Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu’nun vefatı dolayısıyla saygı duruşu

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Devlet eski bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporuna ilişkin TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık tezkereleri (3/750, 751)

2. - Irak’a resmî bir ziyarette bulunmak için TBMM’yi temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır illeri parlamenterlerinden oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz’ın katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752)

3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve TurizmKomisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/296)

4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/297)

5. - Şırnak  Milletvekili  Abdullah  Veli  Seyda'nın  (6/1154)  esas  numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/298)

6. - Şırnak  Milletvekili  Abdullah  Veli  Seyda'nın  (6/1156)  esas  numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/299)

7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/1038) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/300)

8. - Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/301)

9. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/393) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/302)

10.- Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/37) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/303)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, devlet memurluğu sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/169)

2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak çocukları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170)

3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/171)

IV. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Adalet Komisyonunda, Dışişleri Komisyonunda, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508)

2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512)

3. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514)

4. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515)

5. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524)

6. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525)

7. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)

8. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)

9. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531)

10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)

11. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535)

12. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan  sınavları kazananların durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537)

13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544)

14. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549)

15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (6/552)

16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün sorgu kasetlerindeki konuşmalarının basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve  İçişleri  Bakanı  Sadettin  Tantan'ın  cevabı (6/560)

17. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, hava meydanlarındaki ticarî işletmelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/554)

18. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik İlçesine Bağ-Kur irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (6/555)

19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kurumlararası nakilleri izne bağlayan  genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/557)

20. - İstanbul  Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile Başsavcı hakkında tazminat davası açılıp açılamayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/558)

21. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Kovancılar'a askerlik şubesi açılmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/564)

22. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Karakoçan-Sarıcan baraj projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/565)

23. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge Müdürlüğünün Elazığ ve ilçelerindeki yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/632)

24. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ İlinde uyguladığı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/635)

25. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj Gölü  çevresinin ağaçlandırılmasına  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü  soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/642)

26. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, elektrik iletişim hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/653)

27. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/669)

28. - Nevşehir Milletvekili  Mükremin Taşkın'ın, DSİ tarafından Nevşehir'de yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/681)

29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep-Merkez-Yamaçoba gölet ve sulama projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/728)

30. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Şırnak sınırında yeralan Ilısu Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan  Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/731)

31. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, enerji hatlarının periyodik bakımına ve Bursa-Orhaneli orman yangınlarının bakımlarla ilişkisi olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî  Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/773)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlinde yapımı planlanan F Tipi Cezaevi ile Zile Cezaevi onarımı projelerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (7/3252)

2. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, IMF'den sağlanan ek krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/3259)

3. - Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Merkez Bankasından yurtdışına transfer edilen dövizlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/3315)

4. - Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, Diyarbakır-Hani İlçesi Anıl Köyünün yol sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/3310)

5. - İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Vakıf Gureba Hastanesinin SSK'ya devredileceği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3284)

6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir gazetede yeralan "THY'da talan" başlıklı yazıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3325)

7. - Konya Milletvekili Mehmet Gölhan'ın, Muğla-Dalaman Kâğıt ve Selüloz Fabrikasının özelleştirilme çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3251)

8. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,yerli otomotiv sanayiinin korunmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/3235)

9. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, akaryakıt bayi paylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3261)

10. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep-Nizip İlçesinde hidroelektrik santrali inşası için kamulaştırılan arazilerin bedellerine ilişkin sorusu ve ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3277)

11. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, bazı milletvekillerince polislerin kışkırtıldığı yönündeki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3220)

12. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Mazlum Der Genel Başkanının yaptığı açıklamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3331)

13. - İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın, Hizbullah örgütüne karşı yapılan operasyonlara ve faili meçhul cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3245)

14. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Hizbullah örgütüne ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3244)

15. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Eskişehir'de gözaltına alındıktan sonra zehirlenerek hastaneye kaldırıldığı ve ailesiyle görüştürülmediği iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3248)

16. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in; Pamuk ve zeytinyağı prim destekleme tebliğine,

- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın; Afyon-Sandıklı İlçesi Karadirek Kasabası Tarım Kredi Kooperatifi Müdürü ile ilgili iddialara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3300,3302)

17. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 10 Temmuz 1941 tarih ve 4081 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/3327)

18. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/3231)

19. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, DMS sonucu Bakanlığa alınan memur sayısına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3289)

20. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray-Ortaköy Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3290)

21. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir Devlet Hastanesi Müdür Yardımcısının başka bir göreve alınmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3264)

22. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3269)

23. - Çankırı Miletvekili Hüseyin Karagöz'ün, Patent Vekilliği Yasa Tasarısına ve organize sanayi bölgelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3296)

24. - Çankırı Milletvekili Hüseyin Karagöz'ün, Bakanlığın Çankırı İlindeki yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3286)

25. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik küçük sanayi sitesi projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3272)

26. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 4081 Sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3329)

VI.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açıldı.

Toplantı yetersayısı bulunmadığından ve ara verilmesi halinde de bulunamaycağı anlaşıldığından;

Alınan karar gereğince, 6 Şubat 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 14.01’de son verildi.

Ömer İzgi

 

 

Başkan

 

 

 

Burhan Orhan

Mehmet Batuk

 

Bursa

Kocaeli

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

     No. : 77

II. - GELEN KÂĞITLAR

2 . 2 . 2001  CUMA

Teklifler

1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanununda Bazı Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/666) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.1.2001)

2. - İstanbul Milletvekilleri Perihan Yılmaz ile Yücel Erdener'in; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı Maddesinin A/11. Fıkrasının Değiştirilmesi ve Anılan Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/667) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.1.2001)

3. - Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut'un; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/668) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)

4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 41 Arkadaşının; Fransa'nın Cezayir'de Yaptığı Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/669) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)

5. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/670) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)

6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Fransa'nın Gerçekleştirdiği Mezalimler ve Soykırımların Tanınması Hakkında Kanun Teklifi (2/671) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)

7. - Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Türkiye Cumhuriyeti Aleyhine Çalışma Yapan Ülkelere Uygulanacak Yaptırımlara Dair Kanun Teklifi (2/672) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.1.2001)

8. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın; Fransa'nın Cezayir'de Yaptığı Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/673) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.1.2001)

9. - Erzurum Milletvekili Cezmi Polat'ın; Dört İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/674) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2001)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, türban yasağı gösterisine destek verdikleri iddiasıyla ceza verilen şoförlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1196) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK tarafından KKTC YODAK Başkanına türban konusunda baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1197) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Talim ve Terbiye Kurulunca dördüncü sınıf öğrencilerine tavsiye edildiği iddia edilen bir kitaba ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3422) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

2. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, BAĞ-KUR emeklilerinin maaşından yapılan kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3423) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, elektrik teknisyenlerinin sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3424) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

4. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Başbakanlık Tanıtma Fonunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3425) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, elektrik faturalarına eklenen güç bedeline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3426) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)

 

 


     No. : 78

5 . 2 . 2001  PAZARTESİ

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, 57. Hükümet döneminde T.R.T. Kurumuna alınan personele ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3427) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

2. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Hatay'daki vakıf eseri camilerinin onarımına ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3428) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

3. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, sürücü kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3429) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

4. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, İstanbul Dr. Siyami Ersek Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi  (7/3430) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Beyaz Enerji operasyonu ile ilgili olarak bazı bakanlık telefonlarının dinlemeye alındığı iddiasına ilişkin Devlet  Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  (A. Mesut Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3431) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

6. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, bazı bakanlıklar ile belediyelerin telefonlarının dinlemeye alındığı iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3432) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

7. - Tokat Milletvekili  M. Ergün  Dağcıoğlu'nun, TŞOF ve TESK'in Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

8. - Tokat Milletvekili  M. Ergün  Dağcıoğlu'nun, TŞOF ve TESK'in Bakanlığınız müfettişlerince incelemeye alındığı iddiasına ilişkin  Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun,  geçici süreyle kapatılan bir gazeteye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3435) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

10. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun,  Anadolu Ajansının gerçek dışı haberler yaptığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3436) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)

 

 


         No.  :79

6.2.2001  SALI

Raporlar

1. - At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/747) (S. Sayısı: 598) (Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME)

2. - Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/742, 1/405)  (S. Sayısı: 599) (Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Boğazlarda gemi geçişlerinin kontrolünü sağlamak amacıyla yapılacak kulelere ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1198) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2001)

Yazılı Soru Önergesi

1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Evrim ve Darwinist teorisinin ülke eğitimindeki etkilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2001)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, Devlet Memurluğu Sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/169) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2001)

2. - Diyarbakır  Milletvekili  Sacit Günbey ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç ve sokak çocukları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2001)

3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin  korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/171) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.1.2001)

 

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

6 Şubat 2001 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

 

 

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz efendim.

 

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu’nun vefatı dolayısıyla saygı duruşu

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, vefat eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu'nun aziz hatırası önünde, Genel Kurulu, 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum efendim.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN - Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun; ailesine, milletimize ve Şanlıurfa halkına başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum efendim:

 

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Devlet eski bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporuna ilişkin TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık tezkereleri (3/750, 751)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Devlet eski Bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporu, Başbakanlığın 29.1.2001 tarihli ve B.02.0. TKB.090-0224 sayılı yazısına ekli olarak Anayasanın 100 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.

Bilindiği gibi, Anayasanın 100 üncü maddesi gereği olarak Meclis soruşturması önergeleri sadece milletvekilleri tarafından ve en az 55 imzalı olarak verilebilmektedir.

Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, söz konusu dosyayla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesi mümkün bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda, konunun Genel Kurula sunulması ve anılan dosyanın milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılması Başkanlığımızca uygun mütalaa edilmiştir.

Konuya ilişkin Başbakanlık tezkeresi okutulup Genel Kurulun bilgisine sunulduktan sonra Başkanlığımızda bulunan dosya sayın milletvekillerinin tetkik ve değerlendirmelerine açılacaktır.

Yüce Heyetin bilgilerine sunulur.

               Ömer İzgi

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                    Başkanı

BAŞKAN - Efendim, şimdi, eki olan, Başbakanlık tezkeresini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gümrük Müsteşarlığı ile ilgili olarak yürütülen incelemeler sonunda düzenlenen 09.07.1999 tarih, 20/99-87, G-4/99-1 sayılı raporda yer alan müşterek kararla yapılan atamalar, Yer Değiştirme Kurulu kararı gerektiği halde doğrudan Bakan talimatıyla yapılan veya Yer Değiştirme Kurulu kararı olduğu halde usulüne uygun olmayan atamalar ve rotasyona tabi olmayan personel atamaları, Makamın 10.02.2000 tarih, TEFTİŞ.M:032 sayılı "Olur" çerçevesinde Başmüfettişlerden Muhsin Biçer, R. Bülent Tarhan ve Turgay Samur tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 31.10.2000 tarih, 17/11 sayılı inceleme raporu ve ekleri ile 26.01.2001 tarih, TEFTİŞ.M:023 sayılı "Olur" un birer örneği, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca gerekli işlem tesisi amacıyla ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerine arz ederim.

         Bülent Ecevit

                Başbakan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır; okutuyorum:

2. - Irak’a resmî bir ziyarette bulunmak için TBMM’yi temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır illeri parlamenterlerinden oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz’ın katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır illerimizin parlamenterlerinden oluşan heyetin Irak'a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin siyasî parti gruplarınca belirlenen üyelerin isimleri Genel Kurulun 24.1.2001 tarih ve 48 inci Birleşiminde kabul edilmişti.

Anavatan Partisi Grup Başkanlığınca bildirilen Afyon Milletvekili Doktor Halil İbrahim Özsoy, mazereti nedeniyle katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz katılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun Bilgisine sunulur.

               Ömer İzgi

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                    Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, devlet memurluğu sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/169)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bakanlar Kurulunun 85/12377, 99/13781 sayılı kararları ile devlet memuriyet sınavının merkezî sınavla olmasına karar verilmişti. Ancak devlet memurluğu sınavının uygulanması ve yerleştirme aşamasında çeşitlyi aksama ve usulsüzlükler olduğu gerek basında yer alan haberlerden ve gerekse bize yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır. Devlet memurluğu sınavının gerek sınav aşamasında gerekse yerleştirme aşamasındaki aksaklık, usulsüzlük iddialarını araştırmak üzere Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması hususunu arz ederiz.

  1.- Metin Kalkan                                                (Hatay)

  2.- Bahri Zengin                                                (İstanbul)

  3.- Mustafa Geçer                                                (Hatay)

  4.- Abdüllatif Şener                                                (Sıvas)

  5.- Nevzat Yalçıntaş                                                (İstanbul)

  6.- Yasin Hatiboğlu                                                (Çorum)

  7.- Yakup Budak                                                (Adana)

  8.- Ali Gören                                                (Adana)

  9.- Ahmet Demircan                                                (Samsun)

10.- Ali Sezal                                                (Kahramanmaraş)

11.- Mustafa Baş                                                (İstanbul)

12.- İlyas Arslan                                                (Yozgat)

13.- Osman Aslan                                                (Diyarbakır)

14.- Ömer Vehbi Hatipoğlu                                                (Diyarbakır)

15.- Bekir Sobacı                                                (Tokat)

16.-İsmail Özgün                                                (Balıkesir)

17.-Zeki Ergezen                                                (Bitlis)

18.-Mehmet Bekâroğlu                                                (Rize)

19.-Avni Doğan                                                (Kahramanmaraş)

20.- Mustafa Kamalak                                                (Kahramanmaraş)

21.-Şeref Malkoç                                                (Trabzon)

22.-Lütfi Doğan                                                (Gümüşhane)

23.- M. Zeki Çelik                                                (Ankara)

24.-Sacit Günbey                                                (Diyarbakır)

25.- Mehmet Zeki Okudan                                                (Antalya)

26.-Hüseyin Arı                                                (Konya)

27.- Fahrettin Kukaracı                                                (Erzurum)

Genel gerekçe:

Bakanlar Kurulunun 85/10260 99/12377 99/13781 sayılı kararları ile devlet memuriyet sınavının merkezî sınavla olmasına karar verilmişti. Ancak, devlet memurluğu sınavının uygulanması ve yerleştirilme aşamasında çeşitli aksama ve usulsüzlükler olduğu gerek basında yer alan haberlerden ve gerekse bize yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, birbuçuk milyon gencimizin girdiği sınavda 370 000 aday 70'in üzerinde puan almış ve yerleştirmeye hak kazanmıştır. Ancak, sistemin daha uygulanmasının ilk yılında tıkandığı, birçok aksamanın meydana geldiği usulsüzlük ve yolsuzlukların yapıldığı iddia edilmektedir. Örneğin;

1. Adaylardan alınan trilyonlarca liraya rağmen yerleştirmeler, Devlet Personel Başkanlığında, sıradan bir dershanede bile bulunan optik okuyucu olmadığı için, elle yapılmış, personel mevzuatına hâkim yüze yakın uzman varken, merkezî sınav yöneticiliğine başkanın sekreterinin getirilmesinin birçok aksama ve usulsüzlüğe neden olduğu,

2. Posta ile Devlet Personel Başkanlığına ulaşan başvuru formlarının postada ya da söz konusu Başkanlıkta kaybolduğu,

3. Bayan imam, erkek hemşire, askerî birliklere bayan aşçı, arazilere bayan koruma görevlisi, elektronik mühendisi istenen yere ziraat mühendisi atamaları yapıldığı,

4. İşsiz gençlerimiz bir tek kadronun hayalini kurarken, aylar süren yerleştirme sonunda birinci yerleştirmede ilan edilen 19 000 kadronun ancak 10 000'ine, kasım ayındaki yerleştirmede ilan edilen 39 000 kadronun ancak 32 000'ine yerleştirme yapılabildiği, geriye kalan 330 000 kişinin hâlâ açıkta beklediği,

5. Her bir yerleştirmede nitelikleri uymadığı için kurumlarca iade edilen adaylar, yeni yerleştirme işlemlerine konu edildiği, sistemin şimdiden tıkanma noktasına geldiği, birden fazla kadroya bir adayın atanması yanında, adayların tercih etmedikleri yerlere yerleştirildikleri,

6. Devlet Personel Başkanlığının kurum personeline karşı da bir kıyım başlatıldığı, aralarında mesleğe uzman yardımcısı olarak başlamış ve tez hazırlayıp, yeterlilik sınavına girerek uzman olmuş 7 devlet personel uzmanının bulunduğu 9 personel Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne, şoför, dağıtıcı, memur gibi 14 personelin de Bayındırlık ve İskân Bakanlığı taşra teşkilatına sürgün edildiği, yeterlik aşamasına gelmiş 17 devlet personel uzman yardımcısından 9 tanesinin elendiği iddia edilmiştir. Bu iddialar basında ve kamuoyunda sürekli olarak tartışılmaya devam edilmektedir.

Ancak, basında ve kamuoyunda bu tartışmaların yapılmasına rağmen, ne sistemin aksayan yönleri giderilmiş ne söz verildiği gibi, kazandığı ilan edilenler işe yerleştirilebilmiş ne de usulsüzlük ve yolsuzluk yaptığı iddia edilenler hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmıştır. Bu nedenle, hem devlet memurluğu sınav sisteminin hem de Devlet Personel Başkanlığının araştırılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak çocukları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Geleceğimizin teminatı ve en kıymetli varlıklarımız olarak ifade ettiğimiz çocuklarımız, özellikle son yıllarda belirginleşen sosyoekonomik dengesizliklerden, göçlerden, işsizlik, yoksulluk ve olumsuz çevre koşullarından en fazla etkilenen kesimdir.

Korunmaya muhtaç çocukların ve sokak çocuklarının sayısının süratle arttığını, bu çocukların maruz kaldığı istismarları basınımızdan, her gün, içimiz burkularak izlemekteyiz.

Çocuklarımızın muhatap oldukları tehlikeleri, korunmaya muhtaç çocukların ve sokak çocuklarının sayılarını, içerisinde yaşadıkları problemleri, bu duruma düşmelerinin sebeplerini, bu sebepleri ortadan kaldıracak ve çocuklarımızı tekrar sıcak aile yuvasına kavuşturacak tedbirlerin araştırılması için Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

  1 - Sacit Günbey                                                (Diyarbakır)

  2 - Yasin Hatiboğlu                                                (Çorum)

  3 - Temel Karamollaoğlu                                                (Sıvas)

  4 - Bülent Arınç                                                (Manisa)

  5- Avni Doğan                                                (Kahramanmaraş)

  6 - Eyüp Fatsa                                                (Ordu)

  7 - İrfan Gündüz                                                (İstanbul)

  8 - Faruk Çelik                                                (Bursa)

  9 - Cemil Çiçek                                                (Ankara)

10 - Alaattin Sever Aydın                                                (Batman)

11 - Kemal Albayrak                                                (Kırıkkale)

12 - Aslan Polat                                                (Erzurum)

13 - Ali Gören                                                (Adana)

14 - Metin Kalkan                                                (Hatay)

15 - Azmi Ateş                                                (İstanbul)

16 - M. Zeki Çelik                                                (Ankara)

17 - Lütfi Yalman                                                (Konya)

18 - Eyyüp Sanay                                                (Ankara)

19 - Ahmet Nurettin Aydın                                                (Siirt)

20 - Mahfuz Güler                                                (Bingöl)

21- Nevzat Yalçıntaş                                                (İstanbul)

22- Teoman Rıza Güneri                                                (Konya)

23- Rıza Ulucak                                                (Ankara)

24- Yahya Akman                                                (Şanlıurfa)

25- Mehmet Batuk                                                (Kocaeli)

26- İsmail Özgün                                                (Balıkesir)

27- Mehmet Elkatmış                                                (Nevşehir)

28- İlyas Arslan                                                (Yozgat)

29- Musa Demirci                                                (Sıvas)

30- Mehmet Bekâroğlu                                                (Rize)

31- Salih Kapusuz                                                (Kayseri)

32- Mehmet Altan Karapaşaoğlu                                                (Bursa)

33- Fethullah Erbaş                                                (Van)

34- Lütfü Esengün                                                (Erzurum)

Gerekçe:

Ülkemizde yaşanan sosyoekonomik dengesizlikten, özellikle son on yılda yaşanan göçten (en az 2 milyon çocuğun etkilendiği tahmin edilmektedir), yoksulluktan ve özellikle kültürel, çevresel ve ahlakî kirlenmeden en çok ve olumsuz yönde etkilenen grubun çocuklarımız olduğu bir gerçektir.

