DÖNEM : 21 CİLT : 50 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 34 üncü
Birleşim 17 . 12 . 2000 Pazar İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Kuzeyden Keşif Harekâtının görev
süresinin 31.12.2000 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/723) IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve
Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/764,
1/765, 1/740, 3/642, 1/741, 3/643) (S. Sayıları: 552, 553, 554, 555) A) TURİZM
BAKANLIĞI 1. - Turizm Bakanlığı 2001 Malî Yılı
Bütçesi 2. - Turizm Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı B) MİLLÎ
EĞİTİM BAKANLIĞI 1. - Millî Eğitim Bakanlığı 2001 Malî Yılı
Bütçesi 2. - Millî Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı I. -
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU 1. - Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî Yılı
Bütçesi 2. - Yükseköğetim Kurulu 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı II. -
ÜNİVERSİTELER 1. - Ankara Üniversitesi
a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 2. - Orta Doğu Teknik Üniversitesi
a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 3. - Hacettepe Üniversitesi
a) Hacettepe Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 4. - Gazi Üniversitesi
a) Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 5. - İstanbul Üniversitesi
a) İstanbul Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 6. - İstanbul Teknik Üniversitesi
a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 7. - Boğaziçi Üniversitesi
a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 8. - Marmara Üniversitesi
a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 9. - Yıldız Teknik Üniversitesi
a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 10. - Mimar Sinan Üniversitesi
a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 11. - Ege Üniversitesi
a) Ege Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 12. - Dokuz Eylül Üniversitesi
a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 13. - Trakya Üniversitesi
a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 14. - Uludağ Üniversitesi
a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 15. - Anadolu Üniversitesi
a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 16. - Selçuk Üniversitesi
a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 17. - Akdeniz Üniversitesi
a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 18. - Erciyes Üniversitesi
a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 19. - Cumhuriyet Üniversitesi
a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 20. - Çukurova Üniversitesi
a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 21. - 19 Mayıs Üniversitesi
a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 22. - Karadeniz Teknik Üniversitesi
a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 23. - Atatürk Üniversitesi
a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 24. - İnönü Üniversitesi
a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 25. - Fırat Üniversitesi
a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 26. - Dicle Üniversitesi
a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 27. - Yüzüncü Yıl Üniversitesi
a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 28. - Gaziantep Üniversitesi
a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 29. - İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Üniversitesi a) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 30. - Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Üniversitesi
a) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 31. - Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 32. - Süleyman Demirel Üniversitesi
a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 33. - Adnan Menderes Üniversitesi
a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 34. - Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi
a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 35. - Mersin Üniversitesi
a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 36. - Pamukkale Üniversitesi
a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 37. - Balıkesir Üniversitesi
a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 38. - Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi
b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 39. - Sakarya Üniversitesi
a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 40. - Celâl Bayar Üniversitesi
a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 41. - Abant İzzet Baysal Üniversitesi
a) Abant İzzet Baysa Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Abant İzzet Baysa Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 42. - Mustafa Kemal Üniversitesi
a) Mustafa Kemal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 43. - Afyon Kocatepe Üniversitesi
a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 44. - Kafkas Üniversitesi
a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 45. - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 46. - Niğde Üniversitesi
a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 47. - Dumlupınar Üniversitesi
a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 48. - Gazi Osmanpaşa Üniversitesi
a) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 49. - Muğla Üniversitesi
a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 50. - Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi
a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 51. - Kırıkkale Üniversitesi
a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 52. - Osman Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi
b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 53. - Galatasaray Üniversitesi
a) Galatasaray Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi
b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı V. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Aksaray Milletvekili Ramazan
Toprak’ın, Adli Kolluk Kuvveti oluşturulması konusunda bir çalışma yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı
(7/3006) 2. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın,
bankalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı
(7/2880) 3. - Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, bakanlıklar ile kamu kuruluşlarının belediyelerden olan
alacaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın
cevabı (7/2905) 4. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya’nın, 19.9.2000 tarihli ve 6521 sayılı genelgeden pancar üreticilerinin
yararlanıp yararlanmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/2918) 5. - Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün’ün, pancar üreticilerinin kredi borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/2943) 6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın; Bursa - Orhangazi - Yeniköy Belediyesinin
çöp kamyonu talebine, - Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut’un, Bakanlıkça belediyelere yapılan yardımlara İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi
Aytekin’in cevabı (7/3009, 3013) 7. - Diyarbakır Milletvekili Sacit
Günbey’in, Etibank’ın özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep
Önal’ın cevabı (7/3074) 8. - İstanbul Milletvekili İsmail
Kahraman’ın, Rize-Yolbaşı Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Derepazarı Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Madenli Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Büyükköy Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Tunca Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Muradiye Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Kendirli Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Gündoğdu Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Çayeli Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Ardeşen Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Merkez Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Derepazarı Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Fındıklı Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Çamlıhemşin Belediyesine yapılan yardıma, Rize-İkizdere Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Güneysu Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Pazar Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Kalkandere Belediyesine yapılan
yardıma, Rize-Çaykent Belediyesine yapılan yardıma, Rize-İyidere Belediyesine yapılan yardıma, Rize-Hemşin Belediyesine yapılan yardıma, İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Sümer
Oral’ın cevabı (7/2957, 2958, 2959, 2960, 2961, 2962, 2963, 2964, 2965, 2966,
2967, 2968, 2969, 2970, 2971, 2972, 2973, 2974, 2975, 2976, 2977) 9. - Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Bursa İlindeki organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi siteleri
yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun cevabı (7/3033) 10. - Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Bursa-Orhangazi-Yeniköy Belediyesinin park ve bahçe
düzenlemesine ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı (7/3011) TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak
üç oturum yaptı. 8.12.2000 tarih ve 4610 sayılı, 23 Nisan
1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve
Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunun, Anayasanın 104 üncü maddesine göre bir
daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu. Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/461) (S. Sayısı:
55) ile Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/459) (S. Sayısı: 519) geri gönderilmelerine
ilişkin Başbakanlık tezkereleri okundu; Genel Kurul gündeminde bulunan
tasarıların Hükümete geri verilmesi kabul edildi. 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve
Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarılarının (1/764,
1/765, 1/740, 3/642, 1/741, 3/643) (S. Sayıları: 552, 553, 554,555)
görüşmelerine devam olunarak; Kültür Bakanlığı İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, 2001 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile
1999 Malî Kesinhesap Kanunu Tasarıları kabul edildi. DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven, MHP
Grubu adına konuşan Trabzon Milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu’nun Genel
Başkanlarına ve Partilerine sataştığı, MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse de, DYP
Grup Başkanvekili Turhan Güven’in sataşma sebebiyle yaptığı konuşmasının yanlış
anlamalara neden olabileceği, İddiasıyla birer konuşma yaptılar. Alınan karar gereğince, 17 Aralık 2000
Pazar günü saat 11.00’de toplanmak üzere, birleşime 23.06’da son verildi.
No. : 50 II. – GELEN KÂĞITLAR 17. 12. 2000 PAZAR Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderilen
Kanun 1. – 23 Nisan 1999
Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair 8.12.2000 Tarih ve 4610 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu
Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi (1/792) (3/720) (Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.12.2000) Rapor 1. – Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Fas Krallığı Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/750) (S. Sayısı: 565) (Dağıtma
tarihi: 17.12.2000) (GÜNDEME) Açılma Saati: 11.00 17 Aralık 2000 Pazar BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE
(Erzincan) BAŞKAN- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 34 üncü Birleşimini açıyorum. Sayın milletvekilleri,
2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel
ve Katma Bütçe Kesinhesap Kanunu Tasarıları üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz; ancak, görüşmelere başlamadan önce, Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır. Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin 31.12.2000 tarihinden itibaren altı ay süreyle
uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutup, işleme alacağım. III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 31.12.2000
tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/723) 13.12.2000 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Körfez Savaşı sonrasında
alınan Irak ile ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının
hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza
edilmesine özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava
unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı
olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı
Kararıyla Hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif
ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresinin 31 Aralık 2000 tarihinden itibaren altı ay
süreyle uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları
almaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için Anayasanın 92 nci maddesine
göre izin verilmesini arz ederim. Bülent Ecevit Başbakan BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerinde, İçtüzüğün 72 inci maddesine
göre, görüşme açacağım. Gruplara, Hükümete ve şahsı adına 2 üyeye söz
vereceğim. Konuşma süresi, gruplar
ve Hükümet için 20'şer dakika, şahıslar için 10'ar dakikadır. Görüşmelerin sonunda
tezkereyi oylarınıza sunacağım. Şimdi, tezkere hakkında
açıklamada bulunmak üzere, hükümete söz vereceğim. Buyurun Sayın Bakan.
(Alkışlar) MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri, şahsım ve 57 nci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına
saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Konumuz, Sayın Başkanın
da okuttuğu tezkereden anlaşıldığı üzere, Kuzeyden Keşif Harekâtının görev
süresinin bir altı ay daha uzatılmasıyla ilgili olacaktır. Huzurlarınızda, her
şeyden önce, Kuzeyden Keşif Harekâtının öncesiyle ilgili bilgiler sunmak
suretiyle, sizin, öncesiyle ilgili konulardaki bilgilerinizi tazelemek
istiyorum. Bilindiği gibi, 1991 yılı
şubat ayı içerisinde Kuveyt'e saldırı sonucunda başlamış bulunan Körfez krizi
savaşa dönüşmüş ve savaş, şubat sonu itibariyle sona ermişti; ancak, bu sona
eren savaşa rağmen, Irak'taki karışıklıkların devam etmesi sonucu ve çeşitli
etkiler ve baskılardan doğan bir göç hareketiyle karşı karşıya kalınmıştı. 500
000 civarında Irak vatandaşı, Irak'ın çeşitli etnik kökendeki vatandaşları
bizim sınırımıza doğru yığılmışlar, iki tarafta da yoğunlaşan bir şekilde,
çeşitli ihtilaflara, çözüm arayışlarına, insanî yardıma konu teşkil eden bir
problemle karşı karşıya kalınmıştı. İşte, bu göç hareketinin
insanî yardımını devam ettirmek, sınır güvenliğimizi güven altına almak ve
Kuzey'deki karışıklıkları sona erdirmek amacıyla, zamanın hükümeti
teşebbüslerde bulundu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla, bir
milletlerarası işbirliği ortamından yola çıkılarak, Kuzeyden Keşif Harekâtının
öncesi olan ve daha çok, bizim basınımızda ve medyada "Çekiç Güç"
adıyla anılan Huzur Harekâtı oluşturuldu. Bu Huzur Harekâtı sonucunda, sınırda
yığılmalar sona erdi, büyük ölçüde bize yönelmiş olan göç hareketi sonucunda,
kendi bölgelerine tekrar dönüş sağlandı; ancak, insanî yardım boyutu devam etti
ve oradaki güven ve huzurun sağlanması amacıyla, demin bahsettiğim Çekiç Güç
veya Huzur Harekâtı görevi devralmış oldu. Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Huzur Harekâtı bir süre devam etti. Ne zamana kadar;
31 Aralık 1996 tarihine kadar. O günün şartları içerisinde, geçirilmiş bulunan
deneyimler, tecrübeler sonucunda, aksaklıkları, eksiklikleri gündeme geldi ve
bizim denetimimizi ve kontrolümüzü daha da hissettirecek bir yapı oluşturulması
için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir karar alması sonucunda -1996 tarihli
ve 477 sayılı Kararıyla- 1 Ocak 1997'den itibaren, bu Huzur Harekâtı, Kuzeyden
Keşif Harekâtına dönüştü. Şimdi, huzurlarınıza
hükümet tezkeresi olarak getirilen konu, işte Kuzeyden Keşif Harekâtının,
altışar aylık periyotlar içerisinde 7 defa uzatılmasından sonra, bir 8
incisinin daha uzatılmasını takdirlerinize, tensiplerinize sunmak içindir. 477 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Kararında da ifade edildiği üzere, Kuzeyden Keşif Harekâtı
olarak adlandırılan düzenleme, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
kararlarının hem amaçlarına hem de ruhuna uygun olarak görev yapmakta olup,
Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı ve siyasî birliğinin muhafaza edilmesine özen
göstererek yürütülmektedir. Bu Kuzeyden Keşif Harekâtı, Amerika Birleşik
Devletleri ile İngiltere'nin hava unsurlarından oluşmaktadır. Görevi, sadece,
36 ncı paralel diye bilinen, Kuzey Irak'taki keşif uçuşlarının sağlanması ve bu
keşfi yaparken, keşif yapan unsurların güvenliğinin sağlanması amacıyla
yürütülen faaliyetlerdir. Türkiye olarak biz, bu
uçuşları düzene koymak için iki belge geliştirmişizdir: Bunlardan birisi
"Kuzeyden Keşif Harekâtı Kurallar ve İlkeler Belgesi" adını
taşımaktadır; teknik yönüyle bu uçuşların nasıl olacağını, bizim Silahlı
Kuvvetlerle olan irtibatını, takipleri ve kontrolleri ihtiva eden bir belgedir.
İkincisi de
"Angajman Kuralları" diye, tatbikatıyla ilgili, daha da geniş bir
belgeyi, bu uçuşun, bu Kuzeyden Keşif Harekâtının esası olarak kabul etmiş ve
yürürlüğe koymuş bulunmaktayız. Gerektiğinde önleme
görevinin yerine getirilmesi, keşif uçuşlarının öngörüldüğü biçimde
yürütülebilmesi için, bu kurallara titizlikle uyulmasını takip eden ve
denetleyen bir Türkiye konumundayız. Değerli Başkan, değerli
milletvekillerimiz; harekâtın ülkemiz açısından önde gelen yararı nedir:
Ülkemizin sosyal ve ekonomik düzeni, sınır güvenliğimizi tehdit eden yeni bir
göç hareketinin önlenmekte olması, bir kere, bizim yararımıza olan başlıca
husus olarak görülmektedir. Bu bölgede, kabul buyurulur ki, tehdit, sınır
güvenliğimizle ilgili tehdit tamamen ortadan kalkmış değildir; bunun
kalkmasının işareti olan şartlar henüz oluşmamıştır. Özellikle, Irak ile
Birleşmiş Milletler arasında bir işbirliği zemini halen oluşmamıştır. Irak'ın
kitle imha silahlarının denetimine açık bir mekanizma ihdası konusundaki
görüşmelerde bir mesafe alınamamıştır. Bölgede yaşayan halkın, tedirginlik
içerisinde olmaya devam ettiği görülmektedir. Kuzey Irak'taki şartların ne
derece hassas ve değişken olduğunu ve istikrarsızlık içerisinde, karışıklık
içerisinde bir bölge olduğunu da, tekrar bilgilerinize sunmak istiyorum. Bu gerginlik ve
belirsizliklerin sürdüğü bir Kuzey Irak'ta, mevcut ortamda harekâtın devam
etmesi, dışpolitikamızın dengeleri bakımından da gerekli görülmektedir. Uzun yıllar kapalı kalan
Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı, bildiğiniz gibi, dört yıl kadar önce, yine
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı 986 sayılı Karar gereğince kısmî
şekilde işletmeye açılmıştır. "Kısmî"den maksadımız, kısıtlı ölçekler
dahilinde de olsa, Irak için yaratılan bir petrol ihraç imkânı bu şekilde
ortaya çıkmış; Irak Halkının, bir oranda, bu açılış dolayısıyla, nefes
alabilmesi de sağlanmıştır. Diğer yandan, Türkiye'nin, Irak'a, gıda ve zarurî
ihtiyaç maddesi ihracat imkânı da, bu açılış dolayısıyla sağlanmıştır. Boru
hattından ve karayoluyla Irak'ın petrol ihraç imkânlarından daha geniş bir
şekilde yararlanabilmemize yönelik çabalarımız, teşebbüslerimiz, Dışişleri
Bakanlığımız aracılığıyla, hükümetimizce sürdürülmektedir. Irak'a uygulanan ambargo
dolayısıyla, ekonomimizin, nasıl haksız olarak zarara uğradığı bellidir.
Güneydoğu Anadolu Bölgemizin ekonomik ve sosyal şartları bakımından büyük önem
taşıyan önlemlerin etkin biçimde uygulanması için de, bu girişimlerin
sonuçlandırılmasında, hükümetimiz kararlı bulunmaktadır. Kuzey Irak'la ilgili
olarak, Kuveyt'in işgalinden bu yana, ülkemiz açısından sorun yaratan diğer bir
husus, bildiğiniz gibi, PKK terör örgütünün bu bölgede yuvalanma çabalarıdır.
Bu açıdan da bakıldığında, bu konuda da önemli avantajlar elde etmiş
olduğumuzu- tabiî, Kuzeyden Keşif Harekâtının kullanılması dolayısıyla-
memnuniyetle takip etmekteyiz. Harekâta katılan ülkeler, PKK'nın kanlı bir
terör örgütü olduğu hususunda, bizimle aynı görüşü paylaşmaktadırlar. Bu
paylaşmada, Kuzeyden Keşif Harekâtını yapmak suretiyle, olayları ve bölgeyi
yakından tanımış olmalarının etkisini kabul etmemiz lazım gelmektedir. Bu
şekilde harekâta katılan ülkelerin, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin,
uluslararası alanda ülkemizden yana, açık ve kuvvetli tavır aldıkları da, bu
sebebe dayalı olarak görülmektedir. Sayın Başkan, muhterem
milletvekili arkadaşlarım; Irak politikamızın ve kuzeydeki gelişmelerle ilgili
yaklaşım ve değerlendirmelerimizin bazı temel unsurlarını da, bu vesileyle,
Yüce Meclisimize, bir defa daha sunmak istiyorum. Irak'ın toprak
bütünlüğünün ve Irak'taki siyasal birliğin muhafazasına dair olan politikamız
devam etmektedir. Bu konudaki hassasiyetimiz bütün dünya kamuoyunun malumu
bulunmaktadır. Esasen bu husus, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararlarında da açıkça ifadesini bulan hususlardır. Irak'ın toprak bütünlüğünün
korunması, Kuzeyden Keşif Harekâtına katılan ülkeler nezdinde tutumumuzun
esasını teşkil etmektedir. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyeti, şüpheye mahal
bırakmayacak şekilde ortaya konulmuştur. Kuzeyden Keşif Harekâtının tabi olduğu
ilkelerin başında Irak'ın siyasî birlik ve toprak bütünlüğünün muhafazasının
yer aldığının, tekrar tekrar altını çizmek istiyorum. 1991 olayları sırasında
olağandışı şartların ortaya çıkardığı bu bölgeyi, Irak Cumhuriyetinin ayrılmaz
bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye'nin arzusu, sınırımıza mücavir bulunan ve
geçici olarak olağanüstü koşulların hüküm sürdüğü Irak'ın bu kuzey bölgesinde
sükûnet ve istikrar ortamının bir an önce tesis edilmesi. Irak'ta olduğu gibi,
bu bölgede de Arap, Kürt, Türkmen, Süryani, hangi kökenden olursa olsun bütün
Irak vatandaşlarının güven ve özgürlük ortamında yaşamaları arzumuzdur.
Bölgedeki sorunlara gerçekçi ve kalıcı çözüm bulunması, sadece Irak Cumhuriyeti
bünyesinde mümkün olabilecektir görüşümüzü tekrarlıyoruz. Irak dışında muhtemel
olan çözüm arayışlarının üretilmesi ve sonuçlandırılması beklenmemelidir. Irak'ın gelecekteki
siyasal yapısının, zamanı geldiğinde, sadece Irak Halkının bütün kesimlerinin
katılımıyla; ama, merkezi yönetimiyle birlikte normal bir politik süreç içerisinde
kararlaştırılabileceği görüşümüzü de muhafaza ediyoruz. Bu görüşümüzün, 10
Kasım 1998 tarihinde yapılan açıklamalarla, müttefiklerimiz Amerika Birleşik
Devletleri ve İngiltere tarafından da paylaşılmakta olduğunu, bir defa daha
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bazı grupların,
kişilerin, Irak dışındaki zeminlerde bu konuda bir mutabakat oluşturma
çabaları, bu anlayışla bağdaşmamaktadır ve bize göre de geçerliliği
bulunmamaktadır. Kuzey Irak'taki
şartların, PKK terör örgütünün yöreye yerleşme çabalarına zemin teşkil ederek,
ülkemizin ve insanımızın güvenliğine tehdit teşkil etmesi, Türkiye'nin müsamaha
edebileceği bir husus değildir. Bölgedeki şartlar normale dönünceye kadar, bu
konuda gerekli önlemlerin alınmasına elbette devam edilecektir. Kuzey Irak'ta
bugünkü durum geçicidir. Bölgedeki şartların normale dönmesi aslî
temennimizdir; ancak, bölgedeki sorunların çözümünün, Irak sorununun çözümünden
soyutlanmasını beklemek, gerçekçi değildir. Dolayısıyla, Irak'ın Birleşmiş
Milletler kararlarının çizdiği çerçeve içerisinde, bugüne kadar katettiği
mesafeyi tamamlaması, büyük önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin kabul ettiği 1284 sayılı Kararın Bağdat hükümeti tarafından, bu
açıdan gerekli şekilde değerlendirilmesi de samimî temennimizdir. Bu yönde
alınacak mesafe, Kuzey Irak'ta koşulların normale dönmesine yardımcı olacak ve
Kuzeyden Keşif Harekâtını gerekli kılan şartların ortadan kalkmasına zemin
teşkil edecektir inancındayız. Irak'ın, sorunlarını
Birleşmiş Milletler sistemi içerisinde bir an önce halletmesi, gerek bu
ülkedeki durumun gerekse Irak'ın diğer ülkelerle ilişkilerinin normale dönmesi,
en samimî arzumuzdur. Türkiye, dost ve güvenilir bir komşu olarak, bu amaçla,
elinden gelen çabayı sarf etmeye devam edecektir. Bununla birlikte, Kuzey
Irak'ta görmeyi arzuladığımız barış ve istikrar, henüz, tam manasıyla
sağlanamadığından, mevcut düzenlemenin belirli bir süre daha devamında fayda
mülahaza edilmektedir. Bugünkü düzenlemenin, en kısa zamanda- yörede barış ve
istikrarın sağlanması yolunda- sona erdirilmesi arzumuzu tekrar vurgulamak
istiyorum. Bu bakımdan, Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresinin uzatılması yolunda yetki verilmesini talep
eden hükümet tezkeresinin kabulünü, Yüce Meclisimizin takdirine, saygıyla arz
ediyor; bu vesileyle, hepinizi, sevgiyle ve saygıyla tekrar selamlıyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Şimdi, söz sırası,
Anavatan Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'da. Buyurun. Sayın Akarcalı
(ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) ANAP GRUBU ADINA BÜLENT
AKARCALI (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Anavatan Partisi Grubu adına, Kuzey Irak'taki keşif harekât gücü
konusunda görüşlerimizi açıklayacağım. Değerli arkadaşlarım,
Meclisimizin kanıksadığı iki konu var. Biri, bildiğiniz gibi, bazı illerimizde
uygulanan olağanüstü halin her dört ayda bir uzatılmasıdır. İkincisi, işte,
bugün tartıştığımız, eski adı Çekiç Güç olan -ya da halk tabiriyle "Çekiç
Güç" denilen- şimdiki adıyla Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin
uzatılmasıdır. Her parti, her iktidar
"bu, uzatmaların, inşallah, en sonu olur" diyerek, bu konuları
tartışmakta; ama, ne yazık ki, bölgenin gerçekçiliği, bölgenin getirdiği
sorunlar, hükümetlerimizi, bu durumların uzatılmasına yönelik tavırlar koymaya
zorluyor. Ben, böylesine hassas bir
konuyu, her hükümetin olduğu gibi, bu hükümetin de, özellikle, Dışişleri ve
Genelkurmayda bulunan uzmanları aracılığıyla en titiz bir şekilde incelettikten
sonra, Yüce Meclisimizin önüne getirdiğine, hepiniz gibi inanmaktayım. Biraz
önce de dediğim gibi, yıllardır, her hükümet de benzer titizlikle bu konuya el
attı. Dolayısıyla, Sayın
Bakanımızın da ayrıntılı ve doyurucu açıklamalarını dinledikten sonra, Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresini uzatmaya yol açan gerekçeleri burada
tekrarlamak istemiyorum; daha fazla da ayrıntıya girip zamanınızı almak
durumunda değilim; ancak, aşağıdaki hususları, ek olarak, Meclisimizin görüşüne
sunmak istiyorum. Irak'taki genel belirsizlik
devam etmekte ve bu belirsizliği gidermede, bazı Avrupa ülkelerinin şova
yönelik girişimleri dışında ciddî hiçbir girişimleri olmamaktadır. Yaptıkları
harekâtlar da, ileride Irak'ta işler düzenlendiğinde daha büyük ihale alma
niyetini taşımaktadır; bunun başında da Fransa gelmektedir. İsrail ve Filistin barış
sürecinin ciddî bir şekilde çökmesi ve sonuç olarak kanlı bir çatışmaya yol
açar duruma dönüşmesi de, bu mevcut belirsizliği devam ettiren başka
faktörlerden biri; ama, bizim açımızdan, başka bir son gelişme de, Avrupa
Birliği Güvenlik ve Savunma Gücünü oluşturmada, Avrupa Birliğinin, çok kararlı
bir şekilde Türkiye'yi dışlama durumunda olması da, Türkiye'nin, kendi
güvencesi açısından Amerika'yla var olan yakın ilişkilerini devam ettirmedeki yararını
açıkça ortaya koymaktadır. Çok enteresan, biraz önce
Irak'la ilgili olarak Fransa'yı belirtmiştim; aynı Fransa, Avrupa Birliğinin
oluşturduğu Güvenlik ve Savunma Gücünde, Türkiye'nin haklı tavrını da en çok
eleştiren, gazete tabirleriyle, Türkiye'ye, haddine düşmediği halde, ateş
püskürür duruma gelmiş bir ülkeymiş. Bunlar da gösteriyor ki,
Türkiye, kendi bölgesindeki istikrarı korumak için, Avrupa Birliğinin önde
gelen ülkelerine de pek güvenme durumunda olamamaktadır. Ayrıca, Kuzeyden Keşif
Harekâtının mevcut yapısı, geçmişte çok eziyet çekmiş olan Türkmen nüfusunun,
kısmen de olsa nefes almasına imkân vermektedir. Ayrıca, Kuzey Irak'ta
hâlâ yerleşik olan menfur terör örgütü yuvalarını tespit ve yok etme
imkanlarını sağlamakta, Barzani ve Talabani'nin hareketlerini de, hem Bağdat'ı,
hem de Ankara'yı rahatsız etmeyecek şekilde denetletebilmektedir. Bütün bunlar, Kuzeyden
Keşif Harekâtının görev süresinin uzatılmasına ek gerekçelerdir. Bu arada, komşumuz
Irak'ın, bu uzatmalara itirazlarının olduğu da bir gerçektir. Irak Büyükelçisi,
biz milletvekillerine gönderdiği 4.12.2000 tarihli mektupla bu görüşlerini dile
getirmekte ve şöyle demektedir: "Irak, daima komşusu
olan, tarihî ve kültürel bağları ve aynı zamanda ortak çıkarları bulunan
Türkiye'yle ilişkilerini geliştirmek için, ortak çıkarlara zarar vermeden, iki
ülkenin kendi içişlerini ilgilendiren durumlara saygı duyulması çerçevesinde,
ilkeli bir tutum içerisinde olmuştur. Bunun sonucu olarak, Irak, Türkiye'nin
ticaret alanında en önemli ortaklarından biri olmuş ve 1991 yılından önce, iki
ülke arasındaki ticaret hacmi milyarlarca dolara ulaşmıştır. Çekiç Güç'ün
varlığı ve bunun Kuzeyden Keşif Harekâtı olarak devamı, Irak'ın, bölgesel
bütünlüğüne ve siyasetine tehdit halini almış ve Irak'a uygulanan haksız
ambargonun devam etmesine neden olmuştur. Bu güç, merkez yönetimin bölgeden
çekilmesine ve Kuzey Irak'ta bulunan gruplar arasında sürekli çatışmaya yol
açmaya neden olmuştur. Bölge, terör yuvası haline gelmiş ve Türkiye, ülkeye,
buradan sızan terörden dolayı, en az Irak'ın çektiği kadar sıkıntı çekmiş ve
çekmektedir. Irak, komşusu Müslüman Türk Devleti toprakları üzerinde bulunan bu
gücün süresinin uzatılması sırasında, iki ülke arasındaki tarihî bağların ve
ortak çıkarların göz önünde bulundurulmasını beklemektedir." Hükümetimizin, komşumuz
Irak'ın dile getirdiği endişeleri de göz önüne alarak, bu keşif gücü
denetlediği ve denetleyeceği de muhakkaktır. Yeni oluşacak Amerika Birleşik
Devletleri yönetimine, bu Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin en son
uzatılmasını oylatmak üzere olduğumuz dileğiyle, hepinize saygılar sunuyor,
hükümetin bu girişimine destek verdiğimizi belirtiyorum. Teşekkür eder, saygılar
sunarım. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. İkinci söz, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Kaya'nın. Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MEHMET
KAYA (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzeyden Keşif
Harekâtı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmamı yapmak üzere
huzurlarınızda bulunuyorum; hepinizi, Partim ve şahsım adına, saygılarımla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
Kuzeyden Keşif Harekâtına girmeden önce, Kuzey Irak hakkında kısa, genel bir
bilgi vermek istiyorum. Değerli milletvekilleri,
bildiğimiz gibi, 1800'lerin ikinci yarısından sonra, Batılılar bir şark
meselesi çıkarmışlardır. Bu şark meselesi, Osmanlı Devleti ve daha sonra
Türkiye Cumhuriyetinin de uğraştığı bir konu olmuştur. Lozan Antlaşmasında da
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin karşısına çıkarak, Irak, Kuzey Irak,
Kerkük ve Musul bölgelerinin statüsünün nasıl olacağı tartışmalarına yol
açmıştır. Lozan'da bir antlaşma değil, âdeta, büyük hesaplaşmalar olmuştur. Irak, 1932'den bu yana,
bağımsız devletler ve Birleşmiş Milletler kayıt ve gruplarında yer alan bir
Ortadoğu ülkesidir. Irak, geçen bu yetmiş seneye yakın zaman içerisinde, ne
farklı olan sosyal yapısını ne de etnik ve dinsel farklılıkları
giderebilmiştir. Irak, kendi içinden kaynaklanan bu nedenlerle ve dışarıdan,
bölge ülkelerinin ve diğer dünya devletlerinin Irak üzerindeki gaye, emel ve
yaptırımlarından dolayı da, toprak bütünlüğünü kendi güvencesi altına
alamamıştır. Bunun ana sebebi ise, Irak'ın kuzeyinde ve güneyinde yaşayanların
sosyal, kültürel ve İslamî mezhep farklılıklarının olduğunu söyleyebiliriz.
Irak'ın, birlik ve beraberliğini kurması için, kuzeyindeki ve güneyindeki
kültürel ve mezhepsel farklılıkları gidermesi, gideremese bile, hiç değilse,
bir orta yolu bulması gerekmektedir. Buradan da anlaşılıyor ki, Irak'ta ana
sorun, hâlâ Irak ulusu tam olarak oluşamamıştır. Değerli milletvekilleri,
Irak'ta durum ne olursa olsun, bir bölünme olursa, bölge ülkelerinin hepsinin
aleyhine gelişecek birçok durum oluşturur ve neticede de, Irak'a komşu bütün
devletlerde de bölünmelere sebep olur. Bunu, özellikle Irak'a sınırı olan
ülkelerin kesinlikle bilmeleri gerekir; çünkü, bugün birinde olanlar, yarın
mutlaka diğerinde de olacaktır. Burada tek çıkar yol, Irak ve komşularının,
birbirinin toprak bütünlüklerine, kültürel yapılarına, devlet ve idare
şekillerine saygılı olmalarıdır; birbirinin içişlerine karışmamaları temel bir
prensip olarak kabul edilip uygulanmalıdır. Değerli milletvekilleri,
Batılı devletlerin, Irak'taki sosyal, kültürel ve mezhepsel farklılıkları ve
hatta bölgede bazı grupların milliyetçilik ruhlarını uyandırarak kendi
çıkarları doğrultusunda desteklemekte olduklarını görmekteyiz. Bu destekler
ise, bölgede yeni bir devlet kurma altyapısını da hazırlar görünümündedir.
Batılı devletler, Doğu'da, Ortadoğu'da bazı lider ve devlet adamlarının ve
rejimlerinin gitmesini ister gibi görünmelerine rağmen, gitmelerini istemez
gibi de davranmaktadırlar. Bu çelişki de, ister istemez, bazı düşünceleri
akıllara getirmektedir. Bu bağlamda, Batılı demokrasi savunucusu devletlerin,
bazı Ortadoğu ülkelerinde demokrasinin gelişmesini ve yerleşmesini isteyip
istemediklerini de belirsizleştirdiğini söyleyebiliriz. Buradaki belirsizliğin
nedeninin de, Ortadoğu'daki lider ve rejimlerin, Batılı devletlerin
Ortadoğu'daki devletlere müdahale etme ve etkin olma imkânlarını sağlamalarında
yattığını söyleyebiliriz. Gelinen bu noktada,
Batılı devletler, Kuzey Irak'taki olaylar ve belirsizliklerden kesinlikle
vazgeçmeli ve uluslarası güvence altına alınmış Anadolu, Kuzey Irak, Bağdat ve
Basra hattını sağlamak için, Irak'ı, toprak bütünlüğüyle, yeniden, dünya
devletleri topluluğuna almak için gayret sarf etmelidirler. Şunu da bilmek
gerekir ki, Ortadoğu'da barış olmadıkça, bölge ve dünya devletlerinde de barış
olmayacaktır. Ortadoğu'da barış demek, dünyada barış demektir; çünkü, Ortadoğu,
dünyanın ortasıdır, inanç merkezidir, enerji merkezidir, tüm dünya yollarının
geçtiği ve kesiştiği yerdir. Tüm dünyanın gözü, gönlü ve çıkarları da Ortadoğu'dadır. Değerli milletvekilleri,
Kuzey Irak olayları, ülkemizi de doğrudan, her boyutta yakından ilgilendiren
bir olaydır. Türkiye Cumhuriyeti, bölgedeki olumlu ve olumsuz bütün olayları
değerlendirecek, Kuzey Irak'taki Türkmen ve diğer grupları dinleyip,
sorunlarını çözecek bir güçtedir. Kuzey Irak'taki gelişmeler, Batılı ve
Ortadoğulu ülkelerin düşünce ve davranışları ne olursa olsun, Türkiye
Cumhuriyetinin Kuzey Irak politikası açıktır. Bunları şöylece sıralayabiliriz:
Birincisi, Irak toprak bütünlüğünün korunması; ikincisi ise, Türkiye
Cumhuriyetinin bölgede güvenliğinin ve ekonomik çıkarlarının sağlanmış
olmasıdır. Değerli milletvekilleri,
1990 yılının sonundan 1991 yılının ortalarına kadar cereyan eden ve Irak'ın
Kuveyt'i işgaliyle sıcak savaşa dönen Körfez Harekâtı sonucunda, Irak, Kuzey
Irak'ta kendisine karşı olan grupların hareketlerini bastırmak için baskı
uygulamıştır. Böylece, Irak kuvvetlerinin baskısı altında kalan Kuzey Iraklılar
ise, Türkiye'ye doğru göç etmeye başlamışlardır. İşte, bu,
Irak baskınlarından kurtulmak
için , yaklaşık 500 000 kişilik
gruplar topluluğu Türkiye'nin sınırlarına yığılmıştır. Netice olarak da,
ülkemizde, özellikle güneydoğu sınırlarımızda, güvenlik, ekonomik ve sosyal
birtakım zorluklar oluşturmuştur. İşte, yarım milyona yakın
bu göç harekâtında, insanlar, her bakımdan birçok mağduriyetlerle
karşılaşmışlardır. Daha sonra, bu mağduriyetlerin telafisi için, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin kararı doğrultusunda, o zamanki ismiyle Çekiç Güç oluşturulmuştur. İlk
başlangıçta, 13 devletin 21 000 civarındaki askeriyle oluşan Çekiç
Güç, Türkiye'nin güneydoğu sınırlarında oluşan göç nedeniyle mağdur olan
insanlara, gerekli sağlık, gıda, barınak gibi yaşam için temel yardımları ve
ihtiyaçları sağlamıştır. Bu yardımlar sonucu, Kuzey Irak'ta bir güvenlik
bölgesi de böylece oluşturulmuştur. Böylece, oluşturulmuş olan güvenlik bölgesi
sonucunda, Irak'ın baskısı, göç edenler üzerinde etkisiz kalmıştır. Değerli milletvekilleri,
oluşturulan güvenlik bölgesi sayesinde, Türkiye'den ve Batı'dan gelen yardımlar
da bu göçmen gruplarına rahatlık içinde yapılmıştır. Daha sonra, Kuzey
Iraklılara yapılacak olan yardımların devamı için, Türkiye'nin de içinde olduğu
6 devletten 5 000 kişilik bir güç oluşturularak, Türkiye-Irak sınır güvenliğini
sağlamak, ekonomik, sosyal olumsuzlukları da gidermek için çalışmalara devam
etmiştir. Daha sonra, bahsettiğimiz
çalışmalar sonucu, Körfez Savaşı sonunda alınan Irak'la ilgili Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve
Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesine özen gösterilerek, Amerika
Birleşik Devletleri ve İngiltere hava kuvvetlerinin katılımıyla, Türkiye
tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı kararıyla hükümete verdiği yetki
çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif ve gerektiğinde de önleme
uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden Keşif Harekâtı boyutlarına
gelinilmiştir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Kuzeyden Keşif Harekâtı, Türkiye, Amerika Birleşik
Devletleri ve İngiltere tarafından yürütülmektedir. Bütün gerginlik ve
belirsizliklerin devam ettiği Kuzey Irak, dışpolitikamız açısından da çok önem
taşımaktadır. Halihazırda, ülkemize, Kuzey Irak konusunda ve bölgede olumlu,
yapıcı ve etkin bir rol oynama imkânını Kuzeyden Keşif Harekâtı vermeye devam
etmektedir. Kuruluşundan bu yana
Kuzeyden Keşif Harekâtında müttefik olduğumuz ülkelerin desteğiyle, Yumurtalık
Boru Hattı yeniden açılmış; bölgedeki terör faaliyetlerinin yakından takibinde
de Türkiye'nin istekleri doğrultusunda, yeni, olumlu boyutlara gelinilmiştir. Türkiye Cumhuriyetimiz,
komşumuz olan Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını, kardeş Irak halkının da
normal hayat şartlarına dönmesini, Kuzey Irak'ta barış ve sükûnun oluşmasını
istemektedir. Yine, bu arada, kim ve
kimler tarafından yapılırsa yapılsın, organize edilirse edilsin, Irak ve Kuzey
Irak'ta oluşacak oldubittilere de karşı olduğumuzu, buradan bir daha
hatırlatmak istiyorum. Bu bağlamda, Kuzey Irak'ta, halihazırda, barış ve
istikrar tam olarak sağlanamamıştır. Mevcut çalışmaların, yeniden gözden
geçirilerek, devam etmesinin de yararlı olduğuna inanmaktayız. Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti olarak, Irak'ın toprak bütünlüğüne önem verdiğimizi ve
saygılı olduğumuzu ve böylece de, bölge ve dünya barışına da katkıların
sağlanacağına inancımız tamdır; ancak, Kuzey Irak'ta sosyal ve ekonomik
belirsizlikler devam etmektedir. Bu durum da, Türkiye'yi oldukça rahatsız
etmektedir. Bazı ülkeler, Türkiye'nin aksine, Irak'ın toprak bütünlüğünün
sağlanmasını, Irak'ta topyekûn demokratik bir ortamın oluşmasını, oluşacak
demokratik ortam içerisinde Irak Türkmenlerinin de gereken yerlerini almalarını
istememektedirler. Bugün, Irak'ta demokratik ortamın gelişmesi, tüm ülke
halkının bölünmez bütünlüğü görüşümüz, Kuzeyden Keşif Harekâtı müttefik
ülkeleri tarafından da kabullenilmesi gereken bir durumdur. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Irak'ın, sorunlarını Birleşmiş Milletler sistemi içinde bir an
önce halletmesi, Türkiye, İran, Suriye, Kuveyt ve diğer dünya ülkeleri için çok
önemlidir. Türkiye'nin arzu ve istekleri de bu yöndedir. Türkiye, dost ve
güvenilir bir ülke olarak, bu amaçla, elinden gelen her çabayı da sarf etmeye
devam edecektir. Ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, Kuzey Irak'ta barış ve
istikrar, beklenen seviyeye henüz tam olarak gelmemiştir. Bu nedenle,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin
bir süre daha uzatılmasının, bölge için uygun olacağına inanmaktayız. Bu duygu ve düşüncelerle
konuşmama son verirken, içinde bulunduğumuz ramazan ayının, yaklaşmakta olan
ramazan bayramının ve 2001 yılının tüm ülkemize, İslam âlemine ve tüm
insanlığa, şahsım ve Partim adına, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son günlerde, şehit olan
2 polisimize, helikopter kazasında kaybettiğimiz askerlerimize, son Afyon,
Konya depreminde ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tüm bölge
halkına ve ülkemize, şahsım ve Partim adına, geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum. Aziz Milletimizi ve onun
Yüce Meclisini saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi, söz sırası,
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'de. Buyurun Sayın Beyreli.
(DSP ve MHP sıralarından alkışlar) DSP GRUBU ADINA ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin altı ay daha uzatılmasıyla ilgili Başbakanlık
tezkeresi üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini belirtmek üzere
huzurlarınızdayım; hepinize saygılar sunarım. Sözlerime başlamadan
önce, iki gün önce Afyon-Bolvadin ve Konya-Akşehir'de gerçekleşen ve bir daha
hiç olmamasını temenni ettiğimiz depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar
dilerim. Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi, 1991 yılındaki Birleşmiş Milletler kararından sonra Çekiç Güç
olarak faaliyet gösteren çokuluslu güç, daha sonra 31 Aralık 1996 tarihinden bu
yana Kuzeyden Keşif Harekâtı adı altında görevini sürdürmektedir. Körfez Savaşı sonrasında,
Irak'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde
“Çekiç Güç” adıyla, uluslararası kara ve hava unsurlarından bir kuvvet
oluşturulmuştu. Çekiç Güç, daha sonra “Kuzeyden Keşif Harekâtı” adıyla, Amerika
Birleşik Devletleri ve İngiliz hava unsurlarının katılımıyla görevini
sürdürmeye başlamıştır. Her ne kadar, bu iki gücün işlevleri ve yapıları aynı
değilse de, bir anlamda, bu harekâtın, Kuzey Irak'taki denetimleri sürdürmek
maksadıyla yapılan anlaşmaların ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararları doğrultusunda sürdürüldüğünü hatırlatmakta yarar görmekteyiz.
Türkiye'nin belirlediği sınırlar çerçevesinde faaliyet gösteren Kuzeyden Keşif
Harekâtı, keşif ve gerektiğinde önleme uçuşları yapmaktadır. Bu hava gücü,
İncirlik'teki ortak savunma tesislerini kullanmaktadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bu harekât, Türkiye'ye ne kazandırmakta ya da ne kaybettirmektedir?
Bu harekâtın Türkiye için önemi nedir? Bu harekât, müttefiklerimiz için, dünya
için ne anlam ifade etmektedir? Bu noktada, üyesi
olmaktan gurur duyduğum Türkiye Büyük Millet Meclisinin, grubu bulunan tüm
partilerin katılımıyla, Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisindeki
sözde Ermeni soykırım tasarısının kabulüne ilişkin gündeme alınma çabaları
üzerine iki ay kadar önce aldığı karardaki bazı kısımları dile getirmek
istiyorum: Söz konusu tasarı karara dönüştüğü takdirde, Türkiye-ABD arasında birçok
alanda var olan işbirliğinin bugünkü ortaklık ruhu ve anlayışıyla sürdürülmesi
zorlaşacaktır. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin dönemsel olarak
onayına sunulan Kuzeyden Keşif Harekâtı konusu da doğacak olumsuz ortamdan
etkilenecektir. Bir başka deyişle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Kuzeyden
Keşif Harekâtının süresinin uzatılmasını, değişen koşullar çerçevesinde
değerlendireceği açıktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan partilerin, sözde Ermeni soykırımı tasarısı için ABD'ye
hitaben yayınladığı bu sert bildiriyi Bakanlar Kurulumuzun hükümet sözcüsü
Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yapılan açıklamayla aynen kabul
ettiğini belirtmiştir. Bunun üzerine, ABD Büyükelçisi Pearson, yaptığı
açıklamada, TBMM tarafından yayınlanan ortak bildiride yer alan Kuzeyden Keşif
Harekâtının iptaline ilişkin imalı mesajlarına karşılık, "bunları,
duygularınızın bir ifadesi olarak görüyoruz ve tüm bunları ciddiye alıyoruz.
Amerika Birleşik Devletlerine gitmem de bunun bir göstergesidir" demiştir.
Büyükelçi Pearson, Türk insanlarının konuya ilişkin duygularını anladıklarını
vurgulayarak, tasarının aleyhinde lobi faaliyetlerinde bulunmak için ABD'ye
gittiğini hatırlatmıştır. Daha sonra, bildiğiniz
gibi ABD Başkanı Clinton, Temsilciler Meclisi Başkanına yazdığı mektupta
"bu tasarıyı, bu zamanda genel kurula getirmemeniz için, en kuvvetli
biçimde ısrar ediyorum" demiştir. Yine, ABD Genelkurmay Başkanı da,
Temsilciler Meclisi Başkanına bir mektup yazarak "Türkiye'nin Kuzeyden
Keşif Harekâtı ve Balkanlardaki operasyonlara destek vermekte sergilediği
güvenilirlik için, Türkiye'ye olan şükranımızı, özellikle de şimdi, her şekilde
göstermemiz kaçınılmazdır" ifadelerini kullanmıştır. Hatırlayacağımız gibi,
tüm bu çabaların sonucu olarak, sözde Ermeni soykırımı tasarısına başında beri
destek veren Meclis Başkanı Cumhuriyetçi Dennis Hastert, bir gün önce genel
kurul gündemine aldırdığı tasarıyı, son anda tutum değiştirerek, Amerikan
ulusal çıkarlarını gerekçe göstererek, görüştürmeyeceğini açıklamıştır. Kabul edelim ya da
etmeyelim, bu sonucun alınmasında, Meclisimizin ve hükümetimizin net tavrı,
ABD'deki demokrat yönetimin sözde Ermeni soykırımı tasarısına karşı ısrarlı
muhalefeti, Amerika Birleşik Devletlerindeki diplomatlarımızın yoğun çabalarının
yanı sıra, Kuzeyden Keşif Harekâtının Türkiye'deki varlığı ve Türkiye'nin bu
harekâtla ilgili yeni bir değerlendirme yapacağını ima etmesinin de sonuca
büyük etkisi ve katkısı olmuştur. Yüce Meclisin değerli
üyeleri, Çekiç Güçle ilgili, Demokratik Sol Partinin de ve diğer bazı
partilerin de çeşitli eleştirileri vardı. Bu eleştirilerin bir kısmını haklı
çıkaracak olaylar da zaman zaman meydana geliyordu. Dolayısıyla, kamuoyunda
sürekli tartışma konusu oluyor, gündemden hiç düşmüyordu; ama, ondan sonra gelen
“Kuzeyden Keşif Harekâtı” adı altında bu bölgede denetim yapan harekâtın, Çekiç
Güçle çok fazla ilgi ve alakası yoktur. Bugün, Irak'ta var olduğu söylenilen
biyolojik ve kimyasal silahların denetimi yapılamamıştır. Bunun neticesinde,
1997 yılında, Irak'a karşı sıcak harekâtlar olmuş ve orada, çeşitli bombalama
eylemlerine girişilmiştir. Demek ki, Irak'taki sıcak çatışma ortamı ve
düzensizlik devam etmektedir. Türkiye'nin belirlediği ilke ve kuralları içeren
Kuzeyden Keşif Harekâtı, Kurallar ve İlkeler Belgesi çerçevesinde görevini
yapmaktadır. Kuzeyden Keşif Harekâtında, Türkiye'nin denetim yetkisi çok
fazladır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; peki, bu harekât, bizim için hiç mi sıkıntı yaratmıyor; her
şey yolunda mı gidiyor? Emekli Büyükelçi Sayın Şükrü Elekdağ, Türkiye'nin Irak
politikasıyla ilgili görüşlerini aktardığı 14 Ağustos 2000 tarihli Milliyet
Gazetesindeki yazısında, şu görüşlere yer vermektedir: "Bu amaçla, Amerika
ile İngiltere, Irak'ı, uçak ve seyir füzeleriyle bombalıyor. Amerika ile
İngiltere'nin, bu bombardımanların bir bölümünü Kuzeyden Keşif Harekâtı
çerçevesinde İncirlik'te konuşlandırdığı uçaklarla yapmalarının, Türkiye
açısından son derece rahatsız edici bir durum yarattığını belirtelim."
Sayın Şükrü Elekdağ'ın yorumu bu şekilde. Bu olaylara bir başka
gözlükle baktığımızda ise, şu manzarayla karşılaşmaktayız: Çeşitli çevrelerce,
bu sorunların, zaman zaman, Irak tarafından, Türkiye'yi bu harekâta karşı tavır
almaya zorlamak amacıyla, kasıtlı olarak yaratıldığı değerlendirmeleri de
yapılmaktadır. Bu değerlendirmelere göre, Irak, kuzeydeki uçuşa yasak bölgeyi
denetleyen uçakları tehdit ederek, bu bölgede bir olay yaratmayı denediği
izlenimini vermektedir. Bu çevrelerce, Saddam'ın, bu ihlal ve tehditlere,
belki, ABD uçakları karşılık verince olay olur, siviller ölür, Türkiye tepki
gösterir ve Başbakan Sayın Ecevit'in de yardımıyla, Kuzeyden Keşif Harekâtı
sınırlanır diye düşündüğü yorumları yapılmaktadır. Bu ve benzeri
değerlendirmeler ya da daha farklı değerlendirmeler yapılmaya devam edecektir.
Bunlar, hükümetimiz ve Yüce Meclisimizce, bugüne kadar, her zaman dikkate
alınmıştır, bundan sonra da dikkate alınmaya devam edecektir; ancak, şu bir
gerçek ki, bölgede süregelen harekâtlar, Kuzey Irak'ta artan güvenlik ve
istikrarla ters orantılı olarak azalacak, hızını kaybedecektir. Birleşmiş
Milletler kararları doğrultusunda, kitle imha silahlarının denetlenmesi Irak
tarafından engellendiği sürece, bölgedeki gerginliğin azalmayacağı
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, Birleşmiş Milletlerin Irak'a yaptırımları
sürecektir; yakın zaman içerisinde de bu durumun iyi yönde değişeceğine dair
bir işaret yoktur. Bu doğrultuda, hükümetimiz, mevcut koşulların bir müddet
daha devamında yarar görerek, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir tezkere
göndermiştir. Demokratik Sol Parti Grubu olarak, hükümetimizin Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin altı ay daha uzatılmasıyla ilgili tezkeresine, bu
harekâtın gerçek amaç ve işlevi doğrultusunda sürdürülmesi yönündeki inanç,
dilek ve temennisiyle olumlu oy vereceğimizi belirtir, Yüce Heyetinize saygılar
sunarım. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi, söz sırası,
Fazilet Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Vehbi Hatipoğlu'nda. Buyurun Sayın Hatipoğlu.
(FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA ÖMER VEHBİ
HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin altı ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık
tezkeresi üzerinde Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek için
huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygılarla
selamlıyorum. Sayın milletvekilleri,
1991 yılından bu yana, bu Meclis çatısı altında, başlangıcında, bu mesele, üçer
aylık periyotlar, daha sonra da altışar aylık periyotlar halinde müzakere
edildi. Yani, yaklaşık on yıldır, konu, değişik boyutlarıyla buralarda
tartışıldı ve Mecliste grubu bulunan siyasî partiler, olaya kendi bakış
açılarından yorumlar getirdiler. Hepinizin malumu olduğu gibi, kamuoyundaki
yaygın ismiyle Çekiç Güç, 1991-1996 yılları arasında, siyasî platformda en çok
tartışılan ana gündem maddelerinden biridir. Bu gücün varlık nedeni, yapısı
görünen veya görünmeyen eylemleri hakkında çok ciddî endişeler duyulmuş,
tartışmalar yapılmış, iddialar ortaya konulmuştur. Destek verenler olmuş;
bunun, Türkiye'nin çıkarları gereği olduğunu iddia etmişlerdir. Yine, Çekiç
Güç'e karşı çıkanlar olmuş; bunun, sınır güvenliğini, Türkiye'nin sınır
güvenliğini başka ülkelere ihale anlamına geldiğini ifade etmişlerdir. Bu mesele,
20 nci Dönem Parlamentosunda da ciddî müzakerelere yol açmıştır. Hatta, bu
dönemde, yani, 20 nci Dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir gizli oturum
gerçekleştirmiş ve sorunu tüm boyutlarıyla ele almış; nihayet, Çekiç Güç'ün
uygulamasına son verilerek, Kuzeyden Keşif Harekâtı adıyla yeni bir yapılanma
ve görev tanımı yapılmıştır. Sayın milletvekilleri,
bilindiği gibi, Çekiç Güç, Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlayan bir sürecin
sonucudur. Yıllar boyu Irak'ı bir silah deposu haline getiren Batılı güçler, bu
işgalin ardından körfez bölgesine müdahale kararı aldılar. Amerika Birleşik
Devletlerinin önderliğinde oluşturulan Çok Uluslu Güç, Irak birliklerinin
Kuveyt'ten ayrılmasından sonra da bölgeyi terk etmedi. Saddam rejiminin Kuzey
Irak'taki muhaliflere yönelik saldırıları ve bu saldırılardan paniğe kapılan
yaklaşık 500 000 kişinin Türkiye sınırlarına yığılması, Çekiç Güç dediğimiz
oluşumun gerçekleşmesine neden oldu. Başlangıçta, 13 devletin 21 000 askeri 30
ülkenin yardımlarını bu bölgeye ulaştırdı; buna ilaveten de Kuzey Irak'ta bir
güvenlik bölgesi oluşturuldu. Ancak, Kuzey Irak'lı mülteciler geriye döndükten
sonra da, bu kez onların can güvenliğini sağlamak adına oluşturulan güvenlik
kuşağının muhafazası gündeme geldi ve 6 devletin katıldığı bir oluşum meydan
getirildi. İşte, biz, 5 000 kişilik bu güce "Çekiç Güç" adını verdik.
