Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 57

 

71 inci Birleşim

20 . 3 . 2001 Salı

 

 

                                     İ Ç İ N D E K İ L E R                            Sayfa  

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre sıkıntılarının giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

2. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Eti Krom A.Ş.’nin özelleştirilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı

3. – Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan’ın, Tunceli İli karayolları ile Pertek İplik Fabrikasındaki sorunlar ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın ce-vabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Gürcistan - Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanının beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/780)

2. – Ankara Milletvekili Uluç Gürkan’ın, Ankara İline Bağlı Olarak Batıkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/524) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/328)

3. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/277) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329)

4. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen’in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne DairKanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/633) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, ekonomiyi IMF’nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, bankalar yeminli murakıp raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu uygulamadığı ve bankayı yabancı bir şirketin denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak spe-külasyonlara göz yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep Önal hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gensoru önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde yapılmasına, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/3466)

2. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, Kayseri Cezaevinin yerleşim yerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/3449)

3. – Adana Milletvekili Ali Gören’in, akaryakıt istasyonlarında % 5’ten az alkol içeren içkilerin satışına izin verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3441)

4. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/3690)

5. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer’in, emekli maaşlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/3634)

6. – Erzincan Milletvekili TevhitKarakaya’nın, Sivas - Divriği Çaltı Çayında maden yıkanmasının çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3757)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman - Merkez Yollarbaşı ve Sudurağı belediyelerinin çöp kamyonu ve traktör ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3706)

8. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine,

- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Tuz Gölü civarında kurulması planlanan fabrika ve tesislere,

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3668, 3680)

9. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/3696)

10. – Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın, Futbol Federasyonu üyelerinin aylıklarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün ce-vabı (7/3769)

11. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 1999 - 2000 yıllarında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ile Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına toplanan yardımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hasan Gemici’nin cevabı (7/3390)

12. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin ce-vabı (7/3675)

13. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki projelere ve Merkez Huzurevi inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı (7/3646)

14. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, kamu açıklarının finansmanında Merkez Bankası kaynaklarının kullanılıp kullanılmadığına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Kemal Derviş’in cevabı (7/3746)

15. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenip desteklenmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş’in cevabı (7/3653)

16. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Karkamış Gümrük Kapısının sınır ticaretine açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3652)

17. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3678)

18. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, kabuklu ve iç ceviz pazarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3731)

19. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/3491)

20. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale - Ambardere Köyünün kanalizasyon ve yol sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/3504)

21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 2001 yılında Karaman’a yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/3486)

22. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3686)

23. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Tütün üreticilerinin sorunlarına ve tütün baş fiyatına,

- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, TEKEL’in tütün işleme ve depolama maliyetlerine,

- Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu’nun, TEKEL’in özelleştirilmesi yönündeki çalışmalara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3450, 3512, 3513)

24. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Ankara - Gölbaşı-Çayırlı Köyü Kaletepe andezit taş ocağı işletmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3451)

25. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3453)

26. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Doğu Beyazıt - Ankara ve Samsun - Ankara doğalgaz projeleri ile ilgili çalışma ve iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3511)

27. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 2001 yılında Karaman’a yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3479)

28. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3470)

29. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın ce-vabı (7/3694)

30. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, bazı meslek kuruluşlarına baskı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3411)

31. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, TŞOF ve TESK’in Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3433)

32. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/3669)

33. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/3693)

34. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, yetkileri ve birimleri Bakanlığa bağlanması düşünülen kuruluşlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/3732)

35. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Koç Üniversitesine tahsis edilen Mavramoloz Ormanları hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3632)

36. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Antalya - Manavgat - Kızılağaç Köyündeki orman arazisinin talan edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3654)

37. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, mevsimlik ve geçici işçilere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3515)

38. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3688)

39. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Şeker Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınıp alınmadığına ve şeker pancarı üreticilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3443)

40.  – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana - Karaisalı İlçesinin şap hastalığı nedeniyle karantinaya alınmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3700)

41. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis-Ahlat’da çiftçiye ve-rilen gübre miktarının düşürülmesinin nedenine ilişkin sorusu ve Tarım  ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3711)

42. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3691)

43. – Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin’in, İstanbul - Laleli’nin tekrar turizme kazandırılması için proje olup olmadığına ilişkin sorusu ve  Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı (7/3739)

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Oturum Başkanı TBMMBaşkanvekili Murat Sökmenoğlu da, TBMM’nin, Kurtuluş Savaşını yapmış Kuvayi Milliye Meclisi olduğuna; Ermenilerin Kars’ı ve Ardahan’ı isteme küstahlığını gösterdiklerine, Türkiye’den kimsenin toprak alamayacağının bütün gafiller tarafından bilinmesi gereğine ilişkin açıklamada bulundu.

Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı, Erzurum’un düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne,

Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu da, Çanakkale Zaferinin 86 ncı yıldönümüne,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Katılımcı Ülkeleri Parlamento Başkanları Konferansına katılmak üzere, Makedonya Meclis Başkanı Stojan Andov’un vâki davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, Türkiye Büyük Millet Melcisi Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetlerinin, Amerika Birleşik Devletlerine ve İngiltere’ye bölgesel ve uluslararası konularda muhataplarıyla istişarelerde bulunmak üzere resmî ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut seçildi.

TBMMİçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının (1/693) (S. Sayısı : 580) görüşmelerine devam olunarak 10 uncu maddesine kadar kabul edildi.

İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, konuşmasında kendisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

İstem üzerine yapılan yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığından, 20 Mart 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.09’da son verildi.

 

Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Burhan Orhan

Sebahattin Karakelle

 

Bursa

Erzincan

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

                                         No. : 101

II. – GELEN KÂĞITLAR

16 . 3 . 2001 CUMA

 

Teklif

1. – Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 3 Arkadaşının; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/699) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, köy ve mahalle muhtarlarının ödenek miktarı ve sorunlarının çözümü yolunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1304) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

2. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki enerji nakil hatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1305) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

3. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin İlindeki enerji açığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1306) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

4. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin - Nusaybin su depolama projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1307) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

5. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, GAP sulama kanallarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1308) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

6. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin İli köylerinin bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1309) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

7. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Dargeçit ve Midyat yatılı bölge okullarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1310) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

8. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki sağlık kuruluşu ve personelinin sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1311) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

9. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki bazı küçük sanayi sitesi inşaatlarına ve ihalelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1312) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 15.3.2001)

10. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Eti Holding Mazıdağı Maden Müdürlüğü'nün Fosfat Madeni İşletmesine ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) sözlü soru önergesi (6/1313) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

11. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, son ekonomik krizden sonra kamu çalışanları ve çiftçilerin durumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1314) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

12. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, BAĞ - KUR ve SSK prim borçlarının ödenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1315) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

13. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, turizm şirketlerine Y.P.K. tarafından kaynak aktarıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1316) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya'daki Kurreyşler Beşkarış ve Akçay sulama barajı projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

2. – Kütahya  Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya'da A tipi doğalgaz istasyonu kurulup kurulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

3. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, son ekonomik krize ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

4. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, ulusal program belgesine ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

5. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün, İstanbul Lisesine öğrenci kaydına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

6. –Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, yurtdışında yaşayanların başörtülerine konsolosluklarca müdahale edildiği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, BAĞ - KUR çalışanlarının ücretlerinde iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi  (7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

8. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hayat standardı esasının yeniden uygulamaya konulmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

9. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yurtdışına gönderilecek öğretmen adaylarından istenen belgelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

10. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Kazımkarabekir İlçesi Eminettin Mahallesi muhtarlık seçimi ile ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

11. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, 616 sayılı KHK'ye ve re'sen tahakkuk işlemlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

12. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şeker pancarı fiyatına ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

13. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, SSK'ya olan borçları nedeniyle haciz kararı alınan belediyelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001)

                                         No. : 102

19 . 3 . 2001 PAZARTESİ

Tasarı

1. – Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri Hakkındaki Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanununun Süresinin Uzatılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/828) (Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Iğdır Milletvekili Ali Güner'in, Iğdır - Aralık - Aşağı Çiftlik Köyü ve Gödekli Barakalarında tabiî afet sonucu yapılan çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1317) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, İSDEMİR'in özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3820) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

2. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, BDDK Başkanının istifasına ve Fona devredilen bankalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

3. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, IMF ile ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3822) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

4. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, son beş yılda özelleştirilen kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3823) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

5. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Aydın E Tipi Cezaevi civarında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,  son ekonomik krizden sonra bazı bankaların usulsüz kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Etibank'ın eski sahiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3826) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

8. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, esnaf ve sanatkârların kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

9. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya - Hisarcık İlçesinin 2. Altı Aylık Kanun Hükmünde Kararname Kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001)

Meclis Soruşturması Önergesi

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, Bankalar Yeminli Murakıp Raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunu uygulamadığı ve Bankayı yabancı bir şirketin denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak spekülasyonlara göz yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep Önal hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.3.2001) (Dağıtma tarihi : 19.3.2001)

Gensoru Önergesi

1. – Doğru Yol Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) (Dağıtma tarihi : 19.3.2001)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, kamu görevlilerinin özel yaşamlarına ait bir talimat olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3316)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bir Bakanın özel yaşamı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3326)

3. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy'un, Afyon'da Karayolları Bölge Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3333)

4. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kuruluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3347)

5. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, yeni atanan müsteşar yardımcısına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3352)

6. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, personel atamalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3353)

7. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, bürokrat atamalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3354)

8. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Bakanlığın yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3355)

9. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, personele lojman tahsisine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3356)

10. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, Bakanlığın üst düzey bürokratlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3357)

11. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün'ün, Bolu - Düzce depremi nedeniyle yapılacak olan daimi konutlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3358)

12. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Bakanlığın resmî araçlarının kullanımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3359)

13. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, fonlardan yapılan harcamalara  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3360)

14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, personele ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3361)

15. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, İller Bankası'nın yardım ve ihaleleri ile Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3362)

16. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Afet İnşaat Temel Koordinatörü olarak görevlendirilen müsteşar yardımcısına ilişkin Bayındırlık ve  İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3363)

17. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Bakanlığın bir yıllık faaliyetlerini içeren kitaba  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3364)

18. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Başbakanlıkta kullanılan Fransız yapımı taşıtlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3366)

19. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3367)

20. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın,TEAŞ Genel Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3368)

21. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Şanlıurfa TEDAŞ Bölge Müdürlüğü hakkındaki iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3369)

22. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi ve kayıp-kaçak elektrik ile ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3370)

23. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ Genel Müdürlüğünde tasarruf genelgelerine uyulmadığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3371)

24. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ Genel Müdürlüğündeki personel atamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3372)

25. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Halk Bankasının son on yıldaki görev zararlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/3401)

26. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Merkez Bankasının son on yıldaki görev zararlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/3402)

27. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, elektrik teknisyenlerinin sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3424)

28. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Beyaz Enerji operasyonu ile ilgili olarak bazı bakanlık telefonlarının dinlemeye alındığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (A. Mesut Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3431)

29. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, geçici süreyle kapatılan bir gazeteye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3435)

                                         No. : 103

20.3.2001 SALI

Teklifler

1. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; İcra ve İflas Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/700) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.3.2001)

2. – Hatay Milletvekili Mehmet Dönen'in; 8.6.1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/701) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.3.2001)

3. – Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi'nin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/702) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.3.2001)

4. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in; Askerlik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/703) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.3.2001)

5. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/704) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2001)

6. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Özürlüler İdaresi Başkanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/705) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2001)

7. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında  Kanun Teklifi (2/706) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2001)

8. – İstanbul Milletvekili Sühan Özkan'ın; Askerlik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/707) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2001)

9. – Hatay Milletvekilleri Mehmet Şandır ile Levent Mıstıkoğlu'nun; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/708) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001)

Raporlar

1. – Yozgat Milletvekilleri Şuayip Üşenmez, Mesut Türker ve Ahmet Erol Ersoy ile 13 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/256) (S. Sayısı : 627) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME)

2. – Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli'nin, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Geçici 41 inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/443) (S. Sayısı : 628) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME)

3. – Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın, Türk Ceza Kanunu ile Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, İçel Milletvekili Turhan Güven ve Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan'ın, Türk Ceza Kanununun 455 inci Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Ali Arabacı ve 5 Arkadaşının, Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Ali Arabacı ve 5 Arkadaşının, Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Erol Al'ın, Türk Ceza Kanunu ve Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/796, 2/341, 2/559, 2/562, 2/563, 2/686) (S. Sayısı : 629) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME)

4. – Ankara Milletvekili Şevket Bülent Yahnici'nin, 5680 Sayılı Basın Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/589) (S. Sayısı : 630) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME)

5. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya ve 12 Arkadaşının, 5 İlçe ve Elbistanafşin Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/608) (S. Sayısı : 631) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen İktisat Bankasına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) sözlü soru önergesi (6/1318) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bufalo Operasyonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1319) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

3. – Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin'in, Merkez Bankasının döviz satışına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1320) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kurban derilerinin toplanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3829) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK'ün Fatih Üniversitesi ile ilgili olarak aldığı karara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

3. – Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın, Erzurum'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3831) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

4. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, son ekonomik krizin etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3832) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, dış borçlanmalara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/3833) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

6. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir Devlet Hastanesi inşaatı projesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3834) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

7. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir Ayhanlar Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3835) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

8. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, İstiklal ve Çanakkale savaşı şehitlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3836) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

9. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Hükümetin IMF ile yaptığı anlaşmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3837) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

10. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, kamu kurum ve kuruluşlarının vatandaşlara olan borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3838) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

11. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir - Ürgüp - Karain Köyünün yerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3839) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir - Kozaklı Doyduk Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3840) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Yamula - 1 ve Yamula - 2 Baraj projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3841) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

14. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın,  Egebank A.Ş. hakkında düzenlenen rapora ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3842) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

15. – İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, YÖK'ün öğretmenlik sertifikası ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3843) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001)

16. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Merve Sefa Kavakçı'nın milletvekilliği sıfatına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3844) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 19.3.2001)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

20 Mart 2001 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere geçiyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, çiftçilerin gübre sıkıntıları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre sıkıntılarının giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçilerin gübre sıkıntılarının giderilmesi hakkında, şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, tarımsal ürün potansiyeli, üretilen tarımsal ürünlerin çeşitliliği ve doğal kaynakların yapısıyla halen önemli bir tarım ülkesidir. Tarımsal üretimde verim artışının sağlanması için kullanılan en etkili girdilerden biri de gübredir.

Son yılların verilerine göre, ülkemizde gübre tüketimi, hektara 83 kilogramdır. Bu veri, Bulgaristan'da 173 kilogram, Yunanistan'da 170 kilogram, Fransa'da 295 kilogram, İngiltere'de ise 368 kilogramdır. Çiftçilerimizin yeterli gübre kullanamamalarının tek nedeni, gübre fiyatlarıyla ürün fiyatları arasındaki dengenin üreticiler aleyhine her geçen gün daha da bozulmasındandır. Fiyat artışı böyle devam ederse, Türk çiftçisi, 83 kilogram olan bu gübreyi de kullanamaz hale gelecektir. Tarımsal üretimde kullanılan girdilerin en önemlilerinden birini oluşturan kimyevî gübrenin çiftçilerimize ulaştırılmasında, son yıllarda, maalesef, bazı güçlükler yaşanmıştır. Gübrede son beş yılda başgösteren fiyat artışları, birkaç yıldır aşırı şekilde yükselmeye devam etmiş ve tarımsal üretimde maliyetleri çok artırmıştır. Bu artış sonucu, çiftçilerimiz, dünya piyasalarıyla rekabet edemez hale gelmiştir. Tarım Bakanlığı, gübrede tekelin kırılıp, çiftçiye daha ucuz ve zamanında gübre vermek için, tarımsal birlikleri uyarmış, işbirliği teklifinde bulunmuş; ancak, bütün uyarılara rağmen, bu kuruluşlar yeterli gayreti göstermemişlerdir.

Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, 2001 yılında üyelerinin ihtiyacı olan gübreyi temin etmek için ihale açmış; ancak, yeterli gübreyi temin edememiştir. Üretici ve dağıtıcı firmalar ihalede çok yüksek fiyat istemişlerdir. Ayrıca, piyasada gübre olmasına rağmen, kimyevî gübrenin olmadığına dair spekülatif haberler yaymışlardır. Bunun üzerine, Tarım Bakanlığı, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin talebi doğrultusunda, mevzuatta gerekli değişiklikleri yaparak, gübre temin etmesini kolaylaştırmıştır. Bunun sonucu, tarım kredi kooperatiflerince 100 000 ton azotlu gübre alınmış, bunun 50 000 tonu bölgelere acilen gönderilmiş, 50 000 tonu da bu cuma günü gönderilecektir.

Azot, gübre üretiminde önemli yeri olan ve gübredeki tekeli kırabilecek güçte olan İGSAŞ ve TÜGSAŞ üretici kuruluşları, depo maliyetlerini gerekçe göstererek, gübre üretimini kış aylarında yapmayı hedeflemişler; ancak, kışın da, malumunuz olduğu üzere, enerji açığı sebebiyle ısıtmak için kullanılan doğalgaz ihtiyacını giderememişler ve neticede, maliyeti düşürmek amacıyla kış aylarında da bu üretimi yapamadıkları için, çiftçinin ihtiyacı olan gübreyi temin edememişler ve bundan mütevellit sıkıntılar ortaya çıkmıştır.

Peki, şimdi, burada, sormazlar mı?.. Siz, depo maliyetlerini düşürmek için kış aylarında üretim yapmayı hedefliyorsunuz, kâr ettiğinizi zannediyorsunuz. Peki, zamanında gübre bulamayıp, tarlasına atamayan çiftçinin zararını kim karşılayacak; bu zarar nerden geliyor?. İşte, bunu, adama sorarlar.

Bu konuda, Tarım Bakanlığının ve tarım kredi kooperatiflerinin ihmali olmamasına rağmen ortada bir sıkıntı vardır. Tüm bu sıkıntıların giderilmesi için, devletin kontrolünde olan, şu anda Özelleştirme İdaresine bağlı olan gübre fabrikalarının tam kapasiteyle çalıştırılması gerekmektedir.

Özelleştirme kapsamındaki gübre fabrikalarının bir an önce özelleştirilmesi; yoksa, ilgili bakanlığa devredilmesi gerekmektedir. Devlet, gübrede, özellikle gübre üretiminde meydanı birilerine bırakmamalıdır.

Gübre piyasasında tekelleşmeyi önleyici piyasa düzenlemesinin bir an önce yapılması gerekmektedir.

Gübre fabrikalarının özelleştirilmesinde, sektörde tekelleşmenin önlenmesini sağlayacak ve tam rekabet şartlarını oluşturacak tedbirlerin bir an önce alınması gerekir.

İthal edilen gübrede, tedarik maliyeti ile iç piyasadaki satış fiyatı arasındaki dengeyi sağlayıcı yasal önlemlerin acilen alınması gerekir.

Tarım kredi kooperatiflerinin ve diğer birliklerinin, üyesi olan çiftçilere ucuz gübre tedariki yapabilmelerini sağlayıcı ve bu kuruluşlara yükümlülük getirici yapısal düzenlemelerin yapılması gerekir.

Çiftçiye hizmet gayesiyle kurulan ve çiftçi kuruluşu olan kooperatif...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, aslında, sistemde de bir arıza var Sayın Özdemir.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Çiftçi meselelerini anlatıyoruz efendim.

BAŞKAN - Ben açmak istiyorum da, açılmıyor; sistem kilitlendi.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, sistemin neresi arızasız ki?..

BAŞKAN - Efendim, siz çok önemli bir görevi deruhte edip geldiniz; Yüce Allah kabul etsin.

Şimdi, sistemi bozmak değil, düzeltmek lazım; onun için uğraşıyoruz biz. Biz düzeltmeye uğraşıyoruz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İyi de, öyle bozulmuş ki, düzeltemiyoruz...

BAŞKAN - Sayın Özdemir, sistemdeki arıza nedeniyle birleşime ara vermek zorunda kalacağım; bakiye sürenizi, birleşim açıldıktan sonra kullanacaksınız diyorum ve saat 15.25'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.11

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.25

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Elektronik sistemdeki arıza nedeniyle, Sayın Fatin Özdemir'in konuşması yarıda kalmıştı. Şimdi, Sayın Özdemir'i konuşmalarını tamamlamak üzere kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

Kaldığınız yerden devam ederseniz sevinirim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre sıkıntılarının giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (Devam)

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Türk çiftçisinin kaderi bu, çiftçilerin sıkıntısını anlatırken, Meclisin sistemi bile dayanamıyor bozuluyor. Çiftçilerimiz bu kadar sıkıntıda. (MHP sıralarından alkışlar)

Gübre fabrikalarının özelleştirilmesinde, sektörde tekelleşmenin önlenmesini sağlayacak ve tam rekabet şartlarını oluşturacak tedbirlerin bir an önce alınması; ithal edilen gübrelerde tedarik maliyeti ile iç piyasadaki satış fiyatı arasındaki dengeyi sağlayıcı yasal önlemlerin alınması; tarım kredi kooperatifleri ve diğer birliklerin üyesi olan çiftçilere ucuz gübre tedariki yapabilmelerini sağlayıcı ve bu kuruluşlara yükümlülük getirici yapısal düzenlemelerin getirilmesi; çiftçiye hizmet gayesiyle kurulan ve çiftçi kuruluşu olan bu kooperatif ve birliklerin içerisinde bulundukları idarî ve yapısal bozuklukların giderilmesi; bu kooperatif ve birliklerin, herhangi bir sebepten dolayı gübre tedariki yapamamaları halinde, ortaklarına kredi desteği vermeleri konusunda görevlerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Ayrıca, 1997 yılında çıkarılan genelgeyle, daha önce çiftçiye direkt ödenen sübvanse, gübre üreticilerine ödenmekte; hem de üç ay öncesinden avans olarak ödenmekte. 1997 yılından bu tarihe kadar gübre üreticilerine ödediğimiz sübvanse, 407 trilyon 335 milyardır. Bunun, bir an önce düzeltilerek, çiftçiye direkt sübvanse olarak ödenmesi sağlanmalıdır.

Gübredeki destekleme sisteminin doğrudan çiftçiye yapılabilecek şekle dönüştürülmesiyle ilgili çalışmaların bir an önce sonuçlandırılması gerekir. Gübredeki KDV oranının, yüzde 17'den yüzde 1'e düşürülmesi gerekir. Mağdur olan ve çiftçinin ortak malı olan tarım kredi kooperatifleri, Hazineden alacağını alamamakta; bu sebepten dolayı da, çiftçiye hak ettiği hizmeti verememektedir. Bununla birlikte, özelleştirme kapsamında olan TÜGSAŞ'ın, tarım kredi kooperatiflerine, yani, çiftçilere verilmesiyle, rekabet ortamı doğacak ve çiftçilerimiz rahatlayacaktır. Ayrıca, Tarım Komisyonu olarak hazırlayıp teklif ettiğimiz, çiftçi borçlarının ertelenmesi, bir ödeme planına bağlanması, icra takip işlemlerinin durdurulması ve yeni ödeme planı hazırlanması bir zorunluluk haline gelmiştir. Çiftçilerimiz, şu anda, köylerde mağdur durumda, hapsedilmektedir. Elbette ki, bu ödeme planıyla, ülkemizde, krizde olan birçok kurum ve kuruluş kurtarılmaya çalışılıyor; Türk çiftçisi de mağdurdur, Türk çiftçisinin de, bu krizden mütevellit, kurtarılması gerekmektedir.

Çiftçilerimizin tüm bu sıkıntılarının giderilerek, mağduriyetlerinin önlenmesi için, çiftçilerimiz adına, hükümetimizin yardım ve desteklerini bekliyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özdemir.

