DÖNEM : 21 CİLT : 57 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 72 nci
Birleşim 21 . 3 . 2001 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in, Türklerin Ergenekon'dan çıkış
günü olan 21 Mart Nevruz Bayramına ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür
Bakanı Mustafa İstemihan Talay'ın cevabı 2. – Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner'in, 21 Mart Nevruz
Bayramına ve Aşık Veysel'in ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve
Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay'ın cevabı 3. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş'un, 21 Mart Dünya Ormancılık
Gününe ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan'ın cevabı B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ 1. – Manisa Milletvekili Hüseyin Akgül ve 22 arkadaşının, Türkiye'nin de
taraf olduğu Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmenin
(RAMSAR) eklerinde sayılarak uluslararası koruma altına alınan Gediz Nehrinin
incelenerek sulak alanlarla ilgili ulusal çevre stratejisi ve eylem planı
oluşturulması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185) C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in (6/1137) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/331) 2. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un (6/1250) esas numaralı
sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/332) V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :
527) 2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları
(1/693) (S. Sayısı : 580) VI. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, İstanbul Haseki
Hastanesinde görevden uzaklaştırılan personele ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un cevabı (7/3447) 2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ankara'da tıbbî malzeme
üretiminde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un cevabı (7/3708) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı. Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin gübre
sıkıntılarının giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Eti Krom AŞ'nin özelleştirilmesine
ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Yüksel Yalova, Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan'ın, Tunceli İli karayolları ile
Pertek İplik Fabrikasındaki sorunlar ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşmasına da Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın, Cevap verdi. Gürcistan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanının
beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye'ye davetlerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili
Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan
Güven'in, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim
sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu. Gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde
yapılmasına, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, görüşmelerden sonra kabul edildi Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, bankalar yeminli
murakıp raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin
boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların
yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu uygulamadığı ve bankayı yabancı bir şirketin
denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak spekülasyonlara göz
yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep
Önal hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1) Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en
geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme
gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı. Genel Kurulun, 20. 3. 2001 Salı günü 15.00-20.00, 21.3.2001 Çarşamba ve
22.3.2001 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmasına; 20.3.2001
Salı günü, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 21.3.2001 Çarşamba günü de sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek
önerisinin; Ankara Milletvekili Uluç Gürkan'ın, Ankara İline Bağlı Olarak Batıkent
Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin (2/524), Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan
Bedük'ün, Bir İlçe Kurulması Hakkında (2/277), Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen'in, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin (2/633), Kanun Tekliflerinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergelerinin; Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildikleri açıklandı. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının
(1/693) (S. Sayısı: 580) görüşmelerine devam olunarak, 11 inci maddesine kadar
kabul edildiği açıklandı. 11 inci maddenin oylaması sırasında istem üzerine yapılan yoklama
sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 21
Mart 2001 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere,
birleşime 19.32'de son verildi.
No. :104 II. – GELEN
KÂĞITLAR 21 . 3 . 2001
ÇARŞAMBA Sözlü Soru
Önergesi 1. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, DMS ve
DİS sınavlarında başarılı olanlardan ne kadarının hangi kurumlara
yerleştirildiğine ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi
(6/1321) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa Yaprak Tütün İşletmesi
Müdürüne ilişkin Devlet Bakanından
(Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3845) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 2. – Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın,
1999-2001 yılları arasında tabiî afet nedeniyle vergi borçlarında terkin yoluna
gidilen il, ilçe ve beldelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3846) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan-Üzümlü Sansa Köyünün yol sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3847) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 4. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan İliç Özlü Köyünün yol sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3848) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 5. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2000
Malî yılı içinde yer değiştiren memurlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3849) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 6. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, TRT
Kurumu'na son üç yılda alınan personel sayısına ve TRT logosuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3850) (Başkanlığa geliş ta-rihi :
20.3.2001) 7. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan-Kemaliye-Topkapı Köyü ile Gümüşçeşme Ağıllar mezrasının içme suyu
sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/3851) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 8. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan-Üzümlü-Sansa Köyünün sulama arklarının onarımına ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3852) (Başkanlığa geliş
tarihi : 20.3.2001) 9. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet
Bakanı Kemal Derviş'in, ABD vatandaşı olduğuna dair iddialara ve ABD vatandaşı olan milletvekili sayısına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3853) (Başkanlığa
geliş tarihi : 20.3.2001) 10. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün,
Tasarrufu Teşvik Fonu kesintilerine ve Hazine arazilerinin satışına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3854) (Başkanlığa geliş ta-rihi :
20.3.2001) 11. – Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle'nin,
Fatih Üniversitesi'nin YÖK
tarafından cezalandırılmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3855) (Başkanlığa geliş tarihi
: 20.3.2001) 12. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, YÖK'ün Fatih
Üniversitesine bir yıl öğrenci kontenjanı vermeme kararına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3856) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) 13. – Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Fatih
Üniversitesi Rektör Vekili hakkında alınan bir karara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3857) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) Meclis
Araştırması Önergesi 1. – Manisa Milletvekili Hüseyin Akgül ve 22
arkadaşının, Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar
Hakkında Sözleşmenin (RAMSAR) eklerinde sayılarak uluslararası koruma altına
alınan Gediz nehrinin incelenerek sulak alanlarla ilgili ulusal çevre
stratejisi ve eylem planı oluşturulması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (l0/185) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) BİRİNCİ OTURUMAçılma Saati
: 14.00 21 Mart 2001
Çarşamba BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 72 nci Birleşimini açıyorum. III. – Y O K
L A M A BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım... (DSP
ve MHP sıralarından "yoklamaya ne gerek var Sayın Başkan" sesleri) Efendim, milletvekili arkadaşlarımızın öncelikli
görevi, yasama faaliyetlerini sürdürmek ve yasama kurulunda hazır olmaktır. (FP
ve DYP sıralarından alkışlar) Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak
salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde sisteme
giremezlerse teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen
arkadaşımız olursa, aynı süre içerisinde Başkanlığımıza yoklama pusulalarını
göndermelerini rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
yoktur. Sayın grup başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim? AYDIN TÜMEN (Ankara) - 15 dakika Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 14.25'te toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 14.10 İKİNCİ OTURUMAçılma Saati
: 14.25 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 72 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. III. – Y O K
L A M A BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapacağım. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, idare hukukunda bir
kural vardır; nasıl başlarsan, öyle devam edersin. BAŞKAN - Yoklamaya Adana İlinden başlıyorum. (Ad okunarak yoklama yapıldı) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır; görüşmelere başlıyoruz. TURHAN GÜVEN (İçel)- Sayın Başkan, isimleri okuyun!.. BAŞKAN- Gerek kalmadı efendim. TURHAN GÜVEN (İçel)- Olsun efendim, okuyun; görelim!.. BAŞKAN- Onun takdiri bize ait. TURHAN GÜVEN (İçel) - Olaylar oluyor da; bir okuyalım
bakalım... BAŞKAN- Efendim, sayı yeterli zaten; pusulayı okumama
gerek yok. TURHAN GÜVEN (İçel) - Hayır, daha önce, bu konuda
olaylar oldu da; var mı yok mu ona bakalım. BAŞKAN- Pusulaları okumuyorum artık ve sayı 200. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı ilk söz, 21 Mart, Nevruz, Ergenekon Türk
Bayramı nedeniyle söz isteminde bulunan Yozgat Milletvekili Mesut Türker'e
aittir. Buyurun Sayın Türker. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR 1. – Yozgat
Milletvekili Mesut Türker’in, Türklerin Ergenekon’dan çıkış günü olan 21 Mart
Nevruz Bayramına ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Mustafa
İstemihan Talay’ın cevabı MESUT TÜRKER (Yozgat)- Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, 21 Mart, Nevruz, Erge-nekon Türk Bayramı nedeniyle gündemdışı
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılar sunu-yorum. Değerli milletvekilleri, Türklerin Ergenekon’dan çıkış
günü olan millî nevruz bayramı, barışın, kardeşliğin, millî birlik ve
beraberliğin, bir arada yaşama arzusunun kuvvetlendirildiği gündür. Bayramlar,
millî ve dinî duyguların, inançların, örf ve âdetlerin uygulandığı bir toplumda
millet olma şuurunun şekillendiği gündür. Bu tarifleriyle nevruz geleneği, Doğu Türkistan'dan
Anadolu'ya, Anadolu'dan Balkanlar'a kadar uzanan geniş coğrafyada yurt kuran ve
halen var olan Türk topluluklarının tarihten gelen millî bayramıdır; hepimize
ve dünya Türklüğüne kutlu olsun. Değerli milletvekilleri, bir milleti millet yapan, onu
sosyolojik anlamda niteliksiz bir kalabalık olmaktan kurtarıp millet haline
getiren, millî kültürdür. Zengin millî kültüre sahip olma anlamında, Türk
Milleti, dünyanın en büyük milletlerinden birisidir; ama, ne yazık ki, Bilge
Kağan'ın tarihî uyarısını dikkate almayan Türk Milleti, tarihî süreç
içerisinde, bu zengin kültürel değerlerini geliştirmek bir yana, korumakta bile
başarılı olamamıştır. Özellikle, son yıllarda tarihî gerçekleri bile
değiştirerek millî kültürleri tahrip eden, en azından yok sayan emperyalizmin
yeni metodu küreselleşme olgusu karşısında millî kültürlerin korunması gereği
daha bir önem kazanmıştır; aksi takdirde, evrensel kültür aldatmacasıyla, yakın
bir gelecekte bütün dünyanın dili İngilizce, bütün dünya insanlığının kültürü
Anglosakson merkezli Batı kültürü olacaktır. Bugün, gösterimde bulunan sinema
ve televizyon filmlerinin dörtte 3'ünün Amerikan yapımı olması ve İngilizce
öğretiminin anaokullarına kadar indirilmesi, bu acı gerçeğin en çarpıcı
göstergesidir. Değerli milletvekilleri, farkında olarak veya olmadan
millî kültürümüzün yerine ikame etmekte olduğumuz Batı kültürü, esasen,
çürümüş, iflas etmiş bir kültürdür. Yaşlı insanlarda intihar oranının
yüksekliği, gençliği esir almış uyuşturucu bağımlılığı, aile kurumunun ve
dayanışmanın tükenme noktasına gelmesi, Batı kültür değerlerinin çürümüşlüğünü
belgeleyen birkaç önemli örnektir. Avrupa'nın kültürel başkenti olarak kabul
edilen Paris'e eşcinsel bir kişinin belediye başkanı seçilmesi, bu
çürümüşlüğün, artık, dibe vuruşunun işaretidir. Ancak, buna rağmen, Batı, bu
hasta kültürünü yeni dünya düzeninin bir gereği olarak, bütün dünyaya ihraç
etme ve empoze etme sevdasından asla vazgeçmemektedir. Aynı zamanda, Batı, bir yandan kendi dairesi dışında
kalan millî kültürlere düşmanlık ve imha planları uygularken, bir yandan da
mikromilliyetçilikleri ayartma sevdasıyla yeni yeni uydu ve yapay kültürler
oluşumuna prim ve açık destek sağlamaktadır. Bu trajikomik ve çelişkili
uygulamaya bugün olduğu gibi yakın geçmişte nevruzun da alet edilmek istendiği
hepimizce bilinmektedir. Bu noktada şunu iyi okumalıyız: Batı, millî kültür ve
millî devlet düşmanlığı yaparken de bölücülüğe altyapı oluşturmaya yönelik her
türlü yerel mikrokültürleri kaşıyıp beslerken de hep aynı şeyi amaçlamaktadır.
