Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 54

 

51 inci Birleşim

30 . 1 . 2001 Salı

 

 

                             İ Ç İ N D E K İ L E R                                            Sayfa       I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Konya Milletvekili A. Turan Bilge'nin vefatı dolayısıyla saygı duruşu

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, denetimin önemine, denetim elemanlarının problemlerine ve etkili bir denetim yapılabilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, ülkemizde terörün boyutlarına ve terör eylemlerinin önlenmesinde güvenlik tedbirlerinin yanında siyasal ve sosyal tedbirlerin de alınması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, ticarî araç sürücülerinin sigortasız olarak çalışmaları nedeniyle karşılaştıkları zorluklara ve sigortalı olmalarının önemine ilişkin gündemdışı konuşması

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in bir heyetle birlikte Ukrayna'ya yaptığı ziyarete Ankara Milletvekili Oğuz Aygün, Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya ve Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın da katılmalarının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/749)

2. – Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/14) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293)

3. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/236) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/294)

4. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/355) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/295)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

2. – Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin FP Grubu önerisi

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Turhan Güven'in, İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. –  İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı: 586)

VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, kadroya alınmayan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/3111)

2. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, SSK'nın prim alacaklarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/3291)

3. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki bazı yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/3253)

4. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Hazinenin, petrol firmalarına fazla ödeme yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/3233)

5. – İstanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu'nun, TRT Genel Müdürünün TBMM TV hakkındaki açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/3282)

6. – Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, Bursa Merinos Yünlü Sanayi İşletmesinin kapatılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/3201)

7. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, MERNİS projesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3270)

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bakanlığın II: Sağlık Projesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3146)

9. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki organize sanayi bölgesi projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3227)

10. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki yatırım projelerine ve KOSGEB şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3228)

11. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Meclis'teki Fransız yapımı taşıtların kullanımdan kaldırılması yönünde bir uygulama olup olmayacağına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/3365)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

Birinci Oturum

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın şehadetine,

Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız, esnaf ve sanatkârların sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;

Trabzon Milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu'nun, Trabzon-Beşikdüzü İlçesi Oğuz Köyleri sakinlerinin Kadırga Yaylasındaki evlerinin yıkılmasına ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ekim, Kasım ve Aralık 2000 ayları hesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporu (5/13) (S. Sayısı : 584),

Dünya Bankasının 28-29 Ocak 2001 tarihlerinde Londra'da üye ülkelerin parlamenterleriyle yapacağı ikinci yıllık konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir milletvekilini da-vetine, siyasî parti grubunca bildirilen Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu'nun icabet edeceğine ilişkin Başkanlık tezkeresi,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/53) (S.Sayısı: 433),

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/759) (S.Sayısı: 572),

Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları Raporlarının (1/727, 1/660, 1/795) (S.Sayısı: 576),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi;

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/661) (S. Sayısı: 586) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

 

Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

 

Cahit Savaş Yazıcı

Yahya Akman

 

İstanbul

Şanlıurfa

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Oturum

TBMM Başkanı Ömer İzgi, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun menfur bir saldırı sonucu şehit edilmesi nedeniyle, bu ve benzeri haince saldırıları şiddet ve nefretle kınadığına ilişkin bir açıklamada bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/661) (S. Sayısı: 586) görüşmelerine devam edilerek 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü; istem üzerine yapılan yoklamalarda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

30 Ocak 2001 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.14'te son verildi.

 

Ömer İzgi

 

 

Başkan

 

 

Cahit Savaş Yazıcı

Yahya Akman

 

İstanbul

Şanlıurfa

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Mehmet Batuk

 

Kocaeli

 

Kâtip Üye

 

 

           No. : 73

II. – GELEN KÂĞITLAR

29.1.2001 PAZARTESİ

Raporlar

1. – Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/698) (S. Sayısı : 579) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması, Balıkesir Üniversitesi Bünyesinde Tıp, Eczacılık, Dişçilik, Güzel Sanatlar, Savaştepe Eğitim, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültelerinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/313) (S. Sayısı : 581) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

3. – Çankırı Milletvekili İrfan Keleş ve 23 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/446) (S. Sayısı : 582) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

4. – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse'nin, Küçük Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borç Faizlerinin Bir Bölümünün Affı, İcra Takip İşlemlerinin Durdurulması ve Yeni Bir Ödeme Planına Bağlanmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/468) (S. Sayısı : 583) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

5. – Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/383) (S. Sayısı : 589) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu (1/728) (S. Sayısı : 591) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

7. – Türk Polis Teşkilâtını Güçlendirme Vakfı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/803) (S. Sayısı : 594) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

8. – İçişleri Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/804) (S. Sayısı : 595) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-Gaziantep Milletvekili  Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3408) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001)

2. – Gaziantep Milletvekili  Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere  ilişkin Kültür Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3409) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001)

3. – Gaziantep Milletvekili  Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere  ilişkin Millî Eğitim  Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3410) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001)

4. – Rize Milletvekili  Mehmet Bekaroğlu'nun, bazı meslek kuruluşlarına baskı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3411) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001)

           No. : 74

30.1.2001 SALI

Raporlar

1. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Dağıtma tarihi : 30.1.2001) (GÜNDEME)

2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Dağıtma tarihi : 30.1.2001) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Ordu İlinde devlet-vatandaş işbirliğiyle yaptırılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1191) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001)

2. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, mobil ve yüzer santrallerin çevresel etki değerlendirmesi kapsamından çıkarılmasına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1192) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001)

3. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, fındık alım fiyatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1193) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001)

4. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, deniz ulaşımına ilişkin Devlet  Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1194) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, İstanbul Barosuna baskı uygulandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412) (Başkanlığa geliş tarihi :26.1.2001)

2. – İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun, Eskişehir'de küçük yaştaki kız çocuklarına boks yaptırıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3413) (Başkanlığa geliş tarihi :29.1.2001)

3. – Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman Telekom Bölge Müdürlüğünce yapılan bir ihaleye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001)

4. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, petrol şirketlerine haksız ödeme yapıldığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından  (Recep Önal) yazılı soru önergesi  (7/3415)  (Başkanlığa geliş ta-rihi :30.1.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

30 Ocak 2001 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşimini açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşımız olursa teknik personelden yardım istemelerini, o arada yine giremeyen arkadaşımız olursa, yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bir ilave daha Sayın Başkan; "salonda yoklamada olduğu halde, bir daha pusula göndermemelerini" diyelim, ikaz edelim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır.

Birleşime, saat 15.20'de toplanmak üzere, 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.08


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.23

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 3 dakikalık süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşımız olursa teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde, Başkanlığımıza yoklama pusulalarını ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama pusulası gönderen arkadaşlarımızın salondan ayrılmamalarını özellikle rica ediyorum. O arada yoklama pusulası gönderen arkadaşlarımızın salonda hazır olup olmadıklarını, bizzat arayacağım. O konuda hiçbir itiraza yer verilmesini istemiyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Konya Milletvekili A. Turan Bilge'nin vefatı dolayısıyla saygı duruşu

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Konya Milletvekilimiz Abdullah Turhan Bilge'nin aziz hatırası önünde Genel Kurulumuzu 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN - Merhuma Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun diyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, denetimin önemi ve denetim elemanlarının problemleri hakkında söz isteyen Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış'a aittir.

Buyurun Sayın Elkatmış. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, denetimin önemine, denetim elemanlarının problemlerine ve etkili bir denetim yapılabilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün aramızdan ayrılan Turhan Bilge Beye, keza, geçen hafta şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürümüze ve polislerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün milletvekillerimize, özellikle DSP Grubuna, şehitlerin ve vefat eden arkadaşımın ailelerine ve hepimize başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, her gün gazete haberlerinde, televizyon haberlerinde bir yolsuzluk olayı ortaya çıkıyor. Toplumumuz, bu işleri iyice kanıksadı ve nefret eder hale geldi; bu olayları iğrenerek seyrediyor ve endişe ediyor, karamsarlığa düşüyor. Öyle ki, yolsuzluklar, bütün denetime rağmen, artarak devam ediyor. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanımız Sayın Tantan da, yolsuzluk ekonomisinden bahsetmeye başladılar "yolsuzluk ekonomisi var" diyorlar ve "bu yolsuzluk ekonomisi birinci tehdittir" diye ifade ediyorlar. Gerçekten de, yolsuzluk, ülkemiz için bugün birinci tehdit halini aldı. Bu yolsuzluklar neticesinde, ülke kaynakları, fakir fukaranın hakları gaspediliyor, soygunlar yapılıyor, talan ediliyor. Onun için de, halkımız yoksulluk içerisinde, sefalet içerisinde; devletimiz, iç ve dış borç batağına saplanmış durumda, yatırımlar yeteri kadar yapılamıyor, işsizlik büyük boyutlara ulaştı ve işsizliğin dışında, işi olanlar da işini kaybetmeye başladı. Esnaf ve çiftçi perişan. Bunları, hepimiz, gittiğimiz yerlerde, seçim bölgelerimizde, her yerde müşahede ediyoruz, görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Türkiye'de bu kadar had safhada yolsuzluklar oluyor; ancak, bir gerçeği ifade etmeliyim; Türkiye'de, DENET-DE'nin -yani, Kamu Denetim Elemanları Derneğinin- yaptığı araştırmaya göre, 120'den fazla denetim biriminin olduğu söyleniyor ve 5 000'in üzerinde de denetim elemanı var. Buna, belediyeler, askeriye, Millî Eğitim Bakanlığındaki müfettişler, defterdarlar falan dahil değil. Yani, bu kadar denetim elemanının bol olmasına ve denetimin yoğun olmasına rağmen,yine de yolsuzluk oluyor; yağma, talan, almış başını gidiyor.

Sayın Tantan'ın geçenlerde bir gazeteye verdiği beyanata göre, 1995 yılında yüzde 30 olan yolsuzluk oranı, 1999'da yüzde 55 oranına çıkmıştır ve -bugünkü bütün gazetelerde de var- Davos'taki toplantıda verilen bir raporda, Türkiye, dünyada dördüncü sırayı işgal etti maalesef ve raporda "Türk insanı yolsuzluk nedeniyle yüzde 36 oranında fazladan vergi ödemek durumunda kalıyor"  deniyor.

Değerli arkadaşlar, bu kadar denetime rağmen yolsuzluklar artmaktaysa, bunun sebeplerini birlikte düşünüp, tedbirlerini almamız gerekiyor. Tabiî ki, bunun tedbirleri de, sosyal, ahlakî, ekonomik ve hukukî sebeplere bağlıdır. Bu sebepleri birlikte düşünmemiz, çarelerini aramamız lazım. Etkili bir denetim, Türkiye'de maalesef yok; denetim raporlarına itibar edilmemektedir.

Değerli arkadaşlar, etkili bir denetim için, bana göre, şunlar gerekir: Denetimdeki çokbaşlılığın kaldırılması gerekir; çünkü, ifade ettiğim gibi, o kadar çok denetim birimi var ki, 120'den fazla olduğu ifade ediliyor. Tabiî, buralardan değişik raporlar veriliyor. Bu raporlar, bazen birbirine zıt oluyor, bazen mükerrer oluyor, toplumdaki güveni sarsıyor ve idareciler de, yönetim de, maalesef, işlerine gelen raporları kabul ediyorlar, işlerine gelmeyeni kabul etmiyorlar ve zaman kaybına sebep oluyor. Neticede de, daha acısı, zamanaşımına uğruyor.

Değerli arkadaşlar, yine, denetim bağımsız olmalı; bu, olmazsa olmaz şartlarından bir tanesidir. Bağımlı denetim elemanının yolsuzlukların üzerine gitmesi mümkün değildir, bakana veya genel müdüre bağlı olan bir denetim elemanının da o raporu vermesi mümkün değildir.

Yine, denetim elemanlarının meslek güvencesi, teminatı olmalıdır. Mesleğinden atılmayacağı, tayin edilmeyeceği, mağdur edilmeyeceğine denetim elemanı inanmalıdır ki, doğru dürüst rapor verebilsin.

Yine, her meslekte olduğu gibi, müfettişlik de bir meslektir ve kariyer ister. Müfettişliğe alınmasında, yetiştirilmesinde, tayininde özel bir önem verilmelidir ve politize edilmemelidir.

Yine, denetim raporları derhal ve ivedilikle işleme konulmalıdır, sumen altı edilmemelidir. Raporlar işleme konulmazsa "nasıl olsa işleme konulmuyor, kötü olmayalım, başıma bela almayayım" diye, bu düşüncelerle denetim elemanları rapor vermiyor; hatta, o yolsuzluğa bizzat kendisi de karışıyor.

İşte Sayın Tantan'ın, gerek Mecliste gerekse gazetelerde beyanları var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - "Arşivlere girin, her şey var" diyor.

Değerli arkadaşlar, arşivlerde her şey var ve yine, işte geçenlerde Sayın Danıştay Başkanı diyor ki "yolsuzluğa karışanların rütbeleri büyüdükçe, denetim mekanizması da işlemiyor." İşletmemiz gerekir; yani, sumen altı edilmekle, tabiî ki denetimin bir şeyi kalmıyor.

Değerli arkadaşlar, denetim elemanlarına doğru dürüst bir ücret verilmesi gerekir. Bugün, maalesef, denetim elemanlarının ücretleri çok düşüktür. Zaman çok kısıtlı olduğu için bunlara giremiyorum. Yine, bunun için hukukî tedbirler gerekir.

Şeffaflık, sırdaş hesap, malî milat, hayalî ihracat, mafya gibi yolsuzluğun altyapısını oluşturan hususlar ortadan kaldırılmalı. Hiçbir konunun denetim dışında kalmaması gerekli.

3628 sayılı nereden buldun yasası mutlaka işletilmeli.

Adalet reformu yapılmalı, yargıya işlerlik ve sürat kazandırılmalı.

Adalet camiasının ve emniyet güçlerimizin ekonomik durumlarının iyileştirilmesi sağlanmalıdır; çünkü, kamyonlar dolusu evrakı inceliyorlar; bu, kolay değil değerli arkadaşlar.

Emniyet güçlerimiz canları pahasına mücadele ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Sayın Başkan, ilave süre...

BAŞKAN - Hayır, ilave süreyi bir sefer verebiliyorum, ikinci kez veremiyorum.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabiî, söylenecek çok şey var; ama, sürem yetmediği için, terörün, yağmanın, talanın, yolsuzluğun olmadığı aydınlık bir Türkiye dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elkatmış.

Gündemdışı ikinci söz, terör konusunda söz isteyen, Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'a aittir.

Buyurun Sayın Erdoğmuş.

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, ülkemizde terörün boyutlarına ve terör eylemlerinin önlenmesinde güvenlik tedbirlerinin yanında siyasal ve sosyal tedbirlerin de alınması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde terörün boyutlarıyla ilgili görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün vefat eden, Demokratik Sol Parti Konya Milletvekili Sayın Abdullah Turan Bilge'ye, Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu konuşmayı yapmama neden olan şehit emniyet müdürümüz Ali Gaffar Okkan ve arkadaşlarını da bir kez daha rahmetle anıyor, kederli ailelerine, emniyet camiasına, Diyarbakır halkına ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum.

Ayrıca, kaynağı, ister etnik, dinsel, sınıfsal ister başka ifsat edici nedenler olsun, her türlü terörü kınıyorum.

Terör, bir ilin emniyet müdürünü, böyle organizeli ve kolay vuruyorsa, terör eylemlerinin sadece güvenlik tedbirleriyle önlenemediği, bir kez daha ortaya çıkmıştır. Diyarbakır'daki olayda, eylemi, ciddî bir provokasyon olarak değil de, sıradan bir terör ve örgüt intikamı olarak görmek, politikaları teröristlere yoğunlaştırıp, terörün gerçek nedenlerini ve sonuçlarını görmezlikten gelmek, büyük bir gaflet olacaktır.

Teröristlerin tespit edilmiş olması, hatta yakalanıp adalete teslim edilmiş olması, işin sadece güvenlik boyutuyla ilgilidir. İşin, siyasal, sosyal ve psikolojik boyutunu düşünmek ve araştırmak gerekmez mi? Niçin, terör eylemleri, bizim ülkemizde zemin buluyor ve bu kadar yaygın yapılabiliyor?

Eylem için yer olarak Diyarbakır'ın, hedef olarak, gayet zeki, nitelikli, görevinde fevkalade başarılı, inanılmaz derecede popülerliği olan, toplum tarafından âdeta halk kahramanı olarak simgeleşen, ama, en önemlisi, terör örgütlerinin listelerinin başında olduğunu bilen, ölüm tehditlerini sık sık aldığını kamuoyuna bile ilan eden ve böyle bir suikastı bekleyen birinin seçilmesi; üstelik, gerçekleştirilen eylemle istenilen sonucun alınmış olması, bütün toplumu tedirgin etmeyi amaçladığı gayet açık değil mi?

Sayın milletvekilleri, bir dönem terörle birlikte alınan ve potansiyel suçlu olarak görülen Diyarbakır halkının Gaffar Okkan'ın cenazesinde oluşturduğu tablonun, Türkiye'nin demokratik atılımı için, devlet-millet kaynaşması için, terörün ülke gündeminden tamamen kaldırılması için bir örnek, bir çıkış noktası, bir merkez olarak görülmesi gerekir inancındayım. Bir kez daha görüldü ki, ülke sorunlarının hem özünü hem de çözümünü ihtiva eden şu ifade çok anlamlıdır: "Avrupa Birliğinin yolu, Diyarbakır'dan geçer."

Açıkça ifade etmeliyim ki, terörü besleyen asıl unsur, kavgacı, çatışmacı, gerilimci, toplumu kamplara ayırıp düşman gören, hatta düşman ilan eden bir zihniyetin, bir anlayışın ta kendisidir. Problemli bir siyasal yapı, problemli bir toplumsal yapı, terör eylemleri için uygun bir zemin değil mi?

Bilmeliyiz ki, teröre zemin teşkil eden, hâlâ çözülemeyen güneydoğu sorunudur, yolsuzluktur, fukaralıktır, yoksulluktur, işsizliktir, hatta yolsuzluk ekonomisidir. Bu yapı korunarak ve vatandaşı kimliğinden, inancını yaşamaktan, hak ve özgürlüklerden mahrum bırakarak terörü önlemek asla mümkün değildir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayın.

ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Terörün dış kaynaklarının olması bile, bu gerçeği asla örtbas edemez. Bilinmelidir ki, terörün panzehiri, barışın sağlandığı, toplum ile yönetimin bütünleştiği katılımcı bir sistemdir. Halkla barışık, sevgi, huzur ve güven ortamıyla özdeşleşmiş bir emniyet müdürüne yapılan suikastı, kardeşliğe, huzur ve barışa yapılmış bir saldırı olarak görmek gerekir. Diyarbakır halkının tepkisi de, hem bu gerçeği hem de terör sorununun çözüm yolunu açıkça göstermektedir. Türkiye'nin, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle şehitlerin cenazesinde gözyaşlarında buluşup bütünleşmesi, elbette çok önemlidir; ama, asıl anlamlı olan, Gaffar Okkan'ın cenazesindeki toplumsal barış çizgisini doğru okumaktır.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğmuş.

Gündemdışı üçüncü söz, kamyon ve otobüs şoförlerinin sigortalı olmaları konusunda söz isteyen Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'a aittir.

Buyurun Sayın Baycık. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, ticarî araç sürücülerinin sigortasız olarak çalışmaları nedeniyle karşılaştıkları zorluklara ve sigortalı olmalarının önemine ilişkin gündemdışı konuşması

 TAHSİN BORAY BAYCIK (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen hafta Diyarbakır'da meydana gelen menfur saldırıda hayatlarını kaybeden emniyet mensuplarımızın aileleriyle, dün gece vefat eden Konya Milletvekilimiz ve Genel Başkan Yardımcımız Abdullah Turan Bilge'nin ailesine, milletvekili arkadaşlarıma ve Demokratik Sol Parti camiasına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde ticarî araçlarda çalışan şoförlerimizin sigortasız olarak çalıştırıldıklarından dolayı karşılaştıkları zorlukları dile getirmek için gündemdışı söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimiz, çalışma hayatı içinde, 2000'li yılların sosyal hayat seviyesine ulaşmış bir toplum hayal etmekteyiz; ancak, çelişkilerle dolu sosyal hayatımızın bir örneğini de, şoför esnafımızın çalışma hayatı içinde görmekteyiz. Örneğin, kullandığı otobüsün yolcularının tümünün sigortalı olduğu veya kullandığı kamyonun üzerindeki yükün sigortalandığı bir dönemde, otobüs, kamyon, minibüs, taksi ve kamyonet şoförlerinin sigortasız olarak çalışmış olması bir gariplik değil midir?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın, Sosyal Sigortalar Kurumunun kaçakları için yaptığı çalışmaları takdirle takip ederken, ticarî araçları kullanan şoförlerin, sigortasız çalışmaları halinde, bir arkadaşının sağlık karnesiyle, ailesini doktora gönderip, tedavisini yaptırıp, ilaçlarını aldığı gerçeğinin, sigorta prim maliyetini nasıl yükselttiğini ve Sosyal Sigortalar Kurumuna az primle, daha çok külfet yüklediğini görmekteyiz.

Ticarî araç sahipleri, vasıtalarında çalıştırdıkları şoförlere sahip çıkmamakta, kendi çıkarları uğruna şoförleri -yani, işçileri- sosyal güvencesiz, moralsiz, isteksiz ve stres dolu bir çalışma ortamı  içinde çalıştırmaktadırlar. Buna örnek olarak, yolculuk ettiğim bir şoför arkadaşın "haftada üç gün çalıştırılırken, hasta eşimi veya çocuğumu, bir yakınımın veya arkadaşımın sağlık karnesiyle doktora gönderdiğimi ve ilaç yazdırdığımı düşünürken, yola hangi moralle devam edebileceğimi düşünüyor musunuz" dediğini sizlere hatırlatmak isterim.

Sayın milletvekilleri, bunun gibi örnekleri tüm ülkemizde yaşamaktayız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, şoför arkadaşların sigortalanmasını sağlamalı, İçişleri Bakanlığıyla işbirliği yaparak ehliyet ve ruhsat kontrollerinde şoförlerin sigorta belgelerini de istetmelidir. Bu şekilde, sosyal güvenceden yoksun biçimde çalıştırılan şoförleri firmalar ya da araç sahipleri sigortalı yapmak zorunda kalacaklardır.

Bu olmazsa olmaz hakkın yanında, profesyonel ve ağır vasıta ehliyetli taşıt kullanan sürücüler, çalışma süreleri bakımından, 1475 sayılı Kanunun 61 nci maddesine bağlı olarak çıkarılan Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğüne tabidirler. Bu tüzükte ise "günlük çalışma süreleri 9 saati geçemez; 24 saatlik süre içinde aralıksız en az 8 saat dinlendirilmeden çalıştırılamaz; haftanın bir gününde, 24 saatten az olmamak üzere hafta tatili verilmesi zorunludur; bu tüzük kapsamına giren işlerin yürütüleceği çalışma dönemi, işin niteliğine göre bir ayı geçmemek üzere işveren tarafından saptanır, bir aydan fazla saptanması ise Çalışma Bakanlığının iznine bağlıdır" denilmektedir.

Bu tüzük doğrultusunda, işverenler, bir tablo ve cetvel düzenleyerek, işvereni, işveren vekilini ve her çalışma döneminde hareket halindeki taşıtlarda işin yürütüm ve düzeninden sorumlu olanı, çalışma dönemini, işin günlük başlayış ve bitiş saatlerini, ara dinlenmesini ve günlük dinlenme zamanlarını, hafta tatilini ve günlerini göstermek ve bunları, idarî büroları ile taşıtlarda bulundurmakla yükümlüdür.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığıyla işbirliği yaparak, yukarıda bahsettiğimiz sigorta belgeleriyle birlikte, bu tüzük gereği hazırlanması gerekli olan tablo ve cetvellerin de kontrollerde incelenmesini sağlamalıdır.

Şoförlerimizin bu güvenceleri sağlamaları ve kazanmaları sayesinde, trafik kazalarının da azalmasında doğrudan etkili olacağı kanısındayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayınız Sayın Baycık.

TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) - Bu konularda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu da şoför arkadaşlara yardımcı olmalı ve sahip çıkmalıdır. Özlenen sosyal hayat çalışma hayatı seviyesine, bu ve benzeri düzenlemelerle ulaşabileceğimiz düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baycık.

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım :

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in bir heyetle birlikte Ukrayna'ya yaptığı ziyarete Ankara Milletvekili Oğuz Aygün, Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya ve Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın da katılmalarının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/749)

                                        26.1.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in, Türkiye-Ukrayna Karma Ekonomik Komisyonunun 2 nci dönem toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte 13-16 Aralık 2000 tarihlerinde Ukrayna'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

 

 

Bülent Ecevit

 

 

Başbakan

 

 

 

 

LİSTE

 

Oğuz Aygün

(Ankara)

 

Cengiz Altınkaya

(Aydın)

 

Zeki Çakan

(Bartın)

 

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

MURAT AKIN (Aksaray) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - İsteme hakkınız vardır, İçtüzüğün gereğidir; o da yerine getirilir, merak buyurmayın efendim.

MURAT AKIN (Aksaray) - Fakir milletin bir sürü parası gidiyor; orada burada harcanıyor...

BAŞKAN - Siz fazla konuşmayın, isteğiniz yerine getirelecek. Fakir milleti bırakın şimdi...

MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, siz bize yazıp verin nasıl konuşacağımızı!..

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - "Fazla konuşmayın" ne demek!

MURAT AKIN (Aksaray) - Sokak lafı o!..

BAŞKAN - Evet, karar yetersayısını arayacağım.

Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve tezkere kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutup işleme alacağım, daha sonra oylarınıza sunacağım :

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

Danışma Kurulu Önerisi

No. 61 Tarihi : 29.1.2001

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 223 üncü sırasında yer alan 587 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının İkinci Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 224 üncü sırasında yer alan 588 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının Üçüncü Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

 

Aydın Tümen

Oktay Vural

 

DSP Grubu Başkanvekili

MHP Grubu Başkanvekili

 

Avni Doğan

Beyhan Aslan

 

FP Grubu Başkanvekili

ANAP Grubu Başkanvekili

 

Ali Rıza Gönül

 

 

DYP Grubu Başkanvekili

 

BAŞKAN - Öneriyle ilgili söz isteği?.. Yok.

Öneriyi yeniden okutup oylarınıza sunacağım:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 223 üncü sırasında yer alan 587 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının İkinci Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 224 üncü sırasında yer alan 588 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının Üçüncü Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi ile Fazilet Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş ayrı ayrı grup önerileri vardır; ayrı ayrı okutup, sırasıyla işleme alacağım.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bunu işleme koyamazsınız.

BAŞKAN - Neden?..

TURHAN GÜVEN (İçel) - İçtüzüğün 19 uncu maddesi çok açıktır. Bu partilerimizden, yazılı bir Danışma Kurulu toplantısı teklifi gelmemiştir. Dün Sayın Meclis Başkanının istemi üzerine bugün Danışma Kurulu toplandı; gündeminde olmayan bir şeyi buraya öneri olarak getirmek mümkün değil. Dikkatli okunsun İçtüzük efendim.

BAŞKAN - Beyanınız tutanağa geçti.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tutanağa geçmesi önemli değil ki!.

BAŞKAN - Buyurun okuyun efendim.

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi-ne ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

ÊTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 29 Ocak 2001 Pazartesi günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Aydın Tümen

Oktay Vural

Beyhan Aslan

 

DSP Grubu Başkanvekili

MHP Grubu Başkanvekili

ANAP Grubu Başkanvekili

Öneriler :

30 Ocak 2001 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, çalışma süresinin saat 24.00'e kadar uzatılması; gündemin 7 nci sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilmemesi halinde bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 31 Ocak 2001 Çarşamba ve 1 Şubat 2001 Perşembe günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, 31 Ocak 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi, tasarı ve tekliflerin görüşülmesinde soru-cevap işleminin 10 dakikayla sınırlandırılması önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Genç, lehte mi, aleyhte mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Aleyhte.

BAŞKAN - Sayın Genç, aleyhte...

Başka söz isteği?..

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu öneriyi işleme koyamazsınız!

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, ben de söz istiyorum aleyhte.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar partilerinin Meclisi susturmak konusunda öteden beri yaptıkları işbirliğinin devam ettiğini ve bu işbirliğinin bir an önce bu Meclisin kürsüsünü susturma konusunda, halkın sesini kısma konusundaki önerilerini bugün getirerek, bunu yarına kadar bitirmek istiyorlar.

Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar, hiçbir zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesini kısmaya yönelik bir öneriyle kimse gelmemiştir bu Meclisin kürsüsüne; buraya gelmeye cesaret dahi etmemiştir. Tarihte olmuştur, Takriri Sükûn Kanununda gelmiştir, Dersim kanunlarında gelmiştir.

