DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ CİLT : 54 51 inci
Birleşim 30 . 1 . 2001 Salı
İ Ç İ N D
E K İ L E R Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMALAR IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Konya Milletvekili A. Turan Bilge'nin vefatı dolayısıyla saygı
duruşu B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, denetimin önemine,
denetim elemanlarının problemlerine ve etkili bir denetim yapılabilmesi için
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması 2. – Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un, ülkemizde terörün
boyutlarına ve terör eylemlerinin önlenmesinde güvenlik tedbirlerinin yanında
siyasal ve sosyal tedbirlerin de alınması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması 3. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, ticarî araç
sürücülerinin sigortasız olarak çalışmaları nedeniyle karşılaştıkları
zorluklara ve sigortalı olmalarının önemine ilişkin gündemdışı konuşması C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in bir heyetle birlikte
Ukrayna'ya yaptığı ziyarete Ankara Milletvekili Oğuz Aygün, Aydın Milletvekili
Cengiz Altınkaya ve Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın da katılmalarının uygun
görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/749) 2. – Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'in, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/14) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293) 3. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz'in, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/236)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/294) 4. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/355) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/295) V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. – Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi 2. – Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmındaki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin FP
Grubu önerisi VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1. – İçel Milletvekili Turhan Güven'in, İstanbul Milletvekili İsmail
Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması 2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, İstanbul Milletvekili İsmail
Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin lehinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.
Sayısı : 527) 2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın
Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail
Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı: 586) VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, kadroya alınmayan geçici
işçilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı
(7/3111) 2. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, SSK'nın prim alacaklarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı
(7/3291) 3. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki bazı
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı
(7/3253) 4. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Hazinenin, petrol firmalarına
fazla ödeme yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın
cevabı (7/3233) 5. – İstanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu'nun, TRT Genel Müdürünün
TBMM TV hakkındaki açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kazım
Yücelen'in cevabı (7/3282) 6. – Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, Bursa Merinos Yünlü Sanayi
İşletmesinin kapatılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova'nın cevabı (7/3201) 7. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, MERNİS projesine ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3270) 8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bakanlığın II: Sağlık
Projesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3146) 9. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki organize
sanayi bölgesi projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet
Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3227) 10. – Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki yatırım projelerine
ve KOSGEB şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/3228) 11. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Meclis'teki
Fransız yapımı taşıtların kullanımdan kaldırılması yönünde bir uygulama olup
olmayacağına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer
İzgi'nin cevabı (7/3365) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ Birinci Oturum TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı. Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım, Diyarbakır Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan'ın şehadetine, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız, esnaf ve sanatkârların
sorunlarına, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar; Trabzon Milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu'nun, Trabzon-Beşikdüzü İlçesi
Oğuz Köyleri sakinlerinin Kadırga Yaylasındaki evlerinin yıkılmasına ilişkin
gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ekim, Kasım ve Aralık 2000
ayları hesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu raporu (5/13) (S. Sayısı : 584), Dünya Bankasının 28-29 Ocak 2001 tarihlerinde Londra'da üye ülkelerin
parlamenterleriyle yapacağı ikinci yıllık konferansına Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen bir milletvekilini da-vetine, siyasî parti grubunca
bildirilen Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu'nun icabet edeceğine ilişkin
Başkanlık tezkeresi, Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310,
2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/53) (S.Sayısı:
433), Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve
Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/759) (S.Sayısı: 572), Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe
ve İçişleri Komisyonları Raporlarının (1/727, 1/660, 1/795) (S.Sayısı: 576), Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, Ertelendi; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/661) (S. Sayısı: 586) tümü üzerinde
bir süre görüşüldü.
İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci
Oturum TBMM Başkanı Ömer İzgi, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5
polis memurunun menfur bir saldırı sonucu şehit edilmesi nedeniyle, bu ve
benzeri haince saldırıları şiddet ve nefretle kınadığına ilişkin bir açıklamada
bulundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin (2/661) (S. Sayısı: 586) görüşmelerine
devam edilerek 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü; istem üzerine
yapılan yoklamalarda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından; 30 Ocak 2001 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.14'te
son verildi.
No. : 73 II. – GELEN KÂĞITLAR 29.1.2001 PAZARTESİ Raporlar 1. – Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek
Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve
Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/698) (S. Sayısı : 579) (Dağıtma tarihi
: 29.1.2001) (GÜNDEME) 2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması,
Balıkesir Üniversitesi Bünyesinde Tıp, Eczacılık, Dişçilik, Güzel Sanatlar,
Savaştepe Eğitim, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültelerinin Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Önergesi (2/313) (S. Sayısı : 581) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001)
(GÜNDEME) 3. – Çankırı Milletvekili İrfan Keleş ve 23
Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve
190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin
Önergesi (2/446) (S. Sayısı : 582) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME) 4. – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse'nin, Küçük Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borç Faizlerinin Bir Bölümünün Affı, İcra
Takip İşlemlerinin Durdurulması ve Yeni Bir Ödeme Planına Bağlanmasına Dair
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Önergesi (2/468) (S. Sayısı : 583) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001)
(GÜNDEME) 5. – Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu Tasarısı ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/383) (S. Sayısı : 589) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001)
(GÜNDEME) 6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/728) (S. Sayısı : 591) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME) 7. – Türk Polis Teşkilâtını Güçlendirme Vakfı Kanunu
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/803) (S. Sayısı : 594) (Dağıtma tarihi
: 29.1.2001) (GÜNDEME) 8. – İçişleri Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/804) (S. Sayısı : 595) (Dağıtma tarihi : 29.1.2001) (GÜNDEME) Yazılı Soru
Önergeleri 1.-Gaziantep Milletvekili Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3408)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001) 2. – Gaziantep Milletvekili Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3409) (Başkanlığa
geliş tarihi : 26.1.2001) 3. – Gaziantep Milletvekili Ali Özdemir'in, Bakanlıkça Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3410) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.1.2001) 4. – Rize Milletvekili
Mehmet Bekaroğlu'nun, bazı meslek kuruluşlarına baskı uygulandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3411) (Başkanlığa geliş tarihi :
26.1.2001) No. : 74 30.1.2001
SALI Raporlar 1. – Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (Dağıtma tarihi : 30.1.2001)
(GÜNDEME) 2. – Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı : 597) (Dağıtma tarihi : 30.1.2001)
(GÜNDEME) Sözlü Soru
Önergeleri 1. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Ordu İlinde
devlet-vatandaş işbirliğiyle yaptırılan okullara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1191) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001) 2. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, mobil ve yüzer
santrallerin çevresel etki değerlendirmesi kapsamından çıkarılmasına ilişkin
Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1192) (Başkanlığa geliş tarihi
:30.1.2001) 3. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, fındık alım
fiyatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1193) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001) 4. – Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, deniz ulaşımına
ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan
Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1194) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, İstanbul
Barosuna baskı uygulandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3412) (Başkanlığa geliş tarihi :26.1.2001) 2. – İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun,
Eskişehir'de küçük yaştaki kız çocuklarına boks yaptırıldığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3413) (Başkanlığa geliş
tarihi :29.1.2001) 3. – Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın,
Adıyaman Telekom Bölge Müdürlüğünce yapılan bir ihaleye ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414) (Başkanlığa geliş tarihi :30.1.2001) 4. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, petrol
şirketlerine haksız ödeme yapıldığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3415)
(Başkanlığa geliş ta-rihi :30.1.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 15.00 30 Ocak 2001
Salı BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşimini açıyorum. III. – Y O K
L A M A BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım. Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde sisteme giremeyen
arkadaşımız olursa teknik personelden yardım istemelerini, o arada yine
giremeyen arkadaşımız olursa, yoklama pusulalarını teknik personel
aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica
ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) - Bir ilave daha Sayın Başkan;
"salonda yoklamada olduğu halde, bir daha pusula göndermemelerini"
diyelim, ikaz edelim. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
bulunamamıştır. Birleşime, saat 15.20'de toplanmak üzere, 10 dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati
: 15.08 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
15.23 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. III. – Y O K
L A M A BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için 3 dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak hazır
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşımız
olursa teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen
arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde, Başkanlığımıza yoklama pusulalarını
ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama pusulası gönderen arkadaşlarımızın salondan
ayrılmamalarını özellikle rica ediyorum. O arada yoklama pusulası gönderen arkadaşlarımızın
salonda hazır olup olmadıklarını, bizzat arayacağım. O konuda hiçbir itiraza
yer verilmesini istemiyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır; görüşmelere başlıyoruz. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Konya Milletvekili A. Turan
Bilge'nin vefatı dolayısıyla saygı duruşu BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Konya Milletvekilimiz
Abdullah Turhan Bilge'nin aziz hatırası önünde Genel Kurulumuzu 1 dakikalık
saygı duruşuna davet ediyorum. (Saygı duruşunda bulunuldu) BAŞKAN - Merhuma Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun
diyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı ilk söz, denetimin önemi ve denetim
elemanlarının problemleri hakkında söz isteyen Nevşehir Milletvekili Sayın
Mehmet Elkatmış'a aittir. Buyurun Sayın Elkatmış. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın, denetimin önemine, denetim elemanlarının problemlerine ve etkili
bir denetim yapılabilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bugün aramızdan ayrılan Turhan Bilge Beye, keza, geçen
hafta şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürümüze ve polislerimize de Allah'tan
rahmet diliyorum. Bütün milletvekillerimize, özellikle DSP Grubuna, şehitlerin
ve vefat eden arkadaşımın ailelerine ve hepimize başsağlığı diliyorum. Değerli arkadaşlar, her gün gazete haberlerinde,
televizyon haberlerinde bir yolsuzluk olayı ortaya çıkıyor. Toplumumuz, bu
işleri iyice kanıksadı ve nefret eder hale geldi; bu olayları iğrenerek
seyrediyor ve endişe ediyor, karamsarlığa düşüyor. Öyle ki, yolsuzluklar, bütün
denetime rağmen, artarak devam ediyor. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı ve İçişleri
Bakanımız Sayın Tantan da, yolsuzluk ekonomisinden bahsetmeye başladılar
"yolsuzluk ekonomisi var" diyorlar ve "bu yolsuzluk ekonomisi
birinci tehdittir" diye ifade ediyorlar. Gerçekten de, yolsuzluk, ülkemiz
için bugün birinci tehdit halini aldı. Bu yolsuzluklar neticesinde, ülke
kaynakları, fakir fukaranın hakları gaspediliyor, soygunlar yapılıyor, talan
ediliyor. Onun için de, halkımız yoksulluk içerisinde, sefalet içerisinde;
devletimiz, iç ve dış borç batağına saplanmış durumda, yatırımlar yeteri kadar
yapılamıyor, işsizlik büyük boyutlara ulaştı ve işsizliğin dışında, işi olanlar
da işini kaybetmeye başladı. Esnaf ve çiftçi perişan. Bunları, hepimiz,
gittiğimiz yerlerde, seçim bölgelerimizde, her yerde müşahede ediyoruz,
görüyoruz. Değerli arkadaşlar, tabiî, Türkiye'de bu kadar had
safhada yolsuzluklar oluyor; ancak, bir gerçeği ifade etmeliyim; Türkiye'de,
DENET-DE'nin -yani, Kamu Denetim Elemanları Derneğinin- yaptığı araştırmaya
göre, 120'den fazla denetim biriminin olduğu söyleniyor ve 5 000'in üzerinde de
denetim elemanı var. Buna, belediyeler, askeriye, Millî Eğitim Bakanlığındaki
müfettişler, defterdarlar falan dahil değil. Yani, bu kadar denetim elemanının
bol olmasına ve denetimin yoğun olmasına rağmen,yine de yolsuzluk oluyor;
yağma, talan, almış başını gidiyor. Sayın Tantan'ın geçenlerde bir gazeteye verdiği
beyanata göre, 1995 yılında yüzde 30 olan yolsuzluk oranı, 1999'da yüzde 55
oranına çıkmıştır ve -bugünkü bütün gazetelerde de var- Davos'taki toplantıda
verilen bir raporda, Türkiye, dünyada dördüncü sırayı işgal etti maalesef ve
raporda "Türk insanı yolsuzluk nedeniyle yüzde 36 oranında fazladan vergi
ödemek durumunda kalıyor" deniyor.
Değerli arkadaşlar, bu kadar denetime rağmen
yolsuzluklar artmaktaysa, bunun sebeplerini birlikte düşünüp, tedbirlerini
almamız gerekiyor. Tabiî ki, bunun tedbirleri de, sosyal, ahlakî, ekonomik ve
hukukî sebeplere bağlıdır. Bu sebepleri birlikte düşünmemiz, çarelerini
aramamız lazım. Etkili bir denetim, Türkiye'de maalesef yok; denetim
raporlarına itibar edilmemektedir. Değerli arkadaşlar, etkili bir denetim için, bana göre,
şunlar gerekir: Denetimdeki çokbaşlılığın kaldırılması gerekir; çünkü, ifade
ettiğim gibi, o kadar çok denetim birimi var ki, 120'den fazla olduğu ifade
ediliyor. Tabiî, buralardan değişik raporlar veriliyor. Bu raporlar, bazen
birbirine zıt oluyor, bazen mükerrer oluyor, toplumdaki güveni sarsıyor ve
idareciler de, yönetim de, maalesef, işlerine gelen raporları kabul ediyorlar,
işlerine gelmeyeni kabul etmiyorlar ve zaman kaybına sebep oluyor. Neticede de,
daha acısı, zamanaşımına uğruyor. Değerli arkadaşlar, yine, denetim bağımsız olmalı; bu,
olmazsa olmaz şartlarından bir tanesidir. Bağımlı denetim elemanının
yolsuzlukların üzerine gitmesi mümkün değildir, bakana veya genel müdüre bağlı
olan bir denetim elemanının da o raporu vermesi mümkün değildir. Yine, denetim elemanlarının meslek güvencesi, teminatı
olmalıdır. Mesleğinden atılmayacağı, tayin edilmeyeceği, mağdur edilmeyeceğine
denetim elemanı inanmalıdır ki, doğru dürüst rapor verebilsin. Yine, her meslekte olduğu gibi, müfettişlik de bir
meslektir ve kariyer ister. Müfettişliğe alınmasında, yetiştirilmesinde,
tayininde özel bir önem verilmelidir ve politize edilmemelidir. Yine, denetim raporları derhal ve ivedilikle işleme
konulmalıdır, sumen altı edilmemelidir. Raporlar işleme konulmazsa "nasıl
olsa işleme konulmuyor, kötü olmayalım, başıma bela almayayım" diye, bu
düşüncelerle denetim elemanları rapor vermiyor; hatta, o yolsuzluğa bizzat
kendisi de karışıyor. İşte Sayın Tantan'ın, gerek Mecliste gerekse
gazetelerde beyanları var... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim. MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - "Arşivlere girin, her
şey var" diyor. Değerli arkadaşlar, arşivlerde her şey var ve yine,
işte geçenlerde Sayın Danıştay Başkanı diyor ki "yolsuzluğa karışanların
rütbeleri büyüdükçe, denetim mekanizması da işlemiyor." İşletmemiz
gerekir; yani, sumen altı edilmekle, tabiî ki denetimin bir şeyi kalmıyor. Değerli arkadaşlar, denetim elemanlarına doğru dürüst
bir ücret verilmesi gerekir. Bugün, maalesef, denetim elemanlarının ücretleri
çok düşüktür. Zaman çok kısıtlı olduğu için bunlara giremiyorum. Yine, bunun
için hukukî tedbirler gerekir. Şeffaflık, sırdaş hesap, malî milat, hayalî ihracat,
mafya gibi yolsuzluğun altyapısını oluşturan hususlar ortadan kaldırılmalı.
Hiçbir konunun denetim dışında kalmaması gerekli. 3628 sayılı nereden buldun yasası mutlaka işletilmeli. Adalet reformu yapılmalı, yargıya işlerlik ve sürat
kazandırılmalı. Adalet camiasının ve emniyet güçlerimizin ekonomik
durumlarının iyileştirilmesi sağlanmalıdır; çünkü, kamyonlar dolusu evrakı
inceliyorlar; bu, kolay değil değerli arkadaşlar. Emniyet güçlerimiz canları pahasına mücadele ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyoruz. MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Sayın Başkan, ilave süre... BAŞKAN - Hayır, ilave süreyi bir sefer verebiliyorum,
ikinci kez veremiyorum. MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabiî,
söylenecek çok şey var; ama, sürem yetmediği için, terörün, yağmanın, talanın,
yolsuzluğun olmadığı aydınlık bir Türkiye dileğiyle, hepinize saygılar
sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elkatmış. Gündemdışı ikinci söz, terör konusunda söz isteyen,
Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'a aittir. Buyurun Sayın Erdoğmuş. Süreniz 5 dakika efendim. 2. – Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki
Erdoğmuş'un, ülkemizde terörün boyutlarına ve terör eylemlerinin önlenmesinde
güvenlik tedbirlerinin yanında siyasal ve sosyal tedbirlerin de alınması gerektiğine
ilişkin gündemdışı konuşması ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ülkemizde terörün boyutlarıyla ilgili görüşlerimi arz etmek
üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün vefat eden, Demokratik Sol Parti Konya
Milletvekili Sayın Abdullah Turan Bilge'ye, Allah'tan rahmet diliyorum. Bu konuşmayı yapmama neden olan şehit emniyet müdürümüz
Ali Gaffar Okkan ve arkadaşlarını da bir kez daha rahmetle anıyor, kederli
ailelerine, emniyet camiasına, Diyarbakır halkına ve bütün milletimize
başsağlığı diliyorum. Ayrıca, kaynağı, ister etnik, dinsel, sınıfsal ister
başka ifsat edici nedenler olsun, her türlü terörü kınıyorum. Terör, bir ilin emniyet müdürünü, böyle organizeli ve
kolay vuruyorsa, terör eylemlerinin sadece güvenlik tedbirleriyle önlenemediği,
bir kez daha ortaya çıkmıştır. Diyarbakır'daki olayda, eylemi, ciddî bir
provokasyon olarak değil de, sıradan bir terör ve örgüt intikamı olarak görmek,
politikaları teröristlere yoğunlaştırıp, terörün gerçek nedenlerini ve
sonuçlarını görmezlikten gelmek, büyük bir gaflet olacaktır. Teröristlerin tespit edilmiş olması, hatta yakalanıp
adalete teslim edilmiş olması, işin sadece güvenlik boyutuyla ilgilidir. İşin,
siyasal, sosyal ve psikolojik boyutunu düşünmek ve araştırmak gerekmez mi?
Niçin, terör eylemleri, bizim ülkemizde zemin buluyor ve bu kadar yaygın
yapılabiliyor? Eylem için yer olarak Diyarbakır'ın, hedef olarak,
gayet zeki, nitelikli, görevinde fevkalade başarılı, inanılmaz derecede
popülerliği olan, toplum tarafından âdeta halk kahramanı olarak simgeleşen,
ama, en önemlisi, terör örgütlerinin listelerinin başında olduğunu bilen, ölüm
tehditlerini sık sık aldığını kamuoyuna bile ilan eden ve böyle bir suikastı
bekleyen birinin seçilmesi; üstelik, gerçekleştirilen eylemle istenilen sonucun
alınmış olması, bütün toplumu tedirgin etmeyi amaçladığı gayet açık değil mi? Sayın milletvekilleri, bir dönem terörle birlikte
alınan ve potansiyel suçlu olarak görülen Diyarbakır halkının Gaffar Okkan'ın
cenazesinde oluşturduğu tablonun, Türkiye'nin demokratik atılımı için,
devlet-millet kaynaşması için, terörün ülke gündeminden tamamen kaldırılması
için bir örnek, bir çıkış noktası, bir merkez olarak görülmesi gerekir
inancındayım. Bir kez daha görüldü ki, ülke sorunlarının hem özünü hem de
çözümünü ihtiva eden şu ifade çok anlamlıdır: "Avrupa Birliğinin yolu,
Diyarbakır'dan geçer." Açıkça ifade etmeliyim ki, terörü besleyen asıl unsur,
kavgacı, çatışmacı, gerilimci, toplumu kamplara ayırıp düşman gören, hatta
düşman ilan eden bir zihniyetin, bir anlayışın ta kendisidir. Problemli bir
siyasal yapı, problemli bir toplumsal yapı, terör eylemleri için uygun bir
zemin değil mi? Bilmeliyiz ki, teröre zemin teşkil eden, hâlâ
çözülemeyen güneydoğu sorunudur, yolsuzluktur, fukaralıktır, yoksulluktur,
işsizliktir, hatta yolsuzluk ekonomisidir. Bu yapı korunarak ve vatandaşı
kimliğinden, inancını yaşamaktan, hak ve özgürlüklerden mahrum bırakarak terörü
önlemek asla mümkün değildir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayın. ABDULBAKİ ERDOĞMUŞ (Devamla) - Terörün dış
kaynaklarının olması bile, bu gerçeği asla örtbas edemez. Bilinmelidir ki,
terörün panzehiri, barışın sağlandığı, toplum ile yönetimin bütünleştiği
katılımcı bir sistemdir. Halkla barışık, sevgi, huzur ve güven ortamıyla
özdeşleşmiş bir emniyet müdürüne yapılan suikastı, kardeşliğe, huzur ve barışa
yapılmış bir saldırı olarak görmek gerekir. Diyarbakır halkının tepkisi de, hem
bu gerçeği hem de terör sorununun çözüm yolunu açıkça göstermektedir.
Türkiye'nin, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle şehitlerin cenazesinde
gözyaşlarında buluşup bütünleşmesi, elbette çok önemlidir; ama, asıl anlamlı
olan, Gaffar Okkan'ın cenazesindeki toplumsal barış çizgisini doğru okumaktır. Saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğmuş. Gündemdışı üçüncü söz, kamyon ve otobüs şoförlerinin
sigortalı olmaları konusunda söz isteyen Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray
Baycık'a aittir. Buyurun Sayın Baycık. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 3. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray
Baycık'ın, ticarî araç sürücülerinin sigortasız olarak çalışmaları nedeniyle
karşılaştıkları zorluklara ve sigortalı olmalarının önemine ilişkin gündemdışı
konuşması TAHSİN BORAY
BAYCIK (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen
hafta Diyarbakır'da meydana gelen menfur saldırıda hayatlarını kaybeden emniyet
mensuplarımızın aileleriyle, dün gece vefat eden Konya Milletvekilimiz ve Genel
Başkan Yardımcımız Abdullah Turan Bilge'nin ailesine, milletvekili
arkadaşlarıma ve Demokratik Sol Parti camiasına başsağlığı, yaralılara da acil
şifalar diliyorum. Sayın milletvekilleri, ülkemizde ticarî araçlarda
çalışan şoförlerimizin sigortasız olarak çalıştırıldıklarından dolayı
karşılaştıkları zorlukları dile getirmek için gündemdışı söz aldım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Hepimiz, çalışma hayatı içinde, 2000'li yılların sosyal
hayat seviyesine ulaşmış bir toplum hayal etmekteyiz; ancak, çelişkilerle dolu
sosyal hayatımızın bir örneğini de, şoför esnafımızın çalışma hayatı içinde
görmekteyiz. Örneğin, kullandığı otobüsün yolcularının tümünün sigortalı olduğu
veya kullandığı kamyonun üzerindeki yükün sigortalandığı bir dönemde, otobüs,
kamyon, minibüs, taksi ve kamyonet şoförlerinin sigortasız olarak çalışmış
olması bir gariplik değil midir? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın, Sosyal
Sigortalar Kurumunun kaçakları için yaptığı çalışmaları takdirle takip ederken,
ticarî araçları kullanan şoförlerin, sigortasız çalışmaları halinde, bir
arkadaşının sağlık karnesiyle, ailesini doktora gönderip, tedavisini yaptırıp,
ilaçlarını aldığı gerçeğinin, sigorta prim maliyetini nasıl yükselttiğini ve
Sosyal Sigortalar Kurumuna az primle, daha çok külfet yüklediğini görmekteyiz. Ticarî araç sahipleri, vasıtalarında çalıştırdıkları
şoförlere sahip çıkmamakta, kendi çıkarları uğruna şoförleri -yani, işçileri-
sosyal güvencesiz, moralsiz, isteksiz ve stres dolu bir çalışma ortamı içinde çalıştırmaktadırlar. Buna örnek
olarak, yolculuk ettiğim bir şoför arkadaşın "haftada üç gün
çalıştırılırken, hasta eşimi veya çocuğumu, bir yakınımın veya arkadaşımın
sağlık karnesiyle doktora gönderdiğimi ve ilaç yazdırdığımı düşünürken, yola
hangi moralle devam edebileceğimi düşünüyor musunuz" dediğini sizlere
hatırlatmak isterim. Sayın milletvekilleri, bunun gibi örnekleri tüm
ülkemizde yaşamaktayız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, şoför
arkadaşların sigortalanmasını sağlamalı, İçişleri Bakanlığıyla işbirliği
yaparak ehliyet ve ruhsat kontrollerinde şoförlerin sigorta belgelerini de
istetmelidir. Bu şekilde, sosyal güvenceden yoksun biçimde çalıştırılan
şoförleri firmalar ya da araç sahipleri sigortalı yapmak zorunda kalacaklardır.
Bu olmazsa olmaz hakkın yanında, profesyonel ve ağır
vasıta ehliyetli taşıt kullanan sürücüler, çalışma süreleri bakımından, 1475
sayılı Kanunun 61 nci maddesine bağlı olarak çıkarılan Haftalık İş Günlerine
Bölünemeyen Çalışma Süreleri Tüzüğüne tabidirler. Bu tüzükte ise "günlük
çalışma süreleri 9 saati geçemez; 24 saatlik süre içinde aralıksız en az 8 saat
dinlendirilmeden çalıştırılamaz; haftanın bir gününde, 24 saatten az olmamak
üzere hafta tatili verilmesi zorunludur; bu tüzük kapsamına giren işlerin
yürütüleceği çalışma dönemi, işin niteliğine göre bir ayı geçmemek üzere
işveren tarafından saptanır, bir aydan fazla saptanması ise Çalışma
Bakanlığının iznine bağlıdır" denilmektedir. Bu tüzük doğrultusunda, işverenler, bir tablo ve cetvel
düzenleyerek, işvereni, işveren vekilini ve her çalışma döneminde hareket
halindeki taşıtlarda işin yürütüm ve düzeninden sorumlu olanı, çalışma
dönemini, işin günlük başlayış ve bitiş saatlerini, ara dinlenmesini ve günlük
dinlenme zamanlarını, hafta tatilini ve günlerini göstermek ve bunları, idarî
büroları ile taşıtlarda bulundurmakla yükümlüdür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığıyla işbirliği yaparak, yukarıda bahsettiğimiz sigorta belgeleriyle
birlikte, bu tüzük gereği hazırlanması gerekli olan tablo ve cetvellerin de
kontrollerde incelenmesini sağlamalıdır. Şoförlerimizin bu güvenceleri sağlamaları ve
kazanmaları sayesinde, trafik kazalarının da azalmasında doğrudan etkili
olacağı kanısındayım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlayınız Sayın Baycık. TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) - Bu konularda Türkiye
Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu da şoför arkadaşlara yardımcı olmalı ve
sahip çıkmalıdır. Özlenen sosyal hayat çalışma hayatı seviyesine, bu ve benzeri
düzenlemelerle ulaşabileceğimiz düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baycık. Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır. Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır. Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş
tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım : C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in
bir heyetle birlikte Ukrayna'ya yaptığı ziyarete Ankara Milletvekili Oğuz
Aygün, Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya ve Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın
da katılmalarının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/749) 26.1.2001 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in, Türkiye-Ukrayna
Karma Ekonomik Komisyonunun 2 nci dönem toplantısına katılmak üzere bir heyetle
birlikte 13-16 Aralık 2000 tarihlerinde Ukrayna'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. MURAT AKIN (Aksaray) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - İsteme hakkınız vardır, İçtüzüğün gereğidir; o
da yerine getirilir, merak buyurmayın efendim. MURAT AKIN (Aksaray) - Fakir milletin bir sürü parası gidiyor;
orada burada harcanıyor... BAŞKAN - Siz fazla konuşmayın, isteğiniz yerine
getirelecek. Fakir milleti bırakın şimdi... MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, siz bize yazıp
verin nasıl konuşacağımızı!.. MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - "Fazla konuşmayın"
ne demek! MURAT AKIN (Aksaray) - Sokak lafı o!.. BAŞKAN - Evet, karar yetersayısını arayacağım. Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır ve tezkere kabul edilmiştir. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; önce okutup
işleme alacağım, daha sonra oylarınıza sunacağım : V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. – Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmındaki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu Önerisi No. 61 Tarihi :
29.1.2001 Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 223 üncü sırasında yer alan 587
sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının İkinci Ek
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın
7 nci sırasına, 224 üncü sırasında yer alan 588 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının Üçüncü Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
BAŞKAN - Öneriyle ilgili söz isteği?.. Yok. Öneriyi yeniden okutup oylarınıza sunacağım: Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 223 üncü sırasında yer alan 587
sıra sayılı Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının İkinci Ek
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın
7 nci sırasına, 224 üncü sırasında yer alan 588 sıra sayılı Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasının Üçüncü Ek Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi ile Fazilet Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine
göre verilmiş ayrı ayrı grup önerileri vardır; ayrı ayrı okutup, sırasıyla
işleme alacağım. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bunu işleme
koyamazsınız. BAŞKAN - Neden?.. TURHAN GÜVEN (İçel) - İçtüzüğün 19 uncu maddesi çok
açıktır. Bu partilerimizden, yazılı bir Danışma Kurulu toplantısı teklifi
gelmemiştir. Dün Sayın Meclis Başkanının istemi üzerine bugün Danışma Kurulu
toplandı; gündeminde olmayan bir şeyi buraya öneri olarak getirmek mümkün
değil. Dikkatli okunsun İçtüzük efendim. BAŞKAN - Beyanınız tutanağa geçti. KAMER GENÇ (Tunceli) - Tutanağa geçmesi önemli değil
ki!. BAŞKAN - Buyurun okuyun efendim. B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi-ne ilişkin DSP, MHP ve
ANAP Gruplarının müşterek önerisi
Danışma Kurulunun 29 Ocak 2001 Pazartesi günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Öneriler : 30 Ocak 2001 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim
konularının görüşülmemesi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, çalışma
süresinin saat 24.00'e kadar uzatılması; gündemin 7 nci sırasına kadar olan
işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilmemesi halinde bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 31 Ocak 2001 Çarşamba ve 1 Şubat
2001 Perşembe günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, 31
Ocak 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi, tasarı ve tekliflerin
görüşülmesinde soru-cevap işleminin 10 dakikayla sınırlandırılması
önerilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) - Söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Genç, lehte mi, aleyhte mi? KAMER GENÇ (Tunceli) - Aleyhte. BAŞKAN - Sayın Genç, aleyhte... Başka söz isteği?.. TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu öneriyi işleme koyamazsınız! AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Aleyhte söz istiyorum
Sayın Başkan. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, ben de söz
istiyorum aleyhte. BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar partilerinin Meclisi susturmak konusunda öteden beri
yaptıkları işbirliğinin devam ettiğini ve bu işbirliğinin bir an önce bu
Meclisin kürsüsünü susturma konusunda, halkın sesini kısma konusundaki
önerilerini bugün getirerek, bunu yarına kadar bitirmek istiyorlar. Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar, hiçbir zaman,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesini kısmaya yönelik bir öneriyle kimse
gelmemiştir bu Meclisin kürsüsüne; buraya gelmeye cesaret dahi etmemiştir.
