Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 55       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

61 inci Birleşim

20 . 2 . 2001 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin, Hakkâri İlinde yapılan sınır ticaretinde karşılaşılan sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Ankara Milletvekili Mehmet Zeki Çelik’in, deprem bölgesindeki vatandaşların yaşadıkları sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı

3. – Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner’in, İzmir İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Avrupa Parlamentosu Başkanı Nicole Fontaine ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi’nin vaki davetine istinaden 7-10 Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna katılacak olan TBMMBaşkanvekili Ali Ilıksoy Başkanlığındaki 5 kişilik Parlamento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/763)

2. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın (6/1148) esas numa-ralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/312)

3. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin (6/1140) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/313)

4. – Kastamonu Milletvekili M. Hadi Dilekçi’nin İğdir Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkinKanun Teklifinin (2/305) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/314)

5. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, Şebinkarahisar Adı İle Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/48) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/315)

6. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kuzey Anadolu Fay Zonu Üzerinde Bulunan Yerleşim Alanlarında Depreme Karşı Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Teklifinin (2/580) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/316)

7. – (11/7) esas numaralı gensoru önergesinden bazı milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergeleri (4/311)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Batman Milletvekili Faris Özdemir ve 24 arkadaşının, Güneydoğu Anadolu’daki tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/175)

2. – Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve 101 arkadaşının, Ermenilerin Ağrı İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/176)

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 30 arkadaşının, deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uygula-dığı yanlış politikalarla devleti zarara uğrattığı ve afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı iddialarıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/8)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLAR-DAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili IşılaySaygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597)

 

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Başbakanlık Tanıtma Fonunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı DevletBahçeli’nin cevabı (7/3425)

2. – Adana Milletvekili Ali Gören’in, rüşvet alan memur ve bürokratların tespiti için istihbarat birimlerinin görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3349)

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, enerji alanındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3309)

4. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, TEAŞ Genel Müdürlüğünde yürütülen Beyaz Enerji operasyonuna ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3303)

5. – Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdür Yardımcısının görevden alınmasının nedenine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/3376)

6. – İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu’nun, Eskişehir’de küçük yaştaki kız çocuklarına boks yaptırıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/3413)

7. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, çay kaçakçılığının önlenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/3417)

8. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, TRT’nin yeni logo çalışmaları ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/3381)

9. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, domatesin tarımsal ürünlerde ihracat iadesi kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin DevletBakanı Tunca Toskay’dan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3389)

10. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun, büyükşehir belediyesi, il, ilçe ve belde kuruluşuna ait kriterlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı SadettinTantan’ın cevabı (7/3378)

11. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, MKE Kurumu tarafından üretilen silahlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun cevabı (7/3338)

12. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk’un, Kocaeli Cengiz Topel Havaalanı projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün ce-vabı (7/3388)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.

Aksaray Milletvekili Murat Akın, vergi borçlarının taksitlendirilmesi ve çiftçi ve esnafın sorunlarına,

Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, Afşin-Elbistan Termik Santralının sebep olduğu hava kirliliğine;

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Yücel Erdener’in, Medenî Kanunun kabulünün 75 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasına Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk cevap verdi.

Tütün ve Tütün Mamulleri Kanunu Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere, geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan tasarının Hükümete geri verildiği açıklandı.

Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri, Adalet ve İçişleri Komitesinin, 27 Şubat 2001 tarihinde, Brüksel’de “Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum” konusunda düzenleyeceği toplantı için vaki davetine TBMM’yi temsilen bir üye ile icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi, yapılan oylamadan,

16.2.2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 610 sıra sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 11 inci sırasına alınmasına İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen 413 sıra sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 25’er maddelik dört bölüm halinde, 402 sıra sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 20’şer maddelik iki bölüm halinde görüşülmesine, tasarıların tümü üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 20’şer dakika, kişisel konuşmaların 10’ar dakika; bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 10’ar dakika olmasına, bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümetin birer, milletvekillerinin de bir önerge verebilmesine, maddeler okunmaksızın sadece bölümlerin ayrı ayrı oylanmasına ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde o bölümün kabul edilen önergeyle birlikte oylanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden;

Sonra kabul edildi.

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan ile İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın Danışma Kurulu önerisinin görüşmeleri sırasında yaptıkları konuşmalarda şahsına sataşmaları nedeniyle bir konuşma yaptı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan :

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi;

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının (1/791) (S. Sayısı : 597) görüşmelerine devam edilerek 12 nci maddesinin görüşmeleri tamamlandı; maddenin oylamasına geçilmeden önce istem üzerine yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunamadığından,

Alınan karar gereğince, 20 Şubat 2001 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 17.35’te son verildi.

Mehmet Vecdi Gönül

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Levent Mıstıkoğlu

Şadan Şimşek

 

Hatay

Edirne

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

                                           No. : 88

II. – GELEN KÂĞITLAR

19 . 2 . 2001 PAZARTESİ

 

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1238) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1239) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

3. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi (6/1240) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

4. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1241) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

5. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1242) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden  Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1243) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1244) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

8. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden  Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1245) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

9. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1246) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

10. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1247) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

11. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1248) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

12. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden  Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1249) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

13. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Bütçeden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1250) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Kütahya-Tavşanlı-Tunçbilek Beldesindeki elektrik santralının çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3658) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

2. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde yapılan onarım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3659) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

3. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, A.İ.H.M.'nde Türkiye aleyhine açılan davalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3660) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

4. – Aksaraya Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Meclis çalışmalarının TRT 3'ten yayımına son verilip verilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3661) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Çin'de Doğu Türkistan Partisi lideri hakkında verilen kararla ilgili olarak bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3662) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Suudi Arabistan'da cep telefonlarının çalışmamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3663) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

7. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Diyanet İşleri Başkanlığının Darwin'in Evrim Teorisi ile ilgili bir çalışması olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3664) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

8. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Think-Thank Bilgi Bankası projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3665) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

9. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/3666) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

10. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3667) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

11. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/3668) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

12. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3669) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

13. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3670) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

14. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3671) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

15. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3672) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

16. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3673) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

17. –Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/3674) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

18. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/3675) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

19. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/3676) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

20. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3677) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

21. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/3678) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

22. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/3679) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

23. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Tuz Gölü civarında kurulması planlanan fabrika ve tesislere ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/3680) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

24. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3681) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

25. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Bal) yazılı soru önergesi (7/3682) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

26. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3683) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

27. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3684) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

28. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3685) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

29. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel)  yazılı soru önergesi (7/3686) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

30. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3687) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

31. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3688) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

32. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3689) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

33. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3690) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

34. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3691) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

35. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3692) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

36. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Maliye  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3693) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

37. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3694) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

38. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Abdulhaluk Çay) yazılı soru önergesi (7/3695) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

39. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3696) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

40. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı soru önergesi (7/3697) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

 

                                           No. : 89

20.02.2001 SALI

Raporlar

1. – Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli ve 9 Arkadaşının, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun İki Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/226) (S. Sayısı : 611) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001) (GÜNDEME)

2. – İçel Milletvekilleri  Edip Özgenç, Akif Serin ve Turhan Güven'in, 20.5.1933 Tarih ve 2197 Sayılı Kanunun 1 inci Maddesinde Yeralan İçel Adının Mersin Olarak Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/332) (S. Sayısı : 612) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001) (GÜNDEME)

3. – Ankara Milletvekili Uluç Gürkan ve 37 Arkadaşının, 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/422) (S. Sayısı : 613) (Dağıtma tarihi : 20.2.2001) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Diyarbakır Milletvekili Nurettin Atik'in, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın kardeşi  hakkında dava açılması talebi olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1251) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, zeytin ve zeytin üreticilerinin durumunun iyileştirilmesine yönelik çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3698) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

2. – Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon-Bolvadin İlçesine SSK hastanesi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3699) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

3. – Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, Adana-Karaisalı İlçesinin Şap hastalığı nedeniyle karantinaya alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3700) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

4. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen'in, OYAK'ın ticari ilişkilerde bulunduğu Fransız firmalara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3701) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

5. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, büyük alışveriş merkezlerinin küçük esnafa etkilerine ve şehir dışına taşınmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3702) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.02.2001)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Batman Milletvekili Faris Özdemir ve 24 arkadaşının, Güneydoğu Anadoludaki tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Ana-yasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/175) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

2. – Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve 101 arkadaşının, Ermenilerin Ağrı İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,  İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/176) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2001)

Gensoru Önergesi

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 29 arkadaşının, deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı yanlış politikalarla Devleti zarara uğrattığı ve Afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı iddialarıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında  Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir Gensoru   açılmasına ilişkin önergesi  (11/8) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.2.2001)  (Dağıtma  tarihi : 20.2.2001)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

20 Şubat 2001 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Hakkâri'de yapılan sınır ticareti hakkında söz isteyen, Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre'ye aittir.

Buyurun Sayın Töre. (DYP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin, Hakkâri İlinde yapılan sınır ticaretinde karşılaşılan sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

HAKKI TÖRE (Hakkâri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilimizde yapılan sınır ticaretiyle ilgili sorunlar hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sınır ticareti, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun ayakta kalabilmesi için hayatî önem taşımaktadır; ancak, temmuz 1998'de alınan; fakat, Resmî Gazetede yayımlanmayan bir kararla, sınır ticaretine çok sert engeller getirilmiştir.

Bakanlar Kurulunun aldığı bu kararla, sınır ticaretinin, sadece komşu iller arasında yapılması söz konusudur. Ticarete konu sonu olan malların bu illerimizden dışarı çıkarılması yasaklanmıştır. Sınır ticareti kapsamında ithal edilen mallara uygulanan vergi oranları yüzde 80'e çıkarılmıştır.

Valilere verilen gizli talimatlarla, sınır ticareti kapsamındaki malların il dışına çıkarılmasını önlemek için çok sert idarî denetim ve tedbirler almaları telkin edilmiştir.

Daha sonra ise, 23.12.1998'de, valilerin sınır ticaretiyle ilgili yetkileri alınmış, yerine, yetki, Dış Ticaret Müsteşarlığına verilmiş, Bakanlar Kurulunun insafına bırakılmıştır. Sınır ticareti yapılan il sayısı 7'ye düşmüştür. İthal edilecek mal sayısı, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından, 254 kalemden 15-20 kaleme indirilmiştir. Böylece, sınır ticareti fiilen bitirilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölgede yapılan sınır ticareti, 3 milyar dolar civarındadır. Buradan alınan vergilerle, ilimize ve diğer sınır illerine yol, su, elektrik, okul, köprü yapılıyordu. Şimdi, bunlar da bitti. Siz de, gidip, IMF'nin kapısında, 1 milyar dolar için el açıyorsunuz!

Sayın hükümet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu için ne düşünüyor acaba? İnsanlarımız aç, insanlarımız perişan, gençlerimiz işsiz. Amacınız nedir? Yıllarca, devletimizle omuz omuza, terörle mücadele ettik, terörü alt ettik; ama, açlığa, işsizliğe, sefalete, sayenizde yeniliyoruz. Ne düşünü-yorsunuz? Bize verecek bir cevabınız var mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Töre, açıyorum mikrofonunuzu efendim; buyurun.

HAKKI TÖRE (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

İlim Hakkari'de, tarım, çiftçi bitmiştir, hayvancılık bitmiştir, yatırım yoktur. Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Cahil çocuklarımızın, gençlerimizin, çaresizlikten, açlıktan, işsizlikten dağa çıktıklarını bilmiyor musunuz?! Ne yapacaksanız, bir an önce yapın; yapamıyorsanız, bırakıp gidin! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Zaten, millet sizi sandığa gömecek; gitmeseniz de, millet sizi gönderecek; bundan hiç şüpheniz olmasın! (DYP ve FP sıralarından alkışlar; DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar [!])

Yapın; benim dediklerimi yapın güneydoğuya; yoksa, söyleyeceğim, hiçbiri, hiçbirinize bir oy vermesinler.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Töre.

Gündemdışı ikinci söz, deprem bölgesindeki vatandaşların sıkıntıları hakkında söz isteyen, Ankara Milletvekili Zeki Çelik'e aittir.

Buyurun Sayın Çelik.

2. – Ankara Milletvekili Mehmet Zeki Çelik’in, deprem bölgesindeki vatandaşların yaşadıkları sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, Hindistan'da vuku bulan deprem sebebiyle, ben, 17 Ağustos ve 12 Kasımda bölgemizde meydana gelen ve büyük acılar yaşadığımız iki depremi tekrar gündemimize almak üzere söz talep etmiştim; ancak bugün sıra geldi. Değerli Başkana, söz verdiği için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Toplumsal hafızanın zayıfladığını artık iyice görüyoruz. "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" diye bir söz vardır. Yani, biz, her şeyi çok çabuk unutuyoruz. Soruyorum size; iki büyük deprem yaşadık; bu yaşadığımız depremlerden dolayı, bugün, hiç, gündemimizde iz var mıdır; hayır. Çünkü, unuttuk ve günübirlik yaşıyoruz.

Afetler olmadan önce yapılacak çalışmalar ve alınacak tedbirler... Zararların azaltılması yerine, bugüne kadar, hep, yara sarmakla uğraşmışız. Afete karşı alınacak tedbirlerin, ekonomik yatırım bakımından, geriye dönen en ucuz yatırım olduğunu da unutmamamız gerekmektedir. Türkiye bir deprem bölgesidir; bu gerçeği kabullenmemiz lazım. Sayın Işıkara, her zaman 6,3 şiddetinde bir depremin olma ihtimalini yüzde 63 olarak ifade ediyor. O halde, tedbiri elden bırakmayacağız. Bunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, biz depremi unutsak bile, deprem bizi unutmaz. Eğer, ders alıp önlemleri almazsak, aynı acıları, aynı kayıpları tekrar yaşarız. Bu, ciddî bir konudur. Dün, Düzce'de ve Sakarya'daydım. Geçen hafta da, burada, özürlülere depremde nasıl davranılacağını ifade eden bir programa katılmıştım. Şimdi, içinde bulunduğumuz durum, bu tehlikeyi yeterince kavrayamadığımızı ve gereken önlemleri almadığımızı ve yine, nemelazımcılığa bıraktığımızı açık açık haykırmaktadır. Bazı aksayan yönleri ifade etmeye çalışacağım.

Orta hasarlı bina demek, taşıyıcı sistemi hasar görmüş, ancak güçlendirildikten sonra iskâna müsaade edilen, onarılıp güçlendirilmeden önce içine girilip oturulması sakıncalı olan bina demektir. Marmara Bölgesinde, böyle, 124 000 konut var. Devlet, orta hasarlı konutlara 2 milyar yardım yapmakta; ama, bu yetmemekte; 6-7 milyar lira gerekmektedir. O halde, 90 000'in üzerinde güçlendirilmesi gereken orta hasarlı konutun bir an evvel ele alınması ve bu tehlikenin ortadan kaldırılması; değilse, buraya iskâna müsaade edilmemesi lazım.

Ayrıca, Türkiye, birinci derece riskli deprem kuşağında bulunan konut ve kamu binası stoku itibariyle yaklaşık 7 milyon binaya sahiptir. Bu bölgede, en az 500 000 okul, hastane gibi kamu binalarının hiçbirinin de deprem güvencesi yoktur; çünkü, 1998 tarihli yeni Deprem Yönetmeliğinden çok önce inşa edilmişlerdir. Bu 7 milyon binanın muhakkak surette incelenmesi ve gerekli olanların güçlendirilmesi gerekir. Bu yönde, maalesef, bir çalışma yapılmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, Marmara depreminde, oradaki bina stokunun 572 000 ve yıkılan binanın da yüzde 19'a tekabül ettiğini düşünürseniz, bu, büyük bir rakamdır. Sadece İstanbul'da 2,5 milyon konutun bulunduğunu ve bunun, yüzde 19 değil de, yüzde 5 mertebesinde bir zarara uğradığı zaman 125 000 konutun zarar göreceğini, hasar göreceğini ve yıkılacağını hesaba kattığınız zaman, buradan en az 100 000 ölü, 200 000 yaralı ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayıp olduğu ortaya çıkacaktır; ancak, televizyonlarda, maalesef, jeofizik ve sismoloji dalındaki bütün ilim adamlarının, medyada sergiledikleri kararsız, çelişkili, spekülatif görüntüler ve akılları karıştıran beyanları, halkımızı tereddüte, şaşkınlığa ve kararsızlığa itmiştir. Bina güvencesinden anlamayan ve depreme hazırlık deyince, binanın güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmeyip, konuyu, sadece fayların kırılması tartışmasına çeken bu uzmanlarımız, insanlarımızı yanlış yönlendirmekte ve bir rehavete itmektedirler. Halbuki, birinci veya ikinci derecedeki deprem kuşağında bulunan bir bina, yeni yapılmış olan Deprem Yönetmeliğinin öngördüğü dayanım ve deplasman kriterlerini sağlayacak şekilde güçlendirilmelidir. Tavsiyemiz şudur: Depremin nerede olacağı, fayın tek parça mı çok parçalı mı kırılacağı, binaya ne kadar uzaklıkta olacağı kesinlikle gündeme gelmez; önemli olan, yönetmeliğin gereğini yerine getirmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonu açıyorum, buyurun efendim.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Herkes, binasını, 1998 Deprem Yönetmeliğinin öngördüğü güce kavuşturmalıdır ve bunun için de gerekli çalışmayı yaparsa, bunlar önlenecektir. Bunun için, Toplu Konut İdaresinin, yeni bir kredi sistemi oluşturulması ve kamu binalarının bu manada güçlendirilmesiyle alakalı bir çalışma yapması gerekmektedir. Bu arada, kamu binalarıyla ilgili can güvenliğinin olmadığını da görmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, İstanbul'da 40'ın üzerinde hastanenin, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi binalarının çoğunun, binlerce ilköğretim binasının ve birçok devlet üniversitesi binasının deprem güvencesinin olmadığı, raporlarla ortaya konulmuştur.

Buradan şuraya varmak istiyorum: Mutlaka, bu çalışmalarda acil eylem planı gerçekleştirilmeli ve insanlarımız, bu konuda sürekli uyarılarak, depremin büyük felaket olduğu ve buna karşı uyanık olmamız gerektiği, gündemde tutulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bütün mesele, gelip insan unsuruna dayanmaktadır. İnsanı eğitmediğiniz sürece hiçbir sorunun üstesinden gelemezsiniz. Şu anda, her şeyini enkaz altında bırakan, gece zengin yatıp sabahleyin fakir kalkan bu bölge halkımız, büyük bir azimle hayat mücadelesini devam ettiriyorlar, hafızalarda ve fotoğraflarda kalan güzelliklerin tekrar canlanmasına çalışıyorlar. Ancak, bu konuda yeterli çaba gösterilmediği kanaatindeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1997 yılı başında kurulan bir araştırma komisyonu, tabiî afetlerle ilgili bir rapor sunmuş; o, raflarda kalmış. Ben de, yeni kurulan bir deprem komisyonunun üyesi olarak, tekrar Yüce Meclise sesleniyorum: Bu deprem araştırma komisyonunun yapmış olduğu çalışmanın, öncekiler gibi raflarda kalmamasını ve uygulamaya konulmasını, bu felaketlerle tekrar karşılaşmamayı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Gündemdışı konuşmaya, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın cevap verecek.

Buyurun Sayın Bakan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Ankara Milletvekilimiz Sayın Zeki Çelik'in yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 17 Ağustos ve 12 Kasımda yaşadığımız deprem felaketleriyle beraber, Türkiye'nin gündeminde, özellikle, bu tür felaketler karşısındaki organizasyon kabiliyetimizin yetersiz oluşu konusunda oldukça uzun tartışmalar yaşandı. Hakikaten, bu büyük felaketle ortaya çıkan durum, bunu teyit eder durumdaydı. Ne yazık ki, bu tür büyük felaketlere karşı hazır olduğumuzu, organize olduğumuzu söyleyemeyiz; ama, bu yaşadığımız felaketlerin arkasından, özellikle olaya yaklaşım biçimi ve işi ciddîye alan çalışma düzeniyle, bu tür felaketlere karşı önemli sayılabilecek adımların atıldığını düşünüyoruz. Her şeyden önce, deprem bilincini oluşturmak, başlı başına, önemli bir olaydır. Bu konuda, özellikle, ciddî gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle, depremin ilk başlangıç günlerinde ortaya çıkan koordinasyon eksikliğini ortadan kaldırmak üzere, Başbakanlığa bağlı Acil Yönetim Genel Müdürlüğü oluşturularak, bunun teşkilatlanmasına gidilmiştir. Buna paralel olarak da, yine, depremin ilk günlerinde, özellikle, sivil savunma hizmetlerinde görülmüş olan eksikliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çok ciddî çalışmalar yapılmış ve Sivil Savunma kurumu yeniden yapılandırılmıştır ve bu konuda, hakikaten, çok önemli gelişmeler olmuştur.

Özellikle, bu deprem olgusuyla ortaya çıkan önemli sonuçlardan bir tanesi, bütün karşılaşılan zararların devlet tarafından karşılanmasının, hakikaten, büyük bir külfet olarak ortaya çıkması dikkate alınarak, hemen hemen bütün ülkelerde uygulanan, bu tür hasarların sigortalar eliyle karşılanması yönünde gerekli adım atılarak da, bilindiği gibi, zorunlu deprem sigortası kanunlaşmıştır, kanun hükmünde kararname şeklinde uygulamaya konulmuştur ve şu anda, hakikaten, başlangıçta bu kanunun uygulanmasında görülen bütün aksaklıklar giderilerek, bugün, artık, uygulanabilen ve gittikçe de yaygınlaşarak halkımız tarafından da benimsenen faydalı bir uygulama olarak yürütülmektedir.

Yine, bu depremin ortaya çıkardığı çarpık yapılaşmayı ve kontrolsüz yapılaşmayı ortadan kaldıracak, özellikle, binaların ruhsat aşamasından iskân aşamasına kadar denetimini sağlayacak yeni bir yapılanmaya gidilerek, 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayımlanarak, yapı denetim kuruluşları kurulmuştur ve bunlar, şu anda, 27 pilot ilde çalışmaktadırlar. Bu 27 pilot ildeki uygulamanın tam olarak oturtulabilmesi için, hakikaten, çok ciddî bir çalışma sergilenmiştir. Bakanlığımıza bağlı Yüksek Fen Kurulundan oluşturulmuş olan heyetler, bu 27 ilin tamamında, sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin ve valiliklerin katılımıyla değerlendirme toplantıları yapmış ve bu kanunun eksiksiz olarak uygulanabilmesi için, iyi bir koordinasyon sağlanmıştır. Şu an itibariyle, mevcut aksaklıklar da giderilerek, bu yapı denetim kuruluşlarının, hakikaten, çok ciddî bir fonksiyon yürüttüklerini söyleyebiliriz. Biz, bakanlık olarak, bu konudaki uygulamaları yakından takip etmekteyiz; olabilecek aksaklıkları anında tespit ederek, bunların da giderilmesi yönünde, dinamik bir çalışma ortaya koymaktayız.

Üçlü sacayak olarak nitelendirdiğimiz bu çalışmalardan üçüncüsü de, Devlet İhale Kanununun değiştirilmesidir. Bununla ilgili olarak, Maliye Bakanlığıyla ortak olarak yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, yarın, Karayolları Genel Müdürlüğü salonlarında, bütün sivil toplum örgütleri ve konuya taraf olan bütün kuruluşların katılımıyla, hazırlamış olduğumuz Devlet İhale Kanununun son değerlendirme toplantısını yapacağız. Buradan çıkan görüşler doğrultusunda, tahmin ediyorum, on onbeş gün sonra da, yasayı, kanunlaşmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine göndereceğiz. Bu Devlet İhale Kanunuyla getirmek istediğimiz anahtar teslimi ihale yöntemiyle, özellikle kamu kaynaklarında yaşanmış olan savurganlıkları ortadan kaldıracak, bunları disiplin altına alacak ve bugün, Devlet İhale Kanunundan kaynaklanan bütün tartışmaları ortadan kaldıracak çok ciddî bir çalışma yapılmıştır. İnanıyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin desteğini alarak, bu tasarı kanunlaştığında da, bu alanda, belki de devrim niteliğinde bir adım atılmış olacaktır.

Değerli arkadaşlar, özellikle, konuşmacı arkadaşımızın üzerinde durduğu orta hasarlı binalarla ilgili olarak, bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında da bilgi arz etmek istiyorum.

Biliyorsunuz, her depremin en önemli problemlerinden bir tanesi orta hasarlı binalardır. Bugüne kadar yaşanmış olan felaketlerde, halledilmesi çok uzun süreler almış, hatta birçok depremden üç dört yıl sonra bile tam olarak halledilememiş bu temel problemin, biz, Bakanlık olarak, ta başlangıcında üzerine gittik. Özellikle, proje müşavirliği sistemini oluşturarak, deprem bölgesinde, bu ağır ve kronik problemin ortadan kaldırılmasında çok iyi bir organizasyon meydana getirdik. Bunun neticesi olarak, tam 53 000 daireye, bu şekilde, orta hasarlı binaya onarım yapmak üzere de 2'şer milyar liralık bir kaynak öngördük.

Değerli arkadaşlar, şu ana kadar, deprem bölgesinde, orta hasarlı binaların onarılması yönünde ayırmış olduğumuz bu kaynaktan tam 58 trilyon 202 milyar lira, hak sahiplerine ödenmiştir. Özellikle, bu işin yürütülmesinde başarılı olan illerimizin başında Kocaeli gelmektedir; çünkü, en fazla orta hasarlı binanın olduğu ve en ağır problemin yaşandığı Kocaeli İlinde, kurulmuş olan başarılı organizasyonla, şu ana kadar, hak sahiplerine 32 trilyon 969 milyar lira para ödenmiştir. Diğer başarılı illerimizden bir tanesi İstanbul'dur. İstanbul da, hakikaten, orta hasarlı binalar konusunda ikinci sıradadır. Orada da, şu ana kadar 8 trilyon 683 milyar lira para hak sahibi vatandaşlarımıza ödenmiştir. Bu konuda üçüncü başarılı ilimiz Yalova'dır. Yalova'da da 7 trilyon 680 milyar lira para vatandaşlarımıza ödenmiştir. Özellikle, problemli olarak gözüken Sakarya ve Düzce merkezlerinde ise, kullanımdaki aksaklıkların temel nedenini, belediyelerden kaynaklanan problemler oluşturmaktadır; ama, bu problemlerin de ortadan kaldırılması yönünde, biz, belediye başkanlıklarıyla ortak çalışma içerisine girerek, bu konudaki açmazları da ortadan kaldıracak bir çalışma sergilemeye gayret etmekteyiz. Şu an itibariyle, 53 000 konutu baz aldığımızda, ödenecek tüm parayı da 106 trilyon lira olarak dikkate aldığımızda, şu ana kadar ödenmiş olan 58 trilyon lirayla, bölgede, orta hasarlı konutların onarımı yönünde yüzde 50'yi aşkın bir fizikî gerçekleşme sağlanmıştır; ki, bu kadar büyük boyutlu, tam 53 000 daireyi kapsayan bu kadar geniş çaplı bir olay karşısında, daha önce, küçük depremlerde bile, üç senede, dört senede halledilemeyen bu büyük temel problemin halledilmesinde, hakikaten çok önemli mesafe katedilmiştir ve bugün gelinen nokta, bu organizasyonun bu şekilde sürdürülmesi halinde, bu işin, içinde bulunduğumuz 2001 yılı içerisinde sonuçlandırılacağı, nihayete erdirilebileceği şeklindedir.

Benim, bu vesileyle, özellikle dikkate sunmak istediğim konulardan bir tanesi de "depremi unuttuk" cümlesine katılamayacağım değerli arkadaşlar; çünkü, biz, Bakanlık olarak, bu büyük felaketi unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı, sürekli işin üzerinde olduğumuzu, konunun takibimizde olduğunu her platformda söylüyoruz ve buna uygun da hareket ediyoruz. Bugüne kadar, popülist politikalardan kaçınarak, günübirlik kurtarma arayışlarından uzaklaşarak, konuyu temel eksenine çekerek çözme gayreti içerisinde olduk. Özellikle, bu deprem bölgesinde yaşanan felaketlerden ders çıkaran bir anlayışla, yeniden yapılanmaları, rasgele, günübirlik, hemen bulunmuş alanlara değil, uzun çalışmalar neticesinde, yapılmış teknik ve jeolojik inceleme neticesinde belirlemiş olduğumuz, kentin gelişme akslarına uygun alanlarda şehirleri yeniden yapılandırıyoruz. Bu, bölgede yer alan bütün şehirlerin geleceğinin kurtulması demektir. Hakikaten, bugün, bu alanlarda yükselen kalıcı konutlar ile sosyal aktiviteleri, geniş caddeleri, sokakları ve sürdürülen peyzaj çalışmalarıyla, bölgede örnek şehirler oluşmaktadır. İnşallah, havaların ısınması ve oradaki peyzaj çalışmalarının da tam olarak ortaya çıkmasıyla beraber, Türk Milleti olarak, böyle bir deprem felaketinin üstesinden gelmiş, bunu başarabilmiş, ortaya konmuş örnek çalışmalarla, hakikaten bütün dünya ülkelerinin de dikkatini çekebilecek örnek bir çalışma olacağını düşünüyoruz.

Bu bilgileri, bu vesileyle Yüce Heyetinize aktarıyor, bir defa daha, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, İzmir İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümü nedeniyle söz isteyen Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner'e aittir.

Buyurun Sayın Güner. (ANAP sıralarından alkışlar)

3. – Balıkesir Milletvekili Agâh Oktay Güner’in, İzmir İktisat Kongresinin 78 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

78 yıl önce, 17 Şubat 1923 günü, Lozan müzakerelerinin akamete uğradığı bir demde, Ankara'daki Büyük Millet Meclisi hükümeti, büyük bir basiret ve gerçekten muhteşem denilmeye layık bir sezgiyle, İzmir İktisat Kongresini topladı. Mustafa Kemal, bu kongrede aynen şöyle diyor: "İstiklali tam için iki düstur vardır: Hâkimiyeti milliye, hâkimiyeti iktisadiye. Hâkimiyeti milliye, hâkimiyeti iktisadiyeyle takviye edilmezse, o zaman bağımsızlıktan bahsedilemez."

Değerli arkadaşlarım, Kurtuluş Savaşı kadroları, Trablusgarp Harbinde, Balkan Harbinde ve Birinci Cihan Harbinde acının her türlüsünü tatmış insanlardı. Bizim düşünce ufkumuzun kutup şahsiyetlerinden Hazreti Mevlana "gençlerin aynalarda göremediklerini, yaşlılar, tecrübeliler, tuğla parçasında okurlar" diyor. Evet, onlar, vatan toprağında gerçeği gördüler.

Kongre, ekonominin millet hayatında ne derece önemli olduğunu, ekonomist olmamalarına rağmen gören bu şahsiyetlerle büyük değer kazanıyor ve ikincisi, demokratik katılımcılık açısından, bizim dilimizden düşürmediğimiz bu kavram açısından müstesna bir örnek teşkil ediyordu. Köylüler vardı (çiftçi zümresi) işçiler vardı (o gün "amele" deniyordu) sanayiciler vardı, sanatkârlar vardı, esnaf vardı ve Türkiye'nin bütün meseleleri görüşüldü. Denilebilir ki, bu insanların bu şuuru nereden geliyordu? Bu şuurun temelinde, sağlam şahsiyet ve millete adanmış inançlı bir hayat vardı.

Her nedense, bugün, Doğru Yol Partili kardeşlerim, kendi aralarında konuşmayı, beni dinlemeye tercih ediyorlar. Aziz dostlarımın her zaman alakasına mazhar olmuşumdur.

Değerli arkadaşlarım, İnsan, sadece mesut olmak için doğmamıştır. Onun asıl vazifesi, bütün tehlikelere, kendisini insanlığından uzaklaştıracak şartlar ve baskılara rağmen, insanlığını muhafaza ve yüceltebilmesidir. Ancak bu insan ilahî hakikate yaklaşabilir. İşte, bu ahlak ve ölçüyle ekonomi konusundaki bilgi yetersizliklerini, tıpkı diğer alanlardaki aşma iradeleriyle, gayretleriyle, noksan olan insanın, kendisini daha iyi ve mükemmele götürme duygusu, Allah'ın ona en büyük ihsanıdır diyerek aştılar ve bu kadro, o günkü dünya şartları içerisinde Lozan Konferansına en büyük mesajı verdi; çünkü, Lozan müzakerelerinde "bağımsızlığınızı alsanız bile, yarın, bize muhtaç olacaksınız, bizim kapımıza geleceksiniz" diyorlardı. Halbuki, millî mücadelenin özü, milleti kapıkulu etmek isteyenlere karşı, milletin ebedî bağımsızlığını sağlamak ve "hâkimiyet bila kayd ü şart milletindir" düsturunu gerçek hayata intikal ettirmekti.

Bu büyük insanlar, bir büyük Meclis kurdular. Birinci Meclisi gezmemiş arkadaşlarımın, vakit bulamamış arkadaşlarımın ziyaretlerini özellikle rica ediyorum. Gazyağı lambaları yanıyordu, kaloriferi yoktu, sobada odun bulamıyorlardı, bazı milletvekilleri paltoyla oturuyordu; ama, hepsi, çok haysiyetli insandılar; Yunan topçuları Haymana yakınlarını dövmeye başladığı zaman, Meclisin Kayseri'ye nakledilmesi gündeme geldi; ayağa kalkarak "cesetlerimiz çiğnenmeden Meclisi terk etmeyiz" dediler. Bugün, onların torunları olan bizler, buraya yazılmış olan "egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" prensibi uğruna gerekirse çiğneneceğimizi, ama, millî hâkimiyeti hiç kimseye çiğnetmeyeceğimizi iftiharla beyan ediyoruz. (Alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, o kadronun derdi yok muydu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açıyorum mikrofonunuzu Sayın Güner, lütfen tamamlayın.

Buyurun efendim.

AGÂH OKTAY GÜNER (Devamla) - Hemen topluyorum.

O kadronun büyük sıkıntıları vardı ve düşününüz, onbir yıl sürmüş olan bir savaşı dört yıl daha devam ettirdiler ve o dört yıla yön verirken, kalkınmayı, milletin özünü harekete geçirmeyi, milletin mukaddesleriyle yola çıkmayı ve ondan ışık almayı bildiler.

Bugün, Türkiye, 1923'ün şartlarında değil; 400 000 kilovat/saat elektrik üreten Türkiye'den 117 milyar kilovat/saat elektrik üreten Türkiye'ye geldik, tekstilde dünya sekizincisiyiz, otomotivde 20 000 arabadan 600 000'e geldik, çelikte dünya yirmincisiyiz. Yapacak çok işimiz var; ama, Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimizi, bugünkü tek taraflı halinden çift taraflı çalışan münasebete getirmek zorundayız. 1995 gümrük birliğinden bu yana, bu münasebet, aleyhimize işliyor ve dışticarette sadece Avrupa Birliğine 10 milyar dolar açık veriyoruz. İşte, bu noktada, yüksek müsaadenizle, Türkiye'nin, her zamandan daha çok birliğe, beraberliğe ihtiyacı olduğunu arz ediyorum. Dün yaşanan olay, Türkiye'ye 10 milyar dolar kaybettirmiştir. Sorunları çözme makamlarının sorun yaratma hakları ve hürriyeti yoktur. (Alkışlar) Daha çok bir olacağız, daha çok bütün olacağız ve aziz arkadaşlarım, devlet adamı olmanın değil, insan olmanın birinci şartı, kendisini aşmaktır; hırsını, öfkesini, elemini, aklının gerisine alabilmektir; bugün, bu şartlardayız. O sebeple, bütün siyasî kadroların ve değerli devlet büyüklerimizin, Sultan Alparslan'ın bir esiri tarafından hançerlendikten sonra, ölürken söylediği sözleri hatırlamalarını istirham ediyorum: "Büyük devletiz, büyük milletiz." Bu büyük devleti, büyük milleti, dört dörtlük, mükemmel bir şuurla, İzmir İktisat Kongresinde bugünlere getirecek sağlam esasları koyanları rahmetle anıyor ve o büyük çizgide, büyük millet olarak, büyük devlet olarak yönetilmemizin şart olduğunu ifade ediyor, Muhterem Heyetinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güner..

Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Avrupa Parlamentosu Başkanı Nicole Fontaine ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi’nin vaki davetine istinaden 7-10 Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna katılacak olan TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy Başkanlığındaki 5 kişilik Parlamento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/763)

                                   1 Şubat 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu Başkanı Nicole Fontaine ile Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Abdelwahad Radi'nin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy başkanlığında 5 kişilik bir Parlamento heyetinin, 7-10 Şubat 2001 tarihleri arasında İkinci Avrupa-Akdeniz Parlamenter Forumuna katılması, TBMM'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun "Araverme veya Tatilde Uygulanacak Usul" hükümlerini düzenleyen 11 inci maddesi uyarınca, TBMM Başkanı Başkanlığında siyasî parti grup temsilcileriyle 1 Şubat 2001 tarihinde yapılan toplantıda kararlaştırılmıştır.

Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                       

Ömer İzgi

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

Adı Soyadı  :

                  Seçim İli:

 

Ali Ilıksoy

(Gaziantep)

 

Ersoy Özcan

(Bolu)

 

Teoman Özalp

(Bursa)

 

Bülent Akarcalı

(İstanbul)

 

Mehmet Ali Şahin

(İstanbul)

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Batman Milletvekili Faris Özdemir ve 24 arkadaşının, Güneydoğu Anadolu’daki tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/175)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümetin izlediği yanlış tarım politikaları yüzünden güneydoğulu tütün ekicileri büyük ekonomik sıkıntı çekmekte, âdeta iflasın eşiğine gelmekteler.

