Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 52

 

41 inci Birleşim

9 . 1 . 2001 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un, Adana’nın düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, spor terörüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı

3. – İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar’ın, 18 Ocak 2001 tarihinde Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yasa tasarısına ilişkin gündemdışı konuşması

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Fransa Ulusal Meclisinin gündemine alındığı öğrenilen sözde Ermeni soykırımı tasarısının Türk Ulusunu derinden yaraladığına; bu tasarının oy kaygısıyla verilmiş bir tasarı olduğuna; tarihin tarif edilmesine ve önyargılara dayandığına; tarihçilerin gerçekleri ifade etme özgürlüğü ve çabasının bir kanunla engellenmeye çalışıldığına; TBMM’nin, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının görevleriyle bağdaşmadığı görüşünde olduğuna; tarihin, ulusların aralarında nefret yaratmak için kullanılmaması gerektiğine; Fransa Ulusal Meclisindeki bu girişimin uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız dostluk ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge düşürdüğüne; bu gibi girişimleri destekleyen Ermenistan’ın ulusal menfaatinin Türkiye ile çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçtiğine ilişkin, DSP, MHP, FP, ANAP ve DYP Grup Başkanvekillerinin ortak önergesi

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMMBaşkanvekili Nejat Arseven’in, İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı Anders Björck’ün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/735)

2. – Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin’in, Küçük Esnaf ve Sanatkârlar ile Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç Faizlerinin Sınırlanmasına Dair KanunTeklifinin (2/490) gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/272)

3. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/506) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/273)

4. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı’nın, İdarî Yargılama Usulü Kanu-nunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin KanunTeklifinin (2/337) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/274)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, İran fıstığı ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Baka-nından sözlü soru önergesi (6/487)

3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488)

4. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490)

5. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun Mernis projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkinDevlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494)

8. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

9. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/501)

10. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in, özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508)

11. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/509) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

12. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralama bedellerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/510) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

13. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun kıyıya cephesi olan turistik tesislere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/511) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman’ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512)

15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İlindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/513) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

16. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514)

17. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515)

18. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, orman arazilerinin geri kazanımı amacıyla açılan davalara ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/516) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

19. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, orman yangınlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

20. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, Mardin-Dargeçit Ilısu Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/520) ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

21. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524)

22. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/525)

23. – Erzincan Milletveklii Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)

24. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)

25. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, DSİ Genel Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

26. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, TEAŞ Genel Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

27. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531)

28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)

29. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Mısır’dan doğalgaz alınmasıyla ilgili bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/534) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

30. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535)

31. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatına ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

32. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, DevletMemurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların durumuna ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537)

33. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, TRT-1’de yayımlanan Politikanın Nabzı Programına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/539) ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

34. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Siirt 50. Yıl SSK Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/540) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

35. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun, Bursa İli İnegöl İlçesi Çayyaka Köyünde vatandaşlara düzenlenen ecrimisil ihbarnamelerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/542) ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

36. – Bursa Milletvekili AhmetSünnetçioğlu’nun, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından bedelsiz tahsis olarak aldığı arazilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/543) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

37. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544)

38. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda DeğişiklikYapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifinin Anayasa Komisyonuna havale edilmemesinin nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/547) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

39. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, sözlü soru önergelerinin süresinde gündeme alınmamasının nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/548) ve TBMMBaşkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

40. – İzmirMilletvekili Suha Tanık’ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbî cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549)

41. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/552)

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Recep Önal’ın cevabı (7/2744)

2. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer’in, bakanlıklarda çalışan kadrolu ve geçici personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/3132)

3. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, yurdumuza kaçak yollardan giren et ve et ürünlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3076)

4. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ve Turhal Şeker Fabrikasının çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3208)

5. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’deki hava kirliliğine ilişkin Yeşil Vadi projesine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3213)

6. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer’in, Millî Olimpiyat Komitesine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/3133)

7. – Konya Milletvekili Mehmet Gölhan’ın, kadroya alınacak geçici işçilerin dağılımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3098)

8. – Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle’nin, Devlet Personel Başkanlığındaki bazı uzmanların Bağ-Kur Genel Müdürlüğü emrine atanmalarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3110)

9. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, DMS’yi kazananların yerleştirilmelerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3113)

10. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün’ün, ham ve rafine ayçiçekyağı işletme ve ithalatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın yazılı cevabı (7/3109)

11. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalara Vakıflar Bankasından kredi verildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3056)

12. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşların başka kurumlara devrine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3187)

13. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

Vakıflar Genel Müdürlüğünün Bursa İlindeki yatırım projelerine,

Vakıflar Genel Müdürlüğünün Bursa İlindeki bazı projelerine,

Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğünün faaliyetlerine,

Bursa İlindeki bazı projelere,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3031, 3043, 3044, 3045)

14. – Bursa Milletvekili AhmetSünnetçioğlu’nun, Vakıfbank’ın B grubu hisse senetlerinin satışına ilişkin sorusu ve DevletBakanı YükselYalova’nın cevabı (7/3131)

15. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Bursa İlindeki yatırım projele-rine,

Bursa İçme Suyu Projesine,

İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3025, 3026)

16. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-Yayladağ-Topraktutan koyundaki yerinin değiştirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2865)

17. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk’un, Kocaeli-Körfez Belediyesince İlimtepe İçme Suyu Göleti projesi kapsamında kamulaştırılan arazilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3128)

18. – Bolu Milletvekili Necmi Hoşver’in çevik kuvvet polisleri için İsrail’den tabanca ithal edileceği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3215)

19. – Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener’in uyuşturucu, kaçakçılık, terör ve faili meçhul cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3185)

20. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, bakanlığın Tokat İlindeki projelerine ilişkin sorusu ve KültürBakanı İstemihan Talay’ın ce-vabı (7/3209)

21. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, yeniden uygulamaya konulan hayat standardı vergi sistemine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/3115)

22. – Bursa Milletvekili ErtuğrulYalçınbayır’ın, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı projesine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3181)

23. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlık bünyesinde kurulduğu iddia edilen Bilişim Derneğine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/3163)

24. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, KOSGEB’in Bursa İlindeki Kügem Merkez Binası inşaatı projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3051)

25. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bozuk ve hatalı ürünlerin piyasadan geri çekilmelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3126)

26. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, promosyon cezası alan gazetelere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3186)

27. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TCDD’nin, Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3143)

28. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa TCDD’nin Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci-Halkalı Banliyö projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3144)

29. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, DHMİ’nin GAP Uluslararası Havaalanı İnşaatı projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3145)

30. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Telsiz Genel Müdürlüğünün Millî Monitör Sistemi projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3150)

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu, resim-heykel sergileri ve fuarlara,

İzmir Milletvekili Kemal Vatan da İzmir İlinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;

Muş Milletvekili Zeki Eker’in, tütün ve pancar kotasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, cevap verdi.

“Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan :

Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517) görüşmelerine devam edilerek, 4 üncü maddesine kadar kabul edildi.

9 Ocak 2001 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.55’te son verildi.

 

Ali Ilıksoy

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Yahya Akman

Mehmet Ay

 

Şanlıurfa

Gaziantep

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye


                                           No. : 58

II. – GELEN KÂĞITLAR

5 . 1 . 2001 CUMA

 

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul-Taksim’de yılbaşı gecesi meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1129) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001)

2. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in, 1995, 1996 ve 1997 yıllarında petrol şirketlerine yapılan haksız ödemelere ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/1130) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Konya Milletvekili Mehmet Gölhan'ın, Muğla-Dalaman Kâğıt ve Selüloz Fabrikasının özelleştirilme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3251) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001)

2. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlinde yapımı planlanan F Tipi Ceza evi ile Zile Ceza evi onarımı projelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001)

3. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki bazı yatırım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3253) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001)

4. – Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3254) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

5. – Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, hayvan üretimi ve kaçak et girişine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3255) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, başörtüsü sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2883)

2. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, başörtüsü nedeniyle okuldan uzaklaştırılan öğretmen ve öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2898)

3. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, İsrail'le imzalanan antlaşmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2900)

4. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir-Kozaklı  Doyduk Barajı Projesi kapsamında kamulaştırılan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2901)

5. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa-Akhisar Rehabilitasyon Merkezi projesine  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2928)

6. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, eğitime katkı payı adı altında toplanan paralara  ilişkin  Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2930)

7. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, 619 sayılı KHK'nin 15 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2948)

8. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, İstanbul İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2951)

9. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Adana İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2952)

10. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Diyarbakır İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2953)

11. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Bursa İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2954)

12. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, İzmir İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin  Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2955)

13. – İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Ankara İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2956)

14. – Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanına Yunanistan'a giriş izni verilmemesine ilişkin Dışışleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2983)

15. – Aksaray Milletvekili Murat Akın'ın, Aksaray İlindeki bazı yerleşim birimlerinin yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2985)

16. – Karabük Milletvekili Erol Karan'ın, Karabük İlindeki yerel basın organlarının vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2989)

17. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Orta Asya Türk Devletlerini ziyaret edip etmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2990)

18. – Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, F-Tipi cezaevlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2995)

19. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Karadeniz Teknik Üniversitesinde yapılan ihaleler hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2997)

20. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesinin satışını yasakladığı ilaçların Türkiye'deki durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2998)

                                           No. : 59

8 . 1 . 2001 PAZARTESİ

Tasarılar

1. – Ahvali Şahsiye Cüzdanlarının Tanınmasına ve Güncelleştirilmesine İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/799) (İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000)

2. – Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/800) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000)

3. – Ürünlere Dair Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/801) (Adalet ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000)

4. – Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/802) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.2000)

Teklifler

1. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, İçel Milletvekili Turhan Güven ile 7 Arkadaşının; 21.7.1953 Tarihli 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Kapsamına Giren Amme Alacakları ile 4.1.1961 Tarihli 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Kapsamına Giren ve 31.12.1999 Tarihinden Önceki Dönemlere Ait veya Bu Tarihe Kadar Beyan Edilmesi Gereken Vergi, Resim ve Harçlara İlişkin Kanun Teklifi (2/651) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.12.2000)

2. – Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 26 ncı Maddesinin 3 ve 4 üncü Bentlerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi (2/652) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.2000)

Tezkereler

1. – Metin Mıcık Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/732) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

2. – Nihat Yağız ve Mehmet Emin Çeçi Haklarındaki  Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/733) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

3. – Taci Nergis ve Resül Köse Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/734) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001)

Raporlar

1. – Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler  ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/789) (S. Sayısı : 568) (Dağıtma tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME)

2. – Millîyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse'nin, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanununa Bir Ek Madde İlave Edilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/217) (S. Sayısı : 569) (Dağıtma tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME)

3. – Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarih ve 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/499) (S. Sayısı : 570) (Dağıtma tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul-Güngören Belediye Başkanlığınca bazı sokaklara Merve Kavakçı adının verildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi  (6/1131) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Halk Bankası Levent ve Bursa şubelerince verilen bazı kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3256) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

2. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, AIDS ile mücadeleye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3257) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, yurt dışındaki elçilik ve konsoloslukların Türk vatandaşlarına yeterince hizmet veremedikleri iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3258) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

4. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, IMF'den sağlanan ek krediye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3259) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

5. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, uluslararası bankalar tarafından Hazineye verilen krediye ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3260) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

6. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, akaryakıt bayii paylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001)

                                           No. : 60

9 . 1 . 2001 SALI

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün İnternet sitesine ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi (6/1132) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001)

2. – Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep İlindeki elektrik şebekesi projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1133) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

3. – Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep İlinde yürütülen okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1134) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

4 . – Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın, TEDAŞ tarafından Gaziantep İlinde yürütülen projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1135) (Başkanlığa geliş  tarihi : 8.1.2001)

5. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ankara kentiçi tren yolunda meydana gelen kazaların önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi  (6/1136) (Bakanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Hatay  Milletvekili Metin Kalkan'ın, Eskişehir'de kaçırılan bir iş adamına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3262) (Bakanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

2. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Suudi Arabistan sınırında ölen bir vatandaşa ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir Devlet Hastanesi Müdür Yardımcısının başka bir göreve atanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264) (Bakanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)

4. – Adıyaman Milletvekili  Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Köylere Hizmet Fonundan Adıyaman İli köylerine yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

9 Ocak 2001 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Melda BAYER (Ankara)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41 inci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAM A

BAŞKAN - Elektronik sistemle yoklama yapılacaktır.

Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur; saat 15.20'de toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.08


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.20

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Melda BAYER (Ankara)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Efendim, yoklamayı tekrarlayacağım.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Efendim, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Adana'nın düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümü nedeniyle söz isteyen Adana Milletvekili İsmet Vursavuş'a aittir.

Sayın Vursavuş, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Vursavuş, malumunuz, bugün Dörtyol'un da kurtarılış günü; ben, Dörtyolluların kurtuluşunu kutluyorum.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Biz de kutluyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vursavuş.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un, Adana’nın düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

İSMET VURSAVUŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz Hocamıza yönelik çirkin saldırıyı şiddetle kını-yor, Hocamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, olayı protesto ediyor, acil şifalar dileyerek konuşmama başlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana'nın düşman işgalinden kurtarılışının, 79 uncu yılı nedeniyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, bugün bu fırsatı sağladıkları için Sayın Başkanımıza, Adanalı hemşerilerim adına ayrıca teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, 5 Ocak 1922 tarihinin, Adanamızın olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihi içinde önemli bir yeri vardır.

Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan devletler arasında bulunan Osmanlı Devletinin toprakları galip devletler tarafından işgal edilmeye başlandığında, Batı'nın şımarık ve haddini bilmez çocuğu Yunanistan, batı bölgelerimizde hak iddia edip, işgale başlarken; Urfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana bölgelerimiz de İngilizler ve daha sonra Fransızlar tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. İşgalin en acı yanı, Osmanlı, Birinci Dünya Savaşında birçok cephede, üç kıtada savaşırken, yüzlerce yıllık, iç içe, kardeşçe yaşamış Ermenilerin ihanetiyle karşı karşıya kalmıştır. Aktif gücü cephede olan Türk Milletinin, güçsüz kalan şehir, köy ve kasabalarını Ermenilerin öncülüğünde düşman kuvvetleri işgal etmiştir. En acı yanı, yüzyıllardır komşu olarak yaşamış ve bu toprakların bütün nimetlerinden müştereken yararlanmış Ermenilerin, komitacı çeteler kurarak...

BAŞKAN - Sayın Vursavuş, bir dakika.

Sayın milletvekilleri, sükûneti temin edemiyoruz; bendeniz dahi duyamıyorum. Malumunuz, bu hafta güneyin kurtuluşu var; Sayın Vursavuş da önemli şeyler söylüyorlar.

Buyurun efendim.

İSMET VURSAVUŞ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

...500 000 Türk ve Müslüman insanımızı, acımasızca, kundaktaki bebeklere kadar katletmeleri olmuştur. Ne yazık ki, kendini uygar zanneden Avrupa ve Amerika, bugün dahi gerçekleri saptırma çabalarıyla, sözde Ermeni soykırımından bahsediyor. Soykırım yapan ve ülkemizi düşman güçlerine teslim etmede, ihanette bulunarak soykırım yapan Ermenilerin olduğunu, 150 milyonu aşan Osmanlı arşivlerindeki tarihî belgelerin araştırılıp, incelendiğinde göreceklerdir. Osmanlı Devletine karşı iç isyan ve işgal kuvvetlerine yataklık yapan, 500 000 insanımızın katilleri bunlardır. Soylu Türk Milletinin tarihinde ihanet ve soysuzluk olmamıştır. Bir daha tekrarlıyoruz, biz Türklerin utanılacak bir tarihî yoktur.

Sevgili milletvekilleri, tarihte düşman işgalinden vatanını koruyan insanların yarattığı kahramanlık destanları olmuştur. 5 Ocak 1922 günü, işte bu destanlardan birisini de Adanalı yaratmıştır. Çukurova bölgesini iyi tanıyanlar bilirler ki, havasının bozulması, aniden fırtınalara sebep olur. Karabulutlar, gökgürültüleriyle Toroslara ve Amanoslara dayanır; ama, etkileri fazla sürmez, ardından şiddetli poyraz fırtınası çıkar ve karabulutları geldikleri yere süpürür, götürür. İşte, 5 Ocak Adana'nın, 6 Ocak Ceyhan'ın, 7 Ocak Osmaniye'nin ve dün Dörtyolumuzun kurtarılışının, işgal kuvvetlerinin geldikleri yere hem de başları eğik gönderilişinin 79 uncu yılı kutlamaları devam etmektedir.

20 Aralık 1921 günü Fransız işgal kuvvetleri Adana'yı terk etmek zorunda kaldılar ve vilayet konağında yapılan devir teslim töreninden sonra işgalde indirilen Türk bayrağı yeniden göndere çekildi. Adanalılar, işgalin ardından, bayrağına olan hasretini, 95 metrekarelik bir kutlama bayrağını Ulucami ile Büyüksaat arasına asarak giderdi. İşte, her 5 Ocak kurtuluş kutlamaları, bu sene de, her sene olduğu gibi büyük bir coşkuyla tekrarlanmış, halk aynı heyecanı yaşamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, Erzin'i de unutmuyorsunuz değil mi?

Buyurun.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan...

İSMET VURSAVUŞ (Devamla) - Erzin'i de unutmuyoruz efendim, hepsi beraber, müşterek bu hizmeti, görevi yürüttüler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

İSMET VURSAVUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adanamızın ve genellikle Çukurovamızın, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve millî mücadelemizde önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya Savaşı sonlarında Arabistan'dan çekildiğimizde, Mustafa Kemal karargâhını Adana'da kurmuş ve Adanalıları, Çukurovalıları daha yakın tanımıştır. Atatürk, millî mücadeleye başlama kararını Adana'da verdiğini, ilhamını Adanalıların göstermiş olduğu azim ve kararlılıktan aldığını, 15 Mart 1923'te Adana'ya geldiğinde "bende bu vekayiin ilk hissî teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut bulmuştur" sözleriyle ifade etmiştir.

Başlangıçta, demin bahsettiğim gibi, Adana'nın, Çukurova'nın Ceyhan'ın, Osmaniye'nin, Dörtyol'un, Erzin'in düşman işgalinden kurtarılışının coşkuyla kutlamalarının yapıldığı günler devam ediyor. Çukurovalılar 79 uncu yıldönümü kutlamalarını bu heyecanla yaşarken, atalarımızdan devraldığımız insanî ve evrensel değerleri, vatan sevgisini, bayrak sevgisini ve özünde var olan bağımsızlık duygularını koruyarak, gelecek kuşaklara taşıyacağının azim ve kararlılığında olduğunu dünyaya bir defa daha haykırmıştır. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adanalılar olarak, Türk Milleti olarak, iç ve dış düşmanlarımıza karşı el ele vererek, düşman yağmacılarına karşı, güzel yurdumuzun bağımsızlığı ve Yüce Milletimizin özgürlüğü için hiç tereddüt etmeden canlarını veren aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun diyor, bizlere özgür, onurlu ve başı dik insanların yaşadığı bir ülke bırakan Mustafa Kemal Atatürk ve yiğit silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize, Şanlı Ordumuza şükranlarımızı sunu-yoruz, onları minnetle anıyoruz.

Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken, Adanalı ve Çukurovalı hemşerilerim adına, onların vekili olmanın onuruyla, hepinize ve Yüce Türk Milletine saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Vursavuş.

Efendim, Adana Milletvekili Sayın Metanet Çulhaoğlu da bu konuda söz istemişti; Adana'nın kurtarılış günü çoşkusuna iştirak ediyor.

Efendim, imkânımız olmadığı için...

Teşekkür ederim.

Sayın Dönen, buyurun.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, az önce arkadaşımızın da söylediği gibi, bu hafta, Çukurova'nın kurtuluş haftası. Bugün, Tarsus'tan başlayarak Dörtyol'da sonuçlanan bir kurtuluş haftasını yaşıyoruz. Bugün, şu anda, Dörtyol'da kurtuluş günü kutlanmakta. Buradan, tüm hemşerilerimin kurtuluş günlerini kutluyor, hepsine saygılarımı sunuyorum.

Yine, dün, Erzin'de kurtuluş günü kutlandı. Tüm Erzinlilerin kurtuluş gününü kutluyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Özellikle, bir Hataylı olarak çok teşekkür ediyorum; sağ olun.

Sayın Özgenç, siz bir şey buyurdunuz efendim. Çok kısa herhalde...

Buyurun.

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Sayın Başkanım, müsamahanıza çok teşekkür ederim.

Yetmişdokuz yıl önce başlayan Çukurova'nın kurtuluşu, Tarsus'un kurtarılışıyla başlamıştır. 27 Aralıkta başlayan bu kurtuluş harekâtı, az evvelki konuşmacı arkadaşımızın arz ettiği gibi, Adana, Erzin ve Dörtyol'a kadar uzanmıştır. Tarsus'ta ilk defa bu kurtuluş mücadelesini başlatan Molla Kerim, başı kesilerek, Baş Köprüsünden nehre atılmıştır. İlk mücadele, bu zatı muhteremin mücadelesiyle başlamıştır. Diğer şehitlerimize olduğu gibi, bu muhterem kardeşimize de Allah'tan rahmet diliyor ve Tarsus'tan başlayarak Mersin, Adana, Dörtyol, Erzin ve tüm Çukurova'yı içerisine alan bu kurtuluş yıldönümlerini kutluyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim, sağ olun.

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Mehmet Bey, zaten siz grup başkanvekilisiniz. Siz, söz istemiştiniz; ama, imkânımız olmadığı için, Hatay'ın kurtuluşunu, Dörtyol münasebetiyle, kutladığınızı buradan ifade ediyorum. Diğer arkadaşıma söz vereceğim.

Teşekkür ederim.

Efendim, Çukurova olmasaydı Hatay kurtulmazdı. Malumunuz, Hatay harekatı, Dörtyol'dan, o zamanki Seyhan vilayetine bağlı olduğu için oradan olmuştur.

Efendim, gündemdışı ikinci söz, spor terörü hakkında söz isteyen, Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Zaimoğlu.(DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, spor terörüne ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; spor terörü konusunda gündemdışı söz almış bulunuyorum, Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Bakın bugünlerdeki manşetlere -Türkiye genelinde söylüyorum- bir çılgınlık, bir vahşet her gün tırmanmakta, ölüm oruçlarından tutun taranan polis arabalarına, vurulan kişilerden ölümlerle, yaralılarla dolu trafik kazalarına kadar günlük haberler hep aynı; hep kan, hep ölüm, hep vahşet. Toplumumuz ölümlerle yüzgöz oldu. Bu yüzden, vatandaşlarımız televizyon haberlerini seyretmek istemiyor, gazete okumuyorlar, tirajlar her gün düşüyor. Spor seyredelim diyorlar, bu sefer de spor terörü patlıyor; sustalılar, döner bıçakları, kasaturalar, tabancalar, patlayan fişekler; statlarda, yollarda olaylar, insanlara saldırılar; vasıtalara, otobüslere taşlar... Netice; kan, küfürler, yaralılar, ölümler, mutsuz insanlar, ağlayan analar...

Sayın milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, bir Leeds maçında 2 İngiliz öldürüldü; başta İngiltere olmak üzere bütün Avrupa ayağa kalktı, kanlı görüntüler dünya televizyonlarına birinci haber oldu. Maalesef, Türkiyemiz bu olaylarla gündeme geldi, hep manşetlerde oldu.

Bunları şunun için söylüyorum; gelin, testi kırılmadan, bu sefer tedbirler alalım diyorum; çünkü, bizde, hadise olmadan tedbir alınmaz. Sayın Adnan Kahveci rahmetli olmasaydı, birtakım trafik tedbirleri alınmayacaktı; adam canlı bomba olup emniyetin 5 inci katına çıkmasaydı, gereken tedbirler bu derece gündeme gelmeyecekti; Sıvasspor-Kayserispor maçında, insanlar futbol maçı adına birbirlerini katletmeselerdi, birtakım tedbirler alınmayacaktı.