Tarihte olmuştur, Takriri Sükûn Kanununda gelmiştir, Dersim kanunlarında
gelmiştir. Bu Dersim kanunları nedir biliyor musunuz? Bu Dersim
kanunlarını size biraz izah edeyim: Bu Dersim kanunu çıktığı zaman yasama
yetkisi Dersim'de bulunan Abdullah Paşaya devredilmiştir. Yüce Atatürk, 1938'de
-o tarihi bilmiyorum- Dersim ve civarını ziyaret edecekmiş; fakat, 1915 yılında
Ermeniler ve Ruslara karşı, Halit Paşayla beraber mücadele eden, kendi
insanlarını savaşa götüren, Ermenileri ve Rusları ta Erzurum'a kadar püskürten
Seyit Rıza isminde yörenin çok sevilen ve saygıdeğer bir kişisi; ayrıca, 1925
yılında bu ülkeye şeriatı getirmeye yönelik harekete karşı ve bu ülkeyi bölmeye
yönelik hareketlere karşı duran, yine, aynı, o Seyit Rıza denilen muhterem zat,
sırf Atatürk o bölgeye gidecek, işte, kendisini affedilmeden kurtarmak için,
bir pazar günü Ankara'dan bir kişi gönderiliyor, 86 yaşındaki bu zat, bu ülkeye
bu kadar hizmet eden kişi, pazar günü yargılanıyor, yaşı 86 yaşından 64 yaşına
indiriliyor ve idam ediliyor, ayrıca 17 yaşındaki oğlu idam ediliyor. Bunları
niye anlattığımı geniş bir zamanda, tabiî, sizlere belirtirim. Yani, bu tip kanunlar, bu memlekete ve hiç kimseye,
hiçbir zaman, hayır getirmemiştir. Şimdi, diyorsunuz ki: "Ceza kanununu getirelim,
Medenî Kanunu getirelim veyahut da Avrupa Birliğine entegre olacak kanunları
getirelim." Getirin, çıkaralım; bizim, onlara karşı bir diyeceğimiz yok.
Deniliyor ki "efendim, komisyonlara gitsin, konuşsunlar..." Değerli milletvekilleri, ben, size bir misal vermek
istiyorum: 25 kişilik Adalet Komisyonunda, geçen sene, avukatlarla ilgili bir
kanun çıktı. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Avukatlar kadar başına taş
düşsün. KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse... Kimin başına taş
düşeceği belli!.. Şimdi, bu 25 arkadaşımızdan -yüzde 95'i avukattı-
bakın, bir tek kişi söz almadı ve altı hafta tek başıma ben karşı koydum. Getirilen ne biliyor musunuz; evvela, tuvalete bile
giderken avukat tutacaksınız!.. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Yalan söylüyor!.. KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bütün anonim şirketler
avukat tutacak; yapı kooperatif şirketleri avukat tutacak; avukatın evi
aranmayacak; işyeri aranmayacak; duruşmadan atılmayacak; ancak, tabiî, baro
temsilcisi olursa. Barolar Birliğine devletin bütçesinden trilyonlar
aktarılacak ve bunlar, istediği gibi bunları kullanacak. Şimdi, 99 maddelik bir tasarı var; diyorsunuz ki,
komisyonlarda müzakere edin!.. İşte, görüyorsunuz ki, komisyonlarda yer alan
kişilerin menfaatları söz konusu olduğu zaman, memleketin menfaatı, vatandaşın
menfaatı, hiç, bunlar hak getire, bunları hiç kimse şey etmez. Düşünebiliyor
musunuz, oradaki şey şuydu; efendim, savunma kutsaldır... Tamam, kutsal canım
kardeşim. Ben menfaatımı düşünürsem avukat tutarım, yani, niye?.. Değerli arkadaşlar, o zaman ne olacaktı -yani, bu
kanunun da özellikle bunun için çıkması isteniyor- 150-200 bine yakın yapı
kooperatifi ve anonim şirketi var; bunların hepsine avukat tutma zorunluluğu
getirdiğin zaman, bunların da ücretini Barolar Biriliği tespit edecek, Adalet
Bakanlığının bunun üzerinde denetimi yok, buradaki avukatlarımızın hepsi
gidecekler, 25-30 tane şirketin, yapı kooperatifinin avukatlığını yapacaklar,
ondan sonra da 1'er milyar, 2'şer milyar ücret alacaklar, her birisi 70-80
milyar ücret alacak, o zaman, yargıda ayda 500 milyona, 600 milyona çalışan
hâkim orada kalır mı değerli arkadaşlar?!. Burada daha önce konuşan grup
başkanvekillerinin öne sürdüğü iddialara da cevap vermek için bunları
söylüyorum. O zaman, adalet sistemini de öldürüyorsunuz. Yani, adam, tutup,
500-600 milyon liraya hâkimlik yapacağına, gider, 10 tane anonim şirketin
avukatlığını yapar, ayda 1 milyar, 2 milyar alır, 20-30 milyara geçinir
yerinde. Adaleti bile ortadan kaldırıyorsunuz!.. Neyse, ben, zaten, o kanunla
ilgili 100'ün üzerinde önerge verdim; bunu da bertaraf etmek için bunu buraya
getiriyorsunuz. Değerli milletvekilleri, ben, şu kürsüde
Başkanvekiliyken, Sayın Ecevit, yanında çok az milletvekilliyle bu salondaydı.
Sayın Hüsamettin Özkan, her söz istendiğinde bana rica ederdi "Sayın
Ecevit'i biraz fazla konuşturur musun" ve inanmanızı istiyorum, 10
dakikalık konuşmayı bazen yarım saat da yaptırabilirdik. Ben, bilmiyordum ki,
Sayın Ecevit, demokrasiyi isteme konusunda, demokrasiye talip olma konusunda o
zaman söylediği fikirler, kendisi iktidara geldiği zaman bu kadar değişiyor.
Sayın Ecevit, siz, o zaman, 10 dakikalık, 20 dakikalık konuşmaları yerinde
görmüyordunuz, 1 saat konuşmak istiyordunuz; peki, siz Başbakan oldunuz, ne
değişti de bu kürsüyü susturmak istiyorsunuz?! Ben, kendisine de özellikle
hitap etmek istiyorum; Sayın Başbakan, sayın bakanlar gelip de burada bize
cevap vermeleri lazım. Değerli milletvekilleri, şimdi, 20 maddelik, 30
maddelik, 100 maddelik kanunda getirdiğiniz sistem bu: Her grup -o da Danışma
Kurulu aleyhine karar vermezse- 20 dakika konuşacak, iki milletvekili 10 dakika
konuşacak, kanun bitti; maddeler üzerinde görüşülme olmayacak. Değerli milletvekilleri, siz, kanunu, komisyonda
çıkarıyorsunuz, hemen Danışma Kuruluna getirip Genel Kurula indiriyorsunuz.
Peki, biz, milletvekilleri olarak, ne zaman fırsat bulacağız, ne zaman bu
kanunları inceleyeceğiz, ne zaman önerge vereceğiz?!. Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi, basını
inceliyorsunuz, değil mi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne anahtar
vuran bu içtüzük değişikliğiyle ilgili hiçbir yorum yok; hatta, birkısım basın,
hiç yer vermiyor. Niye; RTÜK Kanunu ile ilgili tasarı var. Bu kanun tasarısının
maddelerini burada ancak müzakeresiz geçirebilirsiniz; çünkü, orada, bazı basın
patronlarına devletin bütün olanakları peşkeş çektirilecek. (DYP ve FP
sıralarından alkışlar) Yine, elektrikle ilgili kanun tasarıları var, elektrik
dağıtım tasarıları var. Biz, burada, bunların tek tek maddelerini müzakere
ettiğimiz zaman, büyük patronların menfaatları haleldar olacak. Değerli milletvekilleri, inanınız ki, şimdi, o kadar
büyük bir üzüntü içindeyim; çünkü, bakın, bu içtüzük değişikliğini siz
geçirdiğiniz zaman, inanınız ki, öyle kötü olaylarla karşılaşacaksınız -ki,
ben, bu memlekette bürokrasiyi tanıyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisi,
bürokrasinin emrine girecek. Yani, burada, bakın, yetki eğer Mecliste olduğu
zaman, hiç olmazsa, hükümet direnebilir; ama, şimdi, bir bakana yetki
verdiğiniz zaman, icabında -işte bürokratları görüyorsunuz- bakana şantaj
yaparlar, şantaj... Bakana bir gün getirirler, onun istemediği, onu sorumluluk
altında tutan bir işlem yaptırırlar, ondan sonra derler ki; Sayın Bakan, bu
kanun tasarısı müzakere edilirken ya bu önergeyi vereceksin veyahut da seni
açığa çıkaracağız. Bakın, sayın milletvekilleri, Türkiye'de çok deneyimli
olan bir milletvekiliyim. Özellikle, kanun çıkması bu memleketin yararınaysa,
hayhay, çıksın. Bakın, Meclisi 24.00'lere kadar çalıştırıyorsunuz; ama,
memlekete büyük tuzaklar kuruyorsunuz, Türkiye'ye büyük tuzaklar kuruyorsunuz.
Türkiye'de, hırsızı, namussuzu hesap sorulamaz hale getiriyorsunuz. Şimdi, bugünkü bakanları gidin inceleyin; birçoğunun,
kendileriyle ilgili birtakım suiistimallere... Bakın, Memurin Muhakematında
değişiklik yaparak bakana yetkiyi verdik; ama, soruşturma izni vermiyor. Bunlar
bilsinler ki, bu soruşturma izni vermedikleri olaylardan dolayı her gün
arkalarında böyle 350 kişi olmaz; hepsi de Yüce Divana gidecek, bir seçimden
sonra gidecek. Yani, bu Meclisi bu kadar olayların dışına iterek, burada
tartışmanın dışına iterek, siz bir yere varamazsınız. Ben, özellikle, o gün, Sayın Meclis Başkanına da
hakikaten hayret ettim. Kendisi Grup Başkanvekiliyken saygı duyuyordum; ama,
hiçbir Meclis Başkanı zamanında Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına ve
yetkisine bu kadar darbe vurulmadı. Ben kendisinin yerinde olsam, ben bu
içtüzük değişikliğini kabul edemem. İktidar Partisi Grup Başkanvekillerini
toplarım, derim ki, o zaman Meclisi kapatalım. Bana göre, eğer bu Tüzüğü böyle
kabul ettiğiniz takdirde, o zaman, muhalefet partileri yasa tasarılarının
müzakerelerine katılmasın; buyurun, siz de getirin, kendiniz çalın, kendiniz
oynayın, başka çaresi yok. Olur mu ya; bu kadar tasarı müzakere edilmeyecek,
ondan sonra, güçlü olan, burada, kendi lehlerine kanunları çıkaracak, bu
memleketin de canı yanacak. Yani, bu memleketin canı yanma gibi bir şey söz
konusu olmasa... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlar mısınız Sayın
Genç. KAMER GENÇ (Devamla) - Bizim burada feryadımız budur
değerli milletvekilleri. İnanınız ki, ülkeye ve millete büyük tuzaklar
kuruyorsunuz. Bu ülkeye ve millete kurduğunuz tuzaklar, zaten, suiistimallere,
hırsızlıklara... Batık bir hale gelmiş bir ülkede olayların içinden çıkmak
mümkün değil; çünkü, görüyoruz ki, bürokratlar, beş kuruşluk menfaatı için
devlet içerisinde... 5 kuruşluk menfaatı için devleti bile her şeye tercih eden
insanlar var bürokrasinin içerisinde; görüyoruz bunları, her zaman görüyoruz.
Onun için size... Bakın, diyebilirsiniz ki, şu şu şu kanunların
çıkarılması için 91 inci maddeye göre müzakere edelim; tamam, onlara evet; ama,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün faaliyetlerinden milletvekilini böyle
uzak tutarsanız, bu, ne size hayır getirir ne millete hayır getirir; hiç
kimseye hayır getirmez. Yani, bunu teklif etmek bile çok büyük bir cesaret, çok
büyük bir cesaret... İnanınız ki, normal vatandaşa ve millete karşı sorumluluk
taşıyan hiçbir milletvekili böyle bir teklif yapamaz; bundan dolayı da kendilerini
kınıyorum. Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Aleyhte olmak üzere, Sayın Avni Doğan;
buyurun. (FP sıralarından alkışlar) İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan söz istiyorum. BAŞKAN - 1 dakika efendim... İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Söz istedim Sayın Başkan... BAŞKAN - Yalnız, siz niçin söz istediniz?! Sayın Doğan, buyurun. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sataşma var efendim,
avukatlara sataşma var... BAŞKAN - Sonra, sonra... Sayın Doğan, buyurun siz. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istedim;
sataşma var, söz vereceksiniz... Sayın konuşmacının konuşmasına saygım var;
ama, söz vereceksiniz... BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünkü Danışma Kurulu toplantısında, üç konu gündeme getirildi;
birisi, Sayın Meclis Başkanımızın bir teklifiydi. Güneydoğu Avrupa Çokuluslu
Barış Gücüyle ilgili iki uluslararası anlaşmanın gündeme alınmasıydı ve bütün
partiler olarak oybirliğiyle kabul ettik. İkinci öneri, sözlü öneri, hükümet partilerinin, üç
iktidar partisi grubunun gündeme getirdiği İçtüzük meseleydi; yani, bu Meclisi
Takriri Sükûn ortamına sokmak isteyen bir teklifti. Bizim bir teklifimiz vardı; bir yıl önce Türkiye Büyük
Millet Meclisine verdiğimiz, Hizbullah terör örgütünün araştırılması ve bu
konuda bir Meclis araştırması komisyonu kurulması teklifiydi. Sayın Meclis Başkanımızın teklifini oybirliğiyle kabul
ettik, diğer teklifler kabul edilmedi. Tabiî, Hizbullah'la ilgili konunun
araştırılması, şu gün, çok önemli bir konuydu; çünkü, 6 şehit verdik yakında ve
basit bir terör örgütünün, arkasında uluslararası bir gücün olmadığı bir
örgütün yapabileceği bir eylem değildi; İçişleri Bakanımız da öyle söylüyor.
Nedense, iktidar partilerimiz bundan kaçtı. Bir bildikleri mi vardı,
bilmiyorum; yoksa, o bildikleri şeyden korkuyorlar mıydı? (FP sıralarından
alkışlar) Bugün Takriri Sükûnu konuşuyoruz. Bu Meclis, bu Büyük
Meclis, dünyada bir İstiklal Harbi kazanan, bir İstiklal Savaşı kazanan tek
meclistir. O günden bugüne, bu ülkede çok karanlık şeyler oldu; çok iyi şeyler
oldu, çok kötü şeyler oldu, darbeler oldu; hiçbir zaman, bu Mecliste, milletin
vekillerinin sesi kısılmadı; ama, bu teklifle, bu milletin Yüce Meclisinin,
özellikle muhalefetin sesi kısılmak isteniliyor. Bu, acı bir şeydir; bu milletin Meclisinin, bir Baas
meclisi haline getirilmesi acı bir şeydir. Ben, Anamuhalefet Partisi Grubunun
Grup Başkanvekili olarak söylüyorum, hükümet partilerine söylüyorum; hangi
kanun konusunda bize uzlaşmaya geldiniz de uzlaşmadık, hangi konuda zorluk
çıkardık? İktidarın görevi doğru yapmaktır, muhalefetin görevi de yanlış
yaptırmamaktır. Biz, yaz boyu, bir yıl boyu, size, yanlış yapıyorsunuz dedik.
Bir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi aldınız, yanlış dedik, Anayasa
Mahkemesi bozdu. 24 tane kanun hükmünde kararname çıkardınız, Anayasa Mahkemesi
bozdu. Dünya rekoruna sahipsiniz hukuksuzlukta. Bir başka hükümet varmı ki, 24
adet kanun hükmünde kararname çıkarsın ve Anayasa Mahkemesi bozsun. Anayasa Mahkemesine verdiğimiz her kanun bozuldu. Biz,
bunların uyarısını yaptık. Bu işleri muhalefetle birlikte yapsaydınız
-katılımcı demokrasinin gereği bu- hiçbirisi bozulmazdı, bu memleketin bir yılı
boşa gitmezdi. Değerli arkadaşlar, şimdi, çoğunluk hesabıyla birtakım
şeyleri bu Meclisten geçirebilirsiniz; ama, bir yere varamazsınız. Bu Meclis,
seri üretim yapan bir fabrika değil. Bu Meclis, bürokratların hazırladığı kanun
tekliflerini, kanun tasarılarını onaylayacak bir noter makamı falan değil.
Oturacağız, tartışacağız, konuşacağız, biz eleştireceğiz, siz tahammül
edeceksiniz. Hep birlikte doğru yolu bulacağız. Zaten demokrasinin fazileti
burada, demokrasinin anlamı bu, demokrasinin önemi bu; yani, beni buraya,
millet sussun diye mi gönderdi. Şimdi, düşünün, 24 kararname çıkardınız iptal edildi;
eleştirilerimizi dinleseydiniz, birisi iptal edilmezdi. Şimdi, eğer, siz, bu
Meclisi susturursanız; bakın, bizi, susturursanız herkes konuşur. Zaten bu
memlekette herkes konuşuyor. Adı açıklanmayan bürokratlar konuşuyor, Danıştay
Başkanı konuşuyor, Yargıtay Başkanı konuşuyor, bir başkası konuşuyor, tek biz
susuyoruz, tek siyaset susuyor. Siyaset sustuğu için de, işte memleketin başı
belada. Bakın, Türkiye bir bozgun dönemi yaşıyor, Türkiye,
sayenizde ikinci Viyana bozgunundan bu yana, en büyük bozgunu yaşıyor. Size
açık söylüyorum, dünyanın bütün Türk düşmanlarını buraya toplasanız, böyle bir
İçtüzüğü onaylamaz. Muhalefet susacak... Ne demek bu yahu?! Şimdi, biz, bundan üç yıl önce söyledik, üç yıl önce
çok net olarak söyledik, siyasete müdahale edildiğinde söyledik. Siyasetin
yakası birileri tarafından kavrandığında söyledik, dinlemediniz. Özellikle,
ANAP'lı arkadaşlarıma söylüyorum, DSP'lilere söylüyorum. Ne oldu; bumerang
döndü geldi, sahibini buldu. Şimdi siz itiraz ediyorsunuz bakın, sizin Genel
Başkanınız itiraz ediyor. Bizim üç yıl önce söylediklerimizi söylüyorsunuz
bugün. Keşke üç yıl önce bunu söyleseydiniz; ama, biz, muhalefet olarak, size
bu konuda desteğiz, bütün gücümüzle desteğiz diyoruz. Şimdi gene aynı şeyi
söylüyoruz; bu bumerang dönecek, tekrar sahibini bulacak; ama, bu süre
içerisinde ne olacak; bu süre içerisinde kaybeden, Türkiye olacak. Değerli arkadaşlar, siyaset susturulmuştur, siyaset
korkutulmuştur. Siz, zaten, şuraya gelip, hiçbir konuda, hiçbir kanun
teklifiniz hakkında, hiçbir tasarınız hakkında konuşma yapmıyorsunuz,
eyleminizi savunmuyorsunuz; çünkü, savunacak durumda değilsiniz. Bari, biz
eleştirelim. Eğer bu memlekette Meclis susarsa, muhalefet susarsa, bu memleket
matem etsin. Muhalefetin konuşması lazım, milletvekillerinin konuşması lazım.
Biz susarsak eğer, bu memleketin matem etmesi lazım. Siz neye çalışıyorsunuz. Şurada açık söz veriyorum,
açık çek veriyorum Anamuhalefet Partisi olarak, getirin, bu memleket için elzem
gördüğünüz kaç kanun varsa -10, 15, 20- hepsini çıkaralım; ama, bu kötülüğü, bu
zulmü, bu Meclise yapmayın. Bunu yapmayın, bunun örneği dünyada yok. Türkiye,
Irak mı yani! Bir Saddam'ın ülkesinde var bu. Bakın, dünyada, Sovyetler Birliği çöktükten sonra iki
anlayış kaldı: Bir, demokratik ülkeler var; iki, Suriye gibi, İran gibi, Irak
gibi... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir)- İran gibi... AVNİ DOĞAN (Devamla)- Evet, İran gibi. Altını çize çize söylüyorum; İran gibi, Irak gibi,
Suriye gibi totaliter ülkeler var. Bir de, Türkiye gibi, iki arada bir derede
kalmış ülkeler var. Onlar ayakta kalabilir belki; ama, bu anlayışla, bu ülke
ayakta kalmaz! (DSP sıralarından "Kalır... Kalır..." sesleri) Bu iki anlayıştan birini tercih etmek zorundayız; ya
İran gibi, Suriye gibi, Irak gibi totaliter bir anlayışı kabul etmek zorundayız
ya da demokratikleşmek zorundayız. Bir başkasını yapmaya muktedir değiliz; bir
başkası yok çünkü, bir başkası yok. Şimdi, bizim gibi, iki cami arasında bir
ülke olmaz. Yaptıklarınız gösteriyor ki, Türkiye'yi, Suriye tipi,
Irak tipi, o çok eleştirdiğiniz -DSP'liler size söylüyorum- İran gibi bir ülke
yapmaya çalışıyorsunuz. Bakın, bir şey söyleyeyim; mollalığın rengi olmaz. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sen kendi fikrini
söylüyorsun. AVNİ DOĞAN (Devamla) - İran gibi molla da
olabilirsiniz, çok rahatlıkla İran gibi bir molla da olabilirsiniz; bir başka
renkte de molla olabilirsiniz; esas olan, analitik düşünmektir. Eğer, ana-litik
düşünmüyorsanız, ne düşünürseniz düşünün, aynı kamptasınız. Açık söylüyorum; değer mi, bir İçtüzük için, şu Yüce
Meclisin mehabetini kirletmeye, hukukunu kirletmeye?! Şurada sahte oy
kullanmaya değer mi?! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AVNİ DOĞAN (Devamla) - Buna kadar tevessül ettiniz, 352
kişilik parmak gücü olan bir hükümet?! Demek ki, günümüzde, 21 inci Yüzyılda,
güç, parmakta değildir. BAŞKAN - Sayın Doğan, 1 dakika içerisinde toparlayınız;
ek süre verdim efendim. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Evet, güç parmakta değildir; 21
inci Yüzyılda güç, bilginin gücüdür; güç, düşüncenin gücüdür; güç, özgürlüğün
gücüdür; güç, doğrunun gücüdür. Bugün, bunu geçirebilirsiniz; ama, yarın, biz
geleceğiz; bunu, tekrar, demokratik hale getireceğiz. Elimizden aldığınız söz
hakkımızı, burada, size tekrar vereceğiz. İnşallah, o gururu, hep birlikte
yaşarız. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından
alkışlar) İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Aydınlı, buyurun efendim. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, Kamer Genç
Bey, defalarca, kürsüden, hakaret ediyor, saldırıyor. Ben, bir avukat olarak
da, bir avukat milletvekili olarak da, buna, kısaca bir cevap vermek istiyorum. BAŞKAN - Efendim, İçtüzüğümüze göre, şahsınıza bir
sataşma söz konusu ise söz verme hakkım vardır. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Daha nasıl sataşma olsun
Ali Bey?! İlle ismimi mi belirtsin? BAŞKAN - Efendim... Sayın Aydınlı... Genel bir konuşma
yaptı. Sayın Kamer Genç'in düşünceleri o. O düşünceleri avukat arkadaşlarımız
takdir ederler. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, avukatlara hakaret
etmedim. Ben, avukatlara niye hakaret edeyim?! BAŞKAN - Etmediğini ifade ediyor kaldı ki, efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama, kendisi, menfaatı söz
konusu olduğu için, menfaatına dokunuldumu çıldırıyor oradan. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Niye söz vermekten imtina
ediyorsunuz Sayın Başkan? Herkese söz veriyorsunuz!.. BAŞKAN - Efendim, şahsınıza bir sataşma yok... İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Olur mu... Sataşma oldu?!.. BAŞKAN - Genel ifadelerden kendinize mana çıkarmayın
Sayın Aydınlı, tamam... İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Aynı zamanda... BAŞKAN - Sayın Saruhan, buyurun. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Olur mu Başkan?!.. BAŞKAN - İsteğiniz nedir Sayın Saruhan. NECDET SARUHAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Kamer
Genç kürsüdeki konuşmasında Avukatlık Yasasıyla ilgili görüşlerini arz ederken
"tuvalete giderken dahi avukat tutulacak" diye bir ifade kullandı.
Ben İstanbul Milletvekiliyim ve aynı zamanda İstanbul Barosu mensubuyum.
Sanıyorum sürçülisanla kullanılmış oldu o. Avukatlık mesleği bir onur
mesleğidir. Eski Roma hukukuna göre avukatın aldığı ücret de şeref ücretidir.
Vekalet tuvalete gidilmek için alınmaz. Düzeltmesini istiyorum. BAŞKAN - Efendim, Sayın Genç öyle ifade etti; onu,
bütün avukat camiası takdir etsin. Ona bir şey... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Gönül. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, kısa bir
açıklamada bulunacağım. BAŞKAN - Hangi konuda? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu önerinin gündeme alınıp
alınmaması konusunda... BAŞKAN - Efendim, iki arkadaşımız konuştu, açıklamada
bulunma hakkınız yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Efendim, kısa bir açıklamada
bulunacağım dedim. BAŞKAN - Cevap vermek için bir sataşma mı var şahsınıza? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, sataşmayla
ilgili değil, 60 ıncı maddeye göre kısa bir açıklama da bulunmak istediğimi
ifade ediyorum. BAŞKAN - Konusu nedir efendim? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bu önerinin işleme alınıp
alınmayacağı konusunda. BAŞKAN - Efendim, böyle bir şey yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim, olur mu Sayın
Başkan? O zaman, lehinde söz verin de çıkayım konuşayım. BAŞKAN - Lehinde konuşabilirsiniz. Lehinde konuşma hakkınız var; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, dün kaybettiğimiz Konya DSP Milletvekilimiz Turan
Bilge'ye Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, dostlarına ve mensubu bulunduğu
partisine başsağlığı dileklerimi sunuyorum ve kendilerini rahmetle anıyorum. Sayın Başkan, lehinde konuşma talebinde bulunmaya beni
mecbur ettiniz; halbuki, ben, sizden, sadece, 60 ıncı maddeye göre, kısa bir
açıklamada bulunma talebinde bulunmuştum; yani, ifade etmek istediğim konu
şuydu: İçtüzüğün 19 uncu maddesini dikkatle okur, tahlil eder ve kapsamını,
özünü irdelersek, İçtüzüğün 19 uncu maddesinin, talebi yazılı hale getirdiğini
görürüz. 19 uncu maddede, şifahi olarak Danışma Kurulunu toplama diye bir olay
yoktur. Sayın Meclis Başkanımız, yanılmıyorsam, 587 ve 588 sıra
sayılı kanun tasarılarının, gündemin ön sıralarına alınıp alınmaması konusunda,
yazılı olarak gruplara tebligat yapmak suretiyle Danışma Kurulunu toplantıya
çağırmıştır ve oradaki talep yazılıdır; ama, bu yazılı talep üzerine toplanan
Danışma Kurulunda, iktidar partisi grupları, kendi taleplerini de şifahi olarak
gündeme getirmişlerdir. Eğer, bu talep üzerinde bir anlaşma sağlanmamış
görünüyorsa da, bu önerinin Genel Kurula getirilebilmesi için, iktidar partisi
gruplarının, önce Meclis Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmeleri, Danışma
Kurulunu toplantıya çağırmaları ve uzlaşma sağlanamadığı takdirde, öneriyi
Genel Kurula getirmeleri gerekir. ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - "Yazılı" diye nerede
yazıyor?! ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - O nedenle, şu anda
görüşülmekte olan önerinin gündeme alınması, işleme alınması yanlıştır;
tutumunuz yanlıştır; bunu ifade etmek istiyorum. Bu öneriyi işleme koydunuz. Nedir getirilmek istenen:
İçtüzüğün bugün görüşülmesine başlanılması olayıdır. Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin İçtüzüğü görüşmekten
daha önemli bir işi yok mu?.. Bugün denetim günü. Meclis, denetimini
yapamayacak ise, demokrasinin gereği, parlamentonun gereği, muhalefetin denetim
görevini böylece gasp ediyorsanız, yasa çıkarsanız, çıkarmasanız ne olur? Bir İçtüzük diye tutturdunuz. Bu İçtüzük görüşmesinden
evvel, bu Parlamentonun, bu Hükümetin el koyması gereken çok daha önemli
meseleler var. İşsizlik sorununu mu çözdünüz, yoksulluk meselesini mi çözdünüz,
ülkeyi Avrupa Birliğine mi taşıdınız, tarımın sorunlarını mı çözdünüz; tarımın
meselelerini, esnafın meselelerini mi çözdünüz, hayvancılığın meselelerini mi
çözdünüz de... (DSP sıralarından gürültüler) MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, lehinde
söz istemişti... AYDIN TÜMEN (Ankara) - Bizim Grup önerimizin lehinde
söz aldı... Böyle olmaz ki!.. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - ... bugün bütün bunları bir
kenara bırakıp, İçtüzük görüşmesini, denetimi bir kenara atarak gündeme
getiriyorsunuz? BAŞKAN - Sayın Gönül, önerinin lehinde söz aldınız.
Lütfen... ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Sayın Başkanım, benim bu
söylediğim demokrasinin lehinedir (DYP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) hukukun lehinedir, milletin lehinedir ve ben işte burada millet için
konuşuyorum, milletin lehine konuşuyorum. Daha hangi lehte konuşmaktan
bahsediyorsunuz? (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ülke yolsuzlukta dördüncü olmuş; farkında mısınız,
biliyor musunuz? (DSP sıralarından gürültüler) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayenizde...