Bu Dersim kanunları nedir biliyor musunuz? Bu Dersim kanunlarını size biraz izah edeyim: Bu Dersim kanunu çıktığı zaman yasama yetkisi Dersim'de bulunan Abdullah Paşaya devredilmiştir. Yüce Atatürk, 1938'de -o tarihi bilmiyorum- Dersim ve civarını ziyaret edecekmiş; fakat, 1915 yılında Ermeniler ve Ruslara karşı, Halit Paşayla beraber mücadele eden, kendi insanlarını savaşa götüren, Ermenileri ve Rusları ta Erzurum'a kadar püskürten Seyit Rıza isminde yörenin çok sevilen ve saygıdeğer bir kişisi; ayrıca, 1925 yılında bu ülkeye şeriatı getirmeye yönelik harekete karşı ve bu ülkeyi bölmeye yönelik hareketlere karşı duran, yine, aynı, o Seyit Rıza denilen muhterem zat, sırf Atatürk o bölgeye gidecek, işte, kendisini affedilmeden kurtarmak için, bir pazar günü Ankara'dan bir kişi gönderiliyor, 86 yaşındaki bu zat, bu ülkeye bu kadar hizmet eden kişi, pazar günü yargılanıyor, yaşı 86 yaşından 64 yaşına indiriliyor ve idam ediliyor, ayrıca 17 yaşındaki oğlu idam ediliyor. Bunları niye anlattığımı geniş bir zamanda, tabiî, sizlere belirtirim.

Yani, bu tip kanunlar, bu memlekete ve hiç kimseye, hiçbir zaman, hayır getirmemiştir.

Şimdi, diyorsunuz ki: "Ceza kanununu getirelim, Medenî Kanunu getirelim veyahut da Avrupa Birliğine entegre olacak kanunları getirelim." Getirin, çıkaralım; bizim, onlara karşı bir diyeceğimiz yok. Deniliyor ki "efendim, komisyonlara gitsin, konuşsunlar..."

Değerli milletvekilleri, ben, size bir misal vermek istiyorum: 25 kişilik Adalet Komisyonunda, geçen sene, avukatlarla ilgili bir kanun çıktı.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Avukatlar kadar başına taş düşsün.

KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse... Kimin başına taş düşeceği belli!..

Şimdi, bu 25 arkadaşımızdan -yüzde 95'i avukattı- bakın, bir tek kişi söz almadı ve altı hafta tek başıma ben karşı koydum.

Getirilen ne biliyor musunuz; evvela, tuvalete bile giderken avukat tutacaksınız!..

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Yalan söylüyor!..

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bütün anonim şirketler avukat tutacak; yapı kooperatif şirketleri avukat tutacak; avukatın evi aranmayacak; işyeri aranmayacak; duruşmadan atılmayacak; ancak, tabiî, baro temsilcisi olursa. Barolar Birliğine devletin bütçesinden trilyonlar aktarılacak ve bunlar, istediği gibi bunları kullanacak.

Şimdi, 99 maddelik bir tasarı var; diyorsunuz ki, komisyonlarda müzakere edin!.. İşte, görüyorsunuz ki, komisyonlarda yer alan kişilerin menfaatları söz konusu olduğu zaman, memleketin menfaatı, vatandaşın menfaatı, hiç, bunlar hak getire, bunları hiç kimse şey etmez. Düşünebiliyor musunuz, oradaki şey şuydu; efendim, savunma kutsaldır... Tamam, kutsal canım kardeşim. Ben menfaatımı düşünürsem avukat tutarım, yani, niye?..

Değerli arkadaşlar, o zaman ne olacaktı -yani, bu kanunun da özellikle bunun için çıkması isteniyor- 150-200 bine yakın yapı kooperatifi ve anonim şirketi var; bunların hepsine avukat tutma zorunluluğu getirdiğin zaman, bunların da ücretini Barolar Biriliği tespit edecek, Adalet Bakanlığının bunun üzerinde denetimi yok, buradaki avukatlarımızın hepsi gidecekler, 25-30 tane şirketin, yapı kooperatifinin avukatlığını yapacaklar, ondan sonra da 1'er milyar, 2'şer milyar ücret alacaklar, her birisi 70-80 milyar ücret alacak, o zaman, yargıda ayda 500 milyona, 600 milyona çalışan hâkim orada kalır mı değerli arkadaşlar?!. Burada daha önce konuşan grup başkanvekillerinin öne sürdüğü iddialara da cevap vermek için bunları söylüyorum. O zaman, adalet sistemini de öldürüyorsunuz. Yani, adam, tutup, 500-600 milyon liraya hâkimlik yapacağına, gider, 10 tane anonim şirketin avukatlığını yapar, ayda 1 milyar, 2 milyar alır, 20-30 milyara geçinir yerinde. Adaleti bile ortadan kaldırıyorsunuz!.. Neyse, ben, zaten, o kanunla ilgili 100'ün üzerinde önerge verdim; bunu da bertaraf etmek için bunu buraya getiriyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, ben, şu kürsüde Başkanvekiliyken, Sayın Ecevit, yanında çok az milletvekilliyle bu salondaydı. Sayın Hüsamettin Özkan, her söz istendiğinde bana rica ederdi "Sayın Ecevit'i biraz fazla konuşturur musun" ve inanmanızı istiyorum, 10 dakikalık konuşmayı bazen yarım saat da yaptırabilirdik. Ben, bilmiyordum ki, Sayın Ecevit, demokrasiyi isteme konusunda, demokrasiye talip olma konusunda o zaman söylediği fikirler, kendisi iktidara geldiği zaman bu kadar değişiyor. Sayın Ecevit, siz, o zaman, 10 dakikalık, 20 dakikalık konuşmaları yerinde görmüyordunuz, 1 saat konuşmak istiyordunuz; peki, siz Başbakan oldunuz, ne değişti de bu kürsüyü susturmak istiyorsunuz?! Ben, kendisine de özellikle hitap etmek istiyorum; Sayın Başbakan, sayın bakanlar gelip de burada bize cevap vermeleri lazım.

Değerli milletvekilleri, şimdi, 20 maddelik, 30 maddelik, 100 maddelik kanunda getirdiğiniz sistem bu: Her grup -o da Danışma Kurulu aleyhine karar vermezse- 20 dakika konuşacak, iki milletvekili 10 dakika konuşacak, kanun bitti; maddeler üzerinde görüşülme olmayacak.

Değerli milletvekilleri, siz, kanunu, komisyonda çıkarıyorsunuz, hemen Danışma Kuruluna getirip Genel Kurula indiriyorsunuz. Peki, biz, milletvekilleri olarak, ne zaman fırsat bulacağız, ne zaman bu kanunları inceleyeceğiz, ne zaman önerge vereceğiz?!.

Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi, basını inceliyorsunuz, değil mi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne anahtar vuran bu içtüzük değişikliğiyle ilgili hiçbir yorum yok; hatta, birkısım basın, hiç yer vermiyor. Niye; RTÜK Kanunu ile ilgili tasarı var. Bu kanun tasarısının maddelerini burada ancak müzakeresiz geçirebilirsiniz; çünkü, orada, bazı basın patronlarına devletin bütün olanakları peşkeş çektirilecek. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Yine, elektrikle ilgili kanun tasarıları var, elektrik dağıtım tasarıları var. Biz, burada, bunların tek tek maddelerini müzakere ettiğimiz zaman, büyük patronların menfaatları haleldar olacak.

Değerli milletvekilleri, inanınız ki, şimdi, o kadar büyük bir üzüntü içindeyim; çünkü, bakın, bu içtüzük değişikliğini siz geçirdiğiniz zaman, inanınız ki, öyle kötü olaylarla karşılaşacaksınız -ki, ben, bu memlekette bürokrasiyi tanıyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisi, bürokrasinin emrine girecek. Yani, burada, bakın, yetki eğer Mecliste olduğu zaman, hiç olmazsa, hükümet direnebilir; ama, şimdi, bir bakana yetki verdiğiniz zaman, icabında -işte bürokratları görüyorsunuz- bakana şantaj yaparlar, şantaj... Bakana bir gün getirirler, onun istemediği, onu sorumluluk altında tutan bir işlem yaptırırlar, ondan sonra derler ki; Sayın Bakan, bu kanun tasarısı müzakere edilirken ya bu önergeyi vereceksin veyahut da seni açığa çıkaracağız.

Bakın, sayın milletvekilleri, Türkiye'de çok deneyimli olan bir milletvekiliyim. Özellikle, kanun çıkması bu memleketin yararınaysa, hayhay, çıksın. Bakın, Meclisi 24.00'lere kadar çalıştırıyorsunuz; ama, memlekete büyük tuzaklar kuruyorsunuz, Türkiye'ye büyük tuzaklar kuruyorsunuz. Türkiye'de, hırsızı, namussuzu hesap sorulamaz hale getiriyorsunuz.

Şimdi, bugünkü bakanları gidin inceleyin; birçoğunun, kendileriyle ilgili birtakım suiistimallere... Bakın, Memurin Muhakematında değişiklik yaparak bakana yetkiyi verdik; ama, soruşturma izni vermiyor. Bunlar bilsinler ki, bu soruşturma izni vermedikleri olaylardan dolayı her gün arkalarında böyle 350 kişi olmaz; hepsi de Yüce Divana gidecek, bir seçimden sonra gidecek. Yani, bu Meclisi bu kadar olayların dışına iterek, burada tartışmanın dışına iterek, siz bir yere varamazsınız.

Ben, özellikle, o gün, Sayın Meclis Başkanına da hakikaten hayret ettim. Kendisi Grup Başkanvekiliyken saygı duyuyordum; ama, hiçbir Meclis Başkanı zamanında Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına ve yetkisine bu kadar darbe vurulmadı. Ben kendisinin yerinde olsam, ben bu içtüzük değişikliğini kabul edemem. İktidar Partisi Grup Başkanvekillerini toplarım, derim ki, o zaman Meclisi kapatalım. Bana göre, eğer bu Tüzüğü böyle kabul ettiğiniz takdirde, o zaman, muhalefet partileri yasa tasarılarının müzakerelerine katılmasın; buyurun, siz de getirin, kendiniz çalın, kendiniz oynayın, başka çaresi yok. Olur mu ya; bu kadar tasarı müzakere edilmeyecek, ondan sonra, güçlü olan, burada, kendi lehlerine kanunları çıkaracak, bu memleketin de canı yanacak. Yani, bu memleketin canı yanma gibi bir şey söz konusu olmasa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlar mısınız Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bizim burada feryadımız budur değerli milletvekilleri. İnanınız ki, ülkeye ve millete büyük tuzaklar kuruyorsunuz. Bu ülkeye ve millete kurduğunuz tuzaklar, zaten, suiistimallere, hırsızlıklara... Batık bir hale gelmiş bir ülkede olayların içinden çıkmak mümkün değil; çünkü, görüyoruz ki, bürokratlar, beş kuruşluk menfaatı için devlet içerisinde... 5 kuruşluk menfaatı için devleti bile her şeye tercih eden insanlar var bürokrasinin içerisinde; görüyoruz bunları, her zaman görüyoruz. Onun için size...

Bakın, diyebilirsiniz ki, şu şu şu kanunların çıkarılması için 91 inci maddeye göre müzakere edelim; tamam, onlara evet; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün faaliyetlerinden milletvekilini böyle uzak tutarsanız, bu, ne size hayır getirir ne millete hayır getirir; hiç kimseye hayır getirmez. Yani, bunu teklif etmek bile çok büyük bir cesaret, çok büyük bir cesaret... İnanınız ki, normal vatandaşa ve millete karşı sorumluluk taşıyan hiçbir milletvekili böyle bir teklif yapamaz; bundan dolayı da kendilerini kınıyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Aleyhte olmak üzere, Sayın Avni Doğan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan söz istiyorum.

BAŞKAN - 1 dakika efendim...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Söz istedim Sayın Başkan...

BAŞKAN - Yalnız, siz niçin söz istediniz?!

Sayın Doğan, buyurun.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sataşma var efendim, avukatlara sataşma var...

BAŞKAN - Sonra, sonra...

Sayın Doğan, buyurun siz.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istedim; sataşma var, söz vereceksiniz... Sayın konuşmacının konuşmasına saygım var; ama, söz vereceksiniz...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünkü Danışma Kurulu toplantısında, üç konu gündeme getirildi; birisi, Sayın Meclis Başkanımızın bir teklifiydi. Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücüyle ilgili iki uluslararası anlaşmanın gündeme alınmasıydı ve bütün partiler olarak oybirliğiyle kabul ettik.

İkinci öneri, sözlü öneri, hükümet partilerinin, üç iktidar partisi grubunun gündeme getirdiği İçtüzük meseleydi; yani, bu Meclisi Takriri Sükûn ortamına sokmak isteyen bir teklifti.

Bizim bir teklifimiz vardı; bir yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz, Hizbullah terör örgütünün araştırılması ve bu konuda bir Meclis araştırması komisyonu kurulması teklifiydi.

Sayın Meclis Başkanımızın teklifini oybirliğiyle kabul ettik, diğer teklifler kabul edilmedi. Tabiî, Hizbullah'la ilgili konunun araştırılması, şu gün, çok önemli bir konuydu; çünkü, 6 şehit verdik yakında ve basit bir terör örgütünün, arkasında uluslararası bir gücün olmadığı bir örgütün yapabileceği bir eylem değildi; İçişleri Bakanımız da öyle söylüyor. Nedense, iktidar partilerimiz bundan kaçtı. Bir bildikleri mi vardı, bilmiyorum; yoksa, o bildikleri şeyden korkuyorlar mıydı? (FP sıralarından alkışlar)

Bugün Takriri Sükûnu konuşuyoruz. Bu Meclis, bu Büyük Meclis, dünyada bir İstiklal Harbi kazanan, bir İstiklal Savaşı kazanan tek meclistir. O günden bugüne, bu ülkede çok karanlık şeyler oldu; çok iyi şeyler oldu, çok kötü şeyler oldu, darbeler oldu; hiçbir zaman, bu Mecliste, milletin vekillerinin sesi kısılmadı; ama, bu teklifle, bu milletin Yüce Meclisinin, özellikle muhalefetin sesi kısılmak isteniliyor.

Bu, acı bir şeydir; bu milletin Meclisinin, bir Baas meclisi haline getirilmesi acı bir şeydir. Ben, Anamuhalefet Partisi Grubunun Grup Başkanvekili olarak söylüyorum, hükümet partilerine söylüyorum; hangi kanun konusunda bize uzlaşmaya geldiniz de uzlaşmadık, hangi konuda zorluk çıkardık? İktidarın görevi doğru yapmaktır, muhalefetin görevi de yanlış yaptırmamaktır. Biz, yaz boyu, bir yıl boyu, size, yanlış yapıyorsunuz dedik. Bir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi aldınız, yanlış dedik, Anayasa Mahkemesi bozdu. 24 tane kanun hükmünde kararname çıkardınız, Anayasa Mahkemesi bozdu. Dünya rekoruna sahipsiniz hukuksuzlukta. Bir başka hükümet varmı ki, 24 adet kanun hükmünde kararname çıkarsın ve Anayasa Mahkemesi bozsun.

Anayasa Mahkemesine verdiğimiz her kanun bozuldu. Biz, bunların uyarısını yaptık. Bu işleri muhalefetle birlikte yapsaydınız -katılımcı demokrasinin gereği bu- hiçbirisi bozulmazdı, bu memleketin bir yılı boşa gitmezdi.

Değerli arkadaşlar, şimdi, çoğunluk hesabıyla birtakım şeyleri bu Meclisten geçirebilirsiniz; ama, bir yere varamazsınız. Bu Meclis, seri üretim yapan bir fabrika değil. Bu Meclis, bürokratların hazırladığı kanun tekliflerini, kanun tasarılarını onaylayacak bir noter makamı falan değil. Oturacağız, tartışacağız, konuşacağız, biz eleştireceğiz, siz tahammül edeceksiniz. Hep birlikte doğru yolu bulacağız. Zaten demokrasinin fazileti burada, demokrasinin anlamı bu, demokrasinin önemi bu; yani, beni buraya, millet sussun diye mi gönderdi.

Şimdi, düşünün, 24 kararname çıkardınız iptal edildi; eleştirilerimizi dinleseydiniz, birisi iptal edilmezdi. Şimdi, eğer, siz, bu Meclisi susturursanız; bakın, bizi, susturursanız herkes konuşur. Zaten bu memlekette herkes konuşuyor. Adı açıklanmayan bürokratlar konuşuyor, Danıştay Başkanı konuşuyor, Yargıtay Başkanı konuşuyor, bir başkası konuşuyor, tek biz susuyoruz, tek siyaset susuyor. Siyaset sustuğu için de, işte memleketin başı belada.

Bakın, Türkiye bir bozgun dönemi yaşıyor, Türkiye, sayenizde ikinci Viyana bozgunundan bu yana, en büyük bozgunu yaşıyor. Size açık söylüyorum, dünyanın bütün Türk düşmanlarını buraya toplasanız, böyle bir İçtüzüğü onaylamaz. Muhalefet susacak... Ne demek bu yahu?!

Şimdi, biz, bundan üç yıl önce söyledik, üç yıl önce çok net olarak söyledik, siyasete müdahale edildiğinde söyledik. Siyasetin yakası birileri tarafından kavrandığında söyledik, dinlemediniz. Özellikle, ANAP'lı arkadaşlarıma söylüyorum, DSP'lilere söylüyorum. Ne oldu; bumerang döndü geldi, sahibini buldu. Şimdi siz itiraz ediyorsunuz bakın, sizin Genel Başkanınız itiraz ediyor. Bizim üç yıl önce söylediklerimizi söylüyorsunuz bugün. Keşke üç yıl önce bunu söyleseydiniz; ama, biz, muhalefet olarak, size bu konuda desteğiz, bütün gücümüzle desteğiz diyoruz. Şimdi gene aynı şeyi söylüyoruz; bu bumerang dönecek, tekrar sahibini bulacak; ama, bu süre içerisinde ne olacak; bu süre içerisinde kaybeden, Türkiye olacak.

Değerli arkadaşlar, siyaset susturulmuştur, siyaset korkutulmuştur. Siz, zaten, şuraya gelip, hiçbir konuda, hiçbir kanun teklifiniz hakkında, hiçbir tasarınız hakkında konuşma yapmıyorsunuz, eyleminizi savunmuyorsunuz; çünkü, savunacak durumda değilsiniz. Bari, biz eleştirelim. Eğer bu memlekette Meclis susarsa, muhalefet susarsa, bu memleket matem etsin. Muhalefetin konuşması lazım, milletvekillerinin konuşması lazım. Biz susarsak eğer, bu memleketin matem etmesi lazım.

Siz neye çalışıyorsunuz. Şurada açık söz veriyorum, açık çek veriyorum Anamuhalefet Partisi olarak, getirin, bu memleket için elzem gördüğünüz kaç kanun varsa -10, 15, 20- hepsini çıkaralım; ama, bu kötülüğü, bu zulmü, bu Meclise yapmayın. Bunu yapmayın, bunun örneği dünyada yok. Türkiye, Irak mı yani! Bir Saddam'ın ülkesinde var bu.

Bakın, dünyada, Sovyetler Birliği çöktükten sonra iki anlayış kaldı: Bir, demokratik ülkeler var; iki, Suriye gibi, İran gibi, Irak gibi...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir)- İran gibi...

AVNİ DOĞAN (Devamla)- Evet, İran gibi.

Altını çize çize söylüyorum; İran gibi, Irak gibi, Suriye gibi totaliter ülkeler var. Bir de, Türkiye gibi, iki arada bir derede kalmış ülkeler var. Onlar ayakta kalabilir belki; ama, bu anlayışla, bu ülke ayakta kalmaz! (DSP sıralarından "Kalır... Kalır..." sesleri)

Bu iki anlayıştan birini tercih etmek zorundayız; ya İran gibi, Suriye gibi, Irak gibi totaliter bir anlayışı kabul etmek zorundayız ya da demokratikleşmek zorundayız. Bir başkasını yapmaya muktedir değiliz; bir başkası yok çünkü, bir başkası yok. Şimdi, bizim gibi, iki cami arasında bir ülke olmaz.

Yaptıklarınız gösteriyor ki, Türkiye'yi, Suriye tipi, Irak tipi, o çok eleştirdiğiniz -DSP'liler size söylüyorum- İran gibi bir ülke yapmaya çalışıyorsunuz. Bakın, bir şey söyleyeyim; mollalığın rengi olmaz.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sen kendi fikrini söylüyorsun.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - İran gibi molla da olabilirsiniz, çok rahatlıkla İran gibi bir molla da olabilirsiniz; bir başka renkte de molla olabilirsiniz; esas olan, analitik düşünmektir. Eğer, ana-litik düşünmüyorsanız, ne düşünürseniz düşünün, aynı kamptasınız.

Açık söylüyorum; değer mi, bir İçtüzük için, şu Yüce Meclisin mehabetini kirletmeye, hukukunu kirletmeye?! Şurada sahte oy kullanmaya değer mi?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Buna kadar tevessül ettiniz, 352 kişilik parmak gücü olan bir hükümet?! Demek ki, günümüzde, 21 inci Yüzyılda, güç, parmakta değildir.

BAŞKAN - Sayın Doğan, 1 dakika içerisinde toparlayınız; ek süre verdim efendim.

AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, güç parmakta değildir; 21 inci Yüzyılda güç, bilginin gücüdür; güç, düşüncenin gücüdür; güç, özgürlüğün gücüdür; güç, doğrunun gücüdür.

Bugün, bunu geçirebilirsiniz; ama, yarın, biz geleceğiz; bunu, tekrar, demokratik hale getireceğiz. Elimizden aldığınız söz hakkımızı, burada, size tekrar vereceğiz. İnşallah, o gururu, hep birlikte yaşarız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Aydınlı, buyurun efendim.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, Kamer Genç Bey, defalarca, kürsüden, hakaret ediyor, saldırıyor. Ben, bir avukat olarak da, bir avukat milletvekili olarak da, buna, kısaca bir cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, İçtüzüğümüze göre, şahsınıza bir sataşma söz konusu ise söz verme hakkım vardır.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Daha nasıl sataşma olsun Ali Bey?! İlle ismimi mi belirtsin?

BAŞKAN - Efendim... Sayın Aydınlı... Genel bir konuşma yaptı. Sayın Kamer Genç'in düşünceleri o. O düşünceleri avukat arkadaşlarımız takdir ederler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, avukatlara hakaret etmedim. Ben, avukatlara niye hakaret edeyim?!

BAŞKAN - Etmediğini ifade ediyor kaldı ki, efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama, kendisi, menfaatı söz konusu olduğu için, menfaatına dokunuldumu çıldırıyor oradan.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Niye söz vermekten imtina ediyorsunuz Sayın Başkan? Herkese söz veriyorsunuz!..

BAŞKAN - Efendim, şahsınıza bir sataşma yok...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Olur mu... Sataşma oldu?!..

BAŞKAN - Genel ifadelerden kendinize mana çıkarmayın Sayın Aydınlı, tamam...

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Aynı zamanda...

BAŞKAN - Sayın Saruhan, buyurun.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Olur mu Başkan?!..

BAŞKAN - İsteğiniz nedir Sayın Saruhan.

NECDET SARUHAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Kamer Genç kürsüdeki konuşmasında Avukatlık Yasasıyla ilgili görüşlerini arz ederken "tuvalete giderken dahi avukat tutulacak" diye bir ifade kullandı. Ben İstanbul Milletvekiliyim ve aynı zamanda İstanbul Barosu mensubuyum. Sanıyorum sürçülisanla kullanılmış oldu o. Avukatlık mesleği bir onur mesleğidir. Eski Roma hukukuna göre avukatın aldığı ücret de şeref ücretidir. Vekalet tuvalete gidilmek için alınmaz. Düzeltmesini istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Genç öyle ifade etti; onu, bütün avukat camiası takdir etsin. Ona bir şey...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gönül.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, kısa bir açıklamada bulunacağım.

BAŞKAN - Hangi konuda?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu önerinin gündeme alınıp alınmaması konusunda...

BAŞKAN - Efendim, iki arkadaşımız konuştu, açıklamada bulunma hakkınız yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Efendim, kısa bir açıklamada bulunacağım dedim.

BAŞKAN - Cevap vermek için bir sataşma mı var şahsınıza?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, sataşmayla ilgili değil, 60 ıncı maddeye göre kısa bir açıklama da bulunmak istediğimi ifade ediyorum.

BAŞKAN - Konusu nedir efendim?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu önerinin işleme alınıp alınmayacağı konusunda.

BAŞKAN - Efendim, böyle bir şey yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, olur mu Sayın Başkan? O zaman, lehinde söz verin de çıkayım konuşayım.

BAŞKAN - Lehinde konuşabilirsiniz.

Lehinde konuşma hakkınız var; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün kaybettiğimiz Konya DSP Milletvekilimiz Turan Bilge'ye Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, dostlarına ve mensubu bulunduğu partisine başsağlığı dileklerimi sunuyorum ve kendilerini rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, lehinde konuşma talebinde bulunmaya beni mecbur ettiniz; halbuki, ben, sizden, sadece, 60 ıncı maddeye göre, kısa bir açıklamada bulunma talebinde bulunmuştum; yani, ifade etmek istediğim konu şuydu: İçtüzüğün 19 uncu maddesini dikkatle okur, tahlil eder ve kapsamını, özünü irdelersek, İçtüzüğün 19 uncu maddesinin, talebi yazılı hale getirdiğini görürüz. 19 uncu maddede, şifahi olarak Danışma Kurulunu toplama diye bir olay yoktur.

Sayın Meclis Başkanımız, yanılmıyorsam, 587 ve 588 sıra sayılı kanun tasarılarının, gündemin ön sıralarına alınıp alınmaması konusunda, yazılı olarak gruplara tebligat yapmak suretiyle Danışma Kurulunu toplantıya çağırmıştır ve oradaki talep yazılıdır; ama, bu yazılı talep üzerine toplanan Danışma Kurulunda, iktidar partisi grupları, kendi taleplerini de şifahi olarak gündeme getirmişlerdir. Eğer, bu talep üzerinde bir anlaşma sağlanmamış görünüyorsa da, bu önerinin Genel Kurula getirilebilmesi için, iktidar partisi gruplarının, önce Meclis Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmeleri, Danışma Kurulunu toplantıya çağırmaları ve uzlaşma sağlanamadığı takdirde, öneriyi Genel Kurula getirmeleri gerekir.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - "Yazılı" diye nerede yazıyor?!

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - O nedenle, şu anda görüşülmekte olan önerinin gündeme alınması, işleme alınması yanlıştır; tutumunuz yanlıştır; bunu ifade etmek istiyorum.

Bu öneriyi işleme koydunuz. Nedir getirilmek istenen: İçtüzüğün bugün görüşülmesine başlanılması olayıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin İçtüzüğü görüşmekten daha önemli bir işi yok mu?.. Bugün denetim günü. Meclis, denetimini yapamayacak ise, demokrasinin gereği, parlamentonun gereği, muhalefetin denetim görevini böylece gasp ediyorsanız, yasa çıkarsanız, çıkarmasanız ne olur?

Bir İçtüzük diye tutturdunuz. Bu İçtüzük görüşmesinden evvel, bu Parlamentonun, bu Hükümetin el koyması gereken çok daha önemli meseleler var. İşsizlik sorununu mu çözdünüz, yoksulluk meselesini mi çözdünüz, ülkeyi Avrupa Birliğine mi taşıdınız, tarımın sorunlarını mı çözdünüz; tarımın meselelerini, esnafın meselelerini mi çözdünüz, hayvancılığın meselelerini mi çözdünüz de... (DSP sıralarından gürültüler)

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, lehinde söz istemişti...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Bizim Grup önerimizin lehinde söz aldı... Böyle olmaz ki!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - ... bugün bütün bunları bir kenara bırakıp, İçtüzük görüşmesini, denetimi bir kenara atarak gündeme getiriyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Gönül, önerinin lehinde söz aldınız. Lütfen...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Sayın Başkanım, benim bu söylediğim demokrasinin lehinedir (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) hukukun lehinedir, milletin lehinedir ve ben işte burada millet için konuşuyorum, milletin lehine konuşuyorum. Daha hangi lehte konuşmaktan bahsediyorsunuz? (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ülke yolsuzlukta dördüncü olmuş; farkında mısınız, biliyor musunuz? (DSP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayenizde... Sayenizde...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Biliyor musunuz bunu? İşte, bu sözlerin söylenmesini istemediğiniz için bu kürsüyü kapatmak istiyorsunuz, bu Meclisi kapatmak istiyorsunuz, muhalefetin sesini kesmek istiyorsunuz; ama, yanılıyorsunuz; kesilen ses, muhalefetin sesi değil, benim sesim değil, milletin sesini kesiyorsunuz (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) ve tarihe böyle geçeceksiniz; tarihe, milletin sesini, Parlamentoda kesen 57 nci hükümet olarak geçeceksiniz; milletin sesini kesen DSP, MHP, ANAP olarak geçeceksiniz tarihe...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sesinizi millet kesti sizin, hâlâ, konuşuyorsunuz!..

