Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 55       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

60 ıncı Birleşim

16 . 2 . 2001 Cuma

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1. - Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, vergi borçlarının taksitlendirilmesi ve çiftçi ve esnafın sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. - İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, Medenî Kanunun kabu-lünün 75 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve  Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı

3. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın, Afşin-Elbistan Termik Santralının sebep olduğu hava kirliliğine ilişkin gündemdışı konuşması

B) Tezkereler ve Önergeler

1. - Tütün ve Tütün Mamulleri Kanunu Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere, geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/761)

2. - Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri, Adalet ve İçişleri Komitesinin, 27 Şubat 2001 tarihinde, Brüksel'de "Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum" konusunda düzenleyeceği toplantı için vaki davetine TBMM'yi temsilen bir üye ile icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/762)

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan ile İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın Danışma Kurulu öne-risinin görüşmeleri sırasında yaptıkları konuşmalarda şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu  (2/94,  2/232,  2/286, 2/307,  2/310, 2/311,  2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. - Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/791) (S. Sayısı : 597)

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Çanakkale Milletvekili Sadık Kırbaş'ın, sigorta müfettişlerinin yetkilerinin kısıtlanmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/3341)

2. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Anadolu Ajansının gerçek dışı haberler yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/3436)

3. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu üyelerinin görevden alınmalarına ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M.İstemihan Talay'ın cevabı (7/3419)

4. - Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Isparta-Barla'daki Çamdağında bulunan çam ve katran ağaçlarının kesildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/3299)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak üç oturum yaptı.

İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun yeniden yapılanmasında ve personel rejiminde uyulması gereken esaslara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen;

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe'nin, depremden sonra Kocaeli İlindeki gelişmelerde karşılaşılan aksaklıklara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez;

Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulut'un, mahallî idareler ile belediyelerin sorunlarına ve mahallî idareler reform yasasının bir an önce çıkarılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan;

Cevap verdiler.

Avrupa Parlamentosunun, "Avrupa'nın Sözleri" programı çerçevesinde düzenlenecek bir yuvarlakmasa toplantısının "Türkiye'nin AB'ye katılımıyla ilgili şartlar" başlığı altında Türkiye'ye ayrılacak bölümüne TBMM'yi temsilen DSP Grubunca aday gösterilen Adana Milletvekili Tayyibe Gülek'in katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Adana Milletvekili Ali Gören ve 35 arkadaşının, müfredatın ve ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/174) okundu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan :

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa  Komisyonu  Raporunun  (2/94,  2/232, 2/286,  2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon Raporu henüz hazırlanmadığından ertelendi;

Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının (1/791) (S. Sayısı : 597) görüşmelerine devam edilerek, 12 nci maddesine kadar kabul edildi;

ANAP Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, tasarının görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmalarda, resmî bir toplantıya katılmak üzere Bulgaristan'da bulunan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer'e sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Alınan karar gereğince, 16 Şubat 2001 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.01'de son verildi.

Mehmet Vecdi Gönül

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Şadan Şimşek

Levent Mıstıkoğlu

 

Edirne

Hatay

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No. : 87

II. - GELEN KÂĞITLAR

16 . 2 . 2001  Cuma

Tasarılar

1. - Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/820) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2001)

2. - Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/821) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2001)

Teklifler

1. - Denizli Milletvekilleri Mehmet Gözlükaya, M. Kemal Aykurt ile Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün; Belediye Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/681) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001)

2. - Osmaniye Milletvekili  Şükrü  Ünal'ın;  Yükseköğretim  Kurumları  Teşkilatı  Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/682) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001)

3. - Bursa Milletvekili Kenan Sönmez ile  İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın'ın; Büyük Ölçekli Perakende Satış Mağazalarının Tesis ve Ruhsatları Hakkında Kanun Teklifi (2/683) (İçişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001)

4. - İstanbul Milletvekili Masum Türker ve 32 Arkadaşının; Harcırah Kanunu ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/684) ( Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2001)

5. - İstanbul Milletvekili Masum Türker ve 34 Arkadaşının; Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/685) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2001)

6. - İstanbul Milletvekili Erol Al'ın; Türk Ceza Kanunu ve Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/686) (İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.2.2001)

7. - İstanbul Milletvekili Ahmet Tan'ın; İspirto ve İspirtolu  İçkiler İnhisarı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/687) (İçişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.2.2001)

8. - Balıkesir Milletvekili Hüseyin Kalkan'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/688) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2001)

Tezkereler

1. - İstanbul Milletvekili Mustafa Düz'ün, Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/759) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2001)

2. - Vefa Kartal ve Ramazan Kızıldağ Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/760) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2001)

Rapor

1. - Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/819)  (S. Sayısı : 610) (Dağıtma tarihi : 16.2.2001) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın,  Karkamış Gümrük Kapısının sınır ticaretine açılıp açılmayacağına ilişkin   Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/3652)  (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2001)

2. - Gaziantep Milletvekili  Nurettin Aktaş'ın,  küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenip desteklenmeyeceğine  ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3653) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2001)

3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Antalya-Manavgat-Kızılağaç Köyündeki orman arazisinin talan edildiği iddiasına   ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3654) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.2.2001)

4. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, mahkeme kararına rağmen bir Amerikan Firması tarafından İznik Gölü kenarında kurulan fabrikaya  ilişkin  Tarım ve Köyişleri Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3655) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2001)

5. - Muğla Milletvekili  Fikret Uzunhasan'ın, Su Ürünleri Genel Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına  ilişkin  Tarım ve Köyişleri  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3656) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2001)

6. - Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Mavi Akım ve Karacabey İzmir boru hatları ihalelerini alan şirketlerce Bakanlık Müsteşar yardımcılarına araç tahsis edildiği iddialarına   ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3657) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

16 Şubat 2001 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60 ıncı Birleşimini açıyor, en iyi dileklerimi sunuyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Yoklama yapacağız; 3 dakikalık süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama sonucu 90 sayın milletvekilimizin hazır olduğu anlaşılmaktadır. Bildiğiniz gibi, toplantı yetersayımız 184'tür; demek ki, yarı yarıya yokuz.

Birleşime saat 14.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati : 14.07


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.35

BAŞKAN: Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin  60 ıncı  Birleşiminin  İkinci  Oturumunu açı-yorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Birinci Oturumda toplantı yetersayısına ulaşılamamıştı.

Şimdi, İkinci Oturum için tekrar yoklama yapacağız.

Yoklama için 3 dakikalık süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

Cihaza giremeyen sayın milletvekilleri, bu süre zarfında yoklama fişlerini göndersinler.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, pusulaları okursanız...

BAŞKAN - Yoklama pusulası gönderen sayın milletvekillerini arz ediyorum:

Sayın Yıldırım Akbulut?.. Burada.

Sayın Nesrin Nas?.. Burada.

Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu?..

TURHAN GÜVEN (İçel) - Yok efendim, bunların sabıka işi çok tevali ediyor.

BAŞKAN - Sayın Faruk Demir?..

TURHAN GÜVEN (İçel) - O da yok. Ayıp yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Ahmet Tan?.. Burada.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ben başkan olsam hepsini yok sayarım; sabıkaları çok tevali ediyor.

BAŞKAN - Sayın Kâmran İnan?.. Burada.

Sayın Lütfi Ceylan?.. Burada.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, sonradan gelenler sayılıyor mu?

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, süre bittikten sonra girenler sayılıyor mu?

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, yoklama bittikten sonra gelenler sayılıyor mu?

BAŞKAN - Sayın Karakoyunlu içeride işaret etmişti; yani, pusulası bize geç geldi.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Doğrudur efendim; ama, bizim lafımız Karakoyunlu'ya değil.

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Kaç kişiyle efendim?

BAŞKAN - 185 kişiyle.

Gündeme geçmeden evvel, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, kamu alacaklarının tahsiline yönelik tecil talebi uygulaması karşısında çiftçi ve esnafın durumu hakkında söz isteyen, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın'a aittir.

Buyurun Sayın Akın. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1. - Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, vergi borçlarının taksitlendirilmesi ve çiftçi ve esnafın sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı mükellefler, karşılaştıkları ekonomik ve malî zorluklar sebebiyle, vergi borçlarını ödeme güçlüğü içine düşmüşlerdir. Bu konuyla ilgili olarak hükümetin 5 Şubat 2001 tarihinde yaptığı Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5 Şubat 2001 Pazartesi günü Bakanlar Kurulunun yapmış olduğu toplantıyı müteakip, hükümet sözcüsü Sayın Tunca Toskay Bey, yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulunda, ödeme güçlüğü içinde olan mükelleflerle ilgili vergi borçlarının bir kısmının indirileceği, ceza ve zamlarının bir kısmının affedileceği mahiyetinde bir konuşma yapmış, bilahara da, Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral Bey, 7 Şubat 2001 Çarşamba günü yaptığı açıklamada, sadece vergi borcu olan ve ödeme güçlüğü içinde olan mükelleflerin borçlarının taksitlendirileceğini ve bu yönde bir çalışmanın olduğunu ifade etmiştir.

Değerli milletvekilleri, düşünebiliyor musunuz, hükümet sözcüsü, Bakanlar Kurulunda müzakere edilen bir hususu ifade ederken, tamamen milleti yanıltıcı ifadeler kullanmış, vergi borçlarının bir kısmının affedileceğini, ceza ve zamlarından vazgeçileceğini ifade etmiş; diğer yandan da, Maliye Bakanlığı, bu yönde bir çalışmanın olmadığını, sadece, tebliğle taksitlendirilmeye gidileceğini ifade etmiştir.

Değerli milletvekilleri, insanlarımız ekonomik zorluk içerisinde bulunurken, 3 yıl içerisinde uygulamış olduğunuz ekonomik istikrar programının, 22 Kasım itibariyle para politikası kısmı iflas etmiş; bilahara, Ocak 2001 tarihi itibariyle de, reel sektör, para politikasındaki kaostan daha fazla bir kaosa sürüklenmiş, hükümet, 5 Şubatta, bu durumda olanlara, zorluk içerisinde, reel sektörde ödeme güçlüğü içerisinde olan mükelleflere kolaylık getirileceğini söylemiş; ancak, bu yönde herhangi bir çalışma yapılamamıştır. Yapılamaz; çünkü, IMF, size, vergi konusunda, ceza konusunda, gecikme zammı konusunda herhangi bir af ya da daha cüzi bir kısmını tahsil yönünde yetki vermemiştir. Siz, tamamen, IMF'den aldığınız direktif doğrultusunda bu yönleri düzenliyorsunuz.

Hükümeti oluşturan parti gruplarından birisinin sözcüsü diyor ki: "Bak, ödeme güçlüğü içerisinde olan mükellefler için hükümet ne güzel bir çalışma yaptı. İşte, vergi affı veya gecikme zammı, ceza gibi alacakların bir kısmından vazgeçmek suretiyle mükelleflere kolaylık getirecek." Halbuki, yapılan uygulama o değil. Değerli milletvekilleri, 2 milyar vergi borcu olan bir mükellefin borcuna -sizin istikrar programı çerçevesinde ödeyememiş- 4 milyar gecikme zammı işlemişse, 2 milyar aslı, 4 milyar gecikme zammı ilavesiyle 6 milyara gecikme zammı uyguluyorsunuz. Mükellefin aleyhine oluyor; ama, hükümeti oluşturan partinin grup sözcüsü "hayırlı olsun" diyor, "muhalefet nerede; sıraları boşalttı gitti" diyor, "bak, hükümet, ne güzel bir hayırlı karar aldı" diyor, "ama, bunların gıyabında konuşmak benim yetişme tarzıma uymadığı için bu kadarını söylüyorum" diyor, "darısı, çiftçinin, işçinin başına" diyor.

Değerli milletvekilleri, soruyorum: Verginin aslını ödeyemeyen mükelleflerden -uyguladığınız ekonomik istikrar paketi içerisinde zor duruma düşmüş mükellefler, verginin aslını ödeyememiş- feri sayılan gecikme zammını da aslına ilave etmek suretiyle, yüzde 36 faiz almanızın neresi kolaylık?! İsterdim ki, Sayın Maliye Bakanımız, burada, bunu cevaplasın. Maliye Bakanının bunda bir kusuru yok; çünkü, Maliye Bakanı, bunun, yasal düzenlemeyle mümkün olacağını biliyor; ama, ekonomiden sorumlu hükümet sözcüsü, Bakanlar Kurulunda müzakere edilen hususu insanlarımıza duyurmakta yanlış kelimeleri kullanıyor, yanlış ekonomik terimleri kullanıyor. Şimdi, vatandaşlar, vergi dairelerine gidiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

MURAT AKIN (Devamla) - "Yahu, işte, taksitlendirme geldi. Ben vergimin bir kısmını ödeyeceğim. Gecikme faizinin veya tecil faizinin, kusur veya kaçakçılık cezasının bir kısmına af geldi. Hükümet sözcüsü bunu açıkladı" diyor; ama, vergi dairesi, gelir idaresi "hayır, ben, senin bilançona bakarım. Taksitlendirme yeni değil; elli yıldır uygulanıyor" diyor. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesinde "zor durumda olan mükelleflerin bilançosu gelir idaresince incelenmek suretiyle, yirmidört aya kadar taksitlendirme yapılabilir" denilmektedir. unun için, bir maliye bakanının, bir hükümetin karar almasına gerek yok ki. Hükümet toplansa, taksitlendirme yapmıyorum dese, yine geçersizdir; çünkü, o kanunî bir düzenlemedir. Sizin ekonomi politikanız, sizin ekonomi alanındaki uygulamanız bu mudur? Soruyorum; bir hükümet yetkilisinden, benim bu konuşmalarıma tek tek cevap vermesini istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlamanız için açıyorum.