Sayın milletvekilleri, bu olaylar çok büyük bir kitleyi kapsamaktadır. Bakın, Türkiye'de, senede 5 115'i profesyonel olmak üzere tam 65 000 futbol maçı oynanıyor. Her hafta yarım milyon, senede 20-25 milyon insan sportif müsabakaları statlarda izliyor. Tabiî, milyonlarca insan da televizyonları başında izliyor. Bu yüzden spor, özellikle de futbol, geniş kitlelerin kaçış alanı ve sığınağı olmuştur. Toplumsal bir olaydır ve çok dikkatli izlenmelidir. Hele bugünlerde, çok ama çok dikkatli olmalıyız.

Sayın milletvekilleri, bu olaylara artık dur demek zamanı gelmiştir ve çoktan geçmektedir. Spor terörünün bu boyutlara gelişinin sebepleri herkes tarafından bilinmektedir. Olaylı son Galatasaray-Fenerbahçe maçı sonrası bu hadiseler televizyonlarda ve gazetelerde günlerce yer aldı, hatta, haberlerin bir numaralı konusu oldu. Bu tartışmalar neticesinde, spor terörünün tarafları olarak;

1. Sorumsuz yöneticiler,

2. Taraflı bazı medya,

3. Yönlendirilmiş amigolar,

4. Düşüncesizce beyanat veren teknik kişiler,

5. Liyakatsiz hakemler,

6. Taraflı kışkırtılan sporcular,

7. Lakayt güvenlik sorumluları,

Olmak üzere, bunlar, her yerde, hep konuşuldu; köşe yazılarında defalarca yer aldı; işin vahameti, televizyonlarda, olağan spor gündeminin de önünde yer aldı; günlerce tartışıldı; bazı çözüm önerileri açıklandı. Böyle, fitili kesilmiş bomba gibi bekleyen, toplumu şiddetle tehdit eden bu olaylar, bugüne kadar Meclis gündeminde hiç tartışılmadı, çareleri hiç düşünülmedi. Enine boyuna, sporun başarısı ve terör olayları, belki bir Meclis araştırması şeklinde, bugüne kadar Mecliste görüşülmeliydi; ama, yapılmadı.

Sayın milletvekilleri, şimdi, ben, bu olayları, ister istemez, biraz şahsîleştirmek istiyorum. Avrupa Birliği adayı Türkiye'nin bir milletvekili olarak, bir spor müsabakasını şeref tribününden bile rahat seyredemiyorum.

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız.

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Küfürlerden yüzümün kıpkırmızı kesildiği bir ortama, nasıl çocuklarımı getireyim; sade vatandaş nasıl gitsin; niçin, çoluğunu çocuğunu, küfür öğrenmeye veya kazaya belaya göndersin?

Biliyorum, spordan sorumlu Sayın Bakanımız da maçları çok seviyor ve genellikle de kaçırmıyor; hatta, olimpiyatlara bile koşa koşa gidiyor, büyük ümitlerle gidiyor. Netice mi; malum... Bu, işin esprisi.

Ben, şimdi, spordan sorumlu Sayın Bakanımıza, ciddî ciddî soruyorum. Belki biraz alınacak; ama... Bu iş nasıl buraya gelmiştir? Bu nasıl bir eğitimsizliktir? Bu sorumsuz yöneticileri niçin şimdiye kadar uyarmadınız? Elinizdeki imkânları niçin kullanmadınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlarsanız memnun olacağım.

Sayın Bakan size cevap vereceklerdir.

Buyurun.

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Bazı taraflı medyayı niçin susturmadınız? Spor terörü konusunda, size bağlı bütün federasyonları niçin uyarmadınız? Güvenlik konusunda, ilgili genel müdürlükle, bakanlıkla bilgi alışverişiniz, koordinasyonunuz  var mıdır? Herkesin bildiği gibi, sorumsuz yöneticiler tarafından yönlendirilen amigolar hakkında, eğitsel alanda neler yaptınız? Biliyorum, şu anda, bir derby maçından sonra, bazı amigolar maçlara sokulmuyor. Tedbir, sadece bu mudur; yalnızca İstanbul'da mıdır?

Sayın milletvekilleri, bu olaylar artık çığırından çıkmıştır. Bundan sonra olacak olaylar, hepi-mizi son derece korkutmaktadır. Şimdi, sizler, sorumlu mevkidekiler, artık, olayları, seyirciler gibi tribünden izleyemezsiniz; kulaklarınızı küfürlere tıkayamazsınız; kanlı bıçaklı olayları, hiç yokmuş gibi kabul edemezsiniz. Sizi, burada, bir kez daha uyarıyorum; bundan sonra, sadece bir kıvılcıma bakan bu olayların -Allah korusun- sorumlusu, biliniz ki, sizlersiniz.

Çözüm isterseniz, sporun başarısı için, bu olayların enine boyuna incelenmesi için, geliniz, Meclis araştırması açalım; dilerseniz, özel spor yasası getirin, bunu destekleyelim. Ben, artık, statlarda, medenî ölçülerde, huzur içerisinde, insanî bir ortamda maç seyretmek istiyorum. Bunu, sadece ben değil, bütün Türk Halkı sizlerden bekliyor; ailesinin ve çocuklarının da güvenli olmasını istiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu, lütfen, toparlarsanız memnun olurum.

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Hepinize, bu vesileyle, en derin saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Cevap vermek üzere, Sayın Bakan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sporda ana hedef, ırk, dil, din ve ülke farkı gözetmeksizin, evrensel boyutta, barış ve kardeşlik ortamının tesis edilmesidir. Bu amaca hizmet etmediği takdirde, spor alanında kazanılan başarıların önemli olmadığına inanıyorum. Sosyolojik açıdan tarihsel gelişimi incelendiğinde, barış, dostluk ve kardeşlik kavramlarının, ilk kez, spor sahaları ve faaliyetlerinde kullanıldığını görüyoruz.

Üçbin yıl önce yapılan olimpiyatlarda, yarışmalar "Tanrı barışı" adı altında gerçekleştirilirdi. Bu olimpiyatların düzenlendiği Olimpia da, kutsal bir bölge olarak ilan edilmişti. Yarışlar esnasında bölgeye silahlı olarak girenler, Tanrı'ya karşı en büyük günahı işlemiş olarak kabul edilir ve en ağır biçimde cezalandırılırlardı. Bu ceza, sadece bu suçu işleyenlere değil, suçu görüp de göz yumanlara da verilirdi. Bütün bu yaptırımlar, barış, kardeşlik ve dostluk atmosferinde yarışların sürekliliğinin sağlanması içindi.

Binlerce yıl önce, sporla özdeşleşmiş barış ve kardeşlik kavramlarına karşın, bugün, futbol sahalarındaki şiddet olaylarına şahit olunması, çok vahim ve üzücüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, ülkemiz, 1950'li yıllardan itibaren, Avrupa Konseyine ilk üye olmuş ülkelerden biridir. Bu çerçevede, ülkemiz, Avrupa Konseyinin muhtelif komisyonlarındaki toplantılarına düzenli olarak iştirak etmektedir. Söz konusu komisyonlardan biri de Sporda ve Özellikle Futbol Maçlarında Şiddet ve Seyirci Taşkınlıkları Komisyonudur. Türkiye, söz konusu komisyonun kuruluşuna da ilk imza veren ülkeler arasındadır.

Ayrıca, bilindiği gibi, 18.1.1990 tarihinde Yüce Meclis tarafından çıkarılan 3608 sayılı Kanunla ülkemiz, bahsi geçen komisyonun tavsiye kararlarına uymayı taahhüt etmiştir.

1999 yılında bu komisyon, üye ülkelerin katılımıyla bazı tavsiye kararları almıştır. Futbol sahalarındaki terör olaylarının önlenmesini amaçlayan bu tavsiye kararlarını dört ana başlık altında özetlemek mümkündür.

1. Stadyumların fizikî mekânları itibariyle yapılması gereken düzenlemeler: Tel örgülerin kaldırılması, seyirci giriş-çıkışlarının düzenlenmesi gibi.

2. Stadyumlarda seyircilerin güvenliğiyle ilgili yapılması gerekenler: Elektronik gözleme sistemleri, özel biletleme sistemi, hostes sisteminin kurulması, özel güvenlik güçlerinin kullanımı.

3. Yasal ve mevzuat düzenlemeleri: Suç işleyen kişilerin yerinde cezalandırılması, suça yönelik kişilerin stadyumlara sokulmaması.

4. Seyirci ve kamuoyunun eğitimi: Sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle birlikte düzenlenecek eğitim programları, görsel ve yazılı medya marifetiyle oluşturulacak eğitim programları.

Bu tavsiye kararlarını, 3608 sayılı Kanun çerçevesinde, taahhüt ettiğimiz üzere uygulamaya kararlıyız. İlk aşama olarak bazı stadlardaki tel örgülerin kaldırılmasını örnek olarak gösterebilirim.

Futbol sahalarındaki tel örgülerin, seyircileri psikolojik olarak olumsuz etkilediği gibi onların güvenliği açısından da bazı sakıncaları vardır. 1980'li yıllarda İngiltere ve Guatemala'da meydana gelen olaylarda 150 kişi tel örgüler sebebiyle hayatını kaybetmiştir.

Denizli stadyumu, bugün, tel örgüler kaldırılmasına rağmen  hiçbir olayın meydana gelmemesi durumu dikkate alınarak, fair play ödülü verilmesi amacıyla UEFA tarafından izlemeye alınmıştır. (Alkışlar)

Stadyumlarda taşkınlık yapan seyircilerin izlenerek kimliklerinin tespit edilmesini, güvenlik güçlerimiz tarafından oluşturulacak bir bilgi ağıyla, ulusal ve uluslararası platformda bu kişilerin müsabakalara alınmamasını amaçlıyoruz; ancak, unutulmamalıdır ki, bu tavsiye kararları bir bütündür ve tek başına herhangi birini uygulayarak sporda şiddeti önlemek mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 Mayıs 2000 tarihinde, sivil toplum örgütleri, üniversite temsilcileri ve spor teşkilatının katılımıyla sporda şiddet platformunu düzenledik, oluşturduk. Bu toplantıda, sporda şiddetin sosyokültürel boyutları tartışıldı ve toplantı tutanağını, ilgili mercilere, kişi ve kurumlara sunmak üzere,  bir kitapçık haline getirdik.

Ayrıca, Avrupa Konseyinin Sporda Şiddet Komisyonunun Başkan, Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri ülkemize davet edilmiş, delegasyon 15-17 Kasım 2000 tarihlerinde ülkemize gele-rek yetkililerle toplantılar yapmış ve stadlarda incelemelerde bulunmuştur.

Ülkemizdeki spor terörünü, Avrupa Konseyinin tavsiyeleri ve tecrübeleri doğrultusunda önlemeye kararlıyız ve bunu ifade etmekten de ayrıca mutluluk duyuyorum.

Değerli arkadaşlarım, kısaca ifade etmeye çalıştığım gibi, ülkemizde meydana gelen spordaki terör olaylarını, bilimsel bir yaklaşımla ve Avrupa norm ve standartlarında önlemeyi amaçlıyoruz. İhtiyaç duyulacak yasal düzenlemelerle ilgili olarak Yüce Meclisimizden destek göreceğimizden hiçbir kuşkumuz yoktur.

Böyle önemli bir konuda bana konuşma fırsatı tanındığı için, başta değerli konuşmacı arkadaşım olmak üzere, hepinize derin saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı son söz, Ermeni soykırımı iddiaları hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar'a aittir.

Buyurun Sayın Çakar. (MHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

3. – İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar’ın, 18 Ocak 2001 tarihinde Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yasa tasarısına ilişkin gündemdışı konuşması

AHMET ÇAKAR (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Türk Parlamentosunun kıymetli üyeleri; kişisel yargılarını tarihin yargılarıyla yer değiştirmeye kalkanlar, yine tarihin yargılanmasından kurtulamayacaklardır; çünkü, tarih, hataları da sevapları da birlikte kaydeden bir zaman bilimidir; ondan kurtuluş yoktur.

4 milyon kilometrekare, kendi toprağının 8 katı büyük kara toprağında -Asya, Afrika, Amerika ve Pasifik'te- birçok ulus üzerinde vahşi sömürgecilik metotları uygulayan ve sömürge hâkimiyeti adına milyonlarca insanı, özellikle Müslümanları katlederek soykırıma tabi tutan bir milletin Ermeniler adına soykırım iddiasında bulunması ve onu parlamentosunda yasa haline getirmesi, akıllara durgunluk veren, çağdışı, insanlıkdışı bir teşebbüstür. Bu teşebbüs, başta Fransız Milletine ve Devletine, Ermenilere ve Yüce Türk Milletine insafsız bir ihanettir. Bu, öyle bir ihanettir ki, tıpkı kuyuya atılan taş gibidir; kırk akıllı gelse, o taşı kuyudan bir daha kolay kolay çıkaramaz.

Batı içinde bir Batı var, hem Batının düşmanı hem Doğunun düşmanı. Buradan aklıselim soylu Fransızlara ve bütün Batıya sesleniyoruz: Yol yakınken bu vahim hatadan dönün, tarihin hükmüyle oynamayın, hukuk ilmine ve özgür düşünce anlayışına kelepçe vurmayın ve içinizdeki insanlık düşmanını, medeniyet düşmanını kovun; kovun ki, siz de rahat edin, insanlık âlemi de rahat etsin.

Tarihî dayanağı olmayan, saptırılmış ve uydurulmuş sahte Ermeni soykırım iddiaları asılsızdır. Katledilen, işkencelere ve akıl almaz tecavüzlere maruz kalan, Türklerdir; Birinci Dünya Harbinde ordusu arkadan vurulan, bölge halkı imha edilen, malları, canları ve namusları tecavüze uğrayan, Türklerdir; bebek, çocuk, kadın, ihtiyar demeden, samanlıklara, camilere doldurularak yakılan, Türklerdir. Bütün bunlar "kurtulmak istiyorsan komşunu öldür" sloganı adına, Hınçak ve Taşnak çeteleri tarafından Doğu Anadolu'da uygulanan ve uygulatılan, hiçbir şerefi olmayan zulümlerdir.

Ermeniler, tarihin hiçbir safhasında devlet olmamış, olamamış, sabit bir toprak parçasında tutunamamış, devamlı, başka milletlerin himayesinde yaşamıştır. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde huzur içerisinde şerefle ve adaletle yaşarken, Batı'nın kışkırtmasıyla, asırlarca sadık kaldığı Yüce Türk Milletine ihanet etmiş Ermenileri tarih asla affetmeyecektir. İhanet etmeyenler ise, dün olduğu gibi bugün de, Türk Bayrağı altında huzur içerisinde yaşamaktadırlar. İhanet edenleri yeniden ihanet etmeye teşvik etmek, asırlardır dost ve kardeş yaşamış iki milletin arasına yeni kin ve nefret tohumları ekmek, üçüncü binyıla giren insanlık âleminin aydınlık geleceğine kara bir leke sürmektir. Bu leke, aynı zamanda, Türk Milletine hazırlanan esaret zincirine eklenmek istenen çürük bir halkadır. Lakin, böyle çürük halkalardan oluşmuş çok esaret zincirlerini parçalamış, hürriyetine düşkün yüce bir milletiz. O bakımdan, sayın Fransızlar, nafile uğraşmayın; Âkif'in dediği gibi "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!"

Türkler, asırlardır doğudan batıya doğru ilerleyen ve durdurulamayan bir millettir. O bakımdan, Türklerle iyi geçinmek, onlarla dost olmak, her zaman kârlıdır. İnsan haklarına ve sevgisine her zaman değer veren ve başına taç eden, hukukun üstünlüğüne inanmış ve Büyük Türk Dehası Atatürk'ün milletlerarası barışın terazisi diyebileceğimiz "yurtta sulh, dünyada sulh" veciz sözünü dışpolitikasında şiar edinmiş olan Türk Milletinin huzurunu bozmaya, uluslararası münasebetlerini zedelemeye kimsenin hakkı yoktur. (MHP sıralarından alkışlar)

Son  söz: Ey Fransız ve benzerleriniz!.. Nasıl gelirseniz öyle karşılanırsınız!

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; geçen ay Fransız Senatosunda kabul edilen sahte Ermeni soykırım tasarısı, şimdi, 18 Ocakta Fransız Millet Meclisine gelmektedir. Dün olduğu gibi, bugün de, Fransızlar, emperyalist güçlerle beraber "Doğu Meselesi", "Şark Meselesi" adı altındaki, Türk Milletinin, önce Avrupa'da, sonra Anadolu'da yok edilme projesinin bir parçasının senaryosunu oynamaya devam etmektedirler

Ermeniler, Ermenistan Devlet yöneticileri ve büyükelçileri, her gittikleri yerde, her katıldıkları uluslararası toplantıda, Türklerin Ermenileri katlettiklerini, imha ettiklerini anlatıyorlar. Aslında, Birinci Dünya Harbinde bizi arkamızdan vuran Ermeniler, Fransızların ve Avrupalı müttefiklerinin tahrikleriyle Türkleri arkadan vuran, katleden Ermeniler, çok enteresandır, -bunun adına ne denir bilmiyorum; ama- gizli şer odaklarının, tabiri caizse, siyaset sapıklarının yazmış olduğu senaryoların bir adı diyebileceğimiz bu senaryoları hazırlayanları buradan kınıyorum; lakin, Yüce Parlamentomuzda da onların yaptıklarının cevabını vermek mecburiyetindeyiz.

Ermeni Anayasasında, bugünkü Ermenistan Anayasasında ve Bağımsızlık Bildirgesinde, Doğu Anadolumuz "Batı Ermenistan" olarak gösterilmektedir ve Ermenistan, katlettikleri Türkler yerine, katledilen Ermenileri anlatmaktadır. Bu itibarla, bu Yüce Parlamentoda, biz de, Amerika Birleşik Devletlerindeki Temsilciler Meclisinin, Fransa'daki Senatonun ve Millet Meclisinin, ortaya koymuş olduğu gayrihukukî, gayriahlakî "insanlık suçu" diyebileceğimiz bu sahte Ermeni soykırım tasarısına karşılık, tarihî belgelere ve gerçeklere dayalı Türk soykırımını, tarihî belgeleriyle Parlamentomuzda izah etmeliyiz ve bunu Türkiye'de kanunlaştırmalıyız.

Ayrıyeten, eğitim tedrisatımızda, ilkokuldan başlayarak üniversite bitimine kadar da, Doğu Anadolu'da yapılan Türk katliamını ve onun devamında devam eden Ermeni ihanetlerini okullarımızda ders olarak okutmalıyız. Düşmanın oyununa, düşmanın hesabına, kitabına, biz de aynı oranda cevap vermeyecek olursak, onlar bizi dünyada karalamaya, biz de kendimizin karalanmasına göz yummaya devam ederiz. O bakımdan, Türk Milletinin millî egemenliğinin hükümranlık haklarının ve millî iradesinin yegâne tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, evet, bu meseleleri enine boyuna tartışmalıyız ve bu hususta, Türk Milletinin kıstaslarını ve kriterlerini belirlemeliyiz. Aksi takdirde, düşmanın ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi bölme, parçalama ve yok etme projesi hayata uygulanmaya devam eder.

Âkif'in söylediği gibi "Sahipsiz vatanın batması haktır/ Sen sahip olursan batmayacaktır" beytinden hareket ederek, biz, vatanımıza, milletimize elbette ki sahibiz; ama, vatanımızı, milletimizi bölmek ve yok etmek isteyenlere karşı ciddî, siyasî, hukukî ve kültürel tedbirleri almayacak olursak, evet, bütün dünya bir yana, Türk Milleti bir yana olur; yani, bütün dünya Türklere düşman ve düşman olan Türklere karşı da yalnız kalmış bir Türk Milletinin evlatları ortada kalır. Dünya nesilleri, bugün, evet, Ermenistan devlet yönetiminin oyununa gelerek veyahut öyle gösterilerek, yeni yetişen insanlık âleminin çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirilmekte. Bugün, Avrupa'nın ve Amerika'nın üniversitelerinde, Ermeni soykırım tasarısı kabul edilmediği için, daha henüz tam anlamıyla kabul edilmemiş...

BAŞKAN - Sayın Çakar, sözünüzü kesmek istemiyorum; toparlarsanız minnettar kalırım.

AHMET ÇAKAR (Devamla) - Bağlıyorum.

...fakat, muazzam bir Türk düşmanlığı, kültürel boyutlarıyla üniversitelerde, üniversite gençliğine anlatılmakta ve öğretilmektedir.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Çakar, teşekkür ederim efendim.

Bu arada, Ermeni kilisesiyle işbirliği yapan Vatikan'ı da unutmamak gerektiğini ifade etmek isterim efendim.

Sayın Toprak, bir şey mi ifade edeceksiniz?

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yerinizden, çok kısa efendim.

Buyurun.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre, kısa bir söz...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Önce, kısa bir tespit ve bir bildiriden kısa pasaj...

BAŞKAN - Hayır, tespit değil, fikrinizi söylüyorsunuz; lütfen... Böyle bir usulümüz yok çünkü.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, çok önemli bir konuda birkaç cümle ifade etmeme izin veriniz lütfen.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Bugünlerde Fransız Millet Meclisinde Ermeni tasarısı görüşülmek üzere.

Fransa Başbakanı Jospin, hükümet olarak, ülkesinin geçmişte Cezayir'de yaptığı soykırım, işkence ve şiddet olaylarıyla ilgili Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasına karşı çıktı. Sosyalist Parti Genel Sekreteri buna destek verdi ve "bu işi, tarihçiler daha iyi yapar" dedi.

Biri 92, diğeri 82 yaşında iki Fransız generalin itiraflarından... İki kahraman general, tam 1 milyon Cezayirliyi öldürdüklerini itiraf ettiler. General Massu ve General Aussaresses, o zamanlar Fransa'ya bağlı üç eyaletten oluşan, yani anavatan toprağı sayılan Cezayir'de, 1954 ve 1962 yılları arasında, kendi emirleriyle 24 000 kişiye işkence yapıldığını ve bunlardan 3 024 kişinin -aralarında Fransız komünistler de olmak üzere- yargısız infaz edildiğini itiraf ettiler.

Sayın Başkanım, çok ilginçtir, bu davayı güdenlerin acımasız soykırımcılardan çıkması, tarihin bir ironisi olsa gerek.

Cezayir'de, Çad'da, Somali'de, bugün Ortadoğu ve Çeçenistan'da yaşanan soykırıma arka çıkanlar, yakın geçmişte Asala terörüne, ardından 30 000 yurttaşımızın ölümüne neden olan teröristlere destek olup yataklık yapanlar, koca bir yüzyılı halkların kanıyla sulayanlar, tarihin ve halkların davasında değil taraf olmak, söz hakkına bile sahip olamazlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Bağlıyorum.

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim... Anlaşıldı efendim...

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Son cümleyi ifade ediyorum Sayın Başkanım.

Yüzyıla yakın, tarihî gerçekleri saptırıp, insanlık adına çifte standart uygulayanlar, bu yolla biz cumhuriyet kuşaklarına bedel ödetmeye, kuruluşundan bu yana "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesiyle barışı savunan Türkiye'nin çağdaşlık yolunu bu oyunlarla tıkamaya çabalıyorlarsa, bilsinler ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Toprak, zaten, Sayın Avni Doğan'ın da imzaladığı ve biraz sonra okuyacağım önergede bu var.