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Ayıp yahu!..

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yaptığınız odur!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, büyük bir yanlışın içindesiniz, büyük bir gafletin içindesiniz. Eğer, bu Meclisin kapısına kilit vurursanız, bu kürsüyü milletvekillerine kapatırsanız, zannediyor musunuz ki, milletin sesi kesilecektir; millet meydanlarda daha gür, sokaklarda daha gür, Anadolu'da daha gür bağırmaya başlayacaktır. (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, onlar bağırdıkları zaman siz yok olacaksınız... Yok olacaksınız.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, bu, bir hakkın suiistimalidir. Buna neden izin veriyorsunuz?! İzin veremezsiniz! Lehte söz alıp, böyle konuşamaz!

BAŞKAN - Efendim, şimdi, bir sayın milletvekilinin bir hakkın suiistimaline gidip gitmediğine Genel Kurul karar verir. Elbette ki, arkadaşımız lehinde istedi, ben de lehinde söz verdim; ama, o, hakkını kötüye yorumlamışsa, buna benim engel olma şansım var mı?!

YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Sözünü kesersin!..

BAŞKAN - Efendim, engel...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, sizi usule davet etmek için, sizin aleyhinizde söz istiyorum.

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, lehte söz istiyorum

BAŞKAN - Lehinde olmak üzere, buyurun Sayın Aydınlı. (DSP sıralarından alkışlar)

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Değerli Başkan, Yüce Parlamentonun değerli üyeleri; aslında, gönül isterdi ki, tüm tartışmalarımız belli bir seviyede geçsin; çünkü, Türk Halkı, bize oylarıyla destek vermiş olan o onurlu halk bunu istiyor. Ancak, Türkiye'de bir anlayış var; muhalefet, iktidarın her dediğinin yanlış olduğunu ispatlamak için demogoji üretmekten de öteye gitmeyen laflarla Meclisin gerginliğini yükseltmeye çabalıyor. Ben, öncelikle, her partiden de değerli arkadaşlarımızın bulunduğunu, onlardan, onların fikirlerinden faydalanmamız gerektiğinin üzerine basa basa söylüyorum, bundan da rahatsızlık duymuyorum; ancak, muhalefet sözcüsü arkadaşlarımın da, eleştirilerini yaparken, gerçekten seviyeli, dengeli bir şekilde muhalefet görevlerini yerine getirmesi bu Yüce Parlamentonun itibarını da bir kat daha artıracaktır.

Ben, deminden beri itirazlarımı sürdürdüğüm bu hususta, Sayın Meclisimize kısaca bir açıklamada bulunmak istiyorum. Gerek bir avukat olmam gerekse Adalet Komisyonunda üye olarak görev almam nedeniyle, sayın sözcü Kamer Genç'in, gündemimize gelmiş, ama, henüz tartışılmamış bir yasa üzerinde Türkiye kamuoyunu çarpıtan beyanlarına kısaca cevap vermek istiyorum.

Moliere isminde bir düşünür "bizim ne astımız oldu ne üstümüz; ne efendimiz oldu ne köle-miz" diyor. Bu meyanda da, avukatların üstünde meslek olarak bir grup olmadığı gibi, avukatlar da, kendi altlarındaki bir meslek grubunu hakir görmezler ve Türkiye'de, anayasal rejimde, yargının bir ayağını oluşturan avukatlar, yıllardan beri; özellikle de hazine avukatları da dahil... Bu arada zikrediyorum; inşallah, hükümetimiz yeni düzenleme yaparken hazine avukatlarının da durumunu nazırı itibara alır; çünkü, bu konuda da bize bayağı şikayetler ve eleştiriler geliyor; bu düzenlemeyi de yasamız içerisine sokarsak, bu arkadaşlarımızın da mağduriyetini bir nebze hafifletmiş oluruz.

Avukatlık Yasasında, özellikle, muhalefetteki arkadaşlarımızın, komisyon üyesi arkadaşlarımızın da muhalefetiyle, 50 milyara varan anonim şirketlerde bir avukat tutma zorunluluğu ile, kooperatiflerde, 100 üyeli kooperatiflere bir avukat tutma zorunluluğu getirilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli)- 100 değil, 50.

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Dinle.

Aslında bunu fazlaca da büyütmemek lazım; çünkü, Türkiye'de, bankerzede olayları yaşandığı gibi konutzede olayları da yaşanmıştır. Yani, iyi bir hukukçunun denetiminde yürütülecek bir yapı kooperatifi, bir nebze, yolsuzlukların ve suiistimallerin de önünü kapamış olur.

Bize, zaman zaman, muhalefet partilerinden belli eleştiriler geliyor. Halkımızın çok güzel deyimleri var, çok güzel sözleri var ve genelde der ki halkımız "kem sözler sahibine aittir." Diğer yandan da, belki, edebiyatımızda, ben, Sayın Hatiboğlu gibi Arapçayı, Farsçayı pek beceremem; ama, edebiyatımızda meşhur bir taşlama vardır -aman, ben çok da zengin bir vekiliniz değilim, kimseyi kişisel olarak taşlamıyorum, tazminat ödemeye niyetim de yok- diyor ki: "Tahir Efendi bize kelp demiş, iltifatı bu sözde zahirdir, Malikî benim mezhebim zira, itikadımca kelp tahirdir." Bu nedenle, edebiyatımızda, kötü sözlerin karşılığını bulabilecek çok deyim vardır.

Ben, şimdi, lehte söz aldım. Özellikle, tüzük değişikliğinde... Tabiî, bu tüzük değişikliği, muhalefetin sözünü kesmek anlamında değildir. Bir anlamda da, bazı sözcü arkadaşların, yasama tasarılarının tartışılmasını, görüşülmesini engellemek ve hızla çalışan bu Meclisin de, verimli bir şekilde sonuçlara ulaşmasını sağlamak içindir.

Muhakkak ki, muhalefetteki -sözcü- değerli arkadaşlarımız, birkısım hususlarda bizi eleştirecektir. Sözümün başında da belirttiğim gibi, bu eleştirilerin belli seviyede olması lazım.

Bizim siyasî geleneğimizde, "Amerika'da mallarım var, Türkiye'ye getireceğim" deyip, getirmeyenler yoktur.(DYP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne alakası var bunun!

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde, İstanbul Bankasının içini boşaltanlar yoktur.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bırak bunları, bırak!

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde, yolsuzluklar yoktur. (DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Aydınlı, konuya gelin efendim.

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde, Bedevî çadırlarında Kaddafi'ye el pençe divan yoktur.

BAŞKAN - Konuya gelin efendim...

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Teşekkürler.

Saygılar. (DSP sıralarından alkışlar; FP ve DYP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ülkeyi soydurdunuz, ülkeyi!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Halk Bankasından Murat Demirel'e verilen 90 milyon doları kim verdi?

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Süperkaynana adı altında, Başbakan Yardımcısı... Egebanktan... Süperkaynana... Kim o süperkaynana; biliyor musun sen?

BAŞKAN - Evet, lehte, aleyhte...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, sataşmadan ötürü, bir de İçtüzüğün 63 üncü maddesine yönelik söz istiyorum.

RAMAZAN GÜL (Isparta) - 1,7 trilyon alınmış Halk Bankasından...

BAŞKAN - Sataşmadan ötürü buyurun Sayın Güven.

5 dakika içinde toparlayınız efendim.

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Turhan Güven'in, İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle, Turan Bilge kardeşime, Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum; hepinize, başsağlığı dileklerimin kabulünü arz ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, ortada fol yok yumurta yok, senin bu laflar neyine; sen, güya, hukuktan anlar görünüyorsun, hukuk senin neyine!.. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Hukuk senin neyine!..

BAŞKAN - Sayın Güven, yeni sataşmalara sebebiyet vermeyelim efendim.

Buyurun

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Ben kimden bahsediyorum Sayın Başkan; hukuktan anlamayanlardan bahsediyorum, niye sen alınıyorsun veya başkası alınıyor üstüne?.. Alınmasın efendim!..

BAŞKAN - Yeni sataşmaya sebebiyet vermeyelim dedim Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Kimse alınmasın efendim; söz, gider, yerini bulur; o, alınacaksa alınsın.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Sayın Başkan, siz, İçtüzük ihlali içindesiniz. (FP sıralarından "evet, doğru" sesi) Siz, önünüze gelen...

Sayın Başkan bilmiyor bunları, ben öğretiyorum  öğretiyorum... 19 uncu maddeyi iyi okuyun. 19 uncu maddeye göre, Meclis Başkanı -bizi yanılttı demek istemiyorum- bize, Fazilet Partisinin cuma günkü Danışma Kurulu toplantısı isteği üzerine gittiğimizde, pazartesi günü Danışma Kurulunu toplantıya çağıracağını; çünkü, Sayın Başbakanın bazı talepleri olduğunu ve bunları gündeme getireceğini ifade buyurdu ve çağırdı. Gerekçesi belli, Danışma Kurulunu niçin çağırdığı belli. Beyler, Danışma Kurulu, 19 uncu maddeye göre, yazılı istemle toplanır...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Yok öyle bir şey...

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Var efendim, var var... Alın okuyun...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - İçtüzükte yok.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Var... 19 uncu maddenin şu fıkrasını dikkatle okuyalım bakalım... Gelin, okuyun da, ondan sonra konuşalım veya okuduğumuzu anlayalım; sen zeki insansın...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya)- Buyurun Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (Devamla)- Sen, zeki insansın...

Bakın, Danışma Kurulu, Başkanın gerekli görmesi veya bir siyasî parti grubu başkanlığının istemi üzerine toplanır.

ÇETİN BİLGİR (Kars)- Hani yazılıydı?!..

TURHAN GÜVEN (Devamla)- İstemi üzerine toplanır.. İstem, lafla mı olur?!. (DSP sıralarından gürültüler) Olur mu efendim!.. Burada, yazılı istemdir, yazılı istem...  Eğer, bunu anlamak istemiyorsanız siz, o zaman, İçtüzüğü hiç anlamamışsınız!.. Hiç anlamamışsınız ve bakınız, Başkan toplantıya çağırıyor, hüsnüniyetli olduğunu kabul ediyorum; ama, orada, siz, bir şey getirecekseniz, siz de yazılı istemde bulunursunuz. Dersiniz ki, Başkan çağırdı, biz de, yeniden, süreleri değiştirmek üzere, toplantı istemini değiştirmek üzere, şu yazılı istemde toplantıya davet ediyoruz... Yani, dün toplanır Danışma Kurulu, iki tane yazıyı birden görüşür ve karar verir. Buna hiçbir itirazımız olmaz arkadaşlar. Orada anlaşırız anlaşmayız; ama, orada şifahi istem geçerli değildir.

Bugün ne yaparsınız?.. Sayın Başkan, bugün, siz, bu öneriyi oya koyamazsınız, işleme koyamazsınız. Bugün yazarlar, size, Meclis Başkanlığına verirler; yarın toplanırız; getirirsiniz, anlaşma olur olmaz, yarın öğleden sonra bu konuyu görüşebiliriz. Buna hiç itirazımız olamaz; çünkü, 19 uncu madde çok açık. Siz, ihlal ediyorsunuz 19 uncu maddeyi. Bakınız "İçtüzükte Danışma Kurulunun tespitine, teklifine veya görüş bildirilmesine bağlanmış olan bütün hallerde, Danışma Kurulu, yapılan ilk çağrıda" deniliyor. Çağrıda, çağrıda... Bir çağrı lazım. Çağrı, şifahi olur mu arkadaşlar?..

ÇETİN BİLGİR (Kars)- Neden olmasın?!.

TURHAN GÜVEN (Devamla)- Yapmayın!.. Olur mu efendim!.. Meclis Başkanı sizin çağrınızı kale almazsa neyle ispatlayacaksınız?..  Neyle ispatlayacaksınız; Meclis Başkanı sizin çağrınızı dikkate almazsa neyle ispatlayacaksınız?..

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya)- Dikkate aldığına göre bir sorun yok!..

TURHAN GÜVEN (Devamla)- Efendim, Meclis Başkanı dikkate almamış; yok ki, beyanınız yok!.. Siz, toplantıya geldikten sonra bunu yapıyorsunuz. Onun için, gelin, şunu hukukî çerçeveye sokun. Şu İçtüzüğü zaten yeteri kadar ihlal ediyorsunuz; bu ihlallere birisini daha koymayın!.. Yazın yazınızı, Meclis Başkanı çağırsın yarın sabah; çağırsın, öğleden sonra getirin bu teklifi; hem de siz İçtüzüğü ihlal etmemiş olursunuz. Sizi hukuka davet etmek bizim görevimiz. Sizin de göreviniz, eğer, muhalefeti susturmaksa, devam edin efendim, devam edin; ama, nereye kadar susturabilirsiniz?!

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ne susturmasından bahsediyorsun allahaşkına!..

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bakınız, Atatürk'ün bir ayağı İstiklal Harbindedir, bir ayağı Meclistedir, Meclis iki defa görüşür kanun tekliflerini; siz, Atatürk'ten daha mı büyüksünüz? Siz daha mı büyüksünüz yani? Siz ne getirmek istiyorsunuz, evvela bunu bilin. Meclis her kanunun her maddesini iki defa görüşürdü, harbin içinde olduğunda görüşürdü. Siz, neyi kısıtlamak istiyorsunuz? O Mecliste yok muydu muhalifi; vardı muhalifi, onun da vardı; ama, bakın, onların sesini kesmemiştir ve "açıkça, gelin konuşun" demek durumunda olmuşlardır.

Onun için değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Sayın Güven, toparlar mısınız 1 dakika içerisinde.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Zaten, toparlaya toparlaya yakında hep beraber toplanıp gideceksiniz, bir seçim olduğunda da göreceksiniz onu. (DSP sıralarından gürültüler)

Yüreğiniz yetiyorsa seçime gelin, seçime...

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önceki konuşmacı bana sataşmada bulundu...

V. – ÖNERİLER (Devam)

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi-ne ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi okutup, oylarınıza sunacağım:

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun:

Öneriler:

30 Ocak 2001 Salı günü sözlü sorularla diğer denetim konularının görüşülmemesi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; çalışma süresinin saat 24.00'e kadar uzatılması, gündemin 7 nci sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilmemesi halinde, bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 31 Ocak 2001 Çarşamba ve 01 Şubat 2001 Perşembe günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, 31 Ocak 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi, tasarı ve tekliflerin görüşülmesinde soru-cevap işleminin 10 dakikayla sınırlandırılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi oylarınıza sunacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Mükerrer oy kullanan arkadaşımız olursa, bunu Genel Kurula açıklayacağım; bu hususun bilinmesini isterim

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer öneriyi okutuyorum :

2. – Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kıs-mındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin FP Grubu önerisi

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 29.01.2001 Pazartesi günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                     Avni Doğan

                              Kahramanmaraş

                        FP Grup Başkanvekili

Öneri:

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 93 üncü sırasında yer alan 10/117 esas numaralı, Fazilet Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman, Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 29 arkadaşının, terör olayları ve özellikle Hizbullah terör örgütü konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 6.2.2001 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Lehte Sayın Arınç, buyurun.(FP sıralarından alkışlar)

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken Büyük Millet Meclisimizin değerli bir üyesini, bugün Hakk'ın rahmetine uğurlamış bulunuyoruz. Merhum Abdullah Turan Bilge arkadaşımıza, iki dönemden beri aynı Mecliste görev yapan bütün arkadaşlarımız adına Allah'tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailesine ve hususen Demokratik Sol Parti Grubumuzun bütün üyelerine ve milletimize başsağlığı dili-yorum; değerli bir arkadaşımızı kaybettik; kalanlara sabır ve selamet diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ikinci bir cümlem de, Avukatlık Kanunuyla ilgilidir. Avukatlık yapmış, hukuk fakültesi mezunu bir arkadaşınız olarak şunu söylemek istiyorum. Yıllardan beri değişmeyen ve günün şartlarına uydurulamayan Avukatlık Kanunu üzerinde, geçen dönemden bu döneme Adalet Komisyonunda çalışmalar yapılmış, değişik teklifler ve tasarılar bir araya getirilmiş ve alt komisyonda, bütün partilerin, hemen, ittifakıyla bir komisyon raporu meydana getirilmiştir. 70 civarında maddesi olduğunu bildiğim bu teklifin, Meclisimizde en kısa zamanda görüşülmesini ve kanunlaşmasını diliyorum. Bütün siyasî partilerden değerli arkadaşlarımızın katkılarıyla hazırlanmıştır ve bir ihtiyaca cevap verecektir. Şüphesiz, bu kanun üzerinde, biraz evvel konuşan değerli arkadaşımız gibi, itirazları,  tenkitleri, eleştirileri olanlar da bulunabilir; ama, Meclisimizde, belki de aynen Gümrük Kanununda olduğu gibi, bütün siyasî partilerin uzlaşmasıyla, 91 inci maddeye göre, Avukatlık Kanununu çıkarmayı da başarmış olacağız.

Değerli arkadaşlarım, önerimiz şudur: Geçtiğimiz yıl ocak ayında İstanbul'da yapılan bir operasyon; bu operasyonda Hizbullah örgütünün lideri olduğu söylenen Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesi ve daha sonra, yakalananların yol göstermesiyle, Türkiye'nin değişik illerinde cinayetlerin ortaya çıkarılması, cesetlerin bulunması Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Fazilet Partisi Grubu adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir Meclis araştırmasıyla konuyu incelemesini 24 Ocak 2000 tarihli önergemizle talep etmiştik. Şüphesiz, pek çok araştırma önergesinde olduğu gibi, bu önerge de gündemde yerini aldı; ama, bir türlü görüşülemedi. Anamuhalefet partisinden verilen bir önergenin ya Danışma Kurulu önerisiyle veya çoğunlukla kabul edilip gündemin önüne girmesi gerekiyordu; buna muvaffak olamadık. 24 Ocak 2000 tarihinden tam bir yıl sonra, 24 Ocak 2001 günü, Diyarbakır'da bu menhus olay meydana geldi; kahraman polislerimiz şehit edildi, başlarında emniyet müdürleri olmak üzere. Türkiye, yine, bir büyük üzüntünün içerisine düştü. Bir yıl içerisinde görüşülemeyen bu önergenin, henüz konu tazeliğini ve canlılığını koruyorken, tekrar Meclisimizde ele alınmasını ve bu konuda, Mecliste, bütün partilerin ittifakıyla bir araya gelecek bir araştırma komisyonunun görev yapmasını uygun bulduk. Ancak, maalesef, iktidar ortağı partilerin grup başkanvekilleri ve onlar bu önerimize sıcak bakmadılar ve bunun öncelikle ele alınmasını doğru bulmadılar. Biz, grup önerimiz olarak getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, geçmişe baktığımızda, bu tür olaylarla ilgili olarak birçok araştırma komisyonları kurulduğunu biliyoruz. 1991-1995 arasında, faili meçhul siyasî cinayetlerle ilgili olarak bir araştırma komisyonu kurulmuş ve faydalı çalışmalar yapmıştı; daha sonra, Uğur Mumcu cinayetini araştırma komisyonu ile Susurlukla ilgili araştırma komisyonları da yararlı çalışmalar yaptılar ve bunların ulaştıkları belge ve bilgiler, bugün dahi kullanılan, önemli, yararlı bilgiler oldu. Bazı arkadaşlarımız, bu komisyonlardaki çalışmalarını sürekli olarak gündemde tutuyorlar ve bundan, kamuoyu da istifade ediyor.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan, belki, arkadaşlarımızın birbirleriyle konuşmaları sonucunda Genel Kurulda bir gürültü var; ancak, her konuşmacı arkadaşımın, buraya çıkarak, Diyarbakır'daki olayla ilgili üzüntülerini bildirmesini samimî olarak kabul ediyoruz. Ben de, o olayla ilgili olarak konuşuyorum; dolayısıyla, söylediklerim, lütfen, birkaç dakika da olsa, sükût ederek dinlenirse fevkalade memnun olacağım.

Değerli arkadaşlarım, bu olay üzerine çok şey söylendi, halen de söyleniyor ve yazılıyor. Diyarbakır Valisinin verdiği bilgiye göre, olayda, saldırganlar, 15 ayrı -kalaşnikof marka- tüfek kullanmışlar, 2 adet makarof tabanca kullanmışlar. Olay yerinde, 469 boş kalaşnikof kovanı, 10 adet 9 milimlik makarof tabanca kovanı, 48 adet de, dört ayrı tabancadan atıldığı belirlenen 9 milimetrelik boş kovan bulunduğu söylendi. Şüphesiz, bu 48 adet, 4 ayrı tabancadan atılan kurşunların polislere ait olduğu biliniyor. Ayrıca, olay yerinde 1 adet kütüklük, 3 adet patlamamış el bombasının da bulunduğu, Vali tarafından ifade edildi.

Değerli arkadaşlarım, bu cinayet üzerinde söylenenlere bir bakarsak; başta, Hizbullah tarafından planlandığı, yurtdışından girdiği söylenen veya içeride planlandığı söylenen bir eylem olarak ifade edildi. Ancak, olayın işleniş biçimi, olayda kullanılan tabanca ve silahlar profesyonelce planlaması da dikkate alındığında başka örgütler de olabileceği ifade edildi; ama, daha çok, yazılanlar ve çizilenler, bunun bir Hizbullah örgütü eylemi olduğu şeklindedir.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan Ecevit'in pazar günkü Milliyet Gazetesinde yayımlanan beyanatına bakılırsa, bu örgütün, büyük ölçüde Batı Avrupa ülkelerinden yönetildiği düşünülüyor; yani, bu olayın; son olayla ilgili olarak da, "Almanya'da olduğu belirtilen bir örgüt liderinin yönlendirici olduğu yönünde haberler bize intikal etti" diyor.

Bunun dışında, başka örgütler olabileceği yönünde; mesela, bir emekli MİT mensubunca "bu olayda tanıdığımız bir örgüt kullanılmadı, dışarıyla bağlantıları, içeride de müttefikleri var" denildiğini görüyoruz.

 Yine bir başka konuşmada, bunun özellikle o bölgeden yapılan uyuşturucu trafiğindeki aksaklıklar sebebiyle, birkaç yüz milyar doları koordine ettiği bilinen bu trafiğin önünün kesilmesi dolayısıyla yurtiçi ve yurtdışı destekli bir örgütün işi olabileceği de söylendi.

Değerli arkadaşlarım, şüphesiz Diyarbakır'daki ölüm timini açığa çıkarmak devletin bir namus borcudur; ama, nedense, bu suikastların, bugüne kadar, siyasî boyutu her defasında geri plana itilmiştir, belki de gerçeklerden ürkülmüştür.

Cinayetin adresi Hizbullah ve failleri Hizbullahçılar olsa bile, kafalarda pek çok soru işareti bulunmaktadır. Hizbullahın kurucu lideri bir yıl önce İstanbul'da öldürüldü, operasyonla ortadan kaldırıldı, arkasından da bütün örgütün belinin kırıldığı ve çökertildiği söylendi. Bugüne kadar rastlanmamış biçimde planlanan böyle bir suikastı, böylesine çökertilmiş bir örgütün yapıp yapamayacağı konusunda sorumlular değişik beyanlarda ve ifadelerde bulundular.

Şüphesiz, yine, Sayın Tantan'ın ve bazı bakanlarımızın ifadesiyle, Hizbullah, olaylarda, sadece bir ihtimaldir, diğer İhtimallerin de ciddî olarak aydınlatılması ve açıklanması gerekir.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlara dikkat ettiğimizde, Hizbullahla ilgili olarak özelde, ama, genelde terör olaylarıyla ilgili olarak, Meclisimizin, üzerine düşen görevi yapması, bu olayın bütün boyutlarıyla açığa çıkarılması, bağlantılarının ortaya çıkarılması ve Türkiye'de bir türlü bitirilemeyen terör olgusunun ekonomik dayanaklarının, sosyal dayanaklarının, siyasî dayanaklarının, varsa, kimlere kadar uzanıyorsa, ciddî bir araştırmayla ortaya konulmasında fayda umulmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Hizbullahın çıktığı ve yayıldığı bölge olarak, eğer, Diyarbakırıyla, Batmanıyla, Silvanıyla bir bölge gösteriliyorsa, bilesiniz ki, burada, yirmi yıldan bu yana olağanüstü hal yönetimi vardır ve olağanüstü hal yönetiminde, uçan kuştan bile haberi olan güvenlik görevlileri vardır. yirmi yıldan bu yana, bu bölgede, âdeta ceset tarlasına dönmüş evleriyle, bodrumlarıyla, sığınaklarıyla bu yerler niçin bulunamamış ve bu cinayetler niçin aydınlatılamamıştır; açıklanması gereken sorulardan biri belki budur.

İkincisi, o bölgede, Hizbullah yerine "hizbulkontra" sözcüğünün kullanıldığını biliyoruz. JİTEM'le işbirliği yapıldığı konusunda ileriye atılan iddialar da henüz açıklığa kavuşturulmamıştır. Bugün, bu Hizbullah örgütünün camileri kullandığı ve suikastin oradan yapıldığı şeklinde, he-pimizin tüylerini diken diken eden ithamlar, daha sonra yalanlanmış olsa bile, Müslümanların mabedinde böyle bir cinayet şebekesinin üslenmesinin ne derece doğru olduğunu da hep beraber izlememiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, Hizbullahın, eylemleri sırasında, güvenlik güçlerine hiçbir zaman tetik çekmedikleri de bizzat istihbarat raporlarında yazılı olarak bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Bakınız, sürem bitiyor; ancak, bir cümleyle şunu ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Arınç, 1 dakika içinde toparlar mısınız.

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Türkiye'deki Hizbullah olduğu söylenen örgüt ile Güney Lübnan'daki İsrail aleyhtarı Hizbullah örgütü arasında bir bağ bulunmadığı, Kudüs davası yargılaması sırasında bizzat MİT ve Emniyet istihbarat raporlarına dayanılarak söylenmişti.

Hürriyet Gazetesinin 2000 Haziran tarihli nüshasında çok önemli açıklamalar var, Hizbullah'ın Lideri Fadlallah'ın, Türkiye'deki olaylarla ilgili söylediklerini, sürem biteceği için konuşamıyorum, belki de tutanaklara geçmesini arzu etmiyorum; ama, onun söyledikleri, bugün de Türkiye'de araştırılması gereken konulardır.

Hizbullah ne zaman kurulmuştur? Ne amaçla kurulmuştur? Kimlere yönelik ve hangi amacı güderek eylem yapmıştır? Ekonomik, siyasal bağlantıları nelerdir? Bunları kim araştıracak; Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu görevini, Meclisten başka kim üstlenecek?

Bu olaylar üzerine ilk araştırma önergesini veren parti biziz; Ahmet Taner Kışlalı olayında da ilk araştırma önergesini veren parti bizdik. İktidar grubu partilere ne oluyor ki, bu araştırma komisyonunun kurulmasından çekiniyorlar veya istemiyorlar. Bunu takdirlerinize sunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 138 inci maddesi de, böyle bir araştırma komisyonunun kurulmasına engel değildir. Kimse bunun arkasına saklanmasın. Türkiye'de, onbinlerce dosya mahkemelerde derdest iken, bu Meclis, şartlı Tahliye ve Erteleme Kanunu çıkarmıştır. Koç Üniversitesiyle ilgili dava Danıştayda iken, Koç Üniversitesi Kanunu çıkarmıştır. Bizim yapacağımız iş, çok önemli bir konuda Meclisin araştırma yapmasını talep etmektir. Bu, siyasetçiler olarak bizim görevimizdir. Lütfen, bu konuda bir araştırma komisyonunun kurulması hususunu hepinizin takdirlerinize sunuyor; görüşülmesine yardımcı olmanız dileklerimle desteklerinizi arzu ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arınç.

Başka söz isteği?.. Yok.

Öneriyi okutuyorum:

Öneri:

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 93 üncü sırasında yer alan (10/117) esas numaralı Fazilet Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman, Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 29 arkadaşının, terör olayları ve özellikle Hizbullah Terör Örgütü konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 6.2.2001 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Hizbullahı niye araştırmak istemiyorsunuz yahu?! Araştırın, bakalım kim çıkacak...

Araştırın Hizbullah'ı, Hizbullahtan kim çıkacak?.. Kaldırın ellerinizi korkmayın.

BAŞKAN - Kâtip üyeler arasında ihtilaf var.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçeri gelsinler!.. Gelsinler değil mi?!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Genel Kurul böyle yönetilmez!

BAŞKAN -Elektronik cihazla, oylama işlemini başlatıyorum.

 KAMER GENÇ (Tunceli) - 10 dakika süre verin de gelsinler!..

BAŞKAN - 3 dakika efendim, 3 dakika...

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önce yapılan konuşmalarda, DSP'li milletvekili bana dedi ki "Avukatlık Kanununu çarpıtıyor." Arkasından bir arkadaşımız dedi ki "avukatlara hakaret ediyor." Lütfen, ben, bu sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, rica ediyorum...

Bakın, Sayın Başkan, o kürsüde adaletli bir görev yapın. Sizden rica ediyorum...