MURAT AKIN (Devamla) - Dün, Sayın Genel Başkanımızla birlikte  Konya'daydık; reel sektör perişan "Anadolu aslanları, kaplanları" denilen o KOBİ'ler perişan; kapanmış. Bu reel sektör, nisan itibariyle, tekrar bir kaosa girecek. Temmuz 2001 itibariyle, eğer IMF'nin bu programını revize edip, tekrar bu milletin bünyesine uygun bir hale getirmezseniz, 22 Kasımdaki kaostan daha şiddetlisi olacak.

Sayın milletvekilleri, size soruyorum: Bir program, istikrar tedbiri için uygulanmakta olan bir program, ilk yılı içerisinde acaba kaosa mı girecek? Kaosu önlemek için uygulanan programın kendisi kaos sebebi olursa, bu esnafın, bu çiftçinin, bu işçinin, bu memurun hakkı ne olacak, geleceği ne olacak?

Şimdi, enflasyonu yüzde 12 olarak 2001 yılı için ayarlıyorsunuz, gecikme faizi, tecil faizi için yüzde 36 uyguluyorsunuz, öbür taraftan, banka faizleri için yüzde 70 uyguluyorsunuz; "memur ve işçiye 2001'de de yüzde 8, yüzde 9 vereceğiz, yüzde 15 vereceğiz" diyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen, tamamlayın.

MURAT AKIN (Devamla) - Yüzde 70 faizin olduğu bir ülkede, memura yüzde 5, yüzde 10 veriyorsanız, bu insanlar alım gücünü nasıl yükseltecek, nasıl talep oluşturacak? Gelin, burada, bu ekonomik programını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın...

MURAT AKIN (Devamla) - Bitiriyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Neyi bitiriyorsun?!.

BAŞKAN - 7 dakika oldu; teşekkür edin ve ayrılın lütfen.

MURAT AKIN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Gündemdışı ikinci söz, Medeni Kanunun kabulünün 75 inci yıldönümü hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Yücel Erdener'e aittir.

Buyurun Sayın Erdener. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. - İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in, Medeni Kanunun kabulünün 75 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve  Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı

YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Eşitlik, demokrasi ve çağdaşlık için Medeni Yasa.

Sayın Başkan, sayın parlamenter arkadaşlarım; 17 Şubat, Türk toplumunda, kadınların tarihi açısından çok önemli bir gündür; çünkü, kadınlar, 75 yıl önce, 17.2.1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanunla toplumsal yaşama merhaba demişlerdir. Böylece, cumhuriyetin ilanından sonra yürürlüğe giren devrim yasalarının en önemlisi Medeni Yasa olmuştur. 17 Şubat 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Yasa, bizi, ümmet olmaktan yurttaşlığa, kul olmaktan birey olmaya taşımıştır.

Laik ve demokratik bir ulus olabilmenin birinci koşulu, kaynağını halk egemenliğinden alan ve bilimle güçlenen bir hukuk sistemini inşa etmektir. Bu bakış açısı, Medeni Yasanın gerekçesinde ise şöyle açıklanmaktadır: "Mecellenin ana çizgisi dindir. Oysa, insanlık yaşamı her gün, hatta her an değişimle karşı karşıyadır. Bu değişime hiçbir zaman nokta konulamaz. Yaşam yürür, gereksinimler hızla değişir." 1926 yılında net ve açıkça vurgulanan bu gerçektir.

Medeni Yasa Tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda görüşülürken devrimci gerekçesinin yasadan çıkarılmasını üzülerek öğrendik. Bu asla kabul etmeyeceğimiz bir gelişmedir. 1926 yılında, zamanın Adalet Bakanı ve cumhuriyet devrimimizin önemli isimlerinden Mahmut Esat Bozkurt'un sunduğu gerekçe, Medeni Yasadaki bütün değişikliklerin, bugün ve önümüzdeki dönem için güvencesidir; çünkü, gerekçede, toplumsal yaşamı din kurallarının değil bilimin ve yürüyen yaşamın içinde hayatı ilerleten gelişmelerin düzenleyeceği ifade edilmektedir ve böylece, gerici gelenek ve göreneklerin terk edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Talebimiz, Medeni Yasanın, 1926 gerekçesinin tamamının yeni yasa taslağına aynen taşınmasıdır.

Bugün de yaşam yürümektedir ve gereksinimler hızla değişmektedir. Medeni Yasa Tasarısının bu yeni düzenlemesinde cumhuriyetin devrimlerinin özü mutlaka yer almalıdır ve gerekçe korunmalıdır: çünkü, Medeni Yasamızın hiç eskimeyen, sımsıcak ve ışık dolu, aydınlık gerekçesi, günümüze kadar aynı doğrultuda, aynı netlikte gelmiş ender özlerden biridir. Biz Türk kadınları, yeni Medeni Yasamızda bu özgün gerekçenin virgülüne dahi dokunulmasına sıcak bakmıyoruz. Atatürk Türkiyesinde, aydınlık geleceklerin alfabesi olan Medeni Yasayı, eskimeyen özü ve görüşülen taslağıyla yasallaşsın istiyoruz.

Her gün ve tüm gelecekte, biz kadınlar, demokratik, eşitlikçi, çağdaş bir toplumda yaşamak istiyoruz. Bunu istiyoruz; çünkü, ancak böyle bir toplumda kişilik haklarımızı, vatandaşlık konumumuzu savunabileceğimizi biliyoruz. Bunu istiyoruz; çünkü, artık, hayatımız hakkında, başkalarının karar vermesinden ve bunu yaparken de bizi koruduklarını iddia etmelerinden bıktık. Bunu istiyoruz; çünkü, sadece birinin karısı ya da eski karısı, birilerinin annesi olarak görülmek bizi incitiyor. Biz, yaşamın üreticileri ve düzenleyicileri olarak, herkes gibi bir kişiyiz, varız; bizsiz hayat düşünülemez.

Medenî Yasa, biz kadınların hayatlarının temel alanlarını düzenler. Evlilik, evlilik yaşamımız; doğurduğumuz, can verdiğimiz çocuklarımız; velayeti itilerek, isteyerek evlenip, sonra ezilmenin karşısına dikilmemizin tek yasal tutanağı, boşanma haklarımız, mirasın hakça bölünmesi, babamızdan taşıdığımız soyadı talebimiz, çalışma isteğimiz; daha saymakla bitiremeyeceğimiz onca hakkımız ve erkeğin arkasında değil, yanında, onur ve gururla yer alma talebimiz, her Medenî Kanun düzenlemesi içinde yer almalıdır diyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yürürlükte olan Medenî Kanun, değişen, ilerleyen, yaşama ayak uydurabilen için yeniden düzenlenmektedir. Bu düzenleme, cumhuriyet devrimlerinin özünü ifade eden, gerekçeyi aynen korumak şartıyla, iki yıldır, Adalet Komisyonu ve alt komisyon önünde görüşülen Medenî Yasadır ve bu, sürüncemede kalsın istemiyoruz. Medenî Yasa tasarısının hemen yasalaşması ise talebimizdir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kadınlarımız, beş büyük ilde yapılan araştırmaya göre, bu yasayı yüzde 89 oranında istiyor ve destekliyor; yani, Türkiye'de her kuşaktan kadın, Mustafa Kemal Atatürk'ün "devrimin tamamlanması gerekir" vasiyetine sahip çıkıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

YÜCEL ERDENER (Devamla) - ...eşitlik ve demokrasi arayışımızı, öncesiz ve sonrasız, ödün vermeden takip ediyor.

Parlamentomuzun önünde, gerçekten, önemli bir insan hakları ve demokrasi sınavı var. Zor, ama, onurlandırıcı ve olağanüstü bu ödevde, tüm kadınlarımızın takibi ve beklentisi var. Bu beklentinin arkasında ve arka planında, onların, demokratik ve katılımcı bir kültür yaratıp yaşatmada, kendi etki ve güçlerine ilişkin aydınlık bilinçleri yatıyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuyu bu beklenti açısından ele alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda görüşülürken, tasarının bütünlüğünü bozacak değişikliklerin yapılmamasını ve taslağın bir an önce Genel Kurulun gündemine taşınarak yasalaşmasını diliyor, özlüyor ve bekliyoruz.

Teşekkür ederim. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdener.

Sayın Erdener'in konuşmasına, Adalet Bakanımız Sayın Hikmet Sami Türk cevap verecekler.

Buyurun efendim.(DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Milletvekilimiz Sayın Yücel Erdener'e, Türk Kanunu Medenisinin kabulünün 75 inci yıldönümünde, yeni Türk Medeni Kanunu Tasarısı konusunu, bugün, gündemdışı bir konuşmayla ele alması nedeniyle teşekkür ederim.

Gerçekten, 75 yıl önce, 17 Şubat 1926 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk Kanunu Medenisini kabul etmiştir. Bu kanun, 4 Nisan 1926 günü Resmî Gazetede yayımlanmış ve yayımından altı ay sonra, yani 4 Ekim 1926 günü yürürlüğe girmiştir; aynı gün, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu da yürürlüğe girmiştir. Böylece, özel hukuk alanında bir devrim gerçekleştirilmiştir. Ancak, bu kanunlar arasında Türk Kanunu Medenisinin özel bir yeri vardır; çünkü, Türk Kanunu Medenisi, 1920'li yıllarda, Türkiye'de gerçekleştirilen hukuk devriminin simgesidir.

Türk Kanunu Medenisi, aradan geçen 75 yıl içinde çeşitli değişikliklere uğramıştır. Ancak, 25  inci yılından itibaren, tamamının değiştirilmesi konusunda çalışmalara başlanmıştır. Gerçekten, 1951 yılında Adalet Bakanlığında kurulan bir komisyon, Türk Kanunu Medenîsinin tamamının değiştirilmesi çalışmalarını başlatmıştır. Bu çalışmalar, 1960 yılına kadar devam etmiş, ondan sonra da aralıklı  olarak sürdürülmüştür. 1971 yılında komisyon raportörü rahmetli Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından hazırlanan Türk Medenî Kanunu öntasarısı ve gerekçesi yayımlanmıştır.

1981 yılında, Adalet Bakanlığınca, yine Türk Kanunu Medenîsinin yenilenmesi amacıyla, rahmetli Prof. Dr. Kemal Oğuzman'ın başkanlığında yeni bir komisyon oluşturulmuştur. Bu komisyon, çalışmalarını 1984'te tamamlamış ve hazırladığı öntasarı, Bakanlıkça yayımlanmıştır.

Ancak, bütün bu tasarılar ve hazırlıklar, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak nitelikte görülmemiş ve 1994 yılında yeni bir komisyon oluşturulmuştur. Başkanlığını, sırasıyla, Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu ve Prof. Dr. Turgut Akıntürk'ün yaptığı bu komisyon da çalışmalarını 1998 yılında tamamlamıştır.

Hazırlanan tasarı, 20 nci Yasama Döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş; ancak, milletvekili erken genel seçimi nedeniyle tasarının görüşülmesine olanak bulunmamış ve tasarı, Türkiye Büyük millet Meclisi İçtüzüğünün 77 nci maddesi gereğince hükümsüz sayılmıştır.

21 inci Yasama Döneminde, Adalet Bakanlığı konuyu yeniden ele almış ve arada geçen zaman içinde Türk Medenî Kanunu Tasarısı üzerinde yapılan eleştiriler değerlendirilerek, tasarının tamamı bir kez daha gözden geçirilmiştir ve böylelikle, 30 Aralık 1999 günü, hazırlanan yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu, 6 Nisan 2000 günü tasarıyı görüşmeye başlamış ve tasarının tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra, maddelere geçilmesini kabul etmiş ve tasarının ayrıntılı olarak incelenebilmesi için bir alt komisyon oluşturmuştur. Bu alt komisyon, çalışmalarını 12 Nisan-23 Mayıs 2000 tarihleri arasında tamamlayarak, raporunu Adalet Komisyonu Başkanlığına sunmuştur. Adalet Komisyonu, 6 Aralık 2000 günü alt komisyondan gelen rapor üzerinde tasarıyı görüşmeye başlamıştır. Şu anda tasarı komisyonda madde madde görüşülmektedir. Yapılan 4 toplantıda 134 madde kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu tempoyla, tasarının Mayıs 2001 ayında tamamlanması beklenebilir.

Bu tasarı, 1 030 maddeden oluşan bir tasarıdır. Yürürlükteki Türk Kanunu Medenisi ise, 937 maddeden oluşmaktaydı. Ancak, yeni kanun da, yürürlükteki kanun gibi, başlangıç ve dört kitaba ayrılmış bulunmaktadır. Bu kitaplar, kişiler, aile, miras ve eşya hukukuyla ilgilidir.

Tasarının çok ayrıntılı bir gerekçesi vardır. 1926 yılında kabul edilen Türk Kanunu Medenîsi için, dönemin Adliye Vekili rahmetli Mahmut Esat Bozkurt tarafından, bir esbabı mucibe layihası yazılmıştır. Bu esbabı mucibe layihası, Medenî Kanunun niçin, nasıl hazırlandığını açıklamaktadır. Aynı zamanda, bu gerekçe, teokratik hukuk sisteminden laik hukuk sistemine geçmenin de genel gerekçesi niteliğindedir. Aslında, Türkiye'de, teokratik hukuk sisteminden laik hukuk sistemine geçiş süreci, 19 uncu Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, öncelikle ceza ve ticaret hukuku alanında başlamıştı; ama, 1920'li yıllarda gerçekleştirilen hukuk devrimi, Türk hukukunu tümüyle laik temellere dayandıran bir değişim olmuştur.

