Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 56

 

63 üncü Birleşim

22 . 2 . 2001 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R      Sayfa    

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İzmir Milletvekili B. Suat Çağlayan'ın, tıp doktoru parlamenterler ile sınır illerimizin parlamenterlerinden oluşan heyetin Irak'a yaptığı resmî ziyaretteki izlenimlerine ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, Irak'a uygulanan ekonomik ambargo sonucunda halkta ve özellikle çocuklarda  ortaya çıkan sağlık sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Muğla İlinin ekonomik ve sosyal sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

2. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

3. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/759) (S. Sayısı : 572)

4. – Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları Raporları (1/727, 1/660, 1/795) (S. Sayısı : 576)

5. – Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/752) (S. Sayısı : 577)

6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu (1/728) (S. Sayısı : 591)

7. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş  Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ. Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592)

8. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 612 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/725, 1/701, 1/731, 1/627, 1/793, 1/794) (S. Sayısı : 607)

9. – Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı : 609)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580)

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – ANAP Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Hazinenin devirli ve garantili kredilerden kaynaklanan alacaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Revep Önal'ın cevabı (7/3319)

2. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale'deki esnaf ve işsizlerin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3339)

3. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TRT'nin özel film şirketlerine yaptığı ödemelere ve İştirakler Müdürlüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/3405)

4. – Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı'nın, ORKÖY Genel Müdürlüğünün 2924 sayılı kanunun uygulamasını durdurduğu iddialarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/3375)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Birinci ve İkinci Oturum

Kırşehir Milletvekili Mustafa Haykır, esnaf ve sanatkârların,

Ardahan Milletvekili Saffet Kaya da, Doğu Anadolu Bölgesinin,

Sorunlarına ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Antalya Milletvekili Cengiz Doğan’ın, Antalya-Alanya karayoluna ilişkin gündemdışı konuşmasına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın cevap verdi.

Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu ve 57 arkadaşının, Ermenilerin Erzurum İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin araştırılması ve Erzurum üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmenin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Değişen oranlar nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonundaki üye sayısı 7’ye düşen FP Grubuna mensup Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in Komisyon üyeliğinden çekildiğine ilişkin FP Grubu tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

20.1.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan deprem konutları ile ilgili ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı politikalarla Devleti zarara uğrattığı konusunda Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkındaki (11/8) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 27.2.2001 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu Önerisi,

Genel Kurulun, 21 Şubat 2001 Çarşamba, 22 Şubat 2001 Perşembe, 23 Şubat 2001 Cuma, 27 Şubat 2001 Salı, 28 Şubat 2001 Çarşamba, ve 1 Mart 2001 Perşembe günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması ve 27 Şubat 2001 Salı günü yapılacak gensoru önergesinin görüşmeleri dışında, belirtilen günlerde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi,

Görüşmelerinden sonra kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan :

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon Raporu henüz hazırlanmadığından,

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/53) (S. Sayısı : 433),

Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/759) ( S. Sayısı : 572),

Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/727, 1/660, 1/795) (S. Sayısı : 576),

Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmâl ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/752) (S. Sayısı : 577),

Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/728) ( S. Sayısı : 591),

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592),

Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 612 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/725, 1/701, 1/731, 1/627, 1/793, 1/794) (S. Sayısı : 607),

Başbakanlık Teşkilâtı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (1/758) (S. Sayısı :609),

İlişkin Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/819) (S. Sayısı :610) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 7 nci maddesine kadar kabul edildi.

 

 

Nejat Arseven

 

 

Başkanvekili

 

Cahit Savaş Yazıcı

 

Hüseyin Çelik

 

 

 

İstanbul

 

Van

 

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Üçüncü ve Dördüncü Oturum

Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/819) (S. Sayısı : 610) görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının (1/693) (S. Sayısı : 580) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısının (1/538) (S. Sayısı : 402) görüşmeleri, yirmişer maddelik iki bölüm halinde tamamlanarak, tümünün kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

Alınan karar gereğince, 22.2.2001 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.35’te son verildi.

 

 

Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

Cahit Savaş Yazıcı

 

Mehmet Batuk

 

 

 

İstanbul

 

Kocaeli

 

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

                                           No. : 91

II. – GELEN KÂĞITLAR

22.02.2001 PERŞEMBE

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, yurtdışındaki üniversitelerden mezun olanların diplomalarının denkliği ile ilgili sorunlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1252) (Başkanlığa geliş tarihi:21.2.2001)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İlindeki köy yollarının asfaltlanması ve köy içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1253) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

3. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, ilaç bedellerinin ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1254) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

4. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, son on yılda yapılan tapulama çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) sözlü soru önergesi  (6/1255) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

5. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa'daki Velodrom bisiklet spor sahasına ilişkin Devlet Bakanından  (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi (6/1256) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

6. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, son on yılda yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1257) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

7. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tavsiyeli eğitim araçları  listesine ilişkin Millî Eğitim  Bakanından sözlü soru önergesi (6/1258) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Nevşehir  Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Ankara-Kayseri Devlet Karayoluna  ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3712) (Başkanlığa geliş  tarihi: 21.2.2001)

2. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Etibank'ın satılmasıyla ilgili iddialara  ilişkin  Başbakan'dan  yazılı soru önergesi (7/3713) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

3. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,  hangi vakıf ve derneklere ne kadar yardım yapıldığına ilişkin  Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3714) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

4. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,  Nevşehir'deki Bağ ve Bahçe Kültürleri Üretme İstasyonunun kapatılmasına ilişkin  Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3715) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

5. – Adana Milletvekili Ali Gören'in,  İstanbul Atatürk Havalimanı için yüklenici firmaya yolcu taahhüdü iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3716) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

6. – Şanlıurfa  Milletvekili  Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Tarım Reformu Genel  Müdürlüğü işçilerine kadro verilmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri  Bakanından yazılı soru önergesi  (7/3717) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

7. – Nevşehir  Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,  hükümetlerce hazırlanan Millî Siyaset İç Güvenlik Belgesi'ne   ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi  (7/3718) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

8. – Nevşehir Milletvekili Mehmet  Elkatmış'ın, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının lobicilik çalışmalarına  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3719) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

9. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,  kamu kuruluşları aleyhine açılan davalar ile A.İ.H.M'nde Türkiye aleyhine açılan davalara  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3720) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

10. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, yurtdışına transfer edilen dövize ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3721) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

11. – Nevşehir Milletvekili  Mehmet Elkatmış'ın, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 14. maddesiyle getirilen kritere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3722) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet  Elkatmış'ın, Sayıştay denetimi dışında kalan kuruluşlara ilişkin  Başbakandan yazılı  soru önergesi (7/3723) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Sayıştay'ın  2000 Yılı Malî Raporunda yeralan değerlendirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3724) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

14. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Sayıştay'ın 2000 yılı Malî Raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3725) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

15. – Nevşehir Milletvekili Mehmet  Elkatmış'ın, kamu konutlarına ve sosyal tesislerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3726) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

16. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, turistik yerlerde kombine bilet uygulamasına geçilip geçilmeyeceğine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3727) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)

17. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, 2000 yılında gelen turist sayısına ve turizm gelirlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3728) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

22 Şubat 2001 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63 üncü Birleşimini açı-yorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm parti temsilcilerinin Irak'a yapmış oldukları ziyaret hakkında söz isteyen, İzmir Milletvekili Suat Çağlayan'a aittir.

Buyurun Sayın Çağlayan. (DSP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İzmir Milletvekili B. Suat Çağlayan'ın, tıp doktoru parlamenterler ile sınır illerimizin parlamenterlerinden oluşan heyetin Irak'a yaptığı resmî ziyaretteki izlenimlerine ilişkin gündemdışı konuşması

B. SUAT ÇAĞLAYAN (İzmir) - Sayın milletvekilleri, 12-15 Şubat tarihleri arasında Irak'a yaptığımız ziyaretle ilgili olarak, sizlere bilgi vermek üzere, söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının görevlendirmesiyle Parlamentomuzdaki siyasî partilerden 12 milletvekili arkadaşımızın katıldığı bu ziyaretin amaçlarını şöyle özetlemek olasıdır:

Öncelikle, uzun süredir kesintiye uğramış olan parlamentolararası ilişkiyi yeniden başlatmayı amaçladık.

Bunun yanı sıra, ikinci olarak, birçok ülke gibi, ülkemizden de Irak'a yapılmakta olan sağlık yardımlarının niteliğini ve boyutlarını saptamak için bir ziyaret düşünmüştük, bunu gerçekleştirmeyi amaçladık.

Üçüncüsü ise, ülkelerimiz arasında ticaretin gelişmesi için uygun bir ortam oluşturmak ve ticaretin boyutlarını araştırma amacına yönelikti ziyaretimiz.

Bu amaçlar doğrultusunda, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Taha Yasin Ramazan, Meclis Başkanı Sayın Sadun Hammadî, birçok sayın bakan ve bakan yardımcısıyla görüştük. Sayın Hammadî, parlamentolarımız arasında yakın işbirliğinin gerekli olduğunu dile getirerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını Irak'a davet ettiler.

Sayın Ramazan da, ilişkilerimizin her düzeyde artırılmasının her iki ülkenin çıkarları gereği olduğu nedeniyle bu ilişkilerin en iyi boyuta taşınmasının şart olduğunu belirttiler. Bunun için de, Sayın Ecevit'in Başbakan olmasının bir şans olduğunu belirttiler.

Görüştüğümüz diğer yetkililer de, ziyaretimizden ve yaptığımız görüşmelerden son derece etkilendiklerini belirttiler; ancak, daha ileri bir ticaret ve yatırıma gereksinim duyduklarını ve bunu da ivedi olarak istediklerini söylediler.

Sayın milletvekilleri, görüşmelerimiz sırasında sıklıkla, Kuzeyden Keşif Harekatı da gündeme geldi. Tüm görüşmelerimizde, bizim, altını özenle çizdiğimiz konu şu oldu: Türkiye, Irak'ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması konusunda aşırı bir duyarlılık içindedir.

Ziyaret programı içinde birçok yeri gezdik. Heyet olarak ziyaret ettiğimiz yerler içinde bizi en çok etkileyen, çocuk hastanesi oldu. On yıllık kısıtlamanın yarattığı ekonomik sıkıntılar sonucu gelişen beslenme bozukluğu, çocukları son derece etkilemişti. Hastane, çok kötü bir hijyenik koşullarındaydı. İlgililer, çocuk ölümlerinin çok artmış olduğunu belirttiler ki, bu beklenen bir olaydı, böylesine beslenme bozukluğunun üstüne çocuk ölümleri ve enfeksiyonları çok artacaktı doğal olarak.

Birleşmiş Milletlerin iznine karşın ilaç akışında kesintiler olduğunu, bunun tedavileri etkilediğini ve özellikle, kanser tedavilerinin büyük aksamalar gösterdiğini belirttiler.

Yazın 50 dereceye varan sıcaklara karşın, klima olmadığı için, klima ithaline izin verilmediği için, bu sıcaklar nedeniyle çocukların son derece olumsuz etkilendiği ve çocuk ölümlerinin de bu nedenlerle biraz daha arttığını belirttiler.

Aynı nedenlerle, asansörlerin de çalışmadığını gözledik. Doktor yetiştirilmesinde sorunlar olduğunu söylediler. Ambargonun doğal sonucu olarak bu sektöre hiçbir yatırım yapılamadığını, hiçbir malzemenin sağlanamadığını ve sağlığın da bu nedenle çok kötü şekilde etkilendiğini ayrı bir faktör olarak öne sürdüler.

Bu bilgiler yanı sıra, ilginç bulacağınızı sandığımız bazı gözlemlerimizi de sizlere taşımak istiyorum. Irak halkı, tüm olumsuzluklara karşın, birçok şeyi başarmanın özgüvenini taşıyor; bunu yakından gözledik. Büyük oteller, tüm Batı ülkelerinden gelen işadamları tarafından âdeta doldurulmuş durumda. Ayrıca, hemen hemen bütün ülkelerin heyetlerinin Irak'ta olduğunu ve temaslarda bulunduğunu söylediler bizlere. Irak halkı, Türkiye'ye yakın ve Türkiye'yi yakın bir dost olarak kabul ediyor. Görebildiğimiz kadarıyla, uygulanan ambargo, yönetimi güçlendirmiş; ama, halkı yoksullaştırmış. Yani, uygulanan yaptırımlar sonucu, asıl zararı Irak halkı ve çocukları görmüş. Birleşmiş Milletlerin Irak'ta görevli İnsanî Yardım Komitesi önceki başkanları da, zaten, bu nedenlerle istifa etmişler.

Sayın milletvekilleri, Iraklı yetkililer, Birleşmiş Milletlerin isteklerine uymakta olduklarını ve kuşku duyulan konu olan kitle imha silahları konusunda bir faaliyetlerinin bulunmadığını belirtmektedirler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

B. SUAT ÇAĞLAYAN (Devamla) - Çok özür dilerim Sayın Başkan, konuşmam birkaç saniye daha sürecek.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

B. SUAT ÇAĞLAYAN (Devamla) - Eğer, öyleyse, yaptırımların ortaya çıkardığı olumsuzlukları göz önüne alarak, Birleşmiş Milletlerin yeniden bir durum değerlendirmesi yapacağı inancındayız. Birkaç gün sonra, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile Iraklı yetkililer arasında yapılacak görüşmelerin bu yönde çok olumlu sonuçları olmasını umuyor, bekliyoruz. Zira, amaçları dışına taşmış bu yaptırım, başta çocuklar olmak üzere, tüm Iraklı insanları etkilemiş görünüyor. Bilinen bir gerçek var ki, hiçbir şey, bir çocuğun yaşamından daha önemli değildir.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Gündemdışı ikinci söz, Irak'a uygulanan ambargo hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'e aittir.

Buyurun Sayın Günbey. (FP sıralarından alkışlar)

2. – Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, Irak'a uygulanan ekonomik ambargo sonucunda halkta ve özellikle çocuklarda ortaya çıkan sağlık sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

 SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de her gün gündem değişiyor. Öyle ki, aynı gün, çok önemli görülen gündem tartışılmadan, başka bir gündemle ülke meşgul ediliyor. Bugün, ülkemiz, çok ciddî ekonomik bir buhran yaşamakta; fakat, ben, geçen haftanın en önemli gündem maddelerinden biri olan -biraz önce, Prof. Dr. Sayın Çağlayan'ın da ifade ettiği gibi- Irak'a gittiğimiz geziyle ilgili, Yüce Heyetinize bilgi takdim etmek istiyorum.

Geçen haftanın başında, Parlamentomuzdaki tüm siyasî partilerin temsilcilerinin katıldığı bir heyetle, Irak'a ziyarette bulunduk. Ziyaretimizin amacı, hastalara ilaç yardımında bulunmak ve bir hastaneyi ziyaret etmekti.

Muhterem milletvekilleri, bir çocuk hastanesi, tarafımızdan ziyaret edildi. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, çok sayıda bakan ve üst düzey yetkiliyle görüşüldü.

Öncelikle, bir çocuk hekimi olarak, ziyaret ettiğimiz çocuk hastanesinde gördüklerimi ve anlatılanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Çocuk hastanesinde, olması gereken hijyen şartlarından olabildiğince geri bir tablo vardı. Hastanenin bir katı tamamen kanserli çocuk hastalarına tahsis edilmişti ve o kat, tamamen kanserli hastalarla doluydu. Başta kan kanseri olmak üzere, çeşitli kanserli çocuklar vardı. İfade edildiğine göre, hastaların çoğu Güney Irak'tan geliyormuş ve o hastanede, kanserli çocuk sayısı, takip edilen kanserli çocuk sayısı takriben 1 400 civarındaymış. Vaka sayısının bu kadar yüksek olmasının sebebi olarak da, güneye atılmış indirgenmiş uranyum ihtiva eden silahların kullanılmasıyla izah edildi.

Muhterem milletvekilleri, bu konu, mutlaka, uluslararası bir tıp heyeti tarafından tahkik edilmelidir. Kanser hastalarında kullanılan ilaçlar da, bir süreklilik arz etmesine rağmen, tam olarak ve sürekli olarak, aksatılmadan kullanılması gereken ilaçlar orada temin edilememekte ve bundan dolayı, kanserli hastaların tedavisi, maalesef, aksamaktaydı. Hastanede yatan hemen hemen tüm hastalarda, en azından ikinci dereceden beslenme bozukluğu vardı. Çocukların çoğunda, özellikle akciğer enfeksiyonuna ait belirtiler görülüyordu. Daha vahimi, çocuklara aşı yapılamamakta idi. Buna bağlı olarak, önlenebilir birçok hastalığın yaygın halde görüldüğü ifade edildi.

Örneğin, Dünya Sağlık Örgütünün 2000 yılında, dünyadan, çocuk felci hastalığını eredike etmek, yani, yok etmek için yaptığı planlar maalesef, Irak'ta çocuk felci hastalığının görülmesinden dolayı program uygulanamayacak demektir ve bu sadece Irak için değil, tüm dünya çocukları için bir tehlike arz etmektedir.

Dünya kamuoyunun, bir balinanın hayatı için ne kadar hassasiyet gösterdiği hepinizin malumlarıdır. Irak'taki tablo, dünya kamuoyunun önüne yeterince getirilmediğinden, her gün binlerce çocuk, önlenebilir sebeplerden ötürü orada hayatını kaybetmektedir.

Bir önemli gösterge de bebek ölüm oranıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran binde 10'un altında iken, Irak'ta bu rakam binde 100'ün üzerindedir. Halk, varlık içerisinde yokluk yaşamaktadır. Örneğin, bir hekimin aylık geliri 30 dolar civarındadır. Bir devlet memurunun aylık geliri ise 5 -10 dolar civarındadır.

Muhterem arkadaşlar, bu ambargonun kalkması için, Türkiye büyük çaba göstermelidir; yoksa, orada yaşanan insanlık dramı devam edecektir.

Beni etkileyen en önemli hususlardan biri de savaş esnasında yollar, köprüler, elektrik santrallarıyla birlikte sivillerin sığındığı sığınakların dahi vurulmuş olmasıdır.

Bağdat'ta ziyaret ettiğimiz bombalanmış bir sığınakta yüzlerce insanın ve çocuğun ölmüş olduğunu ve bu sığınağın da bombalanmış şekliyle, ibret verici olarak muhafaza edildiğini gördük. Irak, Türkiye için çok stratejik bir konuma sahip ülkedir. Mesela, ambargodan önce, Türkiye en fazla ihracatı, yılda 2,5 milyar dolarlık ihracatı Irak'a yapmaktaydı. Savaştan en çok zararı Irak'tan sonra Türkiye görmüştür. Bugün, döviz temin etmek için ülkenin yaşadığı sıkıntılar ortadadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açıyorum mikrofonunuzu Sayın Günbey, buyurun, tamamlayın efendim.

SACİT GÜNBEY (Devamla) - Sağolun Sayın Başkan.

Türkiye, en azından, insanlığın, dostluğun ve komşuluğun gereği olarak, İncirlik'ten Irak'ın bombalanmasına izin vermemelidir ve ayrıca, ambargonun kaldırılması için de elinden geleni yapmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Günbey.

Gündemdışı üçüncü söz, Muğla İlinin sorunları hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Hasan Özyer'e aittir.

Buyurun Sayın Özyer.  (ANAP sıralarından alkışlar)

3. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Muğla İlinin ekonomik ve sosyal sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gümdemdışı konuşması

 HASAN ÖZYER (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muğla İlinin sorunları ve çözüm önerileri hakkında gündemdışı söz almak üzere kürsüye gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, Türkiye'yi içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtaracak tek çözüm, güçlü, sağlam bir ekonomidir. Dolayısıyla, ülkemiz ekonomisinde lokomotif hizmeti gören sektörleri güçlendirip, diğer sektörlere de canlılık kazandıracak imkânlar sağlanmalıdır.

Türkiye'nin, IMF'den gelecek yardımlarla ayakta durması mümkün değildir. Türkiye, kendi iç dinamiklerini harekete geçirmeli, reel ekonomiyi canlandırmalıdır.

Ülke ekonomisine katkısı son derece yüksek olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir, Adana, Mersin, Ankara, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Gaziantep, Çorum, Eskişehir, Denizli, Konya, Kayseri, Muğla, Antalya, Aydın ve Balıkesir İllerimizde yatırımların önündeki problemler halen giderilememiştir. Bu illerdeki iç dinamiklerimizi harekete geçirmek ve ilgili illerde yapılacak özel sektör yatırımlarının bürokratik ve diğer engellerini aşmak, yatırımlara hız vermek üzere, ilgili illerin vali, kaymakam ve belediye başkanlarının da çalışmalarıyla, iki üç ay öncesinden ön hazırlık çalışması yaptırılarak, Bakanlar Kurulu toplantılarının, bu illerde sırasıyla birer gün yapılarak problemlerin hızlı ve acil bir şekilde giderilmesi son  derece yararlı olacaktır. Konuyla ilgili birinci toplantının, ekonomik potansiyeli, hammaddesi, kaynakları çok; ama, atıl durumda bekleyen, özellikle de özel sektörün birçok yatırımının sadece bürokratik engellere takılı kaldığı Muğla'da yapılmasını teklif ediyorum.

Değerli üyeler, memleketim olan Muğla İli, yaklaşık 700 bin nüfuslu, ekonomisi turizm, tarım ve ticarete dayalı, ülke ekonomisine katkısı, özellikle turizm sayesinde ciddi rakamlara ulaşmış, halen kalkınmakta ve gelişmekte olan, yıllardır problemlerine çare getirilemediği için dertleri çığ gibi büyüyen bir ilimizdir.

Türkiye'nin dünyaca tanınan turizm merkezlerinden Marmaris, Bodrum, Turgutreis, Milas, Fethiye, Dalaman, Ortaca, Datça, Ula ve Köyceğiz Muğla İli sınırları içinde yer almakta ve buralara yıllık ortalama 1,5 milyon yabancı turist gelmektedir. Bu yabancı turistler, yaklaşık 2 milyar dolar döviz bırakmakta, anılan rakam, ülkemiz turizm gelirinin yüzde 20 ilâ 25'ini oluşturmaktadır. Sadece Muğla'nın potansiyelini değerlendirdiğimiz zaman, Muğla İlinin ülkeye kazandırdığı turizm gelirleri, en fazla 5 yıl içinde, 10 milyar dolara çıkacaktır. Turizmin gelişmesi için Muğla ve Antalya'ya özel statü verilerek, yetkilerle donatılmış özel bir yönetimin oluşturulması gerekmektedir.

Dünkü toplantıdan da çıkan sonuç, turizme bağlanan ümitlerin büyük olduğu yönündedir. Devlet, yeni düzenlemelerle turizm ve dışsatımdan daha büyük gelir beklemektedir. Turizm gelirinin öneminin çok iyi bilindiği bir gerçek; ama, bunun gereği olan altyapı ve yatırım çalışmaları yeterince yapılmamaktadır.

Hemşerilerim, dünya turistlerini en iyi şekilde ağırlayıp, turistlerin rahat ve mutlu bir tatil geçirmelerini sağlamak ve ülkeye döviz sokmak için gece gündüz çalışmaktadırlar; ancak, bu kadar önemli turizm merkezinin bulunduğu ve yüksek döviz girdisi sağlayan ülkemizde, halen altyapı, turistik yollar ve yat limanlarıyla ilgili büyük sorunlar yaşamaktayız. Halen Göcek Tüneli, Bodrum-Milas Havaalanının bağlantı yolları, Datça-Marmaris yolu, Söke-Milas yolu, Dalaman Havaalanı-Marmaris yolu yapılamamıştır.

Yatçılık, her geçen gün gelişmekte; ancak, gemi yanaşma yerleri, marinalar ihtiyaca cevap verememektedir. Yap-işlet-devret modeliyle yapılacak olan Fethiye Yat Limanı, Bodrum Yeni Yat Limanı, Dalaman Yat Limanı, Datça Yat Limanı, Bozburun Yat Limanı inşaatlarının bürokratik engelleri bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.

Turizmi çeşitlendirmek ve turizm gelirlerini artırmak açısından, Fethiye-Seki Eren Dağı, kış sporları merkezi haline getirilmelidir.

Bodrum Yarımadasında oluşan içmesuyu sorununa acil tedbirler alınması açısından, yap-işlet-devret modelinin devreye sokulması ve Dalaman Çayından Bodrum Yarımadasına içmesuyu temini projesine hız verilmesi veya DSİ'nin, çözüm için devreye sokulması gerekmektedir.

Muğla'da 61 belediyemizin sadece 9 tanesinde kanalizasyon veya arıtma tesisi bulunmaktadır. Tüm dünyanın ilgi duyduğu değerli koylarımızın, denizlerimizin kirlenmesi halinde, çok büyük bedeller ödesek de, eski güzelliğini geri getirmek mümkün değildir. Bu nedenle bir an önce arıtma tesislerinin kurulması gerekmektedir.

Bugün turizm beldelerimiz, yurda milyonlarca dolar döviz bırakılmasına katkı sağlarken, maalesef, kendi sıkıntılarına bir türlü çözüm bulamamaktadırlar. Devletten aldıkları pay, kış nüfuslarına göre verilmekte, dolayısıyla, yaz aylarında, gerçek nüfusunun onlarca katına ulaşmakta, devletten alınan payla gereken hizmetleri yapamamaktadırlar.

Sorunun çözümü için bir kanun teklifi vermiş bulunuyorum. Turistik yörelerde bulunan yatak sayısının belirlenerek, bu sayının yarısı kadar rakamın, sürekli yaşayan nüfusa eklenmesi ve merkezden gelen payın bu rakama uygun yollanmasına yönelik kanun teklifim, inanıyorum ki, bu beldelerin, turizme daha iyi hizmet etmesini sağlayacaktır. Hazırladığım bu kanun teklifine değerli desteklerinizi bekliyorum.

2001 yılı yaz sezonu için rezervasyonların önemli bir kısmı yapılmış olup, bir kısmı da halen devam etmektedir. Büyük istihdam sağlayan turizm sektöründe devamlılığın, sürdürülebilir turizmin sağlanması için güven ve istikrar ortamını korumak ve devam ettirmek çok önemli bir zorunluluktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özyer, sizin de mikrofonunuzu açıyorum. Lütfen, tamamlayın efendim.

Buyurun.

HASAN ÖZYER (Devamla) - Turizme hizmet amacıyla gereken altyapı tesislerinin inşası, bakımı ve onarımını yapmak, çevre düzenlemesi ve altyapı dışındaki diğer hizmetleri görmek, tu-rizm yöresinin yurtiçi ve yurt dışında tanıtım ve reklamını yapabilmek amacıyla, bir an önce, Turizm Bakanlığımızın hazırlamış olduğu Turizm Hizmet Birlikleri Kanunu Tasarısının kanunlaşması gerekmektedir. Bu arada, turizm sektörünün Muğla'da daha da güçlenmesi için, Bakanlığının sınırlı imkânlarına rağmen, her türlü fedakârlığı yapan, sektörün güveni haline gelen Sayın Bakanımız Erkan Mumcu'ya teşekkür ediyorum.

Muğla'da çiftçi, köylü de çok zor durumdadır. Birçoğu, yetiştirdiği ürüne ihracat teşviki verilmemesi nedeniyle ürünlerini pazarlayamamaktadırlar. Ayrıca, ilimizde çok sayıda olan tütün çiftçisi de zor durumdadır. Muğla'da, tütünün yerine, alternatif bir ürün geliştirilerek ve desteklenerek, çiftçi rahatlatılmalıdır. Mesela, bu, bağcılık olabilir.

Orman köylüsü de sıkıntı içerisindedir, 2/b çalışmalarının bitmesini beklemektedir. 2/b çalışması bitmediği için, vatandaşlar tapularını alamamaktadırlar.

İşsizlik, tüm Türkiye'de olduğu gibi Muğla'da da büyük sıkıntılar yaratmaktadır. Vatandaşlarımız, işsizlik yüzünden, atalete, yoksulluğa sürüklenmektedir. Muğla, zengin; ama, atıl imkânlarıyla, her açıdan yüksek iş potansiyeliyle, bu acıları hak etmemektedir. Muğla'nın, bu sorunlarına karşın, imkânları çok büyüktür. İlimizin yatırımlarının önündeki bürokratik engellerin kaldırılarak, kendi imkânlarını kullanır hale gelmesi, altyapıya, teşebbüse, istihdama, üretime ait fonksiyonlarının teşvik edilmesi halinde, ülke ekonomisine olan katkısının azamî düzeyde artacağına inancım sonsuzdur.

Ülkemizin yaşadığı bu son krizi de en kısa zamanda çözeceğine inanıyor; bu düşüncelerle, Muğla halkı ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyer.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527)

BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci mad-desine göre komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

2. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

3. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/759) (S. Sayısı: 572)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

4. – Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı  Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları Raporları (1/727, 1/660, 1/795) (S. Sayısı: 576)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5. – Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/752) (S. Sayısı: 577)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu (1/728) (S. Sayısı : 591)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve 7 arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ.Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

7. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş  Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ.Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı: 592)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 612 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarıları ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

8. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 612 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/725, 1/701, 1/731, 1/627, 1/793, 1/794) (S. Sayısı: 607)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

9. – Başbakanlık Teşkilâtı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı: 609)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı: 580)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu, 580 sıra sayısıyla basılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda, 580 sıra sayılı, Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere başladık.

Bu tasarı, ilk gelişinde 35 maddeden, daha sonra, komisyonlarda 28 maddeye düşürülerek, geçici madde eklenerek kabul edilmiş ve Meclis gündemine indirilmiş bir kanun tasarısı. Komisyonlardaki görüşmeler sırasında, bu tasarıyla ilgili endişelerimizi, tereddütlerimizi, düzeltilmesini talep ettiğimiz hususları iletmemize rağmen, birçok kanunda olduğu gibi, burada da, maalesef, karar verilmiş şekil ne ise, aynı o biçimde, Meclis Genel Kuruluna bu tasarı getirildi.

Değerli arkadaşlar, bu konuşmaya başlamadan önce, değerli hükümetimizi, değerli iktidar partilerimizi bir hususta tebrik etmekle söze başlamak istiyorum ki, o da şu: Hükümet, kurulduğu günden itibaren, ilk defa yüzde 50'lik bir uygulama yaptı; bu Mecliste oturan arkadaşlarım dahil, tüm milletin maaşını yüzde 50 iskontoyla ödüllendirdi. Bugün, bütün milletin maaşı, maalesef, yüzde 50'lik bir iskontoya tabi tutuldu; esnafın malı yüzde 50'lik bir iskontoya tabi tutuldu; cebimizdeki, üstümüzde kayıtlı malın değeri, maalesef, yarı yarıya yok edildi. Zannediyorum bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde değil, belki, dünya tarihinde örneğine rastlanmayan bir tablo. Ben, bu tavrıyla, bu tablosuyla, hükümeti tebrik ettim; ama, vatandaş adına, yetmiş milyon adına, bu kararı protesto ediyorum burada.