Gündemdışı konuşmaya yanıt vermek üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp; buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Gökalp.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana Milletvekili Sayın Fatin Özdemir'e, çiftçilerin bazı sıkıntılarını, özellikle gübre atım döneminde olduğu için, hatta gübre atım döneminin çoğu yerlerde geçmesi nedeniyle de Türk çiftçisinin gübre bulmadaki sıkıntılarını dile getiren bu konuşmasından dolayı teşekkür ediyorum. Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, bu hususta açıklamalarda bulunmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim sıfatım Tarım ve Köyişleri Bakanı; ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, şu anda, gübrenin üretimi, ithalatı, dağıtımı, fiyatlandırılması, kalite kontrolü, hangi toprağa hangi gübre, hangi bitkiye ne kadar gübre konusunda yetkisi olmayan bir Tarım ve Köyişleri Bakanlığı!..

Benim iki yıldır feryadım, hem Meclisteki hem Bakanlar Kurulundaki çalışmalarım, Türk köylüsü ve Türk çiftçisi adınadır, üreticinin mağdur edilmemesi adınadır, mağdur edilen bu kesim üzerinden büyük vurgunların yapılmaması adınadır. Ancak, uzun yıllardır gübreyi tedarik eden ve köylüye dağıtan Türkiye Zirai Donatım Kurumu 1980'li yıllarda kapatılırken, bu kurumun yerine bir başka oluşum konulmamış. Nasıl, bugün, Toprak Mahsulleri O     fisi, hububat fiyatlarında bir regülasyon görevi üstleniyor ve köylünün ürettiği ürününün desteklenmesinde, özel sektör karşısındaki fiyatın oluşmasında etkin oluyorsa, bitkisel üretimde olmazsa olmaz olan gübrenin üretimi, dağıtımı, kalite kontrolü, fiyatlandırılması konusunda da bir kuruluşa görev verilmiş olmalıydı.

Daha önce uzun süre denetleme kurulunda çalışan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yapan ve şu anda da tarımla ilgili komisyonumuzun başkanı olan çok değerli bir eski bakanımızın da, düzenlediğimiz gübre ile ilgili sempozyumlarda söylediği gibi, bugün, gübre, üretimi, dağıtımı ve kullanımında bir belirsizlik, bir vurdumduymazlık vardır. Hatta, sayın eski bakanımızın bizzat cümleleriyle "köylüye gübre diye deniz kumunu dahi pazarladılar ve pazarlamaya da devam ediyorlar."

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak, nasıl, son birbuçuk yıldır, köylünün ürününün değer fiyatıyla satılmasını sağlayarak, geçen yıl, 370 trilyonluk ürün tutarını yirminci günde ödeyip, Toprak Mahsulleri Ofisini de 900 trilyon zarardan ve günlük 3 trilyon faiz, bankalara da yüzde 220 faiz ödemeden kurtardıysak, gübre için de aynısını söylüyoruz. Köylünün kullanacağı gübrede, muhakkak surette, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, üretimden kullanıma kadar, denetim ve kontrolle yetkilendirilmesi gerek.

Göreve geldiğimizde, 52 çeşit tarım ürünü, sınır ticareti adı altında ülkemize giriyordu. Bazı illerimizden ve serbest bölgelerden giren ürünler, dahilde işleme rejimi adı altında giriyor; ama, ürünlerin çıkışı olmuyordu. İlgili birimler bilirler ki, bakanlıklar bilirler ki, bu olayın peşine ilk giden Tarım ve Köyişleri Bakanlığıdır; resmî yazılarımız kayıtlarda mevcuttur, bunun sonucunda paraşüt operasyonu olmuştur. İşte, o meşhur muz olayları ve Tarım ve Köyişleri Bakanının ayağının altına muz kabuğu koyma yazıları da o dönemde çıkmıştır.

Yine, göreve geldiğimizden hemen sonra üzerine gittiğimiz ve Yüce Meclisin de şahit olduğu, milletimizin de şahit olduğu olay, hayvan kaçakçılığı, et kaçakçılığı ve gıda kaçakçılığıdır. Sayın savcımızın iki gün önceki açıklamasına göre, geçmiş birkaç yılda, et kaçakçılığının Türkiye'ye maliyeti 7 milyar dolardır. Bu olay üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bir yetkisi olmadığı halde kendisini sorumlu bilmiş, Türk köylüsü adına, Türk çiftçisi adına, Türk hayvancısı adına ve Türk insanının sağlıksız gıda tüketmemesi adına sorumlu bilmiş, ve konuyu ilgili birimlere kadar taşımış; 3 Kasım 1999 tarihinde de, nereden kaçak hayvan girdiğini, nereden kaçak et girdiğini Türkiye ha-ritası üzerinde resimlendirerek ve bugün de, haklarında yirmisekiz yıl hapis cezası istenen kişilerin adlarını, adreslerini, cep telefonlarına varana kadar Bakanlar Kuruluna arz etmiştir ve çok şükür, canlı hayvan ve et kaçakçılığının da sıfırına geldik.

Aynısını gübre için de söylüyorum; Türkiye'de, gübre üretiminde  bir dengesizlik vardır, bir tekelleşme vardır, bir yanlışlık vardır, yolsuzluk vardır, hırsızlık vardır.

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Düzeltin; hükümet değil misiniz?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Nasıl ki, paraşüt operasyonunda, buffalo operasyonunda biz vardıysak -geçtiğimiz yıllarda, bu ülkeye, 250 biçerdöveri de kaçak sokmuşlar- gübrede önümüze gelen yalçın kayayı da, yalçın dağı da aşacağız; bunda da hiç kimsenin şüphesi olmasın. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Aşacaksınız; ama, iki senedir bir şey yok.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)- Nedir gübredeki olay; gübredeki olay şu: Burada tekrar söylüyorum, bütün siyasilere de söylüyorum; bugün, bazıları, Trakya'yı, batıyı, İç Anadolu'yu gezerek "gübre bulamıyorsanız, Tarım Bakanına gidin..." Devletin, kamunun fabrikaları, Tarım Bakanlığına bağlı değil. Bunu, özellikle milletimizin duyması açısından da söylüyorum. Bu fabrikalar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kapsamında çalışmaktadırlar. Burada, niçin orada, niçin Tarım Bakanlığına bağlı değil tartışmasını açmak için söylemiyorum; çünkü, gübre bulamayan çiftçi, haklı olarak, adı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olan Tarım Bakanlığına geliyor. Bugün, bu kamu fabrikaları -Başbakanlığa ve ilgili makamlara arz ettiğimiz raporlarda belirttiğimiz üzere- tarım kredi, Pankobirlik, Tariş ve Çukobirlik gibi çiftçi kuruluşlarına, çiftçi örgütlerine -ki, çiftçi örgütlenmesi kanunu da çıkmamış halen- belirli bir fiyatla devredilmelidir. Bu fabrikaların satışı sırasında, Türkiye'deki tekelleşmenin daha da artarak gitmemesi için, olayı Rekabet Kuruluna kadar, çiftçiler adına biz yazdık.

Özel sektörün elindeki fabrika sayısı 3'tür; bunlar da 3 şirkete aittir ve en sonunda, bir gübre fabrikası da diğer bir gübre fabrikası tarafından satın alınmıştır. Bu özel sektörün gübre fabrikaları yüzde 40-50 kapasiteyle çalışmaktadır; kazançları üretimden ve sürümden değildir, kazançları, rekabetsiz bir ortamdaki pazara hâkim olmalarından dolayıdır. (MHP sıralarından alkışlar)

SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Fırsatçılıktandır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkanım ve değerli milletvekilleri; burada Yüce Meclisin çatısı altında, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum, bu fabrikaların ürettikleri ürünlerdeki tekelin kırılmasında, kalitenin kontrolünde kararname değişikliklerine başladığımız zaman ise, Türkiye'de, tahminlerinizin daha dışındaki bazı üst görevde çalışanlar kararnameye müdahale etmeye çalışmışlardır ve bu fabrikalar adına iş takip etmişlerdir; ama, bunları kıracağız, yıllarca devam eden bu alışkanlıkları devam etmeyecektir.

Gübreyle ilgili iki tane toplantı yaptık. Bu toplantılara gübre üreticileri, ithalatçıları, dağıtıcı kuruluşları, kamu çalışanları, Hazinenin, Devlet Planlamanın temsilcileri ve Sayın Bakanlarımız da iştirak ettiler. Buradan çıkan sonuç şudur:

Bir; Ziraî Donatım gibi bir kurumun -evet özelleştirilmesi tamam da- bir ofis olarak, tekrardan, regülasyon görevini yapacak bir ofisin oluşması gerekli.

İki; gübre üretiminin yaygınlaştırılması, gübre ithalatının kolaylaştırılması ve gübrenin kullanımında Tarım ve Köyişleri Bakanlığının olayın içerisine çekilmesi ve gübre kullanımındaki sübvansiyonların direkt köylüye verilmesi; çünkü, gübre kullanımındaki sübvansiyonlar, daha önceden direkt köylüye veriliyordu; bazı hatalar olduğu iddiasıyla, geçmiş yıllarda çıkarılan kararnameyle sübvansiyonlar, şu anda üretici kuruluşlara veriliyor. Üretici kuruluşlara bu paralar aylar öncesinden veriliyor; üretici kuruluşlar, o yüksek faizle de, bu paraları, çeşitli şekillerde çalıştırıyorlar ve elimizdeki istatistikler gösteriyor ki, üretilen ve ithal edilen gübreden çok daha fazla miktardaki gübreye sübvansiyon ödenmiş Türkiye'de.

258 tane dosya üzerinde çalışıyoruz; 258 dosyanın 30 kadarı savcılığa verilmiştir. Son bazı vurgunlardan önlediğimiz 30 trilyondur. Üretici kuruluşlara verilecek bu sübvansiyonların kaldırılması lazım. Zaten, bugün, gübredeki sübvansiyon oranı da yüzde 16-17'lere düştü, gübrede de yüzde 17 KDV var. Yüzde 17 KDV'yi kaldıralım, yüzde 1'e indirelim, sübvansiyonu da kaldıralım.

Bu sene bütçeden gübre sübvansiyonuna ayrılan miktar 104 trilyon. 104 trilyon, üretici firmalara veriliyor. Bizim, Tarım Bakanlığı olarak teklifimiz, yüzde 17 KDV'yi yüzde 1'e indirelim; devletin, buradan, KDV olarak kaybı 75 trilyon, 104 trilyondan 75 trilyonu çıkardığımız zaman, devlet, 29 trilyon yine kârlı ve bu sübvansiyonların ödenmemesi gerektiği konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak resmî yazım vardır; ama, nakit sıkıntısı çekerken, mevzuat gereği bu sübvansiyonlar ödenmiştir.

Gübredeki diğer bir mesele -sayın milletvekilimizin de belirttiği gibi- güb-re üreten fabrikalar, kamunun fabrikaları son aylarda çalışamamıştır. Bunların doğalgazı kesilmiştir, doğalgaz kesilmesinden dolayı çalışamayan fabrikalar, azotlu gübre üretemediler ve bugün de çiftçinin ihtiyaç duyduğu gübre, azotlu gübredir; ancak, kamu fabrikalarının depolarında 140 000 tondan fazla gübre vardır. Bu gübre, normal bir fiyatla, tarım kredinin açtığı ihalelere, diğer kurum ve kuruluşlara satılmalı ve buradan çiftçi gübresiz bırakılmamalıdır. Son Sayın Bakanımızla görüşmelerimizde ve konuyu Sayın Başbakanımıza da arz ederek bu konuda bir çözüm sağlanmıştır.

Ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, çiftçiler adına, anlamadığım bir durum var; dünyada gübre fiyatları sabitleşirken, hatta düşerken, Türkiye'de son iki yıldır gübre fiyatlarında yüzde 150'lik, yüzde 200'lük bir artış vardır. Biz, bu konuyu Rekabet Kuruluna kadar taşıdık.

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Son iki yıldır mı efendim?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Evet, son iki yıldır; geçmiş yıllardaki artışları burada söylemiyorum. Evet, son iki yıldır bu kadar bir artış var. Ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, özel sektörün fabrikaları üzerinde, gübre üreten tesisler üzerinde fiyat konusunda bir denetim yetkisi yoktur. Gübreyi üreten başkası, bayi başkası; köylüye bu verilmiş gibi gösteriliyor çoğu zaman da; geçmiş yıllara ait tüm dokümanlar mevcuttur, 258 dosyanın üzerinde de çalıştığımızı söyledim, geçmiş yıllara yönelik olarak dosya sayısı daha da artacaktır. Bu sene gelen yolsuzluk dosya sayısı 1'dir.

Bu gübrede kalite kontrolünü Tarım Bakanlığı yapamamaktadır ve birliklere, tarım krediye, Pankobirlik, Çukobirlik, Tarişe de 2000 ve 2001 yılı içerisinde üyelerinizi gübresiz bırakmayınız diye resmî yazı çıkarılmıştır. Tarım kredi, gübre almakta zorlanıyor ve alamıyor. Tarım kredinin 200 trilyon görev zararı alacağı var; bu, tarım krediye ödenmiyor. Aynı zamanda, tarım krediye, yeni Bankalar Yasasından dolayı da, bankalar üzerinde çalışmalardan dolayı da finans da çıkarılmıyor; finans çıkarılmadığı için, tarım kredinin bir de öyle sıkıntısı var.

Yalnız, burada, şunun, özellikle, müsaade ederseniz, tekrar açığa kavuşturulmasını istiyorum ki, tarım kredi, tamamen özerk bir kuruluştur; özerkliği ise, 57 nci cumhuriyet hükümetinden önce, 21 inci Dönem Meclisinden daha önce çıkarılan mevzuatlarla sağlanmıştır. Evet, tarım kredinin, özellikle fakir çiftçinin, gübre, mazot, alet ve ekipman, tohum ihtiyacını karşılayan bu kuruluşun özerk yapıda olması doğru; ancak, bunun, Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla bir bağlantısı, ilgili bir birimi olması gerekli; ancak, bu da, maalesef, mevcut değildir.

Şu anda yapılması gerekli olan -sayın milletvekilimiz de konuşmaları sırasında bir kısmını özetledi- şunlardır: Birincisi, muhakkak surette, bir gübre ofisinin oluşturulması gerekli. Bu gübre ofisi, regülasyonu yapmalıdır, denetimi yapmalıdır, kalite kontrolünü yapmalıdır; hangi tarlaya, hangi ürüne hangi gübre... Gübre fazla kullanılıyor, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı burada yoktur; az kullanılıyor, yoktur; deniz kumu saçılıyor, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yoktur.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, son 2 dakikanız kaldı.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - İkincisi, acil olarak, gübredeki KDV'nin yüzde 17'den yüzde 1'e indirilmesidir. Ben, bu konuda Bakanlar Kurulumuza teşekkür ediyorum. Bakanlar Kuruluna bu projeler gitti, bu söylediklerimin hepsi gitti ve Bakanlar Kurulumuz bu konuda anlayış gösterdi; ancak, bazı bürokratik hesaplamalar sonucu, konu halen halledilemedi.

Üçüncüsü, özelleştirme kapsamında olan gübre fabrikaları -çünkü, bunlar, Türkiye'nin geleceğiyle ilgilidir, Anadolu'nun yeşillendirilmesiyle ilgilidir- Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ilgili kuruluşlar haline getirilmelidir ve özelleştirme kapsamında olan fabrikalar da üretim yapmalıdır.

Yine, kamu ve özel fabrikalara şu soruyu da buradan yöneltiyorum, çiftçiler adına yöneltiyorum, çiftçiler adına konuşuyorum burada: Avrupa Birliğindeki seviyede gübre vermelidirler, bu sağlanmalıdır.

Yine, acil olarak alınması gereken diğer tedbirler, muhakkak surette, tarım krediye gerekli finansman sağlanmalı ve tarım kredi, çiftçinin gübresinin teminindeki sıkıntılardan kurtarılmalıdır. Bir Bankalar Karşılıklar Kararnamesi çıktı; ancak bu karşılıklar kararnamesinde yeni yeni bir çözüme geldi.

Bu son uygulanan sübvansiyonlarla ilgili olarak bir rakam vermek istiyorum. 1997 yılında gübre sübvansiyonuna ayrılan miktar 97 trilyon lira, 1998 yılında 147 trilyon lira, 1999 yılında, tekrar, bu, 90 trilyon liraya kadar düşüyor. Onun için, lütfen, bu trilyonları sübvansiyonlar olarak değil, bu sübvansiyonları direkt köylüye verelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkan, son bir cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, 2 dakika içerisinde toparlayınız efendim.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Gübre konusunu, iki kere, toplantıyla, tüm halkımızın dikkatine getirdiğimizde, o günlerde basına intikal eden yazılar var. Basına intikal eden yazılar şunlar: "Tarım Bakanı, dikkat et, köylü gübresiz kalacak." Bunu söyleyen, gübre üreticileri. Hatta, Sayın Mahmut Erdir ile bana söyledikleri cümleyi ve kelimeyi burada tekrar etmek istemiyorum. Köylünün gübresiz bırakılacağını, köylüye gübre verilmeyeceğini, bu fabrikalar, altı ay öncesinden nasıl biliyorlardı?! Artı, bu fabrikalar, bugün de aynen şunu söylüyorlar: "Siz, bugün, 100 000 ton gübreyi -basında var- aldınız, köylüye dağıtıyorsunuz da -Bakanlık olarak almıyoruz tabiî, böyle bir kurumumuz yok bizim; Sayın Başbakanımızla görüşerek hallettik- bunun yarını da var." Bu tekelin kırılması gerekli; olay bu.

Şubattaki ekonomik kriz ve ekonomik sıkıntıdan dolayı, köylülere, uzun süre, mazot satılmadı gübre satılmadı. Bu dalgalanmalı kurdan dolayı, gübre fabrikalarının kazancı trilyonları buldu; her gün de bu fabrikalar zam yapmaya devam ediyorlar. Ancak, şunu, burada, tekrar, Yüce Meclisin çatısı altında belirtmek istiyorum ki "hırsızlık devri kapandı ve çaldırttırmayacağız" şeklindeki açıklamamın çıkışı 2000 yılıdır. İşte, bundan sonra gübredeki bu olaylar başlamıştır; ama, bunu da, muhakkak ki, Türk köylüsü adına çözüme kavuşturacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Tekrar arzım şu olacaktır: Bugün gündemdeki kanunların bir an önce çıkması ve bir gübre ofisinin kurulması, depolardaki gübrelerin de Türk köylüsüne dağıtılmasıdır. Valiliklere ve savcılıklara yazımız var; hangi ilde, depoda gübre varsa ve köylüye verilmiyorsa, valileri ve savcıları buradan tekrar göreve çağırıyorum, mevzuattaki gerekli işlemleri yapmalarıdır.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Yalova, buyurun; yerinizden efendim.

Şimdi, İçtüzüğümüze göre, 2 bakan arkadaşımıza söz verme hakkımız yok. Kaldı ki, Sayın Bakan arkadaşımız, İçtüzükten doğan süreyi kullandığı gibi, Baş-kanlığın takdir ettiği süreyi de aşarak konuşmasını tamamladı.

Şimdi, yerinizden, sanıyorum, bir sataşma veyahut da açıklama...

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Hayır, hayır... Bir iki cümle...

BAŞKAN - Açıklama getirmek üzere mi?

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Açıklama.

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Sataşma da var efendim.

BAŞKAN - Hayır, açıklama...

Yerinizden açıklamada bulunabilir misiniz Sayın Bakanım.

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Bakan olarak konuşacaksa, kürsüden konuşması lazım Sayın Başkan.

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Eğer uygun görürseniz, bir sonraki sırada Eti Krom var. Eti Kromda 20 dakikalık yanıt hakkımı kullanırken, orada açıklayabilirim.

BAŞKAN - Orada, açıklamalarınızın bir bölümünü ona hasredebilirsiniz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan...

NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, hayır, söz veremiyorum.

İkinci sırada, Eti Krom AŞ'nin özelleştirilmesi hakkında söz isteyen Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç.

Buyurun Sayın Tunç. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Eti Krom A.Ş.’nin özelleştirilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

Eti Krom'un özelleştirilmesiyle ilgili düşüncelerimi arz etmek için huzurunuzdayım.

Dünya krom rezervi 3,3 milyar tondur, Türkiye'nin bundaki payı yüzde 6'dır.

Krom, çelik üretiminde, kimya sanayiinde, döküm sanayiinde kullanılan stratejik bir maddedir.

1936 yılında Elazığ'ın Guleman İlçesinde krom yataklarının işletilmesi Etibanka verilmiş; aynı yıl, Şark Kromları İşletmesi Müessesesi olarak teşkilatlanmıştır. 1977 yılında bu müessesede ferrokrom üretilmeye başlanmış ve 1998 yılında da "Eti Krom AŞ" adıyla bağlı ortaklığa dönüştürülmüştür.

Elazığ Ferrokrom İşletmesinin gayri safî millî hâsılaya katkısı 5 trilyon 219 milyar 100 milyon Türk Lirası, dış ödemeler dengesine yaptığı etki 25 trilyon 957 milyar 914 milyon Türk Lirasıdır.

Böyle, çalışan, üreten, satan bir müessese, 18 Ekim 2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan bir tebliğ sonucu, bugün, âdeta çökme noktasına gelmiştir. Özelleştirme İdaresinin tebliğinde deniliyor ki: "Eti Krom AŞ özelleştirme kapsamına alınmıştır, bir yıl içerisinde özelleştirilecektir."

Şimdi, yılda milyonlarca dolar ihracat yapan bir müessese, 1 500 kişinin fiilen çalıştığı, 30 000'in üzerinde kişinin ekmek kapısı olan bu müessese, bugün, memurunun, işçisinin maaşını ödeyemez, elektrik parasını ödeyemez, yakıt parasını ödeyemez, iş yaptırdığı firmalara alacağını ödeyemez duruma gelmiştir. Yılda milyonlarca dolar ihracat yapan, bütün bir yörenin ekonomisini ayakta tutan bu müessese, bu duruma getirilir mi? Bir yıl içerisinde satılacak deniyor;ama, ben KİT komisyonunda çalıştım, bu vaatlerin havada kaldığını aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Bir yıl içerisinde özelleştirme yapmanın zorluğunu hepimiz biliyoruz. Kaldı ki, üzerinden altı ay geçti, hâlâ yapılmış hiçbir şey söz konusu değil. Özelleştirme uygulamalarının sağlıksız olduğunu yürümediğini hepimiz biliyoruz.

Maden Bakır İşletmesi için de aynı şeyler söylenmişti. Nerede koca müessese kapatıldı, ülke büyük bir ekonomik kaynağını kaybetti. Korkarım ki, Eti Kromun akıbeti, Maden Bakırın akıbeti olur, önlem alınmazsa eğer.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; müessese özelleştirme kapsamına alındıktan sonra cevher satamıyor. Bugün fabrika sahasında ve İskenderun Limanında ihraç bekleyen 110 000 ton cevher var; ama, satılmamış; çünkü, gördüğümüz o ki, bir müessese özelleştirme kapsamına alınınca pazarını kaybediyor, yatırım yapamıyor, kalifiye eleman da gidince, doğal olarak o müessese batıyor. Bugün, Ferrokromun başına gelen de budur.

