışarıda binlerce personel bu kanundan belki, acaba, bize ne gelir diye beklerken, siz getirdiniz Cottarelli'yi ve bir de Sayın Derviş'i Ulaştırma Bakanı yaptınız...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bravo Sayın Başkan.

BAŞKAN - Neyse, ben size bırakıyorum.

SALİH ÇELEN (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

Şimdi herkes biliyor ki, dün akşam bir önergeyle Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu üyelerinin tamamı görevlerinden alındı. Bir tek kişi kaldı. Kim kaldı; Sayın Başkan kaldı. Bu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Sayın Başkanını hükümet daha önceden getirmemişti, sonradan geldi.

BAŞKAN- Allah!.. Allah!...

SALİH ÇELEN (Devamla)- Önceden gelen başkan gitmişti, geri kalan üyelerin tamamı gitti. Endişemiz odur ki, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyelerinin de tamamı aynı şekilde gideceklerdir Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Çelen, pes ettim! Ben avukat değilim, bir şey demiyorum...

SALİH ÇELEN (Devamla)- Estağfurullah Sayın Başkanım.

BAŞKAN- Tabiî, pes ettim, ne yapayım!

SALİH ÇELEN (Devamla)- Neyse, sözlerimi ben de bitiriyorum zaten.

Değerli milletvekilleri, biz, çıkaracağımız yasaları, iktidarıyla muhalefetiyle el ele verir ve birlikte çıkarırız; öyle, onun dayatması, bunun dayatmasıyla değil. Zaten Telekomu özelleştirdiğimiz zaman, şu anda iktidar sıralarında oturmakta olan iki partinin genel başkanları öncülüğünde, maalesef, Anayasa Mahkemesine dava açılmış ve önceden çıkarılan Türk Telekom Yasası iptal ettirilmişti ve bundan hem milletimiz hem devletimiz çok büyük kâr edeceği halde zarar etmiştir. Bunun sorumluluğunun da, maalesef, o kanunun, yani, 1994 yılında çıkarılan Türk Telekomun özelleştirilmesine dair kanunun Anayasa Mahkemesinde iptali yönünde imza atmış, oy kullanmış sayın milletvekillerimizin, sayın bakanlarımızın omuzları üzerinde olduğunu düşünüyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Efendim, 6 ncı maddeyle ilgili verilmiş 2 önergeyi tam okutacakken bir başka önerge daha geldi, onu işleme koymayacağım. Sadece 2 önergeyi işleme koyacağım efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Sayın Başkan, önceden gönderdik.

BAŞKAN- Efendim, yalan mı söylüyorum?! Yapmayın yani, istirham ediyorum.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Hayır... Hayır... Yani, ulaşmıştır; onun için söylüyorum.

BAŞKAN- Efendim, hem imzalar eksikti. Bizde fark etmez, nasıl olsa okuyoruz efendim.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesindeki "yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" cümlesinin "yüzde 51'ine kadar" cümlesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Lütfi Yalman

Fethullah Erbaş

Malikî Ejder Arvas

 

 

 

Konya

Van

Van

 

 

 

Özkan Öksüz

 

Mehmet Özyol

 

 

 

Konya

 

Adıyaman

 

 

BAŞKAN- Sayın Yılmazyıldız, Lütfü Yalman Beyin korsan gönderdiği son önergede zatı âlinizin ismi var; ancak, 3 kişiyle nasıl önerge veriyorsunuz?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- 5 kişi olacak; doğru.

BAŞKAN- Vermemişsiniz efendim, bulun 5 kişiyi...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Tamam...

BAŞKAN- Efendim, geçti artık.

Son önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile değiştirilen 406 sayılı Kanunun ek 22 nci maddesinin (a) bendindeki "personelin statüsü" ifadesinden sonra gelmek üzere "Türk Telekom'daki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" ibaresinin "yüzde 1'e düşünceye kadar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Lütfi Yalman

Yahya Akman

 

 

 

Van

Konya

Şanlıurfa

 

 

 

İsmail Alptekin

Mehmet Özyol

Eyyüp Sanay

 

 

 

Bolu

Adıyaman

Ankara

 

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Türk Telekom yönetim kurullarına, kamu payı yüzde 1'e düşünceye kadar, yukarıdaki kriterin uygulanmasını teklif etmekteyiz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

677 sıra sayılı kanunun 6 ncı maddesindeki "yüzde 50'nin altına düşünceye kadar" cümlesinin "yüzde 51'ine kadar" cümlesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                   Lütfi Yalman

                                                                          (Konya)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Türk Telekomun özelleştirilmesi, kesinlikle yüzde 49'un üzerine çıkmamalıdır. Ülkenin istihbaratının riske edilmesi, ülke savunmasını tehlikeye sokacaktır. Türk Telekom üzerinde, mutlaka devlet denetimi ve güvencesinin olması gerekir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

Çerçeve 7 nci maddeye bağlı ek madde 27'yi okutuyorum:

 MADDE  7. - 406 sayılı Kanuna aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

"EK MADDE 27. - Bu Kanunda ve diğer mevzuatta Ulaştırma Bakanlığına, görev sözleşmesi veya imtiyaz sözleşmesi yapma veya telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin verme yetkisi ile bu yetkiye ilişkin yapılacak düzenlemeler ile ilgili her türlü göreve yönelik yapılan atıflar Kuruma yapılmış sayılır.

İmtiyaz sözleşmesi akdedilerek yürütülecek olan telekomünikasyon hizmetleri veya alt yapısına yönelik yetkilendirmeye ilişkin planlar Kurum tarafından hazırlanır. Kurum tarafından hazırlanan bu planlar Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından onaylanır ve Kurum tarafından yürütülür.

Görev ve imtiyaz sözleşmeleri, telekomünikasyon ruhsatı ve genel izinlerin asgari değerleri, Kurumun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.”

BAŞKAN - Efendim, ek 27 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci madde ek 27 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

7 nci maddede lisans ve ruhsat verme yetkileri Telekomünikasyon Kurumuna devredilmiş gibi görünse de tasarı incelendiği zaman bunun tam öyle olmadığı açıkça görülmektedir. Zira, teklifi Bakanlar Kuruluna Ulaştırma Bakanlığı yapacağı için, Telekomünikasyon Kurumu Ulaştırma Bakanlığının sekreteryası olmaktan öte bir işleve kavuşturulmamış ve dolayısıyla, amaçlanan tarafsızlık sağlanmamış olacaktır.

Burada, Silahlı Kuvvetler, emniyet ve asayişle ilgili konularda Telekomun yapmış olduğu sözleşmelerin geçerliliğinin devam etmesi, ileride doğabilecek bazı problemlerin halli açısından iyi bir gelişmedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; liderler zirvesinde tasarıya son şekli verilirken, Sayın Bakan Derviş'in, IMF yetkililerine sürekli bilgi vermesi ve olurlarını alması bu hükümet açısından kötü bir durumdur. Millî konularda Yüce Meclisin görüşü, oluru ve onuru -ki, bu onur aziz milletimizindir- ön planda tutulmalı, emrivakilerle iş yapılmamalıdır.

Benim de içinde bulunduğum Ulaştırma Komisyonunda tasarının görüşülmeden doğrudan Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesi son derece anlamlı bir harekettir. Zira, 5 dakika içerisinde, kurtarıcı olarak görülen bu kanun tasarısının görüşülmesinin, ülkemize ve vatandaşlarımıza faydalı olması kesinlikle söz konusu değildir. Bu, komisyonda, gerekçe olarak da özellikle tarafımdan belirtilmiştir, tutanaklarda da vardır. Sırf, 15 Mayısa kanunları yetiştirelim mantığı ve hızıyla kanunların çıkartılmaya çalışılması birçok yanlışı da beraberinde getirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının diğer maddelerinde Türksat uyduları ve yer istasyonlarının ne olacağı, devredilip devredilemeyeceği, devredilecekse parasal konuları da tam belli değildir. Bu konuların da hassas olduğu ve öncelikle düzenlenmesi gerektiğini bilgilerinize arz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Telekom, elinde bulundurduğu GSM lisansı, kurulmakta olan GSM şirketiyle ilgili yabancı hissedarların hakları bu yasa taslağında yer almamıştır. Buna da mutlaka açıklık getirilmelidir.

Türk Telekom yatırımları son dört yılda neredeyse durma noktasına gelmiştir. Türkiye gibi, hat başı gelirleri sabit olan bir ülkede , gelirleri ve kârlılığı artırmanın yolu, yatırım yaparak abone sayısını artırmakla mümkün olacaktır. Yatırım yapılmadığı gibi, mevcut aboneler de mobil operatörlere kaptırılmaktadır. Telekomun bugünkü değeri 5,5 milyar dolar civarında olduğu defalarca söylenilmektedir ve herkesin de malumudur.

1996 ve 1997 yıllarında yapılan özelleştirmelere göz atacak olursak, Almanya'nın, yüzde 25 hisseyi 10 milyar dolara, Fransa'nın, yüzde 20 hisseyi 8 milyar dolara ve İtalya'nın, yüzde 20 hisseyi 7 milyar dolara özelleştirdiğini görebiliriz. Ne acıdır ki, bizim Telekoma bugün biçilen değer bunların kat kat altında kalmaktadır. Bu, acı bir gelişmedir.

1998 yılından beri dünyadaki liberalleşme sonucu oluşan büyük rekabet ortamında operatörlerin kâr marjları çok düşmüştür ve tekel zamlarındaki gibi büyük kârlar yapamaz hale gelmişlerdir. Dolayısıyla, sektörde özelleştirmelere ayrılacak paralar çok azalmıştır. Başka bir deyişle, Türkiye, bu konjonktürü kaçırmıştır ki, ben -her iki bakanımızı da burada- dün, konuları açık bir şekilde dinledim; kendilerinin de özelleştirmeden çok ümitli olmadıkları ve konuşmacıların da, bu ortamın, bu fırsatın daha önceki yıllarda kaçırıldığı, dün akşam televizyonlardan canlı bir şekilde verilmiştir.

Son yıllarda Türk Telekomun kötü yönetilmesiyle içine düştüğü durum eklenince, bu düşük gelirlerin de ortaya çıktığı malumlarınızdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim yönetimimiz dönemlerinde özelleştirmeyle Telekomun yüzde 34-35'i yabancılara satılacaktı. Şimdiki tasarıda yüzde 45'i satılma konumundadır. O dönemde buna karşı çıkanların ve kanunları Anayasa Mahkemesine götürenlerin, şimdi, bu yüksek oranı nasıl kabul ettikleri ve aynı şartları nasıl gündeme getirdikleri tarafımızdan anlaşılamamaktadır. Kaldı ki, biz, yüzde 51'inin devlette kalmasını istiyorduk. Bu, aynı zamanda, denetlemenin kolay yapılmasını sağlayacaktı; fakat şimdi, yüzde 1 altın hissenin kalacağından bahsedilmektedir. Bizlere o dönemde ölesiye karşı çıkan zihniyetin bu derece değişmesi, bizleri oldukça şaşırtmaktadır. Bir de, devlet, yabancı sermayeyi yüzde 45 hisseyi sattıktan sonra, iki yıl beklemeye karar verirse, yabancılar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşuyorum. Onun için, bir iki dakika müsaade eder misiniz.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - ...kanun hükümlerinden istifade edemeden, iki yıl, mevcut durumda beklemek zorunda kalacaklardır. Bu durumda neden gelip Türk Telekomun hisselerine sahip olsunlar? Bu düşünce yanlıştır.

"Kamu payı yüzde 50'nin altına düştüğünde, Türk Telekomun tekel hakları, 2003 yılını beklemeden kalkar ve liberal pazara geçilir" denilmektedir. Eğer, satış, bir anda kamu payını yüzde 50'nin altına düşürülecek şekilde yapılırsa, özelleştirme ile liberalleşme aynı anda yapılmış olur ki, bu, dünyada görülmemiş bir örnektir.

Telekomda rekabete hazırlanmadan liberalleşmeye geçit verilmemeli ve Telekom, kurtlar arenasına atılmış kuzu durumuna düşürülmemelidir. Bu hususlar yabancı sermayeyi olumsuz yönde etkileyecektir.