Değerli arkadaşlar, Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlet; ama, Anayasanın bu ilkesini, maalesef, bugünkü kararda da gördüğümüz gibi, yok sayan bir hükümetle karşı karşıyayız. Bu kanundan önce, yine bu kanunla ilgili olan, bu kanunun atıfta bulunduğu, 1999 senesinde bir başka yasa çıkarıldı, Sosyal Güvenlik Yasası adında. Bu yasaya göre 60 yaşına kadar hiç kimse emekli olamayacak. Tabiî, biz, adaletsiz, toplumumuza uygun olmayan, milletimize layık olmayan bu Sosyal Güvenlik Yasasını Anayasa Mahkemesine götürdük ve ümidimiz, en kısa süre içerisinde adaletsizlik giderilecek.

Şimdi, 2001 yılında, yine, emeklilikle ilgili bir başka kanun tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu kanun tasarısı ne içeriyor, onu sizinle paylaşmak istiyorum. Gerekçesinde güzel bazı şeyler var; diyor ki, insanlarımız, emekliliğinde daha ileri, daha üst düzeyde bir hayat standardına ulaşsın, refah düzeyini biraz artıralım. Ne zaman olsun bu; tasarının içeriğine baktığınız zaman 56 yaşından sonra; 56 yaşına kadar bu kanundan hiç kimse, ama, hiç kimse hiçbir şekilde istifade edemeyecek. 56 yaşından sonra bir ek gelir içeriyor bu kanun. 56 yaşından sonraki ek gelir dışında hiçbir sosyal güvenceden istifade edemeyecek; yani, çalışan veya çalışmayan, ama, imkânı olan insanlar, yeni oluşturulan bu kurula -ki, bir kurul oluşturuluyor- imkânı nispetinde para yatırsın; ama, 56 yaşından sonra da, yatırdığı bu paradan istifade etsin. Peki, para yatıran insan zora düşse, sıkıntıya düşse, dese ki, ben yatırdığım bu parayı geri almak istiyorum. Yok, olmaz; o zaman, sana, ek vergi uygularım, ilave vergi uygularım... Yani, 56 yaşına kadar bu sistemde kalmaya mecbursunuz.

                                                  

(1) 580 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla, sizler, yeni bir fon oluşturuyorsunuz, yeni bir bürokratik kurum oluşturuyorsunuz. Daha dün, bu Mecliste, tam 25 tane fonu tasfiye ettiniz. Peki, eğer, fonlar faydalı idiyse, niye bunları tasfiye ettiniz?! Eğer zararlı idiyse, o zaman niye bu fonlar ihdas edildi; faydalı ise niye kalmadı?! Yeni fon oluşturuluyor...

Değerli arkadaşlar, hakikaten, çok garip bir durumla karşı karşıyayız. Bu Meclis, daha 24 saat olmadan, daha önce kurulmuş fonları kaldırırken, ülkemiz bu kadar büyük bir ekonomik kriz içerisindeyken, bu krizle uzaktan yakından ilgisi olmayan, faydası olmayan yeni bir fon oluşturmakla karşı karşıya. Tabiî, bir atasözü hemen hatırımıza geliyor "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye.

Değerli arkadaşlar, bu tasarı, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, fon içtüzüğü ve emeklilik sözleşmesiyle bağlı kalacak ve uygulamaya geçirilmesi planlanan bir kanun tasarısı.

Dünyada ve ülkemizde üç basamaklı emeklilik sistemleri uygulanıyor. Bunlardan bir tanesi, zorunlu emeklilik; yani, emekli olan insanın asgarî geçimini sağlayabileceği, sosyal devlet ilkesi gereği olduğu ifade edilen zorunlu emeklilik. İkinci basamak, fonlu veya fonsuz, zorunlu veya isteğe bağlı olabilecek emeklilik sistemleri ki, özellikle bu sistemler işyerlerine dönük. Ülkemizde bu iki sistem, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK gibi kurumlar aracılığıyla uygulanıyor. Şu anda düşünülen ve üçüncü basamak olarak düşünülen sistemler ise, gönüllü katılıma dayalı ve fonlu sistemler. Ülkemizde bunun uygulamaları var; işte, hayat sigortası gibi ve şimdi de bu kanun aynı amaçla getiriliyor.

Değerli arkadaşlar, bu kanun, 18 yaşını doldurmuş olan, işi olsun veya olmasın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bütün katılımcıların katılabileceği bir sistem olarak sunuluyor; ancak, katılımcı ister 18 yaşında katılsın sisteme ister 28, isterse 38, mutlaka, 56 yaşını doldurması mecburiyeti var.

Bu sistemle, iki yıl içerisinde, her şirket için 100 000 katılımcının katılabileceği ve ona göre altyapı oluşturulması planlanıyor. Tabiî, şirketler olacak, fonlar kurulacak. Her şirket, ayrı branşlarda hizmet veren en az üç ayrı fon kuracak. Dolayısıyla, 56 yaşına kadar, bu fonlara veya bu şirketlere katılmak isteyen insanlar, bu sistemde kalmak mecburiyetindeler; aksi halde, birtakım ekvergilere tabi tutulacaklar. Bu bakımdan, bu sistemden katılımcının çıkması çok zor; yani, bu sisteme katılan insan, 56 yaşına kadar bu sisteme mecbur.

Peki, şimdi, sizinle beraber bir hesap yapalım. Bu bir yıl içerisinde veya iki yıl içerisinde bu sisteme 1 milyon kişi katılsa -ki, çok zor gözüküyor da, katılsa- buradan toplanılması düşünülen, toplanabilecek olan rakam en fazla ne olabilir? Ben, size, asgarî gelir düzeyinde olan insanlar açısından hesap edeyim. Her katılımcı yıllık 100 milyon katabilse bu sisteme, bir iki yıl içerisinde 1 milyon insanın bu sisteme katacağı toplam para en fazla 100 trilyon -ki, bu kadar katılımcının olması çok zor da- onların planladığına göre 100 000; yani, 10 trilyon; ki, ben, 1 milyon katılımcı hesap ederek bu rakamı veriyorum.

Değerli arkadaşlar, eğer, siz -ki, gerekçelerde var, biraz sonra arz edeceğim- Türkiye'deki sosyal sisteme, sosyal güvenlik sistemine, ekonomik sisteme bunu bir katkı olarak düşünüyorsanız, hiçbir katkısı olmaz. Neden olmaz; şu anda, siz, günlük, nerdeyse 100 trilyonu faize ödüyorsunuz! Hele hele şu karardan, bugünkü uygulamadan sonra günlük ödenecek faizin miktarı ne olacak belli değil; ama, emin olun, sizin şu kanunla 1 milyon insanın emeğinden, gözyaşından, alınterinden, bütün imkânlarından toplayarak elde edeceğiniz şu rakam, sizin bir günlük faizinize yetmeyecek ve bu sistemin, hiçbir, ama, hiçbir güvencesi yok. Ne sosyal güvencesi var ne ekonomik güvencesi var. Borsaya yatırım yapılacak veya herhangi bir şirket Türkiye'de yatırım yapacak, o yatırım kâr ederse, katılımcıya da ilave kâr verilecek. Peki, o şirket batarsa ne olacak; ona bir şey diyemeyiz, batarsa batsın... Yani, bugün, elinde 100 000 lirası olan veya 100 milyon lirası olan insanın parasının değeri 50 milyona indiği gibi; o gün de güvencesi olmayacak.

Değerli kardeşlerim, tabiî, biraz önce ifade ettiğim gibi, kanun tasarısının genel gerekçesine baktığınız zaman, aslında bu kanun tasarısının insanlarımızın hayat standardını yükseltmek için değil de, başka amaçlarla buraya getirildiğini hep beraber görelim. Ne diyor gerekçesinde; uzun vadeli yatırımlara kaynak oluşturalım, devlet borçlanmasına olumlu etki yapalım -gerekçeden okuyorum bunları size- piyasalardaki spekülasyonları önleyelim. Başka?.. Ulusal tasarrufa eğilimi sağlayalım. Arkadaş, millette tasarruf edecek para bırakmadınız ki; bırakın tasarrufu!.. Kalmadı, milletin cebindekinin yarısını daha bugün aldınız. Bir de, daha enteresan bir ifadeniz var -burada yakalanıyorsunuz- emekliliğe dönük tasarruflarını kayıt altına almak... Yani, milletin üç kuruşluk tasarrufunu da kayıt altına alacağız diyorsunuz. Bırakın allahaşkına, milleti birazcık rahat bırakın, nefes alsın. Bu arada, millete, güvenecekleri, avantajlı ve kontrol edebilecekleri ürünler sunalım diyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, şu ifadeyi gerekçeye yazmışsınız: Güvenli, sürekli hizmet. Şimdi size şurada soruyorum, bugün şu kanun tasarısını getirdiniz; bu millet, Sayın Başbakana mı güvenecek; Sayın Başbakanın tavırlarına mı güvenecek; hükümetin, dün, kesinlikle taviz vermeyeceğiz deyip, bugün tam zıddını yaptığı ekonomik programa mı güvenecek?! Dolayısıyla, maalesef...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Muhalefete mi güveneceğiz?!.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Evet, Sayın Başkan, muhalefete güveneceksiniz ve muhalefet, inşallah, bunu çözecek. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın muhalefete... (DSP sıralarından "Kapanıyor" sesi) O kapanmadan medet umuyorsanız, yazık size; bu Mecliste oturmayın.

BAŞKAN - Sayın Alçelik...

SÜLEYMAN YAĞIZ (İstanbul) - Medet ummuyoruz, öyle bir şey yok.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Ama, burada o ifade ediliyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, gizli olan Millî Güvenlik Kurulu toplantısında, orada konuşulan, tartışılan husus ne olursa olsun, milletin gündemine taşıyıp, milleti perişan edenlerden bu millet hesap soracak. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, söyleyeceklerimizin ne anlama geldiğini göreceksiniz.

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Şeffaf olacaksın, şeffaf...

BAŞKAN - Hatibe müdahale etmeyin efendim.

Sayın Alçelik, siz de, Genel Kurula hitap edin lütfen.

Buyurun.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bu sisteme katılmak isteyenlerin hükümete güvenmesi lazım; ama, bu tavırlarıyla bu hükümet güven vermiyor ve size, burada, iddiayla söylüyorum, bu sisteme 1 kişiyi bile katamayacaksınız. Biz, uyarıyoruz milletimizi; muhalefet olarak, milletimizi uyarmak bizim görevimiz, milletimizin sesi olmak görevimiz. Sizin beklediğiniz 100 000 katılımcıyı değil, 100 katılımcı bulabilirseniz, ben sizi tebrik edeceğim.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu sisteme katılanlara neler getiriyorsunuz: Aidat ödeyeceksin diyorsunuz, niye; masrafımız var. Başka; bizim elektrik masrafımız olacak, su masrafımız olacak, haberleşme masrafımız olacak, memurumuz olacak, onlara para ödeyeceğiz; bu bireysel emeklilikle ilgili şirketimiz için ilan vereceğiz, reklam yapacağız, bunu da masraf keseceğiz sizden. Allahaşkına, daha şirketi kurmadan, ilan ve reklamı yazmışsınız bu kanun tasarısının içerisine.

Değerli arkadaşlar, buraya katılacak olanlara, ben, şimdiden, TRT'nin logosuna ilan için, reklam için ödenen parayı hatırlatıyorum.

Değerli arkadaşlar, buradan sonuç ne olacak belli değil. Deniliyor ki bu sistemden birisi ayrılmak isterse, 7 gün içerisinde parası ödenir; ödenmezse, faiz uygulanır. Biz, bu faiz uygulanan sistemleri çok gördük arkadaşlar. Şu andaki, sizin uygulamalarınızı görüyoruz. Zorunlu tasarrufla ilgili uygulamanız ortada; geçmişte, MEYAK var, İLKSAN örnekleri var. Daha, yakında, bankalar operasyonu var; 8 tane banka battı, sadece 1 tanesinin hesabı soruldu, 7'si nerede? Şimdi, siz diyorsunuz ki denetim, denetlenmez. Değerli arkadaşlar, bu denetimin başında kim var allahaşkına size soruyorum; burada milletvekilliği yapmış, Maliye Bakanlığı yapmış bir arkadaşımız var. Özelliği, kıymeti olabilir, saygımız var; ama, bu arkadaşımız kimin milletvekiliydi; sizin, DSP'nin milletvekiliydi. Sizi, sizin milletvekiliniz denetliyor; ne kadar sağduyulu, ne kadar objektif denetleyebilir? Peki, 7 tane bankanın denetleme raporu nerede; bu denetleyen arkadaşım niye ortaya ko-yamıyor? Koysun, görelim. Niye rahatsız oluyoruz denetlenmekten?! Eğer, madem ki, şeffaflıktan bahsediyorsanız, niye denetlenmekten endişe ediyorsunuz?!

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısında, emeklilikte sadece bir ilave kaynak deniliyor; ilave gelir. Hiçbir ilave sosyal güvenlik yok ve emin olun, ileride bu katılımcının hiçbir hakkı da olmayacak. Örnek mi istiyorsunuz; işte burada... Fiskobirlikle ilgili bir sözleşme var, sizin çıkardığınız Birlik Kanunuyla bu sözleşme yenilendi. Bakın, ne deniliyor burada; sadece bir maddesini okuyacağım: "Eğer, herhangi bir üretici kooperatiften ayrılmak isterse, kendilerine sermaye iadesi işlemi yapılmaz." Yani, hakkını vermiyorsunuz adama. Üreticinin... Pamuk için aynı şey geçerli, zeytin için, fıstık için, pancar için, tütün için, herşey için... Hakkını vermiyorsunuz insanlara ki, size nasıl güvensin bu insanlar, buraya para yatırsınlar.

Değerli arkadaşlar, bu sistemde, bakan, istediği yönetim kurulu üyesini görevden alma, istediği kadar sayıya çıkarıp yeni atamaya yetkili. Bir de, cezalar bölümü var ki, bayram şenliği gibi! Daha, kanun yürürlüğe girmeden, saydım cezaların miktarını, cezaların toplamı 155 milyar; alın, açın, bakın!.. Daha, kanunu uygulamaya koymadan, yazdığınız cezaları topladım, 155 milyar... Allah'tan korkmak lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Alçelik, süreniz tamamlandı; açıyorum mikrofonunuzu, lütfen, bitirin efendim.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bu söylediklerimiz, belki, yeterince algılanamayabilir; ama, bir hekim olarak, ben, size bir misal vermek istiyorum. Ona göre -milletimiz ve sizler- konuyu değerlendirelim; değerlendirin ve yanlış adım atmayın. Bakın, bazen, bir insanın başı ağrır, doktor ona der ki "senin böbreğinde problem var, böbreğinin ameliyat edilmesi lazım." Hasta "efendim, benim başım ağrıyor, böbreğimle ne alakası var" diyebilir veya bir başka hasta, -hocamız bilir, tıpta, diyabet-insibit dediğimiz bir hastalık var; şeker hastalığı gibi- beyindeki bir problem dolayısıyla, şeker hastalığı gibi çok affedersiniz, günde, belki 15-20 litre dışarıya çıkma ihtiyacı duyar. Şimdi, dışarıya çıkma ihtiyacı duyan o insan, benim beynimle ne alakası var bu problemin diyebilir; ama, biz, bunu diyemeyiz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de böbrekte problem var, Türkiye'de beyinde problem var.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Alçelik.

Tasarı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru; buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Emeklilik, bir kimsenin, belirli bir yaşa kadar prim veya kesenek ödeyerek çalışması ve çalışmayı, bedenî bir sebep veya başka bir nedenle bırakmanın sonucu, eski kazancının bir kısmını herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın hak kazanması halidir.

İnsanoğlunun gelecek günlere bakma ihtiyacı, tarihsel süreçte önemli bir yer tutmaktadır. Bu bakış, insanın, yaşam süresi boyunca karşılaşacağı risklere karşı kendisini güvende hissetme duygusundan kaynaklanmaktadır. 18 inci Yüzyıl Sanayi Devriminden bugüne kadar, çeşitli çalışmalarla, bu konu çözülmeye çalışılmıştır. Bunlar arasında, bireysel fon birikimi, aile içi yardımlaşma, meslek kuruluşları arasında gerçekleştirilen kendi kendine yardım, bu faaliyetlerin birkaçıdır. Fransız Devriminden sonra sosyal devlet kavramının devletlerin gündemine girmesiyle, yeni bir boyut ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin, bu sosyal güvenlik hali, gündemlerinin ilk maddeleri arasına girmiştir. Sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeler emeklilerine yeni yüzyıla yakışır imkânlar sağlarken, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler ise, çok ağır ve kötü tablolarla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Emeklilik sistemi, ülkemizde, 1930'da, 1683 sayılı Kanunla ele alınmış, ancak 1934'ten sonra uygulamaya konulabilmiştir. 1989'da, isteğe bağlı emeklilik sınırı kadınlar için 45, erkek emekliler için 50 yaştı. 26 Şubat 1992'de çıkarılan kanunla, yaş sınırı şartı kaldırılmıştır. Kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılı emeklilik sınırı olarak kabul edilmiştir; ancak, bu sistem de kısa zamanda iflas etmiştir. Sosyal güvenlik kuruluşları, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Emekli Sandığı bırakın sosyal yardımları, emekli maaşını bile ödeyemez duruma gelmiştir.

Ülkemizde, ortalama yaşam süresinin artmasıyla beraber, bir de erken yaşta emeklilik ortaya çıkınca, tüm sosyal güvenlik kuruluşları büyük bir sıkıntı içerisine girmiştir. Bu kurumlarda oluşan karadelikler bütçeye çok büyük bir şekilde yük olmaya başlamıştır. Zaman zaman, bütçe giderleri arasında sosyal güvenlik harcamaları ikinci sırayı almıştır. Önlem alınmadığı takdirde, neredeyse tüm bütçe gelirlerini kapsayacak konuma da geldiği görülmüştür. 25.8.1999'da çıkarılan Sosyal Güvenlik Kanununa göre kadınlarda 58 yaş, erkeklerde 60 yaş sınırı getirilmişti. Bu kanunla beraber, ilk defa 2000 yılında, bütçedeki bu karadeliğin kapanmasında çok büyük bir mesafe alınmıştır.

Ülkemizde, bütün vatandaşları içine alan sosyal güvenlik sistemine henüz ulaşılamadığından, emeklilik aylığından sadece işçiler, memurlar ve serbest meslek sahipleri faydalanabilmektedir.

Bir sosyal güvenlik sistemi kurulmasının esas amacı; kapsamına aldığı insanlara yaşamları süresince insan onuruna yakışır bir hayat standardı sağlamak ve onları başkasına muhtaç olmaktan kurtarmaktır; ancak, ülkemizde, sosyal güvenlik kuruluşlarından sağlanan emeklilik gelirleri yeterli olmamaktadır. Emekli olan insanlar bazen çok büyük geçim sıkıntısı içerisine girmektedirler. Emekli olan vatandaşlar, geçimleri için başka bir işte çalışmaya veya kira geliri gibi birtakım yöntemlere başvurmaktadırlar. Sosyal güvenlik sistemlerinde bu nedenlerden dolayı da yeni yöntemler geliştirilmesi, birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, bizim ülkemizde de gündeme gelmiştir. Bireysel emeklilik programları, işte, şartları önceden belirlenmiş bir sözleşme çerçevesinde, çalışanların, bireysel haklarının, düzenli olarak yatırılan katkı paylarının emeklilik dönemi başlangıcına kadar ellerinde bir fon yöntemiyle değerlendirilmesi esasına dayanır. Bu programda uygulanan sistemle oluşturulan uzun vadeli birikimler, uygulandıkları ülkelerde büyük, devasa yatırımları sağlamışlardır. Bu birikimler sonucu oluşan kaynakların, bazı yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin bazen yüzde 17'sini, Hollanda özel sektör verilerinin yüzde 40'ını elinde bulunduracak miktarlara kadar ulaştığı da görülmüştür.

Özel emeklilik sistemi, dünyanın değişik ülkelerinde eşzamanlı olarak uygulanırken, farklı sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal yapıların etkisiyle çok farklı programlar ortaya çıkmıştır. Özel emeklilik fonları, faaliyet gösterdikleri ülkelerde tasarruf ve yatırımları artırmak suretiyle, günümüzün gelişen birçok ekonomisinin yüksek refah düzeyine ulaşmasında hayatî bir fonksiyon üstlenmiştir. Sermaye birikimleri sağlayan düzenli ve uzun vadeli tasarruflar arttıkça, ekonomi de büyüme kaydetmiştir.

Bugün gündemimizi oluşturan bu tasarının esas amaçlarından bir tanesi de bu konudur. Bireysel emeklilik kanunu, şu anda, birçok gelişmiş ülkede uygulanmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarmak istediğimiz bu kanunla, yeni bir yapı oluşturulmak istenmektedir; güvenli bir ortam yaratılarak, insanlar, ikinci bir emeklilik sistemine kavuşturulmak istenmektedir.

Bu sistem, tasarruflara uzun vadeli fon yaratmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bireysel tasarrufların önemli bir kısmını, emekliliğe yönelik fonların oluşturduğu görülmektedir.

Bu sistem, şahısların gönüllü katılımını esas almaktadır. Bireysel emeklilik sistemi, şahısların, harcayacakları gelirleri üzerinden yapacakları tasarruflara yönelik bir sistem olduğundan, ulusal tasarrufu teşvik edecektir.

Bu sistem, sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı nitelikte, gönüllü katılıma dayalı ek emeklilik sistemidir.

Bu sistemin bir diğer özelliği de, herkesin, 18 yaşını tamamlamak kaydıyla girebilmesidir; girişte, herhangi bir yerde çalışması istenmeyecektir. Bu sisteme katılanlar, yaş sınırını tamamladıktan sonra emekliliğe hak kazanacaklardır; toplu bir şekilde emekli parası verilebileceği gibi, ömür boyu emekli maaşı da alabileceklerdir.

Bu sistemde ayrıca, katılımcı, istediği emekli şirketini değiştirme hakkına da sahiptir. Bir yıl prim ödemek kaydıyla, 7 gün içerisinde başka bir şirkete tüm haklarını devredip, o kurumdan emekli de olabileceklerdir.

Bu kanun tasarısında, katılımcının sürekli iş göremezlik durumunda, prim ve yaş sınırı aranmaksızın, emeklilik hesabındaki birikimlerini, toplu veya ömür boyu maaş şeklinde alması mümkündür.

Katılımcının vefatı durumunda ise, lehdarlarına, toplu veya ömür boyu maaş verilmektedir.

Katılımcının emekliliğe hak kazanmadan sistemden ayrılmasını önlemek için, bu durumda alınacak toplu birikimler vergilendirilmektedir. Emeklilik şirketleri, esas olarak, sadece, emeklilik branşında faaliyet göstermek üzere kurulacaklardır, ancak, katılımcılara, emeklilik sözleşmelerine ek olarak vefat, maluliyet ve benzeri sigorta teminatlarının da sunulabilmesi önemlidir. Bu gerekçeyle, emeklilik şirketlerine, hayat ve ferdî kaza sigortaları alanında da faaliyet gösterebilme imkânı sağlanmaktadır. Ayrıca, bireyin hak ve menfaatlarının korunması temel güvencelerdendir.

Sayın milletvekilleri, sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş. Bu millet, geçmişte, bankerler, banka hortumcuları gibi acı hadiseler yaşamıştır. Bu nedenle, bireysel emeklilik şirketlerinin kuruluş ve ruhsat almalarını belirleyen esaslar üzerinde son derece itinalı davranılmalıdır. Şirketlerin, işlemleri zamanında yapmaları, birikimleri, belirtilen tarihte ödemeleri de hükme bağlanmıştır. Kanun tasarısı, aksi uygulamalarda ise, mağduriyetin giderilmesi için şart koşmaktadır.

Bu sistem, vergisel teşviklere katılımı özendirmektedir.

Bu sistem, mevcut sosyal güvenlik sisteminin alternatifi olmayacaktır. İhtiyarlıkta daha iyi şartlarda yaşamak ve daha avantajlı olmak için, bu tasarının kanunlaşması gerekmektedir. 25 yıl önce emekli olan bir memur, bir yerli araba ve bir ev alabiliyordu. Şu anda ise, emekli olan bir yüksekokul mezunu bir memur, ancak, bir yerli araba alma imkânına kavuşmaktadır. Ekonomiye böyle yeni kaynaklar sağlanıp, bu tablonun tamamen kökten değiştirilmesi gerekmektedir.

Bu tasarının kanunlaşmasıyla birçok durum da beraberinde düzeleceği tahmin edilmektedir. Bireysel refah seviyesinin düzeltilmesi sağlanarak, uzun vadede ülkemize yönelecek yeni yatırımlar için finansman temini sağlanmış olacaktır. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de nimet-külfet dengesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

İşte, bu kanun tasarısıyla, maaş esaslı dağıtım sistemi yerine, prim esaslı fonlu sistem uygulaması devreye girmektedir. Gelişmiş ülkelerde var olan bu çağdaş sistemin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ederek, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

DYP Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu konuşacaklar.

Buyurun Sayın Konukoğlu. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa tasarısı, bireylerin gönüllü katılımına dayalı olarak, emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesiyle, emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanması esasına dayalıdır. Böylece, emekli olan kişilerin ek bir gelirle rahat etmesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi sağlanacaktır.

Kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olmasına rağmen, devletin, bu sistemde, vergi desteği dışında başka bir katkısı yoktur. Devlet, sadece, bu konuda hizmet verecek özel emeklilik şirketlerinin kontrol ve denetimini sağlayacaktır. Sağlanan vergi teşvikleri ne kadar fazla olursa, sistem o kadar cazip hale gelecektir. Bu nedenle, bu sistemde, devletin, denetim dışında fazla müdahalesi olmamalı ve mümkün mertebe esneklik sağlanmalıdır. Bu sistem, ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlayarak istihdamı artıracaktır. Burada biriken büyük fonlar sayesinde sermaye piyasasındaki dalgalanmalar azalacak ve birilerinin yaptığı oyunların da etkisi azalacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu sistem, kişilerin tasarrufuyla oluşmaktadır. Buna, vergi teşviki dışında devlet katkısı yoktur. Bu sistem sayesinde istihdam ve ekonomik kalkınma artacaktır. Katılım ne kadar fazla olursa, ülkeye katkısı o kadar fazla olacaktır. Bu nedenle, katılımcı ve emeklilik şirketleri bürokrasiye boğulmamalıdır. Devlet, sadece, denetimleri sıkı yaparak, bu sistemin, bankalarda vurgun ve hortumlamaya dönmesini önlemek için gereken her türlü tedbiri almak zorundadır

Ancak, ülkemizin son günlerde yaşamış olduğu olayları unutmamak gerekir. Hepimizin bildiği gibi, özel bankaların bir kısmı sahipleri tarafından batırılmış, tasarruf sahiplerinin paraları bir yerlere hortumlanmıştır. Buna seyirci kalınmış, zamanında tedbir alınamamıştır. Kamu bankalarının açıklanmayan görev zararları 50 milyar dolarların üzerine çıkmıştır. Ekonomimizin girdiği krizden çıkması için uygulanan acı IMF reçeteleri de faydalı olmamıştır. Ekonomik krizin giderek arttığı günümüzde, daha bu hafta içerisinde devletin zirvesindeki kriz nedeniyle, borsa, taban yapmıştır. Dün daha da dibe vurmuştur. Bugün, borsa ve bankacılık sistemi neredeyse çözmek üzeredir. Türk Halkı, hükümete olan güvenini kaybetmiştir. Bu güvensizlik ortamında, halkın, bireysel emeklilik ve tasarruf ve yatırım sistemine güvenmesini beklemek, sanırım hayalcilik olur.

Ülkemizde, maalesef, bürokrasi, elindeki yetkiyi bırakmak istemiyor, her şey kendisine bağlı olsun istiyor. Bu sistemin yürümesi ve denetlenmesi Hazineye bağlı; ama, her nedense, çalışma esas ve usulleri, danışma kurulunca belirlenecek. Bu kurulda, Hazine Müsteşarı, Maliye Bakanlığı Müsteşarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından görevlendirilecek ve en az genel müdür seviyesinde temsilci bulunacaktır.

Bireysel emeklilik danışma kurulu en az üç ayda bir toplanacaktır. Bunların toplanması, bu şekilde zor ve lüzumsuzdur. Bu iş, Hazine Müsteşarlığı tarafından yürütülmelidir.

Bireysel emeklilik sistemine katılan kişi bir sözleşme imzalayacak, bu sözleşmede, sisteme girme, ayrılma, emeklilik fonlarının yönlendirilmesi gibi konular yer alacaktır. Buna katılan katılımcı, sözleşmedeki esasa göre, emeklilik şirketi hesabına katkı yapmaktadır. Katılımcı, birikimini, emeklilik şirketi bünyesindeki yatırım fonlarından biri veya birkaçına yönlendirebilecek; bu hesapların durumunu elektronik ortamda izleyebilecek; böylece, dilediği şekilde yatırımını, riskli veya daha az riskli şekilde yönlendirebilecektir; yatırımını, dilediği zaman, başka bir emeklilik şirketine aktarabilecektir. Tabiî, bunun için, bir yıllık ilk sözleşmeden itibaren bir yıl geçme şartı aranmaktadır. Bu da, şirketler arasında rekabeti ve kaliteyi sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının en önemli kısmı emekli olma yaşıdır. Getirilen tasarıyla, katılımcı, en az 10 yıl prim ödemek şartıyla, 56 yaşını tamamladıktan sonra emekli olmaya hak kazanmaktadır. Emekliliğe hak kazanan katılımcı, birikimlerinin tamamını alabilmekte veya şirketle yapacağı anlaşmayla, yıllık gelir sözleşmesi şeklinde kendisine maaş bağlanabilmektedir.

Bu sistemde, diğer sosyal güvenlik sistemlerinde olduğu gibi, devlet katkısı yoktur. Biriken paranın tamamı katılımcıya aittir. Sistemde yaş sınırı getirilmesi, sistemin cazibesini azaltmaktadır. Biz, en az 25 yıl prim ödemek şartıyla, isteyenin daha önce emekli olabilmesinin sağlanmasını savunuyoruz. Böylece, 20-25 yaşındaki bir insan, 25 yıl prim ödeyerek, 45-50 yaşında emekli olabilir. Bu birikim, sistem içinde, 10 yıl yerine en az 25 yıl kalır; kişiler de, 45, 50, 55 yaşlarında ekgelir imkânına kavuşur. Ayrıca, bu yaşlarda işsiz kalan bir insanın iş bulma şansı da pek yoktur; hiç olmazsa, böyle kötü bir durumda, bu sistem sayesinde perişan olmaktan kurtulur.