Bu yanlış uygulamaların yanında, illerde yaprak ve tütün alımları yapmak için kurulmuş il müdürlükleri de, özelleştirme kapsamına alınarak, Özelleştirme İdaresine devredilmek istenmektedir.

Güneydoğu Anadolu'da tütün ekimi âdeta yok edilmek istenmektedir.

Bölgede sayıları 45 000 (kırkbeşbin)'e varan ekici, âdeta işsizliğin ve yoksulluğun girdabına atılmaktadır. Aileleriyle yüzbinleri bulan bölge insanına alternatif bir işkolu yaratılmamaktadır.

Güneydoğulu tütün ekicilerinin mağduriyetlerini önlemek amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün de 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1. Faris Özdemir

(Batman)

2.Mehmet Ali Yavuz

(Konya)

3. Mehmet Necati Çetinkaya

(Manisa)

4. Hacı Filiz

(Kırıkkale)

5. Mustafa Örs

(Burdur)

6. Mehmet Sadri Yıldırım

(Eskişehir)

7. İbrahim Konukoğlu

(Gaziantep)

8. Mehmet Gölhan

(Konya)

9. Mustafa Eren

(Karabük)

10. Necmi Hoşver

(Bolu)

11. Yıldırım Ulupınar

(İzmir)

12. Nihan İlgün

(Tekirdağ)

13. Mehmet Baysarı

(Antalya)

14. Hakkı Töre

(Hakkâri)

15. Saffet Arıkan Bedük

(Ankara)

16. Mahmut Nedim Bilgiç

(Adıyaman)

17. Fetullah Gültepe

(Van)

18. Salih Çelen

(Antalya)

19. Kadir Bozkurt

(Sinop)

20. Yener Yıldırım

(Ordu)

21. İlyas Yılmazyıldız

(Balıkesir)

22. Turhan Güven

(İçel)

23. İsmet Attila

(Afyon)

24. Ataullah Hamidi

(Batman)

25. Alaattin Sever Aydın

(Batman)

Gerekçe :

 

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapılan tütün ekimi, önceki yıllarda uygulanan kota uygulamalarıyla büyük düşüş göstermişti.

 

Bugünlerde güneydoğudaki tütün ekimini tamamen ortadan kaldıracak bazı uygulamalar da gündeme gelmektedir. Özellikle yaprak tütün işlemleri yapan il müdürlüklerinin özelleştirilmesi gündeme getirilmektedir.

 

45 000 tütün ekicisini ilgilendiren bu konuda;

 

1. Meclis araştırma komisyonunun kurulmasını,

 

2. Komisyon üyelerinin, bölgedeki tütün ekicilerinin durumunu yerinde gözlemlemesini,

 

3. Tütün ekiminin bölge ekonomisine katkısının komisyon marifetiyle tespiti,

 

4. Tütün ekimi yok edilecekse, tütün ekicilerine hangi alternatif iş kolunun sağlanacağı ve tütün ekicilerinin mağduriyetlerinin nasıl önleneceği,

 

5. Komisyon üyelerinin tespitleri doğrultusunda hükümetin bilgilendirilmesi hususlarında Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

 

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

 

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

 

Diğer önergeyi okutuyorum :

 

2. – Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve 101 arkadaşının, Ermenilerin Ağrı İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/176)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 

1914-1918 yılları arasında Ermenilerin Ağrı İlinde Ağrı halkına yapmış oldukları mezalimin gün ışığına çıkarılması hususunun araştırılması ve Ağrı Dağı üzerindeki emellerine karşın alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 16.2.2001

 

1. Nidai Seven

(Ağrı)

2. Murat Sökmenoğlu

(İstanbul)

3. Nesrin Ünal

(Antalya)

4. Yaşar Eryılmaz

(Ağrı)

5. Mehmet Nacar

(Kilis)

6. Yıldırım Akbulut

(Ankara)

7. Müjdat Kayayerli

(Afyon)

8. Reşat Doğru

(Tokat)

9. Hasan Çalış

(Karaman)

10. Ali Halaman

(Adana)

11. Nail Çelebi

(Trabzon)

12. Mehmet Hanifi Tiryaki

(Gaziantep)

13. Mehmet Serdaroğlu

(Kastamonu)

14. Basri Coşkun

(Malatya)

15. İbrahim Halil Oral

(Bitlis)

16. Şaban Kardeş

(Bayburt)

17. Mehmet Kaya

(Kahramanmaraş)

18. Mehmet Metanet Çulhaoğlu

(Adana)

19. Mükerrem Levent

(Niğde)

20. Ayhan Çevik

(Van)

21. Hasari Güler

(Adıyaman)

22. Şükrü Yürür

(Ordu)

23. Mücahit Himoğlu

(Erzurum)

24. Cezmi Polat

(Erzurum)

25. Süleyman Turan Çirkin

(Hatay)

26. Hayrettin Özdemir

(Ankara)

27. Birol Büyüköztürk

(Osmaniye)

28. Sadık Yakut

(Kayseri)

29. Mükremin Taşkın

(Nevşehir)

30. Hasan Hüseyin Balak

(Tokat)

31. Ali Uzunırmak

(Aydın)

32. Lütfi Ceylan

(Tokat)

33. Fikret Tecer

(Kırşehir)

34. Cahit Tekelioğlu

(İçel)

35. Ahmet Çakar

(İstanbul)

36. Vedat Çınaroğlu

(Samsun)

37. Mehmet Elkatmış

(Nevşehir)

38. Namık Hakan Durhan

(Malatya)

39. Ahmet Güzel

(İstanbul)

40. Yücel Erdener

(İstanbul)

41. Sadi Somuncuoğlu

(Aksaray)

42. Bekir Ongun

(Aydın)

43. Süleyman Coşkuner

(Burdur)

44. Mustafa Haykır

(Kırşehir)

45. Mustafa Gül

(Elazığ)

46. Çetin Bilgir

(Kars)

47. Orhan Bıçakçıoğlu

(Trabzon)

48. Mustafa Enöz

(Manisa)

49. Mehmet Telek

(Afyon)

50. Ahmet Aydın

(Samsun)

51. Perihan Yılmaz

(İstanbul)

52. Adnan Fatin Özdemir

(Adana)

53. Abdülkadir Akcan

(Afyon)

54. İsmet Vursavuş

(Adana)

55. Hakkı Duran

(Çankırı)

56. Hidayet Kılınç

(İçel)

57. Ali Işıklar

(Ankara)

58. Mustafa Zorlu

(Isparta)

59. Kemal Köse

(Kocaeli)

60. Ali Arabacı

(Bursa)

61. Sebahat Vardar

(Bilecik)

62. Hasan Kaya

(Konya)

63. Ali Gebeş

(Konya)

64. Bozkurt Yaşar Öztük

(İstanbul)

65. Halit Dikmen

(Aydın)

66. Yekta Açıkgöz

(Samsun)

67. Eyüp Doğanlar

(Niğde)

68. Arif Sezer

(Adana)

69. Şenel Kapıcı

(Samsun)

70. Ahmet Erol Ersoy

(Yozgat)

71. Hasan Gülay

(Manisa)

72. M. Güven Karahan

(Balıkesir)

73. Erol Al

(İstanbul)

74. Burhan Bıçakçıoğlu

(İzmir)

75. Gönül Saray Alphan

(Amasya)

76. Fikret Uzunhasan

(Muğla)

77. İbrahim Yavuz Bildik

(Adana)

78. Salih Dayıoğlu

(İzmir)

79. Tahsin Boray Baycık

(Zonguldak)

80. Güler Aslan

(İzmir)

81. Bayram Fırat Dayanıklı

(Tekirdağ)

82. Hüseyin Arabacı

(Bilecik)

83. Ali Keskin

(Denizli)

84. Ali Özdemir

(Gaziantep)

85. İsmail Çevik

(Nevşehir)

86. Mehmet Nuri Tarhan

(Hatay)

87. Yusuf Kırkpınar

(İzmir)

88. Cumali Durmuş

(Kocaeli)

89. Agâh Oktay Güner

(Balıkesir)

90. Mehmet Salih Yıldırım

(Şırnak)

91. Nazif Okumuş

(İstanbul)

92. Edip Safder Gaydalı

(Bitlis)

93. Süleyman Çelebi

(Mardin)

94. Mahmut Bozkurt

(Adıyaman)

95. Birkan Erdal

(Ankara)

96. Ataullah Hamidi

(Batman)

97. Cemal Özbilen

(Kırklareli)

98. Fadlı Ağaoğlu

(İstanbul)

99. M. Cihan Yazar

(Manisa)

100. Rahmi Sezgin

(İzmir)

101. Celal Esin

(Ağrı)

102. Musa Konyar

(Ağrı)

Gerekçe :

Son zamanlarda, Ermeni soykırımı iftiraları planlı bir şekilde sürdürülmekte, büyük katliamlara maruz kalan Türk Milleti, dünya kamuoyunda mahkûm edilmeye çalışılmaktadır. Halbuki, Birinci Dünya Savaşı başlamadan, Rus Çarının vaatlerine kapılan Ermeni çeteleri, intikam alayları kurarak doğu bölgemize dolmuş, 1914-1915 kışında, Rus ordusundaki Ermeni gönüllü taburları Beyazıt üzerinden saldırarak, bütün Ağrı'yı işgal etmiştir. Ekim 1917'de, Rus askerlerinin ağrıdan çekilmesiyle, Ağrı ve çevresinde bulunan Ermeniler, Ruslardan kalan cephane ve silahlarla toplu katliamlar yaparak, Ağrı halkını bir vahşetle karşı karşıya bırakmıştır.

Ermeniler, 1914-1918 yıllarında, Ağrı insanını, kadın-erkek, çocuk-ihtiyar demeden diri diri yakmışlar; gebe kadınların karınlarını deşerek rahimlerini yere dökmüşler; kestikleri insanların vücutlarına cepler oymuşlar; küçük çocukların karınlarını yarıp, tuz doldurmuşlar, kafalarını kesip annelerinin karnına yerleştirmişler; karşı çıkan erkeklerin gözlerini oyup direklere çivilemişler; cami ve mescitlerde yaktıkları insanların yağlarını, toprak duvarlardan sokaklara akıtmışlardır.

Ağrı ve ilçelerinde yaşayan onbinlerce insanımızın hunharca katledilişini gören ve o günü yaşayan birçok insan, Ağrı'da, halen, şans eseri hayatta bulunmaktadır.

Ermeniler, yapmış olduğu katliamlarla yetinmemiş, son zamanlarda, hukukî yollardan, toprak ve tazminatlarını, devamlı dile getirmeye devam etmektedirler. Bu da yetmiyormuş gibi, devlet armalarına Ağrı Dağını koyarak, haritalarında Doğu Anadolu Bölgesini Batı Ermenistan olarak göstermektedirler. Bunu, yayımladıkları, 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi ile 1995 yılında çıkarmış oldukları Anayasalarının 13 üncü maddesinde de ifade etmektedirler. Çıkardıkları pullarda da Büyük Ağrı, Küçük Ağrı'yı sembol olarak kabul etmektedirler.

En önemlisi de, diğer dünya ülkelerinde yaşayan Ermenileri, dağılmış Ermeni diasporasının dinî ve manevî efsaneler etrafında birleştirme ideallerine Ağrı Dağı vatan gösterilmek suretiyle yeni bir boyut kazandırılmaya çalışmaktadır.

Bu durumda, Ermenilerin Ağrı halkına yapmış oldukları mezalim ve tarihî gerçeklerin dünya kamuoyuna anlatılabilmesi için, Ermeni soykırım müzesinin kurulması büyük bir fayda sağlayacağı gibi, Ağrı Dağı üzerindeki siyasî emellerine karşı alınacak tedbirler, zaman kaybetmeden yerine gelmiş olacaktır.

Yine, Ermeniler, her platformda, Türkiye'ye baskı yaptırmak, bütün okları Türkiye'ye çevirerek tarihî gerçekleri saptırmaya çalışmışlardır.

İşte bu tarihî gerçeklerin ortaya çıkması, hem Ermeni soykırımı kararlarını kabul edenleri mahcup edecek hem de Ermenilerin gerçek yüzleri ortaya çıkmış olacaktır.

BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, bir gensoru önergesi vardır.

Önerge, bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Önergeyi okutuyorum :

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 30 arkadaşının, deprem konutlarıyla ilgili ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı yanlış politikalarla devleti zarara uğrattığı ve afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaptığı iddialarıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hatırlanacağı üzere, ülkemizde 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde iki büyük deprem olmuştur. Deprem sırasında ve bugüne kadar geçen süre içerisinde, Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın, üzerine düşen görevi tam olarak yapmadığı gibi, konut seçimi, ihalelerin yapılış şekli ve altyapı hizmetlerinde uyguladığı politikalarda devleti zarara uğratmıştır. Ayrıca, hazırladığı afet kararnameleriyle belediyeler arasında partizanlık yaparak görevini kötüye kullanmıştır.

Bu sebeplerden dolayı Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın hakkında Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.                 13.2.2001

1. Veysel Candan

(Konya)

2.Yasin Hatiboğlu

(Çorum)

3. Lütfi Yalman

(Konya)

4. Sait Açba

(Afyon)

5. Zeki Ergezen

(Bitlis)

6. Mehmet Özyol

(Adıyaman)

7. Mustafa Kamalak

(Kahramanmaraş)

8. İsmail Özgün

(Balıkesir)

9. Yakup Budak

(Adana)

10. Ali Sezal

(Kahramanmaraş)

11. Cevat Ayhan

(Sakarya)

12. Aslan Polat

(Erzurum)

13. Ahmet Cemil Tunç

(Elazığ)

14. Temel Karamollaoğlu

(Sıvas)

15. Mustafa Baş

(İstanbul)

16. Mehmet Ali Şahin

(İstanbul)

17. Hüsamettin Korkutata

(Bingöl)

18. Mahmut Göksu

(Adıyaman)

19. Alaattin Sever Aydın

(Batman)

20. Şeref Malkoç

(Trabzon)

21. Eyüp Fatsa

(Ordu)

22. Turhan Alçelik

(Giresun)

23. Ahmet Demircan

(Samsun)

24. Ahmet Karavar

(Şanlıurfa)

25. Eyyüp Sanay

(Ankara)

26. İsmail Alptekin

(Bolu)

27. Teoman Rıza Güneri

(Konya)

28. Süleyman Arif Emre

(İstanbul)

29. Zeki Ünal

(Karaman)

30. Avni Doğan

(Kahramanmaraş)

31. Mehmet Batuk

(Kocaeli)

Gerekçe :

Bilindiği üzere, ülkemizde 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde iki büyük deprem felaketi yaşanmıştır. Özellikle Marmara Bölgesinde büyük can ve mal kaybı olmuştur. Bu süre içerisinde hükümet, özellikle de Bayındırlık Bakanlığı, deprem bölgesine zamanında müdahale etmediği gibi, bugüne kadar geçen süre içerisinde de altyapı ve konut yapımında hâlâ ihtiyaca cevap verememiştir. Vatandaşların sıkıntısı artarak devam etmektedir.

Hatırlanacağı üzere, çıkarılan ek vergi yasasıyla 3 milyar doların üzerinde para toplanmış ve yaklaşık bir o kadar da dış kredi temin edilmiştir. Bu gelirlerin ancak üçte 1'i afet bölgelerine harcanmış, geri kalan paranın büyük bir bölümü ise bütçe açıkları ve batık bankalarda kullanılmıştır.

Konut seçiminde yanlış yapılarak 26 000 civarında prefabrik konut yapılmış ve bu konutlar, yeterlilik aranmadan, ihtisası olmayan, batık ve iflas etmiş firmalara ihale edilmiştir.

Bölgede altyapı hizmetleri davet usulü ile yapılmış, indirimler düşük tutulmuş ve yüzde 30 peşin avans ödenerek idare trilyonlarca lira zarara uğratılmıştır.

Bayındırlık Bakanlığı bazı illerde ihaleleri âdeta önceden kimin alacağını belirlemiş ve indirimler düşük tutularak parti il başkanlarına ihale verilmiş, bunun neticesinde de idare malî kayba uğramıştır.

Bayındırlık Bakanlığı, Bakanlar Kuruluna sunduğu kararnamelerle partizanlık yapmış, kendi partili belediyeleri gerçekdışı belgelerle afet kapsamına alarak ekstra yardımlar sağlamış ve bazı belediyeler ise deprem bölgesinde olmasına rağmen kapsam dışında tutulmuştur. Bu yanlış uygulamalar neticesinde afet kapsamı dışındaki belediye gelirlerinde yüzde 35'e varan kesintiler yapılmıştır.

Bütün bunların sorumlusu 57 nci hükümetin Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın'dır. Gensoru açılması halinde pek çok konu, aydınlığa kavuşacak, kamuoyu bilgilenmiş olacak ve bu işin siyasî sorumluları da ortaya çıkmış olacaktır. İşbu gensoru, bu nedenlerle ve görüşmelerde ortaya çıkacak diğer sebeplerle verilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okunan metinde, orijinalinde "Anayasanın 98 inci maddesi" yazılmış olduğu için, zabıtlara doğru geçmesi açısından "Anayasanın 99 uncu maddesi" olarak metni düzeltiyorum.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensoru önergesinin görüşme günü daha sonra Danışma Kurulunca tespit edilerek, onayınıza sunulacaktır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın (6/1148) esas numaralı Sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/312)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 499 uncu sırasında yer alan (6/1148) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                        Abdullah Veli Seyda

                                              Şırnak

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

3. – Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin (6/1140) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/313)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 491 inci sırasında yer alan (6/1140) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 16.02.2001

                                      Hakkı Töre

                                           Hakkâri

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri  verilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 3 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup, bunları işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

4. – Kastamonu Milletvekili M. Hadi Dilekçi’nin, İğdir Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/305) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/314)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/305) esas numaralı, Kastamonu İline bağlı İğdir adıyla bir ilçe kurulmasıyla ilgili kanun teklifimiz, 45 gün içerisinde görüşülemediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

                              M. Hadi Dilekçi

                                      Kastamonu

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi var mı?..  Sayın Dilekçi, konuşacak mısınız efendim?

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kastamonu'da İğdir adıyla bir ilçe kurulmasına ilişkin (2/305) esas numaralı kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergem üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, sözlerime başlarken Yüce Meclisi ve Yüce Meclisin değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kastamonu'nun geri kalmışlığını ve cumhuriyet hükümetlerince ne denli ihmal edildiğini beş dakika içerisinde sizlere aktarmam mümkün değil. Kastamonu'nun geri kalmışlığını, zaten, pek çok arkadaşım en az  benim kadar bilmekte, benim kadar izlemektedir. Kastamonu, Ulu Önder Atatürk'ün, Kurtuluş Savaşında "Gözüm Çanakkale'de, kulağım İnebolu'da" dediği ve ilk Türkiye Büyük Millet Meclisinin gazilik unvanını, madalyasını verdiği bir ildir. Kastamonu, Kurtuluş Savaşında en fazla şehit veren, İnebolu'dan kağnı arabalarıyla cephedeki erkeğine kadınlar tarafından cephane taşınan bir ildir. Ülke düşmanlar tarafından işgal edildikten sonra, dünyada ilk defa örneği olan ilk kadın mitingini düzenleyerek düşmana isyan eden bir ildir. Atatürk'ün, Kastamonu'nun tarihî kışlasında "Bir Türk cihana bedeldir" ifadesiyle, cihana meydan okuduğu bir ildir. Atatürk'ün kılık-kıyafet devrimini gerçekleştirdiği ve ilk defa şapkanın giyildiği bir ildir. Kastamonu, millî marşımız İstiklâl Marşının tarihî Nasrullah Camii hutbesinde ilk kez okunduğu bir ildir. Amasya, Çorum, Sinop, Bartın, Karabük, Zonguldak, Çankırı, Sakarya, Kocaeli ve İstanbul-Üsküdar'a bağlı bulunduğu ve bu illere eyalet başkanlığının yaptığı bir ildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, böylesine çok eski tarihe dayalı ve cumhuriyet hükümetleri tarafından ihmal edilmiş bir ilimizi burada anlatmakta çok ama çok zorluk çekmekteyim.

Göçün en fazla yaşandığı ve göç olgusunun Kastamonu'da büyük tahribat yaptığı bir ortam içerisinde, her ne kadar "doğu ve güneydoğuda göç var" diyoruz kabul ediyoruz, ama, en az doğu ve güneydoğu kadar bende de, bizim yöremizde de göçün olduğu bir vakıadır. Doğuda, güneydoğuda göç var. Oradaki göçün ölüm korkusuyla, can korkusuyla olduğuna inanıyoruz; ama, bizdeki göçü, daha vahim bir noktada, açlık ve sefaletin verdiği göç olarak değerlendiriyoruz.

O bakımdan, siz değerli milletvekili arkadaşlarımdan, Kastamonu'yu iyi tanıyan siz değerli arkadaşlarımdan, ben, şöyle bir ricada bulunacağım: "İğdir" ismi altında, bir köyümüzün ilçe yapılmasıyla ilgili kanun teklifini verdim. Bu teklifte, destek ve yardımlarınızı istiyorum.

İğdir neresidir? İğdir, Kastamonu'ya 70 kilometre, Araç İlçemize 20 kilometre, Karabük'e ise 60 kilometredir; nüfusu 2 500'ün üzerindedir. Eskiden, belediye olan bu köyümüzde, burada, nahiye müdürlükleri kurulmuş, daha sonra değişen statüler nedeniyle de, bu nahiye, tekrar köye dönüştürülmüş. Burada 57 köy... Buraya 57 tane köy bağlanmış; 10 mahalle olabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dilekçi, lütfen tamamlayın efendim.

M.HADİ DİLEKÇİ (Devamla) - Perşembe günleri burada pazar kuruluyor, Karabük'ten, Kastamonu'dan insanlar akın ediyor; ama, çevre iller de buradan istifade edebiliyorlar.

Burada, devlete bir yük gelmeyeceği kanaatindeyim. Jandarma karakolumuz var. Orman İşletme Müdürlüğümüz ve sosyal tesislerimiz hazır. Hastane ayarında bir sağlık ocağımız var; tarım kredi kooperatifi ve binalarımız var. Ziraat Bankamız burada mevcut; PTT binamız ve PTT'miz mevcut. İlköğretim okulumuz ve 200 kişilik pansiyon binamız hazır, lise binamız hazır, iki katlı muhtarlık binamız hazır, TEDAŞ'ımız hazır; 1 500 civarında işçi çalıştırabilen tekstil fabrikamız burada mevcut.

Ben, tüm milletvekili arkadaşlarımın bana destek vereceğine inanıyorum; şimdiden, bana destek vermek için kalkan elleri öpüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dilekçi.

Önerge üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

5. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Şebinkarahisar Adı ile Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/48) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/315)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/48) taksim ve esas nolu 4.6.1999 tarihinde tarafımdan verilen Şebinkarahisar Adı İle Yeni Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını istiyorum. 22.11.2000

                              Rasim Zaimoğlu

                                           Giresun

BAŞKAN - Önerge üzerinde, Sayın Zaimoğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Giresun İli Şebinkarahisar İlçesinin il olmasına dair verdiğim kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması konusunda söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, 1992 yılından beri üzerinde durduğum Ordu-Giresun havaalanının yapımı konusuna da kısaca değineceğim.

Bakın, Ordu-Giresun havaalanı yapılmadığı sürece, yöre rahata kavuşamayacaktır. Bölge insanı, gözünü Or-Gi havaalanının projesine dikti, bunun ihalesini bekliyor. Bu kürsüden bu konuyu defalarca dile getirdim; yapılana kadar da bıkmadan, usanmadan  dile getireceğim. Sayın Başbakana iki defa mektup yazdım; birincisine cevap gelmedi; şimdi, ikinci mektubumun cevabını sabırla bekliyorum. Havaalanının yapımı Sayın Başbakanın dudaklarının arasındadır. Giresun ve Ordu halkı bir müspet cevap bekliyor. Nezaketen de olsa, inşallah, cevap gelir diye umuyorum.

Sayın milletvekilleri, ben, ne zaman bu kürsüye çıksam, mecburen, Giresun'un unutulmuş bir il olduğunu dile getirmek zorundayım. Bakın, yine unutulduk. 2 Şubat 2001 tarihli Resmî Gazetede Tabiî Afet Kararnamesi çıktı. Kararnameye göre, Türkiye'nin 280 ilçesine afet yardımı gerçekleştiriliyor. Bu yardım, Trabzon'da 17 ilçeye, Rize'de 5 ilçeye verilirken, aynı coğrafî şartları taşımasına ve ağır afetlere uğramasına rağmen, Giresun'da, sadece 1 ilçeye verilmiştir. Sürekli heyelan tehlikesi taşıyan, bundan hemen hemen her yıl zarar gören Şebinkarahisar, payını alamamıştır, Yağlıdere İlçemiz de unutulmuştur; 16 ilçemiz de hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir.

Giresun Limanı selden yıkılmıştır; aradan tam iki sene geçmiştir. Bu konuda da soru önergem var. İnşallah, o da unutulmaz, cevaplanır diyorum. Diyorum ki, unutulmamak için bir başbakan yardımcımızın veya sayın bir bakanımızın Giresun'dan çıkması mı gerekiyor, yoksa, olmayışından mı Giresun unutuluyor bunu anlamak imkânsız.

Sayın milletvekilleri, Şebinkarahisar İlçemizin il olması için, 1991'den, milletvekili seçildiğimden beri uğraşıyorum. Her dönem kanun teklifi verdim. İnşallah, bu sefer il olacaktır; çünkü, tarihî, coğrafî, idarî ve jeopolitik, kültürel ve sosyoekonomik gibi geçerli nedenleri vardır. Şebinkarahisar İlçesi, 1923 tarihinde çıkan bir yasayla il olmuş; ancak, 1933 tarihinde ilçe haline getirilmiştir. Oysa, aynı tarih ve aynı kanunla Şebinkarahisar'la birlikte il hakları elinden alınan Rize, Mersin, Artvin, Aksaray, Niğde ve Osmaniye'nin il hakları çeşitli tarihlerde iade edilmiştir. Şebinkarahisar ise, hâlâ il olamamış tek ilçe konumundadır, hakkı iade edilmeyen tek ilçe konumundadır. Bireylerin bile itibarlarının iade edildiği günümüzde, 68 yıldır, tarihten gelen, gecikmiş itibarın iadesi şarttır. En geçerli il olma nedeni de bence budur.

Coğrafî açıdan bakılınca, geçerli nedenleri vardır. Kelkit Vadisinde bulunan 8 ilçenin merkezi konumundadır ve 2 200 rakımlı Eğribel Geçidiyle Giresun'dan kopuktur. Yine, Ordu ve Sıvas'a özellikle kış aylarında bu ilçenin ulaşımı, aynı rakımdaki geçitlerle imkânsız haldedir. Giresun'dan 2,5-3 saatte Şebinkarahisar'a ulaşabiliyorsunuz. Vilayete uzaklığı takriben 125 kilometre olan Şebinkarahisar'ın Çamoluk ve Alucra İlçelerine bile uzaklığı, 1 ile 3 saat arasında değişmektedir. Yani, Giresun'dan ve komşu vilayetlerden kopuk bir özelliği vardır. Yine, vilayete uzaklığı, hemşerilerimizi ekonomik olarak son derece mağdur etmektedir. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, en büyük sorun ulaşımdır. Merkeze ulaşmak, bir ilçe için son derece önemlidir. Hele ki, Karadenizin coğrafî dağlık yapısını düşünecek olursanız, önemini kavramış olursunuz.

Şebinkarahisar, idarî ve jeopolitik nedenlerle de il olmalıdır; çünkü, bölgedeki idarî otorite boşluğu sonucu, terör örgütleri, Karadenize açılmak için bu alana yakın yerlerde barınmaktadırlar. Şebinkarahisar il olduğunda, Karadenizde kalıcı bir güvenlik şeridi oluşacak, idarî otorite boşluğu yaşanmayacaktır.

Kültürel ve sosyoekonomik nedenlerle de il olmalıdır.

İlçemizin, adliye, ağır ceza mahkemesi, belediye, hükümet konağı ve buna bağlı kuruluşları tam olarak hizmettedir; çoğu ilden daha fazla şehir özelliklerine ve önceliklerine hazırdır. Eğitim kurumlarının tamamı, sağlık kuruluşları eksiksiz hizmettedir. Kütüphane ve kültür merkezleri hizmetlerini sürdürmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu, mikrofonunuzu açıyorum, lütfen tamamlayınız efendim.

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - En önemli neden de, Büyük Atatürk'ün 1924'te Şebinkarahisar'a gelerek, burayı şehir olarak tanımasıdır. Şebinkarahisar'ı şehir olarak tanımış, devamı için de "ben bu şehri çok sevdim, Şarkîkarahisar adının Şebinkarahisar olarak tashihini teklif edi-yorum" diyerek, sevgisini dile getirmiş ve şehir olarak görme emrini vermiştir. Daha önce il olup da, siyasî istikrarsızlık ve hatalı sosyoekonomik tercihlerin bedelini yıllardır ödeyen, il hakkı elinden alınan Şebinkarahisar'ın yeniden il olmasını gönülden diliyorum.

Bir kere daha altını çizerek söylüyorum ki, daha önce il olup da hakkı verilmeyen tek ilçe Şebinkarahisar'a bu hakkı çok görmeyin sayın milletvekilleri. Büyük bir tarihî hatanın düzeltilerek, iadei itibar edilerek, vilayet hakkının verilmesini, Giresun milletvekili olarak, senelerdir il olma çabası veren Şebinkarahisarlı hemşerilerim adına talep ediyorum.

Bütün partilere mensup milletvekillerinin destek vermesini bekliyor; saygılar, sevgiler sunu-yorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Zaimoğlu.

Efendim, önerge üzerinde iki sayın milletvekilimizin söz talebi var; Sayın Turhan Alçelik ve Sayın Hasan Akgün. İçtüzük gereği, Sayın Alçelik'in söz talebini yerine getirme imkânım var.

Buyurun Sayın Alçelik.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda, çok değerli bir milletvekili arkadaşımızın, Doğru Yol Partisi Milletvekili değerli Rasim Zaimoğlu Beyin, Şebinkarahisar'ın il olmasıyla ilgili kanun teklifinin doğrudan Meclis gündemine alınması hususunu görüşüyoruz. Benzer bir kanun teklifi de -10 Mayıs 1999 tarihi itibariyle; yani, Meclisin açıldığı günün hemen akabinde- bize ait. Geçtiğimiz 20 nci Dönemde, aynı şekilde, verdiğimiz kanun teklifleri var.

Bugüne kadar, biraz önce de ifade edildiği gibi, cumhuriyet tarihi boyunca, belli dönemlerde il iken ilçe yapıldığı halde hakkı kendisine iade edilen ilçelerimiz var, illerimiz var. Bu ilçelerden, yani, il olduğu halde ilçe yapılarak daha sonra hakkı verilenler dışında kalan ilçelerden bir tanesi, maalesef Şebinkarahisar. Zannederim, ilçe yapılıp da daha sonra il yapılan merkezlerimizden daha fazla il olma hakkına sahip tek yer, belki, Şebinkarahisar. Tarihî açıdan böyle; çünkü, Şebinkarahisar'ın dörtbin yıllık bir geçmişi var. Kültürel açıdan böyle, sosyal açıdan böyle, ekonomik açıdan böyle, güvenlik açısından böyle. Dolayısıyla, mutlaka Şebinkarahisarımız il yapılmalıdır.

Bakın, neden il yapılmalı olduğuna dair, daha ilçe kararı verildiği 1933 yılındaki -işte, burada, 1933 yılında Şebinkarahisar'ın ilçe yapıldığına dair kanun var- kanundan hemen iki yıl sonra, 3 Ağustos 1935'te, İsmet İnönü, Şebinkarahisar'ı ziyaret ediyor -söylediği sözü aynen arz ediyorum huzurlarınızda- ve "vilayet olma hakkınızı iade edeceğiz" diyor. Bu söz üzerinden ne kadar zaman geçti; tam altmışaltı sene. Peki, altmışaltı yıldır, söylenen bu sözün sahipleri olan bu Mecliste görev yapmış insanların sözleri bugüne kadar yerine gelebildi mi; maalesef, hayır.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, Türkiye'de, vilayet yapılması gerektiği halde bugüne kadar yapılmayan, ama, en çok hak eden yer, merkez Şebinkarahisar'dır ve bu hakkın mutlaka iade edilmesi lazım. Bu bir müktesep hak, sonradan verilecek bir hak değil. Burada talebimiz, bu hakkın ye-rine getirilmesi, Şebinkarahisarlımızın, bölge insanımızın bu hakkının iade edilmesi. Bakın, Giresun'a bağlı bir ilçemiz şu anda. Ben, seçimden itibaren, bu iki yıla yakın süreçte tam 7 defa gittim o bölgeye, bu birbuçuk yılı aşkın sürede 7 defa gittim; ama, emin olun, yaz hariç, her gittiğim zaman, geçilmez bir Eğribelle karşılaştım. Bazen yoldan geri döndüğümüz zamanlar oldu -ki, o 7'nin dışındadır- ama, bazen de greyderlerin önümüzdeki yolu açmasıyla ulaşabildik. Bizim bu kadar zor ulaşabildiğimiz bir merkezde, o bölgede, her gün il merkezinde işi olan, ihtiyacı olan insanların karşılaştığı zorluğu ve bu bölgenin il yapılmasının ne kadar zarurî olduğunu ifade etmek için, zannediyorum, bizim yaşadığımız bu örnekler kâfi.

Ekonomik açıdan yeterli, altyapı açısından yeterli. Hatta, benim Şebinkarahisarlı kardeşlerim, işadamlarımız "vilayet hakkını verin, biz altyapıya bütün maddî katkıyı sağlayalım" diyorlar, bu ifadeyi kullanıyorlar, bu sözü veriyorlar. Bu sözün, burada da mutlaka karşılığını bulması lazım ve Şebinkarahisarımızın mutlaka il yapılması lazım.

Değerli arkadaşlar, buradaki kanun teklifimiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika içinde toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, lütfen tamamlayın.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli kardeşlerim, bizim, şu anda, burada, bu kanun teklifini Meclis gündeminde sıraya almamız yeterli değil. İnşallah, bütün kardeşlerimin desteğiyle, bu teklif burada gündeme alınacak; ama, bu yetmez. Bu kanunun gerçekleşebilmesi, yani Şebinkarahisarımızın il olabilmesinin tek ama tek şartı, hükümetin buna sahip çıkması. Hükümet, bunu, bir kanun tasarısı olarak buraya getirmeli; aksi halde, bunu gerçekleştiremeyiz. Bakın, bu teklif, terörün sık yaşandığı dönemde Millî Güvenlik Kurulunda da gündem konusu oldu ve Şebinkarahisar il oldu diye düğünler yapıldı, şenlikler yapıldı. Bu hak, mutlaka iade edilmeli. Bu görev, bu Meclisin; ama, daha öncelikli, hükümetin görevidir. Hükümeti ve Meclisi bu göreve davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Alçelik.

Buyurun Sayın Akgün.

Lütfen, çok kısa olmak üzere, mikrofonunuzu açıyorum.

HASAN AKGÜN (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Şebinkarahisar'ın il olması için kanun teklifi veren arkadaşlarımı kutluyorum. Demokratik Sol Parti milletvekili olarak ben de, bizim grubumuz da bu teklifi aynen destekleyecektir.

Şimdi, ben, şöyle bir olayı da anlatmak istiyorum: Arkadaşlarım gerçekten doğru söylüyorlar. Ben, dün, Şebinkarahisar üzerinden Ankara'ya gelirken, 18 saat yolda kaldım ve bu 18 saati... Eğribel Geçidimiz vardır. Şebinkarahisar ile Giresun arasındaki bu geçit, kış aylarında altı ay kapalı kalmaktadır. Bunun için, bu arkadaşlarımın söyledikleri doğrudur, aynen katılıyorum ve Şebinkarahisar'ın il olması da yerindedir.

Ayrıca, bir şeyi daha iletmek istiyorum: Şu anda, Şebinkarahisarlı hemşerilerimiz buranın il olması için çeşitli çalışmalar yapıyorlar, işadamları Şebinkarahisar'da çeşitli yatırımlar yapıyorlar. Bu da, bir şehrin altyapısını oluşturmak için... Ben, buradan, Meclisimizin alacağı kararın sonucunda, tüm Şebinkarahisarlılara ve tüm Giresunlulara bir müjde vermek istiyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akgün.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)

3 üncü önergeyi okutuyorum :

6. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, Kuzey Anadolu Fay Zonu Üzerinde Bulunan Yerleşim Alanlarında Depreme Karşı Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Teklifinin (2/580) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/316)

                                      28.11.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/580) esas nolu kanun teklifimin 45 günde görüşülmediği için İçtüzüğün 37 nci maddesi gereği doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                    Reşat Doğru

                                              Tokat

BAŞKAN - Sayın Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan yerleşim alanlarında depreme karşı alınması gereken tedbirler ve yeni yerleşim yerleri tespit edilmesi hakkındaki kanun teklifimin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değişik yer ve zamanlarda, ülkemizde büyük deprem felaketleri olmuştur. Bu felaketlerin ülkemize ve milletimize maliyeti çok ağırdır. Geçmişe bakıp rakamlara müracaat edersek, 27 Aralık 1936 tarihinde, Erzincan'da 32 968 insanımızın öldüğü, 116 720 binanın hasar gördüğü; 20 Aralık 1942 tarihinde, Erbaa-Niksar yöresinde 3 000 insanımızın öldüğü, 32 000 binanın hasar gördüğü; 1 Şubat 1944 tarihinde, Gerede'de 3 959 insanımızın öldüğü, 20 865 binanın hasar gördüğü; 17 Ağustos 1999 tarihinde, resmî kayıtlara göre 15 250 insanımızın öldüğü, 50 000 binanın hasar gördüğü; İzmit ve sonrasında ise yine can ve mal kayıplarına yol açan Düzce, 6 Haziran 2000 tarihinde orta Çankırı depremlerinin Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde meydana geldiği görülmektedir.

