DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ CİLT : 57 71 inci
Birleşim 20 . 3 . 2001 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMA IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre
sıkıntılarının giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı 2. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Eti Krom A.Ş.’nin
özelleştirilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova’nın cevabı 3. – Tunceli Milletvekili Bekir Gündoğan’ın, Tunceli İli karayolları ile
Pertek İplik Fabrikasındaki sorunlar ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın ce-vabı B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Gürcistan - Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanının
beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/780) 2. – Ankara Milletvekili Uluç Gürkan’ın, Ankara İline Bağlı Olarak
Batıkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/524) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/328) 3. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bir İlçe Kurulması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/277) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/329) 4. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen’in, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne DairKanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin (2/633) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330) C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya
Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel
Milletvekili Turhan Güven’in, ekonomiyi IMF’nin hatalı reçetelerine teslim
ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla
Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) 2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, bankalar
yeminli murakıp raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin
boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların
yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu uygulamadığı ve bankayı yabancı bir şirketin
denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak spe-külasyonlara göz
yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep
Önal hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1) V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. – Gensoru önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler”
kısmında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde
yapılmasına, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) 2. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları
(1/693) (S. Sayısı : 580) VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan
İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün
cevabı (7/3466) 2. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, Kayseri Cezaevinin yerleşim
yerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/3449) 3. – Adana Milletvekili Ali Gören’in, akaryakıt istasyonlarında % 5’ten
az alkol içeren içkilerin satışına izin verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu
ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3441) 4. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan’ın cevabı (7/3690) 5. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer’in, emekli maaşlarına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/3634) 6. – Erzincan Milletvekili TevhitKarakaya’nın, Sivas - Divriği Çaltı
Çayında maden yıkanmasının çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3757) 7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman - Merkez Yollarbaşı ve
Sudurağı belediyelerinin çöp kamyonu ve traktör ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve
Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3706) 8. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine, - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Tuz Gölü civarında kurulması planlanan
fabrika ve tesislere, İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3668, 3680) 9. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı
(7/3696) 10. – Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın, Futbol Federasyonu üyelerinin
aylıklarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün ce-vabı (7/3769) 11. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 1999 - 2000 yıllarında
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ile Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfına toplanan yardımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hasan
Gemici’nin cevabı (7/3390) 12. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin ce-vabı
(7/3675) 13. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki
projelere ve Merkez Huzurevi inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan
Gemici’nin cevabı (7/3646) 14. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, kamu açıklarının
finansmanında Merkez Bankası kaynaklarının kullanılıp kullanılmadığına ilişkin
sorusu ve DevletBakanı Kemal Derviş’in cevabı (7/3746) 15. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, küçük ve orta ölçekli
işletmelerin desteklenip desteklenmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Kemal Derviş’in cevabı (7/3653) 16. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Karkamış Gümrük
Kapısının sınır ticaretine açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3652) 17. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı
(7/3678) 18. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, kabuklu ve iç ceviz
pazarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3731) 19. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan
İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın
cevabı (7/3491) 20. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale - Ambardere
Köyünün kanalizasyon ve yol sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa
Yılmaz’ın cevabı (7/3504) 21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 2001 yılında Karaman’a
yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı
(7/3486) 22. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı
(7/3686) 23. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Tütün üreticilerinin
sorunlarına ve tütün baş fiyatına, - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, TEKEL’in tütün işleme ve depolama
maliyetlerine, - Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu’nun, TEKEL’in özelleştirilmesi
yönündeki çalışmalara, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3450,
3512, 3513) 24. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Ankara -
Gölbaşı-Çayırlı Köyü Kaletepe andezit taş ocağı işletmesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3451) 25. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan
İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3453) 26. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Doğu Beyazıt - Ankara ve
Samsun - Ankara doğalgaz projeleri ile ilgili çalışma ve iddialara ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3511) 27. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 2001 yılında Karaman’a
yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.
Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3479) 28. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, 2001 yılında Erzincan
İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin
Tantan’ın cevabı (7/3470) 29. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın
ce-vabı (7/3694) 30. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, bazı meslek kuruluşlarına
baskı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3411) 31. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, TŞOF ve TESK’in
Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3433) 32. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın
cevabı (7/3669) 33. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı
(7/3693) 34. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, yetkileri ve birimleri
Bakanlığa bağlanması düşünülen kuruluşlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Sümer Oral’ın cevabı (7/3732) 35. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Koç Üniversitesine tahsis
edilen Mavramoloz Ormanları hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı
Nami Çağan’ın cevabı (7/3632) 36. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Antalya - Manavgat - Kızılağaç
Köyündeki orman arazisinin talan edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman
Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3654) 37. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, mevsimlik ve geçici işçilere
ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3515) 38. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı
(7/3688) 39. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Şeker
Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınıp alınmadığına ve şeker pancarı üreticilerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun cevabı (7/3443) 40. – Adana Milletvekili Yakup
Budak’ın, Adana - Karaisalı İlçesinin şap hastalığı nedeniyle karantinaya
alınmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in
cevabı (7/3700) 41. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis-Ahlat’da çiftçiye
ve-rilen gübre miktarının düşürülmesinin nedenine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in
cevabı (7/3711) 42. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yürütülen
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp’in cevabı (7/3691) 43. – Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin’in, İstanbul - Laleli’nin
tekrar turizme kazandırılması için proje olup olmadığına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı
(7/3739) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı. Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın, sözde Ermeni soykırımı iddialarına
ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı. Oturum Başkanı TBMMBaşkanvekili Murat Sökmenoğlu da, TBMM’nin, Kurtuluş
Savaşını yapmış Kuvayi Milliye Meclisi olduğuna; Ermenilerin Kars’ı ve
Ardahan’ı isteme küstahlığını gösterdiklerine, Türkiye’den kimsenin toprak
alamayacağının bütün gafiller tarafından bilinmesi gereğine ilişkin açıklamada
bulundu. Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı, Erzurum’un düşman işgalinden
kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne, Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu da, Çanakkale Zaferinin 86 ncı
yıldönümüne, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Katılımcı Ülkeleri Parlamento
Başkanları Konferansına katılmak üzere, Makedonya Meclis Başkanı Stojan
Andov’un vâki davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, Türkiye Büyük
Millet Melcisi Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti
milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetlerinin, Amerika Birleşik
Devletlerine ve İngiltere’ye bölgesel ve uluslararası konularda muhataplarıyla
istişarelerde bulunmak üzere resmî ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkereleri
kabul edildi. Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1
üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut seçildi. TBMMİçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının
(1/693) (S. Sayısı : 580) görüşmelerine devam olunarak 10 uncu maddesine kadar
kabul edildi. İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın,
konuşmasında kendisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı. İstem üzerine yapılan yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yetersayısı
bulunmadığından, 20 Mart 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşime 18.09’da son verildi.
No. : 101 II. – GELEN
KÂĞITLAR 16 . 3 . 2001
CUMA Teklif 1. – Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 3
Arkadaşının; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/699) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) Sözlü Soru
Önergeleri 1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, köy ve
mahalle muhtarlarının ödenek miktarı ve sorunlarının çözümü yolunda bir çalışma
olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1304) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.3.2001) 2. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki
enerji nakil hatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1305) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 3. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin
İlindeki enerji açığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1306) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 4. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin -
Nusaybin su depolama projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1307) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 5. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, GAP sulama
kanallarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1308) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 6. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin İli
köylerinin bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü
soru önergesi (6/1309) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 7. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Dargeçit ve
Midyat yatılı bölge okullarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1310) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 8. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki
sağlık kuruluşu ve personelinin sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1311) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 9. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'deki
bazı küçük sanayi sitesi inşaatlarına ve ihalelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1312) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 15.3.2001) 10. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Eti Holding
Mazıdağı Maden Müdürlüğü'nün Fosfat Madeni İşletmesine ilişkin Devlet
Bakanından (Şükrü Sina Gürel) sözlü soru önergesi (6/1313) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.3.2001) 11. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
son ekonomik krizden sonra kamu çalışanları ve çiftçilerin durumuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1314) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 12. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
BAĞ - KUR ve SSK prim borçlarının ödenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1315) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 13. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
turizm şirketlerine Y.P.K. tarafından kaynak aktarıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1316) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun,
Kütahya'daki Kurreyşler Beşkarış ve Akçay sulama barajı projelerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.3.2001) 2. – Kütahya
Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya'da A tipi doğalgaz istasyonu
kurulup kurulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 3. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, son
ekonomik krize ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.3.2001) 4. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, ulusal
program belgesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 5. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün, İstanbul
Lisesine öğrenci kaydına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3811) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 6. –Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, yurtdışında
yaşayanların başörtülerine konsolosluklarca müdahale edildiği iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.3.2001) 7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, BAĞ - KUR
çalışanlarının ücretlerinde iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 8. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hayat standardı
esasının yeniden uygulamaya konulmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 9. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, yurtdışına
gönderilecek öğretmen adaylarından istenen belgelere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 10. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Karaman-Kazımkarabekir İlçesi Eminettin Mahallesi muhtarlık seçimi ile ilgili
iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.3.2001) 11. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, 616
sayılı KHK'ye ve re'sen tahakkuk işlemlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 12. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şeker
pancarı fiyatına ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.3.2001) 13. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, SSK'ya
olan borçları nedeniyle haciz kararı alınan belediyelere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.3.2001) No. : 102 19 . 3 . 2001
PAZARTESİ Tasarı 1. – Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri Hakkındaki Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanununun Süresinin Uzatılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı (1/828) (Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) Sözlü Soru
Önergesi 1. – Iğdır Milletvekili Ali Güner'in, Iğdır - Aralık -
Aşağı Çiftlik Köyü ve Gödekli Barakalarında tabiî afet sonucu yapılan
çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1317) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, İSDEMİR'in
özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru
önergesi (7/3820) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 2. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, BDDK
Başkanının istifasına ve Fona devredilen bankalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 3. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, IMF ile ilgili
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3822) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.3.2001) 4. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, son beş yılda
özelleştirilen kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3823) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 5. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Aydın E
Tipi Cezaevi civarında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, son ekonomik krizden sonra bazı bankaların
usulsüz kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş)
yazılı soru önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Etibank'ın eski
sahiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3826) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.3.2001) 8. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, esnaf ve
sanatkârların kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı
soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) 9. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya
- Hisarcık İlçesinin 2. Altı Aylık Kanun Hükmünde Kararname Kapsamına alınıp
alınmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3828) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.3.2001) Meclis
Soruşturması Önergesi 1. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57
arkadaşının, Bankalar Yeminli Murakıp Raporlarını zamanında işleme koymayarak
özel bankaların içinin boşaltılmasına neden olduğu, kamu bankalarında görev
yapan bürokratların yargıya gönderilmesini engellediği, Merkez Bankası Başkanı
hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunu uygulamadığı ve Bankayı yabancı
bir şirketin denetimine açtığı, para politikasında pasif kalarak
spekülasyonlara göz yumduğu, bu suretle haksız rantlara yol açtığı ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla
Devlet Bakanı Recep Önal hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci
maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.3.2001) (Dağıtma tarihi : 19.3.2001) Gensoru
Önergesi 1. – Doğru Yol Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri
Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel
Milletvekili Turhan Güven'in, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim
ederek kötü yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla
Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı
maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.3.2001) (Dağıtma tarihi : 19.3.2001) Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri 1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, kamu
görevlilerinin özel yaşamlarına ait bir talimat olup olmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3316) 2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bir
Bakanın özel yaşamı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3326) 3. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy'un,
Afyon'da Karayolları Bölge Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3333) 4. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın,
Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kuruluna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3347) 5. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, yeni atanan
müsteşar yardımcısına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3352) 6. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, personel
atamalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3353) 7. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, bürokrat
atamalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3354) 8. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Bakanlığın yol
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3355) 9. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın,
personele lojman tahsisine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3356) 10. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın,
Bakanlığın üst düzey bürokratlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3357) 11. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün'ün, Bolu -
Düzce depremi nedeniyle yapılacak olan daimi konutlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3358) 12. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
Bakanlığın resmî araçlarının kullanımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3359) 13. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
fonlardan yapılan harcamalara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3360) 14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
personele ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3361)
15. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın,
İller Bankası'nın yardım ve ihaleleri ile Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün
ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3362) 16. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Afet İnşaat
Temel Koordinatörü olarak görevlendirilen müsteşar yardımcısına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3363) 17. – Burdur Milletvekili Mustafa Örs'ün, Bakanlığın
bir yıllık faaliyetlerini içeren kitaba
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3364) 18. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Başbakanlıkta kullanılan Fransız yapımı taşıtlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3366) 19. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ
Genel Müdürlüğüne ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3367) 20. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın,TEAŞ Genel
Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3368) 21. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Şanlıurfa
TEDAŞ Bölge Müdürlüğü hakkındaki iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3369) 22. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, dağıtım
şebekelerinin özelleştirilmesi ve kayıp-kaçak elektrik ile ilgili iddialara
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3370) 23. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ
Genel Müdürlüğünde tasarruf genelgelerine uyulmadığı iddiasına ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3371) 24. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, TEDAŞ
Genel Müdürlüğündeki personel atamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3372) 25. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Halk
Bankasının son on yıldaki görev zararlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/3401) 26. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Merkez
Bankasının son on yıldaki görev zararlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/3402) 27. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, elektrik
teknisyenlerinin sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3424) 28. – Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Beyaz Enerji
operasyonu ile ilgili olarak bazı bakanlık telefonlarının dinlemeye alındığı
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (A. Mesut Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/3431) 29. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, geçici
süreyle kapatılan bir gazeteye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3435) No. : 103 20.3.2001
SALI Teklifler 1. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; İcra ve
İflas Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/700)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.3.2001) 2. – Hatay Milletvekili Mehmet Dönen'in; 8.6.1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/701) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 1.3.2001) 3. – Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi'nin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/702) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.3.2001) 4. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in; Askerlik
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/703) (Millî
Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.3.2001) 5. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/704) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.3.2001) 6. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Özürlüler
İdaresi Başkanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/705) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.3.2001) 7. – İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/706) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.3.2001) 8. – İstanbul Milletvekili Sühan Özkan'ın; Askerlik
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/707) (Millî
Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2001) 9. – Hatay Milletvekilleri Mehmet Şandır ile Levent
Mıstıkoğlu'nun; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/708) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.3.2001) Raporlar 1. – Yozgat Milletvekilleri Şuayip Üşenmez, Mesut
Türker ve Ahmet Erol Ersoy ile 13 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi
(2/256) (S. Sayısı : 627) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME) 2. – Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli'nin, 2547
Sayılı Yükseköğretim Kanununun Geçici 41 inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Önergesi (2/443) (S. Sayısı : 628) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001)
(GÜNDEME) 3. – Türk Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun
ve Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın, Türk Ceza Kanunu ile Cezaların İnfazı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Doğru Yol Partisi
Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, İçel Milletvekili
Turhan Güven ve Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan'ın, Türk Ceza Kanununun 455
inci Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Ali
Arabacı ve 5 Arkadaşının, Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Ali Arabacı ve 5
Arkadaşının, Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Erol Al'ın, Türk Ceza Kanunu ve
Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/796, 2/341, 2/559, 2/562, 2/563, 2/686)
(S. Sayısı : 629) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME) 4. – Ankara Milletvekili Şevket Bülent Yahnici'nin,
5680 Sayılı Basın Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün
37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/589) (S.
Sayısı : 630) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME) 5. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya ve 12
Arkadaşının, 5 İlçe ve Elbistanafşin Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin
Önergesi (2/608) (S. Sayısı : 631) (Dağıtma tarihi : 20.3.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru
Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen İktisat Bankasına ilişkin Devlet Bakanından
(Kemal Derviş) sözlü soru önergesi (6/1318) (Başkanlığa geliş tarihi :
19.3.2001) 2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bufalo
Operasyonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1319) (Başkanlığa geliş
tarihi : 19.3.2001) 3. – Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin'in, Merkez
Bankasının döviz satışına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1320)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kurban
derilerinin toplanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3829) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK'ün
Fatih Üniversitesi ile ilgili olarak aldığı karara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 3. – Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın,
Erzurum'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3831) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 4. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, son
ekonomik krizin etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3832)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, dış
borçlanmalara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi
(7/3833) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 6. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir
Devlet Hastanesi inşaatı projesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3834) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 7. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir
Ayhanlar Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3835) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 8. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, İstiklal
ve Çanakkale savaşı şehitlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3836) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 9. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,
Hükümetin IMF ile yaptığı anlaşmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3837) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 10. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, kamu
kurum ve kuruluşlarının vatandaşlara olan borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3838) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 11. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,
Nevşehir - Ürgüp - Karain Köyünün yerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3839) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,
Nevşehir - Kozaklı Doyduk Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3840) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Yamula
- 1 ve Yamula - 2 Baraj projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3841) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 14. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Egebank A.Ş. hakkında düzenlenen rapora
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3842) (Başkanlığa geliş
tarihi : 19.3.2001) 15. – İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün,
YÖK'ün öğretmenlik sertifikası ile ilgili kararına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3843) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.3.2001) 16. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Merve Sefa
Kavakçı'nın milletvekilliği sıfatına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/3844) (Başkanlığa geliş ta-rihi :
19.3.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 15.00 20 Mart 2001
Salı BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71 inci
Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere geçiyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı ilk söz, çiftçilerin gübre sıkıntıları
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'e aittir. Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR 1. – Adana
Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre sıkıntılarının
giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çiftçilerin gübre sıkıntılarının giderilmesi hakkında, şahsım
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye, tarımsal ürün potansiyeli, üretilen tarımsal
ürünlerin çeşitliliği ve doğal kaynakların yapısıyla halen önemli bir tarım
ülkesidir. Tarımsal üretimde verim artışının sağlanması için kullanılan en
etkili girdilerden biri de gübredir. Son yılların verilerine göre, ülkemizde gübre tüketimi,
hektara 83 kilogramdır. Bu veri, Bulgaristan'da 173 kilogram, Yunanistan'da 170
kilogram, Fransa'da 295 kilogram, İngiltere'de ise 368 kilogramdır.
Çiftçilerimizin yeterli gübre kullanamamalarının tek nedeni, gübre fiyatlarıyla
ürün fiyatları arasındaki dengenin üreticiler aleyhine her geçen gün daha da
bozulmasındandır. Fiyat artışı böyle devam ederse, Türk çiftçisi, 83 kilogram
olan bu gübreyi de kullanamaz hale gelecektir. Tarımsal üretimde kullanılan
girdilerin en önemlilerinden birini oluşturan kimyevî gübrenin çiftçilerimize
ulaştırılmasında, son yıllarda, maalesef, bazı güçlükler yaşanmıştır. Gübrede
son beş yılda başgösteren fiyat artışları, birkaç yıldır aşırı şekilde
yükselmeye devam etmiş ve tarımsal üretimde maliyetleri çok artırmıştır. Bu
artış sonucu, çiftçilerimiz, dünya piyasalarıyla rekabet edemez hale gelmiştir.
Tarım Bakanlığı, gübrede tekelin kırılıp, çiftçiye daha ucuz ve zamanında gübre
vermek için, tarımsal birlikleri uyarmış, işbirliği teklifinde bulunmuş; ancak,
bütün uyarılara rağmen, bu kuruluşlar yeterli gayreti göstermemişlerdir. Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, 2001 yılında
üyelerinin ihtiyacı olan gübreyi temin etmek için ihale açmış; ancak, yeterli
gübreyi temin edememiştir. Üretici ve dağıtıcı firmalar ihalede çok yüksek fiyat
istemişlerdir. Ayrıca, piyasada gübre olmasına rağmen, kimyevî gübrenin
olmadığına dair spekülatif haberler yaymışlardır. Bunun üzerine, Tarım
Bakanlığı, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin talebi doğrultusunda,
mevzuatta gerekli değişiklikleri yaparak, gübre temin etmesini
kolaylaştırmıştır. Bunun sonucu, tarım kredi kooperatiflerince 100 000 ton
azotlu gübre alınmış, bunun 50 000 tonu bölgelere acilen gönderilmiş, 50 000
tonu da bu cuma günü gönderilecektir. Azot, gübre üretiminde önemli yeri olan ve gübredeki
tekeli kırabilecek güçte olan İGSAŞ ve TÜGSAŞ üretici kuruluşları, depo
maliyetlerini gerekçe göstererek, gübre üretimini kış aylarında yapmayı
hedeflemişler; ancak, kışın da, malumunuz olduğu üzere, enerji açığı sebebiyle
ısıtmak için kullanılan doğalgaz ihtiyacını giderememişler ve neticede,
maliyeti düşürmek amacıyla kış aylarında da bu üretimi yapamadıkları için,
çiftçinin ihtiyacı olan gübreyi temin edememişler ve bundan mütevellit
sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Peki, şimdi, burada, sormazlar mı?.. Siz, depo
maliyetlerini düşürmek için kış aylarında üretim yapmayı hedefliyorsunuz, kâr
ettiğinizi zannediyorsunuz. Peki, zamanında gübre bulamayıp, tarlasına atamayan
çiftçinin zararını kim karşılayacak; bu zarar nerden geliyor?. İşte, bunu,
adama sorarlar. Bu konuda, Tarım Bakanlığının ve tarım kredi
kooperatiflerinin ihmali olmamasına rağmen ortada bir sıkıntı vardır. Tüm bu
sıkıntıların giderilmesi için, devletin kontrolünde olan, şu anda Özelleştirme
İdaresine bağlı olan gübre fabrikalarının tam kapasiteyle çalıştırılması
gerekmektedir. Özelleştirme kapsamındaki gübre fabrikalarının bir an
önce özelleştirilmesi; yoksa, ilgili bakanlığa devredilmesi gerekmektedir.
Devlet, gübrede, özellikle gübre üretiminde meydanı birilerine bırakmamalıdır. Gübre piyasasında tekelleşmeyi önleyici piyasa
düzenlemesinin bir an önce yapılması gerekmektedir. Gübre fabrikalarının özelleştirilmesinde, sektörde
tekelleşmenin önlenmesini sağlayacak ve tam rekabet şartlarını oluşturacak
tedbirlerin bir an önce alınması gerekir. İthal edilen gübrede, tedarik maliyeti ile iç
piyasadaki satış fiyatı arasındaki dengeyi sağlayıcı yasal önlemlerin acilen
alınması gerekir. Tarım kredi kooperatiflerinin ve diğer birliklerinin,
üyesi olan çiftçilere ucuz gübre tedariki yapabilmelerini sağlayıcı ve bu
kuruluşlara yükümlülük getirici yapısal düzenlemelerin yapılması gerekir. Çiftçiye hizmet gayesiyle kurulan ve çiftçi kuruluşu
olan kooperatif... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, aslında, sistemde de bir arıza var
Sayın Özdemir. ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Çiftçi meselelerini
anlatıyoruz efendim. BAŞKAN - Ben açmak istiyorum da, açılmıyor; sistem
kilitlendi. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, sistemin neresi
arızasız ki?.. BAŞKAN - Efendim, siz çok önemli bir görevi deruhte
edip geldiniz; Yüce Allah kabul etsin. Şimdi, sistemi bozmak değil, düzeltmek lazım; onun için
uğraşıyoruz biz. Biz düzeltmeye uğraşıyoruz... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İyi de, öyle bozulmuş ki,
düzeltemiyoruz... BAŞKAN - Sayın Özdemir, sistemdeki arıza nedeniyle
birleşime ara vermek zorunda kalacağım; bakiye sürenizi, birleşim açıldıktan
sonra kullanacaksınız diyorum ve saat 15.25'te toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum. Kapanma Saati
: 15.11 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati
: 15.25 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 71 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. Elektronik sistemdeki arıza nedeniyle, Sayın Fatin
Özdemir'in konuşması yarıda kalmıştı. Şimdi, Sayın Özdemir'i konuşmalarını
tamamlamak üzere kürsüye davet ediyorum. Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar) Kaldığınız yerden devam ederseniz sevinirim. IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR (Devam) 1. – Adana
Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin gübre sıkıntılarının
giderilmesi ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (Devam) ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. Türk çiftçisinin kaderi bu, çiftçilerin sıkıntısını
anlatırken, Meclisin sistemi bile dayanamıyor bozuluyor. Çiftçilerimiz bu kadar
sıkıntıda. (MHP sıralarından alkışlar) Gübre fabrikalarının özelleştirilmesinde, sektörde
tekelleşmenin önlenmesini sağlayacak ve tam rekabet şartlarını oluşturacak
tedbirlerin bir an önce alınması; ithal edilen gübrelerde tedarik maliyeti ile
iç piyasadaki satış fiyatı arasındaki dengeyi sağlayıcı yasal önlemlerin
alınması; tarım kredi kooperatifleri ve diğer birliklerin üyesi olan çiftçilere
ucuz gübre tedariki yapabilmelerini sağlayıcı ve bu kuruluşlara yükümlülük
getirici yapısal düzenlemelerin getirilmesi; çiftçiye hizmet gayesiyle kurulan
ve çiftçi kuruluşu olan bu kooperatif ve birliklerin içerisinde bulundukları
idarî ve yapısal bozuklukların giderilmesi; bu kooperatif ve birliklerin,
herhangi bir sebepten dolayı gübre tedariki yapamamaları halinde, ortaklarına
kredi desteği vermeleri konusunda görevlerini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Ayrıca, 1997 yılında çıkarılan genelgeyle, daha önce çiftçiye direkt ödenen
sübvanse, gübre üreticilerine ödenmekte; hem de üç ay öncesinden avans olarak
ödenmekte. 1997 yılından bu tarihe kadar gübre üreticilerine ödediğimiz
sübvanse, 407 trilyon 335 milyardır. Bunun, bir an önce düzeltilerek, çiftçiye
direkt sübvanse olarak ödenmesi sağlanmalıdır. Gübredeki destekleme sisteminin doğrudan çiftçiye
yapılabilecek şekle dönüştürülmesiyle ilgili çalışmaların bir an önce
sonuçlandırılması gerekir. Gübredeki KDV oranının, yüzde 17'den yüzde 1'e
düşürülmesi gerekir. Mağdur olan ve çiftçinin ortak malı olan tarım kredi
kooperatifleri, Hazineden alacağını alamamakta; bu sebepten dolayı da, çiftçiye
hak ettiği hizmeti verememektedir. Bununla birlikte, özelleştirme kapsamında
olan TÜGSAŞ'ın, tarım kredi kooperatiflerine, yani, çiftçilere verilmesiyle,
rekabet ortamı doğacak ve çiftçilerimiz rahatlayacaktır. Ayrıca, Tarım
Komisyonu olarak hazırlayıp teklif ettiğimiz, çiftçi borçlarının ertelenmesi,
bir ödeme planına bağlanması, icra takip işlemlerinin durdurulması ve yeni
ödeme planı hazırlanması bir zorunluluk haline gelmiştir. Çiftçilerimiz, şu
anda, köylerde mağdur durumda, hapsedilmektedir. Elbette ki, bu ödeme planıyla,
ülkemizde, krizde olan birçok kurum ve kuruluş kurtarılmaya çalışılıyor; Türk
çiftçisi de mağdurdur, Türk çiftçisinin de, bu krizden mütevellit, kurtarılması
gerekmektedir. Çiftçilerimizin tüm bu sıkıntılarının giderilerek,
mağduriyetlerinin önlenmesi için, çiftçilerimiz adına, hükümetimizin yardım ve
desteklerini bekliyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özdemir. Gündemdışı konuşmaya yanıt vermek üzere, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp; buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın Gökalp. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adana Milletvekili Sayın Fatin Özdemir'e, çiftçilerin
bazı sıkıntılarını, özellikle gübre atım döneminde olduğu için, hatta gübre
atım döneminin çoğu yerlerde geçmesi nedeniyle de Türk çiftçisinin gübre
bulmadaki sıkıntılarını dile getiren bu konuşmasından dolayı teşekkür ediyorum.
Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, bu hususta açıklamalarda bulunmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim sıfatım
Tarım ve Köyişleri Bakanı; ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, şu anda,
gübrenin üretimi, ithalatı, dağıtımı, fiyatlandırılması, kalite kontrolü, hangi
toprağa hangi gübre, hangi bitkiye ne kadar gübre konusunda yetkisi olmayan bir
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı!.. Benim iki yıldır feryadım, hem Meclisteki hem Bakanlar
Kurulundaki çalışmalarım, Türk köylüsü ve Türk çiftçisi adınadır, üreticinin
mağdur edilmemesi adınadır, mağdur edilen bu kesim üzerinden büyük vurgunların
yapılmaması adınadır. Ancak, uzun yıllardır gübreyi tedarik eden ve köylüye
dağıtan Türkiye Zirai Donatım Kurumu 1980'li yıllarda kapatılırken, bu kurumun
yerine bir başka oluşum konulmamış. Nasıl, bugün, Toprak Mahsulleri O fisi, hububat fiyatlarında bir regülasyon
görevi üstleniyor ve köylünün ürettiği ürününün desteklenmesinde, özel sektör
karşısındaki fiyatın oluşmasında etkin oluyorsa, bitkisel üretimde olmazsa
olmaz olan gübrenin üretimi, dağıtımı, kalite kontrolü, fiyatlandırılması konusunda
da bir kuruluşa görev verilmiş olmalıydı. Daha önce uzun süre denetleme kurulunda çalışan, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı yapan ve şu anda da tarımla ilgili komisyonumuzun
başkanı olan çok değerli bir eski bakanımızın da, düzenlediğimiz gübre ile
ilgili sempozyumlarda söylediği gibi, bugün, gübre, üretimi, dağıtımı ve
kullanımında bir belirsizlik, bir vurdumduymazlık vardır. Hatta, sayın eski
bakanımızın bizzat cümleleriyle "köylüye gübre diye deniz kumunu dahi
pazarladılar ve pazarlamaya da devam ediyorlar." Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak, nasıl, son
birbuçuk yıldır, köylünün ürününün değer fiyatıyla satılmasını sağlayarak,
geçen yıl, 370 trilyonluk ürün tutarını yirminci günde ödeyip, Toprak
Mahsulleri Ofisini de 900 trilyon zarardan ve günlük 3 trilyon faiz, bankalara
da yüzde 220 faiz ödemeden kurtardıysak, gübre için de aynısını söylüyoruz.
Köylünün kullanacağı gübrede, muhakkak surette, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının, üretimden kullanıma kadar, denetim ve kontrolle yetkilendirilmesi
gerek. Göreve geldiğimizde, 52 çeşit tarım ürünü, sınır
ticareti adı altında ülkemize giriyordu. Bazı illerimizden ve serbest
bölgelerden giren ürünler, dahilde işleme rejimi adı altında giriyor; ama,
ürünlerin çıkışı olmuyordu. İlgili birimler bilirler ki, bakanlıklar bilirler
ki, bu olayın peşine ilk giden Tarım ve Köyişleri Bakanlığıdır; resmî
yazılarımız kayıtlarda mevcuttur, bunun sonucunda paraşüt operasyonu olmuştur.
İşte, o meşhur muz olayları ve Tarım ve Köyişleri Bakanının ayağının altına muz
kabuğu koyma yazıları da o dönemde çıkmıştır. Yine, göreve geldiğimizden hemen sonra üzerine gittiğimiz
ve Yüce Meclisin de şahit olduğu, milletimizin de şahit olduğu olay, hayvan
kaçakçılığı, et kaçakçılığı ve gıda kaçakçılığıdır. Sayın savcımızın iki gün
önceki açıklamasına göre, geçmiş birkaç yılda, et kaçakçılığının Türkiye'ye
maliyeti 7 milyar dolardır. Bu olay üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bir
yetkisi olmadığı halde kendisini sorumlu bilmiş, Türk köylüsü adına, Türk
çiftçisi adına, Türk hayvancısı adına ve Türk insanının sağlıksız gıda
tüketmemesi adına sorumlu bilmiş, ve konuyu ilgili birimlere kadar taşımış; 3
Kasım 1999 tarihinde de, nereden kaçak hayvan girdiğini, nereden kaçak et
girdiğini Türkiye ha-ritası üzerinde resimlendirerek ve bugün de, haklarında
yirmisekiz yıl hapis cezası istenen kişilerin adlarını, adreslerini, cep
telefonlarına varana kadar Bakanlar Kuruluna arz etmiştir ve çok şükür, canlı
hayvan ve et kaçakçılığının da sıfırına geldik. Aynısını gübre için de söylüyorum; Türkiye'de, gübre
üretiminde bir dengesizlik vardır, bir
tekelleşme vardır, bir yanlışlık vardır, yolsuzluk vardır, hırsızlık vardır. OSMAN PEPE (Kocaeli) - Düzeltin; hükümet değil
misiniz?! TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Nasıl ki, paraşüt operasyonunda, buffalo operasyonunda biz vardıysak
-geçtiğimiz yıllarda, bu ülkeye, 250 biçerdöveri de kaçak sokmuşlar- gübrede
önümüze gelen yalçın kayayı da, yalçın dağı da aşacağız; bunda da hiç kimsenin
şüphesi olmasın. (MHP sıralarından alkışlar) MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Aşacaksınız; ama,
iki senedir bir şey yok. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)-
Nedir gübredeki olay; gübredeki olay şu: Burada tekrar söylüyorum, bütün
siyasilere de söylüyorum; bugün, bazıları, Trakya'yı, batıyı, İç Anadolu'yu
gezerek "gübre bulamıyorsanız, Tarım Bakanına gidin..." Devletin,
kamunun fabrikaları, Tarım Bakanlığına bağlı değil. Bunu, özellikle
milletimizin duyması açısından da söylüyorum. Bu fabrikalar, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı kapsamında çalışmaktadırlar. Burada, niçin orada, niçin
Tarım Bakanlığına bağlı değil tartışmasını açmak için söylemiyorum; çünkü,
gübre bulamayan çiftçi, haklı olarak, adı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olan
Tarım Bakanlığına geliyor. Bugün, bu kamu fabrikaları -Başbakanlığa ve ilgili
makamlara arz ettiğimiz raporlarda belirttiğimiz üzere- tarım kredi,
Pankobirlik, Tariş ve Çukobirlik gibi çiftçi kuruluşlarına, çiftçi örgütlerine
-ki, çiftçi örgütlenmesi kanunu da çıkmamış halen- belirli bir fiyatla
devredilmelidir. Bu fabrikaların satışı sırasında, Türkiye'deki tekelleşmenin
daha da artarak gitmemesi için, olayı Rekabet Kuruluna kadar, çiftçiler adına
biz yazdık. Özel sektörün elindeki fabrika sayısı 3'tür; bunlar da
3 şirkete aittir ve en sonunda, bir gübre fabrikası da diğer bir gübre
fabrikası tarafından satın alınmıştır. Bu özel sektörün gübre fabrikaları yüzde
40-50 kapasiteyle çalışmaktadır; kazançları üretimden ve sürümden değildir,
kazançları, rekabetsiz bir ortamdaki pazara hâkim olmalarından dolayıdır. (MHP
sıralarından alkışlar) SEDAT ÇEVİK (Ankara) - Fırsatçılıktandır. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Sayın Başkanım ve değerli milletvekilleri; burada Yüce Meclisin çatısı
altında, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum, bu fabrikaların ürettikleri
ürünlerdeki tekelin kırılmasında, kalitenin kontrolünde kararname
değişikliklerine başladığımız zaman ise, Türkiye'de, tahminlerinizin daha
dışındaki bazı üst görevde çalışanlar kararnameye müdahale etmeye
çalışmışlardır ve bu fabrikalar adına iş takip etmişlerdir; ama, bunları
kıracağız, yıllarca devam eden bu alışkanlıkları devam etmeyecektir. Gübreyle ilgili iki tane toplantı yaptık. Bu
toplantılara gübre üreticileri, ithalatçıları, dağıtıcı kuruluşları, kamu
çalışanları, Hazinenin, Devlet Planlamanın temsilcileri ve Sayın Bakanlarımız
da iştirak ettiler. Buradan çıkan sonuç şudur: Bir; Ziraî Donatım gibi bir kurumun -evet
özelleştirilmesi tamam da- bir ofis olarak, tekrardan, regülasyon görevini
yapacak bir ofisin oluşması gerekli. İki; gübre üretiminin yaygınlaştırılması, gübre
ithalatının kolaylaştırılması ve gübrenin kullanımında Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının olayın içerisine çekilmesi ve gübre kullanımındaki
sübvansiyonların direkt köylüye verilmesi; çünkü, gübre kullanımındaki
sübvansiyonlar, daha önceden direkt köylüye veriliyordu; bazı hatalar olduğu
iddiasıyla, geçmiş yıllarda çıkarılan kararnameyle sübvansiyonlar, şu anda
üretici kuruluşlara veriliyor. Üretici kuruluşlara bu paralar aylar öncesinden
veriliyor; üretici kuruluşlar, o yüksek faizle de, bu paraları, çeşitli
şekillerde çalıştırıyorlar ve elimizdeki istatistikler gösteriyor ki, üretilen
ve ithal edilen gübreden çok daha fazla miktardaki gübreye sübvansiyon ödenmiş
Türkiye'de. 258 tane dosya üzerinde çalışıyoruz; 258 dosyanın 30
kadarı savcılığa verilmiştir. Son bazı vurgunlardan önlediğimiz 30 trilyondur.
Üretici kuruluşlara verilecek bu sübvansiyonların kaldırılması lazım. Zaten,
bugün, gübredeki sübvansiyon oranı da yüzde 16-17'lere düştü, gübrede de yüzde
17 KDV var. Yüzde 17 KDV'yi kaldıralım, yüzde 1'e indirelim, sübvansiyonu da
kaldıralım. Bu sene bütçeden gübre sübvansiyonuna ayrılan miktar
104 trilyon. 104 trilyon, üretici firmalara veriliyor. Bizim, Tarım Bakanlığı
olarak teklifimiz, yüzde 17 KDV'yi yüzde 1'e indirelim; devletin, buradan, KDV
olarak kaybı 75 trilyon, 104 trilyondan 75 trilyonu çıkardığımız zaman, devlet,
29 trilyon yine kârlı ve bu sübvansiyonların ödenmemesi gerektiği konusunda
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak resmî yazım vardır; ama, nakit sıkıntısı
çekerken, mevzuat gereği bu sübvansiyonlar ödenmiştir. Gübredeki diğer bir mesele -sayın milletvekilimizin de
belirttiği gibi- güb-re üreten fabrikalar, kamunun fabrikaları son aylarda
çalışamamıştır. Bunların doğalgazı kesilmiştir, doğalgaz kesilmesinden dolayı
çalışamayan fabrikalar, azotlu gübre üretemediler ve bugün de çiftçinin ihtiyaç
duyduğu gübre, azotlu gübredir; ancak, kamu fabrikalarının depolarında 140 000
tondan fazla gübre vardır. Bu gübre, normal bir fiyatla, tarım kredinin açtığı
ihalelere, diğer kurum ve kuruluşlara satılmalı ve buradan çiftçi gübresiz
bırakılmamalıdır. Son Sayın Bakanımızla görüşmelerimizde ve konuyu Sayın
Başbakanımıza da arz ederek bu konuda bir çözüm sağlanmıştır. Ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, çiftçiler
adına, anlamadığım bir durum var; dünyada gübre fiyatları sabitleşirken, hatta
düşerken, Türkiye'de son iki yıldır gübre fiyatlarında yüzde 150'lik, yüzde
200'lük bir artış vardır. Biz, bu konuyu Rekabet Kuruluna kadar taşıdık. NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Son iki yıldır mı efendim? TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Evet, son iki yıldır; geçmiş yıllardaki artışları burada söylemiyorum. Evet,
son iki yıldır bu kadar bir artış var. Ancak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının,
özel sektörün fabrikaları üzerinde, gübre üreten tesisler üzerinde fiyat
konusunda bir denetim yetkisi yoktur. Gübreyi üreten başkası, bayi başkası;
köylüye bu verilmiş gibi gösteriliyor çoğu zaman da; geçmiş yıllara ait tüm
dokümanlar mevcuttur, 258 dosyanın üzerinde de çalıştığımızı söyledim, geçmiş
yıllara yönelik olarak dosya sayısı daha da artacaktır. Bu sene gelen yolsuzluk
dosya sayısı 1'dir. Bu gübrede kalite kontrolünü Tarım Bakanlığı
yapamamaktadır ve birliklere, tarım krediye, Pankobirlik, Çukobirlik, Tarişe de
2000 ve 2001 yılı içerisinde üyelerinizi gübresiz bırakmayınız diye resmî yazı
çıkarılmıştır. Tarım kredi, gübre almakta zorlanıyor ve alamıyor. Tarım
kredinin 200 trilyon görev zararı alacağı var; bu, tarım krediye ödenmiyor.
Aynı zamanda, tarım krediye, yeni Bankalar Yasasından dolayı da, bankalar
üzerinde çalışmalardan dolayı da finans da çıkarılmıyor; finans çıkarılmadığı
için, tarım kredinin bir de öyle sıkıntısı var. Yalnız, burada, şunun, özellikle, müsaade ederseniz,
tekrar açığa kavuşturulmasını istiyorum ki, tarım kredi, tamamen özerk bir
kuruluştur; özerkliği ise, 57 nci cumhuriyet hükümetinden önce, 21 inci Dönem
Meclisinden daha önce çıkarılan mevzuatlarla sağlanmıştır. Evet, tarım
kredinin, özellikle fakir çiftçinin, gübre, mazot, alet ve ekipman, tohum
ihtiyacını karşılayan bu kuruluşun özerk yapıda olması doğru; ancak, bunun,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla bir bağlantısı, ilgili bir birimi olması
gerekli; ancak, bu da, maalesef, mevcut değildir. Şu anda yapılması gerekli olan -sayın milletvekilimiz
de konuşmaları sırasında bir kısmını özetledi- şunlardır: Birincisi, muhakkak
surette, bir gübre ofisinin oluşturulması gerekli. Bu gübre ofisi, regülasyonu
yapmalıdır, denetimi yapmalıdır, kalite kontrolünü yapmalıdır; hangi tarlaya,
hangi ürüne hangi gübre... Gübre fazla kullanılıyor, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı burada yoktur; az kullanılıyor, yoktur; deniz kumu saçılıyor, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı yoktur. BAŞKAN - Sayın Bakanım, son 2 dakikanız kaldı. Buyurun. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- İkincisi, acil olarak, gübredeki KDV'nin yüzde 17'den yüzde 1'e
indirilmesidir. Ben, bu konuda Bakanlar Kurulumuza teşekkür ediyorum. Bakanlar
Kuruluna bu projeler gitti, bu söylediklerimin hepsi gitti ve Bakanlar
Kurulumuz bu konuda anlayış gösterdi; ancak, bazı bürokratik hesaplamalar
sonucu, konu halen halledilemedi. Üçüncüsü, özelleştirme kapsamında olan gübre
fabrikaları -çünkü, bunlar, Türkiye'nin geleceğiyle ilgilidir, Anadolu'nun
yeşillendirilmesiyle ilgilidir- Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ilgili
kuruluşlar haline getirilmelidir ve özelleştirme kapsamında olan fabrikalar da
üretim yapmalıdır. Yine, kamu ve özel fabrikalara şu soruyu da buradan
yöneltiyorum, çiftçiler adına yöneltiyorum, çiftçiler adına konuşuyorum burada:
Avrupa Birliğindeki seviyede gübre vermelidirler, bu sağlanmalıdır. Yine, acil olarak alınması gereken diğer tedbirler,
muhakkak surette, tarım krediye gerekli finansman sağlanmalı ve tarım kredi,
çiftçinin gübresinin teminindeki sıkıntılardan kurtarılmalıdır. Bir Bankalar
Karşılıklar Kararnamesi çıktı; ancak bu karşılıklar kararnamesinde yeni yeni
bir çözüme geldi. Bu son uygulanan sübvansiyonlarla ilgili olarak bir
rakam vermek istiyorum. 1997 yılında gübre sübvansiyonuna ayrılan miktar 97
trilyon lira, 1998 yılında 147 trilyon lira, 1999 yılında, tekrar, bu, 90
trilyon liraya kadar düşüyor. Onun için, lütfen, bu trilyonları sübvansiyonlar
olarak değil, bu sübvansiyonları direkt köylüye verelim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Sayın Başkan, son bir cümle söyleyeceğim. BAŞKAN - Sayın Bakanım, 2 dakika içerisinde
toparlayınız efendim. Buyurun. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Gübre konusunu, iki kere, toplantıyla, tüm halkımızın dikkatine getirdiğimizde,
o günlerde basına intikal eden yazılar var. Basına intikal eden yazılar şunlar:
"Tarım Bakanı, dikkat et, köylü gübresiz kalacak." Bunu söyleyen,
gübre üreticileri. Hatta, Sayın Mahmut Erdir ile bana söyledikleri cümleyi ve
kelimeyi burada tekrar etmek istemiyorum. Köylünün gübresiz bırakılacağını,
köylüye gübre verilmeyeceğini, bu fabrikalar, altı ay öncesinden nasıl
biliyorlardı?! Artı, bu fabrikalar, bugün de aynen şunu söylüyorlar: "Siz,
bugün, 100 000 ton gübreyi -basında var- aldınız, köylüye dağıtıyorsunuz da
-Bakanlık olarak almıyoruz tabiî, böyle bir kurumumuz yok bizim; Sayın
Başbakanımızla görüşerek hallettik- bunun yarını da var." Bu tekelin
kırılması gerekli; olay bu. Şubattaki ekonomik kriz ve ekonomik sıkıntıdan dolayı,
köylülere, uzun süre, mazot satılmadı gübre satılmadı. Bu dalgalanmalı kurdan
dolayı, gübre fabrikalarının kazancı trilyonları buldu; her gün de bu
fabrikalar zam yapmaya devam ediyorlar. Ancak, şunu, burada, tekrar, Yüce
Meclisin çatısı altında belirtmek istiyorum ki "hırsızlık devri kapandı ve
çaldırttırmayacağız" şeklindeki açıklamamın çıkışı 2000 yılıdır. İşte,
bundan sonra gübredeki bu olaylar başlamıştır; ama, bunu da, muhakkak ki, Türk
köylüsü adına çözüme kavuşturacağız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)
- Tekrar arzım şu olacaktır: Bugün gündemdeki kanunların bir an önce çıkması ve
bir gübre ofisinin kurulması, depolardaki gübrelerin de Türk köylüsüne
dağıtılmasıdır. Valiliklere ve savcılıklara yazımız var; hangi ilde, depoda
gübre varsa ve köylüye verilmiyorsa, valileri ve savcıları buradan tekrar
göreve çağırıyorum, mevzuattaki gerekli işlemleri yapmalarıdır. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Yalova, buyurun; yerinizden efendim. Şimdi, İçtüzüğümüze göre, 2 bakan arkadaşımıza söz
verme hakkımız yok. Kaldı ki, Sayın Bakan arkadaşımız, İçtüzükten doğan süreyi
kullandığı gibi, Baş-kanlığın takdir ettiği süreyi de aşarak konuşmasını
tamamladı. Şimdi, yerinizden, sanıyorum, bir sataşma veyahut da
açıklama... DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Hayır, hayır...
Bir iki cümle... BAŞKAN - Açıklama getirmek üzere mi? DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Açıklama. NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Sataşma da var efendim. BAŞKAN - Hayır, açıklama... Yerinizden açıklamada bulunabilir misiniz Sayın
Bakanım. ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Bakan olarak konuşacaksa, kürsüden
konuşması lazım Sayın Başkan. DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Eğer uygun
görürseniz, bir sonraki sırada Eti Krom var. Eti Kromda 20 dakikalık yanıt
hakkımı kullanırken, orada açıklayabilirim. BAŞKAN - Orada, açıklamalarınızın bir bölümünü ona
hasredebilirsiniz. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan... NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Sayın Başkan, ben de söz
istiyorum. BAŞKAN - Efendim, hayır, söz veremiyorum. İkinci sırada, Eti Krom AŞ'nin özelleştirilmesi
hakkında söz isteyen Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç. Buyurun Sayın Tunç. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 2. – Elazığ
Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Eti Krom A.Ş.’nin özelleştirilmesine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
Eti Krom'un özelleştirilmesiyle ilgili düşüncelerimi
arz etmek için huzurunuzdayım. Dünya krom rezervi 3,3 milyar tondur, Türkiye'nin
bundaki payı yüzde 6'dır. Krom, çelik üretiminde, kimya sanayiinde, döküm
sanayiinde kullanılan stratejik bir maddedir. 1936 yılında Elazığ'ın Guleman İlçesinde krom
yataklarının işletilmesi Etibanka verilmiş; aynı yıl, Şark Kromları İşletmesi
Müessesesi olarak teşkilatlanmıştır. 1977 yılında bu müessesede ferrokrom
üretilmeye başlanmış ve 1998 yılında da "Eti Krom AŞ" adıyla bağlı
ortaklığa dönüştürülmüştür. Elazığ Ferrokrom İşletmesinin gayri safî millî hâsılaya
katkısı 5 trilyon 219 milyar 100 milyon Türk Lirası, dış ödemeler dengesine
yaptığı etki 25 trilyon 957 milyar 914 milyon Türk Lirasıdır. Böyle, çalışan, üreten, satan bir müessese, 18 Ekim
2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan bir tebliğ sonucu, bugün, âdeta çökme
noktasına gelmiştir. Özelleştirme İdaresinin tebliğinde deniliyor ki: "Eti
Krom AŞ özelleştirme kapsamına alınmıştır, bir yıl içerisinde
özelleştirilecektir." Şimdi, yılda milyonlarca dolar ihracat yapan bir
müessese, 1 500 kişinin fiilen çalıştığı, 30 000'in üzerinde kişinin ekmek
kapısı olan bu müessese, bugün, memurunun, işçisinin maaşını ödeyemez, elektrik
parasını ödeyemez, yakıt parasını ödeyemez, iş yaptırdığı firmalara alacağını
ödeyemez duruma gelmiştir. Yılda milyonlarca dolar ihracat yapan, bütün bir
yörenin ekonomisini ayakta tutan bu müessese, bu duruma getirilir mi? Bir yıl
içerisinde satılacak deniyor;ama, ben KİT komisyonunda çalıştım, bu vaatlerin
havada kaldığını aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Bir yıl içerisinde
özelleştirme yapmanın zorluğunu hepimiz biliyoruz. Kaldı ki, üzerinden altı ay
geçti, hâlâ yapılmış hiçbir şey söz konusu değil. Özelleştirme uygulamalarının
sağlıksız olduğunu yürümediğini hepimiz biliyoruz. Maden Bakır İşletmesi için de aynı şeyler söylenmişti.
