I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu’nun vefatı
dolayısıyla saygı duruşu B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Devlet eski bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner
ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan
inceleme raporuna ilişkin TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık tezkereleri (3/750,
751) 2. - Irak’a resmî bir ziyarette bulunmak için TBMM’yi temsilen tıp
doktoru parlamenterler ve sınır illeri parlamenterlerinden oluşan heyette yer
alan Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy mazereti nedeniyle ziyarete
katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz’ın katılacağına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752) 3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve TurizmKomisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/296) 4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/297) 5. - Şırnak Milletvekili Abdullah
Veli Seyda'nın (6/1154)
esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/298) 6. - Şırnak Milletvekili Abdullah
Veli Seyda'nın (6/1156)
esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/299) 7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/1038) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/300) 8. - Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve
1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/301) 9. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/393) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/302) 10.- Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifinin (2/37) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/303) C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, devlet memurluğu
sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/169) 2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey ve 33 arkadaşının, korunmaya
muhtaç çocuklar ve sokak çocukları konusunda Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/170) 3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk
dilinin ve müziğinin korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için alınması
gereken önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/171) IV. - SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1.- Adalet Komisyonunda, Dışişleri Komisyonunda, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan
üyeliklere seçim V. - SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans kurumlarına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508) 2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir sendika
başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/512) 3. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet
Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/514) 4. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Boğazındaki
köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515) 5. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki
camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/524) 6. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki
kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/525) 7. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki hastanelerin
onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/526) 8. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlinde
yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527) 9. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan
geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531) 10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa
İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/533) 11. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve
müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/535) 12. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı
yapılmadan önce açılan sınavları
kazananların durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) 13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) 14. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) 15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne
bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı
(6/552) 16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün sorgu
kasetlerindeki konuşmalarının basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın cevabı (6/560) 17. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, hava meydanlarındaki ticarî
işletmelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/554) 18. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik İlçesine Bağ-Kur
irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan'ın cevabı (6/555) 19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kurumlararası nakilleri izne
bağlayan genelgeye ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/557) 20. - İstanbul Milletvekili Ayşe
Nazlı Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile Başsavcı hakkında tazminat davası açılıp
açılamayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/558) 21. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Kovancılar'a
askerlik şubesi açılmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/564) 22. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ -
Karakoçan-Sarıcan baraj projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler'in cevabı (6/565) 23. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge Müdürlüğünün
Elazığ ve ilçelerindeki yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/632) 24. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ İlinde uyguladığı projelere
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/635) 25. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj Gölü çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/642) 26. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, elektrik iletişim
hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/653) 27. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz Barajı
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/669) 28. - Nevşehir Milletvekili
Mükremin Taşkın'ın, DSİ tarafından Nevşehir'de yürütülen yatırım
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/681) 29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep-Merkez-Yamaçoba
gölet ve sulama projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı
(6/728) 30. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Şırnak sınırında
yeralan Ilısu Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/731) 31. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, enerji hatlarının
periyodik bakımına ve Bursa-Orhaneli orman yangınlarının bakımlarla ilişkisi
olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler'in cevabı (6/773) B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlinde yapımı
planlanan F Tipi Cezaevi ile Zile Cezaevi onarımı projelerine ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (7/3252) 2. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, IMF'den sağlanan ek
krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı
(7/3259) 3. - Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Merkez Bankasından
yurtdışına transfer edilen dövizlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/3315) 4. - Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, Diyarbakır-Hani İlçesi Anıl
Köyünün yol sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/3310) 5. - İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Vakıf Gureba
Hastanesinin SSK'ya devredileceği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3284) 6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir gazetede yeralan
"THY'da talan" başlıklı yazıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova'nın cevabı (7/3325) 7. - Konya Milletvekili Mehmet Gölhan'ın, Muğla-Dalaman Kâğıt ve Selüloz
Fabrikasının özelleştirilme çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3251) 8. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,yerli otomotiv sanayiinin
korunmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/3235) 9. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, akaryakıt bayi
paylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.
Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3261) 10. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep-Nizip
İlçesinde hidroelektrik santrali inşası için kamulaştırılan arazilerin
bedellerine ilişkin sorusu ve ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur
Ersümer'in cevabı (7/3277) 11. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, bazı
milletvekillerince polislerin kışkırtıldığı yönündeki iddialara ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3220) 12. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Mazlum Der Genel
Başkanının yaptığı açıklamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3331) 13. - İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın, Hizbullah örgütüne karşı
yapılan operasyonlara ve faili meçhul cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3245) 14. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Hizbullah örgütüne
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3244) 15. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Eskişehir'de gözaltına
alındıktan sonra zehirlenerek hastaneye kaldırıldığı ve ailesiyle
görüştürülmediği iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3248) 16. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in; Pamuk ve zeytinyağı prim
destekleme tebliğine, - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın; Afyon-Sandıklı İlçesi Karadirek
Kasabası Tarım Kredi Kooperatifi Müdürü ile ilgili iddialara, İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in
cevabı (7/3300,3302) 17. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 10 Temmuz 1941 tarih ve
4081 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın
cevabı (7/3327) 18. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki yatırım
projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/3231) 19. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, DMS sonucu Bakanlığa
alınan memur sayısına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı
(7/3289) 20. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray-Ortaköy Devlet
Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı
(7/3290) 21. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir Devlet Hastanesi
Müdür Yardımcısının başka bir göreve alınmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un cevabı (7/3264) 22. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in
sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3269) 23. - Çankırı Miletvekili Hüseyin Karagöz'ün, Patent Vekilliği Yasa
Tasarısına ve organize sanayi bölgelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3296) 24. - Çankırı Milletvekili Hüseyin Karagöz'ün, Bakanlığın Çankırı
İlindeki yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet
Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3286) 25. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik küçük
sanayi sitesi projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/3272) 26. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 4081 Sayılı Kanunun
yürürlükten kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3329) VI.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü
durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken
tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/11) I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açıldı. Toplantı yetersayısı bulunmadığından ve ara verilmesi halinde de
bulunamaycağı anlaşıldığından; Alınan karar gereğince, 6 Şubat 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşime 14.01’de son verildi.
No. : 77 II. - GELEN KÂĞITLAR 2 . 2 . 2001 CUMA Teklifler 1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Yabancı Dil Eğitimi ve
Öğretimi Kanununda Bazı Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/666)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
18.1.2001) 2. - İstanbul Milletvekilleri Perihan Yılmaz ile Yücel Erdener'in; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı Maddesinin A/11. Fıkrasının
Değiştirilmesi ve Anılan Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi
(2/667) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.1.2001) 3. - Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut'un; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/668)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001) 4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 41 Arkadaşının; Fransa'nın
Cezayir'de Yaptığı Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/669) (Dışişleri ve
Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001) 5. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/670) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.1.2001) 6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Fransa'nın
Gerçekleştirdiği Mezalimler ve Soykırımların Tanınması Hakkında Kanun Teklifi
(2/671) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.1.2001) 7. - Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural, Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Hatay Milletvekili Mehmet
Şandır'ın; Türkiye Cumhuriyeti Aleyhine Çalışma Yapan Ülkelere Uygulanacak Yaptırımlara
Dair Kanun Teklifi (2/672) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.1.2001) 8. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın; Fransa'nın
Cezayir'de Yaptığı Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/673) (Dışişleri ve
Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.1.2001) 9. - Erzurum Milletvekili Cezmi Polat'ın; Dört İlçe Kurulmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/674) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.1.2001) Sözlü Soru Önergeleri 1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, türban yasağı gösterisine
destek verdikleri iddiasıyla ceza verilen şoförlere ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1196) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) 2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK tarafından KKTC YODAK
Başkanına türban konusunda baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1197) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Talim ve Terbiye Kurulunca
dördüncü sınıf öğrencilerine tavsiye edildiği iddia edilen bir kitaba ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3422) (Başkanlığa geliş tarihi:
1.2.2001) 2. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, BAĞ-KUR emeklilerinin
maaşından yapılan kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3423) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) 3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, elektrik teknisyenlerinin
sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3424) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) 4. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Başbakanlık
Tanıtma Fonunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3425) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) 5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, elektrik faturalarına eklenen
güç bedeline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3426) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001) No. : 78 5 . 2 . 2001 PAZARTESİ Yazılı Soru Önergeleri 1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, 57. Hükümet döneminde
T.R.T. Kurumuna alınan personele ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım
Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3427) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 2. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Hatay'daki vakıf eseri
camilerinin onarımına ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru
önergesi (7/3428) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 3. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, sürücü kurslarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3429) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 4. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, İstanbul Dr. Siyami Ersek
Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3430) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Beyaz Enerji operasyonu ile
ilgili olarak bazı bakanlık telefonlarının dinlemeye alındığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (A. Mesut Yılmaz) yazılı
soru önergesi (7/3431) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 6. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, bazı bakanlıklar ile
belediyelerin telefonlarının dinlemeye alındığı iddiasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3432) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 7. - Tokat Milletvekili M.
Ergün Dağcıoğlu'nun, TŞOF ve TESK'in
Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 8. - Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu'nun, TŞOF ve TESK'in
Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, geçici süreyle kapatılan bir gazeteye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3435) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) 10. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Anadolu Ajansının gerçek dışı haberler yaptığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3436)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001) No. :79 6.2.2001
SALI Raporlar 1. - At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/747) (S. Sayısı: 598)
(Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME) 2. - Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/742, 1/405)
(S. Sayısı: 599) (Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergesi 1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Boğazlarda gemi
geçişlerinin kontrolünü sağlamak amacıyla yapılacak kulelere ilişkin Devlet
Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1198) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.2.2001) Yazılı Soru Önergesi 1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Evrim ve Darwinist
teorisinin ülke eğitimindeki etkilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3437) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2001) Meclis Araştırması Önergeleri 1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, Devlet Memurluğu
Sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/169) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2001) 2. - Diyarbakır
Milletvekili Sacit Günbey ve 33
arkadaşının, korunmaya muhtaç ve sokak çocukları konusunda Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/170) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2001) 3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk
dilinin ve müziğinin korunması ve
yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/171) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.1.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 6 Şubat 2001 Salı BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep),
Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz efendim. III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi
Şıhanlıoğlu’nun vefatı dolayısıyla saygı duruşu BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, vefat eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın
Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu'nun aziz hatırası önünde, Genel Kurulu, 1 dakikalık
saygı duruşuna davet ediyorum efendim. (Saygı duruşunda bulunuldu) BAŞKAN - Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun; ailesine, milletimize ve
Şanlıurfa halkına başsağlığı diliyorum. Teşekkür ederim efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır;
okutuyorum efendim: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Devlet eski bakanları Rıfat
Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporuna ilişkin TBMM
Başkanlığı ve Başbakanlık tezkereleri (3/750, 751) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Devlet eski Bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve
Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan
inceleme raporu, Başbakanlığın 29.1.2001 tarihli ve B.02.0. TKB.090-0224 sayılı
yazısına ekli olarak Anayasanın 100 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere
Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir. Bilindiği gibi, Anayasanın 100 üncü maddesi gereği olarak Meclis
soruşturması önergeleri sadece milletvekilleri tarafından ve en az 55 imzalı
olarak verilebilmektedir. Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
söz konusu dosyayla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi
resen yürütmesi mümkün bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar
doğrultusunda, konunun Genel Kurula sunulması ve anılan dosyanın
milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılması Başkanlığımızca uygun
mütalaa edilmiştir. Konuya ilişkin Başbakanlık tezkeresi okutulup Genel Kurulun bilgisine
sunulduktan sonra Başkanlığımızda bulunan dosya sayın milletvekillerinin tetkik
ve değerlendirmelerine açılacaktır. Yüce Heyetin bilgilerine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Efendim, şimdi, eki olan, Başbakanlık tezkeresini okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gümrük Müsteşarlığı ile ilgili olarak yürütülen incelemeler sonunda
düzenlenen 09.07.1999 tarih, 20/99-87, G-4/99-1 sayılı raporda yer alan
müşterek kararla yapılan atamalar, Yer Değiştirme Kurulu kararı gerektiği halde
doğrudan Bakan talimatıyla yapılan veya Yer Değiştirme Kurulu kararı olduğu
halde usulüne uygun olmayan atamalar ve rotasyona tabi olmayan personel
atamaları, Makamın 10.02.2000 tarih, TEFTİŞ.M:032 sayılı "Olur"
çerçevesinde Başmüfettişlerden Muhsin Biçer, R. Bülent Tarhan ve Turgay Samur
tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 31.10.2000 tarih, 17/11 sayılı
inceleme raporu ve ekleri ile 26.01.2001 tarih, TEFTİŞ.M:023 sayılı
"Olur" un birer örneği, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca gerekli
işlem tesisi amacıyla ilişikte sunulmuştur. Bilgilerine arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi daha vardır; okutuyorum: 2. - Irak’a resmî bir ziyarette bulunmak
için TBMM’yi temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır illeri
parlamenterlerinden oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil İbrahim
Özsoy mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili
Yaşar Eryılmaz’ın katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen tıp doktoru parlamenterler ve
sınır illerimizin parlamenterlerinden oluşan heyetin Irak'a resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin siyasî parti gruplarınca belirlenen üyelerin isimleri Genel
Kurulun 24.1.2001 tarih ve 48 inci Birleşiminde kabul edilmişti. Anavatan Partisi Grup Başkanlığınca bildirilen Afyon Milletvekili Doktor
Halil İbrahim Özsoy, mazereti nedeniyle katılamadığından, yerine Ağrı
Milletvekili Yaşar Eryılmaz katılacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun Bilgisine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum: C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve
26 arkadaşının, devlet memurluğu sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/169) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bakanlar Kurulunun 85/12377, 99/13781 sayılı kararları ile devlet
memuriyet sınavının merkezî sınavla olmasına karar verilmişti. Ancak devlet
memurluğu sınavının uygulanması ve yerleştirme aşamasında çeşitlyi aksama ve
usulsüzlükler olduğu gerek basında yer alan haberlerden ve gerekse bize yapılan
başvurulardan anlaşılmaktadır. Devlet memurluğu sınavının gerek sınav
aşamasında gerekse yerleştirme aşamasındaki aksaklık, usulsüzlük iddialarını
araştırmak üzere Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılması hususunu arz ederiz. 1.- Metin
Kalkan (Hatay) 2.- Bahri
Zengin (İstanbul) 3.- Mustafa
Geçer (Hatay) 4.- Abdüllatif
Şener (Sıvas) 5.- Nevzat
Yalçıntaş (İstanbul) 6.- Yasin
Hatiboğlu (Çorum) 7.- Yakup
Budak (Adana) 8.- Ali Gören (Adana) 9.- Ahmet
Demircan (Samsun) 10.- Ali Sezal (Kahramanmaraş) 11.- Mustafa Baş (İstanbul) 12.- İlyas Arslan (Yozgat) 13.- Osman Aslan (Diyarbakır) 14.- Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır) 15.- Bekir Sobacı (Tokat) 16.-İsmail Özgün (Balıkesir) 17.-Zeki Ergezen (Bitlis) 18.-Mehmet Bekâroğlu (Rize) 19.-Avni Doğan (Kahramanmaraş) 20.- Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş) 21.-Şeref Malkoç (Trabzon) 22.-Lütfi Doğan (Gümüşhane) 23.- M. Zeki Çelik (Ankara) 24.-Sacit Günbey (Diyarbakır) 25.- Mehmet Zeki Okudan (Antalya) 26.-Hüseyin Arı (Konya) 27.- Fahrettin Kukaracı (Erzurum) Genel gerekçe: Bakanlar Kurulunun 85/10260 99/12377 99/13781 sayılı kararları ile
devlet memuriyet sınavının merkezî sınavla olmasına karar verilmişti. Ancak,
devlet memurluğu sınavının uygulanması ve yerleştirilme aşamasında çeşitli
aksama ve usulsüzlükler olduğu gerek basında yer alan haberlerden ve gerekse
bize yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, birbuçuk milyon gencimizin girdiği sınavda 370 000 aday
70'in üzerinde puan almış ve yerleştirmeye hak kazanmıştır. Ancak, sistemin
daha uygulanmasının ilk yılında tıkandığı, birçok aksamanın meydana geldiği
usulsüzlük ve yolsuzlukların yapıldığı iddia edilmektedir. Örneğin; 1. Adaylardan alınan trilyonlarca liraya rağmen yerleştirmeler, Devlet
Personel Başkanlığında, sıradan bir dershanede bile bulunan optik okuyucu
olmadığı için, elle yapılmış, personel mevzuatına hâkim yüze yakın uzman
varken, merkezî sınav yöneticiliğine başkanın sekreterinin getirilmesinin
birçok aksama ve usulsüzlüğe neden olduğu, 2. Posta ile Devlet Personel Başkanlığına ulaşan başvuru formlarının
postada ya da söz konusu Başkanlıkta kaybolduğu, 3. Bayan imam, erkek hemşire, askerî birliklere bayan aşçı, arazilere
bayan koruma görevlisi, elektronik mühendisi istenen yere ziraat mühendisi
atamaları yapıldığı, 4. İşsiz gençlerimiz bir tek kadronun hayalini kurarken, aylar süren
yerleştirme sonunda birinci yerleştirmede ilan edilen 19 000 kadronun ancak 10
000'ine, kasım ayındaki yerleştirmede ilan edilen 39 000 kadronun ancak 32
000'ine yerleştirme yapılabildiği, geriye kalan 330 000 kişinin hâlâ açıkta
beklediği, 5. Her bir yerleştirmede nitelikleri uymadığı için kurumlarca iade
edilen adaylar, yeni yerleştirme işlemlerine konu edildiği, sistemin şimdiden
tıkanma noktasına geldiği, birden fazla kadroya bir adayın atanması yanında,
adayların tercih etmedikleri yerlere yerleştirildikleri, 6. Devlet Personel Başkanlığının kurum personeline karşı da bir kıyım
başlatıldığı, aralarında mesleğe uzman yardımcısı olarak başlamış ve tez
hazırlayıp, yeterlilik sınavına girerek uzman olmuş 7 devlet personel uzmanının
bulunduğu 9 personel Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne, şoför, dağıtıcı, memur gibi 14
personelin de Bayındırlık ve İskân Bakanlığı taşra teşkilatına sürgün edildiği,
yeterlik aşamasına gelmiş 17 devlet personel uzman yardımcısından 9 tanesinin
elendiği iddia edilmiştir. Bu iddialar basında ve kamuoyunda sürekli olarak
tartışılmaya devam edilmektedir. Ancak, basında ve kamuoyunda bu tartışmaların yapılmasına rağmen, ne
sistemin aksayan yönleri giderilmiş ne söz verildiği gibi, kazandığı ilan
edilenler işe yerleştirilebilmiş ne de usulsüzlük ve yolsuzluk yaptığı iddia
edilenler hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmıştır. Bu nedenle, hem devlet
memurluğu sınav sisteminin hem de Devlet Personel Başkanlığının araştırılması
gerekmektedir. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Diğer önergeyi okutuyorum: 2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey
ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak çocukları konusunda
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Geleceğimizin teminatı ve en kıymetli varlıklarımız olarak ifade
ettiğimiz çocuklarımız, özellikle son yıllarda belirginleşen sosyoekonomik
dengesizliklerden, göçlerden, işsizlik, yoksulluk ve olumsuz çevre
koşullarından en fazla etkilenen kesimdir. Korunmaya muhtaç çocukların ve sokak çocuklarının sayısının süratle
arttığını, bu çocukların maruz kaldığı istismarları basınımızdan, her gün,
içimiz burkularak izlemekteyiz. Çocuklarımızın muhatap oldukları tehlikeleri, korunmaya muhtaç
çocukların ve sokak çocuklarının sayılarını, içerisinde yaşadıkları
problemleri, bu duruma düşmelerinin sebeplerini, bu sebepleri ortadan
kaldıracak ve çocuklarımızı tekrar sıcak aile yuvasına kavuşturacak tedbirlerin
araştırılması için Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve
teklif ederiz. 1 - Sacit
Günbey (Diyarbakır) 2 - Yasin
Hatiboğlu (Çorum) 3 - Temel
Karamollaoğlu (Sıvas) 4 - Bülent
Arınç (Manisa) 5- Avni Doğan (Kahramanmaraş) 6 - Eyüp Fatsa (Ordu) 7 - İrfan
Gündüz (İstanbul) 8 - Faruk
Çelik (Bursa) 9 - Cemil
Çiçek (Ankara) 10 - Alaattin Sever Aydın (Batman) 11 - Kemal Albayrak (Kırıkkale) 12 - Aslan Polat (Erzurum) 13 - Ali Gören (Adana) 14 - Metin Kalkan (Hatay) 15 - Azmi Ateş (İstanbul) 16 - M. Zeki Çelik (Ankara) 17 - Lütfi Yalman (Konya) 18 - Eyyüp Sanay (Ankara) 19 - Ahmet Nurettin Aydın (Siirt) 20 - Mahfuz Güler (Bingöl) 21- Nevzat Yalçıntaş (İstanbul) 22- Teoman Rıza Güneri (Konya) 23- Rıza Ulucak (Ankara) 24- Yahya Akman (Şanlıurfa) 25- Mehmet Batuk (Kocaeli) 26- İsmail Özgün (Balıkesir) 27- Mehmet Elkatmış (Nevşehir) 28- İlyas Arslan (Yozgat) 29- Musa Demirci (Sıvas) 30- Mehmet Bekâroğlu (Rize) 31- Salih Kapusuz (Kayseri) 32- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa) 33- Fethullah Erbaş (Van) 34- Lütfü Esengün (Erzurum) Gerekçe: Ülkemizde yaşanan sosyoekonomik dengesizlikten, özellikle son on yılda
yaşanan göçten (en az 2 milyon çocuğun etkilendiği tahmin edilmektedir),
yoksulluktan ve özellikle kültürel, çevresel ve ahlakî kirlenmeden en çok ve
olumsuz yönde etkilenen grubun çocuklarımız olduğu bir gerçektir. Batı toplumlarının en önemli sosyal yarası, bölünmüş aile sendromuna
bağlı olarak ortaya çıkan korunmaya muhtaç çocuklardır. Ülkemizde, son yıllarda, fakirlik sınırı altında yaşayan çocuk sayısının
20 milyondan fazla olduğu, 10 milyon kadar korunmaya muhtaç çocuk olduğu, 100
000 civarında sokak çocuğu olduğu düşünülür, her gün bu sayının süratle arttığı
kabul edilirse, ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuz kolayca
anlaşılacaktır. Günde ortalama 100'den fazla çiftin boşandığı, yılda 2 000 civarında
intihar vakalarının meydana geldiği ve bu intihar olgularının ilköğretimdeki
çocuklarımızda ve okul sıralarında vuku bulduğu göz önüne alınırsa, şiddet
içeren ve müstehcen yayınların tamamen kontrolsüz yayınlandığı ülkemizde, bu
tabloyu görmezlikten gelmemiz, telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır. Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için, başta hükümet olmak
üzere, Parlamentoya büyük görev düşmektedir. Araştırma önergemizin amacı, bu olumsuzlukların önünü kesecek
tedbirlerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından belirlenmesidir. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Son önergeyi okutuyorum: 3. - İstanbul Milletvekili
YılmazKarakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin korunması ve
yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/171) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türk kültürünün temel iki öğesi "dil" ve "müzik"tir.