Bu amaç, emperyalizmin karşısında en önemli engeli teşkil eden millî devlet
yapılanmalarını çökertmekten başka bir şey değildir. Avrupa Birliğinin kuruluşuna Avrupa kültür topluluğu
yerine Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak başlamanın pişmanlığını ifade eden
Avrupa Birliği teorisyenleri, şimdi, âdeta, bu yanlışı Türkiye üzerinden telafi
etmek istemektedirler. Nitekim, bu anlayış paralelinde Türkiye'nin Avrupa
Birliğine kabulünün şartı olarak, millî kültür siyasetinden vazgeçmesi
dayatılmaktadır. Bu arada, maruz bırakıldığımız ekonomik bunalım ortamı
sonucunda, bu dayatmaya itiraz şansımız bile elimizden alınmak istenmektedir. Değerli milletvekilleri, bütün bu olumsuzluklara
rağmen, Türk Milleti olarak yapmamız gereken, derhal ve duraksamadan, tıpkı
ekonomide olması gerektiği gibi, kültür alanında da kendimize ve özümüze dönmek
olmalıdır; aksi takdirde, milletler mücadelesinin amansız yarışında çok geride
kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Büyük Atatürk'ün dediği gibi "mazide sayısız
medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu ispat etmek için
yapmamız lazım gelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz; bugüne ve
yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır." (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayınız efendim. MESUT TÜRKER (Devamla) - Bu tespiti yapan Büyük Önder,
bu konudaki millî hedefi şöyle koymaktadır: "Asıl ulaşmaya mecbur
olduğumuz şey, analarımızın, atalarımızın oldukları gibi, yüksek kültür ve
fazilette dünya birinciliğini tutmaktır." Bu duygular içerisinde, hepinizin ve dünya Türklüğünün
Ergenekon Türk bayramını kutlar, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türker. Gündemdışı ikinci söz, nevruz bayramı hakkında söz
isteminde bulunan Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner'e aittir. Buyurun Sayın Güner. (ANAP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika efendim. 2. – Balıkesir
Milletvekili Agâh Oktay Güner’in, 21 Mart Nevruz Bayramına ve Âşık Veysel’in
ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Mustafa
İstemihan Talay’ın cevabı AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Muhterem Heye-tinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, hepinizin bildiği gibi nevruz bayramı. Sizlerin,
Türk dünyasının ve "Türk" adı altında toplanmış bütün halkların
nevruz bayramlarını gönülden tebrik ediyorum. Bugün, aynı zamanda, büyük şairimiz, büyük halk şairi
Aşık Veysel'in de ölüm yıldönümüdür. Veysel'i rahmetle yâd ediyor ve Dünya Şiir
Gününe rast gelen Veysel'in bu vefatında, kendisine bir CD çıkararak, nevruzla
ilgili güzel toplantılar tertipleyerek vefasını gösteren Kültür Bakanımızı
huzurunuzda tebrik ediyorum. (Alkışlar) Veysel diyor ki: " İsterdim
hayatta düşmanla savaş, Milletime
kurban olaydı bu baş, Nasip
değil imiş şehitlik gardaş İmanım,
niyetim bana kâfidir." Evet, ameller niyete göre değişir, Veysel, şehit
olmamıştır; ama, üç gün önce idrak ettiğimiz 18 Mart Çanakkale Zaferinde şehit
düşenler, yaralılar, kayıplar, topyekûn 225 000 vatan evladı, Veysel'in bu
duayla ermek istediği mertebeyi yaşamışlar, idrak etmişlerdir. Çanakkale Boğazını zorlayan İngiliz ve Fransız
donanması, 18 Mart 1915 günü boğaza bütün gücüyle yüklendi. 18 büyük zırhlı,
muhrip, denizaltı ve diğer destek gemileri vardı. 6 saat 45 dakika, bizim
siperlerimize mermi yağdırdılar ve 6 saat 45 dakika bunun cevabını aldılar. Onlar, 506 top ateşledi, bizim merkez tabyamızda 150
top vardı. 6 saat 45 dakika sonra, 18 zırhlılarının 6'sı battı veya harap oldu;
diğerleri de, aynı akıbetten korkarak kaçtılar. Değerli arkadaşlarım, Çanakkale Zaferiyle, Birinci
Cihan Harbinin ve dünyanın kaderi değişmiş, Rusya Çar İmparatorluğu yıkılmış ve
Türk orduları, ilk defa, millî sınırlarımızda muhteşem bir zafer
kazanmışlardır. Çanakkale Zaferini bize hediye eden Başkumandandan en küçük
rütbeli nefe-rine kadar aziz ordumuzun şehitlerini, gazilerini rahmetle yâd
ediyorum. Değerli arkadaşlarım, 21 Mart, aynı zamanda Dünya Şiir
Günüdür dedim. Bu Yüce Meclisin çatısı altında, sade siyaset ve devlet
meseleleri konuşulmamıştır; aynı zamanda, edebiyatın, sanatın ve şiirin
güzellikleri de dile getirilmiştir. Serveti Fünun döneminin şairi Yahya Kemal,
millî mücadelenin âteşîn şairi Mehmet Emin Yurdakul, Fecri Âtinin Faruk Nafizi,
Beş Hececilerin Yusuf Ziyası hep bu sıraları şereflendirmiştir. Değerli arkadaşlarım, işte, böylesine bir günde,
huzurunuzda söz alma imkânını bana veren Sayın Başkana şükranlarımı sunuyorum
ve hemen şunu ekliyorum: İşte, bütün o güzellikler, milletimizi meydana getiren
kültür değerlerinin en önemlisi destanlarımızdır. Nevruz, Ergenekon Destanıyla,
Ergenekondan çıkışı müjdeler. Milletlerin müşterek şuuru, kolektif şuuru,
destanları vücuda getirmiştir. Türk Milleti, esir olmuştur, kadroları
kırılmıştır, yaralı bir Türk'ten, yeniden Türkler çoğalmış ve demirden dağları
eriterek Ergenekondan çıkmışlardır. Kaderimiz hep Ergenekondur. Kötü yönetimler
sebebiyle, kader, bizi Ergenekonda demir dağları eritmeye mahkûm etmiştir. Bugün de, yine, demirden dağları eritmek zorundayız. Bu
demirden dağların başında insan yetiştirmemiz geliyor; çünkü, Çanakkale'de,
İttihat Terakkinin büyük yanlışıyla girdiğimiz cihan harbinin sadece
Çanakkalesinde, üç dönem üniversite mezunlarımızı ve üç dönem Harp Okulu
mezunlarımızı kaybettik. 225 000 insan... Eğer bugün, Türkiye hâlâ yetişmiş
insan sıkıntısı çekiyorsa, inanın, bu, Çanakkale Savaşının sonucudur. Böylesine
büyük insan kaybını karşılamak kolay iş değildir. Değerli arkadaşlarım, Ergenekonlar, destan şuurunda yer
alır. Anadolu'nun fethi de bir Ergenekondu, Kurtuluş Savaşı da bir Ergenekondu,
kültür savaşı da bir Ergenekondur. Rusya'da esir kalan, seksen yıla yakın
hürriyetinden mahrum kalan soydaşlarımız, nevruzu, bağımsızlıklarını
kazandıklarının ertesinde resmî bayram ilan ettiler. Azerbaycan'da nevruz iki
gün kutlanıyor. Sümer Türklerinde nevruz var ve Kamçatka'dan Viyana'ya kadar
muhteşem coğrafyada nevruz, bir diri-lişin adı, bir güzelliğin adı, bir
bayramın adı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayalım... AGÂH OKTAY GÜNER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Nevruzda dostluk var, nevruzda kardeşlik var ve
nevruzda, biraz önce de ifade ettiğim gibi, diriliş var. Bizim tarihimize bakarsak, başka milletlerin tarihinden
çok farklı olarak, Moğolistan, Ortaasya, Hazar Denizi, Hazar kıyıları,
Kafkasya, Anadolu ve Orta Avrupa'ya yayılmış bir millet... İspanyollar, Pirene
Dağlarının batısında yaşıyor. Fransızlar Pirene Dağlarıyla İsviçre Alpleri
arasında; ama, biz öyle mi? İngiltere, bir adada yaşıyor. Böylesine muhteşem
bir coğrafyada bizi diri tutan coğrafya sevgimiz, vatan sevgimiz ve insan
sevgimizdir. Nevruzda yakılan ateşin üzerinden atlamak, suyun
üzerinden atlamak, binlerce yıldan bugüne kalan bir gelenektir; dirilişi,
yaşamayı, aşkı ve şevki ifade eder. Aziz milletimizin her gününün bayram sevinciyle dolu
olmasını diliyor... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AGÂH OKTAY GÜNER (Devamla) - Son cümlemi arz edeyim
Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, ben mikrofonu açmıyorum; sizin zaten
sesiniz gür maşallah... AGÂH OKTAY GÜNER (Devamla) - Babam, malzemeye haram
katmadığı için sesim gürdür. Ergenekon şuuruyla, ben, Yüce Meclisin bütün
üyelerinin, bugün Türkiye'nin üzerine gelmiş olan büyük iktisadî sıkıntıyı
aşacak iradeyi göstermesini temenni ediyor, sorumluluk taşıyanlara başarı
dileklerimi, milletimize bayram tebriklerimi sunuyor, sizleri hürmetle
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güner. Evet, nevruzla ilgili iki gündemdışı konuşmayı
yanıtlamak üzere Kültür Bakanımız Sayın İstemihan Talay. (DSP sıralarından
alkışlar) Buyurun Sayın Talay. KÜLTÜR BAKANI MUSTAFA İSTEMİHAN TALAY (İçel) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birlik, barış, dostluk ve mutluluk bayramı
olan bugünün, ülkemiz, Türk dünyası ve tüm dünya ulusları için barış ve huzur
dolu günlerin başlangıcı olmasını diliyor, hepinizin nevruz bayramını yürekten
kutluyorum. Bu vesileyle, büyük halk ozanımız Aşık Veysel'i de
saygıyla anıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nevruz, tabiatın
canlanmasını, yeniden dirilişini ifade eder. Bahar, güzelliğin, neşenin,
ümidin, sevginin, kardeşliğin müjdecisidir. Bahar, yaşama sevincini ve
insanlarla güzellikleri paylaşma duygusunu yaratan bir mutluluk dönemidir.