Örneğin, son yaşadığımız asrın en büyük depremi, bir gerçeği ortaya koymuştur. Bu gerçek, depreme karşı son derece hazırlıksız olduğumuzdur. İşte, bu kanun teklifimiz, benzer felaketlere karşı alınacak bir tedbirler manzumesidir. Deprem olduktan sonra, alınacak tedbirlerin ve konuşulanların hiçbir anlamı olmamaktadır. Bu kanunla, aynen koruyucu hekimlikteki gibi, zarara uğramadan zararı bertaraf etmek amaçlanmaktadır. Gerçi, alınan bu tedbirler depremi önlemeyecektir; ama, ağır insan ve mal kaybını en aza indirgeyecektir.

Yaşadığımız bu felaketler göstermiştir ki, büyük can ve mal kaybımız, genelde düz, yumuşak ve imarsız alanlarda meydana gelmektedir. Yerleşim birimlerinin sert zeminlere çekilmesiyle sağlanacak bir başka fayda da, ekime açık, verimli arazilerin betonlaşmasının önüne geçilmesidir. Nüfusun çığ gibi büyüdüğü bir ortamda, tarım alanlarının korunması bir zarurettir. Bu zarureti, gıda üretimi ve tabiî güzelliklerin korunması olarak da algılayabiliriz.

Türkiye'nin depremle yaşamayı öğrenmesi gerektiği gerçeğinden hareketle, bu teklifimizin kanunlaşmasında büyük yarar görmekteyiz. Amacımız, Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan yerleşim alanlarında afete karşı alınması gereken tedbirlerin tespit edilerek, uygulama ilkelerinin belirlenmesidir.

Sorumluluk, şahısların yanı sıra, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerindir. Yerel yönetimler, halkı yönlendirici olmalıdır. Yerleşim birimleri, imarlı, planlı, depreme dayanıklı sert zeminler tespit edilerek hazırlanmalıdır.

Yapılaşmadaki kontrol daha disiplinli yapıldığında, zeminden ve çürük yapıdan doğacak zararlar önlenmiş olacaktır. Devletin, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı ile Kandilli Rasathanesi gibi kurumlarının resmî açıklamaları ve raporları ortadadır. Bu raporlarda, Kuzey Anadolu fay zonu üzerindeki yerleşim alanlarında deprem riskinin çok yüksek olduğu bildirilmektedir.

Bu yasa teklifiyle, özellikle deprem riskine maruz olduğu bilinen bölgelerde önlemlerin en üst seviyede tespiti ve bir an önce uygulamaya konulması amaçlanmaktadır. Amaç, yeni toplukonut alanlarının oluşturulması, harita ve imar yapı planlarının hazırlanmasında göz önünde bulundurulacak esasları belirlemek; kullanılmayan, üzerinde orman emvali olmayan ve orman yetiştirme imkânı da kalmayan sağlam zeminli yerlerin yerleşime açılmasıdır. Bu yerleşim yerlerinin açılmasının zarureti de ortadadır. Özellikle, Amasya gibi, Tokat gibi, Erbaa gibi, Niksar gibi, Reşadiye gibi bölgelerde şu anda yerleşim yerlerinin bulunması çok zordur. Buraların, özellikle sıkışmış bölgelerin arasında kalması dolayısıyla, yeni, sağlam zeminli yerlere büyük oranda ihtiyaç vardır. Bu kanun teklifimizle, kullanılmayan, üzerinde orman emvali olmayan yerlerin yerleşime açılma imkânı sağlanmaya çalışılmaktadır. Belediyelerimize bu imkân verilmesi temin edilerek buralarda sağlam zeminli yerler açılacak ve dolayısıyla da, insanlarımızın daha farklı yerlere yerleşmesi sağlanmış olacaktır.

Bu kanun teklifimizi destekleyeceğinizi umut ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Önerge üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkan, bir hususu arz edebilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun efendim.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Şimdi bir mesaj geldi efendim. Biraz önce, Meclisimizin onayıyla gündemimize alınan Şebinkarahisar ile ilgili bir hususu arz etmek istiyorum.

Şu anda, il valimiz, yolda mahsur kalmış. Dolayısıyla, Hükümetimizden, bir an önce konuyu gündemine almasını arz ediyorum efendim.

BAŞKAN - Peki Sayın Alçelik.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alan ve görüşmesi bugün yapılacak olan (11/7) esas numaraları gensoru önergesinden bazı milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine dair bir önerge  vardır; okutuyorum:

7. – (11/7) esas numaralı gensoru önergesinden bazı milletvekillerinin imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergeleri (4/311)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, dün, 19 Şubat 2001'de toplanan Millî Güvenlik Kurulu zemininde, tarihinde görülmedik bir krizi, bir devlet krizini yaşamış ve bu kriz, Sayın Başbakan tarafından bütün dünyaya açıklanmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan arasında meydana gelen ölçüsüz tartışmayı, esası, şekli, üslubu ve kamuoyuna intikal ettirilme tarzı bakımından esefle karşılıyoruz, asla olmaması gereken bir hal olarak değerlendiriyoruz.

Yaşanan kriz, zaten iflas noktasında bulunan ekonomik hayatımızı ağır bir şekilde vurmuştur. Türk Milletine, asla hak etmediği bir fatura ödettirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu durumu tartışmak, değerlendirmek ve bu krizden en az zararla çıkmanın yolunu, mutlaka, bulmak zorundadır.

Bununla beraber, Doğru Yol Partisi, kendisinden beklenen geleneksel sorumluluk anlayışı içinde, şu safhada, yaşanan krizi daha da derinleştirmemek için, bugün Mecliste görüşülecek olan gensoru önergesini geri çekmektedir.

Gensoru önergemizin gerekçesinin ve muhtevasının haklılığında bir tereddütümüz yoktur. Ancak, gelişmelerin de teyit ettiği ve edeceği bu gensorunun ileri bir tarihte görüşülmesinin milletimizin yüksek çıkarlarına ve beklentilerine daha uygun olacağını düşünmekteyiz.

Doğru Yol Partisi, her zaman olduğu gibi, bugün de yüksek bir sorumluluk duygusu içinde, milletinin emrinde ve hizmetindedir.

Büyük milletimiz vakar ve sükûnet içinde bu krizin atlatılacağından şüphe etmemeli ve asla ümitsizliğe düşmemelidir.

İradenin sahibi büyük millettir.

Bütün organlar millet için vardır.

Bunu unutmadan, herkese itidal, serinkanlılık ve devlet terbiyesi içinde hareket etme lüzumunu hatırlatırız.

Bu nedenlerle, (11/7) esas numaralı gensoru önergesindeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

Saygılarımızla.

 

Nevzat Ercan

Ali Rıza Gönül

Turhan Güven

 

Sakarya

Aydın

İçel

 

Ramazan Gül

Mehmet Sadri Yıldırım

Necati Yöndar

 

Isparta

Eskişehir

Bingöl

 

Hakkı Töre

Nurettin Atik

Mahmut Nedim Bilgiç

 

Hakkâri

Diyarbakır

Adıyaman

 

Hacı Filiz

 

Saffet Arıkan Bedük

 

Kırıkkale

 

Ankara

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gensoru önergesinde yeterli imza kalmadığından, önerge işlemden kaldırılmış ve gündemden çıkarılmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçi-yoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - 10.1.2001 tarih ve 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edi-yoruz.

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 12 nci maddesi üzerindeki işlemler tamamlanmıştı.

Şimdi 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme ve Diğer Hükümler

Tarifeler ve tüketicilerin desteklenmesi

MADDE 13.- Bu Kanun kapsamında düzenlenen tarifeler, tarifelerin uygulanması ve tüketicilerin desteklenmesine ilişkin usul ve esaslar şunlardır.

a) Tarifeler;

Bu kısımda düzenlenen ve bir sonraki yıl uygulanması önerilecek tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda ve kendisine Kurul tarafından verilen lisanstaki hükümler uyarınca her yıl  ekim ayının sonuna kadar  hazırlanır ve Kurul onayına sunulur. Kurul, bu başvuruların ilgili lisans hükümlerine uygun olduğunu tespit etmesi halinde, bu başvuruları aynı yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylar.

Lisans sahibinin, bir sonraki yıl boyunca tarifelerde yapacağı aylık enflasyon ve lisansında belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamalar da Kurul onayında yer alır. Bu tür fiyat ayarlamaları ile ilgili formüller Kurum tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda verilen her lisansta bulunur. Fiyat yapısı içinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur yer alamaz. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından uygulanacak iletim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluşturur.

Her lisansta yer alan fiyat formülleri ancak söz konusu lisansta belirtilen zamanlarda ve/veya koşullarda tadil edilebilir.

Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da içeren usul ve esaslar  yönetmelikle düzenlenir.

Tarife onayı gerektiren bir lisansın verilmesi ile birlikte, içinde bulunulan yıla ait tarife de Kurulca incelenerek onaylanır.

b) Kurulca düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır:

1. Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifeleri: Bağlantı ve sistem kullanım tarifeleri, ilgili bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarına dahil edilecek olan ve iletim sistemi ya da bir dağıtım sistemine bağlantı ve sistem kullanımı için eşit taraflar arasında ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları  içerir.

Bağlantı fiyatları, şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz. Bağlantı fiyatı, bağlantı yapmış olan tüzel kişinin namına oluşan masraflar ile sınırlıdır.

2. İletim Tarifesi: Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak olan iletim tarifesi, üretilen, ithal veya ihraç edilen elektrik enerjisinin iletim tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları  içerir. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin yapacağı şebeke yatırımları ve iletim ek ücretleri iletim tarifesinde yer alır.

3. Toptan Satış Tarifesi: Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak toptan satış tarifesi, toptan satışlar için Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin elektrik enerjisi satma yükümlülüğü olan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulayacağı fiyatları, hükümleri ve şartları  içerir.

Toptan satış tarifesinin belirlenmesinde Kurul, satın alınan elektrik enerjisinin ortalama fi-yatının yansıtılmasını ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin mali yükümlülüklerini yerine getirebilme kapasitesini esas alır. 

4. Dağıtım Tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak dağıtım hizmetine ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları  içerir.

5. Perakende Satış Tarifeleri: İletim sistemine doğrudan bağlı olanlar dışındaki tüketiciler için, eşit taraflar arasında ayırım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları  içerir.

Serbest olmayan tüketiciler için geçerli olacak perakende satış tarifeleri, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek, onaylanır.

İletim sistemine doğrudan bağlı olanlar dışındaki serbest tüketiciler için geçerli olacak perakende satış tarifeleri de bu tüketiciler ikili anlaşmalarla kendi tedarikçilerini seçene kadar, bulundukları dağıtım bölgesindeki perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek onaylanır.

Perakende satış şirketlerinin lisanslarında, elektrik enerjisi tüketim miktarlarına göre değişen tipte tarifelerin ve/veya fiyat aralıklarının uygulanmasına ilişkin yükümlülükler yer alabilir ve buna dair ayrıntılar lisans kapsamında tanımlanır.

c) Tüketicilerin Desteklenmesi; Belirli bölgelere ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usülleri Bakanlığın teklifi ve  Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde yapılır.

Elektrik enerjisinin kalitesizliğinden ve/veya kesintilerinden kaynaklanan zarar ve hasarların tazmini hususu, tüketicilerin muhatap olduğu lisans sahibi tüzel kişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır Sayın Polat.

FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; he-pinizi saygıyla selamlıyorum.

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı, bugünlerde piyasada en çok konuşulan kanun tasarısı. Gerçi, Mecliste ve Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince konuşuldu mu konuşulmadı mı başka bir malum; ama, piyasada çok konuşuluyor ve iyi tartışılmadan, birtakım eksiklerle geldiği yönünde yoğun olarak, bilhassa, Elektrik Mühendisleri Odası, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin birtakım profesörleri ve birtakım tüketiciler, enerji üreticileri -ki, bunların bir kısmı da, rüzgâr enerjisi veya güneş enerjisiyle elektrik üretenler; bunlar dahil- birtakım şirketler, sürekli olarak, milletvekillerini ve kamuoyunu basın yoluyla veya makalelerle bilgilendirerek itirazlarını belirtiyorlar.

Şimdi, bu kanun tasarısının ana gayesi ne oluyor; bir serbestleştirmeye gideceğiz deniliyor; yani, elektrik ürettiğimiz zaman, tarifelerle ilgili bir kurul oluşturacağız; elektrikleri alıp, orada, bir kurulda toplayacağız ve oradaki maliyete göre de piyasaya satacağız diyorlar ve Elektriği Destekleme Fonunu da kaldıracaklarına göre, bundan sonra, eğer, devlet, bütçe içerisine sübvansiyon için bir para koymamışsa -Doğu Anadolu da dahil, Güneydoğu Anadolu da dahil- o meskenlerde uygulanan sübvansiyonlar artık uygulanmayacak demektir. Eğer, devlet bir yerde sübvansiyon uygulayacaksa -burada belirtmiş- onu da aynı fiyatından verecek; fakat, sonradan parasını iade edecek, indirim kadarını iade edecek.

Şimdi, bugünkü bütçe içerisinde baktığımız zaman, bu bütçe içerisinde baktığımız zaman kesinlikle bir şeyi göreceğiz ki, kolay kolay yatırım yapılmayacağına göre, faizlerden başka hiçbir şeye para kalmayacağına göre "belirli bölgelere ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak, tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde yapılır" hükmünün fiilen yürümeyeceği anlaşılmaktadır. Niye; en basiti, bugüne bakalım: Bugünkü 2001 yılı bütçesinde faizlerin ortalama yüzde 22 olacağına göre hesap yapılmışken, dün Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki bir ihtilaf, bugün basit olarak yüzde 94, bileşik yüzde 144 faizle devletin borçlanmasına sebep olmuştur. Yüzde 22- yüzde 144; aradaki oran farkını siz düşünün. Bu oran böyle gittiği zaman, bu bütçedeki bütün rakamların, sadece faiz ödemelerine versek bile yetmeyeceği ortadadır.

Şimdi, burada, bu kanunun ana maddesi nedir; üretim yapılsın, teknoloji gelsin, dışarıdan yeni sermaye gelsin ve bu sermaye, bu teknoloji gelirken Türkiye'ye yapacağı yatırımlardan dolayı elektrikler ucuzlasın; dolayısıyla, biz, ucuz elektrik alalım ve vatandaşlarımıza da daha kaliteli, kesintisiz elektrik verelim demektir.

Şimdi, bir maziye bakalım. Bakın, şurada, Devlet Planlama Teşkilatının yazmış olduğu bir alt komisyon raporu var. Burada "1998 yılında kamu kaynaklarından enerji üretim alanına sadece 0,742 milyar dolar -yani, 742 milyon dolar- yatırım yapılmıştır" deniliyor. Bunu kim diyor; Devlet Planlama Teşkilatı diyor, üretim alanında. Peki, aynı Devlet Planlama Teşkilatı ne diyor: "2001 yılında üretim sektöründe 3,59 milyar dolar yatırım yapmamız gerekiyor" diyor; yani, 1998'de yapılan yatırımın 5 katı. Şimdi, bu yatırımı yapmamız için ne lazım? Bizim Türkiyemizin kaynakları belli. Dışarıdan yatırım çekmemiz lazım; ama, bugün, yine saat 11.00'de, borsalarda, Amerika Birleşik Devletlerindeki birtakım kuruluşların verdiği talimatlarla, yabancı firmaların Türk borsalarında tahvillerini satıp yurt dışına döviz çıkaracağına dair haberler basında ve televizyonlarda sürekli yayınlanmaya başladı. Şimdi, Türkiye'den sermaye kaçarken -ki, dün sabah itibariyle 7 milyar doların kaçtığı söyleniyordu- biz, bu durumda hangi sermayeyi çekeceğiz ülkemize de, bunlarla Türkiye'de yatırım yapacağız?! bol yatırım yapacağımız için de fiyatları düşüreceğiz diyoruz. Ben, bu konunun da ciddî olmadığını söylüyorum. Bu noktada, Elektrik Mühendisleri Odasının bir konusu var; o da şu: Elektrik Mühendisleri Odası bir hesap yapmış ve yaptığı bu hesapla, şu anda, 150 kilovat/saatten az elektrik tüketen meskenlerde 9 milyon lira olan aylık tüketim bedelinin 30 milyon liraya çıkacağını basına ve bizlere duyuruyor. Ben de o hesaba bir baktığım zaman, çok da yanlış olmadığını görüyorum ve kesinlikle, Türkiye'de bu kanun tasarısına geçtiğimiz zaman, meskenlerin elektrik fiyatlarının birdenbire en az 2 veya 3 kat artacağı çok net olarak görülüyor; belki sanayide biraz düşebilir; ama, meskenlerde artacağı anlaşılıyor.

Şimdi, biz, uyguladığımız IMF programlarıyla bütün ücretleri baskı altına alırken, böyle elektrik fiyatlarını artırırsak, başka fiyatları artırırsak, halk ne yapacağını şaşırır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakikada tamamlıyorum.

BAŞKAN - Peki Sayın Polat, lütfen tamamlayın; açıyorum mikrofonunuzu.

ASLAN POLAT (Devamla) - Yalnız, maddede önemli olan şu husus var: "Elektrik enerjisinin kalitesizliğinden ve/veya kesintilerinden kaynaklanan zarar ve hasarların tanzimi hususu, tüketicilerin muhatap olduğu lisans sahibi tüzelkişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır" deniliyor.

Bu, önemli bir uygulama; yani, hakikaten, eğer, elektrik kesintisi olmuşsa, adamın buzdolabı yanmışsa, televizyonu yanmışsa, bunu o elektriği üretenden alma diye bir madde getirmişiz; ama, bunu, üreticiden mi, ileticiden mi, dağıtıcıdan mı veya üçünden mi veya hangisinden nasıl alacağımız veya zararı alıp alamayacağımız konusunda da çok net bir açıklık göremiyorum. Bu, ileri bir uygulama. Gerçekten, herkesin yapmış olduğu hizmetin verdiği zararları da karşılaması doğrudur; ama, bu doğruluğun yanı sıra, bunun ne kadarının karşılanacağından da ben biraz şüpheye düşüyorum.

Son olarak, Devlet Planlama Teşkilatının, bu sektöre 2001 yılında 5,570 milyar dolar yatırım beklediğini ve bu kanun tasarısıyla bu yatırımın da tarifelere yansıtılacağını, bunun önemli bir rakam olacağını belirtiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Madde üzerinde ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in.

Sayın Oğuz Tezmen?.. Yok

MURAT AKIN (Aksaray) - Ben konuşacağım...

BAŞKAN -Grup adına kimse konuşacak mı efendim?

MURAT AKIN (Aksaray) -  Yazılı Sayın Başkan...

BAŞKAN - "Oğuz Tezmen" yazılı benim önümdeki notta.

MURAT AKIN (Aksaray) - Değişti Sayın Başkan, orada değişen şekli var.

BAŞKAN - Siz konuşacak mısınız?

MURAT AKIN (Aksaray) - Konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Peki, buyurun; ama, burada, grup adına talebinizde Sayın Oğuz Tezmen'in adı yazılı.

MURAT AKIN (Aksaray) - Biraz önce baktım, benim ismim yazılıydı.

BAŞKAN - Bilmiyorum...

Buyurun.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 13 üncü madde uzun bir maddedir; ancak, son fıkrası, son bendi, geri kalmış yörelerde -ya da tüketiciler itibariyle desteklenmesi gereken tüketicilerin- sübvansiyon oranları ve miktarları belirlendikten sonra normal tarife üzerinden tüketicilerin ödemesi, bilahara da genel bütçeye, bu tüketicilere aktarılacak paranın konulması sonucu, o paraların iade edilmesi cihetine gidilmesiyle ilgilidir.

Değerli milletvekilleri, bu maddenin, biraz önce de arkadaşımızın ifade ettiği gibi, işlemesi oldukça zordur. Bilhassa, geri kalmış ve kalkınmakta olan yörelerdeki insanlar, ödeme güçlüğü içinde olan insanlardır. Bu insanlarımızın, bu tüketicilerimizin, tükettikleri elektrik bedellerini tediye edip, bilahara bunu elektrik idaresinden tahsil etmesi çok zordur; çünkü, bütçeye konulacak ödenek, mutlaka, bütçede tahsil edilecek olan gelirlere bağlıdır. 2001 yılı bütçesinin ocak ayı neticeleri alınmıştır. Ocak ayı neticesine baktığımız zaman, hakikaten içler acısıdır. 2001 yılının ocak ayı tahakkuku -yani, vatandaşın "kazandım, şu kadar kâr ettim" diye beyan edip, otuzbir günlük beyanı neticesinde tahakkuku- 7 katrilyon 732 trilyon 529 milyar, tahsilat ise 2 katrilyon 993 trilyon 529 milyardır. Halbuki, 1999 yılında ise 2,6 katrilyon tahakkuk, 1,018 katrilyon da tahsilat var; 1999'da tahakkukun yarısı tahsil edilmiş. 2000 yılında 5 katrilyon tahakkuk var, 2 katrilyon tahsil edilmiş. 2001 yılının ocak ayında ise, biraz önce de ifade ettiğim gibi, 7,732 katrilyon tahakkuk var, 2,993 katrilyon da tahsilat vardır.

Peki, bu genel bütçe gelirleriyle normalde genel bütçeye dahil harcamaların karşılanmadığı bir durum karşısında, diğer bir kuruluşun, özelleşecek bir kuruluşun satmış olduğu elektriği, tüketicilere farklı uyguladıkları tarife sonucu, bunlara yapılacak sübvansiyon ödemelerini, bu genel bütçe içerisinde nasıl karşılayacağız? Bu oldukça zor bir durumdur; çünkü, şu an, diğer bir tahsilatımız var; kamunun, vatandaşta, belediyelerde ve kamu iktisadî teşekküllerinde 4,9 katrilyon alacağı var. Bunu taksitlendirme yönüne gittik. Şu anda alınan netice pek de iç açıcı değil; 18 ay taksitlendirilme talebinde bulunulduğu halde, ödemeler gerçekleşmemektedir.

Ekonomik durum, hepimizin malumu olduğu gibi, oldukça bozuktur. Biraz önce arkadaşımız ifade etti, Hazinenin yarın yapılacak 3,9 katrilyonluk itfası için, Hazine 2,2 katrilyonluk bir satış yapmıştır. Bu satışın 1,492 katrilyonu yüzde 144 bileşik faizle yapılmıştır. Yani, faiz, yüzde 25-yüzde 30 olarak hedeflenmiştir, 2001 yılı bütçesi hazırlanırken, ekim, kasım, aralık aylarında -aralıkta kanunlaştı- bilhassa, ekim, kasım ayları hesaplamalarında yüzde 20-yüzde 25 olacak şekilde hazırlandı. Bu bütçe faizlerini genel bütçede nasıl karşılayacağız?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, açıyorum mikrofonunuzu; lütfen, tamamlayın efendim.

Buyurun.

MURAT AKIN (Devamla) - Bütçe açığımızı 6 katrilyon olarak hesapladık ve 2001 yılı içerisinde de herhangi bir itfa olmayacak şekilde, bütçe 6 katrilyon açık verecek diye düşünüldü; ancak, ekonomik istikrarsızlık, üç aylık, hatta bir aylık borçlanmaları gerekli kıldı. Belki de, bütçe açığı, hesaplanandan 1-1,5 misli fazla olacaktır.

Bir de, bu Elektrik İdaresinin ilave yükü, bütçeyi ve ekonomiyi çok zor duruma düşürecek; bunun telafisi, burada önergelerle yapılabilir.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

Sayın milletvekilleri, 13 üncü madde üzerinde, 1 tanesi hükümet tarafından verilen 4 adet önerge vardır.

Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Şimdi, ilk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin b-3) üncü bendine aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aslan Polat

Suat Pamukçu

 

Erzurum

Bayburt

"Toptan satış tarifesinin belirlenmesinde kurul, yenilenebilir enerjiye diğerlerinden yüzde 50'yi aşmamak kaydıyla farklı tarife uygulayabilir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin c) bendinin birinci fıkrasının çıkarılmasını ve b-5) paragrafına aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum

"Serbest olmayan tüketiciler için geçerli olacak tarife bedelleri, serbest tüketiciler için belirlenen beher kwh bedelin yüzde 50'sinden fazla olamaz."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin "(a) Tarifeler" bölümüne aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

"Elektrik üretiminde çalışan kuruluşların maliyet analizleri gerekli görüldüğü durumda, Kurul kararı ile oluşturulacak bağımsız en az üç teknik elemandan oluşan bilirkişi heyeti tarafından kontrol edilir ve fiktif maliyet unsurları varsa düzeltilir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı tasarının 13 üncü maddesi (b) fıkrası (5) numaralı alt bendinin son paragrafının ilk cümlesinde yer alan "perakende satış şirketlerinin lisanslarında" ibaresinin "perakende satış lisansı sahibi şirketlerin lisanlarında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20.2.2001

                        M. Cumhur Ersümer

                                   Enerji Bakanı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, en aykırı önergeyi yeniden okutmak suretiyle işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin c) bendinin birinci fıkrasının çıkarılmasını ve b-5) paragrafına aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                        Suat Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşı

"Serbest olmayan tüketiciler için geçerli olacak tarife bedelleri, serbest tüketiciler için belirlenen beher kwh bedelin yüzde 50'sinden fazla olamaz."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Pamukçu, buyurun efendim.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeden dolayı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bu kanun tasarısının bugün görüşülmeye devam edilmesi, bizim açımızdan da faydalı olmuştur. Gerçekten de, Türkiye'nin, şu anda, böyle bir piyasanın özelleştirilmesi hususunda tartışması gereken bir ortamda olduğunu biliyoruz; ancak, böyle bir piyasa özelleştirilirken Türkiye'nin şartlarının dikkate alınıp alınmadığı hususundaki tereddütlerimizi daha önce de dile getirmiştim. Şimdi, görüşülmekte olan kanun tasarısına, yani bu piyasanın özelleştirilmesine temelde karşı değiliz; ancak, Türkiye şartlarında böyle bir özelleştirmenin ne getirip ne götürdüğünü çok iyi hesapladık mı hesaplamadık mı; bu konudaki tereddütlerimizi her zaman ifade ediyoruz.

Şimdi, geçen gün de ifade ettim, aynı şeyi tekrarlamak istiyorum. Türkiye, enerji açığı olan bir ülkedir, her halükârda enerji açığı olan bir ülkedir; yani, Türkiye, şu anda mevcut kapasitesini kullanmıyor, onun için açığı var değil. Türkiye, mevcut kapasitesinin tamamını da kullanmış olsa, yine açığı olan bir ülkedir; yani, enerjiye, özellikle de elektrik enerjisine talebin yüksek olduğu bir ülkedir. Böyle yüksek talebin olduğu bir ülkede özelleştirmenin ne getirip ne götürdüğünü çok iyi hesaplamamız gerekir.

Şimdi, Sayın Bakan bugün burada -geçen hafta yoktu- hemen soruyorum. Yani, bu kanunla ne amaçlıyorsunuz? Türkiye'nin enerji açığını kapatması açısından projeksiyonunuz nedir? Yani, bu kanun, nasıl kapatacak bu açığı? Bunu, biz, bu kanunda göremedik. Efendim, deniliyor ki "devletin veya Hazinenin imkânlarıyla enerji açığını kapatamıyoruz. Dolayısıyla, özel sektörün yatırımlarına ihtiyacımız var." Doğrudur; ancak "özel sektörün yatırımlarına ihtiyacımız var" diyorsunuz, bir taraftan da, enerji ithalatını serbest bırakıyorsunuz, ithalatın serbest olduğu bir tasarıyla geliyorsunuz. İthalatın serbest olduğu bir ülkede yatırımları kim yapacak; nasıl ekonomik yatırım yapılacak; bunu göremiyoruz, bu bir.

İkincisi, şimdi, verdiğimiz bu önerge üzerinde bir şey söyleyeyim. Bu kanun tasarısıyla, üretim şirketlerini korumuşsunuz -iletim şirketi zaten kamunun malı- dağıtım şirketlerini de korumuşsunuz; bu arada, 9 milyon kilovat/saatin üzerinde enerji tüketen büyük tüketicileri, sanayicileri de korumuşsunuz. Peki, geniş halk yığınlarının sahibi kim; bu tasarıda yok.

Sektör bazında, bölge bazında koruma yaparım diye bir hüküm koymuşsunuz oraya; bunun ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu, tamamen, istismara açık bir hükümdür, yarın sizin başınızı ağrıtacak bir hükümdür. Her gün birileri gelecek "biz Güneydoğu Anadolu Bölgesindeniz, bize teşvik" diyecek; bir başkası gelecek "ben falan yerde yatırım yapıyorum, bize teşvik"diyecek; su pompası çalıştıran köylüler "bize teşvik" diyecek; "çiftçiler mağdur oldu, şuraya teşvik" diye kapınızı çalacak; siz de -bütçenizde teşvik yapacak hal yok- bir şey yapamayacaksınız; dolayısıyla, bu hükmün bir mana ifade etmediğini biz biliyoruz. Biz diyoruz ki, gelin, bu teşviki çapraz olarak yapalım.

Şimdi, 9 milyon kilovat/saatin üstünde enerji tüketen bir kimsenin pazarlık yapma hakkı var, bunu koymuşsunuz. Verdiğimiz önergede diyoruz ki, madem bunlar pazarlık yapacak, böylece makul bir fiyat tespit edilecek, bu makul fiyatın üzerine maksimum yüzde 50 daha fazla koyun, onu da tüketiciye yansıtın. Zaten, bugünkü uygulamada aşağı yukarı o civarda; yani, bugün, büyük tüketim kuruluşlarına uyguladığınız tarifenin neredeyse yüzde 50 kadar fazlasını konutlara, işyerlerine, dükkânlara uyguluyorsunuz, aynı şeyi istedik: Bu yüzde 50 rakamı da, öyle afakî, kafadan atılmış bir rakam değil; bugünkü, şu anda fiilen uyguladığınız rakamlardan hesaplanarak konulmuş bir rakam. Böylece, hem siz rahat etmiş olursunuz Sayın Bakan, Bakanlık olarak rahat etmiş olursunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Pamukçu, açıyorum mikrofonunuzu; lütfen tamamlayın.

Buyurun.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Yani, böyle bir tasarıyı getirmişsiniz, geniş halk yığınlarını hiç düşünmemişsiniz. Bizce, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir bu. Bu vatandaş kime sığınacak?! 9 milyon kilovat/saatin üstünde elektrik tüketen adam gidiyor pazarlığını yapıyor, fi-yatını belirliyor, onun dışındaki adamın hiçbir imkânı yok, tamamen, dağıtım şirketlerinin insafına kalmış. Kurul belirleyecek, onaylayacak deniliyor, ama, kurulun da yapısı malum.

Dolayısıyla, bu önergemizin kabulü yönünde oy kullanmakla, geniş halk yığınlarının da nefes almasına, hiç olmazsa bu tasarıyla mağdur olmamalarına bir şekilde vesile olmuş olacaksınız.

Bu düşünceyle, önergemin kabulünü bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pamukçu.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.58

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.06

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

597 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 13 üncü maddesi üzerinde verilen önergelerin görüşülmesi sırasında Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu'nun önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin b-3 üncü bendine aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Suat Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşı

"Toptan satış tarifesinin belirlenmesinde kurul, yenilenebilir enerjiye diğerlerinden yüzde 50'yi aşmamak kaydıyla farklı tarife uygulayabilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katılmamış olduğu önerge üzerinde Sayın Aslan Polat konuşacaklar.

Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Elektrik Piyasası Yasa Tasarısı, gerçekten, kamuoyunda, bu Parlamentodan çok daha fazla merak çekiyor, daha çok tartışılıyor diye üzülüyorum; çünkü, bu tasarı görüşülürken, sayın milletvekilleri, siz de gördüğünüz gibi, bir karar yetersayısını bile bulamıyoruz. Türkiye'nin istikbali enerjiye bağlanmasına rağmen, dünyanın istikbali enerjiye bağlanmasına rağmen -yani, bugün, kuzey yarımküre güney yarımküreden zenginse, bunun bütün sebebi de, kuzey yarımkürenin daha çok enerjiye sahip olmasıyla izah edilmektedir- ve dünyada her şey enerjiye bağlanmasına rağmen, maalesef, bu konunun Meclisimizde gerekli ilgiyi görmediğini hepimiz görüyoruz.

Şimdi, gelelim önergemize... Önergenin esas konusu şu: Sayın Bakanımız da, çeşitli gazetelere, enerji mecmualarına şu günlerde çok makale vermiş ve enerjiden, bilhassa yenilenebilir enerjiden, rüzgâr enerjisinin, güneş enerjisinin desteklenmesinden çok bahsediyor; ama, biz, bunun desteklenmesiyle ilgili bu kanun tasarısında gerekli şeyleri göremedik. Şimdi, bugün, desteklenmenin aslı, parasal desteklemedir. Şöyle bir rakamlar var bizim elimizde: Şu yap-işlet-devret modeliyle, devlet, mesela, 1993'te temeli atılan birtakım santrallara, 10,6 sent, 9,6 sent, 9,2 sent, 10,6 sent gibi, bugün, ortalama olarak, TEAŞ'ın sattığı elektriğin fiyatı olan 4,5 sentin iki katından fazla, 2,5 katı kadar fiyat desteği vererek, bu santralların kurulmasını sağlamış ve Türkiye'nin, bugün, içine girmekte olduğu enerji krizini aşmaya çalışmışsa, biz diyoruz ki, yeni bir sektör olan bu güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi için, hem doğaya saygılı, yani, doğayı kirletmeyen, doğayı pisletmeyen, hem de, hammaddesi ülkemizde olan; yani, güneş, rüzgâr gibi ülkemizde olan, yenilenebilir enerji olan, bizi, yarınlarda, doğalgaz gibi, petrol gibi dışa bağımlı kılmayan bu enerji sektörlerine de gerekli teşviki vermemiz lazım.

Bizim burada dediğimiz rakam -bir müddet için, bu bir yıl olabilir, iki yıl olabilir, üç yıl olabilir, beş yıl olabilir, müddet de koyabiliriz- yüzde 50, bunu, şu anda realite olarak görüyorum; çünkü, cevabı da şuradan belli: Bu Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının -yani, bu Bakanlığı söylemiyorum, 1990'dan beri uygulanan programlarda- birtakım doğalgaz santrallarına, sırf, bugün elektrik sıkıntısına girmeyelim varsayımı altında, 4,5 sentin ikibuçuk katı kadar fazla fiyatlarla garanti vererek, hem de yirmi yıl, hem de otuz yıl garanti vererek santrallar yaptırdığı bir devirde, sadece, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi çevre dostu olan, yarın bir çevre problemi yaratmayacak enerji santrallarına bu desteği vermenin normal olacağını düşünüyorum.

Bakın, mesela, Yatağan, Yerköy, Yeniköy gibi santrallar var, bunlar kömürle işletilen santrallardı. Çevreciler tarafından, çevreyi tahrip ediyor diye, mahkemeye müracaatla, birkaç defa, bu santrallar için durdurma kararı alındı. Niye çevreyi pisletiyorsun, çevreyi bozuyorsun denildi ve o yüzden de, o bölgelerde büyük de enerji sıkıntıları meydana geldi; ama, bir rüzgâr enerjisinde, bir güneş enerjisinde bu problem olmayacağı için, bu enerjilerin, bahsettiğim gibi, desteklenmesi lazım.