Her iki öğe de, uzun süreden beri, yabancı dillerin ve müziklerin tasallutu
altındadır. Türk dilinin öğrenim ve kullanılmasında gözlenen kayıtsızlık ve
umursamazlık doruğa çıkmıştır. Liseyi hatta yükseköğrenim kurumlarını bitiren
gençlerin, Türkçenin en temel eserlerini okuyup, anlayacak düzeyde Türkçe
bilmedikleri, eğitim yetkililerinin belirttiği sorun haline gelmiştir. Dilimizde zenginleştirme girişimlerinin en ciddî ve bilinçli adımları
Tanzimat sonrasına rastlar. Arapça ve Farsçanın ağır baskısı karşısında,
Osmanlı Türkçesinde sadeleştirme akımı "yeni lisan" anlayışıyla,
Meşrutiyete kadar sürdürüldü. Neticede "yeni lisan" akımı "millî bir edebiyat için,
millî bir dil gerekir" felsefesiyle gerçekçi ve yapıcı ölçüde
değerlendirildi. Konu Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Esasları" eserinde
kapsamlı biçimde incelendi. Bu çalışmalar sonunda dilimizin, ağdalı Osmanlıca
niteliğinden sıyrılarak, Türkiye Türkçesi olarak cumhuriyete intikal etti. Türkçenin, ebedî görüş ve akımlar gereği olarak değil, sistematik bir
kültür davası olarak ele alınması, cumhuriyet devrimleriyle gerçekleşti. 1928 yılında gerçekleştirilen "yazı devrimi" 1932 yılında gerçekleştirilen
"dil devrimi" Türkçenin dıştan gelen etki ve baskılar altında iç
yapısında görülen tıkanmaların giderilmesi ve köklü önlemlerin alınması amacını
taşıyordu. "Dilde çağdaşlaşma" diye özetleyebilecek olan bu akımın
amacı, çağdaş dünya uygarlığının gerekli kıldığı bütün kelime ve kavramları
karşılayacak derinlikte ve üstünlükte bir "bilim ve kültür dili"
yaratmaktı. Bu nedenle; Türkçemizin, kendisine yabancı kalmış ve gelişmesine engel olmuş
pürüzlerden ayıklamak, Aydınların dili ile halkın dili arasındaki kopukluğu gidermek, Türkçeye
birleştirici ve bütünleştirici bir nitelik kazandırmak, kelime hazinemizi
zenginleştirmek, Türkçeyi bir öğretim ve eğitim dili olarak çağdaş ihtiyaçların gerekli
kıldığı imkânlarla donatmak, Türkçeyi bilim ve sanat dili ile teknik alanların ihtiyaç duyduğu
terimleri karşılayacak zenginliğe kavuşturmak, cumhuriyetimizin dil politikası
olmuştur. Ancak, Türkçemiz, dil devriminin dayandığı temel felsefe ve hedefler
çerçevesinde değerlendirildiğinde; Söz dağarcığı ve yabancı kelimeler sorunu, Dilin yapı ve işleyiş sorunu, Terim sorunu, İmlâ, telaffuz ve anlam sorunu yaşanmaktadır. Öte yandan, son yıllarda gerek okullarımızdaki Türkçe eğitiminde görülen
ihmal ve ilgisizlikler gerek günlük yaşamda ve yayın organlarında Batı dilleri
modasının yarattığı sebepsiz hayranlıklar, Türk dilinde ciddî yozlaşmalara vesile
olmuştur. Doğu dilleri etkisinden kurtarmaya çalıştığımız Türkçemiz, şimdi Batı
dillerinin baskısı altında yozlaşmaktadır. Diğer taraftan, benzer bozulmalar, kültürümüzün en önemli öğesi olan
Türk sanat ve Türk halk müziğinde de yaşanmaktadır. Dil ve müzik ilişkisinde
görülen yozlaşma, birbirini besleyen ve hızlandıran etkileriyle ciddî kültür
sorunumuz haline gelmiştir. Türk müziği, sistemli ve planlı şekilde yozlaştırılmakta ve Türk
müziğinin politikasını belirlemek ve uygulamasını denetlemek sorumluluğunda
olan TRT bile, bu üslup içerisindeki programlarıyla, Türk dilinin ve müziğinin
yozlaştırılmasına katkıda bulunmaktadır. Anayasamızın 3 üncü maddesine göre, anadilimiz Türkçedir. Yine,
Anayasamızın 63 ve 64 üncü maddelerinde kültür ve sanatın korunması sorumluluğu
derpiş edilmiştir. Bu anayasal sorumluluk çerçevesinde Türk diline ve Türk müziğine karşı
her türlü koruyucu, geliştirici ve öğretici sorumluluğu bulunan devlet kurumu
niteliğindeki basın yayın ve televizyon örgütleri başta olmak üzere diğer
kurumlar bu konuda gerekli duyarlılığı göstermemektedirler. Aksine, Türk
dilinin ve Türk müziğinin korunması hakkındaki yasal ve yönetsel bütün ilkelere
rağmen, bu kuralları ihlal etmeyi rekabet sanan bir yanlışlığın içine
girmişlerdir. Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin alınıp uygulamaya
konulabilmesi amacıyla Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir. Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin alınıp uygulamaya
konulabilmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 üncü maddeleri
esasları çerçevesinde Meclis araştırması açılması için genel gerekçe ekli
olarak sunulmuştur. Gerekli işlemin yapılmasını saygıyla arz ederiz. 1- Yılmaz
Karakoyunlu (İstanbul) 2- Beyhan
Aslan (Denizli) 3- İbrahim
Yaşar Dedelek (Eskişehir) 4- Ömer Ertaş (Mardin) 5- Nihat
Gökbulut (Kırıkkale) 6- Cengiz
Aydoğan (Antalya) 7- Mecit
Piruzbeyoğlu (Hakkâri) 8- Ataullah
Hamidi (Batman) 9- Aydın
Ayaydın (İstanbul) 10- Bülent Akarcalı (İstanbul) 11- Ali Güner (Iğdır) 12- Halil İbrahim Özsoy (Afyon) 13- Sefer Ekşi (Kocaeli) 14 - Mehmet Çakar (Samsun) 15 - Hasan Özyer (Muğla)
16 - Yaşar Eryılmaz (Ağrı)
17 - Mehmet Ali Bilici (Adana)
18 - Erkan Kemaloğlu (Muş)
19 - Hakkı Oğuz Aykut (Hatay)
20 - Mehmet Cavit Kavak (İstanbul) 21 - Ahmet Kabil (Rize) 22 - Turhan Tayan (Bursa)
23 - Musa Öztürk (Adana)
24 - Levent Mıstıkoğlu (Hatay) BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Sayın milletvekilleri, komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/296) 24.01.2001 Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Üyesi bulunduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyon
üyeliğinden istifa edi-yorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim. Osman
Pepe Kocaeli BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Sözlü soruların geri alınmasına ilişkin önergeler vardır; okutuyorum: 4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/297) Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 375 inci sırasında yer alan
(6/976) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Faruk
Çelik Bursa BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim. 5. - Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda'nın
(6/1154) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/298) Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 522 inci sırasında yer alan
(6/1154) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Abdullah Veli
Seyda Şırnak BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim. 6. - Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda'nın
(6/1156) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/299) Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 524 üncü sırasında yer alan
(6/1156) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Abdullah Veli
Seyda Şırnak BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim. 7. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın (6/1038) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/300) Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 410 uncu sırasında yer alan
(6/1038) esas numaralı sözlü soru önergemi, yazılı cevap aldığımdan geri
alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Musa Uzunkaya Samsun BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim. Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan
gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım. İlk önergeyi okutuyorum efendim: 8. - Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa
Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair
Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/247)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/301) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 20 nci Dönemde verip 21 inci Dönemde 27.07.1999 tarih ve 3330 numarayla
yenilediğim 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci
Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin, ilgili komisyonda
süresinde görüşülemediği için, Meclis İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel
Kurulda gündeme alınmasının sağlanmasını müsaadelerinize arz ederim. Saygılarımla. 5.6.2000 Mustafa
Kamalak Kahramanmaraş BAŞKAN - Önerge sahibi?.. Yok. Başka söz talebi?.. Yok. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi okutuyorum: 9. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir
Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/393) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/302) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Adıyaman'da "Adıyaman Üniversitesi" adıyla yeni bir üniversite
kurulmasına ilişkin 8.12.1999 tarihinde vermiş olduğumuz kanun teklifimiz,
bugüne kadar komisyonlarda görüşülememiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Daha evvel, Adıyaman milletvekilleri olarak, diğer 5 arkadaşımla beraber
vermiş olduğumuz, Adıyaman İlimizde bir üniversite kurulmasıyla ilgili kanun
teklifi, süresi içerisinde görüşülmediği için, bu kez, doğrudan gündeme
alınması talebimizi sizlere arz etmek istiyorum. Adıyaman, Güneydoğu Anadolumuzda, hakikaten çok mühim illerimizden
birisidir. Halen 810 260 nüfusa sahip olup, merkez şehir olarak 282 580 nüfusa
sahip büyük bir ilimiz. Ancak, bu arada da büyük bir talihsizliğe uğramış,
özellikle Atatürk Barajının yapılması sonucunda 1 ilçemiz, 12 köyümüz, 47
mezramız, 2 268 hanemiz ve 13 666 nüfus, maalesef, baraj altında kalan
topraklardan diğer ilçelere ve merkez ilçeye göç etmek durumunda kalmıştır;
ancak, bunun yanında da Türkiye petrolünün yüzde 61'ini, yani, günlük 24 000
varil petrolü de Türkiye'ye veren illerimizden, mühim illerimizden birisidir. Üniversite olarak, hakikaten Türkiye'de birçok ilimizde üniversite var.
Aslında Adıyaman ilimizde, yüksekokullarıyla, fakülteleriyle ve öğrencileriyle
fiilen bir üniversite var. Ancak, bunlar, çeşitli üniversitelere, üç
üniversiteye bağlı. Halen Gaziantep Üniversitesine bağlı 1 fakülte, 2 meslek
yüksekokulu, İnönü Üniversitesine bağlı 1 fakülte, 1 sağlık yüksekokulu, 1
meslek yüksekokulu; Harran Üniversitesine bağlı olmak üzere de 1 meslek
yüksekokulu bulunuyor. Görüleceği üzere, bayağı bir dağınıklık var.
Üniversitenin kurulması halinde, birlikteliğin ve özerkliğin getirilmesi,
bölgeye bir canlılık getirecektir. Kaldı ki, bu yüksekokul ve
üniversitelerimizde halen 2 profesör, 4 doçent, 10 yardımcı doçent, 38 öğretim
görevlisi, 9 okutman ve 5 araştırma görevlisi halen görev yapmakta ve 1 500'ün
üzerinde de öğrencimiz bulunmaktadır. Bu 1 500 öğrencimizin Halen 98 000 metrekare kapalı alanımız bulunmakta, bunun yanında 657
dönüm, İnönü Üniversitesine bağışlanmış olan arazimiz bulunmakta ve halen de 6
290 dönüm arazinin, Millî Emlak İdaresinden üniversiteye aktarılması konusunda
hazırlığımız tamamlanmış durumdadır. Ayrıca, şu anda Bakanlar Kurulumuzda bulunan bir kanun teklifiyle, bir
iktisat fakültesinin Adıyaman'da kurulması konusu da çok yakında, gündemimizde
yerini alacak ve reylerinizle de, inşallah, bu iktisat fakültesini kurmakla üç
fakülteye kavuşmuş olacağız. Ayrıca, halen Yüce Meclisin gündeminde bulunan, üniversite kurulmasıyla
ilgili yeterlikler ve o kıstaslar incelenmiş; Adıyaman'ın birinci sırada olduğu
ve bütün gereksinimleri yerine getirmiş olduğu da tespit edilmiştir. Üniversite kurulduğu takdirde, bölgenin, kültürel, sosyal refahı,
tarımsal gelişmişliği, ara insan gücü, bölgesel sanayi ihtiyaçları ve çevresel
sorunlarının büyük miktarda halledileceği kanısındayız. Adıyaman halkı adına, onların bir vekili olarak, siz Yüce Parlamentonun
değerli üyelerinden, bu konuda yardımlarınızı rica eder, hepinizi saygıyla
selamlarım. Teşekkür ediyorum; sağ olun. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Bir milletvekiline daha söz vereceğim; ancak, Sayın Hasari Güler, Sayın
Mahmut Nedim Bilgiç, Sayın Mahmut Göksu, Sayın Mehmet Özyol da söz istemişler;
ama, Başkanlığımıza müracaat sırasına göre, önce, Adıyaman Milletvekili Sayın
Hasari Güler'e söz vereceğim. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum yerden, bir cümleyle
duygularımı ifade etmek istiyorum. BAŞKAN - Efendim, malumunuz, bir kişiye söz verebiliyorum. Sayın Hasari
Güler, saat 11'de müracaat etmiş; biliyorsunuz, müracaat sırasına göre söz
veriyoruz. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum yerden, kısaca
duygularımı ifade edeceğim. BAŞKAN - Evvela sayın milletvekiline sözü vereyim... Buyurun Sayın Güler. (MHP sıralarından alkışlar) HASARİ GÜLER (Adıyaman) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adıyaman
İlimizde Adıyaman üniversitesi kurulmasıyla ilgili vermiş olduğumuz önergeye
destek olacağınıza inanıyorum; çünkü, Adıyaman İlimiz, 800 000 nüfusu barındıran
ve çevresinde, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya ve Diyarbakır gibi
büyük illerin olduğu ve her ilde de üniversitenin olduğu hepinizin malumudur.
Atatürk Barajının kurulmasıyla birlikte, Adıyaman İlimizin verimli birçok tarım
sahası sular altında kalmış; ayrıca, Adıyaman İlimizin doğu ile olan ilişkisi,
baraj gölünün yollarımızı kaplamasıyla, tamamen kesilmiştir. Yani, tabir
caizse, Adıyaman İlimiz çıkmaz bir sokak biçimindedir. Son yıllarda yöremizde hızla artan tekstil fabrikaları, Adıyaman'daki
işsizlik problemine bir nebze de olsa çözüm getirmekle birlikte, Adıyaman'ın
yaz aylarında nüfusu, 200 000 - 300 000'lere düşüyor; bunu daha önce de bu
kürsüde ifade etmiştim; çünkü, Adıyaman'ın insanı, genelde göçmen işçi olarak
çalışıyor. İşte, yazın Çukurova'da, Karadenizde, Orta Anadolu'da, her yerde,
Adıyamanlı insanlara rastlarsınız; çoğu, tarımda, geçici, mevsimlik işçi olarak
çalışıp geçimini sağlıyor. Yani, Adıyaman ekonomisine bir sirkülasyon
getirebilmemiz, Adıyaman yöresinin ekonomisini geliştirebilmemiz için, mutlak
surette, ilimize bir üniversite kurulması lazımdır. Bugün 3'ü dört yıllık eğitim veren, 2'si fakülte, 1'i sağlık meslek
yüksekokulu olmak üzere ve 5 tane de meslek yüksekokulumuz, 1 000 öğrencilik
öğrenci yurdumuz ve Gölbaşı'nda, Besni'de, Kâhta ve merkezde birçok meslek
yüksekokulumuz var ve Adıyaman'daki birkısım fakülte ve yüksekokullar, ne yazık
ki, İnönü Üniversitesi bünyesinde, bir kısmı Gaziantep Üniversitesi bünyesinde,
bir kısmı da Harran Üniversitesi bünyesindedir. Bu dağınıklıktan dolayı da,
Adıyaman'a -tabiî ki, rektörlüklerin bulunduğu iller, önce, kendi
üniversitelerine yatırım yapıyor- Adıyaman'a bu anlamda herhangi bir yatırım
yapılamamaktadır. Adıyaman'da yetişen insanlarımızın daha iyi okumasını sağlayabilmek için
de Adıyaman üniversitesinin, gerçekten, kurulmasına büyük ihtiyaç vardır.
