Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 51       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

39 uncu Birleşim

3 . 1 . 2001 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni bir yılın başlangıcında, ekonomik ve siyasî temennilerine ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara uygulanan vergilere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

3. – İçel Milletvekili Akif Serin’in, İçel İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fransa Millet Meclisinde gündeme alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısının yasalaşmasının engellenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden birer milletvekilinin katılımıyla oluşacak parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/731)

2. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/890) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/271)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, PKKterörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/476) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, kayıp işadamlarına ve Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Bilim Araştırma Vakfında gerçekleştirilen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/480) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

4. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan-Kemaliye-Gözaydın Köyü sulama göleti projesine ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/481)

5. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun, Marmara Birlik tarafından yapılan zeytin alımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/482)

6. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun, meslek lisesi ve açık öğretim liselerinden genel liselere geçiş hakkının verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/483) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in okul ve kütüphane ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

8. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik İlçesinin Meslek Yüksek Okulu hizmet binası, halk eğitim merkezi binası ve öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/495) ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

9. – Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar’ın, Gaziante-Şehitkamil Bayraktar Lisesi spor salonuna ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/518) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

10. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, Mardin’de Eğitim Fakültesi açılması için çalışma olup olmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

11. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğlulları’nın, Antalya Anadolu İmam Hatip Lisesinden özel bir liseye geçiş yapan öğrencinin naklinin geçersiz sayılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/538) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

12. – Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, Erciyes Üniversitesinde düzenlenen Eğitim Yönetimi Kursuna Adana İlinden çağrılan adaylara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

13. – İstanbul Milletvekili Ali Coşkun’un, bakanlığın tavsiye kararı bulunan bir yardımcı ders kitabına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/562) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

14. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, İran fıstığı ithaline ilişkin devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486)

15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/487)

16. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488)

17. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490)

18. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’nun, Mernis projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491)

19. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

20. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik’te Karkamış Baraj Gölü altında kalan bazı köylerin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/493) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

21. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494)

22. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

23. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, yediemin olarak gümrük kapılarında bekletilen mallara ve rüşvet iddialarına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/499) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

24. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, gözetim altında emniyet güçlerince alınan ifade tutanaklarının basında yayınlanmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

25. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/501)

26. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/507) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

27. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/517) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun, İstanbul’da görev yapan bazı hâkimlerden savunma istendiği iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/3003)

2. – Antalya Milletvekili Salih Çelen’in, Genel Bütçeden AdaletBakanlığına ayrılan paraya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/2991)

3. – Antalya Milletvekili Salih Çelen’in, Adalet Bakanlığının bütçesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/2996)

4. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, kamu görevlilerinin özel hayatlarını düzenleyen bir kanun veya yönetmelik olup olmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/3004)

5. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Ege’yi, Trakya, Marmara ve Karadeniz’e bağlayan yolların proje ve ödeneğine,

- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, Osmaniye İli ve ilçeleri arasında ulaşımı sağlayan yollara ilişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/2926, 2935)

6. – Çanakkale Milletvekili Sadık Kırbaş’ın, özelleştirme kapsamına alınan KİT’lerde çalışan personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/2910)

7. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün’ün, Çorlu Huzurevi inşaatı projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı (7/3107)

8. – Aksaray Milletvekili RamazanToprak’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalara Emlakbank’tan verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Bal’ın cevabı (7/3069)

9. – Bursa Milletvekili ErtuğrulYalçınbayır’ın, SPK’dan ayrılıp finans piyasasında görev alanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/3106)

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLAR-DAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517)

2. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet SalihYıldırım’ın;Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüğüzünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Kültür Bakanı M. İstemihan Talay, İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy’un 64 üncü ölüm yıldönümü nedeniyle gündemdışı bir konuşma yaptı; MHP Grubu adına, Ankara Milletvekili Abdurrahman Küçük; DYPGrubu adına, Van Milletvekili Hüseyin Çelik; FP Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan; ANAP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu; DSP Grubu adına, Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak ve şahsı adına da, Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman görüşlerini açıkladılar.

Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/995),

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/915), (6/840),

Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın (6/924),

Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun (6/1075), (6/1074) (6/1082),

Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun (6/1036),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının :

10, 22, 27, 28, 29, 30, 31, 47, 48, 64, 68, 69, 77, 85, 87, 89, 90, 91, 98 ve 100 üncü sıralarında yeralan sorulara, Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın,

11 ve 262 nci sıralarında yeralan sorulara da, Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın,

Cevap vereceklerine ilişkin önergeleri okundu; gereğinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanununa Bir Ek Madde İlave Edilmesine Dair Kanun Teklifi (2/217) ile

Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun,Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarih ve 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/499),

Doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, konuşmasında, hükümete sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının :

1 inci sırasında bulunan (6/470),

2 nci sırasında bulunan (6/471),

3 üncü sırasında bulunan (6/472),

Esas numaralı sözlü sorular, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya çevrildi ve gündemden çıkarıldı; soru sahipleri de, sorular üzerinde görüşlerini açıkladılar.

4 üncü sırasında bulunan (6/476),

5 inci sırasında bulunan (6/478),

6 ncı sırasında bulunan (6/480),

7 nci sırasında bulunan (6/481),

8 inci sırasında bulunan (6/482),

9 uncu sırasında bulunan (6/483),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili Bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

10 uncu sırasında bulunan (6/484),

22 nci sırasında bulunan (6/497),

27 nci sırasında bulunan (6/502),

28 inci sırasında bulunan (6/503),

29 uncu sırasında bulunan (6/504),

30 uncu sırasında bulunan (6/505),

31 inci sırasında bulunan (6/506),

47 nci sırasında bulunan (6/522),

48 inci sırasında bulunan (6/523),

64 üncü sırasında bulunan (6/541),

68 inci sırasında bulunan (6/545),

69 uncu sırasında bulunan (6/546),

77 nci sırasında bulunan (6/556),

85 inci sırasında bulunan (6/566),

87 nci sırasında bulunan (6/568),

89 uncu sırasında bulunan (6/570),

90 ıncı sırasında bulunan (6/571)

91 inci sırasında bulunan (6/572),

98 inci sırasında bulunan (6/579),

100 üncü sırasında bulunan (6/581),

Esas numaralı sözlü sorulara, Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın,

11 inci sırasında bulunan (6/485),

262 nci sırasında bulunan (6/766),

Esas numaralı sözlü sorulara da, Orman Bakanı İ. Nami Çağan,

Cevap verdiler.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yeralan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10) üzerinde bir süre görüşüldü.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2001 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.47’de son verildi.

Ali Ilıksoy

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Mehmet Ay

Hüseyin Çelik

 

Gaziantep

Van

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Yahya Akman

 

 

Şanlıurfa

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

No. : 57

II. – GELEN KÂĞITLAR

3 . 1 . 2001 ÇARŞAMBA

 

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Rize Merkez II 48 Afet konutları inşaat projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.1.2001)

2. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, F Tipi cezaevleri ile ilgili olarak yapılan açıklamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.1.2001)

3. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Eskişehir’de gözaltına alındıktan sonra zehirlenerek hastaneye kaldırıldığı ve ailesiyle görüştürülmediği iddia edilen bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.1.2001)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

3 Ocak 2001 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

EMİN KARAA (Kütahya)- Yoklama yapmayacak mısınız?..

BAŞKAN- Sayın Karaa, yoklama yapıp yapmamak Başkanın takdirinde olan bir hadise. (DSP sıralarından alkışlar)

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, yeni yıl temennileri hakkında söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'a aittir.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni bir yılın başlangıcında, ekonomik ve siyasî temennilerine ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ŞANDIR (Hatay)- Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, Muhterem Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, yeni bir çalışma dönemine başlıyoruz. Yeni yıla, kutsal günlerini kutlayan diğer dinlere mensup vatandaşlarımızla birlikte, ramazan ayının kutsiyeti, bayram sevinci ve huzuru içinden geçerek giriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizler, siz değerli milletvekillerimize ve aziz milletimize, yeni yılın, mutluluk, sağlık, barış, huzur, dirlik ve düzenlik ve esenlik getirmesini diliyoruz. Yeni bir dönemin başlangıcında güzel duygu ve temennilerimizi ifade etmekle beraber, önümüzdeki dönemde beklentilerimizi ve hassasiyetlerimizi de, sizlerle paylaşmak için söz aldım.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak şu hususları, sizlerin ve aziz milletimizin dikkatine sunmak istiyorum. Hükümetimizin uygulamakta olduğu ekonomik istikrar ve yeniden yapılanma programının kesintiye uğratılmadan, taviz verilmeden uygulanmasını yeni yılda da, biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, hükümetimizden bekliyoruz. Bu programla, toplumun önüne konulan hedeflerin gerçekleşmesini ve sağlanan iyileşmelerin ivme kazanarak devam etmesini bekliyoruz. Artık, hiçbirimizin mazereti kalmamıştır. Bu enflasyon denen yüksek faiz ve içborç sarmalından ülkemizi kurtarmalıyız. Üretim artırılmalı, istihdam artırılmalı, gelir dağılımındaki adaletsizliklere, artık, son verilmeli. Özellikle, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın geçimlerine katkı sağlayacak tedbirler hızla alınmalı.

Bir diğer husus, milletimiz için millî heyecanlar ve hedefler, her zamankinden daha fazla öne çıkarılmalı ve yaşatılmalıdır. Adriyatik'ten Çin seddine kadar Türk dünyası şuuru ve 21 inci Yüzyılın Türk asrı olması ideali devam ettirilmelidir. Günlük meşgale ve sıkıntılar içinde milletimizin misyonu unutulmamalı, yeni nesillerin gönlünde bu misyon yaşatılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyıl barış yüzyılı olacaktır. Millî heyecanlar ve hedefler doğrultusunda, toplumumuzda sağlanacak dayanışma, bölgesel bir barış seferberliğine dönüştürülmeli, tüm komşularımızla ileri düzeyde dostluk ve işbirliği kurulmalıdır; Türk dünyasına yakın ilgimiz devam etmelidir.

Korkuların bizi kuşatmasına fırsat vermemeliyiz. Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti her anlamda büyüktür, hiçbir milletten ve özellikle kendi kendimizden korkmamıza hiçbir sebep yoktur. Emperyal dışpolitika izlenmesine yeniden geri dönülmelidir.

Avrupa Birliğiyle ilgili, Grubumuzun hassasiyetleri ve beklentilerine gelince; biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Avrupa Birliğine girmek hedefinin devam ettirilmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Devletimiz, uluslararası taahhütlerini yerine getirmelidir. Katılım Ortaklığı Belgesindeki bazı hususlara itirazımız ve endişelerimiz devam etmektedir; ancak, devlet politikası ve taahhüdü haline gelmiş olan bu ana yönelişten sapma söz konusu olmamalıdır. Küreselleşen dünyada, çağı yakalamak bir zorunluluksa, Avrupa Birliğini hiçbir anlamda yok sayamayız.

Millî hassasiyetlerimiz korunarak, bir an önce Avrupa Birliğine girmek için, Türkiye, üzerine düşenleri yapmalıdır; ancak, şu hususta mutabık kalmalıyız: Binlerce yıldır bu coğrafyada hükümran olmuş Türk Milletinin bir ferdi olmaktan, aslını inkâr etmeden, herkes onur duymalıdır. Acımasız bir yarışın sürüp gittiği küresel ekonomiye ayak uydurmak için, Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için, uygar dünyanın bir üyesi olmak için, Avrupa Birliğine girmeliyiz; ancak, Türk Devletinin ve Türk Milletinin bütünlüğü ortak paydamız olmalıdır. Azınlıklar ve kültürel haklar adı altında birtakım taleplerle milletimizin birliğini ve bütünlüğünü bozmayı hedefleyen girişmelere, öncelikle yöneticilerimiz itibar etmemelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şandır, 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Tüm insanlarımızın onurlu ve eşit üyesi olmak şartıyla kurduğu Cumhuriyetimiz, millî mutabakatımızdır ve bu mutabakat asla bozulmayacaktır. Geliniz, yeni yılda, bu mutabakatımızı daha da güçlendirelim, siyasetçiler olarak sorumluluklarımızın idrakinde yapılması gereken neyse onu yapalım. Ülkemizi, yılların biriktirdiği sorunların sonucunda düştüğü dipsiz kuyudan çıkartalım, tünelin ucunda görünen ışığın söndürülmesine müsaade etmeyelim. Elbirliğiyle yeniyi, yeni bir yüzyılı ve lider ülke Türkiye'yi birlikte inşa edelim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, hepinizi, yeni yılda bu yöndeki gayretlerimize katılmaya davet ediyorum. Bu yönde sizlerin yapacağı tüm çalışmalara katılacağımızı da ifade ediyorum.

Yeni yılın, Türk Milletine ve tüm insanlığa huzur getirmesini yeniden diliyor, sizlere başarı ve mutluluk dileklerimle saygılar sunuyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek sayın bakan?.. Yok.

Gündemdışı ikinci söz, sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara uygulanan vergiler hakkında söz isteminde bulunan Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal'a aittir.

Buyurun Sayın Ünal.(FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara uygulanan vergilere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yabancıların "el-pi-ci", bizim "LPG" dediğimiz likit, yani sıvılaştırılmış petrolgazı kullanan araçlara uygulanan haksız vergileri dile getirmek amacıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Ayrıca, Sayın Başkana da söz verdiği için teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, konunun son altı aydır tartışıldığı dikkate alınırsa, sanki, LPG'nin araçlarda altı aydan beri korsan olarak kullanıldığı şeklinde bir izlenim edinilebilir. Halbuki, durum, sanıldığı gibi değildir; çünkü, araçlarda LPG kullanımı, devletin izniyle, bundan beş yıl önce başlamıştır. Sanayi Bakanlığınca 29.6.1995 tarihinde yayımlanan bir yönetmelikle, araçlarda LPG kullanımı ve tadilatı serbest bırakılmıştır. Bakanlığın bu izni üzerine, LPG'nin avantajları dolayısıyla, başta ticarî araç sahipleri olmak üzere, birkısım özel oto sahipleri, hatta bazı resmî kurumlar bile devletin sağladığı bu imkândan faydalanmak istemişler ve 1 000 ilâ 2 000 mark masraf yaparak araçlarını otogaza dönüştürmüşlerdir. Bu çalışmalar, kısa zamanda binlerce insanı istihdam eden yeni bir sektörün oluşmasına sebep olmuştur. Sektörün ekonomik hayatta yerini almasıyla birlikte, LPG'ye dönüşüm atölyeleri artmaya, ustalar, kalfalar ve çıraklar yetişmeye başlamıştır. Bütün bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak da, LPG tüketiminde bir artma görülmüştür.

Bir iddiaya göre, LPG'den dolayı gelir kaybına uğrayan bazı petrol şirketleri veya çıkar grupları, hükümete birtakım telkinlerde ve baskılarda bulunmuşlardır. Hemen ardından, hükümet, LPG'li araçları, suçüstü yakalamış gibi, ardı arkası kesilmeyen vergilerle cezalandırmaya başlamıştır. Önce, geçen yıl ortalarında yüzde 17 olan KDV'yi yüzde 40'a çıkarmış; bu da yetmezmiş gibi, LPG'li araçların teknik muayenesinden alınan 7,5 milyon lira harç miktarını 20 kat birden artırmıştır. Bereket versin ki, Danıştay, bu uygulamayı durdurmuştur. Şimdi de, otogazlı araçların vergilerini, Ocak 2001'den itibaren emsallerine kıyasla 4-5 misli artırmıştır. Örneğin, motor silindir hacmi 1600 santimetreküpten ve ağırlığı 950 kilogramdan az olan 4-6 yaş arasındaki bir aracın vergisi, 63 920 000 lirayken, LPG'li aynı aracın vergisi 5 kat artırılarak 319 600 000 liraya çıkarılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu, bir vergi değil, resmen cezalandırmadır. Herhalde, bu, devlete ve hükümete güvenmenin bir cezası olsa gerektir. Sizleri bilmiyorum, ama, bu tür haksız uygulamaları, bendeniz, devlet ciddiyetiyle bağdaştıramıyorum. Sindirim zorluğu çektiği bilinen Sayın Başbakanın, cezayı andıran bu vergileri nasıl sindirebildiğini, doğrusu, çok merak ediyorum! (FP sıralarından alkışlar) Anlayabildiğim kadarıyla, hükümet, bazı çıkar çevrelerini ve IMF'yi memnun etme pahasına, memuru, işçiyi, çiftçiyi, esnafı, sanatkârı, sanayiciyi, emekli, dul ve yetimi nasıl ezmeye devam ediyorsa, LPG kullanan araç sahiplerini de, aynı yöntemle ezmek, cezalandırmak istiyor. Hükümet, sadece otogazla mı uğraşıyor; hayır, o, Ayşe teyzenin, Fatma ninenin mutfağındaki tüpgazla da uğraşıyor; neredeyse, her hafta koyduğu zamlarla, onları da ezmek istiyor.

Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkelerde, çevre dostu olduğu için vergi indirimleriyle teşvik edilen ve bizde de başlangıçta aynı gerekçelerle özendirilen LPG, nasıl oldu da, birden bire düşman ilan ediliverdi. Daha düne kadar tehlikeli değilken, şimdi, hükümet, bunu tehlikeli sayıyor; can emniyetinden, haksız rekabetten, devletin gelir kaybından söz ediyor. Beş yıldan beri, yaklaşık 700 000 araç otogaza dönüştürülmüş, 800 civarında otogaz istasyonu açılmış, 400-500 trilyon lira para harcanmıştır. LPG tesisatları için, dışarıya, yaklaşık 1 milyar mark döviz ödenmiştir; ama, hükümet uyumuş olacak ki, olayın yeni yeni farkına varmaktadır. Siz, vaktinde vatandaşı uyarmış olsaydınız, onlar, böyle bir riskin altına hiç girerler miydi? Şimdi, ne olacak; harcanan trilyonlarca liralık millî servet, emek, zaman heder olup gidecek. Peki, tüm bu maddî ve manevî kayıpları kim tazmin edecek? Vatandaşın gönlünde devlete karşı oluşan güvensizlik duygusunu kim telafi edecek?

Hükümete buradan sesleniyorum: Bu yöntemle, vatandaştan beklediğiniz vergileri alamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Vergileri artırarak daha çok vergi toplamayı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Birçok ülke, vergi oranlarını düşürerek vergi gelirlerini artırmayı düşünürken, siz, tersini yapıyorsunuz. Lütfen, vatandaşın sesine kulak veriniz, vergileri bir kere daha gözden geçiriniz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Konuşmaya yanıt vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı.

Buyurun Sayın Bakan. (ANAP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekilimiz Sayın Zeki Ünal'ın gündemdışı yaptığı konuşmaya hükümet adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

LPG yani sıvı petrolgazı, büyük ölçüde, ithal edilen bir üründür ve ithal fiyatı şu anda benzin fiyatının üzerindedir. LPG'nin ithal ton fiyatı şu anda 368 dolar iken, normal benzinin ithal ton fiyatı 240 dolardır; yani LPG benzinden yüzde 53 daha pahalıya ithal edilmektedir. LPG pahalı bir ürün olmasına rağmen, genel olarak, benzinden çok daha düşük fiyata satılmaktadır. Bu uygulamanın amacı, tüpgaz kullanan aileler ile yine LPG kullanan sanayicilerin maliyetlerinin artmasını önlemektir.

Şu anda normal benzinin litresi 573 200 liradan satılırken LPG'nin litresi 293 000 liradan satılmaktadır. LPG, benzinden yüzde 53 daha pahalı ithal edilmesine rağmen, yüzde 49 daha ucuza satılmaktadır. LPG perakende fiyatının düşük tutulmasını sağlamak için, LPG üzerinden, benzine göre çok daha düşük vergi alınmakta ve ayrıca, LPG, uzun süre dünya fiyatının altında satılarak, sübvanse edilmiştir.

Bugün, normal benzinin litresinden 293 000 lira, süper benzinin litresinden 309 200 lira ATV alınırken, LPG'nin litresinden sadece 1 838 lira gibi çok düşük bir ATV alınmaktadır. Vergi kaybı dışında, ayrıca LPG'nin yurt içinde ithal fiyatının altında satılması nedeniyle, devletin 190 trilyon lira düzeyinde bir sübvansiyon borcu doğmuştur.

1999 yılının ikinci yarısından itibaren petrol ürünlerinin fiyatının hızla artmasına paralel olarak, fiyat farkı nedeniyle, otomobil ve cipler de benzin yerine otogaz olarak LPG kullanmaya başlamışlardır. Bu otomobil ve cipler arasında, 30-40 milyar fiyatında olan lüks taşıtlar da yer almaktadır.

Bu gelişme sonucunda LPG tüketimi hızla artmış, buna karşın, benzin tüketimi azalmıştır. Otogaz tüketimi, 2000 yılında, 1999 yılına göre yüzde 250'nin üzerinde artmıştır ve Türkiye, Avrupa ve hatta dünyada önde gelen LPG ithalatçılarından biri haline gelmiştir.

Benzin satışlarının azalması nedeniyle, millî varlığımız TÜPRAŞ'ın Kırıkkale Rafinerisi durma noktasına gelmiştir. Benzinden LPG'ye kayma nedeniyle 400 trilyon liranın üzerinde bir vergi kaybı olmuştur. Buna, 190 trilyon lira düzeyinde sübvansiyonu eklediğimizde, devletin, yaklaşık 600 trilyon lira düzeyinde bir zararı olduğu görülmektedir.

Bütçe dengesini düzeltmek için her alanda gelir toplamaya çalışırken, maalesef, otomobillerin LPG tüketimini sübvanse etmeye devam edemeyiz, 2001 yılında büyük vergi kaybını göze alamayız. Zaten, LPG kullanan araçların benzin kullanan araçlardan çok daha düşük vergi ödemesi adaletsizlik yaratmaktadır.

Bu nedenlerle, LPG kullanan taşıtların Motorlu Taşıtlar Vergisi artırılmıştır ve artış, lüks olmayan normal taşıtlarda daha düşük düzeyde tutulmuştur. Böylece, yerli otomobiller, nispeten daha avantajlı konumdadır. Vergi artışı, otomobillerin yıllık muhtemel LPG tüketimi ve bu yolla benzine göre sağlanan avantaj dikkate alınarak makul bir düzeyde yapılmıştır. Ayrıca, taksiler bir çeşit kamu hizmeti yaptıkları için, vergi, LPG'li taksilerde aynı tür özel otomobillere göre nispeten daha düşük artırılmıştır.

TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Tam tersi, Sayın Bakanım...

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Genel Kurulun bilgilerine arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Böylece, gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

Bugün, biliyorsunuz, Mersin İlimizin kurtuluş günü. Gündemdışı üçüncü sözü, bu gün nedeniyle söz isteminde bulunan Sayın Akif Serin'e vereceğim; ancak, öyle sanıyorum ki, Mersin İlinin bütün milletvekilleri Sayın Serin'in duygularını paylaştığı gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, biz de Mersin İlimizin bu kurtuluş gününü yürekten kutluyoruz ve Sayın Serin'i kürsüye davet ediyoruz.

