DÖNEM : 21 CİLT : 51 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 39 uncu
Birleşim 3 . 1 . 2001 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. –
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. –
YOKLAMA IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
yeni bir yılın başlangıcında, ekonomik ve siyasî temennilerine ilişkin
gündemdışı konuşması 2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın,
sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara uygulanan vergilere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı 3. – İçel Milletvekili Akif Serin’in, İçel
İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşması B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Fransa Millet Meclisinde gündeme
alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısının yasalaşmasının engellenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden birer
milletvekilinin katılımıyla oluşacak parlamento heyetinde yer alacak
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/731) 2. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in
(6/890) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/271) V. –
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya’nın, PKKterörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/476) ve
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı 2. – Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya’nın, kayıp işadamlarına ve Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) ve Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler’in cevabı 3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın,
Bilim Araştırma Vakfında gerçekleştirilen operasyona ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/480) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in
cevabı 4. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, Erzincan-Kemaliye-Gözaydın Köyü sulama göleti projesine ilişkin
DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/481) 5. – Bursa Milletvekili Ahmet
Sünnetçioğlu’nun, Marmara Birlik tarafından yapılan zeytin alımlarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/482) 6. – Bursa Milletvekili Ahmet
Sünnetçioğlu’nun, meslek lisesi ve açık öğretim liselerinden genel liselere
geçiş hakkının verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/483) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı 7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in okul ve kütüphane ihtiyaçlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu’nun cevabı 8. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik İlçesinin Meslek Yüksek Okulu hizmet binası, halk
eğitim merkezi binası ve öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/495) ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı 9. – Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar’ın, Gaziante-Şehitkamil Bayraktar Lisesi spor salonuna ayrılan ödeneğe
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/518) ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu’nun cevabı 10. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in,
Mardin’de Eğitim Fakültesi açılması için çalışma olup olmadığına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu’nun cevabı 11. – İstanbul Milletvekili Osman
Yumakoğlulları’nın, Antalya Anadolu İmam Hatip Lisesinden özel bir liseye geçiş
yapan öğrencinin naklinin geçersiz sayılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/538) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun
cevabı 12. – Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlu’nun, Erciyes Üniversitesinde düzenlenen Eğitim Yönetimi Kursuna Adana
İlinden çağrılan adaylara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/561) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı 13. – İstanbul Milletvekili Ali Coşkun’un,
bakanlığın tavsiye kararı bulunan bir yardımcı ders kitabına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/562) ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu’nun cevabı 14. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, İran fıstığı ithaline ilişkin devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/486) 15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/487) 16. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın,
TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/488) 17. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490) 18. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun,
Mernis projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) 19. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492) 20. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’te Karkamış Baraj Gölü altında kalan bazı köylerin
sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi (6/493) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı 21. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494) 22. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/498) 23. – İstanbul Milletvekili Osman
Yumakoğulları’nın, yediemin olarak gümrük kapılarında bekletilen mallara ve
rüşvet iddialarına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/499) ve
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı 24. – İstanbul Milletvekili Osman
Yumakoğulları’nın, gözetim altında emniyet güçlerince alınan ifade
tutanaklarının basında yayınlanmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/500) ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı 25. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/501) 26. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kaldırılıp
kaldırılmayacağına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/507) ve
Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı 27. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman’ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/517) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın
cevabı B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu’nun, İstanbul’da görev yapan bazı hâkimlerden savunma istendiği
iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/3003) 2. – Antalya Milletvekili Salih Çelen’in,
Genel Bütçeden AdaletBakanlığına ayrılan paraya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/2991) 3. – Antalya Milletvekili Salih Çelen’in,
Adalet Bakanlığının bütçesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk’ün cevabı (7/2996) 4. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın,
kamu görevlilerinin özel hayatlarını düzenleyen bir kanun veya yönetmelik olup
olmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in
cevabı (7/3004) 5. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın,
Ege’yi, Trakya, Marmara ve Karadeniz’e bağlayan yolların proje ve ödeneğine, - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın,
Osmaniye İli ve ilçeleri arasında ulaşımı sağlayan yollara ilişkin soruları ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/2926, 2935) 6. – Çanakkale Milletvekili Sadık
Kırbaş’ın, özelleştirme kapsamına alınan KİT’lerde çalışan personele ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/2910) 7. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün’ün,
Çorlu Huzurevi inşaatı projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan
Gemici’nin cevabı (7/3107) 8. – Aksaray Milletvekili
RamazanToprak’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalara
Emlakbank’tan verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Bal’ın
cevabı (7/3069) 9. – Bursa Milletvekili
ErtuğrulYalçınbayır’ın, SPK’dan ayrılıp finans piyasasında görev alanlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/3106) VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLAR-DAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/650, 1/679) (S.
Sayısı : 517) 2. – İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili
Mehmet SalihYıldırım’ın;Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili
Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya
Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir
Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüğüzünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :
527) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak
iki oturum yaptı. Kültür Bakanı M. İstemihan Talay, İstiklâl
Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy’un 64 üncü ölüm yıldönümü nedeniyle gündemdışı
bir konuşma yaptı; MHP Grubu adına, Ankara Milletvekili Abdurrahman Küçük;
DYPGrubu adına, Van Milletvekili Hüseyin Çelik; FP Grubu adına, Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan; ANAP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Yılmaz
Karakoyunlu; DSP Grubu adına, Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak ve şahsı adına
da, Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman görüşlerini açıkladılar. Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/995), Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/915),
(6/840), Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın
(6/924), Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun
(6/1075), (6/1074) (6/1082), Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun
(6/1036), Esas numaralı sözlü sorularını geri
aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi. Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının : 10, 22, 27, 28, 29, 30, 31, 47, 48, 64,
68, 69, 77, 85, 87, 89, 90, 91, 98 ve 100 üncü sıralarında yeralan sorulara,
Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın, 11 ve 262 nci sıralarında yeralan sorulara
da, Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın, Cevap vereceklerine ilişkin önergeleri
okundu; gereğinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, 3201 Sayılı Emniyet
Teşkilâtı Kanununa Bir Ek Madde İlave Edilmesine Dair Kanun Teklifi (2/217) ile Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun,Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarih ve 2809 Sayılı Kanun
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ek ve Geçici Maddeler
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/499), Doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergeleri, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi. Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, konuşmasında, hükümete sataştığı iddiasıyla
bir konuşma yaptı. Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının : 1 inci sırasında bulunan (6/470), 2 nci sırasında bulunan (6/471), 3 üncü sırasında bulunan (6/472), Esas numaralı sözlü sorular, üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya çevrildi ve gündemden
çıkarıldı; soru sahipleri de, sorular üzerinde görüşlerini açıkladılar. 4 üncü sırasında bulunan (6/476), 5 inci sırasında bulunan (6/478), 6 ncı sırasında bulunan (6/480), 7 nci sırasında bulunan (6/481), 8 inci sırasında bulunan (6/482), 9 uncu sırasında bulunan (6/483), Esas numaralı sözlü sorular, ilgili
Bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi. 10 uncu sırasında bulunan (6/484), 22 nci sırasında bulunan (6/497), 27 nci sırasında bulunan (6/502), 28 inci sırasında bulunan (6/503), 29 uncu sırasında bulunan (6/504), 30 uncu sırasında bulunan (6/505), 31 inci sırasında bulunan (6/506), 47 nci sırasında bulunan (6/522), 48 inci sırasında bulunan (6/523), 64 üncü sırasında bulunan (6/541), 68 inci sırasında bulunan (6/545), 69 uncu sırasında bulunan (6/546), 77 nci sırasında bulunan (6/556), 85 inci sırasında bulunan (6/566), 87 nci sırasında bulunan (6/568), 89 uncu sırasında bulunan (6/570), 90 ıncı sırasında bulunan (6/571) 91 inci sırasında bulunan (6/572), 98 inci sırasında bulunan (6/579), 100 üncü sırasında bulunan (6/581), Esas numaralı sözlü sorulara, Bayındırlık
ve İskân Bakanı Koray Aydın, 11 inci sırasında bulunan (6/485), 262 nci sırasında bulunan (6/766), Esas numaralı sözlü sorulara da, Orman
Bakanı İ. Nami Çağan, Cevap verdiler. Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yeralan, Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10) üzerinde bir süre
görüşüldü. Sözlü sorular ile kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2001 Çarşamba günü saat 15.00’te
toplanmak üzere, birleşime 18.47’de son verildi.
II. – GELEN
KÂĞITLAR 3 . 1 .
2001 ÇARŞAMBA Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in,
Rize Merkez II 48 Afet konutları inşaat projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.1.2001) 2. – Rize Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu’nun, F Tipi cezaevleri ile ilgili olarak yapılan açıklamalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.1.2001) 3. – Rize Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu’nun, Eskişehir’de gözaltına alındıktan sonra zehirlenerek hastaneye
kaldırıldığı ve ailesiyle görüştürülmediği iddia edilen bir şahsa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.1.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma
Saati : 15.00 3 Ocak 2001
Çarşamba BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP
ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere
başlıyoruz. EMİN KARAA (Kütahya)- Yoklama yapmayacak
mısınız?.. BAŞKAN- Sayın Karaa, yoklama yapıp
yapmamak Başkanın takdirinde olan bir hadise. (DSP sıralarından alkışlar) Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz, yeni yıl temennileri
hakkında söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'a aittir. Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Hatay
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni bir yılın başlangıcında, ekonomik ve siyasî
temennilerine ilişkin gündemdışı konuşması MEHMET ŞANDIR (Hatay)- Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; öncelikle, Muhterem Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. Bugün, yeni bir çalışma dönemine
başlıyoruz. Yeni yıla, kutsal günlerini kutlayan diğer dinlere mensup
vatandaşlarımızla birlikte, ramazan ayının kutsiyeti, bayram sevinci ve huzuru
içinden geçerek giriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizler, siz
değerli milletvekillerimize ve aziz milletimize, yeni yılın, mutluluk, sağlık,
barış, huzur, dirlik ve düzenlik ve esenlik getirmesini diliyoruz. Yeni bir
dönemin başlangıcında güzel duygu ve temennilerimizi ifade etmekle beraber,
önümüzdeki dönemde beklentilerimizi ve hassasiyetlerimizi de, sizlerle
paylaşmak için söz aldım. Değerli milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak şu hususları, sizlerin ve aziz milletimizin
dikkatine sunmak istiyorum. Hükümetimizin uygulamakta olduğu ekonomik istikrar
ve yeniden yapılanma programının kesintiye uğratılmadan, taviz verilmeden
uygulanmasını yeni yılda da, biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
hükümetimizden bekliyoruz. Bu programla, toplumun önüne konulan hedeflerin
gerçekleşmesini ve sağlanan iyileşmelerin ivme kazanarak devam etmesini
bekliyoruz. Artık, hiçbirimizin mazereti kalmamıştır. Bu enflasyon denen yüksek
faiz ve içborç sarmalından ülkemizi kurtarmalıyız. Üretim artırılmalı, istihdam
artırılmalı, gelir dağılımındaki adaletsizliklere, artık, son verilmeli.
Özellikle, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın geçimlerine katkı sağlayacak
tedbirler hızla alınmalı. Bir diğer husus, milletimiz için millî
heyecanlar ve hedefler, her zamankinden daha fazla öne çıkarılmalı ve
yaşatılmalıdır. Adriyatik'ten Çin seddine kadar Türk dünyası şuuru ve 21 inci
Yüzyılın Türk asrı olması ideali devam ettirilmelidir. Günlük meşgale ve
sıkıntılar içinde milletimizin misyonu unutulmamalı, yeni nesillerin gönlünde
bu misyon yaşatılmalıdır. Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyıl
barış yüzyılı olacaktır. Millî heyecanlar ve hedefler doğrultusunda,
toplumumuzda sağlanacak dayanışma, bölgesel bir barış seferberliğine
dönüştürülmeli, tüm komşularımızla ileri düzeyde dostluk ve işbirliği
kurulmalıdır; Türk dünyasına yakın ilgimiz devam etmelidir. Korkuların bizi kuşatmasına fırsat
vermemeliyiz. Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti her anlamda büyüktür,
hiçbir milletten ve özellikle kendi kendimizden korkmamıza hiçbir sebep yoktur.
Emperyal dışpolitika izlenmesine yeniden geri dönülmelidir. Avrupa Birliğiyle ilgili, Grubumuzun
hassasiyetleri ve beklentilerine gelince; biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak, Avrupa Birliğine girmek hedefinin devam ettirilmesinin gerekliliğine
inanıyoruz. Devletimiz, uluslararası taahhütlerini yerine getirmelidir. Katılım
Ortaklığı Belgesindeki bazı hususlara itirazımız ve endişelerimiz devam
etmektedir; ancak, devlet politikası ve taahhüdü haline gelmiş olan bu ana
yönelişten sapma söz konusu olmamalıdır. Küreselleşen dünyada, çağı yakalamak
bir zorunluluksa, Avrupa Birliğini hiçbir anlamda yok sayamayız. Millî hassasiyetlerimiz korunarak, bir an
önce Avrupa Birliğine girmek için, Türkiye, üzerine düşenleri yapmalıdır;
ancak, şu hususta mutabık kalmalıyız: Binlerce yıldır bu coğrafyada hükümran
olmuş Türk Milletinin bir ferdi olmaktan, aslını inkâr etmeden, herkes onur
duymalıdır. Acımasız bir yarışın sürüp gittiği küresel ekonomiye ayak uydurmak
için, Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için, uygar
dünyanın bir üyesi olmak için, Avrupa Birliğine girmeliyiz; ancak, Türk
Devletinin ve Türk Milletinin bütünlüğü ortak paydamız olmalıdır. Azınlıklar ve
kültürel haklar adı altında birtakım taleplerle milletimizin birliğini ve
bütünlüğünü bozmayı hedefleyen girişmelere, öncelikle yöneticilerimiz itibar
etmemelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Şandır, 1 dakika içinde
toparlar mısınız efendim. MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Tüm
insanlarımızın onurlu ve eşit üyesi olmak şartıyla kurduğu Cumhuriyetimiz,
millî mutabakatımızdır ve bu mutabakat asla bozulmayacaktır. Geliniz, yeni
yılda, bu mutabakatımızı daha da güçlendirelim, siyasetçiler olarak
sorumluluklarımızın idrakinde yapılması gereken neyse onu yapalım. Ülkemizi,
yılların biriktirdiği sorunların sonucunda düştüğü dipsiz kuyudan çıkartalım,
tünelin ucunda görünen ışığın söndürülmesine müsaade etmeyelim. Elbirliğiyle
yeniyi, yeni bir yüzyılı ve lider ülke Türkiye'yi birlikte inşa edelim. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
hepinizi, yeni yılda bu yöndeki gayretlerimize katılmaya davet ediyorum. Bu
yönde sizlerin yapacağı tüm çalışmalara katılacağımızı da ifade ediyorum. Yeni yılın, Türk Milletine ve tüm
insanlığa huzur getirmesini yeniden diliyor, sizlere başarı ve mutluluk
dileklerimle saygılar sunuyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır. Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek sayın
bakan?.. Yok. Gündemdışı ikinci söz, sıvılaştırılmış
petrolgazı kullanan araçlara uygulanan vergiler hakkında söz isteminde bulunan
Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal'a aittir. Buyurun Sayın Ünal.(FP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. 2. –
Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara
uygulanan vergilere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı’nın cevabı ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yabancıların "el-pi-ci", bizim
"LPG" dediğimiz likit, yani sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara
uygulanan haksız vergileri dile getirmek amacıyla gündemdışı söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Ayrıca, Sayın Başkana
da söz verdiği için teşekkür ediyorum. Değerli milletvekilleri, konunun son altı
aydır tartışıldığı dikkate alınırsa, sanki, LPG'nin araçlarda altı aydan beri
korsan olarak kullanıldığı şeklinde bir izlenim edinilebilir. Halbuki, durum,
sanıldığı gibi değildir; çünkü, araçlarda LPG kullanımı, devletin izniyle,
bundan beş yıl önce başlamıştır. Sanayi Bakanlığınca 29.6.1995 tarihinde
yayımlanan bir yönetmelikle, araçlarda LPG kullanımı ve tadilatı serbest
bırakılmıştır. Bakanlığın bu izni üzerine, LPG'nin avantajları dolayısıyla,
başta ticarî araç sahipleri olmak üzere, birkısım özel oto sahipleri, hatta
bazı resmî kurumlar bile devletin sağladığı bu imkândan faydalanmak istemişler
ve 1 000 ilâ 2 000 mark masraf yaparak araçlarını otogaza dönüştürmüşlerdir. Bu
çalışmalar, kısa zamanda binlerce insanı istihdam eden yeni bir sektörün
oluşmasına sebep olmuştur. Sektörün ekonomik hayatta yerini almasıyla birlikte,
LPG'ye dönüşüm atölyeleri artmaya, ustalar, kalfalar ve çıraklar yetişmeye
başlamıştır. Bütün bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak da, LPG tüketiminde
bir artma görülmüştür. Bir iddiaya göre, LPG'den dolayı gelir
kaybına uğrayan bazı petrol şirketleri veya çıkar grupları, hükümete birtakım
telkinlerde ve baskılarda bulunmuşlardır. Hemen ardından, hükümet, LPG'li
araçları, suçüstü yakalamış gibi, ardı arkası kesilmeyen vergilerle
cezalandırmaya başlamıştır. Önce, geçen yıl ortalarında yüzde 17 olan KDV'yi
yüzde 40'a çıkarmış; bu da yetmezmiş gibi, LPG'li araçların teknik
muayenesinden alınan 7,5 milyon lira harç miktarını 20 kat birden artırmıştır.
Bereket versin ki, Danıştay, bu uygulamayı durdurmuştur. Şimdi de, otogazlı
araçların vergilerini, Ocak 2001'den itibaren emsallerine kıyasla 4-5 misli
artırmıştır. Örneğin, motor silindir hacmi 1600 santimetreküpten ve ağırlığı
950 kilogramdan az olan 4-6 yaş arasındaki bir aracın vergisi, 63 920 000 lirayken,
LPG'li aynı aracın vergisi 5 kat artırılarak 319 600 000 liraya
çıkarılmaktadır. Değerli arkadaşlar, bu, bir vergi değil,
resmen cezalandırmadır. Herhalde, bu, devlete ve hükümete güvenmenin bir cezası
olsa gerektir. Sizleri bilmiyorum, ama, bu tür haksız uygulamaları, bendeniz,
devlet ciddiyetiyle bağdaştıramıyorum. Sindirim zorluğu çektiği bilinen Sayın
Başbakanın, cezayı andıran bu vergileri nasıl sindirebildiğini, doğrusu, çok
merak ediyorum! (FP sıralarından alkışlar) Anlayabildiğim kadarıyla, hükümet,
bazı çıkar çevrelerini ve IMF'yi memnun etme pahasına, memuru, işçiyi,
çiftçiyi, esnafı, sanatkârı, sanayiciyi, emekli, dul ve yetimi nasıl ezmeye
devam ediyorsa, LPG kullanan araç sahiplerini de, aynı yöntemle ezmek,
cezalandırmak istiyor. Hükümet, sadece otogazla mı uğraşıyor; hayır, o, Ayşe
teyzenin, Fatma ninenin mutfağındaki tüpgazla da uğraşıyor; neredeyse, her
hafta koyduğu zamlarla, onları da ezmek istiyor. Değerli milletvekilleri, gelişmiş
ülkelerde, çevre dostu olduğu için vergi indirimleriyle teşvik edilen ve bizde
de başlangıçta aynı gerekçelerle özendirilen LPG, nasıl oldu da, birden bire
düşman ilan ediliverdi. Daha düne kadar tehlikeli değilken, şimdi, hükümet,
bunu tehlikeli sayıyor; can emniyetinden, haksız rekabetten, devletin gelir
kaybından söz ediyor. Beş yıldan beri, yaklaşık 700 000 araç otogaza
dönüştürülmüş, 800 civarında otogaz istasyonu açılmış, 400-500 trilyon lira
para harcanmıştır. LPG tesisatları için, dışarıya, yaklaşık 1 milyar mark döviz
ödenmiştir; ama, hükümet uyumuş olacak ki, olayın yeni yeni farkına
varmaktadır. Siz, vaktinde vatandaşı uyarmış olsaydınız, onlar, böyle bir
riskin altına hiç girerler miydi? Şimdi, ne olacak; harcanan trilyonlarca
liralık millî servet, emek, zaman heder olup gidecek. Peki, tüm bu maddî ve
manevî kayıpları kim tazmin edecek? Vatandaşın gönlünde devlete karşı oluşan
güvensizlik duygusunu kim telafi edecek? Hükümete buradan sesleniyorum: Bu
yöntemle, vatandaştan beklediğiniz vergileri alamazsınız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız
efendim. ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Vergileri artırarak
daha çok vergi toplamayı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Birçok ülke, vergi
oranlarını düşürerek vergi gelirlerini artırmayı düşünürken, siz, tersini
yapıyorsunuz. Lütfen, vatandaşın sesine kulak veriniz, vergileri bir kere daha
gözden geçiriniz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Konuşmaya yanıt vermek üzere, Devlet Bakanı
Sayın Edip Safder Gaydalı. Buyurun Sayın Bakan. (ANAP sıralarından
alkışlar) DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekilimiz Sayın Zeki
Ünal'ın gündemdışı yaptığı konuşmaya hükümet adına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. LPG yani sıvı petrolgazı, büyük ölçüde,
ithal edilen bir üründür ve ithal fiyatı şu anda benzin fiyatının üzerindedir.
LPG'nin ithal ton fiyatı şu anda 368 dolar iken, normal benzinin ithal ton
fiyatı 240 dolardır; yani LPG benzinden yüzde 53 daha pahalıya ithal
edilmektedir. LPG pahalı bir ürün olmasına rağmen, genel olarak, benzinden çok
daha düşük fiyata satılmaktadır. Bu uygulamanın amacı, tüpgaz kullanan aileler
ile yine LPG kullanan sanayicilerin maliyetlerinin artmasını önlemektir. Şu anda normal benzinin litresi 573 200
liradan satılırken LPG'nin litresi 293 000 liradan satılmaktadır. LPG,
benzinden yüzde 53 daha pahalı ithal edilmesine rağmen, yüzde 49 daha ucuza
satılmaktadır. LPG perakende fiyatının düşük tutulmasını sağlamak için, LPG
üzerinden, benzine göre çok daha düşük vergi alınmakta ve ayrıca, LPG, uzun
süre dünya fiyatının altında satılarak, sübvanse edilmiştir. Bugün, normal benzinin litresinden 293 000
lira, süper benzinin litresinden 309 200 lira ATV alınırken, LPG'nin
litresinden sadece 1 838 lira gibi çok düşük bir ATV alınmaktadır. Vergi kaybı
dışında, ayrıca LPG'nin yurt içinde ithal fiyatının altında satılması
nedeniyle, devletin 190 trilyon lira düzeyinde bir sübvansiyon borcu doğmuştur. 1999 yılının ikinci yarısından itibaren
petrol ürünlerinin fiyatının hızla artmasına paralel olarak, fiyat farkı
nedeniyle, otomobil ve cipler de benzin yerine otogaz olarak LPG kullanmaya
başlamışlardır. Bu otomobil ve cipler arasında, 30-40 milyar fiyatında olan
lüks taşıtlar da yer almaktadır. Bu gelişme sonucunda LPG tüketimi hızla
artmış, buna karşın, benzin tüketimi azalmıştır. Otogaz tüketimi, 2000 yılında,
1999 yılına göre yüzde 250'nin üzerinde artmıştır ve Türkiye, Avrupa ve hatta
dünyada önde gelen LPG ithalatçılarından biri haline gelmiştir. Benzin satışlarının azalması nedeniyle,
millî varlığımız TÜPRAŞ'ın Kırıkkale Rafinerisi durma noktasına gelmiştir.