Milletvekili olduğum günden bugüne, her gün, birkaç öğrencim beni ziyaret edip
burs talebinde bulunuyor; çünkü, aileleri fakir, onlara yardım edemiyorlar,
memlekette geniş iş sahaları yok, istihdam alanları yok. Hiç olmazsa,
gecekondusunda, tarlasında çalışırken, kendi ilindeki okulda okursa, yurt
parası, taşıma parası, memleketinden üniversiteye gidip gelirken harcadığı
paralar ailelerin bütçesinde kalmış olacak ve bu şekilde, Adıyamanımızın eğitim
ve kültüre katkısı da tabiî ki, çok iyi olacaktır. Bugün, Türkiye'nin muhtelif üniversitelerinde onbinlerce öğrencimiz
okuyor, tabiî ki, o üniversiteler de bizim; ama, bu öğrencilerimizin hiç
olmazsa bir kısmı kendi memleketlerinde okurlarsa, öyle bir imkânı bunlara
verirsek, bu şekilde, ailelerine de bir yük getirmekten kurtarmış oluruz bu
çocukları. Yani, sosyal yönden de, kültürel yönden de, ekonomik yönden de,
nüfus potansiyeli yönünden de, hangi yönden bakarsanız bakınız, Adıyaman,
üniversite kurulma özelliklerinin tamamına sahiptir. Ben, Yüce Meclisimizin, Adıyamanımızın bu beklentilerine cevap
vereceğine inanıyor, he-pinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesinin ikinci fıkrası
sadece 1 milletvekiline söz veriyor. Müsaade ederseniz, bugün, kural ve
kaideleri biz koyduk, biz ona uyalım. Ben,
Adıyaman Milletvekilleri Sayın Mahmut Göksu, Sayın Mehmet Özyol ve Sayın
Mahmut Nedim Bilgiç'in de bu önergeye iştirak ettiklerini, onların adına
söylüyorum. MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Birer cümle Sayın Başkan... BAŞKAN - Efendim, ben adınıza söyledim Sayın Bilgiç. MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Müsaade ederseniz, birer cümle
söyleyelim, fazla değil... Yani, lütfederseniz, kürsüden, yoksa
yerlerimizden... BAŞKAN - Estağfurullah efendim, oradan söyleyin... Oradan söyleyin
efendim, kaideleri, kuralları biz koyuyoruz, biz uyacağız. MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Hay hay Sayın Başkanım... TURHAN GÜVEN (İçel) - Madde 60 göre söz isterlerse, verilecek. BAŞKAN - Ne yapalım efendim, öğrendik şimdi, öğrendik... MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Değerli milletvekilleri; değerli dava
arkadaşımız Şıhanlıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum; Yüce Meclisin, hepimizin
başı sağ olsun. 28.3.1983 tarihinde 2809 sayılı YÖK Teşkilat Kanunu çıktığında, o günkü
Danışma Meclisinde, kuruluşla beraber, Adıyamanımıza da bir meslek yüksekokulu
kurulmasına karar verildi ve açıldı; yani, onyedi, onsekiz yıl önce
Adıyamanımızda üniversitenin temeli atıldı; fakat, maalesef, bu uzun süre
içerisinde, siyasî iradenin isteksizliği ve Adıyaman'daki siyasî iradenin
yetersizliğinden dolayı üniversite açmak imkânı bulamadık. Değerli arkadaşlarım, Adıyamanımızda bu onsekiz yıl içerisinde
üniversitenin bütün altyapısıyla ilgili her şey halloldu. Geçen, Millî Eğitim
Komisyonumuzdan çıkan 2/86 esas numaralı ve 6 nolu kararla, üniversite
kurulması için gereken kriterlerin tamamının Adıyaman'da mevcut olduğunu
söylemek isterim. Değerli milletvekili arkadaşlarım söylediler; Adıyamanımızda 810 000
nüfus, 7 614 metrekarelik bir coğrafyada yaşamakta ve burada, üniversiteyle
ilgili her türlü altyapı hazır. Yüce Meclis, bu değerli arkadaşlarımızla
beraber verdiğimiz teklifi gündemine alırsa, önümüzdeki günlerde ve aylarda
yine, Yüce Meclisin yüce kararıyla, bu üniversite için de... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Mehmet Özyol, buyurun. MEHMET ÖZYOL (Adıyaman)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adıyaman,
güneydoğumuzun en nadide köşelerinden birisidir; ama, çevremizdeki illere
bakıldığı zaman, burada, devletten veya tabiattan alması gereken imkânları en
kısır şekilde alamamış noktada olan bir ildir. Bu sebeple, geçen sene Meclisimize sunduğum ve bugün de "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair" bölümün 65 inci sırasında
yer alan, Adıyaman İlinin sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi vermiş bulunmaktayım. Buradaki amacımız, şehrimizin insanlarının kültürel yönden kalkınmasını,
kültür yönüyle kalkınmış insanların memlekete getireceği faydanın hesabı
içerisinde, daha güzel şeyler yapabilmeye yönelik olduğu için,
arkadaşlarımızın, üniversitemizin kurulması yönündeki tekliflerini, burada, ben
de, tekrar arz etmek istiyorum. Önemle üzerinde durulması gereken, Meclisimizin her vesileyle, bu ve
benzeri konularda ittifakla karar verip gündemine aldığı üniversiteyle ilgili
tekliflerin, bu defa, çok uzatılmadan -sırayı da çok uzaklara koymadan- hemen
gündeme getirilerek üniversitemizin açılmasını özenle bekliyoruz. Bu konuda
katkısı olacak her kademedeki insana şükranlarımızı sunarak, hepinize saygılar
sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyol. Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adıyaman'da
bir Adıyaman GAP üniversitesi kurulması konusunda Meclis gündemine kanun
teklifimizin alınması için, 6 milletvekiliyle beraber önerge verdik, bugün
görüşülüyor; ümit ederim, bütün parti grupları tarafından desteklenecektir. Değerli arkadaşlar, Adıyaman, çoğalan nüfusu, gelişen ekonomisi, tarıma
elverişli toprakları, doğal kaynakları, turizmi ve tarihî çevresi ve her şeyden
önemlisiyse, huzur kentiyle, güneydoğunun yükselen yıldızıdır. "GAP
üniversitesi" diyorum; çünkü, Adıyaman GAP'ın bütün külfetine
katlanmış;ama, hiçbir nimetinden istifade edememiştir. Bugün doğal kaynaklar diyoruz. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 61'i
Adıyaman'da çıkmaktadır; hidroelektrik enerji üretiminin yüzde 25'i Adıyaman'da
yapılmaktadır. Yine, tarıma elverişli topraklarında, antepfıstığı, buğday
-kalitesi gayet güzeldir- üretilmektedir. Türkiye'de üretilen tütünün yüzde
8'i, yine, Adıyaman'da üretilmektedir. Çoğalan nüfusuyla -bugün 810 000 nüfusu
vardır- üniversitesi bulunan birçok ilimizden daha da kalabalık bir nüfusa
sahiptir. Adıyaman, GAP'ın varoşu haline gelmiştir; kurulacak bir
üniversiteyle, bu talihsizlikten kurtulacak, Adıyaman'ın sosyal, ekonomik ve
kültürel kalkınması hızlanacaktır. Adıyaman'ın bu güzelliklerinin ve bu
kaynaklarının bilgi ve teknolojiyle buluşturulabilmesi, verimliliğin
artırılabilmesi ve her şeyden önemlisi, yaşanabilir bir Adıyaman olabilmesi
için bir üniversite mutlaka gereklidir. Arkadaşlarımızın desteğini bekliyor, teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir. Teşekkür ediyorum. Üçüncü önergeyi okutuyorum: 10. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu
ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/37) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/303) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler
Eklenmesi Hakkında (2/37) Esas Nolu Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci
maddesine binaen doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.
12.10.2000 Suat
Pamukçu Bayburt BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Suat Pamukçu; buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Bayburt üniversitesi kurulmasıyla ilgili Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifimizin doğrudan Meclis gündemine alınmasına ilişkin önergemizden dolayı
söz almış bulunuyorum; bu sebeple, Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; üniversitelerimiz, halkımızın
yetişmesini ve gelişmesini sağlayan, bilgi üreten ve bilgiyi toplumun her
kesimine yayan, problemlerimize bilimsel çözümler getiren, üst düzeyde eğitim
ve araştırma yapan yetişmiş insan gücünün üretim kaynağıdır. Kısaca,
üniversitelerimiz, bir ülkenin, bulundukları bölgenin gelişmesinde lokomotif
rolü oynayan en önemli faktördür. Her ülkenin bilim ve teknolojideki düzeyi,
başta ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve demokratik boyutlar olmak üzere
gelişmişliğin temel göstergesi olmuş ve böylece, toplumun üniversiteyle
bütünleşmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bilindiği üzere, Bayburt, Karadeniz Bölgesini Doğu Anadolu'ya ve İran'a
bağlayan ipek ve baharat yolu üzerinde kurulan, tarihi milattan önce 3000
yıllarına dayanan, zengin kültür birikimi olan bir ilimizdir. Tarihin çeşitli
dönemlerinde harplere sahne olmuş, Ermeni ve Rus işgalleri altında kalmış, 21
Şubat 1918'de Rus işgalinden ve Ermeni mezaliminden kurtulmuş olan Bayburt, bu
tarihten sonra idarî yönden 1925'e kadar Erzurum'a, bilahara da Gümüşhane'ye
bağlanmıştır. 1989 yılında ise il olma statüsüne kavuşmuştur. Osmanlılar döneminde Yakutiye ve Mahmudiye Medreselerinin kurulmuş
olması, Ahmedi Zencanî, Şeyh Veysî, Ekmeleddin Babertî gibi alimlerin, millî
kültürümüze ve edebiyatımıza büyük hizmetler veren İrşadî, Celalî, Ruhî, Ağlar
Baba, Hicranî ve Zihnî gibi şairlerin ve günümüzdeki bilim ve fikir adamlarının
yetişmesi, Bayburt'ta eğitim ve kültüre verilen önemin bir göstergesidir.
İlimizde bir üniversitenin kurulması halinde, Bayburtumuzun kültür
derinliklerinde, üniversite öğrencilerimiz ve hocalarımız için tez konusu
olabilecek hazineler fazlasıyla mevcuttur. Faal nüfusun yüzde 60'ı tarım ve hayvancılıkla geçinen Bayburt'ta,
işsizliği bu şekilde önleyici, ekonomiyi sürükleyici bir rol oynayamamaktayız. Vatandaşlarımızın en temel hakları olan turizm, bayındırlık, fizikî
altyapı yatırımları konusunda devlet desteğinden mahrum bulunmaktayız. Küçük
sermaye sahipleri, kredi ve teşviklerden yeteri kadar pay alamadığından,
ticaret ve hizmet sektörü gelişmemiştir. Bu gibi sebeplerden dolayı, ülke
nüfusu artış gösterirken, buna mukabil, Bayburt'un 1950'li yıllardan beri 250
000 olan nüfusu, şu anda maalesef 100 000'in altına düşmüştür. İlimiz en fazla
göç veren ve nüfus oranına göre en fazla işsizi olan illerden birisidir. Ülkemizde yüzbinlerce gencimizin üniversite kapılarında beklediği ve
yine, bölgelerarası ekonomik, eğitim ve kültür farkının derinliği bilinen bir
gerçektir. Büyük şehirlerimiz bünyesinde kurulan yeni üniversiteler sebebiyle
başta, terör, şiddet ve trafik gibi, altyapı hizmetlerinin maliyetinin
yüksekliği gibi problemleri kaldıramadıkları da herkes tarafından
bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hedefi, bölgelerarası ekonomik, eğitim ve
kültür farklılıklarını ortadan kaldırmak maksadıyla gelişmişliğin ve
çağdaşlığın bir göstergesi olan üniversiteleri bütün illere yaymak ve bu
üniversitelere bağlı, yörenin şartlarına uygun fakülteler açmak olmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilimizde bir üniversite kurulması
durumunda, geçmişte önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Bayburt'ta göç
olgusu tersine dönecek, ülke katma değe-rine sanayi ve tarım yollarıyla
yapamadığımız katkılar bu yolla sağlanacaktır. Başta hizmet sektörü olmak üzere
ticarî faaliyetlerde işlem hacmi artacak, sosyal ve ekonomik sıkıntılar içinde
bulunan halkımızın morali yükselecek ve böylece, bölgemiz, önemli bir cazibe
merkezi haline gelecektir. Yukarıda kısmen sıraladığımız gerekçeler ve bunlara bağlı birçok
sebeplerden dolayı kanun teklifimiz dikkate alınarak, Bayburt'ta bir üniversite
kurulmasına, tüm Bayburt halkıyla birlikte yürekten inanıyoruz. Sayın Başkan, izin verirseniz, burada, günümüzün anlamına da uygun
düşeceği gerekçesiyle, Ermeni mezalimiyle ilgili devlet arşivlerinden
derlediğim bir parçayı okumak istiyorum. BAŞKAN - Uzun mu efendim? SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Bir paragraf okuyacağım. BAŞKAN - Bir paragraf okursanız müsamaha edebilirim, buyurun efendim. SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Devlet arşivlerinden, Bayburt'ta Ermenilerin
yapmış olduğu zulümle ilgili belgeden bir paragrafı okuyorum: "Önce,
soldan birinci odada bulunan Belediye Başkanı Hafız Süleyman Efendi ile Kormas
Köyünden Ahmet, Abrans Köyünden İrfan ve Vağında Köyünden Piri odadan
çıkarıldı. Ellerinde bulunan süngü, balta ve demirlerle feci şekilde dövülerek
öldürüldüler. Sonra, sırasıyla diğer odalara geçilerek, aynı şekilde
mahpusların öldürülmesine başlandı. Gözler önünde feci ve vahşi şekilde
arkadaşlarının öldürüldüğünü gören diğer mahpuslar, yürekleri parçalayan bir
sesle bağırıyorlar ve kendilerine sıra geldikçe mümkün olduğunca canlarını
müdafaaya çalışıyorlardı. Bütün koruma vasıtalarından mahrum bulunmaları
yüzünden, işkence ve vahşetin en büyüğüne maruz kalarak, bin türlü eziyet
arasında hayata veda ediyorlardı. Yalnız ikinci odada bulunan 60 kişiden Murat
Çavuş, Şevki, Saraç Hafız ve Zahit Mahallesinden Beydioğlu Sadık, ölüler
arasına sokularak ve kendilerine ölü süsü vererek canlarını kurtarabilmişlerdi.
Süngü ve baltayla parçalamak kâfi gelmiyormuş gibi, cesetler üzerine gazyağı
dökülüp ateşlenerek, arada sıkışıp kalan ve henüz ölmemiş olanlar da
yakılmıştır." Sadece bir paragrafını okudum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Önümüzdeki 21 Şubat, Bayburt'un Ermeni
mezaliminden kurtuluşunun yıldönümüdür.
Değerli milletvekilleri, bundan tam 15 gün sonra, Bayburt'un Rus işgali
ve Ermeni mezaliminden kurtuluşunun 83 üncü yılını kutluyoruz. İktidarıyla
muhalefetiyle tüm milletvekillerimizden, Bayburtlu hemşerilerimizin bu mutlu
gününe, bu mezalimden kurtuluş gününe mutluluk katmak ve onlara moral destek
vermek maksadıyla, önergemize müspet oy vermenizi bekliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pamukçu. Önergeyi oylarınıza... ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan söz istiyorum. BAŞKAN - Buyurun. ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayburt
üniversitesiyle ilgili kanunda değişiklik yapılması konusunda İçtüzüğümüzün 37
nci maddesine göre verilen teklif üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
tüm heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Bayburt İlimiz, malumunuz, küçük bir il; öyle 800
000 - 900 000 nüfuslu değil; ama, Bayburtumuz, konumu itibariyle çok önemli bir
yerde bulunmaktadır. Bayburt İlimiz, üniversiteyi hak etmiştir. Bayburt İlimiz,
kültürel yapısı itibariyle, tarihî zenginliği olan bir ilimizdir. Altyapısı
noktasında, Bayburt İlimizde, şu anda, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından 1 000
yatak kapasiteli bir yurt yapılmaktadır. 2001 yılı içerisinde, büyük bir ihtimalle
tamamlanacaktır. Atatürk Üniversitesine bağlı yüksekokulumuzun 7 bölümü vardır;
eğitim ve öğretimine devam etmektedir. Değerli arkadaşlar, göç olgusu, malumunuz, ekonomik, eğitim ve sağlık
gibi konulara bağlıdır. Bayburt İlimiz 1977 yılındaki nüfusunu, maalesef,
muhafaza edememiştir; muhafaza edememesinin sebebi de, göç olgusunu,
Türkiye'de, belki, en fazla yaşayan illerimizden biri olmasından dolayıdır.
Göçün sebebi, büyük ölçüde ekonomik nedenledir; bu nedenlerden bir tanesi de,
eğitimdir. Değerli arkadaşlarımız ifade ettiler, eğitim nedeniyle çeşitli
illerimize gitmekte olan gençlerimiz, ekonomik şartları nedeniyle, maalesef,
öğrenimlerini tamamlamakta güçlük çekmektedirler. Dolayısıyla, Bayburt İlimizde
bir üniversite kurulduğunda, Bayburtlu hemşerilerimiz, gençlerimiz de, kendi
anne ve babalarının yanlarında, yuvalarında öğrenimlerini rahatlıkla devam
ettirme fırsatını, imkânını yakalayacaklardır. Yüce Meclisimizin, Bayburt'la ilgili verilen bu teklifi destekleyeceğine
şüphem yok. Desteklerinizi bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Bayburt Milletvekili Sayın Şaban Kardeş'e teşekkür ederim. Biliyorsunuz, Sayın Agâh Oktay Güner Bayburtlu; kendileri de söz
istediler; muhakkak, Bayburt'la bir ilgisi vardır. Sayın Güner, yerinizden lütfederseniz; buyurun. AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Huzurunuza gelen bu teklif, Şair Zihni'yi Türk edebiyatına, Genç Osman'ı
Türk kahramanlığına, Kop Dağında Rusları 6 ay mıhlayan savunmasıyla şanlı bir
tarihe sahip; ama, bir türlü, kalkınma denilen saadeti yakalayamamış fedakâr
bir ilimizin talebidir. Bu talebi buraya getiren değerli milletvekili
kardeşlerime teşekkür ediyorum ve bu talebe aynen katılıyorum. Bu talebin gerçekleşmesi halinde, Dede Korkut'un yaşadığı Çoruh
Vadisinin bu güzel şehrine, şifahî kültürü fevkalade zengin ve pek çok
sosyolojik araştırmayı bekleyen bu zengin beldeye ilmin değerli bir kapısını
açacak ve önemli bir adımı atmış olacaksınız. Bunu kabul buyurmanızı istirham
ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güner. Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Teşekkür ederim, hayırlı olsun efendim. Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. IV. - SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1.- Adalet Komisyonunda, Dışişleri
Komisyonunda, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda ve Plan ve
Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna
düşen bir üyelik için, İzmir Milletvekili Hayri Diri aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir; hayırlı olsun efendim. Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir
üyelik için, Konya Milletvekili Hüseyin Arı aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir; hayırlı olsun efendim. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve
Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Diyarbakır Milletvekili Osman
Aslan aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir; hayırlı olsun efendim. Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız milletvekillerine düşen bir üyelik
için seçim yapacağız. Bu üyelik için aday olan bağımsız sayın milletvekillerinin adlarını
okuyorum: İstanbul Milletvekili Mustafa Düz, Malatya Milletvekili Tevfik Ahmet
Özal. Okunan adayların isimleri liste halinde bastırılmıştır. Her üyeye, 1 oy
pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır. Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde yazılı
adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın adının üstündeki kareyi çarpı
işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır. Adaylardan sadece biri işaretlenecektir; birden fazla aday işaretlendiği
ve zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde, bu oylar geçersiz
sayılacaktır. Sayın milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü için 5 kişilik
bir tasnif komisyonu tespit edeceğim. Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana
İlinden başlayarak sırayla davet edeceğiz. Sırası gelen milletvekili, oy
pusulalarını havi zarfı kürsü önüne konulan kutuya atacaktır. Şimdi, 5 kişilik tasnif komisyonunu tespit ediyorum: Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Burada. İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel?.. Yok. Manisa Milletvekili Sayın Ekrem Pakdemirli? .. Yok. Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik?.. Burada. Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Selim Ensarioğlu?.. Yok. İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz Karakoyunlu?.. Burada. İstanbul Milletvekili Sayın Nazire Karakuş?.. Yok. Kütahya Milletvekili Sayın İsmail Karakuyu?.. Yok. Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş?.. Yok. İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Yağız?.. Burada. Malatya Milletvekili Sayın Recai Kutan?.. Burada; ama, Sayın Kutan'ın
Tasnif Komisyonu üyeliği olmaz. Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru?.. Burada. Tasnif Komisyonuna seçilen sayın üyelerin isimlerini tekrar okuyorum:
Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz Karakoyunlu, İstanbul Milletvekili Sayın
Süleyman Yağız, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru. Böylece, 5 kişilik Tasnif Komisyonu da teşekkül etmiş bulunmaktadır. Oylamaya Adana İlinden başlıyoruz. (Oylar toplandı) BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok. Oylama işlemi tamamlanmıştır efendim. Kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasnif komisyonu tutanağı gelmiştir;
okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine
düşen bir üyelik için yapılan seçime 290 üye katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir. Saygıyla arz olunur. Tasnif
Komisyonu
Mustafa Düz (İstanbul) : 75 Tevfik Ahmet Özal (Malatya) : 204 Boş : 2 Geçersiz : 9 Toplam : 290 BAŞKAN - Böylece Sayın Ahmet Özal, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş
bulunan üyeliğe seçilmiştir efendim. Sayın Özal, hayırlı olsun. Efendim, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz. Sayın İçişleri Bakanının bir önergesi var; okuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İçtüzüğün 98 inci maddesi beşinci fıkrasına göre, (6/552), (6/560) nolu
soruları birlikte cevaplandırmak istiyorum. Saygılarımla. Sadettin
Tantan İçişleri
Bakanı BAŞKAN - Sırası geldiğinde Sayın Bakan birlikte cevaplandıracaklar. V. - SORULAR
VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508) BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok. Üç birleşimde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir efendim ve gündemden
çıkarılmıştır. 2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail
Büyükerman'ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 3. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 4. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/515) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 5. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 6. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi
taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 7. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 8. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/527) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 9. - Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/531) BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/533) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 11. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 12. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların durumuna ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/544) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 14. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın,
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. Şimdi, İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan İçtüzüğün 98 inci maddesine
göre, gündemin 15 ve 20 nci sıralarındaki soruları müştereken cevaplayacaklar. Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün sözlü soru önergesi ile Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın sözlü soru önergesini peş peşe okutuyorum: 15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen
operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan’ın cevabı (6/552) 16. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün sorgu kasetlerindeki konuşmalarının basında
yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan’ın cevabı (6/560) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. Özkan
Öksüz Konya Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmeye çalıştığı, demokratikleşme yolunda
önemli adımlar atıldığı şu günlerde, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından Haleplibahçe
Semtindeki Kardeşler Camiine bir operasyon düzenlenerek yaşları 6 ilâ 14
arasında değişen 68 çocuk ile 5 kişi emniyet müdürlüğüne götürülmüş ve saatler
sonra salıverilmişlerdir. Soru 1. Emniyet güçlerinin camiye baskın düzenlemesi hukukî midir?