Zaten, Türkiye'de, bu tasarının gerçekleşmesi için üretim artışına ihtiyacımız var. Üretim artışı dediğimiz zaman da, yani, talepten daha fazla enerji üretmemiz lazım ki, fiyatlar düşsün diyoruz. Ben, yine, biraz önce de belirttiğim gibi, Türkiye'de sektörde büyüme hızının yüzde 9 civarında olduğu... Yani, yine, Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu çalışmalarda var. Yine, bu arada yapılan araştırmalara göre, 2000 yılında elektrik talebi açığının 7,3 milyon kilovatsaat olacağından; fakat, 2001 yılında ise, 11,7 milyon kilovatsaatlik bir açık olacağından ve 2001 yılında da dışarıdan yüzde 4 elektrik ithal edileceğinden bahsedilmektedir. Şimdi, bu kadar elektrik sıkıntımızın olduğu bir yerde, elektrik ithal edeceğimiz bir yerde, kaynağı ülkemizde olan, bir kaynak sıkıntısına götürmeyecek olan, ne bir doğalgaz gibi, ne bir petrol gibi, bir krizde ülkemizi tahrip etmeyecek olan, yenilenebilir ve çevre dostu bu enerji santrallarının desteklenmesinin gerekli olduğuna inanıyorum ve Enerji Bakanlıklarının, 1990'dan beri gelen programlarında, bugün TEAŞ'ın 4,5 sente sattığı elektriğin 2-2,5 katı kadar destek verdiği bir yerde, o kadar da değil, yüzde 50 civarında bir destekle bu santralların desteklemesinin ülke gerçeklerine ve çağın gerçeklerine riayet olacağını düşünü-yor; önergemizi destekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum efendim :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin "a) Tarifeler;" bölümüne aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

"Elektrik üretiminde çalışan kuruluşların maliyet analizleri gerekli görüldüğü durumda Kurul kararıyla oluşturulacak bağımsız en az üç teknik elemandan oluşan bilirkişi heyeti tarafından kontrol edilir ve fiktif maliyet unsurları varsa düzeltilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) -Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmamış olduğu önerge üzerinde, önerge sahibi Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğim bir önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bilindiği gibi, bu Enerji Piyasası Kanunu, IMF'nin talimatıyla çıkarılacak bir kanundur. Biliyorsunuz, dün ülkemizde çok ciddî bir bunalım çıktı, bir kriz çıktı; bu kriz sonucunda, ülkemiz, katrilyonlara varan bir para kaybetti.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin, aslında, bugün, bu meseleyle ilgilenmesi gerekirken, burada kimin suçu var, herkesin yaptığı hep yanına kâr mı kalacak, bu kadar ciddî meseleler ortada varken, biz bunları bir tarafa bırakıyoruz, ondan sonra, geli-yoruz, fasa fiso işlerle uğraşıyoruz.

Bakın, inanmanızı istiyorum, Millî Güvenlik Kurulu Kanununa göre, Millî Güvenlik Kurulunda yapılan konuşmaların açıklanması yasakken, Hükümetin Başkanı ve üyeleri çıkıp bunu açıklıyorsa, o zaman biz niye kanun çıkarıyoruz?!

EROL AL (İstanbul) - Niye çıkarmayacağız?!.

KAMER GENÇ (Devamla) - Biz, neyi kaybetmişiz dün, neyi kaybetmişiz... Sayın Başbakan, eğer, dün, o görüşmeyi, müzakereleri açıklamasaydı, bugün devletimiz katrilyonlarca lira bir borçla karşı karşıya kalabilir miydi? Öyle anlaşılıyor ki, bu tezgâh, bu kriz, büyük banka patronlarının uzun zamandan beri, aldıkları faiz, biraz azaldığı için; bunlara, devletin, vatandaşın kesesinden yeni yeni faiz kanalize etmek için yaratılan sanal bir krizdir. Eğer, yoksa, çıksın Başbakan söylesin, Başbakan yardımcısı söylesin burada ve biz de bundan tatmin olalım. Bu kadar, yani üç, beş tane banka, holding veya on tane holding vatandaşın cebinden trilyonları alsın diye böyle krizler yaratılır mı? Böyle krizler yaratıldıktan sonra da, onun üzerine getirip böyle kanun tasarıları burada görüşülür mü? Yine, dünkü Millî Güvenlik Kurulundan akseden haberlere göre, hükümet sırasında oturan Sayın Bakanla ilgili Cumhurbaşkanının ciddî iddiaları olduğu söyleniyor. Peki, Cumhurbaşkanının böyle ciddî iddiaları olduğu söylenen bir bakan gelip de, burada sessiz oturur mu?

Bu kanun tasarısı ne zaman hazırlanmıştır? Sayın Bakanın, şu anda içeride olan bürokratları tarafından hazırlanmıştır. Mesela -benim önergemle ilgili olduğu için söylüyorum- diyorum ki, şimdi, bu elektrik iletim ve dağıtımıyla ilgili olarak yapılan yatırımların maliyetlerinin kontrolünde tarafsız bir teknik heyet oluşturulsun.

Şimdi, ben, Sayın Bakana soruyorum; kendisinin Genel Başkanının zaman zaman kullandığı Enka Holdingin uçakları var, taa Moskova'ya Mavi Akım görüşmelerine onunla gitmişti. Hatırladığıma göre, Enka Holdinge İzmir'de iki üç tane ihale verilmişti, enerji üretimiyle ilgili, 2 milyar dolardı. Burada, bu maliyet nasıl tespit edilmiş? Buradaki santral neyle işleyecek? Doğal gazla mı, kömürle mi işleyecek? Bunun maliyeti nasıl tespit edilmiş? Kaç sene kendisine garanti verilmiş?...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Önergeyle ilgili konuş. Şunu oku şunu...

KAMER GENÇ (Devamla) - Önergeyle ilgili... Sen bunları anlamazsın tabiî de... Önergeyle ilgili...

Bunları, çıkıp, burada açıklamak lazım; yani, yandaşlarınız holdinglere getirip de devletin ve vatandaşın geleceğini ipoteğe bağlayan ve üç, beş tane holdinge veya elli tane holdingin ömürboyu ailesine ve kendisine vatandaşın cebinden haksız para, kazanç sağlayan maliyetlerle bir elektrik üretimi olursa; bu memlekette yaşayan insanlar yarın nasıl elektrik kullanacaklar değerli milletvekilleri?

TEAŞ'ın kendi yatırımıyla elde ettiği elektriğin maliyeti 3,9 sent iken, bu Sayın Bakan çıksın burada söylesin, 19,5 sente elektrik üretimini herhangi bir firmayla yaptı mı, yapmadı mı? Bunları söylemesi lazım burada. Bunlar hangi ölçüye göre yapılıyor? TEAŞ aradan çıkıp da, TEAŞ ortaya çıkıp da, doğrudan doğruya bir toptancı firmaya devrettiği zaman, otomatikman, elektriğin üretiminin kilovat maliyeti 8,7 sente çıkıyor. Onun dağıtımı, ayrıca da, perakendeci ve serbest olmayan tüketiciler kanalıyla alınmasındaki maliyet, bir anda, bir bakıyorsunuz 13,59 sente çıkıyor. Bunlar burada tartışılacak, tartışılması lazım; ama, IMF bize emir vermiş, bu kanunları çıkaracağız!.. Peki, IMF, bu programın altında kalmazsa ne olacak? Yani, daha IMF'nin bu programı destekleyip desteklemeyeceği ortada, belli değil.

Dün aniden toplantılar yapıldı. Bunlar ortada değil, bunların böyle olup olmayacağı belli değil. Bir anda, IMF'nin bize vereceği 3-5 milyar dolarlık paranın kat be kat fazlasını getirip, böyle, yandaşlarımız, holdingler, bankalar kâr etsin diye sunî bir kriz yaratarak, bu insanlara, bunlara aktarırken, niye biz bu kanun tasarılarıyla uğraşıyoruz? Üstelik de, milletimizin ve devletimizin haysiyetini ayaklar altına alacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletini birtakım yabancı kurumların emrine vermiş gibi, onların talimatıyla hareket eden bir kurum haline getirmiş gibi hareket edi-yoruz. O zaman, buradaki "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ibaresini kaldırmak lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Genç, lütfen tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla)- Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin halkla alay etmemesi lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkmış bir hükümet vardır. Bu hükümet dün çok ciddî bir kriz yaratmıştır. Gelip, bu krizin hesabını burada vermek zorundadır.

Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı sorumsuzdur; sorumluluk iktidara aittir, iktidarın Başbakanına aittir, Bakanlar Kuruluna aittir. Hakikaten ne geçti ne geçmedi, bunları gelip konuşmamız lazım. Bunları konuşmadıktan sonra, her türlü şaibeler çıkar, her türlü dedikodular çıkar.

Hükümet çıkıyor, Bakanlar Kurulunda ne olup ne geçtiğini söylüyor; niye gelip burada söylemiyor? Meclise itimadı mı yok? Meclise itimadı olmayan bir hükümetin, bu Meclisin güveniyle yaşaması mümkün mü? Bunlar çok önemli olaylardır.

Bu önergemizi zaten kabul etmeyeceğiniz belli; ama, biz, Türkiye'nin geleceğini garantiye almak için, hiç olmazsa, birtakım insanlara haksız kazanç transferini önlemek için, bu önergeleri veriyoruz; ama, kabul etmeyeceğiniz de belli.

Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı tasarının 13 üncü maddesi (b) fıkrası (5) numaralı alt bendinin son paragrafının ilk cümlesinde yer alan "perakende satış şirketlerinin lisanslarında" ibaresinin "pera-kende satış lisansı sahibi şirketlerin lisanslarında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                        20.2.2001

                        M. Cumhur Ersümer

                                   Enerji Bakanı

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkanım, burada yapılmak istenen ifadeye açıklık getirmek yönündedir; takdire bırakıyoruz çoğunluğumuz hazır değil.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, önergenize ilave etmek istediğiniz bir husus var mı efendim?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Bu, zorunlu bir değişikliktir Sayın Başkanım; bir yanlışlığın düzeltilmesidir; katılıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilmiş olan önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

Özelleştirme

MADDE 14.- Bakanlık, TEDAŞ, Elektrik Üretim Anonim Şirketi, bunların müessese, bağlı ortaklık, iştirak, işletme ve işletme birimleri ile varlıklarının özelleştirilmesine yönelik öneri ve görüşlerini Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bildirir. Özelleştirme işlemleri, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri dairesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülür.

Bu özelleştirme uygulamaları çerçevesinde, bu Kanunda belirtilen piyasa faaliyetlerinde yer alan gerçek ve tüzel kişilerden, yabancı gerçek ve tüzel kişiler elektrik üretim, iletim ve dağıtım sektörlerinde, sektörel bazda  kontrol oluşturacak şekilde  pay sahibi olamazlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek üzere, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, söz konusu maddeyle, elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesinde izlenecek usul ve esaslar düzenlenmektedir. Bu esaslara göre, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, özelleştirilecek üretim ve dağıtım tesisleriyle ilgili öneri ve görüşlerini Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bildirecektir; o da, 4046 sayılı Özelleştirme Yasasının ilgili hükümlerine göre işlemi tekemmül ettirecektir.

Değerli milletvekilleri, hükümetin, ülkemizin enerji darboğazına gireceğini düşünerek, böyle bir düzenlemeye girdiği anlaşılmaktadır. İyi de, hükümet, ülkemizin enerji darboğazına girdiğini yeni mi fark etmiştir?!

Devlet Planlama Teşkilatının hazırlamış olduğu kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarda, ülkemizdeki enerji üretimi, tüketimi ve açığıyla ilgili yeterli bilgiler vardır; hatta, alınması gereken tedbirlerle ilgili birçok bilgi de mevcuttur. Ne var ki -Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı arasındaki ihtilaftan dolayı mıdır bilmiyorum- plan ve programların hedefleri ve içeriği pek fazla dikkate alınmamaktadır. Yine de, ben, 2001 yılı programını referans olarak almak istiyorum.

2001 yılı programına göre, 29 000 megavatlık kurulu güçten, 132 milyar kilovat/saat elektrik enerjisi üretilecektir; talep 136 milyar kilovat/saat tahmin edilmektedir; bu durumda, 4 milyar kilovat/saat ithalatla karşılanacak demektir. Ancak, Sayın Bakanın, bu yıl 6 milyar kilovat/saat elektrik enerjisinin ithal edileceğini beyan etmesi, plan hedeflerinde bir sapmanın olduğunu göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, enerjide, yılda yüzde 8 ile 10 arasında bir talep artışı söz konusudur. Bunun için, her yıl 5 milyar dolar civarında yatırım yapmak gerekmektedir. Kaldı ki, 2001 yılı konsolide bütçesinde yatırımlara ayrılan miktar sadece 5 milyar dolar kadardır. Batık bankaların kurtarılması konusunda çaba harcayan hükümetin, enerjiye de mutlaka kaynak bulması gerekmektedir.

Bilindiği gibi, Anasol-M Hükümeti, yaklaşık iki yıldan beri iktidarda ise de bu hükümetin esas çekirdeğini oluşturan ve bir generalin itirafıyla, 28 Şubat post modern darbesinin taşeronluğunu üstlenen Anasol ittifakı dört yıldır iktidardadır. Bu zaman içerisinde, enerji üretim, tüketim ve dağıtımındaki sorunlar bilinmiyor muydu?!. Bunun sonucunda enerji darboğazına girileceği belli değil miydi?!. Ama, süratli ve etkin tedbirler almaya ne heyecanınız ne de performansınız yeterli değildi. Neticede bugünlere gelindi. Bununla beraber, olumlu bir gelişme olarak, ocak ayında, yap-işlet-devret modeliyle Hazine garantili 29 projeye start verildi. Bu projelerle, 1 400 megavat kurulu güçten 7 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecektir; ancak, özelleştirmeyle ilgili bu düzenlemeye göre, söz konusu yap-işlet-devret projelerinin 2002 yılı sonuna kadar bitirilmemesi halinde Hazine garantisi kaldırılacaktır. Projelerin, belirtilen sürede ikmal edilmemesi durumunda bir sıkıntının olacağı, hatta projelerin askıya alınacağı ihtimali vardır, şimdiden tedbir almak gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, keşke böyle bir yasal düzenleme IMF'nin direktifiyle değil de kendi irademizle yapılabilmiş olsaydı, zannediyorum, daha iyi olurdu. Gönül isterdi ki, kamu finansman kaynakları, faize, israfa, batık bankalara, vurgunculara, soygunculara aktarılarak yağma edilmemiş olsaydı da IMF'nin gözetimine, denetimine maruz kalmasaydık, IMF reçetelerine mahkûm olmasaydık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünal, süreniz tamamlandı; lütfen tamamlayınız efendim.

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Sayın arkadaşlar, mademki, dönüşü olmayan bir kulvara girilmiştir, hiç değilse, özelleştirme uygulamaları, doğru dürüst ve şeffaf bir şekilde yapılsın; kamuoyunda, yine, peşkeş çekildiği şeklindeki dedikodular duyulmasın.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, hepimiz, toplum olarak, millet olarak, temiz, dürüst ve şaibesiz yönetimlerin hasretini ve özlemini çekiyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, Sayın Kabataş yerine, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül konuşacaklar.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gül. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, anılan tasarının 14 üncü maddesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının, özelleştirmeyle ilgili almış olduğu kararların, belli bir süre içerisinde, ilgili yasa maddesi gereğince, Özelleştirme İdaresine bildirilmesine ilişkin bir maddedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa tasarısı, aslında, IMF'nin talimatı doğrultusunda hazırlanmış bir tasarıdır ve bu tasarı, IMF'den alınacak kredi limitlerinin gerçekleşmesi noktasında yapılan bir uygulamadır. Bu uygulamanın, malum, tarihi 31 Ocak idi; fakat, birtakım nedenlerle, bu, sayın hükümet tarafından geciktirildi. Bu yasanın şubat ayı sonuna kadar çıkma zorunluluğu vardır; o nedenle de Meclisimizin huzuruna alelacele getirilmiş bir tasarıdır. Bu ilgili tasarı da, özelleştirmenin ayaklarından birini oluşturmaktadır.

Aslında ilgili yasa tasarısındaki genel amaç, serbest piyasa kurallarına uygun olarak enerji sektörünün yeniden yapılandırılmasıdır. Avrupa Birliğine düzenli, hızlı uyum sağlanması noktasındaki bir tasarı olarak gündeme getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, malumlarınız olduğu üzere, biz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak, 1993 yılından beri, stratejik bir önem arz eden enerji sektörünün özelleştirilmesiyle ilgili birtakım çalışmalar içerisindeyiz. Aşağı yukarı yedi yıllık zaman dilimi içerisinde, muhtelif hükümetler, özelleştirmeye ilişkin birtakım çabalar içerisine girmişlerdir. 1993'te başlayan bu yedi yıllık süreç içerisinde mesafe katedilen konu, yap-işlet-devret modeli olmuştur; fakat bu yap-işlet-devret modelindeki mücadele neticesinde de belirli bir mesafe alınamamıştır.

Bazı anayasal engeller nedeniyle, bu yedi yıllık süreç içerisinde, işin de stratejik yapısı nedeniyle, bu yasa tasarısı, biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi, gerek IMF'nin talimatları doğrultusunda gerekse Avrupa Birliğine uyum yasaları talimatları doğrultusunda Yüce Meclisin huzuruna yeniden getirilmiştir.

Bu yasa tasarısı, anayasal belki birtakım engeller çıkar düşüncesinden hareketle, işletme devir hakları olarak Yüce Meclisin huzuruna getirilmiştir; yani, işletme devir hakları dağıtım ve üretim kademesinde bu  konu Meclisimizin huzuruna getirilmiştir. Yalnız, benim bu konuda bazı istifhamlarım var, hükümet nezdinde bazı tereddütlerim var. Bu da nedir; sayın hükümet, bu getirmiş olduğu tasarı nedeniyle, aynen geçmişteki özelleştirmeyle ilgili tasarılarda olduğu gibi, özelleştirme konusunda da ağır davranmaktadır. Hükümet, özelleştirme konusunda da kararsız davranmaktadır. Hükümette özelleştirme konusunda belirli bir netlik yoktur değerli milletvekilleri; çünkü, 18 Nisandan beri bu Meclise aşağı yukarı 240 civarında yasa tasarısı gelmiştir, çıkmıştır ve bunların ekserisi özelleştirme ve Avrupa Birliğine uyum yasalarıyla ilgili yasalardır. Oysa, değerli milletvekilleri, burada, sayın hükümet  bu konuda kararlı değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Gül.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bu konuda sayın hükümette bir netlik yoktur değerli milletvekilleri.  Şöyle ki, bakın, geçenlerde bir Telekom yasası  çıktı. Bu Telekom yasası çıktı, ne oldu peki; Telekom yasası çıktı; Zamanında, 1994'lü yıllarda, 30 katrilyon lira eden Telekoma, bugün, maalesef, alıcı çıkmamıştır; fakat, ülkemizdeki Telekomda 70 000 vatandaşımız çalışmaktadır ve hükümetten öyle sesler gelmektedir ki, hatta, sayın hükümet  tarafından "efendim, Telekom özelleştirilmese de olur" gibi birtakım laflar edilmektedir. Burada, hükümetin biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi, özelleştirme konusunda kararlı, ciddî ve kamuoyunu tatmin edici bir şekilde kararlar alması noktasında karar eksikliği vardır. Biz, Doğru Yol Partisi olarak, özelleştirmeden yanayız; çünkü, özelleştirmenin ülke menfaatına olduğu konusunda da fikir serdettik ve buna da inanıyoruz; ama, hükümetin bu konuda samimî ve kararlı olduğunu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gül, teşekkür ediyorum efendim.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 14 üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutacağım ve işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa teklifinin 14 nücü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından bir yıl içerisinde sonuçlandırılır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Van

Bayburt

Erzurum

 

Mehmet Bekâroğlu

Metin Kalkan

 

 

Rize

Hatay

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale)-Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu tasarının en önemli tarafı özelleştirmelerle ilgili olması ve iki noktası burada önemli. Bir, özelleştirileceklerin, TEDAŞ tarafından, özeleştirilmesi istenen kuruluşların Özelleştirme İdaresine verileceğinden bahsediliyor. Yalnız bu özleştirmeye verilen birtakım tesisler var ki, yıllardan beri özelleştirilmediği için sahipsiz kalıyor; yani, işin esprisi de zaten burada yatıyor;yani ne özelleştirilecek ne özelleştirilmeyecek, ne bir kamu malı ne de bir özel  maldır; tam bir üvey evlat malı gibi ortada duruyor, kimse de yatırım yapmıyor, teknolojiyi de geriletiyor ve bundan da devletimizde çok büyük kayıplar meydana geliyor. Bizim burada istediğimiz, devletin karar verdiği, özelleştirilecekse hemen özelleştirilmesi, değilse değil; yani, Doğu Avrupa ülkeleri komünistlikten çöktüler, aradan on yıl geçmedi, Doğu Avrupa'da hemen hemen özelleştirilmedik bir müessese kalmadı üç-beş sene içerisinde, Türkiye, yıllardan beri, 1980'den beri özelleştirme içerisindeyiz, gittiğimiz yol da bellidir.

Şimdi, burada artık bir kararı vermemiz lazım; yani, özelleşecek mi özelleşmeyecek mi; özellikle bunu zamanında yapmamız lazım. Bizim tasarıyla ilgili verdiğimiz önergenin özelliği, aslı budur.

Zaten bakın, bunun başka bir türünü de ben size söyleyeyim.

Şimdi, Sayın Bakanım, burada her madde üzerinde size soru soruluyordu, cevap veriyordunuz; milletvekillerinin öğrenmek istediği konulara cevap veriliyordu, şimdi, İçtüzük tadilatıyla bunu kaldırdık, inşallah, Anayasa Mahkemesi iptal eder, tekrar eski güne geliriz. doğru doğru sorular sorarız. Şimdi size ben bir soru soracağım, cevabını da bekliyorum, o da şu: Yusufeli Barajı var. Bu Yusufeli, bizim Erzurum'un İspir'in yanındaki bir ilçe, Artvin'in İlçesi. Şimdi, bu Yusufeli Barajını yıllardan beri, bu hükümet; yani -size demiyorum- Enerji Bakanlıkları yapacağım demiş, Enerji Bakanı yapacağım demiş ve Yusufeli'ne, en az on yıldan beri çivi çakılmıyor. Baraj, enerji  ihalesi nedir; baraj yapılacağı için, ne bir kamu malı satılabiliyor ne bir kamu malı alınabiliyor ne bir kat yapılabiliyor. Gidin, Yusufeli'ni gezin, tam bir ölü şehre dönmüş vaziyette. Halbuki, Yusufeli, Doğu Anadolu'nun, bütün Doğu Anadolu'nun meyvesini üreten, zeytiniyle, pirinciyle, meyvesiyle, Doğu Anadolu'nun besin ambarı olan bir yer. Tam böyle, Doğu Anadolu'nun en sıcak, en verimli olan bölgesine baraj yapılacak denmiş; şimdi, iki şık meydana gelmiş; bir; baraj yapılıp yapılmayacağı da ortaya çıkmadığı için hiçbir şey yapılmıyor, ne bir mal alınıyor ne bir mal satılıyor; bütün millet ölü durumuna düşmüş; ikincisi, bu barajın yerine bir alternatif barajdan ilçede bahsediliyor. Gerçi, ona Enerji Bakanlığı çok olumlu bakmıyor; ama, bunu, ilçedekiler çok fazla da istiyorlar. Yani, diyorlar ki, şu yanda da bir baraj var, yapılsa... Biraz daha pahalıya mal oluyormuş, 200-300 milyon dolar;ama, en azından bizim Yusufeli İlçesi kurtulacak diye itirazları var. O konuda, sizden, gerçek bir bilgi almak istiyoruz.

Şimdi, yani, düşünün, bir Cumhurbaşkanı ile  Başbakanın aralarındaki  ufacık bir münakaşadan bu devlet 2,5 milyar dolar zarar ediyor da, Yusufeli'ndeki baraja yapacağınız masraf azamî 200-250 milyon dolar. Yani, bunun onda 1'i kadar bir parayla, bu Yusufeli Barajını daha da bir üstündeki alana yaparak, Yusufeli de su altında kalmaktan kurtulabilir diye ilçede bir görüş var. Bu konuda da görüşünüzü öğrenmek istiyorum.

Bunların bir önemli konusu daha var; yine, buraya gelmişken, size, birtakım üretim barajlarından soru sormak lazım. Şimdi, siz, İspir'de 5 tane baraj yapacağım diyorsunuz. 25 Şubat da İspir'in kurtuluş günü; bunu iyi öğrenin. Yani, bu pazar günü, hep İspir'de olacağız Allah izin verirse. Bütün halk da bu barajları soruyor bize; bu Laleli, İspir, Aksu, Argun, Güllübağ Barajları ne oluyor diyor. Bilhassa, Laleli barajına 500 milyar lira ödenek koymuşsunuz. Şimdi, bu Laleli barajını ihale edecek misiniz? Bu Laleli barajı öyle bir şey ki, İspir ile Bayburt arasındaki bir baraj, bu iki ilçeyi de birbiriyle barıştıracak bir baraj. Bu barajı ihale edecek misiniz? Yani, bunu da bekliyoruz. Parayı koymuşsunuz, yapar mısınız, yapmaz mısınız?!.. Şimdi, biz İspir'e gittiğimiz zaman, halkın bize soracağı soru bu; ama, yıllardan beri size soruyoruz; yok Hazine garanti vermedi, yok DPT'dir, yok Fransız kredisi bulacağız, yok biz bunu yapacağız, yok çok pahalı dediler diyorsunuz; ama, bu neticeleri bağlayın. Şimdi, öyle bir konu olmuş ki, o vadi boyunca ne bir arazi satılabiliyor, ne bir arazi alınabiliyor. Birisi gelmiş, yok burası baraj yapılacak, ben bu malı satmam; birisi, baraj yapılacak, ben bu malı almam... Bütün Çoruh Vadisine bir tekel konulmuş vaziyette. Sayın Bakanım, bunların bir an önce açıklığa kavuşturulması lazım; hakikaten çok önemli bir şey.

Son olarak şunu söyleyeyim: Siz, burada "yabancı şirketlerin, tüketicilerin muhatap olduğu lisans sahibi tüzelkişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır" diyorsunuz ve "bunların tekel oluşturmayacaklarına dair bir madde konulması" demişsiniz; bu da, doğru bir uygulamadır.

Şimdi, şundan dolayı demek istiyorum: Yabancı firmalar... Elektriğe, tamamen bir emtia gözüyle de bakamayız, tamamen bir kamu alanı diye de bakamayız. Kamu hizmeti diyenler, daha ziyade devletçi görüşe sahip olanlar; ama, onların da haklı tarafları var. Evet, elektrik bir emtiadır; ama, tamamen de bir emtia değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika daha verirseniz, hemen bitireceğim.

BAŞKAN - Buyurun.

ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, tamamen emtia olarak görmeye de hakkımız yoktur, burada önemli bir kamu görevi yapılmaktadır. Kamu görevi yapıldığına göre, kamunun da, halkın da burada gözetilmesi, çok önemli bir konudur; çünkü, burada halkı gözetmezsek -elektrik fonunu da kaldırdık- buna sadece emtia gözüyle bakarsak -buraya gelecek yabancı şirketlerin, tamamen bir rant için gelecekleri gayet tabiîdir, onlar, bu ülkenin vatandaşı da değildir; o zaman, elektrik fiyatlarında, bir Amerika'da, Kaliforniya'da olduğu gibi, birden bire beş kat on kat fiyat artışı olursa- zaten buhran içinde ezilen ülkemizin bu fiyat farklarını kaldıramayacağı ortadadır.

Ben, tasarıdaki o maddeyi çok olumlu bulduğumu belirtiyorum.

Bilhassa, bu enerji barajlarının, bir an önce karara bağlanmasını ve Yusufeli ve İspir'le ilgili sorduğum sorulara da şimdi cevap vermenizi dilerim.

Hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 14 üncü maddenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.

Talepte bulunan sayın milletvekillerinin, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim ve daha sonra, elektronik cihazla yoklama yapacağım :

Sayın Yalman?.. Burada.

Sayın Ünal?.. Burada.

Sayın Çelik?.. Burada.

Sayın Toprak?.. Burada.

Sayın Aydın?.. Burada.

Sayın Oğuz?.. Burada.

Sayın Ulucak? Burada.

Sayın Ünal?.. Burada.

Sayın Polat?.. Burada.

Sayın Günbey?.. Burada.

Sayın Demirci?.. Burada.

Sayın Karakaya?.. Burada.

Sayın Aslan?.. Burada.

Sayın Çiçek?..Burada.

Sayın Erbaş?.. Burada.

Sayın Kukaracı?.. Burada.

Sayın Fatsa?.. Burada.

Sayın Çelik?.. Burada.

Sayın Zengin?.. Burada.

Sayın Akman?.. Burada.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN- Toplantı yetersayısı vardır.

 

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam)

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

Diğer hükümler

MADDE 15.- a) Borçların Ödenmesi;

Türkiye Elektrik Üretim İletim Anonim Şirketi tarafından üstlenilmiş olan borç yükümlülüklerinden, iletim faaliyeti ile ilgili olanlar Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketine, üretim faaliyeti ile ilgili olanlar Elektrik Üretim Anonim Şirketine, ilgili kuruluşlarla Hazine Müsteşarlığı arasında mutabakatı 60 gün içerisinde sağlamak kaydıyla devredilir. Bu Kanun uyarınca yapılacak özelleştirme, satış ve hisse devriyle ilgili işlemler aşamasında, Hazine Müsteşarlığının taraf olduğu veya garantör olduğu iç ve dış ikraz anlaşmaları çerçevesinde, ilgili elektrik üretim ve iletim tesislerinin finansmanı amacıyla gerçekleştirilen yatırımlardan doğan malî yükümlülükler, bu tesisleri devralan ilgili tüzel kişinin yükümlülükleri arasında yer almak üzere Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, Hazine Müsteşarlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında yapılacak protokol ile tespit edilir.

b) Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi;

Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi bünyesinde yer alan Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından hazırlanan ve Kurulca onaylanan dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği hükümleri doğrultusunda, gerçekleşen alım-satımlar ile sözleşmeye bağlanmış miktarlar arasındaki farkları esas alarak, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin borçlu ya da alacaklı oldukları tutarları hesaplamak suretiyle, malî uzlaştırma sistemini çalıştırır.

Tüzel kişiler, Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezinin piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği uyarınca borçlu ya da alacaklı oldukları tutarları belirleyebilmesi için, gerekli tüm verileri Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezine vermekle yükümlüdür.

Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi hiçbir koşulda kendi hesabına elektrik enerjisi ve/veya kapasite alım-satımı ya da farklı şekillerde ticareti ile iştigal edemez. Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezine verilen tüm veriler, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği hükümleri uyarınca gizli tutulur.

Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezinden, hizmet alan tüzel kişiler, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği uyarınca ve bu yönetmeliğin hükümleri doğrultusunda belirlenen bir ücreti öderler.

c) Kamulaştırma;

Bu Kanunda öngörülen faaliyetlerin gerektirmesi halinde, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yapılır. Bu konuda Kurulca verilecek lüzum kararı kamu yararı kararı yerine geçer ve Bakanlık onayı ile yürürlük kazanır.

Elektrik piyasasında üretim, dağıtım ve iletim faaliyetlerinde bulunan veya bulunacak tüzel kişilerin Kurumdan kamulaştırma talep etmeleri halinde, Kurulca kamulaştırmaya karar verildiği takdirde kamulaştırma işi Kurumca yapılır. Bu durumda kamulaştırma bedeli ile söz konusu kamulaştırmadan doğabilecek tezyid-i bedeller ilgili tüzel kişi tarafından ödenir. Kamulaştırılan taşınmazın mülkiyeti Hazineye; kullanım hakkı kamulaştırma bedelini ödeyen tüzel kişiye ait olur. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup geçerliliği bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır.

Lisansların sona ermesi veya iptali halinde, tüzel kişilerce ödenmiş bulunan kamulaştırma bedelleri iade edilmez.

d) Mülkiyetin Gayrî Aynî Haklar ve Kiralama;

Tüzel kişiler, faaliyetleri ile ilgili olarak kamuya ait araziler üzerinde, bedeli ilgili tüzel kişi tarafından ödenmesi suretiyle mülkiyetin gayri ayni hak tesisini ve bu arazilerin kiralanmasını talep edebilir.

Bu istek Kurulca uygun görüldüğünde, Kurum ilgili kanunlar uyarınca ihtiyaca göre intifa, irtifak, üst hakkı veya uzun süreli kiralama yoluna gider.

Bu şekilde elde edilen hakkın Kurul tarafından tespit edilen bedelini ödeme yükümlülüğü devralan tüzel kişiye aittir. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup, geçerliliği bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Çelik; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 597 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasayla, yeni oluşturulacak piyasada, bir taraftan verimliliğin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, diğer taraftan da tekelci kararların önlenerek, elektriğin, son kullanıcıya, en ucuz ve en güvenli bir şekilde ulaştırılmasının sağlanması, kısa ve uzun vadeli olarak enerji kalitesi ve güvenilirliğinin sağlanması gerekir. Bunun için de, elektrik piyasasının halkın lehine oluşması ve piyasada üretim yapacak şirketlerin çok olması gerekirken, bu manada, görüyoruz ki, piyasada bu işi yapan sadece birkaç şirket bulunmaktadır. Burada, üretici lehine olmayan bir pazar hakimiyeti dikkate alındığında, bunlar, fiyatları kendi lehlerine oluşturacak bir yapı meydana getireceklerdir. Halkın, tüketicinin aleyhine oluşan fiyat ayarlamaları nasıl önlenecek, yoksa halkın, birilerine mecburen fazla ödeme yapmasının yolları mı yapılıyor?

Değerli arkadaşlar, Türkiye gibi enflasyon oranı çok yüksek ve enflasyonu belirlemede bile çeşitli tartışmaların yaşandığı bir ülkede, kâr ve fiyat ayarlaması nasıl yapılacak. Denilebilir ki, bunun için küçük küçük paylara ayrılmış dilimler halinde özelleştirme yaparız... Bunların ya kendi aralarında birleşmeleri ya da zaman içinde birbirlerine satış yapmak suretiyle birleşmeleri sonucunda, gene meydana gelecek bir tekelleşmeyi nasıl önleyeceksiniz, yeniden geriye dönülmeyecek mi; tekelci bir anlayışa mahkûm olmayacak mıyız?

Yine, diyebilirsiniz ki, üretim ve dağıtım ayrı ayrı şirketlere verilir... Bu vesileyle, şirket evliliklerinin önüne nasıl geçeceksiniz?

Bu arada, mevcut işletme hakkı verilenlerin durumu ne olacak? İşletme hakkı devredilen santralların mülkiyeti satılacak mı, satılacaksa, işletme hakkı sahiplerine mi yoksa başkalarına mı satılacak, işletme hakkı devri yapılacaklara satılacaksa kaça ve fiyatı nasıl belirlenecek?.. Korkarım işletme hakkı devir bedelleri, satış bedeli olarak bunlara öylece verilmiş olacak.

Hidroelektrik santralları ne olacak; satılacak mı; bunlar satılacaksa nasıl kullanılacak? Çok maksatlı hidroelektrik tesislerinde su kullanımı nasıl düzenlenecek? Buraları alan kurum "ben suyu kullandırmam" derse, durumu kim, nasıl çözecek? Santralların işletmesi farklı kurumlara verilecekse, bunların birbirinden etkilenmesi nasıl düzenlenecek?

Arkadaşlar, yasa tasarısının en ağırlıklı bölümünü Elektrik Piyasası Kurumunun teşkili oluşturuyor. 7 kişiden 6'sını kamu atayacak; bu halde, liberal piyasa şartlarını nasıl koruyacaksınız? Kurumun bağımsız olması, tarafsız bir şekilde piyasadaki şirketlere ayırım gözetmeden eşit yaklaşımda bulunması, tüm düzenlemelerin şeffaf bir şekilde yapılabilmesi ve kurumun bağımsızlığı çok önemlidir. Ülkemiz geleneklerine göre, bir kurum veya kuruluşun başına getirilen kişi veya kişiler, bir süre sonra, kendilerini o makama getirenlerin, bakanın, partinin iradesine göre hareket etmek durumunda kalmaktadırlar. Kurum işlerini yaparken, enerji sektörünün esas sorumlusu ve düzenleyicisi olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının genel enerji politikalarını gözetmek durumunda; diğer taraftan, hükümetlerin izleyeceği popülist politikalara karşı direnerek, dar anlamda parti politikalarına alet olmaması gerekiyor. Ancak, kurul, elektrik piyasasıyla ilgisi olmayan, doğrudan kamu kurumlarından seçilen üyelerden oluşur diye endişemiz var. Bakanlar Kurulunun resen atadığı, maaşlarını Bakanlar Kurulunun tayin ettiği bir kurul bunu nasıl yapacak?! Daha yeni içi boşaltılan bir bankanın yönetim kurulu üyeliğini yapmış bir asker bürokratın "ben bankacılıktan anlamam; şimdi olsaydı bu görevi kabul etmezdim" diyen pişmanlığını unuttunuz mu?! Tabiî ki, ilgi alanında çalıştırılmadığı zaman yapılan talanlara engel olunamadığını, kendi ağzından ibretle dinledik. Gelin, bu acı tecrübelerden ders alarak, iş işten geçmeden, kurulu, kendi alanında yetişmiş, elektrik piyasasını bilen kişilerden oluşturarak hükümetlerden bağımsız hale getirelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen tamamlayın efendim.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Madem kurul üyelerini siyasîler oluşturacak, o halde, neden Meclisin seçimiyle oluşturulmasına imkân vermiyoruz?!

Arkadaşlar, aksi halde, bu tasarıyı hazırlayarak kurulun yapısını Bakanlar Kurulunun emrine amade hale getirenler, 15 inci maddede belirtilen piyasadaki çeşitli kurumlar arasındaki işlemler için nasıl hakemlik yapacak? Öngörülen Piyasa Malî Uzlaşma Merkezi nasıl çalışacaktır?

Bu arada, kamulaştırma bedellerinin, mutlaka, arsa ve gayrimenkullerin rayiç bedelleri üzerinden değerlendirilmesi ve yapılması sağlanmalıdır.

Bu arada, nükleer enerji, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili hususlara da yer verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, elektrik piyasalarını düzenleyen yasaya bir ihtiyaç var; ancak, bunun altyapısının iyi oluşturulmadan hazırlandığı kanaatindeyiz. Önümüzdeki günlerde, bunun eksik ve aksak taraflarını göreceğiz.