Nerede koca müessese kapatıldı, ülke büyük bir ekonomik kaynağını kaybetti.
Korkarım ki, Eti Kromun akıbeti, Maden Bakırın akıbeti olur, önlem alınmazsa
eğer. Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
müessese özelleştirme kapsamına alındıktan sonra cevher satamıyor. Bugün
fabrika sahasında ve İskenderun Limanında ihraç bekleyen 110 000 ton cevher
var; ama, satılmamış; çünkü, gördüğümüz o ki, bir müessese özelleştirme
kapsamına alınınca pazarını kaybediyor, yatırım yapamıyor, kalifiye eleman da
gidince, doğal olarak o müessese batıyor. Bugün, Ferrokromun başına gelen de
budur. Çeşitli hükümetlerin programlarında, olağanüstü hal
bölgesindeki kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmemesi yönünde kararlar
var ve yine, KİT Komisyonunun her yıl yaptığı denetimlerde olağanüstü hal
bölgesindeki kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmemeleri yönünde
temenniler var; ama, bunlara rağmen, sayın hükümet, ferro kromu özelleştirme
kapsamına aldı. Aslında, özelleştirmeye karşı olan bir insan değilim,
özelleştirmenin yapılması gerektiğini ben de düşünüyorum ve sonuna kadar, bu
düşüncede olanlarla beraberim; ama, bunun kararı alındıktan sonra ne olmuş;
bakıyoruz, fabrika, kapanma noktasına gelmiş, 50 trilyon borç altına sokulmuş,
karar tarihinden bugüne kadar hiçbir şey de yapılmamış. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içerisinde toparlayınız. AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Bir müessese düşünün; hammadde sorunu yok, pazar sorunu
yok, milyonlarca dolar ihracat yapıyor -stratejik bir madde- zarar etmiyor,
kazanıyor -1997 yılında önemli ölçüde kazanmış- siz, bu müesseseyi, önce,
çalıştırmıyorsunuz, sonra, borçlandırıyorsunuz, sonra da batırıyorsunuz,
herhalde, sonra da borçları mukabilinde birine vereceksiniz. Böyle
yapmamalıyız; çünkü, bunun vebalinin altından kalkamayız. Yapmamız gereken bir şey var; hemen özelleştirme
kapsamı dışına alınmalı Sayın Bakan. Aksi takdirde, Eti Bakırın akıbetinden
kurtulamaz. Kaldı ki, bor madenlerinin özelleştirme kapsamı dışına çıktığını
hepimiz biliyoruz. Bu da kesinlikle çıkarılmalı, en azından şimdilik
çıkarılmalı. Borçlarının bir kısmı, Özelleştirme İdaresinin alacağı, sermaye
artışına mahsup edilmeli, Eti Holdingin borçları var; bunlar da uzun
vadelerle... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN- Efendim, ben, uzatmaya müsaade etmiyorum. Siz,
son cümlenizi teşekkür ederek bitirirseniz sevinirim. AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - Eti Holdingin alacağı da,
düşük faizle uzun vadeye yayılmalı ve fabrika tekrar açılmalı. Sanıyorum, bu,
hem Türkiye için hem bu hükümet için hem de Elazığ için hayırlı olanıdır diye
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tunç. Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Devlet Bakanımız
Sayın Yüksel Yalova. Sayın Bakanım, süreniz bir hayli var; bir önceki bölümü
de yanıtlamış olursunuz. Buyurun. DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sayın Başkanım,
muhterem milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; bana konuşma
imkânı verdiğiniz için de zatıâlinize teşekkürlerimi sunuyorum. Sizin
çerçevesini çizdiğiniz gibi, önce, Adana Milletvekili Sayın Adnan Fatin
Özdemir'in, mevcut gübre sorunuyla ilgili gündemdışı konuşmasına yanıt vermeye
çalışacağım. Sayın Tarım Bakanı, konuşmasının başlangıcında, yetkili
ve sorumlu olmadığını ifade ettiler. Esasen, Sayın Fatin Özdemir'in konuşması,
mevcut konjonktürel gübre sıkıntısına ilişkin olduğu ve iddiaların bir kısmı
Bakanlığıma bağlı TÜGSAŞ'ı ilgilendirdiği için, belki de benim yanıt vermem
daha doğru olurdu; ama, Sayın Tarım Bakanının, gübre sektörünün içinde
bulunduğu sorunlara ilişkin çerçeve konuşması, belki de isabetli oldu diyorum;
şimdi, o çerçeve dahilinde sizlere bilgi sunacağım. Geçen yıl, gübre sıkıntısı, bu yılki gibi, Yüce
Parlamentonun gündemine getirildi mi getirilmedi mi, onu, hepimizin
hafızalarına bırakıyorum. Sayın milletvekilleri, geçen yıla ilişkin bir rakam
sunayım: Ortalama maliyetin 117 dolar olduğu geçen yıl, Türkiye Gübre Sanayii
Anonim Şirketi 97 dolardan -yani, maliyetin ortalama 20 dolar aşağısına- Tarım
Kredi Kooperatiflerine gübre vermiş; tam 285 000 ton gübre vermişiz; 20 dolar
aşağısına verdik dediğime göre, çarptığınız vakit 5,7 milyon dolar, Tarım Kredi
Kooperatiflerine, bir anlamda kâr transferi sağlamışız; çiftçiye ne kadar
yansıtıldı yansıtılmadı; o benim sorunum değil; onu, sadece, dikkatlerinize
sunuyorum. Bu yıl, yine bir gübre sorunu var denilmiş. Türkiye
Gübre Sanayi Anonim Şirketi, adından da anlaşılacağı gibi, Türkiye'deki
binlerce anonim şirketten sadece bir tanesi. Kamunun payı yüksek olabilir, özel
paydan fazla olabilir; kamu şirketi olması, anonim şirket vasfını değiştirmez.
Her anonim şirkette olduğu gibi de, TÜGSAŞ, kendi şirket anasözleşmesindeki
görevlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu şirket anasözleşmesine baktığınız
vakit, Tarım Kredi Kooperatifine kredili kredisiz, ucuz pahalı, şu ya da bu
şekilde gübre vermek gibi bir görevini bulamazsınız; aynı şekilde, çiftçiye,
sübvanse ederek, ucuz, vadeli gübre vermek gibi bir görevini de göremezsiniz;
ama, kuruluşuyla güdülen amacı kale aldığımız için, bir kamu kuruluşudur
düşüncesinden hareketle, şirket anasözleşmesinde böyle bir görevimiz olmamasına
rağmen, geçen yıl tam 5,7 milyon dolarlık, Tarım Kredi Kooperatifine, bir
anlamda kâr transferi adını taşıyan imkânı sağlamışız, çiftçimizin gübre
ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla. Bundan bir hafta önce, Sayın Tarım Bakanı, bana,
burada, Yüce Parlamentonun çatısı altında, Sayın Başbakanımızın beni
emrettiğini söylediklerinde, Başbakan Yardımcımız Sayın Hüsamettin Özkan Beyin
başkanlığında, şurada, arka odada, üçümüz buluştuk. Sayın Tarım Bakanı, haklı
olarak, yetkili olmadığı için, belki, kendi burada dile getirdiği temennilerini
gerçekleştirme olanağı bulamadığı için; ama, herkes de, Tarım ve Köyişleri
Bakanı sıfatını taşıdığı için kendisine geldiğinden, sıkıntılarını dile
getirdi. Ben, Sayın Özkan'a "Sayın Tarım Bakanımız, birbuçuk ay, bir ay
kadar önce, bana aynı konuları anlatmıştı; ben, kendisine maliyetine veririm
demiştim" dedim ve üçümüz orada anlaştık. Ertesi günü, Sayın Bakan, bana,
müsteşarını, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürünü, yardımcısını; ben de
TÜGSAŞ'ın Genel Müdürünü ve TÜGEM'in Genel Müdürünü davet ettim. Baktık, 142
dolardan en son, TÜGSAŞ verebileceğini ifade etmiş olmasına rağmen, ben orada
tavır koydum. Çiftçinin, özellikle mart sonuna kadar, hadi hadi en geç nisanın
ilk haftası, ikinci haftasına kadar gübreyi ele geçirip mutlaka kullanması
gerektiğini bildiğim için, 125 dolardan, TÜGSAŞ, zararına olduğunu söylemesine
rağmen, 100 000 ton gübre verilmesi ve derhal sevkiyata başlanması talimatını
verdim. Değerli milletvekilleri, 100 000 ton derseniz, 17 ton
zarar ettiğimizi düşünürseniz 1,7 milyon dolardır. Tarım Kredi Kooperatifi özerk midir, öyle mi olmalıdır,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla ilişkilendirilmeli midir, öyle mi olmalıdır;
ben bilmem. Ben, mesulü bulunduğum TÜGSAŞ'a, zarar etmesi pahasına, sırf 1,5
milyon çiftçimizi düşündüğüm için... Bunu da kendilerine açıkça ifade ettim.
"Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürü olarak siz, yönetiminiz, maaşlarının
yüksek olduğunu söylediğiniz 12 000 personel... TÜGSAŞ'ın Genel Müdürü olarak
siz, 2 800 civarında olduğunu söylediğiniz personeliniz ve onların maaşları
beni ilgilendirmez; beni, 1,5 milyon çiftçi ilgilendirir. Zararsa zarar et,
para ihtiyacında olursan ben sana, Özelleştirme İdaresinden takviye
yaparım" dedim ve şu ana kadar, her gün olmak üzere, 6 000 tona yakını
sevk edildi. Ziraat Odaları Genel Başkanı teşekkür etti, Tarım Kredi
Kooperatifinin Genel Müdürü teşekkür etti. Eğer bu çerçevede, TÜGSAŞ'la benim, hukukî ve siyasî
sorumluluğumda iddia edilebilecek, yüklenebilecek, öyle sağda solda
konuşulanların aksine iddia edilecek bir tek husus varsa, Yüce Parlamentonun
önünde hesap vermeyi bir görev sayarım. Ahmet Cemil Tunç Bakanımızın getirdiği konuya girmeden
önce son bir cümle. Gemlik'te, ben -ki, yüzde 100 kapasiteyle çalışır; burada,
en azından Bursa milletvekillerimiz bilir ki, deprem sonrasında yine deprem
tehlikesi geçirmişizdir- Özelleştirme İdaresinden ihaleye çıkmışım, 96 milyon
dolarlık rakamımız, değer tespit rakamının altında bulunduğu için ihale
komisyonu tarafından uygun görülmemiş. İGSAŞ'ın -ki, o İGSAŞ'ta, teşekkür beklemem; ama,
emeğimi hiç kimseye çiğnetmem- beş katlı genel müdürlük binasının bir kat yerin
dibine gittiğini, bölge milletvekillerimiz, burada, herhalde, başka
arkadaşlarımıza teyit edeceklerdir; başlarında bizzat ben olmak üzere, biz,
geceyi gündüze kattık ve ihale edilebilir aşamaya getirdik yine tam
kapasiteyle. 53 milyon dolar civarında bir rakam, en yüksek rakamdı. İdare
olarak biz uygun görmüşüz; fakat, Rekabet Kurulu, Türkiye'de tekel oluşturacağı
düşüncesiyle onaylamadığını ifade etti ki, bana göre, yanlış bir karardır.
Gerçekten, bu 53 milyon doları, Özelleştirme İdaresi alsaydı, orada ödememiz
gereken kıdem tazminatlarını ve aradan geçen süreyi hesaplarsanız, alan
firmaya, yaklaşık 85 milyon dolara mal oluyordu; ama, Rekabet Kurulu, ne
yapalım, öyle karar vermiş; saygı duyduk. Samsun'dakine de 36 milyon dolar verildi, ihale
komisyonu, değer tespitinin altında bulduğu için onaylamadı; dolayısıyla,
onların onaylamadığı bir konuda, benim, elbette, yasal yetkim olmadığı için,
müdahalem söz konusu olamazdı. TÜGSAŞ, Tarım Bakanlığına mı verilmelidir; hiçbir şey
demem; sonuçta, kararı verecek olan, Yüce Parlamentodur, Yüce Parlamentonun
içinden çıkmış olan Bakanlar Kuruludur, o Bakanlar Kurulunun tayin ettiği
Özelleştirme Yüksek Kuruludur. Ben, verilmesin şeklinde en küçük bir iddiada
bile bulunmam; özelleştirmenin ne kadar gerekli olduğunu 22 aydır bin tane
örneğiyle arz etmeye çalışmama rağmen, eğer öyle olacaksa, olsun derim; aynen
Eti Kromda söylediğim gibi. Değerli milletvekilleri, Özelleştirme Yüksek Kurulunun
kararı 10.10.2000. Hazine Müsteşarlığının yaptığı görüşmeler sonrasında,
Hazinemiz demiş ki: "Eti Holding AŞ kapsama alınsın; Eti Krom, Eti
Elektrometalürji ve Eti Gümüş AŞ kapsam ve programa alınsın." Onaylamışız,
almışız. Aldığımız günden itibaren, Eti Krom'da, Özelleştirme
İdaresi olarak ödediğimiz para, yaklaşık 14 trilyon lirayı buluyor. Şimdi
baktığınız vakit, bu kuruluşumuz -biraz önce Ahmet Cemil Tunç Bakanımız da
söyledi- 35 trilyonu Eti Holdinge ve 6 trilyonu yasal kurumlara olmak üzere,
Özelleştirme İdaresinin de alacağını hesaplarsanız, yaklaşık 52 trilyon lira
borç içinde; yani, bu kurum, Eti Holdinge bağlı bir kurum iken, bir AŞ iken,
Eti Holding'den borç almış, aldığı borca Eti
Holding faiz uygulamış, o borcun net miktarını ben şu ana kadar tespit
edemedim! Eti Holding özelleştirme kapsamından çıkarılacak mı, çıkarılsın; ne
yapılacaksa yapılsın; ama, ben, Özelleştirme İdaresi olarak 14 trilyon lira
oraya para vereceğim, daha sonra "bunu kapsamdan çıkaralım, bunu kapsam ve
programdan çıkaralım..." Kararsızlıkla biz bu işlerin altından kalkamayız.
Bakın, geçen hafta KİT Komisyonunda, Lütfi Yalman, Hadi
Dilekçi, Niyazi Yanmaz, Alaattin Sever Aydın, Yavuz Bildik, Ahmet Güzel,
Sulhiye Serbest, Evliya Parlak arkadaşlarım, Komisyon Başkanlığına bir önerge
vermişler. Önergenin giriş bölümünde, Anayasanın 168 inci maddesi
dayanak gösteriliyor ve "bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
topraklarında bulunan madenlerin tamamının Eti Holding bünyesinde toplanması,
Anayasa değişikliği dahil, ilgili yasal değişikliklerin yapılarak, madenler
konusunda..." diye devam ediliyor. Bir önergedir... İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Geri çekildi o önerge Sayın
Bakan. DEVLET BAKANI YÜKSEL YALOVA (Devamla) - Geri çekildi,
çekilmedi demiyorum; niye verildi verilmedi, öyle bir şey hiç haddim değil.
Yüce Parlamentonun bir komisyonunda, milletvekilleri, Anayasanın verdiği yetki
çerçevesinde önerge verir. Tam tersine, başka bir şey söyleyeceğim: Yüce
Parlamento, bu konularda neye karar
verirse, o Parlamentonun içinden çıkan bir organ olarak, yürütmeyi de bağlayıcı
olacağı için, ona da ışık tutacağı için, aksine, karar haline gelirse, benim
sevineceğim bir husus olur. Bugün "ben, özelleştirmeye karşı değilim;
ama" diye başlayan cümleler nedeniyle... Biraz önce, Sayın Tunç bakanımız
öyle dedi, samimî bir şekilde söyledi.
Şimdi "bir yıl içinde özelleşecek" dememiz, rutin işlem
olmasından kaynaklanıyor. Ben de diyorum ki, tüm bunlarla ilgili, üstelik, bu
Parlamentonun içerisinde belki de en fazla özelleştirmeci olmak durumunda
bulunan bir arkadaşınız sıfatıyla ben de diyorum ki, oturalım karar verelim, TÜGSAŞ'ın,
Tarım Bakanlığında mı olması gerekiyor; olsun; Eti Holding, tekrar eski
bakanlığında mı olacak; olsun. Ben, kapsama alındığı andan itibaren, Eti
Holdingde altı aylık süre içerisinde hazırlık işlemlerinin bitirilmesi gerekir
görevi bana verildiği için, Eti Holdingin Genel Müdürüyle yazışma yapmakla
vakit geçiriyorum. O bahsettiğiniz doğrudur, 22 aydır İskenderun Limanında
bekleyen satılamayan 130 000 ton hammaddeyi -hammadde diyelim- satabilmem için
lisans devrinin bana yapılmış olması lazım, özelleştirme işlemi ile ruhsat
işlemlerinin devredilmiş olması lazım. Ben, Eti Holdingin Genel Müdürüne,
"hukukî lazimeleri tamamlayalım" diye yazdığım vakit, o da, haklı
olarak, belki de bağlı olduğu siyasî otoriteyle, biraz önce sizin de
buyurduğunuz gibi, kapsamdan çıkarılacak düşüncesi paylaşılınca, kapsamda mı,
değil mi?.. Değerli milletvekilleri, özelleştirme diyorsunuz, bugün
geldiğiniz noktaya bir bakınız. Kamu bankalarının birleştirilmesi fikrine,
artık, "hayır"diyen kalmadı. Ben, 27 Eylül tarihli Bakanlar Kurulunda
söyledim: "3 kamu bankasını kapsama alalım -programa demedim- 2 gün
sonraki IMF board'ında bu karar geçsin, 2,2 milyar dolar yardımı
alalım"dedim. Belki de, Kasım krizi için önemli bir problemi çözmüş
olacaktık. Sizlere her zaman minnettarım, şükranla, katkı yapan
arkadaşlarımı her zaman yâd ederim ki -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerini başta
sayıyorum- Vakıfbankı ilk ben getirdim huzurlarınıza ve 20 Kasımda
özerkleşmesini sağladım; çıktı, bizimle hiç alakası kalmadı. Bunlarda, büyük düşünmediğimiz takdirde, kararlarımızı,
klasik, işte, şu müesseseyi kapatırsak ne olur, oradaki 300 kişi nasıl yer,
içer... Tabiî, bu soruları ben sormayacak mıyım, yükümlü değil miyim? Şimdi
Tekel'in 38 000 personeli var; 600 000 üretici, bu tütün üretiminden
geçimini sağlamaya çalışıyor; 175 000 dağıtıcı var. Ben de diyorum ki, ortak
aklımızı kullanalım- ben, ortak aklınızın emrinde olmaktan olsa olsa şeref
duyarım- kendimize özgü modellerimizi kuralım. Biz, Türkiye'deki yerel maden
sektörünün sorunlarını, en az sizler kadar düşünmesek, İskenderun, Ereğli
işlemini, Türkiye'nin gelecek beş yılını da kurtaracak bir şekilde -o şerefin,
gene bir önemli kısmı Hatay milletvekillerimize aittir- yapabilir miydik;
yapamazdık. Söylüyorum; şimdi 1,7 milyon dolar zarar ettirdim
diyorum TÜGSAŞ'a. Neden; memlekette kriz olmuşsa, çiftçi, gübresini, diyelim bu
ay; ne ise onu, o ay... Allah'ın verdiği bir şart, hükümet kararıyla da gübreyi
bir ay erteledik filan diyemezsiniz; doğal şartlar gündeme gelecek. Bu ay
gübresini atacaksa, ben, öyle bir noktada "ekonomik kriz oldu ey Türk
köylüsü, şu bu filan..." demeyi bile zül addedeceğim için, "verin 1,7
milyon dolarlık zarar karşılığı bunu; ben, sonra Özelleştirmeden telafi
ederim" dedim. Bunu da, her iki kurumun, hem TÜGSAŞ'ın hem Tarım Kredinin
yetkililerinin yüzüne söylediğim gibi, 1 milyon Türk çiftçisi için yaptım. Sabrınıza ve hoşgörünüze teşekkür ediyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, yalnız, burada
iki Bakanımız da haklı; ama, çiftçiler de ağlıyor, onlar da haklı... Nasrettin
Hoca'nın hakemliğine döndü yani. BAŞKAN - Efendim, ben size söz vermedim, lütfen... MEHMET DÖNEN (Hatay) - 60'a göre söz istiyorum Sayın
Başkan. Bir iki kelime bir şey eklemek istiyorum. AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Tunç, hangi konuda söz istiyorsunuz? AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Bakanın
söylediklerini tamamlama açısından bir iki cümle söylemek istiyorum. BAŞKAN - Efendim, böyle bir şey... Burada, soru-cevap
işlemi yürütmüyoruz. Hayır! Lütfen efendim, olmaz... MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan... MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Tunceli İli karayolları
ve Pertek İplik Fabrikası hakkında söz isteyen, Tunceli Milletvekili Bekir
Gündoğan'a aittir. (DSP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Gündoğan. 3. – Tunceli
Miletvekili Bekir Gündoğan’ın, Tunceli İli karayolları ile Pertek İplik
Fabrikasındaki sorunlar ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan... Sayın
Başkan... BAŞKAN - Efendim, konuşmacı kürsüde... Efendim, siz buyurun... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkanım, bir saniye...
İstirham ediyorum... Rica ediyorum... Bir arkadaşım,
60'a göre sizden söz isteminde bulundu; verirsiniz vermezsiniz, İçtüzüğe uygun
düşer düşmez; ama, hiç görmezlikten gelmek, duymamak, onu anlamak mümkün
değil... BAŞKAN - Ben gördüm efendim... Bütün herkes söz
istiyor; burada hangisine söz vereceğim ben? NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçtüzük 60 yürürlükte mi;
yürürlükte... BAŞKAN - Ne efendim İçtüzük 60? NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bakın efendim, İçtüzük 60
ne... BAŞKAN - Ne?.. Yerinden neyi söyleyecek efendim? Her
arkadaşımızın söyleyeceği bir cümle olursa, Sayın Başkan, çalışmaz burası. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçtüzük 60'a göre, bir
milletvekilinin söz istem talebi var mı; var... Verirsiniz, vermezsiniz, o,
bahsi diğer. Benim söylemek istediğim şu Sayın Başkan... BAŞKAN - Efendim, konuşmacıdan sonra onu dikkate
alırız. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bakın, siz, bu tür
davranışlarla, zaman zaman Meclisi gergin bir ortama sürüklüyorsunuz Sayın
Başkan. BAŞKAN - Efendim, o sizin takdiriniz. MEHMET DÖNEN (Hatay) - Takdir olur mu?! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yanlı davranıyorsunuz. Takdir
diye bir şey yok; ben bir şeyi arz etmeye çalıştım. Siz, bakın, önyargılı
davranıyorsunuz ve taraflı davranıyorsunuz. BAŞKAN - Ne alakası var?! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bunu, burada ifade ediyorum ve
bu tür davranışınızı terk edin Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın Gündoğan... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Biraz görün ve biraz duyun.