Hukukî bir uygulama değilse bu operasyonu düzenleyenler hakkında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Soru 2. Operasyon yapmak için camide toplanan çocukların çıkması niçin
beklenmemiştir? Soru 3. Camiye baskın yapılırken çocukların içine düşeceği psikolojik
durum dikkate alınmış mıdır? Soru 4. Baskından sonra, çocuklar, evlerine salıverilmesi yerine, niçin
emniyet müdürlüğüne götürülmüşlerdir? Soru 5. Kur'an-ı Kerim öğrenmek için camide toplanan 68 çocuğa terörist
muamelesi yapılarak, emniyete götürülmesini doğru buluyor musunuz? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü
olarak cevap vermesini delaletlerinizle arz ederim. 9.3.2000 Musa Uzunkaya Samsun Bilindiği gibi hükümet, Hizbullah örgütünün işlediği cinayetlerle ilgili
sorgu kasetlerinde yer alan görüntülerin toplumu olumsuz etkileyeceği
gerekçesiyle yayınlanmamasına karar vermişti. Ancak, örgütün içyüzünün ve gayesinin toplum tarafından daha net bir
biçimde anlaşılmasını temin etmek, birtakım soru, tereddüt ve haksız ithamlara
mani olmak üzer, mevcut tüm sorgu kasetlerindeki konuşmaların yazılı dökümünün
kamuoyuna yansıtılmamasının gerekçesi nedir? BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından
alkışlar) İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen sözlü soru önergesini
cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. 28.2.2000 tarihinde, Şanlıurfa İli Öncel Kardeşler Camiinde Hizbullah terör
örgütü mensuplarınca küçük çocuklara örgüte taban kazandırma amacıyla ders verildiği ihbarının alınması üze-rine,
çocukların psikolojik yönden zarar görmemeleri için, söz konusu camie, bayan
görevlilerin de içerisinde bulunduğu, sivil ekiplerce gidildiği, içeride
bulunanların çoğunun dışarıya davet edildiği; ardından, emniyet müdürlüğüne
götürülen çocukların sanık olarak ifadelerinin alınmadığı gibi, nezarethaneye
de konulmadıkları, sadece, çocuklara ve velilerine Hizbullah terör örgütü
hakkında bilgi verildiği ve çocukların ailelerine teslim edildiği; çocuklardan
alınan bilgiler doğrultusunda yakalanan 5 sanığın 3.3.2000 tarihinde,
gönderildikleri Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlık 2000/1848
sayısına kayden tutuklanma talebiyle sevk edildikleri Şanlıurfa Sulh Ceza
Mahkemesinin 2000/163 sayılı kararınca tutuklanarak cezaevine konuldukları;
olaya müdahale eden güvenlik görevlileri hakkında herhangi bir işlem
yapılmadığı anlaşılmıştır. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa
Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesini cevaplandırmak
için söz almış bulunuyorum. 17.1.2000 tarihinde, İstanbul'da Hizbullah terör örgütüne yönelik
düzenlenen operasyonda ele geçirilen, terör örgütü tarafından çekimi yapılmış
olan işkence ve sorgu kasetlerinde yer alan görüntülerin, terör örgütünün
toplumda meydana getirmek istediği korku ve sindirme amacına hizmet edeceği,
çocuk ve gençlerin psikolojik ve ruhî yapılarını olumsuz yönde etkileyeceği,
ayrıca, ülkemizin imajının, dış ülkelerde, görüntüler sebebiyle zarar
görebileceği, bundan dolayı ülkemiz turizminin olumsuz yönde etkileneceği gibi
gerekçelerle yayınlanmasının uygun olmayacağı değerlendirilmiştir. Ayrıca, mevcut mevzuat ve yasalar gereği, bu tip kasetlerin
yayınlanması, tamamen devlet güvenlik mahkemesi savcılarının ve mahkemenin aslî
görevlerindendir. Ele geçirilen kasetler (video kasetler, teyp kasetleri ve mikro
kasetler) ve dokümanlara bakıldığında, çok büyük bir yekûn teşkil etmektedir.
Bunlar, süresi içerisinde, devamlı surette çalışma ortamı içerisindedir ve
devlet güvenlik mahkemesi savcılığının bilgisi tahtında, İstanbul Emniyet
Müdürlüğünde bir kasada mühür altına alınmıştır. Bu konuda devlet güvenlik mahkemesi savcılığı ve mahkeme kararı
olmaksızın kasetlerin yayınlanması mümkün değildir. Yüce Meclisi bu konuda bilgilendiriyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her iki konu hakkında bilgi sundum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. 17. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın,
hava meydanlarındaki ticari işletmelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/554) BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir efendim. 18. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman'ın, Birecik İlçesine Bağ-Kur irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve Sosyal
GüvenlikBakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (6/555) BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada. Soruyu okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar
Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim. Saygılarımla. Yahya Akman Şanlıurfa Birecik İlçemiz köyleriyle birlikte yaklaşık 80 000 kişilik nüfusa sahip
bir ilçemizdir. Halfeti İlçemizin köyleriyle birlikte tamamı ve Suruç ile
Bozova İlçelerimizin önemli bir kısmı, ticarî ve sosyal olarak, hergün Birecik
İlçesine gidip gelmektedir. Birecik'te açılacak bir Bağ-Kur irtibat bürosu ile 300 000 kişilik bir
kitlenin Bağ-Kur ile ilgili olarak, 100-150 km yol katedip Şanlıurfa'ya taşınma
zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Maddî ve manevî kayıplara neden olan ve millî
servet açısından da zarara sebep olan bu durumun düzeltilmesi maksadıyla, bir
irtibat bürosunun açılmasına ihtiyaç vardır. Bu bilgiler ışığında; Sorular: 1. Bakanlığınızca Birecik İlçemizde bir Bağ-Kur irtibat bürosu açılması
hususunda yapılmış bir çalışmanız var mıdır? 2. Birecik'te bir irtibat bürosu hususundaki düşünceleriniz nelerdir? BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Yahya Akman'ın
sorularını cevaplamak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla, öncelikle,
selamlıyorum. Birecik'te Bağ-Kur irtibat bürosunun açılıp açılmayacağına dair soruyu,
şöyle cevaplandırmak mümkün: Şu andaki mevcut yasamız içerisinde, sadece
mahallindeki, belli ilçelerde,o ilçelerdeki esnaf odaları veya ticaret
odalarının, oradaki fizikî şartları oluşturmaları ve içinin de döşenmesine
yardımcı olmaları kaydıyla, gelen teklifleri büyük ölçüde müspet olarak
değerlendiriyoruz. Bizim kendi yasamızda, doğrudan doğruya ilçelerde şube açma
yetkisi yok, bulunmuyor, mevcut belli şartların dışında; fakat, buradaki
Birecik Ticaret ve Sanayi Odası, bu manada, Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne
gönderdiği yazıda, bu konularla ilgili yardımcı olamayacağını beyan
etmişlerdir. Dolayısıyla, orada bir irtibat bürosunun açılması şu aşamada söz
konusu değildir. Ancak, bu fırsattan istifade bir şeyi huzurunuzda arz etmek
istiyorum. Esas, büyük ölçüde, hem SSK'yla ilgili sigorta müdürlükleri hem de
Bağ-Kur'la ilgili olan bu bürolar veya müdürlüklerdeki en önemli işlev iki ana
noktada toplanıyor: Birisi, her yıl yenilenen sağlık karneleri dolayısıyla,
insanlar, hakikaten, o sigorta müdürlüklerinin önünde perişan oluyorlar ve her
yıl itibariyle sağlık karnelerini yenilemek veya vize ettirmek zorunda
kalıyorlar. Şimdi biz bu uygulamayı zaten ortadan kaldırıyoruz. Biraz sonra,
zannediyorum, SSK'yla ilgili araştırma önergesi dolayısıyla da biraz geniş
malumat arz edeceğim. Çünkü, ikisi, hemen hemen eşdeğerli ve eşzamanlı olarak
ortaya konuluyor. Tam otomasyon projemiz de... Sistemi tamamıyla bilgisayar ortamında ve
bunun sonucu itibariyle de herkese vereceğimiz bir sosyal güvenlik kartı uygulamasıyla
sağlık karnesi uygulamasını ortadan kaldıracağız. Dolayısıyla, sağlık karnesinden
dolayı sigorta müdürlüklerine gidilmesi keyfiyeti de kendiliğinden ortadan
kalkmış olacak. Sigorta müdürlüklerine muhatap olan ikinci bir faaliyet, gerek Bağ-Kur
mükelleflerinin gerekse SSK için, işyerlerinin ve firma sahiplerinin, bu
bildirimlerinin verilme keyfiyetidir. Bunlara da aynı şekilde, bu otomasyon
projesinin sonucunda, bilgisayar ortamında, internet aracılığıyla bu
bildirgeleri verme imkânını getireceğiz. Dolayısıyla, sigorta müdürlüklerinin
illerdeki fonksiyonları bile minimize edilmiş olacak. Dolayısıyla,
vatandaşların, bu manadaki, sigorta müdürlüklerine gitme keyfiyeti de ortadan
kalkmış olacaktır. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan. 19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
kurumlararası nakilleri izne bağlayan
genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/557) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 20. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile Başsavcı
hakkında tazminat davası açılıp açılamayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/558) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 21. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Kovancılar'a askerlik
şubesi açılmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/564) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. Şimdi, İçtüzüğün 98 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre verilmiş bir
önerge var; okuyorum: "Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan cevaplandırılması talebiyle
sorulan (6/565, 6/632, 6/635, 6/642, 6/653, 6/669, 6/681, 6/728, 6/731, 6/773)
sıra sayılı soru önergelerine aynı anda ayrı ayrı cevap vermeme izin ve
müsaadelerinizi arz ederim. Mehmet
Keçeciler Devlet
Bakanı" Soru önergelerini okutuyorum: 22. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Karakoçan - Sarıcan
baraj projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi ve
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/565) 23. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge Müdürlüğünün
Elazığ ve ilçelerindeki yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/632) 24. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ İlinde
uyguladığı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı
(6/635) 25. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj Gölü çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/642) 26. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, elektrik iletişim
hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/653) 27. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı
MehmetKeçeciler’in cevabı (6/669) 28. - Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, DSİ tarafından
Nevşehir'de yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı
MehmetKeçeciler’in cevabı (6/681) 29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet
Ay'ın, Gaziantep-Merkez-Yamaçoba gölet ve sulama projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve
DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı
(6/728) 30. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Şırnak sınırında yeralan
Ilısu Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/731) 31. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, enerji hatlarının periyodik
bakımına ve Bursa-Orhaneli orman yangınlarının bakımlarla ilişkisi olup
olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı
MehmetKeçeciler’in cevabı (6/773) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur
Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet Cemil Tunç Elazığ Karakoçan Ovasının sulaması için, DSİ, Sarıcan Çayı üzerinde bir sulama
barajı yapma çalışmalarını yürütüyordu. 1. Acaba bu çalışmalar neticesinde ne yapılacağı hususunda bir sonuca
varıldı mı? Burada, nerede, nasıl ve ne zaman somut adımlar atılacak? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur
Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet Cemil Tunç Elazığ 1. DSİ Bölge Müdürlüğü 2000 yılı programında Elazığ ve ilçelerine
yönelik hangi işleri yapacak? 2. Yapacağı bu işlerin toplam maliyeti ne kadardır? 3. Kullanılmaya hazır ödenek miktarı ne kadardır? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet Cemil Tunç Elazığ 1. Elazığ ve ilçelerinde Bakanlığınızca uygulanan projeler nelerdir? 2. Bu yıl bu projeler için ayrılan ödenek ne kadardır? 3. Bu projelerin toplam maliyeti ne kadardır? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur
Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet Cemil Tunç Elazığ 1. Elazığ İli Keban Baraj gölünün çevresini, toprak kaymasını, erozyonu
önlemek, dolmasını önlemek için ağaçlandırmayı düşünüyor musunuz? 2. Düşünüyorsanız bir projeniz var mı? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda müsaadelerinizi arz ederim. Saygılarımla. Namık Kemal
Atahan Hatay Trafolarda ve elektrik iletişim hatlarındaki elektrik
kayıp oranının yüzde 25 olduğunun bilimsel olarak saptandığı iddialarına ne
dersiniz? Bu oran Türkiyemiz için çok büyük bir enerji kaybı değil midir? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın M. Cumhur Ersümer'in sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinizle arz
ederim. Musa Uzunkaya Samsun 1. 1986 yılı yatırım programına alınarak yapım
çalışmalarına başlanan ve halen de yapımı devam eden sulama ve depolama amaçlı
Ladik Derinöz Barajında fizikî yapılaşma ne seviyededir? 2. Projeye dış kredi bulmak için bir girişiminiz olmuş
mudur? 3. 1996'da 2,9 trilyon olan proje maliyeti bugün 10 kat
artışla 28 trilyon TL'ye yükselmiştir. USD
bazında son dört yılda Türk Lirasındaki artış 4 kat iken proje
maliyetindeki 10 kat artışın sebebi nedir? 4. Bu çapta bir proje için öngörülen 16 yıllık yapım
süresi Türkiye'nin bugünkü şartlarına uygun bir süre midir? Aynı kapasitedeki
bir baraj 75 yıl önceki Türkiye şartlarında kaç yılda tamamlanabiliyordu? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 27.4.2000 Mükremin Taşkın Nevşehir Sorular: 1. DSİ tarafından Nevşehir İlinde yürütülen projeler
nelerdir? 2. Projelerin 1999 yılı bedeli nedir? 3. 2000 yılı için ne kadar ödenek ayrılmıştır? 4. Tahmini bitirilme tarihi nedir? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın Cumhur Ersümer Tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. Mehmet
Ay Gaziantep 1. Bakanlığınıza bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
2000 yılı yatırım programında bulunan Gaziantep Merkez Yamaçoba Gölet ve Sulama
Projesi için ne kadar ödenek ayırdınız? 2. Ayrılan bu ödenekle göletin yapımına başlanabilir
mi? 3. Ayrılan ödeneğin yetersizliği durumunda ek programda
yeterli miktarda ödenek ayrılacak mı? 4. Göletin ne zaman hizmete girmesi planlanıyor? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Başbakan Yardımcısı ve Enerji Bakanı
Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplanması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederim. 12.6.2000 Veysi
Şahin Mardin Ülke ve bölge ekonomisi için çok önemli proje olan
Ilısu Barajı Projesi, Mardin İli Dargeçit İlçesi ile Şırnak İli Cizre İlçesi
sınırları içerisinde yer almaktadır. Esas baraj alanı Dargeçit İlçesine 14
kilometre mesafedeki Ilısu Köyü merkezindedir. Dicle Nehri üzerinde kurulacak
olan barajın sol tarafında Şırnak İli, sağ tarafında Mardin İli bulunmaktadır. Böyle olmasına rağmen, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
10 uncu Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak, görev alanı Ilısu Barajı ve HES
inşaatıyla sınırlı, merkezi Siirt İli baraj sahası olmak üzere, Bakanlar
Kurulunca, Ilısu Barajı ve HES İnşaat Kontrol Başmühendisliği hangi düşünceyle
Siirt İlinde kurulmuştur? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.6.2000 Ahmet
Sünnetçioğlu Bursa 1. Elektrik dağıtım hatlarında yapılması gereken
periyodik bakım ve onarım çalışmaları nelerdir? 2. Bakım ve onarım çalışmalarının zamanında
yapılmadığından dolayı herhangi bir olay olmuş mudur? 3. Bursa İli Orhaneli İlçesindeki son orman yangınlarının,
bu periyodik bakımların gecikmesiyle bir ilgisi var mıdır? BAŞKAN - Sayın Bakanım, hepsini birden cevaplamak üzere
buyurunuz. Cevap vereceğiniz sorunun sıra sayısını da
söylerseniz... DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Söyleyeceğim. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; çeşitli milletvekillerimizin, Enerji
Bakanlığımız hakkında sordukları sorulara, hükümetimiz adına gereken cevapları
arz ve ifade etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Önce, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un,
(6/565) sayılı sözlü sorusuna, Sarıcan Çayı üzerinde Karakoçan Ovasını sulamak
için DSİ tarafından yapılan barajla ilgili sorusuna cevap arz ediyorum. Sözü edilen Sarıcan barajı, DSİ çalışma programında yer
almaktadır; ancak, Sarıcan Deresinin su potansiyelini belirlemek için akım
gözlem istasyonu kurma çalışmaları,
yöre halkının bir kısmı tarafından, maalesef, engellendiği için, bu aşamada
herhangi bir çalışma yapılamamaktadır. Arz ederim. Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/632) sayılı sorularına
cevap arz ediyorum. DSİ Genel Müdürlüğü 2000 yılı yatırım programında
Elazığ İlinde yer alan büyük ve küçük su işleri projelerini, bu projelerin
tutarlarını ve 2000 yılında ayrılabilen ödeneklerini içeren tablo ekte
verilmiştir. 2000 yılı yatırım programında Elazığ İlinde 2 adet büyük su işi ve
17 adet küçük su işi projesi yer almaktadır. Bu projelerin toplam maliyetleri,
118,3 trilyon lira olup 1,7 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Söz konusu
projeler ikmal edildiğinde 54 milyon metreküp suyun depolanması, 27 923 hektar
alanın sulanması, 256 hektar alanın ve 12 adet meskûn mahallin taşkınlardan
korunması sağlanmış olacaktır. Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/635)
sayılı suallerine cevap arz ediyorum. Enerji Bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşlarından
Elazığ İlinde yatırımı olanlara ait bilgiler aşağıda verilmiştir. Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Keban Deresi
Hidroelektrik Santralı Yap-İşlet-Devret Projesi: Keban Barajından kaçan suların
enerji üretiminde değerlendirilmesi amacıyla, yap-işlet-devret modeline göre
gerçekleştirilecek proje için, Çiltuğ Isı Sanayii Anonim Şirketi teklifte
bulunmuştur. Teknik ve ekonomik konularda anlaşma sağlanarak, üzerinde
mutabakat sağlanan imtiyaz sözleşmesi, 31 Mart 2000 tarihinde Danıştay
Başkanlığına gönderilmiştir. Tesisin inşaat süresi iki yıl olup, toplam yatırım
tutarı 11 milyon ABD Dolarıdır. 5 megavat kurulu gücündeki projede yılda 31 milyon
kilovat/saat enerji üretilmesi planlanmaktadır. Yap-işlet-devret modelinde
yatırımın finansmanını sağlamak şirketin sorumluluğunda olup, bütçeden ödenek
ayrılmamaktadır. Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı
Yap-İşlet-Devret Projesi: Elazığ-Tunceli sınırında ve Fırat Nehrinin kolu olan
Peri Suyu üzerinde yer alan Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Projesi
108 megavat kurulu gücünde olup, yılda 363 milyon kilovat/saat enerji
üretilmesi planlanmaktadır. Yenigün İnşaat Anonim Şirketi tarafından tesis
edilip işletilecek olan projenin toplam yatırım tutarı 167 milyon dolardır.