Buyurun Sayın Serin. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3. – İçel Milletvekili Akif Serin’in, İçel İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

AKİF SERİN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının 79 uncu yıldönümü nedeniyle söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu ve televizyonları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 15 853 kilometrekare alanı kapsayan İçel İli, bulunduğu yer itibariyle, Anadolu'nun en eski yerleşim bölgelerinden biri olmasına karşı, 9 ilçesi ve 1,5 milyona varan nüfusuyla Türkiye'nin en yeni şehirlerinden biridir.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Ermeni, Fransız ve İngilizlere karşı mücadele veren halk, kurtuluş yıldönümünü, 3 Ocak 1922'de kazanmıştır. Birinci Dünya Harbinden sonra müttefiklerle Osmanlı Devleti arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğunun ölüm fermanı niteliğinde olmuştur; çünkü, bu anlaşmanın 7 nci maddesi, "müttefikler, emniyetlerini tehdit edecek vaziyet zuhurunda, herhangi bir sevkülceyş noktalarını işgal hakkını haiz olacaklardır" hükmünü taşımaktadır. Esasen, müttefikler, daha, 1916 yılında Türkiye'nin taksimi hususunda anlaşmış bulunuyorlardı.

Bu antlaşmanın getirdiği ağır hükümlerden biri de, 17 Aralık 1918 günü sabahı İngilizlerin Mersin'i işgale başlamalarıdır. Bu işgal sonrası, halk, İngilizlere karşı amansız bir direnişe geçmiştir. Direniş süresince Toroslara çıkan halk, teslim olmayarak, kanlı bir mücadele vermiştir.

Kurtuluş Savaşı sırasında, Mersin, düşmana karşı verdiği mücadeleyle Çukurova'ya örnek olmuştur. İlçe beylikleri, erkeği, kadını, yaşlısı, genci demeden, Fransız, İngiliz ve Ermenilere karşı mücadelenin ilk şehitlerini de Torosların eteklerinde vermiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kurtuluş yıllarında savaşılarak kazanılan hak, tarihsel derinliklere inmektedir.

Mersin'in kuruluş tarihinde birtakım rivayetler olmasına karşı, adının nereden geldiğine ilişkin değişik efsaneler bulunmaktadır. Civarda çok yetişen ve Akdeniz ikliminin  tanıtıcı bir bitkisi olan ve Arapların "hambales" dedikleri mersin ağacı(myrtus-murt)  nedeniyle bu adın verildiği iddiası, bunlardan en yaygın olanıdır. 

Bir diğer rivayete göre de, Osmanlı Padişahı Abdülmecit'in annesi ve II. Mahmut'un kadınlarından, hayırsever insan Bezmiâlem Valide Sultan, Mersin'e geldiği zaman, murtuklar (mersin ağaçları) arasından geçerken, şehre "mersin" adının verilmesini önermiştir.

Düşman işgalinden kurtuluşunun 79 uncu yıldönümünü kutladığımız Mersin'e, Ulu Önder Atatürk'ün özel bir ilgi gösterdiğini, yaptığı gezilerden anlıyoruz. Atatürk, 1918'den 1938'e kadar, Mersin'e altı kez ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaretlerin en önemli anısı "Mersinliler, Mersin'e sahip çıkınız" öğüdüdür.

Atatürk'ün Mersin'e ilk gelişi, 17 Mart 1923 tarihinde, eşi Latife Hanımla olmuştur. İstasyonda büyük bir karşılama yapılmış; ancak, bu esnada, bazı üzücü olaylar da cereyan etmiştir. Uray Caddesini takiben, hükümet binasına gelinmekteyken, Aski Naili adında bir kişi, yakındaki topluluğu göstererek "paşam, bunlar, gayrimüslim Arap Ortodoks ekalliyetleri çocuklardır ve sizi karşılamaya geldiler" demiştir. Bunun üzerine, Atatürk "Türk yurdunda ekalliyet yok, vatandaş var" demiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, başka bir ziyareti sırasında, Mersin'e girerken yanında bulunan halkın önde gelen isimlerinden Ahmet Ağaya dönerek "bu güzel evler kimin" sorusunu sormuştur. Ahmet Ağa, bu soru karşısında: "Paşam, bu evler gayrimüslimlere ve Levantenlere aittir" diyor. Atatürk, aldığı bu yanıt üzerine sert bir ifadeyle: "Bu evler yapılırken, siz, nerede, ne yapıyordunuz ağalar" diyor. Bu sözler karşısında, Ahmet Ağa ve yanındakiler: "Paşam, bu evlerin yapımı devam ederken ve yapılırken, biz, Yemen'de ve Balkanlarda nöbet tutuyorduk" yanıtını veriyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet öncesi ve sonrasında, Mersin, eğitime ve kültüre önem veren bir şehir olmuştur. Azınlıklara ait okullar ve Amerikan Okulu bunun örneğidir. Mersin'de eğitimin tarihî gelişimi ekonomisinde olduğu gibi süratli olmamıştır; fakat, cumhuriyet sonrası gelişmelerden Mersin de etkilenip, kısa sürede önemli bir gelişim ivmesi kazanmıştır.

Ayrıca, Müfide İlhan'ın Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın belediye başkanı olması, Mersin İli ve Mersin halkı için ayrı bir gurur kaynağıdır.

Cumhuriyetin savunucusu Mersin halkı, Atatürk'ün öğüdüne her zaman sadık kalmıştır. Mersinliler, Mersin'e sahip çıkacakları gibi, cumhuriyete olan sadakatlerini ilelebet muhafaza edeceklerdir.

Bu vesileyle, Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının  79 uncu yıldönümünü kutlar, Yüce Parlamentoyu ve bizleri televizyon karşısında izleyen tüm vatandaşlarımı saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Serin.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fransa Millet Meclisinde gündeme alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısının yasalaşmasının engellenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden birer milletvekilinin katılımıyla oluşacak parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/731)

                    02 Ocak 2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fransa Millet Meclisinde gündeme alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısının yasalaşmasının engellenmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden birer milletvekilinin katılımıyla oluşacak bir heyetin Fransa Millet Meclisinde görüşmelerde bulunmak üzere Fransa'ya gitmesi, TBMM Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun 20 Aralık 2000 tarihli 37 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                        Ömer İzgi

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

Adı Soyadı :   

Seçim İli :

Tayyibe Gülek

Adana

Bülent Akarcalı

İstanbul

Nevzat Yalçıntaş

İstanbul

Hüseyin Çelik

Van

İsmail Hakkı Cerrahoğlu

Zonguldak

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum :

2. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/890) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/271)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 346 ncı sırasında yer alan (6/890) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                     Faruk Çelik

                                               Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sözlü soru önergelerinin cevaplandırılmasına dair iki önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayın Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, 21 inci sırada 6/507 esas numarada kayıtlı sorusunu cevaplandırırken, İçtüzük hükümlerine göre, bu soruyla aynı mahiyette olan Sayın Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın 31 inci sırada 6/517 esas numarada kayıtlı soru önergesini birlikte cevaplandırmak istiyorum.

Takdirlerinize arz ederim.

                                 İ. Nami Çağan

                                 Orman Bakanı

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" bölümünde bulunan, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'na ait 6/483, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'a ait 6/489 ve 6/495, Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'a ait 6/518, Mardin Milletvekili Veysi Şahin'e ait 6/521, İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'na ait 6/538, Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu'na ait 6/561 ve İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'a ait 6/562 sayılı sözlü sorulara bir defada cevap verebilmem için gereğine izinlerinizi arz ederim.

                        Metin Bostancıoğlu

                        Millî Eğitim Bakanı

BAŞKAN - Bu önergelerin gereği, gündemin "Sözlü Sorular" kısmında yerine getirilecektir.

Şimdi, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, PKKterörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/476) ve Devlet Bakanı MehmetKeçeciler’in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Başbakan Sayın Bülent Ecevit'in sözlü cevap vermesini delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

Soru 1.- PKK terörünün fikrî temelleriyle başladığı tarih, tespit edilebilen iç ve dış bağlantıları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Soru 2.- PKK terörü süresince şehit edilen asker, polis, öğretmen, imam, devlet memuru, korucu, köy ve şehirlerde öldürülen vatandaş ve insan sayısı ne kadardır?

Soru 3.- Şehir ve köylerde ev baskınları ve toplu katliamların adedi ve buralarda öldürülen bebek, çocuk ve yaşlı sayısı ne kadardır?

Soru 4.- PKK terörüne, başlangıcından günümüze kadar harcanan para ve millî servetin miktarı ne kadardır?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen, Başbakanımız tarafından da, kendileri adına İçişleri Bakanlığımız tarafından cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesini hükümetimiz adına cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

1. PKK terör örgütüne fikir planında öncülük eden hareket, 1960, 1970'lerde ülkemizdeki Marksist-Leninist örgütler ile Kuzey Irak'taki milliyetçi Kürtçü grupların şekillendirdiği bir ortamın ürünüdür. Böyle bir ortamda şekillenen terörist akım, 27.11.1978 tarihinde, Diyarbakır İli Lice İlçesi Fıs Köyünde PKK adı altında kurulmuştur.

PKK terör örgütü, kamuoyunun desteğini sağlayabilmek için, yurt içinde, özellikle, bazı siyasî partileri, kültür merkezlerini, vakıfları, dernekleri, sendikaları, şirketleri paravan kuruluşu olarak kullanmıştır.

Bununla birlikte, PKK terör örgütünün, yurt dışında, büyük bölümü Avrupa ülkelerinde olmak üzere, siyasî, sosyal ve kültürel görünümlü komite, büro, temsilcilik, dernek, spor kulübü, yayınevi, yayın organı, radyo ve televizyon istasyonu olmak üzere birçok yan kuruluşu bulunmaktadır.

2. PKK terör örgütü, 1984 yılından günümüze kadar, 4 027 asker, 254 polis, 1 265 geçici köy korucusu, 116 öğretmen ve 27 imam şehit etmiş; 4 418 vatandaşımızı da öldürmüştür.

3. PKK terör örgütü tarafından, 1987-1998 yılları arasında 45 köy ve mezra basılmış; bu baskınlarda 421 vatandaşımız katledilmiştir.

4. PKK terör örgütünün faaliyetlerine son vermek için yapılan harcamalar, bütçemiz açısından önemli bir yekûn tutmakla birlikte, kesin bir rakam belirtmek mümkün değildir; ama, milletimize faturasının son derece ağır olduğu; bir şehidimizin kanının bedelinin bulunmadığını bu vesileyle ifade ederim.

Bilgilerinize saygıyla sunarım. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, kayıp işadamlarına ve Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

Soru 1. - Yılbaşından beri kayıp birçok işadamının yanı sıra, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'dan da bugüne kadar bilgi alınamamıştır... Avrupa Birliği eşiğinde bekleyen Türkiye'nin hâlâ bu tür olayları ve faillerini bulamamasını nasıl izah edeceksiniz?

Soru 2. - Emniyet teşkilatımızın, insanların can güvenliğini temin ve benzeri faili meçhulleri önlemekten daha önemli verilmiş başka görevleri var mı?

Soru 3. - Merhum A. Taner Kışlalı'nın katillerinin hâlâ bulunamaması, Uğur Mumcu'nun PKK ve terörün başıyla ilgili çok önemli açıklamaların arifesinde öldürülmesi ve Apo ile ilgili mevcut hükümet icraatınızın bugünkü seyri, katillerin bulunması istikametindeki umutların kaybolmasını önleyecek açıklamalarınız olacak mı?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve hükümetimiz tarafından cevaplandırılması istenen soru önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

1. 17.1.2000 tarihinde İstanbul'da yasadışı Hizbullah terör örgütüne karşı sürdürülen operasyonlarda yakalanan şahısların ifadelerinden, aralarında Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı İzzettin Yıldırım'ın da bulunduğu pek çok kişinin bu örgüt tarafından kaçırılarak öldürüldüğü anlaşılmış ve sanıkların yer göstermeleri sonucu, 50'nin üzerinde ceset, gömüldükleri yerlerden çıkarılmıştır. İzzettin Yıldırım'ın cesedi ise, 28.1.2000 günü İstanbul-Kartal'da bulunan hücre evinin bahçesinde yapılan kazılarda bulunmuş ve yakınlarına teşhis ettirilmiştir.

2. Güvenlik güçlerimiz, Anayasa ve yasaların kendilerine vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde görevlerini sürdürmektedirler, sürdürmeye de devam edeceklerdir.

3. 12.10.1999 tarihinde bombalı bir suikast sonucu öldürülen Ahmet Taner Kışlalı olayıyla ilgili olarak güvenlik güçlerimiz tarafından oluşturulan komisyon, çalışmalarını sürdürmektedir.

Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayıyla ilgili olarak, faillerin tespiti ve yakalanması için çalışmalar devam etmektedir. Diğer taraftan, 16.2.1999 tarihinde yakalanan PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan, yapılan yargılama sonucunda idam cezasına çarptırılmış ve bu karar, Yargıtayca onaylanarak Başbakanlığa gönderilmiştir. PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın avukatları tarafından, idam kararının infaz edilmemesi yönünde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru ve anılan mahkemenin infazın ertelenmesi yönündeki talepleri göz önüne alınarak, hükümetimizce, dosyanın Başbakanlıkta bekletilmesi kararı alındığı herkesçe bilinmektedir.

Bu bilgileri Yüce Heyetinize arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Musa Uzunkaya söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, Sayın Bakana teşekkür ediyorum; ancak, eğer yanlış anlamadıysam, ifade buyurdular ki, 28.1.2000 tarihinde Zehra Vakfının Başkanı merhum İzzettin Yıldırım ölü olarak bulunuyor. Ben suali, ilgili Sayın İçişleri Bakanımıza 17.1.2000 tarihinde verdim. Acaba, hükümet, o günlerde konu üzerinde ciddiyetle durabilseydi, bu merhuma canlı olarak ulaşabilir miydi? O gün, o dönem için bir ihmal var demek istemiyorum; ama, ciddî anlamda bir gecikmenin varlığından bahsedilebilir mi? Kaldı ki, merhum Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu katilleriyle ilgili de birkısım çalışmalar yapıldı, komisyonlar kuruldu deniliyor; oysaki, basında, sık sık, bu konuda "failler bulundu", "umut operasyonu sonuca geldi" gibi çok spekülatif haberler veriliyor. Bazen -üzülerek ifade edeyim- devletin resmî görevlilerinin de bu konuda açıklamaları var. Bu konuda, hükümetimiz, belki -tırnak içinde söylüyorum- meseleyi çok daha ciddî sahiplense ve kamu görevlilerinin yerli yersiz açıklamalarından kaçınılsa... Mesela, bir sonraki sualimde var, bir yetkili, fevkalade agresif, çok aykırı bir beyanda bulunuyor; o bakımdan, mümkünse, sakınılsa iyi olur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bilim Araştırma Vakfında gerçekleştirilen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi(6/480) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Sayın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 17.1.2000

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

Soru 1. - 12 Kasım gecesi Bilim Araştırma Vakfı yöneticilerine ve Vakıf merkezine yapılan baskın sonucu, Adnan Oktar dahil, 48 kişi gözaltına alınmıştı. Mason localarının faaliyetleri ve "Global Masonluk" adlı yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu söylenen esere ait disketlerin kaybolduğuna dair İstanbul Emniyetinin yazdığı "Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyonlar esnasında, üzerinde mavi keçeli kalemle ve el yazısıyla M1, M2, M3 yazılmış 3 disketin zaptedilen malzemeler arasında bulunmadığı anlaşılmıştır" açıklamadan anlaşılmaktadır ki, disketler bir şekilde kaybolmuştur. Bakan olarak, çok önemli olduğu avukatlarınca ifade edilen disketlerin buldurulması için özel bir talimatınız olacak mı?

Soru 2. - Disketlerin içerisindeki bilgiler kimleri, ne ölçüde ilgilendirmektedir? Operasyonun arkasında böyle bir kuşkuyu taşıyanları tatmin edecek cevabınız olacak mı?

Soru 3. - Mahkemeleri etkileyecek tarzda, bu konuda yapılan yerli yersiz yayınlar ve isnatları önleyici bir uygulamanız olacak mı?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırma üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve İçişleri Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenen sözlü soru önergesine hükümetimizin cevabını arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yöneltilen 1, 2, 3 sıra sayılı sorularla ilgili cevapları şöylece özetleyebiliriz:

Mason localarının faaliyetleri ve "Global Masonluk" adlı bir çalışmanın kaydedildiği iddia edilen, mavi renkli keçeli kalemle üzerine M1, M2 ve M3 yazılmış bulunan 3 adet ½ inç ploppy disketin, Adnan Oktar ve grubuna yönelik olarak 12.11.1999 günü yapılan operasyonlar esnasında, Vaniköy Caddesi 20/37 Çengelköy adresinde tutanakla zaptedilen disketler ve bilgisayarlardan, adı geçen konuyla ilgili olarak hiçbir bilgi ya da doküman çıkmamıştır. Ele geçen bilgisayarların ve disketlerin dökümleri, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca tayin edilen bir bilirkişi huzurunda, tutanakla tespit edilerek ayrı ayrı yapılmış ve tahkikat evrakına eklenen 10 adet klasör içerisinde, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığına sunulmuştur.

Söz konusu operasyonlar sonucunda, adlî tahkikat başlatılmış, içerisinde soruşturmaya ışık tutabilecek ve suç delili niteliği bulunmayan tüm bilgisayarlar, laptoplar, CD'ler, disketler ve diğer dokümanlar, tam, eksiksiz ve sağlam olarak, ilgili sahiplerinin imzaları bulunan tesellüm tutanaklarıyla geri teslim edilmişlerdir.

Söz konusu gruba yönelik operasyonlar, tamamen, hukuk kuralları içerisinde ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinin izni ve bilgileri dahilinde gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonlar, soru önergesinde iddia edildiği üzere, disketlerin içerisindeki bilgilere, benzeri konulara ya da Bilim Araştırma Vakfı üyelerine yönelik olarak yapılmamıştır. İlk bakışta, dinî bir kurum gibi gözüken grubun, aslında, çıkar amaçlı bir suç örgütü olduğu; bu suç örgütünün, kendi menfaatları doğrultusunda, birtakım kişi ya da kurumlara karşı şantaj ve iftira yoluyla yıldırma, korkutma, sindirme faaliyetlerinde bulundukları; bunun için, fotomontaj ve benzeri metotlarla hareket ettikleri, amaçlarına ulaşabilmek amacıyla şirketleştiklerinin ortaya çıkarılması için bu operasyonun yapıldığı anlaşılmıştır. Bu konuda önemli istihbarî bilgiler emniyet makamlarına ulaşmış ve bu istihbarî bilgilerin ehemmiyeti çerçevesi içerisinde bu operasyonlar yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili cevabı tamamladıktan sonra, bir hususun altını çizmek istiyorum; o da şudur: Gerçekten, bu soruların sorulduğu zaman ile cevabının arz edildiği zaman arasında çok önemli mesafeler var, önemli zaman aralığı var.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bir yıl!..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Devamla) - Tabiî, sorulara verdiğimiz cevapların böyle, gecikmiş olmasından, hükümet olarak biz de memnun değiliz; ama, takdir edersiniz ki, parlamenterin en önemli hakkı, herhangi bir şekilde cevabını bulamadığı bir soruyu hükümetten sormasıdır. İçtüzüğümüz, basit bir gayretle cevabının bulunabileceği soruların, hükümetten, burada, sözlü soru olarak sorulmasını yasaklamaktadır. Şimdi, lütfen, açınız önünüzdeki Meclis gündemini, oradaki soruların yarıdan fazlasının, cevabı çok basit çalışmalarla bulunabilecek sorular olduğunu görürsünüz. İşte, benim vilayetimdeki, sizin bakanlığınızla ilgili yatırım nedir diye soruyorsunuz. Halbuki, bunu, Devlet Planlama Teşkilatının bizim kütüphanemizde de olan yıllık programından çok rahat bulabilirsiniz, bakabilirsiniz, öğrenebilirsiniz. Bunu, burada, soru haline getirip hükümetten sormanız ve böylece, soru müessesesinin önünü tıkamanız sebebiyle, biz, bu soruların cevabını bir yıl geç veriyoruz; yoksa, hükümetin sorulara cevap vermediğinden dolayı değildir. Hükümetimiz, suallere zamanında cevap vermek istemektedir ve Parlamentomuzun ayırdığı süre içerisinde, bir saatlik süre içerisinde, haftada iki gün, bu sorulara cevap veriyoruz. Soruların cevaplarının böyle gecikmesi, bir ölçüde, cevaplarını rahatlıkla bulabileceği veya günü geçmiş sorularını gündemden çekmeyen, düşürmeyen arkadaşlarımız yüzündendir. Kendi önünüzü kendiniz tıkıyor, sonra da hükümeti itham ediyorsunuz. Bu gibi, konularda, hükümetimizin, bugüne kadar, sorulara cevap veren hükümetler arasında önemli bir mesafe içerisinde olduğunu bilhassa ifade etmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, muhalefet partisi üyesi arkadaşlarımızın bu hakkını takdir ettiğimizi ve onlara mutlaka cevap arz etme durumunda olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın Uzunkaya, söz istemişlerdir.

Sayın Uzunkaya, çok kısa olmak üzere, buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Evvela, Bakanımızın son açıklamasına bir temas etmek istiyorum. Sayın Bakanım doğru diyorlar; doğrudan ilgili bakanlarımıza ve bürokratlarına biz sualleri tevcih etsek, muhtemeldir ki, bazı suallerimizin cevabını oradan almak mümkündür; ama, birkaç defa şahit olduğum bir hadiseyi söyleyeyim; sekreterim, bir iki bakanlığın bürokratını aradığında "hangi partidendir milletvekiliniz" sualiyle karşılaşmıştır.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Bakan, işte, buna dikkat etmek lazım.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bakanlıklar "hangi partiden" sorusunu soruyorsa, kendilerini ciddî bir eliminasyona tabi tutmalı, ciddî bir siyasallaşma olup olmadığının takibine başlamalıdır ve girmelidir. (FP sıralarından alkışlar) Tüm bakanlıkların bu konuda dikkatini çekmek istiyorum ve Sayın Bakanım da bu konuyu takip ederlerse memnun olurum. Kaldı ki, ben, Musa Uzunkaya olarak, Türkiye'nin sorunlarıyla ilgili soru soruyorum. Dikkat ederseniz, sorularımın kahir ekseriyeti, umumî, hakikaten toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren konulardır. İktidar partisinden, bakanlık yapmış arkadaşlarımız, bazen 100'e ulaşan peş peşe sualler soruyorlar. Kişisel olarak takdir ederim; ayrı bir konu; ama, konuyu tıkatıyorsak, bir siyasî manevraysa, belki iktidardaki arkadaşlarımız bunu yapıyor.

Sayın Bakanımın, açıklamasında bir husus vardı; BAV'ın çıkar amaçlı bir suç örgütü olduğuna dair. Bu, bir mahkeme kararı mıdır, yoksa, zatıâlinizin, daha önceki, basında intişar eden kanaatlere muvazi, paralel bir görüşü müdür? Bugün, zannediyorum ilgili arkadaşların çoğu tahliye edildi, belki de tamamı tahliye edildi ve hatta, bir zamanlar, unutmuyorum, çok yetkili bir siyasîmiz "Apo'dan daha tehlikelidir" dedi ilgili zat için; öyle midir, değil midir; bilmiyorum; ama, çıkar amaçlı bir suç örgütü suçlaması zatıâlinizin midir; yoksa, böyle bir nedenle operasyon yapıldı mı demek istediniz?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - İhbar...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bu nedenle operasyon yapıldı demek istediniz...