Rahmetli Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt'un hazırlamış olduğu esbabı mucibe layihası, işte, teokratik hukuk sisteminden laik hukuk sistemine geçişin zorunluluğunu, kaçınılmazlığını çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Özü itibariyle, din kurallarının değişmez, ama, toplum ihtiyaçlarının sürekli değişir nitelikte olduğu, o nedenle, toplumu düzenleyen kuralların da din kurallarına değil, ancak, insanların bilimsel verilerden de yararlanarak koyacağı ve her zaman yeni ihtiyaçlar karşısında değiştirebileceği yasalardan oluşması gerektiği biçiminde özetlenebilecek olan bu esbabı mucibe layihası, biraz önce işaret ettiğim gibi, Türkiye'de laik temellere dayalı hukuk sisteminin genel gerekçesi niteliğindedir. Bu, tarihe mal olmuş bir belgedir, tarihî bir belgedir.

Hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan tasarıda, yeni hazırlanan Türk Medenî Kanununun da 1926'daki Türk Kanunu Medenisinin ortaya koymuş olduğu doğrultuda hazırlanmış olan bir tasarı olduğunu belirtmek üzere, 1926'daki esbabı mucibe layihası özetlenerek genel gerekçede verilmiştir.

Bu özet içerisinde, 1926 tarihli esbabı mucibe layihasının özü yansıtılmaktadır; ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu alt komisyonunda yapılan çalışma sırasında, bir tarihî belge olarak 1926 esbabı mucibe layihasının tümünün tasarının gerekçesi olarak benimsenmesine karar verilmiştir; ancak, bu konu, Adalet Komisyonunda yeniden tartışılmıştır ve tartışmalar sonucunda, tasarının, hükümet tarafından gönderilen genel gerekçede olduğu gibi, 1926 esbabı mucibe layihasını özetlenen metniyle benimsenmesi uygun görülmüştür. Bu tasarı, Genel Kurulda da ele alınacaktır; ancak, bugün önemli olan, Türk Medenî Kanunu Tasarısının ne getirdiğidir.

Şüphesiz, 1926 tarihli esbabı mucibe layihası, laik temellere dayalı bir hukuk sisteminin genel gerekçesi olarak geçerliliğini her zaman koruyacaktır. Ancak, biz, sürekli olarak, yeni ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeler yapmak zorundayız. İşte, yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı da, 75 yıl içinde dünyada ve Türkiye'de meydana gelen gelişmeleri, değişmeleri dikkate alan, değerlendiren ve çağdaş bir anlayışla düzenlemeler getiren bir tasarıdır.

75 yıl içinde dünya, bir İkinci Dünya Savaşı yaşamıştır. Dünyada yeni oluşumlar ortaya çıkmıştır. Toplumlarda birçok konuda anlayışlar değişmiştir. Dünyada, özellikle Avrupa'da birçok ülke, temel kanunlarında, bu arada medenî kanunlarında çok önemli değişiklikler yapmışlardır. Bu değişiklikler içinde, aile hukuku, en çok değiştirilen alan olmuştur. Aile hukukunda kadın-erkek eşitliğinin tam olarak gerçekleştirilmesi, son 50 yılda Avrupa'da medenî kanunlarda yapılan değişikliklerin özünü oluşturmaktadır.

Yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı da bütün bu gelişmeleri dikkate alarak hazırlanmıştır. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunun görüşmekte olduğu tasarı, 50 yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Bu tasarı, aynı zamanda, bu 50 yıl içinde dünyada ve Türkiye'de medenî hukuku ilgilendiren alanlarda meydana gelen değişiklikleri yansıtan bir tasarıdır.

Bu tasarı hazırlanırken, sadece, 75 yıllık Türk uygulaması değil, aynı zamanda karşılaştırmalı hukuktaki gelişmeler de dikkate alınmıştır. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler dikkate alınmıştır. Bunlar arasında, Kadına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi özellikle belirtilmelidir.

Ayrıca, Türkiye'nin gerek Medenî Kanun gerekse Borçlar Kanunu için kaynak olarak aldığı İsviçre hukukundaki değişiklikler gözden geçirilmiştir.

Bu çerçeve içinde yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısının hazırlanışında göz önünde bulundurulan yabancı kaynaklar arasında, İsviçre, Alman, Fransız ve İtalyan Medenî Kanunları özellikle belirtilmelidir; ayrıca, Yargıtayın 75 yıl içerisindeki içtihatları, İsviçre Federal Mahkemesinin içtihatları, medenî hukukla ilgili Türk ve İsviçre öğretisindeki görüşler, karşılaştırmalı hukuktaki görüşler, Türk Medenî Kanunu Tasarısı hazırlanırken önemle değerlendirilmiştir.

Bu çerçeve içinde, özellikle, aile hukukunda kadın erkek eşitliği tam olarak gerçekleştirilmiştir. 1926'da kabul edilen kanun, bunu büyük ölçüde başarmıştı; ancak, arada geçen zaman içerisinde görüşlerde meydana gelen değişiklikler sonucunda, şimdi, aile hukukunda, her konuda evlilik birliğinin eşit insanlardan oluşan sevgi temeline dayalı bir birlik olması için, hukukî açıdan gerekli kurallar konulmuştur. Her konuda, eşler, eşit hak ve sorumluluklar taşıyacaktır. Bu arada eşitliğin maddî temeli olarak da, yasal mal rejimi olarak, edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiş bulunmaktadır.

Böylelikle, yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı, Türkiye'yi, çağdaş hukuktaki gelişmeleri en önde izleyen bir ülke konumuna getirecektir. Umuyorum ki, 2001 yılının ilk yarısında, Türk Medenî Kanunu Tasarısı Genel Kurul gündemine girer ve burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 21 inci Yasama Döneminin Meclisi olarak, 21 inci Yüzyıla uygun, çağdaş Türk Medenî Kanununu kabul eder.

Tasarı, ayrıca, 75 yıl içinde dilde meydana gelen sadeleşmeyi de dikkate alarak, herkesin anlayabileceği, anayasa dili doğrultusunda bir dil benimsemiştir. Yürürlükteki Türk Kanunu Medenîsinin eskiyen dili, bugün yeni kuşaklarca zor anlaşılmaktadır; ama, yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı bütün vatandaşlarımızın kolaylıkla anlayacağı bir dille kaleme alınmıştır. Bu, bütün yasalar gibi ve bütün yasalardan önce, Türk Medenî Kanunu için gereklidir; çünkü, medenî kanunlar bir insanın doğum öncesinden, ölümünden sonrasına kadar giden bütün hukukî ilişkilerini düzenleyen kanunlardır. O nedenle, medenî kanunlar herkesin hayatında her an uygulama alanı bulan kanunlardır. İşte, yeni Türk Medenî Kanunu Tasarısı böyle bir anlayışla hazırlanmış ve böyle bir dille kaleme alınmıştır. Umuyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu, çalışmalarını mayıs ayında tamamlar ve Türk Kanunu Medenîsinin 75 inci yılında Türkiye, yeni bir Medenî Kanuna kavuşur.

Bu düşüncelerle, bu umutla, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, İçtüzük 60/4'e göre, izin verirseniz bir hususu yerimden arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açalım uygun görürseniz...

Sayın başkan, açıldı, oturduğunuz yerden buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, oturarak konuşmaya da bir türlü alışamadım bugüne kadar, zor geliyor doğrusu.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanımız Medenî Kanunun düzenleniş biçimi hakkında Yüce Kurula bilgi sundular, teşekkür ediyorum; ancak, ifade buyurdular ki "Medenî Kanunun gerekçesinde değişiklik yapmadık, özetleyerek getiriyoruz."

Yalnız benim değil, hukukla meşgul olan herkesin çok iyi bildiği bir husus var: Gerekçeler, kanunların neden yapıldığının, neden öyle değil de şöyle yapıldığının izahıdır; yani, gerekçe varsa kanunu içinize sindirebilirsiniz. Peki, gerekçe değişmediyse, biz, Medenî Kanunu niye değiştiriyoruz?.. Bu sualin cevaplandırılması lazım; yani, Sayın Bakan buyuruyor ki "gerekçe değişmedi." Değişmeyen bir gerekçe için, biz Medenî Kanunu niye yeniden yapıyoruz? Bunu arz ede-yim. Bir fırsat bulur da aydınlatırlarsa memnun oluruz bir.

İki: "Efendim, gençlerin, yeni kuşakların -o "kuşak" ifadesi ne anlama geliyor, bilmiyorum- anlayamadığı o ağdalı dilden kurtuluyoruz" buyurdular. Ben umuyorum ki "o anlaşılmaz dilden kurtulup" yeni bir anlaşılmaz dile düşmeyiz inşallah.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, konumuz, 75 inci yıldönümü münasebetiyle eski Medenî Kanunu hatırlamaktır, yapılan inkılabı hatırlamaktır. Müsaade ederseniz, yeni Medenî Kanunu sonra tartışalım.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkanım, milletvekilimin sorusuna cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, o zaman tartışma açmış oluruz; müsaade ederseniz, onu zamanı geldiğinde görüşelim. Zabıtlara geçirmek bakımından konuştular. Tartışma, karşılıklı konuşmaya dönüşebilir.

Şimdi, gündemdışı üçüncü söz, Elbistan ve Afşin hava kirliliği ve Afşin-Elbistan Termik Sant-ralı hakkında söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan'a aittir.

Buyurun Sayın Doğan. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. - Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın, Afşin-Elbistan Termik Santralının sebep olduğu hava kirliliğine ilişkin gündemdışı konuşması

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelişen teknolojinin, insanlığın birçok sorununu çözmekle birlikte insanlığa yeni sorunlar getirdiği de kesindir; bunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunların başında, hiç kuşkusuz, çevre sorunları geliyor. Çevre meselelerinin bir sorun haline gelmesi, bunun insanlığın bilincine intikal etmesi, 20 nci Yüzyılda gerçekleşti; insanlar, ilk defa 20 nci Yüzyılda çevre problemleri üzerinde ciddî tedbir alma yoluna gittiler.

Tabiî, çevre deyince, benim aklıma Kızılderililer geliyor; meşhur Kızılderili reisinin Amerika Birleşik Devletleri Başkanına yazdığı bir mektup geliyor. Kızılderililerden arazilerini satın almak istiyorlar. Reis diyor ki "siz, bu arazilere kocaman beton binalar yapacaksınız; siz ırmakları kurutacaksınız, siz gölleri kurutacaksınız. Sayın Başkan, şunu unutmayın; eğer, siz toprağa tükürürseniz, toprak da döner size tükürür." Öyle zannediyorum ki, 21 inci Yüzyılda insanlığın ulaştığı bilinç, henüz bu ilkel kabile reisinin ulaştığı bilinç değildir. Ben, bunu, bir anekdot olarak söyledim.

Çevre sorunlarının en ağırını yaşayan bir bölgeden geliyorum. Türkiye'de hava kirliliğinin, Türkiye'de asit sülfürik emmenin, kükürt dioksit emmenin ne demek olduğunu bilen bir bölgeden geliyorum; çünkü, benim geldiğim bölge, benim doğduğum, büyüdüğüm bölge dünyanın en zengin linyit kömürü yataklarına sahip. Türkiye'nin en büyük termik santralı orada; dünyanın en eski, en ilkel teknolojisiyle Türkiye'nin en büyük termik santralı. Dünyanın bıraktığı bir teknolojiyi o bölgeye kuranlar için hiçbir şey söylemiyorum; ama, bugün bize düşen görev, artık, o teknolojiyi yenilemek, onu bir şeye benzetmek. Düşünebiliyorsunuz, bu bölgede, Afşin-Elbistan yöresinde bir tek hava kirliliği ölçüm cihazı da yok. O Elbistan ki, Türkiye'nin kırk ilinden daha büyük. Ovası, Türkiye'nin dördüncü büyük ovası. Sayın Çevre Bakanı bir hava kirliliği ölçüm cihazı sözü verdi; inşallah, sözünde durur. Aynı şekilde, bir hava kirliliği ölçüm cihazı da Elbistan'a bekliyorum.

Değerli arkadaşlar, Ceyhan Nehri Türkiye'nin büyük nehirlerinden birisi, 512 kilometre ve Elbistan'ın merkezinden çıkar, şehri ortadan simetrik olarak ikiye bölerek, Elbistan Ovasını, Kahramanmaraş Ovasını, Gaziantep topraklarının bir kısmını, Hatay topraklarının bir kısmını ve meşhur Çukurova'yı sulayarak, Yumurtalık'ta Akdeniz'e dökülür; 512 kilometre uzunluğunda.

Şimdi, bu meşhur termik santralın A ünitesine, bu ırmağın suyunun üçte 1'i alındı bizim hesaplarımıza göre, Devlet Su İşlerinin hesaplarına göre altıda 1'i alındı. Gerçi bizim hesaplarımız hangisi, Devlet Su İşlerinin hesapları hangisi?.. Bizim hesaplarımız da Devlet Su İşlerinin hesapları. Devlet Su İşleri 1996'da diyor ki: Elbistan Ceyhan Nehrinin Debisi, çıktığı yerde 5,3 metreküp/saniye. Sonra ikinci üniteye su alma problemi olunca, Devlet Su İşleri bunu 9'a çıkarıyor; zannediyorum birinde takiyye yapmış. Şimdi, bu suyun üçte 1'i -bizim hesaplarımıza göre- (A) ünitesine alınıyor; büyük bir bölümü şeker fabrikasına alınıyor; geri kalanı zaten çok az; yazın şehrin kokmasına sebep oluyor.

Şimdi, Elbistan'a yeni bir termik santral kuruluyor, (B) ünitesi, -(C) kurulacak, (D) kurulacak bundan sonra- üçte 1'inin de şimdi bu (B) ünitesine alınmasına karar verilmiş; borular döşenmeye başlanmış. Borulara elini dokunan zengin oluyor o memlekette, öyle de yolsuzluk var, öyle de pislik var işin içerisinde.

