DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ CİLT : 52 41 inci
Birleşim 9 . 1 . 2001 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. –
YOKLAMALAR IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un,
Adana’nın düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması 2. – Giresun Milletvekili Rasim
Zaimoğlu’nun, spor terörüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı
Fikret Ünlü’nün cevabı 3. – İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar’ın,
18 Ocak 2001 tarihinde Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde
Ermeni soykırımıyla ilgili yasa tasarısına ilişkin gündemdışı konuşması B) ÇEŞİTLİ
İŞLER 1. – Fransa Ulusal Meclisinin gündemine
alındığı öğrenilen sözde Ermeni soykırımı tasarısının Türk Ulusunu derinden
yaraladığına; bu tasarının oy kaygısıyla verilmiş bir tasarı olduğuna; tarihin
tarif edilmesine ve önyargılara dayandığına; tarihçilerin gerçekleri ifade etme
özgürlüğü ve çabasının bir kanunla engellenmeye çalışıldığına; TBMM’nin, ulusal
parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının,
savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının
görevleriyle bağdaşmadığı görüşünde olduğuna; tarihin, ulusların aralarında
nefret yaratmak için kullanılmaması gerektiğine; Fransa Ulusal Meclisindeki bu
girişimin uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız dostluk
ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge düşürdüğüne; bu
gibi girişimleri destekleyen Ermenistan’ın ulusal menfaatinin Türkiye ile
çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçtiğine ilişkin, DSP, MHP, FP,
ANAP ve DYP Grup Başkanvekillerinin ortak önergesi C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – TBMMBaşkanvekili Nejat Arseven’in,
İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı Anders Björck’ün davetine icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/735) 2. – Çanakkale Milletvekili Nevfel
Şahin’in, Küçük Esnaf ve Sanatkârlar ile Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç
Faizlerinin Sınırlanmasına Dair KanunTeklifinin (2/490) gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/272) 3. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/506) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/273) 4. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı’nın,
İdarî Yargılama Usulü Kanu-nunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin KanunTeklifinin
(2/337) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/274) V. –
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz’ın, İran fıstığı ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/486) 2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz’ın, Şanlıurfa’da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Baka-nından sözlü soru önergesi (6/487) 3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın,
TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/488) 4. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490) 5. – Muğla Milletvekili Nazif
Topaloğlu’nun Mernis projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/491) 6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına
ilişkinDevlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492) 7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494) 8. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz’ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498) 9. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/501) 10. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in,
özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508) 11. – Muğla Milletvekili Nazif
Topaloğlu’nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralanmasına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/509) ve Devlet Bakanı Edip
Safder Gaydalı’nın cevabı 12. – Muğla Milletvekili Nazif
Topaloğlu’nun, kıyı ve sahil şeritlerinde yer alan tesislerin kiralama
bedellerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/510) ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 13. – Muğla Milletvekili Nazif
Topaloğlu’nun kıyıya cephesi olan turistik tesislere ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/511) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail
Büyükerman’ın, bir sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) 15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İlindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/513)
ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 16. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman’ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) 17. – İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel’in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/515) 18. – Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya’nın, orman arazilerinin geri kazanımı amacıyla açılan davalara ilişkin
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/516) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın
cevabı 19. – Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya’nın, orman yangınlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/666) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı 20. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in,
Mardin-Dargeçit Ilısu Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/520) ve DevletBakanı Edip
Safder Gaydalı’nın cevabı 21. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524) 22. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi
taleplerine ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/525) 23. – Erzincan Milletveklii Tevhit
Karakaya’nın, Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) 24. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/527) 25. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, DSİ Genel Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı’nın cevabı 26. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, TEAŞ Genel Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı’nın cevabı 27. – Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün’ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/531) 28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/533) 29. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
Mısır’dan doğalgaz alınmasıyla ilgili bir girişimde bulunulup bulunulmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/534) ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı’nın cevabı 30. – Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik’in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin, DevletBakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535) 31. – Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik’in, Ankara Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatına ilişkin,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 32. – Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik’in, DevletMemurluğu Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların
durumuna ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) 33. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın,
TRT-1’de yayımlanan Politikanın Nabzı Programına ilişkin DevletBakanından sözlü
soru önergesi (6/539) ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 34. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin
Aydın’ın, Siirt 50. Yıl SSK Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/540) ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 35. – Bursa Milletvekili Ahmet
Sünnetçioğlu’nun, Bursa İli İnegöl İlçesi Çayyaka Köyünde vatandaşlara
düzenlenen ecrimisil ihbarnamelerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/542) ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 36. – Bursa Milletvekili
AhmetSünnetçioğlu’nun, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından
bedelsiz tahsis olarak aldığı arazilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/543) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 37. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in,
tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/544) 38. – Hatay Milletvekili Namık Kemal
Atahan’ın, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda DeğişiklikYapılması ve
Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifinin Anayasa Komisyonuna havale
edilmemesinin nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü
soru önergesi (6/547) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı 39. – Hatay Milletvekili Namık Kemal
Atahan’ın, sözlü soru önergelerinin süresinde gündeme alınmamasının nedenine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/548) ve
TBMMBaşkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı 40. – İzmirMilletvekili Suha Tanık’ın, Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbî cihaz ve sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) 41. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün,
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen
operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/552) B)YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın,
yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Recep Önal’ın
cevabı (7/2744) 2. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer’in,
bakanlıklarda çalışan kadrolu ve geçici personele ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/3132) 3. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın,
yurdumuza kaçak yollardan giren et ve et ürünlerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/3076) 4. – Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ve Turhal Şeker
Fabrikasının çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in
cevabı (7/3208) 5. – Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak’ın, Kırıkkale’deki hava kirliliğine ilişkin Yeşil Vadi projesine
ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/3213) 6. – Muğla Milletvekili Hasan Özyer’in,
Millî Olimpiyat Komitesine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün
cevabı (7/3133) 7. – Konya Milletvekili Mehmet Gölhan’ın,
kadroya alınacak geçici işçilerin dağılımına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3098) 8. – Erzincan Milletvekili Sebahattin
Karakelle’nin, Devlet Personel Başkanlığındaki bazı uzmanların Bağ-Kur Genel
Müdürlüğü emrine atanmalarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Şükrü Sina
Gürel’in cevabı (7/3110) 9. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki
Okudan’ın, DMS’yi kazananların yerleştirilmelerine ilişkin sorusu ve
DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3113) 10. – Tekirdağ Milletvekili Nihan
İlgün’ün, ham ve rafine ayçiçekyağı işletme ve ithalatına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın yazılı cevabı (7/3109) 11. – Aksaray Milletvekili Ramazan
Toprak’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalara Vakıflar
Bankasından kredi verildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova’nın cevabı (7/3056) 12. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşların başka kurumlara devrine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/3187) 13. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın; Vakıflar Genel Müdürlüğünün Bursa İlindeki
yatırım projelerine, Vakıflar Genel Müdürlüğünün Bursa İlindeki
bazı projelerine, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğünün
faaliyetlerine, Bursa İlindeki bazı projelere, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova’nın cevabı (7/3031, 3043, 3044, 3045) 14. – Bursa Milletvekili
AhmetSünnetçioğlu’nun, Vakıfbank’ın B grubu hisse senetlerinin satışına ilişkin
sorusu ve DevletBakanı YükselYalova’nın cevabı (7/3131) 15. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Bursa
İlindeki yatırım projele-rine, Bursa İçme Suyu Projesine, İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/3025, 3026) 16. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in,
Hatay-Yayladağ-Topraktutan koyundaki yerinin değiştirilmesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın
cevabı (7/2865) 17. – Kocaeli Milletvekili Mehmet
Batuk’un, Kocaeli-Körfez Belediyesince İlimtepe İçme Suyu Göleti projesi
kapsamında kamulaştırılan arazilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin
Tantan’ın cevabı (7/3128) 18. – Bolu Milletvekili Necmi Hoşver’in
çevik kuvvet polisleri için İsrail’den tabanca ithal edileceği iddiasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3215) 19. – Sivas Milletvekili Abdüllatif
Şener’in uyuşturucu, kaçakçılık, terör ve faili meçhul cinayetlere ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/3185) 20. – Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu’nun, bakanlığın Tokat İlindeki projelerine ilişkin sorusu ve
KültürBakanı İstemihan Talay’ın ce-vabı (7/3209) 21. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki
Okudan’ın, yeniden uygulamaya konulan hayat standardı vergi sistemine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/3115) 22. – Bursa Milletvekili
ErtuğrulYalçınbayır’ın, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı projesine
ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/3181) 23. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın,
bakanlık bünyesinde kurulduğu iddia edilen Bilişim Derneğine ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/3163) 24. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, KOSGEB’in Bursa İlindeki Kügem Merkez Binası inşaatı projesine
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı
(7/3051) 25. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, bozuk ve hatalı ürünlerin piyasadan geri çekilmelerine ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3126) 26. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in,
promosyon cezası alan gazetelere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/3186) 27. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, TCDD’nin, Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı projesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3143) 28. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Bursa TCDD’nin Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci-Halkalı Banliyö
projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3144) 29. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, DHMİ’nin GAP Uluslararası Havaalanı İnşaatı projesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3145) 30. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Telsiz Genel Müdürlüğünün Millî Monitör Sistemi projesine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/3150) VI. –
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar
Dedelek’in, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, konuşmasında, Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması VII. –
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A)
ÖNGÖRÜŞMELER 1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10) I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı. Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu, resim-heykel
sergileri ve fuarlara, İzmir Milletvekili Kemal Vatan da İzmir
İlinin sorunlarına, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar; Muş Milletvekili Zeki Eker’in, tütün ve
pancar kotasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım
Yücelen, cevap verdi. “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan : Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/650, 1/679) (S.
Sayısı : 517) görüşmelerine devam edilerek, 4 üncü maddesine kadar kabul
edildi. 9 Ocak 2001 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere, birleşime 18.55’te son verildi.
No. : 58 II. – GELEN KÂĞITLAR 5 . 1 . 2001 CUMA Sözlü Soru Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya’nın, İstanbul-Taksim’de yılbaşı gecesi meydana gelen olaylara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1129) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.1.2001) 2. – Bursa Milletvekili
Faruk Çelik’in, 1995, 1996 ve 1997 yıllarında petrol şirketlerine yapılan
haksız ödemelere ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/1130)
(Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Konya Milletvekili
Mehmet Gölhan'ın, Muğla-Dalaman Kâğıt ve Selüloz Fabrikasının özelleştirilme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi
(7/3251) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001) 2. – Tokat Milletvekili
M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlinde yapımı planlanan F Tipi Ceza evi ile Zile
Ceza evi onarımı projelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001) 3. – Tokat Milletvekili
M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki bazı yatırım projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3253) (Başkanlığa geliş tarihi
: 4.1.2001) 4. – Yozgat Milletvekili
İlyas Arslan'ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3254) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001) 5. – Van Milletvekili
Maliki Ejder Arvas'ın, hayvan üretimi ve kaçak et girişine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3255) (Başkanlığa geliş tarihi :
3.1.2001) Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, başörtüsü sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2883) 2. – Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, başörtüsü nedeniyle okuldan uzaklaştırılan
öğretmen ve öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2898) 3. – Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, İsrail'le imzalanan antlaşmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2900) 4. – Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir-Kozaklı Doyduk Barajı Projesi kapsamında kamulaştırılan arazilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2901) 5. – Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Manisa-Akhisar Rehabilitasyon Merkezi projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2928) 6. – Aksaray Milletvekili
Ramazan Toprak'ın, eğitime katkı payı adı altında toplanan paralara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2930) 7. – Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün'ün, 619 sayılı KHK'nin 15 inci maddesinin
uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2948) 8. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, İstanbul İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2951) 9. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Adana İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2952) 10. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Diyarbakır İlindeki taşımalı eğitim
uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2953) 11. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Bursa İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2954) 12. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, İzmir İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2955) 13. – İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman'ın, Ankara İlindeki taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2956) 14. – Manisa Milletvekili
Rıza Akçalı'nın, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanına
Yunanistan'a giriş izni verilmemesine ilişkin Dışışleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2983) 15. – Aksaray
Milletvekili Murat Akın'ın, Aksaray İlindeki bazı yerleşim birimlerinin
yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2985) 16. – Karabük
Milletvekili Erol Karan'ın, Karabük İlindeki yerel basın organlarının vergi
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2989) 17. – Trabzon
Milletvekili Ali Naci Tuncer'in, Orta Asya Türk Devletlerini ziyaret edip
etmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2990) 18. – Antalya
Milletvekili Salih Çelen'in, F-Tipi cezaevlerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2995) 19. – Rize Milletvekili
Mehmet Bekaroğlu'nun, Karadeniz Teknik Üniversitesinde yapılan ihaleler
hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2997) 20. – Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesinin
satışını yasakladığı ilaçların Türkiye'deki durumuna ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2998) No. : 59 8 . 1 . 2001 PAZARTESİ Tasarılar 1. – Ahvali Şahsiye
Cüzdanlarının Tanınmasına ve Güncelleştirilmesine İlişkin Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/799) (İçişleri ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000) 2. – Ziraat Vekaletine
Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/800) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000) 3. – Ürünlere Dair Teknik
Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/801) (Adalet
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.2000) 4. – Türkiye Cumhuriyeti
ile Çek Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/802) (Plan
ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.2000) Teklifler 1. – Doğru Yol Partisi
Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül, İçel Milletvekili Turhan Güven ile 7 Arkadaşının; 21.7.1953 Tarihli
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Kapsamına Giren Amme
Alacakları ile 4.1.1961 Tarihli 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Kapsamına Giren ve
31.12.1999 Tarihinden Önceki Dönemlere Ait veya Bu Tarihe Kadar Beyan Edilmesi
Gereken Vergi, Resim ve Harçlara İlişkin Kanun Teklifi (2/651) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.12.2000) 2. – Çorum Milletvekili
Melek Denli Karaca'nın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 26 ncı Maddesinin 3 ve 4 üncü
Bentlerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi (2/652) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.12.2000) Tezkereler 1. – Metin Mıcık
Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi
(3/732) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001) 2. – Nihat Yağız ve
Mehmet Emin Çeçi Haklarındaki Ölüm
Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/733) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001) 3. – Taci Nergis ve Resül
Köse Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık
Tezkeresi (3/734) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.2001) Raporlar 1. – Sağlık Bakanlığına
Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek
Döner Sermaye Hakkında Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/789) (S. Sayısı : 568) (Dağıtma tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME) 2. – Millîyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse'nin, 3201 Sayılı
Emniyet Teşkilâtı Kanununa Bir Ek Madde İlave Edilmesine Dair Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi
(2/217) (S. Sayısı : 569) (Dağıtma tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME) 3. – Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarih ve 2809
Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ek ve Geçici
Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/499) (S. Sayısı : 570) (Dağıtma
tarihi : 8.1.2001) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergesi 1. – İstanbul
Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul-Güngören Belediye Başkanlığınca bazı
sokaklara Merve Kavakçı adının verildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1131)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Erzurum Milletvekili
Aslan Polat'ın, Halk Bankası Levent ve Bursa şubelerince verilen bazı kredilere
ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3256)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) 2. – Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, AIDS ile mücadeleye ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3257) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) 3. – Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, yurt dışındaki elçilik ve konsoloslukların
Türk vatandaşlarına yeterince hizmet veremedikleri iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3258) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) 4. – Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, IMF'den sağlanan ek krediye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3259) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) 5. – Ankara Milletvekili
Saffet Arıkan Bedük'ün, uluslararası bankalar tarafından Hazineye verilen
krediye ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/3260)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) 6. – Ankara Milletvekili
Saffet Arıkan Bedük'ün, akaryakıt bayii paylarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.1.2001) No. : 60 9 . 1 . 2001 SALI Sözlü Soru Önergeleri 1. – Antalya Milletvekili
Nesrin Ünal'ın, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün İnternet sitesine
ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi (6/1132)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.1.2001) 2. – Gaziantep
Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep İlindeki elektrik şebekesi projesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1133)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001) 3. – Gaziantep
Milletvekili Mehmet Ay'ın, Gaziantep İlinde yürütülen okul projelerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1134) (Başkanlığa geliş tarihi :
8.1.2001) 4 . – Gaziantep
Milletvekili Mehmet Ay'ın, TEDAŞ tarafından Gaziantep İlinde yürütülen
projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1135) (Başkanlığa geliş tarihi :
8.1.2001) 5. – Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Ankara kentiçi tren yolunda meydana gelen kazaların
önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1136) (Bakanlığa geliş
tarihi : 8.1.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Eskişehir'de
kaçırılan bir iş adamına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3262) (Bakanlığa geliş tarihi : 8.1.2001) 2. – Hatay Milletvekili
Metin Kalkan'ın, Suudi Arabistan sınırında ölen bir vatandaşa ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001) 3. – Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir Devlet Hastanesi Müdür Yardımcısının
başka bir göreve atanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3264) (Bakanlığa geliş tarihi : 8.1.2001) 4. – Adıyaman
Milletvekili Dengir Mir Mehmet
Fırat'ın, Köylere Hizmet Fonundan Adıyaman İli köylerine yapılan yardımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.2001) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 15.00 9 Ocak 2001 Salı BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Melda BAYER (Ankara) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41 inci Birleşimini açıyorum. III. – YOKLAM A BAŞKAN - Elektronik
sistemle yoklama yapılacaktır. Yoklama için 5 dakikalık
süre veriyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur; saat 15.20'de toplanmak üzere
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati : 15.08 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.20 BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Melda BAYER (Ankara) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Efendim,
yoklamayı tekrarlayacağım. Yoklama için 3 dakika
süre veriyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz. Efendim, gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz,
Adana'nın düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümü nedeniyle söz
isteyen Adana Milletvekili İsmet Vursavuş'a aittir. Sayın Vursavuş, buyurun.
(DSP sıralarından alkışlar) Sayın Vursavuş,
malumunuz, bugün Dörtyol'un da kurtarılış günü; ben, Dörtyolluların kurtuluşunu
kutluyorum. MEHMET DÖNEN (Hatay) -
Biz de kutluyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Vursavuş. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un, Adana’nın düşman
işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması İSMET VURSAVUŞ (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz Hocamıza yönelik çirkin saldırıyı şiddetle
kını-yor, Hocamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, olayı protesto ediyor, acil
şifalar dileyerek konuşmama başlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adana'nın düşman işgalinden kurtarılışının, 79 uncu yılı
nedeniyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, bugün bu
fırsatı sağladıkları için Sayın Başkanımıza, Adanalı hemşerilerim adına ayrıca
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
5 Ocak 1922 tarihinin, Adanamızın olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihi
içinde önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya Savaşından
yenik çıkan devletler arasında bulunan Osmanlı Devletinin toprakları galip
devletler tarafından işgal edilmeye başlandığında, Batı'nın şımarık ve haddini
bilmez çocuğu Yunanistan, batı bölgelerimizde hak iddia edip, işgale başlarken;
Urfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana bölgelerimiz de İngilizler ve daha
sonra Fransızlar tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. İşgalin en acı yanı,
Osmanlı, Birinci Dünya Savaşında birçok cephede, üç kıtada savaşırken, yüzlerce
yıllık, iç içe, kardeşçe yaşamış Ermenilerin ihanetiyle karşı karşıya
kalmıştır. Aktif gücü cephede olan Türk Milletinin, güçsüz kalan şehir, köy ve
kasabalarını Ermenilerin öncülüğünde düşman kuvvetleri işgal etmiştir. En acı
yanı, yüzyıllardır komşu olarak yaşamış ve bu toprakların bütün nimetlerinden
müştereken yararlanmış Ermenilerin, komitacı çeteler kurarak... BAŞKAN - Sayın Vursavuş,
bir dakika. Sayın milletvekilleri,
sükûneti temin edemiyoruz; bendeniz dahi duyamıyorum. Malumunuz, bu hafta
güneyin kurtuluşu var; Sayın Vursavuş da önemli şeyler söylüyorlar. Buyurun efendim. İSMET VURSAVUŞ (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan. ...500 000 Türk ve
Müslüman insanımızı, acımasızca, kundaktaki bebeklere kadar katletmeleri
olmuştur. Ne yazık ki, kendini uygar zanneden Avrupa ve Amerika, bugün dahi
gerçekleri saptırma çabalarıyla, sözde Ermeni soykırımından bahsediyor.
Soykırım yapan ve ülkemizi düşman güçlerine teslim etmede, ihanette bulunarak
soykırım yapan Ermenilerin olduğunu, 150 milyonu aşan Osmanlı arşivlerindeki
tarihî belgelerin araştırılıp, incelendiğinde göreceklerdir. Osmanlı Devletine
karşı iç isyan ve işgal kuvvetlerine yataklık yapan, 500 000 insanımızın
katilleri bunlardır. Soylu Türk Milletinin tarihinde ihanet ve soysuzluk
olmamıştır. Bir daha tekrarlıyoruz, biz Türklerin utanılacak bir tarihî yoktur.
Sevgili milletvekilleri,
tarihte düşman işgalinden vatanını koruyan insanların yarattığı kahramanlık
destanları olmuştur. 5 Ocak 1922 günü, işte bu destanlardan birisini de Adanalı
yaratmıştır. Çukurova bölgesini iyi tanıyanlar bilirler ki, havasının
bozulması, aniden fırtınalara sebep olur. Karabulutlar, gökgürültüleriyle
Toroslara ve Amanoslara dayanır; ama, etkileri fazla sürmez, ardından şiddetli
poyraz fırtınası çıkar ve karabulutları geldikleri yere süpürür, götürür. İşte,
5 Ocak Adana'nın, 6 Ocak Ceyhan'ın, 7 Ocak Osmaniye'nin ve dün Dörtyolumuzun
kurtarılışının, işgal kuvvetlerinin geldikleri yere hem de başları eğik
gönderilişinin 79 uncu yılı kutlamaları devam etmektedir. 20 Aralık 1921 günü Fransız
işgal kuvvetleri Adana'yı terk etmek zorunda kaldılar ve vilayet konağında
yapılan devir teslim töreninden sonra işgalde indirilen Türk bayrağı yeniden
göndere çekildi. Adanalılar, işgalin ardından, bayrağına olan hasretini, 95
metrekarelik bir kutlama bayrağını Ulucami ile Büyüksaat arasına asarak
giderdi. İşte, her 5 Ocak kurtuluş kutlamaları, bu sene de, her sene olduğu
gibi büyük bir coşkuyla tekrarlanmış, halk aynı heyecanı yaşamıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, Erzin'i
de unutmuyorsunuz değil mi? Buyurun. MEHMET DÖNEN (Hatay) -
Sayın Başkan... İSMET VURSAVUŞ (Devamla)
- Erzin'i de unutmuyoruz efendim, hepsi beraber, müşterek bu hizmeti, görevi
yürüttüler. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. İSMET VURSAVUŞ (Devamla)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adanamızın ve genellikle Çukurovamızın,
cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve millî
mücadelemizde önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya Savaşı sonlarında
Arabistan'dan çekildiğimizde, Mustafa Kemal karargâhını Adana'da kurmuş ve
Adanalıları, Çukurovalıları daha yakın tanımıştır. Atatürk, millî mücadeleye
başlama kararını Adana'da verdiğini, ilhamını Adanalıların göstermiş olduğu
azim ve kararlılıktan aldığını, 15 Mart 1923'te Adana'ya geldiğinde "bende
bu vekayiin ilk hissî teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut
bulmuştur" sözleriyle ifade etmiştir. Başlangıçta, demin
bahsettiğim gibi, Adana'nın, Çukurova'nın Ceyhan'ın, Osmaniye'nin, Dörtyol'un,
Erzin'in düşman işgalinden kurtarılışının coşkuyla kutlamalarının yapıldığı
günler devam ediyor. Çukurovalılar 79 uncu yıldönümü kutlamalarını bu heyecanla
yaşarken, atalarımızdan devraldığımız insanî ve evrensel değerleri, vatan
sevgisini, bayrak sevgisini ve özünde var olan bağımsızlık duygularını
koruyarak, gelecek kuşaklara taşıyacağının azim ve kararlılığında olduğunu
dünyaya bir defa daha haykırmıştır. (DSP sıralarından alkışlar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adanalılar olarak, Türk Milleti olarak, iç ve dış düşmanlarımıza
karşı el ele vererek, düşman yağmacılarına karşı, güzel yurdumuzun bağımsızlığı
ve Yüce Milletimizin özgürlüğü için hiç tereddüt etmeden canlarını veren aziz
şehitlerimizin ruhları şad olsun diyor, bizlere özgür, onurlu ve başı dik
insanların yaşadığı bir ülke bırakan Mustafa Kemal Atatürk ve yiğit silah
arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize, Şanlı Ordumuza şükranlarımızı sunu-yoruz,
onları minnetle anıyoruz. Değerli milletvekilleri,
konuşmama son verirken, Adanalı ve Çukurovalı hemşerilerim adına, onların
vekili olmanın onuruyla, hepinize ve Yüce Türk Milletine saygılar sunuyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Vursavuş. Efendim, Adana
Milletvekili Sayın Metanet Çulhaoğlu da bu konuda söz istemişti; Adana'nın
kurtarılış günü çoşkusuna iştirak ediyor. Efendim, imkânımız
olmadığı için... Teşekkür ederim. Sayın Dönen, buyurun. MEHMET DÖNEN (Hatay) -
Sayın Başkan, az önce arkadaşımızın da söylediği gibi, bu hafta, Çukurova'nın
kurtuluş haftası. Bugün, Tarsus'tan başlayarak Dörtyol'da sonuçlanan bir
kurtuluş haftasını yaşıyoruz. Bugün, şu anda, Dörtyol'da kurtuluş günü
kutlanmakta. Buradan, tüm hemşerilerimin kurtuluş günlerini kutluyor, hepsine
saygılarımı sunuyorum. Yine, dün, Erzin'de
kurtuluş günü kutlandı. Tüm Erzinlilerin kurtuluş gününü kutluyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Özellikle, bir Hataylı olarak çok teşekkür ediyorum; sağ olun. Sayın Özgenç, siz bir şey
buyurdunuz efendim. Çok kısa herhalde... Buyurun. EDİP ÖZGENÇ (İçel) -
Sayın Başkanım, müsamahanıza çok teşekkür ederim. Yetmişdokuz yıl önce
başlayan Çukurova'nın kurtuluşu, Tarsus'un kurtarılışıyla başlamıştır. 27
Aralıkta başlayan bu kurtuluş harekâtı, az evvelki konuşmacı arkadaşımızın arz
ettiği gibi, Adana, Erzin ve Dörtyol'a kadar uzanmıştır. Tarsus'ta ilk defa bu
kurtuluş mücadelesini başlatan Molla Kerim, başı kesilerek, Baş Köprüsünden
nehre atılmıştır. İlk mücadele, bu zatı muhteremin mücadelesiyle başlamıştır.