Mesele anlaşılmıştır; yalnız, ben de şunu ilave edeyim: Fransa'nın sadece Cezayir'de değil, şu anda Ruanda'da Tutsiler ile Hutuların soykırıma uğraması ve 1 milyon insanın katledilmesi hadise-si de var; bunu da unutmamanız gerekiyor.

Sayın Akgönenç, siz bir şey söyleyecektiniz; lütfen, çok kısa olmak üzere, buyurun efendim.

OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara)- Teşekkür ediyorum.

Bugün, son derece enteresan bir rastlantı olarak, iki arkadaşımız konuşurken, birincisi, Çukurova ve güneyin kurtuluşundan bahsetti, diğeri de, Ermeni olaylarını dile getirdi.

Şimdi, ben, bu ikisini bir araya bağlayarak, çok enteresan bir noktayı dikkatlerinize arz etmek istiyorum: Haçlılar döneminde, Türkiye'ye, Anadolu topraklarına Haçlılar girerken, özellikle de güney tarafa ilerlerken, yine Ermeniler, daveti kendileri yollamışlar ve "bizi kral yapmanız, yani, bize bir krallık vermeniz şartıyla, size bütün yolları göstereceğiz" demişlerdir ve nitekim, güneyde kurulan Ermeni Krallığı, çok çok kısa bir süre için Haçlılar idaresinde kurulan Krallık, ancak, böyle bir hizmete karşılık oluşturulmuştur ve Papanın tacı giydirilmiştir. Yani, şunu demek istiyorum bu sözlerle : Türkiye'de, Anadolu'da çekilen bütün ıstıraplarda hep aynı odakların birlikte çalıştıklarını görüyorsunuz ve çıkarlar için bunun hakikaten...

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Akgönenç, mesele anlaşılmıştır.

OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara)- Teşekkür ederim. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak gündemdışı konuşma yapan Sayın Çakar'a, ayrıca Sayın Toprak'a ve Sayın Akgönenç'e teşekkür ediyorum.

Aynı konuda, siyasî parti gruplarının Başkanlığımıza verdikleri müşterek imzalı bir önerge vardır; müsaade ederseniz, bunu okuyorum:

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Fransa Ulusal Meclisinin gündemine alındığı öğrenilen sözde Ermeni soykırımı tasarısının Türk Ulusunu derinden yaraladığına; bu tasarının oy kaygısıyla verilmiş bir tasarı olduğuna; tari-hin tahrif edilmesine ve önyargılara dayandığına; tarihçilerin gerçekleri ifade etme özgürlüğü ve çabasının bir kanunla engellenmeye çalışıldığına; TBMM’nin, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının görevleriyle bağdaşmadığı görüşünde olduğuna; tarihin, ulusların aralarında nefret yaratmak için kullanılmaması gerektiğine; Fransa Ulusal Meclisindeki bu girişimin uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız dostluk ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge düşürdüğüne; bu gibi girişimleri destekleyen Ermenistan’ın ulusal menfaatının Türkiye ile çatışmaktan değil iyi ilişkiler kurmaktan geçtiğine ilişkin, DSP, MHP, FP, ANAP ve DYP Grup Başkanvekillerinin ortak önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir yasa tasarısının, Fransa Ulusal Meclisinin 18 Ocak 2001 tarihli gündemine alındığı öğrenilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, temsilcisi olmaktan onur duyduğu Türk Ulusunu derinden yaralayan bu yasa tasarısıyla ilgili olarak aşağıdaki hususları dünya, özellikle de Fransız kamuoyuna duyurur:

Fransa Ulusal Meclisinin gündeminde bulunan yasa tasarısının, ağırlıklı olarak oy kaygısıyla gündeme getirildiği anlaşılmaktadır. Yasa tasarısı, tarihin tahrif edilmesine ve önyargılara dayanmaktadır.

Bu tasarının yasalaşması halinde tahrif edilen tarihin yeniden düzeltilmesi ve önyargılardan arındırılmış nesiller yetiştirilmesi, Fransa'da, âdeta, bir suç haline gelecektir.

Böyle bir tasarının kabulü halinde, düşünce ve ifade özgürlüğü, bilimsel araştırma ve bulguları yayınlama özgürlüğü Fransa için ortadan kalkmış olacaktır. Fransa Meclisi, Birinci Dünya Savaşıyla ilgili olarak yapılacak araştırmalardan hangi sonuçların çıkmasının gerekeceğini bir yasayla önceden belirlemiş olacaktır. Bu yasanın tespitlerinden farklı sonuçlara varmak, yasanın ihlali olacak ve dolayısıyla bir suç oluşturacaktır.

Tarihçilerin gerçekleri ifade etme özgürlüğü ve çabası, bir Fransız kanunuyla engellenmiş olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin hayata geçirilmesi için hiçbir çabayı esirgememektedir. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin Fransa'yla ilişkilerinin gelişmesini de arzulamakta ve bu yolda atılan adımları desteklemektedir. Ancak, bu adımlardan olumlu sonuç alınması, iyi niyetin karşılıklı olmasına, Fransa Parlamentosunun benzer bir tutum içine girmesi bağlıdır.

Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimî üyesinden biridir. Bu çerçevede, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumludur. Fransa, aynı zamanda Misk sürecinin eş başkanlığını da yürütmektedir. Fransa Ulusal Meclisinin böyle bir yasa tasarısını benimsemesi halinde, Fransa Hükümetinin, uluslararası alanda yükümlendiği görevlerini yerine getirirken, Parlamentosunun kabul ettiği yasalardan etkileneceği ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalmayacağı açıktır. Tarafsız olmayan ve güvenilirliğini yitirmiş bir Fransa'nın, gerek Türkiye açısından hayatî önem taşıyan Kafkasya bölgesinde gerek Türkiye'yi doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren diğer uluslararası sorunlarda barışın tesisi, istikrarın sağlanması görüntüsü altında atacağı her adımın, alacağı her inisiyatifin kuşkuyla karşılanması kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının, görevleriyle bağdaşmadığı görüşündedir. Bir ulusun tüm kesimlerinin temsilcisi olan parlamentolar, daha iyi bir dünya yaratılmasına, uluslar arasında dostluk duygularının pekiştirilmesine yarayacak adımların atılmasına, nefretin ve ırkçılığın körüklenmesiyle katkıda bulunamazlar. Parlamentolar ancak dostluğun pekiştirilmesi, hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın yaygınlaştırılmasıyla uluslararası barışa katkıda bulunabilirler. Fransa Parlamentosundan beklenen de budur. Nitekim, Fransa Parlamentosu, Cezayir'de vuku bulan acı olayları değerlendirmeyi reddederek, bu olayların incelenmesini tarihçilere bırakmayı uygun bulmuştu. Türk Milleti, Fransız parlamenterlerden şimdi aynı davranışı beklemektedir.

Tarih, ulusların aralarında nefret yaratmak için kullanılmamalıdır. Bunun taşıdığı tehlikenin sorumluluğu, tarihi bu amaçla kullananlara aittir. Bu bağlamda, Fransa Parlamentosunun, nefret duygularıyla beslenmiş kişilerin, gerek Türk diplomatlarına gerek Fransız vatandaşlarına karşı giriştikleri, anıları halen tazeliğini koruyan cinayet kampanyasını bir kez daha hatırlamasında sonsuz yarar görmekteyiz.

Fransa Ulusal Meclisindeki bu girişim, uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız dostluk ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge düşürmüştür.

Bu gibi girişimlerin arkasında, Ermenistan'ın bugünkü yönetiminin önemli teşvikinin bulunduğu açıktır. Çarpıtılmış bir tarihe saplanıp kalarak nefret ve şiddet tohumlarını ekmek yerine, Türkiye'ye karşı barışçı ve iyi komşuluk ilişkilerini esas alan politikalara yönelmek, her şeyden önce Ermenistan'ın halkına karşı olan görevlerindendir. Ermenistan'ın ve Ermeni halkının çıkarları, Türkiye'yle çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçmektedir.

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

 

Ankara

Erzurum

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

 

Avni Doğan

Beyhan Aslan

 

Kahramanmaraş

Denizli

 

FP Grup Başkanvekili

ANAP Grup Başkanvekili

Turhan Güven

 

 

İçel

 

 

DYP Grup Başkanvekili

 

 

Saygıyla arz ederim efendim. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, okunmuş bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde ittifakla benimsenen bu önergenin gereği, Başkanlığımızca yerine getirilecektir; arz ederim.

Sayın milletvekilleri, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan'ın, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre bir istemi var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayın Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın 18 inci sırada 6/516 esas numarada kayıtlı sorusu ile 134 üncü sırada 6/666 esas numarada kayıtlı soru önergesini İçtüzük hükümlerine göre birlikte cevaplandırmak istiyorum.

Takdirlerinize arz ederim. 9.1.2001

                        Prof. Dr. Nami Çağan

                                 Orman Bakanı

BAŞKAN - Efendim, bu istemin gereği, gündemin "Sözlü Sorular" kısmında yerine getirilecektir; bilgilerinize sunulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

Buyurun efendim.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMM Başkanvekili Nejat Arseven’in, İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı Anders Björck’ün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/735)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Nejat Arseven'in İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı Anders Björck'ün davetine icabetle 28-31 Ocak 2001 tarihleri arasında İsveç'e resmî bir ziyarette bulunması öngörülmektedir.

Anılan davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                       Ali Ilıksoy

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                 Başkanı Vekili

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım efendim.

İlk önergeyi okutuyorum :

2. – Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin’in, Küçük Esnaf ve Sanatkârlar ile Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç Faizlerinin Sınırlanmasına Dair Kanun Teklifinin (2/490) gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/272)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/490 esas numaralı Küçük Esnaf ve Sanatkarlar ile Küçük ve Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç Faizlerinin Sınırlanmasına Dair Kanun Teklifimiz, 45 günlük süre geçmesine rağmen Komisyonda görüşülememiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince teklifimizin doğrudan gündeme alınması için gereğini saygılarımla takdirlerinize arz ederim. 23.5.2000

                                    Nevfel Şahin

                                        Çanakkale

BAŞKAN - Önerge sahibi, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önce, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

10 Mart 2000 tarihinde, küçük esnaf ve KOBİ'lerin Türkiye Halk Bankasından ve esnaf kefalet kooperatifinden kullandıkları kredilerin faizlerinin üst sınırı, 2000 yılında yüzde 25'i geçemez, 2001 yılında ve daha sonraki yıllarda da yüzde 10'u geçemez diye iki maddelik bir kanun teklifi vermiştim. Aradan on ay geçti. Bu kanun teklifimiz, 1.1.2000 tarihinden itibaren geçerli olacaktı ve geçmiş yıllardaki faiz üst sınırını da içine alan bir kanun teklifiydi.

Sayın milletvekilleri, gerçekten, Türkiye'de esnaf ve KOBİ'ler, toplumun bütün kesimlerinde olduğu gibi, cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşamaktadır. Türkiye'de, 4 milyon esnaf vardır, yanında çalışanlarla ve ailelerle beraber bu nüfus 20 milyon civarındadır.

Küçük esnafın ekonomiye katkısını sizlerle paylaşmak istiyorum: İstihdamda yüzde 60, üretimde yüzde 40, ihracatta yüzde 20. Türkiye'nin üretimine bu kadar katkısı olan ve izlediğimiz, 57 nci hükümetin izlediği ekonomik program neticesinde, esnaf ve KOBİ'ler büyük sıkıntı içerisindedir. 2000 yılında 500 000'e yakın esnaf dükkânını kapatmış, yine, 750 000'e yakın esnafımız, Halk Bankası ve Bağ-Kur tarafından icraya verilmiş ve şu anda icralıktır. Bu kadar sıkıntılı olan esnafımız ve KOBİ'lerimiz için, mutlaka, hükümetin ekonomik programına uygun olan, 2001 yılındaki enflasyon oranının üst sınırı olan, Halk Bankası ve esnaf kefalet kooperatiflerindeki kredi faiz oranlarını, yüzde 40'lardan yüzde 10'lara çekmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu, fevkalade önemli bir hadisedir.

Avrupa Birliğine girdiğimiz bugünlerde, Avrupa Birliğine üye olan devletlerin esnaf ve KOBİ'lere verdiği öneme bakarsak; bugün, esnafımız, Türkiye'deki kullanılan toplam kredilerin ancak yüzde 3'ünü, 4'ünü kullanmaktadır; ama, Almanya'ya baktığınız zaman yüzde 40'lar seviyesinde, Amerika'ya baktığınızda yüzde 50'ler seviyesinde, Japonya'ya baktığınızda bu seviye daha da yukarıda, Hindistan'a baktığınızda, bu, yüzde 15'ler seviyesindedir.

Gerçekten de, esnaf ve KOBİ'lerin, hem kredi oranlarını yükseltmeliyiz hem de kredi faizlerini düşürmeliyiz; ama, biz, dört yıldır, esnafa, devamlı vergileri yükledik. Sadece hayat standardından dolayı, Türkiye'deki 4 milyon esnaftan 600 trilyon liraya yakın vergi alacaksınız ve Türkiye'de esnafın kullandığı kredi ise 400 trilyon lira civarında. Sadece bir bankaya kaptırdığımız para 1 milyar dolar (700 trilyon lira), esnafın kullandığı toplam kredi 400 trilyon lira; bundan yüzde 40 faiz alsanız 160 trilyon lira yapar, bundan yüzde 10 faiz alsanız 40 trilyon lira yapar. Konsolide bütçe içindeki paya da baksanız, yine, topladığımız vergilerdeki paya da baktığımızda, bu faiz indiriminin Türkiye ekonomisine büyük yük getirmeyeceği; ama, gerçekten de işini kaybeden, dükkânını kapa-tan ve bugünlerde gündelik siftahı bir tarafa bırakmış, haftalık siftahı yapamayan esnafımıza daha fazla dükkân kapattırmamak için verdiğimiz bu kanun teklifini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEVFEL ŞAHİN (Devamla) - ... bütün grupların, bütün milletvekillerinin desteklemesini bekliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim.

Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

İkinci önergeyi okutuyorum efendim :

3. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/506) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi  (4/273)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine binaen, doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim. 25.5.2000

                                  Mustafa Eren

                                          Karabük

BAŞKAN - Sayın Eren, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA EREN (Karabük) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün kaybetmiş olduğumuz merhum Yusuf Bozkurt Özal'a Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün ülkemizde birçok il, ilçe ve hatta belde, kurtuluş günlerini kutlamaktadır; ancak, 78 inci ilimiz olan Karabük, cumhuriyet kenti olarak, 3 Nisanda, kuruluş gününü kutlamaktadır. Ağır sanayiimizin ilk temelinin atıldığı 3 Nisan 1937 tarihi, Karabük'ün kuruluş ve var oluş tarihidir. Bu büyük eserin meydana gelmesinde emeği geçen başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, merhum İsmet İnönü ve merhum Celal Bayar ile emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyorum ve bu işletmede çalışırken iş kazası neticesinde  ölenlere Allah'tan rahmet ve mağfiret, çalışanlara da sağlık diliyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; yıllardan beri ağır sanayi hamlesini başlatan ve ülke ekonomisine milyarlarca dolarlık katkı sağlayan Karabük halkının en büyük arzusu, üniversitesine kavuşmaktır.

Halen ilimizde, 4 500 metrekare açık, 3 150 metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren, 1 000'e yakın öğrencisiyle eğitim ve öğretime devam eden Zonguldak Karaelmas Üniversitesine bağlı Teknik Eğitim Fakültemiz ile dünya miras kenti Safranbolu İlçemizde, on yıldır, 3 800 metrekare kapalı alanda Teknik Eğitim Fakültemizde olduğu gibi, bilgisayar laboratuvarları, konferans salonları, yurt binası ve öğrenci sosyal tesisleri ile yeterli sayıdaki öğretim görevlileri ve 890 öğrencisiyle eğitim ve öğretim faaliyetine devam eden Safranbolu Meslek Yüksekokulumuz mevcuttur; ayrıca, 6 590 metrekare kapalı alanı, 250 öğrenci kapasiteli yurt ve spor salonu ile 1 yardımcı doçent ve 4 öğretim görevlisi bulunmasına rağmen, yıllardan beri öğrenci alınamayan Sağlık Yüksekokulumuz mevcuttur. Eskipazar İlçemizde de, üniversitenin temelini oluşturan fen ve edebiyat fakültesi olarak hizmet verebilecek, 90 000 metrekare açık, 6 500 metrekare kapalı alanı bulunan binamız da hazır vaziyettedir.

Değerli arkadaşlar, Karabük Demir-Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi esnasında, Demir Çelik İşletmelerine ait olan ve Karabük'ün en mutena yerinde bulunan 351 adet lojman Karaelmas Üniversitesine devredilmiştir.

Geçtiğimiz yıl Yüce Meclisimizden çıkan kanuna göre, üniversitelere ait taşınmazların satılmasına imkân sağlanmış olup, Karabük'te bulunan lojmanların satılmasıyla ilgili işlemler son aşamaya gelmiş, yaklaşık 3 trilyonluk gelir sadece lojmanların bir kısmının satılmasıyla elde edilecek olup, bu da, inşaatı halen devam etmekte olan yaklaşık 900 000 metrekare açık, 2 800 metrekare kapalı alanı bulunan kampusün tamamlanması için kullanılacaktır. Ayrıca, kampus alanı içerisinde, temeli geçtiğimiz yıl Millî Eğitim Bakanımız Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından atılan ve önümüzdeki aylarda hizmete girecek olan 500 öğrenci kapasiteli yurt binamız da hazır hale gelecektir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; üniversitenin oluşumu için büyük gayret ve çaba gösteren yöre halkına en büyük manevî destek de, ilimizde öğretim gören lise ve dengi okullarda okuyan öğrenci kardeşlerimizden gelmiştir. Son yapılan üniversitelerarası seçme ve yerleştirme sınavına giren öğrencilerimiz, elde ettikleri başarılarla, Türkiye genelinde, ilk sınavda, Karabük İlimizi ilk 7'ye, yerleştirme sınavında da ilk 6'ya sokmuşlardır. Öğrencilerimizi ve onların yarınlarını hazırlayan öğretmenlerimizi ve velilerimizi kutluyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; netice itibariyle, Eflani İlçemizden Yenice İlçemize, Yortan, Ovacuma Beldelerimizden Ovacık İlçemize kadar, tüm Karabük halkı, tabiri caizse, helvayı yapmak için tüm malzemeleri hazırlamıştır. Karabük'ün, üniversitesine kavuşabilmesi için Yüce Meclisin siz değerli üyelerinin desteğine ihtiyacı vardır. Bu desteği esirgemeyeceğinize yürekten inanıyor, saygılarımı ve minnet duygularımı sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eren.

Efendim, okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

Üçüncü önergeyi okutuyorum :

4. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın, İdarî Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/337) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/274)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifim, 1.11.1999 tarihinden bu yana Adalet Komisyonunda bulunup, (2/337, 25.10.1999) süresi içinde sonuçlandırılmamıştır.

Teklifimin (2/337), İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.                      1.6.2000

                                      Ali Arabacı

                                               Bursa

BAŞKAN - Teklif sahibi olarak, buyurun Sayın Arabacı.

ALİ ARABACI (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, Türkiye'de idarî yargı kararları, özellikle çevre davalarında yasal ve anayasal emre karşın, ya hiç uygulanmamakta ya da biçimsel olarak uygulama yolu seçilmektedir. Bu kararları uygulamayan kamu görevlileri ise, hukukî ve cezaî sorumluluktan kendilerini kolayca kurtarabilmektedirler. Özellikle cezaî sorumluluk için özel bir düzenlemenin olmaması, eyleme uygulanan cezaî hükümlerin etkisiz ve caydırıcılıktan uzak bulunması, hukuka aykırılığı âdeta özendirmektedir.

Kuşkusuz, toplumumuzda ve yönetici konumundakilerin anlayış ve siyasetlerinde hukuk kurallarına uyma alışkanlığının eksikliği,  işleyişte hukuk kültürünün yerleşik olmaması, olayı daha da vahim hale getirmektedir. Ne var ki, hukuksal boşluk hallerinde keyfî uygulamaların artacağının, en azından hukuk devleti idealinin sekteye uğrayacağının kabulü gerekir.

Değerli milletvekilleri, uygulamada yargı kararlarını kasten yerine getirmeyen, uygulamayan kamu görevlileri, Türk Ceza Kanununun 228, 230 veya 240 ıncı maddelerine göre cezalandırılmaktadırlar. İdarî Yargılama Usulü Yasasında bu konuda özel bir hüküm bulunmadığı için, Yargıtay içtihatlarıyla bu sonuca varılmaktadır. Bu maddelerde yer alan hapis cezaları ise, altı aydan üç sene-ye kadar değişmektedir. Ancak, mahkeme kararlarını uygulamayan kamu görevlisini yargılayabilmek, önce, Memurin Muhakematı Hakkında Yasa nedeniyle kolay olmadığı gibi, şimdi de, onun yerini alan 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa nedeniyle kolay değildir. İdarî amir, ya siyasî nedenlerle ya da başkaca nedenlerle, yargı kararlarını uygulamamakla suç işleyen memur hakkında dava açılmasına izin vermemektedir. Bir an için bu izin verilip dava açılsa bile, öngörülen ceza miktarı itibariyle, verilen hapis cezası ya paraya çevrilmekte ya da tecil edilmektedir. Böylece, cezanın caydırıcılığı, etkinliği kalmamakta, yasa kuralları, kâğıt üzerinde kalmaya zorunlu, değersiz sözcükler olmaktan öteye gidememektedir. Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesini zedelediği gibi, hak arayan, toplumsal adalet özlemi içerisindeki vatandaşların adalete ve devlete olan güvenlerini sarsmakta, giderek yok etmektedir.

İşte bu boşluğun giderilmesi, cezaî etkinliğin sağlanması, demokratik hukuk devletini, kısaca hukuku etkili kılmak amacıyla, yargının korunması amacıyla, tarafımdan, İdarî Yargılama Usulü Yasasının 28 inci maddesinde değişiklik teklifi hazırlanmış; maddenin birinci fıkrası, yargı kararını uygulamayan kamu görevlisine etkili cezaî yaptırım uygulanmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Değişiklik bu şekilde yasalaşırsa, mahkeme kararını kasten yerine getirmeyen kamu görevlilerine, derecesine göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve 100 milyon liradan 1 milyar liraya kadar ağır para cezası verilebilecek, memur temelli memuriyetten yoksun kılınabilecektir. Bu kanunun uygulanması bakımından da, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa hükümleri uygulanamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, hukuk devleti, insan hak ve özgürlüklerini, sosyal adaleti, toplumun huzuru ve refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı amaçlayan, bütün davranışlarında hukuk ve Anayasa kurallarına uyan, bütün işlem ve eylemlerini yargı denetimine tabi tutan devlettir. Böyle bir devlet düzeninde, açık anayasa ve yasa kuralları olmasa bile, idarî yargı kararının ye-rine getirilmemesi biçiminde bir sorun düşünülemez; çünkü, kuvvetler ayrılığının benimsendiği bir hukuk devletinde en temel unsurlardan birisi de, yargı kararlarının yerine getirilmesi, uygulanmasıdır. Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi, hukuk devletinin ve ona güven duymanın bir gereğidir. Yargının gücü ve saygınlığını da başka türlü sağlamanın yolu yoktur. Yargısal denetim, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur. Yargının varlığını ve bağımsızlığını kabul etmenin yolu da, onun kararlarının yerine getirilmesidir. İdarenin keyfîliğinin ve yolsuzlukların önlenmesi de buna bağlıdır. "Kral olmasına kralım, bunda kuşku yok; ama, her aklıma eseni de yapamam" diyenlerin sayısını artırmak zorundayız. Hukuk devleti olacaksak, böyle olacağız. Öyleyse, bu kuralları etkili kılmanın yolu, ciddî, etkili, caydırıcı yaptırımlarla o kuralları güçlendirmektir. Hukukun üstünlüğünü sağlamanın, hukuk devletini korumanın, yargı erkini yaşatmanın, varlığına inanmanın başkaca yolu da olduğunu sanmıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arabacı, toparlar mısınız lütfen.