Şimdi, bir ırmağı kurutmak bir memleket için nedir biliyor musunuz? Doğduğu yerden alını-yor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayınız.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Tabiî, bunun faturası çok ağır bir şey. 20 kilometre ötede Karakuz barajını devlet programa almış; ama bir türlü başlamıyor. Karakuz barajı yapılsa, 130 milyon dolarla yapılıyor DSİ' nin hesaplarına göre; buradan boru döşemek 66 milyon dolar, TEAŞ'ın hesaplarına göre; yani, bir 66 milyon dolar daha harcansa, Karakuz barajı yapılsa, siz, (A) ünitesine de, (B) ünitesine de, (C) ünitesine de, (D) ünitesine de su alın, şehri kokutmazsınız. Zaten, yaz geldiği zaman, şehir, sinekten, pislikten geçilir durumda değil.

Afşin - Elbistan -bakın, açık söylüyorum- Türkiye'de kanser oranının 4 katına sahip; yani, Türkiye'ye nimet, Afşin - Elbistan'a külfet olamaz; bunu yapamazsınız, bunun yapılmaması lazım. Açık ve net olarak söylüyorum; Enerji Bakanlığı, özellikle bu (B) ünitesine su almaktan vazgeçmelidir. 5 tane daha ırmak var, onlar değerlendirilebilir. Bunun dışında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, konu önemli...

BAŞKAN - Son cümleniz için... Son cümleniz için...

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Karakuz barajını yapabilecek güçtedir Türkiye. Türkiye büyük bir ülkedir, bütün bu krizleri aşar, zaten, 4 yıllık bir zaman var bizim önümüzde. Karakuz barajı yapılırsa, Ceyhan Irmağı kurtulur. Bu ülkeden, bu coğrafyadan, bizim atlaslarımızdan bir ırmağın adını silmeye hiçbir hükümetin gücü yetmez, hiçbir anlayışın gücü yetmez, açık ve net olarak söylüyorum; hele, ihalesinde kirlilik  varsa, elini dokunan, o bölgede o borulara elini dokunan petrol zincirleri açıyorsa, bu, hiç kabul görmez. Hükümet, acilen bu projeden vazgeçmelidir, Karakuz barajına başlamalıdır. Aşağıdan, Ceyhan'dan beslenen 7 baraj daha mevcuttur fiilen şimdi çalışan, onlar da probleme girecektir, birini yaparken birini bozmayalım.

Ben, bu konuya, hükümetin, özellikle Sayın Başbakanın ilgi göstereceğini, Meclisimizin ilgi göstereceğini umuyorum; ama, özellikle Kahramanmaraş milletvekillerinin sahip olacağı inancıyla hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, 60 ıncı maddeye göre, 1 dakika söz istiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim, çok kısa, 60 ıncı maddeye göre; buyurun.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gerçekten, değerli arkadaşımızın söylediği gibi, Elbistan ve Afşin yöresi için kesin bir hava kirliliğine Ceyhan Nehrinin kurutulması da eklenince, bu, bir çevre felaketinin yaşanacağını gösteriyor. Halbuki, Karakuz barajı, her şeyiyle yapıma hazır. Hatta, Devlet Su İşleri, Enerji Bakanlığına, 66 milyon dolar harcanacak olan boru bedeline karşılık, 130 milyon dolara çıkabilecek olan Karakuz barajının yarı parasını da ödemeyi teklif ediyor. Dolayısıyla, Enerji Bakanlığının, 66 milyon dolar harcayıp, Ceyhan'ı kurutup, diğer 5-6 baraja da zarar verme ve çevre felaketi yaratma ye-rine, ilave bir 66 milyon dolarla, belki de 60 milyon dolarla Karakuz Barajını bitirmesinde sayısız yararlar var.

Bunu arz etmek istedim; teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Mehmet Bey.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, Sayın Mehmet Kaya da aynı konuda kısa bir söz istemişti, ancak mikrofonunu açamadı, müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Avni Doğan'ın konuşmalarına tamamen katılıyorum. Bugün Afşin-Elbistan Termik Santralı, hakikaten, Türkiye'nin yüzde 8 elektriğini sağlayan bir santraldır. Bundan başka, 4 tane daha santral kurulması planlanıyor. 1984 yılında kurulmuş olan Afşin-Elbistan Santralının teknolojisi oldukça eski ve bu bağlamda hizmet bakımından da çalışmaları tam rantabl değil. Şöyle ki, geçen yıl jeneratör sistemindeki oksijen tüplerinde meydana gelen bir patlamadan dolayı, bölgede bulunan, santrala yakın olan Çoğulhan Beldesinde 200'e yakın ev hasar görmüştür; yine, 3-4 trilyon liralık bir hasar olmuştur. Bunların hasar tespit çalışmaları hâlâ devam etmektedir.

Yine, 1984'ten bugüne kadar olan çalışmakta olan santralın bacalarının desülfürizasyonu yapılamamıştır. Bu, kurulacak olan B santralıyla -inşallah- beraber ihale edilmiştir ve yapılması düşünülmektedir.

Elbistan Ovası, bildiğimiz gibi, Türkiye'nin en büyük kömür rezervine sahip ve aynı zamanda 5 tane nehir ve büyük derelerin geçtiği bir ovadır. Yine, bu ovada, bu santraldan dolayı, büyük çapta bitki ve çevre hasarı olmuştur.

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) - Bu kurulacak yeni B santralında, bu desülfürizasyon tesisinin olmasını beklemekteyiz. Bölge halkı olarak, mevcut olan santralın, hava kirliliğine neden olmasının önlenmesini istemekteyiz.

Yine, aynı şekilde, bizim bölgemizde birinci santrala verilen su, Ceyhan'dan alınmaktadır. Bu, Ceyhan'da, en azından 1/3 oranında ve daha fazla su azalmasına sebep olmaktadır ve Sayın Milletvekilimizin söylediği gibi, gittikçe de bu su azalmaktadır. Buna da katılıyorum.

BAŞKAN - Sayın Doğan söyledi efendim.

Buyurun.

MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) - Karakuz Barajı için de Sayın Enerji Bakanımızla iki-üç sefer görüşme yaptık. İhale edileceğini söylemesine rağmen, daha, henüz başlanamadı, ödeneği tam çıkmadı. Bu, Karakuz Barajı, Hurman Çayı üzerine kurulursa, inşallah, bu kurulacak 4-5 santralın soğutma suyu temin edilmiş olacaktır. Bir an evvel, Karakuz Barajının başlamasını, ben de istiyorum. Kahramanmaraşlılar olarak, inşallah, bu, bir an evvel tahakkuk eder diye düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mehmet Kaya.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Levent, bir şey mi söyleyecektiniz?

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, maddeler üzerinde söz verirseniz bu konuyla ilgili...

BAŞKAN - Daha sonra, maddeler üzerinde...

Maddeler üzerinde soru sormak yok biliyorsunuz.

MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Aydınlatmak açısından.

BAŞKAN - Peki. Arada söz isteyeceksiniz. Teşekkür ediyorum.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) Tezkereler ve Önergeler

1. - Tütün ve Tütün Mamulleri Kanunu Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere, geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/761)

 

14.2.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 22.6.1999 tarihli ve B.02.0.KKG/196-342/2695 sayılı yazımız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza gönderilen Tütün ve Tütün Mamulleri Kanunu Tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre, yeniden değerlendirilmek üzere geri gönderilmesini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan tasarı geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup, oylarınıza sunacağım:

 

2. - Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri Adalet ve İçişleri Komitesinin 27 Şubat 2001 tarihinde, Brüksel'de "Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum" konusunda düzenleyeceği toplantı için vaki davetine TBMM'yi temsilen bir üye ile icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/762)

16 Şubat 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri, Adalet ve İçişleri Komitesi, 27 Şubat 2001 tarihinde, Brüksel'de (Belçika) "Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum" konusunda düzenleyeceği toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini de bir üye ile katılmaya davet etmektedir.

Söz konusu toplantıya katılınması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi gereği Genel Kurulun tasvibine sunulur.

                        Mehmet Vecdi Gönül

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                 Başkanı Vekili

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunarken karar yetersayısı da arayacağım: Tezkereyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısına ulaşılamamıştır.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.36


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.46

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin  60 ıncı  Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açı-yorum.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Hakları, Özgürlükleri Adalet ve İçişleri Komitesinin 27 Şubat 2001 tarihinde Brüksel'de "Avrupa Topluluğu Müktesebatına Uyum" konusunda düzenleyeceği toplantı için vaki davetine TBMM'yi temsilen bir üye ile icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/762) (Devam)

BAŞKAN - Hatırlanacağı üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresinin oylanması sırasında karar yetersayısının aranılması istenilmiş; ancak, işarî oylamada karar yetersayısına ulaşılamamıştı.

Şimdi, aynı oylamayı elektronik cihazla yapacağız ve 3 dakika süre vereceğim.

Oylamayı başlatıyorum:

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısına ulaşılmıştır ve tezkere kabul edilmiştir.

Şimdi, Danışma Kurulunun önerileri vardır; önce önerilerin tümünü okutup işleme alacağım, sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No. : 63                                                                                      Tarih : 16.2.2001

Danışma Kurulunca aşağıdaki önerilerin  Genel Kurulun onayına  sunulması  uygun  görül-müştür.

                        Mehmet Vecdi Gönül

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

 

Mehmet Emrehan Halıcı

Oktay Vural

 

DSP Grubu Başkanvekili

MHP Grubu Başkanvekili

 

Avni Doğan

İbrahim Yaşar Dedelek

 

FP Grubu Başkanvekili

ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven

 

 

DYP Grubu Başkanvekili

 

 

Öneriler:

1.- 16.2.2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 610 sıra sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 11 inci sırasına alınması önerilmiştir.

2.- İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen 413 sıra sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile 402 sıra sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşülme ve oylamalarında;

a) Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının 25'er maddelik dört bölüm halinde (1 inci maddeden 26 ncı maddeye kadar birinci bölüm, 26 ncı maddeden 51 inci maddeye kadar ikinci bölüm, 51 inci maddeden 76 ncı maddeye kadar üçüncü bölüm ve 76 ncı maddeden sonrası dördüncü bölüm) Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının da 20'şer maddelik iki bölüm halinde (1 inci maddeden 21 inci maddeye kadar birinci bölüm, 21 inci maddeden sonuna kadar ikinci bölüm) görüşülmesi;

b) Tasarıların tümü üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika; bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 10'ar dakika olması;

c) Bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümetin birer, milletvekillerinin de bir önerge verebilmesi;

d) Maddeler okunmaksızın sadece yukarıda belirtilen bölümlerin ayrı ayrı oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde o bölümün kabul edilen önergeyle birlikte oylanması,

Önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Peki.

Sayın Genç, önerilerin aleyhinde olmak üzere, buyurun.

Süreniz 10 dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Danışma Kurulunun kabul ettiği bir öneri üzerinde aleyhte söz aldım.

Olay şu: İçtüzük değişikliğini yaptık. Bu İçtüzük değişikliğinin 91 inci maddesinde, temel kanunların özel bir müzakere sistemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere edileceği hususu, çoğunluğun kararıyla karara bağlandı. İlk uygulamasını yapıyoruz. Şimdi, bir öneri geti-riliyor. Bana göre, bu öneri yanlış. Nasıl yanlış; bir defa her temel kanunun ayrı ayrı burada görüşülmesi lazım; yani, Avukatlık Kanunu temel kanun niteliğinde midir, değil midir; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu temel kanun niteliğinde midir, değil midir; bunun ayrı ayrı oylanması lazım.

Şimdi, Avukatlık Kanunu ne getiriyor; bakın, size söyleyim. Avukatların halihazırda yararlandığı bir Avukatlık Kanunu var. Avukatlık Kanununa getirilen şu:

1 - Barolar Birliğine, harç tahsil etme, pul basma yetkisini veriyor; yani, devletin harç toplama yetkisi varken, bu yetkiyi Barolar Birliğine veriyor.

2 - Avukatların üstü, evi aranmıyor; ancak baro temsilcisi olursa aranır; o da, yani, hâkim arama kararını verecek de, gidecek, baro temsilcisini arayacak.

3 - Avukatlar duruşmadan dışarıya çıkarılamıyor. Bir vatandaşın karşısına avukat gidecek, vatandaşa hakaret edecek veya hâkime hakaret edecek; duruşmadan çıkarılamayacak.

4 - Avukat bütün resmî kuruluşlardan istediği belgeyi alıyor; bakın, istediği belgeyi alıyor.

Değerli arkadaşlarım, mesela, malî sırlar da dahil. Avukat, beğenmediği bir kişinin, gidip bankadaki hesaplarını inceleyebilir, alabilir ve bunları açıklayabilir.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan, öneri üzerinde konuşması gerekir. 

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, temel kanunun ne getirdiğini size anlatıyorum. Bir dakika... Tabiî, sizin, avukatların, kesesine dokunduğu için...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Ben avukat değilim ki...

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım efendim.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Doğru söylemiyorsunuz...

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, doğru söylemiyorsak, kanunu burada müzakere edelim. İşte, diyorum ki, kanun...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Kompleksiniz var...

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, müzakereye böyle devam edemeyiz.

BAŞKAN - Efendim, bir dakika müsaade eder misiniz...

Şimdi, sayın hatip aleyhte konuşuyor. Neyin aleyhinde konuşuyor; bir kanunun, temel kanun olarak kabul edilmesiyle ilgili birazdan oylama yapacağız; bunu, temel kanun olarak kabul etmeyin...

KAMER GENÇ (Devamla) - Öyle efendim, tabiî...

BAŞKAN - Özeti budur söylediğinin ve bunu söylemeye de hakkı olduğunu düşünüyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) - Herhalde yani... Siz, burada, bizi bu kadar baskı altında tutamazsınız. Avukatlar çok da, bu memleketin doktoru da var, eczacısı da var, mühendisi de var; yani, bu Meclis, buraya geldi de, bütün imkânlarını kullanacak da avukatı mı zenginleştirecek.