Diğer şehitlerimize olduğu gibi, bu muhterem kardeşimize de Allah'tan rahmet
diliyor ve Tarsus'tan başlayarak Mersin, Adana, Dörtyol, Erzin ve tüm
Çukurova'yı içerisine alan bu kurtuluş yıldönümlerini kutluyorum. BAŞKAN - Çok teşekkür
ederim, sağ olun. MEHMET ŞANDIR (Hatay) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Mehmet Bey,
zaten siz grup başkanvekilisiniz. Siz, söz istemiştiniz; ama, imkânımız
olmadığı için, Hatay'ın kurtuluşunu, Dörtyol münasebetiyle, kutladığınızı
buradan ifade ediyorum. Diğer arkadaşıma söz vereceğim. Teşekkür ederim. Efendim, Çukurova
olmasaydı Hatay kurtulmazdı. Malumunuz, Hatay harekatı, Dörtyol'dan, o zamanki
Seyhan vilayetine bağlı olduğu için oradan olmuştur. Efendim, gündemdışı
ikinci söz, spor terörü hakkında söz isteyen, Giresun Milletvekili Rasim
Zaimoğlu'na aittir. Buyurun Sayın
Zaimoğlu.(DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. 2. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, spor terörüne
ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı RASİM ZAİMOĞLU (Giresun)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; spor terörü konusunda gündemdışı söz almış
bulunuyorum, Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve bu vesileyle hepinize
saygılarımı sunuyorum. Bakın bugünlerdeki
manşetlere -Türkiye genelinde söylüyorum- bir çılgınlık, bir vahşet her gün
tırmanmakta, ölüm oruçlarından tutun taranan polis arabalarına, vurulan
kişilerden ölümlerle, yaralılarla dolu trafik kazalarına kadar günlük haberler
hep aynı; hep kan, hep ölüm, hep vahşet. Toplumumuz ölümlerle yüzgöz oldu. Bu
yüzden, vatandaşlarımız televizyon haberlerini seyretmek istemiyor, gazete
okumuyorlar, tirajlar her gün düşüyor. Spor seyredelim diyorlar, bu sefer de
spor terörü patlıyor; sustalılar, döner bıçakları, kasaturalar, tabancalar,
patlayan fişekler; statlarda, yollarda olaylar, insanlara saldırılar;
vasıtalara, otobüslere taşlar... Netice; kan, küfürler, yaralılar, ölümler,
mutsuz insanlar, ağlayan analar... Sayın milletvekilleri,
hepinizin bildiği gibi, bir Leeds maçında 2 İngiliz öldürüldü; başta İngiltere
olmak üzere bütün Avrupa ayağa kalktı, kanlı görüntüler dünya televizyonlarına
birinci haber oldu. Maalesef, Türkiyemiz bu olaylarla gündeme geldi, hep
manşetlerde oldu. Bunları şunun için
söylüyorum; gelin, testi kırılmadan, bu sefer tedbirler alalım diyorum; çünkü,
bizde, hadise olmadan tedbir alınmaz. Sayın Adnan Kahveci rahmetli olmasaydı,
birtakım trafik tedbirleri alınmayacaktı; adam canlı bomba olup emniyetin 5
inci katına çıkmasaydı, gereken tedbirler bu derece gündeme gelmeyecekti;
Sıvasspor-Kayserispor maçında, insanlar futbol maçı adına birbirlerini
katletmeselerdi, birtakım tedbirler alınmayacaktı. Sayın milletvekilleri, bu
olaylar çok büyük bir kitleyi kapsamaktadır. Bakın, Türkiye'de, senede 5 115'i
profesyonel olmak üzere tam 65 000 futbol maçı oynanıyor. Her hafta yarım
milyon, senede 20-25 milyon insan sportif müsabakaları statlarda izliyor.
Tabiî, milyonlarca insan da televizyonları başında izliyor. Bu yüzden spor,
özellikle de futbol, geniş kitlelerin kaçış alanı ve sığınağı olmuştur.
Toplumsal bir olaydır ve çok dikkatli izlenmelidir. Hele bugünlerde, çok ama
çok dikkatli olmalıyız. Sayın milletvekilleri, bu
olaylara artık dur demek zamanı gelmiştir ve çoktan geçmektedir. Spor terörünün
bu boyutlara gelişinin sebepleri herkes tarafından bilinmektedir. Olaylı son Galatasaray-Fenerbahçe
maçı sonrası bu hadiseler televizyonlarda ve gazetelerde günlerce yer aldı,
hatta, haberlerin bir numaralı konusu oldu. Bu tartışmalar neticesinde, spor
terörünün tarafları olarak; 1. Sorumsuz yöneticiler, 2. Taraflı bazı medya, 3. Yönlendirilmiş
amigolar, 4. Düşüncesizce beyanat
veren teknik kişiler, 5. Liyakatsiz hakemler, 6. Taraflı kışkırtılan
sporcular, 7. Lakayt güvenlik
sorumluları, Olmak üzere, bunlar, her
yerde, hep konuşuldu; köşe yazılarında defalarca yer aldı; işin vahameti,
televizyonlarda, olağan spor gündeminin de önünde yer aldı; günlerce
tartışıldı; bazı çözüm önerileri açıklandı. Böyle, fitili kesilmiş bomba gibi
bekleyen, toplumu şiddetle tehdit eden bu olaylar, bugüne kadar Meclis
gündeminde hiç tartışılmadı, çareleri hiç düşünülmedi. Enine boyuna, sporun
başarısı ve terör olayları, belki bir Meclis araştırması şeklinde, bugüne kadar
Mecliste görüşülmeliydi; ama, yapılmadı. Sayın milletvekilleri,
şimdi, ben, bu olayları, ister istemez, biraz şahsîleştirmek istiyorum. Avrupa
Birliği adayı Türkiye'nin bir milletvekili olarak, bir spor müsabakasını şeref
tribününden bile rahat seyredemiyorum. BAŞKAN - Efendim,
toparlar mısınız. RASİM ZAİMOĞLU (Devamla)
- Küfürlerden yüzümün kıpkırmızı kesildiği bir ortama, nasıl çocuklarımı
getireyim; sade vatandaş nasıl gitsin; niçin, çoluğunu çocuğunu, küfür
öğrenmeye veya kazaya belaya göndersin? Biliyorum, spordan
sorumlu Sayın Bakanımız da maçları çok seviyor ve genellikle de kaçırmıyor;
hatta, olimpiyatlara bile koşa koşa gidiyor, büyük ümitlerle gidiyor. Netice
mi; malum... Bu, işin esprisi. Ben, şimdi, spordan
sorumlu Sayın Bakanımıza, ciddî ciddî soruyorum. Belki biraz alınacak; ama...
Bu iş nasıl buraya gelmiştir? Bu nasıl bir eğitimsizliktir? Bu sorumsuz
yöneticileri niçin şimdiye kadar uyarmadınız? Elinizdeki imkânları niçin
kullanmadınız? (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim,
toparlarsanız memnun olacağım. Sayın Bakan size cevap
vereceklerdir. Buyurun. RASİM ZAİMOĞLU (Devamla)
- Bazı taraflı medyayı niçin susturmadınız? Spor terörü konusunda, size bağlı
bütün federasyonları niçin uyarmadınız? Güvenlik konusunda, ilgili genel
müdürlükle, bakanlıkla bilgi alışverişiniz, koordinasyonunuz var mıdır? Herkesin bildiği gibi, sorumsuz
yöneticiler tarafından yönlendirilen amigolar hakkında, eğitsel alanda neler
yaptınız? Biliyorum, şu anda, bir derby maçından sonra, bazı amigolar maçlara
sokulmuyor. Tedbir, sadece bu mudur; yalnızca İstanbul'da mıdır? Sayın milletvekilleri, bu
olaylar artık çığırından çıkmıştır. Bundan sonra olacak olaylar, hepi-mizi son
derece korkutmaktadır. Şimdi, sizler, sorumlu mevkidekiler, artık, olayları,
seyirciler gibi tribünden izleyemezsiniz; kulaklarınızı küfürlere
tıkayamazsınız; kanlı bıçaklı olayları, hiç yokmuş gibi kabul edemezsiniz.
Sizi, burada, bir kez daha uyarıyorum; bundan sonra, sadece bir kıvılcıma bakan
bu olayların -Allah korusun- sorumlusu, biliniz ki, sizlersiniz. Çözüm isterseniz, sporun
başarısı için, bu olayların enine boyuna incelenmesi için, geliniz, Meclis
araştırması açalım; dilerseniz, özel spor yasası getirin, bunu destekleyelim.
Ben, artık, statlarda, medenî ölçülerde, huzur içerisinde, insanî bir ortamda
maç seyretmek istiyorum. Bunu, sadece ben değil, bütün Türk Halkı sizlerden
bekliyor; ailesinin ve çocuklarının da güvenli olmasını istiyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu,
lütfen, toparlarsanız memnun olurum. RASİM ZAİMOĞLU (Devamla)
- Hepinize, bu vesileyle, en derin saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Cevap vermek üzere, Sayın
Bakan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ
(Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sporda ana hedef, ırk, dil,
din ve ülke farkı gözetmeksizin, evrensel boyutta, barış ve kardeşlik ortamının
tesis edilmesidir. Bu amaca hizmet etmediği takdirde, spor alanında kazanılan
başarıların önemli olmadığına inanıyorum. Sosyolojik açıdan tarihsel gelişimi
incelendiğinde, barış, dostluk ve kardeşlik kavramlarının, ilk kez, spor
sahaları ve faaliyetlerinde kullanıldığını görüyoruz. Üçbin yıl önce yapılan
olimpiyatlarda, yarışmalar "Tanrı barışı" adı altında
gerçekleştirilirdi. Bu olimpiyatların düzenlendiği Olimpia da, kutsal bir bölge
olarak ilan edilmişti. Yarışlar esnasında bölgeye silahlı olarak girenler,
Tanrı'ya karşı en büyük günahı işlemiş olarak kabul edilir ve en ağır biçimde
cezalandırılırlardı. Bu ceza, sadece bu suçu işleyenlere değil, suçu görüp de
göz yumanlara da verilirdi. Bütün bu yaptırımlar, barış, kardeşlik ve dostluk
atmosferinde yarışların sürekliliğinin sağlanması içindi. Binlerce yıl önce, sporla
özdeşleşmiş barış ve kardeşlik kavramlarına karşın, bugün, futbol sahalarındaki
şiddet olaylarına şahit olunması, çok vahim ve üzücüdür. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, ülkemiz, 1950'li yıllardan itibaren, Avrupa
Konseyine ilk üye olmuş ülkelerden biridir. Bu çerçevede, ülkemiz, Avrupa
Konseyinin muhtelif komisyonlarındaki toplantılarına düzenli olarak iştirak
etmektedir. Söz konusu komisyonlardan biri de Sporda ve Özellikle Futbol
Maçlarında Şiddet ve Seyirci Taşkınlıkları Komisyonudur. Türkiye, söz konusu
komisyonun kuruluşuna da ilk imza veren ülkeler arasındadır. Ayrıca, bilindiği gibi,
18.1.1990 tarihinde Yüce Meclis tarafından çıkarılan 3608 sayılı Kanunla
ülkemiz, bahsi geçen komisyonun tavsiye kararlarına uymayı taahhüt etmiştir. 1999 yılında bu komisyon,
üye ülkelerin katılımıyla bazı tavsiye kararları almıştır. Futbol sahalarındaki
terör olaylarının önlenmesini amaçlayan bu tavsiye kararlarını dört ana başlık
altında özetlemek mümkündür. 1. Stadyumların fizikî
mekânları itibariyle yapılması gereken düzenlemeler: Tel örgülerin
kaldırılması, seyirci giriş-çıkışlarının düzenlenmesi gibi. 2. Stadyumlarda
seyircilerin güvenliğiyle ilgili yapılması gerekenler: Elektronik gözleme
sistemleri, özel biletleme sistemi, hostes sisteminin kurulması, özel güvenlik
güçlerinin kullanımı. 3. Yasal ve mevzuat
düzenlemeleri: Suç işleyen kişilerin yerinde cezalandırılması, suça yönelik
kişilerin stadyumlara sokulmaması. 4. Seyirci ve kamuoyunun
eğitimi: Sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle birlikte düzenlenecek eğitim
programları, görsel ve yazılı medya marifetiyle oluşturulacak eğitim
programları. Bu tavsiye kararlarını,
3608 sayılı Kanun çerçevesinde, taahhüt ettiğimiz üzere uygulamaya kararlıyız.
İlk aşama olarak bazı stadlardaki tel örgülerin kaldırılmasını örnek olarak
gösterebilirim. Futbol sahalarındaki tel
örgülerin, seyircileri psikolojik olarak olumsuz etkilediği gibi onların
güvenliği açısından da bazı sakıncaları vardır. 1980'li yıllarda İngiltere ve
Guatemala'da meydana gelen olaylarda 150 kişi tel örgüler sebebiyle hayatını
kaybetmiştir. Denizli stadyumu, bugün,
tel örgüler kaldırılmasına rağmen
hiçbir olayın meydana gelmemesi durumu dikkate alınarak, fair play ödülü
verilmesi amacıyla UEFA tarafından izlemeye alınmıştır. (Alkışlar) Stadyumlarda taşkınlık
yapan seyircilerin izlenerek kimliklerinin tespit edilmesini, güvenlik
güçlerimiz tarafından oluşturulacak bir bilgi ağıyla, ulusal ve uluslararası
platformda bu kişilerin müsabakalara alınmamasını amaçlıyoruz; ancak,
unutulmamalıdır ki, bu tavsiye kararları bir bütündür ve tek başına herhangi
birini uygulayarak sporda şiddeti önlemek mümkün değildir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 9 Mayıs 2000 tarihinde, sivil toplum örgütleri, üniversite
temsilcileri ve spor teşkilatının katılımıyla sporda şiddet platformunu
düzenledik, oluşturduk. Bu toplantıda, sporda şiddetin sosyokültürel boyutları
tartışıldı ve toplantı tutanağını, ilgili mercilere, kişi ve kurumlara sunmak
üzere, bir kitapçık haline getirdik. Ayrıca, Avrupa Konseyinin
Sporda Şiddet Komisyonunun Başkan, Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri
ülkemize davet edilmiş, delegasyon 15-17 Kasım 2000 tarihlerinde ülkemize
gele-rek yetkililerle toplantılar yapmış ve stadlarda incelemelerde
bulunmuştur. Ülkemizdeki spor
terörünü, Avrupa Konseyinin tavsiyeleri ve tecrübeleri doğrultusunda önlemeye
kararlıyız ve bunu ifade etmekten de ayrıca mutluluk duyuyorum. Değerli arkadaşlarım,
kısaca ifade etmeye çalıştığım gibi, ülkemizde meydana gelen spordaki terör
olaylarını, bilimsel bir yaklaşımla ve Avrupa norm ve standartlarında önlemeyi
amaçlıyoruz. İhtiyaç duyulacak yasal düzenlemelerle ilgili olarak Yüce
Meclisimizden destek göreceğimizden hiçbir kuşkumuz yoktur. Böyle önemli bir konuda
bana konuşma fırsatı tanındığı için, başta değerli konuşmacı arkadaşım olmak
üzere, hepinize derin saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Gündemdışı son söz,
Ermeni soykırımı iddiaları hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Ahmet
Çakar'a aittir. Buyurun Sayın Çakar. (MHP
sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika. 3. – İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar’ın, 18 Ocak 2001
tarihinde Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde Ermeni
soykırımıyla ilgili yasa tasarısına ilişkin gündemdışı konuşması AHMET ÇAKAR (İstanbul) -
Sayın Başkan, Yüce Türk Parlamentosunun kıymetli üyeleri; kişisel yargılarını
tarihin yargılarıyla yer değiştirmeye kalkanlar, yine tarihin yargılanmasından
kurtulamayacaklardır; çünkü, tarih, hataları da sevapları da birlikte kaydeden
bir zaman bilimidir; ondan kurtuluş yoktur. 4 milyon kilometrekare,
kendi toprağının 8 katı büyük kara toprağında -Asya, Afrika, Amerika ve
Pasifik'te- birçok ulus üzerinde vahşi sömürgecilik metotları uygulayan ve
sömürge hâkimiyeti adına milyonlarca insanı, özellikle Müslümanları katlederek
soykırıma tabi tutan bir milletin Ermeniler adına soykırım iddiasında bulunması
ve onu parlamentosunda yasa haline getirmesi, akıllara durgunluk veren,
çağdışı, insanlıkdışı bir teşebbüstür. Bu teşebbüs, başta Fransız Milletine ve
Devletine, Ermenilere ve Yüce Türk Milletine insafsız bir ihanettir. Bu, öyle
bir ihanettir ki, tıpkı kuyuya atılan taş gibidir; kırk akıllı gelse, o taşı
kuyudan bir daha kolay kolay çıkaramaz. Batı içinde bir Batı var,
hem Batının düşmanı hem Doğunun düşmanı. Buradan aklıselim soylu Fransızlara ve
bütün Batıya sesleniyoruz: Yol yakınken bu vahim hatadan dönün, tarihin
hükmüyle oynamayın, hukuk ilmine ve özgür düşünce anlayışına kelepçe vurmayın
ve içinizdeki insanlık düşmanını, medeniyet düşmanını kovun; kovun ki, siz de
rahat edin, insanlık âlemi de rahat etsin. Tarihî dayanağı olmayan,
saptırılmış ve uydurulmuş sahte Ermeni soykırım iddiaları asılsızdır.
Katledilen, işkencelere ve akıl almaz tecavüzlere maruz kalan, Türklerdir;
Birinci Dünya Harbinde ordusu arkadan vurulan, bölge halkı imha edilen,
malları, canları ve namusları tecavüze uğrayan, Türklerdir; bebek, çocuk,
kadın, ihtiyar demeden, samanlıklara, camilere doldurularak yakılan,
Türklerdir. Bütün bunlar "kurtulmak istiyorsan komşunu öldür" sloganı
adına, Hınçak ve Taşnak çeteleri tarafından Doğu Anadolu'da uygulanan ve
uygulatılan, hiçbir şerefi olmayan zulümlerdir. Ermeniler, tarihin hiçbir
safhasında devlet olmamış, olamamış, sabit bir toprak parçasında tutunamamış,
devamlı, başka milletlerin himayesinde yaşamıştır. Osmanlı İmparatorluğu
bünyesinde huzur içerisinde şerefle ve adaletle yaşarken, Batı'nın
kışkırtmasıyla, asırlarca sadık kaldığı Yüce Türk Milletine ihanet etmiş
Ermenileri tarih asla affetmeyecektir. İhanet etmeyenler ise, dün olduğu gibi
bugün de, Türk Bayrağı altında huzur içerisinde yaşamaktadırlar. İhanet
edenleri yeniden ihanet etmeye teşvik etmek, asırlardır dost ve kardeş yaşamış
iki milletin arasına yeni kin ve nefret tohumları ekmek, üçüncü binyıla giren
insanlık âleminin aydınlık geleceğine kara bir leke sürmektir. Bu leke, aynı
zamanda, Türk Milletine hazırlanan esaret zincirine eklenmek istenen çürük bir
halkadır. Lakin, böyle çürük halkalardan oluşmuş çok esaret zincirlerini
parçalamış, hürriyetine düşkün yüce bir milletiz. O bakımdan, sayın Fransızlar,
nafile uğraşmayın; Âkif'in dediği gibi "Ben ezelden beridir hür yaşadım,
hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" Türkler, asırlardır
doğudan batıya doğru ilerleyen ve durdurulamayan bir millettir. O bakımdan,
Türklerle iyi geçinmek, onlarla dost olmak, her zaman kârlıdır. İnsan haklarına
ve sevgisine her zaman değer veren ve başına taç eden, hukukun üstünlüğüne
inanmış ve Büyük Türk Dehası Atatürk'ün milletlerarası barışın terazisi
diyebileceğimiz "yurtta sulh, dünyada sulh" veciz sözünü
dışpolitikasında şiar edinmiş olan Türk Milletinin huzurunu bozmaya, uluslararası
münasebetlerini zedelemeye kimsenin hakkı yoktur. (MHP sıralarından alkışlar) Son söz: Ey Fransız ve benzerleriniz!.. Nasıl
gelirseniz öyle karşılanırsınız! Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; geçen ay Fransız Senatosunda kabul edilen sahte Ermeni
soykırım tasarısı, şimdi, 18 Ocakta Fransız Millet Meclisine gelmektedir. Dün
olduğu gibi, bugün de, Fransızlar, emperyalist güçlerle beraber "Doğu
Meselesi", "Şark Meselesi" adı altındaki, Türk Milletinin, önce
Avrupa'da, sonra Anadolu'da yok edilme projesinin bir parçasının senaryosunu
oynamaya devam etmektedirler Ermeniler, Ermenistan
Devlet yöneticileri ve büyükelçileri, her gittikleri yerde, her katıldıkları
uluslararası toplantıda, Türklerin Ermenileri katlettiklerini, imha ettiklerini
anlatıyorlar. Aslında, Birinci Dünya Harbinde bizi arkamızdan vuran Ermeniler,
Fransızların ve Avrupalı müttefiklerinin tahrikleriyle Türkleri arkadan vuran,
katleden Ermeniler, çok enteresandır, -bunun adına ne denir bilmiyorum; ama-
gizli şer odaklarının, tabiri caizse, siyaset sapıklarının yazmış olduğu
senaryoların bir adı diyebileceğimiz bu senaryoları hazırlayanları buradan
kınıyorum; lakin, Yüce Parlamentomuzda da onların yaptıklarının cevabını vermek
mecburiyetindeyiz. Ermeni Anayasasında,
bugünkü Ermenistan Anayasasında ve Bağımsızlık Bildirgesinde, Doğu Anadolumuz
"Batı Ermenistan" olarak gösterilmektedir ve Ermenistan,
katlettikleri Türkler yerine, katledilen Ermenileri anlatmaktadır. Bu itibarla,
bu Yüce Parlamentoda, biz de, Amerika Birleşik Devletlerindeki Temsilciler
Meclisinin, Fransa'daki Senatonun ve Millet Meclisinin, ortaya koymuş olduğu
gayrihukukî, gayriahlakî "insanlık suçu" diyebileceğimiz bu sahte
Ermeni soykırım tasarısına karşılık, tarihî belgelere ve gerçeklere dayalı Türk
soykırımını, tarihî belgeleriyle Parlamentomuzda izah etmeliyiz ve bunu
Türkiye'de kanunlaştırmalıyız. Ayrıyeten, eğitim
tedrisatımızda, ilkokuldan başlayarak üniversite bitimine kadar da, Doğu
Anadolu'da yapılan Türk katliamını ve onun devamında devam eden Ermeni ihanetlerini
okullarımızda ders olarak okutmalıyız. Düşmanın oyununa, düşmanın hesabına,
kitabına, biz de aynı oranda cevap vermeyecek olursak, onlar bizi dünyada
karalamaya, biz de kendimizin karalanmasına göz yummaya devam ederiz. O
bakımdan, Türk Milletinin millî egemenliğinin hükümranlık haklarının ve millî iradesinin
yegâne tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, evet, bu meseleleri
enine boyuna tartışmalıyız ve bu hususta, Türk Milletinin kıstaslarını ve
kriterlerini belirlemeliyiz. Aksi takdirde, düşmanın ülkesiyle ve milletiyle
bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi bölme, parçalama ve yok
etme projesi hayata uygulanmaya devam eder. Âkif'in söylediği gibi
"Sahipsiz vatanın batması haktır/ Sen sahip olursan batmayacaktır"
beytinden hareket ederek, biz, vatanımıza, milletimize elbette ki sahibiz; ama,
vatanımızı, milletimizi bölmek ve yok etmek isteyenlere karşı ciddî, siyasî,
hukukî ve kültürel tedbirleri almayacak olursak, evet, bütün dünya bir yana,
Türk Milleti bir yana olur; yani, bütün dünya Türklere düşman ve düşman olan
Türklere karşı da yalnız kalmış bir Türk Milletinin evlatları ortada kalır.