ALİ ARABACI (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hukuk devletini koruyacağına, geliştireceğine, hukuka, adalete olan inancı güçlendireceğine inandığım, Adalet Komisyonunda süresinde görüşülmeyen yasa teklifimin, Genel Kurul gündemine alınması için desteğinizi talep ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arabacı.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkan, söz hakkım varsa, kişisel olarak birkaç cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Söz hakkınız var efendim; buyurun.

Sayın Erek, süreniz 5 dakikadır.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bir değerli arkadaşımızın, İdarî Yargılama Yasası hakkındaki değişiklik teklifini, şu anda, kendilerinin verdiği izahattan öğrendim; yargı kararlarının infaz edilmemesi konusundaki haklı endişelerini dile getirdiler ve bunu, çok ağır yaptırımlara bağlamanın gerektiğini ifade ettiler.

Kişisel olarak, Yüce Meclise, vicdanımın şu kanaatini aksettirmek istiyorum : Şüphesiz, Anaya-samızda da açıkça ifadesini bulduğu veçhile, yargı kararlarının kesinlikle infaz edilmesi lazım; bu bir. İkincisi, yargı kararlarının infaz edilmemesinden dolayı, infaz etmeyen hakkında bir yaptırımın uygu-lanması da gerekli; ancak, değerli arkadaşımızın konuşmasından anladığımız veçhile, bir yargı kararının uygulanmamasından dolayı iki seneden altı seneye kadar varan bir hapis cezası verilmesi, yapılan eylem ile verilen ceza arasındaki dengeyi, fevkalade ağır şekilde, sanığın aleyhine ağdırmaktadır.

Bugün için, gerek Anayasamızda gerek mevzuatımızda, eğer bir yargı kararı uygulanmıyorsa, yargı kararının uygulanmamasına sebep olan memur veya siyasetçi, iki müeyyideyle sorumludur; birisi, kişisel tazminat davası, bir diğeri de, Türk Ceza Kanununun 230 veya 240 ıncı maddesine göre sorumlu olmasıdır. Bir diğer ifadeyle, maddî ve manevî tazminat -ki, hukukî bir yaptırımdır- bir diğer yönü de, Türk Ceza Kanununun 230 uncu ve 240 ıncı, yani, vazifeyi ihmal ve terahi, va-zifeyi suiistimal maddeleriyle tecziye edilmesidir.

Ben, şahsen, kişisel olarak, çok değerli arkadaşımızın -haklı gerekçelerle olsa dahi- bu müeyyidesini çok ağır gördüğümü ve bu teklifi hakkında menfi oy vereceğimi, Yüce Meclise ve Değerli Başkanıma, sevgilerimle, saygılarımla arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erek.

ALİ ARABACI (Bursa) - Cevap verebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Efendim, cevap verme hakkınız yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim; hayırlı olsun.

Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, İran fıstığı ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa'da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/487)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde görüşülmediğinden, yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

4. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır.

5. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun MERNİS projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır.

6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır.

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır.

8. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, aynı işleme tabi olup yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

9. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/501)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu da, yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır efendim.

10. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/508)

BAŞKAN - Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/509) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, gündemin 11, 12 ve 13 üncü sırasındaki sorular aynı mahiyette; üçünü beraber cevaplandıracağız.

BAŞKAN - Hayhay efendim.

12. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralama bedellerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/510) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

13. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun kıyıya cephesi olan turistik tesislere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/511) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Önergeleri okutuyorum; Sayın Bakan toptan cevap verecekler efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.1.2000

                              Nazif Topaloğlu

                                              Muğla

Sorular :

Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğünün 11.10.1999 tarih ve 034649 sayılı genelgesiyle Muğla Valiliğine bildirilen kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer alan tesislerin "sadece müşterilerin yararlanmaları" için, şezlong, gölgelik koyulmak amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislerin kiralanacağı bildirilmiştir.

1580 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 56 ncı bendi belediyelere ücretsiz plaj yapma görevi vermiştir.

Kıyalarda bulunan tesislerin önlerinin ilgili genelgede kiralanan yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret alınmayacağı belirtilmiştir. Bu yerleri kiralayan kişi veya kurumlar, bu yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret talep ettikleri takdirde bunun kontrolü mümkün olmayacaktır.

Bu durumda ciddî bir kargaşa ve sıkıntı doğacaktır. Vatandaşın devlete ait olan kıyılarımızdan rahatça faydalanmaları engellenmiş olacaktır. Dolayısıyla, vatandaşlarımızın kıyılarımızı kullanma hakları bu kiralama yöntemiyle istemeyerek gasp edilmiş olacaktır.

1. Bu kiralama işleminin durdurulmasını düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.    27.1.2000

                              Nazif Topaloğlu

                                              Muğla

Sorular :

Maliye Bakanlığının Muğla Valiliğine gönderilen genelgesiyle kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer alan tesislerin "sadece müşterilerinin yararlanmaları" için şezlong, gölgelik koymak amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislere kiralanacağı bildirilmiştir. Kiralama işleminin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51/G maddesi gereğince pazarlıkla yapılması Bakanlığın 29.9.1999 tarihli olurlarıyla uygun görülmüştür.

1. 1580 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 56 ncı bendi belediyelere ücretsiz plaj yapma görevi vermiştir.

Kıyılarda bulunan tesislerin önlerinin ilgili genelgede kiralanan yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret alınmayacağı belirtilmiştir. Kiralanan yerlere şezlong koyarak müşterilerine tahsis eden kiracılar, bu yerlerden faydalanmak isteyen diğer vatandaşları faydalandırmayacaktır. Ancak, kira giderlerini karşılamak için kiralanan yerin doğal sahibi olarak kiralayan kişi ve kurumlar, bu yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret talep ettikleri takdirde bunun kontrolü mümkün olmayacaktır.

Bu kontrolü kim yapacaktır?

2. Kiralamalarda pazarlık payının dayanak noktası ne olacak veya asgarî, azamî kiralama ücreti neye göre belirlenecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.1.2000

                              Nazif Topaloğlu

                                              Muğla

Sorular :

3621 sayılı Kıyı Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri kıyı ve sahil şeridinin kamunun yararlanmasına açık tutulmasını ve gelip geçişin engellenmemesi hükümlerine amirdir.

Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğünün 11.10.1999 tarih ve 034649 sayılı genelgesiyle, Muğla Valiliğine bildirilen kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer alan tesislerin "sadece müşterilerinin yararlanmaları" için şezlong, gölgelik koymak amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislere kiralanacağı, bunun için de en geç 1.2.2000 tarihine kadar kiralanması için talepte bulunulması gerektiği bildirilmiştir.

1. Turistik tesislerin, kooperatiflerin ve kişilerin tesislerinin kıyıya cephesi olması, o kıyıyı sahiplenmeleri için bir ayrıcalık mıdır?

2. Kıyıya cephesi olmayan kişi, kurum ve kuruluşların tesislerinin böyle hakları olmayacak mıdır veya kıyıya cephesi olmayan tesislere ve vatandaşlara başka kıyılar mı kiralanacaktır?

3. Bugüne kadar bu genelgeye göre kaç müracaat olmuştur?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, üç soru da okundu; 11, 12, 13...

Buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Muğla Milletvekilimiz Sayın Nazif Topaloğlu'nun Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral'ın cevaplandırması istemiyle sorduğu soruya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu önergelerde, bakanlığımızca, kıyıda ve sahil şeridinde şezlong ve gölgelik koymak, büfe, çay bahçesi, kafeterya, tenis kortu, bar gibi sabit olmayan tesisler yapmak suretiyle vaki olan kullanımların bir esasa bağlanması amacıyla, Turizm Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonucunda, bu yerlerin tesis sahiplerine kiraya verilmesini öngören genelgemiz hakkında bilgi istenmektedir.

Öncelikle şu hususu bilgilerinize sunmak istiyoruz: Hükümetimizin önem verdiği konuların başında, devlet ile vatandaş arasındaki ihtilafların mümkün mertebe yargıya intikal ettirilmeden çözümlenmesi, yargıya intikal etmiş olanların ise, sulhen halli meselesi gelmektedir. Bu çerçevede, ülkemiz ekonomisinde özel bir yeri bulunan turizm sektörünün âdeta müzminleşmiş bir problemi de kıyı kullanımlarının bir esasa bağlanmamış olmasıdır.

Kıyıda bulunan turistik tesislerde konaklayanların kumsaldan da yararlanmak istemeleri gayet tabiîdir. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla, tesis sahiplerince, kumsala şezlong ve gölgelikler konulmakta, burada güneşlenenlerin ihtiyaçları sabit olmayan tesislerden karşılanmaktadır. Bu kullanım karşılığı olarak, mahallî teşkilatımızca bir bedel talep edilmekte ve bu bedel, aynı kullanım için farklı ilçelerde büyük farklılıklar göstermektedir. Bu uygulayama karşı, sektörün, yoğun ve haklı itirazı olmaktadır.

Bu sorunu çözebilmek için, Turizm Bakanlığıyla yapılan görüşmelerin sonucunda, soru önergelerine konu olan düzenlemeyi yapmış bulunmaktayız; ancak, üzerinde önemle durmak istediğim husus, bu yerlerin klasik bir kira sözleşmesiyle kiraya verilmiş olmamasıdır. Zira, her ne kadar bu yerlerden bir kira bedeli alınacak da olsa, toplumun yararlanmasına kesinlikle açık tutulacaktır. Bu husus, sözleşmelerin en önemli maddesini oluşturmaktadır.

Bu itibarla :

1. Yıllardır kronik hale gelmiş bu sorunun çözümü için yapılan bu düzenlemeden vazgeçilmesi düşünülmemektedir.

2. Bu yerlerin amacında kullanılıp kullanılmadığı, toplumun yararlanmasına açık tutulup tutulmadığı hususları, Bakanlığımızca sürekli denetlenecektir.

3. Bu yerlerin kira bedeli, Turizm Bakanlığı kriterlerine göre hesaplanacaktır.

4. Kıyıya cephesi olan tesislerin, kooperatiflerin veya kişilerin o kıyıyı kullanmalarında bir ayrıcalık tanınmamaktadır; zira bu yerler, tüm toplumun yararlanmasına açık olan yerlerdir.

Yukarıda arz ettiğim üzere, bu yerlerden bir bedel alınacak olması, toplumun bu yerlerden yararlanmasını önlemeyecektir.

5. Bugüne kadar kıyı ve sahil şeritlerinin kiralanmasına ilişkin olarak Bakanlığımıza yapılan başvurular günden güne artmakta olup, 200 civarında tesisin müracaatının olacağı tahmin edilmektedir.

Bilgilerinize saygıyla arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan teşekkür ederim efendim.

 

14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512)

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir efendim.

15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/513) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                        Mustafa Niyazi Yanmaz

                                          Şanlıurfa

Ülkemizde bir enerji darboğazının yaşandığı ve buna çarelerin arandığı, bugünlerde, kamuoyunda çok sık tartışılmaktadır. Ancak, mevcut elektriği de insanlarımızın hizmetine sunmak için sağlıklı bir dağıtım şebekesi ve organizasyonuna ihtiyaç vardır. Elektrik sıkıntısı ve elektrik kesintilerini bazen birbirinden ayırmak gerekiyor.

Şanlıurfamızda elektrik kesintileri çok sık yaşanmakta. Yetkili merciler bu durumun elektrik sıkıntısından değil, trafo eksikliği vs. gibi altyapı yetersizliğinden kaynaklandığını söylemektedirler. Bu durum, Şanlıurfa halkını âdeta canından bezdirmiştir.

1. Şanlıurfa TEDAŞ Müdürlüğünün ihtiyaçları nelerdir ve ne oranda karşılanmıştır?

2. Trafo ve benzeri nedenlerden kaynaklanan elektrik kesintilerinden Şanlıurfa ne zaman kurtulacak?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz'ın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şanlıurfa İlindeki 1999 yılı kayıp ve kaçak oranı bedelsiz dahil yüzde 59,67, bedelsiz hariç yüzde 51,50'dir. Kaçak elektrik kullanımı nedeniyle mevcut dağıtım tesislerimizde aşırı yüklenmeler meydana gelmekte ve bu durum, hat kopması, kablo ve panolar ile trafoların yanması, izolatör ve parafudurların patlaması gibi arızalara yol açmaktadır. Özellikle ilçeler ve merkez köylerin kırsal kesiminde üçüncü şahıslar tarafından hatlara yapılan bilinçsiz müdahaleler de teçhizatların arızalanmasına ve hatların kopmasına neden olmaktadır.

Bu yıl içerisinde meydana gelen yoğun kar yağışı ve fırtına nedeniyle direkler kırılmış, devrilmiş ve kullanılamaz hale gelmiştir; ancak, bu arızalar kısa sürede onarılarak enerji verilmiştir.

Şanlıurfa İlinin yoğun göç alması sonucunda yaşanan çarpık kentleşme ve aşırı sulama talepleri nedeniyle Siverek, Viranşehir, Suruç ve Hilvan İlçelerinde köy arıza, bakım ve onarım işleri ihale edilerek, arızalar asgariye indirilmeye çalışılmaktadır.

Şanlıurfa İlinin büyüklük, nüfus, fiilî enerji tüketimi, kayıp, kaçak oranı gibi planlama kriterleri göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye genelinde yatırımlardan büyük pay alan illerimiz arasında olduğu görülecektir.

Şanlıurfa İlinde şehir şebekeleri, köy şebekeleri ve kırsal dağıtım tesisleri bölümünde toplam 9 adet devam eden proje ve 62 adet yeni projeye TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında yer verilmiştir. Söz konusu projeler tamamlandığında, tüketicilere daha kaliteli enerji verilmesi imkân dahiline gireceği gibi, kayıp oranının da azalacağı görüşündeyiz.

Arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

16. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

18. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, orman arazilerinin geri kazanımı amacıyla açılan davalara ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/516) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan'ın cevabı

19. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, orman yangınlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan'ın cevabı

BAŞKAN - Efendim, oturumun başında, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan'ın, 18 inci ve 134 üncü sıralardaki 6/516 ve 6/616 esas numaralı sualleri beraber cevaplandıracağına ilişkin önergesini okutmuştum.

Şimdi, gündemin 18 inci ve 134 üncü sıralarındaki soruları okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim.

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. Bakanlığınızca, orman arazilerinin geri kazanımı amacıyla Maliye Hazinesi aleyhine açılan dava sayısı, arazi miktarı ve lehinize sonuçlanan dava sayısı nedir?

2. Söz konusu davalarda, Bakanlığınızca esas alınan 1954 tarihli memleket haritasına göre orman alanı görülen yerlerin bugün için ne kadarı imarlı-imarsız yerleşime açılmıştır?

3. Samsun İli, Altınkum Beldesi sınırları dahilinde, Maliye Hazinesinden bedeli mukabili arazi satın almış ve adlarına tapu tescili yaptırmış kişiler, devletin kurumları arasındaki mevcut kadastro karmaşası sonucu, Bakanlığınızca açılmış davalarla mağdur edilmiş ve zarara uğratılmışlardır. Bu kişilerin uğratıldığı zararların tazmini konusunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevap verilmesini delaletlerinizle arz ederim.

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. 5 Nisan Çarşamba günü başlayan ve 40 milyon metrekare ormanın yanmasıyla sonuçlanan 83 adet orman yangını nedeniyle, herhangi bir Bakanlık personeliniz hakkında ihmal, kusur ve kasıt nedeniyle başlatılmış bir incelemeniz var mıdır?

2. Son yıllarda çıkan orman yangınlarında, yukarıdaki nedenlerle disiplin ya da adlî yargı yoluyla ceza gören personeliniz var mı? Varsa, ilgililer hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır?

3. Bakanlığınız personelini, orman yangınlarına karşı yeterli önlemi almakta ve yangınları söndürmekte kemiyet ve keyfiyet açısından yeterli görüyor musunuz?

4. Orman Bakanı olarak, bugüne kadar yaptığınız atamalarda, ağacı ve ormanı sevme gibi bir hususiyete dikkat ettiniz mi?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın 2 sorusunu cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bakanlığımızca, orman arazilerinin geri kazanılması amacıyla, Maliye Hazinesi adına ya da Maliye Hazinesi aleyhine dava açılması söz konusu değildir; çünkü, ormanların çıplak mülkiyeti hazineye aittir, bu konuda sadece vasıf tashihi amacıyla dava açılabilmektedir. Bu kapsamda, Orman Genel Müdürlüğümüzce, Hazine aleyhine, Samsun İlinde yapılan tapulama çalışmalarıyla ilgili olarak dava açılmış olup, orman arazilerinin tapu iptal ve vasıflarının orman olarak tescili talebiyle açılmış olan bazı davalar vardır ve bu davalar halen derdest bulunmaktadır.

Devlet ormanları, Orman Yasasının 17 nci ve İmar Yasasının 4 üncü maddeleri uyarınca, imara tabi yerlerden değildir. İmar mevzuatı, ancak özel mülke konu olan yerlerde geçerli olacağından, devlet ormanlarının imar mevzuatı çerçevesinde değerlendirilmesi mevcut yasal düzenlemelere ve Anayasaya ters düşmektedir. Devlet ormanlarında, ancak Orman Yasasının 17 nci maddesine göre izin ve irtifak hakkı tesisi suretiyle yararlanma söz konusu olabilmektedir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda, devlet ormanlarında yapılan imar uygulamasının iptali için, ülkenin çeşitli yerlerinde, idarî yargıda idaremiz aleyhine açılan davalar idaremiz lehine peş peşe sonuçlanıyor.

Samsun İli Altınkum Beldesi sınırları içinde, Hazineden bedeli karşılığında alınmış arsalarla ilgili olarak sorulan soruda, yine, Anayasanın 169 uncu ve 170 inci maddeleriyle, Orman Yasası hükümleri uyarınca, devlet ormanlarının korunması ve geliştirilmesi esasları ortaya konulmuş bulunmaktadır. Orman sınırlarının dışına çıkarılacak yerlere ilişkin koşullar Orman Yasasının 2b maddesinde ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Orman kadastro komisyonlarınca mevcut yasal düzenlemeyi dikkate alarak işlem yapılması zorunluluğu vardır.

Samsun İli Altınkum Belediyesi içinde 64 numaralı Orman Kadastro Komisyonu çalışmaları sonunda Orman Yasasının 2b maddesi hükmü uyarınca, orman sınırları dışına çıkarılma işlemlerine karşı, Bakanlığımızca, Orman Genel Müdürlüğü ve şahıslar aleyhine açılan tespitin iptali ve taşınmazların orman vasfıyla hazine adına tescili talebiyle orman kadastro mahkemesine davalar açılmış olup, bu davalar büyük çoğunluğu itibariyle idaremiz lehine sonuçlanmıştır ve bunların bir kısmı devam etmektedir ve bir kısmı da Yargıtay'dan geçerek kesinleşmiştir. Bu davalar, orman kadastrosu ve 2b uygulamalarının ilgili işletme ve bölge müdürlüğünün incelemesi sonucunda itiraz edilmesi zorunluluğunun anlaşılması üzerine Bakanlığımız yapısı içinde oluşturulan komisyon kararları doğrultusunda hazine avukatlarınca açılmış olan davalardır. Devlet ormanları Anayasamızın güvencesi altında olup, zilyetlikle iktisap edilemez ve özel mülke konu olamaz. Mevcut yasal düzenlemeler doğrultusunda, açılan bu davalar nedeniyle, Bakanlığımızca ve Orman Genel Müdürlüğünce, kişilerin zararlarının tazmini söz konusu olmayacağı gibi, böyle bir yükümlülük de bulunmadığından, bu konuda herhangi bir çalışma yapılmamış olması da doğal karşılanmalıdır.

Sayın Uzunkaya'nın ikinci grup sorularına geçmek istiyorum.

5 Nisan 2000 tarihinde, Türkiye'nin, özellikle kuzeybatı bölgesinde bir günde 98 adet orman yangını çıkmıştır ve bunun sonucunda da 7 201 hektar orman alanı bu yangınlardan zarar görmüştür. Yangın söndürme çalışmalarına Bakanlığımız bütün gücüyle katılmıştır. Çıkan yangınların 90'ı, küçük alanlarda, yayılmadan söndürülmüş; koşulların çok elverişsiz olması dolayısıyla söndürülemeyen 8 yangın sonucunda da, 6 000 hektar orman alanı -izleyen güne taştığından- zarar görmüştür.

Yangınlarda personelin herhangi bir ihmali olup olmadığının araştırılması için inceleme yapılmıştır ve bu inceleme sonunda da personelle ilgili herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştır.

5 Nisan 2000 günü, rüzgârın hızı yer yer 100 kilometrenin üstüne çıkmıştır. O gün, Türkiye'nin çok önemli bölümünde tam bir doğal afet koşulları mevcuttu.

Son yıllarda, orman yangınlarında, disiplin ya da adli yargı yoluyla ceza gören personelimiz olup olmadığı soruluyor. Orman yangınlarıyla mücadele çalışmalarında Orman Bakanlığımız çok sayıda şehit vermiştir. Bakanlığımız personeli, bugüne kadar, çalışmalarını çok büyük bir özveriyle yürütmüş olup çok başarılı da sonuçlar almıştır. Özellikle, komşu ülkelerle karşılaştırıldığında, Balkan ülkeleriyle, Akdeniz ülkeleriyle karşılaştırıldığında, alınan sonuçlar FAO kayıtlarına da girmiştir.

Son yıllarda çıkan orman yangınlarıyla ilgili olarak disiplin ya da adlî yargı yoluyla ceza gören personelimiz bulunmamaktadır.

Bakanlığımızca alınan yangın önlemlerini yeterli görüyoruz. Her yıl, bir önceki yıldan alınan dersler, izleyen yılın programına giriyor, deneyimlerden yararlanılıyor. Bakanlığımız, her yılın birinci ayında yaygın eylem planını açıklıyor, gerekirse, daha sonra ekönlemleri de yürürlüğe koyuyor.

Yapılan denetimlerle bütün hazırlıklar kontrol edilmektedir ve saptanan eksiklikler anında giderilmektedir. Eksikliği duyulan makine, araç ve donanımın tamamlanması için hükümetimizce gerekli kaynak ayrılmakta -burada, hem Maliye Bakanlığımıza hem de Hazineden sorumlu Devlet Bakanımıza teşekkür ediyorum- dış kredili olarak alım ihaleleri yapıyoruz. Bu çerçeve içinde, görevde bulunduğum 1999 ve 2000 yıllarında; 127 dozer, 127 greyder, 273 arasöz, 685 pikap, 300 motosiklet, 9 933 telsiz, 426 GPS, 209 dürbün, 500 meteorolojik değer ölçme aleti, 20 mobil meteoroloji istasyonu, 6 GPS helikopter, 2 500 kaçış maskesi ve 22 adet de reterdant yükleme tankı alınmıştır. Bu alımlarda, hem Maliye Bakanlığımızın hem de Hazinemizin büyük desteğini gördük.

"Personel alırken ormanı sevme koşulunu arıyor musunuz" diye soruluyor. Bakanlığımızdaki atamalar -ki, benim görev dönemim boyunca hiçbir işçi alımı yapılmamıştır, mevcut işçiler çalıştırılıyor- hizmetin özelliği, deneyim, kariyer ve liyakat ölçüleri çerçevesinde yapılmaktadır ve ormancıların hemen hepsi ağacı ve ormanı severler.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

20. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Dargeçit Ilısu Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/520) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer'in aşağıdaki soruyu sözlü olarak cevaplaması için gereğini arz ederim.