Şimdi, anonim şirketlerin 25 milyon liradan fazlası olanlara, avukat tutma zorunluluğu getiriyor. Yapı kooperatiflerinden 100 ortaktan fazlası olanlara, avukat tutma zorunluluğu getiriyor. Bizim yaptığımız araştırmalarda bunların sayısı 250 000. Piyasada 20 000 faal avukat bile yok. 20 000 kişiyi 250 000 kişiye avukat tutacaksınız ve bu avukatların ücretlerini de Barolar Birliği tespit edi-yor, düşünebiliyor musunuz?!. Barolar Birliğinin bu kararları da Adalet Bakanlığının denetimine tabi değil. Bir karar getirmişler; Anayasamızın 135 inci maddesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki idarî ve malî denetim kanunla düzenlenir dediği halde, buraya getirilen kanunla diyor ki; barolar idare heyeti bir kararı oybirliğiyle alırsa, buna, Adalet Bakanı uymak zorunda; ha, uymazsa, gider idare mahkemesine dava açar...

ALİ ARABACI (Bursa) - Bilmeden konuşuyorsun...

KAMER GENÇ (Devamla) - Barolar Birliği, kamu kurumu niteliğinde meslek kurumudur. Bu, bir kamu tüzelkişisi değildir. İdare mahkemesine dava açma yetkisi, özel kişilere aittir; yani, bir kamu kurumu, bir devlet kurumu gidip de bir mahkemeye dava açamaz. Bir defa, hukuk sistemimize çok aykırı.

Değerli milletvekilleri, ayrıca da, devletin, benden, senden, ondan topladığı paraları -ben araştırdım- bugünkü rakamla 60 trilyonu, Barolar Birliğine aktarıyor.

YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Vay be!..

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, getirin, işte, buraya...

Para cezalarının yüzde 3'ü; yani, devlet bütçesindeki para cezalarının yüzde 3'ü. Ayrıca da, yargı harçlarının 1, 2, 3 ve 4 numaralı tarifelerin yüzde 3'ünü... Bunlar, Adalet Bakanlığının teklifinde ve hükümet teklifinde yoktu; hep avukat arkadaşlarımız bir araya geldi, biz bu avukatları nasıl zenginleştiririz diye; ondan sonra, özel bir statü belirlediler.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Senin mal varlığın ortada...

KAMER GENÇ (Devamla) - Ve bunlar yüzde 3'ü...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Dairelerinin hesabını ver...

KAMER GENÇ (Devamla) - Yüzde 3'ünü Barolar Birliğine veriyor ve bakın, siyasî partilerin alacağı para 200 trilyon lirayken, Barolar Birliği, bir bakıyorsun, 40, 50 veya 60 trilyon para alıyor ve bu parayı istediği gibi kullanıyor.

Değerli milletvekilleri, bakın, piyasada 20 000 avukat var. Eğer bu 20 000 avukata, 200 000 de avukat tutma zorunluluğu getirdiğiniz kişiye, her biri 10 kişinin avukatı olsa ve bu ücreti de Barolar Birliği belirlediğine göre...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Asgari ücret...

KAMER GENÇ (Devamla) - Barolar Birliği yarın bir gün diyecek ki; efendim, mesela, ano-nim şirket 1 milyardan aşağı ücret veremez -neye göre gidecek- veya 2 milyardan aşağı ücret veremez. Arkasında yapı kooperatifi...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Yanlış bilgi veriyorsun, yanlış bilgi...

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, yanlışsa, burada müzakere edelim.

Efendim, bakın, siz, gerçekleri söylemekten korkuyorsunuz.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Korkmuyoruz, niye korkacağız?!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, siz, kendi menfaatınıza uygun kanun getiriyorsunuz.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Ne menfaatı?!.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bu, kıyak emeklilikten daha kötü bir kanun. Yani, buraya kıyak emeklilik getirdik diye, kamuoyunda milletvekillerinin itibarı sıfıra indi. Bu da, avukat olan, hukukçu olan milletvekillerine durup dururken, ayda  milyarlarca lira aylık sağlanmasını sağlayan bir kanundur; bu, kıyak avukatlık kanunudur. Buraya, bunu getirip de, 20 000 kişiyi ilgilendiren bir kanunu siz temel kanun kabul ederseniz, o zaman, bu Meclisin itibarını gölgelersiniz.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Genç, avukatlık bize de hak olarak verilsin dedin mi demedin mi? Senin kompleksin var!

KAMER GENÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, avukat tutmak bir kişinin kendi şahsını ilgilendiren bir şeydir. Benim menfaatım varsa avukatı tutarım; benim menfaatım yoksa, siz kim oluyorsunuz da benim yerime geçip, benim menafaatımı düşünüyorsunuz?! Yani, bunlar doğru şeylerdir. Avukatlık Kanunu, bu getirilen haliyle, Türkiye'deki vatandaşların dava açma hakkını ortadan kaldırıyor; çünkü, bir defa, adalet hizmeti pahalılaştırılıyor.

Ayrıca, sayın milletvekilleri, artık, hâkimlik yapacak kimseyi bulamazsınız; yani, adam, gidecek, 400-500 milyon veya 600 milyon maaşla yargıtay üyeliği yapacak, öte tarafta 10 tane anonim şirketin avukatı olunca 15-20 milyar lira para alacak. Niye gitsin orada hâkimlik yapsın?! Dolayısıyla, adaleti de işlemez hale sokuyorsunuz.

Şimdi, tabiî, menfaat... Yani, bir milletvekilinin en önemli özelliklerinden birisi kendi menfaatına uygun olan şeyi reddetmesidir. Burada benim cebime giriyorsa, her türlü adaletsizliğe evet diyeceğim, benim cebime girmiyorsa... Ben buna evet dersem, milletvekilinin taşıması gereken hem onura, haysiyete aykırıdır hem de yaptığımız yemine aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, Anayasaya sadakat yemini yapıyoruz, eşitlik ilkesine şey ediyoruz. Peki, bu memlekette, diğer, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları da var. Ayrıca, efendim, baroların, protokolde dahi yerlerini tespit ediyorlar; Barolar Birliği Başkanı, protokolde milletvekillerinin de önüne geçiriliyor. Yahu insaf be kardeşim. Yani, bir meslek grubunu toplumda bu kadar en mümtaz yere getireceksiniz, öteki kim; Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları değil mi sayın milletvekilleri?!

Şimdi, Sayın Başkan, tabiî, bu konuda, önemli bir adım atıyoruz, siz, 5-6 tane kanun tasarısını, teklifini, bir arada, temel kanun olarak buraya getirip oylatırsanız olmaz. Her temel kanun üzerinde, 150-200 madde üzerinde, sayın milletvekilleri, burada, 20 dakikada ne konuşursunuz?..

Temel kanunun özelliği şudur: Temel kanunun tümü üzerinde gruplar 2-3 saat konuşur, 5-6 milletvekili çıkar 1'er saat konuşur; çünkü, bu kanunlar yıllarca bu memlekette uygulanacak ve insanlar, bu kanunlarla getirilen mükellefiyetlerle baş başa kalacaklardır.

Temel kanunları bürokratlar hazırlamış, getirmiş, komisyonlarda müzakere... İşte, Avukatlık Kanun Tasarısı... İnanmanızı istiyorum sayın milletvekilleri, 25 kişilik Adalet Komisyonunda, altı hafta, tek başına konuşan bir tek bendim. Buyurun, gidelim kayıtları inceleyelim; yani, konuşan var mı?! Evvela getirilen kanunda tapuda avukat arıyorlardı, noterde arıyorlardı, her yerde avukat arıyorlardı, ben konuştum, konuştum da, sonradan, o belirli birtakım serbest çalışan, işte, noterler, tapuda biz bunun işlemlerini yapamayız, bir arabanızı satamıyorsunuz dediler, onların baskısıyla epey bir düzelme oldu; ama, halen gelen hükümler çok kötü.

Şimdi, bu halde çıkarırsanız, her gittiğim yerde, bugün hukukçu olan milletvekillerinin, bunların kendi cebinden başka bir şeyi düşünmediğini kamuoyuna söyleyeceğim, her yerde söyleyeceğim. Bana, çok iyi bir koz vermiş olursunuz; ama, size diyorum, bu memleketteki insanları, bu memlekette yaşayamaz bir duruma sokmayın.

Bakın, hak hukuk, neyse, herkes için vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen toparlar mısınız.

KAMER GENÇ (Devamla) - Toparlarım Sayın Başkan.

Onun için, böyle belli bir menfaat grubunun menfaatını ilgilendiren kanunu, biz, burada, temel kanun olarak müzakere edemeyiz. Bu, 20 dakikayla da olmaz sayın milletvekilleri.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, ilkin Avukatlık Kanun Tasarısı geliyor buraya. Bu Avukatlık Kanun Tasarısı, tabiî her gruptaki hukukçu arkadaşların menfaatını ilgilendirdiği için, kendi menfaatımızı, cebimizi ilgilendirdiği için, hakkı hukuku bir tarafa bırakıp oy verebilirsiniz; ama, yarın birçok kanun gelir, ondan sonra, bu Meclis tıkanmaya girer.

Onun için, rica ediyorum, her Başkanlık, bundan sonra, her temel kanunu ayrı ayrı getirip, bu temel kanun mudur değil midir, bunun üzerinde tartışma açmalıdır ve bu temel kanunların müza-keresinin de iyi yapılması lazım. 20 dakikada kim ne konuşur sayın milletvekilleri?! Milletvekilinin önerge hakkını elinden alıyorsunuz. Yazın, çalıştım; bu Avukatlık Kanununun düzelmesi için, tam 100 küsur önerge hazırladım. Ee, günah değil mi benim o emeğime! Getirelim önergelerimizi buraya, okuyalım, oylayalım. Yani, olur mu?!

Değerli milletvekilleri, hakikaten, avukatlık müessesine karşı da değilim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Genç, süreniz bitti; son cümleniz için açıyorum mikrofonu.

KAMER GENÇ (Devamla) - Peki efendim.

Yani, bu müessesenin karşısında değilim; ama, avukat olan arkadaşlarımıza büyük paralar kazandırırken, vatandaşı da düşünmek zorundayız. Yarın, avukat olan milletvekili arkadaşlarımız, gidecek, 10-15 anonim şirketin avukatı olacak, yerinde otururken 25-30 milyar lira para alacak; öteki, avukat olmayan milletvekilleri de, onun karşısında ekonomik yönden güçsüz kalacak. Bu, eşitlik ilkesine de aykırıdır. Yani, sen, avukat milletvekilisin, gideceksin 20-30 tane müessesenin avukatlığını tutacaksın, yanında üç beş adam çalıştıracaksın, 30-35 milyar para alacaksın... O zaman, peki, öteki milletvekillerine haksız rekabet olmuyor mu bu?

BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen...

KAMER GENÇ (Devamla) - Bunları söyleyelim; siz, yine, anlarsanız anlarsınız, anlamazsınız, oy verirsiniz. Tabiî, menfaatınızı ilgilendirdiği için, muhakkak ki cebinizi düşüneceksiniz, milleti düşünecek haliniz yok ya!

Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Tabiî, buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu öne-risinin lehinde söz aldım. Tabiî, burada, avukatlık kanunu tasarısını görüşmüyoruz, Danışma Kurulu önerisini görüşüyoruz. Öncelikle, bunu belirtmek lazım.

Danışma Kurulu önerisinde sadece Avukatlık Yasa Tasarısı yoktu, başka tasarılar da vardı; temel kanun addedilen Fikir ve Sanat Eserleri Yasa Tasarısı vardı; onun maddesi, Avukatlık Yasa Tasarısından çok daha azdır, avukatlık yasa tasarısı 101 maddedir; ama, temel Fikir ve Sanat Eserleri Yasa Tasarısı 41 maddedir. Yani, Sayın Genç samimî olsa, 41 maddelik temel yasa üzerinde hiç konuşmuyor; ama, 101 maddelik kanun değişikliğini temel kanun kabul etmiyor, 41 maddeden hiç bahsetmiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen, benim samimiyetimden söz edemezsin...

BEYHAN ASLAN (Devamla) - Onu, yine, temel yasa olarak görüşebiliriz. Bundan anlıyorum ki, kronik bir şekilde, Sayın Genç'in bir avukat düşmanlığı var -biz, bunu komisyondan da bili-yoruz- savunma düşmanlığı var.

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu tasarı 20 000 avukatı ilgilendiren bir tasarı değildir. Bu tasarı, demokrasinin kuvvetler ayrılığı -yasama, yürütme, yargı- ilkesinden biri olan yargının bir ayağı olan savunma hakkıdır, 65 milyonu ilgilendirir; o, parası pulu olmayan, kendisini savunamayan garibanları ilgilendirir. Adlî yardım vasıtasıyla, o müessese vasıtasıyla, savunma hakkı elinden alınan veya maddî gücü itibariyle kendisini savunamayacak olan insanları ve küçükleri savunma hakkı, yine, bu tasarıyla güçlendirilmekte, kuvvetlendirilmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu yasa tasarısının hepsi elimizdedir, arkadaşlarımın hepsi okuyacaklardır. Sayın Genç'in burada verdiği bilgilerin hepsi ama hepsi yanlıştır, gerçekdışıdır. Tasarı elinizdedir, okuyunuz; bu arkadaşımızın bahsettiklerinin hiçbirini içermemektedir, bunu ifade ediyorum; arkadaşlar tekrar tekrar okusunlar. Avukatlar, bu toplumun önderidirler, motorudurlar, her yeniliğin önündedirler. Avukatsız bir toplum yoktur ve bu tasarıyla getirilen, avukatlara ve-rilen hak değildir, çıkar değildir, savunmaya verilen bir haktır; böyle ifade edilmelidir.