Dünya nesilleri, bugün, evet, Ermenistan devlet yönetiminin oyununa gelerek
veyahut öyle gösterilerek, yeni yetişen insanlık âleminin çocukları Türk
düşmanı olarak yetiştirilmekte. Bugün, Avrupa'nın ve Amerika'nın
üniversitelerinde, Ermeni soykırım tasarısı kabul edilmediği için, daha henüz
tam anlamıyla kabul edilmemiş... BAŞKAN - Sayın Çakar,
sözünüzü kesmek istemiyorum; toparlarsanız minnettar kalırım. AHMET ÇAKAR (Devamla) -
Bağlıyorum. ...fakat, muazzam bir
Türk düşmanlığı, kültürel boyutlarıyla üniversitelerde, üniversite gençliğine
anlatılmakta ve öğretilmektedir. Hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Çakar,
teşekkür ederim efendim. Bu arada, Ermeni
kilisesiyle işbirliği yapan Vatikan'ı da unutmamak gerektiğini ifade etmek
isterim efendim. Sayın Toprak, bir şey mi
ifade edeceksiniz? RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Yerinizden, çok
kısa efendim. Buyurun. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre, kısa bir söz... BAŞKAN - Buyurun efendim. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Önce, kısa bir tespit ve bir bildiriden kısa pasaj... BAŞKAN - Hayır, tespit
değil, fikrinizi söylüyorsunuz; lütfen... Böyle bir usulümüz yok çünkü. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Sayın Başkan, çok önemli bir konuda birkaç cümle ifade etmeme izin veriniz
lütfen. BAŞKAN - Buyurun efendim. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Bugünlerde Fransız Millet Meclisinde Ermeni tasarısı görüşülmek üzere. Fransa Başbakanı Jospin,
hükümet olarak, ülkesinin geçmişte Cezayir'de yaptığı soykırım, işkence ve
şiddet olaylarıyla ilgili Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasına karşı
çıktı. Sosyalist Parti Genel Sekreteri buna destek verdi ve "bu işi,
tarihçiler daha iyi yapar" dedi. Biri 92, diğeri 82
yaşında iki Fransız generalin itiraflarından... İki kahraman general, tam 1
milyon Cezayirliyi öldürdüklerini itiraf ettiler. General Massu ve General
Aussaresses, o zamanlar Fransa'ya bağlı üç eyaletten oluşan, yani anavatan
toprağı sayılan Cezayir'de, 1954 ve 1962 yılları arasında, kendi emirleriyle 24
000 kişiye işkence yapıldığını ve bunlardan 3 024 kişinin -aralarında Fransız
komünistler de olmak üzere- yargısız infaz edildiğini itiraf ettiler. Sayın Başkanım, çok
ilginçtir, bu davayı güdenlerin acımasız soykırımcılardan çıkması, tarihin bir
ironisi olsa gerek. Cezayir'de, Çad'da,
Somali'de, bugün Ortadoğu ve Çeçenistan'da yaşanan soykırıma arka çıkanlar, yakın
geçmişte Asala terörüne, ardından 30 000 yurttaşımızın ölümüne neden olan
teröristlere destek olup yataklık yapanlar, koca bir yüzyılı halkların kanıyla
sulayanlar, tarihin ve halkların davasında değil taraf olmak, söz hakkına bile
sahip olamazlar. BAŞKAN - Teşekkür ederim. RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Bağlıyorum. BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ederim... Anlaşıldı efendim... RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Son cümleyi ifade ediyorum Sayın Başkanım. Yüzyıla yakın, tarihî
gerçekleri saptırıp, insanlık adına çifte standart uygulayanlar, bu yolla biz
cumhuriyet kuşaklarına bedel ödetmeye, kuruluşundan bu yana "yurtta sulh
cihanda sulh" ilkesiyle barışı savunan Türkiye'nin çağdaşlık yolunu bu
oyunlarla tıkamaya çabalıyorlarsa, bilsinler ki... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Toprak,
zaten, Sayın Avni Doğan'ın da imzaladığı ve biraz sonra okuyacağım önergede bu
var. Mesele anlaşılmıştır;
yalnız, ben de şunu ilave edeyim: Fransa'nın sadece Cezayir'de değil, şu anda
Ruanda'da Tutsiler ile Hutuların soykırıma uğraması ve 1 milyon insanın
katledilmesi hadise-si de var; bunu da unutmamanız gerekiyor. Sayın Akgönenç, siz bir
şey söyleyecektiniz; lütfen, çok kısa olmak üzere, buyurun efendim. OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN
(Ankara)- Teşekkür ediyorum. Bugün, son derece
enteresan bir rastlantı olarak, iki arkadaşımız konuşurken, birincisi, Çukurova
ve güneyin kurtuluşundan bahsetti, diğeri de, Ermeni olaylarını dile getirdi. Şimdi, ben, bu ikisini
bir araya bağlayarak, çok enteresan bir noktayı dikkatlerinize arz etmek
istiyorum: Haçlılar döneminde, Türkiye'ye, Anadolu topraklarına Haçlılar
girerken, özellikle de güney tarafa ilerlerken, yine Ermeniler, daveti
kendileri yollamışlar ve "bizi kral yapmanız, yani, bize bir krallık
vermeniz şartıyla, size bütün yolları göstereceğiz" demişlerdir ve
nitekim, güneyde kurulan Ermeni Krallığı, çok çok kısa bir süre için Haçlılar
idaresinde kurulan Krallık, ancak, böyle bir hizmete karşılık oluşturulmuştur
ve Papanın tacı giydirilmiştir. Yani, şunu demek istiyorum bu sözlerle :
Türkiye'de, Anadolu'da çekilen bütün ıstıraplarda hep aynı odakların birlikte
çalıştıklarını görüyorsunuz ve çıkarlar için bunun hakikaten... BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Akgönenç, mesele anlaşılmıştır. OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN
(Ankara)- Teşekkür ederim. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Fransa Ulusal Meclisinde ele alınacağı söylenen sözde Ermeni
soykırımı iddialarıyla ilgili olarak gündemdışı konuşma yapan Sayın Çakar'a,
ayrıca Sayın Toprak'a ve Sayın Akgönenç'e teşekkür ediyorum. Aynı konuda, siyasî parti
gruplarının Başkanlığımıza verdikleri müşterek imzalı bir önerge vardır;
müsaade ederseniz, bunu okuyorum: B) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Fransa Ulusal Meclisinin gündemine alındığı öğrenilen
sözde Ermeni soykırımı tasarısının Türk Ulusunu derinden yaraladığına; bu
tasarının oy kaygısıyla verilmiş bir tasarı olduğuna; tari-hin tahrif
edilmesine ve önyargılara dayandığına; tarihçilerin gerçekleri ifade etme
özgürlüğü ve çabasının bir kanunla engellenmeye çalışıldığına; TBMM’nin, ulusal
parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak katılmalarının,
savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini karalamalarının
görevleriyle bağdaşmadığı görüşünde olduğuna; tarihin, ulusların aralarında
nefret yaratmak için kullanılmaması gerektiğine; Fransa Ulusal Meclisindeki bu
girişimin uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız dostluk
ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge düşürdüğüne; bu
gibi girişimleri destekleyen Ermenistan’ın ulusal menfaatının Türkiye ile
çatışmaktan değil iyi ilişkiler kurmaktan geçtiğine ilişkin, DSP, MHP, FP, ANAP
ve DYP Grup Başkanvekillerinin ortak önergesi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Sözde Ermeni soykırımıyla
ilgili bir yasa tasarısının, Fransa Ulusal Meclisinin 18 Ocak 2001 tarihli
gündemine alındığı öğrenilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, temsilcisi
olmaktan onur duyduğu Türk Ulusunu derinden yaralayan bu yasa tasarısıyla
ilgili olarak aşağıdaki hususları dünya, özellikle de Fransız kamuoyuna
duyurur: Fransa Ulusal Meclisinin
gündeminde bulunan yasa tasarısının, ağırlıklı olarak oy kaygısıyla gündeme
getirildiği anlaşılmaktadır. Yasa tasarısı, tarihin tahrif edilmesine ve
önyargılara dayanmaktadır. Bu tasarının yasalaşması
halinde tahrif edilen tarihin yeniden düzeltilmesi ve önyargılardan
arındırılmış nesiller yetiştirilmesi, Fransa'da, âdeta, bir suç haline
gelecektir. Böyle bir tasarının
kabulü halinde, düşünce ve ifade özgürlüğü, bilimsel araştırma ve bulguları
yayınlama özgürlüğü Fransa için ortadan kalkmış olacaktır. Fransa Meclisi,
Birinci Dünya Savaşıyla ilgili olarak yapılacak araştırmalardan hangi
sonuçların çıkmasının gerekeceğini bir yasayla önceden belirlemiş olacaktır. Bu
yasanın tespitlerinden farklı sonuçlara varmak, yasanın ihlali olacak ve
dolayısıyla bir suç oluşturacaktır. Tarihçilerin gerçekleri
ifade etme özgürlüğü ve çabası, bir Fransız kanunuyla engellenmiş olacaktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin hayata geçirilmesi için
hiçbir çabayı esirgememektedir. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Türkiye'nin Fransa'yla ilişkilerinin gelişmesini de arzulamakta ve bu yolda
atılan adımları desteklemektedir. Ancak, bu adımlardan olumlu sonuç alınması,
iyi niyetin karşılıklı olmasına, Fransa Parlamentosunun benzer bir tutum içine
girmesi bağlıdır. Fransa, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimî üyesinden biridir. Bu çerçevede,
uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumludur.
Fransa, aynı zamanda Misk sürecinin eş başkanlığını da yürütmektedir. Fransa
Ulusal Meclisinin böyle bir yasa tasarısını benimsemesi halinde, Fransa
Hükümetinin, uluslararası alanda yükümlendiği görevlerini yerine getirirken,
Parlamentosunun kabul ettiği yasalardan etkileneceği ve tarafsızlık ilkesine
bağlı kalmayacağı açıktır. Tarafsız olmayan ve güvenilirliğini yitirmiş bir
Fransa'nın, gerek Türkiye açısından hayatî önem taşıyan Kafkasya bölgesinde
gerek Türkiye'yi doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren diğer uluslararası sorunlarda
barışın tesisi, istikrarın sağlanması görüntüsü altında atacağı her adımın,
alacağı her inisiyatifin kuşkuyla karşılanması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, ulusal parlamentoların, akademik tarih tartışmalarına taraf olarak
katılmalarının, savcı ve yargıç görevi üstlenerek bir ulusun tarihini
karalamalarının, görevleriyle bağdaşmadığı görüşündedir. Bir ulusun tüm
kesimlerinin temsilcisi olan parlamentolar, daha iyi bir dünya yaratılmasına,
uluslar arasında dostluk duygularının pekiştirilmesine yarayacak adımların
atılmasına, nefretin ve ırkçılığın körüklenmesiyle katkıda bulunamazlar. Parlamentolar
ancak dostluğun pekiştirilmesi, hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın
yaygınlaştırılmasıyla uluslararası barışa katkıda bulunabilirler. Fransa
Parlamentosundan beklenen de budur. Nitekim, Fransa Parlamentosu, Cezayir'de vuku
bulan acı olayları değerlendirmeyi reddederek, bu olayların incelenmesini
tarihçilere bırakmayı uygun bulmuştu. Türk Milleti, Fransız parlamenterlerden
şimdi aynı davranışı beklemektedir. Tarih, ulusların
aralarında nefret yaratmak için kullanılmamalıdır. Bunun taşıdığı tehlikenin
sorumluluğu, tarihi bu amaçla kullananlara aittir. Bu bağlamda, Fransa
Parlamentosunun, nefret duygularıyla beslenmiş kişilerin, gerek Türk
diplomatlarına gerek Fransız vatandaşlarına karşı giriştikleri, anıları halen
tazeliğini koruyan cinayet kampanyasını bir kez daha hatırlamasında sonsuz
yarar görmekteyiz. Fransa Ulusal
Meclisindeki bu girişim, uzun ve onurlu bir geçmişe sahip olan Türk-Fransız
dostluk ilişkilerine ve iki ülke arasındaki örnek işbirliğine gölge
düşürmüştür. Bu gibi girişimlerin
arkasında, Ermenistan'ın bugünkü yönetiminin önemli teşvikinin bulunduğu
açıktır. Çarpıtılmış bir tarihe saplanıp kalarak nefret ve şiddet tohumlarını
ekmek yerine, Türkiye'ye karşı barışçı ve iyi komşuluk ilişkilerini esas alan
politikalara yönelmek, her şeyden önce Ermenistan'ın halkına karşı olan
görevlerindendir. Ermenistan'ın ve Ermeni halkının çıkarları, Türkiye'yle
çatışmaktan değil, iyi ilişkiler kurmaktan geçmektedir.
Saygıyla arz ederim
efendim. (Alkışlar) Sayın milletvekilleri,
okunmuş bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde ittifakla benimsenen bu
önergenin gereği, Başkanlığımızca yerine getirilecektir; arz ederim. Sayın milletvekilleri,
Orman Bakanı Sayın Nami Çağan'ın, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre bir istemi
var; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Sayın Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın 18 inci sırada 6/516 esas numarada kayıtlı sorusu ile 134
üncü sırada 6/666 esas numarada kayıtlı soru önergesini İçtüzük hükümlerine
göre birlikte cevaplandırmak istiyorum. Takdirlerinize arz
ederim. 9.1.2001 Prof.
Dr. Nami Çağan Orman
Bakanı BAŞKAN - Efendim, bu
istemin gereği, gündemin "Sözlü Sorular" kısmında yerine getirilecektir;
bilgilerinize sunulur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım. Buyurun efendim. C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – TBMM Başkanvekili Nejat Arseven’in, İsveç Parlamentosu
Başkan Yardımcısı Anders Björck’ün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/735) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Nejat Arseven'in İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı
Anders Björck'ün davetine icabetle 28-31 Ocak 2001 tarihleri arasında İsveç'e
resmî bir ziyarette bulunması öngörülmektedir. Anılan davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur. Ali
Ilıksoy Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Vekili BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim. İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım efendim. İlk önergeyi okutuyorum : 2. – Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin’in, Küçük Esnaf ve
Sanatkârlar ile Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç Faizlerinin Sınırlanmasına
Dair Kanun Teklifinin (2/490) gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/272) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 2/490 esas numaralı Küçük
Esnaf ve Sanatkarlar ile Küçük ve Orta Boy İşletmelerin, Bazı Borç Faizlerinin
Sınırlanmasına Dair Kanun Teklifimiz, 45 günlük süre geçmesine rağmen
Komisyonda görüşülememiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesi
gereğince teklifimizin doğrudan gündeme alınması için gereğini saygılarımla
takdirlerinize arz ederim. 23.5.2000 Nevfel
Şahin Çanakkale BAŞKAN - Önerge sahibi,
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önce, hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. 10 Mart 2000 tarihinde,
küçük esnaf ve KOBİ'lerin Türkiye Halk Bankasından ve esnaf kefalet
kooperatifinden kullandıkları kredilerin faizlerinin üst sınırı, 2000 yılında
yüzde 25'i geçemez, 2001 yılında ve daha sonraki yıllarda da yüzde 10'u geçemez
diye iki maddelik bir kanun teklifi vermiştim. Aradan on ay geçti. Bu kanun
teklifimiz, 1.1.2000 tarihinden itibaren geçerli olacaktı ve geçmiş yıllardaki
faiz üst sınırını da içine alan bir kanun teklifiydi. Sayın milletvekilleri,
gerçekten, Türkiye'de esnaf ve KOBİ'ler, toplumun bütün kesimlerinde olduğu
gibi, cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşamaktadır. Türkiye'de, 4 milyon
esnaf vardır, yanında çalışanlarla ve ailelerle beraber bu nüfus 20 milyon
civarındadır. Küçük esnafın ekonomiye
katkısını sizlerle paylaşmak istiyorum: İstihdamda yüzde 60, üretimde yüzde 40,
ihracatta yüzde 20. Türkiye'nin üretimine bu kadar katkısı olan ve izlediğimiz,
57 nci hükümetin izlediği ekonomik program neticesinde, esnaf ve KOBİ'ler büyük
sıkıntı içerisindedir. 2000 yılında 500 000'e yakın esnaf dükkânını kapatmış,
yine, 750 000'e yakın esnafımız, Halk Bankası ve Bağ-Kur tarafından icraya
verilmiş ve şu anda icralıktır. Bu kadar sıkıntılı olan esnafımız ve
KOBİ'lerimiz için, mutlaka, hükümetin ekonomik programına uygun olan, 2001
yılındaki enflasyon oranının üst sınırı olan, Halk Bankası ve esnaf kefalet
kooperatiflerindeki kredi faiz oranlarını, yüzde 40'lardan yüzde 10'lara
çekmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu, fevkalade önemli bir hadisedir. Avrupa Birliğine
girdiğimiz bugünlerde, Avrupa Birliğine üye olan devletlerin esnaf ve KOBİ'lere
verdiği öneme bakarsak; bugün, esnafımız, Türkiye'deki kullanılan toplam
kredilerin ancak yüzde 3'ünü, 4'ünü kullanmaktadır; ama, Almanya'ya baktığınız
zaman yüzde 40'lar seviyesinde, Amerika'ya baktığınızda yüzde 50'ler
seviyesinde, Japonya'ya baktığınızda bu seviye daha da yukarıda, Hindistan'a
baktığınızda, bu, yüzde 15'ler seviyesindedir. Gerçekten de, esnaf ve
KOBİ'lerin, hem kredi oranlarını yükseltmeliyiz hem de kredi faizlerini
düşürmeliyiz; ama, biz, dört yıldır, esnafa, devamlı vergileri yükledik. Sadece
hayat standardından dolayı, Türkiye'deki 4 milyon esnaftan 600 trilyon liraya
yakın vergi alacaksınız ve Türkiye'de esnafın kullandığı kredi ise 400 trilyon
lira civarında. Sadece bir bankaya kaptırdığımız para 1 milyar dolar (700
trilyon lira), esnafın kullandığı toplam kredi 400 trilyon lira; bundan yüzde
40 faiz alsanız 160 trilyon lira yapar, bundan yüzde 10 faiz alsanız 40 trilyon
lira yapar. Konsolide bütçe içindeki paya da baksanız, yine, topladığımız
vergilerdeki paya da baktığımızda, bu faiz indiriminin Türkiye ekonomisine büyük
yük getirmeyeceği; ama, gerçekten de işini kaybeden, dükkânını kapa-tan ve
bugünlerde gündelik siftahı bir tarafa bırakmış, haftalık siftahı yapamayan
esnafımıza daha fazla dükkân kapattırmamak için verdiğimiz bu kanun teklifini... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) NEVFEL ŞAHİN (Devamla) -
... bütün grupların, bütün milletvekillerinin desteklemesini bekliyor; hepinize
saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ederim. Efendim, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) İkinci önergeyi
okutuyorum efendim : 3. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/506) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/273) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair 2809 sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine binaen, doğrudan gündeme alınmasını
saygılarımla arz ederim. 25.5.2000 Mustafa
Eren Karabük BAŞKAN - Sayın Eren,
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) MUSTAFA EREN (Karabük) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün kaybetmiş olduğumuz
merhum Yusuf Bozkurt Özal'a Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Değerli arkadaşlarım,
bugün ülkemizde birçok il, ilçe ve hatta belde, kurtuluş günlerini
kutlamaktadır; ancak, 78 inci ilimiz olan Karabük, cumhuriyet kenti olarak, 3
Nisanda, kuruluş gününü kutlamaktadır. Ağır sanayiimizin ilk temelinin atıldığı
3 Nisan 1937 tarihi, Karabük'ün kuruluş ve var oluş tarihidir. Bu büyük eserin
meydana gelmesinde emeği geçen başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, merhum
İsmet İnönü ve merhum Celal Bayar ile emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyorum
ve bu işletmede çalışırken iş kazası neticesinde ölenlere Allah'tan rahmet ve mağfiret, çalışanlara da sağlık
diliyorum. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; yıllardan beri ağır sanayi hamlesini başlatan ve ülke ekonomisine
milyarlarca dolarlık katkı sağlayan Karabük halkının en büyük arzusu,
üniversitesine kavuşmaktır. Halen ilimizde, 4 500
metrekare açık, 3 150 metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren, 1 000'e yakın
öğrencisiyle eğitim ve öğretime devam eden Zonguldak Karaelmas Üniversitesine
bağlı Teknik Eğitim Fakültemiz ile dünya miras kenti Safranbolu İlçemizde, on
yıldır, 3 800 metrekare kapalı alanda Teknik Eğitim Fakültemizde olduğu gibi,
bilgisayar laboratuvarları, konferans salonları, yurt binası ve öğrenci sosyal
tesisleri ile yeterli sayıdaki öğretim görevlileri ve 890 öğrencisiyle eğitim
ve öğretim faaliyetine devam eden Safranbolu Meslek Yüksekokulumuz mevcuttur;
ayrıca, 6 590 metrekare kapalı alanı, 250 öğrenci kapasiteli yurt ve spor
salonu ile 1 yardımcı doçent ve 4 öğretim görevlisi bulunmasına rağmen,
yıllardan beri öğrenci alınamayan Sağlık Yüksekokulumuz mevcuttur. Eskipazar
İlçemizde de, üniversitenin temelini oluşturan fen ve edebiyat fakültesi olarak
hizmet verebilecek, 90 000 metrekare açık, 6 500 metrekare kapalı alanı bulunan
binamız da hazır vaziyettedir. Değerli arkadaşlar,
Karabük Demir-Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi esnasında, Demir Çelik
İşletmelerine ait olan ve Karabük'ün en mutena yerinde bulunan 351 adet lojman
Karaelmas Üniversitesine devredilmiştir. Geçtiğimiz yıl Yüce
Meclisimizden çıkan kanuna göre, üniversitelere ait taşınmazların satılmasına
imkân sağlanmış olup, Karabük'te bulunan lojmanların satılmasıyla ilgili
işlemler son aşamaya gelmiş, yaklaşık 3 trilyonluk gelir sadece lojmanların bir
kısmının satılmasıyla elde edilecek olup, bu da, inşaatı halen devam etmekte
olan yaklaşık 900 000 metrekare açık, 2 800 metrekare kapalı alanı bulunan
kampusün tamamlanması için kullanılacaktır. Ayrıca, kampus alanı içerisinde,
temeli geçtiğimiz yıl Millî Eğitim Bakanımız Sayın Metin Bostancıoğlu
tarafından atılan ve önümüzdeki aylarda hizmete girecek olan 500 öğrenci
kapasiteli yurt binamız da hazır hale gelecektir. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; üniversitenin oluşumu için büyük gayret ve çaba gösteren yöre
halkına en büyük manevî destek de, ilimizde öğretim gören lise ve dengi
okullarda okuyan öğrenci kardeşlerimizden gelmiştir. Son yapılan üniversitelerarası
seçme ve yerleştirme sınavına giren öğrencilerimiz, elde ettikleri başarılarla,
Türkiye genelinde, ilk sınavda, Karabük İlimizi ilk 7'ye, yerleştirme sınavında
da ilk 6'ya sokmuşlardır. Öğrencilerimizi ve onların yarınlarını hazırlayan
öğretmenlerimizi ve velilerimizi kutluyorum. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; netice itibariyle, Eflani İlçemizden Yenice İlçemize, Yortan,
Ovacuma Beldelerimizden Ovacık İlçemize kadar, tüm Karabük halkı, tabiri
caizse, helvayı yapmak için tüm malzemeleri hazırlamıştır. Karabük'ün,
üniversitesine kavuşabilmesi için Yüce Meclisin siz değerli üyelerinin
desteğine ihtiyacı vardır. Bu desteği esirgemeyeceğinize yürekten inanıyor,
saygılarımı ve minnet duygularımı sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Eren. Efendim, okunan önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir;
hayırlı olsun. Üçüncü önergeyi
okutuyorum : 4. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın, İdarî Yargılama
Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/337)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/274) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 2577 sayılı İdarî
Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifim,
1.11.1999 tarihinden bu yana Adalet Komisyonunda bulunup, (2/337, 25.10.1999)
süresi içinde sonuçlandırılmamıştır. Teklifimin (2/337),
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz
ederim. Saygılarımla. 1.6.2000 Ali
Arabacı Bursa BAŞKAN - Teklif sahibi
olarak, buyurun Sayın Arabacı. ALİ ARABACI (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, Türkiye'de idarî yargı
kararları, özellikle çevre davalarında yasal ve anayasal emre karşın, ya hiç
uygulanmamakta ya da biçimsel olarak uygulama yolu seçilmektedir. Bu kararları
uygulamayan kamu görevlileri ise, hukukî ve cezaî sorumluluktan kendilerini
kolayca kurtarabilmektedirler. Özellikle cezaî sorumluluk için özel bir
düzenlemenin olmaması, eyleme uygulanan cezaî hükümlerin etkisiz ve
caydırıcılıktan uzak bulunması, hukuka aykırılığı âdeta özendirmektedir. Kuşkusuz, toplumumuzda ve
yönetici konumundakilerin anlayış ve siyasetlerinde hukuk kurallarına uyma
alışkanlığının eksikliği, işleyişte
hukuk kültürünün yerleşik olmaması, olayı daha da vahim hale getirmektedir. Ne
var ki, hukuksal boşluk hallerinde keyfî uygulamaların artacağının, en azından
hukuk devleti idealinin sekteye uğrayacağının kabulü gerekir. Değerli milletvekilleri,
uygulamada yargı kararlarını kasten yerine getirmeyen, uygulamayan kamu
görevlileri, Türk Ceza Kanununun 228, 230 veya 240 ıncı maddelerine göre
cezalandırılmaktadırlar. İdarî Yargılama Usulü Yasasında bu konuda özel bir
hüküm bulunmadığı için, Yargıtay içtihatlarıyla bu sonuca varılmaktadır. Bu
maddelerde yer alan hapis cezaları ise, altı aydan üç sene-ye kadar
değişmektedir. Ancak, mahkeme kararlarını uygulamayan kamu görevlisini
yargılayabilmek, önce, Memurin Muhakematı Hakkında Yasa nedeniyle kolay
olmadığı gibi, şimdi de, onun yerini alan 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa nedeniyle kolay değildir. İdarî amir,
ya siyasî nedenlerle ya da başkaca nedenlerle, yargı kararlarını uygulamamakla
suç işleyen memur hakkında dava açılmasına izin vermemektedir. Bir an için bu
izin verilip dava açılsa bile, öngörülen ceza miktarı itibariyle, verilen hapis
cezası ya paraya çevrilmekte ya da tecil edilmektedir. Böylece, cezanın
caydırıcılığı, etkinliği kalmamakta, yasa kuralları, kâğıt üzerinde kalmaya
zorunlu, değersiz sözcükler olmaktan öteye gidememektedir. Bu durum, kanun
önünde eşitlik ilkesini zedelediği gibi, hak arayan, toplumsal adalet özlemi
içerisindeki vatandaşların adalete ve devlete olan güvenlerini sarsmakta,
giderek yok etmektedir. İşte bu boşluğun
giderilmesi, cezaî etkinliğin sağlanması, demokratik hukuk devletini, kısaca
hukuku etkili kılmak amacıyla, yargının korunması amacıyla, tarafımdan, İdarî
Yargılama Usulü Yasasının 28 inci maddesinde değişiklik teklifi hazırlanmış;
maddenin birinci fıkrası, yargı kararını uygulamayan kamu görevlisine etkili
cezaî yaptırım uygulanmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Değişiklik bu şekilde yasalaşırsa, mahkeme kararını kasten yerine getirmeyen
kamu görevlilerine, derecesine göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve
100 milyon liradan 1 milyar liraya kadar ağır para cezası verilebilecek, memur
temelli memuriyetten yoksun kılınabilecektir. Bu kanunun uygulanması bakımından
da, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa hükümleri
uygulanamayacaktır. Değerli milletvekilleri,
hukuk devleti, insan hak ve özgürlüklerini, sosyal adaleti, toplumun huzuru ve
refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı amaçlayan, bütün
davranışlarında hukuk ve Anayasa kurallarına uyan, bütün işlem ve eylemlerini
yargı denetimine tabi tutan devlettir. Böyle bir devlet düzeninde, açık anayasa
ve yasa kuralları olmasa bile, idarî yargı kararının ye-rine getirilmemesi
biçiminde bir sorun düşünülemez; çünkü, kuvvetler ayrılığının benimsendiği bir
hukuk devletinde en temel unsurlardan birisi de, yargı kararlarının yerine getirilmesi,
uygulanmasıdır. Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi, hukuk devletinin ve
ona güven duymanın bir gereğidir. Yargının gücü ve saygınlığını da başka türlü
sağlamanın yolu yoktur. Yargısal denetim, hukuk devletinin olmazsa olmaz
koşuludur. Yargının varlığını ve bağımsızlığını kabul etmenin yolu da, onun
kararlarının yerine getirilmesidir. İdarenin keyfîliğinin ve yolsuzlukların
önlenmesi de buna bağlıdır. "Kral olmasına kralım, bunda kuşku yok; ama,
her aklıma eseni de yapamam" diyenlerin sayısını artırmak zorundayız.