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.

Böylece, soru cevaplandırılmış oldu.

4. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemaliye-Gözaydın Köyü sulama göleti projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/481)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

5. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Marmara Birlik tarafından yapılan zeytin alımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/482)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, meslek lisesi ve açıköğretim liselerinden genel liselere geçiş hakkının verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız; ancak, daha önce, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Metin Bostancıoğlu'nun, gündemin 6, 10, 16, 32, 34, 47, 63 ve 64 üncü sıralarındaki soru önergelerini birlikte cevaplandıracağına ilişkin tezkeresini bilgilerinize sunmuştum.

Şimdi, bu soruların tamamını okuttuktan sonra, Sayın Metin Bostancıoğlu'na, soruları ayrı ayrı cevaplandırmak üzere söz vereceğim.

6. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, meslek lisesi ve açıköğretim liselerinden genel liselere geçiş hakkının verilmemesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/483) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in okul ve kütüphane ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

8. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik İlçesinin Meslek Yüksek Okulu hizmet binası, halk eğitim merkezi binası ve öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından  sözlü soru önergesi (6/495) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

9. – Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şehitkamil Bayraktar Lisesi spor salonuna ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi(6/518) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

10. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin'de Eğitim Fakültesi açılması için çalışma olup olmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

11. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, Antalya Anadolu İmam  Hatip Lisesinden özel bir liseye geçiş yapan öğrencinin naklinin geçersiz sayılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/538) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

12. – Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu'nun, Erciyes Üniversitesi'nde düzenlenen Eğitim Yönetimi Kursuna Adana İlinden çağırılan adaylara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

13. – İstanbul Milletvekili Ali Coşkun'un, bakanlığın tavsiye kararı bulunan bir yardımcı ders kitabına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/562) ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

BAŞKAN - Soruları okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 19.1.2000

                                             Ahmet Sünnetçioğlu

                                               Bursa

Millî Eğitim Bakanlığının 1999/73 sayılı genelgesinde belirtilen lise mezunlarına, açıköğretim lisesi vasıtasıyla fark derslerini vererek alan değiştirme imkânından yararlanmak isteyen öğrencilerimize, 1998 gün ve 186 sayılı Talim-Terbiye Kurulu kararıyla yürürlüğe giren öğrenci nakil ve geçiş yönergesi gereğince, meslek liselerinden genel liselere geçiş durdurulmuş, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün 1.10.1998 gün ve B.08.0.ETG.0.21.03.03-510/4229 sayılı Bakanlık oluruyla açıköğretim liseleri de bu kapsama dahil edilmiştir. Yani, düz lise mezunları fark derslerini verip açıköğretim lisesi mezunu olabiliyorken meslek lisesi mezunları, bu Bakanlık oluruyla açıköğretim lisesi mezunu olamamaktadır.

1. Meslek liselerine fark derslerini vermelerine rağmen açıköğretim liselerine geçiş hakkının verilmeyişinin sebebi nedir?

2. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı iki ayrı lise mezunu arasındaki bu fark, Anayasamızdaki eşitlik ilkesiyle bağdaşıyor mu?

3. Bu durumdaki öğrencilerimizin, fark derslerini de verdiği halde, bu haktan yararlanamaması, eğitimde fırsat eşitliğine uygun mudur?

4. Hem Anayasamızın eşitlik ilkesi hem de eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla, bu haksızlığın giderilmesi için Bakanlık oluru kararını değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                   Zülfükar İzol

                                          Şanlıurfa

Sorular :

1. Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesine bağlı Duyduk ve Keskince Köylerinin yeni yerleşim yerlerine okul binasının yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman başlanacaktır?

2. Birecik İlçesinin halk kütüphanesi binasının yapılması hakkında çalışmalarınız var mı?

3. Birecik İlçesinin Altınova, Aşağıfatmacık, Bozdere, İnnaplı ve Uğurcuk Köylerinin ilköğretim okullarına ek derslik yapılması ihtiyacı vardır. Ek derslik ihtiyacının giderilmesi için çalışmalarınız var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                   Zülfükar İzol

                                          Şanlıurfa

Sorular :

1. Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesinin Meslek Yüksekokulu için hizmet binası ve halk eğitim merkezi binasının yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman başlanacaktır?

2. Birecik İlçesinin öğretmenevi ve 250 kişilik öğrenci yurdunun yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman başlanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

                                Mustafa Taşar

                                       Gaziantep

Sorular :

1. 2000 yılında, Gaziantep Şehitkâmil Bayraktar Lisesi Spor Salonunun bir an önce tamamlanabilmesi için ne kadar ödenek ayrılması düşünülmektedir?

2. Ayrılması planlanan ödenek miktarı, söz konusu işin bitirilmesi açısından yeterli olacak mıdır?

3. Bayraktar Lisesi Spor Salonu binasını bitirmeyi planladığınız tarih nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu'nun aşağıdaki soruyu sözlü cevaplaması için gereğini arz ederim.

                                     Veysi Şahin

                                            Mardin

Mardin İlimizde yükseköğretimin başlatılması ve gelecekte kurulması muhtemel olan Mardin Üniversitesine temel teşkil edecek olan Mardin Eğitim Fakültesi için Bakanlığınızın yaptığı çalışmalar nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                             Osman Yumakoğulları

                                           İstanbul

Soru 1. Antalya Anadolu İmam Hatip Lisesinde okumakta iken, Antalya Özel Yılmaz Lisesine naklen geçiş yapan Arif Yıldırım'ın kaydı neden geçersiz sayılmıştır?

Soru 2. Bakanlığınız tarafından çıkarılan 1998/106 sayılı genelge hangi liseleri kapsamaktadır? Bu genelge, özel liselerle ilgili mevzuatı içermekte midir?

Soru 3. Herhangi bir genel lise öğrencisinin başka bir liseye naklen geçmesini engelleyen kanunî bir mevzuat var mıdır? Bu konuda bir kanun mevcut değil ise, yönetmelik ve genelgeyle naklen geçişler yasaklanabilir mi?

Soru 4. Arif Yıldırım'ın kanunî dayanağı olmadan özel liseye geçişini engelleyen yetkililer hakkında adlî ve idarî bir işlem yapılacak mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından, aracılığınız vasıtasıyla, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

1. 23 Eylül 1998 tarih ve 23472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetici Seçme Sınavı Yönetmeliğinin 15 inci maddesi "Seçme sınavı 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. Bu sınavda en az 70 puan alanlar başarılı sayılır. Seçme sınavını kazananlar, başarı listesindeki en yüksek puandan başlayarak bir program dahilinde hizmetiçi eğitime alınır" demesine rağmen, 22 Kasım-10 Aralık 1999 tarihleri arasında Kayseri-Erciyes Üniversitesinde düzenlenen 486 nolu Eğitim Yönetimi Kursuna Adana İlinden çağırılan adaylar puan sırasına neden tabi tutulmadı?

2. Bu kursu bitirenler münhal okul müdürlüklerine atanacak olduklarına göre, hazırlanan bu liste, partizanca düşünceyle, Millî Eğitimde yeni bir kadrolaşma hareketinin başlangıcı değil midir?

                        Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                              Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                      Ali Coşkun

                                           İstanbul

İngiltere'de yayımlanan ve Türkiye'de Anadolu liselerinde yardımcı kitap olarak okutulan bir kitapta Türklere ağır hakaretlerde bulunulmuştur.

Millî Eğitim Bakanlığından onay alan "My Family and Other Animals" adlı kitapta Türkler için "son of a bitch" nitelemesi yapılırken, bu deyim İngiliz argosunda "o... çocuğu" anlamına geliyor. Ayrıca, Türkler boğaz kesen olarak tanımlanırken, bir Türkün Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan fesle resmedildiği ve Türklere ağır hakaretlerde bulunulduğu, kitabın orijinalinde bu ifadelerin kullanıldığı tespit edilmiştir.

1. Bakanlığınız Türkleri aşağılayan ve rencide eden bu kitabı okullarımızda hangi amaçla okutuyor? Buna hakkınız var mı?

2. Bakanlığınızdan onay alınarak tavsiye kararıyla okutulan bu kitap, Türkiye'de kaç okulda okutuluyor?

3. Bu kitap incelemeye alınıp, herhangi bir işlem yapıldı mı?

4. Kitabı yayımlayan yayınevi ve yazar hakkında hukukî bir işlem yapıldı mı?

5. Kitabın toplatılması konusunda bir işlem yapıldı mı?

6. Tazminat davası açıldı mı?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu;buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemde 6/483 numarayla kayıtlı, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sorusuna cevap veriyorum.

Yükseköğretime geçişi sağlayan öğrenci seçme sınavlarında, yapılan düzenlemeler nedeniyle, liseden mezun olan öğrencilere, açıköğretim lisesinde fark dersleri vermek suretiyle alan değiştirme olanağı verilmiştir. Bu uygulamanın amacı, herhangi bir alandan mezun olan öğrenciye, öğrenci seçme sınavında yapılan düzenlemelerle uğrayabilecekleri mağduriyetin ortadan kaldırılmasıdır.

Alan uygulaması, genel liselerde, anadolu liselerinde, anadolu öğretmen liselerinde, yabancı dil ağırlıklı liselerde ve fen liselerinde uygulanmıştır. Meslek liselerinde alan olmadığı için, mezunlarının alan değiştirmesi de söz konusu olamaz.

Ayrıca, ülkemizin sınırlı olanaklarıyla, meslek liselerinde herhangi bir meslekî ehliyeti kazanan gençlerimizin, yetiştirildikleri meslek dışında istihdam edilmeleri ülke gerçekleriyle de bağdaşmamaktadır. Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerimize de, açıköğretim lisesi, meslekî açıköğretim uygulamasına müracaat ederek, fark dersleri vermek koşuluyla, başka bölümden mezun olma olanağı sağlanmıştır. Bu uygulama, mevzuata uygun ve ülkemiz yararınadır.

Sayın Zülfükar İzol?..

Sayın Başkanım, yok; cevap vereyim mi?

BAŞKAN - Burada, efendim. Cevap vereceksiniz.

Soru soran sayın milletvekilinin Genel Kurulda hazır olup olmaması cevap vermeye engel değildir Sayın Bakanım; siz, buyurun, devam edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Hayhay.

Şanlıurfa İlinin Birecik İlçesine bağlı Keskince Köyü yeni yerleşim yerine 4 derslik, 2 lojman; Duyduk Köyü yeni yerleşim yerine de 1 derslik, 1 lojman yapımına başlanmış olup, inşaatları devam etmektedir. Hava şartları elverirse, bir iki ay içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz.

Birecik İlçesinde, kütüphane binası yapımı için arsa sağlanamamıştır. Arsa sağlandığı takdirde, kütüphane binası yapımı, Kültür Bakanlığınca, yatırım teklifleri arasında değerlendirilecektir.

İlköğretim yatırımları, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereği, valiliklerce, mahallinde, il yapım programlarıyla gerçekleştirilmektedir. Birecik İlçesinin Bozdere Köyüne 1, İnnaplı Köyüne 3, Uğurcuk Köyüne 1 ekderslik ve Altınova Köyüne de yeni bir ilköğretim okulu yapımı 2001 yılı programına alınmıştır.

Sayın İzol'un üçüncü sorusuna, (6/495) numaralı sorusuna cevabımız şöyle:

Harran Üniversitesine bağlı Birecik Meslek Yüksekokulu, 1994 yılında, Bakanlığımıza ait bir binanın tahsis edilmesi üzerine, eğitim ve öğretime başlamıştır. Hayırsever Sayın Abdülkadir Bülent Yaşar tarafından, yüksekokulu yeni bir binaya kavuşturmak için hibe edilen arsa üzerine yapılacak olan inşaatın proje hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir; ancak, Bakanlar Kurulunun (99/13414) sayılı kararıyla ve bu kararın eki olarak Resmî Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanan 2000 yılı yatırım programına Harran Üniversitesi Birecik Meslek Yüksekokulu yeni hizmet binasının yapımı alınmamıştır ve 2000 yılı yatırım programında Birecik Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü hizmet binasının yapımına da yer verilmemiştir; 2001 yılı yatırım programı hazırlıklarında değerlendirilecektir.

Sayın Mustafa Taşar'ın (6/518) numaralı sorusuna cevabımız şöyle:

Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Bayraktar Lisesi spor salonu inşaatı için, Bakanlar Kurulunun (99/13414) sayılı kararı eki olarak Resmî Gazetede yayımlanan 2000 yılı yatırım programında 40 milyar lira ödenek öngörülmüş ve inşaatın 2001 yılı içerisinde tamamlanması hedeflenmiştir.

Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin'in (6/521) numaralı sorusuna cevabımız şöyle:

Dicle Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Mardin İlinde bir eğitim fakültesi kurulması önerilmiş olup, söz konusu öneri, Yüksek Öğretim Kurulunun ilgili komisyonlarında değerlendirilmektedir.

İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın (6/538) numaralı sorusuna cevabımız ise şöyle :

Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliğinin 30 uncu maddesinde "farklı okul türleri ve programlar arasındaki nakillerin Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Nakil ve Geçiş Yönergesi hükümlerine göre yapılacağı" belirtilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Nakil ve Geçiş Yönergesinin 5 inci maddesinde de "genel liselere, resmî ve özel anadolu lisesi, yabancı dil ağırlıklı lise, anadolu öğretmen lisesi ve fen liselerinden öğrencilerin nakillerinin yapılabileceği" hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, adı geçen yönerge hükümlerine göre hazırlanmış 98/106 sayılı genelgede ise, her türlü meslek liselerinden genel liselere öğrenci nakillerinin yapılamayacağı, öğrencilerin nakledildiği yerde devam edeceği, okul türü ve bölümünün bulunmaması halinde bu gibi öğrencilerin aynı okul türünün ve bölümünün bulunduğu yakın yerleşim birimlerindeki bir okula kayıtlarının yapılacağı ifade edilmektedir. Bu nedenle, anadolu imam-hatip liseleri ve diğer meslek liselerinden, meslek lisesi statüsünde olmayan resmî ve özel liselere öğrenci nakil ve geçişleri yapılamamaktadır.

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 30 uncu maddesinde "yöneltme esasları ve çeşitli programlar veya ortaöğretim okulları arasında yapılacak yatay ve dikey geçiş şartları, Millî Eğitim Bakanlığınca düzenlenir" hükmü yer almaktadır. Yürürlükteki anılan yönetmelik, yönerge, genelge ve yetkiye dayanarak çıkarılmıştır.

Adana Milletvekilimiz Sayın Metanet Çulhaoğlu'nun (6/561) numaralı sorusuna cevabımız ise şöyle:

23 Eylül 1998 tarih ve 23472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atanma ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 15 inci maddesinde "seçme sınavını kazananlar, başarı listesindeki en yüksek puandan başlayarak bir program dahilinde hizmetiçi eğitime alınırlar" 20 nci maddesinde ise "adaylar, seçme sınavı başvuru formunda tercih ettikleri kurum türüne ilişkin eğitim programına alınırlar" hükümlerine yer verilmiş olup, yönetici adaylarının hizmetiçi eğitime alınmaları bu çerçevede gerçekleştirilmektedir.

10 Ekim 1999 tarihinde yapılan yönetici seçme sınavına başvuruda bulunan ve sınava giren 24 384 adaydan 5 163'ü 70 ve üzerinde puan alarak başarılı olmuştur. Bunlardan 1 445'i 22 Kasım-10 Aralık 1999 tarihleri arasında, kalanı 3-21 Temmuz 2000 tarihleri arasında eğitim yönetimi kursuna alınmıştır. Ayrıca, düzenlenen kurslara mazeretleri nedeniyle katılmamış olanlar da Kasım 2000'de düzenlenen kursa alınmışlardır. 22 Kasım-10 Aralık 1999 tarihleri arasında kursa alınan 1 445 kişinin seçimi, seçme sınavını kazanan adayların tamamının gerek eğitim verilecek yükseköğretim kurumlarının fizikî kapasitesi gerekse diğer olanaklar ölçüsünde aynı anda hizmetiçi eğitime alınmaları mümkün olmadığından, adayların tercih ettikleri okul türleri itibariyle, ihtiyaç derecesi ve kazanan aday sayısı da dikkate alınarak, başarı sıralamasına göre belirli bir puandan başlanarak yapılmıştır.

İlköğretim grubunda 77 ve daha yüksek puanlılar, genel ortaöğretim grubunda 75 ve daha yüksek puanlılar, meslekî ve teknik eğitim, özel eğitim ve diğer gruplarda 70 ve daha yüksek puanlılar eğitime alınmışlardır. Her grup kendi içerisinde puan sıralamasına tabi tutulmuş ve hiç kimseye, hiçbir ayrıcalık yapılmamıştır. Dolayısıyla, yönetici adaylarının eğitime alınmalarında tek kriter aldıkları puan olmuştur, başka bir kriter kullanılmamıştır.

İstanbul Milletvekili Sayın Ali Coşkun'un (6/562) numaralı sorusu şöyle :

"İngiltere'de yayımlanan ve Türkiye'de anadolu liselerinde yardımcı kitap olarak okutulan bir kitapta, Türklere ağır hakaretlerde bulunulmuştur.

Millî Eğitim Bakanlığından onay alan 'My Family and Other Animals' adlı kitapta ('Ailem ve Diğer Hayvanlar' isimli kitapta) Türkler için 'son of a bitch' nitelemesi yapılırken, bu deyim, İngiliz argosunda 'o..... çocuğu' anlamına geliyor. Ayrıca, Türkler 'boğazkesen' olarak tanımlanırken, bir Türk'ün Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan fesle resmedildiği ve Türklere ağır hakaretlerde bulunulduğu, kitabın orijinalinde bu ifadelerin kullanıldığı tespit edilmiştir" diyor Sayın Ali Coşkun ve sorularını soruyor:

"Bakanlığınız, Türkleri aşağılayan ve rencide eden bu kitabı okullarımızda hangi amaçla okutuyor, buna hakkınız var mı?

Bakanlığınızdan onay alınarak tavsiye kararıyla okutulan bu kitap Türkiye'de kaç okulda okutuluyor?

Bu kitap incelemeye alınıp, herhangi bir işlem yapıldı mı?

Kitabı yayımlayan yayınevi ve yazar hakkında hukukî bir işlem yapıldı mı?

Kitabın toplatılması konusunda bir işlem yapıldı mı?

Tazminat davası açıldı mı?"

Sayın Ali Coşkun, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 55 inci maddesine göre, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenmeyen hiçbir kitap ve eğitim aracı okullarda kullanılamaz.

Tavsiye isteğiyle Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına başvurulan, Gerald Durel tarafından yazılan "My Family and Other Animals" adlı eser hakkında gerekli inceleme, mevzuat çerçevesinde yaptırılmıştır. "Eserin anadolu liseleri ile dengi özel okulların hazırlık sınıfları ve orta 1 inci sınıf öğrencilerinin istifadelerine sunulmasında sakınca bulunmadığı" şeklindeki rapor üzerine, inceleme sonucu, tavsiye duyurusu Refahyol hükümeti döneminde Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam'ın Bakanlığı döneminde 23.9.1996 tarih ve 2462 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanmıştır. O dönemde tavsiye edilmiş ve o tarihte yayımlanmıştır.

Ancak, İzmir Valiliği Millî Eğitim Vakfı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün şikâyeti üzerine, sözü edilen, Türklüğe hakaret ettiği söylenen, eden "My Family and Other Animals" adlı eser Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda oluşturulan bir komisyona yeniden incelettirilmiş, içerisinde seviyeye uygun olmayan ifadeler ve Türklere hakaret edici sözler bulunması sebebiyle, tavsiyenin uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.(DSP ve MHP sıralarından alkışlar) Bu nedenle, söz konusu eserin uygunluk tavsiyesi, Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliğinin 20 nci maddesi gereğince iptal edilmiş ve iptal duyurusu, imzamla Kasım 1999 tarih ve 2506 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanmıştır. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) Ayrıca, iptal durumu, yukarıda adı geçen valiliğe de duyurulmuştur.

Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği Kitapların Hazırlanması ve İncelenmesi ile İlgili Esas ve Usullerin 28 inci maddesine göre, Tebliğler Dergisinde yayımlanan ders kitaplarından başka hiçbir eser ders kitabı olarak öğrencilere aldırılamaz. Ders kitabı bulunmaması halinde, Bakanlıkça tavsiye edilen kitaplardan faydalanılır.

Yapılan araştırma sonucu, söz konusu kitaptan, birinde bir dönem olmak üzere, anadolu liselerinden sadece ikisinde yararlanılmış olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, adı geçen eserin toplatılması ve sorumluları hakkında kanunî işlem yapılması için İstanbul Valiliğine gerekli talimat verilmiştir. İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün 6.7.2000 tarihli 7716 sayılı yazısından da söz konusu kitabın toplatılarak imha edildiği anlaşılmıştır.

Genel Kurulun bilgisine saygıyla sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Böylece, sorular cevaplandırılmıştır.

14. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, İran fıstığı ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/486)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

15. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa'da yapımı devam eden Evren Sanayi Sitesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/487)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. – İzmir Milletvekili Güler Aslan'ın, TCDD hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/488)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

17. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

18. – Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu'nun, MERNİS projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

19. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

20. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik'te Karkamış Baraj Gölü altında kalan bazı köylerin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi (6/493) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                   Zülfükar İzol

                                          Şanlıurfa

Sorular :

1. Şanlıurfa İlinin Birecik-Karkamış baraj gölü altında kalan Çiçekalan ve Doyduk köylerinin yeni yerleşim alanlarına elektrik ve telefon şebekesinin yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa yapımına ne zaman başlanacaktır?

2. Birecik baraj gölü altında kalan Geçittepe, Keskince, Bahçeönü ve Dorucak köylerinin yerleşim alanlarına elektrik ve telefon şebekesinin yapılması için çalışmalarınız var mıdır?

3. Birecik İlçesinin Mağaralı, İnnatlı, Tüten, Kurucahöyük, Güvenir ve Meteler köylerinin trafoları yetersiz ve arızalı olup, yenilenmesi ihtiyacı vardır. Yenilenmesi için çalışmalarınız var mıdır?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler.

Buyurun Sayın Keçeciler.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'un, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan sorduğu sorulara,  hükümetimizin cevabını arz ediyorum:

Cevap 1 : Karkamış baraj gölü altında kalan Çiçekalan Köyünün 2 adet trafosu bulunmaktadır. Köyü besleyen enerji nakil hattında gerekli iyileştirmeler yapılmış olup, enerji sorunu yaşanmamaktadır. Doyduk Köyünün ise, imar planı hazırlanmış olup, elektrik tesislerine ilişkin etüt-proje çalışmalarına devam edilmektedir.

Cevap 2 : Birecik baraj gölü altında kalan köylerden Savaşan, Gözeli, Keskince ve Dorucak köylerinin yeni yerleşim yerlerinin imar planları tamamlanmış ve TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, bu köylerin etüt-proje çalışmalarına başlanmıştır. Yeşiltepe ve Bahçeönü köylerinin imar planları ve tescil belgeleri olmadığından, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, herhangi bir girişimde bulunul-mamıştır.