Çeşitli hükümetlerin programlarında, olağanüstü hal bölgesindeki kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmemesi yönünde kararlar var ve yine, KİT Komisyonunun her yıl yaptığı denetimlerde olağanüstü hal bölgesindeki kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmemeleri yönünde temenniler var; ama, bunlara rağmen, sayın hükümet, ferro kromu özelleştirme kapsamına aldı. Aslında, özelleştirmeye karşı olan bir insan değilim, özelleştirmenin yapılması gerektiğini ben de düşünüyorum ve sonuna kadar, bu düşüncede olanlarla beraberim; ama, bunun kararı alındıktan sonra ne olmuş; bakıyoruz, fabrika, kapanma noktasına gelmiş, 50 trilyon borç altına sokulmuş, karar tarihinden bugüne kadar hiçbir şey de yapılmamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içerisinde toparlayınız.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bir müessese düşünün; hammadde sorunu yok, pazar sorunu yok, milyonlarca dolar ihracat yapıyor -stratejik bir madde- zarar etmiyor, kazanıyor -1997 yılında önemli ölçüde kazanmış- siz, bu müesseseyi, önce, çalıştırmıyorsunuz, sonra, borçlandırıyorsunuz, sonra da batırıyorsunuz, herhalde, sonra da borçları mukabilinde birine vereceksiniz. Böyle yapmamalıyız; çünkü, bunun vebalinin altından kalkamayız.

Yapmamız gereken bir şey var; hemen özelleştirme kapsamı dışına alınmalı Sayın Bakan. Aksi takdirde, Eti Bakırın akıbetinden kurtulamaz. Kaldı ki, bor madenlerinin özelleştirme kapsamı dışına çıktığını hepimiz biliyoruz. Bu da kesinlikle çıkarılmalı, en azından şimdilik çıkarılmalı. Borçlarının bir kısmı, Özelleştirme İdaresinin alacağı, sermaye artışına mahsup edilmeli, Eti Holdingin borçları var; bunlar da uzun vadelerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN- Efendim, ben, uzatmaya müsaade etmiyorum. Siz, son cümlenizi teşekkür ederek bitirirseniz sevinirim.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Eti Holdingin alacağı da, düşük faizle uzun vadeye yayılmalı ve fabrika tekrar açılmalı. Sanıyorum, bu, hem Türkiye için hem bu hükümet için hem de Elazığ için hayırlı olanıdır diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tunç.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Yüksel Yalova.

Sayın Bakanım, süreniz bir hayli var; bir önceki bölümü de yanıtlamış olursunuz.

Buyurun.

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sayın Başkanım, muhterem milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; bana konuşma imkânı verdiğiniz için de zatıâlinize teşekkürlerimi sunuyorum. Sizin çerçevesini çizdiğiniz gibi, önce, Adana Milletvekili Sayın Adnan Fatin Özdemir'in, mevcut gübre sorunuyla ilgili gündemdışı konuşmasına yanıt vermeye çalışacağım.

Sayın Tarım Bakanı, konuşmasının başlangıcında, yetkili ve sorumlu olmadığını ifade ettiler. Esasen, Sayın Fatin Özdemir'in konuşması, mevcut konjonktürel gübre sıkıntısına ilişkin olduğu ve iddiaların bir kısmı Bakanlığıma bağlı TÜGSAŞ'ı ilgilendirdiği için, belki de benim yanıt vermem daha doğru olurdu; ama, Sayın Tarım Bakanının, gübre sektörünün içinde bulunduğu sorunlara ilişkin çerçeve konuşması, belki de isabetli oldu diyorum; şimdi, o çerçeve dahilinde sizlere bilgi sunacağım.

Geçen yıl, gübre sıkıntısı, bu yılki gibi, Yüce Parlamentonun gündemine getirildi mi getirilmedi mi, onu, hepimizin hafızalarına bırakıyorum.

Sayın milletvekilleri, geçen yıla ilişkin bir rakam sunayım: Ortalama maliyetin 117 dolar olduğu geçen yıl, Türkiye Gübre Sanayii Anonim Şirketi 97 dolardan -yani, maliyetin ortalama 20 dolar aşağısına- Tarım Kredi Kooperatiflerine gübre vermiş; tam 285 000 ton gübre vermişiz; 20 dolar aşağısına verdik dediğime göre, çarptığınız vakit 5,7 milyon dolar, Tarım Kredi Kooperatiflerine, bir anlamda kâr transferi sağlamışız; çiftçiye ne kadar yansıtıldı yansıtılmadı; o benim sorunum değil; onu, sadece, dikkatlerinize sunuyorum.

Bu yıl, yine bir gübre sorunu var denilmiş. Türkiye Gübre Sanayi Anonim Şirketi, adından da anlaşılacağı gibi, Türkiye'deki binlerce anonim şirketten sadece bir tanesi. Kamunun payı yüksek olabilir, özel paydan fazla olabilir; kamu şirketi olması, anonim şirket vasfını değiştirmez. Her anonim şirkette olduğu gibi de, TÜGSAŞ, kendi şirket anasözleşmesindeki görevlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu şirket anasözleşmesine baktığınız vakit, Tarım Kredi Kooperatifine kredili kredisiz, ucuz pahalı, şu ya da bu şekilde gübre vermek gibi bir görevini bulamazsınız; aynı şekilde, çiftçiye, sübvanse ederek, ucuz, vadeli gübre vermek gibi bir görevini de göremezsiniz; ama, kuruluşuyla güdülen amacı kale aldığımız için, bir kamu kuruluşudur düşüncesinden hareketle, şirket anasözleşmesinde böyle bir görevimiz olmamasına rağmen, geçen yıl tam 5,7 milyon dolarlık, Tarım Kredi Kooperatifine, bir anlamda kâr transferi adını taşıyan imkânı sağlamışız, çiftçimizin gübre ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla.

Bundan bir hafta önce, Sayın Tarım Bakanı, bana, burada, Yüce Parlamentonun çatısı altında, Sayın Başbakanımızın beni emrettiğini söylediklerinde, Başbakan Yardımcımız Sayın Hüsamettin Özkan Beyin başkanlığında, şurada, arka odada, üçümüz buluştuk. Sayın Tarım Bakanı, haklı olarak, yetkili olmadığı için, belki, kendi burada dile getirdiği temennilerini gerçekleştirme olanağı bulamadığı için; ama, herkes de, Tarım ve Köyişleri Bakanı sıfatını taşıdığı için kendisine geldiğinden, sıkıntılarını dile getirdi. Ben, Sayın Özkan'a "Sayın Tarım Bakanımız, birbuçuk ay, bir ay kadar önce, bana aynı konuları anlatmıştı; ben, kendisine maliyetine veririm demiştim" dedim ve üçümüz orada anlaştık. Ertesi günü, Sayın Bakan, bana, müsteşarını, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürünü, yardımcısını; ben de TÜGSAŞ'ın Genel Müdürünü ve TÜGEM'in Genel Müdürünü davet ettim. Baktık, 142 dolardan en son, TÜGSAŞ verebileceğini ifade etmiş olmasına rağmen, ben orada tavır koydum. Çiftçinin, özellikle mart sonuna kadar, hadi hadi en geç nisanın ilk haftası, ikinci haftasına kadar gübreyi ele geçirip mutlaka kullanması gerektiğini bildiğim için, 125 dolardan, TÜGSAŞ, zararına olduğunu söylemesine rağmen, 100 000 ton gübre verilmesi ve derhal sevkiyata başlanması talimatını verdim.

Değerli milletvekilleri, 100 000 ton derseniz, 17 ton zarar ettiğimizi düşünürseniz 1,7 milyon dolardır.

Tarım Kredi Kooperatifi özerk midir, öyle mi olmalıdır, Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ilişkilendirilmeli midir, öyle mi olmalıdır; ben bilmem. Ben, mesulü bulunduğum TÜGSAŞ'a, zarar etmesi pahasına, sırf 1,5 milyon çiftçimizi düşündüğüm için... Bunu da kendilerine açıkça ifade ettim. "Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürü olarak siz, yönetiminiz, maaşlarının yüksek olduğunu söylediğiniz 12 000 personel... TÜGSAŞ'ın Genel Müdürü olarak siz, 2 800 civarında olduğunu söylediğiniz personeliniz ve onların maaşları beni ilgilendirmez; beni, 1,5 milyon çiftçi ilgilendirir. Zararsa zarar et, para ihtiyacında olursan ben sana, Özelleştirme İdaresinden takviye yaparım" dedim ve şu ana kadar, her gün olmak üzere, 6 000 tona yakını sevk edildi. Ziraat Odaları Genel Başkanı teşekkür etti, Tarım Kredi Kooperatifinin Genel Müdürü teşekkür etti.

Eğer bu çerçevede, TÜGSAŞ'la benim, hukukî ve siyasî sorumluluğumda iddia edilebilecek, yüklenebilecek, öyle sağda solda konuşulanların aksine iddia edilecek bir tek husus varsa, Yüce Parlamentonun önünde hesap vermeyi bir görev sayarım.

Ahmet Cemil Tunç Bakanımızın getirdiği konuya girmeden önce son bir cümle. Gemlik'te, ben -ki, yüzde 100 kapasiteyle çalışır; burada, en azından Bursa milletvekillerimiz bilir ki, deprem sonrasında yine deprem tehlikesi geçirmişizdir- Özelleştirme İdaresinden ihaleye çıkmışım, 96 milyon dolarlık rakamımız, değer tespit rakamının altında bulunduğu için ihale komisyonu tarafından uygun görülmemiş.

İGSAŞ'ın -ki, o İGSAŞ'ta, teşekkür beklemem; ama, emeğimi hiç kimseye çiğnetmem- beş katlı genel müdürlük binasının bir kat yerin dibine gittiğini, bölge milletvekillerimiz, burada, herhalde, başka arkadaşlarımıza teyit edeceklerdir; başlarında bizzat ben olmak üzere, biz, geceyi gündüze kattık ve ihale edilebilir aşamaya getirdik yine tam kapasiteyle. 53 milyon dolar civarında bir rakam, en yüksek rakamdı. İdare olarak biz uygun görmüşüz; fakat, Rekabet Kurulu, Türkiye'de tekel oluşturacağı düşüncesiyle onaylamadığını ifade etti ki, bana göre, yanlış bir karardır. Gerçekten, bu 53 milyon doları, Özelleştirme İdaresi alsaydı, orada ödememiz gereken kıdem tazminatlarını ve aradan geçen süreyi hesaplarsanız, alan firmaya, yaklaşık 85 milyon dolara mal oluyordu; ama, Rekabet Kurulu, ne yapalım, öyle karar vermiş; saygı duyduk.

Samsun'dakine de 36 milyon dolar verildi, ihale komisyonu, değer tespitinin altında bulduğu için onaylamadı; dolayısıyla, onların onaylamadığı bir konuda, benim, elbette, yasal yetkim olmadığı için, müdahalem söz konusu olamazdı.

TÜGSAŞ, Tarım Bakanlığına mı verilmelidir; hiçbir şey demem; sonuçta, kararı verecek olan, Yüce Parlamentodur, Yüce Parlamentonun içinden çıkmış olan Bakanlar Kuruludur, o Bakanlar Kurulunun tayin ettiği Özelleştirme Yüksek Kuruludur. Ben, verilmesin şeklinde en küçük bir iddiada bile bulunmam; özelleştirmenin ne kadar gerekli olduğunu 22 aydır bin tane örneğiyle arz etmeye çalışmama rağmen, eğer öyle olacaksa, olsun derim; aynen Eti Kromda söylediğim gibi.

Değerli milletvekilleri, Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararı 10.10.2000. Hazine Müsteşarlığının yaptığı görüşmeler sonrasında, Hazinemiz demiş ki: "Eti Holding AŞ kapsama alınsın; Eti Krom, Eti Elektrometalürji ve Eti Gümüş AŞ kapsam ve programa alınsın." Onaylamışız, almışız.

Aldığımız günden itibaren, Eti Krom'da, Özelleştirme İdaresi olarak ödediğimiz para, yaklaşık 14 trilyon lirayı buluyor. Şimdi baktığınız vakit, bu kuruluşumuz -biraz önce Ahmet Cemil Tunç Bakanımız da söyledi- 35 trilyonu Eti Holdinge ve 6 trilyonu yasal kurumlara olmak üzere, Özelleştirme İdaresinin de alacağını hesaplarsanız, yaklaşık 52 trilyon lira borç içinde; yani, bu kurum, Eti Holdinge bağlı bir kurum iken, bir AŞ iken, Eti Holding'den borç almış, aldığı borca Eti  Holding faiz uygulamış, o borcun net miktarını ben şu ana kadar tespit edemedim! Eti Holding özelleştirme kapsamından çıkarılacak mı, çıkarılsın; ne yapılacaksa yapılsın; ama, ben, Özelleştirme İdaresi olarak 14 trilyon lira oraya para vereceğim, daha sonra "bunu kapsamdan çıkaralım, bunu kapsam ve programdan çıkaralım..." Kararsızlıkla biz bu işlerin altından kalkamayız.

Bakın, geçen hafta KİT Komisyonunda, Lütfi Yalman, Hadi Dilekçi, Niyazi Yanmaz, Alaattin Sever Aydın, Yavuz Bildik, Ahmet Güzel, Sulhiye Serbest, Evliya Parlak arkadaşlarım, Komisyon Başkanlığına bir önerge vermişler.

Önergenin giriş bölümünde, Anayasanın 168 inci maddesi dayanak gösteriliyor ve "bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarında bulunan madenlerin tamamının Eti Holding bünyesinde toplanması, Anayasa değişikliği dahil, ilgili yasal değişikliklerin yapılarak, madenler konusunda..." diye devam ediliyor. Bir önergedir...

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Geri çekildi o önerge Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Devamla) - Geri çekildi, çekilmedi demiyorum; niye verildi verilmedi, öyle bir şey hiç haddim değil. Yüce Parlamentonun bir komisyonunda, milletvekilleri, Anayasanın verdiği yetki çerçevesinde önerge verir. Tam tersine, başka bir şey söyleyeceğim: Yüce Parlamento,  bu konularda neye karar verirse, o Parlamentonun içinden çıkan bir organ olarak, yürütmeyi de bağlayıcı olacağı için, ona da ışık tutacağı için, aksine, karar haline gelirse, benim sevineceğim bir husus olur. Bugün "ben, özelleştirmeye karşı değilim; ama" diye başlayan cümleler nedeniyle... Biraz önce, Sayın Tunç bakanımız öyle dedi, samimî bir şekilde söyledi.  Şimdi "bir yıl içinde özelleşecek" dememiz, rutin işlem olmasından kaynaklanıyor. Ben de diyorum ki, tüm bunlarla ilgili, üstelik, bu Parlamentonun içerisinde belki de en fazla özelleştirmeci olmak durumunda bulunan bir arkadaşınız sıfatıyla ben de diyorum ki, oturalım karar verelim, TÜGSAŞ'ın, Tarım Bakanlığında mı olması gerekiyor; olsun; Eti Holding, tekrar eski bakanlığında mı olacak; olsun. Ben, kapsama alındığı andan itibaren, Eti Holdingde altı aylık süre içerisinde hazırlık işlemlerinin bitirilmesi gerekir görevi bana verildiği için, Eti Holdingin Genel Müdürüyle yazışma yapmakla vakit geçiriyorum. O bahsettiğiniz doğrudur, 22 aydır İskenderun Limanında bekleyen satılamayan 130 000 ton hammaddeyi -hammadde diyelim- satabilmem için lisans devrinin bana yapılmış olması lazım, özelleştirme işlemi ile ruhsat işlemlerinin devredilmiş olması lazım. Ben, Eti Holdingin Genel Müdürüne, "hukukî lazimeleri tamamlayalım" diye yazdığım vakit, o da, haklı olarak, belki de bağlı olduğu siyasî otoriteyle, biraz önce sizin de buyurduğunuz gibi, kapsamdan çıkarılacak düşüncesi paylaşılınca, kapsamda mı, değil mi?..

Değerli milletvekilleri, özelleştirme diyorsunuz, bugün geldiğiniz noktaya bir bakınız. Kamu bankalarının birleştirilmesi fikrine, artık, "hayır"diyen kalmadı. Ben, 27 Eylül tarihli Bakanlar Kurulunda söyledim: "3 kamu bankasını kapsama alalım -programa demedim- 2 gün sonraki IMF board'ında bu karar geçsin, 2,2 milyar dolar yardımı alalım"dedim. Belki de, Kasım krizi için önemli bir problemi çözmüş olacaktık.

Sizlere her zaman minnettarım, şükranla, katkı yapan arkadaşlarımı her zaman yâd ederim ki -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerini başta sayıyorum- Vakıfbankı ilk ben getirdim huzurlarınıza ve 20 Kasımda özerkleşmesini sağladım; çıktı, bizimle hiç alakası kalmadı.

Bunlarda, büyük düşünmediğimiz takdirde, kararlarımızı, klasik, işte, şu müesseseyi kapatırsak ne olur, oradaki 300 kişi nasıl yer, içer... Tabiî, bu soruları ben sormayacak mıyım, yükümlü değil miyim?  Şimdi  Tekel'in 38 000 personeli var; 600 000 üretici, bu tütün üretiminden geçimini sağlamaya çalışıyor; 175 000 dağıtıcı var. Ben de diyorum ki, ortak aklımızı kullanalım- ben, ortak aklınızın emrinde olmaktan olsa olsa şeref duyarım- kendimize özgü modellerimizi kuralım. Biz, Türkiye'deki yerel maden sektörünün sorunlarını, en az sizler kadar düşünmesek, İskenderun, Ereğli işlemini, Türkiye'nin gelecek beş yılını da kurtaracak bir şekilde -o şerefin, gene bir önemli kısmı Hatay milletvekillerimize aittir- yapabilir miydik; yapamazdık.

Söylüyorum; şimdi 1,7 milyon dolar zarar ettirdim diyorum TÜGSAŞ'a. Neden; memlekette kriz olmuşsa, çiftçi, gübresini, diyelim bu ay; ne ise onu, o ay... Allah'ın verdiği bir şart, hükümet kararıyla da gübreyi bir ay erteledik filan diyemezsiniz; doğal şartlar gündeme gelecek. Bu ay gübresini atacaksa, ben, öyle bir noktada "ekonomik kriz oldu ey Türk köylüsü, şu bu filan..." demeyi bile zül addedeceğim için, "verin 1,7 milyon dolarlık zarar karşılığı bunu; ben, sonra Özelleştirmeden telafi ederim" dedim. Bunu da, her iki kurumun, hem TÜGSAŞ'ın hem Tarım Kredinin yetkililerinin yüzüne söylediğim gibi, 1 milyon Türk çiftçisi için yaptım.

Sabrınıza ve hoşgörünüze teşekkür ediyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, yalnız, burada iki Bakanımız da haklı; ama, çiftçiler de ağlıyor, onlar da haklı... Nasrettin Hoca'nın hakemliğine döndü yani.

BAŞKAN - Efendim, ben size söz vermedim, lütfen...

MEHMET DÖNEN (Hatay) - 60'a göre söz istiyorum Sayın Başkan. Bir iki kelime bir şey eklemek istiyorum.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Tunç, hangi konuda söz istiyorsunuz?

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Bakanın söylediklerini tamamlama açısından bir iki cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, böyle bir şey... Burada, soru-cevap işlemi yürütmüyoruz. Hayır! Lütfen efendim, olmaz...

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan...

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Tunceli İli karayolları ve Pertek İplik Fabrikası hakkında söz isteyen, Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan'a aittir. (DSP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Gündoğan.

3. – Tunceli Miletvekili Bekir Gündoğan’ın, Tunceli İli karayolları ile Pertek İplik Fabrikasındaki sorunlar ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı

BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, konuşmacı kürsüde...

Efendim, siz buyurun...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkanım, bir saniye... İstirham ediyorum... Rica ediyorum...

 Bir arkadaşım, 60'a göre sizden söz isteminde bulundu; verirsiniz vermezsiniz, İçtüzüğe uygun düşer düşmez; ama, hiç görmezlikten gelmek, duymamak, onu anlamak mümkün değil...

BAŞKAN - Ben gördüm efendim... Bütün herkes söz istiyor; burada hangisine söz vereceğim ben?

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçtüzük 60 yürürlükte mi; yürürlükte...

BAŞKAN - Ne efendim İçtüzük 60?

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bakın efendim, İçtüzük 60 ne...

BAŞKAN - Ne?.. Yerinden neyi söyleyecek efendim? Her arkadaşımızın söyleyeceği bir cümle olursa, Sayın Başkan, çalışmaz burası.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçtüzük 60'a göre, bir milletvekilinin söz istem talebi var mı; var... Verirsiniz, vermezsiniz, o, bahsi diğer. Benim söylemek istediğim şu Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, konuşmacıdan sonra onu dikkate alırız.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bakın, siz, bu tür davranışlarla, zaman zaman Meclisi gergin bir ortama sürüklüyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, o sizin takdiriniz.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Takdir olur mu?!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yanlı davranıyorsunuz. Takdir diye bir şey yok; ben bir şeyi arz etmeye çalıştım. Siz, bakın, önyargılı davranıyorsunuz ve taraflı davranıyorsunuz.

BAŞKAN - Ne alakası var?!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bunu, burada ifade ediyorum ve bu tür davranışınızı terk edin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gündoğan...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Biraz görün ve biraz duyun. Aynen hükümete benziyorsunuz yani, aynen hükümet gibisiniz! (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Başkan, sözlerinize dikkat ediniz...

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Neye dikkat efendim?! Bir söz istiyoruz...

BAŞKAN - Siz, nasıl konuştuğunuzu bilmelisiniz.

Buyurun Sayın Gündoğan.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tunceli İlinin acil olan birçok sorunu içerisinden birkaçını size arz etmek istedim ve o nedenle söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

57 nci hükümetimizin, devamlı "doğu ve güneydoğunun kalkınma hamlesi" ifadesi; ancak, bu bölgedeki altyapı yatırımlarının hızlandırılması ve kaynak aktarımlarıyla gerçekleşebilir diyorum.

Bu bölgede yaşanan işsizlik ve yoksulluk depremi, bir yıl değil, yıllardan beri yaşanmaktadır; bu nedenle, ilimle ilgili çok aciliyet arz eden birkaç sorunu sizlere sunmayı görev kabul ediyorum. İlgili bakanlarımın bu konuda gereken hassasiyeti göstereceklerine inanıyorum ve şimdiden, huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci sorunumuz, çok önemli sorunlarımızdan biri, Tunceli-Pülümür, Pülümür-Erzincan arası, diğer bir adıyla Mutu yolu, 16 ncı hudut yolu. Sözleşme tarihi 1997, işe başlama tarihi 2.4.1998. Yolun ulaşımdaki önemi: Kuzey ile güney arasında bağlantı sağlayan en kısa yoldur. Sıvas üzerinden Karadeniz yönüne gidildiğinde 762 kilometre yol kat ediyorsunuz. Erzurum üzerinden Karadeniz yönüne gittiğiniz zaman 450 kilometre yol kat ediyorsunuz. Eğer, Pülümür-Mutu yolu yapılırsa, Pülümür üzerinden Karadeniz yönüne gidildiğinde sadece 232 kilometre yol kat edeceksiniz.

Yıllardan beri bu yolda harcanan benzini düşünürseniz, millî servete olan zararını tahmin edersiniz sanıyorum. O nedenle, Sayın Bakanımdan, bu yolun bir an önce bitirilmesini istirham ediyorum. Bu yolun toplam yapılması gerekeni ne kadardır biliyor musunuz, sadece, 16 kilometredir. Evet, 16 kilometrelik yol, millî servete, yıllardan beri bu kadar zarar vermekte.

Ayrıca, bu yolun kullanışsızlığı yüzünden, yüzlerce kazalar olmakta, birçok insanımız hayatını kaybetmektedir ve burada, binlerce araç harap olmuş, gitmiştir. O nedenle, Sayın Bakanımın, bu yolu bir an önce ele alıp -gerçi başlamış, çalışmalar var, ama- çalışmalara hız verip, bir yıl içerisinde bitireceği müjdesini vereceğini bekliyorum.