Sayenizde... ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Biliyor musunuz bunu? İşte,
bu sözlerin söylenmesini istemediğiniz için bu kürsüyü kapatmak istiyorsunuz,
bu Meclisi kapatmak istiyorsunuz, muhalefetin sesini kesmek istiyorsunuz; ama,
yanılıyorsunuz; kesilen ses, muhalefetin sesi değil, benim sesim değil,
milletin sesini kesiyorsunuz (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) ve tarihe böyle geçeceksiniz; tarihe, milletin sesini, Parlamentoda
kesen 57 nci hükümet olarak geçeceksiniz; milletin sesini kesen DSP, MHP, ANAP
olarak geçeceksiniz tarihe... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sesinizi millet
kesti sizin, hâlâ, konuşuyorsunuz!.. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Ayıp yahu!.. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yaptığınız odur!.. ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, büyük
bir yanlışın içindesiniz, büyük bir gafletin içindesiniz. Eğer, bu Meclisin
kapısına kilit vurursanız, bu kürsüyü milletvekillerine kapatırsanız,
zannediyor musunuz ki, milletin sesi kesilecektir; millet meydanlarda daha gür,
sokaklarda daha gür, Anadolu'da daha gür bağırmaya başlayacaktır. (DYP ve FP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, onlar bağırdıkları zaman
siz yok olacaksınız... Yok olacaksınız. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Sayın Başkan, bu, bir hakkın
suiistimalidir. Buna neden izin veriyorsunuz?! İzin veremezsiniz! Lehte söz
alıp, böyle konuşamaz! BAŞKAN - Efendim, şimdi, bir sayın milletvekilinin bir
hakkın suiistimaline gidip gitmediğine Genel Kurul karar verir. Elbette ki,
arkadaşımız lehinde istedi, ben de lehinde söz verdim; ama, o, hakkını kötüye
yorumlamışsa, buna benim engel olma şansım var mı?! YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Sözünü kesersin!.. BAŞKAN - Efendim, engel... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 63 üncü
maddesine göre, sizi usule davet etmek için, sizin aleyhinizde söz istiyorum. İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, lehte söz
istiyorum BAŞKAN - Lehinde olmak üzere, buyurun Sayın Aydınlı.
(DSP sıralarından alkışlar) İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Değerli Başkan, Yüce
Parlamentonun değerli üyeleri; aslında, gönül isterdi ki, tüm tartışmalarımız
belli bir seviyede geçsin; çünkü, Türk Halkı, bize oylarıyla destek vermiş olan
o onurlu halk bunu istiyor. Ancak, Türkiye'de bir anlayış var; muhalefet,
iktidarın her dediğinin yanlış olduğunu ispatlamak için demogoji üretmekten de
öteye gitmeyen laflarla Meclisin gerginliğini yükseltmeye çabalıyor. Ben,
öncelikle, her partiden de değerli arkadaşlarımızın bulunduğunu, onlardan,
onların fikirlerinden faydalanmamız gerektiğinin üzerine basa basa söylüyorum,
bundan da rahatsızlık duymuyorum; ancak, muhalefet sözcüsü arkadaşlarımın da,
eleştirilerini yaparken, gerçekten seviyeli, dengeli bir şekilde muhalefet
görevlerini yerine getirmesi bu Yüce Parlamentonun itibarını da bir kat daha
artıracaktır. Ben, deminden beri itirazlarımı sürdürdüğüm bu hususta,
Sayın Meclisimize kısaca bir açıklamada bulunmak istiyorum. Gerek bir avukat
olmam gerekse Adalet Komisyonunda üye olarak görev almam nedeniyle, sayın sözcü
Kamer Genç'in, gündemimize gelmiş, ama, henüz tartışılmamış bir yasa üzerinde
Türkiye kamuoyunu çarpıtan beyanlarına kısaca cevap vermek istiyorum. Moliere isminde bir düşünür "bizim ne astımız oldu
ne üstümüz; ne efendimiz oldu ne köle-miz" diyor. Bu meyanda da, avukatların
üstünde meslek olarak bir grup olmadığı gibi, avukatlar da, kendi altlarındaki
bir meslek grubunu hakir görmezler ve Türkiye'de, anayasal rejimde, yargının
bir ayağını oluşturan avukatlar, yıllardan beri; özellikle de hazine avukatları
da dahil... Bu arada zikrediyorum; inşallah, hükümetimiz yeni düzenleme
yaparken hazine avukatlarının da durumunu nazırı itibara alır; çünkü, bu konuda
da bize bayağı şikayetler ve eleştiriler geliyor; bu düzenlemeyi de yasamız
içerisine sokarsak, bu arkadaşlarımızın da mağduriyetini bir nebze hafifletmiş
oluruz. Avukatlık Yasasında, özellikle, muhalefetteki
arkadaşlarımızın, komisyon üyesi arkadaşlarımızın da muhalefetiyle, 50 milyara
varan anonim şirketlerde bir avukat tutma zorunluluğu ile, kooperatiflerde, 100
üyeli kooperatiflere bir avukat tutma zorunluluğu getirilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli)- 100 değil, 50. İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Dinle. Aslında bunu fazlaca da büyütmemek lazım; çünkü,
Türkiye'de, bankerzede olayları yaşandığı gibi konutzede olayları da yaşanmıştır.
Yani, iyi bir hukukçunun denetiminde yürütülecek bir yapı kooperatifi, bir
nebze, yolsuzlukların ve suiistimallerin de önünü kapamış olur. Bize, zaman zaman, muhalefet partilerinden belli
eleştiriler geliyor. Halkımızın çok güzel deyimleri var, çok güzel sözleri var
ve genelde der ki halkımız "kem sözler sahibine aittir." Diğer yandan
da, belki, edebiyatımızda, ben, Sayın Hatiboğlu gibi Arapçayı, Farsçayı pek
beceremem; ama, edebiyatımızda meşhur bir taşlama vardır -aman, ben çok da
zengin bir vekiliniz değilim, kimseyi kişisel olarak taşlamıyorum, tazminat
ödemeye niyetim de yok- diyor ki: "Tahir Efendi bize kelp demiş, iltifatı
bu sözde zahirdir, Malikî benim mezhebim zira, itikadımca kelp tahirdir."
Bu nedenle, edebiyatımızda, kötü sözlerin karşılığını bulabilecek çok deyim
vardır. Ben, şimdi, lehte söz aldım. Özellikle, tüzük
değişikliğinde... Tabiî, bu tüzük değişikliği, muhalefetin sözünü kesmek
anlamında değildir. Bir anlamda da, bazı sözcü arkadaşların, yasama
tasarılarının tartışılmasını, görüşülmesini engellemek ve hızla çalışan bu
Meclisin de, verimli bir şekilde sonuçlara ulaşmasını sağlamak içindir. Muhakkak ki, muhalefetteki -sözcü- değerli
arkadaşlarımız, birkısım hususlarda bizi eleştirecektir. Sözümün başında da
belirttiğim gibi, bu eleştirilerin belli seviyede olması lazım. Bizim siyasî geleneğimizde, "Amerika'da mallarım
var, Türkiye'ye getireceğim" deyip, getirmeyenler yoktur.(DYP sıralarından
gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne alakası var bunun! İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde,
İstanbul Bankasının içini boşaltanlar yoktur. TURHAN GÜVEN (İçel) - Bırak bunları, bırak! İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde,
yolsuzluklar yoktur. (DYP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Sayın Aydınlı, konuya gelin efendim. İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bizim siyasî geleneğimizde,
Bedevî çadırlarında Kaddafi'ye el pençe divan yoktur. BAŞKAN - Konuya gelin efendim... İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Teşekkürler. Saygılar. (DSP sıralarından alkışlar; FP ve DYP
sıralarından gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ülkeyi soydurdunuz, ülkeyi! İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Halk Bankasından Murat
Demirel'e verilen 90 milyon doları kim verdi? RAMAZAN GÜL (Isparta) - Süperkaynana adı altında,
Başbakan Yardımcısı... Egebanktan... Süperkaynana... Kim o süperkaynana;
biliyor musun sen? BAŞKAN - Evet, lehte, aleyhte... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, sataşmadan ötürü,
bir de İçtüzüğün 63 üncü maddesine yönelik söz istiyorum. RAMAZAN GÜL (Isparta) - 1,7 trilyon alınmış Halk
Bankasından... BAŞKAN - Sataşmadan ötürü buyurun Sayın Güven. 5 dakika içinde toparlayınız efendim. VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1. – İçel Milletvekili Turhan Güven'in,
İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek
önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli üyeler;
öncelikle, Turan Bilge kardeşime, Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum; hepinize,
başsağlığı dileklerimin kabulünü arz ediyorum. Değerli arkadaşlarım, ortada fol yok yumurta yok, senin
bu laflar neyine; sen, güya, hukuktan anlar görünüyorsun, hukuk senin neyine!..
(DYP ve FP sıralarından alkışlar) Hukuk senin neyine!.. BAŞKAN - Sayın Güven, yeni sataşmalara sebebiyet
vermeyelim efendim. Buyurun TURHAN GÜVEN (Devamla) - Ben kimden bahsediyorum Sayın
Başkan; hukuktan anlamayanlardan bahsediyorum, niye sen alınıyorsun veya
başkası alınıyor üstüne?.. Alınmasın efendim!.. BAŞKAN - Yeni sataşmaya sebebiyet vermeyelim dedim
Sayın Güven. TURHAN GÜVEN (Devamla) - Kimse alınmasın efendim; söz,
gider, yerini bulur; o, alınacaksa alınsın. Değerli arkadaşlarım, bakın, Sayın Başkan, siz, İçtüzük
ihlali içindesiniz. (FP sıralarından "evet, doğru" sesi) Siz, önünüze
gelen... Sayın Başkan bilmiyor bunları, ben öğretiyorum öğretiyorum... 19 uncu maddeyi iyi okuyun.
19 uncu maddeye göre, Meclis Başkanı -bizi yanılttı demek istemiyorum- bize,
Fazilet Partisinin cuma günkü Danışma Kurulu toplantısı isteği üzerine
gittiğimizde, pazartesi günü Danışma Kurulunu toplantıya çağıracağını; çünkü,
Sayın Başbakanın bazı talepleri olduğunu ve bunları gündeme getireceğini ifade
buyurdu ve çağırdı. Gerekçesi belli, Danışma Kurulunu niçin çağırdığı belli.
Beyler, Danışma Kurulu, 19 uncu maddeye göre, yazılı istemle toplanır... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Yok öyle bir şey... TURHAN GÜVEN (Devamla) - Var efendim, var var... Alın
okuyun... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - İçtüzükte yok. TURHAN GÜVEN (Devamla) - Var... 19 uncu maddenin şu
fıkrasını dikkatle okuyalım bakalım... Gelin, okuyun da, ondan sonra konuşalım
veya okuduğumuzu anlayalım; sen zeki insansın... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya)- Buyurun Sayın Güven. TURHAN GÜVEN (Devamla)- Sen, zeki insansın... Bakın, Danışma Kurulu, Başkanın gerekli görmesi veya
bir siyasî parti grubu başkanlığının istemi üzerine toplanır. ÇETİN BİLGİR (Kars)- Hani yazılıydı?!.. TURHAN GÜVEN (Devamla)- İstemi üzerine toplanır..
İstem, lafla mı olur?!. (DSP sıralarından gürültüler) Olur mu efendim!..
Burada, yazılı istemdir, yazılı istem...
Eğer, bunu anlamak istemiyorsanız siz, o zaman, İçtüzüğü hiç anlamamışsınız!..
Hiç anlamamışsınız ve bakınız, Başkan toplantıya çağırıyor, hüsnüniyetli
olduğunu kabul ediyorum; ama, orada, siz, bir şey getirecekseniz, siz de yazılı
istemde bulunursunuz. Dersiniz ki, Başkan çağırdı, biz de, yeniden, süreleri değiştirmek
üzere, toplantı istemini değiştirmek üzere, şu yazılı istemde toplantıya davet
ediyoruz... Yani, dün toplanır Danışma Kurulu, iki tane yazıyı birden görüşür
ve karar verir. Buna hiçbir itirazımız olmaz arkadaşlar. Orada anlaşırız
anlaşmayız; ama, orada şifahi istem geçerli değildir. Bugün ne yaparsınız?.. Sayın Başkan, bugün, siz, bu
öneriyi oya koyamazsınız, işleme koyamazsınız. Bugün yazarlar, size, Meclis
Başkanlığına verirler; yarın toplanırız; getirirsiniz, anlaşma olur olmaz,
yarın öğleden sonra bu konuyu görüşebiliriz. Buna hiç itirazımız olamaz; çünkü,
19 uncu madde çok açık. Siz, ihlal ediyorsunuz 19 uncu maddeyi. Bakınız
"İçtüzükte Danışma Kurulunun tespitine, teklifine veya görüş
bildirilmesine bağlanmış olan bütün hallerde, Danışma Kurulu, yapılan ilk
çağrıda" deniliyor. Çağrıda, çağrıda... Bir çağrı lazım. Çağrı, şifahi
olur mu arkadaşlar?.. ÇETİN BİLGİR (Kars)- Neden olmasın?!. TURHAN GÜVEN (Devamla)- Yapmayın!.. Olur mu efendim!..
Meclis Başkanı sizin çağrınızı kale almazsa neyle ispatlayacaksınız?.. Neyle ispatlayacaksınız; Meclis Başkanı
sizin çağrınızı dikkate almazsa neyle ispatlayacaksınız?.. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya)- Dikkate aldığına göre
bir sorun yok!.. TURHAN GÜVEN (Devamla)- Efendim, Meclis Başkanı dikkate
almamış; yok ki, beyanınız yok!.. Siz, toplantıya geldikten sonra bunu
yapıyorsunuz. Onun için, gelin, şunu hukukî çerçeveye sokun. Şu İçtüzüğü zaten
yeteri kadar ihlal ediyorsunuz; bu ihlallere birisini daha koymayın!.. Yazın
yazınızı, Meclis Başkanı çağırsın yarın sabah; çağırsın, öğleden sonra getirin
bu teklifi; hem de siz İçtüzüğü ihlal etmemiş olursunuz. Sizi hukuka davet
etmek bizim görevimiz. Sizin de göreviniz, eğer, muhalefeti susturmaksa, devam
edin efendim, devam edin; ama, nereye kadar susturabilirsiniz?! MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ne susturmasından
bahsediyorsun allahaşkına!.. TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bakınız, Atatürk'ün bir ayağı
İstiklal Harbindedir, bir ayağı Meclistedir, Meclis iki defa görüşür kanun
tekliflerini; siz, Atatürk'ten daha mı büyüksünüz? Siz daha mı büyüksünüz yani?
Siz ne getirmek istiyorsunuz, evvela bunu bilin. Meclis her kanunun her
maddesini iki defa görüşürdü, harbin içinde olduğunda görüşürdü. Siz, neyi
kısıtlamak istiyorsunuz? O Mecliste yok muydu muhalifi; vardı muhalifi, onun da
vardı; ama, bakın, onların sesini kesmemiştir ve "açıkça, gelin
konuşun" demek durumunda olmuşlardır. Onun için değerli arkadaşlar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.) BAŞKAN - Sayın Güven, toparlar mısınız 1 dakika
içerisinde. TURHAN GÜVEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım. Zaten, toparlaya toparlaya yakında hep beraber toplanıp
gideceksiniz, bir seçim olduğunda da göreceksiniz onu. (DSP sıralarından
gürültüler) Yüreğiniz yetiyorsa seçime gelin, seçime... Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önceki
konuşmacı bana sataşmada bulundu... V. – ÖNERİLER (Devam) B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam) 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi-ne ilişkin DSP, MHP ve
ANAP Gruplarının müşterek önerisi (Devam) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi okutup,
oylarınıza sunacağım: KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar yetersayısı
istiyorum. BAŞKAN - Buyurun: Öneriler: 30 Ocak 2001 Salı günü sözlü sorularla diğer denetim
konularının görüşülmemesi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; çalışma
süresinin saat 24.00'e kadar uzatılması, gündemin 7 nci sırasına kadar olan
işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilmemesi halinde, bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 31 Ocak 2001 Çarşamba ve 01 Şubat
2001 Perşembe günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, 31
Ocak 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi, tasarı ve tekliflerin
görüşülmesinde soru-cevap işleminin 10 dakikayla sınırlandırılması
önerilmiştir. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi oylarınıza
sunacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve karar yetersayısını
arayacağım. Mükerrer oy kullanan arkadaşımız olursa, bunu Genel
Kurula açıklayacağım; bu hususun bilinmesini isterim Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir;
karar yetersayısı vardır. Diğer öneriyi okutuyorum : 2. – Gündemin "Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kıs-mındaki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin FP Grubu önerisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 29.01.2001 Pazartesi günü yaptığı
toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim. Avni Doğan Kahramanmaraş FP Grup Başkanvekili Öneri: Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 93 üncü sırasında yer alan 10/117
esas numaralı, Fazilet Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
İsmail Kahraman, Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 29 arkadaşının, terör
olayları ve özellikle Hizbullah terör örgütü konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun
6.2.2001 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, söz istiyorum
efendim. BAŞKAN - Lehte Sayın Arınç, buyurun.(FP sıralarından
alkışlar) BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlarken Büyük Millet Meclisimizin değerli
bir üyesini, bugün Hakk'ın rahmetine uğurlamış bulunuyoruz. Merhum Abdullah
Turan Bilge arkadaşımıza, iki dönemden beri aynı Mecliste görev yapan bütün
arkadaşlarımız adına Allah'tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailesine ve
hususen Demokratik Sol Parti Grubumuzun bütün üyelerine ve milletimize
başsağlığı dili-yorum; değerli bir arkadaşımızı kaybettik; kalanlara sabır ve
selamet diliyorum. Değerli arkadaşlarım, ikinci bir cümlem de, Avukatlık
Kanunuyla ilgilidir. Avukatlık yapmış, hukuk fakültesi mezunu bir arkadaşınız
olarak şunu söylemek istiyorum. Yıllardan beri değişmeyen ve günün şartlarına
uydurulamayan Avukatlık Kanunu üzerinde, geçen dönemden bu döneme Adalet
Komisyonunda çalışmalar yapılmış, değişik teklifler ve tasarılar bir araya
getirilmiş ve alt komisyonda, bütün partilerin, hemen, ittifakıyla bir komisyon
raporu meydana getirilmiştir. 70 civarında maddesi olduğunu bildiğim bu
teklifin, Meclisimizde en kısa zamanda görüşülmesini ve kanunlaşmasını
diliyorum. Bütün siyasî partilerden değerli arkadaşlarımızın katkılarıyla
hazırlanmıştır ve bir ihtiyaca cevap verecektir. Şüphesiz, bu kanun üzerinde,
biraz evvel konuşan değerli arkadaşımız gibi, itirazları, tenkitleri, eleştirileri olanlar da
bulunabilir; ama, Meclisimizde, belki de aynen Gümrük Kanununda olduğu gibi,
bütün siyasî partilerin uzlaşmasıyla, 91 inci maddeye göre, Avukatlık Kanununu
çıkarmayı da başarmış olacağız. Değerli arkadaşlarım, önerimiz şudur: Geçtiğimiz yıl
ocak ayında İstanbul'da yapılan bir operasyon; bu operasyonda Hizbullah
örgütünün lideri olduğu söylenen Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesi ve daha
sonra, yakalananların yol göstermesiyle, Türkiye'nin değişik illerinde
cinayetlerin ortaya çıkarılması, cesetlerin bulunması Türkiye'nin gündemine
oturmuştu. Fazilet Partisi Grubu adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir
Meclis araştırmasıyla konuyu incelemesini 24 Ocak 2000 tarihli önergemizle
talep etmiştik. Şüphesiz, pek çok araştırma önergesinde olduğu gibi, bu önerge
de gündemde yerini aldı; ama, bir türlü görüşülemedi. Anamuhalefet partisinden
verilen bir önergenin ya Danışma Kurulu önerisiyle veya çoğunlukla kabul edilip
gündemin önüne girmesi gerekiyordu; buna muvaffak olamadık. 24 Ocak 2000
tarihinden tam bir yıl sonra, 24 Ocak 2001 günü, Diyarbakır'da bu menhus olay
meydana geldi; kahraman polislerimiz şehit edildi, başlarında emniyet müdürleri
olmak üzere. Türkiye, yine, bir büyük üzüntünün içerisine düştü. Bir yıl
içerisinde görüşülemeyen bu önergenin, henüz konu tazeliğini ve canlılığını
koruyorken, tekrar Meclisimizde ele alınmasını ve bu konuda, Mecliste, bütün
partilerin ittifakıyla bir araya gelecek bir araştırma komisyonunun görev
yapmasını uygun bulduk. Ancak, maalesef, iktidar ortağı partilerin grup
başkanvekilleri ve onlar bu önerimize sıcak bakmadılar ve bunun öncelikle ele
alınmasını doğru bulmadılar. Biz, grup önerimiz olarak getiriyoruz. Değerli arkadaşlarım, geçmişe baktığımızda, bu tür
olaylarla ilgili olarak birçok araştırma komisyonları kurulduğunu biliyoruz.
1991-1995 arasında, faili meçhul siyasî cinayetlerle ilgili olarak bir
araştırma komisyonu kurulmuş ve faydalı çalışmalar yapmıştı; daha sonra, Uğur
Mumcu cinayetini araştırma komisyonu ile Susurlukla ilgili araştırma
komisyonları da yararlı çalışmalar yaptılar ve bunların ulaştıkları belge ve
bilgiler, bugün dahi kullanılan, önemli, yararlı bilgiler oldu. Bazı
arkadaşlarımız, bu komisyonlardaki çalışmalarını sürekli olarak gündemde
tutuyorlar ve bundan, kamuoyu da istifade ediyor. Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan, belki,
arkadaşlarımızın birbirleriyle konuşmaları sonucunda Genel Kurulda bir gürültü
var; ancak, her konuşmacı arkadaşımın, buraya çıkarak, Diyarbakır'daki olayla
ilgili üzüntülerini bildirmesini samimî olarak kabul ediyoruz. Ben de, o olayla
ilgili olarak konuşuyorum; dolayısıyla, söylediklerim, lütfen, birkaç dakika da
olsa, sükût ederek dinlenirse fevkalade memnun olacağım. Değerli arkadaşlarım, bu olay üzerine çok şey söylendi,
halen de söyleniyor ve yazılıyor. Diyarbakır Valisinin verdiği bilgiye göre,
olayda, saldırganlar, 15 ayrı -kalaşnikof marka- tüfek kullanmışlar, 2 adet
makarof tabanca kullanmışlar. Olay yerinde, 469 boş kalaşnikof kovanı, 10 adet
9 milimlik makarof tabanca kovanı, 48 adet de, dört ayrı tabancadan atıldığı
belirlenen 9 milimetrelik boş kovan bulunduğu söylendi. Şüphesiz, bu 48 adet, 4
ayrı tabancadan atılan kurşunların polislere ait olduğu biliniyor. Ayrıca, olay
yerinde 1 adet kütüklük, 3 adet patlamamış el bombasının da bulunduğu, Vali
tarafından ifade edildi. Değerli arkadaşlarım, bu cinayet üzerinde söylenenlere
bir bakarsak; başta, Hizbullah tarafından planlandığı, yurtdışından girdiği
söylenen veya içeride planlandığı söylenen bir eylem olarak ifade edildi.
Ancak, olayın işleniş biçimi, olayda kullanılan tabanca ve silahlar
profesyonelce planlaması da dikkate alındığında başka örgütler de olabileceği
ifade edildi; ama, daha çok, yazılanlar ve çizilenler, bunun bir Hizbullah
örgütü eylemi olduğu şeklindedir. Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan Ecevit'in pazar
günkü Milliyet Gazetesinde yayımlanan beyanatına bakılırsa, bu örgütün, büyük
ölçüde Batı Avrupa ülkelerinden yönetildiği düşünülüyor; yani, bu olayın; son
olayla ilgili olarak da, "Almanya'da olduğu belirtilen bir örgüt liderinin
yönlendirici olduğu yönünde haberler bize intikal etti" diyor. Bunun dışında, başka örgütler olabileceği yönünde;
mesela, bir emekli MİT mensubunca "bu olayda tanıdığımız bir örgüt
kullanılmadı, dışarıyla bağlantıları, içeride de müttefikleri var"
denildiğini görüyoruz. Yine bir başka
konuşmada, bunun özellikle o bölgeden yapılan uyuşturucu trafiğindeki
aksaklıklar sebebiyle, birkaç yüz milyar doları koordine ettiği bilinen bu
trafiğin önünün kesilmesi dolayısıyla yurtiçi ve yurtdışı destekli bir örgütün
işi olabileceği de söylendi. Değerli arkadaşlarım, şüphesiz Diyarbakır'daki ölüm
timini açığa çıkarmak devletin bir namus borcudur; ama, nedense, bu
suikastların, bugüne kadar, siyasî boyutu her defasında geri plana itilmiştir,
belki de gerçeklerden ürkülmüştür. Cinayetin adresi Hizbullah ve failleri Hizbullahçılar
olsa bile, kafalarda pek çok soru işareti bulunmaktadır. Hizbullahın kurucu
lideri bir yıl önce İstanbul'da öldürüldü, operasyonla ortadan kaldırıldı,
arkasından da bütün örgütün belinin kırıldığı ve çökertildiği söylendi. Bugüne
kadar rastlanmamış biçimde planlanan böyle bir suikastı, böylesine çökertilmiş
bir örgütün yapıp yapamayacağı konusunda sorumlular değişik beyanlarda ve
ifadelerde bulundular. Şüphesiz, yine, Sayın Tantan'ın ve bazı bakanlarımızın
ifadesiyle, Hizbullah, olaylarda, sadece bir ihtimaldir, diğer İhtimallerin de
ciddî olarak aydınlatılması ve açıklanması gerekir. Değerli arkadaşlarım, bütün bunlara dikkat ettiğimizde,
Hizbullahla ilgili olarak özelde, ama, genelde terör olaylarıyla ilgili olarak,
Meclisimizin, üzerine düşen görevi yapması, bu olayın bütün boyutlarıyla açığa
çıkarılması, bağlantılarının ortaya çıkarılması ve Türkiye'de bir türlü
bitirilemeyen terör olgusunun ekonomik dayanaklarının, sosyal dayanaklarının,
siyasî dayanaklarının, varsa, kimlere kadar uzanıyorsa, ciddî bir araştırmayla
ortaya konulmasında fayda umulmaktadır. Değerli arkadaşlarım, Hizbullahın çıktığı ve yayıldığı
bölge olarak, eğer, Diyarbakırıyla, Batmanıyla, Silvanıyla bir bölge
gösteriliyorsa, bilesiniz ki, burada, yirmi yıldan bu yana olağanüstü hal
yönetimi vardır ve olağanüstü hal yönetiminde, uçan kuştan bile haberi olan
güvenlik görevlileri vardır. yirmi yıldan bu yana, bu bölgede, âdeta ceset
tarlasına dönmüş evleriyle, bodrumlarıyla, sığınaklarıyla bu yerler niçin
bulunamamış ve bu cinayetler niçin aydınlatılamamıştır; açıklanması gereken
sorulardan biri belki budur. İkincisi, o bölgede, Hizbullah yerine
"hizbulkontra" sözcüğünün kullanıldığını biliyoruz. JİTEM'le
işbirliği yapıldığı konusunda ileriye atılan iddialar da henüz açıklığa
kavuşturulmamıştır. Bugün, bu Hizbullah örgütünün camileri kullandığı ve
suikastin oradan yapıldığı şeklinde, he-pimizin tüylerini diken diken eden
ithamlar, daha sonra yalanlanmış olsa bile, Müslümanların mabedinde böyle bir
cinayet şebekesinin üslenmesinin ne derece doğru olduğunu da hep beraber
izlememiz gerekiyor. Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, Hizbullahın,
eylemleri sırasında, güvenlik güçlerine hiçbir zaman tetik çekmedikleri de
bizzat istihbarat raporlarında yazılı olarak bulunmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Bakınız, sürem bitiyor; ancak,
bir cümleyle şunu ifade etmek istiyorum. BAŞKAN - Sayın Arınç, 1 dakika içinde toparlar mısınız. BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Türkiye'deki Hizbullah olduğu
söylenen örgüt ile Güney Lübnan'daki İsrail aleyhtarı Hizbullah örgütü arasında
bir bağ bulunmadığı, Kudüs davası yargılaması sırasında bizzat MİT ve Emniyet
istihbarat raporlarına dayanılarak söylenmişti. Hürriyet Gazetesinin 2000 Haziran tarihli nüshasında
çok önemli açıklamalar var, Hizbullah'ın Lideri Fadlallah'ın, Türkiye'deki
olaylarla ilgili söylediklerini, sürem biteceği için konuşamıyorum, belki de
tutanaklara geçmesini arzu etmiyorum; ama, onun söyledikleri, bugün de
Türkiye'de araştırılması gereken konulardır. Hizbullah ne zaman kurulmuştur? Ne amaçla kurulmuştur?
Kimlere yönelik ve hangi amacı güderek eylem yapmıştır? Ekonomik, siyasal
bağlantıları nelerdir? Bunları kim araştıracak; Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bu görevini, Meclisten başka kim üstlenecek? Bu olaylar üzerine ilk araştırma önergesini veren parti
biziz; Ahmet Taner Kışlalı olayında da ilk araştırma önergesini veren parti
bizdik. İktidar grubu partilere ne oluyor ki, bu araştırma komisyonunun
kurulmasından çekiniyorlar veya istemiyorlar. Bunu takdirlerinize sunuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
Anayasanın 138 inci maddesi de, böyle bir araştırma komisyonunun kurulmasına
engel değildir. Kimse bunun arkasına saklanmasın. Türkiye'de, onbinlerce dosya
mahkemelerde derdest iken, bu Meclis, şartlı Tahliye ve Erteleme Kanunu
çıkarmıştır. Koç Üniversitesiyle ilgili dava Danıştayda iken, Koç Üniversitesi
Kanunu çıkarmıştır. Bizim yapacağımız iş, çok önemli bir konuda Meclisin
araştırma yapmasını talep etmektir. Bu, siyasetçiler olarak bizim görevimizdir.
Lütfen, bu konuda bir araştırma komisyonunun kurulması hususunu hepinizin
takdirlerinize sunuyor; görüşülmesine yardımcı olmanız dileklerimle
desteklerinizi arzu ediyorum. Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arınç. Başka söz isteği?.. Yok. Öneriyi okutuyorum: Öneri: Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 93 üncü sırasında yer alan
(10/117) esas numaralı Fazilet Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
İsmail Kahraman, Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 29 arkadaşının, terör
olayları ve özellikle Hizbullah Terör Örgütü konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun
6.2.2001 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir. Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... ASLAN POLAT (Erzurum) - Hizbullahı niye araştırmak
istemiyorsunuz yahu?! Araştırın, bakalım kim çıkacak... Araştırın Hizbullah'ı, Hizbullahtan kim çıkacak?..