Batı toplumlarının en önemli sosyal yarası, bölünmüş aile sendromuna bağlı olarak ortaya çıkan korunmaya muhtaç çocuklardır.

Ülkemizde, son yıllarda, fakirlik sınırı altında yaşayan çocuk sayısının 20 milyondan fazla olduğu, 10 milyon kadar korunmaya muhtaç çocuk olduğu, 100 000 civarında sokak çocuğu olduğu düşünülür, her gün bu sayının süratle arttığı kabul edilirse, ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuz kolayca anlaşılacaktır.

Günde ortalama 100'den fazla çiftin boşandığı, yılda 2 000 civarında intihar vakalarının meydana geldiği ve bu intihar olgularının ilköğretimdeki çocuklarımızda ve okul sıralarında vuku bulduğu göz önüne alınırsa, şiddet içeren ve müstehcen yayınların tamamen kontrolsüz yayınlandığı ülkemizde, bu tabloyu görmezlikten gelmemiz, telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır.

Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için, başta hükümet olmak üzere, Parlamentoya büyük görev düşmektedir.

Araştırma önergemizin amacı, bu olumsuzlukların önünü kesecek tedbirlerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından belirlenmesidir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Son önergeyi okutuyorum:

3. - İstanbul Milletvekili YılmazKarakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/171)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk kültürünün temel iki öğesi "dil" ve "müzik"tir. Her iki öğe de, uzun süreden beri, yabancı dillerin ve müziklerin tasallutu altındadır.

Türk dilinin öğrenim ve kullanılmasında gözlenen kayıtsızlık ve umursamazlık doruğa çıkmıştır. Liseyi hatta yükseköğrenim kurumlarını bitiren gençlerin, Türkçenin en temel eserlerini okuyup, anlayacak düzeyde Türkçe bilmedikleri, eğitim yetkililerinin belirttiği sorun haline gelmiştir.

Dilimizde zenginleştirme girişimlerinin en ciddî ve bilinçli adımları Tanzimat sonrasına rastlar. Arapça ve Farsçanın ağır baskısı karşısında, Osmanlı Türkçesinde sadeleştirme akımı "yeni lisan" anlayışıyla, Meşrutiyete kadar sürdürüldü.

Neticede "yeni lisan" akımı "millî bir edebiyat için, millî bir dil gerekir" felsefesiyle gerçekçi ve yapıcı ölçüde değerlendirildi. Konu Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Esasları" eserinde kapsamlı biçimde incelendi. Bu çalışmalar sonunda dilimizin, ağdalı Osmanlıca niteliğinden sıyrılarak, Türkiye Türkçesi olarak cumhuriyete intikal etti.

Türkçenin, ebedî görüş ve akımlar gereği olarak değil, sistematik bir kültür davası olarak ele alınması, cumhuriyet devrimleriyle gerçekleşti.

1928 yılında gerçekleştirilen "yazı devrimi" 1932 yılında gerçekleştirilen "dil devrimi" Türkçenin dıştan gelen etki ve baskılar altında iç yapısında görülen tıkanmaların giderilmesi ve köklü önlemlerin alınması amacını taşıyordu. "Dilde çağdaşlaşma" diye özetleyebilecek olan bu akımın amacı, çağdaş dünya uygarlığının gerekli kıldığı bütün kelime ve kavramları karşılayacak derinlikte ve üstünlükte bir "bilim ve kültür dili" yaratmaktı.

Bu nedenle;

Türkçemizin, kendisine yabancı kalmış ve gelişmesine engel olmuş pürüzlerden ayıklamak,

Aydınların dili ile halkın dili arasındaki kopukluğu gidermek, Türkçeye birleştirici ve bütünleştirici bir nitelik kazandırmak, kelime hazinemizi zenginleştirmek,

Türkçeyi bir öğretim ve eğitim dili olarak çağdaş ihtiyaçların gerekli kıldığı imkânlarla donatmak,

Türkçeyi bilim ve sanat dili ile teknik alanların ihtiyaç duyduğu terimleri karşılayacak zenginliğe kavuşturmak, cumhuriyetimizin dil politikası olmuştur.

Ancak, Türkçemiz, dil devriminin dayandığı temel felsefe ve hedefler çerçevesinde değerlendirildiğinde;

Söz dağarcığı ve yabancı kelimeler sorunu,

Dilin yapı ve işleyiş sorunu,

Terim sorunu,

İmlâ, telaffuz ve anlam sorunu yaşanmaktadır.

Öte yandan, son yıllarda gerek okullarımızdaki Türkçe eğitiminde görülen ihmal ve ilgisizlikler gerek günlük yaşamda ve yayın organlarında Batı dilleri modasının yarattığı sebepsiz hayranlıklar, Türk dilinde ciddî yozlaşmalara vesile olmuştur.

Doğu dilleri etkisinden kurtarmaya çalıştığımız Türkçemiz, şimdi Batı dillerinin baskısı altında yozlaşmaktadır.

Diğer taraftan, benzer bozulmalar, kültürümüzün en önemli öğesi olan Türk sanat ve Türk halk müziğinde de yaşanmaktadır. Dil ve müzik ilişkisinde görülen yozlaşma, birbirini besleyen ve hızlandıran etkileriyle ciddî kültür sorunumuz haline gelmiştir.

Türk müziği, sistemli ve planlı şekilde yozlaştırılmakta ve Türk müziğinin politikasını belirlemek ve uygulamasını denetlemek sorumluluğunda olan TRT bile, bu üslup içerisindeki programlarıyla, Türk dilinin ve müziğinin yozlaştırılmasına katkıda bulunmaktadır.

Anayasamızın 3 üncü maddesine göre, anadilimiz Türkçedir. Yine, Anayasamızın 63 ve 64 üncü maddelerinde kültür ve sanatın korunması sorumluluğu derpiş edilmiştir.

Bu anayasal sorumluluk çerçevesinde Türk diline ve Türk müziğine karşı her türlü koruyucu, geliştirici ve öğretici sorumluluğu bulunan devlet kurumu niteliğindeki basın yayın ve televizyon örgütleri başta olmak üzere diğer kurumlar bu konuda gerekli duyarlılığı göstermemektedirler. Aksine, Türk dilinin ve Türk müziğinin korunması hakkındaki yasal ve yönetsel bütün ilkelere rağmen, bu kuralları ihlal etmeyi rekabet sanan bir yanlışlığın içine girmişlerdir.

Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin alınıp uygulamaya konulabilmesi amacıyla Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir.

Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin alınıp uygulamaya konulabilmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 üncü maddeleri esasları çerçevesinde Meclis araştırması açılması için genel gerekçe ekli olarak sunulmuştur.

Gerekli işlemin yapılmasını saygıyla arz ederiz.

  1- Yılmaz Karakoyunlu                                                 (İstanbul)

  2- Beyhan Aslan                                                (Denizli)

  3- İbrahim Yaşar Dedelek                                                (Eskişehir)

  4- Ömer Ertaş                                                (Mardin)

  5- Nihat Gökbulut                                                (Kırıkkale)

  6- Cengiz Aydoğan                                                (Antalya)

  7- Mecit Piruzbeyoğlu                                                (Hakkâri)

  8- Ataullah Hamidi                                                (Batman)

  9- Aydın Ayaydın                                                (İstanbul)

10- Bülent Akarcalı                                                (İstanbul)

11- Ali Güner                                                (Iğdır)

12- Halil İbrahim Özsoy                                                (Afyon)

13- Sefer Ekşi                                                (Kocaeli)

14 - Mehmet Çakar                                                (Samsun)

15 - Hasan Özyer                                                (Muğla)

16 - Yaşar Eryılmaz                                                 (Ağrı)

17 - Mehmet Ali Bilici                                                (Adana)

18 - Erkan Kemaloğlu                                                (Muş)

19 - Hakkı Oğuz Aykut                                                (Hatay)

20 - Mehmet Cavit Kavak                                                (İstanbul)

21 - Ahmet Kabil                                                (Rize)

22 - Turhan Tayan                                                (Bursa)

23 - Musa Öztürk                                                 (Adana)

24 - Levent Mıstıkoğlu                                                (Hatay)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/296)

        24.01.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyon üyeliğinden istifa edi-yorum.

Gereğinin yapılmasını arz ederim.

          Osman Pepe

                     Kocaeli

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.

Sözlü soruların geri alınmasına ilişkin önergeler vardır; okutuyorum:

4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/297)

Türkiye Büyük Millet Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 375 inci sırasında yer alan (6/976) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

             Faruk Çelik

                        Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.

5. - Şırnak  Milletvekili  Abdullah  Veli  Seyda'nın  (6/1154)  esas  numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/298)

Türkiye Büyük Millet Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 522 inci sırasında yer alan (6/1154) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Abdullah Veli Seyda

                       Şırnak

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.

6. - Şırnak  Milletvekili  Abdullah  Veli  Seyda'nın  (6/1156)  esas  numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/299)

Türkiye Büyük Millet Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 524 üncü sırasında yer alan (6/1156) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Abdullah Veli Seyda

                       Şırnak

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.

7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/1038) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/300)

Türkiye Büyük Millet Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 410 uncu sırasında yer alan (6/1038) esas numaralı sözlü soru önergemi, yazılı cevap aldığımdan geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

  Musa Uzunkaya

                    Samsun

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum efendim:

8. - Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/301)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

20 nci Dönemde verip 21 inci Dönemde 27.07.1999 tarih ve 3330 numarayla yenilediğim 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin, ilgili komisyonda süresinde görüşülemediği için, Meclis İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurulda gündeme alınmasının sağlanmasını müsaadelerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                    5.6.2000

                   Mustafa Kamalak

Kahramanmaraş

BAŞKAN - Önerge sahibi?.. Yok.

Başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

9. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/393) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/302)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adıyaman'da "Adıyaman Üniversitesi" adıyla yeni bir üniversite kurulmasına ilişkin 8.12.1999 tarihinde vermiş olduğumuz kanun teklifimiz, bugüne kadar komisyonlarda görüşülememiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederiz.

 

Mahmut Göksu

Hasari Güler

Mehmet Özyol

 

Adıyaman

Adıyaman

Adıyaman

 

Dengir Fırat

Mahmut Bozkurt

Mahmut Nedim Bilgiç

 

Adıyaman

Adıyaman

Adıyaman

BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Daha evvel, Adıyaman milletvekilleri olarak, diğer 5 arkadaşımla beraber vermiş olduğumuz, Adıyaman İlimizde bir üniversite kurulmasıyla ilgili kanun teklifi, süresi içerisinde görüşülmediği için, bu kez, doğrudan gündeme alınması talebimizi sizlere arz etmek istiyorum.

Adıyaman, Güneydoğu Anadolumuzda, hakikaten çok mühim illerimizden birisidir. Halen 810 260 nüfusa sahip olup, merkez şehir olarak 282 580 nüfusa sahip büyük bir ilimiz. Ancak, bu arada da büyük bir talihsizliğe uğramış, özellikle Atatürk Barajının yapılması sonucunda 1 ilçemiz, 12 köyümüz, 47 mezramız, 2 268 hanemiz ve 13 666 nüfus, maalesef, baraj altında kalan topraklardan diğer ilçelere ve merkez ilçeye göç etmek durumunda kalmıştır; ancak, bunun yanında da Türkiye petrolünün yüzde 61'ini, yani, günlük 24 000 varil petrolü de Türkiye'ye veren illerimizden, mühim illerimizden birisidir.

Üniversite olarak, hakikaten Türkiye'de birçok ilimizde üniversite var. Aslında Adıyaman ilimizde, yüksekokullarıyla, fakülteleriyle ve öğrencileriyle fiilen bir üniversite var. Ancak, bunlar, çeşitli üniversitelere, üç üniversiteye bağlı. Halen Gaziantep Üniversitesine bağlı 1 fakülte, 2 meslek yüksekokulu, İnönü Üniversitesine bağlı 1 fakülte, 1 sağlık yüksekokulu, 1 meslek yüksekokulu; Harran Üniversitesine bağlı olmak üzere de 1 meslek yüksekokulu bulunuyor. Görüleceği üzere, bayağı bir dağınıklık var. Üniversitenin kurulması halinde, birlikteliğin ve özerkliğin getirilmesi, bölgeye bir canlılık getirecektir. Kaldı ki, bu yüksekokul ve üniversitelerimizde halen 2 profesör, 4 doçent, 10 yardımcı doçent, 38 öğretim görevlisi, 9 okutman ve 5 araştırma görevlisi halen görev yapmakta ve 1 500'ün üzerinde de öğrencimiz bulunmaktadır. Bu 1 500 öğrencimizin
1 000'ine, gerek Yurt-Kur'a gerekse özel idareye bağlı yurtlarda ikamet etme imkânını sağlamış bulunmaktayız.

Halen 98 000 metrekare kapalı alanımız bulunmakta, bunun yanında 657 dönüm, İnönü Üniversitesine bağışlanmış olan arazimiz bulunmakta ve halen de 6 290 dönüm arazinin, Millî Emlak İdaresinden üniversiteye aktarılması konusunda hazırlığımız tamamlanmış durumdadır.

Ayrıca, şu anda Bakanlar Kurulumuzda bulunan bir kanun teklifiyle, bir iktisat fakültesinin Adıyaman'da kurulması konusu da çok yakında, gündemimizde yerini alacak ve reylerinizle de, inşallah, bu iktisat fakültesini kurmakla üç fakülteye kavuşmuş olacağız.

Ayrıca, halen Yüce Meclisin gündeminde bulunan, üniversite kurulmasıyla ilgili yeterlikler ve o kıstaslar incelenmiş; Adıyaman'ın birinci sırada olduğu ve bütün gereksinimleri yerine getirmiş olduğu da tespit edilmiştir.

Üniversite kurulduğu takdirde, bölgenin, kültürel, sosyal refahı, tarımsal gelişmişliği, ara insan gücü, bölgesel sanayi ihtiyaçları ve çevresel sorunlarının büyük miktarda halledileceği kanısındayız.

Adıyaman halkı adına, onların bir vekili olarak, siz Yüce Parlamentonun değerli üyelerinden, bu konuda yardımlarınızı rica eder, hepinizi saygıyla selamlarım.

Teşekkür ediyorum; sağ olun. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Bir milletvekiline daha söz vereceğim; ancak, Sayın Hasari Güler, Sayın Mahmut Nedim Bilgiç, Sayın Mahmut Göksu, Sayın Mehmet Özyol da söz istemişler; ama, Başkanlığımıza müracaat sırasına göre, önce, Adıyaman Milletvekili Sayın Hasari Güler'e söz vereceğim.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum yerden, bir cümleyle duygularımı ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, malumunuz, bir kişiye söz verebiliyorum. Sayın Hasari Güler, saat 11'de müracaat etmiş; biliyorsunuz, müracaat sırasına göre söz veriyoruz.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum yerden, kısaca duygularımı ifade edeceğim.

BAŞKAN - Evvela sayın milletvekiline sözü vereyim...

Buyurun Sayın Güler. (MHP sıralarından alkışlar)

HASARİ GÜLER (Adıyaman) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adıyaman İlimizde Adıyaman üniversitesi kurulmasıyla ilgili vermiş olduğumuz önergeye destek olacağınıza inanıyorum; çünkü, Adıyaman İlimiz, 800 000 nüfusu barındıran ve çevresinde, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya ve Diyarbakır gibi büyük illerin olduğu ve her ilde de üniversitenin olduğu hepinizin malumudur. Atatürk Barajının kurulmasıyla birlikte, Adıyaman İlimizin verimli birçok tarım sahası sular altında kalmış; ayrıca, Adıyaman İlimizin doğu ile olan ilişkisi, baraj gölünün yollarımızı kaplamasıyla, tamamen kesilmiştir. Yani, tabir caizse, Adıyaman İlimiz çıkmaz bir sokak biçimindedir.

Son yıllarda yöremizde hızla artan tekstil fabrikaları, Adıyaman'daki işsizlik problemine bir nebze de olsa çözüm getirmekle birlikte, Adıyaman'ın yaz aylarında nüfusu, 200 000 - 300 000'lere düşüyor; bunu daha önce de bu kürsüde ifade etmiştim; çünkü, Adıyaman'ın insanı, genelde göçmen işçi olarak çalışıyor. İşte, yazın Çukurova'da, Karadenizde, Orta Anadolu'da, her yerde, Adıyamanlı insanlara rastlarsınız; çoğu, tarımda, geçici, mevsimlik işçi olarak çalışıp geçimini sağlıyor. Yani, Adıyaman ekonomisine bir sirkülasyon getirebilmemiz, Adıyaman yöresinin ekonomisini geliştirebilmemiz için, mutlak surette, ilimize bir üniversite kurulması lazımdır.

Bugün 3'ü dört yıllık eğitim veren, 2'si fakülte, 1'i sağlık meslek yüksekokulu olmak üzere ve 5 tane de meslek yüksekokulumuz, 1 000 öğrencilik öğrenci yurdumuz ve Gölbaşı'nda, Besni'de, Kâhta ve merkezde birçok meslek yüksekokulumuz var ve Adıyaman'daki birkısım fakülte ve yüksekokullar, ne yazık ki, İnönü Üniversitesi bünyesinde, bir kısmı Gaziantep Üniversitesi bünyesinde, bir kısmı da Harran Üniversitesi bünyesindedir. Bu dağınıklıktan dolayı da, Adıyaman'a -tabiî ki, rektörlüklerin bulunduğu iller, önce, kendi üniversitelerine yatırım yapıyor- Adıyaman'a bu anlamda herhangi bir yatırım yapılamamaktadır.

Adıyaman'da yetişen insanlarımızın daha iyi okumasını sağlayabilmek için de Adıyaman üniversitesinin, gerçekten, kurulmasına büyük ihtiyaç vardır. Milletvekili olduğum günden bugüne, her gün, birkaç öğrencim beni ziyaret edip burs talebinde bulunuyor; çünkü, aileleri fakir, onlara yardım edemiyorlar, memlekette geniş iş sahaları yok, istihdam alanları yok. Hiç olmazsa, gecekondusunda, tarlasında çalışırken, kendi ilindeki okulda okursa, yurt parası, taşıma parası, memleketinden üniversiteye gidip gelirken harcadığı paralar ailelerin bütçesinde kalmış olacak ve bu şekilde, Adıyamanımızın eğitim ve kültüre katkısı da tabiî ki, çok iyi olacaktır.

Bugün, Türkiye'nin muhtelif üniversitelerinde onbinlerce öğrencimiz okuyor, tabiî ki, o üniversiteler de bizim; ama, bu öğrencilerimizin hiç olmazsa bir kısmı kendi memleketlerinde okurlarsa, öyle bir imkânı bunlara verirsek, bu şekilde, ailelerine de bir yük getirmekten kurtarmış oluruz bu çocukları. Yani, sosyal yönden de, kültürel yönden de, ekonomik yönden de, nüfus potansiyeli yönünden de, hangi yönden bakarsanız bakınız, Adıyaman, üniversite kurulma özelliklerinin tamamına sahiptir.

Ben, Yüce Meclisimizin, Adıyamanımızın bu beklentilerine cevap vereceğine inanıyor, he-pinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesinin ikinci fıkrası sadece 1 milletvekiline söz veriyor. Müsaade ederseniz, bugün, kural ve kaideleri biz koyduk, biz ona uyalım. Ben,  Adıyaman Milletvekilleri Sayın Mahmut Göksu, Sayın Mehmet Özyol ve Sayın Mahmut Nedim Bilgiç'in de bu önergeye iştirak ettiklerini, onların adına söylüyorum.

MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Birer cümle Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, ben adınıza söyledim Sayın Bilgiç.

MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Müsaade ederseniz, birer cümle söyleyelim, fazla değil... Yani, lütfederseniz, kürsüden, yoksa yerlerimizden...

BAŞKAN - Estağfurullah efendim, oradan söyleyin... Oradan söyleyin efendim, kaideleri, kuralları biz koyuyoruz, biz uyacağız.

MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Hay hay Sayın Başkanım...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Madde 60 göre söz isterlerse, verilecek.

BAŞKAN - Ne yapalım efendim, öğrendik şimdi, öğrendik...

MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Değerli milletvekilleri; değerli dava arkadaşımız Şıhanlıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum; Yüce Meclisin, hepimizin başı sağ olsun.

28.3.1983 tarihinde 2809 sayılı YÖK Teşkilat Kanunu çıktığında, o günkü Danışma Meclisinde, kuruluşla beraber, Adıyamanımıza da bir meslek yüksekokulu kurulmasına karar verildi ve açıldı; yani, onyedi, onsekiz yıl önce Adıyamanımızda üniversitenin temeli atıldı; fakat, maalesef, bu uzun süre içerisinde, siyasî iradenin isteksizliği ve Adıyaman'daki siyasî iradenin yetersizliğinden dolayı üniversite açmak imkânı bulamadık.

Değerli arkadaşlarım, Adıyamanımızda bu onsekiz yıl içerisinde üniversitenin bütün altyapısıyla ilgili her şey halloldu. Geçen, Millî Eğitim Komisyonumuzdan çıkan 2/86 esas numaralı ve 6 nolu kararla, üniversite kurulması için gereken kriterlerin tamamının Adıyaman'da mevcut olduğunu söylemek isterim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım söylediler; Adıyamanımızda 810 000 nüfus, 7 614 metrekarelik bir coğrafyada yaşamakta ve burada, üniversiteyle ilgili her türlü altyapı hazır. Yüce Meclis, bu değerli arkadaşlarımızla beraber verdiğimiz teklifi gündemine alırsa, önümüzdeki günlerde ve aylarda yine, Yüce Meclisin yüce kararıyla, bu üniversite için de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Mehmet Özyol, buyurun.

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adıyaman, güneydoğumuzun en nadide köşelerinden birisidir; ama, çevremizdeki illere bakıldığı zaman, burada, devletten veya tabiattan alması gereken imkânları en kısır şekilde alamamış noktada olan bir ildir.

Bu sebeple, geçen sene Meclisimize sunduğum ve bugün de "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair" bölümün 65 inci sırasında yer alan, Adıyaman İlinin sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarının araştırılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi vermiş bulunmaktayım.

Buradaki amacımız, şehrimizin insanlarının kültürel yönden kalkınmasını, kültür yönüyle kalkınmış insanların memlekete getireceği faydanın hesabı içerisinde, daha güzel şeyler yapabilmeye yönelik olduğu için, arkadaşlarımızın, üniversitemizin kurulması yönündeki tekliflerini, burada, ben de, tekrar arz etmek istiyorum.

Önemle üzerinde durulması gereken, Meclisimizin her vesileyle, bu ve benzeri konularda ittifakla karar verip gündemine aldığı üniversiteyle ilgili tekliflerin, bu defa, çok uzatılmadan -sırayı da çok uzaklara koymadan- hemen gündeme getirilerek üniversitemizin açılmasını özenle bekliyoruz. Bu konuda katkısı olacak her kademedeki insana şükranlarımızı sunarak, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyol.

Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adıyaman'da bir Adıyaman GAP üniversitesi kurulması konusunda Meclis gündemine kanun teklifimizin alınması için, 6 milletvekiliyle beraber önerge verdik, bugün görüşülüyor; ümit ederim, bütün parti grupları tarafından desteklenecektir.

Değerli arkadaşlar, Adıyaman, çoğalan nüfusu, gelişen ekonomisi, tarıma elverişli toprakları, doğal kaynakları, turizmi ve tarihî çevresi ve her şeyden önemlisiyse, huzur kentiyle, güneydoğunun yükselen yıldızıdır. "GAP üniversitesi" diyorum; çünkü, Adıyaman GAP'ın bütün külfetine katlanmış;ama, hiçbir nimetinden istifade edememiştir.

Bugün doğal kaynaklar diyoruz. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 61'i Adıyaman'da çıkmaktadır; hidroelektrik enerji üretiminin yüzde 25'i Adıyaman'da yapılmaktadır. Yine, tarıma elverişli topraklarında, antepfıstığı, buğday -kalitesi gayet güzeldir- üretilmektedir. Türkiye'de üretilen tütünün yüzde 8'i, yine, Adıyaman'da üretilmektedir. Çoğalan nüfusuyla -bugün 810 000 nüfusu vardır- üniversitesi bulunan birçok ilimizden daha da kalabalık bir nüfusa sahiptir. Adıyaman, GAP'ın varoşu haline gelmiştir; kurulacak bir üniversiteyle, bu talihsizlikten kurtulacak, Adıyaman'ın sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınması hızlanacaktır. Adıyaman'ın bu güzelliklerinin ve bu kaynaklarının bilgi ve teknolojiyle buluşturulabilmesi, verimliliğin artırılabilmesi ve her şeyden önemlisi, yaşanabilir bir Adıyaman olabilmesi için bir üniversite mutlaka gereklidir.

Arkadaşlarımızın desteğini bekliyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Teşekkür ediyorum.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

10. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/37) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/303)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında (2/37) Esas Nolu Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine binaen doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim. 12.10.2000

       Suat Pamukçu

                    Bayburt

BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Suat Pamukçu; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bayburt üniversitesi kurulmasıyla ilgili Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifimizin doğrudan Meclis gündemine alınmasına ilişkin önergemizden dolayı söz almış bulunuyorum; bu sebeple, Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; üniversitelerimiz, halkımızın yetişmesini ve gelişmesini sağlayan, bilgi üreten ve bilgiyi toplumun her kesimine yayan, problemlerimize bilimsel çözümler getiren, üst düzeyde eğitim ve araştırma yapan yetişmiş insan gücünün üretim kaynağıdır. Kısaca, üniversitelerimiz, bir ülkenin, bulundukları bölgenin gelişmesinde lokomotif rolü oynayan en önemli faktördür. Her ülkenin bilim ve teknolojideki düzeyi, başta ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve demokratik boyutlar olmak üzere gelişmişliğin temel göstergesi olmuş ve böylece, toplumun üniversiteyle bütünleşmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Bilindiği üzere, Bayburt, Karadeniz Bölgesini Doğu Anadolu'ya ve İran'a bağlayan ipek ve baharat yolu üzerinde kurulan, tarihi milattan önce 3000 yıllarına dayanan, zengin kültür birikimi olan bir ilimizdir. Tarihin çeşitli dönemlerinde harplere sahne olmuş, Ermeni ve Rus işgalleri altında kalmış, 21 Şubat 1918'de Rus işgalinden ve Ermeni mezaliminden kurtulmuş olan Bayburt, bu tarihten sonra idarî yönden 1925'e kadar Erzurum'a, bilahara da Gümüşhane'ye bağlanmıştır. 1989 yılında ise il olma statüsüne kavuşmuştur.

Osmanlılar döneminde Yakutiye ve Mahmudiye Medreselerinin kurulmuş olması, Ahmedi Zencanî, Şeyh Veysî, Ekmeleddin Babertî gibi alimlerin, millî kültürümüze ve edebiyatımıza büyük hizmetler veren İrşadî, Celalî, Ruhî, Ağlar Baba, Hicranî ve Zihnî gibi şairlerin ve günümüzdeki bilim ve fikir adamlarının yetişmesi, Bayburt'ta eğitim ve kültüre verilen önemin bir göstergesidir. İlimizde bir üniversitenin kurulması halinde, Bayburtumuzun kültür derinliklerinde, üniversite öğrencilerimiz ve hocalarımız için tez konusu olabilecek hazineler fazlasıyla mevcuttur.

Faal nüfusun yüzde 60'ı tarım ve hayvancılıkla geçinen Bayburt'ta, işsizliği bu şekilde önleyici, ekonomiyi sürükleyici bir rol oynayamamaktayız.

Vatandaşlarımızın en temel hakları olan turizm, bayındırlık, fizikî altyapı yatırımları konusunda devlet desteğinden mahrum bulunmaktayız. Küçük sermaye sahipleri, kredi ve teşviklerden yeteri kadar pay alamadığından, ticaret ve hizmet sektörü gelişmemiştir. Bu gibi sebeplerden dolayı, ülke nüfusu artış gösterirken, buna mukabil, Bayburt'un 1950'li yıllardan beri 250 000 olan nüfusu, şu anda maalesef 100 000'in altına düşmüştür. İlimiz en fazla göç veren ve nüfus oranına göre en fazla işsizi olan illerden birisidir.

Ülkemizde yüzbinlerce gencimizin üniversite kapılarında beklediği ve yine, bölgelerarası ekonomik, eğitim ve kültür farkının derinliği bilinen bir gerçektir. Büyük şehirlerimiz bünyesinde kurulan yeni üniversiteler sebebiyle başta, terör, şiddet ve trafik gibi, altyapı hizmetlerinin maliyetinin yüksekliği gibi problemleri kaldıramadıkları da herkes tarafından bilinmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hedefi, bölgelerarası ekonomik, eğitim ve kültür farklılıklarını ortadan kaldırmak maksadıyla gelişmişliğin ve çağdaşlığın bir göstergesi olan üniversiteleri bütün illere yaymak ve bu üniversitelere bağlı, yörenin şartlarına uygun fakülteler açmak olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilimizde bir üniversite kurulması durumunda, geçmişte önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Bayburt'ta göç olgusu tersine dönecek, ülke katma değe-rine sanayi ve tarım yollarıyla yapamadığımız katkılar bu yolla sağlanacaktır. Başta hizmet sektörü olmak üzere ticarî faaliyetlerde işlem hacmi artacak, sosyal ve ekonomik sıkıntılar içinde bulunan halkımızın morali yükselecek ve böylece, bölgemiz, önemli bir cazibe merkezi haline gelecektir.

Yukarıda kısmen sıraladığımız gerekçeler ve bunlara bağlı birçok sebeplerden dolayı kanun teklifimiz dikkate alınarak, Bayburt'ta bir üniversite kurulmasına, tüm Bayburt halkıyla birlikte yürekten inanıyoruz.

Sayın Başkan, izin verirseniz, burada, günümüzün anlamına da uygun düşeceği gerekçesiyle, Ermeni mezalimiyle ilgili devlet arşivlerinden derlediğim bir parçayı okumak istiyorum.

BAŞKAN - Uzun mu efendim?

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Bir paragraf okuyacağım.

BAŞKAN - Bir paragraf okursanız müsamaha edebilirim, buyurun efendim.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Devlet arşivlerinden, Bayburt'ta Ermenilerin yapmış olduğu zulümle ilgili belgeden bir paragrafı okuyorum: "Önce, soldan birinci odada bulunan Belediye Başkanı Hafız Süleyman Efendi ile Kormas Köyünden Ahmet, Abrans Köyünden İrfan ve Vağında Köyünden Piri odadan çıkarıldı. Ellerinde bulunan süngü, balta ve demirlerle feci şekilde dövülerek öldürüldüler. Sonra, sırasıyla diğer odalara geçilerek, aynı şekilde mahpusların öldürülmesine başlandı. Gözler önünde feci ve vahşi şekilde arkadaşlarının öldürüldüğünü gören diğer mahpuslar, yürekleri parçalayan bir sesle bağırıyorlar ve kendilerine sıra geldikçe mümkün olduğunca canlarını müdafaaya çalışıyorlardı. Bütün koruma vasıtalarından mahrum bulunmaları yüzünden, işkence ve vahşetin en büyüğüne maruz kalarak, bin türlü eziyet arasında hayata veda ediyorlardı. Yalnız ikinci odada bulunan 60 kişiden Murat Çavuş, Şevki, Saraç Hafız ve Zahit Mahallesinden Beydioğlu Sadık, ölüler arasına sokularak ve kendilerine ölü süsü vererek canlarını kurtarabilmişlerdi. Süngü ve baltayla parçalamak kâfi gelmiyormuş gibi, cesetler üzerine gazyağı dökülüp ateşlenerek, arada sıkışıp kalan ve henüz ölmemiş olanlar da yakılmıştır."

Sadece bir paragrafını okudum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Önümüzdeki 21 Şubat, Bayburt'un Ermeni mezaliminden kurtuluşunun yıldönümüdür. 

Değerli milletvekilleri, bundan tam 15 gün sonra, Bayburt'un Rus işgali ve Ermeni mezaliminden kurtuluşunun 83 üncü yılını kutluyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerimizden, Bayburtlu hemşerilerimizin bu mutlu gününe, bu mezalimden kurtuluş gününe mutluluk katmak ve onlara moral destek vermek maksadıyla, önergemize müspet oy vermenizi bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pamukçu.

Önergeyi oylarınıza...

ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayburt üniversitesiyle ilgili kanunda değişiklik yapılması konusunda İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre verilen teklif üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, tüm heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Bayburt İlimiz, malumunuz, küçük bir il; öyle 800 000 - 900 000 nüfuslu değil; ama, Bayburtumuz, konumu itibariyle çok önemli bir yerde bulunmaktadır. Bayburt İlimiz, üniversiteyi hak etmiştir. Bayburt İlimiz, kültürel yapısı itibariyle, tarihî zenginliği olan bir ilimizdir. Altyapısı noktasında, Bayburt İlimizde, şu anda, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından 1 000 yatak kapasiteli bir yurt yapılmaktadır. 2001 yılı içerisinde, büyük bir ihtimalle tamamlanacaktır. Atatürk Üniversitesine bağlı yüksekokulumuzun 7 bölümü vardır; eğitim ve öğretimine devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, göç olgusu, malumunuz, ekonomik, eğitim ve sağlık gibi konulara bağlıdır. Bayburt İlimiz 1977 yılındaki nüfusunu, maalesef, muhafaza edememiştir; muhafaza edememesinin sebebi de, göç olgusunu, Türkiye'de, belki, en fazla yaşayan illerimizden biri olmasından dolayıdır. Göçün sebebi, büyük ölçüde ekonomik nedenledir; bu nedenlerden bir tanesi de, eğitimdir. Değerli arkadaşlarımız ifade ettiler, eğitim nedeniyle çeşitli illerimize gitmekte olan gençlerimiz, ekonomik şartları nedeniyle, maalesef, öğrenimlerini tamamlamakta güçlük çekmektedirler. Dolayısıyla, Bayburt İlimizde bir üniversite kurulduğunda, Bayburtlu hemşerilerimiz, gençlerimiz de, kendi anne ve babalarının yanlarında, yuvalarında öğrenimlerini rahatlıkla devam ettirme fırsatını, imkânını yakalayacaklardır.

Yüce Meclisimizin, Bayburt'la ilgili verilen bu teklifi destekleyeceğine şüphem yok. Desteklerinizi bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Bayburt Milletvekili Sayın Şaban Kardeş'e teşekkür ederim.

Biliyorsunuz, Sayın Agâh Oktay Güner Bayburtlu; kendileri de söz istediler; muhakkak, Bayburt'la bir ilgisi vardır.

Sayın Güner, yerinizden lütfederseniz; buyurun.

AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Huzurunuza gelen bu teklif, Şair Zihni'yi Türk edebiyatına, Genç Osman'ı Türk kahramanlığına, Kop Dağında Rusları 6 ay mıhlayan savunmasıyla şanlı bir tarihe sahip; ama, bir türlü, kalkınma denilen saadeti yakalayamamış fedakâr bir ilimizin talebidir. Bu talebi buraya getiren değerli milletvekili kardeşlerime teşekkür ediyorum ve bu talebe aynen katılıyorum.

Bu talebin gerçekleşmesi halinde, Dede Korkut'un yaşadığı Çoruh Vadisinin bu güzel şehrine, şifahî kültürü fevkalade zengin ve pek çok sosyolojik araştırmayı bekleyen bu zengin beldeye ilmin değerli bir kapısını açacak ve önemli bir adımı atmış olacaksınız. Bunu kabul buyurmanızı istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güner.

Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Teşekkür ederim, hayırlı olsun efendim.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

IV. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Adalet Komisyonunda, Dışişleri Komisyonunda, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen bir üyelik için, İzmir Milletvekili Hayri Diri aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Konya Milletvekili Hüseyin Arı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız milletvekillerine düşen bir üyelik için seçim yapacağız.

Bu üyelik için aday olan bağımsız sayın milletvekillerinin adlarını okuyorum: İstanbul Milletvekili Mustafa Düz, Malatya Milletvekili Tevfik Ahmet Özal. Okunan adayların isimleri liste halinde bastırılmıştır. Her üyeye, 1 oy pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır.

Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde yazılı adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın adının üstündeki kareyi çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır.

Adaylardan sadece biri işaretlenecektir; birden fazla aday işaretlendiği ve zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde, bu oylar geçersiz sayılacaktır.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü için 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim.

Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana İlinden başlayarak sırayla davet edeceğiz. Sırası gelen milletvekili, oy pusulalarını havi zarfı kürsü önüne konulan kutuya atacaktır.

Şimdi, 5 kişilik tasnif komisyonunu tespit ediyorum:

Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel?.. Yok.

Manisa Milletvekili Sayın Ekrem Pakdemirli? .. Yok.

Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik?.. Burada.

Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Selim Ensarioğlu?.. Yok.

İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz Karakoyunlu?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Sayın Nazire Karakuş?.. Yok.

Kütahya Milletvekili Sayın İsmail Karakuyu?.. Yok.

Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş?.. Yok.

İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Yağız?.. Burada.

Malatya Milletvekili Sayın Recai Kutan?.. Burada; ama, Sayın Kutan'ın Tasnif Komisyonu üyeliği olmaz.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru?.. Burada.

Tasnif Komisyonuna seçilen sayın üyelerin isimlerini tekrar okuyorum: Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz Karakoyunlu, İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Yağız, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.

Böylece, 5 kişilik Tasnif Komisyonu da teşekkül etmiş bulunmaktadır.

Oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır efendim.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasnif komisyonu tutanağı gelmiştir; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen bir üyelik için yapılan seçime 290 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

 

Üye

Üye

Üye

 

Suat Pamukçu

Süleyman Yağız

Faruk Çelik

 

Bayburt

İstanbul

Bursa

 

Üye

Üye

 

 

Yılmaz Karakoyunlu

Reşat Doğru

 

 

İstanbul

Tokat

 

 

Mustafa Düz (İstanbul)                                                :                                                75

Tevfik Ahmet Özal (Malatya)                                                :                                                204

Boş                                                :                                                2

Geçersiz                                                :                                                9

Toplam                                                :                                                290

BAŞKAN - Böylece Sayın Ahmet Özal, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçilmiştir efendim.

Sayın Özal, hayırlı olsun.

Efendim, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sayın İçişleri Bakanının bir önergesi var; okuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğün 98 inci maddesi beşinci fıkrasına göre, (6/552), (6/560) nolu soruları birlikte cevaplandırmak istiyorum.

Saygılarımla.

    Sadettin Tantan

       İçişleri Bakanı

BAŞKAN - Sırası geldiğinde Sayın Bakan birlikte cevaplandıracaklar.

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Üç birleşimde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir efendim ve gündemden çıkarılmıştır.

2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531) 

BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/533) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan  sınavları kazananların durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) 

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

14. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549)  

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Şimdi, İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemin 15 ve 20 nci sıralarındaki soruları müştereken cevaplayacaklar.

Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün sözlü soru önergesi ile Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın sözlü soru önergesini peş peşe okutuyorum:

15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (6/552) 

16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün sorgu kasetlerindeki konuşmalarının basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (6/560)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

        Özkan Öksüz

                       Konya

Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmeye çalıştığı, demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıldığı şu günlerde, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından Haleplibahçe Semtindeki Kardeşler Camiine bir operasyon düzenlenerek yaşları 6 ilâ 14 arasında değişen 68 çocuk ile 5 kişi emniyet müdürlüğüne götürülmüş ve saatler sonra salıverilmişlerdir.

Soru 1. Emniyet güçlerinin camiye baskın düzenlemesi hukukî midir? Hukukî bir uygulama değilse bu operasyonu düzenleyenler hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

Soru 2. Operasyon yapmak için camide toplanan çocukların çıkması niçin beklenmemiştir?

Soru 3. Camiye baskın yapılırken çocukların içine düşeceği psikolojik durum dikkate alınmış mıdır?

Soru 4. Baskından sonra, çocuklar, evlerine salıverilmesi yerine, niçin emniyet müdürlüğüne götürülmüşlerdir?

