DÖNEM
: 21 CİLT : 55 YASAMA YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 61 inci Birleşim 20 . 2 . 2001 Salı İ
Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMA IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Hakkâri Milletvekili
Hakkı Töre’nin, Hakkâri İlinde yapılan sınır ticaretinde karşılaşılan sorunlara
ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması 2. – Ankara Milletvekili
Mehmet Zeki Çelik’in, deprem bölgesindeki vatandaşların yaşadıkları sıkıntılara
ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı 3. – Balıkesir
Milletvekili Agâh Oktay Güner’in, İzmir İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümüne
ilişkin gündemdışı konuşması B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Avrupa Parlamentosu
Başkanı Nicole Fontaine ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi’nin
vaki davetine istinaden 7-10 Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci
Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna katılacak olan TBMMBaşkanvekili Ali Ilıksoy
Başkanlığındaki 5 kişilik Parlamento heyetine katılacak milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/763) 2. – Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda’nın (6/1148) esas numa-ralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/312) 3. – Hakkâri Milletvekili
Hakkı Töre’nin (6/1140) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/313) 4. – Kastamonu
Milletvekili M. Hadi Dilekçi’nin İğdir Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkinKanun
Teklifinin (2/305) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/314) 5. – Giresun Milletvekili
Rasim Zaimoğlu’nun, Şebinkarahisar Adı İle Bir İl Kurulması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/48) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/315) 6. – Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Kuzey Anadolu Fay Zonu Üzerinde Bulunan Yerleşim Alanlarında
Depreme Karşı Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Teklifinin (2/580)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/316) 7. – (11/7) esas numaralı
gensoru önergesinden bazı milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine
ilişkin önergeleri (4/311) C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Batman Milletvekili
Faris Özdemir ve 24 arkadaşının, Güneydoğu Anadolu’daki tütün üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/175) 2. – Ağrı Milletvekili
Nidai Seven ve 101 arkadaşının, Ermenilerin Ağrı İlinde yerli halka yaptıkları
mezalimin araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşı alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/176) 3. – Konya Milletvekili
Veysel Candan ve 30 arkadaşının, deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış
şekli ve altyapı hizmetlerinde uygula-dığı yanlış politikalarla devleti zarara
uğrattığı ve afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı
iddialarıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/8) V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLAR-DAN GELEN
DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili
Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya
Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak
Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy,
Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin
ve İzmir Milletvekili IşılaySaygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :
527) 2. – Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) VI. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Başbakanlık Tanıtma Fonunun
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı DevletBahçeli’nin cevabı (7/3425) 2. – Adana Milletvekili
Ali Gören’in, rüşvet alan memur ve bürokratların tespiti için istihbarat birimlerinin
görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin
Tantan’ın cevabı (7/3349) 3. – Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, enerji alanındaki yolsuzluk iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı
(7/3309) 4. – Rize Milletvekili
Mehmet Bekaroğlu’nun, TEAŞ Genel Müdürlüğünde yürütülen Beyaz Enerji
operasyonuna ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın
cevabı (7/3303) 5. – Manisa Milletvekili
Rıza Akçalı’nın, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdür Yardımcısının görevden
alınmasının nedenine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan’ın cevabı (7/3376) 6. – İstanbul
Milletvekili Emre Kocaoğlu’nun, Eskişehir’de küçük yaştaki kız çocuklarına boks
yaptırıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı
(7/3413) 7. – Rize Milletvekili
Mehmet Bekaroğlu’nun, çay kaçakçılığının önlenmesine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3417) 8. – Bitlis Milletvekili
Zeki Ergezen’in, TRT’nin yeni logo çalışmaları ile ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/3381) 9. – Muğla Milletvekili
Fikret Uzunhasan’ın, domatesin tarımsal ürünlerde ihracat iadesi kapsamına
alınıp alınmayacağına ilişkin DevletBakanı Tunca Toskay’dan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3389) 10. – Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu’nun, büyükşehir belediyesi, il, ilçe ve belde kuruluşuna ait
kriterlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı SadettinTantan’ın cevabı (7/3378) 11. – Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak’ın, MKE Kurumu tarafından üretilen silahlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun
cevabı (7/3338) 12. – Kocaeli
Milletvekili Mehmet Batuk’un, Kocaeli Cengiz Topel Havaalanı projesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün ce-vabı (7/3388) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat
14.00’te açılarak beş oturum yaptı. Aksaray Milletvekili
Murat Akın, vergi borçlarının taksitlendirilmesi ve çiftçi ve esnafın
sorunlarına, Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan, Afşin-Elbistan Termik Santralının sebep olduğu hava
kirliliğine; İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar. İstanbul Milletvekili
Yücel Erdener’in, Medenî Kanunun kabulünün 75 inci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşmasına Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk cevap verdi. Tütün ve Tütün Mamulleri
Kanunu Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere, geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan tasarının
Hükümete geri verildiği açıklandı. Avrupa Parlamentosu
Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri, Adalet ve İçişleri Komitesinin, 27 Şubat
2001 tarihinde, Brüksel’de “Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum” konusunda
düzenleyeceği toplantı için vaki davetine TBMM’yi temsilen bir üye ile icabet
edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi, yapılan oylamadan, 16.2.2001 tarihli gelen
kâğıtlarda yayımlanan 610 sıra sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun
Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 11 inci sırasına alınmasına
İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen 413 sıra sayılı Avukatlık
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 25’er maddelik dört
bölüm halinde, 402 sıra sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 20’şer maddelik iki bölüm halinde
görüşülmesine, tasarıların tümü üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına
yapılacak konuşmaların 20’şer dakika, kişisel konuşmaların 10’ar dakika;
bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların
10’ar dakika olmasına, bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümetin birer,
milletvekillerinin de bir önerge verebilmesine, maddeler okunmaksızın sadece
bölümlerin ayrı ayrı oylanmasına ve bölümler üzerinde verilen önergelerin
kabulü halinde o bölümün kabul edilen önergeyle birlikte oylanmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden; Sonra kabul edildi. Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan ile İstanbul Milletvekili İsmail
Aydınlı’nın Danışma Kurulu önerisinin görüşmeleri sırasında yaptıkları
konuşmalarda şahsına sataşmaları nedeniyle bir konuşma yaptı. Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan : Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442,
2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi; Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının (1/791) (S. Sayısı : 597) görüşmelerine devam edilerek 12 nci
maddesinin görüşmeleri tamamlandı; maddenin oylamasına geçilmeden önce istem
üzerine yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı
bulunamadığından, Alınan karar gereğince,
20 Şubat 2001 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 17.35’te son
verildi.
No. : 88 II. – GELEN KÂĞITLAR 19 . 2 . 2001 PAZARTESİ Sözlü Soru Önergeleri 1. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1238)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 2. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1239)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 3. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi
(6/1240) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 4. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi
(6/1241) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 5. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1242) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.2.2001) 6. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden
Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1243) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 7. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1244)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 8. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden
Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1245) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 9. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1246) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 10. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1247) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 11. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1248) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.2.2001) 12. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden
Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1249) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 13. – Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1250) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.2.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Kütahya Milletvekili
İsmail Karakuyu'nun, Kütahya-Tavşanlı-Tunçbilek Beldesindeki elektrik
santralının çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3658) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 2. – Bursa Milletvekili
Teoman Özalp'in, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde yapılan onarım çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3659)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 3. – Kayseri Milletvekili
Salih Kapusuz'un, A.İ.H.M.'nde Türkiye aleyhine açılan davalara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3660) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 4. – Aksaraya
Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Meclis çalışmalarının TRT 3'ten yayımına son
verilip verilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı
soru önergesi (7/3661) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 5. – Aksaray Milletvekili
Ramazan Toprak'ın, Çin'de Doğu Türkistan Partisi lideri hakkında verilen kararla
ilgili olarak bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3662) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 6. – Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Suudi Arabistan'da cep telefonlarının
çalışmamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3663)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 7. – Ankara Milletvekili
M. Zeki Çelik'in, Diyanet İşleri Başkanlığının Darwin'in Evrim Teorisi ile
ilgili bir çalışması olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3664) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 8. – Aksaray Milletvekili
Ramazan Toprak'ın, Think-Thank Bilgi Bankası projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3665) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 9. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi
(7/3666) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 10. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3667) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 11. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Çevre
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3668) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 12. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3669) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 13. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3670) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 14. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3671) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 15. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3672) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 16. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3673) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 17. –Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/3674) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.2.2001) 18. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/3675) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 19. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/3676) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 20. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3677) (Başkanlığa geliş tarihi
: 16.2.2001) 21. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/3678) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 22. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi
(7/3679) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 23. – Ankara Milletvekili
M. Zeki Çelik'in, Tuz Gölü civarında kurulması planlanan fabrika ve tesislere
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/3680) (Başkanlığa geliş tarihi
: 16.2.2001) 24. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3681) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 25. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Bal) yazılı soru önergesi (7/3682) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 26. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3683) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 27. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3684) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.2.2001) 28. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3685) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 29. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı
soru önergesi (7/3686) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 30. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3687) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 31. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3688) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 32. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3689) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 33. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3690) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 34. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3691) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 35. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3692) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 36. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3693) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 37. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3694) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001) 38. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Abdulhaluk Çay) yazılı soru önergesi (7/3695) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) 39. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3696) (Başkanlığa geliş tarihi
: 16.2.2001) 40. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı soru önergesi (7/3697) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) No. : 89 20.02.2001 SALI Raporlar 1. – Manisa Milletvekili
Ekrem Pakdemirli ve 9 Arkadaşının, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun İki Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Önergesi (2/226) (S. Sayısı : 611) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001)
(GÜNDEME) 2. – İçel
Milletvekilleri Edip Özgenç, Akif Serin
ve Turhan Güven'in, 20.5.1933 Tarih ve 2197 Sayılı Kanunun 1 inci Maddesinde
Yeralan İçel Adının Mersin Olarak Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi
(2/332) (S. Sayısı : 612) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001) (GÜNDEME) 3. – Ankara Milletvekili
Uluç Gürkan ve 37 Arkadaşının, 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün
37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/422) (S.
Sayısı : 613) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergesi 1. – Diyarbakır
Milletvekili Nurettin Atik'in, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut
Yılmaz'ın kardeşi hakkında dava
açılması talebi olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1251) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Balıkesir
Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, zeytin ve zeytin üreticilerinin durumunun
iyileştirilmesine yönelik çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3698) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001) 2. – Afyon Milletvekili
İsmet Attila'nın, Afyon-Bolvadin İlçesine SSK hastanesi yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3699)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001) 3. – Adana Milletvekili
Yakup Budak'ın, Adana-Karaisalı İlçesinin Şap hastalığı nedeniyle karantinaya
alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3700)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001) 4. – Bitlis Milletvekili
Zeki Ergezen'in, OYAK'ın ticari ilişkilerde bulunduğu Fransız firmalara ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3701) (Başkanlığa geliş tarihi
: 19.02.2001) 5. – Ankara Milletvekili
Cemil Çiçek'in, büyük alışveriş merkezlerinin küçük esnafa etkilerine ve şehir
dışına taşınmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3702) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001) Meclis Araştırması Önergeleri 1. – Batman Milletvekili
Faris Özdemir ve 24 arkadaşının, Güneydoğu Anadoludaki tütün üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Ana-yasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/175) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.2.2001) 2. – Ağrı Milletvekili
Nidai Seven ve 101 arkadaşının, Ermenilerin Ağrı İlinde yerli halka yaptıkları
mezalimin araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşı alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/176) (Başkanlığa geliş
tarihi : 16.2.2001) Gensoru Önergesi 1. – Konya Milletvekili
Veysel Candan ve 29 arkadaşının, deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış
şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı yanlış politikalarla Devleti zarara
uğrattığı ve Afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı
iddialarıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı
maddeleri uyarınca bir Gensoru
açılmasına ilişkin önergesi
(11/8) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.2.2001) (Dağıtma tarihi :
20.2.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 14.00 20 Şubat 2001 Salı BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI
(İstanbul) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61 inci Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz,
Hakkâri'de yapılan sınır ticareti hakkında söz isteyen, Hakkâri Milletvekili
Hakkı Töre'ye aittir. Buyurun Sayın Töre. (DYP
sıralarından alkışlar) IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin, Hakkâri İlinde
yapılan sınır ticaretinde karşılaşılan sorunlara ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması HAKKI TÖRE (Hakkâri) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilimizde yapılan sınır ticaretiyle ilgili
sorunlar hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sınır ticareti, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'nun ayakta kalabilmesi için hayatî önem taşımaktadır; ancak,
temmuz 1998'de alınan; fakat, Resmî Gazetede yayımlanmayan bir kararla, sınır
ticaretine çok sert engeller getirilmiştir. Bakanlar Kurulunun aldığı
bu kararla, sınır ticaretinin, sadece komşu iller arasında yapılması söz
konusudur. Ticarete konu sonu olan malların bu illerimizden dışarı çıkarılması
yasaklanmıştır. Sınır ticareti kapsamında ithal edilen mallara uygulanan vergi
oranları yüzde 80'e çıkarılmıştır. Valilere verilen gizli
talimatlarla, sınır ticareti kapsamındaki malların il dışına çıkarılmasını
önlemek için çok sert idarî denetim ve tedbirler almaları telkin edilmiştir. Daha sonra ise,
23.12.1998'de, valilerin sınır ticaretiyle ilgili yetkileri alınmış, yerine,
yetki, Dış Ticaret Müsteşarlığına verilmiş, Bakanlar Kurulunun insafına
bırakılmıştır. Sınır ticareti yapılan il sayısı 7'ye düşmüştür. İthal edilecek
mal sayısı, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından, 254 kalemden 15-20 kaleme
indirilmiştir. Böylece, sınır ticareti fiilen bitirilmiştir. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bölgede yapılan sınır ticareti, 3 milyar dolar civarındadır.
Buradan alınan vergilerle, ilimize ve diğer sınır illerine yol, su, elektrik,
okul, köprü yapılıyordu. Şimdi, bunlar da bitti. Siz de, gidip, IMF'nin
kapısında, 1 milyar dolar için el açıyorsunuz! Sayın hükümet, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu için ne düşünüyor acaba? İnsanlarımız aç, insanlarımız
perişan, gençlerimiz işsiz. Amacınız nedir? Yıllarca, devletimizle omuz omuza,
terörle mücadele ettik, terörü alt ettik; ama, açlığa, işsizliğe, sefalete,
sayenizde yeniliyoruz. Ne düşünü-yorsunuz? Bize verecek bir cevabınız var mı? (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Töre,
açıyorum mikrofonunuzu efendim; buyurun. HAKKI TÖRE (Devamla) -
Tamamlıyorum efendim. İlim Hakkari'de, tarım,
çiftçi bitmiştir, hayvancılık bitmiştir, yatırım yoktur. Ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Cahil çocuklarımızın, gençlerimizin, çaresizlikten, açlıktan,
işsizlikten dağa çıktıklarını bilmiyor musunuz?! Ne yapacaksanız, bir an önce
yapın; yapamıyorsanız, bırakıp gidin! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Zaten,
millet sizi sandığa gömecek; gitmeseniz de, millet sizi gönderecek; bundan hiç
şüpheniz olmasın! (DYP ve FP sıralarından alkışlar; DSP, MHP ve ANAP
sıralarından alkışlar [!]) Yapın; benim dediklerimi
yapın güneydoğuya; yoksa, söyleyeceğim, hiçbiri, hiçbirinize bir oy
vermesinler. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Töre. Gündemdışı ikinci söz,
deprem bölgesindeki vatandaşların sıkıntıları hakkında söz isteyen, Ankara
Milletvekili Zeki Çelik'e aittir. Buyurun Sayın Çelik. 2. – Ankara Milletvekili Mehmet Zeki Çelik’in, deprem
bölgesindeki vatandaşların yaşadıkları sıkıntılara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray
Aydın’ın cevabı MEHMET ZEKİ ÇELİK
(Ankara) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, Hindistan'da vuku
bulan deprem sebebiyle, ben, 17 Ağustos ve 12 Kasımda bölgemizde meydana gelen
ve büyük acılar yaşadığımız iki depremi tekrar gündemimize almak üzere söz
talep etmiştim; ancak bugün sıra geldi. Değerli Başkana, söz verdiği için
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Toplumsal hafızanın zayıfladığını
artık iyice görüyoruz. "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" diye bir
söz vardır. Yani, biz, her şeyi çok çabuk unutuyoruz. Soruyorum size; iki büyük
deprem yaşadık; bu yaşadığımız depremlerden dolayı, bugün, hiç, gündemimizde iz
var mıdır; hayır. Çünkü, unuttuk ve günübirlik yaşıyoruz. Afetler olmadan önce
yapılacak çalışmalar ve alınacak tedbirler... Zararların azaltılması yerine,
bugüne kadar, hep, yara sarmakla uğraşmışız. Afete karşı alınacak tedbirlerin,
ekonomik yatırım bakımından, geriye dönen en ucuz yatırım olduğunu da
unutmamamız gerekmektedir. Türkiye bir deprem bölgesidir; bu gerçeği
kabullenmemiz lazım. Sayın Işıkara, her zaman 6,3 şiddetinde bir depremin olma
ihtimalini yüzde 63 olarak ifade ediyor. O halde, tedbiri elden bırakmayacağız.
Bunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Değerli milletvekilleri,
biz depremi unutsak bile, deprem bizi unutmaz. Eğer, ders alıp önlemleri
almazsak, aynı acıları, aynı kayıpları tekrar yaşarız. Bu, ciddî bir konudur.
Dün, Düzce'de ve Sakarya'daydım. Geçen hafta da, burada, özürlülere depremde
nasıl davranılacağını ifade eden bir programa katılmıştım. Şimdi, içinde
bulunduğumuz durum, bu tehlikeyi yeterince kavrayamadığımızı ve gereken
önlemleri almadığımızı ve yine, nemelazımcılığa bıraktığımızı açık açık
haykırmaktadır. Bazı aksayan yönleri ifade etmeye çalışacağım. Orta hasarlı bina demek,
taşıyıcı sistemi hasar görmüş, ancak güçlendirildikten sonra iskâna müsaade
edilen, onarılıp güçlendirilmeden önce içine girilip oturulması sakıncalı olan
bina demektir. Marmara Bölgesinde, böyle, 124 000 konut var. Devlet, orta
hasarlı konutlara 2 milyar yardım yapmakta; ama, bu yetmemekte; 6-7 milyar lira
gerekmektedir. O halde, 90 000'in üzerinde güçlendirilmesi gereken orta hasarlı
konutun bir an evvel ele alınması ve bu tehlikenin ortadan kaldırılması;
değilse, buraya iskâna müsaade edilmemesi lazım. Ayrıca, Türkiye, birinci
derece riskli deprem kuşağında bulunan konut ve kamu binası stoku itibariyle
yaklaşık 7 milyon binaya sahiptir. Bu bölgede, en az 500 000 okul, hastane gibi
kamu binalarının hiçbirinin de deprem güvencesi yoktur; çünkü, 1998 tarihli
yeni Deprem Yönetmeliğinden çok önce inşa edilmişlerdir. Bu 7 milyon binanın
muhakkak surette incelenmesi ve gerekli olanların güçlendirilmesi gerekir. Bu
yönde, maalesef, bir çalışma yapılmamaktadır. Değerli arkadaşlar,
Marmara depreminde, oradaki bina stokunun 572 000 ve yıkılan binanın da yüzde
19'a tekabül ettiğini düşünürseniz, bu, büyük bir rakamdır. Sadece İstanbul'da
2,5 milyon konutun bulunduğunu ve bunun, yüzde 19 değil de, yüzde 5
mertebesinde bir zarara uğradığı zaman 125 000 konutun zarar göreceğini, hasar
göreceğini ve yıkılacağını hesaba kattığınız zaman, buradan en az 100 000 ölü,
200 000 yaralı ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayıp olduğu ortaya çıkacaktır;
ancak, televizyonlarda, maalesef, jeofizik ve sismoloji dalındaki bütün ilim
adamlarının, medyada sergiledikleri kararsız, çelişkili, spekülatif görüntüler
ve akılları karıştıran beyanları, halkımızı tereddüte, şaşkınlığa ve kararsızlığa
itmiştir. Bina güvencesinden anlamayan ve depreme hazırlık deyince, binanın
güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmeyip, konuyu, sadece fayların kırılması
tartışmasına çeken bu uzmanlarımız, insanlarımızı yanlış yönlendirmekte ve bir
rehavete itmektedirler. Halbuki, birinci veya ikinci derecedeki deprem
kuşağında bulunan bir bina, yeni yapılmış olan Deprem Yönetmeliğinin öngördüğü
dayanım ve deplasman kriterlerini sağlayacak şekilde güçlendirilmelidir.
Tavsiyemiz şudur: Depremin nerede olacağı, fayın tek parça mı çok parçalı mı
kırılacağı, binaya ne kadar uzaklıkta olacağı kesinlikle gündeme gelmez; önemli
olan, yönetmeliğin gereğini yerine getirmektir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Mikrofonu
açıyorum, buyurun efendim. MEHMET ZEKİ ÇELİK
(Devamla) - Herkes, binasını, 1998 Deprem Yönetmeliğinin öngördüğü güce
kavuşturmalıdır ve bunun için de gerekli çalışmayı yaparsa, bunlar
önlenecektir. Bunun için, Toplu Konut İdaresinin, yeni bir kredi sistemi
oluşturulması ve kamu binalarının bu manada güçlendirilmesiyle alakalı bir
çalışma yapması gerekmektedir. Bu arada, kamu binalarıyla ilgili can
güvenliğinin olmadığını da görmekteyiz. Değerli arkadaşlar,
İstanbul'da 40'ın üzerinde hastanenin, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
binalarının çoğunun, binlerce ilköğretim binasının ve birçok devlet
üniversitesi binasının deprem güvencesinin olmadığı, raporlarla ortaya
konulmuştur. Buradan şuraya varmak
istiyorum: Mutlaka, bu çalışmalarda acil eylem planı gerçekleştirilmeli ve
insanlarımız, bu konuda sürekli uyarılarak, depremin büyük felaket olduğu ve
buna karşı uyanık olmamız gerektiği, gündemde tutulmalıdır. Değerli milletvekilleri,
bütün mesele, gelip insan unsuruna dayanmaktadır. İnsanı eğitmediğiniz sürece
hiçbir sorunun üstesinden gelemezsiniz. Şu anda, her şeyini enkaz altında
bırakan, gece zengin yatıp sabahleyin fakir kalkan bu bölge halkımız, büyük bir
azimle hayat mücadelesini devam ettiriyorlar, hafızalarda ve fotoğraflarda
kalan güzelliklerin tekrar canlanmasına çalışıyorlar. Ancak, bu konuda yeterli
çaba gösterilmediği kanaatindeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1997 yılı
başında kurulan bir araştırma komisyonu, tabiî afetlerle ilgili bir rapor
sunmuş; o, raflarda kalmış. Ben de, yeni kurulan bir deprem komisyonunun üyesi
olarak, tekrar Yüce Meclise sesleniyorum: Bu deprem araştırma komisyonunun
yapmış olduğu çalışmanın, öncekiler gibi raflarda kalmamasını ve uygulamaya
konulmasını, bu felaketlerle tekrar karşılaşmamayı diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çelik. Gündemdışı konuşmaya,
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın cevap verecek. Buyurun Sayın Bakan. (MHP
sıralarından alkışlar) BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; Ankara Milletvekilimiz Sayın Zeki Çelik'in yapmış olduğu
gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 17
Ağustos ve 12 Kasımda yaşadığımız deprem felaketleriyle beraber, Türkiye'nin
gündeminde, özellikle, bu tür felaketler karşısındaki organizasyon
kabiliyetimizin yetersiz oluşu konusunda oldukça uzun tartışmalar yaşandı.
Hakikaten, bu büyük felaketle ortaya çıkan durum, bunu teyit eder durumdaydı. Ne
yazık ki, bu tür büyük felaketlere karşı hazır olduğumuzu, organize olduğumuzu
söyleyemeyiz; ama, bu yaşadığımız felaketlerin arkasından, özellikle olaya
yaklaşım biçimi ve işi ciddîye alan çalışma düzeniyle, bu tür felaketlere karşı
önemli sayılabilecek adımların atıldığını düşünüyoruz. Her şeyden önce, deprem
bilincini oluşturmak, başlı başına, önemli bir olaydır. Bu konuda, özellikle,
ciddî gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle, depremin ilk başlangıç günlerinde
ortaya çıkan koordinasyon eksikliğini ortadan kaldırmak üzere, Başbakanlığa
bağlı Acil Yönetim Genel Müdürlüğü oluşturularak, bunun teşkilatlanmasına
gidilmiştir. Buna paralel olarak da, yine, depremin ilk günlerinde, özellikle,
sivil savunma hizmetlerinde görülmüş olan eksikliklerin ortadan kaldırılmasına
yönelik çok ciddî çalışmalar yapılmış ve Sivil Savunma kurumu yeniden
yapılandırılmıştır ve bu konuda, hakikaten, çok önemli gelişmeler olmuştur. Özellikle, bu deprem
olgusuyla ortaya çıkan önemli sonuçlardan bir tanesi, bütün karşılaşılan zararların
devlet tarafından karşılanmasının, hakikaten, büyük bir külfet olarak ortaya
çıkması dikkate alınarak, hemen hemen bütün ülkelerde uygulanan, bu tür
hasarların sigortalar eliyle karşılanması yönünde gerekli adım atılarak da,
bilindiği gibi, zorunlu deprem sigortası kanunlaşmıştır, kanun hükmünde
kararname şeklinde uygulamaya konulmuştur ve şu anda, hakikaten, başlangıçta bu
kanunun uygulanmasında görülen bütün aksaklıklar giderilerek, bugün, artık,
uygulanabilen ve gittikçe de yaygınlaşarak halkımız tarafından da benimsenen
faydalı bir uygulama olarak yürütülmektedir. Yine, bu depremin ortaya
çıkardığı çarpık yapılaşmayı ve kontrolsüz yapılaşmayı ortadan kaldıracak,
özellikle, binaların ruhsat aşamasından iskân aşamasına kadar denetimini
sağlayacak yeni bir yapılanmaya gidilerek, 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
yayımlanarak, yapı denetim kuruluşları kurulmuştur ve bunlar, şu anda, 27 pilot
ilde çalışmaktadırlar. Bu 27 pilot ildeki uygulamanın tam olarak
oturtulabilmesi için, hakikaten, çok ciddî bir çalışma sergilenmiştir.
Bakanlığımıza bağlı Yüksek Fen Kurulundan oluşturulmuş olan heyetler, bu 27
ilin tamamında, sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin ve valiliklerin
katılımıyla değerlendirme toplantıları yapmış ve bu kanunun eksiksiz olarak uygulanabilmesi
için, iyi bir koordinasyon sağlanmıştır. Şu an itibariyle, mevcut aksaklıklar
da giderilerek, bu yapı denetim kuruluşlarının, hakikaten, çok ciddî bir
fonksiyon yürüttüklerini söyleyebiliriz. Biz, bakanlık olarak, bu konudaki
uygulamaları yakından takip etmekteyiz; olabilecek aksaklıkları anında tespit
ederek, bunların da giderilmesi yönünde, dinamik bir çalışma ortaya
koymaktayız. Üçlü sacayak olarak
nitelendirdiğimiz bu çalışmalardan üçüncüsü de, Devlet İhale Kanununun
değiştirilmesidir. Bununla ilgili olarak, Maliye Bakanlığıyla ortak olarak
yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, yarın, Karayolları Genel Müdürlüğü
salonlarında, bütün sivil toplum örgütleri ve konuya taraf olan bütün
kuruluşların katılımıyla, hazırlamış olduğumuz Devlet İhale Kanununun son
değerlendirme toplantısını yapacağız. Buradan çıkan görüşler doğrultusunda,
tahmin ediyorum, on onbeş gün sonra da, yasayı, kanunlaşmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine göndereceğiz. Bu Devlet İhale Kanunuyla getirmek istediğimiz
anahtar teslimi ihale yöntemiyle, özellikle kamu kaynaklarında yaşanmış olan
savurganlıkları ortadan kaldıracak, bunları disiplin altına alacak ve bugün,
Devlet İhale Kanunundan kaynaklanan bütün tartışmaları ortadan kaldıracak çok
ciddî bir çalışma yapılmıştır. İnanıyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
desteğini alarak, bu tasarı kanunlaştığında da, bu alanda, belki de devrim
niteliğinde bir adım atılmış olacaktır. Değerli arkadaşlar,
özellikle, konuşmacı arkadaşımızın üzerinde durduğu orta hasarlı binalarla
ilgili olarak, bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında da bilgi arz etmek
istiyorum. Biliyorsunuz, her
depremin en önemli problemlerinden bir tanesi orta hasarlı binalardır. Bugüne
kadar yaşanmış olan felaketlerde, halledilmesi çok uzun süreler almış, hatta
birçok depremden üç dört yıl sonra bile tam olarak halledilememiş bu temel
problemin, biz, Bakanlık olarak, ta başlangıcında üzerine gittik. Özellikle,
proje müşavirliği sistemini oluşturarak, deprem bölgesinde, bu ağır ve kronik
problemin ortadan kaldırılmasında çok iyi bir organizasyon meydana getirdik.
Bunun neticesi olarak, tam 53 000 daireye, bu şekilde, orta hasarlı binaya
onarım yapmak üzere de 2'şer milyar liralık bir kaynak öngördük. Değerli arkadaşlar, şu
ana kadar, deprem bölgesinde, orta hasarlı binaların onarılması yönünde ayırmış
olduğumuz bu kaynaktan tam 58 trilyon 202 milyar lira, hak sahiplerine
ödenmiştir. Özellikle, bu işin yürütülmesinde başarılı olan illerimizin başında
Kocaeli gelmektedir; çünkü, en fazla orta hasarlı binanın olduğu ve en ağır
problemin yaşandığı Kocaeli İlinde, kurulmuş olan başarılı organizasyonla, şu
ana kadar, hak sahiplerine 32 trilyon 969 milyar lira para ödenmiştir. Diğer
başarılı illerimizden bir tanesi İstanbul'dur. İstanbul da, hakikaten, orta
hasarlı binalar konusunda ikinci sıradadır. Orada da, şu ana kadar 8 trilyon
683 milyar lira para hak sahibi vatandaşlarımıza ödenmiştir. Bu konuda üçüncü
başarılı ilimiz Yalova'dır. Yalova'da da 7 trilyon 680 milyar lira para
vatandaşlarımıza ödenmiştir. Özellikle, problemli olarak gözüken Sakarya ve
Düzce merkezlerinde ise, kullanımdaki aksaklıkların temel nedenini,
belediyelerden kaynaklanan problemler oluşturmaktadır; ama, bu problemlerin de
ortadan kaldırılması yönünde, biz, belediye başkanlıklarıyla ortak çalışma
içerisine girerek, bu konudaki açmazları da ortadan kaldıracak bir çalışma
sergilemeye gayret etmekteyiz. Şu an itibariyle, 53 000 konutu baz aldığımızda,
ödenecek tüm parayı da 106 trilyon lira olarak dikkate aldığımızda, şu ana
kadar ödenmiş olan 58 trilyon lirayla, bölgede, orta hasarlı konutların onarımı
yönünde yüzde 50'yi aşkın bir fizikî gerçekleşme sağlanmıştır; ki, bu kadar
büyük boyutlu, tam 53 000 daireyi kapsayan bu kadar geniş çaplı bir olay
karşısında, daha önce, küçük depremlerde bile, üç senede, dört senede
halledilemeyen bu büyük temel problemin halledilmesinde, hakikaten çok önemli
mesafe katedilmiştir ve bugün gelinen nokta, bu organizasyonun bu şekilde
sürdürülmesi halinde, bu işin, içinde bulunduğumuz 2001 yılı içerisinde
sonuçlandırılacağı, nihayete erdirilebileceği şeklindedir. Benim, bu vesileyle,
özellikle dikkate sunmak istediğim konulardan bir tanesi de "depremi
unuttuk" cümlesine katılamayacağım değerli arkadaşlar; çünkü, biz,
Bakanlık olarak, bu büyük felaketi unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı,
sürekli işin üzerinde olduğumuzu, konunun takibimizde olduğunu her platformda
söylüyoruz ve buna uygun da hareket ediyoruz. Bugüne kadar, popülist
politikalardan kaçınarak, günübirlik kurtarma arayışlarından uzaklaşarak,
konuyu temel eksenine çekerek çözme gayreti içerisinde olduk. Özellikle, bu
deprem bölgesinde yaşanan felaketlerden ders çıkaran bir anlayışla, yeniden
yapılanmaları, rasgele, günübirlik, hemen bulunmuş alanlara değil, uzun
çalışmalar neticesinde, yapılmış teknik ve jeolojik inceleme neticesinde
belirlemiş olduğumuz, kentin gelişme akslarına uygun alanlarda şehirleri
yeniden yapılandırıyoruz. Bu, bölgede yer alan bütün şehirlerin geleceğinin
kurtulması demektir. Hakikaten, bugün, bu alanlarda yükselen kalıcı konutlar
ile sosyal aktiviteleri, geniş caddeleri, sokakları ve sürdürülen peyzaj
çalışmalarıyla, bölgede örnek şehirler oluşmaktadır. İnşallah, havaların
ısınması ve oradaki peyzaj çalışmalarının da tam olarak ortaya çıkmasıyla
beraber, Türk Milleti olarak, böyle bir deprem felaketinin üstesinden gelmiş,
bunu başarabilmiş, ortaya konmuş örnek çalışmalarla, hakikaten bütün dünya
ülkelerinin de dikkatini çekebilecek örnek bir çalışma olacağını düşünüyoruz. Bu bilgileri, bu
vesileyle Yüce Heyetinize aktarıyor, bir defa daha, hepinizi saygıyla,
muhabbetle selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan. Gündemdışı üçüncü söz,
İzmir İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümü nedeniyle söz isteyen Balıkesir
Milletvekili Agâh Oktay Güner'e aittir. Buyurun Sayın Güner.
(ANAP sıralarından alkışlar) 3. – Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner’in, İzmir
İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması AGÂH OKTAY GÜNER
(Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Muhterem Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 78 yıl önce, 17 Şubat
1923 günü, Lozan müzakerelerinin akamete uğradığı bir demde, Ankara'daki Büyük
Millet Meclisi hükümeti, büyük bir basiret ve gerçekten muhteşem denilmeye
layık bir sezgiyle, İzmir İktisat Kongresini topladı. Mustafa Kemal, bu
kongrede aynen şöyle diyor: "İstiklali tam için iki düstur vardır:
Hâkimiyeti milliye, hâkimiyeti iktisadiye. Hâkimiyeti milliye, hâkimiyeti
iktisadiyeyle takviye edilmezse, o zaman bağımsızlıktan bahsedilemez." Değerli arkadaşlarım,
Kurtuluş Savaşı kadroları, Trablusgarp Harbinde, Balkan Harbinde ve Birinci
Cihan Harbinde acının her türlüsünü tatmış insanlardı. Bizim düşünce ufkumuzun
kutup şahsiyetlerinden Hazreti Mevlana "gençlerin aynalarda göremediklerini,
yaşlılar, tecrübeliler, tuğla parçasında okurlar" diyor. Evet, onlar,
vatan toprağında gerçeği gördüler. Kongre, ekonominin millet
hayatında ne derece önemli olduğunu, ekonomist olmamalarına rağmen gören bu
şahsiyetlerle büyük değer kazanıyor ve ikincisi, demokratik katılımcılık
açısından, bizim dilimizden düşürmediğimiz bu kavram açısından müstesna bir
örnek teşkil ediyordu. Köylüler vardı (çiftçi zümresi) işçiler vardı (o gün
"amele" deniyordu) sanayiciler vardı, sanatkârlar vardı, esnaf vardı ve
Türkiye'nin bütün meseleleri görüşüldü. Denilebilir ki, bu insanların bu şuuru
nereden geliyordu? Bu şuurun temelinde, sağlam şahsiyet ve millete adanmış
inançlı bir hayat vardı. Her nedense, bugün, Doğru
Yol Partili kardeşlerim, kendi aralarında konuşmayı, beni dinlemeye tercih
ediyorlar. Aziz dostlarımın her zaman alakasına mazhar olmuşumdur. Değerli arkadaşlarım,
İnsan, sadece mesut olmak için doğmamıştır. Onun asıl vazifesi, bütün
tehlikelere, kendisini insanlığından uzaklaştıracak şartlar ve baskılara rağmen,
insanlığını muhafaza ve yüceltebilmesidir. Ancak bu insan ilahî hakikate
yaklaşabilir. İşte, bu ahlak ve ölçüyle ekonomi konusundaki bilgi
yetersizliklerini, tıpkı diğer alanlardaki aşma iradeleriyle, gayretleriyle,
noksan olan insanın, kendisini daha iyi ve mükemmele götürme duygusu, Allah'ın
ona en büyük ihsanıdır diyerek aştılar ve bu kadro, o günkü dünya şartları
içerisinde Lozan Konferansına en büyük mesajı verdi; çünkü, Lozan
müzakerelerinde "bağımsızlığınızı alsanız bile, yarın, bize muhtaç olacaksınız,
bizim kapımıza geleceksiniz" diyorlardı. Halbuki, millî mücadelenin özü,
milleti kapıkulu etmek isteyenlere karşı, milletin ebedî bağımsızlığını
sağlamak ve "hâkimiyet bila kayd ü şart milletindir" düsturunu gerçek
hayata intikal ettirmekti. Bu büyük insanlar, bir
büyük Meclis kurdular. Birinci Meclisi gezmemiş arkadaşlarımın, vakit bulamamış
arkadaşlarımın ziyaretlerini özellikle rica ediyorum. Gazyağı lambaları
yanıyordu, kaloriferi yoktu, sobada odun bulamıyorlardı, bazı milletvekilleri
paltoyla oturuyordu; ama, hepsi, çok haysiyetli insandılar; Yunan topçuları
Haymana yakınlarını dövmeye başladığı zaman, Meclisin Kayseri'ye nakledilmesi
gündeme geldi; ayağa kalkarak "cesetlerimiz çiğnenmeden Meclisi terk
etmeyiz" dediler. Bugün, onların torunları olan bizler, buraya yazılmış
olan "egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" prensibi uğruna gerekirse
çiğneneceğimizi, ama, millî hâkimiyeti hiç kimseye çiğnetmeyeceğimizi iftiharla
beyan ediyoruz. (Alkışlar) Değerli arkadaşlarım, o
kadronun derdi yok muydu? (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Açıyorum
mikrofonunuzu Sayın Güner, lütfen tamamlayın. Buyurun efendim. AGÂH OKTAY GÜNER
(Devamla) - Hemen topluyorum. O kadronun büyük
sıkıntıları vardı ve düşününüz, onbir yıl sürmüş olan bir savaşı dört yıl daha
devam ettirdiler ve o dört yıla yön verirken, kalkınmayı, milletin özünü
harekete geçirmeyi, milletin mukaddesleriyle yola çıkmayı ve ondan ışık almayı
bildiler. Bugün, Türkiye, 1923'ün
şartlarında değil; 400 000 kilovat/saat elektrik üreten Türkiye'den 117 milyar
kilovat/saat elektrik üreten Türkiye'ye geldik, tekstilde dünya sekizincisiyiz,
otomotivde 20 000 arabadan 600 000'e geldik, çelikte dünya yirmincisiyiz.