Aynen hükümete benziyorsunuz yani, aynen hükümet gibisiniz! (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Sayın Başkan, sözlerinize dikkat ediniz... MEHMET DÖNEN (Hatay) - Neye dikkat efendim?! Bir söz
istiyoruz... BAŞKAN - Siz, nasıl konuştuğunuzu bilmelisiniz. Buyurun Sayın Gündoğan. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Tunceli İlinin acil olan birçok sorunu içerisinden birkaçını
size arz etmek istedim ve o nedenle söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 57 nci hükümetimizin, devamlı "doğu ve
güneydoğunun kalkınma hamlesi" ifadesi; ancak, bu bölgedeki altyapı
yatırımlarının hızlandırılması ve kaynak aktarımlarıyla gerçekleşebilir
diyorum. Bu bölgede yaşanan işsizlik ve yoksulluk depremi, bir
yıl değil, yıllardan beri yaşanmaktadır; bu nedenle, ilimle ilgili çok aciliyet
arz eden birkaç sorunu sizlere sunmayı görev kabul ediyorum. İlgili
bakanlarımın bu konuda gereken hassasiyeti göstereceklerine inanıyorum ve
şimdiden, huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci
sorunumuz, çok önemli sorunlarımızdan biri, Tunceli-Pülümür, Pülümür-Erzincan
arası, diğer bir adıyla Mutu yolu, 16 ncı hudut yolu. Sözleşme tarihi 1997, işe
başlama tarihi 2.4.1998. Yolun ulaşımdaki önemi: Kuzey ile güney arasında
bağlantı sağlayan en kısa yoldur. Sıvas üzerinden Karadeniz yönüne gidildiğinde
762 kilometre yol kat ediyorsunuz. Erzurum üzerinden Karadeniz yönüne
gittiğiniz zaman 450 kilometre yol kat ediyorsunuz. Eğer, Pülümür-Mutu yolu
yapılırsa, Pülümür üzerinden Karadeniz yönüne gidildiğinde sadece 232 kilometre
yol kat edeceksiniz. Yıllardan beri bu yolda harcanan benzini düşünürseniz,
millî servete olan zararını tahmin edersiniz sanıyorum. O nedenle, Sayın
Bakanımdan, bu yolun bir an önce bitirilmesini istirham ediyorum. Bu yolun
toplam yapılması gerekeni ne kadardır biliyor musunuz, sadece, 16 kilometredir.
Evet, 16 kilometrelik yol, millî servete, yıllardan beri bu kadar zarar
vermekte. Ayrıca, bu yolun kullanışsızlığı yüzünden, yüzlerce
kazalar olmakta, birçok insanımız hayatını kaybetmektedir ve burada, binlerce
araç harap olmuş, gitmiştir. O nedenle, Sayın Bakanımın, bu yolu bir an önce
ele alıp -gerçi başlamış, çalışmalar var, ama- çalışmalara hız verip, bir yıl
içerisinde bitireceği müjdesini vereceğini bekliyorum. Yolun sosyal ve ekonomik yönü ise ayrı bir önem
taşımaktadır. Terörün azaldığı bu dönemde, güzergâh boyunca yıkılan, terk
edilen dinlenme yerleri, akaryakıt istasyonları ve yerleşim birimlerinin
faaliyete geçmesiyle, doğu ile batı, kuzey ile güney bölgeleri arasında yapılan
taşımacığın bu kısa yoldan yapılması, yöre için, ülke ekonomisi için ayrıyeten büyük
yarar sağlayacaktır. Bir diğer önemli sorunumuz Çemişgezek feribot
güzergâhı, yine, Sayın Bayındırlık Bakanımı ilgilendirmektedir. 1974 yılında
Keban Barajı yapılmıştır, Çemişgezek feribot güzergâhı, 7 kilometre mesafelik
yerin üzerine kurulması gerekirken, 45 dakikada, bir saatte kat edilen bir
mesafeye kuruluyor ve inanın, bu feribotla Elazığ'a giden kanamalı
hastalarımızın birkaçı Elazığ'a gidene kadar hayatını kaybetmiştir; bu kadar
acı durumlar var. Düşünün, kadınlar feribotta doğum yapmıştır. Yani, zamanında,
hangi zihniyetle, 6 dakikalık mesafe yerine, 45 dakikalık, bir saatlik mesafe
seçilmiştir, gerçekten insan akıl erdiremiyor; ama, bu yanlış o gün yapılmışsa,
bugün de, Çemişgezek halkı, bu cezayı ömrünün sonuna kadar çekmesin diyoruz. Bu
feribot güzergâhı, 300-500 milyar lirayla rahatlıkla değiştirilebilir ve
böylece, Çemişgezek halkı da bu ıstıraptan kurtarılmış olur. Ben, bunu da,
Sayın Bayındırlık Bakanından, gerçekten bekliyorum ve inanıyorum ki, benden
sonra bu kürsüye çıkacak, bu iki müjdeyi, Tunceli halkına, Çemizgezek halkına
verecektir. Bu güzergahın mutlak değişmesi gerekir, bu kadar acil durumdadır,
Çemişgezek, bu yüzden sönmüş bir ilçe durumuna gelmiştir. Bir diğer sorunumuz, Pertek İplik Fabrikası. Şimdi, bu
da ayrı bir handikap. Sizlere arz edeceğim bir iki noktayı dinlerken,
vicdanınıza danıştığınızda "yahu, gerçekten, bu sorunlar Tunceli'de
yaşanıyor mu" diyeceksiniz. Efendim, Tunceli İplik fabrikası, 20 yıl önce
Sümerbank tarafından kurulmuştur ve iplik üreten bir fabrikadır. Üretilen
iplik, Diyarbakır'a, halı dokunmak üzere gidi-yor. Ne yazık ki, ehliyetli
130-140 işçi ve memurun iki seneden beri çalıştığı bu fabrika kapatılmıştır.
Isparta'dan Diyarbakır'a iplik gönderiliyor; ama, Pertek'ten Diyarbakır'a iplik
gönderilmiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gündoğan, 1 dakika içinde tamamlayınız
efendim. BEKİR GÜNDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim. Efendim, Pertek-Diyarbakır arası 140 kilometredir,
Isparta-Diyarbakır arası 1 000 kilometredir. Ben, Isparta İplik Fabrikası
kapansın demiyorum, Pertek'teki İplik Fabrikası da üretime açılsın di-yorum.
Burada çalışan insanlar, iki seneden beri zorunlu izne ayrılmış durumdalar. Bu
insanlar her şeyden önce, kendi durumlarını merak ediyorlar; bu fabrika
devrediliyor mu, bu fabrika kapatılıyor mu, bu fabrika çalıştırılıyor mu?..
Ayrıyeten, bu fabrika ek battaniye tesisine de müsaittir; projesi yapılmış
olup, Devlet Planlamada beklemektedir. Eğer, bu battaniye tesisi de eklenirse,
100-150 insan daha burada çalışma olanağına kavuşmuş olacak. Böylece, hem
Pertek için hem Tunceli için hem de memleketimiz için gerçekten fevkalade bir
iş yapmış oluruz, o insanları da rahatlatmış oluruz. Ben, bunu sayın bakanlarıma arz etmiş oldum, sanırım bu
konuda gereken hassasiyeti gösterirler. Ben, şimdiden kendilerine teşekkür
ediyorum. Zamanınızı aldığım için hepinize saygılar sunu-yor, Sayın Başkanıma
da teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gündoğan. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, izin
verir misiniz... BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, şahsınıza bir sataşma var
mı efendim? Bir açıklama gereği duydunuz galiba. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Hangi konuda efendim? Ben ona göre söz
vereceğim, verip vermemeyi takdir edeceğim. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Bir açıklama yapmak
istiyorum. BAŞKAN - Neyle ilgili efendim?.. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Konu şu: İki sayın
bakanımız konuştu, birbirine "o, onu dedi; bu, bunu dedi..." BAŞKAN - Sizin şahsınızla ilgili herhangi bir şey var
mı efendim? İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Ben bu sabah geldim;
Ayvalık Altınova'da, patates üreticisi gübresini atamamıştır... BAŞKAN - Doğru... İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Gönen'de, buğday
üreticisi gübresini atamamıştır... BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, şahsınıza bir sataşma var
mı? İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Söylüyorum... Yani, bu konuşmalar netice vermiyor. BAŞKAN - Efendim, olmaz böyle bir şey... İçtüzükte yok
böyle bir şey... İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Biz, bakanlardan çözüm
bekliyoruz. Burası ağlama duvarı değil... BAŞKAN - Lütfen, oturur musunuz Sayın Yılmazyıldız. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Hükümet, çözüm
bulacak; bulamıyorsa istifa edecek "ben bu işi beceremedim" diyecek.
(DSP sıralarından gürültüler) Ben bunu söylemek istemiştim. Ben, bu sabah saat
10.00'da geldim, maalesef gübre yok, işin özeti bu. BAŞKAN - Tamam efendim, teşekkür ederim. Efendim, zaten yok olduğunu söyledi sayın bakanlarımız. Sayın Demirci, hangi konuda efendim? MEHMET DÖNEN (Hatay) - Ben, bir cümleyle, kamuoyunun
yanlış bilgilenmesini... BAŞKAN - Sayın Dönen, bir dakika; sizden önce Sayın
Demirci'nin söz isteği var; önce, o arkadaşımın söz talebini yerine getireyim. Hangi konuda efendim?.. MUSA DEMİRCİ (Sivas) - Sayın Başkanım, gübre konusunda
bir şey söylemek istiyorum. BAŞKAN -
Şahsınıza ilişkin bir şey var mı efendim? MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Efendim, şahsımla ilgili değil.
Şu anda Türkiye'nin her tarafından, mesela Sıvas'tan, Erzincan'dan telefon
geliyor. Tarım kredi kooperatiflerinde gübre yok, biz, sıkıntı içerisindeyiz... BAŞKAN - Sayın Bakanım, İçtüzüğe göre size cevap verme
veya söz verme hakkım yok; teşekkür ederim. Sayın Dönen, buyurun. MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, ben, kamuoyunun
yanlış bilgilenmesini önlemek için bir cümle ekleyeceğim. BAŞKAN - Bir cümle, 1 dakika içinde yerinizden söyleyin
efendim; buyurun. MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, tabiî, bugün gübre
sıkıntısı var, sayın bakanlar da birbiriyle ilgili konuları konuştular; ama,
Türkiye'nin, bir gübre tüketimi 6 milyon ton, kökünü bedava verseniz 1 milyar
dolar bile etmez. Yani, bu dönemlerde, özellikle milyarların belli yerlere
gittiği bir dönemde bu konuyu çözememek, bence, beceriksizlikten başka bir şey
değil. Bakın, İGSAŞ, Türkiye'yi ve çevresindeki -Ortadoğu ve
Balkanlar dahil- bölgeleri içine alan en modern tesis. Sayın Bakan Yalova
"İGSAŞ konusunda yaptıklarımı, hakkımı kimseye ortak etmem"dedi,
kapattı İGSAŞ'ı, şu anda kapalı; yani İGSAŞ'ı kapatmak bu ülkeye ne kadar yarar
getirir bunun vebalini de hayrını da Sayın Bakana yüklüyorum; Türkiye'nin en
modern tesisi. Niye; çünkü, bu fabrikayı yönetemediler, doğalgazı veremediler. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Dönen. Sayın Levent?.. Yok. Sayın Bakanım, buyurun. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Tunceli Milletvekilimiz
Sayın Bekir Gündoğan'ın, Bakanlığımın bağlı kuruluşu Karayolları Genel
Müdürlüğünün Tunceli İlinde faaliyetini sürdürdüğü yol çalışmaları hakkında
yapmış olduğu gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Bakanlığımız Karayolları Genel Müdürlüğünce Tunceli
İlinde yapımı planlanan yatırım faaliyetleri şöyledir: Tunceli-Pülümür yolu 89 kilometre uzunluğunda olup,
Pülümür'den itibaren 13 kilometrelik kesimi 1999 yılında ihale edilmiştir.
Pülümür'den itibaren 4,5 kilometre, alt temel malzemesi çeki-lerek trafiğe
açılmıştır. 2000 yılı harcaması 388 milyar, 2001 yılı ödeneği ise 394
milyardır. Proje maliyeti 3 trilyon 457 milyar olan bu güzergâhın, 2001 yılı
ödeneğiyle 4,5 kilometrelik kesiminin alt temel takviyesi yapılacaktır; yapım
çalışmalarına da, 1,5 kilometrelik kesimde devam edilecektir. Söz konusu yolun
tamamen bitirilebilmesi için, 4 trilyon 600 milyar lira ilave ödeneğe ihtiyaç
duyulmaktadır; aksi takdirde, yolun tamamlanması 2003 yılına sarkacaktır. Tunceli-Pülümür arasında, taşeron ve püremanet olarak
mevcut çığ tünellerinin bakımı yapılarak, derivasyon yöntemiyle mazgallar
temizlenmiştir; üç ayrı kesimde, istinat duvarı ve dolgu çalışmalarıyla
platform genişletilmiştir. Kırmızı Köprü civarında, yol standardı artırılarak
görüş sahası açılmıştır. Diğer taraftan, 36 kilometrelik yol astarsız sathî
kaplama yapılarak trafiğe açılmış ve kış programı boyunca da sürekli açık
tutulmuştur. Elazığ-Pertek-Tunceli yolu, 20 kilometre uzunluğunda
olup, sathî kaplaması yapılarak trafiğe açılmıştır. 2001 yılı ödeneği 50
milyardır; bu ödenekle, eksik kalan sanat yapıları, drenaj ve hendek kaplama
çalışmaları yapılacaktır. Pertek-Pınarlar ayırımı arası da 24 kilometre
uzunluğunda olup, alt temel malzemesi çekilerek, serme-sıkıştırma işlemleri
yapılmış ve asfalt yapılacak duruma getirilmiştir; 2001 yılında da asfalt
kaplaması yapılacaktır. Pınarlar ayrımı, Tunceli ayrımı arası da 20 kilometre
uzunluğunda olup, son 4 kilometrelik kesimde genişletme çalışmaları
yapılmıştır; ancak, yetersiz olan bu çalışmaya 2001 yılında da devam
edilecektir. 2001 yılı ödeneği yetersiz olan bu kesim için 150 milyar eködenek
temin edilmesi halinde de
asfaltlanmasını tamamlayıp, bitirmemiz mümkün olabilecektir. Bu yolun en önemli problemi, Pertek-Elazığ arasındaki
feribotla geçilen bölümü olup, 400 metre ve 700 metre uzunluğunda iki ayrı
köprünün yapılması gerekmektedir. Bu işin maliyeti de oldukça yüksektir. Bu
köprülerin yapılması halinde Tunceli-Elazığ yolu da tam 59 kilometre kısalmış
olacaktır. 28 kilometre uzunluğundaki Uzunçayır baraj varyantı
yapımı da 1997 yılında ihale edilmiş olup, toprak işleri bitirilme seviyesine
getirilmiştir. Tunceli geçişindeki 2,5 kilometrelik kesim biti-rilerek
asfaltlanmıştır. Bu projenin önemli kısmı olan Rabak, Corcor ve Dinar
viyadüklerinde elevasyon çalışmaları devam etmektedir. Bu işlerin 2000 yılı
harcaması 2 trilyon 286 milyardır. Proje maliyeti ise 13 trilyon 807 milyar
olan söz konusu yolda, 2001 yılı için 4 trilyon 137 milyar ödenek ayrılmıştır;
bu da, oldukça önemli bir meblağdır. Bu ödenekle, toprak işleri bitirilen
kesimlerin üstyapı çalışmaları ile viyadüklerdeki tabliye çalışmaları ve
Tunceli çıkışındaki düzenleme işleri yapılacaktır. Ancak, bu bölgede 2001 yılı
içinde su tutulacağından, söz konusu yolun bir an önce bitirilebilmesi için 2
trilyon daha eködeneğe ihtiyaç duyulmaktadır. Hozat ayrımı - Ovacık yolu 42 kilometre uzunluğunda
olup, Hozat ayrımından itibaren 8 kilometrelik kesime temel alt malzemesi
çekilerek asfalt yapımına hazır hale getirilmiş olup 2001 yılında da
asfaltlanacaktır. Karaoğlan'a kadar olan kesime alt temel çekilerek,
eksik sanat yapıları tamamlanacaktır. Karaoğlan - Ovacık arasında, Ovacık
ayrımından itibaren 13 kilometrelik kesimde 12 adet sanat yapısı ve dolgu
işleri püremanet olarak yapılmıştır. 13 kilometreden itibaren Karaoğlan
arasında da yol genişletme çalışmaları yapılacaktır. Bu iş için, 2000 yılında
97 milyar harcanmış olup, bütçe imkânlarının yetersizliği nedeniyle de 2001
yılında gerekli ödenek istenildiği ölçüde ayrılamamıştır. Bu yolun alt temel
seviyesinde geçit verir hale getirilebilmesi için 150 milyar lira eködenek
gerekmektedir. 73 kilometre uzunluğundaki Tunceli - Ovacık yolunun
istinat duvarları, sanat yapıları ve dolgu işleri püremanet olarak yapılmış ve
yol genişletilmiştir. 54 kilometre asfalt sathî kaplama yapılarak, turistik
yöre olan Ovacık yolu trafiğe açılmıştır. Bazı kesimlerde yol genişletme
çalışmalarına gidilmesi gerekmektedir. Tunceli Ovacık ayrımı - Geyiksuyu yolu da 12 kilometre
uzunluğunda olup, alt temel ve temel malzemesi çekilerek, serme-sıkıştırma
işlemleri tamamlanmış ve asfalt yapılmaya uygun hale getirilmiştir. 2001
yılında da Tunceli Ovacık ayrımı - Geyiksuyu yolunun asfaltlanması yapılıp
tamamlanacaktır. Pertek-Çemişgezek güzergâhının mevcut olan 23
kilometrelik kısmı asfalt sathî kaplama yapılarak onarılmıştır. Tunceli - Elazığ yolunun 18 kilometre astarsız, 11
kilometresi de astarlı olmak üzere, toplam 29 kilometre asfalt kaplaması
yapılmıştır. Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğünün 2001 yılı asfalt
yapım programına, Nazımiye-Dallıbahçe (3 kilometre), Nazımiye-Dereova (3
kilometre), Tunceli-Pülümür ayrımı-Balpayam (2 kilometre), Pertek-Hozat
ayrımı-Dere (5 kilometre), Pertek-Çemişgezek ayrımı-Çağlarca (5 kilometre)
yolları dahil edilmiş; ancak, bugünkü mevcut ödeneklerimize göre, Dallıbahçe (9
kilometre) ve Dereova'nın (10 kilometre) asfaltlanması
gerçekleştirilebilecektir. Arz eder, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlarım.
(MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Bakanın yaptığı
açıklamayla ilgili kısa bir açıklama yapabilir miyim? BAŞKAN - Eksik veya yanlış bilgi mi verdi efendim? KAMER GENÇ (Tunceli) - 60 ıncı maddeye göre, yerimden,
kısa bir açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN - Yani bir eksiklik var mı; şahsınıza?.. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ben konuşayım da, eksik
mi fazla mı onu söyleyeceğim zaten. BAŞKAN - Ben bilmediğim bir konuda size nasıl söz
vereceğim? KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, işte, diyorum ki 60 ıncı
maddeye göre... BAŞKAN - Yok efendim öyle bir şey. KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl yok?!.. İstediğine söz
veriyorsun, nasıl yok?! Nasıl öyle bir şey yok efendim; İçtüzük... BAŞKAN - Size söz vermiyorum dedim Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) - 60 ıncı maddeyi okusana. BAŞKAN - Siz de okuyun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen nasıl bu Meclisi
yönetiyorsun! BAŞKAN - Siz de okuyun. KAMER GENÇ (Tunceli) - İşte, oku, orada! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öğrendiğimize göre, şu
anda, Trafik Hastanesinde yangın çıkmış; ama, ciddî bir durum yok. Yine de,
orada çalışan personele ve başhekime geçmiş olsun dileklerimizi Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına iletiyorum. Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize suna-cağım : B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER 1. – Gürcistan
- Türkiye Parlamentolararası Dostluk Gurubu Başkanının beraberinde bir
parlamento heyetiyle Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/780) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna TBMM Başkanlık Divanının 22 Şubat 2001 tarih ve 74
sayılı kararı ile Gürcistan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı
Rostom Dolidze ve beraberindeki Parlamento Heyetinin 27-30 Mart 2001 tarihleri
arasında ülkemizi ziyareti kararlaştırılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel
Kurulun bilgisine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Bir gensoru önergesi vardır. Önerge, daha önce
bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır. Şimdi, önergeyi okutuyorum: C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Doğru Yol
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan,
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in,
ekonomiyi IMF’nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü yönetim sergilediği ve
ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/10) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye, Kasım 2000'de yaşanan finansal krizin 2001
yılının ilk günlerinden itibaren reel sektöre de sirayet ederek giderek
derinleşmesi sonucunda, 19 Şubat 2001 gününden itibaren, cumhuriyet tarihinin
en büyük ekonomik çöküşüne ve krizine sürüklenmiştir. 21 Şubat 2001 tarihinde yaşanan kara Çarşamba,
hükümetin 2000 yılı başından beri tüm eleştiri ve ikazlara rağmen sürdürmekte
ısrar ettiği hatalı kur çıpasına dayalı programın da çöküşünü getirmiştir. İktidar, panik ve şaşkınlık içinde, fiilî bir
devalüasyon anlamına gelen dalgalı kur uygulamasına geçerek, hem döviz hem TL
piyasalarını tam bir açmaza sokmuş; TL, üç gün içinde yüzde 40'a yakın fiilî
devalüasyona uğramıştır. 20 günden beri dövizin fiyatı ve yönü hâlâ
belirlenememiştir. Faizler, gecelik yüzde 7 500'lere yükselmiş; borsa, tarihî
bir çöküş yaşamış; hükümete ve programa inanarak, risk alan -yatırım yapan-
borçlanan ve pozisyon alan iç ve dış iş dünyası ve yatırımcılar ağır bir zarara
ve şoka uğramışlardır. Türkiye'nin kredi ratingleri, Standart and Poor's,
Fitch, Moody's, vb. uluslararası kredi
değerlendirme kuruluşları tarafından
down grade edilmiş; yani, notu düşürülmüştür. Bu arada, 11 bankanın TMSF'na devrinin ardından, kriz,
finans kurumlarına sıçramış, İhlas Finansın ardından yeni iki banka daha batma
noktasına gelerek (Ulusalbank, İktisat Bankası) TMSF'na devredilmek zorunda
kalmıştır. Batma noktasına gelerek devletleştirilen banka sayısı, böylece 13'e
yükselmiştir. Batan bankaların off-shore hesaplarına dahi yüzde 100 garanti vermeye çalışan hükümet,
onbinlerce finans kurumu mudilerini kaderleriyle baş başa bırakarak, tasarruf
sahipleri arasında tam bir çifte standart uygulamıştır. Borsada hisseleri işlem görmekte olan 315 şirketin 23
tanesinin tahtası kapatılmış; onbinlerce hisse senedi sahibi, çaresizlik
içinde, hakkını ve hesabını arayamaz bir konuma getirilmişlerdir. Başbakan, gizli kalması gereken MGK'da -herkesin esef
ve ibretle izlediği- devletin zirvesindeki kavgayı kamuoyuna taşıyarak, krizin
tetiklenmesine ve paniğin artarak, Türkiye'nin itibarının zarar görmesine
sebebiyet vermiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından yüzde 40 fiilî
devalüasyon anlamına gelen dalgalı kur açıklamasının yapıldığı ana kadar, aynı
gün içinde 3 milyar dolar döviz satışı yapılmış, bir anlamda sabaha ucuz
satılan bu dövizler, akşam yapılan devalüasyonla Merkez Bankasını zarara
sokmuş, alanlara ise yüzde 40 bir haksız kazanç sağlamıştır. Bu dövizlerin kara
çarşamba günü, kime, hangi kurdan ve ne kadar satıldığı, iktidar tarafından,
kamuoyuna, yapılan çağrımıza rağmen açıklanmamıştır. Halkbankın esnafa, Ziraat Bankasının çiftçiye
kullandırması gereken krediler durdurulmuş, temerrüt faizleri yüzde 400 gibi,
esnafın ve çiftçinin ödemesi imkânsız olan bir miktara yükselmiştir. Âdeta
tefeci faizlerinin dahi üzerinde deklare edilmiştir. Sanayici, esnaf, tüccar, çiftçi, KOBİ, işadamı,
ihracatçı, ithalatçı üretememekte, satamamakta, rekabet edememekte ve tahsilat
yapamamaktadır. Binlerce işyeri kapanmış, onbinlerce işçimiz açlığa
mahkûm edilmiştir. Hazinenin 21 martta yapacağı 3 katrilyon TL' ye yakın
iç borçlanması ve 31 mart itibariyle sanayici, esnaf, tüccar ve iş dünyasının
bankalara dönem faizlerini ödeyecek olmaları, bayram nedeniyle ertelenmeye
çalışılan krizin ağır etkilerinin, hem reel sektör hem de finans sektörüne
âdeta tsunami dalgaları gibi tahribat ve sıkıntı yaratmasından ciddî bir
şekilde kaygı duymaktayız. Kredi kartlarına aylık yüzde 20-30 gibi faiz tahakkuk
ettiren bankacılık sistemi, açık pozisyonları nedeniyle tam bir erime sürecine
sokulmuştur. Hükümet ve ekonomi yönetimi, Türkiye'yi hak etmediği,
çok ağır ve ciddî sonuçları olan bir büyük ekonomik çöküşe götürmüştür. Art
arda yapılan zamlarla, yıllık enflasyon hedefi mart ayında aşılmış olacaktır. Hükümet, kendi atadığı memurlarını, bürokratlarını
istifa ettirmekle siyasî sorumluluktan kaçamaz. Ekonomik çöküşe yol açan, IMF'nin hatalı reçetelerine teslim
olan, ülkenin hakkını arayamayan, ekonomiyi kötü yöneten Başbakan Bülent Ecevit
hakkında, Anayasanın 99, İçtüzüğün 106 ncı maddeleri gereğince bir gensoru
açılmasını Grubumuz adına arz ve teklif ederiz.