Benzinden LPG'ye kayma nedeniyle 400 trilyon liranın üzerinde bir vergi kaybı
olmuştur. Buna, 190 trilyon lira düzeyinde sübvansiyonu eklediğimizde,
devletin, yaklaşık 600 trilyon lira düzeyinde bir zararı olduğu görülmektedir. Bütçe dengesini düzeltmek için her alanda
gelir toplamaya çalışırken, maalesef, otomobillerin LPG tüketimini sübvanse
etmeye devam edemeyiz, 2001 yılında büyük vergi kaybını göze alamayız. Zaten,
LPG kullanan araçların benzin kullanan araçlardan çok daha düşük vergi ödemesi
adaletsizlik yaratmaktadır. Bu nedenlerle, LPG kullanan taşıtların
Motorlu Taşıtlar Vergisi artırılmıştır ve artış, lüks olmayan normal taşıtlarda
daha düşük düzeyde tutulmuştur. Böylece, yerli otomobiller, nispeten daha
avantajlı konumdadır. Vergi artışı, otomobillerin yıllık muhtemel LPG tüketimi
ve bu yolla benzine göre sağlanan avantaj dikkate alınarak makul bir düzeyde
yapılmıştır. Ayrıca, taksiler bir çeşit kamu hizmeti yaptıkları için, vergi,
LPG'li taksilerde aynı tür özel otomobillere göre nispeten daha düşük
artırılmıştır. TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Tam tersi,
Sayın Bakanım... DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Genel Kurulun bilgilerine arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Böylece, gündemdışı konuşma
cevaplandırılmıştır. Bugün, biliyorsunuz, Mersin İlimizin
kurtuluş günü. Gündemdışı üçüncü sözü, bu gün nedeniyle söz isteminde bulunan
Sayın Akif Serin'e vereceğim; ancak, öyle sanıyorum ki, Mersin İlinin bütün
milletvekilleri Sayın Serin'in duygularını paylaştığı gibi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, biz de Mersin İlimizin bu kurtuluş gününü yürekten
kutluyoruz ve Sayın Serin'i kürsüye davet ediyoruz. Buyurun Sayın Serin. (DSP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 3. – İçel
Milletvekili Akif Serin’in, İçel İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 79
uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması AKİF SERİN (İçel) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümü
nedeniyle söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu ve
televizyonları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 15
853 kilometrekare alanı kapsayan İçel İli, bulunduğu yer itibariyle,
Anadolu'nun en eski yerleşim bölgelerinden biri olmasına karşı, 9 ilçesi ve 1,5
milyona varan nüfusuyla Türkiye'nin en yeni şehirlerinden biridir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ermeni, Fransız
ve İngilizlere karşı mücadele veren halk, kurtuluş yıldönümünü, 3 Ocak 1922'de
kazanmıştır. Birinci Dünya Harbinden sonra müttefiklerle Osmanlı Devleti
arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğunun ölüm
fermanı niteliğinde olmuştur; çünkü, bu anlaşmanın 7 nci maddesi,
"müttefikler, emniyetlerini tehdit edecek vaziyet zuhurunda, herhangi bir
sevkülceyş noktalarını işgal hakkını haiz olacaklardır" hükmünü
taşımaktadır. Esasen, müttefikler, daha, 1916 yılında Türkiye'nin taksimi
hususunda anlaşmış bulunuyorlardı. Bu antlaşmanın getirdiği ağır hükümlerden
biri de, 17 Aralık 1918 günü sabahı İngilizlerin Mersin'i işgale
başlamalarıdır. Bu işgal sonrası, halk, İngilizlere karşı amansız bir direnişe
geçmiştir. Direniş süresince Toroslara çıkan halk, teslim olmayarak, kanlı bir
mücadele vermiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında, Mersin, düşmana
karşı verdiği mücadeleyle Çukurova'ya örnek olmuştur. İlçe beylikleri, erkeği,
kadını, yaşlısı, genci demeden, Fransız, İngiliz ve Ermenilere karşı
mücadelenin ilk şehitlerini de Torosların eteklerinde vermiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kurtuluş yıllarında savaşılarak kazanılan hak, tarihsel derinliklere
inmektedir. Mersin'in kuruluş tarihinde birtakım
rivayetler olmasına karşı, adının nereden geldiğine ilişkin değişik efsaneler
bulunmaktadır. Civarda çok yetişen ve Akdeniz ikliminin tanıtıcı bir bitkisi olan ve Arapların
"hambales" dedikleri mersin ağacı(myrtus-murt) nedeniyle bu adın verildiği iddiası,
bunlardan en yaygın olanıdır. Bir diğer rivayete göre de, Osmanlı
Padişahı Abdülmecit'in annesi ve II. Mahmut'un kadınlarından, hayırsever insan
Bezmiâlem Valide Sultan, Mersin'e geldiği zaman, murtuklar (mersin ağaçları)
arasından geçerken, şehre "mersin" adının verilmesini önermiştir. Düşman işgalinden kurtuluşunun 79 uncu
yıldönümünü kutladığımız Mersin'e, Ulu Önder Atatürk'ün özel bir ilgi
gösterdiğini, yaptığı gezilerden anlıyoruz. Atatürk, 1918'den 1938'e kadar,
Mersin'e altı kez ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaretlerin en önemli anısı
"Mersinliler, Mersin'e sahip çıkınız" öğüdüdür. Atatürk'ün Mersin'e ilk gelişi, 17 Mart
1923 tarihinde, eşi Latife Hanımla olmuştur. İstasyonda büyük bir karşılama
yapılmış; ancak, bu esnada, bazı üzücü olaylar da cereyan etmiştir. Uray
Caddesini takiben, hükümet binasına gelinmekteyken, Aski Naili adında bir kişi,
yakındaki topluluğu göstererek "paşam, bunlar, gayrimüslim Arap Ortodoks
ekalliyetleri çocuklardır ve sizi karşılamaya geldiler" demiştir. Bunun
üzerine, Atatürk "Türk yurdunda ekalliyet yok, vatandaş var"
demiştir. Mustafa Kemal Atatürk, başka bir ziyareti
sırasında, Mersin'e girerken yanında bulunan halkın önde gelen isimlerinden
Ahmet Ağaya dönerek "bu güzel evler kimin" sorusunu sormuştur. Ahmet
Ağa, bu soru karşısında: "Paşam, bu evler gayrimüslimlere ve Levantenlere
aittir" diyor. Atatürk, aldığı bu yanıt üzerine sert bir ifadeyle:
"Bu evler yapılırken, siz, nerede, ne yapıyordunuz ağalar" diyor. Bu
sözler karşısında, Ahmet Ağa ve yanındakiler: "Paşam, bu evlerin yapımı
devam ederken ve yapılırken, biz, Yemen'de ve Balkanlarda nöbet
tutuyorduk" yanıtını veriyor. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyet öncesi ve sonrasında, Mersin, eğitime ve kültüre önem veren bir
şehir olmuştur. Azınlıklara ait okullar ve Amerikan Okulu bunun örneğidir.
Mersin'de eğitimin tarihî gelişimi ekonomisinde olduğu gibi süratli olmamıştır;
fakat, cumhuriyet sonrası gelişmelerden Mersin de etkilenip, kısa sürede önemli
bir gelişim ivmesi kazanmıştır. Ayrıca, Müfide İlhan'ın Türkiye
Cumhuriyetinin ilk kadın belediye başkanı olması, Mersin İli ve Mersin halkı
için ayrı bir gurur kaynağıdır. Cumhuriyetin savunucusu Mersin halkı,
Atatürk'ün öğüdüne her zaman sadık kalmıştır. Mersinliler, Mersin'e sahip
çıkacakları gibi, cumhuriyete olan sadakatlerini ilelebet muhafaza
edeceklerdir. Bu vesileyle, Mersin'in düşman işgalinden
kurtarılışının 79 uncu yıldönümünü
kutlar, Yüce Parlamentoyu ve bizleri televizyon karşısında izleyen tüm
vatandaşlarımı saygıyla selamlarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Serin. Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları
vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım : B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Fransa
Millet Meclisinde gündeme alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısının
yasalaşmasının engellenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunan siyasî partilerden birer milletvekilinin katılımıyla oluşacak parlamento
heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/731) 02 Ocak 2001 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Fransa Millet Meclisinde gündeme alınan
sözde Ermeni soykırımı tasarısının yasalaşmasının engellenmesi amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden birer milletvekilinin
katılımıyla oluşacak bir heyetin Fransa Millet Meclisinde görüşmelerde bulunmak
üzere Fransa'ya gitmesi, TBMM Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun 20 Aralık 2000 tarihli
37 nci Birleşiminde kabul edilmiştir. Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca,
heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur. Ömer
İzgi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Sözlü soru önergesinin geri alınmasına
dair bir önerge vardır; okutuyorum : 2. – Bursa
Milletvekili Faruk Çelik’in (6/890) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/271) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 346 ncı sırasında yer alan (6/890) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Faruk
Çelik Bursa BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir. Sözlü soru önergelerinin
cevaplandırılmasına dair iki önerge vardır; okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sayın Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz'ın, 21 inci sırada 6/507 esas numarada kayıtlı sorusunu
cevaplandırırken, İçtüzük hükümlerine göre, bu soruyla aynı mahiyette olan
Sayın Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın 31 inci sırada 6/517 esas numarada
kayıtlı soru önergesini birlikte cevaplandırmak istiyorum. Takdirlerinize arz ederim. İ.
Nami Çağan Orman
Bakanı BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü Sorular"
bölümünde bulunan, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'na ait 6/483,
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'a ait 6/489 ve 6/495, Gaziantep
Milletvekili Mustafa Taşar'a ait 6/518, Mardin Milletvekili Veysi Şahin'e ait
6/521, İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'na ait 6/538, Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu'na ait 6/561 ve İstanbul Milletvekili Ali
Coşkun'a ait 6/562 sayılı sözlü sorulara bir defada cevap verebilmem için
gereğine izinlerinizi arz ederim. Metin
Bostancıoğlu Millî
Eğitim Bakanı BAŞKAN - Bu önergelerin gereği, gündemin
"Sözlü Sorular" kısmında yerine getirilecektir. Şimdi, gündemin "Sözlü Sorular"
kısmına geçiyoruz. V. –
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, PKKterörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/476) ve Devlet Bakanı MehmetKeçeciler’in cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma Başbakan Sayın Bülent
Ecevit'in sözlü cevap vermesini delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000 Musa
Uzunkaya Samsun Soru 1.- PKK terörünün fikrî temelleriyle
başladığı tarih, tespit edilebilen iç ve dış bağlantıları hakkında bilgi
verebilir misiniz? Soru 2.- PKK terörü süresince şehit edilen
asker, polis, öğretmen, imam, devlet memuru, korucu, köy ve şehirlerde
öldürülen vatandaş ve insan sayısı ne kadardır? Soru 3.- Şehir ve köylerde ev baskınları
ve toplu katliamların adedi ve buralarda öldürülen bebek, çocuk ve yaşlı sayısı
ne kadardır? Soru 4.- PKK terörüne, başlangıcından
günümüze kadar harcanan para ve millî servetin miktarı ne kadardır? BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Sayın
Başbakanımıza yöneltilen, Başbakanımız tarafından da, kendileri adına İçişleri
Bakanlığımız tarafından cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesini
hükümetimiz adına cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 1. PKK terör örgütüne fikir planında
öncülük eden hareket, 1960, 1970'lerde ülkemizdeki Marksist-Leninist örgütler
ile Kuzey Irak'taki milliyetçi Kürtçü grupların şekillendirdiği bir ortamın
ürünüdür. Böyle bir ortamda şekillenen terörist akım, 27.11.1978 tarihinde,
Diyarbakır İli Lice İlçesi Fıs Köyünde PKK adı altında kurulmuştur. PKK terör örgütü, kamuoyunun desteğini
sağlayabilmek için, yurt içinde, özellikle, bazı siyasî partileri, kültür
merkezlerini, vakıfları, dernekleri, sendikaları, şirketleri paravan kuruluşu
olarak kullanmıştır. Bununla birlikte, PKK terör örgütünün,
yurt dışında, büyük bölümü Avrupa ülkelerinde olmak üzere, siyasî, sosyal ve
kültürel görünümlü komite, büro, temsilcilik, dernek, spor kulübü, yayınevi,
yayın organı, radyo ve televizyon istasyonu olmak üzere birçok yan kuruluşu
bulunmaktadır. 2. PKK terör örgütü, 1984 yılından
günümüze kadar, 4 027 asker, 254 polis, 1 265 geçici köy korucusu, 116 öğretmen
ve 27 imam şehit etmiş; 4 418 vatandaşımızı da öldürmüştür. 3. PKK terör örgütü tarafından, 1987-1998
yılları arasında 45 köy ve mezra basılmış; bu baskınlarda 421 vatandaşımız
katledilmiştir. 4. PKK terör örgütünün faaliyetlerine son
vermek için yapılan harcamalar, bütçemiz açısından önemli bir yekûn tutmakla
birlikte, kesin bir rakam belirtmek mümkün değildir; ama, milletimize
faturasının son derece ağır olduğu; bir şehidimizin kanının bedelinin
bulunmadığını bu vesileyle ifade ederim. Bilgilerinize saygıyla sunarım. (ANAP, DSP
ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Böylece, soru cevaplandırılmıştır. 2. – Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kayıp işadamlarına ve Zehra Vakfı Genel
Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/478) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın
Sadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000 Musa
Uzunkaya Samsun Soru 1. - Yılbaşından beri kayıp birçok
işadamının yanı sıra, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'dan da bugüne kadar
bilgi alınamamıştır... Avrupa Birliği eşiğinde bekleyen Türkiye'nin hâlâ bu tür
olayları ve faillerini bulamamasını nasıl izah edeceksiniz? Soru 2. - Emniyet teşkilatımızın,
insanların can güvenliğini temin ve benzeri faili meçhulleri önlemekten daha
önemli verilmiş başka görevleri var mı? Soru 3. - Merhum A. Taner Kışlalı'nın
katillerinin hâlâ bulunamaması, Uğur Mumcu'nun PKK ve terörün başıyla ilgili
çok önemli açıklamaların arifesinde öldürülmesi ve Apo ile ilgili mevcut
hükümet icraatınızın bugünkü seyri, katillerin bulunması istikametindeki
umutların kaybolmasını önleyecek açıklamalarınız olacak mı? BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve hükümetimiz
tarafından cevaplandırılması istenen soru önergesiyle ilgili söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 1. 17.1.2000 tarihinde İstanbul'da
yasadışı Hizbullah terör örgütüne karşı sürdürülen operasyonlarda yakalanan
şahısların ifadelerinden, aralarında Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı
İzzettin Yıldırım'ın da bulunduğu pek çok kişinin bu örgüt tarafından
kaçırılarak öldürüldüğü anlaşılmış ve sanıkların yer göstermeleri sonucu,
50'nin üzerinde ceset, gömüldükleri yerlerden çıkarılmıştır. İzzettin
Yıldırım'ın cesedi ise, 28.1.2000 günü İstanbul-Kartal'da bulunan hücre evinin
bahçesinde yapılan kazılarda bulunmuş ve yakınlarına teşhis ettirilmiştir. 2. Güvenlik güçlerimiz, Anayasa ve
yasaların kendilerine vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde görevlerini
sürdürmektedirler, sürdürmeye de devam edeceklerdir. 3. 12.10.1999 tarihinde bombalı bir
suikast sonucu öldürülen Ahmet Taner Kışlalı olayıyla ilgili olarak güvenlik
güçlerimiz tarafından oluşturulan komisyon, çalışmalarını sürdürmektedir. Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayıyla ilgili
olarak, faillerin tespiti ve yakalanması için çalışmalar devam etmektedir.
Diğer taraftan, 16.2.1999 tarihinde yakalanan PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah
Öcalan, yapılan yargılama sonucunda idam cezasına çarptırılmış ve bu karar,
Yargıtayca onaylanarak Başbakanlığa gönderilmiştir. PKK terör örgütü elebaşısı
Abdullah Öcalan'ın avukatları tarafından, idam kararının infaz edilmemesi
yönünde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru ve anılan mahkemenin
infazın ertelenmesi yönündeki talepleri göz önüne alınarak, hükümetimizce,
dosyanın Başbakanlıkta bekletilmesi kararı alındığı herkesçe bilinmektedir. Bu bilgileri Yüce Heyetinize arz ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Musa Uzunkaya söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Uzunkaya. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan,
Sayın Bakana teşekkür ediyorum; ancak, eğer yanlış anlamadıysam, ifade
buyurdular ki, 28.1.2000 tarihinde Zehra Vakfının Başkanı merhum İzzettin
Yıldırım ölü olarak bulunuyor. Ben suali, ilgili Sayın İçişleri Bakanımıza
17.1.2000 tarihinde verdim. Acaba, hükümet, o günlerde konu üzerinde ciddiyetle
durabilseydi, bu merhuma canlı olarak ulaşabilir miydi? O gün, o dönem için bir
ihmal var demek istemiyorum; ama, ciddî anlamda bir gecikmenin varlığından
bahsedilebilir mi? Kaldı ki, merhum Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu katilleriyle
ilgili de birkısım çalışmalar yapıldı, komisyonlar kuruldu deniliyor; oysaki,
basında, sık sık, bu konuda "failler bulundu", "umut operasyonu
sonuca geldi" gibi çok spekülatif haberler veriliyor. Bazen -üzülerek
ifade edeyim- devletin resmî görevlilerinin de bu konuda açıklamaları var. Bu
konuda, hükümetimiz, belki -tırnak içinde söylüyorum- meseleyi çok daha ciddî
sahiplense ve kamu görevlilerinin yerli yersiz açıklamalarından kaçınılsa...
Mesela, bir sonraki sualimde var, bir yetkili, fevkalade agresif, çok aykırı
bir beyanda bulunuyor; o bakımdan, mümkünse, sakınılsa iyi olur diye
düşünüyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Böylece, soru cevaplandırılmıştır. 3. – Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bilim Araştırma Vakfında gerçekleştirilen
operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi(6/480) ve Devlet
Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma Sayın İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000 Musa
Uzunkaya Samsun Soru 1. - 12 Kasım gecesi Bilim Araştırma
Vakfı yöneticilerine ve Vakıf merkezine yapılan baskın sonucu, Adnan Oktar
dahil, 48 kişi gözaltına alınmıştı. Mason localarının faaliyetleri ve
"Global Masonluk" adlı yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu
söylenen esere ait disketlerin kaybolduğuna dair İstanbul Emniyetinin yazdığı
"Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyonlar esnasında, üzerinde mavi
keçeli kalemle ve el yazısıyla M1, M2, M3 yazılmış 3 disketin zaptedilen
malzemeler arasında bulunmadığı anlaşılmıştır" açıklamadan anlaşılmaktadır
ki, disketler bir şekilde kaybolmuştur. Bakan olarak, çok önemli olduğu
avukatlarınca ifade edilen disketlerin buldurulması için özel bir talimatınız
olacak mı? Soru 2. - Disketlerin içerisindeki
bilgiler kimleri, ne ölçüde ilgilendirmektedir? Operasyonun arkasında böyle bir
kuşkuyu taşıyanları tatmin edecek cevabınız olacak mı? Soru 3. - Mahkemeleri etkileyecek tarzda,
bu konuda yapılan yerli yersiz yayınlar ve isnatları önleyici bir uygulamanız
olacak mı? BAŞKAN - Soruyu cevaplandırma üzere,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve İçişleri
Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenen sözlü soru önergesine
hükümetimizin cevabını arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, yöneltilen 1, 2,
3 sıra sayılı sorularla ilgili cevapları şöylece özetleyebiliriz: Mason localarının faaliyetleri ve
"Global Masonluk" adlı bir çalışmanın kaydedildiği iddia edilen, mavi
renkli keçeli kalemle üzerine M1, M2 ve M3 yazılmış bulunan 3 adet ½ inç ploppy
disketin, Adnan Oktar ve grubuna yönelik olarak 12.11.1999 günü yapılan
operasyonlar esnasında, Vaniköy Caddesi 20/37 Çengelköy adresinde tutanakla
zaptedilen disketler ve bilgisayarlardan, adı geçen konuyla ilgili olarak
hiçbir bilgi ya da doküman çıkmamıştır. Ele geçen bilgisayarların ve
disketlerin dökümleri, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca tayin
edilen bir bilirkişi huzurunda, tutanakla tespit edilerek ayrı ayrı yapılmış ve
tahkikat evrakına eklenen 10 adet klasör içerisinde, İstanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi Başsavcılığına sunulmuştur. Söz konusu operasyonlar sonucunda, adlî
tahkikat başlatılmış, içerisinde soruşturmaya ışık tutabilecek ve suç delili
niteliği bulunmayan tüm bilgisayarlar, laptoplar, CD'ler, disketler ve diğer
dokümanlar, tam, eksiksiz ve sağlam olarak, ilgili sahiplerinin imzaları
bulunan tesellüm tutanaklarıyla geri teslim edilmişlerdir. Söz konusu gruba yönelik operasyonlar,
tamamen, hukuk kuralları içerisinde ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinin
izni ve bilgileri dahilinde gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonlar, soru
önergesinde iddia edildiği üzere, disketlerin içerisindeki bilgilere, benzeri
konulara ya da Bilim Araştırma Vakfı üyelerine yönelik olarak yapılmamıştır.