Bu sistem ne kadar cazip hale getirilirse, sisteme o kadar çok kişi katılır. Ne kadar çok kişi katılırsa, o kadar çok birikim sağlanır. Ne kadar çok birikim sağlanırsa, o kadar da çok istihdam ve ekonomik kalkınma sağlanır.

Biz, en az 25 yıl prim ödeme şartıyla özel emekli olma imkânının getirilmesi için komisyonda çok uğraştık; ama, bürokrasiyi aşamadık. İnanıyorum ki, Yüce Meclis, kendi iradesiyle bunu düzeltecektir; bürokratların değil, akıl ve mantığın, doğru olanın tercih edildiğini gösterecektir.

Eğer cazip imkânlar sağlanmazsa, kişiler, bu sisteme girmek yerine, birikimlerini kendileri değerlendirecek veya hiç girmeyecektir. Belli bir süre prim ödeyenler sıkılacak veya daha, çok uzun süre olması nedeniyle, sistemden ayrılmayı tercih edeceklerdir. Böyle bir durumda, daha önce vergi muafiyeti olan primlerden de yeniden vergi tahsili yapılacaktır.

Emeklilik sözleşmesi yapan katılımcı, ödemesi gereken tutarı ödemezse, ödemesi gereken tarihten itibaren 10 yıl hesabını aramazsa, birikimi 6 ay içerisinde Merkez Bankasına aktarılacaktır. Merkez Bankasına aktarılan bu para, 2 yıl hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmazsa, Hazineye gelir kaydedilecektir. Bu 2 yıl içinde bu paraya faiz alınmayacaktır. Peki, hak sahibi veya mirasçıları 20-22 ay sonra başvurursa, geçen bu süredeki gelir kaybı nasıl telafi edilecektir? Bu haksızlığın önlenmesi için, bu birikime ya geçerli seviyede faiz uygulanmalı ya da bu birikimin emeklilik şirketi hesabında bekletilerek işletilmesi sağlanmalıdır.

Emeklilik şirketinin kuruluşu için, yine bu sistemde, en az 10 trilyon ödenmiş sermaye ve üç yıl içerisinde de 10 trilyon lira daha ödeme gerekmektedir. Bu, doğrudur. Yoksa, bir sürü uyduruk şirket kurulacak ve girişim, hüsrana uğrayacaktır. Yeni kurulacak şirketler için, bu sermaye, yıllar içerisinde, enflasyon oranında artırılmalıdır. Kurulacak şirketin, iki yıl içerisinde en az 100 000 katılımcıya hizmet verecek şekilde gerekli her türlü planlama ve altyapıyı kurması germektedir; bu da doğrudur. Bu, sektöre güçlü şirketlerin girmesine imkân verecek, lüzumsuz ve fazla sayıda şirket olmasını önleyecektir.

Sayın milletvekilleri, bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemiyle getirilen bu oluşuma, ancak, ekonomik durumu ve maaşı yüksek olan kişiler girebilecektir. Ülkemizde 100-150 milyon maaş alan kesim zaten perişandır; bir de böyle bir sisteme ödeme yapması imkânsızdır. Ülkemizde, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 547 milyon civarında olduğu düşünülürse, ancak bu rakamdan fazla gelir ve maaşı olanlar böyle bir sisteme girebilir. Bildiğiniz gibi, TÜBİTAK verilerine göre, hane başına düşen aylık gelir olarak, ülkemizin yüzde 43'ü 150 milyonun altında, yüzde 32'si 150-300 milyon arasında, yüzde 15'i ise 300-500 milyon arasında aylık gelir almaktadır; yani, yüzde 90'ı 500 milyonun altında gelire sahiptir. Bu kanun, ancak, ekonomik olarak üst gelir grubundaki ücretlilere yarar getirecektir. Vergi muafiyetleri getirilirken, asgarî ücrete göre getirilecek muafiyetler de bu sistemi olumsuz etkileyecektir. Vergi muafiyetleri daha yüksek primler için de olmalıdır. Zaten, devlet, bu muafiyetler nedeniyle uğradığı vergi kayıplarını, bu paraların ekonomide kullanılması sayesinde fazlasıyla yeniden alacaktır.

Daha önce, bazı banka ve vakıfların emekli sandıkları vardı. Bunlar devam edecek ve aynı amaçlı yeni vakıflar kurulabilecektir. Bu, olumlu bir yaklaşımdır. Bunlar dışındaki gerçek ve tüzelkişiler, emeklilik faaliyetini çağrıştıracak ifadeleri kullanamayacaktır, bunu çağrıştıracak ilan ve reklam veremeyecektir.

Kurulacak bu emeklilik şirketlerinin sahipleri, yönetim kurulları ve yöneticileri çok iyi incelenmelidir. Geçmişte banka batıranlar, hortumlayanlar, devleti soyanlar bu kuruluşlarda yer almamalıdır. Bu kuruluşların genel müdür, genel müdür yardımcısı ve denetim kurulları üyeleri için aranan şartlar aynı şekilde olmalıdır. Bunlar dikkatle araştırılmalı, şaibeli olanları önlenmeli ve katılımcının zarar görmemesi için her türlü tedbir alınmalıdır.

Şirketlerin el değiştirmesi ve hisse devirleri çok yakından izlenmelidir. Bu şirketlerdeki hisseler rehin edilememeli, kurulun izni olmadan devredilememelidir. Bu şirketlerin yatırımcı adına olan ve Takasbankta muhafaza edilen fonları, kesinlikle, şirket borçları nedeniyle haciz edilememeli veya teminat gösterilememelidir.

Emeklilik şirketi portföy yöneticilerinin çalışmalarını iyi izlemeli, katılımcının yatırımını iyi değerlendirip değerlendirmediğini en iyi şekilde kontrol etmelidir.

Bu yatırım fonlarının, üçer aylık dönemler itibariyle, bağımsız dış denetime tabi tutulması önemli ve gereklidir; ancak, geçmiş tecrübeler, bu denetimin yeterli olmadığını göstermiştir. Geçmişte bekletilen, işleme konulmayan raporlar yüzünden, ülkemizin milyarlarca doları, bankalar marifetiyle, maalesef, uçup gitmiştir. Başka şekilde de devlet büyük zararlara uğratılmıştır. Bu nedenle, bağımsız denetim raporları derhal işleme konulmalı ve gereken yapılmalıdır. Bu raporu savsaklayanlar ve işleme koymayı geciktirerek katılımcının zararına sebep olanlar, kim olursa olsun, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Sayın milletvekilleri, sözünü ettiğimiz bazı olumsuzluklara rağmen, iyi uygulanır ve yeterli vergi teşvikleri sağlanırsa, bireysel emeklilik yasasının yararlı olacağına inanıyoruz. Eğer, halkımıza iyi anlatılır ve kontrolü iyi sağlanırsa, ülke ekonomisi için yararlı olacağını düşünüyoruz.

Yasa tasarısının ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Konukoğlu.

Tasarının tümü üzerinde, Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA MASUM TÜRKER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel, Demokratik Sol Parti Grubu ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla getirilen -biraz evvel söylendiği gibi- ne bir fondur ne de bir bürokratik kurumdur. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, dünyada emeklilik olgusu için geliştirilmiş bir sistemin, üzülerek söylemeliyim ki, Türkiye'de, 77 yıllık cumhuriyet döneminde, plansız gelinmesinden kaynaklanan yeni bir şekildir, bir şirket türünün düzenlenmesidir.

Bireysel emeklilik, dünyada, ülkemizdeki kıdem tazminatı yerine kaim olmak üzere "pension plan" adı altında oluşturulan emeklilik planlamasının finanse edilebilmesi için oluşturulan ve yine "pension fund" adlı emeklilik fonlarının işletilmesiyle gerçekleştirilmektedir.

Türkiye'de, emeklilik olgusu, devlet memurları dışında, gerek kendi nam ve hesabına çalışanlar için gerekse belli bir ücret karşılığı çalışanlar için plansız bir şekilde, zaman akışı içerisinde düzenlenmiştir. Zaman akışı içerisinde diyorum; önceleri Sosyal Sigorta aracılığıyla emeklilik düzenlenmiş, ardından, 1475 sayılı İş Kanunuyla birlikte, bu kez kıdem tazminatıyla birlikte, emeklilik anında bir toplu ödeme yapılması gündeme gelmiştir.

Türkiye'de, kıdem tazminatının devreye girmesiyle birlikte, birçok tartışma yapılmış, işçi ve işveren temsilcileri, bu konuyla ilgili olarak kendi açılarından görüşlerini dile getirmişlerdir ve bu tartışmalar, iki tarafın da anlaşmaz tutumu yüzünden, 12 Eylül öncesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine kadar gelmiş olan kıdem tazminatı fonunun akim kalmasına, kadük kalmasına neden olmuştur. O tarihlerde, çalışanın, biz güvencemiz açısından bu parayı bir fondan değil işverenden almalıyız görüşü ile işverenin de, böyle bir ödeme yapmamalıyım görüşünün yanlışlığını, 1990'lı yıllarda hep birlikte yaşamaya başladık; çünkü, emeklilik döneminde, işverenlerin toplu ödeme yapma imkânları zora girmekte ve önemli bir emek hakkı olan emeklilik bedelleri ödenememiş bulunmaktadır.

Kıdem tazminatı olgusu bir yana dursun, Türkiye'de, yaşlılıkta refahı sağlayabilmek amacıyla, hayat sigortaları yoluyla bu konuda bazı girişimler yapılmıştır; ancak, bu girişimlerin yalnız sigortacılık mevzuatı çerçevesinde olması, sosyal devlet anlayışı içinde, emeklilikte refahı sağlamaya yönelik bir düzenleme olmamıştır. İşte, dünyada, özellikle gelişen ülkelerde kıdem tazminatı ve Sosyal Sigortalar Kurumunun emeklilik kurumu yerine kaim olan ve ciddî gelirler sağlayan böylesine bir olgu, özellikle gelişmekte olan ülkelerde; Şili'de, 1994 yılında İtalya'da emeklilik sorununu çözmek amacıyla ortaya konulmuş olan modelin, bugün, bizim, burada, bir yasayla kararlaştırılması söz konusudur.

İlk kez, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında, bir konu, dejenere edilmeden ve dejenerasyonun gereği olarak değil, önceden düşünülerek planlı bir şekilde yasaya kavuşturulmaktadır. Hepiniz biliyorsunuz; Türkiye'de bankerlik yasası olmadan bankerler türedi, sonradan, bu bankerleri kontrol edebilmek için bankerlik yasası çıkarıldı. Türkiye'de, buna benzer, para akımıyla ilgili, kooperatiflerle ilgili bir düzenleme yapmaksızın,  konut kooperatifçiliği aldı başını yürüdü, sonradan bu konuda düzenleme yapılmak istendi; ama, bu düzenlemelerle bir sonuca ulaşılmadı. Refah düzeyini tasarruflarla birlikte oluşturma talebi ve istidadı yoğun bir toplumuz; bunu, hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan "Titan" olayı bunlardan bir tanesidir. Hatta, buna benzer, daha Titan'la ilgili kişilerin yargılanmaları tamamlanmadan, benzer zincirlemelerle para toplama olguları oluşmaktadır.

İşte, bu yasa tasarısıyla birlikte, böylesine macera olarak oluşabilecek ve toplumun aldatılmasına imkân verecek bir durumu önlemek amacıyla bir yasal düzenleme yapılmıştır. Yapılan yasal düzenlemeyle ilgili olarak, biraz evvel, Sayın Konukoğlu'nun ortaya koyduğu bütün koşullar ve getirdiği hükümler doğrudur; hepsi yasa tasarısının içinde yer almıştır; hatta, kendilerinin, bu şirketi kuracak olan kişilerin banka hortumcusu olmaması dileği, olmamak üzere de bu kanun tasarısında düzenlenmiş bulunmaktadır.

Şimdi, burada, bu yasa tasarısıyla ilgili olarak yapılacak düzenleme yaşlılıkta refah amacına yönelik olduğuna göre, bu yaşlılıktaki refahın, bir kişi tarafından yatırım yapılıp, belirli emeklilik koşullarına rağmen, bu kuruma, bu müesseseye gelebilmesi için, muhakkak, vergi muafiyetinin tanınması gerekmektedir. Vergi muafiyetiyle ilgili olarak, doktrinde ve özellikle, şu anda, Türkiye Cumhuriyeti maliye teşkilatında önemli tartışmalar yapılmaktadır ve bu konunun düşük tutulma eğilimi yüksektir; ama, biraz evvel Sayın Konukoğlu'nun dile getirdiği gibi, aslında, buradaki muafiyetlerin, ekonomide sağlanacak fonlarla ve ekonomik faaliyet dolayısıyla, başka bir yöntemle; yani, ekonominin işleyişi yöntemiyle, belki de artan bir değerle geri gelmesi mümkündür.

Bu emeklilik işleminin oluşturulmasında, yalnız, sigorta emeklilik paylarının yatırılacağı şirketlerin kuruluşu önem arz etmemektedir. Bu kuruluşların topladıkları bu fonları, bu paraları değerlendirebilecekleri fonların da oluşumu büyük bir önem  arz etmektedir. İşte, bireysel emeklilikte, emeklilik fonuna muhatap olan kurum ile bu kurumun bünyesinde oluşturulacak fonları yönetecek şirketler ayırımı getirilmiştir. Eğer, bireysel emeklilikle ilgili bir şirket faaliyete geçmek isterse, topladığı fonları kendisinin işletmesi, kendi lehinde kullanması mümkün değildir. Bunu nasıl yapacak; ayrıca, portföy yönetimi şirketleri aracılığıyla devreye sokacaktır. Portföy yönetimi şirketleri ise, öteden beri faaliyette bulunan ve Sermaye Piyasası Kurulunun denetimi altında ve Sermaye Piyasası Kanununa göre faaliyette bulunan kurumlardır. Böylece, bireyin, tek başına fonlarının yönetiminde kendisine muhatap bir şirket faaliyette bulunurken, diğer taraftan da, bunların yönetiminden sorumlu olan şirket ayrı bir şirket olduğu için, çapraz denetim yoluyla bu fonların işletilmesi ve daha verimli olması sağlanabilecektir.

Bu fonların yönetilmesinde tehlike sunan bazı olgular vardır; yasa tasarında bunlara belli bir ölçüde yer verilmiştir. Bu olgulardan bir tanesi, burada toplanacak fonların, fonu toplayan bireysel emeklilik şirketi ile portföy yönetiminden sorumlu olan şirketin, yurt dışındaki yatırım araçlarına yönlendirilmesidir. Bu konuda, yasa tasarısında yer aldığı gibi, bir azamî sınır oluşturulmadığı takdirde, uzun vadede, başka bir ülkede, başlangıçta kârlı gibi gözüken yatırımların, sonradan, çeşitli nedenlerle, olumsuz sonuçlarla karşımıza çıkması söz konusu olabilecektir.

Diğer önemli bir olgu, bu fonların bir bölümünün de sabit getirisi olan ve kamu kâğıdı olarak bilinen kâğıtlarda, muhakkak bulundurulması ve işletilmesi mecburiyetidir. Eğer, bunlara dikkat edilmediyse, bu takdirde, bu fonun tehlikeye düşmesi söz konusudur. İşte, kanun tasarısının çeşitli maddelerinde yer alan hükümlere göre, hem bu fonun denetiminden sorumlu olan Hazine Müsteşarlığı hem de şirketlerin kendileri, böylesine bir olguya izin vermeyecek sorumluluklarla yükümlüdürler.

Değerli milletvekilleri, bu fonun oluşumunda iki önemli sonuç söz konusudur: Birisi, kısmen ya da tamamen defaten ödenmesi koşulu, diğeri ise, yıllık sözleşme gereği, emeklilik maaşı şeklinde belli bir aylıkla maaşa bağlanması olgusudur. Sanıyorum ki, bu fonun ve bu şirketlerin oluşumunda, Hazine Müsteşarlığının hazırlayacağı yönetmeliklerde üzerinde dikkatle durulması gereken ve bu konuda katılımda bulunacak, emeklilik için başvuracak kişilerin aldatılmasını ya da yanlış yönlendirilmesini engelleyecek ciddi önlemlerin alınması gerekecektir.

Değerli milletvekilleri, yasa tasarısında yer alan bir maddeyi, gelecekte hiçbir şekilde önergelerle değiştirilmemesi için huzurlarınıza getirmek istiyorum.

Yasa tasarısı, şu anda mevcut olan vakıfların, kendi fonlarını da koruyarak çalışmalarına izin vermiş olan bir düzenlemeye yer vermiştir ve biraz önce bunun ayrıntılarını, Sayın Konukoğlu, yasa tasarısındaki şekliyle dile getirmiştir. Bu, çok önemli bir olgudur. Burada yapılacak bir değişiklik, başta Türkiye İş Bankası olmak üzere, şu anda yatırımlarını, kendi kendini yönetmek esasına göre idare edilen kurumların, birdenbire sermayelerinin belirli bir şekilde bu kurumlara kaymasına ve sahipliğin tartışılır hale gelmesine neden olacaktır. Bu nedenle, komisyonlardan geldiği şekilde bu maddelerin muhafaza edilmesi ve bu konuda duyarlı davranılması gerektiğini, siz değerli milletvekillerinin dikkatlerine sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bireysel emeklilik, kuşkusuz, isteğe bağlı bir sigorta şeklidir; ama, kabul etmeliyiz ki, Türkiye'de, özellikle mevcut olan sosyal güvenlik sisteminde -farklılıklar nedeniyle- memurların emeklilik koşullarının, işçilerin ve özellikle esnafların emeklilik koşullarının farklı olduğunu dikkate aldığımız zaman, bu farklılığın ortadan kaldırılması konusunda bu yasanın önemli bir boşluğu dolduracağını ve böylesine bir oluşumda yer almak isteyenlerin, belirli bir sermaye yapısıyla girmek zorunda olacakları için, en azından, ilk kez, bir konuda halkın aldatılmasını engelleyecek bir düzenleme, bir olguya çözüm bulmak için değil, bir olgunun temellerini oluşturmak üzere oluştuğunu arz ediyor, Demokratik Sol Parti Grubu ve şahsım adına Yüce Heyete saygılarımı sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Anavatan Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nesrin Nas; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA NESRİN NAS (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı üzerinde Grubumun görüşlerini belirtmek üzere yüksek huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün görüştüğümüz tasarı son derece önemli; ancak, ne yazık ki, çok geç kalmış bir tasarı. Bunu şunun için söylüyorum: Son yaşadığımız ve halen etkisini tüm derinliğiyle hissettiğimiz güven bunalımının tetiklediği krizin ekonomik etkileri, şayet, bu fonlar sistemde var olsaydı aynı şekilde olmazdı; çünkü, güven krizinin doruğa çıktığı günün ertesinde, Hazinenin, çok büyük bir içborlanmaya çıkacak olması, krizin etkilerini ağırlaştırmıştır.

Faizlerin nerede oluşacağı beklentisi, programın yürütülmesinde kararlılığın sorgulanması ve dolayısıyla, vadeler konusundaki güvensizlik, krizin büyümesinde çığ etkisi yaratmıştır. İşte bu noktada, bu ve benzeri kurumsal fonların eksikliği ortaya çıkmıştır.

Uzun vadeli kurumsal fonların yokluğu nedeniyle borçlanmanın vadesini uzatamadığımızdan ve toplam içborçlarımızın içinde kısa vadeli borçların oranı yükseldiğinden, hep yüksek faizlere, bunun sonucu olarak artan likitide talebine, artan likitide talebinin beslediği yeniden yükselen faiz sonucuna ve devalüasyon beklentilerinin kilitlediği piyasalara, maalesef, mahkûm olduk. Daha da önemlisi, piyasalarda oluşan bu kısa vadeye endeksli tutum, tüm ekonomi politikalarına da hâkim oldu. Hepimiz, çok kısa vadeye odaklanan ve uzun vadeyi gündemdışına iten politikalar nedeniyle geleceği şekillendirme öngörümüzü de büyük ölçüde yitirdik ve kısa vadede en uygun gibi görünen çözümlerin uzun vadedeki maliyetlerini, ne yazık ki, gözden kaçırdık ve kısa vadeyi hedef alan kararlarımızın, yapacağımız her hatanın bedeli olarak karşımıza çok yüksek faizler şeklinde döneceğini de ihmal ettik.

Sayın milletvekilleri, bu nedenle bu tasarı çok önemlidir. Emeklilik fonları, genel olarak finansal olmayan kurumların sponsorluk yaptığı, fon toplayarak yatırıma dönüştüren ve katılımcılarına emekli olduklarında geri ödemede bulunan finansal aracılar olarak tanımlanmaktadır ve sosyal güvenlik parçasının, bu anlamda, ayrılmaz bir parçasıdır.

Şimdi, günümüzde birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin gündemini sosyal güvenlik reformu oluşturmaktadır. Biz de geçtiğimiz yıl bunun ilk adımını attık. Ancak, reform gerekçeleri ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.

Sanayileşmiş ülkelerde nüfusun yaşlanmasıyla birlikte sosyal güvenlik sistemlerinin aktif-pasif dengesinin bozulmaya başlaması, reformun en önemli gerekçelerinden birini oluştururken, bizim gibi ülkelerde, öncelikle bireylere daha nitelikli ve daha yüksek sosyal güvenlik hizmetinin verilmesi ve aynı zamanda, biraz önce vurguladığım gibi, kurumsal fonların oluşturulması, öncelikli amaç olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu fonun işlevi, öncelikle, bireyleri, ekonomik olarak üretken oldukları dönemde tasarrufa yönlendirmek suretiyle, diğer dönemlerde, yaşam düzeylerinde görülebilecek risklere karşı korumaktır; ikinci olarak, bireylerin gelirlerinin yeniden dağılımıyla, hayat boyu geliri yüksek olan bireylerden geliri daha düşük olan bireylere gelir transferi yapmaktır; üçüncü olarak, ortalama hayat beklentilerinin üzerinde yaşayan insanların oluşturdukları tasarruflarının ömürlerinin sonuna kadar yeterli olmamasına karşı, emeklilik kurumlarının sigorta görevini yerine getirmesini sağlamaktır. Bu nedenle, bu fonun işlevleri de amacı da, özellikle bizim gibi ülkeler açısından son derece önemlidir. Şimdi, bu fonlarla, sistemin yarattığı fonlarla, malî piyasalar önemli ölçüde canlanacaktır. Birkaç yılda 15 milyar dolar, 10 yılda ise 25 milyar dolarlık fon yaratmak işten değildir; yeter ki, sistem ona göre özendirilsin. Bu husus, bizim için oldukça önemli; çünkü, Türkiye'de malî piyasaların derinleşmemesi nedeniyle, bireysel tasarruflar ekonomiye dönmemekte ve bizim gibi güven bunalımının sık sık yaşandığı piyasalarda tasarruflar çok kısa vadeye odaklanmaktadır. Bakınız, bir araştırmaya göre, Türkiye'de yatırım yapan 15 milyon ailenin 5 milyonu gayrimenkule, 3 milyonu altına, 2 milyonu da dövize yatırım yapmaktadır; malî kesime yönelen tasarrufların ise, neredeyse, üçte 2'si, 1 ilâ 3 ay gibi çok kısa vadeli yatırımı seçmektedir. Bu yatırım tercihlerinin makroekonomik dengeler üzerindeki etkilerini tahmin etmek hiç güç değildir.

Bu tasarı, bu nedenlerle, kamu sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı nitelikteki bireylerin emekliliğe yönelik gönüllü tasarruflarını düzenleyen bireysel emeklilik esaslarına dayalı fonlu bir sistemin oluşturulmasını öngörmektedir.

Özel emeklilik sistemi, gönüllü olacağı için, öncelikle, yüksek gelir grubunda olup da, emekli olduğunda daha fazla gelir akımına sahip olmak isteyenleri hedef alacaktır. Böyle bir grup ve böyle bir talep piyasada şu anda halen var. Talep olduğuna göre, kendiliğinden gelişecek olan bir sektöre şimdiden biçim vermeye çalışmak ve bu alanda zaten var olan talebi -keşmekeşi, daha doğrusu- kontrol altına almakta daha fazla gecikilmemesi doğru bir adımdır. Ancak, bu noktada, özellikle, bireysel emeklilik fonlarına getirilecek vergi düzenlemesinin, sistemin bütününün dikkate alınarak, tartışılmasında yarar bulunuyor. Çünkü, kısa vadeye odaklanan ekonomi, bize, en kısa zamanda ciddî kurumsal fonlar oluşturulması gerektiğini söylüyor. Bu nedenle, sisteme girişin ve birikimin ilk aşamalarının özendirilmesi çok önemlidir. Bilhassa, katılımın gönüllü olduğu bir sistemde hem hukukî düzenleme hem de vergi teşviki ayrı bir öneme sahiptir. Bu sistemi teşvik etmezsek, ne beklenen talebi görür ne de öngörüldüğü gibi fon biriktirilir ve ekonomiye, iddia ettiğimiz ya da öngördüğümüz istikrarlı ve uygun vadeli kaynak yaratılamaz.

Şimdi, sanayileşmiş ülkelere baktığımızda, bu ülkelerde tasarrufların önemli bir kısmının emekliliğe yönelik fonların oluşturduğu görülüyor. Özel emeklilik fonlarının Türkiye'de piyasaların derinleşmesine ne kadar etki yapacağını açıklamaya çalıştım. Türkiye'de bu tip fonlar, gayri safî millî hâsılanın ancak yüzde 0,5'i ile 1'i arasında. Türkiye'nin OECD genelindeki yüzde 38'lik oranı yakalayabilmesi için, bu nedenle, vergi teşviki, çok özel bir önem arz ediyor.

Şimdi, Hollanda'ya bakıyoruz, emeklilik fonlarının gayri safî millî hâsıla içindeki payı yüzde 87; İngiltere'ye bakıyoruz, yüzde 74; Amerika'ya bakıyoruz, yüzde 58; Japonya'ya bakıyoruz, yüzde 41. Bu nedenle, sisteme ilk girişin özendirilmesi gerçekten özel bir önemlilik arz ediyor.

Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Özel emeklilik fonlarının vergilendirilmesinde, dünyada uygulanan standart emeklilik katkı paylarını vergiden muaf tutmak ve katılımcılara yapılan ödemeleri ise, vergiye tabi tutmak şekli esas alınmaktadır. Bizde de zaten yapılması beklenen, arzulanan şey bundan farklı bir şey değildir. Bu, bir vergiden vazgeçme değil, bir vergi ertelemesidir. Özel emeklilik sisteminin gelişebilmesi için bu açıdan, devletin ve özellikle, maliye otoritelerinin, bu hususa makro açıdan bakması gerekiyor.

Şimdi, bu konudaki hukukî düzenlemeler gerçekten son derece önemli; çünkü, çok ciddî ve geleceğe yönelik bir düzenlemeyi yapıyoruz; bireylerin, insanların geleceğe yönelik birikimlerini burada düzenlemeye çalışıyoruz. Bu tasarıda, güvenli ortamda nitelikli hizmetin sürekli alınabilmesi, hizmet sunan şirketin yükümlülüklerini karşılayabilir nitelikte olması baz alınmıştır. Bu nedenle, toplanan primlerin, kurulan, işletilen fonların köklü, sağlam kuruluşların elinde değerlendirilmesi şarttır. O nedenle, bu kanun taslağı, emeklilik konusunda uzmanlaşmış, güçlü malî bünyeye ve yüksek sermayeye sahip emeklilik şirketlerinin hizmet sunması esası üzerine şekillendirilmiştir.

Sayın milletvekilleri, son olarak, bir hususu daha gündeme getirmek istiyorum. Bu fonların yönetiminde benimsenmesi gereken ilke, basiretli yönetim ilkesidir. Bu, son derece önemlidir. Özellikle, bizim gibi dalgalanmaların çok yüksek olduğu ekonomik göstergelerde, hiçbir bozulma ya da kötüye gitme olmadığı halde, sadece güven krizinin tetiklediği ekonomik krizin yaşandığı ülkelerde, bu husus, ayrı bir önem arz etmektedir. Eğer, biz, fonların belirli bölümlerini, belirli yatırım araçlarının kullanılmasına tahsis etmiş olsaydık, örneğin, belli bir oranda, yüksek oranda devlet iç borçlanma senedi tutulmasını teşvik etmiş olsaydık, son yaşanan krizlerde, bu fonlar, önemli ölçüde batmış duruma, batak duruma gelmiş olacaktı. Bunun için, bu düzenlemelerde, basiretli yönetim ilkesi baz alınmalı, esas alınmalıdır. Yatırım araçlarının kendi içinde, piyasadaki getirilere göre hızlı değişimi esastır. Aksi halde, emeklilik fonlarının batması, bankaların batmasından çok daha vahim, çok daha ağır sonuçlar doğurur.

Bakın, Amerika'da bankalar battığı zaman, sistem, bankaları, yatırım bankalarını özellikle, kurtarmaya kalkmaz; ama, özel emeklilik fonları sallanmaya başladığında -1997 krizinden sonra bu yaşandı- sistem hemen özel emeklilik fonunu kurtarma yolunda adım attı; çünkü, doğuracağı sonuçlar, gerçekten, son derece vahimdir.

Bu hususları yüce dikkatlerinize arz eder; saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Nas.

Hükümet adına, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan; buyurun efendim.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin bir parçası olarak hazırlanan bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, emekliliğe yönelik tasarruf ve yatırım düzeni olup, kamu sosyal güvenlik düzeninin tamamlayıcısı bir özellik taşımaktadır. Kamu sosyal güvenlik sistemine ek olarak, bireylere, isterlerse, yani, gönüllü katılımlarına bağlı olarak ikinci bir emeklilik geliri elde edebilmelerinin yasal altyapısı oluşturulmaktadır. Böylece, bireyler, kendi tasarrufları ve bunların getirileriyle orantılı olarak, emekliliklerinde ek gelire sahip olabileceklerdir. Tasarının temel amacı, vatandaşların emeklilikte refah düzeylerinin artırılmasıdır.

Yasa tasarısıyla, bireyler, emekliliğe yönelik tasarrufta bulunurlarken, bu tasarruflarının kendi nam ve hesaplarına yatırıma yönlendirilmesiyle, aynı zamanda, ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlayarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunması da mümkün olabilecektir. Başka bir deyişle, bireyler, kendi emekliliklerine yönelik gönüllü katkılarıyla, yarınlarına güven içinde bakabileceklerdir. Buna ek olarak, oluşturulacak fonlar, toplumun bugününü ilgilendiren istihdama ve ekonomik büyümeye de katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bireysel emeklilik sistemi aracılığıyla oluşturulacak fonların, ulusal tasarruf eğilimini artırması, kamunun uzun vadeli borçlanma olanağını olumlu etkilemesi ve sermaye piyasalarının derinlik kazanmasına katkıda bulunması da beklenmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bireysel emeklilik sistemine ilişkin bazı temel konuların belirtilmesinde yarar vardır: Bireysel emeklilik sistemi, bireylerin gönüllü katılımına dayanmaktadır; dolayısıyla,emekliliğine yönelik tasarrufta bulunmak isteyen, medenî hakları kullanma ehliyetini haiz her birey bu sisteme katılabilecektir. Bu sistemde, bireylerin katkıları kendi ad ve hesabında izlenecektir; dolayısıyla, bireylerin emekliliklerinde ne kadar gelir elde edecekleri bütünüyle kendi katkılarına ve bunların gelirlerine bağlı olarak değişecektir. Böylece, bireylere emekliliklerindeki refah düzeyleriyle ilgili sorumluluk almalarına da olanak sağlanmış olmaktadır.