                                     Veysi Şahin

                                            Mardin

Mardin İli Dargeçit İlçesinde yapılması planlanan Ilısu Barajıyla ilgili çalışmalar hangi aşamadadır; 2000 yılında projeyle ilgili Bakanlığın çalışmaları nelerdir?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mardin Milletvekilimiz Sayın Veysi Şahin'in sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, hepinizi en derim saygılarımla selamlıyorum.

Bakanlığımız Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yer alan Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı inşaatı ile elektromekanik teçhizatının temin ve tesisi için Sulzer-Hydro AG (İsviçre-Zürih) ve ABB Asea-Brown Boveri (İsviçre-Baden) firmaları ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve UBS Bankasınca (Unıon Bank of Switzerland) yeterliliği kabul edilecek inşaat firmaları arasında kurulacak firma grubunca gerçekleştirilmesi hususunda 20.3.1997 tarih ve 97/9532 sayılı Bakanlar Kurulu kararı istihsal edilmiştir.

Bunu takiben ise, Bakanlığımızın 23.1.1998 tarih ve 393 sayılı oluruyla firma grubuyla görüşmeler yapılarak sözleşmenin sonuçlandırılması ve projenin iç ve dış finansman ihtiyacının tamamını karşılamak üzere, UBS Bankası liderliğinde bir bankalar sendikasyonu tarafından teklif edilecek olan kredilere ilişkin olarak Başbakanlık Hazine Müsteşarlığıyla gerekli temaslarda bulunulması hususunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiştir.

Bilahare Sulzer-Hydro AG firmasınca projenin yapımında görev alması düşünülen firmaların tanıtımı için takdimde bulunulmuş ve aynı tarihte önerilen inşaat firmalarına ilişkin yeterlilik dokümanları UBS'nin bu husustaki onay yazısıyla birlikte Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün tetkikine sunulmuştur. Yapılan inceleme sonucunda önerilen Balfour Beatty Ltd. (İngiltere), İmpregilo (İtalya), Skanska (İsveç), Kiska (Türkiye), Nurol (Türkiye) ve Tekfen (Türkiye) inşaat firmalarından oluşan firma grubunun Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı inşaatını yapabilecek ehliyete sahip olduğu tespit edilerek 03.08.1998 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce onaylanmış ve firma grubuyla müzakerelere Eylül 1998'de başlanılmıştır.

Projeye ilişkin teknik şartnameler ve sözleşme taslağı büyük ölçüde tamamlanmıştır. Firma grubunca 19 Mayıs 1999 tarihinde projeye ilişkin fiyat teklifleri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne sunulmuştur. İnşaat işleri fiyatlarının Devlet Su İşleri fiyat tarifelerine göre yeniden hazırlanması talep edilmiş ve revize inşaat fiyatları 17 Ocak 2000 tarihinde sunulmuştur. Halen fiyat müzakereleri sürmektedir. Sözleşme taslağı hükümleri ve fiyatlarda mutabakata varılması halinde sözleşme taslağı parafe edilerek kredi anlaşmalarının sonuçlandırılması için Hazine Müsteşarlığına gönderilecektir.

Proje tamamlandığında 1 200 megavat kurulu güçle yılda 3 833 GWh'lık bir enerji üretimi de gerçekleştirilecektir.

Yüce Kurulun bilgilerine arz ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

21. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524)

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

22. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525)

BAŞKAN -Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

23. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

24. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

25. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, DSİ Genel Müdürlüğünce Erzincan İli'nde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, 6/529 numaralı soruyu da cevaplandıracağım.

BAŞKAN - Hayhay efendim.

26. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, TEAŞ Genel Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Şimdi, ikisini beraber okutacağım; Sayın Bakan, gündemin 24 ve 25 inci sıralarındaki soruları beraber cevaplayacaklar.

Gündemin 24 üncü sırasındaki soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 13.2.2000

                             Tevhit Karakaya

                                          Erzincan

1. Bakanlığınıza bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla Erzincan'da hangi proje-ler yürütülmektedir?

2. Bu projelerin 1999 yılı rakamlarıyla bedeli ve 2000 yılı ödeneği ne kadardır?

3. Söz konusu projelerin bir an önce hizmete alınması için sağlanan ödenek yeterli midir?

4. Ödenekler yeterli değilse, eködenek talebi konusunda bir girişiminiz olmuş mudur?

BAŞKAN - Gündemin 25 inci sırasındaki soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 13.2.2000

                             Tevhit Karakaya

                                          Erzincan

1. Bakanlığınıza bağlı TEAŞ Genel Müdürlüğü aracılığıyla halen Erzincan'da yürütülen projeler nelerdir?

2. 2000 yılı rakamlarıyla Erzincan'da sürdürülen projelerin toplam yatırım bedeli ne kadardır?

3. 1999 yılı itibariyle söz konusu projelerdeki gerçekleşme miktarı ve oranı ne olmuştur?

4. Projelerin bir an önce tamamlanabilmesi için 2000 yılında sağlanan ödenek miktarı yeterli olmuş mudur? Yeterli değilse, ödeneklerin artırılması için bir girişiminiz olmuş mudur?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan Milletvekilimiz Sayın Tevhit Karakaya'nın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün Erzincan İlinde yer alan projeleri, bu projelerin 1999 yılı sonu itibariyle harcamaları, 2000 yılında ayrılabilen ödeneklerini içeren tablolar ektedir; bunu, konuşmamdan sonra, sayın milletvekilimize de sunacağım.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yatırım programında yer alan bütün projelerin ödenekleri maalesef yetersizdir; çünkü, 2000 yılı için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce tarım sektörüne 1,776 katrilyon Türk Lirası ödenek talep edilmiş; ancak, 255,650 trilyon Türk Lira ödenek ayrılabilmiştir; bu, ödenek talebimizin yüzde 14'üne tekabül edebilmektedir.

Erzincan İlinde yer alan büyük su işi projelerinden Erzincan II. Merhale Projesine 4,418 trilyon Türk Lirası talep edilmiş ve 1,115 trilyon Türk Lira, Erzincan-Çardaklı projesine ise 11,735 trilyon Türk Lirası ödenek talebine karşılık 1 trilyon Türk Lira ödenek ayrılabilmiştir. 2000 yılı içerisinde ödenek temin edildiği takdirde, gereği yapılabilecektir.

Milletvekilimizin diğer sorusunu cevapladıktan sonra, yine, ekli tabloyu, konuşmamdan sonra, sayın milletvekilimize vereceğim.

Tabiî, TEAŞ Genel Müdürlüğünün Erzincan İlinde yürütmekte olduğu projelerin gerçekleşmesi, bütçe ödeneklerinin de aynen karşılanmasına bağlıdır.

TEAŞ'ın Erzincan'da TM Şalt tevsiatı inşaatı devam etmektedir. Bunun, 9.2.1999'da ITM 16/E kapsamında sözleşmesi imzalanmıştır; sözleşmeye göre, 1.5.2000 tarihinde de bitmesi gerekmektedir.

Yüce Kurula arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

27. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531)

BAŞKAN - Cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

29. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Mısır'dan doğalgaz alınmasıyla ilgili bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan sözlü  soru önergesi (6/534) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aracılığınızla aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                  16.02.2000

                                    Kamer Genç

                        Tunceli Milletvekili

Ramazan Bayramında izini kaybettiren ANAP Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz'ın sonradan Mısır'a gittiği ortaya çıktı. Bu seyahatten birkaç gün sonra da, Mısır'dan gelen bir bakanla Enerji Bakanı doğalgaz alım mukavelesini yaptı.

1. Sayın Mesut Yılmaz kimin özel uçağıyla, kimlerle birlikte Mısır'a gitmiştir?

2. Sayın Mesut Yılmaz'ın Mısır gezisi sırasında Mısır'dan doğalgaz alınması için özel bir çaba veya görüşmesi olmuş mudur?

3. Alınan bu gazın Türkiye'ye maliyetinin dünya pazarlarına nazaran mukayesesi nasıldır?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI  (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tunceli Milletvekilimiz Sayın Kamer Genç'in sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Soru önergesinde, Mısır ile Türkiye arasında bakanlar düzeyinde imzalanan doğalgaz alım mukavelesinden söz edilmektedir. Doğalgaz alım satımına ilişkin herhangi bir anlaşma imzalanmamıştır. İmzalanan doküman bir protokoldür. 2 Şubat 2000 tarihinde, Ankara'da, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız ile Mısır Arap Cumhuriyeti Petrol Bakanı Sayın Sameh Fahmy arasında imzalanan söz konusu protokolde Mısır'dan doğalgaz ve LNG teminine ve ortak işbirliğine ilişkin hususlar yer almaktadır. Buna benzer protokoller doğalgaz üreticisi ülkelerle imzalanmaktadır. Mısır'la doğalgaz alım satım anlaşması imzalanmadığı için, fiyat ve teslime ilişkin konular da belli değildir. Bu nedenle, herhangi bir mukayese yapılması da mümkün değildir.

Yüce Heyetinize arz ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkanım, tabiî, sorular benim olduğu için açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Yerinizden efendim.

İçtüzük o imkânı veriyor, İçtüzükten doğan hakkını kullanıyor. Sayın Genç daha önceden başkanvekilliği yaptığı için İçtüzüğü ezbere bilir.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Herhalde, İçtüzüğü de...

Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Sayın Bakan sorularımı çok eksik değerlendirdi. Zaten, benim, tabiî, bir milletvekili olarak hangi hallerde protokol hangi anda da anlaşma yapılacağını bilmem mümkün değil. Ama, bilindiği üzere, evvela, Sayın Mesut Yılmaz, hükümette olmadığı zaman Moskova'ya gitti; o zaman, Enerji Bakanı ve belirli kamu görevlileriyle, hatta elçimizin de olduğu bir sırada. Baktık, Enerji Bakanı... Mesut Beyin o zaman resmî bir görevi yok...

BAŞKAN - Efendim, siz Mısır'a gelseniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir dakika ama... Hayır, buna bağlayacağım da onun için.

Yani, şimdi, Sayın Mesut Yılmaz birkaç defa yurt dışına gitti ve bu yurt dışından sonra -önce gizli gitti, sonra açığa çıktı, ondan sonra- biz o ülkelerle ilgili bazı alımlar yaptık; yani, bu sorumun da biraz onunla ilgisi var. Mesela, Moskova'da yapılan Mavi Akım Projesi ondan sonra ortaya çıktı.

Şimdi, bir gün İtalya'ya gitti -yine kaybolmuştu- geldi, oradan, yine bir uçak, helikopter alım satımı meselesi çıktı. Burada da, bir gün, yine bir bayramdı galiba, ortadan kaybolmuştu; sonra, dediler ki, Mısır'a gitmiş. Mısır'dan döndükten sonra -gazeteler yazdı; ben, protokol müdür anlaşma mıdır, bilmiyorum- bir doğalgaz anlaşması imzalandı. Ben, bir milletvekili olarak, bunu merak ettim. Ama, Sayın Bakan diyor ki, protokol... Tamam, protokol de, bu protokol gereğince, biz, herhangi bir gaz almış mıyız? Almış mıyız almamış mıyız onu söylemesi lazım.

Yine, aldıysak, bu protokol, niye, Sayın Mesut Yılmaz'ın gidip gelmesinden sonra yapıldı, daha önce yapılamaz mıydı? Yani, o da kritik bir nokta. Emsal fiyatı neydi?

İşte, görüyorsunuz ki, enerji ihaleleriyle ilgili şeyleri, birileri diyor ki, efendim, polis baskı altındaydı, jandarma yaptı bu işi. Yani, bu Meclisin, bu devletin bir hukukî yapısı var. Böyle, devleti yöneten kişiler, yaptığı bazı işlerin hesabını vermek zorundadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir dakika ama... Ben, daha, açıklamamı bitirmedim ki... Bir açıklama yapmamız lazım.

Şimdi, bizim istediğimiz, özellikle enerji ve gaz, petrol anlaşmalarının, devletin resmî organları, bakanları tarafından, önce bürokratlar tarafından bunların önkoşullarının hazırlanması, ondan sonra da, protokol mü yapılacak, anlaşma mı yapılacak, ondan sonra da bu yoldan bir neticeye bağlanmasıdır; ama, maalesef, bu son hükümetler zamanında, birileri çıkıyor, önce bir gidiyor, bir görüşme yapıyor, arkasından böyle şeyler oluyor; olmasın... Artık, biz de, bu Parlamentonun bir üyesi olarak, siyasî bir sorumluluk taşıyan milletvekilleri olarak, burada, her gün, gazetelerde, Türkiye'de demokrasiyi yaralayan, Parlamentonun varlığını yaralayan olaylarla karşılaşmayalım. Burada, karşımıza, siyasî bir iktidar gelsin, otursun, her gün demokrasiye ve Türkiye'nin...

(Hatibin mikrofonu Başkan tarafından kesildi)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, kestiniz...

BAŞKAN - Mesele anlaşıldı efendim.

Sayın Bakan, tekrar cevap verecek misiniz?

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Daha detaylı bilgi istiyorlarsa, ilgili Bakan yazılı olarak tatmin ederler sayın üyeyi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama, Sayın Başkan, Parlamentonun itibarı...

BAŞKAN - Efendim, malumunuz, 98 inci madde kısa bir açıklamayı öngörüyor. Sizinki detaylı olduğu için...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, bakın, her...

BAŞKAN - Efendim, hasbelkader, ben, gizli oturumda da Başkanlık yapıyordum, zatıaliniz  bu soruların bir kısmını orada sormuştunuz, Sayın Ersümer de cevap vermişti.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Ersümer cevap verdi; ama, şimdi, jandarma kendi bürokratlarını alıyor, içeriye atıyor.

BAŞKAN - Efendim, yazılı bir soru isterseniz...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkan, sataşma var.

BAŞKAN - Sataşma var... Bakın, efendim, sataşma ile başımız...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tamam efendim, sataşma varsa, cevap verirler

BAŞKAN - Evet efendim, veriyorum sataşmaya...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, şimdi, Sayın Genç'in konuşmasında, biz, bir sataşma görmüyoruz...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Hayır, var efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Birtakım ziyaretler yapmış Sayın Yılmaz, o ziyaretlerin...

BAŞKAN - Efendim, takdir edersiniz ki, onun sataşma olup olmadığının takdiri bana ait.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Şüphesiz size ait efendim; ama, şimdi, sataşma var diye bir söz verilirse, yeni bir cevap hakkını doğurur. O nedenle...

BAŞKAN - Hayır, Sayın Başkanım, istirham ederim; yani, şimdi, siz, Mısır ile ilgili bir soru soruyorsunuz, Sayın Bakan da kendi üslubunda, kendi takdirine göre cevap veriyor. Soru sahibi tatmin olmadığı için aynı konuda bir açıklama yapabilir, İçtüzüğümüzde de bu açık; ama, biz nereden başladık; tekrar mavi akıma ve dünkü gazetelere yansıyan açıklamalara kadar geldi ve Anavatan'ı ilzam eden bir sataşma oldu.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Efendim, bu bir açıklamadır. Biz, bu açıklamanın bir sataşma olduğu kanısında değiliz.

BAŞKAN - Hayır, müsaade ederseniz... Hayır efendim... Rica ederim... Buyurun, cevap verin efendim.

VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Sayın Başkanım, Meclisimizin değerli üyeleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinin başında denetim görevi gelir ve gerçekten de denetimin en güzel şekilde, en sıkı şekilde yapılması, bu Meclisin üyelerinin görevi olmalıdır; ancak, bu denetim görevinin, sözlü sorular bölümünde, Sayın Kamer Genç'in bugün söylemiş olduğu sözler hiçbir mesnete dayanmamaktadır; yani, bir sözlü soru verilirken, öncelikle kendi konunuzda tatmin olmuyorsunuz, ondan sonra bunu genişleterek -oturduğunuz yerden- son günlerde gündemde bulunan bazı iddialar ve iftiralara binaen konuşulursa, bu Meclis denetim görevi dışına çıkar, Meclisin kirlenmesine neden olur; iyilik yapacağım derken, bu Meclise kötülük yaparsınız.

Sayın Kamer Genç'in, Sayın Genel Başkanım için "yaptığı işlerin hesabını vermesi lazımdır" sözünü şiddetle kınıyorum; yanlıştır. Mısır'a da gidebilir, İtalya'ya da gidebilir. Eğer bu gezilerin sonucunda, kendisinin bu konularla ilgisi var ise, burada sözlü soru sorması en tabiî hakkıdır. Bunun dışında, iftiraya dayanarak birtakım iddialarda bulunması -yeniden söylüyorum- bu Yüce Meclisi yanlış noktalara çeken, yanlış zeminlere çeken, siyasî popülizme çeken bir davranıştır diye cevap veriyorum.

Saygılar sunuyorum Yüce Meclise.

BAŞKAN- Teşekkür ederim efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Bir dakika efendim. "İftira atıyor" dedi. Yani, şimdi, ben soru sahibi olarak nasıl iftira atıyorum?! O günkü, soru önergesini verdiğim gündeki gazeteleri okuyalım.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Gazeteye göre mi konuşuyoruz; Meclise göre konuşuyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Mesut Yılmaz kayboldu bir hafta. Bir baktılar ki, Mısır'da çıktı ortaya.

BAŞKAN- Efendim, zatıâlileriniz, bu konuda suali sormuşsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Efendim "iftira atıyor" diyor.

BAŞKAN- İlgili Sayın Bakan cevap veriyor.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Ama, Sayın Başkan, siz orada oturuyorsunuz. "Bu Meclisi kirletiyorlar" diyor. Yani, nerede görülmüş ki, şeffaflık gelmeyen bir Mecliste, her şey örtülen bir yerde nasıl Meclis kirleniyor?!.

Yani, niye burada...  Jandarma gidiyor, bir bakanın müsteşarını alıyor içeriye...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Efendim, hâlâ sataşmaya devam ediyor.

BAŞKAN- Efendim, affederseniz, ben size Tüzükle cevap vereyim; başka türlü tatmin edemi-yorum sizi.

KAMER GENÇ (Tunceli)- "Meclis kirleniyor..." Esas bunun üzerindeki örtünün kaldırılması lazım.

BAŞKAN- "Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru sahibi, yerinden, konuyla ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir..."

KAMER GENÇ (Tunceli)- Tamam...

BAŞKAN- "...Hükümet adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır."

KAMER GENÇ (Tunceli)- Evet.

BAŞKAN- İçtüzüğün 98 inci maddesinin üçüncü fıkrası.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, İçtüzük ayrı. Burada konu başka şeye gelişti.

BAŞKAN- Ama, zatıâlileriniz, bir gruba, sözlü sorduğunuz sualin dışında imkân tanıdınız efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Efendim, sözlü sorumda sataşma yok.

BAŞKAN- Efendim, jandarmayla bu sualin...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sataşma yok sorumda.

BAŞKAN - Kesin efendim, tamam...

KAMER GENÇ (Tunceli)- Ama, şimdi burada bir şey var...

BAŞKAN- Efendim, Mısır ile jandarmanın ne alakası var Sayın Başkanım?!

KAMER GENÇ (Tunceli)- Meclise sahip çıkmıyorsunuz, Meclisin itibarına sahip çıkmıyorsunuz...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın)- Sayın Başkanım, aslında, bütün milletvekili arkadaşlarımızın denetim yetkisi ve hakkını kullanmasını Meclisin kirlenmesi olarak ifade etmeyi yanlış bir ifade olarak...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Hayır... Hayır...

BAŞKAN- Yanlış anladınız efendim. Affedersiniz, ben öyle anlamadım.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Sayın Başkan, yeniden Meclise bir açıklama getirmek istiyorum.

BAŞKAN- Çok net bir şekilde, denetim hakkı olduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde soru önergelerine cevap verilmesi gerektiğini ve bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak buna hakkımız olduğunu, denetim mekanizmasının olduğunu ifade ettikten sonra...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl Meclis kirleniyor?..

BAŞKAN - ... sorunun dışındaki olayların çarpıtılmasının yanlış olduğunu ifade ettiler. "Bu çarpıtılma, Parlamentonun itibarını bozar" dediler.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ama, Sayın Başkanım, şimdi, bir iftiraya dayandırılsa bile, Kamer Beyin söylediklerinde bir yanlışlık yok ki!...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkanım, söz istiyorum...

BAŞKAN - Efendim, rica ederim... İstirham ediyorum efendim...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Benim söylediğim hadise, Meclisin en kutsal hakkı olan denetim hakkınının bu tarz iddialarla...

BAŞKAN - Ben yerinize cevap verdim...

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Bu şekilde Meclisin itibarının kirletilmesini ve bunda da ısrar edilmesini...

BAŞKAN - Sayın Dedelek, bendeniz yerinize cevap verdim; çok iyi dinlediğim için gerekeni de yaptım efendim.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Zatıâlinize çok teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim efendim.

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)

30. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535)

 

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

31. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatına ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorulardan oluşan soru önergemin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

                                 M. Zeki Çelik

                                            Ankara

1. Sosyal Sigortalar Kurumu, 250 yataklı Ankara Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatı hangi safhadadır? Bu inşaat ne zaman tamamlanacak ve hastane Ankara'nın hizmetine sunulacaktır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekilimiz Sayın Zeki Çelik'in sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumunca yapımı planlanan 250 yataklı Ankara Gö-ğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi, kurumunun 2000 yılı yatırım programında etüt proje bölümünde yer almış ve çalışmalar başlatılmış olup, bu çalışmaların tamamlanmasını müteakip de inşaatın ihalesi gerçekleştirilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim efendim.

32. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların durumuna ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

33. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, TRT-1'de yayımlanan Politikanın Nabzı Programına ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/539) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)'den sorumlu Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim. 18.2.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

1. TRT-1'de yayımlanmakta olan Politikanın Nabzı Programının, Kuruma maliyeti nedir?

2. Programın sunucusu Kurtul Altuğ'a, program başına 4 (dört) milyar lira ödendiği duyumları doğru mudur?

3. Bu program için sunucu tercihi TRT tarafından mı yapılmıştır?

Bu tercihte hangi kriterler göz önünde bulundurulmuştur?

4. Söz konusu şahsın, TRT'de ya da başka televizyonlardaki tecrübesi nedir?

5. TRT'nin kendi elemanlarınca bu programın yapımı mümkün değil midir?

6. Bugüne kadar, bu program kaç defa gerçekleştirilmiştir ve kaçının konuğu Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel olmuştur?

7. Sayın Cumhurbaşkanının ülke gündemi hakkındaki görüşlerinin kamuoyuna duyurulmasına vesile olan bu programın giderlerinin de Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanması gerekmez mi?

8. Programın adının Cumhurbaşkanının Nabzı olarak değiştirilmesi mümkün müdür?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya'nın sözlü sorularını cevaplamak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Politikanın Nabzı adlı programın bir bölümünün maliyeti, sunucu Kurtul Altuğ'a ödenen ücret dahil, aşağıda gösterilmiştir:

Yapımcı ve sunucu, gazeteci yazar Kurtul Altuğ'un sözleşme ücreti brüt 115 milyon TL, metin yazarı gazeteci Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun sözleşme ücreti brüt 40 milyon TL, seslendirme için, devlet tiyatrosu sanatçısı Mehmet Atay'ın sözleşme ücreti net 15 milyon TL; yapımcı ve sunucu Kurtul Altuğ'un, İstanbul-Ankara gidiş-dönüş uçak bileti ücreti dahil, konaklama gideri 200 milyon TL, programa katılan ve beraberinde gelen görevlilere yapılan ikram, çay, kahve ve bunun gibi, programa yapılan çiçek ücreti 35 milyon TL, toplam 405 milyon TL'dir. Dolayısıyla, program sunucusu Kurtul Altuğ'a, program başına 4 milyar TL ücret ödendiği iddiası doğru değildir.