Hukuk devleti olacaksak, böyle olacağız. Öyleyse, bu kuralları etkili kılmanın
yolu, ciddî, etkili, caydırıcı yaptırımlarla o kuralları güçlendirmektir.
Hukukun üstünlüğünü sağlamanın, hukuk devletini korumanın, yargı erkini
yaşatmanın, varlığına inanmanın başkaca yolu da olduğunu sanmıyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Arabacı,
toparlar mısınız lütfen. ALİ ARABACI (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, hukuk devletini koruyacağına, geliştireceğine, hukuka,
adalete olan inancı güçlendireceğine inandığım, Adalet Komisyonunda süresinde
görüşülmeyen yasa teklifimin, Genel Kurul gündemine alınması için desteğinizi
talep ediyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Arabacı. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) -
Sayın Başkan, söz hakkım varsa, kişisel olarak birkaç cümle söylemek istiyorum. BAŞKAN - Söz hakkınız var
efendim; buyurun. Sayın Erek, süreniz 5
dakikadır. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) -
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bir değerli
arkadaşımızın, İdarî Yargılama Yasası hakkındaki değişiklik teklifini, şu anda,
kendilerinin verdiği izahattan öğrendim; yargı kararlarının infaz edilmemesi
konusundaki haklı endişelerini dile getirdiler ve bunu, çok ağır yaptırımlara
bağlamanın gerektiğini ifade ettiler. Kişisel olarak, Yüce
Meclise, vicdanımın şu kanaatini aksettirmek istiyorum : Şüphesiz, Anaya-samızda
da açıkça ifadesini bulduğu veçhile, yargı kararlarının kesinlikle infaz
edilmesi lazım; bu bir. İkincisi, yargı kararlarının infaz edilmemesinden
dolayı, infaz etmeyen hakkında bir yaptırımın uygu-lanması da gerekli; ancak,
değerli arkadaşımızın konuşmasından anladığımız veçhile, bir yargı kararının
uygulanmamasından dolayı iki seneden altı seneye kadar varan bir hapis cezası
verilmesi, yapılan eylem ile verilen ceza arasındaki dengeyi, fevkalade ağır
şekilde, sanığın aleyhine ağdırmaktadır. Bugün için, gerek
Anayasamızda gerek mevzuatımızda, eğer bir yargı kararı uygulanmıyorsa, yargı kararının
uygulanmamasına sebep olan memur veya siyasetçi, iki müeyyideyle sorumludur;
birisi, kişisel tazminat davası, bir diğeri de, Türk Ceza Kanununun 230 veya
240 ıncı maddesine göre sorumlu olmasıdır. Bir diğer ifadeyle, maddî ve manevî
tazminat -ki, hukukî bir yaptırımdır- bir diğer yönü de, Türk Ceza Kanununun
230 uncu ve 240 ıncı, yani, vazifeyi ihmal ve terahi, va-zifeyi suiistimal
maddeleriyle tecziye edilmesidir. Ben, şahsen, kişisel
olarak, çok değerli arkadaşımızın -haklı gerekçelerle olsa dahi- bu
müeyyidesini çok ağır gördüğümü ve bu teklifi hakkında menfi oy vereceğimi,
Yüce Meclise ve Değerli Başkanıma, sevgilerimle, saygılarımla arz ediyorum.
(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Erek. ALİ ARABACI (Bursa) -
Cevap verebilir miyim Sayın Başkan? BAŞKAN - Efendim, cevap
verme hakkınız yok. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim;
hayırlı olsun. Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri,
şimdi gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz. V. – SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, İran
fıstığı ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Sayın milletvekilleri, bu
önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden
çıkarılmıştır. 2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa'da
yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/487) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim
içinde görüşülmediğinden, yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden
çıkarılmıştır. 3. – İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, TCDD hizmetlerinin
iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden
çıkarılmıştır. 4. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un,
Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya
çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır. 5. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun MERNİS projesine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, İçtüzüğün
98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır. 6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un,
Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/492) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, İçtüzüğün
98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır. 7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un,
Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/494) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, İçtüzüğün
98 inci maddesine göre yazılı soruya çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır. 8. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, geçici
işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, aynı işleme
tabi olup yazılı soruya çevrilmiş ve gündemden çıkarılmıştır. 9. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/501) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu da, yazılı soruya
çevrilmiş olup, gündemden çıkarılmıştır efendim. 10. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans
kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/508) BAŞKAN - Soruyu
cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 11. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, kıyı ve sahil
şeritlerinde yer alan tesislerin kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/509) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı Soruyu cevaplayacak Sayın
Bakan?.. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, gündemin 11, 12 ve 13 üncü sırasındaki sorular
aynı mahiyette; üçünü beraber cevaplandıracağız. BAŞKAN - Hayhay efendim. 12. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, kıyı ve sahil
şeritlerinde yer alan tesislerin kiralama bedellerine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/510) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı 13. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun kıyıya cephesi
olan turistik tesislere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/511)
ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Önergeleri
okutuyorum; Sayın Bakan toptan cevap verecekler efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27.1.2000 Nazif
Topaloğlu Muğla Sorular : Maliye Bakanlığı Millî
Emlak Genel Müdürlüğünün 11.10.1999 tarih ve 034649 sayılı genelgesiyle Muğla
Valiliğine bildirilen kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer alan tesislerin
"sadece müşterilerin yararlanmaları" için, şezlong, gölgelik koyulmak
amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislerin kiralanacağı bildirilmiştir. 1580 sayılı Kanunun 15
inci maddesinin 56 ncı bendi belediyelere ücretsiz plaj yapma görevi vermiştir. Kıyalarda bulunan
tesislerin önlerinin ilgili genelgede kiralanan yerlerden faydalanan
vatandaşlardan ücret alınmayacağı belirtilmiştir. Bu yerleri kiralayan kişi
veya kurumlar, bu yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret talep ettikleri
takdirde bunun kontrolü mümkün olmayacaktır. Bu durumda ciddî bir
kargaşa ve sıkıntı doğacaktır. Vatandaşın devlete ait olan kıyılarımızdan
rahatça faydalanmaları engellenmiş olacaktır. Dolayısıyla, vatandaşlarımızın
kıyılarımızı kullanma hakları bu kiralama yöntemiyle istemeyerek gasp edilmiş
olacaktır. 1. Bu kiralama işleminin
durdurulmasını düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27.1.2000 Nazif
Topaloğlu Muğla Sorular : Maliye Bakanlığının Muğla
Valiliğine gönderilen genelgesiyle kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer
alan tesislerin "sadece müşterilerinin yararlanmaları" için şezlong,
gölgelik koymak amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislere kiralanacağı
bildirilmiştir. Kiralama işleminin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51/G
maddesi gereğince pazarlıkla yapılması Bakanlığın 29.9.1999 tarihli olurlarıyla
uygun görülmüştür. 1. 1580 sayılı Kanunun 15
inci maddesinin 56 ncı bendi belediyelere ücretsiz plaj yapma görevi vermiştir.
Kıyılarda bulunan
tesislerin önlerinin ilgili genelgede kiralanan yerlerden faydalanan
vatandaşlardan ücret alınmayacağı belirtilmiştir. Kiralanan yerlere şezlong
koyarak müşterilerine tahsis eden kiracılar, bu yerlerden faydalanmak isteyen
diğer vatandaşları faydalandırmayacaktır. Ancak, kira giderlerini karşılamak
için kiralanan yerin doğal sahibi olarak kiralayan kişi ve kurumlar, bu
yerlerden faydalanan vatandaşlardan ücret talep ettikleri takdirde bunun
kontrolü mümkün olmayacaktır. Bu kontrolü kim
yapacaktır? 2. Kiralamalarda pazarlık
payının dayanak noktası ne olacak veya asgarî, azamî kiralama ücreti neye göre
belirlenecektir? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27.1.2000 Nazif
Topaloğlu Muğla Sorular : 3621 sayılı Kıyı Kanunu
ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri kıyı ve sahil şeridinin kamunun
yararlanmasına açık tutulmasını ve gelip geçişin engellenmemesi hükümlerine
amirdir. Maliye Bakanlığı Millî
Emlak Genel Müdürlüğünün 11.10.1999 tarih ve 034649 sayılı genelgesiyle, Muğla
Valiliğine bildirilen kıyı ve sahil şeritlerinin arkasında yer alan tesislerin
"sadece müşterilerinin yararlanmaları" için şezlong, gölgelik koymak
amacıyla değerlendirilmek üzere bu tesislere kiralanacağı, bunun için de en geç
1.2.2000 tarihine kadar kiralanması için talepte bulunulması gerektiği
bildirilmiştir. 1. Turistik tesislerin,
kooperatiflerin ve kişilerin tesislerinin kıyıya cephesi olması, o kıyıyı
sahiplenmeleri için bir ayrıcalık mıdır? 2. Kıyıya cephesi olmayan
kişi, kurum ve kuruluşların tesislerinin böyle hakları olmayacak mıdır veya
kıyıya cephesi olmayan tesislere ve vatandaşlara başka kıyılar mı
kiralanacaktır? 3. Bugüne kadar bu
genelgeye göre kaç müracaat olmuştur? BAŞKAN - Sayın Bakanım,
üç soru da okundu; 11, 12, 13... Buyurun efendim. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Muğla Milletvekilimiz
Sayın Nazif Topaloğlu'nun Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral'ın cevaplandırması
istemiyle sorduğu soruya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Söz konusu önergelerde,
bakanlığımızca, kıyıda ve sahil şeridinde şezlong ve gölgelik koymak, büfe, çay
bahçesi, kafeterya, tenis kortu, bar gibi sabit olmayan tesisler yapmak
suretiyle vaki olan kullanımların bir esasa bağlanması amacıyla, Turizm
Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonucunda, bu yerlerin tesis sahiplerine kiraya
verilmesini öngören genelgemiz hakkında bilgi istenmektedir. Öncelikle şu hususu
bilgilerinize sunmak istiyoruz: Hükümetimizin önem verdiği konuların başında,
devlet ile vatandaş arasındaki ihtilafların mümkün mertebe yargıya intikal
ettirilmeden çözümlenmesi, yargıya intikal etmiş olanların ise, sulhen halli
meselesi gelmektedir. Bu çerçevede, ülkemiz ekonomisinde özel bir yeri bulunan
turizm sektörünün âdeta müzminleşmiş bir problemi de kıyı kullanımlarının bir
esasa bağlanmamış olmasıdır. Kıyıda bulunan turistik
tesislerde konaklayanların kumsaldan da yararlanmak istemeleri gayet tabiîdir.
Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla, tesis sahiplerince, kumsala şezlong ve
gölgelikler konulmakta, burada güneşlenenlerin ihtiyaçları sabit olmayan
tesislerden karşılanmaktadır. Bu kullanım karşılığı olarak, mahallî
teşkilatımızca bir bedel talep edilmekte ve bu bedel, aynı kullanım için farklı
ilçelerde büyük farklılıklar göstermektedir. Bu uygulayama karşı, sektörün,
yoğun ve haklı itirazı olmaktadır. Bu sorunu çözebilmek
için, Turizm Bakanlığıyla yapılan görüşmelerin sonucunda, soru önergelerine
konu olan düzenlemeyi yapmış bulunmaktayız; ancak, üzerinde önemle durmak
istediğim husus, bu yerlerin klasik bir kira sözleşmesiyle kiraya verilmiş
olmamasıdır. Zira, her ne kadar bu yerlerden bir kira bedeli alınacak da olsa,
toplumun yararlanmasına kesinlikle açık tutulacaktır. Bu husus, sözleşmelerin
en önemli maddesini oluşturmaktadır. Bu itibarla : 1. Yıllardır kronik hale
gelmiş bu sorunun çözümü için yapılan bu düzenlemeden vazgeçilmesi
düşünülmemektedir. 2. Bu yerlerin amacında
kullanılıp kullanılmadığı, toplumun yararlanmasına açık tutulup tutulmadığı
hususları, Bakanlığımızca sürekli denetlenecektir. 3. Bu yerlerin kira
bedeli, Turizm Bakanlığı kriterlerine göre hesaplanacaktır. 4. Kıyıya cephesi olan
tesislerin, kooperatiflerin veya kişilerin o kıyıyı kullanmalarında bir
ayrıcalık tanınmamaktadır; zira bu yerler, tüm toplumun yararlanmasına açık
olan yerlerdir. Yukarıda arz ettiğim
üzere, bu yerlerden bir bedel alınacak olması, toplumun bu yerlerden
yararlanmasını önlemeyecektir. 5. Bugüne kadar kıyı ve
sahil şeritlerinin kiralanmasına ilişkin olarak Bakanlığımıza yapılan
başvurular günden güne artmakta olup, 200 civarında tesisin müracaatının
olacağı tahmin edilmektedir. Bilgilerinize saygıyla
arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Bakan
teşekkür ederim efendim. 14. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir
sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir efendim. 15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Şanlıurfa İlindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/513) ve Devlet Bakanı
Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Burada. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim. Mustafa
Niyazi Yanmaz Şanlıurfa Ülkemizde bir enerji
darboğazının yaşandığı ve buna çarelerin arandığı, bugünlerde, kamuoyunda çok
sık tartışılmaktadır. Ancak, mevcut elektriği de insanlarımızın hizmetine
sunmak için sağlıklı bir dağıtım şebekesi ve organizasyonuna ihtiyaç vardır.
Elektrik sıkıntısı ve elektrik kesintilerini bazen birbirinden ayırmak
gerekiyor. Şanlıurfamızda elektrik
kesintileri çok sık yaşanmakta. Yetkili merciler bu durumun elektrik
sıkıntısından değil, trafo eksikliği vs. gibi altyapı yetersizliğinden
kaynaklandığını söylemektedirler. Bu durum, Şanlıurfa halkını âdeta canından
bezdirmiştir. 1. Şanlıurfa TEDAŞ
Müdürlüğünün ihtiyaçları nelerdir ve ne oranda karşılanmıştır? 2. Trafo ve benzeri
nedenlerden kaynaklanan elektrik kesintilerinden Şanlıurfa ne zaman kurtulacak? BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun efendim. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz'ın sözlü sorusuna cevap vermek
üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şanlıurfa İlindeki 1999
yılı kayıp ve kaçak oranı bedelsiz dahil yüzde 59,67, bedelsiz hariç yüzde
51,50'dir. Kaçak elektrik kullanımı nedeniyle mevcut dağıtım tesislerimizde
aşırı yüklenmeler meydana gelmekte ve bu durum, hat kopması, kablo ve panolar
ile trafoların yanması, izolatör ve parafudurların patlaması gibi arızalara yol
açmaktadır. Özellikle ilçeler ve merkez köylerin kırsal kesiminde üçüncü
şahıslar tarafından hatlara yapılan bilinçsiz müdahaleler de teçhizatların
arızalanmasına ve hatların kopmasına neden olmaktadır. Bu yıl içerisinde meydana
gelen yoğun kar yağışı ve fırtına nedeniyle direkler kırılmış, devrilmiş ve
kullanılamaz hale gelmiştir; ancak, bu arızalar kısa sürede onarılarak enerji
verilmiştir. Şanlıurfa İlinin yoğun
göç alması sonucunda yaşanan çarpık kentleşme ve aşırı sulama talepleri
nedeniyle Siverek, Viranşehir, Suruç ve Hilvan İlçelerinde köy arıza, bakım ve
onarım işleri ihale edilerek, arızalar asgariye indirilmeye çalışılmaktadır. Şanlıurfa İlinin
büyüklük, nüfus, fiilî enerji tüketimi, kayıp, kaçak oranı gibi planlama
kriterleri göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye genelinde yatırımlardan büyük
pay alan illerimiz arasında olduğu görülecektir. Şanlıurfa İlinde şehir
şebekeleri, köy şebekeleri ve kırsal dağıtım tesisleri bölümünde toplam 9 adet
devam eden proje ve 62 adet yeni projeye TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı
yatırım programında yer verilmiştir. Söz konusu projeler tamamlandığında,
tüketicilere daha kaliteli enerji verilmesi imkân dahiline gireceği gibi, kayıp
oranının da azalacağı görüşündeyiz. Arz ederim. (DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. 16. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın,
Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 17. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul
Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/515) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 18. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, orman
arazilerinin geri kazanımı amacıyla açılan davalara ilişkin Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/516) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan'ın cevabı 19. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, orman
yangınlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) ve Orman
Bakanı İ. Nami Çağan'ın cevabı BAŞKAN - Efendim,
oturumun başında, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, Orman Bakanı Sayın Nami
Çağan'ın, 18 inci ve 134 üncü sıralardaki 6/516 ve 6/616 esas numaralı sualleri
beraber cevaplandıracağına ilişkin önergesini okutmuştum. Şimdi, gündemin 18 inci
ve 134 üncü sıralarındaki soruları okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
delaletlerinizi arz ederim. Musa
Uzunkaya Samsun 1. Bakanlığınızca, orman
arazilerinin geri kazanımı amacıyla Maliye Hazinesi aleyhine açılan dava
sayısı, arazi miktarı ve lehinize sonuçlanan dava sayısı nedir? 2. Söz konusu davalarda,
Bakanlığınızca esas alınan 1954 tarihli memleket haritasına göre orman alanı
görülen yerlerin bugün için ne kadarı imarlı-imarsız yerleşime açılmıştır? 3. Samsun İli, Altınkum
Beldesi sınırları dahilinde, Maliye Hazinesinden bedeli mukabili arazi satın
almış ve adlarına tapu tescili yaptırmış kişiler, devletin kurumları arasındaki
mevcut kadastro karmaşası sonucu, Bakanlığınızca açılmış davalarla mağdur
edilmiş ve zarara uğratılmışlardır. Bu kişilerin uğratıldığı zararların tazmini
konusunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma,
Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevap verilmesini
delaletlerinizle arz ederim. Musa
Uzunkaya Samsun 1. 5 Nisan Çarşamba günü
başlayan ve 40 milyon metrekare ormanın yanmasıyla sonuçlanan 83 adet orman
yangını nedeniyle, herhangi bir Bakanlık personeliniz hakkında ihmal, kusur ve
kasıt nedeniyle başlatılmış bir incelemeniz var mıdır? 2. Son yıllarda çıkan
orman yangınlarında, yukarıdaki nedenlerle disiplin ya da adlî yargı yoluyla
ceza gören personeliniz var mı? Varsa, ilgililer hakkında ne gibi işlemler
yapılmıştır? 3. Bakanlığınız
personelini, orman yangınlarına karşı yeterli önlemi almakta ve yangınları
söndürmekte kemiyet ve keyfiyet açısından yeterli görüyor musunuz? 4. Orman Bakanı olarak,
bugüne kadar yaptığınız atamalarda, ağacı ve ormanı sevme gibi bir hususiyete
dikkat ettiniz mi? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. (DSP sıralarından alkışlar) ORMAN BAKANI İ. NAMİ
ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Samsun Milletvekili
Sayın Musa Uzunkaya'nın 2 sorusunu cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum;
sizleri saygıyla selamlıyorum. Bakanlığımızca, orman
arazilerinin geri kazanılması amacıyla, Maliye Hazinesi adına ya da Maliye
Hazinesi aleyhine dava açılması söz konusu değildir; çünkü, ormanların çıplak
mülkiyeti hazineye aittir, bu konuda sadece vasıf tashihi amacıyla dava
açılabilmektedir. Bu kapsamda, Orman Genel Müdürlüğümüzce, Hazine aleyhine,
Samsun İlinde yapılan tapulama çalışmalarıyla ilgili olarak dava açılmış olup,
orman arazilerinin tapu iptal ve vasıflarının orman olarak tescili talebiyle
açılmış olan bazı davalar vardır ve bu davalar halen derdest bulunmaktadır. Devlet ormanları, Orman
Yasasının 17 nci ve İmar Yasasının 4 üncü maddeleri uyarınca, imara tabi
yerlerden değildir. İmar mevzuatı, ancak özel mülke konu olan yerlerde geçerli
olacağından, devlet ormanlarının imar mevzuatı çerçevesinde değerlendirilmesi
mevcut yasal düzenlemelere ve Anayasaya ters düşmektedir. Devlet ormanlarında,
ancak Orman Yasasının 17 nci maddesine göre izin ve irtifak hakkı tesisi
suretiyle yararlanma söz konusu olabilmektedir. Bu yasal düzenleme
doğrultusunda, devlet ormanlarında yapılan imar uygulamasının iptali için,
ülkenin çeşitli yerlerinde, idarî yargıda idaremiz aleyhine açılan davalar
idaremiz lehine peş peşe sonuçlanıyor. Samsun İli Altınkum
Beldesi sınırları içinde, Hazineden bedeli karşılığında alınmış arsalarla
ilgili olarak sorulan soruda, yine, Anayasanın 169 uncu ve 170 inci
maddeleriyle, Orman Yasası hükümleri uyarınca, devlet ormanlarının korunması ve
geliştirilmesi esasları ortaya konulmuş bulunmaktadır. Orman sınırlarının
dışına çıkarılacak yerlere ilişkin koşullar Orman Yasasının 2b maddesinde
ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Orman kadastro komisyonlarınca mevcut yasal
düzenlemeyi dikkate alarak işlem yapılması zorunluluğu vardır. Samsun İli Altınkum
Belediyesi içinde 64 numaralı Orman Kadastro Komisyonu çalışmaları sonunda
Orman Yasasının 2b maddesi hükmü uyarınca, orman sınırları dışına çıkarılma
işlemlerine karşı, Bakanlığımızca, Orman Genel Müdürlüğü ve şahıslar aleyhine
açılan tespitin iptali ve taşınmazların orman vasfıyla hazine adına tescili
talebiyle orman kadastro mahkemesine davalar açılmış olup, bu davalar büyük
çoğunluğu itibariyle idaremiz lehine sonuçlanmıştır ve bunların bir kısmı devam
etmektedir ve bir kısmı da Yargıtay'dan geçerek kesinleşmiştir. Bu davalar,
orman kadastrosu ve 2b uygulamalarının ilgili işletme ve bölge müdürlüğünün
incelemesi sonucunda itiraz edilmesi zorunluluğunun anlaşılması üzerine
Bakanlığımız yapısı içinde oluşturulan komisyon kararları doğrultusunda hazine
avukatlarınca açılmış olan davalardır. Devlet ormanları Anayasamızın güvencesi
altında olup, zilyetlikle iktisap edilemez ve özel mülke konu olamaz. Mevcut
yasal düzenlemeler doğrultusunda, açılan bu davalar nedeniyle, Bakanlığımızca
ve Orman Genel Müdürlüğünce, kişilerin zararlarının tazmini söz konusu olmayacağı
gibi, böyle bir yükümlülük de bulunmadığından, bu konuda herhangi bir çalışma
yapılmamış olması da doğal karşılanmalıdır. Sayın Uzunkaya'nın ikinci
grup sorularına geçmek istiyorum. 5 Nisan 2000 tarihinde,
Türkiye'nin, özellikle kuzeybatı bölgesinde bir günde 98 adet orman yangını
çıkmıştır ve bunun sonucunda da 7 201 hektar orman alanı bu yangınlardan zarar
görmüştür. Yangın söndürme çalışmalarına Bakanlığımız bütün gücüyle
katılmıştır. Çıkan yangınların 90'ı, küçük alanlarda, yayılmadan söndürülmüş;
koşulların çok elverişsiz olması dolayısıyla söndürülemeyen 8 yangın sonucunda
da, 6 000 hektar orman alanı -izleyen güne taştığından- zarar görmüştür. Yangınlarda personelin
herhangi bir ihmali olup olmadığının araştırılması için inceleme yapılmıştır ve
bu inceleme sonunda da personelle ilgili herhangi bir olumsuzluğa
rastlanmamıştır. 5 Nisan 2000 günü,
rüzgârın hızı yer yer 100 kilometrenin üstüne çıkmıştır. O gün, Türkiye'nin çok
önemli bölümünde tam bir doğal afet koşulları mevcuttu. Son yıllarda, orman
yangınlarında, disiplin ya da adli yargı yoluyla ceza gören personelimiz olup
olmadığı soruluyor. Orman yangınlarıyla mücadele çalışmalarında Orman
Bakanlığımız çok sayıda şehit vermiştir. Bakanlığımız personeli, bugüne kadar,
çalışmalarını çok büyük bir özveriyle yürütmüş olup çok başarılı da sonuçlar
almıştır. Özellikle, komşu ülkelerle karşılaştırıldığında, Balkan ülkeleriyle,
Akdeniz ülkeleriyle karşılaştırıldığında, alınan sonuçlar FAO kayıtlarına da
girmiştir. Son yıllarda çıkan orman
yangınlarıyla ilgili olarak disiplin ya da adlî yargı yoluyla ceza gören
personelimiz bulunmamaktadır. Bakanlığımızca alınan
yangın önlemlerini yeterli görüyoruz. Her yıl, bir önceki yıldan alınan
dersler, izleyen yılın programına giriyor, deneyimlerden yararlanılıyor.