Yapacak çok işimiz var; ama, Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimizi, bugünkü tek
taraflı halinden çift taraflı çalışan münasebete getirmek zorundayız. 1995
gümrük birliğinden bu yana, bu münasebet, aleyhimize işliyor ve dışticarette
sadece Avrupa Birliğine 10 milyar dolar açık veriyoruz. İşte, bu noktada,
yüksek müsaadenizle, Türkiye'nin, her zamandan daha çok birliğe, beraberliğe
ihtiyacı olduğunu arz ediyorum. Dün yaşanan olay, Türkiye'ye 10 milyar dolar
kaybettirmiştir. Sorunları çözme makamlarının sorun yaratma hakları ve
hürriyeti yoktur. (Alkışlar) Daha çok bir olacağız, daha çok bütün olacağız ve
aziz arkadaşlarım, devlet adamı olmanın değil, insan olmanın birinci şartı,
kendisini aşmaktır; hırsını, öfkesini, elemini, aklının gerisine alabilmektir;
bugün, bu şartlardayız. O sebeple, bütün siyasî kadroların ve değerli devlet
büyüklerimizin, Sultan Alparslan'ın bir esiri tarafından hançerlendikten sonra,
ölürken söylediği sözleri hatırlamalarını istirham ediyorum: "Büyük
devletiz, büyük milletiz." Bu büyük devleti, büyük milleti, dört dörtlük,
mükemmel bir şuurla, İzmir İktisat Kongresinde bugünlere getirecek sağlam
esasları koyanları rahmetle anıyor ve o büyük çizgide, büyük millet olarak,
büyük devlet olarak yönetilmemizin şart olduğunu ifade ediyor, Muhterem
Heyetinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Güner.. Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum : Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum : B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Avrupa Parlamentosu Başkanı Nicole Fontaine ile Fas
Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi’nin vaki davetine istinaden 7-10
Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna
katılacak olan TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy Başkanlığındaki 5 kişilik
Parlamento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/763) 1
Şubat 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Avrupa Parlamentosu
Başkanı Nicole Fontaine ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi'nin
vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, TBMM
Başkanvekili Ali Ilıksoy başkanlığında 5 kişilik bir Parlamento heyetinin, 7-10
Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna
katılması, TBMM'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanunun "Araverme veya Tatilde Uygulanacak Usul" hükümlerini
düzenleyen 11 inci maddesi uyarınca, TBMM Başkanı Başkanlığında siyasî parti
grup temsilcileriyle 1 Şubat 2001 tarihinde yapılan toplantıda
kararlaştırılmıştır. Anılan Kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Meclis araştırması
önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım. C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Batman Milletvekili Faris Özdemir ve 24 arkadaşının,
Güneydoğu Anadolu’daki tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/175) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Hükümetin izlediği yanlış
tarım politikaları yüzünden güneydoğulu tütün ekicileri büyük ekonomik sıkıntı
çekmekte, âdeta iflasın eşiğine gelmekteler. Bu yanlış uygulamaların
yanında, illerde yaprak ve tütün alımları yapmak için kurulmuş il müdürlükleri
de, özelleştirme kapsamına alınarak, Özelleştirme İdaresine devredilmek
istenmektedir. Güneydoğu Anadolu'da
tütün ekimi âdeta yok edilmek istenmektedir. Bölgede sayıları 45 000
(kırkbeşbin)'e varan ekici, âdeta işsizliğin ve yoksulluğun girdabına
atılmaktadır. Aileleriyle yüzbinleri bulan bölge insanına alternatif bir işkolu
yaratılmamaktadır. Güneydoğulu tütün
ekicilerinin mağduriyetlerini önlemek amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
de 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve
teklif ederiz.
Gerekçe : Son zamanlarda, Ermeni
soykırımı iftiraları planlı bir şekilde sürdürülmekte, büyük katliamlara maruz
kalan Türk Milleti, dünya kamuoyunda mahkûm edilmeye çalışılmaktadır. Halbuki,
Birinci Dünya Savaşı başlamadan, Rus Çarının vaatlerine kapılan Ermeni
çeteleri, intikam alayları kurarak doğu bölgemize dolmuş, 1914-1915 kışında,
Rus ordusundaki Ermeni gönüllü taburları Beyazıt üzerinden saldırarak, bütün Ağrı'yı
işgal etmiştir. Ekim 1917'de, Rus askerlerinin ağrıdan çekilmesiyle, Ağrı ve
çevresinde bulunan Ermeniler, Ruslardan kalan cephane ve silahlarla toplu
katliamlar yaparak, Ağrı halkını bir vahşetle karşı karşıya bırakmıştır. Ermeniler, 1914-1918 yıllarında,
Ağrı insanını, kadın-erkek, çocuk-ihtiyar demeden diri diri yakmışlar; gebe
kadınların karınlarını deşerek rahimlerini yere dökmüşler; kestikleri
insanların vücutlarına cepler oymuşlar; küçük çocukların karınlarını yarıp, tuz
doldurmuşlar, kafalarını kesip annelerinin karnına yerleştirmişler; karşı çıkan
erkeklerin gözlerini oyup direklere çivilemişler; cami ve mescitlerde
yaktıkları insanların yağlarını, toprak duvarlardan sokaklara akıtmışlardır. Ağrı ve ilçelerinde
yaşayan onbinlerce insanımızın hunharca katledilişini gören ve o günü yaşayan
birçok insan, Ağrı'da, halen, şans eseri hayatta bulunmaktadır. Ermeniler, yapmış olduğu
katliamlarla yetinmemiş, son zamanlarda, hukukî yollardan, toprak ve
tazminatlarını, devamlı dile getirmeye devam etmektedirler. Bu da yetmiyormuş
gibi, devlet armalarına Ağrı Dağını koyarak, haritalarında Doğu Anadolu
Bölgesini Batı Ermenistan olarak göstermektedirler. Bunu, yayımladıkları, 23
Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi ile 1995 yılında çıkarmış oldukları
Anayasalarının 13 üncü maddesinde de ifade etmektedirler. Çıkardıkları pullarda
da Büyük Ağrı, Küçük Ağrı'yı sembol olarak kabul etmektedirler. En önemlisi de, diğer
dünya ülkelerinde yaşayan Ermenileri, dağılmış Ermeni diasporasının dinî ve
manevî efsaneler etrafında birleştirme ideallerine Ağrı Dağı vatan gösterilmek
suretiyle yeni bir boyut kazandırılmaya çalışmaktadır. Bu durumda, Ermenilerin
Ağrı halkına yapmış oldukları mezalim ve tarihî gerçeklerin dünya kamuoyuna
anlatılabilmesi için, Ermeni soykırım müzesinin kurulması büyük bir fayda
sağlayacağı gibi, Ağrı Dağı üzerindeki siyasî emellerine karşı alınacak
tedbirler, zaman kaybetmeden yerine gelmiş olacaktır. Yine, Ermeniler, her
platformda, Türkiye'ye baskı yaptırmak, bütün okları Türkiye'ye çevirerek
tarihî gerçekleri saptırmaya çalışmışlardır. İşte bu tarihî
gerçeklerin ortaya çıkması, hem Ermeni soykırımı kararlarını kabul edenleri
mahcup edecek hem de Ermenilerin gerçek yüzleri ortaya çıkmış olacaktır. BAŞKAN -Bilgilerinize
sunulmuştur. Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Sayın milletvekilleri,
bir gensoru önergesi vardır. Önerge, bastırılıp, sayın
üyelere dağıtılmıştır. Önergeyi okutuyorum : 3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 30 arkadaşının,
deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde
uyguladığı yanlış politikalarla devleti zarara uğrattığı ve afet
kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı iddialarıyla
Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/8) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Hatırlanacağı üzere,
ülkemizde 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde iki büyük deprem olmuştur.
Deprem sırasında ve bugüne kadar geçen süre içerisinde, Bayındırlık Bakanı
Sayın Koray Aydın, üzerine düşen görevi tam olarak yapmadığı gibi, konut
seçimi, ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı
politikalarda devleti zarara uğratmıştır. Ayrıca, hazırladığı afet
kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaparak görevini kötüye
kullanmıştır. Bu sebeplerden dolayı
Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın hakkında Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve
talep ederiz. Saygılarımızla. 13.2.2001
Gerekçe : Bilindiği üzere,
ülkemizde 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde iki büyük deprem felaketi
yaşanmıştır. Özellikle Marmara Bölgesinde büyük can ve mal kaybı olmuştur. Bu
süre içerisinde hükümet, özellikle de Bayındırlık Bakanlığı, deprem bölgesine
zamanında müdahale etmediği gibi, bugüne kadar geçen süre içerisinde de altyapı
ve konut yapımında hâlâ ihtiyaca cevap verememiştir. Vatandaşların sıkıntısı
artarak devam etmektedir. Hatırlanacağı üzere,
çıkarılan ek vergi yasasıyla 3 milyar doların üzerinde para toplanmış ve
yaklaşık bir o kadar da dış kredi temin edilmiştir. Bu gelirlerin ancak üçte
1'i afet bölgelerine harcanmış, geri kalan paranın büyük bir bölümü ise bütçe
açıkları ve batık bankalarda kullanılmıştır. Konut seçiminde yanlış
yapılarak 26 000 civarında prefabrik konut yapılmış ve bu konutlar, yeterlilik
aranmadan, ihtisası olmayan, batık ve iflas etmiş firmalara ihale edilmiştir. Bölgede altyapı
hizmetleri davet usulü ile yapılmış, indirimler düşük tutulmuş ve yüzde 30
peşin avans ödenerek idare trilyonlarca lira zarara uğratılmıştır. Bayındırlık Bakanlığı
bazı illerde ihaleleri âdeta önceden kimin alacağını belirlemiş ve indirimler
düşük tutularak parti il başkanlarına ihale verilmiş, bunun neticesinde de
idare malî kayba uğramıştır. Bayındırlık Bakanlığı,
Bakanlar Kuruluna sunduğu kararnamelerle partizanlık yapmış, kendi partili
belediyeleri gerçekdışı belgelerle afet kapsamına alarak ekstra yardımlar
sağlamış ve bazı belediyeler ise deprem bölgesinde olmasına rağmen kapsam
dışında tutulmuştur. Bu yanlış uygulamalar neticesinde afet kapsamı dışındaki
belediye gelirlerinde yüzde 35'e varan kesintiler yapılmıştır. Bütün bunların sorumlusu
57 nci hükümetin Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın'dır. Gensoru açılması
halinde pek çok konu, aydınlığa kavuşacak, kamuoyu bilgilenmiş olacak ve bu
işin siyasî sorumluları da ortaya çıkmış olacaktır. İşbu gensoru, bu nedenlerle
ve görüşmelerde ortaya çıkacak diğer sebeplerle verilmiştir. BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, okunan metinde, orijinalinde "Anayasanın 98 inci
maddesi" yazılmış olduğu için, zabıtlara doğru geçmesi açısından
"Anayasanın 99 uncu maddesi" olarak metni düzeltiyorum. Bilgilerinize
sunulmuştur. Gensoru önergesinin
görüşme günü daha sonra Danışma Kurulunca tespit edilerek, onayınıza
sunulacaktır. Sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum : B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 2. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın (6/1148)
esas numaralı Sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/312) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 499 uncu sırasında yer alan (6/1148) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Abdullah
Veli Seyda Şırnak BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. 3. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin (6/1140) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/313) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 491 inci sırasında yer alan (6/1140) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. 16.02.2001 Hakkı
Töre Hakkâri BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş 3 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup,
bunları işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım. İlk önergeyi okutuyorum : 4. – Kastamonu Milletvekili M. Hadi Dilekçi’nin, İğdir
Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/305) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/314) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına (2/305) esas numaralı,
Kastamonu İline bağlı İğdir adıyla bir ilçe kurulmasıyla ilgili kanun
teklifimiz, 45 gün içerisinde görüşülemediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederim. M.
Hadi Dilekçi Kastamonu BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talebi var mı?.. Sayın Dilekçi,
konuşacak mısınız efendim? M. HADİ DİLEKÇİ
(Kastamonu) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun efendim. M. HADİ DİLEKÇİ
(Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kastamonu'da İğdir adıyla
bir ilçe kurulmasına ilişkin (2/305) esas numaralı kanun teklifimin, İçtüzüğün
37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergem üzerinde söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, sözlerime başlarken Yüce Meclisi ve Yüce
Meclisin değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kastamonu'nun geri kalmışlığını ve cumhuriyet hükümetlerince
ne denli ihmal edildiğini beş dakika içerisinde sizlere aktarmam mümkün değil.
Kastamonu'nun geri kalmışlığını, zaten, pek çok arkadaşım en az benim kadar bilmekte, benim kadar
izlemektedir. Kastamonu, Ulu Önder Atatürk'ün, Kurtuluş Savaşında "Gözüm
Çanakkale'de, kulağım İnebolu'da" dediği ve ilk Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gazilik unvanını, madalyasını verdiği bir ildir. Kastamonu, Kurtuluş
Savaşında en fazla şehit veren, İnebolu'dan kağnı arabalarıyla cephedeki
erkeğine kadınlar tarafından cephane taşınan bir ildir. Ülke düşmanlar
tarafından işgal edildikten sonra, dünyada ilk defa örneği olan ilk kadın
mitingini düzenleyerek düşmana isyan eden bir ildir. Atatürk'ün, Kastamonu'nun
tarihî kışlasında "Bir Türk cihana bedeldir" ifadesiyle, cihana
meydan okuduğu bir ildir. Atatürk'ün kılık-kıyafet devrimini gerçekleştirdiği
ve ilk defa şapkanın giyildiği bir ildir. Kastamonu, millî marşımız İstiklâl
Marşının tarihî Nasrullah Camii hutbesinde ilk kez okunduğu bir ildir. Amasya,
Çorum, Sinop, Bartın, Karabük, Zonguldak, Çankırı, Sakarya, Kocaeli ve
İstanbul-Üsküdar'a bağlı bulunduğu ve bu illere eyalet başkanlığının yaptığı
bir ildir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, böylesine çok eski tarihe dayalı ve cumhuriyet hükümetleri
tarafından ihmal edilmiş bir ilimizi burada anlatmakta çok ama çok zorluk
çekmekteyim. Göçün en fazla yaşandığı
ve göç olgusunun Kastamonu'da büyük tahribat yaptığı bir ortam içerisinde, her
ne kadar "doğu ve güneydoğuda göç var" diyoruz kabul ediyoruz, ama,
en az doğu ve güneydoğu kadar bende de, bizim yöremizde de göçün olduğu bir
vakıadır. Doğuda, güneydoğuda göç var. Oradaki göçün ölüm korkusuyla, can
korkusuyla olduğuna inanıyoruz; ama, bizdeki göçü, daha vahim bir noktada,
açlık ve sefaletin verdiği göç olarak değerlendiriyoruz. O bakımdan, siz değerli
milletvekili arkadaşlarımdan, Kastamonu'yu iyi tanıyan siz değerli arkadaşlarımdan,
ben, şöyle bir ricada bulunacağım: "İğdir" ismi altında, bir
köyümüzün ilçe yapılmasıyla ilgili kanun teklifini verdim. Bu teklifte, destek
ve yardımlarınızı istiyorum. İğdir neresidir? İğdir,
Kastamonu'ya 70 kilometre, Araç İlçemize 20 kilometre, Karabük'e ise 60
kilometredir; nüfusu 2 500'ün üzerindedir. Eskiden, belediye olan bu köyümüzde,
burada, nahiye müdürlükleri kurulmuş, daha sonra değişen statüler nedeniyle de,
bu nahiye, tekrar köye dönüştürülmüş. Burada 57 köy... Buraya 57 tane köy bağlanmış;
10 mahalle olabiliyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Dilekçi,
lütfen tamamlayın efendim. M.HADİ DİLEKÇİ (Devamla)
- Perşembe günleri burada pazar kuruluyor, Karabük'ten, Kastamonu'dan insanlar
akın ediyor; ama, çevre iller de buradan istifade edebiliyorlar. Burada, devlete bir yük
gelmeyeceği kanaatindeyim. Jandarma karakolumuz var. Orman İşletme Müdürlüğümüz
ve sosyal tesislerimiz hazır. Hastane ayarında bir sağlık ocağımız var; tarım
kredi kooperatifi ve binalarımız var. Ziraat Bankamız burada mevcut; PTT
binamız ve PTT'miz mevcut. İlköğretim okulumuz ve 200 kişilik pansiyon binamız
hazır, lise binamız hazır, iki katlı muhtarlık binamız hazır, TEDAŞ'ımız hazır;
1 500 civarında işçi çalıştırabilen tekstil fabrikamız burada mevcut. Ben, tüm milletvekili
arkadaşlarımın bana destek vereceğine inanıyorum; şimdiden, bana destek vermek
için kalkan elleri öpüyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Dilekçi. Önerge üzerinde başka söz
talebi?.. Yok. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. İkinci önergeyi
okutuyorum : 5. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Şebinkarahisar
Adı ile Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/48) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/315) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına (2/48) taksim ve esas
nolu 4.6.1999 tarihinde tarafımdan verilen Şebinkarahisar Adı İle Yeni Bir İl
Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasını istiyorum. 22.11.2000 Rasim
Zaimoğlu Giresun BAŞKAN - Önerge üzerinde,
Sayın Zaimoğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) RASİM ZAİMOĞLU (Giresun)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Giresun İli Şebinkarahisar İlçesinin
il olmasına dair verdiğim kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması konusunda
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlarken, 1992
yılından beri üzerinde durduğum Ordu-Giresun havaalanının yapımı konusuna da
kısaca değineceğim. Bakın, Ordu-Giresun
havaalanı yapılmadığı sürece, yöre rahata kavuşamayacaktır. Bölge insanı,
gözünü Or-Gi havaalanının projesine dikti, bunun ihalesini bekliyor. Bu
kürsüden bu konuyu defalarca dile getirdim; yapılana kadar da bıkmadan,
usanmadan dile getireceğim. Sayın
Başbakana iki defa mektup yazdım; birincisine cevap gelmedi; şimdi, ikinci
mektubumun cevabını sabırla bekliyorum. Havaalanının yapımı Sayın Başbakanın
dudaklarının arasındadır. Giresun ve Ordu halkı bir müspet cevap bekliyor.
Nezaketen de olsa, inşallah, cevap gelir diye umuyorum. Sayın milletvekilleri,
ben, ne zaman bu kürsüye çıksam, mecburen, Giresun'un unutulmuş bir il olduğunu
dile getirmek zorundayım. Bakın, yine unutulduk. 2 Şubat 2001 tarihli Resmî
Gazetede Tabiî Afet Kararnamesi çıktı. Kararnameye göre, Türkiye'nin 280
ilçesine afet yardımı gerçekleştiriliyor. Bu yardım, Trabzon'da 17 ilçeye,
Rize'de 5 ilçeye verilirken, aynı coğrafî şartları taşımasına ve ağır afetlere
uğramasına rağmen, Giresun'da, sadece 1 ilçeye verilmiştir. Sürekli heyelan
tehlikesi taşıyan, bundan hemen hemen her yıl zarar gören Şebinkarahisar,
payını alamamıştır, Yağlıdere İlçemiz de unutulmuştur; 16 ilçemiz de hiçbir
şekilde değerlendirilmemiştir. Giresun Limanı selden
yıkılmıştır; aradan tam iki sene geçmiştir. Bu konuda da soru önergem var.
İnşallah, o da unutulmaz, cevaplanır diyorum. Diyorum ki, unutulmamak için bir
başbakan yardımcımızın veya sayın bir bakanımızın Giresun'dan çıkması mı gerekiyor,
yoksa, olmayışından mı Giresun unutuluyor bunu anlamak imkânsız. Sayın milletvekilleri,
Şebinkarahisar İlçemizin il olması için, 1991'den, milletvekili seçildiğimden
beri uğraşıyorum. Her dönem kanun teklifi verdim. İnşallah, bu sefer il
olacaktır; çünkü, tarihî, coğrafî, idarî ve jeopolitik, kültürel ve
sosyoekonomik gibi geçerli nedenleri vardır. Şebinkarahisar İlçesi, 1923
tarihinde çıkan bir yasayla il olmuş; ancak, 1933 tarihinde ilçe haline
getirilmiştir. Oysa, aynı tarih ve aynı kanunla Şebinkarahisar'la birlikte il
hakları elinden alınan Rize, Mersin, Artvin, Aksaray, Niğde ve Osmaniye'nin il
hakları çeşitli tarihlerde iade edilmiştir. Şebinkarahisar ise, hâlâ il
olamamış tek ilçe konumundadır, hakkı iade edilmeyen tek ilçe konumundadır. Bireylerin
bile itibarlarının iade edildiği günümüzde, 68 yıldır, tarihten gelen, gecikmiş
itibarın iadesi şarttır. En geçerli il olma nedeni de bence budur. Coğrafî açıdan bakılınca,
geçerli nedenleri vardır. Kelkit Vadisinde bulunan 8 ilçenin merkezi konumundadır
ve 2 200 rakımlı Eğribel Geçidiyle Giresun'dan kopuktur. Yine, Ordu ve Sıvas'a
özellikle kış aylarında bu ilçenin ulaşımı, aynı rakımdaki geçitlerle imkânsız
haldedir. Giresun'dan 2,5-3 saatte Şebinkarahisar'a ulaşabiliyorsunuz. Vilayete
uzaklığı takriben 125 kilometre olan Şebinkarahisar'ın Çamoluk ve Alucra
İlçelerine bile uzaklığı, 1 ile 3 saat arasında değişmektedir. Yani,
Giresun'dan ve komşu vilayetlerden kopuk bir özelliği vardır. Yine, vilayete
uzaklığı, hemşerilerimizi ekonomik olarak son derece mağdur etmektedir. Bu
örneklerden de anlaşılacağı gibi, en büyük sorun ulaşımdır. Merkeze ulaşmak,
bir ilçe için son derece önemlidir. Hele ki, Karadenizin coğrafî dağlık
yapısını düşünecek olursanız, önemini kavramış olursunuz. Şebinkarahisar, idarî ve
jeopolitik nedenlerle de il olmalıdır; çünkü, bölgedeki idarî otorite boşluğu
sonucu, terör örgütleri, Karadenize açılmak için bu alana yakın yerlerde
barınmaktadırlar. Şebinkarahisar il olduğunda, Karadenizde kalıcı bir güvenlik
şeridi oluşacak, idarî otorite boşluğu yaşanmayacaktır. Kültürel ve sosyoekonomik
nedenlerle de il olmalıdır. İlçemizin, adliye, ağır
ceza mahkemesi, belediye, hükümet konağı ve buna bağlı kuruluşları tam olarak
hizmettedir; çoğu ilden daha fazla şehir özelliklerine ve önceliklerine
hazırdır. Eğitim kurumlarının tamamı, sağlık kuruluşları eksiksiz hizmettedir.
Kütüphane ve kültür merkezleri hizmetlerini sürdürmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu,
mikrofonunuzu açıyorum, lütfen tamamlayınız efendim. RASİM ZAİMOĞLU (Devamla)
- En önemli neden de, Büyük Atatürk'ün 1924'te Şebinkarahisar'a gelerek, burayı
şehir olarak tanımasıdır. Şebinkarahisar'ı şehir olarak tanımış, devamı için de
"ben bu şehri çok sevdim, Şarkîkarahisar adının Şebinkarahisar olarak
tashihini teklif edi-yorum" diyerek, sevgisini dile getirmiş ve şehir
olarak görme emrini vermiştir. Daha önce il olup da, siyasî istikrarsızlık ve
hatalı sosyoekonomik tercihlerin bedelini yıllardır ödeyen, il hakkı elinden
alınan Şebinkarahisar'ın yeniden il olmasını gönülden diliyorum. Bir kere daha altını
çizerek söylüyorum ki, daha önce il olup da hakkı verilmeyen tek ilçe
Şebinkarahisar'a bu hakkı çok görmeyin sayın milletvekilleri. Büyük bir tarihî
hatanın düzeltilerek, iadei itibar edilerek, vilayet hakkının verilmesini,
Giresun milletvekili olarak, senelerdir il olma çabası veren Şebinkarahisarlı
hemşerilerim adına talep ediyorum. Bütün partilere mensup
milletvekillerinin destek vermesini bekliyor; saygılar, sevgiler sunu-yorum.
(DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Zaimoğlu. Efendim, önerge üzerinde
iki sayın milletvekilimizin söz talebi var; Sayın Turhan Alçelik ve Sayın Hasan
Akgün. İçtüzük gereği, Sayın Alçelik'in söz talebini yerine getirme imkânım
var. Buyurun Sayın Alçelik. TURHAN ALÇELİK (Giresun)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şu anda, çok değerli bir
milletvekili arkadaşımızın, Doğru Yol Partisi Milletvekili değerli Rasim
Zaimoğlu Beyin, Şebinkarahisar'ın il olmasıyla ilgili kanun teklifinin doğrudan
Meclis gündemine alınması hususunu görüşüyoruz. Benzer bir kanun teklifi de -10
Mayıs 1999 tarihi itibariyle; yani, Meclisin açıldığı günün hemen akabinde-
bize ait. Geçtiğimiz 20 nci Dönemde, aynı şekilde, verdiğimiz kanun teklifleri
var. Bugüne kadar, biraz önce
de ifade edildiği gibi, cumhuriyet tarihi boyunca, belli dönemlerde il iken
ilçe yapıldığı halde hakkı kendisine iade edilen ilçelerimiz var, illerimiz
var. Bu ilçelerden, yani, il olduğu halde ilçe yapılarak daha sonra hakkı
verilenler dışında kalan ilçelerden bir tanesi, maalesef Şebinkarahisar.
Zannederim, ilçe yapılıp da daha sonra il yapılan merkezlerimizden daha fazla
il olma hakkına sahip tek yer, belki, Şebinkarahisar. Tarihî açıdan böyle;
çünkü, Şebinkarahisar'ın dörtbin yıllık bir geçmişi var. Kültürel açıdan böyle,
sosyal açıdan böyle, ekonomik açıdan böyle, güvenlik açısından böyle.
Dolayısıyla, mutlaka Şebinkarahisarımız il yapılmalıdır. Bakın, neden il yapılmalı
olduğuna dair, daha ilçe kararı verildiği 1933 yılındaki -işte, burada, 1933
yılında Şebinkarahisar'ın ilçe yapıldığına dair kanun var- kanundan hemen iki
yıl sonra, 3 Ağustos 1935'te, İsmet İnönü, Şebinkarahisar'ı ziyaret ediyor
-söylediği sözü aynen arz ediyorum huzurlarınızda- ve "vilayet olma
hakkınızı iade edeceğiz" diyor. Bu söz üzerinden ne kadar zaman geçti; tam
altmışaltı sene. Peki, altmışaltı yıldır, söylenen bu sözün sahipleri olan bu
Mecliste görev yapmış insanların sözleri bugüne kadar yerine gelebildi mi;
maalesef, hayır. Değerli arkadaşlar,
gerçekten, Türkiye'de, vilayet yapılması gerektiği halde bugüne kadar
yapılmayan, ama, en çok hak eden yer, merkez Şebinkarahisar'dır ve bu hakkın
mutlaka iade edilmesi lazım. Bu bir müktesep hak, sonradan verilecek bir hak
değil. Burada talebimiz, bu hakkın ye-rine getirilmesi, Şebinkarahisarlımızın,
bölge insanımızın bu hakkının iade edilmesi. Bakın, Giresun'a bağlı bir ilçemiz
şu anda. Ben, seçimden itibaren, bu iki yıla yakın süreçte tam 7 defa gittim o
bölgeye, bu birbuçuk yılı aşkın sürede 7 defa gittim; ama, emin olun, yaz
hariç, her gittiğim zaman, geçilmez bir Eğribelle karşılaştım. Bazen yoldan
geri döndüğümüz zamanlar oldu -ki, o 7'nin dışındadır- ama, bazen de
greyderlerin önümüzdeki yolu açmasıyla ulaşabildik. Bizim bu kadar zor
ulaşabildiğimiz bir merkezde, o bölgede, her gün il merkezinde işi olan,
ihtiyacı olan insanların karşılaştığı zorluğu ve bu bölgenin il yapılmasının ne
kadar zarurî olduğunu ifade etmek için, zannediyorum, bizim yaşadığımız bu örnekler
kâfi. Ekonomik açıdan yeterli,
altyapı açısından yeterli. Hatta, benim Şebinkarahisarlı kardeşlerim,
işadamlarımız "vilayet hakkını verin, biz altyapıya bütün maddî katkıyı
sağlayalım" diyorlar, bu ifadeyi kullanıyorlar, bu sözü veriyorlar. Bu
sözün, burada da mutlaka karşılığını bulması lazım ve Şebinkarahisarımızın
mutlaka il yapılması lazım. Değerli arkadaşlar,
buradaki kanun teklifimiz... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) TURHAN ALÇELİK (Devamla)
- Sayın Başkanım, 1 dakika içinde toparlıyorum. BAŞKAN - Buyurun, lütfen
tamamlayın. TURHAN ALÇELİK (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Değerli kardeşlerim,
bizim, şu anda, burada, bu kanun teklifini Meclis gündeminde sıraya almamız
yeterli değil. İnşallah, bütün kardeşlerimin desteğiyle, bu teklif burada
gündeme alınacak; ama, bu yetmez. Bu kanunun gerçekleşebilmesi, yani
Şebinkarahisarımızın il olabilmesinin tek ama tek şartı, hükümetin buna sahip
çıkması. Hükümet, bunu, bir kanun tasarısı olarak buraya getirmeli; aksi halde,
bunu gerçekleştiremeyiz. Bakın, bu teklif, terörün sık yaşandığı dönemde Millî
Güvenlik Kurulunda da gündem konusu oldu ve Şebinkarahisar il oldu diye
düğünler yapıldı, şenlikler yapıldı. Bu hak, mutlaka iade edilmeli. Bu görev,
bu Meclisin; ama, daha öncelikli, hükümetin görevidir. Hükümeti ve Meclisi bu
göreve davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Alçelik. Buyurun Sayın Akgün. Lütfen, çok kısa olmak
üzere, mikrofonunuzu açıyorum. HASAN AKGÜN (Giresun) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkanım,
Şebinkarahisar'ın il olması için kanun teklifi veren arkadaşlarımı kutluyorum.