Danışma Kurulunun aldığı kararlar fevkalade iyi kararlardır, önemli kararlardır, yerinde kararlardır; onu destekliyoruz, tasvip ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Beni avukatların düşmanı olarak ilan etti, avukat düşmanı dedi; yani, orada söyledi, siz de duydunuz herhalde. Müsaade ederseniz, bir iki cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, bir dakika müsaade eder misiniz Sayın Genç.

İsmail Bey, siz lehte mi konuşacaksınız? Lehte konuşacaksanız buyurun, imkânınız var.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - İki lehte, iki aleyhte konuşma imkânımız var İçtüzüğümüze göre.

Buyurun.

Süreniz 10 dakika.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Parlamentonun değerli üyeleri; aslında, geçen oturumlarda, Sayın Genç'e kibarca cevabımızı vermiştik; ama, o, hâlâ anlamamakta direni-yor. Muhakkak ki, Avukatlık Yasa Tasarısı önümüze geldiğinde, Parlamentonun değerli tüm üyeleri, tasarıda neler olup bittiğini, neler içerdiğini açık seçik göreceklerdir.

Burada biz, avukat olduğumuz için, bir meslek grubunu göklere çıkaracak değiliz. Her bir meslek grubu, Türkiye'de bizim için geçerli ve el üstündedir. Ancak, Sayın Genç'te, bir avukatlık kompleksi var. Benim duyumlarıma göre, Sayın Genç, bir tarihlerde "bizi de avukatlık statüsüne koymaz mısınız" demiş; ama, ne nasipse -ki, hakkı olmadığı için... Kendisi raportördür. Bu arada, raportörlere de saygılar iletiyorum, onları rencide etme kastım yok- bu hakkı, Avukatlık Yasası kendilerine vermemiş.

Burada söylediklerinin aslı astarı yok. Aslı astarı olmadığı gibi, avukatları zenginleştirme olayı da yok. Gerçekten, Türkiye'de, bugün savunmanın bir ayağını teşkil eden avukatlar, primlerini ve vergilerini ödeyemez durumdadırlar. Geçen oturumlarda konuşurken, Hazine avukatlarının da, bu yeni Yetki Yasasına göre, ekonomik durumlarının düzeltilmesi için, ilgililerin dikkatini çekmiştim. Yalnız Hazine avukatları değil, bu arada bakanlık avukatlarından da bize belli şikâyetler geldi.  Gerçekten, Plan ve Bütçe Komisyonu, hükümetimiz, o Yetki Yasasına dayanarak belli şeyler düzenlerken, trilyonluk davaları takip eden bu meslektaşlarımızı da, bakanlık avukatlarını da, savunma avukatlarını da nazarı itibara alır, emsallerine göre bir düzenleme yaparsa yerinde olacağı kanaatindeyim.

Sayın Genç'te bir kompleks var. Sayın Genç bir televizyon programında diyor ki: "Ben yoksul bir milletvekiliyim; krediyle aldığım bir dairem, bir arabam, bir de kooperatif evim bulunmaktadır."

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben böyle bir şey söylemedim.

BAŞKAN - İsmail Bey, şahsileştirmeyelim lütfen.

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Televizyonu izleyen bir kadın, "nasıl olur Sayın Genç, siz, sabahın 6'sında, kira paralarını toplamaya başlıyorsunuz" dedi. Bu sefer Sayın Genç, tabiî, yaptığı gafı anladı "ben, yoksulum derken, yoksul Tuncelilinin vekili olduğumu söyledim" dedi.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, tam sataşma var...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerek Sayın Aslan'ın gerekse Sayın Aydınlı'nın, ismini zikrederek bahsetmesi sebebiyle bir sataşma doğduğu kanaatindeyim. O sebeple, kendisine sataşmadan dolayı söz veriyorum; yoksa, Danışma Kurulu önerisiyle falan alakası yok.

Sayın Genç, yalnız sataşmaya cevap vereceksiniz.

5 dakika süre veriyorum.

VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan ile İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın Danışma Kurulu önerisinin görüşmeleri sırasında yaptıkları konuşmalarda şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tabiî, birtakım menfaat çevrelerinin karşısında mücadele etmek, onların menfaatına dokunmak kadar tehlikeli bir statüde olmak çok kötü bir şey.

Şimdi, tabiî, ben çıkıyorum, burada, usulsüzlükleri, usulsüz kredi veren alanları dile getiriyorum; birtakım patronlar bana düşman. İşte, avukatlıkla ilgili meseleleri şimdi dile getirdik; tabiî, arkadaşlar bize "avukat düşmanı" diyorlar. Kanun bilmiyorlar...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Hayır efendim...

KAMER GENÇ (Devamla) - Değilse Sayın Beyhan Aslan, getirelim bu kanunu, burada tek tek, madde madde okuyalım. Ben mi doğruyum...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - Okuyacağız...

KAMER GENÇ (Devamla) - Hayır efendim, okuyamayacağız.

Bakın, öneriyi daha anlamamışsınız, imzaladığınız öneriyi anlamamışsınız. Dolayısıyla, ne yapıyorsunuz; herhalde 5  partiye şey ediyorsunuz...

BAŞKAN - Sayın Genç, üslubunuza dikkat edin efendim.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - 4...

KAMER GENÇ (Devamla) - 4 mü, neyse, 4 partiye...

Burada milletvekillerinin önerge verme hakkı da yok, müzakere hakkı da yok. Neyse...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Milletvekilinin var, grupların var, komisyonların da var...

KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse efendim, göreceğiz, göreceğiz...

Şimdi, benim avukatlara falan düşmanlığım yok, ben de bir insanım. Ben, Danıştayda onaltı sene tetkik hâkimliği ve savcılık yaptım. Ben kendimi övmeyeyim. Ben maliye okulu mezunuyum, maliye kökenliyim ve iktisat mezunuyum. Benim orada yazdığım kararlar, Danıştayda yazdığım kararlar hâlâ bugün "içtihat" diye geçer. Bunu bilesiniz yani. İyi de bir vergiciyim; onu bilmenizi istiyorum. Kitaplarım da var, Danıştayda çalıştığım zaman kitaplarım da var.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Ben mal beyannamemi verdim, yüreğin varsa sen de açıkla!

KAMER GENÇ (Devamla) - Benim burada yaptığım çalışmaları da kamuoyu da görüyor. Yiğitliği varsa bu insanlar, gidelim, kamuoyu karşısında... Kimin ne olduğunu herkes bilir. Ben, her konu geldiği zaman, bu parlamenterlik görevinin gerektirdiği sorumluluğum gereği her konuda inceleme yaparım. Bu gelen kanunla millete ne geliyor, kime, hangi menfaat gruplarına, hangi odaklara neler gidiyor; bunları inceliyorum. Bunları incelemek, burada dile getirmek... Tabiî ki, menfaatlarına karşı konuştuğum insanları afişe ettiğim için, onları kırdığım için bana düşman kesiliyorlar. Ben bunları normal karşılıyorum; ama, yani, bir meslek grubuna... Benim de avukat yakınlarım var; benim yeğenim avukattır, amcamın oğlu avukattır, yeğenim hukukta okuyor. Bunlar mesele değil. Benim için, bu memleketin geleceği önemli sayın milletvekilleri.

Ayrıca, -ismini anmak istemiyorum- bir arkadaşın dediği gibi, ben yoksul bir milletvekiliyim demedim. Ben yoksul bir bölgenin milletvekiliyim dedim.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Söyledin...

KAMER GENÇ (Devamla) - Benim malımın mülkümün ne olduğu da her gün televizyonlarda, şurada burada söyleniyor. Beyannamelerimiz de burada, Meclistedir. 1987'den beri de milletvekiliyim; tek bir mülk alıp satmamışım. Bir iki kooperatifin üyesiyim; ama, benimle ilgili bir şeyiniz varsa, getirirsiniz, burada konuşuruz. Bakınız, ben her şeye karşı...

BAŞKAN - Sayın Genç, tamamlar mısınız lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Benim istediğim, bu memleketin vatandaşını düşünmemizdir. Parlamenter olarak buraya geldiğimize göre, eğer, bir şey kendi cebimize giriyorsa, hakkı, adaleti, hukuku bir tarafa atacağız; kıyak avukatlığı getireceğiz; onun rantından, kendimizi ve çevremizi yararlandırmak ne milletvekilliğine yakışır ne de bu milletin hakkını korumaya yakışır.

Kanunu getirelim, burada tek tek müzakere edelim; niye çekiniyorsunuz?! Tek tek müzakere edelim; ama, bu yola giderseniz, siz, bu Parlamentoyu feshetseniz daha iyi olur; çünkü, eğer, Parlamentoda milletvekili çıkıp da kanun üzerinde fikir söylemezse, yıllarca uygulanacak bu kanundan kime ne geliyor, kime ne götürülüyor bilinmezse, nasıl olur o kanun? Yani, o zaman, bu, kanun olmaz, Bakanlar Kurulu Kararnamesi olur değerli milletvekilleri; çünkü, buradaki şeklî oylamadır; ama, Anayasa Mahkemesine dava açıldı, bunda acele edilmesinin nedeni de odur. Uygun görürseniz, Anayasa Mahkemesi bakar, temel kanunlarla ilgili getirilen bu sistemi eğer iptal etmezse, ona göre müzakere edilir. Bekleyin... Bir hafta daha bekleyin.

Saygılar sunuyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

 

 

 

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ (Devam)

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Öneri üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir husus, ilk defa, yeni 91 inci maddeye göre huzurlarınıza geldiği için açıklamak istiyorum: Danışma Kurulunun ittifakla karar alması dahi, bir kanunun, temel kanun sayılmasına yetmez. Buna, sizler karar vereceksiniz.

Şimdi, tek tek okutup, oylarınıza sunacağım; ancak, ilk oylamada karar yetersayısının aranılması istenmiştir...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yeni İçtüzüğe göre 330 milletvekilinin...

BAŞKAN - Hayır efendim; şöyle: İttifakla gelince, 330'a hacet yok; ittifakla gelmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim...

BAŞKAN - Sayın Genç, bakın, burada benim de imzam var. Aleyhinde konuştunuz, konuşturdum sizi; ama, lütfen, 91 inci maddeyi okuyun; 330'a hacet yok.

İlk maddeyi okutuyorum:

Öneriler:

1.- 16.2.2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 610 sıra sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyondan Gelen Diğer İşler" kısmının 11 inci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN - Karar yetersayısının aranılması istenmiştir; arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısına ulaşılamamıştır.

10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.20


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.30

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60 ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açı-yorum.

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ (Devam)

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Hatırlanacağı üzere, Danışma Kurulu önerilerinden 1 inci maddenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, 1 inci maddenin oylamasını elektronik cihazla yapacağım ve oylama için 3 dakika süre vereceğim.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerinin 1 inci maddesi kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

"2- İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen 413 sıra sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile 402 sıra sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşülme ve oylamalarında:

a) Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının 25'er maddelik dört bölüm halinde (1 inci maddeden 26 ncı maddeye kadar birinci bölüm, 26 ncı maddeden 51 inci maddeye kadar ikinci bölüm, 51 inci maddeden 76 ncı maddeye kadar üçüncü bölüm ve 76 ncı maddeden sonrası dördüncü bölüm), Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının da 20'şer maddelik iki bölüm halinde (1 inci maddeden 21 inci maddeye kadar birinci bölüm, 21 inci maddeden sonuna kadar ikinci bölüm) görüşülmesi;

b) Tasarıların tümü üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika; bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümet adına yapılacak konuşmaların 10'ar dakika olması;

c) Bölümler üzerinde gruplar, komisyon ve hükümetin 1'er, milletvekillerinin de 1'er önerge verebilmesi,

d) Maddeler okunmaksızın, sadece, yukarıda belirtilen bölümlerin ayrı ayrı oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde, o bölümün, kabul edilen önergeyle birlikte oylanması önerilmiştir."

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, bir açıklama isteyebilir miyim efendim?

BAŞKAN- Efendim, oylamaya geçiyoruz, artık, konuşma imkânı yoktur.

Dinlediğiniz öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri, kabul edilmiştir.

Efendim, Danışma Kurulu önerisinin tamamı kabul edilmiştir.

Şimdi, bu duruma göre, 91 inci maddenin ilk uygulaması sadedinde, 2 kanun, temel kanun olarak sizler tarafından kabul edildi.

Kanunun birisi 4 bölüm halinde, diğeri 2 bölüm halinde müzakere edilecektir.

Önergelerinizle ilgili yeni düzenlemeler de gelmiştir. Şimdiye kadar verilen önergelerin de buna göre tanzim edilmesi gerekmektedir. Bunu bilgilerinize sunuyorum efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkanım, aslında, benim, Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarıyla ilgili olarak 100'ün üzerinde önergem var. Yani, bu İçtüzüğük değişikliği yoktu. Şimdi 4 bölüm halinde müzakere edeceğiz. Ben önergelerimi vermişim. Nasıl olacak bu?

BAŞKAN- Şimdi önergelerinizi tevhit edeceksiniz. Ben onun için açıklamada bulundum. Diyelim ki, siz, 25 maddede 25 önerge verdiyseniz, her milletvekilinin 1 önerge, daha doğrusu, her bölümde 1 önerge verme imkânı var. 25'ini bir önerge haline getireceksiniz ve bir an evvel vereceksiniz. Aksi takdirde, o milletvekilinin önerge verme yetkisini bir başkası kullanabilir.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Bu hiçbir yerde görülmemiştir; ama...

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair İçtüzük tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, İçtüzük tekliflerinin görüşmelerini erteliyoruz.

Şimdi, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. - Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

                             

(1) 597 S. Sayılı Basmayazı 14.2.2001 tarihli 58 inci Birleşim tutanağına eklidir.