Saygılar sunuyor, hayırlı günler diliyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutacağım ve işleme alacağım.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, herhalde bir yanlışlık oldu. 15 inci madde üzerinde, grubumuz adına, Antalya Milletvekilimiz Salih Çelen Beyin konuşması vardı. Önergeye geçtiniz de, onun için...

BAŞKAN - Evet, Salih Beyin talebi var efendim.

Buyurun Sayın Çelen. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 15 inci maddesi, borçların ödenmesi, Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi, kamulaştırma konusu ve mülkiyetin gayri aynî haklar ile kiralama konularını düzenlemektedir. Tasarıda borçların ödenmesiyle ilgili düzenlemeden, piyasada maliyet bazlı fiyatların oluşmasını, TEAŞ'ın üretim ve iletim faaliyetlerinde kullanılmak üzere, daha önce üstlenilmiş borç ve yükümlülüklerin bu kanunla kurulmuş olan ilgili kamu tüzelkişiliklerine devri amaçlanmaktadır.

Piyasa malî uzlaştırma merkeziyle ilgili düzenlemede ise, tüzelkişilerin borçlu ya da alacaklı oldukları tutarları hesaplamak ve dengelemeyi sağlamak üzere Türkiye Elektrik İletim AŞ bünyesinde kurulacak piyasa malî uzlaştırma merkezi tanımlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan bu kanun tasarısı şayet yasalaşırsa, milletimiz, üreticimiz, sanayicimiz daha ucuz, daha kaliteli enerji kullanma imkânını, maalesef, bulamayacaktır. Bu tasarıyla, serbest rekabete dayalı bir piyasa sistemi kurulamayacağı gibi, düzen kurmak bir yana, tam aksine, bir kaos ortamı da yaratılacağı, haksızlıklara ve hukukî sorunlara neden olunacağı, bununla da milletimizin menfaatları aleyhine sonuçlar doğuracağı çok açıktır; ancak, maalesef, hükümetimiz, ülke menfaatlarından çok, IMF'in direktifleri doğrultusunda hareket ettiğinden, belki de bunları normal karşılamak gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, nitekim, dün gece, faizler, maalesef, yüzde 1 700'lere ulaşmıştır. Hepimiz biliyoruz ki, şayet, devletimiz borçlanmalarında yüksek faiz öderse, bu, maalesef, milletimizin cebinden çıkmaktadır, üreticimizin, tüketicimizin, çiftçimizin, esnafımızın cebinden çıkmaktadır. Devlet, yüksek faiz ödemekle fakirleşmekte, dolayısıyla, halkımız fakirleşmektedir.

Değerli milletvekilleri, devletimizin, milletimizin fakirleşmesi, evde kullandığımız elektriğe, bindiğimiz araca, kullandığımız otomobilin benzinine kadar her tarafa yansımaktadır. Bu nedenle, sanayicimizin, bu kanundan dolayı, elektriği daha pahalıya alması, üretimin maliyetlerini artırması, yabancılarla rekabet edememesi sonucunu doğuracaktır.

Değerli milletvekilleri, burada son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Bu Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı dolayısıyla, Doğru Yol Partisi Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen muhteşem bir muhalefet şerhi yazmıştır. O muhalefet şerhinin okunmasıyla, ne kadar büyük bir yanlışın içinde olduğumuzu öğreneceğiz, göreceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelen.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinden sonra gelmek üzere "borçların devri sırasında oluşmuş veya oluşacak faiz ve finansman giderleri, tarifelere yansıtılmaz" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Suat Pamukçu

Fahrettin Kukaracı

 

Van

Bayburt

Erzurum

 

Mehmet Bekâroğlu

Metin Kalkan

 

 

Rize

Hatay

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Katılmı-yoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Pamukçu, buyurun.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 15 inci maddesi üzerinde verdiğimiz bir önerge vesilesiyle söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu maddenin (a) bendinde TEAŞ'la veya üretim şirketi ile iletim şirketi arasında bir mahsuplaşmadan bahsedilmektedir. Tabiî ki, makul bir teklif, yani, getirilen teklifin yanlışlığı yok; ancak, daha önceden yaşadığımız olaylardan da biliyoruz ki, bu piyasada veya kurumlar arasında, zamanında ödenmeyen borç ve alacaklar üzerine faiz ve finansman yükü bindiği için bu borçlar büyüyor, büyüyor, büyüyor, devasa borçlar haline geliyor, sonunda da kurumlar bunun altından çıkamıyor, çoğu kere de, bunlar, tarifelere yansıtılarak vatandaşa ödettiriliyor. Yani, kurumun kabahati vatandaşa yansıtılmış oluyor.

Verdiğimiz önergeyle bu durumun ortadan kaldırılmasını arzu ettik. Yani, kurumun kabahatlerinden kaynaklanan finansman yükü, faiz yükü, tarifelere yansıtılarak vatandaşa ödettirilmesin dedik; çünkü, bu işte vatandaşın bir kusuru yok. Bu, kurumlar arasındaki borç alışverişinde vatandaşın herhangi bir kusuru yok. Gerçi, bu hükümet -elimizde belgesi de var- geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı bir toplantıda, borçların, TEAŞ ile TEDAŞ, BOTAŞ arasında nasıl tasfiye edileceği konusunda birtakım kararlar almış. Şimdi, bu kararlar üzerinde de bir iki şey söylemek istiyorum; çünkü, konuyla çok yakından alakalı.

Mesela, burada alınan kararlardan birinde "BOTAŞ'ın halen sürdürülmekte olan yatırımlarının dışındaki, 10 milyon doların üzerindeki yeni projeler özkaynaklarla finanse edilmeyecek" denmiş. Bu ne demek; BOTAŞ borçlanacak demektir. Peki, mevcut projeleri niye bundan muaf tuttunuz? Mevcut projelerin içerisinde çok önemli projeler var. Özellikle, bizim, ısrarla tenkit ettiğimiz Mavi Akım Projesi var. O projeyle ilgili masrafların günbegün ödenmesi gerekiyor herhalde; onun için, muaf tutulmuş.

Yine, bu toplantıda, geçtiğimiz günlerde de çok tartıştığımız, mesken abonelerin 150 kilovat/saatin üzerinde tükettikleri enerji fiyatlarına yüzde 50 zamlı tarife uygulanacağı kararlaştırılmış, vatandaş perişan edilmiş. Bu yetmemiş, tek terimli abonelerden güç kullanım bedeli ayrıca alınması kabul edilmiş; vatandaşın sırtına binmiş. Bu yetmemiş, çiftçinin sulamayla ilgili ücret ertelemeleri kaldırılmış, yine, çiftçinin sırtına binilmiş. Bu da yetmemiş, sanayicinin de sırtına binilmiş; doğalgaz sanayi satış tarifesinde de, en düşük miktarda tüketen tarife neyse, bütün sanayiciler o tarifeye getirilmiş. Böylece, sanayi de perişan edilmiş. Yani, geçmişte yaşadığımız bütün bu olayları gördükten sonra, böyle bir önergeyi vermek, bizim için bir zaruret haline gelmiştir; çünkü, biliyoruz ki, bütün her şey, dönüp, dolaşıp, idarenin de zaafları, yükleri, alacak-verecekten kaynaklanan kusurları,bir şekilde, vatandaşın sırtına, maalesef, yükleniyor. Yeter artık!.. Vatandaşın taşıyacak gücü kalmamıştır. Bundan böyle, hiç olmazsa, madem bu piyasayı özelleştiriyorsunuz, vatandaşın sırtına da artık yük yüklemeyin, idarenin yükünü yüklemeyin. Bu alacak-verecekte finansman yükü, faiz yükü nereden kaynaklanıyorsa, oradan karşılansın, kim faizi alıyorsa, biraz da onlar karşılasın. Bu maksatla verdiğimiz bir önergedir.

Kabul göreceğini umuyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pamukçu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

Uygulanmayacak hükümler

MADDE 16.- Kurum; 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu  ve  6245 sayılı Harcırah Kanununa  tabi değildir.  Kurum ve Kurumun gelirleri  her türlü vergi, resim ve harçtan  muaftır. Kurum tarafından açılacak davalarda teminat aranmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Partim ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı, özelleştirme anlayışının bir parçası; yani, öncelikli olarak elektrik üretim ve dağıtımının özelleştirilmesini içeriyor. Peki, özelleştirme ne amaçlı idi; devletin aslî fonksiyonlarına çekilmesi ve zarar eden faaliyetlerden uzaklaşması hedefi güdülüyor idi; ancak, dikkat ediyoruz, yüksek gelir elde edilen, devlete ve millete yüksek kâr getiren kamu kurum ve kuruluşları özelleştiriliyor. Aslında özelleştirilmiyor; devlet küçültülmek isteniliyor. Nasıl mı? Tabiî, özelleştirme denildiği zaman, bunu, klasik anlamda özelleştirme şeklinde düşünmemek lazım. Ben, bunu, biraz peşkeş çekme şeklinde niteliyorum. Şöyle ki, özelleştirme kavramında bir kısır döngü oluşturuldu. Kısır döngü şudur: "Özelleştir, boşalt, devletleştir." Ne gibi; Sümerbankta oldu, 150 milyon dolara özelleştirildi, içi boşaltıldı; şu an, fon -yaklaşık 400 milyon dolar civarında- bankanın içini tekrar doldurdu, satışa çıkarılıyor. Peki, tekrar geri döndüğü zaman, bunun zararları ne şekilde telafi edilecek belli değil. Aynı şekilde, bu tasarıda, üretim ve dağıtım özelleştiriliyor. Özelleştirdik; peki, bir süre sonra, sistem çıkmaza girdi, krize girdi; dönüşü nasıl olacak? Dünya kadar zararla tekrar devletleştirilecek; yani "özelleştir, boşalt, devletleştir" kısır döngüsü. Bunun, ifade edilmeyen hedefi budur.

Peki, bu, daha hangi büyük bir projenin parçası; şu projenin parçası: Geçen yıl, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı görüşülürken aynı cümlelerle ifade etmiştim; masum ifadelerle, enflasyonu aşağı çekme masum bahanesiyle Türk devletinin hedefleri küçültülüyor. Peki, hedef nedir; ifade edilen, enflasyonu aşağı çekmek; oysa, hedef, Türk  devletinin hedeflerini küçültmek. Nasıl mı; enflasyonu aşağı çekme adına talebi azaltacaksınız. Ekonominin temel kuralıdır, arz - talep dengesidir, talebi kısarsanız fiyatlar durur, enflasyon aşağı çekilir; ama, ekonomide daralma, küçülme sağlarsınız. Geçen yıl, ekonomi -Devlet İstatistik Enstitüsünün resmî rakamları açıklandı- yüzde 10 küçüldü. Peki, yüzde 10 küçülme ne anlam ifade ediyor; her yüzde 1'lik küçülme, 50 000 - 60 000 kişinin işsiz kalması demektir; yüzde 10'luk küçülme, 500 000 ile 600 000 civarında insanın işsiz kalması demektir. Bunu, asgari 5 kişiyle çarptığınız zaman, 3 milyon insan işsiz kalmış demektir. Ekonomide daralmanın tabiî sonuçları bunlardır.

Değerli milletvekilleri, peki, bunun somut göstergesi nedir? Ben "üç yılı kapsayan bir süre içerisinde, ne kadar şirket kapandı" sorusunu sordum ve Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı cevap lütfettiler; üç yıl içerisinde, toplam 52 000 şirket kapanmış. Kepenk kapatan esnaf sayısı bu rakama dahil değil; yani, yüzbinleri de buna ilave ettiğiniz zaman, ekonomideki daralma ortada...

Peki, hedef nedir? Değerli milletvekilleri, IMF'nin uyguladığı programın ifade edilmeyen hedefi budur. Küçülen ekonomi, kontrol edilen ekonomidir. Ekonomisini kontrol ettiğiniz ülkeyi çok rahat kontrol edersiniz. Türk Devletinin ekonomisi, dolayısıyla, hedefleri kontrol edilmek isteniyor. Coğrafyaların yeniden şekillendiği bölgemizde, maalesef, Türk Devletinin hedefleri küçültülmek isteniyor ve biz, bu tezgâha geliyoruz. Benim, bir yıl önce, Plan ve Bütçe Komisyonunda değindiğim bu konu, maalesef, geçtiğimiz günlerde, Sayın Başbakan tarafından ikrar edildi. Maalesef, hükümetin bu konuda ekonomi politikası yok. Sadece, IMF'nin Türkiye Masası Şefi Cottarelli diye, köydeki, dağdaki çobanın bile adını ezberlediği bir şahsın talimatları doğrultusunda yönlendirilen bir ekonomi ve sonuç ortada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Toprak, tamamlayın efendim.

RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, "özelleştirme" adı altında -tekraren ifade ediyorum- Türk Devletinin en büyük gelir kaynaklarını oluşturan kamu kurum ve kuruluşları peşkeş çekilmekte. Dikkat edin, özelleştirme kapsamına sokulan bütün kamu kurum ve kuruluşları, yüksek gelir elde eden kamu kurum ve kuruluşlarıdır. Bir paket halinde, dürüstçe, hakkaniyete uygun şekilde özelleştirilmiyor. "Özelleştir, boşalt, devletleştir" kısır döngüsü, bu tasarıyla da aynen işlemekte. "Bu sistem, özelleştirildikten sonra geri dönüşü, devlete yüklü maliyetle geri dönüşü söz konusu olduğu zaman ne olacak" sorusunun cevabı tasarıda verilebilmiş değil.

Değerli milletvekilleri, bu tehlikeye dikkat çekmek istedim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Toprak.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 16 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunarım efendim.

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının hazırlanma aşamasında bariz yanlışlıklar yapılmıştır. Özellikle, Bakanlık tarafından uzun zamandan beri yapılan çalışmaların el altından yürütülmesi nedeniyle, ilgili kesimlerden habersiz olarak oluşturulan kanun maddeleri, fevkalade ciddî, tutarsız ve çelişkilerle doludur. Bu yasa çıksa da, tam rekabet ortamını sağlayıcı düzenleyici kurulun, mevcut enerji kriziyle ilgili ne kadar bağımsız kararlar alabileceği ve nasıl çalışacağı, mevcut yasalar ve sistem içerisinde nasıl çözümler üretebileceği, bir sorunlar yumağı olarak ortada durmaktadır.

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı, Türkiye'nin bugünkü enerji krizini çözecek bir reform iddiasıyla ortaya konulmasına rağmen, ne yazık ki, hükümetin diğer bütün reform iddialarında olduğu gibi, bu hedefi karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla, söz konusu kanun tasarısı, elektrik enerjisi sektörünün uzun vadeli ve serbest piyasa işleyişi içerisinde bol, ucuz ve kaliteli enerji temini hususundaki umutlarını başka bir bahara bırakmaktadır. Bunun en bariz örneği ise, söz konusu kanun tasarısında, elektriği, hâlâ, kamu malı veya kamu hizmeti olarak görmeye devam etmesidir. Bunun temelinde ise, 1982 Anayasasının 168 inci maddesinin "tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir" hükmü, bu maddenin, özellikle aşırı devletçi yorumlanarak uygulanması yatmaktadır. Hükümet tarafından, elektrik krizi ciddiye alınarak enerji yatırımlarının önü açılmak isteniyorsa, Anayasanın 168 inci maddesinin değişikliği öncelikle ele alınmalıdır. Bu Anayasa maddesinin devletçiliği pekiştiren yapısı yerine, tam ve serbest rekabet ortamını sağlayıcı düzenlemelerle birlikte bir çerçeve kanun daha faydalı olacaktır.

2001 yılında, Türkiye, Avrupa Birliği ulusal politikasını belirlerken, enerji piyasası kanunu da, Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki benzer düzenlemeler dikkate alınarak yapılmalı ve Avrupa Birliği müktesebatıyla çelişmemelidir.

Değerli milletvekilleri, esasında, biz, Doğru Yol Partisi olarak, elektrik enerji piyasasını, serbest piyasa şartlarında yeniden yapılandırmak üzere, yatırımlarda kamu payının daraltılmasına, özel sektör payının daha çok artmasına, kamunun denetim ve yönetim yetkisinin artırılmasına, kısacası elektrik piyasası yasasına ilke olarak karşı değiliz; ancak, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının, serbest piyasa koşullarının oluşmasını sağlayacak nitelikte olmadığına inanıyoruz; çünkü, bu yasa tasarısı, enerji arzının fazla olması halinde uygulanma zemini bulabileceği varsayımı üstüne oturtulmuştur. Oysa, şu anda, Türkiye'de mevcut elektrik enerjisi arzlarına baktığımızda, talebi karşılamakta zorlandığı, hatta bir arz açığının bulunduğu görülmektedir. Eğer bu yasa bu şartlarda uygulamaya konulursa, arz-talep dengesi içerisinde, arz, talebi karşılamayacağı için, elektrik fiyatları, bugünkü fiyatların çok üstünde olacaktır. Bu şartlarda, zaten, kur baskısıyla rekabet şansını kaybetmiş olan sanayicimiz, çok yüksek elektrik girdileriyle çalışmak zorunda kalacaklar ve tamamen rekabet şanslarını kaybedeceklerdir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin geleceği açısından çok önemli değişiklikleri içeren enerji piyasası kanunu, ülkemizin bir ihtiyacı olmasına rağmen, gerek hazırlanma aşamasında ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin dikkatte alınmaması gerekse -Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi ve Ticaret Komisyonunda meseleyle ilgili tarafların da görüşleri alınarak yapılan değişikliklerin dahi- Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidar üstünlüğü kullanılarak, tasarının, hemen hemen ilk haline çevrilmesi, büyük hata olmuştur.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Kısacası, yukarıda açıkladığımız görüşler ve uygulamada çıkacak daha birçok sorunlar nedeniyle, bu tasarının yasalaşması halinde, iddia edildiği gibi, bugün çıkarılmak istenen elektrik piyasası yasasının, daha ucuz ve kaliteli enerji kullanımını getirmeyeceği, daha rekabete dayalı bir piyasa düzeni oluşturmayacağı; tam aksine, bir kaos ortamı yaratacağı, haksızlıklara ve hukukî sorunlara neden olacağı, ülke menfaatı aleyhine durumlara yol açacağı görüşündeyiz...

Bu tasarı, ülkemiz, ekonomimiz ve sanayicimiz için çok önemlidir. Esasen, elektrik fiyatları, vatandaşı, çiftçiyi ve sanayiciyi mağdur etmekte, "sabit ücret" adı altında ve elektrik saati ve sayaçlarına düzgün ve düzenli bakılmadan vatandaştan fazla para alınmaktadır.

Sayın Bakanımızın bunu nazara alarak, gereken tedbirin alınmasını istiyoruz; çünkü, vatandaşın mağduriyeti önlensin diyor; Yüce Heyetinize, Doğru Yol Partisi adına ve şahsım adına, saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki adet önerge vardır; iki önergeyi ayrı ayrı okutacağım ve aynı mahiyette olan bu iki önergeyi beraber işleme alacağım.

 

Sayın Başkanlığa

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

Kamer Genç

Musa Konyar

İbrahim Konukoğlu

 

Tunceli

Ağrı

Gaziantep

 

Murat Akın

Nevzat Ercan

 

 

Aksaray

Sakarya

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Suat Pamukçu

Şükrü Ünal

 

Van

Bayburt

Osmaniye

 

Ali Oğuz

Yaşar Canbay

Rıza Ulucak

 

İstanbul

Malatya

Ankara

 

Lütfi Yalman

 

Ramazan Toprak

 

Konya

 

Aksaray

BAŞKAN - Evet, iki önergeyi birlikte işleme alacağım.

Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın milletvekilleri, bu maddede, bu kurulun yapacağı harcamaların 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununa tabi olmayacağı, yapacağı ihalelerin de 2886 sayılı Kanuna tabi olmayacağı...

Şimdi, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununda devlet harcamalarındaki usuller getirilmiş. 2886 sayılı Kanunda  da ihalelere güya ciddiyet getirilmiş. Ben, bir vesileyle, daha önce, bu koalisyon, bir tek Enerji Bakanlığını verseydi ANAP'a yeterdi" demiştim, siz bana inanmamıştınız. Bakın, 1998 yılında bu Sayın Bakan, 9 tane, olmayan gazın ihalesini yaptı, boru hattının ihalesini yaptı ve 1998'de verdiği para 173 milyon dolar avans, yüzde 15 avans. Bugüne kadar, işte, bunun içinde 52 milyon dolar da Mavi Akım var; tabiî, bu, 300 milyon doları geçti. Şimdi, görülüyor ki, yani, devamlı, bu hükümet zamanında, belirli bakanlar zamanında, belirli yandaş firmaların kazanç sağlaması için devletin kaynakları âdeta peşkeş çektiriliyor. Şimdi, bu takdiri de bunlara tanıdığınız zaman, tamamen serbestliği olacak; yani, devlette, eğer, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ile 2886 sayılı Kanun geçersizse, bunu, devletin bütün kurumlarına vermek lazım.

Biraz önceki yaptığım konuşmalarda bazı şeyler söyledim. Hükümetin görevi, burada, dile getirilen konuların cevaplandırılması meselesidir. Bakın, dün bir olay... Bu hükümetin, bir hatayla, bir ayda devletimize verdiği zarar, aşağı yukarı 200 trilyon liradır; yani, bu bankalar, gidiyor, vatandaştan yüzde 30, yüzde 40'la parayı topluyor, getirdiler, bugün devlet tahviline yatırdılar yüzde 144 bileşik faizle bono aldılar. Şimdi, bu, burada kimin cebine giriyor? Ben biraz önce de dedim ki, bu mahsus yaratılan sunî bir krizdir; çünkü, orada hükümetin bir sorumluluğu vardır. Millî Güvenlik Kurulunda bir olay olmuştur; hükümetin sorumluluğu, bunu hemen getirip de, bir kriz çıkmıştı demesini gerektirir mi?! Eğer, kriz çıkmışsa hükümet oradan çekilir; yani, çekilmek zorundadır. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz diyor ki, Sayın Başbakan terk edelim. Biliniyor, burada, yarına; yani, bugün, borçlanma olacağı biliniyor ve bu borçlanmada da kimin, hangi banka patronlarının bu parayı alacakları da belli. Şimdi çıksınlar bakalım, Başbakan, iktidar partisinin bakanları, bu parayı, bu faizi alanlar arasında benim yakınım olan kişiler yok, benim ortak olduğum holdingler yok desinler şimdi burada!.. Benim cebimden, vatandaşın cebinden bu paraları alıyorsunuz da; yani, bu milletin günahı ne kardeşim?! Bu vatandaş, ömür boyu, bu bankaların ceplerini doldurmak zorunda mıdır?! Böyle hükümet etmek olmaz değerli milletvekilleri; bir devletin ciddiyetiyle de bağdaşmaz. Devletimiz, dünya kamuoyu önünde küçük düşürülmüştür. Hükümet, gelip, bugün, bunun hesabını vermek zorundadır.

Sayın bakanlarla ilgili teftiş kurulu raporları var, söyleniyor. Gensoru verildi, denildi ki, efendim, bu gensoruda, eğer hakkında fezleke hazırlanırsa istifa edecek. Gazetelere intikal etti. Peki, fezleke var mı yok mu? Teftiş kurulunda, hakkında Yüce Divana sevk konusunda fezleke hazırlandığı söyleniyor. Niye bunlar bunlar soruluyor?

Şimdi, hakkında fezleke var, suiistimal yaptığı konusunda ciddî iddialar ortaya atılan bakan hâlâ burada oturuyor, ondan sonra, bu Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının hazırlanmasıyla ilgili hazırlık yapan bürokratların büyük bir kısmı hapishanede, kendisiyle ilgili birtakım şeyler var ve bu kanun tasarısını biz müzakere ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, bakın, biraz önce dedim, siz, ENKA Holdinge hangi şartlarla, bu enerji üretimini, dağıtımını verdiniz; çıkın söyleyin burada ve onun uçağına binip gezebiliyorsunuz, helikopteriyle gezebiliyorsunuz. Peki, sizin getirdiğiniz bu sözleşmeler, hazırladığınız, o, 46 sözleşmeyi getirip de burada tahkim sistemine tabi tutmak için neler yapmadınız.

Yine, duyuyoruz, etkili ve yetkili bir holdinge Halkbanktan 250 milyon dolar vermek için büyük çabalar var; var mı yok mu? Yine, Vakıflar Bankası denetime tabi tutulmuyor, 410 milyon dolara yakın, belirli kişilere kaynak aktarılması var. Şimdi, sayın milletvekilleri, bunları araştırmıyorsak...

Yani, biz, gitmişiz IMF'nin emrine girmişiz. IMF diyor ki: "Ey Türkiye Büyük Millet Meclisi -tabiî, hükümette de etkili oldukları bir grupları var- şu şu şu kanunu -tarih veriyor- şu tarihe kadar çıkar."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Devamla) - Biz niye bunu çıkarıyoruz; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir aklımız yok mu, izanımız yok mu, sağduyumuz yok mu?! Biz, Türk Halkının, Türk Milletinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatlarına uygun o kadar güzel kanunlar yaparız ki... Yani, bu millet gerekirse, en büyük fedakarlığı yapar. Bu insanlar, bu devleti kurtarmak için, bu toprakları düşmanlarından kurtarmak için, en kutsal hakkı olan canlarını verdiler.

Bakın, politikacının ar damarının çatlamaması lazım; milletvekilinin utanma duygusunun yok olmaması lazım. Bunlar, önemli meseleler; yani, halkın karşısında, geçip söylenen sözlerden utanç duyması lazım. Ee, söylüyoruz; bakıyorum, gülüyorlar. Yahu, niye gülüyorsunuz?! Yani, bu yaptıklarınız, devleti hortumlayan, halkın cebinden, sizin sayenizde para alan ve suiistimal eden, devleti ve halkı, bir günde 200-300 trilyon lira zarara sokan eylem, iyi bir eylemse, sizi tebrik ederim! Tebrik ederim!.. Gülün, gülmeye devam edin; ama, bu millet, bu kadar suiistimallerin üzerine yatarak hep gülen insanların, yarın suratlarının ne hale geleceğini de biliyor...

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum :

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, aynı mahiyette bir önergemiz vardı.

BAŞKAN - İki önergeyi birleştirerek işleme alacağımı ifade etmiştim. Eğer uygun görürseniz, gerekçeyi okutturayım.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Önerge üzerinde, Sayın Ali Oğuz konuşacaklar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutturuyorum Sayın Oğuz; aynı önerge...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, zaten 5 dakika...

BAŞKAN - Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Muhterem Başkanım, değerli arkadaşlarım; müzakere konusu 16 ncı madde üzerinde vermiş olduğumuz bir önerge münasebetiyle huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Efendim, 16 ncı madde konusunda söz alan bütün arkadaşlarımız, denetlemenin bir zaruret olduğunu ve bundan kaçmanın da uygun olmadığını dile getirdiler. Tabiî, kaçma tabiri, belki, biraz uygun olmuyor; ama, bir denetleme zarureti de, her yapılan işte bir denetleme zarureti de var. Başbakanlığın kendine has bir denetleme yolu var, usulü var, müfettişleri var; Devlet Başkanının da yine bir denetleme usulü var kendisine göre. Bundan bahsedildiği zaman, hükümetler, alelıtlak, bundan hoşlanmıyorlar; yani, niye denetliyorsunuz, bizim neyimiz var ki, denetlenecek neyimiz var; biz, bunların hepsini gayet güzel yapıyoruz, uygun yapıyoruz, usulüne de uygun yapıyoruz, denetlemeyi gerektirecek bir şey yok diyerek, ısrar ediyorlar. Halbuki, burada, bakıyoruz ki, bu kurum, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunundan, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunundan, 6245 sayılı Harcırah Kanunundan, bütün harç ve resimlerden, vergilerden, hepsinden muaf. Yani, öyle bir sistem getiriyorsunuz ki, layüsel bir müessese, hiçbir şekilde bir kayıt altında değil, denetleme imkânı yok; mevcut Muhasebei Umumiye Kanunundan, Devlet İhale Kanunundan, Harcırah Kanunundan, vergi, resim, harç, aklınıza ne gelirse, hepsinden muaf.

Arkadaşlar, bu kadar da olmaz yani! Bunun da denetlenecek bir şekli olmalı. Bu insanlar melek değil ki, gökten kanatlarıyla inmediler yani. Bunların da hata etmesi mümkün, bunların da yanlış yapması mümkün. Efendim, yanlış da yapsa, biz bunları denetlemeyelim!.. Bunlar, bütün bu kayıtlardan muaf olsunlar ve bunlar, öyle bir sistem içerisinde çalışsınlar ki, hiçbir noktadan bir müdahaleye tabi olmasınlar!.. Anayasanın 108 inci maddesi var; Devlet Denetleme Kurulu kurulmuş ve bunun yetkileri de, bir kurula ve bir müfettişler kuruluna verilmiş, bir hikmet tahtında verilmiş. Bırakın da, hiç olmazsa, bir noktadan, ya Başbakanlık müfettişleri yahut da Reisicumhurun tayin edeceği müfettişler tarafından, bunlar incelensinler ve bir yanlışlıkları varsa, düzeltsinler.

Burada, bakın, 16 ncı maddenin özellikle gerekçesinde deniliyoru ki, kurum, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununa, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Kurumun gelirleri, Kurumlar Vergisinden, yapacakları bağış, yardımlar nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisinden muaftır. Kurumun gelirleri ve giderleriyle ilgili olarak yapılan bütün işlemler, yaptığı her işlem, taşınmaz mal alım ve satımları, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Kurum tarafından açılacak davalar, hem vergiden hem de teminattan muaftır; yani, aklınıza ne gelirse, hepsinden muaftır. Yok öyle şey; böyle şey olmaz arkadaşlar. Biz ne diyoruz, 16 ncı maddeyi madde metninden çıkaralım ve her türlü teftişe, her türlü murakabeye, her türlü kont-role, gerek Başbakanlık gerekse Riyaseticumhurdan gelecek müfettişlerin kontrollerine tabi olsun. Hadi, şimdi, Başbakanlık bize tabi; lüzum da görmüyor, teftişe de lüzum görmüyor; ama, devlet başkanı, buna lüzum görürse... Onun, hiç olmazsa teftişine tabi olsun, onun müfettişlerinin kont-rolüne tabi olsun diye düşünüyorum ve bu vesileyle, huzurlarınıza çıktım.

Vermiş olduğumuz önerge, yerinde, usulüne uygundur; bir müesseseyi layüsel hale getirmenin de hiçbir alemi yoktur.

Vermiş olduğumuz bu önergenin kabulü istikametinde oy kullanmanızı istirham ediyor; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Değiştirilen ve kaldırılan hükümler

MADDE 17. - a) 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 64 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''turistik tesislerin'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin'' ibaresi eklenmiştir.

b) 3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının görevleri'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ilgili Kanunlarda piyasada faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara bırakılmadığı takdirde ve ölçüde'' ibaresi 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''Enerji İşleri Genel Müdürlüğünün görevleri'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ilgili Kanunlarda piyasada faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara bırakılmadığı takdirde ve ölçüde'' ibaresi eklenmiştir.

c) 28/5/1986 tarihli ve 3291 sayılı ''1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, 3182 sayılı Bankalar Kanunu, 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 7.11.1985 tarihli ve 3238 sayılı Kanun, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve 1177 sayılı Tütün Tekeli Kanununun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Özelleştirilmesi Hakkında Kanun''un ek 1 inci maddesi, ek 2 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ile ek 3 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bir kere daha Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 17 nci maddesi üzerinde, Grubumuz adına görüşlerimizi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım.

Tasarının bu maddesiyle, Bakanlık ve Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, şu anda, faaliyet gösterdiği görev sahalarından böylece çekilmiş oluyor, yerini, özel girişimcilere bırakıyor. Bu ne demek; devlet, şu anda, yürütmekte olduğu elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı konularının büyük bir kısmından -iletim hariç- çekilmiş olacaktır.

Bu kanunla, defalarca söylediğimiz gibi, özelleştirme yapmamız mümkün değil. Sayın Bakan burada, Sayın Bakan, şimdi, siz bu sahalardan çekildiniz ve bir firma, üretim yapacağım diye lisansı aldı, üretime başladı; sonra, bir baktı ki, enerji dışarıda daha ucuz; ne yapacak?.. Diyelim ki, siz, petrole dayalı olarak, fosil yakıtlara dayalı olarak (A) fiyatına enerji üretiyorsunuz... Bu kaynaklar, komşumuz Irak'da, İran'da daha ucuz, elektriği üçte 1 fiyatına üretiyorlar. Ne yapacaksınız; üçte 1 fiyatına dışarıdan elektrik mi ithal edeceksiniz, yoksa, bu ülkede mi elektrik üreteceksiniz?! Üçte 1 fiyatına dışarıda elektrik varken, özel sektör olarak, kim, bu ülkede yatırım ve üretim yapacak? Bu soruya cevap verebilecek misiniz Sayın Bakanım? Yani, serbest piyasa şartlarında böyle bir şeyi beklemek ne kadar doğrudur? Dışarıdan daha ucuza elektrik temini varken, bu ülkede, kim, üretim yapacak? Böyle bir durumda kim finanse edecek? Siz, direkt yahut da çapraz finans... Teşviki de kaldırdınız. Böylece, çekilmiş olduğunuz sahaları özel sektöre bırakacaksınız, bu sahalar bir müddet sonra ithalatçı şirketlere geçmiş olacak. Sonunda ne olacak; ben size söyleyeyim: Bugün, bankaları nasıl kurtarıyorsak, üretim yapmak üzere kurulmuş olan tesisleri kurtarmak için, bu milletin üzerine yeni yükler bindireceksiniz; yarın, yaşayacağımız olay budur.

Bu arada çok önemli bir şeyi daha ifade etmek istiyorum: Türkiye'de elektrik enerjisi açığını kapatmak üzere, özel sektörün üretim yapması konusunda bir mesafe alındı; doğrudur da... Kamunun imkânları, şu anda bu açığı kapatmaya yetmiyor. Özel girişimcilere açtınız, açtınız; ama, şimdi de, "bunları da iptal edeceğim" diyorsunuz. Belli bir seviyeye gelmiş tesisleri bile durdurmak noktasına gelmişsiniz. "Garantileri kaldıracağım, sözleşmeleri iptal edeceğim..." Peki, bu kadar emek verilmiş, bu kadar para harcanmış tesisler ne olacak? Yani, devletin, bu piyasadan çekilmesiyle, bu piyasayı özelleştirmek mümkün değil. Aynen bankalarda olduğu gibi, yarın, bu piyasa yeniden devletleştirilecek. Bu hüküm, bence, fazla bir hüküm. Bırakın, devlet, yine bu sahalarda faaliyetini sürdürsün; çünkü, yarın, nasıl olsa tekrar size geçecek.

Umuyorum ve bekliyorum ki, hükümet de, bu önerilerimizi dikkate alacak ve bu maddenin, bu şekilde geçmemesi hususunda teklif kendilerinden gelecektir.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pamukçu.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının 17 nci maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ilgili 17 nci madde, Bakanlığın bazı işlerini, malum, yeni ihdas edilen kurula bırakma maddesidir, bir de ayrıca, tamamlayıcı ve düzenleyici bir maddedir.

Mevcut tasarıyı Yüce Heyetinizle paylaşmak istiyorum. Bu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, özelleştirmeye önem verdiğini daha evvelki maddelerde arz etmiştim; fakat, değerli milletvekilleri, mevcut hükümetin, bu özelleştirme konusunda samimî ve kararlı olmadığı inancını taşıyorum. Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, özelleştirmeden yanayız; fakat, özelleştirmenin, ülke menfaatları noktasında olmasından yanayız ve özelleştirme yapılmasının ülkeye faydalı olduğuna inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, benim, burada, sizlere arz etmek istediğim esas konu şu: Mevcut tasarı, alelacele hazırlanmış bir tasarıdır; bu tasarının altyapısı mevcut değildir. Aslında, bu tasarı, bana göre, özelleştirmeyi erteleme tasarısıdır; çünkü -bu tasarıya göre, IMF'nin talimatları doğrultusunda hazırlanan bu tasarıya göre, bu, aslında, 30 Ocakta bitiyordu; fakat, birtakım nedenlerle, şubat sonuna ertelendi, fakat, burada "beş yıl" lafı var- tasarı, bu haliyle, TEDAŞ'ın mevcut durumuyla, beş yıl içerisinde çözümü öngörmektedir. Bundan şu anlam çıkmaktadır: Hükümet -lütfen, tabirimi saygısızlık olarak telakki etmesin- ipe un sermektedir; çünkü, hükümet, özelleştirme konusunda samimî ve ciddî değildir, net değildir. Burada, süper kurul olarak tabir edilen ve 7 kişiden oluşan bir kurul vardır. Bu kurula her türlü yetkiyi vermekteyiz. Bu dağınık hukukî yapı içerisinde, bu kurul, gerçekten, bu işleri yapabilecek midir? Şöyle ki, burada, siyasî irade de mevcut değildir. Bugün, Hazine ayrı bir görüş ifade etmekte, Devlet Planlama Teşkilatı ayrı bir görüş ifade etmektedir. Yani, bugün, Hazinenin görüşü farklı, Devlet Planlama Teşkilatının görüşü farklıdır.