Elbette, mesele bununla da kalmadı; bu gücün şemsiyesi altında, yüzlerce insanî
yardım maskeli kuruluş bölgeye intikal etti. NGO dediğimiz bu kuruluşların
önemli bölümü, kilise kuruluşlarıydı. Bu kuruluşların bölgeye gönderdikleri
elemanların, çeşitli ülkelerin istihbarat örgütlerine mensup oldukları
iddiaları da hiçbir zaman yalanlanamadı. Bu gücün bünyesinde yer alan veya bu
şemsiye altında hizmet gören elemanların önemli bir bölümünün Kürtçe ve Arapça
biliyor olması da, acaba bir tesadüf müydü diye düşünüyorum. Evet, sınırımıza yığılan
500 000 insana kucak açmıştık. Bu insanlık dramının son bulması için, ülkelere
çağrıda bulunmuştuk; ama, bizim çağırdığımız güçler bir türlü geri gitmeye
yanaşmıyordu. Mensubu bulunduğum parti, Çekiç Güç'ün, gerek varlık nedeni gerek
yapısı ve gerekse faaliyetleri konusunda, o dönemlerde, endişelerini çok ciddî
şekilde, her platformda ortaya koydu. Biz, Çekiç Güç'ün varlık nedeninin,
yalnızca insanî endişelerden kaynaklanmış olduğuna inanmadığımızı ifade ettik.
Zira, Batılı güçlerin Ortadoğu'ya yönelik duyarlılıklarında, insanî endişenin
çok ötesinde, emperyalist çıkarların daha ağırlıklı olduğunun bilincindeydik. Değerli milletvekilleri,
Ortadoğu, tarih boyunca hep önemli işlevler görmüş ve insanlık tarihinde önemli
kırılmaların, dünyayı etkileyen olayların cereyan ettiği bir coğrafyanın
adıdır. Ortadoğu, üç kıtanın kavşak noktasıdır; Musevilik, Hıristiyanlık ve
Müslümanlığın doğduğu yerdir; medeniyetlere beşiklik etmiştir; semavî dinlerin
kutsal addettiği topraklar buradadır. Bunlara ilaveten, dünya petrol
rezervlerinin yüzde 67,5'i Ortadoğu'da bulunmaktadır. Ayrıca, başta Amerika
Birleşik Devletleri olmak üzere, birçok Batılı ülkedeki bankaların ve diğer
finans kuruluşlarının kullandığı taze paranın paranın çok önemli bir bölümü bu
ülkelerden sağlanmaktadır. Yine, dünya silah ticaretinin en önemli
pazarlarından birinin de Ortadoğu olduğu unutulmamalıdır. Ortadoğu'nun Batılı
güçler için iştah açıcı özelliği 21 Yüzyılda da devam edecektir. İşte bundan
dolayıdır ki, Batılı çokuluslu gücün, Kuzey Irak'taki Kürtleri ve Türkmenleri
Saddam'ın zulmünden korumaktan çok, yukarıda belirttiğim zenginlikler
üzerindeki inisiyatiflerini muhafaza etmek için bölgede bulunduklarını ifade
ediyorduk. Daha sonraki gelişmeler, bu inancımızı teyit etmiştir. Körfez
krizinde koşup gelen 30 ülkeyi, ne Azerbaycan'ın işgalinde, ne Bosna'daki
katliamda ve ne de Çeçenistan'da hâlâ devam etmekte olan insanlık dramında
göremedik. Bu insanseverler(!), Halepçe'de 5 000 Kürt kimyasal silahlarla
katledilirken de orada değillerdi. Çekiç Güç'ün varlığına
karşı çıkarken, bu gücün, ülkemizi kana bulayan terörü besleyip
cesaretlendirdiği endişesini de hep ifade ettik. Zira, Kuzey Irak'ta meydana
gelen otorite boşluğunun, terör örgütü için son derece müsait ortam olduğunu ve
PKK kamplarının, Kuzey Irak'ta, âdeta Çekiç Güç'ün koruması altında faaliyet
gösterdiğini biliyorduk. Yine, PKK'nın kullandığı
silahların bir bölümünün nereden temin edilmiş olabileceği sorusu da, Çekiç Güç
hakkındaki endişelerimizi güçlendiriyordu. Bu tespitteki haklılığımız da, Çekiç
Güç'ün kara unsurlarının ortadan kaldırılması ve Kuzey Irak'taki
merkezlerininin kaldırılmasından sonra terör örgütünün zaafa uğraması ve Kuzey
Irak'ta güç yitirmesiyle de açıkça belgelenmiştir. Sadece bunlar değil;
Çekiç Güç'e karşı çıkışımızın altındaki nedenlerden biri de, bu gücün şemsiyesi
altında faaliyet gösteren NGO'ların yürüttükleri faaliyetlerdi. İnsanî yardım
kuruluşları adı altında bölgeye yerleşen Batılı istihbarat örgütü mensupları,
bir yandan binlerce işbirlikçi bulup eğitirken, öte yandan da yoğun bir şekilde
misyonerlik faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Kuzey Irak'tan binlerce çocuğun
alınıp, kilise örgütlerince, Batı'ya götürüldüğünü ve birer Hıristiyan
misyoneri olarak yetiştirildiğini bilmeyen yoktur. Birer Hıristiyan misyoneri
ve yabancı ülke ajanı olarak yetiştirilen bu insanların, beş on yıl sonra bu
bölgede hangi kargaşaya zemin hazırlayacaklarının da takdirini Yüce Meclise
bırakıyoruz. Çekiç Güç'ün, bölgeyi terk ederken binlerce Kuzey Iraklıyı da
yanına alıp götürdükleri hâlâ hafızalarımızda bütün canlılığıyla bulunuyor. Yine, biz, Çekiç Güç'ün,
iddiaların aksine, Kuzey Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak bir yana, tamamen
tersi bir işlev gördüğünü ve bölgede adım adım bir yeni siyasî oluşuma öncülük
ettiğini de biliyoruz, bugün de aynen müşahede ediyoruz. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; özetlemeye çalıştığım bu nedenlerden ötürü, biz, Çekiç Güç'ün
Türkiye'ye faydadan çok zarar verdiğine inandık ve her platformda da buna karşı
çıktık. Sonra ne oldu: Refahyol
Hükümeti; yani 54 üncü hükümet işbaşına geçer geçmez öncelikle bu konuya el
attı; Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir gizli görüşme gerçekleştirilerek,
sorun enine boyuna tartışmaya açıldı ve nihayet, Çekiç Güç'e son veren ve
yalnızca Birleşmiş Milletler kararlarını takip edecek Kuzeyden Keşif Harekâtı
uygulamasına, 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı Meclis kararıyla geçilmiş
oldu. Elbette ki, Kuzeyden Keşif
Harekâtı ile Çekiç Güç, gerek amacı gerekse yapısı ve gördüğü işlev itibariyle
birbirinden çok farklıdır. Bizim o güne kadar Çekiç Güç'e karşı çıkarken ortaya
koyduğumuz endişelerin önemli bir bölümünü ortadan kaldıran bu uygulamaya yeni
başlandı. İzin verirseniz "ne
değişti" sorusunun cevabını da çok kısaca vermek istiyorum. 31 Aralık
1996'dan sonra, Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren Askerî Koordinasyon Merkezi,
yani Zaho merkezli karadaki birlik Türkiye'ye nakledildi, daha sonra da
faaliyetlerine son verildi. NGO'lar bölgeyi terk etmek zorunda kaldı; onlarla
işbirliği yapanlar da bölgeyi terk etti; yani, bölgedeki Türkiye aleyhtarı
faaliyetler asgarîye inmiş oldu. Boru hattı açıldı, bölgede sınır ticareti
başladı. Sözün burasında şunları
da hatırlatmakta fayda görüyorum: Kuzeyden Keşif Harekâtı, Türkiye, Amerika
Birleşik Devletleri ve İngiltere'den oluşan bu güç, 36 ncı paralelin kuzeyini,
özellikle uçuşa kapalı bölgeyi, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara
bağlı olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 477 sayılı kararıyla hükümete
verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif ve gerektiğinde
önleme uçuşlarıyla sınırlı bir kara harekâtıdır. Bu vesileyle, Çekiç Güç
sıkıntısını bir şekilde ülke gündeminden düşüren 54 üncü hükümeti,
huzurlarınızda şükranla yâd ediyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) Kısacası, Kuzeyden Keşif
Harekâtı çerçevesinde uçuşlar, tarafımızdan belirlenen ilke ve kurallar esas
alınarak gerçekleştirilmektedir. Kuzeyden Keşif Harekâtı kurallar ve ilkeler belgesi,
bizim de katıldığımız bir anlaşmayla meydana getirilmiş olmaktadır. Buna
ilaveten "Angajman Kuralları" denilen bir anlaşma geliştirilmiştir.
Angajman kurallarıyla da, Irak tarafından gerçekleştirilebilecek olası bir
harekâta karşı bu birleşik görev kuvvetinin nasıl tepki göstereceği önceden
planlanmıştır. Sayın milletvekilleri, bu
arada petrol boru hattının açılmasıyla, 1997-1998 yıllarında Türkiye'nin,
petrol nakli ücreti olarak 450 milyon dolar gelir sağladığı ve yine petrol
karşılığı gıda programı çerçevesinde de 280 milyon dolara yakın ihracat
gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu rakamlar da, Irak'a yönelik Birleşmiş
Milletler ambargosu sonucunda Türkiye'nin ekonomik anlamda ne kadar büyük
zararlara uğradığını göstermektedir. Bu nedenle, bölgede kalıcı barışın tesis
edilmesi ve ambargonun Türkiye'nin zararlarını telafi edecek şekilde ortadan
kaldırılması, her şeyden önce ülkemizin yararına sonuçlar doğuracaktır. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hükümet, Kuzeyden Keşif Harekâtı görev süresinin altı ay daha
uzatılmasını talep etmektedir. Bu uzatma talebinin gerekçesi olarak da, Kuzey
Irak'taki kargaşanın bitmediği ve Saddam rejiminin tehditlerini devam
ettirdiği, bu nedenle de olası bir göç hareketinin önlenmesi gibi
değerlendirmeleri esas almaktadır. İzin verirseniz, bu gerekçenin pek de
geçerli olmadığını arz etmek istiyorum. Kargaşa, gerginlik ve
belirsizliklerin sürdüğü Kuzey Irak'ta bu harekâtın devamının dışpolitikamızın
dengeleri açısından da önemli olduğu vurgulanmaktadır. Her şeyden önce, söz
konusu kargaşa ve belirsizliğin önümüzdeki altı ay içinde de bertaraf
edilmeyeceği hepinizin malumudur. Bu demektir ki, daha nice altı aylar, bu
yabancı unsurların ülkemizdeki mevcudiyeti devam edecektir. Yani, geçici bir
süre için ülke topraklarına kabul edilen yabancı bir askerî unsur, fiilen
kalıcı hale gelmektedir; tıpkı, olağanüstü halin olağanlaşması gibi. İşte, biz, Fazilet
Partisi olarak buna itiraz ediyoruz. Biz, ülkemizde bir yabancı gücün sürekli
kalmasını kabul edemeyeceğimizi huzurlarınızda ifade etmek istiyoruz. Kuzey Irak'taki Türkiye
aleyhtarı siyasî oluşumlar, bu süreçte gerilemek yerine, Çekiç Güç ve Keşif
Harekâtı döneminde gerilemek yerine, daha da hız kazanmıştır. Bunu, Kuzey
Irak'ı yakından bilenler ve izleyenler çok iyi tespit edebilirler. Evet, aradan geçen on
yılda, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunduğunu değil; ama, maalesef, bunun tam
aksi istikamette gelişmelerin gerçekleştiğini müşahede ediyoruz. Biz,
Türkiye'nin, müttefiklerine, hassasiyetlerini ve vazgeçilmezlerini anlatmakta
ve kabul ettirmekte yeterince de başarılı olamadığını görmekteyiz. Millî
birliğimizi ve ülke bütünlüğünü teminat altına alacak politika ve stratejileri
geliştirmekte çok geç kaldığımızı önemle not etmek istiyorum. Sayın milletvekilleri,
bundan bir asır önce Ortadoğu haritasını masa başında çizen, İngiliz ve Fransız
misyonerleriydi. Onlar, bu bölgeye, yani Ortadoğu'ya, hep, kan, gözyaşı ve ölüm
getirdiler; Allah muhafaza etsin, temennimiz, tarihin yeniden tekerrür
etmemesidir; biz, Ortadoğu'nun kaderinin, İngiliz ve Amerikan komiserlerine
terk edilmemesini talep ediyoruz. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye, dışpolitikayla ilgili millî siyasetini daha geniş
perspektiften değerlendirmek durumundadır. Bir ülkenin kendi komşularını seçmek
gibi bir lüksünün bulunmadığını biliyoruz. Biz, bu coğrafyada ve mevcut
komşularımızla birlikte yaşamak zorundayız. Bu zorluk ve zorunluluk, bizi ve
komşularımızı, sorunları sürtüşme ve çatışmaya dönüştürmeden, barışçıl bir
ortamda çözmek gibi bir mükellefiyetle karşı karşıya getirmektedir. Tarihimiz,
coğrafyamız, millî çıkarlarımız, bölgenin en büyük ve en güçlü devleti olarak
bize, son derece önemli ve kaçınılmaz bir misyon yüklemektedir. Bu misyonun
bilinciyle hareket eden bir siyasetin öncüleri ve uygulayıcıları olmak
zorundayız. Elbette ki, bizim, ne Kafkaslarda ne Ortaasya'da ne Balkanlarda ve
ne de Ortadoğu'da meydana gelen gelişmelerden bigâne kalmamız beklenemez.
Bizim, içimize kapanıp, tarihî ve kültürel bağlarımızın bulunduğu bu
coğrafyadan kopmamızı isteyenler, tarihimizle barışık olmayan, Müslüman Türk
Milletinin tarihin şerefi olan geçmişinden haberdar olmayan veya bu muhteşem
maziyi içlerine sindiremeyenlerdir. Türkiye, çokuluslu
güçlerin katkı ve desteklerine ihtiyaç hissetmeden ve hissettirmeden, bölgede,
barış ve istikrarın teminatı olabilmelidir. Bunun için gerekli olan hem maddî
hem de moral güce sahip bulunduğumuzun bilincindeyiz. Elbette ki, bir gün, ümit
ediyoruz, inanıyoruz ki, bir gün, Türkiye'yi, yöneten siyaset kadroları da, bu
ülkenin tarihî geçmişindeki ve bugünkü büyüklüğüne yakışır, gerçek anlamda
millî ve şahsiyetli bir politikayı, her kademede uygulamaya koyacaklardır,
diyor ve bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP,
MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi söz sırası, Doğru
Yol Partisi Grubunda. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hayri Kozakçıoğlu; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA HAYRİ
KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kuzeyden Keşif
Harekâtıyla ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sizlere
sunmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kuzeyden Keşif Harekâtı,
gerekçesi olarak ele aldığımızda, Irak'ın toprak bütünlüğünün sağlanması ve
birliğinin muhafazasını, Güvenlik Konseyi Kararlarının hedef ve ruhuna uygun
şekilde bölgede uygulanmasını, tarafımızdan belirtilen ilke ve kuralların esas
alınmasını, sadece keşif ve gerektiğinde önleme uçuşlarının yapılmasını
kapsamaktadır ve hedef olarak da, Türkiye'ye yönelik yeni göç dalgalarının
önlenmesi, Kuzey Irak'ta bulunan Kürt, Arap, Türkmen ve bütün unsurların can
güvenliğinin sağlanması ve Türkiye'nin ekonomik çıkarlarının korunması... Şimdi, gerek harekâtın
kapsamını ve gerekse harekâtın hedefini dikkate aldığımızda, tabiî ki, buna,
Türkiye'de hiç kimsenin itiraz etmesi mümkün değil. Ben, olaya bu yönden
değil de; Türkiye için çok büyük önem arz eden Kuzey Irak'taki gelişmeler,
tarih içerisinde Ortadoğu'nun başına gelen problemler ve Batı'nın bu olaylara
bakışı ile son günlerde Kuzey Irak'ın nerelere sürüklenmek istendiğini ve
Türkiye'nin hangi noktada bırakılmak istendiğini vurgulamak istiyorum. Şimdi, yukarıda
belirttiğimiz harekât, Kuzeyden Keşif Harekâtı insanî bir harekâttır,
insanların can güvenliğini sağlamaya yönelik bir harekâttır. O bölgeye
bakıyoruz, Irak'ta yıllardan beri Türkmenlere uygulanan sürgün politikası var,
Irak'ta yıllardan beri Türkmenlere uygulanan katliam politikası var, hiçbir
insanî harekât yapmak kimsenin aklına gelmiyor. Dokuz yıl süren İran-Irak
savaşı var, kimse müdahale etmiyor. Halepçe'de kimyasal silahlarla 5 000 kişi
öldürülüyor, yine bir harekâta neden olmuyoruz. 1988 yılında, aynı 1990 yılının
sonunda olduğu gibi, Irak silahlı kuvvetlerinin tank ve top ateşiyle, 100 000'e
yakın Iraklı Kürt mülteci yine hudutlarımıza geliyor, 70 000-80 000'i İran
tarafına geçiyor, 30 000'i bizim ülkemizde kalıyor ve iki yıl müddetle kalıyor,
ne Amerika ne Batı ülkeleri, bir insanî harekâtı düşünmüyorlar. Bu arada,
Saddam yönetimi, Türkiye hududundaki 25 ilâ 30 kilometre enindeki bir bandı
olduğu gibi boşaltıyor, bütün Kürt köylerini tahrip ediyor ve boşalttığı bu
bandı da PKK'ya teslim ediyor. Daha önce, hududumuzdan çok uzakta, Helve
kampında bulunan PKK, bütün güçleriyle birlikte gelip bizim hudut boyumuza
yerleşiyor ve ancak ondan sonra hudut saldırılarına imkân bulabiliyor.
Azerbaycan toprakları Ermenistan tarafından işgal ediliyor, pek çok Azerî
göçmen evinden, yurdundan oluyor; ama, yine de bir insanî harekât söz konusu
değil. Ve Çeçenistan'da halen Rus zulmü devam ediyor, hiç kimse bir insanî
harekât yapmayı düşünmüyor. O nedenle, insanî
harekâtı sadece bu boyutlarıyla ele almak veyahut Kuzey Irak'a yapılan harekât
sadece insanî amaçlarla yapılmıştır demek, bana göre, mümkün değil. Bu harekât
ne zaman başlıyor; bu harekât, Irak'ın Kuveyt'e girmesinden sonra başlıyor.
Demek ki, bu harekâtın temelinde, bu olayların temelinde, Irak'ın Kuveyt'e
girme tuzağına düşmesi var; Irak, Kuveyt'e girme tuzağına düşüyor ve bu harekât
da ondan sonra başlıyor. Niye; çünkü, benden önce sayın konuşmacının birinin de
belirttiği gibi, dünya petrol rezervinin yüzde 70'ine yakını bu bölgede,
Uzakdoğu'nun da, Avrupa'nın da sanayiinin enerjisi bu bölgede; yani, dünyada
dövüşen, çarpışan, rekabet halinde bulunan ülkelerin sanayilerinin enerjileri
bu bölgede ve o ülkelerin sanayilerinin rahat etmesi için bu bölgedeki enerjiye
mutlaka ulaşmaları gerekiyor. Bu, en son gördüğümüz tablo. Şöyle geriye doğru
bakalım, Batının daima isim verdiği bu Şark meselesine doğru gidip bakalım:
İngiltere ve Almanya, daha sonra da Amerika, bu bölgeyle çok yakından
ilgilenmişler. İngiltere, önce Kıbrıs'ı ele geçirmiş, Mısır'ı ele geçirmiş,
amacı eski İpek Yolunu, deniz yolunu ve 1800'lü yıllarından başından itibaren
ortaya çıkan, 1870'lerden sonra da tam olarak belirlenen petrole el koyabilmek.
Almanya'da bunun arkasını bırakmamış, Almanya'da aynı olayın peşinde. Ne
yapmış: Almanya, 1903 yılında -yanlış hatırlamıyorsam- Osmanlı ile Bağdat demiryolu
anlaşmasını yapmış, bir yıl sonra, 1904 yılında da Musul ve Bağdat
vilayetlerinde petrol arama anlaşmasını yapmış. Yani,1870-1871 yıllarında
Kafkas petrolleri işlenmeye başladıktan sonra, Ortadoğu, Batı ülkeleri için çok
daha önemli hale gelmiştir. İngiltere'nin ve Almanya'nın esas amaçları budur. Osmanlı İmparatorluğu
zamanında bizim iki zırhlımız, hani Almanlardan alıp isim değiştirdiğimiz iki
zırhlımız, Sıvastopol'u bombalamasalardı dahi, Osmanlı yine zorla harbe
sokulacaktı; çünkü, o tarihten iki ay önce Hindistan'daki bir İngiliz ordusu,
Osmanlının güney hududuna hareket etmek üzere görevlendirilmişti, yola çıkmıştı
ve o harekattan onbeş gün önce de Osmanlı hududuna gelmişti. Hani, kurdun
kuzuyu kaldırması meselesi, su o tarafa da aksa, bu tarafa da aksa, Osmanlı,
elinden kolundan tutularak, harbe sokulacaktı, özellikle güney bölgesinden
harbe sokulacaktı; amaçda, o bölgedeki petrolü, o bölgedeki zenginliği ele
geçirmekti. Birinci Dünya Savaşı, bunların bu amaçlarıyla sonuçlandı. Birinci
Dünya Savaşı öncesinde Osmanlıyı paylaşmaya zaten karar verdiler. Daha önce
zaman zaman Osmanlıya taraf çıkanlar da ayrıldı, karar verdiler ve 20 Nisan
1920'de Sanremo'da bir toplantı yapıldı. Bu Sanremo toplantısı, dünya
petrolünün bölüşüm toplantısıdır. Ağalar, dünya petrolünü, oturdular bölüştüler
ve petrolle ilgili bundan sonraki bütün politikalar da buna göre devam etti
gitti. Büyük Atatürk'ün
Samsun'dan başlayan büyük harekâtında, 29 Temmuz ile 7 Ağustos arasında Erzurum
Kongresi vardır. Erzurum Kongresi olunca, Misakımillî ilan edilmiştir. İlan
edilen misakımillî içerisinde, Musul, Kerkük ve Süleymaniye de vardır ve savaşı
kazanan Türkiye, Lozan Antlaşmasında misakımillînin her bölümünü kabul
ettirmiş, bu bölümünü kabul ettirememiştir. Mondros Mütarekesine
göre, işgalci güçlerin, bütün işgal ettikleri yerlerden çekilmesi gerektiği
halde, İngiltere Musul'dan çekilmemiştir ve Musul-Kerkük bölgesi üzerinde
Lozan'da anlaşılmamış, dondurulmuş, daha sonra da pazarlıklara bırakılmıştır. O
günkü Birleşmiş Milletler olan Cemiyet-i Akvam araya girmiş, oraya gitmiş,
komisyonlar kurulmuş ve maalesef, en sonunda Türkiye Cumhuriyeti, 25 yıl
süreyle, yıllık petrol hâsılatının yüzde 10'una karşılık, 500 000 sterline,
Musul'daki, bu bölgedeki petrol hakkından vazgeçmek zorunda kalmıştır. İşte o
günden başlayan, çok daha eskilerden başlayan olay, döne döne, en sonunda
Kuveyt krizine gelmiştir. Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra o bölgede ortaya çıkan güç boşluğunu, Amerika Birleşik
Devletleri hemen gelmiş doldurmuştur ve Kuzey Irak politikası o günlerde tespit
edilmiştir. Bunu ben söylemiyorum, Batılı gazetelere kadar giden yazarların
görüşleri: Irak bölünecek, Kuzey Irak Amerika'nın kontrolüne geçecek; Irak
zayıfladığı zaman, Irak'ın İsrail'e karşı olan politikası tabiî ki
zayıflayacak; yalnız kalan Suriye'nin İsrail politikası değişecek ve İran da
yakından kontrol altına alınacak. Kuveyt'ten sonraki, Körfez krizinden sonraki
amaç budur ve Körfez krizinden sonraki tablo, dünyadaki petrolün ikinci dağılım
tablosudur; birincisi 1920'de, ikincisi de Körfez krizinden sonradır. İşte, Körfez krizinden
sonra Irak'ın kuzeydeki Kürtlere saldırması üzerine Türkiye'ye sığınmak zorunda
kalan 500 000 Kürtün tekrar yerlerine ulaştırılması bakımından düzenlenen ve
bizim de katıldığımız bu harekât, bugün, isim değiştirerek, şekil değiştirerek,
bugünlere kadar gelmiştir. Irak'a uygulanan ekonomik
ambargodan en büyük zarar gören ülke, Türkiye'dir. Hele, ülkemizin güney
bölgesindeki illerde, pek çok ticarî faaliyet, büyük sekteye uğramıştır. Irak
üzerinden karayoluyla yaptığımız ihracat, büyük zarara uğramıştır; fakat, bu
olay, bir türlü bitirilmek istenmiyor. Kimyasal silahlar
aranıyor. Nerede bu kimyasal silahlar? Sormuyorlar; bu kimyasal silahları
Irak'a gönderen kim? Hangi ülke, bu kimyasal silahları üretti de Irak'a verdi;
kimlere karşı kullanılsın diye verdi? On yıldan beri niye bulunamıyor? Yirmi
yıl daha bulunamazsa, bu olay, yirmi yıl daha devam edecek mi? Bu soruların
cevaplarını, mutlaka araştırmamız lazım. Şimdi, olay böyle gelişirken,
başlangıçta, Türkiye, bu konularda söz sahibiydi. Körfez krizi sırasında, o
gün, hükümet yetkililerine, pek çok konu, Amerikalılar tarafından
danışılıyordu, görüşülüyordu. Daha sonraki yıllarda, yine, Türkiye, bu olayın
önderliği yaptı. Hatırlarsınız, burada, Ankara'da başlayan görüşmelere, Kuzey
Irak'taki bütün grupların temsilcileri, İngiltere'nin temsilcisi, Amerika'nın
temsilcisi geldi, Türkiye'nin önderliğinde, bu olaya çare aramaya başladılar;
ama, 1998'le birlikte, olayın yönü değişti; olayın merkezi, artık Washington
olmaya başladı. 1998'de Washington'da bu toplantı yapılırken, üzülerek
belirteyim ki, bizim o zamanki Başbakanımıza haber dahi verilmedi; o gün
Amerika'da bulunan Başbakanımıza haber verilmedi, Türkiye, bu kadar dışlanmaya
başlandı. Amerika, yalnız Türkiye'yi değil, Birleşmiş Milletleri de dışladı;
kendisi, Birleşmiş Milletlerin yerine geçti; her türlü siyasî, iktisadî, askerî
kararları alıyor ve bu kararları da uyguluyor; tek başına da uyguluyor; olay,
bu noktalara gelmiştir. Şimdi, bu bölgede, bu
bölgenin önderi Türkiye'dir; bu bölgedeki en istikrarlı güç de Türkiye'dir;
Batı'nın en sağlam dostu da Türkiye'dir; Amerika'nın en iyi, sağlam dostu da
Türkiye'dir. Türkiye, her türlü gücüyle, bu bölgede, bu anlaşmazlıklara çare
bulabilecek, bu anlaşmazlıklara ağırlığını koyabilecek bir ülkedir. Türkiye'yi
saf dışı bırakarak, Türkiye'ye bazı emrivakiler getirerek, bir çözüm yolu
bulunamaz. Türkiye'ye, hiç kimse, tercihini zorla da kabul ettiremez. Şimdi,
bize düşen görev, Türkiye'nin bu ağırlığının ortaya konulmasıdır; Türkiye,
artık, bu ağırlığını, mutlaka ortaya koymalıdır. Şimdi, Batı ülkelerine
bakıyoruz; Amerikası, Fransası, İtalyası, hangisi olursa olsun, Ermeni
konusunda veya diğer konularda, Türkiye aleyhinde bir karar alacaklar;
hükümetler, bu kararı hiç üstlenmiyor. Hükümetlere gittiğiniz zaman “efendim,
biz bu işe karşıyız; ama, Temsilciler Meclisi, Senato...” Hep, hedef olarak,
parmakla, orası gösteriliyor. Ben de diyorum ki, biz de, bu konuda, hangi
iktidar bulunursa bulunsun, Büyük Millet Meclisi olarak, bu hükümetlere
yardımcı olalım. Hükümetler, kendileri, zaman zaman, çeşitli nedenlerle,
iktisadî ilişkilerle, politik ilişkilerle direnemedikleri kararları bize
aldırsınlar; Türkiye Büyük Millet Meclisini göstersinler. Bizim
parlamenterlerimiz, olayın çözümü için Fransa'ya gidiyor; Fransızlar bizim
ayağımıza gelsinler. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Başkaları bizim
ayağımıza gelsin, bizim Parlamentoda çözüm aramaya başlasınlar. Bu, Parlamento
ve hükümetin, işbirliği halinde, beraberce, yakın bir çalışmasıdır. Şimdi, bunları niye
söylemek istiyorum; Kuzeyden Keşif Harekâtı, bence, bu işin temeli değildir.
Kuzeyden Keşif Harekâtına, Doğru Yol Partisi olarak, baştan beri evet dedik,
yine de evet deriz, yine de destekleriz; ama, Kuzeyden Keşif Harekâtıyla
birlikte oluşan ve gelişen diğer tabloya çok dikkat etmemiz lazım. Biz Türkler, çok iyi
niyetliyiz; Osmanlıdan beri, bu iyi niyetin hep cezasını çekmişiz; hep, iyi
niyetimiz başkaları tarafından istismar edilmiş. Bu nedenle, bu konu, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde çok iyi görüşülmeli; gerekirse, bir gizli görüşme
yapılmalı. Sayın Dışişleri Bakanımız, bu olayla ilgili, Batı'nın tutumunu, net
olarak, açık olarak bize anlatmalı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bir millî
politika oluşturmalı; çünkü, bu mesele, bir millî meseledir, ülkemizin bir
millî meselesidir. Bu konuda, iktidar ve muhalefet ayırımının kesinlikle
olmayacağı kanaatindeyim; çünkü, biz, yurtta ve cihanda sulh isteyen büyük
Atatürk'ün politikasını takip eden ve daima da, ülkenin meseleleri ortaya
çıktığı zaman, birlik ve beraberliğimizi bütün dünyaya gösteren bir milletin
evlatlarıyız. Bu nedenle, bu Parlamento, Kuzey Irak konusunda, Türkiye'yi
yakından ilgilendiren konularda, hükümetin getireceği teklifleri de dikkate
alarak bir millî politika oluşturmalı, bu politikayı bütün dünyaya ilan etmeli,
dost da düşman da Türkiye Büyük Millet Meclisini bilmeli, Türkün gücünü
tanımalı ve bunu da uygulamalıyız. Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Kozakçıoğlu. Gruplar adına görüşmeler
bitmiştir. Şahısları adına, Tokat
Milletvekili Sayın Sobacı, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Sayın Sobacı, süreniz 10
dakikadır. HALİL ÇALIK (Kocaeli) -
Tokat'la ne alakası var Sayın Sobacı?!. Bu senin konun değil!.. BEKİR SOBACI (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; DSP sıralarından "Tokat'la ne alakası
var?" diyorlar. BAŞKAN - Efendim,
karşılıklı konuşmayalım lütfen; bu önemli bir konu. BEKİR SOBACI (Devamla) -
Kuzey Irak'la Türkiye'nin alakası var. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 2000 yılı bütçe
görüşmelerinde de, tevafuken yine böyle bir pazar günü, Keşif Harekâtı
görüşülürken kişisel söz almış ve o konuşmamda da olayı sadece millî savunma ve
askerî çözümlerle alakalı görüp Bakanlar Kurulu sırasında Millî Savunma
Bakanının tek başına oturmasını üzüntüyle karşıladığımı ifade etmiştim. Bütçe görüşmelerinden
önce, Meclisimizde, dışişleri ve Kuzey Irak'la alakalı önergelerin
görüşülmesinde, önerge sahibi arkadaşlarımız, Dışişleri Bakanının, Kuzey Irak
konusunda hiçbir bir bilgi ve ifadede bulunmadığını, eleştirerek
belirtmişlerdi. Gönlüm yine arzu ediyor ve aynı ifadeleri tekrarlıyorum ki,
Bakanlar Kurulu sıralarında, keşke, o eksikliği gidermek noktasında bir fırsat
olan bugünkü görüşmede Dışişleri Bakanımız da olsaydı. Şimdi, olayı, DSP Grubu
sözcüsü arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, Ermeni tasarısı, karşılıklı
birtakım şantaj ifadeleri ve "İncirlik'i değerlendiririz, Keşif Harekâtını
yeniden incelemeye alırız" şeklinde değerlendirerek böyle tepkisel
tavırlarla ve şantaj tavırlarıyla Türkiye'nin Ortadoğu'daki elini
güçlendirebileceğine inanıyor muyuz, bu çıkar yol mudur?! Yani, Kuzey Irak'taki
bu belirsizlik nereye kadar gidecek? Irak'ın toprak bütünlüğünü istediğimizi
söylüyoruz. Toprak bütünlüğünü istemek, o topraklar üzerinde denetimi de
tanımaktır. Şimdi, bu manada, aslında
biraz daha geriye giderek, 1992'de, Yahudi lobisinin sözcüsü William Safire'nin
“Kürt Devletine Giden Yol” adlı bir kitabında "Öcalan Türkiye'ye teslim
edilmeli ve Kuzey Irak'taki Kürt devleti kuruluşuna Türkiye razı
edilmelidir" diye bir ifadesiyle başlayan süreçte ve 56 ncı Azınlık
Hükümetinin Başbakanı Sayın Ecevit'in, o günlerde "Kuzey Irak'ta çağdaş
bir devlet kuruluyor" ifadeleri "Amerika Birleşik Devletleriyle ilişkilerimiz
Öcalan'ın teslimi veya yakalanmasıyla alakalıdır" ifadelerini de yan yana
getirdiğimizde, ben, sözde Ermeni soykırım tasarısının, aslında, Türkiye'nin
tavır değişikliğine geç çıkarılmış bir kart olduğuna inanıyorum. Bu manada
böyle bir değerlendirmem var. Değerli arkadaşlar,
elbette, Kuzey Irak'taki etnik karakteristiğin çok gerilerde olan oluşumları
var. 1960'ta, İsrail'in, katır sırtında Barzani'ye dolarlar ulaştırdığını,
bugün, istihbarat arşivleri söylüyor; fakat, Türkiye'nin, PKK belasına musallat
edilmesi, Kuzey Irak'taki o etnik tarihî karakteristikten de farklı bir
olaydır. Olay, planlanan, Ortadoğu'da petroller üzerindeki siyonist ve Amerika
gücünün sağlanmasında, Türkiye'yi, oradaki oldubittilere razı etme noktasında
çıkarılmıştır PKK, bu manada. İşte, bugün PKK sona
erdirilmiştir; ama, Türkiye'ye, elbette, Barzani geliyor, Talabani geliyor,
ondan da önemli şeyler... Basını şöyle bir taradım "Barzani dört önemli
noktada uyarıldı" deniliyor "İngiltere ve Amerika'nın planlarına
uymayacaksınız” deniliyor. Doğru; çünkü, gelişmekte olan planlar Türkiye'nin
aleyhinedir. Amerika Birleşik Devletleri, geçen iki ay içinde, Londra'da Ulusal
Irak Kongresini toplayarak muhalefeti bir araya getirdi; para yardımı yapıyor
ve bu muhalefetin bürolarının, İran'da, Suriye'de ve Washington'da da
açıldığını biliyoruz. Şimdi, burada, elbette
bir güçler dengesi var; bir satranç var; bu manada, oturup, uzun vadeli bu flû
durumun, bu belirsiz durumun, Türkiye'ye, ileride çok büyük zararlara sebep
olacağının farkına vararak, kalıcı, net tavırlarımızı biz koymak zorundayız
değerli arkadaşlar. Bu manada, Birleşmiş
Milletlerle Irak'ın diyaloğunu, acaba kimler engelliyor? Bunu da iyi
değerlendirmemiz lazım. Artı, DYP sayın sözcüsü
de gayet güzel belirtti: Kitle imha silahları... Bu manada, geçmişte yapılan
çalışmaların, Amerika'nın, gönderilen temsilcilerin ve inceleme yapan
insanların ne kadar kışkırtıcı tavırlar içerisinde olduğunu da biliyoruz. Bu
manada, yine ifade etmek istiyorum ki, Batı, Kuzey Irak'ta, bir Birleşmiş
Milletler barış gücüne acaba niçin yanaşmamaktadır, özellikle İngiltere ve
Amerika? Bölge ülkelerinin de ağırlıklı katkısı olacak ve çözümü hızlandıracak
ve oradaki insanların muhtemel saldırılardan korunması noktasında bir Birleşmiş
Milletler barış gücü niye hiç gündeme gelmedi? Amerika ve İngiltere, özellikle
de, daha Körfez Savaşından sonra oluşturdukları güçte Birleşmiş Milletleri hiç
dikkate almadı. Bunun farkına varan Fransa, 1997 yılında, haklı olarak bu
güçten çekildi. İşte, bu manada, Türkiye, millî menfaatlarını koruyacak en üst
seviyede bir politikayı ve uzun vadeli bir stratejiyi geliştirmek zorundadır
diye ifade etmek istiyorum. Şimdi, Dış Ticaret
Müsteşarlığının bağlı olduğu Sayın Devlet Bakanımız da burada. Yayınlardan
biliyoruz ki, bugün, Irak'ın elinde, petrol ihracından elde ettiği yaklaşık 21
milyarlık bir fon oluşmuştur. Kim kontrol ediyor bunu; Batı. Bu fonu, Birleşmiş
Milletler eliyle onlar kullanıyor. Biz, bu 21 milyarlık fondan 100 milyon
dolarlarla ifade edilen anlaşmalı, izinli ihracat yapabiliyoruz. Zaten bizim,
Körfez Savaşından sonra meydana çıkan ve 40 milyar dolarlarla ifade edilen
zararımızdan sonra, 21milyar dolarlık bir fondan 100 milyon dolarlık bir imkânı
kullanmış olmamız, Türkiye açısından üzüntü verici bir olaydır. Yani, ekonomik
krizle karşı karşıya kaldığımız bu
günlerde, ben, Kuzey Irak'ın hem insanî ihtiyaçlarının karşılanması hem
de Irak'ın çocuk ölümleri dahil, yaşadığı amansız ambargonun da sona
erdirilmesi noktasında, Türkiye'nin daha etkili ve daha aktif bir siyaset
izlemesinin zaruretine inanıyorum değerli arkadaşlar ve bu oluşan meblağdan en
çok faydalanması gereken ve haklı olan tarafın Türkiye olduğuna inanıyorum.
Biz, bu fondan, ihracatımızın desteklenmesi konusunda daha büyük faydalar elde
etmeliyiz diye ifade ediyorum. Ayrıca, 1995'te Erbil'de
kurulan Türkmen cephesi problemi de
var. Bugün karşılıklı çatışmalarda olay, hâlâ, Kuzey Irak içinde de bir dengeye
ve barışa kavuşturulmuş değil. Çünkü, Talabani-Barzani arasındaki çatışmalar ve
burada zarar gören Türkmen cephesini ki, 2,5 milyona yakın Türkmenin olduğu
söyleniyor... Burada da Türkiye'nin daha dengeli ve kalıcı bir çizgi ortaya
koyması, ülkemiz menfaatları açısından zarurettir diyorum. Bu manada, eğer,
Bağdat-Ankara ilişkilerinde, Ermeni soykırımında olduğu gibi malzeme ve ilaç
taşıyan birkaç tane sembolik uçak göndermek gibi birtakım tepkisel faaliyetten
ziyade, daha kalıcı, gerçekten, Bağdat'ı Kuzey Irak’la ilgili politikasında on
yılda gelişen olaylardan sonra ders alması gerektiğine ve etkin bir denge gücü
olarak Bağdat yönetimini ikna ederek, Kuzey Irak'ta Türkiye aleyhine
geliştirilmek istenen çok kötü sonuçlar doğuracak yapılanmaların da önüne
geçmeliyiz. "Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıyız" ifadesinin bir
sözden öte, birtakım çalışmaları da gerektirdiğine inanıyorum. Kaldı ki, Keşif Harekâtı
sanıldığı kadar çok masum bir harekât da değildir. Irak tarafının verdiği
bilgilere ve iddialara göre 1998 ile 2000 yılları arasında, son iki yılda 5 251
defa Irak'a saldırıda bulunulmuştur. Bunun da mutlaka yetkililer tarafından
değerlendirildiğine inanıyorum. Türkiye'nin menfaatlarını
koruyucu ve daha kalıcı, uzun vadeli stratejik bir dışpolitikanın oluşturulması
temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Samsun Milletvekili Sayın
Musa Uzunkaya; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzeyden Keşif Harekâtının
31.12.2000'den itibaren 6 ay süreyle uzatılması amacına matuf Başbakanlık
tezkeresi üzerinde şahsım adına görüşlerimi beyan etmek üzere, huzurlarınıza
çıkmış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, çok
değerli hatipler, önce Çekiç Güç sonra Kuzeyden Keşif Harekâtına dönüşen bu olayı geniş bir şekilde izah ettiler.
Özellikle, bu harekâtın üzerinde oturduğu ana temelleri de kanaatimce çok iyi
tahlil ettiler. Burada çok net gözüken
bir şey var. Bir çıkar mücadelesi, 2000'li yıllarda Batı ülkeleri tarafından
öteden beri Ortadoğu'da ve petrol üzerinde Amerika'nın, İngiltere ve daha
önceki Çekiç Güç Harekâtı içerisinde bulunan ülkelerin çıkarlarının hesap
edildiği bir harekât var ortada. Üzülerek söyleyeyim -belki, tabir ağır gelecek
ama- biz, burada bir enstrüman gibi, sadece bitişik bir ülke, toprağımızın
kullanılması zaruretinden dolayı bu olayın içindeyiz; yani, İncirlik Üssü veya
Diyarbakır’daki üssümüzün kullanılması amacıyla... Az önce ifade edildi; bu
olayda, Türkiye'nin zerre kadar faydası olmamıştır; aksine, komşu ülkelerin
nezdinde itibarı kaybolmuştur, saygınlığı kaybolmuştur. Ciddî bir itibar
erozyonuna uğradık, güvenilirliğimizi kaybettik. Bize söylenen gerekçelerin de
sağlıklı olduğunu kabul etmemiz mümkün değil. Az önce değerli valim çok
güzel ifade ettiler; eğer, bu insanlar bu kadar hamiyetperver idiyseler,
Bosna'da, Avrupa'nın içinde yaşanan olaylarda neredeydiler? Çeçenistan'da hâlâ
devam eden feryada niye sağır kaldılar? Karabağ'ı işgal eden, binlerce Azeriyi
katleden Ermeni hadisesinde niye duyarsızdılar? Şu mübarek ramazanda,
Filistin'de İsrail faşizminin akıttığı kanlar karşısında niçin duyarsızlar?
Ama, bakıyorsunuz, 1991 yılından beri -çok güzel ifade edildi- Irak'ın oyuna
getirildiği bir noktada, yani, Kuveyt'e önce saldırtıldı,hesap belliydi,
bölgedeki petroller üzerinde, rezervlerinin gittikçe zayıfladığı bilinen
petroller üzerinde, Batı'nın, başta ABD olmak üzere, hesapları ve çıkarları,
bir şekilde devam ettirilmeliydi. O günlerde, biz, belki, bir umutla bu olayın
içine girdik. Bir koyup üç alma mantığı, her ne kadar, o gün, ihtimal dahilinde
gözüküyor idiyse de, sonuçta, gördük ki, misakımillî hudutlarımız içerisinde
bulunan bölgeleri Lozan'da kaybetmemiz gibi, dokuz on yıllık süreçte yaşadık
ki, biz, çok şeyleri kaybettik. Neleri kaybetmedik
arkadaşlar... Bakın, başımıza bela ettikleri, onbeş yıl süreçli bir PKK terörü
sonucu, 120 milyar doları aşan bir ekonomik kayıp ve 30 000'den fazla can artı
bu ambargo... Bakın -Irak'a- geçenlerde, bize dayattıkları Avrupa Birliği
katılımı için Kıbrıs önşartı karşısında gösterdiğimiz çok cılız, çok zayıf, çok
yetersiz tepki sonucu, Bağdat'a, lütfen ve keremen bir uçak indirdik; dedik ki,
yardım edeceğiz. Ben de zannettim ki, dışpolitika açısından, hakikaten,
hükümet, bir yiğitlik gösteriyor, bundan sonra ambargoyu deldik, haklılığımızı
da kanıtladık, ekonomik kayıplarımızı önlemeye çalışacağız. Değerli arkadaşlar,
Irak-Kuveyt Harbinden sonra, yani, Körfez Savaşından sonra, bu bölgedeki
ihracat ve ithalattaki kaybımız, esasen... İşte, geçtiğimiz iki gün önce,
TÜSİAD, âdeta, bir dış muhtıra verdi; üzülüyoruz böyle şeylere. Hükümetlere
birkısım tavsiyeleri olabilir, birkısım kurumların, kuruluşların; ama, zaman
zaman muhtıralar verirler, onlar da birkısım tebliğlerde bulunurlar. Şimdi,
ekonomi zaafa uğradı; niye, ihracat ve ithalatınızın makası, ithalat lehine
yüzde 200'leri aşan bir açılma gösterdi. En büyük kaybınız, bölgedeki ülkelere
ihracat yapamamanız; komşu ülkelere ihracat yapamıyorsunuz. Bu ülkelerin,
çevremizdeki ülkelerin yıllık ticaret hacmi 500 milyar doların üzerindeyken,
Türkiye, bundan, yüzde 1 oranında dahi oranında dahi pay alamamakta,
kullanamamaktadır. Sorumlu, kusura bakmayın, hükümetlerimizin zaafıdır.
Konunun, Parlamentoda enine boyuna tartışılmasına, muhalefet ve iktidar mantığıyla
bir ayrıştırma içinde değil, sağduyuyu egemen kılarak, hakikaten, bu konuda
daha sağlıklı nasıl adım atabilirizi sorgulayamamış olmamızdandır ve sonuç,
bakınız, büyük bir ekonomik kayıp yaşıyoruz. Bitişik ülkelerde insanlar
açlıktan âdeta ölüyor, Amasya'daki, Suluova'daki soğancının soğanı yanında
çürüyor, Niğde'deki elma orada çürüyor; ama, elmanın tanesi 2-2,5 dinar
Irak'ta, oraya, kamyonlarla elma dahi gönderemiyoruz; hemen şurası hududumuz. Daha ötesi, tabiî, bizim,
bu bölgedeki oluşumlardan da ciddî endişelerimiz var. Amacı, baştan beri,
Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak olduğu ifade edilen, bu, perde arkasında
saklanan hadisede, geçtiğimiz yaz, değerli bir bakanımız ve beraberindeki
heyet, Irak'a girerken çok farklı bir yapıyla, farklı bir bayrakla, farklı bir
parayla, farklı bir devlet yapısıyla karşılaştığını gördü. Evet, bu hükümet,
gördü, bu iktidar gördü ve dolayısıyla bu millet gördü. Hani bu bölgede yeni
bir oluşum olmayacaktı; bizim, bu, Çekiç Güç'ten Kuzeyden Keşif Harekâtına
geçişimizdeki topraklarımızı açmamızın yegâne nedeni, komşu ülkenin toprak
bütünlüğünü sağlamaktı?!. Arkadaşlar, kendimizi aldatmayalım, Yüce Parlamentoyu
ve aziz milletimizi yanıltmayalım, en azından, yakın gelecekteki muhtemel
gelişebilecek sonuçlardan bu milleti haberdar edelim. Dahası, o bölgede bu
kadar mücadele yapılırken, geçtiğimiz günlerde acı feryatlarını duyduk,
Irak'taki Türkmen kardeşlerimizin karşılaştığı problem ve sıkıntılara, ne bu
Çekiç Güç'ün veya Keşif Harekâtının ne de diğer dış politikadaki tavır ve
davranışımızın zerre kadar ilgisi olmamıştır ve ben hükümeti, Irak'taki Türkmen
kardeşlerimizin ciddî olan sorunlarıyla ilgilenmeye, bu konuda da mütenebbih
olmaya davet ediyorum. Değerli arkadaşlar,
görülen o ki, her yapılanda, sonuç itibariyle, her şey aleyhimize tecelli
ediyor. Hani bizim Temel ile
İdris kardeşlerden Temel büyük, biraz da uyanık geçiniyor. Eskiden, bizim
bölgelerde, düğünler hep perşembe günü olurdu. Köylerde de, düğünlerle beraber
su değirmeni işi de olduğu için, herkes nöbetle giderdi değirmene. Hem
mahallede Fadime'nin düğünü var hem de Temel ile İdrisin değirmen nöbeti var.
Temel uyanık ya, kardeşi İdris'e diyor ki: "Ula İdris..." O da 'ne
var' diyor. "Biliyorsun, yarın hem Fadime'nin düğünü var hem de bizim değirmen
nöbeti var. İkimiz düğüne gitsek olmaz, ikimiz değirmene gitsek olmaz."
'Ee, ne yapalım?..' diyor. "Bir kura atalım." 'Ne olsun?' diyor.
"İstersen, düğüne ben gideyim, değirmene sen git; istersen değirmene sen
git, düğüne ben gideyim." 'Nasıl nasıl?!' diyor. "İstersen değirmene
sen git, düğüne ben gideyim; istersen düğüne ben gideyim, değirmene sen
git." 'Yahu, bu nasıl kuradır, hep değirmen bana, düğün sana düşüyor?!' Değerli arkadaşlar, bizim
olay, âdeta, Temel hadisesi; bütün değirmen nöbetlerini bu millete tutturuyorlar.
Dışpolitikada büyük bir gaflet içindeyiz, bu konuda da olduğu gibi. Ekonomik
kayıplarımızı ortaya koymak zorundayız. Türkiye'nin, gerçekten, çıkarlarının
haleldar edilip edilmediğini sorgulamak zorundayız. Yüce Parlamentoyu, bu
konuda -az önce de ifade edildi- gerekirse bir defa, birçok defa gizli
oturumlarla bir araya getirip, Türkiye'nin ve ülkemizin âli menfaatlarını
beraber tartışmak zorundayız. Bu konuda, iktidar şunu
çok iyi bilsin: Dışpolitikada 550 milletvekilinin tek bir tanesi, Türkiye'nin
çıkarları aleyhinde, mümkün değildir ki burada bir kanaat izhar etmiş olsun.
Herkesin amacı, ülkemizin âli menfaatları ve yarınki nesillerimizin mutlu
geleceğidir. Bunu sağlamak da, herhalde, sorumluluk olarak, yüce milletin
Parlamentosuna düşmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun. MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Bu vesileyle, iki gün önce Afyon merkezli yaşanan deprem hadisesinde ölen
kardeşlerimize Cenabı Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. Yine, birkaç gün önce
görevi başında şehit edilen polis memurlarımızı rahmetle yad ediyor, tüm
meslektaşlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Hükümete de, bu olaylar
akabinde polislerin hareketi konusunda olumsuz davranma endişesini hissettiğim
için, daha temkinli, daha ölçülü davranma konusunda, bir milletvekili
arkadaşları olarak, uyarı mahiyetinde değil, ama, bir hatırlatma mahiyetinde bu
konuyu hatırlatmak istiyorum. Yaklaşan Kadir Gecenizi,
Ramazan Bayramınızı kutluyor ve yeni yılımızın Parlamentoya ve Yüce Milletimize
hayırlı olmasını diliyor, heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN- Sayın Bakanım,
konuşacak mısınız?.. MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri)- Evet. BAŞKAN- Buyurun efendim.
(MHP ve DSP sıralarından alkışlar) MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri)- Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; huzurunuza getirmiş olduğumuz, Hükümetimizin Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin altı ay daha uzatılmasına ilişkin tezkeresi
üzerindeki görüşmelerde, sunuş konuşmamda temas ettiğim hususları tekrarlamak
istemiyorum. Orada belirttiğimiz gerekçeler, gerekçelerin muhtevası,
savunmamızın ve uzatılmanın da gerekleri olarak ortada durmaktadır. Bu konuda, Meclisimizin
ve söz alan değerli arkadaşlarımızın, konunun daha çok Kuzey Irak'ın
yapılanması ve Ortadoğu'daki önemi ve Türkiye ile ilişkileri bakımından
gösterdikleri hassasiyete de teşekkürlerimi sunuyorum. Ben, konunun daha çok
ağırlıklı yönü olan, savunma ve dış güvenlik boyutuna ve onu destekleyen siyasî
bölümüne işaret etmeye çalışmıştım. Her birinin, değerli arkadaşlarımızın
görüşleri içinde yer almış hususlara büyük ölçüde katılmakta olduğumuzu,
bunların da değerlendirmelerde bulunmamız için bir ortam teşkil ettiğini
söylemeyi de bir görev sayıyorum. Mevcut ortamda, bu
harekâtın devamı, dışpolitika dengelerimiz bakımından bu safhada gerekli
görülmektedir. Burada, şunu da ifade etmek istiyorum: Biz, bu ortamda, PKK
yuvalanmasının önlenmesinde ve engellenmesinde yararlı olduğu için; yeni bir
göç hareketine imkân sağlamadığı ve onu engellediği için; sınır güvenliğimizi
sağlamada yarar sağladığı için; petrol boru hattının kısmen açılışı ve onun
güvenlik içerisinde devamına imkân sağladığı ve bu sebeple de, yapılan petrol
ihracatı karşılığı, gıda ve insanî yardım ticaretimize de yarar sağladığı için
-uzatma gereklerimize ve gerekçelerine "uygundur" diyen ve buna
katılan arkadaşlarımıza da teşekkür ederek- uzatılmanın onaylanmasını
takdirlerinize sunuyorum. Değerli arkadaşlarım,
Kuzey Irak'ta olumsuz şartlar, karışıklıklar, istikrarsızlıklar devam ediyorsa
ve bunu normal hale getirmek, olağan hale getirmek tümüyle elimizde değilse,
kontrolümüzde değilse, bu, Amerika Birleşik Devletlerinin, İngiltere'nin veya
başka güçlerin menfaatınadır deniyorsa, Türkiye'nin menfaatının, ismi geçen
ülkelerden daha çok olduğunun altını çizmek istiyorum. O sebeple, bu hükümet
tezkeresindeki Kuzeyden Keşif Harekâtının altı ay daha uzatılmasını tekrar
takdirlerinize sunuyor, selam ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Son söz milletvekilinin. Hakkâri Milletvekili
Sayın Evliya Parlak, buyurun efendim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) EVLİYA PARLAK (Hakkâri) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hükümetimizin getirmiş bulunduğu,
Kuzeyden Keşif Harekâtının süresinin uzatılması konusu üzerinde, kişisel
düşüncelerimi arz etmek üzere huzurunuza çıkmış bulunmaktayım. Değerli arkadaşlar,
değerli Bakanımız ve değerli sözcüler, Kuzeyden Keşif Harekâtının geçmişiyle
ilgili açıklamalar yaptılar. Ben, o olayları bizzat yerinde yaşayan ve
özellikle etkilenen illerin başında gelen Hakkâri'de oluşturulan organizasyon
komitesinde de görev alan bir arkadaşınız olarak durumu arz etmek istiyorum. Gerçekten, Körfez
olayından daha önceki yıllarda, Halepçe'de 5 000 insanın kimyasal silahlarla
yok edilmesi korkusundan, yine 1988'deki saldırılardan endişelenen 600 000-700
000 kadar Türkmen ve Kürt insanın 200 000'i İran kapısına, 400 000-500 000
kadar insan da Hakkâri ve Şırnak İllerini kapsayan sınıra dayandılar. Sınıra
dayandıkları tarih 2 Şubat; Doğu ve Güneydoğudaki kış şartlarının en şiddetli
olduğu tarihteydi. Bu göç olayının içinde, yüzlerce, binlerce çocuk, kadın,
hasta sırtlanmış ve çamur içinde, kar altında, ülkemizin sınırlarını
zorlamaktaydı. Hükümetimiz, yerinde bir kararla, bu insanları Türk sınırları
içine alarak; ancak, sınır ilçeleri ve köylerinin dışında, daha ileri noktaya
gelmelerini önleyerek konuşlandırmaya başladı. Hemen akabinde, Türkiye'nin tüm
bölgelerinden -bunu onurla söylemek istiyorum ve burada söylemenin de bir
vicdanî görev olduğunu hissediyorum- Edirne'den, Yozgat'tan, Konya'dan,
Kayseri'den, Nevşehir'den, İzmir'den, Antalya'dan; yani, Türkiye'nin dört bir
yanından, TIR'larla yiyecek, giyecek, ilaç, çadır ve her türlü yardımı Türk
insanı göndermiştir. Hiç kimse, o gün Türkiye'de, bu Kürttür, bu Türkmendir
veya bu Araptır dememiş, insanî göreve hazır olan Türk ulusu, o gün, aynı
görevi büyük çapta bütün dünyaya göstermiştir. (Alkışlar) Dünya devletleri ne
yapmışlar; gerçekten helikopterlerle, uçaklarla dolaşıyorlardı ve çoğu zaman,
attıkları paketlerlerin altında insanlar ölmüştü ve iki ay böyle devam etti.