Teknik ve ekonomik konularda mutabakat sağlanmış, sözleşme görüşmelerine
başlanması için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının görüşü
beklenmektedir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü: Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında Elazığ İlinde 2 adet büyük su
işi ve 17 adet küçük su işi projesi yer almaktadır. Bu projelerin toplam
maliyeti 118,3 trilyon lira olup, 1,7 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Söz
konusu projeler ikmal edildiğinde, 54 milyon metreküp suyun depolanması, 27 923
hektar alanın sulanması, 256 hektar alanın ve 12 adet meskûn mahallin
taşkınlardan korunması sağlanacaktır. DSİ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım
programında, Elazığ İlinde yer alan büyük ve küçük su işleri projeleri ile bu
projelerin tutarları ve 2000 yılında ayrılabilen ödenekleri içeren tablo da
kendilerine, sayın milletvekiline gönderilecektir. Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü: Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünün Elazığ İlinde etüt proje işleri
kapsamında, yıl içinde başlayıp biten karekteristikte "Hidrometrik
Araştırma ve Etütler Projesi" yürütülmektedir. 2000 yılı için bu projeye
13 milyar 497 milyon lira ödenek ayrılmıştır. Mart ayı sonu itibariyle 2 milyar
579 milyon lira ödenek harcanmış ve yatırım gerçekleşmiştir. Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel
Müdürlüğü: Kırsal Dağıtım Tesisleri Grubu "Yeni İşler"
bölümünde, Hankendi TM'ye çevre hatların irtibatı, Şehir Şebekeleri Grubu "Devam Eden İşler"
bölümünde, Elazığ-Merkez, Palu, Hankendi, Yurtbaşı, Ağın, Sivrice ve Çakırbaş
şebeke tevsii işleri; "Yeni İşler" bölümünde, küçük ek tesisler,
diğer belediyeler, Kovancılar, Elazığ 2 ve Akçakiraz şebeke tevsii işleri, Köy Şebekeleri Grubu "Devam Eden İşler"
bölümünde, Alacakaya KÖK (Kesici Ölçü Kabini), 3H, Arıcak-Erimli KÖK 5H ve
Alacakaya(KÖK)- Sularbaşı enerji nakil hattı ve Erimli KÖK irtibat hatları 7
kilometre enerji nakil hattı; "Yeni İşler" bölümünde,
Tabanlı-Danhüyük (Merkez), Uzunpara- Kayapınar (Sivrice), Kumlutarla (Baskil),
Bahçeevler-Kadıköy (Baskil), Derince-Şevargen Mahallesi-Altunkürek (Keban),
Hacıpayan-Topkıran (Keban), Hoşköyü (Merkez), Kelmahmut (Merkez), Kuyulu
(Merkez), Kıraçköyü, (Merkez),
Çakmaközü (Merkez), Çöteliyolu-Avculu (Merkez), Beşevler-Fatmalı
(Merkez), Kireç Mahallesi-Kıraç (Merkez), Munzuroğlu-Kıraç (Merkez),
Karaçavuş-Sün (Merkez), Seyrantepe-Şahinkaya (Merkez), Bahçeevler-Kavak
(Sivrice), Söğütlü artı Çatakkaya-Uslu (Sivrice), Zamburlar-Çevrimtaş (Sivrice)
ve küçük ek tesisler projesi yer almaktadır. 2000 yılında TEDAŞ Genel Müdürlüğünce Elazığ İlinde
yapılması planlanan projeler için toplam 1 trilyon 365 milyar 300 milyon lira
ödenek ayrılmıştır. TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında
yer alan işlerin proje tutarı, toplam 6 trilyon 773 milyar 813 milyon liradır. Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞ Genel Müdürlüğü: TEAŞ
Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında toplam 6 adet proje bulunmakta
olup, projelerin toplam tutarı 2 trilyon 340 milyar liradır. Bu projeler için,
2000 yılında 1 trilyon 25 milyar lira ödenek ayrılmıştır. Ayrıntılı bilgi, ekli
tabloda milletvekilimize gönderilmiştir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü:
TPAO Genel Müdürlüğünce Elazığ İlinde, 2000 yılında sondaj öncesi arama
faaliyetleri sürdürülmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğünce
2000 yılında Elazığ İlinde sondaj öncesi arama için 30 milyar lira ödenek
ayrılmıştır. TPAO Genel Müdürlüğünce yürütülen faaliyetler yıllık
olup, Elazığ'da 2000 yılında projelerin toplam maliyeti 30 milyar liradır. Arz ederim. Yine, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un
(6/642) sayılı sorularına cevap arz ediyorum. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, yasal çerçevede su
yönetiminde görev alan etkin bir kuruluş olarak, erozyonun kontrolü konusunda
daima duyarlı bir yaklaşım içerisinde olup, bu çerçevede, toprak ve su
kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların sürekliliğini sağlamak ve
etkinliğini artırmak bakımından, erozyonun kontrolüne ve dolayısıyla, akarsu ve
yan derelerde özellikle yatak hareketlerinden oluşan sediment taşınımının
sınırlandırılması konusunda, 6200 sayılı kuruluş yasasında görev verilmemiş
olmasına rağmen, çalışmalarını sürdürmektedir. Bu konuda Keban Barajı
havzasında geliştirilen 60 adet münferit erozyon ve rüsubat kontrolü
projesinde, önerilen yaklaşık 10 000 hektar yamaç arazinin ağaçlandırılması
hususu Orman Bakanlığına iletilmiştir; ancak, esas itibariyle, erozyonun,
dolayısıyla rüsubat hareketinin etkili şekilde kontrolü, yukarı havzalarda
toprağı koruyan ve akışları düzenleyen bitki örtüsünün korunması,
geliştirilmesi ve gerektiği yerlerde tesis edilmesine bağlıdır. Bilindiği gibi,
bu görev, 6831 sayılı Yasayla Orman Bakanlığına verilmiştir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyse, erozyonun ülke
genelindeki tüm doğal ve suni hidrolojik sisteme olan etkisi nedeniyle, konuyla
dolaylı olarak ilgili bulunmaktadır. Bu çerçevede, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü, erozyon sorunu öncelikli olan baraj havzalarının bütününü kapsayacak
ağaçlandırma faaliyetleri ile yatak içi yapısal önlemleri koordinatif bir
program mantığı içinde uygulamak üzere, 1998 yılında, Orman Bakanlığı,
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfıyla ayrı ayrı
protokoller imzalamıştır. Bu bağlamda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Keban
Baraj rezervuarında Fırat Havzasından kaynaklanan sedimentasyonun mertebesinin
belirlenmesi için mevcut rezervuarda batimetrik harita alımını, akım gözlem
istasyonlarıyla öteden beri yapılmakta olan sediment ölçümlerine ilaveten,
2000-2001 yılı çalışma programına alınmıştır. Her iki çalışmadan elde edilecek sonuçlara göre,
rüsubat kaynakları yönünden aktif alt havzalar belirlenerek, havzanın bütününde
erozyon ve rüsubat kontrolü ihtiyacı ile bunların çözümüne ilişkin tedbirler,
hazırlanacak proje kapsamında yıllara sari olarak uygulamaya konulacaktır. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, Fırat
Nehri ve yan kollarında, 1993 yılından bu yana, Dünya Bankası destekli,
"Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Havza Geliştirme Projesi" adı
altında, Orman Bakanlığının ilgili genel müdürlükleri, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel
Müdürlüğü tarafından müştereken yürütülen proje kapsamında, 1,6 milyon
hektarlık yamaç arazide erozyonun önlenmesi ve ıslah önlemleri alınmasına
ilişkin çalışmaların devam ettiği bilinmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Hatay
Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan'ın (6/653) sıra sayılı sorusuna cevap arz
edeceğim. TEDAŞ Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan
elektrik dağıtım sistemindeki kayıp artı kaçak oranı, 1998 yılı itibariyle,
yüzde 19,5 seviyesindedir; ancak, bu oranın, sadece, yüzde 8, yüzde 9'unun
sistemdeki teknik kayıplardan, kalan yüzde 10,5 ilâ yüzde 11,5'lik kısmının
ise, kaçak elektrik kullanımından ileri geldiği hesap edilmektedir. Sistemdeki
teknik kayıpların yüzde 1-2 oranında azaltılabileceği hesaplanmakta ve bunun
temini için gerekli iyileştirmeler ve yeni yatırımlar, belli bir program
dahilinde yapılmaktadır; ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, elektrik
dağıtım sistemindeki en büyük sıkıntı, en büyük açmaz, vatandaşların önemli bir
kısmının elektriği kaçak olarak kullanması ve bunu alışkanlık haline getirmiş
olmalarıdır. Bu yüzden, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, görevlerini yerine getirerek
kullandığı elektrik bedelini ödeyen vatandaşlarımız ve ülke ekonomisi zarara
uğramaktadır. Bu olumsuzluğun bilinci içerisinde olan TEDAŞ Genel Müdürlüğü,
kaçak elektrik kullanımını önlemek için, yıllardan beri bütün teşkilatıyla
birlikte sürekli bir çalışma ve çaba içerisinde olmasına rağmen, ne yazık ki,
kaçak elektrik miktarını bugüne kadar aşağılara çekmek bir türlü mümkün
olamamıştır. Bu tespitten hareketle, içinde bulunduğumuz 2001
yılında kaçak elektrik oranının azaltılması için yeni tedbirler alınmış ve bu
tedbirler doğrultusunda uygulama yapılması için bütün elektrik dağıtım
müesseseleri ile tüm bağlı ortaklıklara gerekli talimatlar iletilmiş ve
talimatların yerine getirilmesi hususunda aksama olmaması için, yakından
izlenmeye başlanmıştır. Alınmış olan bu önlemler ve yakından takip neticesinde,
kaçak oranının 2000 yılında yüzde 2-3 civarında azaltılabileceği öngörülmüştür.
Bu çalışmalara aralıksız olarak devam edilmesi ve bu çalışmaların yanı sıra
vatandaşların da giderek bilinçlenmesiyle önümüzdeki yıllarda kaçak elektrik
kullanımının daha da aşağıya çekilmesi düşünülmektedir, öngörülmektedir ve bu
konuda çalışmalar eksiksiz bir şekilde yerine getirilmektedir. Arz ederim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Samsun
Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza
sorduğu suallere Hükümetimizin cevabını arz ediyorum. Cevap 1 - Derinöz Barajında fizikî gerçekleşme oranı
yüzde 85'tir. Cevap 2 - Normal olarak ihale edilen işlere kredi
temini diye idarenin herhangi bir girişim usulü mevcut değildir; ancak,
müteahhitliğin kredi temin etmesi ve bu hususta idareye müracaatları halinde,
konu Hazine Müsteşarlığına intikal ettirilmektedir. Müteahhidin bu hususta
idareye herhangi bir müracaatı söz konusu değildir. Cevap 3 - 2000 yılı yatırım programı hazırlıkları,
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının 2.7.1999 tarih ve 99/6 sayılı
genelgesi uyarınca hazırlanmıştır. Bu hesaplama esaslarına göre yapılan
harcamalar, Devlet Planlama Teşkilatı deflatörüyle 1999 yılı fiyatları bazına
getirilmekte, daha sonra yüzde 42,5 artırılarak 2000 yılı fiyatlarına
dönüştürülmekte, geriye kalan işlerin bedeli bu bedele ilave edilerek projenin
tutarı bulunmaktadır. Bu nedenle, soruda sözü edilen 28 trilyon liranın
hesaplanması, DPT genelgesi esaslarına göredir. Cevap 4 - Projelere verilen ödenekler çok yetersiz
kalmaktadır. Bu da baraj ve sulama inşaatlarının paralel gitmesini
engellemektedir. Projelerin her sene gerçek ihtiyaçları hesaplanmakta, bu
talepler Devlet Planlama Müsteşarlığına iletilmektedir; ancak, tahsis edilen
ödenekler ve yılı içindeki nakit ödemelerindeki yetersizlikler projelerin bitim
sürelerini devamlı ertelemekte, normalde dört beş yılda bitebilecek projelerin
ödenek yetersizliğinden dolayı yapım süresi, on onbeş yıl kadar zaman
almaktadır. Arz ederim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de,
Nevşehir Milletvekili Sayın Mükremin Taşkın'ın sorularına Enerji Bakanlığımızın
cevabını, hükümetimiz adına arz ediyorum. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım
programında yer alan Nevşehir İlindeki yatırımların proje tutarları, 1999 yılı
harcaması, 1999 yılı sonuna kadarki harcama, 2000 yılı ödeneği ve 2001 yılı ve
sonrası yatırımını içeren bilgiler ekte yer almaktadır. Büyük su işleri
projeleriyle ilgili bilgi aşağıda verilmektedir. Ayhanlar Projesi: DSİ Genel Müdürlüğünce yürütülen Ayhanlar Projesi
kapsamındaki Ayhanlar Barajında depolanacak 22 milyon metreküp sudan 1 773
hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, baraj inşaatı 28.11.1995
tarihinde ihale edilmiştir. Halen inşaatı sürdürülen işte derivasyon tüneli ve
kondüvi çalışmaları tamamlanmış olup, gövde dolgusuna da devam edilmektedir.
Yüzde 74 fizikî gerçekleşme sağlanan işin, yeterli ödenek temin edildiği
takdirde, bu yıl, 2001 yılında tamamlanması programlanmıştır. Projeye 2000 yılı
için 1,5 trilyon lira ödenek talep edilmiş, 700 milyar lira ödenek verilmiştir. Doyduk Projesi: Doyduk Projesinin su kaynağı olan Doyduk Barajında
depolanacak 40 milyon metreküp sudan 2 832 hektarlık alana sulama hizmeti
götürülmesi planlanmıştır. Doyduk Barajı, 8.12.1997 tarihinde ihale edilmiş ve
8.12.1998 tarihinde işe başlanmıştır. Baraj inşaatında ocak ulaşım yolu ve
kondüvi çalışmalarına devam edilmekte olup, fizikî gerçekleşme yüzde 5'tir.
Barajın mukavelesine göre de 27.10.2003 tarihinde ikmali programlanmış olup,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 1.5.2000 tarih ve 2705 sayılı yazısıyla, 20
milyon dolar kredi temini için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına uygun
görüş için müracaat edilmiştir. Bu projeye de 2000 yılı için 3,5 trilyon lira
ödenek istenilmiş, 360 milyar lira ödenek tefrik edilmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Ay'ın sözlü soru önergelerine, hükümetimiz adına,
Enerji Bakanlığımızın verdiği cevapları arz ediyorum. DSİ Genel Müdürlüğünün, 2000 yılı yatırım programında
küçük su işleri projeleri kapsamındaki gölet faaliyetleri arasında yer alan ve
temelden 22,5 metre, talvegden 21 metre yükseklikte, homojen toprak dolgu
tipinde yapılması planlanan Gaziantep-Merkez Yamaçoba göletinde depolanacak 0,6
milyon metreküp sudan 53 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, söz
konusu işin kati proje çalışmaları sürdürülmektedir. Toplam 450 milyar lira keşif bedelli Gaziantep-Merkez
Yamaçoba göleti ve sulaması işine 2000 yılı için kısıtlı bütçe imkânları
sebebiyle 1 milyar liralık bir ödenek ayrılmış ve 2000 yılında taşeron
ihalesinin yapılabilmesi için Bütçe Kanununun 10 uncu maddesine göre gerekli
olan toplam keşif bedelinin yüzde 10'u oranındaki ödeneğe uygun olarak 44
milyar lira ilave ödenek temin edilmiştir. Adı geçen göletin planlandığı şekilde inşaatına
başlanılarak iş programlarına uygun olarak yürütülebilmesi halinde, 2003
yılında ikmali öngörülmüştür. Gaziantep sınırları dahilindeki sulama amaçlı GAP
(Ballıkaya) Projesi kapsamında, Gaziantep-Nurdağı İlçesi karayolu üzerindeki
Sakcagözü Beldesinin 10 kilometre güneyinde İçerisu Deresi üzerinde yapılması
planlanan Ballıkaya Barajında depolanacak 29,6 milyon metreküp su ile Sağlık
Ovasından 1 123 hektarlık alanın sulanması amaçlanmış olup, söz konusu projenin
kati proje çalışmaları Ekim 2000'de bitirilecektir. GAP (Ballıkaya) Projesi,
2001 yılı yatırım programı tasarısının hazırlanması sırasında dikkate
alınacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Mardin Milletvekili
Sayın Veysi Şahin'in (6/731) sayılı sözlü soru önergesine cevap arz ediyorum. DSİ 10 uncu Bölge Müdürlüğü görev alanında yer alan Ilısu Barajı ve
Hidroelektrik Santralı İnşaat Kontrol Başmühendisliği, 7.3.2000 tarih ve
2000/335 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulmuştur. Adı geçen başmühendisliğin idare merkezi, kararname metninde de anıldığı
şekilde, Ilısu Baraj sahasıdır. Projenin tatbikat çalışmaları başlayıncaya
kadar geçen sürede gerekli koordinasyonu sağlamak üzere ön çalışmaları yapmak
amacıyla, ulaşım imkânlarının da elverişli ve ekonomik oluşunu göz önünde
bulundurarak il merkezinde geçici olarak teşkilatlanılmıştır. Esas itibariyle,
Ilısu Projesinin yürütülmesi için, gerek kati proje ve gerekse projeyi
yürütecek firmaların yer görme sürecinde yapmış oldukları tespit gereğince,
baraj inşaatına fiilen başlanması sırasında işlerin ve kontrolluk hizmetlerinin
daha yakından teknik, idarî ve ekonomik açıdan verimli yürütülebilmesi için adı
geçen başmühendisliğin ve şantiye tesislerinin baraj aksına yakın ve sağ
sahilde yer alan Ilısu Köyü mücavir alanında kurulması düşünülmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Bursa Milletvekili
Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sözlü soru önergelerine cevabımızı arz ediyorum. Bilindiği üzere, ülkemiz sınırları içerisinde yer alan, şehir, kasaba ve
köylere ait OG ve AG elektrik dağıtım şebekelerinin, OG dağıtım hatlarının
(ENH) bakım onarım hizmetleri, ilgili müessese müdürlükleri tarafından,
bilfiil, teklif almak suretiyle ihale edilerek yürütülmektedir. 1- Şehir, kasaba ve köylere ait OG-AG elektrik dağıtım şebekelerinin
bakım onarım çalışmaları, aşağıda belirtilen hizmetleri içermektedir. a) Korkuluklar, konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike levhaları ve
traversler gözden geçirilerek eğik olanlar düzeltilmekte, noksan cıvata, somun
saplama ve rondela gibi bağlantı elemanları tamamlanmakta, gevşek cıvatalar
sıkıştırılmakta, kuvvetli akım yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar budanmakta
veya kesilmekte, direklere projesine göre yağlıboyayla numara verilmekte, trafo
postalarında topraklama şeritlerinin, AG iniş ve çıkış kablolarının, galvaniz
borularının direğe tespitinde kullanılan kelepçelerde ve eksik olanlarla
beraber şebekelerdeki toprak lamalarda eksik olan cıvatalar tamamlanmaktadır. b) Alçak gerilim (AG) ve müşterek alçak gerilim ve orta gerilim (AG+OG)
şebekelerde her tip ve boydaki ağaç direklere, Teknik Uygulama Talimatına göre
"takviye emprenye" yapılmaktadır. c) Enerji nakil hatlarında her tip ve boydaki ağaç direklere Teknik
Uygulama Talimatına göre "takviye emprenye" yapılmaktadır. d) Orta gerilimdeki her tip kirli izolatörler karbon tetraklorid ve
benzeri kimyasal maddelerle temizlenmektedir. Ayırıcı mesnet ve itici
izolatörleri buna dahil edilmektedir. e) Her tip gayrifaal ayırıcılar çalışır duruma getirilmektedir. Ayırıcı
mil kavraması, ayırıcı kolları, ayırıcı orta mafsal, ayırıcı kollu mafsalında
tamir, bakım ve düzeltmeler yapılmakta; ayrıca, hareketli mili ve kontaklar
gres yağıyla yağlanmakta, ayırıcılara nominal akımına uygun orta geri-lim
sigorta patronu takılmaktadır. Bu işlem sırasında değiştirilmesi gereken
malzemeler (mesnet ve itici izolatörler, hareketli ve sabit kontaklar, bıçaklar
ve benzeri) TEDAŞ Genel Müdürlüğünce verilmektedir. 2- Orta gerilim dağıtım hatlarının (ENH) bakım onarım çalışmaları ise,
aşağıda belirtilen hizmetleri içermektedir: Korkuluklar, traversler ve konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike levhaları
gözden geçirilerek, eğik olanlar düzeltilmekte, noksan cıvata, somun, saplama
ve rondela gibi bağlantı elemanları tamamlanmakta, gevşek cıvatalar sıkıştırılmaktadır.