Demokratik Sol Parti milletvekili olarak ben de, bizim grubumuz da bu teklifi
aynen destekleyecektir. Şimdi, ben, şöyle bir
olayı da anlatmak istiyorum: Arkadaşlarım gerçekten doğru söylüyorlar. Ben,
dün, Şebinkarahisar üzerinden Ankara'ya gelirken, 18 saat yolda kaldım ve bu 18
saati... Eğribel Geçidimiz vardır. Şebinkarahisar ile Giresun arasındaki bu
geçit, kış aylarında altı ay kapalı kalmaktadır. Bunun için, bu arkadaşlarımın
söyledikleri doğrudur, aynen katılıyorum ve Şebinkarahisar'ın il olması da
yerindedir. Ayrıca, bir şeyi daha
iletmek istiyorum: Şu anda, Şebinkarahisarlı hemşerilerimiz buranın il olması
için çeşitli çalışmalar yapıyorlar, işadamları Şebinkarahisar'da çeşitli
yatırımlar yapıyorlar. Bu da, bir şehrin altyapısını oluşturmak için... Ben,
buradan, Meclisimizin alacağı kararın sonucunda, tüm Şebinkarahisarlılara ve
tüm Giresunlulara bir müjde vermek istiyorum. Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Akgün. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar) 3 üncü önergeyi
okutuyorum : 6. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, Kuzey Anadolu Fay
Zonu Üzerinde Bulunan Yerleşim Alanlarında Depreme Karşı Alınması Gereken
Tedbirler Hakkında Kanun Teklifinin (2/580) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/316) 28.11.2000 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına (2/580) esas nolu kanun
teklifimin 45 günde görüşülmediği için İçtüzüğün 37 nci maddesi gereği doğrudan
gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim. Reşat
Doğru Tokat BAŞKAN - Sayın Doğru,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) REŞAT DOĞRU (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan
yerleşim alanlarında depreme karşı alınması gereken tedbirler ve yeni yerleşim
yerleri tespit edilmesi hakkındaki kanun teklifimin doğrudan gündeme
alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değişik yer ve
zamanlarda, ülkemizde büyük deprem felaketleri olmuştur. Bu felaketlerin
ülkemize ve milletimize maliyeti çok ağırdır. Geçmişe bakıp rakamlara müracaat
edersek, 27 Aralık 1936 tarihinde, Erzincan'da 32 968 insanımızın öldüğü, 116
720 binanın hasar gördüğü; 20 Aralık 1942 tarihinde, Erbaa-Niksar yöresinde 3
000 insanımızın öldüğü, 32 000 binanın hasar gördüğü; 1 Şubat 1944 tarihinde,
Gerede'de 3 959 insanımızın öldüğü, 20 865 binanın hasar gördüğü; 17 Ağustos
1999 tarihinde, resmî kayıtlara göre 15 250 insanımızın öldüğü, 50 000 binanın
hasar gördüğü; İzmit ve sonrasında ise yine can ve mal kayıplarına yol açan
Düzce, 6 Haziran 2000 tarihinde orta Çankırı depremlerinin Kuzey Anadolu fay
zonu üzerinde meydana geldiği görülmektedir. Örneğin, son yaşadığımız
asrın en büyük depremi, bir gerçeği ortaya koymuştur. Bu gerçek, depreme karşı
son derece hazırlıksız olduğumuzdur. İşte, bu kanun teklifimiz, benzer
felaketlere karşı alınacak bir tedbirler manzumesidir. Deprem olduktan sonra,
alınacak tedbirlerin ve konuşulanların hiçbir anlamı olmamaktadır. Bu kanunla,
aynen koruyucu hekimlikteki gibi, zarara uğramadan zararı bertaraf etmek
amaçlanmaktadır. Gerçi, alınan bu tedbirler depremi önlemeyecektir; ama, ağır
insan ve mal kaybını en aza indirgeyecektir. Yaşadığımız bu felaketler
göstermiştir ki, büyük can ve mal kaybımız, genelde düz, yumuşak ve imarsız
alanlarda meydana gelmektedir. Yerleşim birimlerinin sert zeminlere
çekilmesiyle sağlanacak bir başka fayda da, ekime açık, verimli arazilerin
betonlaşmasının önüne geçilmesidir. Nüfusun çığ gibi büyüdüğü bir ortamda,
tarım alanlarının korunması bir zarurettir. Bu zarureti, gıda üretimi ve tabiî
güzelliklerin korunması olarak da algılayabiliriz. Türkiye'nin depremle
yaşamayı öğrenmesi gerektiği gerçeğinden hareketle, bu teklifimizin
kanunlaşmasında büyük yarar görmekteyiz. Amacımız, Kuzey Anadolu fay zonu
üzerinde bulunan yerleşim alanlarında afete karşı alınması gereken tedbirlerin
tespit edilerek, uygulama ilkelerinin belirlenmesidir. Sorumluluk, şahısların
yanı sıra, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerindir. Yerel
yönetimler, halkı yönlendirici olmalıdır. Yerleşim birimleri, imarlı, planlı,
depreme dayanıklı sert zeminler tespit edilerek hazırlanmalıdır. Yapılaşmadaki kontrol
daha disiplinli yapıldığında, zeminden ve çürük yapıdan doğacak zararlar
önlenmiş olacaktır. Devletin, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, Afet İşleri
Genel Müdürlüğü ve Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı ile Kandilli Rasathanesi
gibi kurumlarının resmî açıklamaları ve raporları ortadadır. Bu raporlarda,
Kuzey Anadolu fay zonu üzerindeki yerleşim alanlarında deprem riskinin çok
yüksek olduğu bildirilmektedir. Bu yasa teklifiyle,
özellikle deprem riskine maruz olduğu bilinen bölgelerde önlemlerin en üst
seviyede tespiti ve bir an önce uygulamaya konulması amaçlanmaktadır. Amaç,
yeni toplukonut alanlarının oluşturulması, harita ve imar yapı planlarının
hazırlanmasında göz önünde bulundurulacak esasları belirlemek; kullanılmayan,
üzerinde orman emvali olmayan ve orman yetiştirme imkânı da kalmayan sağlam
zeminli yerlerin yerleşime açılmasıdır. Bu yerleşim yerlerinin açılmasının
zarureti de ortadadır. Özellikle, Amasya gibi, Tokat gibi, Erbaa gibi, Niksar
gibi, Reşadiye gibi bölgelerde şu anda yerleşim yerlerinin bulunması çok
zordur. Buraların, özellikle sıkışmış bölgelerin arasında kalması dolayısıyla,
yeni, sağlam zeminli yerlere büyük oranda ihtiyaç vardır. Bu kanun
teklifimizle, kullanılmayan, üzerinde orman emvali olmayan yerlerin yerleşime
açılma imkânı sağlanmaya çalışılmaktadır. Belediyelerimize bu imkân verilmesi
temin edilerek buralarda sağlam zeminli yerler açılacak ve dolayısıyla da, insanlarımızın
daha farklı yerlere yerleşmesi sağlanmış olacaktır. Bu kanun teklifimizi
destekleyeceğinizi umut ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum efendim. Önerge üzerinde başka söz
talebi?.. Yok. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. TURHAN ALÇELİK (Giresun)
- Sayın Başkan, bir hususu arz edebilir miyim? BAŞKAN - Buyurun efendim. TURHAN ALÇELİK (Giresun)
- Şimdi bir mesaj geldi efendim. Biraz önce, Meclisimizin onayıyla gündemimize
alınan Şebinkarahisar ile ilgili bir hususu arz etmek istiyorum. Şu anda, il valimiz,
yolda mahsur kalmış. Dolayısıyla, Hükümetimizden, bir an önce konuyu gündemine
almasını arz ediyorum efendim. BAŞKAN - Peki Sayın
Alçelik. Sayın milletvekilleri,
gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alan ve
görüşmesi bugün yapılacak olan (11/7) esas numaraları gensoru önergesinden bazı
milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine dair bir önerge vardır; okutuyorum: 7. – (11/7) esas numaralı gensoru önergesinden bazı
milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergeleri (4/311) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Türkiye, dün, 19 Şubat
2001'de toplanan Millî Güvenlik Kurulu zemininde, tarihinde görülmedik bir
krizi, bir devlet krizini yaşamış ve bu kriz, Sayın Başbakan tarafından bütün
dünyaya açıklanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı ile
Sayın Başbakan arasında meydana gelen ölçüsüz tartışmayı, esası, şekli, üslubu
ve kamuoyuna intikal ettirilme tarzı bakımından esefle karşılıyoruz, asla
olmaması gereken bir hal olarak değerlendiriyoruz. Yaşanan kriz, zaten iflas
noktasında bulunan ekonomik hayatımızı ağır bir şekilde vurmuştur. Türk
Milletine, asla hak etmediği bir fatura ödettirilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu durumu tartışmak, değerlendirmek ve bu krizden en az zararla
çıkmanın yolunu, mutlaka, bulmak zorundadır. Bununla beraber, Doğru
Yol Partisi, kendisinden beklenen geleneksel sorumluluk anlayışı içinde, şu
safhada, yaşanan krizi daha da derinleştirmemek için, bugün Mecliste
görüşülecek olan gensoru önergesini geri çekmektedir. Gensoru önergemizin
gerekçesinin ve muhtevasının haklılığında bir tereddütümüz yoktur. Ancak,
gelişmelerin de teyit ettiği ve edeceği bu gensorunun ileri bir tarihte
görüşülmesinin milletimizin yüksek çıkarlarına ve beklentilerine daha uygun
olacağını düşünmekteyiz. Doğru Yol Partisi, her
zaman olduğu gibi, bugün de yüksek bir sorumluluk duygusu içinde, milletinin
emrinde ve hizmetindedir. Büyük milletimiz vakar ve
sükûnet içinde bu krizin atlatılacağından şüphe etmemeli ve asla ümitsizliğe
düşmemelidir. İradenin sahibi büyük
millettir. Bütün organlar millet
için vardır. Bunu unutmadan, herkese
itidal, serinkanlılık ve devlet terbiyesi içinde hareket etme lüzumunu
hatırlatırız. Bu nedenlerle, (11/7)
esas numaralı gensoru önergesindeki imzalarımızı geri çekiyoruz. Saygılarımızla.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gensoru önergesinde yeterli imza kalmadığından, önerge
işlemden kaldırılmış ve gündemden çıkarılmıştır. Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçi-yoruz. Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) BAŞKAN - 10.1.2001 tarih
ve 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilen,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz
verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz. Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve
Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edi-yoruz. 2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (1) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. Tasarının 12 nci maddesi
üzerindeki işlemler tamamlanmıştı. Şimdi 12 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 13 üncü maddeyi
okutuyorum: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Tarifeler, Tüketicilerin
Desteklenmesi, Özelleştirme ve Diğer Hükümler Tarifeler ve
tüketicilerin desteklenmesi MADDE 13.- Bu Kanun
kapsamında düzenlenen tarifeler, tarifelerin uygulanması ve tüketicilerin desteklenmesine
ilişkin usul ve esaslar şunlardır. a) Tarifeler; Bu kısımda düzenlenen ve
bir sonraki yıl uygulanması önerilecek tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından
bu Kanun hükümleri doğrultusunda ve kendisine Kurul tarafından verilen
lisanstaki hükümler uyarınca her yıl
ekim ayının sonuna kadar
hazırlanır ve Kurul onayına sunulur. Kurul, bu başvuruların ilgili
lisans hükümlerine uygun olduğunu tespit etmesi halinde, bu başvuruları aynı
yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylar. Lisans sahibinin, bir
sonraki yıl boyunca tarifelerde yapacağı aylık enflasyon ve lisansında
belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamalar da Kurul onayında yer alır. Bu
tür fiyat ayarlamaları ile ilgili formüller Kurum tarafından bu Kanun hükümleri
doğrultusunda verilen her lisansta bulunur. Fiyat yapısı içinde, söz konusu
tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur
yer alamaz. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından uygulanacak
iletim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluşturur. Her lisansta yer alan
fiyat formülleri ancak söz konusu lisansta belirtilen zamanlarda ve/veya
koşullarda tadil edilebilir. Kurul onaylı tarifelerin
hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden
herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da
içeren usul ve esaslar yönetmelikle
düzenlenir. Tarife onayı gerektiren
bir lisansın verilmesi ile birlikte, içinde bulunulan yıla ait tarife de
Kurulca incelenerek onaylanır. b) Kurulca düzenlemeye
tabi tarife türleri şunlardır: 1. Bağlantı ve Sistem
Kullanım Tarifeleri: Bağlantı ve sistem kullanım tarifeleri, ilgili bağlantı ve
sistem kullanım anlaşmalarına dahil edilecek olan ve iletim sistemi ya da bir
dağıtım sistemine bağlantı ve sistem kullanımı için eşit taraflar arasında
ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Bağlantı fiyatları,
şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz. Bağlantı fiyatı, bağlantı yapmış olan
tüzel kişinin namına oluşan masraflar ile sınırlıdır. 2. İletim Tarifesi:
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak olan iletim
tarifesi, üretilen, ithal veya ihraç edilen elektrik enerjisinin iletim
tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara eşit taraflar
arasında fark gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Türkiye Elektrik İletim Anonim
Şirketinin yapacağı şebeke yatırımları ve iletim ek ücretleri iletim tarifesinde
yer alır. 3. Toptan Satış Tarifesi:
Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak
toptan satış tarifesi, toptan satışlar için Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt
Anonim Şirketinin elektrik enerjisi satma yükümlülüğü olan tüm gerçek ve tüzel
kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulayacağı fiyatları,
hükümleri ve şartları içerir. Toptan satış tarifesinin
belirlenmesinde Kurul, satın alınan elektrik enerjisinin ortalama fi-yatının
yansıtılmasını ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin mali
yükümlülüklerini yerine getirebilme kapasitesini esas alır. 4. Dağıtım Tarifeleri:
Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik
enerjisinin dağıtım tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve
tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak dağıtım
hizmetine ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. 5. Perakende Satış
Tarifeleri: İletim sistemine doğrudan bağlı olanlar dışındaki tüketiciler için,
eşit taraflar arasında ayırım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve
şartları içerir. Serbest olmayan
tüketiciler için geçerli olacak perakende satış tarifeleri, perakende satış
lisansı sahibi dağıtım şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından
önerilir ve Kurul tarafından incelenerek, onaylanır. İletim sistemine doğrudan
bağlı olanlar dışındaki serbest tüketiciler için geçerli olacak perakende satış
tarifeleri de bu tüketiciler ikili anlaşmalarla kendi tedarikçilerini seçene
kadar, bulundukları dağıtım bölgesindeki perakende satış lisansı sahibi dağıtım
şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından önerilir ve Kurul
tarafından incelenerek onaylanır. Perakende satış
şirketlerinin lisanslarında, elektrik enerjisi tüketim miktarlarına göre
değişen tipte tarifelerin ve/veya fiyat aralıklarının uygulanmasına ilişkin
yükümlülükler yer alabilir ve buna dair ayrıntılar lisans kapsamında
tanımlanır. c) Tüketicilerin
Desteklenmesi; Belirli bölgelere ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak
tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu
sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usülleri
Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu
kararı ile belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde
yapılır. Elektrik enerjisinin
kalitesizliğinden ve/veya kesintilerinden kaynaklanan zarar ve hasarların
tazmini hususu, tüketicilerin muhatap olduğu lisans sahibi tüzel kişilerin
lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun.
(FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır Sayın
Polat. FP GRUBU ADINA ASLAN
POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; he-pinizi saygıyla
selamlıyorum. Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı, bugünlerde piyasada en çok konuşulan kanun tasarısı. Gerçi, Mecliste
ve Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince konuşuldu mu konuşulmadı mı başka bir
malum; ama, piyasada çok konuşuluyor ve iyi tartışılmadan, birtakım eksiklerle
geldiği yönünde yoğun olarak, bilhassa, Elektrik Mühendisleri Odası, Orta Doğu
Teknik Üniversitesinin birtakım profesörleri ve birtakım tüketiciler, enerji
üreticileri -ki, bunların bir kısmı da, rüzgâr enerjisi veya güneş enerjisiyle
elektrik üretenler; bunlar dahil- birtakım şirketler, sürekli olarak,
milletvekillerini ve kamuoyunu basın yoluyla veya makalelerle bilgilendirerek
itirazlarını belirtiyorlar. Şimdi, bu kanun tasarısının
ana gayesi ne oluyor; bir serbestleştirmeye gideceğiz deniliyor; yani, elektrik
ürettiğimiz zaman, tarifelerle ilgili bir kurul oluşturacağız; elektrikleri
alıp, orada, bir kurulda toplayacağız ve oradaki maliyete göre de piyasaya
satacağız diyorlar ve Elektriği Destekleme Fonunu da kaldıracaklarına göre,
bundan sonra, eğer, devlet, bütçe içerisine sübvansiyon için bir para
koymamışsa -Doğu Anadolu da dahil, Güneydoğu Anadolu da dahil- o meskenlerde
uygulanan sübvansiyonlar artık uygulanmayacak demektir. Eğer, devlet bir yerde
sübvansiyon uygulayacaksa -burada belirtmiş- onu da aynı fiyatından verecek;
fakat, sonradan parasını iade edecek, indirim kadarını iade edecek. Şimdi, bugünkü bütçe
içerisinde baktığımız zaman, bu bütçe içerisinde baktığımız zaman kesinlikle
bir şeyi göreceğiz ki, kolay kolay yatırım yapılmayacağına göre, faizlerden
başka hiçbir şeye para kalmayacağına göre "belirli bölgelere ve/veya
belirli amaçlara yönelik olarak, tüketicilerin desteklenmesi amacıyla
sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon fiyatlara müdahale
edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri Bakanlığın teklifi ve Bakanlar
Kurulu kararı ile belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde
yapılır" hükmünün fiilen yürümeyeceği anlaşılmaktadır. Niye; en basiti,
bugüne bakalım: Bugünkü 2001 yılı bütçesinde faizlerin ortalama yüzde 22
olacağına göre hesap yapılmışken, dün Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki bir
ihtilaf, bugün basit olarak yüzde 94, bileşik yüzde 144 faizle devletin
borçlanmasına sebep olmuştur. Yüzde 22- yüzde 144; aradaki oran farkını siz
düşünün. Bu oran böyle gittiği zaman, bu bütçedeki bütün rakamların, sadece
faiz ödemelerine versek bile yetmeyeceği ortadadır. Şimdi, burada, bu kanunun
ana maddesi nedir; üretim yapılsın, teknoloji gelsin, dışarıdan yeni sermaye
gelsin ve bu sermaye, bu teknoloji gelirken Türkiye'ye yapacağı yatırımlardan
dolayı elektrikler ucuzlasın; dolayısıyla, biz, ucuz elektrik alalım ve
vatandaşlarımıza da daha kaliteli, kesintisiz elektrik verelim demektir. Şimdi, bir maziye
bakalım. Bakın, şurada, Devlet Planlama Teşkilatının yazmış olduğu bir alt
komisyon raporu var. Burada "1998 yılında kamu kaynaklarından enerji
üretim alanına sadece 0,742 milyar dolar -yani, 742 milyon dolar- yatırım
yapılmıştır" deniliyor. Bunu kim diyor; Devlet Planlama Teşkilatı diyor,
üretim alanında. Peki, aynı Devlet Planlama Teşkilatı ne diyor: "2001
yılında üretim sektöründe 3,59 milyar dolar yatırım yapmamız gerekiyor"
diyor; yani, 1998'de yapılan yatırımın 5 katı. Şimdi, bu yatırımı yapmamız için
ne lazım? Bizim Türkiyemizin kaynakları belli. Dışarıdan yatırım çekmemiz
lazım; ama, bugün, yine saat 11.00'de, borsalarda, Amerika Birleşik
Devletlerindeki birtakım kuruluşların verdiği talimatlarla, yabancı firmaların
Türk borsalarında tahvillerini satıp yurt dışına döviz çıkaracağına dair
haberler basında ve televizyonlarda sürekli yayınlanmaya başladı. Şimdi,
Türkiye'den sermaye kaçarken -ki, dün sabah itibariyle 7 milyar doların kaçtığı
söyleniyordu- biz, bu durumda hangi sermayeyi çekeceğiz ülkemize de, bunlarla
Türkiye'de yatırım yapacağız?! bol yatırım yapacağımız için de fiyatları
düşüreceğiz diyoruz. Ben, bu konunun da ciddî olmadığını söylüyorum. Bu
noktada, Elektrik Mühendisleri Odasının bir konusu var; o da şu: Elektrik Mühendisleri
Odası bir hesap yapmış ve yaptığı bu hesapla, şu anda, 150 kilovat/saatten az
elektrik tüketen meskenlerde 9 milyon lira olan aylık tüketim bedelinin 30
milyon liraya çıkacağını basına ve bizlere duyuruyor. Ben de o hesaba bir
baktığım zaman, çok da yanlış olmadığını görüyorum ve kesinlikle, Türkiye'de bu
kanun tasarısına geçtiğimiz zaman, meskenlerin elektrik fiyatlarının birdenbire
en az 2 veya 3 kat artacağı çok net olarak görülüyor; belki sanayide biraz
düşebilir; ama, meskenlerde artacağı anlaşılıyor. Şimdi, biz, uyguladığımız
IMF programlarıyla bütün ücretleri baskı altına alırken, böyle elektrik
fiyatlarını artırırsak, başka fiyatları artırırsak, halk ne yapacağını
şaşırır... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkan, 1 dakikada tamamlıyorum. BAŞKAN - Peki Sayın
Polat, lütfen tamamlayın; açıyorum mikrofonunuzu. ASLAN POLAT (Devamla) -
Yalnız, maddede önemli olan şu husus var: "Elektrik enerjisinin
kalitesizliğinden ve/veya kesintilerinden kaynaklanan zarar ve hasarların
tanzimi hususu, tüketicilerin muhatap olduğu lisans sahibi tüzelkişilerin
lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır" deniliyor. Bu, önemli bir uygulama;
yani, hakikaten, eğer, elektrik kesintisi olmuşsa, adamın buzdolabı yanmışsa,
televizyonu yanmışsa, bunu o elektriği üretenden alma diye bir madde
getirmişiz; ama, bunu, üreticiden mi, ileticiden mi, dağıtıcıdan mı veya
üçünden mi veya hangisinden nasıl alacağımız veya zararı alıp alamayacağımız
konusunda da çok net bir açıklık göremiyorum. Bu, ileri bir uygulama.
Gerçekten, herkesin yapmış olduğu hizmetin verdiği zararları da karşılaması
doğrudur; ama, bu doğruluğun yanı sıra, bunun ne kadarının karşılanacağından da
ben biraz şüpheye düşüyorum. Son olarak, Devlet
Planlama Teşkilatının, bu sektöre 2001 yılında 5,570 milyar dolar yatırım
beklediğini ve bu kanun tasarısıyla bu yatırımın da tarifelere yansıtılacağını,
bunun önemli bir rakam olacağını belirtiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Polat. Madde üzerinde ikinci
söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in. Sayın Oğuz Tezmen?.. Yok MURAT AKIN (Aksaray) -
Ben konuşacağım... BAŞKAN -Grup adına kimse
konuşacak mı efendim? MURAT AKIN (Aksaray)
- Yazılı Sayın Başkan... BAŞKAN - "Oğuz
Tezmen" yazılı benim önümdeki notta. MURAT AKIN (Aksaray) -
Değişti Sayın Başkan, orada değişen şekli var. BAŞKAN - Siz konuşacak
mısınız? MURAT AKIN (Aksaray) -
Konuşacağım efendim. BAŞKAN - Peki, buyurun;
ama, burada, grup adına talebinizde Sayın Oğuz Tezmen'in adı yazılı. MURAT AKIN (Aksaray) -
Biraz önce baktım, benim ismim yazılıydı. BAŞKAN - Bilmiyorum... Buyurun. DYP GRUBU ADINA MURAT
AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
13 üncü madde uzun bir maddedir; ancak, son fıkrası, son bendi, geri kalmış
yörelerde -ya da tüketiciler itibariyle desteklenmesi gereken tüketicilerin-
sübvansiyon oranları ve miktarları belirlendikten sonra normal tarife üzerinden
tüketicilerin ödemesi, bilahara da genel bütçeye, bu tüketicilere aktarılacak
paranın konulması sonucu, o paraların iade edilmesi cihetine gidilmesiyle
ilgilidir. Değerli milletvekilleri,
bu maddenin, biraz önce de arkadaşımızın ifade ettiği gibi, işlemesi oldukça
zordur. Bilhassa, geri kalmış ve kalkınmakta olan yörelerdeki insanlar, ödeme
güçlüğü içinde olan insanlardır. Bu insanlarımızın, bu tüketicilerimizin,
tükettikleri elektrik bedellerini tediye edip, bilahara bunu elektrik
idaresinden tahsil etmesi çok zordur; çünkü, bütçeye konulacak ödenek, mutlaka,
bütçede tahsil edilecek olan gelirlere bağlıdır. 2001 yılı bütçesinin ocak ayı
neticeleri alınmıştır. Ocak ayı neticesine baktığımız zaman, hakikaten içler
acısıdır. 2001 yılının ocak ayı tahakkuku -yani, vatandaşın "kazandım, şu
kadar kâr ettim" diye beyan edip, otuzbir günlük beyanı neticesinde tahakkuku-
7 katrilyon 732 trilyon 529 milyar, tahsilat ise 2 katrilyon 993 trilyon 529
milyardır. Halbuki, 1999 yılında ise 2,6 katrilyon tahakkuk, 1,018 katrilyon da
tahsilat var; 1999'da tahakkukun yarısı tahsil edilmiş. 2000 yılında 5
katrilyon tahakkuk var, 2 katrilyon tahsil edilmiş. 2001 yılının ocak ayında
ise, biraz önce de ifade ettiğim gibi, 7,732 katrilyon tahakkuk var, 2,993
katrilyon da tahsilat vardır. Peki, bu genel bütçe
gelirleriyle normalde genel bütçeye dahil harcamaların karşılanmadığı bir durum
karşısında, diğer bir kuruluşun, özelleşecek bir kuruluşun satmış olduğu
elektriği, tüketicilere farklı uyguladıkları tarife sonucu, bunlara yapılacak
sübvansiyon ödemelerini, bu genel bütçe içerisinde nasıl karşılayacağız? Bu
oldukça zor bir durumdur; çünkü, şu an, diğer bir tahsilatımız var; kamunun,
vatandaşta, belediyelerde ve kamu iktisadî teşekküllerinde 4,9 katrilyon
alacağı var. Bunu taksitlendirme yönüne gittik. Şu anda alınan netice pek de iç
açıcı değil; 18 ay taksitlendirilme talebinde bulunulduğu halde, ödemeler
gerçekleşmemektedir. Ekonomik durum, hepimizin
malumu olduğu gibi, oldukça bozuktur. Biraz önce arkadaşımız ifade etti,
Hazinenin yarın yapılacak 3,9 katrilyonluk itfası için, Hazine 2,2 katrilyonluk
bir satış yapmıştır. Bu satışın 1,492 katrilyonu yüzde 144 bileşik faizle
yapılmıştır. Yani, faiz, yüzde 25-yüzde 30 olarak hedeflenmiştir, 2001 yılı
bütçesi hazırlanırken, ekim, kasım, aralık aylarında -aralıkta kanunlaştı-
bilhassa, ekim, kasım ayları hesaplamalarında yüzde 20-yüzde 25 olacak şekilde
hazırlandı. Bu bütçe faizlerini genel bütçede nasıl karşılayacağız?! (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın,
açıyorum mikrofonunuzu; lütfen, tamamlayın efendim. Buyurun. MURAT AKIN (Devamla) -
Bütçe açığımızı 6 katrilyon olarak hesapladık ve 2001 yılı içerisinde de
herhangi bir itfa olmayacak şekilde, bütçe 6 katrilyon açık verecek diye
düşünüldü; ancak, ekonomik istikrarsızlık, üç aylık, hatta bir aylık
borçlanmaları gerekli kıldı. Belki de, bütçe açığı, hesaplanandan 1-1,5 misli
fazla olacaktır. Bir de, bu Elektrik
İdaresinin ilave yükü, bütçeyi ve ekonomiyi çok zor duruma düşürecek; bunun
telafisi, burada önergelerle yapılabilir. Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Akın. Sayın milletvekilleri, 13
üncü madde üzerinde, 1 tanesi hükümet tarafından verilen 4 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. Şimdi, ilk önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin b-3) üncü bendine
aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.
"Toptan satış
tarifesinin belirlenmesinde kurul, yenilenebilir enerjiye diğerlerinden yüzde
50'yi aşmamak kaydıyla farklı tarife uygulayabilir." BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin c) bendinin birinci
fıkrasının çıkarılmasını ve b-5) paragrafına aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
"Serbest olmayan
tüketiciler için geçerli olacak tarife bedelleri, serbest tüketiciler için
belirlenen beher kwh bedelin yüzde 50'sinden fazla olamaz." BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülecek olan 597 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin "(a)
Tarifeler" bölümüne aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz
ederim. Kamer
Genç Tunceli "Elektrik üretiminde
çalışan kuruluşların maliyet analizleri gerekli görüldüğü durumda, Kurul kararı
ile oluşturulacak bağımsız en az üç teknik elemandan oluşan bilirkişi heyeti
tarafından kontrol edilir ve fiktif maliyet unsurları varsa düzeltilir." BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı tasarının 13 üncü maddesi (b) fıkrası (5) numaralı alt bendinin son
paragrafının ilk cümlesinde yer alan "perakende satış şirketlerinin
lisanslarında" ibaresinin "perakende satış lisansı sahibi şirketlerin
lisanlarında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20.2.2001 M.
Cumhur Ersümer Enerji
Bakanı BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şimdi, en aykırı önergeyi yeniden okutmak suretiyle işleme
alacağım: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin c) bendinin birinci
fıkrasının çıkarılmasını ve b-5) paragrafına aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz. Suat
Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşı "Serbest olmayan
tüketiciler için geçerli olacak tarife bedelleri, serbest tüketiciler için
belirlenen beher kwh bedelin yüzde 50'sinden fazla olamaz." BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Pamukçu,
buyurun efendim. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeden dolayı söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, bu kanun
tasarısının bugün görüşülmeye devam edilmesi, bizim açımızdan da faydalı
olmuştur. Gerçekten de, Türkiye'nin, şu anda, böyle bir piyasanın özelleştirilmesi
hususunda tartışması gereken bir ortamda olduğunu biliyoruz; ancak, böyle bir
piyasa özelleştirilirken Türkiye'nin şartlarının dikkate alınıp alınmadığı
hususundaki tereddütlerimizi daha önce de dile getirmiştim. Şimdi, görüşülmekte
olan kanun tasarısına, yani bu piyasanın özelleştirilmesine temelde karşı
değiliz; ancak, Türkiye şartlarında böyle bir özelleştirmenin ne getirip ne
götürdüğünü çok iyi hesapladık mı hesaplamadık mı; bu konudaki tereddütlerimizi
her zaman ifade ediyoruz. Şimdi, geçen gün de ifade
ettim, aynı şeyi tekrarlamak istiyorum. Türkiye, enerji açığı olan bir ülkedir,
her halükârda enerji açığı olan bir ülkedir; yani, Türkiye, şu anda mevcut
kapasitesini kullanmıyor, onun için açığı var değil. Türkiye, mevcut kapasitesinin
tamamını da kullanmış olsa, yine açığı olan bir ülkedir; yani, enerjiye,
özellikle de elektrik enerjisine talebin yüksek olduğu bir ülkedir. Böyle
yüksek talebin olduğu bir ülkede özelleştirmenin ne getirip ne götürdüğünü çok
iyi hesaplamamız gerekir. Şimdi, Sayın Bakan bugün
burada -geçen hafta yoktu- hemen soruyorum. Yani, bu kanunla ne amaçlıyorsunuz?
Türkiye'nin enerji açığını kapatması açısından projeksiyonunuz nedir? Yani, bu
kanun, nasıl kapatacak bu açığı? Bunu, biz, bu kanunda göremedik. Efendim,
deniliyor ki "devletin veya Hazinenin imkânlarıyla enerji açığını
kapatamıyoruz. Dolayısıyla, özel sektörün yatırımlarına ihtiyacımız var."
Doğrudur; ancak "özel sektörün yatırımlarına ihtiyacımız var"
diyorsunuz, bir taraftan da, enerji ithalatını serbest bırakıyorsunuz,
ithalatın serbest olduğu bir tasarıyla geliyorsunuz. İthalatın serbest olduğu
bir ülkede yatırımları kim yapacak; nasıl ekonomik yatırım yapılacak; bunu
göremiyoruz, bu bir. İkincisi, şimdi,
verdiğimiz bu önerge üzerinde bir şey söyleyeyim. Bu kanun tasarısıyla, üretim
şirketlerini korumuşsunuz -iletim şirketi zaten kamunun malı- dağıtım
şirketlerini de korumuşsunuz; bu arada, 9 milyon kilovat/saatin üzerinde enerji
tüketen büyük tüketicileri, sanayicileri de korumuşsunuz. Peki, geniş halk
yığınlarının sahibi kim; bu tasarıda yok. Sektör bazında, bölge
bazında koruma yaparım diye bir hüküm koymuşsunuz oraya; bunun ne anlama
geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu, tamamen, istismara açık bir hükümdür, yarın
sizin başınızı ağrıtacak bir hükümdür. Her gün birileri gelecek "biz
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeniz, bize teşvik" diyecek; bir başkası gelecek
"ben falan yerde yatırım yapıyorum, bize teşvik"diyecek; su pompası
çalıştıran köylüler "bize teşvik" diyecek; "çiftçiler mağdur
oldu, şuraya teşvik" diye kapınızı çalacak; siz de -bütçenizde teşvik
yapacak hal yok- bir şey yapamayacaksınız; dolayısıyla, bu hükmün bir mana
ifade etmediğini biz biliyoruz. Biz diyoruz ki, gelin, bu teşviki çapraz olarak
yapalım. Şimdi, 9 milyon
kilovat/saatin üstünde enerji tüketen bir kimsenin pazarlık yapma hakkı var,
bunu koymuşsunuz. Verdiğimiz önergede diyoruz ki, madem bunlar pazarlık
yapacak, böylece makul bir fiyat tespit edilecek, bu makul fiyatın üzerine
maksimum yüzde 50 daha fazla koyun, onu da tüketiciye yansıtın. Zaten, bugünkü
uygulamada aşağı yukarı o civarda; yani, bugün, büyük tüketim kuruluşlarına
uyguladığınız tarifenin neredeyse yüzde 50 kadar fazlasını konutlara,
işyerlerine, dükkânlara uyguluyorsunuz, aynı şeyi istedik: Bu yüzde 50 rakamı
da, öyle afakî, kafadan atılmış bir rakam değil; bugünkü, şu anda fiilen
uyguladığınız rakamlardan hesaplanarak konulmuş bir rakam. Böylece, hem siz
rahat etmiş olursunuz Sayın Bakan, Bakanlık olarak rahat etmiş olursunuz... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Pamukçu,
açıyorum mikrofonunuzu; lütfen tamamlayın. Buyurun. SUAT PAMUKÇU (Devamla) -
Yani, böyle bir tasarıyı getirmişsiniz, geniş halk yığınlarını hiç
düşünmemişsiniz. Bizce, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir bu.
Bu vatandaş kime sığınacak?! 9 milyon kilovat/saatin üstünde elektrik tüketen
adam gidiyor pazarlığını yapıyor, fi-yatını belirliyor, onun dışındaki adamın
hiçbir imkânı yok, tamamen, dağıtım şirketlerinin insafına kalmış. Kurul
belirleyecek, onaylayacak deniliyor, ama, kurulun da yapısı malum. Dolayısıyla, bu
önergemizin kabulü yönünde oy kullanmakla, geniş halk yığınlarının da nefes
almasına, hiç olmazsa bu tasarıyla mağdur olmamalarına bir şekilde vesile olmuş
olacaksınız. Bu düşünceyle, önergemin
kabulünü bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. Birleşime 5 dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati : 15.58 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati : 16.06 BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. 597 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. Tasarının 13 üncü maddesi
üzerinde verilen önergelerin görüşülmesi sırasında Bayburt Milletvekili Sayın
Suat Pamukçu'nun önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısını arayacağım: Önergeyi kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin b-3 üncü bendine
aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz. Suat
Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşı "Toptan satış
tarifesinin belirlenmesinde kurul, yenilenebilir enerjiye diğerlerinden yüzde
50'yi aşmamak kaydıyla farklı tarife uygulayabilir." BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümetin katılmamış olduğu önerge üzerinde Sayın Aslan Polat konuşacaklar. Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, Elektrik Piyasası
Yasa Tasarısı, gerçekten, kamuoyunda, bu Parlamentodan çok daha fazla merak
çekiyor, daha çok tartışılıyor diye üzülüyorum; çünkü, bu tasarı görüşülürken,
sayın milletvekilleri, siz de gördüğünüz gibi, bir karar yetersayısını bile
bulamıyoruz. Türkiye'nin istikbali enerjiye bağlanmasına rağmen, dünyanın
istikbali enerjiye bağlanmasına rağmen -yani, bugün, kuzey yarımküre güney
yarımküreden zenginse, bunun bütün sebebi de, kuzey yarımkürenin daha çok
enerjiye sahip olmasıyla izah edilmektedir- ve dünyada her şey enerjiye
bağlanmasına rağmen, maalesef, bu konunun Meclisimizde gerekli ilgiyi
görmediğini hepimiz görüyoruz. Şimdi, gelelim
önergemize... Önergenin esas konusu şu: Sayın Bakanımız da, çeşitli gazetelere,
enerji mecmualarına şu günlerde çok makale vermiş ve enerjiden, bilhassa
yenilenebilir enerjiden, rüzgâr enerjisinin, güneş enerjisinin
desteklenmesinden çok bahsediyor; ama, biz, bunun desteklenmesiyle ilgili bu
kanun tasarısında gerekli şeyleri göremedik. Şimdi, bugün, desteklenmenin aslı,
parasal desteklemedir. Şöyle bir rakamlar var bizim elimizde: Şu yap-işlet-devret
modeliyle, devlet, mesela, 1993'te temeli atılan birtakım santrallara, 10,6
sent, 9,6 sent, 9,2 sent, 10,6 sent gibi, bugün, ortalama olarak, TEAŞ'ın
sattığı elektriğin fiyatı olan 4,5 sentin iki katından fazla, 2,5 katı kadar
fiyat desteği vererek, bu santralların kurulmasını sağlamış ve Türkiye'nin,
bugün, içine girmekte olduğu enerji krizini aşmaya çalışmışsa, biz diyoruz ki,
yeni bir sektör olan bu güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi için, hem doğaya
saygılı, yani, doğayı kirletmeyen, doğayı pisletmeyen, hem de, hammaddesi
ülkemizde olan; yani, güneş, rüzgâr gibi ülkemizde olan, yenilenebilir enerji
olan, bizi, yarınlarda, doğalgaz gibi, petrol gibi dışa bağımlı kılmayan bu
enerji sektörlerine de gerekli teşviki vermemiz lazım. Bizim burada dediğimiz rakam
-bir müddet için, bu bir yıl olabilir, iki yıl olabilir, üç yıl olabilir, beş
yıl olabilir, müddet de koyabiliriz- yüzde 50, bunu, şu anda realite olarak
görüyorum; çünkü, cevabı da şuradan belli: Bu Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığının -yani, bu Bakanlığı söylemiyorum, 1990'dan beri uygulanan
programlarda- birtakım doğalgaz santrallarına, sırf, bugün elektrik sıkıntısına
girmeyelim varsayımı altında, 4,5 sentin ikibuçuk katı kadar fazla fiyatlarla
garanti vererek, hem de yirmi yıl, hem de otuz yıl garanti vererek santrallar
yaptırdığı bir devirde, sadece, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi çevre dostu olan,
yarın bir çevre problemi yaratmayacak enerji santrallarına bu desteği vermenin
normal olacağını düşünüyorum. Bakın, mesela, Yatağan,
Yerköy, Yeniköy gibi santrallar var, bunlar kömürle işletilen santrallardı.
Çevreciler tarafından, çevreyi tahrip ediyor diye, mahkemeye müracaatla, birkaç
defa, bu santrallar için durdurma kararı alındı. Niye çevreyi pisletiyorsun,
çevreyi bozuyorsun denildi ve o yüzden de, o bölgelerde büyük de enerji
sıkıntıları meydana geldi; ama, bir rüzgâr enerjisinde, bir güneş enerjisinde
bu problem olmayacağı için, bu enerjilerin, bahsettiğim gibi, desteklenmesi
lazım. Zaten, Türkiye'de, bu
tasarının gerçekleşmesi için üretim artışına ihtiyacımız var. Üretim artışı
dediğimiz zaman da, yani, talepten daha fazla enerji üretmemiz lazım ki,
fiyatlar düşsün diyoruz. Ben, yine, biraz önce de belirttiğim gibi, Türkiye'de
sektörde büyüme hızının yüzde 9 civarında olduğu... Yani, yine, Devlet Planlama
Teşkilatının yapmış olduğu çalışmalarda var. Yine, bu arada yapılan
araştırmalara göre, 2000 yılında elektrik talebi açığının 7,3 milyon
kilovatsaat olacağından; fakat, 2001 yılında ise, 11,7 milyon kilovatsaatlik
bir açık olacağından ve 2001 yılında da dışarıdan yüzde 4 elektrik ithal
edileceğinden bahsedilmektedir. Şimdi, bu kadar elektrik sıkıntımızın olduğu
bir yerde, elektrik ithal edeceğimiz bir yerde, kaynağı ülkemizde olan, bir
kaynak sıkıntısına götürmeyecek olan, ne bir doğalgaz gibi, ne bir petrol gibi,
bir krizde ülkemizi tahrip etmeyecek olan, yenilenebilir ve çevre dostu bu
enerji santrallarının desteklenmesinin gerekli olduğuna inanıyorum ve Enerji
Bakanlıklarının, 1990'dan beri gelen programlarında, bugün TEAŞ'ın 4,5 sente
sattığı elektriğin 2-2,5 katı kadar destek verdiği bir yerde, o kadar da değil,
yüzde 50 civarında bir destekle bu santralların desteklemesinin ülke
gerçeklerine ve çağın gerçeklerine riayet olacağını düşünü-yor; önergemizi
destekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Polat. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Üçüncü önergeyi
okutuyorum efendim : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülecek olan 597 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin "a)
Tarifeler;" bölümüne aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz
ederim. Kamer
Genç Tunceli "Elektrik üretiminde
çalışan kuruluşların maliyet analizleri gerekli görüldüğü durumda Kurul
kararıyla oluşturulacak bağımsız en az üç teknik elemandan oluşan bilirkişi
heyeti tarafından kontrol edilir ve fiktif maliyet unsurları varsa
düzeltilir." BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) -Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmamış olduğu önerge üzerinde, önerge sahibi Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç; buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13
üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğim bir önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aslında, bilindiği gibi,
bu Enerji Piyasası Kanunu, IMF'nin talimatıyla çıkarılacak bir kanundur.
Biliyorsunuz, dün ülkemizde çok ciddî bir bunalım çıktı, bir kriz çıktı; bu
kriz sonucunda, ülkemiz, katrilyonlara varan bir para kaybetti. Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin, aslında, bugün, bu
meseleyle ilgilenmesi gerekirken, burada kimin suçu var, herkesin yaptığı hep
yanına kâr mı kalacak, bu kadar ciddî meseleler ortada varken, biz bunları bir
tarafa bırakıyoruz, ondan sonra, geli-yoruz, fasa fiso işlerle uğraşıyoruz. Bakın, inanmanızı
istiyorum, Millî Güvenlik Kurulu Kanununa göre, Millî Güvenlik Kurulunda
yapılan konuşmaların açıklanması yasakken, Hükümetin Başkanı ve üyeleri çıkıp
bunu açıklıyorsa, o zaman biz niye kanun çıkarıyoruz?! EROL AL (İstanbul) - Niye
çıkarmayacağız?!. KAMER GENÇ (Devamla) -
Biz, neyi kaybetmişiz dün, neyi kaybetmişiz... Sayın Başbakan, eğer, dün, o
görüşmeyi, müzakereleri açıklamasaydı, bugün devletimiz katrilyonlarca lira bir
borçla karşı karşıya kalabilir miydi? Öyle anlaşılıyor ki, bu tezgâh, bu kriz,
büyük banka patronlarının uzun zamandan beri, aldıkları faiz, biraz azaldığı
için; bunlara, devletin, vatandaşın kesesinden yeni yeni faiz kanalize etmek
için yaratılan sanal bir krizdir. Eğer, yoksa, çıksın Başbakan söylesin,
Başbakan yardımcısı söylesin burada ve biz de bundan tatmin olalım. Bu kadar,
yani üç, beş tane banka, holding veya on tane holding vatandaşın cebinden
trilyonları alsın diye böyle krizler yaratılır mı? Böyle krizler yaratıldıktan
sonra da, onun üzerine getirip böyle kanun tasarıları burada görüşülür mü?
Yine, dünkü Millî Güvenlik Kurulundan akseden haberlere göre, hükümet sırasında
oturan Sayın Bakanla ilgili Cumhurbaşkanının ciddî iddiaları olduğu söyleniyor.
Peki, Cumhurbaşkanının böyle ciddî iddiaları olduğu söylenen bir bakan gelip
de, burada sessiz oturur mu? Bu kanun tasarısı ne
zaman hazırlanmıştır? Sayın Bakanın, şu anda içeride olan bürokratları
tarafından hazırlanmıştır. Mesela -benim önergemle ilgili olduğu için
söylüyorum- diyorum ki, şimdi, bu elektrik iletim ve dağıtımıyla ilgili olarak
yapılan yatırımların maliyetlerinin kontrolünde tarafsız bir teknik heyet
oluşturulsun. Şimdi, ben, Sayın Bakana
soruyorum; kendisinin Genel Başkanının zaman zaman kullandığı Enka Holdingin
uçakları var, taa Moskova'ya Mavi Akım görüşmelerine onunla gitmişti.