BAŞKAN - Ne söyleyeceğimi bilmeden, siz, nereden adaletten bahsediyorsunuz Allahaşkına?!. Ne söyleyeceğim?!.

Bir kere, siz, oradaki ifadenizde "helaya giderken de ücret ödeyecek" gibi bir ifade kullandınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim "hela" kelimesi ağzımdan çıkmadı.

BAŞKAN - Aa?!.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabiî.

BAŞKAN - Peki, o sözünüzü geri mi alıyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır efendim.

BAŞKAN - "Tuvalete giderken" dediniz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Helayla tuvalet aynı şey.

BAŞKAN - Aynı şey. Onu söylediniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Olur mu canım!..

Neyse, siz, çarpıttınız. Benden sonra çıkan...

BAŞKAN - Buyurun, yerinizden iki cümleyle ifade edin.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, lütfen... Sataştı...

BAŞKAN - Efendim, sataşma yok; amacınız ne, onu söyleyin.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Söyleyeceğim efendim... Kürsüden söyleyeyim, 2 dakika bana söz verin canım!..

BAŞKAN - Buyurun; 2 dakikada, ne söyleyecekseniz söyleyin Sayın Genç.

Yalnız, Sayın Genç, sataşmaya sebebiyet vermeyin; olayı açıklayın efendim.

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN

KONUŞMALAR (Devam)

2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın milletvekilleri, İçtüzük değişikliğiyle ilgili olarak getirilen bu teklif üzerinde, gerek MHP gerekse Anavatan Partisi adına veyahut da DSP adına konuşan arkadaşlarımız "biz, artık, Genel Kurulda Meclisi çalıştırmayacağız, komisyonlarda çalıştıracağız" dediler. Ben de, Avukatlık Kanununu misal verdim. Adalet Komisyonunun 25 üyesi var, benim...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Kim söyledi MHP'den?..

KAMER GENÇ (Devamla) - Bir dakika efendim... Bir dakika...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ne zaman öyle bir şey söylendi?

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, söylediler; tutanaklara bakarsanız...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Sayın Genç, siz devam edin.

KAMER GENÇ (Devamla) - 25 arkadaşımızın yüzde 95'i avukattı, hiç birisi de konuşmadı; altı hafta, bir tek ben konuştum.

Şimdi, orada getirilen şu... Ben çarpıtmadım. Sonra, avukatlar da para kazansın, isterseniz her avukata, devletin bütçesinden de para bağlayalım, mesele değil de, doğru şeyler çıkaralım. Orada, gördüm ki, her milletvekili, kendi mesleğiyle ilgili konular söz konusu olduğu zaman, daima aleyhte oy kullanmıyor. İşte, Sayın Arınç da "oybirliğiyle çıktı" dedi. Öyle bir şey yok; ben, altı hafta karşı koydum. Getirilen şu -burada, biraz önce, yanlış beyanat verildi- 50 milyar lira sermayesi olan şirkete avukat tutmak zorunluluğu geliyor; 50 ortağı olan yapı kooperatiflerine avukat zorunluluğu getiriliyor. Ben, bunları belirttim.

Daha önce gelen tasarıda, noterde ve tapuda da avukat tutma zorunluluğu vardı. Benim kamuoyuna yansıyan birtakım beyanatlarım üzerine, onlardan biraz geri adım atıldı.

Şimdi, avukatın işi aranmayacak, işyeri aranmayacak, duruşmadan atılmayacak ve devlet bütçesinden barolar birliğine trilyonlar gidecek! Peki, doktorların da birliği var, meslek kuruluşu var, başka kuruluşlar da var; yani, demek istediğim şu -ben, avukatlık müessesesinin bu yönlerine şey değilim; ama- Türkiye'nin vatandaşını da düşünmek lazım.

Yani, bu, bir nevi kıyak avukatlık kanunudur. Nasıl kıyak emeklilik -milletvekilliği için- yıllarca bu milletin ağzından düşmedi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - ... bu da bir kıyak avukatlık kanunudur. Meslek grubu olunca, böyle...

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş, 3 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım, daha sonra da oylarınıza sunacağım.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2 .– Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/14) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Giresun İlinde "Giresun Üniversitesi" adıyla bir üniversite kurulması hakkında vermiş olduğum kanun teklifim (2/14) 17.05.1999 tarihinden beri ilgili komisyonda beklemektedir.

İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurulun gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. 23.06.2000

                                Turhan Alçelik

                                           Giresun

BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Alçelik; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; vefat eden Konya Milletvekili arkadaşımız Turan Bilge'ye ve şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Gaffar Okkan kardeşimize ve emniyet mensuplarına, Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum; ancak, bir hayretimi sizinle paylaşmak istiyorum: Bu kadar önemli bir olayın araştırılması burada nasıl engellenebiliyor, bunu anlayabilmiş değilim.

Değerli arkadaşlar, bir üniversite öğretim üyesi olarak, yeni bir üniversite kuruluş talebiyle huzurunuzdayım. Giresun üniversitesinin kuruluşuyla ilgili teklifimin bir an önce görüşülüp karara bağlanması arzusuyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde, orta dereceli okullardan, üniversitelere gitme oranı yüzde 16; yani, çok düşük. Bu oran, Giresun'da daha da düşük; yaklaşık, yüzde 8,5-9 gibi. Yani, 3 000 ortaöğrenim öğrencisinden, yaklaşık 200 öğrencimiz ancak üniversiteye devam edebiliyor. Öyle ki, Karadeniz Bölgesi, üniversitelileşme açısından son derece geri düzeyde. Hopa'dan Ünye'ye kadar yaklaşık 500 kilometrelik bir alandaki, sahil şeridindeki tek üniversite de Karadeniz Teknik Üniversitesi; yani, yaklaşık 4 milyon nüfusa bir tek üniversite var. Dolayısıyla, bölgemizde acilen üniversiteye ihtiyaç var. Karadeniz Bölgesindeki, özellikle Doğu Karadeniz'deki, Giresun başta olmak üzere, Rize, Ordu, Amasya, Sinop -ben, bölgeyi komple biliyorum- tabiî diğer bölgelerdeki birçok ilimizle beraber, bu açıdan üniversite altyapısı hazır olan iller.

Geçtiğimiz günlerde, Millî Eğitim Komisyonunda üniversitelerin kuruluşuyla ilgili kriterler belirlendi ve kabul edildi. Bu kriterlerden biri, 250 000 nüfusu olan illere üniversite kurulması şeklinde bir kriterdir; Giresun 550 000 nüfusa sahip. Bir başka kriter; o ilde 3 000'in üzerinde öğrenci olması lazım; Giresun'da 3 897 öğrenci var. Bir üniversite kurulabilmesi için 1 fakülte, en az 3 yüksekokul bu kriterler içerisindedir; Giresun İlimizde 2 fakülte, 5 yüksekokul var. Fakültenin her bölümü için en az 3 öğretim elemanı kadrolu arzu ediliyor; Giresunumuzda 20'si öğretim üyesi olmak üzere 113 öğretim elemanı var. 1 500 kişilik yurt kapasitesi arzu ediliyor, 500 dönümlük kampus alanı isteniyor ki, toplam 800 dönümlük var. Dolayısıyla, Giresun İlimizde, üniversite altyapısı için en son Millî Eğitim Komisyonunda da kabul edilen kriterlerin tamamı hazır durumda.

Sizlerden istirhamımız, gerek bu kriterlerle ilgili kanunun gerekse yeni fakülte kuruluşlarıyla ilgili kabul edilen, daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla 3'le sınırlanmış olan fakülte kuruluşu kanununun da değiştirilmek suretiyle, altyapısı hazır olan illerde fakültelerin de yeterince kurulmasının sağlanması için, bir an önce, Genel Kurulda bu kanun tekliflerinin karara bağlanması lazım.

Tabiî, burada, esas olan görev, 350 kişilik çoğunluğu olan hükümettedir; dolayısıyla, iktidar partilerindedir. Bakın, bugün, iki kanun teklifi, bir an önce görüşülmesi için gündeme alındı. Demek ki, istendiği an, kanun teklifleri gündemin ön sıralarına çekilebiliyor. Dolayısıyla, ilimizde ve bölgemizde de bu konu acildir, bir an önce gündeme alınması lazım; en az, bugün gündeme aldıklarınız kadar önemlidir, acildir. Bu bakımdan, sizlerden talebimiz, bütün Meclisteki partililerden, milletvekili arkadaşlarımızdan ve gruplardan talebimiz, doğrudan gündeme alınması talebimize destek olmanızdır. Bu yeterli değil arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Gündemde var zaten...

BAŞKAN - Sayın Alçelik, toparlar mısınız...

Buyurun.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Özellikle hükümetin ve iktidar partilerinin, bu konuya öncelik vermesi gerekir, gündemde olması yetmiyor. 100 üncü, 150 nci sırada Meclis gündemine giren bir kanun teklifinin görüşülmesi için, bir başka dönemi beklemek lazım. Öncelik vermeniz lazım. Sizlerden talebimiz bu. Gündeme alalım; ama, daha önemlisi, bunun, Meclisimizde bir an önce görüşülüp, kanunlaşması için de sizlerden irade talep ediyor, şimdiden desteğiniz için teşekkür ediyorum ve bu konuda tamamen hazır olan -arazisiyle, altyapısıyla, eğitim altyapısıyla- bir dosyayı, hükümete ulaştırılmak üzere, Sayın Bakana arz ediyor ve Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Alçelik.

Sayın Akgün, milletvekili sıfatıyla, buyurun.

Süreniz 5 dakika efendim.

HASAN AKGÜN (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Turhan Alçelik'in yaptığı bu yaptığı bu konuşmayı ben de aynen destekliyorum. Bu kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasını hepinizden rica ediyorum. Üniversite demek, bir güneş demek benim için. Sizin oylarınızla, biz, bu güneşi, Karadenizden eğer doğrultabilirsek, çok mutlu olacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum; bu desteğinizi esirgememenizi rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Yaman, buyurun.

Yerinizden, bir cümleyle... Sanıyorum bu konuyu destekleyip desteklemediğinizle ilgili konuşacaksınız.

MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, çok kısa olmak üzere.

MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, zaten, "Giresun Üniversitesi" adı altında bir üniversite kurulmasıyla ilgili çalışmayı diğer milletvekili arkadaşlarımla beraber yaptık ve bu kanun teklifini gündeme aldırdık. Şu anda, gündemin 137 nci sırasında olduğu da açıklıkla görülüyor.

Burada bize destek veren arkadaşlarımıza ben teşekkür ediyorum. Yalnız, şu anda, bu, gündeme alınmış bir şekildedir.

Hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Mustafa Bey, hani destekliyordunuz?.. Senin Grubun önergeye ret oyu verdi.

MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Zaten gündemde; bunu sen de biliyorsun. Teklifte senin de imzan var.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Evet, benim de imzam var...

MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Gidip, bunu politika konusu yapacaksın değil mi?! Ayıp!.. Ayıp!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tamam efendim...

İkinci önergeyi okutuyorum:

3. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/236) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/294)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

23 Temmuz 1999 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğum Kırşehir'de Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmasına dair kanun teklifim, Başkanlıkça havale edildiği ilgili komisyonda bugüne kadar görüşülemediğinden TBMM İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                    29.6.2000

                                        Hacı Filiz

                                         Kırıkkale

BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla buyurun Sayın Hacı Filiz.

Konuşma süreniz 5 dakika.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Öncelikle, Konya'dan seçilerek gelen ve iki dönemdir aramızda olan Turan Bilge arkadaşımızı kaybettik; hepimizin başı sağ olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırşehir "Ahi Evran üniversitesi" adıyla bir üniversite kurulmasına dair vermiş olduğum kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasıyla ilgili görüşlerimi belirtmek için huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Kırşehir'e yolunuz düşer ve gezerseniz, Kırşehirimizin, Selçuklu dönemi ve Osmanlı döneminde o bölgenin en önemli yerleşim merkezlerinden, Anadolu'nun en önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğunu hemen fark edersiniz. Kırşehirimizdeki Caca Bey Gök Medresesi, yine Behramşah Medresesi, bugünkü üniversiteyi eşdeğer medreseler olup, Selçuklu döneminde yapılmıştır. Kırşehir, o dönemde eğitim düzeyi, kültür düzeyi ve ekonomik düzeyi çok yüksek olan bir ilimiz. Yine, Kırşehir, Garipnameleriyle meşhur Âşık Paşaları yetiştiren bir ilimiz. Yine Kırşehir, Osmanlı zamanında, Bizanslıların esnafları örgütlediği dönemde, Ahi Evranı kurarak Türk esnaflarını örgütleyen kişileri yetiştiren bir ilimiz.

Değerli milletvekilleri, Kırşehir'in bugünkü durumuna baktığımızda ise, biliyorsunuz, gelişmiş ülkelerde tarım kesiminde çalışan insanlar yüzde 8, yüzde 10'lar civarındadır; bunu İç Anadolu'ya örneklediğiniz zaman, İç Anadolu'da tarım kesiminde çalışan yüzde 50'ler civarındadır. İç Anadolu'daki iller ile Kırşehir'i mukayese ettiğiniz zaman, Kırşehir'de tarım kesiminde çalışanlar yüzde 68 civarında; yani, bu oranlama, yine, Kırşehir'in bugünkü gelişmemişlik durumunu göstermektedir.

Yine, Kırşehir, İç Anadolu'da en fazla dış göç veren illerimizden birisidir.

Yine, sosyal güvence yönünden Kırşehir'i karşılaştırdığımızda, sosyal güvencede Türkiye ortalaması yüzde 43, İç Anadolu ortalaması yüzde 41 olmasına rağmen, Kırşehir'deki sosyal güvence, sigortalı ortalaması yüzde 23'ler civarındadır. Yani, 100 vatandaşımızdan ancak 23'ü, hastalandığı, rahatsızlandıkları zaman, sağlık ve tedavi hizmetlerinden faydalanmakta.

Değerli milletvekilleri, millî geliri ise 1 600 dolar civarındadır. 1992-1996 yılları arasında Kırşehir'e organize sanayi bölgesi yapıldı ve bu dönemlerde kalkınmada öncelikli birinci derecede il statüsünde ilan edildi. Kırşehir'de, organize sanayi bölgesinde yatırım yapmayı hem Meclis olarak hem hükümet olarak teşvik etmek zorundayız ve en önemlisi ise, 1992 yılında Türkiye'de 27 tane üniversite kuruldu ve Kırşehir'e de fakülteler kuruldu. Bunlardan Eğitim Fakültesinde, bugün, 2 500'e yakın öğrenci eğitim görmektedir. Yine, Kırşehir'de Meslek Yüksekokulunda 2 100'e yakın öğrenci eğitim görmekte. Fen Edebiyat Fakültesi, Turizm Otelcilik Yüksekokulu, Beden Eğitim Spor Yüksekokulu, şu anda Kırşehir'de eğitim vermektedir ve Kırşehir Merkezdeki yurt durumuna baktığınız zaman ise, 2 000'e yakın öğrencimiz, Kırşehir'de yurtta barınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Petlastan 64 lojman ve sosyal tesis devralınmış ve Fen Edebiyat bölümü ile Beden Eğitim ve Spor bölümü burada eğitim vermektedir. Yani, kısaca, altyapı olarak, Kırşehir, üniversiteye hazırdır.

Değerli milletvekilleri, Yozgat'a 1992 yılında fakülte kurulduğunda, o günün Başbakanı, Başbakanımız Sayın Çiller ile yine, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Türkeş'le Yozgat'ta fakültenin açılışına gittik. Yozgat halkı, orada, kürsüye çıkıp şunu söyledi: "Bu Yozgat Fakültesinde devletin bir kuruş parası yok. Yozgat Üniversitesini Meclisten geçirin, devletten bir kuruş para almadan, Yozgat'ta üniversiteyi biz kuracağız" dediler.

Değerli milletvekilleri, Kırşehir de, bugün, Ahi Evran üniversitesinin kurulması için, aynı heyecana sahip. Belki, diğer gruplarda "Millî Eğitim Komisyonundan geçmedi, YÖK'ün oluru yok" gibi herhangi bir düşünce olabilir; Kırıkkale Üniversitesinin kurulması da, YÖK'ün oluru olmadan, Millî Eğitim Komisyonundan geçmeden, Genel Kurulda kabul edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlar mısınız Sayın Filiz.

HACI FİLİZ (Devamla) - Bugün, Kırıkkale'ye giderken, baktığınız zaman, Kırıkkale Üniversitesi, şantiye halinde. 10 000'in çok üzerinde öğrenci eğitim görmekte Kırıkkale Üniversitesinde. Yine, Bakanlar Kurulu kararıyla, tıp fakültesi, eğitim fakültesi ve hukuk fakültesi ilave edildi ve onlar da, şu anda, fiilen eğitim vermekte.

Kırşehir de, Kırşehir halkı da, bu işi başaracak, bu işi becerecek güce sahip. Bizden tek istedikleri, bu Kırşehir Ahi Evran üniversitesinin kurulmasıyla ilgili teklifin Genel Kurulun gündemine alınması ve kısa sürede Meclisten geçmesidir. Kırşehir halkı adına ve siyasete damgasını vuran Osman Bölükbaşı adına, hepinizden istirham ediyor; saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Milletvekili sıfatıyla, Sayın Mehmet Batuk; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırşehir'de Ahi Evran üniversitesi kurulmasıyla ilgili kanun teklifinin, komisyonlarda süresi içerisinde görüşülememesi üzerine, Meclis Genel Kurul gündemimize doğrudan alınmasıyla ilgili önerge hususunda söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçen hafta Kırşehir'deydim. Fazilet Partisi İl Divan Toplantısı vesilesiyle orada bulundum ve gördüm ki, Kırşehirliler, gerçekten, büyük bir aşkla, şevkle, heyecanla, Ahi Evran üniversitesinin kurulmasını talep ediyorlar. Bunu talep edenler, sadece Fazilet Partililer değil, bütün Kırşehirliler talep ediyor. Sokakta, caddede görüşebildiğim esnaftan, yöneticilere kadar, sanayicisinden işçisine kadar, herkesin bu isteği çok yüksek seviyede ifade ettiğini gördüğümden, söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, konuyla ilgili ayrıntılara girmeden, bir hususu belirtmek isterim. Türkiye'de, üniversite personelimiz, özellikle akademik personel, kendi çalışmalarını yürütebilecek maddî imkânlara sahip değildir. Şu anda, 350 ile 400 dolar arasında maaş alan bir akademik personelin, herhalde, günlük gazete bile almaya gücü olmadığını kabul edersiniz. Hükümetin, aldığı yetkiye dayanarak, öncelikle akademik personelimizin durumunu iyileştirmesini ve özel üniversitelere olan kaçışı durdurmasını, ülkemiz üniversiteleri için çok gerekli ve acil gördüğümü belirtmek isterim.

Değerli arkadaşlar, Kırşehirimiz, zaten, resmen, kendi adına bir üniversitesi olmamakla birlikte, yeterli eğitim faaliyetlerini yürütmektedir. Kırşehirimizde, şu anda, 4 tane 4 yıllık eğitimine devam eden fakülte bulunmaktadır, bunlara ilaveten de 5 tane meslek yüksekokulu bulunmaktadır. İzninizle, bunları sıralamak istiyorum: Kırşehir Eğitim Fakültesi, Kırşehir Fen Edebiyat Fakültesi, Kırşehir İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Kırşehir Ziraat Fakültesi, Kırşehir Meslek Yüksekokulu, Kırşehir Sağlık Meslek Yüksekokulu, Kırşehir Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Kaman Meslek Yüksekokulu, Kırşehir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Meslek Yüksekokulu.

Değerli arkadaşlar, Kırşehir'deki temaslarım esnasında bana ifade edildiğine göre, üniversite çevrelerinden aldığım bilgilere göre, Kırşehir'de öğrenime devam eden kurumlarda, şu anda 134 akademik personel bulunmaktadır. Bu okullarımızda, 80 idarî personel bulunmaktadır ve gerçekten, sevindirici olarak ifade etmek istediğim, 4 846 öğrenci, Kırşehirimizdeki fakülte ve yüksekokullarda öğrenimine devam etmektedir; bunların, Ankara'dan veya Kırıkkale'den idaresi gerçekten zor olmaktadır. Şu anda, sadece doğrudan gündeme alma değil, keşke, burada üniversitenin kurulmasının kanununu geçirme imkânımız olsa diyorum. Elbette, Yüce Meclisimizden kimsenin, Kırşehir'de üniversite kurulması aleyhinde düşünce sahibi olduğunu kimse kabul etmez. Yüce Meclisimizin, tamamıyla, bütün gruplarıyla Kırşehir'in gerçekten hak etmiş olduğu Ahi Evran üniversitesine kavuşması yönünde oy kullanacağını ümit ediyorum ve Kırşehirimize üniversitenin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Batuk.

Sayın Eser, buyurun.

KÜRŞAT ESER (Aksaray) - Bununla ilgili olarak görüşlerimi arz etmek istiyorum izninizle.

BAŞKAN - Yani, çok kısa olarak, katıldığınızı ifade etmek istiyorsunuz...

Buyurun.

KÜRŞAT ESER (Aksaray) - Tabiî.

Efendim, ben, bir konferans için oradaydım. Zaten, Kırşehir İlimiz, Orta Anadolumuzun incisi durumunda, son derece gelişmeye müsait. Bir öğretim üyesi olarak da, üniversitenin altyapısı konusunda oldukça güzel görüşmeler geçti. Sayın Bakanımız Ramazan Mirzaoğlu, Sayın Milletvekilimiz Mustafa Haykır Beyle de görüşmelerimizi yaptık.

Bu çerçeve içerisinde, bu üniversitemizin kurulmasının Kırşehir için oldukça uygun olacağını düşünüyor, saygılarımla arz ediyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Eser.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

3 üncü önergeyi okutuyorum:

4. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/355) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi.(4/295)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

10.11.1999 tarih ve 779 sayıyla Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifimin ilgili komisyonda 45 gün içinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre işlem yapılmasını saygılarımla arz ederim. 06.7.2000

                                   İsmail Özgün

                                          Balıkesir

BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla Sayın Özgün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum. Aramızdan ayrılan Konya Milletvekili Sayın Turan Bilge'ye Allah'tan rahmet, geride kalanlarına da başsağlığı diliyorum, özellikle DSP Grubuna başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, verdiğimiz kanun teklifinin özeti şudur: Vergi mükelleflerimiz, birçok masrafını, giderini; işlerini yürütürken yaptıkları birçok masrafı giderlere intikal ettiremiyorlar, bunları, kayıtlarına gider olarak kaydedemiyorlar; bu giderlerin, masraf olarak kayıtlara intikalini gerçekleştirmek maksadıyla bir kanun teklifi vermiş bulunmaktayız. Bu giderler neler olabilir diye kanun teklifimize baktığımızda, bu giderler, özellikle, mükelleflerin kendilerine ait, eşlerine veya bakmakla yükümlü oldukları çocuklarına ait olan sağlık giderleri, eğitim giderleri ve işyerinde işin yürütülmesi esnasında kullandıkları özel otomobillere ait olan giderler ve bu özel otomobillerin amortismanlarının giderleri... Bunların, kayıtlara intikalini sağlamak maksadıyla bir kanun teklifi vermiş bulunmaktayız; bunun doğrudan gündeme alınmasını Yüksek Huzurlarınızdan talep ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, esasında, bugün, vergi sistemimizin daha kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi mecburiyeti önümüzde durmaktadır. Vergi mükelleflerinin büyük bir bölümü, özellikle reel sektörde hizmet veren, üretim yapan vergi mükelleflerimizin, esnaf ve sanatkârımızın, orta boy ve küçük işletmelerimizin, bugün, uygulanmakta olan vergi sisteminden fevkalade büyük şikâyetleri vardır; vergilerin adil olmadığını ve vergilerin, üretimin önünde, ekonominin büyümesinin önünde, yatırımların önünde büyük engeller oluşturduğunu açıkça ifade etmektedirler.

Hafta sonunda, KOBİ'lerle ilgili katıldığım bir toplantıda, Türkiyemizin dört bir tarafından gelmiş bulunan KOBi sahiplerinin feryatlarını o toplantıda duyduk; Parlamentodan katılan arkadaşlarımız da vardı, onlar da duydular. Söylenen şey, vergilerin, üretimin önünde çok büyük engel teşkil ediyor olması ve vergi sistemimizin içerisinde yatırımları engelleyici nitelikte hükümlerin bulunuyor olması. Bunların bir an evvel bertaraf edilmesi; hayat standardı gibi, adil olmayan bir uygulamadan bir an evvel vazgeçilmesi gibi hususların bu toplantıda söylendiğini gördük.

Adana Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı, ekonomik sıkıntıları aşamayan esnaf ve sanatkârların aldığı kredileri bile geriye ödeyemedikleri için icralık durumda olduklarını; esnaf ve sanatkârlarımızın, ürettiği malı satamadığını sattığını yerine koyamadığını, siftahsız bir şekilde işyeri kapatmak durumunda olduklarını ve bu durumun da gün geçtikçe arttığını söylüyor.

Ha keza, Zonguldak Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı da aynı şeyleri söylüyor ve kayıtdışı ekonominin önlenemediğini, esnaf kesiminin bankalara, vergi dairelerine ve Bağ-Kura prim borçlarını ödeyemez hale geldiklerini, hacizlerle karşı karşıya olduklarını belirtiyor. Mevcut hükümet, acil tedbirler alarak vergi politikasını bir kez daha gözden geçirmelidir; aksi takdirde, 2001 yılında gerçekleştirmeyi planladığı vergi gelirlerinde istedikleri hedefe ulaşmalarının mümkün olmayacağını hükümete söylüyor.

Yine, Balıkesir Esnaf Kefalet Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı Sayın Erol Ayvaz da "esnaf ayakta duramaz hale geldi, 310 milyon lira kredi borcunu dahi ödeyemez hale geldi; esnaf isyan ediyor" diyor.

Yine, Balıkesir Umumi Madenî Eşya Sanatkârları Odası Başkanı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Sayın Özgün, 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim.

Buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

...Sayın İsmail Pala, gönderdiği bir faksta, hayat standardı esasının fevkalade yanlış olduğunu, Anayasaya da aykırı olduğunu ve vergideki adillik ilkesinin bu hayat standardı esasıyla çiğnendiğini ve mutlaka, hayat standardı esasından vazgeçilmesi gerektiğini; herkesin, kazancına göre vergi ödemesi gerektiğini ifade ediyor. Ben, faksı uzun uzun okumuyorum. İşte, bu tepkiler dikkate alınmak suretiyle, reel sektör üzerindeki vergi yükünün mutlaka hafifletilmesi ve vergide adaletin sağlanarak, tabanın genişletilerek, vergi oranlarının düşürülerek yeniden düzenlemenin yapılması gerektiği açıkça ortada durmaktadır.

Netice itibariyle, asgarî ücret düzeyindeki bir gelirin de vergi dışında tutulması gibi bir uygulamanın, inşallah, bu Meclisten geçeceğine olan inancımı, kanaatimi ifade ediyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün.

Milletvekili olarak Sayın İlyas Yılmazyıldız konuşacaklar.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Özgün tarafından Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılması amacıyla verilen kanun teklifinin çok yerinde olduğunu bildirirken, bu arada, destekleyeceğimizi de ifade etmek istiyorum.

Esnafımız, maalesef, KOBİ'lerimiz, işadamlarımız harcamalarının çoğunu, çocuğunun eğitim harcamasını, sağlık harcamasını gider yazamazken, kazanmadığı halde, hayat standardıyla vergi ödemek zorunda bırakılması çok yanlıştır. Bu konuda, gerek bu kanun çıkarken gerek bu kanun çıktıktan sonra, defalarca, eminim, hepinize gelen fakslar, telgraflar olmuştur; bunun, mutlaka, acilen düzeltilmesi lazım.

Yine, diğer bir konu: Özellikle, esnaflarımız, daha bugün aradılar! Bağ-Kura olan borçlarından dolayı kredi alamamaları kendilerini çok mağdur etmektedir. Bu uygulamanın da acilen durdurulması lazım. Bağ-Kura borçları olsa dahi kredi alabilmeleri lazım ki, bu borçlarını ödeyebilsinler.

Değerli arkadaşlarım, bu hafta sonunda Balıkesir'de esnaf kefalet kooperatiflerimizin kongreleri var. Bize verdikleri bilgilerde, maalesef, mevcut ekonomik şartlardan dolayı, hatta ramazan bayramı ve yılbaşı kutlamalarında, Balıkesir'de 5 000'e yakın esnafın, Türkiye çapında da 95 000 civarında esnafın işini bıraktığını ifade etmektedirler. Biz, eğer, üretimi artırmazsak; biz, eğer, kendi işini kurmuş esnafımızı ayakta tutamazsak, nasıl istihdam yaratacağız, işsizliğin önüne nasıl geçeceğiz? Bu konudaki çağrılara ve bu konudaki taleplere, hükümetin, mutlaka kulak vermesi lazım.