Eski Sayın İçişleri Bakanımız buna tanıktır, karşıda oturuyor Sayın Abdülkadir
Aksu. Yaz geliyor, eğer havalar ısınırsa bu insanlar hastalıkla bizim
ilçelerimizi, bizim köylerimizi, bizim insanlarımızı da beraberlerinde
götürecek, ne yaparız endişesi doğmaya başladı. Şimdi, Sayın Bakanımız,
zaman zaman katılmıştır bu toplantılara, askerî, mülkî ve o komitede yer alan
bütün insanlar, ne çare bulacağız diye düşünürken, bir ara bir fikir doğmuştur.
Bunu niçin söylüyorum: Değerli Fazilet Partisi sözcüsü ve Sayın eski Bölge
Valimiz konuşurken -özellikle ben öyle anladım- sanki Amerika ve İngiltere bize
teklif etmiş... Kesinlikle böyle bir şey yoktur, bu bir iddia değil, yaşayan
bir tanık olarak söylüyorum ve ikinci bir canlı tanık da eski Sayın Bakanımdır.
Türkiye'de, oraya çare düşünülürken ortaya çıkan bir fikirdir; bu fikir şudur: Kuzey
Irak'tan göç eden bu insanların bıraktığı bölümler, alanlar bomboş; bizim
köylümüz, bizim insanımız, bizim ilçe halklarımız yok olmaya başlamış; ağaç
kalmadı, hayvan kalmadı, insan kalmadı. Yemin ediyorum, hangi kapıyı açsanız
10-15 insan üst üste yığılmış. Biz dedik ki, Türkiye buna bir çare bulmalı;
başka devletler sadece onun lafını ediyorlar, yabancı devletler ve yardım
korkunç şekilde geliyor. En büyük sıkıntı yardımı dağıtmaktadır, psikolojik bir
durum vardır. Zaman zaman Silahlı Kuvvetlerimiz haklı olarak havaya ateş
ediyor, o paniği durdurabilmek için. Biz bunları yaşadık; zaman zaman
taşlardan, sopalardan biz kendimiz kaçtık, orada görev yapan kaymakamlar, mülkî
idare amirleri, diğer görevliler ve içinde olan komite üyeleri olarak bizler. Sonunda bir düşünce
oluştu. Biz, dedik ki; bir güç sağlanarak, bir şemsiye sağlanarak, bu insanları
Irak'ın esas o boşalan kısımlarına geri götürelim, kendi köylerine, kendi
kasabalarına yerleştirelim; ülke olarak, ulus olarak, biz, bu yardımı oraya
götürelim; dünya devletleri, Birleşmiş
Milletler de, bu şemsiyenin altında, burada yerleşen insanlara yardım yapacaksa
yapsın. Bu düşünce oluştuktan sonra, tahmin ediyorum Sayın Bakanım bunu çok iyi
hatırlarlar, o zamanın Sayın
Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal'a böyle bir düşünce, Antalya'da -ki,
bayramdı- iletildi. Sayın Cumhurbaşkanımız, "aklıma yattı" demiştir
-Sayın Bakanım buradadır- o zamanki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George
Bush'la görüştükten sonra, bu, Güvenlik Konseyinde karara bağlanmıştır. Yani,
şunu söylemek istiyorum; bu fikir, bizden gitmiştir, Türkiye'den gitmiştir. Bu
yapılmasaydı, Türkiye, bu 400 000-500 000 insanın yükünü sırtında taşımaya daha
ne kadar devam edebilirdi; devam edemezdi, kendisi yok olurdu. Orada, o zamanki
ifadeyle, Çekiç Güç oluşturulurken de zamanın hükümetlerine karşı veya o
hükümete karşı, bu Meclis yahut da siyasî liderler tarafından çok büyük
eleştiriler getirilmiştir; ama, işin özü budur ve ondan sonra, bir ay içinde,
bu insanlar, sağlıklı bir şekilde Kuzey Irak'a götürülmüş ve bu Çekiç Güç
sayesinde, Türkiye, bir yerde, bu beladan kurtulmuştur. Aksi halde, Türkiye'nin
bunun altından kalkması mümkün değildi; insanî görevimizi yapıyorduk; ama, bir
yere kadar. 400 000-500 000 insana, Türk insanı, Edirne'den, Kars'tan,
Ardahan'dan, İzmir'den yardım göndermeye razıydı; ama, o insanlar, bizim bölge insanımızı da yok
etmeye başlamışlardı. Bu oluşumdan sonra, zaman geçtikten sonra, ismi değişmiş,
bazı farklılıklar olduğu söyleniyor ve Kuzey Irak'ta, daha doğrusu Irak'ta normal
bir otoriter rejim sağlanmadığı müddetçe, bu Kuzeyden Keşif Harekâtı adı
altındaki bu kuvvetin... BAŞKAN - Sayın Parlak,
bir dakika efendim... Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz dolmuştur. Tezkerenin bitimine kadar süreyi uzatmak istiyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Siz de toparlarsanız
memnun olurum, süreniz bitmek üzere. Buyurun efendim. EVLİYA PARLAK (Devamla) -
Arz etmek istediğim şudur: Kuzey Irak'ta ve Irak'ta otorite sağlanıncaya kadar,
bu şemsiyenin kalmasında yarar vardır. Aksi halde, Saddam'dan dolayı, yine, o
insanlar, bizim sınırlarımıza koşmak zorunda kalacaklardır. Türkiye de, insanî
yapısı itibariyle, hiçbir... Avrupa'dan göç etmişler, bize gelmişlerdir.
Bunlar, bizim komşularımız ve çoğumuzun da akrabalarıdır; bunun önüne geçmesi
mümkün değildir. Ben, onun için, bunun,
mutlaka uzatılmasının gerekli olduğu kanısını vurgularken, sayın hükümetimize
bir temennimi arz etmek istiyorum, ki, yirmiiki yıldır sıkıyönetim ile
olağanüstü hali uzatıyoruz; üçbuçuk ay zamanımız kalmıştır. Üçbuçuk aya kadar,
gerekli olan önlemleri, inşallah alalım ve bunu uzatmayı savunurken, olağanüstü
halin, bir daha uzatılmaması dileğiyle, bu düşüncelerimi sizlere arz ettim. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. Teşekkür ederim. (DSP,
MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Efendim, görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, Başbakanlık
tezkeresini... ÖMER VEHBİ HATİBOĞLU
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, efendim, Sayın Parlak, konuşmalarında, Fazilet
Partililerin, Amerikalıların zorla buraya geldiği... BAŞKAN - Hayır, öyle bir
şey söylemedi... Zatıâllerinizin konuşmasına... ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU
(Diyarbakır) - Amerikalıların... BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz efendim... Biliyorum... Takip ettim, dinliyorum efendim... BEKİR SOBACI (Tokat) -
Fazilet Partisi sözcüsü dedi... BAŞKAN - Siz de
karışmayın... Zatıâllerinizin
konuşmasını... Sayın Aksu'ya hitap etti efendim. Sayın Aksu söz istiyor
musunuz?.. ABDÜLKADİR AKSU
(İstanbul) - Hayır... BAŞKAN - Yok... ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Fazilet Partisi sözcüsü dedi Sayın Başkan.
Ben, bir düzeltme yapmak istiyorum, tek cümleyle... BAŞKAN - Efendim, yanlış
değil, istirham ederim yani, tamam bitmiştir efendim. Görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, Başbakanlık
tezkeresini tekrar okutup, oylarınıza sunuyorum: 13.12.2000 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Körfez Savaşı sonrasında
alınan Irak ile ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının
hedeflerine ve ruhuna uygun olarak ve Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesine
özen göstererek, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere hava unsurlarının
katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara bağlı olarak ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 Aralık 1996 tarihli ve 477 sayılı Kararıyla
Hükümete verdiği yetki çerçevesinde yürürlüğe konulan ve sadece keşif ve
gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı bir hava harekâtı olan Kuzeyden Keşif
Harekâtının görev süresinin 31 Aralık 2000 tarihinden itibaren altı ay süre ile
uzatılmasına; 477 sayılı Kararda belirtilen hususlarda bütün kararları almaya
Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması için Anayasanın 92 nci maddesine göre izin
verilmesini arz ederim. Bülent Ecevit Başbakan BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir efendim. Saat 14.00'e kadar
birleşime ara veriyorum; teşekkür ederim. Kapanma Saati : 13.03 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE
(Erzincan) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri,
bütçeye geçmeden evvel, bugün Mevlâna Celâleddin Rumi'nin ebediyete intikalinin
727 nci Yıldönümü. Bu gece vuslat gecesi, bu gece sema törenleri yapılacak. Biz
de, onu, büyük mutasavvıfı huşu içerisinde saygıyla anıyoruz efendim;
saygılarımı sunarım. Şimdi, bütçe
görüşmelerine başlıyoruz. Program uyarınca bugün
bir tur görüşme yapacağız. Onbirinci tur
görüşmelerine başlıyoruz. Onbirinci turda, Turizm
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu ve üniversite
bütçeleri yer almaktadır. IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve
Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/764; 1/765; 1/740,
3/642; 1/741, 3/643) (S. Sayıları: 552,
553, 554, 555) (1) A) TURİZM BAKANLIĞI 1.- Turizm Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Turizm Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı B) MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 1.- Milî Eğitim Bakanlığı
2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Millî Eğitim Bakanlığı
1999 Malî Yılı Kesinhesabı I.- YÜKSEKÖĞRETİM KURULU 1.- Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı II.- ÜNİVERSİTELER 1.- Ankara Üniversitesi a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ankara Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 2.- Orta Doğu Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 3.- Hacettepe Üniversitesi a) Hacettepe Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Hacettepe Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 4.- Gazi Üniversitesi a) Gazi Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gazi Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 5.- İstanbul Üniversitesi a) İstanbul Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 6.- İstanbul Teknik Üniversitesi a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 7.- Boğaziçi Üniversitesi a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 8.- Marmara Üniversitesi a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Marmara
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 9.- Yıldız Teknik Üniversitesi a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 10.- Mimar Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mimar Sinan
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 11.- Ege Üniversitesi a) Ege Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 12.- Dokuz Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 13.- Trakya
Üniversitesi a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 14.- Uludağ Üniversitesi a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 15.- Anadolu Üniversitesi a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 16.- Selçuk Üniversitesi a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 17.- Akdeniz Üniversitesi a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 18.- Erciyes Üniversitesi a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 19.- Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 20.- Çukurova Üniversitesi a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 21.- 19 Mayıs Üniversitesi a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 22.- Karadeniz Teknik Üniversitesi a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 23.- Atatürk Üniversitesi a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 24.- İnönü Üniversitesi a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 25.- Fırat Üniversitesi a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 26.- Dicle Üniversitesi a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 27.- Yüzüncü Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 28.- Gaziantep Üniversitesi a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 29.- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi a) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 30.- Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi a) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 31.- Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 32.- Süleyman Demirel Üniversitesi a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 33.- Adnan Menderes Üniversitesi a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 34.- Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 35.- Mersin Üniversitesi a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 36.- Pamukkale Üniversitesi a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 37.- Balıkesir Üniversitesi a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 38.- Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 39.- Sakarya Üniversitesi a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 40.- Celâl Bayar Üniversitesi a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 41.- Abant İzzet Baysal Üniversitesi a) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 42.- Mustafa Kemal Üniversitesi a) Mustafa Kemal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 43.- Afyon Kocatepe Üniversitesi a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 44.- Kafkas Üniversitesi a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 45.- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 46.- Niğde Üniversitesi a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 47.- Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 48.- Gazi Osmanpaşa
Üniversitesi a) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 49.- Muğla Üniversitesi a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 50.- Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 51.- Kırıkkale Üniversitesi a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 52.- Osman Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 53.- Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. Sayın milletvekilleri,
30.11.2000 tarihli 23 üncü Birleşimde alınan karar gereğince, bütçe
görüşmelerinde, sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacak, her soru ve cevap
için 20 dakika süre vereceğiz. Buna göre, turda yer alan
bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin, görüşmelerin bitimine
kadar, soruların sorulabilmesi için, şifrelerini yazıp, parmakizlerini tanıttıktan
sonra, ekrandaki söz isteme butonuna basmaları gerekmektedir. Mikrofonlarındaki
kırmızı ışıklar yanıp sönmeye başlayan milletvekillerinin söz talepleri kabul
edilmiş olacaktır. Tur üzerindeki görüşmeler
bittikten sonra, soru sahipleri, ekrandaki sıraya göre, sorularını yerlerinden
soracaklar; soru sorma işlemi 10 dakika içerisinde tamamlanacak; cevap işlemi
için 10 dakika süre verilecektir. Cevap işlemi, şayet, 10 dakikadan önce
bitirilirse, geri kalan süre içerisinde de yine, sıradaki soru sahiplerine o
imkân tanınacaktır. Ancak, müsaade ederseniz,
ben bir şey ilave edeyim. Bugün Millî Eğitim Bakanlığı Bütçesi, üniversiteler
var. Çok sayıda milletvekilinin soru sorması için, gerekçesiz... Gerekçeyle
başlayanın sözünü keseceğim, peşinen arz edeyim. Onbirinci turda, grupları
ve şahısları adına söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Fazilet Partisi Grubu
adına, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Konya Milletvekili Remzi Çetin;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Nesrin Ünal,
İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk, Bitlis Milletvekili İbrahim Halil
Oral, Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş, Erzurum Milletvekili Mücahit
Himoğlu; Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert,
Aydın Milletvekili Halit Dikmen, İzmir Milletvekili Güler Aslan, Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi; Anavatan Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili
Hasan Özyer, Şırnak Milletvekili Salih Yıldırım; Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu, Erzurum Milletvekili Ayvaz Gökdemir söz
almışlardır. Şahısları adına, lehinde,
Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca; aleyhinde ise, Van Milletvekili Hüseyin
Çelik, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam söz almışlardır. İlk söz, Fazilet Partisi
Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın. Buyurun Sayın Albayrak
(FP sıralarından alkışlar) Ben, süreyi 30 dakika
vereyim de, siz, gruplar... KEMAL ALBAYRAK
(Kırıkkale) - 15'er dakika olarak kullanacağız efendim. BAŞKAN - 15'er dakika; ama,
bilmiyorum, artık, takdir sizin Sayın Başkanım. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, arkadaşlarımız, süreyi 15'er dakika olarak kullanacaklar; ama, Sayın
Albayrak süresini eksik kullanırsa, kalan süreyi Sayın Çetin tamamlar. BAŞKAN - O, tabiî, malum
efendim. Onu hiç kaçırmam, mümkün değil. Fazlası olur, eksiği olmaz efendim. Sayın Albayrak, buyurun
efendim. FP GRUBU ADINA KEMAL
ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Turizm Bakanlığı
bütçesi üzerine Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Hepimizin bildiği gibi,
turizm, döviz akışını ve yabancı sermaye girişini artırması, istihdama katkısı,
ek ihracat özelliği göstermesi, sosyoekonomik ve kültürel gelişmeyi
hızlandırması bakımından, kalkınma modelinin temel taşlarından biridir. Turizm sektörü, dünyada
olduğu gibi ülkemizde de son onbeş yıl içerisinde birtakım gelişmeler
göstermiştir, az da olsa bazı gelişmeleri görmekteyiz. Yapısı itibariyle dinamik
bir sektör olan turizm, aynı zamanda ekonominin diğer sektörleri içinde de
lokomotif gücü işlevini sürdürmektedir. Dünyadaki toplumsal ve ekonomik
gelişmeye paralel olarak, önümüzdeki on yıl içerisinde, turizme katılımın yüzde
50 oranında artacağı, turizm gelirlerinin ise bir misline katlanacağı görülmektedir.
Ülkemizde, 1980'li
yıllarda 1,5 milyon turist ve 280 milyon dolar getirisi olan turizm sektöründe,
1999 itibariyle bu sayı daha da artmış; 7,5 milyona yakın turist sayısıyla,
yine turizm gelirinde de 5 milyar doların üzerinde bir getirisi olmuştur; bugün
itibariyle, Turizm Bakanlığı istatistiklerinden aldığımız bilgilere göre de bu
rakam, 7 - 7,5 milyar dolar gibi bir hacimde gerçekleşmiştir. Yani, 1980'den
sonra, ister istemez, turizmde, yeterli olmasa bile bir gelişmeyi görmek
mümkündür. Dünya turizmine
baktığımız zaman, genelde, turist sayısı 657 milyon kişi, gelir 455 milyar
dolardır; yani, bu rakam, oldukça yüksek bir rakam olmasına rağmen, bizim
bundan aldığımız pay yüzde 1'ler oranındadır. Bu rakam, Amerika Birleşik
Devletlerinde 33 milyar dolar, İspanya'da 32 milyar dolar, Fransa'da 31 milyar
dolar, İtalya'da ise 21 milyar dolar civarındadır. Günümüzde, yeterli olmasa
da, turizm sektörü, Türkiye'nin ikinci sektörü durumundadır. Turizm, bilindiği
gibi, çok yönlü bir hizmet sektörü olup, en önemli unsuru da insandır. Turizm
faaliyetlerinin başarıya ulaşması, pek çok faktörün birbirleriyle sistemli,
işbirliği ve uyum içerisinde çalışmasına bağlıdır. Bu nedenle, turizmden önemli
girdiler hedefleyen ülkeler, çağdaş turizm anlayışına uygun olarak, turizm
eğitimi, pazarlama, tanıtım, yapılaşma ve sosyal içerikli yeni politikalar
üretmek ve geliştirmek, işler hale dönüştürmek zorundadırlar. Değişen dünya
şartları içerisinde yeni bir yapılanma gösteren ülkeler, dünya toplam turizm
gelirindeki paylarını artırmaktadırlar. Değerli arkadaşlar,
turizm politikası, ekonomi politikasının bir parçasıdır; temel ekonomik
faaliyet olarak ulusal ekonomi politikası içerisinde yerini alır. Bu nedenle,
turizm ekonomisi, kalkınma ekonomisiyle paralel götürülmelidir ve devlet
politikası olmalıdır. Turizm politikası, iç ve dış talebi teşvik eden etkili
araçtır; bu nedenle, turizm, hedefleriyle yer bulur. Unutulmamalıdır ki, bu
sektör özel bir sektördür. Bu sektörün, aynı zamanda, insanlar arasında dil,
din, ırk ayrımı olmadan, dostluğu, kardeşliği simgelemesi açısından, ulusal
alanda dünya barışına da bir katkısı olmaktadır. Türkiye'nin dünyaya sunacağı
pek çok kültür turizmi nüveleri önümüzdedir. 21 inci Yüzyılda Türkiye
vazgeçilmez bir ülke olacaktır. Dört denize kıyısı olan, Avrupa'yı Asya'ya
bağlayan, böyle, medeniyetlerin beşiği olan ülkemizin, ileride bir kültür
turizmine açılması mümkündür. Bu nedenle, yatak kapasitelerini artırma
çalışmalarını yaparken, ekolojik dengeyi koruyarak, tüm hizmetlerin kalitesinin
artırılması gerekir. Değerli arkadaşlar, 2001
yılı bütçesiyle beraber, Turizm Bakanlığının faaliyetlerini incelediğimizde,
Sayın Bakanımızın ortaya koyduğu birtakım projeleri destekliyoruz; inşallah,
başarılı olurlar. Zaman zaman kendilerini izlediğimizde, hatta, bazı fuarlara
katıldığımızda da, şahsî olarak ne kadar gayret gösterdiğini yakinen biliyoruz.
Özellikle inanç turizmi projesi, İpek Yolu projesi, dünya mirasları projesi,
yayla turizmi projesi, Karadeniz yeşil tur projesi gibi projelerinin daha çok çeşitlendirilmesinden
yanayız; ama, görüyoruz ki, mevcut bütçeye baktığımızda, geçen yıla oranla
yüzde 27,4'lük bir artışla, bu projelerin tam olarak gerçekleştirileceğine de
kani değiliz. Eğer önümüzdeki yıllarda hedef olarak ülkemizin 20 milyar dolar
gibi bir rakama ulaşmasını ve bunu çıkarmayı hedefliyorsak, bazı tedbirlerin
alınması gerekir. Bu tedbirler alındığı takdirde, bunlar hayal gibi görülse de,
netice olarak, ülkemiz için bir kazanç kaynağı olabilir. Değerli arkadaşlar, bir
defa, yatırımlar gerçek turizme yönelik olmalıdır. Ar-ge çalışmaları sonunda,
yatırım politikasının beraberinde, pazarlama konusuna ağırlık verilmelidir.
Turizm yatırımcılarına verilecek teşviklerin denetimi ve kontrolleri iyi
yapılmalı ve araştırılmalıdır. Yatırımcıya engel yerine, onlara, bazı
teşviklerle destek olunmalıdır. Yani, birtakım vergiler ve diğer engellerle,
yatırımcının yatırım yapmasına engel bir çalışmaya girilmemelidir. Döviz kuru politikası
şuuru göz önünde tutularak iç ve dış enflasyon dikkate alınmalıdır. Şu anda,
Turizm Bakanlığının, daha, iç bünyedeki teşkilatlanmasında bile eksiklikler
var; bunlar da yasayla bir an evvel düzeltilmelidir. Kış ve yaz turizmi sezonu
pazarlamaları, bir önceki yılın ağustos ve mayıs ayları sonuna kadar
yapılmalıdır. Belirlenen tarifeler, turist gönderen tüm tur operatörleri ve
seyahat acentelerine verilmelidir. Dünya normu haline gelmiş bir düzene Türkiye
riayet etmediğinden bunda da ciddî sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Fiyatlar da
baskıcı bir unsur olmamalı; ama, turizmin kendi iç bünyesinde bu konudaki
istikrara riayet edilmelidir. Ulaşım konusundaki eksiklikler giderilmeli,
haberleşme problemleri uluslararası normlara uygun hale getirilmelidir.
Altyapı, eğitim, yatak sorunları, tanıtım gibi faaliyetlere ağırlık
verilmelidir. Turizm sektöründeki ara eleman eksiklikleri yoğun eğitimlerle
çözülmelidir. Özellikle, turizmin yoğun olduğu bölgelerde, özel ve kamu
görevlileri bu alanda eğitilmelidir. Tüm turistik değer ve
ürünler, kültürel, doğal ve sosyal zenginlikler, pazar ülkelerinin seyahat
eğilimleri, sosyoekonomik yapıları, tercih ve alışkanlıkları dikkate alınarak
tanıtımdaki yetersizliği gidermek, Türkiye'nin turist girdileriyle ilgili
çalışmaları süratle tamamlamak, pasif tanıtımdan aktif tanıtıma geçmek, iç
dinamizmimizi yurt dışına yansıtmak, varlarımızı sunmak ve yeni pazarlar aramak
gerekir. Turist eğilimlerinin tespiti çok önemlidir. Gelir düzeyleri, tüketici
olarak turistlerin karar verme sürelerinin incelenmesi, tespit edilmesi ve
izlenecek yolun temeli oluşturulmalıdır. Tek tip reklam yerine,
her pazarın tatil talebi ve özelliklerini dikkate alan reklamlar, özellikle
kültürel çevre kavramını uygulayan, kaliteyi önplana çıkaran reklamlar tercih
edilmelidir. Reklam öncesi ve sonrası etkinlik testleri gözden geçirilmelidir.
Pazar araştırmasına önem verilmeli, tüketiciye yönelik, etkinliği yüksek olan
toplu iletişim araçlarından haber, yazı ve görüntüyü sağlayabilecek kişilere öncelik verilerek, tanıtıcı yayınların
üretiminde reklam kampanyalarından diğer bilgilere ulaşarak bilgi bankası bir
proje dahilinde yürütülmelidir. "Her şey insan içindir" ilkesinin
turizmin her atraksiyonunda önplana alınması zorunlu olmalıdır. Mahallî idarelerimize,
özellikle turizmin geliştirilmesi amacıyla maddî açıdan destek sağlanmalıdır.
Bunlar, görünüşte çok cüzi miktarda sağlanıyorsa da, yeterli değildir. Turizm merkezi alanları,
ekolojik denge göz önünde tutularak ilan edilmeli ve bu alanlar, korunarak
genişletilmelidir. Uzun süre konaklamayı sağlayacak tedbirler alınmalı,
yatırımcıya teşvikler verilmeli, iç turizm ticaret hacmi olarak
canlandırılmalıdır. Enerji darboğazı
düzeltilmeli, lobi çalışmalarına ağırlık verilmeli, olumsuz reklamlara ve
fısıltılara karşı tedbir alınmalıdır; bu hususta, ilgili kurum ve kuruluşlara,
elçiliklerimize ve yurt dışındaki işadamlarımıza büyük görevler düşmektedir.
Özel elçilik müessesesi oluşturulmalıdır. Devlet, özel sektör ve sivil toplum
kuruluşlarının ve birliklerinin harekete geçmesiyle turizm alanındaki
faaliyetlerimiz biraz daha artırılabilir. Ülkemizi tanıtıcı filmler
dış hatlarda gösterilecek şekilde yeni protokoller yapılmalıdır. Fuarlara
iştirak edilmeli, hatta, bölgeler itibariyle yeni pazarların talepleri
doğrultusunda ülkemizde çeşitli yerlerde fuarlar düzenlenmelidir. Dışarıda ticarî ve ekonomik alanlarda
faaliyet gösteren şirketlerimizin turizme katkıları sağlanmalıdır. Bilgi ve
teknolojinin imkânları kullanılarak rekabette başarılı olunmalıdır. Değerli arkadaşlar,
biliyoruz ki, son günlerde gelişen bilgi ve teknoloji ve iletişim sayesinde,
artık turizmde de rekabetin çok acımasız olacağı bir gerçektir; bunun için,
bazı tedbirlerin alınması lazım. Turizmin engellenmesine, olumsuz yönde
etkilenmesine, gerilemesine büyük etkiler vardır. Mesela, geçmiş dönemlerde bir
deprem olayı, bir terör olayı... Bunlar her ne kadar etkiliyse de, bunların bir
kısmı çözülse bile, asıl önemli olanlardan bir tanesi de içteki huzurun
sağlanmasıdır; yani, bir turist, bizim memlekete geliyorsa, önce buranın
huzurunu ve kendi durumunu düşünür; ülkemizdeki en ufak huzursuzluktan -artık,
dünya, internet vasıtasıyla bir köy görünümünde olduğu için- her şeyden haberi
var; onun için buraya gelmeyebilir. Bundan dolayı, iyi
yasaların çıkarılması lazım. Bakın, Yusuf Has Hacip yıllar önce diyor ki:
"Yasa yap millete, huzuru sağla. Sana iyilikle etsinler dua." Şimdi,
biz bakıyoruz, huzuru sağlayan yasalar çıkması gerekirken, özellikle turizm
dahil, ekonomide ve diğer yerlerde, ne kadar beddua edilecek yasalar var, hep
çıkarılıyor. Ben, huzurunuzda şunu da
söyleyeyim: Bu tip yasalar da, bu tip hadiselere çözüm getirmiyor. Bakın,
burada 550 milletvekilimiz var; bunlara, 5 parti liderimiz, şöyle bir anket
yapsalar; 50 tane kanunu önümüze getirse, bunlardan hangisini tercih ediyorsun
dese, ben inanıyorum ki, bugün, çıkarılan kanunların yüzde 80'ini kabul etmez
burası; ama, ne yazık ki, bizde -genelde partilerde oluyor, elbette ki grup
disiplinine uymak zorundayız, ama- bazen, siyasî partilerin saygıdeğer
insanları da yanlışlık yaptıklarının farkında olarak, anlayarak, bu
milletvekillerine, bu arkadaşlara değer vermesi lazım; çünkü, onlar da yanlış
yapabilirler. Nitekim de böyle oluyor. Türkiye'de, istikrar
olmadan huzursuzluk giderilemez. İnsanımızı yaşatmadan devlet yaşamaz. Bunu
hepimiz biliyoruz ve olaylara bakıyoruz; işte hepimizin üzüldüğü polis
hadiselerine; burayı meydana getiren unsurlara bakıyoruz; hiçbir şikâyeti
olmayan kurum kalmadı. En son, on gün öncesine kadar TÜSİAD bile, bu hükümete,
bu siyasî iktidara destekken, şimdi bakıyoruz, onun da sesi çıkmaya başladı. O
halde, huzursuzluğun kaynağı, turizmi dahi etkiliyor. Bunun da müsebbibi,
siyasî iktidardır. Bu siyasî iktidar ki,
enteresandır, bu Parlamentoyu da yıpratmıştır; yıpratıyor. Niye; çözümsüzlük
getirdiği için buraya mal ediliyor. Halbuki, bu yasaları çıkaran kim; bu yasaları
çıkaran, istikrar diye bu millete istikrarsızlığı yutturan iktidar
partilerimizin siyasî liderleri. Kendilerine göre bir kanun hazırlıyorlar.
Bazen öyle ki, güzel şeyler söylüyorlar; diyorsun ki, tamam, bugün herhalde
besmeleyle yola çıktılar ki, iyi şeyler olacak. Bakıyorsun, bir saat sonra, bir
gün sonra bunlar tamamen geçiliyor. Ondan sonra, basın ve televizyonda da
izliyoruz, iktidarımızın liderleri, istikrar için diyerek bir araya geliyor,
üçlü zirve, saygıdeğer insanlar bir araya geliyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim,
Grubunuzun size verdiği süre bitti; takdir yine zatıâlilerinizin. Buyurun. KEMAL ALBAYRAK (Devamla)
- 1 dakikada toparlıyorum. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, bu Başkanlığın süresi değil mi? BAŞKAN - Böyle bir
uygulamamız yok efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Var... Var... BAŞKAN - Efendim,
buyurun. KEMAL ALBAYRAK (Devamla)
- Ondan sonra, zirveye, görünmeyen, dördüncü birileri ilaveten geldiği zaman,
olan kanunlar da çıkmaz oluyor. Bunları aşmak lazım. Bunları aşmanın bir yolu
var değerli arkadaşlar. Hükümetin, kesinlikle, muhalefetiyle birlikte, bu millî
meselelerde, bu önemli konularda, ekonomide ve huzur konularında bir araya
gelip, öncelikli kanunları tespit etmesi lazım. Bunun yolu da çok basit. Bunun
yolu o kadar basit ki, aslında, bu milletvekilleri gerçekten istiyor. BAŞKAN - Efendim, bunu
bir toparlarsanız memnun olurum. Bu, temcit pilavı gibi oldu... KEMAL ALBAYRAK (Devamla)
- Tamam... Biraz önce söyledim, 5
liderimiz, 50 tane kanun teklifi getirse buraya, sizlere anket yapsa, bunların
hangisini seçiyorsunuz dese, ben inanıyorum ki, gelir dağılımıyla, ekonomik
konularla, yolsuzluğu önleme kanunlarıyla, mahallî idarelerle, teknik
elamanlarla ilgili düzenlemeler tercih edilecektir. Hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Çünkü, bu, millî eğitimin de, turizmin de dışında bir olay. Konya Milletvekili Sayın
Remzi Çetin; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA REMZİ
ÇETİN (Konya) - Değerli milletvekilleri, Refah Partimiz Grubu adına, Millî
Eğitim Bakanlığı ve YÖK bütçeleri üzerinde görüşlerimizi arz edeceğim. (MHP ve
DSP sıralarından "Fazilet Partisi" sesleri) BAŞKAN - Efendim,
sürçülisan buyurdunuz... "Refah Partisi" dediniz; itiraz ediyorlar. EROL AL (İstanbul) - O,
kapatıldı... REMZİ ÇETİN (Devamla) -
Özür diliyorum; Fazilet Partisi Grubum adına... BAŞKAN - Fazilet Partisi
diyecekti; sürçülisandır efendim. Şaşırtmayın efendim... Buyurun. REMZİ ÇETİN (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Her toplumda en çok
müzakere edilen konu eğitimdir; çünkü, bütün konular doğrudan eğitimle
ilgilidir. Eğitimin ana konusu insandır. İnsan merkezli olmayan bir eğitim
sisteminin verimli ve başarılı olması mümkün değildir. İnsan, toplum halinde
yaşayan bir varlıktır. Bireyin toplum ve devlet ilişkisi de çok önemlidir. Bu
ilişkiler ne kadar insan doğasıyla uyumlu ise, o cemiyette huzur, barış ve
gelişme söz konusudur. Eğitim, insan için
yapılan çalışmaların bütününü kapsar. Aile ortamında başlayan eğitim, günümüzde
hayat boyu eğitim halini almıştır. Tüm evren içerisinde insan çok özel statüye
sahip bir varlıktır. Bu yüzden başta eğitim olmak üzere, insan için yapılacak
bütün çalışmalar insanın doğasına uygun olmak mecburiyetindedir. İnsan ancak bu
şekilde huzurlu ve mutlu olabilir. Toplumların en çok
tartıştığı konuların başında eğitim gelmektedir. Acaba nasıl bir sistemle en
iyi verimi alabiliriz sorusu hep gündemde kalmıştır. Üzerinde en çok emek sarf
edilen ve ideali yakalamaya çalışılan konu eğitim olmuştur. Tarih boyunca
eğitim, ferdi ve toplumu bir kalıba sokma aracı olarak da kullanıldığı için,
yapılan çalışmalar negatif ve pozitif neticeler vermiştir. İngilizler Hindistan
işgalinde okullarda logaritma cetvelleri ezberletmek suretiyle, öğrencilerin
düşünme melekelerini ellerinden almıştır. Sömürgeciler işgal ettikleri yerlerde
eğitim vasıtasıyla düşünemeyen varlıklar yetiştirerek, işgallerini
sürdürmüşlerdir. Bazı yerlerde de, eğitim, bic kalemleri gibi fabrikasyon tipler
yetiştirmede dayatma aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde, bütün gelişmiş
ülkeler bu durumlarını eğitime borçludurlar. Elindeki insan potansiyelini en
iyi şekilde eğiterek, planlı eğitim yaparak, hayatın her alanına en iyi
eğitilmiş insanlarını kazandıran milletler, bunun en ileri derecede faydasını
görmüşler ve bunun sonucu, gelişmiş ülke statüsünü kazanmışlardır. Birinci
sınıf, vasıflı, iyi yetişmiş, güçlü, eğitim almış insan kadrolarına sahip
ulusların gelişme ve yükselme hızı çok yüksektir. Tarih boyunca bilimin her
dalında en ileri çalışmaları yapmış ve bunun sonucu olarak bünyesinden bilime
ve insanlığa hizmet eden çok sayıda insan yetiştirmiş bir millet olmamıza
rağmen, kendimize özgü sağlam temellere istinat eden bir eğitim sistemi kuramamış
olmamız acı bir gerçektir. Bunun sonucu olarak kabiliyetli binlerce gencimiz
heder edilmiştir. Mevcut durumun bir
analizini yapacak olursak, bugünkü durumumuz şudur: Bilindiği gibi, 1997
yılında yürürlüğe giren 4306 sayılı Yasayla zorunlu eğitim sekiz yıla ve
ilköğretimde tek tip okul ve program uygulamasına geçilmiştir. Amaç, bütün
ilköğretim okullarında sekiz yıllık eğitim verilmesidir. Bunun için, liselerin
bünyesindeki ortaokullar kapatılmış, bağımsız ilkokullar ve ortaokullar sekiz
yıllık kesintisiz eğitim verecek ilköğretim okullarına dönüştürülmüştür.
Halbuki, Norveç, 1969 yılında çıkardığı benzeri bir yasayla, altı yıllık
ilkokulu ve üç yıllık ortaokulu birleştirip dokuz yıllık zorunlu eğitimi aynı
binada tamamlatmayı amaçlamıştır. 1990 yılında Norveç'in temel eğitim
düzeyindeki okul sayısı 3 406 olup, bunların 1 000'den fazlasında dokuz yıllık
zorunlu temel eğitimin tamamı verilememektedir. Başka ifadeyle, Norveç, otuz
yılda, ilkokul ve ortaokullarının yüzde 70'ini temel eğitim okulu çatısı altında
birleştirebilmiştir. Bu sürecin, Türkiye'de
gerçekleştirildiği veya kısa sürede gerçekleştirileceği iddiaları inandırıcı
olamaz. Eğitimimizin yığınla problemi olduğu hepimizin malumudur. En büyük
problem altyapıdır. 12 000 derslikli 23 000 okul, birleştirilmiş sınıflardan
oluşmaktadır. Köy başına düşen derslik ortalaması 2,4'tir. Resmî açıklamalara
göre, derslik açığı, 100 000'in üzerindedir. Taşımalı sistem başlıbaşına bir
sorun halini almıştır. Yüzbinlerce öğrencimiz trilyonlarca masraf edilerek her
gün bir yerden diğerine gidip gelmektedir. Ayrıca, sallarla ve ilkel araçlarla
taşıma gibi garip manzaralar da medyada yer almaktadır. Bu durum, modern
Türkiye imajına ters düşmektedir. Dünyamız bilgi çağını yaşarken,
laboratuvarlarımızda araç gereç eksikliği, bir sınıfta 70-80 öğrenci bulunması
gibi çok ciddî eksiklikler içerisinde eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Ara
insan gücünü yetiştiren meslek liseleri, çok ciddî boyutta sarsılmış
durumdadır. Değerli arkadaşlarım,
şimdi, size, meslek liselerinin durumlarıyla ilgili bir tablo arz etmek
istiyorum: 1998 ÖYS imtihanlarında
bütün meslek liselerinden üniversitelere müracaat eden öğrenci sayımız 495
126'dır. Bunlardan 4 yıllık fakültelerimizi kazanan öğrencilerimizin sayısı 32
199'dur; yani, bütün meslek liselerimizden 1998 yılında üniversitelere
girebilen öğrenci sayımız yüzde 6,5. 1999'a geldiğimiz zaman, 1999'daki ÖSS
sınavında, bütün meslek liselerimizden üniversite imtihanına müracaat edenlerin
sayısı 565 677; 4 yıllık fakülteleri kazananların sayısı 19 561; diğer bir
ifadeyle, kazanma yüzdesi yüzde 3,4'tür. Yani, 1998 ile 1999 yılları arasında,
1 yıl içerisinde, meslek liseleri 1998'de üniversitelerimize yüzde 6,5 oranında
öğrenci gönderebilmişken, bu oran 1999'da yüzde 3,4'e düşmüştür. Yani, yüzde
100'lük bir kayıp söz konusudur. Bunun meslek liselerine
göre dağılımına baktığımız zaman, mesela, 1998'de imam hatip liseleri 84 759
öğrenciyi imtihana göndermiş, bunun 9 885'i imtihanı kazanmış; yani, imam hatip
okulu mezunlarından üniversiteye girebilenlerin oranı yüzde 11,6; 1999'da, bu
oran yüzde 2,9'a düşüyor. Ticaret meslek liseleri 1998'de yüzde 3,2 mezununu
üniversiteye göndermiş, 1999'da yüzde 0,7. Endüstri meslek liselerinde 1998'de
yüzde 3,3, 1999'da 1,8. Bu rakamlar incelendiği
zaman ortaya şu durum çıkıyor ki, imam hatip okulları, ticaret meslek liseleri,
teknik liseler, endüstri meslek liseleri, kız meslek liseleri ve diğer meslek
liselerimizin tamamında, üniversiteye öğrenci göndermede çok ciddî bir gerileme
meydana gelmiştir. Bu durum şunu göstermektedir:
Meslek liselerinde ciddî boyutta haksızlık yapılıyor, bu durum önlemek gerekir.
Bir kere 0,2 ve 0,5 çarpım katsayılarının kesinlikle ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Size bir misal vermem gerekirse, endüstri meslek veya teknik
lisenin elektrik bölümünde okuyan bir öğrenci, meslek yüksekokulunun elektrik
bölümünü tercih ederse, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı, 0,5 katsayısıyla ve
ilave olarak, 0,15 katsayısıyla çarpılmak suretiyle, 40-70 arası ekpuan
almaktadır. Aynı öğrencinin, elektrik mühendisliğini tercih etmesi halinde,
ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı, 0,2 katsayısıyla çarpılmaktadır. Bu
durumda, meslek okulu mezunları, genel ortaöğretim okulu mezunları karşısında,
30-70 puanlık bir dezavantaja düşmüş durumdadır. Değerli arkadaşlarım,
endüstri meslek lisesi mezunu bir öğrencimiz, eğer, elektrik fakültesini
seçerse, ortaöğretim başarı puanı katsayısı 0,2'yle çarpılıyor; ama, düz lise
mezunu, yani, ortaöğretimde hiçbir elektrik bilgisi almayan, düz lise mezunu
bir öğrencimiz, elektrik fakültesini tercih ederse, bunun ortaöğretim başarı
puanı 0,5'le çarpılıyor. Bu da, tabiî, tüm meslek liselerinde çok ciddî bir
haksızlığa yol açıyor. Değerli arkadaşlarım,
ayrıca, üniversite giriş imtihanlarında, çok enteresan neticeler alındığını
görüyoruz. 1999 yılı üniversite imtihanlarında, 7 300 öğrencinin 0 puan alması,
1 174 lise birincisinin üniversiteye girememesi de, gerçekten, düşündürücü bir
durumdur. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliğini yeteri kadar sağlayamadığımız bir
gerçektir. Bu yüzden, meslek liseleri mezunlarının, istediği okulu seçmelerine
müsaade edelim. Eğer, bir meslek lisesi öğrencisi, kendi özel gayretiyle,
müfredatındaki eksikliği giderip istediği bir fakülteye girebilme başarısını
gösterebiliyorsa, buna, her türlü kolaylığı sağlayalım; bizim görevimiz bu
olmalıdır. Ülkemizde, liselerin eğitim imkânları aynı olmadığına göre, bir
öğrencimizin şahsî gayretini ortaya koymak suretiyle, istediği başarıyı
sağlayabilmesi lazım; bunu, engellemememiz gerekir. Değerli arkadaşlarım,
mesela, bugün, Almanya'yı baz olarak alacak olursak, Almanya'da, dört ana grup
lise bulunmaktadır: Gymnasiumun, hauptschulle, realschulle ve bir de son
yıllarda açılmış olan, genel amaçlı gesamtschulle olmak üzere, dört ana grup
lise bulunmaktadır. Bunlardan, hauptschulle ve realschulle, meslek liseleri
statüsündedir; başlangıçta, 1960 yılına kadar, buradan mezun olan öğrenciler,
üniversitelere gidemiyorlardı; ancak, bunun yanlışlığı görüldüğü için,
çokamaçlı lise açılmak suretiyle ve çokamaçlı lisenin müfredatı, buradan
gelecek olan öğrencileri de kapsayacak şekilde ayarlanmak suretiyle, bütün
öğrencilerin eğitim hayatına devam edebilecek şekilde düzenleme yapılmıştır.
Biz, burada, tamamen tersini yapmış bulunuyoruz. Bu öğrencilerimize karşı çok
ciddî bir haksızlık olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğitimine devam etmek
isteyenin önünü tıkamamak gerekir. Bir meslek lisesi mezunu da, doktor,
mühendis, avukat olmak istiyorsa olabilmelidir, bu başarıyı gösterebiliyorsa,
yardımcı olmak, sistemin görevi olmalıdır. Değerli arkadaşlarım,
üniversitelerdeki durumumuza bakacak olursak: şu anda, örgünöğretimde,
üniversitelerimizde, fakültelerde 659 254 öğrenci bulunmaktadır, 488 569
öğrencimiz de açıköğretimde eğitimlerine devam etmektedirler. Yine,
yüksekokulda 46 667, meslek yüksekokullarında 217 758 öğrenci eğitimlerine
devam etmektedir; ayrıca, lisans, doktora, tıpta uzmanlık dallarında da,
yükseklisans 53 000, doktora 19 000, tıpta uzmanlık 6 468 olmak üzere,
eğitimlerini sürdürmektedir. Bütün üniversitelerimizde, şu anda, 53 devlet
üniversitemiz ve 21 vakıf üniversitemizde olmak üzere 1 412 248 öğrenci eğitim
ve öğretimini sürdürüyor. Değerli arkadaşlarım,
üniversitelerdeki durumumuza kısaca bir göz atacak olursak, şu anda, her 100
000 kişiden kaçı üniversiteye gidiyor sorusu, şu şekilde cevap bulmaktadır:
Amerika'da 6 000, Kanada'da 5 500, İtalya'da 2 750, Japonya'da 2 250,
Türkiye'de 1 500 civarındadır. 10 000 nüfus başına bilimsel yayın sayısı;
İsviçre'de 16, İsrail'de 15, İngiltere'de 10, Fransa'da 5, İspanya'da 4,
Yunanistan'da 3, Türkiye'de 0,3'tür. Bir öğrenci için harcanan
para; İsviçre 12 000 dolar civarında, Danimarka 11 000, Amerika 10 000, Avusturya 6 000, Almanya 6 000 -yaklaşık
rakamlar söylüyorum- Fransa 4 000 ve Türkiye 1 000 dolar civarında para harcamaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
ayrıca, özel üniversitelerin, toplam üniversiteler içerisindeki yüzdesi
itibariyle; İsrail yüzde 75, Japonya yüzde 73, Kore yüzde 68, Tayvan yüzde 55,
Amerika yüzde 40, Brezilya yüzde 35, Türkiye yüzde 1,4'tür. Bu da
göstermektedir ki, özel eğitimcilik Türkiye'de çok geri sıralardadır, bu, aynı
zamanda ilkokul ve ortaöğretim için de geçerlidir. Türkiye'de ar-ge
araştırmaları itibariyle olaya baktığımız zaman, maalesef, bu da, gayri safî
yurtiçi hâsılada, yüzde itibariyle, Amerika Birleşik Devletleri 2,54, Almanya
2,26, İspanya 0,87, Avusturya 1,54, Danimarka 2,02 iken, Türkiyemizde,
maalesef, 0,45 civarındadır araştırma geliştirmelere tahsis edilen miktar. Değerli arkadaşlarım,
bunun yegâne sebebi tabiî finansmandır. Dolayısıyla, üniversitelerimizin
bugünkü bütçe imkânlarıyla bu çalışmalarını istediğimiz oranda yürütebilmesi
mümkün değildir. O bakımdan, döner sermaye imkânlarının mutlaka düzeltilmesi,
yerel yönetimler ile üniversiteler arasında ilişkinin ayarlanmak suretiyle,
yine, finans açığının kapatılmaya çalışılması, aynı zamanda, kesinlikle
özelleştirme eğitiminin de, Türkiyemizde, ciddî boyutlara taşınması
gerekmektedir. Öğretim üyesi yetiştirme
açısından olaya baktığımız zaman, burada da çok ciddî açıklarımız
bulunmaktadır; çünkü, yeni plan dönemine göre önümüzdeki beş yıl içerisinde 20
000'in üzerinde öğretim üyesine ihtiyacımız vardır. Halbuki, bundan önce ciddî
bir yanlışlık yapıldı, yurt dışına, yüksek lisans ve doktora amacıyla
gönderilen öğrencilerimizden çok önemli bir kısmı, çalışmalarını belli bir
noktaya getirmiş iken, Türkiye'ye geri çağrıldılar. Şu anda, Türkiye, en
azından 1 000'in üzerinde öğretim üyesi kazanabilecekken, bu arkadaşlarımız çok
ciddî bir emek ve sermaye masraf etmek suretiyle, yapmış oldukları çalışmaları
yarıda keserek geri döndürülme durumunda kaldılar. O bakımdan, öğretim üyesi de
ayrı bir proseste ele alınmalıdır, çok ciddî bir konudur. Dolayısıyla, yurtiçi
ve yurtdışı çalışmalarıyla bu durumun takviye edilmesi gerekmektedir.
Özellikle, nükleer fizik, katı hal fiziği ve bilimin diğer ihtiyaç duyulan
dallarında, yurt dışına lisansüstü ve doktora öğrencilerinin gönderilmesi
şarttır ve Türkiye için çok önemli olan bir konuyu da arz etmek istiyorum.
Araştırma görevliliği sınavı, kesinlikle merkezî sistemle yapılmalıdır; çünkü,
bilim adamı, çok ayrı hususiyetleri beraberinde getirir. O bakımdan, bu yükü
kaldıramayacak durumda olan arkadaşlarımız, hem kendisine hem de o müesseseye
yük olmaktadırlar. Değerli arkadaşlarım,
diğer önemli bir konu da, lisansüstündeki çalışmaların mutlaka pratik hayata
intikal etmesi lazım. Uygulamalı bilim dallarında yapılan lisans ve lisansüstü
çalışmaların, diploma çalışmalarının, kesinlikle, sanayi-üniversite işbirliği
halinde yapılması gerekir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, efendim, himmet buyurunuz. BAŞKAN - Estağfurullah
efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Adalet buyurun demiyorum, himmet buyurun. BAŞKAN - Ben himmet
buyuracağım da, makine kötü... REMZİ ÇETİN (Devamla) -
Dil eğitimi de fevkalade önemlidir, bu konuda da ciddî açıklarımız
bulumaktadır. Değerli arkadaşlarım,
yükseköğretim, bürokratik ve merkeziyetçi yapıdan kurtarılarak, sistemde
rekabeti geliştirici düzenlemeler yapılmak suretiyle, üniversitelerin idarî,
malî ve bilimsel özellikleri güçlendirilmelidir. YÖK, üst düzeyde, uzun
dönemde, planlama ve koordinasyon fonksiyonunu yürütecek bir yapıya
kavuşturulmalıdır. Üniversitelerin daha çok,
bilim ve bilimsel araştırmalarla uğraşması gerekirken, öğrenci, öğretim
üyeleri, hatta, öğretim üyelerinin eş, çocuk ve yakınlarının kılık kıyafetiyle
uğraşması gibi çağdışı uygulamalar engellenmelidir. Yeni üniversite ve
üniversiteye bağlı birimler kurulması, objektif kriterlere ve geniş tabanlı bir
karar alma sürecine bağlanmalıdır. Yükseköğretim
kurumlarında finansman kaynakları geliştirilmeli ve çeşitlendirilmeli; etkin
bir harç, burs, kredi sistemi kurularak, ödeme gücüne uygun olarak
öğrencilerden alınan eğitime katkı paylarının, yükseköğretim finansmanı kaynaklarından
biri haline gelmesi sağlanmalıdır. BAŞKAN - Sayın Çetin,
toparlayalım efendim. REMZİ ÇETİN (Devamla) -
Eğitimin her kademesinde, Türkî cumhuriyetler ile akraba topluluklar ve
bölgesel ülkelerle, eğitim ve kültür amaçlı ortak programlar geliştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı ve
YÖK bütçesinin milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
İnşallah, ders alması gerekenler ders almıştır bu söylediklerinizden;
inşallah... BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Nesrin Ünal. (MHP sıralarından
alkışlar) MHP GRUBU ADINA NESRİN
ÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Turizm Bakanlığı bütçesi
üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yapacağım konuşmaya, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlayarak başlıyorum. Turizm, Türkiye'nin en
kolay satabileceği, altyapısı hazır, can simidi, katmadeğeri çok yüksek bir
üründür. Unutulmamalıdır ki, turizm yarına bırakılamaz ve hemen satılmalıdır.
Turizm politikası, millî politika haline getirilmelidir. Turizmin gayri safî
millî hâsıladaki payı yüzde 4, ihracatdaki payı yüzde 30, dışticaret açığını
kapatmadaki payı ise yüzde 41'dir. 2000 yılında, turizmden
beklenen gelir 8,5 milyar dolardır. Döviz ihtiyacının yüzde 24'ü turizmden
sağlanmaktadır.. Turizmin, 2000 yılında yaptığı dolaylı ve dolaysız ihtihdam
ise 2,5 milyon kişidir. Ayrıca, turist geldikçe, çiftçinin ürettiği tarım
ürünleri de para etmektedir. Turizmin, bugünkü ve
gelecekteki yaşayacağı başarılar, 57 nci hükümetin gösterdiği uyuma, istikrara,
huzura ve güvene bağlıdır. Antienflasyonist ekonomik politikadaki tutarlılık,
yabancı yatırımcıyı da Türkiye'ye çekecektir. Dünya turizm örgütünün
geleceğe yönelik yaptığı projeksiyonda, 2010 yılında 17,1 milyon turistle, 12,5
milyar dolar, 2020 yılında ise 27 milyon turistle, 19,8 milyar dolar gelir
beklenilmektedir. Turizmde, turist sayısı
kadar kişi başına düşen gelir de önemlidir. Turist başına düşen gelir, bu yıl yaklaşık
700 dolardır; amaç, bunu 1 000-1 500 dolarlara veya daha yukarılara nasıl
çıkarabiliriz ve turistin kalış süresini uzatmak olmalıdır. Söylediğimiz verilerde de
açıkça görüldüğü gibi, Türkiye bir turizm ülkesidir ve bu, zihinlere
yerleşmelidir. Kalkınma sürecinde bulunan ülkemiz ekonomisine büyük katkısı
olan turizm sektörü, Türk ekonomisinin temel taşlarından birisidir. İşsizliğe
çare arayan devletin çizeceği kalkınma stratejisinde, turizmin ağırlığı mutlaka
hissedilmelidir. 8,5 milyar dolar geliriyle,
2,5 milyon kişinin ekmek yediği turizmden; yani, kaz gelecek yerden, tavuğun
esirgendiğini görmekteyiz, Antalya-Alanya yolu küçük bir örnektir. Turizme sağlanan her
destek, katlanarak geri dönecektir. 1983 yılında dünya standartlarında verilen
teşvikler, turizme ivme kazandırmış, daha sonra bunların kesilmesi, bu ivmeyi
frenlemiştir. Küreselleşen dünyada,
turizmle ilgili uluslararası rekabet gittikçe keskinleşmektedir. Diğer ülkeler,
kendi turizm potansiyellerini harekete geçirmeyi, iş ekonomik dinamiklerini de
bu noktada kullanmayı amaç edinmişlerdir. Bizde ise, işletmecilerimiz, İspanya
ve İtalya'yla rekabet ederken, bu ülkelerin turizm işletmecilerinin 2 katı KDV
ödemektedirler; yani, şartlar eşit değildir. Döviz kaçırmayan, döviz
getiren sektör turizmdir. Günümüzde pek çok ülke
tek uygarlığını önplana çıkarıp başarılı olmaktadır, Maya, Aztek, Mısır gibi...