Galvaniz ve galvaniz cıvatalı demir direkli hatlarda cıvatalar noktalanmakta,
askı ve gergi takımı pimleri kontrol edilmekte, gevşek cıvatalar sıkılarak
eksik olanlar tamamlanmakta, Kuvvetli Akım Yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar
budanmakta veya kesilmektedir. Direklere, projesine göre, yağlıboyayla numara
vurulmaktadır. "Soru 2: Bakım ve onarım çalışmalarının zamanında yapılmadığından
dolayı herhangi bir olay olmuş mudur?" diyor sayın milletvekilimiz. Cevabımız şu şekilde: İşletme-bakım elemanı ve ekipman açığı olmayan
TEDAŞ Genel Müdürlüğü müesseselerinin hizmet alanında bakım-onarım çalışmaları,
müesseselerin elemanları tarafından yürütülmektedir. İşletme-bakım eleman ve
ekipman açığı olan müesseselerin bakım onarım çalışmaları ise, hizmet alımı
yoluyla sürdürülmektedir. Bu nedenle, bakım-onarım çalışmalarının zamanında
yapılması, gerek müesseselerin özverili çalışması gerekse ihaleyi alan
şirketlerin sıkı denetimiyle sağlanmakta, böylece bütün tüketicilere
kesintisiz, kaliteli elektrik enerjisi sunulmaya çalışılmaktadır. Cevap 3: Yukarıda açıklanan durum muvacehesinde, Bursa İli Orhaneli
İlçesinde çıkan orman yangınlarının nedeninin, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce
yürütülen bakım-onarım çalışmaları olamayacağı aşikârdır. Bursa İli Orhaneli İlçesinin elektrik şebekesinin bakım-onarım
hizmetlerinin ihalesi, 1998 yılında yapılmıştır. Periyodik bakımların zamanında
yapılmaması gibi bir durum söz konusu değildir. TEDAŞ Genel Müdürlüğü Bursa
EDM'nin işletme-bakım işlerini ihaleten alan yüklenici firma sürekli kontrol
edilmekte ve bakım-onarım hizmetlerinin kalitesi en yüksek düzeyde tutulmaya
çalışılmaktadır. Bu nedenle, orman yangınlarının, söz konusu bakımların
gecikmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca, bilirkişi raporlarında da,
orman yangınlarının, periyodik bakımların gecikmesinden dolayı çıktığına dair
kesin bir ifade bulunmamaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böylece, Enerji Bakanımızdan,
sayın milletvekillerimizin sorduğu suallerin bir bölümüne cevap arz etmiş
oldum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ederim. 10 soruya 33 dakikada cevap verdiniz. Sizi yorduk. Sayın Mahmut Göksu söz istemiş; burada yok. Sözlü sorulara ayrılan süre bitmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz. Şimdi, bu kısmın birinci sırasında yer alan, Konya Milletvekili Veysel
Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden
yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz. VI. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve
20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden
yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11) BAŞKAN - Hükümet?.. Burada. İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda,
sırasıyla, hükümete, siyasî parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer
imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi
için de 10 dakikadır. Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik önergeye katılıyor. Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Fazilet Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan konuşacaklar. Gruplar adına başka söz isteyen var mı? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına
İbrahim Konukoğlu... BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın
İbrahim Konukoğlu. MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Grubumuz adına Sayın Mustafa Zorlu konuşacak
efendim. BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Sayın Mustafa Zorlu... BEYHAN ASLAN (Denizli) - ANAP Grubu adına Sayın Emre Kocaoğlu... BAŞKAN - Yazarsanız iyi olur. Efendim, hükümete söz vereceğim; ama, ondan önce, saat 17.45'te
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.36 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.45 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep),
Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. 10/11 sayılı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmelerine kaldığımız
yerden devam edi-yoruz. VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam) A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam) 1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve
20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden
yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11) (Devam) BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde. Sayın Bakan, buyurun efendim. Süreniz 20 dakikadır. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan ve 20
arkadaşının Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili vermiş oldukları Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeyle ilgili olarak huzurunuzdayım;
öncelikle, hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumu, 1946 yılında kurulan ve
7,2 katrilyon liralık bütçesiyle, 24 bakanlık bütçesinin toplamından daha fazla
bir bütçeye sahip olan, 36 milyon vatandaşımızı şemsiyesi altında toplayan, Türkiye'nin
en büyük kuruluşudur. Sosyal Sigortalar Kurumu, kurulduğundan bu yana -özellikle son otuz yıl
içerisinde- çok ciddî manada bir yenilenme süreci yaşamamış, tam tersine,
sorunlar hep ertelenmiş ve nihayetinde de işin içinden çıkılmaz boyutlara
sürüklenmiştir. 1970'li yıllarda, SSK'nın o günkü mevcut yapısı ve gelecekteki
açmazları, SSK'nın genel kurullarında dile getirilmiş ve alınan karar
gereğince, kurumun aktuaryel dengesinin nasıl bir gelişme seyredeceği ve
kurumdaki zafiyetlerin neler olabileceğinin araştırılması için, Uluslararası
Çalışma Örgütünden (ILO) uzmanlar getirilmiş ve bu uzmanlar daha sonra bir
rapor hazırlamışlar, hükümete, Bakanlığa, SSK Genel Müdürlüğüne tevdi etmişler.
1971 yılında hazırlanan ve Polonyalı uzmanın ismiyle de anılan Zelenka
Raporunda, aslında, tam otuz yıl önce, SSK'nın hangi trend içerisinde daha
fazla olumsuz bir çizgiye gidebileceği, bu yapıda bir düzenleme yapılmadığı
takdirde emekli aylıklarının ödenemez duruma geleceği ve sağlık hizmetinin
verilemeyeceği hususları tespit edilmiş, alınması lazım gelen önlemler de bu
Zelenka raporunda zikredilmişti; ancak, maalesef, otuz yıl öncesinde bu rapor
hazırlanmasına rağmen ve bu rapor bugün okunduğunda aşağı yukarı SSK gerçeğini
de büyük ölçüde yansıtmasına rağmen, o dönemlerde ve daha sonraki yıllarda bu
rapor rafa kaldırılmış ve neticesinde, ciddiye alınır hiçbir iyileşme, hiçbir
yenilenme, hiçbir yeniden yapılanma çalışması başlatılmamıştır. Bugün gelinen noktada, hatırlanacağı üzere, 1999 yılı ağustos ayında
çıkardığımız sosyal güvenlik reform yasası tartışmaları sırasında da Yüce
Heyetinize arz ettiğim gibi, o tarihe kadar işin içinden çıkılmaz boyutlara
varan aktuaryel hesap altüst olmuş, Hazinenin desteği bile bu finans dengesini
sağlamaya yetmeyecek boyutlara gelmiştir. Sosyal güvenlik kuruluşlarının gayri
safî millî hâsıla içerisindeki açık payları sürekli bir şekilde artmış, bunun
paralelinde, SSK'nın açığı da her yıl katlanır biçimde bir gelişme
göstermiştir. Çıkardığımız sosyal güvenlik reformunun yansımaları, o reformun, o
kanunun getirdiği bazı tedbirler ve yaklaşık bir yıldan bu yana yaptığımız bazı
uygulamaların sonuçlarında SSK'da önemli ölçüde düzelmeler meydana gelmiştir.
Geçtiğimiz aralık ayında Bakanlığımın bütçesi müza-kereleri sırasında da Yüksek
Heyetinize arz etmeye çalıştığım gibi, bu müspet gelişmeler iki noktada
toplanmıştır: Bir tanesi, finansman dengesinin sağlanması bakımından; ikincisi
de, 36 milyon insanımıza günün 24 saatinde verdiğimiz sağlık hizmetlerinin
sunumu bakımından. 1999 yılında, SSK'nın, finansman açığını kapatmak için Hazineden
sağladığı destek, 2 milyar 666 milyon dolar olmuştur. Demin söylediğim sosyal
güvenlik reformu ve ondan sonrası takip eden dönemdeki uygulamaların toplam
sonucu itibariyle ise, geçen sene -2000 yılında ise- sadece 656 milyon dolar
finansman desteği alınmıştır; yani, bir yılda, Sosyal Sigortalar Kurumu,
yaklaşık 2 milyar dolarlık bir pozitif gelişmeye muhatap olmuştur. Bu, çok
önemli bir gelişmedir ve bir yıl gibi kısa sürede, finans dengesinde 2 milyar
dolarlık olumlu bir gelişme kaydetmiştir. 1999 yılında, sosyal güvenlik kurumları arasında finansman açığı
sıralamasında, 1 numarada SSK vardı, 2 numarada Bağ-Kur, 3 numarada da Emekli
Sandığıydı. Bu yılki 2001 yılı bütçesinde öngörülen finans açıkları
sıralamasında ise, 1 numaraya Emekli Sandığı oturmuştur -2 katrilyon 250
trilyonluk bir açık öngörülmektedir Emekli Sandığı için- 2 nci sırada Bağ-Kur
vardır -1 katrilyon 380 trilyonluk bir açık öngörülmektedir- 3 üncü sırada ise
SSK vardır -640 trilyonluk bir açık öngörülmektedir- yani, bir yıl içersinde,
SSK, finansman açığında 1 inci sıradan 3 üncü sıraya düşmüş; ama, buna mukabil,
3 üncü sırada olan Emekli Sandığının açıkları, katlanarak, 2 katrilyon 250
trilyona ulaşmıştır. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde aldığımız kısa, orta ve uzun vadeli
tedbirler ve hayata geçirdiğimiz bazı projeler sayesinde, sağlık hizmetlerinde
de önemli ölçüde bir iyileştirmeye gidilmiştir. Kayda değer yeni bir eleman
alınmadan, mevcut fizikî şartlara yine kayda değer bir yeni ilave yapılmadan,
sadece bir yönetim anlayışını, yeniden yapılanmadaki heyecanı orada
çalışanlarla paylaşarak, denetimi sıklaştırarak ve gönüllü mesai uygulamasını,
telefonla randevu sistemini devreye sokmak suretiyle, bugün gelinen noktayla
bir yıl öncesini mukayese ettiğimizde, bütün Türkiye'de Sosyal Sigortalar
Kurumu hastane ve dispanserleri önündeki kuyruklar tam yarı yarıya
azaltılmıştır. Bu yeterli midir; hayır, yeterli değildir. Ben -hatırlanacağı üzere-
bütçe müzakereleri sırasında da Yüksek Heyetinize, bir iki yıllık hedefimiz
olduğunu; iki yılın sonunda, Cenabı Allah nasip ederse, bu kuyrukların tamamen
ortadan kaldırılmasını; bunun ötesinde, bu yılın sonuna kadar 10 hastanemize
İSO 9002 kalite belgesi alınmasını, önümüzdeki yıl itibariyle de 30
hastanemizin daha yine toplam kalite çalışması sonucunda İSO 9002 kalite
belgesini alabilmesini, yani, iki yılın sonunda toplam 40 hastanemizin kapısına
İSO 9002 kalite belgesi asmayı hedeflediğimizi arz etmiştim. Toplam kalite
çalışmaları da, şu anda 33 hastanemizde devam etmektedir. Yıl sonu itibariyle
bütün hastanelerimizi bu toplam kalite çalışmalarına muhatap edeceğiz.
Bellibaşlı büyük dispanserlerimizi de aynı çalışmaya muhatap etme faaliyetleri
sürdürülmektedir. Bu zaman içerisinde öyle enteresan şeylere şahit olduk ki, örneğin,
İstanbul'un göbeğinde SSK Ok Meydanı Hastanesinin, 1 126 yataklı bu dev büyük
hastanenin 250 yatağının, aşağı yukarı dört yılı aşkın bir süre âdeta tamamen
buharlaştığını gördük. 250 yatak, personel olmadığı gerekçesiyle, İstanbul'un
göbeğinde dört yılı aşkın bir süre hapsedilmiş, buharlaştırılmış, hastanede
tamamen hizmetdışı bırakılmıştı; bunu devreye soktuk. İskenderun'da, aynı
şekilde, 50-55 yatağın bir hastanenin yatak hizmetinden dışarıya çıkarıldığını
fark ettik. Bu örnekler çok. Sadece bunları devreye sokmak ve demin arz ettiğim
tedbirleri almakla, kısa sürede bu noktaya gelindi. Bugün gelinen nokta itibariyle, aslında, bir gelecek planlamasının,
maalesef, diğer birçok kurumda olduğu gibi SSK'da da olmadığını biliyoruz;
yani, beş sene sonra, on sene sonra, yirmi sene sonra SSK'ya muhatap nüfustaki
artışa paralel yeni hastane, yeni dispanser, yeni sağlık ocaklarının açılması
ve yeni personelin ihdasıyla ilgili hiçbir çalışmanın olmadığını biliyoruz. Bir
örnek arz edeyim: İstanbul'da son yirmi yılda SSK'ya muhatap olan nüfusta
yaklaşık yüzde 72'lik artış meydana gelmiş; ama, buna mukabil, yatak
kapasitemizde sadece yüzde 2 oranında bir artış olmuş. Şimdi, yirmi yıl
içerisinde nüfus yüzde 72 artarken, eğer yatak kapasitenizin artış oranı sadece
yüzde 2'de kalırsa, onbinlerce, yüzbinlerce SSK'lı vatandaşımızın hastane
önlerinde kuyruğa girmesi, orada rezil olması kaçınılmazdır. Bu geçmişte niye
görülmemiş, niye bunlar üzerinde tedbir alınmamış, bunu hâlâ anlayabilmiş
değilim; ama, maalesef, gelinen noktada, âdeta, SSK hastaneleri, çile ve kuyrukla
eşdeğerli anlama gelmiş. Şimdi biz burada, bir yıl içerisinde, çok önemli bir
şekilde, aldığımız bazı cüzî tedbirlerin de yansımalarıyla, bu hastanelerimizde
ve dispanserlerimizde çok ciddî olumlu gelişmeye şahit oluyoruz. Kanun kuvvetindeki kararnameyle devreye soktuğumuz yasal yeni statüyle
-ki, bununla ilgili şu anda komisyonda olan kanun tasarımızda da bunun geniş
açılımları var- yeniden yapılandırmayı, hukuksal süreci de başlattık. Yıllardan
beri hep ifade edilen sağlık işleri ve sigorta işlerini birbirinden ayırdık.
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı kurduk ve bunun alt kademesinde SSK Sağlık
İşleri Genel Müdürlüğü, SSK Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü diye 2 tane genel
müdürlük oluşturduk ve bununla, sağlık ile sigorta hizmetlerini birbirinden
ayırarak, daha kısa sürede sigorta ve daha kısa sürede, daha kaliteli biçimde
sağlık hizmetinin sunumunu gerçekleştirmeyi hedefledik. Yıllardan beri hep söylenen, SSK'nın paraları, değerlendirmeleri
fevkalade yetersiz, sıfır faiz gibi, geçmiş dönemlerde bildiğimiz konular. İlk
kez huzurunuzda rahatlıkla ifade ediyorum, büyük bir memnuniyetle arz etmek
istiyorum ki, mesela, son 5 ayın içerisinde, SSK'nın olmamasına rağmen, yani
günlük gelen giden paraların bile günlük repoya muhatap edilmelerinin sonucu
SSK 35 trilyon faiz geliri elde etmiştir. 35 trilyon bizim için çok önemli bir
paradır. Bu, 5 ayın içerisinde, sadece günlük takibe aldığımız, repo yaptırmak
suretiyle elde ettiğimiz bir finansman geliridir. Esasen çıkardığımız yasada da her 4 ayda bir kurumun bilançolarının
kamuoyuna intikal ettirilmesi ve buradaki gelir-gider durumlarının da kamuoyu
önünde paylaşılması da önemli bir şeffaf denetimi beraberinde getirmiştir. Her 6 ayda bir kuruma 10 milyar ve daha fazla borcu olanların kamuoyuna
deklare edilmesine de 15 Ocak tarihi itibariyle başladık. İlkini, 10 milyar ve
üzerinde borcu olan firma, kuruluş ve şahısları kamuoyuna deklare ettik. Bu geçtiğimiz dönem içerisinde çok önemli gördüğümüz çalışmaların, kısa,
orta ve uzun vadeli dediğimiz projelerden orta vadeli projelere de start
verdik. En önemlisi, sistemi tamamıyla otomasyona geçiren bir çalışmayı
başlattık. Maalesef, bugün, 36 milyon vatandaşımıza sağlık ve sigorta hizmeti
veren SSK otomasyona geçirilmemiştir. Aynı şekilde 14 milyona muhatap olan
Bağ-Kurda da bu sistem kurulmamıştır. Kurulamamıştır demiyorum, kurulmamıştır.
Niye; çünkü, eğer, bu sistem kurulmuş olsa, bu kurumlardaki, gelir, gider,
nereye gelmiş, nereye gitmiş, aradaki farklar ne oluyor; bunu, herkes, çok kısa
süre içerisinde öğrenme şansına sahipti; fakat, maalesef, bugün gelinen
noktada, SSK'da olsun Bağ-Kur'da olsun, neyin geldiği, neyin gittiği meçhul
haldedir. Şimdi, biz, bu startı verdik ve zannediyorum, Bağ-Kur'da, mart sonu
itibariyle ve SSK'da da, zannediyorum, nisan veya mayıs ayı sonu itibariyle, bu
ihalelere çıkılıyor ve bu dörtbuçuk yılda tamamı nihayete erecek olan projeyle,
ilk iki yılın sonu itibariyle, sistemin yaklaşık yüzde 70'ini denetim altına
alabiliyoruz ve bu denetim altına alınma, aynı zamanda, gelir, gideri denetim
altına almanın ötesinde, iki yılın sonunda, 36 milyon SSK'lı vatandaşımıza
vereceğimiz sosyal güvenlik kartlarıyla, vatandaşın, formalitelerden, her yıl
tekrarlanan lüzumsuz çilelerden, kuyruklardan da kurtarılmasına vesile
olacağız. Bugün vereceğimiz bu sosyal güvenlik kartıyla, her sene sağlık karnesi
alma keyfiyetine son vereceğiz; sağlık karnelerini, vizite kâğıtlarını, sevk
kâğıtlarını ve hatta, doktorun yazdığı reçete kâğıtlarını iptal edeceğiz.
Bütünü itibariyle, bu sosyal güvenlik kartıyla, bu kartı verdiğimiz
vatandaşımız, ömrünün sonuna kadar, bu kartla bu çalışmalara muhatap olacak;
emeklilik dilekçesini verdiğinde de, sabahleyin emeklilik dilekçesini veren
vatandaşımızın, öğleden sonra, gıyabında, bu karta emekliliği tescil edilmiş
olacak ve aybaşında da, aynı kartla gidip bankamatikten emekli maaşını
çekebilecek. Bu kartın üzerinde, sigorta bilgileri dosyası olacak; bu kartın
üzerinde, işsizlik sigorta fon dosyası olacak; bu kartın üzerinde, sağlık
bilgileri dosyası olacak. Sağlık bilgileri dosyası bakımından da, üçe
ayrılıyor: Temel sağlık bilgileri, kan grubu, yaşı, kilosu, vesaire; uzun
süreli tedaviyle ilgili ayrı bir bölüm, kanser ve diyaliz hastalıkları gibi
hastalıkları ayrı bir takibe alacağız; üçüncüsü de, diğer sağlık faaliyetleri,
hangi hastaneye gitmiş, hangi doktor muayene etmiş, ne teşhis koymuş; hepsi, o
kartta, dosyada yerini alacak; röntgen mi çekilmiş, ultrason mu çekilmiş,
tomografi mi çekilmiş, bütün bu filmler, o sürücü belgesi gibi, kredi kartı
gibi olan o sosyal güvenlik kartındaki çipin içindeki yerini, dosyada yerini
alacak ve dolayısıyla, hem bu formaliteler ortadan kalkacak hem de çağdaş,
sağlıklı bir biçimde bu sağlık hizmetinin, sigorta hizmetinin verilmesi imkân
dahiline gelecektir. Yine, bu iki yılın içerisinde hedeflediğimiz, 106 tane sağlık merkezi
kurulma projesi var, 12 tane hastanenin devreye sokulması... Şu anda yapımı
devam eden hastanelerimizin ötesinde, 12 hastanenin de devreye sokulması
hedefleniyor yine. Bununla ilgili çalışmaları da büyük ölçüde tamamlıyoruz.
Mesela, Bursa'da, geçen hafta, 125 yataklı çocuk hastanesini açtık. Yıllardan
beri inşaatı devam eden 400 yataklı hastaneyi de büyük bir ihtimalle nisan sonu
itibariyle bitirip devreye sokacağız. İzmir Buca'da, yine, yıllardan beri devam
eden onarım inşaatını büyük ölçüde bitirdik ve onu da, zannediyorum, nisan veya
mayıs ayları itibariyle, en geç haziran başında devreye sokmuş olacağız. Buna
bağlı, birçok ilimizde de, bu manada uzun süreden beri devam eden inşaatları
öncelikle tamamlayıp, devreye sokmayı hedefliyoruz. Ayrıca, bu çalışmaların ötesinde, bizim için önemli bir hedef, sağlık
hizmeti kalitesinin ileri bir noktaya getirilmesidir. Demin de arz ettim, bunun
için, toplam kalite çalışmalarına bütün hastane ve dispanserlerimizi muhatap
ediyoruz. İki yılın sonundaki hedefimiz, bugün sayıları 226 civarında olduğunu
zannettiğim özel hastanelerin, 26 tanesini bir tarafa itin, geri kalan 200 özel
hastane ile SSK hastanelerinin büyük bir çoğunluğunu yarışır hale getirmektir;
hatta, daha ilerisi, bu özel hastanelerin kalitesinden daha ileri bir noktada,
SSK hastanelerimizin büyük bir çoğunluğunda sağlık hizmeti sunumudur. Bunu,
geçen sefer de arz etmiştim. Bu hedefimizin, bizim, Bakanlığımızın, özellikle
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığında çalışan bütün arkadaşlarımızın, SSK
hastanelerinde çalışan bütün arkadaşlarımızın ortak bir heyecanı, ortak bir
hedefi olduğunu bir kere daha huzurunuzda arz etmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, 6 100 000 aktif sigortalısı, 3 346 000 pasif
sigortalısıyla ve yeni dahil ettiğimiz 10 000 dolayındaki kadroyla beraber 91
000 küsur elemanıyla, hem sağlık hem sigorta alanında hizmet vermeye çalışan... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlarsanız minnettar kalırım Sayın Bakanım. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Devamla) - Peki. ...Sosyal Sigortalar Kurumunda, prim tahakkuk ve tahsilatında da
-geçtiğimiz yıllarla mukayese ettiğimizde- çok önemli gelişmeler olmuş. 1999
yılında 2 katrilyon 642 trilyon olarak tahakkuk eden prim tahakkuku ve bunun 2
katrilyon 246 trilyon olarak tahsilatının yapıldığı gerçeğinin yanında, 2000
yılında 5 katrilyon 225 trilyon tahakkuk, 4 katrilyon 441 trilyon liralık da
tahsilatın olduğunu hatırladığımızda büyük ölçüde bir pozitif gelişmenin gelir
gider arasında da sağlandığını görüyoruz. Ayrıca, yaptığımız düzenlemeyle,
Genel Kurulu 50 kişiden müteşekkil hale getirdik ve ilk defa, kurum
çalışanlarına da SSK Genel Kurulunda temsil edilme hakkını getirdik ve yine ilk
defa, yurtdışında çalışan işçilerimize de 2 işçi kardeşimiz ile Sosyal
Sigortalar Kurumu Genel Kurulunda temsil hakkını getirdik. Burada en önemli
hadise, büyük ölçüde, mevcut sistemin kontrol altına alınması ve en önemlisi,
bu sistemin denetim altına alınması sonucunda meydana getirilecek olan
tasarrufun yatırımlara, hizmete dönüştürülmesidir. Burada, maalesef, bugünkü
şartlar altında, otomasyona geçmediğimiz sürece bundan çok ileri bir noktaya
gelebileceğimizi söyleme imkânına sahip değilim. Ben, Sosyal Sigortalar Kurumunda çok güzel gelişmelerin yaşandığını ve
bu güzel gelişmelerin sonucunda, demin arz ettiğim hedefleri, Allah nasip
ederse yakalayabileceğimizi bir kere daha huzurunuzda arz ediyorum ve bu
araştırma önergesini verdiği için ve sizlere, bugünkü bu konuşmaları, bu
açıklamaları yapma fırsatı verdikleri için, değerli arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum; ama, araştırma önergesinin kabulünün yararlı olacağını da
düşünmediğimi belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, MHP ve DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan;
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan -SSK'yla ilgili olarak verilen- araştırma
önergesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu araştırma önergesi, tarafımdan ve arkadaşlarımla
birlikte, birçok kaynak ve kurumla ilgili raporlar incelenerek hazırlanmıştır.