işte, 21 Mart nevruz bayramı, yeni yılın, ilkbaharın, ilk yazın başlangıcıdır,
sevginin, kardeşliğin ve neşenin bayramıdır. Bayramlarımız içerisinde önemli bir yeri olan nevruzun
kutlanması, geleneksel kültür değerlerimizin korunması açısından büyük önem
taşımaktadır. Bu amaçla, Kültür Bakanlığı, nevruzun yurt genelinde
kutlanması için yoğun bir faaliyet sürdürmektedir; çünkü, hepimiz biliyor ve
inanıyoruz ki, tarihin en eski dönemlerinden başlayarak, nevruz bayramı, Türk
halkları tarafından bir bayram günü olarak kabul edilmiş, Türkiye ve Türk
kültürünün yayıldığı geniş coğrafyalarda, zengin, geleneksel uygulamalarla
kutlanmıştır. Tarihimize saygı göstermekle, güzel geleneklerimize ve
göreneklerimize bağlılıkla ve onları yaşatmakla, ulusal birliğimizi daha da
güçlendireceğimize inanıyoruz; çünkü, kültür, bir milletin yaşama tarzıdır,
benliğidir, gelenek ve görenekler kültürün en önemli unsurlarıdır. Tarihin
bilinen ilk dönemlerinden itibaren yaşadığını eski kaynaklardan öğrendiğimiz
nevruz kutlamaları da, bizim özdeğerlerimiz arasında yer almaktadır. Nevruz bayramı, bu amaçlar çerçevesinde, bu yıl da, tüm
yurtta düzenlenen etkinliklerle kutlanmaktadır. "Nevruz" konulu
panel, açıkoturum ve konferanslar düzenlenerek, "nevruz" konulu resim
ve kompozisyon yarışmaları gerçekleştirilerek, nevruzun anlamı, bir kültür
değeri olarak da yaşatılmaya çalışılmaktadır. Geçen yıl, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 10 ilimizden
bir grup öğrencimiz, Bakanlığımızın konuğu olarak, nevruz münasebetiyle ilk kez
Ankara'ya geldiler ve nevruz resepsiyonuna da yöresel giysileriyle katıldılar.
Bu yıl da, ülkemizin farklı bölgelerinden, Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bingöl,
Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Mardin, Muş, Kahramanmaraş, Van, İçel, Kırşehir,
Kırklareli, Manisa İllerinden öğrenci grupları, nevruz etkinliklerine katılmak
üzere Ankara'ya davet edilmişlerdir. 2001 yılı nevruz etkinlikleri çerçevesinde, Bakanlığımız
sanatçıları tarafından yurtiçinde Adana, Mersin, Iğdır ve Kars'ta; yurt dışında
da Belçika'da konserler verilecektir. Bugün "Türk Dünyası Öğrenci Gençliği Nevruz
Buluşması" adlı şenlik gerçekleştirilmiştir. Nevruz kutlamalarını geleneksel boyutuyla tespit etmek
amacıyla, Bakanlığımız araştırmacıları tarafından, Tokat ve Iğdır İllerinde
alan araştırmaları yapılacaktır. Ayrıca, Bakanlığımız tarafından hazırlanan
"Nevruz" konulu çizgi ve spot filmlerin, televizyon kanallarında
gösterimi sağlanarak, halkımızın bu konuda bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Geleneksel kültürümüzün korunması, yaşatılması ve
görsel olarak tanıtımının yapılması amacına yönelik olarak, Bakanlığımız Halk
Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün yurtiçi ve yurt dışında
yapmış olduğu alan araştırmalarında derlenen "Nevruz ve Halk Kültürü"
konulu fotoğrafların yer aldığı sergimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Ömer İzgi tarafından Meclis Şeref Salonlarında biraz önce açılmıştır. Bu
serginin diğer illerimizde de açılması gerçekleştirilecektir. Bunların yanında, Bakanlığımızca bastırılıp yurtiçi ve
yurt dışında dağıtımı yapılan afiş ve broşürlerle, bugünün etkin bir biçimde
tanıtımının yapılması sağlanmıştır ve sağlanmaktadır. Bu birlik ve beraberlik bayramını, bahar bayramını,
toplumumuza, halkımıza baharda bereket getirmesi, sevgiyi kenetlemesi dileğiyle
yürekten kutluyorum; gündeme getirdikleri için sayın milletvekillerimize
teşekkür ediyorum, Yüce Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. Gündemdışı üçüncü söz, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü
hakkında söz isteminde bulunan Adana Milletvekili İsmet Vursavuş'a aittir. Buyurun, Sayın Vursavuş. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. 3. – Adana
Milletvekili İsmet Vursavuş’un, 21 Mart Dünya Ormancılık Gününe ilişkin
gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı İSMET VURSAVUŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; içerisinde bulunduğumuz hafta, mart ayının üçüncü haftasının
başlangıcıyla, bütün dünyada etkinliklerle kutlanan Dünya Ormancılık Günü ile
yurdumuzda da kutlanmasına başlanan Ağaç Bayramı nedeniyle gündemdışı söz
istedim; sağ olsunlar, Başkanım, gündemdışı söz verdiler. Sözlerime başlarken,
Sayın Başkanıma ve sizlere saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri, bugünün, aynı zamanda, Türk
dünyasının asırlardır kutladığı, toprağın ve bitkilerin canlanmasıyla baharın
müjdecisi olarak nevruz bayramı olması nedeniyle, yüce milletimizin nevruzunu
kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. Dünyada görülen aşırı nüfus artışı, hızlı sanayileşme,
plansız toprak kullanımı sonucunda, yeryüzü ve yeraltı doğal kaynakları aşırı
derecede kirlenmiş, doğal denge bozulmuş, bunlara bağlı olarak da artan çevre
sorunları uluslararası nitelik kazanmıştır. Önemli ve güncel konu haline gelen çevre sorunlarının
halledilmesi için, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, bütün uygar ülkeler
ve çeşitli gönüllü kuruluşlar harekete geçmiş bulunmaktadır. Dünyada son iki yüzyılda, özellikle bunun ikinci
yarısından itibaren, sanayileşmenin ve nüfus artışının hızlanması, nüfus
hareketlerinin artması, çevre sorunlarını büyük boyutlara ulaştırmıştır. İşte bu nedenlerle, harika bir yapıya sahip olan,
insanoğlunun bir daha aynısını yerine koyamayacağı bu doğal dengenin, bu orman
eko-sisteminin önemini insanoğluna, senede bir defa da olsa, hatırlatmak üzere,
kuzey yarımkürede toprağın ve bitkilerin canlanmaya başladığı 21 mart tarihi,
Dünya Orman Haftası kutlamalarının başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Ülkemizde de ağaç bayramı ve ağaç dikme etkinlikleri başlamış, devam
etmektedir. Değerli milletvekilleri, cumhuriyet döneminden önce,
ülkemiz alanının yaklaşık yüzde 50'sine yakını ormanlar ve bitkilerle kaplı
iken, daha sonraki yıllar, maalesef -demin arz ettiğim gibi- nüfus artışı,
nüfus hareketleri ve sanayileşme nedeniyle yüzde 26'lara kadar inmiştir. Bu,
özellikle, hiçbir dönemi eleştirmek için söylemiyorum, belki bilinçsizliğin
sonucu oldu, 1950'li yıllardan sonra tarımın makineleşmesiyle birlikte büyük
orman sahaları tarım alanına çevrilmiştir. Tabiî, orman alanı, ancak orman
eko-sistemi için uygundur; kısa zamanda verimini kaybetmiş, tarımı da burada
layıkıyla yapamaz hale gelmişizdir. Türkiye'nin önemli bir sorunu, ağaçlandırma sorunudur.