Hatırladığıma göre, Enka Holdinge İzmir'de iki üç tane ihale verilmişti, enerji
üretimiyle ilgili, 2 milyar dolardı. Burada, bu maliyet nasıl tespit edilmiş?
Buradaki santral neyle işleyecek? Doğal gazla mı, kömürle mi işleyecek? Bunun
maliyeti nasıl tespit edilmiş? Kaç sene kendisine garanti verilmiş?... BEYHAN ASLAN (Denizli) -
Önergeyle ilgili konuş. Şunu oku şunu... KAMER GENÇ (Devamla) -
Önergeyle ilgili... Sen bunları anlamazsın tabiî de... Önergeyle ilgili... Bunları, çıkıp, burada
açıklamak lazım; yani, yandaşlarınız holdinglere getirip de devletin ve
vatandaşın geleceğini ipoteğe bağlayan ve üç, beş tane holdinge veya elli tane
holdingin ömürboyu ailesine ve kendisine vatandaşın cebinden haksız para,
kazanç sağlayan maliyetlerle bir elektrik üretimi olursa; bu memlekette yaşayan
insanlar yarın nasıl elektrik kullanacaklar değerli milletvekilleri? TEAŞ'ın kendi yatırımıyla
elde ettiği elektriğin maliyeti 3,9 sent iken, bu Sayın Bakan çıksın burada
söylesin, 19,5 sente elektrik üretimini herhangi bir firmayla yaptı mı, yapmadı
mı? Bunları söylemesi lazım burada. Bunlar hangi ölçüye göre yapılıyor? TEAŞ
aradan çıkıp da, TEAŞ ortaya çıkıp da, doğrudan doğruya bir toptancı firmaya
devrettiği zaman, otomatikman, elektriğin üretiminin kilovat maliyeti 8,7 sente
çıkıyor. Onun dağıtımı, ayrıca da, perakendeci ve serbest olmayan tüketiciler
kanalıyla alınmasındaki maliyet, bir anda, bir bakıyorsunuz 13,59 sente
çıkıyor. Bunlar burada tartışılacak, tartışılması lazım; ama, IMF bize emir
vermiş, bu kanunları çıkaracağız!.. Peki, IMF, bu programın altında kalmazsa ne
olacak? Yani, daha IMF'nin bu programı destekleyip desteklemeyeceği ortada,
belli değil. Dün aniden toplantılar
yapıldı. Bunlar ortada değil, bunların böyle olup olmayacağı belli değil. Bir
anda, IMF'nin bize vereceği 3-5 milyar dolarlık paranın kat be kat fazlasını
getirip, böyle, yandaşlarımız, holdingler, bankalar kâr etsin diye sunî bir
kriz yaratarak, bu insanlara, bunlara aktarırken, niye biz bu kanun
tasarılarıyla uğraşıyoruz? Üstelik de, milletimizin ve devletimizin haysiyetini
ayaklar altına alacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletini birtakım yabancı
kurumların emrine vermiş gibi, onların talimatıyla hareket eden bir kurum
haline getirmiş gibi hareket edi-yoruz. O zaman, buradaki "egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir" ibaresini kaldırmak lazım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Genç,
lütfen tamamlayınız. KAMER GENÇ (Devamla)-
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin halkla alay etmemesi
lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkmış bir hükümet vardır. Bu
hükümet dün çok ciddî bir kriz yaratmıştır. Gelip, bu krizin hesabını burada
vermek zorundadır. Türkiye Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanı sorumsuzdur; sorumluluk iktidara aittir, iktidarın Başbakanına
aittir, Bakanlar Kuruluna aittir. Hakikaten ne geçti ne geçmedi, bunları gelip
konuşmamız lazım. Bunları konuşmadıktan sonra, her türlü şaibeler çıkar, her
türlü dedikodular çıkar. Hükümet çıkıyor, Bakanlar
Kurulunda ne olup ne geçtiğini söylüyor; niye gelip burada söylemiyor? Meclise
itimadı mı yok? Meclise itimadı olmayan bir hükümetin, bu Meclisin güveniyle
yaşaması mümkün mü? Bunlar çok önemli olaylardır. Bu önergemizi zaten kabul
etmeyeceğiniz belli; ama, biz, Türkiye'nin geleceğini garantiye almak için, hiç
olmazsa, birtakım insanlara haksız kazanç transferini önlemek için, bu
önergeleri veriyoruz; ama, kabul etmeyeceğiniz de belli. Saygılar sunarım. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Genç. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı tasarının 13 üncü maddesi (b) fıkrası (5) numaralı alt bendinin son
paragrafının ilk cümlesinde yer alan "perakende satış şirketlerinin
lisanslarında" ibaresinin "pera-kende satış lisansı sahibi şirketlerin
lisanslarında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20.2.2001 M.
Cumhur Ersümer Enerji
Bakanı BAŞKAN - Önergeye
Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkanım, burada yapılmak istenen ifadeye
açıklık getirmek yönündedir; takdire bırakıyoruz çoğunluğumuz hazır değil. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Sayın Bakan, önergenize
ilave etmek istediğiniz bir husus var mı efendim? ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Bu, zorunlu bir değişikliktir Sayın
Başkanım; bir yanlışlığın düzeltilmesidir; katılıyoruz. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Maddeyi, kabul edilmiş
olan önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : Özelleştirme MADDE 14.- Bakanlık,
TEDAŞ, Elektrik Üretim Anonim Şirketi, bunların müessese, bağlı ortaklık,
iştirak, işletme ve işletme birimleri ile varlıklarının özelleştirilmesine
yönelik öneri ve görüşlerini Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bildirir.
Özelleştirme işlemleri, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine
ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun hükümleri dairesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından
yürütülür. Bu özelleştirme
uygulamaları çerçevesinde, bu Kanunda belirtilen piyasa faaliyetlerinde yer
alan gerçek ve tüzel kişilerden, yabancı gerçek ve tüzel kişiler elektrik
üretim, iletim ve dağıtım sektörlerinde, sektörel bazda kontrol oluşturacak şekilde pay sahibi olamazlar. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL
(Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek
üzere, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
söz konusu maddeyle, elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinin
özelleştirilmesinde izlenecek usul ve esaslar düzenlenmektedir. Bu esaslara
göre, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, özelleştirilecek üretim ve dağıtım
tesisleriyle ilgili öneri ve görüşlerini Özelleştirme İdaresi Başkanlığına
bildirecektir; o da, 4046 sayılı Özelleştirme Yasasının ilgili hükümlerine göre
işlemi tekemmül ettirecektir. Değerli milletvekilleri,
hükümetin, ülkemizin enerji darboğazına gireceğini düşünerek, böyle bir
düzenlemeye girdiği anlaşılmaktadır. İyi de, hükümet, ülkemizin enerji
darboğazına girdiğini yeni mi fark etmiştir?! Devlet Planlama
Teşkilatının hazırlamış olduğu kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarda,
ülkemizdeki enerji üretimi, tüketimi ve açığıyla ilgili yeterli bilgiler
vardır; hatta, alınması gereken tedbirlerle ilgili birçok bilgi de mevcuttur.
Ne var ki -Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı
arasındaki ihtilaftan dolayı mıdır bilmiyorum- plan ve programların hedefleri
ve içeriği pek fazla dikkate alınmamaktadır. Yine de, ben, 2001 yılı programını
referans olarak almak istiyorum. 2001 yılı programına
göre, 29 000 megavatlık kurulu güçten, 132 milyar kilovat/saat elektrik
enerjisi üretilecektir; talep 136 milyar kilovat/saat tahmin edilmektedir; bu
durumda, 4 milyar kilovat/saat ithalatla karşılanacak demektir. Ancak, Sayın
Bakanın, bu yıl 6 milyar kilovat/saat elektrik enerjisinin ithal edileceğini
beyan etmesi, plan hedeflerinde bir sapmanın olduğunu göstermektedir. Değerli arkadaşlar,
enerjide, yılda yüzde 8 ile 10 arasında bir talep artışı söz konusudur. Bunun
için, her yıl 5 milyar dolar civarında yatırım yapmak gerekmektedir. Kaldı ki,
2001 yılı konsolide bütçesinde yatırımlara ayrılan miktar sadece 5 milyar dolar
kadardır. Batık bankaların kurtarılması konusunda çaba harcayan hükümetin,
enerjiye de mutlaka kaynak bulması gerekmektedir. Bilindiği gibi, Anasol-M
Hükümeti, yaklaşık iki yıldan beri iktidarda ise de bu hükümetin esas
çekirdeğini oluşturan ve bir generalin itirafıyla, 28 Şubat post modern
darbesinin taşeronluğunu üstlenen Anasol ittifakı dört yıldır iktidardadır. Bu
zaman içerisinde, enerji üretim, tüketim ve dağıtımındaki sorunlar bilinmiyor
muydu?!. Bunun sonucunda enerji darboğazına girileceği belli değil miydi?!.
Ama, süratli ve etkin tedbirler almaya ne heyecanınız ne de performansınız
yeterli değildi. Neticede bugünlere gelindi. Bununla beraber, olumlu bir
gelişme olarak, ocak ayında, yap-işlet-devret modeliyle Hazine garantili 29
projeye start verildi. Bu projelerle, 1 400 megavat kurulu güçten 7 milyar
kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecektir; ancak, özelleştirmeyle ilgili bu
düzenlemeye göre, söz konusu yap-işlet-devret projelerinin 2002 yılı sonuna
kadar bitirilmemesi halinde Hazine garantisi kaldırılacaktır. Projelerin,
belirtilen sürede ikmal edilmemesi durumunda bir sıkıntının olacağı, hatta
projelerin askıya alınacağı ihtimali vardır, şimdiden tedbir almak
gerekmektedir. Değerli milletvekilleri,
keşke böyle bir yasal düzenleme IMF'nin direktifiyle değil de kendi irademizle
yapılabilmiş olsaydı, zannediyorum, daha iyi olurdu. Gönül isterdi ki, kamu
finansman kaynakları, faize, israfa, batık bankalara, vurgunculara, soygunculara
aktarılarak yağma edilmemiş olsaydı da IMF'nin gözetimine, denetimine maruz
kalmasaydık, IMF reçetelerine mahkûm olmasaydık. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Ünal,
süreniz tamamlandı; lütfen tamamlayınız efendim. ZEKİ ÜNAL (Devamla) -
Sayın arkadaşlar, mademki, dönüşü olmayan bir kulvara girilmiştir, hiç değilse,
özelleştirme uygulamaları, doğru dürüst ve şeffaf bir şekilde yapılsın;
kamuoyunda, yine, peşkeş çekildiği şeklindeki dedikodular duyulmasın. Değerli arkadaşlar, gerçekten,
hepimiz, toplum olarak, millet olarak, temiz, dürüst ve şaibesiz yönetimlerin
hasretini ve özlemini çekiyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ünal. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Başkanım, Sayın Kabataş yerine, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül
konuşacaklar. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Gül. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı,
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
anılan tasarının 14 üncü maddesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının,
özelleştirmeyle ilgili almış olduğu kararların, belli bir süre içerisinde,
ilgili yasa maddesi gereğince, Özelleştirme İdaresine bildirilmesine ilişkin
bir maddedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasa tasarısı, aslında, IMF'nin talimatı doğrultusunda
hazırlanmış bir tasarıdır ve bu tasarı, IMF'den alınacak kredi limitlerinin
gerçekleşmesi noktasında yapılan bir uygulamadır. Bu uygulamanın, malum, tarihi
31 Ocak idi; fakat, birtakım nedenlerle, bu, sayın hükümet tarafından
geciktirildi. Bu yasanın şubat ayı sonuna kadar çıkma zorunluluğu vardır; o
nedenle de Meclisimizin huzuruna alelacele getirilmiş bir tasarıdır. Bu ilgili
tasarı da, özelleştirmenin ayaklarından birini oluşturmaktadır. Aslında ilgili yasa
tasarısındaki genel amaç, serbest piyasa kurallarına uygun olarak enerji
sektörünün yeniden yapılandırılmasıdır. Avrupa Birliğine düzenli, hızlı uyum
sağlanması noktasındaki bir tasarı olarak gündeme getirilmektedir. Değerli milletvekilleri, malumlarınız
olduğu üzere, biz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak, 1993 yılından beri,
stratejik bir önem arz eden enerji sektörünün özelleştirilmesiyle ilgili
birtakım çalışmalar içerisindeyiz. Aşağı yukarı yedi yıllık zaman dilimi
içerisinde, muhtelif hükümetler, özelleştirmeye ilişkin birtakım çabalar
içerisine girmişlerdir. 1993'te başlayan bu yedi yıllık süreç içerisinde mesafe
katedilen konu, yap-işlet-devret modeli olmuştur; fakat bu yap-işlet-devret
modelindeki mücadele neticesinde de belirli bir mesafe alınamamıştır. Bazı anayasal engeller
nedeniyle, bu yedi yıllık süreç içerisinde, işin de stratejik yapısı nedeniyle,
bu yasa tasarısı, biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi, gerek IMF'nin
talimatları doğrultusunda gerekse Avrupa Birliğine uyum yasaları talimatları
doğrultusunda Yüce Meclisin huzuruna yeniden getirilmiştir. Bu yasa tasarısı,
anayasal belki birtakım engeller çıkar düşüncesinden hareketle, işletme devir
hakları olarak Yüce Meclisin huzuruna getirilmiştir; yani, işletme devir
hakları dağıtım ve üretim kademesinde bu
konu Meclisimizin huzuruna getirilmiştir. Yalnız, benim bu konuda bazı
istifhamlarım var, hükümet nezdinde bazı tereddütlerim var. Bu da nedir; sayın
hükümet, bu getirmiş olduğu tasarı nedeniyle, aynen geçmişteki özelleştirmeyle
ilgili tasarılarda olduğu gibi, özelleştirme konusunda da ağır davranmaktadır.
Hükümet, özelleştirme konusunda da kararsız davranmaktadır. Hükümette
özelleştirme konusunda belirli bir netlik yoktur değerli milletvekilleri;
çünkü, 18 Nisandan beri bu Meclise aşağı yukarı 240 civarında yasa tasarısı
gelmiştir, çıkmıştır ve bunların ekserisi özelleştirme ve Avrupa Birliğine uyum
yasalarıyla ilgili yasalardır. Oysa, değerli milletvekilleri, burada, sayın
hükümet bu konuda kararlı değildir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Lütfen
tamamlayın Sayın Gül. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Bu konuda sayın hükümette bir netlik yoktur değerli milletvekilleri. Şöyle ki, bakın, geçenlerde bir Telekom
yasası çıktı. Bu Telekom yasası çıktı,
ne oldu peki; Telekom yasası çıktı; Zamanında, 1994'lü yıllarda, 30 katrilyon
lira eden Telekoma, bugün, maalesef, alıcı çıkmamıştır; fakat, ülkemizdeki
Telekomda 70 000 vatandaşımız çalışmaktadır ve hükümetten öyle sesler
gelmektedir ki, hatta, sayın hükümet tarafından
"efendim, Telekom özelleştirilmese de olur" gibi birtakım laflar
edilmektedir. Burada, hükümetin biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi,
özelleştirme konusunda kararlı, ciddî ve kamuoyunu tatmin edici bir şekilde
kararlar alması noktasında karar eksikliği vardır. Biz, Doğru Yol Partisi
olarak, özelleştirmeden yanayız; çünkü, özelleştirmenin ülke menfaatına olduğu
konusunda da fikir serdettik ve buna da inanıyoruz; ama, hükümetin bu konuda
samimî ve kararlı olduğunu... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gül,
teşekkür ediyorum efendim. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Ben teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 14 üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutacağım ve işleme alacağım : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa teklifinin 14 nücü maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesinin "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından bir yıl içerisinde
sonuçlandırılır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale)-Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Bu tasarının en önemli
tarafı özelleştirmelerle ilgili olması ve iki noktası burada önemli. Bir,
özelleştirileceklerin, TEDAŞ tarafından, özeleştirilmesi istenen kuruluşların
Özelleştirme İdaresine verileceğinden bahsediliyor. Yalnız bu özleştirmeye
verilen birtakım tesisler var ki, yıllardan beri özelleştirilmediği için
sahipsiz kalıyor; yani, işin esprisi de zaten burada yatıyor;yani ne
özelleştirilecek ne özelleştirilmeyecek, ne bir kamu malı ne de bir özel maldır; tam bir üvey evlat malı gibi ortada
duruyor, kimse de yatırım yapmıyor, teknolojiyi de geriletiyor ve bundan da
devletimizde çok büyük kayıplar meydana geliyor. Bizim burada istediğimiz,
devletin karar verdiği, özelleştirilecekse hemen özelleştirilmesi, değilse
değil; yani, Doğu Avrupa ülkeleri komünistlikten çöktüler, aradan on yıl
geçmedi, Doğu Avrupa'da hemen hemen özelleştirilmedik bir müessese kalmadı
üç-beş sene içerisinde, Türkiye, yıllardan beri, 1980'den beri özelleştirme
içerisindeyiz, gittiğimiz yol da bellidir. Şimdi, burada artık bir
kararı vermemiz lazım; yani, özelleşecek mi özelleşmeyecek mi; özellikle bunu
zamanında yapmamız lazım. Bizim tasarıyla ilgili verdiğimiz önergenin özelliği,
aslı budur. Zaten bakın, bunun başka
bir türünü de ben size söyleyeyim. Şimdi, Sayın Bakanım, burada
her madde üzerinde size soru soruluyordu, cevap veriyordunuz;
milletvekillerinin öğrenmek istediği konulara cevap veriliyordu, şimdi, İçtüzük
tadilatıyla bunu kaldırdık, inşallah, Anayasa Mahkemesi iptal eder, tekrar eski
güne geliriz. doğru doğru sorular sorarız. Şimdi size ben bir soru soracağım,
cevabını da bekliyorum, o da şu: Yusufeli Barajı var. Bu Yusufeli, bizim
Erzurum'un İspir'in yanındaki bir ilçe, Artvin'in İlçesi. Şimdi, bu Yusufeli
Barajını yıllardan beri, bu hükümet; yani -size demiyorum- Enerji Bakanlıkları
yapacağım demiş, Enerji Bakanı yapacağım demiş ve Yusufeli'ne, en az on yıldan
beri çivi çakılmıyor. Baraj, enerji
ihalesi nedir; baraj yapılacağı için, ne bir kamu malı satılabiliyor ne
bir kamu malı alınabiliyor ne bir kat yapılabiliyor. Gidin, Yusufeli'ni gezin,
tam bir ölü şehre dönmüş vaziyette. Halbuki, Yusufeli, Doğu Anadolu'nun, bütün
Doğu Anadolu'nun meyvesini üreten, zeytiniyle, pirinciyle, meyvesiyle, Doğu
Anadolu'nun besin ambarı olan bir yer. Tam böyle, Doğu Anadolu'nun en sıcak, en
verimli olan bölgesine baraj yapılacak denmiş; şimdi, iki şık meydana gelmiş;
bir; baraj yapılıp yapılmayacağı da ortaya çıkmadığı için hiçbir şey
yapılmıyor, ne bir mal alınıyor ne bir mal satılıyor; bütün millet ölü durumuna
düşmüş; ikincisi, bu barajın yerine bir alternatif barajdan ilçede
bahsediliyor. Gerçi, ona Enerji Bakanlığı çok olumlu bakmıyor; ama, bunu,
ilçedekiler çok fazla da istiyorlar. Yani, diyorlar ki, şu yanda da bir baraj
var, yapılsa... Biraz daha pahalıya mal oluyormuş, 200-300 milyon dolar;ama, en
azından bizim Yusufeli İlçesi kurtulacak diye itirazları var. O konuda, sizden,
gerçek bir bilgi almak istiyoruz. Şimdi, yani, düşünün, bir
Cumhurbaşkanı ile Başbakanın
aralarındaki ufacık bir münakaşadan bu
devlet 2,5 milyar dolar zarar ediyor da, Yusufeli'ndeki baraja yapacağınız
masraf azamî 200-250 milyon dolar. Yani, bunun onda 1'i kadar bir parayla, bu
Yusufeli Barajını daha da bir üstündeki alana yaparak, Yusufeli de su altında
kalmaktan kurtulabilir diye ilçede bir görüş var. Bu konuda da görüşünüzü
öğrenmek istiyorum. Bunların bir önemli
konusu daha var; yine, buraya gelmişken, size, birtakım üretim barajlarından
soru sormak lazım. Şimdi, siz, İspir'de 5 tane baraj yapacağım diyorsunuz. 25
Şubat da İspir'in kurtuluş günü; bunu iyi öğrenin. Yani, bu pazar günü, hep
İspir'de olacağız Allah izin verirse. Bütün halk da bu barajları soruyor bize;
bu Laleli, İspir, Aksu, Argun, Güllübağ Barajları ne oluyor diyor. Bilhassa,
Laleli barajına 500 milyar lira ödenek koymuşsunuz. Şimdi, bu Laleli barajını
ihale edecek misiniz? Bu Laleli barajı öyle bir şey ki, İspir ile Bayburt
arasındaki bir baraj, bu iki ilçeyi de birbiriyle barıştıracak bir baraj. Bu
barajı ihale edecek misiniz? Yani, bunu da bekliyoruz. Parayı koymuşsunuz, yapar
mısınız, yapmaz mısınız?!.. Şimdi, biz İspir'e gittiğimiz zaman, halkın bize
soracağı soru bu; ama, yıllardan beri size soruyoruz; yok Hazine garanti
vermedi, yok DPT'dir, yok Fransız kredisi bulacağız, yok biz bunu yapacağız,
yok çok pahalı dediler diyorsunuz; ama, bu neticeleri bağlayın. Şimdi, öyle bir
konu olmuş ki, o vadi boyunca ne bir arazi satılabiliyor, ne bir arazi
alınabiliyor. Birisi gelmiş, yok burası baraj yapılacak, ben bu malı satmam;
birisi, baraj yapılacak, ben bu malı almam... Bütün Çoruh Vadisine bir tekel
konulmuş vaziyette. Sayın Bakanım, bunların bir an önce açıklığa kavuşturulması
lazım; hakikaten çok önemli bir şey. Son olarak şunu
söyleyeyim: Siz, burada "yabancı şirketlerin, tüketicilerin muhatap olduğu
lisans sahibi tüzelkişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır"
diyorsunuz ve "bunların tekel oluşturmayacaklarına dair bir madde
konulması" demişsiniz; bu da, doğru bir uygulamadır. Şimdi, şundan dolayı
demek istiyorum: Yabancı firmalar... Elektriğe, tamamen bir emtia gözüyle de
bakamayız, tamamen bir kamu alanı diye de bakamayız. Kamu hizmeti diyenler,
daha ziyade devletçi görüşe sahip olanlar; ama, onların da haklı tarafları var.
Evet, elektrik bir emtiadır; ama, tamamen de bir emtia değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkanım, 1 dakika daha verirseniz, hemen bitireceğim. BAŞKAN - Buyurun. ASLAN POLAT (Devamla) -
Şimdi, tamamen emtia olarak görmeye de hakkımız yoktur, burada önemli bir kamu
görevi yapılmaktadır. Kamu görevi yapıldığına göre, kamunun da, halkın da
burada gözetilmesi, çok önemli bir konudur; çünkü, burada halkı gözetmezsek
-elektrik fonunu da kaldırdık- buna sadece emtia gözüyle bakarsak -buraya
gelecek yabancı şirketlerin, tamamen bir rant için gelecekleri gayet tabiîdir,
onlar, bu ülkenin vatandaşı da değildir; o zaman, elektrik fiyatlarında, bir
Amerika'da, Kaliforniya'da olduğu gibi, birden bire beş kat on kat fiyat artışı
olursa- zaten buhran içinde ezilen ülkemizin bu fiyat farklarını kaldıramayacağı
ortadadır. Ben, tasarıdaki o maddeyi
çok olumlu bulduğumu belirtiyorum. Bilhassa, bu enerji
barajlarının, bir an önce karara bağlanmasını ve Yusufeli ve İspir'le ilgili
sorduğum sorulara da şimdi cevap vermenizi dilerim. Hepinize saygılar
sunarım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Polat. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 14 üncü maddenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Talepte bulunan sayın
milletvekillerinin, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim ve daha
sonra, elektronik cihazla yoklama yapacağım : Sayın Yalman?.. Burada. Sayın Ünal?.. Burada. Sayın Çelik?.. Burada. Sayın Toprak?.. Burada. Sayın Aydın?.. Burada. Sayın Oğuz?.. Burada. Sayın Ulucak? Burada. Sayın Ünal?.. Burada. Sayın Polat?.. Burada. Sayın Günbey?.. Burada. Sayın Demirci?.. Burada. Sayın Karakaya?.. Burada. Sayın Aslan?.. Burada. Sayın Çiçek?..Burada. Sayın Erbaş?.. Burada. Sayın Kukaracı?.. Burada. Sayın Fatsa?.. Burada. Sayın Çelik?.. Burada. Sayın Zengin?.. Burada. Sayın Akman?.. Burada. Yoklama için 3 dakika
süre veriyorum. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN- Toplantı
yetersayısı vardır. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam) BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : Diğer hükümler MADDE 15.- a) Borçların
Ödenmesi; Türkiye Elektrik Üretim
İletim Anonim Şirketi tarafından üstlenilmiş olan borç yükümlülüklerinden,
iletim faaliyeti ile ilgili olanlar Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketine,
üretim faaliyeti ile ilgili olanlar Elektrik Üretim Anonim Şirketine, ilgili
kuruluşlarla Hazine Müsteşarlığı arasında mutabakatı 60 gün içerisinde sağlamak
kaydıyla devredilir. Bu Kanun uyarınca yapılacak özelleştirme, satış ve hisse
devriyle ilgili işlemler aşamasında, Hazine Müsteşarlığının taraf olduğu veya
garantör olduğu iç ve dış ikraz anlaşmaları çerçevesinde, ilgili elektrik üretim
ve iletim tesislerinin finansmanı amacıyla gerçekleştirilen yatırımlardan doğan
malî yükümlülükler, bu tesisleri devralan ilgili tüzel kişinin yükümlülükleri
arasında yer almak üzere Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik
İletim Anonim Şirketi, Hazine Müsteşarlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
arasında yapılacak protokol ile tespit edilir. b) Piyasa Malî Uzlaştırma
Merkezi; Türkiye Elektrik İletim
Anonim Şirketi bünyesinde yer alan Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi, Türkiye
Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından hazırlanan ve Kurulca onaylanan
dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği hükümleri doğrultusunda, gerçekleşen
alım-satımlar ile sözleşmeye bağlanmış miktarlar arasındaki farkları esas
alarak, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin borçlu ya da alacaklı
oldukları tutarları hesaplamak suretiyle, malî uzlaştırma sistemini çalıştırır.
Tüzel kişiler, Piyasa
Malî Uzlaştırma Merkezinin piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin,
dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği uyarınca borçlu ya da alacaklı oldukları
tutarları belirleyebilmesi için, gerekli tüm verileri Piyasa Malî Uzlaştırma
Merkezine vermekle yükümlüdür. Piyasa Malî Uzlaştırma
Merkezi hiçbir koşulda kendi hesabına elektrik enerjisi ve/veya kapasite
alım-satımı ya da farklı şekillerde ticareti ile iştigal edemez. Piyasa Malî
Uzlaştırma Merkezine verilen tüm veriler, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği
hükümleri uyarınca gizli tutulur. Piyasa Malî Uzlaştırma
Merkezinden, hizmet alan tüzel kişiler, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği
uyarınca ve bu yönetmeliğin hükümleri doğrultusunda belirlenen bir ücreti
öderler. c) Kamulaştırma; Bu Kanunda öngörülen
faaliyetlerin gerektirmesi halinde, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda
belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yapılır. Bu konuda Kurulca verilecek
lüzum kararı kamu yararı kararı yerine geçer ve Bakanlık onayı ile yürürlük
kazanır. Elektrik piyasasında
üretim, dağıtım ve iletim faaliyetlerinde bulunan veya bulunacak tüzel
kişilerin Kurumdan kamulaştırma talep etmeleri halinde, Kurulca kamulaştırmaya
karar verildiği takdirde kamulaştırma işi Kurumca yapılır. Bu durumda
kamulaştırma bedeli ile söz konusu kamulaştırmadan doğabilecek tezyid-i
bedeller ilgili tüzel kişi tarafından ödenir. Kamulaştırılan taşınmazın
mülkiyeti Hazineye; kullanım hakkı kamulaştırma bedelini ödeyen tüzel kişiye
ait olur. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup
geçerliliği bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır. Lisansların sona ermesi
veya iptali halinde, tüzel kişilerce ödenmiş bulunan kamulaştırma bedelleri
iade edilmez. d) Mülkiyetin Gayrî Aynî
Haklar ve Kiralama; Tüzel kişiler,
faaliyetleri ile ilgili olarak kamuya ait araziler üzerinde, bedeli ilgili
tüzel kişi tarafından ödenmesi suretiyle mülkiyetin gayri ayni hak tesisini ve
bu arazilerin kiralanmasını talep edebilir. Bu istek Kurulca uygun
görüldüğünde, Kurum ilgili kanunlar uyarınca ihtiyaca göre intifa, irtifak, üst
hakkı veya uzun süreli kiralama yoluna gider. Bu şekilde elde edilen
hakkın Kurul tarafından tespit edilen bedelini ödeme yükümlülüğü devralan tüzel
kişiye aittir. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup,
geçerliliği bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Çelik;
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA MEHMET
ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı
kanun tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yasayla, yeni
oluşturulacak piyasada, bir taraftan verimliliğin artırılması, üretim
maliyetlerinin düşürülmesi, diğer taraftan da tekelci kararların önlenerek,
elektriğin, son kullanıcıya, en ucuz ve en güvenli bir şekilde ulaştırılmasının
sağlanması, kısa ve uzun vadeli olarak enerji kalitesi ve güvenilirliğinin
sağlanması gerekir. Bunun için de, elektrik piyasasının halkın lehine oluşması
ve piyasada üretim yapacak şirketlerin çok olması gerekirken, bu manada,
görüyoruz ki, piyasada bu işi yapan sadece birkaç şirket bulunmaktadır. Burada,
üretici lehine olmayan bir pazar hakimiyeti dikkate alındığında, bunlar,
fiyatları kendi lehlerine oluşturacak bir yapı meydana getireceklerdir. Halkın,
tüketicinin aleyhine oluşan fiyat ayarlamaları nasıl önlenecek, yoksa halkın,
birilerine mecburen fazla ödeme yapmasının yolları mı yapılıyor? Değerli arkadaşlar,
Türkiye gibi enflasyon oranı çok yüksek ve enflasyonu belirlemede bile çeşitli
tartışmaların yaşandığı bir ülkede, kâr ve fiyat ayarlaması nasıl yapılacak.
Denilebilir ki, bunun için küçük küçük paylara ayrılmış dilimler halinde
özelleştirme yaparız... Bunların ya kendi aralarında birleşmeleri ya da zaman
içinde birbirlerine satış yapmak suretiyle birleşmeleri sonucunda, gene meydana
gelecek bir tekelleşmeyi nasıl önleyeceksiniz, yeniden geriye dönülmeyecek mi;
tekelci bir anlayışa mahkûm olmayacak mıyız? Yine, diyebilirsiniz ki,
üretim ve dağıtım ayrı ayrı şirketlere verilir... Bu vesileyle, şirket
evliliklerinin önüne nasıl geçeceksiniz? Bu arada, mevcut işletme
hakkı verilenlerin durumu ne olacak? İşletme hakkı devredilen santralların
mülkiyeti satılacak mı, satılacaksa, işletme hakkı sahiplerine mi yoksa
başkalarına mı satılacak, işletme hakkı devri yapılacaklara satılacaksa kaça ve
fiyatı nasıl belirlenecek?.. Korkarım işletme hakkı devir bedelleri, satış
bedeli olarak bunlara öylece verilmiş olacak. Hidroelektrik santralları
ne olacak; satılacak mı; bunlar satılacaksa nasıl kullanılacak? Çok maksatlı
hidroelektrik tesislerinde su kullanımı nasıl düzenlenecek? Buraları alan kurum
"ben suyu kullandırmam" derse, durumu kim, nasıl çözecek?
Santralların işletmesi farklı kurumlara verilecekse, bunların birbirinden
etkilenmesi nasıl düzenlenecek? Arkadaşlar, yasa tasarısının
en ağırlıklı bölümünü Elektrik Piyasası Kurumunun teşkili oluşturuyor. 7
kişiden 6'sını kamu atayacak; bu halde, liberal piyasa şartlarını nasıl
koruyacaksınız? Kurumun bağımsız olması, tarafsız bir şekilde piyasadaki
şirketlere ayırım gözetmeden eşit yaklaşımda bulunması, tüm düzenlemelerin
şeffaf bir şekilde yapılabilmesi ve kurumun bağımsızlığı çok önemlidir. Ülkemiz
geleneklerine göre, bir kurum veya kuruluşun başına getirilen kişi veya
kişiler, bir süre sonra, kendilerini o makama getirenlerin, bakanın, partinin
iradesine göre hareket etmek durumunda kalmaktadırlar. Kurum işlerini yaparken,
enerji sektörünün esas sorumlusu ve düzenleyicisi olan Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığının genel enerji politikalarını gözetmek durumunda; diğer
taraftan, hükümetlerin izleyeceği popülist politikalara karşı direnerek, dar
anlamda parti politikalarına alet olmaması gerekiyor. Ancak, kurul, elektrik
piyasasıyla ilgisi olmayan, doğrudan kamu kurumlarından seçilen üyelerden
oluşur diye endişemiz var. Bakanlar Kurulunun resen atadığı, maaşlarını
Bakanlar Kurulunun tayin ettiği bir kurul bunu nasıl yapacak?! Daha yeni içi
boşaltılan bir bankanın yönetim kurulu üyeliğini yapmış bir asker bürokratın
"ben bankacılıktan anlamam; şimdi olsaydı bu görevi kabul etmezdim"
diyen pişmanlığını unuttunuz mu?! Tabiî ki, ilgi alanında çalıştırılmadığı
zaman yapılan talanlara engel olunamadığını, kendi ağzından ibretle dinledik.
Gelin, bu acı tecrübelerden ders alarak, iş işten geçmeden, kurulu, kendi
alanında yetişmiş, elektrik piyasasını bilen kişilerden oluşturarak
hükümetlerden bağımsız hale getirelim. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik,
lütfen tamamlayın efendim. MEHMET ZEKİ ÇELİK
(Devamla) - Madem kurul üyelerini siyasîler oluşturacak, o halde, neden
Meclisin seçimiyle oluşturulmasına imkân vermiyoruz?! Arkadaşlar, aksi halde,
bu tasarıyı hazırlayarak kurulun yapısını Bakanlar Kurulunun emrine amade hale
getirenler, 15 inci maddede belirtilen piyasadaki çeşitli kurumlar arasındaki
işlemler için nasıl hakemlik yapacak? Öngörülen Piyasa Malî Uzlaşma Merkezi
nasıl çalışacaktır? Bu arada, kamulaştırma
bedellerinin, mutlaka, arsa ve gayrimenkullerin rayiç bedelleri üzerinden
değerlendirilmesi ve yapılması sağlanmalıdır. Bu arada, nükleer enerji,
rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili hususlara da yer
verilmelidir. Değerli arkadaşlar, sonuç
olarak, elektrik piyasalarını düzenleyen yasaya bir ihtiyaç var; ancak, bunun
altyapısının iyi oluşturulmadan hazırlandığı kanaatindeyiz. Önümüzdeki
günlerde, bunun eksik ve aksak taraflarını göreceğiz. Saygılar sunuyor, hayırlı
günler diliyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik. Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutacağım ve işleme alacağım. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Başkan, herhalde bir yanlışlık oldu. 15 inci madde üzerinde, grubumuz
adına, Antalya Milletvekilimiz Salih Çelen Beyin konuşması vardı. Önergeye
geçtiniz de, onun için... BAŞKAN - Evet, Salih
Beyin talebi var efendim. Buyurun Sayın Çelen. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SALİH
ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz
aldım; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
tasarının 15 inci maddesi, borçların ödenmesi, Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi,
kamulaştırma konusu ve mülkiyetin gayri aynî haklar ile kiralama konularını
düzenlemektedir. Tasarıda borçların ödenmesiyle ilgili düzenlemeden, piyasada
maliyet bazlı fiyatların oluşmasını, TEAŞ'ın üretim ve iletim faaliyetlerinde
kullanılmak üzere, daha önce üstlenilmiş borç ve yükümlülüklerin bu kanunla
kurulmuş olan ilgili kamu tüzelkişiliklerine devri amaçlanmaktadır. Piyasa malî uzlaştırma
merkeziyle ilgili düzenlemede ise, tüzelkişilerin borçlu ya da alacaklı
oldukları tutarları hesaplamak ve dengelemeyi sağlamak üzere Türkiye Elektrik
İletim AŞ bünyesinde kurulacak piyasa malî uzlaştırma merkezi tanımlanmaktadır. Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan bu kanun tasarısı şayet yasalaşırsa, milletimiz, üreticimiz,
sanayicimiz daha ucuz, daha kaliteli enerji kullanma imkânını, maalesef,
bulamayacaktır. Bu tasarıyla, serbest rekabete dayalı bir piyasa sistemi
kurulamayacağı gibi, düzen kurmak bir yana, tam aksine, bir kaos ortamı da
yaratılacağı, haksızlıklara ve hukukî sorunlara neden olunacağı, bununla da
milletimizin menfaatları aleyhine sonuçlar doğuracağı çok açıktır; ancak,
maalesef, hükümetimiz, ülke menfaatlarından çok, IMF'in direktifleri
doğrultusunda hareket ettiğinden, belki de bunları normal karşılamak
gerekmektedir. Değerli milletvekilleri,
nitekim, dün gece, faizler, maalesef, yüzde 1 700'lere ulaşmıştır. Hepimiz
biliyoruz ki, şayet, devletimiz borçlanmalarında yüksek faiz öderse, bu,
maalesef, milletimizin cebinden çıkmaktadır, üreticimizin, tüketicimizin,
çiftçimizin, esnafımızın cebinden çıkmaktadır. Devlet, yüksek faiz ödemekle
fakirleşmekte, dolayısıyla, halkımız fakirleşmektedir. Değerli milletvekilleri,
devletimizin, milletimizin fakirleşmesi, evde kullandığımız elektriğe,
bindiğimiz araca, kullandığımız otomobilin benzinine kadar her tarafa
yansımaktadır. Bu nedenle, sanayicimizin, bu kanundan dolayı, elektriği daha
pahalıya alması, üretimin maliyetlerini artırması, yabancılarla rekabet
edememesi sonucunu doğuracaktır. Değerli milletvekilleri,
burada son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Bu Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı dolayısıyla, Doğru Yol Partisi Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen
muhteşem bir muhalefet şerhi yazmıştır. O muhalefet şerhinin okunmasıyla, ne
kadar büyük bir yanlışın içinde olduğumuzu öğreneceğiz, göreceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çelen. Madde üzerinde verilmiş
bir önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesinden sonra gelmek üzere "borçların devri sırasında oluşmuş veya
oluşacak faiz ve finansman giderleri, tarifelere yansıtılmaz" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Katılmı-yoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Sayın Pamukçu,
buyurun. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının
15 inci maddesi üzerinde verdiğimiz bir önerge vesilesiyle söz aldım; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, bu maddenin (a)
bendinde TEAŞ'la veya üretim şirketi ile iletim şirketi arasında bir
mahsuplaşmadan bahsedilmektedir. Tabiî ki, makul bir teklif, yani, getirilen
teklifin yanlışlığı yok; ancak, daha önceden yaşadığımız olaylardan da
biliyoruz ki, bu piyasada veya kurumlar arasında, zamanında ödenmeyen borç ve
alacaklar üzerine faiz ve finansman yükü bindiği için bu borçlar büyüyor,
büyüyor, büyüyor, devasa borçlar haline geliyor, sonunda da kurumlar bunun
altından çıkamıyor, çoğu kere de, bunlar, tarifelere yansıtılarak vatandaşa
ödettiriliyor. Yani, kurumun kabahati vatandaşa yansıtılmış oluyor. Verdiğimiz önergeyle bu
durumun ortadan kaldırılmasını arzu ettik. Yani, kurumun kabahatlerinden
kaynaklanan finansman yükü, faiz yükü, tarifelere yansıtılarak vatandaşa
ödettirilmesin dedik; çünkü, bu işte vatandaşın bir kusuru yok. Bu, kurumlar
arasındaki borç alışverişinde vatandaşın herhangi bir kusuru yok. Gerçi, bu
hükümet -elimizde belgesi de var- geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı bir
toplantıda, borçların, TEAŞ ile TEDAŞ, BOTAŞ arasında nasıl tasfiye edileceği
konusunda birtakım kararlar almış. Şimdi, bu kararlar üzerinde de bir iki şey
söylemek istiyorum; çünkü, konuyla çok yakından alakalı. Mesela, burada alınan
kararlardan birinde "BOTAŞ'ın halen sürdürülmekte olan yatırımlarının
dışındaki, 10 milyon doların üzerindeki yeni projeler özkaynaklarla finanse
edilmeyecek" denmiş. Bu ne demek; BOTAŞ borçlanacak demektir. Peki, mevcut
projeleri niye bundan muaf tuttunuz? Mevcut projelerin içerisinde çok önemli
projeler var. Özellikle, bizim, ısrarla tenkit ettiğimiz Mavi Akım Projesi var.