Yolun sosyal ve ekonomik yönü ise ayrı bir önem taşımaktadır. Terörün azaldığı bu dönemde, güzergâh boyunca yıkılan, terk edilen dinlenme yerleri, akaryakıt istasyonları ve yerleşim birimlerinin faaliyete geçmesiyle, doğu ile batı, kuzey ile güney bölgeleri arasında yapılan taşımacığın bu kısa yoldan yapılması, yöre için, ülke ekonomisi için ayrıyeten büyük yarar sağlayacaktır.

Bir diğer önemli sorunumuz Çemişgezek feribot güzergâhı, yine, Sayın Bayındırlık Bakanımı ilgilendirmektedir. 1974 yılında Keban Barajı yapılmıştır, Çemişgezek feribot güzergâhı, 7 kilometre mesafelik yerin üzerine kurulması gerekirken, 45 dakikada, bir saatte kat edilen bir mesafeye kuruluyor ve inanın, bu feribotla Elazığ'a giden kanamalı hastalarımızın birkaçı Elazığ'a gidene kadar hayatını kaybetmiştir; bu kadar acı durumlar var. Düşünün, kadınlar feribotta doğum yapmıştır. Yani, zamanında, hangi zihniyetle, 6 dakikalık mesafe yerine, 45 dakikalık, bir saatlik mesafe seçilmiştir, gerçekten insan akıl erdiremiyor; ama, bu yanlış o gün yapılmışsa, bugün de, Çemişgezek halkı, bu cezayı ömrünün sonuna kadar çekmesin diyoruz. Bu feribot güzergâhı, 300-500 milyar lirayla rahatlıkla değiştirilebilir ve böylece, Çemişgezek halkı da bu ıstıraptan kurtarılmış olur. Ben, bunu da, Sayın Bayındırlık Bakanından, gerçekten bekliyorum ve inanıyorum ki, benden sonra bu kürsüye çıkacak, bu iki müjdeyi, Tunceli halkına, Çemizgezek halkına verecektir. Bu güzergahın mutlak değişmesi gerekir, bu kadar acil durumdadır, Çemişgezek, bu yüzden sönmüş bir ilçe durumuna gelmiştir.

Bir diğer sorunumuz, Pertek İplik Fabrikası. Şimdi, bu da ayrı bir handikap. Sizlere arz edeceğim bir iki noktayı dinlerken, vicdanınıza danıştığınızda "yahu, gerçekten, bu sorunlar Tunceli'de yaşanıyor mu" diyeceksiniz. Efendim, Tunceli İplik fabrikası, 20 yıl önce Sümerbank tarafından kurulmuştur ve iplik üreten bir fabrikadır. Üretilen iplik, Diyarbakır'a, halı dokunmak üzere gidi-yor. Ne yazık ki, ehliyetli 130-140 işçi ve memurun iki seneden beri çalıştığı bu fabrika kapatılmıştır. Isparta'dan Diyarbakır'a iplik gönderiliyor; ama, Pertek'ten Diyarbakır'a iplik gönderilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gündoğan, 1 dakika içinde tamamlayınız efendim.

BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Efendim, Pertek-Diyarbakır arası 140 kilometredir, Isparta-Diyarbakır arası 1 000 kilometredir. Ben, Isparta İplik Fabrikası kapansın demiyorum, Pertek'teki İplik Fabrikası da üretime açılsın di-yorum. Burada çalışan insanlar, iki seneden beri zorunlu izne ayrılmış durumdalar. Bu insanlar her şeyden önce, kendi durumlarını merak ediyorlar; bu fabrika devrediliyor mu, bu fabrika kapatılıyor mu, bu fabrika çalıştırılıyor mu?.. Ayrıyeten, bu fabrika ek battaniye tesisine de müsaittir; projesi yapılmış olup, Devlet Planlamada beklemektedir. Eğer, bu battaniye tesisi de eklenirse, 100-150 insan daha burada çalışma olanağına kavuşmuş olacak. Böylece, hem Pertek için hem Tunceli için hem de memleketimiz için gerçekten fevkalade bir iş yapmış oluruz, o insanları da rahatlatmış oluruz.

Ben, bunu sayın bakanlarıma arz etmiş oldum, sanırım bu konuda gereken hassasiyeti gösterirler. Ben, şimdiden kendilerine teşekkür ediyorum. Zamanınızı aldığım için hepinize saygılar sunu-yor, Sayın Başkanıma da teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gündoğan.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, izin verir misiniz...

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, şahsınıza bir sataşma var mı efendim? Bir açıklama gereği duydunuz galiba.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hangi konuda efendim? Ben ona göre söz vereceğim, verip vermemeyi takdir edeceğim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Neyle ilgili efendim?..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Konu şu: İki sayın bakanımız konuştu, birbirine "o, onu dedi; bu, bunu dedi..."

BAŞKAN - Sizin şahsınızla ilgili herhangi bir şey var mı efendim?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Ben bu sabah geldim; Ayvalık Altınova'da, patates üreticisi gübresini atamamıştır...

BAŞKAN - Doğru...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Gönen'de, buğday üreticisi gübresini atamamıştır...

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, şahsınıza bir sataşma var mı?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Söylüyorum...

Yani, bu konuşmalar netice vermiyor.

BAŞKAN - Efendim, olmaz böyle bir şey... İçtüzükte yok böyle bir şey...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Biz, bakanlardan çözüm bekliyoruz. Burası ağlama duvarı değil...

BAŞKAN - Lütfen, oturur musunuz Sayın Yılmazyıldız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Hükümet, çözüm bulacak; bulamıyorsa istifa edecek "ben bu işi beceremedim" diyecek. (DSP sıralarından gürültüler) Ben bunu söylemek istemiştim. Ben, bu sabah saat 10.00'da geldim, maalesef gübre yok, işin özeti bu.

BAŞKAN - Tamam efendim, teşekkür ederim.

Efendim, zaten yok olduğunu söyledi sayın bakanlarımız.

Sayın Demirci, hangi konuda efendim?

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Ben, bir cümleyle, kamuoyunun yanlış bilgilenmesini...

BAŞKAN - Sayın Dönen, bir dakika; sizden önce Sayın Demirci'nin söz isteği var; önce, o arkadaşımın söz talebini yerine getireyim.

Hangi konuda efendim?..

MUSA DEMİRCİ (Sivas) - Sayın Başkanım, gübre konusunda bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN -  Şahsınıza ilişkin bir şey var mı efendim?

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Efendim, şahsımla ilgili değil. Şu anda Türkiye'nin her tarafından, mesela Sıvas'tan, Erzincan'dan telefon geliyor. Tarım kredi kooperatiflerinde gübre yok, biz, sıkıntı içerisindeyiz...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, İçtüzüğe göre size cevap verme veya söz verme hakkım yok; teşekkür ederim.

Sayın Dönen, buyurun.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, ben, kamuoyunun yanlış bilgilenmesini önlemek için bir cümle ekleyeceğim.

BAŞKAN - Bir cümle, 1 dakika içinde yerinizden söyleyin efendim; buyurun.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, tabiî, bugün gübre sıkıntısı var, sayın bakanlar da birbiriyle ilgili konuları konuştular; ama, Türkiye'nin, bir gübre tüketimi 6 milyon ton, kökünü bedava verseniz 1 milyar dolar bile etmez. Yani, bu dönemlerde, özellikle milyarların belli yerlere gittiği bir dönemde bu konuyu çözememek, bence, beceriksizlikten başka bir şey değil.

Bakın, İGSAŞ, Türkiye'yi ve çevresindeki -Ortadoğu ve Balkanlar dahil- bölgeleri içine alan en modern tesis. Sayın Bakan Yalova "İGSAŞ konusunda yaptıklarımı, hakkımı kimseye ortak etmem"dedi, kapattı İGSAŞ'ı, şu anda kapalı; yani İGSAŞ'ı kapatmak bu ülkeye ne kadar yarar getirir bunun vebalini de hayrını da Sayın Bakana yüklüyorum; Türkiye'nin en modern tesisi. Niye; çünkü, bu fabrikayı yönetemediler, doğalgazı veremediler.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Dönen.

Sayın Levent?.. Yok.

Sayın Bakanım, buyurun. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Tunceli Milletvekilimiz Sayın Bekir Gündoğan'ın, Bakanlığımın bağlı kuruluşu Karayolları Genel Müdürlüğünün Tunceli İlinde faaliyetini sürdürdüğü yol çalışmaları hakkında yapmış olduğu gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bakanlığımız Karayolları Genel Müdürlüğünce Tunceli İlinde yapımı planlanan yatırım faaliyetleri şöyledir:

Tunceli-Pülümür yolu 89 kilometre uzunluğunda olup, Pülümür'den itibaren 13 kilometrelik kesimi 1999 yılında ihale edilmiştir. Pülümür'den itibaren 4,5 kilometre, alt temel malzemesi çeki-lerek trafiğe açılmıştır. 2000 yılı harcaması 388 milyar, 2001 yılı ödeneği ise 394 milyardır. Proje maliyeti 3 trilyon 457 milyar olan bu güzergâhın, 2001 yılı ödeneğiyle 4,5 kilometrelik kesiminin alt temel takviyesi yapılacaktır; yapım çalışmalarına da, 1,5 kilometrelik kesimde devam edilecektir. Söz konusu yolun tamamen bitirilebilmesi için, 4 trilyon 600 milyar lira ilave ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır; aksi takdirde, yolun tamamlanması 2003 yılına sarkacaktır.

Tunceli-Pülümür arasında, taşeron ve püremanet olarak mevcut çığ tünellerinin bakımı yapılarak, derivasyon yöntemiyle mazgallar temizlenmiştir; üç ayrı kesimde, istinat duvarı ve dolgu çalışmalarıyla platform genişletilmiştir. Kırmızı Köprü civarında, yol standardı artırılarak görüş sahası açılmıştır. Diğer taraftan, 36 kilometrelik yol astarsız sathî kaplama yapılarak trafiğe açılmış ve kış programı boyunca da sürekli açık tutulmuştur.

Elazığ-Pertek-Tunceli yolu, 20 kilometre uzunluğunda olup, sathî kaplaması yapılarak trafiğe açılmıştır. 2001 yılı ödeneği 50 milyardır; bu ödenekle, eksik kalan sanat yapıları, drenaj ve hendek kaplama çalışmaları yapılacaktır.

Pertek-Pınarlar ayırımı arası da 24 kilometre uzunluğunda olup, alt temel malzemesi çekilerek, serme-sıkıştırma işlemleri yapılmış ve asfalt yapılacak duruma getirilmiştir; 2001 yılında da asfalt kaplaması yapılacaktır.

Pınarlar ayrımı, Tunceli ayrımı arası da 20 kilometre uzunluğunda olup, son 4 kilometrelik kesimde genişletme çalışmaları yapılmıştır; ancak, yetersiz olan bu çalışmaya 2001 yılında da devam edilecektir. 2001 yılı ödeneği yetersiz olan bu kesim için 150 milyar eködenek temin edilmesi halinde  de asfaltlanmasını tamamlayıp, bitirmemiz mümkün olabilecektir.

Bu yolun en önemli problemi, Pertek-Elazığ arasındaki feribotla geçilen bölümü olup, 400 metre ve 700 metre uzunluğunda iki ayrı köprünün yapılması gerekmektedir. Bu işin maliyeti de oldukça yüksektir. Bu köprülerin yapılması halinde Tunceli-Elazığ yolu da tam 59 kilometre kısalmış olacaktır.

28 kilometre uzunluğundaki Uzunçayır baraj varyantı yapımı da 1997 yılında ihale edilmiş olup, toprak işleri bitirilme seviyesine getirilmiştir. Tunceli geçişindeki 2,5 kilometrelik kesim biti-rilerek asfaltlanmıştır. Bu projenin önemli kısmı olan Rabak, Corcor ve Dinar viyadüklerinde elevasyon çalışmaları devam etmektedir. Bu işlerin 2000 yılı harcaması 2 trilyon 286 milyardır. Proje maliyeti ise 13 trilyon 807 milyar olan söz konusu yolda, 2001 yılı için 4 trilyon 137 milyar ödenek ayrılmıştır; bu da, oldukça önemli bir meblağdır. Bu ödenekle, toprak işleri bitirilen kesimlerin üstyapı çalışmaları ile viyadüklerdeki tabliye çalışmaları ve Tunceli çıkışındaki düzenleme işleri yapılacaktır. Ancak, bu bölgede 2001 yılı içinde su tutulacağından, söz konusu yolun bir an önce bitirilebilmesi için 2 trilyon daha eködeneğe ihtiyaç duyulmaktadır.

Hozat ayrımı - Ovacık yolu 42 kilometre uzunluğunda olup, Hozat ayrımından itibaren 8 kilometrelik kesime temel alt malzemesi çekilerek asfalt yapımına hazır hale getirilmiş olup 2001 yılında da asfaltlanacaktır.

Karaoğlan'a kadar olan kesime alt temel çekilerek, eksik sanat yapıları tamamlanacaktır. Karaoğlan - Ovacık arasında, Ovacık ayrımından itibaren 13 kilometrelik kesimde 12 adet sanat yapısı ve dolgu işleri püremanet olarak yapılmıştır. 13 kilometreden itibaren Karaoğlan arasında da yol genişletme çalışmaları yapılacaktır. Bu iş için, 2000 yılında 97 milyar harcanmış olup, bütçe imkânlarının yetersizliği nedeniyle de 2001 yılında gerekli ödenek istenildiği ölçüde ayrılamamıştır. Bu yolun alt temel seviyesinde geçit verir hale getirilebilmesi için 150 milyar lira eködenek gerekmektedir.

73 kilometre uzunluğundaki Tunceli - Ovacık yolunun istinat duvarları, sanat yapıları ve dolgu işleri püremanet olarak yapılmış ve yol genişletilmiştir. 54 kilometre asfalt sathî kaplama yapılarak, turistik yöre olan Ovacık yolu trafiğe açılmıştır. Bazı kesimlerde yol genişletme çalışmalarına gidilmesi gerekmektedir.

Tunceli Ovacık ayrımı - Geyiksuyu yolu da 12 kilometre uzunluğunda olup, alt temel ve temel malzemesi çekilerek, serme-sıkıştırma işlemleri tamamlanmış ve asfalt yapılmaya uygun hale getirilmiştir. 2001 yılında da Tunceli Ovacık ayrımı - Geyiksuyu yolunun asfaltlanması yapılıp tamamlanacaktır.

Pertek-Çemişgezek güzergâhının mevcut olan 23 kilometrelik kısmı asfalt sathî kaplama yapılarak onarılmıştır.

Tunceli - Elazığ yolunun 18 kilometre astarsız, 11 kilometresi de astarlı olmak üzere, toplam 29 kilometre asfalt kaplaması yapılmıştır.

Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğünün 2001 yılı asfalt yapım programına, Nazımiye-Dallıbahçe (3 kilometre), Nazımiye-Dereova (3 kilometre), Tunceli-Pülümür ayrımı-Balpayam (2 kilometre), Pertek-Hozat ayrımı-Dere (5 kilometre), Pertek-Çemişgezek ayrımı-Çağlarca (5 kilometre) yolları dahil edilmiş; ancak, bugünkü mevcut ödeneklerimize göre, Dallıbahçe (9 kilometre) ve Dereova'nın (10 kilometre) asfaltlanması gerçekleştirilebilecektir.

Arz eder, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Bakanın yaptığı açıklamayla ilgili kısa bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN - Eksik veya yanlış bilgi mi verdi efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) - 60 ıncı maddeye göre, yerimden, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Yani bir eksiklik var mı; şahsınıza?..

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ben konuşayım da, eksik mi fazla mı onu söyleyeceğim zaten.

BAŞKAN - Ben bilmediğim bir konuda size nasıl söz vereceğim?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, işte, diyorum ki 60 ıncı maddeye göre...

BAŞKAN - Yok efendim öyle bir şey.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl yok?!.. İstediğine söz veriyorsun, nasıl yok?! Nasıl öyle bir şey yok efendim; İçtüzük...

BAŞKAN - Size söz vermiyorum dedim Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - 60 ıncı maddeyi okusana.

BAŞKAN - Siz de okuyun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen nasıl bu Meclisi yönetiyorsun!

BAŞKAN - Siz de okuyun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - İşte, oku, orada!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öğrendiğimize göre, şu anda, Trafik Hastanesinde yangın çıkmış; ama, ciddî bir durum yok. Yine de, orada çalışan personele ve başhekime geçmiş olsun dileklerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına iletiyorum.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize suna-cağım :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Gürcistan - Türkiye Parlamentolararası Dostluk Gurubu Başkanının beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/780)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 22 Şubat 2001 tarih ve 74 sayılı kararı ile Gürcistan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rostom Dolidze ve beraberindeki Parlamento Heyetinin 27-30 Mart 2001 tarihleri arasında ülkemizi ziyareti kararlaştırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir gensoru önergesi vardır. Önerge, daha önce bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, ekonomiyi IMF’nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, Kasım 2000'de yaşanan finansal krizin 2001 yılının ilk günlerinden itibaren reel sektöre de sirayet ederek giderek derinleşmesi sonucunda, 19 Şubat 2001 gününden itibaren, cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik çöküşüne ve krizine sürüklenmiştir.

21 Şubat 2001 tarihinde yaşanan kara Çarşamba, hükümetin 2000 yılı başından beri tüm eleştiri ve ikazlara rağmen sürdürmekte ısrar ettiği hatalı kur çıpasına dayalı programın da çöküşünü getirmiştir.

İktidar, panik ve şaşkınlık içinde, fiilî bir devalüasyon anlamına gelen dalgalı kur uygulamasına geçerek, hem döviz hem TL piyasalarını tam bir açmaza sokmuş; TL, üç gün içinde yüzde 40'a yakın fiilî devalüasyona uğramıştır.

20 günden beri dövizin fiyatı ve yönü hâlâ belirlenememiştir. Faizler, gecelik yüzde 7 500'lere yükselmiş; borsa, tarihî bir çöküş yaşamış; hükümete ve programa inanarak, risk alan -yatırım yapan- borçlanan ve pozisyon alan iç ve dış iş dünyası ve yatırımcılar ağır bir zarara ve şoka uğramışlardır. Türkiye'nin kredi ratingleri, Standart and Poor's, Fitch, Moody's, vb. uluslararası kredi  değerlendirme kuruluşları tarafından     down grade edilmiş; yani, notu düşürülmüştür.

Bu arada, 11 bankanın TMSF'na devrinin ardından, kriz, finans kurumlarına sıçramış, İhlas Finansın ardından yeni iki banka daha batma noktasına gelerek (Ulusalbank, İktisat Bankası) TMSF'na devredilmek zorunda kalmıştır. Batma noktasına gelerek devletleştirilen banka sayısı, böylece 13'e yükselmiştir.

Batan bankaların off-shore hesaplarına dahi  yüzde 100 garanti vermeye çalışan hükümet, onbinlerce finans kurumu mudilerini kaderleriyle baş başa bırakarak, tasarruf sahipleri arasında tam bir çifte standart uygulamıştır.

Borsada hisseleri işlem görmekte olan 315 şirketin 23 tanesinin tahtası kapatılmış; onbinlerce hisse senedi sahibi, çaresizlik içinde, hakkını ve hesabını arayamaz bir konuma getirilmişlerdir.

Başbakan, gizli kalması gereken MGK'da -herkesin esef ve ibretle izlediği- devletin zirvesindeki kavgayı kamuoyuna taşıyarak, krizin tetiklenmesine ve paniğin artarak, Türkiye'nin itibarının zarar görmesine sebebiyet vermiştir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından yüzde 40 fiilî devalüasyon anlamına gelen dalgalı kur açıklamasının yapıldığı ana kadar, aynı gün içinde 3 milyar dolar döviz satışı yapılmış, bir anlamda sabaha ucuz satılan bu dövizler, akşam yapılan devalüasyonla Merkez Bankasını zarara sokmuş, alanlara ise yüzde 40 bir haksız kazanç sağlamıştır. Bu dövizlerin kara çarşamba günü, kime, hangi kurdan ve ne kadar satıldığı, iktidar tarafından, kamuoyuna, yapılan çağrımıza rağmen açıklanmamıştır.

Halkbankın esnafa, Ziraat Bankasının çiftçiye kullandırması gereken krediler durdurulmuş, temerrüt faizleri yüzde 400 gibi, esnafın ve çiftçinin ödemesi imkânsız olan bir miktara yükselmiştir. Âdeta tefeci faizlerinin dahi üzerinde deklare edilmiştir.

Sanayici, esnaf, tüccar, çiftçi, KOBİ, işadamı, ihracatçı, ithalatçı üretememekte, satamamakta, rekabet edememekte ve tahsilat yapamamaktadır.

Binlerce işyeri kapanmış, onbinlerce işçimiz açlığa mahkûm edilmiştir.

Hazinenin 21 martta yapacağı 3 katrilyon TL' ye yakın iç borçlanması ve 31 mart itibariyle sanayici, esnaf, tüccar ve iş dünyasının bankalara dönem faizlerini ödeyecek olmaları, bayram nedeniyle ertelenmeye çalışılan krizin ağır etkilerinin, hem reel sektör hem de finans sektörüne âdeta tsunami dalgaları gibi tahribat ve sıkıntı yaratmasından ciddî bir şekilde kaygı duymaktayız.

Kredi kartlarına aylık yüzde 20-30 gibi faiz tahakkuk ettiren bankacılık sistemi, açık pozisyonları nedeniyle tam bir erime sürecine sokulmuştur.

Hükümet ve ekonomi yönetimi, Türkiye'yi hak etmediği, çok ağır ve ciddî sonuçları olan bir büyük ekonomik çöküşe götürmüştür. Art arda yapılan zamlarla, yıllık enflasyon hedefi mart ayında aşılmış olacaktır.

Hükümet, kendi atadığı memurlarını, bürokratlarını istifa ettirmekle siyasî sorumluluktan kaçamaz.

Ekonomik çöküşe yol açan, IMF'nin hatalı reçetelerine teslim olan, ülkenin hakkını arayamayan, ekonomiyi kötü yöneten Başbakan Bülent Ecevit hakkında, Anayasanın 99, İçtüzüğün 106 ncı maddeleri gereğince bir gensoru açılmasını Grubumuz adına arz ve teklif ederiz.

 

Nevzat Ercan

Ali Rıza Gönül

Turhan Güven

 

Sakarya

Aydın

İçel

DYP Grup Başkanvekili    DYP Grup Başkanvekili DYP Grup Başkanvekili

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulu önerisiyle biraz sonra oylarınıza sunu-lacaktır.

Bir Meclis soruşturması önergesi vardır. Önerge bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Meclis soruşturması önergesini okutuyorum :

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, bankalar yeminli murakıp raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu uygulamadığı ve bankayı yabancı bir şirketin denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak spekülasyonlara göz yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep Önal hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği üzere 57 nci hükümette Hazine ve Merkez Bankasından sorumlu Sayın Bakan Recep Önal'dır. Sayın Bakan görevine başladığından bugüne kadar yaptığı uygulamalarla görevini ihmal ve kötüye kullanarak devleti zarara soktuğu kamuda yaygın kanaattir.

Sayın Bakanın özellikle:

-Bankalar Yeminli Murakıp Raporlarını zamanında işleme koymayarak beklettiği, böylece özel bankaların içinin boşaltılmasına zemin hazırladığı,

-Kamu bankalarını denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna yazı yazarak Kamu Bankalarında görev yapan bürokratlar hakkında Yargıya gitmeyi durdurduğu,

-Cumhuriyet tarihinde ilk defa IMF'nin talimatı ile yabancı bir şirkete Merkez Bankasının gizlice denetlenmesine göz yumduğu,

-Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunda görevi ihmal ettiği için TCK'nun 230 uncu maddesine göre cezalandırılması talep edilen Merkez Bankası Başkanını görevde tuttuğu,

-Son iki krizde Hazine ve Merkez Bankasının piyasada para hareketlerinde pasif kalarak spekülatif hareketlere göz yumduğu anlaşılmıştır.