Bu ek madde 27'de -sürem az olduğu için tamamını okumuyorum- bazı yetkilerle ilgili olarak "Kurum tarafından hazırlanan bu planlar Ulaştırma Bakanlığı teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından onaylanır ve Kurum tarafından yürütülür.

Görev ve imtiyaz sözleşmeleri, Telekomünikasyon ruhsatı ve genel izinlerin asgarî değerleri, Kurumun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir" denilmektedir. Niçin birisinde Ulaştırma Bakanlığının teklifi, diğerinde ise Telekomünikasyon Kurumunun teklifi olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bizim dönemimizde personel giderlerinin gelire oranı yüzde 18 seviyesindeyken, Telekomun bugünkü bu rakam karşısındaki gideri yüzde 40-42'lere yükseltilmiştir. Dolayısıyla, Telekom, ciddî anlamda değer kaybına uğratılmıştır. 1997'de yıllık geliri 1,5 milyar dolarlar olan bu şirketin, şu andaki geliri, bunun sekizde veya onda 1'ine, yani 150-200 milyon dolara düşmüştür. Bunun hesabının bu iktidardan sorulması gerekir. Krizlerin sorumlusu olarak başkalarını gösterenler, asıl son dört yılın hesabını vermelidirler. Bu kadar krizi yaratanların suskunluğunu, çaresizliğini, beceriksizliğini ve pişkinliğinin hesabını bu millet sizlerden soracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAKAN - Lütfen toparlayınız.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, özelleştirmeye, biz, hiçbir zaman karşı olmadığımız gibi, devletin menfaatlarının her zaman önplanda tutulması gereğinin altını çiziyoruz; bunu tekrar yineliyorum.

Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim.

Ek 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Ek 27 nci madde kabul edilmiştir.

Bir dakika efendim, 28'i okumadan evvel, demin Sayın Lütfi Yalman'ın önergesi "korsan" dedim; ama, Sayın Yalman, grubu salonu terk etmeden evvel bu önergeleri vermişti; onun için, okutup, işleme koydum; isterse, şimdi de verebilir.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Kapıdan bakıp bakıp gidiyor!..

BAŞKAN - Olsun efendim, hakkı var; istediği şekilde yapar.

Teşekkür ederim Sayın Yalman.

Ek madde 28'i okutuyorum:

“EK MADDE 28. - Türk Telekom ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî Savunma Bakanlığı ve ülke güvenliği, emniyeti ve asayiş ile ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak imzalanan ve imzalanacak tüm sözleşme ve protokollerin geçerliliği devam eder.”

BAŞKAN - Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yoklar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

DYP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada, huzurunuzda Osmanlı Devletini,  Düyun-i Umumiye noktasına getiren serüveni arz ederek, değerli hükümetimizin bu kıssadan hisse çıkarmasını istirham edeceğim.

1876 yılında, Sultan Abdülaziz halledilmeden kısa bir süre önce, İngiliz diplomat Türk dostu David Urquhart Sultan Abdülaziz'e bir mektup yazar; bu mektupta, Osmanlı Devletinin nasıl dışborç bataklığına itildiğinin hikâyesini anlatır. Hikâye şudur değerli arkadaşlarım; David Urquhart der ki: "1828'deki Osmanlı-Rus Savaşının ardından, Osmanlı Devleti, Rusya'ya çok ağır bir savaş tazminatı ödemek zorunda kalmıştı ve fırsat bu fırsat, İngiliz hükümeti beni görevlendirdi, İstanbul'a geldim, dönemin maliye nazırı olan Âkif Paşayla görüştüm, dedim ki 'biz, bu zor günümüzde size borç vermek istiyoruz' ve bana verilen talimat, o borcu, mutlaka, kendisine kabul ettirmem yönündeydi. Bütün ısrarlarıma rağmen, Âkif Paşa 'ben, halkımın dişiyle, tırnağıyla kazandığı paraları size faiz olarak ödeyemem; benim dinim, benden sonraki nesilleri borçlandırmayı yasaklamıştır; ben, halkımdan fedakârlık isterim, ama, sizden dışborç almam' dedi ve kesin bir dille reddetti.

Sizin daha sonraki vezirleriniz, uzatılan dışborçları ulufe zannettiler; dışborç aldınız; bu dışborçları ödemek için yine dışborç aldınız; dışborç  faizlerini ödemek için yine dışborç aldınız ve öyle bir noktaya geldiniz ki, dışborçlarınızdan dolayı şu anda Avrupa'da pazarlık gücünüz sıfıra inmiştir."

Değerli milletvekili arkadaşlarım, yıl 1876 ve ondan sonraki süreci biliyorsunuz. Zaten, 1881'de, o gün, o, alacak sahipleri olan Avrupalı ülkeler, gelip İstanbul'da Düyun-i Umumiye Meclisini kurdular. Bugün, İstanbul'daki o görkemli İstanbul Erkek Lisesinin binasında faaliyete başladılar ve dediler ki: "Siz, bu gelirle bizim borçlarımızı ödeyemezsiniz; sizin paralarınızı biz kontrol edeceğiz; biz, alacaklarımızı alacağız, eğer, artarsa size de vereceğiz."

Bugün, IMF'nin Ankara'da büro açmasıyla Düyun-i Umumiye Meclisinin 1881'de İstanbul'da kurulması arasında, aslında, pratikte çok fazla bir fark yok değerli arkadaşlarım.

Aslında, bizim, IMF'ye ve Dünya Bankasına kızmaya hiç mi hiç hakkımız yok değerli arkadaşlarım. Biz, millet olarak, genellikle kolayı seçen bir milletiz; başımıza gelen bütün felaketleri, bütün musibetleri, kendi dışımızdaki unsurlara havale ederek kendimizi sorumluluktan kurtarmak gibi bir ucuzcu tavrımız var.

Koyunlarına sahip olmayan bir çoban, eğer, koyunlarını kurtlara kaptırırsa, arkasından da "kahrolsun kurtlar" derse, ahmaklığını tescil ettirmiş olur; bunun, pratikte hiçbir anlamı yok. Günah işleyen bir insan, Allah'ın huzuruna gittiği zaman, Allah "kulum, niye işledin bu günahı?" derse, o da  "Şeytanı yarattın, başımıza musallat ettin; o, dürttü, ben de işledim" derse, bu, onu kurtarır mı değerli arkadaşlarım? Hijyenik şartlar sağlamayan bir insanın "mikroplar beni hasta etti" diye mikroplara küfretmesinin hiçbir anlamı yoktur. Onun için, şimdi, bizler, bugün, kalkmışız IMF'ye, Dünya Bankasına kızıyoruz, kızmamız gereken birileri varsa, o da, biziz değerli arkadaşlarım. Bakınız, sabahtan beri bu kanun tasarısının müzakereleri yapılıyor, şimdi birçok...

HALİL İBRAHİL ORAL (Bitlis) - Hüseyin Bey, doğrusun...

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, lütfen, bazı arkadaşlarımız, böyle, oturduğu yerden, guguk kuşu gibi falan müdahale etmesin!

BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayın.

SÜLEYMAN TURAN ÇİRKİN (Hatay) - Düyun-i Umumiyeyi anlat.

BAŞKAN - Anlatır...

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın, şu anda Fazilet Partisi Meclisi terk etmiş durumda. İçinizden birçoğu dua ediyor, diyor ki, şu Doğru Yol Partisi de gitse de, biz, şunu çok rahat çıkarsak!

BAŞKAN - Yok, yok...

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Siz dua etmeye devam edin, bizim gideceğimiz falan yok da!..

Değerli arkadaşlarım, bakınız, demokrasilerde esas olan, muhalefettir. Şu anda, bakın, Doğru Yol Partisi temsilcileri, sözcüleri, eğer, bu kürsüden konuşmazsa, sayın değerli Divan Üyesi arkadaşımızın metni okuması için bir 20 dakika, yarım saat bir zaman lazım, bu işi bitirmiş olacağız. Biz, bu Parlamentonun çatısı altında, kanunculuk oynuyoruz, seremonyal bir şey icra ediyoruz, bir ritüel icra ediyoruz, kanun falan çıkarmıyoruz, kendi kendimizi aldatmanın anlamı yok. Bir virgülü bile değişmiyor, bu, komisyonlarda da değişmiyor. Kanun yapma, parlamento müzakeresi falan bu değil.

Şimdi şu noktaya geliyorum değerli arkadaşlarım: Dünyada, dışborç almayan çok az ülke vardır, dışborç alınmaz diye bir şey yok. Biz, özelleştirmeye falan da karşı değiliz. Elbette dışborç alınır. Urquhart diyor ki padişaha "majesteleri, siz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Padişahımızın sesini kesecek değiliz ya efendim, ben kesmedim de kendi kendine kesildi.

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - ...yeraltındaki, yerüstündeki kaynaklarınızı rantabl olarak işletmek için geri dönüşümü olan projelere yatırım yapmak için dışborç alsaydınız, siz, bu felakete duçar olmazdınız. Siz, carî harcamalar için borç alıyorsunuz." Bakın, dikkat buyurun, Kanunî döneminde, Yavuz döneminde, hazine ağzına kadar altınla doluyken, Topkapı Sarayıyla yetinilmiştir; ama, Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı, Yıldız Sarayı, Şale Köşkü, Maslak Köşkü, Küçüksu Kasrı, bütün o debdebe ve görkemi yansıtan bütün saraylar, köşkler, 19 uncu Asırda, devletin çatır çatır göçtüğü dönemde yapılmıştır.

Biz, borç alalım elbette... Dünyada bizim gibi, batık bankaların zararlarını ödemek için dışborç alarak, aldıktan sonra da, birileri bize dışborç verecek diye, böyle, zil takıp göbek atan bir millet var mıdır onu da ben şahsen merak ediyorum! Borç bulduk diye, bize borç verecekler diye sevinmemizin hiçbir anlamı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Çelik, çok teşekkür ediyorum; siz Divan üyesi olduğunuz için 1 dakikalık artı bir süre verdim.

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Müteakip maddelerde görüşlerimi anlatacağım.

Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim.

Ek 28 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Ek 29 uncu maddeyi okutuyorum:

“EK MADDE 29. - Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının % 50'nin altına düşmesi durumunda, hisse devir sözleşmesinin imzalanmasından itibaren 30 gün içerisinde, Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendi uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışan personel, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kadrolu ve sözleşmeli personel ile kapsam dışı personelin listesi Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu personel, Devlet Personel Başkanlığınca 30 gün içerisinde başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilir. Nakle ilişkin usul ve esaslar Devlet Personel Başkanlığınca bu Kanunun yayımından itibaren 60 gün içerisinde çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.

Nakledilecek personelin başka kamu kurum ve kuruluşuna atanarak burada göreve başlamasına kadar geçecek süredeki aylık, ücret, ikramiye, zam ve tazminatlar ve sosyal hak ve yardımlar ile bu döneme ilişkin harcırah, sağlık yardımı gibi özlük hakları Hazine tarafından ödenir. Bunlardan T.C. Emekli Sandığına tabi olanların bu süre içinde Sandıkla olan ilgileri devam eder.

Sözleşmeli statüde veya kapsam dışı personel olarak çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlara nakledilerek Devlet memuru statüsüne geçirilmesi halinde sözleşmeli statüde veya kapsam dışı olarak geçen hizmet süreleri, aynı Kanunun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınmak suretiyle, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir.

Kamu kurum ve kuruluşlarına atanan personelin atandıkları tarihteki kadro ve pozisyonlara ait aylık, ücret, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretlerinin net tutarının, nakledildiği kuruluş mevzuatına göre hakedeceği aylık, ek gösterge, varsa ikramiye, her türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretinin (varsa ikramiye dahil) net tutarından fazla olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar, herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak Hazinece ödenir.