Cevap 3 : Trafolarının değiştirilmesi istenen Mağaralı, İnnatlı, Tüten, Güvenir ve Meteler Köylerini besleyen trafoların, ihtiyaca cevap verecek ka-pasitede ve nitelikte olduğu belirlendiğinden, bu trafoların bugünden değiştirilmesine, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı Müessese Müdürlüğünce gerek görülmemektedir. Ancak, ileride bu tesislerde yetersizlik olabileceğinin saptanması halinde, gerekli önlemler hemen alınacaktır. Kurucahöyük Köyü elektrik tesislerinin yapım işi, TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında yer almakta olup, tesislerin yapımına yıl içerisinde başlanacak ve bir an önce tamamlanmasına çalışılacaktır.

Bilgilerinize saygıyla sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

21. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa-Birecik Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/494)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

22. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, geçici işçilere ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

23. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, yediemin olarak gümrük kapılarında bekletilen mallara ve rüşvet iddialarına ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/499) ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                             Osman Yumakoğulları

                                           İstanbul

Soru 1 : Gümrük Müsteşarlığına bağlı gümrüklerde yediemin adı altında bekleyen malların ülke ekonomisine kazandırılması için Bakanlığınızca herhangi bir çalışma var mıdır? Açıklar mısınız?

Soru 2 : Gümrük kapılarında rüşvet iddiaları sık sık kamuoyunda yer almaktadır. Bu tür şaibelerden kaçınılması için gereken çalışmalar yapılmakta mıdır? Açıklayınız.

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler; buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın, yediemin olarak gümrük kapılarında bekletilen mallara ve rüşvet iddialarına ilişkin sözlü soru önergesine cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Sözlerime başlamadan evvel Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu soru önergesinin birinci maddesinde "Gümrük Müsteşarlığına bağlı gümrüklerde yediemin altında bekleyen malların ülke ekonomisine kazandırılması" ifadesinden, Gümrük Kanununda yer alan süreler zarfında işlemlerinin tamamlanamaması ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuna Göre Kaçak ve Kaçak Zannı ile Tutulan Her Çeşit Eşya, Alet ve Taşıma Vasıtalarının Tasfiyesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tasfiyelik hale gelen eşyanın tasfiye sürecinin hızlandırılmasına yönelik çalışmalar olduğu değerlendirilmiştir.

1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 21 inci maddesi kapsamında kaçak zannıyla el konulan eşya, mahkeme kararına göre sahiplerine teminat karşılığında teslim edilebilmektedir. Bu kapsamda teslim edilen eşya, mahkeme kararı neticesinde müsaderesine hükmedilmesi halinde müsadere edilmekte, bunun mümkün olmaması halinde ise, yine mahkeme kararına istinaden alınmış teminatın irat kaydedilmesi suretiyle işlem tesis edilmektedir.

Diğer taraftan, gümrük idarelerince el konulan ve gümrük denetimi altında bulunan 1918 sayılı Kanun kapsamındaki eşya, anılan kanunun 24 üncü maddesine istinaden, çabuk bozulma ve telef olma tehlikesine maruz kalan ve saklanması masraf ve külfetli veya tehlikeli olması halinde müsadere kararı beklenilmeksizin , bu kapsam dışında kalan eşya ise kamu davasının açıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde, ceza davası kesin hükme bağlanmamış ise, 27.1.1993 günlü ve 21478 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 3864 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuna Göre Kaçak ve Kaçak Zannı ile Tutulan Her Çeşit Eşya, Alet ve Taşıma Vasıtalarının Tasfiyesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tasfiyeye tabi tutularak eşyanın tasfiye sürecinin hızlandırılması sağlanmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 178 inci maddesiyle, tasfiye yöntemleri arasına "yeniden ihraç amaçlı satış" usulleri de ilave edilerek, tasfiyelik hale gelen eşyanın tespit ve tahakkuk kâğıtlarının 30 gün içinde tasfiye idaresine intikal ettirileceği, tasfiye idaresinin de, tasfiye konusu eşyayı 30 gün içerisinde teslim alacağı, bizzat, anılan kanunun 177 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır.

Tasfiyeye ilişkin usul ve esasları belirleyen tüzük taslağı, Maliye Bakanlığıyla müştereken çalışılmış ve bugünkü Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 179 uncu maddesiyle getirilen bir diğer müessese de, tasfiyelik hale gelen eşyanın beyan sahibinin, ihale ilanının yayımlandığı tarihe kadar gümrük idaresine başvurarak söz konusu eşyaya ait tüm ithalat vergilerini, cezalar ile ambarlama ve elleçleme giderleri ve diğer giderleri üstlenmek ve eşyanın CIF bedelinin yüzde 1'i nispetinde bir ceza ödemek suretiyle eşyanın serbest dolaşıma sokulmasını talep etme hakkı getirilmiştir.

Aynı kanunun geçici 4 üncü maddesinde, yürürlükten kaldırılan Gümrük Kanunu hükümlerine göre tasfiyelik hale gelmiş eşyanın, ihale ilanının henüz yayımlanmamış veya perakende satışına karar verilmiş olması ve beyan sahibinin, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 30 gün içerisinde gümrük idaresine başvurması halinde, bu kanunun 179 uncu maddesi hükümlerinin uygulanacağı, dışticaret tahdidine giren, eşyalar için bu madde hükmünün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Yani, kısaca özetlersek, gümrüklerdeki eşya, vatandaş ile devlet arasında, gümrük idareleri arasında ihtilaflı olan eşyadır ve bu, mahkemelik eşyadır. Bu eşya hakkında, ancak mahkemeler tarafından verilen karara göre işlem yapılır. Eğer, devlet malı haline gelirse, mahkeme, bu malın müsaderesine karar verirse, Gümrük İdaresi, bu malı, anında Maliye Bakanlığına teslim eder; Maliye Bakanlığı Tasfiye Genel Müdürlüğü, bu malı satışa çıkarır. Demek ki, Gümrüklerin elindeyken daha vatandaşla ihtilaflı maldır, vatandaşın malı olma ihtimali vardır; dolayısıyla, hangi şekilde bu malın değerlendirilmesi, soru sahibinin söylediği gibi, Gümrük İdarelerinin iktidarında değildir.

Sorunun ikinci kısmına gelince: Bilindiği gibi, işe girişlerde, sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda, mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, bir ay içerisinde, görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içerisinde vermek zorunda oldukları mal bildirimlerinin, 3268 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren anılan yasanın 7 nci maddesi uyarınca, daha önce vermiş oldukları mal bildirim beyannameleriyle karşılaştırılması yapılmaktadır.

Söz konusu karşılaştırmalar neticesinde, mal varlıklarında meydana gelen artışlarla ilgili olarak, ilgililerden belge ve açıklayıcı bilgi verilmesi istenilmekte ve bunun sonucu olarak da yasaya ve genel ahlaka uygun olarak edinildiği ispat edilemeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek düzeydeki harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, denetim birimlerine intikal ettirilmek suretiyle yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda, gerekli görülenler hakkında cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaktadır.

Diğer taraftan, Gümrük personelinin rüşvet aldığına ilişkin somut bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza gönderilmesi halinde, gerekli tahkikatlar yapılmıştır, gereken cezalar verilmiştir, gereken işlemler sonuna kadar götürülmüştür, bundan sonra da götürülmeye devam edilecektir.

Gerek 12.10.1999 günlü 23844 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Gümrük Müsteşarlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik ile yer değiştirmeye tabi personelin, gerekse Müsteşarlığın taşra teşkilatı emrinde görevli olup da yer değiştirme yönetmeliğine tabi olmayan personelin atamaları, hizmetin gerekleri esas alınarak belirli kurallara bağlanmıştır. Ayrıca, personelin mahallîleşmesi de önlenmeye çalışılmış-tır.

Çalışmaları halen devam etmekte olan gümrük otomasyon projesinin süratle tamamlanmasına çalışılmaktadır. Projenin gerçekleşmesiyle, gümrük idarelerinde yürütülen işlemlerde personelin işlevi en aza indirilecek, mükellefler ile personelin karşı karşıya gelmesi önlenecek ve bürokratik işlemler asgarîye indirilmiş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, gümrük idarecileri de, gümrükçüler de, gümrük yöneticileri de bu tür iddialardan, yani, rüşvet ile gümrük adının beraber anılmasından fevkalade rahatsızdır. Aslında, bir ülkenin çeşitli idarî kuruluşları...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlayabilir misiniz.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Devamla) - Tabiî, hemen tamamlıyorum Sayın Başkanım.

...birbirine bağlıdır ve bir ölçüde, bileşik kaplar gibi bir seviye beraberliği gösterir. Yani, bir ülkenin dışticareti neyse, gümrükleri odur; bir ülkenin millî eğitimi neyse, adliyesi odur; bir ülkenin spor hayatı  neyse,  tarım hayatı da odur. Dolayısıyla, bunları birbirinden ayırt edip, şu çok daha rüşvetçidir diye bir ilzamda bulunmak fevkalade yanlıştır; ama, bütün bunlarla beraber, biraz evvel bahsettiğim Mal Varlığı Kanunuyla ilgili en ciddî tatbikatın Gümrük Müsteşarlığında olduğunu bizatihi tespit etmiş bir kişi olarak ifade ediyorum: Gümrük Müsteşarlığı çok ciddî çalışmalar içerisindedir, çok ciddî takip etmektedir ve bu manada, yakalanmış personele gereken cezalar da verilmiştir, verilmeye de devam edilmektedir. Hükümetimiz döneminde bu konuda çeşitli rüşvete adı karışmış bulunan 146 personel açığa alınmıştır. Bunlardan halen 102'si açıkta olup, 30'unun görevine son verilmiştir. Hatta, davası devam ettiği için yerini ve ismini söylemiyorum; ama, emekli, eski bir gümrük başmüdürümüze ait 560 milyar liralık izah edilmesi mümkün olmayan servet, bu soruşturmalar sonucunda yakalanmış ve adliyeye intikal ettirilmiştir. Yani, Bakanlığımız bu konuda gayet titiz ve dikkatli bir şekilde çalışmaktadır; ama, takdir edersiniz ki, gümrükçülük menfaata yönelik bir iştir. Dünyanın her yerinde gümrüklerde menfaata ilişkin işler görülmektedir. Bunları engellemek hepimizin görevidir. El ele vereceğiz, vatandaşlarımız bize yardım edecek, birlikte bu hadiselerin üzerine gideceğiz ve bunları asgariye indireceğiz.

Türk gümrükçüleri, Meclisin kendilerine hediye ettiği Gümrük Kanununun, böyle toptan, oybirliğiyle çıkarılmış olmasından dolayı bir sorumluluk duygusu içerisindedirler ve gümrüklerimizdeki bu yanlış imajı düzeltmek boynumuzun borcudur.

Hepinize saygımlar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Bakan, yolsuzlukları İçişleri Bakanlığı mı tespit ediyor, siz mi tespit ediyorsunuz?

BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

24. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, gözetim altında emniyet güçlerince alınan ifade tutanaklarının basında yayınlanmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                             Osman Yumakoğulları

                                           İstanbul

Yazılı ve görsel medyada, gözetim altına alınan çok sayıda  vatandaşlarımıza ait ifadeler yayınlanmaktadır.

Soru 1. Söz konusu ifadelerin soruşturmanın gizliliği açısından yayınlanması doğru mudur?

Soru 2. Soruşturma ifadelerini yayınlamak hukuka aykırı mıdır?

Soru 3. Soruşturma ifadelerini yayınlayan medya kuruluşları hakkında adlî bir soruşturma yapmayı düşünüyor musunuz?

Soru 4. Soruşturma tutanaklarını medya kuruluşlarına veren kamu görevlileri hakkında adlî ve idarî soruşturma yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk; buyurun.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın, gözetim altında emniyet güçlerince alınan ifade tutanaklarının  basında yayımlanmasına ilişkin (6/500) sayılı soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 5680 sayılı Basın Kanununun 30 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında şu hükümler yer almaktadır:

"Ceza kovuşturmalarına ait talep ve iddianamelerle kararların ve diğer her türlü vesika ve evrakın âleni duruşmada okunmasından, hazırlık ve ilk soruşturmalarda takipsizlik veya yargılamanın men'i ve tatili veya düşmesi kararı verilmesinden önce yayınlanması yasaktır.

Ceza kovuşturmasının başlamasiyle hükmün kesinleşinceye kadar hâkim ve mahkemenin hüküm, karar ve işlemleri hakkında mütalâa yayınlamak yasaktır."

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da, bu hükümlere aykırı hareket edenlere hapis ve ağır para cezası verileceği belirtilmektedir.

Basın Kanununun 30 uncu maddesine aykırı eylemler nedeniyle, cumhuriyet başsavcılıklarınca adlî işlem yapılmaktadır. Bu çerçevede, hazırlık soruşturması, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen, rahmetli Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayıyla ilgili olarak, bazı gazetelerin 9.5.2000 tarihli nüshalarında yer alan yazılar nedeniyle, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturmaları sonucunda, Basın Kanununa muhalefet suçundan Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesinde 3 kamu davası açılmış; diğer bazı gazetelerde yer alan yazılar nedeniyle, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturmaları sonucunda, yayın yasağına muhalefet suçundan, Bağcılar Asliye Ceza Mahkemesinde 4 kamu davası açılmıştır. Aynı biçimde, hazırlık soruşturması İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Nesim Malki'nin öldürülmesi olayı hakkında bazı gazetelerin 6.11.1999 tarihli nüshalarında yer alan yazılar nedeniyle, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca, Basın Kanununa muhalefet suçundan, Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesinde 1, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca da, Bağcılar Asliye Ceza Mahkemesinde 3 kamu davası açılmış; aynı konuda, bir televizyon kanalının 5.11.1999 günkü ana haber bülteninde yayınladığı haberle ilgili olarak, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturması sonucunda, görevsizlik kararı ile hazırlık evrakı, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna gönderilmiştir.

Bilindiği gibi, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesine ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usuller, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanununda belirlenmiş olup, radyo ve televizyon yayınlarının 3984 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan yayın ilkelerine uygunluğu Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca izlenmektedir.

Öte yandan, Nesim Malki'nin öldürülmesi olayıyla ilgili olarak, İstan-bul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada sanığın savunmasını içeren bilgileri bir televizyon kanalının görevlilerine aktaran emniyet müdürlüğünde görevli 5 kişi hakkında adlî görevi suiistimal etmek suçundan, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 28.4.2000 tarihli iddianamesiyle, Bursa Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

25. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa-Birecik-Göktepe köy yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/501)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

26. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/507) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

27. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/517) ve Orman Bakanı İ. Nami Çağan’ın cevabı

BAŞKAN - Sorular kısmına geçerken okuttuğumuz tezkere gereği, iki soruyu okutup, Sayın Bakana soruları cevaplandırma hakkını tanıyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                        Mustafa Niyazi Yanmaz

                                          Şanlıurfa

Bölgemizin cazibe merkezi olan Şanlıurfa'da GAP projesinden dolayı baraj ve sulamaların toprak erozyonuna sebep verdiği bilimsel bir gerçektir. Şanlıurfamız geçmişte susuz ve kurak bir bölge olduğu için ağaçlandırma ve orman büyük ehemmiyet arz etmektedir.

1. Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğü faaliyet alanını genişletmek gerekirken, lağvedilmesi gibi bir durum söz konusu mudur?

2. Böyle bir durum var ise, GAP projesine ters düşmez mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanımız Sayın Nami Çağan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                 Yahya Akman

                                          Şanlıurfa

Geçmişte yapılan büyük hatalar sonucu bugün gelinen noktada, tüm insanlık âlemi, doğayla barışmak amacıyla, çevrecilik, Yeşil Barış gibi örgütlenmelere girişmiştir. Ülkemizde de, devletimizin bütün organlarıyla desteklediği TEMA, bu konuda öncülük yapmaktadır ki, çevre ve erozyon konusu halkımızın gündemine girsin.

Ancak, tam bu dönemde alınan bir karar -eğer doğruysa- bir yandan da tam tersi bir uygulamaya gidildiğini gösteriyor.

Yapılan barajlarla bölgemizde uzun yıllardır yaşanan kuraklık sona ermekte, sulama imkânlarıyla, tarım ve ormancılık konusunda ciddî hamleler yapılmaktadır, yapılmalıdır. Bu çerçevede;

Sorular :

1. Şanlıurfamızda Orman İşletme Müdürlüğünün lağvedileceği bilgisi doğru mudur? Bu işlem sizin bilginiz dahilinde mi yapılmaktadır?

2. Bu karar, yukarıda bahsedilen ve bahsedilmeyen konularda ciddî çalışmalar yapılarak mı alınmıştır?

3. Ülkemizin en sıcak ili olan Şanlıurfamızda muhtemel orman yangınlarına karşı alınmış alternatif önlemler mi söz konusudur?

4. Alınan kararın değiştirilmesi ve İşletme Müdürlüğünün hem de daha mücehhez hale getirilerek faaliyetlerinin sürdürülmesi konusundaki düşünceleriniz nedir?

BAŞKAN- Soruları cevaplandırmak üzere, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Şanlıurfa milletvekilleri Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz ve Sayın Yahya Akman'ın aynı mahiyetteki sorularına birlikte cevap vereceğim; sorularda, ayrıntıda farklılaşma olduğu ölçüde ona değineceğim.

Ülke kaynaklarımızın daha etkin, daha verimli kullanılmasını sağlayacak önlemlerin alınması hükümetimizin ana politikaları içerisinde yer almaktadır. Bu çerçevede, Bakanlığımız da, mevcut kurumsal işlevini daha etkin bir duruma getirmek üzere, orman kaynaklarını en ekonomik şekilde yönetmek ve toplumun orman ürünlerine ve orman hizmetlerine olan talebini istenilen düzeyde karşılamak için bir dizi yapısal ve kurumsal önlemi almaya başlamıştır.

Soru sorulduğu dönemde, henüz, Şanlıurfa Orman İşletmesi kapatılmamıştı; ama, daha sonra, bu işletme kapatıldı.

Düşük kapasitede çalışmakta olan, negatif bilançoları olan ve Bakanlığımız bütçesine önemli miktarda yük getiren Orman İşletme Müdürlüklerinin, Bakanlığımızın diğer faaliyet alanlarında daha işlevsel olarak çalışan birimlere dönüştürülmesi çalışmaları ilk aşamasını tamamlamıştır. Amacımız, yeni yapılanmayla, mevcut kuruluşlarımızı, personel, tesis ve malî kaynaklar bakımından daha güçlü ve hizmette daha verimli bir duruma getirmektir.

Şanlıurfa İlimiz bina ve tesisleri: Geçen yıl -hizmete giren- 1 adet bakanlık bölge müdürlüğü kurulmuş olup, bu bölge müdürlüğümüze bağlı 5 adet başmühendislik ve 33 adet mühendislik birimlerimizce ilin her türlü ormancılık hizmetleri sürdürülmektedir. Başmühendisliklerimizin 3'ü Şanlıurfa il merkezimizde bulunmaktadır.

Şanlıurfa İlimizde üretim kapasiteli orman alanının yetersizliği nedeniyle verimli çalışamayan ve yöre halkının taleplerini karşılamakta yetersiz kalan orman işletme müdürlüğü tesis ve kaynaklarının bölge müdürlüğümüze devredilmesi halinde halen faaliyetini sürdürmekte olan Ağaçlandırma, Millî Parklar ve ORKÖY Başmühendislikleri, Fidanlık Müdürlüğü ve bunlara bağlı mühendisliklerin daha güçlendirilmesi, yörenin ormancılık hizmetleri ve halkın bu kapsamdaki taleplerinin daha süratli, daha etkin karşılanmasına olanak sağlamıştır. Bu çalışmalar elbette bilgim içerisinde olmuştur ve ciddî bir çalışma ortamı içerisinde yapılmıştır.

Soru önergesinde belirtilen konular da dikkate alınarak, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılmasından önce, ormancılık faaliyetlerinin yerine getirilmesinde herhangi bir aksama olup olmayacağı oluşturulan komisyon tarafından incelenmiş ve aksama olmayacağı sonucuna varılmıştır.

Böyle bir durum, Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz'a göre, GAP Projesine ters düşer mi; Sayın Yahya Akman'a göre de, ciddî bir çalışma yapılmış mıdır soruları var. Orman Genel Müdürlüğüne bağlı orman işletme müdürlüklerinin görevleri, ormanların işletilmesi, imarı, ıslahı ve koruma faaliyetleriyle sınırlıdır. Bu hizmetler, ormanların işletilmesinden elde edilen döner sermaye gelirlerinden karşılanmaktadır. Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğü optimal bir orman işletmesi olmaktan çok uzak bir noktadayken, gelirleri giderlerini zaten karşılamıyordu ve zararı her geçen yıl katlanarak artıyordu.

Şanlıurfa İlindeki orman işletmeciliği dışındaki ormancılık faaliyetleri, bu ilimizde bulunan GAP Bölge Müdürlüğümüz birimleri tarafından yürütülmektedir. Orman işletmeciliğiyle ilgili faaliyetler ise, bu ilimizde mevcut olan Şanlıurfa, Siverek ve Viranşehir Orman İşletme Şefliklerince yürütülmeye devam edilmektedir. Orman İşletme Müdürlüğünün mevcut personel, araç-gereç ve makineleri, Şanlıurfa İlinde mevcut olan, Bakanlığımıza bağlı GAP Bölge Müdürlüğü birimlerine devredilerek, güçlendirilmeleri, daha iyi çalışma yapar hale getirilmeleri sağlanmıştır, işletme müdürlüğünde çalışan hiçbir işçi mağdur edilmemiştir. Ben de, Şanlıurfa İlini ziyaret ettiğimde, herkesin bu değişiklikten memnun olduğunu gözledim.

Belirtilen nedenlerle, Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün kapatılmasıyla, ormancılık faaliyetlerinin yerine getirilmesinde bir aksama olmadığı gibi, tam tersine, Şanlıurfa İlimizin ihtiyaç duyduğu faaliyetlere daha da ağırlık verilmiştir. Güneydoğu Anadolu Projesi bakımından da, ağaçlandırmanın hızlandırılması yoluyla daha olumlu etkiler ortaya çıkmıştır.

Sayın Yahya Akman "Orman yangınları bakımından bir alternatif önlem söz konusu mudur" diye soruyor. Şanlıurfa İlindeki orman yangınlarıyla mücadele çalışmaları, Şanlıurfa, Siverek ve Viranşehir şefliklerince yürütülecektir. İşletme müdürlüğünün kapatılmasıyla, orman yangınlarına müdahale konusunda herhangi bir aksama söz konusu değildir. Her zaman olduğu gibi, Bakanlığımız teşkilatı, olası orman yangınlarına karşı, bütün personeli, yangın ekipleri, yangın söndürme alet ve ekipmanlarıyla, sürekli hazır halde beklemektedir.