Soru 5. Kur'an-ı Kerim öğrenmek için camide toplanan 68 çocuğa terörist muamelesi yapılarak, emniyete götürülmesini doğru buluyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinizle arz ederim.             9.3.2000

  Musa Uzunkaya

                    Samsun

Bilindiği gibi hükümet, Hizbullah örgütünün işlediği cinayetlerle ilgili sorgu kasetlerinde yer alan görüntülerin toplumu olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle yayınlanmamasına karar vermişti.

Ancak, örgütün içyüzünün ve gayesinin toplum tarafından daha net bir biçimde anlaşılmasını temin etmek, birtakım soru, tereddüt ve haksız ithamlara mani olmak üzer, mevcut tüm sorgu kasetlerindeki konuşmaların yazılı dökümünün kamuoyuna yansıtılmamasının gerekçesi nedir?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen  sözlü soru önergesini cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

28.2.2000 tarihinde, Şanlıurfa İli Öncel Kardeşler Camiinde Hizbullah terör örgütü mensuplarınca küçük çocuklara örgüte taban kazandırma amacıyla ders  verildiği ihbarının alınması üze-rine, çocukların psikolojik yönden zarar görmemeleri için, söz konusu camie, bayan görevlilerin de içerisinde bulunduğu, sivil ekiplerce gidildiği, içeride bulunanların çoğunun dışarıya davet edildiği; ardından, emniyet müdürlüğüne götürülen çocukların sanık olarak ifadelerinin alınmadığı gibi, nezarethaneye de konulmadıkları, sadece, çocuklara ve velilerine Hizbullah terör örgütü hakkında bilgi verildiği ve çocukların ailelerine teslim edildiği; çocuklardan alınan bilgiler doğrultusunda yakalanan 5 sanığın 3.3.2000 tarihinde, gönderildikleri Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlık 2000/1848 sayısına kayden tutuklanma talebiyle sevk edildikleri Şanlıurfa Sulh Ceza Mahkemesinin 2000/163 sayılı kararınca tutuklanarak cezaevine konuldukları; olaya müdahale eden güvenlik görevlileri hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesini cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum.

17.1.2000 tarihinde, İstanbul'da Hizbullah terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda ele geçirilen, terör örgütü tarafından çekimi yapılmış olan işkence ve sorgu kasetlerinde yer alan görüntülerin, terör örgütünün toplumda meydana getirmek istediği korku ve sindirme amacına hizmet edeceği, çocuk ve gençlerin psikolojik ve ruhî yapılarını olumsuz yönde etkileyeceği, ayrıca, ülkemizin imajının, dış ülkelerde, görüntüler sebebiyle zarar görebileceği, bundan dolayı ülkemiz turizminin olumsuz yönde etkileneceği gibi gerekçelerle yayınlanmasının uygun olmayacağı değerlendirilmiştir.

Ayrıca, mevcut mevzuat ve yasalar gereği, bu tip kasetlerin yayınlanması, tamamen devlet güvenlik mahkemesi savcılarının ve mahkemenin aslî görevlerindendir.

Ele geçirilen kasetler (video kasetler, teyp kasetleri ve mikro kasetler) ve dokümanlara bakıldığında, çok büyük bir yekûn teşkil etmektedir. Bunlar, süresi içerisinde, devamlı surette çalışma ortamı içerisindedir ve devlet güvenlik mahkemesi savcılığının bilgisi tahtında, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde bir kasada mühür altına alınmıştır.

Bu konuda devlet güvenlik mahkemesi savcılığı ve mahkeme kararı olmaksızın kasetlerin yayınlanması mümkün değildir.

Yüce Meclisi bu konuda bilgilendiriyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her iki konu hakkında bilgi sundum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

17. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, hava meydanlarındaki ticari işletmelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/554)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir efendim.

18. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik İlçesine Bağ-Kur irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (6/555)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

      Yahya Akman

                  Şanlıurfa

Birecik İlçemiz köyleriyle birlikte yaklaşık 80 000 kişilik nüfusa sahip bir ilçemizdir. Halfeti İlçemizin köyleriyle birlikte tamamı ve Suruç ile Bozova İlçelerimizin önemli bir kısmı, ticarî ve sosyal olarak, hergün Birecik İlçesine gidip gelmektedir.

Birecik'te açılacak bir Bağ-Kur irtibat bürosu ile 300 000 kişilik bir kitlenin Bağ-Kur ile ilgili olarak, 100-150 km yol katedip Şanlıurfa'ya taşınma zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Maddî ve manevî kayıplara neden olan ve millî servet açısından da zarara sebep olan bu durumun düzeltilmesi maksadıyla, bir irtibat bürosunun açılmasına ihtiyaç vardır.

Bu bilgiler ışığında;

Sorular:

1. Bakanlığınızca Birecik İlçemizde bir Bağ-Kur irtibat bürosu açılması hususunda yapılmış bir çalışmanız var mıdır?

2. Birecik'te bir irtibat bürosu hususundaki düşünceleriniz nelerdir?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Yahya Akman'ın sorularını cevaplamak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla, öncelikle, selamlıyorum.

Birecik'te Bağ-Kur irtibat bürosunun açılıp açılmayacağına dair soruyu, şöyle cevaplandırmak mümkün: Şu andaki mevcut yasamız içerisinde, sadece mahallindeki, belli ilçelerde,o ilçelerdeki esnaf odaları veya ticaret odalarının, oradaki fizikî şartları oluşturmaları ve içinin de döşenmesine yardımcı olmaları kaydıyla, gelen teklifleri büyük ölçüde müspet olarak değerlendiriyoruz. Bizim kendi yasamızda, doğrudan doğruya ilçelerde şube açma yetkisi yok, bulunmuyor, mevcut belli şartların dışında; fakat, buradaki Birecik Ticaret ve Sanayi Odası, bu manada, Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne gönderdiği yazıda, bu konularla ilgili yardımcı olamayacağını beyan etmişlerdir. Dolayısıyla, orada bir irtibat bürosunun açılması şu aşamada söz konusu değildir. Ancak, bu fırsattan istifade bir şeyi huzurunuzda arz etmek istiyorum. Esas, büyük ölçüde, hem SSK'yla ilgili sigorta müdürlükleri hem de Bağ-Kur'la ilgili olan bu bürolar veya müdürlüklerdeki en önemli işlev iki ana noktada toplanıyor: Birisi, her yıl yenilenen sağlık karneleri dolayısıyla, insanlar, hakikaten, o sigorta müdürlüklerinin önünde perişan oluyorlar ve her yıl itibariyle sağlık karnelerini yenilemek veya vize ettirmek zorunda kalıyorlar. Şimdi biz bu uygulamayı zaten ortadan kaldırıyoruz. Biraz sonra, zannediyorum, SSK'yla ilgili araştırma önergesi dolayısıyla da biraz geniş malumat arz edeceğim. Çünkü, ikisi, hemen hemen eşdeğerli ve eşzamanlı olarak ortaya konuluyor.

Tam otomasyon projemiz de... Sistemi tamamıyla bilgisayar ortamında ve bunun sonucu itibariyle de herkese vereceğimiz bir sosyal güvenlik kartı uygulamasıyla sağlık karnesi uygulamasını ortadan kaldıracağız. Dolayısıyla, sağlık karnesinden dolayı sigorta müdürlüklerine gidilmesi keyfiyeti de kendiliğinden ortadan kalkmış olacak.

Sigorta müdürlüklerine muhatap olan ikinci bir faaliyet, gerek Bağ-Kur mükelleflerinin gerekse SSK için, işyerlerinin ve firma sahiplerinin, bu bildirimlerinin verilme keyfiyetidir. Bunlara da aynı şekilde, bu otomasyon projesinin sonucunda, bilgisayar ortamında, internet aracılığıyla bu bildirgeleri verme imkânını getireceğiz. Dolayısıyla, sigorta müdürlüklerinin illerdeki fonksiyonları bile minimize edilmiş olacak. Dolayısıyla, vatandaşların, bu manadaki, sigorta müdürlüklerine gitme keyfiyeti de ortadan kalkmış olacaktır.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.

19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kurumlararası nakilleri izne bağlayan  genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/557)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

20. - İstanbul  Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile Başsavcı hakkında tazminat davası açılıp açılamayacağına ilişkin Adalet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/558)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

21. - Elazığ  Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Kovancılar'a askerlik şubesi açılmasına    ilişkin  Millî Savunma Bakanından   sözlü soru önergesi (6/564)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

Şimdi, İçtüzüğün 98 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre verilmiş bir önerge var; okuyorum:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan cevaplandırılması talebiyle sorulan (6/565, 6/632, 6/635, 6/642, 6/653, 6/669, 6/681, 6/728, 6/731, 6/773) sıra sayılı soru önergelerine aynı anda ayrı ayrı cevap vermeme izin ve müsaadelerinizi arz ederim.

                   Mehmet Keçeciler

     Devlet Bakanı"

Soru önergelerini okutuyorum:

22. - Elazığ  Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ - Karakoçan - Sarıcan baraj projesine   ilişkin  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından   sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/565)

23. - Elazığ Milletvekili  Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge Müdürlüğünün Elazığ ve ilçelerindeki yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/632)

24. - Elazığ Milletvekili  Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ İlinde uyguladığı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/635)

25. - Elazığ Milletvekili  Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj Gölü  çevresinin ağaçlandırılmasına  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü  soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (6/642)

26. - Hatay  Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, elektrik iletişim hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/653)

27. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı  (6/669)

28. - Nevşehir Milletvekili  Mükremin Taşkın'ın, DSİ tarafından Nevşehir'de yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı (6/681)

29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep-Merkez-Yamaçoba gölet ve sulama projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı  (6/728)

30. - Mardin  Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Şırnak sınırında yeralan Ilısu Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan  Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı  (6/731)

31. - Bursa   Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, enerji hatlarının periyodik bakımına ve Bursa-Orhaneli orman yangınlarının bakımlarla ilişkisi olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî  Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçeciler’in cevabı  (6/773)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

                        Elazığ

Karakoçan Ovasının sulaması için, DSİ, Sarıcan Çayı üzerinde bir sulama barajı yapma çalışmalarını yürütüyordu.

1. Acaba bu çalışmalar neticesinde ne yapılacağı hususunda bir sonuca varıldı mı? Burada, nerede, nasıl ve ne zaman somut adımlar atılacak?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

                        Elazığ

1. DSİ Bölge Müdürlüğü 2000 yılı programında Elazığ ve ilçelerine yönelik hangi işleri yapacak?

2. Yapacağı bu işlerin toplam maliyeti ne kadardır?

3. Kullanılmaya hazır ödenek miktarı ne kadardır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

                        Elazığ

1. Elazığ ve ilçelerinde Bakanlığınızca uygulanan projeler nelerdir?

2. Bu yıl bu projeler için ayrılan ödenek ne kadardır?

3. Bu projelerin toplam maliyeti ne kadardır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

                        Elazığ

1. Elazığ İli Keban Baraj gölünün çevresini, toprak kaymasını, erozyonu önlemek, dolmasını önlemek için ağaçlandırmayı düşünüyor musunuz?

2. Düşünüyorsanız bir projeniz var mı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda müsaadelerinizi arz    ederim.

Saygılarımla.

Namık Kemal Atahan

                        Hatay

Trafolarda ve elektrik iletişim hatlarındaki elektrik kayıp oranının yüzde 25 olduğunun bilimsel olarak saptandığı iddialarına ne dersiniz? Bu oran Türkiyemiz için çok büyük bir enerji kaybı değil midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer'in sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinizle arz ederim.

  Musa Uzunkaya

                    Samsun

1. 1986 yılı yatırım programına alınarak yapım çalışmalarına başlanan ve halen de yapımı devam eden sulama ve depolama amaçlı Ladik Derinöz Barajında fizikî yapılaşma ne seviyededir?

2. Projeye dış kredi bulmak için bir girişiminiz olmuş mudur?

3. 1996'da 2,9 trilyon olan proje maliyeti bugün 10 kat artışla 28 trilyon TL'ye yükselmiştir. USD  bazında son dört yılda Türk Lirasındaki artış 4 kat iken proje maliyetindeki 10 kat artışın sebebi nedir?

4. Bu çapta bir proje için öngörülen 16 yıllık yapım süresi Türkiye'nin bugünkü şartlarına uygun bir süre midir? Aynı kapasitedeki bir baraj 75 yıl önceki Türkiye şartlarında kaç yılda tamamlanabiliyordu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 27.4.2000                                                                                                                        Mükremin Taşkın

                  Nevşehir

Sorular:

1. DSİ tarafından Nevşehir İlinde yürütülen projeler nelerdir?

2. Projelerin 1999 yılı bedeli nedir?

3. 2000 yılı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

4. Tahmini bitirilme tarihi nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer Tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

           Mehmet Ay

               Gaziantep

1. Bakanlığınıza bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2000 yılı yatırım programında bulunan Gaziantep Merkez Yamaçoba Gölet ve Sulama Projesi için ne kadar ödenek ayırdınız?

2. Ayrılan bu ödenekle göletin yapımına başlanabilir mi?

3. Ayrılan ödeneğin yetersizliği durumunda ek programda yeterli miktarda ödenek ayrılacak mı?

4. Göletin ne zaman hizmete girmesi planlanıyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Yardımcısı ve Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplanması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 12.6.2000

            Veysi Şahin

                     Mardin

Ülke ve bölge ekonomisi için çok önemli proje olan Ilısu Barajı Projesi, Mardin İli Dargeçit İlçesi ile Şırnak İli Cizre İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Esas baraj alanı Dargeçit İlçesine 14 kilometre mesafedeki Ilısu Köyü merkezindedir. Dicle Nehri üzerinde kurulacak olan barajın sol tarafında Şırnak İli, sağ tarafında Mardin İli bulunmaktadır.

Böyle olmasına rağmen, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 10 uncu Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak, görev alanı Ilısu Barajı ve HES inşaatıyla sınırlı, merkezi Siirt İli baraj sahası olmak üzere, Bakanlar Kurulunca, Ilısu Barajı ve HES İnşaat Kontrol Başmühendisliği hangi düşünceyle Siirt İlinde kurulmuştur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.             29.6.2000

                      Ahmet Sünnetçioğlu

                        Bursa

1. Elektrik dağıtım hatlarında yapılması gereken periyodik bakım ve onarım çalışmaları nelerdir?

2. Bakım ve onarım çalışmalarının zamanında yapılmadığından dolayı herhangi bir olay olmuş mudur?

3. Bursa İli Orhaneli İlçesindeki son orman yangınlarının, bu periyodik bakımların gecikmesiyle bir ilgisi var mıdır?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, hepsini birden cevaplamak üzere buyurunuz.

Cevap vereceğiniz sorunun sıra sayısını da söylerseniz...

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Söyleyeceğim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; çeşitli milletvekillerimizin, Enerji Bakanlığımız hakkında sordukları sorulara, hükümetimiz adına gereken cevapları arz ve ifade etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un, (6/565) sayılı sözlü sorusuna, Sarıcan Çayı üzerinde Karakoçan Ovasını sulamak için DSİ tarafından yapılan barajla ilgili sorusuna cevap arz ediyorum.

Sözü edilen Sarıcan barajı, DSİ çalışma programında yer almaktadır; ancak, Sarıcan Deresinin su potansiyelini belirlemek için akım gözlem istasyonu  kurma çalışmaları, yöre halkının bir kısmı tarafından, maalesef, engellendiği için, bu aşamada herhangi bir çalışma yapılamamaktadır.

Arz ederim.

Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/632) sayılı sorularına cevap arz ediyorum.

DSİ Genel Müdürlüğü 2000 yılı yatırım programında Elazığ İlinde yer alan büyük ve küçük su işleri projelerini, bu projelerin tutarlarını ve 2000 yılında ayrılabilen ödeneklerini içeren tablo ekte verilmiştir. 2000 yılı yatırım programında Elazığ İlinde 2 adet büyük su işi ve 17 adet küçük su işi projesi yer almaktadır. Bu projelerin toplam maliyetleri, 118,3 trilyon lira olup 1,7 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Söz konusu projeler ikmal edildiğinde 54 milyon metreküp suyun depolanması, 27 923 hektar alanın sulanması, 256 hektar alanın ve 12 adet meskûn mahallin taşkınlardan korunması sağlanmış olacaktır.

Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/635) sayılı suallerine cevap arz ediyorum.

Enerji Bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşlarından Elazığ İlinde yatırımı olanlara ait bilgiler aşağıda verilmiştir.

Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Keban Deresi Hidroelektrik Santralı Yap-İşlet-Devret Projesi: Keban Barajından kaçan suların enerji üretiminde değerlendirilmesi amacıyla, yap-işlet-devret modeline göre gerçekleştirilecek proje için, Çiltuğ Isı Sanayii Anonim Şirketi teklifte bulunmuştur. Teknik ve ekonomik konularda anlaşma sağlanarak, üzerinde mutabakat sağlanan imtiyaz sözleşmesi, 31 Mart 2000 tarihinde Danıştay Başkanlığına gönderilmiştir. Tesisin inşaat süresi iki yıl olup, toplam yatırım tutarı 11 milyon ABD Dolarıdır. 5 megavat kurulu gücündeki projede yılda 31 milyon kilovat/saat enerji üretilmesi planlanmaktadır. Yap-işlet-devret modelinde yatırımın finansmanını sağlamak şirketin sorumluluğunda olup, bütçeden ödenek ayrılmamaktadır.

Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Yap-İşlet-Devret Projesi: Elazığ-Tunceli sınırında ve Fırat Nehrinin kolu olan Peri Suyu üzerinde yer alan Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Projesi 108 megavat kurulu gücünde olup, yılda 363 milyon kilovat/saat enerji üretilmesi planlanmaktadır. Yenigün İnşaat Anonim Şirketi tarafından tesis edilip işletilecek olan projenin toplam yatırım tutarı 167 milyon dolardır. Teknik ve ekonomik konularda mutabakat sağlanmış, sözleşme görüşmelerine başlanması için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının görüşü beklenmektedir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında Elazığ İlinde 2 adet büyük su işi ve 17 adet küçük su işi projesi yer almaktadır. Bu projelerin toplam maliyeti 118,3 trilyon lira olup, 1,7 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Söz konusu projeler ikmal edildiğinde, 54 milyon metreküp suyun depolanması, 27 923 hektar alanın sulanması, 256 hektar alanın ve 12 adet meskûn mahallin taşkınlardan korunması sağlanacaktır. DSİ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında, Elazığ İlinde yer alan büyük ve küçük su işleri projeleri ile bu projelerin tutarları ve 2000 yılında ayrılabilen ödenekleri içeren tablo da kendilerine, sayın milletvekiline gönderilecektir.

Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü: Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünün Elazığ İlinde etüt proje işleri kapsamında, yıl içinde başlayıp biten karekteristikte "Hidrometrik Araştırma ve Etütler Projesi" yürütülmektedir. 2000 yılı için bu projeye 13 milyar 497 milyon lira ödenek ayrılmıştır. Mart ayı sonu itibariyle 2 milyar 579 milyon lira ödenek harcanmış ve yatırım gerçekleşmiştir.

Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü:

Kırsal Dağıtım Tesisleri Grubu "Yeni İşler" bölümünde, Hankendi TM'ye çevre hatların irtibatı,

Şehir Şebekeleri Grubu "Devam Eden İşler" bölümünde, Elazığ-Merkez, Palu, Hankendi, Yurtbaşı, Ağın, Sivrice ve Çakırbaş şebeke tevsii işleri; "Yeni İşler" bölümünde, küçük ek tesisler, diğer belediyeler, Kovancılar, Elazığ 2 ve Akçakiraz şebeke tevsii işleri,

Köy Şebekeleri Grubu "Devam Eden İşler" bölümünde, Alacakaya KÖK (Kesici Ölçü Kabini), 3H, Arıcak-Erimli KÖK 5H ve Alacakaya(KÖK)- Sularbaşı enerji nakil hattı ve Erimli KÖK irtibat hatları 7 kilometre enerji nakil hattı; "Yeni İşler" bölümünde, Tabanlı-Danhüyük (Merkez), Uzunpara- Kayapınar (Sivrice), Kumlutarla (Baskil), Bahçeevler-Kadıköy (Baskil), Derince-Şevargen Mahallesi-Altunkürek (Keban), Hacıpayan-Topkıran (Keban), Hoşköyü (Merkez), Kelmahmut (Merkez), Kuyulu (Merkez), Kıraçköyü, (Merkez),  Çakmaközü (Merkez), Çöteliyolu-Avculu (Merkez), Beşevler-Fatmalı (Merkez), Kireç Mahallesi-Kıraç (Merkez), Munzuroğlu-Kıraç (Merkez), Karaçavuş-Sün (Merkez), Seyrantepe-Şahinkaya (Merkez), Bahçeevler-Kavak (Sivrice), Söğütlü artı Çatakkaya-Uslu (Sivrice), Zamburlar-Çevrimtaş (Sivrice) ve küçük ek tesisler projesi yer almaktadır.