İlk bakışta, dinî bir kurum gibi gözüken grubun, aslında, çıkar amaçlı bir suç
örgütü olduğu; bu suç örgütünün, kendi menfaatları doğrultusunda, birtakım kişi
ya da kurumlara karşı şantaj ve iftira yoluyla yıldırma, korkutma, sindirme faaliyetlerinde
bulundukları; bunun için, fotomontaj ve benzeri metotlarla hareket ettikleri,
amaçlarına ulaşabilmek amacıyla şirketleştiklerinin ortaya çıkarılması için bu
operasyonun yapıldığı anlaşılmıştır. Bu konuda önemli istihbarî bilgiler
emniyet makamlarına ulaşmış ve bu istihbarî bilgilerin ehemmiyeti çerçevesi
içerisinde bu operasyonlar yapılmıştır. Değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili
cevabı tamamladıktan sonra, bir hususun altını çizmek istiyorum; o da şudur:
Gerçekten, bu soruların sorulduğu zaman ile cevabının arz edildiği zaman
arasında çok önemli mesafeler var, önemli zaman aralığı var. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bir yıl!.. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Devamla) -
Tabiî, sorulara verdiğimiz cevapların böyle, gecikmiş olmasından, hükümet
olarak biz de memnun değiliz; ama, takdir edersiniz ki, parlamenterin en önemli
hakkı, herhangi bir şekilde cevabını bulamadığı bir soruyu hükümetten
sormasıdır. İçtüzüğümüz, basit bir gayretle cevabının bulunabileceği soruların,
hükümetten, burada, sözlü soru olarak sorulmasını yasaklamaktadır. Şimdi,
lütfen, açınız önünüzdeki Meclis gündemini, oradaki soruların yarıdan
fazlasının, cevabı çok basit çalışmalarla bulunabilecek sorular olduğunu
görürsünüz. İşte, benim vilayetimdeki, sizin bakanlığınızla ilgili yatırım
nedir diye soruyorsunuz. Halbuki, bunu, Devlet Planlama Teşkilatının bizim
kütüphanemizde de olan yıllık programından çok rahat bulabilirsiniz,
bakabilirsiniz, öğrenebilirsiniz. Bunu, burada, soru haline getirip hükümetten
sormanız ve böylece, soru müessesesinin önünü tıkamanız sebebiyle, biz, bu
soruların cevabını bir yıl geç veriyoruz; yoksa, hükümetin sorulara cevap
vermediğinden dolayı değildir. Hükümetimiz, suallere zamanında cevap vermek
istemektedir ve Parlamentomuzun ayırdığı süre içerisinde, bir saatlik süre
içerisinde, haftada iki gün, bu sorulara cevap veriyoruz. Soruların
cevaplarının böyle gecikmesi, bir ölçüde, cevaplarını rahatlıkla bulabileceği
veya günü geçmiş sorularını gündemden çekmeyen, düşürmeyen arkadaşlarımız
yüzündendir. Kendi önünüzü kendiniz tıkıyor, sonra da hükümeti itham
ediyorsunuz. Bu gibi, konularda, hükümetimizin, bugüne kadar, sorulara cevap
veren hükümetler arasında önemli bir mesafe içerisinde olduğunu bilhassa ifade
etmek istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, muhalefet
partisi üyesi arkadaşlarımızın bu hakkını takdir ettiğimizi ve onlara mutlaka
cevap arz etme durumunda olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve
DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Sayın Uzunkaya, söz istemişlerdir. Sayın Uzunkaya, çok kısa olmak üzere,
buyurun. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum. Evvela, Bakanımızın son açıklamasına bir
temas etmek istiyorum. Sayın Bakanım doğru diyorlar; doğrudan ilgili
bakanlarımıza ve bürokratlarına biz sualleri tevcih etsek, muhtemeldir ki, bazı
suallerimizin cevabını oradan almak mümkündür; ama, birkaç defa şahit olduğum
bir hadiseyi söyleyeyim; sekreterim, bir iki bakanlığın bürokratını aradığında
"hangi partidendir milletvekiliniz" sualiyle karşılaşmıştır. SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın
Bakan, işte, buna dikkat etmek lazım. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bakanlıklar
"hangi partiden" sorusunu soruyorsa, kendilerini ciddî bir
eliminasyona tabi tutmalı, ciddî bir siyasallaşma olup olmadığının takibine
başlamalıdır ve girmelidir. (FP sıralarından alkışlar) Tüm bakanlıkların bu
konuda dikkatini çekmek istiyorum ve Sayın Bakanım da bu konuyu takip ederlerse
memnun olurum. Kaldı ki, ben, Musa Uzunkaya olarak, Türkiye'nin sorunlarıyla
ilgili soru soruyorum. Dikkat ederseniz, sorularımın kahir ekseriyeti, umumî,
hakikaten toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren konulardır. İktidar
partisinden, bakanlık yapmış arkadaşlarımız, bazen 100'e ulaşan peş peşe
sualler soruyorlar. Kişisel olarak takdir ederim; ayrı bir konu; ama, konuyu
tıkatıyorsak, bir siyasî manevraysa, belki iktidardaki arkadaşlarımız bunu
yapıyor. Sayın Bakanımın, açıklamasında bir husus
vardı; BAV'ın çıkar amaçlı bir suç örgütü olduğuna dair. Bu, bir mahkeme kararı
mıdır, yoksa, zatıâlinizin, daha önceki, basında intişar eden kanaatlere
muvazi, paralel bir görüşü müdür? Bugün, zannediyorum ilgili arkadaşların çoğu
tahliye edildi, belki de tamamı tahliye edildi ve hatta, bir zamanlar,
unutmuyorum, çok yetkili bir siyasîmiz "Apo'dan daha tehlikelidir"
dedi ilgili zat için; öyle midir, değil midir; bilmiyorum; ama, çıkar amaçlı
bir suç örgütü suçlaması zatıâlinizin midir; yoksa, böyle bir nedenle operasyon
yapıldı mı demek istediniz? DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
İhbar... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bu nedenle
operasyon yapıldı demek istediniz... Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya. Böylece, soru cevaplandırılmış oldu. 4. –
Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemaliye-Gözaydın Köyü
sulama göleti projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/481) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya
dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır. 5. – Bursa
Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Marmara Birlik tarafından yapılan zeytin
alımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/482) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır. Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
meslek lisesi ve açıköğretim liselerinden genel liselere geçiş hakkının
verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine başlayacağız; ancak, daha önce, Millî Eğitim Bakanımız Sayın
Metin Bostancıoğlu'nun, gündemin 6, 10, 16, 32, 34, 47, 63 ve 64 üncü
sıralarındaki soru önergelerini birlikte cevaplandıracağına ilişkin tezkeresini
bilgilerinize sunmuştum. Şimdi, bu soruların tamamını okuttuktan
sonra, Sayın Metin Bostancıoğlu'na, soruları ayrı ayrı cevaplandırmak üzere söz
vereceğim. 6. – Bursa
Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, meslek lisesi ve açıköğretim liselerinden
genel liselere geçiş hakkının verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/483) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun
cevabı 7. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in okul ve kütüphane
ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/489) ve
Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı 8. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik İlçesinin Meslek
Yüksek Okulu hizmet binası, halk eğitim merkezi binası ve öğretmenevi
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/495) ve Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu'nun cevabı 9. –
Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şehitkamil Bayraktar Lisesi
spor salonuna ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi(6/518) ve
Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı 10. –
Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'de Eğitim Fakültesi açılması için
çalışma olup olmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı 11. –
İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Antalya Anadolu İmam Hatip Lisesinden özel bir liseye geçiş yapan
öğrencinin naklinin geçersiz sayılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/538) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı 12. – Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu'nun, Erciyes Üniversitesi'nde düzenlenen
Eğitim Yönetimi Kursuna Adana İlinden çağırılan adaylara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun
cevabı 13. –
İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, bakanlığın tavsiye kararı bulunan bir
yardımcı ders kitabına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/562) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı BAŞKAN - Soruları okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 19.1.2000 Ahmet
Sünnetçioğlu Bursa Millî Eğitim Bakanlığının 1999/73 sayılı
genelgesinde belirtilen lise mezunlarına, açıköğretim lisesi vasıtasıyla fark
derslerini vererek alan değiştirme imkânından yararlanmak isteyen
öğrencilerimize, 1998 gün ve 186 sayılı Talim-Terbiye Kurulu kararıyla
yürürlüğe giren öğrenci nakil ve geçiş yönergesi gereğince, meslek liselerinden
genel liselere geçiş durdurulmuş, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün
1.10.1998 gün ve B.08.0.ETG.0.21.03.03-510/4229 sayılı Bakanlık oluruyla
açıköğretim liseleri de bu kapsama dahil edilmiştir. Yani, düz lise mezunları
fark derslerini verip açıköğretim lisesi mezunu olabiliyorken meslek lisesi
mezunları, bu Bakanlık oluruyla açıköğretim lisesi mezunu olamamaktadır. 1. Meslek liselerine fark derslerini
vermelerine rağmen açıköğretim liselerine geçiş hakkının verilmeyişinin sebebi
nedir? 2. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı iki ayrı
lise mezunu arasındaki bu fark, Anayasamızdaki eşitlik ilkesiyle bağdaşıyor mu? 3. Bu durumdaki öğrencilerimizin, fark
derslerini de verdiği halde, bu haktan yararlanamaması, eğitimde fırsat
eşitliğine uygun mudur? 4. Hem Anayasamızın eşitlik ilkesi hem de
eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla, bu haksızlığın giderilmesi
için Bakanlık oluru kararını değiştirmeyi düşünüyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Saygılarımla. Zülfükar
İzol Şanlıurfa Sorular : 1. Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesine bağlı
Duyduk ve Keskince Köylerinin yeni yerleşim yerlerine okul binasının yapılması
hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman başlanacaktır? 2. Birecik İlçesinin halk kütüphanesi
binasının yapılması hakkında çalışmalarınız var mı? 3. Birecik İlçesinin Altınova,
Aşağıfatmacık, Bozdere, İnnaplı ve Uğurcuk Köylerinin ilköğretim okullarına ek
derslik yapılması ihtiyacı vardır. Ek derslik ihtiyacının giderilmesi için
çalışmalarınız var mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Saygılarımla. Zülfükar
İzol Şanlıurfa Sorular : 1. Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesinin
Meslek Yüksekokulu için hizmet binası ve halk eğitim merkezi binasının
yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman
başlanacaktır? 2. Birecik İlçesinin öğretmenevi ve 250
kişilik öğrenci yurdunun yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa,
yapımına ne zaman başlanacaktır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın, Sayın Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Mustafa
Taşar Gaziantep Sorular : 1. 2000 yılında, Gaziantep Şehitkâmil
Bayraktar Lisesi Spor Salonunun bir an önce tamamlanabilmesi için ne kadar
ödenek ayrılması düşünülmektedir? 2. Ayrılması planlanan ödenek miktarı, söz
konusu işin bitirilmesi açısından yeterli olacak mıdır? 3. Bayraktar Lisesi Spor Salonu binasını
bitirmeyi planladığınız tarih nedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin
Bostancıoğlu'nun aşağıdaki soruyu sözlü cevaplaması için gereğini arz ederim. Veysi
Şahin Mardin Mardin İlimizde yükseköğretimin
başlatılması ve gelecekte kurulması muhtemel olan Mardin Üniversitesine temel
teşkil edecek olan Mardin Eğitim Fakültesi için Bakanlığınızın yaptığı
çalışmalar nelerdir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Saygılarımla. Osman
Yumakoğulları İstanbul Soru 1. Antalya Anadolu İmam Hatip
Lisesinde okumakta iken, Antalya Özel Yılmaz Lisesine naklen geçiş yapan Arif
Yıldırım'ın kaydı neden geçersiz sayılmıştır? Soru 2. Bakanlığınız tarafından çıkarılan
1998/106 sayılı genelge hangi liseleri kapsamaktadır? Bu genelge, özel
liselerle ilgili mevzuatı içermekte midir? Soru 3. Herhangi bir genel lise
öğrencisinin başka bir liseye naklen geçmesini engelleyen kanunî bir mevzuat
var mıdır? Bu konuda bir kanun mevcut değil ise, yönetmelik ve genelgeyle
naklen geçişler yasaklanabilir mi? Soru 4. Arif Yıldırım'ın kanunî dayanağı
olmadan özel liseye geçişini engelleyen yetkililer hakkında adlî ve idarî bir
işlem yapılacak mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından, aracılığınız vasıtasıyla, sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 1. 23 Eylül 1998 tarih ve 23472 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Yönetici Seçme Sınavı Yönetmeliğinin 15 inci maddesi
"Seçme sınavı 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. Bu sınavda en az 70
puan alanlar başarılı sayılır. Seçme sınavını kazananlar, başarı listesindeki
en yüksek puandan başlayarak bir program dahilinde hizmetiçi eğitime
alınır" demesine rağmen, 22 Kasım-10 Aralık 1999 tarihleri arasında
Kayseri-Erciyes Üniversitesinde düzenlenen 486 nolu Eğitim Yönetimi Kursuna
Adana İlinden çağırılan adaylar puan sırasına neden tabi tutulmadı? 2. Bu kursu bitirenler münhal okul
müdürlüklerine atanacak olduklarına göre, hazırlanan bu liste, partizanca
düşünceyle, Millî Eğitimde yeni bir kadrolaşma hareketinin başlangıcı değil
midir? Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Adana Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı
Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. Ali
Coşkun İstanbul İngiltere'de yayımlanan ve Türkiye'de
Anadolu liselerinde yardımcı kitap olarak okutulan bir kitapta Türklere ağır
hakaretlerde bulunulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığından onay alan
"My Family and Other Animals" adlı kitapta Türkler için "son of
a bitch" nitelemesi yapılırken, bu deyim İngiliz argosunda "o...
çocuğu" anlamına geliyor. Ayrıca, Türkler boğaz kesen olarak tanımlanırken,
bir Türkün Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan fesle resmedildiği ve
Türklere ağır hakaretlerde bulunulduğu, kitabın orijinalinde bu ifadelerin
kullanıldığı tespit edilmiştir. 1. Bakanlığınız Türkleri aşağılayan ve
rencide eden bu kitabı okullarımızda hangi amaçla okutuyor? Buna hakkınız var
mı? 2. Bakanlığınızdan onay alınarak tavsiye
kararıyla okutulan bu kitap, Türkiye'de kaç okulda okutuluyor? 3. Bu kitap incelemeye alınıp, herhangi
bir işlem yapıldı mı? 4. Kitabı yayımlayan yayınevi ve yazar
hakkında hukukî bir işlem yapıldı mı? 5. Kitabın toplatılması konusunda bir işlem
yapıldı mı? 6. Tazminat davası açıldı mı? BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu;buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar) MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU
(Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemde 6/483 numarayla
kayıtlı, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sorusuna cevap
veriyorum. Yükseköğretime geçişi sağlayan öğrenci
seçme sınavlarında, yapılan düzenlemeler nedeniyle, liseden mezun olan
öğrencilere, açıköğretim lisesinde fark dersleri vermek suretiyle alan
değiştirme olanağı verilmiştir. Bu uygulamanın amacı, herhangi bir alandan
mezun olan öğrenciye, öğrenci seçme sınavında yapılan düzenlemelerle
uğrayabilecekleri mağduriyetin ortadan kaldırılmasıdır. Alan uygulaması, genel liselerde, anadolu
liselerinde, anadolu öğretmen liselerinde, yabancı dil ağırlıklı liselerde ve
fen liselerinde uygulanmıştır. Meslek liselerinde alan olmadığı için,
mezunlarının alan değiştirmesi de söz konusu olamaz. Ayrıca, ülkemizin sınırlı olanaklarıyla,
meslek liselerinde herhangi bir meslekî ehliyeti kazanan gençlerimizin,
yetiştirildikleri meslek dışında istihdam edilmeleri ülke gerçekleriyle de
bağdaşmamaktadır. Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerimize de,
açıköğretim lisesi, meslekî açıköğretim uygulamasına müracaat ederek, fark
dersleri vermek koşuluyla, başka bölümden mezun olma olanağı sağlanmıştır. Bu
uygulama, mevzuata uygun ve ülkemiz yararınadır. Sayın Zülfükar İzol?.. Sayın Başkanım, yok; cevap vereyim mi? BAŞKAN - Burada, efendim. Cevap
vereceksiniz. Soru soran sayın milletvekilinin Genel
Kurulda hazır olup olmaması cevap vermeye engel değildir Sayın Bakanım; siz,
buyurun, devam edin. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU
(Devamla) - Hayhay. Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesine bağlı
Keskince Köyü yeni yerleşim yerine 4 derslik, 2 lojman; Duyduk Köyü yeni
yerleşim yerine de 1 derslik, 1 lojman yapımına başlanmış olup, inşaatları
devam etmektedir. Hava şartları elverirse, bir iki ay içerisinde tamamlanmasını
bekliyoruz. Birecik İlçesinde, kütüphane binası yapımı
için arsa sağlanamamıştır. Arsa sağlandığı takdirde, kütüphane binası yapımı,
Kültür Bakanlığınca, yatırım teklifleri arasında değerlendirilecektir. İlköğretim yatırımları, 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereği, valiliklerce, mahallinde, il yapım
programlarıyla gerçekleştirilmektedir. Birecik İlçesinin Bozdere Köyüne 1,
İnnaplı Köyüne 3, Uğurcuk Köyüne 1 ekderslik ve Altınova Köyüne de yeni bir
ilköğretim okulu yapımı 2001 yılı programına alınmıştır. Sayın İzol'un üçüncü sorusuna, (6/495)
numaralı sorusuna cevabımız şöyle: Harran Üniversitesine bağlı Birecik Meslek
Yüksekokulu, 1994 yılında, Bakanlığımıza ait bir binanın tahsis edilmesi
üzerine, eğitim ve öğretime başlamıştır. Hayırsever Sayın Abdülkadir Bülent
Yaşar tarafından, yüksekokulu yeni bir binaya kavuşturmak için hibe edilen arsa
üzerine yapılacak olan inşaatın proje hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir;
ancak, Bakanlar Kurulunun (99/13414) sayılı kararıyla ve bu kararın eki olarak
Resmî Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanan 2000 yılı yatırım programına
Harran Üniversitesi Birecik Meslek Yüksekokulu yeni hizmet binasının yapımı
alınmamıştır ve 2000 yılı yatırım programında Birecik Halk Eğitim Merkezi
Müdürlüğü hizmet binasının yapımına da yer verilmemiştir; 2001 yılı yatırım
programı hazırlıklarında değerlendirilecektir. Sayın Mustafa Taşar'ın (6/518) numaralı
sorusuna cevabımız şöyle: Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Bayraktar
Lisesi spor salonu inşaatı için, Bakanlar Kurulunun (99/13414) sayılı kararı
eki olarak Resmî Gazetede yayımlanan 2000 yılı yatırım programında 40 milyar
lira ödenek öngörülmüş ve inşaatın 2001 yılı içerisinde tamamlanması
hedeflenmiştir. Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin'in
(6/521) numaralı sorusuna cevabımız şöyle: Dicle Üniversitesi Rektörlüğü tarafından
Mardin İlinde bir eğitim fakültesi kurulması önerilmiş olup, söz konusu öneri,
Yüksek Öğretim Kurulunun ilgili komisyonlarında değerlendirilmektedir. İstanbul Milletvekili Sayın Osman
Yumakoğulları'nın (6/538) numaralı sorusuna cevabımız ise şöyle : Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim
Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliğinin 30 uncu maddesinde "farklı okul
türleri ve programlar arasındaki nakillerin Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim
Kurumları Öğrenci Nakil ve Geçiş Yönergesi hükümlerine göre yapılacağı"
belirtilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Nakil ve
Geçiş Yönergesinin 5 inci maddesinde de "genel liselere, resmî ve özel
anadolu lisesi, yabancı dil ağırlıklı lise, anadolu öğretmen lisesi ve fen
liselerinden öğrencilerin nakillerinin yapılabileceği" hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, adı geçen yönerge
hükümlerine göre hazırlanmış 98/106 sayılı genelgede ise, her türlü meslek
liselerinden genel liselere öğrenci nakillerinin yapılamayacağı, öğrencilerin
nakledildiği yerde devam edeceği, okul türü ve bölümünün bulunmaması halinde bu
gibi öğrencilerin aynı okul türünün ve bölümünün bulunduğu yakın yerleşim
birimlerindeki bir okula kayıtlarının yapılacağı ifade edilmektedir. Bu
nedenle, anadolu imam-hatip liseleri ve diğer meslek liselerinden, meslek
lisesi statüsünde olmayan resmî ve özel liselere öğrenci nakil ve geçişleri
yapılamamaktadır. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun
30 uncu maddesinde "yöneltme esasları ve çeşitli programlar veya
ortaöğretim okulları arasında yapılacak yatay ve dikey geçiş şartları, Millî
Eğitim Bakanlığınca düzenlenir" hükmü yer almaktadır. Yürürlükteki anılan
yönetmelik, yönerge, genelge ve yetkiye dayanarak çıkarılmıştır. Adana Milletvekilimiz Sayın Metanet
Çulhaoğlu'nun (6/561) numaralı sorusuna cevabımız ise şöyle: 23 Eylül 1998 tarih ve 23472 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim
Kurumları Yöneticilerinin Atanma ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin
15 inci maddesinde "seçme sınavını kazananlar, başarı listesindeki en
yüksek puandan başlayarak bir program dahilinde hizmetiçi eğitime
alınırlar" 20 nci maddesinde ise "adaylar, seçme sınavı başvuru
formunda tercih ettikleri kurum türüne ilişkin eğitim programına alınırlar"
hükümlerine yer verilmiş olup, yönetici adaylarının hizmetiçi eğitime
alınmaları bu çerçevede gerçekleştirilmektedir. 10 Ekim 1999 tarihinde yapılan yönetici
seçme sınavına başvuruda bulunan ve sınava giren 24 384 adaydan 5 163'ü 70 ve
üzerinde puan alarak başarılı olmuştur. Bunlardan 1 445'i 22 Kasım-10 Aralık
1999 tarihleri arasında, kalanı 3-21 Temmuz 2000 tarihleri arasında eğitim
yönetimi kursuna alınmıştır. Ayrıca, düzenlenen kurslara mazeretleri nedeniyle
katılmamış olanlar da Kasım 2000'de düzenlenen kursa alınmışlardır. 22 Kasım-10
Aralık 1999 tarihleri arasında kursa alınan 1 445 kişinin seçimi, seçme
sınavını kazanan adayların tamamının gerek eğitim verilecek yükseköğretim
kurumlarının fizikî kapasitesi gerekse diğer olanaklar ölçüsünde aynı anda
hizmetiçi eğitime alınmaları mümkün olmadığından, adayların tercih ettikleri
okul türleri itibariyle, ihtiyaç derecesi ve kazanan aday sayısı da dikkate
alınarak, başarı sıralamasına göre belirli bir puandan başlanarak yapılmıştır. İlköğretim grubunda 77 ve daha yüksek
puanlılar, genel ortaöğretim grubunda 75 ve daha yüksek puanlılar, meslekî ve
teknik eğitim, özel eğitim ve diğer gruplarda 70 ve daha yüksek puanlılar
eğitime alınmışlardır. Her grup kendi içerisinde puan sıralamasına tabi
tutulmuş ve hiç kimseye, hiçbir ayrıcalık yapılmamıştır. Dolayısıyla, yönetici
adaylarının eğitime alınmalarında tek kriter aldıkları puan olmuştur, başka bir
kriter kullanılmamıştır. İstanbul Milletvekili Sayın Ali Coşkun'un
(6/562) numaralı sorusu şöyle : "İngiltere'de yayımlanan ve
Türkiye'de anadolu liselerinde yardımcı kitap olarak okutulan bir kitapta,
Türklere ağır hakaretlerde bulunulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığından onay alan 'My
Family and Other Animals' adlı kitapta ('Ailem ve Diğer Hayvanlar' isimli
kitapta) Türkler için 'son of a bitch' nitelemesi yapılırken, bu deyim, İngiliz
argosunda 'o..... çocuğu' anlamına geliyor. Ayrıca, Türkler 'boğazkesen' olarak
tanımlanırken, bir Türk'ün Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan fesle
resmedildiği ve Türklere ağır hakaretlerde bulunulduğu, kitabın orijinalinde bu
ifadelerin kullanıldığı tespit edilmiştir" diyor Sayın Ali Coşkun ve
sorularını soruyor: "Bakanlığınız, Türkleri aşağılayan ve
rencide eden bu kitabı okullarımızda hangi amaçla okutuyor, buna hakkınız var
mı? Bakanlığınızdan onay alınarak tavsiye
kararıyla okutulan bu kitap Türkiye'de kaç okulda okutuluyor? Bu kitap incelemeye alınıp, herhangi bir
işlem yapıldı mı? Kitabı yayımlayan yayınevi ve yazar
hakkında hukukî bir işlem yapıldı mı? Kitabın toplatılması konusunda bir işlem
yapıldı mı? Tazminat davası açıldı mı?" Sayın Ali Coşkun, 1739 sayılı Millî Eğitim
Temel Kanununun 55 inci maddesine göre, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
belirlenmeyen hiçbir kitap ve eğitim aracı okullarda kullanılamaz. Tavsiye isteğiyle Bakanlığımız Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığına başvurulan, Gerald Durel tarafından yazılan
"My Family and Other Animals" adlı eser hakkında gerekli inceleme,
mevzuat çerçevesinde yaptırılmıştır. "Eserin anadolu liseleri ile dengi
özel okulların hazırlık sınıfları ve orta 1 inci sınıf öğrencilerinin
istifadelerine sunulmasında sakınca bulunmadığı" şeklindeki rapor üzerine,
inceleme sonucu, tavsiye duyurusu Refahyol hükümeti döneminde Millî Eğitim
Bakanı Sayın Mehmet Sağlam'ın Bakanlığı döneminde 23.9.1996 tarih ve 2462
sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanmıştır. O dönemde tavsiye edilmiş ve o
tarihte yayımlanmıştır. Ancak, İzmir Valiliği Millî Eğitim Vakfı
Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün şikâyeti üzerine, sözü edilen,
Türklüğe hakaret ettiği söylenen, eden "My Family and Other Animals"
adlı eser Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliği hükümleri
doğrultusunda oluşturulan bir komisyona yeniden incelettirilmiş, içerisinde
seviyeye uygun olmayan ifadeler ve Türklere hakaret edici sözler bulunması
sebebiyle, tavsiyenin uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.(DSP ve MHP
sıralarından alkışlar) Bu nedenle, söz konusu eserin uygunluk tavsiyesi, Millî
Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliğinin 20 nci maddesi
gereğince iptal edilmiş ve iptal duyurusu, imzamla Kasım 1999 tarih ve 2506
sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanmıştır. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, iptal durumu, yukarıda adı geçen valiliğe de duyurulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları
Yönetmeliği Kitapların Hazırlanması ve İncelenmesi ile İlgili Esas ve Usullerin
28 inci maddesine göre, Tebliğler Dergisinde yayımlanan ders kitaplarından
başka hiçbir eser ders kitabı olarak öğrencilere aldırılamaz. Ders kitabı
bulunmaması halinde, Bakanlıkça tavsiye edilen kitaplardan faydalanılır. Yapılan araştırma sonucu, söz konusu
kitaptan, birinde bir dönem olmak üzere, anadolu liselerinden sadece ikisinde
yararlanılmış olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, adı geçen eserin toplatılması ve
sorumluları hakkında kanunî işlem yapılması için İstanbul Valiliğine gerekli
talimat verilmiştir. İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün 6.7.2000 tarihli 7716
sayılı yazısından da söz konusu kitabın toplatılarak imha edildiği
anlaşılmıştır. Genel Kurulun bilgisine saygıyla
sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Böylece, sorular cevaplandırılmıştır. 14. –
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, İran fıstığı ithaline ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 15. –
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa'da yapımı devam eden
Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/487) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 16. – İzmir
Milletvekili Güler Aslan'ın, TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 17. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve
sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/490) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 18. – Muğla
Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, MERNİS projesine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/491) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 19. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı
köylerin sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492) BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 20. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'te Karkamış Baraj
Gölü altında kalan bazı köylerin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi (6/493) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Zülfükar
İzol Şanlıurfa Sorular : 1. Şanlıurfa İlinin Birecik-Karkamış baraj
gölü altında kalan Çiçekalan ve Doyduk köylerinin yeni yerleşim alanlarına
elektrik ve telefon şebekesinin yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır?