"Alınan kararın değiştirilmesi düşünülüyor mu" diye sorulmaktadır; düşünülmüyor, tam tersine, bu karardan, artan verim dolayısıyla, son derece memnunuz ve ülke çapında aldığımız önlemler sonuçlarını vermiştir. Geçen yıl, gelirlerimizde enflasyonun 2 katı üstünde bir artış, kasım sonu itibariyle gelirlerimizde yüzde 72,5 artış meydana gelmiştir. Giderlerimizde de enflasyonun epeyce altında bir artış ortaya çıkmıştır ve giderlerdeki artış yüzde 27,8 düzeyinde kalmıştır. Bu da aldığımız önlemlerin etkili olduğunu gösteriyor.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Böylece, soru sorma ve cevaplandırma işlemi tamamlanmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER

1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Başkanlık Temsilcisi?.. Hazır.

Teklifin 9 uncu maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmış, madde üzerinde verilen 4 adet önergenin aykırılık işleminde kalınmıştı.

Şimdi, önergelerin aykırılık işlemini yapacağız.

İlk önergeyi, hatırlanması bakımından, yeniden okutup, işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

Oktay Vural

Zeki Çakan

 

Ankara

İzmir

Bartın

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Önerge okunmadı Sayın Başkan.

BAŞKAN - Okuduk efendim. Maddenin metinden çıkarılması teklif ediliyor Sayın Genç; okundu da anlaşılmadı galiba.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Nasıl katılıyorlar Sayın Başkan?!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısı istiyoruz. Komisyon katılamaz Sayın Başkan; nerede Komisyonun çoğunluğu?

TURHAN GÜVEN (İçel) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyonun çoğunluğu yok, takdire bırakıyor; Başkanlık temsilcisi katılıyor.

Sayın milletvekilleri, Sayın Aydın Tümen ve arkadaşları tarafından verilen, Başkanlık Temsilcisinin katıldığı önergenin oylamasını elektronik cihazla yapacağım ve Sayın Genç ve Sayın Güven'in isteği üzerine, karar yetersayısını arayacağım.

Vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy pusulasını, aynı süre içerisinde, Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - 10 dakika ara verelim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Saat 17.05'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.56

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.05

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Mehmet AY (Gaziantep)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Başkanlık Temsilcisi?.. Hazır.

Sayın Aydın Tümen ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunmuştum; karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Sisteme giremeyen arkadaşımız olursa, teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşlarımızın yine teknik personel vasıtasıyla pusulalarını Başkanlığımıza göndermelerini, o arada vekâleten oy kullanacak sayın bakan var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, imzasını ve ismini taşıyan oy pusulasını yine aynı süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ederim.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir ve madde, metinden çıkarılmıştır. Dolayısıyla, diğer önergeleri işleme alma şansım yoktur. Bu önerge doğrultusunda, maddeyi oylama şansım da kalmamıştır; çünkü, madde, metinden çıkarılmıştır.

Şimdi, 11 inci maddeyi 9 uncu madde olarak okutuyorum :

MADDE 9. – Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, o da yoksa kâtip, komisyona başkanlık eder."

BAŞKAN - 9 uncu maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan konuşacaklar. (FP sıralarından alkış-lar)

Süreniz 10 dakikadır.

Buyurun.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Metinden de anlaşılacağı üzere, 9 uncu maddede yapılan değişiklik, komisyonlarda başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerin görev değişikliği veya görevleriyle ilgili sorumluluklarını kapsamaktadır.

Değerli arkadaşlar, aslında, bugün, burada, esasında neyi konuşuyoruz; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını müzakere ediyoruz.

Aslında, bunun nasıl yapılması lazım gelir noktasında soruya cevap ararken, adil, dürüst, hukuk kurallarına uyumlu, sonunda millî iradenin tecelli ettiği bir müzakere şeklinin oluşması lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin işleyişi ne kadar mazbut, muntazam ve kusursuz olursa, o kadar verimli çalışacağı kanaatindeyiz. Aslında, İçtüzükle ilgili yapılan çalışmalarda, 1996'da; yani, yaklaşık dört yıl önce 124 İçtüzük maddesi değiştirilmiştir; ancak, İçtüzükte yapılan değişikliklerin tam anlamıyla sağlıklı yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, hal böyle olunca, bir içtüzük çalışması nasıl yapılmalıdır sorusu önem arz etmektedir. Bir içtüzük süratli çalışmayı sağlamalı, zaman kaybını önlemelidir. Demokratik bir ortamda muhalefetin katkısını sağlamalıdır. Yoruma, tartışmaya açık olmayan net ifadeler içermelidir. Uzun vadede de ihtiyacı mutlaka karşılamalıdır. Halbuki, bu şartların bu İçtüzükte tam anlamıyla gözetilmediği görülmektedir. Bunun neticesidir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalar yapılırken sık sık usul tartışmaları yapılmaktadır. Muhalefet engelleme yaparken, hükümet İçtüzüğü delerek yasalar yapmaktadır. Bilindiği üzere, bazen de bu çıkarılan yasalar Anayasaya aykırılık ve usulsüz görüşmeden dolayı iptal edilmektedir. Bunun son örneklerini vermek gerekirse, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunuyla ilgili tasarının Anayasa Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri örnek gösterilebilir. Ayrıca, yine bu Parlamentoda, Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla ilgili yasa tasarısı müzakere edilirken, geçici madde görüşülmeden kanunlaşmasının da İçtüzük için bir sakınca yarattığı kanaatindeyiz.

Yine, bu içtüzük değişikliği teklifinde, aslında, temel yasaların görüşülmesiyle ilgili ciddî değişiklikler yapılmaktadır. Daha önce, temel yasaların görüşülmesinde aranan Danışma Kurulu oybirliği yerine, şimdi, beşte 3 -yani 330- çoğunluk yeterli görülmekte, muhalefet devredışı bırakılmaktadır. Yapılan bu değişiklikle, İçtüzük hükmü, âdeta, hükümetin mevcut yapısına uydurulmaya çalışılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu maddeyle, komisyonlar, Parlamentonun, Genel Kurulun mutfak kısmını teşkil etmekte ve bu komisyonların çok rantabl çalışması, çok verimli çalışması gerekmektedir. Halbuki, hepimiz biliyoruz ki, komisyon başkanları, istedikleri zaman komisyonları toplamakta, gündemi de yine başkanlar tespit etmektedir. Bir örnek vermek gerekirse, en fazla bugün, bankalarla ilgili içinde bulunduğumuz  sorunlar, banka boşaltmalar... KİT Komisyonunda, kamu bankalarının müzakeresi esnasında, komisyon başkanlarının, zaman zaman, siyasî iradeyle yönlendirilmeleri ve kamu bankalarının müzakere edilmesi esnasında birtakım görüşmelerin, müdahalelerin, bu komisyonların sağlıklı çalışmadığı... Halbuki, 1994, 1995 yıllarında, KİT Komisyonu, sağlıklı gündem maddesiyle toplansa ve orada, komisyon üyelerinin katkıları sağlanmış olsaydı, bugün, 20 milyar dolar olarak ifade edilen kamu bankalarının açıklarının -açık ve net ifade ediyorum- hemen hemen yarıya kadar inmesi mümkündü; ama, Yüksek Denetleme Kuru-lunun değerli müfettişlerinin hazırladığı raporlar, ya gündeme alınmamıştır ya birtakım endişelerle ibra edilmiştir veya şartlı ibra edilmiştir ve bir yerde banka bürokratları korunmuştur. Son çıkarılan af yasasının görüşmeleri sı-rasında yapılan değişiklikle, uzatmalarla, şartlı tahliyeyle, banka soygununa katılan bürokratlar da kapsam içerisine alınmıştır; bu, fevkalade üzücüdür.

Değerli arkadaşlar, aslında, bir içtüzük değişikliği yapılırken, muhalefetin daha çok konuşması, düşüncelerini daha çok dile getirmesi ve tasarılara katkıda bulunması düşünülürken, şimdi, bu teklifin tümüne baktığımız zaman, az önerge vereceksiniz, az konuşacaksınız, az söyleyeceksiniz; yani, muhalefetin, tasarılara katkısı bulunmayacak. Hükümetin çok söylediği "af yasasının virgülüne dokundurmam", "Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçeye hiçbir şey dokundurmam" mantığı fevkalade yanlıştır. Eğer böyle yapacaksak, bu İçtüzük hükümlerini değiştirmenin de ciddî bir manası ve mantığı yoktur.

Değerli arkadaşlar, bakınız, yalnız maddeler hakkında önerge verilecek, madde fıkralarına önerge verme kaldırılıyor. Bu ne anlama gelir; daha değişik düşüncelerin Genel Kurulda müzakeresini önleme anlamı taşır. Bu, fevkalade yanlıştır. Yine, anayasaya aykırılık iddiasıyla sınırsız önerge verilirken, şimdi, en fazla üç önerge şartı getiriliyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarını dikkatle incelediğimiz zaman, hükümeti oluşturan partilerin Genel Kurula iştirak etmediklerinden meydana gelen zaman kaybı, muhalefetin verdiği önergelerle zaman kaybıyla mukayese edildiği zaman, Parlamentonun, yoklamada devamsızlıktan daha çok kapalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu tespiti niçin söylüyorum, bu Parlamentoda, millî iradeye uygun yasaların, konsensüs içinde, yani, hem hükümetin hem de muhalefetin katkılarıyla çıkmasının sağlanmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. O açıdan, bu teklifi genel anlamıyla değerlendirdiğimiz zaman, birtakım olumlu değişiklikler olmasına rağmen, bazılarında da, sudan birtakım değişiklikler, manası ifade edilmeyen değişiklikler getirilmektedir. Bunun için de, bazen Başkanlık, yaptığı hatayı görüşmede anladığı için, bazı maddeleri geri çekme durumuna gelmektedir.

Daha önce komisyonlarda başkan, başkanvekili, kâtip üye ve sözcü oturup gündemi hazırladıkları halde, şimdi, toplantıları kimin yöneteceği noktasında değişiklik getirilmektedir. Zaten, komisyonlarda, bu değişikliğe lüzum olmadan yapılan uygulamada, başkan olmadığı zaman başkanvekili, kâtip ve sözcü üyelerle görüşmeler devam etmektedir.

Aslında, Meclis İçtüzüğünde yapılacak ciddî değişikliklerin bir tek amacı olabilir -hükümet ve muhalefetin aynı konuda ittifak etmesi gerekir- o da, millî iradeye saygılı, oyların ciddî anlamda tasnif edildiği, her milletvekilinin hür iradesiyle oyunu kullanması suretiyle yasaların çıkarılmasıdır.

Doğrusunu isterseniz, teklifin tümüne ve madde gerekçesine, baktığımız zaman, sanki, önce maddeler hazırlanmış, daha sonra, o maddelere göre bir gerekçe hazırlanmış.

BAŞKAN - Sayın Candan, son 1 dakikanız; buyurun.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Deniliyor ki : "Meclis bu yapısıyla kanun çıkaramıyor." Halbuki, hükümet de, hep, gittiği yerlerde, kamuoyuna, 21 inci Dönemde çok fazla kanun çıkarıldığını söylüyor ve maalesef, gerekçede verilen örneği de kabullenmek, katılmak da mümkün değil. Mesela, gerekçede verilen bir örnekte, 250 maddelik kanun, 1 250 saat ve 156 gün... Değerli arkadaşlar, bu gerekçeyi buraya yazmak için insanın biraz insaflı olması lazım. O zaman, bu Meclisin iki kanun tasarısı çıkarmış olması lazım; çünkü, 156 çarpı 2; 312 gün yapar. Bu itibarla, daha sonra çıkarılan trafik kanunu ve gümrük kanununda hükümet ve muhalefet ittifak ettikleri zaman daha verimli çalıştıkları gözlenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Candan, 1 dakika içinde toparlar mısınız...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Netice itibariyle, konuyu özetlemek gerekirse, bu İçtüzük değişikliğinin, aslında, Parlamentonun -kanaatime göre- tam anlamıyla arzu ettiği ve verimli çalışması gereği noktasında gerekçelerde yazılı olan konulara cevap vermeyeceği kanaatindeyim. Keşke, komisyonlarda daha geniş kapsamlı müzakereler yapılmış olsa ve önümüzdeki birkaç yıl içinde tekrar değişme ihtiyacı olmasa ve anlamsız tartışmalara girilmemiş olsa der; hepinize saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Candan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Turhan Güven; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanım, değerli üyeler; hepinizi sevgi ve saygıyla, Doğru Yol Partisi Grubu adına ve şahsım adına selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İçtüzük -daha önce de beyan ettik- uzun yılların tecrübesinin getirdiği bir birikimdir. Onun için, içtüzük değişikliklerinde çok özen göstermek lazım. İlle de her maddede, mutlaka, ya Türkçeleştirme uğruna yahut da başka bir fikir uğruna değişiklik yapılmasının pek uygun olmadığını ifade etmek istiyorum; çünkü, önemli olan, İçtüzüğü değiştirmek değil, zihniyetimizi değiştirmektir. İçtüzükler, eğer zihniyet değişikliği olmazsa uygulama sahası bulamazlar; o da büyük sıkıntı yaratır değerli arkadaşlarım.

Şimdi, olay nedir; Meclisin normal bir çalışma düzenini sağlamak için, İçtüzükte eğer çok önemli bir sıkıntı varsa o zaman değiştirilir; ama, görünen odur ki -bizim için de geçerlidir bu- hükümet olduğumuz dönemlerde bizim için güzel olan madde, o günkü muhalefet için sıkıntı yaratır; ama, devir değişir de muhalefet iktidar olursa, eskiden o maddeden memnun olanlar da, bu kez onun sıkıntısını yaşarlar. Onun için, bunun ortasını bulmakta yarar vardır. İşte, uzun yılların tecrübesiyle, bu orta kanaat, ortak fikir, madde haline gelmiştir.

Şimdi, çalışmalarda kolaylık sağlamak için yeni bir fıkra düzenlemesi getiriliyor. Doğru; komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili; yoksa, sözcü; o da yoksa -bu ibare yenidir- kâtip üye komisyona başkanlık yapacak. O zaman bu komisyon niye toplanıyor değerli arkadaşlar?! Yani, bir kanun maddesini değil, bir kanun değişikliğini, bir tasarı olarak veya teklif olarak görüşecekseniz, orada başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip hep iktidar ortakları olduğuna göre, eğer, bunlar orada bulunmuyorsa, yani, dört kişiye görev veriyoruz, ama, üçü burada bulunmuyorsa, o zaman, bu kanun tasarı veya teklifini görüşmenin önemi olmaz. Bu itibarla, hani, ille de toplantı yapalım zihniyetinden vazgeçmek lazım.

Şimdi, bakınız, geldi geçti, yine sabahın 3'ü veya 4'üne doğruydu, ben, burada, sizlere hitap etme imkânına sahip oldum, o gün de söyledim; yine, bu İçtüzükte, bir kanun tasarı veya teklifi komisyona geldiğinden itibaren, herkes sağlıklı düşünsün, bir çalışma imkânı bulsun diye, 48 saat geçmeden tasarı veya teklifin görüşülmesi mümkün değildi : Yani, bunun amacı nedir; işi oldu bittiye getirmeyelim, iktidarıyla, muhalefetiyle, onu bir inceleyelim, yanlışı nerede, fazlası mı var, noksanı neyse onu hukukî çerçeve içerisinde düzenleyelim, görelim demektir bu 48 saat olayı; fakat, artık komisyonlarda böyle şey olmuyor. Komisyon başkanları, kendilerine geldiğinden itibaren o kanun tasarısını, hemen komisyonu toplantıya çağırıp, 24 saat içinde, bir jet hızıyla geçiriyorlar ve yanlış geçiyor tabiî. Bu kadar süratli geçince, yanlış yapmamak mümkün değil, unutmamak mümkün değil. Hele, işte, bir de tadat, yani, sayma varsa, tadatta daima noksanlık olur arkadaşlar.

Bu itibarla, uygulamada önemli olan şey nedir; uyum sağlamaktır, hoşgörüdür. Bir kanun tasarısı görüşülürken “bunu, iktidar söylediği için doğru değildir”, “muhalefet söylediği için de yanlıştır” demek de doğru değildir, işin gerçeğini aramak görevimizdir. Gerçeğe, Parlamento, muhalefetiyle, iktidarıyla varır. O yüzden, bir noktadan geldiği için her fikir yanlış, bir noktadan geldiği için de her fikir doğrudur diye bir düşünce, parlamentoyu normal sağlıklı bir çalışma zeminine götürmez.

Bakın, bugün bir memnuniyetimi dile getirmek istiyorum: Bu Parlamentonun iki aslî görevi var. Bunlar nedir; bir, kanun yapmak. İki, denetim. Ama, uzun süreden beri denetim yolları tıkanmış idi. Burada, 150'den fazla sözlü soru okunduğu halde, tek bir bakanın cevap verme ihtiyacını hissetmediği günler oldu. Tabiî, o zaman, bunun adına denetim demek mümkün değildi; ama, bugün, memnuniyetle görüyorum ki, soruların cevabını sayın bakanlar geldiler burada verdiler. İşte, bu, parlamentonun normal çalışmasıdır. Eğer parlamento böyle çalışırsa, burayı izleyen vatandaşlar -ki onu da kısıtlamak gibi bir zihniyet ortaya atıldı; ama, ben bunun doğru olduğuna inanmayanlardan biriyim- yani, Türk Milleti, Parlamentonun çalışmasının ne halde olduğunu görmek istiyorsa, TRT-3'ü açıp sağlıklı bir şekilde görüyordu; ama, şimdi ortaya bir fikir atıldı; efendim, bunu kapatalım. Niye; gerçekleri mi sıvayacaksınız yani? Güneşi sıvamaya benzeyen bir olaydır bu; yapamazsınız. Millet, doğrumuzu eğrimizi görsün, her şeyimizi görsün.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Öyle bir şey yok.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Gazeteden bahsediyorum; ben de inanmadığımı ifade ediyorum. Sayın Köse, böyle bir şeyin olup olmadığına siz karar vermeyeceksiniz, Meclis Başkanı karar verecek; çünkü, kanunun uygulayıcısı o değil mi? RTÜK Kanununun 17 nci maddesini açarsınız, orada var; kanunen bir kanal tahsisi var. Nitekim, Sayın Başkanla ben dün de görüştüm, o da, bunun böyle olmadığını, varit olmadığını ifade ettiler; ben de onu dile getiriyorum. Yani, böyle bir şey var veya yok değil; gazetede çıktı, televizyonlarda söylenildi; olmayan şey... Demek ki, ateş olmayan yerden duman tütmez. Daha doğrusu, bazılarının aklından geçen şey bu. Bazen, biliyorsunuz, birilerinin aklından bir şey geçiyor, 1 saat sonra o kanun tasarısı olarak önünüze geliyor; olay o. Bundan vazgeçelim işte. Ben onu söylemeye çalışıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, madde, belki, normal bir çalışmayı sağlayacaktır; ama, bu Meclisin aslî görevlerinin mutlaka yerine getirilmesi noktasındaki fikrinizde ve fikrimizde beraberce hareket edersek daha uygun olur. Onun için de, böyle sağlıksız çalışma saatleri yerine, uzun yılların getirdiği tecrübeler içinde, şu Meclisin normal çalışma düzenini tekrar, birlikte sağlarsak, herhalde çıkacak kanunlar da bir kere daha bir kere daha ya bazı yerlerden geri gelmez veya yanlışı ortaya çıktığı için hükümet tasarısı olarak tekrar gelmez. Düşünün, bir kanunu süratle çıkardığınız zaman sarf ettiğiniz mesai sonunda, ikinci kez önünüze geldiğinde sarf ettiğiniz mesai ona eşit oluyor, hatta, daha uzun oluyor. Halbuki, bir defada o sürenin biraz daha altında bir süreyle o kanunu düzgün, anlaşılır ve ülke gerçeklerine, sanal gündem dışında olan gerçeklere uygun olduğunu görürüz. Önemli olan da budur.

Yani, şunu söylemek istiyorum: Bu İçtüzük 1920'lerden beri, Dahilî Nizamname döneminden beri uygulaması olan bir içtüzüktür. Geniş çaplı değişikliklerin yapıldığı dönemler de olmuştur, zaruretten kaynaklanmıştır; ama, ortada bir zaruret yokken, ille de şu maddeyi de değiştirelim demenin hiç kimseye yararı yoktur arkadaşlar; çünkü, keser döner, sap döner, bir gün gelir hesap döneri unutmayın. Bir gün, bakarsınız ki, bugün değiştirdiğiniz madde nedeniyle, yarın sizin döneminiz değişir başka bir dönem geldiğinde  -inşallah Parlamentoda olursunuz yine- o dönemde, o sıkıntıyı beraber yaşarız.

Bu nedenle, yaptığımız değişikliklerin bir bölümünün uygunluğunu; fakat, büyük bölümünün hiç de Meclisin çalışmasına bir katkı sağlamayacağı inancıyla hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok.

Şahısları adına, Sayın Zeki Okudan?.. Yok.

Sayın Hüsamettin Korkutata?.. Yok.

Sayın Mahmut Göksu?.. Yok.

Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok.

Sayın Şeref Malkoç?..

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Fethullah Erbaş?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Konuşmayacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, benim de söz talebim var.

BAŞKAN - Sayın Lütfü Esengün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Esengün.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde, şahsî düşüncelerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Meclisin çalışmadığı yolunda, basında, medyada, sık sık istismarlar yapılır. Halbuki, herkes görüyor ki, herkesin gözünün önünde, yeri geldiğinde, sabahlara kadar Meclis mesai yapıyor. Ha, yapılan mesaiyle, çıkarılan kanunlarla milletin dertleri çözülüyor mu, derde derman olunuyor mu; o, ayrı bir mesele. Bizim kanaatimize göre, bu Mecliste, özellikle son iki yasama yılından beri yapılan çalışmalar, milletimizin dertlerini çözmeye yönelik değil; özellikle, bazı çevrelere hizmet etmek, bazı çevrelerin dediği yasal düzenlemeleri yapmak için gösteriliyor bu gayretler; ama, her halükârda, Meclis çalışıyor.

Şimdi, bu İçtüzük teklifi niye geldi? Şu andaki, yürürlükte olan İçtüzükle, her türlü yasayı geçirmek, Mecliste görüşmek, gece sabahlara kadar da olsa çalışmak suretiyle, tasarıları, teklifleri görüşmek, kabul etmek mümkün; yani, şu anda, iktidar partileri, özellikle, sayısal çoğunlukları da göz önüne alınırsa, 350'ye varan bir sayısal imkânla, biz Meclisten yasaları geçiremiyoruz, zorlanıyoruz, İçtüzükte bize engel olan hükümler var diyemezler.

Ha, şimdi, bu İçtüzük teklifinin gelişinin asıl sebebi ne? Bu iktidar böyle sürecek zannediyor iktidar partileri, bu devran böyle devam edecek, bu 350 sayılı iktidar çoğunluğu her zaman Mecliste olacak... Bu çoğunluğa rağmen, muhalefetin sesini biraz daha kısalım, muhalefetin verdiği önergeler tahdit edilsin, muhalefetin söz süreleri azaltılsın, sonuçta da, biraz daha muhalefetsiz, biraz daha rahat bir ortamda görevimizi yapalım; birincisi bu.

Bir ikincisi, iktidar partilerinin kendi aralarındaki dengeler;üç siyasî partinin, İçtüzükten, bazı sebeplerle eşit şekilde yararlandırılmaları, ki, şu anda görüştüğümüz maddenin altında da, tahmin ediyorum, o düşünce, o hesaplar yatıyor; iktidar partilerinin kendi aralarındaki dengeleri İçtüzüğe yansıtmak.