Öte yandan, bugün, TEDAŞ'ta binlerce, onbinlerce çalışan işçi mevcuttur. Bu bu kanundan sonra çalışan bu kişilerin durumu ne olacaktır? Çünkü, bizim anladığımız kadarıyla, bu tasarı alelacele hazırlandığı gibi, bu elektriğin, kime, kaça, hangi fiyattan satılacağı belli değildir. Şöyle ki, burada hukukî bir yanlışlık da mevcuttur. Bunların mevcut mallarının, mevcut tesislerinin durumu ne olacaktır? O bakımdan, bu konuda, biraz evvel arz ve ifade ettiğim gibi, belirli bir netlik olmadığı için, yeni yeni hukukî ihtilaflar doğacak ve bu hukukî ihtilafları doğurduğu gibi, yeni bir kaosa sürüklenecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen, tamamlayın efendim.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Öyle zannediyorum ki, hükümet, uygulamış olduğu bu özelleştirmelerle; bırakın özelleştirmeyi, yapmış olduğu uygulamalarla, Ankara'yı, âdeta, sosyalist ülke olma noktasına getirmeyle ilgili kararlar almış durumdadır. O bakımdan, biz, bu hükümetin bu yasa tasarısı konusundaki düşüncelerini samimî görmüyoruz.

Öte yandan, değerli milletvekilleri, bürokrat arkadaşlarım hakkında ve Sayın Bakanımız hakkında çok ciddî iddialar mevcuttur; yani, bu beyaz enerji operasyonu dediğimiz noktada. Böyle bir durumda, böyle bir yasa tasarısının, alelacele getirilip, bu Yüce Meclisin gündeminde konuşulması da, tartışılması da son derece yanlıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gül; süreniz tamamlandı efendim.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Efendim "1177 Sayılı Tütün Tekeli Kanunu" olarak ismi yanlış yazılmış, "1177 Sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu" olacak; (c) fıkrasında...

BAŞKAN - Peki efendim; zabıtlara geçti.

Teşekkür ederim.

Diğer maddeyi okutuyorum :

MADDE 18.- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir:

"EK MADDE 1- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş, işletmeye alınmış ve işletmeye alınacak hidroelektrik santrallerinin enerji üretimiyle ilgili kısımları ve bunların mütemmim cüzleri olan taşınmazlar; bu tesislerin tespit edilecek bedelleriyle Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilerek Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne tahsis edilen dış kaynaklı proje kredilerinden doğan mali yükümlülükler ve Kamu Ortaklığı Fonu ödemeleri dikkate alınarak tespit edilecek bedelleri üzerinden Elektrik Üretim Anonim Şirketine devredilir.

İlgili kuruluşlara ödenecek bu bedellerin tespiti, Bakanlık, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi arasında düzenlenecek bir protokol ile tespit edilir. Devir işlemlerine ait usul ve esaslar, bu hükmün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Bakanlık tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle belirlenir.

Devir işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Metin Kalkan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üye-ler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, aslında, bir müddettir, hepimiz, bu özelleştirmenin dayanılmaz cazibesinde kendimizi kaybetmiş durumdayız; işe yaramayan, atıl ve iyi işletilemeyen tüm tesisleri, devlete gelir getirsin, içerisinde bulunduğumuz bu zor şartlardan kurtulmamıza sebep olsun diye elden çıkarı-yoruz ve -bunun için de, muhalefeti ve iktidarıyla birlikte tam bir uyum var- faydalı olacağına inandığımız tüm bu girişimleri destekliyoruz; fakat, ne hikmetse, iktidar, hangi zor durumda veya düşürüldüğü badireden çıkamamanın telaşıyla, hata üzerine hata yaparak, bu tesisleri özelleştirmenin de hikmetini ve faydasını iptal etmektedir.

Şimdi, dünkü olaydan sonra kaç yüz tesis satsak, acaba oluşacak zararı telafi edebiliriz? Devletin yararı için, böyle ince eleyip, sık dokuyup, bütün tesislerimizi elden çıkarıyoruz; fakat, bir dirayetsizlik, basiretsizlik veya o makamların şanına yakışmayan bir davranışla, yüzlerce tesisimizi çar-çur ediyoruz, ayaklar altına alıyoruz veya yok ediyoruz. Bu milletin, bu kadar israfa, bu kadar kötü idareye tahammülü yoktur ve bu lükse de sahip değiliz.

Tesislerimizi kendi çıkarlarımız için, kendimiz planlayarak elden çıkarmıyoruz; açıkça da söylüyoruz ve hiç karşı da koyamıyoruz, başka bir ifadede bulunamıyoruz, IMF'nin talimatı neyse, aynen, onu yapıyoruz. IMF "acelemiz var" diye söyledi, hatta bunun üzerinde müzakereleri bile fazla uzun tutmayalım, kimse konuşmasın, hemen derdest elden çıkaralım ve bu sırada da birkaç kişi haksız yere mal mülk edinsin, devlet zayıflasın durumuna düşmüşüz.

Ben, tesadüf müdür bilemiyorum; tam, bu özelleştirme yasasının çıkarıldığı sırada, bakanlıktaki -bundan evvelki- bir sürü yolsuzluklar, devletin en üst noktasındakiyle, ondan sonra, hükümetin başındakini birbirine düşürecek kadar problem arz ediyor ve birkısım savcılarımız görev yapamamaktan ve istedikleri gibi denetleyememekten yakınıyorlar.

Evet, Enerji Bakanlığının, bu kanunla, Türkiye'de, artık, bütün fonksiyonlarını yitirip, yeni kurulan bu idareye -Enerji Bakanlığı, bir nevi, gölgede kalacak şekilde- yeni bir organizasyon yapıldığı kanaatindeyim ve işte bu sırada da, Enerji Bakanlığının eski yolsuzlukları gündeme gelmekte ve üzerine gidilmesi gereken sorumlu bakanlar, el çabukluğuyla, bu işi, Başbakanın da marifetiyle, daha geniş bakanlara yayarak, işi, bir nevi "hepimiz böyleyiz, bu idaremiz de böyledir" şeklinde kamuya mal etmeye çalışmaktadırlar.

Arkadaşlar, bu milletin, yıllardır, alın teriyle biriktirdiği ve devletin bundan başka sermayesinin kalmadığı bu tesisleri böyle elden çıkarmayalım. Hakikaten özelleştirme çok gerekliyse, millete en yararlı şekliyle bunu devredelim.

Burada, Devlet Su İşlerinin elindeki bütün tesisleri, kurulacak Elektrik Üretim Anonim Şirketine devretmekten bahsediyor 18 inci madde. Bunun için fiyatlar hesaplanacak, Dünya Bankasının verdiği krediler... Ne lüzumu var bunlara; bir ortak hesap yapıp, maliyetlerini ve şu ana kadar borçlarını devretmeye; bunun için yeniden bir organizasyon kurmaya? Aynı, bütün hak ve sorumluluklarıyla geçirilmesini temin edecek bir madde ifadesi bulunabilirdi.

Bu vesileyle, ben, milletin, yıllardır alın teriyle, fedakârlıklarla biriktirdiği bu emtiaların, daha fazla, hesapsız ve birtakım kaprisler uğruna çarçur edilmeden, millet yararına en iyi şekilde değerlendirilmesine, hassasiyet gösterilmesini beklediğimi belirtir, hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Kalkan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş.

Buyurun Sayın Kabataş.

DYP GRUBU ADINA KEMAL KABATAŞ (Samsun)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 8 inci maddesi, Devlet Su İşleri Teşkilat Kanununda değişiklik yapan bir düzenlemeyi içeriyor.

Bu maddeyle, gerçekten, sistemde önemli bir yapısal değişiklik gerçekleştirilmek isteniliyor. Şu anda devletin büyük desteğiyle ve çok büyük dış kredilerle ve milyar dolarlarla inşa edilmiş ve hizmete alınmış ve bundan böyle de hizmete alınacak hidroelektrik santralların elektrik enerjisi üretimiyle ilgili kısımları, yeni oluşturulacak Elektrik Üretim AŞ'ye devrediliyor. Şu anda TEAŞ'ın büyük ölçüde yüklendiği elektrik üretimi görevi, getirilen sistem içinde, Elektrik Üretim AŞ'ye devrediliyor. Böylece, Elektrik Üretim AŞ; yani, yeni sistemde kamu adına, devlet adına elektriği üretecek olan yeni şirket, elektrik üretimi için bugüne kadar yapılmış dev büyüklükteki santralları devralıyor ve bugünkü sorunlarla, bir şekilde devralıyor; çünkü, DSİ'nin milyar dolarlık dış kredileri, bu santrallar için kullanılmıştır; dolayısıyla, maliyet olarak da buraya yansıtılmak durumundadır.

Şimdi, getirilen sistem içinde, Elektrik Üretim AŞ, rekabetçi ortamda, diğer yatırımcılarla birlikte elektrik enerjisi üretecek, iletim hatları yoluyla dağıtım sisteminden tüketiciye aktaracak. Bir elektrik piyasası düşünün ki, bu piyasada, üreticilerden birisi, devletin dev yatırımlarıyla ortaya konulmuş barajları, çok düşük maliyetlerle, tarihî maliyetlerle devralıyor ve bugünkü tarih itibariyle, milyar dolarlar sarf ederek üretime alınacak barajlardan üretilecek elektriğin fiyatlarıyla rekabet edecek; yani, mevcut üretim açısından, üretim aşamasında, rekabetin önündeki en önemli engel, doğru düzenlemeler yapılmazsa bu oluyor. Siz, neredeyse sıfır maliyete yakın bir üretim sistemini devralıyorsunuz, buradan ürettiğiniz elektrikle ve bunun satış fiyatıyla yeni yatırım yapacak, özel sektör mantığıyla, özel sektör sistemi içinde yatırım yapacak şirketlerin üretim maliyetleriyle, satış fiyatlarıyla rekabet edeceksiniz; daha doğrusu, yeni yatırımcılar, bu maliyetlerle, bu fiyatlarla re-kabet edemez hale gelebilir.

Bu nedenle, buradaki düzenlemede çok önemli bir nokta var; bu nokta da şu: Türkiye Elektrik Üretim AŞ de, bu santralları, DSİ'nin çok büyük asseti olan, bu ülkenin çok önemli varlığı olan bu santralları, diğer üretim şirketlerinde olduğu gibi, rayiç bedellerle ve yapım maliyetleriyle, dış kredilerden doğan yükümlülükleriyle ve Kamu Ortaklığı Fonu kredilerinden kaynaklanan paylarla birlikte hesaplanacak gerçek maliyetlerle devralmak ve bu devir bedellerini de, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ödemek durumunda olmalıdır. Bu husus, tasarıda açık ve net şekilde belirtilmiyor. Bu husus, bütün sistemin, elektrik piyasası sisteminin, yeni sistemin en önemli noktasını oluşturuyor. Evet, devlet adına üretim yapan şirket de bütün maliyetlere katlanmak zorunda ve bu maliyetlerden doğacak artı da Devlet Su İşlerine aktarılmak zorunda.

Devlet Su İşlerinin, yeni yatırımlara, sulama alanında dev yatırımlara ihtiyacı var; bunların finansmanına ihtiyacı var. Bu önemli noktayı, dikkatle, Bakanlık yönetiminin göz önünde bulundurması ve devletçi bir yaklaşım sergilememesi lazım. Üretimde, herkes, üretim maliyetlerinden kendisine düşen payı almak durumunda. Kaldı ki, bugünkü sistem içerisinde, TEAŞ, BOTAŞ'la olan ilişkilerinde dev borçlar ortaya bırakmıştır; milyar dolar düzeyinde doğalgaz bedelleri ödenmemektedir. TEAŞ da, mevcut garantilerden doğan dev yükümlülüklerin altında kalmıştır.

Bütün bu ilişkileri tüm detayıyla ortaya koymak ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kabataş, tamamlayın efendim.

KEMAL KABATAŞ (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

KEMAL KABATAŞ (Devamla) - Bütün bu hesapları -bunlar, Türkiye'nin, yakın tarihte yapılmış en yüksek rakamlı hesapları olacaktır, olmak durumundadır- net şekilde ortaya koyup, Elektrik Üretim AŞ'nin maliyetlerini, satış fiyatlarını doğru tespit etmek ve piyasada, bu maliyetlere göre oluşacak fiyatlar ile diğer yeni yatırımcıların fiyatları arasındaki rekabet eşitliğini, rekabet ortak bazını oluşturmak gereği var. Bu önemli hususa işaret ettim.

Kanunun, tekrar, tüm sektöre ve ülke ekonomisine hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunu-yorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kabataş.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Yasa Tasarısının 18 inci maddesine eklenmiş bulunan ek madde 1'in ikinci fıkrasının birinci cümlesine "bedellerinin tespiti" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sayıştay Başkanlığınca tespit edilir, devir işlemlerine ait diğer usul ve esaslar, bu hükmün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde bakanlık tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle belirlenir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Suat Pamukçu

 

Van

Erzurum

Bayburt

 

Sabahattin Yıldız

Lütfi Yalman

 

 

Muş

Konya

 

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Polat, siz mi konuşacaksınız?

ASLAN POLAT (Erzurum) - Evet, ben konuşacağım.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önerge üzerinde, önerge sahipleri adına Sayın Aslan Polat; buyurun.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının bu maddesi, esasında, son derece önemli bir madde; ama, nedense, Mecliste gereken önemi görmediğinin farkındayım. O da şu: Yıllardan beri barajlar yaptırmışız, şimdi biz bu barajları Enerji Üretim Anonim Şirketine devredeceğiz. Nasıl devredeceğiz? Burada açık bir konu yok. Yani, yapıldığı günkü maliyeti alsanız, o maliyet çok düşük; bugünkü maliyetleri almaya kalksanız, o zaman da önemli rakamlar ortaya çıkacak ve bunlar da fiyatları etkileyecek.

Şimdi işin esprisi şu: Biz siyasetçi olarak burada bunun net ve açık olarak ifadesini yazmıyoruz, bunu, yaptığı her işlemden dolayı, haklı veya haksız, şu günlerde yargıya giden Enerji Bakanlığının bürokratlarına bırakıyoruz. Bu olacak iş mi yani?! Ben olsam, ben de yazmam; yani, siyasetçi olarak sen bunun önemli şeylerini yaz derim. Şimdi, sen, bu tespiti yapmamışsın; bu kadar büyük bir şeyin, evet, Atatürk Barajının gel de fiyatını tespit et... 9 milyar dolardan bahsediliyor, daha fazlasından bahsediliyor. Sonra, bunlar, bundan sonra yapılacak olan elektrik santrallarına emsal teşkil edecek. Ben, net olarak, burada, bunların, yapım gününde midir...

Dışproje kredilerinden bahsediliyor... Bakın, yarın, bize, Hazineden sorumlu bakanlık, 2001 malî yılı hakkında bilgi sunacak. Orada bir rapor sunmuş "dışproje kredilerinin çok önemli bir bölümü bütçe içerisine girmemiştir ve Sayıştay denetimine tabi tutulmamıştır" deniyor. Sayıştayın denetim yapamadığı, Sayıştay denetimi dışındaki bu konularda... Yani, devlet bürokrasisi, oturacak, beş altı ayda... Sonra, Türkiye'de, attığı her imzadan dolayı mahkemeye -haklı veya haksız, ben ona karışmıyorum, ona yargı karar verir- çağırdığın bürokratlara "gel; Türkiye'nin en önemli yatırımlarını, özelleştirmenin bedelini ben tespit etmiyorum, sen tespit et" diyeceksin; o zaman, bürokrat "ben etmem" diyecek. Onun için, bu işler böyle hep erteleniyor.

Bakın, şimdi, size, iki tane çok önemli şey söyleyeceğim. Bir tanesi "Devlet Planlama Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Elektrik Sektöründe Özelleştirme ve Rekabet Komisyonu Grup Başkanı olarak; yani, devletin planlaması için bir rapor hazırlayan grup olarak, bu raporu, sadece size, başka hiç kimseye ve özellikle de basına vermemek kaydıyla veriyoruz" diyorlar.

Devletin bilgisini, her isteyene, rapor hazırlayan kurumlara bile, kimseye verme, basına verme, ona verme dediğin zaman da, birtakım insanlar bunun altında şaibe arıyor. Onun için, bizim ilk yapacağımız şey, bu işlerde hep şeffaflık olacak; baktın mı karşıyı göreceksin. Bu şeffaflık olmadığı müddetçe de, biz, kendimizi bu dedikodulardan kurtaramayız.

İkincisi, yine, her şeyi böyle aceleye getiriyoruz, sanki çok kanun yapmakla çok iş yapıyoruz! Mesela, bakın, Devlet Planlama Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla ilgili 200'e yakın özel ihtisas komisyonu kurdu ve bu komisyonların raporlarını da yeni yeni gönderiyor. Mesela, bir tanesi bugün geldi, sabahleyin odalarımıza dağıtıldı; İnşaat Müteahhitlik, Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri Özel İhtisas Komisyonu raporu. Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunu  1997 yılında Mecliste çıkarmıştık ki, o zaman da çok büyük ümitlerle çıkarmıştık.  Bu komisyon raporunda, bu yap-işlet-devam et metoduna o kadar ciddî tenkitler getiriliyor ve "yap-işlet metodu olarak, uzun süreli bir yatırım dönemine gereksinim gösteren bu altyapı yatırımlarında yeniden değerleme yapılamaması..." deniyor. "Gerçekleşmesi vergi mevzuatına göre mümkün olmayan bu durum, yatırımcıya ciddî olarak malî yük getirmektedir. Bir diğer husus ise, mevzuata teşvik unsuru olarak getirilmiş ve yatırımcılara tanınmış olan (!) yatırım indirimi' konusudur. Özellikle, hiçbir gelir elde etmeksizin uzun süre yatırım harcaması yapan bir altyapı yatırımcısı açısından bu teşvik, neredeyse göstermelik bir hal almış, bir vergi teşviki olmaktan uzaklaşmıştır. Mevzuattan kaynaklanan bir diğer sorun da, yatırım süresini kaplayan dönemde ödenen KDV'lerin, yıllar sonra mahsup edilmesi konusudur" deniliyor.

Yani, ne söylemek istiyorum; böyle, acele tasarı getiriyoruz. Bu getirdiğimiz tasarıyı da çok önemli bir tasarıymış gibi bir an önce çıkarmak istiyoruz. Çıkardığımız kanunu, aradan bir iki yıl geçmeden, devletin bir başka kurumu alıyor, baştan aşağı tenkit ediyor ve "bu, olmamış" diyor.

Şimdi, ben, son olarak şunu söylüyorum: Mesuliyetten kaçıp, mesuliyeti üç dört bürokrata bırakacağımıza, bu değerlendirmeyi Sayıştaya vermemiz çok daha gerçekçi olur diye düşünüyorum ve esas, daha da doğrusu, bunun, burada, bu siyasî iradenin, bu santralların fiyat tespitinde, TEAŞ'a devrinde ana konunun ne olacağını tespit etmesi, maliyeti nasıl tespit edeceğini özel olarak, ana hat olarak bildirmesi lazımdır. Yoksa, biz sorumluluktan kaçacağız, ondan sonra, her gün mahkemeye giden bürokratlara "bunu hallet" diyeceğiz... Bu, çözüm değil; bu, vazifeden kaçmaktır.

Hepinize saygılar sunarım. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Maddenin oylanmasında karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Ek madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

18.10'da toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

 

Kapama Saati : 18.04

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.10

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 61 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

597 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 18 inci maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; maddeyi tekrar oylarınıza sunup, karar yetersayısını arayacağım.

Ek 1 inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Ek 1 inci madde kabul edilmiştir.

Şimdi, çerçeve 18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum efendim :

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Geçici Hükümler

GEÇİCİ MADDE 1. - Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketlerine bu Kanun ile verilen görev ve yükümlülükler, bu kuruluşlar tüzel kişiliği haiz olana kadar TEAŞ tarafından yürütülür.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Pamukçu?..

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Dönen?..

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 2.-  Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulunun ilk üyeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde atanır.

İlk defa atanan üyelerden Başkan dışında, ikinci yılın sonunda kura sonucunda belirlenecek iki üye ve dördüncü yılın sonunda, kalan üyelerden kura sonucunda belirlenecek iki üyenin yerine, bu Kanunda belirtilen hükümlere uygun olarak yeni üye ataması yapılır.

Kurul oluşmadan Kurum personelinin ataması yapılamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 3.- Hazırlık dönemi, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren onsekiz aylık süreyi ifade eder. Bakanlar Kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere altı aya kadar uzatabilir.

Hazırlık dönemi kapsamında:

a) Dönem süresince;

1.Piyasada faaliyet göstermekte olan tüzel kişilerin lisans alma zorunlulukları bulunmamaktadır.

2.Birden fazla piyasa faaliyetini sürdürmekte olan tüzel kişiler, bu faaliyetlerden hangilerini sürdüreceklerini bu Kanun hükümleri doğrultusunda seçer ve mevcut sözleşmelerini, bu doğrultuda tadil ettirir. Mevcut sözleşmelerde yapılan söz konusu değişiklikler, hazırlık döneminin sona ermesinden sonra yürürlüğe girecek şekilde düzenlenir. Bu sözleşmelerin imtiyaz niteliğinde olması bu hükmün uygulanmasında engel teşkil etmez. Kurul, tüzel kişilerin vazgeçtikleri faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli önlemleri alır.

3. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun görevlerini etkin, verimli ve eksiksiz olarak ye-rine getirebilecek seviyeye en kısa zamanda erişebilmesi için Kurumun iş süreçlerinin tasarımını, ilgili yöntem, standart ve dokümanların geliştirilmesini, bilişim alt yapısının ve sistemlerinin tasarım, geliştirme ve uygulamasını ve Kurum personeli için gerekli olacak eğitim programlarını da içeren Kurum gelişim süreci, Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip Bakanlık tarafından başlatılır ve Kurulun oluşmasını müteakip Kurul tarafından üstlenilerek Bakanlık ile koordinasyon içinde yürütülerek tamamlanır.

4. Bu Kanunla düzenlenmesi gereken yönetmelikler hazırlanır ve yayımlanır. Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar mevcut yönetmeliklerin uygulanmasına devam olunur.

5.Şebeke yönetmeliği, dağıtım yönetmeliği, müşteri hizmetleri yönetmeliği ve dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği bu Kanunda görevlendirilen kamu kuruluşları tarafından hazırlanır. Hazırlık döneminin bitmesinden önce tamamlanmaları halinde dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği hariç yürürlüğe konmaları için gerekli çalışmalar, Kurul oluşturulana kadar, Bakanlıkla koordineli olarak, Kurulun oluşumunu müteakip, Kurulla koordineli olarak bu yönetmelikleri hazırlayan kuruluşlar tarafından yürütülür.

6. Kurulun oluşumuna kadar elektrik enerjisi arz güvenliği açısından acil hallere münhasır olmak üzere Bakanlık gerekli önlemleri alır.

b) Dönem sonu itibariyle;

1. Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi, TEDAŞ ve üretim ve dağıtım tesislerini işletmekte olan veya mevcut sözleşmeleri ile üretim ve dağıtım tesislerini işletme hakkı elde etmiş olan özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişiler, ilgili yönetmeliklerin çıkarılmasını takiben, yönetmeliklerde belirtilen lisans başvurusuna ilişkin bilgi ve belgeleri, yönetmeliklerde belirtilen süreler içinde Kurula sunar. Bu Kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getiren tüzel kişilere Kurum tarafından, başvuru tarihlerinden itibaren bir ay içinde lisansları verilir. Söz konusu tüzel kişiler, lisansların verilmesine kadar, piyasa faaliyetlerini yürürlükteki usul ve esaslar uyarınca yürütürler.

2. Mevcut iletim sisteminin işletilmesine dair tüm hak ve yetkiler Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketine geçer.

3. Yürürlükte olan tarife dışı ve tarife altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki fonlar ve paylar kaldırılır. Bu konulara dair düzenlemeler, Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının geçici 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bu geçici maddeler, çok önem taşıyan maddeler. Aslında, biz de, muhalefet şerhimizde de belirttiğimiz gibi, buradan bizzat konuştuğumuz gibi, Türkiye'ye, elektrik piyasasını düzenleyecek bir yasanın gerekli olduğunu söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Peki, elektrik piyasası yasası gerekliyse, bu yasa tasarısında neler eksik, neden bu yasa tasarısına muhalefet ediyoruz; bunları da muhalefet şerhimizde çok açık biçimde gösterdik.

Birincisi, kamunun aşağı yukarı bütün kesimlerini ilgilendiren bu tür yasalar, bence, kamuoyunda gerektiği kadar tartışıldıktan sonra çıkarılmalı.

İkincisi, bu yasaların var olan koşullarda nasıl uygulanabileceği, yani, var olan koşullarla bu yasanın nasıl örtüşebileceği çok ciddî anlamda oturup düşünülerek bu yasalar hazırlanmalı. Bugün var olan sistem içerisinde bu yasanın uygulanması çok güç görünmektedir; çünkü, bugün, uzun süreli, yani, yirmi yıl süreli, 19 sentlerden alım garantisi verdiğiniz bir süreçte, siz, serbest piyasayı nasıl oluşturacağınızı, burada çok iyi vurgulayamamışsınız. Yani, bir taraftan, yüksek fiyatlarla yirmi yıl alım garantisi vereceksiniz, öbür taraftan, piyasayı düzenliyoruz diyeceksiniz... Tabiî, bunu anlamak mümkün değil.

Bir başka boyutu: Şimdi, çok acilen çıkarılması gerektiğinden, bu yasayı, gece gündüz Mecliste görüşüyoruz; ama, bu geçici 3 üncü maddede onsekiz ay geçiş süresi veriliyor; eğer, bu onsekiz ay geçiş süresi yetmezse, Bakanlar Kurulu, bir altı ay daha geçiş süresi veriyor; yani, bu yasanın yirmidört aylık bir geçiş süresi var. Bundan sonra, geçici maddelere baktığımızda, bu yasada öngörülen şartların yerine getirilebilmesi için, yani, özelleştirmenin yapılabilmesi için, dağıtım şebekelerinin özelleştirilebilmesi için beş yıl eksüre verilmekte. Bunun anlamı şudur: Türkiye'de, daha beş yıl, bu Elektrik Piyasası Yasası uygulanmayacaktır, uygulanamayacaktır.

Şimdi, beş yıl sonra bugünkü hükümet var mı; mümkün değil. Peki, ondan sonra gelen hükümetin, ondan sonra gelen iktidarların nasıl bir elektrik piyasası yasası isteği belli mi; o da belli değil.

O zaman, değerli arkadaşlarım, bu yasa, daha önümüzdeki beş yıl süre içerisinde uygulanmayacaktır, uygulanamayacaktır ki, bence, zaten, var olan bugünkü maddeleriyle, bugünkü konumuyla bu yasanın uygulanması mümkün değil. Bu yasanın beş yıl daha uygulanmaması, belki de, Türkiye'de elektrik tüketen, en önemli girdisini elektriğin oluşturduğu sanayimizin ve evinde elektrik tüketen sabit tüketicilerimizin yararına olacaktır diye düşünüyorum.

Aslında, bu yasanın en önemli maddesinin, bu yasanın beş yıl daha uygulanamayacak olması diye düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım, daha sonra da aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin a-2 nci fıkrasının sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum

"Bu durumda mağduriyetini öne sürenlerin durumu Sayıştay Başkanlığınca incelenir ve karara bağlanır. Zarar ve ziyan söz konusu ise, devlet tarafından ve imtiyaz süresi sonuna kadar eşit taksitlerle tazmin edilir."

BAŞKAN- İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin aşağıda belirtilen şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Emrehan Halıcı

Oktay Vural

Beyhan Aslan

 

Konya

İzmir

Denizli

 

Aydın Ayaydın

 

Sefer Koçak

 

İstanbul

 

Ordu

 "Yürürlükte olan tarife dışı ve tarife altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki fonlar ve payların oranlarını sıfıra kadar indirmeye ve bu konulara dair düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."

BAŞKAN - Şimdi, okutacağım önerge, en aykırı önergedir; okutacağım ve işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (a) bendinin (2) numaralı alt bendinin madde metninden çıkarılmasını, (3), (4), (5) ve (6) numaralı alt bentlerinin (2), (3), (4) ve (5) olarak teselsül ettirilmesini, aynı maddenin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

Mehmet Şandır

Beyhan Aslan

 

Ankara

Hatay

Denizli

 

Nihat Gökbulut

 

Süleyman Yağız

 

Kırıkkale

 

İstanbul

"2) Birden fazla piyasa faaliyetini sürdürmekte olan tüzelkişilerin, bu hizmetlerin yapılması için görev verilmesine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri, bunlardan doğan hak ve vecibeleri ile bu kanun hükümleri göz önüne alınarak, Kurul tarafından belirlenen esaslar uyarınca tadil edilir. Kurul, tüzelkişilerce vazgeçilen faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli önlemleri alır. Bu faaliyetlerden iletim faaliyetleriyle ilgili hususlar, Kurulun yönetmelikle belirleyeceği esaslar çerçevesinde yürütülür."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Çoğunluğumuz olmadığından takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ESRÜMER (Çanakkale) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin (b) fıkrasının (3) numaralı bendinin aşağıda belirtilen şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı (Konya) ve arkadaşları

"Yürürlükte olan tarife dışı ve tarife altı uygulamalar ile elektrik satış tarifeleri üzerindeki fonlar ve payların oranlarını sıfıra kadar indirmeye ve bu konulara dair düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - Efendim, Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Efendim, çoğunluğumuz olmadığından takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin a/2 nci fıkrasının sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                        Suat Pamukçu (Bayburt) ve arkadaşları

"Bu durumda mağduriyetini öne sürenlerin durumu Sayıştay Başkanlığınca incelenir ve karara bağlanır. Zarar ve ziyan söz konusu ise, devlet tarafından ve imtiyaz süresi sonuna kadar eşit taksitlerle tazmin edilir."

BAŞKAN - Efendim, Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmamış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi...

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pamukçu.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Biraz önce kabul edilen önergelerle hangi holdinglerin menfaatları korundu?!

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, önerge oylanıyor; fakat, ne anlama geldiği belli değil. Bazı holdingler korunuyor...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pamukçu.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Genç'in itirazlarını dinledim; müsaade ederseniz, ben de aynı itirazlarda bulunacağım. Burada 2 tane önerge oylanıyor, bu hükümet zulüm üstüne bir zulüm daha getiriyor, kimse de farkında değil. Bu nasıl iş Sayın Başkan?.. Yani, bu İçtüzükte, Hükümet ve komisyon katılırsa, önergenin gerekçesi bile okunmaz diye bir şey var mı, bilmiyorum. Hiç olmazsa gerekçesini okuyun.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Son değişiklikte yok; ama, bundan sonra düşünülüyor.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pamukçu, siz devam edin.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Yani, bir önerge getiriyorsunuz -şimdi, benim önergemle ilişkili ne istediğimi söyleyeceğim- arkasından bir önerge daha getiriyorsunuz; tarifeler ve fonlar... Hani, siz, komisyonda -Enerji Komisyonu Başkanımız burada mı, bilmiyorum- Hazinenin temsilcisi "biz çapraz teşviki kaldırıyoruz" demediniz mi?.. Bu getirdiğiniz ne?.. Ne getirdiniz?.. Kimse farkında değil. Yani, orada kaldırdığınız şeyi, vatandaştan esirgiyoruz. Biz, tarifelerde, 9 milyon kilovat/saatin altında tüketim yapan müşterilerin, halk yığınlarının tarifelerinde düzenleme yapamayız, teşvik yapamayız diyorsunuz, bu teşvikleri kaldırıyorsunuz; ama, burada fonları, teşvikleri tekrar getiriyorsunuz; kaldırdığınız hükmü tekrar koyuyorsunuz. Niçin; TRT'nin gelirleri azalmasın...

Ben, her şeyi söylüyorum, KİT Komisyonunda da söylemiştim. Bu TRT 5 kanalla ne yapıyor allahaşkına?! Masrafı çoksa 4 kanalını satsın, 1 kanal yeter. Ne yapıyor 5 kanalla?!

Milletin gözünden kaçırarak bu kanunu çıkaracaksanız... Bakın peşinen söyleyeyim, bu kanun yürürlüğe girmeyecek, en azından Cumhurbaşkanından veto yiyip gelecek, şimdiden söylüyorum. Yürürlüğe girse, altı ay sonra tekrar gelecek.

İkinci önerge... Bizim de önergemizle ilişkili. Şu anda mevcut, imtiyaz sözleşmesine bağlı olarak faaliyet gösteren firmalar var. İsim olarak da söyleyeyim, ÇEAŞ var, KEPEZ var, Kayseri ve Civarı Elektrik A.Ş. var . Bunlara siz bir hüküm getirmişsiniz, demişsiniz ki... "Hangi faaliyeti yapacaksa onu seçsin." Güzel, bir ülkede iki ayrı uygulama olmaz, doğrudur. Sonra da bu adamlara verdiğiniz bu hakkı elinden aldınız, kurula bıraktınız. Kurul hangi görevi verecekse onu yapacak diyorsunuz; yani, önce adamın seçme hakkını da elinden aldınız.

Bakın, bu, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz arkadaşlar. Devlet bir sözleşme yapmış, siz bu sözleşmeyi tek taraflı olarak yürürlükten kaldırırsanız, devlete olan güveni sarsarsınız; böyle yanlışlık olur mu?! Adama seçme hakkını verin, tamam; ama, buna rağmen... Bakın, bizim önergemizde ifade ettiğimiz husus şu: Seçme hakkı verilmesine rağmen, eğer firma her halükârda "ben zarara uğruyorum" diyorsa, bunun bu durumu Sayıştay tarafından incelensin, varsa böyle bir zarar-ziyan, bunu da devlet tazmin etsin diyoruz; devlete yakışan budur; yoksa, zarara uğratarak, firmaları küstürerek nereye varacaksınız?! Yarın, bu enerji piyasasına hangi firma gelip girecek sizin bu durumunuza bakarak; ne yabancı sermaye gelir ne yerli sermaye girer. Yarın, iptal edeceğiniz bir sözleşme, kanunla iptal edeceğiniz bir sözleşme olmayacağını kim garanti edecek?! Kanunla sözleşme iptal edildiği de dünyada görülmüş değil! Bakın, bir sözleşme, hak sebebidir; bir hakkı, siz, burada oylarla kaldıramazsınız; bu, tabiî bir haktır; yani, kanunla verilmiş bir hak değil ki. Sözleşme, karşılıklı rızaen yapılmış bir sözleşmedir; iki tarafın rızasıyla kazanılmış haktır; tek taraflı kaldırılmaz ki bu.

Yani, 2 tane önerge yıldırım hızıyla geçti, zulüm üstüne zulüm işlendi; kimse de ne olduğunu anlamadı. Şimdi, bari bu önergemizi kabul edelim de, hiç olmazsa, zarar ziyan olmasın, devlete güven gelsin, devletin güvensizliğini ortadan kaldıralım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pamukçu, tamamlayın efendim.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Yani, devlet ciddiyetine yakışır bir şekilde, bu Meclisten bu kanunun çıkmasını arzu ediyoruz. Bu arzumuz istikametinde oy vereceğinizi umuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pamukçu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, uygulamalarınızda biraz önceki önergelerin gerekçelerini okutmanız lazımdı. Komisyon katılamaz efendim, çoğunluğu yok. Lütfen, uygulamayı doğru yapın; ama, siz, istediğiniz gibi hareket ederseniz başka. Bakın yaptığınız hata...

BAŞKAN - Efendim "takdire bırakıyorum" diyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, takdire...

BAŞKAN - Peki, Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - İçtüzüğe bakarsanız, diyor ki... Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergede ya önerge sahibi konuşur veyahut da gerekçesi okunur. Şimdi, bazı holdinglerin burada temsilcileri var; getiriyorlar bir önerge veriyorlar...

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Memleketin kaynakları onlara kanalize ediliyor; olmaz ki efendim!

BAŞKAN - Peki efendim, çok teşekkür ediyorum.

Maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 4.- Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları devri öngörülenlerden devir işlemlerini, 31 Mart 2001 tarihine kadar tamamlayamayan şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçici 4 üncü maddeyle ilgili olarak görüşlerimizi intikal ettirmek üzere söz almış bulunuyoruz.

Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinin işletme hakkı devri suretiyle özelleştirilmeleri ihaleleri yaklaşık dört yıl önce yapılmış, söz konusu ihaleleri kazanan yerli ve yabancı şirketlerle imtiyaz sözleşmeleri imzalanmış olup, Danıştay onayından da geçmiştir. Daha sonra, Tahkim Yasası kapsamında, tahkim isteyen firmalarla özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmeler imzalanmış, işletme hakkı devir sözleşmeleri, enerji fonu sözleşmesi ve elektrik satış sözleşmeleri parafe edilmiş olup, ilgili projeler, Hazine garantisi görüşmeleri ve onayı için Hazine Müsteşarlığına gönderilmiştir. Hazine Müsteşarlığının onayından sonra, her dağıtım bölgesi ve santrallar için öngörülen işletme hakkı devir bedelleri Hazine fonuna yatırılıp, tesisler, özel sektöre devredilecektir. Ancak, bu faaliyetlerin, kanun tasarısında öngörülen 31.3.2001 tarihine kadar tamamlanması imkânsız gibi gözüküyor.