Program sunucusu Kurtul Altuğ'un meslekî ve siyasî konularda büyük bir birikim ve deneyimi bulunmaktadır. Önerge konusu programın formatı karşılıklı soru ve cevaplarla gelişen bir gazetecilik-röportaj tekniğine dayalı olduğundan sunucu tercihi, meslekî deneyim, başarı, kariyer ve kamuoyunda tanınmışlık kriterleri göz önünde tutularak, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır.

"Politikanın Nabzı" adlı program, esasen, TRT yapımıdır. Kurtul Altuğ programın sunucusudur. Bu tür programlarda gazetecilerden yararlanılması, programa değişik bir üslup ve renk getirmektedir. Bu uygulama, özel televizyon kuruluşlarınca da yapılmakta, kamuoyunda belirli bir yer edinmiş kişilerin sundukları programlar daha çok seyirciye hitap etmektedir.

"Politikanın Nabzı" adlı program 21.9.1997-5.2.2000 tarihleri arasında toplam 93 kez yayınlanmıştır. Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel, önerge konusu programa 15 kez katılarak, toplumu yakından ilgilendiren konularda görüş belirtmiştir. Tarafsızlığı, Anayasa teminatı altındaki bu makamın açıklamalarının, demokratikleşme sürecinde hızla yol alan ülkemizde son derece önemli olduğu düşünülmektedir. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanının katıldığı her programda, Türkiye gündemindeki olaylarla ilgili açıklamalarda bulunulmakta, bu açıklamalar, vatandaşlar tarafından, yurt içinde ve yurt dışında ilgiyle izlenmekte; açıklamalar, haber değeri taşıması sebebiyle ertesi günkü gazete manşetlerine çıkmakta ve diğer özel radyo ve televizyon kuruluşlarının haber bültenlerinde de yer almaktadır.

Önerge konusu programa konuk seçiminde, 2954 sayılı Kanunun TRT'ye yüklediği, "kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşması" göreviyle, radyo ve televizyon yayıncılığının temel ilkesi olan "günün gündemini yakından takip etme" hususu göz önünde tutulmaktadır. Programa alınan konukların çoğu ya devletin üst düzey yöneticisi ya da kendi alanlarında adını duyurmuş belirli bir ağırlığı bulunan bilim adamlarıdır.

Bu kriterle hareket eden Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, seçilen konuların haber değeri taşımasına da özen göstermektedir.

Cumhurbaşkanının ya da programa alınan diğer konukların söylemleri genellikle kamuoyunda yakından takip edilmekte; bu söylemler, özel radyo ve televizyon kuruluşlarının ve haber ajanslarının gündemine girmekte, gazetelerde haber olarak verilmektedir.

Diğer yandan, siyasal etkinliğin, gündemi çok sık işgal ettiği ülkemizde, cumhurbaşkanı, başbakan ya da öteki siyasî parti liderleri, radyo ve televizyon yayıncılığı ve haberle uğraşan tüm kuruluşlarca, öncelikle demeç alınması, röportaj yapılması ya da canlı yayın konuğu yapılması tercih olunan kişiler olup, bu kişiler, basın yayın organlarının tümünden de bu amaçla davet almaktadırlar. Bu davetler karşısında, öncelikle ve çoğunlukla TRT'nin tercih edilmesi ve kamuoyunun, programa olan ilgi ve beğenisi gibi unsurlar, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü açısından önem arz etmektedir.

Söz konusu programda, adından da anlaşılacağı üzere, politika konusu işlenmektedir. Konusu politika olan bir programda, kamuoyunda, açıklamalarına, faaliyetlerine öncelikle ilgi duyulan cumhurbaşkanı, meclis başkanı, başbakan ve bakan gibi şahsiyetlerin konuk edilmesi de son derece doğal ve çağdaş yayıncılığın gereğidir.

Yüce Heyetinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır efendim.

34. – Siirt Milletvekili  Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt 50. Yıl SSK Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/540) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                        Ahmet Nurettin Aydın

                                                 Siirt

Siirt 50 nci Yıl Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinin sağlık persone-li ihtiyacına ilişkin (7/96) esas nolu yazılı soru önergemize, 22 Temmuz 1999 tarihinde vermiş olduğunuz cevapta, söz konusu hastanenin uzman ve pratisyen hekim ihtiyacının sosyal güvenlik yasa tasarısının yasalaşmasından sonra karşılanacağı sözünü vermiştiniz. İlgili yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana altı aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen, Siirt 50 nci Yıl SSK Hastanesinin tabip ihtiyacının karşılanmasında herhangi bir gelişme olmamıştır.

Sorular :

1. Siirt 50 nci Yıl SSK Hastanesinin mükemmel fizikî şartlarını da dikkate alarak, bu hastaneye dahiliye, kadın-doğum, göz, kulak burun boğaz, çocuk, üroloji gibi temel branşlarda uzman tabip atamayı düşünüyor musunuz?

2. Siirt SSK Hastanesi hangi tarihte tam olarak Siirt ve bölge halkımızın hizmetinde olabilecektir?

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Siirt Milletvekilimiz Sayın Nurettin Aydın'ın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı sağlık tesislerinin uzman tabip ihtiyacının karşılanması amacıyla, asistan iken ihtisaslarını tamamlayarak uzman olanların uzman tabip kadrolarına atanmalarına ilişkin yönetmelik gereğince, Siirt Hastanesinin eksik branşlardaki uzman tabip kadroları ilan edilmiş ve yapılan tercih, kura işlemi sonucunda 1 göz uzmanının atanması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 1 kadın hastalıkları uzmanına Sağlık Bakanlığınca muvafakat verilmemiştir.

Diğer taraftan, Norm Kadro Yönetmeliğine göre, ihtisasını tamamlayan asistanların, uzman tabip kadrolarına atanmalarına ilişkin yönetmelik gereğince, yeniden bir çalışma yapılmış olup, anılan hastanenin diğer branşlardaki ihtiyaçları için 1 genel cerrahi uzmanı, 1 kadın doğum uzmanı, 1 üroloji uzmanı ve 4 pratisyen doktorun, kuraları çekilmiş olup, atamalarının yapılması işlemleri devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

35. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa İli İnegöl İlçesi Çayyaka Köyünde vatandaşlara düzenlenen ecrimisil ihbarnamelerine ilişkin  Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/542) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

36. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından bedelsiz tahsis olarak aldığı arazilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/543) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.

Soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                             Ahmet Sünnetçioğlu

                                               Bursa

Bursa İli İnegöl İlçesi Çayyaka Köyünde vatandaşlara düzenlenen ecrimisil ihbarnameleri arasında farklılıklar görülmektedir.

Örneğin; Yaşar Akkul'a ait 166.99 metrekarelik alana 35 milyon TL, İsmail Zaman'a ait 6167.09 metrekarelik alana 180 milyon TL, Mustafa Kazak'a ait 3000 metrekarelik alana 30 milyon TL olarak düzenlenmiştir. Bunlardan 3 000 metrekarelik alan mera-orman, diğerleri bahçe ve çilek tarlası olarak gözükmektedir.

Görüldüğü gibi, alanların büyüklüğü ve kesilen cezalar arasında büyük bir orantısızlık vardır. Bu cezalarda ölçü nedir? Şayet, bir yanlışlık varsa, düzeltmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet  Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                             Ahmet Sünnetçioğlu

                                               Bursa

1. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından spor tesisi amaçlı bedelsiz  tahsis olarak aldığı arazi sayısı ve yüzölçümleri ne kadardır?

2. Bu arazilerden başka kurum, dernek, kulüp veya vakıflara protokolle devredilenler var mıdır? Varsa, bu yerlerin isimleri nelerdir?

BAŞKAN - Soruları cevaplamak üzere, Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sözlü sorusuna, Maliye Bakanımız adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Söz konusu önergede, mahalli teşkilatımızca hazineye ait taşınmaz malların işgali nedeniyle belirlenen ecrimisil bedelleri arısında farklılık bulunduğu, bu farklılığın nereden ileri geldiği ve giderilmesinin düşünülüp düşünülmediği hakkında bilgi istenilmektedir.

Öncelikle şu hususu bilgilerinize arz etmek istiyorum. Hükümetimizin önem verdiği konuların başında, devlet ile vatandaş arasındaki ihtilafların, mümkün mertebe yargıya intikal ettirilmeden çözümlenmesi, yargıya intikal etmiş olanların ise, sulhen halli meselesi gelmektedir.

Ülkemiz ekonomisinde özel bir yeri bulunan hazineye ait tarım arazilerinin bir problemi de, kullanımlarının idare ve denetim altına alınmasının, tam olarak sağlanamamış olmasıdır.

Hazineye ait tarım arazilerinden, öncelikle arazinin bulunduğu köyde ikamet eden toprağa muhtaç çiftçilerin yararlanmak istemeleri, gayet tabiidir.

Bu çerçevede, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamı dışında kalan hazineye ait tarım arazileri, öncelikle arazinin bulunduğu köyde ikamet eden toprağa muhtaç çiftçilere bakanlığımızca kiraya verilmektedir.

Diğer taraftan, ecrimisil bedelleri, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre emsal ve günün rayiçleri ve kullanım durumları da göz önüne alınmak suretiyle tespit ve takdir edilmektedir.

Hazineye ait taşınmaz malların işgali dolaylısıyla istenilen ecrimisil bedelleri arasındaki farklılık, sadece arazinin yüzölçümü değil, verim gücü, kullanım amacı ve üzerindeki yapının ahşap, kargir, kat adedi gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

Ecrimisil, bir ceza olmayıp, taşınmaz malın, bilgisi dışında kullanılması nedeniyle mal sahi-binin, işgal edenden talep ettiği günün rayicine uygun bir tazminattır.

Devletin taşınmaz mallarının izinsiz olarak kullanılmasının önüne geçmek için ecrimisil bedellerinin rayicinin altına düşürülmesinin uygun olamayacağı düşünülmektedir.

Bilgilerinize saygıyla arz ederim.

35 inci soruda, Bursa Milletvekilimiz Sayın Ahmet Sünnetçioğlu, Devlet Bakanımız Sayın Fikret Ünlü'den, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından spor tesisi amaçlı bedelsiz tahsis olarak aldığı arazi sayısı ve yüzölçümleri ne kadardır diye sormaktadır.

Ayrıca, bu arazilerden, başka kurum, dernek, kulüp veya vakıflara protokolle devredilenler var mıdır; varsa bu yerlerin isimleri nelerdir diye sormaktadır.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzce, spor tesisleri yapılmak amacıyla, Orman Bakanlığından 57 adet arsa ve arazinin tahsisi alınmıştır. Tahsisi alınan arsa arazilerin toplam miktarı 3 553 995 metrekaredir.

Sözkonusu arazilerden 7 adedi üzerinde spor tesisleri yapmak ve ortaklaşa kullanmak üzere, aşağıdaki kurum, dernek, kulüp ve vakıflarla protokol yapılmıştır.

1. Başkent Üniversitesi; Ankara Kızılcahamam. Protokol tarihi18.8.1998'dir.

2. Futbol Federasyonu; Bingöl Merkezdedir. Protokol tarihi 4.10.1999'dur.

3. Fatin Turizm Otelcilik Limitet Şirketidir; Bursa Uludağ'dadır. Protokol tarihi 20.7.1998'dir.

4. Mecidiyeköy Atıcılık ve Avcılık Spor Kulübüdür; İstanbul 5 - 5- Gaziosmanpaşa'dadır. Protokol tarihi 15.6.1999'dur.

5. Ayazağa Esen Spor Kulübüdür; İstanbul Şişli'dedir. Protokol tarihi 30.12.1998'dir.

6. B-K Ilgaz Turizm İnşaat Yatırım ve İşletmeciliği AŞ'dir; yeri Kastamonu Ilgaz'dır. Protokol tarihi 10.11.1998'dir.

7. Uşak İl Özel İdare Müdürlüğüdür; Uşak Kalfakorusu mevkiindedir. Protokol tarihi 10.12.1998'dir.

Yüce Heyetin bilgilerine arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Böylece, gündemin 34 ve 35 inci sıralarındaki  sorular cevaplandırılmıştır.

37. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

38. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifinin Anayasa Komisyonuna havale edilmemesinin nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/547) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

39. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, sözlü soru önergelerinin süresinde gündeme alınmamasının nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi  (6/548) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı

BAŞKAN - Cevaplayacak Sayın Meclis Başkanvekili?.. Burada.

38 ve 39 uncu sıradaki soruları beraber okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Namık Kemal Atahan

                                              Hatay

4505 sayılı Yasa ile milletvekillerini ilgilendiren "Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun" teklif halinde iken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, doğrudan Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etmiştir.

9 kez Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen milletvekillerini ilgilendiren bu yasa teklifinin Anayasa Komisyonuna gönderilmeme nedenini açıklar mısınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Namık Kemal Atahan

                                              Hatay

1. Başkanlığınıza 21.12.1999 tarihinde 3 ayrı dilekçe vererek, her dilekçemde 2 ayrı soru sormuştum. İçtüzük 98 inci maddesi gereği (7) gün içinde gündeme alınması gerekli olan bu sorular her nedense bugüne kadar gündeme alınmamıştır.

2. 3 dilekçede sormuş bulunduğum sözlü sorularımın gündeme alınmayışının yanında 15.02.2000 tarihli gündemde partiniz mensubu Sayın Mustafa Taşar'ın 105 inci sıradan 191 inci sıraya kadar sözlü soruları gündeme alınarak İçtüzük hükümleri ihlal edilmiştir.

Bunların Başkanlığınıza veriliş tarihi 25.01.2000 olup, gündeme alınışı da (7) gün içinde olmuştur. Benim sözlü sorularım bu şekilde sıra dışı bırakılmış olmaktadır. Yoksa, Başkanlığınız dilediği soruyu gündeme alıp almamakta serbest midir?

3. Hangi sebeplerle sorduğum sorular gündeme alınmamıştır? İçtüzük hükümleri gereği, tarih sırasına göre yerine alınmasını talep ederim.

BAŞKAN- Gündemin 37 ve 38 inci sıralarındaki suallere Sayın Başkan, müştereken cevap verecek; buyurun efendim.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli)- Sayın Başkan, sayın üye-ler; Hatay Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından 25.2.2000 tarihinde sorduğu soruya cevap vermek üzere huzurunuzda bulunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçtüzüğümüzün 74 üncü maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kanun teklifleri, Başkanlıkça komisyonlara doğrudan doğruya havale edilmektedir. İçtüzüğün 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise "Tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamelerin hangi komisyonlarda görüşüleceği, esas ve tali komisyonların hangisi olacağı, işin komisyonlara havalesi sırasında Başkanlık tarafından tespit edilir" hükmü yer almaktadır.

Havaleler, komisyonların, İçtüzüğün gerekçesinde belirtilen görevleriyle, tekliflerin metin ve gerekçeleri dikkate alınarak yapılmaktadır. Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifinin metni ve gerekçesinin yapılan incelemesinde, bu teklifin, tamamen malî hükümler içerdiği, emeklilik hakları, temsil tazminatı gibi hususları kapsadığı belirlenmiştir.

İçtüzüğün 38 inci maddesinde "Komisyonlar, kendilerine havale edilen tasarı veya tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler" hükmü yer almıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, gerek duyduğu takdirde, teklifin Anayasaya aykırı olup olmadığını inceleyebilirdi. Teklif, bu nedenle, yalnızca, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiştir. İçtüzüğün 73 üncü maddesinin son fıkrasında ise, havaleye itirazın ne şekilde yapılacağı tanzim edilmiştir.

Kanunla ilgili teklifin komisyona havale edildiği 8.12.1999 tarihinden, kanunlaştığı 7.1.2000 tarihine kadar, bu hükme dayalı olarak havaleye herhangi bir itiraz yapılmamıştır.

Yüce Heyetin bilgilerine saygıyla arz olunur.

Sayın Atahan'ın, 25.2.2000 tarihli sözlü soru önergesinde yer alan sorulara şu şekilde cevap verilmektedir:

Başkanlığa yöneltilen sözlü soru önergeleri, önergeye verilecek cevap hazırlandıktan sonra, Başkanlığa geliş sırasına göre, gündemdeki yerine alındığından, önergenin cevaplandırılması açısından herhangi bir gecikme söz konusu olmamaktadır. Önergeye konu edilen 21.12.1999 tarihli sözlü soru önergesi, 21.3.2000 tarihli 69 uncu Birleşim Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Sözlü Sorular" kısmının 98, 99 ve 100 üncü sıralarında yer almış ve aynı birleşimde cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilimizin kendilerine, Sayın Başkana ve Yüce Heyetinize saygıyla sunulur.

Arz ederim efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Başkan, teşekkür ederim efendim.

40. – İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi  Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549)

 

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

41. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler  tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/552)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz

VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin öngörüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Hükümet?...Yok.

Saat 18.00'e kadar ara vereyim mi efendim?

YASİN HATİPOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, 10 dakikada hükümeti nasıl bulacaksınız?

BAŞKAN - Hükümeti bulmak çok kolay efendim. 35 tane bakanı olan hükümet bulunmaz mı?! Aşk olsun!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Hükümet kayıp Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.53

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.00

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Melda BAYER (Ankara), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 

VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10) (Devam)

BAŞKAN - Hükümet?.. Hazır.

Daha önce, Fazilet Partisi ve Anavatan Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı. Şimdi, diğer gruplara ve önerge sahibine sırasıyla söz vereceğim.

Konuşma süreleri, malumunuz, gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır.

İlk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Teoman Özalp'a aittir.

Buyurun Sayın Özalp. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA TEOMAN ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine istinaden verilen tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin Meclis araştırması önergesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin petrolü olarak adlandırılan bir sektörün sorunlarının, Yüce Parlamentonun önüne gelmesi, sevindiricidir. Meclisin önüne gelen bu sorunun, detaylı olarak ele alınıp, bu önergenin kabul edileceğine olan inancım tamdır.

Bugün, Türk tekstil sektörünün içinde bulunduğu bunalım, Türk ekonomisinin içinden çıkmaya çalıştığı bunalımın bir parçasıdır. Ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik bunalım dolayısıyla sektörlerin bundan etkilenmemesi düşünülemez.

Türk tekstil endüstrisi, ülkemiz endüstrisi içerisindeki önemli bir bölümü gerçekleştirmektedir. Yaklaşık 2,5 milyon insan doğrudan, 4 milyon insan da dolaylı olarak geçimini bu sektörden sağlamaktadır. Bu bakımdan, sektördeki bir kriz, yaygın bir alanda kendini göstermekte, bunalımlı dönemlerde firmaların kendilerini küçülterek işçi çıkarmaları, büyük sorun yaratmaktadır. Zaten, ülkemizde, işsizliğin çokluğu dikkate alınacak olursa, yeni işçi çıkarmalarının toplumda gerilmelere yol açacağı malum olan bir gerçektir.

Hazır giyim işletmelerinin çoğunun ihracatçı firma oluşu ve daha çok fason çalışması, ekonomik kriz dönemlerinde birçok firmanın kapanmasına, vadeli satışların durmasına, senetlerin ödenmemesine yol açmıştır. Bugün yaşanan durum budur. Bugün, hükümetin uygulamaya çalıştığı ekonomik program, en fazla bu kesimi etkilemiştir. Dolayısıyla, ihracat rakamları bekleneni verememiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstil endüstrisinde hammadde girdilerinin maliyetler içinde yüzde 55 ve yüzde 65 gibi yüksek paylar alması, hammadde girdilerinin önemini ortaya koymaktadır. Bu durum, ihracatta, ihracatın finansmanını güçleştiren bir etkendir. Fason üretimde bile geçici ithal yoluyla sağlanan kumaş ve malzemeye ödenen banka teminatları, ihracatın finansmanını güçleştirmektedir. Bu nedenle, tekstil sektörü, para politikalarından çabuk etkilenmektedir.

Tekstil sektörü, vatandaşın alım gücüne karşı da duyarlı bir sektördür. Geçtiğimiz yıllarda memura, emekliye ve işçiye verilen düşük ücretler, tarımda belirlenen düşük tabanfiyatları neticesinde, vatandaşın satın alma gücü azalmıştır. Dolayısıyla, beyaz eşyadan sonra tekstil ürünleri satışlarında da büyük düşüşler başlamıştır. Tüm bu etkenler, tekstil sektörünü ekonomik durumun duyarlı bir göstergesi haline getirmektedir.

Doğru Yol Partisi iktidarı döneminde uygulamaya başlanılan pamukta prim sistemi, tekstil sektörünün gelişmesine önderlik yapmıştır. Pamukta prim sistemiyle, tekstil sektörünün hammadde maliyetleri azaltılarak uluslararası piyasada rekabetin sağlanması hedeflenmiştir.

Tekstil ihracatında kur politikasının önemi inkâr edilemeyecek boyuttadır. Hükümetin uyguladığı kur politikası, bu sektörü rekabet edemez duruma sokmuştur. Özellikle de dış ödemeler dengesi, bu kur politikasıyla bozulmuştur.

Uzakdoğu kaynaklı pamukipliği ve ham bez ithalatı, sektörde işyerlerinin kapanmasına yol açarken, buna karşın damping soruşturması biçiminde uygulanan çok hafif etkili bir önlemin alınmasında bile geç kalınması olaylarında görüldüğü gibi, tekstil endüstrisinin sorunlarının Türk ekonomisine etkilerinin yeterince kavranmadığı kanısındayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1995-1998 yılları arasında, teşvik gayesiyle verilen belgelerin yarısı, tekstil yatırımlarında kullanılmıştır. Toplam teşvik belgelerinin, 1995 yılında yüzde 72'si, 1996 yılında yüzde 31'i, 1997 yılında yüzde 23'ü tekstil sektörünü tercih etmiştir. 1998 yılı başına kadar, open-end iplik makinelerinde, dünyadaki toplam rotor kapasitesinin yüzde 5'i ülkemizde kurulmuştur. Türkiye, 1996 yılında, dünyadaki rotor alımlarının yarısını almıştır. Yine, ülkemiz, 1996-1997 yıllarında, open-end iplik makinesi yatırımında dünyada birinci olmuştur.

Tekstil ve konfeksiyon sanayiinin gayri safî hâsıla içindeki payı yüzde 10, toplam sanayi üretimi içindeki payı yüzde 39'dur. Başka bir ifadeyle, sanayimizin yarısını tekstil ve konfeksiyon oluşturmaktadır. Dünyada ve ülkemizde, open-end ipliğinde kapasite fazlası vardır. Bu nedenle, yeni open-end tesisleri kesinlikle kurulmamalıdır. Devlet, open-end iplikçiliğini teşvik edeceğine, halihazırdaki tesisleri ayakta tutmanın çarelerini bulmalıdır. Bu nedenle, krizin atlatılması için, firmalara destek olunmalıdır.

Tekstil sektöründeki bir bunalım, hemen, işçi çıkarmalar biçiminde kendini göstermektedir. Son bunalımda da işçi çıkarmaları olmuş, hatta, mühendislerin çıkarılması bile görülmeye başlanılmıştır. Çıkarılan işçilerin sosyal haklarını almalarında sorunlar yaşanmaktadır. İşsizliğin yüzde 20'ler düzeyinde olduğu ülkemizde, bu durum, daha da önem arz etmektedir.

Tekstil sektöründeki bunalımın ana etkenini iç pazar ve dış pazara mal satamama ve maliyetlerdeki artış olarak ele alabiliriz.