O projeyle ilgili masrafların günbegün ödenmesi gerekiyor herhalde; onun için,
muaf tutulmuş. Yine, bu toplantıda,
geçtiğimiz günlerde de çok tartıştığımız, mesken abonelerin 150 kilovat/saatin
üzerinde tükettikleri enerji fiyatlarına yüzde 50 zamlı tarife uygulanacağı
kararlaştırılmış, vatandaş perişan edilmiş. Bu yetmemiş, tek terimli
abonelerden güç kullanım bedeli ayrıca alınması kabul edilmiş; vatandaşın
sırtına binmiş. Bu yetmemiş, çiftçinin sulamayla ilgili ücret ertelemeleri
kaldırılmış, yine, çiftçinin sırtına binilmiş. Bu da yetmemiş, sanayicinin de
sırtına binilmiş; doğalgaz sanayi satış tarifesinde de, en düşük miktarda
tüketen tarife neyse, bütün sanayiciler o tarifeye getirilmiş. Böylece, sanayi
de perişan edilmiş. Yani, geçmişte yaşadığımız bütün bu olayları gördükten
sonra, böyle bir önergeyi vermek, bizim için bir zaruret haline gelmiştir;
çünkü, biliyoruz ki, bütün her şey, dönüp, dolaşıp, idarenin de zaafları, yükleri,
alacak-verecekten kaynaklanan kusurları,bir şekilde, vatandaşın sırtına,
maalesef, yükleniyor. Yeter artık!.. Vatandaşın taşıyacak gücü kalmamıştır.
Bundan böyle, hiç olmazsa, madem bu piyasayı özelleştiriyorsunuz, vatandaşın
sırtına da artık yük yüklemeyin, idarenin yükünü yüklemeyin. Bu
alacak-verecekte finansman yükü, faiz yükü nereden kaynaklanıyorsa, oradan
karşılansın, kim faizi alıyorsa, biraz da onlar karşılasın. Bu maksatla
verdiğimiz bir önergedir. Kabul göreceğini umuyor;
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : Uygulanmayacak hükümler MADDE 16.- Kurum; 1050
sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve
6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Kurum ve Kurumun
gelirleri her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır. Kurum tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA RAMAZAN
TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Partim ve
şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz tasarı, özelleştirme anlayışının bir parçası; yani,
öncelikli olarak elektrik üretim ve dağıtımının özelleştirilmesini içeriyor.
Peki, özelleştirme ne amaçlı idi; devletin aslî fonksiyonlarına çekilmesi ve
zarar eden faaliyetlerden uzaklaşması hedefi güdülüyor idi; ancak, dikkat
ediyoruz, yüksek gelir elde edilen, devlete ve millete yüksek kâr getiren kamu
kurum ve kuruluşları özelleştiriliyor. Aslında özelleştirilmiyor; devlet
küçültülmek isteniliyor. Nasıl mı? Tabiî, özelleştirme denildiği zaman, bunu,
klasik anlamda özelleştirme şeklinde düşünmemek lazım. Ben, bunu, biraz peşkeş
çekme şeklinde niteliyorum. Şöyle ki, özelleştirme kavramında bir kısır döngü
oluşturuldu. Kısır döngü şudur: "Özelleştir, boşalt, devletleştir."
Ne gibi; Sümerbankta oldu, 150 milyon dolara özelleştirildi, içi boşaltıldı; şu
an, fon -yaklaşık 400 milyon dolar civarında- bankanın içini tekrar doldurdu,
satışa çıkarılıyor. Peki, tekrar geri döndüğü zaman, bunun zararları ne şekilde
telafi edilecek belli değil. Aynı şekilde, bu tasarıda, üretim ve dağıtım
özelleştiriliyor. Özelleştirdik; peki, bir süre sonra, sistem çıkmaza girdi,
krize girdi; dönüşü nasıl olacak? Dünya kadar zararla tekrar
devletleştirilecek; yani "özelleştir, boşalt, devletleştir" kısır
döngüsü. Bunun, ifade edilmeyen hedefi budur. Peki, bu, daha hangi
büyük bir projenin parçası; şu projenin parçası: Geçen yıl, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı görüşülürken aynı cümlelerle
ifade etmiştim; masum ifadelerle, enflasyonu aşağı çekme masum bahanesiyle Türk
devletinin hedefleri küçültülüyor. Peki, hedef nedir; ifade edilen, enflasyonu aşağı
çekmek; oysa, hedef, Türk devletinin
hedeflerini küçültmek. Nasıl mı; enflasyonu aşağı çekme adına talebi
azaltacaksınız. Ekonominin temel kuralıdır, arz - talep dengesidir, talebi
kısarsanız fiyatlar durur, enflasyon aşağı çekilir; ama, ekonomide daralma,
küçülme sağlarsınız. Geçen yıl, ekonomi -Devlet İstatistik Enstitüsünün resmî
rakamları açıklandı- yüzde 10 küçüldü. Peki, yüzde 10 küçülme ne anlam ifade
ediyor; her yüzde 1'lik küçülme, 50 000 - 60 000 kişinin işsiz kalması
demektir; yüzde 10'luk küçülme, 500 000 ile 600 000 civarında insanın işsiz
kalması demektir. Bunu, asgari 5 kişiyle çarptığınız zaman, 3 milyon insan
işsiz kalmış demektir. Ekonomide daralmanın tabiî sonuçları bunlardır. Değerli milletvekilleri,
peki, bunun somut göstergesi nedir? Ben "üç yılı kapsayan bir süre
içerisinde, ne kadar şirket kapandı" sorusunu sordum ve Sayın Sanayi ve
Ticaret Bakanı cevap lütfettiler; üç yıl içerisinde, toplam 52 000 şirket
kapanmış. Kepenk kapatan esnaf sayısı bu rakama dahil değil; yani, yüzbinleri
de buna ilave ettiğiniz zaman, ekonomideki daralma ortada... Peki, hedef nedir?
Değerli milletvekilleri, IMF'nin uyguladığı programın ifade edilmeyen hedefi
budur. Küçülen ekonomi, kontrol edilen ekonomidir. Ekonomisini kontrol
ettiğiniz ülkeyi çok rahat kontrol edersiniz. Türk Devletinin ekonomisi,
dolayısıyla, hedefleri kontrol edilmek isteniyor. Coğrafyaların yeniden
şekillendiği bölgemizde, maalesef, Türk Devletinin hedefleri küçültülmek
isteniyor ve biz, bu tezgâha geliyoruz. Benim, bir yıl önce, Plan ve Bütçe
Komisyonunda değindiğim bu konu, maalesef, geçtiğimiz günlerde, Sayın Başbakan
tarafından ikrar edildi. Maalesef, hükümetin bu konuda ekonomi politikası yok.
Sadece, IMF'nin Türkiye Masası Şefi Cottarelli diye, köydeki, dağdaki çobanın
bile adını ezberlediği bir şahsın talimatları doğrultusunda yönlendirilen bir
ekonomi ve sonuç ortada... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Toprak,
tamamlayın efendim. RAMAZAN TOPRAK (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, "özelleştirme" adı altında -tekraren ifade
ediyorum- Türk Devletinin en büyük gelir kaynaklarını oluşturan kamu kurum ve
kuruluşları peşkeş çekilmekte. Dikkat edin, özelleştirme kapsamına sokulan
bütün kamu kurum ve kuruluşları, yüksek gelir elde eden kamu kurum ve kuruluşlarıdır.
Bir paket halinde, dürüstçe, hakkaniyete uygun şekilde özelleştirilmiyor.
"Özelleştir, boşalt, devletleştir" kısır döngüsü, bu tasarıyla da
aynen işlemekte. "Bu sistem, özelleştirildikten sonra geri dönüşü, devlete
yüklü maliyetle geri dönüşü söz konusu olduğu zaman ne olacak" sorusunun
cevabı tasarıda verilebilmiş değil. Değerli milletvekilleri,
bu tehlikeye dikkat çekmek istedim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Toprak. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım; buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA MEHMET
SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 16 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi adına
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunarım efendim. Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının hazırlanma aşamasında bariz yanlışlıklar yapılmıştır. Özellikle,
Bakanlık tarafından uzun zamandan beri yapılan çalışmaların el altından
yürütülmesi nedeniyle, ilgili kesimlerden habersiz olarak oluşturulan kanun
maddeleri, fevkalade ciddî, tutarsız ve çelişkilerle doludur. Bu yasa çıksa da,
tam rekabet ortamını sağlayıcı düzenleyici kurulun, mevcut enerji kriziyle
ilgili ne kadar bağımsız kararlar alabileceği ve nasıl çalışacağı, mevcut
yasalar ve sistem içerisinde nasıl çözümler üretebileceği, bir sorunlar yumağı
olarak ortada durmaktadır. Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı, Türkiye'nin bugünkü enerji krizini çözecek bir reform iddiasıyla
ortaya konulmasına rağmen, ne yazık ki, hükümetin diğer bütün reform
iddialarında olduğu gibi, bu hedefi karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla, söz
konusu kanun tasarısı, elektrik enerjisi sektörünün uzun vadeli ve serbest
piyasa işleyişi içerisinde bol, ucuz ve kaliteli enerji temini hususundaki
umutlarını başka bir bahara bırakmaktadır. Bunun en bariz örneği ise, söz
konusu kanun tasarısında, elektriği, hâlâ, kamu malı veya kamu hizmeti olarak
görmeye devam etmesidir. Bunun temelinde ise, 1982 Anayasasının 168 inci maddesinin
"tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir" hükmü, bu maddenin,
özellikle aşırı devletçi yorumlanarak uygulanması yatmaktadır. Hükümet
tarafından, elektrik krizi ciddiye alınarak enerji yatırımlarının önü açılmak
isteniyorsa, Anayasanın 168 inci maddesinin değişikliği öncelikle ele
alınmalıdır. Bu Anayasa maddesinin devletçiliği pekiştiren yapısı yerine, tam
ve serbest rekabet ortamını sağlayıcı düzenlemelerle birlikte bir çerçeve kanun
daha faydalı olacaktır. 2001 yılında, Türkiye,
Avrupa Birliği ulusal politikasını belirlerken, enerji piyasası kanunu da,
Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki benzer düzenlemeler dikkate alınarak yapılmalı
ve Avrupa Birliği müktesebatıyla çelişmemelidir. Değerli milletvekilleri,
esasında, biz, Doğru Yol Partisi olarak, elektrik enerji piyasasını, serbest
piyasa şartlarında yeniden yapılandırmak üzere, yatırımlarda kamu payının
daraltılmasına, özel sektör payının daha çok artmasına, kamunun denetim ve
yönetim yetkisinin artırılmasına, kısacası elektrik piyasası yasasına ilke
olarak karşı değiliz; ancak, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının, serbest
piyasa koşullarının oluşmasını sağlayacak nitelikte olmadığına inanıyoruz;
çünkü, bu yasa tasarısı, enerji arzının fazla olması halinde uygulanma zemini
bulabileceği varsayımı üstüne oturtulmuştur. Oysa, şu anda, Türkiye'de mevcut
elektrik enerjisi arzlarına baktığımızda, talebi karşılamakta zorlandığı, hatta
bir arz açığının bulunduğu görülmektedir. Eğer bu yasa bu şartlarda uygulamaya
konulursa, arz-talep dengesi içerisinde, arz, talebi karşılamayacağı için,
elektrik fiyatları, bugünkü fiyatların çok üstünde olacaktır. Bu şartlarda,
zaten, kur baskısıyla rekabet şansını kaybetmiş olan sanayicimiz, çok yüksek
elektrik girdileriyle çalışmak zorunda kalacaklar ve tamamen rekabet şanslarını
kaybedeceklerdir. Değerli milletvekilleri,
ülkemizin geleceği açısından çok önemli değişiklikleri içeren enerji piyasası
kanunu, ülkemizin bir ihtiyacı olmasına rağmen, gerek hazırlanma aşamasında
ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin dikkatte alınmaması gerekse
-Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi ve Ticaret Komisyonunda meseleyle ilgili
tarafların da görüşleri alınarak yapılan değişikliklerin dahi- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidar üstünlüğü kullanılarak,
tasarının, hemen hemen ilk haline çevrilmesi, büyük hata olmuştur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yıldırım. MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Devamla) - Kısacası, yukarıda açıkladığımız görüşler ve uygulamada çıkacak
daha birçok sorunlar nedeniyle, bu tasarının yasalaşması halinde, iddia
edildiği gibi, bugün çıkarılmak istenen elektrik piyasası yasasının, daha ucuz
ve kaliteli enerji kullanımını getirmeyeceği, daha rekabete dayalı bir piyasa
düzeni oluşturmayacağı; tam aksine, bir kaos ortamı yaratacağı, haksızlıklara
ve hukukî sorunlara neden olacağı, ülke menfaatı aleyhine durumlara yol açacağı
görüşündeyiz... Bu tasarı, ülkemiz,
ekonomimiz ve sanayicimiz için çok önemlidir. Esasen, elektrik fiyatları,
vatandaşı, çiftçiyi ve sanayiciyi mağdur etmekte, "sabit ücret" adı
altında ve elektrik saati ve sayaçlarına düzgün ve düzenli bakılmadan
vatandaştan fazla para alınmaktadır. Sayın Bakanımızın bunu
nazara alarak, gereken tedbirin alınmasını istiyoruz; çünkü, vatandaşın
mağduriyeti önlensin diyor; Yüce Heyetinize, Doğru Yol Partisi adına ve şahsım
adına, saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldırım. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde iki adet önerge vardır; iki önergeyi ayrı ayrı okutacağım ve
aynı mahiyette olan bu iki önergeyi beraber işleme alacağım. Sayın Başkanlığa Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Evet, iki
önergeyi birlikte işleme alacağım. Komisyon önergelere
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın milletvekilleri, bu maddede, bu kurulun yapacağı harcamaların 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanununa tabi olmayacağı, yapacağı ihalelerin de 2886 sayılı
Kanuna tabi olmayacağı... Şimdi, 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanununda devlet harcamalarındaki usuller getirilmiş. 2886
sayılı Kanunda da ihalelere güya
ciddiyet getirilmiş. Ben, bir vesileyle, daha önce, bu koalisyon, bir tek
Enerji Bakanlığını verseydi ANAP'a yeterdi" demiştim, siz bana
inanmamıştınız. Bakın, 1998 yılında bu Sayın Bakan, 9 tane, olmayan gazın
ihalesini yaptı, boru hattının ihalesini yaptı ve 1998'de verdiği para 173
milyon dolar avans, yüzde 15 avans. Bugüne kadar, işte, bunun içinde 52 milyon
dolar da Mavi Akım var; tabiî, bu, 300 milyon doları geçti. Şimdi, görülüyor
ki, yani, devamlı, bu hükümet zamanında, belirli bakanlar zamanında, belirli
yandaş firmaların kazanç sağlaması için devletin kaynakları âdeta peşkeş
çektiriliyor. Şimdi, bu takdiri de bunlara tanıdığınız zaman, tamamen
serbestliği olacak; yani, devlette, eğer, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu
ile 2886 sayılı Kanun geçersizse, bunu, devletin bütün kurumlarına vermek
lazım. Biraz önceki yaptığım
konuşmalarda bazı şeyler söyledim. Hükümetin görevi, burada, dile getirilen
konuların cevaplandırılması meselesidir. Bakın, dün bir olay... Bu hükümetin,
bir hatayla, bir ayda devletimize verdiği zarar, aşağı yukarı 200 trilyon
liradır; yani, bu bankalar, gidiyor, vatandaştan yüzde 30, yüzde 40'la parayı
topluyor, getirdiler, bugün devlet tahviline yatırdılar yüzde 144 bileşik
faizle bono aldılar. Şimdi, bu, burada kimin cebine giriyor? Ben biraz önce de dedim
ki, bu mahsus yaratılan sunî bir krizdir; çünkü, orada hükümetin bir
sorumluluğu vardır. Millî Güvenlik Kurulunda bir olay olmuştur; hükümetin
sorumluluğu, bunu hemen getirip de, bir kriz çıkmıştı demesini gerektirir mi?!
Eğer, kriz çıkmışsa hükümet oradan çekilir; yani, çekilmek zorundadır. Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz diyor ki, Sayın Başbakan terk edelim. Biliniyor,
burada, yarına; yani, bugün, borçlanma olacağı biliniyor ve bu borçlanmada da
kimin, hangi banka patronlarının bu parayı alacakları da belli. Şimdi çıksınlar
bakalım, Başbakan, iktidar partisinin bakanları, bu parayı, bu faizi alanlar
arasında benim yakınım olan kişiler yok, benim ortak olduğum holdingler yok
desinler şimdi burada!.. Benim cebimden, vatandaşın cebinden bu paraları alıyorsunuz
da; yani, bu milletin günahı ne kardeşim?! Bu vatandaş, ömür boyu, bu
bankaların ceplerini doldurmak zorunda mıdır?! Böyle hükümet etmek olmaz
değerli milletvekilleri; bir devletin ciddiyetiyle de bağdaşmaz. Devletimiz,
dünya kamuoyu önünde küçük düşürülmüştür. Hükümet, gelip, bugün, bunun hesabını
vermek zorundadır. Sayın bakanlarla ilgili
teftiş kurulu raporları var, söyleniyor. Gensoru verildi, denildi ki, efendim,
bu gensoruda, eğer hakkında fezleke hazırlanırsa istifa edecek. Gazetelere
intikal etti. Peki, fezleke var mı yok mu? Teftiş kurulunda, hakkında Yüce
Divana sevk konusunda fezleke hazırlandığı söyleniyor. Niye bunlar bunlar
soruluyor? Şimdi, hakkında fezleke
var, suiistimal yaptığı konusunda ciddî iddialar ortaya atılan bakan hâlâ burada
oturuyor, ondan sonra, bu Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının hazırlanmasıyla
ilgili hazırlık yapan bürokratların büyük bir kısmı hapishanede, kendisiyle
ilgili birtakım şeyler var ve bu kanun tasarısını biz müzakere ediyoruz. Değerli milletvekilleri,
bakın, biraz önce dedim, siz, ENKA Holdinge hangi şartlarla, bu enerji
üretimini, dağıtımını verdiniz; çıkın söyleyin burada ve onun uçağına binip
gezebiliyorsunuz, helikopteriyle gezebiliyorsunuz. Peki, sizin getirdiğiniz bu
sözleşmeler, hazırladığınız, o, 46 sözleşmeyi getirip de burada tahkim
sistemine tabi tutmak için neler yapmadınız. Yine, duyuyoruz, etkili
ve yetkili bir holdinge Halkbanktan 250 milyon dolar vermek için büyük çabalar
var; var mı yok mu? Yine, Vakıflar Bankası denetime tabi tutulmuyor, 410 milyon
dolara yakın, belirli kişilere kaynak aktarılması var. Şimdi, sayın
milletvekilleri, bunları araştırmıyorsak... Yani, biz, gitmişiz
IMF'nin emrine girmişiz. IMF diyor ki: "Ey Türkiye Büyük Millet Meclisi
-tabiî, hükümette de etkili oldukları bir grupları var- şu şu şu kanunu -tarih
veriyor- şu tarihe kadar çıkar." (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Devamla) -
Biz niye bunu çıkarıyoruz; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir
aklımız yok mu, izanımız yok mu, sağduyumuz yok mu?! Biz, Türk Halkının, Türk
Milletinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatlarına uygun o kadar güzel
kanunlar yaparız ki... Yani, bu millet gerekirse, en büyük fedakarlığı yapar.
Bu insanlar, bu devleti kurtarmak için, bu toprakları düşmanlarından kurtarmak
için, en kutsal hakkı olan canlarını verdiler. Bakın, politikacının ar
damarının çatlamaması lazım; milletvekilinin utanma duygusunun yok olmaması
lazım. Bunlar, önemli meseleler; yani, halkın karşısında, geçip söylenen
sözlerden utanç duyması lazım. Ee, söylüyoruz; bakıyorum, gülüyorlar. Yahu,
niye gülüyorsunuz?! Yani, bu yaptıklarınız, devleti hortumlayan, halkın
cebinden, sizin sayenizde para alan ve suiistimal eden, devleti ve halkı, bir
günde 200-300 trilyon lira zarara sokan eylem, iyi bir eylemse, sizi tebrik
ederim! Tebrik ederim!.. Gülün, gülmeye devam edin; ama, bu millet, bu kadar
suiistimallerin üzerine yatarak hep gülen insanların, yarın suratlarının ne
hale geleceğini de biliyor... Saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum : FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Sayın Başkan, aynı mahiyette bir önergemiz vardı. BAŞKAN - İki önergeyi
birleştirerek işleme alacağımı ifade etmiştim. Eğer uygun görürseniz, gerekçeyi
okutturayım. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Önerge üzerinde, Sayın Ali Oğuz konuşacaklar Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutturuyorum Sayın Oğuz; aynı önerge... ALİ OĞUZ (İstanbul) -
Sayın Başkanım, zaten 5 dakika... BAŞKAN - Buyurun efendim.
(FP sıralarından alkışlar) ALİ OĞUZ (İstanbul) -
Muhterem Başkanım, değerli arkadaşlarım; müzakere konusu 16 ncı madde üzerinde
vermiş olduğumuz bir önerge münasebetiyle huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Efendim, 16 ncı madde
konusunda söz alan bütün arkadaşlarımız, denetlemenin bir zaruret olduğunu ve
bundan kaçmanın da uygun olmadığını dile getirdiler. Tabiî, kaçma tabiri,
belki, biraz uygun olmuyor; ama, bir denetleme zarureti de, her yapılan işte
bir denetleme zarureti de var. Başbakanlığın kendine has bir denetleme yolu
var, usulü var, müfettişleri var; Devlet Başkanının da yine bir denetleme usulü
var kendisine göre. Bundan bahsedildiği zaman, hükümetler, alelıtlak, bundan
hoşlanmıyorlar; yani, niye denetliyorsunuz, bizim neyimiz var ki, denetlenecek
neyimiz var; biz, bunların hepsini gayet güzel yapıyoruz, uygun yapıyoruz,
usulüne de uygun yapıyoruz, denetlemeyi gerektirecek bir şey yok diyerek, ısrar
ediyorlar. Halbuki, burada, bakıyoruz ki, bu kurum, 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye Kanunundan, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunundan, 6245 sayılı Harcırah
Kanunundan, bütün harç ve resimlerden, vergilerden, hepsinden muaf. Yani, öyle
bir sistem getiriyorsunuz ki, layüsel bir müessese, hiçbir şekilde bir kayıt
altında değil, denetleme imkânı yok; mevcut Muhasebei Umumiye Kanunundan,
Devlet İhale Kanunundan, Harcırah Kanunundan, vergi, resim, harç, aklınıza ne
gelirse, hepsinden muaf. Arkadaşlar, bu kadar da
olmaz yani! Bunun da denetlenecek bir şekli olmalı. Bu insanlar melek değil ki,
gökten kanatlarıyla inmediler yani. Bunların da hata etmesi mümkün, bunların da
yanlış yapması mümkün. Efendim, yanlış da yapsa, biz bunları denetlemeyelim!..
Bunlar, bütün bu kayıtlardan muaf olsunlar ve bunlar, öyle bir sistem
içerisinde çalışsınlar ki, hiçbir noktadan bir müdahaleye tabi olmasınlar!..
Anayasanın 108 inci maddesi var; Devlet Denetleme Kurulu kurulmuş ve bunun
yetkileri de, bir kurula ve bir müfettişler kuruluna verilmiş, bir hikmet
tahtında verilmiş. Bırakın da, hiç olmazsa, bir noktadan, ya Başbakanlık
müfettişleri yahut da Reisicumhurun tayin edeceği müfettişler tarafından,
bunlar incelensinler ve bir yanlışlıkları varsa, düzeltsinler. Burada, bakın, 16 ncı
maddenin özellikle gerekçesinde deniliyoru ki, kurum, 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye Kanununa, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 6245 sayılı Harcırah
Kanununa tabi değildir. Kurumun gelirleri, Kurumlar Vergisinden, yapacakları
bağış, yardımlar nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisinden muaftır. Kurumun
gelirleri ve giderleriyle ilgili olarak yapılan bütün işlemler, yaptığı her
işlem, taşınmaz mal alım ve satımları, her türlü vergi, resim ve harçtan
muaftır. Kurum tarafından açılacak davalar, hem vergiden hem de teminattan
muaftır; yani, aklınıza ne gelirse, hepsinden muaftır. Yok öyle şey; böyle şey
olmaz arkadaşlar. Biz ne diyoruz, 16 ncı maddeyi madde metninden çıkaralım ve
her türlü teftişe, her türlü murakabeye, her türlü kont-role, gerek Başbakanlık
gerekse Riyaseticumhurdan gelecek müfettişlerin kontrollerine tabi olsun. Hadi,
şimdi, Başbakanlık bize tabi; lüzum da görmüyor, teftişe de lüzum görmüyor;
ama, devlet başkanı, buna lüzum görürse... Onun, hiç olmazsa teftişine tabi
olsun, onun müfettişlerinin kont-rolüne tabi olsun diye düşünüyorum ve bu
vesileyle, huzurlarınıza çıktım. Vermiş olduğumuz önerge,
yerinde, usulüne uygundur; bir müesseseyi layüsel hale getirmenin de hiçbir
alemi yoktur. Vermiş olduğumuz bu
önergenin kabulü istikametinde oy kullanmanızı istirham ediyor; bu vesileyle
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Oğuz. Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Önergeyi kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum: Değiştirilen ve
kaldırılan hükümler MADDE 17. - a) 2886
sayılı Devlet İhale Kanununun 64 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
''turistik tesislerin'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ve enerji üretimi
tesisleri ile iletim ve dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan
arazilerin'' ibaresi eklenmiştir. b) 3154 sayılı Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının
görevleri'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ilgili Kanunlarda piyasada
faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara bırakılmadığı takdirde ve ölçüde''
ibaresi 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''Enerji İşleri Genel
Müdürlüğünün görevleri'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ilgili Kanunlarda
piyasada faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara bırakılmadığı takdirde ve
ölçüde'' ibaresi eklenmiştir. c) 28/5/1986 tarihli ve
3291 sayılı ''1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, 3182 sayılı
Bankalar Kanunu, 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının
Hızlandırılması Hakkında Kanun, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 7.11.1985
tarihli ve 3238 sayılı Kanun, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması ve 1177 sayılı Tütün Tekeli Kanununun Bazı Maddelerinin Yürürlükten
Kaldırılması ve Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Özelleştirilmesi Hakkında
Kanun''un ek 1 inci maddesi, ek 2 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü
fıkraları ile ek 3 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA SUAT
PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bir kere
daha Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının
17 nci maddesi üzerinde, Grubumuz adına görüşlerimizi ifade etmek üzere
huzurlarınızdayım. Tasarının bu maddesiyle,
Bakanlık ve Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, şu anda, faaliyet gösterdiği görev
sahalarından böylece çekilmiş oluyor, yerini, özel girişimcilere bırakıyor. Bu
ne demek; devlet, şu anda, yürütmekte olduğu elektrik üretimi, iletimi ve
dağıtımı konularının büyük bir kısmından -iletim hariç- çekilmiş olacaktır. Bu kanunla, defalarca
söylediğimiz gibi, özelleştirme yapmamız mümkün değil. Sayın Bakan burada,
Sayın Bakan, şimdi, siz bu sahalardan çekildiniz ve bir firma, üretim yapacağım
diye lisansı aldı, üretime başladı; sonra, bir baktı ki, enerji dışarıda daha
ucuz; ne yapacak?.. Diyelim ki, siz, petrole dayalı olarak, fosil yakıtlara dayalı
olarak (A) fiyatına enerji üretiyorsunuz... Bu kaynaklar, komşumuz Irak'da,
İran'da daha ucuz, elektriği üçte 1 fiyatına üretiyorlar. Ne yapacaksınız; üçte
1 fiyatına dışarıdan elektrik mi ithal edeceksiniz, yoksa, bu ülkede mi
elektrik üreteceksiniz?! Üçte 1 fiyatına dışarıda elektrik varken, özel sektör
olarak, kim, bu ülkede yatırım ve üretim yapacak? Bu soruya cevap verebilecek
misiniz Sayın Bakanım? Yani, serbest piyasa şartlarında böyle bir şeyi beklemek
ne kadar doğrudur? Dışarıdan daha ucuza elektrik temini varken, bu ülkede, kim,
üretim yapacak? Böyle bir durumda kim finanse edecek? Siz, direkt yahut da
çapraz finans... Teşviki de kaldırdınız. Böylece, çekilmiş olduğunuz sahaları
özel sektöre bırakacaksınız, bu sahalar bir müddet sonra ithalatçı şirketlere
geçmiş olacak. Sonunda ne olacak; ben size söyleyeyim: Bugün, bankaları nasıl
kurtarıyorsak, üretim yapmak üzere kurulmuş olan tesisleri kurtarmak için, bu
milletin üzerine yeni yükler bindireceksiniz; yarın, yaşayacağımız olay budur. Bu arada çok önemli bir
şeyi daha ifade etmek istiyorum: Türkiye'de elektrik enerjisi açığını kapatmak
üzere, özel sektörün üretim yapması konusunda bir mesafe alındı; doğrudur da...
Kamunun imkânları, şu anda bu açığı kapatmaya yetmiyor. Özel girişimcilere
açtınız, açtınız; ama, şimdi de, "bunları da iptal edeceğim"
diyorsunuz. Belli bir seviyeye gelmiş tesisleri bile durdurmak noktasına
gelmişsiniz. "Garantileri kaldıracağım, sözleşmeleri iptal
edeceğim..." Peki, bu kadar emek verilmiş, bu kadar para harcanmış tesisler
ne olacak? Yani, devletin, bu piyasadan çekilmesiyle, bu piyasayı özelleştirmek
mümkün değil. Aynen bankalarda olduğu gibi, yarın, bu piyasa yeniden
devletleştirilecek. Bu hüküm, bence, fazla bir hüküm. Bırakın, devlet, yine bu
sahalarda faaliyetini sürdürsün; çünkü, yarın, nasıl olsa tekrar size geçecek. Umuyorum ve bekliyorum
ki, hükümet de, bu önerilerimizi dikkate alacak ve bu maddenin, bu şekilde
geçmemesi hususunda teklif kendilerinden gelecektir. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum; kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu. Gruplar adına ikinci söz,
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA RAMAZAN
GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 597
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının 17 nci maddesi hakkında, Doğru
Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
ilgili 17 nci madde, Bakanlığın bazı işlerini, malum, yeni ihdas edilen kurula
bırakma maddesidir, bir de ayrıca, tamamlayıcı ve düzenleyici bir maddedir. Mevcut tasarıyı Yüce
Heyetinizle paylaşmak istiyorum. Bu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin,
özelleştirmeye önem verdiğini daha evvelki maddelerde arz etmiştim; fakat,
değerli milletvekilleri, mevcut hükümetin, bu özelleştirme konusunda samimî ve
kararlı olmadığı inancını taşıyorum. Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak,
özelleştirmeden yanayız; fakat, özelleştirmenin, ülke menfaatları noktasında
olmasından yanayız ve özelleştirme yapılmasının ülkeye faydalı olduğuna
inanıyoruz. Değerli milletvekilleri,
benim, burada, sizlere arz etmek istediğim esas konu şu: Mevcut tasarı,
alelacele hazırlanmış bir tasarıdır; bu tasarının altyapısı mevcut değildir.
Aslında, bu tasarı, bana göre, özelleştirmeyi erteleme tasarısıdır; çünkü -bu
tasarıya göre, IMF'nin talimatları doğrultusunda hazırlanan bu tasarıya göre,
bu, aslında, 30 Ocakta bitiyordu; fakat, birtakım nedenlerle, şubat sonuna
ertelendi, fakat, burada "beş yıl" lafı var- tasarı, bu haliyle,
TEDAŞ'ın mevcut durumuyla, beş yıl içerisinde çözümü öngörmektedir. Bundan şu
anlam çıkmaktadır: Hükümet -lütfen, tabirimi saygısızlık olarak telakki
etmesin- ipe un sermektedir; çünkü, hükümet, özelleştirme konusunda samimî ve
ciddî değildir, net değildir. Burada, süper kurul olarak tabir edilen ve 7
kişiden oluşan bir kurul vardır. Bu kurula her türlü yetkiyi vermekteyiz. Bu dağınık
hukukî yapı içerisinde, bu kurul, gerçekten, bu işleri yapabilecek midir? Şöyle
ki, burada, siyasî irade de mevcut değildir. Bugün, Hazine ayrı bir görüş ifade
etmekte, Devlet Planlama Teşkilatı ayrı bir görüş ifade etmektedir. Yani,
bugün, Hazinenin görüşü farklı, Devlet Planlama Teşkilatının görüşü farklıdır. Öte yandan, bugün,
TEDAŞ'ta binlerce, onbinlerce çalışan işçi mevcuttur. Bu bu kanundan sonra
çalışan bu kişilerin durumu ne olacaktır? Çünkü, bizim anladığımız kadarıyla,
bu tasarı alelacele hazırlandığı gibi, bu elektriğin, kime, kaça, hangi
fiyattan satılacağı belli değildir. Şöyle ki, burada hukukî bir yanlışlık da
mevcuttur. Bunların mevcut mallarının, mevcut tesislerinin durumu ne olacaktır?