Bu sebeplerden dolayı, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal hakkında TCK'nun 230 - 240 ıncı maddelerine göre görevi ihmal ettiği ve kötüye kullandığı gerekçesiyle Anayasanın 100 üncü, TBMM İçtüzüğünün 107 nci maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ederiz.

1. Veysel Candan

(Konya)

2. Eyyüp Sanay

(Ankara)

3. Musa Demirci

(Sıvas)

4. Turhan Alçelik

(Giresun)

5. Mustafa Geçer

(Hatay)

6. İrfan Gündüz

(İstanbul)

7. Mehmet Çiçek

(Yozgat)

8. Rıza Ulucak

(Ankara)

9. Nurettin Aktaş

(Gaziantep)

10. Azmi Ateş

(İstanbul)

11. Ali Coşkun

(İstanbul)

12. İsmail Kahraman

(İstanbul)

13. Hüseyin Kansu

(İstanbul)

14. Ali Sezal

(Kahramanmaraş)

15. Cemil Çiçek

(Ankara)

16. Nezir Aydın

(Sakarya)

17. Yakup Budak

(Adana)

18. Mehmet Batuk

(Kocaeli)

19. Eyüp Fatsa

(Ordu)

20. İlyas Arslan

(Yozgat)

21. Şükrü Ünal

(Osmaniye)

22. Mahfuz Güler

(Bingöl)

23. Fethullah Erbaş

(Van)

24. M. Ergün Dağcıoğlu

(Tokat)

25. Yaşar Canbay

(Malatya)

26. Tevhit Karakaya

(Erzincan)

27. Akif Gülle

(Amasya)

28. Mehmet Ali Şahin

(İstanbul)

29. Yahya Akman

(Şanlıurfa)

30. Sacit Günbey

(Diyarbakır)

31. Osman Aslan

(Diyarbakır)

32. Maliki Ejder Arvas

(Van)

33. Ali Oğuz

(İstanbul)

34. Mehmet Zeki Okudan

(Antalya)

35. İsmail Özgün

(Balıkesir)

36. Bekir Sobacı

(Tokat)

37. M. Zeki Çelik

(Ankara)

38. Sabahattin Yıldız

(Muş)

39. Ali Gören

(Adana)

40. Avni Doğan

(Kahramanmaraş)

41. Abdülkadir Aksu

(İstanbul)

42. Ahmet Demircan

(Samsun)

43. Fahrettin Kukaracı

(Erzurum)

44. Şeref Malkoç

(Trabzon)

45. Ömer Vehbi Hatipoğlu

(Diyarbakır)

46. Hüsamettin Korkutata

(Bingöl)

47. Ahmet Cemil Tunç

(Elazığ)

48. Latif Öztek

(Elazığ)

49. Özkan Öksüz

(Konya)

50. Mukadder Başeğmez

(İstanbul)

51. Ahmet Sünnetçioğlu

(Bursa)

52. Mustafa Niyazi Yanmaz

(Şanlıurfa)

53. Faruk Çelik

(Bursa)

54. Mustafa Baş

(İstanbul)

55. Ramazan Toprak

(Aksaray)

56. Mehmet Bekâroğlu

(Rize)

57. Lütfü Esengün

(Erzurum)

58. Teoman Rıza Güneri

(Konya)

Gerekçe :

Bilindiği üzere 57 nci hükümet, IMF ile stand-by anlaşması yapmış, buna bağlı olarak da Parlamentoda birtakım kanunlar çıkarmış ve hazırladığı bütçeye de bu program doğrultusunda rakamlar koymuştur. Bu programın uygulama sürecinde de iki defa krizle karşılaşılmış ve programdan tamamen vazgeçilerek yeni bir programa geçilmiştir. Bu değişiklik nedeniyle Hazinenin ve Merkez Bankasının ciddî zararları söz konusudur. Bu programın uygulanmasından, 57 nci hükümet ve onun ekonomi bakanı, Hazine ve Merkez Bankasının da bağlı bulunduğu Sayın Recep Önal sorumludur.

Sayın Bakan Recep Önal görevine başladığından bugüne kadar yaptığı açıklamalarla, tutum ve davranışlarıyla, verdiği talimatlarla, bu krizin en önde gelen sorumlularından biridir. Özetlemek gerekirse:

Sayın Bakan, Bankalar Yeminli Murakıp raporlarını zamanında işleme koymayarak beklettiği, böylece, özel bankaların içinin boşaltılmasına zemin hazırlandığı, en son Egebank ve Etibank örneğinde olduğu gibi binlerce mevduat sahibini sıkıntıya soktuğu ve bu yüzden banka mevduatlarında devlet garantisi olduğu için başında bulunduğu Hazine ve Merkez Bankasının zarara uğramasına sebep olmuştur.

Bugünkü büyük krizin temel nedenlerinden biri bankalara zamanında müdahale edilmeyerek, bütün banka borçlarını devletin üstlenmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.

Ayrıca, kamu bankalarının görev zararının 20-30 milyar dolar olduğu bilinmektedir. Böyle olmasına rağmen, Sayın Bakan kamu bankalarını denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna yazı yazarak kamu bankalarında görev yapan bürokratların yargıya gitmesini durdurmuştur. Bunun sonucunda kamu bankalarında usulsüz ve batık kredi verilmesine devam edilmiş ve son üç yılda kamu bankalarının batık kredileri artmıştır. Âdeta usulsüzlük yapanın yaptığı yanına kâr kalmıştır. Bu kötü gelişmelere sebep, Sayın Bakanın, talimatıyla, kamu banka yöneticilerinin yargıya gönderilmemesidir. Onun içindir ki, bugün geldiğimiz noktada kamu banka açıkları, krize sebep olan en önemli etkendir. Bunun sorumlusu da Sayın Bakandır.

Ayrıca cumhuriyet tarihinde ilk defa IMF'nin talimatıyla yabancı bir şirkete para ödenerek Merkez Bankası gizlice denetlenmiştir. Sayın Bakan buna tepkisiz kalarak göz yumduğu bilinmektedir. Bu olay Merkez Bankasının verilerinin doğru olmadığı kanaatini Türkiye'de ve dünyada yaygınlaştırmıştır. Bu da fevkalade zararlı bir gelişmedir.

Ayrıca, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda görevi ihmal ettiği için TCK'nun 230 uncu maddesine göre cezalandırılması talep edilen Merkez Bankası Başkanı Sayın Gazi Erçel'i görevde tutmuştur. Hakkında suç duyurusu bulunan bir kişiyi Merkez Bankasının başında tutmasını anlamak mümkün değildir.

Ayrıca, son iki krizde de Hazine ve Merkez Bankasının, piyasadaki para hareketlerinde pasif kalarak spekülatif hareketlere göz yummuş ve Merkez Bankasınca sabah yüklü miktarda ucuz döviz satışından sonra, aynı gün, döviz kuru serbest bırakılarak idare zarara uğratılmış, bunun sonucunda birilerine de ciddî manada rant sağlanmıştır. Bu arada kamu ve özel bankalar arası koordinasyonu sağlayamayan Bakanlık konuya seyirci kalmış, krizin boyutlarının yükselmesine ve faizlerin artmasına sebep olmuştur. Bu durumda borçlu olan kamu bankaları daha fazla ödeme yapma durumunda kalmıştır.

Bu sebeplerden dolayı, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal hakkında Meclis soruşturması açılmalıdır.

BAŞKAN - Önerge bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutup, sonra oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gensoru önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve Anayasının 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde yapılmasına, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No : 65                                                            19.3.2001

19.3.2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında verilen (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde yapılmasının, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

Yasin Hatiboğlu

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

FP Grup Başkanvekili

 

Beyhan Aslan

 

Ali Rıza Gönül

 

ANAP Grup Başkanvekili

 

DYP Grup Başkanvekili

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Tabiî, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetle ilgili olarak ve-rilen gensoru önergesinin görüşülmesi konusunda Danışma Kurulunun aldığı öneri lehine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bizim, burada söz alma isteğimiz, belli çevrelerde çok büyük acı yaratıyor; özellikle Meclis Başkanlık makamında oturan bazı başkanvekilleri...

BAŞKAN - Siz konuşmanıza dikkat edin Sayın Genç!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bir dakika canım! Ben senin emrinde değilim ki... Burada konuşurken düşüncelerimi söyleyeceğim...

BAŞKAN - Hitap tarzınızı beğenmiyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin beğenip beğenmemeniz mühim değil ki!

BAŞKAN - Siz, hitabınızda, bir Meclis Başkanına hakaret edecek boyutlarda hitap yapamazsınız!

KAMER GENÇ (Devamla) - Lütfen... Siz, bana sözümü verin de...

BAŞKAN - Siz, konuşmanızı düzeltiyor musunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) - Düzeltiyorum.

BAŞKAN - Konuşma adabınızı düzeltiniz; düzgün konuşun!..

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, şimdi, o kürsü, kin kürsüsü değildir, garaz kürsüsü değildir; orada oturan kişilerin bir olgunluk içinde olması lazım. Siz, eğer, tenkit kabul etmiyorsanız, bu kürsüde oturmayın!

BAŞKAN - Siz de konuşmanıza dikkat edin diyorum ben de.

KAMER GENÇ (Devamla) - İşte, bu hareketiniz, benim dediğimi doğruluyor. Burada, daha konuşmadan sözümü kesiyorsunuz; böyle bir usul yok!

BAŞKAN - Konuşmanızı, o zaman...

KAMER GENÇ (Devamla) - Geçmişte bir hata yaptınız, bir arkadaşımızın şehit olmasına sebebiyet verdiniz. Lütfen, yapmayın bunu!

BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç, konuşmanızın manasını bilmiyorsanız, konuşma hakkınızdan kendinizi alıkoyun!

KAMER GENÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu önergede hükümet...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan, mikrofonunuz kesik, sesiniz duyulmadı.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben anlamıyorum ki... Nasıl Meclis yönetiyorsunuz ben de anlamıyorum!.. Şimdi sesim geliyor mu? ("Geliyor, geliyor" sesleri)

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sizin değil, Başkanın...

KAMER GENÇ (Devamla) - Sesim geliyorsa, bari konuşayım; sesimizi de kısarsınız siz!

Şimdi, efendim, bu gensoru önergesiyle ekonomiyi çöküntüye getiren, bir gün dahi o hükümet koltuğunda oturmaması gereken bir hükümet hakkında gensoru verilmiştir; ancak, bunun arkasından tedbirler alınmıştır. Ne tedbir alındığını da daha göreceğiz.

Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında bir olay oluyor. O olay halktan saklanıyor kasten, 3 saat ve 3 saat saklandıktan sonra, birilerine tüyo veriliyor ve bu tüyo üzerine, belirli kişiler, Merkez Bankasında üç saat içinde 3,5 milyar dolar yandaşlarına götürüyorlar. Ondan sonra da, ertesi gün dalgalı kura gidiliyor; dalgalı kurdan da, bir anda, yüzde 35 -bu 3,5 milyar civarında döviz- kendi yandaşlarına aksettiren kişiler kazanıyor; 1,6 milyar dolar...

Şimdi, hükümetin, bu hükümetin her hareketi, 1 dakika o kürsüde, o makamda oturmasına elvermiyor. Ülke gitmiş... Bakın, bir seneden beri sabit kur uyguluyoruz. Bunu biliyor musunuz sayın milletvekilleri; bir senede, yabancı bankalar, Türkiye'deki bazı yandaşları kanalıyla 15,2 milyar dolar Türkiye'ye getiriyor, Merkez Bankasına satıyor, Türk Lirasına çeviriyor; ondan sonra, getiri-yor, devlet tahvilini alıyor yüzde 70, yüzde 80 faizle. Ondan sonra, tabiî, kendisine sabit kur garantisi verildikten sonra -bunların hükümet içinde tüyocu yandaşları var- o paralarını tekrar bozduruyorlar, getiriyorlar. Bir senede, devletin, sırf, yabancı bankalara verdiği net faiz 9 milyar dolar civarındadır. Türkiye bütçesini hesaba kattığınız zaman, görüyorsunuz ki, Türkiye'de, hep bu kaynaklar dışarıya gide gide gide Türkiye mahvolmuş, kaynak kalmamış. Ondan sonra, hep Türkiye'yi yöneten insanlar...

Bir çocuk getirseniz; deseniz ki ilkokul çocuğuna, ya şu Türkiye'yi, hakikaten, böyle bir sistemle yönet deseniz, çocuğun vicdanı kabul etmez bunu; çünkü, hepimiz, bu milletin insanlarıyız. Evvela, Türk Halkı olarak, kendi memleketimizin menfaatını biz düşünürüz değerli milletvekilleri. Bizi, ne Amerika kurtarır ne Avrupa kurtarır ne başkaları kurtarır; ama, öyle yapmışız ki, Türk Halkının, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatını, getiriyoruz yabancılara veriyoruz.

Şimdi, yeniden, yarına bir borçlanma yapılacak. Duyduğumuza göre 98 gün veya 88 gün vadeli bono çıkarılacak, bunun üç aylık faizi de herhalde yüzde 35. Ne yapacak yine; yabancı firmalar getirecek, doları bozduracak, bu bonoyu alacak... Yine kaynak Türkiye'den gidiyor. En basit bir akıl, izan, şuur ve mantık taşıyan insanlar, bunun, Türkiye Cumhuriyeti Devletini fakirleştirdiğini ve bunun, Türkiye'ye bir fayda getirmeyeceğini ve ileride, Türkiye'nin, kapitülasyonları da aşan büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağını ve hatta, belirli birtakım güçler... Yani, şurada, iki paralık Ermeniler dahi Türkiye'den toprak istediğine göre, demek ki, bu hükümet, Türkiye'yi bu duruma getirmiştir.

Evvela Irak'a bir operasyon yapıldı. Sayın Başbakan, bir çıktı, neredeyse Türkiye'yi Irak'la savaşa... Amerika Birleşik Devletleri'yle savaşa sokacak şekilde, efendim, bizim bilgimiz olmadan Irak'a müdahale edilemez, şöyle edilemez, böyle edilemez dedi. Tabiî, çok yiğitçe konuşmalar... Ama, hemen, bir gün sonra, İncirlik'ten uçaklar kalkmamış dedi. Arkasından İncirlik'ten uçaklar kaldırıldı ve saldırıldı.

Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye, böyle küçük hesaplarla; yani, böyle, önünü görmeyen düşünceler ve zihniyetlerle yönetilemez ki. Peki, o zaman, Amerika nasıl geldi, İncirlik'ten, ertesi gün, uçakları kaldırdı, oraya saldırdı?.. Arkasından da, ben Türkiye'yi destekliyorum deyince, Sayın Başbakanımız bayram yaptı, ne güzel, Amerika bizi destekliyor dedi.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, hepimiz, bu memleketin insanlarıyız, Türkiye Büyük Millet Meclisine halkın oyuyla gelmiş insanlarız. Bu memlekette eğer bir şeyler yapma gücümüz yoksa, en onurlu şey, çekip gitmek, yerimizi başka kişilere bırakmak. Yani, Türkiye'de, hiç kimse yeri doldurulamayacak bir insan değildir.

Bakın, yine, bankalara el koyuyoruz değil mi? İşte, geçen gün, İktisat Bankası... Ne yapmış; yıllığı yüzde 7 500'le günlük borç para toplamış. Borç para toplamış mı; toplamış. Yüzde 7 500'le... Nasıl toplamış, kimlere?.. Şimdi, bu bankanın sahibi ANAP'ın yakın kişisi. Ben, şimdi soruyorum, gitsin ANAP'lı desin ki, bu yüzde 7 500 faizle... Kendisiyle mukavele yapılanların hiçbirisi ANAP'lı değildir diyemez ki, diyemez ki ve bu paraları, banka patronu alıyor, ondan sonra yüzde 7 500'le tutuyor birilerine şey veriyor; ondan sonra geliyor diyor "yahu, benim bu bankamı alın..."

Değerli milletvekilleri, bakın, inanınız ki, aklı yerinde olan, namusu yerinde olan, şerefi yerinde olan insanlar, böyle bir şeyle karşılaştığı zaman çıldırır yahu, çıldırır! Yani, böyle bir kötü memleket yönetimi olur mu efendim?.. Şimdi, o kadar bankalara el konuluyor. Hesaplarını yapın bakalım, niye el konuluyor. Bakın, Demirbanka nasıl el konuldu... Söylenildiğine göre, Merkez Bankası ile Hazine Müsteşarı gidiyor diyor ki banka patronuna "yahu, devlet zor durumda, biraz devlet tahvili al." Bu kişi gidiyor, 6,5-7 milyar dolarlık devlet tahvili alıyor. Ondan sonra, bazı birtakım güç odakları, bunun likidite zorluğuna düşeceğini görünce, gidiyorlar, hemen sağı solu tahrik ediyorlar, hemen gidiyorlar, insanın bankasına el koyuyorlar.

Şimdi, bununla, kimler ne yapmak istiyor? Bu memlekette kim ne yapmak istiyor değerli milletvekilleri? Bunun sorumlusu biziz, biz milletvekilleriyiz, Parlamentodur. Şimdi, Avrupa Birliğine verilen ulusal program, evvela, gelip burada müzakere edilmeliydi; ondan sonra açıklanmalıydı. Bunlar önemli meseleler. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi -tabiî, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilgili bir çalışma olduğu için söylüyorum- ülkenin temel konularında, ülkenin geleceğini yönlendiren temel unsurları karara bağlamakta söz sahibi değilse, hangi konularda söz sahibidir?.. Biz, şimdi buraya çıkıp da bir şey söyleyemiyoruz. İşte, bir tüzük değişikliğiyle milletvekilinin sesini kıstınız; ancak, böyle, ufak tefek vesilelerle çıkıp bir şeyler söylüyoruz, ondan sonra da, Başkanlık makamındaki arkadaşlar, iktidar partisindeki birtakım milletvekilleri kızıyor.

Biraz önce, Sayın Bayındırlık Bakanı, burada Tunceli'de yapılan yollarla ilgili bilgi verdi; kendisine teşekkür ederim; ama, kendisinden bir şey rica ediyorum, burada, 2000 yılında yapacağına söz verdiği taahhütlerinde kalsın. Bir tek bunu söyleyecektim, Sayın Başkan bize söz vermedi.

Yani, değerli milletvekilleri, şurada, bakıyoruz, başka Başkanvekilleri Meclisi yönettiği zaman, mesela, bir ille ilgili bir konu dile geldiği zaman, o ilin milletvekillerine, centilmenlik gereği birer cümle söyleme hakkı veriyor. Böyle bir keyfîlik olmaz ki. Meclis Başkanlarının, Meclisi yönetme konusunda aralarında bir benzerlik, bir istikrar olması lazım.

Değerli milletvekilleri, ülke, çok ciddî sıkıntılarla karşı karşıyadır. İnanmanızı istiyorum, ülkemiz, geleceği karanlıklara sürüklenen, âdeta gelecekte fakir fukaranın, dargelirlinin, ortagelirlinin yaşayamayacağı bir ülke haline getirilmektedir. Meclisimizin, bunlara, bugünden el koyması lazım.

Bakın, şimdi, bir yandan bankaların içi boşaltılırken, bir yandan bankalara el koyarken, orada, birtakım kişiler banka patronlarına haber verip, tüyo verip de o bankaların içi çuvallara doldurulurken, bir yandan dalgalı kura geçerken, birileri kendi yandaşlarıyla Merkez Bankasından 3,5 milyar dolar hortumlarken, biz, hangi halka gideceğiz de, halka ne diyeceğiz?.. Ey halk, sen bize destek ver, der miyiz?!

Evvela, bizim görevimiz, bu hortumlamayı, bu suiistimali yapan hükümetten hesap sormak. O günkü bakanlar gelsinler, desinler ki "benim hiçbir yandaşım, o gün, kriz günü, Merkez Bankasından 1 kuruş almadı." Biz bunu ispatlarsak, onun da çekilmesi lazım, hatta, yargılanması lazım, hatta, darağacına gitmesi lazım! Bunlar çok önemli şeyler!

Yani, insanlar, bu memleketi kurtarmak için en kıymetli varlıkları olan yaşama haklarını verdiler. Çanakkale'de kimler gitti şehit oldu; işte, bu Meclisi kuranlar, bu Meclisin ecdadı canlarını verdi.

Bunlar, memleketi felakete götürürken bile rant peşinde koşuyorlar. Böyle bir zihniyetle ülke yönetilir mi sayın milletvekilleri?!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Başka söz isteği?.. Yok.

Öneriyi tekrar okutup, oylarına sunacağım :

19.3.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında verilen (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasının, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerileri vardır; önce okutup, sonra oylarınıza sunacağım :

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 19 Mart 2001 Pazartesi günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

Beyhan Aslan

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

ANAP Grup Başkanvekili

Öneri :

Genel Kurulun, 20.3.2001 Salı günü 15.00-20.00, 21.3.2001 Çarşamba ve 22.3.2001 Perşembe günleri de 14.00-20.00 saatleri arasında çalışması; 20.3.2001 Salı günü, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; 21.3.2001 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneri hakkında söz isteyen?..

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Arınç. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, müşterek bir Danışma Kurulu önerisi oylandı ve gensorunun görüşülme günü belli edildi. Şimdi de, iktidar ortağı partilerin bir grup önerisi var. Bu öneriyle, yine, çalışma saatleri, bu haftaya münhasır olmak üzere, 14.00 ile 20.00 arasında kabul ediliyor, denetim konusu -bugün dahil olmak üzere- yok ve sözlü sorular görüşülmeyecek.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda, Danışma Kurulunda, arkadaşlarımız meseleyi tartıştılar, ben de bilgi sahibiyim; sadece birkaç konuyu Genel Kurula arz etmek ve bu önerinin aleyhinde düşüncelerimizi ifade etmek üzere söz aldım.

Geçtiğimiz hafta, kurban bayramını takiben toplanmıştık. 12 Martta bir Danışma Kurulu öne-risi geldi, toplantıya katıldık. Bizim, hükümet hakkında vermiş olduğumuz gensorunun ne gün konuşulacağı tartışıldı. Ayın 12'si pazartesi günüydü, uzunca bir tatilin arkasından gelmiştik, önemli bir konunun görüşülmesi gerekiyordu. Henüz, milletvekili arkadaşlarımızın bile tamamının olmadığını, hatta 25 civarında arkadaşımızın da bir vazifeyi ifa etmek üzere yurt dışında bulunduğunu ifade edip, salı değil çarşamba günü gensoru görüşülebilir mi demiştik. Doğru Yol Partisi de bu düşüncemizi destekledi; ama, ne hikmetse, iktidar ortağı partiler, hemen yarın, hatta Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev'in konuşması da olmasına, gündem de yoğun olmasına rağmen, salı günü gensorunun görüşülmesi üzerinde ısrar ettiler. Onların gerekçeleri vardı; şimdi görüyorum ki, bugün getirilen öneriyle o günkü gerekçeleri birbiriyle büyük bir çelişki arz etmektedir.

Meclisin çalışmalarının verimli olması, şüphesiz belli prensiplerin uygulanmasına bağlıdır. Bir defa, şunu kabul etmek lazım: Meclisin sürekli çalışması, yüzlerce kanun getirmesi, yüzlercesini değiştirmek istemesi, evet, önemlidir; ama, bundan daha önemli bir şey var, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlaka Türkiye'nin sorunlarını çözmesini -özellikle hükümete atfen söylüyorum- önümüze getirdikleri bu çalışma programıyla, şu kadar kanun çıkardık diye övünecekleri yerde, şu sorunu çözdük diye bir şeyi göstermelerini beklerdik.