Bakanlığımız, her yılın birinci ayında yaygın eylem planını açıklıyor,
gerekirse, daha sonra ekönlemleri de yürürlüğe koyuyor. Yapılan denetimlerle
bütün hazırlıklar kontrol edilmektedir ve saptanan eksiklikler anında
giderilmektedir. Eksikliği duyulan makine, araç ve donanımın tamamlanması için
hükümetimizce gerekli kaynak ayrılmakta -burada, hem Maliye Bakanlığımıza hem
de Hazineden sorumlu Devlet Bakanımıza teşekkür ediyorum- dış kredili olarak
alım ihaleleri yapıyoruz. Bu çerçeve içinde, görevde bulunduğum 1999 ve 2000
yıllarında; 127 dozer, 127 greyder, 273 arasöz, 685 pikap, 300 motosiklet, 9
933 telsiz, 426 GPS, 209 dürbün, 500 meteorolojik değer ölçme aleti, 20 mobil
meteoroloji istasyonu, 6 GPS helikopter, 2 500 kaçış maskesi ve 22 adet de
reterdant yükleme tankı alınmıştır. Bu alımlarda, hem Maliye Bakanlığımızın hem
de Hazinemizin büyük desteğini gördük. "Personel alırken
ormanı sevme koşulunu arıyor musunuz" diye soruluyor. Bakanlığımızdaki
atamalar -ki, benim görev dönemim boyunca hiçbir işçi alımı yapılmamıştır,
mevcut işçiler çalıştırılıyor- hizmetin özelliği, deneyim, kariyer ve liyakat
ölçüleri çerçevesinde yapılmaktadır ve ormancıların hemen hepsi ağacı ve ormanı
severler. Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım. 20. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Dargeçit
Ilısu Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/520) ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Burada. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın Cumhur Ersümer'in aşağıdaki soruyu sözlü olarak cevaplaması için
gereğini arz ederim. Veysi
Şahin Mardin Mardin İli Dargeçit
İlçesinde yapılması planlanan Ilısu Barajıyla ilgili çalışmalar hangi
aşamadadır; 2000 yılında projeyle ilgili Bakanlığın çalışmaları nelerdir? BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mardin
Milletvekilimiz Sayın Veysi Şahin'in sözlü sorusuna cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; bu vesileyle, hepinizi en derim saygılarımla selamlıyorum. Bakanlığımız Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yer alan
Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı inşaatı ile elektromekanik teçhizatının
temin ve tesisi için Sulzer-Hydro AG (İsviçre-Zürih) ve ABB Asea-Brown Boveri
(İsviçre-Baden) firmaları ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve UBS
Bankasınca (Unıon Bank of Switzerland) yeterliliği kabul edilecek inşaat
firmaları arasında kurulacak firma grubunca gerçekleştirilmesi hususunda
20.3.1997 tarih ve 97/9532 sayılı Bakanlar Kurulu kararı istihsal edilmiştir. Bunu takiben ise,
Bakanlığımızın 23.1.1998 tarih ve 393 sayılı oluruyla firma grubuyla görüşmeler
yapılarak sözleşmenin sonuçlandırılması ve projenin iç ve dış finansman
ihtiyacının tamamını karşılamak üzere, UBS Bankası liderliğinde bir bankalar
sendikasyonu tarafından teklif edilecek olan kredilere ilişkin olarak
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığıyla gerekli temaslarda bulunulması hususunda
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiştir. Bilahare Sulzer-Hydro AG
firmasınca projenin yapımında görev alması düşünülen firmaların tanıtımı için
takdimde bulunulmuş ve aynı tarihte önerilen inşaat firmalarına ilişkin
yeterlilik dokümanları UBS'nin bu husustaki onay yazısıyla birlikte Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün tetkikine sunulmuştur. Yapılan inceleme sonucunda
önerilen Balfour Beatty Ltd. (İngiltere), İmpregilo (İtalya), Skanska (İsveç),
Kiska (Türkiye), Nurol (Türkiye) ve Tekfen (Türkiye) inşaat firmalarından
oluşan firma grubunun Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı inşaatını
yapabilecek ehliyete sahip olduğu tespit edilerek 03.08.1998 tarihinde Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğünce onaylanmış ve firma grubuyla müzakerelere Eylül
1998'de başlanılmıştır. Projeye ilişkin teknik
şartnameler ve sözleşme taslağı büyük ölçüde tamamlanmıştır. Firma grubunca 19
Mayıs 1999 tarihinde projeye ilişkin fiyat teklifleri Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğüne sunulmuştur. İnşaat işleri fiyatlarının Devlet Su İşleri fiyat
tarifelerine göre yeniden hazırlanması talep edilmiş ve revize inşaat fiyatları
17 Ocak 2000 tarihinde sunulmuştur. Halen fiyat müzakereleri sürmektedir.
Sözleşme taslağı hükümleri ve fiyatlarda mutabakata varılması halinde sözleşme
taslağı parafe edilerek kredi anlaşmalarının sonuçlandırılması için Hazine
Müsteşarlığına gönderilecektir. Proje tamamlandığında 1
200 megavat kurulu güçle yılda 3 833 GWh'lık bir enerji üretimi de
gerçekleştirilecektir. Yüce Kurulun bilgilerine
arz ederim. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. 21. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/524) BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 22. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/525) BAŞKAN -Sayın Bakan?..
Yok. Ertelenmiştir. 23. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 24. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/527) BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 25. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, DSİ Genel
Müdürlüğünce Erzincan İli'nde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?.. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, 6/529 numaralı soruyu da cevaplandıracağım. BAŞKAN - Hayhay efendim. 26. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, TEAŞ Genel
Müdürlüğünce Erzincan İlinde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Şimdi, ikisini
beraber okutacağım; Sayın Bakan, gündemin 24 ve 25 inci sıralarındaki soruları
beraber cevaplayacaklar. Gündemin 24 üncü
sırasındaki soru önergesini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz
ederim. 13.2.2000 Tevhit
Karakaya Erzincan 1. Bakanlığınıza bağlı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla Erzincan'da hangi proje-ler
yürütülmektedir? 2. Bu projelerin 1999
yılı rakamlarıyla bedeli ve 2000 yılı ödeneği ne kadardır? 3. Söz konusu projelerin
bir an önce hizmete alınması için sağlanan ödenek yeterli midir? 4. Ödenekler yeterli
değilse, eködenek talebi konusunda bir girişiminiz olmuş mudur? BAŞKAN - Gündemin 25 inci
sırasındaki soru önergesini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz
ederim. 13.2.2000 Tevhit
Karakaya Erzincan 1. Bakanlığınıza bağlı
TEAŞ Genel Müdürlüğü aracılığıyla halen Erzincan'da yürütülen projeler
nelerdir? 2. 2000 yılı rakamlarıyla
Erzincan'da sürdürülen projelerin toplam yatırım bedeli ne kadardır? 3. 1999 yılı itibariyle
söz konusu projelerdeki gerçekleşme miktarı ve oranı ne olmuştur? 4. Projelerin bir an önce
tamamlanabilmesi için 2000 yılında sağlanan ödenek miktarı yeterli olmuş mudur?
Yeterli değilse, ödeneklerin artırılması için bir girişiminiz olmuş mudur? BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan
Milletvekilimiz Sayın Tevhit Karakaya'nın sözlü sorusuna cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğümüzün Erzincan İlinde yer alan projeleri, bu projelerin 1999 yılı sonu
itibariyle harcamaları, 2000 yılında ayrılabilen ödeneklerini içeren tablolar
ektedir; bunu, konuşmamdan sonra, sayın milletvekilimize de sunacağım. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün yatırım programında yer alan bütün projelerin ödenekleri maalesef
yetersizdir; çünkü, 2000 yılı için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce tarım
sektörüne 1,776 katrilyon Türk Lirası ödenek talep edilmiş; ancak, 255,650
trilyon Türk Lira ödenek ayrılabilmiştir; bu, ödenek talebimizin yüzde 14'üne
tekabül edebilmektedir. Erzincan İlinde yer alan
büyük su işi projelerinden Erzincan II. Merhale Projesine 4,418 trilyon Türk
Lirası talep edilmiş ve 1,115 trilyon Türk Lira, Erzincan-Çardaklı projesine
ise 11,735 trilyon Türk Lirası ödenek talebine karşılık 1 trilyon Türk Lira
ödenek ayrılabilmiştir. 2000 yılı içerisinde ödenek temin edildiği takdirde,
gereği yapılabilecektir. Milletvekilimizin diğer
sorusunu cevapladıktan sonra, yine, ekli tabloyu, konuşmamdan sonra, sayın
milletvekilimize vereceğim. Tabiî, TEAŞ Genel
Müdürlüğünün Erzincan İlinde yürütmekte olduğu projelerin gerçekleşmesi, bütçe
ödeneklerinin de aynen karşılanmasına bağlıdır. TEAŞ'ın Erzincan'da TM
Şalt tevsiatı inşaatı devam etmektedir. Bunun, 9.2.1999'da ITM 16/E kapsamında
sözleşmesi imzalanmıştır; sözleşmeye göre, 1.5.2000 tarihinde de bitmesi
gerekmektedir. Yüce Kurula arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. 27. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker
sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/531) BAŞKAN - Cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/533) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok. Ertelenmiştir. 29. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Mısır'dan doğalgaz
alınmasıyla ilgili bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/534) ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Buradalar. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aracılığınızla aşağıdaki
sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 16.02.2000 Kamer
Genç Tunceli
Milletvekili Ramazan Bayramında izini
kaybettiren ANAP Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz'ın sonradan Mısır'a gittiği
ortaya çıktı. Bu seyahatten birkaç gün sonra da, Mısır'dan gelen bir bakanla
Enerji Bakanı doğalgaz alım mukavelesini yaptı. 1. Sayın Mesut Yılmaz
kimin özel uçağıyla, kimlerle birlikte Mısır'a gitmiştir? 2. Sayın Mesut Yılmaz'ın
Mısır gezisi sırasında Mısır'dan doğalgaz alınması için özel bir çaba veya
görüşmesi olmuş mudur? 3. Alınan bu gazın
Türkiye'ye maliyetinin dünya pazarlarına nazaran mukayesesi nasıldır? BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tunceli Milletvekilimiz Sayın Kamer Genç'in sözlü
sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Soru önergesinde, Mısır
ile Türkiye arasında bakanlar düzeyinde imzalanan doğalgaz alım mukavelesinden
söz edilmektedir. Doğalgaz alım satımına ilişkin herhangi bir anlaşma
imzalanmamıştır. İmzalanan doküman bir protokoldür. 2 Şubat 2000 tarihinde,
Ankara'da, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız ile Mısır Arap Cumhuriyeti
Petrol Bakanı Sayın Sameh Fahmy arasında imzalanan söz konusu protokolde
Mısır'dan doğalgaz ve LNG teminine ve ortak işbirliğine ilişkin hususlar yer
almaktadır. Buna benzer protokoller doğalgaz üreticisi ülkelerle
imzalanmaktadır. Mısır'la doğalgaz alım satım anlaşması imzalanmadığı için,
fiyat ve teslime ilişkin konular da belli değildir. Bu nedenle, herhangi bir
mukayese yapılması da mümkün değildir. Yüce Heyetinize arz
ederim. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkanım, tabiî, sorular benim olduğu için açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN - Yerinizden
efendim. İçtüzük o imkânı veriyor,
İçtüzükten doğan hakkını kullanıyor. Sayın Genç daha önceden başkanvekilliği
yaptığı için İçtüzüğü ezbere bilir. Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Herhalde,
İçtüzüğü de... Sayın Başkan, çok
teşekkür ederim. Sayın Bakan sorularımı
çok eksik değerlendirdi. Zaten, benim, tabiî, bir milletvekili olarak hangi
hallerde protokol hangi anda da anlaşma yapılacağını bilmem mümkün değil. Ama,
bilindiği üzere, evvela, Sayın Mesut Yılmaz, hükümette olmadığı zaman
Moskova'ya gitti; o zaman, Enerji Bakanı ve belirli kamu görevlileriyle, hatta
elçimizin de olduğu bir sırada. Baktık, Enerji Bakanı... Mesut Beyin o zaman
resmî bir görevi yok... BAŞKAN - Efendim, siz Mısır'a
gelseniz. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Bir dakika ama... Hayır, buna bağlayacağım da onun için. Yani, şimdi, Sayın Mesut
Yılmaz birkaç defa yurt dışına gitti ve bu yurt dışından sonra -önce gizli gitti,
sonra açığa çıktı, ondan sonra- biz o ülkelerle ilgili bazı alımlar yaptık;
yani, bu sorumun da biraz onunla ilgisi var. Mesela, Moskova'da yapılan Mavi
Akım Projesi ondan sonra ortaya çıktı. Şimdi, bir gün İtalya'ya
gitti -yine kaybolmuştu- geldi, oradan, yine bir uçak, helikopter alım satımı
meselesi çıktı. Burada da, bir gün, yine bir bayramdı galiba, ortadan
kaybolmuştu; sonra, dediler ki, Mısır'a gitmiş. Mısır'dan döndükten sonra
-gazeteler yazdı; ben, protokol müdür anlaşma mıdır, bilmiyorum- bir doğalgaz
anlaşması imzalandı. Ben, bir milletvekili olarak, bunu merak ettim. Ama, Sayın
Bakan diyor ki, protokol... Tamam, protokol de, bu protokol gereğince, biz,
herhangi bir gaz almış mıyız? Almış mıyız almamış mıyız onu söylemesi lazım. Yine, aldıysak, bu
protokol, niye, Sayın Mesut Yılmaz'ın gidip gelmesinden sonra yapıldı, daha
önce yapılamaz mıydı? Yani, o da kritik bir nokta. Emsal fiyatı neydi? İşte, görüyorsunuz ki,
enerji ihaleleriyle ilgili şeyleri, birileri diyor ki, efendim, polis baskı
altındaydı, jandarma yaptı bu işi. Yani, bu Meclisin, bu devletin bir hukukî
yapısı var. Böyle, devleti yöneten kişiler, yaptığı bazı işlerin hesabını
vermek zorundadır. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Bir dakika ama... Ben, daha, açıklamamı bitirmedim ki... Bir açıklama yapmamız lazım. Şimdi, bizim istediğimiz,
özellikle enerji ve gaz, petrol anlaşmalarının, devletin resmî organları,
bakanları tarafından, önce bürokratlar tarafından bunların önkoşullarının
hazırlanması, ondan sonra da, protokol mü yapılacak, anlaşma mı yapılacak,
ondan sonra da bu yoldan bir neticeye bağlanmasıdır; ama, maalesef, bu son
hükümetler zamanında, birileri çıkıyor, önce bir gidiyor, bir görüşme yapıyor,
arkasından böyle şeyler oluyor; olmasın... Artık, biz de, bu Parlamentonun bir
üyesi olarak, siyasî bir sorumluluk taşıyan milletvekilleri olarak, burada, her
gün, gazetelerde, Türkiye'de demokrasiyi yaralayan, Parlamentonun varlığını
yaralayan olaylarla karşılaşmayalım. Burada, karşımıza, siyasî bir iktidar
gelsin, otursun, her gün demokrasiye ve Türkiye'nin... (Hatibin mikrofonu Başkan
tarafından kesildi) KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, kestiniz... BAŞKAN - Mesele anlaşıldı
efendim. Sayın Bakan, tekrar cevap
verecek misiniz? DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Daha detaylı bilgi istiyorlarsa, ilgili Bakan yazılı olarak
tatmin ederler sayın üyeyi. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Ama, Sayın Başkan, Parlamentonun itibarı... BAŞKAN - Efendim,
malumunuz, 98 inci madde kısa bir açıklamayı öngörüyor. Sizinki detaylı olduğu
için... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim, bakın, her... BAŞKAN - Efendim,
hasbelkader, ben, gizli oturumda da Başkanlık yapıyordum, zatıaliniz bu soruların bir kısmını orada sormuştunuz,
Sayın Ersümer de cevap vermişti. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Ersümer cevap verdi; ama, şimdi, jandarma kendi bürokratlarını alıyor,
içeriye atıyor. BAŞKAN - Efendim, yazılı
bir soru isterseniz... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Sayın Başkan, sataşma var. BAŞKAN - Sataşma var...
Bakın, efendim, sataşma ile başımız... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Tamam efendim, sataşma varsa, cevap verirler BAŞKAN - Evet efendim,
veriyorum sataşmaya... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Başkanım... BAŞKAN - Buyurun efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Başkanım, şimdi, Sayın Genç'in konuşmasında, biz, bir sataşma görmüyoruz... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Hayır, var efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Birtakım ziyaretler yapmış Sayın Yılmaz, o ziyaretlerin... BAŞKAN - Efendim, takdir
edersiniz ki, onun sataşma olup olmadığının takdiri bana ait. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Şüphesiz size ait efendim; ama, şimdi, sataşma var diye bir söz verilirse, yeni
bir cevap hakkını doğurur. O nedenle... BAŞKAN - Hayır, Sayın
Başkanım, istirham ederim; yani, şimdi, siz, Mısır ile ilgili bir soru
soruyorsunuz, Sayın Bakan da kendi üslubunda, kendi takdirine göre cevap
veriyor. Soru sahibi tatmin olmadığı için aynı konuda bir açıklama yapabilir,
İçtüzüğümüzde de bu açık; ama, biz nereden başladık; tekrar mavi akıma ve dünkü
gazetelere yansıyan açıklamalara kadar geldi ve Anavatan'ı ilzam eden bir
sataşma oldu. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Efendim, bu bir açıklamadır. Biz, bu açıklamanın bir sataşma olduğu kanısında
değiliz. BAŞKAN - Hayır, müsaade
ederseniz... Hayır efendim... Rica ederim... Buyurun, cevap verin efendim. VI. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Sayın Başkanım, Meclisimizin değerli üyeleri; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin en önemli görevlerinin başında denetim görevi gelir ve gerçekten de
denetimin en güzel şekilde, en sıkı şekilde yapılması, bu Meclisin üyelerinin
görevi olmalıdır; ancak, bu denetim görevinin, sözlü sorular bölümünde, Sayın
Kamer Genç'in bugün söylemiş olduğu sözler hiçbir mesnete dayanmamaktadır;
yani, bir sözlü soru verilirken, öncelikle kendi konunuzda tatmin olmuyorsunuz,
ondan sonra bunu genişleterek -oturduğunuz yerden- son günlerde gündemde
bulunan bazı iddialar ve iftiralara binaen konuşulursa, bu Meclis denetim
görevi dışına çıkar, Meclisin kirlenmesine neden olur; iyilik yapacağım derken,
bu Meclise kötülük yaparsınız. Sayın Kamer Genç'in,
Sayın Genel Başkanım için "yaptığı işlerin hesabını vermesi lazımdır"
sözünü şiddetle kınıyorum; yanlıştır. Mısır'a da gidebilir, İtalya'ya da
gidebilir. Eğer bu gezilerin sonucunda, kendisinin bu konularla ilgisi var ise,
burada sözlü soru sorması en tabiî hakkıdır. Bunun dışında, iftiraya dayanarak
birtakım iddialarda bulunması -yeniden söylüyorum- bu Yüce Meclisi yanlış
noktalara çeken, yanlış zeminlere çeken, siyasî popülizme çeken bir davranıştır
diye cevap veriyorum. Saygılar sunuyorum Yüce
Meclise. BAŞKAN- Teşekkür ederim
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli)- Bir
dakika efendim. "İftira atıyor" dedi. Yani, şimdi, ben soru sahibi
olarak nasıl iftira atıyorum?! O günkü, soru önergesini verdiğim gündeki
gazeteleri okuyalım. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Gazeteye göre mi konuşuyoruz; Meclise göre konuşuyoruz. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Mesut Yılmaz kayboldu bir hafta. Bir baktılar ki, Mısır'da çıktı ortaya. BAŞKAN- Efendim,
zatıâlileriniz, bu konuda suali sormuşsunuz. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Efendim "iftira atıyor" diyor. BAŞKAN- İlgili Sayın
Bakan cevap veriyor. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Ama, Sayın Başkan, siz orada oturuyorsunuz. "Bu Meclisi
kirletiyorlar" diyor. Yani, nerede görülmüş ki, şeffaflık gelmeyen bir
Mecliste, her şey örtülen bir yerde nasıl Meclis kirleniyor?!. Yani, niye burada... Jandarma gidiyor, bir bakanın müsteşarını
alıyor içeriye... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Efendim, hâlâ sataşmaya devam ediyor. BAŞKAN- Efendim,
affederseniz, ben size Tüzükle cevap vereyim; başka türlü tatmin edemi-yorum
sizi. KAMER GENÇ (Tunceli)-
"Meclis kirleniyor..." Esas bunun üzerindeki örtünün kaldırılması
lazım. BAŞKAN- "Hükümet
adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru
sahibi, yerinden, konuyla ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir..." KAMER GENÇ (Tunceli)-
Tamam... BAŞKAN- "...Hükümet
adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır." KAMER GENÇ (Tunceli)-
Evet. BAŞKAN- İçtüzüğün 98 inci
maddesinin üçüncü fıkrası. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Sayın Başkan, İçtüzük ayrı. Burada konu başka şeye gelişti. BAŞKAN- Ama, zatıâlileriniz,
bir gruba, sözlü sorduğunuz sualin dışında imkân tanıdınız efendim. KAMER GENÇ (Tunceli)-
Efendim, sözlü sorumda sataşma yok. BAŞKAN- Efendim,
jandarmayla bu sualin... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sataşma yok sorumda. BAŞKAN - Kesin efendim,
tamam... KAMER GENÇ (Tunceli)-
Ama, şimdi burada bir şey var... BAŞKAN- Efendim, Mısır
ile jandarmanın ne alakası var Sayın Başkanım?! KAMER GENÇ (Tunceli)-
Meclise sahip çıkmıyorsunuz, Meclisin itibarına sahip çıkmıyorsunuz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın)- Sayın
Başkanım, aslında, bütün milletvekili arkadaşlarımızın denetim yetkisi ve
hakkını kullanmasını Meclisin kirlenmesi olarak ifade etmeyi yanlış bir ifade
olarak... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Hayır... Hayır... BAŞKAN- Yanlış anladınız
efendim. Affedersiniz, ben öyle anlamadım. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir)- Sayın Başkan, yeniden Meclise bir açıklama getirmek istiyorum. BAŞKAN- Çok net bir
şekilde, denetim hakkı olduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde soru
önergelerine cevap verilmesi gerektiğini ve bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak buna hakkımız olduğunu, denetim mekanizmasının olduğunu ifade ettikten
sonra... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Nasıl Meclis kirleniyor?.. BAŞKAN - ... sorunun
dışındaki olayların çarpıtılmasının yanlış olduğunu ifade ettiler. "Bu
çarpıtılma, Parlamentonun itibarını bozar" dediler. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Ama, Sayın Başkanım, şimdi, bir iftiraya dayandırılsa bile, Kamer Beyin
söylediklerinde bir yanlışlık yok ki!... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Sayın Başkanım, söz istiyorum... BAŞKAN - Efendim, rica
ederim... İstirham ediyorum efendim... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Benim söylediğim hadise, Meclisin en kutsal hakkı olan denetim
hakkınının bu tarz iddialarla... BAŞKAN - Ben yerinize
cevap verdim... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Bu şekilde Meclisin itibarının kirletilmesini ve bunda da ısrar
edilmesini... BAŞKAN - Sayın Dedelek,
bendeniz yerinize cevap verdim; çok iyi dinlediğim için gerekeni de yaptım
efendim. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Zatıâlinize çok teşekkür ederim efendim. BAŞKAN - Çok teşekkür
ederim efendim. V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam) A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam) 30. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara İlindeki
imam ve müezzin sayısına ilişkin, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi (6/535) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok. Soru ertelenmiştir. 31. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara Göğüs ve
Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatına ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın
cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Burada. Soru önergesini
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorulardan
oluşan soru önergemin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim. M.