Sizlerce de bilindiği üzere, tasarının maddeleri bir hayli uzun metinlerden oluşuyor; bu sebeple, Divan Kâtibinin, yerinde oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının 11 inci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, tasarının 12 nci maddesini okutuyorum:

Dava hakkı

MADDE 12.- Kurul kararına karşı açılacak davalar ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar.

BAŞKAN - Madde üzerinde  ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'e ait.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum. Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının çerçeve 12 inci maddesi üzerinde, Grubumun görüşlerini arz etmek için huzurunuzdayım.

Biraz önce Divan Kâtibinin de okuduğu gibi, madde "Dava hakkı" başlığını taşıyor. Üç gündür burada görüşmekte olduğumuz bu tasarı, elektrik enerjisi piyasasını serbest piyasa şartlarında yeniden yapılandırmak için, yatırımlardaki kamu payını daraltıp özel sektör payını artırmak için ve bu amaçları gerçekleştirmek üzere de gerekli hukukî ve idarî düzenlemeleri yapmak için hazırlanarak önümüze gelmiş olan bir tasarıdır.

Bu tasarıyla, hatırlayacaksınız, yeni bir kurul oluşturuluyor; elektrik piyasası düzenleme kurulu. Bu kurul birtakım yetkilere sahip; yaptırım ve cezalar uygulayabiliyor. Peki, bu yaptırım ve cezalardan mutazarrır olduğunu ileri süren kişiler, nereye başvurarak haklarını arayabilecekler; işte, bu 12 nci madde, bu soruya cevap veriyor.

Biraz önce de okundu, kurul kararına karşı açılan davalar, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülecek ve ayrıca, Danıştay, kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları da acele işlerden sayacak. Hiç şüphesiz ki, bunun gerekçesi de var; çünkü, bu konuda, uygulamada bir birlik sağlansın istenmiş. İdare mahkemeleri Türkiye'de yaygın şekildedir, her idare mahkemesine giderse farklı kararlar çıkar diye Danıştaya getirilmiş ve tabiî, önemine binaen olacak ki, Danıştayda da, bu, öncelikle görüşülecek ve acele işlerden sayılacak.

Şimdi, Danıştay deyince, enerji deyince, hemen, fikir ayaklarımla, tam birbuçuk yıl geriye doğru gidiyorum; hatırlayacaksınız, Ağustos 1999 yılında, burada, bir Anayasa değişikliğini görüşmüştük. Anayasamıza, ilk kez, tahkim koşulunu getirmiştik. Kamu hizmeti sayılan sözleşmelerde, imtiyaz şartlı sözleşmelerde, uluslararası tahkime ve millî tahkime gitmeyi öngören, Anayasanın 125 inci maddesinde bir değişiklik getirmiştik. Danıştayın, 155 inci maddedeki yetkisini de kısıtlamıştık ve sadece, iki ay içerisinde görüş bildirme şeklinde bir düzenleme yapmıştık. O zaman -gayet iyi hatırlıyorum- burada konuşmuştum; çünkü, gerekçesi aynen şöyleydi, deniliyordu ki: "Türkiye'nin yabancı sermayeye ihtiyacı var, tahkim düzenlemesi yapılmadan yabancı yatırımcılar gelmiyor; 1,6 milyar dolar bekliyor; tahkim kanunu mutlaka çıkarılmalıdır ve bu, yatırımların anahtarıdır. Yabancı sermayenin yatırım yapmaya teşvik edilmesi, kalkınma yönünde önemli bir araç oluşturacaktır. Türkiye'nin enerji sorununu çözmek için 1,6 milyar dolar bekliyor, bu değişikliği yapalım hemen gelsin." Anamuhalefet partisi, olarak biz de bu Anayasa değişikliğine destek verdik; bu değişikliği yaptık; ama, aradan tam birbuçuk yıl geçti, enerji sorunu çözüleceği yerde, büsbütün, daha karmaşık, daha da sıkıntılı hale geldi. Şimdi bu tasarının gerekçesini okuduğumuzda, birbuçuk yıl önce Anayasa değişikliğiyle ilgili gelen tasarıdaki gerekçelere çok benzediğini görü-yoruz. Burada da "Biz, bu Elektrik Piyasası Kanun Tasarısını, Türkiye'nin enerji sorununu bir an önce çözmek için getiriyoruz ve enerji alanında liberalleşmeye gidiyoruz, özel sektörü daha çok bu işin içine çekiyoruz ve devleti ikinci plana, geri plana atıyoruz." deniyor.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı kanunlaştığı takdirde dahi bu sorunun çözülemeyeceği kanaatimi ve düşüncemi belirtmek istiyorum. Niye?.. Dün burada ANAP adına konuşan Sayın Gökbulut arkadaşımız bir temennide bulundu, "bu kanun çıkınca bu enerji sorununu çözeceğiz; çünkü, batı böyle yapmıştır." Diye buyurdular.

Batı, ekonomik alanda serbestliğe gitmeden önce başka bir alanda serbestliğe gitmiş, sonra ekonomik alanda serbestliğe gitmiştir. Batı, ekonomik alanda serbestliğe gitmeden önce, düşünce alanında, demokrasi alanında, bireysel ve kolektif özgürlükler alanında liberalleşmeye gitmiştir. Dolayısıyla, Türkiye'de liberalleşme yapacaksak, devleti ikinci plana atacaksak, bunun, önce insan haklarında sağlanması lazım. Bu alanda bir liberalleşme gerçekleştirmeden ekonomik alanda liberalleşmeyi gerçekleştirmeye çalışırsanız, işte görülüyor ki, netice almak mümkün değildir. O halde, sayın hükümete buradan çağrıda bulunuyorum. Önce düşünce alanında, bireysel ve kolektif özgürlükler alanında liberalleşmeyi sağlayalım, bu noktada Anayasada ve temel yasalarda değişiklikler yapalım; göreceksiniz ki, Türkiye'de her alanda bir canlanma, halkın yönetime katılmasında bir arzu ve istek ve işlerin bir bir yoluna girmekte olduğu görülecektir.

Hükümetin, bu dileklerimi dikkate alacağı umuduyla hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına ben konuşacağım...

BAŞKAN - Siz konuşacaksınız; yalnız, daha evvel, Hükümet adına Sayın Bakan söz istedi.

Hükümeti temsilen Sayın Bakana söz veriyorum; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, grup adına konuşan milletvekillerinin konuşmasına tahammülü yok mu?

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Var. Çok kısa konuşacağım için...

Sayın Başkanım, her milletvekilinin konuşmasına tahammülüm var; eğer, siz de tahammüllü olursanız, yanlış anlamayı önlemek için, yerimden, bir tek cümleyle bir açıklama yapacağım. Ne zaman açıklama yapılacağı, hukukta, kurallarda, İçtüzükte belli. Sabırlı olun lütfen.

Niye rahatsız oldunuz ki açıklama yapmamdan?!

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, gruplar adına konuşma yapılırken, Sayın Bakanın arada açıklama yapması gibi bir teamül yok.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 12 nci maddedeki dava hakkı, sadece kurul kararına karşı açılacak davalarla ilgilidir. Kurul, ikili anlaşmalara taraf değildir. Dolayısıyla, kurulun, uluslararası tahkime gidecek bir kararı yoktur. Uluslararası tahkim ve özelleştirme kavramının Anayasaya derc edilmesini öngören yasa değişikliği, öncelikle, özel hukuk hükümlerine tabi ikili anlaşmaların önünü açmak için gerçekleştirilmiştir. Bu açıdan, söz konusu değişiklik, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısıyla getirilen yapının oluşabilmesi için bir gerekliliktir. Diğer yandan, tahkim unsuru, piyasada faaliyet gösterecek tüzelkişiler arasındaki ihtilafların çözümüne de imkân tanıyacaktır; ancak, burada, bu maddede yazılan, sadece, hakemlik görevini yapan kurul kararlarına karşı açılacak davadır; onu arz etmek istedim. Bunda rahatsızlık verecek bir şey yok.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Turhan Güven; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Medenî Kanunun kabul edilişinin yetmişbeşinci yıldönümü için, hukuk fakültesi mezunu olmayan çok değerli bir kardeşimin konuşması, beni, hem mütehassis etti hem de üzdü. Sayın Yücel Erdener konuştu, hukukçu bir arkadaşımız değil ama, onun bu hatırlatmayı yapmış olması, dediğim gibi, beni üzdü, bir noktada da sevindirdi. Demek ki Medeni Kanun, Türkiye'de, yerleşmiş, güzel bir tatbikatı olan bir kanunumuz. Elbette gelişen olaylar karşısında yenisinin yapılması yıllardan beridir gelir geçer.

Tabiî, başka bir olayımız daha var: Rengi biraz sararmış İçtüzük dağıtıldı Anayasayla birlikte. Herhalde geçirilen maddelerden ötürü biraz rengi sararmış görünüyor; ama, biraz aceleye gelmiş değerli arkadaşlarım. Anayasa Mahkemesine daha bugün gidildi. Bu değişiklikler birkaç sayfa halinde ilave olarak gönderilseydi, bir masraf olmazdı; çünkü, Anayasa Mahkemesinden dönmesi, aşağı yukarı, kesin olabilecek bir olaydan ötürü, biraz acele edilmiş gibi geldi bana, biraz da kırtasiyeciliğin ve masrafın getirdiği bir olay diye kabul ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan da biraz evvel açıklamada bulundular; doğru, Danıştayı biz bazen unuturuz, daha doğrusu, yargıyı bazen unuturuz, bazen de hatırlarız. Burada, tahkimin kabulünden sonra gelişen olaylar içerisinde, aralarında ihtilaf olduğu takdirde, bu ihtilafı çözecek olan makam olarak Danıştay kabul edilmiş ve bidayet mahkemesi olarak kabul edilmiş. Bu, tabiî, bir yargıya verilen önemin göstergesi de olabilir; ama, bir başka taraftan da neden bidayet mahkemesi; bunun bir üstü neresidir; dava daireleri kurulu mudur, neresidir; bunun pek açıklığa kavuşturulamamış olduğu görülüyor.

Değerli arkadaşlarım, tasarı geçmek üzere; şu ana kadar da 11 maddesini kabul buyurdunuz; ama, bir yönetmelikte bulunması gereken hükümleri ihtiva eden, yani efradını cami ağyarını mâni bir hüküm olmayan, çok uzun, Sayın Başkan da, bugün, Danışma Kurulunda ifade ettiler; okuması 15-16 dakika süren bir kanun maddesi, kanun yapma tekniğine hiç uygun değil. Ben kaç defa burada ifade etmeye çalıştım ki, artık, kanunlarımız, çalakalem gidiyor, belki bir tercümeden kaynaklanan bir şey, uzun maddeler... O maddeleri biraz daha bölerek... Hani şu kadar madde değil de, daha fazla olsaydı; ama, anlaşılır olması önemliydi, uygulanabilirliğinin olması önemliydi. Oysa, bu tasarı görülüyor ki, bir tercüme gibi geldi bana;  ama, kimseye bir şey söyleyecek halimiz de yok, çünkü, bir tercih olayıdır. İktidar ortakları, böyle bir tercih içinde olmuşlardır. Sıkıntı mı getirecek; getirecektir, göreceğiz; ama, bir süre sonra, dilerim ki, karşınıza bu kanun tekrar gelmez. O sıkıntının sonucunda, yeniden "ha, bakın burada hata etmişiz" deyip, birkaç madde değişikliğini daha, inşallah, bu hükümet birkaç ay içinde getirmez.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye'de Danıştayın, Şûrayı devlet niteliğinde olduğu dönemlerden başlayarak, bir iki dairesi hariç, diğerlerinde dava daireleri şeklinde tecelli etmeler, diğeri de, başvuruların, hükümetten gelen taleplerin incelenmesi olayını yaşadık. Burada, bence, doğrudan doğruya bidayet mahkemesinin Danıştay olması yerine, idare mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri görevlendirilmiş olsaydı, yani, Danıştayın çözüm şeklinde daha rahatlık sağlanırdı. Çünkü, biz, yüksek yargıyı, artık, bir içtihat kapısı olarak görmeye mecburuz; bidayet mahkemesini musahip gördüğünüz zaman, içtihat yaratma imkânı yoktur. Birkaç gün evvel, yine, bu kürsüde size ifade etmeye çalıştım ki, üye sayısını artırarak, Türkiye'de sonuç almanız mümkün değildir, artık, o devirler geride kalmıştır. Yargıtay'a 12 tane kadro verdiniz; aynı Yargıtay'ın geçen defaki kanun değişikliğinde üyeye ihtiyacı olmadığını ifade eden de yine aynı hükümettir. Yani, bir sene içinde "üyeye ihtiyacım yok; ama, başkanlık istiyorum, o kadroyu istiyorum" deyip, iki daire kurdunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN GÜVEN (Devamla)- İki daire kurdunuz. Niye kurdunuz; askerî yargıdan gelen işleri çözmek için kurdunuz bir tanesini. Bitti, işleri bitti, tapulama işleri bitti Türkiye'de; yani, bu dairelerin artık, görev sahası kalmadı, işleri azaldı. Şimdi, siz, yeniden kadro isteyerek, Türkiye'de yargıya iyilik yaptığınızı zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Ara mahkemelerin kurulması için yapılacak olan çalışma yerine, üye sayısını artırarak yaptığı çalışmaların ne Danıştaya ne Yargıtaya ne tüm yargıya hiçbir yararı olmayacaktır.  Bu nedenle, ister bidayet mahkemesi kabul edin ister ne ederseniz edin, önemli olan uygulanabilirliliğidir değerli arkadaşlarım.

Bu bakımdan, bu tip kanunlar hazırlanırken, özellikle, hükümetten hassaten rica ediyorum; kanun yapma tekniğine uygun kanunlar getirin. Belki, "Vatandaşın anlaması şart değildir" zihniyeti içerisinde olabilirsiniz;ama, bırakın da, bu işi bilenler de anlamıyor bunu; anlaşılır metinler getirildiği zaman size gerekli desteği vereceğiz.