Bireysel emeklilik sisteminde, nimet-külfet dengesini tam olarak sağlayan, bireysel hesaplara dayalı fonlu sistem düzeni getirilmiştir. Bu fonlu sistem, Sayın Turhan Alçelik'in belirttiği, dün kaldırdığımız anlamda fonlar söz konusu değil; sadece, adı benziyor. Adından öteye, dün kaldırdığımız fonlarla bugünkü fonların uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Bu fon, şirketlerin oluşturduğu fondur. Diğeri, bütçe dışında veya bütçe içinde oluşturulan bütçe havuzlarıdır; o başka bir şeydir; yani, karşılaştırılabilir  kavramlar değildir.

Her sistemin her koşulda kendini sürdürecek bir dinamiğe sahip olması gerekiyor ve bu sistem için de bu düzen duyarlılıkla kurulmuştur.

Sistemin bir diğer önemli unsuru, kamunun gözetim ve denetim sorumluluğudur. Kamu, bu sistemde katılımcıların hak ve çıkarlarını korumak amacıyla, yasal altyapıyı oluşturarak, yaratılacak rekabet ortamıyla, hizmet kalitesinin artmasını sağlamakta ve sistemin güvenlik unsurlarını oluşturmaktadır.

Bu sistemle, bireylere kendi hesapları ve fonları üzerinde daha fazla seçme hakkı tanınmıştır. Bireysel emeklilik sisteminde, katılımcılar, şirketlerin hizmet kalitesini beğenmezlerse, herhangi bir hak kaybı olmadan başka bir şirkete geçebileceklerdir.

Ayrıca, katılımcılar, katkılarını kendi risk tercihlerine göre aynı şirketin farklı emekli fonları arasında da paylaştırılabilecek, yani, yatırım konusunda böylece söz sahibi olabileceklerdir.

Bireysel emeklilik sisteminde saydamlık önplandadır. Bu sistemde katılımcılar, kendi hesaplarıyla ilgili her türlü bilgiye kolayca ulaşabilmektedir. Ayrıca, belli aralıklarla emeklilik şirketi tarafından da yazılı olarak bilgilendirileceklerdir. Bu özelliğin, sistem üzerinde ek bir denetim olanağı sağlayacağı düşünülmektedir.

Getirilen sistemin diğer bir önemli özelliği de uzmanlaşmadır. Bireysel emeklilik faaliyetleri, bu konuda uzmanlaşan emeklilik şirketleri tarafından gerçekleştirilecektir. Ayrıca, katılımcıların katkılarının yatırıma yönlendirildiği emeklilik yatırım fonları ise, emeklilik şirketinin belirleyeceği genel esaslar dahilinde bu konuda uzmanlaşan portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilecektir. Uzmanlaşmanın, hizmet kalitesini artıracağı ve ortalama getirileri yükselteceği beklenmektedir. Gönüllü katılıma dayalı, uzun vadeli bu tür tasarruf ve yatırım sistemlerinde katılımcılara fon varlıklarının korunmasında sağlanacak güvence çok önemlidir. Emeklilik yatırım fonlarındaki varlıkların tamamı, emeklilik şirketi ve portföy yönetim şirketlerinden ayrı olarak, takas bank gibi, merkezî saklama kuruluşlarında saklanacaktır. Bu fonlar, halen, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından her gün elektronik ortamda izlenmekte ve denetlenmektedir. Böylece, şirketlerin malî durumlarındaki gelişmelerden, emeklilik yatırım fonları ve katılımcılar hiçbir şekilde olumsuz etkilenmemektedir.

Sayın İbrahim Konukoğlu, konuşmasında, 56 yaşı yüksek bulduğunu, bunun, sistemin çekiciliğini azalttığını belirtti. Bunun dünyadaki pek çok örneğine baktığımız zaman, kamu emeklilik sistemindeki yaş sınırına ya paralel ya da çok yakın olduğunu görüyoruz ve Avrupa ülkeleri içinde, karşılaştırılabilir Avrupa ülkeleri arasında -bunun içinde Avrupa Birliğine tam üye olan devletler de var, aday devletler de var- her durumda 60 yaşın altında hiçbir sınır yok; Avusturya'da 60, Danimarka'da 67, İrlanda'da 66, İsveç'te 61; ama, 60 yaşın altında hiçbir örnek yok. Bu bakımdan, 56 yaş sınırının, bizim kamu emeklilik sistemindeki yaş sınırını gözönüne aldığımızda, düşük olduğu bile söylenebilir; ama, hiçbir şekilde bunun yüksek olduğunu iddia etmek gerçekçi görünmüyor.

İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - 60 yapalım eğer gerekli olursa!..

ORMAN BAKANI İ.NAMİ ÇAĞAN (Devamla) - Ayrıca, Sayın Konukoğlu, "hak sahipleri tarafından aranmayan birikimlere faiz uygulanacak mı" diyor. Sayın Konukoğlu bu sorusunda haklı; çünkü, yasal düzenleme içinde yok ama, çıkarılacak yönetmelikte, Merkez Bankasında kaldığı sürece faiz uygulaması da öngörülecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bireysel emeklilik sisteminin, sosyal ve ekonomik etkilerinin, ülkemizin ekonomik gelişmesi açısından büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu açıdan, sistemin başarılı bir şekilde oluşturulması ve şirketlerin faaliyetlerinin güven içinde yürütülmesinin sağlanması konusunda hükümetimizin kararlılığını bir kez daha belirtmek istiyorum; saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Efendim, tasarının tümü üzerinde, şahsı adına Bolu Milletvekili Sayın Mustafa Karslıoğlu; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KARSLIOĞLU (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce hepinizi en içten saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa tasarısı üzerinde daha önce grupları adına konuşma yapan değerli milletvekillerimiz, çok güzel açıklamalarda bulundular; birkaç konuya da ben değinmek istiyorum.

Ayrıca, Sayın Bakanımız da, yasanın ne getireceği ne götüreceği konusunda bize açıklamalarda bulundu; kendilerine de şükranlarımı arz ediyorum.

Önümüzdeki 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı, çok büyük bir özveri ve emek ürünü olarak, Genel Kurula, huzurlarınıza getirilmiş bulunmaktadır. İlgili bakanlarımız, bizzat komisyonumuza gelmişlerdir. İlgili kurum ve kuruluşlardan değerli bürokratlarımız komisyonumuza gelmiş ve bize, bu konuda geniş açıklamalarda bulunmuşlardır. Ayrıca, bu tasarı, gerek Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunda uzun uzun görüşülmüş; her iki komisyonda birer alt komisyon oluşturulmuş; ne-ticede, alt komisyon çalışmaları birleştirilmiş ve 580 sıra sayılı yasa tasarısı olarak huzurlarınıza getirilmiş bulunmaktadır. Ben, burada, değerli bakanlarımıza ve emeği geçen, bize açıklamada bulanan değerli bürokratlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Şimdi, günümüzde, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin gündemini sosyal güvenlik reformu oluşturmaktadır. Bununla birlikte, reform gerekçeleri ülkeden ülkeye önemli farklılıklar göstermektedir. Sanayileşmiş, gelişmiş ülkelerde, nüfusun yaşlanmasıyla sosyal güvenlik sisteminin aktif- pasif dengesi bozulmuştur. Biz de, daha önce ortaya koyduğumuz genç emeklilikle, 1991'de, bu aktif-pasif dengesini bozduk ve ondan sonra, tabiî ki, sosyal güvenlik kuruluşlarımızda sıkıntılar başladı. Gelişmekte olan, yani bizim ülke durumunda olan ülkelerdeyse, reformla, bireylere daha nitelikli ve daha yüksek sosyal güvenlik hizmetinin verilmesinin amaçlandığı görülmektedir. Diğer taraftan, bu sisteme ek olarak da tamamlayıcı nitelikteki programların geliştirilmesi düşünülmektedir. Yani, bireysel emeklilik, ülkemizde, emeklilerimize, benden önceki konuşmacıların da belirttiği gibi, ikinci bir emeklilik  sistemi getirmektedir.

Bireysel emekliliğin özelliği nedir; bir de ona bakacak olursak: Bu kanunun amacı, kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak, bireylerin tasarruflarının yatırımlara yönlendirilmesi, emeklilik döneminde ek bir gelir sağlayarak refah düzeyinin artırılması, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak istihdamın artırılması, ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmasıdır; yani, en önemlisi, bu bir tasarruftur. Tabiî, daha önce de belirtildiği gibi, bu tasarruflar değerlendirilecek   ve uzun vadede ülkemizin kalkınmasında bir ek kaynak oluşturacaktır.

Ben, daha önceki konuşmacıların, bazı arkadaşların kuşkularına karşı şunu belirtmek istiyorum: Bu sistem, bir defa, gönüllü bir kuruluştur. Diğer konuşmacılar tarafından da daha önce belirtildiği gibi, ciddî bir portföy sistemiyle denetlenecek ve düzenlenecektir; yani, bu bir gönüllü katkıdır.

Belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulmuş, ayrıca, bireysel emekliliği düzenleme, denetleme kurulu vardır. Bu da, yasada gayet açık bir şekilde izah edilmiştir. Bu yasada, emeklilik şirketlerinin kuruluş, çalışma, yönetim ve denetimi, sisteme katılma, ayrılma ve emeklilik koşullarına, emeklilik yatırım fonlarının kuruluşuna, katkıların bu fonda toplanmasına ve değerlendirilmesine, aracılık hizmetlerine, kamuya açıklanacak bilgilerin kapsamına, bireysel emeklilikle ilgili diğer hususlara ilişkin esas ve usuller düzenlenmektedir. Bu yasada hüküm bulunmayan hallerde sermaye piyasası ve sigortacılık mevzuatının ilgili hükümleri ve genel hükümler uygulanır. Yani, kısaca, bu yatırımlar, ciddî bir denetleme ve düzenleme altına alınmıştır.

Kısaca, bazı ülkelerdeki... Şöyle, konu başlıklarıyla belirtmek istersek:

Bireylerin yaşlılıklarında kullanmaları amacıyla güvenli bir tasarruf yapmalarına olanak sağlamak ve bu tasarrufları yönlendirmek, düzenlemek ve teşvik etmek.

Bu tasarrufların güvenli bir şekilde, ömür boyu emeklilik maaşı veya toplu para şeklinde geri ödenmesine ilişkin düzenleme ve denetleme sağlanması.

Yaşlılığa yönelik bireysel tasarruflar için avantajlı bir seçenek oluşturulmaktadır.

Daha önce de söylediğimiz gibi, gönüllü katılıma dayanmaktadır.

Katılım, vergi teşvikleriyle özendirilmektedir.

Bireysel katkılara dayanan fonlu bir sistemdir.

Mevcut sosyal güvenlik sistemine alternatif değildir; bu nedenle özelleştirme değildir. Yani mevcut sosyal güvenlik sistemimizi daha sağlamlaştıran bir sistemdir.

Medenî haklarını kullanma ehliyetini haiz herkesin katılımına açıktır.

Gelir Vergisi ödeyenlere ve kayıtlı çalışanlara ek vergi avantajı sağlamaktadır.

Emeklilik şirketleri, emeklilik konusunda uzmanlaşacak, isteğe bağlı olarak hayat ve ferdî kaza branşlarında çalışabilecek, ödenmiş sermayesi en az 10 trilyon Türk Lirası olacak; hisselerin yüzde 51'i malî sektör kuruluşlarına ait olmalı, iki yıl içinde en az 100 000 kişiye hizmet verecek teknik altyapıya sahip olmalı.

Mevcut bankalarla primlerin toplanması ve pazarlamada işbirliği; sürdürülebilir yüksek hizmet kalitesi; katılımcıya yansıtılacak düşük idarî maliyetleri içerecektir.

Emeklilik yaşı ve sigorta teminatları: Daha önce de belirtildiği gibi, normal emekli yaşı 56'dır; şu andaki mevcut sosyal güvenlik reform yasasıyla da emeklilik yaşını 60 yaş olarak kabul ettik ve dünyanın her yerinde de bu, normal emeklilik yaşıyla paralel gitmektedir ve ayrıca da yine kişilere bir şans vermektedir. Kişi eğer 10 yıl prim ödediyse ve 56 yaşını doldurduysa bireysel emeklilikten yararlanma şansına sahip hale getirilmiştir. Daha önce böyle bir sisteme girmeyen kişilere de böyle bir olanak sağlanmıştır. İsteğe bağlı ve vefat ve maluliyet teminatı, emeklilikte toplu para ve ömür boyu aylık bağlanmaktadır.

Ayrıca, bu fon yönetimine bağlanmıştır ve bir de dünyadaki durum nedir, onu size kısaca izah etmek istiyorum.

Bugün İtalya'da 36 milyar dolarlık bir yatırım vardır, yani toplanmış para vardır; bunun, toplam fon gelirinin gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 3'tür. Almanya'da 136 milyar dolardır; bunun gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 5,8'dir. Fakat Hollanda'da 345 milyar dolardır; bunun gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 87'dir. İngiltere'de 861 milyar dolar fonda toplanmıştır; bunun gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 74'tür. Japonya'da 1,9 trilyon dolar toplanmıştır; bunun da gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 41'dir. Amerika Birleşik Devletlerinde 4,3 trilyon dolardır; bunun da gayri safî yurtiçi hâsıla oranı yüzde 58'dir. Yani, gelişmiş ülkelerde... Artık, günümüzde sosyal güvenliğin çok öne çıktığı 21 inci Asır daha da kaliteli sosyal güvenliğin verileceği bir asır olacaktır ve bu yönde, bütün ülkeler, kendi konumlarına göre sosyal güvenlik kuruluşlarını güçlendirmektedir.

Biz de, bu düşünceyle, baştan da belirttiğim gibi, yoğun bir emek ve özveri ürünü olan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Yasa Tasarısını huzurlarınıza, Genel Kurula getirmiş bulunmaktayız.

Öyle umuyorum ki, sizin değerli katkılarınızla bu yasa tasarısı yasalaşacaktır bugün ve bu yasa tasarısının, ulusumuza, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi bir daha saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karslıoğlu.

Şahsı adına ikinci söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 580 sıra sayılı bireysel emeklilik tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, sosyal güvenlik özel ihtisas komisyonu raporunda da belirtildiği üzere "tamamlayıcı sosyal güvenlik programları, çağdaş, sosyal güvenlik sistemlerinde zorunluluk esasına dayalı kamu sosyal güvenlik programlarına ek programlardır. Bu programlar, normal emeklilik yaşına göre daha önce emeklilik hakkı tanımakta, böylece kişileri ileri yaşta iş bulmama riskine karşı korurken, kamu sigortasından emekli olacağı yaşa kadar da yaşama standardını sağlamakta, diğer yandan, burada oluşan fonlar, sermaye piyasalarını güçlendirebilecek kapasiteye ulaşmaktadır" denilmektedir.

Nitekim, 1999 yılında SSK Kanununda yapılan değişiklikle, emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşına çıkarılırken, bu tasarıyla, katılımcı sisteme giriş tarihinden itibaren en az 10 yıl sistemde bulunmak koşuluyla, 56 yaşı tamamladıktan sonra emekli olmaya hak kazanılmakta ve normal emeklilik yaşına göre erkeklerde  4 yıl, kadınlarda 2 yıl erken emekli olma avantajı tanınmıştır.

Her ne kadar, tasarının genel gerekçesinde "bireysel emeklilik sistemiyle amaçlanan, kamu sosyal güvenlik sistemlerine alternatif bir özel emeklilik sistemi yaratılması değildir" denilmesine ve Devlet Planlama Teşkilatı Özel İhtisas Komisyonu raporlarında "genellikle bu programların zorunluluk esasına dayalı programlara alternatif olması ya da uzun vadede onların yerini alması söz konusu olmayıp, zorunluluk esasına dayalı programlardan vazgeçilmemektedir" denilse de, işçi sendikaları bu konuda endişeli olup, Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkan Danışmanının ifadesiyle "özel emeklilik konusu, işveren sendikaları ve özel emekliliği pazarlayan çokuluslu şirketler ve bunlar tarafından desteklenen hükümetdışı örgütler tarafından savunulmuş, kamuoyuna benimsetilmeye çalışılmıştır" ve "dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, bireysel emekliliğin altyapısı hazırlandıktan sonra, sosyal güvenlik sisteminden çıkış uygulamaları gündeme gelebilecektir" denilmektedir.

Bu nedenle, bireysel emeklilikle ilgili girişimlerin, sosyal güvenliğin geleceği açısından büyük bir dikkatle izlenmesinde yarar vardır diye, endişelerini açıkça beyan etmektedirler. İşçi sendikalarını endişeye sevk eden sebeplerin başında, artık, bu ülkede, sendikalar dahil, hiçbir kesimin bu hükümete güven duymamalarının önemi de büyüktür.

Devlet Planlama Teşkilatı Özel İhtisas Komisyonu dahi "tamamlayıcı sosyal güvenlik programları içerisinde bireysel emeklilik fonları, ülkemizde de çıkarılacak genel bir çerçeve kanunla uygulamaya konulmalıdır. Devletin ve özel denetim kurumlarının denetimi altında, bütünüyle özel sektör kuralları içerisinde çalışacak bu kurumlara üye olmak, mutlaka zorunlu sigorta kuruluşlarına tescil edilmiş bulunma şartına bağlanmalıdır" denilmesine rağmen, tasarının 4 üncü maddesiyle "bireysel emeklilik sistemine, 18 yaşını dolduran veya kanunî ehliyeti haiz herkes girebilecektir" denilmektedir. Yani, katılım için herhangi bir işyerinde çalışma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Böylece, tasarıyla, Devlet Planlama Teşkilatının da önemle belirttiği bireysel emeklilik sistemine girmek için aranması istenen zorunlu sigorta kuruluşlarına üye olma şartı tasarıda yer almamıştır. Bu da, kayıtdışı ekonominin ve sigortasız işçi çalıştırmanın yaygın olduğu ülkemizde, zorunlu sigorta kuruluşlarına göre daha cazip şartlar içeren bireysel emeklilik sisteminin tercih edi-lerek, zaman dilimi içerisinde, işçi sendikalarının endişeleri doğrultusunda, başta Latin Amerika ve Şili örneğinde olduğu gibi, zorunlu sosyal emeklilik sistemlerinin yok edilmesi ve bireysel emeklilik sisteminin yerleştirilmesi ve işçi sendikalarının deyimiyle, kişiler ve nesillerarası dayanışmayı dışlayan bir sistemin ülkemizde tek başına yerleşmesine vesile olmasıdır.

Yine, Devlet Planlama Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, 1003 nolu başlıkta, bireysel emeklilikle ilgili olarak  "bireysel emeklilik sigorta programları, uzun vadeli sosyal güvenlik politikası kapsamında, gönüllülük esasına dayanan, devletin denetiminde özerk, malî sektör içerisinde örgütlenen, teşvik sistemleriyle donatılan, kayıtdışı çalışmayı önleyici, zorunlu sigorta sistemini destekleyen ve tamamlayan bir fonksiyona sahip olacak şekilde uygulamaya konulacaktır" denmesine rağmen, bireysel emekliliğin zorunlu emeklilik sisteminden bağımsız tutulması, işçi sendikalarının endişelerini dikkate almamıza vesile olmaktadır.

Yine, işçi sendikalarının, son sosyal güvenlik mevzuatında yapılan değişiklikle, sosyal güvenlik finansman açığını kapatmak için çalışanların ezildiği, bu da "emeklilik yaşı sisteme yeni dahil olanlar için 58-60'a çıkarılmış, emekliliğe hak kazanmak için gerekli olan prim ödeme süresi artırılmıştır. Ortalama aylık bağlama oranı yüzde 80'den yüzde 65'e çekilmiştir. Emeklilik maaşının hesaplanmasındaki referans periyodu tüm çalışma periyodu olarak artırılmıştır" yakınmasına sebep olmakta; Devlet Planlama Teşkilatı Özel İhtisas Komisyonu da 132 inci sayfasında, aynen "Türk sosyal güvenlik mevzuatında yapılan son değişikliklerle emeklilik yaşı, prime esas kazanç, emeklilik aylığının hesaplama şekli ve benzeri alanlarda parametrik değişiklikler yapmak suretiyle, sosyal güvenlik sistemindeki kötüye gidiş durdurulmaya çalışılmıştır. Mevcut sosyal güvenlik sisteminin açıklarını kapatmak için primlerin artırılması, emeklilik aylıklarının düşürülmesi, emekli olma şartlarının zorlaştırılması sebebiyle, hayatı boyunca daha yüksek prim ödeyecek olan bireylerin, emeklilik dönemine ulaştıklarında, kendilerinden bir önceki kuşağa kıyasla daha düşük oranda bir emeklilik aylığına hak kazanacakları anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmalar, kamu sigorta sisteminde bulunanların ek tasarruf yapmadıkları sürece, özellikle emeklilik dönemlerinde hayat seviyelerinde büyük düşmeler yaşayacaklarını, çalışma hayatında sahip oldukları yaşam standardını koruyamayacaklarını ortaya koymaktadır" denilerek, muhalefete ve işçi sendikalarına tam destek vermektedir.

Buradan da, sosyal demokratların hakim olduğu bir hükümette, çalışanların emekli haklarının geri alındığı; fakat, çalışanlara verilmeyen devlet yardımının batık bankalara, yine bu hükümetler döneminde cömertçe verildiği de bir başka acı gerçektir.

Özel emeklilik sistemleri, mikroekonomik bazda, tasarruf kabiliyeti bulunan kitlelere etkin ve güvenilir bir kurumsal tasarruf olanağı sunarken, makroekonomik bazda, yurtiçi tasarrufları artırma, finans piyasalarını derinleştirme, ekonomide kaynak tahsisini etkinleştirme gibi olumlu sonuçlar da doğurmaktadır.

Bu fonlara en çok talip olan kurumlardan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, özel emeklilikle ilgili önemli araştırmalar yapmakta ve yayınlarında bu konuda önemli bilgiler vermektedir.

Genel olarak, özel emeklilik programları, koşulları önceden belirlenmiş bir sözleşme çerçevesinde, çalışanların bireysel hesaplarına düzenli olarak yatırılan katkı paylarının, emeklilik döneminin başlangıcına kadar etkin bir fon yönetimiyle değerlendirilmesi esasına göre faaliyet göstermektedir. Bu fonlar uzun vadeli birikimler olup, 1980-1988 döneminde, yıllık, ortalama olarak, İngiltere'de yüzde 13,3, ABD'de yüzde 8,8 gibi çok önemli artışlar göstermişlerdir.

Özel emeklilik sistemleri;

a) Çalışanların ödedikleri katkı payları esas alınarak hesaplanan prim esaslı emeklilik programları,

b) Çalışma süresi veya nihaî maaş düzeyi göz önüne alınarak hesaplanan maaş esaslı emeklilik programları olarak iki gruba ayrılmaktadır.

Prim esaslı emeklilik programlarında primler sabit ya da değişken olarak tespit edilebildiği gibi, sadece çalışanlardan, sadece işverenlerden veya her ikisinden de kesilebilmektedir. Yalnız, getirilen tasarıda, işverenlere prim ödemelerinde bir vergi avantajı getirilmediğinden, tasarıyla, sadece çalışanlardan prim tahsilinin esas alındığı anlaşılmaktadır.

Esas olarak, özel emeklilik sigortası bir tasarruf sistemidir. İştirakçi, belirli bir süre sonunda birikimin anaparasını ve faizini toptan alabildiği gibi, aylık olarak da alabilir. Emeklilik birikiminin tamamen veya kısmen nakit olarak çekilebilme seçeneği, sadece prim esaslı emeklilik fonlarında bulunmaktadır. Emeklilik döneminin başlangıcında, toplu halde nakden çekilen tasarrufların kısa vadeli tüketim ihtiyaçları için kullanılması ihtimali önem kazanmaktadır.

Bunun için, birçok ülkede, üyelerin emekliye ayrılma anında tasarruflarının nakden çekilecek bölümü sınırlanmış veya belirlenen limitin üzerinde nakit çekilmesine, ancak daha yüksek vergi dilimleri kapsamında izin verilmiştir. Bizde ise, getirilen tasarıda, bu konuda bir düzenleme görülmemektedir.

Emeklilik birikimini toplu olarak alma eğilimi, kadınlara arasında, erkeklere nazaran daha yaygındır. ABD'de yapılan bir araştırmada, 40 yaşın altındakilerin nakit çekilen emeklilik birikimlerinin, yüzde 32'si günlük harcamalara giderken, yüzde 16'sı tekrar emeklilik tasarruf fonuna yatırılmaktadır; 40 yaşın üzerindekilerde ise, bu birikimlerin günlük harcamalara yüzde 20'si giderken, emeklilik tasarruflarına yüzde 32'si gitmektedir.

Devlet, bu sistemleri teşvik etmek için, iştirakçiye vergi muafiyetleri sağlamaktadır. Bu vergisel teşvikler;

1- Emeklilik fonuna iştirakçiler tarafından yatırılan primlerin vergiden düşülmesi,

2- Emeklilik fonunun yatırımlarından elde ettiği sermaye kazancının vergilendirilmemesi,

3- Emeklilik fonu katılımcılarına yapılan nihai emeklilik ödemelerine getirilen vergi avantajları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın efendim; mikrofonunuzu açıyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) - Netice olarak, sistemin çalışabilmesi için, öncelikle, çalışanların zorunlu tasarruftan ve hayatlarını idame ettirecekleri bir gelirden arta kalan bir tasarruf imkânlarının olması ve bu tasarrufların, şeffaf ve izlenebilen bir ortamda faaliyet gösteren emekli fon şirketlerinde ekonomik olarak çalıştırılabilmeleri ve enflasyonun kontrol altına alınarak, vatandaşların yirmi-otuz yıl önlerini görebilmeleri şarttır. Aksi halde, her gün bir bankanın veya finans kurumunun, milyarlarca dolarla battığı; fon ve banka yöneticilerinin elleri kelepçeli fotoğraflarının yayınlanmasının günlük olaylardan sayıldığı ve en önemlisi, asgarî ücretin 103 milyon TL, halkın en az yüzde 8'inin kesin işsiz olduğu; tarımda çalışan kesimin, IMF emirleri doğrultusunda, üç-beş yıl içerisinde, yüzde 45'lerden yüzde 10'lara düşürülmesi planlandığından, kırsal kesimde yaşayan takriben 20 milyon vatandaşımızın yeni iş arayacağı; Türk - İş'in raporlarına göre, bir yılda 103 000 kişinin işsiz kaldığı ülkemizde, aç insanların, hangi tasarrufla bu sisteme katılabilecekleri merak konusudur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Efendim, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmeden önce, 20 milletvekili tarafından yoklama talebinde bulunulmuştur.

Yoklama talebini okuyup, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım ve yoklama işlemini yapacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı yoktur.

Yoklama yapılmasını arz ederiz.

Sayın Zeki Çelik?.. Burada.

Sayın Mahfuz Güler?.. Burada.

Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Osman Yumakoğulları?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Tekabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Fethullah Erbaş, yerine...

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Musa Uzunkaya?.. Burada.

Sayın Şükrü Ünal?.. Burada.

Sayın Yaşar Canbay?.. Burada.

Sayın Rıza Ulucak?.. Burada.

Sayın Nezir Aydın?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Burada.

Sayın Mehmet Özyol?.. Burada.

Sayın İsmail Alptekin?.. Burada.

Sayın Mustafa Geçer?.. Burada.

Sayın Tevhit Karakaya?.. Burada.

Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.

Sayın Mehmet Zeki Okudan?.. Burada.

Sayın Ali Sezal?.. Burada.

Sayın Veysel Candan?.. Burada.

Sayın Azmi Ateş?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, yoklama işlemini başlatıyorum ve yoklama için 2 dakika süre veriyorum. Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler efendim.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı yoktur; birleşime 15 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.11
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.30

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 63 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Daha önceki oturumda yoklama talebinde bulunulmuş, yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı

Şimdi, yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama işlemi için 2 dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.

580 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı: 580) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ

KANUN TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı, kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak, bireylerin emekli-liğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi ile emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah düzey-lerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü katılıma da-yalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesidir.

Bu Kanunun kapsamı, emeklilik şirketlerinin kuruluş, çalışma, yönetim ve denetimine, kişilerin sisteme katılma, ayrılma ve emeklilik koşullarına, emeklilik yatırım fonlarının kuruluşuna, katkıların bu fonlarda toplanmasına ve değerlendirilmesine, aracılık hizmetlerine, kamuya açıklanacak bilgilerin kapsamına ve bireysel emeklilikle ilgili diğer hususlara ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde sermaye piyasası ve sigortacılık mevzuatının ilgili hükümleri ve genel hükümler uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün?..Yok.

Efendim, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün'ün yerine kim konuşacak acaba?

MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Ben konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Sayın Okudan, buyurun. 

FP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Değerli Başkan, kıymetli arkadaşlarım, çok değerli bürokratlar; bireysel emeklilikle ilgili 1 inci maddede konuşmak üzere huzurlarınızdayım.

Biliyorsunuz, burada, refah düzeylerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratılarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü katılıma dayalı ve belirlenmiş katkı esaslarına göre oluşturulan bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesiyle ilgili 1 inci maddenin müzakeresi için huzurlarınızdayım.

Değerli arkadaşlar, ilkönce, bu kanuna niye ihtiyaç hissedildi; bunu merak ediyorum. Bunun bir tanesi -bir itiraftır- verdiğimiz emekli ücreti emekliye yetmemektedir; ikincisi -ikinci bir itiraftır- vergi kaynaklarımızı maalesef ülkenin gerçeklerine göre kullanamıyoruz. Bu maddenin, daha doğrusu, bu kanunun çıkışında iki ana itiraf vardır; bunun birisi, verdiğimiz emekli parası emekliye yetmemekte; ikincisi de, gelen kaynakları yeteri kadar kullanamıyoruz, yerinde kullanamadığımız için parayı yetiremiyoruz.