Özellikle geçen hafta Sayın İsmail Köse'nin çok güzel bir teklifleri oldu. Ben, buradan, kendisine teşekkür etmek istiyorum. Sayın Köse'nin teklifleri, tarım kredi faizlerinin ve bir kısım prim cezalarının affedilmesine yönelikti. İnanın, daha bugün, Edincik, hatta Balıkesir'den tarım kredi kooperatifi yöneticisi Sayın Süleyman Bilgiç beni arayarak "böyle bir kanun çıkacak mı" diye sordu.

Değerli arkadaşlarım, o kanun teklifi verildiği zaman, ben, burada, yerimden yine görüşlerimi dile getirmiştim; Sayın Ali Şevki Erek de, şunu ifade etmişti: "Bunun bir tehlikesi var, bu, milletimizde bir yanlış algılamaya yol açabilir, milletimizin yanılmasına, aldatılmasına vesile olabilir; çünkü, arkadaşımız, iktidara mensup bir partinin Grup Başkanvekilidir, dolayısıyla, ilgili kişiler, borçlarını ödemeyerek, cezaya çarptırılabilirler" şu anda tarım kredi kooperatiflerine olan ödeme-ler durmuştur. Ziraat Bankasına olan ödemeler durmuştur ve geçen hafta içerisinde, ısrarla "böyle bir af çıkıyor mu" diye, belki, 10'dan fazla telefon aldım.

Hoş, biz af yasası çıkarılırken, bu affa tümüyle karşı olduğumuzu ifade ettik. Nitekim, bugün, yetkili başka mercilerin de bundan rahatsız olduğunun ifade edildiğine dair bazı haberleri okuyoruz; ama, eğer, af çıkaracaksanız, gelin, şu vergi affını çıkaralım. Esnafın ödeyemediği vergi cezalarının bir kısmını veya tümünü affedelim; gelin şu tarım kredi faizlerini affedelim, gelin şu Bağ-Kur prim cezalarını affedelim diyorum.

Dolayısıyla, ben, özellikle değerli Grup Başkanvekili Sayın Köse'ye buradan çağrıda bulunu-yorum: Kanun teklifinizin lütfen arkasında durunuz. Eminim ki, Doğru Yol Partisi de, Fazilet Partisi de, en azından, muhalefet partileri, bunun, birinci öncelikle görüşülmesine onay vereceklerdir; iktidar partisi milletvekilleri de verecek olduktan sonra, bunu, bu hafta içinde kanunlaştırabiliriz; çiftçimiz, esnafımız bir nebze olsun nefes alabilir diyorum. Bu malî affın bir an önce çıkarılması şarttır diyorum. Sayın Genel Başkanımız Tansu Çiller de bunu geçen hafta içinde defalarca dile getirdi. Bunu, özellikle, milletimiz adına, esnafımız adına, çiftçimiz adına ısrarla istiyorum. Bu kanun teklifini de desteklediğimizi bildiriyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Sözcü, atıfta bulunarak vermiş olduğum bir kanun teklifinden bahsetti; bir hususun açıklığa kavuşturulması için söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, yerinizden açıklayın Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; ben, kanun teklifim gündeme alındığı esnada da yine arz etmiştim bir milletvekili hüviyetini kullanarak; tabiî, o teklifi verirken, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da düşüncesinin onun içerisinde olduğunu da ifade etmiştim; ancak, malumunuz, malî bütün meseleler hükümetimize aittir, yani, icra organına aittir; o itibarla, olayın bir malî portresi vardır. Şu anda yalnız şu kadarını söyleyeyim: Bunu politik bir maksatla getirmedik; gerçektir, yani, Türkiye'nin bir gerçeğidir ve dünden bugüne gelen bir gerçektir. O itibarla, onun üzerinde de tartışmak istemiyorum. Ancak, şu kadarını ifade edeyim: Bu köylü ve çiftçi vatandaşlarımızın, esnafımızın, çeşitli kesimlerdeki uzun yıllardan bu yana birikmiş, faize boğulmuş ve şu anda da büyük bir sıkıntı içinde olan kitlelerin içerisinde bulunduğu sıkıntıyı 57 nci cumhuriyet hükümeti kendisine bir mesele yapmıştır. Bir taraftan, iyileştirme politikalarını yaparken, bir taraftan da, bunun getiri ve götürülerine bakıyor. Değerli sözcünün de ifade ettiği gibi, biz, kanun teklifimizin arkasındayız. Hükümetimiz, şu anda, iyiniyetle, bu meselenin içeriğinde ne kadar maddî külfet vardır; o meseleyi görüşmekte, tartışmakta ve araştırmaktadır.

Buradan, tabiî, ben, hükümetin bir üyesi olmadığım için böyle bir şeyi ifade etmem mümkün değildir; ama, bir milletvekili olarak, ister iktidarda ister muhalefette olsun, ülkenin çok önemli bir meselesi üzerinde verilmiş bir teklif, hele gündeme alınmışsa, onun arkasında durmak zaten benim milletvekilliği görevimdir; kaldı ki, tüm gruplar da bunu desteklemiştir.

O itibarla, izin verirlerse değerli arkadaşlarımız -hükümetin ortağı olan ve sorumluluğu olan bir partinin milletvekiliyim- hükümetimizin yapmış olduğu şu hesaplar bir çıksın ortaya; ondan sonra, elbirliğiyle, burada, ya teklifimiz ya tasarımız inşallah kabul edilecektir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Peki; teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, Sözlü Sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

 

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. –  İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleri, 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, Komisyona geri verilmişti; ancak, Komisyon, raporunu henüz vermediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde.

Sayın milletvekilleri, teklifin 1 inci maddesi üzerinde verilen önergelerin aykırılık işleminde kalınmıştı.

Şimdi, Tunceli Milletvekili Kamer Genç tarafından verilen, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı, maddenin Anayasaya aykırı olduğuna dair önergeyi, hatırlatmak için tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.

 

                                                             

(1) 586 S. Sayılı Basmayazı 26.1.2001 tarihli 50 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

Sayın Başkanlığa

Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 1 inci maddesi Anayasaya aykırıdır. Metinden, bu nedenle çıkarılması gerekir.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, oylama sırasında karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeler okunmuştu; aykırılık işlemine göre en aykırı önergeden başlıyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin Çerçeve 1 inci maddesiyle değiştirilmek istenen 60 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.

                                   Ahmet Kabil

                                                 Rize

"Soru ve cevap süresi 5 dakikayla sınırlıdır."

AHMET KABİL (Rize) - Önergemi geri çekiyorum. (DYP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Peki, önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Niye verdiniz o zaman?!

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, önerge evvela okunur, okunduktan sonra geri çekebilir.

BAŞKAN - Okundu efendim. Okuma işlemi...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Önergelerin bir daha okunması lazım efendim.

BAŞKAN - İkinci kere okunuyor efendim; daha önce okunmuştu bunlar; efendim, bir önceki birleşimde görüşülmüştü bu konular.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, geri alacağı önergeyi niye vermiş arkadaşımız?!

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sana ne...

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum; iki önerge de Ahmet Kabil'in.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı...

BAŞKAN - Sayın Kabil, diğer önergenizi de çekiyor musunuz efendim?

AHMET KABİL (Rize) - Çekiyorum.

BAŞKAN - Peki.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, burada, sırf, muhalefeti susturmak için verilen önergeler sıralanıyor...

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 79 uncu maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Raporların okunmaması

Madde 79. - Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulda okutulmaz. Ancak, bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları Başkanca ifade edilir."

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Oylama isteğimiz vardı Sayın Başkan...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, Grubumuz milletvekillerinin bir açık oylama talebi vardı efendim.

BAŞKAN - Efendim, bana intikal etmedi.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Ulaşmadı mı?! 1 inci maddeyle ilgili...

BAŞKAN - Efendim, bana intikal eden bir hadise yok.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Bürokratlarınıza sorun Başkan...

BAŞKAN - Efendim 2 nci maddede...

Sayın Başkan, bana intikal ettirilmediği için... Oylama işlemini de tamamlamış olduk...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, fevkalade yanlıştır; işi aceleye getirmenin doğurduğu en basit mesele budur.

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - İptal sebebi...

BAŞKAN - Efendim, 1 nci maddeyi açık oylama isteğiyle birlikte yeniden ele alıp görüşeceğiz.

Buyurun.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Niye yapıyorsunuz! Böyle olmaz ki...

BAŞKAN - Efendim, arkadaşlarımız unutmuşlar; bizim de bu konuda bir kastımız yok. Yani, bunu çok büyütmenin, sorun etmenin bir...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Olabilir efendim, ona bir itirazımız yok. Yalnız, siz tashih edin...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzük Teklifinin 1 inci maddesi...

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Başkanım, hoşgeldin...

BAŞKAN - Ne yapalım efendim, arkadaşlarımızın isteği yerine gelsin, açık oylama yapalım.

Arkadaşlarımızın kabahati; ama, olsun efendim, oylayacağım; 5 dakika geç olsun, arkadaşlarımızın isteği yerine gelsin.

İçtüzük teklifinin 1 inci maddesiyle ilgili olarak oylamanın...

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Gereği yerine getirilsin.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Hukuk, hukuk... Kanun...

BAŞKAN - İstek değil mi efendim?! İstek yerine gelmeyecek mi?!

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, karışmayın her yerden, müsaade buyurun!

Sayın Başkanım, siz buyurun efendim.

BAŞKAN - Sayın Avni Doğan?.. Burada.

Sayın Hatiboğlu?.. Burada.

Sayın Esengün?.. Burada.

Sayın Zeki Çelik?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Erbaş tekabbül ediyor.

Sayın Mehmet Özyol?.. Burada.

Sayın Nezir Aydın?.. Burada.

Sayın Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Ali Oğuz?.. Burada.

Sayın Mustafa Geçer?.. Burada.

Sayın Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Sayın Faruk Çelik?..

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Lütfi Yalman tekabbül ediyor.

Sayın İsmail Özgün?.. Burada.

Sayın Hüseyin Arı?.. Burada.

Sayın Osman Aslan?..

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Batuk tekabbül ediyor.

Sayın Ramazan Toprak?..

VEYSEL CANDAN (Konya) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Candan tekabbül ediyor.

Sayın Nazlı Ilıcak?.. Burada.

Sayın Turhan Alçelik?..

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya tekabbül ediyor.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Buradayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yeni girdiniz efendim. Tamam...

Sayın Alçelik burada.

Sayın Eyüp Fatsa?..

YAKUP BUDAK (Adana) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Yakup Budak tekabbül ediyor.

Sayın Mehmet Bekâroğlu?..

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ali Sezal tekabbül ediyor.

Sayın Mukadder Başeğmez?.. Burada.

Sayın Şükrü Ünal?..

FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Kukaracı tekabbül ediyor.

Sayın milletvekilleri, açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi, yeniden, açık oylama olarak oylarınıza sunuyorum.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Bu hususun emsal teşkil etmemesi dileğiyle, bu oylamayı yapıyorum; çünkü, burada görevli arkadaşlarımızın sehven hatalarından kaynaklanan bir olaydır, o hususu da belirteyim ve oylama işlemini başlatıyorum.

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzük değişiklik teklifinin 1 inci maddesinin açık oylamasına 278 milletvekili katılmış; 191, kabul 86 ret, 1 mükerrer oy kullanılmıştır. Buna göre, madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi yeniden okutuyorum:

MADDE 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 79 uncu maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Raporların okunmaması

Madde 79. - Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulda okutulmaz. Ancak, bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları Başkanca ifade edilir."

BAŞKAN - 2 nci maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Bolu Milletvekili Sayın İsmail Alptekin; Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Ayvaz Gökdemir; şahısları adına, Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Yahya Akman, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç ve Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven, söz isteminde bulunmuşlardır.

Fazilet Partisi Grubu adına, Bolu Milletvekili Sayın İsmail Alptekin; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA İSMAİL ALPTEKİN (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 2, Tüzük madde 79 ile ilgili, Fazilet Partimizin görüş ve düşüncelerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, teklifin gerekçesinde, bu teklifi niçin getirdiklerini, neden bu Tüzük maddelerinin değiştirilmesi gerektiği noktasında kısa açıklamalarda bulunmuşlardır.

Bilindiği gibi, bu teklifin, cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisimizde müzakeresine başlanmış ve gruplar adına yapılan konuşmalarda, bu teklifin, değiştirilmek istenen maddelerin ne kadar yanlış, parlamenter demokrasimize ne kadar yanlış tatbikatlar ve sıkıntılar vereceği, âdeta feryat edilerek ortaya konmuştur ve yine hatırlayacağımız gibi, teklifin daha 1 inci maddesinin müzakeresi sırasında yapılan yoklamalarda, gerçekten, benim, uygun olmadığını, şık olmadığını, doğru olmadığını ancak ifade edebileceğim bir tablonun ortaya çıkması üzerine, bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız celseyi kapatmak durumunda kalmıştır. Geçen süre içerisinde, gerek basında gerekse efkârı umumiyede bu Tüzükle ilgili değerlendirmeler yapılmış ve sizlerin de bildiği gibi, basında, köşe yazarlarında ve halkımızın vicdanında bu değişiklik makes bulmamış, doğru olmadığı altı çizilerek ifade edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu teklifi veren, hükümete mensup koalisyon ortakları Meclisi hızlı çalıştırmak istediklerini ifade ediyorlar ve bunun için de kapsamlı bir teklif getirmişler, uzun süre bu Meclis meşgul edilmiş; ama, nedense geri çekilmiştir. İşte, bu durumda sormak gerekiyor; zaman tasarrufuysa ve zamanda israf varsa, bunun muhatabı, şu anda görülen odur ki, iktidar ve onun kendi tutumu oluyor.

Değerli arkadaşlar, uzlaşma diyorsunuz, parlamenter demokrasi diyorsunuz, iktidarıyla muhalefetiyle biriz, beraberiz diyorsunuz; ama, bütün bunları söylerken, uzlaşma derken, uzlaşmada tutunduğunuz ve ifade ettiğiniz tavır ve yol, aslında, bir uzlaşma olmuyor, dayatma oluyor ve muhalefetin de, buna uyması, daha doğrusu, teslimiyeti şeklinde ifade ediliyor. Böylece, iktidarın getirdiği teklifin, görünürdeki şekliyle, gerekçesi ile niyeti arasında, doğrusu, biz, bir ilişki kuramadık.

Değerli arkadaşlar, burada, Meclisin sesinin kesilmesi, milletin temsilcilerinin sesinin kesilmesi, milletvekillerinin sesinin kesilmesi, sadece Meclisin sesinin kesilmesi olmuyor; milletin, halkın sesinin kesilmesi oluyor. Bu gidişatı, biz, doğru görmüyoruz, yanlış görüyoruz ve bekliyorduk ki, bugün yeniden değerlendirilir ve iktidardan, hakikaten, uzlaşmaya gidecek bir teklif ortaya çı-kabilir.

Değerli arkadaşlar, biz, İçtüzükle en güzel yasaları yapmak istiyoruz, milletimizin beklediği yasaları yapmak istiyoruz, İçtüzükle denetim yapmak istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, yaptığımız yasadır, hukuktur. Hepiniz biliyorsunuz ki, hukuk demek, müzakere ve içtihat demektir. Bildiğiniz gibi, temel yasalarımız var; Medeni Yasamız var, Ceza Yasamız var, Ticaret Kanunumuz var. Bunlar, tercüme olarak Avrupa'dan alınmış. Şimdi, biz hukukçular, siyasetçiler ve bunun tatbikatçıları, elimizdeki bir yasayı tatbik ederken, tatmin olmamışsak müzakerelerde, bunun tercümesindeki esasına bakarız, mehazına bakarız; onda da tatmin olmamışsak, içtihatlara bakarız; onda da tereddütümüz varsa, doktrin ne diyor, ona bakarız. Şimdi soruyorum size: Getirilmek istenen bir içtüzükle, çıkarılan yasalardan sonra neye bakacağız değerli arkadaşlar, boş kâğıtlara mı bakacağız? Bu gidiş ve bu tatbikat, hukuk açısından ve Türkiye'deki hukukun daha da mükemmelleşmesi açısından yanlıştır, yanlış bir tatbikattır diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, biz, müzakereden, istişareden, tartışmadan neden kaçıyoruz? Hepimiz iyi biliyoruz ki "müsademe-i efkârdan barika-yi hakikat" doğar diye, büyüklerimizin köşelere asılacak çok güzel bir sözü var. Yani, mutlaka her şey tartışılmalıdır. Hepiniz yine bilirsiniz ki, Yargıtay koridorlarını gezin, Danıştaya gidin, gazete haberlerine ve diğer konulara bakın, bazı salonların kapısında "müzakere vardır" diye yazılır. Nedir bu müzakere; işte, o yüksek hukukçuların, önlerine gelen, karar verecekleri dosyaların ve karar verecekleri ihtilafların müzakeresidir. Bu, saatler sürer; bu, günler sürer. Şimdi, bütün bu müzakerelerin tarihteki ehemmiyeti ortadayken, iktidar olarak, bu teklifi verenler olarak, bu Mecliste bu meselelerin tartışılmasının ve müzakere edilmesinin, bunun millet adına yapılmasının -iktidarıyla-muhalefetiyle- bu Meclise çok görülmesini, gerçekten, hayretle karşılıyoruz. Tartışmalar, daima doğruları getirir ve hayırlı sonuçlar getirir.

Değerli arkadaşlarım, biz görüyoruz ki, bu teklifi getirenler olarak siz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. Bugün, biz burada feryat ediyorsak, demokrasi adına, Parlamento adına feryat ediyorsak, her koltuk hepimiz için birer emanettir, çok değerli birer emanettir. Yerlerin değişmesi her zaman için mukadderdir; bu, demokrasinin de gereğidir. Bugün, hepimize lazım olan, özellikle muhalefete lazım olan, bu, sesimizin gür çıkması noktasındaki imkânların sağlanması, unutmayalım ki, yarın, siz değerli arkadaşlarımıza da lazım olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Almanya Cumhurbaşkanı yaptığı bir konuşmada milletine şöyle sesleniyor: "Bizim, canımızı sıkacak danışmanlara ihtiyacımız var." İşte, bu sözü söyleyen Almanya Cumhurbaşkanının bu sözü söylediği Almanya... İşte, Almanya Devletinin, yönetiminin, cumhurbaşkanının ve halkının anladığı demokrasi ve şu andaki Almanya halkının refahı... Ya sizin, sayın bu teklifi verenler, sizin canınızı sıkacak, tartışacak muhalefete ihtiyacınız yok mu?!

Bu teklifi verenlere sesleniyorum, size sesleniyorum, bir defa daha sesleniyorum: Verebilirsiniz, bu parmaklarla bu tüzük bu Mecliste kabul edilebilir; ama, tarih her şeyi yazacaktır ve yine sesleniyorum ki, suları asla tersine akıtamazsınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Alptekin.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Ayvaz Gökdemir; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA AYVAZ GÖKDEMİR (Erzurum)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Diyarbakır şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, meslek camiasına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Yine, değerli komşum Turhan Beye Allah'tan rahmet, ailesine, Demokratik Sol Partiye ve Konyalılara başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Diyarbakır'da meydana gelen elim olay, inşallah, bir seri başı değildir; inşallah, birtakım meşum gelişmelerin birinci adımı, ilk denemesi değildir.

Sözlerimin başında şunu ifade etmek istiyorum ki, Diyarbakır'da meydana gelen olay, Meclisin gündemini daraltmıştır, ehemmiyetini biraz küçültmüştür. Böyle bir olaydan sonra Meclisin böyle bir kanun teklifi üzerinde tartışması ve bu kanunun tabiatından gelen sertlikler, milletimizi üzmüştür; bunu da ayrıca kaydetmek istiyorum; ama, burada, bize ait bir takdir hatası yoktur.

Üzerinde söz aldığım 2 nci madde şu: Şimdiki uygulamaya göre, başkan, kanunla ilgili esas komisyon raporunun veya araştırma komisyonu raporunun, soruşturma komisyonu raporunun -dağıtılmış oluyor bize- okunup okunmamasını sorup, oyluyor, Meclis kabul ederse okunuyor, etmezse okunmuyor. Umumiyetle de Meclis okunmasını tercih etmiyor. Şimdi, hiç okutulmaması yolunda madde tedvin edilip geliniyor. Bu kadar fuzuli bir masraf için gerekçe yazıp madde değiştirmeye, ben olsam, üşenirdim ve utanırdım! (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, bu teklifi getirenler üşünmemiş ve utanmamışlardır. Bu kadar gayri ciddidir bu değişiklik; ama, esasen teklifin bütününü ciddiye almakta ciddî mazeretlerimiz var. Ciddiye almak isterdik, ağırlıklı bulmak isterdik; ama, bu ağırlığı, teklifin bütününde göremiyoruz. 

Neden; bir kere, hiledir. İster kabul edilsin ister edilmesin; ama, açıkça, vicdanlarda yer etmesi için tekrar söylüyorum ki, hiledir.

Bütün gruplardan arkadaşların iştirakiyle, bir büyük İçtüzük değişikliği teklifi alt komisyonda tartışıldı, esas komisyonda tartışıldı, Meclis gündemine indi ve 13 üncü maddesine geldi, geri çekildi. Efendim, engellemeye uğradı da ondan... Hayır, engellemeye filan da uğramadı, kemaliyle görüşülüp devam ediliyordu. O teklifi bir yana bırakıp, bunun içinden 6 maddeyi alıp, ayrıca bir yeni teklifmiş gibi getirmek, kesin bir hiledir ve teklifin bütün ciddiyetini, bütün gerekçesini, bu davranış, ortadan kaldırmaktadır.

Değerli arkadaşlar, teklifi savunmak için söz alan arkadaşları dikkatle dinledim. Kendileri farkındadır veya değildir; ama, Meclis kürsüsüne getirdikleri gerekçe, totaliterliğin gerekçesidir. (DYP sıralarından alkışlar) Burada, Mecliste müzakere lüzumsuzdur, zaman israfıdır, bizim sürate ihtiyacımız var. Ne yapalım; komisyona gidelim, yani, müzakereci sayısını ve süresini azaltalım. O zaman, orayı da kısıtlamak mümkündür, ondan daha dar bir alana götürmek mümkündür ve nihayetinde, totaliterlik der ki: "Bilen bir tek adamın doğruyu söylemesi kâfidir. Doğru söylenmişken, şu veya bu Mecliste müzakere edip zaman kaybetmeye ne lüzum var?!" Bütün totaliter sistemler, işte, bu mantık üzerine oturur.

Değerli arkadaşlar, burada, susacak olan sadece muhalefet değildir, susacak olan bütün Meclistir. Herhangi bir kanun üzerinde muhalefet milletvekilleri konuşmayacağı gibi, iktidar milletvekilleri de konuşmayacak.

"Komisyon var, komisyonda maksadınızı ifade ediniz" diyenler, kasıtlı bir tecahülden geliyorlar. Komisyonlara da kanunlar "virgülünü değiştirmeyin" mantığı içinde sevk ediliyor. Maddî hatalara ilişkin ikazlarımız bile, muhataplarımız tarafından yerinde görülse dahi, düzeltilmiyor. Bazen bir komisyonda 8-10 saat mesai yapıyoruz, iktidarı ve muhalefetiyle işi düzeltmeye çalışıyoruz, 8 inci veya 10 uncu saatin sonunda gelen bir telefon, bütün mesaimizi altüst ediyor. Yani, yürütme erki, Meclisi, yasamayı sadece yönlendirmiyor, bu teklifle esir etmiş oluyor. Tek erk halinde kalma teşebbüsüdür bu. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar sordular, hangi ciddî teklifi getirdiniz, memleketin derdine derman olacak hangi kanunu, tasarıyı getirdiniz de, muhalefet olarak yakışıksız bir şekilde engelleyen oldu?.. İki seneye yakın zamandan beri çıkan kanun sayısı bellidir. Mesela, yasama süreci en çetin olan kanun, anayasa değişikliği getiren kanun teklifleridir. İki defa Anayasa değiştirildi bu Mecliste, üçüncüsü de yürürken geri çekildi, teklif sahipleri geri çektiler. Bu işin, zaman kazanmanın, sürat kazanmanın demokratik tek yolu uzlaşmadır. Mecliste temsil edilen beş partimiz var; üçü koalisyon halinde bulunuyorlar; zahmet edilip diğer iki grupla da görüşülerek mutabakatları temin edilecek... Bunda neden üşeniliyor, bunu anlamak mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, yakın bir zaman evvel biz de iktidardık; çetin meseleler vardı önümüzde, çetin gündem maddeleri vardı; muhalefetin engelleme tavırlarından, karşı çıkışlarından, zaman zaman psikolojik olarak bunaldığımız oldu; ama, böyle bir teklif sevk etmeyi, İçtüzüğü değiştirip muhalefeti susturmayı, doğrusu, aklımızdan bile geçirmedik. Bu, bir emsal olmalıdır. Yani, bu İçtüzük değiştirilmezse, muhalefet susturulmazsa memleket idare edilmez mantığı, salim, sağlıklı bir düşünce tarzı, sağlıklı bir mantık değildir; ama, bugünkü iktidar, kendisini biraz çaresiz hissediyor. Pek çok yerle kavgalıdır, devlet kurumlarıyla kavgalıdır, devletin başıyla ahengi yoktur, birbirinden bıkmıştır, elini nereye atsa elinde kalmaktadır; dolayısıyla, bir tükenmişlik hissi içindedir. Bu hisse gelen başarısız iktidarlar, tükenme noktasına yakın zamanlarda böylesine fuzuli şeylere tevessül ederler, sağı solu susturmaya, kavgaya, çene yarışına girerler. Bugünkü iktidarın yaptığı da budur; ama, bunun, onlara da faydası yoktur. Bir çoğunluk inadı ve taassubuyla, buradan bu kanunu geçirmeniz mümkündür, bizi susturmanız mümkündür, Meclisi yürütmenin emrine vermeniz, maalesef, mümkündür; ama, vatanın meydanları bizimdir, milletin yolları bizimdir! (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ve siz, kendi aczinizin, kendi hırsınızın girdabında boğulacaksınız.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa)- Ecele gidiyorlar, ecele!..

AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla)-  Millet, kendini lüzumsuz sayan insanları layık oldukları yere oturtmayı başaracaktır. Millet hancı, biz hepimiz yolcuyuz. Kimler geldi, kimler geçti...

Son bir sağduyu kırıntısı kaldıysa, şunu hatırlatmak istiyorum: Derhal bu teklifi geri çekiniz. Hangi kanununuz varsa, millet yararına hangi kanun varsa, getirin, uzlaşarak, beraber geçirelim; ama, siz bilirsiniz... Allah akıbetinizi hayır etsin!..

Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Gruplar adına başka söz istemi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Lütfü Esengün; buyurun efendim.

(FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Esengün.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İçtüzük değişiklik teklifinin 2 nci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamaya gayret edeceğim.

Değerli arkadaşlar, bu maddede, "Raporların okunmaması" diye, başlığı bile olumsuz olan bir düzenleme getiriliyor. Bugüne kadar, hiçbir kanunun hiçbir başlığında "yapılmaması, edilmemesi" diye bir başlık görmedim. Şimdi, olumsuz, yapılmayacak bir iş, madde başlığı olarak getiriliyor. Yapılmak istenen ne?.. Bugüne kadar, Mecliste, raporların okunup okunmaması hususu hep oylanmış ve genelde de okunmaması tercih edilmiş, yanlış bir uygulama bugüne kadar gelmiş; şimdi, bu yanlış uygulama yasallaştırılıyor ve İçtüzüğe geçiriliyor.

Değerli arkadaşlar, asıl yapılmak istenen ne; asıl yapılmak istenen -geçen gün söyledik, bugün de söyleyeceğiz, yarın da söylemeye devam edeceğiz- Türkiye'yi geri götürmektir. Türkiye demokratikleşsin diye çaba gösteriyoruz. Gelin, bir kurucu meclis gibi çalışalım, yeni sivil bir anayasa yapalım; 12 Eylül ürünü mevzuatı ayıklayalım, daha modern, daha çağdaş, daha demokratik bir Türkiye'ye kavuşalım diye defalarca söyledik; ama, görüyoruz ki, bir kafa, bir zihniyet, Türkiye'yi geri götürmek çabasında. Hani, Türkiye, konuşan Türkiye olacaktı, yıllardan beri buna çabalıyorduk! Şimdi, konuşan Türkiye değil, susan Türkiye, susturulan Türkiye!..

Milleti susturdunuz, ezdiniz, derdiyle başbaşa bıraktınız. Sivil toplum kuruluşlarından bile, artık, ses çıkmıyor. Bir tek sesinin çıktığı bu kürsü var, milletin derdine tercüman olan milletvekilleri var, şimdi, milletvekilleri de muhalefette susturulacak. Sizin derdiniz bu; herkes sussun, biz ne yapacaksak, hangi zulmü yürüteceksek, onu yürütelim; ama, bununla bir yere gidemezsiniz. Açıkça söylüyorum, bu yaptığınız iş, size ileride pahalıya mal olacak. Meclis, muhalefetiyle vardır; muhalefeti susturursanız Meclis yara alır. Millet iradesinin bir bölümünü yok sayarsanız, sonunda, siz de yok olursunuz. Milleti susturdunuz; ama, bizi susturamayacaksınız.