Zeki Çelik Ankara 1. Sosyal Sigortalar
Kurumu, 250 yataklı Ankara Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi inşaatı hangi
safhadadır? Bu inşaat ne zaman tamamlanacak ve hastane Ankara'nın hizmetine
sunulacaktır? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara
Milletvekilimiz Sayın Zeki Çelik'in sözlü sorusuna cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sosyal Sigortalar
Kurumunca yapımı planlanan 250 yataklı Ankara Gö-ğüs ve Meslek Hastalıkları
Hastanesi, kurumunun 2000 yılı yatırım programında etüt proje bölümünde yer
almış ve çalışmalar başlatılmış olup, bu çalışmaların tamamlanmasını müteakip
de inşaatın ihalesi gerçekleştirilecektir. Bilgilerinize arz ederim.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
teşekkür ederim efendim. 32. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu
Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların durumuna ilişkin, Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/537) BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 33. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, TRT-1'de
yayımlanan Politikanın Nabzı Programına ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/539) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?.. Burada. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)'den sorumlu Devlet Bakanı Sayın Yüksel
Yalova tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz
ederim. 18.2.2000 Musa Uzunkaya Samsun 1. TRT-1'de yayımlanmakta
olan Politikanın Nabzı Programının, Kuruma maliyeti nedir? 2. Programın sunucusu
Kurtul Altuğ'a, program başına 4 (dört) milyar lira ödendiği duyumları doğru
mudur? 3. Bu program için sunucu
tercihi TRT tarafından mı yapılmıştır? Bu tercihte hangi
kriterler göz önünde bulundurulmuştur? 4. Söz konusu şahsın,
TRT'de ya da başka televizyonlardaki tecrübesi nedir? 5. TRT'nin kendi
elemanlarınca bu programın yapımı mümkün değil midir? 6. Bugüne kadar, bu
program kaç defa gerçekleştirilmiştir ve kaçının konuğu Cumhurbaşkanı Sayın
Süleyman Demirel olmuştur? 7. Sayın Cumhurbaşkanının
ülke gündemi hakkındaki görüşlerinin kamuoyuna duyurulmasına vesile olan bu
programın giderlerinin de Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanması gerekmez
mi? 8. Programın adının
Cumhurbaşkanının Nabzı olarak değiştirilmesi mümkün müdür? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakanım. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun
Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya'nın sözlü sorularını cevaplamak üzere
huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Politikanın Nabzı adlı
programın bir bölümünün maliyeti, sunucu Kurtul Altuğ'a ödenen ücret dahil,
aşağıda gösterilmiştir: Yapımcı ve sunucu,
gazeteci yazar Kurtul Altuğ'un sözleşme ücreti brüt 115 milyon TL, metin yazarı
gazeteci Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun sözleşme ücreti brüt 40 milyon TL,
seslendirme için, devlet tiyatrosu sanatçısı Mehmet Atay'ın sözleşme ücreti net
15 milyon TL; yapımcı ve sunucu Kurtul Altuğ'un, İstanbul-Ankara gidiş-dönüş
uçak bileti ücreti dahil, konaklama gideri 200 milyon TL, programa katılan ve
beraberinde gelen görevlilere yapılan ikram, çay, kahve ve bunun gibi, programa
yapılan çiçek ücreti 35 milyon TL, toplam 405 milyon TL'dir. Dolayısıyla,
program sunucusu Kurtul Altuğ'a, program başına 4 milyar TL ücret ödendiği
iddiası doğru değildir. Program sunucusu Kurtul
Altuğ'un meslekî ve siyasî konularda büyük bir birikim ve deneyimi
bulunmaktadır. Önerge konusu programın formatı karşılıklı soru ve cevaplarla
gelişen bir gazetecilik-röportaj tekniğine dayalı olduğundan sunucu tercihi,
meslekî deneyim, başarı, kariyer ve kamuoyunda tanınmışlık kriterleri göz
önünde tutularak, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından
yapılmıştır. "Politikanın
Nabzı" adlı program, esasen, TRT yapımıdır. Kurtul Altuğ programın
sunucusudur. Bu tür programlarda gazetecilerden yararlanılması, programa
değişik bir üslup ve renk getirmektedir. Bu uygulama, özel televizyon
kuruluşlarınca da yapılmakta, kamuoyunda belirli bir yer edinmiş kişilerin
sundukları programlar daha çok seyirciye hitap etmektedir. "Politikanın
Nabzı" adlı program 21.9.1997-5.2.2000 tarihleri arasında toplam 93 kez
yayınlanmıştır. Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel, önerge
konusu programa 15 kez katılarak, toplumu yakından ilgilendiren konularda görüş
belirtmiştir. Tarafsızlığı, Anayasa teminatı altındaki bu makamın
açıklamalarının, demokratikleşme sürecinde hızla yol alan ülkemizde son derece
önemli olduğu düşünülmektedir. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanının katıldığı her
programda, Türkiye gündemindeki olaylarla ilgili açıklamalarda bulunulmakta, bu
açıklamalar, vatandaşlar tarafından, yurt içinde ve yurt dışında ilgiyle
izlenmekte; açıklamalar, haber değeri taşıması sebebiyle ertesi günkü gazete manşetlerine
çıkmakta ve diğer özel radyo ve televizyon kuruluşlarının haber bültenlerinde
de yer almaktadır. Önerge konusu programa
konuk seçiminde, 2954 sayılı Kanunun TRT'ye yüklediği, "kamuoyunun
sağlıklı ve serbestçe oluşması" göreviyle, radyo ve televizyon
yayıncılığının temel ilkesi olan "günün gündemini yakından takip
etme" hususu göz önünde tutulmaktadır. Programa alınan konukların çoğu ya
devletin üst düzey yöneticisi ya da kendi alanlarında adını duyurmuş belirli
bir ağırlığı bulunan bilim adamlarıdır. Bu kriterle hareket eden
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, seçilen konuların haber
değeri taşımasına da özen göstermektedir. Cumhurbaşkanının ya da
programa alınan diğer konukların söylemleri genellikle kamuoyunda yakından
takip edilmekte; bu söylemler, özel radyo ve televizyon kuruluşlarının ve haber
ajanslarının gündemine girmekte, gazetelerde haber olarak verilmektedir. Diğer yandan, siyasal
etkinliğin, gündemi çok sık işgal ettiği ülkemizde, cumhurbaşkanı, başbakan ya
da öteki siyasî parti liderleri, radyo ve televizyon yayıncılığı ve haberle
uğraşan tüm kuruluşlarca, öncelikle demeç alınması, röportaj yapılması ya da
canlı yayın konuğu yapılması tercih olunan kişiler olup, bu kişiler, basın
yayın organlarının tümünden de bu amaçla davet almaktadırlar. Bu davetler karşısında,
öncelikle ve çoğunlukla TRT'nin tercih edilmesi ve kamuoyunun, programa olan
ilgi ve beğenisi gibi unsurlar, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel
Müdürlüğü açısından önem arz etmektedir. Söz konusu programda,
adından da anlaşılacağı üzere, politika konusu işlenmektedir. Konusu politika
olan bir programda, kamuoyunda, açıklamalarına, faaliyetlerine öncelikle ilgi
duyulan cumhurbaşkanı, meclis başkanı, başbakan ve bakan gibi şahsiyetlerin
konuk edilmesi de son derece doğal ve çağdaş yayıncılığın gereğidir. Yüce Heyetinize arz
ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır
efendim. 34. – Siirt Milletvekili
Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt 50. Yıl SSK Hastanesinin sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/540) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Burada. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim. Saygılarımla. Ahmet
Nurettin Aydın Siirt Siirt 50 nci Yıl Sosyal
Sigortalar Kurumu Hastanesinin sağlık persone-li ihtiyacına ilişkin (7/96) esas
nolu yazılı soru önergemize, 22 Temmuz 1999 tarihinde vermiş olduğunuz cevapta,
söz konusu hastanenin uzman ve pratisyen hekim ihtiyacının sosyal güvenlik yasa
tasarısının yasalaşmasından sonra karşılanacağı sözünü vermiştiniz. İlgili
yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana altı aydan fazla bir zaman geçmesine
rağmen, Siirt 50 nci Yıl SSK Hastanesinin tabip ihtiyacının karşılanmasında
herhangi bir gelişme olmamıştır. Sorular : 1. Siirt 50 nci Yıl SSK
Hastanesinin mükemmel fizikî şartlarını da dikkate alarak, bu hastaneye
dahiliye, kadın-doğum, göz, kulak burun boğaz, çocuk, üroloji gibi temel
branşlarda uzman tabip atamayı düşünüyor musunuz? 2. Siirt SSK Hastanesi
hangi tarihte tam olarak Siirt ve bölge halkımızın hizmetinde olabilecektir? BAŞKAN - Teşekkür ederim. Buyurun Sayın Bakan. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Siirt Milletvekilimiz
Sayın Nurettin Aydın'ın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım;
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığı sağlık tesislerinin uzman tabip ihtiyacının karşılanması amacıyla,
asistan iken ihtisaslarını tamamlayarak uzman olanların uzman tabip kadrolarına
atanmalarına ilişkin yönetmelik gereğince, Siirt Hastanesinin eksik branşlardaki
uzman tabip kadroları ilan edilmiş ve yapılan tercih, kura işlemi sonucunda 1
göz uzmanının atanması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 1 kadın hastalıkları
uzmanına Sağlık Bakanlığınca muvafakat verilmemiştir. Diğer taraftan, Norm
Kadro Yönetmeliğine göre, ihtisasını tamamlayan asistanların, uzman tabip
kadrolarına atanmalarına ilişkin yönetmelik gereğince, yeniden bir çalışma
yapılmış olup, anılan hastanenin diğer branşlardaki ihtiyaçları için 1 genel
cerrahi uzmanı, 1 kadın doğum uzmanı, 1 üroloji uzmanı ve 4 pratisyen doktorun,
kuraları çekilmiş olup, atamalarının yapılması işlemleri devam etmektedir. Bilgilerinize arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. 35. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa İli
İnegöl İlçesi Çayyaka Köyünde vatandaşlara düzenlenen ecrimisil ihbarnamelerine
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/542) ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı 36. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından bedelsiz tahsis olarak aldığı
arazilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/543) ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Burada. Soruları okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Ahmet
Sünnetçioğlu Bursa Bursa İli İnegöl İlçesi
Çayyaka Köyünde vatandaşlara düzenlenen ecrimisil ihbarnameleri arasında
farklılıklar görülmektedir. Örneğin; Yaşar Akkul'a
ait 166.99 metrekarelik alana 35 milyon TL, İsmail Zaman'a ait 6167.09
metrekarelik alana 180 milyon TL, Mustafa Kazak'a ait 3000 metrekarelik alana
30 milyon TL olarak düzenlenmiştir. Bunlardan 3 000 metrekarelik alan
mera-orman, diğerleri bahçe ve çilek tarlası olarak gözükmektedir. Görüldüğü gibi, alanların
büyüklüğü ve kesilen cezalar arasında büyük bir orantısızlık vardır. Bu
cezalarda ölçü nedir? Şayet, bir yanlışlık varsa, düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet
Sünnetçioğlu Bursa 1. Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından spor tesisi amaçlı bedelsiz tahsis olarak aldığı arazi sayısı ve
yüzölçümleri ne kadardır? 2. Bu arazilerden başka
kurum, dernek, kulüp veya vakıflara protokolle devredilenler var mıdır? Varsa,
bu yerlerin isimleri nelerdir? BAŞKAN - Soruları
cevaplamak üzere, Sayın Bakan, buyurun. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz
Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sözlü sorusuna, Maliye Bakanımız adına cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Söz konusu önergede,
mahalli teşkilatımızca hazineye ait taşınmaz malların işgali nedeniyle
belirlenen ecrimisil bedelleri arısında farklılık bulunduğu, bu farklılığın
nereden ileri geldiği ve giderilmesinin düşünülüp düşünülmediği hakkında bilgi
istenilmektedir. Öncelikle şu hususu
bilgilerinize arz etmek istiyorum. Hükümetimizin önem verdiği konuların
başında, devlet ile vatandaş arasındaki ihtilafların, mümkün mertebe yargıya
intikal ettirilmeden çözümlenmesi, yargıya intikal etmiş olanların ise, sulhen
halli meselesi gelmektedir. Ülkemiz ekonomisinde özel
bir yeri bulunan hazineye ait tarım arazilerinin bir problemi de,
kullanımlarının idare ve denetim altına alınmasının, tam olarak sağlanamamış
olmasıdır. Hazineye ait tarım
arazilerinden, öncelikle arazinin bulunduğu köyde ikamet eden toprağa muhtaç
çiftçilerin yararlanmak istemeleri, gayet tabiidir. Bu çerçevede, 3083 sayılı
Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamı
dışında kalan hazineye ait tarım arazileri, öncelikle arazinin bulunduğu köyde
ikamet eden toprağa muhtaç çiftçilere bakanlığımızca kiraya verilmektedir. Diğer taraftan, ecrimisil
bedelleri, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre emsal ve günün
rayiçleri ve kullanım durumları da göz önüne alınmak suretiyle tespit ve takdir
edilmektedir. Hazineye ait taşınmaz
malların işgali dolaylısıyla istenilen ecrimisil bedelleri arasındaki
farklılık, sadece arazinin yüzölçümü değil, verim gücü, kullanım amacı ve
üzerindeki yapının ahşap, kargir, kat adedi gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Ecrimisil, bir ceza
olmayıp, taşınmaz malın, bilgisi dışında kullanılması nedeniyle mal sahi-binin,
işgal edenden talep ettiği günün rayicine uygun bir tazminattır. Devletin taşınmaz
mallarının izinsiz olarak kullanılmasının önüne geçmek için ecrimisil
bedellerinin rayicinin altına düşürülmesinin uygun olamayacağı düşünülmektedir.
Bilgilerinize saygıyla
arz ederim. 35 inci soruda, Bursa
Milletvekilimiz Sayın Ahmet Sünnetçioğlu, Devlet Bakanımız Sayın Fikret
Ünlü'den, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığından spor tesisi
amaçlı bedelsiz tahsis olarak aldığı arazi sayısı ve yüzölçümleri ne kadardır
diye sormaktadır. Ayrıca, bu arazilerden,
başka kurum, dernek, kulüp veya vakıflara protokolle devredilenler var mıdır;
varsa bu yerlerin isimleri nelerdir diye sormaktadır. Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğümüzce, spor tesisleri yapılmak amacıyla, Orman Bakanlığından 57 adet
arsa ve arazinin tahsisi alınmıştır. Tahsisi alınan arsa arazilerin toplam
miktarı 3 553 995 metrekaredir. Sözkonusu arazilerden 7
adedi üzerinde spor tesisleri yapmak ve ortaklaşa kullanmak üzere, aşağıdaki
kurum, dernek, kulüp ve vakıflarla protokol yapılmıştır. 1. Başkent Üniversitesi;
Ankara Kızılcahamam. Protokol tarihi18.8.1998'dir. 2. Futbol Federasyonu;
Bingöl Merkezdedir. Protokol tarihi 4.10.1999'dur. 3. Fatin Turizm Otelcilik
Limitet Şirketidir; Bursa Uludağ'dadır. Protokol tarihi 20.7.1998'dir. 4. Mecidiyeköy Atıcılık
ve Avcılık Spor Kulübüdür; İstanbul 5 - 5- Gaziosmanpaşa'dadır. Protokol tarihi
15.6.1999'dur. 5. Ayazağa Esen Spor
Kulübüdür; İstanbul Şişli'dedir. Protokol tarihi 30.12.1998'dir. 6. B-K Ilgaz Turizm
İnşaat Yatırım ve İşletmeciliği AŞ'dir; yeri Kastamonu Ilgaz'dır. Protokol
tarihi 10.11.1998'dir. 7. Uşak İl Özel İdare
Müdürlüğüdür; Uşak Kalfakorusu mevkiindedir. Protokol tarihi 10.12.1998'dir. Yüce Heyetin bilgilerine
arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Böylece, gündemin 34 ve
35 inci sıralarındaki sorular
cevaplandırılmıştır. 37. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 38. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Sosyal
Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı
Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifinin Anayasa Komisyonuna havale edilmemesinin
nedenine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi
(6/547) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı 39. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, sözlü soru
önergelerinin süresinde gündeme alınmamasının nedenine ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi
(6/548) ve TBMM Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün cevabı BAŞKAN - Cevaplayacak
Sayın Meclis Başkanvekili?.. Burada. 38 ve 39 uncu sıradaki
soruları beraber okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla. Namık
Kemal Atahan Hatay
4505 sayılı Yasa ile
milletvekillerini ilgilendiren "Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun" teklif
halinde iken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, doğrudan Plan ve Bütçe
Komisyonuna havale etmiştir. 9 kez Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen milletvekillerini ilgilendiren bu yasa teklifinin
Anayasa Komisyonuna gönderilmeme nedenini açıklar mısınız? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla. Namık
Kemal Atahan Hatay
1. Başkanlığınıza
21.12.1999 tarihinde 3 ayrı dilekçe vererek, her dilekçemde 2 ayrı soru
sormuştum. İçtüzük 98 inci maddesi gereği (7) gün içinde gündeme alınması
gerekli olan bu sorular her nedense bugüne kadar gündeme alınmamıştır. 2. 3 dilekçede sormuş
bulunduğum sözlü sorularımın gündeme alınmayışının yanında 15.02.2000 tarihli
gündemde partiniz mensubu Sayın Mustafa Taşar'ın 105 inci sıradan 191 inci
sıraya kadar sözlü soruları gündeme alınarak İçtüzük hükümleri ihlal edilmiştir. Bunların Başkanlığınıza
veriliş tarihi 25.01.2000 olup, gündeme alınışı da (7) gün içinde olmuştur.
Benim sözlü sorularım bu şekilde sıra dışı bırakılmış olmaktadır. Yoksa,
Başkanlığınız dilediği soruyu gündeme alıp almamakta serbest midir? 3. Hangi sebeplerle
sorduğum sorular gündeme alınmamıştır? İçtüzük hükümleri gereği, tarih sırasına
göre yerine alınmasını talep ederim. BAŞKAN- Gündemin 37 ve 38
inci sıralarındaki suallere Sayın Başkan, müştereken cevap verecek; buyurun
efendim. TBMM BAŞKANVEKİLİ MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli)- Sayın Başkan, sayın üye-ler; Hatay Milletvekili Sayın
Namık Kemal Atahan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından 25.2.2000
tarihinde sorduğu soruya cevap vermek üzere huzurunuzda bulunuyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; İçtüzüğümüzün 74 üncü maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca,
kanun teklifleri, Başkanlıkça komisyonlara doğrudan doğruya havale
edilmektedir. İçtüzüğün 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise "Tasarı,
teklif veya kanun hükmünde kararnamelerin hangi komisyonlarda görüşüleceği,
esas ve tali komisyonların hangisi olacağı, işin komisyonlara havalesi
sırasında Başkanlık tarafından tespit edilir" hükmü yer almaktadır. Havaleler, komisyonların,
İçtüzüğün gerekçesinde belirtilen görevleriyle, tekliflerin metin ve
gerekçeleri dikkate alınarak yapılmaktadır. Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin metni ve gerekçesinin yapılan incelemesinde, bu teklifin, tamamen
malî hükümler içerdiği, emeklilik hakları, temsil tazminatı gibi hususları
kapsadığı belirlenmiştir. İçtüzüğün 38 inci
maddesinde "Komisyonlar, kendilerine havale edilen tasarı veya tekliflerin
ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdürler" hükmü yer almıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, gerek duyduğu
takdirde, teklifin Anayasaya aykırı olup olmadığını inceleyebilirdi. Teklif, bu
nedenle, yalnızca, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiştir. İçtüzüğün 73
üncü maddesinin son fıkrasında ise, havaleye itirazın ne şekilde yapılacağı
tanzim edilmiştir. Kanunla ilgili teklifin
komisyona havale edildiği 8.12.1999 tarihinden, kanunlaştığı 7.1.2000 tarihine
kadar, bu hükme dayalı olarak havaleye herhangi bir itiraz yapılmamıştır. Yüce Heyetin bilgilerine
saygıyla arz olunur. Sayın Atahan'ın,
25.2.2000 tarihli sözlü soru önergesinde yer alan sorulara şu şekilde cevap
verilmektedir: Başkanlığa yöneltilen
sözlü soru önergeleri, önergeye verilecek cevap hazırlandıktan sonra, Başkanlığa
geliş sırasına göre, gündemdeki yerine alındığından, önergenin
cevaplandırılması açısından herhangi bir gecikme söz konusu olmamaktadır.
Önergeye konu edilen 21.12.1999 tarihli sözlü soru önergesi, 21.3.2000 tarihli
69 uncu Birleşim Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Sözlü
Sorular" kısmının 98, 99 ve 100 üncü sıralarında yer almış ve aynı
birleşimde cevaplandırılmıştır. Sayın milletvekilimizin
kendilerine, Sayın Başkana ve Yüce Heyetinize saygıyla sunulur. Arz ederim efendim.
(Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Başkan,
teşekkür ederim efendim. 40. – İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesinin tıbbi cihaz ve
sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/549) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok. Ertelenmiştir. 41. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Şanlıurfa Emniyet
Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından
bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/552) BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri,
gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31
arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/10) BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve
konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin öngörüşmesine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hükümet?...Yok. Saat 18.00'e kadar ara
vereyim mi efendim? YASİN HATİPOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, 10 dakikada hükümeti nasıl bulacaksınız? BAŞKAN - Hükümeti bulmak
çok kolay efendim. 35 tane bakanı olan hükümet bulunmaz mı?! Aşk olsun!.. MUSTAFA KEMAL AYKURT
(Denizli) - Hükümet kayıp Sayın Başkan!.. BAŞKAN - Saat 18.00'de
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati : 17.53 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati : 18.00 BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Melda BAYER (Ankara), Cahit Savaş YAZICI
(İstanbul) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz. VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam) 1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31
arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/10) (Devam) BAŞKAN - Hükümet?..
Hazır. Daha önce, Fazilet
Partisi ve Anavatan Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, diğer gruplara ve önerge sahibine sırasıyla söz vereceğim. Konuşma süreleri,
malumunuz, gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır. İlk söz, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Teoman Özalp'a aittir. Buyurun Sayın Özalp. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA TEOMAN
ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasanın 98 ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine istinaden verilen
tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin Meclis araştırması önergesi üzerinde
Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Doğru Yol Partisi Grubu ve
şahsım adına Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'nin petrolü olarak adlandırılan bir sektörün
sorunlarının, Yüce Parlamentonun önüne gelmesi, sevindiricidir. Meclisin önüne
gelen bu sorunun, detaylı olarak ele alınıp, bu önergenin kabul edileceğine
olan inancım tamdır. Bugün, Türk tekstil
sektörünün içinde bulunduğu bunalım, Türk ekonomisinin içinden çıkmaya
çalıştığı bunalımın bir parçasıdır. Ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik bunalım
dolayısıyla sektörlerin bundan etkilenmemesi düşünülemez. Türk tekstil endüstrisi,
ülkemiz endüstrisi içerisindeki önemli bir bölümü gerçekleştirmektedir.
Yaklaşık 2,5 milyon insan doğrudan, 4 milyon insan da dolaylı olarak geçimini
bu sektörden sağlamaktadır. Bu bakımdan, sektördeki bir kriz, yaygın bir alanda
kendini göstermekte, bunalımlı dönemlerde firmaların kendilerini küçülterek
işçi çıkarmaları, büyük sorun yaratmaktadır. Zaten, ülkemizde, işsizliğin
çokluğu dikkate alınacak olursa, yeni işçi çıkarmalarının toplumda gerilmelere
yol açacağı malum olan bir gerçektir. Hazır giyim
işletmelerinin çoğunun ihracatçı firma oluşu ve daha çok fason çalışması, ekonomik
kriz dönemlerinde birçok firmanın kapanmasına, vadeli satışların durmasına,
senetlerin ödenmemesine yol açmıştır. Bugün yaşanan durum budur. Bugün,
hükümetin uygulamaya çalıştığı ekonomik program, en fazla bu kesimi
etkilemiştir. Dolayısıyla, ihracat rakamları bekleneni verememiştir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekstil endüstrisinde hammadde girdilerinin maliyetler içinde
yüzde 55 ve yüzde 65 gibi yüksek paylar alması, hammadde girdilerinin önemini
ortaya koymaktadır. Bu durum, ihracatta, ihracatın finansmanını güçleştiren bir
etkendir. Fason üretimde bile geçici ithal yoluyla sağlanan kumaş ve malzemeye
ödenen banka teminatları, ihracatın finansmanını güçleştirmektedir. Bu nedenle,
tekstil sektörü, para politikalarından çabuk etkilenmektedir. Tekstil sektörü,
vatandaşın alım gücüne karşı da duyarlı bir sektördür. Geçtiğimiz yıllarda
memura, emekliye ve işçiye verilen düşük ücretler, tarımda belirlenen düşük
tabanfiyatları neticesinde, vatandaşın satın alma gücü azalmıştır. Dolayısıyla,
beyaz eşyadan sonra tekstil ürünleri satışlarında da büyük düşüşler
başlamıştır. Tüm bu etkenler, tekstil sektörünü ekonomik durumun duyarlı bir
göstergesi haline getirmektedir. Doğru Yol Partisi
iktidarı döneminde uygulamaya başlanılan pamukta prim sistemi, tekstil
sektörünün gelişmesine önderlik yapmıştır. Pamukta prim sistemiyle, tekstil
sektörünün hammadde maliyetleri azaltılarak uluslararası piyasada rekabetin
sağlanması hedeflenmiştir. Tekstil ihracatında kur
politikasının önemi inkâr edilemeyecek boyuttadır. Hükümetin uyguladığı kur
politikası, bu sektörü rekabet edemez duruma sokmuştur. Özellikle de dış
ödemeler dengesi, bu kur politikasıyla bozulmuştur. Uzakdoğu kaynaklı
pamukipliği ve ham bez ithalatı, sektörde işyerlerinin kapanmasına yol açarken,
buna karşın damping soruşturması biçiminde uygulanan çok hafif etkili bir önlemin
alınmasında bile geç kalınması olaylarında görüldüğü gibi, tekstil
endüstrisinin sorunlarının Türk ekonomisine etkilerinin yeterince kavranmadığı
kanısındayım. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1995-1998 yılları arasında, teşvik gayesiyle verilen
belgelerin yarısı, tekstil yatırımlarında kullanılmıştır. Toplam teşvik
belgelerinin, 1995 yılında yüzde 72'si, 1996 yılında yüzde 31'i, 1997 yılında
yüzde 23'ü tekstil sektörünü tercih etmiştir. 1998 yılı başına kadar, open-end
iplik makinelerinde, dünyadaki toplam rotor kapasitesinin yüzde 5'i ülkemizde
kurulmuştur. Türkiye, 1996 yılında, dünyadaki rotor alımlarının yarısını
almıştır. Yine, ülkemiz, 1996-1997 yıllarında, open-end iplik makinesi
yatırımında dünyada birinci olmuştur. Tekstil ve konfeksiyon
sanayiinin gayri safî hâsıla içindeki payı yüzde 10, toplam sanayi üretimi
içindeki payı yüzde 39'dur. Başka bir ifadeyle, sanayimizin yarısını tekstil ve
konfeksiyon oluşturmaktadır. Dünyada ve ülkemizde, open-end ipliğinde kapasite
fazlası vardır. Bu nedenle, yeni open-end tesisleri kesinlikle kurulmamalıdır.