14.00-20.00 saatleri arası çalışıyoruz, bazen 24.00'e kadar çalışıyoruz, bazen sabaha bile sarktı çalışmalarımız. Herhalde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, zaman açısından, bugüne kadar hiç böylesine, geceli gündüzlü çalışmamıştır; ama, iki seneye yaklaştı hükümetin ömrü, dolduracak neredeyse, hiçbir sorunu çözmediğini acıyla görüyoruz, bugün içinde yaşadığımız şartlar bakımından görüyoruz. İşte, ekonomik kriz ve onun doğurduğu sonuçlar, işte, sosyal birtakım problemler ve maalesef, en sonunda, Türkiye'ye dışarıdan bir vatandaşımızın getirilip, hükümetin dördüncü ortağı gibi, olağanüstü yetkilerle "gel, bizi bu krizden çıkar" diye birtakım yalvarmalar, yakarmalar...

Değerli arkadaşlarım, sorunları çözmek, meseleleri anlamakla, onun çözümünü bulmakla, bu çözümü Meclis zemininde bir uzlaşma platformuna oturtmakla mümkün. Eğer "bizim uzlaşmaya ihtiyacımız yok, biz, böyle, sayımıza bakarız, istediğimizi, istediğimiz zaman getiririz" derseniz, bu, yenmez bir tat olur, bunun zevki de olmaz, tadı da olmaz, verimi de olmaz.

Şimdi, bakınız, geçen hafta "salı günü denetim günüdür, niye, bu gensoruyu bugün görüşmek gerekir" dendiğinde bunu söylediler. Halbuki, bugün de bir denetim günü; ama, Doğru Yol Partisinin verdiği gensoruyu bugün görüşmüyoruz. Kaldı ki, bu hafta denetim de kaldırılıyor, yasamaya dönüşüyor ve aynı zamanda sözlü sorular da kaldırılıyor. Değerli arkadaşlarım, tutarsızlık var burada.

İkinci olarak şunu söylemek istiyorum: Bir defa, önem sırası, güncellik ve ivediliğin burada belli bir prensibi yok. Şimdi, yarım kaldığı için, yine, bireysel emeklilikten başlayacağız zannediyorum. Halbuki, geçtiğimiz haftalarda buna başlanıldı, üç defa da oturulmadı ve hatta, geri çe-kileceği söylenildi. Niçin; çünkü, geçtiğimiz yıl depremin içerisinde yaşayan Türkiye'de, Meclisi geceli gündüzlü çalıştırmak suretiyle sosyal güvenlik reformunu yaptığınızı söylemiştiniz; onbeş ay sonra, bu yaptığınız reformun önemli bazı maddeleri iptal edildi. Bireysel emeklilik de kısmen buna bağlı olduğu için, belki de önümüzdeki ekonomik programda bir başka şekilde yer alacağı için, bireysel emekliliğin devam etmemesi görüşü de, arkadaşlarımızla görüştüğümüzde, ağır basıyordu. Şimdi, dostlar alışverişte görsün kabilinden, bir tasarıyı bitirmeye mi çalışıyoruz; yoksa, gerçekten bunun dayanakları var, Türkiye için çok acil de onun için mi bu sırada bunu görüşüyoruz?.. Çok acil derseniz, geçtiğimiz onbeş yirmi gün evvelinde, bizim önümüze, Danışma Kurulunda, hükümet ortağı partiler, 27 maddelik paket halinde kanun teklif ve tasarıları getirdiler "bunlar çok acil, 1 Marta kadar bunları çıkarmaya mecburuz" dediler -hatta, çalışma saatlerini 24.00'e kadar düşünmüşlerdi, arkasından, cumartesi pazarları ancak kurtarabildik- ama, onbeş günlük çalışma takvimi içerisinde, bu 27 maddelik paketin içerisinden, biz, burada, sadece 6 tasarı ve teklifi görüşebildik.

Değerli arkadaşlarım, şüphesiz, iktidar ve muhalefetin, yasa yapma konusunda, denetim yapma konusunda ortak bir sorumluluğu var; ama, pratikte ve uygulamada şunu düşüneceksiniz: Bunu önümüze getiren sizsiniz. Biz, bu sıralamada sizinle aynı görüşü paylaşmıyoruz. Mesela, siz, bireysel emeklilik veya sıradakileri -sırada olanları kastederek söylüyorum- görüşelim ve çıkaralım diyorsunuz. Biz de size diyoruz ki "hayır, öncelik bunlarda olmamalı, gelin..." Mesela, Mahallî İdareler Kanunuyla ilgili tasarıyı niye görüşmüyoruz?! Bunu, buraya çıkan her arkadaşımız ısrarla söyledi. Hatta, üzerinde anlaşmamız olmasına rağmen, niçin, Avukatlık Kanunuyla ilgili tasarıyı onbeş günden beri görüşmüyoruz?! Açıkça kabul ettik ve imza verdik. Bir değerli arkadaşımızın kanun teklifi var, şu anda, bütün çiftçilerimiz bu kanun teklifinin yasalaşmasını bekliyor. Sadece, bunun gündemin arka sıralarına alınması yeterli değil. Bakınız, bugünkü basılı gündemin 230 uncu sırasında -kaç yasama yılında sırası gelir bilemem, siz hesaplayınız- eğer, Danışma Kurulu önerisiyle, 230 uncu sıradaki bu kanun teklifini burada görüşemezsek, zannediyorum dört beş yasama dönemi daha geçecek veya kadük olacak. Şu anda, bütün çiftçilerimiz, bu teklifin yasalaşmasını bekliyor. Bu teklif "Küçük Çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borç Faizlerinin Bir Bölümünün Affı, İcra Takip İşlemlerinin Durdurulmasıyla" ilgili bir kanun teklifidir.

Allah, bu teklifi verenden razı olsun; ama, bu teklifi vermek bir şey değil ki! Her arkadaşımız, 15 dakika içerisinde bir kanun teklifi hazırlayıp, ya kendi imzasıyla veya birkaç kişinin imzasıyla verebilir. Benim de böyle tekliflerim var. Reddedileceğini bildiğim için, bazılarından korkarak, İçtüzüğün 37 nci maddesini çalıştırmıyorum; çünkü, muhalefete mensup bir milletvekili, iki kere iki dört eder diye kanun teklifi veriyor, bu üç partimizin değerli temsilcileri "kim vermiş" diye bakıyorlar, ellerini kaldırmıyorlar. Ama, sizden gelen doğrudan gündeme alma tekliflerine, biz, burada el kaldırıyoruz; en azından -gündemin arka sıralarında olsa bile- gündeme girsin diye.

230 uncu sırada böyle bir teklif var, çiftçiler bunun yasalaşmasını bekliyorlar; "perişan olduk, mademki vergi borçlarına bir taksitlendirme getirdiniz -onun da süresi birkaç gün evvel bitti- çiftçileri niye unutuyorsunuz; SSK ve Bağ-Kur primleri için niye böyle bir düzenleme yapmıyorsunuz" diyorlar. Bizim tekliflerimiz var, bunlar dikkate alınmıyor. O zaman sorumluluk sizde, samimî olarak ifade ediyorum, siz getirin, biz de evet diyelim, çiftçilerimizi bu sıkıntıdan bir an evvel kurtaralım. Ama, iktidar grupları, hiçbir Danışma Kurulu önerisinde, bu konuları konuşacağını söylemiyor ve maalesef, bizim üzerinde uzlaşamayacağımız, "evet" diyemeyeceğimiz birtakım şeyleri getiriyor.

Buna karşılık "siz de içeride bulunun, ikide bir yoklama istemeyin, Meclisi tatile sokmayın" diyebilirsiniz. Teklifin sahibi sizsiniz, 350 arkadaşımızın 180'i burada olsa, bu Meclisi, hiç ara vermeden saat 20.00'ye kadar çalıştırma imkânınız var. Biz de muhalefet olarak, elimizdeki çok küçük imkânları zaman zaman kullanıyoruz. Belki sinirleniyorsunuz; ama, kendinize bakın lütfen, kabahat bizde değil. O yüzden, saat 20.00'ye kadar çalışacaksak, buna önce kendinizin karar vermesi lazım; bu birincisi. Öncelikler konusunda, bir defa daha bunu gözden geçirmeniz lazım;  bu ikincisi. Yoksa, böyle, her gün karşımıza yeni yeni gelişigüzel hazırlanmış birtakım önerilerle gelirseniz, bu, Meclisin saygınlığına da büyük bir darbe vurur, arkadaşlarımız arasında bir rahatsızlık da meydana getirir, Meclis kaliteli ve verimli çalışamaz.

Saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Arınç.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gönül. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar partileri gruplarınca verilmiş olan, çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine dair bu önerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına düşüncelerimizi siz Muhterem Heyetinize arz edeceğim.

Sayın Başkanım, bir süre evvel de bu kürsüden ifade etmiştim, yine, şimdi bunun altını çizerek tekrarda fayda görüyorum; çünkü "siz, Başkan olarak Yüce Meclisi yönetirken gereksiz tartışmalara yer veriyorsunuz" demiştim, bunu yine tekrar ediyorum. Yani, hiç yeri yokken, gerek yokken, burada sinirlerin gerilmesine sebep olmanız, bence fevkalade yanlıştır. Sizin, daha hoşgörülü olmanız, daha kucaklayıcı olmanız gerekir diye düşünüyoruz. Siz, tabiî ki, Yüce Meclisi yönetirken düstur olarak elinizdeki İçtüzük hükümlerine göre hareket edeceksiniz.

Bakınız, İçtüzüğün 60 ıncı maddesinin dördüncü fıkrasında ne deniyor: "Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye Başkan, yerinden konuşma izni verebilir." Doğru, sizin takdirinizdedir, vermeyebilirsiniz de, verirsiniz veya vermeyebilirsiniz; ama, unutmamanız gereken bir konu şudur ki, bu fıkrayla, İçtüzük, bir değerli milletvekiline pek kısa konuşma yapma hakkını vermiş; yani, böyle bir söz talebinde bulunma hakkını vermiş. İster iktidar milletvekili olsun, ister muhalefet milletvekili olsun, fark etmez; bir milletvekili arkadaşımız, pek kısa bir açıklamada bulunacağını beyan ettiği zaman, siz, oradan, bunu, dinlemek; ama, takdir ölçülerinize göre kabul edip etmemek hakkına sahipsiniz; fakat, bir hakkı yok farz etmek, onu ketmetmek, fevkalade yanlış bir yönetim tarzıdır diye düşünüyorum ve sizin, Meclisimizi yönetirken, daha olumlu, daha sevecen, daha kucaklayıcı, daha hoşgörülü olmanız gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar partileri, bugün, yine, çalışma saatlerini düzenleyen bir öneri getirdiler. Bugün saat 15.00 ile 20.00 saatleri arasında, yarın ve perşembe günleri de 14.00 ile 20.00 saatleri arasında Yüce Meclisin çalışması önerisinde bulundular. Tabiî ki, daha önce de ifade etmiştim; burada, sorun, bence, yetmediği kabul edilen bir zamanı getirmek değil -açıkça ifade etmiştim, yine tekrar ediyorum- sorun, iktidar partileri gruplarının, Meclisin çalışmasını sağlayacak yeterli sayıda arkadaşı burada hazır bulunduramamalarından kaynaklanmaktadır.

Yani, bakınız, geçen haftaları bir düşününüz, siz, çalışma saatlerini 14.00-19.00; 20.00-24.00 diye getirdiniz. Bu itirazımızı, o gün de, aynen bu kürsüden yaptık, "yeter ki, siz, bu Meclisi çalıştırın, çalıştıracak sayıyı da burada hazır edin" dedik; ama, son bir ayı bir düşününüz, Meclisin açılmasında, kaç defa toplantı yetersayısı bulunamadı. Meclis, çalışmalarına saat 17.00'de son verdi. Yani, eğer, iktidar partileri olarak siz, burada yeterli 184 arkadaşınızı hazır ederseniz, bu Meclisi çalıştırırsınız, çalışan bu Meclise de, 15.00 ile 19.00 saatleri arasındaki çalışma zamanı yeter. Sorun, bunda değil. Sorun, işte ifade ettiğim gibi, yeterli arkadaşı burada hazır etmemenizdir.

Bir diğer konu, bugün ve yarın sözlü sorular kaldırılıyor ve bugün, yine, denetim yok farz ediliyor.

Değerli milletvekilleri, önümdeki gündeme bakıyorum, bu gündemde 158 tane genel görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına dair önerge var. 158 tane... Bakıyoruz sözlü sorulara, 599 tane.

Şimdi, inanıyorum ki, hepiniz, Meclisin, yasa yapmak kadar, denetim görevinin de ulvî olduğu, kutsal olduğu ve gerekli olduğu yolunda kanaatlerinizi söyleyeceksiniz. Peki, son aylara bakıyoruz, denetim günü salı; ama, ne sözlü soru cevaplandırılıyor ne genel görüşme ele alınıyor ne de Meclis araştırması önergeleri işleme konuluyor. O zaman, biz, Meclis olarak denetim görevini layıkıyla yaptığımızı söyleyebilir miyiz?! Muhalefet milletvekili veya iktidar milletvekili arkadaşlarımızın, denetimin önemine binaen vermiş oldukları sözlü soruların cevaplandırılmalarını istemeleri hakları değil mi?! Verilmiş olan araştırma önergelerinin görüşülmesini istemek hakkımız değil mi?! Ama, siz, iktidar partileri olarak, açıkça söylüyorum ki, özellikle bu hakkı, milletvekillerinin bu hakkını ellerinden alıyorsunuz, denetim görevini yaptırmıyorsunuz, yürütmeyi denetlettirmiyorsunuz. Bu, bir kusurdur; bu, çok büyük bir yanlıştır.

Değerli milletvekilleri, o nedenle, lütfen, denetim gününü denetim günü olarak kullanmak, diğer günlerde de yasama görevimizin gereğini yerine getirmek, fevkalade önemlidir ve vazgeçilmez görevlerimiz arasındadır.

Şimdi, vatandaşın ve özellikle köylü insanların, kırsal alanda yaşayan insanların sorunlarını, biraz evvel, bir değerli milletvekili arkadaşımız, Sayın Özdemir buradan gündemdışı konuşmayla dile getirdi, Sayın Bakan da cevap verdi. Neydi; gübre meselesiydi. Bu gübre meselesini buraya getirmek, konuşmak, tartışmak, çözüm yollarını bulmak için, Meclisin el ele, gönül birliği içerisinde meselenin üzerinde durması, hem görevi hem hakkı değil midir! Ama, biraz evvel sayın bakanların konuşmalarını dinledim, hepimiz dinledik tabiî ki, ibretle dinledik; meselenin sahibi yok. Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı diyor ki "benim yetkim dahilinde değil." Diğer Değerli Bakan da kalktı, dedi ki "bana verilmiş verilmemiş, o, benim yetkim içinde olup olmamış, bakmam; ben, özelleştirmeden sorumluyum; ben, işte, şunu yaptım, burada bu konuşmayı yaptım..." Aradaki meseleleri, konuları burada dile getirdiler. Peki, bu gübre meselesini kim çözecek?..

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Kemal Derviş!

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Kimin çözmesi lazım?.. Eğer, değerli arkadaşlarım, bir cumhuriyet hükümetinin bakanı "beni ilgilendirmiyor, benim yetkim dahilinde değil" diyorsa, bu meselenin sahibi bir bakan çıkıp da sahiplenmiyorsa, açıkçası, bakanlar da acz içindedir, hükümet de acz içindedir! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Böyle mesele olur mu?! Devlet böyle yönetilir mi?! Ülke sorunlarına böyle yaklaşım gösterilir mi?! Sorunların çözümü için böyle kararsızlık gösterilir mi?!

Değerli arkadaşlarım, bazı arkadaşlarım başını sallıyorlar; onun için zaten ülke bu hale geldi, onun için battı, onun için hırsızlıklar, yolsuzluklar, rüşvet, hortumlamalar, banka batırmalar gündeme geldi!

HASAN AKGÜN (Giresun) - Siz getirdiniz bu hale.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Dört yıldan beri siz varsınız, biz değil. Evvela dört yılın hesabını verin; ondan sonra, dışınızda sorumlu aramaya kalkın. İşin kolaycılığına kaçmaya ne hakkınız var ne de yetkiniz var. Onun için, değerli milletvekilleri, burada, biraz evvelki konuşmalardan, açıkça, hükümetin aczini, siyasî iradesizliği ibretle izledik, ibretle gördük; Allah sonumuzu hayırlı etsin. "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" diyor değerli vatandaşlarımız ve arkasından da "yüzde 92 faizle, ben, Ziraat Bankasının kredilerini ödeyemiyorum" diyor; Manisa'nın bir köyünden bir muhtar, geçen gün, konuşuyordu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gönül, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan; teşekkür ederim.

Dün de, özellikle, tomar tomar elimize fakslar geldi; Çine İlçemizin Akçaova Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı, hayvancılıkla, besicilikle geçinen yüzlerce vatandaş "yüzde 92 faizle ben bu işi yapamam" diyor.

Tabiî, biz bunları hep dile getireceğiz, siz de dinleyeceksiniz. Bu sorunlar ne zaman çözülecek diye biz de sabırla bekliyoruz; ama, biliniz ki, artık, milletin sabrı kalmamıştır; onu da, sizlere duyurmayı buradan bir görev kabul ediyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Gönül.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Bir dakika efendim.

Başka söz isteği?... Yok.

Öneriyi okutup, oylarınıza sunacağım; o arada karar yetersayısını da arayacağım Sayın Uzunkaya.

Öneri : Genel Kurulun 20.3.2001 Salı günü 15.00-20.00, 21.3.2001 Çarşamba ve 22.3.2001 Perşembe günleri de 14.00-20.00 saatleri arasında çalışması, 20.3.2001 Salı günü, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, 21.3.2001 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime saat 17.45'te...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, 5 dakika ara verin.

BAŞKAN - Efendim, 17.45'te...

Sayın milletvekillerinin aslî görevlerini Genel Kurul salonunda hazır bulunmak suretiyle yapmaları gerekir.

17.45'te toplanmak üzere, Birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17 . 33

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.45

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerilerinin oylamasında karar yetersayısının aranılması istenmişti ve karar yetersayısı bulunamamıştı.

V. – ÖNERİLER (Devam)

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHPve ANAP Gruplarının müşterek önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve oylamayı elektronik cihazla ya-pacağım; karar yetersayısını arayacağım.

3 dakikalık süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş, üç adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Ankara Milletvekili Uluç Gürkan’ın, Ankara İline Bağlı Olarak Batıkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/524) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/328)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/524) esas numaralı, Ankara İline Bağlı Olarak Batıkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Yasa Teklifim havale edildiği komisyonda 45 günlük süre geçmiş olmasına rağmen görüşülememiştir. Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için gerekenin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                   Uluç Gürkan

                                            Ankara

BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, buyurun Sayın Gürkan. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

H. ULUÇ GÜRKAN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; fazla vaktinizi almayacağım; çünkü, Batıkent'i sanıyorum hepiniz biliyor, hepiniz tanıyorsunuz. Batıkent, bir mahalle değil, bir semt hiç değil; gerçek bir kent; 370 000 kişi yaşıyor, 80 000'i aşkın konut var, 10 000 dolayında konut inşaatı halen sürüyor, 5 000 işyerine sahip; kuruluşunda ilçe olarak düşünüldüğü için de resmî kurumlar, kamu kurumları ve belediye hizmetleri için fiilen ayrılmış, bütün planları yapılmış, 400 000 metrekarelik alanı var.

Batıkent'in -gerçek bir kent olarak- kuruluşunda aldığı, Türkiye için gurur konusu olan, uluslararası ödülleri de var. Bu nedenle, Batıkent ilçe olmayı hak ediyor. Bunun için, siyasî bir kaygı, siyasî bir kayırma gerekmiyor. İnanıyorum ki, oylarınızla, Batıkent'in hakkının, Batıkentlilerin özleminin teslim edilmesi yolunda ilk adımın bugün burada atılmasına katkıda bulunacaksınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gürkan.

Milletvekili sıfatıyla, Sayın Saffet Arıkan Bedük; buyurun.

Süreniz 5 dakika efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara İlinde Batıkent adı altında bir ilçe kurulmasıyla ilgili Sayın Uluç Gürkan tarafından verilmiş olan ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması talep edilen kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, söz veren Sayın Başkanımıza ve siz değerli milletvekillerimize saygılarımı sunuyorum.

Batıkent'in ilçe olmasıyla ilgili benim de vermiş olduğum bir kanun teklifim var. Gönül isterdi ki, bu kanun teklifleri bütün milletvekillerinin verdiği şekliyle birlikte görüşülsün ve birlikte de burada gündeme alınabilsin; ama, maalesef, İçtüzük gereği bu mümkün olamamıştır.

Değerli milletvekilleri, başkent, sorunlar yumağıdır. Gerçekten, başkent, bir ülkenin aynasıdır; bir ülkenin gelişmişliği, uygarlık düzeyi, modern çağımıza uygunluğu başkente yansımaktadır. Başkent, bir ülkenin geçmişidir, bugünüdür ve yarınlarıdır. Bu çerçeveden bakıldığında, Ankara'nın sorunları, sadece Ankara'da oturanların değil, bütün ülkenin sorunlarıdır ve bütün ülkenin temsilcileri olarak da hepimizin sorunlarıdır. Sorunları birlikte tespit etmek ve çözüm aramak, bizlerin birinci ve öncelikli görevidir.

Tarih boyunca doğu ile batıyı birbirine bağlamış olan Ankara'nın, bu yönü itibariyle ve içinde yaşadığı sorunları çözümlemek bakımından mutlak surette hepimize düşen görevler vardır. Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olmasıyla birlikte, başkent Ankara, ayrı bir anlam ve mana kazanmıştır; "Ankara" denince, uygarlıktan yana, hoşgörüden yana, cumhuriyet ve demokrasiden yana bir kimlik akla gelmektedir. Ankara'nın bu kimliği, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin kimliğiyle özdeştir. İşte, bu nedenle, başkent Ankara büyük bir önem taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, dünyanın bütün büyük başkentlerinde, şehrin imarını teşkil eden eski yapıların yanında, yeni uydu kentler yapılmaktadır ve gökdelenler inşa edilmektedir; bu, Uzakdoğu'da, Avrupa'nın değişik ülkelerinde de vardır; ama, Türkiye'de başkentimiz de, bundan payını almaktadır; uydu kentler gerçekleştirilmektedir; yeni gökdelenler yapılmaktadır; ama, ne yazık ki, buna paralel olarak, maalesef, sorunlar çözümlenememektedir. İşte, başkentte, Batıkent, bu anlamla, ayrı bir mana kazanmaktadır. Başkentin, hem idarî taksimat, idarî yönetim, yönetim anlayışı bakımından sorunları vardır hem de metropoliten il olması yanında, bağlı ilçeleriyle de, ayrıca, hemen hemen Anadolu'nun tüm şehirlerinin sorunlarını bir bütün olarak yaşamaktadır. O halde, yapılması gereken şey ne; Ankara'nın idarî taksimatını, gerçekten yeniden gözden geçirmek lazım.