Değerli arkadaşlar, ta geçen sene, 2000 yılının 24 Ocağında, bizim, verilmiş bir önergemiz var. Biraz evvel burada görüşüldü, gündeme alınması, maalesef, reddedildi. 24 Ocak 2000 tarihinde, Hizbullah terörünün bütün yönleriyle Meclis tarafından araştırılması için önerge vermişiz. Takdiri ilahi, üzerinden tam bir yıl geçmiş, 24 Ocak 2001'de Diyarbakır'daki o menfur olay meydana gelmiş. Üzerinden bir yıl geçmiş, Mecliste, iktidar partilerinin çoğunluğu, şu Hizbullah terörünü, bu işin arkasında nelerin olduğunu, verdiğimiz önergeyi gündeme alarak görüşmeye lüzum görmemiş.

Şimdi, yeni, önemli, vahim bir olay oldu; bugün "gelin, şunu görüşelim" dedik, yine reddettiniz. Korktuğunuz bir şey var, araştırmaya cesaret edemediğiniz bir şeyler var demek ki. Yoksa, gelin, milletin temsilcileri olarak, bizler bu işe el atalım, el koyalım, araştıralım; içinde, arkasında ne var, ne yok, onları bir an evvel Meclisin huzuruna, milletin huzuruna getirelim.

Bakın, bir köşe yazarının köşe yazısında son sözü ne: "Sahi, Hizbullah terörünün karanlık yüzü şimdi değil de ne zaman araştırılacak? Allah vermesin, yeni Diyarbakır olayları olduktan sonra mı aklınız başınıza gelecek?"

Değerli arkadaşlarım, bunun getirilmesinin, zannediyorum tek gerekçesi zamandan tasarruf. Şimdi, bu Meclisin zamanı dar mıydı da... Bugüne kadar, birçok ile üniversite açılmasını isteyen kanun teklifleri Mecliste, Meclis gündeminde yatar halde. Getirin, bakın, gündemi araştırdım; Giresun ile Kırşehir bugün kabul edildi, Bartın, Rize, Nevşehir, Erzincan, Aksaray, Ağrı, Balıkesir, Karaman, Çorum, Gümüşhane, Yozgat illerinde üniversite kurulsun diye verilen kanun teklifleri Meclis gündeminde yatıyor ve teklif sahipleri kendi tekliflerine sahip olmuyorlar, olamıyorlar. Hepsini birleştirelim, bir günde halledelim; biz, bu üniversiteleri bir günde kurarız, muhalefet olarak sonuna kadar da destek veririz ve söz veriyorum; getirin, yarın çıkaralım; ama, sizde bunu getirecek yürek yok. Size gelen emirlerle ancak bu Meclis gündemini ayarlıyorsunuz, düzenliyorsunuz. IMF'nin önceliği var.

Sonra, ne var; Doğu Anadolu Projesi yıllardan beri bu Meclis gündeminde bekliyor, yine Meclis gündeminde. Karadeniz Kalkınma Projesi, Konya Ovası Projesi... Getirin, 3 tane teklifi, bir arada, birleştirelim, bir günde çıkaralım; DAP diye yıllardan beri hayalini kurduğumuz Doğu Anadolu Projesi gerçekleşsin.

BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Daha ne var; Elazığ'ın büyükşehir olması, Şanlıurfa'nın büyükşehir olması, Denizli'nin, Kahramanmaraş'ın büyükşehir olması... Oralarda yaşayan bütün insanlar, bir an evvel kanun çıksın da büyükşehir olalım diye hasretle ve heyecanla bekliyor; ama, siz bunlara kulak tıkamışsınız. Siz, milleti susturmakla meşgulsünüz. Hani, kamu personelinin sendikalaşma yasası niye bir türlü gelmiyor; hani, mahalli idareler yasası niye gelmiyor; hani, o 100 küsur imza atıp da Meclis gündemine defalarca getirdiğiniz anayasa değişikliği teklifleri?.. Niye imzanıza sahip çıkmıyorsunuz?..

Değerli arkadaşlar, siz bunların hiçbirisine cevap veremezsiniz; çünkü, siz, kendi iradenizle hareket etmiyorsunuz maalesef; çünkü, sizin arkanızda, sizi yönlendiren -maalesef diyorum- güçler var. Ekonomiyi IMF'ye teslim etmişsiniz, diğer konularda da bir yerlerden gelen talimatlar neyse, onu yapıyorsunuz. Şimdi, sıra, Meclisi susturmaya geldi; ama, başaramayacaksınız, aklınızı başınıza toplayın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Kardeşçe söylüyorum, samimî olarak söylüyorum şu kanun teklifini geri alın.

Saygılar sunuyorum.(FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Esengün.

Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; âdetim değil; ama, isterseniz, bu vesileyle, sizi selamlarken büyük milletimizi de bir selamlayalım huzurunuzda; çünkü, aylardır bu konuları sizinle konuşuyoruz, hiçbir faydası olmadı. Onun için, vekillere değil asıllara arada bir seslenmek, derdimizi onlara arz ve ifade etmek mecburiyetini hissediyorum; beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

Değerli milletvekilleri, niye bu İçtüzük; bu acele ne?... Geçen sefer arz ve ifade etmiştim; "erişir menzili maksuduna aheste giden, tizî reftar olanın pâyına dâmen dolaşır; yani, etekleriniz ayaklarınıza, eteklerimiz ayaklarımıza dolaşacak; yapmayın. Niye bu acele?! Diyorsunuz ki, efendim üretim yapacağız. Soruyorum size: Bu İçtüzük teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin komisyonlarına hangi tarihte geldi; 1999 yılının 10 uncu ayında geldi. Neredeydiniz bugüne kadar; hani acele ediyordunuz?! Geçin onu...

Biz, burada, bir İçtüzük görüştük Sayın Başkan. Kendi talebinizi okuyorum. Anayasa Komisyonu Başkanımıza sesleniyorum ve Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanına sesleniyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Başkan nerede?!

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın İzgi, Sayın Başkan, bu Meclisi temsil yetkisi sorumluluğu üzerinizdedir, gelin sahip çıkın...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Murat Bey sahip çıkıyor.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, herkes görüşlerini rahat ifade edemeyecekse, bir oldubitti yöntemiyle düzenlemeler yapılarak herkes susturulacaksa, o Parlamentoyu temsil etmenin fazla bir anlamı olmaz. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Gelin sahip çıkın...

Sayın Komisyon Başkanımız talepte bulunuyor, diyor ki:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair İçtüzük teklifinin Genel Kurulda görüşülmeyen Komisyon metninin 13 ilâ 51 inci maddelerinin, İçtüzüğün 88 inci maddesi gereğince, Komisyona geri verilmesini arz ve talep ederim. "

Sayın Başkan, önümüzden İçtüzüğü aldınız götürdünüz. Çerçeve 13 maddeyi müzakere ettik; günler harcadık, geceler harcadık, sinirler gerildi. Nerede bu maddeler? Tekrar getirmeyecektiniz, kanunlaştırmayacaktınız niye bizi oyaladınız?! Kim şimdi Parlamentoyu oyalıyor, kim şimdi milletin derdiyle meşgul olmanın önüne engeller koyuyor?!

Bir değerli arkadaşım, 37'ye göre bir teklifin Genel Kurula inmesini talep etti; biz kalktık yerimizden destek verdik. Dedik ki: Mademki fakirin derdine çare bir tekliftir, mademki esnafın derdine çare bir tekliftir, mademki haczi engelleyecektir, çulu, çaputu, hâşâ minelhuzur, atı, öküzü, eşeği, haczedilmiş, traktörü haczedilmiş insanların derdine devadır, biz arkanızda varız, getirin. Niye getirmiyorsunuz?! Allah rahmet eyleyin müteveffa milletvekili kardeşimize, ailesine başsağlığı diliyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum; inanıyorum ki, rahmeti ilahî zaten var. Peki, nasıl rahat edeceğiz?! Şehide ayakta duruyoruz, kalkıyoruz, saygı duruşunda bulunuyoruz. Bu ne saygıdır?! Gelin, araştıralım diyoruz, getirmiyorsunuz. Bu, hangi saygıdır, bu ne menem saygıdır?!

Değerli milletvekilleri, 60 ıncı maddeyi geçirdiniz. Böyle, geldi geçti. Bir film vardı "Rüzgar Gibi Geçti" diye; geldi geçti 60 ıncı madde. Ne yapacaksınız? Bakın, Anayasa Mahkemesi bir kararında diyor ki, "Elbette, soru-cevap için uzun süre olmaz; ama, konuyla mütenasip süre olmalıdır." Siz, 5 dakikayı 550 milletvekiline nasıl taksim edip de soru sorma imkânı vereceksiniz? Hele, iktidarın teklifleri var; diyor ki: "Efendim, 3 dakika olsun." Teklif, resmen verilmiş; teklif burada. Burada, burada... "3 dakika olsun" diyor, 3 dakikada cevaplayalım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - İnsaf etmek lazım efendim, yapmayın, etmeyin...

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlarsanız sevinirim Sayın Hatiboğlu.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Yapmayın... Sayın milletvekilleri, hatırlayacaksınız... Beni mazur görünüz, ıstırabımdan biraz sesimi yükseltiyorum; size olan saygım sonsuzdur; saygıya kusur saymayınız bunu lütfen. Bakın, biz, 160 maddelik kanunu, Trafik Kanununu 2 birleşimde bitirdik, müzakere ettik; gelin, anlaşalım. Bizimle anlaşmayacaksınız, kiminle anlaşacaksınız?

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - IMF'yle...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Demokratik sistemlerde uzlaşma esas değil midir?

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - IMF'yle anlaşıyorlar...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Fazileti nasıl gerçekleştireceksiniz?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Cottarelli'yle anlaşıyorsunuz; ama, milletle anlaşmıyorsunuz.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Bakın, fazileti fark etmezseniz, Fazilet iktidarı sizi fark eder ve korur, sizi himaye eder, sizi kötülüklerden korur. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ben, ancak bu süre içerisinde... Şimdi, bir de bunun 3 dakikaya indirildiğini düşünün ve ondan sonra da ne anlama geldiğini lütfen anlayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, kişisel söz aldım ben, saygı sunuyorum, Sayın Başkana, teşekkür ediyorum. Diğer maddelerde buluşmak üzere saygı sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hatiboğlu.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Sorular bölümüne geçiyorum.

Sorular için 10 dakikalık süre vereceğim.

Sayın Bıçakçıoğlu, buyurun.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, delaletinizle Meclis Başkanvekilimizden öğrenmek istiyorum. Muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımızın bu İçtüzüğe şiddetli muhalefeti devam etmektedir. Gerekçeleri, muhalefetin sesinin kısıldığıdır. Acaba, komisyonlarda maddeler görüşülürken, muhalefetimizin bu isteğini karşılamak için, TRT 3'ten canlı yayın yapmayı düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Başkanlık Temsilcisi.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, böyle bir suale müsaade edin ben cevap vermeyeyim. Milletvekilleri televizyon için konuşmaz. Milletvekilleri inandığını konuşur. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ben burada, bu Mecliste siyasî başdanışmanlık yaparken, TRT 3'ü Meclis Başkanı Sayın Cindoruk'un Meclis Televizyonuna çevirmesinde katkım ve emeğim var. O, Türk Milletine, Meclisi denetleme imkânı vermiştir; milletvekillerinin şov yeri değildir. Lütfen, arkadaşlarımız sual sorarken, bu vüsat içinde sorsunlar.

Teşekkür ederim. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Ilıcak, buyurun.

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Sökmenoğlu'na sormak istiyorum. Sayın Sökmenoğlu, sizi Adalet Partisi gençlik yıllarından beri tanıyorum. Demokrasi uğruna sine-i millete döndünüz; acaba bugünkü Tüzük değişikliğini içinize sindiriyor musunuz? Birinci sorum bu.

İkincisi, size göre, komisyondaki görüşmeler ile Meclis görüşmeleri arasında bir fark yok mu? Sizce, bu müzakerelerin millet tarafından izlenmesi ve milletin bu müzakereler ve kanunlar konusunda bilgilenmesi, hem demokratik toplum açısından hem bilgi toplumu açısından gerekli değil mi?

Üçüncü ve son sorum: Geçtiğimiz yıl Sayın Clinton buraya geldiğinde, bizim Meclisimizin çok sayıda kanun çıkardığını, biraz imrenerek ifade etmişti. Oradan aldığımız intiba, Amerika gibi ülkelerde ve demokratik ülkelerde çok daha uzun müzakereler yapılıyor, kanunlar daha uzun uzun tartışılıyor. Bu konuda sizden bilgi rica ediyorum; yani, hem de, üstelik senatosu ve meclisi olan kuruluşlarda, kanunlar böyle şipşak bir günde veya üç saatte geçiyor mu, bu konuda bilgi rica edi-yorum.

Arz ederim efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim efendim.

Sadece Amerika Birleşik Devletlerinde değil, 1980 öncesinde Türkiye'de çift meclisli sistemde de, enine boyuna konuşuluyor ve çift mecliste müzakere ediliyordu, tabiî, onda haklısınız ve Cumhuriyet Senatosunun kalkmasıyla, şimdi Anayasa Mahkemesi kendini onun yerine koydu ve onun için de, Anayasa Mahkemesi, zaman zaman müdahalelerde bulunuyor. Geniş müzakere imkânı demokrasinin esası. Yeterli sisteme geçiş var.

İçime sindirip sindiremediğimi sordunuz. Ben, bugünkü makalemde de yazdım, Başkanlıkta da ifade ettim, parlamenter sistemin ruhuna aykırı olduğu için kabul edemiyorum efendim. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum, bravo Başkan!

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, esasında, sualleri Başkanlık Temsilcisine sormamak lazım. Bu, komisyondan gelen bir teklif, komisyonun ifade etmesi gerektiği kanaatindeyim; çünkü, Başkanlık Divanında siz ayrı düşünürsünüz, ben ayrı düşünürüm. Onun için, bu suallerin muhatabı... Bizim, hükümet gibi, Bakanlar Kurulu gibi olmamamız gerektiğine inanıyorum efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın Erbaş, buyurun.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Komisyon Başkanıma sormak istiyorum: 2 nci maddenin uygulamasında       -örnek olarak diyorum- "586 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılan yasa teklifinin görüşmelerine başlıyoruz" şeklinde mi olacak? Bu takdirde, bu numaraları ben aklımda nasıl tutacağım? Şu anda 578 sıra sayılı kanun var, ben hangi numaranın hangi kanuna ait olduğunu nasıl anlayacağım?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Efendim, Başkanlık ve Kanunlar Dairesi, her teklif ve tasarıyı, komisyondan çıktıktan sonra, tüm milletvekillerinin odalarına ve bürolarına dağıtmaktadır. Dolayısıyla milletvekillerinin, bu gelen evraklar arasında bu raporları her zamankinden daha itinayla ve dikkatle takip etmeleri, izlemeleri ve okumaları ve bu raporlar üzerindeki sıra sayılarını takip etmeleri, bundan sonra kaçınılmaz olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Efendim, ben okuduktan sonra o numarayı nasıl aklımda tutacağım? Yani, önemli olan o, ben raporu okudum; ama, nasıl aklımda tutacağım?

BAŞKAN - Sayın Göksu, buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın Komisyon Başkanına şu soruları sormak istiyorum: Birincisi, muhalefet sözcüleri "millet yararına bütün kanunları getirin, uzlaşarak çıkaralım" diyor. Hükümet, IMF dahil herkesle uzlaşırken, bu milletin vekilleri olan muhalefet partileriyle uzlaşmayı niçin denemiyor? Acaba, muhalefetin uzlaşma çağrısına cevaben, bu değişikliği çekmeyi düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: Gazi Mustafa Kemal Paşa zamanında Mecliste müzakere edilen kanunlar, bir değil iki defa müzakere edilirdi. Şimdi, bu gelen İçtüzük değişikliğiyle hiç müzakere edilmeyecek. Acaba, o günküler boş bir uğraş peşinde miydiler, yoksa bizim yaptığımız mı boş bir uğraştır? Bunun cevabını bekliyorum.

Üçüncüsü, cuma günü bu müzakereler yapılırken, Anavatan Partisinden eski bir bakan olan arkadaş çıkarken "içime sinmiyor ve oy vermiyorum" diye gitti. Birçok arkadaşın da içine sinmiyor. İktidar partisine mensup arkadaşların bile içine sinmeyen bu değişikliği niçin dayatıyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Buyurun Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Tabiî ki, uzlaşma kültürü fevkalade önemlidir. Bu, komisyonumuzun bir empozesi, bir dayatması değildir; milletvekili arkadaşlarımızın bir teklifinin komisyondan görüşülmesidir. Bu uzlaşı, gerek komisyonda gerek komisyonun dışında... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Parti teşkilatı içinden yetişmiş bir kişi olarak içinize sindiriyor musunuz?!.

BAŞKAN - Efendim, lütfen, Sayın Başkanı dinler misiniz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Hiç mi geçmişini düşünmüyorsun Sayın Başkan?!.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Doğrudur... Doğrudur...

BAŞKAN - Sayın Başkan, siz buyurun efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Şimdi, uzlaşı konusunda, komisyonumuz, her zaman açık olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Biz, komisyon olarak, bu konuda, gerek parti gruplarının gerek komisyon üyelerinin gerekse komisyon dışındaki milletvekili arkadaşlarımızın katkılarına, hiçbir zaman, kapılarımızı kapamadık. Bu konu, komisyonda müzakere edilmiş ve kabul edilmiş...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hangi noktası değişti ki?!

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - ...ve bu şekliyle Genel Kurula inmiştir. O bakımdan, uzlaşmak isteyen arkadaşların, hiçbir zaman, komisyonu, kendileri için bir engel olarak görmelerini mümkün görmüyorum.

"Geri çekmeyi düşünüyor musunuz?" Hayır, böyle bir şeyi düşünmüyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Çek!.. Çek!..

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Çek!.. Çek!..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Komisyona geri çek!..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Ayrıca, bilindiği gibi, daha önce geriye çekilen daha kapsamlı bir İçtüzük teklifi var. Bu teklifin de en kısa zamanda komisyonumuz tarafından görüşüleceğini ve süratle Genel Kurula indirileceğini de Komisyon Başkanı olarak ifade ettim; hem komisyonda hem Genel Kurulda ifade ettim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Çek!.. Çek!.. Hiç mi geçmişini düşünmüyorsun?!

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - İfade edeceğim bundan ibarettir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Demokrasiye inanıyorsan, çek!

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Bedük, bu Mecliste...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Geçmişin var, geçmişin!.. Geçmişin için, çek!..

BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, burada, iki tane sorum var: Birincisi, soruşturma raporlarının okunmayacağına dair bir gerekçe hazırlamışlar. Tabiî, Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı biliyor ki, kendi partisi çok büyük suiistimallere karışmış. Şimdi, kendi partisi çok fazla suiistimallere karıştığı için, burada, soruşturma komisyonlarının raporu okunursa, milletin karşısında yüzleri kalmayacak; bu soruşturma raporlarının okunmasını, burada, bunun için mi yasaklıyorlar?

Soruşturma komisyonunun amacı, kim, ne hırsızlık yapmışsa, kim, ne suiistimal yapmışsa, getirip, burada, halka bunları duyurmaktır, halktan kaçmamaktır. Acaba, bu soruşturma komisyonu raporlarının okunmamasının nedeni bu mudur, yoksa başkası mıdır? Bu, birinci sorum.

İkinci sorum: Ret raporlarının dahi okunmayacağı deniliyor. Ret raporu, zaten komisyon bir konuyu reddedince geliyor Genel Kurula, Genel Kurul da bunu tartışıyor, bu ret gerekçesine katılmadığı takdirde, yeniden komisyona gönderiyor. Okunmayan bir reddin, burada, nasıl müzakeresi yapılacaktır?

Komisyon üyeleri, Allah rızası için, bu İçtüzüğü kaç defa okudular?! Yani, bu İçtüzükten hiç anlamayan kişiler nasıl bunu hazırlamış?! Duyulduğuna göre, bu İçtüzük, Başbakanlık Müsteşarlığında bir bürokrat tarafından hazırlanmıştır. Bu bürokrat kaç defa Meclise gelmiş, Meclisin çalışmasını dinlemiştir?! Böyle şey olur mu?! Yani, bu kadar milletvekili, 550 milletvekili varken, bunları bir tarafa atıyorsunuz da, Sayın Başkan, içinize siniyor mu Başbakanlığın bir bürokratının hazırladığı bu Tüzüğü getirip de, bu millete bu kadar baskı yapmak?..

Sorularım bunlardır efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Şimdi, Sayın Başkanım, soru, görüşülen konuyla ilgili metinlerde veya görüşmeler sırasında ortaya konulan görüşlerde anlaşılmayan veya farklı anlamlara gelebilecek olan hususlara açıklık kazandırmak için sorulur ve tevcih edilir.

Sayın Genç'in bu söylediklerini bir soru olarak kabul etmiyorum, kendine göre eleştiri kabul ediyorum.

Teşekkür ederim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Başkan kabul ediyor... Sayın Başkanım, siz kabul ediyorsunuz...

BAŞKAN - Efendim, istediği şekilde...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkanım, siz, kabul edip etmemekte serbestsiniz; siz kabul ediyorsunuz...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, soru - cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 12 adet önerge...

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, affedersiniz...

Zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Sayın Genç'in üçüncü suali, raporda ret istemi; yani, 80 inci maddeyle ilgili Sayın Başkan cevap versin efendim. Orada, ret raporu nasıl oylanacak; nasıl okunmadan oylanacak? Lütfen, onu, Sayın Başkan izah edebilirler mi? (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Buyurun, Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, tabiî, burada, bu teklifin sahipleri var. (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Onlar da bilmiyor.

BAŞKAN - Efendim, sorunun cevabını beklemiyorsunuz...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Konu mankeni olmak istemiyoruz!..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - İçtüzüğün 80 inci maddesi şöyledir: "Bir kanun tasarı veya teklifinin esas komisyonca reddi istenir ve rapor da benimsenirse, kanun tasarı veya teklifi reddedilmiş olur. Rapor benimsenmezse komisyona geri verilir." Bu bir özel hükümdür. Bu özel hüküm yürürlükte kalacaktır. Herhangi bir çelişki teşkil etmemektedir.

Arz ederim.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 12 adet önerge vardır. Madde, bir fıkradan ibaret olduğu için, 4 önerge ile 1 Anayasaya aykırılık önergesini, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık sıralarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

"Raporların Okunmaması

Madde 79.- Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken raporun okunmasına gerek olup olmadığı Genel Kurulun onayına sunulur, lüzum görülürse aynen okunur, lüzum görülmediği takdirde okutulmaz. Bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları Başkanca Genel Kurula duyurulur."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

"Madde 79.- Kanun Tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulun onayı ile Genel Kurulda okutulmaz. Raporların bastırılıp dağıtıldığı Başkanca Genel Kurula duyurulur."

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 2 nci maddesiyle değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

"Madde 79.- Kanun Tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, rapor Genel Kurulda okutulmaz."

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 2 nci maddesiyle değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

"Madde 79.- Komisyon raporları daha önce bastırılıp dağıtılarak milletvekillerinin bilgilerine sunulduğu için Genel Kurulda okutulmaz."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okutacağım son önerge Anayasaya aykırılık önergesidir; okuttuktan sonra işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 2 nci maddesi Anayasaya aykırıdır.

Gereğini arz ederiz.

 

Bülent Arınç

 

 

 

Manisa

 

 

 

Aslan Polat

Fethullah Erbaş

Ayşe Nazlı Ilıcak

 

Erzurum

Van

İstanbul

 

Lütfü Esengün

Şeref Malkoç

Fahrettin Kukaracı

 

Erzurum

Trabzon

Erzurum

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, ben daha evvel vermiştim.

BAŞKAN - Efendim, metinden çıkarma değil, anayasaya aykırılık bu...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Anayasaya aykırı olduğu için... Ben daha önce vermiştim efendim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Bunların hepsi oyun... Oyun içinde oyun... Her tarafı oyun oldu; Komisyon da oyunun içinde.

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Başkanlık temsilcisi?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Hayır efendim, katılmıyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bu önergeler hangi saatte verilmiş?

BAŞKAN - Sayın Genç, buraya gelin, arkadaşlarımızın yanında inceleyin; varsa işleme alalım. Yani, gelen evrakları işleme alıyoruz.

Önerge sahibi?.. Sayın Ilıcak, siz mi konuşacaksınız efendim?

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 586 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna dair verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar, bir gün muhalefet; muhalefet de bir gün iktidar olabilir. Benim endişem şu: Kuyuya atılan taşı, kırk akıllı, bir gün gelecek, çıkaramayacak. Bir kere yanlış yapıldı mı, bu yanlışı düzeltmek çok zor. Sonunda hepimizin, bütün milletvekillerinin sesi kesilmiş oluyor. Oysa, bu Meclis, milletvekilinin vitrinidir. Siz, bu vitrini kırıyorsunuz, bu vitrini karartıyorsunuz. Hadi gelin, akılsız parmaklar gibi hareket etmeyelim; kendi irademize, konuşma hakkımıza sahip çıkalım.

Bu değişiklik, aslında, Anayasa Mahkemesinden geri dönecek; çünkü, Anayasanın 2 nci maddesine aykırı. Anayasanın 2 nci maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Siz, bu hukuk devletine darbe vuruyorsunuz. Anayasanın 68 inci maddesine aykırıdır: "Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." Anayasanın 95 inci maddesine aykırıdır: "İçtüzük hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclis faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak şekilde düzenlenir." Muhalefet partilerinin Meclis faaliyetlerine katılması bu şekilde önlenmektedir.

Değerli arkadaşlar, her düşünce, muhalif düşüncelerle birlikte bir bütündür. Muhalefetin sesini kesmekle o bütünlüğü bozmuş, düşünceyi katletmiş oluyorsunuz. Burada, Sayın Cindoruk'u şükranla yâd etmek istiyorum. Meclis TV, onun ve Sayın Sökmenoğlu'nun sayesinde kuruldu. Bakın, siz, canlı yayınları bile kesmeye çalıştınız. Size kalsa, Meclis müzakerelerini milletin duymasını istemezdiniz. Aksine, bakın, şimdi, maddelerin müzakere edilmesinin bile önünü kesmeye çalışıyorsunuz; çok seslilikten, çoğulculuktan ürküyorsunuz.

Sayın Zeki Çakan, demokrasinin tarifini yaparken "azınlık tahakkümü değildir" dedi. Evet, azınlık tahakkümü değildir; ama, demokrasi, çoğunluk tahakkümü hiç değildir. Demokrasi, meşruiyetini millette arayan, tek bir ferdin dahi hakkına, hukukuna saygı gösteren rejimin adıdır. (FP sıralarından alkışlar)

Bu tüzük değişikliğini, ülkeyi daha iyi yönetmek için getirdiğinizi söylüyorsunuz, daha etkili bir biçimde yönetmek için, daha başarılı olmak için getirdiğinizi söylüyorsunuz. Delikanlı, genç kıza demiş ki: "Ah bir ahtapot olsaydım." Genç kız sormuş: "Neden?" "O zaman, kırk kolumla birlikte seni sarardım" deyince, genç kız dönmüş "önce iki kolunu kullanmayı öğren" demiş.

Değerli arkadaşlar, şimdi, siz, daha başarılı olmak için bu değişikliği getiriyorsunuz; ama, siz başarılı olamazsınız; çünkü, millete sırtını dönen bir iktidar, hiçbir zaman başarılı olamaz. Ahtapot olmak, başarılı olmak için çözüm değil. Bakın, tarihin aynasını sizin yüzlerinize tutuyorum. Ahtapot olmak istiyorsunuz. Bu rejimi, ahtapot sistemi haline getirmek istiyorsunuz; ama, o zaman, daha başarılı olmayacaksınız; aksine, getirmek istediğiniz o ahtapot düzeni, o kollarıyla demokrasiyi boğacaktır.

Değerli arkadaşlar, sırası gelmişken, bir kere daha düşünelim. Bakın, geri dönüşü olmayan, çözümsüz bir yola doğru gidiyorsunuz. Bu milletin size saygı ve sevgi duyması önemlidir, Parlamentoya saygı duyması önemlidir. Bu maddeler buralarda müzakere edildikçe, millet, bu maddeleri ancak o şekilde izleyip öğrenebiliyor.