Bir üçüncü önemli sebep de, hanım milletvekilleri için, hazır böyle bir İçtüzük teklifi ele geçmişken, gündeme gelmişken, başörtüsü yasağı getirelim.

Değerli arkadaşlar, bakın, samimî olarak ifade ediyorum, bu İçtüzüğün, yapılan bu değişikliklerin kimseye hayrı olmayacak; Meclis çalışmalarını da öyle zannedildiği kadar süratlendirmeyecek. Biz, burada, günlerden beri abesle iştigal ediyoruz ve daha 50 madde; dörtte 1'i, beşte 1'i henüz görüşülmüş durumda. Daha günlerce, İçtüzük değişikliği adı altında, Meclisin zamanını israf edeceğiz. Gelin, bu İçtüzük teklifini bırakın, olduğu yerde kalsın.

Bakın, şunu söyleyeyim değerli milletvekilleri. İçtüzük görüşülüyor, bütün partileri, Meclis çalışmalarını ilgilendiren bir konu; ama, ya bayramdan önceki çalışmanın yorgunluğu atılamadığı için ya tatil rehavetinden kurtulunamadığı için henüz, Mecliste, İçtüzüğün görüşülmesiyle ilgili olması lazımgelen hava yok, milletvekilleri gayet ilgisiz, dikkat ediyorum, herkes, kendi arkadaşıyla çeşitli konuları görüşüyor. İçtüzük görüşülürken, İçtüzük gibi önemli, bu Meclisin bugününü, yarınını, siyasî partilerin bugününü, yarınını ilgilendiren bir konu görüşülürken, maalesef, Meclis oralı değil; sanki, bu İçtüzük, bizim İçtüzüğümüz değil de, falan derneğin içtüzüğü gibi. Dolayısıyla, yapılan bu değişikliklerin Meclis çalışmalarına hiçbir faydası olmayacak. Bugün yapılan değişiklikten, belki, bugün bunu yapanlar yarın şikâyet edecekler, yaptıkları yanlıştan, yarın kendileri zarar görecekler. Dolayısıyla da, benim teklifim, benim talebim, bu İçtüzük değişikliği önerisinin bir daha gündeme alınmaması, ele alınmaması, yarım kalmış işler arasında uzayıp gitmesi.

Bu maddeye gelince... Sürem doldu... Genelde, bu İçtüzükle ilgili düşüncelerimi arz ettim. Sayın Başkanın ilave edeceği 1 dakikalık süre içerisinde de...

Buna benzer bir madde, biraz önce, verilen bir önergeyle gündemden düşürüldü veya tekliften çıkarıldı

BAŞKAN - Sayın Esengün, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Evet...

Tahmin ediyorum bunun için de öyle bir önerge verilmesi lazım; çünkü, biraz evvel tekliften çıkarılan maddeyle bu birbirinin hemen hemen aynısı; kâtiplerin komisyonlara başkanlık edeceğini öngören bir madde. Biraz evvel, Sayın Güven'in dediği gibi, başkan, başkanvekili, sözcüsü olmayan bir komisyon, bırakın kâtiple de toplanmasın; o komisyonun toplantısından hayır gelmez, öyle komisyon toplantısı olmaz. Ama, büyük ihtimalle, şu andaki komisyonlarda başkan, başkanvekili, kâtip ve sözcüler koalisyon partileri arasında bölüşülmüş olduğu için, kâtiplere de yeri geldiğinde başkanlık imkânı verilsin diye böyle bir düzenleme yapılıyor; fevkalade yanlış bir düzenlemedir. Ümit ediyorum, bir önceki madde gibi bu madde için de verilecek bir önergeyle, bu madde teklif metninden çıkarılır, böyle lüzumsuz işlerle ne komisyonlar ne de Genel Kurul artık bundan böyle uğraşmaz.

Ben, bu düşüncelerle şimdilik saygılar arz edip sözlerimi noktalıyorum.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Esengün.

Sayın Kamer Genç; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir yılın ikinci birleşiminde çalışmalara başlarken söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarken, bu yeni yılın ülkemize barış, huzur getirmesini ve Meclisimizin de ülkemize ve milletimize çok yararlı çalışmalar yaparak iyi kanunlar çıkarmasını diliyoruz. Yeni yılda, artık, geçmiş yıllarda yapılan suiistimallerin de yapılmamasını, artık, bu ekonomik bunalımın bir an önce sona ermesini diliyoruz.

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Ne konuşacaksın...

KAMER GENÇ (Devamla) - Dokunacağız şimdi. Çok sabırsızsınız da... Kimi savunduğunuz da belli değil tabiî.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını Anayasaya göre, İçtüzüğe göre belirler, siz, tabiî, bunları pek bilmiyorsunuz. İçtüzük, Meclisin etkin, faydalı, yararlı çalışması için yapılması gereken bir belgedir ve bu belge ne kadar mükemmel yapılırsa ve bu belge ne kadar mükemmel uygulanırsa, ülkenin menfaatları, halkın menfaatları o kadar korunur ve ülke de öyle yönetilir.

Şimdi, bugün, birçok televizyona bakıyoruz... Mesela, pazar günleri saat 10.00'da TRT 1'de bir yayın yapılıyor, galiba "Politika Kulvarı" diye -öyle mi bilmiyorum- bir program. Orada, bu hafta, bir gazeteci çıkıyor bir şey söylüyor. Meclisle ilgili o kadar yanlış şeyler söyleniyor ki; ama, bu Meclisin ne başkanı ne başkanvekilleri var ne yöneticileri var; Allah rızası için, birisi çıkıp da "yahu, kardeşim -anında gelip söyleyecek- sen yanlış söylüyorsun..." Mesela, orada geçen gün bir laf söylediler: "Efendim, bu milletvekilleri, kıyak emeklilik kanununu bir getiriyorlar, kıyak emeklilikten milletvekilleri faydalanıyor; arkasından, Anayasa Mahkemesi iptal edince, o, onların müktesep hakkı oluyor ve devam ediyor onların o kıyak emeklilikleri." Yok öyle bir şey. Yani, Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiş ve iptal edilmiş kıyak emeklilikle ilgili bütün haklar ortadan kalkmıştır. Yalnız, bir tek şey var; işte, o kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile kanunun iptal edildiği tarih arasında alınan paralar geri alınmıyor; yoksa, kanunun iptal edildiği tarihten itibaren kıyak emeklilik meselesi kalkıyor.

Yine, bir bakıyorsunuz, NTV'de, üç gazeteci çıkıyor, Meclisle ilgili o kadar büyük ahkamlar kesiyorlar ki... Yahu kardeşim, çıkıp da, burada muhalefetin sesini kıstıracağınıza, çıkın, kamuoyuna doğru dürüst bilgi verin, bu sizin göreviniz, bunu defalarca söyleyin. Efendim, işte, dün diyor ki: "Meclis toplanmış, kimse yok Meclis Genel Kurulunda." Tabiî, her zaman burada insanlar olmaz ki, buraya geliniyor, gidiliyor... Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumları içinde en sahipsiz, en kendisini korumayan bir kurum olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır ve maalesef, bu kürsüye çıkan başkanvekilleri de, Meclisi, çok keyfî, çok hissî yönetiyorlar; kendi partilerinin ve liderlerinin gözüne girmek için, hakikaten, seviye itibariyle çok tasvip edilmeyecek birtakım davranış biçimleri içinde oluyorlar. Geçmişte bunlar yapıldı, onları yapanları bakan yaptılar, bir yerlere getirdiler; ama, yani, bu yollarla da bakan olmak, bir yerlere gelmek de, bence, insan haysiyetiyle bağdaşacak bir davranış biçimi değildir. Onun için, bu İçtüzük değişikliğini yaparken çok sağlıklı düşünmek lazım. İçtüzük komisyonuna seçilen insanlar, maalesef, Meclisin çalışması konusunda çok yeterli bilgiye sahip değil; işte, şimdiye kadar getirdikleri birçok madde çıkarıldı. Efendim, ikide bir "İçtüzük çıkmadan, Meclisin denetimi, Meclisin çalışması etkili ve verimli olamaz" dediler; peki, niye çıkardık bu maddeleri?

Sonra, bilinmiyor... İşte, herkesin kafasına bir şey geliyor, bir laf atıyo, ha böyle gelirse, bu daha iyi uygulanır deniliyor; halbuki, böyle bir şey yok. Mesela, biraz önce çıkarılan maddede "komisyonlar, başkanının isteği üzerine toplanır" deniliyor. Geçmişte görüldü ki, başkan, istemediği bir kanun teklifinin veya tasarısının görüşülmesi için komisyonu toplantıya çağırmadı. Bu, özellikle koalisyon hükümetlerinde çok oluyor. Komisyon başkanlığını herhangi bir koalisyon ortağına veriyorsunuz, o komisyon başkanının genel başkanı o işi istemiyor, ona hemen, sen, komisyonu toplama diyor; bu olmaz ki!.. O halde "komisyonlar, bir tek komisyon başkanının isteğiyle toplanır" hükmünü kaldırarak, en azından, o komisyonun, Başkanlık Divanı kararıyla toplanıp toplanmayacağı konusunda karar vermesi, bence, o komisyonun sağlıklı çalışması için daha elverişlidir.

Burada da "komisyon, başkanların yönetiminde çalışır. Başkanın bulunmadığı zaman başkanvekili, sözcü, yoksa kâtip başkanlık eder." Belki, yerinde de bir şey olabilir de; ama, can alıcı nokta yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - 1 dakika daha süre verirseniz Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Mesela, komisyonların Genel Kurulda temsillerine ilişkin 45 nci madde var; yani "Komisyonlar Genel Kurulda başkan ve başkanvekili ve o konu hakkında komisyonda belirtilen sözcüler tarafından temsil edilir" deniliyor. Aslında, burada bir açıklık yok, burada devamlı tartışma konusu yapıldı; mesela, o madde değiştirilmemiş. Denilebilir ki, komisyon, Genel Kurulda başkan, başkanvekili ve sözcü tarafından temsil edilir. Şimdi, o zaman komisyon, burada, çok defa hakkı olmayan kişiler tarafından temsil ediliyor. Bunlar esas sorun yaratan konular burada dile getirilip, çözüm getirilmesi gerekirken, birileri, nereden kendilerine ilham geldiği belli olmayan veya kimileri tarafından; yani, Meclisin çalışmasına da etkinlik değil, engelleme getiren birtakım değişiklikler getirerek, İçtüzük değişikliği getirmişlerdir.

Ben, bu İçtüzük değişikliğinin de çok fayda vereceğini sanmıyorum. Yalnız, 100 maddelik bir teklifte efendim, 3 tane Anayasaya aykırı değişiklik önergesi vereyim...  Niye 3 tane? 100 tane maddesi varsa; yani, 3 tane Anayasaya aykırılık önergesi verilir mi; olur mu böyle şey; bunun bir mantığı olur mu? Önerge her madde için ayrı ayrı verilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse, başka maddelerde de konuşacağım.

Saygılar sunuyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç.

Sayın Ünal, buyurun.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkanım, aracılığınızla Değerli Başkanımıza şu soruları sormak istiyorum: Görüşülmekte olan maddede "Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, o da yoksa kâtip komisyona başkanlık eder" denilmektedir.

Birinci sorum : Başkanın, vekilinin ve sözcüsünün katılmadığı bir toplantı nasıl ciddî bir toplantı olabilir?

İkinci sorum: Böyle bir toplantıda nasıl sağlıklı bir karar alınabilir?

Üçüncü sorum : Komisyonlar, çıkacak kanunların şekillendiği yerlerdir ve ciddî toplantılardır. Şimdi, bu toplantılarda başkanların, vekillerinin bulunmadığını farz ediyoruz ve bu kâtipler komisyona başkanlık yapabiliyor. Aklıma şöyle bir soru geldi: Farzımuhal, Meclis Başkanımıza sizler vekâlet ederek oturumu yönetiyorsunuz. Allah gecinden versin, başkanvekilimizin başına bir hal gelse, ölse veya hastalansa, oradaki kâtip arkadaşımız bu Meclise başkanlık yapabilecek mi?

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN - Sayın Günbey, buyurun.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Başkandan aşağıdaki sorumu cevaplandırmasını rica ediyorum.

Efendim, bu başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin hep birlikte gelmeme ihtimali çok mu yüksek, neden endişe ediliyor da böyle bir maddeye gerek duyuluyor? Bu, Yüce Meclisin İçtüzüğüne bir ciddiyetsizlik getiriyor mu, getirmiyor mu? O konuda bilgi edinmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Başkan.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Efendim, bu değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına bir ciddiyetsizlik getirmiyor. Malumunuz, komisyonlar, salt çoğunlukla toplanıyorlar, çalışmalarına devam ediyorlar; onun için, burada, gayriciddî bir durum olduğunu sanmıyorum efendim.

Mesele, çalışmalarda aksaklık yaratılmaması için getirilmiştir ve üstelik de, bu, Sayın İyimaya'nın teklifidir, onu arz ederim.

Sayın İyimaya'nın önergesiyle gruplar arasında anlaşma olmuş...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, teklif doğru veya yanlış; yanlışsa, kabul etmeyin efendim.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Hayır, ben, doğru olduğuna inanıyorum; yani, Sayın İyimaya'yı da kutluyorum. Onun için söyledim efendim. İlgilensin diye.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın İyimaya'nın iyi şeylerini kabul etmiyorsunuz; tek yanlış işlerini kabul ediyorsunuz.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Efendim Sayın Genç'e...

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başkanvekilleri de görevlerinin başındadır. Biraz evvel sayın sözcünün ifade ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı, çalışmalara her an müessir olmaktadır ve Sayın Başkan da, Meclis çalışmaları sırasında, buradan ayrılmamaktadır. Onu arz ederim.

Ayrıca "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekili bir fenalık geçirse, Allah korusun, bir emrihak olsa " diye farzımuhal bir soru soruldu. Tabiî, Cenabı Allah'ın takdiridir; ama, İçtüzükte bir madde var, Başkan idare ederken, ayağa kalktığı zaman, Meclis çalışmalarına otomatikman ara veriliyor, onu da, o şekilde düşünmeniz gerektiğine inanıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Başkan.

Madde üzerinde iki adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlki önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9 uncu maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin birinci fıkrasının

"Komisyonlar başkanların yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman Başkanvekili, yoksa sözcü komisyona başkanlık eder" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethulluh Erbaş

Zeki Çelik

Aslan Polat

 

Van

Ankara

Erzurum

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

 

Şanlıurfa

Adıyaman

Bingöl

 

Ali Oğuz

Sabahattin Yıldız

Rıza Ulucak

 

İstanbul

Muş

Ankara

 

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

Dengir Fırat

 

Hatay

Osmaniye

Adıyaman

 

Nurettin Aktaş

Hüsamenttin Korkutata

Mehmet Elkatmış

 

Gaziantep

Bingöl

Nevşehir

 

Cevat Ayhan

 

Oya Akgönenç Muğisuddin

 

Sakarya

 

Ankara

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okutacağımız ikinci önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okutup işleme alacağım.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9 uncu maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin birinci fıkrasının "Komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa sözcü, sözcü de yoksa kâtip, kâtibin de bulunmadığı zamanlarda toplantıya katılan en yaşlı üye komisyona başkanlık eder." Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethulluh Erbaş

Zeki Çelik

Aslan Polat

 

Van

Ankara

Erzurum

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

 

Şanlıurfa

Adıyaman

Bingöl

 

Sabahattin Yıldız

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

 

Muş

Ankara

İstanbul

 

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

Hüsamenttin Korkutata

 

Hatay

Osmaniye

Bingöl

 

Dengir Fırat

Eyüp Fatsa

Mehmet Elkatmış

 

Adıyaman

Ordu

Nevşehir

 

Cevat Ayhan

 

Oya Akgönenç Muğisuddin

 

Sakarya

 

Ankara

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

ANASAYA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (Hatay) - Efendim, beni mazur görsünler. Biraz evvel, madde üzerinde söz alan Sayın Üye, kâtip üyeye komisyon başkanlığı görevi verilmesini ciddiyetsizlik olarak addetti ve sual sormuştu.

Şimdi, bu önerge, bence, ciddiyetsizliği ifade ediyor. (DSP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Erbaş, gerekçeyi mi okuyalım, açıklamada mı bulunacaksınız?

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Açıklamada bulunacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, öncelikle, bütün halkımızın yeni yılını tebrik ediyorum; ayrıca, geçmiş olan Ramazan Bayramlarını da tebrik ediyorum.

Değerli arkadaşlar, vermiş olduğum önergede, Sayın Başkanımız, herhalde, daha önceki bir üyenin konuşmasından bizi kastederek... Ben konuşmadım ve bu önergeyi de inanarak verdim.

Şu anda, Meclisimizin daha fazla çalışması arzu ediliyor ve bu İçtüzük değişikliğindeki esas espri o; Meclis daha hızlı çalışsın, daha fazla üretim yapsın, daha çok iş yapsın deniliyor. Biz, iktidara yardımcı olmak amacıyla, hani, olabilir ki, bir komisyonda başkan yok -olabilir- gelmemiştir, başkanvekili de gelmemiştir, sözcü de gelmemiştir; siz teklif ediyorsunuz ki, kâtip başkanlık etsin. Kâtip de gelmemişse, komisyon durmasın, çalışsın...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Üyeler de gelmemişse...

FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Gelmemiş arkadaş, siz öyle diyorsunuz...

Eğer gelmemişse, kâtip, başkanlık etsin. Ben de teklif ediyorum size; madem bu kadar istiyorsunuz çalıştırmayı, o zaman, o da gelmemişse, siz, komisyonda en yaşlı kimse, yetersayısı varsa tabiî, komisyondaki en yaşlı üyeyi başkan yapın, kanunu çıkarın. Bundan daha güzel, sizin mantığınıza göre daha iyi bir teklif olabilir mi?! Benim bu önergeyle vermek istediğim konu şu: Sizin, bu İçtüzük değişikliğiyle getirmek istediğiniz konu o; diyorsunuz ki, Meclis durmasın, durmadan çalışsın; tamam. Komisyon niye tatil olsun, mademki çoğunluğu var. Başkan gelmedi, başkanvekili de gelmedi, sözcü de gelmedi; siz diyorsunuz ki, o zaman, kâtip gelsin, yürütsün. Kâtip de gelmemişse ezkaza, olabilir; o zaman, en yaşlı üyenin de gelmesi...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - En genci...

FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - En gencini de lütfen sen teklif et, senin önergen de burada konuşulsun. Ben diyorum ki, en yaşlı üye gelsin, komisyona başkanlık etsin, yürütsün diyorum. Sizin, bu İçtüzük değişikliğinizdeki esprinize uygun olarak bu önergeyi verdim.

Ben, Genel Kurulu daha fazla meşgul etmek istemiyorum, sadece, Sayın Başkanın o sözü üzerine kalkıp söz aldım. Yoksa, önergenin gerekçesi okunsun ve olay bitsin diyecektim; ama, Sayın Başkanımız, biraz önceki değerli arkadaşımıza ciddiyetsizlik olarak şey yapınca... Eğer, Sayın Başkanın dediği doğruysa, esas sizin verdiğiniz İçtüzük değişikliğinde ciddiyetsizlik var. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı ve gerekçesini Sayın Erbaş'tan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9 uncu maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 27 nci maddesinin birinci fıkrasının "komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır, başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, yoksa, sözcü komisyona başkanlık eder" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Başkanlık Temsilcisi?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Erbaş, gerekçeyi mi?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Polat konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Polat.

Sayın Polat, süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, Sayın Başkan da, burada, bir önceki önergeye katılmazken bir şey söyledi, önergelerdeki ciddiyetten, ciddiyetsizlikten bahsetti. İşin ciddiyeti nedir; işin ciddiyeti şudur: Mecliste verilen ehemmiyettir. Şimdi, sizin iktidarda çoğunluğunuz var, 350 milletvekiliniz var, istediğiniz zaman Meclisi sabahlara kadar çalıştırıyorsunuz. Sabah saat 03.00'te çalıştırıyorsunuz, hem de 10 tane petrol şirketinin 68 trilyon lirasını affedebiliyorsunuz o arada ve istediğiniz vakıf üniversitelerine arazi de tahsis edebiliyorsunuz, bu kadar gücünüz de var; ama, bunları muhalefet dile getirdiği zaman burada, rahatsız olduğunuz için, şimdi, bir de İçtüzük tadilatıyla, muhalefetin konuşmaması için, muhalefetin daha az konuşması için sürekli bir yenilik içerisindesiniz. Yani, niye korkuyorsunuz? Muhalefet konuşmasın, muhalefet önerge vermesin... Yani, biz vermezsek, biz konuşmazsak, başkaları konuşmuyor mu? Aynı konuları basın da konuşuyor.

Şimdi, bakın arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir komisyonu konuşurken, başkan yokmuş, başkanvekili yokmuş, kâtip yokmuş, sözcü... Niye; başkan yoksa, başkanvekili nerede? Başkan olmayınca, başkanvekili olmayınca, bakınız, bakan bey de gelmiyor, bakan yerine genel müdürü de yollamıyor bazen, Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüyoruz... En sonunda, Plan ve Bütçe Komisyonu karar aldı, "bakan olmazsa ben komisyonu toplamam" dedi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı; bütün bakanlar da şimdi geliyorlar oraya. Niye; çünkü, bunu ciddiye almamız lazım. Eğer, komisyon başkanı veya komisyon başkanvekili bir yerde olmayınca, açık konuşalım, bakan da gelmiyor. Bakan gelmeyince, gerekçeleri de görüyoruz; bir kanun tasarısı geliyor, 40 maddelik tasarı, bir gün evvel komisyon üyelerine dağıtılıyor, bir gün önce... 40 tane kanun maddesi var, bunu bir akşamda incele, gel, konuş... Neyini araştıracaksınız? Gidiyorsunuz komisyona, önünüze daha yeni gelmiş maddeler, orada vâkıf olmaya çalışıyorsunuz, hemen bugün burada bu bitsin... Yahu, bir alt komisyon kuralım diyoruz, hayır efendim, alt komisyon da istemiyoruz, bugün burada bitecek... 40 tane maddeyi kim orada inceleyip de cevap verecek? Yok, verilmesin, bu, buradan böyle gitsin... Yani, maksat ne? Bir yerlerde karar alınmış... Bir yerlerde derken, ya genel başkanlar karar almış ya Millî Güvenlik Kurulu karar almış veya Bakanlar Kurulu almış. Meclisin tek bir vazifesi var, bu verilen kararı onaylamak. İşte, bu zaman da Meclisin ciddiyeti kayboluyor. Onun için, esasında, Sayın Başkanım, şunu yapmak lazımdı: Meclis komisyonu, mutlaka, emredildiği zaman, başkan olur, başkanın çok acil bir işi varsa, başkanvekili mutlaka orada olmalıdır. Esasında, sözcüyle, kâtip üyeyle de toplanmaması gerekir, benim görüşüm; çünkü, böyle yaptığımız zaman, size aynen anlatıyorum, gerekçeler de ciddî olmuyor. Açıyorsunuz 40 maddelik bir kanun ta-sarısının gerekçesini, üç satır... Plan ve Bütçe Komisyonuna her tasarı geliyor. Niye; parayla ilgili olduğu zaman. Peki, bu tasarıda bakana bazen soruyoruz "hükümete ne kadar yük gelecek", "daha araştırmadım, araştırıp, sana cevap vereyim..." Yahu, peki, araştırıp cevap vermemişsin bana daha yükü; ama, o kanun tasarısı, o gün, oradan geçecek, bütçeye de ondan yük gelecek. Benim ondan ne geleceğinden haberim olmayacak, gelip ona oy vereceğim. Şimdi, bu mudur ciddiyetsizlik, yoksa, burada, gelip, kanun tasarılarının üzerinde daha ciddî çalışarak önerge vermek midir ciddiyet?