Varsa yapımına ne zaman başlanacaktır? 2. Birecik baraj gölü altında kalan
Geçittepe, Keskince, Bahçeönü ve Dorucak köylerinin yerleşim alanlarına
elektrik ve telefon şebekesinin yapılması için çalışmalarınız var mıdır? 3. Birecik İlçesinin Mağaralı, İnnatlı,
Tüten, Kurucahöyük, Güvenir ve Meteler köylerinin trafoları yetersiz ve arızalı
olup, yenilenmesi ihtiyacı vardır. Yenilenmesi için çalışmalarınız var mıdır? BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler. Buyurun Sayın Keçeciler. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar
İzol'un, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan sorduğu sorulara, hükümetimizin cevabını arz ediyorum: Cevap 1 : Karkamış baraj gölü altında
kalan Çiçekalan Köyünün 2 adet trafosu bulunmaktadır. Köyü besleyen enerji
nakil hattında gerekli iyileştirmeler yapılmış olup, enerji sorunu
yaşanmamaktadır. Doyduk Köyünün ise, imar planı hazırlanmış olup, elektrik
tesislerine ilişkin etüt-proje çalışmalarına devam edilmektedir. Cevap 2 : Birecik baraj gölü altında kalan
köylerden Savaşan, Gözeli, Keskince ve Dorucak köylerinin yeni yerleşim
yerlerinin imar planları tamamlanmış ve TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, bu köylerin
etüt-proje çalışmalarına başlanmıştır. Yeşiltepe ve Bahçeönü köylerinin imar
planları ve tescil belgeleri olmadığından, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, herhangi
bir girişimde bulunul-mamıştır. Cevap 3 : Trafolarının değiştirilmesi
istenen Mağaralı, İnnatlı, Tüten, Güvenir ve Meteler Köylerini besleyen
trafoların, ihtiyaca cevap verecek ka-pasitede ve nitelikte olduğu
belirlendiğinden, bu trafoların bugünden değiştirilmesine, TEDAŞ Genel
Müdürlüğüne bağlı Müessese Müdürlüğünce gerek görülmemektedir. Ancak, ileride
bu tesislerde yetersizlik olabileceğinin saptanması halinde, gerekli önlemler
hemen alınacaktır. Kurucahöyük Köyü elektrik tesislerinin yapım işi, TEDAŞ
Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında yer almakta olup, tesislerin
yapımına yıl içerisinde başlanacak ve bir an önce tamamlanmasına
çalışılacaktır. Bilgilerinize saygıyla sunarım. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. Böylece, soru cevaplandırılmıştır. 21. –
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi
projesine ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 22. –
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, geçici işçilere ilişkin,
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 23. –
İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, yediemin olarak gümrük
kapılarında bekletilen mallara ve rüşvet iddialarına ilişkin, Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/499) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın
Mehmet Keçeciler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Osman
Yumakoğulları İstanbul Soru 1 : Gümrük Müsteşarlığına bağlı
gümrüklerde yediemin adı altında bekleyen malların ülke ekonomisine
kazandırılması için Bakanlığınızca herhangi bir çalışma var mıdır? Açıklar mısınız? Soru 2 : Gümrük kapılarında rüşvet
iddiaları sık sık kamuoyunda yer almaktadır. Bu tür şaibelerden kaçınılması
için gereken çalışmalar yapılmakta mıdır? Açıklayınız. BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun Sayın Bakanım. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Osman
Yumakoğulları'nın, yediemin olarak gümrük kapılarında bekletilen mallara ve
rüşvet iddialarına ilişkin sözlü soru önergesine cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Sözlerime başlamadan evvel Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Söz konusu soru önergesinin birinci
maddesinde "Gümrük Müsteşarlığına bağlı gümrüklerde yediemin altında
bekleyen malların ülke ekonomisine kazandırılması" ifadesinden, Gümrük
Kanununda yer alan süreler zarfında işlemlerinin tamamlanamaması ve 1918 sayılı
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuna Göre Kaçak ve Kaçak Zannı ile Tutulan
Her Çeşit Eşya, Alet ve Taşıma Vasıtalarının Tasfiyesi Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca tasfiyelik hale gelen eşyanın tasfiye sürecinin hızlandırılmasına
yönelik çalışmalar olduğu değerlendirilmiştir. 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine
Dair Kanunun 21 inci maddesi kapsamında kaçak zannıyla el konulan eşya, mahkeme
kararına göre sahiplerine teminat karşılığında teslim edilebilmektedir. Bu
kapsamda teslim edilen eşya, mahkeme kararı neticesinde müsaderesine
hükmedilmesi halinde müsadere edilmekte, bunun mümkün olmaması halinde ise,
yine mahkeme kararına istinaden alınmış teminatın irat kaydedilmesi suretiyle
işlem tesis edilmektedir. Diğer taraftan, gümrük idarelerince el
konulan ve gümrük denetimi altında bulunan 1918 sayılı Kanun kapsamındaki eşya,
anılan kanunun 24 üncü maddesine istinaden, çabuk bozulma ve telef olma
tehlikesine maruz kalan ve saklanması masraf ve külfetli veya tehlikeli olması
halinde müsadere kararı beklenilmeksizin , bu kapsam dışında kalan eşya ise
kamu davasının açıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde, ceza davası kesin
hükme bağlanmamış ise, 27.1.1993 günlü ve 21478 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 3864 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuna Göre Kaçak ve
Kaçak Zannı ile Tutulan Her Çeşit Eşya, Alet ve Taşıma Vasıtalarının Tasfiyesi
Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tasfiyeye tabi tutularak eşyanın tasfiye
sürecinin hızlandırılması sağlanmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanununun 178 inci
maddesiyle, tasfiye yöntemleri arasına "yeniden ihraç amaçlı satış"
usulleri de ilave edilerek, tasfiyelik hale gelen eşyanın tespit ve tahakkuk
kâğıtlarının 30 gün içinde tasfiye idaresine intikal ettirileceği, tasfiye
idaresinin de, tasfiye konusu eşyayı 30 gün içerisinde teslim alacağı, bizzat,
anılan kanunun 177 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Tasfiyeye ilişkin usul ve esasları
belirleyen tüzük taslağı, Maliye Bakanlığıyla müştereken çalışılmış ve bugünkü
Resmî Gazetede yayımlanmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanununun 179 uncu
maddesiyle getirilen bir diğer müessese de, tasfiyelik hale gelen eşyanın beyan
sahibinin, ihale ilanının yayımlandığı tarihe kadar gümrük idaresine başvurarak
söz konusu eşyaya ait tüm ithalat vergilerini, cezalar ile ambarlama ve
elleçleme giderleri ve diğer giderleri üstlenmek ve eşyanın CIF bedelinin yüzde
1'i nispetinde bir ceza ödemek suretiyle eşyanın serbest dolaşıma sokulmasını
talep etme hakkı getirilmiştir. Aynı kanunun geçici 4 üncü maddesinde,
yürürlükten kaldırılan Gümrük Kanunu hükümlerine göre tasfiyelik hale gelmiş
eşyanın, ihale ilanının henüz yayımlanmamış veya perakende satışına karar
verilmiş olması ve beyan sahibinin, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 30
gün içerisinde gümrük idaresine başvurması halinde, bu kanunun 179 uncu maddesi
hükümlerinin uygulanacağı, dışticaret tahdidine giren, eşyalar için bu madde
hükmünün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Yani, kısaca özetlersek, gümrüklerdeki
eşya, vatandaş ile devlet arasında, gümrük idareleri arasında ihtilaflı olan
eşyadır ve bu, mahkemelik eşyadır. Bu eşya hakkında, ancak mahkemeler
tarafından verilen karara göre işlem yapılır. Eğer, devlet malı haline gelirse,
mahkeme, bu malın müsaderesine karar verirse, Gümrük İdaresi, bu malı, anında
Maliye Bakanlığına teslim eder; Maliye Bakanlığı Tasfiye Genel Müdürlüğü, bu
malı satışa çıkarır. Demek ki, Gümrüklerin elindeyken daha vatandaşla ihtilaflı
maldır, vatandaşın malı olma ihtimali vardır; dolayısıyla, hangi şekilde bu
malın değerlendirilmesi, soru sahibinin söylediği gibi, Gümrük İdarelerinin
iktidarında değildir. Sorunun ikinci kısmına gelince: Bilindiği
gibi, işe girişlerde, sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda, mal varlıklarında önemli
bir değişiklik olduğunda, bir ay içerisinde, görevin sona ermesi halinde,
ayrılma tarihini izleyen bir ay içerisinde vermek zorunda oldukları mal
bildirimlerinin, 3268 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren anılan
yasanın 7 nci maddesi uyarınca, daha önce vermiş oldukları mal bildirim
beyannameleriyle karşılaştırılması yapılmaktadır. Söz konusu karşılaştırmalar neticesinde,
mal varlıklarında meydana gelen artışlarla ilgili olarak, ilgililerden belge ve
açıklayıcı bilgi verilmesi istenilmekte ve bunun sonucu olarak da yasaya ve
genel ahlaka uygun olarak edinildiği ispat edilemeyen mallar veya ilgilinin
sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek düzeydeki
harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, denetim birimlerine intikal
ettirilmek suretiyle yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda, gerekli
görülenler hakkında cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaktadır. Diğer taraftan, Gümrük personelinin rüşvet
aldığına ilişkin somut bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza gönderilmesi halinde,
gerekli tahkikatlar yapılmıştır, gereken cezalar verilmiştir, gereken işlemler
sonuna kadar götürülmüştür, bundan sonra da götürülmeye devam edilecektir. Gerek 12.10.1999 günlü 23844 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan Gümrük Müsteşarlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle
Atanmalarına İlişkin Yönetmelik ile yer değiştirmeye tabi personelin, gerekse
Müsteşarlığın taşra teşkilatı emrinde görevli olup da yer değiştirme
yönetmeliğine tabi olmayan personelin atamaları, hizmetin gerekleri esas
alınarak belirli kurallara bağlanmıştır. Ayrıca, personelin mahallîleşmesi de
önlenmeye çalışılmış-tır. Çalışmaları halen devam etmekte olan
gümrük otomasyon projesinin süratle tamamlanmasına çalışılmaktadır. Projenin
gerçekleşmesiyle, gümrük idarelerinde yürütülen işlemlerde personelin işlevi en
aza indirilecek, mükellefler ile personelin karşı karşıya gelmesi önlenecek ve
bürokratik işlemler asgarîye indirilmiş olacaktır. Değerli milletvekilleri, gümrük
idarecileri de, gümrükçüler de, gümrük yöneticileri de bu tür iddialardan,
yani, rüşvet ile gümrük adının beraber anılmasından fevkalade rahatsızdır.
Aslında, bir ülkenin çeşitli idarî kuruluşları... BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlayabilir
misiniz. DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Devamla) -
Tabiî, hemen tamamlıyorum Sayın Başkanım. ...birbirine bağlıdır ve bir ölçüde,
bileşik kaplar gibi bir seviye beraberliği gösterir. Yani, bir ülkenin dışticareti
neyse, gümrükleri odur; bir ülkenin millî eğitimi neyse, adliyesi odur; bir
ülkenin spor hayatı neyse, tarım hayatı da odur. Dolayısıyla, bunları
birbirinden ayırt edip, şu çok daha rüşvetçidir diye bir ilzamda bulunmak
fevkalade yanlıştır; ama, bütün bunlarla beraber, biraz evvel bahsettiğim Mal
Varlığı Kanunuyla ilgili en ciddî tatbikatın Gümrük Müsteşarlığında olduğunu
bizatihi tespit etmiş bir kişi olarak ifade ediyorum: Gümrük Müsteşarlığı çok
ciddî çalışmalar içerisindedir, çok ciddî takip etmektedir ve bu manada,
yakalanmış personele gereken cezalar da verilmiştir, verilmeye de devam
edilmektedir. Hükümetimiz döneminde bu konuda çeşitli rüşvete adı karışmış
bulunan 146 personel açığa alınmıştır. Bunlardan halen 102'si açıkta olup,
30'unun görevine son verilmiştir. Hatta, davası devam ettiği için yerini ve
ismini söylemiyorum; ama, emekli, eski bir gümrük başmüdürümüze ait 560 milyar
liralık izah edilmesi mümkün olmayan servet, bu soruşturmalar sonucunda
yakalanmış ve adliyeye intikal ettirilmiştir. Yani, Bakanlığımız bu konuda gayet
titiz ve dikkatli bir şekilde çalışmaktadır; ama, takdir edersiniz ki,
gümrükçülük menfaata yönelik bir iştir. Dünyanın her yerinde gümrüklerde
menfaata ilişkin işler görülmektedir. Bunları engellemek hepimizin görevidir.
El ele vereceğiz, vatandaşlarımız bize yardım edecek, birlikte bu hadiselerin
üzerine gideceğiz ve bunları asgariye indireceğiz. Türk gümrükçüleri, Meclisin kendilerine
hediye ettiği Gümrük Kanununun, böyle toptan, oybirliğiyle çıkarılmış olmasından
dolayı bir sorumluluk duygusu içerisindedirler ve gümrüklerimizdeki bu yanlış
imajı düzeltmek boynumuzun borcudur. Hepinize saygımlar sunarım. (FP
sıralarından alkışlar) MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Bakan,
yolsuzlukları İçişleri Bakanlığı mı tespit ediyor, siz mi tespit ediyorsunuz? BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır. 24. –
İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, gözetim altında emniyet
güçlerince alınan ifade tutanaklarının basında yayınlanmasına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün
cevabı BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın
Hikmet Sami Türk tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Osman
Yumakoğulları İstanbul Yazılı ve görsel medyada, gözetim altına
alınan çok sayıda vatandaşlarımıza ait
ifadeler yayınlanmaktadır. Soru 1. Söz konusu ifadelerin soruşturmanın
gizliliği açısından yayınlanması doğru mudur? Soru 2. Soruşturma ifadelerini yayınlamak
hukuka aykırı mıdır? Soru 3. Soruşturma ifadelerini yayınlayan
medya kuruluşları hakkında adlî bir soruşturma yapmayı düşünüyor musunuz? Soru 4. Soruşturma tutanaklarını medya
kuruluşlarına veren kamu görevlileri hakkında adlî ve idarî soruşturma yapmayı
düşünüyor musunuz? BAŞKAN - Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami
Türk; buyurun. ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Osman
Yumakoğulları'nın, gözetim altında emniyet güçlerince alınan ifade
tutanaklarının basında yayımlanmasına
ilişkin (6/500) sayılı soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bilindiği gibi, 5680 sayılı Basın
Kanununun 30 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında şu hükümler yer
almaktadır: "Ceza kovuşturmalarına ait talep ve
iddianamelerle kararların ve diğer her türlü vesika ve evrakın âleni duruşmada
okunmasından, hazırlık ve ilk soruşturmalarda takipsizlik veya yargılamanın
men'i ve tatili veya düşmesi kararı verilmesinden önce yayınlanması yasaktır. Ceza kovuşturmasının başlamasiyle hükmün
kesinleşinceye kadar hâkim ve mahkemenin hüküm, karar ve işlemleri hakkında
mütalâa yayınlamak yasaktır." Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da, bu
hükümlere aykırı hareket edenlere hapis ve ağır para cezası verileceği
belirtilmektedir. Basın Kanununun 30 uncu maddesine aykırı
eylemler nedeniyle, cumhuriyet başsavcılıklarınca adlî işlem yapılmaktadır. Bu
çerçevede, hazırlık soruşturması, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen, rahmetli Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayıyla ilgili
olarak, bazı gazetelerin 9.5.2000 tarihli nüshalarında yer alan yazılar
nedeniyle, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık
soruşturmaları sonucunda, Basın Kanununa muhalefet suçundan Küçükçekmece Asliye
Ceza Mahkemesinde 3 kamu davası açılmış; diğer bazı gazetelerde yer alan
yazılar nedeniyle, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık
soruşturmaları sonucunda, yayın yasağına muhalefet suçundan, Bağcılar Asliye
Ceza Mahkemesinde 4 kamu davası açılmıştır. Aynı biçimde, hazırlık soruşturması
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Nesim
Malki'nin öldürülmesi olayı hakkında bazı gazetelerin 6.11.1999 tarihli
nüshalarında yer alan yazılar nedeniyle, Küçükçekmece Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Basın Kanununa muhalefet suçundan, Küçükçekmece Asliye Ceza
Mahkemesinde 1, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca da, Bağcılar Asliye Ceza
Mahkemesinde 3 kamu davası açılmış; aynı konuda, bir televizyon kanalının
5.11.1999 günkü ana haber bülteninde yayınladığı haberle ilgili olarak,
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık
soruşturması sonucunda, görevsizlik kararı ile hazırlık evrakı, Radyo ve
Televizyon Üst Kuruluna gönderilmiştir. Bilindiği gibi, radyo ve televizyon
yayınlarının düzenlenmesine ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev,
yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usuller, 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanununda belirlenmiş olup, radyo
ve televizyon yayınlarının 3984 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan yayın
ilkelerine uygunluğu Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca izlenmektedir. Öte yandan, Nesim Malki'nin öldürülmesi
olayıyla ilgili olarak, İstan-bul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada sanığın savunmasını içeren bilgileri bir
televizyon kanalının görevlilerine aktaran emniyet müdürlüğünde görevli 5 kişi
hakkında adlî görevi suiistimal etmek suçundan, Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığının 28.4.2000 tarihli iddianamesiyle, Bursa Asliye Ceza
Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Saygıyla arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım. Böylece, soru cevaplandırılmıştır. 25. –
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy
yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/501) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak sayın
bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 26. –
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa Orman İşletme
Müdürlüğünün kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/507) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı 27. –
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün
kapatılacağı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/517) ve
Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı BAŞKAN - Sorular kısmına geçerken
okuttuğumuz tezkere gereği, iki soruyu okutup, Sayın Bakana soruları
cevaplandırma hakkını tanıyacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Orman Bakanı Sayın Nami
Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla
arz ederim. Mustafa
Niyazi Yanmaz Şanlıurfa Bölgemizin cazibe merkezi olan
Şanlıurfa'da GAP projesinden dolayı baraj ve sulamaların toprak erozyonuna
sebep verdiği bilimsel bir gerçektir. Şanlıurfamız geçmişte susuz ve kurak bir
bölge olduğu için ağaçlandırma ve orman büyük ehemmiyet arz etmektedir. 1. Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğü
faaliyet alanını genişletmek gerekirken, lağvedilmesi gibi bir durum söz konusu
mudur? 2. Böyle bir durum var ise, GAP projesine
ters düşmez mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanımız
Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
arz ederim. Saygılarımla. Yahya
Akman Şanlıurfa Geçmişte yapılan büyük hatalar sonucu
bugün gelinen noktada, tüm insanlık âlemi, doğayla barışmak amacıyla,
çevrecilik, Yeşil Barış gibi örgütlenmelere girişmiştir. Ülkemizde de,
devletimizin bütün organlarıyla desteklediği TEMA, bu konuda öncülük
yapmaktadır ki, çevre ve erozyon konusu halkımızın gündemine girsin. Ancak, tam bu dönemde alınan bir karar
-eğer doğruysa- bir yandan da tam tersi bir uygulamaya gidildiğini gösteriyor. Yapılan barajlarla bölgemizde uzun
yıllardır yaşanan kuraklık sona ermekte, sulama imkânlarıyla, tarım ve
ormancılık konusunda ciddî hamleler yapılmaktadır, yapılmalıdır. Bu çerçevede; Sorular : 1. Şanlıurfamızda Orman İşletme
Müdürlüğünün lağvedileceği bilgisi doğru mudur? Bu işlem sizin bilginiz
dahilinde mi yapılmaktadır? 2. Bu karar, yukarıda bahsedilen ve
bahsedilmeyen konularda ciddî çalışmalar yapılarak mı alınmıştır? 3. Ülkemizin en sıcak ili olan
Şanlıurfamızda muhtemel orman yangınlarına karşı alınmış alternatif önlemler mi
söz konusudur? 4. Alınan kararın değiştirilmesi ve
İşletme Müdürlüğünün hem de daha mücehhez hale getirilerek faaliyetlerinin
sürdürülmesi konusundaki düşünceleriniz nedir? BAŞKAN- Soruları cevaplandırmak üzere,
Orman Bakanı Sayın Nami Çağan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar) ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul)-
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Şanlıurfa milletvekilleri Sayın Mustafa
Niyazi Yanmaz ve Sayın Yahya Akman'ın aynı mahiyetteki sorularına birlikte
cevap vereceğim; sorularda, ayrıntıda farklılaşma olduğu ölçüde ona
değineceğim. Ülke kaynaklarımızın daha etkin, daha
verimli kullanılmasını sağlayacak önlemlerin alınması hükümetimizin ana
politikaları içerisinde yer almaktadır. Bu çerçevede, Bakanlığımız da, mevcut
kurumsal işlevini daha etkin bir duruma getirmek üzere, orman kaynaklarını en
ekonomik şekilde yönetmek ve toplumun orman ürünlerine ve orman hizmetlerine
olan talebini istenilen düzeyde karşılamak için bir dizi yapısal ve kurumsal
önlemi almaya başlamıştır. Soru sorulduğu dönemde, henüz, Şanlıurfa
Orman İşletmesi kapatılmamıştı; ama, daha sonra, bu işletme kapatıldı. Düşük kapasitede çalışmakta olan, negatif
bilançoları olan ve Bakanlığımız bütçesine önemli miktarda yük getiren Orman
İşletme Müdürlüklerinin, Bakanlığımızın diğer faaliyet alanlarında daha
işlevsel olarak çalışan birimlere dönüştürülmesi çalışmaları ilk aşamasını
tamamlamıştır. Amacımız, yeni yapılanmayla, mevcut kuruluşlarımızı, personel,
tesis ve malî kaynaklar bakımından daha güçlü ve hizmette daha verimli bir
duruma getirmektir. Şanlıurfa İlimiz bina ve tesisleri: Geçen
yıl -hizmete giren- 1 adet bakanlık bölge müdürlüğü kurulmuş olup, bu bölge
müdürlüğümüze bağlı 5 adet başmühendislik ve 33 adet mühendislik birimlerimizce
ilin her türlü ormancılık hizmetleri sürdürülmektedir. Başmühendisliklerimizin
3'ü Şanlıurfa il merkezimizde bulunmaktadır. Şanlıurfa İlimizde üretim kapasiteli orman
alanının yetersizliği nedeniyle verimli çalışamayan ve yöre halkının
taleplerini karşılamakta yetersiz kalan orman işletme müdürlüğü tesis ve
kaynaklarının bölge müdürlüğümüze devredilmesi halinde halen faaliyetini
sürdürmekte olan Ağaçlandırma, Millî Parklar ve ORKÖY Başmühendislikleri,
Fidanlık Müdürlüğü ve bunlara bağlı mühendisliklerin daha güçlendirilmesi,
yörenin ormancılık hizmetleri ve halkın bu kapsamdaki taleplerinin daha
süratli, daha etkin karşılanmasına olanak sağlamıştır. Bu çalışmalar elbette
bilgim içerisinde olmuştur ve ciddî bir çalışma ortamı içerisinde yapılmıştır. Soru önergesinde belirtilen konular da
dikkate alınarak, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılmasından önce,
ormancılık faaliyetlerinin yerine getirilmesinde herhangi bir aksama olup
olmayacağı oluşturulan komisyon tarafından incelenmiş ve aksama olmayacağı
sonucuna varılmıştır. Böyle bir durum, Sayın Mustafa Niyazi
Yanmaz'a göre, GAP Projesine ters düşer mi; Sayın Yahya Akman'a göre de, ciddî
bir çalışma yapılmış mıdır soruları var. Orman Genel Müdürlüğüne bağlı orman
işletme müdürlüklerinin görevleri, ormanların işletilmesi, imarı, ıslahı ve
koruma faaliyetleriyle sınırlıdır. Bu hizmetler, ormanların işletilmesinden
elde edilen döner sermaye gelirlerinden karşılanmaktadır. Şanlıurfa Orman
İşletme Müdürlüğü optimal bir orman işletmesi olmaktan çok uzak bir
noktadayken, gelirleri giderlerini zaten karşılamıyordu ve zararı her geçen yıl
katlanarak artıyordu. Şanlıurfa İlindeki orman işletmeciliği
dışındaki ormancılık faaliyetleri, bu ilimizde bulunan GAP Bölge Müdürlüğümüz
birimleri tarafından yürütülmektedir. Orman işletmeciliğiyle ilgili faaliyetler
ise, bu ilimizde mevcut olan Şanlıurfa, Siverek ve Viranşehir Orman İşletme
Şefliklerince yürütülmeye devam edilmektedir. Orman İşletme Müdürlüğünün mevcut
personel, araç-gereç ve makineleri, Şanlıurfa İlinde mevcut olan, Bakanlığımıza
bağlı GAP Bölge Müdürlüğü birimlerine devredilerek, güçlendirilmeleri, daha iyi
çalışma yapar hale getirilmeleri sağlanmıştır, işletme müdürlüğünde çalışan
hiçbir işçi mağdur edilmemiştir. Ben de, Şanlıurfa İlini ziyaret ettiğimde,
herkesin bu değişiklikten memnun olduğunu gözledim. Belirtilen nedenlerle, Şanlıurfa Orman
İşletme Müdürlüğünün kapatılmasıyla, ormancılık faaliyetlerinin yerine
getirilmesinde bir aksama olmadığı gibi, tam tersine, Şanlıurfa İlimizin
ihtiyaç duyduğu faaliyetlere daha da ağırlık verilmiştir. Güneydoğu Anadolu
Projesi bakımından da, ağaçlandırmanın hızlandırılması yoluyla daha olumlu
etkiler ortaya çıkmıştır. Sayın Yahya Akman "Orman yangınları
bakımından bir alternatif önlem söz konusu mudur" diye soruyor. Şanlıurfa
İlindeki orman yangınlarıyla mücadele çalışmaları, Şanlıurfa, Siverek ve
Viranşehir şefliklerince yürütülecektir. İşletme müdürlüğünün kapatılmasıyla,
orman yangınlarına müdahale konusunda herhangi bir aksama söz konusu değildir.