3,8 milyon hektar ağaçlandırmaya uygun bir potansiyel saha vardır. Mevcut
gücümüz 300 000 hektarı da aşacak ağaçlandırma gücüne sahiptir; ancak,
devletimizin imkânları nispetinde, bu 150 000-200 000 hektar nispetinde yıllık
bir programa alınırsa, yirmibeş otuz yıl içerisinde bu sahalar kurtarılabilir
ve orman rejimine katılabilir. Bunun maliyeti olarak, kısaca, otuz yıllık
periyotta, 3 milyar 180 milyon dolar olarak -hektarında 800 milyon dolar
hesabıyla- bir hesap çıkardım; devletimizin buna gücü yeter; yeter ki,
programlansın, ciddiye alınsın. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 21 Mart Dünya
Ormancılık Günü ve Ağaç Bayramı Haftası kutlamaları nedeniyle, kısa zaman
dolayısıyla sizlere verdiğim bu kısa bilgiler için kusura bakmayın, zaman daraldı. Sözlerimi bitirirken şunları ifade etmek istiyorum:
Yurdumuz çok değişik ve engebeli bir topografik yapıya sahiptir. Bulunduğumuz
bölge Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgedir malumunuz; bu bölge, genelde,
ormancılık çalışmaları için elverişli bir iklim kuşağında değildir. Yine,
bulunduğumuz bölge, orman yangınlarına karşı hassas bir bölgedir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim. İSMET VURSAVUŞ (Devamla) - Diğer taraftan, dünya çölleşme
haritasında, başta Orta Anadolu olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerimiz, insan müdahalesi sonucu oluşan antropojen orman alanlarına
dönüşmüştür. Kaybedilen ormanlarımızın tekrar oluşmasının çoğu zaman mümkün
olmadığını da görüyoruz; zira, doğa bozulmuştur. Buradan anlaşılacağı gibi,
Türkiye topraklarının en önemli sorununu, toprak erozyonu olarak görüyoruz. Sözlerimi tamamlarken, doğal dengenin ve çevrenin
korunmasında, iklim ve su rejiminin düzenlenmesinde önemli rol oynayan,
insanların orman ürünleriyle rekreasyonal gereksinimlerini karşılayan ve
dünyada kendi kendini yenileyebilir kaynakların başında yer alan ormanlar,
çevre sorunlarının giderilmesinde vazgeçilmez durumunu korumuştur ve
koruyacaktır diyerek, hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Vursavuş. Buyurun Sayın Şandır. MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; orman yüksek
mühendisi bir üyeniz olarak ben ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz
de, 21 Mart Dünya Ormancılık Gününü yürekten kutluyoruz. Ormanlar, ülkemiz ve milletimizin hayatında çok önemli
fonksiyonlara sahiptir. Ormanlar, fonksiyonları ve içerisinde yaşayan tüm
canlılarıyla bir hayat alanıdır. 21 Mart günü, ormanlarda hayatın yeniden
başladığı bir gündür; yani, bir başka anlamda, orman hayatında nevruz, 21
Martta başlamaktadır. Bu gün dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak biz, ormanlarda yaşayan insanlarımızın içerisinde bulundukları duruma,
ülkemizin, hükümetimizin ve tüm toplumun dikkatini çekmek istiyorum. Ormanlarımızda yaklaşık 7 milyon insanımız yaşamaktadır
ve toplum içerisinde en düşük gelir seviyesine sahip olan bu insanlarımız,
ormanlarımızı ve o dağları beklemektedir. Ben, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü
dolayısıyla, bu insanlarımızın sorunlarına çözüm üretmesi dileğiyle, yeniden,
Ormancılık Gününü ve ayrıca, kutladığımız nevruz bayramını yürekten kutluyorum. Bu vesileyle, bir hususu da dikkatlerinize arz etmek
istiyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, biz, 21 Mart gününün, millî
bayram, nevruz bayramı olarak kutlanması için kanun teklifi verdik; tüm
Meclisimizin de dikkatine ve desteklerine sunuyorum. Arz ederim efendim. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biz de, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, nevruz bayramını kutluyoruz; 21 Mart Dünya Ormancılık
Gününü kutluyoruz; Çanakkale'de şehit olanları rahmetle anıyoruz. Bu, bütün
Meclisteki sayın milletvekillerimizin dileğidir, isteğidir; biz de ona bu
vesileyle tercüman oluyoruz. 21 Mart Ormancılık Günüyle ilgili olarak, gündemdışı
konuşmaya yanıt vermek üzere, Orman Bakanımız Sayın Nami Çağan... Buyurun hocam. (DSP sıralarından alkışlar) ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Dünya Ormancılık Günü, Ormancılık Haftası dolayısıyla
söz alan değerli ormancı arkadaşım Sayın İsmet Vursavuş ile yine, değerli
ormancı arkadaşımız Sayın Mehmet Şandır'a teşekkür edi-yorum. Dünyanın her yerinde 21 Mart günü kutlanan Dünya
Ormancılık Günü, ülkemizde de 1975 yılından beri çeşitli etkinliklerle
kutlanmaktadır. Aynı günde, nevruz bayramı da kutlanmaktadır. Nevruz, doğanın
canlanmasıdır, yeniden doğmasıdır, yeni bir yaşamın başlamasıdır; nevruz, bahar
bayramıdır. 21 Mart Dünya Ormancılık Günü, Dünya Ormancılık Haftası
ise, gerçekte, bayram ya da kutlama günü değildir. Kuşkusuz, ormanlarını ve
diğer yeşil örtülerini yeterince korumuş, geliştirmiş ve sonuçta doğal
dengelerin yerli yerinde olduğu ülkeler için, bu günün bir kutlama günü olduğu
açıktır; ancak, bu konumda olmayan ülkeler ve toplumlar içinse, bu gün,
ormanların değerinin, ormansızlaşmanın ardından yaşanan felaketlerin ve
acıların dile getirildiği bir gündür. Türkiye olarak 20.7 milyon hektar genişliğindeki
ormanlarımızın, hâlâ, yarıya yakınının bozuk ve verimsiz olması, yaklaşık 7
milyon orman köylümüzün, orman içinde ve kenarında, yoksul koşulları altında,
10 milyona yakın keçiyle birlikte yaşaması ve ülkemizin topraklarının yaklaşık
yüzde 85'inde çeşitli şiddette erozyon olayının hüküm sürmesi, son derece
düşündürücüdür. Ülkemizin ormancılık sorunlarının çözümü, toplum ve
devlet olarak bir kararlılığı zorunlu kılmaktadır. Bu olumsuzluklara karşın,
genç cumhuriyet kuşakları olarak, ormanlara ve ormancılığımıza önem verilmiş,
ormanların korunması davasının, bir ağaçlandırma ve erozyon kontrolü davası
olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla, cumhuriyetimizin kurulduğu günden bugüne
kadar, ülke genelinde toplam 3 milyon hektara yakın ağaçlandırma, erozyon
kontrolü ve mera ıslah çalışması gerçekleştirilmiş, ülke, orman fidanlıklarıyla
donatılmıştır. Bugün sahip bulunduğumuz 144 adet fidanlıktan, modern
teknolojinin bütün olanakları kullanılarak, her tür fidan sağlıklı ve yeterli
sayıda üretilmektedir. Bu arada, ülke genelinde yeşil kuşak çalışmalarına önem
verilmiş; bugüne kadar 32 ilimizi kapsayan, toplam 925 681 hektar genişliğinde
yeşil kuşak projesi yapılmış ve bunların 121 896 hektarı gerçekleştirilmiştir.
Türk ormancıları, bu hizmetleriyle ne kadar övünseler yeridir. Bugüne kadar, Bakanlığımızca, 2 371 000 hektar alanda
ağaçlandırma ve 388 000 hektar alanda erozyon kontrol çalışması olmak üzere,
toplam 2 759 000 hektar alan
ağaçlandırılmış ve erozyon kontrolü tedbirleri alınmış bulunmaktadır. Ayrıca,
85 000 hektar alanda mera ıslahı, 537 000 hektar alanda ise enerji ormanı kurma
çalışması yapılmıştır. Bu kayıtlar, 1937 yılından bu yana tutulmaktadır. Demek
ki, 1937 yılından bugüne kadar yitirdiğimiz alanların da yaklaşık 1,5 milyon hektar
olduğunu düşünürsek, sonuçta, cumhuriyet döneminde bir kaybımız yok; tersine,
orman varlığını artırmışız. Bunu, azımsanamayacak bir başarı saymak gerekir.