O bakımdan, bu konuda, biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi, belirli bir
netlik olmadığı için, yeni yeni hukukî ihtilaflar doğacak ve bu hukukî
ihtilafları doğurduğu gibi, yeni bir kaosa sürüklenecektir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gül,
lütfen, tamamlayın efendim. RAMAZAN GÜL (Devamla) -
Öyle zannediyorum ki, hükümet, uygulamış olduğu bu özelleştirmelerle; bırakın
özelleştirmeyi, yapmış olduğu uygulamalarla, Ankara'yı, âdeta, sosyalist ülke
olma noktasına getirmeyle ilgili kararlar almış durumdadır. O bakımdan, biz, bu
hükümetin bu yasa tasarısı konusundaki düşüncelerini samimî görmüyoruz. Öte yandan, değerli
milletvekilleri, bürokrat arkadaşlarım hakkında ve Sayın Bakanımız hakkında çok
ciddî iddialar mevcuttur; yani, bu beyaz enerji operasyonu dediğimiz noktada. Böyle
bir durumda, böyle bir yasa tasarısının, alelacele getirilip, bu Yüce Meclisin
gündeminde konuşulması da, tartışılması da son derece yanlıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gül; süreniz tamamlandı efendim. Madde üzerinde önerge
yok. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Efendim "1177 Sayılı Tütün
Tekeli Kanunu" olarak ismi yanlış yazılmış, "1177 Sayılı Tütün ve
Tütün Tekeli Kanunu" olacak; (c) fıkrasında... BAŞKAN - Peki efendim;
zabıtlara geçti. Teşekkür ederim. Diğer maddeyi okutuyorum
: MADDE 18.- 18/12/1953
tarihli ve 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri
Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir: "EK MADDE 1- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş, işletmeye alınmış ve
işletmeye alınacak hidroelektrik santrallerinin enerji üretimiyle ilgili
kısımları ve bunların mütemmim cüzleri olan taşınmazlar; bu tesislerin tespit
edilecek bedelleriyle Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilerek Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü'ne tahsis edilen dış kaynaklı proje kredilerinden doğan
mali yükümlülükler ve Kamu Ortaklığı Fonu ödemeleri dikkate alınarak tespit
edilecek bedelleri üzerinden Elektrik Üretim Anonim Şirketine devredilir. İlgili kuruluşlara
ödenecek bu bedellerin tespiti, Bakanlık, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi arasında düzenlenecek bir
protokol ile tespit edilir. Devir işlemlerine ait usul ve esaslar, bu hükmün
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Bakanlık tarafından
hazırlanacak ve Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle
belirlenir. Devir işlemleri her türlü
vergi, resim ve harçtan muaftır." BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Metin Kalkan; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA SÜLEYMAN
METİN KALKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üye-ler; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Efendim, aslında, bir
müddettir, hepimiz, bu özelleştirmenin dayanılmaz cazibesinde kendimizi
kaybetmiş durumdayız; işe yaramayan, atıl ve iyi işletilemeyen tüm tesisleri,
devlete gelir getirsin, içerisinde bulunduğumuz bu zor şartlardan kurtulmamıza
sebep olsun diye elden çıkarı-yoruz ve -bunun için de, muhalefeti ve
iktidarıyla birlikte tam bir uyum var- faydalı olacağına inandığımız tüm bu
girişimleri destekliyoruz; fakat, ne hikmetse, iktidar, hangi zor durumda veya
düşürüldüğü badireden çıkamamanın telaşıyla, hata üzerine hata yaparak, bu
tesisleri özelleştirmenin de hikmetini ve faydasını iptal etmektedir. Şimdi, dünkü olaydan
sonra kaç yüz tesis satsak, acaba oluşacak zararı telafi edebiliriz? Devletin
yararı için, böyle ince eleyip, sık dokuyup, bütün tesislerimizi elden
çıkarıyoruz; fakat, bir dirayetsizlik, basiretsizlik veya o makamların şanına
yakışmayan bir davranışla, yüzlerce tesisimizi çar-çur ediyoruz, ayaklar altına
alıyoruz veya yok ediyoruz. Bu milletin, bu kadar israfa, bu kadar kötü idareye
tahammülü yoktur ve bu lükse de sahip değiliz. Tesislerimizi kendi
çıkarlarımız için, kendimiz planlayarak elden çıkarmıyoruz; açıkça da
söylüyoruz ve hiç karşı da koyamıyoruz, başka bir ifadede bulunamıyoruz,
IMF'nin talimatı neyse, aynen, onu yapıyoruz. IMF "acelemiz var" diye
söyledi, hatta bunun üzerinde müzakereleri bile fazla uzun tutmayalım, kimse
konuşmasın, hemen derdest elden çıkaralım ve bu sırada da birkaç kişi haksız yere
mal mülk edinsin, devlet zayıflasın durumuna düşmüşüz. Ben, tesadüf müdür
bilemiyorum; tam, bu özelleştirme yasasının çıkarıldığı sırada, bakanlıktaki
-bundan evvelki- bir sürü yolsuzluklar, devletin en üst noktasındakiyle, ondan
sonra, hükümetin başındakini birbirine düşürecek kadar problem arz ediyor ve
birkısım savcılarımız görev yapamamaktan ve istedikleri gibi denetleyememekten
yakınıyorlar. Evet, Enerji
Bakanlığının, bu kanunla, Türkiye'de, artık, bütün fonksiyonlarını yitirip,
yeni kurulan bu idareye -Enerji Bakanlığı, bir nevi, gölgede kalacak şekilde-
yeni bir organizasyon yapıldığı kanaatindeyim ve işte bu sırada da, Enerji
Bakanlığının eski yolsuzlukları gündeme gelmekte ve üzerine gidilmesi gereken
sorumlu bakanlar, el çabukluğuyla, bu işi, Başbakanın da marifetiyle, daha
geniş bakanlara yayarak, işi, bir nevi "hepimiz böyleyiz, bu idaremiz de
böyledir" şeklinde kamuya mal etmeye çalışmaktadırlar. Arkadaşlar, bu milletin,
yıllardır, alın teriyle biriktirdiği ve devletin bundan başka sermayesinin kalmadığı
bu tesisleri böyle elden çıkarmayalım. Hakikaten özelleştirme çok gerekliyse,
millete en yararlı şekliyle bunu devredelim. Burada, Devlet Su
İşlerinin elindeki bütün tesisleri, kurulacak Elektrik Üretim Anonim Şirketine
devretmekten bahsediyor 18 inci madde. Bunun için fiyatlar hesaplanacak, Dünya
Bankasının verdiği krediler... Ne lüzumu var bunlara; bir ortak hesap yapıp,
maliyetlerini ve şu ana kadar borçlarını devretmeye; bunun için yeniden bir
organizasyon kurmaya? Aynı, bütün hak ve sorumluluklarıyla geçirilmesini temin
edecek bir madde ifadesi bulunabilirdi. Bu vesileyle, ben,
milletin, yıllardır alın teriyle, fedakârlıklarla biriktirdiği bu emtiaların,
daha fazla, hesapsız ve birtakım kaprisler uğruna çarçur edilmeden, millet
yararına en iyi şekilde değerlendirilmesine, hassasiyet gösterilmesini
beklediğimi belirtir, hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Kalkan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş. Buyurun Sayın Kabataş. DYP GRUBU ADINA KEMAL
KABATAŞ (Samsun)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 8 inci maddesi, Devlet Su İşleri Teşkilat Kanununda değişiklik yapan
bir düzenlemeyi içeriyor. Bu maddeyle, gerçekten,
sistemde önemli bir yapısal değişiklik gerçekleştirilmek isteniliyor. Şu anda
devletin büyük desteğiyle ve çok büyük dış kredilerle ve milyar dolarlarla inşa
edilmiş ve hizmete alınmış ve bundan böyle de hizmete alınacak hidroelektrik
santralların elektrik enerjisi üretimiyle ilgili kısımları, yeni oluşturulacak
Elektrik Üretim AŞ'ye devrediliyor. Şu anda TEAŞ'ın büyük ölçüde yüklendiği
elektrik üretimi görevi, getirilen sistem içinde, Elektrik Üretim AŞ'ye
devrediliyor. Böylece, Elektrik Üretim AŞ; yani, yeni sistemde kamu adına,
devlet adına elektriği üretecek olan yeni şirket, elektrik üretimi için bugüne
kadar yapılmış dev büyüklükteki santralları devralıyor ve bugünkü sorunlarla,
bir şekilde devralıyor; çünkü, DSİ'nin milyar dolarlık dış kredileri, bu santrallar
için kullanılmıştır; dolayısıyla, maliyet olarak da buraya yansıtılmak
durumundadır. Şimdi, getirilen sistem
içinde, Elektrik Üretim AŞ, rekabetçi ortamda, diğer yatırımcılarla birlikte
elektrik enerjisi üretecek, iletim hatları yoluyla dağıtım sisteminden
tüketiciye aktaracak. Bir elektrik piyasası düşünün ki, bu piyasada,
üreticilerden birisi, devletin dev yatırımlarıyla ortaya konulmuş barajları,
çok düşük maliyetlerle, tarihî maliyetlerle devralıyor ve bugünkü tarih
itibariyle, milyar dolarlar sarf ederek üretime alınacak barajlardan üretilecek
elektriğin fiyatlarıyla rekabet edecek; yani, mevcut üretim açısından, üretim
aşamasında, rekabetin önündeki en önemli engel, doğru düzenlemeler yapılmazsa
bu oluyor. Siz, neredeyse sıfır maliyete yakın bir üretim sistemini
devralıyorsunuz, buradan ürettiğiniz elektrikle ve bunun satış fiyatıyla yeni
yatırım yapacak, özel sektör mantığıyla, özel sektör sistemi içinde yatırım
yapacak şirketlerin üretim maliyetleriyle, satış fiyatlarıyla rekabet
edeceksiniz; daha doğrusu, yeni yatırımcılar, bu maliyetlerle, bu fiyatlarla
re-kabet edemez hale gelebilir. Bu nedenle, buradaki
düzenlemede çok önemli bir nokta var; bu nokta da şu: Türkiye Elektrik Üretim
AŞ de, bu santralları, DSİ'nin çok büyük asseti olan, bu ülkenin çok önemli
varlığı olan bu santralları, diğer üretim şirketlerinde olduğu gibi, rayiç
bedellerle ve yapım maliyetleriyle, dış kredilerden doğan yükümlülükleriyle ve
Kamu Ortaklığı Fonu kredilerinden kaynaklanan paylarla birlikte hesaplanacak
gerçek maliyetlerle devralmak ve bu devir bedellerini de, Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğüne ödemek durumunda olmalıdır. Bu husus, tasarıda açık ve net
şekilde belirtilmiyor. Bu husus, bütün sistemin, elektrik piyasası sisteminin,
yeni sistemin en önemli noktasını oluşturuyor. Evet, devlet adına üretim yapan
şirket de bütün maliyetlere katlanmak zorunda ve bu maliyetlerden doğacak artı
da Devlet Su İşlerine aktarılmak zorunda. Devlet Su İşlerinin, yeni
yatırımlara, sulama alanında dev yatırımlara ihtiyacı var; bunların
finansmanına ihtiyacı var. Bu önemli noktayı, dikkatle, Bakanlık yönetiminin
göz önünde bulundurması ve devletçi bir yaklaşım sergilememesi lazım. Üretimde,
herkes, üretim maliyetlerinden kendisine düşen payı almak durumunda. Kaldı ki,
bugünkü sistem içerisinde, TEAŞ, BOTAŞ'la olan ilişkilerinde dev borçlar ortaya
bırakmıştır; milyar dolar düzeyinde doğalgaz bedelleri ödenmemektedir. TEAŞ da,
mevcut garantilerden doğan dev yükümlülüklerin altında kalmıştır. Bütün bu ilişkileri tüm
detayıyla ortaya koymak ve... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Kabataş,
tamamlayın efendim. KEMAL KABATAŞ (Devamla) -
Bağlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun efendim. KEMAL KABATAŞ (Devamla) -
Bütün bu hesapları -bunlar, Türkiye'nin, yakın tarihte yapılmış en yüksek
rakamlı hesapları olacaktır, olmak durumundadır- net şekilde ortaya koyup,
Elektrik Üretim AŞ'nin maliyetlerini, satış fiyatlarını doğru tespit etmek ve
piyasada, bu maliyetlere göre oluşacak fiyatlar ile diğer yeni yatırımcıların
fiyatları arasındaki rekabet eşitliğini, rekabet ortak bazını oluşturmak gereği
var. Bu önemli hususa işaret ettim. Kanunun, tekrar, tüm
sektöre ve ülke ekonomisine hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunu-yorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kabataş. Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım. Buyurun: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı Yasa Tasarısının 18 inci maddesine eklenmiş bulunan ek madde 1'in
ikinci fıkrasının birinci cümlesine "bedellerinin tespiti"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sayıştay Başkanlığınca tespit edilir,
devir işlemlerine ait diğer usul ve esaslar, bu hükmün yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içerisinde bakanlık tarafından hazırlanacak ve
Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle belirlenir"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Önergeye Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Polat, siz
mi konuşacaksınız? ASLAN POLAT (Erzurum) -
Evet, ben konuşacağım. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önerge üzerinde, önerge sahipleri adına Sayın Aslan
Polat; buyurun. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Tasarının bu maddesi,
esasında, son derece önemli bir madde; ama, nedense, Mecliste gereken önemi
görmediğinin farkındayım. O da şu: Yıllardan beri barajlar yaptırmışız, şimdi
biz bu barajları Enerji Üretim Anonim Şirketine devredeceğiz. Nasıl
devredeceğiz? Burada açık bir konu yok. Yani, yapıldığı günkü maliyeti alsanız,
o maliyet çok düşük; bugünkü maliyetleri almaya kalksanız, o zaman da önemli
rakamlar ortaya çıkacak ve bunlar da fiyatları etkileyecek. Şimdi işin esprisi şu:
Biz siyasetçi olarak burada bunun net ve açık olarak ifadesini yazmıyoruz,
bunu, yaptığı her işlemden dolayı, haklı veya haksız, şu günlerde yargıya giden
Enerji Bakanlığının bürokratlarına bırakıyoruz. Bu olacak iş mi yani?! Ben
olsam, ben de yazmam; yani, siyasetçi olarak sen bunun önemli şeylerini yaz
derim. Şimdi, sen, bu tespiti yapmamışsın; bu kadar büyük bir şeyin, evet,
Atatürk Barajının gel de fiyatını tespit et... 9 milyar dolardan bahsediliyor,
daha fazlasından bahsediliyor. Sonra, bunlar, bundan sonra yapılacak olan
elektrik santrallarına emsal teşkil edecek. Ben, net olarak, burada, bunların,
yapım gününde midir... Dışproje kredilerinden
bahsediliyor... Bakın, yarın, bize, Hazineden sorumlu bakanlık, 2001 malî yılı
hakkında bilgi sunacak. Orada bir rapor sunmuş "dışproje kredilerinin çok
önemli bir bölümü bütçe içerisine girmemiştir ve Sayıştay denetimine tabi
tutulmamıştır" deniyor. Sayıştayın denetim yapamadığı, Sayıştay denetimi
dışındaki bu konularda... Yani, devlet bürokrasisi, oturacak, beş altı ayda...
Sonra, Türkiye'de, attığı her imzadan dolayı mahkemeye -haklı veya haksız, ben
ona karışmıyorum, ona yargı karar verir- çağırdığın bürokratlara "gel;
Türkiye'nin en önemli yatırımlarını, özelleştirmenin bedelini ben tespit etmiyorum,
sen tespit et" diyeceksin; o zaman, bürokrat "ben etmem"
diyecek. Onun için, bu işler böyle hep erteleniyor. Bakın, şimdi, size, iki
tane çok önemli şey söyleyeceğim. Bir tanesi "Devlet Planlama Teşkilatı,
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Elektrik Sektöründe Özelleştirme ve Rekabet
Komisyonu Grup Başkanı olarak; yani, devletin planlaması için bir rapor
hazırlayan grup olarak, bu raporu, sadece size, başka hiç kimseye ve özellikle
de basına vermemek kaydıyla veriyoruz" diyorlar. Devletin bilgisini, her isteyene,
rapor hazırlayan kurumlara bile, kimseye verme, basına verme, ona verme dediğin
zaman da, birtakım insanlar bunun altında şaibe arıyor. Onun için, bizim ilk
yapacağımız şey, bu işlerde hep şeffaflık olacak; baktın mı karşıyı göreceksin.
Bu şeffaflık olmadığı müddetçe de, biz, kendimizi bu dedikodulardan
kurtaramayız. İkincisi, yine, her şeyi
böyle aceleye getiriyoruz, sanki çok kanun yapmakla çok iş yapıyoruz! Mesela,
bakın, Devlet Planlama Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla ilgili
200'e yakın özel ihtisas komisyonu kurdu ve bu komisyonların raporlarını da
yeni yeni gönderiyor. Mesela, bir tanesi bugün geldi, sabahleyin odalarımıza
dağıtıldı; İnşaat Müteahhitlik, Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri Özel
İhtisas Komisyonu raporu. Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim
Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi
Hakkındaki Kanunu 1997 yılında Mecliste
çıkarmıştık ki, o zaman da çok büyük ümitlerle çıkarmıştık. Bu komisyon raporunda, bu yap-işlet-devam et
metoduna o kadar ciddî tenkitler getiriliyor ve "yap-işlet metodu olarak,
uzun süreli bir yatırım dönemine gereksinim gösteren bu altyapı yatırımlarında
yeniden değerleme yapılamaması..." deniyor. "Gerçekleşmesi vergi
mevzuatına göre mümkün olmayan bu durum, yatırımcıya ciddî olarak malî yük
getirmektedir. Bir diğer husus ise, mevzuata teşvik unsuru olarak getirilmiş ve
yatırımcılara tanınmış olan (!) yatırım indirimi' konusudur. Özellikle, hiçbir
gelir elde etmeksizin uzun süre yatırım harcaması yapan bir altyapı yatırımcısı
açısından bu teşvik, neredeyse göstermelik bir hal almış, bir vergi teşviki
olmaktan uzaklaşmıştır. Mevzuattan kaynaklanan bir diğer sorun da, yatırım
süresini kaplayan dönemde ödenen KDV'lerin, yıllar sonra mahsup edilmesi konusudur"
deniliyor. Yani, ne söylemek
istiyorum; böyle, acele tasarı getiriyoruz. Bu getirdiğimiz tasarıyı da çok
önemli bir tasarıymış gibi bir an önce çıkarmak istiyoruz. Çıkardığımız kanunu,
aradan bir iki yıl geçmeden, devletin bir başka kurumu alıyor, baştan aşağı
tenkit ediyor ve "bu, olmamış" diyor. Şimdi, ben, son olarak
şunu söylüyorum: Mesuliyetten kaçıp, mesuliyeti üç dört bürokrata
bırakacağımıza, bu değerlendirmeyi Sayıştaya vermemiz çok daha gerçekçi olur
diye düşünüyorum ve esas, daha da doğrusu, bunun, burada, bu siyasî iradenin,
bu santralların fiyat tespitinde, TEAŞ'a devrinde ana konunun ne olacağını
tespit etmesi, maliyeti nasıl tespit edeceğini özel olarak, ana hat olarak
bildirmesi lazımdır. Yoksa, biz sorumluluktan kaçacağız, ondan sonra, her gün
mahkemeye giden bürokratlara "bunu hallet" diyeceğiz... Bu, çözüm
değil; bu, vazifeden kaçmaktır. Hepinize saygılar
sunarım. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Polat. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. MUSTAFA GEÇER (Hatay) -
Maddenin oylanmasında karar yetersayısının aranmasını istiyorum. BAŞKAN - Ek madde 1'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. 18.10'da toplanmak üzere
birleşime ara veriyorum. Kapama Saati : 18.04 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati : 18.10 BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI
(İstanbul) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 61 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum. 597 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. Tasarının 18 inci
maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; maddeyi tekrar
oylarınıza sunup, karar yetersayısını arayacağım. Ek 1 inci maddeyi kabul
edenler... Etmeyenler... Ek 1 inci madde kabul edilmiştir. Şimdi, çerçeve 18 inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir. Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum
efendim : DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Geçici Hükümler GEÇİCİ MADDE 1. -
Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi ve
Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketlerine bu Kanun ile verilen
görev ve yükümlülükler, bu kuruluşlar tüzel kişiliği haiz olana kadar TEAŞ
tarafından yürütülür. BAŞKAN - Geçici 1 inci
madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Pamukçu?.. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki. Doğru Yol Partisi Grubu
adına Sayın Dönen?.. MEHMET DÖNEN (Hatay) -
Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Geçici 2 nci maddeyi
okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 2.- Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulunun ilk
üyeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde atanır. İlk defa atanan üyelerden
Başkan dışında, ikinci yılın sonunda kura sonucunda belirlenecek iki üye ve
dördüncü yılın sonunda, kalan üyelerden kura sonucunda belirlenecek iki üyenin
yerine, bu Kanunda belirtilen hükümlere uygun olarak yeni üye ataması yapılır. Kurul oluşmadan Kurum
personelinin ataması yapılamaz. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?..Yok. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Geçici 3 üncü maddeyi
okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 3.- Hazırlık
dönemi, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren onsekiz aylık süreyi ifade eder.
Bakanlar Kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere altı aya kadar
uzatabilir. Hazırlık dönemi
kapsamında: a) Dönem süresince; 1.Piyasada faaliyet
göstermekte olan tüzel kişilerin lisans alma zorunlulukları bulunmamaktadır. 2.Birden fazla piyasa
faaliyetini sürdürmekte olan tüzel kişiler, bu faaliyetlerden hangilerini
sürdüreceklerini bu Kanun hükümleri doğrultusunda seçer ve mevcut
sözleşmelerini, bu doğrultuda tadil ettirir. Mevcut sözleşmelerde yapılan söz
konusu değişiklikler, hazırlık döneminin sona ermesinden sonra yürürlüğe
girecek şekilde düzenlenir. Bu sözleşmelerin imtiyaz niteliğinde olması bu
hükmün uygulanmasında engel teşkil etmez. Kurul, tüzel kişilerin vazgeçtikleri
faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli önlemleri alır. 3. Elektrik Piyasası
Düzenleme Kurumunun görevlerini etkin, verimli ve eksiksiz olarak ye-rine
getirebilecek seviyeye en kısa zamanda erişebilmesi için Kurumun iş
süreçlerinin tasarımını, ilgili yöntem, standart ve dokümanların
geliştirilmesini, bilişim alt yapısının ve sistemlerinin tasarım, geliştirme ve
uygulamasını ve Kurum personeli için gerekli olacak eğitim programlarını da
içeren Kurum gelişim süreci, Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip Bakanlık
tarafından başlatılır ve Kurulun oluşmasını müteakip Kurul tarafından
üstlenilerek Bakanlık ile koordinasyon içinde yürütülerek tamamlanır. 4. Bu Kanunla
düzenlenmesi gereken yönetmelikler hazırlanır ve yayımlanır. Bu Kanun
hükümlerine göre çıkarılacak yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar mevcut
yönetmeliklerin uygulanmasına devam olunur. 5.Şebeke yönetmeliği,
dağıtım yönetmeliği, müşteri hizmetleri yönetmeliği ve dengeleme ve uzlaştırma
yönetmeliği bu Kanunda görevlendirilen kamu kuruluşları tarafından hazırlanır.
Hazırlık döneminin bitmesinden önce tamamlanmaları halinde dengeleme ve
uzlaştırma yönetmeliği hariç yürürlüğe konmaları için gerekli çalışmalar, Kurul
oluşturulana kadar, Bakanlıkla koordineli olarak, Kurulun oluşumunu müteakip,
Kurulla koordineli olarak bu yönetmelikleri hazırlayan kuruluşlar tarafından
yürütülür. 6. Kurulun oluşumuna
kadar elektrik enerjisi arz güvenliği açısından acil hallere münhasır olmak
üzere Bakanlık gerekli önlemleri alır. b) Dönem sonu itibariyle; 1. Elektrik Üretim Anonim
Şirketi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik Ticaret ve
Taahhüt Anonim Şirketi, TEDAŞ ve üretim ve dağıtım tesislerini işletmekte olan
veya mevcut sözleşmeleri ile üretim ve dağıtım tesislerini işletme hakkı elde
etmiş olan özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişiler, ilgili yönetmeliklerin
çıkarılmasını takiben, yönetmeliklerde belirtilen lisans başvurusuna ilişkin
bilgi ve belgeleri, yönetmeliklerde belirtilen süreler içinde Kurula sunar. Bu
Kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getiren tüzel kişilere Kurum
tarafından, başvuru tarihlerinden itibaren bir ay içinde lisansları verilir.
Söz konusu tüzel kişiler, lisansların verilmesine kadar, piyasa faaliyetlerini
yürürlükteki usul ve esaslar uyarınca yürütürler. 2. Mevcut iletim
sisteminin işletilmesine dair tüm hak ve yetkiler Türkiye Elektrik İletim
Anonim Şirketine geçer. 3. Yürürlükte olan tarife
dışı ve tarife altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki fonlar
ve paylar kaldırılır. Bu konulara dair düzenlemeler, Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca yapılır. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MEHMET
DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının
geçici 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve
şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım,
tabiî, bu geçici maddeler, çok önem taşıyan maddeler. Aslında, biz de,
muhalefet şerhimizde de belirttiğimiz gibi, buradan bizzat konuştuğumuz gibi,
Türkiye'ye, elektrik piyasasını düzenleyecek bir yasanın gerekli olduğunu
söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Peki, elektrik piyasası yasası gerekliyse,
bu yasa tasarısında neler eksik, neden bu yasa tasarısına muhalefet ediyoruz;
bunları da muhalefet şerhimizde çok açık biçimde gösterdik. Birincisi, kamunun aşağı
yukarı bütün kesimlerini ilgilendiren bu tür yasalar, bence, kamuoyunda
gerektiği kadar tartışıldıktan sonra çıkarılmalı. İkincisi, bu yasaların
var olan koşullarda nasıl uygulanabileceği, yani, var olan koşullarla bu
yasanın nasıl örtüşebileceği çok ciddî anlamda oturup düşünülerek bu yasalar
hazırlanmalı. Bugün var olan sistem içerisinde bu yasanın uygulanması çok güç
görünmektedir; çünkü, bugün, uzun süreli, yani, yirmi yıl süreli, 19 sentlerden
alım garantisi verdiğiniz bir süreçte, siz, serbest piyasayı nasıl
oluşturacağınızı, burada çok iyi vurgulayamamışsınız. Yani, bir taraftan,
yüksek fiyatlarla yirmi yıl alım garantisi vereceksiniz, öbür taraftan,
piyasayı düzenliyoruz diyeceksiniz... Tabiî, bunu anlamak mümkün değil. Bir başka boyutu: Şimdi,
çok acilen çıkarılması gerektiğinden, bu yasayı, gece gündüz Mecliste
görüşüyoruz; ama, bu geçici 3 üncü maddede onsekiz ay geçiş süresi veriliyor;
eğer, bu onsekiz ay geçiş süresi yetmezse, Bakanlar Kurulu, bir altı ay daha
geçiş süresi veriyor; yani, bu yasanın yirmidört aylık bir geçiş süresi var.
Bundan sonra, geçici maddelere baktığımızda, bu yasada öngörülen şartların
yerine getirilebilmesi için, yani, özelleştirmenin yapılabilmesi için, dağıtım
şebekelerinin özelleştirilebilmesi için beş yıl eksüre verilmekte. Bunun anlamı
şudur: Türkiye'de, daha beş yıl, bu Elektrik Piyasası Yasası uygulanmayacaktır,
uygulanamayacaktır. Şimdi, beş yıl sonra
bugünkü hükümet var mı; mümkün değil. Peki, ondan sonra gelen hükümetin, ondan
sonra gelen iktidarların nasıl bir elektrik piyasası yasası isteği belli mi; o
da belli değil. O zaman, değerli
arkadaşlarım, bu yasa, daha önümüzdeki beş yıl süre içerisinde
uygulanmayacaktır, uygulanamayacaktır ki, bence, zaten, var olan bugünkü
maddeleriyle, bugünkü konumuyla bu yasanın uygulanması mümkün değil. Bu yasanın
beş yıl daha uygulanmaması, belki de, Türkiye'de elektrik tüketen, en önemli
girdisini elektriğin oluşturduğu sanayimizin ve evinde elektrik tüketen sabit
tüketicilerimizin yararına olacaktır diye düşünüyorum. Aslında, bu yasanın en
önemli maddesinin, bu yasanın beş yıl daha uygulanamayacak olması diye
düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Dönen. Madde üzerinde 3 adet
önerge vardır; önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım, daha sonra da
aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin a-2 nci
fıkrasının sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bu durumda
mağduriyetini öne sürenlerin durumu Sayıştay Başkanlığınca incelenir ve karara
bağlanır. Zarar ve ziyan söz konusu ise, devlet tarafından ve imtiyaz süresi
sonuna kadar eşit taksitlerle tazmin edilir." BAŞKAN- İkinci önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (b) fıkrasının
(3) numaralı bendinin aşağıda belirtilen şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
"Yürürlükte olan tarife dışı ve tarife
altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki fonlar ve payların
oranlarını sıfıra kadar indirmeye ve bu konulara dair düzenlemeleri yapmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir." BAŞKAN - Şimdi,
okutacağım önerge, en aykırı önergedir; okutacağım ve işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (a)
bendinin (2) numaralı alt bendinin madde metninden çıkarılmasını, (3), (4), (5)
ve (6) numaralı alt bentlerinin (2), (3), (4) ve (5) olarak teselsül
ettirilmesini, aynı maddenin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"2) Birden fazla
piyasa faaliyetini sürdürmekte olan tüzelkişilerin, bu hizmetlerin yapılması
için görev verilmesine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri, bunlardan doğan hak ve
vecibeleri ile bu kanun hükümleri göz önüne alınarak, Kurul tarafından
belirlenen esaslar uyarınca tadil edilir. Kurul, tüzelkişilerce vazgeçilen
faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli önlemleri alır. Bu faaliyetlerden
iletim faaliyetleriyle ilgili hususlar, Kurulun yönetmelikle belirleyeceği
esaslar çerçevesinde yürütülür." BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Çoğunluğumuz olmadığından takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ESRÜMER (Çanakkale) - Katılıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Şimdi, diğer önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (b) fıkrasının
(3) numaralı bendinin aşağıda belirtilen şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz. Emrehan Halıcı (Konya) ve arkadaşları "Yürürlükte olan
tarife dışı ve tarife altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki
fonlar ve payların oranlarını sıfıra kadar indirmeye ve bu konulara dair
düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. BAŞKAN - Efendim,
Komisyon önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Efendim, çoğunluğumuz olmadığından takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katılmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin a/2 nci fıkrasının
sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz. Suat
Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşları "Bu durumda
mağduriyetini öne sürenlerin durumu Sayıştay Başkanlığınca incelenir ve karara
bağlanır. Zarar ve ziyan söz konusu ise, devlet tarafından ve imtiyaz süresi
sonuna kadar eşit taksitlerle tazmin edilir." BAŞKAN - Efendim,
Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, katılmıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmamış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi... SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Pamukçu. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Biraz önce kabul edilen önergelerle hangi holdinglerin menfaatları korundu?! BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, önerge oylanıyor; fakat, ne anlama geldiği belli değil. Bazı
holdingler korunuyor... BAŞKAN - Buyurun Sayın
Pamukçu. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Genç'in
itirazlarını dinledim; müsaade ederseniz, ben de aynı itirazlarda bulunacağım.
Burada 2 tane önerge oylanıyor, bu hükümet zulüm üstüne bir zulüm daha
getiriyor, kimse de farkında değil. Bu nasıl iş Sayın Başkan?.. Yani, bu
İçtüzükte, Hükümet ve komisyon katılırsa, önergenin gerekçesi bile okunmaz diye
bir şey var mı, bilmiyorum. Hiç olmazsa gerekçesini okuyun. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Son değişiklikte yok; ama, bundan sonra düşünülüyor. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Pamukçu, siz devam edin. SUAT PAMUKÇU (Devamla) -
Yani, bir önerge getiriyorsunuz -şimdi, benim önergemle ilişkili ne istediğimi
söyleyeceğim- arkasından bir önerge daha getiriyorsunuz; tarifeler ve fonlar...
Hani, siz, komisyonda -Enerji Komisyonu Başkanımız burada mı, bilmiyorum-
Hazinenin temsilcisi "biz çapraz teşviki kaldırıyoruz" demediniz
mi?.. Bu getirdiğiniz ne?.. Ne getirdiniz?.. Kimse farkında değil. Yani, orada kaldırdığınız
şeyi, vatandaştan esirgiyoruz. Biz, tarifelerde, 9 milyon kilovat/saatin
altında tüketim yapan müşterilerin, halk yığınlarının tarifelerinde düzenleme
yapamayız, teşvik yapamayız diyorsunuz, bu teşvikleri kaldırıyorsunuz; ama,
burada fonları, teşvikleri tekrar getiriyorsunuz; kaldırdığınız hükmü tekrar
koyuyorsunuz. Niçin; TRT'nin gelirleri azalmasın... Ben, her şeyi söylüyorum,
KİT Komisyonunda da söylemiştim. Bu TRT 5 kanalla ne yapıyor allahaşkına?!
Masrafı çoksa 4 kanalını satsın, 1 kanal yeter. Ne yapıyor 5 kanalla?! Milletin gözünden
kaçırarak bu kanunu çıkaracaksanız... Bakın peşinen söyleyeyim, bu kanun
yürürlüğe girmeyecek, en azından Cumhurbaşkanından veto yiyip gelecek, şimdiden
söylüyorum. Yürürlüğe girse, altı ay sonra tekrar gelecek. İkinci önerge... Bizim de
önergemizle ilişkili. Şu anda mevcut, imtiyaz sözleşmesine bağlı olarak
faaliyet gösteren firmalar var. İsim olarak da söyleyeyim, ÇEAŞ var, KEPEZ var,
Kayseri ve Civarı Elektrik A.Ş. var . Bunlara siz bir hüküm getirmişsiniz,
demişsiniz ki... "Hangi faaliyeti yapacaksa onu seçsin." Güzel, bir
ülkede iki ayrı uygulama olmaz, doğrudur. Sonra da bu adamlara verdiğiniz bu
hakkı elinden aldınız, kurula bıraktınız. Kurul hangi görevi verecekse onu
yapacak diyorsunuz; yani, önce adamın seçme hakkını da elinden aldınız. Bakın, bu, devlet
ciddiyetiyle bağdaşmaz arkadaşlar. Devlet bir sözleşme yapmış, siz bu
sözleşmeyi tek taraflı olarak yürürlükten kaldırırsanız, devlete olan güveni
sarsarsınız; böyle yanlışlık olur mu?! Adama seçme hakkını verin, tamam; ama,
buna rağmen... Bakın, bizim önergemizde ifade ettiğimiz husus şu: Seçme hakkı
verilmesine rağmen, eğer firma her halükârda "ben zarara uğruyorum"
diyorsa, bunun bu durumu Sayıştay tarafından incelensin, varsa böyle bir
zarar-ziyan, bunu da devlet tazmin etsin diyoruz; devlete yakışan budur; yoksa,
zarara uğratarak, firmaları küstürerek nereye varacaksınız?! Yarın, bu enerji
piyasasına hangi firma gelip girecek sizin bu durumunuza bakarak; ne yabancı
sermaye gelir ne yerli sermaye girer. Yarın, iptal edeceğiniz bir sözleşme,
kanunla iptal edeceğiniz bir sözleşme olmayacağını kim garanti edecek?! Kanunla
sözleşme iptal edildiği de dünyada görülmüş değil! Bakın, bir sözleşme, hak
sebebidir; bir hakkı, siz, burada oylarla kaldıramazsınız; bu, tabiî bir
haktır; yani, kanunla verilmiş bir hak değil ki. Sözleşme, karşılıklı rızaen
yapılmış bir sözleşmedir; iki tarafın rızasıyla kazanılmış haktır; tek taraflı
kaldırılmaz ki bu. Yani, 2 tane önerge
yıldırım hızıyla geçti, zulüm üstüne zulüm işlendi; kimse de ne olduğunu
anlamadı. Şimdi, bari bu önergemizi kabul edelim de, hiç olmazsa, zarar ziyan
olmasın, devlete güven gelsin, devletin güvensizliğini ortadan kaldıralım... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın
Pamukçu, tamamlayın efendim. SUAT PAMUKÇU (Devamla) -
Yani, devlet ciddiyetine yakışır bir şekilde, bu Meclisten bu kanunun çıkmasını
arzu ediyoruz. Bu arzumuz istikametinde oy vereceğinizi umuyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Kabul edilen önergeler
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, uygulamalarınızda biraz önceki önergelerin gerekçelerini
okutmanız lazımdı. Komisyon katılamaz efendim, çoğunluğu yok. Lütfen,
uygulamayı doğru yapın; ama, siz, istediğiniz gibi hareket ederseniz başka.
Bakın yaptığınız hata... BAŞKAN - Efendim
"takdire bırakıyorum" diyor. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, takdire... BAŞKAN - Peki, Sayın
Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) -
İçtüzüğe bakarsanız, diyor ki... Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergede
ya önerge sahibi konuşur veyahut da gerekçesi okunur. Şimdi, bazı holdinglerin
burada temsilcileri var; getiriyorlar bir önerge veriyorlar... BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Memleketin kaynakları onlara kanalize ediliyor; olmaz ki efendim! BAŞKAN - Peki efendim,
çok teşekkür ediyorum. Maddeyi okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 4.- Kamuya
ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları devri
öngörülenlerden devir işlemlerini, 31 Mart 2001 tarihine kadar tamamlayamayan
şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu;
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
geçici 4 üncü maddeyle ilgili olarak görüşlerimizi intikal ettirmek üzere söz
almış bulunuyoruz. Kamuya ait elektrik
enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinin işletme hakkı devri suretiyle
özelleştirilmeleri ihaleleri yaklaşık dört yıl önce yapılmış, söz konusu
ihaleleri kazanan yerli ve yabancı şirketlerle imtiyaz sözleşmeleri imzalanmış
olup, Danıştay onayından da geçmiştir. Daha sonra, Tahkim Yasası kapsamında,
tahkim isteyen firmalarla özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeler imzalanmış,
işletme hakkı devir sözleşmeleri, enerji fonu sözleşmesi ve elektrik satış
sözleşmeleri parafe edilmiş olup, ilgili projeler, Hazine garantisi görüşmeleri
ve onayı için Hazine Müsteşarlığına gönderilmiştir. Hazine Müsteşarlığının
onayından sonra, her dağıtım bölgesi ve santrallar için öngörülen işletme hakkı
devir bedelleri Hazine fonuna yatırılıp, tesisler, özel sektöre
devredilecektir. Ancak, bu faaliyetlerin, kanun tasarısında öngörülen 31.3.2001
tarihine kadar tamamlanması imkânsız gibi gözüküyor. Yine, tasarıya göre, bu
tarihe kadar yapılmayan devirler iptal edilecektir. Bu da, hem Bakanlığın hem
de şirketlerin bunca zamandır emek ve sermaye harcamaları boşa gitmiş olacaktır
demektir. Bu durum, yerli ve yabancı şirketlere dava ve tazminat hakkı
doğurabilir; dolayısıyla, daha makul bir sürenin verilmesi gerekir. Bu sürede ısrar edilecekse, o zaman akıllara
başka şey geli-yor; o da, olsa olsa, bu ihaleleri alamayan birtakım çevrelere,
bir an önce bu şartlar yerine getirilmediği
için, iptal edilmek suretiyle başka kanallara bu dağıtım şebekeleri
aktarılabilir; akla bunu çağrıştırıyor, bunu getiriyor. Dolayısıyla biz deriz
ki, bu geçici madde 4'te belirtilen 31 Mart 2001 tarihi bir önergeyle biraz
daha ileriye, makul bir tarihe aktarılmalıdır. Bu konuda bilmiyorum bir önerge
var mıdır... Var mı? ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Var efendim. Teşekkür ediyoruz
desteğinize. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - Evet, o zaman, laflarımız çakışmış olduğu için, bundan dolayı
teşekkür ederiz. Saygılar sunarız Sayın
Bakanım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Karapaşaoğlu. Madde üzerinde, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim.
(DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MEHMET
DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasanın
geçici 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; grubum ve şahsım adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım,
şimdi geçici madde 4, bir yeni düzenlemeyi ve bu yasanın en çok tartışılan
konusunu düzenlemeyi öngörmekte. Şimdi, tabiî ki biz, Türkiye'de, elektrik
piyasasında birçok kurum kurmuş, birçok yeni model denemişiz. Bu denediğimiz
modellerden birisi işletme hakları devri; yani, Anayasamız bugün var olan
işletmelerin mülkiyet satışını öngörmediği için, bir ara formülle, biz, işletme
hakkının devrini gündeme getirmişiz ve işletme hakkının devrinden neler
beklemişiz. Bugün var olan tesislerimizin kayıp ve kaçaklarını önlemeyi ve
buradan da beş yıl içinde 30 milyar dolarlara varan bir tasarrufu amaçlamışız. Şimdi, burada, bu
modelden vazgeçiyoruz. Bugüne kadar bu ihalelere girmiş, kazanmış, Bakanlar
Kurulunda şartları onaylanmış ve Sayıştayda onaylanmış olan bu sözleşmelerin,
31 Mart 2001 tarihine kadar bu şartların gereklerini yerine getirirseniz
getirin, getirmezseniz iptal ediyorum diyorsunuz burada. Şimdi, bu kadar kısa
sürede bu şartların yerine getirilmesi mümkün değil. İki, bu şartların yerine
getirilmesini önleyen koşulları yaratanlar bu ihalelere girenler değil, hükümet
bunu belirli süre önlemiş. Şimdi, geldiğimiz noktada bundan vazgeçiyoruz. Değerli arkadaşlarım,
sanıyorum hükümet de, bizim komisyonda yaptığımız muhalefeti de dikkate alarak,
bunu haziran ayına kadar ertelemeyi öngörmekte ve haziran ayına kadar bu süreyi
uzatmakta; ama, haziran ayına kadar da bunların gerçekleşmeyeceği bir gerçek.
Gerçek... Gerçekleşmez, eğer hükümet istemiyorsa gerçekleşmez; çünkü, bu
yasanın çıkarılmasını isteyen IMF, bu var olan ihalelerin iptalini istiyor.
Kısacası, bizim hükümetimize güvenmiyor, hükümetimizin bugüne kadar yaptığı
ihalelerin -sonraki maddelerde de var,
onlarda da konuşacağım- iptaline yönelik tarihler ihdas ediyor ve burada,
aslında, bu maddeleri zorlayan hükümet değil -biz komisyonda konuştuk- IMF
zorluyor; niye; çünkü, yaptığınız ihaleler, gerçekten çok büyük maliyetler
getiriyor bu piyasalara. Eğer bu ihaleleri devam ettirirseniz, bu piyasaları
bundan sonra oluşturamazsınız, biz sizin yaptığınız ihalelere inanmıyoruz,
güvenmiyoruz. Onun için de, hazinenizin daha fazla yük almasına gerek yok, daha
fazla borçlanmasına gerek yok, bir an evvel bunları kesin atın diyor. IMF
bunları söylüyor ama, biz, bu Meclisten Tahkim Yasasını çıkarırken, bu tür
anlaşmazlıkların uluslararası hukuk aracılığıyla çözülmesini koymuşuz ve bu
insanlar uluslararası hukuka gittiği zaman haklı çıkacağı için de, özellikle
hazinemize yeni yüklerin, yeni cezaların yansıması kaçınılmaz olacaktır. Onun
için, bunları göz önüne alarak, bunun makul bir süre daha uzatılmasını, yani,
hükümetten gelen talebi biz de aslında olumlu buluyoruz; ancak, bu sürenin bile
yetmeyeceği gerçeğini hükümetimizin de bildiği kanısındayız. Hepinize saygılar
sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Dönen. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, madde üzerinde milletvekillerince
sadece 3 önerge verilebildiğinden, bu önergelerden yalnızca 3'ünü, önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılıklarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
"Geçici madde 4.-
Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları
fiilî devirleri öngörülenlerden işlemleri idarî ve hukukî olarak
sonuçlandırılamayanların devir işlemleri, kanunun yayımı tarihinden itibaren üç
ay içerisinde tamamlanır, diğerlerinin idarî ve hukukî işlemlerine devam
olunur" Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici madde 4.- Kamuya
ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları devri
öngörülenlerden devir işlemlerini 30 Haziran 2001 tarihine kadar tamamlayamayan
şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür. İşletme hakkı devir
işlemleri yukarıdaki birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar tamamlananlardan,
çevre kirliliğini önleyici tesisleri TEAŞ tarafından yapılanların bitirilmesi
ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin alınması için, devir tarihinden
itibaren 2 yıllık süre tanınır. Bu süre zarfında, söz konusu tesislerdeki
elektrik üretim faaliyeti bu gerekçeyle durdurulamaz. BAŞKAN - Şimdi, maddeye
en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve
hükümetin katılmadığı önerge üzerinde, önerge sahibi olarak, Bayburt
Milletvekili Sayın Pamukçu konuşacaklar. Buyurun efendim. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bu tasarının yumuşak
karnına geldik. Günlerden beri, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı üzerinde
koparılan fırtınaların en önemli sebeplerinden biri, bu geçici 4 üncü madde ile
geçici 8 inci madde. Biraz önceki konuşmamda
da ifade ettim. Türkiye, eğer, bir hukuk devletiyse, böyle bir hükmün bu kanun
tasarısında yer almaması gerekir. Devlet, firmalarla, oturmuş, sözleşme yapmış,
karşılıklı, rızaen bir sözleşme yapılmış, iki tarafın rızasına dayanan sözleşme
yapılmış. Böyle bir sözleşme, her iki taraf için de birtakım haklar doğurur.
Bu, dünyanın her yerinde geçerli olan bir kuraldır; yani, sözleşmeyle iki taraf
da hak kazanır, hak sahibi olur. Şimdi, bu hükümle,
hükümet ne yapıyor; bu sözleşmeyi, ben, tek taraflı olarak iptal ederim diyor.
Ne zamana kadar; işte 31 marttı, şimdi önerge vermişler, 30 hazirana...
İstersen 30 Haziran 2005 de, istersen 3000 yılı de. Hiçbir manası yok, hukuken
bir manası yok, fiilen de manası yok. Neden yok; çünkü, bu sözleşmelerin bugüne
kadar bitirilmemesinin müsebbibi, bu sözleşmenin tarafı olan şirketler değil,
öbür tarafı olan idaredir. Bunu herkes biliyor. Şirketler diyor ki,
arkadaş, ben bu tarihe de bitiririm; ama, şu Hazine, bana, bir olurunu versin
bakalım. Hazine de vermiyor. Hazine olur vermeyince, siz, buraya 30 haziran
yazsanız ne olacak, 2005 yılı yazsanız ne olacak, 5000 yılı yazsanız ne
olacak?! Hazinenin bu konuda olur
vermeyeceğini nereden biliyorum; komisyonda yaşadığımız olaylardan biliyorum. Değerli milletvekilleri,
komisyonda, biz, bir skandal yaşadık. Enerji Komisyonunda bu konu görüşülürken,
sıkıştırdık, sıkıştırdık... Size, şimdi tutanaktan okuyacağım. Bakın, Hazine ne
diyor: "IMF'yle bugüne kadar bu istikrar programı kapsamında üç niyet
mektubu imzalandı. Bakanlar Kurulunun da onayından geçtiğini biliyoruz ve bunlar,
artık, kamuya da açık hale getirildi. Biliyorsunuz, eski niyet mektupları
hizmete özel tutuluyordu, Hazinenin bütün web sayfalarında ve gazetelerde
yayımlandı. Bu husus, üçüncü niyet mektubunda, bu tarih itibariyle, açıkça
hükümet taahhüdü halindedir -bu kısmı altını çizerek okuyorum- şu anda da,
bildiğim kadarıyla, IMF, Hazinede görüşme halindeler ve bu madde konusunda da
böyle geçtiğine dair benden bilgi bekliyorlar. Çok hassas bir maddedir." Ya, biz, hangi ülkede
yaşıyoruz? IMF, burada genel vali mi?! Bu kanunun, buradan nasıl çıkacağına
dair nasıl taahhüt verilir önceden? Yani, yürütme, yasamanın üzerine nasıl
ambargo koyar?! Hani, Anayasadaki kuvvetler ayrımı?! Sonra, idarenin kusurunu,
siz, bu şirketlerin üzerine nasıl yıkarsınız?! Sayın Bakan, Sayın
Hükümet; bakın, biz bu şirketleri yerden yere vurduk, yapılan haksızlıkları
tenkit ettik. Bakın -size ne ad vereceğimiz bilemiyorum, bu millete
bırakıyorum- bizi, bunları savunur duruma düşürdünüz yahu!.. Ne yaptığınızın
farkında değilsiniz. Bir sözleşme, kanunla
nasıl yürürlükten kaldırılır; benim aklım, havsalam almıyor! Dünyada böyle bir
uygulama var mı, onu da bilmiyorum; bilen varsa, lütfen, buyursun, söylesin. Tekrar ediyorum, bu
hüküm, bu kanunun yumuşak karnıdır ve bu hüküm burada durduğu sürece, bu kanun
yürürlüğe girmeyecektir; bunu da biliyorum. Siz, şimdi, bununla
özelleştirme yapacağım diyorsunuz; bir yandan da, özelleştirmenin önünü
kesiyorsunuz. Bir yere kadar gelmiş tesisleri, üretim tesislerini, bir anda yok
ediyorsunuz... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
tamamlayın. SUAT PAMUKÇU (Devamla) -
Tamamlıyorum efendim. Yani, bu nasıl
özelleştirme; anlamadım gitti! Böyle bir hüküm, bu
kanunda yer almamalıdır. Böyle bir hükmün yer alması, Türkiye Cumhuriyetini
küçük düşürmeye yönelik bir uygulama olur. Böyle şey olur mu?! Siz, yarın, bu
firmalara nasıl güvence vereceksiniz; yabancı sermayeye nasıl güvence
vereceksiniz? Bu hükmün, bu tasarıdan
çıkması gerekir. Önergemiz bu mahiyettedir. Desteklerinizi bekliyor,
saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Peki efendim. Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır;
önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum
: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Aydın
Tümen (Ankara) ve arkadaşları "Geçici Madde 4-
Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları
devri öngörülenlerden devir işlemlerini 30 Haziran 2001 tarihine kadar
tamamlayamayan şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür. İşletme hakkı devir
işlemleri yukarıdaki birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar tamamlananlardan,
çevre kirliliğini önleyici tesisleri TEAŞ tarafından yapılanların bitirilmesi
ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin alınması için, devir tarihinden
itibaren 2 yıllık süre tanınır. Bu süre zarfında, söz konusu tesislerdeki
elektrik üretim faaliyeti bu gerekçeyle durdurulamaz." BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, daha önce, tasarının 2 nci maddesinin (d) fıkrasının 1
inci bendi, 31 Mart 2001 tarihi iken, 30 Haziran 2001 olarak değiştirilmiştir.
Bu önergeyle, 2 nci madde ile Geçici 4 üncü madde mutabık hale gelmiştir.
Komisyonumuzun çoğunluğu olmadığından, takdirlerinize bırakıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, hükümetin de katıldığı önergenin gerekçesini okutuyorum: Gerekçe : Maddenin birinci
fıkrasında yapılan düzenlemeyle, işletme hakkı devri projelerinin, kanunun
yayımını müteakip makul bir süre içerisinde gerçekleştirilmesi
hedeflenmektedir. Madde metnine eklenen
ikinci fıkrayla 30 Haziran 2001 tarihine kadar işletme hakkı devri gerçekleşen
elektrik üretim santrallarında, TEAŞ tarafından başlatılmış çevreyle ilgili
tesis yatırımları açısından gerekli işlemlere dair uygulamanın nasıl yapılacağı
düzenlenmektedir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, bizim bir önergemiz daha vardı... BAŞKAN - Efendim, bu
önerge kabul edilmiş olduğundan son önergeyi işleme almıyorum. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, izin verir misiniz... BAŞKAN - Tabiî, buyurun
efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Şimdi işleme koyduğunuz önergenin Sayın Başkanlığa geliş tarihi ne efendim, bir
bakar mısınız? BAŞKAN - Aykırılık
sırasına göre işleme koydum efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Hayır efendim, daha önce verilmiş bir önerge varken... BAŞKAN - Geliş sırasına
göre okudum; aykırılık sırasına göre işleme koyacağımı da ifade ettim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, içerikleri, muhtevaları da farklı Sayın Başkan; yani, onun kabul edilmiş
olması, bunun kabul edilmesine engel olmadığı gibi, bunun kabulü halinde onunla
çelişik bir durum çıkmaz efendim. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın
Pamukçu. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Sayın Başkan, bizim önergemizde, şu anda süregelen sözleşmelerin devri
hususunda idareye de bir sorumluluk yükleniyor. Siz, şimdi, sadece, bu
önergeyle firmalara bir sorumluluk yüklediniz, bir tarih koydunuz. Bizim o
tarihe bir itirazımız yok; yani, bu önerge tarihi değiştirmiyor. BAŞKAN - Efendim, önerge
kabul edildi ve maddenin şekli değişti. Dolayısıyla, önergenizle ilgili yapacak
bir işlem kalmadı. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Efendim, dikkatli okursanız... BAŞKAN - Efendim, ben her
şeyi dikkatli okurum. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) -
Kabul edilen önergeyi değiştirmiyoruz. Sadece, bu arada ida-reye de birtakım
görevler yüklüyoruz. BAŞKAN - Peki, Sayın
Pamukçu; teşekkür ediyorum. Kabul edilmiş olan önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 5.- TEDAŞ
ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi bünyesinde yer alan bağlı ortaklıklar,
işletme hakları veya mülkiyetleri devredilene kadar mevcut statülerini korur. a) Dağıtım faaliyeti
çerçevesinde; 1. İşletme hakkı özel
sektöre devredilmemiş olan ya da sair şekillerde özelleştirilmemiş olan dağıtım
bölgelerinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin TEDAŞ tarafından
yürütülmesine devam olunur. Ancak, bu bölgelerde özel perakende satış şirketleri
de faaliyet gösterebilir. 2. Mevcut sözleşmeler
uyarınca, TEDAŞ'ın mülkiyetindeki dağıtım tesislerini işleten özel dağıtım
şirketlerinin yatırım programlarını ve projelerini incelemek, onaylanarak
programa alınan projelerin yatırım programına uygun olarak yapılıp
yapılmadığını denetlemek, bu sözleşmeler yürürlükte kaldığı sürece TEDAŞ'ın
yükümlülüğündedir. b) Üretim faaliyeti
çerçevesinde; Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, bünyesindeki bağlı ortaklıklar
dahil, işletmekte olduğu üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin
satış fiyatları içerisinde; tesisler için kullanılmış öz kaynak, kredi,
anapara, faiz ve kur farkları ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi'ne ait yönetim
giderleri de yer alır. Kredilere ait yükümlülüklerin yerine getirilmesi Elektrik
Üretim Anonim Şirketinin sorumluluğundadır. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu
konuşacaklar. Buyurun Sayın
Karapaşaoğlu. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
geçici 5 inci maddeyle ilgili olarak görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum. Değerli arkadaşlarım,
geçici 5 inci maddenin 1 inci bendinde "satış faaliyetlerinin TEDAŞ
tarafından yürütülmesine devam olunur. Ancak, bu bölgelerde özel perakende
satış şirketleri de faaliyet gösterebilir" deniliyor. Değerli Başkanım, değerli
Bakanım; bugün, tekstil sektörünün sorunlarıyla ilgili komisyonda ilgili
bürokratları dinlerken şu sözleri işittik; dediler ki: "Tesislerimizdeki
satışlardaki kaçak ve kayıplar perakende satış şirketleri devreye girdikten
sonra daha çok arttı." Şimdi, efendim, burada,
gerçi ilgili bürokrat arkadaşlarımız var; ama, dikkat edilmesi gereken
konulardan bir tanesi, özel perakende satış şirketlerinin yeterince denetlenip
denetlenemediği. Biraz önce ifade etmiştim; komisyonda, yetkili bir arkadaş,
kaçak oranının daha arttığını söyledi. Bunun çeşitli nedenleri var.
Şehirlerimizde kaçak yapılaşma sürüyor. Kaçak yapılara elektrik bağlanması için
belediyelerden kullanma izni isteniyor. Kullanma izni alamayan gecekondu
sahipleri veya kaçak inşaat sahipleri, bu perakende satış şirketleriyle,
onların elemanlarıyla anlaşmak suretiyle, hatlara kanca atıyorlar; dolayısıyla,
kaçak oranı artmış bulunuyor. Bir yetkili de aynen bunu ifade etti Sayın
Bakanım. Demek ki, bu -ben, maddeyle
ilgili olarak ifade etmiyorum; ama, yasayla ilgili olarak- denetim
faaliyetlerinin daha da artırılması gerektiğini anlatmak istiyorum. Ayrıca, üçüncü
pragrafında da masraflar sayılmış. Bu masrafların nerede kalacağını, bu
masrafları kimin üstleneceğini tadat etmişler. Masraf kalemleri içerisinde,
sanıyorum, bir de amortisman kalemi var. Bu amortismanın hangi kuruluş
tarafından kullanılacağına burada açıklık getirilmemiş. Deniliyor ki:
"Üretim faaliyeti çerçevesinde; Elektrik Üretim Anonim Şirketinin,
bünyesindeki bağlı ortaklıklar dahil, işletmekte olduğu üretim tesislerinde
üretilen elektrik enerjisinin satış fiyatları içerisinde; tesisler için kullanılmış
öz kaynak, kredi, anapara, faiz ve kur farkları ile Elektrik Üretim Anonim
Şirketine ait yönetim giderleri de yer alır. Kredilere ait yükümlülüklerin
yerine getirilmesi Elektrik Üretim Anonim Şirketinin sorumluluğundadır."
Bunun içerisine amortismanın kullanılmasının da, şeklinin belirtilerek,
alınması gerekirdi diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, bu
Elektrik Piyasası Yasasıı, bildiğimiz kadarıyla, İngiltere'den alınmış bir
model. İngiltere, bugünlerde, bu modelin aksayan taraflarını araştırıyor; aksayan
taraflarını da tespit etmiş durumdalar. Bu sistemin aksayan taraflarının
giderilerek mi devam ettirilmesi, yoksa, ye-rine yeni bir sistemin mi
getirilmesi konusunda tartışmalar yapılıyor. Genel olarak bir şeyi de
ifade etmek istiyorum. Çok detaylı ve çeşitli fiyatlarla elektrik üretilecek ve
satın alınacak. Halbuki, bizim sanayimizin içinde bulunduğu çok önemli bir
sıkıntı var. Yurtdışından yurtiçine gelen, ithal edilen mallardaki ucuz
girdilerden dolayı rekabet şansımızı kaybetmiş olmamız. Bu ucuz girdilerden bir
tanesi de elektrik enerjisidir. Şimdi, büyük çapta ihracat yapan, çok önemli
ihracat kalemlerini gerçekleştiren kuruluşların, ithal elektrik kullanıp
kullanamama konusunda veya bu alacakları ithal elektriği dışarıdan yaptıkları
doğrudan pazarlıkla kullanıp kullanamayacakları konusunda büyük bir açıklık yok
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
tamamlayın. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - Yani, şu anda, sektörel incelemeler yapılıyor. Mesela, tekstil
sektöründe, yurtdışından çok ucuz ham kumaş geliyor, burada işlenip satılıyor.
Bu çok ucuz kumaşın elde edilmesinin faktörlerinden birisi, çok ucuz enerjidir.
Bizim sanayicimiz diyor ki, bize de çok ucuz enerji temin ederseniz, biz, bu
yurtdışından gelen süpvansiyonlu
mallarla mücadele ederiz, tartışırız; ama, biz, enerji girdimizi,
onların iki misli fiyatla alırsak bizim yarışmamız mümkün değil. O halde ne
yapmak gerekiyor? Sübvansiyondan söz edemeyiz, uluslararası birtakım
anlaşmalarda taahhüdümüz var. O zaman, sanayicinin, özellikle ihracat yapan
sanayicinin önünü açmak maksadıyla elektrik ithalatına da burada fırsat
verilmiş; ama, doğrudan sanayici tarafından değil. Herhalde buna kurul müdahale
edecek. Bunun önünü açmak lazım. Saygılar sunarım. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Karapaşaoğlu. Madde üzerinde, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya; buyurun
efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA M. NECATİ
ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlar,
enerji, bir ülkenin sanayileşmesinde can damarı. Eğer, siz, ülkenin
sanayileşmesini hakikaten istiyorsanız ve medeniyet ölçüsü olarak da o ülkenin
gelişmişliğini gösterebilmenin yegâne yolu, enerji problemini halletmektir. Türkiye, yıllarca, bunun
fevkalade büyük ıstırabını, acısını çekti ve dolayısıyla, sanayileşmesinde,
yeteri derecede, çağın bulunması gereken yerinde olmamasının yegâne nedeni,
maalesef, enerjide gerektiği şekilde problemini halletmeyişidir. Bakınız, bu sene yağışın
yeterli olmayışı neticesinde, şu anda Türkiye'nin karanlıkta kalması endişesi
duyulmaktadır. Ben hiç unutmuyorum, sene 1989, Şeb-i Aruz törenlerine Rahmetli
Özal gelmişti, bizim konakta süreyi bekliyorduk -Sayın Keçeciler'de o sırada
oradaydı, şahittir; o zaman, Bulgaristan "biz soğuktan donuyoruz, bize
elektrik verin" dedi- ve döndü, sekiz bakana "arkadaşlar, şu anda bir
telefon geldi, dondurmayın komşularımızı" dedi, talimat verdi. Enerji
Bakanımız, dün enerji sattığımız yerlere, onların kapısına, bugün enerji almak
için başvuruyor. Şimdi, niye böyle oldu;
işte, siz, meseleleri önünden değil de arkasından takip ederseniz ve eğer,
gelişen dünyanın icaplarına uygun olarak hareket etmezseniz, bugünkü bu
ıstıraplı durumla karşı karşıya kalmış olursunuz. Bakınız, yasa
tasarısında, geçen maddelerde de fevkalade yanlışlıklar var idi. Neydi o
yanlışlıklar? Değerli arkadaşlarım,
bakınız, dünyanın hiçbir yerinde, yıllık üretilen enerjinin yüzde 20'sini
kullanan, yüzde 20'sini dağıtan bir firmaya, aynı zamanda, yüzde 20'sini de
üreteceksin hakkı verilemez; dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bugün, ABD gibi
rekabetin gelişmiş olduğu ülkelerde, dağıtımcı ve üretimcinin işbirliğine
girişmesi, müşterek hareket etmeleri yasaklanmaktadır. Dolayısıyla,
dağıtımcıların üretim yapma hakkı kaldırılmalı ve "dağıtım lisansına sahip
kişiler, her ne şekilde olursa olsun, üretimle iştigal edemezler" hükmü
getirilmeliydi. Halbuki, bunu yapmadığınız takdirde neler olurdu; neler olur?
Bakınız, işte, globalleşen ve dolayısıyla, bu konuda tekelleşerek yarın
istediği şekilde fiyat tespit edebilecek bir durumla karşı karşıya kalınır ve
rekabetin de tamamen sınırlandırıldığı bir oligopol piyasaya dönüşülürdü. Değerli arkadaşlar, yine,
diğer bir husus da şudur; bugün, Türkiye, kısa zamanda enerji üretebilecek
kaynakları aramalıdır. Bu kaynaklar nedir? Bizim, bunlara... Elektrik
piyasasında yeni ve yenilenebilir yerli enerji kaynaklarının kullandırılması ve
özendirilmesi hususuyla karşı karşıya kaldığımız zaman, bu konuların mutlaka
teşvik edilmesi lazım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çetinkaya,
mikrofonunuzu açtım; buyurun efendim. M. NECATİ ÇETİNKAYA
(Devamla) - Nedir bu konular; bu kaynaklar nelerdir? Çünkü, 20 milyar
kilovat/saate yakın, bu kaynaklardan enerji elde edebilme imkânına kavuşmuş
oluyorsunuz. Dünya, bunları yıllardan beri uygulamaktadır ve bunlar, aynı
zamanda, çevrenin dostu olan enerji üretme kaynaklarıdır; nehir, kanal tipi
küçük hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve deniz-dalga sistemi gibi
enerji kaynaklarıdır. Bu enerji kaynaklarından bir an önce üretim yapmak
isteyenleri, Bakanlık desteklemelidir; ama, Bakanlık, maalesef, bunlara yeteri
derecede destek vermemiştir. Bu konuda enerji sıkıntısı ve SOS durumuyla karşı
karşıya kalan ülkemizin, bu kaynaklardan bir an önce istifade edilmesi
hususunda önündeki handikapları aşmasını ve bu üreticilere bu imkânı
sağlamasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çetinkaya. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 6.- Elektrik
Üretim Anonim Şirketi, süresi Kurulca belirlenen bir dönem boyunca, ürettiği
elektrik enerjisini, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine
satar. Ancak, söz konusu dönem hazırlık döneminin sona ermesinden itibaren beş
yıldan fazla olamaz. Bu dönem boyunca Elektrik Üretim Anonim Şirketinin,
Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine elektrik enerjisi ve/veya
kapasite satışına ilişkin usul ve esaslar 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna göre oluşturulan Bakanlık
görüşü çerçevesinde Kurul tarafından belirlenir. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA LÜTFİ
YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepimizin bildiği gibi,
elektrik enerjisi, dünyanın en fazla ihtiyaç duymuş olduğu gereksinimlerinden
bir tanesidir; çünkü, elektrik enerjisi, hem sanayileşmenin hem de ekonomik
kalkınmanın temel taşlarından birisi olduğu gibi, aynı zamanda modern hayatın
temel ihtiyaçlarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki, dünya devletleri yeni
enerji politikaları üretiyorlar, hayatiyet arz eden bu konunun üzerine
ciddiyetle gidiyorlar, uluslararası anlaşmalar yapıyorlar. Mevcut yasa tasarısı
da, elbette ki, bu çerçeve içerisinde Türkiye'nin gündemine gelmiştir. Birkaç açıdan bakmak
gerekir. Bunlardan birisi şu değerli arkadaşlar: Elbette ki, Elektrik Piyasası
Yasası mutlaka çıkması gereken, hatta çıkması geciktirilmiş bir yasa
tasarısıdır. İkinci olarak şu açıdan
bakmak lazım: Birçok arkadaşımızın ifade ettiği gibi "IMF'nin talimatları
doğrultusunda hazırlanmış bir yasa tasarısıdır" ifadesi, belki yanlış,
belki biraz da ağır bir ifadedir; ama, hazırlanması gereken ve Türkiye için
ihtiyaç olan bu yasa tasarısı, IMF'nin ve Dünya Bankasının talepleri ve şartları
doğrultusunda, alelacele hazırlanmış bir yasa tasarısıdır; çünkü, bundan,
Türkiye'ye döviz girdisi sağlama noktasında bir beklenti var. Tahkim Yasasını
çıkardığımız zaman; yani, anayasal değişikliği yaptığımız zaman da; Türkiye'ye
1,5 milyar dolar civarında bir döviz girdisi sağlayacağımız kanaati var idi;
ama, maalesef, o sağlanamadı. Bu yasa tasarısı da çıktığı zaman, bu beklenen
döviz girdisinin sağlanabileceği kanaatinde değilim; çünkü, ulusal
şirketlerimize güven sağlayamadığımız müddetçe uluslararası şirketlere güven
sağlama imkânımız yoktur. Değerli arkadaşlar,
alelacele olarak hazırlanmış bir yasa tasarısıdır dedik. Bu, beraberinde
birtakım sıkıntıları getiriyor. Alelacele hazırlanan yasa tasarılarında çok
zaman birtakım boşluklar doğuyor. Maalesef, Türkiye'de, sıkıntı çektiğimiz
konular, usulsüzlükler ve yolsuzluklar, bu yasal boşluklardan istifade edenler
tarafından uygulanıyor ve ortaya çıkarılıyor. Bu yüzden, bu yasanın mutlak
manada irdelenmesi ve iyi araştırılması, bu konuyla ilgili tarafların bir araya
gelerek üzerinde düşünmesi ve tartışması gerekir idi; ama, maalesef, o, zaman
darlığından ve alelacele hazırlanmış olmasından dolayı, yeterince yapılamamış,
sağlanamamıştır. Değerli arkadaşlar,
tabiî, ülke genelinde yerli üretim olmadığı zaman ithalat yapma zarureti
doğuyor, bu mecburiyet var; ama, ithalatla ilgili detayların bu tasarıda
yeterince düşünülmediği ve detaylara yeterince inilmediği kanısına vardım.
Zira, ithalat ihtiyacı doğduğu zaman, ülkenin döviz kaybının karşılığı ne
olacaktır, ithalatla ilgili tedbirlerimiz ne olacaktır ve özellikle, ithalat
konusunda, ithal ettiğimiz ülkelerle ilgili uluslararası, ulusal güvenlik
konusunda herhangi problem yaşanacak mıdır, yaşanmayacak mıdır; bunların
üzerinde durulması gerekirdi. Değerli arkadaşlarım,
geçici 6 ncı maddeyle ilgili söylemek istediğim bir diğer konu: "Elektrik
Üretim Anonim Şirketi, süresi kurulca belirlenen bir dönem boyunca, ürettiği
elektrik enerjisini, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine
satar" deniliyor. Bu, onsekiz aylık hazırlık süresi, artı, altı aylık da
uzatma süresiyle birlikte yirmidört ay ediyor, yani, iki yıllık süre buradan
var; ayrıca, Elektrik Piyasası Kurulu tarafından en fazla beş yıllık süre daha
tanınıyor, toplam yedi yıllık bir süre. Bu yedi yıllık sürenin ne kadar uzunca
bir süre olduğunu hepinizin takdirlerine sunuyorum; çünkü, bu süre içerisinde
doğabilecek problemlerle ilgili, elektrik fiyatlarıyla ilgili, kapasite
konularıyla ilgili görevli kurul, belirleyici kurul, Elektrik Piyasası Kurulu;
ama, burada, bu süre içerisinde, bu şartları belirlerken, fiyatları
belirlerken, kapasiteleri belirlerken "3154 sayılı Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yalman,
buyurun efendim. LÜTFİ YALMAN (Devamla) -
"...göre oluşturulan Bakanlık görüşü çerçevesinde" deniliyor. Bu, şu
demektir değerli arkadaşlar: Yedi yıl süresince, devlet yönetimi ve devlet
denetimi devam edecek demektir elektrik piyasası üzerinde, şirketler üzerinde.
Yani, her ne kadar, özelleştirme gibi bir süreç başlatılmış olsa da geniş
kapsamlı olarak, yedi yıllık süre içerisinde devlet denetimi ve yönetimi devam
edecek demektir. Bunun sakıncaları, acaba, hazırlanacak olan yönetmeliklere
-ki, bakanlık görüşleri doğrultusunda hazırlanan yönetmelikler- göre
giderilebilecek mi diye bir kaygımı dile getiriyorum. Elektrik Piyasası
Kanununun milletimize ve memleketimize hayırlar getirmesini temenni edi-yor,
saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalman. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi
okutuyorum : GEÇİCİ MADDE 7.- Bu
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra doğrudan iletim sistemine bağlı olan
tüketiciler ile Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren yirmidört ay sonra
geçerli olmak üzere, bir önceki yıla ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri
dokuz milyon kilovatsaatten fazla olan tüketiciler serbest tüketici olarak
kabul edilir. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden
önce iletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketicilerle yapılan ve Türkiye
Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi tarafından devralınan sözleşmeler,
bu tüketiciler tedarikçilerini seçene kadar yürürlükte kalır. BAŞKAN - Madde üzerinde
Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA LÜTFİ
YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. Bu yasa tasarısının
alelacele hazırlandığını ifade etmiştim. Yasa tasarısıyla ilgili birkaç
maddedeki düşüncelerimi özellikle ifade etmek istiyorum. Bunlardan birincisi şu: Bu yasa tasarısı,
inkâr götürmez bir gerçek ki, IMF ve Dünya Bankasının belirlemiş olduğu şartlar
doğrultusunda, alelacele geldi. Elbette ki, bir devlet, uluslararası
anlaşmalara bazen mahkûm bile olur, yapmak mecburiyetindedir -bu, gayet tabiî-
ama, ulusal çıkarlarını gözardı etmemek de mecburiyetindedir. Şimdi, bu şartlar
doğrultusunda gerekli hazırlıklar yapılmadan getirilmiş bir yasa tasarısı diye
düşünüyorum. Bilhassa elektrik piyasasıyla ilgili kurumlar, konuya hâkim olması
gereken kurumlar, konuya hâkim durumda değiller; yani, mevcut yasa tasarısıyla
ilgili yeterince bilgi sahibi olmamışlardır. Bu şartlarda hazırlanan yasa
tasarısı, Türkiye'nin ihtiyacı olsa bile ve bu yasa tasarısı çok iyiniyetle
hazırlanmış olsa bile -ki, böyle olduğuna da inanıyoruz ama- iyiniyet her zaman
başarıyı beraberinde getirmeyecektir, konu yeterince hazırlanmadan ve bilhassa,
işletme şartları yeterince düşünülmeden çıkarılmış bir kanun olacaktır. Yine, endişemizi havi bir
diğer konu: Tasarının, kurulacak piyasanın tarafları ve kamuoyu tarafından da
yeterince tartışılmadığını görüyoruz; daha önceden hazırlanması ve mutlak
manada bu konuyla ilgili kurum, kuruluş ve şirketler tarafından tartışmaya
açılması gerekirdi. Şimdi, burada, 7 nci
maddede, üzerinde durmamız gereken bir başka konu daha var; ama, şunu da ifade
etmeden geçemeyeceğim: Tabiî, bu Elektrik Piyasası Yasa Tasarısında, elektriğin
ve enerjinin gaz, petrol ve diğer enerji kaynaklarıyla yakın ilgisi ve mecburî
bağlantısı hepimizin malumu. Bu yasa tasarısında, maalesef bu bağlantılar
konusu hiç dikkate alınmamıştır. İleride bunun doğuracağı problemler olacağı
kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, 7 nci
maddede bir konu var; "Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra doğrudan
iletim sistemine bağlı olan tüketiciler ile Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren yirmidört ay sonra geçerli olmak üzere, bir önceki yıla ait toplam
elektrik enerjisi tüketimleri dokuz milyon kilovatsaatten fazla olan
tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir." Değerli arkadaşlar,
hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de, çok sayıdaki orta ve küçük ölçekli sanayiin
veya sektörün 9 milyon kilovat/saat elektriği kullanma imkânı yoktur. Burada
şöyle bir zaruret doğuyor; küçük sanayici, orta ölçekli sanayici veya küçük
esnaf, orta ölçekli esnaf, 9 milyon kilovat/saat elektriği kullanamayacak olan
bir esnaf şöyle bir sıkıntıyla karşı karşıya: Elektrik Piyasası Kurulunun
belirlemiş olduğu fiyattan elektrik almak mecburiyetinde veya Elektrik Piyasası
Kurulunun belirlemiş olduğu yerden elektrik almak mecburiyetinde. Bu maddeden
anlaşılan, zannedersem bu. Bu çerçeve içerisinde düşündüğümüz zaman, bu 9
milyon kilovat/saatlik miktarın biraz düşürülmesi gerektiği kanaatindeyim. Hiç
değilse, serbest piyasadan istifade edecek şirketlerin, orta ve küçük ölçekli
sanayicilerin sayısını artırmış olacağımız kanaatindeyim. Eğer, bu çerçeve
içerisinde bir düzenleme düşünülür, yapılırsa, daha faydalı olur diye
düşünüyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalman. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Geçici 8 inci maddeyi
okutuyorum efendim : GEÇİCİ MADDE 8.- 3996
sayılı Kanun hükümleri çerçevesindeki Hazine garantileri, bu Kanunun yayımı
tarihinden önce kararlaştırılmış bulunan projeler için 2002 yılı sonu
itibarıyla işletmeye geçmeleri kaydıyla verilebilir. Bu projelerden Hazine garantisi
verilmiş olanların 2002 yılı sonu itibarıyla işletmeye alınamaması halinde
Hazine garantileri geçersiz olur. Bu projeler haricinde
8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun ile 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı
Kanun hükümleri çerçevesinde Hazine garantisi verilemez. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Fazilet Partisi Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu; buyurun
efendim. FP GRUBU ADINA SUAT
PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Tasarının sonuna geldik.
(MHP sıralarından "Hayırlı olsun de" sesleri) Tabiî ki, hayırlı olsun
diyeceğiz; ancak, baştan da gördüğümüz kadarıyla, bu işte hayır yok; onu da
ifade etmek lazım. Şimdi, geçici 8 inci
maddeyle getirilen hüküm, 2002 yılında yap-işlet veya yap-işlet-devret
modeliyle yapılmakta olan tesisler için alınmış olan kredilerde Hazine
garantisini kaldırıyor. 2002 yılına kadar da, zaten, bu tesislerin yetişmesi
mümkün değil; görünen köy kılavuz istemez. Bunun manası ne; bu
tesisler, 2002 yılından sonra, hatta, ondan da önce -çünkü, bu kanun çıktığı
takdirde, birçok tesis, zaten, sözleşmesini iptal edecek; nasıl olsa
yetişmiyor, Hazine garantisi de yok, krediler geri gidecek- iptal edilecek ve
bunlar, işletme hakkı devri olan sözleşmeler, varlık satışı şeklinde
özelleştirilecek. Kimler alacak; yabancı firmalar alacak. Bu, tabiî, hükümetin
takdiri; bir şey demiyorum. Ülkenin bütün bu mal varlığının yabancıların eline
geçmesi, belki de ülkenin hayrınadır. Öyle diyor arkadaşlarımız; hayırlı olsun
dediklerine göre, herhalde bunda bir hayır görmüşler ve onun için de bu kanunu
destekliyorlar. Şimdi, bakın, bu maddeyle
ne oluyor; bir kere, şu hususları tek tek tespit etmemiz lazım. Geçici 4 ve
geçici 8 inci maddeyle, IMF'nin talimatı doğrultusunda bu Meclis bir kanun
çıkarmış olacak; sonuç olarak... İki; dağıtım tesisleri yabancı şirketlere
verilecek; Anayasaya aykırı olarak, varlık satışı, yani, bir nevi kapitülasyon
şeklinde bu tesisler yabancılara devredilecek. Başka?.. varlık satışıyla
yapılmasından dolayı, kamu aleyhine oluşacak bir zarar var ortada. Bu zararı
kim ödeyecek; tabiî ki, halkımız ödeyecek. Başka?.. Yasayla sözleşmeler tek
taraflı iptal edilmek suretiyle devlet itibar kaybına uğrayacak; yerli ve
yabancı girişimcilerin daha fazla risk bedeli taşıyarak bundan sonraki
ihalelere girmesi neticesinde ayrıca da maddî zararla karşılaşılacak. Başka?...