Bizde ise, Hitit, Urartu, Frigya, Lidya, Pamphylia, Eski Yunan, Roma, Bizans,
Selçuklu, Osmanlı uygarlıklarına sahip olan Türkiye'nin, deniz, güneş, kum
alanında sayısız rakipleri mevcuttur ve bu alanda sıradan bir Akdeniz
ülkesiyiz; ancak, uygarlıklar konusunda bizim kadar ayrıcalıklı başka bir ülke
yoktur. Türkiye'nin kültürel,
tarihî zenginlikleri, ovaların, dağların, yaylaların kış turizmi imkânları,
gastronomi farklılıkları, folklorik zenginlik düşünülünce, Türkiye, birdenbire
sıradan bir ülke olmaktan çıkacaktır. Amaç, bu zenginlikleri paraya çevirmek,
Türkiye'nin sadece yaz değerlerini değil, diğer zenginliklerimizi de ekonomiye
katmak, dünyaya tanıtmak, turizm gelirlerini sağlıklı ve sürdürülebilir
seviyeye taşımak olmalıdır. Turizm ve istihdam
politikası birlikte düşünülmelidir. Turizm çalışanlarına standardizasyon
getirilmelidir. Garsonlar, şefler, turist rehberleri, animatörler, turist
operatörleri ve otobüs şoförleri, sektörün mevsimlik olan farklı çalışma
saatlerine ve şartlarına tabi işçilerdir. Bunların çalışma şartlarını
düzenleyici rehber ilkeler getirilmelidir. Turizm direkt insanla
ilgilidir. İnsanlar, mutlu ve sağlıklı olursa, mutlu ve sağlıklı hizmetler
üreteceklerdir. Küçük ve orta boy turizm
işletmeleri için fırsatlar çoğaltılmalıdır. Pazarlama hep beş yıldızlı otellere
yapılmamalı, üç yıldızlı, iki yıldızlı oteller ve pansiyonlar pazarlanmalı,
gelirler tabana yayılmalıdır. Ulaştırma alanında
alınacak tedbirler ise, turizmde rekabete katkıda bulunacaktır. Yaz döneminde
yaptıkları özverili çalışmalardan dolayı, Antalya Havalimanı çalışanlarına da
teşekkür ediyorum. Sektörün
çağdaşlaştırılması, rekabet gücü için gereklidir. İşçi hareketliliği
kolaylaştırılmalıdır. Bilgi ve iletişim teknolojisinden maksimum
yararlanılmalıdır. Az gelişmiş bölgelerde
turizmi teşvik etmeliyiz. Kültürüyle, geleneğiyle, beceriklilikleriyle kırsal
çerçeve korunarak, kırsal turizm pazarları oluşturmalıyız. Turist de tüketicidir ve
onların tüketici hakları onlara da verilmelidir. Özürlü ve yaşlı
insanların turizmle bütünleşmesini kolaylaştırmalıyız. Türkiye'yi özürlü ve
yaşlı turistlere erişebilir kılmak için tedbirler almalıyız. Günümüzde turizm, hâlâ,
çevre için potansiyel bir tehlikedir. Çevre yoksa turizm de yoktur. Bu yüzden
insanlardaki çevre bilinci artırılmalıdır. Turizm, Türkiye- Avrupa
Birliği arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkilerin güçlenmesinde önemli rol
oynamaktadır. Turizm, Avrupa Birliği normlarına uygun hale getirilmelidir. Turizm, ülkemiz için dış
pazarda rekabet gücü en yüksek sektörlerden birisidir. Öncelikle turizm
sektörünün direncini artırıcı önlemler alınarak, kriz dönemlerinde ayakta
kalabilen, kendi kaynağını yaratabilen ve özdenetim yapabilen sağlıklı bir
yapıya kavuşturulması gereklidir. Bunun için de turizmle ilgili kanunlar acilen
çıkarılmalıdır. Türkiye'ye gelen
turistlerin tercih nedenleriyle ilgili veriler yoktur. Pazar araştırmaları
yerinde ve zamanında yapılmalıdır. Son olarak, turizmde
tanıtım ve pazarlamadan söz etmek istiyorum. Günümüzde küreselleşme
nedeniyle hiçbir ülke ya da kuruluş, dünya kamuoyunu yok sayamaz, kendini dış
dünyadan soyutlayamaz ve dünyadan da bana ne diyemez. Tanıtma faaliyetleri,
süreklilik içerisinde, yurt içinde, vatandaşları millî ilke ve hedefler
doğrultusunda bütünleştiren; yurt dışında ise, Türkiye'nin kültürel birikimini,
tarihî zenginliklerini dünya kamuoyuna anlatarak, yanlış, olumsuz imajları
ortadan kaldıracak şekilde yapılmalıdır. Tanıtım ve pazarlama ayrı
düşünülmemelidir. Birbirinden bağımsız sürdürülen tanıtma ve pazarlama
etkinlikleri, insan gücü ve kaynak israfına neden olmaktadır. Türkiye'nin yurtdışı
tanıtımında özel sektörün tecrübe birikimini, fikrî dinamizmini ve maddî
olanaklarını, devletin tecrübe ve malî imkânlarıyla birleştirerek yararlanmak
şarttır. Sadece devlet eliyle yapılan tanıtım faaliyetlerinin yetersiz olduğunu
hepimiz görmekteyiz. Kamu, sivil toplum kuruluşları, medya, üniversiteler,
bilim, sanat, kültür, spor adamlarının girişimci ve yöneticilerinin
katkılarından da faydalanılmalıdır. Tatil yapan insanların, ülkelerine
döndüklerinde anlattıkları da imaj için çok önemlidir. Benzerliklerimizi ortaya
koyarken, özgün millî değerlerimizi inkâr etmek veya her alanda onlardan
farksız olduğumuzu ispatlamaya çalışmak yerine, kültürümüzdeki zenginlikleri
sergilemek zorundayız. Sonuçta, uluslararası turizm anlayışına paralel olarak,
zamanında ve aşamalı olarak, turizmi, ülke sathına yayan, turizm mevsimini
uzatan ve turizm ürünlerini çeşitlendiren çevreye duyarlı projeler
üretilmelidir. Turizm sektörünün gelişmesinin her aşamasında, ekonomik, sosyal,
kültürel ve çevreye ilişkin hedefler arasında denge sağlanmalıdır. 2000'li yıllarda
ülkemizin turizmini geliştirirken, dış dünyayla bütünleşebilecek yeni
hedeflere, stratejilere ve planlamalara ihtiyaç vardır. Tanıtımda, Türkiye
dışında yaşayan 5 milyon vatandaşımız da motive edilmelidir. Tanıtımın, kısa
döneme tasarlanması, bilinçsiz belediyecilik, turizm değerlerimizin
korunmaması, ülkemizi ucuz pazar haline getirmektedir. Geliri düşüren başka bir
neden de, ödenen fiyata her şeyin dahil olmasıdır. Önceden ödediğiniz parayla
kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeğini, hatta, tüm içeceklerinizi ödemiş
oluyorsunuz. Ucuza gelen turist, her şey bedava olunca, otelden çıkmamakta ve
dolayısıyla, turist sayısı, esnafa bazen yeterince yansımamaktadır.
Dolayısıyla, turist, tükettiğinden daha az para bırakmaktadır. Türkiye'nin
hedefi asla ucuz turist getirmek olmamalıdır. Turizme, hep yabancı
turist gözüyle baktık. Türk insanının da, kendi tarihinden, doğasından,
kültüründen, çevresinden faydalanması en doğal hakkıdır; ancak, bu hakkı, geniş
kesimlerin kullanabilmesi için, gelir adaletsizliğinin düzeltilmesi
gerekmektedir. Bu gelir adaletsizliğinin düzeltilmesine en büyük katkıyı da
turizm sektörü yapacaktır. Bu nedenle, turizm, artık, her kesimce, öz evlat
olarak algılanmalı, turizmle ilgili gelirlerin sadece Antalya ya da İzmir gibi
turistik yörelerde kullanılmadığı bilincine hepimiz sahip olmalıyız. Turizm
gelirlerinin çoğunluğunun, Türk Milleti için eğitim, sağlık, güvenlik, ulaşım,
iletişim, dolaşım hakkına katkı ve gayri safî millî hâsılaya dolar olarak
döneceğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, turizm sektöründe emeği geçen
herkese teşekkürlerimi ve şükranlarımı iletmeyi borç bilirim. Turizm Bakanlığı
bütçesinin milletimize hayırlı olmasını diler, saygılar sunarım. (MHP, DSP, FP
ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ünal. Şimdi, söz sırası, Bitlis
Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral'da. Buyurun Sayın Oral. (MHP
sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA İBRAHİM
HALİL ORAL (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesi üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi
dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum. HASARİ GÜLER (Adıyaman) -
Sayın Başkan, Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok. İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Bu vesileyle, milletimizin ve bütün inananların ramazan ayını ve
yaklaşan Ramazan Bayramını tebrik eder, hepinizi, Grubum ve şahsım adına
saygıyla selamlarım. BAŞKAN - Bakan var
efendim, nasıl yok; Turizm Bakanı var,
oturuyor ya efendim... İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Yeni bir bin yıla girdiğimiz bir dönemde, yaşanan hızlı gelişmeler
sonucunda, yeni çağa adını veren bilgi toplumu olma yolunda gösterilen
çabaların en başında, kültür ve kimlik bunalımı yaşamadan, çağdaş normlarda bir
zihniyet değişiminin yaşanması gelmektedir. Eğitimin hedefi, muhatabı
olduğu milletin çocuklarının kültürel tekamülünü sağlamak ve hedefe
ulaştırmaktır. Bilgi ve kültür düzeyi gelişmemiş, kimliksiz bir nesil ile yeni
bir yüzyılı yakalamak ve milletlerarası yarıştan kopmadan koşabilmek asla
mümkün değildir. Onun için, millet olarak, taklit etmeyen, bağımsız düşünebilen,
üreten ve geleceğe ümitle bakan ve yeni çağlar açabilecek bir gençliğe
ihtiyacımız vardır. Türk Millî Eğitim
sistemi, millî, manevî ve ahlakî değerlerle donatılmış, vatan ve millet
kavramını iyi özümsemiş, evrensel boyutta insan sevgisine açık, din kültürünü
almış, İslamı ve Yüce Kitabımız Kur'anı anlayarak, dinin istismarına karşı
duyarlı ve başka din ve kültürden insanlarla birlikte yaşayabilecek kadar
hoşgörülü, Türk gençliğini, eğitim sistemi içinde hazırlamalıdır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özlenen bu hedeflere ulaşabilmek için, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, bilgi çağında, dünya milletlerinin kabul ettiği toplam kalite
yönetim ilkelerinin, Millî Eğitim hizmetine sunulmasını teklif etmekteyiz. Ülkemizde, yıllardır
yaşanan kültür buhranı, millî şuur ve Türk dili erozyonu, insanımızı konuşarak
ve anlaşarak yaşamak yerine, nefret ve öfkeyle değerleri yıkıp, tahrip etmeye,
kavgayı hayat felsefesi yaparak, insanlık ve millî tarihimizin var olan bütün
dinamiklerine, değerlerine isyan eden bir insan tipine dönüştürmektedir.
Yaşayan hiçbir toplum, nesillerini, bu kadar ucuz ve hoyratça harcamamaktadır. Eğitimin asıl unsuru olan
Türk dili, bugün, can çekişmektedir. Türk dilinde nesiller arası bağlar kopmuş,
köprüler yıkılmıştır. Bırakın çocuklarımızı, aydınlarımız, bizler bile millî
kültürümüzün ürünü yazılı eserlerimizi anlamaktan aciz hale gelmişizdir. Türk dili, başta
İngilizce olmak üzere, yabancı dil istilasıyla, köle dil konumundadır. Bunun
için, tıpkı İstiklal Savaşımız gibi, Türk dilinin istiklalini, bağımsız
gelişmesini oluşturacak, dilde yeni bir Kurtuluş Savaşına ihtiyaç vardır. (MHP
sıralarından alkışlar) Bu nedenle, Türk çocuğu, eğitimini, tarihini, kültürünü
Türk diliyle öğrenmelidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasamızın 24 üncü maddesinde vücut bulan, din ve vicdan
hürriyeti çerçevesinde doğru din eğitimini ve öğretimini verecek tek kurumun
okullarımız olduğu, asla unutulmamalıdır. Din öğretimine önem verilmeli ve yüce
dinimiz, siyaset malzemesi olmaktan süratle kurtarılmalıdır. Bunun için,
eğitimin her kademesinde, isteyen herkese, din bilgisi verilmelidir. Kur'anı
Kerim'in, ilköğretimin dördüncü sınıfından itibaren seçmeli dersler arasında
yer alması sağlanmalıdır. Bu, siyasî geleceklerini, irtica, laiklik
kavramlarıyla, milletimizin manevî değerlerinin omzuna basarak siyaset
yapanların malzemelerinin ellerinden alınmasına vesile olacaktır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
İktidardasınız, yapın bunları... İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Eğitim sistemimizde rehberlik ve yönlendirmeye öncelikle ağırlık
verilmelidir. Yönlendirmeye, ilköğretimin dördüncü sınıfından itibaren
başlanılmalı ve seçmeli derslere ağırlık verilmelidir. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
İktidardasınız, bunları halledin... BAŞKAN - Sayın
Uzunkaya... İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Seçmeli derslerin tespitinde, milletlimizin ihtiyaç ve özlemleri,
millî ve manevî değerlerimizin sağlıklı öğretilmesi, teknolojik gelişmeler ve
ara insangücü düşünülerek yönlendirme yapılmalıdır. Değerli milletvekilleri,
Türk Milleti, hiçbir medenî milletten, kültür ve eğitimde geride kalmayacak
kadar büyük ve yüce bir millettir. Meslekî ve teknik öğretim, ülkemizin
şartlarına uygun hale getirilecek iş hayatıyla ilişkilendirilmelidir. Onbeşinci
ve Onaltıncı Millî Eğitim Şûralarının temel konusu, meslekî teknik öğretim
olmasına rağmen, YÖK tarafından yapılan son uygulamalar ve özellikle
üniversiteye giriş sisteminde yaptığı akıl almaz değişikliklerle meslekî teknik
eğitime büyük bir darbe indirilmiştir. Bütün gelişmeler, ülkelerde hedeflenen
ortaöğretim öğrenci miktarının yüzde 65'inin meslekî teknik eğitime
yönlendirilmesi yerine, bugün, maalesef, üzülerek belirteyim ki, kaliteli ve
başarılı öğrencilerini kaybeden meslekî teknik eğitim, artık, öğrenci
potansiyelini de kaybederek, âdeta, ölümü yaşayan boş sınıfların bulunduğu, can
çekişen, öğrencisiz okulları oluşturmuştur. Meslek liselerimizin bu
mağduriyeti, zaman geçirilmeden, bu yıl içerisinde giderilmeli, üniversiteye
girişte esas alınan alanlar yeniden belirlenmeli ve kendi alanlarıyla ilgili
fakülte ve mühendisliklere eşit şartlarda girebilme imkânına bu yavrularımız ve
öğrencilerimiz kavuşmalıdırlar. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlayın
efendim. İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, devletimizin sağladığı huzur ortamıyla,
doğu ve güneydoğudaki kapalı okullarımızın süratle eğitime açılması, bölgedeki
bölücü terörün belinin kırılmasına, propaganda faaliyetlerinin bitmesine yol
açacaktır. Türkiye, eğitimde, hâlâ,
tek sınıflı okullarda eğitim veren ilkellikten kurtulmalıdır. Taşımalı
eğitimde, yavrularımızın ruh ve beden sağlığı açısından gerekli tedbirler
alınmalı, yatılı ilköğretim bölge okulları ve pansiyonlu ilköğretim
okullarının, taşımalı eğitimin yoğun olduğu bölgelerde artırılması ve
yoğunlaştırılması sağlanmalıdır. Okullaşmada dengesiz dağılımın önüne
geçilmelidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eğitim sistemimizde yıllardır çözülemeyen öğretmenlerimizin
dengeli dağılımı gibi, önemli bir meselenin çözümünde Bakanlığımızın
kararlılıkla uygulamaya çalıştığı norm kadro uygulaması, prensipte olumlu bir
istikrar ve çözüm yöntemidir. Uygulamada yaşanılan ideolojik ve bazı il
yöneticilerinin yanlı ve taraflı tutumları, bu olumlu uygulamada zaman zaman
öğretmenlerimizin mağduriyetine neden olmuştur. Bu önemli konunun, Sayın
Bakanımızın duyarlı tutumuyla aşılacağına olan inancımı belirtmek istiyorum. Ayrıca, norm kadroyla
bağlantılı olarak uygulamaya konulan eğitim bölgeleri uygulaması, okullarımızın
öğretmen eksikliklerini tamamlamaları ve verimliliğin artması açısından, kayda
değer, olumlu bir uygulamadır. BAŞKAN - Efendim,
toparlayın. İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Öğretmenlik mesleğinin yeniden toplumdaki saygınlığına kavuşması
için her türlü tedbir alınmalıdır. Öğretmen personel kanunu çıkarılmalıdır. Öğretmenlerimizin ve
üniversite öğretim üyelerimizin ücretleri konusunda, ilkokul mezunu bir işçinin
1 milyar civarında ücretine karşılık, üniversitedeki profesör ve doçentin
500-600 milyon, yavrularımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin 200-250 milyon
ücret almaları çok hazindir. Bu nedenle, öğretmenlerimizin ders ücreti
politikası yeniden ayarlanmalıdır. Öğretmenlik mesleği,
özelliklerinden dolayı, yıpranma payı uygulanan meslek grupları arasına
alınmalıdır. Öğretim yılına hazırlık yardımı, günün ekonomik ve sosyal
şartlarına uygulanarak, en az bir maaş seviyesine yükseltilmeli ve her iki
yılda da ödenmelidir. BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ediyorsunuz... İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) - Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinin, Türk insanına ve Bakanlığımıza hayırlı olmasını
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum efendim. Kayseri Milletvekili
Sayın Hasan Basri Üstünbaş; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA HASAN
BASRİ ÜSTÜNBAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YÖK bütçesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere
huzurunuzdayım; Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum. Anayasanın 42, 58, 130 ve
131 inci maddeleri, sırasıyla, eğitim ve öğrenim hakkı, gençleri her türlü kötü
alışkanlıklardan ve cehaletten kurtarmak, yükseköğretim kurumlarının kuruluş
amaçları ve YÖK'ün görevleri hakkındadır. Buna göre, YÖK'ün
görevlerini, özetle, şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Yükseköğretim
kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek. 2- Yükseköğretim
kurumlarındaki bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek. 3- Yükseköğretim
kurumlarının kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını,
geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde
kullanılmasını ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesini sağlamaktır. Bunlar sağlanabiliyor mu?
Birtakım sorunlarımız var. YÖK kurulduğundan beri çok hayırlı işler yapmıştır;
ama, bunun yanında da çözemediği bazı sorunlar da hâlâ devam etmektedir. Bu
sorunlardan ve çözüm yollarından da özetle bahsetmek istiyorum. 1981 yılından beri
yürürlükte olan bu YÖK Yasasında kalıcı olarak 25 kez değişiklik yapılmıştır,
çok sayıda da geçici madde eklenmiştir. Yasanın bütününde, 86 yerde değişiklik
olmuştur, 6 kez değişen maddeler vardır. Bir söyleme göre, kanun âdeta yamalı
bohça haline dönmüştür. Çıkarılan
yönetmeliklerden bir kısmı, Anayasanın 6, 7, 8, 11, 42, 115, 123 ve 124 üncü maddelerine aykırıdır. Bu
yönetmeliklerle bütün yetkiler kanunda öngörülmemiş şekilde YÖK'te
toplanmıştır. 2547 sayılı Kanunun 13 B-4 ve 7L bentleri (!) çok kez yanlış ve
taraflı kullanılmış olup, öğretim elemanları haksızlığa uğratılmıştır. Sekizinci Beş Yıllık
Planda üniversite öğretim üyelerinin yüzde 50'sinin İstanbul, Ankara ve
İzmir'de bulunduğu, yeni kurulan üniversitelerde öğretim elemanı temin etmede
sıkıntıların devam ettiği görülmüştür. Daha önceki beş yıllık planlarda karar
alınmasına rağmen, yurtdışı lisansüstü eğitim programlarına gönderilen eleman
sayısı çok azalmış, gidenlerin bir kısmı eğitimlerini tamamlamadan geri
çağrılmıştır. Yine, Sekizinci Beş
Yıllık Plana göre, yükseköğretim kurumları bürokratik ve merkezî yapıdan
kurtarılmış, üniversiteler arasında rekabet ortamı oluşturulamamış, üniversite
ve fakülte yönetimlerinin yetkileri artırılamamış, öğretim üyesi ve araştırma
görevlilerinin yönetime katılımı, gerekli olan bilimsel özerklik ve
üniversite-sanayi işbirliği yeterince sağlanamamıştır. Peki, öncelikle neler
yapılmalı: YÖK, 57 nci hükümet programında da yer aldığı gibi, üst düzeyde uzun
dönemli, planlama, koordinasyon ve denetleme görevini yerine getiren bir kurum
haline dönüştürülmelidir. Üniversitelerin idarî,
malî ve bilimsel özerkliği sağlanmalı ve güçlendirilmelidir. Yükseköğretime geçiş
sistemi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun programlara yerleştirilmesini
sağlayacak ve fırsat eşitliğini bozmayacak şekilde yeniden düzenlenmeli. Yükseköğretim
kurumlarında finansman kaynakları geliştirilmeli, çeşitlendirilmeli; etkin bir
harç-burs-kredi sistemi kurularak, ödeme gücüne bağlı olarak öğrencilerden
alınan eğitime katkı paylarının, yükseköğretimin finansmanında kaynaklardan
biri haline gelmesi sağlanmalı. Kadrosuzluk, akademik
terfiyi engelleyici bir faktör olmaktan çıkartılmalı. Üniversite öğretim üyesi
ve diğer personelin özlük hakları ve malî durumları en kısa zamanda
düzeltilmeli. Üniversitelere verilen
bütçe yeterli hale getirilmeli. Yeni kurulan
üniversitelerdeki fizikî alan yetersizliği en kısa zamanda giderilmeli. Üniversite öğretim
üyelerinin akademik yükselmelerindeki yabancı dil sınavı yeniden düzenlenmeli. Ankara, İstanbul, İzmir
gibi, makine, teçhizat, yayın ve öğretim üyesi yeterli olan üniversitelerde
ikili öğretime geçilmeli. Üniversiteye girişte
meslek liselerinin mağduriyeti mutlaka giderilmeli. Öğretim üyelerinin
yurtiçi ve dışı toplantılara katılmaları zorlaşmış, hatta, bazı branşlarda
imkânsız hale gelmiştir. Bu husus mutlaka giderilmeli. Son rektörlük seçimlerinde
sıralama ve atamalarda yanlışlıklar yapılmıştır. Tekrar edilmemeli. Öğretim üyelerinin
araştırma-geliştirme çalışmalarındaki malî imkânları yetersizdir. Bunu gidermek
için, şans oyunlarından yüzde alınması için gerekli girişimler yapılmalıdır. Üniversitelerde
araştırma, planlama ve koordinasyon üniteleri etkili hale getirilmelidir. Yeni kurulan
üniversiteleri desteklemek için kardeş üniversite uygulaması süratli bir
şekilde uygulamaya konulmalı. Yurtdışına gönderilen
elemanların önüne yabancı dil engeli konulmuştur. Bu uygulamayla, bazı
üniversitelere daha fazla imkân sağlanmış oluyor; bu haksızlık giderilmelidir. YÖK, bütçesini çıkaran
Türkiye Büyük Millet Meclisine hesap vermelidir. Üniversite senato ve
yönetim kurulu üye seçimlerinin şu andaki gibi yapılmaması gereklidir. Daha
geniş katılımlı olmalıdır ve etkinlikleri, sırasıyla, yönetim kurulu, senato ve
rektör şeklinde olmalıdır. YÖK Denetleme Kurulu
üyeleri, denetim fonksiyonuna sahip kişilerden oluşmalı; yaptıkları denetleme,
rapor sonuçları hakkında bilgilendirilmelidir. Aynı şekilde, denetlenen
birimlere de sonuç raporu gönderilmelidir. Rektör ve dekanlar
hakkında yapılan şikâyetlerde takip edilen yol fevkalade yanlıştır. YÖK'e gelen
şikâyet, YÖK tarafından araştırma yapılmadan doğrudan rektöre, oradan gelen
cevaplar da, doğrudan, hiçbir araştırma yapılmadan şikâyetçiye gönderilmekte.
Sonuç olarak, şikâyet edenin mağduriyetine sebep olabilecek uygulamalar ortaya
çıkmaktadır. Üniversitelerde, haksız uygulamalar nedeniyle açılan davalarda,
davacı mahkemeleri kazanmasına rağmen, kararlar zamanında uygulanmamaktadır;
öğretim üyeleri ve öğrenciler, maddî ve manevî zarara uğramaktadırlar; mahkeme
kararları, hemen uygulanmalıdır. Sayın milletvekilleri,
öğretim elemanı ve bilim adamı yetiştirmek için altyapısı yeterli olan
üniversitelerde, öğretim elemanları akademisi oluşturulmalı, bilgi ve teknoloji
toplumuna kısa zamanda ulaşmak için, millî internet servisi en kısa zamanda
kurulmalıdır... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ
(Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika daha eksüre rica ediyorum. BAŞKAN - Buyurun efendim.
HASAN BASRİ ÜSTÜNBAŞ
(Devamla) - Üniversitelerimizin bünyesinde, ülkemizin ihtiyaç duyduğu gelişmeyi
sağlayabilmek için, öncelikler sırasına göre araştırma konularını belirleyecek,
bilim ve teknoloji yönlendirme merkezleri (BİLTEM) kurulmalıdır.
Bilim-üniversite-toplum üçgenine eğilmemiz ve bilgi toplumunu yaratmamız
gerekmektedir. Sonuç olarak,
üniversitelerden daha fazla randıman alabilmek için, üniversitelerin ve YÖK'ün
yeniden yapılanması gereklidir. Bunun için, üniversiteler, sağlık bilimleri
üniversitesi, fen ve mühendislik bilimleri üniversitesi, sosyal ve ekonomik
bilimler üniversitesi şeklinde, yeniden oluşturulmalı ve bu üniversiteler de kendi
içlerinde, araştırma ve eğitim öğretim ağırlıklı olarak ikiye ayrılmalı. Bu
sayede, ülke olarak, hedeflediğimiz amaçlara daha kısa zamanda ulaşacağımızı
zannediyorum. Hepinize saygılar
sunuyor, bütçemizin, devletimize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını
temenni ediyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, şimdi
söz sırası, Sayın Mücahit Himoğlu'nda. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MÜCAHİT
HİMOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine
sahip, yüksek düzeyde eğitim öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan,
fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan
üniversitelere ait Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini, Grubum
adına, bu kısa zaman içerisinde belirtmeye çalışacağım. Üniversiteler,
toplumların, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri
yakalayabilmek için, bilgi üretmeyi, bilgi transfer etmeyi ve bunları
uygulamaya geçirebilecek nitelikli insangücünün yetiştirilebilmesi, öğretim
elemanlarının bilimsel etkinliklerdeki konsey toplantılarına katılımlarını
sağlamak, bilgi çağının ilmî sirkülasyonunu yakalayabilmeleri için yurtdışına
gönderilmeleriyle sağlanmalıdır. Öğretim görevlileri ve
ilim irfan ordusunun temelini teşkil eden, uğraş veren öğretmenlerimizin özlük
haklarının iyileştirilmesi, ders ücretlerinin artırılması, ulaşımda belirli
indirimlerin yapılması hususunda gerekli koordinasyonun sağlanması, öğretmen ve
öğretim görevlilerimizin rahat çalışma ortamlarını hazırlamış olacaktır. Had
safhaya ulaşan, mahrumiyet bölgelerindeki öğretmen açıklarının kapanacağı,
istihdamın yapılacağı, kısa zamanda, bu yönden görülecektir. Bir başka sorun da,
yardımcı doçent kadrosunda çalışanların doçentlik kadrosuna atanamadıkları süre
içerisinde, kadrosu 3 üncü derecede bulunanların 1 inci derece kadroya
alınmadıklarına karşı, okutman ve uzmanların 1 inci derece kadroya
yükselebildikleri göz önüne alındığında, yardımcı doçentlerin 1 inci derece
kadroları alabilmeleri için, Sayıştay vizelerinin YÖK tarafından acilen
alınması gerekir. Eğer, bu yapılırsa, sosyal adalet ilkesi sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; üniversite giriş imtihanlarında, öğrencilerimiz arasındaki
fırsat eşitliğinin, pek göz önünde olmadığı kanaatindeyim. Şöyle ki, Yüksek
Öğretim Kurulu muhtevasında bulunan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci
maddesinin verdiği yetkiye dayanarak almış olduğu bir kararla, anadolu meslek,
anadolu teknik ve meslek teknik öğretim kurumlarında öngörülen üç yıllık örgün
eğitim programlarını başarıyla tamamlayıp mezun olan öğrencilerin, mezun
oldukları bölümlerle ilgili mühendislik fakültelerine girmek istemeleri halinde
ise, yukarıda ifadesini ettiğim ilgili kanunla, önleri kesilmektedir. Bunu da,
şu basit örnekle izah edeyim: Elektrik mühendisliğini tercih eden lise
mezununun ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı 0,5 katsayıyla çarpılırken;
meslekî ve teknik örgün eğitim veren liseden mezun olan öğrencinin elektrik
mühendisliğini tercih etmesi durumunda, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı 0,2
katsayıyla çarpılmaktadır. Bu ikilemi yaratan durumun düzeltilmesi ve
fakültelere giriş imtihanlarında, üç yıllık örgün eğitimden mezun olduğu
bölümün sayısal alan olarak kabul edilmesiyle mümkün olacaktır. Meslekî
ortaöğretimde kazandıkları teorik ve pratik bilgilerini mühendislik
fakültelerine taşıma imkânı ancak böyle bulunacaktır. Üniversiteye giriş
imtihanlarında, Devlet Planlama Teşkilatının koordinesinden kopuk olarak
fakültelere alınan öğrencilerin mezuniyetleri akabinde iş bulma imkânları
asgariye inmiştir. Çoğunluğu oluşturan, işsiz üniversite mezunlarını bu
durumdan kurtarmanın yolu, Devlet Planlama Teşkilatıyla koordineli olarak
öğrenci alınmasıyla olacaktır. Üniversiteye giriş
imtihanını kazanamayan meslekî örgün eğitim lise mezunlarında, hiçbir şart
aranılmadan direkt gece ve gündüz eğitimi sürdürecek şekilde ara teknik eleman
yetiştirme yönünde programa alınmalıdır. Öğrencilerimizin
faaliyetlerine medikososyal yönden de ağırlık verilerek, sosyal ilişkilerinin
geliştirilmesi, beşeri münasebetlerinin artırılması ve sosyal yapının
kuvvetlendirilmesi sağlıklı bir bünyenin oluşmasını sağlayacak, Türk
toplumundaki kardeşlik, sevgi ve saygının pekişmesi açısından çok önemli bir
olgu olacaktır. Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; asıl olan, Türk Milletinin haysiyetli, şerefli bir millet
olarak yaşamasıdır. Bunun başarılması da, üniversitelerden mezun olup görev
almak düşüncesindeki gençlerimize, sağlıklı eğitim ve öğretim vermekle mümkün
olacaktır. 21 inci Yüzyılda, bilgi çağını yakalayacak bilim ve ilmi
öğrencilerimize vermeyi esas alan yükseköğretim kurumları, ilim ve bilim
dışında başka işlerle uğraşmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının başlangıcının son cümlesinde "Türk Milleti tarafından,
demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi
olunur." cümlesi yer almaktadır. Anayasamızda devletin
şekli şöyle belirtilmiştir: "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir."
Anayasanın 3 üncü maddesinde de "Türk Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda
belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal
Marşı’dır." Anayasamızın 66 ncı
maddesinde belirtildiği gibi, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan
herkes Türktür. Lazı, Çerkezi, Kürdü, Abazası, Gürcüsü, üst kimlik olarak
Türklüğü kabul etmiştir. Et-tırnak gibi bütünleşmiş bu Türk Milletini, hiçbir
güç ve kuvvet asla ve asla bölemez ve parçalayamaz. ("Bravo" sesleri,
alkışlar) Anayasamızın 42 nci maddesinde
"Eğitim ve öğrenim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan
kaldırmaz" denilmektedir; ne yazık ki, istisna bir üniversitede illegal
faaliyetleri yürüten gruplarca, flama ve afişleriyle okulun duvarlarını gündüz
donatıp, akşamları toplanıldığını, ilgili rektörün, görsel medyadaki
açıklamasından üzülerek izlediğimizi kimse inkâr edemez ("Bravo
Mücahit" sesleri, alkışlar) ama, ben, bunu, çok iyi düşünülmeden sarf
edilen bir ifade olarak kabullenmek istiyorum; çünkü, bu tür uygulamalara göz
yummakla, son günlerde, görsel ve yazılı medyada yer alan, hapishanelerdeki
yeminli ölüm orucunu yürüten örgütlere zemin hazırlayarak, gençliği, anarşinin
ve buhranın kucağına atmış oluruz. Bu kürsüden, safiyane bir
şekilde, art niyetli fikirlere alet olan gençlere, Mustafa Kemal Atatürk'ün şu
vecizesiyle seslenmek istiyorum: "Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve
müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve
istikbalinin yegâne temeli budur." (Alkışlar) Ecdadına saygılı,
vatanına bağlı, dili, dini ve bir olma sevdasıyla ülkeyi kucaklayınız. Anayasamızın 130 uncu
maddesinde belirtildiği gibi, yükseköğretim kurumlarını kimse bölemez. Yine,
Anayasamızın 42 nci maddesinde belirtildiği gibi, kimse, eğitim ve öğrenim haklarından
yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim
hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. Türkçeden başka hiçbir
dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak
okutulamaz ve öğretilemez. (Alkışlar) Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; bu bütçenin hayırlı ve uğurlu olmasını dilerken, sözlerimi şu
anekdotla tamamlıyorum: Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde,
Demokrat Partili başkan adaylarından Sayın Al Gore'un, ülke menfaatını, birlik
ve beraberliğini düşünerek başkanlık yarışından çekildiğini açıklarken sarf
ettiği son söz "Tanrı Amerikalıları korusun" oldu. Şimdi ben de
diyorum ki, Allah, Türk Milletinin birlik ve baraberliğini korusun ve
yüceltsin. Hepinize
saygılarımla.(Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Himoğlu,
dolaylı yoldan söylemenize lüzum yoktu, direkt söyleseydiniz daha iyi olurdu. Teşekkür ederim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Ama Amerika'dan delil getirmesi lazım! BAŞKAN - Amerika'dan
örnek alacak değiliz ya...İstirham ederim yani... (Alkışlar) Şimdi, söz sırası,
Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hüseyin Mert'te.
(DSP sıralarından alkışlar) Süreyi 4 kişi
kullanacaksınız. Buyurun Sayın Mert. DSP GRUBU ADINA HÜSEYİN
MERT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Turizm Bakanlığının 2001
Malî Yılı Bütçesi hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; hepinize saygılarımı sunuyorum. İçerisinde bulunduğumuz
2000'li yılların yükselen değerlerinin, insana ve çevreye yatırımlar olacağı
herkes tarafından bilinmekte. Turizm, gittikçe küçülen
dünyada yıldızı daha fazla parlayan bir hizmet sektörü ve aynı zamanda çevre
bilincini geliştirmede, bizleri, tarihin güzelliklerini, sanat ve kültürel
değerlerini korumaya zorlamada düzenleyici bir görev yapmakta. Gerçekte bu değerlerin
artışını, tüm dünyada, son elli yılda izlemek olası; ancak, özellikle son
yıllarda kazandığı ivme ve gelecekte daha hızlı artarak devam edeceği
beklentisi, her ülkenin turizme olan ilgisini artırmakta. Türkiye, tüm Avrupa'nın
kumsalı olan Akdeniz pazarından ancak son onbeş yıldır pay alabilmekte. Kuzey
Akdeniz ülkeleri arasındaki paylaşımdan henüz yeterli payı almadan, Akdeniz'in
güneyinde yer alan Mısır, Tunus gibi ülkelerin de katılımıyla, büyüyen pazarda,
büyüyen bir rekabet ortamı içerisinde bulunmaktadır. Turizmin, ülke ekonomisi
içerisindeki yeri her açıdan çok önemli. Öncelikle, ihracatımızın yaklaşık üçte
1'lik kısmını turizm sektöründen sağlamaktayız. 1 milyona yakın doğrudan, 1,5
milyona yakın dolaylı olmak üzere 2,5 milyon kişilik istihdam yaratmakta;
30'dan fazla sektörü doğrudan etkilemekte. Son yıllarda giderek
artış gösteren turist sayısı ne yazık ki, birçok olumsuzluğun bir arada
yaşandığı 1999 yılında önemli ölçüde düşüş göstermiştir. 57 nci hükümet
programında, sektörün, içerisine girdiği darboğaz ortaya konularak, gereken her
türlü önlemin süratle alınacağı belirtilmiş, bu düşünce paralelinde 2000 yılı
Turizm Bakanlığı bütçesi yüzde 171 oranında artırılarak, özellikle Turizmi
Geliştirme Fonu, dış pazarlama olanaklarının artırılması ve yatırımların
desteklenmesi amacıyla güçlendirilmişti. Bununla birlikte, Türkiye'deki her türlü
göstergenin olumlu yönde değişmesi ve sektörün özverili çalışması sonucu 2000
yılı Türk turizmi açısından oldukça başarılı geçmiştir. Turist sayısı ve geliri
açısından henüz yıl tamamlanmadan, dönembaşı hedefleri tutturulmuş ve hatta
aşılmıştır. Ancak, bununla
yetinilemeyeceği ve Türkiye'nin dünya
turizminden alması gereken payın çok daha fazla olması gerektiği,
hepimiz tarafından bilinen ve arzulanan bir gerçektir. Bu gerçek, ülkemizin
sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerinin güzelliğini, fazlalığını bilen ve
yaşayan ülke insanımızdan başka, Dünya Turizm Örgütü tarafından da kabul görmüş
bir gerçektir. Dünya Turizm Örgütünün Türk turizminin geleceğine ilişkin yapmış
olduğu öngörülere göre, Türkiye, 2010 yılında 17,1 milyon, 2020 yılında 27
milyon turiste ev sahipliği yaparak, Turizm gelirini 2010 yılında 12,5 milyar
dolara, 2020 yılında 19,8 milyar dolara çıkaracaktır. Bizlere düşen görev bu değerlerin
gerçekleşmesini olabildiğince erken yıllara çekebilmektir. Ancak, önümüzdeki
sezonun bağlantılarının yapıldığı şu günlerde, ne amaca hizmet ettiği belli
olmayan sokak görüntüleri, zaten bahane arayan sektörde, fiyat indirimlerine
neden olmakta ve bu, yalnızca kendi bindiği dalı kesmek anlamına gelmektedir.
Bir yandan, gelir kaybına uğrarken, diğer yandan iç ve dış turizm arasındaki
fiyat farkı, iç turizm aleyhine daha fazla bozulmakta ve yerli turizm
acenteleri, tüketiciler ve oteller arasında gereksiz sürtüşmelere neden
olmaktadır. Son onbeş yılda, Türkiye, turizmde giderek artan bir trendin
içerisindeyken, 1999 yılında yaşadığımız ağır kriz, bizlere, kısa dönemli
hesaplardan çok uzun dönemli planlamaların önemini bir kez daha göstermiştir.
Türkiye'nin uzun vadeli politikalarını ve hedeflerini gösteren Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında, Türk turizminin geleceği için yapılan en önemli
tespitlerin, tanıtım ve pazarlama konusunda reform gereksinimi, ulaşım
altyapısının geliştirilmesi, meslekî eğitim ve belgelendirmeler şeklinde olduğu
görülmektedir. Bu plan, rekabet edebilecek sağlıklı bir yapıya kavuşmuş, 12 aya
yayılmış, Türkiye'nin her köşesine yönlendirilmiş, çeşitlendirilmiş, eğitim ve
kalite standardizasyonunu tamamlamış,
1,2 milyon yatak kapasitesine ulaşmış bir turizm hedefi ortaya koymakta. Bu
hedef, 2005 yılında 13,6 milyon turist sayısı ve 11,6 milyar dolar turizm
geliri beklentisi yaratmaktadır. Bütün bunları gerçekleştirecek olan sektördeki küçük
işletmelerin gelişmesine önem verileceği ve bu işletmelerin KOBİ statüsünde
değerlendirilmesine olanak sağlanacağı belirtilmektedir. Bu tespitler doğrudur
ve Turizm Bakanlığının, bu öngörülenin hayata geçirilmesi için tüm olanakları
ortaya koyması gerekmektedir. 1999 yılı, bize, ayrıca
yurtiçi potansiyelin değerlendirilmesinin önemini bir kez daha göstermiştir.
Dış turizm için 12 aya yaymaya çalıştığımız turizm sezonunu, iç turizm için 6-7
aya çıkartabilmek dahi, iç turizmde ayrılan yatak kapasitesinin artmasına, buna
bağlı olarak, otellerin yabancı acentelerle pazarlık şansının artmasına, son
dakika satışlar ya da rezervasyon iptalleri yerine, bu iptalleri güçleştirecek
anlaşmalarla pazarlama yapılmasına olanak sağlamalıdır. 2000 yılı içerisinde
faizlerin düşmesi sonucu finansman maliyetlerinin azalması ve Türk
tüketicisinin kredi kartı kullanım eğiliminin artması, iç turizm dinamiğini
artırıcı yönde rol oynamaktadır. Buna, turizmcilerin gayretleri ve ürün
çeşitlemelerin eklemeleriyle, hem dış turizmin beklenmeyen yön değiştirmelerine karşı önlem alınmış hem
de kendi çalışan insanımızın kendi ülkemizin güzelliklerinden yararlanmasına
olanak sağlamış olunacaktır. Turizm Bakanlığının 2001
yılı bütçesinin geçtiğimiz yıla göre artışı, faiz ödemelerinden arındırılmış
genel bütçe toplamına paralel olarak, yüzde 25 civarında olmuştur. Ülke
tanıtımının, yalnızca bu bütçeyle yapılması, şüphesiz, mümkün değildir.
Bakanlığın, ülke tanıtımına ait diğer fonlar ve sektördeki özel kuruluşlarla
güç birliği yapması, ayrı ayrı elde edilecek faydanın aritmetik toplamından çok
daha fazla olması sonucunu ortaya çıkartacaktır. Konuşmamı bitirmeden
önce, internetle çalışma olanağı olan herkesi UNESCO tarafından başlatılan ve 2
200 yıl sonra yeniden belirlenecek olan dünyanın yedi harikası adayı
İstanbul'daki Ayasofya Camiine oy vererek, destek olmaya davet ediyorum. Demokratik Sol Parti
Grubum ve şahsım adına, Turizm Bakanlığının 2001 yılı bütçesinin halkımıza,
sektöre, Bakanlık çalışanlarına ve Bakanlığa hayırlı olmasını diler; hepinize
saygılarımı sunarım. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Şimdi söz sırası, Aydın
Milletvekili Sayın Halit Dikmen'de. Sayın Dikmen; buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar) DSP GRUBU ADINA HALİT
DİKMEN (Aydın) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Turizm Bakanlığının 2001
yılı bütçesi görüşmeleriyle ilgili konuşmama başlarken, sizlerin, ulusumuzun ve
Müslüman dünyasının ramazan ayını kutlar; şahsım ve Demokratik Sol Parti Grubu
adına saygılarımı sunarım. Turizm, 2000'li yıllarda,
bütün ülkelerin en önemli sorunudur. Ülkemizin de çok önemli bir döviz girdi
kaynağı, dolaylı olarak, 36'ya yakın sektörü besleyen büyük bir istihdam
alanıdır. Turizm sektörünün
Bakanlık bütçesi, ülke ekonomisi açısından çok önemlidir. Ekonomik olarak
katmadeğeri çok yüksek bir faaliyetin düzenleyicisi olan Turizm Bakanlığının
bütçesi, programlı ve uzun vadeli turizm politikaları göz önüne alınarak
belirlenmelidir. Geçtiğimiz yılların
uygulamaları irdelendiğinde görünen odur ki, turizmde, planlı ve uzun vadeli
bir turizm politikası oluşturulmamış, her hükümet kendince bir program
yapmıştır, turizm bakanları ve hükümetlerin konuya bakışları sınırlı kalmıştır;
artık, ülkemizin kaybedecek zamanı yoktur. 1950-1980 yıllarını ağır
bir gelişimle geçiren Türk turizmi, 1980'li yıllardan itibaren kazandığı
ivmeyi, 1983 yılında çıkarılan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasasıyla,
girişimcilerin gayreti ve kamunun yönlendirmesi sonucu en üst noktalara
taşımıştır. Bu sektördeki rakiplerimizden geç girdiğimiz bu pazarda, Türkiye,
oldukça önemli ilerlemeler kaydederek, 1998 yılı verileriyle, dünyada, 10
milyona yakın turist sayısıyla 17 nci, turizm gelirleri açısından 7 milyarı
geçen rakamla 15 inci ülke konumuna gelmiştir. 1999 yılı, büyük deprem
felaketleri ve terör örgütü başına ilişkin çeşitli spekülasyonlar nedeniyle,
Türk turizminin büyüyemediği, tam tersine küçüldüğü bir dönem oldu. Türk
turizmi, 7,5 milyona yakın turist sayısıyla, önceki yıla oranla yüzde 30'luk
bir düşüş göstermiştir. 57 nci hükümet, bu olumsuzlukları gidermek için çeşitli
önlemler almıştır. 2000 yılı bütçesini, 1999 yılına göre yüzde 171,3 gibi bir
artışla 57 trilyon 380 milyar Türk Lirası olarak belirlemiştir. 1999 yılına
kıyasla 2000 yılında Türk turizmi, yaklaşık yüzde 45'lik gerçekleşen büyüme
oranıyla, önceki yılın olumsuzluğunun verdiği bir iyimserlik gibi görünmekte.
2001 yılı bütçesiyse, önceki yıla göre yaklaşık 15 trilyonluk fazlayla, 72
trilyon 584 milyar lira olarak belirlenmiştir. Ülkemizde, turizm
sektöründe karşılaşılan sorunlara ve bunların çözümüne ilişkin değerlendirmelerimi
bazı somut örneklerle desteklemek istiyorum: Uzun bir turizm geçmişine sahip
olan Kuşadası'nı ele alırsak; 1999 yılı ilk 10 aylık doluluk oranı yüzde 21,
2000 yılı ilk 10 ayı doluluk oranı yüzde 35'tir. 2000 yılı, 1999 yılından iyi;
ancak, 1998 ve 1997 yıllarından daha düşük doluluk oranı yaşamıştır. Kuşadası'nın yeniden
turizm pazarından pay alabilmesi için, kesinlikle bir yeniden yapılama sürecine
girmesine ihtiyacı vardır. İhmal edilen altyapı yatırımları ve çevre
düzenlemeleri yanında, her alanda eğitime önem verilmelidir. Turizm gelirlerinin
istenilen düzeye ulaşabilmesi ve bu sektörlerdeki rakiplerimiz İtalya, Fransa
ve İspanya'nın 30 milyar doları bulan turizm gelirlerini elde edebilmemiz için,
turizm sektörünün sorunlarını çözmek hepimizin görevidir. Bunun için yapılacak
çok iş vardır. Bu işleri yaparken de, Turizm Bakanlığı bütçesinin hak ettiği
rakamlara ulaşması gerekmektedir; ama, oluşan bütçenin adil olarak kullanılması
ve son zamanlarda izlediğimiz gibi, tek bir bölgede yoğunlaşmaması özellikle
önemlidir. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bunların yanında, açılan binlerce turizm tesisini koordine
edecek, turizm envanterini yönlendirecek, Bakanlığımıza yardımcı olacak bir
kurum, maalesef yoktur. TÜRSAB gibi bir sivil toplum kuruluşu olmasına rağmen,
Bakanlıkla koordineli bir şekilde, mevcut envanteri ve gelecek yatırımları
yönlendirecek, Türk turizminde 2000'li yıllarda açılımlar ve politikalar
üretecek sivil toplum kuruluşları ağırlıklı, konuyu da içine alan bir turizm
denetleme ve yönlendirme kurulu oluşturulmalıdır. Böylece, modern konaklama
tesislerine verilecek teşviklerle, bu tesislerin bulunduğu yörelerin
altyapılarına da aynı özenin gösterilmesi sağlanmış olacaktır. Artık, turizmin
olanaklarının koordinasyonu, turizmden daha da öne çıkmaktadır. Uzun yıllardır
dış turizme açık olarak çalışan Ege ve Akdeniz kıyılarındaki set yapı
sorunları, büyüyerek, bugünlere gelmiştir. Türkiye, belirli bir
tanıtım politikasına sahip olmadığı için, bir imaj sorunuyla da karşı karşıyadır.
Güzel ve modern tesislere sahip olmamıza rağmen, buraları nasıl
dolduracağımızı, burada neleri, kime ve kaça satacağımızı araştırmamış ve bir
imaj yerleştirememişiz. Bunları, profesyonel ölçülerde tanıtmamız lazımdır;
dolayısıyla, tanıtım bütçesinin artırılması ve bölgesel tanıtımlara ağırlık
verilmesi, özellikle, sorunlu olan Kuşadası gibi bölgelerin tanıtımına öncelik
verilmesi, bu bölgelerdeki tanıtma vakıflarının desteklenmesi gerekmektedir. Turizm Bakanlığının
ülkemizi tanıtan web sayfası, tanıtıcı niteliklere sahip olmasına rağmen, daha
da genişletilmeli, yabancı dil sayısı artırılmalıdır. Ayrıca, geniş dağıtım ağı
olan uluslararası web sitelerinde döner ilanlar verilerek, yabancıların,
Bakanlığın web sayfasını daha çok ziyaretleri sağlanmalıdır. Dünyada 700 milyon
insanın turizm amaçlı seyahat ettiği ve 500 milyar dolarlık bir ekonomik
faaliyetin içinde her yıl yüzde 5 büyüyen turizm hareketlerinden, ülkemiz, hak
ettiği payı almalıdır. Turizm hizmetlerimiz
genelde ucuza satılmakta, düşük kâr marjlı fiyatlandırma sonucu, tesislerimiz,
kendilerini yenileyecek kaynak aktarımını yapamamaktadır. Ucuza satılan
tesislerde hizmet kalitesi düşmekte, kalifiye personel istihdam
edilememektedir. Ayrıca, sezonluk çalışan işletmeler de, görevde devamlılık sağlayamadığı
için diğer sektörlere kaymaktadır. Kalifiye personel azlığı, iyi hizmet isteyen
ve iyi para ödemeye hazır kitleleri küstürmektedir. Turizm, nitelikli eleman
isteyen bir sektördür. Turizm Bakanlığına ve Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
olarak eğitim veren turizm meslek liselerinde yetişen öğrencilerin, reel turizm
sektörünün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, onların isteklerine uygun olarak
yetiştirilmesi ve müfredatlarının 2000'li yılların gereklerine uygun şekilde
düzenlenmesi, artık, bir gerekliliktir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Toparlayın Sayın
Dikmen. HALİT DİKMEN (Devamla)-
Artık, toplam kalitenin her sektöre girdiği bir dönemde, turizmde de toplam
kaliteye önem verilmelidir; çünkü, turistte artan bilinç ve teknolojinin
gelişmesi, toplam kaliteyi artırır hale gelmiştir. Gelen turiste sadece,
güneş, kum, deniz satmışız. Satacağımız ürünleri çeşitlendirmeyip, ülkemizin
diğer doğal, tarihî, kültürel imkânlarını sunamamışız. Yine, iyi para verecek,
kültür, tarih, doğa arayan kitlelere ulaşamıyoruz. İnanç turizmi konusunda
yeterince etkili değiliz. Hıristiyan dünyasının kutsal kitabı İncil'de adı
geçen 7 kilise Türkiye'de. Bunların 4'ü, Efes Antik Kenti, Meryem Ana
Kilisesiyle birlikte aynı yörededir. Turizm yatırımlarımızı bölgelerimize
yaymalıyız. Terör belasının bitirilmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerimizdeki Nemrut Dağı ve İshak Paşa Sarayı ve benzeri turistik yörelerin
turizm gelirlerinin artmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Bütün dünyada
bunu, yoğun bir şekilde anlatmalıyız. Karadeniz yöremizi, yayla
ve dağ turizm merkezi haline getirmek, o eşsiz güzellikleri tüm dünyaya
duyurarak alternatif turizm türlerini geliştirmeliyiz. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; özellikle, turizmin ilk başladığı yörelere ikinci konutların
yağmasına ve buraları yerel yönetimlerin insafına terk etmemeliyiz. Buna, yine,
kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum. Turizmin ilk başladığı yer olan ve
turizmin okulu sayılan Kuşadası, günümüzde, ikinci konutların yağması ve aşırı
yapılaşma nedeniyle beraber, yerel yönetimler ve geçmiş hükümetlerin buna göz
yumması neticesinde, turizmde ikinci lige düşmüştür. Bugün, Kuşadası,
dolayısıyla, Türk turizmi, bir çıkış ve kurtuluş yolu aramaktadır. Bu çıkış,
Turizm Bakanlığı ve sorumlu kuruluşların işbirliği, kararlılığı; turizmi
canlandıracak, turistik yöreleri koruyup kollayacak yasalar yanında, eğitim ve
kalitenin önplana çıkarılarak, halkımızın yeniden turizme ve turiste bakışının
değiştirilmesiyle sağlanmalıdır. Altyapı sorunlarının çözümüne acil kaynaklar
yaratılmalı, tanıtım, bir ülke politikası olarak, Turizm Bakanlığının
koordinatörlüğünde, siyasî irade, bürokrasi, basın ve sektörle beraber
yapılmalıdır. Turistin ülkeye girişinde ilk karşılaştığı deniz ve hava
limanlarındaki düzensizlikler çözümlenmelidir. Önümüzdeki yılların, Türk
turizmini, beklenen noktaya getireceğine, bu sektörün içinde olan birisi
olarak, yürekten inanıyor ve ümit ediyorum. Turizm Bakanlığının 2001
yılı bütçesinin, halkımıza, sektöre ve Bakanlığa hayırlı olmasını diler, Yüce
Kurulunuza şahsım ve Demokratik Sol Parti Grubum adına saygılarımı sunarım.
(DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Dikmen. Şimdi, söz sırası, İzmir
Milletvekili Sayın Güler Aslan'da. Buyurun Sayın Aslan. (DSP
sıralarından alkışlar) DSP GRUBU ADINA GÜLER
ASLAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2001 Malî Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı görüşmelerinde, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde,
Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Afyon'da yaşanan deprem
felaketinin son olması dileğiyle, ölenlere rahmet, kalanlara sabır ve
yaralılara acil şifalar diliyorum. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramınızı kutlar,
2001 yılının hepimize sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini dilerim. Şahsım ve
Grubum adına, Yüce Heyetinizi, irfan ordusunun fedakâr öğretmenlerini ve aziz
yurttaşlarımızı içtenlikle sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öğretmenlik mesleğinin, insanoğlunun var olduğu günden beri,
ilk oluşan mesleklerden birisi olduğu gerçeğiyle, yirmibeş yılını bu mesleğe
adamış ve emekli olmuş bir öğretmen olarak, bunun onurunu yaşamaktayım. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çağdaş eğitim ortamının sağlanması, eğitime ayrılan payın
yükseltilmesine bağlıdır. Bu amaçla, eğitime ayrılan kaynakları, güvencemiz
olan çocuklarımızı ve gençlerimizi Ulu Önder Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda
yetiştirebilmek ve vatandaşlarımızı mutlu kılacak doğrultuda kullanmak
gerekmektedir. Bir yandan, Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve
mutluluğunu artırmak; diğer yandan, millî birlik ve bütünlük içinde, iktisadî,
sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve Türk Milletini hak ettiği çağdaş,
yapıcı, yaratıcı ve seçkin diğer ülkeler arasına sokmak, en büyük hedefimiz, aynı
zamanda da tarihî görevimizdir. Özellikle, ülkemizde,
çalışan anne sayısının arttığı son yıllarda, okulöncesi eğitimle başlayan
çocuklarımızın eğitimi sağlam temellere dayanmalıdır. İlköğretim, kız ve erkek
tüm vatandaşlarımızın zorunlu olarak görmesi gereken, eğitim tohumlarının
atıldığı eğitim düzeyidir. Sınıf mevcutlarının dengelenmesi, bilgisayar
destekli eğitime geçilmesi gerekmektedir. Ortaöğretim, ilköğretime
dayalı, genel, meslekî ve tekniköğretim gören kız ve erkek vatandaşları hayata,
yükseköğretime ve çalışma hayatına, mesleğe hazırlayan eğitim düzeyidir. Yükseköğretim, Türkiye
Cumhuriyetinin çağdaş bilim, çağdaş düşünce, çağdaş kültür, toplumun seviyesini
yükseltici ve kamuoyunu aydınlatıcı bilimsel verileri, sözle ve yazılı, halka
anlatan eğitim sistemidir. Çağdaşlaşma projesinin en önemli kısmı,
üniversiteleri yurt sathına yaymak, bu bölgelerde ilim ve irfan yuvası olarak
hizmet vermelerini sağlamaktır. 21 inci Yüzyılda
hedefimiz, dünyada hak ettiğimiz yeri alabilmek için, eğitimde ve kültürde
çağdaş dünya standartlarını yakalamaktır. 1773 yılında kurulan Mühendishane-i
Berrî-i Hümayûn ile başlayan yükseköğretim, özellikle cumhuriyet döneminde
büyük gelişmeler göstermiş ve bugünkü halini almıştır. Bir ülkenin eğitim
sistemi, o ülkenin kültürel benliğinin bir ifadesidir. Avrupa Birliğine girme
arifesinde bulunduğumuz bu süreçte, Avrupa Birliğini oluşturan devletlerin
homojen bir yapıya sahip olmadığını, buna karşılık, ülkelerin kültürleri,
dilleri, eğitim sistemleri ve vatandaşların düşünce tarzlarının birbirinden
farklı olduğu ortaya çıkmıştır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversiteler, ilköğretim ve ortaöğretim sürecini tamamlamış
gençlere, seçtikleri bilim dalında yükseköğretim görme ve uzmanlaşma imkânı
vermektedir. Gençlerin, cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, sosyal, siyasal,
ekonomik içerikli konularda almış oldukları temel bilgilerle, devletimizin
temel ilkelerine sahip çıkabilmeleri mümkündür. İçinde bulunduğumuz
yüzyılda, ekonomik refahın yükseltilmesinde üniversitede öğretilen yeni
bilgilerin önemi büyüktür. Bilgi üretimi, büyük hız içerisinde bulunduğu
pazarlarda, diğerleriyle rekabet edebilmek için daha iyi eğitilmiş insan gücüne
ihtiyaç duymaktadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bilindiği üzere, eğitimin temel amacı, kişilerin ilgi, yetenek
ve istekleri doğrultusunda düşünme, algılama, araştırma, problem çözme yeteneği
ve kişisel sorumluluk hissi gelişmiş, yeni fikirlere açık, kendi kültürünü
özümsemiş, demokratik davranabilen insanı yetiştirebilmek ve topluma
kazandırabilmektir. Geleceğimizin teminatı
olan çocuklarımızın ve gençlerimizin, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı,
geçmişini, özünü unutmadan, modern Türkiye idealinde medenî birer Türk insanı
olarak yetişmesinde eğitimin önemi büyüktür. Eğitim ve öğretimde fırsat
eşitliğinin sağlanması esas olup; eğitim ve öğretim, devletin başlıca görevleri
arasındadır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ulu Önder Atatürk'ün "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür
kuşaklar yetiştirilmelidir" ve "hayatta en hakiki mürşit
ilimdir" sözleriyle konuşmamı tamamlamak istiyorum. Millî Eğitim Bakanlığının
2001 yılı bütçesinin milletimize yararlı olması inancıyla, Yüce Meclisi ve tüm
izleyicileri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi, söz sırası,
Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebi'de efendim. Buyurun Sayın Erçelebi.
(DSP sıralarından alkışlar) DSP GRUBU ADINA HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2001 Malî Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı görüşmelerinde Millî Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu ve
üniversiteler bütçesi üzerinde, Demokratik Sol Parti adına, söz almış
bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Millî
Eğitim Bakanlığı, 66 000 örgün ve yaygın eğitim kurumunda 17 milyon öğrencisi,
628 000 öğretmen ve personeli, 4 katrilyon bütçesiyle çok çocuklu, dar gelirli
bir aile görünümündedir. Son yıllarda eğitimde yaptığımız en önemli hamle,
kuşkusuz, 4306 sayılı Yasayla zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması olmuştur. Sayın Başkanım, Sayın
Bakanım, sayın milletvekilleri; 21 inci Yüzyılın başında yapacağımız bir
hamleyle, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını sizden istiyoruz. Girmeye
hazırlandığımız Avrupa Birliği ülkelerinde zorunlu eğitimin süresi, 9 ilâ 12
yıldır. Türkiye'de zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını, Avrupa'nın çoğu
ülkelerinde olduğu için değil, yalı çocukları için hiç değil, onlar, Türkiye'de
olmazsa yurt dışında, bir şekilde okuyorlar (DSP sıralarından alkışlar) zorunlu
eğitimin 12 yıla çıkarılmasını, benim gibi köy çocukları için sizden istiyorum.
Böylece, bir ileri hamleyle, kırsal kesiminin ve gecekondu kesiminin makûs
talihini yenmiş olacağız. Bütün bunları yapmak için, 4306 sayılı Yasayla elde
edilen ve eğitime aktarılan kaynakların, en az on yıl daha devam etmesi
gerekir. Ancak, Meclisimiz, bu yasanın süresini 2002 yılı sonuna kadar
uzatmıştır. Günümüzde, artık, şu
kadar okul, bu kadar derslik yapılmıştır diye, eğitimde elde edilen başarıları
sıralamak mümkün değildir. Önemli olan, bu okulların, bu sınıfların içine,
eğitim teknolojisi olarak ne konulduğudur. Küçümsememekle birlikte, sadece,
karatahta ve tebeşirle öğretim yapma dönemi geride kalmıştır. Ben, buradan,
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: İlköğretim ve ortaöğretimde, eğitim
teknolojisi alanında neler yaptınız; lütfen, bize anlatınız. Kültür
Bakanlığımızın hazırladığı 50 000 sayfalık web sitesinden bizim çocuklarımız
yararlanabiliyorlar mı? 57 nci cumhuriyet
hükümeti, uzlaşma ve atılım hükümeti adını almıştır. Bu anlamda, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının deprem bölgesinde yaptığı prefabrik geçici konutlar,
depremzedelerin kalıcı konutlara geçişiyle boşalacaktır. Boşalan bu yerlerde,
Millî Eğitim Bakanlığı, yabancı dil köyleri kurabilir. İlköğretimdeki yaklaşık
10 milyon öğrencimizin, büyüme çağında olduklarından, günde en az bir bardak
süte, bir yumurtaya ihtiyaçları vardır. Bu süt ve yumurta, köylümüz tarafından
üretilmektedir. Projenin bedeli, yaklaşık 200 trilyondur. Böylece, çocuklarımızın
dengeli beslenmesine, köylümüzün de kalkınmasına katkıda bulunmuş olacağız. Meslekî teknik
ortaöğretimde uygulamaya daha fazla ağırlık vererek, okullarımızı birer işleyen
atölye ya da fabrika haline getirmeliyiz. Bu okulların döner sermayelerini,
piyasadaki ihalelere girecek konuma ve avantaja sahip hale getirmeliyiz. Bu
sebeple, döner sermaye işleyişinin, eğitim-öğretim için önemi göz önünde
bulundurularak, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun ek 9 uncu maddesine
göre yapılan peşin yüzde 10 vergi uygulaması kapsamından Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı döner sermayelerin çıkarılması uygun olacaktır. Bu yıl başlanılan norm
kadro uygulamasıyla öğretmenlerimizin mağdur edilmesi söz konusu değildir.
Aksine, dengeli ve ilkeli bir atama ve yükseltme sistemi kurarak çalışma
şevklerini artırmaktır, eşitlik ilkesini getirmektir. (DSP sıralarından
alkışlar) Bu uygulamanın ardında,
biz politikacılar, hepimiz durmalıyız Bakanlığımıza yardımcı olmalıyız. Öğretmenlerimizin
maaşları, yaptıkları hizmete, katlandıkları fedakârlığa göre çok düşüktür.
Öğretmenlerimizin gelir düzeylerini yükseltecek ve onları sendikalı yapacak
uyum yasalarını bir an önce çıkarmalıyız diye düşünüyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yükseköğrenimdeki gençlerimizin barınma ve kredi sorunlarını
bugüne kadar başarıyla çözmeye çalışan Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğümüzün, özellikle ekonomik yönden daha da güçlendirilmesi gerekir ki,
isteyen her öğrencimiz yurt bulsun ve öğrenci kredileri, bir öğrencinin,
başkalarına muhtaç olmayacak düzeyde olsun; söz gelimi, bir öğrenciye verilen
kredi, asgarî ücrete eşdeğer olsun. Yükseköğretimde
devletimizin öğrenci başına ayırdığı ödenek 1 500 dolar kadardır. Bu, çok düşük
bir miktardır. Dünya ortalaması 3 000 dolar civarındadır, gelişmiş ülkelerde 5
000 ilâ 6 000 dolardır. Yükseköğretimde nitelik,
nicelikten çok daha önemlidir. Öğrenci başına 1 500 dolarlık bir
yükseköğretimde nitelikten söz etmek, biraz zordur. Yükseköğretimde yeniden
yapılanmaya çok acil gereksinim vardır. 2547 sayılı Yasa, çok yamalı bir hale
gelmiştir. O yüzden, yeni bir YÖK yasasına gereksinim vardır. Bu yasal
düzenlemede, üniversite yöneticilerimizin atanmasından özlük haklarına kadar
acil düzenlemelere gereksinim vardır. Üniversitelerimizin en
önemli sorunu, öğretim üyesi sorunudur. Son yıllarda, hızla artan üniversite
sayımıza paralel, yeterli sayıda öğretim üyesi yetiştiremedik. Hatta, öğretim
üyeliğinin ilk basamağı olan araştırma görevlisi kaynağını kurumaya yüz
tutturduk. Yurt dışında, devletimize, ayda 2 500 dolar maliyeti olan doktora
öğrencilerimizi, kendi üniversitelerimizde yetiştirelim. Sadece, Türkiye'de
yetiştiremeyeceğimiz alanlarda yurt dışına doktora öğrencisi gönderelim;
örneğin, biyoteknoloji alanı gibi. Mutlaka, araştırma görevlisi olması gereken
çalışkan ve başarılı gençlerimizi özendirici önlemleri almamız gerekir. Çok zor koşullarda
yetiştirdiğimiz öğretim üyelerimize, son yıllarda, sahip çıkamaz hale geldik.
Bir profesörümüzün aldığı aylık maaş, ortalama, 900 dolardır. Oysa, yine
ülkemizde, vakıf üniversitelerinde bir profesöre 3 000 ila 5 000 dolar arasında
ücret ödenmektedir. Eğer, bilgi çağında "dünyada biz de varız"
diyeceksek ve çözümü bilimde arıyorsak, bilimadamlarımızın ekonomik
sorunlarını, her şeyden önce, hiçbir mazeret öne sürmeden çözmemiz gerekir.
(DSP sıralarından alkışlar) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; millî eğitim sorunları, sadece Sayın Bakanımızın,
yükseköğretim sorunları sadece YÖK Başkanımızın sorunu değildir, hepimizin
sorunudur. O yüzden, eğitim için
kaynak yaratma ve transfer etmede hepimizin katkısına ihtiyaç vardır. Eğitim
yatırımlarını ihmal edersek, geleceğimizi ihmal etmiş oluruz. 2001 yılı eğitim
bütçemizin, ülkemize, Millî Eğitim Bakanlığımıza, Yüksek Öğretim Kurulumuza ve
üniversitelerimize yararlı olmasını diler; Yüce Heyetinize, Grubum ve şahsım
adına saygılar sunarım. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Erçelebi. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremizin bitmesine çok az kalmıştır. Onun için, saat 18.00'ta toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati: 15.51 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 18.00 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Burhan ORHAN
(Bursa) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. Bütçe görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz. IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMiSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) l.- 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve
Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/764; 1/765; 1/740,
3/642; 1/741, 3/643) (S.Sayıları: 552,
553, 554, 555) (Devam) A) TURİZM
BAKANLIĞI (Devam) 1. - Turizm
Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2. - Turizm
Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı B) MİLLÎ
EĞİTİM BAKANLIĞI (Devam) 1. - Millî
Eğitim Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2. - Millî
Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı I. -
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (Devam) 1. -
Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî Yılı Bütçesi 2. -
Yükseköğetim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı II. -
ÜNİVERSİTELER (Devam) 1. - Ankara
Üniversitesi a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 2. - Orta
Doğu Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 3. -
Hacettepe Üniversitesi a) Hacettepe Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 4. - Gazi
Üniversitesi a) Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 5. -
İstanbul Üniversitesi a) İstanbul Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 6. -
İstanbul Teknik Üniversitesi a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 7. -
Boğaziçi Üniversitesi a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 8. -
Marmara Üniversitesi a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 9. - Yıldız
Teknik Üniversitesi a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 10. - Mimar
Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 11. - Ege
Üniversitesi a) Ege Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 12. - Dokuz
Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 13. -
Trakya Üniversitesi a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 14. -
Uludağ Üniversitesi a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 15. -
Anadolu Üniversitesi a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 16. -
Selçuk Üniversitesi a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 17. -
Akdeniz Üniversitesi a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 18. -
Erciyes Üniversitesi a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 19. -
Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 20. -
Çukurova Üniversitesi a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 21. - 19
Mayıs Üniversitesi a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 22. -
Karadeniz Teknik Üniversitesi a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 23. -
Atatürk Üniversitesi a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 24. - İnönü
Üniversitesi a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 25. - Fırat
Üniversitesi a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 26. - Dicle
Üniversitesi a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 27. -
Yüzüncü Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 28. -
Gaziantep Üniversitesi a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 29. - İzmir
Yüksek Teknoloji Üniversitesi a) İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 30. - Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü a)
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 31. -
Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 32. -
Süleyman Demirel Üniversitesi a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 33. - Adnan
Menderes Üniversitesi a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 34. -
Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 35. -
Mersin Üniversitesi a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 36. -
Pamukkale Üniversitesi a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 37. -
Balıkesir Üniversitesi a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 38. -
Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 39. -
Sakarya Üniversitesi a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 40. - Celâl
Bayar Üniversitesi a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 41. - Abant
İzzet Baysal Üniversitesi a) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 42. -
Mustafa Kemal Üniversitesi a)
Mustafa Kemal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 43. - Afyon
Kocatepe Üniversitesi a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 44. -
Kafkas Üniversitesi a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 45. -
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 46. - Niğde
Üniversitesi a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 47. -
Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 48. - Gazi
Osmanpaşa Üniversitesi a) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 49. - Muğla
Üniversitesi a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 50. -
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 51. -
Kırıkkale Üniversitesi a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 52. - Osman
Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 53. -
Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. Şimdi, söz sırası, Anavatan
Partisi Grubunda. Anavatan Partisi Grubu
adına, Muğla Milletvekili Sayın Hasan Özyer; buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar) Başkanım, Grubunuzun
süresini de yarıya mı böleceğiz? BEYHAN ASLAN (Denizli) -
Evet, Sayın Başkanım. BAŞKAN - Buyurun efendim. ANAP GRUBU ADINA HASAN
ÖZYER (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizm Bakanlığı bütçesi
hakkında Anavatan Partisinin görüşlerini bildirmek üzere kürsüye gelmiş
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ülkemiz çok önemli bir
geçiş dönemi yaşamakta. Ekonomik istikrar programının başarısı en öncelikli
konumuz. Turizm sektörü, cari açığın kapanmasına katkıda bulunarak, bu
sıkıntılı dönemde bir can yeleği işlevi görmüştür. Sayın milletvekilleri,
Türkiye'nin başarısızlığa tahammülü kalmamıştır. Ekonomik istikrar programını
destekleyen, her türlü fedakârlığı yapan geniş halk kesimlerine karşı hepimiz
borçluyuz, sorumluyuz. Bu nedenle, artık, hızla yapısal reformlara
yönelmeliyiz. Turizm altyapımızı
güçlendirirken, ilgili çalışmaların yasal zeminini de oluşturmak gerekiyor.
Turizm Bakanlığının yeniden yapılandırılması, sektörü oluşturan birimlerin
meslekî örgüt bünyesinde toplanması ve sektörel gelişmeyi Turizm Bakanlığıyla
koordine edebilecek, yasal zemine oturtulmuş bir meslekî birliğin oluşması
zorunluluk haline gelmiştir. Dünya turizminde
ülkemizin rakip ülkelerin önüne geçebilmesi, örgütsel, planlı ve etkin Türk
turizmcilerinin bir meslek kuruluşunda temsil edilmesi, bir çatı altında
toplanmasıyla mümkün olacaktır. Turizm sektörünün planlama, yönlendirme ve
denetleme görevinin etkin bir şekilde sağlanması, yerinden yönetim anlayışının
bir gereği olarak, bugün için Turizm Bakanlığınca yerine getirilen birçok
görevin sektörel birliklere devredilmesi zorunludur. Turizm sektöründe kamu
ağırlığının hafifletilmesi, sektörel sorumlulukla beraber kaynakların etkin
kullanımı, sosyal, ekonomik ve uluslararası dalgalanmalar karşısında daha güçlü
bir özel sektör yapısının oluşması, haksız rekabetin ve mağduriyetin önlenmesi,
turizmciliğin bir meslek olarak disipliner bir yapıya kavuşturulması, hizmetin
daha etkin ve yaygın yürütülmesi, ancak turizm sektörünün tamamını temsil
edecek, anayasal anlamda, kamu kuruluşu niteliğinde meslek kuruluşlarının
kurulması ve yine bu yasaların çıkmasıyla mümkündür. Bakanlığın bu konuda
çalışmaları olduğunu biliyorum. Turizm hizmet birlikleri, bölge birlikleri,
meslek birlikleri kanun tasarıları eğer yasalaşırsa, sektörle ilgili birçok
konu yasal çerçeveye kavuşacaktır. Turizm sektörünü küçük
gören anlayışı, artık, terk etmenin zamanı gelmiştir. Turizm sektörüne
ayrıcalık tanımak ve daha fazla yatırım yapmak, ülkemiz için çok stratejik
olacaktır. Örneğin, böyle bir ayrıcalığı tekstil sektörüne göstermeyerek, 10
milyar dolar civarında ihracatımız olan bir sektörün dünya pazarında rekabet
gücünü kaybetmesine ve kalkınmadaki lokomotif rolünü yitirmesine yol açtık.
Aynı hatayı turizmde yapmayalım. Turizm tanıtımına ayırdığımız her 1 dolara
karşın 132 dolar gelir elde ediyoruz -ki, bu, dünya standartlarının çok
altındadır- bu yatırımların geri dönüş oranının yüksekliğinden ötürü
ayrıcalıklı bir konuma sahip olması gereken turizm sektörüne, her nedense,
gereken bütçe imkânlarını sağlayamıyoruz. Turizm sektörü, geleceğin
sektörü. Turizm geliri arttıkça millî gelir de artacaktır. Turizm, aynı
zamanda, Türkiye ekonomisinin temel dinamiği, istihdamı artırıp işsizliği
azaltan, nakit döviz girdisini sağlayan, ülke ihracatının yaklaşık üçte 1’ine
eşit olan, rekabet gücümüzün çok yüksek olduğu bir sektördür. Üstelik, turizm,
dış girdilere bağımlılığın az olması nedeniyle, diğer sektörlerden daha pozitif
olarak ekonomimize yansımaktadır. Küreselleşen dünyada en
büyük güçler arasına girmek isteyen Avrupa Birliğine aday olmuş bir Türkiye, bu
hedeflerine ulaşabilmek için, ihracatını, sanayiini, turizmde pazar payını
artırmak, yabancı sermayenin yurda girişini hızlandırarak dünyayla entegre
olmak zorundadır. Turizm endüstrisi henüz
gelişme çağındadır. Dünyada dolaşan turist sayısı 1999 yılı itibariyle 657
milyon kişi, gezen turist sayısının ve turizmden elde edilen gelirin yıllara
göre artış oranı ortalama yüzde 4 civarındadır. Türkiye'nin ise uluslararası
turizm gelirindeki payı yüzde 1-1,5 civarlarındadır. Türkiye, turist sayısı ve
gelir artışı hızında yüzde 17,5 ile en başarılı ülke olmuştur. Dünya Turizm
Örgütünün 2020 yılına kadar olan tahminlerinde, 2010 yılında 1 milyar, 2020
yılında ise 1,5 milyar insanın ülkeleri dışında turistik seyahate çıkmaları
beklenmektedir. Bu turistlerin ise 2 trilyon dolar harcama yapacağı tahmin
edilmektedir. Eğer, biz, turizmdeki bu büyüme hızımızı sürdürebilirsek,
2020'de, yıllık yüzde 20'lik büyüme hızıyla dünyada en çok turist çeken 7
ülkeden biri olabiliriz ve 60-70 milyar dolar döviz girdisi sağlayabiliriz. 20
yıl içinde hedef bu olmalı. Türkiye, ancak böyle yapıcı, üretken politikalarla
bir yere gelebilir. Şunu da belirtmeliyim ki,
Türkiye'nin geç girdiği uluslararası turizm pazarında hak ettiği payı
alamaması, uluslararası medyada meydana gelen yanlı ve menfi yayınların,
içerideki ekonomik, sosyal, siyasal istikrarsızlıkların sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. 1999 yılı, bunun canlı bir örneğidir. Değerli milletvekilleri,
turizmin, bir ülkedeki huzur ve sükûna ne kadar duyarlı olduğunu hepimiz çok
iyi biliyoruz. Bunun menfi etkilerini, terörün yaygın olduğu yıllarda yaşadık.
Şimdi, Allah'a şükür, her türlü terör ve zorbalık hareketlerinin kökünün
kazındığı ülkemizde, gereksiz sokak hareketleriyle, yaz rezervasyonlarının
yapılmaya başladığı bugünleri tehlikeye sokmayalım. Yurtdışına, ülkemizden,
hiçbir şekilde ama hiçbir şekilde, ülkemizin imajını zedeleyecek mesaj
gitmesine sebep olmayalım. Bu tür durumların tekrar
başımıza gelmemesi için, bir an önce, sektörün direncini artırıcı önlemlerin
alınması; kriz dönemlerinde kendi kaynağını yaratarak ayakta kalabilen,
özdenetime sahip bir turizm sektörünün
oluşturulması gerekmektedir. Elimizdeki veriler,
turizm alanındaki rekabetin önümüzdeki yıllarda daha da keskinleşeceğini
gösteriyor. Rakip ülkelerle eşit şartlarda rekabet etmek, pazardan daha büyük
pay almak, mevcut potansiyelimizi daha iyi tanıtmak, uluslararası alanda
meydana gelen değişmelere ve arayışlara karşılık vermek, yeni pazarlara girmek
ve mevcut pazarlarda payımızı artırmaya devam etmek, bunlara yeni ürünlerimizi
tanıtmak, turizm gelirlerimizi bu yolla artırmak zorundayız. Değerli milletvekilleri,
turizm sayesinde milyarlarca mark, dolar, döviz olarak ülkemize giriyor.
Çiftçimiz, köylümüz, hayvancılıkla uğraşan vatandaşımız malını, ürününü,
turistik tesislere satıyor. Turizm sektörüne yapılacak yatırımlar, kendisiyle
birlikte 32 sektörü doğrudan ve olumlu etkilemektedir. Turizm sektöründe
çalışan insanlarımız genç nüfusumuzdur. Bu sektörün güçlendirilmesi işsizliği
azaltacak, gençlerimize iş imkânı sağlayacaktır. Halihazırda 2,5 milyon kişiye
iş imkânı sağlamaktadır. Oysa, biz, günlük düşünüp, günlük yaşıyoruz. Bu durum,
yarınlarımızı olumsuz etkileyebilir. Kalkınmakta olan ülkemize
katkısı tartışılmaz olan turizm, ülke ekonomimizin temel taşlarından biridir.
İşte, bu nedenlerle, bir an önce menfi propagandaları önleyip, müspet imajları
güçlendirmeli ve hizmet kalitesini yükseltmeliyiz. Yıl boyu talep yaratabilecek
turizm çeşitleri ve aktivasyonlara yer vererek, her yaştan, her meslekten
turisti getirip hizmet sunabilmeliyiz. Turizm gelirimizi ve dünya
pazarındaki payımızı artırabilmek için, ayrıca, yüksek gelir gruplarını
ülkemize çekebilmeli; turist başına yapılan harcamaların artırılmasını
sağlamalıyız. Bugün, yerli, yabancı
turistlerin gittikleri yerlerde beklentileri gittikçe çeşitlenmektedir. Çevre
bilincine önem veren, kalite-fiyat dengesini kuran, belirli standart ve
kalitede temiz yatak, iyi gıda arayan bir turist profiliyle karşı karşıyayız. Bunları başarabilmek için
turizmde en mükemmel kaynaklara sahip olduğumuzu ve bu nedenle rekabet gücümüzün
çok yüksek olduğunu bilerek, turizmi tüm ülke sathına yaymak için
çeşitlendirmeli, esasen var olan potansiyelimizi değerlendirmeli, turizmi
yaratan olayın sahip olduğumuz doğal çevre, tarih ve kültür mirası olduğunu
kavrayıp, dolayısıyla, bu değerlere sahip çıkmalı, toplum olarak turiste
sömürülecek insan gözüyle bakmayıp, turizmin öncelikle bir hizmet sektörü
olduğunu bilerek, sunacağımız hizmette sevecen, sıcak ve bilhassa dürüst
olmayız. 2000 yılında turizm
sektöründe gözle görünen bir ilerleme görülmektedir. 11 ayda ülkemize gelen
turist sayısı 10 milyon olup, yıl sonunda ise bu rakamın üzerinde olacaktır. Bu
rakam, şimdiye kadar ülkemizi gelen en yüksek turist sayısını göstermektedir. 1999 yılı gibi turizmin
son derece kötü geçtiği bir yıldan sonra sektörün toparlanma bir yana, atağa
kalkmasında şüphesiz en büyük faktör, sektörün güveni haline gelen Bakanımız
Sayın Erkan Mumcu'dur. Kendisine, sektör ve ülke ekonomisi adına teşekkür
ediyorum. Değerli milletvekilleri,
turizmde başarılı olmanın önkoşulu, iyi, çok iyi tanıtımdır; ancak, kabul etmek
gerekir ki, tanıtım, sanıldığı kadar kolay olmayan, profesyonellik isteyen bir
iştir; her türlü teknik ve yöntemlerden yararlanmayı gerektirmektedir. Devlet, tanıtma görevini,
elbette, en etkin biçimde sürdürmelidir; ancak, hem tanıtım ve hem de
pazarlamada özel teşebbüsün, yerel ve sivil toplum örgütlerinin, profesyonel
meslek kuruluşlarının aktif ve etkili faaliyet göstermesi zorunludur. Her yöre,
her bölge, kendi tanıtımını kendisi yapabilmelidir. Ülkemiz, yaz turizmi
yanında, kış turizmini de geliştirmelidir. Kayak, her türlü dağ sporları,
göllerimiz, nehirlerimiz, kaplıcalarımız, dinsel etkinliği olan yörelerimiz,
kaynak ve yatırım beklemektedir. Son yıllarda yat
turizmine de ilgi artmıştır. Günümüzde Akdeniz'deki yat sayısı 700 000-750 000,
yıllık yat artışı ise 50 000 olarak tahmin edilmektedir. Tüm Akdeniz'deki yat
bağlama kapasitesi ise 200 000 civarındadır. Akdeniz'e kıyısı olan
Batı ve Orta Avrupa ülkelerindeki marinalarda yer kalmamıştır. Gerek bu
yetersizlik gerekse Avrupa Topluluğu ülkelerinde yürürlüğe konulan vergiler
nedeniyle de yatçılar Doğu Akdeniz'e doğru kayacaklardır. Türk yat turizminin
Doğu Akdeniz'e yönelmekte olan uluslararası yat turizminden hak ettiği payı
alabilmesi, mevcut sorunlarımızın çözümü ve sağlıklı bir yapıya kavuşması ve
yat limanı kapasitesinin artırılmasıyla gerçekleşebilecektir. Yatçılık
sektörünün halen ülkemize sağladığı döviz girdisi 2 milyar dolar düzeyindedir.
Turizm Bakanlığı belgeli yat limanlarının toplam kapasitesi 9 000 civarındadır.
Bu kapasiteyi 2003 yılına kadar 25 000'lere kadar çıkarabilsek, 8-10 milyar
dolarlık bir ciroya yatçılık sektöründe ulaşabiliriz. Yat sahipleri, harcama
düzeyi yüksek turist grubundan oluşmaktadır. Akdeniz'deki yat
kapasitemizi artırabilmemiz, yatçılığı geliştirebilmemiz için, bürokrasinin ve
çok başlılığa yol açan otorite sayısının azaltılması için yasal düzenlemelerin
yapılması şarttır. Ulaştırma Bakanlığınca
ihale edilen, Turizm Bakanlığınca ön izin verilen yatırımların çoğunun bugüne
kadar hayata geçirilmesi mümkün olamamıştır. Ulaştırma Bakanlığınca ihale
edilen yat limanlarının Çevre Bakanlığının olumsuz görüşleri, Bayındırlık
Bakanlığının imar planlarını onamaması, Kültür Bakanlığının sit alanı ilan
etmesi nedenleriyle henüz inşaatlarına bile başlanamamıştır. Sürdürülebilir kalkınma
açısından Türk turizminin önemli projelerinden biri de ATAK Projesi olup,
turizmimizin altyapıyla ilgili sorunlarını çözüme kavuşturacak bir hüviyete
sahiptir. Turizm sektörünün sermayesi olan çevresel değerlerin korunması,
altyapı eksikliklerinin giderilmesi, dış pazarlamada talep edilen sağlık ve
konfor koşullarına kavuşabilmesi, Dünya Çevre ve Sağlık Örgütlerinin
standartlarının yakalanabilmesi amacıyla bu proje, Turizm Bakanlığı tarafından
hayata geçirilmiştir; ama, ciddî bir şekilde ödenek beklemektedir. Turizm aktivitelerinin en
canlı biçimde yaşandığı ülkemiz döviz girdisinde önemli payı olan Akdeniz-Ege
kıyı bölgesinin zaman kaybedilmeden tüm altyapı sorunlarının çözülmesi
gerekmektedir. İşte ATAK Projesi de, turistik bölgelerin nüfus artışı ve
fiziksel gelişmeler gibi sebeplerden dolayı ihtiyaç duyacakları içmesuyu,
kanalizasyon, atık su arıtma, deniz deşarjı ve çöp toplama gibi altyapı
tesislerinin plan, proje ve inşaatlarının yeni bir kurumsal yapıyla
gerçekleştirilmesidir. Avrupa Topluluğuna üyelik
için çaba sarf ettiğimiz şu günlerde, topluluk standartlarına uygun projeler
geliştirilmesi açısından, ATAK Projesi önemli bir çalışma olacaktır. Zira,
topluluk altyapı sistemlerinin belirli normlarda olması gerekiyor. Kalitede standardizasyon,
verimlilik, iş kalitesinin gelişmesi ve istihdam için gerekli beceri
düzeylerinin belirlenmesini sağlayacak belgelendirme sistemi mutlaka
getirilmelidir. Turizmi yoğun olarak yaşayan bölgelerimizde, yerel
yönetimlerimizin ve vatandaşlarımızın turizmle ilgili kararlara katılması
mutlaka sağlanmalıdır. Turizm alanı ilan edilmeyi, turist çekmeyi bekleyen
gizli kalmış öyle turistik yörelerimiz var ki, maalesef, altyapı eksikliği
nedeniyle, özellikle yol olmaması, gerekli tanıtımın yapılamaması sebebiyle
kendi vatandaşlarımız dahi buraları gezemiyor, göremiyor, hatta bilmiyor. Bu
yörelere yapacağımız yatırımlarla, var olan gelirlerimizi rahatlıkla 5-6 kat
artırabiliriz; ancak, bunların hepsi, yatırım, dolayısıyla, daha geniş bir
bütçeyle olacak işlerdir. Ancak, Turizm Bakanlığına uygun görülen bütçeyle bu
işleri yapmamız çok zor. Bugün, Fransa'nın turizm
geliri 100 milyar dolar civarındadır. Bu rakam, Türkiye'nin gayri safî millî
hâsılasının yaklaşık yarısıdır. Fransa'nın, yalnız Paris'in tanıtımına ayırdığı
para 300 milyon dolar; yaklaşık, 200 trilyon liradır. Ancak, bu Bakanlığa,
yani, 10 milyar dolar döviz getiren sektörün Bakanlığına uygun görülen rakam 72
trilyon liradır. Yani, turizmde rakibimiz olan bir ülkenin bir şehrinin sadece
tanıtımına ayırdığı paranın neredeyse üçte 1'i ve bu rakama, personel
giderleri, diğer cari harcamalar da dahildir. Bir önceki yılın bütçesine göre
yüzde 7 artış ifade eden Turizm Bakanlığı bütçesi, enflasyon düşüldüğü zaman reel
olarak önemli bir küçülmeyi ifade etmektedir. Turizm Bakanlığımızın
gayretli çalışmalarını, üstün performansını takdir ve saygıyla karşılıyor,
başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Turizm Bakanlığı bütçesinin
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını partim ve şahsım adına temenni ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi, söz sırası, Şırnak
Milletvekili Sayın Salih Yıldırım'da; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar) ANAP GRUBU ADINA MEHMET
SALİH YILDIRIM (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim
Bakanlığı ve yükseköğrenim kurumlarının 2001 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
üzerinde Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzdayım. Bu
vesileyle, Anavatan Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
millî eğitim, özü, ilkeleri, politikaları, kişilere, kurumlara, bakanlara ve
hükümetlere göre değişken değil, kalıcı ve millî politikaları yansıtan, tüm
ulusun ortak paydasıdır, ortak paydası olmalıdır. Millî eğitimin temel
amacı, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına uygun, nitelikli insan gücünü, Atatürk
ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına uygun
olarak yetiştirmektir; yine, bunları, Atatürk milliyetçiliğini özümsemiş, millî
ve kültürel değerlere sahip, değerlerini koruyan, geleceğe taşımada kararlı,
demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizi ilelebet yaşatacak, özgür düşünceli
yurttaşlar olarak yetiştirmektir. Böylece, bir yandan Türk ulusunun refah ve mutluğunu
artırmak, millî birlik ve bütünlük içerisinde ekonomik, sosyal ve kültürel
kalkınmayı sağlamak, hızlandırmak ve nihayet, tüm ulusu çağdaş uygarlığın
yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı, hatta lideri yapmaktır. Bugün, çağdaşlıkta
ölçütün, özgürlüklerine sahip, haklarını kullanan, hukukunu koruyan, katılımcı,
eğitilmiş insan gücü olduğunu biliyoruz. Bundan da anlaşılacağı üzere, temel
kamu hizmeti olan eğitim, sosyal hukuk devletinin herkese eşit koşullarda
sunması gereken, devletin ve ulusun yaşamında çok önemli yeri olan bir
unsurdur. Değerli milletvekilleri,
bu denli önemi olan Millî Eğitimimizin, tabiî ki sorunları da vardır,
sıkıntıları vardır; yapılan hizmetler ve yaratılan değerlerden ötürü yaşanılan
güzellikleri vardır. Zamanımızın elverdiği ölçüde bunları sizlerle
paylaşacağım. Millî Eğitim Bakanlığı,
81 il, 922 ilçe ve 38 ülkedeki örgütleriyle, 64 260 okuluyla, 16 598 953
öğrencisiyle, örgün öğretimdeki 477 451 öğretmeniyle, 74 üniversite, 60 193
öğretim elemanıyla devasa bir kurum. Bu denli büyük ve geniş bir sektör olan
Millî Eğitimin, sorunları da bu ölçüde önemli ve büyük. Bu sorunlar, sadece
sektörün içinde yer alan yüzde 25'lik nüfusu değil, tüm ulusu, tüm toplumu
ilgilendiriyor. Yeni bir bin yıla girmeye
hazırlandığımız bugünlerde, nüfusumuzun okuryazar oranı, Türkiye ortalaması
yüzde 82'dir. Diğer bir anlatımla, 9 588 000 insanımız okuryazar değil ve
ilköğretimden üniversiteye kadar, eğitim çağında olup okula gidemeyen öğrenci
sayımız, 10 milyonun üzerindedir. Bu değerlerin bölgelere yansıması
da, büyük farklılık göstermektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, 7-13 yaş
grubunda olan eğitimsiz kız çocuğu oranı, yüzde 61'dir. Yine, Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde, 7-13 yaş grubunda olan eğitimsiz erkek çocuk oranı ise, yüzde
40'tır. Benim seçim bölgem olan Şırnak'ta, okuryazar oranı yüzde 41'dir.
Erkeklerdeki bu oran yüzde 58, kadınlardaki oran ise yüzde 20'dir. Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde, okuryazar ortalaması yüzde 64; Doğu Anadolu Bölgesinde ise,
bu oran yüzde 68'dir. Okullaşma oranlarına baktığımızda,
Türkiye ortalamasının, ilkokullarda yüzde 99,8 olduğunu görüyoruz;
ortaokullarda bu oran yüzde 69,6, liselerde ise yüzde 54,7'dir. Güneydoğuda,
ilkokullarda okullaşma oranının yüzde 94, ortaokullarda bu oran yüzde 41,
lisede ise yüzde 27 olduğunu görüyoruz. Ortaöğretimde, ortalamanın, Türkiye
ortalamasının yarısı kadar olduğunu, sizler de görüyorsunuz. Bölgesel
farklılık, pek çok yerde, hatta, büyük şehirlerin varoşlarında da bu çarpıcı
rakamları yansıtacak niteliktedir. Değerli milletvekilleri,
eğitimin en önemli eksikliklerinden birinin altyapıda olduğunu gözlemliyoruz.
Halen, 147 326 dersliğe ihtiyaç var. Derslik başına düşen öğrenci sayısı
Türkiye ortalaması 43'tür. Şehirlerdeki bu değer 53'tür. 80-100 kişiyle eğitim
veren dersliklerimiz vardır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, derslik başına düşen
öğrenci sayısı 73'tür. Bu oran, Marmara'da 70, Akdeniz'de 60'tır. Hedefimiz,
bunu 30'un altına çekmektir; ancak, bu arada, 12 000 köyde tek derslik olduğunu
ve 23 000 köyün de derslik sayısının 5'in altında olduğunu bilmemiz
gerekmektedir. Yine, 10 384 okulda ikili öğretim yapılmaktadır. Bu sorunların
aşılmasında, son dört yılda büyük gayretler sarf edilmiştir. 55 inci, 56 ncı,
57 nci hükümet dönemlerinde, toplam 73 702 derslik yapılmıştır ve 10 101
derslik yapımıysa devam etmektedir. Böylece, yılda ortalama yapılan 7 000
derslik sayısı, bu hükümetlerin yoğun gayretleri ve uğraşlarıyla, yılda 17
000'e çıkarılmıştır. Yine, 55 inci hükümet döneminde, zorunlu temel eğitimin 5
yıldan 8 yıla çıkarılması, temel eğitimde toplam yüzde 30,2, erkeklerde yüzde
18,8, kızlarda ise yüzde 47,5'lik artışa sebep olmuştur; kırsal alandaki artış
ise, çok dikkat çekicidir ve yüzde 161,7'dir. Eğitimde Çağı Yakalama 2000
Projesine emeği geçen herkese, ama herkese teşekkür ediyor, şükran duygularımı
iletmeyi de bir görev kabul ediyorum. Değerli milletvekilleri,
bugün, pek çok Batı ülkesinde, zorunlu eğitim süresi 9 ilâ 12 yıldır. Bizim de,
çok kısa süre içerisinde, bu süreyi 11-12 yıla taşımamızın zamanı gelmiştir.
Batı ülkelerinde, eğitim/gün sayısı ortalama 230 iken, bu, ülkemizde, maalesef,
180'dir. İhtiyacımız ve uğraşımızın orantısızlığı, sizin de dikkatinizi
çekmiştir. Değerli milletvekilleri,
Millî Eğitimimizin çok önemli bir diğer sorununun ise öğretmenlerimizle ilgili
olduğunu biliyorsunuz. Kendimizi, geleceğimizi ve ulusumuzu emanet ettiğimiz bu
insanların ekonomik, sosyal, eğitsel ve özlük sorunları vardır. 182 milyon lira
maaş verdiğimiz öğretmenlerden verimlilik beklemeye hakkımız yoktur. Mevcut
öğretmen kadrosu ise, ihtiyaca yanıt vermekten bir hayli uzaktır. Bakınız,
nasıl: Okulöncesinde 35 465, ilköğretim sınıf öğretmenliğinde 69 087,
ilköğretim ve ortaöğretim branş öğretmenliğinde 139 543, meslek ortaöğretiminde
155 169 ve toplam olarak 399 264 öğretmen açığı vardır. Yine, bu açığın
kapatılmasında 55 inci, 56 ncı ve 57 nci hükümetlerin çok yoğun uğraşları var.
Onlara minnet duygularımı bir kez daha yinelemek istiyorum. Bu süreç
içerisinde, 120 000'e yakın öğretmen atamasının yapıldığını da memnuniyetle
aktarmak istiyorum. Eğitimimizi olumsuz
etkileyen bir önemli husus da, öğretmen dağılımındaki dengesizlik ve nispî
adaletsizliktir. 10 Ağustos 1999 yılında yürürlüğe konulan norm kadro
uygulaması, ne yazık ki, bekleneni tam verememiştir. Kâğıt üzerinde mükemmelliği
yansıtan bu tasarı, uygulamaya bu güzellikte, ne yazık ki, geçmemiştir.
Başarının, liyakatin değil, tayin gününün esas alınması norm kadronun en
sakıncalı ve hassas noktası olmuştur. Yasalara, yönetmeliklere bağlı olanların
değil, işini bilenlerin ödüllendirildiği bir sistemi hiç kimse içine
sindirmemelidir ve norm kadro iki alanda geçersiz görünmektedir. Bunlardan
biri, Çankaya gibi cazip, diğeri ise, yüzde 40'dan fazlası stajyer olan 1 150
öğretmenine karşın 1 363 öğretmen açığı olan Şırnak gibi cazip olmayan
yerlerdir. Değerli milletvekilleri,
bu sorunların önemli bir kısmı da ortaöğrenimde yaşanmaktadır, görülmektedir.
Ezberi değil öğretileni doğrulayan, sınav kazanmayı değil öğrenmeyi hedefleyen,
mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarının farkına varan kişiler yetiştirmeliyiz.
Öğrencilerimizin kendi fiziksel ve zihinsel yeteneklerinin sınırlarını
keşfetmesine, bunları kendi öğrenme profiline uygun olarak kullanmasına olanak
sağlamalıyız ve yüzde 35-40'lar oranında meslek eğitimi alan öğrencilerimizin
oranını çok kısa süre içerisinde yüzde 65'lerin üzerlerine taşımalıyız.
Ortaöğrenim, öğrenciyi sadece mesleğe hazırlama misyonuyla sınırlı değil, bir
diğer önemli misyonu ise, öğrenciyi üniversiteye hazırlamaktır. Ne yazık ki,
bugün, öğrencilerimizi üniversiteye hazırlama işlevini özel dershaneler ve
kurslar üstlenmiştir. Sayıları 1 800'ü bulan, 400 000 öğrenciye hitap eden bu
kurumların bütçesi 1 milyar doları aşmış durumdadır. Ortaöğrenimde son yılı
işlevsiz hale getiren öğrencilerin ve velilerin devlete güvenini zedeleyen bu
sistem, Millî Eğitimimize yakışmamaktadır. Yeni mezun liselilerin
1983'te üniversiteye girme başarısı neydi biliyor musunuz; yüzde 59,5. Bugün
ise, bu lise mezunlarının üniversitedeki başarı oranı yüzde 21'lere düşmüştür.
Ortaöğrenimdeki yetersizlik devam ettiği sürece, olanakları olanlara hizmet
veren, adaletsizliği artıran bu sistem, varlığını, ne yazık ki, artırarak devam
ettirecektir. Tabiî ki, tüm bunlar, eğitimde fırsat eşitliğini ortadan
kaldırarak, olanakları sınırlı olan kesimleri, sonucu önceden belli olan
sınavlarda başarısızlığa mahkûm edecektir; tıpkı, ÖSS'de, devlet işçi
sınavında, devlet memurluğu sınavında, doğu ve güneydoğu illerinin tümünün
sonuncu olduğu örnekler gibi. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geleceği ve önemi, devletin geleceği ve önemiyle eşdeğer
görülen yükseköğrenim kurumlarımızın görevi, yalnız, öğrencileri ilgi, istidat
ve kabiliyetleri doğrultusunda yetiştirmek, inceleme, araştırma yapmak,
bilimsel yayın yapmak değildir. Toplumumuzun ekonomik, sosyal, kültürel ve
yönetsel açıdan rehberi ve öncüsü olmak zorundadırlar üniversitelerimiz. Bugün,
seçkin eğitim ve bilimsel araştırmalara ağırlık verme yanında, üniversiteler,
bulundukları çevrenin ve ülkenin ihtiyaçlarını bilmek ve bunlara uygun çözüm
üretmek zorundadırlar. Ne yazık ki, bugün, bu kurumların, ihtiyaca uygun hizmet
ürettiklerini ve bu kurumların çalışmalarını düzenleyen yasaların yeterli
olduğunu söylemek mümkün değildir. Bugün, 73'ü eğitimde 74
üniversitesiyle, 1,5 milyonu aşan öğrencisiyle, 60 000'i aşan öğretim
elemanıyla, yılda verdiği 188 000 mezunuyla, yükseköğrenim kurumlarımızın,
devlet ve ülke yaşamındaki hayatî önemi inkâr edilemez. Bu denli hayatî önemi
olan yükseköğretim kurumlarımızın da sorunlarına, ulusça çözüm bulma zamanının
geldiğinin hepimiz bilincindeyiz ve bu sorunları, sizlerle birlikte, bir kez
daha gözden geçirmek istiyoruz. ÖSS'nin adil ve objektif
olduğunu söylemek, ne yazık ki, mümkün değil. Kontenjanlar, ülke ve
millet ihtiyacına uygun insangücü politikalarına göre belirlenmemektedir. Kapasiteler yetersizdir.
Yılda 100 000 öğrenciye yer açılma zorunluluğu vardır. Eğitim, yarıyıl değil,
tam yıl; çalışma süresi sekiz saat değil, onaltı saat olmalıdır. Açıköğretimde yüzde 25,
örgün öğretimde yüzde 20 öğrenci kayıt yaptırmamaktadır, 1 581 lise birincisi
halen açıktadır. Üniversite mezunlarının yüzde 75'i iş bulamamaktadır; iş
bulanların da yüzde 63'ü, ilgi alanlarının dışında çalışmak zorunda
kalmaktadırlar. Öğretim elemanı sayısı
yetersiz, dağılım ise adaletsizdir. Bugün, Türkiye'de mevcut öğretim
üyelerinin; profesörlerde yüzde 58 inin, doçentlerde yüzde 49,5 inin, yardımcı
doçentlerde yüzde 29’unun 3 ildeki 6 üniversitede olduğunu söylersem,
dağılımdaki adaletsizliğin boyutunu size aktarmış olurum ve yine, 2005 yılında 28
000 öğretim elemanına ihtiyaç olacağının da altını çizmek istiyorum. Akademik ve idarî
personelin maddî sıkıntıları mutlaka giderilmelidir. Benden önce konuşan
arkadaşlarımın da vurguladıkları gibi, 900 dolar verdiğiniz bir profesörle, 750
dolar verdiğiniz bir doçentle, 580 dolar verdiğiniz bir yardımcı doçentle ve
414 dolar verdiğiniz bir araştırma görevlisiyle bu kurumu ayakta tutmaya çaba
sarf etseniz bile, başarılı olmanız şüphelidir; hele hele, son zamanlardaki
özel üniversitelerin ve vakıf üniversitelerinin sağladığı maddî olanaklar, kamu
üniversitelerinde çok ciddî kan kaybına neden olmaktadır. Bunlar için ivedi
tedbir alınmadığı takdirde, bunun olumsuzluğunu, yükseköğretim kurumları ve
ulusça hep birlikte yaşayacağız. Değerli milletvekilleri,
üniversiteler, fakülteler, plansız kurulmamalıdır. Bugün, kurulan
üniversitelerin objektif ölçütlere bağlı olarak kurulduğunu söylemek, ne yazık
ki, mümkün değildir; ne üniversitelerin master planları ne beş yıllık kalkınma
planları ne de bilimsel ölçütler, bunda, ne yazık ki, değer nitelikte olan
kıstaslar değildir. Ümit ediyorum ki, bundan böyle bunlar için objektif
ölçütler ortaya konulacak ve Atatürk'ün başta buyurduğu gibi, ülke
ihtiyaçlarına uygun, millet ihtiyaçlarına uygun ve de coğrafyaya uygun bir dağılım
sağlanmış olacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET SALİH YILDIRIM
(Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika lütfederseniz, konuşmamı bitireceğim. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yıldırım. MEHMET SALİH YILDIRIM
(Devamla) - Peki, bu kadar büyük beklentilerimiz olan ve büyük sorumluluk
yüklediğimiz kurumlara sağladığımız imkân nedir; öğrenci başına 2 002 dolarlık
bütçe ödeneği, gayri safî millî hâsıladan binde 89'luk, konsolide bütçeden
yüzde 2,82'lik pay. Değerli milletvekilleri,
öyle anlaşılıyor ki, biz yine onlardan, sihirli değneklerini kullanmalarını ve
çok şey yapmalarını isteyeceğiz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her yıl 1 550 000 kişinin eğitime yeni başladığı genç ve
dinamik nüfusun demografik baskısı altında olan millî eğitimimizin çok ciddî
kaynak sorunu vardır. Ne yazık ki, 2001 yılı bütçesinde Millî Eğitim
Bakanlığına ayrılan pay da yeterli olmaktan çok uzaktır. 1990 yılında konsolide
bütçenin yüzde 13,21'i olan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2000 yılında yüzde
7,13, 2001 yılında ise yüzde 8,33 olmuştur. Sorumluluğunu çok iyi bilen Sayın
Bakan ve arkadaşlarının bu kaynağı çok özenle değerlendireceklerine eminim.