Her zaman olduğu gibi, Bakanlığımız teşkilatı, olası orman yangınlarına karşı,
bütün personeli, yangın ekipleri, yangın söndürme alet ve ekipmanlarıyla,
sürekli hazır halde beklemektedir. "Alınan kararın değiştirilmesi
düşünülüyor mu" diye sorulmaktadır; düşünülmüyor, tam tersine, bu
karardan, artan verim dolayısıyla, son derece memnunuz ve ülke çapında
aldığımız önlemler sonuçlarını vermiştir. Geçen yıl, gelirlerimizde enflasyonun
2 katı üstünde bir artış, kasım sonu itibariyle gelirlerimizde yüzde 72,5 artış
meydana gelmiştir. Giderlerimizde de enflasyonun epeyce altında bir artış
ortaya çıkmıştır ve giderlerdeki artış yüzde 27,8 düzeyinde kalmıştır. Bu da
aldığımız önlemlerin etkili olduğunu gösteriyor. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Böylece, soru sorma ve cevaplandırma
işlemi tamamlanmıştır. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz. Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 1. –
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun;
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet
İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S. Sayısı : 527) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Başkanlık Temsilcisi?.. Hazır. Teklifin 9 uncu maddesi üzerindeki
konuşmalar tamamlanmış, madde üzerinde verilen 4 adet önergenin aykırılık
işleminde kalınmıştı. Şimdi, önergelerin aykırılık işlemini
yapacağız. İlk önergeyi, hatırlanması bakımından,
yeniden okutup, işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik
teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz? KAMER GENÇ (Tunceli) - Önerge okunmadı
Sayın Başkan. BAŞKAN - Okuduk efendim. Maddenin metinden
çıkarılması teklif ediliyor Sayın Genç; okundu da anlaşılmadı galiba. BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Katılıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Katılıyoruz efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) - Nasıl katılıyorlar
Sayın Başkan?! KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısı
istiyoruz. Komisyon katılamaz Sayın Başkan; nerede Komisyonun çoğunluğu? TURHAN GÜVEN (İçel) - Karar yetersayısının
aranmasını istiyoruz efendim. BAŞKAN - Komisyonun çoğunluğu yok, takdire
bırakıyor; Başkanlık temsilcisi katılıyor. Sayın milletvekilleri, Sayın Aydın Tümen
ve arkadaşları tarafından verilen, Başkanlık Temsilcisinin katıldığı önergenin
oylamasını elektronik cihazla yapacağım ve Sayın Genç ve Sayın Güven'in isteği
üzerine, karar yetersayısını arayacağım. Vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy
pusulasını, aynı süre içerisinde, Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar
yetersayısı bulunamamıştır. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - 10 dakika ara verelim Sayın Başkan. BAŞKAN - Saat 17.05'te toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma
Saati : 16.56 İKİNCİ
OTURUM Açılma
Saati : 17.05 BAŞKAN :
Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP
ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Başkanlık Temsilcisi?.. Hazır. Sayın Aydın Tümen ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunmuştum; karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım. Sisteme giremeyen arkadaşımız olursa,
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
arkadaşlarımızın yine teknik personel vasıtasıyla pusulalarını Başkanlığımıza
göndermelerini, o arada vekâleten oy kullanacak sayın bakan var ise, hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, imzasını ve ismini taşıyan oy
pusulasını yine aynı süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica
ederim. Oylama için 3 dakika süre veriyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar
yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir ve madde, metinden çıkarılmıştır.
Dolayısıyla, diğer önergeleri işleme alma şansım yoktur. Bu önerge
doğrultusunda, maddeyi oylama şansım da kalmamıştır; çünkü, madde, metinden
çıkarılmıştır. Şimdi, 11 inci maddeyi 9 uncu madde olarak
okutuyorum : MADDE 9. – Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 27 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Komisyonlar, başkanlarının
yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, o da
yoksa kâtip, komisyona başkanlık eder." BAŞKAN - 9 uncu maddeyle ilgili olarak,
Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan
konuşacaklar. (FP sıralarından alkış-lar) Süreniz 10 dakikadır. Buyurun. FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı
İçtüzük değişiklik teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Metinden de anlaşılacağı üzere, 9 uncu
maddede yapılan değişiklik, komisyonlarda başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip
üyelerin görev değişikliği veya görevleriyle ilgili sorumluluklarını
kapsamaktadır. Değerli arkadaşlar, aslında, bugün,
burada, esasında neyi konuşuyoruz; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul
ve esaslarını müzakere ediyoruz. Aslında, bunun nasıl yapılması lazım gelir
noktasında soruya cevap ararken, adil, dürüst, hukuk kurallarına uyumlu,
sonunda millî iradenin tecelli ettiği bir müzakere şeklinin oluşması lazım.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin işleyişi ne kadar mazbut, muntazam ve kusursuz
olursa, o kadar verimli çalışacağı kanaatindeyiz. Aslında, İçtüzükle ilgili
yapılan çalışmalarda, 1996'da; yani, yaklaşık dört yıl önce 124 İçtüzük maddesi
değiştirilmiştir; ancak, İçtüzükte yapılan değişikliklerin tam anlamıyla
sağlıklı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Değerli arkadaşlar, hal böyle olunca, bir
içtüzük çalışması nasıl yapılmalıdır sorusu önem arz etmektedir. Bir içtüzük
süratli çalışmayı sağlamalı, zaman kaybını önlemelidir. Demokratik bir ortamda
muhalefetin katkısını sağlamalıdır. Yoruma, tartışmaya açık olmayan net
ifadeler içermelidir. Uzun vadede de ihtiyacı mutlaka karşılamalıdır. Halbuki,
bu şartların bu İçtüzükte tam anlamıyla gözetilmediği görülmektedir. Bunun
neticesidir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalar yapılırken sık sık usul
tartışmaları yapılmaktadır. Muhalefet engelleme yaparken, hükümet İçtüzüğü
delerek yasalar yapmaktadır. Bilindiği üzere, bazen de bu çıkarılan yasalar
Anayasaya aykırılık ve usulsüz görüşmeden dolayı iptal edilmektedir. Bunun son
örneklerini vermek gerekirse, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunuyla ilgili
tasarının Anayasa Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri örnek
gösterilebilir. Ayrıca, yine bu Parlamentoda, Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla
ilgili yasa tasarısı müzakere edilirken, geçici madde görüşülmeden
kanunlaşmasının da İçtüzük için bir sakınca yarattığı kanaatindeyiz. Yine, bu içtüzük değişikliği teklifinde,
aslında, temel yasaların görüşülmesiyle ilgili ciddî değişiklikler
yapılmaktadır. Daha önce, temel yasaların görüşülmesinde aranan Danışma Kurulu
oybirliği yerine, şimdi, beşte 3 -yani 330- çoğunluk yeterli görülmekte,
muhalefet devredışı bırakılmaktadır. Yapılan bu değişiklikle, İçtüzük hükmü,
âdeta, hükümetin mevcut yapısına uydurulmaya çalışılmaktadır. Değerli arkadaşlar, aslında, bu maddeyle,
komisyonlar, Parlamentonun, Genel Kurulun mutfak kısmını teşkil etmekte ve bu
komisyonların çok rantabl çalışması, çok verimli çalışması gerekmektedir.
Halbuki, hepimiz biliyoruz ki, komisyon başkanları, istedikleri zaman
komisyonları toplamakta, gündemi de yine başkanlar tespit etmektedir. Bir örnek
vermek gerekirse, en fazla bugün, bankalarla ilgili içinde bulunduğumuz sorunlar, banka boşaltmalar... KİT Komisyonunda,
kamu bankalarının müzakeresi esnasında, komisyon başkanlarının, zaman zaman,
siyasî iradeyle yönlendirilmeleri ve kamu bankalarının müzakere edilmesi
esnasında birtakım görüşmelerin, müdahalelerin, bu komisyonların sağlıklı
çalışmadığı... Halbuki, 1994, 1995 yıllarında, KİT Komisyonu, sağlıklı gündem
maddesiyle toplansa ve orada, komisyon üyelerinin katkıları sağlanmış olsaydı,
bugün, 20 milyar dolar olarak ifade edilen kamu bankalarının açıklarının -açık
ve net ifade ediyorum- hemen hemen yarıya kadar inmesi mümkündü; ama, Yüksek
Denetleme Kuru-lunun değerli müfettişlerinin hazırladığı raporlar, ya gündeme
alınmamıştır ya birtakım endişelerle ibra edilmiştir veya şartlı ibra
edilmiştir ve bir yerde banka bürokratları korunmuştur. Son çıkarılan af
yasasının görüşmeleri sı-rasında yapılan değişiklikle, uzatmalarla, şartlı
tahliyeyle, banka soygununa katılan bürokratlar da kapsam içerisine alınmıştır;
bu, fevkalade üzücüdür. Değerli arkadaşlar, aslında, bir içtüzük
değişikliği yapılırken, muhalefetin daha çok konuşması, düşüncelerini daha çok
dile getirmesi ve tasarılara katkıda bulunması düşünülürken, şimdi, bu teklifin
tümüne baktığımız zaman, az önerge vereceksiniz, az konuşacaksınız, az
söyleyeceksiniz; yani, muhalefetin, tasarılara katkısı bulunmayacak. Hükümetin
çok söylediği "af yasasının virgülüne dokundurmam", "Plan ve
Bütçe Komisyonunda bütçeye hiçbir şey dokundurmam" mantığı fevkalade
yanlıştır. Eğer böyle yapacaksak, bu İçtüzük hükümlerini değiştirmenin de ciddî
bir manası ve mantığı yoktur. Değerli arkadaşlar, bakınız, yalnız
maddeler hakkında önerge verilecek, madde fıkralarına önerge verme
kaldırılıyor. Bu ne anlama gelir; daha değişik düşüncelerin Genel Kurulda
müzakeresini önleme anlamı taşır. Bu, fevkalade yanlıştır. Yine, anayasaya
aykırılık iddiasıyla sınırsız önerge verilirken, şimdi, en fazla üç önerge
şartı getiriliyor. Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tutanaklarını dikkatle incelediğimiz zaman, hükümeti oluşturan partilerin
Genel Kurula iştirak etmediklerinden meydana gelen zaman kaybı, muhalefetin
verdiği önergelerle zaman kaybıyla mukayese edildiği zaman, Parlamentonun,
yoklamada devamsızlıktan daha çok kapalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu tespiti
niçin söylüyorum, bu Parlamentoda, millî iradeye uygun yasaların, konsensüs
içinde, yani, hem hükümetin hem de muhalefetin katkılarıyla çıkmasının
sağlanmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. O açıdan, bu teklifi genel
anlamıyla değerlendirdiğimiz zaman, birtakım olumlu değişiklikler olmasına
rağmen, bazılarında da, sudan birtakım değişiklikler, manası ifade edilmeyen
değişiklikler getirilmektedir. Bunun için de, bazen Başkanlık, yaptığı hatayı
görüşmede anladığı için, bazı maddeleri geri çekme durumuna gelmektedir. Daha önce komisyonlarda başkan,
başkanvekili, kâtip üye ve sözcü oturup gündemi hazırladıkları halde, şimdi,
toplantıları kimin yöneteceği noktasında değişiklik getirilmektedir. Zaten,
komisyonlarda, bu değişikliğe lüzum olmadan yapılan uygulamada, başkan olmadığı
zaman başkanvekili, kâtip ve sözcü üyelerle görüşmeler devam etmektedir. Aslında, Meclis İçtüzüğünde yapılacak
ciddî değişikliklerin bir tek amacı olabilir -hükümet ve muhalefetin aynı
konuda ittifak etmesi gerekir- o da, millî iradeye saygılı, oyların ciddî
anlamda tasnif edildiği, her milletvekilinin hür iradesiyle oyunu kullanması
suretiyle yasaların çıkarılmasıdır. Doğrusunu isterseniz, teklifin tümüne ve
madde gerekçesine, baktığımız zaman, sanki, önce maddeler hazırlanmış, daha
sonra, o maddelere göre bir gerekçe hazırlanmış. BAŞKAN - Sayın Candan, son 1 dakikanız;
buyurun. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Deniliyor ki :
"Meclis bu yapısıyla kanun çıkaramıyor." Halbuki, hükümet de, hep,
gittiği yerlerde, kamuoyuna, 21 inci Dönemde çok fazla kanun çıkarıldığını
söylüyor ve maalesef, gerekçede verilen örneği de kabullenmek, katılmak da
mümkün değil. Mesela, gerekçede verilen bir örnekte, 250 maddelik kanun, 1 250
saat ve 156 gün... Değerli arkadaşlar, bu gerekçeyi buraya yazmak için insanın
biraz insaflı olması lazım. O zaman, bu Meclisin iki kanun tasarısı çıkarmış
olması lazım; çünkü, 156 çarpı 2; 312 gün yapar. Bu itibarla, daha sonra
çıkarılan trafik kanunu ve gümrük kanununda hükümet ve muhalefet ittifak
ettikleri zaman daha verimli çalıştıkları gözlenmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Candan, 1 dakika
içinde toparlar mısınız... VEYSEL CANDAN (Devamla) - Netice
itibariyle, konuyu özetlemek gerekirse, bu İçtüzük değişikliğinin, aslında,
Parlamentonun -kanaatime göre- tam anlamıyla arzu ettiği ve verimli çalışması
gereği noktasında gerekçelerde yazılı olan konulara cevap vermeyeceği
kanaatindeyim. Keşke, komisyonlarda daha geniş kapsamlı müzakereler yapılmış
olsa ve önümüzdeki birkaç yıl içinde tekrar değişme ihtiyacı olmasa ve anlamsız
tartışmalara girilmemiş olsa der; hepinize saygılar sunuyorum efendim. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Candan. Doğru Yol Partisi Grubu adına, İçel
Milletvekili Sayın Turhan Güven; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkanım, değerli üyeler; hepinizi sevgi ve saygıyla, Doğru Yol Partisi
Grubu adına ve şahsım adına selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, İçtüzük -daha
önce de beyan ettik- uzun yılların tecrübesinin getirdiği bir birikimdir. Onun
için, içtüzük değişikliklerinde çok özen göstermek lazım. İlle de her maddede,
mutlaka, ya Türkçeleştirme uğruna yahut da başka bir fikir uğruna değişiklik
yapılmasının pek uygun olmadığını ifade etmek istiyorum; çünkü, önemli olan,
İçtüzüğü değiştirmek değil, zihniyetimizi değiştirmektir. İçtüzükler, eğer
zihniyet değişikliği olmazsa uygulama sahası bulamazlar; o da büyük sıkıntı
yaratır değerli arkadaşlarım. Şimdi, olay nedir; Meclisin normal bir
çalışma düzenini sağlamak için, İçtüzükte eğer çok önemli bir sıkıntı varsa o
zaman değiştirilir; ama, görünen odur ki -bizim için de geçerlidir bu- hükümet
olduğumuz dönemlerde bizim için güzel olan madde, o günkü muhalefet için
sıkıntı yaratır; ama, devir değişir de muhalefet iktidar olursa, eskiden o
maddeden memnun olanlar da, bu kez onun sıkıntısını yaşarlar. Onun için, bunun
ortasını bulmakta yarar vardır. İşte, uzun yılların tecrübesiyle, bu orta
kanaat, ortak fikir, madde haline gelmiştir. Şimdi, çalışmalarda kolaylık sağlamak için
yeni bir fıkra düzenlemesi getiriliyor. Doğru; komisyonlar, başkanlarının
yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili; yoksa, sözcü; o da
yoksa -bu ibare yenidir- kâtip üye komisyona başkanlık yapacak. O zaman bu
komisyon niye toplanıyor değerli arkadaşlar?! Yani, bir kanun maddesini değil,
bir kanun değişikliğini, bir tasarı olarak veya teklif olarak görüşecekseniz,
orada başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip hep iktidar ortakları olduğuna göre,
eğer, bunlar orada bulunmuyorsa, yani, dört kişiye görev veriyoruz, ama, üçü
burada bulunmuyorsa, o zaman, bu kanun tasarı veya teklifini görüşmenin önemi
olmaz. Bu itibarla, hani, ille de toplantı yapalım zihniyetinden vazgeçmek
lazım. Şimdi, bakınız, geldi geçti, yine sabahın
3'ü veya 4'üne doğruydu, ben, burada, sizlere hitap etme imkânına sahip oldum,
o gün de söyledim; yine, bu İçtüzükte, bir kanun tasarı veya teklifi komisyona
geldiğinden itibaren, herkes sağlıklı düşünsün, bir çalışma imkânı bulsun diye,
48 saat geçmeden tasarı veya teklifin görüşülmesi mümkün değildi : Yani, bunun
amacı nedir; işi oldu bittiye getirmeyelim, iktidarıyla, muhalefetiyle, onu bir
inceleyelim, yanlışı nerede, fazlası mı var, noksanı neyse onu hukukî çerçeve
içerisinde düzenleyelim, görelim demektir bu 48 saat olayı; fakat, artık
komisyonlarda böyle şey olmuyor. Komisyon başkanları, kendilerine geldiğinden
itibaren o kanun tasarısını, hemen komisyonu toplantıya çağırıp, 24 saat
içinde, bir jet hızıyla geçiriyorlar ve yanlış geçiyor tabiî. Bu kadar süratli
geçince, yanlış yapmamak mümkün değil, unutmamak mümkün değil. Hele, işte, bir
de tadat, yani, sayma varsa, tadatta daima noksanlık olur arkadaşlar. Bu itibarla, uygulamada önemli olan şey
nedir; uyum sağlamaktır, hoşgörüdür. Bir kanun tasarısı görüşülürken “bunu,
iktidar söylediği için doğru değildir”, “muhalefet söylediği için de yanlıştır”
demek de doğru değildir, işin gerçeğini aramak görevimizdir. Gerçeğe,
Parlamento, muhalefetiyle, iktidarıyla varır. O yüzden, bir noktadan geldiği
için her fikir yanlış, bir noktadan geldiği için de her fikir doğrudur diye bir
düşünce, parlamentoyu normal sağlıklı bir çalışma zeminine götürmez. Bakın, bugün bir memnuniyetimi dile
getirmek istiyorum: Bu Parlamentonun iki aslî görevi var. Bunlar nedir; bir,
kanun yapmak. İki, denetim. Ama, uzun süreden beri denetim yolları tıkanmış
idi. Burada, 150'den fazla sözlü soru okunduğu halde, tek bir bakanın cevap
verme ihtiyacını hissetmediği günler oldu. Tabiî, o zaman, bunun adına denetim
demek mümkün değildi; ama, bugün, memnuniyetle görüyorum ki, soruların cevabını
sayın bakanlar geldiler burada verdiler. İşte, bu, parlamentonun normal
çalışmasıdır. Eğer parlamento böyle çalışırsa, burayı izleyen vatandaşlar -ki
onu da kısıtlamak gibi bir zihniyet ortaya atıldı; ama, ben bunun doğru
olduğuna inanmayanlardan biriyim- yani, Türk Milleti, Parlamentonun
çalışmasının ne halde olduğunu görmek istiyorsa, TRT-3'ü açıp sağlıklı bir
şekilde görüyordu; ama, şimdi ortaya bir fikir atıldı; efendim, bunu kapatalım.
Niye; gerçekleri mi sıvayacaksınız yani? Güneşi sıvamaya benzeyen bir olaydır
bu; yapamazsınız. Millet, doğrumuzu eğrimizi görsün, her şeyimizi görsün. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Öyle bir şey yok. TURHAN GÜVEN (Devamla) - Gazeteden
bahsediyorum; ben de inanmadığımı ifade ediyorum. Sayın Köse, böyle bir şeyin
olup olmadığına siz karar vermeyeceksiniz, Meclis Başkanı karar verecek; çünkü,
kanunun uygulayıcısı o değil mi? RTÜK Kanununun 17 nci maddesini açarsınız,
orada var; kanunen bir kanal tahsisi var. Nitekim, Sayın Başkanla ben dün de
görüştüm, o da, bunun böyle olmadığını, varit olmadığını ifade ettiler; ben de
onu dile getiriyorum. Yani, böyle bir şey var veya yok değil; gazetede çıktı,
televizyonlarda söylenildi; olmayan şey... Demek ki, ateş olmayan yerden duman
tütmez. Daha doğrusu, bazılarının aklından geçen şey bu. Bazen, biliyorsunuz,
birilerinin aklından bir şey geçiyor, 1 saat sonra o kanun tasarısı olarak
önünüze geliyor; olay o. Bundan vazgeçelim işte. Ben onu söylemeye çalışıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, madde,
belki, normal bir çalışmayı sağlayacaktır; ama, bu Meclisin aslî görevlerinin
mutlaka yerine getirilmesi noktasındaki fikrinizde ve fikrimizde beraberce
hareket edersek daha uygun olur. Onun için de, böyle sağlıksız çalışma saatleri
yerine, uzun yılların getirdiği tecrübeler içinde, şu Meclisin normal çalışma
düzenini tekrar, birlikte sağlarsak, herhalde çıkacak kanunlar da bir kere daha
bir kere daha ya bazı yerlerden geri gelmez veya yanlışı ortaya çıktığı için
hükümet tasarısı olarak tekrar gelmez. Düşünün, bir kanunu süratle çıkardığınız
zaman sarf ettiğiniz mesai sonunda, ikinci kez önünüze geldiğinde sarf
ettiğiniz mesai ona eşit oluyor, hatta, daha uzun oluyor. Halbuki, bir defada o
sürenin biraz daha altında bir süreyle o kanunu düzgün, anlaşılır ve ülke
gerçeklerine, sanal gündem dışında olan gerçeklere uygun olduğunu görürüz.
Önemli olan da budur. Yani, şunu söylemek istiyorum: Bu İçtüzük
1920'lerden beri, Dahilî Nizamname döneminden beri uygulaması olan bir
içtüzüktür. Geniş çaplı değişikliklerin yapıldığı dönemler de olmuştur,
zaruretten kaynaklanmıştır; ama, ortada bir zaruret yokken, ille de şu maddeyi
de değiştirelim demenin hiç kimseye yararı yoktur arkadaşlar; çünkü, keser
döner, sap döner, bir gün gelir hesap döneri unutmayın. Bir gün, bakarsınız ki,
bugün değiştirdiğiniz madde nedeniyle, yarın sizin döneminiz değişir başka bir
dönem geldiğinde -inşallah Parlamentoda
olursunuz yine- o dönemde, o sıkıntıyı beraber yaşarız. Bu nedenle, yaptığımız değişikliklerin bir
bölümünün uygunluğunu; fakat, büyük bölümünün hiç de Meclisin çalışmasına bir
katkı sağlamayacağı inancıyla hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum.
(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Gruplar adına başka söz isteği?..