Ancak bu madde gereğince nakledilen personelden 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I sayılı cetvelde belirtilen personelin, eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat (ek tazminat hariç) hakları şahıslarına bağlı olarak atandıkları görevlerde kaldıkları sürece saklı tutulur. Ek 22 nci maddenin (a) bendi uyarınca asli ve sürekli görevlere ilişkin kadrolarda çalışmakta iken bu madde gereğince nakledilen personelin aylık ücretleri ile ikramiyeleri tutarının 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I sayılı cetvelde yer alan emsali kadrolar için belirlenen aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminat  haklarıyla eşit olmasından itibaren, emsali durumdaki kadrolara ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat (ek tazminat hariç) hakları şahıslarına bağlı olarak atandıkları görevde kaldıkları sürece saklı tutulur. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince I sayılı cetvele tâbi iken 4502 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri çerçevesinde daha önce nakil işlemi gerçekleştirilenler de bu madde hükmünden yararlanırlar.

Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının % 50'nin altına düşmesinden itibaren bir yıl içinde, 1475 sayılı İş Kanununa göre çalışanların hizmet akitlerinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından feshedilmesi veya 1475 sayılı İş Kanununa göre haklı nedenlerle (emeklilik dışında) kendileri tarafından feshedilmesi sonucunda işsiz kalanlar 4046 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen iş kaybı tazminatı ve diğer hizmetlerden yararlanırlar. Bu husustaki işlemlerin yürütülmesinden Türkiye İş Kurumu görevli, yetkili ve sorumludur. Bu madde uyarınca Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılması gereken ödemeler Hazine tarafından yapılır."

BAŞKAN - Ek madde 29 üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bütün telaşımız 10 milyar dolar bulabilmek için; fakat, biz, bu 10 milyar doları yanlış yerde arıyoruz. Bizim nice 10 milyar dolarlarımız var, bu ülkenin nice 10 milyar dolarları var; fakat, biz almasını bilmiyoruz, ekonomiye kazandırmasını bilmiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkede en büyük problem, güven meselesidir. Bugün, beceriksiz yönetimler sayesinde, ülkede, vatandaşımız kendi devletine güvenmez hale gelmiştir. Vatandaş, devlete güvenmiyor, hükümete güvenmiyor, siyasî partilere güvenmiyor, medyaya güvenmiyor, yargıya güvenmiyor; açıkçası, devlet de millete güvenmiyor. Dün, Sayın Sami Selçuk "İskele Sancak" programındaydı, vatandaşa "yargı bağımsız mı, yargı siyasallaşmış mı" diye soruldu; vatandaşın yüzde 95'i "yargı siyasallaşmıştır, yargı bağımsız değildir" diye oy beyanında bulundu.

Bakınız, bu güveni tesis edebilirsek, bu ülkenin bankalarında, şu anda, döviz mevduatı olarak 38 milyar dolar para var. En iyimser rakamlarla, yastık altında, şu anda asgarî 15-20 milyar dolar para var. Toplarsanız, bu ülkede, vatandaşımıza ait 55 milyar dolar para var. Almanya'daki işçilerimizin 120 milyar marklık serveti, birikimi var; fakat, nereye koyacağını, nerede değerlendireceğini bilmiyor bu insanlar. Bu ülkeye, bu hükümete, bu ekonomiye, bu devlete de güvenmedikleri için, bu parayı bize göndermiyorlar.

Bakınız, TESEV'in son zamanlarda yaptırdığı bir ankete göre, bu ülkenin vatandaşlarının sadece yüzde 5'i birbirine güveniyor. Ali Veli'ye, Veli Ali'ye yüzde 5 oranında güveniyor; böyle bir hale geldik. Eğer, bu güveni tesis etmezsek, biz, 10 milyar doları da getirsek, bu ekonominin bükülmüş olan belini düzeltemeyiz. Güven, mutlaka tesis edilmelidir. Devlet vatandaşıyla barışmalıdır, devlet dindar insanlarla barışmalıdır, üniversitedeki başörtülüyle barışmalıdır; devlet, bölgelerarasındaki kalkınmışlık düzeyini asgariye indirmelidir. Bu güveni tesis edemezseniz, sermayenin rengini yeşil, mavi, kırmızı diye bölerseniz, bizim Anadolu kaplanları dediğimiz insanları bu ülkeden kovarsanız, onlar çeker giderler ve biz de "para, para" diye ağlar, onun bunun kapısında dilencilik yapmak zorunda kalırız.

BAŞKAN - Allah korusun...

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Namık Kemal'in, "Lazımsa" gazelinde çok güzel bir beyit vardır; der ki:

"Sana, senden gelir bir işte dâd lazımsa,

Ümidin kes zaferden, gayrıdan imdat lazımsa."

Bir işte, sana, senden ancak yardım gelir. Eğer, başkasından imdat bekliyorsan, zaferden ümidini kes. Biz, başkasının parasıyla, başkasının servetiyle ülke ekonomisini düzene sokacağımızı, düzelteceğimizi düşünüyorsak, yanılıyoruz değerli arkadaşlarım.

Bugün, dünyada üçüncü sektör olarak isimlendirilen bir sektör var. O da vakıf sektörüdür, NGO'lardır; yani, sivil toplum örgütleridir. Bu ülkede, sivil toplum örgütleri de tek tipleştiriliyor, devletleştiriliyor. Öncelikle, bizim yapmamız gereken en önemli şey, bu ülkede siyasî liberalizmi tesis etmektir. Bunu tesis etmediğiniz sürece, ekonomik olarak liberalizmi tesis edemezsiniz, bu getirilen, borç alınan paralar da palyatif tedbirlerden öteye geçmez.

Değerli arkadaşlarım, Amerikalıların bir atasözü vardır, herkesin bunu çok iyi bellemesi lazım. Amerikalılar -Co'nun altın kuralı- derler ki: "Altını olan, kuralı koyar." Kimin altını varsa, kuralı o koyuyor. Bugün, dünyada, altını olan insanlar, kuralı koyuyorlar ve biz de, o kurallara göre oynamak zorunda kalıyoruz.

Bakınız, bizim de altınımız var. Biz, varlık içinde yokluk çeken bir milletiz. Bakınız, ben, sizi kesinlikle temin ediyorum, eğer, bu ülke insanına, bu devlet, şefkatle muamele etsin; bu ülke insanının diniyle, diyanetiyle uğraşmasın, başındaki örtüyle uğraşmasın; bu ülkede gerçek manada demokratik bir ortam tesis edilsin, farklılıklara tahammül edilsin; bu insanlara sevgiyle yaklaşılsın; yani, devletin gerçekten demokratik bir devlet olması için önce çaba harcayalım, demokratik bir yaklaşımla insanımıza yaklaşalım, bu para bize fazlasıyla gelir ve ekonomiye de kazandırılır.

Bugün, hanımlarımızın kolundaki bilezikleri bir yere toplarsanız, iki Ağrı Dağı ortaya çıkar. İstiklal Savaşı esnasında bizim kadınlarımız, boyunlarındaki beşibirlikleri çıkarıp veriyorlardı "alın, orduya mühimmat alın" diye. Bugün, bu devlet çıksın, vatandaştan para istesin, hiç kimse -çok affedersiniz, tabirimi bağışlayın- zırnık bile vermez bu hükümete...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Bitlis) - Doğru; İstanbul Bankasına gitti paralar!

BAŞKAN - Şimdi, "zırnık" tabirini açalım...

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, tırnak içinde söylüyorum.

BAŞKAN - "Zırnık" tabirini açarsınız, söz vereceğim; ben de zırnık vermem çünkü. (Gülüşmeler)

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Çıkarın efendim.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, İstanbul Bankası, filan banka, falan banka sesleri duyuyorum. Bu ülkenin, bu ülkemiz insanının, daha tüyü bitmemiş yetimin hakkının kim bir lokmasını yemişse, kim bu ülkede bir çekirdek çalmışsa, 5 000 kere fitil fitil burnundan gelsin! (Alkışlar) Eğer, bu Meclis, yetimin hakkını çalanların da burnundan getirmezse, bu Meclisin de burnundan gelecektir; onu da arz etmek isterim efendim. (DYP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Ek 29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen ek 27, ek 28, ek 29 uncu maddelerle birlikte çerçeve 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8.- 22.12.1941 tarihli ve 4157 sayılı Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 1. - Bu Kanun ile kurulmuş olan ve yeni bir düzenlemeye kadar geçerliliğini koruması öngörülen Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı bu Kanunla ikiye ayrılır; hak ve yükümlülüklerinin devamını sağlamak üzere iki ayrı "Posta ve Telgraf Teşkilâtı Biriktirme ve Yardım Sandığı" ile "Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı" kurulmuştur.

PTT ve Türk Telekom'un % 50 ve daha fazla hissesine sahip olduğu iştirak ve şirketlerinde çalışan personel de bu sandıklara üye olabilir.

Sandıkların gelirleri;

a) Üye olan personelden alınacak aidattan,

b) Gayrimenkul ve menkullerinin satış, kira ve işletilmesinden elde edilecek gelirlerden,

c) Sandık mevcudunun faizleri, teberrulardan elde edilecek gelirlerden,

d) Şirket, iştirak ve ticarî işletmeler ile bunların devir ve kiralamalarından elde edilecek gelirlerden,

e) Diğer gelirlerden,

Oluşur.

Sandıkların idaresi Genel Kurullarında ayrı ayrı çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Sandıklarla ilgili yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar mevcut mevzuatın bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur."

BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde de, PTT Biriktirme ve Yardım Sandığının ikiye ayrılması hususundadır. Bu maddede, gelirlerin nereden alınacağı, yönetim kurulunun nasıl oluşacağı belirlenmektedir. Bu sandıktaki varlıkların yüzde 35'i nakit, yüzde 65'i gayrimenkullerden oluşmaktadır. Bu maddede eksik olan, bu gayrimenkullerin nasıl paylaşılacağı konusunda net bir hüküm olmamasıdır. Nitekim, Türk Telekom ile Posta İşletmesinin mallarını ayırırken ne kadar büyük kavgalar olduğu, yıllarca devam ettiği çok bellidir.

Bunun dışında, yönetim kurulu teşkil edilirken, 3 üyesinin bürokratlardan seçilmesi mecbur kılınmıştır. Halbuki, üyeler, tümüyle kendileri seçerlerdi, emekli olanlardan da seçebilirlerdi. Bu konudaki mahzurları dışında, olması gereken, hatta, 4502 sayılı Kanunda unutulup, şu anda tamamlanan bir maddedir.

Şimdi, bu Telekom Yasasına baktığımız zaman, maalesef, şöyle, basın taramasında, hiç iç açıcı şeyler yok ve bizi üzen şeyler var. Bakıyoruz, Sayın Başbakan tarafından "Sayın Bush'un verdiği desteğin kıymetini bilelim" gibi, Türkiye'deki mahkemelerin iç işine karışacak kadar, "bunları şöyle cezalandırın" diyebilecek kadar ağır ifadeler taşıyan bu mektuptan övünç duyacak duruma gelmişiz. Ne üzüntü verici! Halbuki, Sayın Başbakanın siyasete atılmasına sebep olan, Genel Sekreterliğini yaptığı partinin Genel Başkanı, Başbakan iken diyordu ki: "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır" Bu, son derece seviyeli, son derece övünç duyulacak noktadan, maalesef, teslimiyetçi bir noktaya gelmiş. Daha da acısı, bakıyoruz, Anayasa Mahkemesine, "Mondros Mütarekesindeki şartları havidir" diye kaleme alınan iptal başvurusunun altında Sayın Başbakanın imzası var!

O günkü şartlara bakıyoruz, tahkim yok; şimdi özelleştirmede bir itiraz olsa, ne olacak; tahkime gitme imkânı var; yani, Türk mahkemeleri geçerli değil. Daha ağır şartlarda, maalesef...

VAHİT KAYRICI (Çorum) - Tahkime karşı mısın?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tahkime karşılık değil; ben, sadece, sekiz yıl önce, dokuz yıl önce daha avantajlı şartlarda, daha iyi bedelle özelleştirilebilecek bir kuruluşu, o gün, sırf muhalefet olsun anlayışıyla engellenmesi, maalesef çok acı bir tecrübe.