Buna rağmen, altyapı, ekip ve ekipman, önemli sorun olmaya devam edecek gibi
görünmektedir. Sonuç olarak, özgür ve
çağdaş bir toplum olarak varlığımızı sürdürmek, ahlakî değerlerimizi, millî
kültürümüzü geleceğe taşımak ve bilgi toplumuna ulaşmak istiyorsak, insanımızı
en iyi şekilde yetiştirmek zorundayız; zira, hızlı değişimin öncülüğünü, bilgi
üreten toplumlar yapacaklardır. Bunun için de, millî eğitimimizin, merkeziyetçi
ve hantal yapısından kurtulması gerekmektedir; katılımcılığa açık olması
gerekmektedir; ezbere değil, öğrenmeye ağırlık vermesi gerekmektedir; ölçme,
değerlendirme ve yönlendirmede yeterli olması gerekmektedir; halktan kopuk
olmaması önkoşuldur; bilgi çağını yeterince takip etmesi mutlak zorunluluktur. İşte bu duygu ve
düşüncelerle, 2001 malî yılı bütçesinin Millî Eğitim Bakanlığına ve tüm ulusa
hayırlı olmasını diliyor; Anavatan Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şimdi söz sırası, Doğru
Yol Partisi Grubunda efendim. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Giresun Milletvekili Sayın Rasim Zaimoğlu konuşacaklar. (DYP
sıralarından alkışlar) Sayın Zaimoğlu, süreyi 15
dakika olarak mı kullanacaksınız? RASİM ZAİMOĞLU (Giresun)
- Evet. BAŞKAN - Peki efendim. Buyurun. DYP GRUBU ADINA RASİM
ZAİMOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2001 yılı Turizm
Bakanlığı bütçesi hakkında Doğru Yol Partisinin görüşlerini bildirmek üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Bu arada, bütün
vatandaşlarımızın da mübarek ramazan bayramlarını içtenlikle kutluyorum. Ben, burada, açıkça,
klasik konuşmak istemiyorum. Bütün arkadaşlarım, Turizm Bakanlığı hakkında
ortak noktalara, ortak genel sorunlara değindiler. Ben, burada, konuyu daha
farklı bir mecraya çekip, Doğru Yol Partisinin genel görüşlerini sunmak
istiyorum. Değerli milletvekilleri,
21 inci Asırda, yani 2000'li yılların ilk çeyreğinde, 10 dünya devleti arasına
girme iddiasında olan Türkiye'nin, bu hedeflerine ulaşabilmesi için en önemli
üç noktası vardır: İhracatı, sanayii ve turizmdeki payının artırılması. Ülkemizin, doğru
politikalar izlendiğinde, turizm alanında önümüzdeki yirmibeş yıl içerisinde
dünyanın en büyük -altını çizerek söylüyorum, dünyanın en büyük- 3 ülkesinden
birisi olacağı iddiasındayız. Şahsım ve Doğru Yol Partisi olarak, Türkiye'nin,
turizmde, bölgenin ve dünyanın süper gücü olabilecek potansiyele sahip bir ülke
olduğuna inanıyoruz ve güveniyoruz. Bugün, dünya turizmine
baktığımızda -arkadaşlarımın hepsi söylediler- burada, 2020 yılında 2 trilyon
dolarlık -altını çizerek söylüyorum, 2 trilyon dolarlık- bir gelir elde
edilecek ve yine, Türkiye, 2000 yılı itibariyle, şimdiye kadar dünyada turist
çeken ülkeler arasında gelir artış hızında yüzde 14'lerle bir gelişmeyi
yakalamıştır. Bunu şimdiye kadar gerçekleştiren, başta Sayın Bakanımız olmak
üzere, bütün bakanlara, bütün hükümetlere -Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi
ve Sayın Özal'a- hepsine şükran borcumuz var; ancak, şimdiye kadar, özellikle
tanıtıma gereken önemi veremediğimiz için, burada açıkça, rakiplerimizden çok
daha gerilerde olduğumuzu bir defa daha ifade etmek istiyorum. Ben ve Partim,
bunu, asla ve asla içimize sindiremiyoruz. Bugün, 2000 yılında
Türkiye, 10 milyon nüfus ve 8-8,5 milyar dolar girdisiyle, yani 10 milyon
turist ve 8,5 milyar dolar girdisiyle, bir gelir sağlamıştır. Belki, şimdiye
kadar gerekenler yapılsaydı, bugün, 40 milyon turist, 30-40 milyar dolar gelir
elde edecekti. Şimdi, artık, vakit geçirilecek zamanımız kalmamıştır. Bundan
sonra bunu telafi edebiliriz. İnanıyorum ki, Dünya Ticaret Örgütünün
tahminlerini de aşıp, 2020'lerde yüzde 20-25'lik büyümeyi biz eğer turizmde
yakalayabilirsek, 2020 yılında Türkiye'nin, 100 milyar dolar -burada altını
çizerek söylüyorum, 100 milyar dolar- turizm geliri olabilecektir ve Türkiye,
lider ülkelerden, turizmde 3 dünya ülkesinden, 3 tane ülkeden 1 tanesi
olacaktır. Bakın, yirmi yıl hedef
koymalıyız ve bu hedefe doğru yön almalıyız ve ona göre bir strateji
belirlemeliyiz. Önümüzdeki yıllarda uluslararası turizm alanında rekabet daha
da zorlaşacaktır, biliyorum; ancak, o kadar üstün bir Türkiye vardır ki,
yetenekleriyle, turizmiyle ve coğrafî yapısıyla, diğer özellikleriyle
-arkadaşlarımın da sıraladıkları gibi- Türkiye, diğer rakiplere göre çok daha
şanslı konumdadır. Bunu, Sayın Bakan ve diğer bakanlarımız da bugüne kadar
ifade ettiler. Bugüne kadar,
Türkiye'nin, bu yarışta, turizm tanıtımına tahsis ettiği payın, devlet
kaynaklarının, rakiplerinin çok gerisinde kalması, maalesef, yarışta bizi
geriye itmiştir. Ayrıca, turizm tanıtımını, rakiplerimizin yaptıkları gibi,
yerel ve sivil toplum örgütleri, profesyoneller ve meslek kuruluşlarının maddî
katılımıyla şimdiye kadar yapmamamız, bunun, bir yerde eksik olmasına sebebiyet
vermiştir. Türk turizminin genel
sorunlarını herkes biliyor. Bunları, yeniden yapılanma, tanıtım, teşvikler,
kamu arazilerinin teşviki, kullanımı, nakit teşvikler, Avrupa Birliğiyle
ilişkiler, master plan, toplam kalite çalışmaları ve İstanbul'un özel olarak
bir turizm merkezî haline getirilmesinin ele alınması gibi çeşitli başlıklar
altında toplayabiliriz. Doğru Yol Partisinin Türk
turizmine yaklaşımı, şimdiye kadar, muhalefette de hep yapıcı mahiyette
olmuştur. Türk turizmine, biz, bundan sonra da, her zaman, pozitif olarak,
millî duygularla ve millî amaçlarla yanaşmak istiyoruz. Biz diyoruz ki,
hükümetlerin, burada, uygulamadaki hatalarını ortaya koyarak ancak bir yere
gelebiliriz; biz Doğru Yol Partisi olarak, bu şekilde yanaşıyoruz, bu şekilde
düşünüyoruz; çünkü, turizmde, Türkiye, en iddialı olacak konumdadır. Şimdi, Sayın Bakanımıza
soracağım bazı sorular var. 1999 senesinin acılı günlerine bir sünger çektik,
2000'li yıllara girdik ve iyi bir sonla noktaladık. Yeni hedefimiz, 2001
yılında, Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, turizm gelirlerinde yüzde
20’lik bir artış sağlayarak, turist sayıları bakımından fevkalade bir mutlu
yıla ulaşmak. Sayın Bakanın bu temennisine içten katılıyoruz ve destekliyoruz;
ancak, biz, 2001 yılı için biraz endişeliyiz -yüzde 20 artış hedefini Sayın
Bakan söylediler- nitekim, 2000 yılında, giren ve çıkan turist sayılarını
ortaya koyduğunuzda, bir fiktif turizm geliri olduğunu görüyoruz. Bu nedir; bu,
Rusya'dan, Avrupa'nın doğusundan, Afrika'dan gelen aç kişileri, şimdiye kadar
gelen yaklaşık 10 milyon turist içinden 2 milyon olarak sayıyoruz ve bunların,
turistlerin getirisinden çok, Türkiye'den götürdüklerini görüyoruz, Türkiye'den
gelir götürdüklerini görüyoruz. Bu 2 milyon kişi, acaba, 2001 senesinde kaç
kişi olacaktır, bunların kaçı fiktif olacaktır ve turizm gelirlerimizin yüzde
kaçını götüreceklerdir? Bunları Sayın Bakandan öğrenmek istiyoruz. Yine, Sayın Bakanımızın
söylediğine göre, yüzde 20 artışla, 2001 yılında, ülkemize 12 milyon turist
gelecek ve dolar bazında, 9,6 milyar dolara yakın gelir elde edeceğiz. Ben, bu
artışın da kifayetsiz olduğunu ve bir yerde daha fazla atak yapmamız
gerektiğini söylüyorum. Yine, diyorum ki, biz, biraz önce arz ettiğim
sebeplerden dolayı, hem 2000 yılında gelen kişi hem de gelir girdisi
bakımından, biraz başka türlü bakmak zorundayız; çünkü, turizm firmalarının
kârlılığına baktığımızda, bugün, turizm firmalarının, maalesef, kârlı
olmadığını hepimiz müşahede ediyoruz. Türkiye'de 2000 yılında öyle bir
durum yaşandı ki, döviz bazında kur
ayarlaması ve faizlerin yükselmesi, enflasyonun yükselmesi neticesinde,
standart olarak fiyatların 4 yıldızlı otellerde 40 mark civarında kalması, 5
yıldızlı otellerin de 50-60 mark civarında olması, maalesef, otel kârlılığını
-bunun içinde, yemesi, içmesi, sabah kahvaltısı ve yatağı düşündüğünüzde- rakip
ülkelerle mukayese ettiğimiz zaman, hiç de kârlı olmadığını ve bütün otellerin,
bütün işletmelerin hemen hemen yüzde 90'ının borçlu durumda ve çalışamaz
durumda, hatta satılık durumda olduğunu müşahede ediyoruz; kataloglarda da
bunlar var. Şimdi, bu sebeple, nasıl
ayakta durdurup da bundan sonra kâra geçirebileceğimizi düşünüyorum; çünkü,
sektör o kadar mutsuz, o kadar mutsuz ki... Ben buraya gelmeden, sektörün hemen
hemen bütün kişileriyle konuştum; çok büyük sorunları var; Trafik Yasasından
tutun 1618 sayılı Yasaya, özel taşımacılıktan rekabete, KOBİ'lere kadar, müze
ve harç sorunları, gibi... Çözülecek bütün sorunları Sayın Bakana ve Sayın
Başbakana iletmişler, onlar çözüm bekliyorlar; TURSAB'ı da bekliyor, diğer
yatırımcılar da bekliyor; bütün bu sorunlar var. Ama, öyle bir gündem yaşıyoruz
ki, şimdi burada Sayın Bakana hak vermemek elde değil. Bir taraftan yüzde 20
artış hedefliyorlar; ama, Türkiye'de öyle bir gündem yaşanıyor ki, Türkiye'ye
bir deprem düşüyor; 1999 yılında binlerce vatandaşımızı kaybettik; hepsine
üzülüyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz; ama, Türkiye'de şimdi öyle fırtınalı
günler var ki, açın bakın... Açmaya bakmaya lüzum yok; faizler fırlamış, borsa
batmış, firmalar paralarını almış kaçmış, yabancılar gitmiş, 7 milyar dolar
dışarıya gitmiş, bir taraftan memurlar yürüyor, işçiler yürüyor, af
çıkarılıyor, binlerce insan dışarıya çıkıyor ve Türkiye, hep manşetlerde, hep
menfî olarak manşetlerde. Şimdi, Sayın Bakanın bir
de diğer zorluğu var; diğer bakanların hepsiyle münasebet halinde; diğer
bakanların derdi de onun derdi; ulaştırma derdi, sağlık derdi, çevre derdi,
orman derdi, kültür derdi; derdi olmayan tarafı yok ki. Bakanlar kendi başına
birer bakan gibi, birer parti gibi, hepsi bir tarafa çekiyorlar. Şimdi, ben
düşünüyorum, Sayın Bakanın bu koyduğu tablodan sonra, yüzde 20 artış
tablosundan sonra, acaba Sayın Bakan ne yapacak? Türkiye, bütün dünya basınında
hep birinci haber ve aleyhte propaganda oluyor, müthiş bir aleyhte propaganda.
Allah'tan bir Galatasaray var, Sayın Bakanı kurtarıyor. Geçen sene kurtardı;
onu da tebrik ediyoruz buradan. 1 milyar dolara yakın- altını çizerek
söylüyorum, 1 milyar dolara yakın- harcamayla çok güzel bir kampanya yaptılar,
turizmde büyük bir aşama kaydettiler. Şimdi, Sayın Bakana
buradan bir önerim var: Sayın Bakan, Galatasaray Kulübü sizin için bir çare,
inşallah, diğer kulüplerimiz de o başarıya ulaşırlar; çünkü, Türkiye'de,
inanın, olamayacak şeyleri başarmıştır ve Türkiye'nin tanıtımına da büyük fayda
sağlamıştır. Ben, bundan sonra, ileride de, Sayın Bakanın Galatasaray Kulübünü
değerlendireceğini umuyorum. Yine, dünyada görev alan, Fatih Terim gibi, diğer
ünlülerimiz gibi sporcu kardeşlerimizin de, turizm kanalıyla, turizm elçisi
olarak değerlendirilebilmesini ümit ediyorum. Bakın, bizim ülkemizde
hem meşhur yabancılar var hem de dışarıda yaşayan meşhur kişilerimiz var;
onları, turizm elçisi olarak kullandığımızda, ben inanıyorum ki, turizme büyük
faydaları olacaktır. Yine, çok ünlü bir kişi,
Bill Clinton; burada, geldi, konuşma yaptı, şimdi emekli olacak. Buradan bir
tavsiyemiz var: Sayın Bill Clinton, Sayın Bakan ve Turizm Bakanlığı uhdesinde,
şayet, ilk tatilini nerede yapacağına karar verip, gelip "ben, bunu
Türkiye'de yapacağım" dediğinde ve beraberinde yüzlerce basın mensubuyla
Türkiye'ye geldiğinde, Bill Clinton'ın Türkiye'ye milyonlarca turisti
getireceğine inanıyoruz; bu da, Doğru Yol Partisinin size bir görüşüdür, ister
kullanırsınız ister kullanmazsınız Sayın Bakanım. (DYP sıralarından alkışlar) Yine, bakın, Sayın
Bakanım, biliyorsunuz, internet, 2004'te 6 trilyon dolarlık büyük bir pasta
verecek; internetten, 2004'te 6 trilyon dolar... Şu anda, 500 milyar dolar
civarında bir pasta var. Turizm, bu 500 milyar doların 200 milyar doları
civarında pay alıyor burada, dünya turizmi... Biz ne alıyoruz, onu soruyorum.
2004'te internetten turizm çok büyük pay alacak. Turizmi internetle çok kolay
yayabilirsiniz. Bunun için, ben, Sayın Bakanlığın ve Bakanın çalışmaları
hakkında bilgi rica ediyorum. Yine, hepiniz
biliyorsunuz, bizim, burada "Her Türk'ten Bir Turist" adı altında,
çok ünlü bir kampanyamız vardı. Bütün arkadaşlarım buna şahitler; ben, bunu,
daha önce, burada anlatmıştım. Bu, yurtdışındaki 12 milyon insanımızın,
işçilerimizin, talebelerimizin, işverenlerimizin ve yurtdışına giden
turistlerimizin Türkiye'ye turist getirmeleri açısından tanıtımda kullanılması.
Bu, benim şahsî gayretimle ortaya koyduğum "Her Türk'ten Bir Turist"
projesiydi. Sayın Bakanıma, ben, burada, Meclis kürsüsünden arz ettim, sizlere
sundum; bir defa daha, son defa daha sunuyorum. Buna TRT öncülük
etmiştir; depremden önce, kampanya şeklinde, hem TRT-1'de hem TRT-Int'te, Sayın
Yücel Yener bunu desteklemiştir, bir kampanyaya sokmuştur. Ben, bunu, asıl,
Bakanlığın desteklemesi gerektiğine inanıyorum; çünkü, benim yaptığım
temaslarda, şimdiye kadar, şahsen ben de 150 000 kişiye yakın turisti
memleketime getirdim. Bu, ayrı bir proje. İnşallah, Sayın Bakandan, bunu, bir
turizm projesi olarak, bu sefer daha iyi... Çünkü, bu 12 milyon kişinin yüzde
10'u birer kişiyi ikna edip getirse, Türkiye'ye 1 200 000 ilave turist gelir,
en azından 1 milyar dolar girdi sağlanır. Yine, bizim, Sayın
Bakanımıza ve Sayın Meclise bir sitemimiz var Karadenizli olarak; Karadeniz
yetim uşak mı diyorum? Yani, Karadeniz, turizmde de yetim uşak Sayın Bakanım;
bizim orada öyle derler buna. Bakın, bütün broşürlere
baktım, Ankara broşürü -sizin zamanınızda değil, her zaman- Karadeniz
broşüründen fazla. Sivrisinekle mücadele kampanyası, Karadeniz'in turizm
kampanyasından fazla; ama, Karadeniz'in de öyle bir şansı var ki, Karadeniz
turizmde o kadar şansa sahip ki, alternatif turizm olarak değerlendirdiğinizde,
siz, eğer, Karadeniz'i gündeme alırsanız ve eğer, Sayın Başbakana da, şu
Karadeniz yolunun ve Ordu-Giresun Havaalanının bitirilmesi için 92 trilyon
lirayı, bir kalemde, krediyle sağlatabilirseniz, Karadeniz'deki turizmi bomba
gibi patlatırsınız Sayın Bakanım; çünkü, Karadeniz o kadar enteresan bir yapı
ki... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) AHMET KABİL (Rize) -
Sayın Başkanım, Karadeniz'i anlatıyor, 5 dakika daha verin. MEHMET ZEKİ ÇELİK
(Ankara) - Galatasaray’ı anlatıyor. BAŞKAN - Galatasaray
Kulübünü övdüğü için 1 dakika fazla vermek mecburiyetindeyiz!.. Galatasaray
deyince niye sesiniz çıkmıyor; Bakan Fenerbahçeli!.. Siz buyurun. RASİM ZAİMOĞLU (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, söyleyecek o kadar güzel şeyler var ki, ama vakit çok dar. Şimdi, çözüm önerileri
için bazı fikirlerim var; ama, bundan önce, Karadeniz için, Sayın Bakandan
burada, bu kürsüde, ben, söz istiyorum. Artı, Karadeniz'i çok sevdiğinizi
biliyorum, yaylaları da çok sevdiğinizi biliyorum; ama, ulaşım, ulaşım...
Ulaşım olmadan, hiçbir şey olmaz. Havaalanı istiyoruz, Ordu-Giresun havaalanını
istiyoruz 92 milyon dolardır kredisi vesairesi; dış kredi ile yapılacak bir
projedir; o bölgenin yolunu açacaktır ve Karadeniz yolunun bir an önce
bitirilmesi Sayın Başbakanın dudaklarının arasındadır. Yine, biz, Sayın Bakanın
Yüksek Planlama Kurulu üyesi olmasını, daha kuvvetli olmasını; turizm
sektörünün yeniden yapılanmasını, öngörülen yasaların gündeme getirilmesini
arzu ediyoruz ve yine, bu teşvik yasasında ve bu tanıtıma ayrılan pay üzerinde
gelin şurada bir değişiklik yapalım da- bu sefer biz muhalefet olarak destek
vermeye hazırız- şunu 500 milyon dolara çıkaralım; inanın, gelecek sene buraya
5 milyar dolar fazla gelecek. Biz burada, Doğru Yol Partisi Grubu olarak size
destek vereceğiz; önerge de vereceğiz, bunu 500 milyon dolara çıkaralım, seneye
5 milyar doları geri getirin. Hepinize en derin saygı
ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Ben teşekkür
ederim efendim. DYP Grubu adına ikinci
konuşmacı olarak, Erzurum Milletvekili Sayın Ayvaz Gökdemir; buyurun efendim.
(DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA AYVAZ
GÖKDEMİR (Erzurum) - Sayın Başkan, zatıâlinizi ve Yüce Meclisi, şahsım ve Doğru
Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum. Millî Eğitim
Bakanlığımızın ve üniversitelerimizin değerli merkez yöneticileri ile vatan
sathında her kademede feragatle vazife yapan irfan ordumuzun fedakâr
mensuplarını da en iyi dileklerimle ayrıca selamlıyorum; emekleri, hizmetleri,
çileleri önünde saygıyla eğiliyorum. Bu emek ve hizmetlere, layık olduğu
karşılığı verememenin, elbette mazereti olmaz, mahcubiyeti olur; bu mahcubiyet
ise, hepimizindir. Sayın Başkan, değerli
üyeler; sözlerimin başında bir hususu ehemmiyetle işaret etmek isterim.
Eğitimde millîlik ilkesi, bütün çağdaş devletlerce kabul edilmiş bir ilkedir.
Ayrıca, millîlik vasfı belirtilmese de, haysiyetli ve ciddî bütün eğitim
sistemleri millîdir. Bu itibarla, millîliği ayrıca belirtilmiş olan Türk
eğitiminin, her şeyden önceki ve en öndeki gayesi, elbette, millî kültürümüzü
esas alan bir millî birlik ve bütünlüğü gerçekleştirmek, güçlendirmek ve devam
ettirmektir. Bunu bir temenni olarak değil, zaruretlere dayalı bir hüküm,
görevli herkes için bir emir olarak ifade etmek durumundayız. Çünkü, cumhuriyet
maarifinin temeli ve ruhu, tevhidi tedrisat, yani eğitim-öğretim birliği
ilkesidir. 3 Mart 1340 tarihli ve
430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu "tevhidi his ve fikir ve tesanüt"
yani, duygu ve düşünce birliği ve dayanışma ister. Varmak istediği sonuç, millî
birlik ve bütünlüktür. Bu kanun, mevcut Anayasamızın 174 üncü maddesinde
korumaya alınan inkılap kanunlarının birinci sırasında yer alır. Yani, bir
bakıma, hükümleri, Anayasa hükmü gibidir. Bundan sonraki mevzuatımız da, daha
da kuvvetlendirerek, detaylandırarak, muhtevasını açarak, döne döne aynı gayeyi
vurgulamıştır. Başka türlü olması da tasavvur edilemez. Çünkü, şerefle var
olmak ve varlığını devam ettirmek isteyen bir millet için başka türlüsü yoktur.
Bu itibarla, eğitimden, her şeyden önce ruhlarda, gönüllerde birlik ve barış
sağlamasını bekleriz. Aksi takdirde, yurtta ve dünyada barış ve dolayısıyla
huzur olmaz. Huzur ve güven içinde yaşamak için birliğe, kardeşliğe, dostluk ve
dayanışmaya, hoşgörü ve barışa ihtiyacımız vardır. Öyleyse, millî eğitim
tezgâhımız bize, her şeyden önce, bu birlik ve kardeşlik kumaşını dokumalıdır.
Bu husustaki zaaf ve yetersizliklerin bize nelere mal olduğunu, ıstırap içinde
yaşadık ve gördük; halen de kısmen yaşamakta ve görmekteyiz. Sayın Başkan, değerli üyeler;
ilim ve teknolojide, ulaşım, iletişim ve bilişimde, baş döndürücü gelişmelerin
yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Bilgi üretiminde erişilen hız ve kesafet
sebebiyle, çağın ileri ve güçlü toplumları "bilgi toplumu" olarak
nitelendirilmekte ve isimlendirilmektedir. Onbeş gün sonra adım atacağımız 21
inci Asır da, kesinlikle bir bilgi çağı olacaktır. Bu gelişmelerin esas
unsuru ve hedefi, elbette insandır. Takdir buyurulacağı üzere, eğitilmiş yüksek
vasıflı insan, bütün zamanların en kıymetli varlığıdır. Günümüzün gelişmiş
toplumlarında, ekonomik anlamda bir "insan gücü" kavramı ortaya
çıktı. Ekonomide üretim ve maliyeti etkileyen en mühim faktör olarak, eğitilmiş
vasıflı insan, olağanüstü bir ağırlık kazanmış bulunuyor. Bundan dolayıdır ki,
en az yarım asırdan beri eğitim yatırımları, isabetli olmak şartıyla, sırf
ekonomik açıdan bile en kârlı yatırım sayılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda,
ülkeler arasındaki her türlü rekabet, eğitim sistemlerinin rekabeti olacaktır;
çünkü, her türlü başarının esas unsuru insandır; insanı yetiştiren mekanizma
ise, eğitimdir. Bugünkü ve yarınki
Türkiye'yi muhafaza ve müdafaa etmek ve yücelterek, güçlendirerek, dünya
milletleri ailesinin hür, şerefli, eşit, yapıcı ve yaratıcı, seçkin bir üyesi,
ortağı yapmak, bugünkü ve yarınki
nesillerin vazifesidir. Nesillere bu vazifenin şuurunu, sorumluluğunu, ehliyet
ve liyakatini kazandıracak olan da, verilecek eğitim ve öğrenimdir. Öyleyse, eğitimi, tarih
boyunca sahip olduğu, özellikle de günümüzde kazandığı ehemmiyetle mütenasip bir
ağırlıkta ele almak zorundayız. Seksen yılda ümmilikle mücadeleyi başaran Türk
eğitimi, bundan böyle, milletlerarası zeminde çetin bir rekabeti göğüslemek
üzere, kaliteye yönelmek ve millî bütçeden, çağdaş emsallerine uygun, büyük
paylar almak durumundadır. Bu, her millet için olduğu gibi, bizim için de, bir
varlık ve beka meselesidir. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; nazarî çerçeve kısaca böyle. Peki, fiilî durum nedir?
Görüşmesini yaptığımız bütçe ne durumdadır? Türkiye'de, pek çok
ülkenin toplam nüfuslarının birkaç katı kadar, 17 milyonluk bir genç kitlenin
eğitim ve öğretimi bahis konusudur. 17 milyon okuyan genç, Türk Milletinin en
büyük gücü ve hazinesidir. Bunu telaffuz ederken, heyecandan insanın yüreği
ağzına geliyor. Eğitimle sağlanacak her artı, bunları, dünyalar değer hale
getirecektir. Buradan, bu hizmet alanından, bir şey esirgenebilir mi? Ama, ne
yazık ki, cumhuriyet tarihinin en zayıf, en yetersiz bütçesiyle karşı
karşıyayız. Sayın Bakan "bu
bütçeyle, eğitimde amaçlanan hedeflere ulaşılmasının zorluğu, bilinen bir
gerçektir" diyor. Yetersiz de olsa, bu bütçeyi, verimli ve etkin
kullanacağını söylüyor. Başka ne desin?!. Dünya ölçeğindeki amansız
rekabetin asıl dayanağı olan üniversite ve yüksekokulların bütçedeki ödeneği,
gayri safî millî hâsılaya oranla, geçen sene yüzde 0,84 imiş; bu sene yüzde
0,89'a çıkmış. Tebrik etmek lazım herhalde! 2,5 katrilyonluk talebe karşı,
verilen, 1,4 katrilyon. YÖK Başkanı bir mukayese
yapıyor: "Örgün öğretimdeki öğrenci başına, kamu kaynaklarından yapılan
harcamada, dünya ortalaması 3 370 dolar; bizdeki ise 2 000 dolar civarında;
aynı konuda, ortağı olmaya, içine girmeye çalıştığımız Avrupa ortalaması ise 6
585 dolar; nasıl rekabet edeceğiz" diye soruyor. YÖK Başkanı "bu
bütçe sistemiyle, bu işi daha fazla götüremeyiz; Türkiye Cumhuriyeti, artık 1
000 doların altında profesör çalıştıramayacağını anlamak mecburiyetindedir. Son
noktaya gelmişizdir, bundan fazla büyütmeye imkân yoktur" diyor. Bunlara bir cevap vermek
lazımdır ve bu cevabı da, herhalde, IMF görevlisi bay Cottarelli verecek
değildir. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; birkaç müşahhas meseleye de satırbaşları halinde temas etmek
istiyorum: Türk cumhuriyetleri ile
ve Türk dünyası ile ilişkiler Türkiye için de kardeş cumhuriyet ve topluluklar
için de son derece ehemmiyetlidir. Bu hususta atılmış çok ciddî adımlar vardır.
Bunların, ciddiyet ve sorumlulukla takibi, geliştirilmesi ve sonuçlandırılması
gerekir. Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın eğitim meseleleri, keza, aralıksız, yakın bir takibi gerektirmektedir.
Onları, bulundukları ülkelerin tek taraflı takdir ve dayatmalarıyla karşı
karşıya bırakamayız. Uzlaşarak, isabetli pedagojik çözümler bulmak zorundayız. Sayın Bakan, bildiğiniz
gibi, ders kitapları sektörün en büyük pastasını oluşturmaktadır. Bu sebeple,
Bakanlık merkez teşkilatı, özellikle Talim Terbiye Kurulu sürekli olarak ağır
bir şaibenin gölgesi altındadır. Bu da zatı âlinize çok yorucu bir dikkat ve
takip zahmeti yüklemektedir. Şu, geçen sene çıkan,
Yönetici Atama, Yükselme, Yer Değiştirme Yönetmeliğinin uygulanmasında
sübjektifliklere, basit partizanlıklara, çağı geçmiş ideolojik kayırma ve
garezlere yer verilmemesi hususunda da Sayın Bakanın dikkatlerini çekmek
istiyorum. Aynı şekilde, taşra
teşkilatlarındaki bazı kadrolaşma gayretlerinin, çağdışı ideolojik
tafralanmaların huzursuzluklara sebep olduğunu da yetkililerin dikkatine
sunuyorum. Din eğitimi konusunda
sistem ağır bir yara almıştır. Bunun, makul ve çağdaş ölçülerle yeniden
düzenlenmesi ve açılan yaranın mutlaka sağaltılması gerekirken birtakım yeni
çentikler açılmasını Sayın Bakanın da uygun görmeyeceğini sanıyorum. Sekiz yıllık eğitim
uygulamasında çok ciddî yetersizlikler vardır. Bu konuda "kesintisiz"
kavramı gibi ilim dışı bir saplantıyı bırakıp yönlendirmeyi tekrar sisteme
sokmak lazımdır. Kimsenin, eğitim ve
öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı bir bedahat ve Anayasa hükmüdür. Buna
rağmen, ortaöğretimde ve bilhassa yükseköğretimde okutulmaları için,
cumhuriyetimizin, zaman zaman özel kampanyalar düzenlediği kız öğrencilerin,
başörtüsü yüzünden hırpalanmaları ve eğitim ve öğretim hakkından yoksun
bırakılmaları, serinkanlı düşünüldüğü zaman, aklın, vicdanın, hukuk ve
pedagojinin kabul edebileceği bir hal değildir. (DYP ve FP sıralarından
alkışlar) "Okumak
istiyorum" diyen kızlarından korkan bir üniversite, bir eğitim sistemi
olamaz zannediyorum. Biz, hocalarımızı,
üniversitede ve görev yaptıkları diğer kademelerde devrimbaz celadetleriyle
değil, âlim ve muallim dirayetleriyle görmek istiyoruz. (DYP ve FP sıralarından
alkışlar) Temas etmek istediğim bir
mesele de, yabancı dille eğitim meselesidir. Katiyetle ifade etmek isterim ki,
yabancı dille eğitim, yabancı dil eğitimi değil, yabancı dille eğitim, hele de
yükseköğretimde tamamen bir müstemleke uygulamasıdır. Bizimle kıyaslanabilecek
veya örnek alabileceğimiz hiçbir millet, kendi dilini, eğitim, öğretim ve ilim
dünyasından kovarak, yerine, herhangi bir yabancı dili oturtmaz, oturtmamıştır.
Aksine, örnek almayı çok sevdiğimiz Avrupa'da her millet, kendi diline
ihtirasla sahip çıkmakta, devletler, dillerini korumak için her çareye
başvurmakta, kanunî tedbirler almaktadırlar. Aklın ve mevzuatın gereği
ve bir millî birlik şartı olarak, Türkçe'nin, eğitimin her kademesinde rakipsiz
tek dil olarak korunup, geliştirilmesi gerekirken, Türkçe, horlanmaktadır; bir
köylü dili, sokak dili olmaya itilmektedir. Gittikçe çarşı pazara da bir
müstemleke haleti ruhiyesi ve şuursuz, beyinsiz bir ticaret hırsı hâkim olmakta
ve Türkçe, levhalardan, markalardan, yemek listelerinden, mal ve hizmet
isimlerinden; yani, çarşı pazardan da kovulmaktadır. Bol bol bayram ve merasim
milliyetçiliği yapılan bir memlekette, kimse, Türkçe'nin derdinde görünmüyor.
Ana-babalar "çocuğum Türkçe'yi ne kadar öğrendi, ne ölçüde Türkçe
okur-yazar sayılır" diye bir lahza olsun düşünmezken, neredeyse beşikteki
bebeklere İngilizce ninni söylemenin telaşında görünüyorlar! Çocuklar "bay
bay" diyerek dillenmektedir. Devletimiz de açtığı ve açtırdığı yabancı
dille eğitim yapan kurumlara yenilerini katmakla meşgul. Bu şuursuz gidişe dur
diyemezsek, millilik adına bütün söylediklerimiz boşa çıkacaktır. Böyle bir
vahşet dünya kültür tarihinde görülmüş müdür, bilemiyorum. Türkçe, 1200 yıllık
belgeli devlet dilidir, bir imparatorluk dilidir; her şeyi, her seviyede
ifadeye muktedir, dünyada emsali birkaç taneden ibaret muhteşem bir edebiyatın
dilidir. (Alkışlar) Böyle bir dil, şuursuz,
cıvık bir Amerikanizmin ayakları altında çiğnenip heder ediliyor. Sonra da biz
Atatürkçüymüşüz, milliyetçiymişiz! Bilmem ne! Lafın tam yeridir: Hadi canım sen
de!(DYP ve FP sıralarından alkışlar) Bununla irtibatlı bir
diğer mesele, siyasallaşma sürecindeki PKK'nın Avrupalı yandaşları aracılığıyla
dayatmaya çalıştığı 2001'de Kürtçe radyo ve televizyon yayını, 2004'te Kürtçe
eğitim-öğretim... PKK'nın ve yandaşı
Avrupalıların veya hâlâ Sevr'de takılı kalmış birkısım Avrupalıların böyle bir
talepte bulunmaları olağan sayılabilir. Ancak, sözüm ona birkısım
aydınlarımızın gayet hızlı bir şekilde bu teklifi üstlenmeleri, son derece
hafif, yalan yanlış delillerle kamuoyu yapmaya, adam kandırmaya çalışmaları
dikkat çekicidir. Mamafih, onlar, Türkiye'nin PKK ile olan onbeş yıllık
mücadelesi süresince de bir tek saniye Türkiye'den yana olmadılar. "Dayan
Türk Devleti, sabret Türk Milleti, zafer er geç senindir" anlamında tek
satır yazmadılar; bu mücadeleye hep "baştan kaybedilmiş mücadele"
gözüyle baktılar. Hep "ver kurtul"u şu veya bu şekilde telkine
çalıştılar. Apo'nun yakalanıp
yargılanacağını rüyalarında görseler inanmazlardı; yakalandı ve yargılandı,
hüküm giydi, bekliyor... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Mikrofon açık
efendim, buyurun devam edin. AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla)
- Şimdi, o malum efendiler, büyük bir pişkinlikle mücadeleyi sanki PKK kazanmış
gibi, PKK'nın silahlı mücadeleyle elde edemediği isteklerini Avrupa'nın
istekleri, demokratikleşmenin, insan haklarının, Kopenhag kriterlerinin gereği
olarak önümüze koyup, kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bize geniş görüşlü,
serinkanlı olmayı telkin ediyorlar. Sayın Mesut Yılmaz ile MİT Müsteşarının bu
kampanyaya katılmış olmalarını iyi düşünülmeden yapılmış, ihtiyatsız ataklar
olarak değerlendiriyor ve elbette üzüntüyle karşılıyoruz. Katiyetle
bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyetince kabul ve tekeffül edilecek Kürtçe
televizyon, Kürtçe eğitim parçalanmaya, ayrışmaya doğru atılmış çok tehlikeli
vahim bir adım olacaktır. (MHP sıralarından alkışlar) Türkiye, Yugoslavya'dan
beter hale gelecektir. Devletimizin temel kuruluş belgesi olan Lozan
Antlaşmasının mantığı doğru bir mantıktı. Biz o mantıktan ayrılmayalım diyoruz,
kardeşler ayrılamaz, ayrılmasın diyoruz. Şimdi, bu meseleyle
ilgilenen herkes, Türkiye'nin bilmem kaç etnisiteye göre paramparça olmasına
razı mıdır, değil midir; önce buna karar versin, tercihine ona göre yapsın,
bizce, parçalanmakta hiç kimse için saadet yoktur, hayır ve menfaat yoktur.
Emperyalizmin oyuncağı ve aleti olmak, enerji kaynaklarına, petrole doğru giden
yolda basılacak bir taş olmak, kime şeref ve saadet getirebilir! Dünyada 6 000 dil,
Birleşmiş Milletlere üye 185 devlet var; dünyada her dile bir bayrak vermek,
her etnisiteyi bir milliyet saymak gibi bir temayül yok. Aksine, globalleşme
temayülleri var, sınırları kaldırma gayretleri var. Demokratik bir düzen içinde
eşit şartlarda bir arada yaşamak ve insanlığın istikrar ve dengesini bozmamak,
hâkim temayül işte budur. Türkiye'nin istikrarını bozmak, milletin birliğini ve
vatanın bütünlüğünü parçalamak gibi bir demokrasi ve insan hakları zaferi
olamaz arkadaşlar. (DYP sıralarından alkışlar) Böyle bir şey olsa olsa, ancak
iyi niyetten mahrum bir safsata olabilir. Safsata gürültülerine pabuç bırakacak
değiliz. Millî Eğitim Bakanlığımız, Türkçe bilmiyor diye istismar edilmek
istenen mahdut sayıdaki kız kardeşlerimize de Türkçe öğretmenin en süratli
tedbirlerini derhal almalıdır. Yetersiz de olsa,
bütçemiz, milletimize hayırlı olsun. Sağ olun. Tekrar saygılar
sunuyorum. (DYP, DSP, MHP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN -Teşekkür ederim
efendim. MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya)- "...Yugoslavya olacaktır"değil de "olabilir"diye düzeltirseniz daha iyi olur. AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla)
- Öyle söyledim... Sayın Başkan, bir
düzeltme yapmamı istiyorlar, izin verir misiniz. BAŞKAN - Buyurun efendim. AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla)
- Türkiye, bugünkü yapısıyla, güçlü bir millî devlettir; tarihimizin de
sağladığı imkânlarla bir dünya devletidir; ancak, etnik yapılara göre eğitim,
öğretim ve imparatorluk bakiyesi olan bir toplumda, her etnik kökeni bir
milliyet yapma gayretleri içerisine Türkiye sokulursa, işte, o zaman Türkiye,
Yugoslavya haline gelir, patlamaya hazır bir bomba haline gelir; bunun
endişesini ifade ettim. Bana bu tashih imkânını
sağladığınız için size de çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (DYP,DSP, MHP ve
FP sıralarından alkışlar ) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Teşekkür ederim Sayın
Halıcı. Efendim, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi, şahısları adına;
lehinde, Çorum Milletvekili Sayın Melek Karaca; buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar) Efendim, malumunuz,
süreniz 10 dakika; mikrofon 10 dakika sonra otomatik kapanıyor. MELEK KARACA (Çorum)-
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığının 2001 yılı
bütçesi hakkında şahsî görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce
Parlamentoyu saygılarımla selamlıyorum. Eğitim, ülkelerin
ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanda yaşanan hızlı gelişme ve
değişmelerden azamî faydayı sağlamaları ve bunlardan meydana gelebilecek
olumsuzlukları asgarîye indirebilmeleri için kullanabilecekleri en önemli
araçlardan birisidir. İşte, bunun farkında olan toplumlar, bazen aşırıya da
kaçarak, her sorunun temelinde eğitim eksikliği veya yanlışlığını arar hale
gelmiştir. Bu durum, eğitime olan inancı giderek güçlendirirken, eğitimden
beklentileri de artırmaktadır. Eğitimin konusu, malumunuz, insandır ve
insanlar, cemiyet içerisinde yaşarlar. İnsanların cemiyete olduğu kadar,
cemiyetin de insanlara karşı sorumlulukları bulunmaktadır. İşte, eğitim, bu
sorumlulukların sağlıklı bir yapıda oluşmasında faydalanılacak en önemli
araçlardan birisidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 57 nci hükümetimiz, önceden ele alınmış veya programlandığı
halde gerçekleştirilememiş birçok ülke meselelerine çözüm getirmiş ve noktayı
koymuştur. Millî Eğitim Bakanlığı da, bu çerçeve dahilinde, üzerine düşen
görevi ifa gayreti içerisinde bulunmuştur. Ancak, milletlerin hayatında,
toplumsal yaşam için, sağlıkla birlikte çok önemli bir olgu olan eğitimin,
ülkemizde, geçmişten kalan, uzun senelere yayılmış, planlama, istihdam, metot
yönünden çok önemli ve halledilememiş meseleleri vardır. İşte, bu var olan
problemler ve bunlara ilişkin çözüm önerileri hakkındaki şahsî görüşlerimi,
huzurlarınızda, kısa başlıklarla ifade etmek istiyorum. Örgün ve yaygın eğitim
ile yükseköğretimde, 65 000'e yaklaşan okul, 17 milyon civarında öğrenci ve 600
000 civarında öğretmen ve öğretim elemanıyla sürdürülmeye çalışılan eğitime,
2000 yılında, gayri safî millî hâsıla içerisinde yüzde 2,70; konsolide bütçe
içerisinde ise yüzde 7,17'lik bir payın
ayrıldığı bilinmektedir. Toplam 3 katrilyon 350 trilyon 330 milyar lira ödeneğin,
2 katrilyon 613 trilyon 495 milyar lirasının; yani, yüzde 80'e yakın bir
bölümünün personel giderlerine ayrıldığı düşünülürse, ülkemizde eğitim
hizmetlerinin hangi şartlar altında sürdürüldüğünü görmek mümkündür. Bu
bakımdan, 2001 yılından itibaren, Millî Eğitim Bakanlığına bütçeden ayrılan
payın, mutlaka, önemli ölçüde artırılmış olmasını, bunun kademeli olarak
gelecek yıllarda da sürdürülmesini, bütçe dışı kaynaklar olarak bilinen, 3418
ve 4306 sayılı Yasalar çerçevesinde oluşturulan fon harcamalarının reel
ölçütler temeline oturtularak, en ince ayrıntılarına kadar kamuoyunun bilgisine
sunulmasını önemli ve gerekli görüyoruz. Millî Eğitim
Bakanlığımızın, artık, günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen merkez ve taşra
teşkilatları yeniden düzenlenmelidir. Bakanlık, eğitime yönelik millî
politikaların oluşturulması ve uygulanmasına imkân veren ve siyasi müdahalelere
kapalı olmasının yanı sıra, bilim, hukuk ve çağdaş demokrasi anlayışının
verilerini esas alan bir kurum hüviyetine büründürülmelidir. Bilhassa,
ortaöğretim seviyesindeki okullaşma, 16 ncı Millî Eğitim Şurası kararları
doğrultusunda yeniden yapılandırılarak, teşkilat yapısı buna göre
düzenlenmelidir. Öğretmenlerin, ekonomik
bakımdan geçim sıkıntısıyla karşı karşıya oldukları ve sosyal haklarının
verilmediğini kabul etmek zorundayız. Öğretmenlerimiz, ilim ve teknolojinin
süratle geliştiği çağımızda, kendilerini yenileme imkânlarından mahrumdurlar.
Özellikle de, öğretmen yetiştirme konusunda, öğretmenlerin sorunu çözülmedikçe,
eğitimden istenen ve beklenen kalitenin de elde edilmesi mümkün değildir. Eğitim fakültesi
mezunlarının doğrudan öğretmenliğe atanmasını sağlayacak yasal düzenlemeler
yapılmalıdır. Öğretmenlik mesleği, ekonomik statüsü, çalışma şartları ve sosyal
prestiji yüksek meslek grubu haline getirilmeli, her üniversite mezunu, boş
kalınca öğretmen olma yoluna gitmemelidir. Meslek hayatımda, maalesef,
senelerce, öğretmenlikle alakası olmayan, başta ziraat mühendisleri olmak
üzere, diğer mühendisler hatta veteriner hekimlere öğretmenlik yapabilir raporu
vermek mecburiyetinde kaldım. Tabiî, pedagojik formasyonu olmayanların,
talebeyle, nasıl psikolojik bir kontakt kurabilecekleri ve ayrıca nasıl faydalı
olabilecekleri de ayrı bir sorundur. Kamuoyunda zorunlu
tasarruf olarak bilinen uygulamaya 1 Haziran 2000 tarihinden itibaren son
verilmiş; ancak, fonda biriken paraların hak sahiplerine geri ödenmesi
konusunda açıklama yapılmamıştır. Geri ödemeler, kamu çalışanlarının
mağduriyetine neden olmayacak şekilde bir plan dahilinde gerçekleştirilmelidir.
İçerisinde bulunduğumuz
yılın, kamuoyunu en fazla meşgul eden olayı, Hizbullah adıyla anılan terör
örgütünün çökertilmesi ve insanlık dışı cinayetlerin aydınlatılmasıdır. Bu tür
yapılanmaların, mevcut din eğitimi anlayışından kaynaklandığı ve taraftar
bulduğu dikkate alınarak, sağlıklı, bilimsel ve halkın büyük bir bölümünün
arzuladığı bir yapıya kavuşturulması bakımından bu anlayış, ilgili kişi, kurum
ve kuruluşların iştirakiyle oluşturulacak din eğitimi şurasında tartışılmaya
açılmalı ve buradan çıkacak kararlar, acilen hayata geçirilmelidir. Okullarda,
dinler tarihi, inanma içgüdüsü ve sair anlatılmalıdır. Millî eğitimde ergenlik
dönemi eğitimi adı altında yeni bir uygulama başlatılmıştır. Yaygınlaşması
halinde, geniş bir yurttaş tepkisiyle karşılaşması muhtemel uygulama, toplumun
tüm kesimlerinin görüşleri ve milletimizin inanç ve kültürel değerleri dikkate
alınarak yeniden gözden geçirilmelidir. Üniversitelerimiz, Türk
örf, âdetine, toplumun etiğine uymayan
görüntüler sergilemektedirler; hatta, yaz aylarında, üniversitelerimizde, tatil
yerlerinde bile zor giyilebilecek dekolte kıyafetlerle gelen öğrenciler vardır.
Madem ki, bu ilim yuvalarında bazı kıyafetlere kısıtlama getirilmiştir, ifrat
ve tefriti birbirinden ayırarak, bu kabil, toplumumuzun ahlak anlayışına ve
moral değerlerine ters düşen, ilim yuvalarının ciddiyetiyle kabili telif
olmayan görüntüleri önleyebilecek tedbirler alınmalı, kısıtlamalar
getirilmelidir. Yabancı dille eğitim
yapan okular yaygınlaşmıştır. Çalışma hayatımızın vazgeçilmezi olan dil
öğretimine evet; fakat, yabancı dille eğitim ve öğretime hayır diyoruz. Resmî
eğitim politikamızda, yabancı dil yerine kendi dilimize ağırlık verilmeli ve
Türkçenin bilim dili olmasına bütün devlet teşkilatı destek olmalıdır. Bu,
Anayasamızın 42 nci maddesi dokuzuncu bendinin de bir gerçeğidir. Diğer bir meselede şudur
ki, bilimsel çalışmaların odak noktasını teşkil eden üniversitelerimizin en
yüksek bilim organı durumundaki YÖK'ün, Türkçenin bilim dili olamayacağı
yolundaki asılsız, dayanaksız ve bilimdışı görüşleri, Türk Milletini derinden
incitmiştir. Dünyanın dört bir tarafında konuşulan ve bu yönüyle de dünya dili
olma özelliğini çoktan hak etmiş Türkçenin, kendi vatanının bilim adamlarınca
yeterli şekilde anlaşılamamış olmasını manidar karşılıyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimi bitirmeden evvel, bölgemle ilgili hassas bir konuya
temas etmek istiyorum: Malumunuz olduğu üzere, ekonomik, sosyal ve kültürel
kalkınmanın en etkili aracı eğitimdir. İyi eğitilmiş, iyi yetiştirilmiş insan
gücünü de, ancak, üniversite eğitimiyle elde etmek mümkündür. Bilindiği gibi,
üniversiteler, bütün dünyada, eğitim, öğretim yapan, bilgi üreten, ürettiğini
hayata uygulayan, toplumlara yön veren bilim yuvalarıdır. Bugün ülkemizin
birçok yerine üniversiteler kurulmuştur. Böyle bir bilim yuvasını, bölgem olan
Çorum İli de fazlasıyla hak etmiştir. Dört duvarla üniversite açılamayacağı
malumdur; ancak, halen, eğitim ve öğretim görülen fakülteleri, yüksekokulları,
geniş arazisî, binaları ve yüzde 80 altyapısının hazır olması ve ayrıca, YÖK
tarafından, altyapı açısından yapılan değerlendirmede ikinci sıraya oturtulan
Çorum Üniversitesini açmak şerefinin, inşallah, 57 nci hükümetimize ve onun
Sayın Bakanına nasip olmasını da diliyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 21 inci Yüzyıl, hiç tartışmasız bilgi çağı olacaktır. Bu çağın
teknolojik gelişmelerine uyum sağlayabilen ve teknolojiyi kullanabilen bilinçli
ve inançlı insanlar yetiştirebilmek Millî Eğitimimizin en büyük görevidir. Ben,
bu büyük görevin ifasında Millî Eğitim Bakanlığımıza başarılar diliyor, 2001
yılı bütçesinin memleketimize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum. Sözlerime son verirken,
ayrıca, gerek iki şehit polisimize ve gerekse Afyon depreminde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Cenabı Allah'tan rahmet diliyor, bütün
vatandaşlarımızın ve Yüce Parlamentonun yeni yılını ve mübarek Ramazan
Bayramını mutlu, huzurlu, sağlıklı ve bizim gibi doktorlara muhtaç olmadan
geçirmeleri dileğiyle, saygılarımı sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim
efendim; keşke, sizin gibi doktorlara muhtaç olsalar... Turizm Bakanımız
buyursunlar efendim. Sayın Bakan, iki sayın
bakanın süresi 30 dakika; takdir sizin... TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU
(Isparta)- Arkadaşlarımızdan gelen tasarruf taleplerine riayet etmeye
çalışacağım Sayın Başkanım. BAŞKAN- Tabiî efendim... Sayın Bakanım, kaideyi
söylüyoruz. Şimdi, gruplar,
toplanıyorlar Danışma Kurulunda, 30 dakikayla sınırlıyorlar; sonra da, bile
bile, başkanlara diyorlar ki "aman, 2'şer, 3'er dakika idare et."
İdareimaslahat zaten bizi bu hale getiriyor... Buyurun. TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU
(Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin en
başında, sizleri saygılarımla selamlıyorum. Turizm Bakanlığı 2001
yılı bütçesi münasebetiyle, parti grupları adına ya da şahsı adına söz alan,
görüşlerini ifade eden ve dolayısıyla, çok değerli katkılarda bulunan bütün
arkadaşlarıma da huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Arkadaşlarımızın yaptığı
konuşmalarda, diyebilirim ki tamamında, gerçeğin çeşitli açılardan ve son
derece yetkin bir biçimde tanımlanması söz konusuydu, arkadaşlarımız çok önemli
katkılarda bulundular. Bütün bunlar, üç aşağı beş yukarı, Türk turizminde
siyasî parti gruplarımızın, siyasî kadrolarımızın bir fikir birliği içinde
olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir ve son derece memnuniyet vericidir
ve galiba mutlaka altını çizmek zorunda olduğumuz mesele de budur. Mutlaka
altını çizmek zorunda olduğumuz meseleyi, ben, arkadaşlarımın sözlerinden,
burada ifade ettikleri sözlerden yeniden derleyerek söylemek istersem, yeniden
ifade etmeye çalışırsam, karar vermemiz gereken bir sorunla karşı karşıyayız,
bunu bir bir sorun olarak tarif ediyorum, konuşmamın biraz ilerleyen bölümünde
bunun nasıl bir sorun haline dönüştüğünü de ifade etmeye çalışacağım. Karar vermek durumunda
olduğumuz konu şudur: Türkiye bir turizm ülkesi midir, değil midir? Bu soruya
tek başımıza verdiğimiz cevaplar,
genellikle olumludur ve "evet, Türkiye bir turizm ülkesidir"
diyoruz; ama, Türkiye'nin bir turizm ülkesi olmak bakımından hangi tür
gerekleri yerine getirdiği ya da hangi tür gerekleri yerine getirmediği
sorusunu sorduğumuz zaman karşımıza çıkan cevaplar, bu soru üzerine bir hayli
düşünmemiz icap ettiğini bize gösteriyor. Bir ülkenin turizm
potansiyeline sahip olması demek, o ülkeyi tek başına turizm ülkesi yapmaya
yetmiyor. Yeryüzünde görülmeye değer, gezilmeye değer, tabiî değerleri son
derece zengin, kültürel değerleri zengin, tarihî değerleri zengin tek ülke Türkiye
değil. Evet, en zengin ülkelerden bir tanesi, hatta bana göre en zengin ülke;
ama, bu zenginlik, tek başına bir ülkeyi turizm ülkesi yapmaya yetmiyor,
turistlerin tercih edeceği bir seyahat adresi haline getirmeye yetmiyor.
Potansiyelin ürüne dönüştürülmesi, kinetiğe dönüştürülmesi, bir turizm ürününe
dönüştürülmesi, her şeyden önce bir anlayış birliğini gerektiriyor, her şeyden
önce bir zihniyet birliğini gerektiriyor. Bütün bunları bir ürüne dönüştürmek,
bir turizm ürününe dönüştürmek, turizm ürününün nasıl bir şey olduğu hakkında
teknik bir fikir birliğine, teknik bir yargı bütünlüğüne, tamlığına ihtiyaç
gösteriyor. Türkiye'de herkes
Türkiye'nin cennet olduğuna inanıyor ve bu inancında herkes sonuna kadar haklı;
ama, bu cennete reva gördüğümüz medenî hizmetlerin, bu cennete reva gördüğümüz
mamuriyetin düzeyini, dünyanın başka coğrafyalarıyla karşılaştırdığımız zaman,
sınıf geçmekte bir hayli zorlanacağımızı itiraf etmek durumundayız. Türkiye'nin turizm
varlıkları, maalesef, plansız kentleşme, plansız sektörleşme ve dar, kısır
sektörel ya da yerel yöresel ilgilerin ya da arzuların kurbanı olmak gibi,
bütün bu arzular karşısında telef olmak gibi bir tehlikeyle, hatta bir gerçekle
yüzyüze. 1983 yılına gelinceye
kadar, Türkiye'de turizm, daha çok, tarihî ve kültürel değerlerin, özel ilgi
duyan insanlara sunulduğu, sektör diyemeyeceğimiz bir yapılanma şartları
altındaydı. Buna yapılanma demek bile çok doğru değildi. 1983'ten sonra, Türk
turizmi bir endüstri olarak, bir sektör olarak ele alınmıştır ve genel bir
planlaması yapılmış, yatırımları teşvik edilmiş, doğru yatırım planlamaları
yapılmış, doğru yatırım planlamalarının üzerine, gerçekten verimli yatırımlar
yapılmış, bu yatırımlar sayesindedir ki bugün Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda,
yılda ortalama 17,3 büyümeyi başarabilmiş yegâne turizm ülkesidir. Bu büyüme hızı, bu
ülkenin potansiyeli bakımından zenginliğine işaret etmekle beraber,
potansiyelinin hak ettiği değerlerin gerçekleştirilebildiği anlamına gelmiyor.
Türkiye, bir hedef koymalı; Türkiye, turizmden bir kalkınma aygıtı olarak, bir
kalkınma enstrümanı olarak, bir kalkınma motoru olarak yararlanmak, onu bir
kalkınma jeneratörü olarak değerlendirmek iradesini net bir şekilde ortaya
koymalı ve bunu, bir millî politika haline getirmelidir. Millî bir politika haline
getirmelidir, zira, turizmle ilgili olan her şey, esasında çok çeşitli
bürokratik kademenin yetki alanında olan şeylerdir. Turizm dediğiniz zaman,
hayata dair her şeyden söz ediyorsunuz. Turizm dediğiniz zaman, Ulaştırma
Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığının, Kültür
Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının, Maliye Bakanlığının, Başbakanlığın,
ekonomiden sorumlu bakanlığın, aklınıza gelen bütün bakanlıkların yetki
alanında -en azından, kamusal alanda yetki alanında- olan faaliyetlerden söz
ediyorsunuz. Bütün bu yetkilerin, bir tek bakanlık bünyesinde toplanması
düşünülemeyeceğine göre, düşünülmesi gereken yegâne şey, ortak bir turizm
anlayışının ülkeyi yöneten bütün kamu sektörü kademelerine hâkim olmasıdır. Burada, birtakım zorluklarla
karşı karşıya olduğumuzu itiraf etmek durumundayız. Türkiye'nin, turizmdeki
geleceğini önemli bir ölçüde tehdit eden ikinci konut yapılanmasına mani
olamayışımızın, turizmde potansiyel olarak çok büyük bir gelecek vaat eden
değerlerimizin toplukonut alanları, gecekondulaşma vesaire gibi, maalesef,
verimlilikten son derece uzak kullanımlara tahsis edilmesine mani
olamayışımızın arkasında yatan en önemli sebep, bu konuda bir anlayış birliğine
sahip olmayışımızdır. Kurumlarımızın kendi
yetki alanları, kendi iktidar alanları konusunda -tabiri bağışlayınız- gösterdikleri, zaman zaman taassuba kadar
uzanan tutumlar, maalesef, ülkenin geleceğini inşa edebilme potansiyeline sahip
bir sektörü son derece yetersiz, yeteneksiz ve ehliyetsiz hale getirmektedir.