DYP Grup
Başkanvekili DYP Grup Başkanvekili DYP Grup Başkanvekili BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulu
önerisiyle biraz sonra oylarınıza sunu-lacaktır. Bir Meclis soruşturması önergesi vardır. Önerge
bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır. Meclis soruşturması önergesini okutuyorum : 2. – Konya
Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, bankalar yeminli murakıp
raporlarını zamanında işleme koymayarak özel bankaların içinin boşaltılmasına
neden olduğu, kamu bankalarında görev yapan bürokratların yargıya gönderilmesini
engellediği, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki Başbakanlık Teftiş Kurulu
raporunu uygulamadığı ve bankayı yabancı bir şirketin denetimine açtığı, para
politikasında pasif kalarak spekülasyonlara göz yumduğu, bu suretle haksız
rantlara yol açtığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı
maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Recep Önal hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bilindiği üzere 57 nci hükümette Hazine ve Merkez
Bankasından sorumlu Sayın Bakan Recep Önal'dır. Sayın Bakan görevine
başladığından bugüne kadar yaptığı uygulamalarla görevini ihmal ve kötüye
kullanarak devleti zarara soktuğu kamuda yaygın kanaattir. Sayın Bakanın özellikle: -Bankalar Yeminli Murakıp Raporlarını zamanında işleme
koymayarak beklettiği, böylece özel bankaların içinin boşaltılmasına zemin
hazırladığı, -Kamu bankalarını denetleyen Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kuruluna yazı yazarak Kamu Bankalarında görev yapan bürokratlar
hakkında Yargıya gitmeyi durdurduğu, -Cumhuriyet tarihinde ilk defa IMF'nin talimatı ile
yabancı bir şirkete Merkez Bankasının gizlice denetlenmesine göz yumduğu, -Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunda görevi ihmal
ettiği için TCK'nun 230 uncu maddesine göre cezalandırılması talep edilen
Merkez Bankası Başkanını görevde tuttuğu, -Son iki krizde Hazine ve Merkez Bankasının piyasada
para hareketlerinde pasif kalarak spekülatif hareketlere göz yumduğu
anlaşılmıştır. Bu sebeplerden dolayı, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal
hakkında TCK'nun 230 - 240 ıncı maddelerine göre görevi ihmal ettiği ve kötüye
kullandığı gerekçesiyle Anayasanın 100 üncü, TBMM İçtüzüğünün 107 nci maddeleri
uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe : Bilindiği üzere 57 nci hükümet, IMF ile stand-by
anlaşması yapmış, buna bağlı olarak da Parlamentoda birtakım kanunlar çıkarmış
ve hazırladığı bütçeye de bu program doğrultusunda rakamlar koymuştur. Bu
programın uygulama sürecinde de iki defa krizle karşılaşılmış ve programdan
tamamen vazgeçilerek yeni bir programa geçilmiştir. Bu değişiklik nedeniyle
Hazinenin ve Merkez Bankasının ciddî zararları söz konusudur. Bu programın
uygulanmasından, 57 nci hükümet ve onun ekonomi bakanı, Hazine ve Merkez
Bankasının da bağlı bulunduğu Sayın Recep Önal sorumludur. Sayın Bakan Recep Önal görevine başladığından bugüne
kadar yaptığı açıklamalarla, tutum ve davranışlarıyla, verdiği talimatlarla, bu
krizin en önde gelen sorumlularından biridir. Özetlemek gerekirse: Sayın Bakan, Bankalar Yeminli Murakıp raporlarını
zamanında işleme koymayarak beklettiği, böylece, özel bankaların içinin
boşaltılmasına zemin hazırlandığı, en son Egebank ve Etibank örneğinde olduğu
gibi binlerce mevduat sahibini sıkıntıya soktuğu ve bu yüzden banka
mevduatlarında devlet garantisi olduğu için başında bulunduğu Hazine ve Merkez
Bankasının zarara uğramasına sebep olmuştur. Bugünkü büyük krizin temel nedenlerinden biri bankalara
zamanında müdahale edilmeyerek, bütün banka borçlarını devletin üstlenmesinden
kaynaklandığı anlaşılmıştır. Ayrıca, kamu bankalarının görev zararının 20-30 milyar
dolar olduğu bilinmektedir. Böyle olmasına rağmen, Sayın Bakan kamu bankalarını
denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna yazı yazarak kamu bankalarında
görev yapan bürokratların yargıya gitmesini durdurmuştur. Bunun sonucunda kamu
bankalarında usulsüz ve batık kredi verilmesine devam edilmiş ve son üç yılda
kamu bankalarının batık kredileri artmıştır. Âdeta usulsüzlük yapanın yaptığı
yanına kâr kalmıştır. Bu kötü gelişmelere sebep, Sayın Bakanın, talimatıyla,
kamu banka yöneticilerinin yargıya gönderilmemesidir. Onun içindir ki, bugün
geldiğimiz noktada kamu banka açıkları, krize sebep olan en önemli etkendir.
Bunun sorumlusu da Sayın Bakandır. Ayrıca cumhuriyet tarihinde ilk defa IMF'nin
talimatıyla yabancı bir şirkete para ödenerek Merkez Bankası gizlice
denetlenmiştir. Sayın Bakan buna tepkisiz kalarak göz yumduğu bilinmektedir. Bu
olay Merkez Bankasının verilerinin doğru olmadığı kanaatini Türkiye'de ve
dünyada yaygınlaştırmıştır. Bu da fevkalade zararlı bir gelişmedir. Ayrıca, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda görevi
ihmal ettiği için TCK'nun 230 uncu maddesine göre cezalandırılması talep edilen
Merkez Bankası Başkanı Sayın Gazi Erçel'i görevde tutmuştur. Hakkında suç
duyurusu bulunan bir kişiyi Merkez Bankasının başında tutmasını anlamak mümkün
değildir. Ayrıca, son iki krizde de Hazine ve Merkez Bankasının,
piyasadaki para hareketlerinde pasif kalarak spekülatif hareketlere göz yummuş
ve Merkez Bankasınca sabah yüklü miktarda ucuz döviz satışından sonra, aynı
gün, döviz kuru serbest bırakılarak idare zarara uğratılmış, bunun sonucunda
birilerine de ciddî manada rant sağlanmıştır. Bu arada kamu ve özel bankalar
arası koordinasyonu sağlayamayan Bakanlık konuya seyirci kalmış, krizin
boyutlarının yükselmesine ve faizlerin artmasına sebep olmuştur. Bu durumda
borçlu olan kamu bankaları daha fazla ödeme yapma durumunda kalmıştır. Bu sebeplerden dolayı, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal
hakkında Meclis soruşturması açılmalıdır. BAŞKAN - Önerge bilgilerinize sunulmuştur. Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan
"Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar"
hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu
önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutup,
sonra oylarınıza sunacağım: V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ 1. – Gensoru
önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve
Anayasının 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin 27.3.2001 Salı günkü Birleşimde yapılmasına, görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi Danışma Kurulu Önerisi No : 65 19.3.2001 19.3.2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve aynı
tarihte dağıtılan, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü
yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent
Ecevit hakkında verilen (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın
99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin
27.3.2001 Salı günkü Birleşimde yapılmasının, görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, lehinde söz
istiyorum. BAŞKAN - Tabiî, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükümetle ilgili olarak ve-rilen gensoru önergesinin
görüşülmesi konusunda Danışma Kurulunun aldığı öneri lehine söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, bizim, burada söz alma isteğimiz, belli
çevrelerde çok büyük acı yaratıyor; özellikle Meclis Başkanlık makamında oturan
bazı başkanvekilleri... BAŞKAN - Siz konuşmanıza dikkat edin Sayın Genç! KAMER GENÇ (Devamla) - Bir dakika canım! Ben senin
emrinde değilim ki... Burada konuşurken düşüncelerimi söyleyeceğim... BAŞKAN - Hitap tarzınızı beğenmiyorum. KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin beğenip beğenmemeniz mühim
değil ki! BAŞKAN - Siz, hitabınızda, bir Meclis Başkanına hakaret
edecek boyutlarda hitap yapamazsınız! KAMER GENÇ (Devamla) - Lütfen... Siz, bana sözümü verin
de... BAŞKAN - Siz, konuşmanızı düzeltiyor musunuz? KAMER GENÇ (Devamla) - Düzeltiyorum. BAŞKAN - Konuşma adabınızı düzeltiniz; düzgün
konuşun!.. Buyurun. KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, şimdi, o kürsü,
kin kürsüsü değildir, garaz kürsüsü değildir; orada oturan kişilerin bir
olgunluk içinde olması lazım. Siz, eğer, tenkit kabul etmiyorsanız, bu kürsüde
oturmayın! BAŞKAN - Siz de konuşmanıza dikkat edin diyorum ben de. KAMER GENÇ (Devamla) - İşte, bu hareketiniz, benim
dediğimi doğruluyor. Burada, daha konuşmadan sözümü kesiyorsunuz; böyle bir
usul yok! BAŞKAN - Konuşmanızı, o zaman... KAMER GENÇ (Devamla) - Geçmişte bir hata yaptınız, bir
arkadaşımızın şehit olmasına sebebiyet verdiniz. Lütfen, yapmayın bunu! BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç, konuşmanızın
manasını bilmiyorsanız, konuşma hakkınızdan kendinizi alıkoyun! KAMER GENÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu
önergede hükümet... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan,
mikrofonunuz kesik, sesiniz duyulmadı. BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) - Ben anlamıyorum ki... Nasıl
Meclis yönetiyorsunuz ben de anlamıyorum!.. Şimdi sesim geliyor mu?
("Geliyor, geliyor" sesleri) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sizin değil,
Başkanın... KAMER GENÇ (Devamla) - Sesim geliyorsa, bari konuşayım;
sesimizi de kısarsınız siz! Şimdi, efendim, bu gensoru önergesiyle ekonomiyi
çöküntüye getiren, bir gün dahi o hükümet koltuğunda oturmaması gereken bir
hükümet hakkında gensoru verilmiştir; ancak, bunun arkasından tedbirler alınmıştır.
Ne tedbir alındığını da daha göreceğiz. Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında bir olay oluyor. O
olay halktan saklanıyor kasten, 3 saat ve 3 saat saklandıktan sonra, birilerine
tüyo veriliyor ve bu tüyo üzerine, belirli kişiler, Merkez Bankasında üç saat
içinde 3,5 milyar dolar yandaşlarına götürüyorlar. Ondan sonra da, ertesi gün
dalgalı kura gidiliyor; dalgalı kurdan da, bir anda, yüzde 35 -bu 3,5 milyar
civarında döviz- kendi yandaşlarına aksettiren kişiler kazanıyor; 1,6 milyar
dolar... Şimdi, hükümetin, bu hükümetin her hareketi, 1 dakika o
kürsüde, o makamda oturmasına elvermiyor. Ülke gitmiş... Bakın, bir seneden
beri sabit kur uyguluyoruz. Bunu biliyor musunuz sayın milletvekilleri; bir
senede, yabancı bankalar, Türkiye'deki bazı yandaşları kanalıyla 15,2 milyar
dolar Türkiye'ye getiriyor, Merkez Bankasına satıyor, Türk Lirasına çeviriyor;
ondan sonra, getiri-yor, devlet tahvilini alıyor yüzde 70, yüzde 80 faizle.
Ondan sonra, tabiî, kendisine sabit kur garantisi verildikten sonra -bunların
hükümet içinde tüyocu yandaşları var- o paralarını tekrar bozduruyorlar,
getiriyorlar. Bir senede, devletin, sırf, yabancı bankalara verdiği net faiz 9
milyar dolar civarındadır. Türkiye bütçesini hesaba kattığınız zaman,
görüyorsunuz ki, Türkiye'de, hep bu kaynaklar dışarıya gide gide gide Türkiye
mahvolmuş, kaynak kalmamış. Ondan sonra, hep Türkiye'yi yöneten insanlar... Bir çocuk getirseniz; deseniz ki ilkokul çocuğuna, ya
şu Türkiye'yi, hakikaten, böyle bir sistemle yönet deseniz, çocuğun vicdanı kabul
etmez bunu; çünkü, hepimiz, bu milletin insanlarıyız. Evvela, Türk Halkı
olarak, kendi memleketimizin menfaatını biz düşünürüz değerli milletvekilleri.
Bizi, ne Amerika kurtarır ne Avrupa kurtarır ne başkaları kurtarır; ama, öyle
yapmışız ki, Türk Halkının, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatını,
getiriyoruz yabancılara veriyoruz. Şimdi, yeniden, yarına bir borçlanma yapılacak.
Duyduğumuza göre 98 gün veya 88 gün vadeli bono çıkarılacak, bunun üç aylık
faizi de herhalde yüzde 35. Ne yapacak yine; yabancı firmalar getirecek, doları
bozduracak, bu bonoyu alacak... Yine kaynak Türkiye'den gidiyor. En basit bir
akıl, izan, şuur ve mantık taşıyan insanlar, bunun, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini fakirleştirdiğini ve bunun, Türkiye'ye bir fayda getirmeyeceğini ve
ileride, Türkiye'nin, kapitülasyonları da aşan büyük zorluklarla karşı karşıya
kalacağını ve hatta, belirli birtakım güçler... Yani, şurada, iki paralık
Ermeniler dahi Türkiye'den toprak istediğine göre, demek ki, bu hükümet,
Türkiye'yi bu duruma getirmiştir. Evvela Irak'a bir operasyon yapıldı. Sayın Başbakan,
bir çıktı, neredeyse Türkiye'yi Irak'la savaşa... Amerika Birleşik
Devletleri'yle savaşa sokacak şekilde, efendim, bizim bilgimiz olmadan Irak'a
müdahale edilemez, şöyle edilemez, böyle edilemez dedi. Tabiî, çok yiğitçe
konuşmalar... Ama, hemen, bir gün sonra, İncirlik'ten uçaklar kalkmamış dedi.
Arkasından İncirlik'ten uçaklar kaldırıldı ve saldırıldı. Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye, böyle küçük
hesaplarla; yani, böyle, önünü görmeyen düşünceler ve zihniyetlerle yönetilemez
ki. Peki, o zaman, Amerika nasıl geldi, İncirlik'ten, ertesi gün, uçakları
kaldırdı, oraya saldırdı?.. Arkasından da, ben Türkiye'yi destekliyorum
deyince, Sayın Başbakanımız bayram yaptı, ne güzel, Amerika bizi destekliyor
dedi. Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, hepimiz, bu
memleketin insanlarıyız, Türkiye Büyük Millet Meclisine halkın oyuyla gelmiş
insanlarız. Bu memlekette eğer bir şeyler yapma gücümüz yoksa, en onurlu şey,
çekip gitmek, yerimizi başka kişilere bırakmak. Yani, Türkiye'de, hiç kimse
yeri doldurulamayacak bir insan değildir. Bakın, yine, bankalara el koyuyoruz değil mi? İşte,
geçen gün, İktisat Bankası... Ne yapmış; yıllığı yüzde 7 500'le günlük borç
para toplamış. Borç para toplamış mı; toplamış. Yüzde 7 500'le... Nasıl
toplamış, kimlere?.. Şimdi, bu bankanın sahibi ANAP'ın yakın kişisi. Ben, şimdi
soruyorum, gitsin ANAP'lı desin ki, bu yüzde 7 500 faizle... Kendisiyle
mukavele yapılanların hiçbirisi ANAP'lı değildir diyemez ki, diyemez ki ve bu
paraları, banka patronu alıyor, ondan sonra yüzde 7 500'le tutuyor birilerine
şey veriyor; ondan sonra geliyor diyor "yahu, benim bu bankamı
alın..." Değerli milletvekilleri, bakın, inanınız ki, aklı
yerinde olan, namusu yerinde olan, şerefi yerinde olan insanlar, böyle bir
şeyle karşılaştığı zaman çıldırır yahu, çıldırır! Yani, böyle bir kötü memleket
yönetimi olur mu efendim?.. Şimdi, o kadar bankalara el konuluyor. Hesaplarını
yapın bakalım, niye el konuluyor. Bakın, Demirbanka nasıl el konuldu...
Söylenildiğine göre, Merkez Bankası ile Hazine Müsteşarı gidiyor diyor ki banka
patronuna "yahu, devlet zor durumda, biraz devlet tahvili al." Bu
kişi gidiyor, 6,5-7 milyar dolarlık devlet tahvili alıyor. Ondan sonra, bazı
birtakım güç odakları, bunun likidite zorluğuna düşeceğini görünce, gidiyorlar,
hemen sağı solu tahrik ediyorlar, hemen gidiyorlar, insanın bankasına el
koyuyorlar. Şimdi, bununla, kimler ne yapmak istiyor? Bu memlekette
kim ne yapmak istiyor değerli milletvekilleri? Bunun sorumlusu biziz, biz
milletvekilleriyiz, Parlamentodur. Şimdi, Avrupa Birliğine verilen ulusal
program, evvela, gelip burada müzakere edilmeliydi; ondan sonra açıklanmalıydı.
Bunlar önemli meseleler. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi -tabiî, Türkiye
Büyük Millet Meclisiyle ilgili bir çalışma olduğu için söylüyorum- ülkenin
temel konularında, ülkenin geleceğini yönlendiren temel unsurları karara
bağlamakta söz sahibi değilse, hangi konularda söz sahibidir?.. Biz, şimdi
buraya çıkıp da bir şey söyleyemiyoruz. İşte, bir tüzük değişikliğiyle
milletvekilinin sesini kıstınız; ancak, böyle, ufak tefek vesilelerle çıkıp bir
şeyler söylüyoruz, ondan sonra da, Başkanlık makamındaki arkadaşlar, iktidar
partisindeki birtakım milletvekilleri kızıyor. Biraz önce, Sayın Bayındırlık Bakanı, burada Tunceli'de
yapılan yollarla ilgili bilgi verdi; kendisine teşekkür ederim; ama,
kendisinden bir şey rica ediyorum, burada, 2000 yılında yapacağına söz verdiği
taahhütlerinde kalsın. Bir tek bunu söyleyecektim, Sayın Başkan bize söz
vermedi. Yani, değerli milletvekilleri, şurada, bakıyoruz, başka
Başkanvekilleri Meclisi yönettiği zaman, mesela, bir ille ilgili bir konu dile
geldiği zaman, o ilin milletvekillerine, centilmenlik gereği birer cümle
söyleme hakkı veriyor. Böyle bir keyfîlik olmaz ki. Meclis Başkanlarının,
Meclisi yönetme konusunda aralarında bir benzerlik, bir istikrar olması lazım. Değerli milletvekilleri, ülke, çok ciddî sıkıntılarla
karşı karşıyadır. İnanmanızı istiyorum, ülkemiz, geleceği karanlıklara
sürüklenen, âdeta gelecekte fakir fukaranın, dargelirlinin, ortagelirlinin
yaşayamayacağı bir ülke haline getirilmektedir. Meclisimizin, bunlara, bugünden
el koyması lazım. Bakın, şimdi, bir yandan bankaların içi boşaltılırken,
bir yandan bankalara el koyarken, orada, birtakım kişiler banka patronlarına
haber verip, tüyo verip de o bankaların içi çuvallara doldurulurken, bir yandan
dalgalı kura geçerken, birileri kendi yandaşlarıyla Merkez Bankasından 3,5
milyar dolar hortumlarken, biz, hangi halka gideceğiz de, halka ne diyeceğiz?..
Ey halk, sen bize destek ver, der miyiz?! Evvela, bizim görevimiz, bu hortumlamayı, bu
suiistimali yapan hükümetten hesap sormak. O günkü bakanlar gelsinler, desinler
ki "benim hiçbir yandaşım, o gün, kriz günü, Merkez Bankasından 1 kuruş
almadı." Biz bunu ispatlarsak, onun da çekilmesi lazım, hatta,
yargılanması lazım, hatta, darağacına gitmesi lazım! Bunlar çok önemli şeyler! Yani, insanlar, bu memleketi kurtarmak için en kıymetli
varlıkları olan yaşama haklarını verdiler. Çanakkale'de kimler gitti şehit
oldu; işte, bu Meclisi kuranlar, bu Meclisin ecdadı canlarını verdi. Bunlar, memleketi felakete götürürken bile rant peşinde
koşuyorlar. Böyle bir zihniyetle ülke yönetilir mi sayın milletvekilleri?! Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Başka söz isteği?.. Yok. Öneriyi tekrar okutup, oylarına sunacağım : 19.3.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı
tarihte dağıtılan, ekonomiyi IMF'nin hatalı reçetelerine teslim ederek kötü
yönetim sergilediği ve ekonomik çöküşe yol açtığı iddiasıyla Başbakan Bülent
Ecevit hakkında verilen (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın
99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin
27.3.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasının, görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
müşterek bir önerileri vardır; önce okutup, sonra oylarınıza sunacağım : B) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 19 Mart 2001 Pazartesi günü yaptığı
toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Öneri : Genel Kurulun, 20.3.2001 Salı günü 15.00-20.00,
21.3.2001 Çarşamba ve 22.3.2001 Perşembe günleri de 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışması; 20.3.2001 Salı günü, sözlü sorular ile diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi;
21.3.2001 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir. BAŞKAN - Öneri hakkında söz isteyen?.. BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, önerinin
aleyhinde söz istiyorum. BAŞKAN -
Buyurun Sayın Arınç. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biraz önce, müşterek bir Danışma Kurulu önerisi oylandı
ve gensorunun görüşülme günü belli edildi. Şimdi de, iktidar ortağı partilerin
bir grup önerisi var. Bu öneriyle, yine, çalışma saatleri, bu haftaya münhasır
olmak üzere, 14.00 ile 20.00 arasında kabul ediliyor, denetim konusu -bugün
dahil olmak üzere- yok ve sözlü sorular görüşülmeyecek. Değerli arkadaşlarım, bu konuda, Danışma Kurulunda,
arkadaşlarımız meseleyi tartıştılar, ben de bilgi sahibiyim; sadece birkaç
konuyu Genel Kurula arz etmek ve bu önerinin aleyhinde düşüncelerimizi ifade
etmek üzere söz aldım. Geçtiğimiz hafta, kurban bayramını takiben
toplanmıştık. 12 Martta bir Danışma Kurulu öne-risi geldi, toplantıya katıldık.
Bizim, hükümet hakkında vermiş olduğumuz gensorunun ne gün konuşulacağı
tartışıldı. Ayın 12'si pazartesi günüydü, uzunca bir tatilin arkasından
gelmiştik, önemli bir konunun görüşülmesi gerekiyordu. Henüz, milletvekili
arkadaşlarımızın bile tamamının olmadığını, hatta 25 civarında arkadaşımızın da
bir vazifeyi ifa etmek üzere yurt dışında bulunduğunu ifade edip, salı değil
çarşamba günü gensoru görüşülebilir mi demiştik. Doğru Yol Partisi de bu
düşüncemizi destekledi; ama, ne hikmetse, iktidar ortağı partiler, hemen yarın,
hatta Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev'in konuşması da olmasına, gündem de yoğun
olmasına rağmen, salı günü gensorunun görüşülmesi üzerinde ısrar ettiler.
Onların gerekçeleri vardı; şimdi görüyorum ki, bugün getirilen öneriyle o günkü
gerekçeleri birbiriyle büyük bir çelişki arz etmektedir. Meclisin çalışmalarının verimli olması, şüphesiz belli
prensiplerin uygulanmasına bağlıdır. Bir defa, şunu kabul etmek lazım: Meclisin
sürekli çalışması, yüzlerce kanun getirmesi, yüzlercesini değiştirmek istemesi,
evet, önemlidir; ama, bundan daha önemli bir şey var, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mutlaka Türkiye'nin sorunlarını çözmesini -özellikle hükümete atfen
söylüyorum- önümüze getirdikleri bu çalışma programıyla, şu kadar kanun
çıkardık diye övünecekleri yerde, şu sorunu çözdük diye bir şeyi göstermelerini
beklerdik. 14.00-20.00 saatleri arası çalışıyoruz, bazen 24.00'e
kadar çalışıyoruz, bazen sabaha bile sarktı çalışmalarımız. Herhalde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, zaman açısından, bugüne kadar hiç böylesine, geceli
gündüzlü çalışmamıştır; ama, iki seneye yaklaştı hükümetin ömrü, dolduracak
neredeyse, hiçbir sorunu çözmediğini acıyla görüyoruz, bugün içinde yaşadığımız
şartlar bakımından görüyoruz. İşte, ekonomik kriz ve onun doğurduğu sonuçlar,
işte, sosyal birtakım problemler ve maalesef, en sonunda, Türkiye'ye dışarıdan
bir vatandaşımızın getirilip, hükümetin dördüncü ortağı gibi, olağanüstü yetkilerle
"gel, bizi bu krizden çıkar" diye birtakım yalvarmalar, yakarmalar... Değerli arkadaşlarım, sorunları çözmek, meseleleri
anlamakla, onun çözümünü bulmakla, bu çözümü Meclis zemininde bir uzlaşma
platformuna oturtmakla mümkün. Eğer "bizim uzlaşmaya ihtiyacımız yok, biz,
böyle, sayımıza bakarız, istediğimizi, istediğimiz zaman getiririz"
derseniz, bu, yenmez bir tat olur, bunun zevki de olmaz, tadı da olmaz, verimi
de olmaz. Şimdi, bakınız, geçen hafta "salı günü denetim
günüdür, niye, bu gensoruyu bugün görüşmek gerekir" dendiğinde bunu
söylediler. Halbuki, bugün de bir denetim günü; ama, Doğru Yol Partisinin
verdiği gensoruyu bugün görüşmüyoruz. Kaldı ki, bu hafta denetim de
kaldırılıyor, yasamaya dönüşüyor ve aynı zamanda sözlü sorular da kaldırılıyor.