VAHİT KAYRICI (Çorum) - Doğru, tamam.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bir zamanlar partisinin Genel Sekreterliğini yaptığı Başbakanın "dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır" ifadesinden, bugün "bu mektuptan övünç duymalıyız, gurur duymalıyız" noktasına gelmiş; çok acı bir nokta.

Yine bakıyoruz, öyle dayatmalar var ki, 4502 sayılı Yasaya göre, Telekom Yönetim Kuruluna, en az 8 yıllık tecrübesi olan insanlar atanacaktı; şimdi bu şart kaldırılmıştır. Adam üniversiteyi bitirebilir; ama -küçümsemek için söylemiyorum, o da çok saygıdeğer meslek- bakkallık yapar, kasaplık yapar, manavlık yapar; 4 yıllık üniversite mezunu diye, şimdi bunları da mı atacağız?! Yani, Sayın Derviş şunu mu demek istiyor: "Sayın Bakan, sizin atadığınız elemanlar ehil değil, ben kendi elemanlarımı atayacağım." Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna 6 yıl süreyle atanan, yine bu hükümet tarafından atanan, ondört ayda, ince elenerek, sık dokunarak, büyük tartışmalarla atanan bunca yetenekli eleman hiçbir işe yaramıyor, bunlar bir işi beceremiyor deyip, dün akşam, buradan, bir kanunla yetkiyi elinden aldık ve şimdi, Sayın Derviş'in dedikleri atanacak.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Yanlış, Bakanlar Kurulu...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bunlar, bu atamalar geçersiz oldu. Şimdi, bundan sonra, yine, Sayın Derviş'in dedikleri atansın diye, bu sektörde hiçbir tecrübesi olmayan -siz, bakanlığınızı yaptınız- uydu teknolojisinden fiberoptik teknolojiye kadar, internete kadar, son derece ileri teknoloji olan bir sektörde tecrübe aranmaması ne büyük gariplik.

BAŞKAN - Siz, her maddede, her konuda Derviş Beyi ifade ederek, Derviş'i sonunda erdireceksiniz efendim. Derviş, ermiş olacak sayenizde.

Buyurun.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Değişiklik önergemizi onun için vermiştik; ama, zaman darlığından yetişmemişti.

Şimdi, bir diğer konu, özellikle, bu konuda...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Çiller nerede?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Çiller Amerika'da...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne yapıyor?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Türkiye'yi anlatıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Ecevit İspanya'da ne yapıyordu?!.

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, lütfen... Süre vereceğim efendim, yalnız Genel Kurula hitap edin. Rica edeceğim... Yani, DSP Grubuna niye hitap ediyorsunuz; Genel Kurula, ortaya hitap edin.

Buyurun.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Derviş gibi, onbeş günde bir gidip, Amerika'daki muhataplarına hesap vermiyor; yan odaya geçip, onay almıyor.

Onun için, bakınız, bu hükümette, ne Başbakanın ne bakanların önemi kalmamıştır. Bir bakan direniyor; bu özelleştirmede yüzde 49'un altında olduğu zaman "efendim, biz, çoğunluk hakkı isteriz" derken, Bakanlığın hissesi yüzde 56'nın altına inmediği halde, bakıyoruz Sayın Bakan hakkını teslim ediyor. Niye; yan odaya geçilip ikna ediliyor. Yani, dolayısıyla...

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, toparlayın efendim; 9 uncu maddede de konuşacaksınız; lütfen... Teşekkür ediyorum.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, konuyla ilgili konuşuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, olsun, süreniz bitti... 9 uncu maddede de konuşursunuz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bunlar çok önemli konular. Siz böyle müdahale ederseniz olmaz.

BAŞKAN - Benimle niye münakaşa ediyorsunuz, beni de mi Derviş gördünüz?..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maalesef...

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, istirham edeceğim efendim. 9 uncu maddede de söz vereceğim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maalesef, Türkiye'yi manda yönetimi altına soktunuz. Tarih sizden hesap soracaktır diyorum. Bunu unutmayınız. Yan odaya geçip, yok Amerikan Başkanından, yok IMF Başkanından, yok bilmem kimden onay almak, herhalde çok övünülecek bir davranış olmasa gerektir diye düşünüyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Oturmazsanız, birleşime ara vereceğim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çıkaracağımız  bu kanuna "hayırlı olsun" demeyi çok isterim; ancak, maalesef, burada, o kadar çok zorlamayla değişiklikler yapılıyor ki, bakanların içine sinmiyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE  9. - 4157 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1. - Bu Kanunda ve diğer mevzuatta Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar ilgisine göre Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi Genel Müdürlüğüne yapılmış sayılır."

BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yoklar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Yılmazyıldız, teknolojiyi anlat...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tamam.

Bu kanun tasarısında, özellikle, GSM'yle ilgili sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesiyle ilgili, görüşülmesiyle ilgili konular var.

Ben, daha önce, EUTELSAT, INTELSAT anlaşmaları zamanında ifade etmiştim; maalesef, o zaman, Türk Telekomun aleyhine pek çok madde vardı. Rakamları hemen bulabilirsek söyleyeceğiz. Örneğin, sabit bir telefondan bir cep telefonunu aradığınızda şirkete daha yüksek bir para öderken, tersine, cep telefonundan sabit telefonu aradığınızda, cep telefonu şirketi, sabit telefon şirketine, yani Türk Telekoma, onun onda biri fiyat ödüyordu. Bu durumların mutlaka düzeltilmesi lazım. Bu, en azından, şimdiki durumuyla, kamunun yararına olan bir durum değildir.

Yine, bakıyoruz, Sayın Bakanın konuşmalarında, özellikle, havaalanlarıyla balıkçı barınaklarıyla ilgili -mutlaka bunu söylemek durumundayım- maalesef... (ANAP sıralarından "ne ilgisi var" sesi) İlgisi var... Sayın Bakan kanunla ilgili konuşuyorsa, biz de konuşacağız.

Edremit Körfez Havaalanı, tarihî adı Assos'tan Bergama'ya kadar olan bir bölgede turizmi destekleyen bir havaalanı; ama, çalışmıyor.

Şimdi, yine, bakıyoruz, balıkçı barınaklarında, Karşıyaka-Çakılköy gibi, pek çok insana ekmek yeme imkânı sağlayan bu yatırımlar bana göre son derece faydalı; ancak, hâlâ, bir Karaağaç, bir Marmara Adası... Ada'da, doğru düzgün bağlantı kurulacak bir tane liman yok, bunun ihalesi yok. Onun için, bence, bir önceki yatırımları, yanlışlıkları, şöyledir böyledir demek yerine, bir şeyler yapmak daha iyi herhalde. Beş yıldır, Sayın Bakan da iki yılı aşkın bir süredir bakanlık yapıyor...

VAHİT KAYRICI (Çorum) - 15 ay...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Evet; 15 aydır bakanlık yapıyor... Şimdi, şunu sormak isterim: Acaba, Bakanlığıyla ilgili ne kadar yatırım yapabilmiş?

İşte, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımları teşvik etmek gerekirken, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımları hızlandırmak gerekirken, bu yatırımlarla ilgili polemik yapmanın çok faydalı olduğu kanaatinde değilim.

Nitekim, Türkiye'nin en temel konularından, en önemli gelir kaynaklarından biri turizm. Bakıyorsunuz, trafik kazalarından dolayı, pek çok vatandaşımızın yanında, turistler de ölüyor. Gelişmiş ülkelerde insan hayatı kıymetli; bir kişi öldüğü zaman, gazetelerde sürmanşet haberler ve birden, bıçak gibi, gelenler kesiliyor. O zaman, bu insanları bir yerden bir yere karayoluyla nakletmek yerine, bu insanları en yakın havaalanına ulaştırmak -ki, Gazipaşa, mutlaka, o bölge turizm bölgesidir; çok gerekli bir havaalanı olduğunu düşünüyorum- şart ve...

MUSTAFA VERKAYA (İstanbul) - Telekomu konuş, Telekomu.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Telekomu konuşuyorum.

Yine, aynı şekilde, Sayın Bakanın Bakanlığı kapsamında olan ve şu anda görüştüğümüz Telekom konusunda, maalesef, uzun süredir ciddî yatırımlar yok. Bakınız, internet konusunda ciddî altyapı eksiklikleri var. Telekomda Sayın Bakanın yaptığı en iyi şey, zam. Gazeteden okuduğumuza göre -kesin rakamı bilmiyorum; ama, kendisi biliyor- yüzde 70 ile 90 arasında zam. Maliye Bakanı, 2001 yılı bütçesinde yaptığı sunuşta "Amerika'da son on yılda ekonominin gelişmesinin en önemli sebebi, telefon ve haberleşme ücretlerindeki ucuzlama" diyordu. Türkiye'de bunun tam tersi. Çok şükür bu yasada bir vergi yok; ama, bugüne kadar getirilen her yasada, -4502 sayılı Yasa dahil- bir vergi. Getirdiğiniz bu kadar aşırı vergi yüküyle Türkiye'de esnaf, sanayici nasıl iş yapacak?.. Bugün telefon faturasını alıyorsunuz, 5 değişik vergi. Yüzde 25...

HASAN SUNA (Yalova) - Allah Allah!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sizin bir şeyden haberiniz yok; siz, ancak geziniyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Vallahi vermem...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Madde üzerinde konuşuyorum...

BAŞKAN - Samimî söylüyorum; madde üzerinde bir kelime konuşmadınız; vallahi de billahi de vermem.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Vallahi vermem... Yemin ettim, hiç mümkün değil. Sözünüzü kesmedim, ikaz etmedim, vermem... (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Tamam, önemli değil; bundan sonra yine söz aldım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Efendim, 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - 4157 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 1. - Posta ve Telgraf Teşkilâtı Biriktirme ve Yardım Sandığı ile Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı bu Kanun yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içinde Olağanüstü Genel Kurullarını toplayarak Yönetim Kurullarını oluştururlar.

Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığının her türlü mevcudu, varlığı, borç ve yükümlülükleri o günkü bakiyeleri ile; Posta ve Telgraf Teşkilâtı Biriktirme ve Yardım Sandığı ile Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı arasında T.C. Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom çalışanlarından halen üye olanların nemalandırılmış toplam birikimleri anlamına gelen emeklilik yardımlarının toplamları oranında tasfiye edilir. Aynı tasfiye kuralları ve oranları Sandığın tüm menkul ve gayrimenkul mal varlıklarının bölüşümünde de kullanılır.

Tasfiye işlemi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak, T.C. Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü ile Türk Telekom Teftiş Kurullarından üçer başmüfettiş görevlendirilerek yapılır. Tasfiye işlemi altı ayda tamamlanır. Bölünme ile ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.

Tasfiye bitimi itibarıyla bir ay içerisinde ayrılmadan önceki Tüzük ve Yönetmelikler çerçevesinde olağanüstü Genel Kurulları yapılır. Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığının halen çalışan personeli sandıklarının ihtiyaçları doğrultusunda özlük hakları ile paylaştırılırlar."

BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, şimdi, değerli arkadaşlarımız, tabiî, konuyla çok ilgisiz, hakikaten. Ben, burada, kavas arkadaşlardan rica ettim, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen kanun tasarısından bir tane lütfen verir misiniz dedim; masama gelmedi ve aldığım cevap "henüz, daha basımda" oldu. Daha henüz basımda olan... (DSP ve MHP sıralarından "işte, hepimizde var tasarıdan" sesleri)

Var tabiî, ilk orijinal şekliyle var!..

HÜSEYİN TAYFUN İÇLİ (Ankara) - Hayır, işte burada!..

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - İlyas Bey, burada var!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yalansa, Erol Bey orada dikiliyor...

Dolayısıyla, henüz daha okumadığınız, ne olduğunu bilmediğiniz bir konuyu burada açıkladığımız zaman, "öyle mi" diyorsunuz... Bir tane telefon faturası aldığınızda 5 tane vergi var diyorum; "öyle mi" diyorsunuz. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dışarıda çıkıp çay içer gezinirsen, vatandaşla konuşmazsan, ilgili olmazsan, faturana bile bakmaz sekreterine ödetirsen; haberin olmaz.