İç pazarda, gelir düzeyleri hızla düşen vatandaşların alım güçlerinde meydana gelen azalma; dış pazarda ise, Türk Lirasının aşırı değerlenmesi sonucu; yani, düşük kur politikası, reel olmayan kur politikası tekstil sektörünün uluslararası piyasada rekabet şansını azaltmıştır. 1995 yılından itibaren sektöre yapılan yoğun yatırımlar sonucunda teknolojinin büyük ölçüde yenilenmesi ve ka-pasitenin artmasıyla sektörün rekabet gücünü artırmış iken, 57 nci hükümetin yanlış ekonomik kararları ile sektör büyük bir sıkıntıya terk edilmiştir.

Tekstil sektörünün girdilerinde meydana gelen artışlar, rekabeti azaltıcı bir rol oynamıştır. Sanayide kullanılan enerjinin her ay yükselmesi, bu sektörü zora sokmuştur. Ayrıca, SSK işveren primlerinin artması bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tekstil sektörünün sorunlarının çözümü fevkalade önem arz etmektedir. Bunun için, sektörün girdi maliyetlerinin azaltılması ve uluslararası piyasada rekabet şansının yaratılması gerekir. İhracatın büyük ölçüde artırılması teknoloji üreten bir sanayi toplumuna dönüşümle olanaklı olacaktır. Bugün, uluslararası rekabet, kaliteli ve ucuz maliyetle üretilmiş ürünle mümkündür.

Diğer yandan, yüksek teknolojiyle üretilen yeni ürünlerin pazar bulma ve yüksek fiyatla satılma şansı vardır. Kaliteli ürün üretme, bir bilgi ve beceri işidir. Uygun yatırım ve eğitimle her ülke bunu sağlayabilir. Türkiye için strateji, yüksek vasıflı ürünlere yönelmek, yeni ürünler üretecek teknolojilere sahip olmak; her şeyden önce, sanayileşmeyi tamamlayarak, en kısa zamanda bilgi ve teknolojiyi üreten toplum yapısına kavuşmak olmalıdır.

Bugün ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların ana gerekçesi, yeterli üretim yapacak yatırımların yapılmamasıdır. Ülke olarak yatırımların yapılması için gerekli politikaların üretilmesini temin etmeliyiz.

57 nci hükümetin uyguladığı ekonomik program, maalesef, iflas etmiştir. Hiçbir dünya ülkesinde, sadece para ve maliye politikalarıyla ekonomik gelişme sağlanamaz. Mevcut hükümet, üretime ve yatırıma yönelik hiçbir politika belirlememiştir. Sıkıntıların ana kaynağı budur. Yatırım yapacak yatırımcı için kredi maliyetleri yükselmiştir. Yatırımlarını kurmuş işletmelerde, yüksek vergi yükü, finans sorunu, SSK prim borçları, enerji sorunu, vergi darboğazı, sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tekstil sektöründe ihracatın artırılması bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Tekstil ticareti, dünya ticareti içinde rekabetin en yoğun olduğu alanlardan biridir. Çok Lif Anlaşmasıyla oluşturulan kotalar sistemiyle düzenlenen bu ticarette payı artırmak, ancak, daha vasıflı ürünler üreterek ve ürün çeşitliliğini çoğaltmak suretiyle mümkündür.

Türkiye, işçilik ücretleri açısından, artık, ucuz işçilikli ülkeler grubuna giremez. Bu gerçeğe uygun politikalar ve yaklaşımlar uygulamak zorundadır. Bu da, eski teknoloji ve bilimsel olmayan üretim, yönetim biçimleriyle mümkün değildir.

Türkiye, sanayisi güçlü, teknolojiyi üreten bir ülke olmadığından, tekstil endüstrisinin, uygulanan serbest pazar ekonomisi modelinde var olan bazı araçlarla tarifedışı engellerle korunması zorunludur.

Tekstil endüstrisinde tekelci yapıların gelişmeyi önleyici etkenler olduğu bilinerek, bu alanda yeni yapılanma sağlanmalıdır. Tekstil endüstrimizin eski geleneğine, tekstil eğitiminin oldukça gelişmiş olmasına rağmen, yine de eğitim eksiklikleri mevcuttur. Ayrıca, araştırma ve geliştirme; yani, Ar-Ge çalışmaları yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstil sektörünün geliştiği illerin başında Bursa İlimiz gelmektedir. Bursamız, öncelikli tekstil merkezidir. Tekstil, sanayiinin candamarı konumundadır. Türkiye'de kurulu 11 sentetik iplik fabrikasının 8'i Bursa'da bulunmaktadır. Sentetik üretimi kapasitesiyle Bursa, ülkemizin toplam kapasitesinin yüzde 75'ine sahiptir. Böylesine büyük üretim, istihdam ve ihracat kapasitesini bünyesinde bulunduran bu sektörün, ekonomideki öneminin korunması, sektörün devamlı kendini yenilemesi, rekabet gücü kazanması, kalitesini uluslararası pazarlar düzeyine ulaştırması gerekir. Tekstilin lokomotifi olan Bursamız da, sektör itibariyle bir krizle karşı karşıyadır. Bursamıza özgü tekstil sorunları şöyle özetlenebilir:

Uzakdoğu ülkelerinden yapılan tekstil ithalatında ürün fiyatları çok düşüktür. Ayrıca, bu ülkelerdeki modern teknoloji ve büyük kapasiteli kuruluşlar, artı bir avantaj yakalamaktadır.

Ülkemizin petrolü sayılan tekstil sektörünün sorunlarının giderilmesi, mevcut hükümetin ana görevi olmalıdır; fakat, hükümetin bu konuda bir gayreti yoktur.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, sorunlara çözümü önermek zorundayız. Bugün, mevcut hükümet, uyguladığı kur politikasını derhal bir kenara bırakıp, reel kur politikasına dönmelidir; elektriğe her ay zam yapmayı bırakıp, sanayie ucuz elektrik vermelidir.

Uzakdoğu'dan gelen iplik ve kumaşın önüne geçebilmek için girdi maliyetlerine derhal çözüm bulunmalı; Doğru Yol Partisi iktidarı döneminde uygulamaya konulan pamukta prim sistemi devam ettirilmelidir. Üreticiyi mağdur eden SSK primleri ile vergi borçlarına af gündeme getirilmeli ve kamuya olan borçların taksitlendirilmesi sağlanmalıdır. Eximbanktan, tekstil üreticilerine gerekli finansman desteği sağlanmalıdır. Böylece, tekstil sektörünün uluslararası piyasada rekabet gücü artmış olacak ve ülke ekonomisine girdisi de fazlalaşacaktır.

Ülke ekonomisi için fevkalede önem taşıyan ve özellikle Bursamız ve ülkemizin çeşitli illerinde kurulup gelişen tekstil fabrikalarının bir kenara bırakılmaması ve sorunlarının çözümü gerekir. Bu anlamda, verilmiş olan önergenin kabulüyle, tekstil sektörünün sorunlarına çözüm bulmak için bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğine, Doğru Yol Partisi Grubu olarak inanıyoruz.

Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özalp.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'de.

Buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz tekstil sanayiinin sorunlarıyla ilgili olarak verilen araştırma önergesi üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına görüşlerimi açıklamadan önce, Yüce Heyetinizi saygılarımla  selamlarım.

İzin verirseniz, önce, örnek almamız gerektiğini düşündüğüm bir ülke olması bakımından, Hindistan tekstil sanayiinden söz ederek, konuşmama başlamak istiyorum.

Hindistan'da, diğer bütün sanayi kollarında olduğu gibi, tekstil sanayiinde de enformasyon teknolojilerinin gelişmesi yönünde büyük çaba vardır. Global pazarlarda ve rekabet üstünlüğünde, tekstil teknolojisinde yatırımların önemli bir yer tuttuğu bilinciyle, yüksek teknolojiye sahip tekstil makinelerinin üretimine ve makine parkı yenilemeye, Hindistan'da devletçe büyük önem verilmektedir. Yine, tekstil makinelerinde bilgisayar yazılımı ve tekstil kimyasalları ile boya sanayiinde önemli aşamalar yapılmıştır.

Hindistan hükümeti, kurduğu Teknolojiyi Yükseltme Fonuyla, sanayinin rekabette üstünlüğünü desteklemektedir. Dikkat edilirse, fonlar, yeni üretim kapasiteleri ve stoklar oluşturmaya, vergi ertelemelerine veya yeni banka kredilerine değil, tekstil makineleri ve teknoloji üretimine tahsis edilmektedir.

Hindistan, bugün ve henüz, Türk tekstilinin rakibi sayılmaz. İhracat pazarında alt sırada ve sıradan mallar üretmektedir; ancak, planlı ve programlı bir gelişmeyle, yetişmiş insangücünü iyi yönlendirerek, kendi tekstil makine sanayiinin avantajını da iyi kullanarak, yakın gelecekte dünya pazarlarında üst sıralara tırmanma şansı ve bize rakip olma şansı çok yüksektir.

Sayın milletvekilleri, bir tekstil ülkesi olan Türkiye'nin makine üretimine geçmesinin geç kalmış bir tartışma olduğu söylenebilir. Bugün, tekstil makineleri, dünyada belirli devletlerce üretilmektedir. Bu hususta geç kaldığımız bir gerçektir; ancak, hatırlanması gereken bir başka gerçek daha vardır. 1957 yılında, Sümerbanka 1 500 dokuma tezgâhı yapan Makine ve Kimya Endüstrisi, daha sonra İtalyan Marzoli ile bir know-how anlaşması yapmış ve iplik büküm makineleri imalatına başlamıştır. MKE'nin tekstil makineleri üretimi, 1973'lerde teşviklerle yapılan ithalat yerine, bu kurum ya da özel sektör tarafından ele alınarak geliştirilse ve yaygınlaştırılsaydı, Türkiye, bugün, tekstilde olduğu gibi, makine ihracatçısı da olabilirdi.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk dönemi, ekonomi ve sanayiinde üzerinde önemle durulan üç beyazdan bez ve onu üreten Sümerbankın, bugünkü tekstil sanayimizin temeli olduğunu hatırlamalıyız. Keşke, ondan sonraki dönemleri, kısa vadeli politikalar yerine, bugünleri de düşünerek, uzun vadeli, doğru sanayi politikalarıyla değerlendirebilseydik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstil sektörümüzün bugününe baktığımızda, tüm altyapı eksiklerine rağmen, ülkemiz ekonomisi açısından hayatî önem taşımakta olduğunu görmekteyiz. Nitekim, sektör, ülkemiz gayri safî millî hâsılası içerisinde yüzde 10'a, toplam istihdam içerisinde yüzde 15'e, imalat sanayii istihdamı içerisinde yüzde 21'e, toplam ihracatımız içerisinde de yaklaşık yüzde 40'a ulaşan bir büyüklüğü ifade etmektedir. Özellikle, 1980 sonrasında hızlı bir gelişme gösteren sektör, aynı yıl 800 milyon dolar civarında olan yıllık ihracatını, 2000'li yıllara girdiğimizde, 100 milyar dolar civarına yükselterek, üretiminin yüzde 50'sini ihraç eder duruma gelmiştir. Dolayısıyla, artık, ülkemiz için vazgeçilmez bir sektördür.

1997 yılında, Tayland'ın parasını devalüe etmesiyle başlayan dünya krizi, 1998 Temmuzunda Rusya'nın da çöküşünün ardından, 1999'da Türkiye'yi de etkisi altına almış ve maalesef, diğer sektörlerimizi olduğu gibi, tekstil sektörümüzü de vurmuştur.

2000 yılı içerisinde, sektörde, belli bir toparlanma görülmekle birlikte, yine de bazı sorunlar sürmüştür. Dahilde işleme rejimi, amacından saptırılmış; kaçak mal girişine yol açması yanında, sigortası olmayan, vergi ve toplu iş sözleşmesi düzenine uymayan kayıtdışı bir ekonominin varlığını, haksız rekabeti körükler hale gelmiştir. Döviz kuru politikası sonucu, ihracat, miktar olarak artmasına rağmen, fiyat olarak düşmüştür. Bu dönemde, ithalat da önemli ölçüde artmıştır. Sektör, Avrupa Birliğine yönelik ihraç potansiyelinin ancak yüzde 25'ini kullanabilmektedir. Sektörde markalaşmaya gitmek, bu potansiyeli daha fazla kullanma olanağı yaratabilecektir. Dolayısıyla, sektö-rün hedefi, fason üretimi bırakarak, birleşerek, kendi markasını yaratmak olmalıdır.

Tekstil sektörümüzü önümüzdeki dönemde olumsuz etkileyebilecek bir diğer husus ise, Çin'in, Dünya Ticaret Örgütüne girişiyle ilgilidir. Çin, pazarını açması, ithalatta uyguladığı kısıtlamaları, engelleri kaldırması karşılığında, Dünya Ticaret Örgütüne kabul edilmiştir; ancak, bu arada, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri pazarlarına girerken, tekstil başta olmak üzere, çeşitli ürünlerde gümrük vergisi indirimleri gibi kazanımlar da elde etmiştir. Tedbir almazsak, bu gelişme, Türk tekstilini hem iç hem de dış pazarda olumsuz etkileyebilecek unsurların başında gelmektedir.

Bu arada, tekstil sektörümüzle ilgili sevindirici bir gelişme, geçtiğimiz yaz başlarında meydana gelmiştir. Avrupa Birliği Pamuklu ve Benzeri Tekstil Sanayileri Komitesi (Eurocotton) tarihinde ilk kez, yönetim kurulu üyeliğine, Avrupa Birliğine üye olmayan bir ülkeyi, Türkiye'yi seçmiştir. Ancak tüzük değişikliği sonucu gerçekleşebilen bu gelişme sonucu, artık, Türkiye'nin kota ve damping uygulamalarıyla karşı karşıya kalma olasılığı büyük ölçüde azalmıştır. Ayrıca, üçüncü dünya ülkelerine konulacak kota ve açılacak damping soruşturmalarında Türkiye'nin de söz hakkı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bugün, burada, çok yerinde bir araştırma önergesiyle tekstil sektörümüzü konuştuğumuz bir konumda, yine, tekstil sektörümüzle ilgili başka gerçekleri de dile getirmemiz gereğine inanıyorum. Bugüne kadar, ülkemizde, banka kredilerinden en fazla yararlanan sektör tekstil sektörüdür. Tekstil sektörü, tüm banka kredilerinin yüzde 15'ini kullanmıştır; ancak, bu sektöre verilen her 100 liralık kredinin 20 lirası geri dönmemiştir. Bugüne kadar 2,5 katrilyon lira civarında nakit kredi kullandırılan tekstil sektöründeki batık kredi miktarı 500 trilyon lira civarındadır. Sektör, bu alanda da, Türkiye'de öncülüğü kimseye bırakmamıştır.

Ülkemizde tekstil sektörü, geçmiş dönemde önemli teşviklerle desteklenmiştir; ancak, gelişigüzel, plansız programsız, hesapsız verilen bu teşvikler sonucu, yatırımlar, potansiyelin çok üstüne çıkmış ve önemli miktarda kapasite fazlası oluşmuştur. Tekstilde uygulanan teşvik politikaları, bu alanda, Türkiye'nin uluslararası rekabet gücüne güç katmamış; aksine, zayıf bir sektör yaratmış; bu sektöre yıllarını vermiş, sektörün en önde gelen firmalarını bile olumsuz etkilemiş, bazılarının kapanmasına yol açmış; bu anlamda, büyük haksızlıklara neden olmuştur.

Ülkemizde tekstil sektörüyle ilgili bir başka gerçek de, sektörde bütünlüğün, bugüne kadar bir türlü sağlanamamasıyla ilgilidir. İplikçiler var, dokumacılar var, boyacılar var ve nihayet konfeksiyoncular var. Bugüne kadar, tekstilin bu alt sektörleri, birbirlerini desteklemek yerine, ucuz ithalata yönelmişler ve sanki, çıkarları farklıymış gibi bir ortam yaratmışlardır. Örneğin, Asya krizi, dokuma ve iplik sektörünü vururken, konfeksiyon sektörünün önünü açmıştır. Devalüasyonlar sonucu kumaş ve iplikte aşırı fiyat düşüşlerine giden Güneydoğu Asya ülkelerinden yapılan ithalat, yurt içindeki konfeksiyon şirketlerinin maliyetlerini düşürürken, dokuma ve iplik kesimindeki şirketleri zor duruma sokmuştur. İthalata sarılan ve kısa vadede bundan kâr eden konfeksiyon sektörü, ithal iplik ve kumaştaki kalite sorunları nedeniyle, bugün, yine, iç piyasaya yönelmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla, uzun vadede, ucuz ithalat, konfeksiyoncuların da işine yaramamıştır. Umuyor ve diliyorum ki, tekstilcilerin ve konfeksiyoncuların uzun vadeli çıkarlarının ortak olduğu, artık, anlaşılır ve sektörde bütünlük sağlanır.

Bir süredir, tekstil ve konfeksiyoncular arasında yapılan görüşmelerde, sektörün bütünselliği sağlanmaya çalışılmaktadır. Tarafların, oturup, kısa vadeli çıkarlarını değil, uzun vadeli çıkarlarını düşünerek anlaşma sağlamaları, devletin de, gelecek için daha planlı ve hesaplı hareket edip, bu birlikteliğe katkı koyması durumunda yaratılacak ortak sinerjiyle çok şey kazanılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz da, tekstilimizin önemli bir hammaddesi olan pamukla ilgili sorunlardan söz etmek istiyorum. Türkiye'nin, yılda yaklaşık olarak 1 milyon 300 bin ton pamuk gereksinimi vardır. Üretimimiz ise 750 000-800 000 ton arasında seyretmektedir. Dolayısıyla, her yıl, 500 000-550 000 ton pamuk ithal edilmekte; bu ithalat, direkt hammadde olarak yapıldığı gibi, çoğu zaman da pamuk ipliği ve kumaş olarak da yapılmaktadır. Bu anlamdaki ithalatımız, yılda 1 milyar dolar civarındadır. Oysa, üretim alanları genişletilip -ki, Türkiye buna uygundur- çeşitli teşviklerle bu üretim açığı yurt içinde giderilebilse, bu 1 milyar dolarlık ithalat yapılmaz; içeride işlenecek mamulün ihracıyla birlikte, yılda 3 milyar dolar ekgelir elde edilebilir.

Tekstilin ana maddesi pamuğun yaklaşık yüzde 75'i Tariş ve Çukobirlik tarafından alınmakta; dolayısıyla, piyasayı bu kuruluşlar kontrol etmektedir. Bu kuruluşlar, pamuğu düşük fiyatla alıma başlamakta; malını bir an önce paraya çevirmek isteyenler -bunlar genellikle küçük çiftçilerdir- bu fiyata razı olup pamuğunu vermekte; bekleyebilecek durumda olanlar ise -ki, bunlar da genellikle büyük çiftçilerdir- Tariş ve Çukobirlik'in alım fiyatlarının yükselmesini beklemektedirler. Dolayısıyla, daha başlangıçtaki bu hatalı uygulamalar, küçük çiftçiyi mağdur etmektedir. Bu yanlışla başlayan süreç, bir başka yanlışla devam etmekte; Tariş, elindeki malı, stok maliyetini düşünmeden stokta tutmakta, sanayiciye satmamakta, fiyatın yükselmesini beklemektedir. Gerekçesi de, dünya fiyatlarına ulaşmak şeklinde açıklanmaktadır. Oysa, pamuk, o günkü borsa fiyatıyla sanayiciye satılsa, hem Tariş malını paraya çevirmiş olur hem de sanayici ithalata yönelmemiş olur; sanayici, bir an önce, yaptığı üretimi ihraç ederek Türkiye'ye döviz de kazandırabilir. Dolayısıyla, bu olaylara maliyet hesabıyla yaklaşıldığında, maliyeti, salt o günkü pamuk maliyeti olarak değil; ama, daha geniş anlamda bir ekonomik maliyet analizi yaparak değerlendirmek gerekmektedir.

Maliyet hesabı denildiğinde, Tariş'in elindeki malı dünya pamuk fiyatlarıyla satmaya çalışırken yaptığı hatalı hesaba da mutlaka değinmemiz gerektiğine inanıyorum. Örneğin, pamuğun, Amerika Birleşik Devletlerindeki fiyatı, dünya pamuk fiyatı olarak hesap edilmelidir. Oysa, Tariş, ABD pamuğunun üzerine nakliye, vesaire maliyet ilave edilmiş Türkiye'deki fiyatını dünya fiyatı olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla, ortaya çıkan rakam yüksek olmaktadır. Bu husus, tekstilcilerimizin uluslararası rekabet gücüne olumsuz etki yapmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın son bölümünde, sektördeki sorunların çözümüne yönelik olarak, yine bazı sektör yetkilileri tarafından ortaya atılan görüşleri dile getirmek istiyorum.

Gümrük kapısı sayısı daha da azaltılmalı, ihtisas gümrüklerinin sayısı artırılmalı.

Türkiye'de işgücü kaybına neden olan ithalat yasaklanmalı, tekstil ithalatı özel izinle yapılmalı.

Tekstil makinelerinin Türkiye'de üretimi özendirilmeli ve bu hususta çeşitli teşvik ve yaptırımlar uygulanmalı.

Türkiye, Uzakdoğu'dan gelen mallara kotalarını kullandırmamalı, kendi malı gibi Avrupa'ya ihraç etmemeli; dahilde işleme rejimi, Avrupa Birliği normlarına göre uyarlanmalı.

Bugüne kadar yapılmış olan ithalat denetlenmeli ve yanlış yapanlar cezalandırılmalı.

Bankalar, hükümete para toplayan müesseseler olmaktan çıkarılmalı.

Eximbank yeniden yapılandırılmalı, ihracat ve yeni pazar için, iki, üç, hatta dört yıl vadeli kredi verilmeli; ihraç ürünlerinde belli bir yerli katkı oranını aşanlara (örneğin, yüzde 70) Eximbank kredilerinde öncelik verilmeli.

Bugüne kadar sektöre verilen teşvik sistemi değerlendirilmeli, kapanan teşviklerin daha rasyonel ve doğru hedeflere yönelik olarak açılabilmesi için çalışma başlatılmalı.

Kayıtdışı işçi çalıştırılması önlenmeli, sektörün tümüyle kayıtlı hale getirilmesi için, belirli bir süre düşük KDV uygulaması benzeri teşvik yöntemleri uygulanmalıdır.

İnanıyorum ki, konuşmamda dile getirdiğim sorunlar ve çözüm önerilerinin çok daha fazlası, kurulacak olan araştırma komisyonunda dile getirilecek ve tekstil sektörümüzle ilgili çok önemli bir çalışma yapılacaktır.

Bu konuyu Meclis gündemine getiren değerli milletvekillerine teşekkür eder, kurulacak olan komisyonun tekstil sektörümüze ve ülkemize güzellikler getirmesini diler, Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Beyreli.

Şimdi, son söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Orhan Şen'de. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Şen, siz de, Sayın Beyreli gibi kısa konuşursanız, araştırma önergesini oylamış oluruz efendim...

Buyurun.

MHP GRUBU ADINA ORHAN ŞEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstil ve konfeksiyon sektörünün meselelerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak maksadıyla söz almış bulunuyorum; hepinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizi dünya sanayiinde birinci lige taşıyan ve ülke kimliğimizi yaptığı ihracatıyla 130 ülkeye layıkıyla tanıtan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, bu özellikleriyle, Türk ekonomisinin öncü kuvveti ve lokomotifi durumuna gelmiştir.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, ülkemizin gayri safî millî hâsılasının yaklaşık yüzde 5,5'ini sağlamaktadır. Yaklaşık 10,4 milyar dolar ihracatıyla, toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 40'ını gerçekleştirmektedir. Toplam 2,5 milyon çalışanıyla 2,5 milyon ailenin, diğer bir ifadeyle 10 milyon kişinin geçimini temin etmektedir. Ülkenin toplam ithalatı için harcanan dövizin dörtte 1'ini, yani, yine, yaklaşık yüzde 25,3'ünü sağlamaktadır.