Değerli arkadaşlarım, tutarsızlık var burada. İkinci olarak şunu söylemek istiyorum: Bir defa, önem
sırası, güncellik ve ivediliğin burada belli bir prensibi yok. Şimdi, yarım
kaldığı için, yine, bireysel emeklilikten başlayacağız zannediyorum. Halbuki,
geçtiğimiz haftalarda buna başlanıldı, üç defa da oturulmadı ve hatta, geri
çe-kileceği söylenildi. Niçin; çünkü, geçtiğimiz yıl depremin içerisinde
yaşayan Türkiye'de, Meclisi geceli gündüzlü çalıştırmak suretiyle sosyal
güvenlik reformunu yaptığınızı söylemiştiniz; onbeş ay sonra, bu yaptığınız
reformun önemli bazı maddeleri iptal edildi. Bireysel emeklilik de kısmen buna
bağlı olduğu için, belki de önümüzdeki ekonomik programda bir başka şekilde yer
alacağı için, bireysel emekliliğin devam etmemesi görüşü de, arkadaşlarımızla
görüştüğümüzde, ağır basıyordu. Şimdi, dostlar alışverişte görsün kabilinden,
bir tasarıyı bitirmeye mi çalışıyoruz; yoksa, gerçekten bunun dayanakları var,
Türkiye için çok acil de onun için mi bu sırada bunu görüşüyoruz?.. Çok acil
derseniz, geçtiğimiz onbeş yirmi gün evvelinde, bizim önümüze, Danışma
Kurulunda, hükümet ortağı partiler, 27 maddelik paket halinde kanun teklif ve
tasarıları getirdiler "bunlar çok acil, 1 Marta kadar bunları çıkarmaya
mecburuz" dediler -hatta, çalışma saatlerini 24.00'e kadar düşünmüşlerdi,
arkasından, cumartesi pazarları ancak kurtarabildik- ama, onbeş günlük çalışma
takvimi içerisinde, bu 27 maddelik paketin içerisinden, biz, burada, sadece 6
tasarı ve teklifi görüşebildik. Değerli arkadaşlarım, şüphesiz, iktidar ve muhalefetin,
yasa yapma konusunda, denetim yapma konusunda ortak bir sorumluluğu var; ama,
pratikte ve uygulamada şunu düşüneceksiniz: Bunu önümüze getiren sizsiniz. Biz,
bu sıralamada sizinle aynı görüşü paylaşmıyoruz. Mesela, siz, bireysel
emeklilik veya sıradakileri -sırada olanları kastederek söylüyorum- görüşelim
ve çıkaralım diyorsunuz. Biz de size diyoruz ki "hayır, öncelik bunlarda
olmamalı, gelin..." Mesela, Mahallî İdareler Kanunuyla ilgili tasarıyı
niye görüşmüyoruz?! Bunu, buraya çıkan her arkadaşımız ısrarla söyledi. Hatta,
üzerinde anlaşmamız olmasına rağmen, niçin, Avukatlık Kanunuyla ilgili tasarıyı
onbeş günden beri görüşmüyoruz?! Açıkça kabul ettik ve imza verdik. Bir değerli
arkadaşımızın kanun teklifi var, şu anda, bütün çiftçilerimiz bu kanun
teklifinin yasalaşmasını bekliyor. Sadece, bunun gündemin arka sıralarına
alınması yeterli değil. Bakınız, bugünkü basılı gündemin 230 uncu sırasında
-kaç yasama yılında sırası gelir bilemem, siz hesaplayınız- eğer, Danışma
Kurulu önerisiyle, 230 uncu sıradaki bu kanun teklifini burada görüşemezsek,
zannediyorum dört beş yasama dönemi daha geçecek veya kadük olacak. Şu anda,
bütün çiftçilerimiz, bu teklifin yasalaşmasını bekliyor. Bu teklif "Küçük
Çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borç
Faizlerinin Bir Bölümünün Affı, İcra Takip İşlemlerinin Durdurulmasıyla"
ilgili bir kanun teklifidir. Allah, bu teklifi verenden razı olsun; ama, bu teklifi
vermek bir şey değil ki! Her arkadaşımız, 15 dakika içerisinde bir kanun
teklifi hazırlayıp, ya kendi imzasıyla veya birkaç kişinin imzasıyla verebilir.
Benim de böyle tekliflerim var. Reddedileceğini bildiğim için, bazılarından
korkarak, İçtüzüğün 37 nci maddesini çalıştırmıyorum; çünkü, muhalefete mensup
bir milletvekili, iki kere iki dört eder diye kanun teklifi veriyor, bu üç
partimizin değerli temsilcileri "kim vermiş" diye bakıyorlar,
ellerini kaldırmıyorlar. Ama, sizden gelen doğrudan gündeme alma tekliflerine,
biz, burada el kaldırıyoruz; en azından -gündemin arka sıralarında olsa bile-
gündeme girsin diye. 230 uncu sırada böyle bir teklif var, çiftçiler bunun
yasalaşmasını bekliyorlar; "perişan olduk, mademki vergi borçlarına bir
taksitlendirme getirdiniz -onun da süresi birkaç gün evvel bitti- çiftçileri
niye unutuyorsunuz; SSK ve Bağ-Kur primleri için niye böyle bir düzenleme
yapmıyorsunuz" diyorlar. Bizim tekliflerimiz var, bunlar dikkate
alınmıyor. O zaman sorumluluk sizde, samimî olarak ifade ediyorum, siz getirin,
biz de evet diyelim, çiftçilerimizi bu sıkıntıdan bir an evvel kurtaralım. Ama,
iktidar grupları, hiçbir Danışma Kurulu önerisinde, bu konuları konuşacağını
söylemiyor ve maalesef, bizim üzerinde uzlaşamayacağımız, "evet"
diyemeyeceğimiz birtakım şeyleri getiriyor. Buna karşılık "siz de içeride bulunun, ikide bir
yoklama istemeyin, Meclisi tatile sokmayın" diyebilirsiniz. Teklifin
sahibi sizsiniz, 350 arkadaşımızın 180'i burada olsa, bu Meclisi, hiç ara
vermeden saat 20.00'ye kadar çalıştırma imkânınız var. Biz de muhalefet olarak,
elimizdeki çok küçük imkânları zaman zaman kullanıyoruz. Belki
sinirleniyorsunuz; ama, kendinize bakın lütfen, kabahat bizde değil. O yüzden,
saat 20.00'ye kadar çalışacaksak, buna önce kendinizin karar vermesi lazım; bu
birincisi. Öncelikler konusunda, bir defa daha bunu gözden geçirmeniz
lazım; bu ikincisi. Yoksa, böyle, her
gün karşımıza yeni yeni gelişigüzel hazırlanmış birtakım önerilerle gelirseniz,
bu, Meclisin saygınlığına da büyük bir darbe vurur, arkadaşlarımız arasında bir
rahatsızlık da meydana getirir, Meclis kaliteli ve verimli çalışamaz. Saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Arınç. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, aleyhte söz
istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Gönül. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. İktidar partileri gruplarınca verilmiş olan, çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine dair bu önerinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına düşüncelerimizi siz Muhterem Heyetinize arz
edeceğim. Sayın Başkanım, bir süre evvel de bu kürsüden ifade
etmiştim, yine, şimdi bunun altını çizerek tekrarda fayda görüyorum; çünkü
"siz, Başkan olarak Yüce Meclisi yönetirken gereksiz tartışmalara yer
veriyorsunuz" demiştim, bunu yine tekrar ediyorum. Yani, hiç yeri yokken,
gerek yokken, burada sinirlerin gerilmesine sebep olmanız, bence fevkalade
yanlıştır. Sizin, daha hoşgörülü olmanız, daha kucaklayıcı olmanız gerekir diye
düşünüyoruz. Siz, tabiî ki, Yüce Meclisi yönetirken düstur olarak elinizdeki
İçtüzük hükümlerine göre hareket edeceksiniz. Bakınız, İçtüzüğün 60 ıncı maddesinin dördüncü
fıkrasında ne deniyor: "Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye Başkan,
yerinden konuşma izni verebilir." Doğru, sizin takdirinizdedir,
vermeyebilirsiniz de, verirsiniz veya vermeyebilirsiniz; ama, unutmamanız
gereken bir konu şudur ki, bu fıkrayla, İçtüzük, bir değerli milletvekiline pek
kısa konuşma yapma hakkını vermiş; yani, böyle bir söz talebinde bulunma
hakkını vermiş. İster iktidar milletvekili olsun, ister muhalefet milletvekili
olsun, fark etmez; bir milletvekili arkadaşımız, pek kısa bir açıklamada
bulunacağını beyan ettiği zaman, siz, oradan, bunu, dinlemek; ama, takdir ölçülerinize
göre kabul edip etmemek hakkına sahipsiniz; fakat, bir hakkı yok farz etmek,
onu ketmetmek, fevkalade yanlış bir yönetim tarzıdır diye düşünüyorum ve sizin,
Meclisimizi yönetirken, daha olumlu, daha sevecen, daha kucaklayıcı, daha
hoşgörülü olmanız gerektiğinin de altını çizmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, iktidar partileri, bugün,
yine, çalışma saatlerini düzenleyen bir öneri getirdiler. Bugün saat 15.00 ile
20.00 saatleri arasında, yarın ve perşembe günleri de 14.00 ile 20.00 saatleri
arasında Yüce Meclisin çalışması önerisinde bulundular. Tabiî ki, daha önce de
ifade etmiştim; burada, sorun, bence, yetmediği kabul edilen bir zamanı
getirmek değil -açıkça ifade etmiştim, yine tekrar ediyorum- sorun, iktidar
partileri gruplarının, Meclisin çalışmasını sağlayacak yeterli sayıda arkadaşı
burada hazır bulunduramamalarından kaynaklanmaktadır. Yani, bakınız, geçen haftaları bir düşününüz, siz,
çalışma saatlerini 14.00-19.00; 20.00-24.00 diye getirdiniz. Bu itirazımızı, o
gün de, aynen bu kürsüden yaptık, "yeter ki, siz, bu Meclisi çalıştırın,
çalıştıracak sayıyı da burada hazır edin" dedik; ama, son bir ayı bir
düşününüz, Meclisin açılmasında, kaç defa toplantı yetersayısı bulunamadı.
Meclis, çalışmalarına saat 17.00'de son verdi. Yani, eğer, iktidar partileri
olarak siz, burada yeterli 184 arkadaşınızı hazır ederseniz, bu Meclisi
çalıştırırsınız, çalışan bu Meclise de, 15.00 ile 19.00 saatleri arasındaki
çalışma zamanı yeter. Sorun, bunda değil. Sorun, işte ifade ettiğim gibi,
yeterli arkadaşı burada hazır etmemenizdir. Bir diğer konu, bugün ve yarın sözlü sorular
kaldırılıyor ve bugün, yine, denetim yok farz ediliyor. Değerli milletvekilleri, önümdeki gündeme bakıyorum, bu
gündemde 158 tane genel görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına dair önerge
var. 158 tane... Bakıyoruz sözlü sorulara, 599 tane. Şimdi, inanıyorum ki, hepiniz, Meclisin, yasa yapmak
kadar, denetim görevinin de ulvî olduğu, kutsal olduğu ve gerekli olduğu
yolunda kanaatlerinizi söyleyeceksiniz. Peki, son aylara bakıyoruz, denetim
günü salı; ama, ne sözlü soru cevaplandırılıyor ne genel görüşme ele alınıyor
ne de Meclis araştırması önergeleri işleme konuluyor. O zaman, biz, Meclis
olarak denetim görevini layıkıyla yaptığımızı söyleyebilir miyiz?! Muhalefet
milletvekili veya iktidar milletvekili arkadaşlarımızın, denetimin önemine
binaen vermiş oldukları sözlü soruların cevaplandırılmalarını istemeleri
hakları değil mi?! Verilmiş olan araştırma önergelerinin görüşülmesini istemek
hakkımız değil mi?! Ama, siz, iktidar partileri olarak, açıkça söylüyorum ki,
özellikle bu hakkı, milletvekillerinin bu hakkını ellerinden alıyorsunuz,
denetim görevini yaptırmıyorsunuz, yürütmeyi denetlettirmiyorsunuz. Bu, bir
kusurdur; bu, çok büyük bir yanlıştır. Değerli milletvekilleri, o nedenle, lütfen, denetim
gününü denetim günü olarak kullanmak, diğer günlerde de yasama görevimizin
gereğini yerine getirmek, fevkalade önemlidir ve vazgeçilmez görevlerimiz
arasındadır. Şimdi, vatandaşın ve özellikle köylü insanların, kırsal
alanda yaşayan insanların sorunlarını, biraz evvel, bir değerli milletvekili
arkadaşımız, Sayın Özdemir buradan gündemdışı konuşmayla dile getirdi, Sayın
Bakan da cevap verdi. Neydi; gübre meselesiydi. Bu gübre meselesini buraya
getirmek, konuşmak, tartışmak, çözüm yollarını bulmak için, Meclisin el ele,
gönül birliği içerisinde meselenin üzerinde durması, hem görevi hem hakkı değil
midir! Ama, biraz evvel sayın bakanların konuşmalarını dinledim, hepimiz
dinledik tabiî ki, ibretle dinledik; meselenin sahibi yok. Sayın Tarım ve
Köyişleri Bakanı diyor ki "benim yetkim dahilinde değil." Diğer
Değerli Bakan da kalktı, dedi ki "bana verilmiş verilmemiş, o, benim
yetkim içinde olup olmamış, bakmam; ben, özelleştirmeden sorumluyum; ben, işte,
şunu yaptım, burada bu konuşmayı yaptım..." Aradaki meseleleri, konuları
burada dile getirdiler. Peki, bu gübre meselesini kim çözecek?.. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Kemal Derviş! ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Kimin çözmesi lazım?.. Eğer,
değerli arkadaşlarım, bir cumhuriyet hükümetinin bakanı "beni
ilgilendirmiyor, benim yetkim dahilinde değil" diyorsa, bu meselenin
sahibi bir bakan çıkıp da sahiplenmiyorsa, açıkçası, bakanlar da acz içindedir,
hükümet de acz içindedir! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Böyle mesele olur
mu?! Devlet böyle yönetilir mi?! Ülke sorunlarına böyle yaklaşım gösterilir
mi?! Sorunların çözümü için böyle kararsızlık gösterilir mi?! Değerli arkadaşlarım, bazı arkadaşlarım başını
sallıyorlar; onun için zaten ülke bu hale geldi, onun için battı, onun için
hırsızlıklar, yolsuzluklar, rüşvet, hortumlamalar, banka batırmalar gündeme
geldi! HASAN AKGÜN (Giresun) - Siz getirdiniz bu hale. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Dört yıldan beri siz
varsınız, biz değil. Evvela dört yılın hesabını verin; ondan sonra, dışınızda
sorumlu aramaya kalkın. İşin kolaycılığına kaçmaya ne hakkınız var ne de
yetkiniz var. Onun için, değerli milletvekilleri, burada, biraz evvelki
konuşmalardan, açıkça, hükümetin aczini, siyasî iradesizliği ibretle izledik,
ibretle gördük; Allah sonumuzu hayırlı etsin. "Bindik bir alamete,
gidiyoruz kıyamete" diyor değerli vatandaşlarımız ve arkasından da
"yüzde 92 faizle, ben, Ziraat Bankasının kredilerini ödeyemiyorum"
diyor; Manisa'nın bir köyünden bir muhtar, geçen gün, konuşuyordu... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gönül, 1 dakika içerisinde toparlar
mısınız. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan;
teşekkür ederim. Dün de, özellikle, tomar tomar elimize fakslar geldi;
Çine İlçemizin Akçaova Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı, hayvancılıkla,
besicilikle geçinen yüzlerce vatandaş "yüzde 92 faizle ben bu işi
yapamam" diyor. Tabiî, biz bunları hep dile getireceğiz, siz de
dinleyeceksiniz. Bu sorunlar ne zaman çözülecek diye biz de sabırla bekliyoruz;
ama, biliniz ki, artık, milletin sabrı kalmamıştır; onu da, sizlere duyurmayı
buradan bir görev kabul ediyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Gönül. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısının
aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Bir dakika efendim. Başka söz isteği?... Yok. Öneriyi okutup, oylarınıza sunacağım; o arada karar
yetersayısını da arayacağım Sayın Uzunkaya. Öneri : Genel Kurulun 20.3.2001 Salı günü 15.00-20.00,
21.3.2001 Çarşamba ve 22.3.2001 Perşembe günleri de 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışması, 20.3.2001 Salı günü, sözlü sorular ile diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,
21.3.2001 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. Birleşime saat 17.45'te... CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, 5 dakika ara
verin. BAŞKAN - Efendim, 17.45'te... Sayın milletvekillerinin aslî görevlerini Genel Kurul
salonunda hazır bulunmak suretiyle yapmaları gerekir. 17.45'te toplanmak üzere, Birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 17 . 33 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati
: 17.45 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 71 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
önerilerinin oylamasında karar yetersayısının aranılması istenmişti ve karar
yetersayısı bulunamamıştı. V. – ÖNERİLER
(Devam) B) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam) 1. – Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin DSP, MHPve ANAP Gruplarının müşterek önerisi (Devam) BAŞKAN - Şimdi, öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
oylamayı elektronik cihazla ya-pacağım; karar yetersayısını arayacağım. 3 dakikalık süre vereceğim. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir;
karar yetersayısı vardır. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş, üç adet
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım. İlk önergeyi okutuyorum : IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam) 2. – Ankara
Milletvekili Uluç Gürkan’ın, Ankara İline Bağlı Olarak Batıkent Adıyla Bir İlçe
Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/524) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/328) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına (2/524) esas numaralı, Ankara İline Bağlı Olarak
Batıkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Yasa Teklifim havale edildiği
komisyonda 45 günlük süre geçmiş olmasına rağmen görüşülememiştir. Teklifimin
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için
gerekenin yapılmasını saygılarımla arz ederim. Uluç Gürkan Ankara BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, buyurun Sayın Gürkan.
(DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. H. ULUÇ GÜRKAN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; fazla vaktinizi almayacağım; çünkü, Batıkent'i sanıyorum
hepiniz biliyor, hepiniz tanıyorsunuz. Batıkent, bir mahalle değil, bir semt
hiç değil; gerçek bir kent; 370 000 kişi yaşıyor, 80 000'i aşkın konut var, 10
000 dolayında konut inşaatı halen sürüyor, 5 000 işyerine sahip; kuruluşunda
ilçe olarak düşünüldüğü için de resmî kurumlar, kamu kurumları ve belediye
hizmetleri için fiilen ayrılmış, bütün planları yapılmış, 400 000 metrekarelik
alanı var. Batıkent'in -gerçek bir kent olarak- kuruluşunda
aldığı, Türkiye için gurur konusu olan, uluslararası ödülleri de var. Bu
nedenle, Batıkent ilçe olmayı hak ediyor. Bunun için, siyasî bir kaygı, siyasî
bir kayırma gerekmiyor. İnanıyorum ki, oylarınızla, Batıkent'in hakkının,
Batıkentlilerin özleminin teslim edilmesi yolunda ilk adımın bugün burada
atılmasına katkıda bulunacaksınız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gürkan. Milletvekili sıfatıyla, Sayın Saffet Arıkan Bedük;
buyurun. Süreniz 5 dakika efendim. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ankara İlinde Batıkent adı altında bir ilçe kurulmasıyla
ilgili Sayın Uluç Gürkan tarafından verilmiş olan ve İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınması talep edilen kanun teklifi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, söz veren Sayın Başkanımıza ve siz
değerli milletvekillerimize saygılarımı sunuyorum. Batıkent'in ilçe olmasıyla ilgili benim de vermiş
olduğum bir kanun teklifim var. Gönül isterdi ki, bu kanun teklifleri bütün
milletvekillerinin verdiği şekliyle birlikte görüşülsün ve birlikte de burada
gündeme alınabilsin; ama, maalesef, İçtüzük gereği bu mümkün olamamıştır. Değerli milletvekilleri, başkent, sorunlar yumağıdır.
Gerçekten, başkent, bir ülkenin aynasıdır; bir ülkenin gelişmişliği, uygarlık
düzeyi, modern çağımıza uygunluğu başkente yansımaktadır. Başkent, bir ülkenin
geçmişidir, bugünüdür ve yarınlarıdır. Bu çerçeveden bakıldığında, Ankara'nın
sorunları, sadece Ankara'da oturanların değil, bütün ülkenin sorunlarıdır ve
bütün ülkenin temsilcileri olarak da hepimizin sorunlarıdır. Sorunları birlikte
tespit etmek ve çözüm aramak, bizlerin birinci ve öncelikli görevidir. Tarih boyunca doğu ile batıyı birbirine bağlamış olan
Ankara'nın, bu yönü itibariyle ve içinde yaşadığı sorunları çözümlemek
bakımından mutlak surette hepimize düşen görevler vardır. Türkiye
Cumhuriyetinin başkenti olmasıyla birlikte, başkent Ankara, ayrı bir anlam ve
mana kazanmıştır; "Ankara" denince, uygarlıktan yana, hoşgörüden
yana, cumhuriyet ve demokrasiden yana bir kimlik akla gelmektedir. Ankara'nın
bu kimliği, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin kimliğiyle özdeştir.
İşte, bu nedenle, başkent Ankara büyük bir önem taşımaktadır. Değerli milletvekilleri, dünyanın bütün büyük
başkentlerinde, şehrin imarını teşkil eden eski yapıların yanında, yeni uydu
kentler yapılmaktadır ve gökdelenler inşa edilmektedir; bu, Uzakdoğu'da,
Avrupa'nın değişik ülkelerinde de vardır; ama, Türkiye'de başkentimiz de,
bundan payını almaktadır; uydu kentler gerçekleştirilmektedir; yeni gökdelenler
yapılmaktadır; ama, ne yazık ki, buna paralel olarak, maalesef, sorunlar
çözümlenememektedir. İşte, başkentte, Batıkent, bu anlamla, ayrı bir mana
kazanmaktadır. Başkentin, hem idarî taksimat, idarî yönetim, yönetim anlayışı
bakımından sorunları vardır hem de metropoliten il olması yanında, bağlı
ilçeleriyle de, ayrıca, hemen hemen Anadolu'nun tüm şehirlerinin sorunlarını
bir bütün olarak yaşamaktadır. O halde, yapılması gereken şey ne; Ankara'nın
idarî taksimatını, gerçekten yeniden gözden geçirmek lazım. İşte, bu anlayış içerisinde, Batıkent'in, 1979 yılında,
insanların uygun ortamlarda barınma hakkı, bireylerin, toplumların kalkınması
ve güvenliği için örnek bir yer olması amacıyla, başkentimiz Ankara'nın
Yenimahalle İlçesi sınırları içerisinde 10 milyon metrekarelik bir alan
üzerinde kurulması öngörülmüştür; 10 milyon metrekarelik bu alanın yüzde 50'si
konut, geri kalan yüzde 50'si konutdışı alan olarak kullanılmıştır. Başlangıçta
50 000 konut düşünülmüştür; ama, sonra, bu artmıştır. Şimdi, elimize geçen
bilgileri, özellikle huzurlarınıza getirmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, Batıkent'te, merkez olarak, 53
000 konutta -bir konutta asgarî dört kişi kaldığını varsayarsak- 213 000
vatandaş iskân edilmektedir. Yuva Köyü bölgesinde -ki hemen bitişiğindedir-
yine 30 515 konut inşa halindedir, burayı da dikkate alırsak 122 500
vatandaşımız da yine burada iskân olacaktır. OSTİM Organize Sanayi Bölgesinde
de 5 000 işyeri vardır; burada da, 35
000, gündüz olmak üzere, vatandaşımız iskân olmaktadır; yani, toplam 370 408 vatandaşımızın
iskân edildiği bu Batıkent, maalesef, şu anda, muhtarlıklar düzeyinde
yönetilebilmektedir. Buradaki vatandaşlarımız, devletteki işlerini ve
hizmetlerini gerçekleştirebilmek için, ta Batıkent'ten kalkıp, Ankara'nın merkezine,
Yenimahalle'ye gelmek için büyük bir gayret göstermektedir; bu, hem trafik
bakımından sorun yaratmakta hem hizmetlerde bürokratik engeller, kırtasiyecilik
bakımından da insangücü israfını ve zaman israfını, israf ekonomisini de,
maalesef, gündeme getirmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Bir dakika içerisinde toparlar mısınız... SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. İşte, Batıkent'i, bu anlayış içerisinde
değerlendirdiğimizde, Batıkent'in kendi projesi, zaten, dünyada birincilik
almış bir projedir. O halde, birincilik almış olan bu projeyi, üstünde bulunan
kamu kurum ve kuruluşlarına ait, özellikle binalar, sağlık, eğitim dahil olmak
üzere, kültür salonları, spor salonları dahil olmak üzere bir bütün olarak ele
aldığımızda ve yine, eğer ilçe olursa -ki, ilçe olması düşünülerek
planlanmıştır- buraya ayrıca 400 000
metrekarelik bir alan da ayrılmış, kamu binalarının bir kısmı da yapılmıştır. O
halde, Batıken'in bir ilçe olması, artık, bir zorunluluk haline gelmiştir diye
düşünüyorum ve onun için de, bütün milletvekillerinin, Ankara'da yaşamaları
sebebiyle, Ankara'nın hakkını ve Ankara'da yaşamanın verdiği bir sorumluluk
anlayışı içerisinde, bu teklifi olumlu karşılayacaklarını ümit ediyorum ve Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bedük. Sayın Çiçek, buyurun. CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Biz de, bu teklife, Parti olarak olumlu bakıyoruz.