2000 yılında TEDAŞ Genel Müdürlüğünce Elazığ İlinde yapılması planlanan projeler için toplam 1 trilyon 365 milyar 300 milyon lira ödenek ayrılmıştır.

TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında yer alan işlerin proje tutarı, toplam 6 trilyon 773 milyar 813 milyon liradır.

Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞ Genel Müdürlüğü: TEAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında toplam 6 adet proje bulunmakta olup, projelerin toplam tutarı 2 trilyon 340 milyar liradır. Bu projeler için, 2000 yılında 1 trilyon 25 milyar lira ödenek ayrılmıştır. Ayrıntılı bilgi, ekli tabloda milletvekilimize gönderilmiştir.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü: TPAO Genel Müdürlüğünce Elazığ İlinde, 2000 yılında sondaj öncesi arama faaliyetleri sürdürülmektedir.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğünce 2000 yılında Elazığ İlinde sondaj öncesi arama için 30 milyar lira ödenek ayrılmıştır. 

TPAO Genel Müdürlüğünce yürütülen faaliyetler yıllık olup, Elazığ'da 2000 yılında projelerin toplam maliyeti 30 milyar liradır.

Arz ederim.

Yine, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/642) sayılı sorularına cevap arz ediyorum.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, yasal çerçevede su yönetiminde görev alan etkin bir kuruluş olarak, erozyonun kontrolü konusunda daima duyarlı bir yaklaşım içerisinde olup, bu çerçevede, toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların sürekliliğini sağlamak ve etkinliğini artırmak bakımından, erozyonun kontrolüne ve dolayısıyla, akarsu ve yan derelerde özellikle yatak hareketlerinden oluşan sediment taşınımının sınırlandırılması konusunda, 6200 sayılı kuruluş yasasında görev verilmemiş olmasına rağmen, çalışmalarını sürdürmektedir. Bu konuda Keban Barajı havzasında geliştirilen 60 adet münferit erozyon ve rüsubat kontrolü projesinde, önerilen yaklaşık 10 000 hektar yamaç arazinin ağaçlandırılması hususu Orman Bakanlığına iletilmiştir; ancak, esas itibariyle, erozyonun, dolayısıyla rüsubat hareketinin etkili şekilde kontrolü, yukarı havzalarda toprağı koruyan ve akışları düzenleyen bitki örtüsünün korunması, geliştirilmesi ve gerektiği yerlerde tesis edilmesine bağlıdır. Bilindiği gibi, bu görev, 6831 sayılı Yasayla Orman Bakanlığına verilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyse, erozyonun ülke genelindeki tüm doğal ve suni hidrolojik sisteme olan etkisi nedeniyle, konuyla dolaylı olarak ilgili bulunmaktadır. Bu çerçevede, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, erozyon sorunu öncelikli olan baraj havzalarının bütününü kapsayacak ağaçlandırma faaliyetleri ile yatak içi yapısal önlemleri koordinatif bir program mantığı içinde uygulamak üzere, 1998 yılında, Orman Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfıyla ayrı ayrı protokoller imzalamıştır.

Bu bağlamda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Keban Baraj rezervuarında Fırat Havzasından kaynaklanan sedimentasyonun mertebesinin belirlenmesi için mevcut rezervuarda batimetrik harita alımını, akım gözlem istasyonlarıyla öteden beri yapılmakta olan sediment ölçümlerine ilaveten, 2000-2001 yılı çalışma programına alınmıştır.

Her iki çalışmadan elde edilecek sonuçlara göre, rüsubat kaynakları yönünden aktif alt havzalar belirlenerek, havzanın bütününde erozyon ve rüsubat kontrolü ihtiyacı ile bunların çözümüne ilişkin tedbirler, hazırlanacak proje kapsamında yıllara sari olarak uygulamaya konulacaktır.

Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, Fırat Nehri ve yan kollarında, 1993 yılından bu yana, Dünya Bankası destekli, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Havza Geliştirme Projesi" adı altında, Orman Bakanlığının ilgili genel müdürlükleri, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel Müdürlüğü tarafından müştereken yürütülen proje kapsamında, 1,6 milyon hektarlık yamaç arazide erozyonun önlenmesi ve ıslah önlemleri alınmasına ilişkin çalışmaların devam ettiği bilinmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Hatay Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan'ın (6/653) sıra sayılı sorusuna cevap arz edeceğim.

TEDAŞ Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan elektrik dağıtım sistemindeki kayıp artı kaçak oranı, 1998 yılı itibariyle, yüzde 19,5 seviyesindedir; ancak, bu oranın, sadece, yüzde 8, yüzde 9'unun sistemdeki teknik kayıplardan, kalan yüzde 10,5 ilâ yüzde 11,5'lik kısmının ise, kaçak elektrik kullanımından ileri geldiği hesap edilmektedir. Sistemdeki teknik kayıpların yüzde 1-2 oranında azaltılabileceği hesaplanmakta ve bunun temini için gerekli iyileştirmeler ve yeni yatırımlar, belli bir program dahilinde yapılmaktadır; ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, elektrik dağıtım sistemindeki en büyük sıkıntı, en büyük açmaz, vatandaşların önemli bir kısmının elektriği kaçak olarak kullanması ve bunu alışkanlık haline getirmiş olmalarıdır. Bu yüzden, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, görevlerini yerine getirerek kullandığı elektrik bedelini ödeyen vatandaşlarımız ve ülke ekonomisi zarara uğramaktadır. Bu olumsuzluğun bilinci içerisinde olan TEDAŞ Genel Müdürlüğü, kaçak elektrik kullanımını önlemek için, yıllardan beri bütün teşkilatıyla birlikte sürekli bir çalışma ve çaba içerisinde olmasına rağmen, ne yazık ki, kaçak elektrik miktarını bugüne kadar aşağılara çekmek bir türlü mümkün olamamıştır.

Bu tespitten hareketle, içinde bulunduğumuz 2001 yılında kaçak elektrik oranının azaltılması için yeni tedbirler alınmış ve bu tedbirler doğrultusunda uygulama yapılması için bütün elektrik dağıtım müesseseleri ile tüm bağlı ortaklıklara gerekli talimatlar iletilmiş ve talimatların yerine getirilmesi hususunda aksama olmaması için, yakından izlenmeye başlanmıştır.

Alınmış olan bu önlemler ve yakından takip neticesinde, kaçak oranının 2000 yılında yüzde 2-3 civarında azaltılabileceği öngörülmüştür. Bu çalışmalara aralıksız olarak devam edilmesi ve bu çalışmaların yanı sıra vatandaşların da giderek bilinçlenmesiyle önümüzdeki yıllarda kaçak elektrik kullanımının daha da aşağıya çekilmesi düşünülmektedir, öngörülmektedir ve bu konuda çalışmalar eksiksiz bir şekilde yerine getirilmektedir.

Arz ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza sorduğu suallere Hükümetimizin cevabını arz ediyorum.

Cevap 1 - Derinöz Barajında fizikî gerçekleşme oranı yüzde 85'tir.

Cevap 2 - Normal olarak ihale edilen işlere kredi temini diye idarenin herhangi bir girişim usulü mevcut değildir; ancak, müteahhitliğin kredi temin etmesi ve bu hususta idareye müracaatları halinde, konu Hazine Müsteşarlığına intikal ettirilmektedir. Müteahhidin bu hususta idareye herhangi bir müracaatı söz konusu değildir.

Cevap 3 - 2000 yılı yatırım programı hazırlıkları, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının 2.7.1999 tarih ve 99/6 sayılı genelgesi uyarınca hazırlanmıştır. Bu hesaplama esaslarına göre yapılan harcamalar, Devlet Planlama Teşkilatı deflatörüyle 1999 yılı fiyatları bazına getirilmekte, daha sonra yüzde 42,5 artırılarak 2000 yılı fiyatlarına dönüştürülmekte, geriye kalan işlerin bedeli bu bedele ilave edilerek projenin tutarı bulunmaktadır.

Bu nedenle, soruda sözü edilen 28 trilyon liranın hesaplanması, DPT genelgesi esaslarına göredir.

Cevap 4 - Projelere verilen ödenekler çok yetersiz kalmaktadır. Bu da baraj ve sulama inşaatlarının paralel gitmesini engellemektedir. Projelerin her sene gerçek ihtiyaçları hesaplanmakta, bu talepler Devlet Planlama Müsteşarlığına iletilmektedir; ancak, tahsis edilen ödenekler ve yılı içindeki nakit ödemelerindeki yetersizlikler projelerin bitim sürelerini devamlı ertelemekte, normalde dört beş yılda bitebilecek projelerin ödenek yetersizliğinden dolayı yapım süresi, on onbeş yıl kadar zaman almaktadır.

Arz ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Nevşehir Milletvekili Sayın Mükremin Taşkın'ın sorularına Enerji Bakanlığımızın cevabını, hükümetimiz adına arz ediyorum.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında yer alan Nevşehir İlindeki yatırımların proje tutarları, 1999 yılı harcaması, 1999 yılı sonuna kadarki harcama, 2000 yılı ödeneği ve 2001 yılı ve sonrası yatırımını içeren bilgiler ekte yer almaktadır. Büyük su işleri projeleriyle ilgili bilgi aşağıda verilmektedir.

Ayhanlar Projesi:

DSİ Genel Müdürlüğünce yürütülen Ayhanlar Projesi kapsamındaki Ayhanlar Barajında depolanacak 22 milyon metreküp sudan 1 773 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, baraj inşaatı 28.11.1995 tarihinde ihale edilmiştir. Halen inşaatı sürdürülen işte derivasyon tüneli ve kondüvi çalışmaları tamamlanmış olup, gövde dolgusuna da devam edilmektedir. Yüzde 74 fizikî gerçekleşme sağlanan işin, yeterli ödenek temin edildiği takdirde, bu yıl, 2001 yılında tamamlanması programlanmıştır. Projeye 2000 yılı için 1,5 trilyon lira ödenek talep edilmiş, 700 milyar lira ödenek verilmiştir.

Doyduk Projesi:

Doyduk Projesinin su kaynağı olan Doyduk Barajında depolanacak 40 milyon metreküp sudan 2 832 hektarlık alana sulama hizmeti götürülmesi planlanmıştır. Doyduk Barajı, 8.12.1997 tarihinde ihale edilmiş ve 8.12.1998 tarihinde işe başlanmıştır. Baraj inşaatında ocak ulaşım yolu ve kondüvi çalışmalarına devam edilmekte olup, fizikî gerçekleşme yüzde 5'tir. Barajın mukavelesine göre de 27.10.2003 tarihinde ikmali programlanmış olup, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 1.5.2000 tarih ve 2705 sayılı yazısıyla, 20 milyon dolar kredi temini için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına uygun görüş için müracaat edilmiştir. Bu projeye de 2000 yılı için 3,5 trilyon lira ödenek istenilmiş, 360 milyar lira ödenek tefrik edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Ay'ın sözlü soru önergelerine, hükümetimiz adına, Enerji Bakanlığımızın verdiği cevapları arz ediyorum.

DSİ Genel Müdürlüğünün, 2000 yılı yatırım programında küçük su işleri projeleri kapsamındaki gölet faaliyetleri arasında yer alan ve temelden 22,5 metre, talvegden 21 metre yükseklikte, homojen toprak dolgu tipinde yapılması planlanan Gaziantep-Merkez Yamaçoba göletinde depolanacak 0,6 milyon metreküp sudan 53 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, söz konusu işin kati proje çalışmaları sürdürülmektedir.

Toplam 450 milyar lira keşif bedelli Gaziantep-Merkez Yamaçoba göleti ve sulaması işine 2000 yılı için kısıtlı bütçe imkânları sebebiyle 1 milyar liralık bir ödenek ayrılmış ve 2000 yılında taşeron ihalesinin yapılabilmesi için Bütçe Kanununun 10 uncu maddesine göre gerekli olan toplam keşif bedelinin yüzde 10'u oranındaki ödeneğe uygun olarak 44 milyar lira ilave ödenek temin edilmiştir.

Adı geçen göletin planlandığı şekilde inşaatına başlanılarak iş programlarına uygun olarak yürütülebilmesi halinde, 2003 yılında ikmali öngörülmüştür.

Gaziantep sınırları dahilindeki sulama amaçlı GAP (Ballıkaya) Projesi kapsamında, Gaziantep-Nurdağı İlçesi karayolu üzerindeki Sakcagözü Beldesinin 10 kilometre güneyinde İçerisu Deresi üzerinde yapılması planlanan Ballıkaya Barajında depolanacak 29,6 milyon metreküp su ile Sağlık Ovasından 1 123 hektarlık alanın sulanması amaçlanmış olup, söz konusu projenin kati proje çalışmaları Ekim 2000'de bitirilecektir. GAP (Ballıkaya) Projesi, 2001 yılı yatırım programı tasarısının hazırlanması sırasında dikkate alınacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin'in (6/731) sayılı sözlü soru önergesine cevap arz ediyorum.

DSİ 10 uncu Bölge Müdürlüğü görev alanında yer alan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı İnşaat Kontrol Başmühendisliği, 7.3.2000 tarih ve 2000/335 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulmuştur.

Adı geçen başmühendisliğin idare merkezi, kararname metninde de anıldığı şekilde, Ilısu Baraj sahasıdır. Projenin tatbikat çalışmaları başlayıncaya kadar geçen sürede gerekli koordinasyonu sağlamak üzere ön çalışmaları yapmak amacıyla, ulaşım imkânlarının da elverişli ve ekonomik oluşunu göz önünde bulundurarak il merkezinde geçici olarak teşkilatlanılmıştır. Esas itibariyle, Ilısu Projesinin yürütülmesi için, gerek kati proje ve gerekse projeyi yürütecek firmaların yer görme sürecinde yapmış oldukları tespit gereğince, baraj inşaatına fiilen başlanması sırasında işlerin ve kontrolluk hizmetlerinin daha yakından teknik, idarî ve ekonomik açıdan verimli yürütülebilmesi için adı geçen başmühendisliğin ve şantiye tesislerinin baraj aksına yakın ve sağ sahilde yer alan Ilısu Köyü mücavir alanında kurulması düşünülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sözlü soru önergelerine cevabımızı arz ediyorum.

Bilindiği üzere, ülkemiz sınırları içerisinde yer alan, şehir, kasaba ve köylere ait OG ve AG elektrik dağıtım şebekelerinin, OG dağıtım hatlarının (ENH) bakım onarım hizmetleri, ilgili müessese müdürlükleri tarafından, bilfiil, teklif almak suretiyle ihale edilerek yürütülmektedir.

1- Şehir, kasaba ve köylere ait OG-AG elektrik dağıtım şebekelerinin bakım onarım çalışmaları, aşağıda belirtilen hizmetleri içermektedir.

a) Korkuluklar, konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike levhaları ve traversler gözden geçirilerek eğik olanlar düzeltilmekte, noksan cıvata, somun saplama ve rondela gibi bağlantı elemanları tamamlanmakta, gevşek cıvatalar sıkıştırılmakta, kuvvetli akım yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar budanmakta veya kesilmekte, direklere projesine göre yağlıboyayla numara verilmekte, trafo postalarında topraklama şeritlerinin, AG iniş ve çıkış kablolarının, galvaniz borularının direğe tespitinde kullanılan kelepçelerde ve eksik olanlarla beraber şebekelerdeki toprak lamalarda eksik olan cıvatalar tamamlanmaktadır.

b) Alçak gerilim (AG) ve müşterek alçak gerilim ve orta gerilim (AG+OG) şebekelerde her tip ve boydaki ağaç direklere, Teknik Uygulama Talimatına göre "takviye emprenye" yapılmaktadır.

c) Enerji nakil hatlarında her tip ve boydaki ağaç direklere Teknik Uygulama Talimatına göre "takviye emprenye" yapılmaktadır.

d) Orta gerilimdeki her tip kirli izolatörler karbon tetraklorid ve benzeri kimyasal maddelerle temizlenmektedir. Ayırıcı mesnet ve itici izolatörleri buna dahil edilmektedir.

e) Her tip gayrifaal ayırıcılar çalışır duruma getirilmektedir. Ayırıcı mil kavraması, ayırıcı kolları, ayırıcı orta mafsal, ayırıcı kollu mafsalında tamir, bakım ve düzeltmeler yapılmakta; ayrıca, hareketli mili ve kontaklar gres yağıyla yağlanmakta, ayırıcılara nominal akımına uygun orta geri-lim sigorta patronu takılmaktadır. Bu işlem sırasında değiştirilmesi gereken malzemeler (mesnet ve itici izolatörler, hareketli ve sabit kontaklar, bıçaklar ve benzeri) TEDAŞ Genel Müdürlüğünce verilmektedir.

2- Orta gerilim dağıtım hatlarının (ENH) bakım onarım çalışmaları ise, aşağıda belirtilen hizmetleri içermektedir:

Korkuluklar, traversler ve konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike levhaları gözden geçirilerek, eğik olanlar düzeltilmekte, noksan cıvata, somun, saplama ve rondela gibi bağlantı elemanları tamamlanmakta, gevşek cıvatalar sıkıştırılmaktadır. Galvaniz ve galvaniz cıvatalı demir direkli hatlarda cıvatalar noktalanmakta, askı ve gergi takımı pimleri kontrol edilmekte, gevşek cıvatalar sıkılarak eksik olanlar tamamlanmakta, Kuvvetli Akım Yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar budanmakta veya kesilmektedir. Direklere, projesine göre, yağlıboyayla numara vurulmaktadır.

"Soru 2: Bakım ve onarım çalışmalarının zamanında yapılmadığından dolayı herhangi bir olay olmuş mudur?" diyor sayın milletvekilimiz.

Cevabımız şu şekilde: İşletme-bakım elemanı ve ekipman açığı olmayan TEDAŞ Genel Müdürlüğü müesseselerinin hizmet alanında bakım-onarım çalışmaları, müesseselerin elemanları tarafından yürütülmektedir. İşletme-bakım eleman ve ekipman açığı olan müesseselerin bakım onarım çalışmaları ise, hizmet alımı yoluyla sürdürülmektedir. Bu nedenle, bakım-onarım çalışmalarının zamanında yapılması, gerek müesseselerin özverili çalışması gerekse ihaleyi alan şirketlerin sıkı denetimiyle sağlanmakta, böylece bütün tüketicilere kesintisiz, kaliteli elektrik enerjisi sunulmaya çalışılmaktadır.

Cevap 3: Yukarıda açıklanan durum muvacehesinde, Bursa İli Orhaneli İlçesinde çıkan orman yangınlarının nedeninin, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce yürütülen bakım-onarım çalışmaları olamayacağı aşikârdır.

Bursa İli Orhaneli İlçesinin elektrik şebekesinin bakım-onarım hizmetlerinin ihalesi, 1998 yılında yapılmıştır. Periyodik bakımların zamanında yapılmaması gibi bir durum söz konusu değildir. TEDAŞ Genel Müdürlüğü Bursa EDM'nin işletme-bakım işlerini ihaleten alan yüklenici firma sürekli kontrol edilmekte ve bakım-onarım hizmetlerinin kalitesi en yüksek düzeyde tutulmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle, orman yangınlarının, söz konusu bakımların gecikmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca, bilirkişi raporlarında da, orman yangınlarının, periyodik bakımların gecikmesinden dolayı çıktığına dair kesin bir ifade bulunmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böylece, Enerji Bakanımızdan, sayın milletvekillerimizin sorduğu suallerin bir bölümüne cevap arz etmiş oldum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ederim.

10 soruya 33 dakikada cevap verdiniz. Sizi yorduk.

Sayın Mahmut Göksu söz istemiş; burada yok.

Sözlü sorulara ayrılan süre bitmiştir. 

Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Şimdi, bu kısmın birinci sırasında yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla,  hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için de 10 dakikadır.

Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik önergeye katılıyor.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Fazilet Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan konuşacaklar.

Gruplar adına başka söz isteyen var mı?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına İbrahim Konukoğlu...

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu.

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Grubumuz adına Sayın Mustafa Zorlu konuşacak efendim.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Mustafa Zorlu...

BEYHAN ASLAN (Denizli) - ANAP Grubu adına Sayın Emre Kocaoğlu...

BAŞKAN - Yazarsanız iyi olur.

Efendim, hükümete söz vereceğim; ama, ondan önce, saat 17.45'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.36

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.45

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY (Gaziantep), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

 

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

10/11 sayılı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmelerine kaldığımız yerden devam edi-yoruz.

VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11) (Devam)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.

Sayın Bakan, buyurun efendim.

Süreniz 20 dakikadır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan ve 20 arkadaşının Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili vermiş oldukları Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeyle ilgili olarak huzurunuzdayım; öncelikle, hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumu, 1946 yılında kurulan ve 7,2 katrilyon liralık bütçesiyle, 24 bakanlık bütçesinin toplamından daha fazla bir bütçeye sahip olan, 36 milyon vatandaşımızı şemsiyesi altında toplayan, Türkiye'nin en büyük kuruluşudur.

Sosyal Sigortalar Kurumu, kurulduğundan bu yana -özellikle son otuz yıl içerisinde- çok ciddî manada bir yenilenme süreci yaşamamış, tam tersine, sorunlar hep ertelenmiş ve nihayetinde de işin içinden çıkılmaz boyutlara sürüklenmiştir.

1970'li yıllarda, SSK'nın o günkü mevcut yapısı ve gelecekteki açmazları, SSK'nın genel kurullarında dile getirilmiş ve alınan karar gereğince, kurumun aktuaryel dengesinin nasıl bir gelişme seyredeceği ve kurumdaki zafiyetlerin neler olabileceğinin araştırılması için, Uluslararası Çalışma Örgütünden (ILO) uzmanlar getirilmiş ve bu uzmanlar daha sonra bir rapor hazırlamışlar, hükümete, Bakanlığa, SSK Genel Müdürlüğüne tevdi etmişler. 1971 yılında hazırlanan ve Polonyalı uzmanın ismiyle de anılan Zelenka Raporunda, aslında, tam otuz yıl önce, SSK'nın hangi trend içerisinde daha fazla olumsuz bir çizgiye gidebileceği, bu yapıda bir düzenleme yapılmadığı takdirde emekli aylıklarının ödenemez duruma geleceği ve sağlık hizmetinin verilemeyeceği hususları tespit edilmiş, alınması lazım gelen önlemler de bu Zelenka raporunda zikredilmişti; ancak, maalesef, otuz yıl öncesinde bu rapor hazırlanmasına rağmen ve bu rapor bugün okunduğunda aşağı yukarı SSK gerçeğini de büyük ölçüde yansıtmasına rağmen, o dönemlerde ve daha sonraki yıllarda bu rapor rafa kaldırılmış ve neticesinde, ciddiye alınır hiçbir iyileşme, hiçbir yenilenme, hiçbir yeniden yapılanma çalışması başlatılmamıştır.

Bugün gelinen noktada, hatırlanacağı üzere, 1999 yılı ağustos ayında çıkardığımız sosyal güvenlik reform yasası tartışmaları sırasında da Yüce Heyetinize arz ettiğim gibi, o tarihe kadar işin içinden çıkılmaz boyutlara varan aktuaryel hesap altüst olmuş, Hazinenin desteği bile bu finans dengesini sağlamaya yetmeyecek boyutlara gelmiştir. Sosyal güvenlik kuruluşlarının gayri safî millî hâsıla içerisindeki açık payları sürekli bir şekilde artmış, bunun paralelinde, SSK'nın açığı da her yıl katlanır biçimde bir gelişme göstermiştir.

Çıkardığımız sosyal güvenlik reformunun yansımaları, o reformun, o kanunun getirdiği bazı tedbirler ve yaklaşık bir yıldan bu yana yaptığımız bazı uygulamaların sonuçlarında SSK'da önemli ölçüde düzelmeler meydana gelmiştir. Geçtiğimiz aralık ayında Bakanlığımın bütçesi müza-kereleri sırasında da Yüksek Heyetinize arz etmeye çalıştığım gibi, bu müspet gelişmeler iki noktada toplanmıştır: Bir tanesi, finansman dengesinin sağlanması bakımından; ikincisi de, 36 milyon insanımıza günün 24 saatinde verdiğimiz sağlık hizmetlerinin sunumu bakımından.

1999 yılında, SSK'nın, finansman açığını kapatmak için Hazineden sağladığı destek, 2 milyar 666 milyon dolar olmuştur. Demin söylediğim sosyal güvenlik reformu ve ondan sonrası takip eden dönemdeki uygulamaların toplam sonucu itibariyle ise, geçen sene -2000 yılında ise- sadece 656 milyon dolar finansman desteği alınmıştır; yani, bir yılda, Sosyal Sigortalar Kurumu, yaklaşık 2 milyar dolarlık bir pozitif gelişmeye muhatap olmuştur. Bu, çok önemli bir gelişmedir ve bir yıl gibi kısa sürede, finans dengesinde 2 milyar dolarlık olumlu bir gelişme kaydetmiştir.

1999 yılında, sosyal güvenlik kurumları arasında finansman açığı sıralamasında, 1 numarada SSK vardı, 2 numarada Bağ-Kur, 3 numarada da Emekli Sandığıydı. Bu yılki 2001 yılı bütçesinde öngörülen finans açıkları sıralamasında ise, 1 numaraya Emekli Sandığı oturmuştur -2 katrilyon 250 trilyonluk bir açık öngörülmektedir Emekli Sandığı için- 2 nci sırada Bağ-Kur vardır -1 katrilyon 380 trilyonluk bir açık öngörülmektedir- 3 üncü sırada ise SSK vardır -640 trilyonluk bir açık öngörülmektedir- yani, bir yıl içersinde, SSK, finansman açığında 1 inci sıradan 3 üncü sıraya düşmüş; ama, buna mukabil, 3 üncü sırada olan Emekli Sandığının açıkları, katlanarak, 2 katrilyon 250 trilyona ulaşmıştır.

Geçtiğimiz bir yıl içerisinde aldığımız kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler ve hayata geçirdiğimiz bazı projeler sayesinde, sağlık hizmetlerinde de önemli ölçüde bir iyileştirmeye gidilmiştir. Kayda değer yeni bir eleman alınmadan, mevcut fizikî şartlara yine kayda değer bir yeni ilave yapılmadan, sadece bir yönetim anlayışını, yeniden yapılanmadaki heyecanı orada çalışanlarla paylaşarak, denetimi sıklaştırarak ve gönüllü mesai uygulamasını, telefonla randevu sistemini devreye sokmak suretiyle, bugün gelinen noktayla bir yıl öncesini mukayese ettiğimizde, bütün Türkiye'de Sosyal Sigortalar Kurumu hastane ve dispanserleri önündeki kuyruklar tam yarı yarıya azaltılmıştır.

Bu yeterli midir; hayır, yeterli değildir. Ben -hatırlanacağı üzere- bütçe müzakereleri sırasında da Yüksek Heyetinize, bir iki yıllık hedefimiz olduğunu; iki yılın sonunda, Cenabı Allah nasip ederse, bu kuyrukların tamamen ortadan kaldırılmasını; bunun ötesinde, bu yılın sonuna kadar 10 hastanemize İSO 9002 kalite belgesi alınmasını, önümüzdeki yıl itibariyle de 30 hastanemizin daha yine toplam kalite çalışması sonucunda İSO 9002 kalite belgesini alabilmesini, yani, iki yılın sonunda toplam 40 hastanemizin kapısına İSO 9002 kalite belgesi asmayı hedeflediğimizi arz etmiştim. Toplam kalite çalışmaları da, şu anda 33 hastanemizde devam etmektedir. Yıl sonu itibariyle bütün hastanelerimizi bu toplam kalite çalışmalarına muhatap edeceğiz. Bellibaşlı büyük dispanserlerimizi de aynı çalışmaya muhatap etme faaliyetleri sürdürülmektedir.

Bu zaman içerisinde öyle enteresan şeylere şahit olduk ki, örneğin, İstanbul'un göbeğinde SSK Ok Meydanı Hastanesinin, 1 126 yataklı bu dev büyük hastanenin 250 yatağının, aşağı yukarı dört yılı aşkın bir süre âdeta tamamen buharlaştığını gördük. 250 yatak, personel olmadığı gerekçesiyle, İstanbul'un göbeğinde dört yılı aşkın bir süre hapsedilmiş, buharlaştırılmış, hastanede tamamen hizmetdışı bırakılmıştı; bunu devreye soktuk. İskenderun'da, aynı şekilde, 50-55 yatağın bir hastanenin yatak hizmetinden dışarıya çıkarıldığını fark ettik. Bu örnekler çok. Sadece bunları devreye sokmak ve demin arz ettiğim tedbirleri almakla, kısa sürede bu noktaya gelindi.

Bugün gelinen nokta itibariyle, aslında, bir gelecek planlamasının, maalesef, diğer birçok kurumda olduğu gibi SSK'da da olmadığını biliyoruz; yani, beş sene sonra, on sene sonra, yirmi sene sonra SSK'ya muhatap nüfustaki artışa paralel yeni hastane, yeni dispanser, yeni sağlık ocaklarının açılması ve yeni personelin ihdasıyla ilgili hiçbir çalışmanın olmadığını biliyoruz. Bir örnek arz edeyim: İstanbul'da son yirmi yılda SSK'ya muhatap olan nüfusta yaklaşık yüzde 72'lik artış meydana gelmiş; ama, buna mukabil, yatak kapasitemizde sadece yüzde 2 oranında bir artış olmuş. Şimdi, yirmi yıl içerisinde nüfus yüzde 72 artarken, eğer yatak kapasitenizin artış oranı sadece yüzde 2'de kalırsa, onbinlerce, yüzbinlerce SSK'lı vatandaşımızın hastane önlerinde kuyruğa girmesi, orada rezil olması kaçınılmazdır. Bu geçmişte niye görülmemiş, niye bunlar üzerinde tedbir alınmamış, bunu hâlâ anlayabilmiş değilim; ama, maalesef, gelinen noktada, âdeta, SSK hastaneleri, çile ve kuyrukla eşdeğerli anlama gelmiş. Şimdi biz burada, bir yıl içerisinde, çok önemli bir şekilde, aldığımız bazı cüzî tedbirlerin de yansımalarıyla, bu hastanelerimizde ve dispanserlerimizde çok ciddî olumlu gelişmeye şahit oluyoruz.

Kanun kuvvetindeki kararnameyle devreye soktuğumuz yasal yeni statüyle -ki, bununla ilgili şu anda komisyonda olan kanun tasarımızda da bunun geniş açılımları var- yeniden yapılandırmayı, hukuksal süreci de başlattık. Yıllardan beri hep ifade edilen sağlık işleri ve sigorta işlerini birbirinden ayırdık. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı kurduk ve bunun alt kademesinde SSK Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, SSK Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü diye 2 tane genel müdürlük oluşturduk ve bununla, sağlık ile sigorta hizmetlerini birbirinden ayırarak, daha kısa sürede sigorta ve daha kısa sürede, daha kaliteli biçimde sağlık hizmetinin sunumunu gerçekleştirmeyi hedefledik.

Yıllardan beri hep söylenen, SSK'nın paraları, değerlendirmeleri fevkalade yetersiz, sıfır faiz gibi, geçmiş dönemlerde bildiğimiz konular. İlk kez huzurunuzda rahatlıkla ifade ediyorum, büyük bir memnuniyetle arz etmek istiyorum ki, mesela, son 5 ayın içerisinde, SSK'nın olmamasına rağmen, yani günlük gelen giden paraların bile günlük repoya muhatap edilmelerinin sonucu SSK 35 trilyon faiz geliri elde etmiştir. 35 trilyon bizim için çok önemli bir paradır. Bu, 5 ayın içerisinde, sadece günlük takibe aldığımız, repo yaptırmak suretiyle elde ettiğimiz bir finansman geliridir.

Esasen çıkardığımız yasada da her 4 ayda bir kurumun bilançolarının kamuoyuna intikal ettirilmesi ve buradaki gelir-gider durumlarının da kamuoyu önünde paylaşılması da önemli bir şeffaf denetimi beraberinde getirmiştir.

Her 6 ayda bir kuruma 10 milyar ve daha fazla borcu olanların kamuoyuna deklare edilmesine de 15 Ocak tarihi itibariyle başladık. İlkini, 10 milyar ve üzerinde borcu olan firma, kuruluş ve şahısları kamuoyuna deklare ettik.

Bu geçtiğimiz dönem içerisinde çok önemli gördüğümüz çalışmaların, kısa, orta ve uzun vadeli dediğimiz projelerden orta vadeli projelere de start verdik. En önemlisi, sistemi tamamıyla otomasyona geçiren bir çalışmayı başlattık. Maalesef, bugün, 36 milyon vatandaşımıza sağlık ve sigorta hizmeti veren SSK otomasyona geçirilmemiştir. Aynı şekilde 14 milyona muhatap olan Bağ-Kurda da bu sistem kurulmamıştır. Kurulamamıştır demiyorum, kurulmamıştır. Niye; çünkü, eğer, bu sistem kurulmuş olsa, bu kurumlardaki, gelir, gider, nereye gelmiş, nereye gitmiş, aradaki farklar ne oluyor; bunu, herkes, çok kısa süre içerisinde öğrenme şansına sahipti; fakat, maalesef, bugün gelinen noktada, SSK'da olsun Bağ-Kur'da olsun, neyin geldiği, neyin gittiği meçhul haldedir.

Şimdi, biz, bu startı verdik ve zannediyorum, Bağ-Kur'da, mart sonu itibariyle ve SSK'da da, zannediyorum, nisan veya mayıs ayı sonu itibariyle, bu ihalelere çıkılıyor ve bu dörtbuçuk yılda tamamı nihayete erecek olan projeyle, ilk iki yılın sonu itibariyle, sistemin yaklaşık yüzde 70'ini denetim altına alabiliyoruz ve bu denetim altına alınma, aynı zamanda, gelir, gideri denetim altına almanın ötesinde, iki yılın sonunda, 36 milyon SSK'lı vatandaşımıza vereceğimiz sosyal güvenlik kartlarıyla, vatandaşın, formalitelerden, her yıl tekrarlanan lüzumsuz çilelerden, kuyruklardan da kurtarılmasına vesile olacağız.

Bugün vereceğimiz bu sosyal güvenlik kartıyla, her sene sağlık karnesi alma keyfiyetine son vereceğiz; sağlık karnelerini, vizite kâğıtlarını, sevk kâğıtlarını ve hatta, doktorun yazdığı reçete kâğıtlarını iptal edeceğiz. Bütünü itibariyle, bu sosyal güvenlik kartıyla, bu kartı verdiğimiz vatandaşımız, ömrünün sonuna kadar, bu kartla bu çalışmalara muhatap olacak; emeklilik dilekçesini verdiğinde de, sabahleyin emeklilik dilekçesini veren vatandaşımızın, öğleden sonra, gıyabında, bu karta emekliliği tescil edilmiş olacak ve aybaşında da, aynı kartla gidip bankamatikten emekli maaşını çekebilecek.

Bu kartın üzerinde, sigorta bilgileri dosyası olacak; bu kartın üzerinde, işsizlik sigorta fon dosyası olacak; bu kartın üzerinde, sağlık bilgileri dosyası olacak. Sağlık bilgileri dosyası bakımından da, üçe ayrılıyor: Temel sağlık bilgileri, kan grubu, yaşı, kilosu, vesaire; uzun süreli tedaviyle ilgili ayrı bir bölüm, kanser ve diyaliz hastalıkları gibi hastalıkları ayrı bir takibe alacağız; üçüncüsü de, diğer sağlık faaliyetleri, hangi hastaneye gitmiş, hangi doktor muayene etmiş, ne teşhis koymuş; hepsi, o kartta, dosyada yerini alacak; röntgen mi çekilmiş, ultrason mu çekilmiş, tomografi mi çekilmiş, bütün bu filmler, o sürücü belgesi gibi, kredi kartı gibi olan o sosyal güvenlik kartındaki çipin içindeki yerini, dosyada yerini alacak ve dolayısıyla, hem bu formaliteler ortadan kalkacak hem de çağdaş, sağlıklı bir biçimde bu sağlık hizmetinin, sigorta hizmetinin verilmesi imkân dahiline gelecektir.

Yine, bu iki yılın içerisinde hedeflediğimiz, 106 tane sağlık merkezi kurulma projesi var, 12 tane hastanenin devreye sokulması... Şu anda yapımı devam eden hastanelerimizin ötesinde, 12 hastanenin de devreye sokulması hedefleniyor yine. Bununla ilgili çalışmaları da büyük ölçüde tamamlıyoruz. Mesela, Bursa'da, geçen hafta, 125 yataklı çocuk hastanesini açtık. Yıllardan beri inşaatı devam eden 400 yataklı hastaneyi de büyük bir ihtimalle nisan sonu itibariyle bitirip devreye sokacağız. İzmir Buca'da, yine, yıllardan beri devam eden onarım inşaatını büyük ölçüde bitirdik ve onu da, zannediyorum, nisan veya mayıs ayları itibariyle, en geç haziran başında devreye sokmuş olacağız. Buna bağlı, birçok ilimizde de, bu manada uzun süreden beri devam eden inşaatları öncelikle tamamlayıp, devreye sokmayı hedefliyoruz.

Ayrıca, bu çalışmaların ötesinde, bizim için önemli bir hedef, sağlık hizmeti kalitesinin ileri bir noktaya getirilmesidir. Demin de arz ettim, bunun için, toplam kalite çalışmalarına bütün hastane ve dispanserlerimizi muhatap ediyoruz.

İki yılın sonundaki hedefimiz, bugün sayıları 226 civarında olduğunu zannettiğim özel hastanelerin, 26 tanesini bir tarafa itin, geri kalan 200 özel hastane ile SSK hastanelerinin büyük bir çoğunluğunu yarışır hale getirmektir; hatta, daha ilerisi, bu özel hastanelerin kalitesinden daha ileri bir noktada, SSK hastanelerimizin büyük bir çoğunluğunda sağlık hizmeti sunumudur. Bunu, geçen sefer de arz etmiştim. Bu hedefimizin, bizim, Bakanlığımızın, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığında çalışan bütün arkadaşlarımızın, SSK hastanelerinde çalışan bütün arkadaşlarımızın ortak bir heyecanı, ortak bir hedefi olduğunu bir kere daha huzurunuzda arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, 6 100 000 aktif sigortalısı, 3 346 000 pasif sigortalısıyla ve yeni dahil ettiğimiz 10 000 dolayındaki kadroyla beraber 91 000 küsur elemanıyla, hem sağlık hem sigorta alanında hizmet vermeye çalışan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlarsanız minnettar kalırım Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Devamla) - Peki.

...Sosyal Sigortalar Kurumunda, prim tahakkuk ve tahsilatında da -geçtiğimiz yıllarla mukayese ettiğimizde- çok önemli gelişmeler olmuş. 1999 yılında 2 katrilyon 642 trilyon olarak tahakkuk eden prim tahakkuku ve bunun 2 katrilyon 246 trilyon olarak tahsilatının yapıldığı gerçeğinin yanında, 2000 yılında 5 katrilyon 225 trilyon tahakkuk, 4 katrilyon 441 trilyon liralık da tahsilatın olduğunu hatırladığımızda büyük ölçüde bir pozitif gelişmenin gelir gider arasında da sağlandığını görüyoruz. Ayrıca, yaptığımız düzenlemeyle, Genel Kurulu 50 kişiden müteşekkil hale getirdik ve ilk defa, kurum çalışanlarına da SSK Genel Kurulunda temsil edilme hakkını getirdik ve yine ilk defa, yurtdışında çalışan işçilerimize de 2 işçi kardeşimiz ile Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunda temsil hakkını getirdik. Burada en önemli hadise, büyük ölçüde, mevcut sistemin kontrol altına alınması ve en önemlisi, bu sistemin denetim altına alınması sonucunda meydana getirilecek olan tasarrufun yatırımlara, hizmete dönüştürülmesidir. Burada, maalesef, bugünkü şartlar altında, otomasyona geçmediğimiz sürece bundan çok ileri bir noktaya gelebileceğimizi söyleme imkânına sahip değilim.