HASAN GÜLAY (Manisa) - Yavaş konuş biraz.

ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, ben, yavaş da konuşsam, hızlı da konuşsam, gerçekleri konuşuyorum. Rahatsız olma, dinle beni... Şimdi, bak, iyi dinle beni. Benim bu dediklerimi, Türkiye'de herkes size söylüyor, herkes...

Benim burada söylemek istediğim bir konu daha var; tekrar tekrar, üzerine basarak konuşuyorum. Sizin, getireceğiniz bu İçtüzük tadilatlarıyla, bugün bu muhalefetin sesini kesmeye çalıştığınız bir gerçek. Niye; rahatsız oluyorsunuz. Niye rahatsız oluyorsunuz; enflasyon diyorsunuz, tutmuyor; cari açıklar diyorsunuz, tutmuyor; çiftçilere gidiyorsunuz, çiftçiler rahatsız; işçi, memur, herkes rahatsız... Peki, biz bunları burada konuşmasak, ticaret odalarında konuşulmuyor mu, esnaf odalarında konuşulmuyor mu, sendikalarda konuşulmuyor mu, sivil toplum kuruluşlarında bunlar konuşulmuyor mu, IMF'de konuşulmuyor mu, Cottarelli bunları konuşmuyor mu; kim konuşmuyor?! Ha, herkes konuşsun, Meclis konuşmasın... O zaman, bu Meclisin ağırlığı nerede kaldı?! O zaman size soralım, bu Meclisin ağırlığı nerede kaldı?!

Onun için, Sayın Başkanlarım, bakın, bizi... Şu anda sorabilirsiniz ki, peki, siz, sürekli olarak, bugün, bu İçtüzüğü niye engellemek istiyorsunuz? Onu da söyleyeyim; çünkü, İçtüzüğün ileride gelecek maddelerinde, muhalefetin sesini kesecek maddeleriniz var. Önergeleri kısıtlıyorsunuz dörtten üçe, yok, konuşma saatlerini 10'dan 5'e, 5'ten sıfıra... Ne diyorsunuz; yani, muhalefet hiçbir şey konuşmasın, halk bir şey duymasın...

Ya, halk duymasa bile, bugün, artık, Türkiye'de iletişim artmış. Ya bunun bir basın kuruluşu farkına varıyor ya bir sivil kuruluş farkına varıyor ve bunu halkın gündemine taşıyor. Taşıdığı zaman da, işte o zaman bir şey ortaya geliyor; sanki, bunlar hiç Mecliste konuşulmamış gibi, hiç Mecliste bunları söyleyecek birisi yokmuş gibi ortaya geliyor ve Meclisin de o gerçek olması gereken ağırlığı ortadan kayboluyor.

İşte, onun için, biz size diyoruz ki arkadaşlar, İçtüzük tadilatı meğer ki bizim çalışmamızsa, bütün grup başkanvekillerinin onayı olacak tekliflerde gelin çalışma yapalım. Ve bu doğrudur. Bu muhalefet ve iktidar sıraları kimseye baki değil. Geçen dönemde biz burada iktidardaydık, şimdi biz muhalefetteyiz, seneye de kimin olacağı hiç belli olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Sayın Polat, bir dakika içerisinde toparlar mısınız.

ASLAN POLAT (Devamla) - Onun için şurada mühim olan, muhalefet olsun, iktidar olsun, konuların en iyi tartışılacağı bir ortamı sağlayacak İçtüzük tadilatındaki varsa 50 tane maddenin, bizim itiraz ettiğimiz 10 tane maddesi var, çıkarın, 40 tanesini, burada bir saatte bitirelim; ama, siz, o, 10 tane maddesi için, biz, bütün maddelerde muhalefet ediyoruz ki, siz belki düşünür de, ikna olursunuz diye. Haa ikna oluyorsunuz esasında. Bayramda memleketimde iken, burada geçen birtakım laflarını, sizin milletvekillerinizin memleketlerinde "onları bu dönemde çözeceğiz" diye gazetelerde beyanatlarını da okuduk; ama, onlar orada kalıyor, buraya gelince başka türlü konuşmalar oluyor; ama, ne olursa olsun, biz burada sonuna kadar bu hakları söyleyeceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Polat.

Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin oylamasına geçmeden önce bir yoklama isteği vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı yoktur, maddenin oylamasına geçilirken yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

BAŞKAN - Okuduğum isimlerin burada bulunup bulunmadığını arayacağım:

Yakup Budak?.. Burada.

Yasin Hatiboğlu?.. Burada.

Bülent Arınç?.. Burada.

Fethullah Erbaş?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Osman Aslan?.. Burada.

Lütfü Esengün?.. Burada.

Mehmet Özyol?.. Burada.

Ramazan Toprak?.. Burada.

Ahmet Derin?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Şükrü Ünal?.. Burada.

Mustafa Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Akif Gülle?.. Burada.

Mehmet Ali Şahin?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Musa Uzunkaya?.. Burada.

Nevzat Yalçıntaş?..

MUSA DEMİRCİ (Sıvas)- Tekabbül ediyorum.

Özkan Öksüz?.. Burada.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, şimdi, elektronik cihazla yoklama yapacağım ve yoklama için 3 dakikalık süre vereceğim.

Sayın milletvekilleri, bu arada sisteme giremeyen arkadaşlarımız olursa, teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, aynı süre içerisinde yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam)

BAŞKAN - Görüşmelere devam ediyoruz.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 10. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 42 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesi metinden çıkarılmış, maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar duyuruya gerek olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata.

Buyurun Sayın Korkutata. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; İçtüzükte değişiklik yapan 527 sıra sayılı teklifin -İçtüzüğün 42 nci maddesinde değişiklik yapan- eski 12, yeni 10 uncu maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bu uğultu içerisinde, İçtüzüğün nasıl şekilleneceğini de merak ediyorum Sayın Başkan!..

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu madde, komisyonlarla ilgili bir maddedir ve sadece 42 nci maddenin son cümlesinde değişiklik yapmaktadır. Komisyonla ilgili olduğu için, bana göre, bu Mecliste bulunan ve bu konuda yaralı olan bütün milletvekilleri adına bazı şeyler söylemek istiyorum.

Zira, bu Mecliste, biz, her şeyden çok, komisyonlardan çekmişizdir. Bana göre, memleketimizin en büyük sorunu, komisyonların işleyişi sorunudur. Çünkü, bir bakıyoruz ki, dünyada, Türkiye Büyük Millet Meclisi kadar çalışan başka bir meclis yoktur; tıpkı, bir fabrika gibi üretim yapmakta ve herkes de, ne kadar çok üretim yaptığını söylemekle övünmektedir. Oysa, dünyada, bakıyoruz, hiç de böyle değil; asıl çalışan komisyonlardır; meclisler, belli zamanlar içerisinde, komisyonların pişirdiği, hatta, uygulattığı, belli bir noktaya getirdiği tasarıları, kısa bir zaman içerisinde tartışarak değerlendirirler ve buna göre kanun olur; ama, maalesef, bizde hiç de böyle değil.

Komisyonlara bir tasarı gelir; bu tasarı, genellikle, bürokrasi yönlendirmesiyle şekillenmiş ve gelmiştir. Bürokrasiden yönlendiği için de, ya onu etkileyen belli sermaye grupları veya etkin güçlere göre bu tasarı şekillenmiş olur; buna, bakanı ikna edilmiştir, müsteşarı ikna edilmiştir, genel müdürü ikna edilmiştir ve öylelikle komisyona gelmiştir. Eğer, o ihtisas komisyonu biraz kendine hâkimse, biraz gündemine hâkimse, bu defa, siyasî baskılar kurulmak suretiyle başka şekilde etkilenmekte; nasıl; "alın bunu başka bir komisyona havale edin" denilmektedir. Bu da nedir?.. Genellikle hükümetin güdümünde olan Plan ve Bütçe Komisyonudur. Plan ve Bütçe Komisyonuna, hiç de ihtisas alanına girmeyen tasarılar gönderilmekte ve burada iktidarın oylarıyla şekillendiği sanılmaktadır. Oysa, memleketin ve milletin zararına bir şekil almaktadır. Bir bakıyorsunuz ki, bir kanun çıktıktan iki ay, üç ay sonra yeniden bir kanun tasarısı söz konusu oluyor. Bu şekilde Meclise yeniden kanun tasarıları gelmiştir. Yıllar yılıdır, böyle aceleyle kaçırılan, ihtisas komisyonlarında iyice tartışılmadan, konuşulmadan şekillenen bütün tasarıların, ben, üç, dört ay sonra yeniden bu Meclise geldiğine müteaddit defalar şahit olmuşumdur, bütün arkadaşlar da buna şahit olmuştur.

Değerli arkadaşlar, tabiî, komisyonlar çok çok önemlidir; bilhassa araştırma komisyonları, soruşturma komisyonları ve ihtisas komisyonları... Eğer ciddî şekilde çalışırsa, memleketin birçok sorunu gerçekten burada halledilir; ama, maalesef, bu, hiçbir zaman da böyle olmadı bugüne kadar. Biz, araştırma komisyonlarında, soruşturma komisyonlarında, bürokrasiden elde edemediğimiz bilgileri, ne acıdır ki, gazetelerden elde edebiliyorduk veya gazeteciler bizden önce bunu elde edebiliyorlar. Bu, çok üzülecek bir şeydir. Ekonomik yönden, bize "bu bir sırdır"  veyahut da "devletin bir sırrıdır" denilen birçok hususun, sonradan gazetelerde manşet olduğuna yüzlerce defa şahit olduk değerli arkadaşlar.

Aslında, şu an da bir fırsattır. Gelin, bu defa, bu komisyonları, ciddî şekilde, bu içtüzük görüşülürken, şekillendirelim ve Meclisin önüne ciddî şekilde bir tasarı getirelim veya -sanmıyorum- eğer mümkünse, bütün grup başkanvekilleri bir araya gelmek suretiyle, hakikaten, bu komisyonlarımız, bu memleketin menfaatına daha iyi nasıl çalışır, bu komisyonları, gerçek anlamda, kim idare edecek değil, onlar nasıl üretecek diye biz bu konuda bir çalışma yapmalıyız ve böyle bir olumlu çalışmanın, hem Grubumuz hem de şahsımız devamlı yanında olacaktır. Zira, bu konuda sıkıntısı olmayan bir tek eski arkadaş yoktur. Herkes ciddî şekilde bu konuda sıkıntı çekmiştir.

Değerli arkadaşlar, birçok ülkeye gittik ve o ülkelerde, acaba, meclis ve komisyonlar nasıl çalışıyor diye incelemede bulunduk ve birçok ülkede gördüğümüz ortak nokta şudur ki, komisyonlar devamlı olarak çalışıyor; daimi komisyonlar vardır ve o komisyonlar, ciddî şekilde araştırma ve soruşturma yapıyorlar; hatta, pilot bölgeler seçmek suretiyle kanunu önce oralarda uygulatıyorlar. Ankara veya İstanbul'da bir kanunu altı ay uygulatıyorlar, aksaklıklar belirleniyor ve bu aksaklıkların hepsi belirlendikten sonra komisyona geliyor, son şeklini alıyor ve Meclise geldiği anda da herkes sadece görüşünü belirtir, oylanır ve geçer; ama, bizde, maalesef, bu hiç de böyle değildir; tam bunun tersine, bazen, ne olduğu bilinmeden komisyonlardan geçip gidiyor. Mecliste bunun işleyişini herkes biliyor; eğer, iktidar kanadından gelmiş bir tasarıysa, peşinen "tamam; grup sözcüsü veya grubun tayin ettiği arkadaş konuştu, yeter, biz konuşmayalım" der ve başka bir şey söylemeden sadece parmak kaldırır. Bu da memleketin zararına oluyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, her şeyden önce, şunu samimiyetle itiraf etmek istiyorum ki, ben, İçişleri Komisyonu üyesi olarak yıllar yılı bu komisyonda çalıştım, geçen dönemde Plan ve Bütçe Komisyonunda çalıştım ve gördük ki, birçok konu, bizim ihtisas dalımız olmasına rağmen, bu komisyona tali komisyon adı verilmek suretiyle, mesela, trafikle ilgili bir mesele, Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmekte, gaz ve ulaşımıyla ilgili, şu anda bizim gündemimizde bulunan bir tasarı, yine Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmektedir. Bunun hikmetini anlamak mümkün değil. Bu konuda komisyonların nasıl şekillenmesi gerektiğini söylemek lazım ve buna göre neyin nerede tartışılması gerektiğini çok iyi incelemek ve ona göre bir yön vermek gerekir. Burada, sanki, keyfî yönlendirmeler yapılmak suretiyle, tasarı ve teklifler komisyonlara gönderilmekte. Adalet Komisyonuna gitmesi gereken bir konu, bir bakıyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmiştir. Gerçekten, burada, ihtisas komisyonu olmadığı için çok sıkıntı doğmaktadır.

Biz, daha önce, şu Meclisin birlik ve beraberliğini sağlamak için, İçişleri Komisyonuna gelmiş bir madde üzerinde görüşlerimizi pişirmeden, olgunlaştırmadan Plan ve Bütçe Komisyonuna gidiyoruz, diyoruz ki: Biz burada ciddî bir çalışma yapmak istiyoruz. İhtisas komisyonu olarak bu konuda  ciddî bir çalışma ortaya koymak istiyoruz. Türkiye çapında araştırmalar ya-pacağız, çeşitli çalışmalar yapacağız, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alacağız, halkın katılımını sağlamaya çalışacağız. Acaba biz böyle bir çalışma yapsak, bu çalışmamız boşa mı gider, siz bize destek verir misiniz? Eğer Plan ve  Bütçe Komisyonu Başkanı lütfedip de "evet, biz bu konuda size yardımcı oluruz, ciddî çalışmalarınız olursa, biz bunu göz önüne alırız" diyorsa, biz o çalışmayı yapıyoruz. Aksi takdirde, yaptığımız çalışmanın hiçbir kıymeti olmadığını bildiğimiz için, hiçbir ihtisas komisyonu, hiçbir konuda ciddî bir çalışma yapmaz, boşuna emek vermez. Eğer, ben, emeğimin savrulacağına inanıyorsam, elbette ki, burada böyle bir çalışma yapmam zordur.

İşte, değerli arkadaşlar -bilhassa ve bilhassa, burada birçok şey yanlıştır veya doğrudur, muhalefet olarak reddetmişiz veya kabul etmişizdir- diyorum ki, bu tarihî bir fırsattır. Hakikaten, bu komisyonların  en iyi şekilde çalışmasında, önce milletin, memleketin menfaatı, sonra grupların menfaatı söz konusu olsun. Eğer, biz böyle olmasını istiyorsak, bunu, ya çekmek su-retiyle veya çekmeden, grup başkanvekilleriyle bir araya gelmek suretiyle, bu konuyu yeniden göz önünde bulundurarak, yeniden bir çalışma yapalım. Bu çalışmanın çok faydalı olacağına ve ülkeye de çok şey katacağına inanıyorum. Milletin, sivil toplum örgütlerinin ciddî şekilde katılımının olduğu bir komisyon çalışması, bu Meclisi de rahatlatacaktır; zira, birçok husus, kamuoyu tarafından bilinmediği için burada garipseniyor ve ciddî şekilde sıkıntılara sebep oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Korkutata, size 1 dakika eksüre verdim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, umarım, burada, bizim iyiniyetimizi anlamışsınızdır. Kesinlikle, muhalefet olsun diye değil, gerçekten, komisyonlarda ciddî sıkıntıları, yıllar yılıdır çektiğimizi biz biliyoruz, bütün arkadaşlar da bildikleri için ben bunu dile getirdim. Bu vesileyle, bu çalışmada ve her konuda bizim olumlu şeylere destek vereceğimizin bilinmesini arz eder, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Korkutata.

DYP Grubu adına Siirt Milletvekili Takiddin Yarayan...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Sayın Ramazan Gül konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Ramazan Gül, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU  ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü değişikliği hakkındaki teklifin 12 nci maddesi hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamız, Meclisimize, kendi içinde çalışma esaslarını belirleyebilmesi için içtüzük yapma yetkisi vermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında mutlaka demokratik kuralların işletilmesiyle ilgili Anayasamızda amir hükümler bulunmaktadır. Demokrasinin çekirdeği olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde demokrasi belirtileri görmek istiyoruz. Yaptığımız çalışmalar bu millet adınadır. Çiftçilerimizin, emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, esnafımızın sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla çalışıyoruz. Bu millet, bizlerden, demokrasi adına, dertlerine çare olunmasını beklemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değiştireceğimiz İçtüzüğümüz 1973 tarihli olup, 1996 yılında kapsamlı bir değişiklik görmüştür. 1961 Anayasası ve çift meclisli Parlamento eseri olan İçtüzüğümüzde, 1982 Anayasasının ve tek Meclis sistemine aykırı düşen ifadeleri değiştirilmiştir. Karar üzerinden geçen dört yıl sonra, bugün, İçtüzükte yine, kapsamlı bir değişiklik yapılmak istenilmektedir. Aslında, bu İçtüzük Teklifiyle getirilen hususu kısaca özetlemek gerekirse, bunu, muhalefetin sesini kısma olarak görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 10 uncu maddesi, değişen 42 nci maddeyle ilgilidir. İlgili 42 nci madde, komisyon raporlarıyla ilgilidir. Bu maddenin ilk fıkrasında, komisyonların, karara bağladıkları işler için rapor düzenledikleri ve bu raporda, konu hakkındaki komisyon düşünceleri ve gerekçeleri yer almaktadır.

Diğer fıkralarında, raporların imzalamalarıyla ilgili; komisyon raporlarının bastırılıp, milletvekillerine dağıtılacağı ve Genel Kurulda görüşülmesine başlandığı ilk birleşimin tutanağına eklenmesi; komisyon raporlarına muhalif kalan komisyon üyeleri, rapora çekimserlik veya aykırılık görüşlerini ekleyebilecekleri belirtilmiştir.

Son fıkrada yer alan "...Şu kadar ki, bu haklarını komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanmaları gerekir" cümlesinin yerine, "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar, duyuruya gerek olmaksızın bu raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır" cümlesi getirilmiştir. Getirilen bu değişiklikle, komisyon raporları yazıldıktan sonra muhalefet şerhi yazılması sağlanmış oluyor. Burada, netice itibariyle, bir eksiklik giderilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan bütün bu çalışmalarda temel amacımız, ülkemiz insanlarını mutlu etmektir, onların istek ve ihtiyaçlarını giderebilmektir. Amacımız, ülkemizi, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştıracak düzenlemeleri yaparak, milletimiz adına, yürütmenin faaliyetlerini denetlemek ve özünde, tam demokrasiyi yaşanır kılmaktır. Bugün, ülkemize bir baktığımızda, bu amacı yerine getirebilmiş miyiz diye düşünüyorum...

Esnafımız, beceriksiz ekonomik politikalar sayesinde iş yapamaz olmuştur. Memur, emekli, işçi, dul ve yetimlerimiz geçinemez hale gelmişlerdir. Açıklanan enflasyon rakamları ile çarşı, pazar gerçeği arasında bir terslik vardır. Hayat, çok pahalı bir hale gelmiş, insanlarımız fakirleşmiş durumdadır. Bir evde, eş ve beyin çalışmasına rağmen, hayat şartlarının ağırlığıyla aileler ezilmektedir. Bir de, eve tek maaşın girdiğini düşünürseniz ve bu maaş asgarî ücret olduğunda, bu insanlar nasıl yaşıyorlar diye hiç düşündünüz mü?!.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin diğer önemli bir sorunu da işsizliktir. Ülkemizin her yerinde, okullarını bitirmiş, çalışmak, yuva kurmak isteyen gençlerimiz, en verimli çağlarında iş bulamamaktadırlar. İşsiz bu gençler, tabiri yerinde ise, kurda kuşa yem olmaktadırlar.

Ülkemiz, büyük bir ülkedir, çözülemeyecek sorunu yoktur; yeter ki, iş bilen kişilerce yönetilsin. Meclis çalışmalarını, iktidarıyla, muhalefetiyle, bir uzlaşı içerisinde yaparsak, birçok sorunu daha rahat çözeriz inancı içerisindeyim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelin görün ki, biz, uzlaşma zemini aradığımızı her fırsatta belirtsek de, iktidar grupları, parmak sayısına güvenerek, muhalefeti devredışı bırakmaktadırlar; bir gün, mağdur ettikleri bu halk tarafından, muhalefete ve hatta Meclis dışına bırakılacaklarını akıllarına getirmemektedirler. İktidar grupları, Parlamentonun unsuru olduklarını inkâr edercesine hükümetin güdümüne girmişler ve Meclis çalışmalarını, tümüyle, hükümetten gelen talepler doğrultusunda ayarlamaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, bu hükümet, televizyonlara çıkıp "her gün daha iyiye gidiyoruz" diye pembe tablolar çizmektedir. Ne oldu ekonomiye; dibe vurdular. Bu millet sokaklarda; ancak, kulakları, hâlâ halka kapalı; duymuyorlar, çalışanların sesine kulak vermiyorlar, milletle barışık değiller, milletin isteklerine cevap veremez haldedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, daha demokratik yapıya sahip bir meclis temennisiyle, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyor, geçmiş mübarek Ramazan Bayramınızı ve yeni yılınızı kutluyor, hepinize teşekkür ediyorum.

Saygılarımla. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gül.

Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Veysel Candan; buyurun.

Süreniz 5 dakika Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı kanun teklifinin eski 12 nci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklayacağım.

Değerli arkadaşlar, İçtüzükte yapılan değişiklikleri genel anlamda ele aldığımız zaman, maalesef, arzu edilen seviyede olmadığı için, müzakereler de o seviyede zevkli olmamaktadır ve hükümetin şu ana kadar çektiği madde sayısı 2'yi bulmaktadır; bununla da, hazırlanış itibariyle, tüzüğün yeterli değişikleri içermediği anlaşılmaktadır.

Ben, bu madde sebebiyle, bu maddenin neden gayri ciddî olduğu noktasında izahta bulunmak istiyorum:

Komisyonlar için seçimler yapılıyor, genellikle, hükümeti oluşturan partiler komisyon divan başkanlığını oluşturuyor. Bu oluşturmadan sonra, Meclis Başkanlığından sevk edilen tasarılar görüşülüyor, müzakere ediliyor, bir rapor hazırlanıyor. Muhalefet milletvekilleri buraya şerhlerini yazıyorlar. Bu maddede yapılan değişiklik şu: Komisyon başkanı, bu muhalefet şerhlerini yazacak arkadaşları daha önce duyuruyordu. Şimdi, getirilen değişiklikle, komisyon başkanı, duyurmadan bu işi yapacak. İşte, yaptığınız değişiklik bu!.. Eğer, buna değişiklik diyorsanız; yani, gizlemeye değişiklik diyorsanız, bunca mesaimize, uğraşmalarımıza, gayretlerimize rağmen, yapılan iş buysa, tabiî ki, buna bağlı olarak verilen önergeler de, o derece, arzu edilen seviyede olmaz.