BASRİ COŞKUN (Malatya) - Sen kendine bak!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Şimdi, yüzde 25 KDV, oradan Özel İletişim Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Eğitime Katkı payı...  İletişim, bu kadar ağır yükten nasıl kalkacak?

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, bir dakikanızı rica ediyorum.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maddeyle ilgili konuşuyorum...

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, bir dakikanızı rica edeceğim!..

Kavas arkadaşlarımızın ismini kullanarak, "kanun tasarısı basılmadı" diyorsunuz; kanun tasarısı, istemediğiniz kadar var.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Varsa, vermediler Sayın Başkan.

BAŞKAN - İstirham ederim efendim... Siz, dün görüşülen Bankalar Kanunu Tasarısını istemişsiniz... Kavasları çağırdım, sordum efendim. Telekom Kanunu Tasarısı burada; istirham ederim efendim...

Şimdi, buyurun, devam edin.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, Bankalar Kanunu Tasarısı benim yanımda mevcut, Bankalar Kanunu Tasarısı istemedim. Dolayısıyla, sizin, bizim neyi isteyip neyi istemediğimizi bilmeniz mümkün değil; birinin sözcüsü olmanız da gerekmiyor. Lütfen, sözümü kesmeyin; ama, bakınız...

BAŞKAN - Efendim, kanun tasarılarının, basılıp dağıtılmadan görüşülmesi mümkün değil. Kanun tasarısına başlarken diyoruz ki, 677 sıra sayılı kanun tasarısı dağıtılmıştır.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkan, vaktimi alıyorsunuz...

BAŞKAN - Milletvekillerimize dağıtıldığı için tekrar okutmuyoruz diyoruz.

Buyurun, şimdi, devam edin efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Şimdi, burada...

MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın Yılmazyıldız, bakın; tasarı var!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, ne güzel gösterdiniz, sağ olun. Okudunuz mu acaba?! Önemli olan elinizde olması değil; önemli olan, okumak, anlamak. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler) Anlamış olsanız, en azından itiraz ederdiniz. Hoş, itiraz etmeye cesaretiniz de yok; çünkü, gelen çıkıyor; noter muamelesi...

HÜSEYİN TAYFUN İÇLİ (Ankara) - Önce, özür dile!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çıkıp burada konuşmaya cesaretiniz yok. Cesaretiniz olsa, çıkar konuşursunuz; çünkü, müsaade alamıyorsunuz. Grup başkanvekilleriniz müsaade etmediği müddetçe buraya çıkmanız mümkün değil. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sen izinsiz mi çıkıyorsun?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Dolayısıyla, milletvekili, milletin derdini dile getirmek için; milletvekili, milletin sorunlarını dile getirmek için vardır ve bu hür kürsü bunun için vardır.

BASRİ COŞKUN (Malatya) - Sadede gel, sadede!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bakınız, değerli arkadaşlarım, bu maddede, altı ay içerisinde gerçekleştirilmesi öngörülen bu bölünmenin, gayrimenkullerinin satılıp satılmayacağı; satılacaksa satışa esas muhammen bedelin kimler tarafından tespit edileceği; satışın hangi usulle yapılacağı; bu sürenin sonunda satışın gerçekleşmemesi halinde mülkiyet paylaşımının ne şekilde olacağı gibi, pek çok muallak konu var. Yani, bu maddeler, son derece tartışmaya, son derece çekişmeye açık konular; belki, ileride suiistimal iddialarına açık konular; onun için, bunların tamamlanması lazım.

Yine, bakıyoruz, Sandığın yönetmelikle idare edileceği şeklindeki hüküm de... Sandıklarda idare tüzükle belirlenir. Yani, muhtemeldir ki, sırf bu maddelerden dolayı endişe ederim ki, bu kanun, Anayasa Mahkemesinde iptal edilebilir.

Merak etmeyin, biz, ikide bir, sizin yaptığınızı yapmayız; kalkıp da, bu kanun Anayasa Mahkemesinde iptal edilsin diye başvurumuz olmaz; mahcup olacağımız, sonra yüzümüzün kızaracağı bir iş yapmayız; ancak, buradan uyarmak zorundayız. Yani, dün, Mondros Mütarekesiyle kıyasladığınız konuları, bugün, daha ağır ifadelerle olan, daha ağır şartlarda ve daha ucuza özelleştirmeyi kabul etmek, herhalde, çok övünülecek bir durum olmasa gerektir diyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, geçerken uğrarsanız, tasarıdan, ben size takdim edeyim efendim. 1 değil 2 tane; buyurun.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum efendim:

MADDE 11. - 9.4.1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (g) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - 11 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik?.. Yoklar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Salih Çelen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kısa adıyla Telekom Yasa Tasarısı olarak bilinen, Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 9.4.1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (g) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu bent incelendiğinde görülecektir ki, önce 3.5.1995 tarihinde, daha sonra da 57 nci hükümet tarafından getirilen bir tasarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci Dönemi tarafından, yani, bu Meclis tarafından, daha önceden iki defa değişikliğe uğramıştır.

Görüldüğü üzere, sık sık kanun değiştirmek, Meclisin çok fazla çalıştığı anlamına gelmez; yani, zaman zaman, gazetelerde okuyoruz, görüyoruz ki, işte, 21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi çok fazla çalışmaktadır, çok hızlı çalışmaktadır, çok yoğun çalışmakta, çok kanun çıkarmaktadır. Oysa, bir gün çıkardığımız kanunu yarın değiştirmek suretiyle, çalışıyor gibi görünüyoruz; aslında, böyle değil.

Değerli milletvekilleri, geçmişte, ben -demin, Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi- avukattım. Avukatlık yaptığım dönemde, otobüste direksiyondaydım; ben, şofördüm, otobüste yolcu değildim; ama, maalesef, bu Meclis, direksiyonda şoför gibi pek durmuyor, otobüste yolcu gibi duruyor. Nitekim, dün akşam, Sayın Derviş, burada, sayın milletvekillerinin çok büyük faydası oldu, falan filan demiş; aslında, bu, tamamen, bana göre, pek de, Meclisin çalıştığı anlamında değildir... (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Siz, Sayın Derviş'in müridi misiniz, uçuracaksınız onu; tam derviş yaptınız yani, vallahi...

SALİH ÇELEN (Devamla) - Haklısınız Sayın Başkanım, ama...

BAŞKAN - Hayır, her lafın arkasından bir Derviş çıkıyor. Şu Telekomu bir konuşsak efendim; sonra Derviş'e gelelim.

SALİH ÇELEN (Devamla) - Hemen...

Başkanım, üzerinde söz aldığım madde, 11 inci madde ve deniliyor ki, 3348 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (g) fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Kaldırılan hükümlere bakacağız mecburen. Bu arada, tabiî, aklımıza gelmeden de edemiyor; aklımıza geliyor, söylemek zorunda kalıyoruz; neyse... Aslına bakarsanız, Doğru Yol Partisi zamanında, bir Türk Telekom Kanunu hazırlanmış, özelleştirme olarak. Özelleştirme İdaresine verilmiş, kanun çıkmış; özelleştirilecek. O günkü Türkiye'nin içborcu 20 milyar dolar, eğer özelleştirilebilse, Türkiye'nin içborçlarının tamamı ödenecek ve bugün içerisinde bulunduğumuz krizin doğması hiç mümkün hale gelmeyecekti. Neden; şu an, sayın bakanlarımız açıklıyor; işte, her ay, şu kadar lira, şu kadar trilyon lira borçlanmak durumundayız. Bizim, bu borçlanmak zorunda bulunmamız nedeniyle, faizler bilmem kaçlara çıkıyor, yüzde 1 000'lere kadar çıkıyor. Bu olmasaydı, bu içborçlar olmasaydı; yani, zamanındaki Türk Telekom Kanunu, Anayasa Mahkemesine götürülüp iptal edilmeseydi, bugünkü kriz olmayacaktı; yani, ben de az önce baktım, burada, çok değerli insanları da gördüm, çok üzüldüm. İsterseniz okuyayım, Anayasa Mahkemesine dava açanların kimler olduğunu. (DSP sıralarından "okundu, okundu" sesleri) Demin okundu... Neyse, ben okumayayım. Yani, okunmasından bile rahatsız olduğunuza göre, okumaya gerek yok.

Şu tespite varalım, şunu kesin olarak ortaya koyalım ki, Doğru Yol Partisinin hükümet olduğu dönemde çıkarılan Türk Telekomun özelleştirilmesine dair kanun, eğer Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeseydi, bugün, bu kriz yaşanmayacaktı; ayrıntısını konuşmaya da hazırız.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, bu bendin ortadan kaldırılmasıyla -yani bu maddeyle (g) bendinin ortadan kaldırılmasıyla- daha önce de belirttiğim gibi, Ulaştırma Bakanımızın, dolayısıyla Haberleşme Genel Müdürlüğünün telekomünikasyon hizmetlerine ve altyapısına ilişkin akdedilecek imtiyaz sözleşmeleri ve verilecek telekomünikasyon ruhsatlarının ve genel izinlerin hazırlık işlemlerini yapma yetkisi kaldırılıyor; geriye, sadece, Haberleşme Genel Müdürlüğü adı altında, yetkisi olmayan, hantal yapıdaki devletimizin yeni bir kamburu kalmaktadır ki, o da, maalesef, bu milletin sırtına bindirilmiştir.

Esasen, bu madde, asıl maddelerin en sonuncusu olması hasebiyle söylemekte beis görmeye gerek yok, yasanın tamamıyla, Sayın Ulaştırma Bakanının Türk Telekomla ilgili tüm yetkilerinin elinden alınarak, maalesef, yerli Cottarelli'ye verildiği düşünülürse, Haberleşme Genel Müdürlüğünün bu yetkisinin de elinden alınması çok da önemli olmasa gerektir. Gönül isterdi ki, yetkili bir bakan olsun, maiyetinde de yetkili bürokratlar olsun; kanaatimce, ülkenin sorunları daha yapıcı ve daha milliyetçi bir anlayışla çözümlenirdi; ancak, maalesef, 57 nci hükümet, muhalefetin tüm yapıcı önerilerine gözünü ve kulağını kapattığı için, bizim bu konudaki önerilerimiz de dikkate alınmayacak ve yine, bilinen çevrelerin hazırlamış olduğu bu tasarılar, geldiği gibi kanunlaşacaktır. İşte, maalesef "Emret Başkanım" diye gazete başlıkları var; bütün bunlardan pek mutlu olduğumuzu söyleyemeyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 17 nci maddesinde düzenlenen imtiyazlı hisse ve kapsamı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Şirket ana sözleşmesine dahil edilir.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu söz istemedi; kendilerine teşekkür ederim.

Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. -  Ulaştırma Bakanlığı ile görev, GSM görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalayarak veya Ulaştırma Bakanlığından telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin alarak halihazırda hizmet veren işletmecilerle Kurum, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde, karşılıklı mutabakat sağlayarak, bu Kanuna ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde sözleşmelerde değişikliklere gidebileceklerdir. Ancak, görev  sözleşmesinde  millî güvenlik ve kamu düzeni ile ilgili olarak yer alan hükümler geçerliliğini korur. Kurum, taraflar arasında mutabakat sağlanarak sözleşmelerin yenilenmesi sürecinde, Hazine payı ile ilgili maddelerin düzenlenmesinde Hazine Müsteşarlığının görüşünü almak zorundadır.

Bu süre içinde mutabakat sağlanamaması halinde, Ulaştırma Bakanlığı ile görev, GSM görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalayarak veya Ulaştırma Bakanlığından telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin alarak halihazırda hizmet veren işletmeciler anılan süre sonundan itibaren bir ay içinde bu Kanuna ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde ve mevcut sözleşmelerinde yer alan hak ve yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, görev veya imtiyaz sözleşmelerini Kurum ile yenilemek zorundadır. Bu süre zarfında imtiyaz sözleşmelerinin yenilenmemesi halinde Kurum, 406 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (f) fıkrasındaki yetkilerini kullanır.

Yenilenen sözleşmelere 406 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendinde yer alan hükümler uygulanır.