Orman Bakanlığı olarak bu yüzyıldaki hedefimiz, yüzde 26 olan orman varlığımızı
yüzde 30'lar düzeyine çıkarmaktır. Ormancılık hedeflerimizin ve politikalarımızın
gerçekleştirilmesinde, elbette ki, çok çeşitli sorunlarımız vardır; ancak,
ormancılık sorunlarının çözümü ve orman köylerinin kalkındırılması, sadece
Orman Bakanlığının görevi olmadığı da bir gerçektir. Dolayısıyla,
hedeflerimizin gerçekleştirilmesinde, ilgili kurumların, ilgili kuruluşların
Bakanlığımıza destek vermesi ve halkın bu çalışmalara katılması esastır. TEMA
Vakfı, ÇEKÜL Vakfı, Ege Orman Vakfı, Dünya Doğayı Koruma Vakfı, SOS Çevre
Gönüllüleri Platformu, Türkiye'nin Tabiatını Koruma Derneği ve burada şimdi
adını sayamayacağım pek çok sivil toplum kuruluşu bu amaca hizmet etmekte ve bu
çalışmalarımıza halkın etkili katılımını gerçekleştirmektedir. Orman Bakanlığı olarak, ormanların korunması,
geliştirilmesi ve ormancılık sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarımız da
sürdürülmektedir. Bu çerçevede birkısım yasal düzenlemeleri geçtiğimiz yasama
yılında birlikte gerçekleştirdik. 24 Mayıs 2000 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisimizce kabul edilen ve yürürlüğe giren, ormancılık çalışmalarına daha çok
kaynak ayırmaya yönelik 4569 sayılı Yasayı geçirdik. 6831 sayılı Orman
Yasasının 75 inci maddesinde yapılan değişiklikle, orman yangınlarını önleme ve
mücadeleyle ilgili işçilik ve diğer harcamalar, Orman Genel Müdürlüğü katma
bütçesine aktarılmıştır. Daha önce, bu hizmetler, döner sermaye işletme
bütçemizden karşılanıyordu. Çok sıkı bir istikrar programının uygulandığı dönemde
böyle bir değişikliği gerçekleştirmiş olmamız, toplumca, bu çalışmalara ne
kadar önem verdiğimizi de ortaya koyuyor. 6831 sayılı Yasaya eklenen bir
maddeyle de, Orman Genel Müdürlüğü döner sermayesinin brüt gelirleri üzerinden
ödenmekte olan yüzde 10 hazine payı kaldırılmış ve bu ödeme, döner sermaye
bilançolarının kârla kapatılması koşuluna bağlanmıştır. Bu da, yine, toplumca
üstlenilen bir özveridir. Orman köylülerince kurulan tarımsal kalkınma
kooperatiflerinin rahat nefes almalarını sağlayacak değişikliği, yine, birlikte
burada gerçekleştirdik. Dolayısıyla, 21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu davaya, geçen yıl birlikte çıkardığımız yasalarla etkili biçimde
hizmet etmiş bulunmaktadır. Ormancılık hedeflerinin ve politikalarının gerçekleştirilmesinde bütçe olanaklarının
artırılmasının yanı sıra, halkın eğitilerek bilinçlendirilmesinde yarar
bulunmaktadır. Bu çalışmalarımızda yazılı ve görsel basınımıza da önemli görevler
düşmektedir. Değerli basınımız bu görevi büyük bir özveriyle yerine getiriyor. Dünya Ormancılık Günü ve içinde bulunduğumuz Ormancılık
Haftasının ülkemize ve bütün insanlığa yararlı olmasını diliyor; sizlere
saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. Sayın Ünal, buyurun. ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - İzin verirseniz bu konuda
sadece bir cümle söyleyeceğim. BAŞKAN - Buyurun. ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. Ormancılıkla ilgili konuyu gündeme getirdiği için Sayın
İsmet Vursavuş'a teşekkür ediyorum; ancak, orman deyince hep ağaçları
anlıyoruz; ormanlarımızda yaşayan geyik, karaca, keklik gibi o güzelim
hayvanların sorumsuzca avlandığına günümüzde şahit oluyoruz; bunların da
korunması lazım. Bir de, orman köylümüz, hakikaten içler acısı bir
durumda. Ormancılık Haftasında onları da bir hatırlayalım. Teşekkür ediyorum efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Böylece, gündemdışı konuşmaları tamamlamış bulunuyoruz. Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır. Bir Meclis araştırma önergesi vardır; okutup,
bilgilerinize sunacağım. B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Manisa
Milletvekili Hüseyin Akgül ve 22 arkadaşının, Türkiye’nin de taraf olduğu
Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmenin (RAMSAR) eklerinde
sayılarak uluslararası koruma altına alınan Gediz Nehrinin incelenerek sulak
alanlarla ilgili ulusal çevre stratejisi ve eylem planı oluşturulması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185) 16.3.2001 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Avrupa Birliğiyle uyum sürecinde Türkiye'nin önüne
çıkan en önemli sorunlardan biri de, çevre politikalarıdır. Türkiye küresel
düzeyde, bağlayıcı çevre hukuku düzenlemelerinin hemen hemen hepsine taraf
olmuştur. Gelecek nesillere, yaşanabilir, doğal kaynakları ve
canlı türleri yok edilmemiş bir çevre bırakılması, küresel ticarette
karşılaşılma ihtimali bulunulan tarife dışı engellerden çevre koruma kaynaklı
olanların tanımlanarak bertaraf edilmesi ve taraf olduğumuz uluslararası
bağlayıcı çevre hukuku düzenlemelerine iç hukukumuzun entegre edilmesi gibi
nedenlerle, bir çevre yönetimi ve ulusal çevre stratejisi ve eylem planı
oluşturulması gerekmektedir. Bu sebeple, Türkiyemizin büyük nehirlerinden olan ve
Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında
Sözleşmenin (RAMSAR) eklerinde sayılarak uluslararası koruma altına alınan
Gediz Nehrinin önemi dolayısıyla pilot bölge seçilerek, kirliliğinin nedenleri
ve tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve bu doğrultuda
ulusal çevre politikalarının oluşturulması, ulusal ve yöresel düzeylerde
koordinasyonun sağlanması, gerekli idarî, kurumsal ve yasal düzenlemelerin
yapılması ve teknik bilgi ve altyapı eksiklerinin giderilmesi, etkili bir
ulusal çevre eylem planının oluşturulması amacıyla, Anayasanın 98, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla. 1 - Hüseyin Akgül (Manisa) 2 - Murat Sökmenoğlu (İstanbul) 3 - İsmail Köse (Erzurum) 4 - Oktay Vural (İzmir) 5 - Orhan Şen (Bursa) 6 - İbrahim Halil Oral (Bitlis) 7 - Hasan Basri Üstünbaş (Kayseri) 8 - Ayhan Çevik (Van) 9 - Süleyman Coşkuner (Burdur) 10 - Reşat Doğru (Tokat) 11 - Ali Gebeş (Konya) 12 - Salih Erbeyin (Denizli) 13 - Mustafa Yaman (Giresun) 14 - Muzaffer Çakmaklı (Şanlıurfa) 15 - Namık Hakan Durhan (Malatya) 16 - Mustafa Enöz (Manisa) 17 - Seydi Karakuş (Kütahya) 18 - Mihrali Aksu (Erzincan) 19 - Birol Büyüköztürk (Osmaniye) 20 - Nesrin Ünal (Antalya) 21 - Ali Işıklar (Ankara) 22 - Ahmet Erol Ersoy (Yozgat) 23 - Cemal Enginyurt (Ordu) Gerekçe: Bilindiği gibi, 20 nci Yüzyılda sanayi ve nüfus hızla
gelişmiş ve artmıştır. Bunun sonucu, çevre, aşırı derecede kirlenmiş, doğal
kaynaklar bilinçsizce tahrip edilmiş, bitki ve hayvan türleri azalarak yok
olmuştur. Bununla beraber, temiz bir çevreye yönelik toplumsal ve dolayısıyla
da kamusal duyarlılık artmıştır. Ülkemizde çevre sorunlarına kayıtsız kalınmamıştır.
Çevre Müsteşarlığı Çevre Bakanlığına dönüştürülmüş, Mecliste kurulan çevre
araştırması komisyonları sonucu, içtüzük değişikliği ile bir daimî komisyon
olarak Çevre Komisyonu oluşturulmuştur. Ayrıca, Türkiye, uluslararası çevre
hukuku düzenlemelerinin birçoğuna taraf olmuştur. Sivil toplum örgütleri
kurulmuş ve çevreyi kirletici girişimler ciddî tepkilerle karşılaşmıştır. Bu
olumlu gelişmelere rağmen, etkili ve düzenli bir ulusal çevre stratejisi ve
eylem planı oluşturulamamıştır. DPT Müsteşarlığınca hazırlanıp Yüksek Planlama
Kurulunun raporuyla teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca da kabul edilen Uzun
Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (2001-2005) çevre
yönetim sistemlerinin istenilen etkin düzeyine getirilemediği; eğitim ve
kararlara katılım sürecinde eksiklikler olduğu ve bu nedenlerle doğal
kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve çevre sorunlarının çözümünün etkili bir
şekilde yapılamadığı; sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı doğrultusunda, insan
sağlığı ve doğal dengeyi koruyarak ekonomik kalkınmaya imkân verecek, doğal
kaynakların yönetimini sağlayacak, gelecek kuşaklara daha sağlıklı bir doğal,
fizikî ve sosyal çevre bırakacak yönde gelişme kaydedilemediği; çevre
politikalarının ekonomik ve sosyal politikalarla entegrasyonunun sağlanamadığı
ve ekonomik araçlardan yeterince faydalanılamadığı; Çevre Bakanlığı ile diğer
ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının yeniden
düzenlenmesi gerektiği; çevre ve kalkınma politikaları arasında uyum
sağlanamadığı, etkili ve eşgüdüm içinde çalışan bir çevre denetim sisteminin
kurulamadığı; çevre ve kalkınmayla ilgili veri ve bilgi erişim sistemleri,
çevre envanterleri, istatistikleri ve standartları konularında ilerleme
sağlanamadığı; Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliğinin etkili bir
şekilde uygulanamadığı ve yeterli başarının sağlanamadığı belirtilmektedir. Tüm bunların ışığında, gelecek kuşaklara yaşanabilir,
doğal kaynakları ve canlı türleri yok edilmemiş bir çevre bırakılması, küresel
ticarette karşılaşma olasılığının bulunan tarife dışı engellerden çevre koruma
kaynaklı olanların tanımlanarak bertaraf edilmesi, taraf olduğumuz uluslararası
çevre hukuku düzenlemelerine iç hukukumuzun uyumlaştırılması gerekmektedir. Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Öneme Sahip
Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmenin (RAMSAR) eklerinde sayılarak, uluslararası
koruma altına alınan Gediz Nehrinin, önemi nedeniyle bu araştırma önergesinde
örnek seçilerek incelenmesi ve bu doğrultuda etkili ve düzenli bir çevre
yönetimi ve ulusal çevre stratejisi ve eylem planı oluşturulması amacıyla bir
Meclis araştırması komisyonunun kurulmasında büyük yarar olacaktır. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme sırası geldiğinde yapılacaktır. Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler
vardır, okutuyorum: C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER 1. – Mardin
Milletvekili Veysi Şahin’in (6/1137) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/331) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 458 inci
sırasında yer alan (6/1137) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Veysi Şahin Mardin BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: 2. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol’un (6/1250) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/332) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 565 inci
sırasında yer alan (6/1250) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Zülfikar İzol Şanlıurfa BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Alınan karar gereği, sözlü soruları görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz. Önce yarım kalan işlerden başlayacağız. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün
88 inci maddesine göre Komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen
maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin
görüşmelerini erteliyoruz. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Hükümet?.. Hazır. 11 inci maddenin oylanmasında kalınmıştı. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Şimdi, 11 inci maddeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yetersayını arayacağım. ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Oylamayı elektronik
cihazla yapalım Sayın Başkanım, 3 dakika süre verin. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Sayın
Başaran'ın Komisyondaki görevini, zabıtlara geçmesi açısından söyler misiniz. BAŞKAN - Komisyonun sözcüsü efendim. (1) 580 S.