Şimdi, bir kere, böyle bir değişikliği kabul etmek uygun değildir. Bu maddenin hükümet tarafından çekilmesi daha sağlıklı olur; çünkü, duyurudan hiç kimse zarar görmedi, gizlilikten herkes zarar görür.

Değerli arkadaşlar, şimdi, komisyonlarda asıl üzerinde durulması gereken şudur: "Komisyonlar, Genel Kurulun mutfağıdır" dedik. Bütün hazırlıklar, bütün değişiklikler orada yapılmaktadır. O zaman, bu komisyonların daha iyi çalışması ve milletvekili arkadaşlarımızın oylarını hür iradeleriyle kullanmaları gerekir.

Şimdi, parlamento tarihine geçen çok değişik, bana göre sicili bozuk uygulamalar yapıldı. Komisyonda müzakereler tamamlandı, oylamalar yapıldı, tasarı reddedildi; öğleden sonra, oturum yapıldı, tasarı kabul edildi! Dünyada, hiçbir ülkenin parlamentosunda böyle bir olay yok. Hepimiz görüyoruz, genel başkan çağırıyor, oylamalar reddediliyor. Aynı oyu veren, ret oyu vermek durumunda kalıyor.

Peki, o zaman, bu tüzükte şöyle bir değişiklik neden yok diye insan gayri ihtiyarî soruyor: Madem, gizli oylama yaptığımız konuların komisyonlarda da oylamaları neden gizli yapılmıyor? Milletvekillerinin, hür iradelerini ortaya koyarak istediği alanda oy verme imkânına sahip olması, sabah verdiği oyu, tekrar, geri alma gibi bir ciddîyetsizlikle karşı karşıya kalmaması gerekir; doğru olan budur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi çok enteresan konuya değineceğim. Parlamentoya geldiğimiz iki dönemdir hükümete bir alışkanlık haline getirdi ve bu husus burada sık sık tartışma konusu oluyor. Bir milletvekili arkadaşımız bir soru önergesini gündeme getirdiği zaman bir amacı var; o da, o konuyla ilgili bilgilenmek ve ciddî, resmî bir cevap almak. Şimdi bakıyoruz, soru önergelerine en erken cevap altı ayda veriliyor; yani, konunun özelliği, konunun güncelliği kaybolmuş oluyor ve konu gündemden düşmüş oluyor, artık, cevap verilip verilmemesi arasında bir fark olmadığı bir döneme giriliyor. Bazen de, cevaplar, ilgili bakanlar tarafından çok gayrî ciddî veriliyor, sizin sorduğunuzla ona verilen cevap hiç alakası olmayan konulardır.

Çok önemli bir konu üzerinde durmak istiyorum. Aslında, komisyonlarda, özellikle araştırma ve soruşturma komisyonlarında ve bir de malî konularda KİT Komisyonunda ciddî raporlar ortaya çıktı, ciddî uyarılar yapıldı; Başbakanlara, ilgili bakanlara önergeler gönderildi; ancak, komisyonların oylama tekniği itibariyle, yaptırım gücü itibariyle hiçbir işe yaramadığı için, komisyonlarda alınan kararlar, gönderilen önergeler; hatta, hatırlıyorum, gönderdiğimiz bir önergenin cevabı bir yıl sonra gelmişti. O açıdan bence, aslında, burada yapılması gereken, komisyonların divanlarının oluşumunda muhalefetten bir üyenin mutlaka bulunması gerekir, daha şeffaf olmamız gerekir, duyuruları daha dikkatli yapmamız gerekir. Konuların komisyonlarda çok iyi müzakere edilmesi ve komisyonların -KİT Komisyonunun veya diğer araştırma ve soruşturma komisyonlarının- aldığı kararların, mutlaka, çok iyi takip edilip, incelenmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bir dakika süre verirsiniz tamamlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bu açıdan, yapılacak bu değişiklikle, belki, bir araştırma komisyonunun görev sorumlulukları, belki, bir soruşturma komisyonunun görev ve sorumlulukları, gidebileceği yere kadar çalışmaların daha netleştirileceği yerde, bu komisyon raporuna muhalefet şerhi yazan arkadaşa, komisyon başkanı duyursun mu duyurmasın mı? Yani, bu kadar mantıksız, bu kadar gayri ciddî bir yaklaşım olmaz.

O açıdan, benim kişisel görüşüm -zaten, bu maddeyle ilgili kişisel görüşlerimi ifade ediyorum- milletvekillerinin oy itibarını, komisyonların çalışma şeklini, daha mantıklı, daha verimli hale getirmek ve Genel Kurula gelen tasarıları, mutlaka, daha hazır hale, milletvekillerimizin konuya daha vâkıf olabileceği hale getirir bir çalışma usul ve esaslarını benimsemek daha doğrudur. Yoksa, burada yapıldığı gibi, eğer, siz buna değişiklik diyorsanız, bu konunun başa dönmekten başka bir işe yaramayacağı kanaatindeyim.

Bu duygularla, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Candan.

Şahsı adına, Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok.

Sayın Mahmut Göksu?.. Yok.

Sayın Uzunkaya?.. Buyurun.

Süreniz 5 dakika; buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliğinin, esas metindeki 12 nci, şimdiki sıralamadaki 10 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, az önce, gerek grupları adına gerekse şahısları adına konuşma yapan arkadaşlarım da ifade ettiler. Hakikaten, biz, Meclisi, komisyonlarla Genel Kurulu, takriben bir, birbuçuk ay bütçeyle meşgul ettik. Zannediyorum, Genel Kurulu, epey bir zaman da, yine, İçtüzük değişikliğiyle, bu maddelerle meşgul edeceğiz.

Bizim bölgede bir söz vardır, af buyurun "ata ulaşamayan palanını dövermiş" diye; yani, yapması gerekeni yapmayanlar, yapmaması gerekenlerle meşgul olurlar!

Meclisin yapması gereken şey, milletin arzularını, isteklerini, beklentilerini, demokratikleşme arzularını gerçekleştirmek istiyorsanız, buyurun, İçtüzüğü değil, bu milletin tüzüğü olan Anayasasını değiştirelim. Gelin, şu anayasa metnini Parlamentoya getirin.

Efendim, komisyon, Başkanlık Divanı gizli mi toplansın, muhalefeti tamamen oradan tart mı edelim; karşıoyların yazılmasına fırsat tanınsın mı tanınmasın mı!.. Gelin, bu milletin gündemine dahil edilmesi gereken yasaları bir an önce Parlamentoya indirelim.

Dün, değerli iktidar partilerinden birisinin başkanvekili arkadaşımız, bir kanun teklifinin, İçtüzükten yararlanılarak Genel Kurulun doğrudan gündemine alınmasını istedi. Kim bu; iktidar partisinin bir grup başkanvekili. Eğer, siyasî bir yatırım yapma amacı yok idiyse, eğer hakikaten polislerimizin malî durumunun iyileştirilmesi arzu ediliyorsa -ki, inşallah öyledir- o halde, buyurun, iktidar partisisiniz; gelin, şu komisyonlarda günlerce bekleyen, beklemek durumunda olan, hatta komisyonlara nereden, nasıl geldiği belli olmayan kanun tekliflerini hükümet tasarısı halinde veya milletvekillerinin doğrudan teklifleri halinde Parlamentoya inmesini sağlayacak bir tüzük değişikliği getirin.

Şimdi, ben, bir muhalefet partisi milletvekili olarak... Mesela, bu arkadaşlarımız iktidarın bir ortağıdır ve merak ediyorum, bu iktidar ortakları, bugüne kadar çıkan 250'ye yakın kanundan hangisi, hangi ortak tarafından veya hangi mekândan geldi... Buyursun, bu iktidar ortağı da desin ki, şu polislerimizin, memurlarımızın malî durumlarını iyileştirme amacına yönelik kanun teklifimizi, hükümet tasarısı şeklinde getiriyoruz... Muhalefet, bütünüyle bu yasaya destek vermeye hazırdır. Nitekim, dün bu oylama yapılırken, muhalefetteki tüm arkadaşlarımız bu teklife "evet" dediler.

Değerli arkadaşlar, burada, bu teklifi veren değerli grup başkanvekili arkadaşımda biliyor ki, bunun burada gerçekleşmesi mümkün değil. Ee, bile bile niye verdi; onun niçinini de, herhalde arkadaşlarım daha iyi takdir ederler.

Değerli arkadaşlar, Tüzük değişikliği yapılacaksa, Anayasa değişikliğiyle bu işin önüne geçelim. Bu milletin önceliği, Parlamentoda, muhalefetten filan arkadaş ne kadar konuşsun, falan ne kadar konuşsun, komisyonlarda bunlar kaç gün kalacak... İşte, bakınız, şurada getirilen teklifte "yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar duyuruya gerek olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içerisinde kullanılır" deniliyor. Niye komisyon başkanı, burada, hiç bilgi vermeksizin, böyle bir süreyi gizlilik içerisinde kendisi belirlemiş olsun?!

Az önce, Değerli Candan arkadaşımız ifade ettiler; esasen, komisyon başkanlık divanlarında muhalefetin olmaması da çok garip bir hadisedir. Yani, bugüne kadar ki uygulanmalarda böyle bir şey var diye, bugün ve bundan sonra da böyle bir şeyin uygulanmasına fırsat tanınmamalıdır. Yanlışın neresinden dönülse, orada kâr vardır. Dolayısıyla, muhalefetin de komisyon başkan, başkan yardımcısı, kâtip, üye veya sözcülerden birisinin olmasında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sözümü bitiriyorum Sayın Başkanım.

...iktidar ve muhalefet işbirliği açısından fayda vardır, demokratik olarak meselelerin müzakere edilmesinde fayda vardır; ama, Türkiye'de şöyle bir mantık gelişmiş: İktidar olan partiler iktidar oldukları esnada hep şunu söylerler: "Bu iktidarın alternatifi yok." Mantık buradan geliyor; bu iktidarın alternatifi yok...

Arkadaşlar, bu iktidarların veya bu iktidarın alternatifi yoksa, bu memlekette demokrasi yok demektir. Bir memlekette demokrasi varsa, iktidarların alternatifi vardır. Sadece, dayatma birkısım sistemlerde, antidemokratik uygulamalarda iktidarların alternatifi olmaz. Nitekim, Irak'ta, Saddam Hüseyin'in alternatifi bulunamadığı gibi, bütün darbelere, dayatmalara rağmen; ama, demokrasilerde iktidarların da alternatifi vardır, komisyonların da muhalefet ortakları vardır.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Göksu?.. Yok.

Sayın Öztek.

LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, aşağıdaki sualimin cevaplandı-rılmasına delaletinizi saygıyla arz ederim.

42 nci maddenin sonuna eklenen fıkrada aynen şöyle denilmektedir: "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar duyuruya gerek olmaksızın raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır."

Sürenin komisyon başkanının inisiyatifine bırakılmasının uygulamada sorunlara sebep olabileceğini düşünerek bu suali yöneltiyorum. Komisyon baş-kanının belirleyeceği uygun süreden kasıt nedir? Bir gün mü, iki gün mü, bir hafta mı yoksa 1-2 saat mi? Bu sürenin komisyon başkanının takdirine bırakılması yerine, en kısa ve en uzun sürelerin İçtüzükte yer alması daha uygun olmaz mıydı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Aslan Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Başkanıma şu soruyu sormak istiyorum:

Şimdi, bu 42 nci madde, esasında, komisyon raporlarıyla ilgili çok önemli bir madde. "Komisyonlar, karara bağlandıkları işler için birer rapor düzenlerler -kısa geçiyorum- raporlar, konu hakkındaki son oylamaya katılan komisyon üyelerince imzalanır" deniliyor; son derece önemli. Önceki toplantılara katılmış olup tasarı veya teklifin tümünün son oylamasında hazır bulunamayan komisyon üyeleri varsa gerekçeli muhalefetlerini yazarlar deniliyor ve raporlarda muhalefet şerhi olmayan bir milletvekili, Genel Kurulda, bunun dışında bir soru soramaz diye belirtiliyor; yani, komisyonun, esasında, bütün tasarrufunu bu bağlıyor. Komisyonda bu tartışılacak, üyeler ciddî ciddî bunu tartışacaklar; bir muhalefetleri varsa düşünecekler, tasarıya ekleyecekler ve burada, ekle-medikleri gerekçeler dışında da Genel Kurulda soru sormayacaklar deniliyor.

Şimdi, bu kadar önemli kararları, sadece başkanın belirleyeceği bir süre, sınır yok; bu, bir gün müdür, 1 saat midir, 10 saat midir belirtmeden, bir milletvekili bütün demokratik haklarını sadece başkanın resen tanıyacağı bir hakka bağlamak ne kadar demokratlıktır; ne kadar, hukuk devleti kararlarına uyar diye Sayın Başkana sormak istiyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, aracılığınızla, bu sorumun, Komisyon Başkanınca cevaplandırılmasını istiyorum. Birincisi, bir önceki maddede dedik ki "komisyonlar başkanları, başkan bulunmadığı takdirde başkanvekili, o da yoksa sözcü, o da yoksa kâtibin başkanlığında toplanır". Şimdi, kâtibin başkanlığında toplandı; başkan yok. Şimdi, burada ne demişiz; bu komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre, burada başkan olmadığı zaman, kâtip veya sözcünün de başkanlığını yaptığı şekilde, buradaki başkan onu mu kastediyor? Çünkü, bunlar önemli. Başkan olmadı, kâtip başkanlık yaptı; ondan önceki kişiler yok veya sözcü yaptı, başkanvekili yaptı; komisyon başkanı bu süreyi belirleyecek diyor. Bu gibi halde, burada kastedilen o sırada komisyona başkanlık eden kimse midir? Bu birinci sorum.

İkincisi, diyor ki, yukarıdaki fıkrada belirtilen haklar duyuruya gerek olmaksızın; yani, raporun yazılmasından sonra, yani, komisyon "biz milletvekilleri toplandık, komisyon kanunu kabul etti, çıkardı; ama, rapor da hemen yazılmıyor ki, ondan sonra komisyon dağılıyor..." Dağıldıktan sonra, raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği süre diyor. Peki, raporun yazıldığını komisyon üyesi nasıl öğrenecek? Yani ya bir telefonla bildirilecek veyahutta kendisine bir yazılı tebligat yapılması lazım. Yani o kadar afaki, o kadar gerçeğe uymayan şeyler getiriyorlar ki! Yarın, bir üye geldi, dedi ki, efendim, komisyon başkanı bana tebligat yapmadı ki, ben ayrışık oyumu yazayım. O zaman, komisyon başkanı ne ile kanıtlayacak? Yani böyle, ezbere birtakım şeyler getiriyorlar, ama, burada uygulamayı bilmeyen kişiler komisyonlara getiriyorlar, İçtüzük değişikliğini yapıyorlar. Yaptıkları, işi iyileştireceğine daha da kötüleştiriyorlar. Onun için, burada, komisyon raporunun yazıldığının tespiti nasıl olacak; yani, raporun yazılmasından sonra başlanmak üzere? Yani, çok muğlak bir madde.

Bu iki sorumun cevaplandırılmasını Komisyon Başkanından istiyorum efendim.

BAŞKAN -Teşekkür ederim.

Sayın Malkoç, buyurun.

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Sayın Başkanım, Komisyona ve Meclis Başkanvekilimize şu soruları sormak istiyorum:

Birincisi, görüşmekte olduğumuz bu tekliften, müzakere ettiğimiz bu maddeyi çıkarmayı düşünüyor musunuz; yani, geri çekmeyi düşünüyor musunuz? Eğer geri çekmeyi düşünmüyorsanız "komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır" hükmü yer almaktadır. Teamüllere göre, bu uygun sürenin ne kadar olması gerekir? Özellikle Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımızdan istirham ediyorum, uygulamada mutat olan veyahut da Meclisin teamüllerine göre uygun sürenin ne kadar olması gerekir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Başkan.

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Efendim, bu maddeye Sayın Genç'in ifade ettikleri gerekçelerle zaten Başkanlığımız katılmıyor.

Sayın Polat "demokratik buluyor musunuz?" dediler; hayır, demokratik bulmadığımız için, bu maddenin metinden çıkarılmasını arzu ediyoruz; Başkanlık olarak katılmıyoruz efendim; muhalefet haklı bu konuda.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Başkan buyurun, size de soru yöneltilmişti.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Kamer Genç'in birinci sorusu, daha önce kabul edilen madde doğrultusunda, şayet, toplantıya başkanvekili, sözcü veya kâtip başkanlık etmişse, bu değişiklik de bu şekliyle geçerse ne olacaktır?..

KAMER GENÇ (Tunceli) - "Komisyona başkanlık yapan kişi" demek lazım...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Devamla) - Bir saniye efendim...

Şimdi, burada, komisyon başkanından kasıt, o toplantıya başkanlık eden kişidir. O toplantıya kim başkanlık etmişse, raporla ilgili yetki de o kişiye aittir; yani, sözcü başkanlık etmişse, buradaki başkandan kasıt, sözcüdür; kâtipse, kâtiptir.

Raporla alakalı konuya gelince, bilindiği gibi, burada aslolan komisyon toplantısında müzakereye esas olan metindir; yani, kabul edilen metindir. Burada, itiraz, rapora değildir...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, onu demiyorum.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Müsaade edin efendim...

Sayın Genç, müsaade eder misin...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ediyorum da, doğru şeyler söyle!

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Bir komisyon, bir teklif veya tasarıyı görüşür, kabul eder; komisyon üyesi arkadaş, milletvekili, itirazını rapora değil, metne yapar; yani, şu maddeyle ilgili muhalefet görüşüm vardır diye muhalefet şerhini verir. Buradaki raporla metin arasındaki farkı ayırmak lazımdır. Dolayısıyla komisyon toplantısının bittiği an, neyin kabul edildiği, neyin kabul edilmediği bellidir. İtiraz edecek olan; yani, metne muhalefet edecek olan sayın milletvekilinin, komisyon üyesi milletvekilinin de, o andan itibaren metinle ilgili bilgisi vardır; ama, bütün bunlara rağmen, bugüne kadar yapılan çalışmalarda, uygulamalarda toplantıya başkanlık eden belli, makul bir süreyi komisyon üyelerine verir. Bu, gerekirse yazılı olabilir. Şu ana kadar yapılan uygulamalar -hepimiz yıllardır komisyonlarda bulunduk- böyledir, toplantıya başkanlık eden komisyon başkanı veya sözcü veya başkanvekili arkadaşları ikaz eder.

Eğer, bu ikaza rağmen yine gelmezse, tekrar arar, tekrar arar ve belli bir süre içerisinde, gerekirse, yazı yazar ve ondan sonra  da, gerekirse, Meclis Başkanlığına bildirir. Burada, geçmiş uygulamalarda, kesinlikle bir süre belirlenmemiştir.

Sayın Malkoç, aynı zamanda alt komisyon üyesidir. Bilindiği gibi, İçtüzüğümüze göre, bir muhalefet şerhi yoktur. Soru sorma yetkisi, bu sebeple, olmamasına rağmen, şunu ifade edeyim ki, bir makul süredir. Süreyle ilgili bir belirleme bugüne kadar yapılmamıştır; bundan böyle de komisyon başkanı, makul bir süre içerisinde, kendisinden metinle ilgili görüşünü bekleyecektir.

Teşekkür ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Sayın Tayan'ı dikkatle izlemeye çalıştım. İtirazın, rapora değil, madde metinlerine olduğunu ifade buyurdular. Halbuki, 42 nci maddenin dördüncü fıkrasının son cümlesini okursak "komisyon raporuna aykırı konuşma yapamaz" demek... İtiraz, bizatihi rapora karşıdır. Bu nedenle, madde metninden bahsettiler. Bir yanlış anlaşılmaya meydan verilmesin. Bence, sadece iktidar mensubu olan grup başkanvekillerinin...

BAŞKAN - Efendim, zaten önergeler var. Önerge, herhalde sonucu açıklayacak.

TURHAN GÜVEN (İçel) - İşte, önergelerin biri iktidar mensuplarına aittir. Onlar, çıkarılmasını istiyor. Katıldıklarını da ifade buyurduklarına göre, o çıkmasın da... Çünkü, bir komisyon raporu yazılmadan "muhalefet şerhinizi yazın, getirin, verin" demek çok yanlış olur; hakça bir olay değildir. 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 4 önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 10 uncu maddesi ile 42 nci maddesine eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave edilmesini arz ve teklif ederim.  20.11.2000

                              Yasin Hatiboğlu

                                             Çorum

Teklif : "Bu süre, komisyon raporunun yazılma süresinden az olamaz."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 10 uncu maddesiyle İçtüzüğün 42 nci maddesinin sonuna eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

 

 

 

 

 

Mahfuz Güler

Ali Oğuz

Osman Yumakoğulları

 

Bingöl

İstanbul

İstanbul

 

Sabahattin Yıldız

Latif Öztek

Şükrü Ünal

 

Muş

Elazığ

Osmaniye

 

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Niyazi Yanmaz

Yakup Budak

 

Van

Şanlıurfa

Adana

 

Osman Aslan

Mustafa Geçer

Yahya Akman

 

Diyarbakır

Hatay

Şanlıurfa

 

Mehmet Batuk

 

 

 

Kocaeli

 

 

 

Teklif : "Yukarıdaki fıkralarda belirtilen haklar raporun yazılmasından sonra başlamak üzere komisyon başkanının belirleyeceği uygun süre içinde kullanılır."

BAŞKAN - Bu okutacağım son 2 önerge aynı mahiyette olup, ikisini o-kuttuktan sonra birlikte işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 10 uncu madde-sinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

Zeki Çakan

 

Ankara

Erzurum

Bartın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzü-ğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 10 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Sabahattin Yıldız

Mahmut Göksu

 

Şanlıurfa

Muş

Adıyaman

 

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

 

Ankara

İstanbul

Hatay

 

Şükrü Ünal

Hüsamettin Korkutata

Dengir Mir Mehmet Fırat

 

Osmaniye

Bingöl

Adıyaman

 

Eyüp Fatsa

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

 

Ordu

Nevşehir

Sakarya

 

Mehmet Zeki Çelik

 

Oya Akgönenç Muğisuddin

 

Ankara

 

Ankara

BAŞKAN - Her 2 önerge aynı mahiyette; maddenin metinden çıkarılmasına ilişkindir.

Sayın Komisyon katılıyor musunuz önergelere?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Efendim, ekseriyetimiz olmadığı için takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Başkanlığın katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul e-dilmiştir.

Bu durumda, diğer önergeleri işleme alma şansım yoktur.

Madde, metinden çıkarılmıştır.

Çalışma süremizin de sonuna geldik.

Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Ocak 2001 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.58

 

BİRLEŞİM 39 UN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.