Size sadece küçük bir örnek vereceğim; bunu, bu kürsüde daha önce de anlattım;
ama, çarpıcı olduğu için tekrar anlatmak istiyorum. Belek'te, hemen hemen her
yıl dünyadan çok çeşitli çevre ödülleri aldığımız, Turizm Bakanlığı tarafından
planlanmış bir turizm bölgesi var. Bu turizm bölgesi, Turizm Bakanlığı
tarafından planlandığı ve turizm yatırımlarına tahsis edildiği dönemde,
öylesine büyük bir karşı kampanya yapılmıştı ki, bu karşı kampanyanın etkisinde
kalan o günkü yönetim, çevredeki bütün kamu arazilerini özel çevre koruma alanı
olarak tanımladı, ilan etti ve turizm yatırımlarına kapattı. Bugün, o özel
çevre koruma alanlarının tamamında, binlerce ikinci konut var; hiçbir mimarî
değer, hiçbir kentsel değer taşımayan, hiçbir ekonomik yarar üretmeyen binlerce
ikinci konut var. Hiçbirinin ne kanalizasyonu var, ne foseptiği var, ne
arıtması var; bütün atıklarını, hemen yanı başında milyar dolar maliyetle inşa
edilmiş bir turizm merkezinin kullandığı alana atıyorlar ve bunların
maliyetini, turizm sektörü, tek başına, devletten de öyle çok büyük bir katkı
almadan, taşımaya, kaldırmaya çalışıyor. Unutulmamalıdır ki, hiç
şüphesiz takdir edeceksiniz ki, turizm, rekabette yalnız olduğumuz bir alan
değil. Hiç kuşkusuz, Türkiye'nin sahip olduğu rekabet üstünlüklerini mukayese
ettiğinizde, turizmle mukayese edebilecek başka bir sektörümüz yok; yani, başka
hiçbir sektörde, Türkiye, turizm sektöründe sahip olduğu rekabet üstünlüğüne
sahip değil. Ben, şuna inanıyorum ki, Türkiye, eğer, turizmden her yıl 100
milyar Amerikan Doları bu ülkeye gelir getireceğim diye bir kararlılık ortaya koysun, bunu, on yıllık
bir vade içinde gerçekleştirebilir. Ben, şuna da inanıyorum ki, hiçbir
arkadaşımız, zannetmiyorum ki, başka bir sektör için aynı iddianın ifade
edilebilir olduğunu gelip burada söylesin. Başka hiçbir sektörde böyle bir
iddiayı ifade edebilecek bir rekabet üstünlüğüne, bir potansiyele sahip
değiliz; ancak, bu potansiyeli, bu rekabet üstünlüğünü, bu değeri, bu
mücevheri, maalesef, heba ediyoruz. Heba edişimizin arkasında -arkadaşlarımız
ifade ettiler- yatırımlarda yetersizlikler, vesaire, vesaire gibi birçok faktör
var; ama, bir tek faktör, bütün bu faktörlerin de açıklayıcısı olarak, son
derece önemlidir; o da, bu ülkenin bir millî turizm politikası yoktur. Bu ülke,
bir millî turizm politikası inşa etmek zorundadır. Eğer, bu ülke, uluslararası
rekabette, toplumuna saygın bir yer inşa etmek, toplumuna saygın bir yer
kazandırmak istiyorsa, ki, bunun yolu, fert başına gelir düzeyini bugün
bulunduğu yerden birkaç kat daha yukarıya taşımaktan geçer, 2 800-3 000 dolar
fert başına gelirden, 6 000, 10 000 dolar düzeyinde bir gelire, en az 10 000
dolar düzeyinde bir gelire taşımaktan geçer; bize, bunu vaat eden yegâne
potansiyel alanı, bana göre, bugünkü dünya koşullarında, turizm sektörüdür. Ancak, dikkatle
baktığımızda göreceğimiz bir gerçek var ki, Türkiye, turizm sektörü
girişimlerine, turizm sektöründeki girişimlerine, Akdeniz çanağı içinde, en
mesafeli duran ülkedir. Teşvikleri en yoksul ülke Türkiye'dir. Fransa'nın,
İtalya'nın, turizm sektörüne sağladığı teşviklerin yarısını, biz, bu ülkede
sağlamıyoruz. Teşvik sağlamayı bir tarafa bırakın, çok çeşitli kademelerde
-arkadaşlarımız ifade ettiler-
yetkilerin paramparça dağılmış olması dolayısıyla, çok çeşitli
kademelerde çıkardığımız engellerle, bu alanda yatırım yapmayı, âdeta, imkânsız
hale getiriyoruz; özellikle, yabancı yatırımcılar bakımından. Türkiye, sadece, 1998
yılında, 830 milyon dolar, doğrudan yabancı sermaye yatırımı kazanabilmiş bir
ülke. Ben inanıyorum ve iddia ediyorum ki, mevzuatta, yetkileri toparlayacak,
ülkenin turizm politikasını netleştirecek bir tasarruf sağlandıktan sonra, bir
yıl içinde, bunu birkaç kat aşan bir doğrudan yatırımı sağlamak mümkündür.
Turizm Bakanı olarak yurt dışında yaptığım görüşmelerden, doğrudan yatırım
amaçlayan yatırımcılarla yaptığım görüşmelerden aldığım sonuç budur. Bir yılda
birkaç milyar dolara ulaşan doğrudan yatırımı bu ülkeye kazandırmak mümkündür
ve bu yatırımların, yıl içinde, gerçekten, 1'e 10, 1'e 20, 1'e 50'ye tekabül eden
gelirlerle geriye döndüğünün altını çizmek istiyorum. Değerli arkadaşlar,
sattığımız şey, konaklamadır, bir gece bir yatağı kullanmanın bedelidir,
denizde yüzmenin bedelidir, güneşin altında güneşlenmenin, kumda uzanmanın
bedelidir, domatesin, patlıcanın, biberin, etin bedelidir. Kaldı ki, o
domatesi, patlıcanı, eğer turist getiremiyorsanız denize dökmek zorunda
kalıyorsunuz. Kaldı ki, istihdam
ihtiyacı o kadar büyük boyutlarda ki, her bir yatağa aşağı yukarı dolaylı ve
dolaysız iki kişilik istihdam sağlayan bir sektöre arkamızı dönebilmek gibi bir
hürriyetimiz yok. Bütün bu sorunlar,
söylediğim gibi, ancak ve ancak bir millî politikanın ortaya konulması ve bu
politikanın, özellikle kamu sektörünün bütün unsurları tarafından benimsenmesi
ve içselleştirilmesiyle hayata geçirilebilir. Turizm Bakanı ya da Turizm
Bakanlığının tek başına muktedir olduğu bir alandan söz etmiyoruz; ama, ülkenin
istikbalinden, ülkenin geleceğinden söz ediyoruz. Doğrusunu isterseniz, itiraf
etmek zorundayım ki... BAŞKAN - Sayın Bakanım,
affedersiniz, sözünüzü kesmek maksadıyla değil ama sürenizin bittiğini
hatırlatıyorum. TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU
(Devamla) - 2 dakika içinde toparlayacağım Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum. Bütün mesele, bu iradenin
ortaya konulması meselesidir. Bunun da dediğim gibi yetkilerin herhangi bir
kurumda yoğunlaşması değil, anlayışın bütün kurumlara yaygınlaşması yoluyla
mümkün olabileceğine inanıyorum. Başka bir çözüm, turizm yönetiminin,
destinasyon yönetiminin, yerinden ve yerel unsurlar tarafından yapılmasıdır,
ki, aşağı yukarı bir buçuk yıla ulaşan bir süre zarfında turizm sektörünün tüm
unsurlarıyla birlikte çalışarak oluşturduğumuz, tam bir mutabakat halinde
Meclis gündemine getirmek üzere hazırladığımız bir yasa tasarısı inşallah bu
çözümü Türkiye'ye kazandıracaktır. Önümüzdeki günlerde, yeni
yılın ilk günlerinde Meclis parti gruplarına, sektörden temsilci
arkadaşlarımızla beraber, üzerinde yüzde yüz mutabık kaldığımız bu tasarıyı arz
edeceğiz, onların olurlarına sunacağız, değişiklik tekliflerini alıp yeniden
değerlendireceğiz ve umuyorum ki, içinde bulunduğumuz yasama yılında sektörün
yeniden yapılanmasını içeren bu değişiklikler yasalaşmış olacaktır. Bütün
bunların, bir millî turizm politikasının hayata geçirilmesi bakımından
fevkalade olumlu sonuçlar yaratacağına, her şeye rağmen, Türkiye'nin turizmde
son derece pozitif, parlak bir geleceği olduğuna olan inancımı ifade etmek
istiyorum. İlk bakışta hayal gibi
görülebilecek olan, çok ütopik gibi görülebilecek olan bir cümlenin, artık
hepimiz tarafından terennüm edilmesinin, hepimiz tarafından çok sık
söylenmesinin bu ülkeye çok şey kazandıracağına inanıyorum; onu da,
huzurlarınızda, hoşgörünüze sığınarak, tekrar ifade ediyorum: Türkiye, elindeki
potansiyelini, yılda 100 milyar Amerikan Doları gelir getirecek bir sektöre
dönüştürmeye mecburdur ve buna muktedirdir, böyle bir potansiyeli vardır.
Türkiye'nin hedefi, 2010 yılından sonra, turizmden 100 milyar Amerikan Doları
gelir elde etmek olmalıdır. Bu ülkenin böyle bir değeri vardır, bu değerini yatırıma
dönüştürmek, bu değerini ürüne dönüştürmek sizlerin, bizlerin hep birlikte
ortak emeği ve iradesiyle mümkün olacaktır. Bu iradenin var olduğunu, kürsüde
görüşlerini ifade eden çeşitli parti gruplarına mensup arkadaşlarımızın ifade
ettiği hususlardan açıkça gördüm; onun için, şükranlarımı ifade ediyorum. İlginiz ve sabrınız için
çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Bütçemiz hayırlı, uğurlu olsun.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Sayın Bakanım, buyurun.
(DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 4306 sayılı Yasayla
zorunlu ilköğretim süresinin 8 yıla çıkarılması, Türk eğitim tarihinin en
önemli hedeflerinden birinin hayata geçirilmiş olmasıdır. 1997-1998 öğretim yılında
okullaşma oranı yüzde 85 iken, 2000-2001 öğretim yılında yüzde 99'a ulaşmıştır.
Bu oran, kız öğrencilerde yüzde 79'dan yüzde 95'e, erkek öğrencilerde yüzde
91'den yüzde 100'e yükselmiştir. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi, kız öğrencilerin
okullaşma oranındaki artış, erkek öğrencilerden daha yüksek düzeyde
gerçekleşmiştir. Kırsal kesimde ve kız öğrenci sayısında sağlanan bu
gelişmeler, eğitimde, fırsat ve olanak eşitliği sağlanarak, sürekli hale
getirilmesinde önemli aşamalar katedildiğini göstermektedir. Öğrencilerimizin sağlıklı
bir ortamda öğrenim görebilmeleri için gerekli her türlü önlemi almaya
çalışıyoruz. Eğitim yatırımlarını, öncelikle okulöncesi eğitim ve ilköğretim
çağındaki en genç nüfusumuzun eğitim görmesini sağlayacak şekilde planlıyoruz. 4306 sayılı Yasayla
sağlanan eğitime katkı payının miktarı ile kullanımı konusunda, çeşitli
ortamlarda açıklamalarda bulunulmasına rağmen, sık sık "eğitime katkı payı
ne oldu, ne oluyor" diye sorular sorulmaktadır. Bu nedenle, bugüne değin
sağlanan katkı paylarıyla, bunların nerelerde kullanıldığına ilişkin bilgileri
tekrar sunuyorum. Söz konusu yasanın
yürürlüğe girdiği 18 Ağustos 1997 tarihinden 8 Aralık 2000 tarihine kadar,
eğitime katkı payı olarak, 1 katrilyon 14 trilyon 177 milyar lira, Ziraat
Bankası ve Halk Bankasının merkez şubelerinde açılan bağış hesaplarına
yatırılan 5 trilyon 731 milyar lirayla birlikte, toplam 1 katrilyon 20 trilyon
lira gelir sağlanmıştır. Bu miktarın 918 trilyon lirası, Bakanlığımız bütçesine
özel ödenek kaydedilmiştir. 918 trilyon liranın 569 trilyon lirası okulların
yapım ve onarımı, 100 trilyon lirası okulların donatımı, 36 trilyon lirası arsa
kamulaştırma, 150 trilyon lirası taşımalı ilköğretim, 12 trilyon lirası kitap
basımı, 450 milyar lirası etüt proje, 194 milyar lirası da Marmara depremi acil
yardım programı işlerinde olmak üzere, toplam 867 trilyon 119 milyar lirası
kullanılmıştır. 51 trilyon lira, halen, Hazine hesaplarındadır. 102 trilyon
lirası da işlemde olup, Maliye hesaplarındadır. 153 trilyon lira, henüz,
Bakanlık hesaplarına intikal etmiş, kullanılmış değildir. 4306 sayılı Yasanın
Geçici 1 inci maddesinin (f) fıkrası uyarınca yapılan her türlü bağış ve
yardımların eğitime katkı paylarının gerçekleşme ve kullanım durumları, her
altı ayda bir, Bakanlığımız ve Maliye Bakanlığı denetim elemanlarınca
denetlenmektedir. Bugüne kadar 5 kez denetim yapılmış, denetleme sonuç
raporları, olduğu gibi, kamuoyuna, basın aracılığıyla duyurulmuştur; 6 ncı kez
denetleme, 2001 Ocak ayı içerisinde yapılacaktır. Bu denetleme raporlarını,
ekleriyle birlikte basına dağıtıyoruz; ama, basında, şu kadarcık bir yer
alıyor. Sekiz Yıllık İlköğretimi
Geliştirme ve Yaygınlaştırma Planında belirlenen hedeflerin bir kısmının halen
gerçekleştirilememiş olması, ilköğretimde, kaynak gereksiniminin, bugün için de
devam ettiğini göstermektedir. Bu bağlamda, 4306 sayılı Yasa gelirlerinin,
genel bütçeye ilave gelir olarak sağlanmasına rağmen, 4306 sayılı Yasadan
sonra, genel bütçeden, ilköğretime yatırım ödeneği ayrılmamış olması,
hedeflerin gerçekleşmesini büyük ölçüde engellemiştir. Ayrıca, 1997 yılında
yapılan planlama çalışmalarına göre, 2000 yılı sonuna kadar gereksinim duyulan
yatırım kaynağı, ortalama, 1997 yılı fiyatlarıyla 1 katrilyon lira olarak
belirlenmiştir. 1 katrilyon liranın, 2000 yılı fiyatlarıyla karşılığı, yaklaşık
4,4 katrilyon liradır. 4306 sayılı Yasa gelirlerinden, 2000 yılı ağustos ayına
kadar sağlanan miktar ise, 2000 yılı fiyatlarıyla 1,7 katrilyon liradır. Buna
göre, otuzaltı ayda gereksinim duyulan toplam 2 katrilyon 700 trilyon liralık
kaynağa daha gereksinim duyulmaktadır. Görüldüğü gibi, sağlanan
eğitime katkı payı geliri, belirlenen süre içerisinde, hedeflere ulaşmak için
gerekli olan kaynağı karşılayamamıştır. Bakanlığımız, Eğitimde
Çağı Yakalama 2000 Projesi gereği, zorunlu eğitim derslik gereksinimini
karşılamak üzere ciddî bir yatırım hamlesi başlatmıştır. Bunun sonucunda, 1997
yılına kadar yılda ortalama 7 000 derslik yapılırken, 1997 yılında 12 103, 1998
yılında 21 620, 1999 yılında 26 745, 2000 yılında da, inşaatı her gün devam
edip, her gün bitirilen okullarla birlikte 23 375 olmak üzere, toplam 83 843
dersliğin yapımı tamamlanmıştır, tamamlanmaktadır. Yapımı devam eden derslikler
de kısa sürede tamamlanarak hizmete verilecektir; ki, hepinizin, seçim
bölgelerinizde gördüğünüz gibi, her gün bir okul bitmektedir. 1997-1998 öğretim
yılında, Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı 43 iken,
2000-2001 öğretim yılında 40'a, şehirlerde ise 61'den 51'e düşmüştür. İkili
öğretimde bu sayı, bir dersliğe düşen öğrenci sayısı 26'dır. Göç alan büyük
şehirler dışında, diğer illerde ilköğretimde bir dersliğe düşen öğrenci
sayısında ortalama 30 hedefine ulaşılmıştır. Örgün öğrenci sayısındaki 1 200
000’lik artışa karşın, derslik başına düşen öğrenci sayısındaki bu iyileşme,
gösterilen çabaların ve kararlılığın bir göstergesidir. Kırsal kesimde yaşayan
ilköğretim çağı içindeki çocuklarımızı nitelikli bir eğitime kavuşturmak için
sunulan bir diğer hizmet, yatılılık ve taşımalı eğitimdir. Sekiz yıllık ilköğretime
başlangıç yılında, YİBO ve PİO sayısı 153 iken, bu üç yılda, yüzde 208'lik
artışla, 2000-2001 öğretim yılında 471'e, bu okullardan yararlanan öğrenci
sayısı 79 000'den 253 000'e ulaşmıştır. 2000-2001 öğretim
yılında, 40 305'i kız, 65 695'i erkek olmak üzere, toplam 106 000 ilköğretim ve
ortaöğretim öğrencisine burs olanağı sağlanmıştır. Bir öğrenciye 1999 yılı sonu
itibariyle aylık harçlık olarak 4 800 000 lira ödenirken, bu miktar, Ekim 2000
itibariyle 6 300 000 liraya çıkarılmıştır. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; uluslararası rekabette başarılı olabilmek teknoloji-yoğun
çalışmaları gerektirdiğinden, öğrencilerimiz, teknoloji- yoğun programlarla
eğitim öğretim görmelidir. Dünyada ekonomik ve toplumsal açıdan kilit bir
nitelik kazanan bilgi ve iletişim teknolojileri alanlarında hızlı bir gelişme
sağlanması amaçlanmaktadır. Dünyadaki hızlı değişime
uyum sağlayabilen ve insanı bu yeni ortamın gerektirdiği niteliklerle
donatabilen, bilgiye erişebilen, bilgiyi üretebilen ve kullanabilen ülkeler 21
inci Yüzyılda etkili ve başarılı olacaklardır. Türkiye, 1998 yılında
ulaştığı 206 milyar dolar düzeyindeki millî gelirle dünyanın 22 nci büyük
ekonomisi durumundadır; ancak, katedilen önemli mesafeler, Türkiye'nin ekonomik
ve sosyal gelişmede hedeflediği düzeye ulaştığı anlamına gelmemektedir. Her tür ve düzeydeki
eğitim öğretim kurumlarında temel bilgisayar eğitimi ve bilgisayar destekli
eğitimin teknolojideki gelişmelere paralel olarak yaygınlaştırılması, iletişim
personelinin yetiştirilmesi ve bilgisayar laboratuvarı bulunmayan okullara
laboratuvar kurulmasına yönelik çalışmalar sürmektedir. Bu bağlamda, 28 000'i
formatör olmak üzere 211 000 öğretmene bilgisayar okur yazarlığı eğitimi
verilmiştir. İlköğretim müfettişleri yoğun bir hizmetiçi eğitimden
geçirilmiştir. Dünya Bankasından
sağlanan krediyle 2 802 ilköğretim okuluna 3 188 bilgi teknolojisi sınıfı
kurulmuştur. Bilgi teknolojisi yaygınlaştırma çalışmalarında ikinci faza
geçilmekte, 3 000 ilköğretim okuluna daha bilgi teknolojisi sınıfı kurulması,
kırsal kesimdeki 5 000 okula bilgi teknolojisi götürülmesi ve tüm bu okullara
yazılım sağlanması çalışmaları devam etmektedir. Böylelikle, 2000 yılında,
ilköğretim okullarına 52 000, ortaöğretim okul ve kurumlarına 16 883 olmak
üzere toplam 68 883 bilgisayar gönderilmiştir. Bugün itibariyle, ilköğretim
okullarında 53 100, ortaöğretim okullarında 48 471, il millî eğitim
müdürlüklerinde de 2 029 olmak üzere toplam 103 600 bilgisayar eğitim öğretim
çalışmalarımızda kullanılmaktadır. Bu rakamlara, bağış, kampanya, koruma
derneği, okul aile birliği gibi yollarla sağlanan bilgisayarlar dahil değildir.
Bakanlığımız, eğitimde
niteliğin ve etkinliğin artırılması amacıyla, ilgili kurum ve kuruluşlarla
işbirliği yaparak hizmetiçi eğitim etkinliklerini sürdürmektedir. Bu bağlamda
yapılan plan çerçevesinde, 1 Ocak ile 30 Eylül 2000 tarihleri arasında, 120
dalda 4 300 hizmetiçi eğitim etkinliği düzenlenmiştir. Merkezî düzeyde
gerçekleştirilen 400 etkinliğe 21 000; yerel düzeyde, illerde gerçekleştirilen
3 900 etkinliğe de 192 000 olmak üzere, toplam 213 000 Millî Eğitim Bakanlığı
yöneticisi ve öğretmeni katılmış ve böylelikle, yeniliklere uyumları ve
gelişmeleri yakından izlemeleri sağlanmıştır. 2000-2001 öğretim
yılında, eğitim sistemimizde 543 000 öğretmen görev yapmaktadır. 1997 yılında
42 066, 1998'de 47 386, 1999'da 37 110, 2000'de de 29 914 öğretmen olmak üzere,
son dört yılda 156 476 öğretmen atanmıştır. Bakanlığımıza bağlı
değişik tür ve kademelerde 108 branşta öğretmen görev yapmaktadır. Kaynak
yetersizliği nedeniyle -özellikle üniversitelerin kaynağının yetersizliği
nedeniyle- özellikle bilgisayar, İngilizce, iş eğitimi, müzik, okulöncesi
öğretmenliği, rehber öğretmenlik, Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe branşlarında
öğretmene gereksinim duyulmaktadır. Bugün için ihtiyacımız, okulöncesinde 1 423
öğretmen, kültür derslerinde 42 203 öğretmen, rehberlik öğretmenliğinde de 7
430 öğretmen olmak üzere, 51 056 yeni öğretmene ihtiyaç vardır. Bu öğretmen
hesabı, 30 kişilik sınıf esasına göre yapılmıştır. Sınıf öğretmenliği konusunda
önemli bir açık mevcut değildir. Sayın Başkanım, sayın
milletvekilleri; eğitimimizde yıllardır yaşanan ve bugüne kadar etkili bir
çözüm bulunmadığı için gittikçe artan sorunların başında, öğretmenlerimizin
dengeli dağılımının sağlanamaması gelmektedir... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanımın hoşgörüsüyle... BAŞKAN - Estağfurullah
efendim; çalışıyor zaten. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Bir yanda, bazı branşlarda öğretmen gereksinimi
varken, diğer yanda, öğretmen fazlalığı bulunmaktadır. Bakanlığımız, bu önemli
sorunu köklü şekilde çözmeye karar vermiş ve norm kadro uygulamasına
başlamıştır. Bu uygulamada, her okul
ve kurumda olması gereken düzeyde yönetici ve öğretmen bulundurulması esastır.
Böylelikle, her okul ve kurumun yönetici ve branşlara göre öğretmen kadro
sayıları belirlenerek, norm kadro sayısından fazla yönetici ve öğretmen
çalıştırılması önlenmektedir. Sayın milletvekilleri,
Bakan olarak, yurdun dört bir yanını dolaşmaktayım. Her gittiğim ilde, her vali
ve her kaymakam, Norm Kadro Yönetmeliğinden dolayı Bakanlığımıza teşekkür
etmektedir. "Devlete bir ciddiyet gelmiştir, size teşekkür ediyoruz"
demektedirler. Bu Norm Kadro Yönetmeliğinin, bütün bakanlıklara örnek olmasını
diliyorum. AHMET TAN (İstanbul) -
Darısı Meclisin başına... MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Öğretmenler ne diyor Sayın Bakanım? MİLLî EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Eğitim sistemimizde verimlilik ve etkinliği artırmak
amacıyla başlattığımız çalışmalarımızdan bir diğeri de, eğitim bölgeleri
uygulamasıdır. Eğitim bölgeleri, her yaştaki nüfusun eğitim ve öğretiminin
sağlanabileceği değişik tür ve kademeden oluşan okullar ile öğretmenlerin
meslekî eğitim ve sosyal gereksinimlerinin karşılanabileceği tesislerin
bulunduğu bölgelerdir. Eğitim bölgeleri
uygulaması ile eğitim kurumları birbirlerini tamamlamakta ve bir bütün
oluşturmaktadırlar. Öğretmenlerimiz, yalnızca bir okulun değil, bir eğitim
bölgesinin öğretmenidirler. Araç-gereç, salon bir okulun değil, bir eğitim
bölgesinin araç-gereci ve salonudur. Böylece, eğitim bölgelerinde savurganlık
önlenmiş olmaktadır. Norm kadro uygulamasına
başlandığında 59 000 fazla öğretmen vardı. Bugün, bu sayı 17 000'e inmiştir, 42
000 düzeltme yapılmıştır ve bütün öğretmenler bundan memnundurlar. Her
öğretmen, alnının terinin karşılığını almaktadır, az almakla birlikte,
çalıştığının karşılığını almaktadır. Bir okulda, bir ilde, bir ilçede fazla
öğretmen varken, bir başka ilçede çocukların öğretmensiz kalması, o ildeki
öğrencilerin başka çocukların karanlığında aydınlanması demektir. Buna gönlümüz
nasıl razı olur... (DSP sıralarından alkışlar) Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgeleri dahil, sınıf öğretmeni sorunu büyük ölçüde çözülmüştür; öğretmensizlikten
kapalı okulumuz yoktur. Bu, norm kadro sayesinde olmuştur. Eğitim ve öğretim
programlarının geliştirilmesinde, öğrencilerin düşünme, algılama ve problem
çözme yeteneği yüksek, evrensel değerlere ve yeni düşüncelere açık, ulusal
kültürü, kişisel sorumluluk duygusu ve toplumsal duyarlılığı gelişmiş, bilim ve
teknoloji üretimine yatkın, beceri düzeyi yüksek bireyler olarak
yetiştirilmesini sağlayacak bir eğitim politikası izlenmektedir. Yeni ders kitapları,
öğrenci merkezli bir anlayışla, ezberci eğitim anlayışından uzak, aktif
öğrenmeyi sağlayacak şekilde hazırlanmıştır. Bakanlığımızca, ilk ve
ortaöğretim kurumlarımız için 470 çeşit ders kitabı yeniden hazırlanmış, 20
milyon adet ders kitabının baskı ve dağıtımı gerçekleştirilerek öğrencilerimizin
hizmetine sunulmuştur. Bu kitaplardan 3 900 000
adedi 1999-2000 öğretim yılında, 3 800 000 adedi de 2000-2001 öğretim yılında
olmak üzere, toplam 7 700 000 bin kitap kırsal kesimdeki dargelirli ailelerin
ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Bu kitapların yıl
sonunda öğrencilerimizden toplanarak, daha sonraki öğrencilerimizin kullanması
sağlanacaktır. Ders programları değişmediği sürece, kitapların okutulma
süreleri dikkate alınarak bu uygulama devam edecektir. Ayrıca, depreme maruz
kalan illerimizdeki 160 000 öğrencimizin ders kitaplarının tamamı
bakanlığımızca ücretsiz dağıtılmıştır. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türk eğitim sisteminin Avrupa Birliği ülkeleri eğitim ve
standartlarına uyumunu sağlamak amacıyla başlatılan çalışmalar sürmektedir. Katılım Ortaklığı
Belgesinde, Türkiye'den, eğitimle ilgili kısa ve orta vadede istek ve talepte
bulunulmamış; böylelikle, eğitim sistemimizin birliğe uygun olduğu görülmüştür.
Ayrıca, bakanlığımız, konuyla ilgili toplantılara ve diğer etkinliklere de
Avrupa Birliğince davet edilmiştir. Avrupa Birliği Konseyinin
2000 Yılı İlerleme Raporu, Türkiye'nin üyelikle ilgili hazırlıkları hakkında
objektif bir analiz sunmuş ve önümüzdeki dönem için belli bazı öncelik alanları
tespit etmiştir. Bu raporda da eğitimle ilgili istek ve talep yer almamaktadır.
Bu durum, ayrıca, Türk eğitiminin, Avrupa Birliği ülkeleri eğitim
standartlarına ulaşması için gösterilen çabalarımızın sonucudur. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; eğitim sistemimizin geliştirilmesinde, ekonominin nitelikli
işgücü gereksinimini karşılamak ve uluslararası rekabet gücünü artırmak
esastır. Eğitim sistemi, herkes için yaşam boyu öğrenme yaklaşımıyla, etkin
rehberlik hizmetini içeren, fırsat ve olanak eşitliği gözeten, yatay ve dikey
geçişe fırsat veren, üretime dönük eğitime ağırlık veren bir bütünlük içinde
geliştirilecektir. BAŞKAN - Sayın Bakanım
toparlıyorsunuz değil mi efendim? MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum efendim. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
millî eğitimde bugüne kadar -ve ben konuşmamın burasına kadar- hep, okul,
öğretmen, derslik, öğrenci sayısından konuştuk; hep böyle oldu. Bu alandaki
eksiklikler giderilmeye çalışıldı. Hep, kaç okul, kaç derslik yapacağımızı
hesapladık; ama, artık, sıra, niteliğe, nitelikli eğitime geldi. Şimdi, nasıl,
daha nitelikli matematik eğitimi, fen bilimleri, sosyal bilgiler, nasıl daha
iyi Türkçe eğitimi, nasıl daha iyi bir yabancı dil eğitimi olmalı diye
çalışmalar yapıyoruz. Eğitimde niteliği artırıcı önlemler alıyoruz.
Öğrencilerimizi ezberleyen değil, bilgiyi talep eden, bilgiye ulaşmanın
yollarını öğrenmek isteyen bireyler olarak yetiştirmek istiyoruz. Bunun için
yeni uygulamalara gidiyor, eğitimde teknoloji kullanımını yaygınlaştırıyor,
bilgiye erişim kanallarını arıyoruz. Kıt olanaklara rağmen, okullarımızı
bilgisayarlarla, teknoloji sınıflarıyla donatıyor, çağın bilişim teknolojisini
öğrenci ve öğretmenlerimizin hizmetine sunuyoruz. Elde ettiğiyle
yetinmeyen, gözünü daha ileriye çeviren bir anlayışa sahibiz. Ölçülmeyen başarı
iyileştirilemez; bu nedenle, sorumlu, tutarlı ve hesap verebilir olmak
ilkesiyle çalışmalarımızı ölçüyor ve daha ileriyi hedefliyoruz. Millî Eğitim
Bakanlığının uyguladığı bu toplam kalite anlayışı bütün bakanlıklarca da örnek
alınmalı ve hatta, toplam kalite, devlet politikası haline getirilmelidir;
çünkü, hedefimiz, kalitedir. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığına 2001 yılı Bütçe Kanunu Tasarısıyla, 4
katrilyon 46 trilyon 305 milyar lira tahsisat ayrıldı. Bakanlığımızın 2000-2001
yılı bütçesi incelendiğinde, geçmiş yıllar ve diğer bakanlık bütçeleriyle
karşılaştırıldığında, artış oranının yetersiz olduğu görülecektir. Bu bütçeyle,
eğitimde amaçlanan hedeflere ulaşılmasının zorluğu bilinen bir gerçektir.
Denizli Milletvekilimiz Sayın Hasan Erçelebi'nin söylediği gibi, 15 820 000
öğrencisiyle, dargelirli, çok çocuklu bir aile olarak, o halde ne yapmamız
gerekir; yapmamız gereken, yetersiz de olsa, bütçe kaynaklarını verimli ve
etkin kullanarak, kendisi ve çevresiyle barışık, toplumun etkin bir ferdi olan,
ulusuna ve tüm insanlığa yararlı, çağdaş ve sorgulayan gençler yetiştirmeye
devam etmek olmalıdır. Nitelikli öğretmen
yetiştirme... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, tam öğretmenlerin maaşlarına
gelmiştim. BAŞKAN - Sayın Bakanım, 9
dakikayı geçtiği için kendi kendine kapandı... MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) -Hoşgörünüze sığınıyorum. BAŞKAN - Hayır efendim, benim
hoşgörüm değil, makine durdu. Kabahat benim değil. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütün partilerin,
bütün milletvekillerinin birleştiği bir nokta var, öğretmenler ve
üniversitelerimizdeki öğretim üyelerinin ücretleri çok düşüktür. Mutlaka ve
mutlaka, öğretmenlerin ve üniversitelerdeki öğretim üyelerimizin... MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Maaşlarını artıracaksanız konuşun Sayın Bakan. BAŞKAN - Efendim
karşılıklı konuşmayın. Sayın Yıldırım, Sayın
Bakan, cumhuriyet öğretmenine sahip çıkmanın ihtiyacını ifade ediyorlar. Buyurun Sayın Bakanım. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Öğretmenlerimiz ve öğretim üyelerimizin, mutlaka
ücretlerini artırmalı, öğretmenliği ve öğretim üyeliğini cazip hale
getirmeliyiz. (DSP sıralarından alkışlar) MEHMET SAĞLAM
(Kahramanmaraş) - Niye alkışlıyorsunuz?! İktidarda olan sizsiniz, artırın
maaşlarını. NEVZAT ERCAN (Sakarya) -
Biz miyiz iktidarda; iktidarda olan sizsiniz!.. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Üniversitelerde emeklilik haddine gelen profesörler,
bir an önce üniversiteden ayrılıyorlar. MEHMET SAĞLAM
(Kahramanmaraş) - İktidarsınız, artırın ücretlerini öğretmenlerin. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Üniversitelere, Araştırma görevlisi olarak verilen
ilanlara talep azaldı. MEHMET SAĞLAM
(Kahramanmaraş) - Sizin elinizde değil mi? MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Bu, şunu gösteriyor: Üniversitelerde, eğitimde,
bilimin kaynağı kurumaktadır. Hükümet olarak, ocak ayı içerisinde, umuyorum,
buna bir çare bulacağız. Meclisin de bütün milletvekillerinin de, buna destek
olacağına inanıyor; bütçemizin, ülkemize, çocuklarımıza hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın
Milletvekilleri... KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, yani, Sayın Bakan, öğretmenlerin maaşlarına zam yaptı da biz mi
engelledik?! (Gülüşmeler) BAŞKAN - Saat 20.15'te
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum efendim; teşekkür ederim. Kapanma Saati: 20.04 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati : 20.17 BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE
(Erzincan), Burhan ORHAN (Bursa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34 üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. Bütçe görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMiSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) l.- 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve
Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/764;
1/765; 1/740, 3/642; 1/741, 3/643) (S.Sayıları: 552, 553, 554, 555) (Devam) A) TURİZM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Turizm Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Turizm Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı B) MİLLî EĞİTİM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Millî Eğitim Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Millî Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı I.- YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (Devam) 1.-
Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî
Yılı Bütçesi 2.-
Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı II.- ÜNİVERSİTELER (Devam) 1.- Ankara Üniversitesi a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 2.- Orta Doğu Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 3.- Hacettepe Üniversitesi a) Hacettepe Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 4.- Gazi Üniversitesi a) Gazi Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 5.- İstanbul Üniversitesi a) İstanbul Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 6.- İstanbul Teknik Üniversitesi a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 7.-
Boğaziçi Üniversitesi a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 8.- Marmara Üniversitesi a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 9.- Yıldız Teknik Üniversitesi a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 10.- Mimar Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 11.- Ege Üniversitesi a) Ege
Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 12.-
Dokuz Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 13.- Trakya Üniversitesi a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 14.- Uludağ Üniversitesi a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 15.-
Anadolu Üniversitesi a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 16.-
Selçuk Üniversitesi a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 17.- Akdeniz Üniversitesi a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 18.- Erciyes Üniversitesi a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 19.- Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 20.- Çukurova Üniversitesi a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 21.- 19 Mayıs Üniversitesi a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 22.- Karadeniz Teknik Üniversitesi a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 23.- Atatürk Üniversitesi a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 24.- İnönü Üniversitesi a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 25.- Fırat Üniversitesi a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 26.- Dicle Üniversitesi a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 27.- Yüzüncü Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 28.- Gaziantep Üniversitesi a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 29.- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001
Malî Yılı Bütçesi b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 30.- Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 31.- Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 32.- Süleyman Demirel Üniversitesi a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 33.- Adnan Menderes Üniversitesi a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 34.- Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 35.- Mersin Üniversitesi a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 36.- Pamukkale Üniversitesi a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 37.- Balıkesir Üniversitesi a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 38.- Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 39.-
Sakarya Üniversitesi a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 40.- Celâl Bayar Üniversitesi a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 41.- Abant İzzet Baysal Üniversitesi a) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 42.- Mustafa Kemal Üniversitesi a) Mustafa Kemal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 43.- Afyon Kocatepe Üniversitesi a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 44.-
Kafkas Üniversitesi a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 45.- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 46.- Niğde Üniversitesi a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 47.-
Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 48.- Gazi Osmanpaşa Üniversitesi a) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 49.-
Muğla Üniversitesi a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 50.-
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 51.- Kırıkkale Üniversitesi a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 52.- Osman Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 53.- Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde. Şimdi, söz sırası, aleyhte, Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik'te
efendim. Buyurun Sayın Çelik. (DYP sıralarından alkışlar) HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime
başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve konuşmamın başında,
Sayın Bakanımızın norm kadroyla ilgili söyledikleriyle ilgili olarak, müsaade
ederseniz, bir fıkra anlatayım. Nasrettin Hoca, zekâtını, toplamış götürmüş bir zengine vermiş. Hoca'ya
"Hoca, amma ters adamsın, zengine zekât gider mi" demişler. Hoca
"kardeşim, siz Allah'tan iyi mi biliyorsunuz, Allah da onlara vermiş"
demiş. Şimdi, Sayın Bakanım, bir norm kadro uygulaması getirdiniz; ama,
valilerin, kaymakamların, hâkimlerin, savcıların, subayların eşleri, bunlar
muaftır. Yani, sizin gücünüz gariban öğretmenlere mi yetiyor?! (DYP ve FP
sıralarından alkışlar) Biz, norm kadroya falan asla karşı değiliz. Keşke, bütün
bakanlıklarda, bütün devlet kuruluşlarında norm kadro uygulaması olsa ve adil
bir şekilde yapılsa. Biz, bunlara kesinlikle taraftarız değerli arkadaşlar. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin yeterli olmadığı kesin. 17 milyon
nüfusumuz şu anda eğitim görmektedir. Bu, irili ufaklı birkaç Avrupa ülkesinin
nüfusu kadar eder. Bu, bizim zenginliğimizdir değerli arkadaşlar; ancak, biz,
bu nüfus zenginliğini, bu genç insan zenginliğini acaba eğitimle donatmak için
ne yapıyoruz? Eğitime ayırdığımız katkı açısından dünyanın 105 inci ülkesiyiz.
Amerika Birleşik Devletleri bizden 115 kat daha fazla, Japonya 59 kat fazla,
Almanya 29 kat fazla eğitime para ayırıyor. Bunları, Dünya Bankasının
yayımladığı "social indicators of developments" isimli raporlarda;
yani, gelişmişliğin göstergeleri raporunda görebilirsiniz, "sosyal
göstergeleri" isimli raporunda görmek mümkündür. 1997 yılında, Kesintisiz Sekiz Yıllık Eğitim Kanunu çıkarıldı bu
Meclisten ve Sayın Bakanımızın selefleri olan dönemin Bakanı Sayın Hikmet
Uluğbay, bu Meclisin huzurunda bir hedef tayin etti ve bazı vaatlerde bulundu. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Taahhütte bulundu, taahhütte... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bu taahhütleri, ben, huzurunuzda okumak
istiyorum. Her ne kadar, biraz önce, Sayın Bakanımız yaptığı konuşmada bunun,
kaynak eksikliğinden dolayı yerine getirilemediğini söylediyse de, Sayın
Bakanım, 1997'den bu yana, Millî Eğitim Bakanlığı, özellikle partinize mensup
sayın bakanlarımız tarafından idare edilmektedir. Peki, bu, eğitime parayı
ayırdınız da birisi elinizden mi tuttu? Bakınız, Sayın Uluğbay ne diyor, bunları Meclis tutanaklarından
huzurunuzda okumak istiyorum: "İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 100'e
çıkarılacak, 6 yaşın üzerindeki nüfusumuzun ortalama eğitim süresi 5,7 yıla
çıkarılacak, ikili öğretim 2000 yılında ortadan kaldırılacak; yani, sabahçı
öğlenci eğitimi ortadan kaldırılacak, birleştirilmiş sınıf uygulaması 2000
yılına kadar son bulacaktır." Benim milletvekili bulunduğum Van
Vilayetinde 758 tane ilköğretim okulu var. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Van nasıl göç alıyor?.. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bunun 524 tanesi hâlâ birleştirilmiş sınıf
uygulaması yapıyor; yani, özellikle ilk kademedeki 5 kişi aynı sınıfta eğitim
görüyor. Kişi aynı sınıfta eğitim görüyor. Sınıflarındaki öğrenci sayısı, 2000
yılına kadar tedricen 30'a indirilecek, bunu sağlamak için 147 326 derslik inşa
edilecektir. Tüm ilköğretimde bilgisayar destekli öğretime geçilecek,
televizyon programları dahil tüm iletişim olanakları ilköğretimin emrine
sunulacaktır. İlköğretimde, öğrencilerin bir yabancı dil öğrenmeye başlamaları
sağlanacaktır. Bu yıldan başlamak üzere, dargelirli ailelerin çocuklarına,
parasız beslenme, barınma, ders araç ve gereçleri sağlanacak ve geri kalmış
yörelerimizde, çocuklarımıza, bugüne kadar sahip olmadığı, eğitimde fırsat
eşitliği verilmiş olacaktır ve 1997'de 143 olan YİBO sayısına, 250 tane yeni
YİBO ilave edilerek, bu sayının 393'e çıkarılacağı, dönemin Sayın Bakanı
tarafından vaat ediliyor ve taahhütte bulunuluyor. Değerli arkadaşlar, siyasetçi ve siyaset kurumu, yerine getiremeyeceği
şeyi vaat etmemelidir; eğer vaat ederse, siyaset kurumu ve siyasetçinin itibarı
ayaklar altında dolaşır, bunu yapmamalıyız ve siyasetçiler, ülkeyi yöneten
insanlar, astrologlar gibi, yani, müneccimler gibi, kâhinler gibi, falcılar
gibi, Türkiye'nin geleceğini tayin etme hakkına sahip değil. Yapılacak,
edilecek, cak, cek... Cak, cekle Türkiye'yi idare edemeyiz biz. Bakın,
fütüroloji diye bir ilim dalı var; fütüroloji, gelecek bilimidir ve delphi
denilen veri okuma sistemiyle, bugünkü verileri okuyarak, tıpkı hava tahmin
raporlarının hazırlanması gibi, siz, bir fütürolog gibi, geleceği okuyan bir
insan gibi, hesap kitap yapmak durumundasınız. Şimdi, buradaki, Sayın Bakanın bu taahhütlerinin ne kadar yerine gelip
gelmediğiyle ilgili benim bir yorum yapmama gerek yok; çünkü, Devlet Planlama
Teşkilatı, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına esas olan değerlendirme 2000
raporunda, bunların hiçbirinin yerine getirilmediğini söylüyor. (DYP
sıralarından alkışlar) Devlet Planlama Teşkilatı, sizin hükümetinize bağlı olan
bir müessesedir, oradan da çok rahatlıkla bunlar öğrenilebilir. Kaldı ki,
bakınız, meslekî teknik eğitimde yüzde 2 azalma olmuştur. Değerli arkadaşlarım, bir inat uğruna, bir dayatma uğruna, imam-hatip
okullarını ortadan kaldırma uğruna sekiz yıllık kesintisiz eğitimle İlgili
kanun çıkarıldı... Şimdi, Sayın Bakanım diyecek ki, biz, "bir tek
imam-hatip okulunu kapatmadık" Doğru söylüyor; hükümet, hiçbir imam-hatibi
kapatmamıştır. Siz, tarlayı sulayan kanalları tahrip ederseniz, tarla
kendiliğinden kurur. Bu millet, bu kadar saf falan değil, bunu da yutmaz. (DYP
ve FP sıralarından alkışlar) Şimdi, bunu getirdik, tamam; hayırlı, uğurlu olsun, arkasından,
"taşımalı eğitim" diye bir garabet getirdik. NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Sizin zamanınızda getirildi. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, sizin uyguladığınız taşımalı eğitimden
söz edeceğim. Benim bölgemdeki 238 yerleşim biriminden 38 yerleşim birimine, daha
doğrusu merkeze taşımalı eğitim yapılıyor ve 56 kilometre öteden insanlar
taşınıyor. Taşımalı eğitimin olması için ulaşımın olması lazım. Benim
memleketimde 5 200 kilometrelik yol ağı var, köy yolu ağı var, bunun 200
kilometresi, o da sözüm ona asfalttır. Kar yağar, bu taşıma yapılamaz; çünkü,
ortadan yol kaybolmuştur, yol stabilizedir veya tesviye yoldur; yağmur yağar,
bu eğitim yapılamaz. Van'da -Van'ı örnek olarak veriyorum, Türkiye'nin birçok
yeri böyledir- hâlâ, 700 küsur öğretmen açığı vardır. Sayın Yıldırım biraz önce dedi ki "doğu ve güneydoğuda
ortaöğretimde gerçekleşme oranı ortalama yüzde 20'dir." Doğrudur; Van
Vilayetinde, bu oran yüzde 13'tür. Değerli arkadaşlarım, ben bunları söylerken, doğu ve güneydoğuya vurgu
yaparken bölgecilik yaptığımız şeklinde bir zehaba kapılmayın. Biz, bu
memleketin, bu vatanın her karış toprağını, aynı düzeyde kutsal sayan bir
zihniyete, bir anlayışa mensubuz, böyle bir sığlık içinde de hiçbir zaman
olmayız; ama, unutmayalım ki, bu bölgelerimiz. bizim yumuşak karnımızdır ve
buradaki problemler çözülmediği sürece, Türkiye'nin rahat etmesi mümkün
değildir. Değerli Başbakanımız, bakınız, bu hükümetin programını, 4 Haziran 1999
tarihinde bu kürsüden okurken, yine doğu ve güneydoğu ile ilgili bazı vaatlerde
bulundu, dedi ki "Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun geri kalmışlığı, ekonomik
ve sosyal önlemlerle çözülecektir. İşsizliği ve yoksulluğu önleyici üretken
yatırımlar hızlandırılıp desteklenecektir. Altyapı eksiklikleri
yap-işlet-devret yönteminden de yararlanılarak giderilecektir. Eğitim ve sağlık
alanlarındaki boşluklar en kısa zamanda doldurulacaktır. -devam ediyor- Doğu ve
güneydoğu bölgelerinde nitelikli kamu hizmetlilerinin görev almalarını
sağlayıcı ve öğretmen ve sağlık personeli açığını kapatıcı önlemler
alınacaktır." Sayın YÖK Başkanımız da buradayken bir teklifte bulunmak istiyorum:
Bugün, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 9 fakültesi, 15 yüksekokulu, 3 enstitüsü
bulunan 15 000 öğrenciye sahip bir üniversitedir. Bütün Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesinde 30 profesör varken, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda
Mühendisliği bölümünde; sadece Gıda Mühendisliği Bölümünde 30 tane profesör
var. Polisi, askeri, maliyeciyi, hâkimi, savcıyı bu bölgelerimize gönderdiğimiz
gibi, mutlaka bu insanları da göndermek zorundayız. Hükümetimizin, nitelikli
kamu hizmetlileri görevlilerini oralara göndermek gibi bir taahhüdü var; ama,
maalesef, bu yerine getirilememiştir. Bu bölgelerimizdeki çocuklarımıza fırsat ve olanak eşitliği
sunulmasından söz ediliyor. Değerli arkadaşlarım, bakınız, üniversite sınavlarında alınan sonuçlar
burada, elimdeki belgede. En başarısız olan 15 vilayetin 13 tanesi doğu ve
güneydoğu bölgesindedir. Biz, bu problemleri mutlaka çözmek durumundayız. Aksi
takdirde, bunlar her geçen gün biraz daha büyür ve ileride de bizim ayaklarımıza
dolanır. Müsaadenizle, yükseköğretimle ilgili olarak da bir iki noktaya işaret
etmek istiyorum. Türkiye'de şu anda üniversite sayımız 74. Üniversitelerimizin
taşraya yayılmış olmasını, Türkiye'nin muhtelif vilayetlerinde üniversite
açılmış olmasını, biz, takdire şayan bir gelişme olarak kabul ediyoruz. Türkiye'nin ihtiyacı, gerçekten bunun da
üstündedir; ancak, daha önce bu kürsüde yaptığım konuşmalarda da hep
vurguladığım gibi, tekrar vurguluyorum değerli arkadaşlarım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik, toparlayın lütfen. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Kemiyet, keyfiyet, nitelik ve nicelik
meselesini mutlaka göz önünde bulundurmalıyız; çünkü, üniversitelerimizde,
biraz önceki konuşmacı arkadaşlarımızın da söylediklerine dikkat ettiyseniz,
Türkiye'de öğretim üyesi varlığımızın yüzde 70'i üç vilayette toplanmıştır.
Öncelikle taşradaki üniversitelerimizin öğretim üyesi ihtiyacını mutlaka
gidermek zorundayız. Şu anda Yüksek Öğretim Kurulunun yaptığı bir garip uygulamadan da söz
etmek istiyorum. Havuz sistemi getirildi. Sayın Millî Eğitim Bakanımız, YÖK'ten
de sorumlu olan bir insandır ve diyor ki "bu norm kadro uygulamasının
diğer bakanlıklara da örnek olmasını istiyorum" peki, Sayın Bakanım, daha
önce yükseköğretimde norm kadro uygulaması vardı. Her fakültenin, her bölümün,
her ana bilim dalının kadrosu belliydi ve buralara alınacak araştırma
görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi sayısı belliydi; ama, ne olduysa,
bir havuz sistemi getirildi ve bütün kadrolar rektörlerin tekeline bırakıldı;
rektörler de bunları, istedikleri gibi ve son derece keyfî kullanıyorlar. Sayın Bakanım, burada, milletvekillerinin huzurunda, bunu, sizden ve
Sayın YÖK Başkanından özellikle istirham ediyorum, bu keyfî uygulamalara ve
rektörleri, âdeta, imparator haline getiren bu uygulamalara son verilmesini
millet namına sizlerden istirham ediyoruz. Bu, üniversitelerimiz için mutlaka
hayatî öneme sahiptir, bunu, düzeltmek zorundayız. Değerli arkadaşlarım, üniversitelerimizdeki bir diğer problem de- biraz
önceki konuşmacılar da ifade ettiler- öğretim üyelerinin maaşları gerçekten
çağın, dünya standartlarının çok altındadır. Bu konuda Sayın Millî Eğitim
Bakanımız, gerek öğretmenlerin maaşlarının iyileştirilmesi gerekse öğretim
üyelerinin maaşlarının iyileştirilmesiyle ilgili, eğer, bir tasarı
getirirlerse, biz Doğru Yol Partisi olarak, buna, kesinlikle destek veririz,
böyle bir teşebbüsü alkışlarız ve mutlaka destek oluruz. BAŞKAN - Sayın Çelik,toparlar mısınız lütfen. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkanım, müsamahanıza sığınarak bir iki
konuyu daha belirteceğim... BAŞKAN - Hayır, müsamaha gösterdim; siz de bir toparlarsanız biter. HÜSEYİN ÇELİK ( Devamla) - Efendim, zatıâliniz de, Nasrettin Hoca gibi
davranmayın; Sayın Bakana çok süre tanıdınız! Sayın Başkanım, teşekkür ederim!.. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Yakışıyor mu?!.. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Karahan, bir şey mi oldu? Buyur, gel,
burada söyle. BAŞKAN - Efendim, karşılıklı konuşmayın. Zaten bu dönem bütçe
görüşmelerinde çok darbılmesel var. HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Turizm Bakanımız da buradayken... Sayın
Turizm Bakanımız, İstanbul Üniversitesinde, Sayın Kemal Alemdaroğlu'nun
bulunduğu bir salonda, gerçekten, her kelimesine katıldığım haysiyetli bir
çıkış yaptılar; kendisini yürekten kutluyorum. Ancak, Anavatan Partisinin
problemi, söylem değil eylemdir. Anavatan Partisinin söylemi çok güzel
olabilir, hükümet ortağı oldukları için de, bunun, eyleme dönüşmesini
istiyoruz. İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Alemdaroğlu, Edebiyat Fakültesi
öğretim üyelerini topluyor ve diyor ki, sakın ha, zinhar, İslam Ansiklopedisine
madde yazmayın! İslam Ansiklopedisini, sanırım, Sayın Rektör, İslam ilmihali
falan gibi bir şey zannediyor! Diyanet Vakfının hazırladığı İslam
Ansiklopedisi, bugüne kadar, Türkiye'de hazırlanmış en zengin kültür ve bilgi
ansiklopedisidir. Değerli arkadaşlarım, daha önce, Millî Eğitim Bakanlığı da bir İslam
ansiklopedisi hazırladı, biliyorsunuz. Sadece ismi "İslam
Ansiklopedisi" olduğu için böyle bir şey olabilir mi?! İmam hatip mezunu, doçenttir, profesör kadrosu alamaz; yardımcı
doçenttir, doçent kadrosu alamaz ve Sayın İstanbul Üniversitesi Rektörünün bu
uygulamalarını, Sayın YÖK Başkanına ve Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, sizlere
ve bütün millete şikâyet ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik, evet... HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu vesileyle, önümüzdeki
ramazan bayramının bütün milletimiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile
olmasını diliyorum. Bütün milletimizin bayramını ve yeni yılını kutluyorum ve
hepinize en derin saygılar sunuyorum. Sayın Başkan, müsamahanız için teşekkür ediyorum. (DYP, ANAP ve FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik. Sayın milletvekilleri, onbirinci turdaki görüşmeler tamamlanmıştır. Yalnız, sorulara geçmeden evvel, Sayın Halıcı'ya, İçtüzüğün 60 ıncı
maddesine göre söz vereceğim. Buyurun Sayın Halıcı. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, bugün, büyük şair ve
düşünür Hazreti Mevlana'nın 727 nci vuslat yıldönümü. Birleşimi açarken, siz de
bu konuyu vurgulamıştınız; ancak, ben de, özellikle bu saati bekledim çok kısa
bir şeyler söylemek için; çünkü, şu an Konya'da sema törenleri yapılıyor.
Hazreti Mevlana, bu geceyi bir Şebi Arûs gecesi; yani, ilahî sevgiliye,
yaradana kavuştuğu bir düğün gecesi olarak görüyor. Teknolojinin ve rekabetin çok arttığı bir dünyada, sevginin ve
hoşgörünün mimarı olan Hazreti Mevlana'yı rahmetle anıyor, hepimize örnek
olmasını diliyorum. Sağ olun. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Biz de, onu, büyük mutasavvıfı, huşu içerisinde, saygıyla anıyoruz
efendim. Efendim, şimdi, sorulara geçiyoruz. İlk soru, Sayın Hakkı Töre'ye aittir. Sayın Hakkı Töre?.. Yok. NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Burada, burada... BAŞKAN - Nerede "burada" efendim! Ben görüyorum, rica ederim.