Devlet, open-end iplikçiliğini teşvik edeceğine, halihazırdaki tesisleri ayakta
tutmanın çarelerini bulmalıdır. Bu nedenle, krizin atlatılması için, firmalara
destek olunmalıdır. Tekstil sektöründeki bir
bunalım, hemen, işçi çıkarmalar biçiminde kendini göstermektedir. Son bunalımda
da işçi çıkarmaları olmuş, hatta, mühendislerin çıkarılması bile görülmeye
başlanılmıştır. Çıkarılan işçilerin sosyal haklarını almalarında sorunlar
yaşanmaktadır. İşsizliğin yüzde 20'ler düzeyinde olduğu ülkemizde, bu durum,
daha da önem arz etmektedir. Tekstil sektöründeki
bunalımın ana etkenini iç pazar ve dış pazara mal satamama ve maliyetlerdeki
artış olarak ele alabiliriz. İç pazarda, gelir
düzeyleri hızla düşen vatandaşların alım güçlerinde meydana gelen azalma; dış
pazarda ise, Türk Lirasının aşırı değerlenmesi sonucu; yani, düşük kur
politikası, reel olmayan kur politikası tekstil sektörünün uluslararası
piyasada rekabet şansını azaltmıştır. 1995 yılından itibaren sektöre yapılan
yoğun yatırımlar sonucunda teknolojinin büyük ölçüde yenilenmesi ve
ka-pasitenin artmasıyla sektörün rekabet gücünü artırmış iken, 57 nci hükümetin
yanlış ekonomik kararları ile sektör büyük bir sıkıntıya terk edilmiştir. Tekstil sektörünün
girdilerinde meydana gelen artışlar, rekabeti azaltıcı bir rol oynamıştır.
Sanayide kullanılan enerjinin her ay yükselmesi, bu sektörü zora sokmuştur.
Ayrıca, SSK işveren primlerinin artması bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil sektörünün
sorunlarının çözümü fevkalade önem arz etmektedir. Bunun için, sektörün girdi
maliyetlerinin azaltılması ve uluslararası piyasada rekabet şansının
yaratılması gerekir. İhracatın büyük ölçüde artırılması teknoloji üreten bir
sanayi toplumuna dönüşümle olanaklı olacaktır. Bugün, uluslararası rekabet,
kaliteli ve ucuz maliyetle üretilmiş ürünle mümkündür. Diğer yandan, yüksek
teknolojiyle üretilen yeni ürünlerin pazar bulma ve yüksek fiyatla satılma
şansı vardır. Kaliteli ürün üretme, bir bilgi ve beceri işidir. Uygun yatırım
ve eğitimle her ülke bunu sağlayabilir. Türkiye için strateji, yüksek vasıflı
ürünlere yönelmek, yeni ürünler üretecek teknolojilere sahip olmak; her şeyden
önce, sanayileşmeyi tamamlayarak, en kısa zamanda bilgi ve teknolojiyi üreten
toplum yapısına kavuşmak olmalıdır. Bugün ülkemizde yaşanan
ekonomik sıkıntıların ana gerekçesi, yeterli üretim yapacak yatırımların
yapılmamasıdır. Ülke olarak yatırımların yapılması için gerekli politikaların
üretilmesini temin etmeliyiz. 57 nci hükümetin
uyguladığı ekonomik program, maalesef, iflas etmiştir. Hiçbir dünya ülkesinde,
sadece para ve maliye politikalarıyla ekonomik gelişme sağlanamaz. Mevcut
hükümet, üretime ve yatırıma yönelik hiçbir politika belirlememiştir.
Sıkıntıların ana kaynağı budur. Yatırım yapacak yatırımcı için kredi
maliyetleri yükselmiştir. Yatırımlarını kurmuş işletmelerde, yüksek vergi yükü,
finans sorunu, SSK prim borçları, enerji sorunu, vergi darboğazı, sorunlar
olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil sektöründe
ihracatın artırılması bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Tekstil
ticareti, dünya ticareti içinde rekabetin en yoğun olduğu alanlardan biridir.
Çok Lif Anlaşmasıyla oluşturulan kotalar sistemiyle düzenlenen bu ticarette
payı artırmak, ancak, daha vasıflı ürünler üreterek ve ürün çeşitliliğini
çoğaltmak suretiyle mümkündür. Türkiye, işçilik
ücretleri açısından, artık, ucuz işçilikli ülkeler grubuna giremez. Bu gerçeğe
uygun politikalar ve yaklaşımlar uygulamak zorundadır. Bu da, eski teknoloji ve
bilimsel olmayan üretim, yönetim biçimleriyle mümkün değildir. Türkiye, sanayisi güçlü,
teknolojiyi üreten bir ülke olmadığından, tekstil endüstrisinin, uygulanan
serbest pazar ekonomisi modelinde var olan bazı araçlarla tarifedışı engellerle
korunması zorunludur. Tekstil endüstrisinde
tekelci yapıların gelişmeyi önleyici etkenler olduğu bilinerek, bu alanda yeni
yapılanma sağlanmalıdır. Tekstil endüstrimizin eski geleneğine, tekstil
eğitiminin oldukça gelişmiş olmasına rağmen, yine de eğitim eksiklikleri mevcuttur.
Ayrıca, araştırma ve geliştirme; yani, Ar-Ge çalışmaları yapılmalıdır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekstil sektörünün geliştiği illerin başında Bursa İlimiz
gelmektedir. Bursamız, öncelikli tekstil merkezidir. Tekstil, sanayiinin
candamarı konumundadır. Türkiye'de kurulu 11 sentetik iplik fabrikasının 8'i
Bursa'da bulunmaktadır. Sentetik üretimi kapasitesiyle Bursa, ülkemizin toplam
kapasitesinin yüzde 75'ine sahiptir. Böylesine büyük üretim, istihdam ve
ihracat kapasitesini bünyesinde bulunduran bu sektörün, ekonomideki öneminin
korunması, sektörün devamlı kendini yenilemesi, rekabet gücü kazanması,
kalitesini uluslararası pazarlar düzeyine ulaştırması gerekir. Tekstilin
lokomotifi olan Bursamız da, sektör itibariyle bir krizle karşı karşıyadır.
Bursamıza özgü tekstil sorunları şöyle özetlenebilir: Uzakdoğu ülkelerinden
yapılan tekstil ithalatında ürün fiyatları çok düşüktür. Ayrıca, bu ülkelerdeki
modern teknoloji ve büyük kapasiteli kuruluşlar, artı bir avantaj
yakalamaktadır. Ülkemizin petrolü sayılan
tekstil sektörünün sorunlarının giderilmesi, mevcut hükümetin ana görevi
olmalıdır; fakat, hükümetin bu konuda bir gayreti yoktur. Biz, Doğru Yol Partisi
olarak, sorunlara çözümü önermek zorundayız. Bugün, mevcut hükümet, uyguladığı
kur politikasını derhal bir kenara bırakıp, reel kur politikasına dönmelidir;
elektriğe her ay zam yapmayı bırakıp, sanayie ucuz elektrik vermelidir. Uzakdoğu'dan gelen iplik
ve kumaşın önüne geçebilmek için girdi maliyetlerine derhal çözüm bulunmalı;
Doğru Yol Partisi iktidarı döneminde uygulamaya konulan pamukta prim sistemi
devam ettirilmelidir. Üreticiyi mağdur eden SSK primleri ile vergi borçlarına
af gündeme getirilmeli ve kamuya olan borçların taksitlendirilmesi
sağlanmalıdır. Eximbanktan, tekstil üreticilerine gerekli finansman desteği
sağlanmalıdır. Böylece, tekstil sektörünün uluslararası piyasada rekabet gücü
artmış olacak ve ülke ekonomisine girdisi de fazlalaşacaktır. Ülke ekonomisi için
fevkalede önem taşıyan ve özellikle Bursamız ve ülkemizin çeşitli illerinde
kurulup gelişen tekstil fabrikalarının bir kenara bırakılmaması ve sorunlarının
çözümü gerekir. Bu anlamda, verilmiş olan önergenin kabulüyle, tekstil
sektörünün sorunlarına çözüm bulmak için bir araştırma komisyonu kurulması
gerektiğine, Doğru Yol Partisi Grubu olarak inanıyoruz. Yüce Heyete saygılar
sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özalp. Şimdi, söz sırası,
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi
Beyreli'de. Buyurun. (DSP sıralarından
alkışlar) DSP GRUBU ADINA ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz tekstil
sanayiinin sorunlarıyla ilgili olarak verilen araştırma önergesi üzerinde
Demokratik Sol Parti Grubu adına görüşlerimi açıklamadan önce, Yüce Heyetinizi
saygılarımla selamlarım. İzin verirseniz, önce,
örnek almamız gerektiğini düşündüğüm bir ülke olması bakımından, Hindistan
tekstil sanayiinden söz ederek, konuşmama başlamak istiyorum. Hindistan'da, diğer bütün
sanayi kollarında olduğu gibi, tekstil sanayiinde de enformasyon
teknolojilerinin gelişmesi yönünde büyük çaba vardır. Global pazarlarda ve
rekabet üstünlüğünde, tekstil teknolojisinde yatırımların önemli bir yer
tuttuğu bilinciyle, yüksek teknolojiye sahip tekstil makinelerinin üretimine ve
makine parkı yenilemeye, Hindistan'da devletçe büyük önem verilmektedir. Yine,
tekstil makinelerinde bilgisayar yazılımı ve tekstil kimyasalları ile boya
sanayiinde önemli aşamalar yapılmıştır. Hindistan hükümeti,
kurduğu Teknolojiyi Yükseltme Fonuyla, sanayinin rekabette üstünlüğünü
desteklemektedir. Dikkat edilirse, fonlar, yeni üretim kapasiteleri ve stoklar
oluşturmaya, vergi ertelemelerine veya yeni banka kredilerine değil, tekstil
makineleri ve teknoloji üretimine tahsis edilmektedir. Hindistan, bugün ve
henüz, Türk tekstilinin rakibi sayılmaz. İhracat pazarında alt sırada ve
sıradan mallar üretmektedir; ancak, planlı ve programlı bir gelişmeyle,
yetişmiş insangücünü iyi yönlendirerek, kendi tekstil makine sanayiinin
avantajını da iyi kullanarak, yakın gelecekte dünya pazarlarında üst sıralara
tırmanma şansı ve bize rakip olma şansı çok yüksektir. Sayın milletvekilleri,
bir tekstil ülkesi olan Türkiye'nin makine üretimine geçmesinin geç kalmış bir
tartışma olduğu söylenebilir. Bugün, tekstil makineleri, dünyada belirli
devletlerce üretilmektedir. Bu hususta geç kaldığımız bir gerçektir; ancak,
hatırlanması gereken bir başka gerçek daha vardır. 1957 yılında, Sümerbanka 1
500 dokuma tezgâhı yapan Makine ve Kimya Endüstrisi, daha sonra İtalyan Marzoli
ile bir know-how anlaşması yapmış ve iplik büküm makineleri imalatına
başlamıştır. MKE'nin tekstil makineleri üretimi, 1973'lerde teşviklerle yapılan
ithalat yerine, bu kurum ya da özel sektör tarafından ele alınarak geliştirilse
ve yaygınlaştırılsaydı, Türkiye, bugün, tekstilde olduğu gibi, makine
ihracatçısı da olabilirdi. Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk dönemi, ekonomi ve sanayiinde üzerinde önemle durulan üç beyazdan bez
ve onu üreten Sümerbankın, bugünkü tekstil sanayimizin temeli olduğunu
hatırlamalıyız. Keşke, ondan sonraki dönemleri, kısa vadeli politikalar yerine,
bugünleri de düşünerek, uzun vadeli, doğru sanayi politikalarıyla
değerlendirebilseydik. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekstil sektörümüzün bugününe baktığımızda, tüm altyapı
eksiklerine rağmen, ülkemiz ekonomisi açısından hayatî önem taşımakta olduğunu
görmekteyiz. Nitekim, sektör, ülkemiz gayri safî millî hâsılası içerisinde
yüzde 10'a, toplam istihdam içerisinde yüzde 15'e, imalat sanayii istihdamı
içerisinde yüzde 21'e, toplam ihracatımız içerisinde de yaklaşık yüzde 40'a
ulaşan bir büyüklüğü ifade etmektedir. Özellikle, 1980 sonrasında hızlı bir
gelişme gösteren sektör, aynı yıl 800 milyon dolar civarında olan yıllık
ihracatını, 2000'li yıllara girdiğimizde, 100 milyar dolar civarına
yükselterek, üretiminin yüzde 50'sini ihraç eder duruma gelmiştir. Dolayısıyla,
artık, ülkemiz için vazgeçilmez bir sektördür. 1997 yılında, Tayland'ın
parasını devalüe etmesiyle başlayan dünya krizi, 1998 Temmuzunda Rusya'nın da çöküşünün
ardından, 1999'da Türkiye'yi de etkisi altına almış ve maalesef, diğer
sektörlerimizi olduğu gibi, tekstil sektörümüzü de vurmuştur. 2000 yılı içerisinde,
sektörde, belli bir toparlanma görülmekle birlikte, yine de bazı sorunlar
sürmüştür. Dahilde işleme rejimi, amacından saptırılmış; kaçak mal girişine yol
açması yanında, sigortası olmayan, vergi ve toplu iş sözleşmesi düzenine
uymayan kayıtdışı bir ekonominin varlığını, haksız rekabeti körükler hale
gelmiştir. Döviz kuru politikası sonucu, ihracat, miktar olarak artmasına
rağmen, fiyat olarak düşmüştür. Bu dönemde, ithalat da önemli ölçüde artmıştır.
Sektör, Avrupa Birliğine yönelik ihraç potansiyelinin ancak yüzde 25'ini
kullanabilmektedir. Sektörde markalaşmaya gitmek, bu potansiyeli daha fazla
kullanma olanağı yaratabilecektir. Dolayısıyla, sektö-rün hedefi, fason üretimi
bırakarak, birleşerek, kendi markasını yaratmak olmalıdır. Tekstil sektörümüzü
önümüzdeki dönemde olumsuz etkileyebilecek bir diğer husus ise, Çin'in, Dünya
Ticaret Örgütüne girişiyle ilgilidir. Çin, pazarını açması, ithalatta
uyguladığı kısıtlamaları, engelleri kaldırması karşılığında, Dünya Ticaret
Örgütüne kabul edilmiştir; ancak, bu arada, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik
Devletleri pazarlarına girerken, tekstil başta olmak üzere, çeşitli ürünlerde
gümrük vergisi indirimleri gibi kazanımlar da elde etmiştir. Tedbir almazsak,
bu gelişme, Türk tekstilini hem iç hem de dış pazarda olumsuz etkileyebilecek
unsurların başında gelmektedir. Bu arada, tekstil
sektörümüzle ilgili sevindirici bir gelişme, geçtiğimiz yaz başlarında meydana
gelmiştir. Avrupa Birliği Pamuklu ve Benzeri Tekstil Sanayileri Komitesi
(Eurocotton) tarihinde ilk kez, yönetim kurulu üyeliğine, Avrupa Birliğine üye
olmayan bir ülkeyi, Türkiye'yi seçmiştir. Ancak tüzük değişikliği sonucu
gerçekleşebilen bu gelişme sonucu, artık, Türkiye'nin kota ve damping
uygulamalarıyla karşı karşıya kalma olasılığı büyük ölçüde azalmıştır. Ayrıca,
üçüncü dünya ülkelerine konulacak kota ve açılacak damping soruşturmalarında Türkiye'nin
de söz hakkı olacaktır. Değerli milletvekilleri,
bugün, burada, çok yerinde bir araştırma önergesiyle tekstil sektörümüzü
konuştuğumuz bir konumda, yine, tekstil sektörümüzle ilgili başka gerçekleri de
dile getirmemiz gereğine inanıyorum. Bugüne kadar, ülkemizde, banka
kredilerinden en fazla yararlanan sektör tekstil sektörüdür. Tekstil sektörü,
tüm banka kredilerinin yüzde 15'ini kullanmıştır; ancak, bu sektöre verilen her
100 liralık kredinin 20 lirası geri dönmemiştir. Bugüne kadar 2,5 katrilyon
lira civarında nakit kredi kullandırılan tekstil sektöründeki batık kredi
miktarı 500 trilyon lira civarındadır. Sektör, bu alanda da, Türkiye'de
öncülüğü kimseye bırakmamıştır. Ülkemizde tekstil
sektörü, geçmiş dönemde önemli teşviklerle desteklenmiştir; ancak, gelişigüzel,
plansız programsız, hesapsız verilen bu teşvikler sonucu, yatırımlar,
potansiyelin çok üstüne çıkmış ve önemli miktarda kapasite fazlası oluşmuştur.
Tekstilde uygulanan teşvik politikaları, bu alanda, Türkiye'nin uluslararası
rekabet gücüne güç katmamış; aksine, zayıf bir sektör yaratmış; bu sektöre
yıllarını vermiş, sektörün en önde gelen firmalarını bile olumsuz etkilemiş,
bazılarının kapanmasına yol açmış; bu anlamda, büyük haksızlıklara neden
olmuştur. Ülkemizde tekstil
sektörüyle ilgili bir başka gerçek de, sektörde bütünlüğün, bugüne kadar bir
türlü sağlanamamasıyla ilgilidir. İplikçiler var, dokumacılar var, boyacılar
var ve nihayet konfeksiyoncular var. Bugüne kadar, tekstilin bu alt sektörleri,
birbirlerini desteklemek yerine, ucuz ithalata yönelmişler ve sanki, çıkarları
farklıymış gibi bir ortam yaratmışlardır. Örneğin, Asya krizi, dokuma ve iplik
sektörünü vururken, konfeksiyon sektörünün önünü açmıştır. Devalüasyonlar
sonucu kumaş ve iplikte aşırı fiyat düşüşlerine giden Güneydoğu Asya
ülkelerinden yapılan ithalat, yurt içindeki konfeksiyon şirketlerinin
maliyetlerini düşürürken, dokuma ve iplik kesimindeki şirketleri zor duruma
sokmuştur. İthalata sarılan ve kısa vadede bundan kâr eden konfeksiyon sektörü,
ithal iplik ve kumaştaki kalite sorunları nedeniyle, bugün, yine, iç piyasaya
yönelmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla, uzun vadede, ucuz ithalat, konfeksiyoncuların
da işine yaramamıştır. Umuyor ve diliyorum ki, tekstilcilerin ve
konfeksiyoncuların uzun vadeli çıkarlarının ortak olduğu, artık, anlaşılır ve
sektörde bütünlük sağlanır. Bir süredir, tekstil ve
konfeksiyoncular arasında yapılan görüşmelerde, sektörün bütünselliği
sağlanmaya çalışılmaktadır. Tarafların, oturup, kısa vadeli çıkarlarını değil,
uzun vadeli çıkarlarını düşünerek anlaşma sağlamaları, devletin de, gelecek
için daha planlı ve hesaplı hareket edip, bu birlikteliğe katkı koyması
durumunda yaratılacak ortak sinerjiyle çok şey kazanılacaktır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz da, tekstilimizin önemli bir hammaddesi olan pamukla
ilgili sorunlardan söz etmek istiyorum. Türkiye'nin, yılda yaklaşık olarak 1
milyon 300 bin ton pamuk gereksinimi vardır. Üretimimiz ise 750 000-800 000 ton
arasında seyretmektedir. Dolayısıyla, her yıl, 500 000-550 000 ton pamuk ithal
edilmekte; bu ithalat, direkt hammadde olarak yapıldığı gibi, çoğu zaman da
pamuk ipliği ve kumaş olarak da yapılmaktadır. Bu anlamdaki ithalatımız, yılda
1 milyar dolar civarındadır. Oysa, üretim alanları genişletilip -ki, Türkiye
buna uygundur- çeşitli teşviklerle bu üretim açığı yurt içinde giderilebilse,
bu 1 milyar dolarlık ithalat yapılmaz; içeride işlenecek mamulün ihracıyla
birlikte, yılda 3 milyar dolar ekgelir elde edilebilir. Tekstilin ana maddesi
pamuğun yaklaşık yüzde 75'i Tariş ve Çukobirlik tarafından alınmakta;
dolayısıyla, piyasayı bu kuruluşlar kontrol etmektedir. Bu kuruluşlar, pamuğu
düşük fiyatla alıma başlamakta; malını bir an önce paraya çevirmek isteyenler
-bunlar genellikle küçük çiftçilerdir- bu fiyata razı olup pamuğunu vermekte;
bekleyebilecek durumda olanlar ise -ki, bunlar da genellikle büyük
çiftçilerdir- Tariş ve Çukobirlik'in alım fiyatlarının yükselmesini
beklemektedirler. Dolayısıyla, daha başlangıçtaki bu hatalı uygulamalar, küçük
çiftçiyi mağdur etmektedir. Bu yanlışla başlayan süreç, bir başka yanlışla
devam etmekte; Tariş, elindeki malı, stok maliyetini düşünmeden stokta
tutmakta, sanayiciye satmamakta, fiyatın yükselmesini beklemektedir. Gerekçesi
de, dünya fiyatlarına ulaşmak şeklinde açıklanmaktadır. Oysa, pamuk, o günkü
borsa fiyatıyla sanayiciye satılsa, hem Tariş malını paraya çevirmiş olur hem
de sanayici ithalata yönelmemiş olur; sanayici, bir an önce, yaptığı üretimi
ihraç ederek Türkiye'ye döviz de kazandırabilir. Dolayısıyla, bu olaylara maliyet
hesabıyla yaklaşıldığında, maliyeti, salt o günkü pamuk maliyeti olarak değil;
ama, daha geniş anlamda bir ekonomik maliyet analizi yaparak değerlendirmek
gerekmektedir. Maliyet hesabı
denildiğinde, Tariş'in elindeki malı dünya pamuk fiyatlarıyla satmaya
çalışırken yaptığı hatalı hesaba da mutlaka değinmemiz gerektiğine inanıyorum.
Örneğin, pamuğun, Amerika Birleşik Devletlerindeki fiyatı, dünya pamuk fiyatı
olarak hesap edilmelidir. Oysa, Tariş, ABD pamuğunun üzerine nakliye, vesaire
maliyet ilave edilmiş Türkiye'deki fiyatını dünya fiyatı olarak kabul
etmektedir. Dolayısıyla, ortaya çıkan rakam yüksek olmaktadır. Bu husus,
tekstilcilerimizin uluslararası rekabet gücüne olumsuz etki yapmaktadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın son bölümünde, sektördeki sorunların çözümüne
yönelik olarak, yine bazı sektör yetkilileri tarafından ortaya atılan görüşleri
dile getirmek istiyorum. Gümrük kapısı sayısı daha
da azaltılmalı, ihtisas gümrüklerinin sayısı artırılmalı. Türkiye'de işgücü kaybına
neden olan ithalat yasaklanmalı, tekstil ithalatı özel izinle yapılmalı. Tekstil makinelerinin
Türkiye'de üretimi özendirilmeli ve bu hususta çeşitli teşvik ve yaptırımlar
uygulanmalı. Türkiye, Uzakdoğu'dan
gelen mallara kotalarını kullandırmamalı, kendi malı gibi Avrupa'ya ihraç
etmemeli; dahilde işleme rejimi, Avrupa Birliği normlarına göre uyarlanmalı. Bugüne kadar yapılmış
olan ithalat denetlenmeli ve yanlış yapanlar cezalandırılmalı. Bankalar, hükümete para
toplayan müesseseler olmaktan çıkarılmalı. Eximbank yeniden
yapılandırılmalı, ihracat ve yeni pazar için, iki, üç, hatta dört yıl vadeli
kredi verilmeli; ihraç ürünlerinde belli bir yerli katkı oranını aşanlara
(örneğin, yüzde 70) Eximbank kredilerinde öncelik verilmeli. Bugüne kadar sektöre
verilen teşvik sistemi değerlendirilmeli, kapanan teşviklerin daha rasyonel ve
doğru hedeflere yönelik olarak açılabilmesi için çalışma başlatılmalı. Kayıtdışı işçi
çalıştırılması önlenmeli, sektörün tümüyle kayıtlı hale getirilmesi için, belirli
bir süre düşük KDV uygulaması benzeri teşvik yöntemleri uygulanmalıdır. İnanıyorum ki, konuşmamda
dile getirdiğim sorunlar ve çözüm önerilerinin çok daha fazlası, kurulacak olan
araştırma komisyonunda dile getirilecek ve tekstil sektörümüzle ilgili çok
önemli bir çalışma yapılacaktır. Bu konuyu Meclis
gündemine getiren değerli milletvekillerine teşekkür eder, kurulacak olan
komisyonun tekstil sektörümüze ve ülkemize güzellikler getirmesini diler, Yüce
Heyetinize saygılar sunarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Beyreli. Şimdi, son söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Orhan Şen'de.