Şimdi, birtakım sipariş kanunlar var; hepsini biliyoruz. Biraz önce Sayın Komisyon Başkanı "evet, getireceğiz öbür tüzüğü, buradan geri çektiğimiz tüzük maddelerini de" dedi. Niçin geri çektiniz; çünkü, orada çok ince bir madde vardı; çünkü, oraya, siz, Meclise başörtüsü yasağını getirmek istiyordunuz; ama, şimdi, paketi bir bütün olarak buraya getireceksiniz. O maddeler hiçbir zaman burada müzakere edilmeyecek ve milletimiz, o paketin içinde kendisi için hazırlanan, bu milletin değerleri aleyhine hazırlanan tuzakları göremeyecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Müsaade ederseniz Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ilıcak, 1 dakika eksüre veriyorum.

Bir dakika Sayın Ilıcak...

Sayın milletvekilleri, maddenin oylamasına kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Ilıcak.

AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Bir RTÜK Kanunu var. O RTÜK Kanununun 29 uncu maddesinde, medya patronlarının ihaleye girme yasağının kaldırılması meselesi var. Onu da bir bütün halinde, bir paket halinde buraya getireceksiniz ve oylatacaksınız.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Bütün mesele o...

AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Memurların yargısız infaz kanunu var. Sözümona, yok efendim -tırnak içinde- yeşil don giydi, şunu yaptı bunu yaptı... Geçenlerde bunu ifade etti bir sayın değerli milletvekilimiz kürsüden. Birçok değerli bürokratın işine son veriliyor; sonra, Enerji Bakanlığına, it, uğursuz doldurularak milletin kasası, milletin hazinesi soyuluyor.

Evet, burada, hepinize saygı sunuyorum ve sizlerden bir kere daha rica ediyorum; bir kere daha düşünelim, akılsız parmaklar olmayalım, milletin vicdanı olalım, ona göre davranalım.

Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, bir düzeltme yapabilir miyim; izin verir misiniz?..

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aktaş; konu ne?

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan konu şu: Sayın konuşmacı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2 nci maddesinde bu ülkenin demokratik bir hukuk devleti olduğunu söylediler.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Ben kayıtlara girmesi, düzeltilmesi açısından... Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin...

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Konuyla ilgisini söyleyin Sayın Ziya Aktaş. Size yakıştıramadım...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Çarpıtıyor Sayın Başkan, çarpıtıyor...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - ...demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu...

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın Aktaş, Sayın Ilıcak, orada, hukuka ilişkin bölümünü söylemek istedi,  tamamını söylemedi; konu budur efendim, bir kasıt aramayınız.

Teşekkür ederim arkadaşlar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

(DYP sıralarından "karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz" sesleri)

BAŞKAN - Arayacağım efendim, niye kızıyorsunuz?!

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Ilıcak, Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu söyledi. Bu doğrudur. Bu, Anayasamızda geçen bir metindir. Sayın Ilıcak, laik bir ülke olmadığını da söylemedi. Sayın milletvekili neyi istismar ediyor, anlamak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Doğan, ben, Sayın Ilıcak'ın neyi ifade etmek istediğini söyledim zaten, açıklama yapmanıza gerek yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Arayacağım efendim, merak etmeyiniz.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Çalışma saati bitti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışma saatimiz, İçtüzüğün bitimine kadar, saat 24.00'e kadar bitmezse de devamı yönündedir. Alınan karar budur. Ara verip vermemek de Başkanlığın takdirindedir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye zamanı uzattınız o zaman, niye uzattınız biraz önce?!

BAŞKAN - Sayın Genç, sayın konuşmacının... Alınan kararın...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun kardeşim!.. Bu kadar keyfîlik olmaz yani.

BAŞKAN - Önce, ne söylediğinizi sizin kulağınızın duymasını isterim. Bir dakika... Biraz önce, avukatlarla ilgili tuvalete gitme konusunu kullanmadım dediniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tuvalet nedir, tuvalet nedir? Tuvalet hela değil ki...

BAŞKAN - Dinler misin... Dinler misin...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Makyaj yapmaya da giderken avukat tutarsın diyebilirsin; ne var yani! Berbere giderken avukat tutarsın; ne var!.. Allah Allah!..

BAŞKAN - Sayın Genç, önce dinlemesini, sonra ne söylediğini öğren. Getirilen ne biliyor musunuz? Evvela... "Tuvalete bile giderken avukat tutacaksınız" söylediğiniz bu.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunda ne yanlış var?!

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine...

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, önergeleri geri çekiyoruz.

BAŞKAN - 3 önergeyi de çekiyor musunuz efendim?

AHMET KABİL (Rize) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Himoğlu da çekiyor mu efendim?

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Geri çekiyorum.

BAŞKAN - Çekiyorsunuz.

Evet, 3 önerge geri çekilmiştir.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Allah rahmet eylesin gani gani; öldürdünüz Meclisi.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bu uygulamanız fevkalade yanlış. Müsaade buyurun...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - 3 önerge işlem görmeden geri çekilmişse, arkadaki önergelerle doldurulur.

BAŞKAN - Eğer okunmamış olsaydı, dediğiniz doğru Sayın Başkanım.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İçtüzük yapıcının maksadı, her fıkra için 4 önergedir. Eğer önergeler işlem görmeyip çekiliyorsa, arkadaki önergelerle doldurulur; bu bir.

İki; 55 inci madde gayet açık, çalışma süresini zorunlu hallerde uzatabilirsiniz Sayın Başkan. Yapmayın; bunu bilen bir Başkansınız.

BAŞKAN - Daha önceki uygulamaları biliyorsunuz Sayın Hatiboğlu.

Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.04

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN: Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661)              (S. Sayısı : 586) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Başkanlık temsilcisi yok; ancak, daha önce, Meclis Başkanlığı 25.1.2001 tarihli 49 uncu Birleşimde de temsil edilemediğinden, görüşmelere devam ediyoruz.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 3. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesi

Madde 81. - Kanun tasarı ve teklifleri; Genel Kurulda, aşağıda belirtilen usule göre görüşülür :

a) Tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır.

b) Soru-cevap işlemi yapılır.

c) Tasarı veya teklifin benimsenip benimsenmemesi işaretle oylanır.

d) Benimsenen tasarı veya tekliflerin madde metinleri okutulmaz ve maddeleri üzerinde ayrıca görüşme açılmaz. Ancak madde metinleri tutanakta yer alır.

e) Madde sırasına göre, önerge işlemleri yapılır.

f) Maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergelerinin kabulü halinde madde kabul edilen önergeler doğrultusunda işaretle oylanır, diğer maddeler oylanmaz. 82 nci madde hükmü saklıdır.                  

g) Tasarı veya teklifin tümü kesin olarak oylanır.

Aksi, Danışma Kurulunun teklifiyle Genel Kurulca kararlaştırılmamışsa; kanun tasarı ve teklifleri hakkında siyasi parti grupları, komisyon ve hükümet adına yapılan konuşmalar yirmişer, üyeler tarafından yapılan konuşmalar onar dakika ile sınırlıdır.

Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün kesin oylaması; açık oylamaya tabi işlerden değilse, yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır.

Benimsenmeyen veya kesin oylamasında tümü kabul edilmeyen kanun tasarı ve teklifleri, Genel Kurulca reddedilmiş olur.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya; şahısları adına, Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Yahya Akman, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş, Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven ve Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül söz isteminde bulunmuşlardır.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Meclis Başkanvekilinin olması gerekmiyor mu?

BAŞKAN - Efendim, oturumu açtığımda neden başlattığımı ifade ettim; 25.1.2001 tarihli birleşimde, Meclis Başkanlığı temsil edilemediğinden, bir defaya mahsus olmak üzere, görüşmeler, onun yokluğunda da devam ediyor.

Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan.

Buyurun Sayın Candan.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Meclis İçtüzük değişikliğinin 3 üncü maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada, bir kere daha, bir teklifte bulunmak istiyorum: Grup başkanvekillerimiz, aslında bir araya gelmeli ve belki de, hükümetin uluslararası anlaşmalarda verdiği ve zaman -tarihli- tespitli olan yasaları öne almak kaydıyla, Parlamento, çalışmalarına devam etmelidir. Böyle bir anlaşma ve uzlaşma, demokrasi açısından, Parlamentonun itibarı açısından çok önemlidir. Eğer, böyle yapılmazsa, bu Meclis, tarihinde ilk defa kendi milletvekillerinin oylarıyla kendi konuşma hakkını kısıtlayan Meclis durumuna düşecektir.

Değerli arkadaşlar, şimdi 3 üncü madde... Tasarı ve teklif Parlamentoya geldi ve burada müzakereye açılmadan gruplar adına ve şahsı adına konuşmalar bitti. Düşünün ki, bu tasarı 100 maddeliktir ve hiçbirini okumadık ve hiçbirinde metnini dahi bilmediğimiz yasalara oy vermiş olacağız. Yani, bunu mantıkla izah etmek mümkün değil. "Efendim, Batı parlamentolarında var..." Peki, Batı parlamentolarında komisyon ağırlıklı çalışmalarda yapılan nedir; bir milletvekili asgarî 20 civarında danışmanla enforme ediliyor, bütün çalışma şartları var, ağırlıklı olarak komisyonlarda işler tamamlanıyor; ama, bizim Parlamentomuz böyle mi; 550 milletvekilimiz var, 18 tane aslî komisyon var ve aynı anda toplanan komisyonlar var, bir milletvekili arkadaşımız hangi komisyonda ne yapabilecek. Bunu mutlaka düşünmek mecburiyetindeyiz.

Ben şahsım adına şunu açık ve net söylüyorum: Okumadığım, bilmediğim, inanmadığım bir tasarı geldiği zaman katiyetle oy vermem. Okumadığım ve bilmediğim şeye oy vermenin mantığı nedir yani?! Milletvekili demek ücret almak, lojmanda oturmak, gelip burada talimatla oy vermekse, böyle bir milletvekilliğinin hiç şık olmadığı kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, 3 üncü maddede deniyor ki, komisyon raporları okunmasın; soru-cevap işlemi 10 dakikayla sınırlı kalsın; madde üzerinde müzakere yapmayalım; değişiklik önergeleri olursa, şimdi hükümetin yaptığı gibi, sahte önergelerle dolduralım, okunurken geri çekelim. Bu, bir kere tasarı müzakeresinin ciddiyetine yakışmıyor; önce dolduruyorsunuz, Başkanlık okumaya başladığı zaman geri çekiyorsunuz. Bunu izah etmek mümkün değil. Kanunlar görüşülürken 330 oyla işi bitirelim; hükümetin sayısı 352... Yani, sanki, hükümet, kendi çoğunluğuna göre bir İçtüzük hazırlıyor, sanki hükümet, IMF'yle yaptığı anlaşmalar doğrultusunda bir İçtüzük hazırlıyor. İşte, işin, yanlış tarafı bu.

Değerli arkadaşlar, öncelikle bu teklifin mahzurlarını satırbaşı halinde şöyle tespit etmek mümkün:

Bir kere, okumadan, incelemeden oy isteniyor; yani, kaldır, indir, otomasyon... Bu, evvela, milletvekilleri açısından onur kırıcıdır. Hiçbir kimse benim okuma imkânımı, hiçbir kimse benim üzerinde konuşma imkânımı kısıtlayarak benden oy isteyemez. Bir kere, bu yanlıştır. İhtisas komisyonlarında arzu edilen altyapı hazırlandığı zaman Parlamentoda belki bu yapılabilir; ama, bugünkü şartlar itibarıyla, bu mümkün değil. Hükümetin iddiası, verimin artacağı yönünde.

Değerli arkadaşlar, cumhuriyet tarihinde, bu hükümetin çıkardığı yasalar kadar Anayasa Mahkemesinden dönen yasa var mıdır; yok. Peki, buraya getirdiğimiz birçok yasa tasarısını yarıdayken geri çekmiyor musunuz; birçok maddeleri geri almıyor musunuz? Peki, niye Danışma Kurulu var? Siyasî partilerin yetkilileri otursun, müzakere etsin, ülke menfaatleri doğrultusunda çıkacak yasa tasarıları Genel Kurula gelsin.

Değerli arkadaşlar, yasalar dışarıda tartışılırken -gerek Anayasa Mahkemesinde gerekse diğer kurumlarda- bu yasa koyucu, yani Parlamento, yani milletvekilleri bu yasa hakkında ne demiş, maksadı nedir diye zaman zaman müracaatlar olmuş ve tutanaklar hep gündeme gelmiştir. Peki, üzerinde hiç milletvekili görüşü olmayan bir yerde, hangi tutanaktan, hangi milletvekili itibarından bahsedeceksiniz? Burada bir yasa tasarısı görüşülürken, bir milletvekili arkadaşımız bu tasarıya katkı sağlayabiliyor ise, bundan bir zevk alır; ama, siz, 250 maddelik bir yasa tasarısını "bizim hızla kanuna ihtiyacımız var" der, grup adına konuşmalarla bitirir, maddeler görüşülmeden geçirirseniz, bunun sağlıklı olduğunu iddia etmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, hakikaten, ben, bu Parlamentoda sıkıntı nerede diye baktım. Yani, oylamalarda zaman kaybı nerede, Parlamento işi engellediği için mi zaman kaybediyoruz; hayır. Açın, bakın, bütün arşivlerde yoklamalara bakın. Yoklamalarda, çoğu zaman, hükümet, arzu edilen karar yetersayısını temin edemiyor. O zaman, demek ki, burada, zaman israfından bahsetmek mümkün değil, milletvekillerinin parlamentoya devamı esastır; ama, siz, maddeler üzerinde milletvekillerine söz vermediğiniz zaman bu tasarıları buradan nasıl geçireceksiniz, ben size söyleyeyim: 15-20 kişiyle geçirmek durumunda kalacaksınız ve milletvekilleri için burası cazibe noktası olmaktan çıkacak. Burayı, bir milletvekilinin çıkıp mikrofondan düşüncesini rahatlıkla söyleyemeyecek duruma getiriyorsunuz.

Siz, IMF ile anlaşma yapmışsınız; geldi bana. Burada, bakın, değerli arkadaşlar. Bu İçtüzük değişikliğinin gerçek sebebi şu: "Ocak 2001'e kadar çıkarılacak kanunlar: Türk Telekom, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, Elektrik Piyasası Kanunu." Yani, şu IMF'ye verdiğiniz söz var ya... Aslında, IMF'ye verdiğiniz söz kadar, millete verdiğiniz sözde de durmanız lazım. Yani, bakın, tekrar "Şubatta çıkarılacak kanun: Şeker Kanunu. Martta çıkarılacak kanun: Elektrik Dağıtımı. Nisanda çıkarılacak kanun: Merkez Bankası Kanunu. Mayısta çıkarılacak kanun: Türk Telekomun satışını kazananların teklifi."

Değerli arkadaşlar, eskiden, IMF şu şu kanunları çıkarın diye hükümete tavsiyede bulunuyordu -talimat demeye dilim varmıyor- ama, şimdi, tarihleri de koymuşsunuz. Bu, bu Parlamentoya, şurada oturan 550 milletvekili arkadaşımıza, aslında, bana göre, saygısızlıktır. Böyle, emirle kanun çıkmaz. Mutlaka, ekonominin gereği bir anlaşma yapılıyorsa, o anlaşmalarda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsız devlet olma özelliği önde tutularak, itibarımızla birlikte kanun çıkarılır.

Değerli arkadaşlar, şimdi, şöyle, soru-cevap şeklinde bu tasarıyı bir değerlendirmeye tabi tutalım istiyorum: Mevcut İçtüzük yasa çıkarmayı engelliyor mu; hayır; arzu edilen seviyede olmamakla birlikte, uzlaşma olduğu zaman mevcut İçtüzükle kanun çıkarılabilir, belki bazı değişiklikler yapılabilir. Peki, bu tasarı muhalefeti susturur mu; mutlaka susturur; konuşma hakkımızı elimizden almaktasınız. Peki, dünyada örneği var mı; komisyonlarla Meclisi yan yana koyduğumuz zaman dünyada örneği yok.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Parlamento, çok enteresan bir tabloyla da karşı karşıya. Burada, Meclisi temsilen oturan arkadaşımızın bugün bir yazısını, makalesini okudum. Sayın Murat Sökmenoğlu diyor ki: "Meclisin iyi, yani, hızlı ve verimli çalışması, hakkın suiistimaline müsaade edilmemesi gerekir; ancak, bunu yaparken, bir başka hakkın kullanılmasına mâni olmak da yanlıştır." Bu makaleyi yazan arkadaşımız, biraz önce burada düşüncelerini ifade etti ve aynı şekilde, daha önce cumhuriyet dönemi yıllarına ait Dahili Nizamnameden bahsederek, bu yazısında, bu yapılan uygulamanın antidemokratik olduğunu söylüyor. Bu da, cumhuriyet tarihinde, bir hükümet içerisinden bir Meclis Başkanvekilinin, hükümetle böyle ters düşerek, doğruyu ilk defa ortaya koyduğu bir metin olarak ortada görünmektedir.

Değerli arkadaşlar, hükümet, bu tasarı metnini savunurken, enteresan tespitler yaptı. Doğrusu, bana çok dokunduğu için, birkaç konuyu ifade etmek istiyorum. Özellikle MHP Grup Başkanvekili arkadaşımız "zaman israfını önlüyoruz; şehitler için burada kanun çıkaracağız" diyerek, bana göre, aslında, şehitleri bizatihi kendisi istismar etmiştir. Eğer öyle bir kanun tasarı veya teklifi gelirse, bütün Parlamento, parti farkı gözetmeden, herkes, buna destek verir. Yine, aynı 56 ncı maddede eski Tüzüğü gündeme getirirken "bugün silahınızı elinizden aldık" cümlesiyle, fevkalade, bu kürsünün mehabetine, bu Parlamentonun mehabetine yakışmayacak şekilde suçlamalarda bulundu.

Kılık Kıyafet Kanunu, bize göre...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Din ve vicdan hürriyeti, anayasal teminat altındadır; hiç kimse inancında zorlanamaz, inancının gereği neyse, o olur; ancak, bu tür istismarları yapmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.

Yolsuzluktan bahsederken "siyasî irade koyduk" diyor; ancak, bir irade daha koydu bu Parlamento... Maalesef, milletvekili arkadaşlarımız, Parlamentoya devamsızlığı âdet haline getirdiği gibi... Mükerrer oy deniyor. Niye mükerrer oy; sahte oy, dalavereli oy, düzenbaz oy... Parlamentoda sayısal çoğunluğu temin etmek için böyle oy vermenin mantığı nerede?! Meclis Başkanı Sayın İzgi'nin, efendim, usul hatası var, aslında arkadaşlarımız yanlış yapmamışlardır anlamına gelen açıklamaları var. Bu açıklamaları da üzüntüyle karşıladığımızı ifade ediyorum.

Bu teklif, bu Parlamento için bir çıkmaz sokaktır; bir kere daha, mutlaka, tezekkür edilmesi gerekir diyor; saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, burada, oylama değil, yoklama pusulalarında yanlışlık oldu. Onu o şekilde söyleyebiliriz. Oylama değil, yoklama pusulalarında değişiklik olmuş. Yani, arkadaşlarımız bunu bilerek söylesinler, bir yanlış anlaşılma olmasın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim; buyurun.

DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz teklif üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün merasimini yaptığımız Konya Milletvekilimiz Sayın Turan Bilge'ye Allah'tan rahmet, Grubuna ve ailesine de sabırlar diliyorum.

Bildiğiniz gibi, bu yasa, bu hükümetin inat yasalarından birisi; ısrarla bu antidemokratik yasayı çıkarmaya çalışıyor. Aslında, tasarı falan değil tabiî; Başbakanlık makamında hazırlanmış, bir bürokrat tarafından hazırlanmış, üç iktidar grup başkanvekillerine imzalatılmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş ve bu teklifi görüşüyoruz.

Aslında, buna bakarsanız, eğer bu teklif yasalaşırsa, Meclise hiç gerek yok. Yapılacak şey, üç ortak tarafından -veya yarın dört olur- liderler tarafından verilsin talimatlar, üç grup başkanvekili, dört grup başkanvekili imzalasın, ondan sonra -komisyona bile havale yok, noktasını virgülünü değiştirmeniz mümkün değil- yasalaşsın, Resmî Gazetede ilan edilsin, olsun, bitsin. Böyle bir anlayış geliyor.

Değerli arkadaşlarım -özellikle iktidar ortağı milletvekillerine sesleniyorum- burada getirilen konuyu, hakikaten iyi okudunuz mu, iyi düşündünüz mü? İçinizde demokrat insanlar var, gerçekten, yasaklı Türkiye'yle savaşan insanlar var. Birçoğunuz yeni... Şu sırada oturan sayın bakanlardan birçoğu yasaklı idi; "konuşan Türkiye" diye birlikte koştuk. Şimdi, sizin içinizde olan eskiler ve bugün, bu makamlarda oturan, demokrat olduklarını söyleyen, yasaklarla beraber savaştığımız insanlar, maalesef, faşist bir yasanın buradan geçmesine yardımcı oluyorlar. Böyle bir şeye gönlünüz razı olabilir mi?! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Buna nasıl müsaade ediyorsunuz?! Düşünün, bu son fırsattır! Biz, muhalefet olarak çekinmiyoruz, çıkarız sokaklara; ama, size vatandaşımız soracak, sen Mecliste neyi konuştun arkadaş diyecek, sen benim esnaf olarak, çiftçi olarak, tüccar olarak, öğrenci olarak, öğretmen olarak hangi meselemde Mecliste konuştun diyecek; ne cevap vereceksiniz?!

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Gerek görmüyorlar ki.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Vereceğiniz cevap: Benim grup başkanvekilim tayin etti bir tane hukukçu, hukuk konularını konuştu; bir tanesini esnaf konularına tayin ettiler, konuştu... Sonra?.. Sonra, ben de oy verdim diyeceksiniz. Bu, sizin için bir zül olabilir, utanç vesilesi olabilir; vekil olduğunuzu hissedemezsiniz. Bunu samimiyetimle söylüyorum. Her gittiğiniz yerde size soruyorlar dertlerimizi dile getirin diye. Yine soracaklar; ama, getiremeyeceksiniz.

Sevgili arkadaşlarım, tasarı veya teklifin tümü üzerinde konuşulacak, maddeleri üzerinde konuşulmayacak ve 5 dakika da sual ve cevap olacak; arkasından da, önerge varsa, önerge üzerinde konuşma olacak. Böyle bir şey tasavvur edilemez. Bakın, diktatörlüklerde dahi, yani, diktatörlüklerin bulunduğu meşrutî meclislerde, bırakın onları, uzaklara gitmeyi, tekparti devrinde, hatta, ihtilal hükümetlerinden sonra kurulan, ihtilallerden sonra kurulan Kurucu Meclis ve Danışma Meclislerinde böyle bir yasayla meclisler yürütülmedi; müzakere esastı, müzakere esastı... (DSP sıralarından gürültüler) Evet, doğru söylüyorum; Danışma Meclisi üyesi arkadaşlar var burada. Ne kadar baskı altında olursa olsun, gerçekten, bu kürsüde müzakereler yaptılar ve birçok yasanın çıkmasına sebep oldular; ama, bugün bunu kaldırıyorsunuz. Yani, biz bir Danışma Meclisi gibi de mi çalışamayacağız?!

Sevgili arkadaşlarım, biraz önce, demokrat ve asil bir düşünceye sahip olan Sayın Murat Sökmenoğlu, Başkanvekili sıfatıyla dedi ki: "İçime sindiremiyorum bu yasayı; parlamenter sistemin ruhuna aykırı olduğu için kabul edemiyorum." Kendilerini, Doğru Yol Grubu olarak, bu asil ve demokrat davranışından ötürü kutluyoruz ve sizi de bu anlayışa davet ediyoruz. (DYP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlarım, cuma günkü konuşmasında Sayın Köse "bu yasanın amacı, çabuk yasa çıkarmaktır" dedi ve maalesef, biraz önce Sayın Candan'ın da söylediği gibi, şu cümleyi bu kürsüden söyledi: "Eğer, günümüzün ihtiyacı olan yasaları çıkaramazsanız, zamanı değerlendiremediğiniz müddetçe, dün şehit olan insanlarımızın yetimlerine ve ailelerine para veremezsin, onun haysiyetini koruyamazsın."

Şimdi Sayın Köse'ye soruyorum: Sayın Köse, ne zaman, bu hükümet, hatta, içinde bulunduğunuz -üçüncü dönemsiniz, beraber geldik- hangi dönemde, bu Meclise şehit aileleriyle ilgili, gazilerle ilgili, çocuk haklarıyla ilgili yasalar geldi de, bu Meclisten ittifakla çıkmamıştır? (DYP sıralarından alkışlar) Polislerimizle, askerlerimizle ilgili yasalar, özlük haklarıyla ilgili, güvenlikle ilgili yasalar geldi de, ne zaman ittifakla çıkmamıştır? Bu duygu istismarına son verin. Şehitler sizin değil, hepimizin. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu ülke için şehit olmuşlar. Burada duygu istismarı yaptınız. Artık buna bir son verelim. Getirilsin bütün yasalar, ittifakla bu Meclis, iktidarıyla muhalefetiyle birlikte çıkaracaklardır.

Değerli arkadaşlarım, elbette, bizim engellediğimiz yasalar var; ama, desteklediğimiz yasalar da var. Anayasa değişikliklerini destekledik, tahkimi destekledik burada; ama, itiraz ettiğimiz yasalar var. Nedir o yasalar?.. Milletin sırtına yüklediğiniz vergi yasalarına karşı çıktık, engellemeye çalıştık; engellemeyecek miydik?! Bugün millet inim inim inliyor. Elbette ki, milletin sırtına yüklenen her yasanın karşısında olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Af yasasının karşısında olduk; olmayacak mıydık?! Bugün Genelkurmay Başkanı açıklıyor; diyorlar ki: "1 660 PKK'lı salındı." Kim saldı bunu; siz saldınız. (DYP sıralarından alkışlar) Ve diyorlar ki: "Bunlar başka amaçlar için kullanılabilirler." Bu yasaya karşı çıkmayacak mıydık?! Hapishaneler gene hırsızlarla dolmaya başladı. Hepsini bu Meclis çıkardı. Biz buna karşı çıkmayacak mıydık?!

Şunu bütün samimiyetimizle söylüyoruz: Bu memleketin ve insanlarının hayrına olan her türlü yasada desteğe varız. Bakın, Sayın Kültür Bakanımız, fikir ve sanat eserleriyle ilgili bir yasanın temel yasa olmasıyla ilgili grup başkanvekillerimize teklifte bulunduğunda, Doğru Yol Partisi ve diğer muhalefet partisi olarak itiraz edilmemiştir. Hangi temel ve önemli yasada 91 inci madde çalıştırılmamıştır?!

Değerli arkadaşlarım, sözlerimi toparlamak istiyorum. Söylenecek çok şey var; ama, şunu söyleyeyim.

Ha, Sayın Köse  "bir de açlarla ilgili yasalar gelecek" dedi ve bu kürsüden, açları tahrik ediyorsunuz, anlamında bir cümle söyledi. Dünkü konuşmalarının beşinci sayfasında... Biz, hiçbir zaman, kimseyi istismar etmedik; ama, bu insanların dertlerini, bu kürsüden dile getirmeye devam edeceğiz.

Türkiye, yolsuzluk ve gayrişeffaflıkta dünya dördüncüsü olmuş; bu kürsülerde bunu söylemeyecek miyiz, her fırsatta bunu söylemeyecek miyiz?! Yolsuzluklarda da aynı; yolsuzluk ve rüşvette ve gayrişeffaflıkta, her fırsatta söyleyeceğiz; bunu söylemeyelim mi?!

Sevgili arkadaşlarım, bu yasa, faşist bir anlayışı ifade etmektedir; bu yasayı, bu Meclisin çıkarmaması lazımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gözlükaya, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Sağ olun Başkanım.

Ayrıca, bu yasa, bu Meclisi noter yapmaktadır; burada, sadece belirli yerlerden gelen yasaların tasdik mercii haline getirmektedir; milletvekilini, milletvekili olma özelliğini, yasa yapma hakkını ortadan kaldırmaktadır.

Sevgili arkadaşlarım, bugünlerde, aslolan, demokrasimizi, uzlaşmacı olarak, muhalefetiyle iktidarıyla, dayanışmalı, çoksesli bir anlayışla ülkeyi yönetme yoluna gitmek durumundayız; ama, maalesef, siz, ters bir yolu seçtiniz, muhalefeti susturmaya çalışıyorsunuz.

Şunu söylüyorum: 350'nin üzerindeki milletvekili sayınıza rağmen bu Meclisten yasa çıkaramıyorsanız, bu ülkeyi yönetemiyorsanız, o zaman, istifa edin, iş bitsin, yeni oluşumlar meydana gelsin.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Lütfü Esengün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Esengün.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; madde üzerinde kişisel düşüncelerimi arz etmeye çalışacağım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Bu maddeyle, 81 inci maddenin değiştirilmesi öngörülüyor ve kanun teklif ve tasarılarının Genel Kurulda nasıl görüşüleceği planlanıyor; aslında, nasıl görüşüleceği değil, nasıl görüşülmeyeceği öngörülüyor.