Değerli arkadaşlar, son zamanlarda güvensizlik ortamının çok arttığı, artık halkımızın hükümete güvenmediği bir döneme bu kanunun rastlamış olması, bu kanun için bir şanssızlıktır. Şimdi, mevcut emeklilik kurumları içerisinde, sosyal güvenlik kurumları içerisinde, gerek Bağ-Kur gerek Emekli Sandığı ve gerekse SSK, isteyene istediği şekilde bireysel emeklilikle ilgili ek ilave yapabilmeliydi; ancak, biz, yeni bir kanun çıkarmaya niyet ettik ve yeni bir kanuna ihtiyaç duyduk. Bunu anlamakta biraz güçlük çekiyorum.

Yalnız -ileriki maddelerde görüşülecek- bu kanun çıktıktan sonra toplanacak paranın kullanılması, bir de bu kanunu işletecek olan özel firmaların anonim şirket oluşu, bu şirketlerin, paraları -yine buradan okuyorum- katkıların bu fonlarda toplanması ve değerlendirilmesi, kişilerin sisteme katılma, ayrılma ve emeklilik koşullarına, emeklilik yatırım fonlarının kuruluşuna, katkıların bu fonlarda toplanması ve değerlendirilmesi, aracılık hizmetleri vesaire ile paraların uygun görülecek yerde kullanılması uzun vadede... Neresi bunlar; repo olabilir, borsa olabilir, diğer gayrimenkuller olabilir vesaire... Peki, biz daha önce, Emekli Sandığının, SSK'nın, Bağ-Kurun parasını aynı şekilde kullanmadık mı? Peki, ne netice aldık; netice ortada arkadaşlar, Bağ-Kurun parasını yetiremi-yoruz -ilave sosyal güvenlik yasası çıkardık millete salgın saldık- Emekli Sandığının parasını yetiremiyoruz; o yüzden, bu kanunun da işleyeceği kanaatinde değilim. Ayrıca, süper emeklilik diye geçmiş dönemde bir şey çıkarılmıştı; peki, bu süper emeklilikle ilgili son durum nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, lütfen tamamlayın.

MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) - O zaman toplanan paralar belki bir işe yaradı; ama, bugün, emekliler maalesef hüsran içindeler.

Değerli arkadaşlar, şu anda ülkemiz çok ciddî bir ekonomik krizden geçiyor; böyle bir krizin içerisinde Başbakanımız yurtdışına çıkıyor. Değil yurtdışına çıkmak, evine bile gitmemesi gereken bir zamanda Sayın Başbakanımızın yurtdışına çıkacak olması, bu işe ne derece önem verildiğinin göstergesi olur bilemiyorum. Ayrıca, başbakan yardımcımızın birisi de yurtdışında. Herkes, lütfen, görevinin başında çok daha sıkı bir şekilde dursun istiyoruz.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aslında, bireysel emeklilik sistemi, Türkiye'nin gündemine daha önce farklı adlarla gelmiştir. Bu yapılan düzenleme, özellikle, hayat sigortası sisteminde emeklilik dönemini de kapsayacaktır. Hayat sigortası sistemi içinde zaten emeklilik programları da vardı ve bunlara belli vergi teşvikleri de sağlanıyordu; ancak bu getirilen sistem, aslında bu işin daha kurumsallaşmasına olanak sağlanması ve vergi teşviklerinin de buna eklenmesi suretiyle daha kalıcı hale getirilmesini hedefliyor.

Dünyada zorunlu sigortaların, aslında yeteri kadar emekli maaşı bağlamadığı bir gerçek. Yapılmak istenen, bu zorunlu emeklilik maaşının üzerine, emeklilik döneminde ek bir emeklilik maaşı sağlamayı hedefleyen bir sistemi oluşturmak.

Büyük ihtimalle, düşük gelir grupları bu sisteme itibar etmeyeceklerdir; ama, zaten artık dünyadaki gelişme, sosyal güvenlik ödemelerinin, özellikle emekliliğe yönelik ödemelerin, belli bir seviyede kalması; ama, onun üzerinde, kitlelere minimum bir emeklilik güvencesi sağlanması; ama, onun üzerinde ek gelir elde etmek isteyenlerin de bireysel emeklilik modelleriyle kendi emekliliklerine, çalıştıkları dönemde ek kaynak aktararak, yeni bir emeklilik maaşı oluşmasına imkân sağlamak.

Aslında, temelde doğru bir sistemdir. Yalnız, bu sistemin etkili olabilmesi için, çok önemli vergi teşviklerinin getirilmesi lazım. Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonuna da gelen, bu bireysel emeklilik primlerinin indirilmesine yönelik bir vergi tasarısı var; henüz daha tartışmaya alınmadı; ancak, bu sistemin sağlıklı çalışabilmesi için, hükümetin, çok cesim ve cazip vergi indirimlerini bu sisteme monte etmesi lazım. Bunu yapmadığınız takdirde, hiçbir anlamı olmayacaktır; bu sistem, ölü bir sistem olarak kalacaktır.

Bu sisteme Türk ekonomisinin ihtiyacı var. Amerika'da 4,3 katrilyon dolarlık emeklilik fonları var, Japonya'da 2 trilyon dolara yakın fonlar birikmiş durumda. Türkiye'nin bu alandaki birikimi, hemen hemen yok mesabesinde, 1 milyar dolarlar mesabesinde. Demek ki, Türkiye'de yatırılabilir fonların geliştirilmesi, piyasaların, borsaların gelişebilmesi, kamunun borçlanmak için ihtiyaç du-yacağı sağlıklı kaynakların oluşumu, bu sistemle mümkün olabilecektir; ama, dediğim gibi, gönüllülük esasına dayanan bu sistemin, ciddî teşvikleri olması lazım.

Belki, 56 yaş sınırı getirilmesinin, ben, çok fazla anlamının olmadığını düşünüyorum. Onun yerine, bir minimum ödeme süresi getirmek lazımdı. On yıllık prim ödeme zorunluluğu bence yeterli değil; çünkü, 56 yaşından sonra emeklilik maaşı bağlanacağı dikkate alındığında, o zaman, cazip olan, belki, 46 yaşında, 40'lı yaşlarda bu sisteme girmektir. Aslında, yapılması gereken, bu sisteme kitlelerin daha erken katılmasına, hatta, gelir elde eden çocuklar varsa, onların da bu sistemden yararlanabilmesine yönelik düzenlemelerin sisteme monte edilmesi lazımdı; ama, sanıyorum, belki, görüşmeler sırasında bu eksiklik önergelerle giderilebilir; giderilmese de, kurumlar oluştukça, bu müessese hayat buldukça, bu ihtiyaç da ortaya çıkacaktır. Belki, tekrar, yeniden bir düzenleme olarak bu Meclisin karşısına gelecek; ama, bu düzenlemeyi şimdiden yapıp, bunun ilkelerini koysak, belki, düzenleyici kurullara yetki versek bu alanda, sistemi daha esnek hale getirebiliriz; çünkü, her şeyi kanuna koyup, ondan sonra, ihtiyaç ortaya çıkınca bunu değiştirmek için tekrar kanun tasarısı sevk etmek ve işte, Meclisi, ondan sonra, sabahlara kadar çalıştırmak yerine, bu sistemin içerisine gerekli esneklikleri monte etmenin daha akıllı bir yol olacağını ben düşünüyorum. Bunu yapmamızın herhangi bir yükü de yoktur; çünkü, sistem, gönüllülük esasına dayanmaktadır. Vergi teşviki, belki, yük gibi gelebilir; ama, bu vergi teşviki, esas itibariyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tezmen, tamamlayınız efendim; buyurun.

OĞUZ TEZMEN (Devamla) - Toparlıyorum.

Vergi teşviki, belki, kamuya bir yük gibi geliyor; ama, vergi teşvikinin ötesinde, bu fonlar, ekonomide yatırılabilir fonlardır; kamu sektörünün ya da tüm finans kesiminin kullanacağı fanlardır. Ucuz fon sağlanması da, bu yolla dünyada gerçekleşmektedir. Bugün, dünyadaki büyük yatırımlar, sıcak paralar, Amerikan emeklilik sistemlerinin oluşturduğu bu fonların çeşitli dünya ülkelerine girmesi, oralarda yatırım yapmasıyla oluşmuştur büyük ölçüde.

Şimdi, Türkiye, bu imkânı niçin sınırlıyor; niçin daha da büyütecek modelleri sisteme enjekte edemiyor; onu iyi düşünmemiz lazım. Sistem, ilke olarak doğrudur, yapılması gereken, ekonomik anlamda gerçekten katkı sağlayacak bir modeldir; ama, bunu işletebilmemiz lazım. Yüksek enflasyonu da dikkate aldığımızda, çok ciddî teşviklerle ancak bu sistemi ayakta tutarız.

O nedenle, bu konulardaki yaklaşımların da destek göreceği ümidiyle, hepinize teşekkür edi-yor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Tezmen, hayat sigortasıyla bireysel emekliliğin bu sistem içerisinde karışabileceğinden söz etti; fakat, ortada, henüz, vergi teşvikiyle ilgili olan tasarı yok. Bu vergi teşvikiyle ilgili tasarı geldiği zaman, bireysel emekliliğe, hayat sigortalarına göre daha fazla teşvik sağlanacağı görülecektir. Ayrıca, hayat sigortaları, çocukluk yaşlarından itibaren devreye girecek bir sistem olacaktır. Oysa, bireysel emeklilik, çalışma yaşına gelmiş kişiler için öngörüldüğünden, arada bir karışma ya da üst üste binme söz konusu olmayacaktır. Bu açıklamayı yapma gereği duydum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

İsmail Alptekin

Osman Aslan

 

 

 

İstanbul

Bolu

Diyarbakır

 

 

 

Mehmet Özyol

 

Nezir Aydın

 

 

 

Adıyaman

 

Sakarya

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önerge üzerinde, Sayın Uzunkaya; buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergemiz gerekçesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, değerli hatip arkadaşlarımız, değişik partilerin grup sözcüleri, yasa geneli üzerinde ve bu madde üzerinde kanaatlerini izhar ettiler. Benim burada esas söylemek istediğim şey şudur: Tabiî, paraya taalluk eden, özellikle fon gibi, sigorta gibi, işte, bireysel emeklilik fonu veya sigortası gibi çalışmaların, eğer muhatabı bu millet ise, yani, bu ödemeleri millet yapacaksa, açık söylemek lazım, bu hükümete, bu milletin zerre kadar güveni ve itimadı kalmamıştır. Önce, millet, kendisine güven besleyip, birbuçuk iki yıla yakın zamandır iktidarda tuttuğu bu partiler grubunun, iktidar partilerinin, bu yasadan önce Yüce Meclisin önünde neyi yapması gerektiğini hatırlatmak lazım, bu yasayı değil.

Hani meşhurdur; imam efendi namaza geçmiş, namazı kıldırıyor, Beled Suresinden bir ayete gelmiş, takılıvermiş orada. "Feheynahu'n necdeyn" takılmış gidemiyor. "Feheynahu'n necdeyn" deyip duruyor. Arkadan yetişen Oflu bir cemaat da "ne edeceğim" dediğini zannediyor "ne edeceysun, eğileceysun aşağıya, ineceysun rükûya" diyor ona; yani, imamın takıldığını...

Şimdi, bu hükümet ne yapacak biliyor musunuz, "Kemalî edeple çekildik babı sadaretten" dediği gibi şairin, kemalî edeple, bu memleketin halini daha çok perişan etmeden... Gerçi, perişan edilecek hali de kalmadı; yani, her şeyi bitirdiniz. Şimdi, bu millet, kalkacak, buraya hangi güvenle para yatıracak, sigorta olacak, neyine sigorta olacak?! Değerli arkadaşlar, soruyorum -tasarıyı fazla detaylı incelemiş değilim- var mı bunun sağlık güvencesi; yok. Parası varsa yatıracak, nemalanacak, artacak, büyüyecek... Sizin, memurların, çalışanların nemalarını ne hale getirdiğinizi bu millet bilmiyor mu?! Çalışanın nemalarını vermeyenler... Yatıracak parayı, diyeceksin "eşantiyon" para gitti...

Değerli arkadaşlar, peki, sağlık güvencesi olmayan bu sigorta ne işe yarar?! Bakın, söyleyeyim. Size, yine, bir asker fıkrası anlatayım: Asker, hanımını ve çocuklarını özlemiş olacak ki, ikide bir "çocuklarım, çocuklarım" diyormuş. Komutan duymuş bunu, emirerine talimat vermiş "gidin, bunun çocuklarını getirin" demiş. Misafir kabul salonuna çocukları gelmiş. Komutan da direğin arkasından gözlüyor. Çocuklarını görünce "Ali, Veli, Ayşe hoşgeldiniz" diyor; ama, etrafa bakınıyor. Komutan bakıyor, askerin hali yine perişan, mustarip; çağırıyor "yahu uşağım, niye böyle, niye feryat ediyorsun; hani, çocuklarım diyordun" diyor. Asker de "ne yapayım anasız çocukları, anaları nerede" diyor.

Şimdi, allahaşkına, sağlık güvencesi olmayan bu yasa neye yarar?! Vatandaş 70 yaşına gelecek, ondan sonra ne kadar yaşayacak?! Hanımına intikal edermiş... Değerli arkadaşlar, otuz senesini bu millete veren, ömrünü tüketen insanların, önce, zorunlu tasarruflarının hesabını verin, bu millete güven telkin edin.

Neden bu fıkranın çıkarılmasını istedik; burada "bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde sermaye piyasası ve sigortacılık mevzuatının ilgili hükümleri ve genel hükümler uygulanır" deniliyor. Değerli arkadaşlar, önce, bir kere, uygulayacağınız mevzuat kendi içinde uygulanırken neyi garantiye almış; yani, atıfta bulunduğunuz yasa hangi garantiyi getirmiş?! İşte, sigorta mevduat fonlarınız ortada, bankalarınız ortada, bugün batanlar ortada, toplum ortada. Bu derece korkunç bir felaket karşısında diyoruz ki, esasen, sadece bu fıkrayı değil, açık söylüyorum... Ha, Batı ülkelerinde var; doğrudur. Batı ülkelerinde hükümetlerin sözüne güvenilir. İki ay önce getirdiğiniz bütçede enflasyon yüzde 10; memura bunu verdiniz. Şimdi, memura cevap verin bakayım, işçiye cevap verin; köylüye cevap verin, şu anda ürününe fiyat bekleyen tütün üreticisine cevap verin, ne vereceksiniz onlara?! Neyiniz kaldı kazanınızda, Hazinenizde ki, vermiş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, onun için, biz, bu son fıkranın çıkarılmasını talep ediyoruz. Esasen, hükümetin çekmeye iktidarı varsa, IMF'ten endişesi yoksa, bu tasarıyı tümüyle çekmesini bekliyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2. - Bu Kanunda geçen deyimlerden,

a) Bakan veya Bakanlık : Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan veya Bakanlığı,

b) Müsteşarlık : Hazine Müsteşarlığını,

c) Kurul : Sermaye Piyasası Kurulunu,

d) Katılımcı : Emeklilik sözleşmesine kendi ad ve hesabına taraf olan gerçek kişiyi,

e) Katkı payı : Emeklilik sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken tutarı,

f) Şirket : Emeklilik Şirketini,

g) Fon :Emeklilik yatırım fonunu,

h) Portföy yöneticisi : Kuruldan portföy yöneticiliği yetki belgesi almış ve Kurulca uygun görülen portföy yönetim şirketini,

ı) Saklayıcı :Emeklilik yatırım fonu portföyündeki varlıkların saklandığı ve Kurulca uygun görülen saklama kuruluşunu,

j) Bireysel emeklilik hesabı : Emeklilik sözleşmesi çerçevesinde katılımcı ad ve hesabına ödenen katkılar ve  bu katkılara ilişkin her türlü getirinin katılımcı bazında izlendiği hesabı,

k) Birikim : Bireysel emeklilik hesabındaki katkılar ile bunların getirilerinin toplamını,

l) Bireysel emeklilik aracıları : Her ne ad altında olursa olsun herhangi bir emeklilik şirketine bağlı olmaksızın, bir sözleşmeye daya-narak, daimi bir surette emeklilik şirketlerinin emeklilik sözleşmelerine aracılık eden veya bunları emeklilik şirketi adına yapan gerçek veya tüzel kişileri

İfade eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Oğuz Tezmen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gerçekten, bu tasarıyla ilgili olarak çok çeşitli görüşler dile getiriliyor; yalnız, burada kritik gördüğümüz noktaları altını çizerek vurgulamak istiyorum.

Daha önceki konuşmamda da değindim, bu sistemin etkili işleyebilmesi için ciddî vergisel teşvik lazım. Vergi teşvikini bunun arkasına cesaretle koymadığınız zaman, bu sistemden bir yarar sağlayamazsınız; çünkü, bugünkü hayat sigortası sisteminde de benzer model var. Şimdi, bununla ilgili olarak getirilen bir tasarı var, bildiğim kadarıyla, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonundan da geçti. Bu tasarıyla getirilmek istenen, bireysel emekliliğe yönelik olarak ödenecek bu primlerin vergiden yararlanma oranı, asgarî ücretin yarısı kadar, yani, ücretinizin yüzde 10'u; ama, maksimum, matrahınızdan asgarî ücretin yarısı kadar düşebiliyorsunuz. Bu demektir ki, bugünkü haliyle aldığınız zaman, 60-65 milyon liralık bir vergi indirimi olanağı sağlıyor. Bunun da vergiye yansıması, şayet düşük gelir grubundaysanız, matrahınızın yüzde 15'i kadar bir vergi avantajı sağlıyorsunuz; yani, bu kadar önemli bir sistemin bu kadar dar bir vergi avantajıyla etkin bir şekilde işlemesi mümkün değil; onu vurgulamak istedim. Yapacaksanız, bu sisteme gerçekten inanıyorsanız, ciddî vergi desteği de koyun. Asgarî ücretin yarısı kadar değil, asgarî ücret kadar koymak lazım, belki, o sınırı bile daha yukarı çıkarmak lazım; çünkü, ülkede gerçekten, özel sektörde çalışan ve çok yüksek ücret alan ücretli kesim var. Bunlar için cazip hale gelmesi, ancak ciddî vergi avantajıyla olacaktır, yoksa kimse girmek istemez bu sisteme; dışarıda kendisi kendi hesabına değerlendirmek isteyebilir. Onun için, bu vergi teşvikinden kaçınmamak lazım ve yukarı limitlere bunu taşımamız lazım. O yüzden, bunun tekrar düşünülmesinin, belki komisyonlarda -özellikle Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği zaman- bu sınırların hükümetçe daha yukarılara taşınmasının yararlı olacağına inanıyorum.

Değinmek istediğim bir diğer konu: Özellikle, bireysel gelir elde edebilen ya da şirket ortağı konumunda olan küçüklerin ya da hacir altında bulunan kişilerin bu sisteme girmesine de imkân sağlamakta fayda vardır. Çünkü, ilave bir yük getirmeyecektir; ama, katılım ne kadar çok olursa, pasta da o kadar çok büyür.

Burada, dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur da, özellikle, fonların iyi işletilmesi konusu. Her ne kadar emeklilik şirketi, fon yönetim şirketi ve takas odasında saklanması gibi üçlü bir model getirilmişse de, özellikle bu üçlü modelin işleyebilmesi, yüksek enflasyonu ya da Türkiye gibi riski çok yüksek olan bir ortamda fon oluşumlarının net ve belirgin bir şekilde belirlenmesiyle mümkün olabilecektir. Şunu demek istiyorum: Emeklilik şirketleri asgarî üç fon kurmak zorundalar. Bu fonların bir kısmının mutlak döviz ağırlıklı olması lazım; çünkü, insanlar gelecekte kendilerini koruyabilmek için döviz ağırlıklı bir sisteme girmeyi tercih edecektir bir kısmı. Birkısım fonların belki Hazine tarafından bu amaçla çıkarılacak ve enflasyona karşı fonları korumak için özel faiz yönteminin getirilmiş olması gereken tahviller ya da devlet kâğıtlarına yatırılması lazım; ama, belki üçüncü fonun da, daha yüksek, belki riski yüksek, fakat, getirisi daha yüksek olan kâğıtlardan oluşması da mümkün olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tezmen, açıyorum mikrofonunuzu; buyurun.

OĞUZ TEZMEN (Devamla) - Ama, bunların, katılımcılara çok net ve açık şekilde anlatılması lazım ve gerçekten de, bireysel hesapların vatandaş tarafından gayet kolaylıkla her an izlenebilir şekilde internet ve her türlü elektronik ortamda erişilebilmesi konusunda da çok somut güvenceler vermek lazım; çünkü, Türkiye'de, insanların ağzı çok yandı birçok uygulamalardan.

Böyle bir sistem çok gereklidir, yararlıdır Türk ekonomisi için; ama, baştan öldürmememiz lazım. Sistemi, baştan etkin halde getirmemiz lazım. Bunu yaparsak, gerçekten de, ekonomi, uzun dönemde kendisi için gerekli kaynakları ayırabildiği gibi, Türk şirketlerinin yurt dışında da yatırılabilir fonları olacaktır. Türkiye, belki, başka ülkelerde bu fonları kullanarak ciddî yatırımlar yapıp, önemli getiriler de sağlayabilecektir. Onun için, bu modelin sağlıklı işletilmesinde, tutulmasında yarar var diye düşünüyorum.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tezmen.

Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında, tasarı, Türkiye'de, sosyal güvenliğin, devlet dışında, özel sektör tarafından nasıl yapılacağının tasarısıdır. Hatırlanacağı üzere, bizde, kamu tarafında, devlet tarafında SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kurumları ve özelde de hayat sigorta şirketleri var. Şimdi, hükümet, Batı ülkelerinde olduğu gibi, bir de, 18 yaşını dolduran kişilerle ilgili olarak özel emeklilik şirketi getirmektedir.

Değerli arkadaşlar, şimdi, evvela, burada endişelerimizi ve tenkitlerimizi ortaya koymaya çalışacağım. Şimdi, tasarının gerekçesine baktığımız zaman, dört konu amaçlanmaktadır. Birincisi, ülkenin altyapı yatırımları için uzun vadeli bir fon oluşturmak; ikincisi, kamu borçlanmasına kısa ve uzun vadede çözüm aramak; üçüncüsü, tasarruf, yani, vatandaşı tasarrufa götürmek; dördüncüsü de, sermaye piyasasının derinleştirilmesi olarak ifade ediliyor. Eğer bu amaçlarla bu kullanılacaksa, yani, toplanan kaynaklar borsaya yönlendirilecekse, bizim ülkemizdeki borsa standardını da ortaya koyduğumuz zaman, şimdiden bu tasarı ölü doğacaktır; çünkü, borsa her gün geriye saymaktadır ve bu gerekçelerle de kamuoyuna, vatandaşa anlatılırsa, buraya, kimse ne para yatırır ne de böyle bir emekliliğe talip olur; çünkü, siz, burada, bu fonları kamu borçlanmasında kullanacağınızı peşinen ifade etmektesiniz; bu, işin sıkıntılı tarafı.

Peki, Batı'da bu tür emeklilik oluyor mu; tabiî, var. Arkadaşlarımız rakamlar verdiler; bu fonda, 20 milyar dolar, 30 milyar dolar para toplandığı ifade ediliyor; ama, bunun için, her şeyden evvel, bir güven ortamına ihtiyaç var.

Hükümet, tasarıyı hazırlarken, hedef olarak, millî gelirin yüzde 10 ilâ yüzde 15 inin bu fonda birikebileceğini ifade etmekteydi ve 2010 yılı hedefini de 20 milyar dolar olarak hedeflemektedir; ama, şu anda, verilen vergi muafiyetleri ve getirilen şartlara baktığımız zaman, bu rakamı gerçekleştirmenin, realize etmenin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Şimdi, bu fonda biriken para nerede değerlendirilecek? Borsada değerlendirileceği ifade edilmektedir. Şimdi, çok enteresandır, hem özel şirket diyoruz, hem de denetimi, bir yerde -burada 2 nci maddede ifade edildiği gibi- Bakanlık adına Hazine Müsteşarlığı... Yani, bir yerde, siyasî ira-deye bağlı hale getirilmektedir. Aslında, Türkiye'de, kanaatimizce şu tartışılmalıdır: Evvela, konunun kamuoyuna iyi anlatılması ve güven ortamının oluşturulması, bu biriken fonlara özel teşvikler verilmesi, vergi indirimleri verilmesi...

Türkiye'de, bireysel emeklilikte uzman kuruluşlar, maalesef, yoktur; bunu, evvela tespit etmek lazım. Türkiye'de uzman kuruluşların olmaması demek, yabancı sermayenin buraya gireceği anlamına gelir. Tabiî, yabancı sermaye girdiği zaman, ne tür getiri ve götürüleri olduğunu da hesaplamak lazım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, çok önemli gördüğüm birkaç hususu da burada arz etmek istiyorum. Bir kere, fonların değerlendirilmesinde, geçmişten kötü örnekler var. Hatırlanacağı üzere, 1960 yılında tasarruf bonosu, 1981'de banker faciası, dövizzede, bankerzede, off-shorzede ve son on bankanın soyulması... Bir kere bu, vatandaşa, katiyetle, böyle, özel şirketlerin güvence vereceği anlamı taşımamaktadır.

Değerli arkadaşlar, yine, Tasarrufu Teşvik Fonu adı altında bugün toplanan 6 katrilyon para var; ama, hükümet, hâlâ, bu paranın akıbetiyle ilgili olarak, geri ödenmesiyle ilgili olarak bir açıklama yapmamaktadır ve biriken bu paranın nasıl değerlendirildiği de bilinmemektedir. Ancak, yapılan açıklamalarda, piyasa değerinin çok altında bir değerlendirilmeye tabi tutulduğu anlaşılmaktadır. Yani, özetle söylemek gerekirse, geriye doğru baktığımız zaman, hükümetin ve hükümetlerin sicili sosyal güvenlikte fevkalade zayıf, fevkalade yetersizdir.

Şimdi, bir kere, bu tasarının en mühim eksiği, bize göre, bu reel ekonomide paranın kullanılmasıdır; bir kere, hazine borçlarında kullanılma yolunun kapatılması gerekir. Eğer böyle bir kullanım olursa, fevkalade tehlikeli olur; çünkü, hazine ve devlet kâğıtlarının son on yılda kaybettiği para değeri 156 milyardır. Şimdi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Candan, lütfen tamamlayın efendim.

Buyurun.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Değerli arkadaşlar, tasarıda çok belirsizlik var. Vatandaş 18 yaşını doldurdu, özel şirkete gitti, oturdu masaya, bir anlaşma yapacak. Önce, bir giriş aidatı ödeyecek. O aidatın hangi ölçülere göre olacağı belli değil, birtakım kesintilerden bahsediliyor; aylık bağlama oranı ne olacak, hangi şartlarda olacak, bunlar belli değil. En önemlisi de, devletin sosyal güvenliği ile özel sektör arasındaki münasebetler ne olacak; yani, sosyal güvenlikte emeklilik için 7 000 işgünü, 60 yaş; özel emeklilikte bu 3 600 işgünü müdür, yaş 56 mıdır; bunlar değişikliğe uğradığı zaman, vatandaş bunlardan ne şekilde yararlanacaktır?

Yani, özetle söylemek gerekirse, bu tasarı, çıkış itibariyle olumlu gibi görülüyorsa da, Türkiye'nin şartları itibariyle, altyapı eksiklikleri itibariyle, daha önce zorunlu tasarrufa benzer ve yarı da akıbeti meçhul bir olaya doğru gidiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlemi tamamlayayım efendim.

Hatırlanacağı üzere, dün, burada fonlar tartışılırken, arkadaşlar fonların aleyhinde o kadar konuştular ki, aynı kişiler -tutanaklara bakın- daha önce o fonların lehinde konuştular, lehinde fikir beyan ettiler. Ümit ediyoruz ki, daha sağlıklı düşünerek olumlu bir neticeye gideriz.

Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır; önergeyi okutacağım ve işleme alacağım efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son bendindeki (l) "gerçek veya tüzelkişileri" ifadesinde "gerçek" kelimesinin çıkarılmasını arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

İsmail Alptekin

Akif Gülle

 

 

 

İstanbul

Bolu

Amasya

 

 

 

Osman Aslan

Mehmet Özyol

Nezir Aydın

 

 

 

Diyarbakır

Adıyaman

Sakarya

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2 nci maddenin son fıkrasıyla ilgili değişiklik önergesi üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bir oluşum hazırlanacak. Az önce Sayın Candan'ın ifade ettiği gibi, yeni bir fon ve bugüne kadar aleyhinde konuşulan fonlar gibi, yaşanan zaaf ve görülen sıkıntılardan sonra, bugün burada lehinde konuşanlar, yarın aleyhinde tekrar konuşacaklar. Yani, elimiz yanmadan ateşin yakıcı olduğunu fark edemiyoruz. İhdas ediyoruz ve bir şeyler var ediyoruz...

"Tanımlar"da, (l) bendinde "Bireysel emeklilik aracıları: Her ne ad altında olursa olsun herhangi bir emeklilik şirketine bağlı olmaksızın -herhangi bir şirkete bağlı değil- bir sözleşmeye dayanarak, daimî bir surette emeklilik şirketlerinin emeklilik sözleşmelerine aracılık eden veya bunları emeklilik şirketi adına yapan gerçek veya tüzelkişileri ifade eder" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, burada tüzelkişiliği anladık; yani, siz getirdiniz, bir sorumluluk verdiniz -X şirketinin veya holdinginin bireysel emeklilik sözleşmelerini yapan bir kişi- kimliği kazandırdınız; fakat, bu tüzelkişiliğin ötesinde, gerçek kişilik olarak... Toplum çok enteresan şeyleri bugüne kadar yaşadı; yani, sadece, sizin hükümet olarak verdiğiniz sözleri yerine getirmemeniz olayı yaşanmıyor; af buyurun, bazen tencere, bardak, çanak, çömlek pazarlayan gazeteler var, şirketler var vesaireler. Sorumluluk vermiş veya vermemiş insanlar gidiyorlar, sözleşme yapıyorlar, senet imzalatıyorlar, senetleri alıyorlar; hatta, bugüne kadar, bu konuda şahit olunmuş, örnek hadiseler vardır. Birkısım kitabevleri adına, ansiklopediler adına gidip, abone yapıp, senetleri imzalattıktan sonra, ortadan kaybolan gerçek kişiler var; muhtemelen bu yapılanmadaki gerçek kişiler gibi, hiçbir sorumluluğu yok, şirket sorumluluğu yok, bir vebali yok. Siz, hem gerçek kişiye hem de o şirket adına tüzelkişiye, bu konuda sözleşme yapmak, karşı taraftan kaparo alma -neyse, o anda alınması gereken- birkısım taahhütleri, senet, çek veya belgeleri alma yetkisi vereceksiniz.