Hiç bana müdahale etmeyin; kim kimdir biliyorum; müsaade edin artık. Sayın Ali Şevki Erek?.. O da yok. Sayın Nesrin Ünal, buyurun. Efendim, soru kısa olursa, herkes soru sorabilir. NESRİN ÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, aracılığınızla, sayın
bakanlarımıza soru sormak istiyorum. Önce, Sayın Turizm Bakanıma soruyorum: İkinci sınıf turistik
lokantaların belgeleri ve tahsisli arazilerin üzerinde işletmede olan otellerin
belgeleri, Bakanlığınızca iptal edilmektedir deniliyor; bunun doğruluğunu ve
nedenini öğrenmek istiyorum. Türk bayraklı uçaklar piyasadan çekilmektedir; turistleri kimler
taşıyacaktır? Bizi gelecek dönemde oldukça büyük sıkıntıya sokacak koltuk
kapasitesindeki bu azalma konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz? Millî Eğitim Bakanlığımıza bir soru yöneltmek istiyorum: Bilgi çağında,
çıraklık eğitim merkezlerinde bilgisayar dersi kaldırıldığı ve kooperatifçilik
dersinin konulduğu söyleniyor. Bilgi ve iletişim teknolojisinin yaygınlaştırılması
gerekirken, böyle bir uygulamanın gerçek olup olmadığını merak ediyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Ben teşekkür ederim. Sayın Karslıoğlu, buyurun. MUSTAFA KARSLIOĞLU (Bolu) - Sayın Başkan, aracılığınızla, aşağıdaki
soruları Sayın Millî Eğitim Bakanımıza sormak istiyorum. Biliyorsunuz, 17 Ağustos ve 12 Kasım depreminden sonra Bolu ve
Düzce'deki okullar büyük çapta yıkıldı, orta ve ağır hasar gördü. Sayın
Bakanımızın zamanında ve yerinde aldığı kararlarla, çok kısa zamanda yeni
okullarımız yapıldı, kalıcı konutlardaki okullar planlandı ve ihale edildi.
Bolu ve Düzce'deki eğitim, 17 Ağustos ve 12 Kasım öncesinden daha çok dinamik
yapıya ve etkin bir hale geldi; bu yönde, Sayın Bakanımıza şükranlarımı
sunuyorum ve Millî Eğitim Bakanlığımızın bürokratlarına da teşekkür ediyor ve
kutluyorum. Şimdi, Düzce İlimiz, yeni yapılan İlimiz, her bakımdan, birikimiyle,
deneyimiyle, geldiği konumla bir üniversiteyi hak etmiş konumda ve bu yönde
verilen Düzce'de bir üniversite kurulmasıyla ilgili yasa teklifi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminde belirli sırayı almış durumda; kamuoyu da bu yönde bir
üniversite istemektedir. Düzce'ye bir üniversite açılabilir mi? Bakanımızın bu
yöndeki düşüncelerini almak istiyorum. İkinci sorumuz da, Millî Eğitim Vakfı kanalıyla Düzce'ye bir öğretmenevi
yapıldı. Sayın Bakanımızın da bu yönde uzun zamandan beri çabaları var. 1960'lı
yıllarda, Bolu öğretmenlerinin maddî ve manevî katkılarıyla yapmış olduğu
öğretmen evi, 12 Eylül döneminde alınarak, vergi dairesi haline getirilmiştir.
Bolumuza bir öğretmenevi istiyoruz. Sayın Bakanımızdan bu yöndeki
girişimleri... BAŞKAN - Yani, diyorsunuz ki, Bolu'ya öğretmenevi yapacak mısınız?! MUSTAFA KARSLIOĞLU (Bolu) - Evet. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Uzunkaya, buyurun. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Millî Eğitim
Bakanımdan, suallerimi cevaplandırmasını arz ediyorum. Evvela, daha önce, Sayın Bakana sorduğum bir sualde, Bakanlığın birkısım
icraatlarında, bürokratların kendisinin önüne geçtiğini söylemiştim.
Kanaatimce, bunu teyit eden bir belge gönderildi bana. 11.12.2000 tarihli
yazılı bir soruma verdikleri cevapta, Sayın Bakanın imzası olmadığı gibi,
bürokratların da imzası yok. Lütfen, bundan sonra gönderecekleri cevapları, hiç
olmazsa, imza kullanarak gönderirlerse çok iyi olur. Sayın Bakanım, Bafra-Meşelitürkmenler Köyü, Melaan ve Tırkaz Mahalleleri
ile Havza-Boyalı Köyünde okul var, lojman yok. Havza-Belalan Köyünde okul
yapılmış, yatılı bir okul olmasına rağmen, okulun suyu yok, köy merkezine çok
uzak ve Samsun'un birçok yerinde aynı sıkıntı var. Yine, bunların
ihtiyaçlarının acilen giderilmesi gerekiyor. Samsun Valililiğinin yaptırdığı bir araştırmada, sadece Samsun'da, sekiz
yıllık eğitim için 200 trilyon paraya ihtiyaç olduğu söylenilmektedir. Sayın
Bakan, acaba, daha önceki raporlarıyla, yüzde 39'unu parasal olarak
karşıladığını söylediği bu rakamlar, ne derece toplumun taleplerini
karşılayacaktır? Ayrıca, Talim Terbiyenin, daha önce tavsiye edildiği halde, yasakladığı
"Kırk Hadis, Peygamberimiz Çocuklarla, Abdest Alıyorum, Namaz Kılıyorum,
Kıssalar ve İslam Büyükleri, İslamın Temel Bilgileri, Anahtarlarıyla Hadis,
Kâinatın Anahtarı Hz. Muhammed, Meleklere İnanıyorum, Allah'a İnanıyorum,
Kadere İnanıyorum, Peygamberlere ve Kitaplara İnanıyorum, Kur'an Mucizesi,
Kader Nedir, Kur'an'da Çocuk, Mübarek Gün ve Geceler" adlı bu kitapların
hangi sakıncası görülmüş, itikadın hangi tehlikesi burada tespit edilmiştir?
Sayın Bakanımız ve Bakanlığımız, Marksist, Darvinist birkısım fikirleri ihtiva
eden kitapları yasaklamış mıdır? Süreli ve süresiz yayınlardan okullarda
yasaklanan veya tavsiye edilen kitaplar varsa, isimleri nelerdir? Yine, ayrıca, Sayın Gürüz'ün, daha önce kendilerine sorduğum soru...
İşte, bana gönderilen cevap da bu. Bize, Gürüz'ün... Okullara, üniversitelere
göndermiş oldukları lojmanlardaki başörtüsü yasağının hiçbir hukukî dayanağı
olmadığı halde, tekrar, kendileri, Gürüz'ün ifadelerini bize gönderiyorlar.
Biraz üzülerek söyleyeyim, hem parlamenterlere hem de Parlamentoya saygı açısından
bir noksanlık telakki ediyorum. Bakanlık, en azından, bu konuda bir araştırma
yapıp sunabilirdi. Cevapların sadece bu şekilde verilmesini doğru buluyorlar
mı? Yine, Kemal Alemdaroğlu'nun İstanbul Üniversitesindeki uygulamalarıyla
ilgili, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yaptığı 17.7.2000 tarihli suç duyurusunu,
aynı zamanda YÖK'e de yapmışlardır görevden alınması konusunda. Sayın YÖK
Başkanı ve Bakanlık olarak, Alemdaroğlu'nun görevden alınması ve asliye hukuk
mahkemesine yapılan suç duyurusu başvurusunu Bakanlığımız nasıl
değerlendiriyor? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim. Sayın Yazıcı, buyurun. CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) -
Sayın Başkanım, aracılığınızla, Bakanlarıma şu sorularım var. Millî Eğitim Bakanıma, seçim bölgelerinde üniversite olmayan değerli
milletvekillerimiz -ki, kendi partimden de mevcut- sık sık, biraz da seçim
yatırımı olarak, üniversite açmayı gündeme getirmektedirler. Üniversite açmak,
bence, sadece bina inşa etmek değildir. Bunun için gerekli öğretim altyapımız
mevcut mudur? Bu mevcutsa, bunu destekleyelim, değilse, üniversitelerin
sayısını artırmak, yarın öbür gün problem yaratabilir. İkinci olarak; ortaöğretimdeki meslek okullarından meslek
yüksekokullarına sınavsız öğrenci almak gibi bir çalışmanız var mı; varsa, ne
aşamadadır? Yatılı ilköğretim bölge okullarına, pansiyon ilköğretim okullarına
verilen önem sayesinde, Sayın Başbakanımızın da belirttiği gibi, yalnız fırsat
eşitliği değil, aynı zamanda olanak eşitliği de çok büyük ölçüde sağlanmıştır;
teşekkür ederiz. Ancak, bu site yaşamı şeklinde olan yerlerde, teknik eleman
eksikliği ve sağlık personeli eksikliğinden dolayı bazı riskler vardır. Bu
elemanların tamamlanması için ne tür önlemler düşünüyorsunuz? Sayın Turizm Bakanımıza da, Türkiye'nin ithalat-ihracat açığı ancak
turizm ve denizcilikle kapatılabilir diye düşünüyorum. Bunların ortak
kesiti ise, yat turizmidir. Yat turizminden, bize benzer ülkelerin, senede 10
milyar dolar civarında paralar kazandığı ortadadır. Bizim de yat turizmine çok
büyük önem vermemiz gerektiği doğrultusunda ne tür yeni yatırımlar ve teşvikler
düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim. Sayın Sadık Kırbaş, buyurun. SADIK KIRBAŞ (Çanakkale) -Sayın Başkan, izninizle Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Metin Bostancıoğlu'na bir soru yöneltmek istiyorum. Birçok konuşmacının
da belirttiği gibi, üniversitelerde öğretim elemanları ücret yetersizliğinden
dolayı sıkıntı içerisindedir. Toplumun itici gücü olan ve nitelikli kadrolarını
yetiştirme durumunda olan üniversiteler, kendileri ücret yetersizliği nedeniyle
nitelikli kadroları çekemez hale gelmiştir. Şimdi soruma geçiyorum: Bir yetki kanunu tasarısı Bakanlar Kurulundan
geçerek Yüce Meclise sunuldu komisyonlarda görüşülmek üzere. Bu yetki kanunu
tasarısı çerçevesi içerisinde üniversite
öğretim elemanlarımıza ve
öğretmenlerimize bir malî
iyileştirme yapabilme olanağı bulunabilecek midir? Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Bekir Ongun; buyurun efendim. BEKİR ONGUN (Aydın) - Sayın Başkan, aracılığınızla Millî Eğitim Bakanına
ve Turizm Bakanına birer sorum var. Sayın Millî Eğitim Bakanım, geçtiğimiz günlerde 423 tane ilçe millî
eğitim müdürü ve şube müdürlerinin görev yerleri, on yılını doldurmaları
sebebiyle değiştirildi; fakat, bunların hiçbiri de -bulunduğu ilçeleri
sınıflandırırsak- daha yüksek bir ilçeye gitmediler ve başka ilçelere gittiler
ve çoğu istifa etmek zorunda kaldılar. Bunların yerine atama, sınavı kazananlar
arasından yapılmadı, sınavı kazanan öğretmenlerin ataması yapılmadı, yerlerine,
tedviren atamalar yapıldı. Böyle, tercih edilebilecek ilçeleri yıllardır
tedviren yönetmeye devam ediyorsunuz. Tedvir yönetici dönemi ne zaman bitecek? Turizm Bakanına da bir sorum var: Önceki yıllarda TURSEM'in ve bu sene
de İstanbul Hava Yollarının iflası sebebiyle, turistler Türkiye'de kaldı ve pek
çok sıkıntı çekildi, bizim için kötü bir puan oldu ve Bodrum Havaalanına
Didim'i bağlayan Akköy-Milas yolu turizm yolu olarak yapılacak mı? Bunu ne
zaman düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Öztürk; buyurun. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Millî
Eğitim Bakanıma iki sorum var. Birincisi, öğretmenlerimizin özlük hakları, okul
yönetici ve müdürlerinin makam maaşları, öğretmenlerin ders ücretleri günümüzün
şartlarına uygun hale ne zaman getirilecektir? İkinci sorum: Üniversitelerimiz, toplumsal barışın sağlanması için,
öğrencilerimizin kılık kıyafetiyle uğraşmayı bırakıp, ne zaman ilimle ve
öğretimle uğraşacaktır? Teşekkür ederim. KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, bize de soru sorduracaksınız; çünkü,
zaman geçti. HALİL ÇALIK (Kocaeli)- Ama, siz yoktunuz! BAŞKAN- Affedersiniz efendim. İktidara sordurmuyorum. İlk girenlerden,
evvela, Doğru Yol Partisinden milletvekilimiz Sayın Erek vardı, gelmedi. BAŞKAN- Sayın Dayıoğlu, buyurun. SALİH DAYIOĞLU (İzmir)- Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Millî Eğitim
Bakanımıza sorumu yöneltiyorum. Sayın Bakanım, sekiz yıllık ilköğretim uygulamalarındaki başarılı
çalışmalar ve norm kadro çalışmalarıyla bu sene gösterilmiş olan gayretlerden
dolayı bakanlığınız ve tüm personelinize teşekkür ediyorum. İlköğretimin oniki yıla çıkarılma çalışmalarının ne durumda olduğu
konusunda bilgilendirme yaparsanız sevinirim. İkinci sorum: Meslek liseleri öğrencilerinin yükseköğretim kurumlarına
girebilmelerinin önünde bir engel olarak duran başarı puan hesaplamasında
kullanılan katsayı sorunu bu yıl çözülebilecek mi? Teşekkür ederim. BAŞKAN- Efendim, son soru Sayın Yıldırım'dan; bitti efendim. EROL AL (İstanbul)- Sayın Başkan, daha önce benim sorum vardı. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)- Sayın Başkanım, delaletinizle, sayın
bakanlara aşağıdaki sorularımı sormak istiyorum. 1- Ülkenin ve gençlerin geleceğine ışık tutan öğretmenler ile üniversite
öğretim üyeleri, görevlerinden sonra ek bir işte çalışmazlarsa geçinmeleri
mümkün değildir. Bu nedenle, öğretmen ve öğretim üyelerinin ücretlerini
iyileştirmeyi düşünüyor musunuz? 2- Devlet, vatandaşından eğitime katkı payı aldığı halde, taşımalı eğitimde,
vatandaş, çocuğunu okula kendisi taşımaktadır. Ayrıca, iyi bir eğitim
verilmemektedir. Bu nedenle, hükümetimiz ne gibi tedbirler almaktadır? 3- Turizm Bakanımıza soruyorum: Eskişehir, Pesinus'u, Yazılıkayası,
Sakarı ılıca kaplıcaları ve Çardak termal kaplıcaları, Frigya Vadisiyle,
merkezdeki sıcak sularıyla tarihî ve turistik bir şehirdir. Bu nedenle, Sayın
Bakanıma, zengin tarihî ve turistik yerleri nedeniyle, Eskişehir'i de turizm
bölgesi içine almayı düşünüyor musunuz diye soruyor, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Sayın Al, sistem sizin adınızı silmiş; doğru, üçüncü sırada siz
vardınız. Buyurun efendim. EROL AL (İstanbul) - Sayın Başkanım, izninizle, Sayın Millî Eğitim
Bakanımıza bir soru yöneltmek istiyorum. İstanbul'da, ilköğretimde öğrenci sayısı 1 milyon 500 bindir; bu, toplam
ilköğretim öğrencisinin yüzde 15'ine tekabül eder. Öğretmen sayısı ise, 33
486'dır ve bu da, yüzde 10'luk bir payı ifade ediyor. Bu nedenle, İstanbulumuz,
bilinenin aksine, Batı'da bir kent olmasına rağmen, Muş, Van, Diyarbakır,
Mardin gibi illerin bile gerisinde kalmış ve 45 öğrenci başına 1 öğretmen
ortalamasına sahiptir, oysa, bu rakam, Trabzon'da 22, Ankara'da 26, İzmir'de
28, Muş'ta 36'dır. Bu adaletsizliğin giderilmesi için, önümüzdeki dönemde bir
çalışmanız var mıdır? Teşekkür eder, saygılar sunarım. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Efendim, ben silmedim; demin, Sayın Yazıcı konuşurken, sistem kapandı;
Sayın Al'da onun arkasındaydı, sistem kendi kendine silmiş; istirham ederim
yani!.. Efendim, Sayın Bozyel, Sayın Keleş, Sayın Çümen, Sayın Sezgin, Sayın
Erçelebi, Sayın Çelik, Sayın Akgün, Sayın Kocabatmaz, Sayın Parlak, Sayın
Karaca, Sayın Akın, Sayın Vursavuş, Sayın Orhan Şen, Sayın Çalış, Sayın Cezmi
Polat, Sayın Himoğlu, Sayın Kamer Genç, Sayın Salih Çelen, Sayın Halil İbrahim
Oral, Sayın Topaloğlu, Sayın Doğru, soru sormak için söz istemişlerdir; ancak,
vakit bittiği için veremedik efendim; kusura bakmasınlar; zabıtlara
geçiriyorum. Sayın Bakan, buyurun efendim. TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum. İkinci sınıf turistik lokantaların belgeleri konusunda bir soru geldi.
Vasıflarını yitirmiş olan, denetimlerle vasıflarını yitirmiş olduğu tespit
edilen tüm işletmelerin, hangi sınıfa mensup olduklarına bakılmaksızın,
belgeleri iptal ediliyor, eksikliklerinin tamamlanması isteniyor. Turizmde
kaliteyi sürdürebilmenin yolu, bir taraftan da, denetimden geçiyor. Ancak,
zannediyorum, size intikal ettirilen asıl sorun, bizim nitelikler
yönetmeliğimizde, ikinci sınıf lokantaları, bir kategori olmaktan; yani, Turizm
Bakanlığının belgeli işletmesi olmaktan çıkarmamıza dairdir. Evet, bunu böyle
yaptık; çünkü, Turizm Bakanlığının en büyük iş yükünü oluşturan başvurular,
işte, bu kategoriden geliyor. Türkiye'de, alkollü içeceklerin satılmasına dair mevzuatın
sınırlarından, limitlerinden kurtulmak isteyen herkes; açtığı her lokantaya
-bu, sanayi çarşısında bir lokanta olsun, ne olursa olsun- turistik işletme
belgesi almak istiyor. Turistik işletme niteliklerine sahip olmayan bütün bu
işletmelerin belge talepleri, maalesef, sonuçta, hukuken bir başvuru
niteliğinde olduğu için, Turizm Bakanlığının en büyük iş yükünü oluşturuyor;
gereksiz bir israfa da yol açıyor. Onun için, Turizm Bakanlığı, bir yönetmelik
değişikliğine giderek, ikinci sınıf lokantalara belge vermeyi nihai olarak
durdurmuştur; bunlara belge vermiyoruz, bundan sonra da vermeyeceğiz. Böylece,
zannediyorum, Turizm Bakanlığını epeyce bir rahatlatmış olacağız. Ancak, özel
belge isteyenlere, alabilecek durumda olanlara, özel belge verme imkânımız var.
Yatırım belgeli otellerde belge iptaline gidilmesi diye bir şey, yine,
söylediğim gibi, vasıflarını yitirmeleri halinde söz konusu; ancak, burada,
sorun, dürüstçe ifade etmek gerekirse, yatırım belgesini aşan niteliklerde,
planlarda, imar planlarında, özellikle gözükenin üstünde yatırımların
gerçekleşmiş olmasından kaynaklanıyor; yani, ilave kat ya da ilave ünitelerin
yapılmış olmasından kaynaklanıyor. Hazırladığımız bir yasa değişikliğiyle, getirdikleri yük kadar bir
külfete katılmaları suretiyle; yani, bir ceza ödemeleri suretiyle, bunların,
bir kereye mahsus olarak, belgelerinin yeniden düzenlenmesi ve belge sahibi
olmaları imkânını getiriyoruz. Zannediyorum, önümüzdeki yasa paketi içerisinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tasvibiyle, mümkün hale gelecektir. "Türk Bayraklı uçakların koltuk kapasitelerinde; yani, Türk
Bayraklı uçaklarımızın sayısında bir azalma var mı?" diye sorulmuştu. Evet
var. Bu, tamamen Ulaştırma Bakanlığının yetki alanında bir konu olmakla
beraber, yetkilerin tamamı Ulaştırma Bakanlığında olmakla beraber, sonuçları
turizm sektörünü ilgilendirdiği için, genellikle Turizm Bakanlığına yöneltilen
bir soru. Ben de, aşağı yukarı iki yıldan bu yana bu meseleyi sürekli olarak
hükümetin, parlamentonun, kamuoyunun gündeminde tutmaya çalışıyorum. Türk
Bayraklı hava taşımacılık firmalarının Türk turizmi bakımından stratejik bir
rolü, önemi var; bunların ayakta tutulmaları bakımından birtakım politikaların
uygulanması lazım; ancak, dediğim gibi, bu politikaların uygulanabilmesi, biraz
önce Genel Kurula hitaben yaptığım konuşmada da söylediğim gibi, ortak bir
turizm politikasında devletin bütün kurumlarının hemfikir olabilmesine bağlı.
Biz, maalesef, turizm politikasında hemfikir olabilmiş durumda değiliz. Bunu da
dürüstçe itiraf etmek durumundayız. "Yat turizmi ne tür yatırım teşvikleri alıyor?" Yat turizmi,
diğer turizm yatırımlarında olduğu gibi, yatırım teşvikleri alıyor; ama, yat
turizminin temel belirleyicisi, marinaların yapılmış olmasıdır. Türkiye'de,
Turizm Bakanlığının, diğer ilgili kamu kurumlarıyla da beraber, yani Bakanlar
Kurulu kararıyla turizm alanı olarak ilan ettiği ve marina yapılmak üzere
tahsis ettiği yerlerin tamamında bir tek çivi bile çakma imkânı yok. Çünkü,
kurumlar, Bakanlar Kurulundan çıkan karara rağmen çeşitli itirazlar ifade
ederek, bunların yapılmasına mani oluyorlar. Burada, çok çarpıcı bir şeyi huzurlarınızda ifade etmek istiyorum: Türkiye'de enteresan bir kamuoyu var; o kamuoyu şöyle çalışıyor: Eğer,
bir yerde balıkçı barınağı yapıyorsanız, orada yarattığınız çevre tahribatının
ne olduğu, kamu kaynaklarından ne kadar harcadığınız, yaptığınız girişimin ne
kadar efektif, verimli olup olmadığına bakmaksızın kimse buna itiraz etmiyor.
Çünkü, bunun adı balıkçı barınağı; ama, aynı yerde bir marina yaptığınız zaman,
bütün çevresel etkileri değerlendirerek yaptığınız marina, yüz milyonlarca
dolar para aktararak, özel sektör kaynaklarından para koyarak ve yılda birkaç
yüz milyon dolar getirme potansiyeline sahip bir yatırıma karşı çıkmayan hiç
kimse kalmıyor. O zaman, işte, dikkuyruk da mevzu oluyor, kaplumbağalar da
mevzu oluyor, her şey mevzu oluyor. Bunların hiçbiri, dürüstçe söylemek
zorundayız, kabul etmek zorundayız ki, bilimsel dayanaktan yoksun bir
çevrecilik dalgasına kapılmış itirazlardan öteye geçmiyor; ama, sonuçta,
Türkiye, kalkınmasını sağlayabileceği önemli bir imkândan mahrum ediliyor.
Dediğim gibi, eğer, tabelasına balıkçı barınağı yazıyorsanız, buna da hiç kimse
itiraz etmiyor; buna dair 20 tane örnek gösterebilirim, Türkiye'de cari 20
örnek var. Ankara'dan ihalesi yapılan, tabelasında balıkçı barınağı yazan
yerlere kimse itiraz etmiyor; buna, turizm sektör ödeneklerinden
trilyonlarca lira harcanıyor ve hiçbir verimliliği yok, hiçbir getirisi yok;
ancak, özel sektör imkânlarıyla marina yapacağız dediğiniz zaman kıyamet
kopuyor; çünkü, Türkiye'de kamu sektöründe ve kamuoyunda, turizmin, bir yağma
sektörü, bir talan sektörü olduğu konusunda son derece yanlış bir kanaat var. Efendim, İstanbul Hava Yolları ve TURSEM örnek gösterilerek bu tür
iflasların, turizm sektörüne önemli kayıplar getirdiği söylenildi; doğrudur.
Bütün bunlar, sonuçta, piyasada cereyan eden hadiseler. Turizm Bakanlığının, herhangi bir kredi kurumu olmak gibi bir vasfı yok.
Sonuçta, kredi ya da teşvik gibi mekanizmalar, devletin başka organları
tarafından yönlendiriliyor. Biz, ancak, birtakım tavsiyelerde ya da ricalarda
bulunabiliyoruz. Bütün bunların aşılabilmesinin yolu... TURSEM çok önemli bir örnektir;
TURSEM, tek başına 500 binin üzerinde turist getiren bir mekanizma iken, TURSEM'in
kapatılmasından sonra, bu pazarlardan, İskandinavya pazarından gelen turist
sayısı onda 1 düzeyine inmiştir. Millî ekonominin burada çok önemli bir kaybı
olmuştur. Çok cüzi katkılarla batmayabilirdi; ama, söylediğim gibi, maalesef,
anlaşılması zor bir taassubun muhatabı olmuştur ve Türkiye kaybetmiştir. Bütün bu sorulardan fevkalade memnuniyet duyuyorum. Dediğim gibi,
sorunlar, karşı karşıya olduğumuz çapraşık zihniyeti açığa kavuşturmakta,
açıklığa kavuşturmakta, örneklemekte bize yardımcı oluyor. Onun için, biraz
önce söylediğim şeyi tekrar ederek sorulara cevap vermiş olmak istiyorum. Bütün bu sorunların çözümü, turizmin, Türkiye'yi kalkındırabilecek,
Türkiye'yi hızla kalkındırabilecek en önemli alet olduğunun farkına varıp,
bunu, hep birlikte bir millî politika unsuru haline getirmemizdir. Çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. Sayın Bakan, buyurun. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, Millî
Eğitim Bakanlığı, çıraklık eğitim merkezlerinde bilgisayar eğitim dersini
kaldırmamıştır. Yeni konulan kooperatif ve işletmecilik dersi, herhangi bir
dersi kaldırarak değil, ülkemizde kooperatifçiliğin gelişmesi için bir boşluğu,
bir eksikliği tamamlamak için konulmuş bir derstir; programı hazırlanmış,
formatör öğretmenler yetiştirilmiş ve programa konulmuştur. Üniversitelerin bütün yurt sathına dengeli bir şekilde yayılması,
Anayasanın emridir. Fizikî mekân, eğitim-öğretim kadrosu temin edildiğinde, her
ilde bir üniversite olması, bizim de arzu ettiğimiz bir sonuçtur. Ancak,
eğitim-öğretim kadrosu ve fizikî altyapı temin edilmeyen yerlerde bir
üniversite açılmasının da, eğitimin niteliği bakımından olanaksız olduğu,
herkes tarafından bilinmekte ve kabul edilmektedir. Öğretmenevleri, 1980'li yıllarda uygulamamıza girmiş, öğretmenlerimizin
sosyal gereksinimlerini karşılayacak çok önemli kuruluşlardır. Yurdun dört bir
yanında, her ilinde, hemen hemen her ilçesinde bir öğretmenevi açıyoruz;
eksikleri tamamlıyoruz. Düzce'de açılan öğretmenevi, Sakarya'da ve Yalova'da deprem nedeniyle
yıkılan öğretmenevlerinin yerine, çok acele, daha, kalıcı konutların temeli
atılmadan bitirilmiş, çelik konstrüksiyon, iki katlı öğretmenevleridir. Bunlar,
deprem sonrası, o bölgedeki öğretmenlerimizin gereksinimlerini karşılamak üzere
çok çabuk yapılmış ve projeleriyle, uygulamasıyla örnek yapılardır. Bolu öğretmenevi ihtiyacı, halen, orada bir okulumuzun uygulama
bölümünde giderilmektedir. Bolu'ya da, diğer iller gibi öğretmenevi
yapılacaktır. Millî Eğitim Talim Terbiye Kurulu hiçbir kitabı yasaklamamıştır; sadece,
tavsiyeyi kaldırmıştır... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yani, okullarda yasaklandı... MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Hiçbir kitap
yasaklanmamıştır. Bafra İlçesinde saydığınız köylerde; Belalan'da okul var, lojman yok ve
Meşelitürkmenler Köyünde, saydığınız
köylerde, ihtiyaçlarınız... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Okul yok, mahallelerde okul yok... MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Bakın, sözünüzde de
belirttiğiniz gibi, artık olay köyün mahallelerine inmiştir; köyde var,
mahallede okul yok. Bunun için de çalışmalar yapılmaktadır. Yakın gelecekte
Kolay Beldesine bir yatılı ilköğretim bölge okulu planlanmıştır. Bu yatılı
bölge okulu, bölgede dağ köyleri denilen köylerin öğrencilerinin, fırsat
eşitliği içerisinde eğitimden yararlanmalarını sağlayacak ve ihtiyacı
karşılayacaktır. Sınavsız geçiş yönetmeliği... Sınavsız geçişle ilgili kanun tasarısı
hazırlanmış ve Meclise sevk edilmiştir. Meclisimizin yoğun çalışmaları
içerisinde, komisyonlarda sıra beklemektedir; ama, ocak ayı içerisinde eğitimle
ilgili getireceğimiz kanun tasarıları arasında, meslekî ve teknik okullardan
meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş tasarısı da mevcuttur. YİBO ve PİO'ların sadece fizikî yapılarının gerçekleşmiş olması yetmez.
Burayı işletecek, o modern araç-gereçleri, modern çamaşır makinelerini, modern
mutfak araç-gereçlerini işletecek elektrikçiye, ustaya ve personele ihtiyaç
vardır. Bunun için 5 000 personellik kadro alınmıştır. 5 000 personel yurt
sathına dengeli bir şekilde yayılmıştır. 2001 yılı içerisinde diğer ihtiyaç
olan da talep edilip, yine, devlet memurluğu sınavı sistemi içerisinde
alınacaktır. Üniversite öğretim üyelerinin ve öğretmenlerin malî durumlarının
düzeltilmesi, iyileştirilmesi, görülüyor ki, bütün milletvekillerinin birlikte
idealidir; kanun hükmünde kararname kapsamı içerisinde bu husus da yer
alacaktır. BAŞKAN - Teşekkür ederim. MİLLÎ EĞİTİM BAKINI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) -Şuna da cevap vereyim
efendim. BAŞKAN - Hay hay
efendim;buyurun. MİLLÎ EĞİTİM BAKINI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) -On yılını dolduran şube
müdürü, ilçe müdürü ve ildeki şube müdürlerinin, müdür yardımcılarının
rotasyonu, boşluk kalmayacak şekilde yapılmıştır. Yeni sınavı kazanan ve
hizmetiçi eğitimi tamamlanmış olanlardan buralara, sınavı kazanıp da hizmetiçi eğitimine henüz
gelmemiş personelin, herhangi bir haksızlığa maruz kaldım tereddütüne düşmemesi
için atama yapılmamaktadır. Geride kalanların hizmetiçi eğitimi tamamlandıktan
sonra hepsinin birlikte ataması yapılacaktır. Süre dolduğu için diğer sorulara cevap veremiyorum; onları da yazılı
olarak arz edeceğim Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. Sayın Bakan, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın da demin sual
soramadığı için size, yazılı sorusunu,
delaletimle size veriyorum. MİLLÎ EĞİTİM BAKINI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Ben, cevap vereyim; hay
hay. BAŞKAN - Ayrıca, zapta geçmeyen, Sayın Mustafa Gül, Sayın Kürşat Eser,
Sayın Ahmet Çakar da sual sormak için talepte bulunmuşlardır;ancak, vakit
olmadığından sıra gelmemiştir. Oylamaya geçeceğiz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, karar yetersayısı istiyorum; çünkü,
bir ilçemize bir tuvalet yaptırmak için Bakanlığa söylüyoruz; en ufak bir
yatırım bizim bölgemize gelmiyor; ama, Bakanlığın bütün imkanları kendi bölgelerine
gidiyor. Ben karar yetersayısı
istiyorum. BAŞKAN - Sayın Genç, daha oylamaya geçmedim efendim. Geçince istersiniz
efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - ANAP'ın Bakanının bütçesi oylanıyor, şurada 6
ANAP'lı milletvekili var! Biraz gelsinler efendim. (ANAP sıralarından
"sizin grubunuzda kaç kişi var" sesleri) BAŞKAN - Efendim, size ne ?.. KAMER GENÇ (Tunceli) - Bizi ne yapacaksınız, biz muhalefetiz; bir
kişimiz yeter size. BAŞKAN -Bir dakika efendim... Sayın milletvekilleri, şimdi, sırasıyla, onbirinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu, bölümleri ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım. Turizm Bakanlığı 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum... KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yetersayısı istiyorum. BAŞKAN - Karar yetersayısı istiyorsunuz... Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 2 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, pusulaları okuyacaksınız değil mi? BAŞKAN - Tabiî Sayın Genç, tabiî... Hiç merak etmeyin, ben sizden
yanayım efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Doğrudan yana olun, benden yana olmayın. BAŞKAN - Siz doğru söylediğiniz için sizden yanayım; yoksa, menfaatım mı
var sizden; aşkolsun yani!.. Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu?.. Burada. Sayın Hasan Fehmi Konyalı?.. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Burada. BAŞKAN - Burada mı?.. Nerede?!. Burada diyen elini kaldırsın efendim...
Yok. Öyle, tekabbül etmek yok. Sayın Kemal Köse?.. HALİL ÇALIK (Kocaeli)- Dışarı çıktı. BAŞKAN - Efendim, gelsin o zaman! Sayın Cumali Durmuş?.. Yok. Sayın İsmet Vursavuş?.. Yok. ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Onların hiçbiri yok. BAŞKAN - Karar yetersayısı bulunamadığından, birleşime 10 dakika ara
veriyorum. Kapanma Saati : 21.13 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati : 21.27 BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE
(Erzincan), Burhan ORHAN (Bursa) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 34 üncü Birleşimin Beşinci Oturumunu
açıyorum. Bütçe görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMiSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 1.- 2001 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli
İdareler ve Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1999 Malî Yılı Genel ve
Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/764;
1/765; 1/740, 3/642; 1/741, 3/643) (S.Sayıları: 552, 553, 554, 555) (Devam) A)
TURİZM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Turizm Bakanlığı Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi 2.- Turizm Bakanlığı Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı B) MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Millî Eğitim Bakanlığı Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Millî Eğitim Bakanlığı Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı I.- YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (Devam) 1.-
Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî
Yılı Bütçesi 2.-
Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı II.- ÜNİVERSİTELER (Devam) 1.- Ankara Üniversitesi a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 2.- Orta Doğu Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 3.- Hacettepe Üniversitesi a) Hacettepe Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 4.- Gazi Üniversitesi a) Gazi Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 5.- İstanbul Üniversitesi a) İstanbul Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 6.- İstanbul Teknik Üniversitesi a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 7.-
Boğaziçi Üniversitesi a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 8.- Marmara Üniversitesi a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 9.- Yıldız Teknik Üniversitesi a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 10.- Mimar Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 11.- Ege Üniversitesi a) Ege
Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 12.-
Dokuz Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 13.- Trakya Üniversitesi a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 14.- Uludağ Üniversitesi a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 15.-
Anadolu Üniversitesi a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 16.-
Selçuk Üniversitesi a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 17.- Akdeniz Üniversitesi a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 18.- Erciyes Üniversitesi a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 19.- Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 20.- Çukurova Üniversitesi a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 21.- 19 Mayıs Üniversitesi a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 22.- Karadeniz Teknik Üniversitesi a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 23.- Atatürk Üniversitesi a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 24.- İnönü Üniversitesi a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 25.- Fırat Üniversitesi a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 26.- Dicle Üniversitesi a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 27.- Yüzüncü Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 28.- Gaziantep Üniversitesi a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 29.- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 30.- Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 31.- Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 32.- Süleyman Demirel Üniversitesi a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 33.- Adnan Menderes Üniversitesi a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 34.- Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 35.- Mersin Üniversitesi a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 36.- Pamukkale Üniversitesi a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 37.- Balıkesir Üniversitesi a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 38.- Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 39.-
Sakarya Üniversitesi a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 40.- Celâl Bayar Üniversitesi a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 41.- Abant İzzet Baysal Üniversitesi a) İzzet Baysal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 42.- Mustafa Kemal Üniversitesi a) Mustafa Kemal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 43.- Afyon Kocatepe Üniversitesi a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 44.-
Kafkas Üniversitesi a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 45.- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 46.- Niğde Üniversitesi a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 47.-
Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 48.- Gazi Osmanpaşa Üniversitesi a) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 49.-
Muğla Üniversitesi a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 50.-
Kahramanmaraş Sütçüİmam Üniversitesi a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 51.- Kırıkkale Üniversitesi a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 52.- Osman Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 53.- Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde. Malumunuz, Turizm Bakanlığı bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oyluyorduk; karar yetersayısı istenmişti. Şimdi, oylamayı tekrarlıyorum ve karar yetersayısını arayacağım. Oylama için 3 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, pusulasız 150 kabul oyu vardır, ret oyu
yoktur; karar yetersayısı vardır. KAMER GENÇ (Tunceli) - Biz oylamaya katılmadık, ret oyu yok değil. BAŞKAN - Bütçenin bölümlerine geçilmesi kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, bölümleri okutacağım. 53 üniversitenin bölümleri
var, onun için Kâtip Üyenin oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: A)
TURİZM BAKANLIĞI 1.- Turizm Bakanlığı 2001 Malî Yılı
Bütçesi A
- C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Turizm Bakanlığı 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. 2.- Turizm Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı BAŞKAN- Turizm Bakanlığı 1999 malî yılı kesinhesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Turizm
Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C
E T V E L İ L
i r a
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Turizm Bakanlığı 1999 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Hayırlı, uğurlu olsun. Millî Eğitim Bakanlığı 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: B ) MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 1.- Millî Eğitim Bakanlığı 2001 Malî Yılı
Bütçesi A
- C E T V E L İ Program
BAŞKAN - Efendim bu bölümle ilgili verilmiş bir önerge
vardır; ancak, önergeler üzerinde müzakere imkânımız yoktur, okutup oylarınıza
sunacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Cetvelde gösterilen değişikliğin aşağıdaki gerekçeyle
kabulünü arz ve teklif ederiz.
Bilindiği üzere 23.11.2000 tarih ve 4605 sayılı Kanunun
8 inci maddesi ile 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin süresi
31.12.2002 tarihine kadar uzatılmış bulunmaktadır. Sekiz yıllık ilköğretimin sağlıklı bir şekilde
yürütülebilmesi ve altyapısının tamamlanabilmesi amacıyla yukarıdaki aktarma
işleminin yapılması gerekmektedir. BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) -
Olumlu görüşle takdire sunuyoruz. BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?.. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) -
Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun olumlu görüşle takdire bıraktığı,
Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Şimdi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda yapılan
değişiklikle beraber okutuyorum:
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. 2.- Millî
Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Millî Eğitim Bakanlığı 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Millî Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Hayırlı, uğurlu olsun. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim. Yüksek Öğretim Kurulu 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: I.-
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (YÖK) 1.-
Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Yükseköğretim Kurulu 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. 2.-
Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Yükseköğretim Kurulu 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C
E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Yüksek Öğretim Kurulu 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Hayırlı
olsun efendim. Ankara Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: II.-
ÜNİVERSİTELER 1.- Ankara Üniversitesi a) Ankara
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Ankara Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Ankara
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Ankara Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - CETVELİ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B -
CETVELİ L i r a
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Ankara Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 2.- Orta Doğu
Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu
Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Orta Doğu
Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Hacettepe Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 3.- Hacettepe
Üniversitesi a) Hacettepe
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Hacettepe Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Hacettepe
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Hacettepe Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C
E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Hacettepe Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Gazi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 4.- Gazi
Üniversitesi a) Gazi
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Gazi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Gazi
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Gazi Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Gazi Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. İstanbul Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 5.- İstanbul
Üniversitesi a) İstanbul
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. İstanbul Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) İstanbul
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- İstanbul Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. İstanbul Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 6.- İstanbul
Teknik Üniversitesi a) İstanbul
Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) İstanbul
Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 7.- Boğaziçi
Üniversitesi a) Boğaziçi
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Boğaziçi
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Boğaziçi Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Marmara Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 8.- Marmara
Üniversitesi a) Marmara
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Marmara Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Marmara
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Marmara Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Marmara Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Yıldız Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 9.- Yıldız
Teknik Üniversitesi a) Yıldız
Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Yıldız Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Yıldız
Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Mimar Sinan Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 10.- Mimar
Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Mimar Sinan Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Mimar Sinan
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Mimar Sinan Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Mimar Sinan Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Ege Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 11.- Ege
Üniversitesi a) Ege
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Ege Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Ege
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Ege Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Ege Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 12.- Dokuz
Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Dokuz Eylül
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Dokuz Eylül
Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Trakya Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 13.- Trakya
Üniversitesi a) Trakya
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Trakya Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Trakya
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Trakya Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Trakya Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Uludağ Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 14.- Uludağ
Üniversitesi a) Uludağ
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Uludağ Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Uludağ
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Uludağ Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Uludağ Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Anadolu Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 15.- Anadolu
Üniversitesi a) Anadolu
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Anadolu Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Anadolu
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Anadolu Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Anadolu Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Selçuk Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 16.- Selçuk
Üniversitesi a) Selçuk
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Selçuk Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Selçuk
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Selçuk Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Selçuk Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Akdeniz Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 17.- Akdeniz
Üniversitesi a) Akdeniz
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Akdeniz Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Akdeniz
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Akdeniz Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Akdeniz Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Erciyes Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 18.- Erciyes
Üniversitesi a) Erciyes
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Erciyes Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Erciyes
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Erciyes Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Erciyes Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Cumhuriyet Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 19.-
Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Cumhuriyet Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Cumhuriyet
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Cumhuriyet Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
- 1050 S.K.55 inci Mad.ve Özel Kanunlar Ger.Ertesi
Yıla Devreden
Ödenek : 101 392 193 000 BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Cumhuriyet Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Çukurova Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 20.- Çukurova
Üniversitesi a) Çukurova
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Çukurova Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Çukurova
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Çukurova Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Çukurova Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. 19 Mayıs Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 21.- 19 Mayıs
Üniversitesi a) 19 Mayıs
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. 19 Mayıs Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) 19 Mayıs
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- 19 Mayıs Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. 19 Mayıs Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 22.- Karadeniz
Teknik Üniversitesi a) Karadeniz
Teknik Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Karadeniz
Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Karadeniz Teknik
Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın
Başkan, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Plan ve Bütçe
Komisyonunda daha değişik oluyor. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu tip meseleyi başka
bir zaman halletmek gerekir. Anayasayı değiştirmek lazım. Böyle bir şey olmaz
efendim. İnanılmaz... Çağdışı bir yöntem. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın
Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunda bunun uygulaması şöyle oluyor: Sonuç toplamı
okunuyor, onu oyluyoruz; sadece onu. BAŞKAN - Anayasa böyle emrettiği için böyle okuyoruz;
ama, Anayasayı değiştirmek de Yüce Meclisin elinde. VAHİT KAYRICI (Çorum) - Bravo Başkan, katılıyoruz. BAŞKAN - Neyse efendim, işi karıştırmayalım. Atatürk Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 23.- Atatürk
Üniversitesi a) Atatürk
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Atatürk Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Atatürk
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN - Atatürk Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Atatürk Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. İnönü Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 24.- İnönü
Üniversitesi a) İnönü
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. İnönü Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) İnönü
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- İnönü Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. İnönü Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Fırat Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 25.- Fırat
Üniversitesi a) Fırat
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Fırat Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Fırat
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Fırat Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
- 1050 S.K.83 üncü Mad.ve Dış Proje
Kredilerinden Ertesi Yıla Devreden : 948 182 345 000 BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Fırat Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Dicle
Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 26.- Dicle
Üniversitesi a) Dicle
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Dicle Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Dicle
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Dicle Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Dicle Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 27.- Yüzüncü
Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Yüzüncü Yıl
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Gaziantep Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 28.- Gaziantep
Üniversitesi a) Gaziantep
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Gaziantep Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Gaziantep
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Gaziantep Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Gaziantep
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Gaziantep Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. MUSTAFA GÜL (Elazığ) - YÖK Başkanı nerede? BAŞKAN - Onu bilemiyorum efendim. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Onu
ben temsil ediyorum bütçede; ben sorumluyum. BAŞKAN - Sayın Bakan temsil ettikleri için, bütçeden
kendileri sorumlu olduğu için... İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 29.- İzmir
Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) İzmir
Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) İzmir
Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 30.- Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Harran Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 31.- Harran
Üniversitesi a) Harran
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Harran Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Harran
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Harran Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ L i
r a - Genel
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Harran Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Süleyman Demirel Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 32.- Süleyman
Demirel Üniversitesi a) Süleyman
Demirel Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Süleyman Demirel Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Süleyman
Demirel Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Süleyman Demirel Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Adnan Menderes Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 33.- Adnan
Menderes Üniversitesi a) Adnan
Menderes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Adnan Menderes Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Adnan Menderes
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Adnan Menderes Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Adnan Menderes Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, saat 23.00'e kadar birleşime ara
veriyorum. Teşekkür ederim. Kapanma Saati
: 22.54 ALTINCI
OTURUM Açılma Saati
: 23.07 BAŞKAN :
Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 34 üncü Birleşimin
Altıncı Oturumunu açıyorum. Bütçe görüşmelerine geçmeden evvel, müsaade ederseniz,
Anayasanın 162 nci maddesinin dördüncü fıkrasını size okumak istiyorum:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda bakanlık ve daire
bütçeleriyle katma bütçeler hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişik önergeleri,
üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur" İşte, bu madde bence çağdışı artık; çünkü, bunu
yaparken, zatıâliniz de Danışma Meclisi üyesi olarak 53 üniversiteyi düşünmüyordunuz
herhalde? TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, o zamanda o içtüzük
yoktu; özel bir içtüzük vardı. BAŞKAN - Öyle mi; ama, bu 162 nci maddenin bu fıkrasını
değiştirmek... Siz de inanmıyor musunuz efendim? TURHAN GÜVEN (İçel) - Güzel bir içtüzük vardı o
zaman... BAŞKAN - Özelleştirmeyle ilgili tahkimi değiştiren bu
Yüce Meclis bunu niye değiştirmiyor?! Ben bunu 1983'te Kâtip üyeydim; yine,
söyledim; ama, olmadı maalesef. TURHAN GÜVEN (İçel) - Demek ki, onyedi senedir siz
yapmamışsınız Sayın Başkan. BAŞKAN - Hayır, hep beraberdik yani, istirham ederim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Değiştirin... Her şeyi değiştirirsiniz efendim, kadirsiniz. BAŞKAN - Neyse, dikkatlerinize arz ederim. IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 1.- 2001 Malî
Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Bütçe Kanunu Tasarıları ile
1999 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu
Tasarıları (1/764; 1/765; 1/740, 3/642; 1/741, 3/643) (S.Sayıları: 552, 553, 554, 555) (Devam) A) TURİZM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Turizm Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Turizm Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı B) MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI (Devam) 1.- Millî Eğitim Bakanlığı 2001 Malî Yılı Bütçesi 2.- Millî Eğitim Bakanlığı 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı I.- YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (Devam) 1.-
Yükseköğretim Kurulu 2001 Malî
Yılı Bütçesi 2.-
Yükseköğretim Kurulu 1999 Malî Yılı Kesinhesabı II.- ÜNİVERSİTELER (Devam) 1.- Ankara Üniversitesi a) Ankara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Ankara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 2.- Orta Doğu Teknik Üniversitesi a) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 3.- Hacettepe Üniversitesi a) Hacettepe Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Hacettepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 4.- Gazi Üniversitesi a) Gazi Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 5.- İstanbul Üniversitesi a) İstanbul Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 6.- İstanbul Teknik Üniversitesi a) İstanbul Teknik Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi b) İstanbul Teknik Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 7.-
Boğaziçi Üniversitesi a) Boğaziçi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Boğaziçi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 8.- Marmara Üniversitesi a) Marmara Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Marmara Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 9.- Yıldız Teknik Üniversitesi a) Yıldız Teknik Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yıldız Teknik Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 10.- Mimar Sinan Üniversitesi a) Mimar Sinan Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Mimar Sinan Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 11.- Ege Üniversitesi a) Ege
Üniversitesi 2001 Malî Yılı
Bütçesi b) Ege Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 12.-
Dokuz Eylül Üniversitesi a) Dokuz Eylül Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Dokuz Eylül Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 13.- Trakya Üniversitesi a) Trakya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Trakya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 14.- Uludağ Üniversitesi a) Uludağ Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Uludağ Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 15.-
Anadolu Üniversitesi a) Anadolu Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Anadolu Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 16.-
Selçuk Üniversitesi a) Selçuk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Selçuk Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 17.- Akdeniz Üniversitesi a) Akdeniz Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Akdeniz Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 18.- Erciyes Üniversitesi a) Erciyes Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b)
Erciyes Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı 19.- Cumhuriyet Üniversitesi a) Cumhuriyet Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Cumhuriyet Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 20.- Çukurova Üniversitesi a) Çukurova Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Çukurova Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 21.- 19 Mayıs Üniversitesi a) 19 Mayıs Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) 19 Mayıs Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 22.- Karadeniz Teknik Üniversitesi a) Karadeniz Teknik Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Karadeniz Teknik Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 23.- Atatürk Üniversitesi a) Atatürk Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Atatürk Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 24.- İnönü Üniversitesi a) İnönü Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) İnönü Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 25.- Fırat Üniversitesi a) Fırat Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Fırat Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 26.- Dicle Üniversitesi a) Dicle Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dicle Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 27.- Yüzüncü Yıl Üniversitesi a) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 28.- Gaziantep Üniversitesi a) Gaziantep Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Gaziantep Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 29.- İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001
Malî Yılı Bütçesi b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 30.- Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü a) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 31.- Harran Üniversitesi a) Harran Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Harran Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 32.- Süleyman Demirel Üniversitesi a) Süleyman Demirel Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Süleyman Demirel Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 33.- Adnan Menderes Üniversitesi a) Adnan Menderes Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Adnan Menderes Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 34.- Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi a) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 35.- Mersin Üniversitesi a) Mersin Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 36.- Pamukkale Üniversitesi a) Pamukkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 37.- Balıkesir Üniversitesi a) Balıkesir Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 38.- Kocaeli Üniversitesi a) Kocaeli Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 39.-
Sakarya Üniversitesi a) Sakarya Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 40.- Celâl Bayar Üniversitesi a) Celâl Bayar Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 41.- Abant İzzet Baysal Üniversitesi a) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 42.- Mustafa Kemal Üniversitesi a) Mustafa Kemal Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 43.- Afyon Kocatepe Üniversitesi a) Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 44.-
Kafkas Üniversitesi a) Kafkas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 45.- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999
Malî Yılı Kesinhesabı 46.- Niğde Üniversitesi a) Niğde Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 47.-
Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 48.- Gaziosmanpaşa Üniversitesi a) Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı 49.-
Muğla Üniversitesi a) Muğla Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 50.-
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi a) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
1999 Malî Yılı Kesinhesabı 51.- Kırıkkale Üniversitesi a) Kırıkkale Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 52.- Osman Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi b) Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı 53.- Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray Üniversitesi 2001
Malî Yılı Bütçesi b) Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 34.- Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi a) Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Mersin Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 35.- Mersin
Üniversitesi a) Mersin
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Mersin Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Mersin
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Mersin Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Mersin Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Mersin Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Pamukkale Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 36.- Pamukkale
Üniversitesi a) Pamukkale
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Pamukkale Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Pamukkale
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Pamukkale Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Pamukkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Pamukkale Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Balıkesir Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 37.- Balıkesir
Üniversitesi a) Balıkesir
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Balıkesir Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Balıkesir
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Balıkesir Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Balıkesir Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Balıkesir Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Kocaeli Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 38.- Kocaeli
Üniversitesi a) Kocaeli
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Kocaeli Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Kocaeli
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Kocaeli Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Kocaeli Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Kocaeli Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Sakarya Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 39.- Sakarya
Üniversitesi a) Sakarya
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Sakarya Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Sakarya
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Sakarya Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Sakarya Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sakarya Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Celal Bayar Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 40.- Celal
Bayar Üniversitesi a) Celal Bayar
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Celal Bayar Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Celâl Bayar
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Celâl Bayar Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Celâl Bayar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Celâl Bayar Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 41.- Abant
İzzet Baysal Üniversitesi a) Abant İzzet
Baysal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Türü A ç ı k l a m
a
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Abant İzzet Baysal Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) Abant İzzet
Baysal Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Mustafa Kemal Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 42.- Mustafa
Kemal Üniversitesi a) Mustafa
Kemal Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Mustafa Kemal Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Mustafa
Kemal Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Mustafa Kemal Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 43.- Afyon
Kocatepe Üniversitesi a) Afyon
Kocatepe Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Afyon Kocatepe Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Afyon
Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Afyon Kocatepe Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir. Kafkas Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 44.- Kafkas
Üniversitesi a) Kafkas
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Kafkas Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Kafkas
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Kafkas Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Kafkas Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Kafkas Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 45.- Çanakkale
18 Mart Üniversitesi a) Çanakkale
18 Mart Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) Çanakkale
18 Mart Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Niğde Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 46.- Niğde
Üniversitesi a) Niğde
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Niğde Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Niğde
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN - Niğde Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Niğde Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Niğde Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Dumlupınar Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 47.-
Dumlupınar Üniversitesi a) Dumlupınar
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Dumlupınar Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Dumlupınar
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Dumlupınar Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Dumlupınar Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
- 1050 S.K.55 inci Mad.ve Özel Kanunlar
Ger.Ertesi Yıla
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Dumlıpınar Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Gazi Osmanpaşa Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 48.- Gaziosmanpaşa
Üniversitesi a)
Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2001 Malî
Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b)
Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî
Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Muğla Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 49.- Muğla
Üniversitesi a) Muğla
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Muğla Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Muğla
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Muğla Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Muğla Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Muğla Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 50.-
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi a)
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2001 malî yılı
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir. b) Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1999 malî
yılı kesinhesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1999 Malî Yılı
Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümleri kabul
edilmiştir. Kırıkkale Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 51.- Kırıkkale
Üniversitesi a) Kırıkkale
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Kırıkkale Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Kırıkkale
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Kırıkkale Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Kırıkkale Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Kırıkkale Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Osman Gazi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 52.- Osman
Gazi Üniversitesi a) Osman Gazi
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Osman Gazi Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir. b) Osman Gazi
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Osman Gazi Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Osman Gazi Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Osman Gazi Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Galatasaray Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum: 53.-
Galatasaray Üniversitesi a) Galatasaray
Üniversitesi 2001 Malî Yılı Bütçesi A - C E T V E L İ Program
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. (B) cetvelini okutuyorum: B - C E T V E L İ Gelir
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Galatasaray Üniversitesi 2001 malî yılı bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir. b) Galatasaray
Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı BAŞKAN- Galatasaray Üniversitesi 1999 malî yılı
kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: Galatasaray Üniversitesi 1999 Malî Yılı Kesinhesabı A - C E T V E L İ
BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum: B - C E T V E L İ
BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Galatasaray Üniversitesi 1999 malî yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir. Efendim, programa göre, bütün bütçeler bitti. Teşekkür ederiz. Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını
sırasıyla görüşmek üzere, 18 Aralık 2000 Pazartesi günü saat 11.00'de toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 23.48 |
|