Sözleşmelerin iptalinden sonra da, verilen sözler gereği, onbeş gün içerisinde,
-IMF'ye verilen mektupta yer almış bu zaten- bu durumun açıkça beyan edilmiş
olması da bizim açımızdan en vahim durumdur. Yani, bu kanun açısından en vahim
olay, bu kanun tasarısının, Meclise sevk edilmeden önce ikili anlaşmalarla
zaten kanun haline getirilmiş olmasıdır. Yani, yasamanın yetkisi gasp
edilmiştir. Bu kanun neticesinde oluşacak olayları bu şekilde özetleyebiliriz. Bakın, daha henüz kanun
çıkmadı, daha iki maddemiz var, yürürlük maddemiz ve yürütme maddemiz var; yol
yakınken, bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum, bu yanlıştan hemen dönelim. Bu
yanlıştan burada dönmezseniz, yarın döneceksiniz; bunda yüzde yüz eminim;
çünkü, bu kanunla, ne özelleştirme olur ne de bu piyasada yeterli miktarda
üretim olur; bu kanunla sadece olacak olan, bu milletin yükleneceği yeni
yüklerdir, yeni maddî külfetlerdir. Bu maddî külfetleri bu millete yıkmaya da
hiçbirimizin hakkı yoktur. Buraya gelirken, bu milletin menfaatlarını korumak
için geldik, bu millete yük yüklemek için gelmedik. Kanunun bu haliyle
çıkması durumunda hayırlı olacağına inanmıyorum; ama, çıktığı takdirde, -tabiî
ki, bu, Yüce Meclisin kararıdır- onu da saygıyla karşılayacağımızdan herkes
emin olsun. Bu vesileyle, Yüce
Heyetinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Hükümetin söz
talebi var. Buyurun Sayın Bakan. MEHMET DÖNEN (Hatay) -
Grubumuz adına bizim söz talebimiz var Sayın Başkan. BAŞKAN - Vereceğim
efendim. Buyurun Sayın Bakan. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; öncelikle, sizleri saygıyla selamlıyorum. Tabiî, bir teşekkür
borcumuzu yerine getirmemiz gerekiyor. Gerçekten, bu kanun başladığından beri,
Meclisimizin, gerek görüşüldüğü her iki komisyonda, hem Enerji Komisyonunda hem
Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse bu görüşmeler esnasında yoğun ilgisine
mazhar oldu ve görüşmeler esnasında ileri sürülen hususlar, öneriler, bizim
için aydınlatıcı oldu. Tabiî, yanlış
anlaşılmalar var, eksik değerlendirmeler var, eksik bilgiden kaynaklanan
hususlar var. Ben, bir iki hususu yerine getirmek istiyorum. Bu kanun, öyle aceleye
getirilmiş bir kanun falan değil; üç yıldır üzerinde çalışıyoruz; yani, 1997
senesinde üzerinde çalışmaya başladık ve bugüne kadar da geldik. Yine, bu kanun
görüşmeleri esnasında, biz, 144 yerden 131 görüş aldık; yani, DPT, Rekabet
Kurumu, SPK, Hazine Müsteşarlığı, Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı, YESİAD, ELSİAD, HESİAD, Kojenarasyon Derneği; yani, enerji
piyasasında yer alan, masanın etrafında bulunan hemen hemen herkesin
görüşlerini alabilme çabası içinde olduk. Yine, bu kanun bir
bütünün parçası; yani, daha önce, bildiğiniz gibi, Anayasayı değiştirdik.
Türkiye bir kulvar değiştirdi; ilk defa Anayasasına özelleştirme mefhumunu
getirdi. Müteakiben, elektrik enerjisinin de özel sektör tarafından üretiminin,
dağıtımının ve iletiminin yapılabileceği imkânını getirdik; yine, uluslararası
tahkim imkânını getirdik; bununla ilgili uyum yasaları, yine, Meclisimizin
tasvibiyle kabul edildi; ama, neticede, eğer bu Anayasayı değiştirmeseydik, bu
uyum kanunlarını getirmeseydik, bugün, bu Enerji Piyasası Kanunun Tasarısını da
görüşemezdik. Yani, bunu, zincirin son halkası, bir tamamlama yasası olarak
değerlendirebiliriz. Tabiî, bundan sonra ne
olacağı tartışıyoruz. Bundan sonra, gerçekten, Türkiye'de, enerjinin üretimi
noktasında devletin müdahalesi, hemen hemen minimize edilmiştir, sıfıra
getirilmiştir ve kurulacak olan kurul -tabiî ki, her ne kadar Bakanlar
Kurulundan atanacaksa da- zaman içinde, her türlü siyasî etkiden etkilenmeyecek
şekilde görevini yapabilme imkânına kavuşacaktır. Tabiî, burada, kurulun
denetimi de dile getirildi; Sayıştayın denetimine tabi; ama, Sayın Oğuz, kurula
tanınan bazı imkânları bir denetimsizlik olarak değerlendirdi. Ben, işte, bunun
bir yanlış değerlendirme olduğu kanaatindeyim. Burada bir denetimsizlik söz
konusu değil, burada, belli kanunlardan getirilen muafiyet söz konusu; ama,
kurulun denetimi, tabiî ki, Sayıştay denetimine tabi olarak devam edecek,
yürüyecek. Tabiî, dışalımlar
değerlendirildi. Doğrudur; 1991 yılında yurt dışından elektrik alımından
vazgeçtik. Yani, 1987 yılına kadar dışalım, 1987'den 1991'e kadar dışsatımı
gerçekleştirdik, mütea-kiben de, dışarıdan elektrik almaya başladık;
Bulgaristan'dan alıyorduk, Gürcistan'dan da almaya başladık; tabiî, arzu
ediyoruz, hiçbir zaman almayalım. Geçtiğimiz hafta, bu yasanın görüşmelerinin
yapıldığı esnada, ben, Bulgaristan'da, 1 kilovatsaat fazla elektriği nasıl
alırımın mücadelesini sürdürüyordum. Türkiye'nin, gerçekten,
bugün için 1 kilovatsaat elektriğe de ihtiyacı var; ama, dışalımda, bu yasayla
bir layüsellik sağlanmış değildir, yanlış anlaşılmasın. Zaten, Türkiye'nin
dışarıdan elektrik alabilmesi, üye olmaya çalıştığımız UCTE; yani, Avrupa
Enerji Enterkonneksiyonunun getirdiği bir sınırlamayla belli noktada
yoğunlaşmıştır; bir de, alınacak olan elektriği, herkes istediği gibi gidip
alıp gelemeyecektir. Neticede, düzenleyici kurul, bu elektrik alımıyla ilgili
de bir karar verecektir, o düzenleyecektir. Bu kurulun düzenlemesiyle dışarıdan
elektrik alınacaktır. Tabiî ki, Türkiye'nin gerçek arzusu, kendi elektrik
üretim tesislerini yapabilmesi, kendi arz imkânını garantiye alabilmesidir; o
çabasını Türkiye sürdürecektir, bugüne kadar da sürdürmüştür, bundan sonra da
devam edecektir; ama, bundan sonraki yatırımlar itibariyle, özel sektörün daha etkin
bir rol oynayabilmesini sağlamaya yönelik bir kulvara girmiştir. Biraz önce, yine, geçici
8 inci maddeyle ilgili değerlendirme yapıldı. Burada, bir yanlış anlaşılma var.
Geçici 8'in hedef aldığı, devretmeye çalıştığı bir tesis falan söz konusu
değil. Geçici 8, yeni yapılacak olan projelerle ilgili verilen bir süreyi
getiriyor. Biz arzu ediyoruz; burada, söz konusu firmalar, 2002 yılı itibariyle
tesislerini bitireceklerini taahhüt ettiler; yatırımlarıyla ilgili kredilerini
temin ettiler, 2002 yılına kadar yetiştireceklerini taahhüt ettiler.
"Yetişmezse ne olacaktır" endişesini ben de taşıyorum bir Enerji
Bakanı olarak. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Bakan,
açıyorum mikrofonunuzu; lütfen, tamamlayın efendim. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) - O endişeyi ben de taşıyorum; ama,
arzu ediyoruz, hedefliyoruz ki, bu karşılıklı endişe, bu tesislerin verilen
sürede bitirilmesini sağlayacaktır. O gün geldiğinde de, herhalde, çok az tesis
yapımı kalan şirketlere de "kusura bakmayın siz" denilmeyecektir diye
düşünüyorum. Yine, Sayın Polat,
buradan, gelip ifade etmemi çok arzu ettiler. Şimdi, bildiğiniz gibi, Yusufeli
Barajıyla ilgili işlemlerimiz bitti. Şu anda, Hazinede kredi görüşmeleri devam
ediyor. Eğer kredi kabul edilirse, hızlı bir şekilde inşaatına başlayacağız. Laleli Barajı da yine
ikili protokollerimiz içindedir. Biz, Çoruh Havzasında 2 600 megavatlık bir
baraj kapasitesi yaratma çabasındayız; İspir, Güdlübağ, Aksu, Arkun, Yusufeli,
Artvin, Borçka, Muratlı, buradaki barajlarımız, Türkiye'nin enerji sektörüne
çok büyük katkılar sağlayacaktır. Yine, buradan şuraya
geçmek istiyorum: Devlet Su İşlerinin bugün yaptığı, bitirdiği barajlar,
TEAŞ'a, herhangi bir bedel karşılığında değil, işte öylesine devredilmekte. Bu,
ucu açık olan bir uygulama; ama, netice itibariyle, bu tasarıyla, Devlet Su
İşlerinin yaptığı, bitirdiği veya inşaatı devam eden barajlarının Elektrik
Anonim Şirketine devri konusunda bir statü getiriyoruz. Tabiî, bu statüdeki boşluk
doğrudur. Komisyonlarda da bu konuda çeşitli talepler iletildi; yani
"fiyatlarını belirleyelim, buraya yazalım" da denildi veyahut
"fiyatlarını belirleme kriterlerini buraya yazalım" denildi. Ben,
bunların hepsine hak veriyorum; ama, neticede bu barajların bir bütün olarak
ele alınması ve yine, neticede, Türkiye elektrik sektörünü üretme görevini
verdiğimiz ve masadaki unsurların tamamının bir araya gelip karar vereceği bir
ortam yarattığımız bu tasarıdaki hususun da, bence, endişeleri ortadan kaldırabilecek
bir imkân yaratacağı düşüncesindeyim. Ben, önerileriyle katkıda
bulunan bütün konuşmacı arkadaşlara teşekkür ediyorum. Gerçekten, bütün siyasî
parti gruplarının desteğiyle çıkan bir yasa olduğunu burada kabul ederek, beyan
ederek sözlerime son veriyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan. Madde üzerinde, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA MEHMET
DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının geçici 8 inci maddesini, yürürlük ve yürütme hariç, son maddesini
görüşüyoruz. Bu madde neyi düzenliyor,
bir bakalım. Tabiî, bu tasarı hazırlanırken, temel olarak 2001 yılından sonra
yürürlüğe gireceği için, 2001 yılından sonra planlanan tüm elektrik
santrallarının bitirileceği ve Türkiye'de elektrik fazlası olacağı varsayımı
üzerinden hareket edilerek hazırlanmış ve bu 2000 ve 2001 yılları içerisinde
de, Devlet Planlama Teşkilatının da kabul 29 adet proje kabul etmiş
hükümetimiz. Şimdi, bu yasayla, bu projelere de diyor ki, ben size hazine
garantisi vereceğim; yani, yapacağınız yatırımlar için yurt dışında bulacağınız
kaynaklara hazine garantisi vereceğim; ancak, bunu 2002'nin sonuna kadar
bitireceksin; çünkü, benim o güne kadar elektriğe ihtiyacım var, ondan sonra
elektrik enerjisine ihtiyacım yoktur diyor. Kısa, net olarak bu yasa, bunu
düzenliyor. Değerli arkadaşlarım,
peki, bu 29 projeyi, yüzlerce projenin içerisinden seçerek kabul ettiniz ve
bunların kaynaklarına hazine garantisi vermeyi kabul ettiniz. Peki, 2002'nin
sonunda yüzde 90'ı bitti, geri kalanı bitmedi, 20 tane böyle veya bunun 10
tanesi bu şekilde yarım bir yatırım olarak kaldı. Bugünkü Türkiye'nin
şartlarını biliyorsunuz. Bugünkü şartlarda hazine garantisi olmadan, yurt
dışından kaynak bulması ve bunları tamamlaması, bu yatırımcıların mümkün değil.
O zaman, Türkiye'de, yarım kalmış yatırımlar mezarlığı oluşmaya başlayacak.
Sonuç olarak, bu projeler öyle oluşacak. Peki, Türkiye'de, bu 2002
yılından sonra elektrik fazlası olacağını kim, hangi kritere göre belirliyor?
Bugüne kadar, Devlet Planlama Teşkilatımızın ve hükümetimizin birlikte
oluşturduğu birtakım verilere göre bu belirleniyor; yani, bürokrasi kanalıyla
bu ihtiyaçlar ve ona göre de üretilecek olan elektrik enerjisi belirleniyor. Değerli arkadaşlarım,
Türkiye gerçekten öyle bir bölgedeki, her zaman sıçrama göstermesinin,
büyümesinin çok yüksek olması gereken dönemleri yaşıyor ve önümüzdeki dönemde
de umut ediyorum ki yaşayacak ve eğer, bu hesapları aştığı zaman, daha çok
elektrik enerjisine gereksinim duyduğu zaman, bunlar yetmeyebilir, bu
planlamalar yetmeyebilir. Bu planlamaları yapması gereken piyasa aktörleridir.
Piyasa aktörleri bunları zaten belirler ve yatırımları da ona göre yapar ve
yatırım riskini de ona göre alır; ama, burada bürokrasinin yaptığı ve çok
enteresan tabiî, bu yatırımların tümü; birisi ithal kömüre dayalı Yumurtalık'ta
yapılan enerji santralı, diğerleri ise, Mavi Akımın getireceği doğalgaza bağlı
çevrim santralları. Bir an şöyle düşünelim: Sovyetlerle aramızın açıldığını ve
Mavi Akım hattının geciktiğini, gecikme olduğunu; bu çevrim santrallarına
nereden gaz bulup, onların elektrik üretimi yapmasını sağlayacaksınız? Veya
başka birtakım engelleyici koşullar çıktı; Mavi Akım, 2002'nin sonuna kadar
yetişmedi. Bütün var olan yatırımlarda fizikî süreç her zaman yeterli olmuyor.
Bu olmadığı süreçlerde hangi tedbirleri alacaksınız; bunlar bu yasayla tam
olarak belirlenememiş. Bu yasa tasarısı, tamamen Mavi Akıma bağlı, Mavi Akımdan
gelecek doğalgazdan çevrim santrallarıyla elde edilecek enerjiye bağlı bir
üretim fazlalığını kabul eden bir anlayışa dayalı yasa tasarısı. İşte onun için
diyoruz ki; var olan sistem, önümüzdeki dönemlerdeki varsayımlara göre
hazırlanmış ve diğer birtakım aksaklıkları -daha önce anlattım- ve Türkiye'nin
bugünkü koşullarında önümüzdeki süreçte hep birlikte bunu yaşayacağız; ama,
yine söylüyorum: Bu yasanın en önemli yanı, daha yürürlüğe girmesi için 5 yıl
süre olması; bunun için de en önemli tarafı, o 5 yıllık süre diye bakıyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Dönen,
açıyorum mikrofonunuzu. Buyurun. MEHMET DÖNEN (Devamla)-
Bir diğer önemli konu değerli arkadaşlarım: Biz, özelleştirme süreci
içerisinde, dağıtım şebekesinin direkleriyle, trafosuyla, teliyle, bütün teknik
gruplarıyla beraber satacağız. Bakın, şöyle bir an için
bu aksaklıkları görmemiz lazım. Bizim, bu ülkenin gelecekte çekeceği
sıkıntıları bugünden tahmin ederek bu yasaları çıkarmamız lazım. Şimdi, düşünün, mülkiyet
hakkını devrettiğimiz bir özelleştirme sürecinden sonra bile, bu üst kurul ile
oradaki işletmeci arasında çıkacak sıkıntılara anında el konulamayacak; orada,
çok büyük hukukî muvazaalar çıkacak; o hukukî anlaşmazlıklar sonunda, hukuk
prosedürü çok uzun sürecek. Bu süreç içerisinde, orada üretim yapacak olan
sanayicileri, nereden elektrik enerjisi alıp besleyeceksiniz; bunu, bu yasada
bulmak mümkün değil diye düşünüyor, hepinize teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Dönen. Sayın milletvekilleri,
geçici 8 inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının geçici madde 8'in birinci cümlesindeki "2002
yılı sonu" ibaresinin "2003 yılı sonu" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Okunacak son
önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okutacağım ve aynı zamanda da işleme
alacağım : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının geçici madde 8'in "3996 sayılı Kanun
hükümleri çerçevesindeki Hazine garantileri, bu Kanunun yayımı tarihinden önce
kararlaştırılmış bulunan projeler için 2004 yılı sonu itibariyle işletmeye
geçmeleri kaydıyla verilebilir. Bu projelerden Hazine garantisi verilmiş
olanların, 2004 yılı sonu itibariyle işletmeye alınmaması halinde, Hazine
garantileri geçersiz olur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Komisyon ve
hükümet katılmıyor. Önerge sahipleri adına,
Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun. (FP sıralarından alkışlar) LÜTFİ YALMAN (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Tabiî, burada, ciddî bir
konu ve durumla karşı karşıyayız; makul düşünmemiz lazım. Tabiî, IMF ve Dünya
Bankasıyla ilgili şartları ve önanlaşmaları da gözardı etmiyoruz; ama,
Türkiye'nin meselesi olduğu için, birkaç konuyu dile getirmek istiyorum. Bunlardan birincisi,
Sayın Bakan, konuşmasında, 130 küsur kurum veya kuruluşla görüşüldüğünü ve
görüş istendiğini ifade ettiler; elbette ki bu doğrudur; ama, bu görüş
istenilirken, tahmin ediyorum, yeterli zaman olmaması hasebiyle ve birçok kurum
ve kuruluş da yasa tasarısı üzerinde yeterince tartışmaması, tartışamaması
hasebiyle, hazırlıksız yakalandılar; yani, bu tasarıyı yeterince
inceleyemedikleri kanaatindeyim. Bir diğer konu, acaba, bu
yasa tasarısı hazırlanırken Bakanlığa bildirilen görüşlere itibar edildi mi,
dikkate alındı mı; bu konunun da, tabiî, cevaplandırılması gerekir. Bizim
yaptığımız görüşmelerde, çok fazla dikkate alınmadığı ve yeterince zaman
verilmediğinden dolayı hazırlık yapılamadığı yönünde bir beyan söz konusuydu. Değerli arkadaşlarım, bu
geçici 8 inci maddeyle ilgili "2002 yılı sonu itibariyle" cümlesini
"2004 yılı sonu itibariyle" diye değiştirmek istedik. Ciddî bir konu
diye sözlerimin başında ifade ettim. Bakınız, şu anda, bu yasa tasarısıyla
ilgili yeterli hazırlıkların, altyapı hazırlıklarının yapılamadığını,
yapılmadığını hepimiz biliyoruz. Türkiye'deki bu konularla ilgili firmaların,
şirketlerin, kuruluşların, bu hazırlıkları, projeleri, 2002 yılı sonuna kadar
hazırlayıp yetiştiremeyeceği kanaati de hepimizde hâkim. Nitekim, Sayın Bakan
da, kısmen, konuşmasında, bu konuyu "belki sıkıntı olabilir" diye
ifade ettiler, dile getirdiler tahmin ediyorum. Onun için, bu sürenin mutlak
manada uzatılması, yerli firmaların -dikkat ederseniz, özellikle yerli firmaların
diyorum- bir hazırlık yapması, bu hazırlık sürecini tamamlaması ve eğer, 2002
yılı sonuna kadar projeler yetiştirilemezse, 2004 yılı sonuna kadar bu
projelerin hazır hale gelerek hazine katkısından, desteğinden, garantisinden
istifade etmesi gerekir. Eğer bu yasa bu şekliyle çıkarsa, büyük oranda,
şirketlerin, firmaların birçoğu, zaman darlığından, zaman yetersizliğinden
dolayı projelerini yetiştiremeyecektir; dolayısıyla hazine garantisinden de
istifade edemeyecek, bu durumda yeterli yatırımı da sağlayamayacaktır. Bu bir
ürküntü ve korku meydana getirecektir firmada değerli arkadaşlar. Yani, atılım
yapmayacaktır firma yetkilileri. Kalkıp da, 2002 yılı sonuna kadar
yetiştiremeyeceği bir projeyle ilgili hazırlığa girmeyecek, dolayısıyla,
ülkede, kendi şirketlerimiz, ulusal şirketlerimiz bazında bir sıkıntı doğacağı
kanaatindeyim. Onun için, biz, 2004 yılı sonuna kadar uzatılsın diye bir hüküm
getirdik. Bir başka konuyu daha,
tabiî, dile getirmek mecburiyetindeyiz: Değerli arkadaşlar, eğer
altyapısı, kısmen hazırlığı olan firmalar, kuruluşlar, kurumlar varsa, bunların
da sayısı çok azdır ve çok kısıtlıdır, dolayısıyla, geniş alana yayılamayacağı
gibi bir kanaat hepimizde var. Bu kanaatime, birçok arkadaşın da, hatta
Bakanlık yetkililerinin de iştirak ettiği zannındayım, kanaatindeyim.
Dolayısıyla, ben, süreyi bile tamamlama noktasında herhangi bir zorlamaya
gitmeden, bu konunun iyi düşünülmesi ve bu verdiğimiz önerge üzerinde gerçekten
makul hareket edilmesi ve kabulü yönünde oy kullanılması gerektiği kanaatindeyim. Ben, bilgilerinize
saygıyla sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalman. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum
: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının geçici 8 inci maddesinin birinci cümlesindeki
"2002 yılı sonu" ibaresinin "2003 yılı sonu" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge sahipleri
adına, buyurun Sayın Polat. (FP sıralarından alkışlar) ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının konuşulabilecek son maddesine
geldik; çünkü, bundan sonrakiler yürütme ve yürürlük maddeleri; yeni İçtüzüğe
göre, konuşma yapılmadan sadece oylanıyor. Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının, bana sorarsanız, hemen hemen en önemli maddesi bu; bu da nedir:
"Yatırımı devam edip de 2002 yılı sonu itibariyle işletmeye geçemeyen
yatırımlara hazine garantisi verilmeyecek" deniyor. Sayın Bakanım, burada en
büyük problem şu: Devlet Planlama Teşkilatı yayın yapıyor, diyor ki:
"Enerji Bakanlığındaki yatırımların ortalama yatırım süresi 14,6
yıl." Bu, sizin yayınlarınızda var. "Bu süre, doğalgazda biraz
kısalıyor, hidrolik barajlarda biraz daha artıyor" deniyor; ama,
genellikle enerji yatırımlarının uzun bir zaman aldığı ortada. Siz, bu tasarıdan birkaç
gün önce, 29 tane, genellikle rüzgâr ve güneş enerjilerinin yer aldığı bir
listeye onay verdiniz. Onay verirken, sizin gerekçeniz de, Türkiye'nin, 2002 ve
2003 yıllarında kritik bir enerji döneminden geçeceği, eğer, bu santrallar
zamanında yapılırsa, bu kritik dönemin 2004 yılından sonra aşılacağı
varsayımına dayanıyor; yani, diyorsunuz ki, 2003'te ve 2004'te ülkemiz için
kritik bir dönem var, enerji sıkıntısı olabilir. Bunun için, kalkıyorsunuz,
birtakım santrallara hazine garantisi veriyorsunuz; ama, öyle bir zamanda
veriyorsunuz ki, onların, fiilen işletmeye geçmeleri mümkün olmayan bir zamanda
süre veriyorsunuz. Bu yanlış; bunun yanlışlığı şundan ortada. Şimdi, finansörler, önünü
germediği bir zamanda, milyonlarca dolar para harcayarak bu yatırımı yaparlar
mı?! Siz olsanız, siz bir yabancı şirket olsanız, bir sabah Başbakanla
Cumhurbaşkanının en üst kurulda yaptığı bir tartışmadan dolayı, Başbakanın,
gelip de "bana şöyle dedi böyle dedi" olayıyla Türkiye'de 2,5 milyar
dolar para kaybımız oluyorsa, 7 milyar dolardan fazla para yurtdışına
çıkıyorsa; bir akşamda, repo faizleri yüzde 60-70'den yüzde 700'e çıkıp,
ortalama 300'de karar kılıyorsa ve bono faizi 60 puandan 92 basit, 144 bileşik
faize çıkıyorsa; böyle bir ülkede, bir günün önü bile görünmeyen bir ülkede,
beş yıllık, on yıllık yatırım yapabilir misiniz?! Bunu yapamadıktan sonra,
geliyorsunuz ve bir de bu zamanları kısıtladığınız zaman, ikisi birbiriyle
tezat halinde oluyor. Bakın, sizde şimdi yine
tezat var; nasıl var?... Bakın şunu da söyleyeyim. Şimdi siz "2004 yılında
bu krizden çıkabiliriz" diyorsunuz. Devlet Planlama Teşkilatının alt
komisyon raporunun dokuzuncu sayfasında öyle diyorsunuz, aynı raporun
yirmiyedinci sayfasında bakın ne diyorsunuz: " Arz-talep dengesinin içinde
bulunduğu kritik durum ve enerji yatırımlarının işletmeye alınabilmesi için
gerekli olan asgarî süreler dikkate alındığı zaman, Sekizinci Beş Yıllık Plan
dönemi içinde üretim sektöründe serbest bir rekabet ortamına geçilmesinin
mümkün olamayacağı görülmektedir. Yapılan alım anlaşmalarıyla kayıt altına
alınan süreler dikkate alındığı zaman, üretim sektöründe bu dönemi takip eden
Dokuzuncu Beş Yıllık Plan döneminde de serbest rekabet ortamına geçilmesinin
mümkün olamayacağının ifade edilmesi zor değildir" Kim diyor: Devlet
Planlama Teşkilatının alt komisyon raporu diyor. Raporun dokuzuncu sayfasında "2003'te ve 2004'te bu
sıkıntıyı geçebiliriz" yirmiyedinci sayfasında "bunu, bırak Sekizinci
Beş Yıllık Planı, Dokuzuncu Beş Yıllık Planda da geçemeyiz" deniliyor. Bu
kadar önünün görülmediği bir ülkede, siz bir yatırımcı olarak, nasıl
yatırımların önünü göreceksiniz de gelip burada yatırım yapacaksınız?! Bir husus daha var: Siz
hazine garantisi vermişsiniz. Hakikaten garantide çok önemli rakamlar
vermişsiniz; 10 sentten, 11 sentten, hatta şu mobil, yüzer-gezer santrallarda
15 sente kadar garanti vermişsiniz; son derece afakî garantiler. Dünya Bankası
"bu gidişle, her sene 1,5 milyar dolardan, 2010 yılına kadar, TEAŞ zarar
eder" diye bize bir bildiri göndermişti. Şimdi, siz, bu kadar Hazine
garantisi verdiğiniz ortamda dahi, Devlet Planlama Teşkilatının raporuna göre,
0,742 milyar dolarlık, üretim alanında, 1998 yılında yatırım kararı almışsınız.
Lazım olan ne demişsiniz 2001'de: "3 milyar 590 milyon dolar yatırım
gerekiyor üretim alanında" demişsiniz; yani, yapılanın 5 katı yatırım
lazım demişsiniz. Şimdi siz, bu kadar enerji garantisi veriyorsunuz, bütün bu
enerji garantisi vermenize rağmen, mevcudun beşte 1'i kadar yatırım toplarken,
ne aldınız ki birdenbire bütün bu garantileri kaldırıyorsunuz ve diyorsunuz ki:
"Ben getireceğim bu yasayla enerji yatırımlarını hızlandıracağım."
Bunun gerekçesini de bu tasarıdan biz anlayamadık. Sayın Bakanım, sizin
de... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkanım, 1 dakika müsaade ederseniz, hemen bitireceğim. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Polat. ASLAN POLAT (Devamla) - Zaten,
biraz önce Sayın Bakanım bize cevap verirken, eskiden Plan ve Bütçe
Komisyonunda veya burada bir sorumuza 5-10 dakika cevap veren bakanın da
enerjisini çok kaybetmiş olduğunu gördüm; öyle 5 dakikada hemen cevap verdi,
gitti... ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Süre yok, süre... PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - İçtüzük... İçtüzük... ASLAN POLAT (Devamla) -
Yahu, İçtüzüğü bırak, biz dinlerdik seni... Mesela, sizin Yusufeli
Barajında ve İspir Baraj hususundaki ifadeniz bana çok muğlak geldi. Şimdi,
Yusufelililer diyorlar ki... 250 veya 300 milyon dolar daha fazla para
harcayıp, şu barajın yerini biraz ileri alıp, Yusufeli'ni su altından
kurtarabiliriz diyorsunuz. 250 milyon
veya 300 milyon dolar önemli bir para görülebilir; ama, sadece bugün
Başbakanımızın Türkiye'ye verdiği zararın altıda 1'idir.Yani, demek ki, o kadar
az bir zararla, bu Yusufeli İlçesini kurtarabilirdik diye düşünü-yorum. O yönde
bir müjde verseydiniz, Yusufelililer daha çok sevinirlerdi diye tekrar
düşünüyorum. Sonra, Laleli Barajının
da, net anlayamadım, ne zaman yapılacağını anlayamadım. Laleli Barajı, İspir
ile Bayburt arasında bulunan ve çok önem verilen bir barajdır. O baraj hakkında
da daha açıklayıcı bilgi verirseniz, daha çok memnun olurdum diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR
BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Yazılı göndereceğim Sayın Polat. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Polat. Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Bu hususu da dikkate alarak, çalışma
süremizin tasarının tümü hakkındaki oylama bitinceye kadar uzatılması hususunu
değerli oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir. Şimdi, geçici 8 inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 19 uncu maddeyi
okutuyorum : MADDE 19.- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 20 nci maddeyi okutuyorum
: Yürütme MADDE 20.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - 20 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. İçtüzüğümüze göre, lehte
ve aleyhte olmak üzere, son söz talepleri vardır. Lehinde, İstanbul
Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) MASUM TÜRKER (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan, Yüce Heyeti
saygılarımla selamlıyorum ve uzun bir süre komisyonlarda ve Meclisimizde
tartışılan bu kanunun ve dolayısıyla Türkiye'nin gündemini belli konulara
yönelten bu kanunun bugün sona ermiş olmasını görmekten mutlu olduğumu ve
olumlu oy vereceğimi saygılarımla sunuyorum.(DSP, MHP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Türker. Aleyhinde, Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın milletvekilleri,
Enerji Piyasası Kanunu Tasarısının müzakeresine uzun süreden beri katılıyoruz.
Bu kanun, İngiltere'deki kanunun kopyası; aynen alınmış, tercüme edilmiştir ve
Amerika'da Kaliforniya'da uygulanmıştır, Kaliforniya'da uygulandıktan sonra
Kaliforniya'da elektrik sistemi çökmüş, perakendeci şirketler iflas etmiş ve
elektrikte muazzam bir fiyat artışı olmuş. İngiltere'de de şöyle bir
sonuç olmuş: İngiltere'de, bir defa, kömür işletmeleri çökmüş, hep gaza dayalı
santrallar üretildiği için kömür işletmeleri çökmüş; eskiden devlete ait olan
bu kuruluşlarda çalışan işçilerin memurların üçte 1'i işten çıkarılmış ve
elektrik fiyatları yüzde 2,5'le 3 arasında artmış. Türkiye'de de bunun ilk
aşamasına gelindiğinde... Şimdi, normal olarak Türkiye'de hidroelektrik gücümüz
var; ancak suya dayalı enerjinin yüzde 30'unu kullanabiliyoruz, kömüre dayalı
enerjinin de ancak yüzde 20'sini kullanabiliyoruz; ama, şimdi yapılan
sözleşmelerle, verilen garantilerle, bugün yüzde 25 seviyesinde olan gaz
kullanımı yüzde 50'lere çıkıyor; çünkü, dışarıdan gaz ithal ediliyor ve
Türkiye'ye büyük bir, pahalı bir sistem
getiriliyor. Şimdi, böyle bir kanun,
Türkiye'nin gerçeklerine uymayan... Ayrıca da buna bağlı olarak birçok sözleşme
yapılmış, bu sözleşmelerde büyük suiistimaller var. Sayın Cumhurbaşkanını
tebrik ediyorum, Devlet Denetleme Kurulunun bazı ihaleler üzerindeki denetleme
faaliyetini sürdürmesinden dolayı kendisini kutluyorum. Çünkü, denetlemenin de denetlenmesi olur, çünkü,
denetleme de idarî bir faaliyettir.
Dolayısıyla, bundan dolayı kendisini kutluyorum. Bu getirilen sistemle,
bir defa, Türkiye'de sağlıklı bir enerji politikası üretmek mümkün değil. Yani,
TEAŞ'ın baraj imalatında 3,5, 3,9 sente mal ettiği bir elektriği, aşağı yukarı,
bu hükümet zamanında kilovatı 11, 13,59, 18, 19 civarında bazı yandaş
firmalarla yapılmış. Zaten, eskiden bir imalatçı, bir dağıtıcı vardı; şimdi, o,
imalatçı ile dağıtıcı arasında altı kurum koyuyoruz ki, her birisi kendine göre
bir kâr koyacaktır, bunlar da fiyatları çok artıracaktır. Şimdi, Türkiye'de iki
tane hükümet var; birisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hükümeti, birisi,
herhalde IMF hükümeti, çünkü, onlar da taşındılar -eskiden bir ayda, birbuçuk
ayda bir falan geliyorlardı- şimdi, gelmişler, Ankara'da ikametgâhlarını da
tutmuşlar. Onlar bize emrediyorlar; diyor ki, şu tarihte, şu kanunu
çıkaracaksın... Çıkaralım da, Türkiye'ye faydası ne? Değerli milletvekilleri,
işte, bakın, dün, hükümetin yarattığı, Başbakanın yarattığı bir kriz nedeniyle,
bir aylık faizde devletin kaybı 200 trilyon lira. Ayrıca, bugün de faizler 2
000'e çıktı. Yani, bunun, devlete, bu millete, fakir fukaraya maliyeti, aşağı
yukarı 1 katrilyon lira, daha da göreceğiz. Şimdi, bir hükümetin ufak bir basiretsizliği
nedeniyle, ufak da değil, büyük bir basiretsizliği nedeniyle, bir anda, halk, 1
katrilyon lira yükün altına giriyorsa ve burada da, bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de bu konuşulmuyorsa, hakikaten, çok büyük bir eksiklik ve çok büyük
bir ayıp. Şimdi, fakir fukaranın cebinden alıyorsunuz, beş altı tane holding
bankasına bu faizleri veriyorsunuz. Böyle bir devlette sosyal adalet olmadan,
halkı yoksulluğa sevk ederek, halkı soyarak, böyle bir uygulamanın Türkiye'ye
bir fayda getireceğine inanmıyorum. Bu elektrik piyasası
kanunu tasarısı da bunun bir devamıdır.
Çıkacak kanunla, Türkiye halkına refah geleceğine, fiyatın ucuzlayacağına
kesinlikle inanmıyorum. Fiyatlar, bir defa, 3 misli, 5 misli artacak, sanayi iflas
edecek. Belirli aracı şirketler, işte toptancı şirketler, belli kurumlar,
bunun, tabiî, rantını elde edecekler. Bunu da nasıl sağlayacaklar; garanti
verilmiş; yani, enerji ihaleleri yapılırken garanti verilmiş. Bunlarda da
birçok suiistimaller yapıldığını defalarca burada söyledik; ama, neyse ki,
getirildi, çıktı. Öyle de suiistimale müsait şeyler yapılıyor ki... Mesela,
geçen gün burada söyledim, Ege Enerji İşletmesi... Daha 1 kuruşu yok, bir
tesisi yok, bir mal varlığı yok, bir de yabancı -İngiliz şirketini- ortak;
getiriyorsunuz, Vakıflar Bankasından 107 milyon dolara alıyorsunuz; yani, ne
kadar yandaşları... Peki, başka bir vatandaşın malını niye almıyorsunuz?!
Tabiî, bize burada konuşma imkânı verilmediği için sizin getirdiğiniz İçtüzük
değişikliğiyle. Maalesef, burada, halkın cebinden neler gidiyor, kimin cebine
neler... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - 1
dakika daha verir misiniz. BAŞKAN - Sayın Genç,
herhalde, 1 dakikada da oyunuzun rengini ifade edersiniz. KAMER GENÇ (Devamla) -
Evet, edeceğim evet... Yani, bu kadar rahatsız olmayın Sayın Başkan, şimdiye
kadar bunun üzerinde pek durmadık, gruplar konuşmadı. Böyle olunca da, biz,
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, halkın menfaatları
nerededir -ki, burada ne menfaat sağlıyor- bunları burada dile getiremiyoruz.
Meclisi susturarak, milletvekillerini susturarak, Türkiye'ye hayır
getiremezsiniz. Artık, sizin iktidarınız zamanında yapılan düzenlemelerle,
Türkiye'de halk yaşayamaz hale geld; pahalılıktan, yoksulluktan, işsizlikten...
Bakın, memurun, işçinin, esnafın, köylünün durumunu düzeltecek bir şey
yapmadınız. Bir gecede bir başbakanın yaptığı hatadan dolayı bazı banka
patronları 200 trilyon lira para kazanıyor, benim memleketimde 8 yıldır 5-6
trilyon lirayla 250 polis lojmanı yapılamıyor. Türkiye'de sizin hükümetin
getirdiği olay bu. Türkiye'de yatırım yok, işsizlik alabildiğine gitmiş, hiçbir
şey yapılmıyor... Ne olacak bu memleket, Türkiye'de ne yapılacak, bu insanlar
ne yapacaklar, taş mı yiyecekler, toprak mı yiyecekler... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) -
Oyumun rengi kırmızıdır. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Genç. Sayın milletvekilleri,
tasarı üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir. Oylamanın şekli hakkında
Yüce Heyetinizin kararını alacağım. Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla
yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Oylama için 2 dakika süre
veriyorum. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının yapılan açık oylamasının
sonucunu ifade ediyorum:
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Şubat 2001 Çarşamba
günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati : 20.08 BİRLEŞİM 61 İN SONU |
|