Değerli arkadaşlar, getirilen teklifle, tasarının tümü görüşülecek, benimsenip benimsenmediği oylanacak -yeni bir tabir geliyor- sonra maddeler okutulmayacak; önergeler varsa önergeler okunup oylanacak -ki, önergeler, bugün olduğu gibi, naylon önerge olduğunda- sonuçta, Mecliste görüşülen teklif, tasarı nedir, kimse farkına varmadan el çabukluğuyla geçecek; olan bu.

Şu andaki uygulamadan bile normalde şikâyet etmek lazım. Komisyonlarda görüşülsün isteniyor. Komisyonlarda görüyoruz; bürokratların hazırladığı tasarı komisyona geliyor, orada herhangi bir değişiklik önergesi verildiğinde, komisyonun bütün üyeleri bakanın gözüne bakıyor, bakan da yanındaki bürokratın gözüne... Sonuçta da, yine, hiçbir harfine dokunulmadan, tasarılar, Bakanlar Kurulundan, bürokrasiden geldiği gibi komisyonda oylanıp buraya iniyor. Burada da görüşme olmayacağına göre, sonuçta, bizim yaptığımız, şu anda yapılmak istenen, irademizi bürokrasiye ipotek etmektir; bürokrasiden gelen tasarıları, burada, noter gibi tasdik etmekten ibarettir. Bu teklif yasalaştığı takdirde, bundan sonra yapılacak olan, bu Meclise saygısızlıktır, millî iradeye saygısızlıktır, milletvekillerinin şahsına saygısızlıktır.

Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; sonuçta, İçtüzük değişikliğiyle, yasama faaliyetlerinde milletvekillerinin katkısı en aza inecektir. Bu uygulama, muhalefeti, fiilen yasama faaliyetlerinin dışına itecektir. Bu değişiklik, demokrasiye aykırıdır, çoğulculuğa, çoksesliliğe aykırıdır; muhalefetin sesini kısmaya yöneliktir; sonuçta da hiç kimseye yarar sağlamayacaktır.

Bugün, oturumun başında, Sayın Başkan, bir milletvekili arkadaşımıza "fazla konuşmayın" diye bir söz söyledi. İşte bu zihniyettir bu teklifi bu Meclise getiren. "Fazla konuşmayın, susun." Ne olsun; milletin sesi kesilsin.

Değerli milletvekilleri, Kenan Evren bile bu teklifi getirenlerden daha demokrattı. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Kenan Evren bile, bir cunta lideri olarak, 12 Eylülden sonra bu İçtüzüğe dokunmadı. Böyle haksız, böyle antidemokratik bir İçtüzüğün -o zaman isteseydi- bundan daha kötüsünü yapardı; ama, onun düşüncesi, onun zihniyeti sizden daha demokratmış. Biz, Türkiye'yi ileriye mi götüreceğiz, 12 Eylülün daha da gerisine mi götüreceğiz?

Bu teklifi nasıl hazırladınız, bu teklife nasıl imza attınız, bu teklifi nasıl savunuyorsunuz?! Bir milletvekili, seçilmiş, milletin reyini almış, milletin iradesini burada temsil etmek için vekâlet almış bir milletvekili, bu teklifi nasıl imzalar, nasıl buraya getirir, buna nasıl oy verir; samimî olarak söylüyorum, hayretler içindeyim. Yazıklar olsun diyorum! Başka hiçbir söz söylenmez bunun üzerinde.

Biraz evvel sahte oydan bahsederken Sayın Başkan yine bir açıklama yaptı: O, oylama değilmiş de yoklamaymış.

Değerli milletvekilleri, sahtekârlık, oylamada da sahtekârlıktır, yoklamada da sahtekârlıktır. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hiç kimse, o gün yapılan o sahtekârlığı, burada savunmaya, tevile kalkışmasın. Meclis tarihinde yüzkarası olaylardan biridir. İnşallah, bundan sonra da böyle bir olayla bir daha karşılaşmayız ümit ediyorum. Yoksa, sahtekârlığın oylaması, yoklaması olmaz ve bunu da hiç kimse kalkıp savunmasın.

Değerli milletvekilleri, millet perişan durumda. Erzurum'da eksi 30 derecede köylü inim inim inliyor; samanı yok, otu yok; esnaf siftah edemiyor, çoluk çocuğun ayağına giyecek ayakkabısı yok. Biz burada neyle meşgulüz; o dargelirlinin, kimsesiz, zavallı, fakir insanların derdine çare bulacak, arayacak yerde, içtüzük teklifiyle muhalefeti susturup, birtakım çevrelere çok daha iyi hizmet etmenin yollarını arıyoruz. Bu, sizin yanınıza kalmaz. Bunun hesabını bu millet sizden sorar. Zannetmeyin ki, bu dünya böyle devam edecek. Gün gelecek, seçim sandığı önünüze gelecek. DSP'lisiyle, MHP'lisiyle, ANAP'lısıyla, bu yaptığınız haksızlıkların hesabını milletin önünde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sen de biraz yatırım yapsaydın bakanlığın zamanında...

BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika içinde toparlar mısınız.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - ...milletin önünde vereceksiniz ve siz gideceksiniz, bu milletin iradesine saygılı olan, gerçekten demokrat, gerçekten Türkiye'de herkesin düşüncesini açıkça ifade etmesini isteyen, o teminatı getiren insanlar, partiler, zihniyetler iktidara gelecek. Siz bu baskıyla, bu dayatmacılıkla, ancak kendi sonunuzu hazırlarsınız; yaptığınız ondan ibarettir. Eh, belki bir ay, belki üç ay, belki bir sene bu devran böyle devam eder; ama, sizin de sonunuz gelir.

Onun için tekrar rica ediyorum her sözümün sonunda olduğu gibi, gelin, şu teklifi geri çekin, oturup beraber, muhalefetin sözlerini, düşüncelerini nazara alan, ama, Meclisi de gerçekten süratle çalıştıran, yasaların çok daha süratli şekilde çıkmasını temin eden bir içtüzük teklifinde uzlaşalım, mutabık kalalım; bu dayatmayla hiçbir şey kazanamazsınız.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Yasin Hatiboğlu...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, kişisel söz sıramı, Sayın Arif Emre'ye devrediyorum; talebi var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emre. (FP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu bakanlar bu akşam nasıl gelmişler; yollarını şaşırmışlar herhalde!..

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emre.

Süreniz 5 dakikadır.

SÜLEYMAN ARİF EMRE (İstanbul) - Muhterem Başkan, değerli üyeler; görüşülmekte olan maddede, üzerinde önerge verilmeyen maddelerin Meclisten müzakeresiz geçmesini öngören bir hüküm mevcut. Bunun son derece mahzurlu olduğunu ve millet ve memleket için tehlikeler getirebileceğini, bir hatıramı arz ederek açıklamak istiyorum:

1967 senesinde, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olarak, Kıbrıs'ta çıkan buhran, katliam dolayısıyla bir müşterek toplantı yapmıştık. Bu toplantıda, dışarıya asker gönderilmesi için hükümete izin verilmesi söz konusu idi, bu tartışılıyordu; üç-dört gün, çok ciddî, hararetli tartışmalar yapıldı. Hükümetin tezkeresi oya sunulacağı sırada, müzakereler bitmiş, artık söz hakkı tükenmiş olduğu halde, rahmetli Turhan Feyzioğlu, birdenbire heyecanla ileri atıldı "Sayın Başkan, sakın oylamaya koymayın. Bu haliyle bu tezkere kabul edilirse, bizi, Türkiye'yi, farkında olmadan Yunanistan'la savaşa sokabilir" diye bir açıklama yaptı. Evvela karşı çıkıldı, söz hakkı verilmedi; fakat, sonra işin ehemmiyeti anlaşılınca, şu hususu işaret ederek yerinden söz hakkı alabildi: "Anayasanın hükmü gereğince dışarıya asker gönderilmesine izin verilmesi için bu tezkere getirildi; fakat, her nasılsa, gerek hükümetin gerek komisyonların gerekse burada daha önce konuşan bütün parti gruplarının gözünden kaçan bir husus var: Burada hükümet adına yazılan tezkereye, savaş ilanına izin verilmesine mütedair maddenin numarası yazılmış; aman, sakın oylatmayın. Yunan istihbaratı bunu haber alır; biz kendilerine henüz savaş ilan etmediğimiz halde, bizi muhtelif yerlerden hava hücumlarıyla vurup perişan edebilir, gafil avlayabilir; bu önergeyi düzeltin" dedi ve düzelttiler.

Bunu niçin anlatıyorum değerli kardeşlerim; muhalefetin sesini kısıtlama değil, bu Meclisin sesini kısıtlama neticesini doğurur. İnisiyatif Meclisin elindedir, hükümetlerin elinde değildir. Meclisin inisiyatifini bu şekilde yüzde 95 oranında kısıtlarsak, Meclisin tatbikatı, tutum ve davranışı, tıpkı, direksiyonu kilitlenmiş bir araba, bir vasıta haline gelir. İleride, bu şekilde, anlattığım misalde olduğu gibi, çok kritik, çok önemli bir husus, 550 milletvekilimizden herhangi birinin aklına gelip de, o, bunu, gelip bu kürsülerde söylemek imkânından mahrum kalırsa, o zaman Meclise ne gerek vardır, milletvekillerine ne gerek vardır... Müzakere kavramına ters düşecek bir tatbikat içerisine Meclisi sokmuş oluruz. Herkes fikrini açıklayacaktır. Herhangi bir konuda, bir arkadaşımız öyle bir çözüm getirir ki, o çözüm, hem hükümetin hem komisyonun hem de muhalefetin daha çok beğeneceği bir çözüm olabilir; Meclis bunun için vardır, 550 değerli vatan evladı bunun için bu va-zifeyi üstlenmiştir. Bu bakımdan, kesinlikle, bu madde kabul edilmemelidir, komisyon geri çekmelidir. Partilerimiz arasında bir anlaşma sağlanmaya çalışılmalıdır ki, bu mümkündür.

Bu duygu ve düşüncelerle, istirhamımı tekrarlıyorum: Meclisi, direksiyonu kilitlenen bir vasıta haline getirmekten, sureti katiyede ictinap edelim.

Saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine geçiyoruz.

10 dakikalık süreyi başlatıyorum.

Sayın Mustafa Gül?.. Yok.

Sayın Erek, buyurun.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, şu sorularımı Sayın Komisyon Başkanından soruyorum:

1.- Çok Değerli Başkanvekilim Sayın Murat Sökmenoğlu'nun şu sözlerindeki "maddeler üzerindeki görüşmeleri kaldırarak yasa çıkarmaya çalışmak, uzlaşma kültürünü yok eder. Bu anlayış, demokrasiye zarar veriyor. Muhalefet tepki göstermekte haklı. Meclis susarsa, Türkiye susar. Hızlı yasa çıkaracağız diye, parlamenterizmin ruhunu öldürmeyelim" gibi bir demokrasi asaleti taşıyan görüşlere iştirak ediyor musunuz?

2.- Bu tüzük teklifiyle;

A) Meclis Genel Kurul çalışmalarının bir anlamda ebediyen tatil edildiğinin,

B) Bizlerin fuzulî şagil durumuna getirildiğinin,

C) Bir demokrasi cinayeti işlendiğinin,

Farkında mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Komisyon Başkanı.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, soru...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bu Başkan sorulara nasıl cevap verecek; sorulara cevap verebilecek kabiliyette değil efendim!..

BAŞKAN - Sayın Genç... Lütfen...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, bu Komisyon Başkanı, nasıl bu içtüzük değişikliğini getirir?!

BAŞKAN - Sayın Genç, yerinize oturur musunuz.

Sayın Erek, yerinize oturur musunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, bundan sonra bu Meclisi terk edeceğiz...

BAŞKAN - Bu Komisyon Başkanı, bu Meclisten seçildi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Anayasa Komisyonu Başkanı hangi sıfatla gelip orada oturuyor?! Bu Meclis İçtüzüğünü...

BAŞKAN - Siz yerinize oturur musunuz. Sayın Genç, yerinize oturur musunuz. Yerinize oturur musunuz.

Sayın Başkan, siz devam edin efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bakın, orada oturamazsınız. Bu 3 üncü madde, bu Genel Kuruldan çıkamaz.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Soru, görüşülen konuyla ilgili...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir dakika... Burada konuşuyoruz... Sayın Meclis Başkanvekili, beni dinle!.. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından "Oo" sesleri,gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne var bunda?!

ASLAN POLAT (Erzurum) - Böyle düzenlemeyle her şey olur.

BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Olur mu yani?! Böyle bir düzenlemeyi nasıl getiriyorsunuz?!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu kürsüyü sizler yok ediyorsunuz; bu, milletin kürsüsüdür.

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi... Çünkü, bu bakanların birçoğu da suiistimallere karışmıştır, arkalarında büyük ayıplar vardır, bu kürsüyü susturarak kendilerini kurtarmak istiyorlar. Biz, bu kürsüyü susturamayız; bu halkın kürsüsüdür. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu kürsüyü susturamayız...

Öyle gevrek gevrek de gülme. Orada da oturamazsın... (DYP sıralarından alkışlar, gürültüler)

Değerli milletvekilleri, ya bu kürsüyü koruyacağız, yoksa buradan çekip gideceğiz.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Türkiye Büyük Millet Meclisini...

BAŞKAN - Sayın Genç...

Buyurun Sayın Başkan...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Komisyon Başkanı diyor ki "üyeler teklifi vermiştir..." (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Sen Komisyon Başkanı olarak nasıl çıkarırsın bunu?!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bu nasıl çıkar Başkan?!

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Haydi cevap ver!.. (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Meclisi kapatıyorsunuz!.. Meclise baskıdır bu!

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasadır bu! (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu Meclisin, bu milletin sesi kısılabilir mi?!.

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasadır bu! (DYP ve FP Gruplarına mensup bir grup milletvekili Komisyon sıraları önünde toplandılar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu gelen tekliften utanıyorum! Bu kürsüyü susturamayız! (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Suskun bir meclis haline getiriyorsunuz!

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasa bu, faşist yasa!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu kürsüyü susturamayız!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bu şartlarda Genel Kurulu çalıştırmanız mümkün değil; ara vermek zorundasınız.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yapamazsınız... (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ara vermek zorundasınız; bu gürültüyle Meclisi çalıştıramazsınız; ara vermek zorundasınız. İçtüzük gayet açık.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Siz bu yasayı çıkaramazsınız!..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ara verin.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Halkın sesini kesemezsiniz!.. Ayıp değil mi?!. Sıkılmıyor musunuz?!.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfen ara verin.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Milletin sesini kesiyorsunuz!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, rica ediyorum, ara verin. (Gürültüler)

Sayın Başkan, ben rica ediyorum, lütfen ara verin. (Gürültüler)

Efendim, sıkıntı olacak, ara verilsin 10 dakika.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, şu kürsüyü, halkın sesini kesemezsiniz!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Böyle şey olmaz!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, rica ediyorum, lütfen ara verin.

(DYP ve FP Gruplarına mensup bir grup milletvekili komisyon sıraları önünde toplandılar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen çekilir misiniz... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...

Birleşime, saat 21.00'de devam etmek üzere, ara veriyorum.

Kapanma Saati : 20.45


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 21.05

BAŞKAN: Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. (DYP ve FP sıralarından "Açamazsınız Sayın Başkan" sesleri)

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Hayırdır Başkan!..

(DYP ve FP gruplarına mensup bir grup milletvekili sıralar önünde toplandılar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (DYP ve FP sıralarından "Oturumu açamazsınız" sesleri)

Sayın milletvekilleri, eğer, burada, bizler, İçtüzüğün bize tanıdığı yetkiler çerçevesinde çalışmak istiyorsak, iktidara da, muhalefete de tanınan hakları elbette ki kullanacağız.

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Başkanlık Temsilcisi yok orada!

VEYSEL CANDAN (Konya) - Nerede?... Nerede?..

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Muhalefeti susturarak mı?..

BAŞKAN - Şimdi, eğer, siz, mevcut İçtüzüğe itibar ediyorsanız, şuradaki toplanmanız, çalışma sistemimize ve Meclisin saygınlığına pek uygun düşmemektedir.

YAKUP BUDAK (Adana) - Senin yaptığın saygısızlık Sayın Başkan...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Saygınlığı siz nereden çıkardınız?.. Hangi saygınlık?...

BAŞKAN - Şimdi, bu Mecliste... (DYP ve FP sıralarından gürültüler)

FETHULLAH ERBAŞ (Van) -  Bu Meclisi Danışma Meclisi gibi kullanamazsınız. Bu Meclis, Danışma Meclisi değildir efendim.

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Biz, milletin hakkını savunuyoruz, hür vicdanları savunu-yoruz, düşünce özgürlüğünü savunuyoruz.

BAŞKAN - Milletin hakkı bu kürsüde savunulur...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Susturuyorsunuz milleti... Çoğunlukla, milletin hakkını gasp ediyorsunuz. Bu kürsüyü kapatıyorsunuz.

BAŞKAN - ...ayağa kalkmak, eylem koymak suretiyle savunulmaz... Burada, hepimizin görevi, mevcut İçtüzüğe uymaktır. Eğer...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, kürsü mü bıraktınız ki savunsunlar?!

BAŞKAN - Çıkardığınız hangi yasayı hepimiz beğeniyoruz.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, uymuyorsunuz ki çıkaralım...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Meclisi kapatıyorsunuz!.. Bu kürsüyü kapatıyorsunuz!.. Meclisin kapısına kilit vuruyorsunuz!..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Kürsüyü kapatıyorsunuz!..

BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri...

BEKİR SOBACI (Tokat) - İçtüzük farklı bir şeydir Sayın Başkan, normal bir kanun gibi değildir...

BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri...

BEKİR SOBACI (Tokat) - Bu İçtüzük Meclisin çalışma düsturudur...

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Kapat Meclisi...

BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri... Yok mu İdare Amirleri?..

BEKİR SOBACI (Tokat) -  Cumhurbaşkanının tasdiki var mı burada?!

BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri, çalışma düzenimizi sağlayın lütfen...

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın...

BEKİR SOBACI (Tokat) - PKK hükümeti bu yahu!.. Kimin hükümetisiniz siz?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturur musunuz...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Oturmuyoruz...

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661)             (S. Sayısı : 586) (Devam)

BAŞKAN - Efendim, soru sorma işleminde kalmıştık... Soru sorma işlemini başlatıyorum. (FP ve DYP sıralarından "Hayır, hayır" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Sayın Zeki Ertugay... (FP ve DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar, gürültüler)

Sayın Zeki Ertugay, sorunuzu soruyor musunuz?..

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -  Sordurmuyoruz...

BAŞKAN - Sormuyorsunuz...

Sayın Esengün?.. (FP ve DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Sayın Arınç?.. Sayın Bülent Arınç?.. (FP  ve DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar, gürültüler)

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - İçtüzüğü uygulayın...

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın...

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Hadi uygulayın... (FP ve DYP sıralarından "Kapat, kapat " sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Yahya Akman?..

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Kapatın Meclisi...

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Kapat Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Mahfuz Güler?..Yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Kapat... Kapat... (FP ve DYP sıralarından "Kapat! Kapat!" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Salih Kapusuz?..

Sayın Kapusuz, sorunuzu sorar mısınız? (FP ve DYP sıralarından "Hayır, kapat" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Soru sorma işlemi tamamlanmıştır. (FP ve DYP sıralarından "Hayır, hayır" sesleri, gürültüler)

Önergeleri okutuyorum: (FP ve DYP sıralarından "Kapat, kapat" sesleri,  gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Birinci önerge... (DYP ve FP sıralarından "Hop! Hop!"sesleri)

 (FP ve DYP Gruplarına mensup bir grup milletvekili Başkanlık kürsüsü önünde toplandılar; gürültüler, alkışlar)

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - İçtüzüğü uygulayın Sayın Başkan...

YAKUP BUDAK (Adana) - İçtüzüğü uygulayın diyorlar... İçtüzüğü uygulayın diyorlar!..

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - Bu bir istibdattır... Bu bir dayatmadır...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Kapatacaksın!..

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - Sayın Başkan, böyle devam edemezsiniz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ben size yardımcı olmak istiyorum... 68 inci madde gayet açık...

BAŞKAN - Teşekkür ederim...

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın... Devam edemezsiniz...

AYŞE NAZLI ILICAK (istanbul) - Başka türlü devam edemezsiniz...

T. RIZA GÜNERİ (Konya) - İçtüzüğü uygulayın Sayın Başkan...

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Böyle çalışma olmaz...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, dayatıyorsunuz...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş 21 adet önerge vardır.  (FP ve DYP sıralarından  sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, kapat...

BAŞKAN - Bu önergelerin 10 adedi maddenin birinci fıkrasıyla ilgili değişiklik önergeleridir. (Başkanlık kürsüsü önünde toplanan FP ve DYP milletvekillerinden "Geç onu, geç" sesleri, gürültüler)

BEKİR SOBACI (Tokat) - Allahaşkına yapmayın! Meclis tarihinde var mı böyle bir çalışma?! Ayıp oluyor!

BAŞKAN - Bunların sadece 4'ünü işleme koyacağım.

BEKİR SOBACI (Tokat) - Alet oluyorsunuz!

BAŞKAN - Maddenin ikinci fıkrasıyla ilgili olarak... (Gürültüler)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bu, muhalefetin meselesi değil Sayın Başkan; bu, Meclisin itibarıdır; bu, Meclisin saygınlığıdır. Rica ediyorum sizden.

(Başkanlık kürsüsü önünde toplanan FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden "Olmaz Sayın Başkan!" sesleri, alkışlar, gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, siz yerinize buyurur musunuz...

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Meclis kürsüsü kapatılır mı!

BAŞKAN - Siz, kibar olun... Siz, kibar olun bir sefer. Bakanlık yaptınız, size yakışmıyor Sayın Ekinci.

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Meclisi idare edemiyorsan bırak!

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, istirham ediyorum sizden.... Biz, grup başkanvekilleriyle bir araya gelelim, görüşelim

BAŞKAN - Efendim, görüşün... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, grup başkanvekillerinin...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan kapat!

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Biz bir araya gelelim,

BAŞKAN - Efendim, bakın, eğer..

HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sizin başkanlığınızda bir araya gelelim.

BAŞKAN - Efendim, benim başkanlığım... Sizin kendi aranızdaki uzlaşma, dayanışma, o, benim dışımda. Ben de gelebilirim, katılabilirim, o benim için sorun değil.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Zorbalığa izin yok.

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Yönetemiyorsun bunu, bırak bari.

BAŞKAN - Öyle mi!.. Sayın milletvekilim, siz önce biraz daha kibar olun;  Meclis Başkanlığına saygıyı öğrenin.

HASAN EKİNCİ (Artvin) - Siz öğretemiyorsunuz.

BAŞKAN - O sizin takdiriniz.

MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sen de milletvekillerine saygılı ol.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Allahaşkına...

BAŞKAN - Efendim, maddenin önergeler bölümüne geldik... (Başkanlık kürsüsü önünde toplanan FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerince alkışlar, gürültüler)

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, devam...

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, rica ediyorum, bu işin çözümü var, uzlaşırız biz, bunun bir çıkar yolunu buluruz. Rica ediyorum, siz bu şartlarda bu Meclis oturumunu sürdürmeyin. Çok rica ediyorum. ("Ara verin" sesleri)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin önergeler bölümüne geldik; ancak... (Gürültüler) Bir dakika efendim...

MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, bu işi...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin önergeler bölümüne geldik; ancak, mevcut durumda, çalışmalarımızı, şu anda sürdürmemiz olanaklı görünmüyor.

Grup başkanvekillerinin bir araya gelmesi için 15 dakikalık süre vereceğim. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

21.30'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 21.12

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.50

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum. (FP ve DYP sıralarından "Açamazsın" sesleri, gürültüler)

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

(FP ve DYP sıralarından "Açamazsın" sesleri, ayağa kalkmalar, sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar[!])

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661)             (S. Sayısı : 586) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon Başkanı?.. Hazır. (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, önergelerde kalmıştık.

Önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

(FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinin sıralar önünde toplanmaları, gürültüler, alkışlar[!])

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Hayır, açamazsın!

ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız!

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Milleti susturamazsınız!

BAŞKAN - Sayın idare amirleri... Sayın idare amirleri... ("Açamazsınız" sesleri, gürültüler)

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, 68 inci maddeyi uygulayın...

BAŞKAN - Sayın idare amirleri...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız! Yanlış yapıyorsunuz!.. Halkı susturamazsın!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, 68 inci maddeye göre, kapatmak zorundasınız.

(FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden "Açamazsın" sesleri, gürültüler, alkışlar[!])

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Açamazsın!.. Sayın Başkan, milletvekillerinin konuşma hakkını engelleyemezsiniz!

(FP ve DYP Gruplarına mensup bir grup milletvekilinin Komisyon sıraları önüne yürümeleri, gürültüler, alkışlar[!])

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, size yakışmıyor!.. Açamazsınız!..

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, 68 inci madde çok açık; 68'i uygulayın...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Meclisi açamazsınız!

ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız! Yanlış yapıyorsunuz!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sizin de konuşma hakkınızı biz savunu-yoruz; yarın muhalefete düşünce...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız!

BAŞKAN - Büyük Millet Meclisini... (FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri, gürültüler, alkışlar[!])

Sizin yaptığınız, parlamenterlik göreviyle bağdaşmıyor... (FP ve DYP milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri, gürültüler, alkışlar[!]) Sizin yaptığınız, parlamenterlik göreviyle bağdaşmıyor... Parlamentoda böyle bir eylem biçimi var mı; engelleme biçimi var mı?!. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

(FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden "ayıp, ayıp!" sesleri, gürültüler, alkışlar[!])

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Devam edemezsiniz Sayın Başkan.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız...

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Birleşimi kapatmak zorundasınız...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfen, 68 inci maddeyi uygulayın...

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Bu ayıp yeter size!..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Benim şimdi konuşmam var; nasıl konuşturacaksınız?

BAŞKAN - Efendim, arkadaşlarımız oturursa, size söz hakkı vereceğiz.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Benim konuşmam var efendim.

BAŞKAN - Efendim, siz...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız!..

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Parlamentoyu çalıştıramazsınız... Kendinize kıyıyorsunuz...

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Meclisi susturamazsınız...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

Ben, Genel Kurulu açmakla mükellefim... (Gürültüler)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız.

MEHMET BATUK (Kocaeli) - 68'i uygulayın...

AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - 68...

BAŞKAN - Önergeleri okur musunuz efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Parlamentoya kıyıyorsunuz... Kürsüye kıyıyorsunuz... Yapmayın lütfen...

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle değiştirilmek istenen..."

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Görüşemezsiniz...

"...81 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz..."

(FP ve DYP Gruplarına mensup bir grup milletvekilinin kürsü önünde toplanması, gürültüler)

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Meclisi bu duruma sokamazsınız... (Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız tarafından Kâtip Üyenin mikrofonunun çekilmesi) Konuşamazsınız... Kapatmak zorundasınız... (Kürsü önünde yumruklaşmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerinize oturur musunuz... Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... (FP ve DYP gruplarına mensup milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri, gürültüler, alkışlar [!])

Sayın milletvekilleri...

(FP ve DYP gruplarına mensup milletvekilleri İstiklal Marşını okumaya başladı)

"Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

'b) Soru cevap işlemi 10 dakikayla sınırlıdır.'" (Gürültüler)

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum... (FP ve DYP gruplarına mensup milletvekillerinden "68'i uygulayın" sesleri, gürültüler, alkışlar[!])

MEHMET BATUK (Kocaeli) - 68 inci maddeyi uygulayın Sayın Başkan! Başkan, 68'i uygula!..

BAŞKAN - Siz okuyun... (Gürültüler)

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

'e) Önerge işlemleri veriliş sırasına, madde sırasına ve aykırılık durumuna göre yapılır.'"

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum... (Gürültüler)

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımla."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler) Sayın milletvekilleri... Efendim, kürsüyü boşaltır mısınız!.. (Gürültüler) Kürsüyü boşaltır mısınız arkadaşlar!.. (Gürültüler)

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, 68 inci maddeyi uygula!.. Böyle görüşme olur mu?!.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsünün önünü boşaltır mısınız!.. (Gürültüler) Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsünün önünü boşaltır mısınız!.. Sayın milletvekilleri, lütfen, yerlerinize oturur musunuz!..

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Oku, oku...

"... Saygılarımla.

 

Ahmet Kabil

Mücahit Himoğlu

 

Rize

Erzurum

a) Tasarı ve teklifin tümü üzerinde görüşmeler yapılır ve oylanır. Tümü kabul..."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oturumu kapatmak zorunda kalacağım.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Olur mu Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ama, yapmasınlar canım, yapmasınlar! (Kürsü önünde yumruklaşmalar; DYP ve FP sıralarından "Yuh" sesleri)

Sayın milletvekilleri, birleşime 22.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati :21.58

 

 


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati : 22.13

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 51 inci Birleşimin Altıncı Oturumunu açıyorum. (FP ve DYP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler)

31 Ocak 2001 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 22.14

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.