Değerli arkadaşlar; yani, sizin hükümet olarak, bu sorumluluğu, hiçbir sorumluluğu olmaksızın, gerçek kişiye böyle sorumluluğu yüklerken ve sizin hükümet olarak vatandaşa taahhüdünüzü yerine getirememişsiniz. Kalkıp böyle bir insandan, böyle bir yasayla, nasıl taahhüt beklersiniz.

Bakın, bugün, bütün milletvekili arkadaşlarımın odalarına şöyle bir bülten geldi -MESS'in gönderdiği- arkadaşlarım gördüler. Ne diyor: "Sözünüzün eri olun" Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıyla, Başbakan ve üç  Başbakan Yardımcılarını burada gösteren ve "Söylemediğin sözü söyleyebilirsin; fakat, söylediğini gizleyemezsin."

Değerli arkadaşlar, bakın, şu Parlamentoda konuşulan hiçbir söz yoktur ki, onlar bir eski deyimle zapturapt altına alınmış olmasın, kayıtlara giriyor. Esasen dünyada söylenen hiçbir söz yoktur ki, o kaybolmuş olsun. Dolayısıyla, burada verilen sözler, halkın şahadetine takdim edilen iddialar, yorumlar birgün -bugün olmasa bile- hani Yunus'un dili ile "Yunus sen bu sözleri eğri büğrü söyleme, seni sıygaya çeken bir Molla Kasım gelir" dediği gibi, bu millet bir Molla Kasım olarak, verdiğiniz ve vermediğiniz taahhütleriniz, sözleriniz, çıkardığınız yasalarınız, yılbaşında verdiğiniz, daha dün mürekkebi kurumadan millete olan taahhütleriniz ve bugün geldiğiniz noktaya bakılınca, bu hali perişanlığınızla -tekrar ediyorum- böyle bir sorumluluğu da gerçek kişilere vermenizin mantığını anlamak mümkün değil. İşte bu yazının arkasındaki başlıkta "Açık Mektup" diyor. Kime; Sayın Ecevit'e, Sayın Bahçeli'ye, Sayın Özkan'a, Sayın Yılmaz'a, sayın bakanlar ve sayın parlamenterlere. Okumanızı tavsiye ediyorum. Ha, katılırsınız katılmazsınız, ayrı konu; ama "işte hükümetin taahhüdü, işte hükümetin sözü, işte hükümetin programı" diye takdim ettikleri şu bölümlerdeki vaadinize ne kadar hulfettiğinizin, güvenilemez bir hükümet olduğunuzun, dün bu hükümetlerin kurulması için can atanların şu anda hangi hale geldiğinin açık belgelerini size gönderiyorlar. Allahaşkına, şu hükümet çıksın toplum içerisine, bir kamuoyu yoklaması yaptırsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, bir dakika efendim. Mikrofonunuzu açayım da öyle devam edin. 

Buyurun efendim.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Her 100 kişiden 10 kişinin güveni varsa, çıkıp şurada millet adına sizden özür dileyeceğim.

KEMAL VATAN (İzmir) - 90...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Evet, yüzde 90'ının güveni sizden gitmiştir. 100 kişinin 10'undan güven alamazsınız. Ha, bu hükümete düşen, işte demin dediğim gibi, ne edeceksiniz; kemali edeple çekilecek, istifa edeceksiniz. Parlamento içinden alternatifi olan çok sağlıklı hükümetler çıkar.

Hepinize saygılar sunuyor, önergemin kabulünü arz ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.

Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu

Yapısı ve görevleri

MADDE 3. - Bireysel emeklilik politikalarını belirlemek ve bunların gerçekleştirilmesi için alınması gerekli önlemler konusunda önerilerde bulunmak üzere Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu kurulmuştur. Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu, Hazine Müsteşarının başkanlığında Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından görevlendirilecek en az genel müdür düzeyinde birer temsilciden oluşur. Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu en az üç ayda bir Müsteşarlıkça önerilen tarih ve gündemle toplanır.

Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun sekreterya hizmetleri Müsteşarlık tarafından yürütülür. Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun çalışma esas ve usulleri Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça bir yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Yasa Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu tasarı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun alt komisyonu olarak önümüze geldiği zaman, yasa tasarısına benzer bir tarafı yoktu; kanun tekniğinden uzak, ne dediği anlaşılmaz bir yapıdaydı; kelimenin tam anlamıyla, ucube bir tasarıydı; tam beş ayrı taslak halinden değiştirilerek önümüze geldi; alt komisyon, üç hafta, üzerinde titiz bir çalışma yapmış ve şu anda önünüzde bulunan şekliyle esas komisyonumuza; yani, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna sunmuş ve bu haliyle ancak önünüze gelmiştir. 

Esasen, bu tasarının Meclise getiriliş gerekçesi, bize göre, masum ve mantıklı bir gerekçe de değildir. Bu tasarı, tamamen, IMF'nin direktifleri ve bu hükümete dayatmaları sonucunda Yüce Meclise getirilmiştir. IMF "Türk toplumu tasarruf yapamamaktadır" demekte ve sözüm ona, ekonomiyi canlandırmak için, toplumun yastık altındaki birikimlerine göz dikerek, halkı soymak için yeni bir yöntem geliştirmektedir; ama, halk, bu soygun düzenine, hortumlamanın ve vurgunun bir başka versiyonu olan bu aldatmacaya inanmayacaktır; elindeki avucundaki biriktirdiği üç beş kuruşu size getirip "alın ben yiyemedim, buyurun siz yiyin" diyemeyecektir. Diyemeyecektir; çünkü, bu konuda, size, bu hükümete, güven kalmamıştır. 11 bankanın içi boşaltılırken, bu halkın birikimleri olan 11 milyar dolar hortumlanırken, bu Maliye, bu Hazine, bu hükümet neredeydi; daha, siz, onun hesabını veremediniz; daha, siz, bir gecede 1,6 milyar doları götüren sözümona bankacıların yakasına yapışamadınız; çağırıp, bunların ifadelerini bile alamadınız; alabildiniz mi?! Aile fotoğraflarında boy gösterenler, Avrupa'da, Amerika'da cirit atmaktadırlar, keyif çatmaktadırlar. Şimdi, hangi cüretle, hangi cesaretle, hangi yüzle bu milletin karşısına çıkıp "buyurun, gelin, biz, size yeni bir kanun hazırladık; biriktirdiğiniz kenarda köşede paranız varsa, onu bize getirin, yatırın; biz de, sizi, 56 yaşından sonra emekli ederiz; o zaman bu paraları alır, 50 yaşından sonra sizin refah seviyeniz yükselir" diyeceksiniz?! Bu, tam bir aldatmacadır, tam bir fiyaskodur.

Bir defa, size, halkın güveni kalmamıştır. Bakınız, bu yasa tasarısının 3 üncü maddesinde, Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun yapısı ve görevleri belirlenmiştir. Danışma Kurulu, Hazine Müsteşarlığının başkanlığında, 1 Maliyeden, 1 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından, yine, 1 Hazineden, 1 Sermaye Piyasası Kurulundan oluşacak bürokratlarla bu işi nasıl yürütecek?! Bakın bakalım, dünyada bunun bir örneği var mı?! Böyle, derleme toplama danışma kurulu olur mu?! Neden, bağımsız ve özerk bir kuruluş oluşturulmuyor?

Bireysel emeklilikle ilgili, Avrupa ülkelerinden örnekler veriliyor. Hangi Batı ülkesinde, bu işler, böyle bir gecekondu kurulla yönetilmektedir; bunu da anlamak mümkün değil. Ciddiyetten uzak, güven vermeyen, güven telkin etmeyen bir yapı oluşturulmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sistem, tamamen, gönüllü ve isteğe bağlı esaslar üze-rine kurulmuştur. Bu haliyle halka güven vermediği için, tasvip göreceğine inanmıyoruz.

Bugüne kadar, bu hükümetin hangi ekonomik tedbirine kim inandıysa, daha fazla fakirleşmiştir, daha fazla yoksul hale gelmiştir. Bugün görülen odur ki, getirilen ekonomik kararların tümü iflas etmiştir. Bunun da, bu tasarının da akıbeti, aynen, Tasarrufu Teşvik Fonu gibi, Konut Edindirme Fonu gibi veya MEYAK kesintileri gibi olacaktır. Halkımız, bu yeni soyguna alet olmayacaktır. Buradan, bu kürsüden tüm vatandaşlarımızı da uyarmak bizim görevimizdir. Bu sözünü ettiğim başarısız uygulamalar gibi, bu sistem de hiçbir cazip taraf oluşturmamaktadır. Halkımız da artık aklını başına almalı ve yeni bir maceraya girmemelidir diyor, bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güler.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın ifade edecektir.

Buyurun Sayın Akın. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 3 üncü madde, bireysel emeklilik sistemine ilişkin politikaların belirlenmesi, şirketlerin -ki, bu şirketler umumiyetle anonim şirkettir-  kuruluş, iflas, birleşme ve devir işlemlerine yönelik kararların alınması, bireysel emeklilik sistemine bağlı kuruluşların idaresiyle alakalıdır. Gerekçe de güzel yazılmış. Hükümet teklifinde Bireysel Emeklilik Koordinasyon Kurulu şeklinde getirilmiş; ancak, Komisyonda Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu şekline dönüştürülmüştür. Yani Hazine Müsteşarlığının başkanlığında Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından görevlendirilecek en az genel müdür düzeyinde birer temsilciden oluşan, danışma hizmeti vermek üzere kurulmuş oluyor.

Şimdi, baktığımız zaman, kuruluş aşaması -ki kuruluşta o şartları taşımıyorsa, zaten, şirketin kurulması mümkün değil- iflas, -kuruluşla iflas arasındaki faaliyeti yok- devir... Devir, umumiyetle zor duruma düşmüş şirketlerin devridir; o da değişik bir iflas şeklidir. Birleşme; yine, zor duruma düşmüş iki şirketin birleşmesidir.

Soruyorum; Hazine, şimdiden, bu şirketlerin denetiminde, şirketin sonu sayılan bu haller üzerinde etkinliğini sürdürecekse; eğer, bu, Hazine Müsteşarlığının, geçmişte takip ettiği, bugünkü ekonomik istikrarsızlığın yaşandığı bir duruma bu bireysel şirketlerin gelmesi, şimdiden tasarı halindeyken bu Meclisin kabullenmesi, gelecek için bir afat olmayacak mıdır?

Değerli milletvekilleri, bugün Hazineden sorumlu bakan açıklama yapıyor "biz hata yaptık; döviz kurunun belirlenmesinin arz ve talebe göre yapılması lazımdı" diyor. Tabiî ki, liberal ekonomide, serbest ekonomide, siz, dövize narh getirirseniz, tavan fiyat getirirseniz, aylık 0.85 değer kaybını koyarsanız ve bu makas -Türk parasıyla- fark gittikçe artarsa, elbette bugünkü çöküntü olacak. Sadece dünkü o zor durumla ilgili karar, bugün değil dün alınmış olsaydı, bizim ekonomimize 1 katrilyon ilave yük gelmemiş olacaktı. Ekonomi, bu kadar elastikiyet isteyen ve çok çabuk karar alınmayı icap ettiren bir husustur.

Tekrar ifade ediyorum; dün, Merkez Bankası 4,5 milyar dolar sattı; kaç liradan sattı; 700 liranın altında; bugün dolar 800-900 000 lira ile 1 milyon lira arasında dolaştı. Satılan 4,5 milyar dolar -24 saati daha geçmedi- ekonomiye, 900 trilyona, 950 trilyona yakın, 1 katrilyona yakın yük geldi.

Şimdi, gelin burada cevap verin; aynı durum... Fonların borsada değerlendirilmesi ileride yapılacak. Bu borsa ne derecede sıhhatli çalışıyor; bugün borsada hisse senetlerini veya diğer aktif değerlerini koruyamayan birsürü şirket zor durumda, belki de iflasın eşiğinde. Bankaların zor durumda olması ayrı bir konu. Yarın, bu bireysel emeklilik şirketleri de aynı hali alırsa, bankaların korunması gibi bu şirketlerin korunma durumu da yok. İleride bankazedeler gibi, konutzedeler gibi, bir de bireysel emeklizedeler bu Meclisin önünde, Başbakanlığın önünde, Kızılay Meydanında toplanırsa, çözüm için bu Meclise öneriler getirilirse, o zaman her halde geriye dönük telafi edici bir uygulama yapmamız, bütçeye katrilyonların üzerinde yük getirecektir; bunu hiç kimse de üstlenemeyecektir.

Değerli milletvekilleri, biz gerek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, mikrofonunuzu açıyorum, lütfen tamamlayın efendim, buyurun.

MURAT AKIN (Devamla) - Biz, gerek enflasyonu düşürmede ve gerekse diğer hususlarda, gelişmiş ülke ekonomilerindeki istikrar programlarını uygulamaya kalkıyoruz. Gelişmiş ülkelerde işsizlik asgarî seviyede. Bizim, geçmişte uyguladığımız ve halen ısrar ettiğimiz bu program, eğer kalkınmakta olan ülkelerle alakalı olmuş olsaydı, bu zor durum olmayacaktı.

Gelişmiş ülkelerde olan hayat standardını esas alır şekilde ekonomik istikrar programları uyguluyoruz. Bu bireysel emeklilik de gelişmiş olan ülkelerdeki hususları düzenleyici, tanzim edici hükümleri ihtiva etmektedir; onlardaki borsayla bizdeki borsa bir değildir, onlardaki yatırımların değerlendirilmesiyle bizdeki yatırımların değerlendirilmesi aynı değildir; şirketlerin kuruluşu ve denetimi aynı değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

MURAT AKIN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge vardır; her iki önergeyi de okutacağım ve son okutacağım önergenin en aykırı önerge olması dolayısıyla okuttuktan sonra da işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki "üç ayda bir" ibaresinin "her ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Şükrü Ünal

 

 

 

Van

Erzurum

Osmaniye

 

 

 

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

 

Mehmet Batuk

 

 

 

Bursa

 

Kocaeli

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 3 üncü maddesinin son paragrafının sonundaki ifadenin "Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun uygun görüşü alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

 

Osman Aslan

 

 

 

İstanbul

 

Diyarbakır

 

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim, önergeye?..

SAĞLIK AİLE ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU(Aydın) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde Sayın Uzunkaya?..

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, gerekçe okunsun...

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yönetmeliği Bakanlığın yapması daha doğru ve uygundur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir..

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki "üç ayda bir" ibaresinin "her ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                               Fethullah Erbaş

                                                                               (Van)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?..

SAĞLIK AİLE ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon katılmıyor.

Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, bireysel emeklilikle ilgili tasarının bu maddesinde, bu bireysel emeklilik politikalarını belirlemek ve bunların gerçekleştirilmesi için alınması gerekli önlemler hususunda öneride bulunmak üzere, Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu kurulduğu ve bunun üç ayda bir toplanacağı belirtiliyor; biz, bu her ay toplansın diyoruz. Sebebi de şu: Zaten, buradaki Danışma Kurulu üyelerinin hepsi kamu  görevlisi; işte "Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından görevlendirilecek en az genel müdür seviyesinde birer temsilciden oluşur" diyor. Biz, bu temsilcilerin üç ayda bir değil de, her ay toplanmasını şundan istiyoruz: Türkiyemizde insan,  bırakın üç ay sonrasını, bir ayı da bırakın, acaba, bir gün sonrasını görebiliyor muyuz yani... Türkiye Cumhuriyetinde, düşünün ki, en önemli bir fon toplama için kanun tasarısı çıkaracağız. Yaparız veya yapamayız; bunu Avrupa yapmış, Amerika yapmış... OECD ülkelerinde yüzde 38 -şurada rakamlar var- Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 58,2; İngiltere'de yüzde 74, 7; bu, fonların gayri safî millî hâsılaya oranları; yani, gayri safî millî hâsılanın en önemli miktarını gelişmiş ülkelerde, Amerika'da, İngiltere'de, OECD ülkelerinde bu fonlar oluşturuyor.

Şimdi, bu kadar önemli fonları, eğer, biz de oluşturmayı ciddî olarak düşünüyorsak, bunun için üç şık vardır; birincisi,  bunlara getirilecek vergi teşviklerinin Batı ülkelerinde olduğu gibi ciddî olması lazım; ikincisi, bunlarla ilgili hukukî düzenlemelerin, Batı ülkelerinde olduğu gibi ciddî olması lazım; üçüncüsü de, bu fonlar, Batı ülkelerinde olduğu gibi ciddî olarak yönlendirilmesi lazım. O halde, bunlarla ilgili olarak danışma komisyonlarının da ciddî olarak toplanıp ciddî emek sarf etmesi lazım.

Şimdi "Türkiye'de bu, üç ayda bir toplansın" deniyor. Düşünün ki, Türkiye'de, bırakın üç ayı, iki gün sonrası olacak olaylar görülmediği için -İşte, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki bir olay, Türkiye'yi bugün büyük bir krizin ortasına getirdi ve devalüasyonla karşı karşıya bıraktı- böyle bir güvenilmez ortamda, böyle bir yönetim krizinin olduğu ortamda danışma kurullarının da en az her ay bir kere toplanıp önünü biraz görmeye çalışması gerekir. Ha, bu bir ay da yeter mi; onun da yetmeyeceği zaten ortada; Türkiye'de uygulanan şeyler bunu ortada gösteriyor.

Sayın milletvekilleri, bu emeklilik fonlarının önemi bir de şuradan ileri geliyor. Emeklilik fonu, insanın âhir hayatı denen, yani, emekli olduğu 60 yaşından sonraki, 55-56  yaşından sonraki günleriyle ilgili bir konu. Düşünün ki, bir insan 70 yaşına gelmiş,  70 yaşında kendisine hayat güvencesi olsun diye parasını yatırmış emekli fonlarımıza, yönetenler, bunu batırmış; bugün bir sürü bankanın, bir sürü holdingin battığı gibi -Allah korusun- o zaman, o insanın durumunu düşünün. Artık, yaşı olmuş 65-70, yeniden para kazanmak, yeniden kendine iş bulmak, kendine bir güvence almak şansı da kalmamış olacaktır. Onun için, böyle bir ortamda, bu fonların yönetimi son derece ciddî olmalı, son derece bunlar üzerinde iyi düşünmeliyiz. Yoksa, Türkiyemizde hâlâ bugün bile İstanbul Menkul Kıymetlerde ve borsalarda bakıyorsunuz adamlar bir aylık, üç aylık senetlere hep yatırım yapmaya kalkıyorlar. Niye bir ay, üç ay; çünkü, üç aydan sonra, beş aydan sonra kimse önünü görmüyor; ama, bu fonların en önemli tarafı nedir; bu fonlar on yıl, yirmi yıl önümüzü gösterecek fonlardır. En azından insan 18 yaşında bu fona girmişse 56 yaşından evvel çıkamayacaktır. Arada, şöyle böyle otuz sene, otuzbeş sene bir müddet vardır. Şimdi, senin elinde de, otuz sene, otuzbeş sene, ortalama on sene, onbeş senelik bir fon olursa -devletin- böyle günlük krizlerden çok rahat kurtarır. Devlet de, o zaman, bir aylık vadelerle değil, üç ay, beş ay, on ay, bir sene, iki sene, beş sene vadelerle borçlanmaya gidebilir ve o zaman da, üç sene, beş sene olduğu zaman da, bunlar, enflasyonu emen fonlardır, bunlar enflasyonu azaltan, absorbe eden fonlardır. O halde, bu fonlara gözümüz gibi bakmalıyız. Bu fonların, her şeyden çok, bunların üzerinde emek sarf etmeliyiz; ama, Türkiyemize geldiğimiz zaman, durumların hiç de böyle olmadığını görüyoruz. İşte, düşünebiliyor musunuz, bankaları ele alın; devlet garantisi olduğu halde, her gün bir banka batıyor ve fon denetimine alınıyor. Fon denetimine alındıktan sonra, gözler üzerindeyken bile, bu bankalar -gazeteler açıklıyor- sürekli, fondaki bu bankalar zarar ediyorlar.

Ha, burada neyi getirmek istiyorum, şunu getirmek istiyorum: Bir kere, bu fonların da, aynı bu bankalar gibi, bu finans kuruluşları gibi, birtakım holdingler gibi, iflaslara, batmalara sebep olmaması için, bunlara yön verecek danışma kurullarının son derece dikkatli olması ve bunların, böyle, üç ayda değil, ayda bir, ciddî ciddî toplanıp bu alanda emek sarf etmesi, birtakım projeleri de konuşmaları lazımdır diyorum. Onun için de, ben, bu toplantının üç ay yerine, bir ay olarak önergeyle değiştirilmesinin Türkiye'nin gerçeklerine uygun olduğuna inanıyorum. Sizin de buna inanacağınızı tahmin ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum; buyurun.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Emeklilik Sözleşmesi

Emeklilik sistemine katılma ve emeklilik sözleşmesi

MADDE 4. - Bireysel emeklilik sistemine medeni hakları kullanma ehliyetini haiz kişiler katılabilir. Sisteme katılacak kişiler şirket ile emeklilik sözleşmesi imzalamak zorundadırlar.

Emeklilik sözleşmesi, katılımcının sisteme girmesine, sistemden ayrılmasına, emekli olmasına, katkıların ödenmesine, bu katkıların bireysel emeklilik hesaplarında izlenmesine, fonlarda yatırıma yönlendirilmesine ve  katılımcı veya lehdarlarına yapılacak ödemelere ilişkin esaslar ile tarafların diğer hak ve yükümlülüklerini düzenleyen, esas  olarak kalıtımcı ve şirketin taraf olarak yer aldığı bir sözleşmedir. Emeklilik sözleşmesinde bulunacak hususlara ilişkin esas ve usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler ifade edecektir.

Buyurun Sayın Güler. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, emeklilik sistemine katılma ve emeklilik sözleşmesini düzenleyen bir maddedir. Demin de söylediğim gibi, getirilen tasarı, Türkiye şartlarına uymayan, genel ekonomik kurallara aykırı bir taslaktır. Bu tasarının sosyal boyutu da yoktur, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısına uymamaktadır; çünkü, bugünkü ekonomik koşullarda hangi işçi, hangi memur veya hangi esnaf ekprim ödeyerek ikinci bir emeklilik için para yatırabilecek durumdadır? Memurun, işçinin, esnafın kendisine sorulsa, kesilen emekli keseneklerinin bile, emekliliğini beklemeden geri ödenmesini isteyecek duruma gelmiştir.

Aldığınız sözüm ona ekonomik tedbirlerle, bütün çalışan kesimler perişan edilmiştir. 200 milyon maaş olan memur mu, ayrıca ilave para yatırıp ikinci bir emeklilik isteyecek?! Bu nedenle, bu tasarı, alt sınıf ve orta sınıfa hitap etmemektedir; olsa olsa, birkaç holdingin dolar bazında ücret alan sınırlı sayıdaki üst düzey yöneticilerine bir imkân sağlayacaktır. Bu nedenle, bu yasanın sosyal boyutu yoktur. Çalışanların zar zor geçindiği, ancak karın tokluğuna çalıştığı bir ülkede, 12 milyon işsizin olduğu, 10 milyon insanın açlık sınırında yaşam mücadelesi verdiği bir ülkede, kim, hangi parayla ikinci bir emeklilik için para ayıracaktır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, komisyonlarda da görüşlerimizi dile getirdik. Bu tasarı, gönüllü katılıma dayanan, kişinin kendi isteğiyle getirilmek istenen bir sistemdir; bu nedenle, cazip hale getirilmelidir dedik; ama, sözümüzü dinletemedik.

Sisteme, devletin, vergi indirimi dışında bir katkısı da yoktur. Sistemin yüksek enflasyondan etkilenmemesi gereklidir. Kıdem tazminatı yerine geçebilecek önlemlerin alınması şarttır. Burada biriken fonların şirketler tarafından iyi değerlendirilmesi gereklidir.

Hükümet gereksiz yere alınganlık göstermiş, 4447 sayılı Yasadaki yaşı baz olarak almış ve bu yasadaki yaş oranını gereksiz olarak yüksek tutmuştur.

Özellikle, bu 4 üncü maddede bahsedilen sözleşmelerin, açık ve net, okunabilir ve anlaşılabilir bir dille yapılması lazımdır. Özel sigorta poliçelerinde olduğu gibi, ancak büyüteçlerle okunabilen bir şekilde olmamasına azamî dikkat edilmelidir. Tasarının uygulama alanı bulabilmesi için, yaş, mutlaka düşük tutulmalıydı. Yaşın yüksek tutulması yasayı cazip halden çıkarmıştır. Dileyen, 18 yaşına gelmiş çocuğunun adına yirmi yıl süreyle prim yatırarak, 38 yaşında birikimlerini alabilmeliydi; ama, ne yazık ki, bizim bu önerilerimiz komisyonlarda kabul edilmedi ve önümüze, dediğim gibi, Türkiye şartlarına ve halkın genel eğilimine uymayan bir tasarı olarak gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde her saat, her gün çok hızlı değişen bu ekonomik şartlarda, insanların en az on yıl, sabırla oluşturdukları birikimlerini getirip, özel şirketlere teslim etmesini, bugünkü ekonomik koşullarda mantıklı ve anlamlı görmemekteyiz. Bu nedenle, bu sistemin geniş halk kitleleri tarafından tasvip görmesi imkânsızdır ve bu sistem, söylediğim bu olumsuz şartlardan dolayı ölü olarak doğmuştur.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güler.

Madde üzerinde ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs'e ait.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının, emeklilik sistemine katılma ve emeklilik sözleşmesini düzenleyen 4 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına he-pinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanunla kurulacak olan emeklilik şirketi ile katılımcılar arasında yapılacak olan emeklilik sözleşmeleri, katılımcıların sistem içerisine girmelerini, sistemden ayrılabilmelerini, emekli olabilmelerini, katkıların ne şekilde ödeneceğini, katkıların aynı zamanda bireysel emeklilik hesaplarında izlenmesini, bunların emeklilik yatırım fonlarına yönlendirilmesini, katılımcılara ve lehtarlara yapılacak ödemeleri ve katılımcılar ile şirket hak, borç ve yükümlülüklerine ilişkin hususları düzenlemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 üncü maddede "bireysel emeklilik sistemine medenî hakları kullanma ehliyetini haiz kişiler katılabilir. Sisteme katılacak kişiler şirketle emeklilik sözleşmesi imzalamak zorundadırlar" ibaresi yer almaktadır. Bu, sistemin sağlıklı işleyişi açısından bizce de uygundur; ancak, burada, kanunî ehliyeti haiz olmayan, 18 yaşından büyük, ailesinin bakımına muhtaç fertlerimizin de bu sisteme katılımları sağlanabilmelidir. Bu fertlerimizin primleri aileleri tarafından yatırılmak suretiyle emeklilikleri sağlanacak ve ailelerin de yükü kısmen azaltılmış olacaktır, yani, ailelerin bu fertlerimizle ilgili gelecek kaygıları giderilmiş olacaktır; hatta, 18 yaş sınırı da şartlara göre, şartlar uygunsa, daha aşağıya çekilebilmelidir.

Bu maddede diğer bir konu; emeklilik sözleşmesinde bulunacak hususlara ilişkin esas ve usullerin, kişilerin çalışma şartlarının, bölge şartlarının ve ülkemizin içinde bulunduğu şartların, mutlak surette+ dikkate alınması gerekmektedir. Bu usul ve esaslardan olmazsa olmaz şartları taşıyanların, yasada açıkça belirlenmesi daha isabetli olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sistem, en az 10 yıl prim yatırma kaydı gerektirmekte ve 56 yaşında emekliliği öngörmektedir. Emeklilik yaşı, bugünkü sosyal güvenlik sistemleriyle de uyumludur. Bu nedenle, sisteme katılacak kişiler ile emeklilik şirketi arasında bir sözleşme yapılması gerekmektedir. Sözleşmede, asgari yer alması gereken hususlar, açık bir şekilde, kanunda da belirtilmiştir. Yalnız, burada, sözleşmenin şekli, kaç nüshadan oluşacağı gibi usul ve esasların -müsteşarlığın belirlemesi yerine- kanunda açıkça belirlenmesinde fayda vardır kanaatindeyiz.

Ayrıca, 25 yıl prim yatıran kişiler, bu süre sonunda emekli olmalıdır. Yoksa, istenilen hedefe ulaşmak mümkün değildir. 20 yaşında başlayıp 45 yaşında emekli olmayı hak eden kişi, hakkını 56 yaşında alacaksa, süreyi ayarlayarak primini geç yatırmaya başlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, geçmiş yıllarda ve yakın zamanda MEYAK ve tasarrufu teşvik uygulamaları gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Maalesef, günümüzde gelinen noktada bunların fiyaskosu söz konusudur.

Bu nedenle, halkımızın, ikinci bir MEYAK mı, zorunlu tasarruf mu korkusunu üzerlerinden atarak, onlara güven telkin edici ibarelerin kanuna eklenmesi gerekmektedir. Sadece yeni kaynaklar oluşturmak için bu sistemin oluşturulmaya çalışılması yanlıştır. Aksine, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı gibi sistemlere dahil olmayan vatandaşlarımızın da, bu düzenleme ve kanun sayesinde emekli olabilecekleri anlatılmalıdır; yani, halkımızın güveni yeniden sağlanmalıdır. Bugünkü güvensizlik ortamında da biz bunu zor görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun geneline baktığımızda "altı ay sonra yürürlüğe girer" hükmü yer almaktadır. Yeni düzenlemeye göre, şirketlerin adaptasyonu için en az bir yıllık sürenin öngörülmesi daha uygun olacaktır. Böylelikle, bu alanda faaliyet gösterecek yeterli sayıda şirketin kurulması ve rekabetin de sağlanması mümkün olacaktır.

Maddenin sonunda "Emeklilik sözleşmesinde bulunacak hususlara ilişkin esas ve usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenir" ibaresi yer almaktadır. Dikkat edilmesi gereken hassas konulardan bir tanesi de budur. Kişilerin ve ülkemizin konumu bu noktada çok dikkatli bir şekilde özdeğerlerimize uygun olarak tespit edilerek, bu kıstaslar belirlenmelidir.

Bütün bunların ışığında, kanuna, Doğru Yol Partisi Grubu olarak olumlu baktığımızı arz etmek istiyorum. Kanunun, vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyor; bu vesileyle, sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Örs.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri sırasıyla okutacağım ve en aykırı olan son önergeden işleme başlayacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesinin son cümlesinin "emeklilik sözleşmesinde bulunacak esaslara ilişkin usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Çalışma Bakanlığınca belirlenir" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

Osman Aslan

Mehmet Özyol

 

 

 

İstanbul

Diyarbakır

Adıyaman

 

 

 

 

Nezir Aydın

 

 

Sakarya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "bireysel emeklilik sistemine medenî hakları kullanma ehliyetini haiz ve zorunlu sigorta kuruluşlarının üyesi olan kişiler katılabilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Turhan Alçelik

 

 

 

Van

Erzurum

Giresun

 

 

 

Remzi Çetin

Zeki Ünal

 

Konya

Karaman

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ.NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden kim konuşacak?