Sayılı Basmayazı 22.2.2001 tarihli 63 üncü Birleşim Tutanağına eklidir. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Peki efendim; zabıtlara
geçmesi açısından sordum. BAŞKAN - Tabiî efendim. 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır. Görüşmelere... (MHP sıralarından "geliyorlar"
sesleri) Sayın milletvekilleri, burada bulunan arkadaşlarımız da
görev yapıyor, diğer arkadaşlarımız da. Elbette ki, arkadaşlarımızın, zaman
zaman, birtakım ihtiyaçlarını, işlerini görmesi için dışarı çıkması doğaldır;
ama, esas olan, burada, yeterli sayıda sayın milletvekilinin hazır olması ve
çalışmalarımızın aksamamasıdır. Birleşime, saat 15.50'de toplanmak üzere ara veriyorum. Kapanma Saati
: 15.43 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati
: 15.50 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 72 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 2. – Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı
: 580) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet hazır. 11 inci maddenin oylamasında kalınmış, ve karar
yetersayısının aranıması istenilmişti; bulunamadığı için, şimdi, yeniden oylama
yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakikalık
süre vereceğim. Oylama işlemini başlatıyorum. Bu arada, vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy
pusulasını Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır, 11 inci madde kabul edilmiştir; ancak, sayın milletvekili
arkadaşlarımızın, özellikle dikkat etmesi gereken husus, bazı milletvekili
arkadaşlarımız İçtüzükten kaynaklanan haklarını kullanıyorlar; karar
yetersayısının, veya toplantı yetersayısının bulunup bulunmadığının
aranılmasını istiyorlar. Eğer, Meclis çalışmalarının verimli olmasını
istiyorsak, çalışmalarımıza mütemadiyen ara vermek zorunda kalmayalım.
Arkadaşlarımız burada hazır olurlarsa, bu tasarıyı bugün veya yarın
yasalaştırma şansımız var. Eğer çalışmalarımız böyle giderse, bu tasarıyı
yasalaştırma şansımız, maalesef, yok. Arkadaşlarımdan, Genel Kurulda, en azından kulislerde
hazır olmalarını özellikle rica ediyorum; toplantı veya karar yetersayısının
aranılması sırasında anında hazır olurlarsa, çalışmalarımız daha süratli olur
diye düşünüyorum. Tabiî, bu arada, grup başkanvekili arkadaşlarımızın da,
bu konuda gerekli gayreti gösterdiklerine inanıyorum ve arkadaşlarımızın biraz
daha dikkatini çekerlerse iyi olur diye düşünüyorum. 11 inci madde kabul edilmişti, 12 nci maddeyi
okutuyorum: Şirketin teşkilât ve organları MADDE 12. - Şirketin yönetim kurulu beş kişiden az
olamaz. Şirket genel müdürü ve yokluğunda vekili yönetim kurulunun doğal
üyesidir. Yönetim Kurulu üyelerinin salt çoğunluğunun bu maddede genel müdür
için öngörülen meslekî deneyim süresi hariç diğer şartları haiz olması gerekir.
Denetim Kurulu üyelerinin, genel müdürün, genel müdür yardımcılarının ve başka
unvanlarla istihdam edilseler dahi yetki ve görevleri itibariyle genel müdür
yardımcısına denk veya daha üst konumlarda imza yetkisini haiz diğer
yöneticilerin, bu maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen şartları haiz olmaları,
en az lisans düzeyinde öğrenim görmüş olmaları ve sigortacılık veya
işletmecilik alanında meslekî deneyime sahip olmaları şarttır. Asgarî meslekî
deneyim süresi, genel müdür için on yıl, genel müdür yardımcıları ve başka
unvanlarla istihdam edilseler dahi yetki ve görevleri itibariyle genel müdür
yardımcısına denk veya daha üst konumlarda imza yetkisini haiz diğer
yöneticiler için yedi yıldır. Genel müdür ve genel müdür yardımcısı olarak
atanacakların, bu maddede aranan şartları taşıdıklarını gösteren belgelerle
birlikte Müsteşarlığa bildirilmesi gerekir. Bunların atanmaları, bildirimin
alındığı tarihten itibaren on iş günü içerisinde Müsteşarlıkça olumsuz görüş
bildirilmediği takdirde yapılabilir. Herhangi bir nedenle görevden ayrılan
genel müdür ve genel müdür yardımcılarının, görevden ayrılma nedenleri şirket
ve görevden ayrılan tarafından, ayrılış tarihinden itibaren on iş günü
içerisinde Müsteşarlığa bildirilir. Bu Kanun hükümlerine aykırı hareketlerinden dolayı
hapis veya bir defadan fazla ağır para cezası ile cezalandırılanlar ile
durumları bu Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (g) bendinin 4
numaralı alt bendi hariç olmak üzere (g) bendine uymayanlar, hiç bir şirkette
yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcısı
veya birinci derecede imza yetkisini haiz görevli olarak çalıştırılamazlar.
Şirket, bu gibi kişilerin imza yetkilerini derhal kaldırmak zorundadır. Yapılan
denetlemeler sonucunda, bu kanun veya ilgili diğer mevzuat hükümlerini ihlal
ettikleri ve şirketin emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürdükleri
tespit edilen şirket yöneticileri ve görevlilerinin, haklarında kanunî
kovuşturma istenmesini müteakip Müsteşarlığın talebi üzerine geçici olarak imza
yetkilerinin kaldırılması zorunludur. Bu kimseler Müsteşarlığın izni olmadıkça
imza yetkisini haiz personel olarak hiç bir şirkette çalıştırılamazlar. BAŞKAN - 12 nci maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi
Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer konuşacaklar. Buyurun Sayın Geçer. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. FP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Yasa Tasarısının 12
nci maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Fazilet Partisi Grubumuz ve şahsım adına Yüce Heyetinizi selamlıyor,
saygılar sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 12 nci
maddesi, şirketin teşkilat ve organlarını, şirket yönetim kurulunun 5 kişiden
az olmayacağını, şirket yönetiminde görev alacaklar ve imza yetkisini haiz
kişilerin şartlarını ve tecrübelerini düzenlemekte ve burada, yönetim kuruluna
üye olacakların, yönetim kurulunun salt çoğunluğunun, en azından imzaya yetkili
genel müdürün dışında, onun tecrübe süresi dışında, diğer şartları haiz olması
gerektiğini düzenlemekte; bunun yanı sıra, kamu menfaati, kamu aleyhine
işlenmiş cürümler, irtikâp, ihtilas rüşvet veya dolanlı iflas gibi sebeplerle
hüküm giyenlere imza yetkisi verilmemesi hususunda, şirketlere bir güvence veya
şirketlerin yönetiminin güvenceli olması açısından düzenlenmiş bir maddedir. Kurulacak şirketlerin yöneticilerine emanet edilecek
fon yönetiminin veya portföy yönetimlerinin idaresi hususunda da, bunları
yönetecek kişilerin, imza yetkisini haiz kişilerin belli tecrübelerinin
aranması da elbette ki gayet normaldir. Burada, yönetim kurulu başkanlarında on
yıllık, imza yetkisini haiz diğer kişilerde yedi yıllık deneyim süresi
aranmaktadır.Bu, gayet normaldir. Elbette ki, böyle önemli bir fon toplayacak
olan şirketlerin, oluşumların, kurumların yöneticilerinin bu konuda tecrübeleri
de aranmalıdır. Burada, tabiî, teknik ayrıntılar olmakla birlikte,
bunlar, şu anda getirilen yasa tasarısıyla, gerçekten, tasarruf eğilimi
artırılarak toplanan fonların finans alanlarına ve ekonomiye kazandırılması
amaçlanmakla birlikte, vatandaşlara da bir emekli olma şansı tanıma gibi bir
amaç güdülüyor; ancak, aslında, burada, şu anda Türkiye'nin kamu finansman
açıklarının kapatılması açısından atıl kalan fonların ekonomiye kazandırılması
temel amaç olarak güdülüyor; fakat, burada, bunlar, elbette ki, sağlam zeminler
üzerine oturtulması gereken kurumlardır; çünkü, Türkiye'nin geçmişinde, buna
benzer birtakım fon toplayan kurumların, mesela bir bankerlik olayının ve daha
sonra bankaların çökmesiyle mağdur olan vatandaşların off shorezedelerin
durumlarını biliyoruz. Bunun için, bir güven ortamı oluşturmadan, yani,
Türkiye'de, aslında, sosyoekonomik yapının kimliği tam tanımlanmadan, yani,
devlet müdahalesi olacak mıdır, olmayacak mıdır, tam liberal piyasa mı
oluşturulacaktır, liberal bir ortam mı oluşturulacaktır, karma ekonomi devam mı
edecektir, devlet bazı alanlara müdahale mi edecektir; bunlar tam
tanımlanmadan, sanki liberal bir düzen üzerine oturtulmuş bir yasa metni
şeklinde, bu getirilmiştir. Ancak, toplumda, şu anda, bu tip fon idare
edebilecek kurumlara olan güvenin son derece sarsılmış olduğunu görüyoruz ve
böyle bir yasanın, bu zemin üzerinde işlemeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü,
vatandaşlar, bu anda, 24 Ocaktan bu yana, Türkiye'de, ekonomik istikrar paketi
adı altında uygulanan programlarla âdeta limon gibi son damlasına kadar
sıkılmıştır. Şu anda, neredeyse birbuçuk yıldan beri uygulanan ekonomik