Kaldırın ellerinizi korkmayın. BAŞKAN - Kâtip üyeler arasında ihtilaf var. Oylamayı elektronik cihazla yapacağız. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - İçeri gelsinler!.. Gelsinler
değil mi?! KAMER GENÇ (Tunceli) - Genel Kurul böyle yönetilmez! BAŞKAN -Elektronik cihazla, oylama işlemini
başlatıyorum. KAMER GENÇ
(Tunceli) - 10 dakika süre verin de gelsinler!.. BAŞKAN - 3 dakika efendim, 3 dakika... (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul
edilmemiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önce yapılan
konuşmalarda, DSP'li milletvekili bana dedi ki "Avukatlık Kanununu
çarpıtıyor." Arkasından bir arkadaşımız dedi ki "avukatlara hakaret
ediyor." Lütfen, ben, bu sataşmadan dolayı söz istiyorum. BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, rica ediyorum... Bakın, Sayın Başkan, o kürsüde adaletli bir görev
yapın. Sizden rica ediyorum... BAŞKAN - Ne söyleyeceğimi bilmeden, siz, nereden
adaletten bahsediyorsunuz Allahaşkına?!. Ne söyleyeceğim?!. Bir kere, siz, oradaki ifadenizde "helaya giderken
de ücret ödeyecek" gibi bir ifade kullandınız. KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim "hela" kelimesi
ağzımdan çıkmadı. BAŞKAN - Aa?!. KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabiî. BAŞKAN - Peki, o sözünüzü geri mi alıyorsunuz? KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır efendim. BAŞKAN - "Tuvalete giderken" dediniz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Helayla tuvalet aynı şey. BAŞKAN - Aynı şey. Onu söylediniz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Olur mu canım!.. Neyse, siz, çarpıttınız. Benden sonra çıkan... BAŞKAN - Buyurun, yerinizden iki cümleyle ifade edin. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, lütfen... Sataştı... BAŞKAN - Efendim, sataşma yok; amacınız ne, onu
söyleyin. KAMER GENÇ (Tunceli) - Söyleyeceğim efendim... Kürsüden
söyleyeyim, 2 dakika bana söz verin canım!.. BAŞKAN - Buyurun; 2 dakikada, ne söyleyecekseniz
söyleyin Sayın Genç. Yalnız, Sayın Genç, sataşmaya sebebiyet vermeyin; olayı
açıklayın efendim. VI. –
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam) 2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in,
İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı'nın, DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek
önerisinin lehinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın milletvekilleri, İçtüzük
değişikliğiyle ilgili olarak getirilen bu teklif üzerinde, gerek MHP gerekse
Anavatan Partisi adına veyahut da DSP adına konuşan arkadaşlarımız "biz,
artık, Genel Kurulda Meclisi çalıştırmayacağız, komisyonlarda
çalıştıracağız" dediler. Ben de, Avukatlık Kanununu misal verdim. Adalet
Komisyonunun 25 üyesi var, benim... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Kim söyledi MHP'den?.. KAMER GENÇ (Devamla) - Bir dakika efendim... Bir
dakika... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ne zaman öyle bir şey söylendi? KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, söylediler; tutanaklara
bakarsanız... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın Genç, siz devam edin. KAMER GENÇ (Devamla) - 25 arkadaşımızın yüzde 95'i
avukattı, hiç birisi de konuşmadı; altı hafta, bir tek ben konuştum. Şimdi, orada getirilen şu... Ben çarpıtmadım. Sonra, avukatlar
da para kazansın, isterseniz her avukata, devletin bütçesinden de para
bağlayalım, mesele değil de, doğru şeyler çıkaralım. Orada, gördüm ki, her
milletvekili, kendi mesleğiyle ilgili konular söz konusu olduğu zaman, daima
aleyhte oy kullanmıyor. İşte, Sayın Arınç da "oybirliğiyle çıktı"
dedi. Öyle bir şey yok; ben, altı hafta karşı koydum. Getirilen şu -burada,
biraz önce, yanlış beyanat verildi- 50 milyar lira sermayesi olan şirkete
avukat tutmak zorunluluğu geliyor; 50 ortağı olan yapı kooperatiflerine avukat
zorunluluğu getiriliyor. Ben, bunları belirttim. Daha önce gelen tasarıda, noterde ve tapuda da avukat
tutma zorunluluğu vardı. Benim kamuoyuna yansıyan birtakım beyanatlarım
üzerine, onlardan biraz geri adım atıldı. Şimdi, avukatın işi aranmayacak, işyeri aranmayacak,
duruşmadan atılmayacak ve devlet bütçesinden barolar birliğine trilyonlar
gidecek! Peki, doktorların da birliği var, meslek kuruluşu var, başka
kuruluşlar da var; yani, demek istediğim şu -ben, avukatlık müessesesinin bu
yönlerine şey değilim; ama- Türkiye'nin vatandaşını da düşünmek lazım. Yani, bu, bir nevi kıyak avukatlık kanunudur. Nasıl
kıyak emeklilik -milletvekilliği için- yıllarca bu milletin ağzından düşmedi... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - ... bu da bir kıyak avukatlık
kanunudur. Meslek grubu olunca, böyle... BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) - Teşekkür ederim. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş, 3 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı
ayrı okutup işleme alacağım, daha sonra da oylarınıza sunacağım. IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam) 2 .– Giresun
Milletvekili Turhan Alçelik'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/14) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/293) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Giresun İlinde "Giresun Üniversitesi" adıyla
bir üniversite kurulması hakkında vermiş olduğum kanun teklifim (2/14)
17.05.1999 tarihinden beri ilgili komisyonda beklemektedir. İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan Genel
Kurulun gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. 23.06.2000 Turhan Alçelik Giresun BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Alçelik;
buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Teşekkür ediyorum. Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; vefat eden Konya
Milletvekili arkadaşımız Turan Bilge'ye ve şehit edilen Diyarbakır Emniyet
Müdürümüz Gaffar Okkan kardeşimize ve emniyet mensuplarına, Cenabı Hak'tan
rahmet diliyorum; ancak, bir hayretimi sizinle paylaşmak istiyorum: Bu kadar
önemli bir olayın araştırılması burada nasıl engellenebiliyor, bunu
anlayabilmiş değilim. Değerli arkadaşlar, bir üniversite öğretim üyesi
olarak, yeni bir üniversite kuruluş talebiyle huzurunuzdayım. Giresun
üniversitesinin kuruluşuyla ilgili teklifimin bir an önce görüşülüp karara
bağlanması arzusuyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, ülkemizde, orta dereceli
okullardan, üniversitelere gitme oranı yüzde 16; yani, çok düşük. Bu oran,
Giresun'da daha da düşük; yaklaşık, yüzde 8,5-9 gibi. Yani, 3 000 ortaöğrenim
öğrencisinden, yaklaşık 200 öğrencimiz ancak üniversiteye devam edebiliyor.
Öyle ki, Karadeniz Bölgesi, üniversitelileşme açısından son derece geri
düzeyde. Hopa'dan Ünye'ye kadar yaklaşık 500 kilometrelik bir alandaki, sahil
şeridindeki tek üniversite de Karadeniz Teknik Üniversitesi; yani, yaklaşık 4
milyon nüfusa bir tek üniversite var. Dolayısıyla, bölgemizde acilen
üniversiteye ihtiyaç var. Karadeniz Bölgesindeki, özellikle Doğu
Karadeniz'deki, Giresun başta olmak üzere, Rize, Ordu, Amasya, Sinop -ben,
bölgeyi komple biliyorum- tabiî diğer bölgelerdeki birçok ilimizle beraber, bu
açıdan üniversite altyapısı hazır olan iller. Geçtiğimiz günlerde, Millî Eğitim Komisyonunda
üniversitelerin kuruluşuyla ilgili kriterler belirlendi ve kabul edildi. Bu
kriterlerden biri, 250 000 nüfusu olan illere üniversite kurulması şeklinde bir
kriterdir; Giresun 550 000 nüfusa sahip. Bir başka kriter; o ilde 3 000'in
üzerinde öğrenci olması lazım; Giresun'da 3 897 öğrenci var. Bir üniversite
kurulabilmesi için 1 fakülte, en az 3 yüksekokul bu kriterler içerisindedir;
Giresun İlimizde 2 fakülte, 5 yüksekokul var. Fakültenin her bölümü için en az
3 öğretim elemanı kadrolu arzu ediliyor; Giresunumuzda 20'si öğretim üyesi
olmak üzere 113 öğretim elemanı var. 1 500 kişilik yurt kapasitesi arzu
ediliyor, 500 dönümlük kampus alanı isteniyor ki, toplam 800 dönümlük var.
Dolayısıyla, Giresun İlimizde, üniversite altyapısı için en son Millî Eğitim
Komisyonunda da kabul edilen kriterlerin tamamı hazır durumda. Sizlerden istirhamımız, gerek bu kriterlerle ilgili
kanunun gerekse yeni fakülte kuruluşlarıyla ilgili kabul edilen, daha önce
Bakanlar Kurulu kararıyla 3'le sınırlanmış olan fakülte kuruluşu kanununun da
değiştirilmek suretiyle, altyapısı hazır olan illerde fakültelerin de yeterince
kurulmasının sağlanması için, bir an önce, Genel Kurulda bu kanun tekliflerinin
karara bağlanması lazım. Tabiî, burada, esas olan görev, 350 kişilik çoğunluğu
olan hükümettedir; dolayısıyla, iktidar partilerindedir. Bakın, bugün, iki
kanun teklifi, bir an önce görüşülmesi için gündeme alındı. Demek ki, istendiği
an, kanun teklifleri gündemin ön sıralarına çekilebiliyor. Dolayısıyla,
ilimizde ve bölgemizde de bu konu acildir, bir an önce gündeme alınması lazım;
en az, bugün gündeme aldıklarınız kadar önemlidir, acildir. Bu bakımdan,
sizlerden talebimiz, bütün Meclisteki partililerden, milletvekili
arkadaşlarımızdan ve gruplardan talebimiz, doğrudan gündeme alınması talebimize
destek olmanızdır. Bu yeterli değil arkadaşlar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Gündemde var
zaten... BAŞKAN - Sayın Alçelik, toparlar mısınız... Buyurun. TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. Özellikle hükümetin ve iktidar partilerinin, bu konuya
öncelik vermesi gerekir, gündemde olması yetmiyor. 100 üncü, 150 nci sırada
Meclis gündemine giren bir kanun teklifinin görüşülmesi için, bir başka dönemi
beklemek lazım. Öncelik vermeniz lazım. Sizlerden talebimiz bu. Gündeme alalım;
ama, daha önemlisi, bunun, Meclisimizde bir an önce görüşülüp, kanunlaşması
için de sizlerden irade talep ediyor, şimdiden desteğiniz için teşekkür
ediyorum ve bu konuda tamamen hazır olan -arazisiyle, altyapısıyla, eğitim
altyapısıyla- bir dosyayı, hükümete ulaştırılmak üzere, Sayın Bakana arz ediyor
ve Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Alçelik. Sayın Akgün, milletvekili sıfatıyla, buyurun. Süreniz 5 dakika efendim. HASAN AKGÜN (Giresun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Sayın Turhan Alçelik'in yaptığı bu yaptığı bu
konuşmayı ben de aynen destekliyorum. Bu kanun teklifinin doğrudan gündeme
alınmasını hepinizden rica ediyorum. Üniversite demek, bir güneş demek benim
için. Sizin oylarınızla, biz, bu güneşi, Karadenizden eğer doğrultabilirsek,
çok mutlu olacağız. Hepinize saygılar sunuyorum; bu desteğinizi
esirgememenizi rica ediyorum. Teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Yaman, buyurun. Yerinizden, bir cümleyle... Sanıyorum bu konuyu
destekleyip desteklemediğinizle ilgili konuşacaksınız. MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun, çok kısa olmak üzere. MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. Şimdi, zaten, "Giresun Üniversitesi" adı
altında bir üniversite kurulmasıyla ilgili çalışmayı diğer milletvekili
arkadaşlarımla beraber yaptık ve bu kanun teklifini gündeme aldırdık. Şu anda,
gündemin 137 nci sırasında olduğu da açıklıkla görülüyor. Burada bize destek veren arkadaşlarımıza ben teşekkür
ediyorum. Yalnız, şu anda, bu, gündeme alınmış bir şekildedir. Hepinize teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Mustafa Bey, hani
destekliyordunuz?.. Senin Grubun önergeye ret oyu verdi. MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Zaten gündemde; bunu sen de
biliyorsun. Teklifte senin de imzan var. TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Evet, benim de imzam var... MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Gidip, bunu politika konusu
yapacaksın değil mi?! Ayıp!.. Ayıp!.. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tamam efendim... İkinci önergeyi okutuyorum: 3. – Kırıkkale
Milletvekili Hacı Filiz'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/236) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/294) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 23 Temmuz 1999 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunmuş olduğum Kırşehir'de Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi adıyla
bir üniversite kurulmasına dair kanun teklifim, Başkanlıkça havale edildiği
ilgili komisyonda bugüne kadar görüşülemediğinden TBMM İçtüzüğünün 37 nci
maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. 29.6.2000 Hacı Filiz Kırıkkale BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla buyurun Sayın Hacı
Filiz. Konuşma süreniz 5 dakika. HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Öncelikle, Konya'dan seçilerek
gelen ve iki dönemdir aramızda olan Turan Bilge arkadaşımızı kaybettik;
hepimizin başı sağ olsun. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırşehir
"Ahi Evran üniversitesi" adıyla bir üniversite kurulmasına dair
vermiş olduğum kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasıyla
ilgili görüşlerimi belirtmek için huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Kırşehir'e yolunuz düşer ve
gezerseniz, Kırşehirimizin, Selçuklu dönemi ve Osmanlı döneminde o bölgenin en
önemli yerleşim merkezlerinden, Anadolu'nun en önemli yerleşim merkezlerinden
biri olduğunu hemen fark edersiniz. Kırşehirimizdeki Caca Bey Gök Medresesi,
yine Behramşah Medresesi, bugünkü üniversiteyi eşdeğer medreseler olup,
Selçuklu döneminde yapılmıştır. Kırşehir, o dönemde eğitim düzeyi, kültür
düzeyi ve ekonomik düzeyi çok yüksek olan bir ilimiz. Yine, Kırşehir,
Garipnameleriyle meşhur Âşık Paşaları yetiştiren bir ilimiz. Yine Kırşehir,
Osmanlı zamanında, Bizanslıların esnafları örgütlediği dönemde, Ahi Evranı
kurarak Türk esnaflarını örgütleyen kişileri yetiştiren bir ilimiz. Değerli milletvekilleri, Kırşehir'in bugünkü durumuna
baktığımızda ise, biliyorsunuz, gelişmiş ülkelerde tarım kesiminde çalışan
insanlar yüzde 8, yüzde 10'lar civarındadır; bunu İç Anadolu'ya örneklediğiniz
zaman, İç Anadolu'da tarım kesiminde çalışan yüzde 50'ler civarındadır. İç
Anadolu'daki iller ile Kırşehir'i mukayese ettiğiniz zaman, Kırşehir'de tarım
kesiminde çalışanlar yüzde 68 civarında; yani, bu oranlama, yine, Kırşehir'in
bugünkü gelişmemişlik durumunu göstermektedir. Yine, Kırşehir, İç Anadolu'da en fazla dış göç veren
illerimizden birisidir. Yine, sosyal güvence yönünden Kırşehir'i
karşılaştırdığımızda, sosyal güvencede Türkiye ortalaması yüzde 43, İç Anadolu
ortalaması yüzde 41 olmasına rağmen, Kırşehir'deki sosyal güvence, sigortalı
ortalaması yüzde 23'ler civarındadır. Yani, 100 vatandaşımızdan ancak 23'ü,
hastalandığı, rahatsızlandıkları zaman, sağlık ve tedavi hizmetlerinden
faydalanmakta. Değerli milletvekilleri, millî geliri ise 1 600 dolar
civarındadır. 1992-1996 yılları arasında Kırşehir'e organize sanayi bölgesi
yapıldı ve bu dönemlerde kalkınmada öncelikli birinci derecede il statüsünde
ilan edildi. Kırşehir'de, organize sanayi bölgesinde yatırım yapmayı hem Meclis
olarak hem hükümet olarak teşvik etmek zorundayız ve en önemlisi ise, 1992
yılında Türkiye'de 27 tane üniversite kuruldu ve Kırşehir'e de fakülteler
kuruldu. Bunlardan Eğitim Fakültesinde, bugün, 2 500'e yakın öğrenci eğitim
görmektedir. Yine, Kırşehir'de Meslek Yüksekokulunda 2 100'e yakın öğrenci
eğitim görmekte. Fen Edebiyat Fakültesi, Turizm Otelcilik Yüksekokulu, Beden
Eğitim Spor Yüksekokulu, şu anda Kırşehir'de eğitim vermektedir ve Kırşehir
Merkezdeki yurt durumuna baktığınız zaman ise, 2 000'e yakın öğrencimiz,
Kırşehir'de yurtta barınmaktadır. Değerli milletvekilleri, Petlastan 64 lojman ve sosyal
tesis devralınmış ve Fen Edebiyat bölümü ile Beden Eğitim ve Spor bölümü burada
eğitim vermektedir. Yani, kısaca, altyapı olarak, Kırşehir, üniversiteye
hazırdır. Değerli milletvekilleri, Yozgat'a 1992 yılında fakülte
kurulduğunda, o günün Başbakanı, Başbakanımız Sayın Çiller ile yine, Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Türkeş'le Yozgat'ta fakültenin açılışına
gittik. Yozgat halkı, orada, kürsüye çıkıp şunu söyledi: "Bu Yozgat
Fakültesinde devletin bir kuruş parası yok. Yozgat Üniversitesini Meclisten
geçirin, devletten bir kuruş para almadan, Yozgat'ta üniversiteyi biz
kuracağız" dediler. Değerli milletvekilleri, Kırşehir de, bugün, Ahi Evran
üniversitesinin kurulması için, aynı heyecana sahip. Belki, diğer gruplarda
"Millî Eğitim Komisyonundan geçmedi, YÖK'ün oluru yok" gibi herhangi
bir düşünce olabilir; Kırıkkale Üniversitesinin kurulması da, YÖK'ün oluru
olmadan, Millî Eğitim Komisyonundan geçmeden, Genel Kurulda kabul edildi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlar mısınız Sayın
Filiz. HACI FİLİZ (Devamla) - Bugün, Kırıkkale'ye giderken,
baktığınız zaman, Kırıkkale Üniversitesi, şantiye halinde. 10 000'in çok
üzerinde öğrenci eğitim görmekte Kırıkkale Üniversitesinde. Yine, Bakanlar
Kurulu kararıyla, tıp fakültesi, eğitim fakültesi ve hukuk fakültesi ilave
edildi ve onlar da, şu anda, fiilen eğitim vermekte. Kırşehir de, Kırşehir halkı da, bu işi başaracak, bu
işi becerecek güce sahip. Bizden tek istedikleri, bu Kırşehir Ahi Evran
üniversitesinin kurulmasıyla ilgili teklifin Genel Kurulun gündemine alınması
ve kısa sürede Meclisten geçmesidir. Kırşehir halkı adına ve siyasete damgasını
vuran Osman Bölükbaşı adına, hepinizden istirham ediyor; saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Milletvekili sıfatıyla, Sayın Mehmet Batuk;
buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kırşehir'de Ahi Evran üniversitesi kurulmasıyla ilgili kanun
teklifinin, komisyonlarda süresi içerisinde görüşülememesi üzerine, Meclis
Genel Kurul gündemimize doğrudan alınmasıyla ilgili önerge hususunda söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, geçen hafta Kırşehir'deydim.
Fazilet Partisi İl Divan Toplantısı vesilesiyle orada bulundum ve gördüm ki,
Kırşehirliler, gerçekten, büyük bir aşkla, şevkle, heyecanla, Ahi Evran
üniversitesinin kurulmasını talep ediyorlar. Bunu talep edenler, sadece Fazilet
Partililer değil, bütün Kırşehirliler talep ediyor. Sokakta, caddede
görüşebildiğim esnaftan, yöneticilere kadar, sanayicisinden işçisine kadar,
herkesin bu isteği çok yüksek seviyede ifade ettiğini gördüğümden, söz almış
bulunuyorum. Değerli arkadaşlar, konuyla ilgili ayrıntılara
girmeden, bir hususu belirtmek isterim. Türkiye'de, üniversite personelimiz,
özellikle akademik personel, kendi çalışmalarını yürütebilecek maddî imkânlara
sahip değildir. Şu anda, 350 ile 400 dolar arasında maaş alan bir akademik
personelin, herhalde, günlük gazete bile almaya gücü olmadığını kabul
edersiniz. Hükümetin, aldığı yetkiye dayanarak, öncelikle akademik
personelimizin durumunu iyileştirmesini ve özel üniversitelere olan kaçışı
durdurmasını, ülkemiz üniversiteleri için çok gerekli ve acil gördüğümü
belirtmek isterim. Değerli arkadaşlar, Kırşehirimiz, zaten, resmen, kendi
adına bir üniversitesi olmamakla birlikte, yeterli eğitim faaliyetlerini
yürütmektedir. Kırşehirimizde, şu anda, 4 tane 4 yıllık eğitimine devam eden
fakülte bulunmaktadır, bunlara ilaveten de 5 tane meslek yüksekokulu
bulunmaktadır. İzninizle, bunları sıralamak istiyorum: Kırşehir Eğitim
Fakültesi, Kırşehir Fen Edebiyat Fakültesi, Kırşehir İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesi, Kırşehir Ziraat Fakültesi, Kırşehir Meslek Yüksekokulu, Kırşehir
Sağlık Meslek Yüksekokulu, Kırşehir Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Kaman
Meslek Yüksekokulu, Kırşehir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Meslek Yüksekokulu. Değerli arkadaşlar, Kırşehir'deki temaslarım esnasında
bana ifade edildiğine göre, üniversite çevrelerinden aldığım bilgilere göre,
Kırşehir'de öğrenime devam eden kurumlarda, şu anda 134 akademik personel
bulunmaktadır. Bu okullarımızda, 80 idarî personel bulunmaktadır ve gerçekten,
sevindirici olarak ifade etmek istediğim, 4 846 öğrenci, Kırşehirimizdeki
fakülte ve yüksekokullarda öğrenimine devam etmektedir; bunların, Ankara'dan
veya Kırıkkale'den idaresi gerçekten zor olmaktadır. Şu anda, sadece doğrudan
gündeme alma değil, keşke, burada üniversitenin kurulmasının kanununu geçirme
imkânımız olsa diyorum. Elbette, Yüce Meclisimizden kimsenin, Kırşehir'de
üniversite kurulması aleyhinde düşünce sahibi olduğunu kimse kabul etmez. Yüce
Meclisimizin, tamamıyla, bütün gruplarıyla Kırşehir'in gerçekten hak etmiş
olduğu Ahi Evran üniversitesine kavuşması yönünde oy kullanacağını ümit
ediyorum ve Kırşehirimize üniversitenin hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Batuk. Sayın Eser, buyurun. KÜRŞAT ESER (Aksaray) - Bununla ilgili olarak
görüşlerimi arz etmek istiyorum izninizle. BAŞKAN - Yani, çok kısa olarak, katıldığınızı ifade
etmek istiyorsunuz... Buyurun. KÜRŞAT ESER (Aksaray) - Tabiî. Efendim, ben, bir konferans için oradaydım. Zaten,
Kırşehir İlimiz, Orta Anadolumuzun incisi durumunda, son derece gelişmeye
müsait. Bir öğretim üyesi olarak da, üniversitenin altyapısı konusunda oldukça
güzel görüşmeler geçti. Sayın Bakanımız Ramazan Mirzaoğlu, Sayın
Milletvekilimiz Mustafa Haykır Beyle de görüşmelerimizi yaptık. Bu çerçeve içerisinde, bu üniversitemizin kurulmasının
Kırşehir için oldukça uygun olacağını düşünüyor, saygılarımla arz ediyorum
efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Eser. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 3 üncü önergeyi okutuyorum: 4. – Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün'ün, Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/355) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi.(4/295) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 10.11.1999 tarih ve 779 sayıyla Gelir Vergisi Kanununda
değişiklik yapılması hakkında kanun teklifimin ilgili komisyonda 45 gün içinde
görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre işlem yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 06.7.2000 İsmail Özgün Balıkesir BAŞKAN - Önerge sahibi sıfatıyla Sayın Özgün; buyurun.
(FP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum. Aramızdan ayrılan Konya
Milletvekili Sayın Turan Bilge'ye Allah'tan rahmet, geride kalanlarına da
başsağlığı diliyorum, özellikle DSP Grubuna başsağlığı diliyorum. Değerli arkadaşlar, verdiğimiz kanun teklifinin özeti
şudur: Vergi mükelleflerimiz, birçok masrafını, giderini; işlerini yürütürken
yaptıkları birçok masrafı giderlere intikal ettiremiyorlar, bunları,
kayıtlarına gider olarak kaydedemiyorlar; bu giderlerin, masraf olarak
kayıtlara intikalini gerçekleştirmek maksadıyla bir kanun teklifi vermiş
bulunmaktayız. Bu giderler neler olabilir diye kanun teklifimize baktığımızda,
bu giderler, özellikle, mükelleflerin kendilerine ait, eşlerine veya bakmakla
yükümlü oldukları çocuklarına ait olan sağlık giderleri, eğitim giderleri ve
işyerinde işin yürütülmesi esnasında kullandıkları özel otomobillere ait olan
giderler ve bu özel otomobillerin amortismanlarının giderleri... Bunların,
kayıtlara intikalini sağlamak maksadıyla bir kanun teklifi vermiş
bulunmaktayız; bunun doğrudan gündeme alınmasını Yüksek Huzurlarınızdan talep
ediyoruz. Değerli milletvekilleri, esasında, bugün, vergi
sistemimizin daha kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi mecburiyeti önümüzde
durmaktadır. Vergi mükelleflerinin büyük bir bölümü, özellikle reel sektörde
hizmet veren, üretim yapan vergi mükelleflerimizin, esnaf ve sanatkârımızın,
orta boy ve küçük işletmelerimizin, bugün, uygulanmakta olan vergi sisteminden
fevkalade büyük şikâyetleri vardır; vergilerin adil olmadığını ve vergilerin,
üretimin önünde, ekonominin büyümesinin önünde, yatırımların önünde büyük
engeller oluşturduğunu açıkça ifade etmektedirler. Hafta sonunda, KOBİ'lerle ilgili katıldığım bir
toplantıda, Türkiyemizin dört bir tarafından gelmiş bulunan KOBi sahiplerinin
feryatlarını o toplantıda duyduk; Parlamentodan katılan arkadaşlarımız da
vardı, onlar da duydular. Söylenen şey, vergilerin, üretimin önünde çok büyük
engel teşkil ediyor olması ve vergi sistemimizin içerisinde yatırımları
engelleyici nitelikte hükümlerin bulunuyor olması. Bunların bir an evvel
bertaraf edilmesi; hayat standardı gibi, adil olmayan bir uygulamadan bir an
evvel vazgeçilmesi gibi hususların bu toplantıda söylendiğini gördük. Adana Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı,
ekonomik sıkıntıları aşamayan esnaf ve sanatkârların aldığı kredileri bile
geriye ödeyemedikleri için icralık durumda olduklarını; esnaf ve sanatkârlarımızın,
ürettiği malı satamadığını sattığını yerine koyamadığını, siftahsız bir şekilde
işyeri kapatmak durumunda olduklarını ve bu durumun da gün geçtikçe arttığını
söylüyor. Ha keza, Zonguldak Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
Başkanı da aynı şeyleri söylüyor ve kayıtdışı ekonominin önlenemediğini, esnaf
kesiminin bankalara, vergi dairelerine ve Bağ-Kura prim borçlarını ödeyemez
hale geldiklerini, hacizlerle karşı karşıya olduklarını belirtiyor. Mevcut
hükümet, acil tedbirler alarak vergi politikasını bir kez daha gözden
geçirmelidir; aksi takdirde, 2001 yılında gerçekleştirmeyi planladığı vergi
gelirlerinde istedikleri hedefe ulaşmalarının mümkün olmayacağını hükümete
söylüyor. Yine, Balıkesir Esnaf Kefalet Kooperatifleri Bölge
Birliği Başkanı Sayın Erol Ayvaz da "esnaf ayakta duramaz hale geldi, 310
milyon lira kredi borcunu dahi ödeyemez hale geldi; esnaf isyan ediyor"
diyor. Yine, Balıkesir Umumi Madenî Eşya Sanatkârları Odası
Başkanı... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN -Sayın Özgün, 1 dakika içerisinde toparlayınız
efendim. Buyurun. İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkan. ...Sayın İsmail Pala, gönderdiği bir faksta, hayat
standardı esasının fevkalade yanlış olduğunu, Anayasaya da aykırı olduğunu ve
vergideki adillik ilkesinin bu hayat standardı esasıyla çiğnendiğini ve
mutlaka, hayat standardı esasından vazgeçilmesi gerektiğini; herkesin,
kazancına göre vergi ödemesi gerektiğini ifade ediyor. Ben, faksı uzun uzun
okumuyorum. İşte, bu tepkiler dikkate alınmak suretiyle, reel sektör üzerindeki
vergi yükünün mutlaka hafifletilmesi ve vergide adaletin sağlanarak, tabanın
genişletilerek, vergi oranlarının düşürülerek yeniden düzenlemenin yapılması
gerektiği açıkça ortada durmaktadır. Netice itibariyle, asgarî ücret düzeyindeki bir gelirin
de vergi dışında tutulması gibi bir uygulamanın, inşallah, bu Meclisten
geçeceğine olan inancımı, kanaatimi ifade ediyor, hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün. Milletvekili olarak Sayın İlyas Yılmazyıldız
konuşacaklar. Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Özgün tarafından Gelir Vergisi Kanununda
değişiklik yapılması amacıyla verilen kanun teklifinin çok yerinde olduğunu
bildirirken, bu arada, destekleyeceğimizi de ifade etmek istiyorum. Esnafımız, maalesef, KOBİ'lerimiz, işadamlarımız
harcamalarının çoğunu, çocuğunun eğitim harcamasını, sağlık harcamasını gider
yazamazken, kazanmadığı halde, hayat standardıyla vergi ödemek zorunda
bırakılması çok yanlıştır. Bu konuda, gerek bu kanun çıkarken gerek bu kanun
çıktıktan sonra, defalarca, eminim, hepinize gelen fakslar, telgraflar
olmuştur; bunun, mutlaka, acilen düzeltilmesi lazım. Yine, diğer bir konu: Özellikle, esnaflarımız, daha
bugün aradılar! Bağ-Kura olan borçlarından dolayı kredi alamamaları kendilerini
çok mağdur etmektedir. Bu uygulamanın da acilen durdurulması lazım. Bağ-Kura
borçları olsa dahi kredi alabilmeleri lazım ki, bu borçlarını ödeyebilsinler. Değerli arkadaşlarım, bu hafta sonunda Balıkesir'de
esnaf kefalet kooperatiflerimizin kongreleri var. Bize verdikleri bilgilerde,
maalesef, mevcut ekonomik şartlardan dolayı, hatta ramazan bayramı ve yılbaşı
kutlamalarında, Balıkesir'de 5 000'e yakın esnafın, Türkiye çapında da 95 000
civarında esnafın işini bıraktığını ifade etmektedirler. Biz, eğer, üretimi
artırmazsak; biz, eğer, kendi işini kurmuş esnafımızı ayakta tutamazsak, nasıl
istihdam yaratacağız, işsizliğin önüne nasıl geçeceğiz? Bu konudaki çağrılara
ve bu konudaki taleplere, hükümetin, mutlaka kulak vermesi lazım. Özellikle geçen hafta Sayın İsmail Köse'nin çok güzel
bir teklifleri oldu. Ben, buradan, kendisine teşekkür etmek istiyorum. Sayın
Köse'nin teklifleri, tarım kredi faizlerinin ve bir kısım prim cezalarının
affedilmesine yönelikti. İnanın, daha bugün, Edincik, hatta Balıkesir'den tarım
kredi kooperatifi yöneticisi Sayın Süleyman Bilgiç beni arayarak "böyle
bir kanun çıkacak mı" diye sordu. Değerli arkadaşlarım, o kanun teklifi verildiği zaman,
ben, burada, yerimden yine görüşlerimi dile getirmiştim; Sayın Ali Şevki Erek
de, şunu ifade etmişti: "Bunun bir tehlikesi var, bu, milletimizde bir
yanlış algılamaya yol açabilir, milletimizin yanılmasına, aldatılmasına vesile
olabilir; çünkü, arkadaşımız, iktidara mensup bir partinin Grup
Başkanvekilidir, dolayısıyla, ilgili kişiler, borçlarını ödemeyerek, cezaya
çarptırılabilirler" şu anda tarım kredi kooperatiflerine olan ödeme-ler
durmuştur. Ziraat Bankasına olan ödemeler durmuştur ve geçen hafta içerisinde,
ısrarla "böyle bir af çıkıyor mu" diye, belki, 10'dan fazla telefon
aldım. Hoş, biz af yasası çıkarılırken, bu affa tümüyle karşı
olduğumuzu ifade ettik. Nitekim, bugün, yetkili başka mercilerin de bundan
rahatsız olduğunun ifade edildiğine dair bazı haberleri okuyoruz; ama, eğer, af
çıkaracaksanız, gelin, şu vergi affını çıkaralım. Esnafın ödeyemediği vergi
cezalarının bir kısmını veya tümünü affedelim; gelin şu tarım kredi faizlerini
affedelim, gelin şu Bağ-Kur prim cezalarını affedelim diyorum. Dolayısıyla, ben, özellikle değerli Grup Başkanvekili
Sayın Köse'ye buradan çağrıda bulunu-yorum: Kanun teklifinizin lütfen arkasında
durunuz. Eminim ki, Doğru Yol Partisi de, Fazilet Partisi de, en azından,
muhalefet partileri, bunun, birinci öncelikle görüşülmesine onay vereceklerdir;
iktidar partisi milletvekilleri de verecek olduktan sonra, bunu, bu hafta
içinde kanunlaştırabiliriz; çiftçimiz, esnafımız bir nebze olsun nefes alabilir
diyorum. Bu malî affın bir an önce çıkarılması şarttır diyorum. Sayın Genel
Başkanımız Tansu Çiller de bunu geçen hafta içinde defalarca dile getirdi.