İşte, bu anlayış içerisinde, Batıkent'in, 1979 yılında, insanların uygun ortamlarda barınma hakkı, bireylerin, toplumların kalkınması ve güvenliği için örnek bir yer olması amacıyla, başkentimiz Ankara'nın Yenimahalle İlçesi sınırları içerisinde 10 milyon metrekarelik bir alan üzerinde kurulması öngörülmüştür; 10 milyon metrekarelik bu alanın yüzde 50'si konut, geri kalan yüzde 50'si konutdışı alan olarak kullanılmıştır. Başlangıçta 50 000 konut düşünülmüştür; ama, sonra, bu artmıştır. Şimdi, elimize geçen bilgileri, özellikle huzurlarınıza getirmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Batıkent'te, merkez olarak, 53 000 konutta -bir konutta asgarî dört kişi kaldığını varsayarsak- 213 000 vatandaş iskân edilmektedir. Yuva Köyü bölgesinde -ki hemen bitişiğindedir- yine 30 515 konut inşa halindedir, burayı da dikkate alırsak 122 500 vatandaşımız da yine burada iskân olacaktır. OSTİM Organize Sanayi Bölgesinde de   5 000 işyeri vardır; burada da, 35 000, gündüz olmak üzere, vatandaşımız iskân olmaktadır; yani, toplam 370 408 vatandaşımızın iskân edildiği bu Batıkent, maalesef, şu anda, muhtarlıklar düzeyinde yönetilebilmektedir. Buradaki vatandaşlarımız, devletteki işlerini ve hizmetlerini gerçekleştirebilmek için, ta Batıkent'ten kalkıp, Ankara'nın merkezine, Yenimahalle'ye gelmek için büyük bir gayret göstermektedir; bu, hem trafik bakımından sorun yaratmakta hem hizmetlerde bürokratik engeller, kırtasiyecilik bakımından da insangücü israfını ve zaman israfını, israf ekonomisini de, maalesef, gündeme getirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika içerisinde toparlar mısınız...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İşte, Batıkent'i, bu anlayış içerisinde değerlendirdiğimizde, Batıkent'in kendi projesi, zaten, dünyada birincilik almış bir projedir. O halde, birincilik almış olan bu projeyi, üstünde bulunan kamu kurum ve kuruluşlarına ait, özellikle binalar, sağlık, eğitim dahil olmak üzere, kültür salonları, spor salonları dahil olmak üzere bir bütün olarak ele aldığımızda ve yine, eğer ilçe olursa -ki, ilçe olması düşünülerek planlanmıştır- buraya ayrıca  400 000 metrekarelik bir alan da ayrılmış, kamu binalarının bir kısmı da yapılmıştır. O halde, Batıken'in bir ilçe olması, artık, bir zorunluluk haline gelmiştir diye düşünüyorum ve onun için de, bütün milletvekillerinin, Ankara'da yaşamaları sebebiyle, Ankara'nın hakkını ve Ankara'da yaşamanın verdiği bir sorumluluk anlayışı içerisinde, bu teklifi olumlu karşılayacaklarını ümit ediyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bedük.

Sayın Çiçek, buyurun.

CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz de, bu teklife, Parti olarak olumlu bakıyoruz. Fazilet Partisi milletvekilleri olarak, hem Batıkent'in hem Pursaklar'ın hem de Bahçelievler'in ilçe olmasında fayda olduğunu mütalaa ederek, kanun teklifleri vermiştik; keşke, bunlar birleştirilerek görüşülebilseydi. Hizmetin, yerinden, verimli, kaliteli bir tarzda sürdürülebilmesi için, bu büyüklükteki bir nüfusun yaşadığı yerin, muhtarlık statüsünde varlığını sürdürebilmesinde zorluklar var. O sebeple bu teklife olumlu bakıyoruz. İnşallah hayırlı olur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Sezer.

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Planlı olarak kurulan, planlı olarak gelişen ve planlı olarak büyüyen Batıkent, yaklaşık 400 000'e varan nüfusuyla ilçe olmayı çoktan hak etmiştir.

Batıkentli, Türkiye'nin en eğitimli, en örgütlü kesimidir. Her aile, en azından, bir kooperatif ilişkisi içerisindedir. Bunların dışında, fizikî yapı ve altyapı olarak da ilçe olmayı hak etmiş olan Batıkentimizin ilçe olmasıyla ilgili bu önergenin, Genel Kurulda, doğrudan gündeme alınması yönünde oy kullanılacağı ümidi ve temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Efendim, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önergenin doğrudan gündeme alınması kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

3. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/277) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

9 Ağustos 1999 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça havale edildiği komisyonda bugüne kadar görüşülemeyen "Ankara İlinde Bahçelievler Adı ile Bir İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim. 12.1.2001

                        Saffet Arıkan Bedük

                                            Ankara

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Bedük, süreniz 5 dakikadır.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara İlinde Bahçelievler adında bir ilçe kurulmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz evvel Ankara'nın, özellikle, sorunlarını, yönetilemez bir noktaya geldiğini, gerek merkezî idare ve gerekse yerel yönetimler bakımından gerçekten çağdaş dünyanın başkentlerine ayak uydurabilecek bir noktaya gelememesinin  sıkıntılarını ifade etmiştim ve burada en önemli hususun da yönetimden kaynaklandığını özellikle belirtmiştim.

Değerli milletvekilleri, Ankara'nın nüfusu 4 milyon, Çankaya'nın nüfusu 800 000'in üstündedir. 800 000'in üstünde olan bu nüfus her geçen gün biraz daha büyümekte ve Çankaya da, bir taraftan doğu, bir taraftan batı tarafı olmak üzere, yeni peyk kentlerin meydana geldiğini görüyoruz. Artık, Çankaya yerel yönetimleri ve aynı zamanda merkezî idare, görevlerini yeteri kadar yapamama gibi bir durumla karşı karşıya kalmaktadır. Oysa, çağdaş dünyada, artık, kamu hizmetlerinin kalite ve standardına fevkalade ehemmiyetle bakılmakta ve daha verimli, daha süratli bir şekilde hizmetlerin gerçekleştirilmesi istenmektedir. İşte, bu anlayış içerisinde, Bahçelievler konusunu, yerel yönetimlerin çağdaş yönetim anlayışına paralel olarak bir anlayış içerisinde, özellikle, ona paralel olarak teşkilatlanmanın gözden geçirilmesi gerektiği hususunu gündeme getirme ihtiyacını duydum.

Değerli milletvekilleri, 4 milyon nüfusu olan Ankara, 1580 sayılı ve 5442 sayılı, biri yerel yönetimlerle, belediyelerle ilgili, biri de İl İdaresi Kanunu diye bahsettiğimiz eski bir kanuna da-yalı olarak yönetilmektedir. Şöyle bir düşünün; Anadolu'nun daha küçük illerinde uygulanan bir kanunla 4 milyon nüfuslu Ankara'nın yönetilmesi ne dereceye kadar mantıkî, ne dereceye kadar çağdaş, onu takdirlerinize sunmak istiyorum. O sebeple, özel bir kanunun ve özel bir yönetimin mutlaka Ankara'da uygulanması gerekir.

Bir taraftan metropoliten bölge, bir taraftan bağlı ilçeler... Bağlı ilçelerin, sorunlarının oldukça fazla ve Hakkâri'nin bir köyünü dahi aratmayacak kadar geri kalmış yerlerinin olduğunuu görüyorsunuz; bir taraftan da, metropoliten bölgede gecekondularla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu trafik bakımından, sağlık hizmetleri ve eğitim bakımından da hizmetlerde aksamalara neden olmaktadır.

Ben, bir örnek vermek istiyorum. Trafik Hastanesinden Gölbaşı istikametine doğru gittiğinizde, o yolun, geçen yaz sezonu içerisinde dört defa kırıldığını, dört defa parçalandığını bir görün. Bu, maliyet bakımından devlete bir yük, bir külfet. Niye; çünkü, koordinasyon ve işbirliği sağlanamıyor. Koordinasyon ve işbirliği sağlanamayınca, asfalt yapılıyor, kırılıyor; tekrar yapılıyor, kırılıyor tekrar yapılıyor...

İşte, bu anlayış içerisinde şunu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar: Çankaya İlçesine bağlı Bahçelievler semti 1935 yılında tüzüğünü Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün imzaladığı Bahçelievler Yapı Kooperatifinin teşebbüsüyle, 1 000 evlik plan üzerinde, Abidinpaşa Çiftliğinden satın alınan bir alanda kurulmuştur. O dönemde, Ankara'nın en müstesna bir semti durumundadır. Semt, bugün de, ağır yüküne rağmen, başkentimizin en gözde sosyal, kültürel, ticarî ve yerleşim yeri olarak korunmaktadır.

Bölge, başlangıçta bucak olarak yönetilmiştir, hatta buraya bir bucak müdürü de özellikle görevlendirilmiştir; ama, ne yazık ki, geldiğimiz noktada, bırakın bucağı, artık, kaymakamlıkların dahi ihtiyaç duyulduğu bir noktaya gelinmiştir.

Bakıyorsunuz, burada üniversiteler var, yurtlar var ve 300 000 -350 000'i aşan nüfus kesafeti var. Bütün bu şartlar altında, meslekî kuruluşlara bakıyorsunuz yine burada, devletin kurumlarına bakıyorsunuz yine burada yeni yeni binalar, yeni yeni teşkilatlanmalar yapılıyor ve üniversitedeki gençlerimiz, maalesef, hizmetlerden yeteri kadar yararlanamıyor.

İşte, bu anlayış içerisinde, şunu sizlere özellikle sunmak  istedim: 800 000 nüfuslu bir Çankaya yerel yönetimi, Bahçelievler veya diğer semtlerdeki ihtiyaçları karşılayamamaktadır. O sebeple, bir taraftan Ümitköy'de bir ilçe kurulması teklifimiz  var, bir taraftan Pursaklar'da bir ilçe,kurulması hususunda ayrıca bir teklifimiz var. Ümit ediyorum ki, artık, Ankara idarî taksimat yüzünden yönetilemez bir pozisyondan kurutulur ve gerçekten, Ankara, çağdaş ve modern ülkelerin başkentleri seviyesine ulaşır temennisinde bulunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Bahçelievler semtinin gerek altyapısı, gerek üstyapısının tamamlanmasına karşılık, özellikle idarî yapıdaki eksiklikler sebebiyle burada hizmetlerin yeterince verilemediği görülmektedir ve Bahçelievler'de yaşayan vatandaşlarımız, gerçekten, büyük bir sıkıntı içerisindedirler. Kurulacak yeni ilçeyle Çankaya İlçesinin yükü hafifleyecek ve bölge sakinlerine hizmetler daha kolay, daha çabuk, daha ucuza gitmiş olacaktır.

Bu nedenle, vermiş olduğum bu kanun teklifini, siyasetüstü bir anlayış içerisinde, sizlerin değerli katkılarınız ve desteklerinizle gündeme alınacağı ümidini taşıyor ve Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Çelik, buyurun.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Efendim, ben de, bu teklife destek verme manasında bir söz istemiştim.

Ankara'nın bazı ilçelerinin mülkî, idarî ve sosyal açıdan yönetilemez duruma geldiğini görü-yoruz. Sayın Saffet Arıkan Bedük Beyin bu Çankaya'nın bölünmesi ve Bahçelievler'in yeni bir ilçe yapılmasıyla alakalı teklifini -bizim de, Fazilet Partisi olarak, teklifimiz var- Fazilet Partisi olarak  destekliyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

4. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen’in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/633) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

29.11.2000 tarih 19443 sayıyla, Balıkesir Üniversitesine bağlı tıp fakültesi kurulmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun teklifim, ilgili komisyonda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre işlem yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 15.1.2001

                               Aydın Gökmen

                                          Balıkesir

BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Balıkesir Milletvekili Sayın Aydın Gökmen'e söz veriyorum.

Süreniz 5 dakika Sayın Gökmen; buyurun.

AYDIN GÖKMEN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Üniversitesine bağlı olarak kurulması gereken tıp fakültesi için vermiş olduğum kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması hususunda verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Balıkesir'in nüfusu, 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre 1 100 000'dir; Merkez İlçe nüfusu 215 000'dir. Balıkesir, Marmara Bölgesinin güneyinde olup, aynı zamanda hem Marmara Bölgesinde hem de Ege Bölgesinde toprakları bulunmaktadır. Bu sebeple, deniz kenarında bulunan ilçelerimizin nüfusu -Ayvalık, Edremit, Akçay, Altınoluk, Bandırma, Erdek gibi ilçelerimiz sahil şeridinde olduğundan ötürü- yazın 2'ye, hatta, 3'e, 5'e katlanmaktadır. Bu vesileyle, halihazırda mevcut bulunan SSK ve devlet hastaneleri, bilhassa yazın, hastalarımızla yeteri kadar ilgilenememektedir ve bu sebeple, hastalarımız, genelde, yakın illerimiz olan Bursa ve İzmir'deki üniversitelere sevk edilmektedir. Balıkesir Üniversitesi bünyesi içerisinde tıp fakültesi kurulması halinde, sorunlar yerinde çözülecektir. Manisa'nın Soma ve Akhisar gibi büyük nüfuslu ilçeleri de, Balıkesir'de tıp fakültesi kurulduğu takdirde, bu tıp fakültesinden yararlanabileceklerdir.

Balıkesir Üniversitesi, 11 Temmuz 1992 tarih ve 21281 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kanun gereğince, 4 fakülteyle kurulmuş genç bir cumhuriyet üniversitesidir ve şu anda, üniversitemizde 13 000 gencimiz eğitim ve öğretim görmektedir.

Değerli milletvekilleri, Balıkesir Üniversitesinde 4 fakülte, 3 yüksekokul, 4 enstitü ve 6 araştırma ve uygulama merkezi bulunmaktadır. Üniversitelerde kurulması en zor olan fakültelerden birisi, tıp fakültesidir; çünkü, konu, insan sağlığıdır ve insanın en doğal hakkı da yaşama hakkıdır. Balıkesir, her ferdiyle bu zor görevi üstlenmeye hazırdır.

Değerli milletvekilleri, sürekli fizikî koşullarının iyileştirilmesi için uğraş verdiğimiz üniversitemizin, mevcut bölümlerine ek olarak vermiş olduğum kanun teklifimde, Balıkesir Üniversitesi bünyesi içerisinde bir tıp fakültesi kurulması artık, bir zorunluluk haline gelmiştir.

Balıkesir, Bursa-İzmir güzergâhında bulunmaktadır. Bu, her iki komşu ilimizde de tıp fakültesi bulunmaktadır. Bugün, Balıkesir otogarına veya tren istasyonuna gittiğimizde, yolcularımızın çoğunun ya Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesine ya da İzmir'de bulunan, Ege Üniversitesi ve 9 Eylül Üniversitesinde bulunan tıp fakültelerine gitmekte olduğunu göreceksiniz. Elde tıp fakültesi için her türlü imkân varken, bu insanlara eziyet çektirilmemelidir. Sonuç olarak, 1 100 000 nüfuslu kent, sağlık konusunda büyük ölçüde sıkıntı içinde ve rahatsızdır.

Balıkesir Üniversitesinin bir kampus içinde toplanması için yapılan çalışmalar son aşamaya gelmiştir. Üniversitemizin şehir merkezinden uzak olması nedeniyle -tek şerit gidiş ve geliş olan yolumuz- Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın'ın hizmete verdiği önemle, A1 yolu olarak, üç şeritli gidiş ve gelişli yol çalışmaları başlatılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerimizle, Balıkesir'e tıp fakültesi kurulması için olumlu yönde oy vereceğinize inanıyor; Yüce Heyetinize selam ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gökmen.

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun.

Süreniz 5 dakika efendim.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifine benzer bir kanun teklifini, ben de, daha önce gündeme alınması için huzurlarınıza getirmiştim ve sizlerin değerli oylarıyla kabul edilerek gündeme girmişti. Şimdi, aynı doğrultuda bir kanun teklifini değerli milletvekilimiz buraya getirdiler. Ben, kendilerine teşekkür ediyorum; inşallah, bu da gündeme girer diye temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Balıkesir İlimiz, gerçekten, nüfus yoğunluğu ve coğrafî büyüklüğü dikkate alınırsa, Türkiye'nin en önde gelen illerinden birisidir ve Türkiye ekonomisine, Türkiye bütçesine çok önemli katkıları olan bir ilimizdir; ama, ne yazık ki, Türkiye bütçesine olan katkısına orantılı bir şekilde bütçeden payını alamamaktadır, yatırımları fevkalade geri kalmıştır ve çok büyük sorunları olan bir ilimizdir.

Bu sorunların başında, tabiî ki, üniversite konusu gelmektedir; bu sorunların başında organize sanayi bölgesi gelmektedir; bu sorunların başında ulaşımla ilgili problemler gelmektedir. Bunların hepsi çözüm bekleyen hususlardır.

Balıkesir Üniversitesi, çok köklü bir üniversitedir, geçmişi vardır, mazisi vardır; ama, çevre illerle mukayese edildiği zaman, bugün, Manisa'nın, Bursa'nın, hatta Çanakkale'nin, Kütahya'nın gerisinde kalmıştır üniversite olarak. Mutlaka, bu üniversitemizde bir tıp fakültesinin kurulmasını arzu ediyoruz; bu, mutlaka olmalıdır, gerçekleştirilmelidir. Balıkesirlimiz, İzmir'e, İstanbul'a, Bursa'ya ne yazık ki, taşınmak durumundadır fakülte hastanesinden yararlanabilmek için. Bunu da Balıkesirli hak etmiyor.

Değerli arkadaşlar, Balıkesir'in, tabiî, sanayi sorunu var, işsizlik sorunu var. Organize sanayi bölgesi kurulamamıştır; bugün, hâlâ altyapı sorunları çözülememiştir ve organize sanayi bölgesinde bir tıkanıklık söz konusudur. Bunun, hükümet tarafından, mutlaka, önünün açılması gerekir ve Balıkesir'deki işsizlik sorununun daha da çoğalmasının mutlaka önüne geçilmelidir.

Balıkesir'de ticaret durmuştur; esnaf ve sanatkâr büyük sıkıntı içerisindedir; çiftçiler kan ağlamaktadır. Bugün burada konuşuldu; gübre konusu, gerçekten, Balıkesirli çiftçi için fevkalade büyük sıkıntı ortaya çıkarmıştır. Tarım kredi kooperatifleri ne yazık ki, gübre verememiştir; ama, şimdi, çiftçi bekliyor; gübreyi alamadık, yarın mazotu da veremezse tarım kredi kooperatifi tarlamı ekemeyeceğim, güzlük, yazlık ürünümü ekemeyeceğim deme noktasındadır. Ne yazık ki, Balıkesir'de, daha geçen senenin domates parasını çiftçi alamamıştır. Ne yazık ki, 200 000 liraya sattığı süt, bugün, 150 000 liraya inmiştir; ama, buna mukabil, mazota her gün zam yapılmaktadır, bir yıl içerisinde yem fiyatları yüzde 100 zam görmüş bulunmaktadır. Onun için, Balıkesirli açısından tarım ve hayvancılık önemlidir. Türkiye'nin en önemli hayvancılık ve tarım bölgesidir Balıkesir. Bu sorunların, mutlaka, hükümet tarafından aşılması gerekir. Eğer hükümet bugün çiftçiyi gübresiz bırakmışsa, bu, hükümet açısından fevkalade üzüntü verici bir durumdur. Mutlaka, gerek gübre konusunda gerekse diğer hususlarda hükümet üzerine düşeni yapmalıdır. Sayın Bakan burada "ta-limat verdim, gübre ulaştırılacak" diyor. Diyor; ama, ortada bir şey yok. Öbür sayın bakan, Tarım Bakanı "efendim, o konu beni ilgilendirmiyor, gübre fabrikaları benden sorumlu değil" diyor. Öyle deyip işin içinden çıkamaz. Tarım Bakanı, çiftçiye ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza sahip çıkmalıdır. Tarım Bakanı bu hükümetin bir üyesi değil midir?! O bakımdan, mutlaka, çiftçinin elinden tutulmalıdır. Çiftçi ve üretici çökerse, nüfusumuzun yarısı çöktü demektir.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Balıkesir'in ulaşımla ilgili de sorunları var. Susurluk karayolu, iki üç seneden beri, hâlâ, durduğu yerde durmaktadır. Balıkesir-Kütahya bağlantısı yapılamamaktadır; hiçbir ciddî çalışma yoktur. Balıkesir-Ankara hava ulaşımı, burada, bu kürsüde, huzurlarınızda söylendi, şubat ayı içerisinde olacak denildi, mart ayının sonuna geliyoruz, bu konu hâlâ çözülmüş değildir. Bunların, hükümetimiz tarafından, mutlaka, yapılması gerekir. Körfez havaalanının güvenlik yatırımları yapılamamıştır; bir an evvel yapılmalıdır.

Bu vesileyle, hükümetin dikkatini bu konulara çekmiş oluyor; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.(Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün.

Buyurun Sayın Yılmazyıldız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; benzer konuda benim de verdiğim kanun teklifi, sizlerin değerli oylarıyla, gündemde, görüşülecek kanunlar sıralamasında, 228 inci sırada yerini aldı. Balıkesir Üniversitesinde tıp fakültesi kurulması, gerçekten elzemdir, Balıkesirlilerin acilen olmasını istedikleri bir arzudur ve tabiî ki, bunu destekliyoruz. Dolayısıyla, bu konu da, öncelikle görüşülerek hayata geçirilmesi konusunda iktidardaki bütün partileri göreve davet etmekteyim.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Güner, buyurun.

AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Balıkesir milletvekilleri olarak hepimizin ortak talebini, dileğini değerli arkadaşımız ifade ettiler.

Türkiye'de, vergi ödemenin en önde gelen illerinden birisi Balıkesir'dir ve tahakkuk eden vergisini yüzde 90'a yakın oranda ödemekle ünlüdür. Ancak, üzülerek huzurunuzda arz edeyim ki, yıllar itibariyle Balıkesir'in ödediği vergiler ile aldığı hizmetleri karşılaştırırsak, Balıkesir, payına sadece fedakârlık ve feragat düşen bir ilimizdir.

Turizm mevsiminde Ankara nüfusunun üçte 1'i Balıkesir'in Ege sahillerindedir ve bu arkadaşlarımızın, bu konuklarımızın büyük bir çoğunluğu emeklidir, sağlık hizmetine şiddetle ihtiyaçları vardır. Balıkesir tıp fakültesi hem üniversiteyi özlenen hacme kavuşturacak ve hem de Balıkesir coğrafyasında geniş bir hizmet imkânı verecektir.

Değerli milletvekili arkadaşlarımızın bu konudaki olumlu oylarını istirham ediyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyor, zatıâlinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güner.

Sayın Gültekin, buyurun.

NUMAN GÜLTEKİN (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Balıkesir İlimiz sosyal ve ekonomik yönden devamlı gelişme içerisinde olan bir ilimizdir, Balıkesir Üniversitemiz de köklü bir üniversitedir ve Balıkesir Üniversitesinin altyapısı hızla tamamlanmaktadır. Bu kanun teklifinde öngörülen tıp fakültesinin, bölge ve yöre halkına hizmeti bakımından büyük yarar sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca, ülkemiz tıp eğitimine de katkı sağlayacağına inanıyorum.

Bu nedenle, bu kanun teklifini desteklediğimi belirtiyor ve milletvekillerimizin de desteklerini rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gültekin.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Alınan karar gereği, sözlü soruları görüşmüyoruz ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız; ancak, ben, Başkan olarak, 5 Nisan gününün yaklaştığını ve bugünün avukatlık camiasında önemli bir gün olduğunu hatırlatıyorum. İnşallah, muhalefetiyle, iktidarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün sayın grupları, bu tasarının bir an önce yasalaşması için gerekli katkıyı koyarlar diye ümit ediyorum.

Eğer, uygun görürlerse, bugün, Avukatlık Kanununa da başlamak isteriz. Tabiî, takdir komisyonun ve iktidarı oluşturan gruplarındır.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet hazır.

10 uncu maddenin oylanmasında kalınmış idi...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısı aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN- Arayacağım efendim..