Yok. Şahısları adına, Sayın Zeki Okudan?.. Yok. Sayın Hüsamettin Korkutata?.. Yok. Sayın Mahmut Göksu?.. Yok. Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok. Sayın Şeref Malkoç?.. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Konuşmayacağım. BAŞKAN - Sayın Fethullah Erbaş?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Konuşmayacağım. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, benim
de söz talebim var. BAŞKAN - Sayın Lütfü Esengün; buyurun. (FP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Esengün. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 9
uncu maddesi üzerinde, şahsî düşüncelerimi arz etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Değerli arkadaşlar, Meclisin çalışmadığı
yolunda, basında, medyada, sık sık istismarlar yapılır. Halbuki, herkes görüyor
ki, herkesin gözünün önünde, yeri geldiğinde, sabahlara kadar Meclis mesai
yapıyor. Ha, yapılan mesaiyle, çıkarılan kanunlarla milletin dertleri çözülüyor
mu, derde derman olunuyor mu; o, ayrı bir mesele. Bizim kanaatimize göre, bu
Mecliste, özellikle son iki yasama yılından beri yapılan çalışmalar,
milletimizin dertlerini çözmeye yönelik değil; özellikle, bazı çevrelere hizmet
etmek, bazı çevrelerin dediği yasal düzenlemeleri yapmak için gösteriliyor bu
gayretler; ama, her halükârda, Meclis çalışıyor. Şimdi, bu İçtüzük teklifi niye geldi? Şu
andaki, yürürlükte olan İçtüzükle, her türlü yasayı geçirmek, Mecliste
görüşmek, gece sabahlara kadar da olsa çalışmak suretiyle, tasarıları,
teklifleri görüşmek, kabul etmek mümkün; yani, şu anda, iktidar partileri,
özellikle, sayısal çoğunlukları da göz önüne alınırsa, 350'ye varan bir sayısal
imkânla, biz Meclisten yasaları geçiremiyoruz, zorlanıyoruz, İçtüzükte bize
engel olan hükümler var diyemezler. Ha, şimdi, bu İçtüzük teklifinin gelişinin
asıl sebebi ne? Bu iktidar böyle sürecek zannediyor iktidar partileri, bu
devran böyle devam edecek, bu 350 sayılı iktidar çoğunluğu her zaman Mecliste
olacak... Bu çoğunluğa rağmen, muhalefetin sesini biraz daha kısalım,
muhalefetin verdiği önergeler tahdit edilsin, muhalefetin söz süreleri azaltılsın,
sonuçta da, biraz daha muhalefetsiz, biraz daha rahat bir ortamda görevimizi
yapalım; birincisi bu. Bir ikincisi, iktidar partilerinin kendi
aralarındaki dengeler;üç siyasî partinin, İçtüzükten, bazı sebeplerle eşit
şekilde yararlandırılmaları, ki, şu anda görüştüğümüz maddenin altında da,
tahmin ediyorum, o düşünce, o hesaplar yatıyor; iktidar partilerinin kendi
aralarındaki dengeleri İçtüzüğe yansıtmak. Bir üçüncü önemli sebep de, hanım
milletvekilleri için, hazır böyle bir İçtüzük teklifi ele geçmişken, gündeme
gelmişken, başörtüsü yasağı getirelim. Değerli arkadaşlar, bakın, samimî olarak
ifade ediyorum, bu İçtüzüğün, yapılan bu değişikliklerin kimseye hayrı
olmayacak; Meclis çalışmalarını da öyle zannedildiği kadar süratlendirmeyecek.
Biz, burada, günlerden beri abesle iştigal ediyoruz ve daha 50 madde; dörtte
1'i, beşte 1'i henüz görüşülmüş durumda. Daha günlerce, İçtüzük değişikliği adı
altında, Meclisin zamanını israf edeceğiz. Gelin, bu İçtüzük teklifini bırakın,
olduğu yerde kalsın. Bakın, şunu söyleyeyim değerli
milletvekilleri. İçtüzük görüşülüyor, bütün partileri, Meclis çalışmalarını
ilgilendiren bir konu; ama, ya bayramdan önceki çalışmanın yorgunluğu
atılamadığı için ya tatil rehavetinden kurtulunamadığı için henüz, Mecliste,
İçtüzüğün görüşülmesiyle ilgili olması lazımgelen hava yok, milletvekilleri
gayet ilgisiz, dikkat ediyorum, herkes, kendi arkadaşıyla çeşitli konuları
görüşüyor. İçtüzük görüşülürken, İçtüzük gibi önemli, bu Meclisin bugününü,
yarınını, siyasî partilerin bugününü, yarınını ilgilendiren bir konu
görüşülürken, maalesef, Meclis oralı değil; sanki, bu İçtüzük, bizim
İçtüzüğümüz değil de, falan derneğin içtüzüğü gibi. Dolayısıyla, yapılan bu
değişikliklerin Meclis çalışmalarına hiçbir faydası olmayacak. Bugün yapılan
değişiklikten, belki, bugün bunu yapanlar yarın şikâyet edecekler, yaptıkları
yanlıştan, yarın kendileri zarar görecekler. Dolayısıyla da, benim teklifim,
benim talebim, bu İçtüzük değişikliği önerisinin bir daha gündeme alınmaması,
ele alınmaması, yarım kalmış işler arasında uzayıp gitmesi. Bu maddeye gelince... Sürem doldu...
Genelde, bu İçtüzükle ilgili düşüncelerimi arz ettim. Sayın Başkanın ilave
edeceği 1 dakikalık süre içerisinde de... Buna benzer bir madde, biraz önce, verilen
bir önergeyle gündemden düşürüldü veya tekliften çıkarıldı BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika
içerisinde toparlar mısınız. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Evet... Tahmin ediyorum bunun için de öyle bir
önerge verilmesi lazım; çünkü, biraz evvel tekliften çıkarılan maddeyle bu
birbirinin hemen hemen aynısı; kâtiplerin komisyonlara başkanlık edeceğini
öngören bir madde. Biraz evvel, Sayın Güven'in dediği gibi, başkan,
başkanvekili, sözcüsü olmayan bir komisyon, bırakın kâtiple de toplanmasın; o
komisyonun toplantısından hayır gelmez, öyle komisyon toplantısı olmaz. Ama,
büyük ihtimalle, şu andaki komisyonlarda başkan, başkanvekili, kâtip ve
sözcüler koalisyon partileri arasında bölüşülmüş olduğu için, kâtiplere de yeri
geldiğinde başkanlık imkânı verilsin diye böyle bir düzenleme yapılıyor;
fevkalade yanlış bir düzenlemedir. Ümit ediyorum, bir önceki madde gibi bu
madde için de verilecek bir önergeyle, bu madde teklif metninden çıkarılır,
böyle lüzumsuz işlerle ne komisyonlar ne de Genel Kurul artık bundan böyle
uğraşmaz. Ben, bu düşüncelerle şimdilik saygılar arz
edip sözlerimi noktalıyorum. Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Esengün. Sayın Kamer Genç; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yeni bir yılın ikinci birleşiminde çalışmalara
başlarken söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarken, bu yeni yılın
ülkemize barış, huzur getirmesini ve Meclisimizin de ülkemize ve milletimize
çok yararlı çalışmalar yaparak iyi kanunlar çıkarmasını diliyoruz. Yeni yılda,
artık, geçmiş yıllarda yapılan suiistimallerin de yapılmamasını, artık, bu
ekonomik bunalımın bir an önce sona ermesini diliyoruz. İHSAN ÇABUK (Ordu) - Ne konuşacaksın... KAMER GENÇ (Devamla) - Dokunacağız şimdi.
Çok sabırsızsınız da... Kimi savunduğunuz da belli değil tabiî. Türkiye Büyük Millet Meclisi,
çalışmalarını Anayasaya göre, İçtüzüğe göre belirler, siz, tabiî, bunları pek
bilmiyorsunuz. İçtüzük, Meclisin etkin, faydalı, yararlı çalışması için
yapılması gereken bir belgedir ve bu belge ne kadar mükemmel yapılırsa ve bu
belge ne kadar mükemmel uygulanırsa, ülkenin menfaatları, halkın menfaatları o
kadar korunur ve ülke de öyle yönetilir. Şimdi, bugün, birçok televizyona
bakıyoruz... Mesela, pazar günleri saat 10.00'da TRT 1'de bir yayın yapılıyor,
galiba "Politika Kulvarı" diye -öyle mi bilmiyorum- bir program.
Orada, bu hafta, bir gazeteci çıkıyor bir şey söylüyor. Meclisle ilgili o kadar
yanlış şeyler söyleniyor ki; ama, bu Meclisin ne başkanı ne başkanvekilleri var
ne yöneticileri var; Allah rızası için, birisi çıkıp da "yahu, kardeşim
-anında gelip söyleyecek- sen yanlış söylüyorsun..." Mesela, orada geçen
gün bir laf söylediler: "Efendim, bu milletvekilleri, kıyak emeklilik
kanununu bir getiriyorlar, kıyak emeklilikten milletvekilleri faydalanıyor;
arkasından, Anayasa Mahkemesi iptal edince, o, onların müktesep hakkı oluyor ve
devam ediyor onların o kıyak emeklilikleri." Yok öyle bir şey. Yani,
Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiş ve iptal edilmiş kıyak emeklilikle ilgili
bütün haklar ortadan kalkmıştır. Yalnız, bir tek şey var; işte, o kanunun
yürürlüğe girdiği tarih ile kanunun iptal edildiği tarih arasında alınan
paralar geri alınmıyor; yoksa, kanunun iptal edildiği tarihten itibaren kıyak
emeklilik meselesi kalkıyor. Yine, bir bakıyorsunuz, NTV'de, üç
gazeteci çıkıyor, Meclisle ilgili o kadar büyük ahkamlar kesiyorlar ki... Yahu
kardeşim, çıkıp da, burada muhalefetin sesini kıstıracağınıza, çıkın, kamuoyuna
doğru dürüst bilgi verin, bu sizin göreviniz, bunu defalarca söyleyin. Efendim,
işte, dün diyor ki: "Meclis toplanmış, kimse yok Meclis Genel
Kurulunda." Tabiî, her zaman burada insanlar olmaz ki, buraya geliniyor,
gidiliyor... Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumları içinde en sahipsiz, en
kendisini korumayan bir kurum olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır ve
maalesef, bu kürsüye çıkan başkanvekilleri de, Meclisi, çok keyfî, çok hissî
yönetiyorlar; kendi partilerinin ve liderlerinin gözüne girmek için, hakikaten,
seviye itibariyle çok tasvip edilmeyecek birtakım davranış biçimleri içinde
oluyorlar. Geçmişte bunlar yapıldı, onları yapanları bakan yaptılar, bir
yerlere getirdiler; ama, yani, bu yollarla da bakan olmak, bir yerlere gelmek de,
bence, insan haysiyetiyle bağdaşacak bir davranış biçimi değildir. Onun için,
bu İçtüzük değişikliğini yaparken çok sağlıklı düşünmek lazım. İçtüzük
komisyonuna seçilen insanlar, maalesef, Meclisin çalışması konusunda çok
yeterli bilgiye sahip değil; işte, şimdiye kadar getirdikleri birçok madde
çıkarıldı. Efendim, ikide bir "İçtüzük çıkmadan, Meclisin denetimi,
Meclisin çalışması etkili ve verimli olamaz" dediler; peki, niye çıkardık
bu maddeleri? Sonra, bilinmiyor... İşte, herkesin
kafasına bir şey geliyor, bir laf atıyo, ha böyle gelirse, bu daha iyi
uygulanır deniliyor; halbuki, böyle bir şey yok. Mesela, biraz önce çıkarılan
maddede "komisyonlar, başkanının isteği üzerine toplanır" deniliyor.
Geçmişte görüldü ki, başkan, istemediği bir kanun teklifinin veya tasarısının
görüşülmesi için komisyonu toplantıya çağırmadı. Bu, özellikle koalisyon
hükümetlerinde çok oluyor. Komisyon başkanlığını herhangi bir koalisyon
ortağına veriyorsunuz, o komisyon başkanının genel başkanı o işi istemiyor, ona
hemen, sen, komisyonu toplama diyor; bu olmaz ki!.. O halde "komisyonlar,
bir tek komisyon başkanının isteğiyle toplanır" hükmünü kaldırarak, en azından,
o komisyonun, Başkanlık Divanı kararıyla toplanıp toplanmayacağı konusunda
karar vermesi, bence, o komisyonun sağlıklı çalışması için daha elverişlidir. Burada da "komisyon, başkanların
yönetiminde çalışır. Başkanın bulunmadığı zaman başkanvekili, sözcü, yoksa
kâtip başkanlık eder." Belki, yerinde de bir şey olabilir de; ama, can
alıcı nokta yok. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - 1 dakika daha süre
verirseniz Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) - Mesela,
komisyonların Genel Kurulda temsillerine ilişkin 45 nci madde var; yani
"Komisyonlar Genel Kurulda başkan ve başkanvekili ve o konu hakkında
komisyonda belirtilen sözcüler tarafından temsil edilir" deniliyor.
Aslında, burada bir açıklık yok, burada devamlı tartışma konusu yapıldı;
mesela, o madde değiştirilmemiş. Denilebilir ki, komisyon, Genel Kurulda başkan,
başkanvekili ve sözcü tarafından temsil edilir. Şimdi, o zaman komisyon,
burada, çok defa hakkı olmayan kişiler tarafından temsil ediliyor. Bunlar esas
sorun yaratan konular burada dile getirilip, çözüm getirilmesi gerekirken,
birileri, nereden kendilerine ilham geldiği belli olmayan veya kimileri
tarafından; yani, Meclisin çalışmasına da etkinlik değil, engelleme getiren
birtakım değişiklikler getirerek, İçtüzük değişikliği getirmişlerdir. Ben, bu İçtüzük değişikliğinin de çok
fayda vereceğini sanmıyorum. Yalnız, 100 maddelik bir teklifte efendim, 3 tane
Anayasaya aykırı değişiklik önergesi vereyim... Niye 3 tane? 100 tane maddesi varsa; yani, 3 tane Anayasaya
aykırılık önergesi verilir mi; olur mu böyle şey; bunun bir mantığı olur mu?
Önerge her madde için ayrı ayrı verilir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse, başka
maddelerde de konuşacağım. Saygılar sunuyorum efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç. Sayın Ünal, buyurun. ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkanım,
aracılığınızla Değerli Başkanımıza şu soruları sormak istiyorum: Görüşülmekte
olan maddede "Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan
bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, o da yoksa kâtip komisyona
başkanlık eder" denilmektedir. Birinci sorum : Başkanın, vekilinin ve
sözcüsünün katılmadığı bir toplantı nasıl ciddî bir toplantı olabilir? İkinci sorum: Böyle bir toplantıda nasıl
sağlıklı bir karar alınabilir? Üçüncü sorum : Komisyonlar, çıkacak
kanunların şekillendiği yerlerdir ve ciddî toplantılardır. Şimdi, bu
toplantılarda başkanların, vekillerinin bulunmadığını farz ediyoruz ve bu
kâtipler komisyona başkanlık yapabiliyor. Aklıma şöyle bir soru geldi:
Farzımuhal, Meclis Başkanımıza sizler vekâlet ederek oturumu yönetiyorsunuz.
Allah gecinden versin, başkanvekilimizin başına bir hal gelse, ölse veya
hastalansa, oradaki kâtip arkadaşımız bu Meclise başkanlık yapabilecek mi? Teşekkür ederim efendim. BAŞKAN - Sayın Günbey, buyurun. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Başkandan aşağıdaki sorumu cevaplandırmasını rica
ediyorum. Efendim, bu başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üyenin hep birlikte gelmeme ihtimali çok mu yüksek, neden endişe ediliyor
da böyle bir maddeye gerek duyuluyor? Bu, Yüce Meclisin İçtüzüğüne bir
ciddiyetsizlik getiriyor mu, getirmiyor mu? O konuda bilgi edinmek istiyorum. Teşekkür ediyorum efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Buyurun Sayın Başkan. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Efendim, bu değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarına bir ciddiyetsizlik getirmiyor. Malumunuz, komisyonlar, salt
çoğunlukla toplanıyorlar, çalışmalarına devam ediyorlar; onun için, burada,
gayriciddî bir durum olduğunu sanmıyorum efendim. Mesele, çalışmalarda aksaklık
yaratılmaması için getirilmiştir ve üstelik de, bu, Sayın İyimaya'nın
teklifidir, onu arz ederim. Sayın İyimaya'nın önergesiyle gruplar
arasında anlaşma olmuş... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, teklif
doğru veya yanlış; yanlışsa, kabul etmeyin efendim. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Hayır, ben, doğru olduğuna inanıyorum; yani, Sayın İyimaya'yı da
kutluyorum. Onun için söyledim efendim. İlgilensin diye. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın İyimaya'nın
iyi şeylerini kabul etmiyorsunuz; tek yanlış işlerini kabul ediyorsunuz. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Efendim Sayın Genç'e... Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve
Başkanvekilleri de görevlerinin başındadır. Biraz evvel sayın sözcünün ifade
ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı, çalışmalara her an
müessir olmaktadır ve Sayın Başkan da, Meclis çalışmaları sırasında, buradan
ayrılmamaktadır. Onu arz ederim. Ayrıca "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı, Başkanvekili bir fenalık geçirse, Allah korusun, bir emrihak olsa
" diye farzımuhal bir soru soruldu. Tabiî, Cenabı Allah'ın takdiridir;
ama, İçtüzükte bir madde var, Başkan idare ederken, ayağa kalktığı zaman,
Meclis çalışmalarına otomatikman ara veriliyor, onu da, o şekilde düşünmeniz
gerektiğine inanıyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Başkan. Madde üzerinde iki adet önerge vardır;
önce geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. İlki önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9
uncu maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin
birinci fıkrasının "Komisyonlar başkanların yönetiminde
çalışır. Başkan bulunmadığı zaman Başkanvekili, yoksa sözcü komisyona başkanlık
eder" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
okutacağımız ikinci önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okutup işleme
alacağım. İkinci önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9
uncu maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin
birinci fıkrasının "Komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan
bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, sözcü de yoksa kâtip, kâtibin de
bulunmadığı zamanlarda toplantıya katılan en yaşlı üye komisyona başkanlık
eder." Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu? ANASAYA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (Hatay)
- Efendim, beni mazur görsünler. Biraz evvel, madde üzerinde söz alan Sayın
Üye, kâtip üyeye komisyon başkanlığı görevi verilmesini ciddiyetsizlik olarak
addetti ve sual sormuştu. Şimdi, bu önerge, bence, ciddiyetsizliği
ifade ediyor. (DSP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Erbaş, gerekçeyi mi
okuyalım, açıklamada mı bulunacaksınız? FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Açıklamada
bulunacağım. BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş. (FP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; sözlerime başlarken, öncelikle, bütün halkımızın yeni yılını
tebrik ediyorum; ayrıca, geçmiş olan Ramazan Bayramlarını da tebrik ediyorum. Değerli arkadaşlar, vermiş olduğum
önergede, Sayın Başkanımız, herhalde, daha önceki bir üyenin konuşmasından bizi
kastederek... Ben konuşmadım ve bu önergeyi de inanarak verdim. Şu anda, Meclisimizin daha fazla çalışması
arzu ediliyor ve bu İçtüzük değişikliğindeki esas espri o; Meclis daha hızlı
çalışsın, daha fazla üretim yapsın, daha çok iş yapsın deniliyor. Biz, iktidara
yardımcı olmak amacıyla, hani, olabilir ki, bir komisyonda başkan yok
-olabilir- gelmemiştir, başkanvekili de gelmemiştir, sözcü de gelmemiştir; siz
teklif ediyorsunuz ki, kâtip başkanlık etsin. Kâtip de gelmemişse, komisyon
durmasın, çalışsın... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Üyeler
de gelmemişse... FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Gelmemiş
arkadaş, siz öyle diyorsunuz... Eğer gelmemişse, kâtip, başkanlık etsin.
Ben de teklif ediyorum size; madem bu kadar istiyorsunuz çalıştırmayı, o zaman,
o da gelmemişse, siz, komisyonda en yaşlı kimse, yetersayısı varsa tabiî,
komisyondaki en yaşlı üyeyi başkan yapın, kanunu çıkarın. Bundan daha güzel, sizin
mantığınıza göre daha iyi bir teklif olabilir mi?! Benim bu önergeyle vermek
istediğim konu şu: Sizin, bu İçtüzük değişikliğiyle getirmek istediğiniz konu
o; diyorsunuz ki, Meclis durmasın, durmadan çalışsın; tamam. Komisyon niye
tatil olsun, mademki çoğunluğu var. Başkan gelmedi, başkanvekili de gelmedi,
sözcü de gelmedi; siz diyorsunuz ki, o zaman, kâtip gelsin, yürütsün. Kâtip de
gelmemişse ezkaza, olabilir; o zaman, en yaşlı üyenin de gelmesi... HALİL ÇALIK (Kocaeli) - En genci... FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - En gencini de
lütfen sen teklif et, senin önergen de burada konuşulsun. Ben diyorum ki, en
yaşlı üye gelsin, komisyona başkanlık etsin, yürütsün diyorum. Sizin, bu
İçtüzük değişikliğinizdeki esprinize uygun olarak bu önergeyi verdim. Ben, Genel Kurulu daha fazla meşgul etmek
istemiyorum, sadece, Sayın Başkanın o sözü üzerine kalkıp söz aldım. Yoksa,
önergenin gerekçesi okunsun ve olay bitsin diyecektim; ama, Sayın Başkanımız,
biraz önceki değerli arkadaşımıza ciddiyetsizlik olarak şey yapınca... Eğer,
Sayın Başkanın dediği doğruysa, esas sizin verdiğiniz İçtüzük değişikliğinde
ciddiyetsizlik var. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın
katılmadığı ve gerekçesini Sayın Erbaş'tan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9
uncu maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin
birinci fıkrasının "komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır, başkan
bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa, sözcü komisyona başkanlık eder"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Erbaş, gerekçeyi mi?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Polat
konuşacaklar efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Polat. Sayın Polat, süreniz 5 dakika. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, Sayın Başkan da, burada, bir önceki
önergeye katılmazken bir şey söyledi, önergelerdeki ciddiyetten,
ciddiyetsizlikten bahsetti. İşin ciddiyeti nedir; işin ciddiyeti şudur:
Mecliste verilen ehemmiyettir. Şimdi, sizin iktidarda çoğunluğunuz var, 350
milletvekiliniz var, istediğiniz zaman Meclisi sabahlara kadar
çalıştırıyorsunuz. Sabah saat 03.00'te çalıştırıyorsunuz, hem de 10 tane petrol
şirketinin 68 trilyon lirasını affedebiliyorsunuz o arada ve istediğiniz vakıf
üniversitelerine arazi de tahsis edebiliyorsunuz, bu kadar gücünüz de var; ama,
bunları muhalefet dile getirdiği zaman burada, rahatsız olduğunuz için, şimdi,
bir de İçtüzük tadilatıyla, muhalefetin konuşmaması için, muhalefetin daha az
konuşması için sürekli bir yenilik içerisindesiniz. Yani, niye korkuyorsunuz?
Muhalefet konuşmasın, muhalefet önerge vermesin... Yani, biz vermezsek, biz
konuşmazsak, başkaları konuşmuyor mu? Aynı konuları basın da konuşuyor. Şimdi, bakın arkadaşlar, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bir komisyonu konuşurken, başkan yokmuş, başkanvekili yokmuş,
kâtip yokmuş, sözcü... Niye; başkan yoksa, başkanvekili nerede? Başkan
olmayınca, başkanvekili olmayınca, bakınız, bakan bey de gelmiyor, bakan yerine
genel müdürü de yollamıyor bazen, Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüyoruz... En
sonunda, Plan ve Bütçe Komisyonu karar aldı, "bakan olmazsa ben komisyonu
toplamam" dedi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı; bütün bakanlar da şimdi
geliyorlar oraya. Niye; çünkü, bunu ciddiye almamız lazım. Eğer, komisyon
başkanı veya komisyon başkanvekili bir yerde olmayınca, açık konuşalım, bakan
da gelmiyor. Bakan gelmeyince, gerekçeleri de görüyoruz; bir kanun tasarısı
geliyor, 40 maddelik tasarı, bir gün evvel komisyon üyelerine dağıtılıyor, bir
gün önce... 40 tane kanun maddesi var, bunu bir akşamda incele, gel, konuş...