BAŞKAN - Geçici 2 nci madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu getirilen maddeyle, özellikle, Bakanlıkla ilgili GSM operatörleri arasında yapılan imtiyaz sözleşmesinin yeni baştan müzakere edileceği, değişen şartlara intibak ettirileceği düzenlenmekte; şayet anlaşma olmazsa, bu yenilemenin kurumla yapılacağı düzenlenmekte. Burada, mevcut sözleşmelerdeki aslî unsurlarda değişiklik yapılıp yapılmayacağı noktası fevkalade önemli noktadır burada; yani, şu anda, özellikle GSM operatörleri, yapılan sözleşmelerde, gelirlerinin yüzde 15'ini Hazineye aktarmak durumundalar. Ancak, yeni baştan müzakere edilmesi halinde, bu oranlar üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmaması fevkalade önem arz ediyor; yani, bunlar, aşağı da indirilebilir, yukarıya da çıkarılabilir ya da temel unsurlarda, sözleşmenin aslî unsurlarında değişikliğe gidilebilir, süreler değiştirilebilir. Bu, fevkalade önem arz ediyor; yani, bu değişikliklerle, ya birilerine çok geniş imkânlar sağlanabilir ya da kamu zarara uğratılabilir veya çok avantajlı duruma getirilebilir.

Burada, belki, Sayın Bakanın, bu değişikle ne düşünüldüğünü, sözleşmenin aslî unsurlarında oran gibi, süre gibi herhangi bir değişiklik düşünülüp düşünülmediğini, bu teferruata, usule ilişkin bir düzenlemeleri mi içerdiğini, yoksa aslî unsurları da kapsayıp kapsamadığının açığa kavuşturulmasında yarar var; çünkü, gerçekten çok önemli bir konu. Burada büyük rakamlar söz konusu, burada hepimizin çok duyarlı olması ve hata yapılmaması lazım, fevkalade önemli bir konu.

Dün bankalarla ilgili olarak konuşurken sayın üyelerden biri, GSM lisansının 500 milyon dolara verildiğini dile getirdi. Şunu öncelikle söyleyeyim: Refahyol döneminde, operatörlerden çok ciddî ısrarlar olmasına rağmen, 500 milyon dolarlık lisans bedeli yeterli görülmediği için lisans verilmemiştir. Ne zaman verilmiştir; 28 Şubat sürecinden sonra, Refahyol hükümeti görevden indirildikten sonra oluşturulan Anasol-D hükümetinin ilk yaptığı işlerden birisi, 500'er milyon dolara iki GSM lisansını vermek olmuştur. Hatta, hatırlarsanız, gazetelere de bazı yansımalar olmuştur. O dönemde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, Telekom Yönetim Kuruluna girerek, ara bağlantı sözleşmesinin oluşmasına da ciddî etkilerde bulunmuştur. Bunun için, bu GSM işinin fevkalade büyük önemi vardır. Bu işin nereye varacağının, hangi çerçevede bir değişiklik yapılıp yapılmayacağının bilinmesinde yarar vardır.

Dün bankalarla ilgili yasayı burada izlemek durumunda olduğumuz için, komisyonda bunu dile getirme olanağım olmadı. Ben, şimdi, Sayın Bakandan özellikle istirham ediyorum, bu konuda bir açıklama yapar ve zabıtlara geçirilirse, ciddî ölçüde bir tatmin olma imkânımız olacak; aksi takdirde, yeni spekülasyonlar, yeni tartışmalar söz konusu olabilecektir. Buna mahal vermemek için çerçeveyi iyi değerlendirmek durumundayız diyor; hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkanım, Sayın Bakandan bir dilekte bulunmuştum, bir açıklama fırsatı verseydiniz iyi olurdu.

BAŞKAN - Efendim, siz onu söylerken Sayın Bakan konuşuyordu; ona baktım, onun için, böyle bir söz talebi olmadı Sayın Tezmen.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Türk Telekomda 1475 sayılı İş Kanununa tâbi olarak çalışanlar ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan istekleri üzerine iş mevzuatına tâbi statüye geçmiş ve geçecek olanların 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesindeki nedenler ve esaslar dikkate alınmak üzere hizmet akitlerinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermesi halinde, Türk Telekomda geçen hizmetleri dahil, daha önceden kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınır.

Türk Telekomun kurduğu, kuracağı ve iştirak edeceği Şirketlere, Türk Telekomdan geçen ve iş mevzuatına tâbi olup T.C. Emekli Sandığı ile irtibatları devam eden personelden, isteyenlerin T.C. Emekli Sandığı ile irtibatları devam eder ve haklarında 406 sayılı Kanunun ek 22 nci maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanır. Söz konusu Şirketlere geçen İş Kanununa tâbi personelin, kıdem tazmi-natlarının hesabında birinci fıkrada belirtilen esaslar geçerlidir.

BAŞKAN - Efendim, geçici 3 üncü madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?.. Yoklar.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) - Değerli Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Önemli bir kanun görüşüyoruz ve önemli bir süreçte görüşüyoruz. Belki tasnif edersek, dış irade karşısında bir dönem "ver de yapayım" dönemiydi; şu andaki dönem "sana güvenmiyorum, yap da vereyim" dönemidir. Bu gibi önemli bir kanunun dış yardım şartına bağlı olarak görüşülmesi, millî hassasiyetler bakımından, zannediyorum, bütün vatandaşları, aziz milleti ve iktidar-muhalefet ayırımı yapmaksızın bütün milletvekili arkadaşlarımızı derinden yaralamakta ve üzmektedir.

Türkiye, esasen, küreselleşme ile millî hassasiyetler arasındaki dengeyi doğru kurabilmiş değil, çatışan sorunları filozofik temele oturtabilmiş değil, başka ülkelerde bu gibi sorunlarda binlerce yayın bulunmasına rağmen -şu anda onu araştırıyorum- Türkiye'de, belki, iki elin 10 parmağının 10 katı değil.

Değerli arkadaşlar, millet olarak, devlet olarak güçlü olmaz iseniz, taklit edilmezsiniz; taklit etmek zorunda kalırsınız. Güçlü olmaz isek, başkalarına zorlayamayız; zorlanırız. Bugünkü önemli sorunu, yalnızca tarihî hassasiyetler içerisinde değerlendirir, günün gerekleriyle yetinir ve geleceğin öngörüleriyle değerlendiremezsek, gelecek nesillere karşı büyük mesuliyetler içerisine gireriz, tarihin mahkûm edeceği nesil iskeletinin kendisi oluruz.

Değerli arkadaşlar, aslında, özelleştirme ve Telekomun özelleştirilmesi, klasik egemenlik kaygılarıyla izah edilemeyecek kadar çağdaşlaşma ve modernleşme projesinin vazgeçilmez şartlarından birisidir. Bugün görüştüğümüz kanun, bir dönem yaşanan, sergilenen siyasî körlüğün, o araza maruz kalanlarca itiraf edildiği, tescil edildiği bir kanundur. Kör siyaset ve Yüce Anayasa Mahkemesi, o günün şartlarını doğru okuyamadı, Anayasayı, tabiî anayasa anlayışı içerisinde natüralist yorumla doğru okuyamadı; belki bugün siyaset, belki bugün toplum, belki bugün Türk uygarlığı altından zor çıkabileceği, çok zor kalkabileceği bir ağır yükü taşıyor, bir ağır bedel ödüyor.

Değerli arkadaşlar, özelleştirme, devletin mamelekten veya kaynaklardan vazgeçmesi olayı değildir; 19 uncu Asır kriterleriyle 21 inci Asırda yaşayan devleti, çağa taşıma hadisesidir ve rutindışı devletten modern devlete geçişin bir projesidir. Bir demokrasi projesidir. Bir hukukun üstünlüğü ve insan hakları projesidir. Arzuladığımız liberal piyasa ekonomisine, üreten ekonomiye ve rekabet ekonomisine geçişin vazgeçilmez ön şartıdır. Meseleyi bu geniş ufuklar içerisinde değerlendiremezsek, maddeler içerisinde boğulur; millî iradeyi, şartların gereği ve şartlara uygun bir şekilde ortaya koyamayız.

Değerli arkadaşlar, bu yasa, bu hassasiyetleri tamamen koruyor mu? Bir anayasacı, bir hukukçu olarak, ülkenin karşı karşıya gelebileceği bir tehlikeyi, bir kaygıyı şu millî kürsüden ifade etmek zorundayım. Kamu güvenliği, millî güvenlik bakımından öngörülen yasal şartlar -altın hisse, imtiyaz şartı veya diğer şartlar- bilhassa dış pazarlıkta, piyasayı, fiyatı aşağıya çeken bir pazarlık şartı olarak kullanılabilir ve akit inikat ettikten sonra, sözleşme tamamlandıktan sonra, bilhassa Anayasada kabul ettiğimiz tahkim yoluyla, ulusal üstü mahkemelerde, bunların iptaliyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu hassasiyeti, mesuliyetimin bir icabı olarak Yüce Heyetin takdirlerine arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

Geçici 3 üncü madde üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 4 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren Türk Telekomda çalışan personelden 4502 sayılı Kanuna göre iş mevzuatına geçmiş veya geçecek olanlar dahil, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay, bu hakkı 2002 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren üç ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde emekli ikramiyeleri veya kıdem tazminatları % 30 fazlasıyla ödenir. Bu fark Hazinece karşılanır.

BAŞKAN - Efendim, Geçici 4 üncü madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçici 4 üncü madde, personelin emekliliğini özendirmek amacıyla konulmuş; ancak, kanun yürürlüğe girdikten itibaren altı ay içinde emekli olanlara yüzde 30 zamlı ikramiye verileceği öngörülmektedir. Oysa, bu 19 Şubat krizinden sonra yaşanan aşırı devalüasyonlar, yüksek zamlar bu yüzde 30 zammı anlamsız kılmıştır. Bunun daha yüksek olması lazım. Bu konuda, yüzde 100'e kadar zam verilmesiyle ilgili bir değişiklik önergesi takdim ettik; eğer, desteklerseniz memnun oluruz.

Bunun dışında, eğer, Telekomun satışına hiç teklif gelmezse... "Bu yasa çıktıktan sonra üç ay içinde istifade edilebilecek" deniliyor. Halbuki, ilk hisse satıldıktan sonra üç ay olması daha anlamlı olurdu. Eğer, bir satış olmazsa, özelleşme olmazsa, teklif olmazsa, bu arada, insanlar niye emekli olsun; bir yerde, haklarını kaybetmiş olacaklardır. Bu nedenle, geçici 4 üncü maddenin, emekliliği gelen personeli emekliliğe özendirecek cazibesi yoktur. Hiç olmazsa, bu oranın yüzde 100 düzeyine çıkarılması, mutlaka, daha yararlı olacaktır.

Özellikle bu madde vesilesiyle, bu kanun çıktığında, 70 000 civarında Telekom çalışanı, çok ciddî endişeler altındadır; çünkü, önemli bir kısmı -aslî kadroda 200 civarında çalışan dışında- sözleşmeli hale gelmiştir; bunların yarıya yakını işini kaybedecektir, 40 000'e yakın kişi işini kaybedecektir. Bu durumda, pek çok özlük hakkını kaybedecektir. Bundan çok ciddî endişeleri vardır. Bunlar, bu yasada, yeterince giderilememiştir. Nitekim, bundan önce yapılan diğer özelleştirmelerde de, çalışanlar büyük oranda mağdur edilmiştir. Bu konularda daha dikkat edilmeliydi diye düşünmekteyim.

Bir diğer konu: Özellikle, çalışan teknik elemanların ücretleri cazip olmaktan çıkmıştır; bunların, yine, düzeltilmesi lazım. Hükümet, özellikle kamu çalışanları arasında ücret adaletsizliğini giderici ve durumlarını düzeltici yetki aldı üç defa, üçüncü yetkiyi de aldı; maalesef, ilk ikisinde hiçbir şey yapmamıştır. Öyle görülüyor ki, hükümetin, işçilere sıfır zam önerdiği dikkate alınırsa, bu üçüncüde de hiçbir şey yapacak gibi görünmüyor.