Bunu, özellikle, milletimiz adına, esnafımız adına, çiftçimiz adına ısrarla
istiyorum. Bu kanun teklifini de desteklediğimizi bildiriyor, saygılar
sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Buyurun Sayın Köse. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Sözcü, atıfta bulunarak
vermiş olduğum bir kanun teklifinden bahsetti; bir hususun açıklığa
kavuşturulması için söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun, yerinizden açıklayın Sayın Köse. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; ben, kanun
teklifim gündeme alındığı esnada da yine arz etmiştim bir milletvekili
hüviyetini kullanarak; tabiî, o teklifi verirken, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun da düşüncesinin onun içerisinde olduğunu da ifade etmiştim; ancak,
malumunuz, malî bütün meseleler hükümetimize aittir, yani, icra organına aittir;
o itibarla, olayın bir malî portresi vardır. Şu anda yalnız şu kadarını
söyleyeyim: Bunu politik bir maksatla getirmedik; gerçektir, yani, Türkiye'nin
bir gerçeğidir ve dünden bugüne gelen bir gerçektir. O itibarla, onun üzerinde
de tartışmak istemiyorum. Ancak, şu kadarını ifade edeyim: Bu köylü ve çiftçi
vatandaşlarımızın, esnafımızın, çeşitli kesimlerdeki uzun yıllardan bu yana
birikmiş, faize boğulmuş ve şu anda da büyük bir sıkıntı içinde olan kitlelerin
içerisinde bulunduğu sıkıntıyı 57 nci cumhuriyet hükümeti kendisine bir mesele
yapmıştır. Bir taraftan, iyileştirme politikalarını yaparken, bir taraftan da,
bunun getiri ve götürülerine bakıyor. Değerli sözcünün de ifade ettiği gibi,
biz, kanun teklifimizin arkasındayız. Hükümetimiz, şu anda, iyiniyetle, bu
meselenin içeriğinde ne kadar maddî külfet vardır; o meseleyi görüşmekte,
tartışmakta ve araştırmaktadır. Buradan, tabiî, ben, hükümetin bir üyesi olmadığım için
böyle bir şeyi ifade etmem mümkün değildir; ama, bir milletvekili olarak, ister
iktidarda ister muhalefette olsun, ülkenin çok önemli bir meselesi üzerinde
verilmiş bir teklif, hele gündeme alınmışsa, onun arkasında durmak zaten benim
milletvekilliği görevimdir; kaldı ki, tüm gruplar da bunu desteklemiştir. O itibarla, izin verirlerse değerli arkadaşlarımız
-hükümetin ortağı olan ve sorumluluğu olan bir partinin milletvekiliyim-
hükümetimizin yapmış olduğu şu hesaplar bir çıksın ortaya; ondan sonra,
elbirliğiyle, burada, ya teklifimiz ya tasarımız inşallah kabul edilecektir. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Peki; teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, Sözlü
Sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun;
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet
İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.
Sayısı : 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleri,
10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre,
Komisyona geri verilmişti; ancak, Komisyon, raporunu henüz vermediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz. Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum
Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2. –
Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse
ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) (1) BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde. Sayın milletvekilleri, teklifin 1 inci maddesi üzerinde
verilen önergelerin aykırılık işleminde kalınmıştı. Şimdi, Tunceli Milletvekili Kamer Genç tarafından
verilen, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı, maddenin Anayasaya
aykırı olduğuna dair önergeyi, hatırlatmak için tekrar okutup, oylarınıza
sunacağım. (1) 586 S.
Sayılı Basmayazı 26.1.2001 tarihli 50 nci Birleşim Tutanağına eklidir. Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 1 inci
maddesi Anayasaya aykırıdır. Metinden, bu nedenle çıkarılması gerekir. Kamer Genç Tunceli ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, oylama sırasında
karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı
vardır. Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeler
okunmuştu; aykırılık işlemine göre en aykırı önergeden başlıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin Çerçeve
1 inci maddesiyle değiştirilmek istenen 60 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla. Ahmet Kabil Rize "Soru ve cevap süresi 5 dakikayla
sınırlıdır." AHMET KABİL (Rize) - Önergemi geri çekiyorum. (DYP
sıralarından alkışlar[!]) BAŞKAN - Peki, önerge geri çekilmiştir. Diğer önergeyi... ASLAN POLAT (Erzurum) - Niye verdiniz o zaman?! ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, önerge evvela
okunur, okunduktan sonra geri çekebilir. BAŞKAN - Okundu efendim. Okuma işlemi... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Önergelerin bir daha okunması
lazım efendim. BAŞKAN - İkinci kere okunuyor efendim; daha önce
okunmuştu bunlar; efendim, bir önceki birleşimde görüşülmüştü bu konular. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, geri alacağı
önergeyi niye vermiş arkadaşımız?! ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sana ne... BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum; iki önerge de Ahmet
Kabil'in. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı... BAŞKAN - Sayın Kabil, diğer önergenizi de çekiyor
musunuz efendim? AHMET KABİL (Rize) - Çekiyorum. BAŞKAN - Peki. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, burada, sırf,
muhalefeti susturmak için verilen önergeler sıralanıyor... BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 79
uncu maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Raporların okunmaması Madde 79. - Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya
reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer
komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulda okutulmaz. Ancak,
bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları
Başkanca ifade edilir." AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Oylama isteğimiz vardı
Sayın Başkan... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, Grubumuz
milletvekillerinin bir açık oylama talebi vardı efendim. BAŞKAN - Efendim, bana intikal etmedi. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Ulaşmadı mı?! 1 inci maddeyle
ilgili... BAŞKAN - Efendim, bana intikal eden bir hadise yok. AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Bürokratlarınıza sorun
Başkan... BAŞKAN - Efendim 2 nci maddede... Sayın Başkan, bana intikal ettirilmediği için... Oylama
işlemini de tamamlamış olduk... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, fevkalade
yanlıştır; işi aceleye getirmenin doğurduğu en basit mesele budur. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - İptal sebebi... BAŞKAN - Efendim, 1 nci maddeyi açık oylama isteğiyle
birlikte yeniden ele alıp görüşeceğiz. Buyurun. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Niye yapıyorsunuz! Böyle
olmaz ki... BAŞKAN - Efendim, arkadaşlarımız unutmuşlar; bizim de
bu konuda bir kastımız yok. Yani, bunu çok büyütmenin, sorun etmenin bir... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Olabilir efendim, ona bir
itirazımız yok. Yalnız, siz tashih edin... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzük Teklifinin 1
inci maddesi... ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Başkanım, hoşgeldin... BAŞKAN - Ne yapalım efendim, arkadaşlarımızın isteği
yerine gelsin, açık oylama yapalım. Arkadaşlarımızın kabahati; ama, olsun efendim,
oylayacağım; 5 dakika geç olsun, arkadaşlarımızın isteği yerine gelsin. İçtüzük teklifinin 1 inci maddesiyle ilgili olarak
oylamanın... AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Gereği yerine getirilsin. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Hukuk, hukuk... Kanun... BAŞKAN - İstek değil mi efendim?! İstek yerine
gelmeyecek mi?! YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, karışmayın her
yerden, müsaade buyurun! Sayın Başkanım, siz buyurun efendim. BAŞKAN - Sayın Avni Doğan?.. Burada. Sayın Hatiboğlu?.. Burada. Sayın Esengün?.. Burada. Sayın Zeki Çelik?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Erbaş tekabbül ediyor. Sayın Mehmet Özyol?.. Burada. Sayın Nezir Aydın?.. Burada. Sayın Ejder Arvas?.. Burada. Sayın Ali Oğuz?.. Burada. Sayın Mustafa Geçer?.. Burada. Sayın Niyazi Yanmaz?.. Burada. Sayın Faruk Çelik?.. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Lütfi Yalman tekabbül ediyor. Sayın İsmail Özgün?.. Burada. Sayın Hüseyin Arı?.. Burada. Sayın Osman Aslan?.. MEHMET BATUK (Kocaeli) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Batuk tekabbül ediyor. Sayın Ramazan Toprak?.. VEYSEL CANDAN (Konya) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Candan tekabbül ediyor. Sayın Nazlı Ilıcak?.. Burada. Sayın Turhan Alçelik?.. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya tekabbül ediyor. TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Buradayım Sayın Başkan. BAŞKAN - Yeni girdiniz efendim. Tamam... Sayın Alçelik burada. Sayın Eyüp Fatsa?.. YAKUP BUDAK (Adana) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Yakup Budak tekabbül ediyor. Sayın Mehmet Bekâroğlu?.. ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Ali Sezal tekabbül ediyor. Sayın Mukadder Başeğmez?.. Burada. Sayın Şükrü Ünal?.. FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Tekabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Kukaracı tekabbül ediyor. Sayın milletvekilleri, açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi, yeniden, açık oylama olarak oylarınıza
sunuyorum. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Bu hususun emsal teşkil etmemesi dileğiyle, bu oylamayı
yapıyorum; çünkü, burada görevli arkadaşlarımızın sehven hatalarından
kaynaklanan bir olaydır, o hususu da belirteyim ve oylama işlemini
başlatıyorum. Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzük değişiklik
teklifinin 1 inci maddesinin açık oylamasına 278 milletvekili katılmış; 191,
kabul 86 ret, 1 mükerrer oy kullanılmıştır. Buna göre, madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi yeniden okutuyorum: MADDE 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 79
uncu maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Raporların okunmaması Madde 79. - Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya
reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer
komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulda okutulmaz. Ancak,
bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak bastırılıp dağıtıldıkları
Başkanca ifade edilir." BAŞKAN - 2 nci maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi
Grubu adına, Bolu Milletvekili Sayın İsmail Alptekin; Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Ayvaz Gökdemir; şahısları adına, Erzurum
Milletvekili Sayın Lütfü Esengün, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu,
İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan
Polat, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, Şanlıurfa Milletvekili Sayın
Yahya Akman, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, Manisa Milletvekili Sayın
Bülent Arınç ve Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven, söz isteminde
bulunmuşlardır. Fazilet Partisi Grubu adına, Bolu Milletvekili Sayın
İsmail Alptekin; buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. FP GRUBU ADINA İSMAİL ALPTEKİN (Bolu) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 2, Tüzük madde 79 ile
ilgili, Fazilet Partimizin görüş ve düşüncelerini arz etmek üzere
huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, teklifin gerekçesinde, bu teklifi
niçin getirdiklerini, neden bu Tüzük maddelerinin değiştirilmesi gerektiği
noktasında kısa açıklamalarda bulunmuşlardır. Bilindiği gibi, bu teklifin, cuma günü Türkiye Büyük
Millet Meclisimizde müzakeresine başlanmış ve gruplar adına yapılan
konuşmalarda, bu teklifin, değiştirilmek istenen maddelerin ne kadar yanlış,
parlamenter demokrasimize ne kadar yanlış tatbikatlar ve sıkıntılar vereceği,
âdeta feryat edilerek ortaya konmuştur ve yine hatırlayacağımız gibi, teklifin
daha 1 inci maddesinin müzakeresi sırasında yapılan yoklamalarda, gerçekten,
benim, uygun olmadığını, şık olmadığını, doğru olmadığını ancak ifade
edebileceğim bir tablonun ortaya çıkması üzerine, bizzat Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanımız celseyi kapatmak durumunda kalmıştır. Geçen süre içerisinde,
gerek basında gerekse efkârı umumiyede bu Tüzükle ilgili değerlendirmeler
yapılmış ve sizlerin de bildiği gibi, basında, köşe yazarlarında ve halkımızın
vicdanında bu değişiklik makes bulmamış, doğru olmadığı altı çizilerek ifade
edilmiştir. Değerli milletvekilleri, bu teklifi veren, hükümete
mensup koalisyon ortakları Meclisi hızlı çalıştırmak istediklerini ifade
ediyorlar ve bunun için de kapsamlı bir teklif getirmişler, uzun süre bu Meclis
meşgul edilmiş; ama, nedense geri çekilmiştir. İşte, bu durumda sormak
gerekiyor; zaman tasarrufuysa ve zamanda israf varsa, bunun muhatabı, şu anda
görülen odur ki, iktidar ve onun kendi tutumu oluyor. Değerli arkadaşlar, uzlaşma diyorsunuz, parlamenter
demokrasi diyorsunuz, iktidarıyla muhalefetiyle biriz, beraberiz diyorsunuz;
ama, bütün bunları söylerken, uzlaşma derken, uzlaşmada tutunduğunuz ve ifade
ettiğiniz tavır ve yol, aslında, bir uzlaşma olmuyor, dayatma oluyor ve
muhalefetin de, buna uyması, daha doğrusu, teslimiyeti şeklinde ifade ediliyor.
Böylece, iktidarın getirdiği teklifin, görünürdeki şekliyle, gerekçesi ile
niyeti arasında, doğrusu, biz, bir ilişki kuramadık. Değerli arkadaşlar, burada, Meclisin sesinin kesilmesi,
milletin temsilcilerinin sesinin kesilmesi, milletvekillerinin sesinin
kesilmesi, sadece Meclisin sesinin kesilmesi olmuyor; milletin, halkın sesinin
kesilmesi oluyor. Bu gidişatı, biz, doğru görmüyoruz, yanlış görüyoruz ve
bekliyorduk ki, bugün yeniden değerlendirilir ve iktidardan, hakikaten,
uzlaşmaya gidecek bir teklif ortaya çı-kabilir. Değerli arkadaşlar, biz, İçtüzükle en güzel yasaları
yapmak istiyoruz, milletimizin beklediği yasaları yapmak istiyoruz, İçtüzükle
denetim yapmak istiyoruz. Değerli arkadaşlar, yaptığımız yasadır, hukuktur.
Hepiniz biliyorsunuz ki, hukuk demek, müzakere ve içtihat demektir. Bildiğiniz
gibi, temel yasalarımız var; Medeni Yasamız var, Ceza Yasamız var, Ticaret
Kanunumuz var. Bunlar, tercüme olarak Avrupa'dan alınmış. Şimdi, biz
hukukçular, siyasetçiler ve bunun tatbikatçıları, elimizdeki bir yasayı tatbik
ederken, tatmin olmamışsak müzakerelerde, bunun tercümesindeki esasına bakarız,
mehazına bakarız; onda da tatmin olmamışsak, içtihatlara bakarız; onda da
tereddütümüz varsa, doktrin ne diyor, ona bakarız. Şimdi soruyorum size:
Getirilmek istenen bir içtüzükle, çıkarılan yasalardan sonra neye bakacağız
değerli arkadaşlar, boş kâğıtlara mı bakacağız? Bu gidiş ve bu tatbikat, hukuk
açısından ve Türkiye'deki hukukun daha da mükemmelleşmesi açısından yanlıştır,
yanlış bir tatbikattır diye düşünüyoruz. Değerli arkadaşlar, biz, müzakereden, istişareden,
tartışmadan neden kaçıyoruz? Hepimiz iyi biliyoruz ki "müsademe-i efkârdan
barika-yi hakikat" doğar diye, büyüklerimizin köşelere asılacak çok güzel
bir sözü var. Yani, mutlaka her şey tartışılmalıdır. Hepiniz yine bilirsiniz
ki, Yargıtay koridorlarını gezin, Danıştaya gidin, gazete haberlerine ve diğer
konulara bakın, bazı salonların kapısında "müzakere vardır" diye
yazılır. Nedir bu müzakere; işte, o yüksek hukukçuların, önlerine gelen, karar
verecekleri dosyaların ve karar verecekleri ihtilafların müzakeresidir. Bu,
saatler sürer; bu, günler sürer. Şimdi, bütün bu müzakerelerin tarihteki
ehemmiyeti ortadayken, iktidar olarak, bu teklifi verenler olarak, bu Mecliste
bu meselelerin tartışılmasının ve müzakere edilmesinin, bunun millet adına
yapılmasının -iktidarıyla-muhalefetiyle- bu Meclise çok görülmesini, gerçekten,
hayretle karşılıyoruz. Tartışmalar, daima doğruları getirir ve hayırlı sonuçlar
getirir. Değerli arkadaşlarım, biz görüyoruz ki, bu teklifi
getirenler olarak siz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.
Bugün, biz burada feryat ediyorsak, demokrasi adına, Parlamento adına feryat
ediyorsak, her koltuk hepimiz için birer emanettir, çok değerli birer
emanettir. Yerlerin değişmesi her zaman için mukadderdir; bu, demokrasinin de
gereğidir. Bugün, hepimize lazım olan, özellikle muhalefete lazım olan, bu,
sesimizin gür çıkması noktasındaki imkânların sağlanması, unutmayalım ki,
yarın, siz değerli arkadaşlarımıza da lazım olacaktır. Değerli arkadaşlarım, Almanya Cumhurbaşkanı yaptığı bir
konuşmada milletine şöyle sesleniyor: "Bizim, canımızı sıkacak
danışmanlara ihtiyacımız var." İşte, bu sözü söyleyen Almanya
Cumhurbaşkanının bu sözü söylediği Almanya... İşte, Almanya Devletinin,
yönetiminin, cumhurbaşkanının ve halkının anladığı demokrasi ve şu andaki
Almanya halkının refahı... Ya sizin, sayın bu teklifi verenler, sizin canınızı
sıkacak, tartışacak muhalefete ihtiyacınız yok mu?! Bu teklifi verenlere sesleniyorum, size sesleniyorum,
bir defa daha sesleniyorum: Verebilirsiniz, bu parmaklarla bu tüzük bu Mecliste
kabul edilebilir; ama, tarih her şeyi yazacaktır ve yine sesleniyorum ki,
suları asla tersine akıtamazsınız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Alptekin. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili
Sayın Ayvaz Gökdemir; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA AYVAZ GÖKDEMİR (Erzurum)- Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Diyarbakır şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine,
meslek camiasına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Yine, değerli komşum
Turhan Beye Allah'tan rahmet, ailesine, Demokratik Sol Partiye ve Konyalılara
başsağlığı diliyorum. Değerli arkadaşlar, Diyarbakır'da meydana gelen elim
olay, inşallah, bir seri başı değildir; inşallah, birtakım meşum gelişmelerin
birinci adımı, ilk denemesi değildir. Sözlerimin başında şunu ifade etmek istiyorum ki,
Diyarbakır'da meydana gelen olay, Meclisin gündemini daraltmıştır, ehemmiyetini
biraz küçültmüştür. Böyle bir olaydan sonra Meclisin böyle bir kanun teklifi
üzerinde tartışması ve bu kanunun tabiatından gelen sertlikler, milletimizi
üzmüştür; bunu da ayrıca kaydetmek istiyorum; ama, burada, bize ait bir takdir
hatası yoktur. Üzerinde söz aldığım 2 nci madde şu: Şimdiki uygulamaya
göre, başkan, kanunla ilgili esas komisyon raporunun veya araştırma komisyonu
raporunun, soruşturma komisyonu raporunun -dağıtılmış oluyor bize- okunup
okunmamasını sorup, oyluyor, Meclis kabul ederse okunuyor, etmezse okunmuyor.
Umumiyetle de Meclis okunmasını tercih etmiyor. Şimdi, hiç okutulmaması yolunda
madde tedvin edilip geliniyor. Bu kadar fuzuli bir masraf için gerekçe yazıp
madde değiştirmeye, ben olsam, üşenirdim ve utanırdım! (DYP ve FP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, bu teklifi getirenler üşünmemiş ve
utanmamışlardır. Bu kadar gayri ciddidir bu değişiklik; ama, esasen teklifin
bütününü ciddiye almakta ciddî mazeretlerimiz var. Ciddiye almak isterdik,
ağırlıklı bulmak isterdik; ama, bu ağırlığı, teklifin bütününde
göremiyoruz. Neden; bir kere, hiledir. İster kabul edilsin ister
edilmesin; ama, açıkça, vicdanlarda yer etmesi için tekrar söylüyorum ki,
hiledir. Bütün gruplardan arkadaşların iştirakiyle, bir büyük
İçtüzük değişikliği teklifi alt komisyonda tartışıldı, esas komisyonda
tartışıldı, Meclis gündemine indi ve 13 üncü maddesine geldi, geri çekildi.
Efendim, engellemeye uğradı da ondan... Hayır, engellemeye filan da uğramadı,
kemaliyle görüşülüp devam ediliyordu. O teklifi bir yana bırakıp, bunun içinden
6 maddeyi alıp, ayrıca bir yeni teklifmiş gibi getirmek, kesin bir hiledir ve
teklifin bütün ciddiyetini, bütün gerekçesini, bu davranış, ortadan
kaldırmaktadır. Değerli arkadaşlar, teklifi savunmak için söz alan
arkadaşları dikkatle dinledim. Kendileri farkındadır veya değildir; ama, Meclis
kürsüsüne getirdikleri gerekçe, totaliterliğin gerekçesidir. (DYP sıralarından
alkışlar) Burada, Mecliste müzakere lüzumsuzdur, zaman israfıdır, bizim sürate
ihtiyacımız var. Ne yapalım; komisyona gidelim, yani, müzakereci sayısını ve
süresini azaltalım. O zaman, orayı da kısıtlamak mümkündür, ondan daha dar bir
alana götürmek mümkündür ve nihayetinde, totaliterlik der ki: "Bilen bir
tek adamın doğruyu söylemesi kâfidir. Doğru söylenmişken, şu veya bu Mecliste
müzakere edip zaman kaybetmeye ne lüzum var?!" Bütün totaliter sistemler,
işte, bu mantık üzerine oturur. Değerli arkadaşlar, burada, susacak olan sadece
muhalefet değildir, susacak olan bütün Meclistir. Herhangi bir kanun üzerinde
muhalefet milletvekilleri konuşmayacağı gibi, iktidar milletvekilleri de
konuşmayacak. "Komisyon var, komisyonda maksadınızı ifade
ediniz" diyenler, kasıtlı bir tecahülden geliyorlar. Komisyonlara da
kanunlar "virgülünü değiştirmeyin" mantığı içinde sevk ediliyor.
Maddî hatalara ilişkin ikazlarımız bile, muhataplarımız tarafından yerinde
görülse dahi, düzeltilmiyor. Bazen bir komisyonda 8-10 saat mesai yapıyoruz,
iktidarı ve muhalefetiyle işi düzeltmeye çalışıyoruz, 8 inci veya 10 uncu
saatin sonunda gelen bir telefon, bütün mesaimizi altüst ediyor. Yani, yürütme
erki, Meclisi, yasamayı sadece yönlendirmiyor, bu teklifle esir etmiş oluyor.
Tek erk halinde kalma teşebbüsüdür bu. (DYP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar sordular, hangi ciddî teklifi
getirdiniz, memleketin derdine derman olacak hangi kanunu, tasarıyı getirdiniz
de, muhalefet olarak yakışıksız bir şekilde engelleyen oldu?.. İki seneye yakın
zamandan beri çıkan kanun sayısı bellidir. Mesela, yasama süreci en çetin olan
kanun, anayasa değişikliği getiren kanun teklifleridir. İki defa Anayasa
değiştirildi bu Mecliste, üçüncüsü de yürürken geri çekildi, teklif sahipleri
geri çektiler. Bu işin, zaman kazanmanın, sürat kazanmanın demokratik tek yolu
uzlaşmadır. Mecliste temsil edilen beş partimiz var; üçü koalisyon halinde bulunuyorlar;
zahmet edilip diğer iki grupla da görüşülerek mutabakatları temin edilecek...
Bunda neden üşeniliyor, bunu anlamak mümkün değildir. Değerli arkadaşlar, yakın bir zaman evvel biz de
iktidardık; çetin meseleler vardı önümüzde, çetin gündem maddeleri vardı;
muhalefetin engelleme tavırlarından, karşı çıkışlarından, zaman zaman
psikolojik olarak bunaldığımız oldu; ama, böyle bir teklif sevk etmeyi,
İçtüzüğü değiştirip muhalefeti susturmayı, doğrusu, aklımızdan bile geçirmedik.
Bu, bir emsal olmalıdır. Yani, bu İçtüzük değiştirilmezse, muhalefet
susturulmazsa memleket idare edilmez mantığı, salim, sağlıklı bir düşünce
tarzı, sağlıklı bir mantık değildir; ama, bugünkü iktidar, kendisini biraz
çaresiz hissediyor. Pek çok yerle kavgalıdır, devlet kurumlarıyla kavgalıdır,
devletin başıyla ahengi yoktur, birbirinden bıkmıştır, elini nereye atsa elinde
kalmaktadır; dolayısıyla, bir tükenmişlik hissi içindedir. Bu hisse gelen
başarısız iktidarlar, tükenme noktasına yakın zamanlarda böylesine fuzuli
şeylere tevessül ederler, sağı solu susturmaya, kavgaya, çene yarışına
girerler. Bugünkü iktidarın yaptığı da budur; ama, bunun, onlara da faydası
yoktur. Bir çoğunluk inadı ve taassubuyla, buradan bu kanunu geçirmeniz
mümkündür, bizi susturmanız mümkündür, Meclisi yürütmenin emrine vermeniz,
maalesef, mümkündür; ama, vatanın meydanları bizimdir, milletin yolları
bizimdir! (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ve siz,
kendi aczinizin, kendi hırsınızın girdabında boğulacaksınız. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa)- Ecele gidiyorlar,
ecele!.. AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla)- Millet, kendini lüzumsuz sayan insanları layık oldukları yere
oturtmayı başaracaktır. Millet hancı, biz hepimiz yolcuyuz. Kimler geldi,
kimler geçti... Son bir sağduyu kırıntısı kaldıysa, şunu hatırlatmak
istiyorum: Derhal bu teklifi geri çekiniz. Hangi kanununuz varsa, millet
yararına hangi kanun varsa, getirin, uzlaşarak, beraber geçirelim; ama, siz
bilirsiniz... Allah akıbetinizi hayır etsin!.. Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Gruplar adına başka söz istemi?.. Yok. Şahsı adına, Sayın Lütfü Esengün; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Esengün. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum)- Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçtüzük değişiklik teklifinin 2 nci maddesi üzerinde
kişisel görüşlerimi açıklamaya gayret edeceğim. Değerli arkadaşlar, bu maddede, "Raporların
okunmaması" diye, başlığı bile olumsuz olan bir düzenleme getiriliyor.