Biraz önce, Sayın Bakanı dinlediğimiz zaman, araştırma önergesini vermekte ne
kadar haklı olduğumuz bir kez ortaya çıkmış oldu. Sayın Bakanı dikkatle takip
ettiğimiz zaman, aslında, araştırma önergesine katılması lazım geldiği
görüşündeyiz; çünkü, kurulacak bir komisyonda yapılacak çalışmaların, Sayın
Bakanın birçok çalışmasında önünü açacağı kanaatindeyim. Sayın Bakan, aslında,
verdiği rakamları Bakanlığın bir faaliyet raporu şeklinde takdim etti -birçok
konuya da, burada, katılmadığımızı ifade edeyim- Türkiye'de, ciddî anlamda,
sağlık konusu, sosyal güvenlik ve emeklilik, hem Bağ-Kur'da hem Emekli
Sandığında hem SSK'da bir sorun olmaya devam etmektedir ve yapılan bu
programların da, maalesef, yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Şu cümleler, aynen, Sayın Bakanın kendisine aittir: "Kurumda
gelecek planlaması yok; beş yıl, on yıl, yirmi yıl sonra SSK'da ne olacağı
hakkında bir bilgi vermem mümkün değil." Dolayısıyla, o zaman, neden
araştırma önergesine karşı çıktığını anlamak da mümkün değil; ama, siyaset öyle
bir yapılanma olmuş ki, sanki, araştırma önergesi vermek demek, birtakım
olaylar ortaya çıkacak anlamında hükümeti oluşturan partilerin tek vücut
halinde, bizim bu mesai vererek yaptığımız çalışmaları yok sayması demektir; bu
da fevkalade yanlıştır. Unutmayalım ki, Parlamentonun önemli görevlerinden
birisi denetimdir. Belki biraz sonra
vereceğim örnekleri duyunca, vicdanlarımızı muhasebe ettiğimiz zaman, bir araştırma
önergesi verilmesi lazım geldiğine de kanaat getirmiş olacaksınız. Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan aynen şunları söyledi: "Sistemin
yüzde 70'ini denetim altına alacağız.." Yani, yüzde 30'u yok, 70'ini de
almayı hedefliyoruz... Sayın Bakanın, zaman zaman basına intikal eden sözleri
var: "Gelen belli değil, giden belli değil, kurumda ne olduğu da belli
değil. Bir bakan olarak çok üzülüyorum -hatta çok nostalji- bazen Bakanlıkta
ağladığım oldu." Yine, Sayın Bakan birtakım bilgiler aktardı, bu
bilgilerde geleceğe yönelik, temenni şeklinde birtakım sağlık projelerinden
bahsetti; ama, dikkatle takip edildiği zaman, bunların, bir plan, program ve
kaynağı da gösterilmek suretiyle ortaya konulmadığı açıktır. Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan 2 milyar dolardan bahsetti.
Hatırlarsınız, rakamlara baktığımız zaman bu 2 milyar dolar nereden geliyor;
tavan aylığı, SSK primlerinde 182 milyondan 600 milyona çıkardınız. 600 milyona
çıkardığınız zaman, aradaki fark 2 milyar dolardan zaten fazla; yani, daha
fazla para toplanması lazımdı. Kaldı ki, siz, tavanı yükselttiğiniz zaman
sigortalı işçi sayısı azaldı; yani, sigortasız işçi çoğaldı. Dolayısıyla,
rakamı artırarak para toplamak veya SSK'yı bir ticarî meta, mekân gibi görmek,
kanaatimizce yanlıştır. Değerli arkadaşlar, açık ve net söylüyorum, bu araştırma önergesini
vermekten maksadımız, katiyetle siyasî değildir. İstiyoruz ki, aslında, doğru
olan, SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un bir çatı altında toplanması ve sağlık
hizmetleriyle sigorta hizmetlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Şu anda, zaten
SSK, onu yaptığını ifade etmektedir; aslında doğru olan birdir. Sayın Bakanın bir görüşüne daha katılmak mümkün değil. Emekli
ücretleriyle ilgili olarak rapordan aldığım rakamları veriyorum: Ocak 1999'da
asgarî 220 dolar alan emekli, 2000'de 165 dolar alıyor. Yani, bu rakamlar
-baktığımız zaman- kurumdan emekli olan insanların bir sefalet ücretine doğru
adım adım gittiğini göstermektedir. Bunlar şunu gösteriyor: Demek ki, kurumda
ciddî anlamda bir planlamaya ihtiyaç vardır. Hatırlanacağı üzere, deprem sırasında bir sosyal güvenlik yasası
çıkarıldı ve hedef olarak, 6 milyon sigortalıya 4,5 milyon daha ilave edileceği
söylendi ve 3,2 milyon emekli bekleniyordu; ancak, bu rakamın 182 milyondan 600
milyona çıkarılmış olması, yıllık ortalama 300 000 SSK'lıyı bile bulmadı, daha
önceki ortalamaların altına düştü. Dolayısıyla, Sayın Bakanın bütün bu
konuşmalarını da değerlendirdiğimiz zaman bir araştırma komisyonunun
kurulmasına ihtiyaç vardır. Değerli arkadaşlar, biz bu araştırma önergesini 26.5.1999'da verdik, iki
yıl geçti. Keşke, komisyon, bu araştırma önergesini verdiğimiz tarih itibariyle
kurulsa, kurulan komisyonda da hazırlanan rapor ortaya konulsa ve Bakanın önüne
konulmuş olsa, istenen yasal değişiklikler şu ana kadar yapılmış olsa, kurum
bugünden çok daha iyi durumda olacaktı. Değerli arkadaşlar, ben, burada Sayın Bakanı da gayet dikkatle dinledim
ve konuyu çok iyi araştırdım, SSK'nın önünde birçok problemler var. Bakın,
özetle sayarsak, SSK'nın alacak problemi var, bütçe ve muhasebe sıkıntısı var,
çalışanların prim oranları noktasında tartışma var, sağlık tesisleri,
hastaneleri ve eczaneleri hakkında tartışma var, hastanelerin yönetiminde
sıkıntı var, gayrimenkullerde ve ortaklıklarda sıkıntı var, para nakdinin
değerlendirilmesinde sıkıntı var, yaptırılan inşaatlarda, ihalelerde sıkıntı
var, ilaç tüketiminde, ilaç yolsuzluğuyla, reçete yolsuzluğuyla ilgili sıkıntı
var ve kurumdan emekli olanların problemleri var. Yani, bu araştırma
önergesiyle aslında bizim yapmak istediğimiz, hükümete yardımcı olmak, kurumun
bir fotoğrafını çekmektir değerli arkadaşlar. Şimdi, kurumu yıllardır inceleyen Yüksek Denetleme Kurulu raporundan
aldığım bazı notlar benim bu görüşümü teyit etmektedir: "Prim
alacaklarının zamanında tahsil edilmediği ve şu anda toplam 1,2 katrilyon
alacağın bulunduğu..." Yazılımda dışa bağımlı olduğu için tüm birimlerin otomasyona mutlaka
geçmesi gerekir, biraz önce de Sayın Bakan aynen ifade ettiler. Yine, SSK'da Yüksek Sağlık Kurulunun çalışmalarına hız verilmesi; bu
Kurulda da biriken dosyalar vatandaşı mağdur etmektedir. Şimdi, çok önemli bir üçüncü maddeden bahsetmek istiyorum: "Bütçe
tahminlerinin sağlam verilere dayanmadığı, ödeneksiz harcama yapıldığı..."
Değerli arkadaşlar, bu madde çok önemlidir. Sizin ödeneksiz harcama
yapmanız demek, bütçe verilerinizin sağlam olmaması demektir ve SSK'da
yolsuzluğa kapı açmak anlamına gelir; bu da fevkalade zararlıdır. Yine, Yüksek Denetleme Kurulu raporunda aynen "prim oranlarını
makul ölçülerde tutun, artırmayın, artırdığınız zaman sigortasız insan sayısı
artmaktadır" deniliyor. Yine bir maddede, sağlık tesislerinin yeterli hale getirilmesi ve
maliyetlerin düşürülmesi tavsiye ediliyor. Yine -Sayın Bakan da ifade ettiler- çağdaş hastane yönetim organizasyonu
kurulmalıdır. Modern dünyada hastaneler nasıl yönetiliyor, kimler tarafından
yönetiliyorsa, böyle bir şema oluşturulmalıdır. Yine "kurum içerisinde rantbl olmayan -verimli olmayan- maliyeti
yüksek olan eczanelerin ve sağlık istasyonlarının faaliyetlerine son
verilmelidir" deniliyor ve yine çok önemli olan finans konusuna geliyoruz:
Burada "alımlarda, bütçe disiplini sağlanamadığından stok hareketleri
sağlıklı gösterilemiyor" deniliyor; yani, aslında, bu madde de, kurumda
yolsuzlukları açık olarak ortaya koymaktadır. Değerli arkadaşlar, yine "kurumun bazı inşaat ve ihale işlerinin
İhale Yönetmeliğine aykırı olarak yapıldığı..." ifade ediliyor. Bu da çok
önemli bir konu. "Muhasebe servislerinin yetersizliği..." Tabiî,
bütün bu eksiklikler beraberinde olduğu zaman, faaliyet raporunun sonunda aynen
şu cümleler var: "Kurum, borç ve alacaklarını gider ve gelirlerinin açık
ve net olarak bilançolara aksetmediği..." Sayın Bakan, biraz önce
bilançolar çok şeffaf diyor; ama, Yüksek Denetleme Kurulu bunun aksini
söylüyor. Peki, biz, burada ne istiyoruz: Bu kurumun daha güçlenmesini, kurum
üyelerinin, sigortalı vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinin daha iyi
yapılmasını ve yolsuzluk ve israf varsa -Sayın Bakan bunu müteaddit defalar
toplantılarda söyledi, biraz önce de burada teyit etti- kuruma çekidüzen verilmesini
istiyoruz; hepimizin isteği budur. Değerli arkadaşlar, peki, kurumda israf var, yolsuzluk var, bütçesi
sağlam değil de, yaptığı işler doğru mu; bir de ona bakmak lazım.
Dikkatlerinize arz ediyorum; çok önemli, çok teknik, kısa, özet bir bilgi arz
edeceğim. Yıl 1995; SSK, OYAK İnşaata ortak oluyor, yüzde 25'ini alıyor. SSK,
OYAK'la bir protokol yapıyor, SSK inşaatlarının tamamı bu firma tarafından
yapılıyor. Nasıl yapıyor; yüzde 1-1,5
indirimle yapıyor. Peki, OYAK İnşaat işi ne yapıyor; aldığı inşaatı olduğu gibi
yüzde 25'le veriyor; yani, işin durumuna göre yüzde 23-24 para kazanıyor. Peki,
bunun kuruma maliyeti nedir? Biraz önce Sayın Bakan paraları repoya yatırıp
trilyonlar aldığını söylüyordu. Demek ki, sadece parayı faize yatırmak yetmiyor.
Bakın şimdi, gidere bakın!.. 9 tane hastane inşaatını yüzde 1,6 indirimle
veriyor. Kim veriyor; SSK veriyor. 1999 tutarıyla bu 9 inşaat 17 trilyon
tutuyor. 1,6 ile verdiğiniz zamanki rakamla yüzde 23,6 ile verdiğiniz zamanki
rakam arasındaki farka bakıyorsunuz 2 trilyon 443 milyar lira; inşaat proje
bedeli de 500 milyar lira; kurumun 9 hastanede zararı 3 trilyon lira Sayın
Bakan. Biz, bu inşaatlarla ilgili de bir açıklama yapmanızı isterdik. Yani,
bunlar niye yüzde 1'le veriliyor da, hemen taşeron birine yüzde 25'le geri
veriyorsunuz ve birisi 3 trilyon para kazanırken, neden siz emekli maaşını
düşük tutuyorsunuz?! SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Ne marifetleri varmış!.. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, benim yerimde başka bir
milletvekili arkadaşım da olsa, gelip, bunları söylemek durumundaydı. Bakın, kütüphanede tarama yaptım, Sayın Bakanın açıklamaları şöyle:
"Sağlam gelen hasta oluyor, SSK rezalet içerisinde." Bunlar 15 gün, 1
ay içerisindeki açıklamaları; Sayın Bakanın biraz önce burada anlattıklarıyla
tamamen ters. "Kâğıt üzerinde düzenleme olmaz, değişim gerekli; sorunları
tespit ettik; ama, para yok." İşte, tamam, biraz önce repodan 35 trilyon
lira; ama, 9 inşaata 3 trilyon lira gidince, repo da tutmuyor. Değerli arkadaşlar, hükümet olmak, bakan olmak mazeret üretme yeri
değildir. Muhalefet olmak da alabildiğine tenkit etme yeri değildir; onun için,
ben, bu çalışmamda, hükümetin veya ilgili bakanlığın önünü açacak düşünceleri
de, raporlara dayanarak, ifade etmeye çalışıyorum. Evvela, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, SSK'nın, Bağ-Kur'un, Emekli
Sandığının bir çatı altında toplanması, sağlık hizmetleri ile emekli sandığı
hizmetlerinin ayrılması, bütün bunlar yapılırken, işçi, işveren, hükümet ve
ilgili meslek kuruluşlarının mutlaka konsensüs halinde olması lazım. Yani
"ben tavanı 600 milyona çıkardım, bu primi verirseniz vereceksiniz,
vermezseniz icraya veririm..." Sayın Bakan, bugün, bütün
belediyeleri haczediyor, belediye başkanlarının mallarını da haczediyor. Diyor
ki: "Benim için kurum vardır." Peki, belediyeler devlet değil mi?
Ama, kendi partisinin veya eski bir belediye başkanının borcunu
taksitlendirirken, diğer belediye başkanının özel mallarına da haciz koyuyor.
Keşke, orada gösterdiği beceriyi, şu inşaat olayında da gösterseydi. Biraz
sonra vereceğim çok acı bir örnek daha var, o örneğe, bakalım, Sayın Bakan ne
diyecekler. Değerli arkadaşlar, SSK'da malî yapıya baktığımız zaman, 1999'da geliri
2,2 katrilyon lira, gideri 3,4 katrilyon lira, açık 1,2 katrilyon lira. 2000
yılına baktığımız zaman benzer bir tablo var, ben, 2000 yılı için dört aylık
rakamı aldım, açık, 400 trilyon lira civarındadır. Değerli arkadaşlar, şunları
açık ve net ifade edeyim: Belki, denilebilir ki, bu kurumu, kamu iktisadî
devlet teşekkülleri olarak KİT Komisyonu inceliyor, 40 milletvekili inceliyor,
siz nereden çıkardınız, bir de araştırmadan bahsediyorsunuz. Araştırma önergesi
veya 9-10 milletvekili geldi, orada birçok insanı dinledi, raporlar
hazırlandı... Değerli arkadaşlar, o raporlar, bana göre, tarihe tanıklık edecektir; o
raporlar hazırlanırken, Türkiye'nin sağlık projeleri konuşulacaktır. Eğer, biz,
bugün, bu araştırma önergesini vermeseydik, SSK'yı konuşmak, Okmeydanı'ndaki
hastaneyi konuşmak, İskenderun'daki hastaneyi konuşmak mümkün olmayacaktı. Belki,
Bakan, bu kadar hazırlık yapıp, önümüzdeki
projeleri de ortaya koyacak şekilde gelip, burada bilgi
vermeyecekti. Burada, bütün amacımız, sosyal güvenlik konularını; yani,
Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK'yı gündeme getirmek ve alınacak tedbirlerde,
Parlamentonun iradesi dahilinde, hükümete ve Sayın Bakana yardımcı olmaktır. Değerli arkadaşlarım, kurumda görülen bazı eksik ve yanlışları, Yüksek
Denetleme, raporunda şöyle yazıyor: "Hastanelerde bazı yerler temizlik
şirketlerine verilmiş -belki bu doğrudur- ancak, istihdam edilen personel
açıkta bekletilmektedir." Eğer bir özelleştirme yapılacaksa ki, bu
doğrudur; ancak, mevcut personeli de iyi değerlendirmek gerekir. Para
verdiğiniz insanlar boş oturacak, bir de özelleştirme şirketi kuracaksanız, bu,
ekonomik değildir. Yine, Sayın Bakanın, hastanelerle ilgili birtakım uygulamaları var,
telefonla randevu gibi. Bu, olumlu bir adımdır; ancak, mesela, Kartal ve Eyüp
Hastanelerinde, altyapı eksikliğinden, bunun başarılı olamadığı raporda ifade
edilmektedir. Değerli arkadaşlar -Sayın Bakan atladı, belki kendisine bilgi verilmedi-
ilaç konusunda ve tıbbî malzeme harcamaları konusunda tüketim Sayın Bakanın
döneminde çok daha fazla artmıştır. İlaç fiyatlarının artışına bağlıdır; ama,
kutu bazında adet olarak da tüketim daha fazla artmıştır. Bunun neticesinde,
hem ilaç tüketimi artarken, kendi kurumu dışında tedaviler de o oranda,
beraberinde artmıştır. Mutlaka, kurum hastaneleri rehabilite edilmeli, ciddî
bir düzenleme yapılmalıdır. Yine, raporda, bazı alacakların zamanaşımına uğradığı ifade
edilmektedir. Nakit varlıkların değerlendirilmesi konusunda, Sayın Bakan repoya
yatırdıklarını söylediler; ancak, raporlar aynen şöyle diyor: "Türkiye
Ziraat Bankası, özellikle Türkiye Halk Bankası lehine bir durum cereyan etmekte
ve yüksek ticarî faizler uygulanmak suretiyle, kurum aleyhine ciddî oranda
birtakım zararlar söz konusu." Bunu da, Hazine, Maliye Bakanlığı ve SSK
yetkilileri, oturup, birlikte çözmek durumundadırlar. Değerli arkadaşlar, konuşmamı tamamlarken, siyasî ve ticarî hayatımızda
çok önemli kabul ettiğim iki canlı örnek vermek istiyorum. Bu vereceğim
örnekler, aslında, bizim siyasetimizde, siyasetçi-ticaret ilişkilerinin,
siyasetçilerin piyasa ilişkilerinin veya başka bir gözlükle şöyle bakarsak, bu
kurumların; yani, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'un nasıl batırıldığının iki
canlı örneği. Hükümette ANAP ve o tarihte, SSK ile ilgili olarak, bir röntgen
şirketine ortak olunuyor. Müfettişler rapor veriyor; diyor ki: "Bu röntgen
şirketine ortak olmayın, bunun teknolojisi eskidir, hiçbir fayda
getirmez." Ancak, buna rağmen ortak olunuyor. Şirketin adı Trophi Röntgen
AŞ. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Pardon, hangi
tarih?.. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Bakan, sizin döneminizle ilgili değil.
Zaten, bu araştırma önergesi, sizin döneminizi sorgulamak için de verilmiş
değil, SSK'nın bütün dönemlerini... Ama, hükümette ANAP dönemini söylüyorum.
Biraz sonra tarihini de verebilirim. Bu röntgen şirketinin teknolojisi eskidir ve doğru dürüst üretim
yapmamaktadır; ama, SSK buraya ortak olduğundan beri de, dokuz yıldır, on
yıldır -1991 diyelim; hatırımda öyle kaldı- o zamandan beri zarar ediyor. Peki,
bir müessese, zarar eden bir yere ortak oluyor ve ortaklık devam ediyor...