Neyini araştıracaksınız? Gidiyorsunuz komisyona, önünüze daha yeni gelmiş
maddeler, orada vâkıf olmaya çalışıyorsunuz, hemen bugün burada bu bitsin...
Yahu, bir alt komisyon kuralım diyoruz, hayır efendim, alt komisyon da
istemiyoruz, bugün burada bitecek... 40 tane maddeyi kim orada inceleyip de
cevap verecek? Yok, verilmesin, bu, buradan böyle gitsin... Yani, maksat ne?
Bir yerlerde karar alınmış... Bir yerlerde derken, ya genel başkanlar karar
almış ya Millî Güvenlik Kurulu karar almış veya Bakanlar Kurulu almış. Meclisin
tek bir vazifesi var, bu verilen kararı onaylamak. İşte, bu zaman da Meclisin
ciddiyeti kayboluyor. Onun için, esasında, Sayın Başkanım, şunu yapmak lazımdı:
Meclis komisyonu, mutlaka, emredildiği zaman, başkan olur, başkanın çok acil
bir işi varsa, başkanvekili mutlaka orada olmalıdır. Esasında, sözcüyle, kâtip
üyeyle de toplanmaması gerekir, benim görüşüm; çünkü, böyle yaptığımız zaman,
size aynen anlatıyorum, gerekçeler de ciddî olmuyor. Açıyorsunuz 40 maddelik
bir kanun ta-sarısının gerekçesini, üç satır... Plan ve Bütçe Komisyonuna her
tasarı geliyor. Niye; parayla ilgili olduğu zaman. Peki, bu tasarıda bakana
bazen soruyoruz "hükümete ne kadar yük gelecek", "daha
araştırmadım, araştırıp, sana cevap vereyim..." Yahu, peki, araştırıp
cevap vermemişsin bana daha yükü; ama, o kanun tasarısı, o gün, oradan geçecek,
bütçeye de ondan yük gelecek. Benim ondan ne geleceğinden haberim olmayacak,
gelip ona oy vereceğim. Şimdi, bu mudur ciddiyetsizlik, yoksa, burada, gelip,
kanun tasarılarının üzerinde daha ciddî çalışarak önerge vermek midir ciddiyet? HASAN GÜLAY (Manisa) - Yavaş konuş biraz. ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, ben, yavaş
da konuşsam, hızlı da konuşsam, gerçekleri konuşuyorum. Rahatsız olma, dinle
beni... Şimdi, bak, iyi dinle beni. Benim bu dediklerimi, Türkiye'de herkes
size söylüyor, herkes... Benim burada söylemek istediğim bir konu
daha var; tekrar tekrar, üzerine basarak konuşuyorum. Sizin, getireceğiniz bu
İçtüzük tadilatlarıyla, bugün bu muhalefetin sesini kesmeye çalıştığınız bir
gerçek. Niye; rahatsız oluyorsunuz. Niye rahatsız oluyorsunuz; enflasyon
diyorsunuz, tutmuyor; cari açıklar diyorsunuz, tutmuyor; çiftçilere
gidiyorsunuz, çiftçiler rahatsız; işçi, memur, herkes rahatsız... Peki, biz
bunları burada konuşmasak, ticaret odalarında konuşulmuyor mu, esnaf odalarında
konuşulmuyor mu, sendikalarda konuşulmuyor mu, sivil toplum kuruluşlarında bunlar
konuşulmuyor mu, IMF'de konuşulmuyor mu, Cottarelli bunları konuşmuyor mu; kim
konuşmuyor?! Ha, herkes konuşsun, Meclis konuşmasın... O zaman, bu Meclisin
ağırlığı nerede kaldı?! O zaman size soralım, bu Meclisin ağırlığı nerede
kaldı?! Onun için, Sayın Başkanlarım, bakın,
bizi... Şu anda sorabilirsiniz ki, peki, siz, sürekli olarak, bugün, bu
İçtüzüğü niye engellemek istiyorsunuz? Onu da söyleyeyim; çünkü, İçtüzüğün
ileride gelecek maddelerinde, muhalefetin sesini kesecek maddeleriniz var.
Önergeleri kısıtlıyorsunuz dörtten üçe, yok, konuşma saatlerini 10'dan 5'e,
5'ten sıfıra... Ne diyorsunuz; yani, muhalefet hiçbir şey konuşmasın, halk bir
şey duymasın... Ya, halk duymasa bile, bugün, artık,
Türkiye'de iletişim artmış. Ya bunun bir basın kuruluşu farkına varıyor ya bir
sivil kuruluş farkına varıyor ve bunu halkın gündemine taşıyor. Taşıdığı zaman
da, işte o zaman bir şey ortaya geliyor; sanki, bunlar hiç Mecliste
konuşulmamış gibi, hiç Mecliste bunları söyleyecek birisi yokmuş gibi ortaya
geliyor ve Meclisin de o gerçek olması gereken ağırlığı ortadan kayboluyor. İşte, onun için, biz size diyoruz ki
arkadaşlar, İçtüzük tadilatı meğer ki bizim çalışmamızsa, bütün grup
başkanvekillerinin onayı olacak tekliflerde gelin çalışma yapalım. Ve bu
doğrudur. Bu muhalefet ve iktidar sıraları kimseye baki değil. Geçen dönemde
biz burada iktidardaydık, şimdi biz muhalefetteyiz, seneye de kimin olacağı hiç
belli olmaz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN -Sayın Polat, bir dakika içerisinde
toparlar mısınız. ASLAN POLAT (Devamla) - Onun için şurada
mühim olan, muhalefet olsun, iktidar olsun, konuların en iyi tartışılacağı bir
ortamı sağlayacak İçtüzük tadilatındaki varsa 50 tane maddenin, bizim itiraz
ettiğimiz 10 tane maddesi var, çıkarın, 40 tanesini, burada bir saatte
bitirelim; ama, siz, o, 10 tane maddesi için, biz, bütün maddelerde muhalefet
ediyoruz ki, siz belki düşünür de, ikna olursunuz diye. Haa ikna oluyorsunuz
esasında. Bayramda memleketimde iken, burada geçen birtakım laflarını, sizin
milletvekillerinizin memleketlerinde "onları bu dönemde çözeceğiz"
diye gazetelerde beyanatlarını da okuduk; ama, onlar orada kalıyor, buraya
gelince başka türlü konuşmalar oluyor; ama, ne olursa olsun, biz burada sonuna
kadar bu hakları söyleyeceğiz. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Polat. Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin
oylamasına geçmeden önce bir yoklama isteği vardır; okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Toplantı yetersayısı yoktur, maddenin
oylamasına geçilirken yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz. BAŞKAN - Okuduğum isimlerin burada bulunup
bulunmadığını arayacağım: Yakup Budak?.. Burada. Yasin Hatiboğlu?.. Burada. Bülent Arınç?.. Burada. Fethullah Erbaş?.. Burada. Mustafa Geçer?.. Burada. Maliki Ejder Arvas?.. Burada. Osman Aslan?.. Burada. Lütfü Esengün?.. Burada. Mehmet Özyol?.. Burada. Ramazan Toprak?.. Burada. Ahmet Derin?.. Burada. Rıza Ulucak?.. Burada. Şükrü Ünal?.. Burada. Mustafa Niyazi Yanmaz?.. Burada. Akif Gülle?.. Burada. Mehmet Ali Şahin?.. Burada. Aslan Polat?.. Burada. Musa Uzunkaya?.. Burada. Nevzat Yalçıntaş?.. MUSA DEMİRCİ (Sıvas)- Tekabbül ediyorum. Özkan Öksüz?.. Burada. Yaşar Canbay?.. Burada. Latif Öztek?.. Burada. Sayın milletvekilleri, şimdi, elektronik
cihazla yoklama yapacağım ve yoklama için 3 dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekilleri, bu arada sisteme
giremeyen arkadaşlarımız olursa, teknik personelden yardım istemelerini; buna
rağmen sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde yoklama
pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır. VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam) BAŞKAN - Görüşmelere devam ediyoruz. 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir. 10 uncu maddeyi okutuyorum : MADDE 10. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 42 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesi metinden çıkarılmış,
maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen
haklar duyuruya gerek olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere
komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır." BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi
Grubu adına, Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata. Buyurun Sayın Korkutata. (FP sıralarından
alkışlar) Süreniz 10 dakika. FP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; İçtüzükte değişiklik yapan 527
sıra sayılı teklifin -İçtüzüğün 42 nci maddesinde değişiklik yapan- eski 12,
yeni 10 uncu maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bu
uğultu içerisinde, İçtüzüğün nasıl şekilleneceğini de merak ediyorum Sayın
Başkan!.. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu
madde, komisyonlarla ilgili bir maddedir ve sadece 42 nci maddenin son
cümlesinde değişiklik yapmaktadır. Komisyonla ilgili olduğu için, bana göre, bu
Mecliste bulunan ve bu konuda yaralı olan bütün milletvekilleri adına bazı
şeyler söylemek istiyorum. Zira, bu Mecliste, biz, her şeyden çok,
komisyonlardan çekmişizdir. Bana göre, memleketimizin en büyük sorunu,
komisyonların işleyişi sorunudur. Çünkü, bir bakıyoruz ki, dünyada, Türkiye
Büyük Millet Meclisi kadar çalışan başka bir meclis yoktur; tıpkı, bir fabrika
gibi üretim yapmakta ve herkes de, ne kadar çok üretim yaptığını söylemekle
övünmektedir. Oysa, dünyada, bakıyoruz, hiç de böyle değil; asıl çalışan
komisyonlardır; meclisler, belli zamanlar içerisinde, komisyonların pişirdiği,
hatta, uygulattığı, belli bir noktaya getirdiği tasarıları, kısa bir zaman
içerisinde tartışarak değerlendirirler ve buna göre kanun olur; ama, maalesef,
bizde hiç de böyle değil. Komisyonlara bir tasarı gelir; bu tasarı,
genellikle, bürokrasi yönlendirmesiyle şekillenmiş ve gelmiştir. Bürokrasiden
yönlendiği için de, ya onu etkileyen belli sermaye grupları veya etkin güçlere
göre bu tasarı şekillenmiş olur; buna, bakanı ikna edilmiştir, müsteşarı ikna
edilmiştir, genel müdürü ikna edilmiştir ve öylelikle komisyona gelmiştir.
Eğer, o ihtisas komisyonu biraz kendine hâkimse, biraz gündemine hâkimse, bu
defa, siyasî baskılar kurulmak suretiyle başka şekilde etkilenmekte; nasıl;
"alın bunu başka bir komisyona havale edin" denilmektedir. Bu da
nedir?.. Genellikle hükümetin güdümünde olan Plan ve Bütçe Komisyonudur. Plan
ve Bütçe Komisyonuna, hiç de ihtisas alanına girmeyen tasarılar gönderilmekte
ve burada iktidarın oylarıyla şekillendiği sanılmaktadır. Oysa, memleketin ve
milletin zararına bir şekil almaktadır. Bir bakıyorsunuz ki, bir kanun
çıktıktan iki ay, üç ay sonra yeniden bir kanun tasarısı söz konusu oluyor. Bu
şekilde Meclise yeniden kanun tasarıları gelmiştir. Yıllar yılıdır, böyle
aceleyle kaçırılan, ihtisas komisyonlarında iyice tartışılmadan, konuşulmadan
şekillenen bütün tasarıların, ben, üç, dört ay sonra yeniden bu Meclise
geldiğine müteaddit defalar şahit olmuşumdur, bütün arkadaşlar da buna şahit
olmuştur. Değerli arkadaşlar, tabiî, komisyonlar çok
çok önemlidir; bilhassa araştırma komisyonları, soruşturma komisyonları ve
ihtisas komisyonları... Eğer ciddî şekilde çalışırsa, memleketin birçok sorunu
gerçekten burada halledilir; ama, maalesef, bu, hiçbir zaman da böyle olmadı
bugüne kadar. Biz, araştırma komisyonlarında, soruşturma komisyonlarında,
bürokrasiden elde edemediğimiz bilgileri, ne acıdır ki, gazetelerden elde
edebiliyorduk veya gazeteciler bizden önce bunu elde edebiliyorlar. Bu, çok
üzülecek bir şeydir. Ekonomik yönden, bize "bu bir sırdır" veyahut da "devletin bir sırrıdır"
denilen birçok hususun, sonradan gazetelerde manşet olduğuna yüzlerce defa
şahit olduk değerli arkadaşlar. Aslında, şu an da bir fırsattır. Gelin, bu
defa, bu komisyonları, ciddî şekilde, bu içtüzük görüşülürken, şekillendirelim
ve Meclisin önüne ciddî şekilde bir tasarı getirelim veya -sanmıyorum- eğer
mümkünse, bütün grup başkanvekilleri bir araya gelmek suretiyle, hakikaten, bu
komisyonlarımız, bu memleketin menfaatına daha iyi nasıl çalışır, bu
komisyonları, gerçek anlamda, kim idare edecek değil, onlar nasıl üretecek diye
biz bu konuda bir çalışma yapmalıyız ve böyle bir olumlu çalışmanın, hem
Grubumuz hem de şahsımız devamlı yanında olacaktır. Zira, bu konuda sıkıntısı
olmayan bir tek eski arkadaş yoktur. Herkes ciddî şekilde bu konuda sıkıntı
çekmiştir. Değerli arkadaşlar, birçok ülkeye gittik
ve o ülkelerde, acaba, meclis ve komisyonlar nasıl çalışıyor diye incelemede
bulunduk ve birçok ülkede gördüğümüz ortak nokta şudur ki, komisyonlar devamlı
olarak çalışıyor; daimi komisyonlar vardır ve o komisyonlar, ciddî şekilde
araştırma ve soruşturma yapıyorlar; hatta, pilot bölgeler seçmek suretiyle
kanunu önce oralarda uygulatıyorlar. Ankara veya İstanbul'da bir kanunu altı ay
uygulatıyorlar, aksaklıklar belirleniyor ve bu aksaklıkların hepsi
belirlendikten sonra komisyona geliyor, son şeklini alıyor ve Meclise geldiği
anda da herkes sadece görüşünü belirtir, oylanır ve geçer; ama, bizde,
maalesef, bu hiç de böyle değildir; tam bunun tersine, bazen, ne olduğu
bilinmeden komisyonlardan geçip gidiyor. Mecliste bunun işleyişini herkes
biliyor; eğer, iktidar kanadından gelmiş bir tasarıysa, peşinen "tamam;
grup sözcüsü veya grubun tayin ettiği arkadaş konuştu, yeter, biz konuşmayalım"
der ve başka bir şey söylemeden sadece parmak kaldırır. Bu da memleketin
zararına oluyor değerli arkadaşlar. Şimdi, her şeyden önce, şunu samimiyetle
itiraf etmek istiyorum ki, ben, İçişleri Komisyonu üyesi olarak yıllar yılı bu
komisyonda çalıştım, geçen dönemde Plan ve Bütçe Komisyonunda çalıştım ve
gördük ki, birçok konu, bizim ihtisas dalımız olmasına rağmen, bu komisyona
tali komisyon adı verilmek suretiyle, mesela, trafikle ilgili bir mesele, Plan
ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmekte, gaz ve ulaşımıyla ilgili, şu anda bizim
gündemimizde bulunan bir tasarı, yine Plan ve Bütçe Komisyonuna havale
edilmektedir. Bunun hikmetini anlamak mümkün değil. Bu konuda komisyonların
nasıl şekillenmesi gerektiğini söylemek lazım ve buna göre neyin nerede
tartışılması gerektiğini çok iyi incelemek ve ona göre bir yön vermek gerekir.
Burada, sanki, keyfî yönlendirmeler yapılmak suretiyle, tasarı ve teklifler
komisyonlara gönderilmekte. Adalet Komisyonuna gitmesi gereken bir konu, bir
bakıyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmiştir. Gerçekten, burada, ihtisas
komisyonu olmadığı için çok sıkıntı doğmaktadır. Biz, daha önce, şu Meclisin birlik ve
beraberliğini sağlamak için, İçişleri Komisyonuna gelmiş bir madde üzerinde
görüşlerimizi pişirmeden, olgunlaştırmadan Plan ve Bütçe Komisyonuna gidiyoruz,
diyoruz ki: Biz burada ciddî bir çalışma yapmak istiyoruz. İhtisas komisyonu
olarak bu konuda ciddî bir çalışma
ortaya koymak istiyoruz. Türkiye çapında araştırmalar ya-pacağız, çeşitli
çalışmalar yapacağız, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alacağız, halkın
katılımını sağlamaya çalışacağız. Acaba biz böyle bir çalışma yapsak, bu
çalışmamız boşa mı gider, siz bize destek verir misiniz? Eğer Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı lütfedip de
"evet, biz bu konuda size yardımcı oluruz, ciddî çalışmalarınız olursa,
biz bunu göz önüne alırız" diyorsa, biz o çalışmayı yapıyoruz. Aksi
takdirde, yaptığımız çalışmanın hiçbir kıymeti olmadığını bildiğimiz için,
hiçbir ihtisas komisyonu, hiçbir konuda ciddî bir çalışma yapmaz, boşuna emek
vermez. Eğer, ben, emeğimin savrulacağına inanıyorsam, elbette ki, burada böyle
bir çalışma yapmam zordur. İşte, değerli arkadaşlar -bilhassa ve
bilhassa, burada birçok şey yanlıştır veya doğrudur, muhalefet olarak
reddetmişiz veya kabul etmişizdir- diyorum ki, bu tarihî bir fırsattır.
Hakikaten, bu komisyonların en iyi
şekilde çalışmasında, önce milletin, memleketin menfaatı, sonra grupların
menfaatı söz konusu olsun. Eğer, biz böyle olmasını istiyorsak, bunu, ya çekmek
su-retiyle veya çekmeden, grup başkanvekilleriyle bir araya gelmek suretiyle,
bu konuyu yeniden göz önünde bulundurarak, yeniden bir çalışma yapalım. Bu
çalışmanın çok faydalı olacağına ve ülkeye de çok şey katacağına inanıyorum.
Milletin, sivil toplum örgütlerinin ciddî şekilde katılımının olduğu bir
komisyon çalışması, bu Meclisi de rahatlatacaktır; zira, birçok husus, kamuoyu
tarafından bilinmediği için burada garipseniyor ve ciddî şekilde sıkıntılara
sebep oluyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Korkutata, size 1
dakika eksüre verdim. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar, umarım, burada, bizim iyiniyetimizi
anlamışsınızdır. Kesinlikle, muhalefet olsun diye değil, gerçekten,
komisyonlarda ciddî sıkıntıları, yıllar yılıdır çektiğimizi biz biliyoruz,
bütün arkadaşlar da bildikleri için ben bunu dile getirdim. Bu vesileyle, bu
çalışmada ve her konuda bizim olumlu şeylere destek vereceğimizin bilinmesini
arz eder, hepinize saygılar sunarım. Teşekkür ediyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Korkutata. DYP Grubu adına Siirt Milletvekili
Takiddin Yarayan... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Sayın
Ramazan Gül konuşacak. BAŞKAN - Sayın Ramazan Gül, buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. DYP GRUBU
ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü değişikliği hakkındaki
teklifin 12 nci maddesi hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Anayasamız, Meclisimize, kendi içinde
çalışma esaslarını belirleyebilmesi için içtüzük yapma yetkisi vermiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında mutlaka demokratik kuralların
işletilmesiyle ilgili Anayasamızda amir hükümler bulunmaktadır. Demokrasinin
çekirdeği olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde demokrasi belirtileri görmek
istiyoruz. Yaptığımız çalışmalar bu millet adınadır. Çiftçilerimizin,
emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, esnafımızın sorunlarına çözüm
bulabilmek amacıyla çalışıyoruz. Bu millet, bizlerden, demokrasi adına,
dertlerine çare olunmasını beklemektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değiştireceğimiz İçtüzüğümüz 1973 tarihli olup, 1996 yılında kapsamlı bir
değişiklik görmüştür. 1961 Anayasası ve çift meclisli Parlamento eseri olan
İçtüzüğümüzde, 1982 Anayasasının ve tek Meclis sistemine aykırı düşen ifadeleri
değiştirilmiştir. Karar üzerinden geçen dört yıl sonra, bugün, İçtüzükte yine,
kapsamlı bir değişiklik yapılmak istenilmektedir. Aslında, bu İçtüzük
Teklifiyle getirilen hususu kısaca özetlemek gerekirse, bunu, muhalefetin
sesini kısma olarak görüyoruz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 10 uncu maddesi, değişen 42 nci maddeyle ilgilidir. İlgili 42 nci
madde, komisyon raporlarıyla ilgilidir. Bu maddenin ilk fıkrasında,
komisyonların, karara bağladıkları işler için rapor düzenledikleri ve bu raporda,
konu hakkındaki komisyon düşünceleri ve gerekçeleri yer almaktadır. Diğer fıkralarında, raporların
imzalamalarıyla ilgili; komisyon raporlarının bastırılıp, milletvekillerine
dağıtılacağı ve Genel Kurulda görüşülmesine başlandığı ilk birleşimin
tutanağına eklenmesi; komisyon raporlarına muhalif kalan komisyon üyeleri,
rapora çekimserlik veya aykırılık görüşlerini ekleyebilecekleri belirtilmiştir.
Son fıkrada yer alan "...Şu kadar ki,
bu haklarını komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanmaları
gerekir" cümlesinin yerine, "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar,
duyuruya gerek olmaksızın bu raporun yazılmasından sonra başlamak üzere
komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır" cümlesi
getirilmiştir. Getirilen bu değişiklikle, komisyon raporları yazıldıktan sonra
muhalefet şerhi yazılması sağlanmış oluyor. Burada, netice itibariyle, bir
eksiklik giderilmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yapılan bütün bu çalışmalarda temel amacımız, ülkemiz insanlarını mutlu
etmektir, onların istek ve ihtiyaçlarını giderebilmektir. Amacımız, ülkemizi,
gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştıracak düzenlemeleri yaparak, milletimiz
adına, yürütmenin faaliyetlerini denetlemek ve özünde, tam demokrasiyi yaşanır
kılmaktır. Bugün, ülkemize bir baktığımızda, bu amacı yerine getirebilmiş miyiz
diye düşünüyorum... Esnafımız, beceriksiz ekonomik politikalar
sayesinde iş yapamaz olmuştur. Memur, emekli, işçi, dul ve yetimlerimiz
geçinemez hale gelmişlerdir. Açıklanan enflasyon rakamları ile çarşı, pazar
gerçeği arasında bir terslik vardır. Hayat, çok pahalı bir hale gelmiş,
insanlarımız fakirleşmiş durumdadır. Bir evde, eş ve beyin çalışmasına rağmen,
hayat şartlarının ağırlığıyla aileler ezilmektedir. Bir de, eve tek maaşın
girdiğini düşünürseniz ve bu maaş asgarî ücret olduğunda, bu insanlar nasıl
yaşıyorlar diye hiç düşündünüz mü?!. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin diğer önemli bir sorunu da işsizliktir. Ülkemizin her yerinde,
okullarını bitirmiş, çalışmak, yuva kurmak isteyen gençlerimiz, en verimli
çağlarında iş bulamamaktadırlar. İşsiz bu gençler, tabiri yerinde ise, kurda
kuşa yem olmaktadırlar. Ülkemiz, büyük bir ülkedir, çözülemeyecek
sorunu yoktur; yeter ki, iş bilen kişilerce yönetilsin. Meclis çalışmalarını,
iktidarıyla, muhalefetiyle, bir uzlaşı içerisinde yaparsak, birçok sorunu daha
rahat çözeriz inancı içerisindeyim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gelin görün ki, biz, uzlaşma zemini aradığımızı her fırsatta belirtsek de,
iktidar grupları, parmak sayısına güvenerek, muhalefeti devredışı
bırakmaktadırlar; bir gün, mağdur ettikleri bu halk tarafından, muhalefete ve
hatta Meclis dışına bırakılacaklarını akıllarına getirmemektedirler. İktidar
grupları, Parlamentonun unsuru olduklarını inkâr edercesine hükümetin güdümüne
girmişler ve Meclis çalışmalarını, tümüyle, hükümetten gelen talepler
doğrultusunda ayarlamaktadırlar. Değerli milletvekilleri, bu hükümet,
televizyonlara çıkıp "her gün daha iyiye gidiyoruz" diye pembe
tablolar çizmektedir. Ne oldu ekonomiye; dibe vurdular. Bu millet sokaklarda;
ancak, kulakları, hâlâ halka kapalı; duymuyorlar, çalışanların sesine kulak
vermiyorlar, milletle barışık değiller, milletin isteklerine cevap veremez
haldedirler. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken, daha demokratik yapıya sahip bir meclis temennisiyle,
Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyor, geçmiş mübarek Ramazan Bayramınızı ve yeni
yılınızı kutluyor, hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımla. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gül. Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok. Şahsı adına, Sayın Veysel Candan; buyurun. Süreniz 5 dakika Sayın Candan. VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı kanun teklifinin
eski 12 nci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklayacağım. Değerli arkadaşlar, İçtüzükte yapılan
değişiklikleri genel anlamda ele aldığımız zaman, maalesef, arzu edilen
seviyede olmadığı için, müzakereler de o seviyede zevkli olmamaktadır ve hükümetin
şu ana kadar çektiği madde sayısı 2'yi bulmaktadır; bununla da, hazırlanış
itibariyle, tüzüğün yeterli değişikleri içermediği anlaşılmaktadır. Ben, bu madde sebebiyle, bu maddenin neden
gayri ciddî olduğu noktasında izahta bulunmak istiyorum: Komisyonlar için seçimler yapılıyor,
genellikle, hükümeti oluşturan partiler komisyon divan başkanlığını
oluşturuyor. Bu oluşturmadan sonra, Meclis Başkanlığından sevk edilen tasarılar
görüşülüyor, müzakere ediliyor, bir rapor hazırlanıyor. Muhalefet milletvekilleri
buraya şerhlerini yazıyorlar. Bu maddede yapılan değişiklik şu: Komisyon
başkanı, bu muhalefet şerhlerini yazacak arkadaşları daha önce duyuruyordu.