Ben, Sosyal Sigortalar Kurumunda çok güzel gelişmelerin yaşandığını ve bu güzel gelişmelerin sonucunda, demin arz ettiğim hedefleri, Allah nasip ederse yakalayabileceğimizi bir kere daha huzurunuzda arz ediyorum ve bu araştırma önergesini verdiği için ve sizlere, bugünkü bu konuşmaları, bu açıklamaları yapma fırsatı verdikleri için, değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; ama, araştırma önergesinin kabulünün yararlı olacağını da düşünmediğimi belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan -SSK'yla ilgili olarak verilen- araştırma önergesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu araştırma önergesi, tarafımdan ve arkadaşlarımla birlikte, birçok kaynak ve kurumla ilgili raporlar incelenerek hazırlanmıştır. Biraz önce, Sayın Bakanı dinlediğimiz zaman, araştırma önergesini vermekte ne kadar haklı olduğumuz bir kez ortaya çıkmış oldu. Sayın Bakanı dikkatle takip ettiğimiz zaman, aslında, araştırma önergesine katılması lazım geldiği görüşündeyiz; çünkü, kurulacak bir komisyonda yapılacak çalışmaların, Sayın Bakanın birçok çalışmasında önünü açacağı kanaatindeyim. Sayın Bakan, aslında, verdiği rakamları Bakanlığın bir faaliyet raporu şeklinde takdim etti -birçok konuya da, burada, katılmadığımızı ifade edeyim- Türkiye'de, ciddî anlamda, sağlık konusu, sosyal güvenlik ve emeklilik, hem Bağ-Kur'da hem Emekli Sandığında hem SSK'da bir sorun olmaya devam etmektedir ve yapılan bu programların da, maalesef, yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Şu cümleler, aynen, Sayın Bakanın kendisine aittir: "Kurumda gelecek planlaması yok; beş yıl, on yıl, yirmi yıl sonra SSK'da ne olacağı hakkında bir bilgi vermem mümkün değil." Dolayısıyla, o zaman, neden araştırma önergesine karşı çıktığını anlamak da mümkün değil; ama, siyaset öyle bir yapılanma olmuş ki, sanki, araştırma önergesi vermek demek, birtakım olaylar ortaya çıkacak anlamında hükümeti oluşturan partilerin tek vücut halinde, bizim bu mesai vererek yaptığımız çalışmaları yok sayması demektir; bu da fevkalade yanlıştır. Unutmayalım ki, Parlamentonun önemli görevlerinden birisi  denetimdir. Belki biraz sonra vereceğim örnekleri duyunca, vicdanlarımızı muhasebe ettiğimiz zaman, bir araştırma önergesi verilmesi lazım geldiğine de kanaat getirmiş olacaksınız.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan aynen şunları söyledi: "Sistemin yüzde 70'ini denetim altına alacağız.." Yani, yüzde 30'u yok, 70'ini de almayı hedefliyoruz... Sayın Bakanın, zaman zaman basına intikal eden sözleri var: "Gelen belli değil, giden belli değil, kurumda ne olduğu da belli değil. Bir bakan olarak çok üzülüyorum -hatta çok nostalji- bazen Bakanlıkta ağladığım oldu." Yine, Sayın Bakan birtakım bilgiler aktardı, bu bilgilerde geleceğe yönelik, temenni şeklinde birtakım sağlık projelerinden bahsetti; ama, dikkatle takip edildiği zaman, bunların, bir plan, program ve kaynağı da gösterilmek suretiyle ortaya konulmadığı açıktır.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan 2 milyar dolardan bahsetti. Hatırlarsınız, rakamlara baktığımız zaman bu 2 milyar dolar nereden geliyor; tavan aylığı, SSK primlerinde 182 milyondan 600 milyona çıkardınız. 600 milyona çıkardığınız zaman, aradaki fark 2 milyar dolardan zaten fazla; yani, daha fazla para toplanması lazımdı. Kaldı ki, siz, tavanı yükselttiğiniz zaman sigortalı işçi sayısı azaldı; yani, sigortasız işçi çoğaldı. Dolayısıyla, rakamı artırarak para toplamak veya SSK'yı bir ticarî meta, mekân gibi görmek, kanaatimizce yanlıştır.

Değerli arkadaşlar, açık ve net söylüyorum, bu araştırma önergesini vermekten maksadımız, katiyetle siyasî değildir. İstiyoruz ki, aslında, doğru olan, SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un bir çatı altında toplanması ve sağlık hizmetleriyle sigorta hizmetlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Şu anda, zaten SSK, onu yaptığını ifade etmektedir; aslında doğru olan birdir.

Sayın Bakanın bir görüşüne daha katılmak mümkün değil. Emekli ücretleriyle ilgili olarak rapordan aldığım rakamları veriyorum: Ocak 1999'da asgarî 220 dolar alan emekli, 2000'de 165 dolar alıyor. Yani, bu rakamlar -baktığımız zaman- kurumdan emekli olan insanların bir sefalet ücretine doğru adım adım gittiğini göstermektedir. Bunlar şunu gösteriyor: Demek ki, kurumda ciddî anlamda bir planlamaya ihtiyaç vardır.

Hatırlanacağı üzere, deprem sırasında bir sosyal güvenlik yasası çıkarıldı ve hedef olarak, 6 milyon sigortalıya 4,5 milyon daha ilave edileceği söylendi ve 3,2 milyon emekli bekleniyordu; ancak, bu rakamın 182 milyondan 600 milyona çıkarılmış olması, yıllık ortalama 300 000 SSK'lıyı bile bulmadı, daha önceki ortalamaların altına düştü. Dolayısıyla, Sayın Bakanın bütün bu konuşmalarını da değerlendirdiğimiz zaman bir araştırma komisyonunun kurulmasına ihtiyaç vardır.

Değerli arkadaşlar, biz bu araştırma önergesini 26.5.1999'da verdik, iki yıl geçti. Keşke, komisyon, bu araştırma önergesini verdiğimiz tarih itibariyle kurulsa, kurulan komisyonda da hazırlanan rapor ortaya konulsa ve Bakanın önüne konulmuş olsa, istenen yasal değişiklikler şu ana kadar yapılmış olsa, kurum bugünden çok daha iyi durumda olacaktı.

Değerli arkadaşlar, ben, burada Sayın Bakanı da gayet dikkatle dinledim ve konuyu çok iyi araştırdım, SSK'nın önünde birçok problemler var. Bakın, özetle sayarsak, SSK'nın alacak problemi var, bütçe ve muhasebe sıkıntısı var, çalışanların prim oranları noktasında tartışma var, sağlık tesisleri, hastaneleri ve eczaneleri hakkında tartışma var, hastanelerin yönetiminde sıkıntı var, gayrimenkullerde ve ortaklıklarda sıkıntı var, para nakdinin değerlendirilmesinde sıkıntı var, yaptırılan inşaatlarda, ihalelerde sıkıntı var, ilaç tüketiminde, ilaç yolsuzluğuyla, reçete yolsuzluğuyla ilgili sıkıntı var ve kurumdan emekli olanların problemleri var. Yani, bu araştırma önergesiyle aslında bizim yapmak istediğimiz, hükümete yardımcı olmak, kurumun bir fotoğrafını çekmektir değerli arkadaşlar.

Şimdi, kurumu yıllardır inceleyen Yüksek Denetleme Kurulu raporundan aldığım bazı notlar benim bu görüşümü teyit etmektedir: "Prim alacaklarının zamanında tahsil edilmediği ve şu anda toplam 1,2 katrilyon alacağın bulunduğu..."

Yazılımda dışa bağımlı olduğu için tüm birimlerin otomasyona mutlaka geçmesi gerekir, biraz önce de Sayın Bakan aynen ifade ettiler.

Yine, SSK'da Yüksek Sağlık Kurulunun çalışmalarına hız verilmesi; bu Kurulda da biriken dosyalar vatandaşı mağdur etmektedir.

Şimdi, çok önemli bir üçüncü maddeden bahsetmek istiyorum: "Bütçe tahminlerinin sağlam verilere dayanmadığı, ödeneksiz harcama yapıldığı..."

Değerli arkadaşlar, bu madde çok önemlidir. Sizin ödeneksiz harcama yapmanız demek, bütçe verilerinizin sağlam olmaması demektir ve SSK'da yolsuzluğa kapı açmak anlamına gelir; bu da fevkalade zararlıdır.

Yine, Yüksek Denetleme Kurulu raporunda aynen "prim oranlarını makul ölçülerde tutun, artırmayın, artırdığınız zaman sigortasız insan sayısı artmaktadır" deniliyor.

Yine bir maddede, sağlık tesislerinin yeterli hale getirilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi tavsiye ediliyor.

Yine -Sayın Bakan da ifade ettiler- çağdaş hastane yönetim organizasyonu kurulmalıdır. Modern dünyada hastaneler nasıl yönetiliyor, kimler tarafından yönetiliyorsa, böyle bir şema oluşturulmalıdır.

Yine "kurum içerisinde rantbl olmayan -verimli olmayan- maliyeti yüksek olan eczanelerin ve sağlık istasyonlarının faaliyetlerine son verilmelidir" deniliyor ve yine çok önemli olan finans konusuna geliyoruz: Burada "alımlarda, bütçe disiplini sağlanamadığından stok hareketleri sağlıklı gösterilemiyor" deniliyor; yani, aslında, bu madde de, kurumda yolsuzlukları açık olarak ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlar, yine "kurumun bazı inşaat ve ihale işlerinin İhale Yönetmeliğine aykırı olarak yapıldığı..." ifade ediliyor. Bu da çok önemli bir konu. "Muhasebe servislerinin yetersizliği..." Tabiî, bütün bu eksiklikler beraberinde olduğu zaman, faaliyet raporunun sonunda aynen şu cümleler var: "Kurum, borç ve alacaklarını gider ve gelirlerinin açık ve net olarak bilançolara aksetmediği..." Sayın Bakan, biraz önce bilançolar çok şeffaf diyor; ama, Yüksek Denetleme Kurulu bunun aksini söylüyor.

Peki, biz, burada ne istiyoruz: Bu kurumun daha güçlenmesini, kurum üyelerinin, sigortalı vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinin daha iyi yapılmasını ve yolsuzluk ve israf varsa -Sayın Bakan bunu müteaddit defalar toplantılarda söyledi, biraz önce de burada teyit etti- kuruma çekidüzen verilmesini istiyoruz; hepimizin isteği budur.

Değerli arkadaşlar, peki, kurumda israf var, yolsuzluk var, bütçesi sağlam değil de, yaptığı işler doğru mu; bir de ona bakmak lazım. Dikkatlerinize arz ediyorum; çok önemli, çok teknik, kısa, özet bir bilgi arz edeceğim. Yıl 1995; SSK, OYAK İnşaata ortak oluyor, yüzde 25'ini alıyor. SSK, OYAK'la bir protokol yapıyor, SSK inşaatlarının tamamı bu firma tarafından yapılıyor. Nasıl   yapıyor; yüzde 1-1,5 indirimle yapıyor. Peki, OYAK İnşaat işi ne yapıyor; aldığı inşaatı olduğu gibi yüzde 25'le veriyor; yani, işin durumuna göre yüzde 23-24 para kazanıyor. Peki, bunun kuruma maliyeti nedir? Biraz önce Sayın Bakan paraları repoya yatırıp trilyonlar aldığını söylüyordu. Demek ki, sadece parayı faize yatırmak yetmiyor. Bakın şimdi, gidere bakın!.. 9 tane hastane inşaatını yüzde 1,6 indirimle veriyor. Kim veriyor; SSK veriyor. 1999 tutarıyla bu 9 inşaat 17 trilyon tutuyor. 1,6 ile verdiğiniz zamanki rakamla yüzde 23,6 ile verdiğiniz zamanki rakam arasındaki farka bakıyorsunuz 2 trilyon 443 milyar lira; inşaat proje bedeli de 500 milyar lira; kurumun 9 hastanede zararı 3 trilyon lira Sayın Bakan. Biz, bu inşaatlarla ilgili de bir açıklama yapmanızı isterdik. Yani, bunlar niye yüzde 1'le veriliyor da, hemen taşeron birine yüzde 25'le geri veriyorsunuz ve birisi 3 trilyon para kazanırken, neden siz emekli maaşını düşük tutuyorsunuz?!

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Ne marifetleri varmış!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, benim yerimde başka bir milletvekili arkadaşım da olsa, gelip, bunları söylemek durumundaydı.

Bakın, kütüphanede tarama yaptım, Sayın Bakanın açıklamaları şöyle: "Sağlam gelen hasta oluyor, SSK rezalet içerisinde." Bunlar 15 gün, 1 ay içerisindeki açıklamaları; Sayın Bakanın biraz önce burada anlattıklarıyla tamamen ters. "Kâğıt üzerinde düzenleme olmaz, değişim gerekli; sorunları tespit ettik; ama, para yok." İşte, tamam, biraz önce repodan 35 trilyon lira; ama, 9 inşaata 3 trilyon lira gidince, repo da tutmuyor.

Değerli arkadaşlar, hükümet olmak, bakan olmak mazeret üretme yeri değildir. Muhalefet olmak da alabildiğine tenkit etme yeri değildir; onun için, ben, bu çalışmamda, hükümetin veya ilgili bakanlığın önünü açacak düşünceleri de, raporlara dayanarak, ifade etmeye çalışıyorum.

Evvela, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, SSK'nın, Bağ-Kur'un, Emekli Sandığının bir çatı altında toplanması, sağlık hizmetleri ile emekli sandığı hizmetlerinin ayrılması, bütün bunlar yapılırken, işçi, işveren, hükümet ve ilgili meslek kuruluşlarının mutlaka konsensüs halinde olması lazım. Yani "ben tavanı 600 milyona çıkardım, bu primi verirseniz vereceksiniz, vermezseniz  icraya  veririm..." Sayın Bakan, bugün, bütün belediyeleri haczediyor, belediye başkanlarının mallarını da haczediyor. Diyor ki: "Benim için kurum vardır." Peki, belediyeler devlet değil mi? Ama, kendi partisinin veya eski bir belediye başkanının borcunu taksitlendirirken, diğer belediye başkanının özel mallarına da haciz koyuyor. Keşke, orada gösterdiği beceriyi, şu inşaat olayında da gösterseydi. Biraz sonra vereceğim çok acı bir örnek daha var, o örneğe, bakalım, Sayın Bakan ne diyecekler.

Değerli arkadaşlar, SSK'da malî yapıya baktığımız zaman, 1999'da geliri 2,2 katrilyon lira, gideri 3,4 katrilyon lira, açık 1,2 katrilyon lira. 2000 yılına baktığımız zaman benzer bir tablo var, ben, 2000 yılı için dört aylık rakamı aldım, açık, 400 trilyon lira civarındadır. Değerli arkadaşlar, şunları açık ve net ifade edeyim: Belki, denilebilir ki, bu kurumu, kamu iktisadî devlet teşekkülleri olarak KİT Komisyonu inceliyor, 40 milletvekili inceliyor, siz nereden çıkardınız, bir de araştırmadan bahsediyorsunuz. Araştırma önergesi veya 9-10 milletvekili geldi, orada birçok insanı dinledi, raporlar hazırlandı...

Değerli arkadaşlar, o raporlar, bana göre, tarihe tanıklık edecektir; o raporlar hazırlanırken, Türkiye'nin sağlık projeleri konuşulacaktır. Eğer, biz, bugün, bu araştırma önergesini vermeseydik, SSK'yı konuşmak, Okmeydanı'ndaki hastaneyi konuşmak, İskenderun'daki hastaneyi konuşmak mümkün olmayacaktı. Belki, Bakan, bu kadar hazırlık  yapıp,  önümüzdeki  projeleri de  ortaya  koyacak şekilde gelip, burada bilgi vermeyecekti. Burada, bütün amacımız, sosyal güvenlik konularını; yani, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK'yı gündeme getirmek ve alınacak tedbirlerde, Parlamentonun iradesi dahilinde, hükümete ve Sayın Bakana yardımcı olmaktır.

Değerli arkadaşlarım, kurumda görülen bazı eksik ve yanlışları, Yüksek Denetleme, raporunda şöyle yazıyor: "Hastanelerde bazı yerler temizlik şirketlerine verilmiş -belki bu doğrudur- ancak, istihdam edilen personel açıkta bekletilmektedir." Eğer bir özelleştirme yapılacaksa ki, bu doğrudur; ancak, mevcut personeli de iyi değerlendirmek gerekir. Para verdiğiniz insanlar boş oturacak, bir de özelleştirme şirketi kuracaksanız, bu, ekonomik değildir.

Yine, Sayın Bakanın, hastanelerle ilgili birtakım uygulamaları var, telefonla randevu gibi. Bu, olumlu bir adımdır; ancak, mesela, Kartal ve Eyüp Hastanelerinde, altyapı eksikliğinden, bunun başarılı olamadığı raporda ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlar -Sayın Bakan atladı, belki kendisine bilgi verilmedi- ilaç konusunda ve tıbbî malzeme harcamaları konusunda tüketim Sayın Bakanın döneminde çok daha fazla artmıştır. İlaç fiyatlarının artışına bağlıdır; ama, kutu bazında adet olarak da tüketim daha fazla artmıştır. Bunun neticesinde, hem ilaç tüketimi artarken, kendi kurumu dışında tedaviler de o oranda, beraberinde artmıştır. Mutlaka, kurum hastaneleri rehabilite edilmeli, ciddî bir düzenleme yapılmalıdır.

Yine, raporda, bazı alacakların zamanaşımına uğradığı ifade edilmektedir.

Nakit varlıkların değerlendirilmesi konusunda, Sayın Bakan repoya yatırdıklarını söylediler; ancak, raporlar aynen şöyle diyor: "Türkiye Ziraat Bankası, özellikle Türkiye Halk Bankası lehine bir durum cereyan etmekte ve yüksek ticarî faizler uygulanmak suretiyle, kurum aleyhine ciddî oranda birtakım zararlar söz konusu." Bunu da, Hazine, Maliye Bakanlığı ve SSK yetkilileri, oturup, birlikte çözmek durumundadırlar.

Değerli arkadaşlar, konuşmamı tamamlarken, siyasî ve ticarî hayatımızda çok önemli kabul ettiğim iki canlı örnek vermek istiyorum. Bu vereceğim örnekler, aslında, bizim siyasetimizde, siyasetçi-ticaret ilişkilerinin, siyasetçilerin piyasa ilişkilerinin veya başka bir gözlükle şöyle bakarsak, bu kurumların; yani, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'un nasıl batırıldığının iki canlı örneği.

Hükümette ANAP ve o tarihte, SSK ile ilgili olarak, bir röntgen şirketine ortak olunuyor. Müfettişler rapor veriyor; diyor ki: "Bu röntgen şirketine ortak olmayın, bunun teknolojisi eskidir, hiçbir fayda getirmez." Ancak, buna rağmen ortak olunuyor. Şirketin adı Trophi Röntgen AŞ.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Pardon, hangi tarih?..

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Bakan, sizin döneminizle ilgili değil. Zaten, bu araştırma önergesi, sizin döneminizi sorgulamak için de verilmiş değil, SSK'nın bütün dönemlerini... Ama, hükümette ANAP dönemini söylüyorum. Biraz sonra tarihini de verebilirim.

Bu röntgen şirketinin teknolojisi eskidir ve doğru dürüst üretim yapmamaktadır; ama, SSK buraya ortak olduğundan beri de, dokuz yıldır, on yıldır -1991 diyelim; hatırımda öyle kaldı- o zamandan beri zarar ediyor. Peki, bir müessese, zarar eden bir yere ortak oluyor ve ortaklık devam ediyor... Yani, bunu anlamak mümkün değil.

Yine, bir ayrı dönem. Yine, Sayın Bakan kusura bakmasın, aslında, kimseyi rencide etmek için değil, milletin hakkını savunmak için; hepimiz aynı şeyi yaparız.