Fazilet Partisi milletvekilleri olarak, hem Batıkent'in hem Pursaklar'ın hem de
Bahçelievler'in ilçe olmasında fayda olduğunu mütalaa ederek, kanun teklifleri
vermiştik; keşke, bunlar birleştirilerek görüşülebilseydi. Hizmetin, yerinden,
verimli, kaliteli bir tarzda sürdürülebilmesi için, bu büyüklükteki bir nüfusun
yaşadığı yerin, muhtarlık statüsünde varlığını sürdürebilmesinde zorluklar var.
O sebeple bu teklife olumlu bakıyoruz. İnşallah hayırlı olur. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Buyurun Sayın Sezer. M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Planlı olarak kurulan, planlı olarak gelişen ve planlı
olarak büyüyen Batıkent, yaklaşık 400 000'e varan nüfusuyla ilçe olmayı çoktan
hak etmiştir. Batıkentli, Türkiye'nin en eğitimli, en örgütlü
kesimidir. Her aile, en azından, bir kooperatif ilişkisi içerisindedir.
Bunların dışında, fizikî yapı ve altyapı olarak da ilçe olmayı hak etmiş olan
Batıkentimizin ilçe olmasıyla ilgili bu önergenin, Genel Kurulda, doğrudan
gündeme alınması yönünde oy kullanılacağı ümidi ve temennisiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Efendim, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önergenin doğrudan gündeme alınması kabul edilmiştir. İkinci önergeyi okutuyorum : 3. – Ankara
Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/277) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 9 Ağustos 1999 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan ve
Başkanlıkça havale edildiği komisyonda bugüne kadar görüşülemeyen "Ankara
İlinde Bahçelievler Adı ile Bir İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifimin,
İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini
arz ederim. 12.1.2001 Saffet Arıkan Bedük Ankara BAŞKAN - Buyurun Sayın Bedük. (DYP sıralarından
alkışlar) Sayın Bedük, süreniz 5 dakikadır. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara İlinde
Bahçelievler adında bir ilçe kurulmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun
teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması önergesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, biraz evvel Ankara'nın,
özellikle, sorunlarını, yönetilemez bir noktaya geldiğini, gerek merkezî idare
ve gerekse yerel yönetimler bakımından gerçekten çağdaş dünyanın başkentlerine
ayak uydurabilecek bir noktaya gelememesinin
sıkıntılarını ifade etmiştim ve burada en önemli hususun da yönetimden
kaynaklandığını özellikle belirtmiştim. Değerli milletvekilleri, Ankara'nın nüfusu 4 milyon,
Çankaya'nın nüfusu 800 000'in üstündedir. 800 000'in üstünde olan bu nüfus her
geçen gün biraz daha büyümekte ve Çankaya da, bir taraftan doğu, bir taraftan
batı tarafı olmak üzere, yeni peyk kentlerin meydana geldiğini görüyoruz.
Artık, Çankaya yerel yönetimleri ve aynı zamanda merkezî idare, görevlerini
yeteri kadar yapamama gibi bir durumla karşı karşıya kalmaktadır. Oysa, çağdaş
dünyada, artık, kamu hizmetlerinin kalite ve standardına fevkalade ehemmiyetle
bakılmakta ve daha verimli, daha süratli bir şekilde hizmetlerin
gerçekleştirilmesi istenmektedir. İşte, bu anlayış içerisinde, Bahçelievler
konusunu, yerel yönetimlerin çağdaş yönetim anlayışına paralel olarak bir
anlayış içerisinde, özellikle, ona paralel olarak teşkilatlanmanın gözden
geçirilmesi gerektiği hususunu gündeme getirme ihtiyacını duydum. Değerli milletvekilleri, 4 milyon nüfusu olan Ankara,
1580 sayılı ve 5442 sayılı, biri yerel yönetimlerle, belediyelerle ilgili, biri
de İl İdaresi Kanunu diye bahsettiğimiz eski bir kanuna da-yalı olarak
yönetilmektedir. Şöyle bir düşünün; Anadolu'nun daha küçük illerinde uygulanan
bir kanunla 4 milyon nüfuslu Ankara'nın yönetilmesi ne dereceye kadar mantıkî,
ne dereceye kadar çağdaş, onu takdirlerinize sunmak istiyorum. O sebeple, özel
bir kanunun ve özel bir yönetimin mutlaka Ankara'da uygulanması gerekir. Bir taraftan metropoliten bölge, bir taraftan bağlı
ilçeler... Bağlı ilçelerin, sorunlarının oldukça fazla ve Hakkâri'nin bir
köyünü dahi aratmayacak kadar geri kalmış yerlerinin olduğunuu görüyorsunuz;
bir taraftan da, metropoliten bölgede gecekondularla karşı karşıya
kalıyorsunuz. Bu trafik bakımından, sağlık hizmetleri ve eğitim bakımından da
hizmetlerde aksamalara neden olmaktadır. Ben, bir örnek vermek istiyorum. Trafik Hastanesinden
Gölbaşı istikametine doğru gittiğinizde, o yolun, geçen yaz sezonu içerisinde
dört defa kırıldığını, dört defa parçalandığını bir görün. Bu, maliyet
bakımından devlete bir yük, bir külfet. Niye; çünkü, koordinasyon ve işbirliği
sağlanamıyor. Koordinasyon ve işbirliği sağlanamayınca, asfalt yapılıyor,
kırılıyor; tekrar yapılıyor, kırılıyor tekrar yapılıyor... İşte, bu anlayış içerisinde şunu belirtmek istiyorum
değerli arkadaşlar: Çankaya İlçesine bağlı Bahçelievler semti 1935 yılında
tüzüğünü Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün imzaladığı Bahçelievler Yapı
Kooperatifinin teşebbüsüyle, 1 000 evlik plan üzerinde, Abidinpaşa Çiftliğinden
satın alınan bir alanda kurulmuştur. O dönemde, Ankara'nın en müstesna bir
semti durumundadır. Semt, bugün de, ağır yüküne rağmen, başkentimizin en gözde
sosyal, kültürel, ticarî ve yerleşim yeri olarak korunmaktadır. Bölge, başlangıçta bucak olarak yönetilmiştir, hatta
buraya bir bucak müdürü de özellikle görevlendirilmiştir; ama, ne yazık ki,
geldiğimiz noktada, bırakın bucağı, artık, kaymakamlıkların dahi ihtiyaç
duyulduğu bir noktaya gelinmiştir. Bakıyorsunuz, burada üniversiteler var, yurtlar var ve
300 000 -350 000'i aşan nüfus kesafeti var. Bütün bu şartlar altında, meslekî
kuruluşlara bakıyorsunuz yine burada, devletin kurumlarına bakıyorsunuz yine
burada yeni yeni binalar, yeni yeni teşkilatlanmalar yapılıyor ve
üniversitedeki gençlerimiz, maalesef, hizmetlerden yeteri kadar yararlanamıyor. İşte, bu anlayış içerisinde, şunu sizlere özellikle
sunmak istedim: 800 000 nüfuslu bir
Çankaya yerel yönetimi, Bahçelievler veya diğer semtlerdeki ihtiyaçları
karşılayamamaktadır. O sebeple, bir taraftan Ümitköy'de bir ilçe kurulması
teklifimiz var, bir taraftan
Pursaklar'da bir ilçe,kurulması hususunda ayrıca bir teklifimiz var. Ümit
ediyorum ki, artık, Ankara idarî taksimat yüzünden yönetilemez bir pozisyondan
kurutulur ve gerçekten, Ankara, çağdaş ve modern ülkelerin başkentleri
seviyesine ulaşır temennisinde bulunuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Bahçelievler semtinin
gerek altyapısı, gerek üstyapısının tamamlanmasına karşılık, özellikle idarî
yapıdaki eksiklikler sebebiyle burada hizmetlerin yeterince verilemediği
görülmektedir ve Bahçelievler'de yaşayan vatandaşlarımız, gerçekten, büyük bir
sıkıntı içerisindedirler. Kurulacak yeni ilçeyle Çankaya İlçesinin yükü
hafifleyecek ve bölge sakinlerine hizmetler daha kolay, daha çabuk, daha ucuza
gitmiş olacaktır. Bu nedenle, vermiş olduğum bu kanun teklifini,
siyasetüstü bir anlayış içerisinde, sizlerin değerli katkılarınız ve
desteklerinizle gündeme alınacağı ümidini taşıyor ve Yüce Heyetinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Çelik, buyurun. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Efendim, ben de, bu
teklife destek verme manasında bir söz istemiştim. Ankara'nın bazı ilçelerinin mülkî, idarî ve sosyal
açıdan yönetilemez duruma geldiğini görü-yoruz. Sayın Saffet Arıkan Bedük Beyin
bu Çankaya'nın bölünmesi ve Bahçelievler'in yeni bir ilçe yapılmasıyla alakalı
teklifini -bizim de, Fazilet Partisi olarak, teklifimiz var- Fazilet Partisi
olarak destekliyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Son önergeyi okutuyorum : 4. – Balıkesir
Milletvekili Aydın Gökmen’in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir
Maddesinde DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/633) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 29.11.2000 tarih 19443 sayıyla, Balıkesir
Üniversitesine bağlı tıp fakültesi kurulmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun
teklifim, ilgili komisyonda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37
nci maddesine göre işlem yapılmasını arz ederim. Saygılarımla. 15.1.2001 Aydın Gökmen Balıkesir BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Balıkesir
Milletvekili Sayın Aydın Gökmen'e söz veriyorum. Süreniz 5 dakika Sayın Gökmen; buyurun. AYDIN GÖKMEN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Balıkesir Üniversitesine bağlı olarak kurulması gereken tıp
fakültesi için vermiş olduğum kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması
hususunda verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Balıkesir'in nüfusu, 2000 yılında yapılan nüfus
sayımına göre 1 100 000'dir; Merkez İlçe nüfusu 215 000'dir. Balıkesir, Marmara
Bölgesinin güneyinde olup, aynı zamanda hem Marmara Bölgesinde hem de Ege
Bölgesinde toprakları bulunmaktadır. Bu sebeple, deniz kenarında bulunan
ilçelerimizin nüfusu -Ayvalık, Edremit, Akçay, Altınoluk, Bandırma, Erdek gibi
ilçelerimiz sahil şeridinde olduğundan ötürü- yazın 2'ye, hatta, 3'e, 5'e
katlanmaktadır. Bu vesileyle, halihazırda mevcut bulunan SSK ve devlet
hastaneleri, bilhassa yazın, hastalarımızla yeteri kadar ilgilenememektedir ve
bu sebeple, hastalarımız, genelde, yakın illerimiz olan Bursa ve İzmir'deki
üniversitelere sevk edilmektedir. Balıkesir Üniversitesi bünyesi içerisinde tıp
fakültesi kurulması halinde, sorunlar yerinde çözülecektir. Manisa'nın Soma ve
Akhisar gibi büyük nüfuslu ilçeleri de, Balıkesir'de tıp fakültesi kurulduğu
takdirde, bu tıp fakültesinden yararlanabileceklerdir. Balıkesir Üniversitesi, 11 Temmuz 1992 tarih ve 21281
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kanun gereğince, 4 fakülteyle kurulmuş genç
bir cumhuriyet üniversitesidir ve şu anda, üniversitemizde 13 000 gencimiz
eğitim ve öğretim görmektedir. Değerli milletvekilleri, Balıkesir Üniversitesinde 4
fakülte, 3 yüksekokul, 4 enstitü ve 6 araştırma ve uygulama merkezi
bulunmaktadır. Üniversitelerde kurulması en zor olan fakültelerden birisi, tıp
fakültesidir; çünkü, konu, insan sağlığıdır ve insanın en doğal hakkı da yaşama
hakkıdır. Balıkesir, her ferdiyle bu zor görevi üstlenmeye hazırdır. Değerli milletvekilleri, sürekli fizikî koşullarının
iyileştirilmesi için uğraş verdiğimiz üniversitemizin, mevcut bölümlerine ek
olarak vermiş olduğum kanun teklifimde, Balıkesir Üniversitesi bünyesi
içerisinde bir tıp fakültesi kurulması artık, bir zorunluluk haline gelmiştir. Balıkesir, Bursa-İzmir güzergâhında bulunmaktadır. Bu,
her iki komşu ilimizde de tıp fakültesi bulunmaktadır. Bugün, Balıkesir
otogarına veya tren istasyonuna gittiğimizde, yolcularımızın çoğunun ya Bursa
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesine ya da İzmir'de bulunan, Ege Üniversitesi ve
9 Eylül Üniversitesinde bulunan tıp fakültelerine gitmekte olduğunu
göreceksiniz. Elde tıp fakültesi için her türlü imkân varken, bu insanlara
eziyet çektirilmemelidir. Sonuç olarak, 1 100 000 nüfuslu kent, sağlık
konusunda büyük ölçüde sıkıntı içinde ve rahatsızdır. Balıkesir Üniversitesinin bir kampus içinde toplanması
için yapılan çalışmalar son aşamaya gelmiştir. Üniversitemizin şehir
merkezinden uzak olması nedeniyle -tek şerit gidiş ve geliş olan yolumuz-
Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın'ın hizmete verdiği önemle, A1 yolu olarak,
üç şeritli gidiş ve gelişli yol çalışmaları başlatılmıştır. Değerli milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerimizle,
Balıkesir'e tıp fakültesi kurulması için olumlu yönde oy vereceğinize inanıyor;
Yüce Heyetinize selam ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gökmen. Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. Süreniz 5 dakika efendim. İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifine benzer bir kanun
teklifini, ben de, daha önce gündeme alınması için huzurlarınıza getirmiştim ve
sizlerin değerli oylarıyla kabul edilerek gündeme girmişti. Şimdi, aynı
doğrultuda bir kanun teklifini değerli milletvekilimiz buraya getirdiler. Ben,
kendilerine teşekkür ediyorum; inşallah, bu da gündeme girer diye temenni
ediyorum. Değerli arkadaşlar, Balıkesir İlimiz, gerçekten, nüfus
yoğunluğu ve coğrafî büyüklüğü dikkate alınırsa, Türkiye'nin en önde gelen
illerinden birisidir ve Türkiye ekonomisine, Türkiye bütçesine çok önemli
katkıları olan bir ilimizdir; ama, ne yazık ki, Türkiye bütçesine olan
katkısına orantılı bir şekilde bütçeden payını alamamaktadır, yatırımları
fevkalade geri kalmıştır ve çok büyük sorunları olan bir ilimizdir. Bu sorunların başında, tabiî ki, üniversite konusu
gelmektedir; bu sorunların başında organize sanayi bölgesi gelmektedir; bu
sorunların başında ulaşımla ilgili problemler gelmektedir. Bunların hepsi çözüm
bekleyen hususlardır. Balıkesir Üniversitesi, çok köklü bir üniversitedir,
geçmişi vardır, mazisi vardır; ama, çevre illerle mukayese edildiği zaman,
bugün, Manisa'nın, Bursa'nın, hatta Çanakkale'nin, Kütahya'nın gerisinde
kalmıştır üniversite olarak. Mutlaka, bu üniversitemizde bir tıp fakültesinin
kurulmasını arzu ediyoruz; bu, mutlaka olmalıdır, gerçekleştirilmelidir.
Balıkesirlimiz, İzmir'e, İstanbul'a, Bursa'ya ne yazık ki, taşınmak
durumundadır fakülte hastanesinden yararlanabilmek için. Bunu da Balıkesirli
hak etmiyor. Değerli arkadaşlar, Balıkesir'in, tabiî, sanayi sorunu
var, işsizlik sorunu var. Organize sanayi bölgesi kurulamamıştır; bugün, hâlâ
altyapı sorunları çözülememiştir ve organize sanayi bölgesinde bir tıkanıklık
söz konusudur. Bunun, hükümet tarafından, mutlaka, önünün açılması gerekir ve
Balıkesir'deki işsizlik sorununun daha da çoğalmasının mutlaka önüne
geçilmelidir. Balıkesir'de ticaret durmuştur; esnaf ve sanatkâr büyük
sıkıntı içerisindedir; çiftçiler kan ağlamaktadır. Bugün burada konuşuldu;
gübre konusu, gerçekten, Balıkesirli çiftçi için fevkalade büyük sıkıntı ortaya
çıkarmıştır. Tarım kredi kooperatifleri ne yazık ki, gübre verememiştir; ama,
şimdi, çiftçi bekliyor; gübreyi alamadık, yarın mazotu da veremezse tarım kredi
kooperatifi tarlamı ekemeyeceğim, güzlük, yazlık ürünümü ekemeyeceğim deme
noktasındadır. Ne yazık ki, Balıkesir'de, daha geçen senenin domates parasını
çiftçi alamamıştır. Ne yazık ki, 200 000 liraya sattığı süt, bugün, 150 000
liraya inmiştir; ama, buna mukabil, mazota her gün zam yapılmaktadır, bir yıl
içerisinde yem fiyatları yüzde 100 zam görmüş bulunmaktadır. Onun için,
Balıkesirli açısından tarım ve hayvancılık önemlidir. Türkiye'nin en önemli
hayvancılık ve tarım bölgesidir Balıkesir. Bu sorunların, mutlaka, hükümet
tarafından aşılması gerekir. Eğer hükümet bugün çiftçiyi gübresiz bırakmışsa,
bu, hükümet açısından fevkalade üzüntü verici bir durumdur. Mutlaka, gerek
gübre konusunda gerekse diğer hususlarda hükümet üzerine düşeni yapmalıdır.
Sayın Bakan burada "ta-limat verdim, gübre ulaştırılacak" diyor.
Diyor; ama, ortada bir şey yok. Öbür sayın bakan, Tarım Bakanı "efendim, o
konu beni ilgilendirmiyor, gübre fabrikaları benden sorumlu değil" diyor.
Öyle deyip işin içinden çıkamaz. Tarım Bakanı, çiftçiye ve hayvancılıkla
uğraşan vatandaşlarımıza sahip çıkmalıdır. Tarım Bakanı bu hükümetin bir üyesi
değil midir?! O bakımdan, mutlaka, çiftçinin elinden tutulmalıdır. Çiftçi ve
üretici çökerse, nüfusumuzun yarısı çöktü demektir. Değerli arkadaşlar, tabiî, Balıkesir'in ulaşımla ilgili
de sorunları var. Susurluk karayolu, iki üç seneden beri, hâlâ, durduğu yerde
durmaktadır. Balıkesir-Kütahya bağlantısı yapılamamaktadır; hiçbir ciddî
çalışma yoktur. Balıkesir-Ankara hava ulaşımı, burada, bu kürsüde,
huzurlarınızda söylendi, şubat ayı içerisinde olacak denildi, mart ayının
sonuna geliyoruz, bu konu hâlâ çözülmüş değildir. Bunların, hükümetimiz
tarafından, mutlaka, yapılması gerekir. Körfez havaalanının güvenlik
yatırımları yapılamamıştır; bir an evvel yapılmalıdır. Bu vesileyle, hükümetin dikkatini bu konulara çekmiş
oluyor; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün. Buyurun Sayın Yılmazyıldız. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; benzer konuda benim de verdiğim kanun teklifi,
sizlerin değerli oylarıyla, gündemde, görüşülecek kanunlar sıralamasında, 228
inci sırada yerini aldı. Balıkesir Üniversitesinde tıp fakültesi kurulması,
gerçekten elzemdir, Balıkesirlilerin acilen olmasını istedikleri bir arzudur ve
tabiî ki, bunu destekliyoruz. Dolayısıyla, bu konu da, öncelikle görüşülerek
hayata geçirilmesi konusunda iktidardaki bütün partileri göreve davet
etmekteyim. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Güner, buyurun. AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Balıkesir milletvekilleri olarak hepimizin ortak talebini,
dileğini değerli arkadaşımız ifade ettiler. Türkiye'de, vergi ödemenin en önde gelen illerinden
birisi Balıkesir'dir ve tahakkuk eden vergisini yüzde 90'a yakın oranda
ödemekle ünlüdür. Ancak, üzülerek huzurunuzda arz edeyim ki, yıllar itibariyle
Balıkesir'in ödediği vergiler ile aldığı hizmetleri karşılaştırırsak,
Balıkesir, payına sadece fedakârlık ve feragat düşen bir ilimizdir. Turizm mevsiminde Ankara nüfusunun üçte 1'i
Balıkesir'in Ege sahillerindedir ve bu arkadaşlarımızın, bu konuklarımızın
büyük bir çoğunluğu emeklidir, sağlık hizmetine şiddetle ihtiyaçları vardır.