Şimdi, getirilen değişiklikle, komisyon başkanı, duyurmadan bu işi yapacak.
İşte, yaptığınız değişiklik bu!.. Eğer, buna değişiklik diyorsanız; yani,
gizlemeye değişiklik diyorsanız, bunca mesaimize, uğraşmalarımıza,
gayretlerimize rağmen, yapılan iş buysa, tabiî ki, buna bağlı olarak verilen
önergeler de, o derece, arzu edilen seviyede olmaz. Şimdi, bir kere, böyle bir değişikliği
kabul etmek uygun değildir. Bu maddenin hükümet tarafından çekilmesi daha
sağlıklı olur; çünkü, duyurudan hiç kimse zarar görmedi, gizlilikten herkes
zarar görür. Değerli arkadaşlar, şimdi, komisyonlarda
asıl üzerinde durulması gereken şudur: "Komisyonlar, Genel Kurulun
mutfağıdır" dedik. Bütün hazırlıklar, bütün değişiklikler orada
yapılmaktadır. O zaman, bu komisyonların daha iyi çalışması ve milletvekili
arkadaşlarımızın oylarını hür iradeleriyle kullanmaları gerekir. Şimdi, parlamento tarihine geçen çok
değişik, bana göre sicili bozuk uygulamalar yapıldı. Komisyonda müzakereler
tamamlandı, oylamalar yapıldı, tasarı reddedildi; öğleden sonra, oturum
yapıldı, tasarı kabul edildi! Dünyada, hiçbir ülkenin parlamentosunda böyle bir
olay yok. Hepimiz görüyoruz, genel başkan çağırıyor, oylamalar reddediliyor.
Aynı oyu veren, ret oyu vermek durumunda kalıyor. Peki, o zaman, bu tüzükte şöyle bir
değişiklik neden yok diye insan gayri ihtiyarî soruyor: Madem, gizli oylama
yaptığımız konuların komisyonlarda da oylamaları neden gizli yapılmıyor?
Milletvekillerinin, hür iradelerini ortaya koyarak istediği alanda oy verme
imkânına sahip olması, sabah verdiği oyu, tekrar, geri alma gibi bir
ciddîyetsizlikle karşı karşıya kalmaması gerekir; doğru olan budur diye
düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, şimdi çok enteresan
konuya değineceğim. Parlamentoya geldiğimiz iki dönemdir hükümete bir
alışkanlık haline getirdi ve bu husus burada sık sık tartışma konusu oluyor.
Bir milletvekili arkadaşımız bir soru önergesini gündeme getirdiği zaman bir
amacı var; o da, o konuyla ilgili bilgilenmek ve ciddî, resmî bir cevap almak.
Şimdi bakıyoruz, soru önergelerine en erken cevap altı ayda veriliyor; yani,
konunun özelliği, konunun güncelliği kaybolmuş oluyor ve konu gündemden düşmüş
oluyor, artık, cevap verilip verilmemesi arasında bir fark olmadığı bir döneme
giriliyor. Bazen de, cevaplar, ilgili bakanlar tarafından çok gayrî ciddî
veriliyor, sizin sorduğunuzla ona verilen cevap hiç alakası olmayan konulardır.
Çok önemli bir konu üzerinde durmak
istiyorum. Aslında, komisyonlarda, özellikle araştırma ve soruşturma
komisyonlarında ve bir de malî konularda KİT Komisyonunda ciddî raporlar ortaya
çıktı, ciddî uyarılar yapıldı; Başbakanlara, ilgili bakanlara önergeler
gönderildi; ancak, komisyonların oylama tekniği itibariyle, yaptırım gücü
itibariyle hiçbir işe yaramadığı için, komisyonlarda alınan kararlar,
gönderilen önergeler; hatta, hatırlıyorum, gönderdiğimiz bir önergenin cevabı
bir yıl sonra gelmişti. O açıdan bence, aslında, burada yapılması gereken,
komisyonların divanlarının oluşumunda muhalefetten bir üyenin mutlaka bulunması
gerekir, daha şeffaf olmamız gerekir, duyuruları daha dikkatli yapmamız
gerekir. Konuların komisyonlarda çok iyi müzakere edilmesi ve komisyonların
-KİT Komisyonunun veya diğer araştırma ve soruşturma komisyonlarının- aldığı
kararların, mutlaka, çok iyi takip edilip, incelenmesi gerekmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bir dakika süre verirsiniz
tamamlayacağım Sayın Başkanım. BAŞKAN - Buyurun. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bu açıdan,
yapılacak bu değişiklikle, belki, bir araştırma komisyonunun görev
sorumlulukları, belki, bir soruşturma komisyonunun görev ve sorumlulukları,
gidebileceği yere kadar çalışmaların daha netleştirileceği yerde, bu komisyon
raporuna muhalefet şerhi yazan arkadaşa, komisyon başkanı duyursun mu
duyurmasın mı? Yani, bu kadar mantıksız, bu kadar gayri ciddî bir yaklaşım
olmaz. O açıdan, benim kişisel görüşüm -zaten, bu
maddeyle ilgili kişisel görüşlerimi ifade ediyorum- milletvekillerinin oy
itibarını, komisyonların çalışma şeklini, daha mantıklı, daha verimli hale
getirmek ve Genel Kurula gelen tasarıları, mutlaka, daha hazır hale,
milletvekillerimizin konuya daha vâkıf olabileceği hale getirir bir çalışma
usul ve esaslarını benimsemek daha doğrudur. Yoksa, burada yapıldığı gibi,
eğer, siz buna değişiklik diyorsanız, bu konunun başa dönmekten başka bir işe
yaramayacağı kanaatindeyim. Bu duygularla, Muhterem Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Candan. Şahsı adına, Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok. Sayın Mahmut Göksu?.. Yok. Sayın Uzunkaya?.. Buyurun. Süreniz 5 dakika; buyurun. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliğinin, esas metindeki 12 nci, şimdiki
sıralamadaki 10 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, tabiî, az önce, gerek
grupları adına gerekse şahısları adına konuşma yapan arkadaşlarım da ifade
ettiler. Hakikaten, biz, Meclisi, komisyonlarla Genel Kurulu, takriben bir,
birbuçuk ay bütçeyle meşgul ettik. Zannediyorum, Genel Kurulu, epey bir zaman
da, yine, İçtüzük değişikliğiyle, bu maddelerle meşgul edeceğiz. Bizim bölgede bir söz vardır, af buyurun
"ata ulaşamayan palanını dövermiş" diye; yani, yapması gerekeni
yapmayanlar, yapmaması gerekenlerle meşgul olurlar! Meclisin yapması gereken şey, milletin
arzularını, isteklerini, beklentilerini, demokratikleşme arzularını
gerçekleştirmek istiyorsanız, buyurun, İçtüzüğü değil, bu milletin tüzüğü olan
Anayasasını değiştirelim. Gelin, şu anayasa metnini Parlamentoya getirin. Efendim, komisyon, Başkanlık Divanı gizli
mi toplansın, muhalefeti tamamen oradan tart mı edelim; karşıoyların
yazılmasına fırsat tanınsın mı tanınmasın mı!.. Gelin, bu milletin gündemine
dahil edilmesi gereken yasaları bir an önce Parlamentoya indirelim. Dün, değerli iktidar partilerinden
birisinin başkanvekili arkadaşımız, bir kanun teklifinin, İçtüzükten
yararlanılarak Genel Kurulun doğrudan gündemine alınmasını istedi. Kim bu;
iktidar partisinin bir grup başkanvekili. Eğer, siyasî bir yatırım yapma amacı
yok idiyse, eğer hakikaten polislerimizin malî durumunun iyileştirilmesi arzu
ediliyorsa -ki, inşallah öyledir- o halde, buyurun, iktidar partisisiniz;
gelin, şu komisyonlarda günlerce bekleyen, beklemek durumunda olan, hatta
komisyonlara nereden, nasıl geldiği belli olmayan kanun tekliflerini hükümet
tasarısı halinde veya milletvekillerinin doğrudan teklifleri halinde
Parlamentoya inmesini sağlayacak bir tüzük değişikliği getirin. Şimdi, ben, bir muhalefet partisi
milletvekili olarak... Mesela, bu arkadaşlarımız iktidarın bir ortağıdır ve
merak ediyorum, bu iktidar ortakları, bugüne kadar çıkan 250'ye yakın kanundan
hangisi, hangi ortak tarafından veya hangi mekândan geldi... Buyursun, bu
iktidar ortağı da desin ki, şu polislerimizin, memurlarımızın malî durumlarını
iyileştirme amacına yönelik kanun teklifimizi, hükümet tasarısı şeklinde
getiriyoruz... Muhalefet, bütünüyle bu yasaya destek vermeye hazırdır. Nitekim,
dün bu oylama yapılırken, muhalefetteki tüm arkadaşlarımız bu teklife
"evet" dediler. Değerli arkadaşlar, burada, bu teklifi
veren değerli grup başkanvekili arkadaşımda biliyor ki, bunun burada
gerçekleşmesi mümkün değil. Ee, bile bile niye verdi; onun niçinini de,
herhalde arkadaşlarım daha iyi takdir ederler. Değerli arkadaşlar, Tüzük değişikliği
yapılacaksa, Anayasa değişikliğiyle bu işin önüne geçelim. Bu milletin
önceliği, Parlamentoda, muhalefetten filan arkadaş ne kadar konuşsun, falan ne
kadar konuşsun, komisyonlarda bunlar kaç gün kalacak... İşte, bakınız, şurada
getirilen teklifte "yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar duyuruya gerek
olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının
belirleyeceği uygun süre içerisinde kullanılır" deniliyor. Niye komisyon
başkanı, burada, hiç bilgi vermeksizin, böyle bir süreyi gizlilik içerisinde
kendisi belirlemiş olsun?! Az önce, Değerli Candan arkadaşımız ifade
ettiler; esasen, komisyon başkanlık divanlarında muhalefetin olmaması da çok
garip bir hadisedir. Yani, bugüne kadar ki uygulanmalarda böyle bir şey var
diye, bugün ve bundan sonra da böyle bir şeyin uygulanmasına fırsat
tanınmamalıdır. Yanlışın neresinden dönülse, orada kâr vardır. Dolayısıyla,
muhalefetin de komisyon başkan, başkan yardımcısı, kâtip, üye veya sözcülerden
birisinin olmasında... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sözümü
bitiriyorum Sayın Başkanım. ...iktidar ve muhalefet işbirliği
açısından fayda vardır, demokratik olarak meselelerin müzakere edilmesinde
fayda vardır; ama, Türkiye'de şöyle bir mantık gelişmiş: İktidar olan partiler
iktidar oldukları esnada hep şunu söylerler: "Bu iktidarın alternatifi
yok." Mantık buradan geliyor; bu iktidarın alternatifi yok... Arkadaşlar, bu iktidarların veya bu
iktidarın alternatifi yoksa, bu memlekette demokrasi yok demektir. Bir
memlekette demokrasi varsa, iktidarların alternatifi vardır. Sadece, dayatma
birkısım sistemlerde, antidemokratik uygulamalarda iktidarların alternatifi
olmaz. Nitekim, Irak'ta, Saddam Hüseyin'in alternatifi bulunamadığı gibi, bütün
darbelere, dayatmalara rağmen; ama, demokrasilerde iktidarların da alternatifi
vardır, komisyonların da muhalefet ortakları vardır. Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Sayın Göksu?.. Yok. Sayın Öztek. LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan,
aşağıdaki sualimin cevaplandı-rılmasına delaletinizi saygıyla arz ederim. 42 nci maddenin sonuna eklenen fıkrada
aynen şöyle denilmektedir: "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar
duyuruya gerek olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon
başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır." Sürenin komisyon başkanının inisiyatifine
bırakılmasının uygulamada sorunlara sebep olabileceğini düşünerek bu suali
yöneltiyorum. Komisyon baş-kanının belirleyeceği uygun süreden kasıt nedir? Bir
gün mü, iki gün mü, bir hafta mı yoksa 1-2 saat mi? Bu sürenin komisyon
başkanının takdirine bırakılması yerine, en kısa ve en uzun sürelerin İçtüzükte
yer alması daha uygun olmaz mıydı? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Sayın Aslan Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım,
delaletinizle, Başkanıma şu soruyu sormak istiyorum: Şimdi, bu 42 nci madde, esasında, komisyon
raporlarıyla ilgili çok önemli bir madde. "Komisyonlar, karara
bağlandıkları işler için birer rapor düzenlerler -kısa geçiyorum- raporlar,
konu hakkındaki son oylamaya katılan komisyon üyelerince imzalanır"
deniliyor; son derece önemli. Önceki toplantılara katılmış olup tasarı veya
teklifin tümünün son oylamasında hazır bulunamayan komisyon üyeleri varsa
gerekçeli muhalefetlerini yazarlar deniliyor ve raporlarda muhalefet şerhi
olmayan bir milletvekili, Genel Kurulda, bunun dışında bir soru soramaz diye
belirtiliyor; yani, komisyonun, esasında, bütün tasarrufunu bu bağlıyor.
Komisyonda bu tartışılacak, üyeler ciddî ciddî bunu tartışacaklar; bir
muhalefetleri varsa düşünecekler, tasarıya ekleyecekler ve burada,
ekle-medikleri gerekçeler dışında da Genel Kurulda soru sormayacaklar
deniliyor. Şimdi, bu kadar önemli kararları, sadece
başkanın belirleyeceği bir süre, sınır yok; bu, bir gün müdür, 1 saat midir, 10
saat midir belirtmeden, bir milletvekili bütün demokratik haklarını sadece
başkanın resen tanıyacağı bir hakka bağlamak ne kadar demokratlıktır; ne kadar,
hukuk devleti kararlarına uyar diye Sayın Başkana sormak istiyorum. Saygılarımla. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Genç, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan. Efendim, aracılığınızla, bu sorumun,
Komisyon Başkanınca cevaplandırılmasını istiyorum. Birincisi, bir önceki
maddede dedik ki "komisyonlar başkanları, başkan bulunmadığı takdirde
başkanvekili, o da yoksa sözcü, o da yoksa kâtibin başkanlığında
toplanır". Şimdi, kâtibin başkanlığında toplandı; başkan yok. Şimdi,
burada ne demişiz; bu komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre, burada
başkan olmadığı zaman, kâtip veya sözcünün de başkanlığını yaptığı şekilde,
buradaki başkan onu mu kastediyor? Çünkü, bunlar önemli. Başkan olmadı, kâtip
başkanlık yaptı; ondan önceki kişiler yok veya sözcü yaptı, başkanvekili yaptı;
komisyon başkanı bu süreyi belirleyecek diyor. Bu gibi halde, burada kastedilen
o sırada komisyona başkanlık eden kimse midir? Bu birinci sorum. İkincisi, diyor ki, yukarıdaki fıkrada
belirtilen haklar duyuruya gerek olmaksızın; yani, raporun yazılmasından sonra,
yani, komisyon "biz milletvekilleri toplandık, komisyon kanunu kabul etti,
çıkardı; ama, rapor da hemen yazılmıyor ki, ondan sonra komisyon
dağılıyor..." Dağıldıktan sonra, raporun yazılmasından sonra başlamak
üzere komisyon başkanının belirleyeceği süre diyor. Peki, raporun yazıldığını
komisyon üyesi nasıl öğrenecek? Yani ya bir telefonla bildirilecek veyahutta
kendisine bir yazılı tebligat yapılması lazım. Yani o kadar afaki, o kadar
gerçeğe uymayan şeyler getiriyorlar ki! Yarın, bir üye geldi, dedi ki, efendim,
komisyon başkanı bana tebligat yapmadı ki, ben ayrışık oyumu yazayım. O zaman,
komisyon başkanı ne ile kanıtlayacak? Yani böyle, ezbere birtakım şeyler
getiriyorlar, ama, burada uygulamayı bilmeyen kişiler komisyonlara
getiriyorlar, İçtüzük değişikliğini yapıyorlar. Yaptıkları, işi
iyileştireceğine daha da kötüleştiriyorlar. Onun için, burada, komisyon
raporunun yazıldığının tespiti nasıl olacak; yani, raporun yazılmasından sonra
başlanmak üzere? Yani, çok muğlak bir madde. Bu iki sorumun cevaplandırılmasını
Komisyon Başkanından istiyorum efendim. BAŞKAN -Teşekkür ederim. Sayın Malkoç, buyurun. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Sayın Başkanım,
Komisyona ve Meclis Başkanvekilimize şu soruları sormak istiyorum: Birincisi, görüşmekte olduğumuz bu
tekliften, müzakere ettiğimiz bu maddeyi çıkarmayı düşünüyor musunuz; yani,
geri çekmeyi düşünüyor musunuz? Eğer geri çekmeyi düşünmüyorsanız
"komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır"
hükmü yer almaktadır. Teamüllere göre, bu uygun sürenin ne kadar olması
gerekir? Özellikle Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımızdan istirham ediyorum,
uygulamada mutat olan veyahut da Meclisin teamüllerine göre uygun sürenin ne
kadar olması gerekir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz. Buyurun Sayın Başkan. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Efendim, bu maddeye Sayın Genç'in ifade ettikleri gerekçelerle
zaten Başkanlığımız katılmıyor. Sayın Polat "demokratik buluyor
musunuz?" dediler; hayır, demokratik bulmadığımız için, bu maddenin
metinden çıkarılmasını arzu ediyoruz; Başkanlık olarak katılmıyoruz efendim;
muhalefet haklı bu konuda. Teşekkür ederim. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Sayın Başkan buyurun, size de
soru yöneltilmişti. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Kamer Genç'in birinci sorusu, daha önce kabul
edilen madde doğrultusunda, şayet, toplantıya başkanvekili, sözcü veya kâtip
başkanlık etmişse, bu değişiklik de bu şekliyle geçerse ne olacaktır?.. KAMER GENÇ (Tunceli) - "Komisyona
başkanlık yapan kişi" demek lazım... ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Devamla) - Bir saniye efendim... Şimdi, burada, komisyon başkanından kasıt,
o toplantıya başkanlık eden kişidir. O toplantıya kim başkanlık etmişse,
raporla ilgili yetki de o kişiye aittir; yani, sözcü başkanlık etmişse,
buradaki başkandan kasıt, sözcüdür; kâtipse, kâtiptir. Raporla alakalı konuya gelince, bilindiği
gibi, burada aslolan komisyon toplantısında müzakereye esas olan metindir;
yani, kabul edilen metindir. Burada, itiraz, rapora değildir... KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, onu
demiyorum. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Müsaade edin efendim... Sayın Genç, müsaade eder misin... KAMER GENÇ (Tunceli) - Ediyorum da, doğru
şeyler söyle! ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Bir komisyon, bir teklif veya tasarıyı görüşür, kabul eder; komisyon
üyesi arkadaş, milletvekili, itirazını rapora değil, metne yapar; yani, şu
maddeyle ilgili muhalefet görüşüm vardır diye muhalefet şerhini verir. Buradaki
raporla metin arasındaki farkı ayırmak lazımdır. Dolayısıyla komisyon
toplantısının bittiği an, neyin kabul edildiği, neyin kabul edilmediği
bellidir. İtiraz edecek olan; yani, metne muhalefet edecek olan sayın
milletvekilinin, komisyon üyesi milletvekilinin de, o andan itibaren metinle
ilgili bilgisi vardır; ama, bütün bunlara rağmen, bugüne kadar yapılan
çalışmalarda, uygulamalarda toplantıya başkanlık eden belli, makul bir süreyi
komisyon üyelerine verir. Bu, gerekirse yazılı olabilir. Şu ana kadar yapılan
uygulamalar -hepimiz yıllardır komisyonlarda bulunduk- böyledir, toplantıya
başkanlık eden komisyon başkanı veya sözcü veya başkanvekili arkadaşları ikaz
eder. Eğer, bu ikaza rağmen yine gelmezse,
tekrar arar, tekrar arar ve belli bir süre içerisinde, gerekirse, yazı yazar ve
ondan sonra da, gerekirse, Meclis
Başkanlığına bildirir. Burada, geçmiş uygulamalarda, kesinlikle bir süre
belirlenmemiştir. Sayın Malkoç, aynı zamanda alt komisyon
üyesidir. Bilindiği gibi, İçtüzüğümüze göre, bir muhalefet şerhi yoktur. Soru
sorma yetkisi, bu sebeple, olmamasına rağmen, şunu ifade edeyim ki, bir makul
süredir. Süreyle ilgili bir belirleme bugüne kadar yapılmamıştır; bundan böyle
de komisyon başkanı, makul bir süre içerisinde, kendisinden metinle ilgili
görüşünü bekleyecektir. Teşekkür ediyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Sayın
Tayan'ı dikkatle izlemeye çalıştım. İtirazın, rapora değil, madde metinlerine
olduğunu ifade buyurdular. Halbuki, 42 nci maddenin dördüncü fıkrasının son
cümlesini okursak "komisyon raporuna aykırı konuşma yapamaz" demek...
İtiraz, bizatihi rapora karşıdır. Bu nedenle, madde metninden bahsettiler. Bir
yanlış anlaşılmaya meydan verilmesin. Bence, sadece iktidar mensubu olan grup
başkanvekillerinin... BAŞKAN - Efendim, zaten önergeler var.
Önerge, herhalde sonucu açıklayacak. TURHAN GÜVEN (İçel) - İşte, önergelerin
biri iktidar mensuplarına aittir. Onlar, çıkarılmasını istiyor. Katıldıklarını
da ifade buyurduklarına göre, o çıkmasın da... Çünkü, bir komisyon raporu
yazılmadan "muhalefet şerhinizi yazın, getirin, verin" demek çok yanlış
olur; hakça bir olay değildir. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Madde üzerinde 4 önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım. Birinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 10 uncu
maddesi ile 42 nci maddesine eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave
edilmesini arz ve teklif ederim.
20.11.2000 Yasin
Hatiboğlu Çorum Teklif : "Bu süre, komisyon raporunun
yazılma süresinden az olamaz." BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 10 uncu
maddesiyle İçtüzüğün 42 nci maddesinin sonuna eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Teklif : "Yukarıdaki fıkralarda
belirtilen haklar raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon
başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır." BAŞKAN - Bu okutacağım son 2 önerge aynı
mahiyette olup, ikisini o-kuttuktan sonra birlikte işleme alacağım : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik
teklifinin çerçeve 10 uncu madde-sinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzü-ğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve
10 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Her 2 önerge aynı mahiyette;
maddenin metinden çıkarılmasına ilişkindir. Sayın Komisyon katılıyor musunuz
önergelere? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN
(Bursa) - Efendim, ekseriyetimiz olmadığı için takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) - Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlığın katıldığı,
Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul e-dilmiştir. Bu durumda, diğer önergeleri işleme alma
şansım yoktur. Madde, metinden çıkarılmıştır. Çalışma süremizin de sonuna geldik. Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 4 Ocak 2001 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma
Saati : 18.58 BİRLEŞİM 39
UN SONU |
|