Ben, hükümetin, özellikle... Devlet Su İşlerinden biri, kendi durumuyla ilgili, Cottarelli'ye mektup yazmıştı internet üzerinden; acaba, işçiler, memurlar da Başkan Bush'tan mektup yazdırarak mı bu hükümete durumlarını düzelttireceklerdir merak ediyorum; çünkü, hükümet, maalesef, ne çalışanların ne esnafın ne çiftçinin, hiçbirinin sesini duymamaktadır. Ne zeytinyağı primleri ne ayçiçeği primleri ne pamuk primleri ödenmemektedir. Maalesef, mazota yüzde 100'ün üzerinde zam geldiği halde, buğdaya ne kadar tabanfiyatı verileceği hâlâ belli değildir. Bütün çiftçilerimiz endişe içindedir.

YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Maddeye gel, maddeye.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bütün ülkede, bu hükümet, bir kasvet, bir umutsuzluk duygusu yaymıştır...

BAŞKAN - Tabiî, şimdi, sizin konunuz tarım olunca, dayanamıyorsunuz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Bundan kurtulmak gerekir diyorum. Bunun için de, öncelikle bu hükümetten kurtulmak gerekir diyorum.

YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Madde üzerinde konuş.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Maddeyle ilgili konuşuyorum. Siz, maddeyi okuyup anlamış olsaydınız, en azından, bunun düzeltilmesiyle ilgili bir gayretiniz, çabanız olurdu; bunun teşvik edip edemeyeceğini bilirdiniz.

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Ne alakası var...

BAŞKAN - Eğer sadece Telekom çalışanlarıyla ilgili konuşsanız, onların dertlerine çare bulacağız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - 21 Şubattaki o ağır krizden sonra, enflasyonun yüzde 100'ü geçtiği bir ortamda, 1 litre benzinin 1 milyon lirayı aştığı bir ortamda, 1 litre mazotun 700 000 lirayı aştığı bir ortamda yüzde 30 zammın hiçbir öneminin olmadığını, teşvik edemeyeceğini, sadece kendinizi avuttuğunuzu anlardınız.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, madde üzerinde verilmiş bir adet önerge vardır; okutup, işleme koyacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 677 sıra sayılı kanun tasarısının geçici madde 4'ün "veya kıdem tazminatları yüzde 30 fazlasıyla ödenir" ifadesinin "veya kıdem tazminatları yüzde 100 fazlasıyla ödenir" olarak değiştirilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

 

Oğuz Tezmen

İlyas Yılmazyıldız

Saffet Arıkan Bedük

 

 

 

Bursa

Balıkesir

Ankara

 

 

 

Ramazan Gül

 

Hakkı Töre

 

 

 

Isparta

 

Hakkâri

 

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Tezmen, gerekçeyi okutsam kâfi mi?

OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Evet.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

21 Şubat ekonomik krizinden sonra yüzde 100'e varan devalüasyon nedeniyle, emekliliği özendirmek için yeterli teşvik verilmelidir.

BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Geçici 4 üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici 5 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 5. -  Türk Telekom hisselerinin satışı sonucu kamu payının % 50'nin altına düşmesi durumunda 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Kanunun ek 29 uncu maddesinde belirtilen personelin nakli yapıldığında, anılan Kanunun ek 22 nci maddesi ve 4502 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi yürürlükten kalkar. Ancak, söz konusu Kanunun ek 22 nci maddesinin  (c) bendi uyarınca T.C. Emekli Sandığı ile irtibatları devam eden personelin herhangi bir işleme gerek kalmaksızın T.C. Emekli Sandığı ile ilgisi aynı esaslar dahilinde kesenekler ilgililerden, karşılıkları ise Türk Telekom tarafından ödenmek suretiyle devam ettirilir.

BAŞKAN - Efendim, geçici 5 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Zeki Okudan?.. Yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Saffet Arıkan Bedük Bey konuşacaklar.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük; buyurun.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 677 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Telekomun, millî ekonomimiz kadar, egemenliğimizi de ilgilendiren fevkalâde önemli bir konu olduğu muhakkaktır. Egemenliğimizi koruyarak, iletişim hatlarının en güzel şekliyle kullanılması ve milletimizin hak ve hukukunun garanti altına alınması, mutlak surette, hepimizin üzerinde önemle durması gereken konulardır. Eğer millî egemenliğimizi ilgilendiren konularda hassasiyetlerimiz olmazsa, eğer bir dayatma anlayışı içerisinde "eğer Telekomu satarsanız, ben de size 10 milyar dolar veririm" şeklindeki bir tehdide karşılık ortaya çıkarılırsa, burada milletin vicdanları sızlar ve millet buna tepki koyar.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum: 10 milyar dolar uğruna birkısım hak ve hukuklardan vazgeçmek, ne dereceye kadar millî, ne dereceye kadar milliyetçilik şuuruyla bağdaşır; doğrusunu isterseniz, orada tereddütlerim halen devam etmektedir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içerisinde bulunduğu stratejik konumunun ve komşularıyla olan ilişkilerin de dikkate alınması gerektiği bir dönemde, daha ziyade, güvenlikle ilgili konularda daha da fazla dikkatli olmak, herhalde, üzerinde durulması gereken diğer konulardı; ama, ne yazık ki, bununla ilgili yeteri kadar hassasiyet gösterilmediğini, hatta, Ulaştırma Bakanının bile uzun bir süre rahatsızlıklar içerisinde olduğunu gördük ve onu da dikkatle izlemeye devam ediyoruz. Ne yazık ki, bu hükümetin getirmiş olduğu Telekomla ilgili olan bu teklif, bizim bu konulardaki hassasiyetlerimize cevap verebilecek nitelikte değildir.

Telekomun, uzun bir süreden beri, satılması gerektiğini, özellikle, Doğru Yol Partisi olarak ifade ettik. Nitekim, 1994'lerde, 1995'lerde satılması istendi. O tarihte satılmış olsaydı, bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin borçları olmayacak, doğacak olan çocuklarımız borçlu olarak dünyaya gelmemiş olacaklar ve dolayısıyla, Türkiye'nin borçları da silinmiş olacaktı; ama, 1995'lerde Doğru Yol Partisinin gündeme getirdiği bu konuyu, o tarihte Anayasa Mahkemesine gitmek suretiyle iptal ettirenler, ne yazık ki, bugün bunu bir kurtuluş reçetesi olarak gündeme getirmekte ve hükümetin ekonomik politikasının en önemli başarısının bir halkası olarak milletin önüne sunmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, ben bu kanun tasarısıyla ilgili olarak birkaç soruyu özellikle gündeme getirmek istiyorum.

Yasada, Türk Telekomun gayrimenkullerinin özelleştirme kapsamında olup olmayacağı açık değildir. Türk Telekomun sahip olduğu, gerçekten çok büyük ve önemli arazileri vardır. Örneğin, Ankara'nın göbeğinde, Macunköy'de yer alan İMODSAN müessesesinin arazi yüzölçümü 201 000 metrekaredir ve yanındaki lojmanlar, keza, aynı şekilde, uzun bir araziyi içerisine almaktadır. Benzeri arazilerle ilgili olarak, acaba, bu kuruluşumuzun menfaatları yeteri kadar korunacak mıdır?

Yine, madde 4'ün altıncı paragrafında, yüzde 5'lik hissenin çalışanlara satılmasıyla ilgili açıklama getirilmesine rağmen, kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesiyle birlikte, Devlet Personel Başkanlığındaki havuz sistemine aktarılacak personele de yüzde 5'lik hisseden satış yapılacak mıdır; yani, çalışan kesimin hakları burada korunacak mıdır? Tereddütlerimiz, maalesef, giderilememiştir.

Yine, 6 ncı maddeyle değiştirilmesi istenilen ek madde 21'de, hisse değerlendirme komisyonunu oluşturacak üyelere lisans düzeyinde yükseköğrenim görme şartı getirilerek, 5 üyeden oluşturulacağı ifade edilmiştir. Bu yeterli midir? Daha bunun içerisine, özellikle, eğitim bakımından uzmanlaştırılmış, uzmanlığı gerçekten sabit olmuş birkısım görevlilerin atanması hususunda yeteri kadar hassasiyet gösterilmediğini değerlendiriyoruz. Mühendisler Odası, Barolar Birliği gibi kuruluşların, hem ulusal hem uluslararası hukukumuzun bilinen gerçekleriyle hak ve menfaatlarımızın korunması açısından burada temsil edilmesi, daha şık, daha güzel, daha uygun olurdu.

Gayrimenkullerin tespitinde Emlakçılar Odasının da, keza, aynı şekilde temsil edilmesinin daha yerinde olacağını özellikle değerlendiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, PTT Biriktirme Yardım Sandığının ikiye ayrılarak, telekom ve posta biriktirme yardım sandıklarının kurulması öngörülmüştür. Bu sandığın personeli olan ve Başbakanlık Devlet Personel havuz sistemine aktarılacak personelin sandık üzerindeki hakları ne olacaktır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim; toparlarsanız da minnettar kalırım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Taşınmazlar üzerindeki hakları da hesap edilerek, kurumdan ayrılacak personele ödenecek midir?

İşte, çalışanların haklarının korunması istikametinde yeteri kadar maddelerin konulmamasını, Sayın Kemal Derviş'in vermiş olduğu söz ve sayın hükümetin de görmeden, bakmadan, ekini okumadan, doğrudan doğruya üstünü imzalamak suretiyle birkısım hak ve menfaatların devri istikametinde yapılmış olan bu düzenlemeyi gerçekten içimize sindiremediğimizi belirtiyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, geçici 5 inci madde üzerinde görüşmeler tamamlandı.

Geçici 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 6 ncı maddeyi -bu, son madde, malumunuz- okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 6. - Türk Telekom tarafından yürütülmekte olan uydu hizmetlerini yürütmek üzere 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir kamu iktisadî kuruluşu kurulur.

BAŞKAN - Geçici 6 ncı madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Zeki Okudan?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Tasarı açık oylamaya tabidir sayın milletvekilleri; iki madde sonra, ona da geleceğiz.

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu maddeyle, Türk Telekomun sahip olduğu Türksat 1B, 1C uydularının, ayrıca, Eurasiasat'taki hisselerinin durumunun bir açıklığa kavuşturulması söz konusu; öyle bir öngörü yapılmış. Yalnız, burada, özellikle, Türksat 1B,1C uydularının, bu yeni oluşturacak KİT'in aktifine konulması mümkün; ancak, öbür Eurasiasat -yurt dışında mukim ve Türksat 2A'nın sahibi olan- Türksat-2A uydularının statüsü bir iştirak konumunda olmak zorundadır. Yani, bu KİT'e, bir yerde, Fransızlarla beraber oluşturulmuş, şu anda, Alcatel'in ortak olduğu Eurasiasat kuruluşu da iştirak etmiş olacak, dolaylı bir iştirak olacak. Aslında, uyduların pazarlanmasına ilişkin olarak, KİT statüsü fevkalade sıkıntı yaratacak niteliktedir. Yapılması gereken, uydu işletmeciliğinin, çoğunluk hissesi Hazinede olmak üzere, bir anonim şirket şeklinde örgütlenmesi ve o statünün getirdiği esneklik içerisinde pazarlama yapılması lazım. Zaten, Türksat-2A modeli de o amaçla getirilmiştir. Yani, şirketi, siz, bünye içinde, kamu iktisadî kuruluşu olarak uydu işletmeciliği yapıp dünyaya pazarlayamıyorsunuz; çünkü, gelip almıyorlar. Özellikle yabancı işletmeciler, devletin kontrolündeki bir uydu işletmesiyle ya da KİT konumundaki bir uydu işletmesiyle ilişkiye girmek istemiyorlar. Onun için, ben, bu konunun yeniden değerlendirilmesinde yarar görüyorum. Bir KİT'in, Avrupa'da bir Fransız uydu şirketiyle ortak olması fevkalade sıkıntı yaratabilir, onun da konumunu zedeleyebilir endişem var.