Balıkesir tıp fakültesi hem üniversiteyi özlenen hacme kavuşturacak ve hem de
Balıkesir coğrafyasında geniş bir hizmet imkânı verecektir. Değerli milletvekili arkadaşlarımızın bu konudaki
olumlu oylarını istirham ediyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyor, zatıâlinize
teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güner. Sayın Gültekin, buyurun. NUMAN GÜLTEKİN (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Balıkesir
İlimiz sosyal ve ekonomik yönden devamlı gelişme içerisinde olan bir ilimizdir,
Balıkesir Üniversitemiz de köklü bir üniversitedir ve Balıkesir Üniversitesinin
altyapısı hızla tamamlanmaktadır. Bu kanun teklifinde öngörülen tıp
fakültesinin, bölge ve yöre halkına hizmeti bakımından büyük yarar
sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca, ülkemiz tıp eğitimine de katkı sağlayacağına
inanıyorum. Bu nedenle, bu kanun teklifini desteklediğimi
belirtiyor ve milletvekillerimizin de desteklerini rica ediyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gültekin. Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Alınan karar gereği, sözlü soruları görüşmüyoruz ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız; ancak, ben,
Başkan olarak, 5 Nisan gününün yaklaştığını ve bugünün avukatlık camiasında
önemli bir gün olduğunu hatırlatıyorum. İnşallah, muhalefetiyle, iktidarıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün sayın grupları, bu tasarının bir an önce
yasalaşması için gerekli katkıyı koyarlar diye ümit ediyorum. Eğer, uygun görürlerse, bugün, Avukatlık Kanununa da
başlamak isteriz. Tabiî, takdir komisyonun ve iktidarı oluşturan gruplarındır. Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 1. – İzmir
Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde İçtüzüğün
88 inci maddesine göre komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen
maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin
görüşmelerini erteliyoruz. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2. – Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı
: 580) (1) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet hazır. 10 uncu maddenin oylanmasında kalınmış idi... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısı aranılmasını
istiyorum. BAŞKAN- Arayacağım efendim.. Şimdi, 10 uncu maddeyi yeniden okutacağım ve oylarınıza
sunacağım. 10 uncu maddeyi okutuyorum : Emeklilik ile
ilgili kavramların kullanımı, ilan, reklam ve açıklanacak bilgiler MADDE 10. - Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kurumları,
17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında
kurulan sandıklar ve 13.7.1967 tarihli ve 903 sayılı Kanun ile değişik 743
sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri kapsamında kurulan vakıflar hariç olmak
üzere, bu kanun kapsamında bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler bu kanunda
düzenlenen faaliyetlerde bulundukları izlenimini verecek şekilde
"Emeklilik" " Emeklilik Planı", "Emeklilik Fonu"
ve "Emeklilik Yatırım Fonu", gibi kavramları veya aynı işlevi gören
ifadeleri kullanamazlar. Şirket ve bireysel emeklilik aracıları, katılımcılara,
üçüncü kişilere ve kuruluşlara karşı gerçeğe aykırı, yanıltıcı ve aldatıcı
beyanda bulunamazlar ve ilan, reklam ve broşürleri ile bu amaca yönelik her
türlü faaliyetlerinde bu nitelikteki ifadelere yer veremezler. Bireysel
emeklilik sisteminde katılımcılara veya kamuya açıklanacak bilgiler, açıklanma
dönemleri ve süreleri ile ilan ve reklamlara ilişkin esas ve usuller Kurulun
uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça benimsenir. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza
sunacağım; ancak, daha önceki birleşimde Komisyon Başkanının "743 sayılı
Türk Medenî Kanunu" ibaresinin "743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"
şeklinde düzeltilmesine dair bir ifadesi vardı; maddeyi, bu doğrultuda
oylarınıza sunacağım. Oylamada karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı
elektronik oylama cihazıyla yapacağım ve oylama için 5 dakikalık süre
vereceğim. Bu arada, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy
pusulasını, belirtilen süre içerisinde, Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica
ediyorum. Sisteme giremeyen arkadaşlarımız olursa, teknik
personelden yardım istemelerini; buna rağmen giremezlerse, aynı süre içerisinde
oy pusulalarını Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın İlhan Aküzüm?.. Yok. Sayın Mustafa İlimen?.. Yok. Devlet Bakanı Sayın Yücelen'e vekâleten Devlet Bakanı
Sayın Edip Safder Gaydalı?..Burada. Sayın Ali Doğan?.. Burada. Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz'a vekâleten Orman
Bakanı Sayın Nami Çağan?.. Burada. Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
bulunamamıştır. Sayın grup başkanvekilleri, görüldüğü üzere... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 10 dakika arar verirseniz... MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Meclis çocuk oyuncağı
değil ki efendim, gelip otursunlar. BAŞKAN - Saat 19.00'da toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum. Kapanma Saati
: 18.32 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma Saati
: 19.00 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Mehmet AY (Gaziantep), Levent MISTIKOĞLU (Hatay) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 71 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde. 10 uncu maddenin oylamasında karar yetersayısının
aranılması istenilmiş ve bulunamamıştı. Şimdi, yeniden oylama işlemini yapacağım ve karar
yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 10 uncu maddenin
yapılan oylamasında karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum : Şirketin sorumlulukları ve bireysel emeklilik aracıları MADDE 11. - Şirket; a) Emeklilik sözleşmelerine ilişkin Müsteşarlığın
belirleyeceği esaslara göre bankalardan hizmet almakla, b) Emeklilik sözleşmesi çerçevesinde tahsil edilen
katkıların fona yönlendirilmesini sağlamak ve bireysel emeklilik hesaplarının
ve ilgili diğer kayıtların güncelleştirilmesi işlemlerini gerçekleştirmekle, c) Portföy yöneticilerinin, şirketin genel fon yönetim
stratejisine ve kararlarına göre fon portföyünü yönetmesini sağlamakla, d) Katılımcıların bireysel emeklilik hesaplarına ait
günlük bilgilere erişimine olanak sağlamakla, e) Fon portföyünde yer alan varlıklar, fonun
performansı, malî tabloları gibi konularda katılımcılara düzenli bilgi
verilmesini sağlamakla, f) Müsteşarlık ve Kurul tarafından istenecek bilgi,
belge ve tablolar ile bireysel emeklilik kayıt sisteminin belirlenecek esas ve
usullere göre hazırlanmasını sağlamakla, g) Müsteşarlığın belirleyeceği esas ve usuller
çerçevesinde şirketin, Kurulun belirleyeceği esas ve usuller çerçevesinde de
fonun iç denetimini sağlamakla, h) Bireysel emeklilik hesaplarının ve emeklilik
faaliyetlerinin sürekliliğini ve fon varlıklarının korunmasını sağlamak üzere,
kayıtların ve varlıkların saklanması konusunda gerekli tedbirleri almakla, Sorumludurlar. Bireysel emeklilik aracıları, Müsteşarlık nezdinde
tutulan Bireysel Emeklilik Aracıları Si-ciline kaydolmak zorundadır. Bireysel
emeklilik aracılarında aranacak nitelik ve şartlara, kuruluşlarına, faaliyetlerine,
yapamayacakları işlere, sicile ilişkin işlemlere, tutacakları defterlere ve
diğer hususlara ilişkin esas ve usuller Müsteşarlıkça düzenlenir. BAŞKAN - 11 inci maddeyle ilgili olarak, Fazilet
Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun efendim.
(FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. FP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tam belli olmamakla, bilgimde olmamakla beraber,
zannediyorum bu kanun tasarısını görüşmeye başladığımızdan beri onbir gün
geçti; ama, biz, ancak 11 inci maddeye gelmiş bulunuyoruz ve ben, Fazilet
Partisi Grubu adına 11 inci maddede söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Sayın
Başkanı ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Şimdi, burada, zannediyorum ki hükümetimizin
yanlışlarından bir tanesi daha sergileniyor; çünkü, hükümetimiz, burada, bu
kanun tasarısını, gerekliliğini, bırakın milletimize, bırakın biz muhalefet
milletvekillerine anlatmayı, kendi iktidarını oluşturan üç partinin
milletvekillerine de anlatabilmiş değil ki, burada, bu tasarıya bir nevi
muhalefet eden iktidar milletvekilleri; çünkü, defalardır yoklama istiyoruz;
çoğunluk sağlanamıyor, Meclis dağılıyor; maddeler görüşülürken, karar
yetersayısını, yani 139 kişiyi dahi iktidar burada bulunduramıyor. Demek ki,
burada, iktidar tarafından bile, iktidarı oluşturan milletvekili
arkadaşlarımızdan dahi bu kanunun olmaması gerektiğini, çıkmaması gerektiğini
savunanlar, çıkması gerektiğini savunanlardan daha fazla. İşte böyle toplana
dağıla, toplana dağıla, bakalım bu kanunu kaç günde çıkarabiliriz. Uzatma
kararları alı-yoruz; ama, uzatma kararları da bir işe yaramıyor. Değerli arkadaşlar, 11 inci maddede -az önce, madde,
tamamıyla okundu- bir müsteşarlık oluşturuluyor; aracı şirketler, bu
müsteşarlığa karşı sorumlu oluyorlar, sicile kaydoluyorlar ve bu hizmeti
verecekler. Ancak, burada atlanılmaması gereken bir şey var;
bireysel emeklilikle ilgili tasarının ismi şöyle: Bireysel Emeklilik Tasarruf
ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı. Yani, bireysel emeklilikle ilgili tasarı,
öyle bir yasa tasarısı ki, buradan toplanan paralar tasarruf edilecek, yatırıma
yönlendirilecek. İlk etapta güzel gibi görünüyor veya ismi, böyle, süslü püslü
görünüyor; ama, burada bir şey var. Köylerimizi hepimiz biliriz, köyün en güzel
yerinde veya köyün girişinde büyük bir çeşme vardır, çeşmenin üzerinde bir
mermer levha vardır, mermer levhada "YSE" yazar. Siz gidersiniz,
çeşmenin musluğunu çevirirsiniz, su içeceksiniz yazın hararetli bir gününde,
bakarsınız ki su akmıyor. Oradaki, en yakındaki vatandaşa "bu çeşmede su
akmaz mı" diye sorarsınız; o, çok esprili bir şekilde, size şu cevabı
verir: "Beyim, görmüyor musunuz, üzerinde yazıyor "yalnız suyu
eksik." Her şeyi var, kurnası var, musluğu var, binası var, her şey güzel
de, yalnız suyu eksik. Şimdi, burada, görünüşte, bireysel emeklilik yasa
tasarısı var, tasarruf var, yatırım olacak; ama, burada bir şey var: Bu
tasarının da suyu eksik. O su nedir; o su, milletin itimadıdır, milletin
güvenidir, milletin bu hükümete karşı itimadıdır; ki, bu yok maalesef. Şimdi, burada niye bu yok, milletimiz niye güvenmiyor?
Son olayları bir tarafa bırakıyoruz; 19 Şubattan beri bir ayı geçkin zaman
oldu, millet inim inim inliyor, onları da bir tarafa bırakıyoruz. 1945 yılında,
biliyorsunuz, SSK Kanunu çıktı, 1949 yılında Emekli Sandığı, 1971 yılında da
Bağ-Kur Kanunu çıktı. Bunlarda da tasarruf var, bunlarda da yatırım var, bunlar
da kanun ve yıllardır uygulanıyor. Şimdi, ben, burada, size, çok enteresan bir
şey söylemek istiyorum; ayinesi iştir kişinin; yani bu, geçmişten beri
uygulanan bir sistem. Şimdi, bugün, SSK hastanelerinin durumu malum; Emekli
Sandığının, emeklilerimizin durumu malum; bu noktada, geçmişten beri Emekli
Sandığına kesilen paraların nereye gittiği de malum. Bir diğer nokta; Emekli Sandığının bugün korkunç bir
mal varlığı var. Otelleri saymaya kalksam, en basiti, Meclisimizin hemen
karşısında Büyük Ankara Oteli, Stat Oteli, Anafartalar Çarşısı; git Bursa'ya,
Çelik Palas; İstanbul'a git, birsürü var. Peki, şimdi bütün bu yatırımlar var;
zamanında para vardı, yapılmış; doğru da, acaba, Emekli Sandığının bugünkü
işlevinde ne görev yapıyor bütün bu gayrimenkuller? Emekli Sandığı... M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Satılamaz... NEZİR AYDIN (Devamla) - Satılamaz kaydı var. O da bir
kanun meselesi; o da, değerlendirilmek üzere... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Aydın, 1 dakika içinde toparlayınız. NEZİR AYDIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. Evet, değerlendirilebilir... Şimdi, burada, hangi vatandaşımızı, siz, bu kanunla
beraber, bu emekliliğe yönlendireceksiniz? Ha, bu olur... Nasıl olur; şimdi, hemen, bu kanunun
çıkmasını zaten birileri bekliyor; birileri, çok hızlı bir şekilde çıkmasını
bekliyor; reklamları da hazırdır, panoları da hazırdır. "Ey millet,
evladınla beraber emekli ol. Seni, SSK 60 yaşında emekli ediyor, seni Emekli
Sandığı 60 yaşında emekli ediyor; ben, 10 yılda emekli ediyorum. Oğlunla emekli
ol, gelininle emekli ol. Yeter ki, bana her ay şu kadar para ver; bak, ben seni
10 yılda, 15 yılda emekli edeceğim" diyecekler; insanlarımızın olmayan
parasını veya çok cüzî tasarruflarını da ellerinden alacaklar. Sonu belli...
Biz bu filmleri çok seyrettik, millet bu filmleri seyretti. En sonunda
göreceğiz ömrümüz olursa; bakalım, o paralar da kimlerin cebine gidecek. İşte,
bunu, burada yalnız biz değil, iktidarın herhalde birçok milletvekili de
bildiği için, bu kanunu onlar da... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) NEZİR AYDIN (Devamla) - ...bir noktada engellemeye çalıyorlar.
Engellemenin de milletimizin hayrına olacağına inanıyor, saygılar sunuyorum.
(FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili
Mehmet Sadri Yıldırım... Buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Kanun
Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve her fedakârlığa katlanan aziz milletimi Doğru
Yol Partisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Bireysel emeklilik sistemlerinde en önemli konu,
güvenli bir ortamın yaratılmasıdır. Güvenli ortamda, nitelikli hizmetin sürekli
alınabilmesi, hizmet sunan şirketlerin yükümlülüklerini karşılayabilir
yeterlikte olmaları gerekir. Emeklilik konusunda uzmanlaşmış, güçlü malî
bünyeye ve yüksek sermayeye sahip emeklilik şirketlerinin hizmet sunması, yine,
emeklilik şirketlerinin teknik ve idarî altyapılarının ve verecekleri hizmet
kalitelerinin diğer malî kuruluşlarla rekabet edebilir düzeyde olması gerekir. Değerli milletvekilleri, emeklilik sistemi nasıl
işleyecek; bireysel emeklilik sisteminde, katılımcılar ve varsa işverenler
aylık katılım payı ödeyecekler. Ödenen katılım payları, bireysel emeklilik
şirketleri tarafından bireysel emeklilik hesaplarında izlenecek. Emeklilik
hakkını elde edene, isterse toplu ödeme yapılacak, isterse de ömür boyu
emeklilik maaşı bağlanacak. Emeklilik hakkını elde etmeden, katılımcı, istediği
zaman sistemden çıkabilecektir. Değerli milletvekilleri, bu tasarıda, sosyal güvenlik
sisteminin iki temel unsuru vardır. Birincisi, sermaye ve güvendir. Daha
evvelki konuşmalarımda da belirttiğim gibi, biz, bu tasarıya, Doğru Yol Partisi
olarak olumlu bakıyoruz; ancak, yanlış zamanda getirilmiş olması ve milletin
beklediği kanunlar dururken, ülke insanlarının yüzde 90'ının faydalanamayacağı
tasarının getirilmesi yanlıştır. Bu tasarı kanunlaşsa dahi, işlemeyeceği ve
yürümeyeceği açıktır; çünkü, toplumun yüzde 90'ının yoksullaştığı, hatta, büyük
bir bölümünün açlık sınırı içinde olduğu düşünülürse, durum daha da vahimdir;
çünkü, gün geçtikçe yoksullaşma çoğalmakta, işsizlik gittikçe artmakta,
ekonominin ülkeyi yangın yerine çevirdiği bir ortamda, öğle yemeğinde bir
simitle gününü geçiren insanların çoğaldığı bir ülkede, artık, ne hükümete
güven kalmaktadır ne de kurulacak şirkete güven kalır. Zaten, televizyonları ve
basını okuyup dinlediğiniz zaman, millet hükümete güvenmiyor ve güvenmediğini
de yüksek sesle söylüyor. Acaba, hükümet düşünüyor mu kim güveniyor diye?
Parasıyla gübre bulamayan, bulsa bile gübreyi alamayan, çaresizlik içinde
kıvranan çiftçi mi güvenecek?! Yoksa, siftah etmediği gibi, vergi yükünü
kaldıramayıp, zamlar karşısında dükkânını kapatmak zorunda kalan, bu
yetmiyormuş gibi, sigorta ve Bağ-Kur primleri artan esnaf mı güvenecek?! Yoksa,
hükümetin sayesinde pazar artıklarını toplayan işçi emeklileri mi güvenecek ve
yine, 102 milyon asgarî ücretle ayakta durmaya çalışan ve aç gezen insanlar mı
güvenecek ve halen pancar parasını alamayan pancar çiftçisi mi güvenecek?!
Yoksa, son zamlarla ülkemizde mutfağı yangın yerine dönen kadınlarımız mı
güvenecek?! Sayın hükümet, ülkede hayat durmuştur. Vatandaşı bir
gecede yüzde 40 yoksullaştıracaksınız, ondan sonra da hiçbir şey olmamış gibi
davranacaksınız. Bu, yanlıştır. İki yıldır program içinde varını yoğunu veren
milletten halen fedakârlık istenmesi, âdeta, milletle alay etmek demektir. Sayın hükümet, siz, vatandaşta güven değil, umut bile
bırakmadınız. Artık, siz, millete çare olamıyorsunuz. Öyleyse, ülkenin ve millî
iradenin sahibi olan millete gidin, çareyi millette arayın; çünkü, gün geçtikçe
ülkeye zarar veriyorsunuz. Sizin kurtaramayacağınız bellidir. Emaneti millete
teslim edin diyor; bu vesileyle Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım. Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır. Madde üzerinde bir önerge vardır; okutup oylarınıza
sunacağım : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 11
inci maddesinin (a) fıkrasındaki "müsteşarlık" ifadesinin
"Çalışma Bakanlığı" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ (Kayseri) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Çoğunluğunuz yok; takdire bırakıyorsunuz. SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ (Kayseri) - Yok; takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Bakanım?.. ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçesini izah etmek üzere, önerge sahibi
sıfatıyla Sayın Uzunkaya; buyurun. Süreniz 5 dakika. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde tasarının diğer
maddelerinde Sayın Bakanım da ifade ettiler, tasarının genelinde hep, Hazineden
sorumlu Devlet Bakanlığı veya Hazine Müsteşarlığı esas alındı. Daha önce de arz
ettim, burada da ifade ediyorum, tasarının temelinde insan yok, para var; yani,
insanı soyutlayacaksınız, bir tarafa atacaksınız. Demin Sayın Nezir Aydın Bey
kardeşimiz de ifade etti, tasarruf ve yatırım sistemi kanunu... Emeklilik,
tasarruf... Kim yatırım yapacak?.. Allahaşkına, bu tasarrufu hangi insana
yaptıracaksınız; yani, önce bir gerçeği konuşalım. Bakın, şu tasarının üzerindeki ilgisizlik, Meclisteki
donukluk, halkın değil, Parlamentonun üzerindeki bu umutsuzluk, tırnak içinde
söylüyorum, âdete serpilmiş olan ölü toprağı, çıkacak olan bu yasayla değil,
milletin gerçeklerini anlatacak yasalarla ancak üzerinden atılabilir. Şimdi, bu tasarıda, diğer maddelerde olduğu gibi bu
maddede de, yine, korunmak istenen, te-raküm ettirilecek olan sermayenin belli
ellerde nasıl muhafaza edilebileceği. Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, belki zaman zaman
atıfta bulunacağımız Türk Büro-Sen Ge-nel Merkezinin, bütün milletvekili
arkadaşlarımıza gönderdiğini zannettiğim, yaptıkları çok geniş kapsamlı bir
açıklama var, daha doğrusu, anket çalışması var. 56 yaşından sonra, yatırdığı
para nispetinde emeklilik için ikramiye... Siz, bu belirlenen şirketlere,
kuruluşlara, belki şimdiden isimleri belirlenen holdinglere para aktarılmasını
hedefleyeceksiniz. Bilahara, gelecek maddelerde var, cezaî hükümler de var; bu
müeyyidelerde de, haddizatında
şahısların devlete karşı ödemek zorunda oldukları cezalar olacak; ama,
zarara uğrayan insanların zararlarını giderici maddeleriniz de burada yok.
Dediğim gibi, tasarının içinde insan yok, sadece muhafaza edilecek,
korunabilecek para var. Şimdi, siz, bugün halen çalışan insanın emekli olarak
kaç kuruş maaş aldığını biliyor musunuz kamudan veya SSK'dan veya Bağ-Kur'dan?
Daha açığı, bugünkü şartlarda her gün her birinizi ziyaret eden, fakslarla,
telefonlarla, telgraflarla, seçim bölgenize gittiniz zaman bizatihi sizleri
ziyaret ederek "Bağ-Kur primlerimizi ödeyemiyoruz; hapisle, mahkemeyle
karşı karşıyayız, faizlerini değil, anaparasını ödeyemiyoruz" diye şikâyet
edilen bir emeklilik müessesesinin aksayan yönü ortadayken, hani kısmen sağlık
güvencesi olmasına rağmen, ihtiyarlık yaşında tedavi umudu olan böyle bir
emeklilikte dahi primini ödeyememek sıkıntısıyla karşı karşıya kalan binlerce,
onbinlerce, hatta milyonlarca Bağ-Kurlu varken, öbür tarafta maaş alana
emeklilik maaşı -işte, belki biraz sonra ifade edeceğim veya diğer maddelerde
arz edeceğim- emeklilik maaşlarıyla çocuğunun bakımını, okul masrafını
karşılayamayan bir aile bir tarafta dururken, siz, bir anlamda çok fantezi
gelebilecek, ama, esas amacı belli olan bir yasayı Parlamentoya sevk
ediyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bu yasanın tek amacı var;
vatandaşın varsa kıyıda köşede üç beş kuruşunu daha biriktirip belli şirketlere
bu parayı aktarmak, buradan Hazinenin kullanabilir hale getirilmesi acaba
mümkün müdür diye bunu temin etmek, hatta devleti de bu kuruluşlara yeniden
borçlandırmaktır. Bakın, bugün, Hazine bono sattı. Yüzde kaçtan sattı
arkadaşlar; yüzde 125 ve bileşik faiziyle yüzde 198 faizle üç aylık bonolar
sattı. Bunun,19 Şubat sendromu, 21 Şubat kara çarşambasından sonra yaşanan
felaketlerin, bir basiretsizliğin örneği olarak bu millete ciro edilen bir yük
olduğunu düşünüyor musunuz? Önce, siz, bu millete telafisi mümkün olmayan,
hatta çok kere fevkalade müteessir olduğumuz ölümlerle, intiharlarla sonuçlanan
bu gidişe sebep olanların, önce millete hesap vermesi lazım. Şu Parlamentonun,
bugün, hükümete bu işlevini yaptırmak ve... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayınız. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım. ... hükümeti, sebep olduğu bu zararları tazmin etmek
gibi bir mükellefiyetle de karşı karşıya bırakması lazım. Samimiyetle itiraf ediyorum, Türkiye Cumhuriyetinin 57
nci hükümeti, bütün bu olayların müsebbibi olan başta Sayın Başbakan olmak
üzere, eğer böyle bir hükümet, devletini, milletini, aç biilaç olan insanlarını
ekonomik sıkıntılarla bu derece karşı karşıya bıraktıran hükümet, muhalfarz
Japonya'daki hükümet olsaydı, samimiyetle söylüyorum, istifa etmekle kalmaz,
hükümetin başı dahil, milleti adına harakiri, yapar belki intihar ederdi; ama,
bu hükümet, fevkalade pişkin, fevkalade rahat ve hâlâ, böyle bir yasa
tasarısını milletin önüne koyabiliyor. Her gün ekranlara çıkıp, Sayın Derviş
imzalı beyanatlarıyla "aman, bu projeye destek verin..." Niye;
D-7'ler de destek veriyormuş. Onbeş ay önce D-7'ler bugünkü programınıza da
destek veriyordu. Ne oldu bugünkü programınız?.. Bakınız, onbeş ay önceki
basını izleyin -bugünkü televizyonlardan- efendim, D-7'ler destek veriyor.
Neye; gasp bütçesine. Değerli arkadaşlar, önergemin kabulü istikametinde oy
kullanmanızı bekliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, önergesinin gerekçesini
açıklamaya çalıştı; ama, Çalışma Bakanlığı ile Müsteşarlık değişikliği
konusunda bir ifadede bulunmadı. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Efendim, önergem açık. Biz,
zaten, başta da söyledik; burada, Çalışma Bakanının olması lazım. BAŞKAN - Sayın Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı,
gerekçesini Sayın Uzunkaya'dan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - 11 inci maddenin oylamasına geçeceğim; ancak,
oylamadan önce yoklama isteği vardır. Önce, yoklama isteğinde bulunan sayın milletvekillerinin
Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim. Sayın Mustafa Geçer?.. Burada. Sayın Musa Uzunkaya?.. Burada. Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada. Sayın Mahmut Göksu?.. Burada. Sayın Aslan Polat?.. Burada. Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın İsmail Alptekin?.. Burada. Sayın Rıza Ulucak?.. Burada. Sayın Ali Oğuz?.. Burada. Sayın Turhan Alçelik?.. Burada. Sayın Ahmet Aydın?.. Burada. Sayın Osman Aslan?.. Yok. Sayın Mustafa Örs?.. Yok. Sayın Ali Rıza Gönül?.. Burada. Sayın İbrahim Konukoğlu?.. Burada. Sayın Doğan Baran?.. Burada. Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada. Sayın Teoman Özalp?.. Burada. Sayın Yahya Çevik?.. Burada. Sayın Mehmet Yalçınkaya?.. Burada. Sayın Abdullah Veli Seyda?.. Burada. Önergede 21 üyenin imzası var, 19 kişi burada hazır. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Örs'ün yerine, Ramazan
Gül tekabbül ediyor. RAMAZAN GÜL (Isparta) - Mustafa Örs'ün yerine tekabbül
ediyorum. BAŞKAN - Diğer tekabbül eden arkadaşımız kim; bir kişi
daha gerekiyor.. NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Bu arkadaşların sisteme girmemesini rica
ediyorum. Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Sisteme
giremeyen arkadaşlarımızın, yoklama pusulalarını, belirtilen süre içerisinde
Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
bulunamamıştır. Bu saatten sonra da toplantı yetersayısına erişmek bir hayli
zor olacaktır, süremiz daralmıştır. Bu nedenle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Mart 2001 Çarşamba günü saat 14.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati
: 19.32 BİRLEŞİM 71
İN SONU |
|