ASLAN POLAT (Erzurum) - Ben konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Sayın Aslan Polat; buyurun.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının bu maddesi, esasında, gerçekten önemli bir madde. Bilhassa işçi sendikalarının bu konuda önemli endişeleri var; endişelerinin aslı şu: Şimdi, bu getirilen tasarıda "bireysel emeklilik sistemine medenî hakları kullanma ehliyetini haiz kişiler katılabilir" deniliyor ve başka hiçbir şart aranmıyor; fakat, bizzat Devlet Planlama Teşkilatının bu dönem kurduğu özel ihtisas komisyonunun raporunda aynen söyleniyor: "Tamamlayıcı sosyal güvenlik programları içerisinde bireysel emeklilik fonları, ülkemizde de çıkarılacak genel bir çerçeve kanunla uygulamaya konulmalıdır. Devletin ve özel denetim kurumlarının denetimi altında, bütünüyle özel sektör kuralları içerisinde çalışacak bu kurumlara üye olmak, mutlaka, zorunlu sigorta kuruluşlarında tescil edilmiş bulunma şartına bağlanmalıdır."

Şimdi, benim merak ettiğim bir şey var: Bu Devlet Planlama Teşkilatı neye yarar? Getiriyor, çalışma yapıyor, tasarı yapıyor, öneri getiriyor. Dönemlerden beri, bu hükümet ve bundan evvelki hükümetler, 55 nci hükümet de, 56 ncı hükümet de, 57 nci hükümet de Devlet Planlama Teşkilatının getirdiği bütün bu önerilerin tamamen zıddında uygulama yapıyor. Eğer, bu Devlet Planlama Teşkilatını ciddîye almayacaksanız, o zaman, bunları çalıştırmayın, bu kadar rapor hazırlatmayın. Yani, bunların devlet için hazırladığı raporların tamamen zıddına uygulamaları getiriyorsunuz, ondan sonra da, bu konuları söylediğimiz zaman da, hükümet olarak "katılmıyoruz" diyorsunuz. Peki, sayın hükümete ben de şunu soruyorum: Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı burada kabul edilirken niye o maddelere katıldınız? Devlette iki kurum birbirinin tezadı halinde olur mu? Bir taraftan, gelip, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı burada onaylanırken "katılıyorum" diyorsunuz, ondan sonra, o Devlet Planlama Teşkilatının, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına bağlı olarak kurulan alt komisyonunun "mutlaka olmalıdır" dediği bir konuda da "hayır, ona ben katılmıyorum" diyorsunuz.

Evvela, hükümet... Hep tezatsınız; yani, ne yaptıysanız tezat halindesiniz. Piyasalar sizi anlamıyor, kamu sizi anlamıyor, sendikalar sizi anlamıyor, biz de sizi anlamıyoruz; yani, yarın sizi tarih de anlamayacak.

Bakın, şimdi, bu konuda, işçi sendikaları da çok endişeli. Devlet Planlama Teşkilatı "genellikle, bu programların zorunluluk esasına dayalı programlara alternatif olması ya da uzun vadede onların yerini alması söz konusu değil" diyor; ama, İşçi sendikalarının -Türk-İş danışmanlarının bir raporundan aynen okuyorum- Türk-İş, Türkiye Yol İş Sendikası Genel Başkan danışmanın ifadesi aynen şu: "Özel emeklilik konusu, işveren sendikaları ve özel emekliliği pazarlayan çokuluslu şirketler ve bunlar tarafından desteklenen hükümetdışı örgütler tarafından savunulmuş, kamuoyuna benimsetilmeye çalışılmıştır ve dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi bireysel emekliliğin altyapısı hazırlandıktan sonra sosyal güvenlik sisteminden çıkış uygulamaları gündeme gelebilecektir."

Bunlar ne diyorlar, önlerinde bir Şili örneği var, Güney Amerika örnekleri var, bu endişeleri dile getiriyorlar.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bir konu daha var, o da çok önemlidir; nedir, sigorta şirketlerinin bilhassa iyi desteklenmesi lazımdır, neden; çünkü, Türkiye'de, vatandaşlardan bir sürü sendikasız çalışan, sigortasız çalışan işçiler ve işverenler var, özel çalışan insanlar var. Bunların hiçbirisi zorunlu sigorta sistemine üye olmadan, geldi, bu özel sigorta şirketlerine bireysel olarak üye olduğunu düşünelim, siz de bu fonları aldınız -şu bir gün içerisinde Türkiye'de olan olayların- bir kamu iç borçlanmasına bütün bu paraları yatırdığınızı düşünelim ve bütün bu özel şahısların yatırdığı bu fonları batırdığınızı düşünelim, o zaman bu şahıslar 60 yaşında, 50 yaşında kapıda kalırlar. Bunlara karşı sigortanın sigortası olmak üzere, bu özel sigortalara mutlaka kamu sigortaları destek vermeli, kamu sigortalarının getireceği getirinin az olması karşısında da bu özel sigortalar da ona destek vermeli; ikisi beraberce yürümelidir.

Haa, diyeceksiniz ki, biz Türkiye'yi öyle bir Türkiye yaptık ki, zaten yiyecek ekmek bulamayan bir insan hem zorunlu sigortaya hem özel sigortaya nasıl uyacak? O da doğru. Sadece size şunu düşüneyim. Şu Türkiye'de iki günde bu hükümetin verdiği zarar 1,5 katrilyon olarak en azından hesaplanıyor. Türkiye'nin nüfusunu 70 milyon kabul edelim, fert başına 20 milyon bütün millete siz zarar verdiniz, bir günlük bir fevri hareketinizle. Peki, Türkiye'de bir aileyi iki ebeveyn, üç de çocuk beş kişi kabul edelim. 20'şer milyondan ne yapar; 100 milyon eder. Asgari ücret ne kadar; 102 milyon lira. Siz, demek ki, şu krizinizle asgari ücretli bir ailenin bir aylık bütün ekmeğini üzerinden aldınız ve zarar verdiniz. Bu durumda, tabiî ki, siz insanlara neyle sigorta olsun diyorsunuz; ama, ben yine üzerine basarak konuşuyorum, her halükârda bu özel sigorta şirketinin zorunlu sigortayla desteklenmesi gereğini düşünüyorum.

Bu önergemize destek vereceğiniz umuduyla hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesinin son cümlesinin "emeklilik sözleşmesinde bulunacak esaslara ilişkin usuller kurumun uygun görüşü alınarak Çalışma Bakanlığınca belirlenir" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                             Musa Uzunkaya

                                                                         (Samsun)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Buyurun Sayın Alçelik.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemizde, emeklilik sözleşmesiyle ilgili usul ve esasların Hazine Müsteşarlığınca değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılmasını talep ediyoruz. Bu talebimiz, tamamen bu kanunun genel gerekçesine uygun bir taleptir. Zannediyorum, şu andaki talebimiz, iktidar grupları arkadaşlarımızın da tamamen katılacaklarını umduğumuz bir talep; nedenini söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, Hazinenin herhangi bir maddî çalışmaya bakışı, ancak, Hazinedeki parayı artırmaya dönük olur, Hazineden para çıkışını engellemeye dönük olur. Eğer, biz, bu kanunu sosyal bir ihtiyacı karşılamak üzere getiriyorsak, ki, öyledir, emeklilikte insanlarımız daha iyi hayat standartına ulaşsın, daha iyi yaşasınlar, refah düzeyleri daha artsın diye yapıyoruz, daha doğrusu bu gerekçeyle buraya getirdiniz bu kanunu, öyleyse, bu kanunla ilgili esasları, daha doğrusu, bu kanunun getirdiği sözleşmeye taraf olan şirket ve katılımcı arasındaki hukukî esasları, düzenlemeleri, yönetmelikleri Hazine Müsteşarlığı değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapsın arzu ediyoruz.

Gerçi, hükümetimizin, şu anda görüşülmekte olan bu kanuna pek sosyal boyutuyla yaklaştığı kanaatinde değiliz. Değerli Bakanımıza saygımız var, mesleğine hürmetimiz var; ancak, şu anda, burada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının oturması lazım.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Eski bakan...

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Şu anda görevde olan Değerli Bakanımızın; kanunun sahibi o, veya eğer Hazine bu işin sahibiyse, Hazineden sorumlu bakanın oturması lazım.

Niye bunu söylüyorum; biraz önce, çok Değerli Bakanımızın bir ifadesi oldu -ben Sayın Bakanımızı çok seviyorum, kendisine saygım var- dedi ki: "Bu fon başka fon." Değerli Bakanım, bu fon hiç başka fon değil; bu fon da, o tasfiye ettiğiniz" fonlardan birisi; hatta, iddia ediyorum, daha tehlikelisi. Niye; çünkü, hiç kimsenin 56 yaşına kadar hak iddia edemeyeceği bir fon.

Değerli Bakanımız, geçmişte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yaptı, onun için, gelin, bu önergemize katılın; bu yetkiyi Hazineden alalım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına verelim. Neden mi; bakın, bu tasarıda size hemen cezalarla ilgili bölümden bir madde okuyacağım. Cezalarla ilgili 22 nci maddenin (a) fıkrasında özetle şöyle deniliyor: "Bu kanunun 4 üncü maddesine uymayanlara iki milyar lira ceza verilir." İşte, Hazine olaya böyle bakar!

Benim daha iyi şartlarda yaşamasını arzu ettiğim bir insanım, emeklilikte ben daha iyi yaşamak istiyorum diye bu sisteme katılmak isteyen bir vatandaşım, kardeşim, farz edelim ki sözleşmede, yazışma sırasında, bir yanlışlık yaptı veya o sözleşmenin herhangi bir gereği olan hususu ye-rine getiremedi. Bırakın sözleşmeyi, siz kanuna hemen 2 milyar cezayı yapıştırdınız!.. Etmeyin!.. Gelin, bu önergeye destek verin arkadaşlar. Hazine mantığıyla değil, vatandaştan daha çok para toplayalım mantığıyla değil, vatandaşımızı daha iyi yaşatalım mantığıyla hareket edecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kontrolünde olsun bu işlemler. Çünkü, bakın, bir önceki maddeyle, tamamen bürokratlardan oluşan ve o bürokratların başında da Hazine Müsteşarının olduğu 5 kişilik bir Danışma Kurulunun görüşleri esas alınacak. Bu durumda, bu görüş, ancak Hazine lehinde görüş olur, vatandaş lehinde değil.

Önergemizin, özellikle iktidar kanadınca, Sayın Bakanca ve Komisyonumuzca kabul edilmesini ve Genel Kurulun da onayıyla kabul edilmesini arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Alçelik.

Efendim, Komisyon ve Hükümetin...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katılmamış olduğu, Sayın Alçelik'in üzerinde açıklama yapmış olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

Katılımcının ve şirketin hak ve yükümlülükleri

MADDE 5. - Katılımcı, emeklilik sözleşmesinde belirtilen esaslar dahilinde, şirket nezdinde açılacak bireysel emeklilik hesabına katkı yapar. Katılımcı, emeklilik sözleşmesinde yer alacak şartlar çerçevesinde, katkı payının aynı şirkete ait birden fazla fon arasında paylaştırılmasına karar verebilir. Katılımcı bireysel emeklilik hesabındaki birikimlerinin başka bir emeklilik şirketine aktarılmasını talep edebilir. Bu halde şirket bildiriminden itibaren en geç yedi iş günü içerisinde talebi yerine getirmekle ve birikimlerle birlikte bu hesaba ilişkin bilgi ve belgeleri aktarmakla yükümlüdür. Başka bir şirkete aktarım talebinde bulunulabilmesi için, bu kanun kapsamında yapılan ilk emeklilik sözleşmesinin yürürlük tarihinden itibaren en az bir yıl geçmesi gereklidir. Aktarıma, aktarım talebine ve aktarımda süre kısıtlamalarının istisnalarına ilişkin esas ve usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlık tarafından belirlenir.

Şirket, bu maddede öngörülen aktarma yükümlülüğünü yedi iş günü içerisinde yerine getirmezse, yedinci iş gününün sonunda ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden mütemerrit hale gelir. Bu halde uygulanacak aylık temerrüt faizi, katılımcının dahil olacağı fonun son aylık getirisinin iki katından aşağı olamaz. Şirket katkı paylarını, şirkete intikalini takip eden en geç ikinci iş gününde yatırıma yönlendirmek zorundadır. Bu yükümlülüğün süresi içerisinde yerine getirilmemesi halinde, katılımcının dahil olacağı fonun son aylık getirisinin iki katı tutarında aylık gecikme cezası uygulanır ve bu tutar katılımcının hesabına ilave edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat ifade edecekler.

Buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; he-pinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesinde, katılımcı, emeklilik sözleşmesinde belirtilen esaslar dahilinde, şirket nezdinde açılacak bireysel emeklilik hesabına katkısını yapar ve bu katkısının, bir yıl geçmesi şartıyla, o şirketin kendi, diğer fonları arasında veya bir başka şirket nezdinde de aktarılmasını isteyebilir ve bunu istediğinde de, o şirket, bunu yerine getirmek zorundadır. Eğer şirket, yedinci gün sonunda bunu yerine getirmezse, katılmak istediği şirket fonu veya başka şirketin hesabında, en son aylık getirinin iki katı kadar temerrüt faizi öder veya ona gerekli şeyi öder. Şirket de kendisine yöneltilen bu hesabı hemen iki gün sonra yatırıma yönlendirmek zorundadır deniliyor.

Sayın Başkan, burada, esasında önemli bir konu var, o da şu: Birincisi, bu özel emeklilik fonlarının çok iyi işletilmesi lazım. Onun için de, bu fonlar şeffaf olarak izlenmeli ve bu fona üye olan şahıs, fonların hesaplarını inceleyebilmeli ve hesabını, nerede kârlı olacaksa oraya yatırma hakkı olmalıdır. Bu, bir doğrudur. Yalnız, bir başka doğru daha var; şimdi, bu fonlarda da, ben fazla kâr vereceğim diye, bu şirketler... Buna çok dikkat edilmelidir; çünkü, Türkiye'de bu tür hatalar çok oluyor, Anadolu'da bazı özel holdingler kuruluyor, halka açık şirketlerde de hep aynı şeyler oluyor. "Ben sana daha fazla kâr veririm, ben sana daha fazla faiz veririm" diye, veremeyeceği faizi, veremeyeceği kârı bu şirketlere belirtip, sonra bu şirketler üzerindeki fonları toplamaya kalkıp, sonra "on sene, yirmi sene sonra benim orada iyi param olacak" diye ümit eden insanların paralarını batırması anında da, çok büyük krizlere sebep olur ki, bu kriz, bugünkü krizlerden de çok büyük krizlere sebep olabilir.

Onun için, burada, biz, bireysel emeklilik danışma kurulunun -siz kabul etmediniz ama- her ay toplanarak, en azından bu şirketlerin hareketlerini incelemesi, yönlendirmesi, bunlara bakması gerektiği üzerinde, yine, ısrarla duruyoruz; şundan dolayı duruyoruz: Burada, şahısları ikaz etmek gerekir. Olabilir ki, bir fon şirketinin çok iyi iç yapısı yoktur ve birtakım şirketlere fazla kâr vereceğini vaat etmektedir ve iflas etme şansı olan bu şirketlere şahıslar tarafından yatırılacak fonların birdenbire batma ihtimali olabilir. Örnek o kadar çok ki; aha, bizim bankalar bunun örnekleri, en güvenilir dediğimiz bankalar bile sapır sapır dökülmeye başladılar; bir kriz oluyor, bakıyorsunuz ki, 3 - 4 tane banka fon yönetimine alınıyor ve batıyor. Bu tür olayların emeklilik şirketlerinde olmaması için tekrar üzerine basarak söylüyorum, bu şirketlerin hesapları iyi kontrol edilmeli ve emekli olacakların  da, şu biraz fazla para veriyor diye hemen ona yönelmekten ziyade, hesaplarını iyice incelemeleri gerekir.

Bir konu daha var: Acaba, biz, özel emeklilik sisteminden istediğimizi elde edebilecek miyiz; yani, ne istiyoruz, getirdiğimiz şartlar neler? Şimdi, bu getirdiğimiz emeklilik fonuna üye olan bir vatandaşın aylığının yüzde 10'u veya asgari ücretin yarısından fazla vergi indirimi olmadıktan sonra, acaba, biz, bu getirdiğimiz teşviklerle, o paraları -on yıl sonra almak şartıyla, yirmi yıl sonra almak şartıyla- oraya yönlendirebilecek miyiz? İşte, bu, çok önemlidir. Avrupa ülkeleri, fertlerine 20 000 - 30 000 dolar aylık veren devletler bile, kendi fonlarına üye olan şahısları, hemen hemen fert başına düşen millî gelir oranında -mesela, Amerika'da 25 000 dolar civarında- bir vergi desteğiyle, prim desteğiyle desteklerken, biz -bizde fert başına düşen millî gelir 3 000 dolar civarında- o oranda değil de, asgari ücret seviyesinde, bunun üçte 1'i seviyesinde desteklediğimiz zaman, beklediğimiz paraları, beklediğimiz fon yığılmasını sağlayabilecek miyiz? İşte, bu konuda, benim büyük endişelerim var. Sadece ben değil, günlerden beri, gazetelerde, bu işe emek sarf eden, bu işle ilgilenen bütün düşünürler, bu gelen teşviklerle, bu özel fonlarda, istenilen parayı bulamayacağımızı belirtiyorlar.

Şimdi, düşünebiliyor musunuz, ciddî bir destek verdiğiniz zaman, 15 milyar ilâ 25 milyar dolar arasında değişen bir rakamla, şu anda, on yıllık, bizim elimizde bir fon birikeceğinden bahsediliyor. Şimdi, IMF'den 1 milyar, 3 milyar, 5 milyar dolar almak için vermediğimiz tavizin kalmadığı -azami 18 ayda da geri ödemek şartıyla- bir dünyada, bize, on yıl, yirmi yıl vadeyle, kendi içimizde bir fon oluşturulmasının şartlarında, neden bu vergi indirimlerinde ciddî ciddî düşünülmüyor; bunu da anlayamadığımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı, Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize ve aziz milletimize, Doğru Yol Partisi ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.

Tasarıyla, kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcı bir unsuru olarak, herhangi bir işyerinde çalışma zorunluluğuna bağlı olmaksızın, 18 yaşını dolduran herkesin katılabileceği, bireylerin emekliliğe yönelik gönüllü tasarruflarını değerlendiren, bireysel emeklilik hesaplarına dayalı, fonlu bir sistemin kurulması amaçlanmaktadır. Yani, bireysel emeklilik sistemi, bu açıdan, bireylerin gönüllü tasarruflarıyla, yaşlılıklarında refah düzeylerini artırmalarına yönelik, özel bir emeklilik sistemidir.

Bu sistem, bireylerin küçük tasarruflarını yatırıma yönelterek, gelecekte, kişilere ekonomik ve sosyal güvence temin ediyor.

Bireysel emeklilik sistemi, mevcut sosyal güvenlik kurumlarına alternatif oluşturmuyor; tam tersi, bireylere, yaşlılıklarında ikinci emekli maaşı imkânı sunarak, sosyal güvenliklerini iyileştiriyor.

Peki, bu tasarıdan kimler yararlanacaktır... Bireysel emeklilik sistemine, 18 yaşını doldurmuş olan herkes girebilecek. Bireysel emeklilik sisteminden, sigortalılar, Emekli Sandığı iştirakçileri, Bağ-Kur üyeleri ile isteğe bağlı sigortalılar, hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, hatta, emekliler de yararlanabileceklerdir. Bireysel emeklilik sistemine bireysel emeklilik sözleşmesi yapılarak girilebilecek ve yapılacak sözleşmede, sisteme ödenecek katkı payları, katkı paylarının ödeneceği yer, sistemden ayrılma koşulları, emeklilik maaşı ve toplu ödeme koşulları gibi bilgiler bulunacaktır. Bireysel emeklilik işlemlerini yürütmek için bireysel emeklilik şirketleri kurulacak. Bu şirketlerin de anonim şirket olması, en az 20 trilyon ödenmiş sermayesinin olması, ruhsat alması, yönetim kurulu ve ortaklarının malî suçları işlememiş olmaları gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı doğru; yerinde buluyoruz; ancak, buna, maddî durumu iyi olan varlıklı insanlar girebilir. Esas mağdur olan yoksul insanlar faydalanamaz; çünkü, bu tasarının esas maksadı özel emekliliktir; başka bir deyimle, ikinci emekliliktir veya gönüllü katılıma dayalı ek emeklilik sistemidir. Hal böyle olunca, ülkemizde 100-150 milyon maaş alan kesim zaten perişandır, açlık sınırı içindedir. Geçimini sağlayamayan insanın bu sisteme ödeme yapması imkânsızdır. Ülkemizde dört kişilik bir ailenin aylık asgarî geçim masrafı 500 milyonun üzerindedir. Öyleyse, çalışanların yüzde 90'ının aldığı ücret 500 milyonun altında olunca, demek ki, sadece çalışanların ve toplumun yüzde 10'u faydalanacaktır. Yoksa, bundan ne çiftçi ne esnaf ve ne de emekli olan insanlar yararlanabilir; çünkü, bunlar da geçimini sağlayamayan insanlardır; bu emekliliğe nasıl para yatıracaktır?.. Bu, imkânsızdır. Bu insanlar da faydalanamayacaktır. Öyleyse, yapılacak iş, mademki, sosyal güvenlik konusudur, Avrupa'da  olduğu gibi, devletin de katkısı sağlanarak fakir fukaranın da yararlanması sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, esasen, bu tasarı yanlış zamanda getirilmiştir; çünkü, ülkede ekonomi bitmiş; çiftçi, esnaf ve sanayici iflas bayrağını çekmiş, ekonomik krizi atlatmak için insanlar çırpınırken, toplum geçim derdindeyken, hükümetin ve Meclisin özel emeklilikle uğraşması yanlıştır. Bunun geri çekilmesi gerekir; ama, maalesef, hükümet, hiçbir şeyin farkında değil. Halen, hükümet, gaflet içindedir, artık, uyanması gerekir; çünkü, ülkeye ve millete zarar veriyor.

Sayın hükümet, 17 Ağustos 1999 depremi oldu, enkazları kaldırmadan Af Kanununu görüştünüz; 12 Kasım 2000 tarihinde ülkede ekonomik deprem oldu, çıktınız, bu millete "her şey iyiye gidiyor" dediniz; ama, yükünü halka yüklettiniz; 19 Şubatta Millî Güvenlik Kurulunda bencil davranarak kavga ettiniz, terk ettiniz, ülkeye zarar verdiniz. Faizler çıldırdı, 10 000'lere çıktı. Hâlâ, çıkıp, enflasyon düşüyor, her şey düzelecek, ülke iyiye gidiyor diyebilir misiniz?!.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, mikrofonunuzu açıyorum, buyurun efendim.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Sayın hükümet, ülkenin durumu iyi değil; acilen köklü çare bulmanız gerekir. Bunun için de IMF'yle anlaşmaları yeniden gözden geçirin. Yoksa, ülke sosyal patlamaya gidiyor. Bu ülkeye, bu yüce millete yazık oluyor. Öyleyse, milletin derdinden ve sıkıntısından uzak, gündeminden uzak olan bu tasarıyı geri çekin.

Bütün milletin istifade edebileceği, fakir fukarayı içine alan yeni tasarı getirmenizi diliyor; Yüce Heyetinize, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesinin son paragrafındaki "şirket, bu maddede öngörülen aktarma yükümlülüğünü yedi iş günü içerisinde yerine getirmezse, yedinci iş gününün sonunda" ifadelerinin "bir gün içerisinde yerine getirmezse, bir gün (24 saat) sonunda..." şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

Osman Aslan

Mehmet Özyol

 

 

 

İstanbul

Diyarbakır

Adıyaman

 

 

 

Nezir Aydın

Veysel Candan

 

Sakarya

Konya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Baş-kan.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Candan konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Önerge üzerinde Sayın Candan konuşacaklar.

Buyurun.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 5 inci maddeyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Vatandaşımızın yaşı 18 oldu ve bir emeklilik şirketine gitti, bir sözleşme yaptı, on yıl prim ödedi, yaşı 56 oldu ve emekli oldu, aylığa bağlandı; işin özeti bu. Burada, üye olan, sigortalı olan vatandaşın haklarını koruyan birtakım maddeler getirilmektedir. Bu birikimi alan şirket, parayı fonlarda değerlendirdi; vatandaş, müracaat etti, ömür boyu maaşa bağlanacak. "Ya aylık alacak ya üç aylık alacak veya yıllık alacak" denilmektedir. Ancak, parayı alan şirket veya şirketler, parayı değerlendiriyorlar.

Bu değerlendirme sırasında vatandaşın talebi geldi, bu talep doğrultusunda kârlı bir şirketi işaretledi. Önce ortak olduğu mevcut şirketi değiştirmek istiyor ve burada, buna yedi günlük süre veriliyor. Ayrıca, katkı payı... Şirkete vatandaş katkıda bulunduğu gün parasını yönlendirmek istiyor. Burada şirkete tanınan süre, birinde yedi gün, birinde de iki gündür. Artık, bilgisayar çağındayız, düğmeye bastığı gün, bize göre, yönlenmeli vatandaşın parası; bir gün, iki gün, yedi gün bekleme söz konusu olmamalıdır. Tabiî, burada, şirket yönlendirmezse ne olur diye, bir de ceza konmuş. Mühim olan, ceza değil, sistemin iyi işleyebilmesidir. O açıdan, biz, bu önergeyi vermiş bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, biraz daha gerçekçi olmak ve Türkiye şartlarını iyi tanımak mecburiyetindeyiz. Bir kere, bu tasarının gerekçesine baktığımız zaman "burada toplanan paralar uzun vadeli altyapıya harcanacaktır. Kamu borçlanmasına -gerekçede yazıyor- kaynak olacaktır" denili-yor. O zaman, şirketler, tutup, topladıkları fondaki paraları devlete satarak, faiz vererek, yani, devleti borçlandıracaklardır; tıpkı şimdiki Bankalar Kanununda olduğu gibi.

Şimdi, IMF ile bir program yapıldı. Biz, burada,  hep şunu söyledik; kriz geliyor, geliyor, birinci, ikinci... IMF ile müzakere etmek ayrı şeydir, IMF'ye teslim olmak ayrı şeydir; yani, biz, hükümet olarak, IMF'yle müzakere etmedik, şartları onlar deklare etti, biz altına imza attık. Bu, doğru değil.

Bankalara bir görev verdi devlet. Ne dedi bu görevinde; bana para toplayın. Bankalar dışardan dövizi aldılar, aldılar, aldılar, TL'ye çevirip Hazineye borç olarak, faizle sattılar hem de yüksek faizle. Şimdi geldiğimiz nokta, bankalar mecburen dövizi elinde tutunca krize girdik ve bugün itibariyle, keşke doğru çıkmasaydık; ama, muhalefet hep haklı çıktı, hükümetin yanlışı bir kere daha ortaya çıkmış oldu. Ümit ediyoruz ki, bu sıkıntıdan kısa zamanda çıkarız.

Dolayısıyla, bu gerekçe sağlam değil burada. Efendim, Batı örnek gösteriliyor. İyi de, Batı'da, bu fonlar, kamu borçlanması için kullanılmamış ki; yani, Batı dünyasında çıkarılan özel emeklilik yasalarının gerekçesinde, burada oluşan fonlar, kamu borçlarında kullanılacak denmiyor; aksine... Bu tasarının en büyük eksiği bize göre... Mutlaka "kamu borçlarında kullanılmamak üzere" diye fonu ayarlamak ve düzenlemek lazım.

Bir diğer önemli konu, tasarruf deniyor. Şimdi, bir yerde şunu söylüyorsunuz: Devlet, yani, SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur beceremedi, vatandaşın emekliliğinde istenilen parayı veremedi, bir de ihtiyaç var ki, ikinci bir özel emeklilikle getirelim... Ama, bu, bir yerde, toplumun malî gücünü tanımama anlamına gelir. Acaba, hakikaten, ikinci emekliliğe kim, nasıl, hangi şartlarda para yatırabilecek?

Bir de, burada, dördüncü gerekçe olarak da, borsa çok derinleşecek, bu paralar borsada deni-yor. Bizim borsanın gerçek değeri 3 000'dir; 7 000 de değildi, 10 000 de değildir. Göreceksiniz, bu gidişle, çöküş, önümüzdeki altı ay içerisinde borsayı da 3 000'e ve gerçek değerine indirecektir.

Şimdi soru şu: Vatandaş parasını yatırdı, on yıl bekledi ve 56 yaşına geldi, paralar borsada sıfırlandı. Daha önce yaşadığımız bir zorunlu tasarruf olayı var. Hâlâ o zorunlu tasarrufta, hükümet, açık ve net olarak "ben, bu parayı şurada değerlendirdim. Bu para şu kadardır, şuraya geldi ve bunu şu tarihte ödeyeceğim" diye taahhüt etmemiştir. O zaman, özel şirketler kanalıyla devlete borç bulacak bir kaynağı hazırlamanın zor olduğu kanaatindeyim.

Doğrusunu söylemek gerekirse, şirketlere verilen görev, iki ayda 100 000 üye şirkete getirilecek deniliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Candan, lütfen, tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Hükümet, aslında, üç yıllık ekonomik programda bugüne kadar iki defa kaza yaptı. Öyle tahmin ediyorum ki, ciddî şekilde sıkıntılı durumdayız. O açıdan, şirketlerin 3 tane temel konusu var: Şirketlerin yeterli olması, biriken fonun üretim ekonomisinde kullanılması ve tabiî ki, en mühimi de düzenleme ve denetlemenin bankalarda yaptığımız gibi değil, denetleme gibi denetleme yapmak, adam gibi denetleme yapmak mecburiyetindeyiz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Maddenin oylamasına geçemeyeceğim; çünkü, bir yoklama talebi vardır.

Şimdi, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekili arkadaşlarımızın salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim ve daha sonra talep gereği yoklama yapacağım efendim.

Sayın Uzunkaya?.. Burada.

Sayın Candan?.. Burada.

Sayın Çelik?.. Burada.

Sayın Başeğmez?.. Burada.

Sayın Arvas?.. Burada.

Sayın Ilıcak?.. Burada.

Sayın Çiçek?.. Burada.

Sayın Ünal?.. Burada.

Sayın Alçelik?.. Burada.

Sayın Erbaş?.. Burada.

Sayın Karavar?.. Burada.

Sayın Kukaracı?.. Burada.

Sayın Ulucak?.. Burada.

Sayın Polat?.. Burada.

Sayın Öksüz?.. Burada.