Son söz olarak bir iki konuya da değinmek istiyorum: Özellikle, yüzde 45'ten fazla hissenin yabancılara satılamayacağına ilişkin düzenleme, aslında, yeterli bir düzenleme değildir. Yani, biz, kanuna yazmakla bunu çözmüş olmuyoruz. Bunun altını çizmek istiyorum. Çünkü, yüzde 100 sermayesine yabancıların sahip olduğu; ancak, Türkiye'de kurulmuş anonim şirketler Türk şirketi sayılıyorlar bizim yabancı sermaye mevzuatımız ve ticaret hukukumuz çerçevesinde. Dolayısıyla, yüzde 100'ünün de, Türkiye'de kurulmuş, ancak, hisse senetlerinin yüzde 100'ü yabancılara ait olan bir şirket marifetiyle de satın alınması mümkündür. Bunu da iyi bilmekte fayda var.

Bir diğer konu da... Altın hisseyle bu işin tümüyle çözülemeyeceğini bilmekte de yarar var. Özellikle Avrupa hukuku, altın hisselerin sınırlanmasına ilişkin çok ciddî engeller getirmeye başlamıştır. Artık, altın hissem var, ben istediğimi yaparım, temel konularda vetomu kullanırım şeklindeki yaklaşımın, gerek tahkim hukuku uygulaması açısından gerekse Avrupa hukuku açısından ciddî engeller oluşturacağını da hatırlarda tutmak lazım.

Bu çerçeve içinde, on yıldır becerilemeyen Telekomun özelleştirilmesinin, artık, bundan sonra, hiç olmazsa, ülke yararına sonuçlandırılmasını temenni ediyorum.

Türkiye'nin, bu işi ciddî bir şekilde yürütmesi halinde çok önemli kazançları olacaktır diyor; teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tezmen.

Geçici 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Geçici 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylamadan evvel, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre lehte ve aleyhte söz vereceğim.

Lehinde, aynı saatte, aynı dakikada söz isteyen sayın milletvekillerinin isimlerini okuyacağım ve daha sonra kura çekeceğim.

Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Kocaeli Milletvekili Halil Çalık, İstanbul Milletvekili Osman Kılıç, Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak, Karabük Milletvekili Erol Karan ve Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal.

Lehte söz alacak arkadaşımızın ismini torbadan çekiyorum: Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal.

Aleyhte de, birinci sırada Niğde Milletvekili Mükerrem Levent, ikinci sırada Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak, üçüncü sırada İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk var; ancak, bir kişiye söz vereceğimden, aleyhte Mükerrem Levent'e söz vereceğim.

İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, lehte, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Ünal. (DSP  ve MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 3 dakika.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Telekom kanunu tasarısının lehinde söz aldım; Hepinize saygılar sunarım.

Son on yıldır, Türk ekonomisinde belli bir noktaya varmak için çeşitli hükümetler uğraşmaktalar; ama, sonunda, bu yasayla, iktidarın ve muhalefetin gayretiyle bu noktaya geldik. Hayırlı olmasını dilerim.

İyi akşamlar. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ünal, teşekkür ediyorum.

Aleyhte, Mükerrem Levent, buyurun efendim. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Tabiî, bu aleyhteler, aleyhte söz isteyip üzerinde konuşmanın bir tarzı.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, yarın Hemşirelik Haftası olması nedeniyle bütün hemşirelerin haftalarını ve bütün annelerin Anneler Gününü  kutluyor; elleri öpülesi annelere buradan selam gönderiyorum. (Alkışlar)

Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına aleyhte söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanunla, çalışanlara ve küçük tasarruf sahiplerine yüzde 5 pay ayrılacaktır. Bu  payın satışı, halka arz yöntemiyle ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilecektir.  Bu hisselerin ne kadarının ve hangi satış yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine ayrılan yüzde 5'lik payın ne oranda satılacağına, değişen şartlar çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunun karar vermesi esası getirilmiştir.

Evet, Sayın Bakanım, bu mücadelenizin haklı olduğunu biliyor ve bu mücadelenizde de, her ne kadar, basın mensupları tarafından yerilseniz de, bu mücadelede, bu kanun tasarısının bu hale gelmesinde katkınız oldu. Sizi içten kutluyor ve tasarının aleyhinde söz almış olmama rağmen, lehte oy vereceğimi belirtiyor, hepinize teşekkür ediyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

SALİH ÇELEN (Antalya) - Aleyhinde...

BAŞKAN - Sayın Çelen, söyledik evvela; aleyhte alınır, üzerinde konuşulur. Usul bu, teamül bu... (DYP sıralarından gürültüler) Ama, yine de, birkısım yerin aleyhinde konuştu.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli için Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum. (Gürültüler)

Bu kadar beklediniz; istirham ederim...

Bu süre içinde sisteme giremeyen sayın üyelerin, teknik personelden yardım istemeleri, vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, adlarına oy kullanacakları bakanların ad ve soyadlarını yazarak vekâleten oy kullanmaları mümkündür diyor ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

BAŞKAN - Yarın Hemşireler Günü değil sadece, eczacıların da günüdür; bütün eczacıların da bayramını kutluyorum.

Sayın milletvekilleri, bu arada, siz oy kullanırken, ben bir şeyi... Bir maruzatım var.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve siz sayın üyelerine sürekli sataşan, milleti horladığının farkına dahi varamayarak, onu küçümseyenler, yalılarında hazırladıkları senaryolarla milletin kaderiyle oynayamayacaklarını, bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yani, cumartesi-pazar mesaisi ve uzlaşma kültürüyle her şeyin hallolabileceğini, herhalde, artık anlayabilmişlerdir. Bir tane Türkiye Cumhuriyeti vardır, bir tane Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır. Sizler, bu mesainizle onları mahcup ettiniz.

Muhalefete ve iktidara saygılarımı sunuyorum efendim. (MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Efendim, bir dakika... Benden evvel, Sayın Bakan teşekkür konuşması yapacak.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Telgraf ve Telefon Kanunu, Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının oylamasına 212 sayın milletvekili iştirak etmiş; 205 kabul, 1 ret, 2 çekimser ve 4 mükerrer oyla tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı uğurlu olsun; Allah utandırmasın. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanı, teşekkür konuşması için kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakanım. (MHP, DSP, ANAP sıralarından alkışlar)

Muhalefetin de hakkını verin... Uzlaşma kültürü, bu. Sayın Ali Rıza Gönül'e ve Avni Doğan'a teşekkür edin.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün müzakeresi tamamlanmış olan tasarının tümünün kabul edilmesi münasebetiyle söz almış bulunuyorum.

Aylardır, farklı görüşlere dayalı mücadele neden yapıldı diye soruluyor. Dört defa Anayasa Mahkemesinden, bir defa da idare mahkemesinden dönen mevzuatın yeniden aynı akıbete uğramaması için büyük bir özen gösterdim. Konuyu kamuoyu önünde tartışılır bir iklime getirerek, hukukun ve demokrasinin gereği ve en az hatayla yeni bir mevzuatın ortaya çıkmasını arzu ettim. İlgilenen her kesimin ne oluyor, ne yapmak gerekiyor diye bu kanun tasarısına katkısı da, böylece, yararlı olmuştur. Bu kanun tasarısına bu katkıların yararlı olmadığını söylemek mümkün değildir diye düşünüyorum ve bundan dolayı huzur içerisindeyim.

Yine, çok merak edilen lisans verme meselesine gelince: Eskiden lisansları bakanlık veriyordu; şimdi, kurum gerekli hazırlığı yapıyor ve bakanlığa gönderiyor; Bakanlık bu hususu inceleyerek, Bakanlar Kuruluna getiriyor; Bakanlar Kurulu, bu hususu görüşerek kararını veriyor; Kurum, Bakanlar Kurulunun kararına göre işlem yapıyor ve böylece, bakanların eleştiriye uğraması da ortadan kaldırılıyor. Bu, eskisinden daha güven duyurucu bir düzenlemedir. Bunun şu ana kadar çok iyi anlaşılmamış olduğu kanaatiyle, bir defa daha açıklama yapma durumunda kaldım.

Yine, sürekli gündemde tutulan bir GSM-900 lisans bedeli meselesi var. Bu, o zamanki şartlar içerisinde, bir kanal 500 milyon dolar fiyatla ihalesiz verilmiştir. 400 000 aboneyi aştığı takdirde, buraya geldiği takdirde ihale yapılması sözleşmede yazılıdır; ancak, verilebilecek frekans yoktur. Frekans olmadığı için, teknik imkân olmadığı için ihale yapmak da mümkün değildi; onun için ihale yapılamadı; fakat, o kadar talep vardı ki, bu talebi karşılamak -bizden istiyorsunuz- cep telefonu veremeyiz diye bu talep potansiyelinden kimseyi mahrum etmemek ve kamuyu da gelir kaybına uğratmamak bakımından bu aboneler devam ettirilmiştir. Biz, bu konudaki tecrübeyi de arkamıza almak suretiyle 4 Nisan 2000 tarihinde GSM 1800 ihalesini -bu tecrübelerle- açtık ve yaklaşık 3 milyar dolar bedelle ihale de gerçekleşmiş oldu. Böylece, Türk Telekomun bünyesindeki aynı fiyatla değer ilave edildiği için, Türk Telekomun da değeri yeni GSM'le artmış oldu. Bu, yakın bir zamanda, çok az bir zaman sonra da devreye girecek ve konuşmaya başlayacak. Onun için dedim ki, gelecek günlerde telefon fiyatlarınız gene düşecek. Demek ki, en güzel şey, rekabet ortamını oluşturabilmektir.

Türk Telekom ile şu anda hizmet vermekte olan GSM operatörleri arasında, 24 Nisan 1998 tarihinde bir arabağlantı anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmada Türk Telekom Anonim Şirketinin zararına yönelik hükümler olduğu, her zaman söylenmiş ve tartışılmıştır. Türk Telekom ile GSM operatörleri arasında yapılan bu anlaşmanın Türk Telekom aleyhine olduğu Ekim 2000'de Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından karara bağlanmıştır. Kararın gerekçesinde de "paylaşımın simetrik olması gerektiği" hükmü yer almıştır. Bunun bedeli, 1998 yılından bu yana, yaklaşık 700 trilyon Türk Lirasıdır; faizlerle birlikte 1 katrilyon civarındadır. Türk Telekomun bu alacağı, daha evvel yapılan lisans anlaşmalarından kaynaklanmıştır; ancak, Türk Telekom yönetimi, bu paranın tahsili için ilgili şirketlere mahkeme kararı paralelinde yazılar yazmıştır, her türlü takibatı yaparak paranın tahsiline çalışmaktadır; ancak, Ankara Ticaret Mahkemesi tedbir kararı verdiği için, henüz tahsilat yapılamamıştır.

Bir durum tespiti yaparak sözlerime son vermek istiyorum. Çünkü "değeri nedir, ne olacaktır, ne yapıyoruz, biz neyi satıyoruz" şeklindeki soru, zannediyorum, çoğumuzun ve milletimizin zihninden -medyada meydana getirilen bulanıklık dolayısıyla- kalkmış değil. O konuda da, doğru bilgiyi, özellikle, sizlere arz etmek istiyorum.

1996'dan 2000 yılı sonuna kadar, geliri, yaklaşık 22 milyar Amerikan Dolarıdır. Bunun 11 milyar dolar civarındaki kısmı, Hazineye vergi olarak ödenmiştir. Geri kalan 11 milyar dolar civarındaki kısmı ise, yatırım ve personel gideri olarak ödenmiştir. 2000 yılı sonundaki kârı, 1 katrilyon lira civarındadır. Her türlü vergiler ödendikten, amortisman ve TRT'ye ödenen paylar düşüldükten sonraki net kâr, 450 trilyon liradır.

Türk Telekomu bu şekilde geliştiren ve başarılı oldukları görülen tüm yönetici ve personele, yüksek huzurlarınızda, teşekkür ve takdirlerimi bildiriyorum.

Kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisinize saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, biz teşekkür ederiz.

Sayın milletvekilleri, tekrar, muhalefet ve iktidar milletvekillerine teşekkür ediyorum.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 14 Mayıs 2001 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum efendim.

Hayırlı pazarlar...

Kapanma Saati : 19.29

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.