Bugüne kadar, hiçbir kanunun hiçbir başlığında "yapılmaması,
edilmemesi" diye bir başlık görmedim. Şimdi, olumsuz, yapılmayacak bir iş,
madde başlığı olarak getiriliyor. Yapılmak istenen ne?.. Bugüne kadar,
Mecliste, raporların okunup okunmaması hususu hep oylanmış ve genelde de
okunmaması tercih edilmiş, yanlış bir uygulama bugüne kadar gelmiş; şimdi, bu
yanlış uygulama yasallaştırılıyor ve İçtüzüğe geçiriliyor. Değerli arkadaşlar, asıl yapılmak istenen ne; asıl
yapılmak istenen -geçen gün söyledik, bugün de söyleyeceğiz, yarın da söylemeye
devam edeceğiz- Türkiye'yi geri götürmektir. Türkiye demokratikleşsin diye çaba
gösteriyoruz. Gelin, bir kurucu meclis gibi çalışalım, yeni sivil bir anayasa
yapalım; 12 Eylül ürünü mevzuatı ayıklayalım, daha modern, daha çağdaş, daha
demokratik bir Türkiye'ye kavuşalım diye defalarca söyledik; ama, görüyoruz ki,
bir kafa, bir zihniyet, Türkiye'yi geri götürmek çabasında. Hani, Türkiye,
konuşan Türkiye olacaktı, yıllardan beri buna çabalıyorduk! Şimdi, konuşan
Türkiye değil, susan Türkiye, susturulan Türkiye!.. Milleti susturdunuz, ezdiniz, derdiyle başbaşa
bıraktınız. Sivil toplum kuruluşlarından bile, artık, ses çıkmıyor. Bir tek
sesinin çıktığı bu kürsü var, milletin derdine tercüman olan milletvekilleri
var, şimdi, milletvekilleri de muhalefette susturulacak. Sizin derdiniz bu;
herkes sussun, biz ne yapacaksak, hangi zulmü yürüteceksek, onu yürütelim; ama,
bununla bir yere gidemezsiniz. Açıkça söylüyorum, bu yaptığınız iş, size
ileride pahalıya mal olacak. Meclis, muhalefetiyle vardır; muhalefeti
susturursanız Meclis yara alır. Millet iradesinin bir bölümünü yok sayarsanız,
sonunda, siz de yok olursunuz. Milleti susturdunuz; ama, bizi
susturamayacaksınız. Değerli arkadaşlar, ta geçen sene, 2000 yılının 24
Ocağında, bizim, verilmiş bir önergemiz var. Biraz evvel burada görüşüldü,
gündeme alınması, maalesef, reddedildi. 24 Ocak 2000 tarihinde, Hizbullah
terörünün bütün yönleriyle Meclis tarafından araştırılması için önerge
vermişiz. Takdiri ilahi, üzerinden tam bir yıl geçmiş, 24 Ocak 2001'de Diyarbakır'daki
o menfur olay meydana gelmiş. Üzerinden bir yıl geçmiş, Mecliste, iktidar
partilerinin çoğunluğu, şu Hizbullah terörünü, bu işin arkasında nelerin
olduğunu, verdiğimiz önergeyi gündeme alarak görüşmeye lüzum görmemiş. Şimdi, yeni, önemli, vahim bir olay oldu; bugün
"gelin, şunu görüşelim" dedik, yine reddettiniz. Korktuğunuz bir şey
var, araştırmaya cesaret edemediğiniz bir şeyler var demek ki. Yoksa, gelin,
milletin temsilcileri olarak, bizler bu işe el atalım, el koyalım, araştıralım;
içinde, arkasında ne var, ne yok, onları bir an evvel Meclisin huzuruna,
milletin huzuruna getirelim. Bakın, bir köşe yazarının köşe yazısında son sözü ne:
"Sahi, Hizbullah terörünün karanlık yüzü şimdi değil de ne zaman
araştırılacak? Allah vermesin, yeni Diyarbakır olayları olduktan sonra mı
aklınız başınıza gelecek?" Değerli arkadaşlarım, bunun getirilmesinin,
zannediyorum tek gerekçesi zamandan tasarruf. Şimdi, bu Meclisin zamanı dar
mıydı da... Bugüne kadar, birçok ile üniversite açılmasını isteyen kanun teklifleri
Mecliste, Meclis gündeminde yatar halde. Getirin, bakın, gündemi araştırdım;
Giresun ile Kırşehir bugün kabul edildi, Bartın, Rize, Nevşehir, Erzincan,
Aksaray, Ağrı, Balıkesir, Karaman, Çorum, Gümüşhane, Yozgat illerinde
üniversite kurulsun diye verilen kanun teklifleri Meclis gündeminde yatıyor ve
teklif sahipleri kendi tekliflerine sahip olmuyorlar, olamıyorlar. Hepsini
birleştirelim, bir günde halledelim; biz, bu üniversiteleri bir günde kurarız,
muhalefet olarak sonuna kadar da destek veririz ve söz veriyorum; getirin,
yarın çıkaralım; ama, sizde bunu getirecek yürek yok. Size gelen emirlerle
ancak bu Meclis gündemini ayarlıyorsunuz, düzenliyorsunuz. IMF'nin önceliği
var. Sonra, ne var; Doğu Anadolu Projesi yıllardan beri bu
Meclis gündeminde bekliyor, yine Meclis gündeminde. Karadeniz Kalkınma Projesi,
Konya Ovası Projesi... Getirin, 3 tane teklifi, bir arada, birleştirelim, bir
günde çıkaralım; DAP diye yıllardan beri hayalini kurduğumuz Doğu Anadolu
Projesi gerçekleşsin. BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika içerisinde toparlar
mısınız efendim. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Daha ne var; Elazığ'ın
büyükşehir olması, Şanlıurfa'nın büyükşehir olması, Denizli'nin,
Kahramanmaraş'ın büyükşehir olması... Oralarda yaşayan bütün insanlar, bir an
evvel kanun çıksın da büyükşehir olalım diye hasretle ve heyecanla bekliyor;
ama, siz bunlara kulak tıkamışsınız. Siz, milleti susturmakla meşgulsünüz.
Hani, kamu personelinin sendikalaşma yasası niye bir türlü gelmiyor; hani,
mahalli idareler yasası niye gelmiyor; hani, o 100 küsur imza atıp da Meclis
gündemine defalarca getirdiğiniz anayasa değişikliği teklifleri?.. Niye
imzanıza sahip çıkmıyorsunuz?.. Değerli arkadaşlar, siz bunların hiçbirisine cevap
veremezsiniz; çünkü, siz, kendi iradenizle hareket etmiyorsunuz maalesef;
çünkü, sizin arkanızda, sizi yönlendiren -maalesef diyorum- güçler var.
Ekonomiyi IMF'ye teslim etmişsiniz, diğer konularda da bir yerlerden gelen
talimatlar neyse, onu yapıyorsunuz. Şimdi, sıra, Meclisi susturmaya geldi; ama,
başaramayacaksınız, aklınızı başınıza toplayın... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Kardeşçe söylüyorum, samimî
olarak söylüyorum şu kanun teklifini geri alın. Saygılar sunuyorum.(FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Esengün. Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; âdetim değil; ama, isterseniz, bu vesileyle, sizi selamlarken
büyük milletimizi de bir selamlayalım huzurunuzda; çünkü, aylardır bu konuları
sizinle konuşuyoruz, hiçbir faydası olmadı. Onun için, vekillere değil asıllara
arada bir seslenmek, derdimizi onlara arz ve ifade etmek mecburiyetini
hissediyorum; beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Değerli milletvekilleri, niye bu İçtüzük; bu acele
ne?... Geçen sefer arz ve ifade etmiştim; "erişir menzili maksuduna aheste
giden, tizî reftar olanın pâyına dâmen dolaşır; yani, etekleriniz ayaklarınıza,
eteklerimiz ayaklarımıza dolaşacak; yapmayın. Niye bu acele?! Diyorsunuz ki,
efendim üretim yapacağız. Soruyorum size: Bu İçtüzük teklifi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin komisyonlarına hangi tarihte geldi; 1999 yılının 10 uncu
ayında geldi. Neredeydiniz bugüne kadar; hani acele ediyordunuz?! Geçin onu... Biz, burada, bir İçtüzük görüştük Sayın Başkan. Kendi
talebinizi okuyorum. Anayasa Komisyonu Başkanımıza sesleniyorum ve Sayın
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanına sesleniyorum. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Başkan nerede?! YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın İzgi, Sayın Başkan,
bu Meclisi temsil yetkisi sorumluluğu üzerinizdedir, gelin sahip çıkın... MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Murat Bey sahip
çıkıyor. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Eğer, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, herkes görüşlerini rahat ifade edemeyecekse, bir oldubitti
yöntemiyle düzenlemeler yapılarak herkes susturulacaksa, o Parlamentoyu temsil
etmenin fazla bir anlamı olmaz. (FP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) Gelin sahip çıkın... Sayın Komisyon Başkanımız talepte bulunuyor, diyor ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik
yapılmasına dair İçtüzük teklifinin Genel Kurulda görüşülmeyen Komisyon
metninin 13 ilâ 51 inci maddelerinin, İçtüzüğün 88 inci maddesi gereğince,
Komisyona geri verilmesini arz ve talep ederim. " Sayın Başkan, önümüzden İçtüzüğü aldınız götürdünüz.
Çerçeve 13 maddeyi müzakere ettik; günler harcadık, geceler harcadık, sinirler
gerildi. Nerede bu maddeler? Tekrar getirmeyecektiniz, kanunlaştırmayacaktınız
niye bizi oyaladınız?! Kim şimdi Parlamentoyu oyalıyor, kim şimdi milletin
derdiyle meşgul olmanın önüne engeller koyuyor?! Bir değerli arkadaşım, 37'ye göre bir teklifin Genel
Kurula inmesini talep etti; biz kalktık yerimizden destek verdik. Dedik ki:
Mademki fakirin derdine çare bir tekliftir, mademki esnafın derdine çare bir
tekliftir, mademki haczi engelleyecektir, çulu, çaputu, hâşâ minelhuzur, atı,
öküzü, eşeği, haczedilmiş, traktörü haczedilmiş insanların derdine devadır, biz
arkanızda varız, getirin. Niye getirmiyorsunuz?! Allah rahmet eyleyin müteveffa
milletvekili kardeşimize, ailesine başsağlığı diliyorum. Şehitlerimize
Allah'tan rahmet diliyorum; inanıyorum ki, rahmeti ilahî zaten var. Peki, nasıl
rahat edeceğiz?! Şehide ayakta duruyoruz, kalkıyoruz, saygı duruşunda
bulunuyoruz. Bu ne saygıdır?! Gelin, araştıralım diyoruz, getirmiyorsunuz. Bu,
hangi saygıdır, bu ne menem saygıdır?! Değerli milletvekilleri, 60 ıncı maddeyi geçirdiniz.
Böyle, geldi geçti. Bir film vardı "Rüzgar Gibi Geçti" diye; geldi
geçti 60 ıncı madde. Ne yapacaksınız? Bakın, Anayasa Mahkemesi bir kararında
diyor ki, "Elbette, soru-cevap için uzun süre olmaz; ama, konuyla
mütenasip süre olmalıdır." Siz, 5 dakikayı 550 milletvekiline nasıl taksim
edip de soru sorma imkânı vereceksiniz? Hele, iktidarın teklifleri var; diyor
ki: "Efendim, 3 dakika olsun." Teklif, resmen verilmiş; teklif
burada. Burada, burada... "3 dakika olsun" diyor, 3 dakikada
cevaplayalım... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - İnsaf etmek lazım efendim,
yapmayın, etmeyin... BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlarsanız sevinirim Sayın
Hatiboğlu. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Yapmayın... Sayın
milletvekilleri, hatırlayacaksınız... Beni mazur görünüz, ıstırabımdan biraz
sesimi yükseltiyorum; size olan saygım sonsuzdur; saygıya kusur saymayınız bunu
lütfen. Bakın, biz, 160 maddelik kanunu, Trafik Kanununu 2 birleşimde bitirdik,
müzakere ettik; gelin, anlaşalım. Bizimle anlaşmayacaksınız, kiminle
anlaşacaksınız? FETHULLAH ERBAŞ (Van) - IMF'yle... YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Demokratik sistemlerde
uzlaşma esas değil midir? HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - IMF'yle anlaşıyorlar... YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Fazileti nasıl
gerçekleştireceksiniz? SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Cottarelli'yle
anlaşıyorsunuz; ama, milletle anlaşmıyorsunuz. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Bakın, fazileti fark
etmezseniz, Fazilet iktidarı sizi fark eder ve korur, sizi himaye eder, sizi
kötülüklerden korur. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ben,
ancak bu süre içerisinde... Şimdi, bir de bunun 3 dakikaya indirildiğini
düşünün ve ondan sonra da ne anlama geldiğini lütfen anlayın. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, kişisel söz aldım
ben, saygı sunuyorum, Sayın Başkana, teşekkür ediyorum. Diğer maddelerde
buluşmak üzere saygı sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hatiboğlu. Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır. Sorular bölümüne geçiyorum. Sorular için 10 dakikalık süre vereceğim. Sayın Bıçakçıoğlu, buyurun. ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan,
delaletinizle Meclis Başkanvekilimizden öğrenmek istiyorum. Muhalefet partisi
milletvekili arkadaşlarımızın bu İçtüzüğe şiddetli muhalefeti devam etmektedir.
Gerekçeleri, muhalefetin sesinin kısıldığıdır. Acaba, komisyonlarda maddeler
görüşülürken, muhalefetimizin bu isteğini karşılamak için, TRT 3'ten canlı
yayın yapmayı düşünür müsünüz? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Buyurun Sayın Başkanlık Temsilcisi. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkanım, böyle bir suale müsaade edin ben cevap vermeyeyim. Milletvekilleri
televizyon için konuşmaz. Milletvekilleri inandığını konuşur. (FP ve DYP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ben burada, bu Mecliste siyasî başdanışmanlık yaparken,
TRT 3'ü Meclis Başkanı Sayın Cindoruk'un Meclis Televizyonuna çevirmesinde
katkım ve emeğim var. O, Türk Milletine, Meclisi denetleme imkânı vermiştir;
milletvekillerinin şov yeri değildir. Lütfen, arkadaşlarımız sual sorarken, bu
vüsat içinde sorsunlar. Teşekkür ederim. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Ilıcak, buyurun. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Sayın Başkan,
delaletinizle Sayın Sökmenoğlu'na sormak istiyorum. Sayın Sökmenoğlu, sizi
Adalet Partisi gençlik yıllarından beri tanıyorum. Demokrasi uğruna sine-i
millete döndünüz; acaba bugünkü Tüzük değişikliğini içinize sindiriyor musunuz?
Birinci sorum bu. İkincisi, size göre, komisyondaki görüşmeler ile Meclis
görüşmeleri arasında bir fark yok mu? Sizce, bu müzakerelerin millet tarafından
izlenmesi ve milletin bu müzakereler ve kanunlar konusunda bilgilenmesi, hem
demokratik toplum açısından hem bilgi toplumu açısından gerekli değil mi? Üçüncü ve son sorum: Geçtiğimiz yıl Sayın Clinton
buraya geldiğinde, bizim Meclisimizin çok sayıda kanun çıkardığını, biraz
imrenerek ifade etmişti. Oradan aldığımız intiba, Amerika gibi ülkelerde ve
demokratik ülkelerde çok daha uzun müzakereler yapılıyor, kanunlar daha uzun
uzun tartışılıyor. Bu konuda sizden bilgi rica ediyorum; yani, hem de, üstelik
senatosu ve meclisi olan kuruluşlarda, kanunlar böyle şipşak bir günde veya üç
saatte geçiyor mu, bu konuda bilgi rica edi-yorum. Arz ederim efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) -
Teşekkür ederim efendim. Sadece Amerika Birleşik Devletlerinde değil, 1980
öncesinde Türkiye'de çift meclisli sistemde de, enine boyuna konuşuluyor ve
çift mecliste müzakere ediliyordu, tabiî, onda haklısınız ve Cumhuriyet
Senatosunun kalkmasıyla, şimdi Anayasa Mahkemesi kendini onun yerine koydu ve
onun için de, Anayasa Mahkemesi, zaman zaman müdahalelerde bulunuyor. Geniş
müzakere imkânı demokrasinin esası. Yeterli sisteme geçiş var. İçime sindirip sindiremediğimi sordunuz. Ben, bugünkü
makalemde de yazdım, Başkanlıkta da ifade ettim, parlamenter sistemin ruhuna
aykırı olduğu için kabul edemiyorum efendim. (FP ve DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum, bravo
Başkan! TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkanım, esasında, sualleri Başkanlık Temsilcisine sormamak lazım. Bu,
komisyondan gelen bir teklif, komisyonun ifade etmesi gerektiği kanaatindeyim;
çünkü, Başkanlık Divanında siz ayrı düşünürsünüz, ben ayrı düşünürüm. Onun
için, bu suallerin muhatabı... Bizim, hükümet gibi, Bakanlar Kurulu gibi
olmamamız gerektiğine inanıyorum efendim. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkürler. Sayın Erbaş, buyurun. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkanım, aracılığınızla
Sayın Komisyon Başkanıma sormak istiyorum: 2 nci maddenin uygulamasında -örnek olarak diyorum- "586 sıra
sayıyla bastırılıp dağıtılan yasa teklifinin görüşmelerine başlıyoruz"
şeklinde mi olacak? Bu takdirde, bu numaraları ben aklımda nasıl tutacağım? Şu
anda 578 sıra sayılı kanun var, ben hangi numaranın hangi kanuna ait olduğunu
nasıl anlayacağım? BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Efendim, Başkanlık ve Kanunlar Dairesi, her teklif ve tasarıyı, komisyondan
çıktıktan sonra, tüm milletvekillerinin odalarına ve bürolarına dağıtmaktadır.
Dolayısıyla milletvekillerinin, bu gelen evraklar arasında bu raporları her
zamankinden daha itinayla ve dikkatle takip etmeleri, izlemeleri ve okumaları
ve bu raporlar üzerindeki sıra sayılarını takip etmeleri, bundan sonra
kaçınılmaz olacaktır. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Efendim, ben okuduktan sonra o
numarayı nasıl aklımda tutacağım? Yani, önemli olan o, ben raporu okudum; ama,
nasıl aklımda tutacağım? BAŞKAN - Sayın Göksu, buyurun. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, delaletinizle
Sayın Komisyon Başkanına şu soruları sormak istiyorum: Birincisi, muhalefet
sözcüleri "millet yararına bütün kanunları getirin, uzlaşarak
çıkaralım" diyor. Hükümet, IMF dahil herkesle uzlaşırken, bu milletin
vekilleri olan muhalefet partileriyle uzlaşmayı niçin denemiyor? Acaba, muhalefetin
uzlaşma çağrısına cevaben, bu değişikliği çekmeyi düşünüyor musunuz? İkinci sorum: Gazi Mustafa Kemal Paşa zamanında
Mecliste müzakere edilen kanunlar, bir değil iki defa müzakere edilirdi. Şimdi,
bu gelen İçtüzük değişikliğiyle hiç müzakere edilmeyecek. Acaba, o günküler boş
bir uğraş peşinde miydiler, yoksa bizim yaptığımız mı boş bir uğraştır? Bunun
cevabını bekliyorum. Üçüncüsü, cuma günü bu müzakereler yapılırken, Anavatan
Partisinden eski bir bakan olan arkadaş çıkarken "içime sinmiyor ve oy
vermiyorum" diye gitti. Birçok arkadaşın da içine sinmiyor. İktidar
partisine mensup arkadaşların bile içine sinmeyen bu değişikliği niçin
dayatıyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu. Buyurun Sayın Başkan. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Tabiî
ki, uzlaşma kültürü fevkalade önemlidir. Bu, komisyonumuzun bir empozesi, bir
dayatması değildir; milletvekili arkadaşlarımızın bir teklifinin komisyondan
görüşülmesidir. Bu uzlaşı, gerek komisyonda gerek komisyonun dışında... (FP ve
DYP sıralarından gürültüler) SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Parti teşkilatı içinden
yetişmiş bir kişi olarak içinize sindiriyor musunuz?!. BAŞKAN - Efendim, lütfen, Sayın Başkanı dinler misiniz.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Hiç mi geçmişini
düşünmüyorsun Sayın Başkan?!. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Doğrudur... Doğrudur... BAŞKAN - Sayın Başkan, siz buyurun efendim. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Şimdi,
uzlaşı konusunda, komisyonumuz, her zaman açık olmuştur ve olmaya da devam
edecektir. Biz, komisyon olarak, bu konuda, gerek parti gruplarının gerek
komisyon üyelerinin gerekse komisyon dışındaki milletvekili arkadaşlarımızın
katkılarına, hiçbir zaman, kapılarımızı kapamadık. Bu konu, komisyonda müzakere
edilmiş ve kabul edilmiş... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Hangi noktası değişti ki?! ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - ...ve
bu şekliyle Genel Kurula inmiştir. O bakımdan, uzlaşmak isteyen arkadaşların,
hiçbir zaman, komisyonu, kendileri için bir engel olarak görmelerini mümkün
görmüyorum. "Geri çekmeyi düşünüyor musunuz?" Hayır,
böyle bir şeyi düşünmüyorum. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Çek!.. Çek!.. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Çek!.. Çek!.. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Komisyona geri çek!.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Ayrıca, bilindiği gibi, daha önce geriye çekilen daha kapsamlı bir İçtüzük
teklifi var. Bu teklifin de en kısa zamanda komisyonumuz tarafından
görüşüleceğini ve süratle Genel Kurula indirileceğini de Komisyon Başkanı
olarak ifade ettim; hem komisyonda hem Genel Kurulda ifade ettim. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Çek!.. Çek!.. Hiç mi
geçmişini düşünmüyorsun?! ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - İfade
edeceğim bundan ibarettir. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Demokrasiye inanıyorsan,
çek! ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın
Bedük, bu Mecliste... SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Geçmişin var,
geçmişin!.. Geçmişin için, çek!.. BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Şimdi, burada, iki tane sorum var: Birincisi,
soruşturma raporlarının okunmayacağına dair bir gerekçe hazırlamışlar. Tabiî,
Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı biliyor ki, kendi partisi çok büyük
suiistimallere karışmış. Şimdi, kendi partisi çok fazla suiistimallere
karıştığı için, burada, soruşturma komisyonlarının raporu okunursa, milletin
karşısında yüzleri kalmayacak; bu soruşturma raporlarının okunmasını, burada,
bunun için mi yasaklıyorlar? Soruşturma komisyonunun amacı, kim, ne hırsızlık
yapmışsa, kim, ne suiistimal yapmışsa, getirip, burada, halka bunları
duyurmaktır, halktan kaçmamaktır. Acaba, bu soruşturma komisyonu raporlarının
okunmamasının nedeni bu mudur, yoksa başkası mıdır? Bu, birinci sorum. İkinci sorum: Ret raporlarının dahi okunmayacağı
deniliyor. Ret raporu, zaten komisyon bir konuyu reddedince geliyor Genel
Kurula, Genel Kurul da bunu tartışıyor, bu ret gerekçesine katılmadığı
takdirde, yeniden komisyona gönderiyor. Okunmayan bir reddin, burada, nasıl
müzakeresi yapılacaktır? Komisyon üyeleri, Allah rızası için, bu İçtüzüğü kaç
defa okudular?! Yani, bu İçtüzükten hiç anlamayan kişiler nasıl bunu
hazırlamış?! Duyulduğuna göre, bu İçtüzük, Başbakanlık Müsteşarlığında bir
bürokrat tarafından hazırlanmıştır. Bu bürokrat kaç defa Meclise gelmiş,
Meclisin çalışmasını dinlemiştir?! Böyle şey olur mu?! Yani, bu kadar
milletvekili, 550 milletvekili varken, bunları bir tarafa atıyorsunuz da, Sayın
Başkan, içinize siniyor mu Başbakanlığın bir bürokratının hazırladığı bu Tüzüğü
getirip de, bu millete bu kadar baskı yapmak?.. Sorularım bunlardır efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Buyurun. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Şimdi,
Sayın Başkanım, soru, görüşülen konuyla ilgili metinlerde veya görüşmeler
sırasında ortaya konulan görüşlerde anlaşılmayan veya farklı anlamlara
gelebilecek olan hususlara açıklık kazandırmak için sorulur ve tevcih edilir. Sayın Genç'in bu söylediklerini bir soru olarak kabul
etmiyorum, kendine göre eleştiri kabul ediyorum. Teşekkür ederim. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Başkan kabul ediyor...
Sayın Başkanım, siz kabul ediyorsunuz... BAŞKAN - Efendim, istediği şekilde... HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkanım, siz,
kabul edip etmemekte serbestsiniz; siz kabul ediyorsunuz... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, soru - cevap işlemi
tamamlanmıştır. Madde üzerinde 12 adet önerge... TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkanım, affedersiniz... Zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Sayın Genç'in üçüncü
suali, raporda ret istemi; yani, 80 inci maddeyle ilgili Sayın Başkan cevap
versin efendim. Orada, ret raporu nasıl oylanacak; nasıl okunmadan oylanacak?
Lütfen, onu, Sayın Başkan izah edebilirler mi? (FP ve DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) BAŞKAN - Buyurun, Sayın Başkan. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın
Başkan, tabiî, burada, bu teklifin sahipleri var. (FP ve DYP sıralarından
gürültüler) MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Onlar da bilmiyor. BAŞKAN - Efendim, sorunun cevabını beklemiyorsunuz... MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Konu mankeni olmak
istemiyoruz!.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
İçtüzüğün 80 inci maddesi şöyledir: "Bir kanun tasarı veya teklifinin esas
komisyonca reddi istenir ve rapor da benimsenirse, kanun tasarı veya teklifi
reddedilmiş olur. Rapor benimsenmezse komisyona geri verilir." Bu bir özel
hükümdür. Bu özel hüküm yürürlükte kalacaktır. Herhangi bir çelişki teşkil
etmemektedir. Arz ederim. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) -
Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 12 adet önerge
vardır. Madde, bir fıkradan ibaret olduğu için, 4 önerge ile 1 Anayasaya
aykırılık önergesini, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık
sıralarına göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilmek
istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımla.
"Raporların Okunmaması Madde 79.- Kanun tasarı ve tekliflerinin kabulüne veya
reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer
komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken raporun okunmasına gerek olup
olmadığı Genel Kurulun onayına sunulur, lüzum görülürse aynen okunur, lüzum
görülmediği takdirde okutulmaz. Bu raporların kaç numaralı sıra sayısı olarak
bastırılıp dağıtıldıkları Başkanca Genel Kurula duyurulur." BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 2 nci
maddesiyle değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.
"Madde 79.- Kanun Tasarı ve tekliflerinin kabulüne
veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer
komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, Genel Kurulun onayı ile Genel
Kurulda okutulmaz. Raporların bastırılıp dağıtıldığı Başkanca Genel Kurula
duyurulur." BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 2 nci maddesiyle
değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımla.
"Madde 79.- Kanun Tasarı ve tekliflerinin kabulüne
veya reddine dair esas komisyon raporları ile araştırma, soruşturma ve diğer
komisyon raporları; görüşmelerine başlanırken, rapor Genel Kurulda
okutulmaz." BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 2 nci maddesiyle
değiştirilmek istenen 79 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımla.
"Madde 79.- Komisyon raporları daha önce
bastırılıp dağıtılarak milletvekillerinin bilgilerine sunulduğu için Genel
Kurulda okutulmaz." BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okutacağım son önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir; okuttuktan sonra işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 2
nci maddesi Anayasaya aykırıdır. Gereğini arz ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, ben daha evvel
vermiştim. BAŞKAN - Efendim, metinden çıkarma değil, anayasaya
aykırılık bu... KAMER GENÇ (Tunceli) - Anayasaya aykırı olduğu için...
Ben daha önce vermiştim efendim. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Bunların hepsi oyun...
Oyun içinde oyun... Her tarafı oyun oldu; Komisyon da oyunun içinde. BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlık temsilcisi?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Hayır
efendim, katılmıyoruz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bu önergeler hangi
saatte verilmiş? BAŞKAN - Sayın Genç, buraya gelin, arkadaşlarımızın
yanında inceleyin; varsa işleme alalım. Yani, gelen evrakları işleme alıyoruz. Önerge sahibi?.. Sayın Ilıcak, siz mi konuşacaksınız
efendim? AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Evet. BAŞKAN - Buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 586 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinin Anayasaya
aykırı olduğuna dair verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. İktidar, bir gün muhalefet; muhalefet de bir gün
iktidar olabilir. Benim endişem şu: Kuyuya atılan taşı, kırk akıllı, bir gün
gelecek, çıkaramayacak. Bir kere yanlış yapıldı mı, bu yanlışı düzeltmek çok
zor. Sonunda hepimizin, bütün milletvekillerinin sesi kesilmiş oluyor. Oysa, bu
Meclis, milletvekilinin vitrinidir. Siz, bu vitrini kırıyorsunuz, bu vitrini
karartıyorsunuz. Hadi gelin, akılsız parmaklar gibi hareket etmeyelim; kendi
irademize, konuşma hakkımıza sahip çıkalım. Bu değişiklik, aslında, Anayasa Mahkemesinden geri
dönecek; çünkü, Anayasanın 2 nci maddesine aykırı. Anayasanın 2 nci maddesine
göre, Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Siz, bu hukuk
devletine darbe vuruyorsunuz. Anayasanın 68 inci maddesine aykırıdır:
"Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez
unsurlarıdır." Anayasanın 95 inci maddesine aykırıdır: "İçtüzük
hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclis faaliyetlerine üye sayısı oranında
katılmalarını sağlayacak şekilde düzenlenir." Muhalefet partilerinin
Meclis faaliyetlerine katılması bu şekilde önlenmektedir. Değerli arkadaşlar, her düşünce, muhalif düşüncelerle
birlikte bir bütündür. Muhalefetin sesini kesmekle o bütünlüğü bozmuş,
düşünceyi katletmiş oluyorsunuz. Burada, Sayın Cindoruk'u şükranla yâd etmek
istiyorum. Meclis TV, onun ve Sayın Sökmenoğlu'nun sayesinde kuruldu. Bakın,
siz, canlı yayınları bile kesmeye çalıştınız. Size kalsa, Meclis müzakerelerini
milletin duymasını istemezdiniz. Aksine, bakın, şimdi, maddelerin müzakere
edilmesinin bile önünü kesmeye çalışıyorsunuz; çok seslilikten, çoğulculuktan
ürküyorsunuz. Sayın Zeki Çakan, demokrasinin tarifini yaparken
"azınlık tahakkümü değildir" dedi. Evet, azınlık tahakkümü değildir;
ama, demokrasi, çoğunluk tahakkümü hiç değildir. Demokrasi, meşruiyetini
millette arayan, tek bir ferdin dahi hakkına, hukukuna saygı gösteren rejimin
adıdır. (FP sıralarından alkışlar) Bu tüzük değişikliğini, ülkeyi daha iyi yönetmek için
getirdiğinizi söylüyorsunuz, daha etkili bir biçimde yönetmek için, daha
başarılı olmak için getirdiğinizi söylüyorsunuz. Delikanlı, genç kıza demiş ki:
"Ah bir ahtapot olsaydım." Genç kız sormuş: "Neden?"