(MHP sıralarından alkışlar) Sayın Şen, siz de, Sayın
Beyreli gibi kısa konuşursanız, araştırma önergesini oylamış oluruz efendim... Buyurun. MHP GRUBU ADINA ORHAN ŞEN
(Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstil ve konfeksiyon
sektörünün meselelerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge hakkında
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak maksadıyla söz almış
bulunuyorum; hepinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri,
ülkemizi dünya sanayiinde birinci lige taşıyan ve ülke kimliğimizi yaptığı
ihracatıyla 130 ülkeye layıkıyla tanıtan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü,
bu özellikleriyle, Türk ekonomisinin öncü kuvveti ve lokomotifi durumuna
gelmiştir. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörü, ülkemizin gayri safî millî hâsılasının yaklaşık yüzde
5,5'ini sağlamaktadır. Yaklaşık 10,4 milyar dolar ihracatıyla, toplam
ihracatımızın yaklaşık yüzde 40'ını gerçekleştirmektedir. Toplam 2,5 milyon
çalışanıyla 2,5 milyon ailenin, diğer bir ifadeyle 10 milyon kişinin geçimini
temin etmektedir. Ülkenin toplam ithalatı için harcanan dövizin dörtte 1'ini,
yani, yine, yaklaşık yüzde 25,3'ünü sağlamaktadır. Öte yandan, Türk tekstil
ve konfeksiyon sanayii, gösterdiği ihracat performansıyla dünya pazarlarında
önde gelen ihracatçı ülkelerden biridir. Türk tekstili, Çin, İtalya ve Almanya
gibi devlerin yarıştığı dünya tekstil ihracat kulvarında yüzde 4,2'lik payıyla
13 üncü, dünya konfeksiyon ihracatındaki yüzde 3,5'lik payıyla da 6 ncı ülke
durumundadır. Avrupa'da ise, Çin'den sonra 2 nci büyük ihracatçıdır. Avrupa'nın
tüm ülkelerden yaptığı toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatının onda 1'i,
Türkiye tarafından sağlanmaktadır. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörü, son yıllarda, büyük olduğu kadar rekabetin çok zor olduğu
Amerika pazarlarında bile inanılmaz başarılara imza atmıştır. Mesela, Amerika
Birleşik Devletlerine yapılan tekstil ve konfeksiyon ihracatının yaklaşık üçte
1'ini oluşturan tişörtler kaleminde, tüm dünyada yaşanan global krizin
körüklediği sıcak rekabet ortamına ve kotalara rağmen, yüzde 250 ihracat artışı
gerçekleştirilmiştir. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörü, 1997 yılı ortalarında Uzakdoğu ülkelerinde başlayıp,
başta, Rusya ve Brezilya olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri de etkisi altına
alan global krizle birlikte daralan ihracat imkânlarını, Amerika Birleşik
Devletleri gibi krizden az etkilenen ülke pazarlarına yönelerek genişletmeye ve
ihracat performansını korumaya çalışmıştır. Denilebilir ki, Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörü zoru sevmektedir. 1980'li yıllarda koşmaya başladığı
milletlerarası rekabet kulvarında kotalarla mücadele etmiştir. Çin gibi
hammadde fiyatına mal satan ülkelerin re-kabetine karşı koyabilmiştir. Ancak,
1999 yılına gelindiğinde, tarihinin ilk ciddî ihracat performansı kaybıyla
karşı karşıya gelmiştir. 1998 yılında var olma mücadelesi uğruna giriştiği
ihracat seferberliğinde kısmen galip gelerek, ihracatını yüzde 2,5 oranında
artırabilmişken, 1999 yılında yüzde 9'lar civarında bir ihracat düşüşüyle
karşılaşmıştır. Sürdürülen ihracat seviyesi ise, birçok firmanın yıllardan beri
çalıştığı müşterileriyle temaslarının koparılmaması amacından
kaynaklanmaktadır. Global ekonomik krizle
daralan ihracat imkânları ve artan rekabet dolayısıyla düşen ihracat fiyatları,
plansız yapılan yatırımlar sonucu sektörde beliren, ancak, ihracat pazarındaki
sürekli büyümenin etkisiyle açığa çıkamayan yapısal ve finansal meseleler, ülke
ekonomisinde ve işleyişinde yaşanan tıkanıklıklarla birlikte tekstil ve
konfeksiyon sektörünün önünü kapatmıştır. Değerli milletvekilleri,
Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün bugün içinde bulunduğu sıkıntıları şu
şekilde özetleyebiliriz: Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörünün önemli bir sıkıntısı, aşırı yatırım ve kapasite
fazlalığı ile yan sanayiin yeterince geliştirilememesidir. 1996 yılında gümrük
birliğine girilmesiyle birlikte oluşan beklentiler nedeniyle, sektörde,
özellikle iplik ve dokumada aşırı miktarda yatırım yapılmış ve bunun sonucunda
da, iç ve dış talebin aynı paralelde artış göstermemesi, kapasite kullanım
oranlarını düşürmüş ve üretim maliyetlerini de artırmıştır. Ayrıca, sektörün
birçok önemli girdisi ithalat yoluyla karşılanmakta, dolayısıyla da, maliyet
fiyatları da yüksek olmaktadır. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörünün bir başka sıkıntısı da, teknolojinin yenilenememesi ve
kaliteli işgücü yetersizliğidir. Almanya, İtalya ve İsviçre gibi Avrupa
ülkelerinde, 10 yaşından yeni olan makine parkının kurulu makine parkına oranı
yüzde 70'in üzerindedir. Türk tekstil sektöründe kullanılan teknolojinin yaşı,
son yıllarda yenileme faaliyetlerinin artmasına rağmen, gerçek bir envanter
olmadığından, kesin olarak bilinememektedir. Bununla beraber, bazı araştırmaların
sonucuna göre, ismi geçen ülkelerin değerlerinin yarısında olduğu tahmin
edilmektedir. İsmi sayılan ülkeler, kendi imalat sanayilerinin ürünleriyle
teknolojilerini yenilerlerken, Türkiye, bu sahada kendi teknolojisini, maalesef,
üretememektedir; dolayısıyla, sektör, pahalı teknolojiyi almaktadır. Son 5
yılda, 5 ile 10 milyar dolar arasında değerlerle yatırım yapılmıştır. 1985-1995 döneminde
yanlış ithalat politikası sonucu, Türkiye, yeni teknoloji yerine, eski
teknolojiyi ithal etmiştir. Türkiye'nin acilen teknoloji yenilemesi yapması
gerekmektedir. Türkiye, çok pahalı olan teknoloji yenilemesini yapmazsa, yani,
teknolojisini yenileyemezse, teknolojisini sürekli yenileyen ülkeler karşısında
sürekli dezavantajlı duruma düşecek, yani, rekabet gücü sürekli azalacaktır. Ayrıca, sektörde
istenilen seviyede ve sayıda kalifiye işgücü bulunamamaktadır ve işgücü ve-rimi
düşüktür. Bu durum, zamanında ve kaliteli üretimi yapabilme konusunda sektör
için dezavantaj oluşturabilmektedir. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörünün bir diğer sıkıntısı ise, markalı ve kaliteli üretim
yetersizliği ile sektördeki ar-ge faaliyetlerinin yetersizliğidir. Sektörün
büyük bir kısmı fason imalat yapmakta olup, kendi markasıyla ihracat yapan
firma sayısı sınırlıdır. Dünya tekstil ve konfeksiyon ticaretindeki miktar
kısıtlamalarının 2005 yılında son bulmasıyla birlikte, bu sektördeki rekabet
daha da şiddetlenecektir. Özellikle, ülkemizin bu rekabetten başarıyla
çıkabilmesi için, moda yaratan markalı ürünler üretimini ve ihracatını
gerçekleştirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Günümüzde rekabetin
önemli unsurlarından biri de, yeni ürün geliştirme ve üretim verimliliğini artırmaktır;
yani, ar-ge faaliyetleridir; ancak, ne yazık ki, tekstil ve konfeksiyon
sektöründe, ar-ge faaliyetleri yetersiz düzeydedir. Tekstil ve konfeksiyon
sektörünün finansman meselelerini ise, işletme sermayesi yetersizliği ve
yabancı sermaye yetersizliği olarak özetleyebiliriz. Tekstil ve konfeksiyon
sektörünün yaklaşık yüzde 80'i, özkaynakları sınırlı ve işletme sermayesi
sıkıntısı çeken KOBİ'lerden oluşmaktadır. Sektörün yabancı sermaye
girişlerinden aldığı pay oldukça düşük ve yetersiz miktarda olup, gümrük
birliği sonrası da, beklenilen artış olamamıştır. Tekstil ve konfeksiyon
sektörünün üretim girdilerinden ve bu hususlardan kaynaklanan sıkıntılarını da,
ana başlıklar altında şu şekilde özetleyebiliriz: Kaliteli ve uygun
fiyatlardan hammadde temin edilememesi : Tekstil ve konfeksiyon ihracatımızın
önemli bir kısmını pamuklu ürünler oluşturmakta olup, pamuk, ülkemiz için
stratejik bir tarım ve sanayi ürünüdür; ancak, son yıllarda, pamukla ilgili
politikaların zamanında belirlenememesi ve istikrarlı bir şekilde
uygulanamaması nedeniyle, hem pamuk üreticileri hem de sanayici mağdur olmakta,
buna bağlı olarak üretimde önemli artışlar kaydedilememekte, talep artışı ancak
ithalatla karşılanmakta; dolayısıyla, pamuklu tekstil sanayiinde dışa
bağımlılık sürekli artmaktadır. Ayrıca, son yıllarda, sentetik elyaflardan
mamul ürünler lehine tüketici tercihlerinde meydana gelen değişim dikkate alınmaksızın,
tekstil sektöründeki yatırımlar pamuklu tekstil ürünlerinde yoğunlaşmış olup,
bu durum, uzun dönemde, tekstil sektöründeki rekabet avantajımızı yitirmemize
yol açabilecektir. Enerji maliyetlerinin
yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörünün maliyet kalemleri içerisindeki en
büyük paya sahip olan enerji fiyatlarının yüksekliği, üretim maliyetini önemli
ölçüde artırmakta ve dış pazarlardaki rekabet şansımızı zayıflatmaktadır.
Sektörün kullandığı enerji maliyeti, OECD ülkeleri ortalamasının 3 katına
ulaşmış bulunmaktadır. Türk tekstil sanayicisinin kullandığı elektriğin
kilovat/saati, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri sanayicisinin kullandığı
elektriğin kilovat/saatinin 2 katı daha pahalıdır. İşgücü maliyetlerinin
yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörümüz, işgücü maliyetlerinin her geçen
gün daha da pahalı hale gelmesi nedeniyle, azgelişmiş ve gelişmekte olan rakip
ülkeler karşısında, maliyet avantajını kaybetmiştir. Azgelişmiş ülkelerde
sendikal örgütlenmelere getirilen kısıtlamalar neticesinde düşük tutulan işgücü
maliyetleriyle yapılan üretim, haksız rekabete yol açmaktadır. Tek pazara bağımlılık: Tekstil
ve konfeksiyon ihracatının bir önemli sıkıntısı da tek pazara bağımlılıktır.
Tekstil ve konfeksiyon ihracatının büyük bir bölümü Avrupa Birliğine, bunun da
önemli bir kısmı Almanya'ya yapılmaktadır. Son yıllarda, başta Rusya
Federasyonu olmak üzere, pazar çeşitlenmesi yönünde gelişmeler kaydedilmiş
olmakla birlikte, pazar çeşitlenmesi yeterince sağlanamamıştır. Toplam tekstil
ve konfeksiyon ithalatı 60 milyar doları bulan Amerika Birleşik Devletlerine
ihracatımız, halen 1 milyar dolar seviyesindedir. KDV oranlarının
yüksekliği: Tekstil ve konfeksiyon sektörünün hammadde ve ara mamulleri
niteliğinde olan, ancak, nihaî tüketim malı olmayan iplik, kumaş, tekstil
kimyasalları ve konfeksiyon aksesuarları gibi girdilere uygulanmakta olan Katma
Değer Vergisi oranlarının yüksekliği, bir yandan sektörde kayıtdışı üretime
sebep olurken, diğer yandan da firmaların finansman ihtiyacını artırmaktadır. Değerli milletvekilleri,
biraz önce tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün yapısal, finansal ve diğer
meselelerini kısaca tespit ettim. Şimdi de, tespit ettiğimiz bu meselelerin
çözüm yollarını, yine kısaca arz etmek istiyorum. Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörüne ilişkin isabetli kararların alınabilmesi ve stratejilerin
geliştirilebilmesini teminen, bir envanter çalışması yapılmalı ve bunu
müteakiben, global tüketim ve yatırım trendleri paralelinde bir yatırım
politikası tespit edilmelidir. Bu bağlamda, öncelikle ka-pasite artışı
getirmeyen; ancak, üretim maliyetlerinde azalma sağlayan, daha yüksek
teknolojiye sahip modernizasyon yatırımları teşvik edilmelidir. Teknoloji yenilenirken,
en kısa zamanda, ihtisaslaşmış ve pazarı olan branşlardan başlanarak yerli
makine üretimi gerçekleştirilmelidir. Böylece, üretim teknolojileri bakımından
dışa bağımlılık azalacak ve yıllık 2-2,5 milyar dolar civarında olan tekstil
makine ithalatını ikame edecek yerli makinelerin imalatı teşvik edilmelidir.
Bunun için gerekli olan altyapı çalışmaları devletimiz tarafından derhal
yapılarak, özel sektör bu konuda özendirilmeli ve önü açılmalıdır. Türk tekstil makineleri
imalat sanayiinin aktif duruma gelememesinin sebepleri çok yönlü
araştırılmalıdır. Araştırmada gözden geçirilecek konuların başında pazar imkânı
gelmektedir. Bunu müteakip, finans meseleleri, sahip olunan teknolojik seviye,
yeterli teknik eleman, kurulu işletmeler arasındaki organizasyon ve bürokratik
işlemler de yeniden gözden geçirilmelidir. Ayrıca, ihracat
ürünlerimizde ilave katmadeğer artışı sağlayacak tekstil kimyasalları ve
konfeksiyon aksesuarları gibi yan sanayi yatırımları da teşvik edilmelidir. Sektör ve Millî Eğitim
Bakanlığı işbirliğiyle sektörün bütün üretim kademelerindeki gerçek işgücü
ihtiyacı tespit edilerek, meslekî eğitimin buna göre programlanması sağlanmalı
ve sektör ile Millî Eğitim Bakanlığı koordinasyonuna daha fazla önem
verilmelidir. Moda ve markalı ürünler
ihraç ederek sektörün toplam katmadeğerinin artırılması ve "Türk
Malı" imajının yaygınlaşması amacına yönelik, firmalarımızın
milletlerarası pazarlarda yapacakları, marka tescili dahil, tanıtım ve
tutundurma faaliyeti dolayısıyla yapacakları giderlerin devletçe karşılanmasını
sağlamak amacıyla gerekli yasal tedbirler alınmalıdır. Ayrıca, ülkemizde, sanata
dayalı, moda ortaya koyabilecek yüksek kaliteli ürünlerin üretilebilmesini
teminen oluşturulacak bir teşvik politikasının ana hatları ile kullanılacak
enstrümanların neler olacağının tespiti için, konuyla ilgili kamu ve özel
sektör kuruluşlarının temsilcilerinin iştirak edeceği bir moda ve marka şûrası
düzenlenmelidir. Sektör, ar-ge konusunda
daha bilinçlendirilmeli ve ar-ge teşviki için devlet tarafından ayrılan
kaynaklar artırılmalıdır. Üniversite ve meslek
yüksekokullarında tekstil ve konfeksiyonla ilgili eğitim geniş tutulmalı,
gerekli düzenlemeler ile tekstil fakültelerinin kurulması temin edilmelidir. Bu
fakültelerden mezun olacak mühendis, tekniker ve kalifiye ara elemanların
işletme ve iş şartlarına tam olarak uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeleri
sağlanmalıdır. Değerli milletvekilleri,
Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları pek çoktur ve acil çözüm
beklemektedir. Artık, bu sorunlara el uzatma ve sorunları derinlemesine
irdeleme zamanı gelmiştir; çünkü, bu konu, yalnızca bir sektörü değil, ülkenin
genel menfaatlarını ilgilendiren bir konudur. Kanaatimizce, tekstil ve
konfeksiyon sektörünün sorunlarının çözümü için bulunacak her yol ya da
alternatif, ülkenin genel refahı için harcanmış bir çaba anlamına gelecektir. Bu sebeplerden dolayı,
bütün kurumlarımızla, tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün bugün mevcut
meselelerinin çözümü ve ileriye dönük yapısal dönüşümü sağlayacak tedbirlerin
alınması amacıyla el ele vermek ve acil çözümler üretmek durumundayız. Tekstil
ve konfeksiyon sektörümüzün sorunları, bu sektörümüzün meselesi olmaktan
çıkarak, ülkemizin geleceğini ilgilendiren çok önemli mesele haline geldiğinden
dolayı, görüşmekte olduğumuz Meclis araştırması önergesine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi belirtmek istiyorum. Bu konuyla ilgili,
hepinizin, bizimle benzer görüşleri paylaştığını ümit ediyor ve hepinize, bu
konuda göstereceğiniz olumlu girişimler için şimdiden teşekkür ediyor; bu
duygular içerisinde, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Ben de teşekkür
ediyorum efendim. Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır. Şimdi, önerge sahibi
olarak, Bursa Milletvekili Sayın Turhan Tayan konuşacaklar. Çalışma süremizin
dolmasına çok az bir zaman kalmıştır, takdir sizin Sayın Tayan. Buyurun Sayın Tayan. TURHAN TAYAN (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekstilin ve konfeksiyon sektörünün
sorunları üzerinde bir Meclis araştırması önergesi vermiş bulunuyorum ve
arkadaşlarımla birlikte hazırlayıp Yüce Meclise sunduğumuz bu önerge üzerinde,
önerge sahibi olarak söz aldım. Benden evvel konuşan,
parti gruplarına mensup sözcü arkadaşlarım, fevkalade isabetli görüşleri ifade
ettiler. Geneliyle katıldığımız bu görüşlerden dolayı, arkadaşlarımızın bu
katkılarına teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, 22
Mayıs 1999 tarihinde verilmiş bulunan bir önergenin, 19 ay gibi bir süre sonra
burada görüşülüyor olmasını yadırgayabiliriz; ancak, İçtüzük konularının
görüşüldüğü şu günlerde, bu konunun ne kadar güncel olduğu ve ele alınması
gerektiğine bir nebze işaret etmek istiyorum. İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddelerinin, bu açıdan yeniden değerlendirilmesinde ve düzenlenmesinde
kaçınılmaz faydalar vardır. Değerli arkadaşlarım,19
ay sonra, bu konunun hâlâ güncelliğini, hatta daha şedit bir şekilde muhafaza
ediyor olması, tekstilin içinde bulunduğu sorunların ne kadar ağır olduğunun ve
de hâlâ devam ettiğinin işaretidir. Başta Bursa olmak üzere, İstanbul, Denizli,
Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş gibi büyük sanayi merkezlerimizin istihdamının
omurgasını taşıyan, vergi tahakkuk ve tahsilatının büyük bir kısmını üreten,
sağlayan, ihracatımızın yüzde 40'ının üzerinde tekstil ve konfeksiyon sektörüne
borçlu olduğumuzu bir defa daha ifade edersek, tekstil ve konfeksiyon
sektörünün, bugün, başta ihracat olmak üzere, istihdam politikamızın lokomotifi
olduğunu kabul etmek durumundayız. 12 milyar doların üzerinde bir ihracat
potansiyelinin, emek yoğun bir sektörün sorunlarına ve can çekişen sesine kulak
vermek konusunda daha ne kadar bekleyeceğimizin suali, hep beraber burada ifade
edilmiştir. Tekstil ve konfeksiyon
sektörünün önemli sorunları var, arkadaşlarımız saydılar. Bu sorunlar, enerji
maliyetinden enerjinin kalitesine, enerji fiyatlarında her geçen gün ortaya
çıkan fiyat artışları, özellikle finansman sorunları ve sıkıntısı, tekstil
sektörünün kredilendirilmesi konusunda bankaların... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Bir dakika
efendim. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz bitmek üzeredir; 1 dakika var. Araştırma önergesinin
görüşülmesinin bitimine kadar sürenin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın Tayan, buyurun. TURHAN TAYAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, ekonomimizin böylesine önemli sektörünün finans ve kredi
sorunlarının bankacılık sistemi içerisinde isteksiz karşılanması ve tekstil
sektörünün yüksek riskli bir sektör kabul edilerek kredi imkânlarından
faydalanamaması, üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca, hammadde
maliyetleri dikkat çekicidir. Başta pamuk ve polyester iplik politikalarının
yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Tekstilde teknolojimizi
yaratmamış olmamız ve ar-ge çalışmalarının, aşağı yukarı, yok derecede olması,
bu konuda, devlet politikası olarak, sanayileşme politikası olarak ve
üniversitelerimizin teknolojik eğitim politikaları olarak ele alınması gereken
önemli konular olduğuna işaret etmek istiyorum. Mevzuattan gelen önemli
sıkıntılar var. İhracat ve dışticaret rejiminin istikrarsızlığı, sürekli
değişimi ve belirsizliği, özellikle dış ticaretle ilgili yetkilerin çeşitli
bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar arasında dağınıklığı, âdeta tekstilciyi ne
yapacağını bilemez hale getirmiştir. Özellikle, yatırımların planlanması ve
teşvikinde yeniden bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Aşırı, plansız yatırım ve
teşvikler âdeta büyük bir ölü kapasite yaratmıştır. Değerli arkadaşlarım,
toplam 150 milyar dolarlık yatırımın söz konusu olduğu bu sektörde, şu anda
yüzde 50 kapasiteyle çalışma sürdürülmektedir. Bu demektir ki, 75 milyar
dolarlık atıl bir kapasite söz konusudur. Eximbank kredilerinin
yetersizliği ve özellikle tekstil ve konfeksiyon sektörüne zamanında, yerinde
ulaşmaması büyük sıkıntılar yaratmaktadır. Kur politikasındaki sorunlar devam
etmektedir. Özellikle ihracatımızın büyük bir bölümünün Avrupa'ya yapıldığı
düşünülürse, kur politikasındaki sıkıntılar ihracatçımızı ve dolayısıyla
tekstil sektörünü büyük sıkıntıya sokmaktadır. Dolar karşısında eurodaki düşüş
büyük problemler yaratmaktadır. Değerli arkadaşlarım,
konu üzerinde özellikle dampingli ithalatın ve kaçak ithalatın, kaçak
girdilerin, dahilde işleme rejiminin kötüye kullanılmasının getirdiği
olumsuzluklara bir cümleyle işaret etmek istiyorum. Özellikle yılda 1 milyar
metre kumaş ithal edildiği veya bunun kaçak yollardan Türkiye'ye girdiği ve
bunun, aşağı yukarı 100 tekstil şirketinin kapanmasına ve 100 000 kişinin işsiz
kalmasına sebep olduğunu ifade edersem, herhalde doğruları söylemiş olurum.
Başlangıçta ucuz işçilik avantajımızın söz konusu olduğu bir durumda, özellikle
dampingli mallarla Türk tekstil ve konfeksiyonu tüm avantajlarını kaybetmiştir.
Şimdi, bu piyasayı nasıl koruyacağımız üzerinde birtakım heyecanlı gayretler
var; fakat, sonuç almakta zorlandığımız bir gerçek. Bunun, hükümetimizce,
hükümetlerce ciddiyetle ve süreklilikle ele alınmasında yarar görüyoruz ve
bunun, mutlaka değerlendirilmesine işaret etmek istiyoruz. Değerli arkadaşlarım, bu
önergemizle alakalı konuşan arkadaşlarımızın ve parti gruplarının, önergenin
lehinde görüş ifade etmelerinden duyduğum memnuniyeti önerge sahibi ve
arkadaşlarım adına memnuniyetle karşılıyorum. Türkiye'nin önemli bir ekonomik
sorununun, bu yapılacak araştırmayla tespit edilecek sorun ve çözümlerle
hükümetlerimize daha aktif, daha verimli, daha doğru yaklaşımların
belirlenmesinde yararlı olacağı düşüncesiyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkana bu anlayışından dolayı teşekkür ediyorum. Gruplar adına söz alan
arkadaşlara teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tayan. Meclis araştırması
önergesi üzerinde öngörüşmeler tamamlanmıştır. Sayın Karapaşaoğlu, sual
hakkınız yok; ama, anladığım kadarıyla, Bursa Milletvekili olarak iştirak
ettiğinizi ifade edeceksiniz herhalde. Yerinizden, çok kısa
efendim... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Evet efendim. Hem katılacağımı belirtmek istiyorum hem de çok önemli
bir konuyu gözler önüne sermek istiyorum. Tekstil sektörümüzle
ilgili olarak çalışmalarımız, biliyorsunuz, Batı pazarlarına yöneliktir. Batı
pazarlarına kaliteyi götürmemiz gerekiyor; ancak, Batı pazarlarının Uzakdoğu
ülkelerinin tekstil sektörleri de ulaştıkları için çok büyük prodüksiyonlar ve
çok ucuz fiyatlarla geldikleri için, tekstil sektörümüzün önündeki tehlike çok
büyüktür. Dolayısıyla, sayın parlamenterlerimizin bu konuya gösterdikleri ilgi,
çok önemli miktarda sanayimizin geneli üzerine gösterdikleri ilgi biçiminde
algılanacak ve sanayimize de yararlı olacaktır diyor, saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Mesele anlaşılmıştır. Efendim, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı
olsun. Şimdi, bir oylama daha
yapacağım. Meclis araştırmasını
yapacak komisyonun 13 üyeden kurulması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Komisyonun çalışma
süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden
başlamak üzere, üç ay olması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. En son oylamaya
geçiyorum. Komisyonun, gerektiğinde,
Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim
gösterdiğiniz ilgiye. Sözlü sorular ile kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Ocak 2001 Çarşamba günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyor, hayırlı akşamlar diliyorum
efendim. Kapanma Saati : 19.06 BİRLEŞİM 41 İN SONU |
|