Yine, tasarıya göre, bu tarihe kadar yapılmayan devirler iptal edilecektir. Bu da, hem Bakanlığın hem de şirketlerin bunca zamandır emek ve sermaye harcamaları boşa gitmiş olacaktır demektir. Bu durum, yerli ve yabancı şirketlere dava ve tazminat hakkı doğurabilir; dolayısıyla, daha makul bir sürenin verilmesi gerekir.  Bu sürede ısrar edilecekse, o zaman akıllara başka şey geli-yor; o da, olsa olsa, bu ihaleleri alamayan birtakım çevrelere, bir an  önce bu şartlar yerine getirilmediği için, iptal edilmek suretiyle başka kanallara bu dağıtım şebekeleri aktarılabilir; akla bunu çağrıştırıyor, bunu getiriyor. Dolayısıyla biz deriz ki, bu geçici madde 4'te belirtilen 31 Mart 2001 tarihi bir önergeyle biraz daha ileriye, makul bir tarihe aktarılmalıdır. Bu konuda bilmiyorum bir önerge var mıdır... Var mı?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Var efendim. Teşekkür ediyoruz desteğinize.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Evet, o zaman, laflarımız çakışmış olduğu için, bundan dolayı teşekkür ederiz.

Saygılar sunarız Sayın Bakanım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasanın geçici 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi geçici madde 4, bir yeni düzenlemeyi ve bu yasanın en çok tartışılan konusunu düzenlemeyi öngörmekte. Şimdi, tabiî ki biz, Türkiye'de, elektrik piyasasında birçok kurum kurmuş, birçok yeni model denemişiz. Bu denediğimiz modellerden birisi işletme hakları devri; yani, Anayasamız bugün var olan işletmelerin mülkiyet satışını öngörmediği için, bir ara formülle, biz, işletme hakkının devrini gündeme getirmişiz ve işletme hakkının devrinden neler beklemişiz. Bugün var olan tesislerimizin kayıp ve kaçaklarını önlemeyi ve buradan da beş yıl içinde 30 milyar dolarlara varan bir tasarrufu amaçlamışız.

Şimdi, burada, bu modelden vazgeçiyoruz. Bugüne kadar bu ihalelere girmiş, kazanmış, Bakanlar Kurulunda şartları onaylanmış ve Sayıştayda onaylanmış olan bu sözleşmelerin, 31 Mart 2001 tarihine kadar bu şartların gereklerini yerine getirirseniz getirin, getirmezseniz iptal ediyorum diyorsunuz burada.

Şimdi, bu kadar kısa sürede bu şartların yerine getirilmesi mümkün değil. İki, bu şartların yerine getirilmesini önleyen koşulları yaratanlar bu ihalelere girenler değil, hükümet bunu belirli süre önlemiş. Şimdi, geldiğimiz noktada bundan vazgeçiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, sanıyorum hükümet de, bizim komisyonda yaptığımız muhalefeti de dikkate alarak, bunu haziran ayına kadar ertelemeyi öngörmekte ve haziran ayına kadar bu süreyi uzatmakta; ama, haziran ayına kadar da bunların gerçekleşmeyeceği bir gerçek. Gerçek... Gerçekleşmez, eğer hükümet istemiyorsa gerçekleşmez; çünkü, bu yasanın çıkarılmasını isteyen IMF, bu var olan ihalelerin iptalini istiyor. Kısacası, bizim hükümetimize güvenmiyor, hükümetimizin bugüne kadar yaptığı ihalelerin  -sonraki maddelerde de var, onlarda da konuşacağım- iptaline yönelik tarihler ihdas ediyor ve burada, aslında, bu maddeleri zorlayan hükümet değil -biz komisyonda konuştuk- IMF zorluyor; niye; çünkü, yaptığınız ihaleler, gerçekten çok büyük maliyetler getiriyor bu piyasalara. Eğer bu ihaleleri devam ettirirseniz, bu piyasaları bundan sonra oluşturamazsınız, biz sizin yaptığınız ihalelere inanmıyoruz, güvenmiyoruz. Onun için de, hazinenizin daha fazla yük almasına gerek yok, daha fazla borçlanmasına gerek yok, bir an evvel bunları kesin atın diyor. IMF bunları söylüyor ama, biz, bu Meclisten Tahkim Yasasını çıkarırken, bu tür anlaşmazlıkların uluslararası hukuk aracılığıyla çözülmesini koymuşuz ve bu insanlar uluslararası hukuka gittiği zaman haklı çıkacağı için de, özellikle hazinemize yeni yüklerin, yeni cezaların yansıması kaçınılmaz olacaktır. Onun için, bunları göz önüne alarak, bunun makul bir süre daha uzatılmasını, yani, hükümetten gelen talebi biz de aslında olumlu buluyoruz; ancak, bu sürenin bile yetmeyeceği gerçeğini hükümetimizin de bildiği kanısındayız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, madde üzerinde milletvekillerince sadece 3 önerge verilebildiğinden, bu önergelerden yalnızca 3'ünü, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum

"Geçici madde 4.- Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları fiilî devirleri öngörülenlerden işlemleri idarî ve hukukî olarak sonuçlandırılamayanların devir işlemleri, kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde tamamlanır, diğerlerinin idarî ve hukukî işlemlerine devam olunur"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

Mehmet Şandır

Beyhan Aslan

 

Ankara

Hatay

Denizli

 

Süleyman Yağız

 

Sefer Ekşi

 

İstanbul

 

Kocaeli

Geçici madde 4.- Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları devri öngörülenlerden devir işlemlerini 30 Haziran 2001 tarihine kadar tamamlayamayan şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür.

İşletme hakkı devir işlemleri yukarıdaki birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar tamamlananlardan, çevre kirliliğini önleyici tesisleri TEAŞ tarafından yapılanların bitirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin alınması için, devir tarihinden itibaren 2 yıllık süre tanınır. Bu süre zarfında, söz konusu tesislerdeki elektrik üretim faaliyeti bu gerekçeyle durdurulamaz.

BAŞKAN - Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve hükümetin katılmadığı önerge üzerinde, önerge sahibi olarak, Bayburt Milletvekili Sayın Pamukçu konuşacaklar.

Buyurun efendim.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarının yumuşak karnına geldik. Günlerden beri, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı üzerinde koparılan fırtınaların en önemli sebeplerinden biri, bu geçici 4 üncü madde ile geçici 8 inci madde.

Biraz önceki konuşmamda da ifade ettim. Türkiye, eğer, bir hukuk devletiyse, böyle bir hükmün bu kanun tasarısında yer almaması gerekir. Devlet, firmalarla, oturmuş, sözleşme yapmış, karşılıklı, rızaen bir sözleşme yapılmış, iki tarafın rızasına dayanan sözleşme yapılmış. Böyle bir sözleşme, her iki taraf için de birtakım haklar doğurur. Bu, dünyanın her yerinde geçerli olan bir kuraldır; yani, sözleşmeyle iki taraf da hak kazanır, hak sahibi olur.

Şimdi, bu hükümle, hükümet ne yapıyor; bu sözleşmeyi, ben, tek taraflı olarak iptal ederim diyor. Ne zamana kadar; işte 31 marttı, şimdi önerge vermişler, 30 hazirana... İstersen 30 Haziran 2005 de, istersen 3000 yılı de. Hiçbir manası yok, hukuken bir manası yok, fiilen de manası yok. Neden yok; çünkü, bu sözleşmelerin bugüne kadar bitirilmemesinin müsebbibi, bu sözleşmenin tarafı olan şirketler değil, öbür tarafı olan idaredir. Bunu herkes biliyor.

Şirketler diyor ki, arkadaş, ben bu tarihe de bitiririm; ama, şu Hazine, bana, bir olurunu versin bakalım. Hazine de vermiyor. Hazine olur vermeyince, siz, buraya 30 haziran yazsanız ne olacak, 2005 yılı yazsanız ne olacak, 5000 yılı yazsanız ne olacak?!

Hazinenin bu konuda olur vermeyeceğini nereden biliyorum; komisyonda yaşadığımız olaylardan biliyorum.

Değerli milletvekilleri, komisyonda, biz, bir skandal yaşadık. Enerji Komisyonunda bu konu görüşülürken, sıkıştırdık, sıkıştırdık... Size, şimdi tutanaktan okuyacağım. Bakın, Hazine ne diyor: "IMF'yle bugüne kadar bu istikrar programı kapsamında üç niyet mektubu imzalandı. Bakanlar Kurulunun da onayından geçtiğini biliyoruz ve bunlar, artık, kamuya da açık hale getirildi. Biliyorsunuz, eski niyet mektupları hizmete özel tutuluyordu, Hazinenin bütün web sayfalarında ve gazetelerde yayımlandı. Bu husus, üçüncü niyet mektubunda, bu tarih itibariyle, açıkça hükümet taahhüdü halindedir -bu kısmı altını çizerek okuyorum- şu anda da, bildiğim kadarıyla, IMF, Hazinede görüşme halindeler ve bu madde konusunda da böyle geçtiğine dair benden bilgi bekliyorlar. Çok hassas bir maddedir."

Ya, biz, hangi ülkede yaşıyoruz? IMF, burada genel vali mi?! Bu kanunun, buradan nasıl çıkacağına dair nasıl taahhüt verilir önceden? Yani, yürütme, yasamanın üzerine nasıl ambargo koyar?! Hani, Anayasadaki kuvvetler ayrımı?! Sonra, idarenin kusurunu, siz, bu şirketlerin üzerine nasıl yıkarsınız?!

Sayın Bakan, Sayın Hükümet; bakın, biz bu şirketleri yerden yere vurduk, yapılan haksızlıkları tenkit ettik. Bakın -size ne ad vereceğimiz bilemiyorum, bu millete bırakıyorum- bizi, bunları savunur duruma düşürdünüz yahu!.. Ne yaptığınızın farkında değilsiniz.

Bir sözleşme, kanunla nasıl yürürlükten kaldırılır; benim aklım, havsalam almıyor! Dünyada böyle bir uygulama var mı, onu da bilmiyorum; bilen varsa, lütfen, buyursun, söylesin.

Tekrar ediyorum, bu hüküm, bu kanunun yumuşak karnıdır ve bu hüküm burada durduğu sürece, bu kanun yürürlüğe girmeyecektir; bunu da biliyorum.

Siz, şimdi, bununla özelleştirme yapacağım diyorsunuz; bir yandan da, özelleştirmenin önünü kesiyorsunuz. Bir yere kadar gelmiş tesisleri, üretim tesislerini, bir anda yok ediyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Yani, bu nasıl özelleştirme; anlamadım gitti!

Böyle bir hüküm, bu kanunda yer almamalıdır. Böyle bir hükmün yer alması, Türkiye Cumhuriyetini küçük düşürmeye yönelik bir uygulama olur. Böyle şey olur mu?! Siz, yarın, bu firmalara nasıl güvence vereceksiniz; yabancı sermayeye nasıl güvence vereceksiniz?

Bu hükmün, bu tasarıdan çıkması gerekir. Önergemiz bu mahiyettedir.

Desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Aydın Tümen (Ankara) ve arkadaşları

"Geçici Madde 4- Kamuya ait elektrik enerjisi üretim ve dağıtım tesislerinden işletme hakları devri öngörülenlerden devir işlemlerini 30 Haziran 2001 tarihine kadar tamamlayamayan şirketlerin mevcut sözleşmeleri hükümsüzdür.

İşletme hakkı devir işlemleri yukarıdaki birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar tamamlananlardan, çevre kirliliğini önleyici tesisleri TEAŞ tarafından yapılanların bitirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin alınması için, devir tarihinden itibaren 2 yıllık süre tanınır. Bu süre zarfında, söz konusu tesislerdeki elektrik üretim faaliyeti bu gerekçeyle durdurulamaz."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, daha önce,  tasarının 2 nci maddesinin (d) fıkrasının 1 inci bendi, 31 Mart 2001 tarihi iken, 30 Haziran 2001 olarak değiştirilmiştir. Bu önergeyle, 2 nci madde ile Geçici 4 üncü madde mutabık hale gelmiştir. Komisyonumuzun çoğunluğu olmadığından, takdirlerinize bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin de katıldığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe :

Maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, işletme hakkı devri projelerinin, kanunun yayımını müteakip makul bir süre içerisinde gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

Madde metnine eklenen ikinci fıkrayla 30 Haziran 2001 tarihine kadar işletme hakkı devri gerçekleşen elektrik üretim santrallarında, TEAŞ tarafından başlatılmış çevreyle ilgili tesis yatırımları açısından gerekli işlemlere dair uygulamanın nasıl yapılacağı düzenlenmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, bizim bir önergemiz daha vardı...

BAŞKAN - Efendim, bu önerge kabul edilmiş olduğundan son önergeyi işleme almıyorum.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, izin verir misiniz...

BAŞKAN - Tabiî, buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Şimdi işleme koyduğunuz önergenin Sayın Başkanlığa geliş tarihi ne efendim, bir bakar mısınız?

BAŞKAN - Aykırılık sırasına göre işleme koydum efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Hayır efendim, daha önce verilmiş bir önerge varken...

BAŞKAN - Geliş sırasına göre okudum; aykırılık sırasına göre işleme koyacağımı da ifade ettim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, içerikleri, muhtevaları da farklı Sayın Başkan; yani, onun kabul edilmiş olması, bunun kabul edilmesine engel olmadığı gibi, bunun kabulü halinde onunla çelişik bir durum çıkmaz efendim.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pamukçu.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, bizim önergemizde, şu anda süregelen sözleşmelerin devri hususunda idareye de bir sorumluluk yükleniyor. Siz, şimdi, sadece, bu önergeyle firmalara bir sorumluluk yüklediniz, bir tarih koydunuz. Bizim o tarihe bir itirazımız yok; yani, bu önerge tarihi değiştirmiyor.

BAŞKAN - Efendim, önerge kabul edildi ve maddenin şekli değişti. Dolayısıyla, önergenizle ilgili yapacak bir işlem kalmadı.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Efendim, dikkatli okursanız...

BAŞKAN - Efendim, ben her şeyi dikkatli okurum.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Kabul edilen önergeyi değiştirmiyoruz. Sadece, bu arada ida-reye de birtakım görevler yüklüyoruz.

BAŞKAN - Peki, Sayın Pamukçu; teşekkür ediyorum.

Kabul edilmiş olan önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 5.- TEDAŞ ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi bünyesinde yer alan bağlı ortaklıklar, işletme hakları veya mülkiyetleri devredilene kadar mevcut statülerini korur.

a) Dağıtım faaliyeti çerçevesinde;

1. İşletme hakkı özel sektöre devredilmemiş olan ya da sair şekillerde özelleştirilmemiş olan dağıtım bölgelerinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin TEDAŞ tarafından yürütülmesine devam olunur. Ancak, bu bölgelerde özel perakende satış şirketleri de faaliyet gösterebilir.

2. Mevcut sözleşmeler uyarınca, TEDAŞ'ın mülkiyetindeki dağıtım tesislerini işleten özel dağıtım şirketlerinin yatırım programlarını ve projelerini incelemek, onaylanarak programa alınan projelerin yatırım programına uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemek, bu sözleşmeler yürürlükte kaldığı sürece TEDAŞ'ın yükümlülüğündedir.

b) Üretim faaliyeti çerçevesinde; Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, bünyesindeki bağlı ortaklıklar dahil, işletmekte olduğu üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin satış fiyatları içerisinde; tesisler için kullanılmış öz kaynak, kredi, anapara, faiz ve kur farkları ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi'ne ait yönetim giderleri de yer alır. Kredilere ait yükümlülüklerin yerine getirilmesi Elektrik Üretim Anonim Şirketinin sorumluluğundadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu konuşacaklar.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçici 5 inci maddeyle ilgili olarak görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçici 5 inci maddenin 1 inci bendinde "satış faaliyetlerinin TEDAŞ tarafından yürütülmesine devam olunur. Ancak, bu bölgelerde özel perakende satış şirketleri de faaliyet gösterebilir" deniliyor.

Değerli Başkanım, değerli Bakanım; bugün, tekstil sektörünün sorunlarıyla ilgili komisyonda ilgili bürokratları dinlerken şu sözleri işittik; dediler ki: "Tesislerimizdeki satışlardaki kaçak ve kayıplar perakende satış şirketleri devreye girdikten sonra daha çok arttı."

Şimdi, efendim, burada, gerçi ilgili bürokrat arkadaşlarımız var; ama, dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesi, özel perakende satış şirketlerinin yeterince denetlenip denetlenemediği. Biraz önce ifade etmiştim; komisyonda, yetkili bir arkadaş, kaçak oranının daha arttığını söyledi. Bunun çeşitli nedenleri var. Şehirlerimizde kaçak yapılaşma sürüyor. Kaçak yapılara elektrik bağlanması için belediyelerden kullanma izni isteniyor. Kullanma izni alamayan gecekondu sahipleri veya kaçak inşaat sahipleri, bu perakende satış şirketleriyle, onların elemanlarıyla anlaşmak suretiyle, hatlara kanca atıyorlar; dolayısıyla, kaçak oranı artmış bulunuyor. Bir yetkili de aynen bunu ifade etti Sayın Bakanım. Demek ki, bu    -ben, maddeyle ilgili olarak ifade etmiyorum; ama, yasayla ilgili olarak- denetim faaliyetlerinin daha da artırılması gerektiğini anlatmak istiyorum.

Ayrıca, üçüncü pragrafında da masraflar sayılmış. Bu masrafların nerede kalacağını, bu masrafları kimin üstleneceğini tadat etmişler. Masraf kalemleri içerisinde, sanıyorum, bir de amortisman kalemi var. Bu amortismanın hangi kuruluş tarafından kullanılacağına burada açıklık getirilmemiş. Deniliyor ki: "Üretim faaliyeti çerçevesinde; Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, bünyesindeki bağlı ortaklıklar dahil, işletmekte olduğu üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin satış fiyatları içerisinde; tesisler için kullanılmış öz kaynak, kredi, anapara, faiz ve kur farkları ile Elektrik Üretim Anonim Şirketine ait yönetim giderleri de yer alır. Kredilere ait yükümlülüklerin yerine getirilmesi Elektrik Üretim Anonim Şirketinin sorumluluğundadır." Bunun içerisine amortismanın kullanılmasının da, şeklinin belirtilerek, alınması gerekirdi diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bu Elektrik Piyasası Yasasıı, bildiğimiz kadarıyla, İngiltere'den alınmış bir model. İngiltere, bugünlerde, bu modelin aksayan taraflarını araştırıyor; aksayan taraflarını da tespit etmiş durumdalar. Bu sistemin aksayan taraflarının giderilerek mi devam ettirilmesi, yoksa, ye-rine yeni bir sistemin mi getirilmesi konusunda tartışmalar yapılıyor.

Genel olarak bir şeyi de ifade etmek istiyorum. Çok detaylı ve çeşitli fiyatlarla elektrik üretilecek ve satın alınacak. Halbuki, bizim sanayimizin içinde bulunduğu çok önemli bir sıkıntı var. Yurtdışından yurtiçine gelen, ithal edilen mallardaki ucuz girdilerden dolayı rekabet şansımızı kaybetmiş olmamız. Bu ucuz girdilerden bir tanesi de elektrik enerjisidir. Şimdi, büyük çapta ihracat yapan, çok önemli ihracat kalemlerini gerçekleştiren kuruluşların, ithal elektrik kullanıp kullanamama konusunda veya bu alacakları ithal elektriği dışarıdan yaptıkları doğrudan pazarlıkla kullanıp kullanamayacakları konusunda büyük bir açıklık yok

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Yani, şu anda, sektörel incelemeler yapılıyor. Mesela, tekstil sektöründe, yurtdışından çok ucuz ham kumaş geliyor, burada işlenip satılıyor. Bu çok ucuz kumaşın elde edilmesinin faktörlerinden birisi, çok ucuz enerjidir. Bizim sanayicimiz diyor ki, bize de çok ucuz enerji temin ederseniz, biz, bu yurtdışından gelen süpvansiyonlu  mallarla mücadele ederiz, tartışırız; ama, biz, enerji girdimizi, onların iki misli fiyatla alırsak bizim yarışmamız mümkün değil. O halde ne yapmak gerekiyor? Sübvansiyondan söz edemeyiz, uluslararası birtakım anlaşmalarda taahhüdümüz var. O zaman, sanayicinin, özellikle ihracat yapan sanayicinin önünü açmak maksadıyla elektrik ithalatına da burada fırsat verilmiş; ama, doğrudan sanayici tarafından değil. Herhalde buna kurul müdahale edecek. Bunun önünü açmak lazım.

Saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya; buyurun efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, enerji, bir ülkenin sanayileşmesinde can damarı. Eğer, siz, ülkenin sanayileşmesini hakikaten istiyorsanız ve medeniyet ölçüsü olarak da o ülkenin gelişmişliğini gösterebilmenin yegâne yolu, enerji problemini halletmektir.

Türkiye, yıllarca, bunun fevkalade büyük ıstırabını, acısını çekti ve dolayısıyla, sanayileşmesinde, yeteri derecede, çağın bulunması gereken yerinde olmamasının yegâne nedeni, maalesef, enerjide gerektiği şekilde problemini halletmeyişidir.

Bakınız, bu sene yağışın yeterli olmayışı neticesinde, şu anda Türkiye'nin karanlıkta kalması endişesi duyulmaktadır. Ben hiç unutmuyorum, sene 1989, Şeb-i Aruz törenlerine Rahmetli Özal gelmişti, bizim konakta süreyi bekliyorduk -Sayın Keçeciler'de o sırada oradaydı, şahittir; o zaman, Bulgaristan "biz soğuktan donuyoruz, bize elektrik verin" dedi- ve döndü, sekiz bakana "arkadaşlar, şu anda bir telefon geldi, dondurmayın komşularımızı" dedi, talimat verdi. Enerji Bakanımız, dün enerji sattığımız yerlere, onların kapısına, bugün enerji almak için başvuruyor.

Şimdi, niye böyle oldu; işte, siz, meseleleri önünden değil de arkasından takip ederseniz ve eğer, gelişen dünyanın icaplarına uygun olarak hareket etmezseniz, bugünkü bu ıstıraplı durumla karşı karşıya kalmış olursunuz.

Bakınız, yasa tasarısında, geçen maddelerde de fevkalade yanlışlıklar var idi. Neydi o yanlışlıklar?

Değerli arkadaşlarım, bakınız, dünyanın hiçbir yerinde, yıllık üretilen enerjinin yüzde 20'sini kullanan, yüzde 20'sini dağıtan bir firmaya, aynı zamanda, yüzde 20'sini de üreteceksin hakkı verilemez; dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bugün, ABD gibi rekabetin gelişmiş olduğu ülkelerde, dağıtımcı ve üretimcinin işbirliğine girişmesi, müşterek hareket etmeleri yasaklanmaktadır. Dolayısıyla, dağıtımcıların üretim yapma hakkı kaldırılmalı ve "dağıtım lisansına sahip kişiler, her ne şekilde olursa olsun, üretimle iştigal edemezler" hükmü getirilmeliydi. Halbuki, bunu yapmadığınız takdirde neler olurdu; neler olur? Bakınız, işte, globalleşen ve dolayısıyla, bu konuda tekelleşerek yarın istediği şekilde fiyat tespit edebilecek bir durumla karşı karşıya kalınır ve rekabetin de tamamen sınırlandırıldığı bir oligopol piyasaya dönüşülürdü.

Değerli arkadaşlar, yine, diğer bir husus da şudur; bugün, Türkiye, kısa zamanda enerji üretebilecek kaynakları aramalıdır. Bu kaynaklar nedir? Bizim, bunlara... Elektrik piyasasında yeni ve yenilenebilir yerli enerji kaynaklarının kullandırılması ve özendirilmesi hususuyla karşı karşıya kaldığımız zaman, bu konuların mutlaka teşvik edilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çetinkaya, mikrofonunuzu açtım; buyurun efendim.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) - Nedir bu konular; bu kaynaklar nelerdir? Çünkü, 20 milyar kilovat/saate yakın, bu kaynaklardan enerji elde edebilme imkânına kavuşmuş oluyorsunuz. Dünya, bunları yıllardan beri uygulamaktadır ve bunlar, aynı zamanda, çevrenin dostu olan enerji üretme kaynaklarıdır; nehir, kanal tipi küçük hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve deniz-dalga sistemi gibi enerji kaynaklarıdır. Bu enerji kaynaklarından bir an önce üretim yapmak isteyenleri, Bakanlık desteklemelidir; ama, Bakanlık, maalesef, bunlara yeteri derecede destek vermemiştir. Bu konuda enerji sıkıntısı ve SOS durumuyla karşı karşıya kalan ülkemizin, bu kaynaklardan bir an önce istifade edilmesi hususunda önündeki handikapları aşmasını ve bu üreticilere bu imkânı sağlamasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetinkaya.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 6.- Elektrik Üretim Anonim Şirketi, süresi Kurulca belirlenen bir dönem boyunca, ürettiği elektrik enerjisini, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine satar. Ancak, söz konusu dönem hazırlık döneminin sona ermesinden itibaren beş yıldan fazla olamaz. Bu dönem boyunca Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine elektrik enerjisi ve/veya kapasite satışına ilişkin usul ve esaslar 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna göre oluşturulan Bakanlık görüşü çerçevesinde Kurul tarafından belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, elektrik enerjisi, dünyanın en fazla ihtiyaç duymuş olduğu gereksinimlerinden bir tanesidir; çünkü, elektrik enerjisi, hem sanayileşmenin hem de ekonomik kalkınmanın temel taşlarından birisi olduğu gibi, aynı zamanda modern hayatın temel ihtiyaçlarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki, dünya devletleri yeni enerji politikaları üretiyorlar, hayatiyet arz eden bu konunun üzerine ciddiyetle gidiyorlar, uluslararası anlaşmalar yapıyorlar. Mevcut yasa tasarısı da, elbette ki, bu çerçeve içerisinde Türkiye'nin gündemine gelmiştir.

Birkaç açıdan bakmak gerekir. Bunlardan birisi şu değerli arkadaşlar: Elbette ki, Elektrik Piyasası Yasası mutlaka çıkması gereken, hatta çıkması geciktirilmiş bir yasa tasarısıdır.

İkinci olarak şu açıdan bakmak lazım: Birçok arkadaşımızın ifade ettiği gibi "IMF'nin talimatları doğrultusunda hazırlanmış bir yasa tasarısıdır" ifadesi, belki yanlış, belki biraz da ağır bir ifadedir; ama, hazırlanması gereken ve Türkiye için ihtiyaç olan bu yasa tasarısı, IMF'nin ve Dünya Bankasının talepleri ve şartları doğrultusunda, alelacele hazırlanmış bir yasa tasarısıdır; çünkü, bundan, Türkiye'ye döviz girdisi sağlama noktasında bir beklenti var. Tahkim Yasasını çıkardığımız zaman; yani, anayasal değişikliği yaptığımız zaman da; Türkiye'ye 1,5 milyar dolar civarında bir döviz girdisi sağlayacağımız kanaati var idi; ama, maalesef, o sağlanamadı. Bu yasa tasarısı da çıktığı zaman, bu beklenen döviz girdisinin sağlanabileceği kanaatinde değilim; çünkü, ulusal şirketlerimize güven sağlayamadığımız müddetçe uluslararası şirketlere güven sağlama imkânımız yoktur.

Değerli arkadaşlar, alelacele olarak hazırlanmış bir yasa tasarısıdır dedik. Bu, beraberinde birtakım sıkıntıları getiriyor. Alelacele hazırlanan yasa tasarılarında çok zaman birtakım boşluklar doğuyor. Maalesef, Türkiye'de, sıkıntı çektiğimiz konular, usulsüzlükler ve yolsuzluklar, bu yasal boşluklardan istifade edenler tarafından uygulanıyor ve ortaya çıkarılıyor. Bu yüzden, bu yasanın mutlak manada irdelenmesi ve iyi araştırılması, bu konuyla ilgili tarafların bir araya gelerek üzerinde düşünmesi ve tartışması gerekir idi; ama, maalesef, o, zaman darlığından ve alelacele hazırlanmış olmasından dolayı, yeterince yapılamamış, sağlanamamıştır.

Değerli arkadaşlar, tabiî, ülke genelinde yerli üretim olmadığı zaman ithalat yapma zarureti doğuyor, bu mecburiyet var; ama, ithalatla ilgili detayların bu tasarıda yeterince düşünülmediği ve detaylara yeterince inilmediği kanısına vardım. Zira, ithalat ihtiyacı doğduğu zaman, ülkenin döviz kaybının karşılığı ne olacaktır, ithalatla ilgili tedbirlerimiz ne olacaktır ve özellikle, ithalat konusunda, ithal ettiğimiz ülkelerle ilgili uluslararası, ulusal güvenlik konusunda herhangi problem yaşanacak mıdır, yaşanmayacak mıdır; bunların üzerinde durulması gerekirdi.

Değerli arkadaşlarım, geçici 6 ncı maddeyle ilgili söylemek istediğim bir diğer konu: "Elektrik Üretim Anonim Şirketi, süresi kurulca belirlenen bir dönem boyunca, ürettiği elektrik enerjisini, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketine satar" deniliyor. Bu, onsekiz aylık hazırlık süresi, artı, altı aylık da uzatma süresiyle birlikte yirmidört ay ediyor, yani, iki yıllık süre buradan var; ayrıca, Elektrik Piyasası Kurulu tarafından en fazla beş yıllık süre daha tanınıyor, toplam yedi yıllık bir süre. Bu yedi yıllık sürenin ne kadar uzunca bir süre olduğunu hepinizin takdirlerine sunuyorum; çünkü, bu süre içerisinde doğabilecek problemlerle ilgili, elektrik fiyatlarıyla ilgili, kapasite konularıyla ilgili görevli kurul, belirleyici kurul, Elektrik Piyasası Kurulu; ama, burada, bu süre içerisinde, bu şartları belirlerken, fiyatları belirlerken, kapasiteleri belirlerken "3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalman, buyurun efendim.

LÜTFİ YALMAN (Devamla) - "...göre oluşturulan Bakanlık görüşü çerçevesinde" deniliyor. Bu, şu demektir değerli arkadaşlar: Yedi yıl süresince, devlet yönetimi ve devlet denetimi devam edecek demektir elektrik piyasası üzerinde, şirketler üzerinde. Yani, her ne kadar, özelleştirme gibi bir süreç başlatılmış olsa da geniş kapsamlı olarak, yedi yıllık süre içerisinde devlet denetimi ve yönetimi devam edecek demektir. Bunun sakıncaları, acaba, hazırlanacak olan yönetmeliklere -ki, bakanlık görüşleri doğrultusunda hazırlanan yönetmelikler- göre giderilebilecek mi diye bir kaygımı dile getiriyorum.

Elektrik Piyasası Kanununun milletimize ve memleketimize hayırlar getirmesini temenni edi-yor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 7.- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra doğrudan iletim sistemine bağlı olan tüketiciler ile Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren yirmidört ay sonra geçerli olmak üzere, bir önceki yıla ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri dokuz milyon kilovatsaatten fazla olan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce iletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketicilerle yapılan ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi tarafından devralınan sözleşmeler, bu tüketiciler tedarikçilerini seçene kadar yürürlükte kalır.

BAŞKAN - Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa tasarısının alelacele hazırlandığını ifade etmiştim. Yasa tasarısıyla ilgili birkaç maddedeki düşüncelerimi özellikle ifade etmek istiyorum.  Bunlardan birincisi şu: Bu yasa tasarısı, inkâr götürmez bir gerçek ki, IMF ve Dünya Bankasının belirlemiş olduğu şartlar doğrultusunda, alelacele geldi. Elbette ki, bir devlet, uluslararası anlaşmalara bazen mahkûm bile olur, yapmak mecburiyetindedir -bu, gayet tabiî- ama, ulusal çıkarlarını gözardı etmemek de mecburiyetindedir. Şimdi, bu şartlar doğrultusunda gerekli hazırlıklar yapılmadan getirilmiş bir yasa tasarısı diye düşünüyorum. Bilhassa elektrik piyasasıyla ilgili kurumlar, konuya hâkim olması gereken kurumlar, konuya hâkim durumda değiller; yani, mevcut yasa tasarısıyla ilgili yeterince bilgi sahibi olmamışlardır. Bu şartlarda hazırlanan yasa tasarısı, Türkiye'nin ihtiyacı olsa bile ve bu yasa tasarısı çok iyiniyetle hazırlanmış olsa bile -ki, böyle olduğuna da inanıyoruz ama- iyiniyet her zaman başarıyı beraberinde getirmeyecektir, konu yeterince hazırlanmadan ve bilhassa, işletme şartları yeterince düşünülmeden çıkarılmış bir kanun olacaktır.

Yine, endişemizi havi bir diğer konu: Tasarının, kurulacak piyasanın tarafları ve kamuoyu tarafından da yeterince tartışılmadığını görüyoruz; daha önceden hazırlanması ve mutlak manada bu konuyla ilgili kurum, kuruluş ve şirketler tarafından tartışmaya açılması gerekirdi.

Şimdi, burada, 7 nci maddede, üzerinde durmamız gereken bir başka konu daha var; ama, şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim: Tabiî, bu Elektrik Piyasası Yasa Tasarısında, elektriğin ve enerjinin gaz, petrol ve diğer enerji kaynaklarıyla yakın ilgisi ve mecburî bağlantısı hepimizin malumu. Bu yasa tasarısında, maalesef bu bağlantılar konusu hiç dikkate alınmamıştır. İleride bunun doğuracağı problemler olacağı kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, 7 nci maddede bir konu var; "Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra doğrudan iletim sistemine bağlı olan tüketiciler ile Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren yirmidört ay sonra geçerli olmak üzere, bir önceki yıla ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri dokuz milyon kilovatsaatten fazla olan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir."

Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de, çok sayıdaki orta ve küçük ölçekli sanayiin veya sektörün 9 milyon kilovat/saat elektriği kullanma imkânı yoktur. Burada şöyle bir zaruret doğuyor; küçük sanayici, orta ölçekli sanayici veya küçük esnaf, orta ölçekli esnaf, 9 milyon kilovat/saat elektriği kullanamayacak olan bir esnaf şöyle bir sıkıntıyla karşı karşıya: Elektrik Piyasası Kurulunun belirlemiş olduğu fiyattan elektrik almak mecburiyetinde veya Elektrik Piyasası Kurulunun belirlemiş olduğu yerden elektrik almak mecburiyetinde. Bu maddeden anlaşılan, zannedersem bu. Bu çerçeve içerisinde düşündüğümüz zaman, bu 9 milyon kilovat/saatlik miktarın biraz düşürülmesi gerektiği kanaatindeyim. Hiç değilse, serbest piyasadan istifade edecek şirketlerin, orta ve küçük ölçekli sanayicilerin sayısını artırmış olacağımız kanaatindeyim. Eğer, bu çerçeve içerisinde bir düzenleme düşünülür, yapılırsa, daha faydalı olur diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 8 inci maddeyi okutuyorum efendim :

GEÇİCİ MADDE 8.- 3996 sayılı Kanun hükümleri çerçevesindeki Hazine garantileri, bu Kanunun yayımı tarihinden önce kararlaştırılmış bulunan projeler için 2002 yılı sonu itibarıyla işletmeye geçmeleri kaydıyla verilebilir. Bu projelerden Hazine garantisi verilmiş olanların 2002 yılı sonu itibarıyla işletmeye alınamaması halinde Hazine garantileri geçersiz olur.

Bu projeler haricinde 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun ile 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Hazine garantisi verilemez.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının sonuna geldik. (MHP sıralarından "Hayırlı olsun de" sesleri) Tabiî ki, hayırlı olsun diyeceğiz; ancak, baştan da gördüğümüz kadarıyla, bu işte hayır yok; onu da ifade etmek lazım.

Şimdi, geçici 8 inci maddeyle getirilen hüküm, 2002 yılında yap-işlet veya yap-işlet-devret modeliyle yapılmakta olan tesisler için alınmış olan kredilerde Hazine garantisini kaldırıyor. 2002 yılına kadar da, zaten, bu tesislerin yetişmesi mümkün değil; görünen köy kılavuz istemez.

Bunun manası ne; bu tesisler, 2002 yılından sonra, hatta, ondan da önce -çünkü, bu kanun çıktığı takdirde, birçok tesis, zaten, sözleşmesini iptal edecek; nasıl olsa yetişmiyor, Hazine garantisi de yok, krediler geri gidecek- iptal edilecek ve bunlar, işletme hakkı devri olan sözleşmeler, varlık satışı şeklinde özelleştirilecek. Kimler alacak; yabancı firmalar alacak. Bu, tabiî, hükümetin takdiri; bir şey demiyorum. Ülkenin bütün bu mal varlığının yabancıların eline geçmesi, belki de ülkenin hayrınadır. Öyle diyor arkadaşlarımız; hayırlı olsun dediklerine göre, herhalde bunda bir hayır görmüşler ve onun için de bu kanunu destekliyorlar.