Öte yandan, Türk tekstil ve konfeksiyon sanayii, gösterdiği ihracat performansıyla dünya pazarlarında önde gelen ihracatçı ülkelerden biridir. Türk tekstili, Çin, İtalya ve Almanya gibi devlerin yarıştığı dünya tekstil ihracat kulvarında yüzde 4,2'lik payıyla 13 üncü, dünya konfeksiyon ihracatındaki yüzde 3,5'lik payıyla da 6 ncı ülke durumundadır. Avrupa'da ise, Çin'den sonra 2 nci büyük ihracatçıdır. Avrupa'nın tüm ülkelerden yaptığı toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatının onda 1'i, Türkiye tarafından sağlanmaktadır.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, son yıllarda, büyük olduğu kadar rekabetin çok zor olduğu Amerika pazarlarında bile inanılmaz başarılara imza atmıştır. Mesela, Amerika Birleşik Devletlerine yapılan tekstil ve konfeksiyon ihracatının yaklaşık üçte 1'ini oluşturan tişörtler kaleminde, tüm dünyada yaşanan global krizin körüklediği sıcak rekabet ortamına ve kotalara rağmen, yüzde 250 ihracat artışı gerçekleştirilmiştir.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, 1997 yılı ortalarında Uzakdoğu ülkelerinde başlayıp, başta, Rusya ve Brezilya olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri de etkisi altına alan global krizle birlikte daralan ihracat imkânlarını, Amerika Birleşik Devletleri gibi krizden az etkilenen ülke pazarlarına yönelerek genişletmeye ve ihracat performansını korumaya çalışmıştır. Denilebilir ki, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü zoru sevmektedir. 1980'li yıllarda koşmaya başladığı milletlerarası rekabet kulvarında kotalarla mücadele etmiştir. Çin gibi hammadde fiyatına mal satan ülkelerin re-kabetine karşı koyabilmiştir. Ancak, 1999 yılına gelindiğinde, tarihinin ilk ciddî ihracat performansı kaybıyla karşı karşıya gelmiştir. 1998 yılında var olma mücadelesi uğruna giriştiği ihracat seferberliğinde kısmen galip gelerek, ihracatını yüzde 2,5 oranında artırabilmişken, 1999 yılında yüzde 9'lar civarında bir ihracat düşüşüyle karşılaşmıştır. Sürdürülen ihracat seviyesi ise, birçok firmanın yıllardan beri çalıştığı müşterileriyle temaslarının koparılmaması amacından kaynaklanmaktadır.

Global ekonomik krizle daralan ihracat imkânları ve artan rekabet dolayısıyla düşen ihracat fiyatları, plansız yapılan yatırımlar sonucu sektörde beliren, ancak, ihracat pazarındaki sürekli büyümenin etkisiyle açığa çıkamayan yapısal ve finansal meseleler, ülke ekonomisinde ve işleyişinde yaşanan tıkanıklıklarla birlikte tekstil ve konfeksiyon sektörünün önünü kapatmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün bugün içinde bulunduğu sıkıntıları şu şekilde özetleyebiliriz:

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün önemli bir sıkıntısı, aşırı yatırım ve kapasite fazlalığı ile yan sanayiin yeterince geliştirilememesidir.

1996 yılında gümrük birliğine girilmesiyle birlikte oluşan beklentiler nedeniyle, sektörde, özellikle iplik ve dokumada aşırı miktarda yatırım yapılmış ve bunun sonucunda da, iç ve dış talebin aynı paralelde artış göstermemesi, kapasite kullanım oranlarını düşürmüş ve üretim maliyetlerini de artırmıştır. Ayrıca, sektörün birçok önemli girdisi ithalat yoluyla karşılanmakta, dolayısıyla da, maliyet fiyatları da yüksek olmaktadır.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün bir başka sıkıntısı da, teknolojinin yenilenememesi ve kaliteli işgücü yetersizliğidir. Almanya, İtalya ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde, 10 yaşından yeni olan makine parkının kurulu makine parkına oranı yüzde 70'in üzerindedir. Türk tekstil sektöründe kullanılan teknolojinin yaşı, son yıllarda yenileme faaliyetlerinin artmasına rağmen, gerçek bir envanter olmadığından, kesin olarak bilinememektedir. Bununla beraber, bazı araştırmaların sonucuna göre, ismi geçen ülkelerin değerlerinin yarısında olduğu tahmin edilmektedir. İsmi sayılan ülkeler, kendi imalat sanayilerinin ürünleriyle teknolojilerini yenilerlerken, Türkiye, bu sahada kendi teknolojisini, maalesef, üretememektedir; dolayısıyla, sektör, pahalı teknolojiyi almaktadır. Son 5 yılda, 5 ile 10 milyar dolar arasında değerlerle yatırım yapılmıştır.

1985-1995 döneminde yanlış ithalat politikası sonucu, Türkiye, yeni teknoloji yerine, eski teknolojiyi ithal etmiştir. Türkiye'nin acilen teknoloji yenilemesi yapması gerekmektedir. Türkiye, çok pahalı olan teknoloji yenilemesini yapmazsa, yani, teknolojisini yenileyemezse, teknolojisini sürekli yenileyen ülkeler karşısında sürekli dezavantajlı duruma düşecek, yani, rekabet gücü sürekli azalacaktır.

Ayrıca, sektörde istenilen seviyede ve sayıda kalifiye işgücü bulunamamaktadır ve işgücü ve-rimi düşüktür. Bu durum, zamanında ve kaliteli üretimi yapabilme konusunda sektör için dezavantaj oluşturabilmektedir.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün bir diğer sıkıntısı ise, markalı ve kaliteli üretim yetersizliği ile sektördeki ar-ge faaliyetlerinin yetersizliğidir. Sektörün büyük bir kısmı fason imalat yapmakta olup, kendi markasıyla ihracat yapan firma sayısı sınırlıdır. Dünya tekstil ve konfeksiyon ticaretindeki miktar kısıtlamalarının 2005 yılında son bulmasıyla birlikte, bu sektördeki rekabet daha da şiddetlenecektir. Özellikle, ülkemizin bu rekabetten başarıyla çıkabilmesi için, moda yaratan markalı ürünler üretimini ve ihracatını gerçekleştirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

Günümüzde rekabetin önemli unsurlarından biri de, yeni ürün geliştirme ve üretim verimliliğini artırmaktır; yani, ar-ge faaliyetleridir; ancak, ne yazık ki, tekstil ve konfeksiyon sektöründe, ar-ge faaliyetleri yetersiz düzeydedir. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün finansman meselelerini ise, işletme sermayesi yetersizliği ve yabancı sermaye yetersizliği olarak özetleyebiliriz. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün yaklaşık yüzde 80'i, özkaynakları sınırlı ve işletme sermayesi sıkıntısı çeken KOBİ'lerden oluşmaktadır.

Sektörün yabancı sermaye girişlerinden aldığı pay oldukça düşük ve yetersiz miktarda olup, gümrük birliği sonrası da, beklenilen artış olamamıştır. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün üretim girdilerinden ve bu hususlardan kaynaklanan sıkıntılarını da, ana başlıklar altında şu şekilde özetleyebiliriz:

Kaliteli ve uygun fiyatlardan hammadde temin edilememesi : Tekstil ve konfeksiyon ihracatımızın önemli bir kısmını pamuklu ürünler oluşturmakta olup, pamuk, ülkemiz için stratejik bir tarım ve sanayi ürünüdür; ancak, son yıllarda, pamukla ilgili politikaların zamanında belirlenememesi ve istikrarlı bir şekilde uygulanamaması nedeniyle, hem pamuk üreticileri hem de sanayici mağdur olmakta, buna bağlı olarak üretimde önemli artışlar kaydedilememekte, talep artışı ancak ithalatla karşılanmakta; dolayısıyla, pamuklu tekstil sanayiinde dışa bağımlılık sürekli artmaktadır. Ayrıca, son yıllarda, sentetik elyaflardan mamul ürünler lehine tüketici tercihlerinde meydana gelen değişim dikkate alınmaksızın, tekstil sektöründeki yatırımlar pamuklu tekstil ürünlerinde yoğunlaşmış olup, bu durum, uzun dönemde, tekstil sektöründeki rekabet avantajımızı yitirmemize yol açabilecektir.

Enerji maliyetlerinin yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörünün maliyet kalemleri içerisindeki en büyük paya sahip olan enerji fiyatlarının yüksekliği, üretim maliyetini önemli ölçüde artırmakta ve dış pazarlardaki rekabet şansımızı zayıflatmaktadır. Sektörün kullandığı enerji maliyeti, OECD ülkeleri ortalamasının 3 katına ulaşmış bulunmaktadır. Türk tekstil sanayicisinin kullandığı elektriğin kilovat/saati, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri sanayicisinin kullandığı elektriğin kilovat/saatinin 2 katı daha pahalıdır.

İşgücü maliyetlerinin yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörümüz, işgücü maliyetlerinin her geçen gün daha da pahalı hale gelmesi nedeniyle, azgelişmiş ve gelişmekte olan rakip ülkeler karşısında, maliyet avantajını kaybetmiştir. Azgelişmiş ülkelerde sendikal örgütlenmelere getirilen kısıtlamalar neticesinde düşük tutulan işgücü maliyetleriyle yapılan üretim, haksız rekabete yol açmaktadır.

Tek pazara bağımlılık: Tekstil ve konfeksiyon ihracatının bir önemli sıkıntısı da tek pazara bağımlılıktır. Tekstil ve konfeksiyon ihracatının büyük bir bölümü Avrupa Birliğine, bunun da önemli bir kısmı Almanya'ya yapılmaktadır. Son yıllarda, başta Rusya Federasyonu olmak üzere, pazar çeşitlenmesi yönünde gelişmeler kaydedilmiş olmakla birlikte, pazar çeşitlenmesi yeterince sağlanamamıştır. Toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatı 60 milyar doları bulan Amerika Birleşik Devletlerine ihracatımız, halen 1 milyar dolar seviyesindedir.

KDV oranlarının yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörünün hammadde ve ara mamulleri niteliğinde olan, ancak, nihaî tüketim malı olmayan iplik, kumaş, tekstil kimyasalları ve konfeksiyon aksesuarları gibi girdilere uygulanmakta olan Katma Değer Vergisi oranlarının yüksekliği, bir yandan sektörde kayıtdışı üretime sebep olurken, diğer yandan da firmaların finansman ihtiyacını artırmaktadır.

Değerli milletvekilleri, biraz önce tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün yapısal, finansal ve diğer meselelerini kısaca tespit ettim. Şimdi de, tespit ettiğimiz bu meselelerin çözüm yollarını, yine kısaca arz etmek istiyorum.

Türk tekstil ve konfeksiyon sektörüne ilişkin isabetli kararların alınabilmesi ve stratejilerin geliştirilebilmesini teminen, bir envanter çalışması yapılmalı ve bunu müteakiben, global tüketim ve yatırım trendleri paralelinde bir yatırım politikası tespit edilmelidir. Bu bağlamda, öncelikle ka-pasite artışı getirmeyen; ancak, üretim maliyetlerinde azalma sağlayan, daha yüksek teknolojiye sahip modernizasyon yatırımları teşvik edilmelidir.

Teknoloji yenilenirken, en kısa zamanda, ihtisaslaşmış ve pazarı olan branşlardan başlanarak yerli makine üretimi gerçekleştirilmelidir. Böylece, üretim teknolojileri bakımından dışa bağımlılık azalacak ve yıllık 2-2,5 milyar dolar civarında olan tekstil makine ithalatını ikame edecek yerli makinelerin imalatı teşvik edilmelidir. Bunun için gerekli olan altyapı çalışmaları devletimiz tarafından derhal yapılarak, özel sektör bu konuda özendirilmeli ve önü açılmalıdır.

Türk tekstil makineleri imalat sanayiinin aktif duruma gelememesinin sebepleri çok yönlü araştırılmalıdır. Araştırmada gözden geçirilecek konuların başında pazar imkânı gelmektedir. Bunu müteakip, finans meseleleri, sahip olunan teknolojik seviye, yeterli teknik eleman, kurulu işletmeler arasındaki organizasyon ve bürokratik işlemler de yeniden gözden geçirilmelidir.

Ayrıca, ihracat ürünlerimizde ilave katmadeğer artışı sağlayacak tekstil kimyasalları ve konfeksiyon aksesuarları gibi yan sanayi yatırımları da teşvik edilmelidir.

Sektör ve Millî Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle sektörün bütün üretim kademelerindeki gerçek işgücü ihtiyacı tespit edilerek, meslekî eğitimin buna göre programlanması sağlanmalı ve sektör ile Millî Eğitim Bakanlığı koordinasyonuna daha fazla önem verilmelidir.

Moda ve markalı ürünler ihraç ederek sektörün toplam katmadeğerinin artırılması ve "Türk Malı" imajının yaygınlaşması amacına yönelik, firmalarımızın milletlerarası pazarlarda yapacakları, marka tescili dahil, tanıtım ve tutundurma faaliyeti dolayısıyla yapacakları giderlerin devletçe karşılanmasını sağlamak amacıyla gerekli yasal tedbirler alınmalıdır.

Ayrıca, ülkemizde, sanata dayalı, moda ortaya koyabilecek yüksek kaliteli ürünlerin üretilebilmesini teminen oluşturulacak bir teşvik politikasının ana hatları ile kullanılacak enstrümanların neler olacağının tespiti için, konuyla ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarının temsilcilerinin iştirak edeceği bir moda ve marka şûrası düzenlenmelidir.

Sektör, ar-ge konusunda daha bilinçlendirilmeli ve ar-ge teşviki için devlet tarafından ayrılan kaynaklar artırılmalıdır.

Üniversite ve meslek yüksekokullarında tekstil ve konfeksiyonla ilgili eğitim geniş tutulmalı, gerekli düzenlemeler ile tekstil fakültelerinin kurulması temin edilmelidir. Bu fakültelerden mezun olacak mühendis, tekniker ve kalifiye ara elemanların işletme ve iş şartlarına tam olarak uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları pek çoktur ve acil çözüm beklemektedir. Artık, bu sorunlara el uzatma ve sorunları derinlemesine irdeleme zamanı gelmiştir; çünkü, bu konu, yalnızca bir sektörü değil, ülkenin genel menfaatlarını ilgilendiren bir konudur. Kanaatimizce, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının çözümü için bulunacak her yol ya da alternatif, ülkenin genel refahı için harcanmış bir çaba anlamına gelecektir.

Bu sebeplerden dolayı, bütün kurumlarımızla, tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün bugün mevcut meselelerinin çözümü ve ileriye dönük yapısal dönüşümü sağlayacak tedbirlerin alınması amacıyla el ele vermek ve acil çözümler üretmek durumundayız. Tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün sorunları, bu sektörümüzün meselesi olmaktan çıkarak, ülkemizin geleceğini ilgilendiren çok önemli mesele haline geldiğinden dolayı, görüşmekte olduğumuz Meclis araştırması önergesine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi belirtmek istiyorum.

Bu konuyla ilgili, hepinizin, bizimle benzer görüşleri paylaştığını ümit ediyor ve hepinize, bu konuda göstereceğiniz olumlu girişimler için şimdiden teşekkür ediyor; bu duygular içerisinde, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Ben de teşekkür ediyorum efendim.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, önerge sahibi olarak, Bursa Milletvekili Sayın Turhan Tayan konuşacaklar.

Çalışma süremizin dolmasına çok az bir zaman kalmıştır, takdir sizin Sayın Tayan.

Buyurun Sayın Tayan.

TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstilin ve konfeksiyon sektörünün sorunları üzerinde bir Meclis araştırması önergesi vermiş bulunuyorum ve arkadaşlarımla birlikte hazırlayıp Yüce Meclise sunduğumuz bu önerge üzerinde, önerge sahibi olarak söz aldım.

Benden evvel konuşan, parti gruplarına mensup sözcü arkadaşlarım, fevkalade isabetli görüşleri ifade ettiler. Geneliyle katıldığımız bu görüşlerden dolayı, arkadaşlarımızın bu katkılarına teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, 22 Mayıs 1999 tarihinde verilmiş bulunan bir önergenin, 19 ay gibi bir süre sonra burada görüşülüyor olmasını yadırgayabiliriz; ancak, İçtüzük konularının görüşüldüğü şu günlerde, bu konunun ne kadar güncel olduğu ve ele alınması gerektiğine bir nebze işaret etmek istiyorum. İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerinin, bu açıdan yeniden değerlendirilmesinde ve düzenlenmesinde kaçınılmaz faydalar vardır.

Değerli arkadaşlarım,19 ay sonra, bu konunun hâlâ güncelliğini, hatta daha şedit bir şekilde muhafaza ediyor olması, tekstilin içinde bulunduğu sorunların ne kadar ağır olduğunun ve de hâlâ devam ettiğinin işaretidir. Başta Bursa olmak üzere, İstanbul, Denizli, Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş gibi büyük sanayi merkezlerimizin istihdamının omurgasını taşıyan, vergi tahakkuk ve tahsilatının büyük bir kısmını üreten, sağlayan, ihracatımızın yüzde 40'ının üzerinde tekstil ve konfeksiyon sektörüne borçlu olduğumuzu bir defa daha ifade edersek, tekstil ve konfeksiyon sektörünün, bugün, başta ihracat olmak üzere, istihdam politikamızın lokomotifi olduğunu kabul etmek durumundayız. 12 milyar doların üzerinde bir ihracat potansiyelinin, emek yoğun bir sektörün sorunlarına ve can çekişen sesine kulak vermek konusunda daha ne kadar bekleyeceğimizin suali, hep beraber burada ifade edilmiştir.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün önemli sorunları var, arkadaşlarımız saydılar. Bu sorunlar, enerji maliyetinden enerjinin kalitesine, enerji fiyatlarında her geçen gün ortaya çıkan fiyat artışları, özellikle finansman sorunları ve sıkıntısı, tekstil sektörünün kredilendirilmesi konusunda bankaların...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika efendim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz bitmek üzeredir; 1 dakika var.

Araştırma önergesinin görüşülmesinin bitimine kadar sürenin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Tayan, buyurun.

TURHAN TAYAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ekonomimizin böylesine önemli sektörünün finans ve kredi sorunlarının bankacılık sistemi içerisinde isteksiz karşılanması ve tekstil sektörünün yüksek riskli bir sektör kabul edilerek kredi imkânlarından faydalanamaması, üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca, hammadde maliyetleri dikkat çekicidir. Başta pamuk ve polyester iplik politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Tekstilde teknolojimizi yaratmamış olmamız ve ar-ge çalışmalarının, aşağı yukarı, yok derecede olması, bu konuda, devlet politikası olarak, sanayileşme politikası olarak ve üniversitelerimizin teknolojik eğitim politikaları olarak ele alınması gereken önemli konular olduğuna işaret etmek istiyorum.

Mevzuattan gelen önemli sıkıntılar var. İhracat ve dışticaret rejiminin istikrarsızlığı, sürekli değişimi ve belirsizliği, özellikle dış ticaretle ilgili yetkilerin çeşitli bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar arasında dağınıklığı, âdeta tekstilciyi ne yapacağını bilemez hale getirmiştir. Özellikle, yatırımların planlanması ve teşvikinde yeniden bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Aşırı, plansız yatırım ve teşvikler âdeta büyük bir ölü kapasite yaratmıştır.

Değerli arkadaşlarım, toplam 150 milyar dolarlık yatırımın söz konusu olduğu bu sektörde, şu anda yüzde 50 kapasiteyle çalışma sürdürülmektedir. Bu demektir ki, 75 milyar dolarlık atıl bir kapasite söz konusudur.

Eximbank kredilerinin yetersizliği ve özellikle tekstil ve konfeksiyon sektörüne zamanında, yerinde ulaşmaması büyük sıkıntılar yaratmaktadır. Kur politikasındaki sorunlar devam etmektedir. Özellikle ihracatımızın büyük bir bölümünün Avrupa'ya yapıldığı düşünülürse, kur politikasındaki sıkıntılar ihracatçımızı ve dolayısıyla tekstil sektörünü büyük sıkıntıya sokmaktadır. Dolar karşısında eurodaki düşüş büyük problemler yaratmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, konu üzerinde özellikle dampingli ithalatın ve kaçak ithalatın, kaçak girdilerin, dahilde işleme rejiminin kötüye kullanılmasının getirdiği olumsuzluklara bir cümleyle işaret etmek istiyorum. Özellikle yılda 1 milyar metre kumaş ithal edildiği veya bunun kaçak yollardan Türkiye'ye girdiği ve bunun, aşağı yukarı 100 tekstil şirketinin kapanmasına ve 100 000 kişinin işsiz kalmasına sebep olduğunu ifade edersem, herhalde doğruları söylemiş olurum. Başlangıçta ucuz işçilik avantajımızın söz konusu olduğu bir durumda, özellikle dampingli mallarla Türk tekstil ve konfeksiyonu tüm avantajlarını kaybetmiştir. Şimdi, bu piyasayı nasıl koruyacağımız üzerinde birtakım heyecanlı gayretler var; fakat, sonuç almakta zorlandığımız bir gerçek. Bunun, hükümetimizce, hükümetlerce ciddiyetle ve süreklilikle ele alınmasında yarar görüyoruz ve bunun, mutlaka değerlendirilmesine işaret etmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu önergemizle alakalı konuşan arkadaşlarımızın ve parti gruplarının, önergenin lehinde görüş ifade etmelerinden duyduğum memnuniyeti önerge sahibi ve arkadaşlarım adına memnuniyetle karşılıyorum. Türkiye'nin önemli bir ekonomik sorununun, bu yapılacak araştırmayla tespit edilecek sorun ve çözümlerle hükümetlerimize daha aktif, daha verimli, daha doğru yaklaşımların belirlenmesinde yararlı olacağı düşüncesiyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkana bu anlayışından dolayı teşekkür ediyorum. Gruplar adına söz alan arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tayan.

Meclis araştırması önergesi üzerinde öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın Karapaşaoğlu, sual hakkınız yok; ama, anladığım kadarıyla, Bursa Milletvekili olarak iştirak ettiğinizi ifade edeceksiniz herhalde.

Yerinizden, çok kısa efendim...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Evet efendim. Hem katılacağımı belirtmek istiyorum hem de çok önemli bir konuyu gözler önüne sermek istiyorum.

Tekstil sektörümüzle ilgili olarak çalışmalarımız, biliyorsunuz, Batı pazarlarına yöneliktir. Batı pazarlarına kaliteyi götürmemiz gerekiyor; ancak, Batı pazarlarının Uzakdoğu ülkelerinin tekstil sektörleri de ulaştıkları için çok büyük prodüksiyonlar ve çok ucuz fiyatlarla geldikleri için, tekstil sektörümüzün önündeki tehlike çok büyüktür. Dolayısıyla, sayın parlamenterlerimizin bu konuya gösterdikleri ilgi, çok önemli miktarda sanayimizin geneli üzerine gösterdikleri ilgi biçiminde algılanacak ve sanayimize de yararlı olacaktır diyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Mesele anlaşılmıştır.

Efendim, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

Şimdi, bir oylama daha yapacağım.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 13 üyeden kurulması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere, üç ay olması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

En son oylamaya geçiyorum.

Komisyonun, gerektiğinde, Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ederim gösterdiğiniz ilgiye.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Ocak 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyor, hayırlı akşamlar diliyorum efendim.

 

Kapanma Saati : 19.06

 

BİRLEŞİM 41 İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.