Şimdi, 10 uncu maddeyi yeniden okutacağım ve oylarınıza sunacağım.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

Emeklilik  ile ilgili kavramların kullanımı, ilan, reklam ve açıklanacak bilgiler

MADDE 10. - Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kurumları, 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında kurulan sandıklar ve 13.7.1967 tarihli ve 903 sayılı Kanun ile değişik 743 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri kapsamında kurulan vakıflar hariç olmak üzere, bu kanun kapsamında bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler bu kanunda düzenlenen faaliyetlerde bulundukları izlenimini verecek şekilde "Emeklilik" " Emeklilik Planı", "Emeklilik Fonu" ve "Emeklilik Yatırım Fonu", gibi kavramları veya aynı işlevi gören ifadeleri kullanamazlar.

Şirket ve bireysel emeklilik aracıları, katılımcılara, üçüncü kişilere ve kuruluşlara karşı gerçeğe aykırı, yanıltıcı ve aldatıcı beyanda bulunamazlar ve ilan, reklam ve broşürleri ile bu amaca yönelik her türlü faaliyetlerinde bu nitelikteki ifadelere yer veremezler. Bireysel emeklilik sisteminde katılımcılara veya kamuya açıklanacak bilgiler, açıklanma dönemleri ve süreleri ile ilan ve reklamlara ilişkin esas ve usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça benimsenir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, daha önceki birleşimde Komisyon Başkanının "743 sayılı Türk Medenî Kanunu" ibaresinin "743 sayılı Türk Kanunu Medenisi" şeklinde düzeltilmesine dair bir ifadesi vardı; maddeyi, bu doğrultuda oylarınıza sunacağım.

Oylamada karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik oylama cihazıyla yapacağım ve oylama için 5 dakikalık süre vereceğim.

Bu arada, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy pusulasını, belirtilen süre içerisinde, Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sisteme giremeyen arkadaşlarımız olursa, teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen giremezlerse, aynı süre içerisinde oy pusulalarını Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın İlhan Aküzüm?.. Yok.

Sayın Mustafa İlimen?.. Yok.

Devlet Bakanı Sayın Yücelen'e vekâleten Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı?..Burada.

Sayın Ali Doğan?.. Burada.

Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz'a vekâleten Orman Bakanı Sayın Nami Çağan?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır.

Sayın grup başkanvekilleri, görüldüğü üzere...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 10 dakika arar verirseniz...

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Meclis çocuk oyuncağı değil ki efendim, gelip otursunlar.

BAŞKAN - Saat 19.00'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 18.32

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 19.00

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal  İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

10 uncu maddenin oylamasında karar yetersayısının aranılması istenilmiş ve bulunamamıştı.

Şimdi, yeniden oylama işlemini yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 10 uncu maddenin yapılan oylamasında karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

Şirketin sorumlulukları ve bireysel  emeklilik aracıları

MADDE 11. - Şirket;

a) Emeklilik sözleşmelerine ilişkin Müsteşarlığın belirleyeceği esaslara göre bankalardan hizmet almakla,

b) Emeklilik sözleşmesi çerçevesinde tahsil edilen katkıların fona yönlendirilmesini sağlamak ve bireysel emeklilik hesaplarının ve ilgili diğer kayıtların güncelleştirilmesi işlemlerini gerçekleştirmekle,

c) Portföy yöneticilerinin, şirketin genel fon yönetim stratejisine ve kararlarına göre fon portföyünü yönetmesini sağlamakla,

d) Katılımcıların bireysel emeklilik hesaplarına ait günlük bilgilere erişimine olanak sağlamakla,

e) Fon portföyünde yer alan varlıklar, fonun performansı, malî tabloları gibi konularda katılımcılara düzenli bilgi verilmesini sağlamakla,

f) Müsteşarlık ve Kurul tarafından istenecek bilgi, belge ve tablolar ile bireysel emeklilik kayıt sisteminin belirlenecek esas ve usullere göre hazırlanmasını sağlamakla,

g) Müsteşarlığın belirleyeceği esas ve usuller çerçevesinde şirketin, Kurulun belirleyeceği esas ve usuller çerçevesinde de fonun iç denetimini sağlamakla,

h) Bireysel emeklilik hesaplarının ve emeklilik faaliyetlerinin sürekliliğini ve fon varlıklarının korunmasını sağlamak üzere, kayıtların ve varlıkların saklanması konusunda gerekli tedbirleri almakla,

Sorumludurlar.

Bireysel emeklilik aracıları, Müsteşarlık nezdinde tutulan Bireysel Emeklilik Aracıları Si-ciline kaydolmak zorundadır. Bireysel emeklilik aracılarında aranacak nitelik ve şartlara, kuruluşlarına, faaliyetlerine, yapamayacakları işlere, sicile ilişkin işlemlere, tutacakları defterlere ve diğer hususlara ilişkin esas ve usuller Müsteşarlıkça düzenlenir.

BAŞKAN - 11 inci maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

FP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam belli olmamakla, bilgimde olmamakla beraber, zannediyorum bu kanun tasarısını görüşmeye başladığımızdan beri onbir gün geçti; ama, biz, ancak 11 inci maddeye gelmiş bulunuyoruz ve ben, Fazilet Partisi Grubu adına 11 inci maddede söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Sayın Başkanı ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, burada, zannediyorum ki hükümetimizin yanlışlarından bir tanesi daha sergileniyor; çünkü, hükümetimiz, burada, bu kanun tasarısını, gerekliliğini, bırakın milletimize, bırakın biz muhalefet milletvekillerine anlatmayı, kendi iktidarını oluşturan üç partinin milletvekillerine de anlatabilmiş değil ki, burada, bu tasarıya bir nevi muhalefet eden iktidar milletvekilleri; çünkü, defalardır yoklama istiyoruz; çoğunluk sağlanamıyor, Meclis dağılıyor; maddeler görüşülürken, karar yetersayısını, yani 139 kişiyi dahi iktidar burada bulunduramıyor. Demek ki, burada, iktidar tarafından bile, iktidarı oluşturan milletvekili arkadaşlarımızdan dahi bu kanunun olmaması gerektiğini, çıkmaması gerektiğini savunanlar, çıkması gerektiğini savunanlardan daha fazla. İşte böyle toplana dağıla, toplana dağıla, bakalım bu kanunu kaç günde çıkarabiliriz. Uzatma kararları alı-yoruz; ama, uzatma kararları da bir işe yaramıyor.

Değerli arkadaşlar, 11 inci maddede -az önce, madde, tamamıyla okundu- bir müsteşarlık oluşturuluyor; aracı şirketler, bu müsteşarlığa karşı sorumlu oluyorlar, sicile kaydoluyorlar ve bu hizmeti verecekler.

Ancak, burada atlanılmaması gereken bir şey var; bireysel emeklilikle ilgili tasarının ismi şöyle: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı. Yani, bireysel emeklilikle ilgili tasarı, öyle bir yasa tasarısı ki, buradan toplanan paralar tasarruf edilecek, yatırıma yönlendirilecek. İlk etapta güzel gibi görünüyor veya ismi, böyle, süslü püslü görünüyor; ama, burada bir şey var. Köylerimizi hepimiz biliriz, köyün en güzel yerinde veya köyün girişinde büyük bir çeşme vardır, çeşmenin üzerinde bir mermer levha vardır, mermer levhada "YSE" yazar. Siz gidersiniz, çeşmenin musluğunu çevirirsiniz, su içeceksiniz yazın hararetli bir gününde, bakarsınız ki su akmıyor. Oradaki, en yakındaki vatandaşa "bu çeşmede su akmaz mı" diye sorarsınız; o, çok esprili bir şekilde, size şu cevabı verir: "Beyim, görmüyor musunuz, üzerinde yazıyor "yalnız suyu eksik." Her şeyi var, kurnası var, musluğu var, binası var, her şey güzel de, yalnız suyu eksik. Şimdi, burada, görünüşte, bireysel emeklilik yasa tasarısı var, tasarruf var, yatırım olacak; ama, burada bir şey var: Bu tasarının da suyu eksik. O su nedir; o su, milletin itimadıdır, milletin güvenidir, milletin bu hükümete karşı itimadıdır; ki, bu yok maalesef.

Şimdi, burada niye bu yok, milletimiz niye güvenmiyor? Son olayları bir tarafa bırakıyoruz; 19 Şubattan beri bir ayı geçkin zaman oldu, millet inim inim inliyor, onları da bir tarafa bırakıyoruz. 1945 yılında, biliyorsunuz, SSK Kanunu çıktı, 1949 yılında Emekli Sandığı, 1971 yılında da Bağ-Kur Kanunu çıktı. Bunlarda da tasarruf var, bunlarda da yatırım var, bunlar da kanun ve yıllardır uygulanıyor. Şimdi, ben, burada, size, çok enteresan bir şey söylemek istiyorum; ayinesi iştir kişinin; yani bu, geçmişten beri uygulanan bir sistem.

Şimdi, bugün, SSK hastanelerinin durumu malum; Emekli Sandığının, emeklilerimizin durumu malum; bu noktada, geçmişten beri Emekli Sandığına kesilen paraların nereye gittiği de malum.

Bir diğer nokta; Emekli Sandığının bugün korkunç bir mal varlığı var. Otelleri saymaya kalksam, en basiti, Meclisimizin hemen karşısında Büyük Ankara Oteli, Stat Oteli, Anafartalar Çarşısı; git Bursa'ya, Çelik Palas; İstanbul'a git, birsürü var. Peki, şimdi bütün bu yatırımlar var; zamanında para vardı, yapılmış; doğru da, acaba, Emekli Sandığının bugünkü işlevinde ne görev yapıyor bütün bu gayrimenkuller? Emekli Sandığı...

M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Satılamaz...

NEZİR AYDIN (Devamla) - Satılamaz kaydı var. O da bir kanun meselesi; o da, değerlendirilmek üzere...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydın, 1 dakika içinde toparlayınız.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Evet, değerlendirilebilir...

Şimdi, burada, hangi vatandaşımızı, siz, bu kanunla beraber, bu emekliliğe yönlendireceksiniz?

Ha, bu olur... Nasıl olur; şimdi, hemen, bu kanunun çıkmasını zaten birileri bekliyor; birileri, çok hızlı bir şekilde çıkmasını bekliyor; reklamları da hazırdır, panoları da hazırdır. "Ey millet, evladınla beraber emekli ol. Seni, SSK 60 yaşında emekli ediyor, seni Emekli Sandığı 60 yaşında emekli ediyor; ben, 10 yılda emekli ediyorum. Oğlunla emekli ol, gelininle emekli ol. Yeter ki, bana her ay şu kadar para ver; bak, ben seni 10 yılda, 15 yılda emekli edeceğim" diyecekler; insanlarımızın olmayan parasını veya çok cüzî tasarruflarını da ellerinden alacaklar. Sonu belli... Biz bu filmleri çok seyrettik, millet bu filmleri seyretti. En sonunda göreceğiz ömrümüz olursa; bakalım, o paralar da kimlerin cebine gidecek. İşte, bunu, burada yalnız biz değil, iktidarın herhalde birçok milletvekili de bildiği için, bu kanunu onlar da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEZİR AYDIN (Devamla) - ...bir noktada engellemeye çalıyorlar. Engellemenin de milletimizin hayrına olacağına inanıyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım...

Buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Kanun Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve her fedakârlığa katlanan aziz milletimi Doğru Yol Partisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Bireysel emeklilik sistemlerinde en önemli konu, güvenli bir ortamın yaratılmasıdır. Güvenli ortamda, nitelikli hizmetin sürekli alınabilmesi, hizmet sunan şirketlerin yükümlülüklerini karşılayabilir yeterlikte olmaları gerekir. Emeklilik konusunda uzmanlaşmış, güçlü malî bünyeye ve yüksek sermayeye sahip emeklilik şirketlerinin hizmet sunması, yine, emeklilik şirketlerinin teknik ve idarî altyapılarının ve verecekleri hizmet kalitelerinin diğer malî kuruluşlarla rekabet edebilir düzeyde olması gerekir.

Değerli milletvekilleri, emeklilik sistemi nasıl işleyecek; bireysel emeklilik sisteminde, katılımcılar ve varsa işverenler aylık katılım payı ödeyecekler. Ödenen katılım payları, bireysel emeklilik şirketleri tarafından bireysel emeklilik hesaplarında izlenecek. Emeklilik hakkını elde edene, isterse toplu ödeme yapılacak, isterse de ömür boyu emeklilik maaşı bağlanacak. Emeklilik hakkını elde etmeden, katılımcı, istediği zaman sistemden çıkabilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıda, sosyal güvenlik sisteminin iki temel unsuru vardır. Birincisi, sermaye ve güvendir. Daha evvelki konuşmalarımda da belirttiğim gibi, biz, bu tasarıya, Doğru Yol Partisi olarak olumlu bakıyoruz; ancak, yanlış zamanda getirilmiş olması ve milletin beklediği kanunlar dururken, ülke insanlarının yüzde 90'ının faydalanamayacağı tasarının getirilmesi yanlıştır. Bu tasarı kanunlaşsa dahi, işlemeyeceği ve yürümeyeceği açıktır; çünkü, toplumun yüzde 90'ının yoksullaştığı, hatta, büyük bir bölümünün açlık sınırı içinde olduğu düşünülürse, durum daha da vahimdir; çünkü, gün geçtikçe yoksullaşma çoğalmakta, işsizlik gittikçe artmakta, ekonominin ülkeyi yangın yerine çevirdiği bir ortamda, öğle yemeğinde bir simitle gününü geçiren insanların çoğaldığı bir ülkede, artık, ne hükümete güven kalmaktadır ne de kurulacak şirkete güven kalır. Zaten, televizyonları ve basını okuyup dinlediğiniz zaman, millet hükümete güvenmiyor ve güvenmediğini de yüksek sesle söylüyor. Acaba, hükümet düşünüyor mu kim güveniyor diye? Parasıyla gübre bulamayan, bulsa bile gübreyi alamayan, çaresizlik içinde kıvranan çiftçi mi güvenecek?! Yoksa, siftah etmediği gibi, vergi yükünü kaldıramayıp, zamlar karşısında dükkânını kapatmak zorunda kalan, bu yetmiyormuş gibi, sigorta ve Bağ-Kur primleri artan esnaf mı güvenecek?! Yoksa, hükümetin sayesinde pazar artıklarını toplayan işçi emeklileri mi güvenecek ve yine, 102 milyon asgarî ücretle ayakta durmaya çalışan ve aç gezen insanlar mı güvenecek ve halen pancar parasını alamayan pancar çiftçisi mi güvenecek?! Yoksa, son zamlarla ülkemizde mutfağı yangın yerine dönen kadınlarımız mı güvenecek?!

Sayın hükümet, ülkede hayat durmuştur. Vatandaşı bir gecede yüzde 40 yoksullaştıracaksınız, ondan sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranacaksınız. Bu, yanlıştır. İki yıldır program içinde varını yoğunu veren milletten halen fedakârlık istenmesi, âdeta, milletle alay etmek demektir.

Sayın hükümet, siz, vatandaşta güven değil, umut bile bırakmadınız. Artık, siz, millete çare olamıyorsunuz. Öyleyse, ülkenin ve millî iradenin sahibi olan millete gidin, çareyi millette arayın; çünkü, gün geçtikçe ülkeye zarar veriyorsunuz. Sizin kurtaramayacağınız bellidir. Emaneti millete teslim edin diyor; bu vesileyle Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutup oylarınıza sunacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 11 inci maddesinin (a) fıkrasındaki "müsteşarlık" ifadesinin "Çalışma Bakanlığı" olarak değiştirilmesini arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Mehmet Zeki Okudan

Mehmet Çiçek

 

Samsun

Antalya

Yozgat

 

Eyyüp Sanay

 

Şükrü Ünal

 

Ankara

 

Osmaniye

BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ (Kayseri) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Çoğunluğunuz yok; takdire bırakıyorsunuz.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ (Kayseri) - Yok; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçesini izah etmek üzere, önerge sahibi sıfatıyla Sayın Uzunkaya; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde tasarının diğer maddelerinde Sayın Bakanım da ifade ettiler, tasarının genelinde hep, Hazineden sorumlu Devlet Bakanlığı veya Hazine Müsteşarlığı esas alındı. Daha önce de arz ettim, burada da ifade ediyorum, tasarının temelinde insan yok, para var; yani, insanı soyutlayacaksınız, bir tarafa atacaksınız. Demin Sayın Nezir Aydın Bey kardeşimiz de ifade etti, tasarruf ve yatırım sistemi kanunu... Emeklilik, tasarruf... Kim yatırım yapacak?.. Allahaşkına, bu tasarrufu hangi insana yaptıracaksınız; yani, önce bir gerçeği konuşalım.

Bakın, şu tasarının üzerindeki ilgisizlik, Meclisteki donukluk, halkın değil, Parlamentonun üzerindeki bu umutsuzluk, tırnak içinde söylüyorum, âdete serpilmiş olan ölü toprağı, çıkacak olan bu yasayla değil, milletin gerçeklerini anlatacak yasalarla ancak üzerinden atılabilir.

Şimdi, bu tasarıda, diğer maddelerde olduğu gibi bu maddede de, yine, korunmak istenen, te-raküm ettirilecek olan sermayenin belli ellerde nasıl muhafaza edilebileceği.

Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, belki zaman zaman atıfta bulunacağımız Türk Büro-Sen Ge-nel Merkezinin, bütün milletvekili arkadaşlarımıza gönderdiğini zannettiğim, yaptıkları çok geniş kapsamlı bir açıklama var, daha doğrusu, anket çalışması var. 56 yaşından sonra, yatırdığı para nispetinde emeklilik için ikramiye... Siz, bu belirlenen şirketlere, kuruluşlara, belki şimdiden isimleri belirlenen holdinglere para aktarılmasını hedefleyeceksiniz. Bilahara, gelecek maddelerde var, cezaî hükümler de var; bu müeyyidelerde de, haddizatında  şahısların devlete karşı ödemek zorunda oldukları cezalar olacak; ama, zarara uğrayan insanların zararlarını giderici maddeleriniz de burada yok. Dediğim gibi, tasarının içinde insan yok, sadece muhafaza edilecek, korunabilecek para var.

Şimdi, siz, bugün halen çalışan insanın emekli olarak kaç kuruş maaş aldığını biliyor musunuz kamudan veya SSK'dan veya Bağ-Kur'dan? Daha açığı, bugünkü şartlarda her gün her birinizi ziyaret eden, fakslarla, telefonlarla, telgraflarla, seçim bölgenize gittiniz zaman bizatihi sizleri ziyaret ederek "Bağ-Kur primlerimizi ödeyemiyoruz; hapisle, mahkemeyle karşı karşıyayız, faizlerini değil, anaparasını ödeyemiyoruz" diye şikâyet edilen bir emeklilik müessesesinin aksayan yönü ortadayken, hani kısmen sağlık güvencesi olmasına rağmen, ihtiyarlık yaşında tedavi umudu olan böyle bir emeklilikte dahi primini ödeyememek sıkıntısıyla karşı karşıya kalan binlerce, onbinlerce, hatta milyonlarca Bağ-Kurlu varken, öbür tarafta maaş alana emeklilik maaşı -işte, belki biraz sonra ifade edeceğim veya diğer maddelerde arz edeceğim- emeklilik maaşlarıyla çocuğunun bakımını, okul masrafını karşılayamayan bir aile bir tarafta dururken, siz, bir anlamda çok fantezi gelebilecek, ama, esas amacı belli olan bir yasayı Parlamentoya sevk ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bu yasanın tek amacı var; vatandaşın varsa kıyıda köşede üç beş kuruşunu daha biriktirip belli şirketlere bu parayı aktarmak, buradan Hazinenin kullanabilir hale getirilmesi acaba mümkün müdür diye bunu temin etmek, hatta devleti de bu kuruluşlara yeniden borçlandırmaktır.

Bakın, bugün, Hazine bono sattı. Yüzde kaçtan sattı arkadaşlar; yüzde 125 ve bileşik faiziyle yüzde 198 faizle üç aylık bonolar sattı. Bunun,19 Şubat sendromu, 21 Şubat kara çarşambasından sonra yaşanan felaketlerin, bir basiretsizliğin örneği olarak bu millete ciro edilen bir yük olduğunu düşünüyor musunuz? Önce, siz, bu millete telafisi mümkün olmayan, hatta çok kere fevkalade müteessir olduğumuz ölümlerle, intiharlarla sonuçlanan bu gidişe sebep olanların, önce millete hesap vermesi lazım. Şu Parlamentonun, bugün, hükümete bu işlevini yaptırmak ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayınız.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

... hükümeti, sebep olduğu bu zararları tazmin etmek gibi bir mükellefiyetle de karşı karşıya bırakması lazım.

Samimiyetle itiraf ediyorum, Türkiye Cumhuriyetinin 57 nci hükümeti, bütün bu olayların müsebbibi olan başta Sayın Başbakan olmak üzere, eğer böyle bir hükümet, devletini, milletini, aç biilaç olan insanlarını ekonomik sıkıntılarla bu derece karşı karşıya bıraktıran hükümet, muhalfarz Japonya'daki hükümet olsaydı, samimiyetle söylüyorum, istifa etmekle kalmaz, hükümetin başı dahil, milleti adına harakiri, yapar belki intihar ederdi; ama, bu hükümet, fevkalade pişkin, fevkalade rahat ve hâlâ, böyle bir yasa tasarısını milletin önüne koyabiliyor. Her gün ekranlara çıkıp, Sayın Derviş imzalı beyanatlarıyla "aman, bu projeye destek verin..." Niye; D-7'ler de destek veriyormuş. Onbeş ay önce D-7'ler bugünkü programınıza da destek veriyordu. Ne oldu bugünkü programınız?.. Bakınız, onbeş ay önceki basını izleyin -bugünkü televizyonlardan- efendim, D-7'ler destek veriyor. Neye; gasp bütçesine.

Değerli arkadaşlar, önergemin kabulü istikametinde oy kullanmanızı bekliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, önergesinin gerekçesini açıklamaya çalıştı; ama, Çalışma Bakanlığı ile Müsteşarlık değişikliği konusunda bir ifadede bulunmadı.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Efendim, önergem açık. Biz, zaten, başta da söyledik; burada, Çalışma Bakanının olması lazım.

BAŞKAN - Sayın Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini Sayın Uzunkaya'dan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

 

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - 11 inci maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, oylamadan önce yoklama isteği vardır.

Önce, yoklama isteğinde bulunan sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Sayın Mustafa Geçer?.. Burada.

Sayın Musa Uzunkaya?.. Burada.

Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Mahmut Göksu?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Burada.

Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın İsmail Alptekin?.. Burada.

Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Ali Oğuz?.. Burada.

Sayın Turhan Alçelik?.. Burada.

Sayın Ahmet Aydın?.. Burada.

Sayın Osman Aslan?.. Yok.

Sayın Mustafa Örs?.. Yok.

Sayın Ali Rıza Gönül?.. Burada.

Sayın İbrahim Konukoğlu?.. Burada.

Sayın Doğan Baran?.. Burada.

Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.

Sayın Teoman Özalp?.. Burada.

Sayın Yahya Çevik?.. Burada.

Sayın Mehmet Yalçınkaya?.. Burada.

Sayın Abdullah Veli Seyda?.. Burada.

Önergede 21 üyenin imzası var, 19 kişi burada hazır.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Örs'ün yerine, Ramazan Gül tekabbül ediyor.

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Mustafa Örs'ün yerine tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Diğer tekabbül eden arkadaşımız kim; bir kişi daha gerekiyor..

NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Bu arkadaşların sisteme girmemesini rica ediyorum.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, yoklama pusulalarını, belirtilen süre içerisinde Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır. Bu saatten sonra da toplantı yetersayısına erişmek bir hayli zor olacaktır, süremiz daralmıştır.

Bu nedenle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Mart 2001 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 19.32

 

 

 

 

BİRLEŞİM 71 İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.