Şimdi, bakın, bu maddeyle ne oluyor; bir kere, şu hususları tek tek tespit etmemiz lazım. Geçici 4 ve geçici 8 inci maddeyle, IMF'nin talimatı doğrultusunda bu Meclis bir kanun çıkarmış olacak; sonuç olarak... İki; dağıtım tesisleri yabancı şirketlere verilecek; Anayasaya aykırı olarak, varlık satışı, yani, bir nevi kapitülasyon şeklinde bu tesisler yabancılara devredilecek. Başka?.. varlık satışıyla yapılmasından dolayı, kamu aleyhine oluşacak bir zarar var ortada. Bu zararı kim ödeyecek; tabiî ki, halkımız ödeyecek. Başka?.. Yasayla sözleşmeler tek taraflı iptal edilmek suretiyle devlet itibar kaybına uğrayacak; yerli ve yabancı girişimcilerin daha fazla risk bedeli taşıyarak bundan sonraki ihalelere girmesi neticesinde ayrıca da maddî zararla karşılaşılacak. Başka?... Sözleşmelerin iptalinden sonra da, verilen sözler gereği, onbeş gün içerisinde, -IMF'ye verilen mektupta yer almış bu zaten- bu durumun açıkça beyan edilmiş olması da bizim açımızdan en vahim durumdur. Yani, bu kanun açısından en vahim olay, bu kanun tasarısının, Meclise sevk edilmeden önce ikili anlaşmalarla zaten kanun haline getirilmiş olmasıdır. Yani, yasamanın yetkisi gasp edilmiştir. Bu kanun neticesinde oluşacak olayları bu şekilde özetleyebiliriz.

Bakın, daha henüz kanun çıkmadı, daha iki maddemiz var, yürürlük maddemiz ve yürütme maddemiz var; yol yakınken, bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum, bu yanlıştan hemen dönelim. Bu yanlıştan burada dönmezseniz, yarın döneceksiniz; bunda yüzde yüz eminim; çünkü, bu kanunla, ne özelleştirme olur ne de bu piyasada yeterli miktarda üretim olur; bu kanunla sadece olacak olan, bu milletin yükleneceği yeni yüklerdir, yeni maddî külfetlerdir. Bu maddî külfetleri bu millete yıkmaya da hiçbirimizin hakkı yoktur. Buraya gelirken, bu milletin menfaatlarını korumak için geldik, bu millete yük yüklemek için gelmedik.

Kanunun bu haliyle çıkması durumunda hayırlı olacağına inanmıyorum; ama, çıktığı takdirde, -tabiî ki, bu, Yüce Meclisin kararıdır- onu da saygıyla karşılayacağımızdan herkes emin olsun.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Hükümetin söz talebi var.

Buyurun Sayın Bakan.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Grubumuz adına bizim söz talebimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Vereceğim efendim.

Buyurun Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bir teşekkür borcumuzu yerine getirmemiz gerekiyor. Gerçekten, bu kanun başladığından beri, Meclisimizin, gerek görüşüldüğü her iki komisyonda, hem Enerji Komisyonunda hem Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse bu görüşmeler esnasında yoğun ilgisine mazhar oldu ve görüşmeler esnasında ileri sürülen hususlar, öneriler, bizim için aydınlatıcı oldu.

Tabiî, yanlış anlaşılmalar var, eksik değerlendirmeler var, eksik bilgiden kaynaklanan hususlar var. Ben, bir iki hususu yerine getirmek istiyorum. Bu kanun, öyle aceleye getirilmiş bir kanun falan değil; üç yıldır üzerinde çalışıyoruz; yani, 1997 senesinde üzerinde çalışmaya başladık ve bugüne kadar da geldik. Yine, bu kanun görüşmeleri esnasında, biz, 144 yerden 131 görüş aldık; yani, DPT, Rekabet Kurumu, SPK, Hazine Müsteşarlığı, Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, YESİAD, ELSİAD, HESİAD, Kojenarasyon Derneği; yani, enerji piyasasında yer alan, masanın etrafında bulunan hemen hemen herkesin görüşlerini alabilme çabası içinde olduk.

Yine, bu kanun bir bütünün parçası; yani, daha önce, bildiğiniz gibi, Anayasayı değiştirdik. Türkiye bir kulvar değiştirdi; ilk defa Anayasasına özelleştirme mefhumunu getirdi. Müteakiben, elektrik enerjisinin de özel sektör tarafından üretiminin, dağıtımının ve iletiminin yapılabileceği imkânını getirdik; yine, uluslararası tahkim imkânını getirdik; bununla ilgili uyum yasaları, yine, Meclisimizin tasvibiyle kabul edildi; ama, neticede, eğer bu Anayasayı değiştirmeseydik, bu uyum kanunlarını getirmeseydik, bugün, bu Enerji Piyasası Kanunun Tasarısını da görüşemezdik. Yani, bunu, zincirin son halkası, bir tamamlama yasası olarak değerlendirebiliriz.

Tabiî, bundan sonra ne olacağı tartışıyoruz. Bundan sonra, gerçekten, Türkiye'de, enerjinin üretimi noktasında devletin müdahalesi, hemen hemen minimize edilmiştir, sıfıra getirilmiştir ve kurulacak olan kurul -tabiî ki, her ne kadar Bakanlar Kurulundan atanacaksa da- zaman içinde, her türlü siyasî etkiden etkilenmeyecek şekilde görevini yapabilme imkânına kavuşacaktır.

Tabiî, burada, kurulun denetimi de dile getirildi; Sayıştayın denetimine tabi; ama, Sayın Oğuz, kurula tanınan bazı imkânları bir denetimsizlik olarak değerlendirdi. Ben, işte, bunun bir yanlış değerlendirme olduğu kanaatindeyim. Burada bir denetimsizlik söz konusu değil, burada, belli kanunlardan getirilen muafiyet söz konusu; ama, kurulun denetimi, tabiî ki, Sayıştay denetimine tabi olarak devam edecek, yürüyecek.

Tabiî, dışalımlar değerlendirildi. Doğrudur; 1991 yılında yurt dışından elektrik alımından vazgeçtik. Yani, 1987 yılına kadar dışalım, 1987'den 1991'e kadar dışsatımı gerçekleştirdik, mütea-kiben de, dışarıdan elektrik almaya başladık; Bulgaristan'dan alıyorduk, Gürcistan'dan da almaya başladık; tabiî, arzu ediyoruz, hiçbir zaman almayalım. Geçtiğimiz hafta, bu yasanın görüşmelerinin yapıldığı esnada, ben, Bulgaristan'da, 1 kilovatsaat fazla elektriği nasıl alırımın mücadelesini sürdürüyordum.

Türkiye'nin, gerçekten, bugün için 1 kilovatsaat elektriğe de ihtiyacı var; ama, dışalımda, bu yasayla bir layüsellik sağlanmış değildir, yanlış anlaşılmasın. Zaten, Türkiye'nin dışarıdan elektrik alabilmesi, üye olmaya çalıştığımız UCTE; yani, Avrupa Enerji Enterkonneksiyonunun getirdiği bir sınırlamayla belli noktada yoğunlaşmıştır; bir de, alınacak olan elektriği, herkes istediği gibi gidip alıp gelemeyecektir. Neticede, düzenleyici kurul, bu elektrik alımıyla ilgili de bir karar verecektir, o düzenleyecektir. Bu kurulun düzenlemesiyle dışarıdan elektrik alınacaktır. Tabiî ki, Türkiye'nin gerçek arzusu, kendi elektrik üretim tesislerini yapabilmesi, kendi arz imkânını garantiye alabilmesidir; o çabasını Türkiye sürdürecektir, bugüne kadar da sürdürmüştür, bundan sonra da devam edecektir; ama, bundan sonraki yatırımlar itibariyle, özel sektörün daha etkin bir rol oynayabilmesini sağlamaya yönelik bir kulvara girmiştir.

Biraz önce, yine, geçici 8 inci maddeyle ilgili değerlendirme yapıldı. Burada, bir yanlış anlaşılma var. Geçici 8'in hedef aldığı, devretmeye çalıştığı bir tesis falan söz konusu değil. Geçici 8, yeni yapılacak olan projelerle ilgili verilen bir süreyi getiriyor. Biz arzu ediyoruz; burada, söz konusu firmalar, 2002 yılı itibariyle tesislerini bitireceklerini taahhüt ettiler; yatırımlarıyla ilgili kredilerini temin ettiler, 2002 yılına kadar yetiştireceklerini taahhüt ettiler. "Yetişmezse ne olacaktır" endişesini ben de taşıyorum bir Enerji Bakanı olarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, açıyorum mikrofonunuzu; lütfen, tamamlayın efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) - O endişeyi ben de taşıyorum; ama, arzu ediyoruz, hedefliyoruz ki, bu karşılıklı endişe, bu tesislerin verilen sürede bitirilmesini sağlayacaktır. O gün geldiğinde de, herhalde, çok az tesis yapımı kalan şirketlere de "kusura bakmayın siz" denilmeyecektir diye düşünüyorum.

Yine, Sayın Polat, buradan, gelip ifade etmemi çok arzu ettiler. Şimdi, bildiğiniz gibi, Yusufeli Barajıyla ilgili işlemlerimiz bitti. Şu anda, Hazinede kredi görüşmeleri devam ediyor. Eğer kredi kabul edilirse, hızlı bir şekilde inşaatına başlayacağız.

Laleli Barajı da yine ikili protokollerimiz içindedir. Biz, Çoruh Havzasında 2 600 megavatlık bir baraj kapasitesi yaratma çabasındayız; İspir, Güdlübağ, Aksu, Arkun, Yusufeli, Artvin, Borçka, Muratlı, buradaki barajlarımız, Türkiye'nin enerji sektörüne çok büyük katkılar sağlayacaktır.

Yine, buradan şuraya geçmek istiyorum: Devlet Su İşlerinin bugün yaptığı, bitirdiği barajlar, TEAŞ'a, herhangi bir bedel karşılığında değil, işte öylesine devredilmekte. Bu, ucu açık olan bir uygulama; ama, netice itibariyle, bu tasarıyla, Devlet Su İşlerinin yaptığı, bitirdiği veya inşaatı devam eden barajlarının Elektrik Anonim Şirketine devri konusunda bir statü getiriyoruz.

Tabiî, bu statüdeki boşluk doğrudur. Komisyonlarda da bu konuda çeşitli talepler iletildi; yani "fiyatlarını belirleyelim, buraya yazalım" da denildi veyahut "fiyatlarını belirleme kriterlerini buraya yazalım" denildi. Ben, bunların hepsine hak veriyorum; ama, neticede bu barajların bir bütün olarak ele alınması ve yine, neticede, Türkiye elektrik sektörünü üretme görevini verdiğimiz ve masadaki unsurların tamamının bir araya gelip karar vereceği bir ortam yarattığımız bu tasarıdaki hususun da, bence, endişeleri ortadan kaldırabilecek bir imkân yaratacağı düşüncesindeyim.

Ben, önerileriyle katkıda bulunan bütün konuşmacı arkadaşlara teşekkür ediyorum. Gerçekten, bütün siyasî parti gruplarının desteğiyle çıkan bir yasa olduğunu burada kabul ederek, beyan ederek sözlerime son veriyorum.

Sizleri saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının geçici 8 inci maddesini, yürürlük ve yürütme hariç, son maddesini görüşüyoruz.

Bu madde neyi düzenliyor, bir bakalım. Tabiî, bu tasarı hazırlanırken, temel olarak 2001 yılından sonra yürürlüğe gireceği için, 2001 yılından sonra planlanan tüm elektrik santrallarının bitirileceği ve Türkiye'de elektrik fazlası olacağı varsayımı üzerinden hareket edilerek hazırlanmış ve bu 2000 ve 2001 yılları içerisinde de, Devlet Planlama Teşkilatının da kabul 29 adet proje kabul etmiş hükümetimiz. Şimdi, bu yasayla, bu projelere de diyor ki, ben size hazine garantisi vereceğim; yani, yapacağınız yatırımlar için yurt dışında bulacağınız kaynaklara hazine garantisi vereceğim; ancak, bunu 2002'nin sonuna kadar bitireceksin; çünkü, benim o güne kadar elektriğe ihtiyacım var, ondan sonra elektrik enerjisine ihtiyacım yoktur diyor. Kısa, net olarak bu yasa, bunu düzenliyor.

Değerli arkadaşlarım, peki, bu 29 projeyi, yüzlerce projenin içerisinden seçerek kabul ettiniz ve bunların kaynaklarına hazine garantisi vermeyi kabul ettiniz. Peki, 2002'nin sonunda yüzde 90'ı bitti, geri kalanı bitmedi, 20 tane böyle veya bunun 10 tanesi bu şekilde yarım bir yatırım olarak kaldı. Bugünkü Türkiye'nin şartlarını biliyorsunuz. Bugünkü şartlarda hazine garantisi olmadan, yurt dışından kaynak bulması ve bunları tamamlaması, bu yatırımcıların mümkün değil. O zaman, Türkiye'de, yarım kalmış yatırımlar mezarlığı oluşmaya başlayacak. Sonuç olarak, bu projeler öyle oluşacak.

Peki, Türkiye'de, bu 2002 yılından sonra elektrik fazlası olacağını kim, hangi kritere göre belirliyor? Bugüne kadar, Devlet Planlama Teşkilatımızın ve hükümetimizin birlikte oluşturduğu birtakım verilere göre bu belirleniyor; yani, bürokrasi kanalıyla bu ihtiyaçlar ve ona göre de üretilecek olan elektrik enerjisi belirleniyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye gerçekten öyle bir bölgedeki, her zaman sıçrama göstermesinin, büyümesinin çok yüksek olması gereken dönemleri yaşıyor ve önümüzdeki dönemde de umut ediyorum ki yaşayacak ve eğer, bu hesapları aştığı zaman, daha çok elektrik enerjisine gereksinim duyduğu zaman, bunlar yetmeyebilir, bu planlamalar yetmeyebilir. Bu planlamaları yapması gereken piyasa aktörleridir. Piyasa aktörleri bunları zaten belirler ve yatırımları da ona göre yapar ve yatırım riskini de ona göre alır; ama, burada bürokrasinin yaptığı ve çok enteresan tabiî, bu yatırımların tümü; birisi ithal kömüre dayalı Yumurtalık'ta yapılan enerji santralı, diğerleri ise, Mavi Akımın getireceği doğalgaza bağlı çevrim santralları. Bir an şöyle düşünelim: Sovyetlerle aramızın açıldığını ve Mavi Akım hattının geciktiğini, gecikme olduğunu; bu çevrim santrallarına nereden gaz bulup, onların elektrik üretimi yapmasını sağlayacaksınız? Veya başka birtakım engelleyici koşullar çıktı; Mavi Akım, 2002'nin sonuna kadar yetişmedi. Bütün var olan yatırımlarda fizikî süreç her zaman yeterli olmuyor. Bu olmadığı süreçlerde hangi tedbirleri alacaksınız; bunlar bu yasayla tam olarak belirlenememiş. Bu yasa tasarısı, tamamen Mavi Akıma bağlı, Mavi Akımdan gelecek doğalgazdan çevrim santrallarıyla elde edilecek enerjiye bağlı bir üretim fazlalığını kabul eden bir anlayışa dayalı yasa tasarısı. İşte onun için diyoruz ki; var olan sistem, önümüzdeki dönemlerdeki varsayımlara göre hazırlanmış ve diğer birtakım aksaklıkları -daha önce anlattım- ve Türkiye'nin bugünkü koşullarında önümüzdeki süreçte hep birlikte bunu yaşayacağız; ama, yine söylüyorum: Bu yasanın en önemli yanı, daha yürürlüğe girmesi için 5 yıl süre olması; bunun için de en önemli tarafı, o 5 yıllık süre diye bakıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Dönen, açıyorum mikrofonunuzu.

Buyurun.

MEHMET DÖNEN (Devamla)- Bir diğer önemli konu değerli arkadaşlarım: Biz, özelleştirme süreci içerisinde, dağıtım şebekesinin direkleriyle, trafosuyla, teliyle, bütün teknik gruplarıyla beraber satacağız.

Bakın, şöyle bir an için bu aksaklıkları görmemiz lazım. Bizim, bu ülkenin gelecekte çekeceği sıkıntıları bugünden tahmin ederek bu yasaları çıkarmamız lazım.

Şimdi, düşünün, mülkiyet hakkını devrettiğimiz bir özelleştirme sürecinden sonra bile, bu üst kurul ile oradaki işletmeci arasında çıkacak sıkıntılara anında el konulamayacak; orada, çok büyük hukukî muvazaalar çıkacak; o hukukî anlaşmazlıklar sonunda, hukuk prosedürü çok uzun sürecek. Bu süreç içerisinde, orada üretim yapacak olan sanayicileri, nereden elektrik enerjisi alıp besleyeceksiniz; bunu, bu yasada bulmak mümkün değil diye düşünüyor, hepinize teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

Sayın milletvekilleri, geçici 8 inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının geçici madde 8'in birinci cümlesindeki "2002 yılı sonu" ibaresinin "2003 yılı sonu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mehmet Batuk

 

Van

Erzurum

Kocaeli

 

Şükrü Ünal

 

Suat Pamukçu

 

Osmaniye

 

Bayburt

BAŞKAN - Okunacak son önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okutacağım ve aynı zamanda da işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının geçici madde 8'in "3996 sayılı Kanun hükümleri çerçevesindeki Hazine garantileri, bu Kanunun yayımı tarihinden önce kararlaştırılmış bulunan projeler için 2004 yılı sonu itibariyle işletmeye geçmeleri kaydıyla verilebilir. Bu projelerden Hazine garantisi verilmiş olanların, 2004 yılı sonu itibariyle işletmeye alınmaması halinde, Hazine garantileri geçersiz olur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mehmet Batuk

 

Van

Erzurum

Kocaeli

 

Şükrü Ünal

 

Lütfi Yalman

 

Osmaniye

 

Konya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet katılmıyor.

Önerge sahipleri adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, burada, ciddî bir konu ve durumla karşı karşıyayız; makul düşünmemiz lazım. Tabiî, IMF ve Dünya Bankasıyla ilgili şartları ve önanlaşmaları da gözardı etmiyoruz; ama, Türkiye'nin meselesi olduğu için, birkaç konuyu dile getirmek istiyorum.

Bunlardan birincisi, Sayın Bakan, konuşmasında, 130 küsur kurum veya kuruluşla görüşüldüğünü ve görüş istendiğini ifade ettiler; elbette ki bu doğrudur; ama, bu görüş istenilirken, tahmin ediyorum, yeterli zaman olmaması hasebiyle ve birçok kurum ve kuruluş da yasa tasarısı üzerinde yeterince tartışmaması, tartışamaması hasebiyle, hazırlıksız yakalandılar; yani, bu tasarıyı yeterince inceleyemedikleri kanaatindeyim.

Bir diğer konu, acaba, bu yasa tasarısı hazırlanırken Bakanlığa bildirilen görüşlere itibar edildi mi, dikkate alındı mı; bu konunun da, tabiî, cevaplandırılması gerekir. Bizim yaptığımız görüşmelerde, çok fazla dikkate alınmadığı ve yeterince zaman verilmediğinden dolayı hazırlık yapılamadığı yönünde bir beyan söz konusuydu.

Değerli arkadaşlarım, bu geçici 8 inci maddeyle ilgili "2002 yılı sonu itibariyle" cümlesini "2004 yılı sonu itibariyle" diye değiştirmek istedik. Ciddî bir konu diye sözlerimin başında ifade ettim. Bakınız, şu anda, bu yasa tasarısıyla ilgili yeterli hazırlıkların, altyapı hazırlıklarının yapılamadığını, yapılmadığını hepimiz biliyoruz. Türkiye'deki bu konularla ilgili firmaların, şirketlerin, kuruluşların, bu hazırlıkları, projeleri, 2002 yılı sonuna kadar hazırlayıp yetiştiremeyeceği kanaati de hepimizde hâkim. Nitekim, Sayın Bakan da, kısmen, konuşmasında, bu konuyu "belki sıkıntı olabilir" diye ifade ettiler, dile getirdiler tahmin ediyorum. Onun için, bu sürenin mutlak manada uzatılması, yerli firmaların -dikkat ederseniz, özellikle yerli firmaların diyorum- bir hazırlık yapması, bu hazırlık sürecini tamamlaması ve eğer, 2002 yılı sonuna kadar projeler yetiştirilemezse, 2004 yılı sonuna kadar bu projelerin hazır hale gelerek hazine katkısından, desteğinden, garantisinden istifade etmesi gerekir. Eğer bu yasa bu şekliyle çıkarsa, büyük oranda, şirketlerin, firmaların birçoğu, zaman darlığından, zaman yetersizliğinden dolayı projelerini yetiştiremeyecektir; dolayısıyla hazine garantisinden de istifade edemeyecek, bu durumda yeterli yatırımı da sağlayamayacaktır. Bu bir ürküntü ve korku meydana getirecektir firmada değerli arkadaşlar. Yani, atılım yapmayacaktır firma yetkilileri. Kalkıp da, 2002 yılı sonuna kadar yetiştiremeyeceği bir projeyle ilgili hazırlığa girmeyecek, dolayısıyla, ülkede, kendi şirketlerimiz, ulusal şirketlerimiz bazında bir sıkıntı doğacağı kanaatindeyim. Onun için, biz, 2004 yılı sonuna kadar uzatılsın diye bir hüküm getirdik.

Bir başka konuyu daha, tabiî, dile getirmek mecburiyetindeyiz:

Değerli arkadaşlar, eğer altyapısı, kısmen hazırlığı olan firmalar, kuruluşlar, kurumlar varsa, bunların da sayısı çok azdır ve çok kısıtlıdır, dolayısıyla, geniş alana yayılamayacağı gibi bir kanaat hepimizde var. Bu kanaatime, birçok arkadaşın da, hatta Bakanlık yetkililerinin de iştirak ettiği zannındayım, kanaatindeyim. Dolayısıyla, ben, süreyi bile tamamlama noktasında herhangi bir zorlamaya gitmeden, bu konunun iyi düşünülmesi ve bu verdiğimiz önerge üzerinde gerçekten makul hareket edilmesi ve kabulü yönünde oy kullanılması gerektiği kanaatindeyim.

Ben, bilgilerinize saygıyla sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 597 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 8 inci maddesinin birinci cümlesindeki "2002 yılı sonu" ibaresinin "2003 yılı sonu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, buyurun Sayın Polat. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının konuşulabilecek son maddesine geldik; çünkü, bundan sonrakiler yürütme ve yürürlük maddeleri; yeni İçtüzüğe göre, konuşma yapılmadan sadece oylanıyor.

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının, bana sorarsanız, hemen hemen en önemli maddesi bu; bu da nedir: "Yatırımı devam edip de 2002 yılı sonu itibariyle işletmeye geçemeyen yatırımlara hazine garantisi verilmeyecek" deniyor.

Sayın Bakanım, burada en büyük problem şu: Devlet Planlama Teşkilatı yayın yapıyor, diyor ki: "Enerji Bakanlığındaki yatırımların ortalama yatırım süresi 14,6 yıl." Bu, sizin yayınlarınızda var. "Bu süre, doğalgazda biraz kısalıyor, hidrolik barajlarda biraz daha artıyor" deniyor; ama, genellikle enerji yatırımlarının uzun bir zaman aldığı ortada.

Siz, bu tasarıdan birkaç gün önce, 29 tane, genellikle rüzgâr ve güneş enerjilerinin yer aldığı bir listeye onay verdiniz. Onay verirken, sizin gerekçeniz de, Türkiye'nin, 2002 ve 2003 yıllarında kritik bir enerji döneminden geçeceği, eğer, bu santrallar zamanında yapılırsa, bu kritik dönemin 2004 yılından sonra aşılacağı varsayımına dayanıyor; yani, diyorsunuz ki, 2003'te ve 2004'te ülkemiz için kritik bir dönem var, enerji sıkıntısı olabilir. Bunun için, kalkıyorsunuz, birtakım santrallara hazine garantisi veriyorsunuz; ama, öyle bir zamanda veriyorsunuz ki, onların, fiilen işletmeye geçmeleri mümkün olmayan bir zamanda süre veriyorsunuz. Bu yanlış; bunun yanlışlığı şundan ortada.

Şimdi, finansörler, önünü germediği bir zamanda, milyonlarca dolar para harcayarak bu yatırımı yaparlar mı?! Siz olsanız, siz bir yabancı şirket olsanız, bir sabah Başbakanla Cumhurbaşkanının en üst kurulda yaptığı bir tartışmadan dolayı, Başbakanın, gelip de "bana şöyle dedi böyle dedi" olayıyla Türkiye'de 2,5 milyar dolar para kaybımız oluyorsa, 7 milyar dolardan fazla para yurtdışına çıkıyorsa; bir akşamda, repo faizleri yüzde 60-70'den yüzde 700'e çıkıp, ortalama 300'de karar kılıyorsa ve bono faizi 60 puandan 92 basit, 144 bileşik faize çıkıyorsa; böyle bir ülkede, bir günün önü bile görünmeyen bir ülkede, beş yıllık, on yıllık yatırım yapabilir misiniz?! Bunu yapamadıktan sonra, geliyorsunuz ve bir de bu zamanları kısıtladığınız zaman, ikisi birbiriyle tezat halinde oluyor.

Bakın, sizde şimdi yine tezat var; nasıl var?... Bakın şunu da söyleyeyim. Şimdi siz "2004 yılında bu krizden çıkabiliriz" diyorsunuz. Devlet Planlama Teşkilatının alt komisyon raporunun dokuzuncu sayfasında öyle diyorsunuz, aynı raporun yirmiyedinci sayfasında bakın ne diyorsunuz: " Arz-talep dengesinin içinde bulunduğu kritik durum ve enerji yatırımlarının işletmeye alınabilmesi için gerekli olan asgarî süreler dikkate alındığı zaman, Sekizinci Beş Yıllık Plan dönemi içinde üretim sektöründe serbest bir rekabet ortamına geçilmesinin mümkün olamayacağı görülmektedir. Yapılan alım anlaşmalarıyla kayıt altına alınan süreler dikkate alındığı zaman, üretim sektöründe bu dönemi takip eden Dokuzuncu Beş Yıllık Plan döneminde de serbest rekabet ortamına geçilmesinin mümkün olamayacağının ifade edilmesi zor değildir" Kim diyor: Devlet Planlama Teşkilatının alt komisyon raporu diyor.

Raporun dokuzuncu  sayfasında "2003'te ve 2004'te bu sıkıntıyı geçebiliriz" yirmiyedinci sayfasında "bunu, bırak Sekizinci Beş Yıllık Planı, Dokuzuncu Beş Yıllık Planda da geçemeyiz" deniliyor. Bu kadar önünün görülmediği bir ülkede, siz bir yatırımcı olarak, nasıl yatırımların önünü göreceksiniz de gelip burada yatırım yapacaksınız?!

Bir husus daha var: Siz hazine garantisi vermişsiniz. Hakikaten garantide çok önemli rakamlar vermişsiniz; 10 sentten, 11 sentten, hatta şu mobil, yüzer-gezer santrallarda 15 sente kadar garanti vermişsiniz; son derece afakî garantiler. Dünya Bankası "bu gidişle, her sene 1,5 milyar dolardan, 2010 yılına kadar, TEAŞ zarar eder" diye bize bir bildiri göndermişti. Şimdi, siz, bu kadar Hazine garantisi verdiğiniz ortamda dahi, Devlet Planlama Teşkilatının raporuna göre, 0,742 milyar dolarlık, üretim alanında, 1998 yılında yatırım kararı almışsınız. Lazım olan ne demişsiniz 2001'de: "3 milyar 590 milyon dolar yatırım gerekiyor üretim alanında" demişsiniz; yani, yapılanın 5 katı yatırım lazım demişsiniz. Şimdi siz, bu kadar enerji garantisi veriyorsunuz, bütün bu enerji garantisi vermenize rağmen, mevcudun beşte 1'i kadar yatırım toplarken, ne aldınız ki birdenbire bütün bu garantileri kaldırıyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Ben getireceğim bu yasayla enerji yatırımlarını hızlandıracağım." Bunun gerekçesini de bu tasarıdan biz anlayamadık.

Sayın Bakanım, sizin de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika müsaade ederseniz, hemen bitireceğim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - Zaten, biraz önce Sayın Bakanım bize cevap verirken, eskiden Plan ve Bütçe Komisyonunda veya burada bir sorumuza 5-10 dakika cevap veren bakanın da enerjisini çok kaybetmiş olduğunu gördüm; öyle 5 dakikada hemen cevap verdi, gitti...

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Süre yok, süre...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - İçtüzük... İçtüzük...

ASLAN POLAT (Devamla) - Yahu, İçtüzüğü bırak, biz dinlerdik seni...

Mesela, sizin Yusufeli Barajında ve İspir Baraj hususundaki ifadeniz bana çok muğlak geldi. Şimdi, Yusufelililer diyorlar ki... 250 veya 300 milyon dolar daha fazla para harcayıp, şu barajın yerini biraz ileri alıp, Yusufeli'ni su altından kurtarabiliriz diyorsunuz. 250  milyon veya 300 milyon dolar önemli bir para görülebilir; ama, sadece bugün Başbakanımızın Türkiye'ye verdiği zararın altıda 1'idir.Yani, demek ki, o kadar az bir zararla, bu Yusufeli İlçesini kurtarabilirdik diye düşünü-yorum. O yönde bir müjde verseydiniz, Yusufelililer daha çok sevinirlerdi diye tekrar düşünüyorum.

Sonra, Laleli Barajının da, net anlayamadım, ne zaman yapılacağını anlayamadım. Laleli Barajı, İspir ile Bayburt arasında bulunan ve çok önem verilen bir barajdır. O baraj hakkında da daha açıklayıcı bilgi verirseniz, daha çok memnun olurdum diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Yazılı göndereceğim Sayın Polat.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Bu hususu da dikkate alarak, çalışma süremizin tasarının tümü hakkındaki oylama bitinceye kadar uzatılması hususunu değerli oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir.

Şimdi, geçici 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 19.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum :

Yürütme

MADDE 20.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğümüze göre, lehte ve aleyhte olmak üzere, son söz talepleri vardır.

Lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

MASUM TÜRKER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan, Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum ve uzun bir süre komisyonlarda ve Meclisimizde tartışılan bu kanunun ve dolayısıyla Türkiye'nin gündemini belli konulara yönelten bu kanunun bugün sona ermiş olmasını görmekten mutlu olduğumu ve olumlu oy vereceğimi saygılarımla sunuyorum.(DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Enerji Piyasası Kanunu Tasarısının müzakeresine uzun süreden beri katılıyoruz. Bu kanun, İngiltere'deki kanunun kopyası; aynen alınmış, tercüme edilmiştir ve Amerika'da Kaliforniya'da uygulanmıştır, Kaliforniya'da uygulandıktan sonra Kaliforniya'da elektrik sistemi çökmüş, perakendeci şirketler iflas etmiş ve elektrikte muazzam bir fiyat artışı olmuş.

İngiltere'de de şöyle bir sonuç olmuş: İngiltere'de, bir defa, kömür işletmeleri çökmüş, hep gaza dayalı santrallar üretildiği için kömür işletmeleri çökmüş; eskiden devlete ait olan bu kuruluşlarda çalışan işçilerin memurların üçte 1'i işten çıkarılmış ve elektrik fiyatları yüzde 2,5'le 3 arasında artmış.

Türkiye'de de bunun ilk aşamasına gelindiğinde... Şimdi, normal olarak Türkiye'de hidroelektrik gücümüz var; ancak suya dayalı enerjinin yüzde 30'unu kullanabiliyoruz, kömüre dayalı enerjinin de ancak yüzde 20'sini kullanabiliyoruz; ama, şimdi yapılan sözleşmelerle, verilen garantilerle, bugün yüzde 25 seviyesinde olan gaz kullanımı yüzde 50'lere çıkıyor; çünkü, dışarıdan gaz ithal ediliyor ve Türkiye'ye büyük bir,  pahalı bir sistem getiriliyor.

Şimdi, böyle bir kanun, Türkiye'nin gerçeklerine uymayan... Ayrıca da buna bağlı olarak birçok sözleşme yapılmış, bu sözleşmelerde büyük suiistimaller var. Sayın Cumhurbaşkanını tebrik ediyorum, Devlet Denetleme Kurulunun bazı ihaleler üzerindeki denetleme faaliyetini sürdürmesinden dolayı kendisini kutluyorum. Çünkü,  denetlemenin de denetlenmesi olur, çünkü, denetleme de idarî  bir faaliyettir. Dolayısıyla, bundan dolayı kendisini kutluyorum.

Bu getirilen sistemle, bir defa, Türkiye'de sağlıklı bir enerji politikası üretmek mümkün değil. Yani, TEAŞ'ın baraj imalatında 3,5, 3,9 sente mal ettiği bir elektriği, aşağı yukarı, bu hükümet zamanında kilovatı 11, 13,59, 18, 19 civarında bazı yandaş firmalarla yapılmış. Zaten, eskiden bir imalatçı, bir dağıtıcı vardı; şimdi, o, imalatçı ile dağıtıcı arasında altı kurum koyuyoruz ki, her birisi kendine göre bir kâr koyacaktır, bunlar da fiyatları çok artıracaktır.

Şimdi, Türkiye'de iki tane hükümet var; birisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hükümeti, birisi, herhalde IMF hükümeti, çünkü, onlar da taşındılar -eskiden bir ayda, birbuçuk ayda bir falan geliyorlardı- şimdi, gelmişler, Ankara'da ikametgâhlarını da tutmuşlar. Onlar bize emrediyorlar; diyor ki, şu tarihte, şu kanunu çıkaracaksın... Çıkaralım da, Türkiye'ye faydası ne?

Değerli milletvekilleri, işte, bakın, dün, hükümetin yarattığı, Başbakanın yarattığı bir kriz nedeniyle, bir aylık faizde devletin kaybı 200 trilyon lira. Ayrıca, bugün de faizler 2 000'e çıktı. Yani, bunun, devlete, bu millete, fakir fukaraya maliyeti, aşağı yukarı 1 katrilyon lira, daha da göreceğiz. Şimdi, bir hükümetin ufak bir basiretsizliği nedeniyle, ufak da değil, büyük bir basiretsizliği nedeniyle, bir anda, halk, 1 katrilyon lira yükün altına giriyorsa ve burada da, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu konuşulmuyorsa, hakikaten, çok büyük bir eksiklik ve çok büyük bir ayıp. Şimdi, fakir fukaranın cebinden alıyorsunuz, beş altı tane holding bankasına bu faizleri veriyorsunuz. Böyle bir devlette sosyal adalet olmadan, halkı yoksulluğa sevk ederek, halkı soyarak, böyle bir uygulamanın Türkiye'ye bir fayda getireceğine inanmıyorum.

Bu elektrik piyasası kanunu tasarısı da  bunun bir devamıdır. Çıkacak kanunla, Türkiye halkına refah geleceğine, fiyatın ucuzlayacağına kesinlikle inanmıyorum. Fiyatlar, bir defa, 3 misli, 5 misli artacak, sanayi iflas edecek. Belirli aracı şirketler, işte toptancı şirketler, belli kurumlar, bunun, tabiî, rantını elde edecekler. Bunu da nasıl sağlayacaklar; garanti verilmiş; yani, enerji ihaleleri yapılırken garanti verilmiş. Bunlarda da birçok suiistimaller yapıldığını defalarca burada söyledik; ama, neyse ki, getirildi, çıktı. Öyle de suiistimale müsait şeyler yapılıyor ki... Mesela, geçen gün burada söyledim, Ege Enerji İşletmesi... Daha 1 kuruşu yok, bir tesisi yok, bir mal varlığı yok, bir de yabancı -İngiliz şirketini- ortak; getiriyorsunuz, Vakıflar Bankasından 107 milyon dolara alıyorsunuz; yani, ne kadar yandaşları... Peki, başka bir vatandaşın malını niye almıyorsunuz?! Tabiî, bize burada konuşma imkânı verilmediği için sizin getirdiğiniz İçtüzük değişikliğiyle. Maalesef, burada, halkın cebinden neler gidiyor, kimin cebine neler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - 1 dakika daha verir misiniz.

BAŞKAN - Sayın Genç, herhalde, 1 dakikada da oyunuzun rengini ifade edersiniz.

KAMER GENÇ (Devamla) - Evet, edeceğim evet... Yani, bu kadar rahatsız olmayın Sayın Başkan, şimdiye kadar bunun üzerinde pek durmadık, gruplar konuşmadı.

Böyle olunca da, biz, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, halkın menfaatları nerededir -ki, burada ne menfaat sağlıyor- bunları burada dile getiremiyoruz. Meclisi susturarak, milletvekillerini susturarak, Türkiye'ye hayır getiremezsiniz. Artık, sizin iktidarınız zamanında yapılan düzenlemelerle, Türkiye'de halk yaşayamaz hale geld; pahalılıktan, yoksulluktan, işsizlikten... Bakın, memurun, işçinin, esnafın, köylünün durumunu düzeltecek bir şey yapmadınız. Bir gecede bir başbakanın yaptığı hatadan dolayı bazı banka patronları 200 trilyon lira para kazanıyor, benim memleketimde 8 yıldır 5-6 trilyon lirayla 250 polis lojmanı yapılamıyor. Türkiye'de sizin hükümetin getirdiği olay bu. Türkiye'de yatırım yok, işsizlik alabildiğine gitmiş, hiçbir şey yapılmıyor... Ne olacak bu memleket, Türkiye'de ne yapılacak, bu insanlar ne yapacaklar, taş mı yiyecekler, toprak mı yiyecekler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - Oyumun rengi kırmızıdır. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sayın milletvekilleri, tasarı üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylamanın şekli hakkında Yüce Heyetinizin kararını alacağım. Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının yapılan açık oylamasının sonucunu ifade ediyorum:

 

Oylamaya katılan milletvekili sayısı

:

207

Kabul

:

181

Ret

 

22

Çekimser

:

2

Geçersiz

:

1

 

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Şubat 2001 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 20.08

 

BİRLEŞİM 61 İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.