"O zaman, kırk kolumla birlikte seni sarardım" deyince, genç kız
dönmüş "önce iki kolunu kullanmayı öğren" demiş. Değerli arkadaşlar, şimdi, siz, daha başarılı olmak
için bu değişikliği getiriyorsunuz; ama, siz başarılı olamazsınız; çünkü,
millete sırtını dönen bir iktidar, hiçbir zaman başarılı olamaz. Ahtapot olmak,
başarılı olmak için çözüm değil. Bakın, tarihin aynasını sizin yüzlerinize
tutuyorum. Ahtapot olmak istiyorsunuz. Bu rejimi, ahtapot sistemi haline
getirmek istiyorsunuz; ama, o zaman, daha başarılı olmayacaksınız; aksine,
getirmek istediğiniz o ahtapot düzeni, o kollarıyla demokrasiyi boğacaktır. Değerli arkadaşlar, sırası gelmişken, bir kere daha
düşünelim. Bakın, geri dönüşü olmayan, çözümsüz bir yola doğru gidiyorsunuz. Bu
milletin size saygı ve sevgi duyması önemlidir, Parlamentoya saygı duyması
önemlidir. Bu maddeler buralarda müzakere edildikçe, millet, bu maddeleri ancak
o şekilde izleyip öğrenebiliyor. Şimdi, birtakım sipariş kanunlar var; hepsini
biliyoruz. Biraz önce Sayın Komisyon Başkanı "evet, getireceğiz öbür
tüzüğü, buradan geri çektiğimiz tüzük maddelerini de" dedi. Niçin geri
çektiniz; çünkü, orada çok ince bir madde vardı; çünkü, oraya, siz, Meclise
başörtüsü yasağını getirmek istiyordunuz; ama, şimdi, paketi bir bütün olarak
buraya getireceksiniz. O maddeler hiçbir zaman burada müzakere edilmeyecek ve
milletimiz, o paketin içinde kendisi için hazırlanan, bu milletin değerleri
aleyhine hazırlanan tuzakları göremeyecek. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Müsaade ederseniz Sayın
Başkan... BAŞKAN - Sayın Ilıcak, 1 dakika eksüre veriyorum. Bir dakika Sayın Ilıcak... Sayın milletvekilleri, maddenin oylamasına kadar
sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Buyurun Sayın Ilıcak. AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Bir RTÜK Kanunu var. O
RTÜK Kanununun 29 uncu maddesinde, medya patronlarının ihaleye girme yasağının
kaldırılması meselesi var. Onu da bir bütün halinde, bir paket halinde buraya
getireceksiniz ve oylatacaksınız. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Bütün mesele o... AYŞE NAZLI ILICAK (Devamla) - Memurların yargısız infaz
kanunu var. Sözümona, yok efendim -tırnak içinde- yeşil don giydi, şunu yaptı
bunu yaptı... Geçenlerde bunu ifade etti bir sayın değerli milletvekilimiz
kürsüden. Birçok değerli bürokratın işine son veriliyor; sonra, Enerji
Bakanlığına, it, uğursuz doldurularak milletin kasası, milletin hazinesi
soyuluyor. Evet, burada, hepinize saygı sunuyorum ve sizlerden bir
kere daha rica ediyorum; bir kere daha düşünelim, akılsız parmaklar olmayalım,
milletin vicdanı olalım, ona göre davranalım. Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (FP ve DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, bir düzeltme
yapabilir miyim; izin verir misiniz?.. BAŞKAN - Buyurun Sayın Aktaş; konu ne? A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan konu şu: Sayın
konuşmacı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2 nci maddesinde bu ülkenin
demokratik bir hukuk devleti olduğunu söylediler. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Böyle bir usul var
mı Sayın Başkan? A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Ben kayıtlara girmesi,
düzeltilmesi açısından... Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye
Cumhuriyetinin... AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Konuyla ilgisini
söyleyin Sayın Ziya Aktaş. Size yakıştıramadım... A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz... MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Çarpıtıyor Sayın
Başkan, çarpıtıyor... A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - ...demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devleti olduğunu... BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Aktaş, Sayın Ilıcak, orada, hukuka ilişkin
bölümünü söylemek istedi, tamamını
söylemedi; konu budur efendim, bir kasıt aramayınız. Teşekkür ederim arkadaşlar. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... (DYP sıralarından "karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz" sesleri) BAŞKAN - Arayacağım efendim, niye kızıyorsunuz?! AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Ilıcak, Türkiye'nin
demokratik bir ülke olduğunu söyledi. Bu doğrudur. Bu, Anayasamızda geçen bir
metindir. Sayın Ilıcak, laik bir ülke olmadığını da söylemedi. Sayın
milletvekili neyi istismar ediyor, anlamak istiyorum. BAŞKAN - Sayın Doğan, ben, Sayın Ilıcak'ın neyi ifade
etmek istediğini söyledim zaten, açıklama yapmanıza gerek yok. Önergeyi oylarınıza sunuyorum... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Arayacağım efendim, merak etmeyiniz. Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum: ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Çalışma saati bitti Sayın
Başkan. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışma saatimiz,
İçtüzüğün bitimine kadar, saat 24.00'e kadar bitmezse de devamı yönündedir.
Alınan karar budur. Ara verip vermemek de Başkanlığın takdirindedir. KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye zamanı uzattınız o zaman,
niye uzattınız biraz önce?! BAŞKAN - Sayın Genç, sayın konuşmacının... Alınan
kararın... KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, ağzınızdan çıkanı
kulağınız duysun kardeşim!.. Bu kadar keyfîlik olmaz yani. BAŞKAN - Önce, ne söylediğinizi sizin kulağınızın
duymasını isterim. Bir dakika... Biraz önce, avukatlarla ilgili tuvalete gitme
konusunu kullanmadım dediniz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Tuvalet nedir, tuvalet nedir?
Tuvalet hela değil ki... BAŞKAN - Dinler misin... Dinler misin... KAMER GENÇ (Tunceli) - Makyaj yapmaya da giderken
avukat tutarsın diyebilirsin; ne var yani! Berbere giderken avukat tutarsın; ne
var!.. Allah Allah!.. BAŞKAN - Sayın Genç, önce dinlemesini, sonra ne
söylediğini öğren. Getirilen ne biliyor musunuz? Evvela... "Tuvalete bile
giderken avukat tutacaksınız" söylediğiniz bu. KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunda ne yanlış var?! BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine... AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, önergeleri geri
çekiyoruz. BAŞKAN - 3 önergeyi de çekiyor musunuz efendim? AHMET KABİL (Rize) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Himoğlu da çekiyor mu efendim? MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Geri çekiyorum. BAŞKAN - Çekiyorsunuz. Evet, 3 önerge geri çekilmiştir. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, müsaade eder
misiniz? BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Allah rahmet eylesin
gani gani; öldürdünüz Meclisi. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım... BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bu uygulamanız
fevkalade yanlış. Müsaade buyurun... BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - 3 önerge işlem görmeden geri
çekilmişse, arkadaki önergelerle doldurulur. BAŞKAN - Eğer okunmamış olsaydı, dediğiniz doğru Sayın
Başkanım. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İçtüzük yapıcının maksadı,
her fıkra için 4 önergedir. Eğer önergeler işlem görmeyip çekiliyorsa, arkadaki
önergelerle doldurulur; bu bir. İki; 55 inci madde gayet açık, çalışma süresini zorunlu
hallerde uzatabilirsiniz Sayın Başkan. Yapmayın; bunu bilen bir Başkansınız. BAŞKAN - Daha önceki uygulamaları biliyorsunuz Sayın
Hatiboğlu. Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 19.04 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati
: 20.00 BAŞKAN:
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. –
Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse
ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) (Devam) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Başkanlık temsilcisi yok; ancak, daha önce, Meclis
Başkanlığı 25.1.2001 tarihli 49 uncu Birleşimde de temsil edilemediğinden,
görüşmelere devam ediyoruz. 3 üncü maddeyi okutuyorum : MADDE 3. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81
inci maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesi Madde 81. - Kanun tasarı ve teklifleri; Genel Kurulda,
aşağıda belirtilen usule göre görüşülür : a) Tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır. b) Soru-cevap işlemi yapılır. c) Tasarı veya teklifin benimsenip benimsenmemesi
işaretle oylanır. d) Benimsenen tasarı veya tekliflerin madde metinleri
okutulmaz ve maddeleri üzerinde ayrıca görüşme açılmaz. Ancak madde metinleri
tutanakta yer alır. e) Madde sırasına göre, önerge işlemleri yapılır. f) Maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergelerinin
kabulü halinde madde kabul edilen önergeler doğrultusunda işaretle oylanır,
diğer maddeler oylanmaz. 82 nci madde hükmü saklıdır. g) Tasarı veya teklifin tümü kesin olarak oylanır. Aksi, Danışma Kurulunun teklifiyle Genel Kurulca
kararlaştırılmamışsa; kanun tasarı ve teklifleri hakkında siyasi parti
grupları, komisyon ve hükümet adına yapılan konuşmalar yirmişer, üyeler
tarafından yapılan konuşmalar onar dakika ile sınırlıdır. Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve
tekliflerinin tümünün kesin oylaması; açık oylamaya tabi işlerden değilse,
yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır. Benimsenmeyen veya kesin oylamasında tümü kabul
edilmeyen kanun tasarı ve teklifleri, Genel Kurulca reddedilmiş olur. BAŞKAN - 3 üncü maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan, Doğru Yol Partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya; şahısları adına, Erzurum
Milletvekili Sayın Lütfü Esengün, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu,
İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan
Polat, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, Şanlıurfa Milletvekili Sayın
Yahya Akman, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, Van Milletvekili Sayın
Fethullah Erbaş, Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven ve Isparta Milletvekili
Sayın Ramazan Gül söz isteminde bulunmuşlardır. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Meclis
Başkanvekilinin olması gerekmiyor mu? BAŞKAN - Efendim, oturumu açtığımda neden başlattığımı
ifade ettim; 25.1.2001 tarihli birleşimde, Meclis Başkanlığı temsil
edilemediğinden, bir defaya mahsus olmak üzere, görüşmeler, onun yokluğunda da
devam ediyor. Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın
Veysel Candan. Buyurun Sayın Candan. FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Meclis İçtüzük
değişikliğinin 3 üncü maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, burada, bir kere daha, bir teklifte
bulunmak istiyorum: Grup başkanvekillerimiz, aslında bir araya gelmeli ve belki
de, hükümetin uluslararası anlaşmalarda verdiği ve zaman -tarihli- tespitli
olan yasaları öne almak kaydıyla, Parlamento, çalışmalarına devam etmelidir.
Böyle bir anlaşma ve uzlaşma, demokrasi açısından, Parlamentonun itibarı
açısından çok önemlidir. Eğer, böyle yapılmazsa, bu Meclis, tarihinde ilk defa
kendi milletvekillerinin oylarıyla kendi konuşma hakkını kısıtlayan Meclis
durumuna düşecektir. Değerli arkadaşlar, şimdi 3 üncü madde... Tasarı ve
teklif Parlamentoya geldi ve burada müzakereye açılmadan gruplar adına ve şahsı
adına konuşmalar bitti. Düşünün ki, bu tasarı 100 maddeliktir ve hiçbirini
okumadık ve hiçbirinde metnini dahi bilmediğimiz yasalara oy vermiş olacağız.
Yani, bunu mantıkla izah etmek mümkün değil. "Efendim, Batı
parlamentolarında var..." Peki, Batı parlamentolarında komisyon ağırlıklı
çalışmalarda yapılan nedir; bir milletvekili asgarî 20 civarında danışmanla
enforme ediliyor, bütün çalışma şartları var, ağırlıklı olarak komisyonlarda
işler tamamlanıyor; ama, bizim Parlamentomuz böyle mi; 550 milletvekilimiz var,
18 tane aslî komisyon var ve aynı anda toplanan komisyonlar var, bir
milletvekili arkadaşımız hangi komisyonda ne yapabilecek. Bunu mutlaka düşünmek
mecburiyetindeyiz. Ben şahsım adına şunu açık ve net söylüyorum:
Okumadığım, bilmediğim, inanmadığım bir tasarı geldiği zaman katiyetle oy
vermem. Okumadığım ve bilmediğim şeye oy vermenin mantığı nedir yani?!
Milletvekili demek ücret almak, lojmanda oturmak, gelip burada talimatla oy
vermekse, böyle bir milletvekilliğinin hiç şık olmadığı kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, 3 üncü maddede deniyor ki, komisyon
raporları okunmasın; soru-cevap işlemi 10 dakikayla sınırlı kalsın; madde
üzerinde müzakere yapmayalım; değişiklik önergeleri olursa, şimdi hükümetin
yaptığı gibi, sahte önergelerle dolduralım, okunurken geri çekelim. Bu, bir
kere tasarı müzakeresinin ciddiyetine yakışmıyor; önce dolduruyorsunuz,
Başkanlık okumaya başladığı zaman geri çekiyorsunuz. Bunu izah etmek mümkün
değil. Kanunlar görüşülürken 330 oyla işi bitirelim; hükümetin sayısı 352...
Yani, sanki, hükümet, kendi çoğunluğuna göre bir İçtüzük hazırlıyor, sanki
hükümet, IMF'yle yaptığı anlaşmalar doğrultusunda bir İçtüzük hazırlıyor. İşte,
işin, yanlış tarafı bu. Değerli arkadaşlar, öncelikle bu teklifin mahzurlarını
satırbaşı halinde şöyle tespit etmek mümkün: Bir kere, okumadan, incelemeden oy isteniyor; yani,
kaldır, indir, otomasyon... Bu, evvela, milletvekilleri açısından onur
kırıcıdır. Hiçbir kimse benim okuma imkânımı, hiçbir kimse benim üzerinde
konuşma imkânımı kısıtlayarak benden oy isteyemez. Bir kere, bu yanlıştır.
İhtisas komisyonlarında arzu edilen altyapı hazırlandığı zaman Parlamentoda
belki bu yapılabilir; ama, bugünkü şartlar itibarıyla, bu mümkün değil.
Hükümetin iddiası, verimin artacağı yönünde. Değerli arkadaşlar, cumhuriyet tarihinde, bu hükümetin
çıkardığı yasalar kadar Anayasa Mahkemesinden dönen yasa var mıdır; yok. Peki,
buraya getirdiğimiz birçok yasa tasarısını yarıdayken geri çekmiyor musunuz;
birçok maddeleri geri almıyor musunuz? Peki, niye Danışma Kurulu var? Siyasî
partilerin yetkilileri otursun, müzakere etsin, ülke menfaatleri doğrultusunda
çıkacak yasa tasarıları Genel Kurula gelsin. Değerli arkadaşlar, yasalar dışarıda tartışılırken
-gerek Anayasa Mahkemesinde gerekse diğer kurumlarda- bu yasa koyucu, yani
Parlamento, yani milletvekilleri bu yasa hakkında ne demiş, maksadı nedir diye
zaman zaman müracaatlar olmuş ve tutanaklar hep gündeme gelmiştir. Peki,
üzerinde hiç milletvekili görüşü olmayan bir yerde, hangi tutanaktan, hangi
milletvekili itibarından bahsedeceksiniz? Burada bir yasa tasarısı
görüşülürken, bir milletvekili arkadaşımız bu tasarıya katkı sağlayabiliyor
ise, bundan bir zevk alır; ama, siz, 250 maddelik bir yasa tasarısını
"bizim hızla kanuna ihtiyacımız var" der, grup adına konuşmalarla
bitirir, maddeler görüşülmeden geçirirseniz, bunun sağlıklı olduğunu iddia
etmek mümkün değil. Değerli arkadaşlar, hakikaten, ben, bu Parlamentoda
sıkıntı nerede diye baktım. Yani, oylamalarda zaman kaybı nerede, Parlamento
işi engellediği için mi zaman kaybediyoruz; hayır. Açın, bakın, bütün
arşivlerde yoklamalara bakın. Yoklamalarda, çoğu zaman, hükümet, arzu edilen
karar yetersayısını temin edemiyor. O zaman, demek ki, burada, zaman israfından
bahsetmek mümkün değil, milletvekillerinin parlamentoya devamı esastır; ama,
siz, maddeler üzerinde milletvekillerine söz vermediğiniz zaman bu tasarıları
buradan nasıl geçireceksiniz, ben size söyleyeyim: 15-20 kişiyle geçirmek
durumunda kalacaksınız ve milletvekilleri için burası cazibe noktası olmaktan
çıkacak. Burayı, bir milletvekilinin çıkıp mikrofondan düşüncesini rahatlıkla
söyleyemeyecek duruma getiriyorsunuz. Siz, IMF ile anlaşma yapmışsınız; geldi bana. Burada,
bakın, değerli arkadaşlar. Bu İçtüzük değişikliğinin gerçek sebebi şu:
"Ocak 2001'e kadar çıkarılacak kanunlar: Türk Telekom, Tasarruf Mevduat
Sigorta Fonu, Elektrik Piyasası Kanunu." Yani, şu IMF'ye verdiğiniz söz
var ya... Aslında, IMF'ye verdiğiniz söz kadar, millete verdiğiniz sözde de
durmanız lazım. Yani, bakın, tekrar "Şubatta çıkarılacak kanun: Şeker
Kanunu. Martta çıkarılacak kanun: Elektrik Dağıtımı. Nisanda çıkarılacak kanun:
Merkez Bankası Kanunu. Mayısta çıkarılacak kanun: Türk Telekomun satışını
kazananların teklifi." Değerli arkadaşlar, eskiden, IMF şu şu kanunları
çıkarın diye hükümete tavsiyede bulunuyordu -talimat demeye dilim varmıyor-
ama, şimdi, tarihleri de koymuşsunuz. Bu, bu Parlamentoya, şurada oturan 550
milletvekili arkadaşımıza, aslında, bana göre, saygısızlıktır. Böyle, emirle
kanun çıkmaz. Mutlaka, ekonominin gereği bir anlaşma yapılıyorsa, o
anlaşmalarda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsız devlet olma özelliği önde
tutularak, itibarımızla birlikte kanun çıkarılır. Değerli arkadaşlar, şimdi, şöyle, soru-cevap şeklinde
bu tasarıyı bir değerlendirmeye tabi tutalım istiyorum: Mevcut İçtüzük yasa
çıkarmayı engelliyor mu; hayır; arzu edilen seviyede olmamakla birlikte,
uzlaşma olduğu zaman mevcut İçtüzükle kanun çıkarılabilir, belki bazı
değişiklikler yapılabilir. Peki, bu tasarı muhalefeti susturur mu; mutlaka
susturur; konuşma hakkımızı elimizden almaktasınız. Peki, dünyada örneği var
mı; komisyonlarla Meclisi yan yana koyduğumuz zaman dünyada örneği yok. Değerli arkadaşlar, şimdi, Parlamento, çok enteresan
bir tabloyla da karşı karşıya. Burada, Meclisi temsilen oturan arkadaşımızın
bugün bir yazısını, makalesini okudum. Sayın Murat Sökmenoğlu diyor ki:
"Meclisin iyi, yani, hızlı ve verimli çalışması, hakkın suiistimaline
müsaade edilmemesi gerekir; ancak, bunu yaparken, bir başka hakkın
kullanılmasına mâni olmak da yanlıştır." Bu makaleyi yazan arkadaşımız,
biraz önce burada düşüncelerini ifade etti ve aynı şekilde, daha önce
cumhuriyet dönemi yıllarına ait Dahili Nizamnameden bahsederek, bu yazısında,
bu yapılan uygulamanın antidemokratik olduğunu söylüyor. Bu da, cumhuriyet
tarihinde, bir hükümet içerisinden bir Meclis Başkanvekilinin, hükümetle böyle
ters düşerek, doğruyu ilk defa ortaya koyduğu bir metin olarak ortada
görünmektedir. Değerli arkadaşlar, hükümet, bu tasarı metnini
savunurken, enteresan tespitler yaptı. Doğrusu, bana çok dokunduğu için, birkaç
konuyu ifade etmek istiyorum. Özellikle MHP Grup Başkanvekili arkadaşımız
"zaman israfını önlüyoruz; şehitler için burada kanun çıkaracağız"
diyerek, bana göre, aslında, şehitleri bizatihi kendisi istismar etmiştir. Eğer
öyle bir kanun tasarı veya teklifi gelirse, bütün Parlamento, parti farkı
gözetmeden, herkes, buna destek verir. Yine, aynı 56 ncı maddede eski Tüzüğü
gündeme getirirken "bugün silahınızı elinizden aldık" cümlesiyle,
fevkalade, bu kürsünün mehabetine, bu Parlamentonun mehabetine yakışmayacak
şekilde suçlamalarda bulundu. Kılık Kıyafet Kanunu, bize göre... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayın efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Din ve vicdan hürriyeti,
anayasal teminat altındadır; hiç kimse inancında zorlanamaz, inancının gereği
neyse, o olur; ancak, bu tür istismarları yapmanın doğru olmadığı
kanaatindeyim. Yolsuzluktan bahsederken "siyasî irade
koyduk" diyor; ancak, bir irade daha koydu bu Parlamento... Maalesef, milletvekili
arkadaşlarımız, Parlamentoya devamsızlığı âdet haline getirdiği gibi...
Mükerrer oy deniyor. Niye mükerrer oy; sahte oy, dalavereli oy, düzenbaz oy...
Parlamentoda sayısal çoğunluğu temin etmek için böyle oy vermenin mantığı
nerede?! Meclis Başkanı Sayın İzgi'nin, efendim, usul hatası var, aslında
arkadaşlarımız yanlış yapmamışlardır anlamına gelen açıklamaları var. Bu
açıklamaları da üzüntüyle karşıladığımızı ifade ediyorum. Bu teklif, bu Parlamento için bir çıkmaz sokaktır; bir
kere daha, mutlaka, tezekkür edilmesi gerekir diyor; saygılar sunuyorum. (FP ve
DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, burada, oylama değil, yoklama
pusulalarında yanlışlık oldu. Onu o şekilde söyleyebiliriz. Oylama değil,
yoklama pusulalarında değişiklik olmuş. Yani, arkadaşlarımız bunu bilerek
söylesinler, bir yanlış anlaşılma olmasın. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili
Sayın Mehmet Gözlükaya. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim; buyurun. DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz teklif üzerinde Doğru Yol Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce, bugün merasimini yaptığımız
Konya Milletvekilimiz Sayın Turan Bilge'ye Allah'tan rahmet, Grubuna ve
ailesine de sabırlar diliyorum. Bildiğiniz gibi, bu yasa, bu hükümetin inat
yasalarından birisi; ısrarla bu antidemokratik yasayı çıkarmaya çalışıyor.
Aslında, tasarı falan değil tabiî; Başbakanlık makamında hazırlanmış, bir
bürokrat tarafından hazırlanmış, üç iktidar grup başkanvekillerine imzalatılmış
ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş ve bu teklifi görüşüyoruz. Aslında, buna bakarsanız, eğer bu teklif yasalaşırsa,
Meclise hiç gerek yok. Yapılacak şey, üç ortak tarafından -veya yarın dört
olur- liderler tarafından verilsin talimatlar, üç grup başkanvekili, dört grup
başkanvekili imzalasın, ondan sonra -komisyona bile havale yok, noktasını
virgülünü değiştirmeniz mümkün değil- yasalaşsın, Resmî Gazetede ilan edilsin,
olsun, bitsin. Böyle bir anlayış geliyor. Değerli arkadaşlarım -özellikle iktidar ortağı
milletvekillerine sesleniyorum- burada getirilen konuyu, hakikaten iyi okudunuz
mu, iyi düşündünüz mü? İçinizde demokrat insanlar var, gerçekten, yasaklı
Türkiye'yle savaşan insanlar var. Birçoğunuz yeni... Şu sırada oturan sayın
bakanlardan birçoğu yasaklı idi; "konuşan Türkiye" diye birlikte
koştuk. Şimdi, sizin içinizde olan eskiler ve bugün, bu makamlarda oturan,
demokrat olduklarını söyleyen, yasaklarla beraber savaştığımız insanlar,
maalesef, faşist bir yasanın buradan geçmesine yardımcı oluyorlar. Böyle bir
şeye gönlünüz razı olabilir mi?! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Buna nasıl
müsaade ediyorsunuz?! Düşünün, bu son fırsattır! Biz, muhalefet olarak
çekinmiyoruz, çıkarız sokaklara; ama, size vatandaşımız soracak, sen Mecliste
neyi konuştun arkadaş diyecek, sen benim esnaf olarak, çiftçi olarak, tüccar
olarak, öğrenci olarak, öğretmen olarak hangi meselemde Mecliste konuştun
diyecek; ne cevap vereceksiniz?! ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Gerek görmüyorlar ki. MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Vereceğiniz cevap: Benim
grup başkanvekilim tayin etti bir tane hukukçu, hukuk konularını konuştu; bir
tanesini esnaf konularına tayin ettiler, konuştu... Sonra?.. Sonra, ben de oy
verdim diyeceksiniz. Bu, sizin için bir zül olabilir, utanç vesilesi olabilir;
vekil olduğunuzu hissedemezsiniz. Bunu samimiyetimle söylüyorum. Her gittiğiniz
yerde size soruyorlar dertlerimizi dile getirin diye. Yine soracaklar; ama,
getiremeyeceksiniz. Sevgili arkadaşlarım, tasarı veya teklifin tümü
üzerinde konuşulacak, maddeleri üzerinde konuşulmayacak ve 5 dakika da sual ve
cevap olacak; arkasından da, önerge varsa, önerge üzerinde konuşma olacak.
Böyle bir şey tasavvur edilemez. Bakın, diktatörlüklerde dahi, yani,
diktatörlüklerin bulunduğu meşrutî meclislerde, bırakın onları, uzaklara
gitmeyi, tekparti devrinde, hatta, ihtilal hükümetlerinden sonra kurulan,
ihtilallerden sonra kurulan Kurucu Meclis ve Danışma Meclislerinde böyle bir
yasayla meclisler yürütülmedi; müzakere esastı, müzakere esastı... (DSP
sıralarından gürültüler) Evet, doğru söylüyorum; Danışma Meclisi üyesi
arkadaşlar var burada. Ne kadar baskı altında olursa olsun, gerçekten, bu
kürsüde müzakereler yaptılar ve birçok yasanın çıkmasına sebep oldular; ama,
bugün bunu kaldırıyorsunuz. Yani, biz bir Danışma Meclisi gibi de mi
çalışamayacağız?! Sevgili arkadaşlarım, biraz önce, demokrat ve asil bir
düşünceye sahip olan Sayın Murat Sökmenoğlu, Başkanvekili sıfatıyla dedi ki:
"İçime sindiremiyorum bu yasayı; parlamenter sistemin ruhuna aykırı olduğu
için kabul edemiyorum." Kendilerini, Doğru Yol Grubu olarak, bu asil ve
demokrat davranışından ötürü kutluyoruz ve sizi de bu anlayışa davet ediyoruz.
(DYP sıralarından alkışlar) Sevgili arkadaşlarım, cuma günkü konuşmasında Sayın
Köse "bu yasanın amacı, çabuk yasa çıkarmaktır" dedi ve maalesef,
biraz önce Sayın Candan'ın da söylediği gibi, şu cümleyi bu kürsüden söyledi:
"Eğer, günümüzün ihtiyacı olan yasaları çıkaramazsanız, zamanı
değerlendiremediğiniz müddetçe, dün şehit olan insanlarımızın yetimlerine ve
ailelerine para veremezsin, onun haysiyetini koruyamazsın." Şimdi Sayın Köse'ye soruyorum: Sayın Köse, ne zaman, bu
hükümet, hatta, içinde bulunduğunuz -üçüncü dönemsiniz, beraber geldik- hangi
dönemde, bu Meclise şehit aileleriyle ilgili, gazilerle ilgili, çocuk
haklarıyla ilgili yasalar geldi de, bu Meclisten ittifakla çıkmamıştır? (DYP
sıralarından alkışlar) Polislerimizle, askerlerimizle ilgili yasalar, özlük haklarıyla
ilgili, güvenlikle ilgili yasalar geldi de, ne zaman ittifakla çıkmamıştır? Bu
duygu istismarına son verin. Şehitler sizin değil, hepimizin. (DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Bu ülke için şehit olmuşlar. Burada duygu
istismarı yaptınız. Artık buna bir son verelim. Getirilsin bütün yasalar,
ittifakla bu Meclis, iktidarıyla muhalefetiyle birlikte çıkaracaklardır. Değerli arkadaşlarım, elbette, bizim engellediğimiz
yasalar var; ama, desteklediğimiz yasalar da var. Anayasa değişikliklerini
destekledik, tahkimi destekledik burada; ama, itiraz ettiğimiz yasalar var.
Nedir o yasalar?.. Milletin sırtına yüklediğiniz vergi yasalarına karşı çıktık,
engellemeye çalıştık; engellemeyecek miydik?! Bugün millet inim inim inliyor.
Elbette ki, milletin sırtına yüklenen her yasanın karşısında olduk ve olmaya da
devam edeceğiz. Af yasasının karşısında olduk; olmayacak mıydık?! Bugün
Genelkurmay Başkanı açıklıyor; diyorlar ki: "1 660 PKK'lı salındı."
Kim saldı bunu; siz saldınız. (DYP sıralarından alkışlar) Ve diyorlar ki:
"Bunlar başka amaçlar için kullanılabilirler." Bu yasaya karşı
çıkmayacak mıydık?! Hapishaneler gene hırsızlarla dolmaya başladı. Hepsini bu
Meclis çıkardı. Biz buna karşı çıkmayacak mıydık?! Şunu bütün samimiyetimizle söylüyoruz: Bu memleketin ve
insanlarının hayrına olan her türlü yasada desteğe varız. Bakın, Sayın Kültür
Bakanımız, fikir ve sanat eserleriyle ilgili bir yasanın temel yasa olmasıyla
ilgili grup başkanvekillerimize teklifte bulunduğunda, Doğru Yol Partisi ve
diğer muhalefet partisi olarak itiraz edilmemiştir. Hangi temel ve önemli
yasada 91 inci madde çalıştırılmamıştır?! Değerli arkadaşlarım, sözlerimi toparlamak istiyorum.
Söylenecek çok şey var; ama, şunu söyleyeyim. Ha, Sayın Köse
"bir de açlarla ilgili yasalar gelecek" dedi ve bu kürsüden,
açları tahrik ediyorsunuz, anlamında bir cümle söyledi. Dünkü konuşmalarının
beşinci sayfasında... Biz, hiçbir zaman, kimseyi istismar etmedik; ama, bu insanların
dertlerini, bu kürsüden dile getirmeye devam edeceğiz. Türkiye, yolsuzluk ve gayrişeffaflıkta dünya dördüncüsü
olmuş; bu kürsülerde bunu söylemeyecek miyiz, her fırsatta bunu söylemeyecek
miyiz?! Yolsuzluklarda da aynı; yolsuzluk ve rüşvette ve gayrişeffaflıkta, her
fırsatta söyleyeceğiz; bunu söylemeyelim mi?! Sevgili arkadaşlarım, bu yasa, faşist bir anlayışı
ifade etmektedir; bu yasayı, bu Meclisin çıkarmaması lazımdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gözlükaya, 1 dakika içerisinde toparlar
mısınız. MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Sağ olun Başkanım. Ayrıca, bu yasa, bu Meclisi noter yapmaktadır; burada,
sadece belirli yerlerden gelen yasaların tasdik mercii haline getirmektedir;
milletvekilini, milletvekili olma özelliğini, yasa yapma hakkını ortadan
kaldırmaktadır. Sevgili arkadaşlarım, bugünlerde, aslolan,
demokrasimizi, uzlaşmacı olarak, muhalefetiyle iktidarıyla, dayanışmalı,
çoksesli bir anlayışla ülkeyi yönetme yoluna gitmek durumundayız; ama,
maalesef, siz, ters bir yolu seçtiniz, muhalefeti susturmaya çalışıyorsunuz. Şunu söylüyorum: 350'nin üzerindeki milletvekili
sayınıza rağmen bu Meclisten yasa çıkaramıyorsanız, bu ülkeyi yönetemiyorsanız,
o zaman, istifa edin, iş bitsin, yeni oluşumlar meydana gelsin. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Lütfü Esengün; buyurun. (FP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Esengün. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; madde üzerinde kişisel düşüncelerimi arz etmeye çalışacağım.