Sayın Çiçek?.. Burada.

Sayın Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın Arınç?.. Burada.

Sayın Geçer?.. Burada.

Sayın Aslan?.. Burada.

Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekili arkadaşlarım cihaza girmesinler efendim. 

Yoklama için 2 dakika süre veriyor ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayımız vardır.

V. –KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam)

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Emekli olma ve emeklilik seçenekleri

MADDE 6. - Katılımcı, sisteme giriş tarihinden itibaren en az 10 yıl sistemde bulunmak koşulu ile 56 yaşını tamamladıktan sonra emekli olmaya hak kazanır. Emekliliğe hak kazanan katılımcı, bireysel emeklilik hesabındaki birikimlerinin bir kısmının veya tamamının defaten ödenmesini ya da yapacağı yıllık gelir sigortası sözleşmesi çerçevesinde kendisine maaş bağlanmasını talep edebilir. Şirket, katılımcının kısmen veya tamamen ödeme talebini, katılımcının emeklilik sözleşmesi gereği hak sahibi olduğu tarihten itibaren yedi iş günü içerisinde yerine getirmekle yükümlüdür. Katılımcının bu madde kapsamında birikimlerin ödenmesini talep etmesi veya başka bir şirket veya hayat sigorta şirketi ile yıllık gelir sigortası sözleşmesi yapması halinde, hesabındaki birikimler herhangi bir kesinti yapılmadan yazılı bildirimden itibaren en geç yedi iş günü içerisinde kendisine ödenir veya ilgili şirkete aktarılır.

Yıllık gelir sigortası, toplu veya belirli süreler içinde yapılan katkılara göre sigortalının yaşaması halinde hemen veya belli bir süre sonra başlayan, sigortalıya veya lehdarlarına ömür boyu veya belirli süreler için yapılan düzenli ödemelerdir. Yıllık gelir sigortası sözleşmesine göre belirlenen emeklilik maaşı, aylık, üçer aylık, altı aylık veya yıllık olarak ödenebilir. Yıllık gelir sigortası sözleşmelerinde, yıllık gelir sigortası genel şartları çerçevesinde ilgili şirketin üstlenmiş olduğu rizikonun, tazminat yükümlülüğünün türü ve kapsamının, tarafların hak ve yükümlülüklerinin, ödeme dönemlerinin, sözleşme süresi ve sözleşmeyi sona erdiren hallerin ve ilgili diğer hususların belirtilmesi zorunludur.

Emeklilik sözleşmesi süresi içerisinde, katılımcının vefat etmesi halinde lehdarı, sürekli iş göremezlik durumunun ortaya çıkması halinde ise katılımcı, bireysel emeklilik hesabındaki birikimlerin kendisine ödenmesini talep edebilir. Katılımcının emekliliğe hak kazanmadan sistemden ayrılma talebinde bulunması halinde ise, bireysel emeklilik hesabındaki birikimler emeklilik sözleşmesi hükümleri çerçevesinde kendisine ödenir.

Şirket, bu maddede öngörülen aktarma ve ödeme yükümlülüklerini yedi iş günü içerisinde ye-rine getirmezse, yedinci iş gününün sonunda ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden mütemerrit hale gelir. Bu halde uygulanacak aylık temerrüt faizi, katılımcının dahil olduğu fonun son aylık getirisinin iki katından aşağı olamaz.

Emeklilik sözleşmesi veya yıllık gelir sigortası sözleşmesi hükümlerine göre, hak sahiplerine ödenmesi gereken tutar, ödemeyi gerektiren tarihten itibaren on yıl içinde hak sahipleri tarafından aranmamış ise, onuncu yılı takip eden yılbaşından itibaren altı ay içerisinde hak sahiplerinin, adı, soyadı ve hak kazandıkları para miktarını gösterir şekilde tanzim edilecek bir cetvel ile Müsteşarlık emrine Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına aktarılır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yatırılan bu paralar iki yıl içinde sahipleri tarafından aranmadığı takdirde Hazineye gelir kaydedilir.

Şirket tarafından ilk kez uygulamaya konulacak emeklilik sözleşmeleri ve yıllık gelir sigortası sözleşmeleri ile bunlara ilişkin değişiklikler Müsteşarlığın tasdikine tâbidir. Bu madde kapsamında hak sahiplerinin bulunması için şirket ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılması gereken araştırmalara, söz konusu tutarın 10 yıllık süre içerisinde şirketçe ve 2 yıllık süre içerisinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca değerlendirilmesine ilişkin esas ve usuller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlık tarafından belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Eyüp Fatsa; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 580 sıra sayılı, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi hakkında, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 1999 yılında, 4447 sayılı Kanunla, sosyal güvenlikle ilgili temel düzenlemeler yapılmıştı. Şimdi de, mevcut emeklilik sistemine ek bireysel emeklilik sistemi getiriliyor. Ekonomik hayatın bu kadar bozuk olduğu, gelir adaletsizliğinin ayyuka çıktığı, köşe dönmeciliğin, yolsuzluğun bütün kurumları sardığı bir dönemde, hukuken bütün önlemleri alınmış bile olsa, daha önce İLKSAN gibi kötü örneklerin ortada olduğu bir sosyal yapıda, bireysel emeklilik işlemlerini yürütecek özel şirketlerin kurulması, pek çok insanımızın mağdur olmasından öteye geçmeyecektir diye düşünüyorum.

Böyle bir uygulama, asgarî geçim standartlarını sağlayabilmiş ülkelerde mümkündür. Hepimizin şahit olduğu bu kadar yolsuzluklar ortada ve devlet kendi kurumlarının denetimini bile yapmaktan aciz iken, yeni fon meydana getirip, insanımızı yeni bir felaketin eşiğine sürüklemenin çok faydalı bir durum olmadığı kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, aslında, dünyada, standart sosyal güvenlik yerine, kademeli ve nimet-külfet dengesine dayalı bir sisteme doğru gidilmektedir. Bu kanunla, aslında, bunu sağlamak amaçlanmıştır; ancak, prim ödemeye başlama yaşıyla ilgili bir sınırlama mümkün olsa bile, emeklilik için 56 yaş gibi bir sınırın getirilmesi, kademeli emeklilik prensibine aykırıdır. Aslında, kim ne oranda ve ne süreyle prim ödemiş ise onun karşılığını ya defaten ya da ömür boyu, belirli oranlar dahilinde almalıdır; ancak, mevcut ekonomik şartlar ve hükümetin uygulamaları bu konuda bize güven vermemektedir.

Değerli arkadaşlar, hükümet tarafından kanun gerekçeleri sayılırken "ülkemizde emekliliğe yönelik tasarrufların malî sektör içerisinde ülke ekonomisinin hizmetine sunulması amaçlanmıştır" denilmektedir. Bu, şu anlama mı geliyor; bireysel emeklilik için toplanılan paralarla ticaret yapılacak veya bireyler, bu yapılan ticarete ortak olacaklar. Dolayısıyla, bu şirketin iflasıyla, bireysel emeklilik hayali kuran vatandaşlar birer emeklilikzede haline getirilecektir.

Bugünlerde, özel finans kurumlarının tasfiyesiyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Bir zaman sonra, özel emeklilik şirketlerinin tasfiyesiyle uğraşmak durumunda kalacağız demektir. Aslında, hükümet şunu açıkça söylemiş olsa problem aşılmış olacak: Biz, yatırım ve istihdam için gerekli kaynak bulmakta sıkıntı çekiyoruz; Bir vesile oluşturup, insanların cebindeki paraları almak, genel ekonomiyi canlandırmak ve piyasaları biraz olsun rahatlatmak için kanun çıkarıyoruz. Bu, daha akılcı bir şey olurdu. Kendi kurumlarının denetiminden aciz bir hükümetin özel şirketleri denetlemesi mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de özel sektör bu yükü taşıyacak güçte değildir. Dolayısıyla, bir müddet sonra, fonda toplanılan paraların, Tasarrufu Teşvik Fonu gibi bir akıbete uğraması kuvvetle muhtemeldir. Eğer, hükümet, sosyal güvenlikle ilgili bir reform yapmak istiyorsa, asgarî ücret kadar bile geliri olmayan, hiçbir sosyal güvenlik şemsiyesi altına girememiş olan insanlarla ilgili bir düzenleme yapması gerekirdi.

Özel sosyal güvenlik şirketlerinin kurulmasına imkân sağlamak, banka-medya-basın üçgenine bir dördüncü köşenin eklenmesinden ibaret olacaktır. Bu da, yeni bir pastanın paylaşılmasını beraberinde getirecektir.

Değerli arkadaşlar, bu fona kesilecek olan paraların, mutlaka, vergiden düşürülerek tasarrufçuyu teşvik etmesi gerekirdi. Bu kanun tasarısı Meclis gündemine gelmeden önce, Türkiye'nin sosyoekonomik durumu mutlaka irdelenmeli, bu kanuna taraf bütün kurum ve kuruluşların görüşleri alınmalı, üniversitelerimizde konu tartışılmalıydı; ama, her kanun gibi bu kanun da alelacele çıkarılmaktadır. Eksiklikleri ve sakıncaları birkaç yıl sonra ortaya çıkacak, topluma bir çözüm olarak sunulan bireysel emeklilik tasarısının kendisi problem haline gelecektir.

Bu kürsülerde işler yavaş gidiyor diye İçtüzüğü değiştirdiniz; ama, bir kanunu, üç beş ay arayla tekrar görüşme külfetine razı oluyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Fatsa...

EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

EYÜP FATSA (Devamla) - Bu kanun, 1999 yılında, 4447 sayılı Kanuna ek yapılabilirdi; ama, iki yıl gecikmeyle getirildi, iki yıl sonra da, meydana getireceği tahribatı ortadan kaldırmak için yeni bir kanun getirmek mecburiyetinde kalırsınız. Bütün göstergeler, bizi, böyle bir endişeye sevk etmektedir.

Bu düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini, Şırnak Milletvekili Sayın Sait Değer ifade edecekler.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA M. SAİT DEĞER (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin önceliklerinden biri de, uzun vadeli bir toplum projesi oluşturmaktan geçmektedir. Uzun vadeli bir toplum projesi, bilgi toplumunu hedefleyen ve toplumsal bütünün tüm alanlarında topyekûn bir yenileşme gerektiren projelere ihtiyacımız vardır. Böylesi projeler için, eski gözlükleri çıkarıp olaylara ve sorunlara yeni bir gözlükle bakılması gerekir. Bugün gündemimizde olan bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, her ne kadar, geleceklerine yönelik ek yatırımda bulunmak isteyen toplumun daha çok üst gelir tabakalarında yer alan kişiler için olumlu ve gerekli bir araç gibi görünüyorsa da, getirilmek istenen sistem, aynı zamanda, mevcut sosyal güvenlik sisteminin iflasının da açık bir ilanıdır.

Bugün için, sadece tasarruf yapma imkânına sahip söz konusu kişiler için uygun bir araç olacak bu sistem, yakın bir gelecekte, daha alt gelir tabakalarındaki insanlar için de zorunlu bir araç olarak gösterilmeye çalışılacaktır. Ancak, bu kesimin, böylesi bir sistem içerisinde bulunduğu imkânsızlıklar nedeniyle dahil olamayacağı da çok aşikârdır. Bir başka deyişle, mevcut iktidar, bugünkü sosyal güvenlik sisteminin çöküşünün hesabını vermekten kaçmanın yollarını aramaktadır, bu tasarıyla da aynı şey yürütülmektedir.

Sosyal güvenlik, kamusal bir düzenlemedir; bireylerin kendi inisiyatiflerine bırakılamaz. Dünya örneklerinde olduğu gibi, sosyal güvenlik alanında asıl olan, kamusal düzenlemelerdir. Bireysel emeklilik sistemleri, sadece belirli bir kesimin ek tasarruf taleplerini doğru ve uygun zeminlerde değerlendirebilmesine olanak sağlayan düzenlemelerdir. Bu gerçek asla unutulmamalı ve bir an önce, mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarımızın, halkımızın beklentisine cevap verebilecek düzeyde yeniden yapılandırılması yapılmalı ve canlandırılmalıdır.

Umarız ki, bu tasarının arkasında, gelecekte, bireysel emeklilik sisteminin mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarının zorunlu bir alternatifi olarak vatandaşa dayatılması olmayacaktır. SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un içinde bulunduğu bugünkü çıkmazlar bizlere bu alanda çok dikkatli olmamızı göstermektedir. Bu uyarımız asla gözardı edilmemelidir. IMF, Dünya Bankası ve işveren örgütlerinin istekleri doğrultusunda uygulamasına geçilmeye hazırlanılan bireysel emeklilik, Türkiye için bazı sıkıntıları da beraberinde getirecektir.

Tasarının geneliyle ilgili görüşlerimizden sonra, maddede yer alan düzenlemelere geldiğimizde bizleri düşündüren bir başka konu ise, kişinin sisteme giriş tarihinden itibaren en az on yıl sistemde bulunması koşulu ile emekliye ayrılması için 56 yaş sınırıdır. Avrupa ülkelerinde insanların yaşam süresi göz önüne alınarak belirlenen emeklilik yaşı, ülkemizde, maalesef, IMF ve Dünya Bankasının istekleri doğrultusunda belirlenmektedir.

Bu kanun tasarısı, bireysel emekliliğe teşvik için bir dizi düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu şayanı şükrandır; ancak, diğer sosyal güvenlik kurumlarıyla paralellik sağlamak amacıyla getirilen 56 yaş sınırı, sisteme teşviki değil, aksine, sisteme katılımı engelleyecektir. Sistemin daha cazip hale getirilmesi için bu sürenin mutlaka düşürülmesi veya seçenekli bir şekilde katılımcıya sunulması gerekmektedir.

Şimdi getirdiğimiz isteğe bağlı emeklilik için de esneklik sağlamak zorundayız. Böyle bir sistemde bir bireyin emekliliği, hayatının diğer alanlarında olduğu gibi, kendi tercihi olmalıdır. Bazı insanlar ölene kadar çalışmak ister...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Değer, süreniz tamamlandı; açıyorum mikrofonunuzu, lütfen tamamlayın efendim.

Buyurun.

M. SAİT DEĞER (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

...bazıları da kişisel meraklarına ve hobilerine zaman ayırmak için herhangi bir yaşta emekli olmak ister. Bu konudaki kaygılarımızın dikkate alınması temennilerimle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Değer.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki adet önerge vardır; iki önergeyi de okutacağım ve en aykırı önerge olan son önergenin okunmasından sonra işlemine başlayacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin ilk fıkrasındaki "katılımcı sisteme giriş tarihinden itibaren en az on yıl sistemde bulunmak şartıyla 50 yaşına girdiği anda emekli olmaya hak kazanır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Musa Uzunkaya

Maliki Ejder Arvas

Rıza Ulucak

 

 

 

Samsun

Van

Ankara

 

 

 

Ali Oğuz

 

Osman Aslan

 

 

 

İstanbul

 

Diyarbakır

 

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına, birinci cümlesinin "56 yaşını tamamladıktan sonra" ifadesinden sonra gelmek üzere "veya en az 25 yıl prim ödemek şartıyla yaşa bakılmaksızın" ibaresinin ilave edilmesini arz ve talep ederiz.

 

Mahfuz Güler

İbrahim Konukoğlu

Mehmet Sadri Yıldırım

 

 

 

Bingöl

Gaziantep

Eskişehir

 

 

 

Ali Rıza Gönül

 

Doğan Baran

 

 

 

Aydın

 

Niğde

 

 

BAŞKAN - Komisyon katıyor mu önergeye?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak üzere, Sayın Konukoğlu; buyurun.

İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önergem hakkında söz almış bulunuyorum. Görüşülmekte olan tasarının 6 ncı maddesinde, en az 10 yıl prim ödemek şartıyla 56 yaşında emeklilik getirilmektedir. Bu sistemde önemli olan, güven sağlayıp, katılımın artırılmasıdır. Böylece, biriken fondaki para, ülke ekonomisine kazandırılacaktır; ancak, 56 yaş sınırının olması, bu sisteme katılımın çok olmasını engelleyen bir faktördür. Şöyle ki: 20 yaşında olan, 22 yaşında olan, 25 yaşında olan bir insan 30-35 sene, belki de 37-38 sene prim ödemek yerine bu sisteme katılmamayı tercih edecek. Böylece, fona veya sisteme katılanın sayısı az olacaktır.

Bizim önerimiz, 10 yıl kalma yerine, daha genç insanların, 18 yaşında, 20 yaşında, 25 yaşında bu sisteme katılmasını sağlamak için 25 yıl prim ödeme şartıyla emekli olabilmesine imkân sağlanmasıdır. Böylece, daha genç kişiler sisteme katılacak, sistemde biriken bu paranın 10 yıl kalması yerine 25 yıl kalması sağlanacaktır; Dolayısıyla,fonda çok daha büyük miktarda para birikimi sağlanacak ve ülke ekonomisi bundan kazanacaktır.

Ben, bu nedenle, Sayın Bakandan, sayın hükümetten, sayın komisyondan ve sizlerden bu öneri için destek istiyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Önergeyi kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 18.44

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 63 üncü Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

580 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam  ediyoruz.

V. –KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 6 ncı maddesi üzerinde verilen, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında kalmıştık.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısı talebimiz vardı...

BAŞKAN - Efendim, arayacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler...Kabul etmeyenler...

Efendim, Kâtip Üyeler arasında mutabakatsızlık var; elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için  3 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 10 dakika ara veriyorum.       

 

Kapanma Saati : 20.12

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.22

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

 

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri; 63 üncü Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

580 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. –KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam)

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 6 ncı maddesi üzerinde, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.

Müteakip önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin ilk fıkrasının "katılımcı, sisteme giriş tarihinden itibaren en az on yıl sistemde bulunmak şartıyla, 50 yaşına girdiği anda emekli olmaya hak kazanır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                             Musa Uzunkaya

                                                                         (Samsun)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya.(MHP sıralarından "Temel'i anlat" sesi)

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Temel ne yaptıysa, sizden iyi yaptı yalnız.

Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Konukoğlu'nun önergesinden benim önergemin bir farkı vardı; 25 yıla yayılması şeklinde beyanda bulundular ve bu yönde talepleri vardı. Bizim talebimiz, emeklilik hakkının 50 yaşında verilebilmesi idi; madem gönüllü bir emekliliktir bu. Ödeme süresi ne kadar olursa olsun; ama, sonucunda, kişi, 50 yaşında emekli olabilsin. Zaten, diğer birimlerde, maşallah, herkesi mezarda emekli olacak hale getirdiniz; 58-60... Bunda hiç olmazsa, bırakın biraz insanları da, oranın cazip hale gelmesini sağlayın. Yani, sene itibarıyla eşitlerseniz, cazibesi ne olacak? Bunun hiçbir cazibesi yok. Yani, aslında, sizin ne yaptığınızı bilen de doğrusu yok. Getirilen tekliflerin, hakikaten getirisi-götürüsü, kârı-zararı ne olacak; bütün bunları biz söylerken, belki muhalefet mantığıyla eleştiriyor olabiliriz; yani, sizin ekonomik kararlarınızı, bütün bu yasalarınızı, IMF'nin taleplerinin sonuç itibarıyla neleri getirebileceği konusundaki gelinen bugünkü noktayı, bizim eleştirilerimizi muhalefet saikıyla değerlendirebilirsiniz; ama; mesela, ben, akşam, eski bir maliye bakanını ve yine, eski bir ekonomist, eski bir politikacı arkadaşımızı bir televizyonda izledim. Halen iktidar partisinin milletvekili olan eski maliye bakanımızın, o kadar, bugünkü hükümetin icraatlarının felakete götürdüğü anlamında eleştirileri vardı ki, hakikaten, bu sözleri, sadece maliyecilerimizin, hükümetimizin nazarı dikkate alması, zannediyorum rotayı ve yolu düzeltmesine sebep olabilirdi.

Şimdi, bakın, bugün, tabiî, bunlara katılırsınız, katılmazsınız, bu ayrı bir konu; ama, yine, insan haklarından sorumlu bir eski Devlet Bakanımız, halen siyasî ortağınız olan Anavatan Partisinin İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali İrtemçelik'in bir açıklaması var; elinize geçti zannediyorum...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Hepimiz okuduk...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - "Türkiye'yi derin bir hayal kırıklığına uğratmakla kalmayıp..."

ZEKİ EKER (Muş) - O açıklamayı yapan şerefsizdir, alçaktır!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arkadaşlar...(DSP sıralarından gürültüler)

ZEKİ EKER (Muş) - Şerefsizdir, alçaktır!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arkadaşlar...

ZEKİ EKER (Muş) - Şerefsizdir, alçaktır!..

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arkadaşlar, yerinize oturur musunuz...

ZEKİ EKER (Muş) - Edepsizlik yapma, sen otur yerine!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hayır arkadaşım...

Arkadaşlar, ortağınıza ta'n edesiniz diye söylemiyorum...

ZEKİ EKER (Muş) -Bunları yapmak şerefsizliktir, haysiyetsizliktir!..

BAŞKAN - Sayın Eker, lütfen efendim...

ZEKİ EKER (Muş) - Haysiyetsizliktir!.. Haysiyetsizliktir!..

BAŞKAN - Sayın Eker, lütfen efendim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Gerçekleri görün diye söylüyorum.

BAŞKAN - Efendim, lütfen... Efendim, lütfen...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, önergeniz üzerinde konuşun efendim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Önergem üzerinde konuşuyorum...

BAŞKAN - Ama, başkalarının fikirleriyle değil efendim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, başkalarının fikirleriyle...

BAŞKAN - Zatıâlinizin fikirleri ondan üstün...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, başkalarının fikirleriyle değil, Türkiye'nin gerçekleri üzerinde konuşuyorum. Bu gerçekleri bugüne kadar görmeye görmeye sistemi bu hale getirdik. Çankaya'yı "arena" diye tarif eden bir mantığın, Cumhurbaşkanlığı makamını küstahlıkla suçlayan bir mantığın geldiği noktadır bu. Bunu, bu milletin görmek zorunluluğu var. Siz görmüyorsanız millet görüyor...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Siyaset yapma burada!

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Tasarı üzerinde konuş, provokasyon yapma burada!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Arkadaşlar, ben siyaset için geldim buraya...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Siyaset, doğrularla yapılır, sen burada provokasyon yapıyorsun! Bu olmaz!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) -Gelirsin burada konuşursun...

BAŞKAN - Lütfen efendim... Lütfen...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Önergeyi anlatacaksın kardeşim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Milletin gerçeklerini söylüyorum; yerine otur ve sakinleş...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Konuları saptırma, sen kendine bak.

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Gene adam mı öldüreceksiniz burada!

HASAN GÜLAY (Manisa) - Bunu yırtıyorum... Bak, burada, yırtıyorum bunu! Ayıp!..

YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Konuyla ilgili konuş!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Türkiye gerçeklerini gizleyemezsiniz. Türkiye'nin geldiği gerçeklerini lütfen görelim. Teenniyle, suhuletle, bakın, bugüne kadar biz bunları size söyledik diyoruz; ama, üç gündür şu memleketin ekonomik olarak kaybettiğini, sizin ferdî sigortacılıkla halletmeniz mümkün değil, başka fonlar oluşturmanız da mümkün değil...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, önergeniz üzerinde konuşun efendim.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Tasarıyı okumamış bir insan gibi konuşuyorsun!..

BAŞKAN - Lütfen önergeniz üzerinde konuşun efendim.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Beyefendi, bakın şu okuduğum yasaya sen bu kadar bakmış değilsin; biliyor musun...

BAŞKAN - Efendim, önergeniz üzerinde konuşun...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şu yasayı satır satır okuyan benim, sen değilsin...

AYDIN TÜMEN ( Ankara) - Okumamışsınız...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - İnanıyorum ki, Grubunuzda hiç kimse benim kadar bu yasayı okumamıştır...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Okumamışsın!.. Okumamışsın!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hayır, hayır; teklifim de ortada... İşte bakın arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şu yasayı, şu şekilde okuyup şerh çıkaran ikinci bir vatandaş yoktur.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Efendim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen efendim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, şunu söylüyorum; bağırmakla meseleyi halledemezsiniz.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sataşma yapma!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Yani, vaktiyle...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bağırma!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bakın değerli arkadaşlar, ben bağırmıyorum; ben, size gerçekleri anlayın diyorum.

BAŞKAN -Genel Kurula hitap edin efendim... Lütfen...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Konuyla ilgisi yok!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Neden rahatsız oldunuz?! Neden rahatsız oldunuz?! Ekonomi gemisini karaya vurdunuz.

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) - Üslubunuzdan rahatsız olduk.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Evet, ben teenniyle konuştum, gerçeği söyledim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ama konuşmama müsaade edin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim lütfen... Lütfen efendim... Siz önergenin dışına çıktınız; yani, bu kadar elektriklendirmenin manası yok. İstirham ederim...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, neresini elektriklendirdim, ben bu konuda bir açıklama yapıyorum. Elbette ki, bir kısım görüşlerle kanaatlerimi teyit edeceğim.

BAŞKAN - Efendim, istirham ederim... Lütfen yani... Sayın Uzunkaya, toplumun bu gerginliği kaldırması mümkün değil.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben...

BAŞKAN - İstirham ederim... Hem teenni diyorsunuz... Teenniyle hareket bu mu?!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, ben ne söylüyorum: Bir milletvekili...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya... Sayın Uzunkaya, zatıâlinizin ıstırabını çeken bir sürü insan var; ama, bu işin üslup farkı var. İstirham ederim, lütfen... Hükümeti tenkit etmek başka şey, meseleyi bu kadar şey yapmak başka şey efendim.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bir milletvekili arkadaşım bu konuda bir açıklama yaptı...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Amacınız ortalığı karıştırmak. Önerge üzerinde konuşun.

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi toparlayın efendim.

Buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabiî birkısım arkadaşlarımızın, özellikle ekonomi makamını, ekonomik sorumluluğu üstlenen arkadaşlarımızın bugüne kadar vaatleriyle gelinen noktada sıkıntılarını anlıyorum. Tabiî, siz, bu milletvekillerini de devredışı bırakırsınız, hatta koalisyonu da sıkıntıya sokabilirsiniz, başka şeyler de olabilir; ama, olan, ülkeye oluyor, bu millete oluyor. Ben, bunları söylüyorum. Aylardır ve yıllardır, biz, bunları burada ifade ettik; ama, gelinen nokta bu ve benim söylediğim şu: Bakın, size yine bir öneride bulunuyorum, bunun cazip hale gelmesini istiyorsanız diyorum, gidip öbür emeklilikteki gibi 58-60 yaşını getirmeyin; gelin, bunu biraz daha aşağı çekin, vatandaş için cazip hale gelsin. Adam zaten diyecek ki: SSK'da ben 60 yaşına geleceğim; Bağ-Kurda veyahut da Emekli Sandığında... Bizim gibi Emekli Sandığından gelen birçok kişi söyleyecek. Bunun allahaşkına neresi cazip, hangi şeyiyle cazip hale getireceksiniz?! Belli, maksadınız, Hazineye bağlayarak bu meseleyi çözümleyebilmek. İndirin 50 yaşına, daha rahat olsun, vatandaş 25 sene ödesin. Sayın Konukoğlu'nun teklifini reddettiniz. Dedi ki: "25 sene ödesin vatandaş primini; ama, hangi yaşta primi biterse, gelsin emekli olsun." Siz diyorsunuz ki: "Hayır, illâ 56 yaşından önce olmaz." Bunun cazibesi olur mu? Yani, ne yaptığınızın farkında değilsiniz demek istiyorum. Farkına varın ve rahatlatın, karar size aittir.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, teşekkür ederim.

Sayın Çakan, buradan mı konuşacaksınız, oradan mı?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Kürsüden efendim.

BAŞKAN - Sayın Çakan, yeni bir sataşmaya mahal bırakmayacağınızı ümit ediyorum efendim.

Buyurun.

MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sataşma yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Aman efendim, istirham ederim... Bırakın da biz idare edelim burayı. Kim kime sataşıyor gördük. İstirham ederim... Lütfen, efendim...

Buyurun efendim.

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – ANAP Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ülkemizin her zamankinden fazla siyasî istikrara ihtiyacı olan bir dönemde, bir milletvekili arkadaşımız, şahsî görüşlerini bir basın açıklamasıyla dile getirmiştir. İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ali İrtemçelik'in 22 Şubat 2001 günü (bugün) yaptığı yazılı basın açıklaması, tamamen şahsî görüşlerini ifade etmektedir. Bu ifadeler, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini yansıtmadığı gibi, siyasî istikrara her zamankinden fazla ihtiyacımız olduğuna inandığımız bu dönemde de, böyle bir açıklamayı yersiz bulmaktayız. Kaldı ki, başta Genel Başkanımız Sayın Mesut Yılmaz olmak üzere, bu açıklamayı, grubumuz son derece üzüntüyle karşılamıştır.

Siyasî istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrarın olmayacağına inanan parti grubumuz, 57 nci hükümetin programını ve uygulamalarını, her zaman olduğu gibi desteklemeye devam edecektir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Koalisyon hükümetinin ortağı olan Anavatan Partisi Grubu, bugüne kadar sorumluluğunun bilincinde davranmış ve bundan sonra da davranmaya devam edecektir. Sayın Başbakana ve hükümete atfedilen bu açıklamadaki tüm beyanları benimsemediğimizi bir kez daha ifade ediyorum, saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakan.

V. –KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Devam)

ÊBAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Efendim, maddeyi oylamadan evvel, Başkanlığımıza gelen bir yoklama talebi var.

Yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Musa Uzunkaya?.. Burada.

Mehmet Zeki Çelik?.. Burada.

Mehmet Özyol?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Turhan Alçelik?.. Burada.

Mehmet Zeki Okudan?.. Burada.

Hüseyin Kansu?.. Burada.

Temel Karamollaoğlu?.. Burada.

Musa Demirci?.. Burada.

Mehmet Bekâroğlu?.. Burada.

Süleyman Metin Kalkan?.. Burada.

Ahmet Cemil Tunç?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Fahrettin Kukaracı?.. Burada.

Akif Gülle?.. Burada.

Mehmet Ergün Dağcıoğlu?.. Burada.

Kemal Albayrak?.. Burada.

Avni Doğan?.. Burada.

20 sayın arkadaşımız buradalar efendim.

Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

5 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.

Saat 21.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 20.45

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.00

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 63 üncü Birleşimin Beşinci Oturumunu açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - 580 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, tasarının 6 ncı maddesinin oylamasına geçmeden yoklama talep edilmiş, yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

Yoklamayı tekrarlayacağım efendim.

Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır. Geçen seferden hiç farkımız yok; daha fazla ısrar etmenin de manasız olacağı kanaatindeyim efendim.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Şubat 2001 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum efendim.

 

Kapanma Saati : 21.09

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.