istikrar programının da netice vermemesi üzerine, yeni programlar, "ulusal
program" adı altında IMF'nin onayına sunulmuş programlar var. Bu meyanda, yastık altındaki paraların kamu finansman
alanlarına veya finans kurumlarına aktarılması, ekonomiye kazandırılması adı
altında böyle bir kanun teklifiyle karşımıza çıkılıyor; fakat, toplumun,
gerçekten, bu alana güveni var mıdır, enflasyonist bir ortamda katılımcıların
katılımları reel olarak korunabilecek midir, korunmadığı takdirde, bu güven
ortamı oluşturulamadığı takdirde katılım olacak mıdır veya neticede, emekli
olan vatandaşların reel olarak fonları korunabilecek midir, onlara bekledikleri
beklenti sunulabilecek midir; bunlar, şu anda, Türkiye'nin bu ortamında meçhul
olan konulardır. Bunların önce sağlam bir zemine oturtulması ve ileride mağdur
olabilecek katılımcı vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi ve tazmin
edilmesi noktasında düzenlemelerin getirilmesi gerekir. Burada, şirketlerin yetkilerini suiistimal etmeleri
neticesinde zarara uğrayan vatandaşlara karşı tazmin yükümlülüklerinin ağır bir
şekilde getirilmesi lazım. Yöneticilere ise, cezaî müeyyidelerin uygulanmasının
ve bazı para cezalarının verilmesinin yeterli olmadığını düşünüyorum. Çünkü,
Türkiye'nin ortamında şu anda güven bunalımı olduğu için, şu anda devlet
olgusuna güven bunalımı yaratıldığı için, çıkarılan bu tip kanunların da
yürümesi mümkün değildir. 57 nci hükümetin önemli özelliklerinden biri, çok
sayıda kanun çıkarmasıdır. Çok sayıda kanun çıkarmak demek veya yasa yapmak
demek, çok fazla hizmet yapmak anlamına mı geliyor, ülkenin ekonomik düzeyini
ve hayat standardını yükseltmek anlamına mı geliyor, çağdaşlaştırmak anlamına
mı geliyor?.. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Tamam; teşekkür ederim. Bunların bu anlama gelmediğini gördük ve Türkiye'de, şu
anda, yeni bir programla, yeni bir hamleye ve yeni bir ekonomik kurtuluş
savaşına başlandığı söyleniliyor ve gazetelerde boy boy, bu programa destek
verdiklerini bazı çevreler açıklıyorlar. Dünkü bono satışlarında gördük ki, çok büyük miktarda
fonlar belli yerlerde toplanmış, rant çevrelerinde. Bu ranta hücumun olduğunu
gördük; fakat, toplumun diğer kesimlerinde de sefaletin yaşandığını burada
vurgulamak gerekir. Bu duygularla, yine, bu yasanın hayırlı olması
temennisiyle, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili
Sayın İbrahim Konukoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın
Başkan, değerli milletvekillleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi olarak,
insanlarımıza yeterli emeklilik geliri sağlanmasına yönelik, emeklilik
sigortasında reform yapılmasını zorunlu görüyoruz. Çalışan herkesin hayalinin,
çalışmayı bıraktığı günlerde yeterli ve düzenli bir gelire sahip olmak olduğunu
biliyoruz. Bu konuyu, devletimizin yaptığı teşvik karşısındaki
kazancı açısından ele alırsak, vergisel teşviklerle, bu alana tasarrufçuların
birikimlerinin uzun süreli olarak kaydırılmasına imkân yaratılması, hiç
kuşkusuz, ekonomi alanında büyük fonların oluşmasına ve sermaye piyasası
aracılığıyla yatırım alanlarına kaydırılmasına imkân tanıyacak bir oluşumu
doğuracaktır. Bunu desteklememek mümkün değildir; çünkü, dünyada çok büyük
rakamlara ulaşan fonlar yaratan ve yöneten, dolayısıyla, ekonomiye uzun vadeli
kaynak yaratan özel sosyal güvenlik uygulamalarının vergi açısından teşvik
edilmesi, temelinde yeni vergi kaynaklarının yaratılması açısından, yatırım
yapılması anlamına gelir ve bu da, akılcı bir çözümü ifade eder; ancak,
bizlerin ve halkımızın sizlerden beklediği; çizilen bu tablonun dışına
çıkılarak, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin gerektirdiği gelir ihtiyacının
önplana çıkarılmamasıdır, bireysel emeklilik sisteminin işleyişi açısından
getirdiğimiz öneri ve değerlendirmeleri dikkate almanızdır. Tasarının 12 nci maddesinde "bu şirketleri
yönetecek kişilerin sigortacılık veya işletmecilik alanında meslekî deneyime
sahip olmaları gerektiği" bildirilmektedir. Bu deneyim süresi, genel müdür
için on yıl, genel müdür yardımcıları için yedi yıl olması şeklindedir.
Sigortacılık sektörü de bankacılık gibi yoğun rekabetin yaşandığı bir
sektördür. Bu durumda, önemli olan bir konu da, bu şirketlerin profesyonelce
yönetilmesidir. Başarıda, profesyonel yönetimin önemi gözardı edilemez. Sonuç olarak, bu işin başarılmasında iyi yönetimin ve
deneyimin önemi tartışılamaz; çünkü, ülke olarak, bu konuda, çok kötü
tecrübelerimiz var. Geçmişte MEYAK, İLKSAN, tasarruf bonosu skandalları,
zorunlu tasarruf gibi tecrübelerimizle, şimdi oluşturulacak olan bireysel
emekliliğin oluşturacağı fonların da boş çıkmaması, sağlam, güvenilir ve
deneyimli kişilere teslim edilmesi, bizlerin arzusudur. Yıllardır, SSK, trilyonları eritti, kimse memnun
olmadı. Aslında, bu dev sosyal güvenlik kuruluşu iyi yönetilebilseydi,
çalışanlar ile çalıştıranlardan gelen primler yerinde kullanılsaydı, bugün,
emekliler, daha iyi bir geçim koşuluna sahip olurlardı. Sayın milletvekilleri, bu madde, şirketlerin yönetim
kurulları ile genel müdür, genel müdür yardımcıları ve teknik personelin meslek
şartlarını, atanma şartlarını, görevi bırakma şartlarını, kimlerin ne şekilde
imza yetkisini kullanacağını, bu yetkinin nasıl sona ereceğini, bu şartlara
uymayanlara nasıl bir yaptırım uygulanacağını belirlemektedir. Bu düzenlemeler
doğrudur ve yapılması gereken şekilde düzenlenmiştir, bunlara katılıyoruz;
ancak, hep söylüyoruz, bunları, kanun çıkararak düzenlemek yetmiyor, önemli
olan, uygulamada bunları sağlamaktır. Mesela, bankalarda olduğu gibi, gelen
raporları bekletip, bankaların hortumlanmasına neden olma gibi bir uygulama
yapılırsa, bu, şirketlerin sonunu hazırlar ve binlerce insan mağdur olur.
Önemli olan, uygulama ve denetimdir. Eğer, denetimi sağlıklı yapmaz isek, kanun
çıkarmanın da hiçbir anlamı kalmaz. Bu emeklilik şirketleri, katılımcıdan topladıkları
paraları yatırıma yönlendirerek para kazanacaklar ve kazandıkları paralarla da
vatandaşlarımıza ek bir gelir sağlayarak, onların refah düzeyini
yükselteceklerdir. Bugünkü ekonomik kriz ve piyasa şartlarında bu şirketler
nereye yatırım yapacaklardır?.. Gayrimenkule desek, şu anda, gayrimenkul
fiyatlarının en düşük düzeyde olması bir yana, alan satan yoktur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız. İBRAHİM KONUKOĞLU (Devamla) - Tabiî. Ticarete desek, sanayie desek, borsaya desek; borsa
çökmüştür... Bu şartlarda bir tek yol kalı-yor, faiz. Demek ki, bu paralar reel
sektöre değil, rant ekonomisine gidecektir. Peki, nerede kaldı ekonomiye katkı
yapmak ve istihdamı artırmak?! Önce, piyasa şartlarını ve ekonomiyi
düzeltmeliyiz ki, bu sistem işleyebilsin. Bu demektir ki, bu şirketlerden ayakta
kalabilenler, katılımcısına para ödeyecek, diğerleri katılımcısına ödeme
yapamadıkları için, yine, yük vatandaşın sırtına yüklenecektir. Bizim, bütün bu şartlara rağmen, eksiklerine rağmen,
doğru bulduğumuz bu tasarıya destek olacağımızı ifade ediyor, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Konukoğlu. Madde üzerinde iki önerge vardır; geliş sırasına göre
okutacağım, aykırılık sırasına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 12
nci maddesinin son fıkrasının sonu olan " Müsteşarlığın izni
olmadıkça" sözünün "Bakanlığın izni olmadan" şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
BAŞKAN - Okutacağım ikinci önerge aynı zamanda en
aykırı önerge olup, okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 12
nci maddesinin ikinci fıkrasındaki "on işgünü içerisinde" ibaresinin
"onbeş işgünü içerisinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz... Çoğunluğunuz yok... Sayın Hükümet?.. ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergenin gerekçesini izah etmek üzere, Sayın
Fethullah Erbaş söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Erbaş. (FP sıralarından alkışlar) FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; maddede, kurulacak olan bu şirketin başına genel müdür veya
genel müdür muavini olarak atanacaklarda aranan şartlar var. Bunların, genel
müdür yardımcılığı veya başka bir unvanla kamuda en az on yıl istihdam edilmesi
lazım. Şimdi, bu elemanları bir anda bulmak, on gün içerisinde
bulmak biraz zor olabilir. Biz, bunun süresinin daha makul bir süreye
çekilmesini istedik; onbeş gün... Yani, sadece beş günlük bir süre uzatımı var.