Yani, bunu anlamak mümkün değil. Yine, bir ayrı dönem. Yine, Sayın Bakan kusura bakmasın, aslında,
kimseyi rencide etmek için değil, milletin hakkını savunmak için; hepimiz aynı
şeyi yaparız. Değerli arkadaşlar, ANAP'lı Bakan Sayın İmren Aykut Sayın Bakanımızın yerinde
o zaman. ANAP İstanbul il başkanı bir turizm kredisi alıyor, 120 milyon
dolarlık Conrad otel yapılıyor ve SSK bu otelin yüzde 15 ortağıdır arkadaşlar.
Peki, 1991 yılından beri bu 7 milyon dolar para oraya yatırılıyor; SSK
yatırıyor ve hiç kâr etmiyor, hep zarar ediyor. Şimdi, ben şunu soruyorum:
Sizin 7 milyon dolar paranız var ve birisi geldi, size otelcilik yapalım diyor,
siz de parayı yatırıyorsunuz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlem tamam, şimdi bitiriyorum efendim. BAŞKAN - Ben kesmedim efendim, otomatik kesildi; buyurun, toparlayın. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Peki efendim, sağ olun, teşekkür ederim. Şimdi, sizin 7 milyon dolar paranız var ve o şirketin yüzde 15'ini
alıyorsunuz ve değerli arkadaşlar, raporlara baktım, genel kurulunu şirket daha
yapmamış; yani, 2000 yılı genel kurulunu yapmıyor, 2001 yılına girdik.
Kâr-zarar; kâr zaten yok da, hesap da getirip vermiyor. Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, repodan, Hazineden, parayı yatırıp,
35 trilyon para alacaksınız, alıp götürüp, bir otele ortak olacaksınız. İşte bu
yanlış. Değerli arkadaşlar, tekrar ifade ediyorum; istediğiniz oyu verin, hiç de
bizi fazlaca ilgilendirmez; ancak, şunu sizden istirham ediyorum; SSK'nın bir
araştırma komisyonu tarafından incelenmeye ihtiyacı vardır. Verdiğim örnekler doğrultusunda,
ben, vicdanlarınızın sesini dinleyerek
oy vereceğinizi ve bu araştırma önergemizin siyasî amaçla verilmediğini bir
kere daha tekrar ediyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Bir arkadaşımıza daha söz verebilirim. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim
Konukoğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan araştırma önergesi hakkında Doğru Yol
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Sosyal Sigortalar Kurumu, 1945 yılında, 4792 sayılı Kanunla kurulmuş,
özel hukuk hükümlerine tabi, malî ve idarî bakımdan özerk bir devlet
kuruluşudur. Kuruluşundan beri, gerek sigorta gerekse sağlık hizmeti
sunmaktadır. Ölüm, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük ve
yaşlılık sigorta kollarında hizmet verirken, 1999 yılındaki değişikliklerle,
işsizlik sigortası da bunlara eklenmiştir. Geçmiş yıllarda, SSK fonları, hükümetlerce ucuz finansman kaynağı olarak
görülmüş ve kullanılmıştır. Malî ve idarî bakımdan özerk olan bu kuruluş,
siyasî müdahaleler sonucu, finansman yönünden sıkıntıya girmiştir. 1992
yılından itibaren, yıllık 100 ila 200 milyon dolarla başlayan hazine yardımı
almaya başlamış, bu yardım giderek artmış ve 1999 yılında 2 milyar 600 milyon
dolara kadar yükselmiştir. Gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik harcamalarına büyük kaynaklar
aktarılmaktadır. Avrupa Birliğinde bu oran, bütçenin yüzde 24'ü civarındadır.
Bizde ise, bütçede böyle bir harcama kalemi yoktur. Ülkemizde genel nüfusun
yüzde 53,3'ü SSK'lı olup, yüzde 21,6'sı Bağ-Kurlu, yüzde 18,8'i Emekli Sandığı
mensubudur. SSK'dan sonra en çok kesime hizmet veren Bağ-Kur da SSK gibi zor
durumdadır. Bağ-Kurda düzenli prim ödeyen sigortalı sayısı yüzde 5
civarındadır. Bağ-Kurlu prim ödemiyor, daha doğrusu, ödeyemiyor. Esnafın,
serbest meslek sahiplerinin, çiftçinin prim ödeyecek hali kalmadı. Esnaf,
kepenk kapatıyor; 60 000'den fazla esnaf iş bıraktı. Bağ-Kurlu, prim
ödeyemediği için haciz ve sonrasında hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı.
Katile, hırsıza, caniye af çıkaran hükümet, Bağ-Kurluya malî af çıkarmadı.
Onları hapis ve haciz cezasına layık gördü. 10 bankada 10 milyar dolardan fazla para hortumlandı. Yabancı bir
kuruluşa göre ise, bu zarar 40 milyar dolar civarında. Hükümet, bu parayı,
çalışanlarına, esnafına, emeklisine verseydi, onların bu sorunları halledilir,
yoksullukları biterdi. SSK öyle bir kuruluş ki, Türkiye nüfusunun yarısına sağlık ve sigorta
hizmeti veriyor; 81 il müdürlüğü, 136 hastane, 181 dispanser, 208 sağlık
istasyonu, ağız ve diş sağlığı dispanseri ve hemodiyaliz dispanserleriyle
beraber, toplam 540 sağlık tesisi ve yaklaşık 66 000 personelle bu hizmeti
veriyor; daha doğrusu, vermeye çalışıyor. Bu kadar büyük bir kuruluşun, elbette
sorunları olacaktır. Hedef, sorunların çok aza indiği bir SSK olmalıdır. Geçen yıl çıkan 4447 sayılı Yasa, sosyal güvenlik reformu olarak
gösterildi. Türkiye deprem acısını yaşarken, binlerce insanımız enkaz
altındayken, Mecliste bu yasa görüşülüyordu. Daha önce getirilen 50-55 yaşa
"mezarda emekliliğe hayır" diye karşı çıkanlar, emekli olma yaşını,
bu yasayla 58-60'a çıkardılar. Türkiye'de, Avrupa'daki yaşam kalitesi ve yaşam
süresi olmadığı halde, emeklilik yaşının Avrupa düzeyine çıkarılması yanlıştır.
Sayın Bakan, Sosyal Sigortalar Kurumuna 1992'den beri sağlanan ve 1999
yılında 2 milyar 600 milyon dolara çıkan finans desteğine 2000 yılının haziran
ayından itibaren ihtiyaç kalmadığını belirtiyor. SSK'nın finans desteğine
ihtiyacının kalmaması güzel bir olay; ancak, bu, nasıl sağlanmıştır; buna iyi
bakmak gerekir; SSK emeklisinin aylığı geçmiş yıllara göre, reel bazda
düşmüştür; alınan prim yüzde 230 oranında artırılmış, işçi emeklisine ise çok
az artış verilmiştir. Yük, daha önce primini düzenli ödeyene yüklenmiştir.
Aktif sigortalının arttığı söylenmesine rağmen, gerçekte, aktif sigortalının
düştüğünü biliyoruz. Bu prim artışı kayıtdışına yönelmeye sebep olmuştur.
Eskiden yapılan denetimlerde, kaçak işçi sayısı yüzde 20'ye kadar düşmüştü.
Denetimin azalması ve işsiz sayısının çoğalması nedeniyle, kayıtdışı artmıştır.
4447 sayılı Kanun ile sigorta primine esas kazanç olanları o kadar çok
artırılmıştır ki, şu anda prim oranını en yüksek uygulayan ülkelerden biri de
Türkiye'dir. Bunun sonucu olarak, aktif sigortalı sayısının 2001 yılı sonunda
azalacağı açıktır. İşveren ile işçi, brüt ücret pazarlığında net ücret üzerinden anlaşma
yapıyor. Sigortasız çalışmak zorunda kalan işçi, geleceğini yok etmeye mecbur
kalıyor. Bu durum, aktif pasif oranını 1'in altına düşürecek ve kayıtdışı
istihdamın artmasına neden olacaktır. Şu anda, 4,5 milyon kişinin kayıtdışı çalıştığı düşünüldüğünde, devletin
uğrayacağı prim ve vergi kaybının büyüklüğü ortadadır. Ülkedeki ekonomik
sıkıntıdan dolayı, daha önce yüzde 85 olan prim tahsilatı, yüzde 79'a kadar
düşmüştür. SSK'nın 2000 yılına ait 1,3 katrilyon prim alacağı birikmiş olup,
bunun yüzde 78'i özel sektöre aittir. Sosyal Sigortalar Kurumunun prim
gelirinin artırılarak, açıklarının kapatılması amacına yönelik prime esas
kazanç sınırlarının yükseltilmesi, sigortalının ve işverenin prim yükünü önemli
ölçüde artırmıştır. 1999 yılı aralık ayında, asgarî ücretle çalışan sigortalı işçinin
işverene prim yükü 24 985 000 lira iken, aralık ayı itibariyle yüzde 34,5
oranında artışla, 33 618 000 liraya; prim üst tavanından ödenen sigortalı
işçinin ise işverene olan prim yükü 33 510 000 liradan, yüzde 230 artışla, 117
milyon liraya yükselmiştir. Prime esas kazancın üst sınırından prim ödeyen
sigortalının prim yükü de büyük oranda artmıştır. Aralık 1999 tarihi itibariyle
25 494 000 lira olan prim yükü, yüzde 200 oranında artışla, 84 milyon liraya
yükselmiştir. Bu nedenle, tavandan; yani, 600 milyon lira brüt ücret alan
sigortalı işçinin eline daha az para geçmeye başlamıştır. Bir sigortalı için ödenen prim tutarı, neredeyse emekli aylığını
karşılar duruma gelmiştir. Örneğin, azami emekli aylığı 232 milyon liraya
yükselmiştir. Üst sınırdan bir sigortalı için ödenen prim tutarı ise 201 milyon
liradır. Şu anda bir işçinin işverene maliyeti, vergi dahil, yaklaşık 200
milyon liradır. Prim oranları dünyada en yüksek olan ülkelerden biriyiz. Bu
arada hükümet, hem çalışana hem de emekliye çok komik zamlar vermiştir. Hal
böyle olunca "SSK'nın finansal açığını kapattık" demek tam gerçeği
yansıtmıyor. Bu açık, işverene, çalışana ve emekliye yüklenerek kapatılmaya
çalışılıyor. "Hazineden yardım almadan açığı kapattık" demek ne kadar
doğru? İşverene yüklenen prim ve vergi yükünün boyutunu Sayın Bakanın
açıklaması gerekir diye düşünü-yorum. Topluma bu kadar yüklenilmemesi gerekir. Biz de Sosyal Sigortalar Kurumunun
açıklarının kapatılmasını istiyoruz; ancak,
bu tür geçici tedbirlerin çözüm olmayacağını düşünüyoruz. Önemli olan,
4,5 milyon kaçak işçiyle 1 milyon yabancı uyruklu kaçak işçiliğin önlenmesidir.
İşte o zaman sorunun çözümünde önemli adımlar atmış oluruz. Tabela değiştirmekle bu sorunlar çözülemez. Malî ve idarî bakımdan özerk
olan ve hızlı çalışması gereken bir kurumu, tabelasını değiştirip Çalışma
Bakanlığına bağlı gösterme çabası sorunları çözmede ne kadar faydalı olmuştur?!
Bunun için gece yarısı saat 24.00'te hastane başhekimleri ve sigorta müdürleri
aranmıştır. Bir gece yarısı operasyonuyla tabelalar değiştirilip fotoğraflar
çekilmiştir. Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla SSK on milyarlarca lira
zarara sokulmuştur. Kurum, 2000 yılında, 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle iki genel
müdürlüğe, onlarca daire başkanlığına bölündü. Biz, kurumun iki genel müdürlük
olarak, sağlık ve sigorta şeklinde yapılanmasını destekliyoruz; ancak, 7,2
katrilyonluk bütçeli bir kurum iki başlı bir idarî yapıyla vekaleten ve
tedviren yönetiliyor. Bunun sonucunda, SSK'da her şeyden 2 adet var, her
müdürlükten aynı kuruluşta 2 adet var. Bu durum, kurumun hantal yapısını daha
da hantallaştırır. Kurumda Sigortalar Dairesi Başkanıyken hakkında soruşturma açılan bir
kişi, üst görev olan genel müdür yardımcılığına niçin getirilmiştir? Dört
yıllık yüksekokul şartı olan bu göreve, üç yıllık okul mezunu bir kişi niçin
getirilmektedir? Yine, bir daire başkanı, altı ay hapis, üç ay memuriyetten men cezasına
çarptırılmış ve hakkında, basında yolsuzluk iddiaları varken, niçin o göreve
devam etmektedir? Ayrıca, basından öğrendiğimize göre, SSK'da iki ayrı teftiş kurulu var.
Bu müfettişlerin, mezun oldukları okulları, mesleğe alınış biçimleri, özlük
hakları ve bağlı oldukları makam aynı olmasına rağmen, iki ayrı kurul olması,
denetimde zaman israfına ve maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. İki ayrı
teftiş kurulunun olması, gereksiz sürtüşmeleri de beraberinde getirmektedir.
SSK'nın yeniden yapılanması sürecinde bu iki teftiş kurulu birleştirilmelidir. Acele edilerek yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameyle, sigorta
müfettişlerinin denetim yetkilerinin önemli bir kısmı, bilerek ya da bilmeyerek
yürürlükten kaldırılmıştır. Kaçak işçi çalıştırılmasının, noksan gün ve prim beyan edilmesinin ileri
boyutlara ulaştığı herkesçe bilinmektedir. Bunlarla mücadele için etkin denetim
gerektiği ortadadır. Sayın Bakan, konuşmalarında, SSK'da otomasyona geçileceğini söylüyor;
ancak, bu, gerçekleşmedi. Otomasyon işi, Bağ-Kur ve SSK olarak ayrı
yürütülüyor. Bağ-Kurun 150 milyon dolarlık otomasyon ihalesi 2 Ocak 2001
tarihindeki Resmî Gazetede "muhtelif işler yaptırılacaktır" başlığı
altında yayımlandı. Bunun 580 sayfa tutan şartnamesinin, partili bir kişi
tarafından hazırlandığı ve ihalenin buna verileceği söylenmektedir. Yine, SSK
tarafından yapılacak otomasyon ihalesinin de, önceden belirlenen bir firmaya
verileceği ve yaptırılacağı söyleniyor. Kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenlemede, Kurumun idarî özerkliği
hemen hemen tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Bu kararnameyle, daha özerk
yönetimle daha kaliteli sağlık hizmeti üretileceği düşüncesinden hareketle özerk hastaneler kurulmasına olanak sağlayacak düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düşünce, akıllara, kurum hastanelerinin özerk yapıya
dönüştürülmesinden sonra özelleştirileceği endişesini getirmektedir. Gerçek
özerk yapı, daha kaliteli sağlık hizmeti üretilmesini sağlar. Ancak, SSK sağlık
işletmeleri yönetim kurullarında vali ve belediye başkanı temsilcileri yerine,
hastanelerin gerçek sahipleri olan sendika temsilcileri, işveren temsilcileri
ve hastane çalışanları olmalıdır. SSK'nın özerk yapıya kavuşturulmasıyla, siyasî müdahaleler olmadan, tüm
sağlık ve sigorta ünitelerinin kaliteli hizmet üretmesi sağlanabilecektir. Sayın Bakan, 1 Ocak 2000'de Akşam Gazetesinde yayınlanan bir beyanatında
"İddia ediyorum; 2000 yılının ortalarına doğru tümü olmasa bile, en az 5
hastanemiz ISO 9001 kalite belgesi alacak. Bunları ilk kez açıklıyorum. Eğer
bunları beceremezsem, başka siyasetçiler gibi 'dün dündür, bugün bugündür'
demem ve istifa ederim. Anamızın karnından bakan olarak doğmadık" diyordu.
Daha sonra bu hedefi "bir yıl içinde" diyerek uzattı. Hepimiz bu
beyanatları basında okuduk, televizyonlardan dinledik. Daha sonra bu hedef
yirmi aya çıktı. En son bütçe konuşmasında ise hedef 2001 yılı sonuna kaydı.
Daha ne kadar uzatılacak bilemiyorum. Sayın Bakan, hastanelerde kuyrukların yarı yarıya azalacağını
söylemişti. Telefonla randevu sistemi getirildiğini, yazılı basın ve televizyon
kameraları önünde açıklamıştı. Sayın Bakana sorarsak, bunlar oldu diyecektir.
2000 yılı sonu itibariyle taahhütlerini gerçekleştiremeyen Sayın Bakan, bu kez
bu taahhütlerini unutturmak amacına yönelik olarak, iki yıl içinde tüm Sigorta
hastanelerini özel hastanelerden daha iyi hizmet verir duruma getireceği, aksi
takdirde görevinden istifa edeceği iddiasını ortaya atmaktadır. Bu yönetimle
bunların gerçekleşemeyeceği Sayın Bakan tarafından da bilinmektedir. Sayın milletvekilleri, lütfen, sekreterinize talimat vererek SSK
hastanesinden randevu almasını söyleyin; alabilecek mi? Ben, dün, bütün gün
arattım, başarılı olamadık. Sayın Bakan 2001 yılı bütçe müzakereleri sırasında,
Türkiye'deki bütün SSK hastaneleri ve dispanserlerinin önündeki kuyrukların
tamamen kalkacağını ve bu hastanelerde, mevcut 220 özel hastanenin 200'ünden
daha kaliteli hizmet verileceğini söylüyordu. Sayın Bakanı dinlersek, her şey
çok güzel, halledilmiş, sorunlar azalmış. Lütfen, SSK hastanelerine gidin,
gerçek bu değil... Bakınız, Gaziantep SSK Hastanesinde 32 poliklinik odası var. Hastanede
günde ortalama 3 000 poliklinik muayenesi yapılıyor. Doktor başına ortalama 100
hasta düşüyor, bazı polikliniklerde günde 150-200 hastaya bakılıyor; bu kadar
hastaya 4-5 saatte bakılıyor. Burada sırayı kaldırmak, kaliteyi sağlamak mümkün
mü?!. Hastalar sabah erkenden poliklinik sırasına giriyor; sonra muayene olmak
için, daha sonra ilaç parasını yatırma ve ilaç alma kuyruğuna giriyorlar. Eğer,
tetkik istenmiş ise onların da ayrı kuyruğu var. Bir hasta en az 4-5 kez
kuyruğa giriyor ve bir günde muayene olur, ilacını alırsa, kendisini mutlu
hissediyor. Dün, Etlik Hastanesinde Gaziantep'ten gelen bir hastanın ilacını, ancak
ikibuçuk saatte alabildik. Yine, dün hep beraber, televizyonda bir olay
nedeniyle Samatya hastanesinde kuyrukları gözlerimizle gördük. SSK hastaneleri
yaklaşık 34 milyon kişiye sağlık hizmeti veriyor; kadrosu kısıtlı, imkânları
kısıtlı. Türkiye'nin yüzde 50'sine hizmet verirken, Türkiye'deki sağlık
personelinin ancak yüzde 15-20'si SSK'da
çalışıyor. Yani, büyük bir özveriyle çalışan bu personeli kutlamak
gereki-yor. Sayın milletvekilleri, SSK hastanelerinde hastalara ilaç da veriliyor.
İlacı alan hasta eğer aktif sigortalıysa ilacın yüzde 20'sini, emekliyse yüzde
10'unu katılım payı olarak ödüyor. SSK
hastanelerine ilaç alımında bazı firmalar çok büyük indirim yapıyorlar. Mesela,
etiket fiyatı 5 250 000 lira olan bir ilacın kutusunu SSK hastanesi 350 000
liraya alıyor; etiket fiyatının yüzde 20'si SSK'da ilaçlar, eğer, hastane ambalajı şeklinde alınır ve doktor
reçetesine göre, sayıyla ve küçük poşetlere konularak verilecek olursa, kurumun
ilaç gideri büyük oranda düşecektir; bu ilaçların başka kişilere verilmesi ve
başka eczanelere satılması da böylece önlenmiş olacaktır. SSK, hastanelere alınan cihazlarda, hastaya uygulanan protezlerde ve
sarf malzemeleri alımında büyük zararlara uğramaktadır. Aynı malzemeleri,
özellikle, özel sektör, çok daha büyük indirimlerle almaktadır. Bu indirim,
bazı malzemelerde yüzde 50 'yi bulmaktadır. Sayın milletvekilleri, SSK gibi büyük bir kuruluştaki sıkıntıların
araştırılmasında fayda gördüğümüz için araştırma önergesine kabul oyu
vereceğiz. Yüce Meclisin de bu önergeye destek olacağını umuyor, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim teşekkür ederim. Çalışma süremiz bitmek üzere, her grubun konuşma süresi 20 dakika
olduğuna göre, yüksek müsaadelerinizle,
sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 7 Şubat
2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Hayırlı akşamlar efendim. Kapanma Saati : 18.51 |
|