Hepinize saygılar sunuyorum. Bu maddeyle, 81 inci maddenin değiştirilmesi
öngörülüyor ve kanun teklif ve tasarılarının Genel Kurulda nasıl görüşüleceği
planlanıyor; aslında, nasıl görüşüleceği değil, nasıl görüşülmeyeceği
öngörülüyor. Değerli arkadaşlar, getirilen teklifle, tasarının tümü
görüşülecek, benimsenip benimsenmediği oylanacak -yeni bir tabir geliyor- sonra
maddeler okutulmayacak; önergeler varsa önergeler okunup oylanacak -ki,
önergeler, bugün olduğu gibi, naylon önerge olduğunda- sonuçta, Mecliste
görüşülen teklif, tasarı nedir, kimse farkına varmadan el çabukluğuyla geçecek;
olan bu. Şu andaki uygulamadan bile normalde şikâyet etmek
lazım. Komisyonlarda görüşülsün isteniyor. Komisyonlarda görüyoruz;
bürokratların hazırladığı tasarı komisyona geliyor, orada herhangi bir
değişiklik önergesi verildiğinde, komisyonun bütün üyeleri bakanın gözüne
bakıyor, bakan da yanındaki bürokratın gözüne... Sonuçta da, yine, hiçbir
harfine dokunulmadan, tasarılar, Bakanlar Kurulundan, bürokrasiden geldiği gibi
komisyonda oylanıp buraya iniyor. Burada da görüşme olmayacağına göre, sonuçta,
bizim yaptığımız, şu anda yapılmak istenen, irademizi bürokrasiye ipotek
etmektir; bürokrasiden gelen tasarıları, burada, noter gibi tasdik etmekten
ibarettir. Bu teklif yasalaştığı takdirde, bundan sonra yapılacak olan, bu
Meclise saygısızlıktır, millî iradeye saygısızlıktır, milletvekillerinin
şahsına saygısızlıktır. Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; sonuçta,
İçtüzük değişikliğiyle, yasama faaliyetlerinde milletvekillerinin katkısı en
aza inecektir. Bu uygulama, muhalefeti, fiilen yasama faaliyetlerinin dışına
itecektir. Bu değişiklik, demokrasiye aykırıdır, çoğulculuğa, çoksesliliğe
aykırıdır; muhalefetin sesini kısmaya yöneliktir; sonuçta da hiç kimseye yarar
sağlamayacaktır. Bugün, oturumun başında, Sayın Başkan, bir milletvekili
arkadaşımıza "fazla konuşmayın" diye bir söz söyledi. İşte bu
zihniyettir bu teklifi bu Meclise getiren. "Fazla konuşmayın, susun."
Ne olsun; milletin sesi kesilsin. Değerli milletvekilleri, Kenan Evren bile bu teklifi
getirenlerden daha demokrattı. (FP ve DYP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Kenan Evren bile, bir cunta lideri olarak, 12 Eylülden sonra
bu İçtüzüğe dokunmadı. Böyle haksız, böyle antidemokratik bir İçtüzüğün -o
zaman isteseydi- bundan daha kötüsünü yapardı; ama, onun düşüncesi, onun
zihniyeti sizden daha demokratmış. Biz, Türkiye'yi ileriye mi götüreceğiz, 12
Eylülün daha da gerisine mi götüreceğiz? Bu teklifi nasıl hazırladınız, bu teklife nasıl imza
attınız, bu teklifi nasıl savunuyorsunuz?! Bir milletvekili, seçilmiş, milletin
reyini almış, milletin iradesini burada temsil etmek için vekâlet almış bir
milletvekili, bu teklifi nasıl imzalar, nasıl buraya getirir, buna nasıl oy
verir; samimî olarak söylüyorum, hayretler içindeyim. Yazıklar olsun diyorum!
Başka hiçbir söz söylenmez bunun üzerinde. Biraz evvel sahte oydan bahsederken Sayın Başkan yine
bir açıklama yaptı: O, oylama değilmiş de yoklamaymış. Değerli milletvekilleri, sahtekârlık, oylamada da
sahtekârlıktır, yoklamada da sahtekârlıktır. (FP ve DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Hiç kimse, o gün yapılan o sahtekârlığı,
burada savunmaya, tevile kalkışmasın. Meclis tarihinde yüzkarası olaylardan
biridir. İnşallah, bundan sonra da böyle bir olayla bir daha karşılaşmayız ümit
ediyorum. Yoksa, sahtekârlığın oylaması, yoklaması olmaz ve bunu da hiç kimse
kalkıp savunmasın. Değerli milletvekilleri, millet perişan durumda.
Erzurum'da eksi 30 derecede köylü inim inim inliyor; samanı yok, otu yok; esnaf
siftah edemiyor, çoluk çocuğun ayağına giyecek ayakkabısı yok. Biz burada neyle
meşgulüz; o dargelirlinin, kimsesiz, zavallı, fakir insanların derdine çare
bulacak, arayacak yerde, içtüzük teklifiyle muhalefeti susturup, birtakım
çevrelere çok daha iyi hizmet etmenin yollarını arıyoruz. Bu, sizin yanınıza
kalmaz. Bunun hesabını bu millet sizden sorar. Zannetmeyin ki, bu dünya böyle
devam edecek. Gün gelecek, seçim sandığı önünüze gelecek. DSP'lisiyle,
MHP'lisiyle, ANAP'lısıyla, bu yaptığınız haksızlıkların hesabını milletin
önünde... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sen de biraz
yatırım yapsaydın bakanlığın zamanında... BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika içinde toparlar
mısınız. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - ...milletin önünde
vereceksiniz ve siz gideceksiniz, bu milletin iradesine saygılı olan, gerçekten
demokrat, gerçekten Türkiye'de herkesin düşüncesini açıkça ifade etmesini
isteyen, o teminatı getiren insanlar, partiler, zihniyetler iktidara gelecek.
Siz bu baskıyla, bu dayatmacılıkla, ancak kendi sonunuzu hazırlarsınız;
yaptığınız ondan ibarettir. Eh, belki bir ay, belki üç ay, belki bir sene bu
devran böyle devam eder; ama, sizin de sonunuz gelir. Onun için tekrar rica ediyorum her sözümün sonunda
olduğu gibi, gelin, şu teklifi geri çekin, oturup beraber, muhalefetin
sözlerini, düşüncelerini nazara alan, ama, Meclisi de gerçekten süratle
çalıştıran, yasaların çok daha süratli şekilde çıkmasını temin eden bir içtüzük
teklifinde uzlaşalım, mutabık kalalım; bu dayatmayla hiçbir şey kazanamazsınız.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (FP ve DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Yasin Hatiboğlu... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, kişisel söz sıramı,
Sayın Arif Emre'ye devrediyorum; talebi var. BAŞKAN - Buyurun Sayın Emre. (FP sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu bakanlar bu akşam nasıl
gelmişler; yollarını şaşırmışlar herhalde!.. BAŞKAN - Buyurun Sayın Emre. Süreniz 5 dakikadır. SÜLEYMAN ARİF EMRE (İstanbul) - Muhterem Başkan,
değerli üyeler; görüşülmekte olan maddede, üzerinde önerge verilmeyen
maddelerin Meclisten müzakeresiz geçmesini öngören bir hüküm mevcut. Bunun son
derece mahzurlu olduğunu ve millet ve memleket için tehlikeler
getirebileceğini, bir hatıramı arz ederek açıklamak istiyorum: 1967 senesinde, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi
olarak, Kıbrıs'ta çıkan buhran, katliam dolayısıyla bir müşterek toplantı
yapmıştık. Bu toplantıda, dışarıya asker gönderilmesi için hükümete izin
verilmesi söz konusu idi, bu tartışılıyordu; üç-dört gün, çok ciddî, hararetli
tartışmalar yapıldı. Hükümetin tezkeresi oya sunulacağı sırada, müzakereler
bitmiş, artık söz hakkı tükenmiş olduğu halde, rahmetli Turhan Feyzioğlu,
birdenbire heyecanla ileri atıldı "Sayın Başkan, sakın oylamaya koymayın.
Bu haliyle bu tezkere kabul edilirse, bizi, Türkiye'yi, farkında olmadan
Yunanistan'la savaşa sokabilir" diye bir açıklama yaptı. Evvela karşı
çıkıldı, söz hakkı verilmedi; fakat, sonra işin ehemmiyeti anlaşılınca, şu
hususu işaret ederek yerinden söz hakkı alabildi: "Anayasanın hükmü
gereğince dışarıya asker gönderilmesine izin verilmesi için bu tezkere
getirildi; fakat, her nasılsa, gerek hükümetin gerek komisyonların gerekse burada
daha önce konuşan bütün parti gruplarının gözünden kaçan bir husus var: Burada
hükümet adına yazılan tezkereye, savaş ilanına izin verilmesine mütedair
maddenin numarası yazılmış; aman, sakın oylatmayın. Yunan istihbaratı bunu
haber alır; biz kendilerine henüz savaş ilan etmediğimiz halde, bizi muhtelif
yerlerden hava hücumlarıyla vurup perişan edebilir, gafil avlayabilir; bu
önergeyi düzeltin" dedi ve düzelttiler. Bunu niçin anlatıyorum değerli kardeşlerim; muhalefetin
sesini kısıtlama değil, bu Meclisin sesini kısıtlama neticesini doğurur.
İnisiyatif Meclisin elindedir, hükümetlerin elinde değildir. Meclisin
inisiyatifini bu şekilde yüzde 95 oranında kısıtlarsak, Meclisin tatbikatı,
tutum ve davranışı, tıpkı, direksiyonu kilitlenmiş bir araba, bir vasıta haline
gelir. İleride, bu şekilde, anlattığım misalde olduğu gibi, çok kritik, çok
önemli bir husus, 550 milletvekilimizden herhangi birinin aklına gelip de, o,
bunu, gelip bu kürsülerde söylemek imkânından mahrum kalırsa, o zaman Meclise
ne gerek vardır, milletvekillerine ne gerek vardır... Müzakere kavramına ters
düşecek bir tatbikat içerisine Meclisi sokmuş oluruz. Herkes fikrini
açıklayacaktır. Herhangi bir konuda, bir arkadaşımız öyle bir çözüm getirir ki,
o çözüm, hem hükümetin hem komisyonun hem de muhalefetin daha çok beğeneceği
bir çözüm olabilir; Meclis bunun için vardır, 550 değerli vatan evladı bunun
için bu va-zifeyi üstlenmiştir. Bu bakımdan, kesinlikle, bu madde kabul
edilmemelidir, komisyon geri çekmelidir. Partilerimiz arasında bir anlaşma
sağlanmaya çalışılmalıdır ki, bu mümkündür. Bu duygu ve düşüncelerle, istirhamımı tekrarlıyorum:
Meclisi, direksiyonu kilitlenen bir vasıta haline getirmekten, sureti katiyede
ictinap edelim. Saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler. Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine geçiyoruz. 10 dakikalık süreyi başlatıyorum. Sayın Mustafa Gül?.. Yok. Sayın Erek, buyurun. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, şu sorularımı
Sayın Komisyon Başkanından soruyorum: 1.- Çok Değerli Başkanvekilim Sayın Murat
Sökmenoğlu'nun şu sözlerindeki "maddeler üzerindeki görüşmeleri kaldırarak
yasa çıkarmaya çalışmak, uzlaşma kültürünü yok eder. Bu anlayış, demokrasiye
zarar veriyor. Muhalefet tepki göstermekte haklı. Meclis susarsa, Türkiye
susar. Hızlı yasa çıkaracağız diye, parlamenterizmin ruhunu öldürmeyelim"
gibi bir demokrasi asaleti taşıyan görüşlere iştirak ediyor musunuz? 2.- Bu tüzük teklifiyle; A) Meclis Genel Kurul çalışmalarının bir anlamda
ebediyen tatil edildiğinin, B) Bizlerin fuzulî şagil durumuna getirildiğinin, C) Bir demokrasi cinayeti işlendiğinin, Farkında mısınız? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Buyurun Sayın Komisyon Başkanı. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın
Başkan, soru... KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bu Başkan sorulara
nasıl cevap verecek; sorulara cevap verebilecek kabiliyette değil efendim!.. BAŞKAN - Sayın Genç... Lütfen... KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, bu Komisyon Başkanı, nasıl
bu içtüzük değişikliğini getirir?! BAŞKAN - Sayın Genç, yerinize oturur musunuz. Sayın Erek, yerinize oturur musunuz. KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, bundan sonra bu Meclisi
terk edeceğiz... BAŞKAN - Bu Komisyon Başkanı, bu Meclisten seçildi. KAMER GENÇ (Tunceli) - Anayasa Komisyonu Başkanı hangi
sıfatla gelip orada oturuyor?! Bu Meclis İçtüzüğünü... BAŞKAN - Siz yerinize oturur musunuz. Sayın Genç,
yerinize oturur musunuz. Yerinize oturur musunuz. Sayın Başkan, siz devam edin efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bakın, orada
oturamazsınız. Bu 3 üncü madde, bu Genel Kuruldan çıkamaz. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Soru,
görüşülen konuyla ilgili... KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir dakika... Burada
konuşuyoruz... Sayın Meclis Başkanvekili, beni dinle!.. (DSP, MHP ve ANAP
sıralarından "Oo" sesleri,gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne var bunda?! ASLAN POLAT (Erzurum) - Böyle düzenlemeyle her şey
olur. BAŞKAN - Sayın Genç... Sayın Genç... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Olur mu yani?! Böyle bir
düzenlemeyi nasıl getiriyorsunuz?! KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu kürsüyü sizler yok
ediyorsunuz; bu, milletin kürsüsüdür. BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi... Çünkü, bu bakanların
birçoğu da suiistimallere karışmıştır, arkalarında büyük ayıplar vardır, bu
kürsüyü susturarak kendilerini kurtarmak istiyorlar. Biz, bu kürsüyü
susturamayız; bu halkın kürsüsüdür. (DYP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Bu kürsüyü susturamayız... Öyle gevrek gevrek de gülme. Orada da oturamazsın...
(DYP sıralarından alkışlar, gürültüler) Değerli milletvekilleri, ya bu kürsüyü koruyacağız,
yoksa buradan çekip gideceğiz. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın
Başkan... Sayın Başkan... KAMER GENÇ (Tunceli) - Türkiye Büyük Millet
Meclisini... BAŞKAN - Sayın Genç... Buyurun Sayın Başkan... KAMER GENÇ (Tunceli) - Komisyon Başkanı diyor ki
"üyeler teklifi vermiştir..." (DYP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler) Sen Komisyon Başkanı olarak nasıl çıkarırsın bunu?! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bu nasıl çıkar Başkan?! ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Haydi cevap ver!.. (DYP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın
Başkan... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Meclisi kapatıyorsunuz!..
Meclise baskıdır bu! HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasadır bu! (DYP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu Meclisin, bu milletin sesi
kısılabilir mi?!. HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasadır bu! (DYP ve
FP Gruplarına mensup bir grup milletvekili Komisyon sıraları önünde
toplandılar) KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu gelen tekliften utanıyorum!
Bu kürsüyü susturamayız! (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Suskun bir meclis haline
getiriyorsunuz! HASAN EKİNCİ (Artvin) - Faşist bir yasa bu, faşist
yasa! KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu kürsüyü susturamayız! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (DYP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, bu şartlarda
Genel Kurulu çalıştırmanız mümkün değil; ara vermek zorundasınız. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Yapamazsınız... (DYP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ara vermek
zorundasınız; bu gürültüyle Meclisi çalıştıramazsınız; ara vermek zorundasınız.
İçtüzük gayet açık. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Siz bu yasayı
çıkaramazsınız!.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ara verin. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Halkın sesini kesemezsiniz!..
Ayıp değil mi?!. Sıkılmıyor musunuz?!. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfen ara
verin. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Milletin sesini kesiyorsunuz! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın
milletvekilleri... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, rica ediyorum,
ara verin. (Gürültüler) Sayın Başkan, ben rica ediyorum, lütfen ara verin.
(Gürültüler) Efendim, sıkıntı olacak, ara verilsin 10 dakika. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın
milletvekilleri... (Gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, şu kürsüyü,
halkın sesini kesemezsiniz! NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Böyle şey olmaz! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın
milletvekilleri... (Gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, rica ediyorum,
lütfen ara verin. (DYP ve FP Gruplarına mensup bir grup milletvekili
komisyon sıraları önünde toplandılar) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen çekilir misiniz...
(Gürültüler) Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... Birleşime, saat 21.00'de devam etmek üzere, ara
veriyorum. Kapanma Saati
: 20.45 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma Saati
: 21.05 BAŞKAN:
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. (DYP ve FP
sıralarından "Açamazsınız Sayın Başkan" sesleri) HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Hayırdır Başkan!.. (DYP ve FP gruplarına mensup bir grup milletvekili
sıralar önünde toplandılar) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (DYP ve FP
sıralarından "Oturumu açamazsınız" sesleri) Sayın milletvekilleri, eğer, burada, bizler, İçtüzüğün
bize tanıdığı yetkiler çerçevesinde çalışmak istiyorsak, iktidara da,
muhalefete de tanınan hakları elbette ki kullanacağız. MEHMET BATUK (Kocaeli) - Başkanlık Temsilcisi yok
orada! VEYSEL CANDAN (Konya) - Nerede?... Nerede?.. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Muhalefeti susturarak mı?.. BAŞKAN - Şimdi, eğer, siz, mevcut İçtüzüğe itibar
ediyorsanız, şuradaki toplanmanız, çalışma sistemimize ve Meclisin saygınlığına
pek uygun düşmemektedir. YAKUP BUDAK (Adana) - Senin yaptığın saygısızlık Sayın
Başkan... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Saygınlığı siz nereden
çıkardınız?.. Hangi saygınlık?... BAŞKAN - Şimdi, bu Mecliste... (DYP ve FP sıralarından
gürültüler) FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Bu Meclisi Danışma Meclisi gibi kullanamazsınız. Bu Meclis,
Danışma Meclisi değildir efendim. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Biz, milletin hakkını
savunuyoruz, hür vicdanları savunu-yoruz, düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. BAŞKAN - Milletin hakkı bu kürsüde savunulur... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Susturuyorsunuz milleti...
Çoğunlukla, milletin hakkını gasp ediyorsunuz. Bu kürsüyü kapatıyorsunuz. BAŞKAN - ...ayağa kalkmak, eylem koymak suretiyle
savunulmaz... Burada, hepimizin görevi, mevcut İçtüzüğe uymaktır. Eğer... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, kürsü mü
bıraktınız ki savunsunlar?! BAŞKAN - Çıkardığınız hangi yasayı hepimiz beğeniyoruz. ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, uymuyorsunuz ki
çıkaralım... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Meclisi kapatıyorsunuz!.. Bu
kürsüyü kapatıyorsunuz!.. Meclisin kapısına kilit vuruyorsunuz!.. ASLAN POLAT (Erzurum) - Kürsüyü kapatıyorsunuz!.. BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri... BEKİR SOBACI (Tokat) - İçtüzük farklı bir şeydir Sayın
Başkan, normal bir kanun gibi değildir... BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri... BEKİR SOBACI (Tokat) - Bu İçtüzük Meclisin çalışma
düsturudur... AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Kapat Meclisi... BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri... Yok mu İdare
Amirleri?.. BEKİR SOBACI (Tokat) -
Cumhurbaşkanının tasdiki var mı burada?! BAŞKAN - Sayın İdare Amirleri, çalışma düzenimizi
sağlayın lütfen... T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın... BEKİR SOBACI (Tokat) - PKK hükümeti bu yahu!.. Kimin
hükümetisiniz siz?! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize
oturur musunuz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Oturmuyoruz... VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. –
Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse
ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) (Devam) BAŞKAN - Efendim, soru sorma işleminde kalmıştık...
Soru sorma işlemini başlatıyorum. (FP ve DYP sıralarından "Hayır,
hayır" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Sayın Zeki Ertugay... (FP ve DYP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, alkışlar, gürültüler) Sayın Zeki Ertugay, sorunuzu soruyor musunuz?.. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sordurmuyoruz... BAŞKAN - Sormuyorsunuz... Sayın Esengün?.. (FP ve DYP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler) Sayın Arınç?.. Sayın Bülent Arınç?.. (FP ve DYP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, alkışlar, gürültüler) AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - İçtüzüğü uygulayın... T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın... AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Hadi uygulayın... (FP ve
DYP sıralarından "Kapat, kapat " sesleri, gürültüler) BAŞKAN - Sayın Yahya Akman?.. AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Kapatın Meclisi... AHMET İYİMAYA (Amasya) - Kapat Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Mahfuz Güler?..Yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Kapat... Kapat... (FP ve DYP
sıralarından "Kapat! Kapat!" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler, alkışlar) BAŞKAN - Sayın Salih Kapusuz?.. Sayın Kapusuz, sorunuzu sorar mısınız? (FP ve DYP
sıralarından "Hayır, kapat" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler) Soru sorma işlemi tamamlanmıştır. (FP ve DYP
sıralarından "Hayır, hayır" sesleri, gürültüler) Önergeleri okutuyorum: (FP ve DYP sıralarından
"Kapat, kapat" sesleri,
gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Birinci önerge... (DYP ve FP sıralarından
"Hop! Hop!"sesleri) (FP ve DYP
Gruplarına mensup bir grup milletvekili Başkanlık kürsüsü önünde toplandılar;
gürültüler, alkışlar) T. RIZA GÜNERİ (Konya) - İçtüzüğü uygulayın Sayın
Başkan... YAKUP BUDAK (Adana) - İçtüzüğü uygulayın diyorlar...
İçtüzüğü uygulayın diyorlar!.. T. RIZA GÜNERİ (Konya) - Bu bir istibdattır... Bu bir
dayatmadır... LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Kapatacaksın!.. T. RIZA GÜNERİ (Konya) - Sayın Başkan, böyle devam
edemezsiniz... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, ben size
yardımcı olmak istiyorum... 68 inci madde gayet açık... BAŞKAN - Teşekkür ederim... T. RIZA GÜNERİ (Konya) - 68'i uygulayın... Devam
edemezsiniz... AYŞE NAZLI ILICAK (istanbul) - Başka türlü devam
edemezsiniz... T. RIZA GÜNERİ (Konya) - İçtüzüğü uygulayın Sayın
Başkan... MEHMET BATUK (Kocaeli) - Böyle çalışma olmaz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan,
dayatıyorsunuz... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş
21 adet önerge vardır. (FP ve DYP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, kapat... BAŞKAN - Bu önergelerin 10 adedi maddenin birinci
fıkrasıyla ilgili değişiklik önergeleridir. (Başkanlık kürsüsü önünde toplanan
FP ve DYP milletvekillerinden "Geç onu, geç" sesleri, gürültüler) BEKİR SOBACI (Tokat) - Allahaşkına yapmayın! Meclis
tarihinde var mı böyle bir çalışma?! Ayıp oluyor! BAŞKAN - Bunların sadece 4'ünü işleme koyacağım. BEKİR SOBACI (Tokat) - Alet oluyorsunuz! BAŞKAN - Maddenin ikinci fıkrasıyla ilgili olarak...
(Gürültüler) NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Bu, muhalefetin meselesi değil
Sayın Başkan; bu, Meclisin itibarıdır; bu, Meclisin saygınlığıdır. Rica
ediyorum sizden. (Başkanlık kürsüsü önünde toplanan FP ve DYP Gruplarına
mensup milletvekillerinden "Olmaz Sayın Başkan!" sesleri, alkışlar,
gürültüler) BAŞKAN - Efendim, siz yerinize buyurur musunuz... HASAN EKİNCİ (Artvin) - Meclis kürsüsü kapatılır mı! BAŞKAN - Siz, kibar olun... Siz, kibar olun bir sefer.
Bakanlık yaptınız, size yakışmıyor Sayın Ekinci. HASAN EKİNCİ (Artvin) - Meclisi idare edemiyorsan
bırak! HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, istirham ediyorum
sizden.... Biz, grup başkanvekilleriyle bir araya gelelim, görüşelim BAŞKAN - Efendim, görüşün... (Gürültüler) Sayın milletvekilleri, grup başkanvekillerinin... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan kapat! HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Biz bir araya gelelim, BAŞKAN - Efendim, bakın, eğer.. HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sizin başkanlığınızda bir araya
gelelim. BAŞKAN - Efendim, benim başkanlığım... Sizin kendi
aranızdaki uzlaşma, dayanışma, o, benim dışımda. Ben de gelebilirim,
katılabilirim, o benim için sorun değil. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Zorbalığa izin yok. HASAN EKİNCİ (Artvin) - Yönetemiyorsun bunu, bırak
bari. BAŞKAN - Öyle mi!.. Sayın milletvekilim, siz önce biraz
daha kibar olun; Meclis Başkanlığına
saygıyı öğrenin. HASAN EKİNCİ (Artvin) - Siz öğretemiyorsunuz. BAŞKAN - O sizin takdiriniz. MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sen de milletvekillerine
saygılı ol. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Allahaşkına... BAŞKAN - Efendim, maddenin önergeler bölümüne geldik...
(Başkanlık kürsüsü önünde toplanan FP ve DYP Gruplarına mensup
milletvekillerince alkışlar, gürültüler) MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, devam... NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, rica ediyorum,
bu işin çözümü var, uzlaşırız biz, bunun bir çıkar yolunu buluruz. Rica
ediyorum, siz bu şartlarda bu Meclis oturumunu sürdürmeyin. Çok rica ediyorum.
("Ara verin" sesleri) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin önergeler
bölümüne geldik; ancak... (Gürültüler) Bir dakika efendim... MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, bu işi... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin önergeler
bölümüne geldik; ancak, mevcut durumda, çalışmalarımızı, şu anda sürdürmemiz
olanaklı görünmüyor. Grup başkanvekillerinin bir araya gelmesi için 15
dakikalık süre vereceğim. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler) 21.30'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 21.12 BEŞİNCİ
OTURUM Açılma Saati:
21.50 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum. (FP ve DYP
sıralarından "Açamazsın" sesleri, gürültüler) Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz. (FP ve DYP sıralarından "Açamazsın" sesleri,
ayağa kalkmalar, sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar[!]) VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. –
Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse
ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) (Devam) BAŞKAN - Komisyon Başkanı?.. Hazır. (Gürültüler) Sayın milletvekilleri, önergelerde kalmıştık. Önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık
derecesine göre işleme alacağım. (FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinin sıralar
önünde toplanmaları, gürültüler, alkışlar[!]) AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - Hayır, açamazsın! ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız! MEHMET BATUK (Kocaeli) - Milleti susturamazsınız! BAŞKAN - Sayın idare amirleri... Sayın idare
amirleri... ("Açamazsınız" sesleri, gürültüler) MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, 68 inci maddeyi
uygulayın... BAŞKAN - Sayın idare amirleri... ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız! Yanlış
yapıyorsunuz!.. Halkı susturamazsın! KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, 68 inci maddeye
göre, kapatmak zorundasınız. (FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden
"Açamazsın" sesleri, gürültüler, alkışlar[!]) İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Açamazsın!.. Sayın
Başkan, milletvekillerinin konuşma hakkını engelleyemezsiniz! (FP ve DYP Gruplarına mensup bir grup milletvekilinin
Komisyon sıraları önüne yürümeleri, gürültüler, alkışlar[!]) İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, size
yakışmıyor!.. Açamazsınız!.. MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, 68 inci madde
çok açık; 68'i uygulayın... İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Meclisi açamazsınız! ASLAN POLAT (Erzurum) - Açamazsınız! Yanlış
yapıyorsunuz! İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sizin de
konuşma hakkınızı biz savunu-yoruz; yarın muhalefete düşünce... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler) ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız! BAŞKAN - Büyük Millet Meclisini... (FP ve DYP
Gruplarına mensup milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri, gürültüler,
alkışlar[!]) Sizin yaptığınız, parlamenterlik göreviyle
bağdaşmıyor... (FP ve DYP milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri,
gürültüler, alkışlar[!]) Sizin yaptığınız, parlamenterlik göreviyle
bağdaşmıyor... Parlamentoda böyle bir eylem biçimi var mı; engelleme biçimi var
mı?!. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) (FP ve DYP Gruplarına mensup milletvekillerinden
"ayıp, ayıp!" sesleri, gürültüler, alkışlar[!]) İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Devam edemezsiniz
Sayın Başkan. ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız... MEHMET BATUK (Kocaeli) - Birleşimi kapatmak
zorundasınız... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfen, 68 inci
maddeyi uygulayın... NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Bu ayıp yeter size!.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Benim şimdi konuşmam var;
nasıl konuşturacaksınız? BAŞKAN - Efendim, arkadaşlarımız oturursa, size söz
hakkı vereceğiz. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Benim konuşmam var efendim. BAŞKAN - Efendim, siz... ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız!.. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız!.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Parlamentoyu
çalıştıramazsınız... Kendinize kıyıyorsunuz... NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Meclisi susturamazsınız...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Ben, Genel Kurulu açmakla mükellefim... (Gürültüler) ASLAN POLAT (Erzurum) - Halkı susturamazsınız. MEHMET BATUK (Kocaeli) - 68'i uygulayın... AYŞE NAZLI ILICAK (İstanbul) - 68... BAŞKAN - Önergeleri okur musunuz efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Parlamentoya kıyıyorsunuz...
Kürsüye kıyıyorsunuz... Yapmayın lütfen... "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenen..." İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Görüşemezsiniz... "...81 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz..." (FP ve DYP Gruplarına mensup bir grup milletvekilinin
kürsü önünde toplanması, gürültüler) İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Meclisi bu duruma
sokamazsınız... (Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız tarafından Kâtip
Üyenin mikrofonunun çekilmesi) Konuşamazsınız... Kapatmak zorundasınız...
(Kürsü önünde yumruklaşmalar, gürültüler) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerinize oturur
musunuz... Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... (FP ve DYP
gruplarına mensup milletvekillerinden "Açamazsınız" sesleri,
gürültüler, alkışlar [!]) Sayın milletvekilleri... (FP ve DYP gruplarına mensup milletvekilleri İstiklal
Marşını okumaya başladı) "Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü
maddesiyle değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.
'b) Soru cevap işlemi 10 dakikayla sınırlıdır.'"
(Gürültüler) BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum... (FP ve DYP
gruplarına mensup milletvekillerinden "68'i uygulayın" sesleri,
gürültüler, alkışlar[!]) MEHMET BATUK (Kocaeli) - 68 inci maddeyi uygulayın
Sayın Başkan! Başkan, 68'i uygula!.. BAŞKAN - Siz okuyun... (Gürültüler) "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.
'e) Önerge işlemleri veriliş sırasına, madde sırasına
ve aykırılık durumuna göre yapılır.'" BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum... (Gürültüler) "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenen 81 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımla." BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler) Sayın
milletvekilleri... Efendim, kürsüyü boşaltır mısınız!.. (Gürültüler) Kürsüyü
boşaltır mısınız arkadaşlar!.. (Gürültüler) LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, 68 inci maddeyi
uygula!.. Böyle görüşme olur mu?!. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsünün önünü
boşaltır mısınız!.. (Gürültüler) Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsünün önünü
boşaltır mısınız!.. Sayın milletvekilleri, lütfen, yerlerinize oturur
musunuz!.. ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Oku, oku... "... Saygılarımla.
a) Tasarı ve teklifin tümü üzerinde görüşmeler yapılır
ve oylanır. Tümü kabul..." BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oturumu kapatmak
zorunda kalacağım. ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Olur mu Sayın Başkan... BAŞKAN - Ama, yapmasınlar canım, yapmasınlar! (Kürsü önünde
yumruklaşmalar; DYP ve FP sıralarından "Yuh" sesleri) Sayın milletvekilleri, birleşime 22.30'a kadar ara
veriyorum. Kapanma Saati
:21.58 ALTINCI
OTURUM Açılma Saati
: 22.13 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 51 inci Birleşimin
Altıncı Oturumunu açıyorum. (FP ve DYP sıralarından "Yuh" sesleri,
gürültüler) 31 Ocak 2001 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati
: 22.14 |
|