Önemli bir değişiklik değil. Onbeş işgünü içerisinde Müsteşarlıkça olumsuz
görüş bildirilmediği takdirde, bunların tayinlerinin yapılmasını istiyoruz. Önergemize destek vermenizi talep ediyor; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erbaş. Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı,
gerekçesini Sayın Erbaş'tan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 12
nci maddesinin son fıkrasının sonu olan "Müsteşarlığın izni
olmadıkça" sözünün "Bakanlığın izni olmadan" şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz. Musa Uzunkaya (Samsun) ve arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Katılamıyorsunuz. Sayın Bakan?.. ORMAN BAKANI İ.NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Katılmıyorsunuz... Önergesinin gerekçesini açıklamak üzere, Sayın
Uzunkaya; buyurun. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 580 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesi
üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesinin gerekçesi üzerinde konuşma yapmak
üzere huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Arkadaşlar, daha önce de arz ettim; bizim, bu yasanın,
özellikle, bu sigorta kapsamına girmek isteyenlerin güvencelerinin ve
güvenliklerinin sağlanabilmesi için ısrarla söylediğimiz şey, adı ve sanı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olan, sosyal güvenlikten sorumlu bir
bakanın bunu izlemesi gerektiğidir. Yani, bizim, burada şu bakan, bu bakan
ayırımı değil; ama, birisi -tabir yerinde ise- paranın bekçisi, diğeri ise, fertlerin
haklarının takipçisi olmak zorundadır. Dolayısıyla, bizim, belki temelde iyi niyet olabilir bu
yasada; ama, ben, açık söyleyeyim, yasanın, tabiî, geliş amacı, çıkarılma
hedefi, tamamen güven ve itimadı kaybeden, özel sektör ürünü haline gelmiş;
ama, yüzde yüz devlet garantisiyle dünyada örneğine rastlanmayan bir bankacılık
modelinde, iflas eden bankaların yerine; vatandaşların, artık bankalara para
yatıramadığını, yatırmadığını gören hükümet, böyle bir formülle, sigorta
fonlarına -ki, arkada gelecek maddelerde de var- mevcut birkısım, var olan
sigorta şirketlerinin de böyle bir emeklilik formuna dönüşebileceğini, yine,
yasa ihtiva etmektedir, böyle bir hak tanımaktadır. Belli ki, hükümetin amacı,
burada açık olarak görülmektedir ki, bankalar aracılığıyla toplayamadığı
mevduatı bu yolla toplayıp, yeni bir batık bankazedeler değil, yeni bir
sigortazedeler ihdas etmek, oluşturmaktır. Hükümetin amacının bu olduğu hemen
hemen tüm maddelerde görülmektedir; çünkü, geçmişte de bunun örnekleri var.
Lihikmetin, yani yakın bir geçmişte, hatırlayacaksınız, 17 Ağustos depremi
esnasında -Allah, ölenlerimize rahmet, yaralılara ve maddî kayba uğrayanlara da
acil şifalar lütfetsin- burada, Parlamento tatil edilmedi; enkaz altında ölüler
ve yaralılar varken, sosyal güvenlikle ilgili bir reform yasa tasarısı
getirilmişti. Nedense, hükümet, hep, depremler üzerinde böyle yasaları
getiriyor. O günkü tabiî bir afetti, depremdi; Marmara Bölgesindeki faturası
takriben 5,5 milyar dolardı. Bugünkü hükümetin beceriksizliği ve basiretsizliği
yüzünden yaşanan, Marmara depreminin 4 katı büyüklüğünde bir ekonomik faturası
olan, takriben 20 milyar dolarlık bir ekonomik yıkımın, depremin, çöküşün
arkasından, yine, benzeri, ama değişik amaçlı bir yasa tasarısı
getirilmektedir. Yani, hükümet, âdeta, depremler üzerinde, yıkımlar üzerinde,
kendisine, birkısım rant alanları oluşturma sevdasındadır. Onun için, diyorum
ki, mutlaka bunun bir güvencesi olmalı. Filhakika, daha önceki o yasanın yanlışlarını da
Anayasa Mahkemesi görmüş olacak ki -o gün biz itiraz ettik, hatırlayacaksınız-
neticede, Anayasa Mahkemesine vaki müracaatımız, o reform dediğiniz yasanın
büyük bir kısmını değiştirdi, halkın arzusu istikametinde bir değişiklik hâsıl
oldu. Nedense, böyle birkısım felaketler, ekonomik yıkımlar
arkasından, o gün deprem vergisi adı altında bu milleti inim inim inleten bir
hükümet, 15-16 aydır uyguladığı bir ekonomik model, iflas eden bir ekonomi
karşılığında mağdur olan milyonlara karşı bedel ödemeyen bir siyasî iktidar var
karşımızda. Peki, şimdi soruyorum: Bu tasarıyla, yarının mağdurlarını neyle
himaye edeceksiniz?.. Var mı sizin verebileceğiniz bir güvenceniz?.. Değerli
arkadaşlar, bu hükümetin milletine verebileceği ciddî bir güvencesi yoktur. Bakınız, geçmişteki bu zararların birinci derecede
sorumlusu olan hükümet; ama, özelde sorumlusu olan -yani, bu yasayı da yarın
Hazineye teslim edeceğiz- Hazineden sorumlu Sayın Devlet Bakanımıza, şu millet
bu kadar felaketten sonra, en azından 35-36 kişilik Kabineden acaba bir bakan
çekilir, alınır da, millete bir moral açısından, bakın, biz, bir suçlu bulduk
-iki bürokratı buldunuz, sağ olsunlar- hükümetten sorumlu birini bulduk
diyebilecek bir moral enjekte edebildiniz mi?! Geçen grup toplantısında Sayın Başbakan, bir madalyası
eksikti, ilgili bakana, verilmesi gereken... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) -Sayın Başkanım, toparlıyorum. Sayın Başbakan, grubunda yaptığı konuşmada, Değerli
Bakana -şahsına bir şey demiyorum- ekonomik uygulamaları nedeniyle, ben
bekledim ki koca bir altın madalya takdim edecekler! Başbakan, fevkalade büyük
başarıyla yürüttüğü ekonomiden dolayı kendilerini kutladılar! Değerli arkadaşlar, ekonomiyi batıran bir bakan ve
hükümeti kutlayan başbakan veya takdir edebilecek bir parlamento ve hükümet,
arkasındaki siyasal desteğin burada hesabı sorulamıyorsa, hukuk devletinin
birkısım kararlarını da uygulamama konusundaki yanlış tutumuna şahit
olduğumuz... Biraz sonra, bir değişik maddede örneğini vereceğim. Dolayısıyla,
bu milletin, bu anlamda, hukuku uygulamadığınız için, size, hukuk devletine
güven telkin edecek bir hükümet olarak bakma ihtimali de yoktur. Dolayısıyla,
tasarının niyetleri, belki, sonucu itibariyle birkısım iyi arzular istihsal
etmiş olsa da, iyi niyet üzerine vaki olmayan bu yasanın doğru olmadığını
düşünüyor, değişiklik önergemin kabulü istikametinde oy kullanmanız
temennisiyle saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler....
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - 12 nci maddenin oylamasına geçeceğiz; ancak,
oylama öncesi bir toplantı yetersayısı isteği vardır. İstemde bulunan arkadaşların burada hazır bulunup
bulunmadıklarını arayacağım: Sayın Yasin Hatiboğlu?.. Burada. Sayın Aslan Polat?.. Burada. Sayın Mehmet Batuk?.. Burada. Sayın Musa Uzunkaya?.. Burada. Sayın Özkan Öksüz?.. Burada. Sayın Rıza Ulucak?.. Burada. Sayın Ali Oğuz?.. Burada. Sayın Fahrettin Kukaracı?.. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Toprak tekabbül ediyor. Sayın Fethullah Erbaş?.. Burada. Sayın Lütfi Doğan?.. Burada. Sayın Sacit Günbey?.. Burada. Sayın Ali Sezal?.. Burada. Sayın Yahya Akman?.. Burada. Sayın İsmail Alptekin?.. Burada. Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Zeki Ergezen?.. Burada. Sayın Altan Karapaşaoğlu?.. Burada. Sayın Tevhit Karakaya?.. Burada. Sayın Azmi Ateş?.. Burada. Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada. Sayın Ahmet Karavar?.. Burada. Sayın Mahmut Göksu?.. Burada. Bu arkadaşlarımız yoklamaya katılmasınlar. Yoklama için 3 dakikalık süre vereceğim. Yoklamayı elektronik cihazla yapacağım. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
yoktur. Saat 16.40'ta toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 16.28 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati
: 16.40 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 72 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Üçüncü Oturumda yoklama yapılması istenmiş ve toplantı
yetersayısı bulunamamıştı. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - Şimdi, yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız. Yoklama için 3 dakikalık süre veriyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, yoklama için emir buyurduğunuz süre
bitti; ilan eder misiniz lütfen efendim. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Çalışmaya ne kadar heveslisiniz
Sayın Başkan!.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, İçtüzük belli...
içtüzüğü uyguluyoruz; ya İçtüzüğe göre çalışırız... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
yoktur. MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul)- Devam edelim efendim... BAŞKAN - Tabiî, devam edebilmemiz için, burada
yetersayıda sayın üyenin bulunması gerekir ve birkaç kişiyle olacak gibi
değil... İki kez üst üste toplantı yetersayısı bulunamadığından
ve bundan sonra bulunma ihtimali de olmadığından, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 22 Mart 2001 Perşembe günü, alınan karar gereğince
saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati
: 16.45 |
|