Saygılar sunarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güven, son cümleniz için açıyorum...

Bitirdiniz mi efendim?..

TURHAN GÜVEN (Devamla)- Bitirdim efendim, saygılarımı sundum Sayın Başkanım.

BAŞKAN -Teşekkür ediyorum Sayın Güven. (DYP sıralarından alkışlar)

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)-  5 dakika içinde ne konuşacak, derdini nasıl anlatacak ?!.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri geliş sıralarına göre okutup, sonuncusundan işleme başlayacağız:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının 12 nci maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

Kurul kararına karşı açılacak davalarda uluslararası tahkim geçerli değildir.

BAŞKAN - İkinci önergeyi  okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Suat Pamukçu

Aslan Polat

 

Bayburt

Erzurum.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KAZIM YÜCELEN (İçel) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Komisyon ?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Pamukçu, görüşecek misiniz efendim?

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tasarının 12 nci maddesi üzerinde vermiş olduğum önerge vesilesiyle söz aldım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu 12 nci maddede, ilk mahkeme, Danıştay olarak düzenlenmiş. Tabiî, bizim önergemiz de, bunun, bu metnin tasarıdan çıkarılması şeklindedir.

Önergemizin gerekçesini açıklamadan önce, bu kanunun çıkarıldığı bugünlerde, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve bu durum neticesinde, bu kanun çıktığı takdirde, ülkenin karşılaşacağı bir durum ve bu durumların muvacehesinde, Türkiye'de yargı yolunun ne hale geleceği konusunda, yargının ne duruma düşeceği konusunda kısa bilgi vermek istiyorum.

Bu kanun, ilk defa Türkiye'de uygulanıyor değil; zaten, İngiltere'den tercüme bir kanun, orada da başarıya ulaşmamış bir kanun. Aynı şekilde, şimdi, Türkiye'de piyasayı, elektrik piyasasını özelleştirirken, bir şeyi dikkatlerimizden kaçırmamamız lazım: Türkiye, sürekli olarak enerji açığı olan ve olacak olan bir ülkedir. Türkiye, yeterli kaynaklara sahip olan bir ülke değil. Bir tek, birincil enerji kaynağı olarak, ancak linyit kaynaklarımız yeterli sayılabilir; bunun dışındaki bütün kaynaklarımız, maalesef, yeterli değil. Bir de, dünya rezervinin yüzde 54'üne sahip olduğumuz toryum yatakları var; ama, toryum yatakları, henüz, nükleer enerjide verimli olarak kullanılabilir bir kaynak olarak görülmüyor. İnşallah, umarız ki, teknik gelişmeler, toryumun etkin ve verimli bir kaynak olarak enerjide kullanılmasına yol açar; ancak, bu bir temenni.

Diyeceğimiz şu: Türkiye, şu anda bütün kapasitesini kullanabilmiş olsa dahi, termik yolla üretebileceği maksimum elektrik enerjisi, yılda 120 milyar kilovatsaattir. Hidrolik yolla üretebileceği 125 milyar kilovatsaatlik enerjiyi de bunun üzerine koyduğunuz zaman, Türkiye'nin mevcut kapasitesinin tamamını kullandığınız takdirde üretebileceğiniz elektrik enerjisi 245 milyar kilovatsaattir. Halbuki, 2010 yılı hedefleri 290 milyar kilovatsaat; yani, 2010 yılında, bütün kapasitenizi kullansanız bile enerji açığınızı kapatamıyorsunuz. Böyle açığı olan bir ülkede, enerji yatırımlarını özelleştirmeye kalktığınız zaman, büyük problemlerle karşılaşmanız tabiîdir.

Bu açığı neyle kapatacaksınız; tabiî ki, akla gelen tek yol ithalattır. İthalatı da, siz, devletin elinden almışsınız, özel sektöre vermişsiniz. Özel sektör ithalatı yaptığı zaman, daha ucuz ithal enerji getirdiği zaman, içerideki yatırımlarınızın durumu ne olacak; bunu hesaba kattınız mı? Katıldı mı bu hesaba?! Bu kanun tasarısında, bunun hesaba katıldığına dair bir hüküm yok.

Şimdi, tahkim yolunu da kapatmışsınız. Efendim, biraz önce Sayın Bakanı dinledik "idare veya kurul bu işin tarafı değil; dolayısıyla, tahkimle bir ilgisi yok" deniliyor. Şimdi, özel şirketler var, piyasayı devredeceksiniz. Diyelim ki, bu özel şirketlere bir yabancı unsur girdi ve bu unsur girdikten sonra, bu şirkete, idare lisans vermedi; ne olacak bu? Sonuçta ne olacak?.. Bu anlaşmazlık nasıl çözülecek?..

İdare mahkemesi sonrası, sadece Danıştaya gitsin diyorsunuz. Halbuki, biz, tahkimi getirirken, yabancılık unsuru taşıyan hususlarda, yabancı sermayenin kolayca girmesini temin için getirdik; biz, bunu, bu gerekçeyle getirdik. Şimdi, siz, tekrar, bunun önünü kapatıyorsunuz; taraf değil diyorsunuz.

Lisansı kim verecek Sayın Bakan; bu kurul verecek değil mi? Vermedi lisansı, ne yapacak bu şirketler? Uluslararası tahkim yolunu niçin kapatıyorsunuz? Diyelim ki, yabancılık unsuru yok, sadece yerli firma. Yerli firmanın da yerli tahkim; yani, ulusal tahkime gitmesinin önüne niçin engel koyuyorsunuz? Belki, daha kolaylıkla çözülecek bir sorunu, Danıştayın önüne dosyaları yığmakla ne elde edeceksiniz? Diğer idarî mahkemelerin önünü niye tıkıyorsunuz?..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Pamukçu, lütfen toparlayın.

SUAT PAMUKÇU (Devamla)- Bakın, tekrar edeyim; yakında, çok yakında, batan bankalar konusunu nasıl yaşadıysak, batan şirketler konusuyla da karşılaşacağız. Bu kadar batık şirkete bir tek Danıştayın bakması da mümkün değil; dolayısıyla, bütün idarî mahkemelerin de önünü açın. Yani, illerdeki mahallî idarî mahkemeleri de bu davalara bakabilsin; çünkü, bu yükün altından inanıyorum ki, Danıştay da kalkamayacak.

Önergemin kabulü yönünde oy kullanacağınızı ümit ediyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Pamukçu.

Sayın milletvekilleri, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilme-miştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının 12 nci maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

"Kurul kararına karşı açılacak davalarda uluslararası tahkim geçerli değildir."

BAŞKAN- Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)- Sayın Başkanım, katılmıyoruz.

BAŞKAN- Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Genç, konuşacak mısınız?..

KAMER GENÇ (Tunceli)- Evet.

BAŞKAN- Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 nci maddede şöyle bir değişiklik yapmayı düşünüyoruz: "Kurul kararlarına karşı açılacak davalarda uluslararası tahkim geçerli değildir."

Biraz önce Sayın Bakan "bu, zaten, uluslararası tahkime gitmez" dedi; bence hata. Şimdi, bu kanunun bir özelliği var: Bu kanunla Türkiye'de üretilen elektriğin yurtdışına ihracını yasaklamadık veya yasaklamasak bile; yani, belli bir kurala da bağlamadık. Biz, bir maddede de bir önerge verdik; hiç olmazsa, eğer, yurtdışı bir piyasaya enerji ihraç edeceksek, bunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin izni alınsın dedik; ama, tabiî, konuyu hep kopya aldığımız için; İngiliz kanununu aynen, motamot tercüme etmişiz; kavranmadığı için, önergemiz kabul edilmedi.

Şimdi, bakın, Türkiye, hidroelektrik gücünün ancak yüzde 30'unu kullanabiliyor; yani, suya dayalı elektrik gücünün yüzde 30'unu kullanabiliyor. Aslında, bu kanun tasarısı, biraz da, Avrupa Enerji Şartına, Avrupa'ya ileride katkıda bulunmak için getiriliyor; bunu, ileride, uygulamada göreceğiz. Böyle olunca, Türkiye'de üretilen elektriği, yarın öbür gün, bazı şirketler, yurtdışında bir ülkeye satabilirler; hatta, elektrik piyasasını daha da pahalılaştırmak için, komşu bir ülkeye, elektriği, kasten ihraç eder ve yine, oradan başka bir kanalla tekrar ithal eder. Dolayısıyla, böyle bir sistem, yabancı unsur taşıyan bir şirket de işin içine girince, o zaman, buraya bu maddeyi koymakta ne mahzur var; mademki, yabancı tahkim usulüne tabi değildir... Kurulun yaptığı işler belli, kurulun ne yapacağı kendi öz maddesinde belirtilmiş. Bu maddelere karşı idarî işten şey ediyor; ama, zaten, biz, Tahkim Kanununu kabul ederken -Danıştay'ın, bu konuda- elektrik üretim meselesini kamu hizmetinden çıkardık, özel hizmet niteliğine soktuk. Özel hizmet niteliğine girince, Danıştay'ın burada belki bu görevi de tartışılabilir. Yani, yarın, Anayasa Mahkemesine gidildiği zaman, kamu kurumu niteliğindeki bir kurumun, kamu tüzelkişiliğini haiz olduğu da tartışılabilir. Dolayısıyla, buraya, yabancı tahkime gidilmeyeceği yönünde bir hüküm konulmasında bence bir sakınca yok.

Biliyorsunuz, birçok konuda yabancı hakeme gidildiğinde, görevde bulunan bu kişiler Türkiye'ye karşı, maalesef, pek sempatiyle bakmıyorlar; hukuku, hukukun temel ilkelerini bir tarafa bırakıyorlar ve hep, Türkiye'nin aleyhine karar veriyorlar. Ben, geçen gün bir arkadaşımızın bir meselesine şahit oldum. Adam, bir İtalyan firmasından kullanılmamış boru ithal etme konusunda bir sözleşme yapmış; ama, gelen borular kullanılmış boruymuş. Bunları İstanbul Teknik Üniversitesine götürüp inceleme yaptırmışlar "bunlar kullanılmış borudur" diye rapor verilmiş. Tahkim suretiyle yabancı hakeme gitmişler, hakem demiş ki "yok, ben, İstanbul Teknik Üniversitesinin raporunu kabul etmem." Başka bir uluslararası teknik bilirkişi tayin edilmiş ve o da demiş ki "kullanılmamış boru."

Görüyorsunuz işte, Avrupa İnsan Haklarının Türkiye'yle ilgili verdiği birçok keyfî kararları var; yani, mümkün olduğu kadar, bu konularda tahkime gidilmesi halinde... Çünkü, çok büyük ciroları olan bir kurum; yani, katrilyonlara varan elektrik üretimi, dağıtımından işlem gören şirketler var. Yarın, bir tahkim usulüne başvurma imkânları doğabilecek, bir şüphe üzerine veya bir içtihatla açılabilirse, Türkiye bundan zarar görür. Madem ki tahkime tabi değil, o zaman böyle bir fıkra koyalım. O zaman önlenmiş olur. Tabiî, takdir sizin. Biz, burada gerçekleri söyleriz, siz, istediğiniz gibi kabul edersiniz.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sayın Genç'in önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 12 nci maddeyi oylarınıza sunacağım. Yalnız, 12 nci maddenin oylanmasından önce, yoklama talebinde bulunulmuştur.

Şimdi, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyacağım ve salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı bulunmamaktadır. Madde oylamasından önce yoklama yapılmasını arz ederiz.

Avni Doğan?.. Burada.

Mehmet Bekâroğlu?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sacit Günbey?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

İsmail Alptekin?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Turhan Alçelik?.. Burada.

Sait Açba?.. Burada.

Osman Aslan?.. Burada.

Cemil Çiçek?.. Burada.

Mehmet Çiçek?.. Burada.

Mehmet Özyol?.. Burada.

Şükrü Ünal?.. Burada.

Fethullah Erbaş?.. Burada.

Fahrettin Kukaracı?.. Burada.

Kamer Genç?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 20 arkadaşımızın burada olduğunu tespit ettik.

Şimdi, yoklama yapacağız ve 3 dakika süre vereceğim. Bu 3 dakika içerisinde elektronik cihaza giremeyenler lütfen pusula doldursunlar.

Biz, esasen yoklama talebinde bulunanları var sayacağımız için, onların cihaza girmelerine gerek yoktur; yani, 184 değil 164 sayın milletvekilinin varlığını arayacağım.

Efendim, yoklama işlemini başlatıyoruz.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısının olmadığı anlaşılmıştır; pusulalara rağmen ulaşabildiğimiz rakam 151'dir.

Saat 17.30'a kadar ara vereceğim; ancak, 17.30'da, şimdi imzasını aradığımız arkadaşları da bervechipeşin var saymayacağız. Onun için, 17.30'da 184 sayın milletvekili bulunmazsa, 57 nci maddenin dördüncü fıkrası gereğince birleşimi kapatmak zorunda kalacağımı yüksek bilgilerinize arz ediyorum.

Saat 17.30'a kadar birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.11


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.30

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60 ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açı-yorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 597 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin oylanması sırasında yoklama talep edilmiş ve toplantı yetersayısına ulaşılamamıştı.

Şimdi, yoklamayı tekrarlıyoruz.

3 dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama sonucunda toplantı yetersayısına ulaşılamamıştır. İçtüzüğümüzün 57 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince, birleşimi kapatmak durumundayım.

Alınan karar gereğince, Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu hakkındaki gensoru önergesi ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Şubat 2001 Salı günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyor, hepinize en iyi dileklerimi sunuyorum.

Kapanma saati : 17.35

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.