Değerli arkadaşlar, ANAP'lı Bakan Sayın İmren Aykut Sayın Bakanımızın yerinde o zaman. ANAP İstanbul il başkanı bir turizm kredisi alıyor, 120 milyon dolarlık Conrad otel yapılıyor ve SSK bu otelin yüzde 15 ortağıdır arkadaşlar. Peki, 1991 yılından beri bu 7 milyon dolar para oraya yatırılıyor; SSK yatırıyor ve hiç kâr etmiyor, hep zarar ediyor. Şimdi, ben şunu soruyorum: Sizin 7 milyon dolar paranız var ve birisi geldi, size otelcilik yapalım diyor, siz de parayı yatırıyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlem tamam, şimdi bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Ben kesmedim efendim, otomatik kesildi; buyurun, toparlayın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Peki efendim, sağ olun, teşekkür ederim.

Şimdi, sizin 7 milyon dolar paranız var ve o şirketin yüzde 15'ini alıyorsunuz ve değerli arkadaşlar, raporlara baktım, genel kurulunu şirket daha yapmamış; yani, 2000 yılı genel kurulunu yapmıyor, 2001 yılına girdik. Kâr-zarar; kâr zaten yok da, hesap da getirip vermiyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, repodan, Hazineden, parayı yatırıp, 35 trilyon para alacaksınız, alıp götürüp, bir otele ortak olacaksınız. İşte bu yanlış.

Değerli arkadaşlar, tekrar ifade ediyorum; istediğiniz oyu verin, hiç de bizi fazlaca ilgilendirmez; ancak, şunu sizden istirham ediyorum; SSK'nın bir araştırma komisyonu tarafından incelenmeye ihtiyacı vardır. Verdiğim örnekler doğrultusunda, ben,  vicdanlarınızın sesini dinleyerek oy vereceğinizi ve bu araştırma önergemizin siyasî amaçla verilmediğini bir kere daha tekrar ediyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Bir arkadaşımıza daha söz verebilirim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan araştırma önergesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumu, 1945 yılında, 4792 sayılı Kanunla kurulmuş, özel hukuk hükümlerine tabi, malî ve idarî bakımdan özerk bir devlet kuruluşudur. Kuruluşundan beri, gerek sigorta gerekse sağlık hizmeti sunmaktadır. Ölüm, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük ve yaşlılık sigorta kollarında hizmet verirken, 1999 yılındaki değişikliklerle, işsizlik sigortası da bunlara eklenmiştir.

Geçmiş yıllarda, SSK fonları, hükümetlerce ucuz finansman kaynağı olarak görülmüş ve kullanılmıştır. Malî ve idarî bakımdan özerk olan bu kuruluş, siyasî müdahaleler sonucu, finansman yönünden sıkıntıya girmiştir. 1992 yılından itibaren, yıllık 100 ila 200 milyon dolarla başlayan hazine yardımı almaya başlamış, bu yardım giderek artmış ve 1999 yılında 2 milyar 600 milyon dolara kadar yükselmiştir.

Gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik harcamalarına büyük kaynaklar aktarılmaktadır. Avrupa Birliğinde bu oran, bütçenin yüzde 24'ü civarındadır. Bizde ise, bütçede böyle bir harcama kalemi yoktur. Ülkemizde genel nüfusun yüzde 53,3'ü SSK'lı olup, yüzde 21,6'sı Bağ-Kurlu, yüzde 18,8'i Emekli Sandığı mensubudur. SSK'dan sonra en çok kesime hizmet veren Bağ-Kur da SSK gibi zor durumdadır.

Bağ-Kurda düzenli prim ödeyen sigortalı sayısı yüzde 5 civarındadır.  Bağ-Kurlu prim  ödemiyor, daha doğrusu, ödeyemiyor. Esnafın, serbest meslek sahiplerinin, çiftçinin prim ödeyecek hali kalmadı. Esnaf, kepenk kapatıyor; 60 000'den fazla esnaf iş bıraktı. Bağ-Kurlu, prim ödeyemediği için haciz ve sonrasında hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı. Katile, hırsıza, caniye af çıkaran hükümet, Bağ-Kurluya malî af çıkarmadı. Onları hapis ve haciz cezasına layık gördü.

10 bankada 10 milyar dolardan fazla para hortumlandı. Yabancı bir kuruluşa göre ise, bu zarar 40 milyar dolar civarında. Hükümet, bu parayı, çalışanlarına, esnafına, emeklisine verseydi, onların bu sorunları halledilir, yoksullukları biterdi.

SSK öyle bir kuruluş ki, Türkiye nüfusunun yarısına sağlık ve sigorta hizmeti veriyor; 81 il müdürlüğü, 136 hastane, 181 dispanser, 208 sağlık istasyonu, ağız ve diş sağlığı dispanseri ve hemodiyaliz dispanserleriyle beraber, toplam 540 sağlık tesisi ve yaklaşık 66 000 personelle bu hizmeti veriyor; daha doğrusu, vermeye çalışıyor. Bu kadar büyük bir kuruluşun, elbette sorunları olacaktır. Hedef, sorunların çok aza indiği bir SSK olmalıdır.

Geçen yıl çıkan 4447 sayılı Yasa, sosyal güvenlik reformu olarak gösterildi. Türkiye deprem acısını yaşarken, binlerce insanımız enkaz altındayken, Mecliste bu yasa görüşülüyordu. Daha önce getirilen 50-55 yaşa "mezarda emekliliğe hayır" diye karşı çıkanlar, emekli olma yaşını, bu yasayla 58-60'a çıkardılar. Türkiye'de, Avrupa'daki yaşam kalitesi ve yaşam süresi olmadığı halde, emeklilik yaşının Avrupa düzeyine çıkarılması yanlıştır.

Sayın Bakan, Sosyal Sigortalar Kurumuna 1992'den beri sağlanan ve 1999 yılında 2 milyar 600 milyon dolara çıkan finans desteğine 2000 yılının haziran ayından itibaren ihtiyaç kalmadığını belirtiyor. SSK'nın finans desteğine ihtiyacının kalmaması güzel bir olay; ancak, bu, nasıl sağlanmıştır; buna iyi bakmak gerekir; SSK emeklisinin aylığı geçmiş yıllara göre, reel bazda düşmüştür; alınan prim yüzde 230 oranında artırılmış, işçi emeklisine ise çok az artış verilmiştir. Yük, daha önce primini düzenli ödeyene yüklenmiştir. Aktif sigortalının arttığı söylenmesine rağmen, gerçekte, aktif sigortalının düştüğünü biliyoruz. Bu prim artışı kayıtdışına yönelmeye sebep olmuştur. Eskiden yapılan denetimlerde, kaçak işçi sayısı yüzde 20'ye kadar düşmüştü. Denetimin azalması ve işsiz sayısının çoğalması nedeniyle, kayıtdışı artmıştır.

4447 sayılı Kanun ile sigorta primine esas kazanç olanları o kadar çok artırılmıştır ki, şu anda prim oranını en yüksek uygulayan ülkelerden biri de Türkiye'dir. Bunun sonucu olarak, aktif sigortalı sayısının 2001 yılı sonunda azalacağı açıktır.

İşveren ile işçi, brüt ücret pazarlığında net ücret üzerinden anlaşma yapıyor. Sigortasız çalışmak zorunda kalan işçi, geleceğini yok etmeye mecbur kalıyor. Bu durum, aktif pasif oranını 1'in altına düşürecek ve kayıtdışı istihdamın artmasına neden olacaktır.

Şu anda, 4,5 milyon kişinin kayıtdışı çalıştığı düşünüldüğünde, devletin uğrayacağı prim ve vergi kaybının büyüklüğü ortadadır. Ülkedeki ekonomik sıkıntıdan dolayı, daha önce yüzde 85 olan prim tahsilatı, yüzde 79'a kadar düşmüştür. SSK'nın 2000 yılına ait 1,3 katrilyon prim alacağı birikmiş olup, bunun yüzde 78'i özel sektöre aittir. Sosyal Sigortalar Kurumunun prim gelirinin artırılarak, açıklarının kapatılması amacına yönelik prime esas kazanç sınırlarının yükseltilmesi, sigortalının ve işverenin prim yükünü önemli ölçüde artırmıştır.

1999 yılı aralık ayında, asgarî ücretle çalışan sigortalı işçinin işverene prim yükü 24 985 000 lira iken, aralık ayı itibariyle yüzde 34,5 oranında artışla, 33 618 000 liraya; prim üst tavanından ödenen sigortalı işçinin ise işverene olan prim yükü 33 510 000 liradan, yüzde 230 artışla, 117 milyon liraya yükselmiştir. Prime esas kazancın üst sınırından prim ödeyen sigortalının prim yükü de büyük oranda artmıştır. Aralık 1999 tarihi itibariyle 25 494 000 lira olan prim yükü, yüzde 200 oranında artışla, 84 milyon liraya yükselmiştir. Bu nedenle, tavandan; yani, 600 milyon lira brüt ücret alan sigortalı işçinin eline daha az para geçmeye başlamıştır.

Bir sigortalı için ödenen prim tutarı, neredeyse emekli aylığını karşılar duruma gelmiştir. Örneğin, azami emekli aylığı 232 milyon liraya yükselmiştir. Üst sınırdan bir sigortalı için ödenen prim tutarı ise 201 milyon liradır. Şu anda bir işçinin işverene maliyeti, vergi dahil, yaklaşık 200 milyon liradır. Prim oranları dünyada en yüksek olan ülkelerden biriyiz. Bu arada hükümet, hem çalışana hem de emekliye çok komik zamlar vermiştir. Hal böyle olunca "SSK'nın finansal açığını kapattık" demek tam gerçeği yansıtmıyor. Bu açık, işverene, çalışana ve emekliye yüklenerek kapatılmaya çalışılıyor. "Hazineden yardım almadan açığı kapattık" demek ne kadar doğru? İşverene yüklenen prim ve vergi yükünün boyutunu Sayın Bakanın açıklaması gerekir diye düşünü-yorum.

Topluma bu kadar yüklenilmemesi gerekir. Biz de Sosyal Sigortalar Kurumunun açıklarının kapatılmasını istiyoruz; ancak,  bu tür geçici tedbirlerin çözüm olmayacağını düşünüyoruz. Önemli olan, 4,5 milyon kaçak işçiyle 1 milyon yabancı uyruklu kaçak işçiliğin önlenmesidir. İşte o zaman sorunun çözümünde önemli adımlar atmış oluruz.

Tabela değiştirmekle bu sorunlar çözülemez. Malî ve idarî bakımdan özerk olan ve hızlı çalışması gereken bir kurumu, tabelasını değiştirip Çalışma Bakanlığına bağlı gösterme çabası sorunları çözmede ne kadar faydalı olmuştur?! Bunun için gece yarısı saat 24.00'te hastane başhekimleri ve sigorta müdürleri aranmıştır. Bir gece yarısı operasyonuyla tabelalar değiştirilip fotoğraflar çekilmiştir. Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla SSK on milyarlarca lira zarara sokulmuştur.

Kurum, 2000 yılında, 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle iki genel müdürlüğe, onlarca daire başkanlığına bölündü. Biz, kurumun iki genel müdürlük olarak, sağlık ve sigorta şeklinde yapılanmasını destekliyoruz; ancak, 7,2 katrilyonluk bütçeli bir kurum iki başlı bir idarî yapıyla vekaleten ve tedviren yönetiliyor. Bunun sonucunda, SSK'da her şeyden 2 adet var, her müdürlükten aynı kuruluşta 2 adet var. Bu durum, kurumun hantal yapısını daha da hantallaştırır.

Kurumda Sigortalar Dairesi Başkanıyken hakkında soruşturma açılan bir kişi, üst görev olan genel müdür yardımcılığına niçin getirilmiştir? Dört yıllık yüksekokul şartı olan bu göreve, üç yıllık okul mezunu bir kişi niçin getirilmektedir?

Yine, bir daire başkanı, altı ay hapis, üç ay memuriyetten men cezasına çarptırılmış ve hakkında, basında yolsuzluk iddiaları varken, niçin o göreve devam etmektedir?

Ayrıca, basından öğrendiğimize göre, SSK'da iki ayrı teftiş kurulu var. Bu müfettişlerin, mezun oldukları okulları, mesleğe alınış biçimleri, özlük hakları ve bağlı oldukları makam aynı olmasına rağmen, iki ayrı kurul olması, denetimde zaman israfına ve maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. İki ayrı teftiş kurulunun olması, gereksiz sürtüşmeleri de beraberinde getirmektedir. SSK'nın yeniden yapılanması sürecinde bu iki teftiş kurulu birleştirilmelidir.

Acele edilerek yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameyle, sigorta müfettişlerinin denetim yetkilerinin önemli bir kısmı, bilerek ya da bilmeyerek yürürlükten kaldırılmıştır.

Kaçak işçi çalıştırılmasının, noksan gün ve prim beyan edilmesinin ileri boyutlara ulaştığı herkesçe bilinmektedir. Bunlarla mücadele için etkin denetim gerektiği ortadadır.

Sayın Bakan, konuşmalarında, SSK'da otomasyona geçileceğini söylüyor; ancak, bu, gerçekleşmedi. Otomasyon işi, Bağ-Kur ve SSK olarak ayrı yürütülüyor. Bağ-Kurun 150 milyon dolarlık otomasyon ihalesi 2 Ocak 2001 tarihindeki Resmî Gazetede "muhtelif işler yaptırılacaktır" başlığı altında yayımlandı. Bunun 580 sayfa tutan şartnamesinin, partili bir kişi tarafından hazırlandığı ve ihalenin buna verileceği söylenmektedir. Yine, SSK tarafından yapılacak otomasyon ihalesinin de, önceden belirlenen bir firmaya verileceği ve yaptırılacağı söyleniyor.

Kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenlemede, Kurumun idarî özerkliği hemen hemen tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Bu kararnameyle, daha özerk yönetimle daha kaliteli sağlık hizmeti üretileceği düşüncesinden

hareketle özerk hastaneler kurulmasına olanak sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. Bu düşünce, akıllara, kurum hastanelerinin özerk yapıya dönüştürülmesinden sonra özelleştirileceği endişesini getirmektedir. Gerçek özerk yapı, daha kaliteli sağlık hizmeti üretilmesini sağlar. Ancak, SSK sağlık işletmeleri yönetim kurullarında vali ve belediye başkanı temsilcileri yerine, hastanelerin gerçek sahipleri olan sendika temsilcileri, işveren temsilcileri ve hastane çalışanları olmalıdır.

SSK'nın özerk yapıya kavuşturulmasıyla, siyasî müdahaleler olmadan, tüm sağlık ve sigorta ünitelerinin kaliteli hizmet üretmesi sağlanabilecektir.

Sayın Bakan, 1 Ocak 2000'de Akşam Gazetesinde yayınlanan bir beyanatında "İddia ediyorum; 2000 yılının ortalarına doğru tümü olmasa bile, en az 5 hastanemiz ISO 9001 kalite belgesi alacak. Bunları ilk kez açıklıyorum. Eğer bunları beceremezsem, başka siyasetçiler gibi 'dün dündür, bugün bugündür' demem ve istifa ederim. Anamızın karnından bakan olarak doğmadık" diyordu. Daha sonra bu hedefi "bir yıl içinde" diyerek uzattı. Hepimiz bu beyanatları basında okuduk, televizyonlardan dinledik. Daha sonra bu hedef yirmi aya çıktı. En son bütçe konuşmasında ise hedef 2001 yılı sonuna kaydı. Daha ne kadar uzatılacak bilemiyorum.

Sayın Bakan, hastanelerde kuyrukların yarı yarıya azalacağını söylemişti. Telefonla randevu sistemi getirildiğini, yazılı basın ve televizyon kameraları önünde açıklamıştı. Sayın Bakana sorarsak, bunlar oldu diyecektir. 2000 yılı sonu itibariyle taahhütlerini gerçekleştiremeyen Sayın Bakan, bu kez bu taahhütlerini unutturmak amacına yönelik olarak, iki yıl içinde tüm Sigorta hastanelerini özel hastanelerden daha iyi hizmet verir duruma getireceği, aksi takdirde görevinden istifa edeceği iddiasını ortaya atmaktadır. Bu yönetimle bunların gerçekleşemeyeceği Sayın Bakan tarafından da bilinmektedir.

Sayın milletvekilleri, lütfen, sekreterinize talimat vererek SSK hastanesinden randevu almasını söyleyin; alabilecek mi? Ben, dün, bütün gün arattım, başarılı olamadık. Sayın Bakan 2001 yılı bütçe müzakereleri sırasında, Türkiye'deki bütün SSK hastaneleri ve dispanserlerinin önündeki kuyrukların tamamen kalkacağını ve bu hastanelerde, mevcut 220 özel hastanenin 200'ünden daha kaliteli hizmet verileceğini söylüyordu. Sayın Bakanı dinlersek, her şey çok güzel, halledilmiş, sorunlar azalmış. Lütfen, SSK hastanelerine gidin, gerçek bu değil...

Bakınız, Gaziantep SSK Hastanesinde 32 poliklinik odası var. Hastanede günde ortalama 3 000 poliklinik muayenesi yapılıyor. Doktor başına ortalama 100 hasta düşüyor, bazı polikliniklerde günde 150-200 hastaya bakılıyor; bu kadar hastaya 4-5 saatte bakılıyor. Burada sırayı kaldırmak, kaliteyi sağlamak mümkün mü?!. Hastalar sabah erkenden poliklinik sırasına giriyor; sonra muayene olmak için, daha sonra ilaç parasını yatırma ve ilaç alma kuyruğuna giriyorlar. Eğer, tetkik istenmiş ise onların da ayrı kuyruğu var. Bir hasta en az 4-5 kez kuyruğa giriyor ve bir günde muayene olur, ilacını alırsa, kendisini mutlu hissediyor.

Dün, Etlik Hastanesinde Gaziantep'ten gelen bir hastanın ilacını, ancak ikibuçuk saatte alabildik. Yine, dün hep beraber, televizyonda bir olay nedeniyle Samatya hastanesinde kuyrukları gözlerimizle gördük. SSK hastaneleri yaklaşık 34 milyon kişiye sağlık hizmeti veriyor; kadrosu kısıtlı, imkânları kısıtlı. Türkiye'nin yüzde 50'sine hizmet verirken, Türkiye'deki sağlık personelinin ancak yüzde 15-20'si SSK'da  çalışıyor. Yani, büyük bir özveriyle çalışan bu personeli kutlamak gereki-yor.

Sayın milletvekilleri, SSK hastanelerinde hastalara ilaç da veriliyor. İlacı alan hasta eğer aktif sigortalıysa ilacın yüzde 20'sini, emekliyse yüzde 10'unu katılım  payı olarak ödüyor. SSK hastanelerine ilaç alımında bazı firmalar çok büyük indirim yapıyorlar. Mesela, etiket fiyatı 5 250 000 lira olan bir ilacın kutusunu SSK hastanesi 350 000 liraya alıyor; etiket fiyatının yüzde 20'si
1 050 000 lira tutuyor. SSK 350 000 liraya aldığı bu ilacı hastadan katılım payı olarak 1 050 000 alarak hastaya veriyor. Bunun gibi en az 10 tane ilacın ismini, Sayın Bakan isterse, açıklamaya hazırım.

SSK'da ilaçlar, eğer, hastane ambalajı şeklinde alınır ve doktor reçetesine göre, sayıyla ve küçük poşetlere konularak verilecek olursa, kurumun ilaç gideri büyük oranda düşecektir; bu ilaçların başka kişilere verilmesi ve başka eczanelere satılması da böylece önlenmiş olacaktır.

SSK, hastanelere alınan cihazlarda, hastaya uygulanan protezlerde ve sarf malzemeleri alımında büyük zararlara uğramaktadır. Aynı malzemeleri, özellikle, özel sektör, çok daha büyük indirimlerle almaktadır. Bu indirim, bazı malzemelerde yüzde 50 'yi bulmaktadır.

Sayın milletvekilleri, SSK gibi büyük bir kuruluştaki sıkıntıların araştırılmasında fayda gördüğümüz için araştırma önergesine kabul oyu vereceğiz. Yüce Meclisin de bu önergeye destek olacağını umuyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim teşekkür ederim.

Çalışma süremiz bitmek üzere, her grubun konuşma süresi 20 dakika olduğuna göre, yüksek  müsaadelerinizle, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 7 Şubat 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı akşamlar efendim.

 

Kapanma Saati : 18.51

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.